BEYSAD 1 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ

Transkript

BEYSAD 1 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/134 07 OCAK 2013
ARÇELİK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORU YAYIMLADI
‘Dünyaya saygılı dünyada saygın’ vizyonu doğrultusunda, kaynakların verimliliği ve
sürdürülebilirliği konusundaki sorumluluğunun bilincinde olarak faaliyetlerini sürdüren Arçelik,
kurumsal şeffaflığının en somut göstergelerinden biri olan, 2011 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’nu
yayımlandı.
‘Sistem’, ‘İnsan’, