Kosova - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği

Transkript

Kosova - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Thaçi: Prizren, çok
kültürlü Kosova’nýn aynasý
Kosova Baþbakaný Haþim Thaçi,
Prizren Belediyesini ziyaret ederek,
belediyenin çalışmalarını yakından
takip etti. Thaçi, Kosova
Hükümeti’nin etnik ayrýmý yapmaksýzýn çok uluslu Kosova için
çalıştıklarını ifade ederken,
Prizren’in çok uluslu Kosova
bağlamında ayna nitelikte
olduğunu söyledi.
Haber sayfa 3’te
KOSOVA TÜRKLERÝNÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ
SAYI: 422
Perşembe , 10 Nisan 2008
YIL: 10
Fiyatý: 0.50
Ve Anayasa kabul edildi...
Resmi diller arasında Türkçe yok...
17 Şubatta bağımsızlığını ilan eden Kosova, bağımsız ve egemen devlet
olma yönünde atılması gereken önemli bir adım olan, ülkenin en yüksek
hukuki belgesini kabul ederek, bağımsızlığını bağımsız bir anayasa ile
taçlandırdı. İmzalanan yeni Anayasa ile Türk Dili yine kaybeden olurken,
KDTP Milletvekili Enis Kervan ve Müfera Şinik buna tepki olarak
mecliste oylanan anayasaya evet demedi.
P
azartesi günü Priştine Ulusal
Kütüphanesinde düzenlenen
törenle Kosova Anayasa
Komisyonunun uzun uğraşlardan
sonra
hazırladığı
Kosova
Cumhuriyeti yeni Anayasa tasarısı
imzalayarak, kabul edilmesi için
meclise havale etti.
Başbakan Yardımcısı ve Anayasa
Komisyonu Başkanı Hayredin Kuçi
yönetiminde hazırlanan anayasa
taslağı,
Anayasa
Komisyonu
üyelerinin imzası ile kabul edildi.
Kosova Türkleri adına Anayasayı,
Anayasa Komisyonu Üyesi Mahir
Yağcılar imzalarken, Sırp temsilciler anayasayı
imzalamadı. İmzalanan Anayasa Taslağı,
Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu’ya takdim edildi.
Türkçe resmi diller arasında
yok!
Kabul edilen yeni anayasa
ile Kosova’da resmi diller
Arnavutça ve Sırpça oldu.
Türkçe, bu anayasada da kaybeden
olurken,
Kosova
Demokratik Türk Partisi ve
Sivil toplum kuruluşlarının bu
konu ile ilgili göndermiş olduğu
öneriler dikkate alınmadı.
Meclis Anayasayı kabul etti
Dün anayasa ile ilgili
olağanüstü toplanan meclis, oy
çokluğu
ile
Kosova
Cumhuriyetinin ilk bağımsız
anayasasını kabul etmiş oldu.
A
Anayasa ile ilgili oylama yapılmazken, anyasayı
kabul eden milletvekilelri ayağa kalkarak,
alkışladı.
Meclis tarfından kabul edilen anayasanın, 15
Haziranda yürürlüğe girmesi bekleniyor.
Kervan ve Şinik
kararı protesto etti
nayasa ile ilgili mecliste düzenlenen meclis oturumuna
katılan Kosova Demokratik Türk Partisi Milletvekilleri Enis
Kervan ve Müfera Şinik, kendilerinin ve Türk Sivil Toplum
Örgütlerinin anayasanın 5’nci maddesine vermiş oldukları önerge
ve önerilerin kabul edilmediğinden dolayı, anayasaya evet demedi.
Aynı oturumda Kervan ve Şinik’in anayasa tartışmaları yapıldığı
esnasında söz talepleri geri çevrildi.
Kervan konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada, “Bugün
mecliste düzenlenen oturumda anayasa kabul edildi. Anayasa ile
ilgili oylama yapılmayarak, sadece anayasayı kabul eden vekileler
ayağa kalkarak, alkışladı. Ben ve partimizin diğer Milletvekili
Müfera Şinik, Anayasanın 5’nci maddesi ile ilgili vermiş olduğumuzun önergelerin dikkate alınmamasına tepki olarak, ayağa kalkmayarak, tepkimizi dile getirdik” diye konuştu.
Dün düzenlenen meclis oturumunda, ayağa kalkmayan vekillerin
Ve
Ha ra di nay ’ın
suçsuzluğu
kanıtlandı
Hollanda’nın Lahey kentinde eski Yugoslavya için
kurulan uluslararası savaş suçları mahkemesinde
savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten
yargılanan eski Kosova Başbakanı Ramuş
Haradinay beraat etti.
Haber sayfa 2’de
Alman Taburunda
devir teslim
Devir Teslim Törenine katılan
Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu,
Kosova’nın bağımsızlık
sürecinde NATO’nun rolünün
tartışılmaz olduğunu ifade
ederken, kısa bir zaman içinde
oluşturulacak olan Kosova
Savunma Güçlerinin, NATO ile
kordineli bir şekilde görev
yapacağını söyledi.
Haber sayfa 3’te
“Doðru Yol” Derneði
yeni yönetim kurulunu
ve baþkanýný seçti
Yönetim kurulu
Dernek Baþkanlýðýna
oylarýn çoðunluðuyla
Tahir Luma’yý, Dernek
Baþkan Yardýmcýlýðýna
Raif Buþ’u ve Dernek
Sekreteri görevine de
Bülent Emruþ’u seçti.
Haber sayfa 7’de
Genç Fotoğraf Sanatçısı Barış Karamuço ile röportaj
Karamuço: Fotoğraf
benim için bir yaşam tarzı
Kosova’nın genç nesil fotoğrafçılarından
Barış Karamuço ile ilk kişisel
sergisi “Sosyalizm Kokan Yerler” ve
fotoğraflar ile ilgili bir söyleşide bulunduk.
Haber sayfa 12’de
Ve Anayasa kabul edildi...
Resmi diller arasında
Türkçe yok...
Kabul edilen yeni Kosova Anayasası 40 bölümden ve 160
maddeden oluşmakla birlikte, anayasaya göre Kosova, bağımsız
ve egemen bir devlet olmakla beraber, parlamenter cumhuriyet
olduğu belirtiliyor.
Kuçi: “Anayasa taslağında değişiklikler oldu”
Kosova Anayasa Komisyonu Başkanı Hayredin Kuçi, imzalanan yeni Kosova Anayasasının, tartışmaya sunulan anayasadan
daha demokratik olduğunu savundu. Kuçi, “Vatandaşlardan
anayasa taslağı ile ilgili çok sayıda öneri aldık. Anayasa
Komisyonu olarak bütün bu önerileri titizlikle inceledik.
Komisyon, olarak bize gelen önerilerin yüzde 35 ila yüzde 40’ını
kabul ettik. Bu yeni anayasa taslağı ile hukuki içerilik ve kurumlar arasında uyum sağlanmasında çoğunluk ve topluluklar hakları
ince ayarları ile saptanmıştır” diye konuştu. Kosova yeni anayasa
taslağının hakkında açıklamada bulunan Kuçi, “Son anayasa
taslağı ile Kosova’nın Arnavut ve diğer topluklardan oluştuğunu
yani Kosova’nın çok uluslu bir toplum olduğunu açıkça belirttik.
Burada eşit haklı bir vatandaş toplumu olduğumuzu resmiyete
taşımak için bu yönde bir noktayı ekledik. Vatandaşlarımızın etnik
kimliğini ifade ederken, vatandaşlık toplumunda hiçbir değişiklik
yapmadık. Bu değişmelerle kurumların yetkilerinin sınırları daha
açık bir şekilde çizilmiştir. Kosova’nın Arnavutların devleti değil
de sınırları içinde yaşayan bütün vatandaşların devleti olduğunu
formüle etmeye çalıştık. Bu anayasa vatandaşlık tanımızın temelini oluşturmaktadır” diye konuştu.
Seydiu: Hayırlı olsun
Anayasa Komisyon tarafından hazırlanan Anayasa taslağını
takdirle karşıladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu,
Anayasanın, Kosova vatandaşlarına ve topluluklara eşitlik haklar
sağladığını ve Ahtisaari’nin dokümanını koruyacak modern bir
belge niteliği taşıdığını söyledi.
Thaçi: Anayasa devletimizin mührüdür
Kosova Başbakanı Hashim Thaçi de, Kosova'nın tarihinde ilk
defa vatandaşlarının iradesine göre hazırlanan bir anayasanın
onaylanacağını belirterek, emeği geçen herkese teşekkür etti.
Anayasa taslağının geçmişin, bu günün ve geleceğin birikimini
içinde barındırdığına dikkat çeken Başbakan Thaçi, Kosova
anayasası ile bağımsızlığını resmiyete taşındığını söyledi.
Başbakan Thaçi, "Anayasa; kimliğimizi, özgürlüğümüzü teminat
altına alan belge ve devletimizin mührüdür" dedi.
Krasniçi: Anayasa bağımsızlığın somut delili
Anayasa bir devletin en büyük siyasi ve hukuki evrakı olduğuna dikkat çeken Meclis Başkanı Yakup Krasniçi, bu anayasa
taslağının Kosova’nın bağısız ve egemen bir devlet olduğunun
açık bir göstergesi niteliği taşıdığını ifade etti.
Feith: Demokratik bir Anayasa
Avrupa Birliği Misyonu Sivil Büro Yöneticisi Pieter Feith,
Kosova’nın demokratik bir anayasaya sahip olduğunu ifade
ederken, “Kosova’nın tam anlamı ile demokratik bir anayasaya
kavuşmuş olduğunu ifade edebilirim. Kosova'nın azınlık haklarının korunması ve ademi merkeziyetçilik alanlarında önemli
maddeler içeren çağdaş bir anayasaya sahip olacaktı. Bu anayasa,
Kosova'nın Avrupa ile yakınlaşmasını sağlayacaktır. Bütün
Kosova vatandaşlarının yeni Anayasası hayırlı olsun” diye konuştu.
Anayasa 160 madde
Kabul edilen yeni Kosova Anayasası 40 bölümden ve 160
maddeden oluşuyor. Anayasa ile Kosova, bağımsız ve egemen bir
devlet olmakla beraber, parlamenter cumhuriyet olduğu belirtiliyor.
Kosova
Perşembe, 10 Nisan 2008
Ve Haradinay’ın
suçsuzluğu kanıtlandı
2
Hollanda’nın Lahey kentinde eski Yugoslavya için kurulan uluslararası savaş
suçları mahkemesinde savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten yargılanan
eski Kosova Başbakanı Ramuş Haradinay beraat etti.
K
osova Kurtuluş Ordusunun (UÇK) eski
bölge komutanı ve eski Başbakan Ramuş
Haradinay, hakkındaki 1998’de Sırp
yönetime karşı mücadele sırasında Sırplara ve
yandaşlarına karşı cinayet ve işkence suçlamalarından beraat etti. Diğer iki sanıktan İdirz
Balay berat ederken, Lahi Brahimay ise altı yıllık
hapis cezasına çarptırıldı.
Ramuş Haradinay ve İdriz Balay, Lahey
Mahkemesi Baş savcısı Karla Del Ponte’nin
hazırladığı iddianamede hiç bir noktada suçlu
bulmazken, Lahi Brahimay ise Yablaniça’da
bulunan UÇK karargahında iki kişiye karşı kötü
muameleden suçlu bulunarak, altı yıllık hapis
cezasına çarptırıldı.
Mahkeme, üç sanığın Dukagin bölgesini
UÇK adına kontrol altında tutmak, Kosova’da
Sırp ve Rom siviller ile Sırp işbirlikçisi olan
Arnavutları öldürmek için bir kriminel örgüt kurdukları yönündeki iddiaları kabul etmediği gibi
böyle bir örgütün olduğu dahi kabul görmedi.
Mahkeme jürisi ayrıca, UÇK’nın Sırp, Rom ve
Miloşeviç rejimi ile işbirliği yapan Arnavutlar
insanlığa karşı sistematik cinayetlerde bulmadığını da karara bağladı.
Mahkeme Başkanı Yargıç Alphons Ori, sanıkların eylemleri etnik gruplara karşı işledikleri
yönünde delilere sahip olmadıklarını ifade
ederken, “Sırpların büyük bir bölümü UÇK’dan
korktuklarından veya çatışma bölgesinde kalmamak adına evlerini terk etmişlerdir. Sırplar gibi
Arnavutların da büyük bir bölümü evlerini kimi
bazı nedenlerden dolayı terk etmek durumunda
kalmıştırlar. Jüri, Sırp halkının sanıklar tarafından zorla evlerinden sürdükleri yönünde bir
delile ulaşamamıştır. Yani bunun kimin tarafından ve kimin kararı ile yapıldığı konusunda
hiçbir veriye tanık olamadık. Sırp, Rom ve
Arnavut sivillerinin öldürülmesi sıralı ve örgütlü
bir şekilde de gerçekleşmediği kayıtlarımızda yer
almaktadır. Bu yüzden de üç sanığın bu suçlamalardan berat ettiklerini ifade etmek istiyorum”
diye konuştu.
Brahimay suçlu bulundu
Sanıklardan Lahi Brahimay ise yargılandığı
insanlık suçundan berat ederken, Yablaniça’da
iki kişiye kötü müdahale bulunduğu iddiası ile
altı yıl hapis cezasına çarptırıldı. Brahimay’ın bu
karara itirazda bulunması bekleniyor.
Lahey Mahkemesi tarafından Brahimay’ın
cezası onaylanırsa, sanık cezasını istediği herhangi bir devletin hapishanesinde çekebilir.
Haradinay.”Bu karar Kosova’yı güçlendirecek”
Lahey Mahkemesi tarafından suçsuz ilan
edilen ve berat eden Ramuş Haradinay, bir bildiri
yayınladı. Kosova eski Başbakanı Ramuş
Haradinay tarafından basına yayınlan bildiride,
Kosova halkına, uluslararası dostlarına,
Lahey’de bulunduğu üç yıllık süreç içinde sunmuş oldukları yardımlardan dolayı teşekkürlerini
iletti. Lahey Mahkemesi tarafından suçsuz bulunmasının Kosova’yı güçleştireceğini ifade eden
Haradinay, özgürlük savaşında çok sayıda
güçlüklerle karşılaşıldığına dikkat çekerken, bu
uğurda çok sayıda masum insanın da hayatını
kaybettiğini ifade etti. Haradinay, Kosova
halkının özgür bir toplumda yaşamayı hak ettiğini ifade ederek, değerlerin denetim garantisi
altında olduğunu ve tüm vatandaşlara eşit
muamelede bulunmaya devam edeceğini savundu.
Haradinay’ın berat etmesi halkı sokaklara döktü
Savaş suçu işlediği iddialarıyla 2005'ten beri
Lahey'deki mahkemede yargılanan eski Kosova
Başbakanı Ramuş Haradinay beraat etti.
Mahkeme kararının ardından sokaklara dökülen
Kosovalılar, Haradinay'ın beratını coşkuyla kutladı. Başkent Priştine'nin yanı sıra Kosova'nın
güney bölgesinde Prizren'de yüzlerce Kosovalı,
merkez Şadırvan'da ellerinde Arnavutluk bayraklarıyla davullar zurnalar eşliğinde halaylar çekerek kararı kutladı.
Hükümet, berat kararını selamladı
Kosova kurumları Ramuş Haradinay ve İdriz
Balay’ın Lahey mahkemesi tarafından berat
edilmesi kararını selamladılar.
Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, mahkemenin
sanıkların berat edilmesi için yeteri kadar kanıt
olduğunu belirtirken, Haradinay’ın mahkeme ile
yaptığı işbirliğin dava sürecinin başarıyla
sonuçlanmasına olumlu katkıda bulunduğunu
söyledi. Seydiu, “Mahkeme tarafından alınan
karar tüm siyasi güçlerin, Kosova kurumlarının
ve Kosova vatandaşları için parlak bir geleceğe
yol açacaktır” diye konuştu.
Başbakan Haşim Thaçi de Ramuş
Haradinay’ın ve İdriz Balay’ın berat edilmesi
için Lahey Mahkemenin kararını selamladı.
Başbakan Thaçi, Lahey Mahkemesi sanıkları
berat ettirmekle, UÇK’nın verdiği mücadele,
adaletli, özgürlük için savaştığı ve uluslar arası
birliği hukuku kurallarına göre yürütüldüğünü de
kanıtladığı belirtiliyor.
Sırbistan’da kara gün
Lahey Mahkemesi tarafından Ramuş
Haradinay’ın berat edilmesini tepki ile
karşılarken, iki sanığın berat edilmesinin
Sırbistan için bir kara gün olduğu belirttiler.
3
Kosova
Perşembe, 10 Nisan 2008
Alman Taburunda devir teslim
Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Kosova’nın bağımsızlık sürecinde
NATO’nun rolünün tartışılmaz olduğunu ifade ederken, kısa bir zaman
içinde oluşturulacak olan Kosova Savunma Güçlerinin, NATO ile
kordineli bir şekilde görev alacağını söyledi.
Ç
Güney
okuluslu
Tugayı’na bağlı Alman
Tugayı’nda Pazartesi
günü devir teslim töreni
yapıldı. Cumhurbaşkanı Fatmir
Seydiu, Almanya’nın Kosova
Büyükelçisi
Hasns-Dieter
Steinbac ve çok sayıda davetlinin
hazır
bulunduğu
törende, Robert Bunt, törenle
komutanlığı Wilhem Grunu’ya
devretti.
Seydiu: Kosova, NATO
üyesi olacak
Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, törende
yapmış olduğu konuşmasında Kosova’nın
bağımsızlığını kazanmasında NATO’nun
rolünün tartışmasız olduğunu ifade
ederken, bu süreçte emeği geçen herkese
teşekkür etti. Kosova’da durumun
istikrarlı olduğunu ve bu konuda KFOR’a
mütteşekir olduğunu ifade eden
Cumhurbaşkanı, Kosova kurumlarının
her zaman NATO ile işbirliği içerisinde
olacağını söyledi. Kosova’nın kendi
ordusuna da kısa bir zaman içerisinde
kavuşacağını ifade eden Seydiu,
“Oluşturulacak olan Kosova Savunma
Güçleri’nin Kosova’da barış ve güvenliği
tesis edecek bir kurum olmasını istiyoruz.
Bu konuda çalışmalar aralıksız devam
ediyor. Savunma Güçlerinin bütün
Kosova vatandaşlarının
ordusu
olacaktır.
Savunma Güçleri çalışmalarını KFOR güçleri
ile kordineli bir şekilde
icra edecektir” diye
konuştu. Kosova’nın
NATO’ya üye olması
için de çalışacağını
ifade eden Seydiu, bu
konuda
uluslararası
toplumdan destek beklediklerini söyledi.
Mun: UNMIM Kosova’da
göreve devam edecek
BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun, Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk
Yeremiç ile cumartesi bir araya geldi. Kosova konusunun ele alındığı
görüşmede, BM Genel sekreteri Mun’un Mitroviça’da yaşanan şiddet
olaylarını kınadıklarını ifade ederken, bu konu ile ilgili soruşturmanın
çok kısa bir süre içinde açılacağını söyledi.
K
osova’da UNMIK’in görevi ile ilgili de spekülasyonlara cevap veren Genel
Sekreter, gündemde dolaşan UNMIK misyonun 15 Hazirana kadar süreceği ile ilgili
haberleri gerçek dışı olarak nitelendirirken, “UNMIK, 15 Hazirandan sonra da
Birleşmiş Milletlerin 1244 sayılı kararın uyarınca görevini sürdürecektir. Gündemde yer
alan görüşler ise gerçek dışıdır ” diye konuştu.
BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun ve Sırbistan Dışişleri bakanı arasında yapılan
görüşmede Sırbistan ile Kosova’da BM misyonu arasında görüşmelerin kurumlaşması
olanakları da ele alındı. Görüşmede ayrıca Sırbistan’da 11 Mayısta yapılacak olan seçimler
de masaya yatırıldığı bildirildi. BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun’un Sırbistan’da 11 Mayısta
yapılacak seçimlerinin Kosova’da yapılmasından da üzüntü duyduğunu ifade edildi.
Yeremiç: Seçimler Kosova’da da yapılacak
Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Yeremiç görüşme ardından yapmış olduğu açıklamada
Mitroviça’da 17 Martta yaşanan olayları için soruşturma başlatacaklarını söyledi. Yeremiç,
“BM Genel Sekreteri 18 Marta yaşanan olaylar için soruşturma başlanması yönümde önerimi kabul etti. Soruşturma UNMIK tarafından yapılmayacak. Soruşturma, bir çok ülke temsilcisinin yer alacağı bir komisyon tarafından yürütülecek” diye konuştu.Sırbistan’da 11
mayısta yapılacak olan genel ve yerel seçimlerin Sarpların yaşadığı her yerde düzenleneceğini ifade eden Yeremiç, bu konunda ısrarcı olduklarını ve taviz vermeyeceklerini
söyledi.
Thaçi: Prizren, çok kültürlü
Kosova’nýn aynasý
Kosova Baþbakaný Haþim Thaçi, Prizren Belediyesini ziyaret
ederek, belediyenin çalışmalarını yakından takip etti. Thaçi,
Kosova Hükümeti’nin etnik ayrýmý yapmaksýzýn çok uluslu
Kosova için çalıştıklarını ifade ederken, Prizren’in çok uluslu
Kosova bağlamında ayna nitelikte olduğunu söyledi.
B
aþbakan Haþim
Thaçi
hafta
s o n u
beraberindeki
bir
heyet ile Prizren’i
ziyaret etti. Prizren
ziyareti
esnasýnda
Prizren
Belediye
Baþkaný
Ramadan
Muya ile bir araya
gelerek, belediyenin
çalýþmalarý hakkýnda
baþkandan bilgi aldý.
Görüþme ardýndan
basýna açýklamalarda
bulunan
Baþbakan
Thaçi, Muya ile gerçekleþtirdiðimiz görüþmede Prizren Belediyesinin çalýþmalarý ve projelerini ele aldýklarýný ifade ederken, Prizren’e yatýrým sözü verdi.
Önümüzdeki günlerde Kosova ile ilgili yapýlmasý beklenen baðýþçýlar konferansýndan umutlu olduðunu ifade eden Baþbakan, bu toplantýdan Prizren’e 500
milyon avroluk bir yardýmýn ayrýlmasýný beklediðini söyledi. Kosova’da yerel
idare konusunda Prizren’in örnek olarak gösterildiðine dikkat çeken Thaçi,
Kosova hükümeti tarafýndan altyapý, eðitim, saðlýk ve kültür alanlarýnda
Prizren’e yatýrýmlar konusunda bütçeden yardým saðlanacaðýný belirtti.
Baþbakan Hashim Thaçi, Prizren bölgesinden Vrmica-Merdare oto yolunun
geçeceðini ve bunun Prizren’in olduðu gibi Kosova’nýn da ekonomi geliþmesini etkileyeceðini belirtti. Prizrenli yetkililer ile sinemanýn yapýlmasý ve Kale ile
Gazi Mehmet Paþa Hamamý’nýn restore edilmesi konularýný da ele aldýðýný
söyleyen Thaçi, vergilerin azaltýlacaðýný da bildirdi. Kosova’nýn çok uluslu bir
devlet olduðuna dikkat çeken Baþbakan, Prizren’in bu çok kültürlü Kosova’nýn
bir aynasý olduðunu söyledi.
Prizren Belediye Baþkaný Ramadan Muya, belediye olarak vatandaþlara
daha iyi hizmet sunmak
için mesai harcadýklarýný
ifade ederken, bu konuda
projelere imza atýldýðýna
dikkat çekti. Önümüzdeki günlerde yapýlmasý
beklenen baðýþçýlar konferansýndan da umutlu
olduðunu ifade eden
Muya, konferansa çok
sayýda proje ile katýlacaklarýný söyledi.
Kosova
Perşembe, 10 Nisan 2008
Thaçi: “Kosova Sırbistan ile
işbirliğine hazırdır”
4
Başbakan Haşim Thaçi, Sırbistan ile düşmanlık diye bir şeyin
söz konusu olmadığını ifade ederken, hükümet olarak geleceğe
odaklandıklarını ve Sırbistan ile iki ayrı bağımsız ülke olarak
her tür işbirliğine hazır olduklarını söyledi.
B
Marnak: KFOR
Kosova’da güvenliği
sağlamaya kararlıdır
K
FOR Komutanı General Kvasiye de Marnak, Klina
belediyesini ziyaret ederek, belediye üst düzey
yetkilileri ile bir araya geldi. Belediye yetkilileri
ile yaptığı görüşmelerde Kosova liderleri ve halkından
istikrarı olumsuz etki edecek adımlar atmaktan kaçınmaya
davet etti. Marnak, olumsuzlukların kimseye bir yardımı
dokunmayacağına dikkat çeken Marnak, “Başta ülke liderlerinden ve halktan bu konuda daha duyarlı olmalarını
istiyorum. Çok kritik ve zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bu
yüzden de herkese büyük sorumluluklar düşüyor” diye
konuştu. Güvenliğin sağlanması için vatandaşların da
sürece aktif olarak katılımı gerekliliğine dikkat çeken
General De Marnak, Kosova’da güvenliğin sağlanmasının
KFOR’un görevi olduğu kadar Kosovalıların da bu konuda
sorumluluk sahibi olduğunu söyledi.
Kuzey Mitroviça’da yaşanan şiddet olaylarına da değinen
KFOR Komutanı, bölgede durumun denetim altında
alındığını ve KFOR olarak güvenliği sağlamaya kararlı
olduklarını söyledi.
Marnak: Klina örnek belediye
KFOR Komutanı General De Marnak Klina belediyesi
siyasi partileri, sivil kuruluşları ve din temsilcileri ile bir
araya geldi. General De Marnak Klina Belediye başkanı
Sokol Başota’ya barış madalyası ile nişanlandırdı.KFOR
Komutanı Klina Belediyesinin Kosova’nın diğer bölgelerine örnek teşkil edecek nitelikte olduğunu ifade ederken,
belediye çalışmalarını destekleme sözü verdi. Klina
Belediye Başkanı Sokol Başota KFOR Komutanı ile yaptığı görüşmeyi başarılı olarak değerlendirirken, belediyede
mevcut durumu ele aldıklarını söyledi. Başota, “Klina
Sırpların evlerine dönmeleri için en çok emek veren
belediyelerden biridir. Bu yönde de ilerideki çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.KFOR Komutanı
Klina belediye başkanı ile berabere Arnavut ve Sırpların
yaşadıkları Videy köyünü ziyaret ettiler. Videy köyü Sırp
temsilcisi Milorad Şarkoviç köyde Arnavutlarla ilişkilerin
memnun edici olduğunu belirtirken bu iyi ilişkilerin ileride
de sürdüreceklerini belirti.KFOR Komutanı General De
Marnak da bu köyde etnik gruplar arasında süren dostluk
ilişkilerden memnuniyet duyduklarını belirtti.
: 4 22
ý
y
a
S
KOSOVA TÜRKLERÝ’NÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ
Haftalýk gazete
Sahibi ve Genel Müdürü:
Mehmet BÜTÜÇ
Yazı İşleri Müdürü:
Sencar KARAMUÇO
aşbakan Haşim Thaçi Viyana’da yayınlanan
“Wiener zeitung” gazetesine verdiği demeçte,
Sırbistan ile iyi ilişkilere hazır olduklarının
sinyallerini verdi. Hükümet olarak Kosova’nın
parçalanmasına karşı olduklarını tekrarlayan
Başbakan Thaçi, “Sırbistan iki ayrı ve bağımsız ülke
olarak ikili ilişkilere hazırız. Kosova’nın parçalanmasına başta uluslararası toplum olmak üzere biz de
hükümet olarak buna izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Hükümet olarak, Sırpların Kosova kurumlarına
entegre olmaları için çalışmaya hazır olduklarını ifade
eden Thaçi, “Kosovalı Sırpların başkenti Belgrat değil
Priştine’dir. Önce onlar bunun farkına varmalıdırlar.
Bundan sonra da onları Kosova kurumları içinde
görmek istiyoruz” diye konuştu.
NATO ve EULEX’in Kosova’da misyonlarını
sürdürmeleri için ihtiyaç duyulduğuna dikkat çeken
Başbakan Thaçi, “Kosova diğer bölge ülkeleri gibi
bağımsız ve demokrat bir ülkedir. İki Sorpın da yer
aldığı çok uluslu bir hükümetin başında bulunmak
benim için bir onur. Hükümet olarak, toplulukların
haklarına saygılıyız ve onların etkinliklerini destekliyoruz” diye konuştu.
Mitroviça yaşanan olumsuzlukları kabul edilemez
olarak nitelendiren Başbakan Thaçi, “Mitroviça’da
yaşanan olaylar üzücüdür. Kosova genelinde olduğu
gibi Kosova’da da sükunetin hüküm sürmesi tek
isteğimiz. Mitroviça
sorunu
şu
an
hükümetimin
çözüme kavuşturmak istediği temel sorunların başında bulunuyor. Mitroviça için tek çözüm yolu Ahtisaari
çözüm öneri paketinde olduğu gibi iki belediyeden
oluşan bir yönetimdir” diye konuştu. Belgrat ile her
konuda işbirliğine hazır olduklarını tekrarlayan Thaçi,
“Kosova’da soykırım kimim tarafından yapıldığının
birinci şahidi. Biz geçmişe değil, geleceğe bakmak
istiyoruz. Sırplarla bundan dolayı da işbirliği yapma
taraftarıyız. Biz sadece Sırbistan ile değil de tüm
komşularımız ile iyi ilişkiler kurmak istediğimizden
Sırbistan’a önem arz ediyor” diye konuştu.
Sırbistan’da yapılacak olan seçimlerden milliyetçilerin galip çıkıp çıkmayacağı ile ilgili soruya Thaçi,
“Sırp vatandaşlar oy verirken geçmişleri için değil,
geleceklerini düşünmelidirler. Bunu dikkate alarak
oylarını kullanmaları kendi çıkarınadır” şeklinde
cevapladı.
Kosova’nın geleceğinin de parlak olduğuna dikkat
çeken Başbakan, “Kosova de facto olarak AB ve
NATO üye konumundadır. Geçiş döneminde Avrupa
Birliği tarafından ortaya atılan kriterleri yerine
getirmeye çaba göstereceğiz. Bu amacımıza ulaştıktan
sonra NATO’ya üyelik için gerekli çalışmaları yürüteceğiz” diye konuştu.
Almanya’dan ziyaretçiler var
Kosova’da gelişmeleri yakından takip etmek amacı ile Almanya’dan bir heyet
Priştine ziyaretinde bulundu. Almanya Meclisi Savunma Komisyonu heyeti başkanı
Ulrike Merten, Almanya’nın Kosova’ya yardımlarının devam edeceğini söyledi.
G
elişmelere yakından tanık olmak amacıyla Kosova'ya gelen Ulrike Merten başkanlığındaki Almanya
Federal Meclisi Savunma Komisyonu Heyeti, Kosova Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu ile bir araya
geldi. Kosova Cumhurbaşkanı Seydiu, Almanya Federal Meclisi Savunma Komisyonu Heyeti'ni kabul
etti. Görüşmenin ardından yaptığı açıklamada Komisyon Başkanı Ulrike Merten, Almanya'nın, verilen uluslararası destek çerçevesinde Kosova'nın yanında olmayı sürdüreceğini belirtti. Ekonomik ve siyasi desteğin
yanı sıra güvenlik alanında da sağlanan desteğin süreceğinin
altını çizen Merten, "Kosova'da KFOR bünyesinde görev
yapan Alman askerlerinin görevlerine devam etmeleri
konusunda hemfikiriz. Güvenlik Kosova'da yaşayan herkes
için eşit ölçüde sağlanmalıdır. Alman askerlerinin
Kosova'dan çekilmemesinden ve güvenliğe katkı sağlamalarından yanayız" ifadelerini kullandı. Merten, Kosova'da
ki gelişmelerle ilgili olumlu izlenimler edindiklerini ve
Haziranda yürürlüğe girecek olan yeni anayasanın uygulanmasından sonra da olumlu gelişmelerin devam edeceğine
inandıklarını belirtti. Kosova Cumhurbaşkanı Seydiu ise,
bağımsızlığın ilan edilmesiyle sonuçlanan süreçlere ve
Kosova'ya her alanda sunduğu destek ve katkılarından dolayı
Almanya'ya teşekkürlerini dile getirdi.
Ýç Haberler: Fevzi KARAMUÇO
Kültür: Ýskender MUZBEG
Yayýn Koordinatörü:
Taner GÜÇLÜTÜRK
Balkan ve Ankara Muhabiri:
Erhan TÜRBEDAR
Gilan Muhabiri: Celal MUSTAFA
Mamuþa Muhabiri: Suphi MAZREK
Muhabirler Koordinatörü: Enis TABAK
Muhabir: Yüksel POMAK
Spor: Ýsmail MAKASÇÝ,
Abdülkadir BIYIKLI
Mizanpaj: Eren BÜTÜÇ
Yazýlarda ortaya atýlan
fikirler, yazarlara
aittir. Gazetemizin resmi
görüþü deðildir.
Yazýlarýn sorumluluðu
yazarlara aittir.
e-mail:
[email protected]
[email protected]
Adres: Adem Yaþari No: 8,
Prizren/Kosova
Tel. 029 623 503
Fax: + 381 (0)29 623 503
Banka:
Raiffeisen Bank
Yeni Dönem
Hesap No:
1502001000171635
Yeni Dönem KTM Þirketi
Danýþma Kurulu:
Baský:
Fikri Þiþko (Ýl Mahkeme Yargýcý)
“SIPRINT” basýmevi Refki Taç (Avukat, Uluslararasý Hukuk Uzmaný)
Prizren
Zeynel Beksaç (Türkçem Dergisi Sahibi)
Agim Rifat Yeþeren (Belediye Kamu Avukatý)
Levent Koro (UNDP Ekonomi Uzmaný)
“Yeni Dönem”
Kosova Türk Medyasý Elsev Brina (Türk Dili Öðretmeni)
yayýnýdýr.
5
Perşembe, 10 Nisan 2008
Kosova
Rüecker, seçim konusunda
noktayı koydu
UNMİK Misyonu Şefi Joachim Rüecker,
Kosova’da sadece UNMİK’in seçimleri örgütleme
yetkisi olduğunu ifade ederek, Sırbistan’nın
Kosova’da örgütleyeceği seçimlerin geçersiz
olduğunu bildirdi.
U
NMİK Misyonu Şefi Joachim Rüecker, “Belgrat
devamlı olarak BM 1244 No’lu kararına saygılı
davranıyor, ancak buna göre de Kosova’da Sırbistan
yerel seçimleri örgütlememesi lazım” Belgrat’tan Kosova’da
seçimlerin yapılıp yapılmaması kararıyla ilgili bilgi vermelerini isteyeceğini belirtti. Rüecker,
Sırbistan yerel seçimleri Kosova’da yaparsa Kosova’da geçerliliği olmayacağını, birkaç gün
içerisinde de kesin bilgileri olacağını söyledi. Bir Ukrayna polisinin hayatını kaybettiği ve
yüzlerce kişinin yaralandığı Mitroviça’da 17 Mart olaylarında yardımcısı Lari Rosin’in müdahale kararını doğru bulduğunu ve desteklediğini belirten Rüecker, UNMİK Mitroviça sorumlusu Gerard Gallucci ile anlaşmazlıklarla ilgili soruları yanıtlamadan kaçındı. Rüecker,
Kosova’da Sırbistan İçişleri Bakanlığı ofislerinin mevcut olduğunu kabul ederken bunun mevcut kanuni çerçevesinde olmadığını da belirtti.
Başbakan: Elektrik ile ilgili ciddi
projelerimiz var
Kosova Hükümeti toplantısında Kosova Cumhuriyeti Başbakanı Hashim Thaçi,
hükümetin yıllık çalışma programını da hazırladığını ve hafta içerisinde görüşmek
üzere milletvekillerine sunulacağını bildirdi. Thaçi, yıllık çalışma planının Kosova
bağımsızlığının ilan edilmesi ile ilgili çalışmalar nedeniyle geciktiğini vurguladı.
B
aşbakan Hashim Thaçi, Kosova’nın Avrupa
strüktürlerine entegre olmasının kaçınılmaz
olduğunu ve kabul edilen plan ile amacın
Kosova’nın AB ve NATO’ya üye ülke olması
olduğunu söyledi. Thaçi, bağımsız ve demokratik
Kosova’da tüm toplulukların haklarının sağlanacağını
da belirtti. Kosova Hükümetinin hafta son ki toplantıda Kosova’da enerji krizi konusunu da ele aldı.
Thaçi, bütçeden desteklenen Kosova Elektro
Kurumunun (KEK) kazançlı çalışacak bir şirkete
dönüşmesi için strateji belirlediklerini söyledi. Thaçi,
USAİD ile hazırlanan işlevsel bir proje ile
Kosova’nın elektrik ihtiyaçlarının karşılanacağını ve
vatandaşlar için temiz bir ortam sağlanacağını söyledi. Hashim Thaçi bakanlarına, uluslararası partnerleri ile İTU Uluslararası telefon kodunu
almak için görüşmeleri başlattığını da söyledi. Toplantının sonunda Kosova Başbakanı
Yardımcısı Hayreddin Kuçi, Kosova Demokratik Birliği’nin Skender Hüseni’yi Dışişleri
Bakanı, ademi merkeziyet koordinatörü görevine de Fadil Ferati’yi önerme kararını aldığını
bildirdi.
Kayıp kişilerin aileleri
çalışmalardan memnun değil
K
Kayıp kişilerin aile üyeleri, kayıp kişiler konusunda Hükümet
Komisyonunun çalışmalarıyla memnun olmadıklarını açıkladılar.
ayıp kişilerin aile üyeleri, kayıp kişiler konusunda Hükümet Komisyonunun çalışmalarıyla memnun olmadıklarını açıkladılar. Kayıp kişilerin aile üyelerinden oluşturulan Dernek Başkanı Haki Kosumi, kayıp kişilerle ilgilenen Hükümet Komisyonu
ile yapılan ortak bir toplantıda, söz konusu komisyonun şimdiye kadar ki çalışmalarından
memnun olmadıkları ifade ederek, bu yıl ilk defa düzenlenen böyle bir toplantının örgütlenmesinden de memnun olmadığını belirtti. Hükümet Komisyonu Başkanı Prenk Gjetaj ise
kayıp kişilerle ilgili konunun insancıl bir konu olduğunu öne sürerken,bu doğrultuda daha
fazla çalışmanın gerekli olduğunu vurguladı.
Kosova gündemi
Sencar Karamuço
Kahramanlýk
üzerine birkaç söz...
K
ahraman nedir? Kimdir? Nasýl olunur? Diye hiç
düþündünüz mü? Kahraman, kaba bir tabirle; ülkesi
için savaþmýþ askerler, isabetli karar vermiþ politikacýlar, hatta kritik bir son dakika golü atýp maçýn kazanýlmasýný saðlamýþ futbolcular kahraman deyince aklýmýza
gelen ilk örneklerdir. Bunlar fark etmesi kolay olan kahramanlardýr. Mitolojide ise kahraman olmak biraz daha zordur
ve meþekatlidir. Mitlerde kahraman olmak için güç, cesaret,
þans yada yetenek yetmez, kahraman olabilmek için bir devi
veya ejderhayý öldürmek veya tüm insanlýðý kurtarmak
gerekir. Ama gerçek hayatta ise bu biraz daha kolay ve
olasýdýr. Çünkü mitlerde gereken bütün bu özelliklerin
küçük bir kýsmý ile de kahraman olmak mümkündür.
Kahramanlar, daha fazla geliþmemiþ veya geliþmekte
olan toplumlarda önümüze çýkan bir olgu niteliði taþýmaktadýr. Bu toplumlarda, toplumdan sýyrýlan kahramanlar, ya
komutanlar yada askeri kökenden gelen politikacýlar olmaktadýr. Buna örnek olarak verecek olursak; Tito, Atatürk,
Kastro v.b örnek olarak verebiliriz. Saydýðým bütün bu halk
kahramanlarýnýn hepsinin de askeri kökenden gelen siyasiler
olduðu umarým çözünüzden kaçmamýþtýr. Çizmeye
çalýþtýðým tablodan da görüleceði gibi halk kahramanlarýnýn
büyük bir kýsmý askeri kökenden gelmektedir. Oysa batýlý
toplumlarda bu olgu farklýlýk içermektedir. Oralarda, halk
kahramaný bir opera sanatçýsý, heykeltýraþ, yazar olabileceði
gibi askeri kökenden gelmeyen siyasiler de halk kahramaný
olabilmektedir. Yani batýlý toplumlarda kahraman olmak için
askeri kökenden gelmek temel argüman olmamaktadýr.
Geliþmekte olan ülkelerde ise bu olgunun tam tersi
olduðuna iþaret etmeye çalýþmýþtým. Bu kahramanlýk
olgusunu Kosova baðlamýnda bakacak olursak, bura topraklarda da var olan bütün halk kahramanlarýnýn askeri kökenli
olduklarý gözlerden kaçmamaktadýr. Bunu en iyi þekilde
Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný ilan ettiði süreç boyunca ve sonrasýnda buna en iyi bir þekilde þahit olduk. Baðýmsýzlýk
ilanýndan sonra UÇK’nýn efsanevi Komutaný Adem
Yaþari’ye ithaf edilmiþ olan “U Kry Bac” (Abi bu iþ bitti)
sloganý baðýmsýzlýðýn birinci temel sloganý haline dönüþtü.
Çünkü Yaþari, toplumun Kosova’nýn baðýmsýzlýðý konusunda birinci kahramanýydý. O baðýmsýz Kosova için hayatýný
feda etmiþti. Bu da onu halkýn kahramaný yapmaya yetmiþti.
Buna benzer bir diðer kahramanlýk öyküsünü geçen hafta
sonu berat eden Ramuþ Haradinay’da gözlememiz mümkün.
Haradinay, UÇK Komutaný olarak Kosova’nýn baðýmsýzlýðý
için savaþmýþ ve bundan dolayý da Lahey Mahkemesinde
dahi yargýlanmayý göze almýþtý. Mahkemenin lehine berat
kararýnýn verilmesinden sonra, Haradinay’ýn Kosova’da halk
kahramaný olarak karþýlandý. Bu karþýlama törenlerindeki
coþku ve sevinç gösterileri halkýn kalbinde Haradinay’ýn da
bir halk kahramaný olduðunu kanýtlar nitelikteydi.
Oysa Kosova’nýn baðýmsýzlýðý için yýllarca mücadele vermiþ Ýbrahim Rugova, eskiye nazaran halkýn gönlündeki imajýný kaybettiði gözlerden kaçmamaktadýr. Niye Rugova bu
prestijini kaybetti? Baðýmsýzlýkta kendi sloganlarý deðil de
“Bu iþ bitti Abi” sloganý kullanýldý? Bütün bunlara yukarda
çizmiþ olduðum parametrelerden yola çýkarak cevap verecek
olursam; Rugova’nýn askeri kökenli bir siyasetçi olmadýðýný
açýkça ifade edebilirim. Bu da siyasetin açýk bir cilvesi.
Kosova’da hele de siyasi bir kahraman olabilmek için
askeri kökenden gelmek gerektiði açýkça ortadadýr.
Kahraman olmak isteyenlerin bunu dikkate almalarý
gerekiyor.
6
Kosova
Fevzi Karamuço
Shefer: “KFOR Kosova’da
gerektiği kadar kalacak”
Perşembe, 10 Nisan 2008
K
Ýslam ülkeleri ve
Kosova
osova’da bugünlerde Arap ve Ýslam dünyasýnýn neden halen
baðýmsýzlýðý tanýmadýðý sorusu tartýþýlmaya devam ediyor. Bu
soru camilerde olduðu gibi sokaktaki vatandaþlara arasýndaki
sohbetlerin de baþýnda bulunuyor. Günler geçince ve Müslüman ülkeler
Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný tanýmakta bir adým atmadýklarýndan bu soru
da güncelliðini korumaya devam ediyor.
Müslüman ülkelerin baðýmsýzlýk tanýma sürecinde ilk baþlarda aktif
görünse de sonradan bir duraksama yaþandý. Bu konuda ilk iþareti
Afganistan verirken, bunu nüfusunun büyük bir bölümünü Müslüman
oluþturan Türkiye takip etti. Bu Ýslam ülkelerinin Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný tanýyacaðý yönünde bir sinyal olarak görüldü ama bu beklentiler
zamanla boþa çýktý.
Kosova nüfusunun büyük bir bölümünün Müslüman olduðu açýk. Bu
yüzden de bura halkýnýn Ýslam dünyasýndan bu yönde adým atmasýný beklemek en doðal haklarý olduðunu düþünüyorum. Burada asýl önem arz
eden konu Ortodoks dünyasý Bulgaristan hariç Kosova’nýn baðýmsýzlýðý
konusunda Sýrbistan’ýn yanýnda olmak için seferber olurken, Ýslam
dünyasýnýn ise Kosova’ya destek konusunda susuyor olmasý ister istemez
buradaki Müslüman halkýn kafasýný karýþtýrýyor. Çünkü Kosova halkýnýn
büyük bir bölümü Müslümanlardan oluþuyor. Hal böyle olunca da
Kosova halký din kardeþlerinin baðýmsýzlýðý tanýma ile ilgili bir giriþimde
halen bulunmamýþ olmalarý onlarý derinden üzmektedir.
Ýslam dünyasýnýn Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný tanýmada neden yavaþ
davrandýðý ile ilgili çeþitli noktalar bulunuyor. Bunlarýn baþýnda, Ýslam
ülkelerinin ABD ile farklý dostluklardan ve farklý tepkilerden çekinmelerinden kaynaklanýyor. Ýslam ülkeleri, Filistin, Irak ve Afganistan
sorunlarýndan dolayý, halkýn tepkisinden korktuklarýndan Kosova’nýn
baðýmsýzlýðýný tanýmaktan kaçýnýyorlar. Bazý çevreler bunun bilgisizlikten kaynaklandýðýný sanýyorlar. Ama Kosova dünya kamuoyu gündeminden Tito’nun ölümünden sonra hiç düþmek bilmedi. Kosova’yý
bugüne kadar kimi deðiþik noktalar ve sorunlar sürekli gündemde tutmayý baþardý. Kosova’nýn baðýmsýzlýðý da bunu en üst safhaya çýkardý.
Arap ve Ýslam dünyasý Kosova’dan uzak olduðunu söyleyebiliriz.
Ama Kosova ile en çok temasa gelen ülkelerin baþýnda Osmanlý devletinin bulunduðu da bir gerçek. Bu da ister istemez Arap dünyasýnýn
Kosova konusunda bilgi sahibi olduðunu kanýtlar niteliktedir. Bunun
yaný sýra Arap dünyasýnýn büyük bir bölümünün de sömürgecilikten
Rusya ve Tito’nun yardýmý ile kurtulduklarý da herkes tarafýndan bilinen
bir gerçektir. Daha sonra bu ülkelerin Tito, Naser ve Nehru’nun yönetiminde oluþturulan “tarafsýz devletler” bloðunda da yer almýþlardýr.
Rusya ve Tito’nun o dönemde sunduðu yardýmlar bu güne dek Arap
ülkelerin halen hafýzalarýnda tazeliðini koruduðunu düþünüyorum. Bu
yüzden de Arap dünyasýnýn Kosova’yý ve bölgeyi çok iyi bildikleri bir
gerçek.
Rusya Dýþiþleri Bakaný Sergey Lavrov geçen ay Orta Doðu ülkelerine
yaptýðý ziyaret sýrasýnda onlardan Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný tanýmamasý
isteminde bulunmuþtu. Sýrbistan’ýn da Kosova’nýn baðýmsýzlýðýnýn tanýnmamasý konusunda etkin olduðunu söyleyebiliriz.
Bakalým ilerleyen günler bize neler getirecek...
N
ATO Genel Sekreteri Yap de
Hop Schefer, BBC kanalına
Kosova’nın geleceği ile
NATO’nun Kosova’da ki varlığı
hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Kosova’da NATO’nun ne zamana
dek görevini sürdüreceği ile ilgili
soruya Schefer, “NATO, Kosova’da
Birleşmiş Milletlerin 1244 sayılı kararı
gereğince görev almaktadır. NATO,
Kosova’da çoğunluğu oluşturan
Arnavutları, Sırpları ve diğer toplukları korumak için görev almaktadır.
NATO, Kosova’da gerekli görüldüğü
zamana kadar kalacaktır” şeklinde cevapladı. NATO güçlerinin Kosova’da kesin olarak ne
kadar bulunacağını bilmediğini belirten Schefer, “Piter Feith tarafından yönetilen EULEX
misyonunun güçlenmesinden sonra bu yönde bir karar alacağımızı ifade edebilirim.
Kosova’da ICO sivil misyon görevde bulunuyor. Kısa bir zaman içinde UNMIK, Avrupa
Birliği Misyonu tarafından ikame edilecek. NATO olarak biz görevimizi BM Güvenlik
Konseyi tarafından alınacak olan yeni bir kararla tamamlayacağız” dedi.
Kosova’da görevde bulunan NATO güçlerinin güvenliği tesis etmekte birinci sorumlu
olmadığını ifade eden Schefer, bu görevin UNMIK polislerine ait olduğunu belirtti. Gerek
görüldüğü zaman KFOR’un UNMIK polisine yardım ettiğini hatırlatan Schefer,
“Mitroviça’da şiddet olayları sırasında buna tanık olduk. UNMIK, bizden yani KFOR’dan
destek istedikten sonra biz onların yardımına koştuk” diye konuştu.
S
Seçim kampanyası
Kosova’ya taştı
ırbistan Mayıs ayında Sırbistan’da
yapılacak
olan
seçimlerin
Kosova’da da yapılması yönündeki
politikasına devam ediyor. Radikal parti
seçim hazırlıkları çerçevesinde, hafta sonu
kampanyasını Kosova’da sürdürdü.
Radikal Partisi Başkanı Tomislav Nikoliç,
Graçaniça’yı ziyaret ederek, Sırp seçmenlerden oy istedi. Nikoliç, Graçaniça’daki
seçim kampanyasını tamamladıktan sonra
kampanya için Kuzey Mitroviça’ya geçti.
Nikoliç, Graçaniça’da olduğu gibi
Mitroviça’da da Batı ülkelerinden
Kosova’nın bağımsızlığını iptal etmeye ve
Kosovalı Sırpları Kosova’yı terk etmeme
çağrısında bulundu.
Kampanyanın
tepki yarattı
Kosova’ya
taşınması
Radikal partisinin Kosova’da seçim
kampanyasını sürdürmesi, Kosova’da tepki
ile karşılandı.
UNMIK Basın sözcüsü Sven Lindholn
konu ile ilgili yaptığı açıklamada, Sırbistan
radikal partisi Graçaniça’da seçim kampanyası düzenleyeceği ile ilgili UNMIK’ten
izin alınmadığını ifade ederken, “Bize özel
ziyaret olarak Kosova’yı ziyaret etmek
istediklerini bildirdiler” diye konuştu.
Kosova Başbakan yardımcısı Hayredin
Kuçi, Sırp liderlerinin Kosova’ya girmeleri
veya girmemelerini ile ilgili sorumluluğun
kendilerinde olmadığını ifade ederken,
“Sırp liderlerin Kosova’yı ziyaret etmesi
UNMIK’in sorumluğuna girmektedir” diye
konuştu.
Kosova’nın özgür bir ülke olduğunu
hatırlatan Kuçi, “Kosova herkesin ziyeret
edebileceği bir ülke. Ama anayasa düzenini
suiistimal etmek veya komşu ülkelerin
siyasi çözümleri için yer değildir” diye
konuştu.
Seçimler Kosova’da yapılacak mı?
Sırbistan hükümeti düzenlediği son
toplantısında 11 Mayısta düzenlenecek
olan genel ve yerel seçimlerin Kosova’da
yapılması yönünde kararı aldı. Kararla
ilgili geniş açıklama yapılmazken,
hükümetten
sızan
haberlere
göre
Sırbistan’da ve Karadağ’da yerleşmiş olan
mültecilerin kendi temsilcilerini seçme
olanağına sahip olacağı iddia edildi.
Kosova’da parlamenter ve yerel seçimlerin
yapılması için Sırbistan Cumhurbaşkanı
Boris Tadiç, Başbakan Voyislav Koştuniça
ve diğer yetkililer bu yönde açıklamalarına
imza atmaya devam ediyorlar. Sırbistan üst
düzey yetkilileri, “Genel ve yerel seçimlerin Birleşmiş Milletler 1244 nolu kararı
gereği Kosova’da da yapılması gerekliliğine işaret ederek, bunun Sırbistan’ın en
doğal hakkı olduğunu savunuyorlar.
7
Perşembe, 10 Nisan 2008
Yönetim kurulu Dernek Baþkanlýðýna
oylarýn çoðunluðuyla Tahir Luma’yý, Dernek
Baþkan Yardýmcýlýðýna Raif Buþ’u ve Dernek
Sekreteri görevine de Bülent Emruþ’u seçti.
“Doðru Yol” Türk Kültür Sanat Derneði,
3 Nisan 2008 tarihinde düzenlediði meclis
toplantýsýnda yeni yönetim kurulu ve
baþkanýný seçti. Toplantýnýn gündem noktalarý dernek baþkanýnýn çalýþma raporu,
dernek sekreterinin finans raporu, dernek
tüzüðündeki kimi deðiþikliklerin meclis
tarafýndan onaylanmasý ve derneðin yeni
yönetim kurulu ile yeni dernek baþkanýnýn
seçimiydi.
Meclis toplantý divanýnýn ve seçim
komisyonunun
seçilmesi
ardýndan
“Doðru Yol” Türk Kültür Sanat Derneði
Baþkaný Ýrfan Þekerci, dernek baþkanlýðýný üstlendiði dönem içerisinde gerçekleþtirdiði çalýþmalar hakkýnda detaylý bir
rapor sundu. Derneðin bu süre içerisinde
toplam 101 etkinliðe imza attýðýný vurgulayan Baþkan Þekerci, ayrýca Doðru Yol
Derneðinin Prizren Belediyesi tarafýndan
2007 yýlý içerisinde Prizren’de en etkin
dernek ödülünü kazandýðýný vurguladý.
Derneðin son dönemlerdeki önemli projelerinden birinin internet sayfasýnýn
hazýrlanmasý ve hizmete verilmesi
olduðunu belirten Baþkan Þekerci, çalýþma raporunun devamýnda dernek kollarýnýn etkinliklerini detaylý bir þekilde tek
tek saydý. Ardýndan meclis toplantýsýnýn
tartýþmasýna sunulan çalýþma raporunda
dernek kollarý tarafýndan rapora
kaydedilmeyen çok sayýda eksik tespit
edildi. Kol baþkanlarýna danýþýlmadan tek
kiþi tarafýndan çalýþma raporunun hazýrlanmasý eleþtirilen konular arasýnda yer
alýrken, dernek meclisi rapordaki bu
eksikliklerin düzeltilmesi ve yapýlan
uyarýlarýn eklenmesi koþuluyla çalýþma
raporunu onayladý. Söz konusu etkinlik
raporunun yakýn bir süre içerisinde
derneðin web sitesinde yayýnlanacaðý ve
bu günden itibaren dernekle ilgili bütün
haberlerin düzenli olarak bu siteden duyurulacaðý vurgulandý.
Toplantýnýn
devamýnda
dernek
sekreteri Bülent Emruþ tarafýndan finans
raporu sunuldu. Çalýþma raporu olduðu
Güncel
“Doðru Yol” Derneði yeni yönetim
kurulunu ve baþkanýný seçti
gibi finans raporu da derneðin meclis
üyeleri arasýnda tartýþmaya neden olan
konulardan biriydi. Finans raporunda yer
alan çok sayýda eksiklikler yaný sýra gelir
ile giderler arasýndaki kimi netsizliklerden
dolayý, finans raporunun yeniden gözden
geçirilmesi ve yeni yönetim kurulunun
onayýna sunulmasý üzere üç kiþilik bir
finans durum deðerlendirme komisyonu
oluþturuldu.
Tekrar tartýþmalý geçen toplantý gündem noktalarýndan biri de dernek
tüzüðündeki kimi deðiþiklikler oldu.
Toplantýya katýlan kimi meclis üyeleri
dernek tüzüðündeki deðiþikliklerden
önceden haberdar olmadýklarý için okunmasýný talep ettiler. Talep üzerine hukuk
uzmaný ve tüzük deðiþiklikleri komisyon
üyesi Fikri Þiþko konuyla ilgili deðiþiklikler hakkýnda meclis üyelerini bilgilendirdi. Gündem sýrasýndaki bu noktada en çok
üzerinden durulan konulardan biri, yönetim kurulu üye sayýsý, yönetim kurulunda
kol baþkanlarý dýþýndan dýþarýdan önerilecek adaylarýn tespit þekli ve baþka derneklerde yer alan üyelerin Doðru Yol Derneði
yönetim kurulunda da yer almasýydý.
Meclis üyelerinin çoðu bu konudaki tepki
ve eleþtirilerini dile getirirken, kimileri de
bu dernek çatýsý altýndaki üyelerin deðiþik
faaliyetlerle baþka derneklerde de
kültürümüze emek sunmasý bir zenginlik
olarak nitelendirildi. Tüzük deðiþiklikleriyle ilgili tartýþma sýrasýnda dernek
üyelerinin kimileri bu gündem noktasýnýn
ilerideki bir meclis toplantýsýna ertelenmesini önerirken, kimileri de tüzükteki
deðiþiklikler onaylanmadan yeni yönetim
kurulu seçimine geçilemeyeceðini ifade
ettiler. Dolayýsýyla kimi uyarý ve eklemelerle birlikte tüzük komisyonun bu
deðiþikliklerle ilgili hazýrladýðý rapor
meclis tarafýndan onaylandý.
Yönetim Kurulu Üyelerinin seçimine
geçen Doðru Yol Derneði Meclisi, “Ay
Yýldýzlar” Kolu’ndan Baþkanlýðýna Erol
Karaibo’yu, “Yeþil Turnalar” Kolu’ndan
Agim Fiþar’ý, Sanat Müziði Kolu’ndan
Reþit
Ýsmet’i,
Tasavvuf
Müziði
Kolu’ndan Baþkim Çabrat’ý, Örf ve
Adetlerimiz
Kolu’ndan
Ferhat
Aþýkferki’yi, Dernek Korosu Kolu’ndan
Reyhan Kantarcý’yý, “Ata Çocuklarý”
Kolu’ndan Liriye Diþo’yu, “Süleyman
Brina” Uluslararasý Türk Kültürüne
Hizmet Ödülü Kolu’ndan Zeynel
Beksaç’ý, “Esin” Dergisi Kolu’ndan Ýskender Muzbeg’i, “Filiz” Dergisi
Kolu’ndan Mehdiülkü Cibo’yu, “Aziz
Buþ”
Tiyatro
Kolu’ndan
Taner
Güçlütürk’ü, Halk Danslarý Kolu’ndan
Talat Mitroviça’yý, Tarih Kolu’ndan
Bedrettin Koro’yu, “Nazým Hikmet”
Yazýn Kolu’ndan A. R. Yeþeren’i, Resital
Kolu’ndan Yunus Þimþek’i, Resim
Kolu’ndan Fikri Þiþko’yu, Foto-Video
Kolu’ndan Nafiz Lokviça’yý, “Erkan
Laya” Folklor Ekibi Kolu’ndan Þenol
Kuþtendil’i ve Derneðin Kütüphane
Sorumlusu olarak Yüksek Pomak’ý seçti.
Dernek kol baþkanlarý yaný sýra
derneðin yönetim kuruluna dýþardan önerilen isimler arasýnda Raif Buþ, Sami
Koka, Tahir Luma, Bülent Emruþ, Ali
Babayonoz, Feridun Kaan, Nevzat Þundo,
Ethem Baymak, Ýbrahim Etek, Þefki
Kazaz ve Nazim Bleta seçildi.
31 kiþiden oluþan yeni yönetim kurulunun seçimi ardýndan verilen on
dakikalýk aradan sonra yeni yönetim
kurulunun ilk toplantýsý yapýldý ve dernek
baþkanýnýn seçimine geçildi. Toplantýda
yer alan yönetim kurulunun 24 üyesi
(yani 3/2’sinden fazlasý), katýlýmýn yeterli
ve baþkan seçiminin yapýlabileceði
kanaatine varýlarak yeni dernek baþkan,
yardýmcýsý ve sekreteri belirlendi. Dernek
baþkanlýðýna önerilen adaylar arasýnda
Tahir Luma, Adnan Þatri ve Ýbrahim Etek
vardý.
Yönetim
kurulu
Dernek
Baþkanlýðýna oylarýn çoðunluðuyla Tahir
Luma’yý, Dernek Baþkan Yardýmcýlýðýna
Raif Buþ’u ve Dernek Sekreteri görevine
de Bülent Emruþ’u seçti.
Tahir Luma
Ýlk ve orta öðrenimini kendi anadilinde
Prizren’de bütünledi.
Yüksek öðrenimini de Yakova’da
tamamladý. Ýsviçre’de ototeknisyen mesleði
eðitimini alarak, 8 yýl Wolksfagen audi ve
Porshe temsilciliklerinde atölye þefi olarak
çalýþmýþtýr. Ayrýca OZED metal þirketinde
müdür görevinde bulunmuþtur.
Balkanlarýn tartýþýlmaz en güçlü derneði
olan Doðru Yol’a çocuk yaþlarda adým attý.
Birçok kolda etkinlik gösterdi. Ata
Çocuklarý grubunu altý yýl yönetti. Türk
Sanat Müziði, Türk halk Müziði, Halk
Danslarý Ekibi, bir sözle hemen hemen tüm
kollarra katkýlarý geçti, geçmekte. Birkaç
dönem derneðin yönetim kurulu üyeliðine
seçildi.
1999-2002 yýllarý arasýnda dernekte müzil
kollarý yöneticiliðini de yaptý. Derneðin
sunduðu tüm konserlerde ses düzeni ondan
sorulur.
Doðru Yol derneðinin uluslararasý düzeyde
baþarý elde etmesinde onun da somut
katkýlarý olmuþtur.
Tahir Luma, Doðru Yol derneðinin alt
kadrosunda yetiþen, çocukluðu ve
gençliðini nice arkadaþlarýyla birlikte bu
derneðe adayan saygýn genç sanatçýlardan
biridir. Baðlama, bas gitar, ses düzeni ustasý
olarak sunmuþ olduðu büyük katkýlarýyla
bugün derneðin bir numaralý yöneticiliðini
üstlenmesi tam bir isabettir. Dernekte en
nihayet gençlerin bu alanda da dile
gelmelerine fýrsat yaratýldýðý için, dernek
çerçevesinde kimi kollarda sezilen
boþluðun kýsa zamanda ortadan kalkmasýna
Tahir Luma’nýn diðer yöneticilerle birlikte
somut katkýlarý olacaðý inancýný taþýyoruz.
Luma: “Bizler gençler olarak bu derneði yönetmeye
hazýr olduðumuzu hissediyor ve inanýyoruz”
“Benim neredeyse otuz yýla varan bir beraberliðim
var Doðru Yol’la. Alt kadrosunda yetiþen bir
sanatçýyým. Bizim ve daha sonraki dönemlerde çocuk
ve gençlerin sayýsý hep yüzü aþmýþtýr. Sahneyi
dolduran kadrolar vardý. O görüntüyü yeniden
kazandýrmak boyun borcumuzdur.”
D
eðerli arkadaþlar, saygýn sanatçý dostlar, Doðru Yol, hep hizmetin adresi oldu.
Balkanlarda söz konusu Türk kültürü ve sanatý olunca Doðru Yol baþlý baþýna söz
sahibi olan bir merkezdir. Bunun böyle olmasýnda her þeyden önce 57 yýllýk
geçmiþinde dur durak bilmeden sergilemiþ olduðu etkinliklerin çok büyük rolü var.
Gene bir gerçek var ki, Doðru Yol’u Doðru Yol yapan en büyük etkenlerden biri de
sanatýn çeþit dallarýnda adlarýný çoktan geniþ çevrelerde duyurmuþ sanatçýlar tarafýndan
etkinliklerin gerçekleþmesidir.
Hep vurgulandý, yeniden vurgulanmasýnda bir sakýnca duymuyorum, Doðru Yol nice
ilklerin yaþandýðý bir ortamdýr. Bu da bu derneðe apayrý bir deðer, zenginlik katmaktadýr.
Nedir ki, zaman zaman derneðin bu zengin geçmiþine gölge düþürecek durumlarla da burun
buruna gelmekteyiz. Bu da bizleri çok üzmekte. Yalnýz birkaç yýl öncesine kadar Doðru
Yol’da nice sanatsal olaylar yaþandý. Bugün Portreler, kitap tanýtýmlarý, þiir buluþmalarý, tiyatro temsilleri, çocuk halk oyunlarý, çocuk þarký grubu gibi alanlarda görülen boþluk hepimizce malum. Bu da derneðimiz açýsýndan üzüntü verici bir gerçektir. Bunun üstesinden
gelmek lazým.
Müzik kollarýna çocuk ve genç kadrolarý ivedi bir þekilde katabilmek için uzun vadeli
bir çalýþmaya kollarý sývamak lazým.
Türkiye’den profesyonel düzeyde eleman
getirterek, orkestra ve koroya notayý çözmüþ
þekilde eleman kazandýrmak. Tiyatroyu yeniden
canlandýrmak. Bir sözle tüm kollarýn çalýþmalarýna yeni içerikler kazandýrmak baþlýca
amacýmýzdýr.
Doðru Yol Derneði 60’ýncý yýlýna adýna
yakýþýr bir þekilde adýmlamasý için sizlerin
katkýlarýnýz ve yardýmlarýnýzla birlikte her tür
sorumluluðu üstlenmeye hazýrým. Benim
bugüne kadar olduðu gibi bundan böyle de
baþlýca hedefim derneðe hizmet sunmaktýr.
Bugüne kadar sanatçý olarak, bundan böyle de
hem yönetici hem de sanatçý olarak hizmete
devam etmektir. Doðru Yol gibi bir derneðin
baþýna geçmenin hiç de kolay olmadýðýný biliyorum. Ama ben görevden korkmuyorum. Benim
neredeyse otuz yýla varan bir beraberliðim var Doðru Yol’la. Alt kadrosunda yetiþen bir
sanatçýyým. Bizim ve daha sonraki dönemlerde çocuk ve gençlerin sayýsý hep yüzü aþmýþtýr.
Sahneyi dolduran kadrolar vardý. O görüntüyü yeniden kazandýrmak boyun borcumuzdur.
Ve bunu mutlaka yapacaðýz. Bu derneðin çýkarlarý dýþýnda bir emelimiz yok.
Ben bugüne kadar dernekte her üyeye, her arkadaþa elimden gelen katkýyý sunmaya
çalýþtým. Onun jübilesi, bunun portresi demedim, canla baþla çalýþtým, herkesin yanýnda
oldum. Bugün ben sizlerden destek istiyorum. Bizler gençler olarak bu derneði yönetmeye
hazýr olduðumuzu hissediyor ve inanýyoruz.
K
Güncel
RTK sorgu odasına!
osova’nın kamu televizyon kuruluşu Kosova
Radyo Televizyonu RTK kuruluşundan bu yana
ilk defa, Genel Denetleme Dairesi (ZAGJ) tarafından denetime alındı.Kosova’nın kamu televizyon kuruluşu Kosova Radyo Televizyonu RTK’nın denetime alınmasıyla birlikte muhalefet partileri, bu televizyon kuruluşuyla birlikte onun yönetim konseyinin de
siyasetleştiğini ileri sürerken, aslında RTK kuruluşu,
sadece 2007 yılı süresinde KEK faturaları sayesiyle
vatandaşlardan 7 milyondan çok euroya sahip olduğu da
belirtiliyor.
Genel Denetleme Dairesi haberleşme yetkililerinden
yapılan açıklamada, RTK’da başlatılan denetleme işinin
henüz tamamlanmadığı belirtilerek, 2007 yılına ait denetim işinin bugünlerde devam ettiği bildirildi.
RTK yetkililerinden yapılan açıklamaya göre ise 2007
yılına ait denetleme işlerinin henüz başlamadığı ifade
edilirken, RTK’da denetleme işlerinin Nisan ayı
içerisinde başlayabileceğini belirtiliyor.
RTK Yönetim Kurulu Başkanı Vjosa Dobruna konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Yürürlükte olan yasaya
uyumlu
bir şekilde
RT K ’ d a
2 0 0 8
yılının
N i s a n
ayında
denetleme
işlerine
başlanılacak, fakat
bu işe geçilmeden önce, finansman konusunda RTK
Yönetim Kurulu bir rapor kabul etmelidir. RTK Yönetim
Kurulu her yıl finansman çalışmalarıyla ilgili raporu kontrol ettikten sonra kabul eder” dedi.
RTK, 2007 yılında elektrik faturalarıyla birlikte kenttaşların ödedikleri aylık abonmanlık parasından
7.183.277 euro değerinde gelir sağlamıştır.
Bu konuyla ilgili olarak politik partileri, kamu enstitülerinin denetlenmesi gerekliliğini de savunmaktadırlar.
Avrupa’nın en fakir ülkesi: KOSOVA
K
osova Kamu Hizmetler Bakanı Asrim
Bayrami, Merkezi Avrupa ve Asya
Dünya bankası temsilcisi Endryu L.
Dabalen’i kabul etti. Görüşmede Dünya
Bankası yetkilileri, banka uzmanları
tarafından hazırlanan “Fakirliğin
değerlendirilmesi” çalışması ile
ilgili bilgi verdiler.
Kitap hakkında açıklamada
bulunan Dubalen “İki ciltten
oluşan bu çalışmada 2002 ila 2005
yılları arasında Kosova’da yaşam
şartlarının analiz edildiğini belirtirken,
“Bu çalışmaya göre Kosova’nın diğer
Avrupa ülkelerine kıyasen en fakir ülkesi
olduğunu söyleyebilirim. Çalışmada, fakirliğin
kırsal bölgelerde, kentsel bölgelere daha oranla
daha yüksek olduğu kanısına vardık” diye
konuştu. Görüşmede Kosova’da sosyal durum
hakkında açıklamada bulunan Kosova Kamu
Hizmetler Bakanı Asrim Bayrami, fakirliğin
önüne geçilmesi için hükümetin hazırlamış
olduğu yeni hareket planı hakkında
bildi verdi. Görüşmeye katılan
Kosova Kamu Hizmetler
Bakan yardımcısı Rifat
Blaku da görüşmede
Kosova nüfusunun yüzde
59’unun işsiz olduğunu ifade
ederek, fakirliğin bundan kaynaklandığını savundu. Blaku,
yeni iş yerlerinin açılması ile
bunun
önüne
geçilebileceği
öngörüsünde
bulunarak,
herkesi
Kosova’ya yatırım yapmaya davet etti.
Araþtýrmacý Gazeteci Yazar RAÝF VIRMÝÇA’nýn
K
KOSOVA’DA TARÝH, KÜLTÜR,
GELENEK VE GÖRENEKLERÝMÝZ
Yeni kitabý Basýndan çýktý
osova’da Tarih, Kültür, Gelenek ve Göreneklerimiz adý altýnda yayýnlanan kitapta Raif Výrmiça,
Prizren’deki halkýmýzýn her günkü yaþamýnda hala capcanlý kullanýlan ve çoðunun da unutulmuþluktan gün yüzüne çýkarma özleminde bulunma arzusuyla ilkin bütün gelenek ve göreneklerimizi tefrika þeklinde 30 kadar dizi yazýsýyla Yeni Dönem Gazetesinde akabinde 5 belgesel yapýmýyla
TV izleyicilerimize tanýtma fýrsatýnda bulunmuþtur. Bu çalýþmamýn sadece gazete ve TV de sýnýrlý
kalmamasý yönünde ve Kosova’da örf, adet, gelenek ve göreneklerle ilgili bugüne kadar derli toplu
yayýnlanmýþ bir eser olmadýðýndan dolayý, Výrmiça daha ileriye giderek, Kosova’daki örf, adet, gelenek
ve göreneklerle ilgili bütün bilgileri toplayarak bu eserini oluþturmuþ. Kitapta Kosova’da örf, adet,
gelenek ve göreneklerle ilgili ilk defa bu çalýþma aracýlýðýyla geniþ bir araþtýrmaya konu teþkil ederek,
bilim kamuoyuna sunulmakta ki bu aþamada çalýþmasýnýn bir kaynak eseri olmasý büyük önem taþýyacaktýr.
Toplam 256 sayfadan ve 350 kadar fotoðrafý içeren kitabýn basýmý Kosova Türk Temsil Heyeti
Baþkanlýðýnýn maddi katkýlarýyla gerçekleþmiþtir. Uzun yýllardan sonra ilk defa Prizren ve Kosova okuruna Atalarýmýzýn bize býraktýðý örf, adet, gelenek ve göreneklerimizle ilgili böyle belgesel ve derli toplu
bir eserin Raif Výrmiça gibi ad yapmýþ bir gazeteci, yazar - araþtýrmacý ve TV yapýmcýsý tarafýndan
araþtýrýlýp sunulmasýndan ve bir hayrat eseri olarak yayýmlanmasýndan, yayýn ve basýn organý olarak
mutluluk duyduðumuzu ifade ederken, kendilerini kutlar, kitabýn basýlmasýnda emeði geçen herkese
bütün okurlarýmýz adýna teþekkür ederiz.
YENÝ DÖNEM GAZETESÝ
Perşembe, 10 Nisan 2008
8
Rumelili Yönetici İş
Adamı ve Sanayiciler
Derneği Kosova’yı
ziyaret etti
Kosova ziyareti çerçevesinde
“ESNAF” Esnaflar ve İşadamları
Derneğini ve Kosova Türk Tabur
Görev Kuvvet Komutanlığını
ziyaret eden heyet, görüşmelerde ve
incelemelerde bulundular.
B
ursa’nın “Rumeli” Rumelili
Yönetici İş Adamı ve Sanayiciler
Derneği, geçen gün Kosova
ziyaretleri çerçevesinde Prizren’de de
görüşmelerde bulundurlar.
Kosova’nın Bağımsızlığı vesilesiyle
Kosova’ya gelen Türkiyeli dernek
heyetini ve işadamlarını “ESNAF”
Esnaflar ve İşadamları Derneği Başkanı
Şarık Cibo ve yönetim kurulu üyeleri
kabul ettiler.
İleriye yönelik işbirliği imkanları ve
projelerini görüşen her iki dernek, yakın
gelecekte ortaklaşa yatırım imkanlarını
masaya yatırdılar.
Heyet üyeleri Esnaf Derneği ziyareti
ardından Kosova Türk Tabur Görev
Kuvvet Komutanlığını ziyaret ettiler.
Tabur ziyareti ardından “ESNAF”
Esnaflar ve İşadamları Derneği Başkanı
Şarık Cibo ve yönetim kurulu ABİ
alışveriş merkezinde verilen öğle
yemeğinden sonra Prizren’den ayrıldılar.
“Rumeli” Rumelili Yönetici İş Adamı
ve Sanayiciler Derneği ile Türkiyeli
işadamları heyeti Kosova ziyareti ardından incelemelerde bulunmak ve iş
görüşmeleri gerçekleştirmek üzere
Makedonya’ya geçtiler.
ESNAF BASIN BİRİMİ
9
Perşembe, 10 Nisan 2008
Makedonya,
Yunanistan
ile sorunu
çözmede
kararlý
Balkan
C
umhurbaþkaný Branko Crvenkovski yaptýðý açýklamada, Üsküp’ün Atina
ile arasýndaki isim anlaþmazlýðýnýn geçtiðimiz hafta ülkenin NATO üyelik
daveti almasýna mal olmasý sonrasýnda ülkesinin bu sorunu çözme amaçlý
stratejisini netleþtirmek istediðini söyledi. Crvenkovski, hükümetin uygun bir
çözümü mümkün olduðu kadar çabuk bulmak için bu hafta acil görüþmelere
baþladýðýný belirtti. Baþbakan Nikola Gruevski de Makedonya’nýn NATO üyelik
hedefinden vazgeçmediði konusunda ýsrar ediyor.
Bu arada Yunanistan Baþbakaný Kostas Karamanlis Kathimerini gazetesinin Pazar
günkü sayýsýnda yayýnlanan sözlerinde, Atina’nýn konuyla ilgili görüþmeleri
sürdürmeye hazýr olduðunu söylemekle birlikte, bu sorun çözülmediði sürece
Atina’nýn Üsküp’ün AB üyelik hedefini de engellemeye hazýr olduðunu kaydetti.
Yunanistan, Makedonya isminin kullanýlmasýnýn ülkenin ayný adý taþýyan kuzey
kesiminden toprak talebi anlamýna geleceðini düþünüyor.
ABD Baþkaný Bush
Zagreb’i ziyaret etti
A
BD Baþkaný George W. Bush Hýrvatistan ziyaretini Cumartesi günü
tamamladý. Bush,
Zagreb’deki St. Marko
Meydanýnda aralarýnda
Hýrvatistan, Arnavutluk ve
Makedonya’nýn devlet ve
hükümet baþkanlarýnýn da yer
aldýðý yaklaþýk 3 bin 500 kiþiye
hitaben bir konuþma yaptý.
ABD baþkaný Yunanistan ile
arasýndaki isim anlaþmazlýðý
yüzünden üyelik hedefi engellenen Makedonya’nýn en kýsa
zamanda NATO’ya üye
olmasýný umduðunu söyledi. Bush, Bosna-Hersek, Karadað ve Sýrbistan’ýn nihai
NATO üyeliðine de destek verdi.
Bush’un konuþmasý öncesinde söz alan Hýrvatistan Baþbakaný Ivo Sanader de
ülkesinin komþu ülkelere NATO ve AB üyeliði yolunda yardým etmeye hazýr
olduðunu söyledi. “Makedonya‘daki dostlarýmýz desteðimize güvenebilirler.”
diyen Sanader, isim anlaþmazlýðýna çözüm bulunmasýna da yardým vaadinde
bulundu.
Makedonya, Yunanistan
engeline takýldý
NATO üyesi 26 ülkenin devlet ve hükümet baþkanlarýný bir araya
getiren Bükreþ zirvesinde, Arnavutluk ve Hýrvatistan’a üyelik daveti yapýldý. Makedonya ise, isim tartýþmasý nedeniyle
Yunanistan’ýn engeline takýldý.
Ü
yeliðe kabul edilmeyen Makedonya, yarýn sona erecek zirveden bugün ayrýlarak,
kararý protesto edecek. Makedonyalý gazeteciler de NATO Genel Sekreteri Jaap de
Hoop Schefer’in düzenlediði basýn toplantýsýnda isim sorunu çözülmeden
Makedonya’nýn kabul edilmeyeceðini söylemesi üzerine topluca salonu terk ettiler.
Yunanistan, ayný ada sahip kuzey vilayeti üzerinde hak iddiasý öngörebileceði gerekçesiyle Yugoslavya’nýn daðýlmasýyla 1991 yýlýnda baðýmsýzlýðýný kazanan Makedonya’nýn
tarihten gelen anayasal isim hakkýna itiraz ediyor. Yunanistan’ýn yeni ya da yukarý
Makedonya ismini alabileceði gibi öneriler ise komþusu tarafýndan reddediliyor.Zirvede
Makedonya’nýn ismini deðiþtirmeden üye alýnmayacaðý konusunda Yunanistan’a AB’li
ortaklarý Fransa, Ýspanya ve Lüksembourg destek verirken, Portekiz çekimser kaldý.Bu
arada Bükreþ’i “geniþleme zirvesi” olarak tarihe geçirme konusunda daha önceden
baðlayýcý ifadeler sarf eden ABD Baþkaný George Bush, Makedonya’nýn katýlýmý
konusunda uzlaþma saðlanamamasýndan üzüntü duyduðunu belirterek, isim sorununun
hýzla çözülmesi gerektiðini söyledi.
ER H AN
TÜ R BE D AR
Ankara
Mektubu
E-posta:[email protected]
NATO Zirvesi ve Balkanlar
2
- 4 Nisan 2008 tarihlerinde
Bükreþ’te düzenlenen NATO
Zirvesi, Hýrvatistan ve
Arnavutluk’un Ýttifakýn üyeliðine resmen davet edilmesi ile sonuçlandý. Her
iki ülkenin yaklaþýk bir yýl içinde
NATO’nun tam üyesi olmasý bekleniyor. Makedonya’nýn anayasal ismine
yýllardan beri itiraz eden Yunanistan’ýn
tutumu yüzünden ise, Makedonya Ýttifakýn üyeliðine davet edilemedi.
Makedon yetkililere, Yunanistan’la
yaþanan isim sorunu çözülür
çözülmez, ülkelerinin NATO üyeliðine
davet edileceðine dair söz verildi.
Sovyetler Birliði’nin ve Tito
Yugoslavyasý’nýn daðýlmasý ile birlikte
ortaya çýkan yeni devletlerin NATO ve
Avrupa Birliði üyeliðini, demokrasinin
geliþtirilmesinin bir ön þartý ve
komünizm kalýntýlarýndan tamamen
kurtulmanýn bir yolu olarak gördükleri
söylenebilir. Bu çerçevede, NATO’nun
son geniþleme dalgasýnýn, Avrupa
demokrasisi ve istikrarýnýn Balkanlar’a
daha fazla yayýlmasý konusunda olumlu etki yapmasý bekleniyor. Hem
Hýrvatistan hem de Arnavutluk NATO
üyeliklerini temel olarak “Batý
dünyasýna ve uygarlýðýna resmen geri
dönüþ” olarak niteliyor.
Hýrvatistan ve Arnavutluk NATO
üyeliðini, ülkelerinin “Batý demokrasilerine” layýk olduðunun sembolik bir
göstergesi olarak algýlýyor. NATO
üyeliði, Avrupa Birliði üyeliðinin bir
ön adýmý olarak algýlandýðý için ise,
Bükreþ’teki NATO zirvesinde üyeliðe
davet edilen Hýrvatistan ve
Arnavutluk, Avrupa Birliði’ne üye
olma ihtimallerinin daha da
kuvvetlendiðine inanýyor. Bunun dýþýnda, Hýrvatistan ve Arnavutluk vatandaþlarýnýn önemli bir kýsmý, NATO
üyeliðinin yabancý yatýrýmcýlara yeþil
ýþýk yakacaðýna, bu yoldan da ülkenin
ekonomik durumunun düzeleceðine
inanýyor.
Kosova’nýn baðýmsýzlýk ilanýndan
sonra Arnavutlarý en çok sevindiren
haber, Arnavutluk’un NATO üyeliðine
davet edilmiþ olmasýdýr. Bir NATO
üyesi olarak Arnavutluk’un, yeni doðmuþ Kosova devletinin güvenliðinin
korunmasýnda daha fazla katkýlar sunabileceðine inanýlýyor. Hýrvatistan’a
gelince, bu ülkenin vatandaþlarýnýn bir
kýsmýnýn, ülkelerinin NATO üyeliðine
alýnmasýna sýcak bakmadýðý söylenmelidir. Kamuoyu yoklamalarýna göre,
özellikle 2007 yýlý boyunca, NATO
üyeliðine karþý çýkanlarýn ve bu konuda bir halkoylamasýnýn düzenlenmesini
talep edenlerin sayýsý, azýmsanamayacak seviyedeydi. Hýrvatistan baðýmsýz
olduðundan bu yana, Avrupa Birliði ve
NATO üyeliðini dýþ politikasýnýn iki
temel hedefi olarak belirlemiþti.
Ancak, zamanla vatandaþlarýnýn önemli bir kýsmý NATO’ya karþý olumsuz
fikirler beslemeye baþlamýþtýr.
Günümüzde Hýrvatlarýn bir kýsmý
NATO’yu ülkelerinin temel güvenlik
garantörü olarak görmüyor ve Ýttifak’ýn öngördüðü þekliyle savunma
harcamalarýnýn yükseltilmesine karþý
çýkýyor. Ayný kiþiler, Hýrvat askerlerin
Afganistan gibi ülkelere gönderilmesine karþý çýkýyor, Hýrvatistan topraklarýnda Amerikan üslerini görmek
istemiyor. Yine de Hýrvatistan’da
NATO’dan yana seçenek zafer kazandý
ve ülkenin NATO üyeliði için halkoylamasýnýn düzenlenmeyeceði duyuruldu.
ABD yýllarca, Balkanlar’daki
ülkelerin NATO üyeliðini desteklemeye devam edeceklerini, NATO
kapýlarýnýn her zaman Balkan ülkelerine açýk tutulacaðýný söyleyip durdu.
Bu çerçevede, Arnavutluk, Hýrvatistan
ve Makedonya’nýn NATO üyeliði yolunda ortak hareket etme maksadýyla
“Adriyatik Grubu”nu oluþturmalarýný
da Vaþington desteklemiþti. Temel
amaç NATO üyeliði olmakla birlikte,
Adriyatik Grubu’nun diðer amaçlarý
içinde bölgesel iþbirliðini geliþtirmek,
rüþvet ve organize suçlara karþý
mücadele etmek, piyasa ekonomisine
yönelik reformlarý tamamlamak, hukuk
devleti anlayýþý çerçevesinde güvenlik
ve istikrarý pekiþtirecek olan iç reformlarý hýzlandýrmak gibi hususlar da yer
aldý. Ne var ki, Yunanistan yüzünden
Makedonya’nýn NATO üyeliðine davet
edilememiþ olmasý yüzünden,
Adriyatik Grubu’nun temel amacý
hedefine ulaþamamýþtýr. “Makedonya”
isminin kendisinin bir tarihsel mirasý
olduðunu iddia eden Yunanistan,
NATO üyesi olabilmesi için
Balkanlar’ýn küçük ülkesi
Makedonya’dan ismini deðiþtirmesini
istiyor. ABD, Makedonya’nýn NATO
üyeliðine karþý sergiledikleri katý
tutumdan Yunanlýlarý vazgeçtirmeye
çalýþtý. Ancak, Vaþington Yunanistan’a
sözünü geçiremedi. Bükreþ’te düzenlenen NATO Zirvesi’nin gündeminde
yer alan diðer bazý konularda da istenilenin sonuçlar elde edilememiþ
olmasý yüzünden, bazý yorumcular Ýttifakýn bu son zirvesini esasta baþarýsýz
bir giriþim olarak niteliyor. Ancak yine
de, Hýrvatistan ve Arnavutluk,
Bükreþ’te düzenlenen NATO
Zirvesi’ni tarihlerinin bir dönüm noktasý olarak hatýrlayacak.
Dünya
4 bin dul kadýn geçimini
dilenerek saðlýyor
Dünya Turu
Barýþ Enstitüsü: ABD’siz
Irak kaos olur
ABD’li düþünce kuruluþu Barýþ
Enstitüsü, ABD ordusunun Irak’tan ani
çekilmesinin “kaosa, hatta toplu
katliama” neden olacaðý uyarýsýnda
bulundu. Enstitü tarafýndan yayýnlanan
raporda, “ABD Irak’tan ayrýlmaya, 1 yýl
öncesinden daha yakýn deðil” denildi.
Irak’ta kalýcý bir siyasi geliþmenin 5 ila 10
yýlý alabileceði kaydedilen raporda,
Irak’tan ani çekilmenin “Irak devletinin
baþarýsýzlýðýna, toplu kaosa, hatta katliam
riskine” neden olacaðý ifade edildi.
Raporda ayrýca 2007 yýlýnda ABD
askerlerinin
artýrýlmasýnýn
Irak’ta
güvenliði geliþtirdiði, ancak El Kaide
güçleriyle mücadele eden Sünni
savaþçýlara da saygýnlýk kazandýrdýðý
belirtildi. ABD’nin Irak’ta þu anda 158
bin askeri bulunuyor.
Bush ve Putin’den
veda zirvesi
Yakýnda görev süreleri dolacak Amerika
Birleþik Devletleri Baþkaný George Bush
Ýle Rusya Devlet Baþkaný Vladimir Putin,
veda
zirvesi
için
Rusya’nýn
Karadeniz’deki tatil yöresi Soçi’de
biraraya geldi. Ortak basýn toplantýsýnda,
Rusya lideri, “Doðru anlaþýlmak
istiyorum, stratejik olarak Amerika’nýn
planlarýna iliþkin tavrýmýzda bir
deðiþiklik olmadý” dedi. Buna karþýn
kaygýlarýnýn nihayet ABD tarafýndan
dinlendiðini söyleyen Putin, bu konuda
iki ülkenin anlaþabileceðine dair ihtiyatlý
bir iyimserlik içinde olduðunu dile
getirdi. Baþkan Bush’sa, füze savunma
sisteminin Rusya’yý hedef almadýðýný,
Rus halkýnýn soðuk savaþýn sona erdiðini
anlamasý gerektiðini belirtti. Bush, Rusya
ile iliþkileri geliþtirmeyi umduðunu
Putin’e ilettiðini de belirtti. Ýki lider
stratejik bir çerçeve belgesini imzaladý.
Bu belgenin kendilerinden sonraki
liderlere bir yol haritasý olacaðý yorumlarý
yapýlýyor.
Ýran: Nükleer faaliyetleri
sürdüreceðiz
Ýran yönetimi, Irak’taki güvenlik
konusunda yeni müzakere için ABD’den
resmi
yazý
aldýðýný
açýklarken,
sürdürdüðü nükleer faaliyetlerin askýya
alýnmasýný isteyen bütün önerileri
reddettiðini belirtti. Dýþiþleri Bakanlýðý
sözcüsü Muhammed Ali Hüseyni,
haftalýk basýn toplantýsýnda konuya iliþkin
soru üzerine, Irak’ýn güvenliði için daha
önce Washington yönetimiyle üç kez
görüþtüklerini, son görüþmenin de “ABD
heyetinin hazýr olmamasý nedeniyle”
yapýlamadýðýný hatýrlattý.
ABD
hükümetinden Irak konusunda yeni
müzakereler için resmi yazý aldýklarýný
bildiren Hüseyni, incelemeden sonra
uygun görülmesi halinde yapýlacak
müzakerenin sadece Irak’ýn güvenliði
konusunda olacaðýný vurguladý.
Chavez’den radikal
ekonomik kararlar
Venezüella’da Hükümet, ekonomiye
iliþkin radikal kararlar aldý. Chavez
yurtdýþýna inþaat malzemesi ihracatýna
izin vermeyeceðini açýklarken, petrol
þirketlerine
yeni
vergiler
geldi.
Venezüella Devlet Baþkaný Hugo Chavez,
ülkesinin konut sektörünün ham madde
sýkýntýsý çektiðini belirterek, böyle bir
ortamda,
inþaat
malzemelerinin
yurtdýþýna ihracýna izin veremeyeceðini
ve bu nedenle çimento sanayinin
millileþtirilmesini istedi.
Öte yandan, Venezüella Parlamentosu da
ülkedeki yabancý petrol þirketlerinin elde
ettikleri petrol gelirlerine belirli oranlarda
vergi uygulamasýný içeren bir yasayý
onayladý. Buna göre, petrol þirketlerinin
elde ettikleri gelirler, ham petrolün
varilinin 70 dolarý aþmasý halinde yüzde
Y
Irak’taki savaþ ve þiddet olaylarý nedeniyle dul ve kimsesiz kalan kimi
kadýnlar, geçimlerini sürdürmek için dilencilik yapmak zorunda kalýyor.
aklaþýk 4 milyon kadýnýn
dul kaldýðý tahmin edilen
ülkede kimi kadýnlar
eþlerini, kimi kadýnlar da eþleriyle
birlikte erkek çocuklarýný yitirdiler. Dul kalan, sosyal güvenceleri
ve kendilerine bakacak kimsesi
olmayan birçok kadýn, kendisinin
ve çocuklarýnýn geçimini saðlamak için her türlü tehlikeyi göze
alarak baþkent Baðdat’ýn sokaklarýnda dileniyor.
Baðdat’ta faaliyet yürüten Iraklý kimi insani kuruluþlar, Baðdat’ta, dul kalýp da dilencilik
yapan kadýnlarýn sayýsýnýn 4 bini bulduðunu ileri sürdü. Ülkedeki dul kadýn sayýsýnýn ise 4
milyonu bulduðu belirtiliyor. Yaþý 60’ýn üzerinde olan Zehra Ahmed, dilencilik yaparak
geçimini saðlayan 4 bin Baðdatlý dul kadýndan biri. Ülkede yaþanan þiddet olaylarýnda 3 ay
önce eþiyle birlikte 2 erkek çocuðunun, uðradýklarý silahlý saldýrý sonucu yaþamlarýný
yitirdiklerini dile getiren Zehra, sosyal güvencelerinin olmamasý ve ailede kendilerine bakacak bir erkeðin kalmamasý nedeniyle sokakta dilendiðini söyledi. Zehra Ahmed, kendisini
yaþama baðlayan 15 yaþýnda bir kýzýnýn olmasý nedeniyle sokaklarda her tür tehlikeyi göze
aldýðýný bildirdi. Bu arada son 1 yýldýr dilencileri hedef alan ve ölümle sonuçlanan saldýrýlar
nedeniyle dilenciler, kendi ikamet yerlerini ve çok korunaklý bölgeleri tercih etmeye
baþladý. Zehra Ahmed de evine yakýn olan Veziriye semtinde Irak Ýçiþleri Bakanlýðý’na
baðlý özel güçlerin bir kontrol noktasýnda dilenmeyi tercih ettiðini dile getirdi.Yaþlý
olmanýn getirdiði saðlýk sorunlarýna karþýn kýzýyla birlikte yaþamlarýný sürdürmek için
sokakta karþýlaþtýðý sorunlara göðüs germek zorunda kaldýðýný ifade eden Zehra,
“Otomobilleriyle geçen kimi insanlar benimle alay ediyor ya da aðýr þakalarda bulunuyor.
Bu da çok zoruma gidiyor. Kontrol noktasýndaki güvenlik görevlileri bana yardýmcý oluyor
ve onlarýn yanýnda kendimi güvende hissediyorum” diye konuþtu. Öte yandan emniyet kaynaklarý, ülkede gerginlik üretmek için kimi taraflarýn son 1 yýlda onlarca kadýn dilenciyi
kaçýrdýðýný ve öldürdüðünü kaydetti. Irak Çalýþma ve Sosyal Ýþler Bakanlýðý da savaþlar ve
ülkede yaþanan þiddet olaylarý nedeniyle Irak’ta yaklaþýk 4 milyon kadýnýn dul kaldýðýný ve
tüm dul kadýnlara yardým etme olanaðýna sahip olmadýklarýný açýklamýþtý.
Senegal’de “Afrika Rönesansý” anýtý
S
Senegal’de, ABD’deki Özgürlük Anýtý’ndan daha da yüksek olacak “Afrika
Rönesansý” anýtý inþa ediliyor.
enegal Devlet Baþkaný Abdulaye Vade, baþkent Dakar’ýn uç kesiminde, 100 metrelik
tepe üzerine Atlas Okyanusuna nazýr yapýlacak 50 metrelik anýtýn inþaatýný bizzat
baþlattý. Beline kumaþ dolanmýþ kaslý bir erkeðin, sol elinde bir bebek, saðýnda da
bir kadýnla bir volkandan yükseliþini betimleyen anýt, Afrika’nýn “asýrlarca süren cehalet,
hoþgörüsüzlük ve ýrkçýlýktan” kurtulmasýný simgeleyecek.Vade, temel atma töreninde yaptýðý konuþmada, ABD’nin Özgürlük Anýtý, Paris’in Eyfel Kulesi ve Zafer Taký olduðunu
hatýrlatarak, “insanlarýn, Afrikalýlarýn yaklaþýk 6 asýrlýk karanlýktan çýkarak aydýnlýða yol
aldýklarýný görmeleri için Afrika Rönesansýný ete kemiðe büründürmek istediðini”
belirtti.Senegal’de geçen yýl bir kez daha 5 yýllýðýna devlet baþkanlýðýna seçilen Vade,
ülkesinde Afrika’nýn en büyük sinemasýný ve dev bir Siyah Medeniyetler Müzesi açmayý
da planlýyor.Anýtýn, gelecek yýlýn aralýk ayýnda tamamlanmasý öngörülüyor.
160 ülkeden küresel ýsýnmaya karþý
BM himayesinde Tayland’ýn baþkenti Bangkok’ta düzenlenen küresel ýsýnmayla
mücadele konulu toplantýda, 160’tan fazla ülke, uçak ve gemi seyahatlerine baðlý
olarak yayýlan sera etkisi yaratan gazlarýn salýmýnýn azaltýlmasý konusunda anlaþtý.
K
yoto Protokolünü imzalayan ülkeler, uçak ve gemilerle atmosfere
salýnan gazlarýn azaltýlmasý ya da
kýsýtlanmasýnýn yollarýnýn araþtýrýlmasýný
öngören bir deklarasyonu uzlaþmayla kabul
etti.
Dünyadaki ulaþým sanayisi, atmosferi kirleten gazlarýn yüzde 3’ünü temsil ediyor.
Ancak gemi ve uçak seyahatleri, Kyoto
Protokolü çerçevesinde sanayileþmiþ
ülkelerin azaltma sözü verdiði oranlarda yer almýyor. Bangkok deklarasyonunda, Kyoto
Protokolüne imza koyan taraflarýn uçak ve gemi yolculuklarýyla yayýlan gazlarýn ne
þekilde azaltýlabileceði ya da kýsýtlanabileceðini inceleyeceði taahhüdüne yer veriliyor.
Perşembe, 10 Nisan 2008
10
50, 100 dolarý geçmesi halinde de yüzde
60 oranýnda vergi alýnacak.
Fransa’dan korsanlarla
mücadele için özel birlik
Fransa Dýþiþleri Bakanlýðý, Somali
açýklarýnda korsanlar tarafýndan 34
kiþilik mürettebatýyla rehin alýnan lüks
bir Fransýz yatýnýn kurtarýlmasý için
bölgeye özel eðitilmiþ komando
birliklerinin gönderildiðini açýkladý.
Dýþiþleri Bakanlýðý Sözcüsü Pascale
Andreani, “terörle mücadele ve rehine
kurtarýlmasý konusunda uzman bir
komando birliðini bölgeye sevk
edildiðini” söyledi.
Lokmacý’da barýþ gitti geldi
Kýbrýs’ta 45 yýl sonra törenle açýlan
Lokmacý Kapýsý, gece Rum yönetimi
tarafýndan kapatýldý. Hristofyas Londra
gezisini kýsa kesip geri dönme kararý
aldý, BM devreye girdi ve kapý 3 saat
sonra yeniden açýldý. Kapý önce açýldý,
Türk ve Rum halklarý, karþýlýklý geçmeye
baþladý. Ancak sonradan alýnan kapatma
kararý düþ kýrýklýðýna neden oldu. Düþ
kýrýklýðý uzun sürmedi. Kýsa süreli kriz
aþýldý ve kapý yeniden açýldý. Kýbrýs’ta
Türk ve Rumlar’ý ayýran, baþkent
Lefkoþa’yý ikiye bölen Lokmacý Kapýsý,
45 yýl sonra dün açýldý. Simgesel olarak
iki toplumu “birleþtiren” açýlýþ, balonlar
uçurularak kutlandý, iki toplum karþýlýklý
geçiþ yaptý, dünya haberi “flaþ” olarak
duyurdu. Ancak gece bir krizle kapý
yeniden kapandý.
Almanya’da Müslümanlarýn
sayýsý arttý
Almanya’da
son
iki
yýlda
Müslümanlarýn sayýsý 200 bin arttý. Artýþ
nedeni olarak göç ve doðum fazlalýðý
gösteriliyor. Almanya’da 2007 yýlýnda
63 bin Müslüman’ýn çocuðu doðdu.
Alman vatandaþlýðýna geçen 35 bin
kiþiyle en büyük grubu Türkler
oluþturuyor. Doðumlardan ve Alman
vatandaþlýðýna geçiþlerden sonra Alman
vatandaþý olan Müslümanlarýn sayýsý
yaklaþýk 1 milyon 100 bine yükseldi.
Araþtýrmayla ilgili bilgi veren Almanya
Ýslam Arþivi, baþkent Berlin’de 1927
yýlýnda kuruldu ve 2000 yýlýndan bu yana
ilkbaharda Almanya’daki Müslümanlar
hakkýnda yýllýk rapor hazýrlýyor.
Kuzey Kore, Çin’den
yardým istedi
Kuzey Kore, giderek aðýrlaþan kýtlýk
sorununu çözmek için Çin’den büyük
miktarda gýda yardýmý talep etti. Güney
Kore’de
yayýmlanan
Hankyoreh
gazetesinin haberine göre, Çin kýsa bir
süre önce yapýlan bu isteðe henüz yanýt
vermedi.
Gazete, bu isteðin Kuzey Kore’nin
aralarýndaki gerginlik nedeniyle Güney
Kore’den gýda yardýmý istemeyeceðinin
göstergesi olduðunu öne sürdü.
Kuzey Kore’deki gýda sýkýntýsýnýn, geçen
yaz meydana gelen ve ekinlerin yüzde
10’dan fazlasýný tahrip eden seller
nedeniyle her zamankinden daha aðýr
olmasý bekleniyor.
BM, Irak için 265 milyon
dolar istiyor
Birleþmiþ Milletler, savaþýn vurduðu
Irak’ta giderek kötüleþen insani durumda
iyileþme saðlanmasý için 265 milyon
dolar yardým çaðrýsýnda bulundu. BM
Genel Sekreterinin insani iþlerden
sorumlu yardýmcýsý ve acil yardým
koordinatörü John Holmes, yardýmýn
gýda, saðlýk, barýnma, eðitim ve tarým
için kullanýlacaðýný söyledi. Holmes
yardým çaðrýsýný Amman’da düzenlediði
basýn toplantýsýnda yaptý.
Dünya Turu
11
Perşembe, 10 Nisan 2008
Türkiye
Erdoðan: Söz de karar
da milletin
AK Parti Genel Baþkaný ve Türkiye Baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan, AK
Parti’nin antidemokratik yollarýn aktörü olmayacaðýný ifade ederek, “Bunu böyle
biliniz, AK Parti her zaman demokratik yolla mücadelesini sürdürecektir” dedi.
T
ürkiye Baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan, halka
hizmet yolunda yürüyenlerin hep engellerle
karþýlaþtýðýný ifade ederek, “Birçok çýkar çevreleri
engeller oluþturmak istemiþlerdir. Çünkü çýkar çevrelerinin
millette yeri yoktur. Onlar fasit bir daire içindedir” dedi.
Erdoðan ana muhalefet partisi CHP’yi ise komplo teorileri
üretmekle suçladý. Erdoðan, þöyle konuþtu: “Biz sabrýn
sýnýrsýz olduðunu bilenlerdeniz. Biz sandýkta maðlup olanlarla demokratik olmayan yollarla mücadele etmeyen bir
kadroyuz. Hiçbir zaman AK Parti antidemokratik yollarýn
aktörü olmayacaktýr. Bunu böyle biliniz, AK Parti her
zaman demokratik yolla mücadelesini sürdürecektir.
Ayrýmcýlýðýn olmadýðý bir Türkiye, demokrasinin egemen
olduðu, Türkiye Cumhuriyetinin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduðu bir Türkiye için bu
mücadelemizi sürdüreceðiz. Ama böyle sürdüreceðiz. Saða sola sapmadan, dümdüz böyle sürdüreceðiz.”
Erdoðan, halka hizmet yolunda yürüyenlerin hep engellerle karþýlaþtýðýný ifade ederek, “Birçok çýkar
çevreleri engeller oluþturmak istemiþlerdir. Çünkü çýkar çevrelerinin millette yeri yoktur. Onlar fasit bir
daire içindedir” dedi. Erdoðan sözlerini þöyle sürdürdü: “Demokrasilerde söz de milletindir karar da milletindir. Bunu böyle bilmeliyiz ve bunu bilmeyenler öðrenecek, bilecek. Duymayanlar olabilir, duyanlar
duymayanlara anlatacak. Sizleri böyle tanýyor, böyle biliyoruz. Sizler gerçek demokratlarsýnýz.” dedi.
Türk heyeti Ýsrail’de: 1915
önerisi reddedilecek
Ýsrail’de temaslarýný sürdüren Türk heyetine baþkanlýk eden
TBMM Dýþiþleri Komisyonu Baþkaný Murat Mercan, “1915
olaylarýna iliþkin önerinin sonuçsuz olacaðý yönünde garanti
verdiler” dedi.
T
BMM Dýþiþleri Komisyonu Baþkaný, AK Parti Eskiþehir Milletvekili
Murat Mercan, Ýsrail’deki temaslarýnýn ilk gününde, görüþmelerle
ilgili bir deðerlendirme yaptý. Mercan, Ýsrail ve Türkiye arasýndaki
karþýlýklý iliþkilerin yanýsýra, bölge güvenliði, Ýsrail-Filistin iliþkileri, Ýran ve
Irak gibi konular üzerinde aðýrlýklý olarak durduklarýný söyledi. “Baþta
Cumhurbaþkaný Peres ve tüm yetkililerin Türkiye’den beklentileri çok yüksek” diye konuþan Mercan, bölgede Türkiye’nin yapacaðý çok þeyin var
olduðunu kaydetti.
Mercan, bir soru üzerine, “Ýsrail’in bölgedeki güvenlik endiþelerini hepimizin anlamasý gerekir” dedi. Mercan, özellikle Ýsrail’in güneyinde, Gazze
Þeridi’nden yönelen kassam roketi saldýrýlarýna atýfta bulunarak, “Her gün roket saldýrýlarýyla, sivil halkýn
karþý karþýya kaldýðý sýkýntý varsa, bunu iyi anlamak gerekir. Ayný þekilde, Filistin halkýnýn ekonomik sýkýntýlarýný, çektiði acýlarý da iyi anlamak gerekir” diye konuþtu. Türkiye’nin barýþa katkýsý olabilecek ender
ülkelerden biri olduðunu vurgulayan Mercan, bölgede Suriye’nin de önemli bir faktör olduðunu kaydetti.
Suriye’nin hem Lübnan, hem Hizbullah üzerindeki etkisinin, Golan’daki anlaþmazlýklarýn da Suriye’yi denklemin bir parçasý haline getirdiðini ifade eden Mercan, Türkiye’nin bölgede hem Ýsrail ve hem Suriye ile
iyi iliþkilere sahip olduðunu belirtti; “Biz Türkiye olarak barýþçýl çözüm istiyoruz, katkýda bulunuyoruz.
Tabii tarihi gerçekleri de göz ardý etmemek gerekiyor. Ýnþallah taraflar adýmlar atarlar, barýþa uzanýrlar”
dedi.TBMM Dýþiþleri Komisyonu Baþkaný, bu konuda bazý fikir jimnastikleri yapýldýðýný dile getirirken,
bunlarý ortaya söylemesinin çok da doðru olmayacaðýný dile getirdi.
P
“Türkiye, AB’yi ikna etmeli”
Avrupa Komisyonu Baþkaný Jose Manuel Barroso, Türkiye’nin üyeliðe ilgisinin
sürdüðü konusunda AB’yi ikna etmesi gerektiðini söyledi.
ortekiz’in baþkenti Lizbon’daki Edebiyat
Fakültesinde düzenlenen “Avrupa ve
Küreselleþme Tehditleri” konulu konferansta
konuþan Barroso, “Türkiye, bünyesinde yer almak
istediði konusunda Avrupa’yý ikna etmelidir.
Türkiye, bütün kriterleri yerine getirirse AB üyesi
olabilecektir” dedi.
Barroso, bununla birlikte, Türkiye’nin üyeliði
konusunun, bazýlarý üyeliðe karþý olan AB üyesi
ülkeler arasýnda “büyük bir hassasiyet sorununa”
neden olduðunu belirtti. AB Komisyonu Baþkaný,
“Türkiye’nin, üyeliðe ilgisinin sürdüðü konusunda
AB’yi ikna etmesi gerektiðini” ifade etti.
İstanbul Film
Festivali başladı
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın düzenlediği
“27. Uluslararası İstanbul
Film Festivali” başladı.
İ
stanbul Kültür Sanat Vakfı’nın düzenlediği
“27. Uluslararası İstanbul Film Festivali”,
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda
düzenlenen görkemli bir törenle perdelerini açtı.
Dünyaca ünlü aktrist Claudia Cardinale ve ünlü
yönetmen Nadine Labaki’nin de katıldığı açılış
törenini Cansu Dere ve Mehmet Ali Alabora
sundu.
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi
Sarayındaki törende konuşan İstanbul Valisi
Muammer Güler, “Sinema sanatı farklı kültürlerle
tanışmamızı sağlıyor ve bizleri ileriye taşıyor”
dedi.
İtalyan sinema sanatçısı Claudia Cardinale de
İstanbul’u çok sevdiğini kaydederek, 50 yıldır film
çevirdiğini ve burada olmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi. Festivalin ana sponsoru
Akbank Genel Müdür Yardımcısı Hayri Çulhacı da
“Dünyanın gözünü, kulağını İstanbul’a çeviren,
hem bizleri dünya sinemasıyla buluşturan, hem de
ülkemiz sinemasının gelişimine öncülük eden,
Türk sinemaseverlerin evrensel sinemanın seçkin
örneklerini izlemesine fırsat yaratan bu festivalin 4
yıldır ana sponsoru olmak bize gurur veriyor” diye
konuştu.
“SİNEMA ONUR ÖDÜLÜ”
Törende, “Sinema Onur Ödülü”ne layık görülen
sinema sanatçıları Ekrem Bora, Ediz Hun ve İzzet
Günay’a ödülleri, Türkan Şoray tarafından takdim
edildi.
Sanatçı Şevval Sam’ın film müzikleri seslendirdiği
gecenin sunuculuğunu manken Cansu Dere ile
oyuncu Mehmet Ali Alabora üstlendi.
ONUR KONUĞU CLAUDIA CARDINALE
Gecenin onur konuğu ise İtalyanların dünya sinemasına armağanı yıldız oyuncu Claudia Cardinale
oldu. “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”ne değer görülen
İtalyan sanatçı Cardinale’ye de ödülünü Şakir
Eczacıbaşı verdi. Sinema kariyerine 1958 yılında
başlayan ve 100'ün üzerinde filmde rol alan İtalyan
oyuncu, açılış töreninde "Yaşam Boyu Başarı
Ödülü" aldı.
Festival, Lübnanlı yönetmen Labaki’nin
“Karamel” adlı filminin Türkiye’deki ilk gösterimiyle başladı.
Röportaj
Perşembe, 10 Nisan 2008
Genç Fotoğraf Sanatçısı Barış Karamuço ile röportaj
12
Karamuço: Fotoğraf benim için bir yaşam tarz ı
Kosova’nın genç nesil
fotoğrafçılarından Barış
Karamuço ile ilk kişisel
sergisi “Sosyalizm Kokan
Yerler” ve fotoğraflar ile ilgili
bir söyleşide bulunduk.
Kısaca kendinizi tanıtırımsınız?
Ben Barış Karamuço. 11.06.1985 Prizren
doğumluyum. İlk ve orta eğitimimi doğup,
yaşadığım bu topraklarda tamamladım. Bu
yıllar içerisinde fotoğrafçılığa merak sarıp,
Prizren’in farklı fotoğraf atölyelerinde
çalıştım. Kalfalıkla başlayan bu süreç,
bende yerini yeni bir hayat biçimine bıraktı.
Bu noktadan sonra fotoğraf, benim için hobi
olmaktan çıkıp, hayatıma yön veren en
büyük etken haline dönüştü. Kafamda bu
fikirler dolaşa dururken, soluğu İstanbul
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin Fotoğraf Bölümünde aldım. 2003
yılında başladığım üniversiteyi, 2007 yılında başarı ile bütünledim.
Niye Fotoğraf?
Reel gerçekten kaçan bir toplumun sözcüsü
olmayı amaçladığım için. Fotoğrafın reel
gerçekliğini kullanarak, yaşadığımız zamanı
sonsuzluğa taşımak ve bizden sonra gelecek
olan nesillere, bizim zamanımızı içten
birinin gözü ile anlatmak istediğim için,
başka bir alanı değil de fotoğrafı seçtiğimi
ifade edebilirim.
Fotoğrafın sizde bir hayat biçimi oluşturduğunu ifade ettiniz. Bu da sizi bu sanat
dalında, üniversite eğitimi almaya itti.
Üniversite, sizde fotoğraf baabında ne
gibi değişiklikler yarattı?
İlk başlarda üniversiteye başladığım zaman
bende yıllardan beri amatörce var olan
tekniğin yereceğini düşünüyordum. Ancak
içerik oluşturma konusundaki zaafımın çok
yüksek derecede olduğunu fark ettim. Bu
zaafımı gezerek, okuyarak, fotoğrafın felsefesine inerek, kendime has bir üslup
yaratarak çözmeye çalıştım.
Üniversite somut olarak sende fotoğraf
bağlamında neleri değiştirdi?
Fotoğrafın sadece hobi olarak nitelendirildiği günümüz dünyasında, tüketip
çoğaltarak fotoğrafın gücünü iyice azalmaktadır. Bu noktada üniversitede aldığım
eğitim, beni diğer fotoğrafçılardan, yani
beni tüketen bir fotoğrafçı değil de üreten
bir fotoğrafçı kıldı.
“Sosyalizm Kokan Yerler” isimli fotoğraf
serginiz açıldı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Birinci kişisel sergimi, kendi vatanımda
açmış olmanın gururu içindeyim. Bugünü
gelecekten taşımaktan dolayı, atılan adımlardan sonuncusuydu bu sergi. Bugüne
kadar çok sayıda karma sergide yer aldım.
Ama bu sergi benim ilk kişisel sergim.
Sergide, 23 siyah beyaz fotoğrafım yer alıyor. Sergide sergilenen fotoğraflar, Kosova,
Arnavutluk, Makedonya ve Sırbistan’dan
enstantanelerden oluşmaktadır.
Niye “Sosyalizm Kokan Yerler”?
Fotoğraflarla Sosyalizm Kokan Yerler adlı
bu projenin amacı, Avrupa’nın arka bahçesi
olarak nitelendirilen bu topraklarda
Sosyalizm’in kalan izlerini fotoğraf karesi
içine almaktır. Bana kalırsa zamla
Balkanlarda var olmuş, şimdi ise tarihin
tozlu yapraklarına karışmakta olan
Balkanlara özgü Sosyaliz rejiminin,
kültürümüz üzerindeki etkisini, hem
mimarisel hem de sosyo — etnik görüntülerle birleştirerek, belgelemek olduğundan
sergimin ismi “Sosyaliz Kokan Yerler”
oldu.Amacım; batmaz denilen geminin batması ve bu batmış geminin enkazından
çıkarabildiğim kadar ganimeti çıkarıp burada yaşayan insanlara hediye etmektir.
Fotoğraflar: Balkanlar’ın bir dönemini oluşturan Sosyalizmin, Batı’nın nitelediği gibi
öcü olmadığını, sadece zamana ayak uyduramayarak, toplumun değil de kişilerin
kişisel çıkarlarını göz edip tarihe karıştığı
bir
noktada
önem
kazanmaktadır.
Fotoğrafın kendi dilini ve gücünü kullanarak göz önünde bulunan ama görülmek
istenmeyen reel gerçekleri, hızla akıp giden
zamana ayak uydurmakla meşgul olan
insanlarımızın görmelerini sağlamak
gayesini taşıyorum.
Serginiz ile ilgili ne tür tepkiler alıyorsunuz?
Tepkiler genellikle olumlu nitelikteler.
Aslında içerik olarak, bana pek bir eleştirel,
tepki aldığımı söyleyemem.
Sergi niye Prizren’de değil de Priştine’de
açıldı?
En önemli etkenlerin başında Priştine’nin
Sosyalist başkent imajına sahip olması ve
bu dokunun yerini post — modern binalara
dönüşmesine bir tepki olarak açtığımı
söyleyebilirim.
Prizrren’de veya başka şehirlerde sergi
açılacak mı?
Seri 15 Nisana kadar Priştine’de Kültür
Bakanlığının “Qafa” Sanat Galerisinde
sergilenecek. Ay sonuna doğru veya
önümüzdeki ay içinde sergiyi Prizren’de de
açmayı düşünüyorum.
Serginizde yer alan bütün fotoğraflar
siyah beyaz. Peki neden siyah beyaz?
Ben üslup olarak, siyah beyaz çalışmayı
seviyorum. Çünkü siyah beyazda duruşlar
ve bakışların daha doğal ve saf olduğunu
düşünmemden ileri gelmektedir. Bir de
hayal ve gerçekliğin tezatlığı gibi siyah ve
beyazın karşıtlığı her zaman beni kendisine
çekmeyi başarmıştır.
Bundan sonraki planlarınızı anlatabilir
misiniz?
Bundan sonraki planlarım arasında video
ağırlıklı belgesel filmleri yapmaktır.
Tekdüze yaşantımızın monotonluğunu kırmak için çok kültürlü bir bakışla farklı disiplinlerde meyve vermek gayesini taşıyorum.
Ýdeoloji, karelere
yansýrsa...
Genç sanatçý Barýþ Karamuço ilk kiþisel fotoðraf sergisi olan
“Sosyalizm Kokan Yerler” Adlý sergisini Priþtine’de açtý.
K
osova’nýn genç nesil fotoðraf sanatçýlarýndan Barýþ Karamuço, ilk
kiþisel fotoðraf sergisini geçen hafta Priþtine’de açtý. “Sosyalizm Kokan
Yerler” ismi taþýyan sergi, Kültür Bakanlýðý’nýn “Çafa” sergi salonunda
sanatseverlerin beðenisine sunuldu.
Balkan ülkelerinde Sosyalizm izlerini yansýtan sergide, sergilenen fotoðraflar
Kosova, Arnavutluk, Makedonya ve Sýrbistan’da çekilmiþ fotoðraflardan
oluþuyor.
“Sosyalizm Kokan Yerler”
Sergi açýlýþýnda konuþan Barýþ Karamuço, þu
an sergilenen fotoðraflarý 2007 yýlýndan beri
çekmeye baþladýðýný ifade ederken,
“Sosyalizm Kokan Yerler” çalýþmasýnýn da
üniversiteyi tamamlama çalýþmasý olduðunu
söyledi. Sergide yer alan fotoðraflarýn
Balkanlarda sosyalizm izlerini yansýttýðýný
ifade eden Karamuço, “Bu fotoðraflarda
görünen binalarýn, fabrikalarýn veya heykellerin
hepsinde
ebeveynlerimizin,
babalarýmýzýn dedelerimizin alýn terleri var. O
geçmiþten kaçýp yeni bir geleceðe gitmek
istersek her zaman peþimizden geçmiþimizi
sürüklemiþ oluruz. Benim tek dileðim geçmiþimize sahiplenmek ve geleceðimize daha emin adýmlarla ulaþmaktýr, bu yüzden bu projeyi seçtim ve bu
proje üzerinde ürün vermeye çalýþtým” diye konuþtu.
Sergi 2 hafta açýk kalacak
Mimar Sinan Üniversitesi Fotoðraf Bölümü Mezunu olan Barýþ Karamuço’nun
sergisi iki hafta Priþtine’de ki Kültür Bakanlýðý “Çafa” Sanat Galerisinde açýk
kalacaktýr. Ýsteyen sanat severler sergiyi bu süre zarfýnda ücretsiz takip edebilir.
13
Perşembe, 10 Nisan 2008
Ýnsan duygusunu, düþünce ve hayalini yansýyan bir ayna olarak sanat ve kültür..
Raif VIRMİÇA
SUZÝ ÇELEBÝ
Kültür
PRÝZREN’DE KÜLTÜR, SANAT VE ÞAÝRLÝK
GELENEÐÝ II
Balkanlar’da XV. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda ve XVI.
yüzyýlýn ilk yarýsýnda geliþen Osmanlý medeniyeti
içinde yetiþen ve bugün Prizren’de o medeniyetten
kalan, Rumeli tarihinin en eski ve en önemli kiþilerinden biri kuþkusuz ki Suzi Çelebidir. Bir gerçek
var ki Suzi Çelebinin kesin olarak doðum tarihi bilinmez. Suzi için çok daha önceleri Türk teskerelerinde
ve daha sonralarý da Avrupa tarihçilerinde kimi bilgiler verilmiþse de, onlarýn yeterince ve kesin
olmadýklarýný vurgulamak gerekir.
Teskereler Suzi’den övgü ile bahsettikleri yazýlarýyla
Sehi, Suzi’nin Prizren’de doðduðunu, ilimle uðraþmakta iken bundan vazgeçtiðini ve Mihaloðlu Ali
Beyin gazalarýný yazýp 15000 beyitli bir kitap yayýnladýðýný; Latifi, Suzi’nin Nakþibendî tarikatýna girmiþ
olduðunu ve “Suzi Nakþibendî” demekle þöhrete
kavuþtuðunu; Âþýk Çelebi, Suzi’nin ilim yolunu
býrakmasý ve ondan sonra Rumeli’ye döndüðünü;
Âþýk Çelebi teskeresinin bazý nüshalarýný inceleyen
Agâh Sýrrý Levend, Ýstanbul’daki okul kayýtlarýnda
Suzi’nin “Þehr-i Prizren’dendür” yazýldýðýna göre
onun Prizren’de doðduðu Nehari bilinen tek
kardeþinin olduðunu, teselli bulamadýðý için, Ýstanbul’daki öðrenimine son vererek, Rumeli’ye
döndüðünü bildirirler.
Hasan Çelebi, Suzi’yi Mihaloðlu Ali Beyin gazalarýný
yazan bir þair olarak; Avrupa tarihçilerinden Hammer,
Suzi’nin þair, Sa’yi gibi Prizren’de doðduðunu,
Nakþibendî tarikatýna mensup olduðunu, seferlerinin
çoðunda Mihaloðlu Gazi Ali Beyin yanýnda bulunduðunu, onun Bosna’daki zaferlerini kaleme alýp
yazdýðýný; Babinger, Suzi’nin Mihaloðlu Ali ve
Mehmet Beylerin kâtibi olduðunu bildirirler.
Olesniçki Suzi Çelebi’nin, 1455—1465 yýllarý arasýnda
doðduðunu, kabir kitabesinden adýnýn Suzi Zerrini,
tam adýnýn Mehmet, babasýnýn Mahmud ve dedesinin
de Abdullah olduðunu bildirir, Suzi, þairin takma
adýdýr. Suzi Farsça bir söz olduðundan dolayý, “Aþk
ateþiyle yanan” anlamýný yanýnda bazý kaynaklarda,
Suzi Nakþibendî, Suzi Çelebi, Mevlana Suzi ve Mula
Suzi gibi adlarla da kaydedildiðini bildirmek gerekir.
Suzi’nin bu tarihte doðup doðmadýðý konusuna
gelince, onun bu tarihte doðduðuna biz de muhtemelen inanýyoruz, çünkü elimizde mevcut olan belgeler
de bunu göstermektedirler. Balkanlarýn kesin olarak
Osmanlý hâkimiyetine geçtiði bir dönemde dünyaya
gelen Suzi, son derece iyi bir eðitim gördüðü,
Türkçeden baþka Arapça ve Farsça dillerini bildiði,
özellikle edebiyat, tasavvuf ve dini alanlarda yetiþtiði
belgelerce kanýtlamaktadýr.
Bu nedenle Suzi gibi Balkanlar’ýn önde gelen Ýslam
mücahitlerinden biri olmasý, Türkçenin en mükemmel
þeklinde þiirler yazmasý, kadýlýk ve hocalýk yanýnda
bir de katýldýðý savaþlarda ünlü Osmanlý akýncýlarýndan Mihaloðlu Gazi Ali Beyle birlikte Balkanlarýn o
dönemlerde bir Ýslam yurdu olmasýnda önemli
katkýlar sunduðu bir gerçektir. Suzi Çelebi’nin cesur
bir savaþçý olma özelliðinin yanýnda, sanatsal ve bura
topraklarýn tarihi açýsýndan en eski ve en önemli bir
belge olan Gazavatnameyi yazmýþ olmasý, kiþiliðini
belirleyen ayrý bir özelliðidir. Gazavatnamesini
tamamladýktan sonra, 1510 yýllarýnda Prizren’e
döndüðü malumdur. Geldiðinde kendini tamamen
eðitim ve hayýrsever iþlere veren Suzi, vakýf eserlerinin tümünün bitimine bizzat katýlarak, adýný taþýyacak vakýfnamesini hicri 919 miladi 1513 yýlýnda
adliyece tasdik etmiþtir.
Suzi Çelebi Kabir kitabesindeki yazýtýnda onun hicri
931/1524—24 yýlýnda öldüðü ve cami haziresinde
gömüldüðü bildirilir. Prizren’deki türbe içinde Suzi
yanýnda defnedilen Nehari, Suzi’nin büyük kardeþidir.
Kamusu’l A’lam’da Suzi’nin kýsa bir dönemde kadý
olarak çalýþtýðýndan dolayý, Suzi’nin “Mevlana”
olarak itap edilmesinden kaynaklanmaktadýr. Suzi’nin
öðrenim gördükten sonra Rumeli’ye dönüþü esnasýnda Kalkandelen’de görev yapan zulümkar ve rüþvetçi
bir kadýya rastlamasý ve onun hakkýnda Sultana liriksel bir tarzda yazýlan þikâyette bulunmasý Suzi’nin
þair olduðunu da kanýtlamaktadýr.
Ey kadý sana davacý Yezdan olacaktýr
Mahþer arasatýnda ki divan olacaktýr
Haþr içre sicillat-ý amel çün bula imza
Rüþvet rakamý namene unvan olacaktýr
Devrinde yetimin ki gözü yaþý revandýr
Bir gün seni gark etmeðe umman olacaktýr
Rüþvet kemiðin durmaz ilik gibi amersin
Karnýn yarýlýp bir gün ilik kan olacaktýr
Bu sazý ki sen perdeler altýnda çalarsýn
Sanma ki anýn naðmesi pinhan olacaktýr
O zamanda tahta bulunan Yavuz Sultan Selim bu
liriksel þikâyeti çok beðendiðinden dolayý Suzi’yi
Ýstanbul’a çaðýrýp ona Prizren yakýnlýðýndaki
Grajdanik Çiftliðini, Prizren’deki cami ve dershanesinin bakýmý için hediye etmiþtir.
Bir gerçek var ki Suzi Çelebinin mesneviden baþka
gazel, nazire ve diðer türde þiir yazdýðý malumdur.
Bundan maada Suzi Çelebi bir þair, bir derviþ ve bir
savaþçý yaný sýra, çok yiðit bir asker olarak da
karþýmýza çýkmaktadýr. Bundan baþka Suzi Çelebinin
hayra yarayan ve ibadullaha inanan büyük bir muallim olduðunun yaný sýra, çok sayýda hayýrsever
iþleriyle kendini sevdirmiþ ve takdire layýk görülen
bir kiþi olduðuna dair belgelerden öðrenmiþ oluyoruz.
Bunu en iyi bir biçimde onun kendi inþa ettiði camiinde imamlýk, müezzinlik ve mektebinde muallim
olarak çalýþtýðý ve fakirlere yardým ettiði bilinmektedir. Suzi’nin korkusuz bir savaþçý olma özelliðinin
yanýnda, sanatsal ve tarihsel açýdan çok önemli bir
belge olan Gazavatname’yi yazmýþ olmasý, kiþiliðini
belirleyen ayrý bir yanýdýr. 15.000 beyit olarak yazmýþ
olduðu Gazavatname, tarihsel ve þiirsel açýsýndan
uzun yýllardýr çok sayýda ad yapmýþ bilim adamlarýn
ilgisini çekmiþtir. Suzi, yazmýþ olduðu
Gazavatnamesinde Gazi Ali Beyin gazalarýný
yazarken, ayný zamanda onun þahsi hayatýndan da
kimi kesitleri aktarmýþtýr. Bundan baþka
Gazavantnamede fetihlerden konuþulurken, bunlar
çok güzel bir þiir üslubuyla dile getirilmektedir.
Bugüne kadar yayýnlanmýþ olan Gazavatname beyitlerinin, hiçbirinde Suzi’nin hayatý hakkýnda bilgi verilmemektedir. Oysa Levent, “Suzi’nin Gazi Ali Beyin
gazalarýný yazmadan önce, bazen kendine hitap ettiðini de bildirmektedir ve örneðini vermiþtir
Ur imdi söz topýn meydan senündür
Gelen gitdi bugün devran senündür
Mihaloðlu Ali Beg âleminden
Gazalarda geçen âli deminden
Ne gördün ne iþitdünse beyan it
Cihana gün gibi anlýyan it
Rivayet söyle kýldýlar bilenler
Nice yýl yel gibi bile yelenler
Þair bu beyitlerle yalnýz gördüklerini yazmakla yetinmeyerek, baþkalarýndan iþittiklerini de anlatacaðýný
söylüyor ki bu sözlerinden, þairin Ali Beyin yanýna
sonradan geldiðini göstermektedir.
Gazavatname mesnevi türünde yazýlan bir eserdir
yani eserde birinci beyittin ikinci beyitle baðlantýsý
saðlanmýþtýr. Eser Hamdele ve Salveleyle baþlamaktadýr. Bundan sonra, Gazi Ali Bey hakkýnda geniþ bir
giriþ ve ondan sonra da akýnlar hakkýnda beyitler yer
almaktadýr.
Bir Gazel
Serv kaddün dikmesidür þâh-ý gülzârda
Eskümün perverdesidür lâleler kuhsârda
Yâ gönül sinemde mihrun sakladý agyârdan
Yâ örümcek perde çekdi Ahmed üzre gârda
Vahsl-ý dilber dür hemin dünyâ metâýndan garaz
Yoksa ‘ýþýk ehli ne aldý sattý bu bâzârda
Çin-ü Maçine gidenler geldi hep sað u esen
Bu beným avâre gönlüm kaldý zülf-i yârda
Halk-ý âlem müskilin müfti nice hall eylesün
Kim gözi evrakda günü ruh-ý dildarda.
Suzi Zerini Kabir
Kitabesi
El-müteveffâ, el-merhûm
El-magfûr
Sûzi-i Zerrînî
Fî târihi seneti
Tis‘a mieteyni ihdâ ve selâsîn
(931)
Rahmetun vâsiatun
Suzi Çelebinin Kabir Kitabesinde onun hicri
931/1524-25 yýlýnda vefat ettiði ve bu türbede
defnedildiði bildirilmektedir.
Devam edecek
NOT: Bütün yazıların kaynakçası
tefrikanın sonunda verilecektir.
F o t o : Na f iz Lo k vi ç a
Agim Rifat
Kültür
Balkan Türk Þiiri
Demedim mi
-Naim Þaban’a-
Asýl þairlerdir þairleri yaþatan
Þairler ki feleðin çemberinden geçmiþtir
Adýný alýp
Sürüden ayrýlmýþtýr
Demedim mi Naim Þaban
Bir gün buluþuruz demedim mi
Dost bildiklerinden
Unutulduðun gün
Bir gün baharda
Nisan yaðmurlarýnda
Bir gün mutlaka
Ben sen Suzi
Ömer Lütfi ve Mesihi
Demedim mi
______________________________________
Naim Þaban (Þair, 1933-1961, Priþtine)
Mesihi: Priþtineli Mesihi (Þair, 1470-1512)
Dost
O ki dosttur
O bir gün nasýl olsa gelir
Siner yastýða yataða kilime
Alýr vazoyu masada kor
Ýner merdivenlerden çýkar sokaða
Gider biner tramvaya
Bir þeyler satýn alýr
Getirir bir þeyler
Selamlar güler öper
Okþar sarýlýr o ki dosttur
O ki dosttur
O vazoda çiçekleri sürekli yeniler
A caným
O ki düþmandýr
O bir gün nasýl olsa gider
14
SEVDÝKLERÝM
Hazýrlayan: Agim Rifat
ÞÝÝRÝN ATEÞÝ
Teþfik etmek, Kosova Türk þiirinin yolunu açýp tekrar
tekrar ateþini yakmak adýna, bundan böyle bu sayfada usta
þair Agim Rifat Yeþeren, her hafta bir þiirle çýkacak
karþýnýza sevgili okuyucular.
Perşembe, 10 Nisan 2008
Severim buzu
karpuzu
ekmeði, tuzu.
Temiz havayý severim
güneþi, suyu.
Öykücü ninemi
severim…
Her tatlý dile,
tatlý dile
bayýlýrým.
Severim çiçeði
bahçeyi
bahçeyi
dalý, kuþu.
Öykücü annemi
severim
hele tatlý dileee…
tatlý dile
bayýlýrým.
HÜRRÝYET
Bir hayal mý bu kuþ
dallar gümüþ yapýlý,
kuþun hafif kanadý
þimdi dala takýlý.
Bir hayal mý bu kuþ
bak ölmüşken de
ne güzel, ne şirin.
GÜNÜMÜN
BESÝNÝ
Karþýdaki ufuktan
eserdi her sabah
Gelen rüzgar yüzümü
öperdi her sabah
Çiçek dolu kucaðýnda
koþardý bana
Gelen rüzgar giderdi
dönerdi her sabah.
Bilmem bilmem niçin
hafif esmez bu sabah
Rüzgar günaydýn
günaydýn demez bu
sabah
Ýçimi dolduran rüzgar
gülmez de bana
Bak rüzgar günün
kahramanýyým bu
sabah.
Unuttun mu rüzgar
düzeltirdin her sabah
Eserdin acýkmýþ
damarýma hem bana
Besin verirdin rüzgar
doymazdým her sabah.
UYKUDA
Düþümde aþarým
yataðýmla
uçarým binbir geceyi
düþlerimle
yýkarým kanat
çýrparým
boş hava içinde
baðrýma karayý denizi
alýrým
benden yiðidi yoktur
düþümde
dünyanýn oyuncaklarý
benim olur
bütün bahçeler benim
olur
filimdeki kahramanlar
yanýma yaklaþamaz
rekorlarý bin metrede
kýrarým
tam daha bir şey
yapmak gibi isterim
yapmak gibi isterim
isterim ama
az kalsýn düþümle
ayrýlýr
ayrýlýrým
benim açýlýr gözlerim
sonra
sonra bir tuhaf
olurum.
KALBÝM
Aðlaþamaz kalbim
benden
aðlaþamaz
Verdim ona kazanan
paralarý
gençliðimden,
Þarkýyý da
Þarabý da…
Durdum dikkatle
bütün
isteklerinde
Vicdaným rahat rahat
şimdi.
Sonunda ölmiyen bir
Gül de
etkim onda…
Ýstesin istesin kalbim
daha istesin…
SANA
Çok acý çalýyorsun
düdük,
Sallanmaz olur,
Kalabalýðýn
mendilleri.
Nur kalmadý yanan
gözlerde
Şimdi hicran bulut
Sarmaktadýr kalbleri.
Hoþça kal anacýðýmGörüþmek üzere
yavrularým
Önümüzde hasretlik
günleri.
Selamlar hepsine,
unutmayýn
unutmayýn andaçla
izlenimleri,
Açýlýncaya kadar
kavuþmak gülleri….
Çok acý çalýyorsun
düdük,
Dalgalanmaz olur
Kalabalýðýn
mendilleri.
Naim Şaban
Zeynel Beksaç:
“Gençler artýk sahneye gelmeli”
B
urada bulunan bizler 30, 40 ya da daha fazla bir
zaman diliminde birbirimizi tanýyoruz. Her yönüyle
tanýyoruz desek belki de tanýmý daha isabetli yapmýþ
oluruz. Gene buradaki büyük bir çoðunluðun bu topraklarda
yaþatýlan Türk kültürü ve sanatýna damga vurduðunu,
dolayýsýyla burada yaþayan Türk halkýna bu açýdan tarihi
katkýlarda bulunduðunu rahatça vurgulayabiliriz.
Ancak nedense son on yýl içerisinde insan iliþkileri
açýsýndan büyük deðiþimlerin yaþandýðýný gözlemlemek hiç
de zor deðil. Karþýlýklý sevgi ve saygý bitmiþ, yerini de
taraflarýn yadsýnmaya kadar varan davranýþlarý almýþtýr.
Bu korkunç tablo karþýsýnda, gene üzülerek altýný çizmek
gerekir ki, en aðýr faturayý Türk toplumu ödemekte. Birini
karalamak, aleyhinde dedikodular yapmak ve hatta iftiraya
kadar varan davranýþlardan neredeyse haz alýr olduk. Bir
medya kuruluþu maddi güçlüklerle boðuþuyor, tiyatromuz
profesyonellere taþ çýkartýcasýna oyunlar sahneliyor, ödül
üstüne ödül alýyor, otuz yýlý aþkýn bir zamandýr adam gibi
diretip onlarýn profesyonel olmasýný beceremedik. Öte yandan öðrencilerimize çocuk dergisi bedava daðýtýlýrken, destek
kesiliyor …
Büyük bir özveriyle çalýþan ve uluslararasý düzeyde yüz
akýmýz olan Filizler Derneði kira ödemeyebilme durumu
olmadýðý için kapanmayla yüz yüze.
Bu durum karþýsýnda üzülmek bir yana, sevinç çýðlýklarý
atýp, adeta bayram edenler var…Asýl ürküten tablo bu. Nasýl
bir anlayýþtýr ki!...
Biz hep böyle miydik? Hayýr. Engelde, baþarýda el ele
vererek tek partili sistemde bile verilen gözdaðlarýna aldýrýþ
etmeden, ikircimsiz ve ödün vermeksizin tek yumruk, tek
yürek olarak hareket ettik. Þahsi çýkar yok, tek kaygýmýz
halkýn ortak çýkarýydý. Bu dilin, bu kültürün,bu eðitimin, örf
ve adetlerin yaþatýlmasý birincil görevimizdi.
Peki, bu denli deðiþmemizde etkili olan unsur neydi?
Kimi görüþlere göre, 1994 yýlýnda yeni kurulan ve daha sonralarý kabarýk sayýya dönüþen derneklerin neden olduðuydu.
Genelleme yapýlarak, bu derneklerin þahsi çýkar peþinde
olduðu söylendi. Ben bu kanýda deðilim. Bugün bir Esnaf
derneðini, Öðretmenler derneðini, Tiyatro derneklerimizi,
Filizler derneðini, Gazeteciler derneðini, Aluþ Nuþ’un yönettiði derneði, kadýnlar derneklerimizi, Výçýtýrýn’daki Çeþme
Derneði’ni, Mitroviça’daki Birlik Derneði’ni, Gilan’daki
Yarýn Derneði’ni, Mesk’i vb. bir tek çýkara dayalý dernekler
olarak görmek mümkün mü? Onlar hepsi, bura Türkler için
ayrý bir zenginlik, ayrý bir deðerdir. Burada eksik olan gerçek
bir iþbirliði anlayýþý, karþýlýklý sevgi ve saygýdýr.
Bize öyle geliyor ki, aramýzda yaþanan tüm bu olumsuzluklarýn içyüzü, þahsi çýkar peþinde olan kimi birey ve güç
odaklarý tarafýndan ýsrarla her þeyi kontrolde tutmaya ve
sahiplenmelerinde aranmalýdýr. Doðru Yol derneði de ne
yazýk zaman zaman bu ve benzeri durumlarla karþý karþýya
gelmektedir. Doðru Yol sanatýn adresidir. Sanatý baþka
þeylere alet etmeye amaç edinenlere fýrsat vermemeliyiz.
Doðru Yol ne elde etmiþse, sanatla ve bu sanatý icra edenlerle
elde etmiþtir. Bu geleneðe gölge düþürmeye hiç kimsenin
hakký yoktur. Gençler artýk sahneye gelmeli. Onlara inanmalýyýz ve desteðimizi katýksýz vermeliyiz. Bu görevi uzaklarda deðil, yaný baþýmýzda, Doðru Yol dýþýnda baþka bir
emeli olmayan, yüreði bir tek Doðru Yol için çarpan gençlerin burada olduðuna inancým tamdýr. Onlara þimdi ve
önümüzdeki yýllarda teker teker fýrsatý vermek biz büyüklere
bir görev olduðuna inanýyor, baþarmalarý için de ben þahsým
olarak elimden geleni vermeye devam edeceðimi açýk bir
þekilde ifade etmek isterim. Beni dinleme sabrýný gösterdiðiniz için teþekkür ederim.
15
Perşembe, 10 Nisan 2008
2008 Pulitzer
Ödülleri Daðýtýldý
2008 yýlý Pulitzer ödüllerini kazananlar belli oldu.
Pulitzer ödüllerinin yöneticisi Sig Gissler tarafýndan
düzenlenen basýn toplantýsýnda, ABD’nin saygýn
gazetelerinden The Washington Post’un 6, New York
Times gazetesinin 2 ve Chicago Tribune gazetesinin
de 2 ödül kazandýðýný açýklandý.
T
he Washington Post Gazetesi, savaþta yaralanan Amerikalý
askerlere Walter Reed Askeri Hastanesinde iyi bakýlmadýðýný anlatan haberiyle ‘’kamusal hizmet’‘ alanýndaki
önemli ödülü aldý. Gazete ayrýca Virginia Tech üniversitesindeki
silahlý saldýrýyý en iyi þekilde haberleþtirdiði için ‘’flaþ haber’‘
dalýnda, ABD Baþkan Yardýmcýsý Dick Cheney‘in siyasette arka
plandaki nüfuzunu anlatan haberiyle ‘’ulusal haber’‘ dalýnda,
Irak’ta bazý özel güvenlik þirketlerinin hukuk dýþý faaliyetlerini
ortaya çýkaran haberiyle ‘‘uluslararasý habercilik’‘ dalýnda Pulitzer
ödülü kazandý.
Washington Post gazetesine Steven Pearlstein’ýn ekonomi
yazýlarý ile ‘’yorum haberi’‘ dalýnda ve ‘’baþ yazý’‘ dalýnda da Gene
Weinggarten’in piyanist Joshua Bell’le ilgili orijinal bir yazýsýndan
dolayý ödül verildi.
New York Times gazetesi ise, Çin’den ithal edilen bazý ilaçlar
ve oyuncaklardaki zehirli maddelerle ilgili haberiyle ‘’araþtýrmacý
gazetecilik’‘ dalýnda ve DNA testlerinin ahlaki yönlerini irdeleyen
haberiyle ‘’açýklayýcý haber’‘ dalýnda 2 ödül kazandý.
Chicago Tribune gazetesi de araþtýrmacý gazetecilik dalýnda ödül
kazanýrken,
Reuters’tan
Adrees
Latif
isimli
foto
muhabirin
Myanmar’da
bir sokak gösterisini video
kameraya çekmeye çalýþýrken
ölümcül
bir
þ e k i l d e
yaralanan bir
Japon’ un
fotoðrafýyla ‘’flaþ haber fotoðrafý’‘ dalýnda ödül aldý.
1917 yýlýndan beri bu yana verilen Pulitzer ödülleri ABD’de
gazeteciliðin en þerefli ödülü olarak kabul ediliyor.
New York Columbia Üniversitesi’nde ‘’Pulitzer Gazetecilik,
Edebiyat, Drama ve Müzik’‘ ödülleri üniversitenin Gazetecilik
Okulu’nda yapýlan basýn toplantýsýnda açýklandý.
2008 yýlý Pulitzer ödülünü alanlarýn listesi ise þöyle:
-GAZETECÝLÝK DALINDA-
-Kamu Hizmeti: The Washington Post gazetesi (altýn madalya
ödülü kazandý).
-Flaþ (Acil) Habercilik: The Washington Post gazetesi çalýþanlarý
-Araþtýrmacý Gazetecilik: The New York Times gazetesinden
Walt Bogdanich ve Jake Hooker ile Chicago Tribune gazetesi
çalýþanlarý (2 gazeteye de ödül verilmiþ oldu).
-Açýklayýcý Habercilik: New York Times gazetesinden Amy
Harmon
-Yerel Habercilik: Milwaukee Journal Sentinel gazetesinden
David Umhoefer
-Ulusal Habercilik: The Washington Post gazetesinden Jo
Becker ile Barton Gellman
-Uluslararasý Habercilik: The Washington Post gazetesinden
Steve Fainaru
-Yazý: The Washington Post gazetesinden Gene Weingarten
-Yorum: The Washington Post gazetesinden Steven Pearlstein
-Eleþtiri: The Boston Globe’dan Mark Feeney
-Baþ Makale: Ödül verilmedi.
-Karikatür : Investor’s Business Daily gazetesinden Michael
Ramirez
-Fotoðraf: Reuters ajansýndan Adrees Latif ve Concord
Monitor’dan Preston Gannaway
Güncel
Türkçenin Kosova’sý
Diller Yaþlanýr Ama
Bazýlarý Ölmez
G
üzel ve ýlýk bir yelin estiði,
sakin bir yerde otururuz bazen.
Ben de bu yazýlarý dökerken
kendimi öyle sakin bir yerde farz ettim.
Bu þekilde oturup düþüncelere daldým ve
kendimi, ana sütü gibi helal Türkçenin
hayat hikâyesinde buldum. Buyurun
dostlar, hikâyeyi beraber okuyalým, bu
dilin naðmeleriyle haykýralým…
Hikâyemiz küreselleþmeyle baþlýyor ama
hemen belirteyim. Burada söz açýlan
konular, küreselleþmenin olumsuz yönlerine dairdir.
Küreselleþme olgusu dünyayý etkilemeye devam etmektedir. Söz konusu
etkinin olumsuz yönleri
düþünüldüðünde, bunun çok sayýda kýsmýnýn olduðu görülmektedir.
Küreselleþmenin ekonomik boyutu, ülke
ekonomilerini sýkýntýya düþürmekte ve
ilgili ülke için onulmasý güç yaralar
açmaktadýr. Ekonomik boyut bir yere
kadardýr. Küreselleþmenin bir diðer
boyutu olan kültürel boyut
düþünüldüðünde, tehlikenin daha büyük
olduðu görülecektir. Bütün bilim adamlarý ve düþünürlerin
de belirttiði gibi, bir milleti yok etmenin, etkisiz hâle
getirmenin yolu, o milletin kültürünü yozlaþtýrýp yok
etmek veya etki eden milletin kültürüne benzetmektir. Bir
kültürün ve bir milletin bütün özelliklerinin biricik
taþýyýcýsý, o milletin dilidir. Dolayýsýyla, yok edilmesi istenen milletin dize getirilmesi için diline zarar verilmesi
gereklidir.
Türk kültürünün temeli ve taþýyýcýsý olan Türk dili
olmadan Türk milletinin yaþamasýndan söz etmek
mümkün olamaz. Türkçenin köklülüðü ve gücü, küreselleþmenin, Türkçe coðrafyasýnda baþ gösteren olumsuz
etkilerinden korunmasý ve kurtulmasýnda ona en büyük
dayanýklýlýðý saðlayacaktýr. Ancak, kullanýcýlarý olmadan
bir dil yaþayamaz. Türkçe de kullanýcýlarý olan insanlarý
olmadan, kendi kendisini koruyup geliþtiremez. Bu
durumdan hareketle, Türk dilinin küreselleþmenin olumsuz etkilerinden korunmasý için kullanýcýlarýnýn bilinçlenmesine ve akýl olarak güçlenmesine ihtiyaç vardýr.
Türkçenin gücü Türklerin gücüdür. Türklerinse çeþitli
yönlerden daha da güçlenip, kültürlerine sahip çýkmalarý,
dünyada Türkçenin sesinin daha çok çýkmasýna sebep olacaktýr.
Günümüzden çok eski bir dönemde, Türkiye
coðrafyasý ve çevresinde hatta o günkü dünyada bugünkü
milletlerin dillerinin hiçbiri yokken oralarda bir yerlerde
Türk dili vardý. Bugün, dünya dili, medeniyetin dili gibi
abartýlmýþ sýfatlarla belirtilen Ýngilizcenin, romantizmin
dili olduðu söylenen Fransýzcanýn konuþulur olmasý için
daha binyýllarýn lazým geldiði zamanlardý o zamanlar.
Henüz milada üç bin yýl vardý. Sümerler, þehir devletlerinde, bütün medeni vasýflarýyla yaþýyorlardý. Tarým
yapýyor; kap kacak üretiyor; demir vb. madenleri iþliyorlardý. Bu yaþamlarýyla ve çalýþmalarýyla son derece
geliþmiþ bir medeniyet yaratmýþlardý. Dilleri zamanla
bütün bölgede kullanýlmaya, konuþulmaya baþlayan bu
halk eklemeli bir dil kullanýyordu ve yazý sistemleri
dillere destandý. Bölgelerinde en az 12 þehir devletleri
vardý: Kiþ, Uruk, Ur, Sippar, Akþak, Larak, Nippur, Adab,
Umma, Lagaþ, Badtibira ve Larsu. Bu devletlerin her biri,
surlarla çevrili bir kent ile çevredeki köy ve arazilerden
oluþuyordu. Her kentin kendi tanrýsý vardý; bu tanrýnýn
tapýnaðý kentin merkez yapýsýydý.
Talanla karþý karþýya kalan bugünkü Irak’ýn ortalarýnda hüküm süren Sümer uygarlýðý, uzun yýllar bölgeyi
aydýnlattý. Yayýldýklarý bölgenin her tarafý da onlarýn yüksek medeniyetiyle, bilgileriyle yaþadý. Bulunduklarý yeri
Dicle ve Fýrat besliyordu. Dilleri de bu iki ýrmaðýn
civarýnda bulunan kentlerinde yaþadý. Civarýnda bir sürü
kaynak bulunan verimli topraklar onlarýn kil tabletleri için
de malzeme oluyordu.
MÖ. 2000 yýlý dolaylarýnda Sümerler için sýkýntýlar
baþladý. Çevreleri düþman doldu. Devletlerini her türlü
sýkýntý sarmaða baþladý. Diðer kültürlerin baskýsý, egemenlik çabalarý arttý. Zamanla bölgeleri ele geçirildi ve bu
durum onlara çok aðýr geldi. Böylece Sümerler eski
gücünü, etkinliðini yitirdi ama Sümer medeniyeti, diðer
kültürleri etkilemeðe devam etti. Hammurabi zamanýndan
az sonra, Sümerce ölü bir dil durumuna geldi. Sümerce ve
Sümerler gitti ama onlarla o dönemde beraber var olan
Türkçe bugününde de var. Var olmaya da devam edecek.
Alpay
ÝÐCÝ
Babillilerin kendileri, rahip
okullarýnda bu ölü dili (Sümerceyi)
öðrenmek için her türlü yönteme
baþvurmuþlardýr: Daha az bilinen
fonetik deðerlerin listelerini hazýrlamýþ, sözlükler ve gramer paradigmalarý (çekim dizileri) düzenlemiþ
ve özellikle, sayýsýz Sümer dinî
metinlerini, tanrýlara yakýlan aðýtlarý
ve yemin formüllerini Babilce çevirileriyle birlikte derlemiþlerdir.
Kayýp Yazýlar ve Diller kitabýnýn
yazarý Johannes Friedrich böyle
diyor.
Sümerce ve Türkçe birbiriyle
akraba mýydý deðil miydi? Bu konu
bizi burada ilgilendirmiyor. Ancak,
Sümerler ve Türkler arasýnda dil
iliþkisinin bulunduðu muhakkaktýr.
Bu kesinlik, rahmetli Prof. Dr.
Osman Nedim Tuna’nýn tespit ettiði
168 söz ve gerekli açýklamalarla
kanýtlanmýþtýr. Tarihî bir ilginin
olduðu ortaya çýkmýþtýr. Bu ilgi, bizi
coðrafi bir durumu düþünmeye
getirmektedir. O durum da Türklerle Sümerlerin yaþadýklarý bölgelerin kesiþmesiyle ilgilidir. Böylece, Türklerin en
az M.Ö. 3500 civarlarýnda Türkiye’nin doðu bölgesinde
bulunduðu tespit edilmiþtir. Bunun yanýnda muazzam tarihî derinlik sayesinde Türk dilinin zamanýmýzdan 5500 yýl
önce müstakil ve iki kollu bir dil olarak varlýðý ispatlanmýþtýr. Sümerlerle etkileþimin olduðu yýldan Türkçenin
doðuþ yýllarýna, geçmiþine hareket edilirse Prof. Dr.
Osman Nedim Tuna’nýn 1978 yýlý sonunda tamamlayýp
1983 Aðustosunda yayýmladýðý Altay Dilleri Teorisi adlý
çalýþmasýnda da Türkçenin yaþýna iliþkin belirttiði “yaþý,
en pinti hesaplara göre 8500’dür” ifadesi desteklenmiþ
olur. Böylece, “Ana Türkçeden Ana Doðu ve Batý
Türkçesine kadar geçen zamaný da hesaba katarsak, bu
devreden zamanýmýza kadar geçen 5500 yýlýn ikiye katlanmasý mümkündür” diyor merhum Osman Nedim Tuna.
Yukarýda verilmiþ olan örnekler, açýklamalarla bugün
yaþayan dünya dilleri arasýnda Türkçenin, en eski yazýlý
belgelere sahip olan dil olduðu görülmüþtür. Bu belgeler
de çivi yazýlý Sümer tabletlerinde yer alan alýntý sözlerdir.
Bu sözleri ben deðil, Prof. Dr. Osman Nedim Tuna
söylemiþti.
Bugün Türkçenin geliþkinliðini sorgulayan kiþilerin
kendi geliþkinliklerini sorgulamasýný Türkoloji þiddetle
önerir. Varýlacak sonuç Türkçe için olumlu, o tarz insanlar
için olumsuz olacaktýr. Ýnsan beyninin algýlamakta zorlandýðý kadar uzun bir zaman dilimini aþan Türk dili için
her þey gayet açýktýr. Ýnsanlarýn deðil insanlýðýn süreðen
olduðu unutulmamalý ve milletlerin de bu þekilde devamlýlýk kazandýklarý hatýrlanmalýdýr.
M.S. 732’de dikilen Kül Tigin anýtýnda Göktürk
Devleti’nin haný Bilge Kaðan, yapýlanlarý ve yaþanýlanlarý
o dönem Türkçesiyle resmeder:
“...Doðuda gün doðusuna, güneyde gün ortasýna, batýda gün batýsýna, kuzeyde gece ortasýna kadar, onun içindeki millet hep bana tabidir. Bunca milleti hep düzene soktum. O þimdi kötü deðildir. Türk kaðaný Ötüken ormanýnda otursa ilde sýkýntý yoktur. Doðuda Þantung Ovasý’na
kadar ordu sevk ettim, denize ulaþmama az kaldý.
Güneyde Dokuz Ersin’e kadar ordu sevk ettim, Tibet’e
ulaþmama az kaldý. (...) Doðuda Kadýrkan ormanýna
kadar, batýda Demir Kapý’ya kadar kondurmuþ. Ýkisi
arasýnda pek teþkilatsýz Gök Türk öylece oturuyormuþ.
Bilgili kaðan imiþ, cesur kaðan imiþ tabii. Beyleri de milleti de doðru imiþ. Onun için ili öylece tutmuþ tabii. Ýli
tutup töreyi düzenlemiþ. Kendisi öylece vefat etmiþ.
Yasçý, aðlayýcý, doðuda gün doðusundan Bökli Çöllü halk,
Tabgaç, Tibet, Avar, Bizans, Kýrgýz, Üç Kurýkan, Otuz
Tatar, Çin, Tatabý, bunca millet gelip aðlamýþ, yas tutmuþ.
Öyle ünlü kaðan imiþ.”. Asýl o dönemki Türkçeden
yapýlan bu aktarmada çok þey vardýr.
Bilge Kaðan’ýn dilinden dökülen yukarýdaki cümleler
ve daha birçoklarý, o dönemki Türkçe hakkýnda bize bilgiler verir. Bu yapýlardan biz, Türkçenin bu dönemde
edebî yönü yüksek, oldukça geliþkin bir hâlde bulunduðunu rahatlýkla görürüz. Bugünkü yozluða o dönemden
yollanan güzel bir ses olarak almak gerekir, bu gibi cümleleri. Göktürk Kaðanlýðý’nýn yöneticilerinden Kül
Tigin’in vefatýna yönelik açýklama ve samimi cümlelerde
Türkçenin gücü gizlidir.
Güncel
Bilgisayar þimdi
gözünüzün içine bakýp
söz dinliyor
Bilgisayar kullanmak için artýk göz takibi yeterli oluyor.
Tobii firmasý tarafýndan geliþtirilen teknoloji ile internet
reklamýnda izleyicilerin nereye baktýklarý analiz ediliyor.
Özürlüler sadece göz takibiyle bilgisayarý kullanýyor.
G
eliþen teknoloji sayesinde artýk bilgisayarýn tuþ takýmýný kullanmadan sadece göz takibiyle komut vermek mümkün oluyor. CeBIT Biliþim fuarýnda Gelecek Parký (Future Park)
içinde yer alan Tobii firmasý bilgisayarýn tuþ takýmý olmadan kullanýlmasýný saðlýyor. Farklý amaçlar için kullanýlan teknolojinin, kullanýlmadan önce kullanýcýnýn gözlerinin kalibre edilmesi gerekiyor.
Sonrasýnda göz takibi yoluyla bilgisayar kullanýlabiliyor. Özürlüler
sadece göz takibi ile istedikleri kelimeleri veya cümleleri rahatlýkla
yazabiliyor.
Gözü Takip Ediyor
Tobii, bilgisayar monitörüne baðlý ya da ayrý olarak kullanýlabiliyor.
Bilgisayara kurulan farklý yazýlýmlarla göz takibi deðiþik amaçlarla
kullanýlýyor. “Tobii Eye Tracking” adý verilen çözüm, askeri amaçlý
kullanýmdan özürlülerin göz kontrollü yazý yazmasýna kadar farklý
uygulamalar için kullanýlabiliyor.
Perşembe, 10 Nisan 2008
16
Suçlular ve kurbanlar
saçlarýndan bulunabilecek
ABD’de polis, bundan böyle bir tutam saçla suçlularýn yerini ya
da cinayete kurban gidenlerin kimliklerini tespit edebilecek.
A
BD’nin Utah Üniversitesinden araþtýrmacýlar, ülkedeki kuaför salonlarýndan
toplanan saçlar ve musluk suyu örnekleriyle bazý kiþilerin nerede olduklarýný gösterebilecek kimyasal farklýlýklarý ortaya koymayý
baþardý. Araþtýrmaya göre, saçtaki hidrojen ve
oksijen izotoplarýndaki farkýn yüzde 85’i içme
suyu bileþenlerinin farklýlýðýndan kaynaklanýyor. Kiþinin yedikleri ve içtikleri de saçlarýna
geçtiðinden bir tutam saç kiþinin haftalar hatta
yýllar önce nerede olduðunu bulmaya yardým
edebiliyor.Araþtýrmacýlardan Thure Cerling ve
ekibi, saçtaki hidrojen ve oksijen izotoplarýnýn
farklý oranlarda gösterildiði bir liste hazýrladý.
Bu liste kiþilerin tam olarak nerede olduklarýný
göstermese de farklý coðrafi bölgelere ait bilgiler saðlayarak, þimdiden polisin cinayete kurban giden ve 2000’de cesedi bulunan kadýnýn
kimliðini tespit etmesini saðladý.
Araþtýrmacýlar, bu tekniðin, beslenmeyle ilgili hastalýklarýn belirtilerini saptamada
doktorlara, göç eden topluluklar ya da soyu tükenmiþ hayvanlarýn “izini sürmede”
antropologlar ya da arkeologlara yardýmcý olabileceðini vurguladýlar.
Araþtýrmaya katýlanlardan Jim Ehleringer’ýn geliþtirdiði benzer bir teknik daha önce
Amerikan Uyuþturucuyla Mücadele Kurumu tarafýndan kokain ya da eroinin üretim
yerini bulmakta kullanýlmýþtý.Araþtýrma, “Proceedings of the National Academy of
Sciences” dergisinde yer alýyor.
Dünyanýn en küçük kýzý
15 yaþýnda ve tüm yaþýtlarýndan çok farklý. Öyle
küçük ki þimdi rekorlar kitabýna giriyor.
B
oyu sadece 38 santimetre. Ama
Jyoti Amge 15 yaþýnda. Týp literatüründe akondroplasia
denilen bir rahatsýzlýk sonucu artýk
büyümüyor. Hindistan’ýn rekorlar
kitabýna girdi bile. Þimdi Guiness
Rekorlar Kitabý’na girecek.
Okula gidiyor, arkadaþlarýyla çok iyi
anlaþýyor ve tahminlerin aksine, hayatýndan çok memnun. Kýsacýk boyundan hiç rahatsýz deðil. Aksine gördüðü
ilgiden memnun. “Beni herkes tanýyor” diyerek, bir miktar da þöhret
olduðunu belirtiyor.
Hindistan’ýn Nagpur kentinde yaþayan
ve yerel okula devam eden Jyoti için
sýnýfta çok özel minyatur bir sýra da
var.
Her genç kýz gibi pop müzik dinleyip,
DVD izlemekten hoþlanýyor.
Derslerinde çok iyi. Üstelik hayraný
olduðu Hintli pop star Mika Singh ile
birlikte bir kasedi bile çýktý. En büyük
hayali ise bir gün doktor olmak. Ama
olmazsa bir Bollywood starý olmayý
çok istiyor.
Jyoti, 13 aylýk komþusuyla ve okul
arkadaþlarýyla birlikte...
Kare Bulmaca No: 45
Hazýrlayan:
Abdülhadi Taduþka
Soldan Saða
1.Ýngiltere Milli takým defans oyuncusu
2.Kosova’nýn devlet televizyonu — erkek
ismi
3.Alfabenin ilk ve 18.harfi — ABD’li
komik aktör Luis .. — Azotun simgesi
4.Alfabenin 17. harfi — Sinema, bioskop
— Tantalýn simgesi
5.Sarýlarak Yapýlan bi tür yemek içinde
kýyma — Maribor’da yapýlan bir tür
kamyon
6.Giysileri tele asmak için kullanýlan þey
— Ýtalyan futbolcu Baco
Geçen haftaki bulmacanın çözümü NO:44
Yukarýdan Aþaðýya
1.Batý Avrupada bir ülke
2.Nijeryalý futbolcu Samuel — Arsenikin
simgesi
3.“Radyo Kosova” — Hýrvatistan’da bir
ada
4.Döteryumun simgesi — Eski Abd’nin
Başkan Karter
5.Yunan asýlý bayan aktör Dapas
6.Ýtalyalý erkek aktör Franko — Alfabenin
5. harfi
7.Fransýzca ufak - Titanýn simgesi
8.Alfabenin 17. ve 29. harfi — Güneþ
doðmadan önceki karanlýk
9.Zagreb’in bir futbal takýmý
Barcelona, Eto, damar, na, soda, a, i,
tuna, ks, turna, mat, olta, gana.
17
Perşembe, 10 Nisan 2008
To p l u m
Din ve Toplum
[email protected]
[email protected]
M. Tevfik Yücesoy
NE DERSÝNÝZ?.. DÜÞÜNMEYE
DEÐER MÝ?
E
fendimiz (sas)‘in sevgi, saygý
örneðine þahit olan sahabeler diyorlar ki: - Resulüllah (sas) Hazretleri
çevresine öylesine sevecen ve tebessümlü
þekilde muhatap olurdu ki, kendisiyle bir
defa görüþen adam, sanýrdý ki, Peygamber
kendisini herkesten çok seviyor!..
Evet, Peygamberimiz çevresine hep böyle
tebessümle muhatap oluyor, “Müminin
mümine karþý en güzel ikramý
tebessümüdür.” buyuruyordu.
Nitekim bazý ziyaretlerimde beni de ayný
tebessümle karþýlayan dostlarýmýn:
-Hocam ne emredersiniz, çay mý kahve mi
ikram edelim? Tekliflerine cevabým ayný
oluyordu:
-Beni tebessümle, tatlý sözlerle karþýlýyorsunuz. Bundan daha güzel ikram olur mu?
Müminin mümine karþý ikramý
tebessümüdür, buyuran Peygamber’in sünnetini uyguluyorsunuz, bu da ikram olarak
yetip de artýyor bile.. dememize raðmen
dostlarýmýz yine de düþündükleri ikramdan
geri kalmýyorlardý...
Sözü buraya getirmiþken
Peygamberimiz’den aldýklarý tebessümlü
sevgi, saygý ahlakýný herkese uygulayan
alimlerimizden bazý misaller vereyim isterseniz.
Merhum Þeyh Muzaffer Ozak’ýn ÝstanbulBeyazýt’taki kitapçý dükkanýna bir papaz
gelir. Hemen ayaða kalkan Þeyh efendi,
misafire önce tebessümle muhatap olur,
saygý ile yer gösterir. Çay-kahve ne emredersiniz, der. Müþterilerden biri bu
tebessümlü, hürmetli tavrý pek yerinde bulmaz da papaz çýktýktan sonra:
-Hocaefendi, der, bir din adamýnýn papaza
karþý ayaða kalkýp tebessüm ve hürmetle
muhatap olmasý uygun mu?
Tereddüt etmeden cevap verir Þeyh efendi:
A li
(Ramadan)
MUYO
Ölümünün 40’ncý gününde rahmetle
anar, mekanýnýn cennet olmasý için
yüce Mevla’ya duacýyýz.
Oðullarý: Ramadan, Reþat ve Yahya,
Kýzlarý: Nahile ve Meral, Damatlarý:
Sevim ve Agim, Gelinleri: Türkan,
Sabiya ve Elvan.
-Uygun mu ne demek, þarttýr þart!.. Adam
itirazýný sürdürünce o da cevabýný sürdürür.
-Efendi dikkat et! der, Müslüman nezaketin,
saygýnýn, sevginin, tebessümün
mirasçýsýdýr; kabalýðýn, hamlýðýn ve nefretin
deðil!..Bundan sonra da þu tarihî saygý
örneðini anlatýr:
Hazreti Mevlânâ der, Konya çarþýsýnda
giderken papazýn biri yol kenarýnda kendisine karþý ayaða kalkýp aþaðýya eðilerek
saygý gösterir. Bunu gören Mevlânâ ise
papazdan daha aþaðýya eðilerek karþýlýk
verir. Niçin papazdan daha aþaðý eðildiðini
soranlara ise þöyle cevap verir:
-Ben Ýslam’ýn temsilcisiyim, tüm
faziletlerde olduðu gibi tevazuda da papazý
geçmem gerekirdi. Elhamdülillah tevazuda
da papazý geçtim... Þöyle baðlar sözünü:
-Müslüman tevazuun, sevginin, saygýnýn
mirasçýsýdýr; kabalýðýn, hamlýðýn ve tekebbürün deðil.
Ne dersiniz, birlik beraberliðe, kucaklaþýp
kaynaþmaya en çok muhtaç olduðumuz þu
devrede mizaçlarýmýzý bir gözden geçirsek
mi? Çevremize karþý tevazuun mu temsilcisi oluyoruz, yoksa tekebbürün mü, bir
düþünsek mi? Yani çekici Müslüman örneði
mi veriyoruz, yoksa itici insan misali mi?..
Eðer bizler yaþayýþýmýzla Ýslam’ýn güzelliðini gösterebilsek sair dinlerin tabileri
gruplar halinde Ýslam’a girerler, bizde
gördükleri özellik ve güzellikler karþýsýnda
daha fazla direnemezler. Yeter ki biz
yaþayýþýmýzla Ýslam’ýn bu sevgi, saygý dolu
güzelliklerini göstermeyi baþaralým çevremize...
-Ne dersiniz?.. Düþünmeye deðer mi?..
***(Ahmet Þahin hocadan alýntý
yapýlmýþtýr)
Fuad
(YUSUF)
DAMKA’yý
Ölümünün 18’nci yýlýnda rahmetle anýyoruz. Mekanýn cennet
olsun.
Aile fertleri
“En faziletli amel!”
M
Prof.Dr.Ahmed YARDIM
usa aleyhisselam, Cennetteki komþusunun kim olduðunu Hak
teâlâdan sorup öðrendikten sonra yanýna gider. Bu bir kasaptýr.
Kasap, bir parça et piþirir. Asýlý zenbili aþaðý alýr, çok zayýf bir
kadýna et ve su verir. Üstünü baþýný temizleyip, zenbile koyar. Kasap, “Bu
annemdir. Yaþlanýp bu hale girdi; sabah-akþam böyle bakarým” der.
Kasabýn annesinin, “Ya Rabbi oðlumu Cennette Musa aleyhisselama
komþu eyle” dediðini Hazreti Musa da iþitir. Kasaba, “Müjde, Allahü teâlâ,
seni Musa aleyhisselama komþu etti” buyurur.
Kur’an-ý kerimde 3 þey, 3 þeyle beraber bildirildi. Biri yapýlmazsa, ikincisi
kabul olmaz. Peygambere itaat edilmezse, Allah’a itaat edilmiþ olmaz.
Ana-babaya þükredilmedikçe, Allahü teâlâya þükredilmiþ olmaz. Malýn
zekatý verilmedikçe, namazlar kabul olmaz.
Kur’an-ý kerimde buyuruldu ki:
“Biz insana, ana-babasýna iyilik etmesini tavsiye ettik.” (Ahkaf 15)
“Rabbin, yalnýz kendisine kulluk etmenizi, ana-babanýza da iyi davranmanýzý emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanýnda yaþlanýrsa, kendilerine öf bile deme; aðýr söz söyleme, onlarla yumuþak ve tatlý konuþ, onlara
acý, tevazu kanadýný gerip “Rabbim, küçükken beni yetiþtirdikleri gibi sen
de onlara merhamet et” diye dua et.” (Ýsra 23, 24)
Anne babaya iyilikte, ihsanda bulunmanýn önemi hadis-i þeriflerde þöyle
bildirildi:
“En faziletli amel, vaktinde kýlýnan namazdan sonra ana-babaya iyiliktir.”
“Ana-babaya ihsan, bedbahtlýðý saadete çevirir, ömrü uzatýr ve insaný kötü
ölümden korur.”
“Ana-babanýza ihsan ederseniz, çocuklarýnýz da size ihsan eder.”
Anne baba vefatlarýndan sonra da unutulmamalý, her fýrsatta onlar için
hayýr hasenat yapýlmalý, onlar için dua edilmelidir.
Hadis-i þerifte buyuruldu ki:
“Ana-babasýna asi olan, vefatlarýndan sonra, onlar için dua etse, Allahü
teâlâ, onu, ana-babasýna itaat edenlerden yazar.”
“Sadaka verirken, sevabýný Müslüman ana-babanýzýn ruhuna niye hediye
etmezsiniz? Hediye ederseniz, verdiðiniz sadakanýn sevabý, onlarýn ruhuna
gideceði gibi, sevabýndan hiçbir þey eksilmeden size de yazýlýr.”
“Ýnsanlar içinde en büyük hak sahibi, erkeðin üzerinde annesi, kadýnýn
üzerinde de kocasýdýr.”
Bekara suresinin fazileti
Sual: Bekara suresini okumanýn fazileti nedir? CEVAP: Bekara suresini
okumak çok faziletlidir. Hadis-i þeriflerde buyuruldu ki:
(Her þeyin zirvesi vardýr. Kur’anýn zirvesi ise Bekara suresidir. Gece
okunursa, üç gece, gündüz okunursa, üç gün o eve þeytan gelemez.) [Ebu
Ya’la, Taberani]
(Bekara suresinin her âyetiyle seksen melek inmiþtir.) [Ý. Ahmed]
(Kur’an surelerinin efdali Bekara suresi, Bekara suresinin âyetlerinin en
büyüðü de Âyetel-kürsi’dir. Þeytan, Bekara suresi okunduðunu duyduðu
evden çýkar gider.) [Ramuz]
(Kelamlarýn seyyidi Kur’andýr, Kur’anýn seyyidi de Bekara suresidir,
Bekara’nýn seyyidi de Âyet-el-kürsi’dir.) [Deylemi]
(Cinnilerin azýlýlarýna Bekara suresindeki [163 ve 164.] âyetlerden daha
þiddetli gelen bir þey yoktur.) [Deylemi]
(Evinizi kabre çevirmeyin, namaz kýlýn. Þeytan, Bekara suresi okunan
evden kaçar.) [Müslim]
(Kur’aný okuyun. Çünkü Kur’ân Kýyamette okuyanlarýna þefaat etmek için
gelir. Ýki nurlu sûre olan Bekara ve Âl-i Ýmran’ý okuyun. Çünkü bu iki
sure, Kýyamette iki parça bulut, iki gölgelik veya saf baðlamýþ iki grup kuþ
gibi, okuyanlarýný ve hükümleriyle amel edenleri savunmak için gelir.
Bekara Suresini okumaya devam etmek bereket, terk etmek ise hasrettir.
Tembel olan, bunu devamlý okumaya güç yetiremez.) [Müslim]
(Bekara Suresini okuyan kimseye, Cennette bir taç giydirilir.) [Beyheki]
Allah lafzýndaki elifi çekmek
Sual: Allah lafzýný, (Aaallah) diye okumak manayý deðiþtireceði için uygun
olmuyor. Fakat niye Yunus suresi 59. âyetindeki Allah lafzýnýn baþýndaki
elifi çekmek gerekiyor?
CEVAP: Allah derken veya Allahü ekber derken baþtaki elif uzatýlmaz.
Uzatýlýrsa soru anlamýna gelir. (Aaallahü ekber), Allah büyük mü anlamýna
gelir. Yunus suresinde soru soruluyor. Aaallahü ezine leküm deniyor. Allah
size izin mi verdi demektir. Bu cümleyi kurabilmek için Allah lafzýnýn
baþýndaki elifi çekmek gerekiyor. Çekilmezse, Allah izin verdi demek olur.
Âyet-i kerimenin tamamýný yazarsak, mesele daha iyi anlaþýlýr: (Allah’ýn
sizin için indirdiði rýzklarýn bir kýsmýný haram, bir kýsmýný helâl yaptýnýz.
De ki: “Size Allah mý izin verdi [de bunlarý haram helal yapýyorsunuz],
yoksa [kendiniz uydurup] Allah’a iftira mý ediyorsunuz?) [Yunus 59]
Eðer Allah lafzýnýn baþýndaki elif çekilmezse, soru cümlesi olmaz. O
zaman, haram helal kýlmaya Allah’ýn izin verdiði anlaþýlýr ki, çok yanlýþ
olur.
Âyet-i kerime yazýlý tabak
Sual: Ýçinde âyet yazýlý olan tabaðý kullanmak ve abdestsiz olarak tutmak
caiz midir?
CEVAP: Abdestsiz olarak dýþýndan tutulabilir; fakat abdestsiz âyet-i kerimeye el sürülemez. Bu tabakla bir þey yemek de uygun olmaz, süs olarak
kullanýlabilir.
B
Kadın
Saðlýk için: Zeytinyaðý
ugün dünyanýn en önemli kanser ilacý köpek
balýðý kýkýrdaðýdýr. Köpekbalýðýndan çýkan
sgualene adli madde sýzma zeytinyaðýnda bol
miktarda bulunur. Günde 100 cl. zeytinyaðý tüketimiyle köpekbalýðý kýkýrdaðýndan alýnacak kadar
sgualene alýnýr. Zeytinyaðý kanser riskini % 50’ye
yakýn azaltmaktadýr.
Zeytinyaðý hücreleri korur. Zeytinyaðýnýn içinde
bulunan Oleiprine adli madde sayesinde hücreler
yenilerek kansere karþý hücreleri korur.
Zeytinyaðý üretim aþamasýnda ýsýyla temas etmemesi
gerekiyor. Bu nedenle saðlýklýsý Riveriya deðil,
Sizma olanýdýr. Aslýnda en doðrusu, kokusuna alýþýp
mümkün olduðunca az veya hiç rafine edilmemiþi
kullanmaktýr.
Zeytin aðacýnýn dallarý, yapraklarý ve reçinesi olduðu
kadar, yaðýda yýllardýr ilaçlarýn bileþimlerinde yer
alan doðal maddelerden birisidir, doðal bir ilaçtýr.
Deri tahriþlerine karþý zeytinyaðý
Yiyeceðin yani sýra merhem olarak da kullanýlan
zeytinyaðý; tahriþin neden olduðu acý ile yanmayý
giderici ve yumuþatýcý özellikleri olan losyondur da.
Zeytinyaðý, derinin folikullerine penetre olabildiði
için, gerek internal gerekse eksternal dokularýn yara
veya iritasyonunda ve enfeksiyonlara karþý faydalýdýr.
Basura karþý Zeytinyaðý
Sabah kahvaltýdan önce alýnan 1 veya 2 çorba kaþýðý
zeytinyaðý -basit kronik kabýzlýða - iyi gelir (daha iyi
netice için suyla karýþtýrýlabilir). Basur þikayetlerini
giderir; sýcak olarak içilir.
Anne sütünde de bulunan
E vitamini ve oleik asit
içeriði ile zeytinyaðý, normal kemik geliþimine
katkýda bulunur. Anne
karnýnda ve doðumdan
sonra bebeðin beyninin
olduðu kadar, genel olarak
sinir sisteminin geliþimini
de desteklediðinden, gebe
ve emziren annelere özellikle yararlýdýr.
Zeytinyaðý yaþlanmanýn,
hem genel olarak doku ve
organlar, hem de beyin
fonksiyonlarý üzerinde ki
etkilerini geciktirmektedir.
Yüksek tansiyona karþý
zeytinyaðý
18
Yüksek tansiyonu düþürür; yapraklarý ve dallarýndan
çay yapýlýr. Taze yada kuru zeytin yapraðýný 300 gr.
suda 15 dakika kaynatýp, süzdükten sonra þeker ilave
ederek 15 gün boyunca her sabah aksam sýcak içmek
faydalýdýr.
Kan þekeri için zeytinyaðý
Kan sekeri seviyesinin düþmesine yardým eder. Aðrý,
romatizma, burkulma ve adale incelmelerinde;
zeytinyaðý sürülür veya 200 gr taze çiçek ve yaprak,
100 gr sari papatya ile 1 kg zeytinyaðýný arada sýrada
karýþtýrarak iki saat ‘benmari’ içinde kaynattýktan
sonra içindekileri süzüp aðrý veren yerler ovulur.
Kapalý yanýklarda zeytinyaðý sürülerek kullanýlýr.
Kolestrol için Zeytinyaðý
Kotu kolesterol LDL’yi azaltýrken, iyi kolesterol
HDL’yi artýrýr.(Yüksek LDL kolesterolü seviyesine
baðlý olarak yükselen kolesterol seviyesinin
Sindirim için Zeytinyaðý
Sindirim sistemini etkiler; ister soðuk olsun, ister
sýcak olsun zeytinyaðý mideyi çepeçevre koruyucu bir
tabakayla sararak mide asitini azaltýr. Yemek öncesi
veya sonrasý alýnan bir kaþýk zeytinyaðý, mide zarýný
örtüp alkolün iþlemesini önleyeceði gibi, karýþýk içkilerin yol açtýðý sarhoþluðu da azaltýr.
Gastrit ve ülsere karþý korumada etkin yardým saðlar.
Hazmý en kolay olan zeytinyaðý besinlerin baðýrsaklar tarafýndan çok daha iyi emilmesini saðlayarak
baðýrsaklarýn çalýþmasýný düzenler.
Isýtýlmýþ olsun yada olmasýn zeytinyaðý gastrik
asiditeyi azaltabilmektedir. Tahriþ giderici etkileri
ülsere karþý koruma saðlar. Baðýrsaklardan yiyecek
geçiþini kolaylaþtýrmak suretiyle konstipasyona engel
olur.
Perşembe, 10 Nisan 2008
saðlar.
Ýçerdiði E, A, K vitaminleri ile her yastaki çocuðun
gerekli ihtiyacýna yanýt verir. Bu vitaminler kemiklerin doðal geliþimine ve mineralleþmeye yardýmcý
olup, güçlenmesini hýzlandýrýr. Her yaþtaki insan için
yararlýdýr.
Böbreklerin ýslahýnda, taþlarý düþürmede, baðýrsak
kurtlarýný düþürmede, karýn aðrýsýnda sýcak su ile
içilmesi iyi gelir.
Çocuklarý raþitizmden korur. Siyatik, mafsal aðrýlarýna iyi gelir; zeytinyaðý tortusu sürülür.
Aðýz saðlýðý için zeytinyaðý
Aðýzda çalkalandýðýnda, diþlerin beyaz olmasýný
saðlar, diþ etlerini korur, diþ çürümelerini önler.
Zeytinyaðý saðlýk ve güzellik kaynaðýdýr. Cilde ve
saçlara çok faydalýdýr. Cildi besler, korur ve
yumuþatýr.
Saçlarý Dökülenlere Zeytinyaðý
Saçlarý dökülenlere; 1 yumurta sarýsý ve zeytinyaðý
karýþýmýný saç diplerine sürerek 1 saat bekletilip daha
sonra yýkanmasý, arada bir tekrarlanmasý gerekir.
Kalp hastalýklarý ve zeytinyaðý
aterosklerotik kalp hastalýðýnda nedensel rol oynadýðý
kuþkusuzdur. Epidemiyolojik veriler koroner kalp
hastalýðý vakalarýndaki düþüsün total veya LDL
kolesteroldeki düþüþ ile beraber olduðunu göstermektedir.)
Diyetle alýnan doymuþ yað asitlerinin (DYA) total
kolesterol seviyesini yükselttiði iyi bilinmektedir.
DYA ile tetiklenen kolesterol yüksekliði çoðunlukla
LDL kolesterolündeki yüksekliðe baðlýdýr. DYA ve
hayvansal yaðdan zengin diyetler HDL kolesterolü ve
apo A-1 de de yükselmeye yol acar.
Lipid düþürmek için
zeytinyaðý
Zeytinyaðý saðlýklý lipid düþürücü
diyete yararlý katkýda bulunur.
Kalp dostu; zeytinyaðý hayvansal
yaðlarýn tersine kandaki kolesterol
miktarýný ve dolayýsýyla kalp krizi
riskini azaltýr. Kan plateletlerinin
toplanmasýna engel olarak kan
pýhtýlaþmasý riskini de yok eder.
Bebekler ve çocuklar için
zeytinyaðý
Ýçerdiði linoleik asit yüzdesi
nedeniyle anne sütüne benzeyen
zeytinyaðý, inek sütüne katýldýðýnda anne sütüne yakýn deðer elde
edilir. Sütü kesilen anneler yaðsýz
inek sütüne biraz zeytinyaðý katýp
bebeðe verilebilir.
Günde birkaç damla zeytinyaðý
bebeðin geliþimine büyük katký
Akdeniz mutfaðýnda yemeklerin hemen hepsinin
zeytinyaðý ile piþtiði anlarda, batýlýlar zeytinyaðýyla
genellikle restoranlarda tanýþýyordu. 1970’lerde
yapýlan bir araþtýrma sayesinde zeytinyaðý önem
kazandý. Araþtýrma, batýlýlar arasýnda kalp hastalýðýna
en az yakalananlarýn Akdenizliler olduðunu ortaya
çýkarmýþtý. Akdenizliler’ in bol miktarda tükettiði
zeytinyaðýnýn bunda bir payý olduðu düþünüldü.
Gençlik ve ergenliðin vücudun daha çok kaliteli
gýdaya ihtiyaç duyduðu dönem olmasý ve zeytinyaðý
kullanýmýnýn burada iyi bir tercih görülmesi, yaþlýlýkta ise kalsiyum kaybýný önleyerek kemik erimesine
engel olmasý, Akdeniz mutfaðýnda yemeklerin hemen
hepsinin zeytinyaðý ile piþtiði anlarda, batýlýlar
zeytinyaðýyla genellikle restoranlarda tanýþýyordu.
1970’lerde yapýlan bir araþtýrma sayesinde zeytinyaðý
önem kazandý. Araþtýrma, batýlýlar arasýnda kalp
hastalýðýna en az yakalananlarýn Akdenizliler
olduðunu ortaya çýkarmýþtý. Akdenizliler’ in bol miktarda tükettiði zeytinyaðýnýn bunda bir payý olduðu
düþünüldü. Gençlik ve ergenliðin vücudun daha çok
kaliteli gýdaya ihtiyaç duyduðu dönem olmasý ve
zeytinyaðý kullanýmýnýn burada iyi bir tercih
görülmesi, yaþlýlýkta ise kalsiyum kaybýný önleyerek
kemik erimesine engel olmasý, hamilelikte, içinde
bulunan yað asitleri hücre ve sinir sisteminin oluþturulmasýnda önemli bir etken teþkil etmesi, damar
sertliðinin önlenmesine yardýmcý olan “iyi yað” oraný
ve antioksidanlar açýsýndan zengin bulunmasý
zeytinyaðý kullanýmýný arttýrdý.
Böylelikle; 1980’lerden sonra, bati ülkelerinin
zeytinyaðý tüketiminde çok büyük bir talep patlamasý
oldu. Tüketiciler artýk bilinçli beslenmeyle önem vermekte, katký maddesi katký maddesi içermeyen doðal
ürünleri tercih etmekteydiler. Ýnsanlar “daha doðal”
besin kullanýmýný keþfettikçe, zeytinyaðý da bundan
payýna düþeni aldý.
19
Perşembe, 10 Nisan 2008
ÇÝRKÝN
ÖRDEK
Hans Christian Andersen
Çalýlarýn içinde bir ördek kuluçkaya
oturmuþ yumurtalarýný bekliyormuþ.
Uzun süredir tek baþýna oturmaktan
sýkýldýðý için yumurtalarý çatlar çatlamaz sevinçle vaklayarak üzerlerinden kalkmýþ.
“Artýk çiftliðe dönüp oradakilere
yeni ailemi gösterebilirim!” diye
düþünmüþ. Hepsi tam mý diye, cik
cik öten yavrularýný saymaya
baþlamýþ.
“Yo, olamaz!” demiþ yumurtalardan birinin henüz çatlamamýþ
olduðunu görünce.
O sýrada oradan geçen bir
ördek, “Yuvanda hâlâ çatlamamýþ iri
bir yumurta var,” demiþ. “Bahse
girerim bir hindi yumurtasýdýr.”
“Hindi yumurtasýymýþ, höh! O
benim yumurtam,” demiþ anne
ördek ters ters. Ýç çekerek yumurtanýn üstüne oturmuþ.
Bu son yumurta da çatlayýnca
içinden iri, çirkin bir ördek yavrusu
çýkmýþ. Anne ördek bu yavruyu
görünce onun çirkinliðinden biraz
utanç duymuþ.
“Neyse ki diðer yavrularým
güzel,” diye düþünmüþ ve artýk daha
fazla vakit kaybetmeden çiftliðe gitmek istediði için yavrularýný peþine
takarak suya girmiþ.
“Çirkin olaný hiç olmazsa iyi
yüzüyor,” demiþ anne ördek kendi
kendine. “Öyleyse hindi olamaz.
Çünkü hindiler yüzemez. Belki
büyüdükçe güzelleþir. Belki bir süre
sonra da büyümesi durur.”
Ne yazýk ki tam tersi olmuþ.
Çirkin Ördek giderek daha da
büyümüþ ve diðer ördeklerden daha
da farklýlaþmýþ. Çevresindeki hayvanlar onu hiç rahat býrakmýyor,
onunla hep ‘Çirkin Ördek’ diyerek
alay ediyormuþ. Kardeþleri bile vak
vak edip baþýnýn etini yiyor, “Seni
bir kedi kapsa da senden kurtulsak,”
diyorlarmýþ. Tavuklar onu kovalýyor,
onlara yem veren kýz da ayaðýyla
onu ittirerek yemlerin yanýndan uza-
7 farkı bulunuz
klaþtýrýyormuþ.
Çirkin Ördek
bütün bunlara daha
fazla dayanamamýþ.
Çitlerin üzerinden
uçarak atlamýþ ve
çiftliði iyice geride
býrakýp yaban ördeklerinin yaþadýðý yere
gelene kadar hiç durmadan yürümüþ.
Fakat yaban ördekleri de onun çirkin
olduðunu düþünmüþler ve onunla
dostluk kurmak istememiþler.
Çirkin Ördek yapayalnýz ortada
kalmýþ. Aðaç dallarýyla çitlerdeki
küçük kuþlar bile onu görünce
kaçýþýyorlarmýþ. “Çirkin olduðum
için kaçýyorlar,” demiþ kendi
kendine.
Tek baþýna oradan oraya
dolaþmýþ durmuþ. Bir ara, iki yaban
kazýyla dost olmuþ, fakat onlar da
avcýlarý görünce uçup gitmiþler. Bir
seferinde de yaþlý bir kadýn onu
tutup evine götürmüþ, ama kadýnýn
kedisiyle tavuðu, “Hem suyu seven,
hem de yumurtlamayan kuþ mu
olur?” diyerek onunla alay edince
dayanamayýp oradan
da kaçmýþ.
Sonra mevsim
deðiþmiþ. Aðaç
yapraklarý sararýp solmaya baþlamýþ. Bir
akþam üzeri, güneþ
batarken bembeyaz
tüylü, büyük ve güzel
kuþlardan oluþan bir
kuþ sürüsü Çirkin
Ördek’in tam önünden, çalýlarýn arasýndan havalanmýþ.
Uçarken dalgalanýyormuþ gibi hareket eden
çok zarif, uzun
boyunlu kuþlarmýþ
bunlar.
“Bekleyin beni!”
diye seslenmiþ Çirkin
Ördek, ama kuþlar
kocaman kanatlarýný
açar açmaz
gökyüzünün derinliklerinde kaybolmuþlar.
Çirkin Ördek sevincinden suyun içinde bir
fýrýldak gibi dönmeye
baþlamýþ, sonra hýzýný
alamayýp suyun dibine
dalýp çýkmýþ.
Boðazýndan çýkan
garip sesler onu bile
korkutmuþ. O beyaz
tüylü kuþlarý bir türlü
aklýndan çýkaramýyormuþ. Ne cins
kuþlarsa onlar, onlarý çok sevmiþ.
Kýþ pek uzun ve sert geçmiþ.
Çirkin Ördek birkaç kez ölümden
dönmüþ. Bir seferinde buzun
üstünde az kalsýn donuyormuþ.
Neyse ki oradan geçmekte olan bir
çiftçi onu görmüþ de kurtarmýþ.
Sonunda kýþ bitmiþ bahar gelmiþ ve
Çirkin Ördek uçabildiðini keþfetmiþ,
öyle suyun üstünde deðil çok daha
yüksekte, gökyüzünde.
Bir gün kanatlarýnýn gücünü
denerken aþaðýda, bir derede daha
önce gördüðü o beyaz tüylü kuþlardan birçoðunun yüzdüðünü görmüþ.
Bir an bile düþünmeden, “Aþaðý
iniyorum,” diye kararýný vermiþ.
“Çirkin de olsam onlarýn yanlarýna
gideceðim.” Böylece dereye, suyun
üzerine inmiþ.
Kýyýda iki çocuk beyaz kuþlara
ekmek kýrýntýsý atýyormuþ. Çirkin
Ördek’i görünce hemen annelerine,
“Anne bak!” demiþler. “Bir kuðu
daha var orada! Bu kuðu diðerlerinden daha güzel hem de!”
Çirkin Ördek çocuklarýn ne
demek istediðini anlamamýþ. Beyaz
kuþlar arkalarýna dönüp ona bakýnca
utancýndan boynunu bükmüþ.
“Ýsterseniz siz de Çirkin Ördek diye
alay edin. Umurumda deðil artýk!”
demiþ içinden.
Sonra, baþýný kaldýrýrken suda
ilk kez kendini görmüþ. Upuzun bir
boynu, bembeyaz, harika tüyleri
varmýþ.
“Merhaba!” demiþler diðer
kuðular. “Hoþgeldin.” Sonra hepsi
suyun üstünde ona doðru
süzülmüþler. Hiçbiri çiftlikteki
kuþlar gibi ona alay ederek bakmýyorlarmýþ. Boyunlarýný zarifçe
eðerek, “Ne kadar güzelsin,” diyorlarmýþ sanki.
Çirkin Ördek, “Demek ben
Çirkin Ördek deðilmiþim. Bir
kuðuymuþum!” diyerek sevinçle
çýrpmaya baþlamýþ kanatlarýný.
Kosova’nýn ilk
maçý Türkiye’yle
Spor
Baðýmsýzlýðýný iki ay önce ilan eden Kosova tarihinin ilk uluslararasý maçýný Türkiye ile yaptý.
Priþtine’de yapýlan hentbol dostluk maçý
berabere bitti.
U
Enis TABAK
zun yýllar beklediði baðýmsýzlýðýný 17 þubatta ilan
eden Kosova, tarihinin ilk uluslararasý maçýný dost
ülke olarak gördüðü ve Kosova’yý baðýmsýz olarak
tanýyan ilk ülke olan Türkiye ile yaptý. Önceki gün
Kosova’nýn baþkenti Priþtine’de gerçekleþen hentbol
karþýlaþmasý 22-22 skorla, berabere sonuçlandý. Türkiye ve
Kosova bayraklarýyla süslü salonda karþýlaþma, her iki
takým oyuncularýnýn birbirlerine hediyeler vermesiyle
baþladý. Türk oyuncularý, seyircilere, Türkiye ile Kosova
bayraklarýndan oluþan rozetler daðýttý. Daha sonra Ýstiklal Marþý ve Kosova Milli Marþý çaldý. Ýlk
yarýnýn Kosova’nýn üstünlüðüyle 11-10 sona erdiði maçýn ikinci yarýsý Türkiye takýmýnýn gösterdiði
büyük performansla 22-22 berabere sona erdi. Türkiye Hentbol Federasyonu Baþkaný Tarýk Cengiz,
sahada dostluk adýna her þey vardý. Maçýn berabere bitmesi iki tarafý da mutlu etti. Ýki takým oyuncularý da çok iyi mücadele etti. Diðer ülkeleri Türkiye’yi örnek almaya çaðýrýyorum. Diðer
ülkelerin de Kosova ile tüm branþlarda
mücadele etmesi gerekir.” diye konuþtu.
Türkiye Hentbol Milli Takýmý Antrenörü
Peter Kovacs ve Kosova Hentbol Milli
Takýmý Antrenörü Alfred Lasar da iki
ülkenin tüm dünyaya örnek olacak bir
davranýþta bulunduðunu ve dostluk
maçýnýn baþladýðý gibi dostluk içinde
sona ermesinden dolayý mutlu olduklarýný
söyledi. Maçý Kosovalý siyasilerin yaný
sýra Kosova’da görev yapan Türk polisi
ile Türk askeri de izledi.
Perşembe, 10 Nisan 2008
AbdülKadir BIYIKLI / İstanbul
[email protected]
B
Yattara varsa
Trabzonspor VAR!
ir kere þunu söylemek lazým; Trabzonspor her daim iddialý
olmak zorunda. Yani her zaman kafaya oynamak zorunda.
Oynamadýðý zaman 2-0 da kazansa taraftarý mutlu olamýyor.
Dün akþam maç sonundaki hava aynen buydu.
Maça bakacak olursak, Yattara varsa Trabzonspor var desek
diðer oyunculara haksýzlýk etmiþ olur muyuz? Ehh biraz! Ama
Yattara’sýz Trabzonspor’u her zaman Yattaralý Trabzonspor’a tercih
ederim. Maçýn baþýndan sonuna kadar Trabzonspor’un etkinliði
vardý. Hele ikinci yarý daha organize bir Trabzonspor izledik. Bu
takýmýn 1 numaralý oyuncusu Yattara, iki numaralý oyuncusu da
Barýþ Memiþ. Bu ikisini çýkartýrsan elinizde küme düþmeye aday
takým kalýr.
Geçen hafta Ankaraspor maç yazýsý yazmadým. Yazmaya deðer
bir þey bulamadým. Nedeni de, Ankara maçýndaki Trabzonspor, bu
ligin düþmeyi Kasýmpaþa’dan daha çok hak eden ekibiydi. Yazsam
içim acýyacaktý; yazmadým.
Denizli karþýsýndaki Trabzonspor ise hiç olmazsa kendini
toplamýþ en azýndan Yattara ve Barýþ Memiþ’iyle ligin seyir zevki
veren takýmý gibi göründü. 2 oyuncu bir takýmýn görüntüsünü bu
kadar deðiþtirebilir mi?
Yattara olmasa ne olurdu? Trabzonspor gol bulamayabilirdi.
Çok net söylüyorum, Yattara ile rakip alandayýz, Yattara’sýz hep
kendi alanýmýzdayýz.
Bu arada birkaç not almýþým mutlaka söylemem lazým; Sayýn
Yanal, Tolga Seyhan’ý býrakýn oyuna almayý artýk kadroya bile
almayýn. Kiralýk geldi, gidecek. Zaten futbol hayatý bitme noktasýnda Onun yerine yine gençlerden birini 5-10 dakika oynatsan
olmaz mý? Ýkinci olarak Hasan Üçüncü bu takýmda her zaman
oynar. Bence ilerleyen haftalarda da onu kesme. Üçüncü olarak
Moawad’a da artýk gerek yok. Artýsýný göremiyoruz. Bari o þanlý
formayý bir Trabzon çocuðu giysin.
Her yazýmda yönetime illa bir çift laf ediyordum, bu sefer pas
geçiyorum, sadece Ersun Yanal’a önümüzdeki sezon için elini
çabuk tut diyorum!

Benzer belgeler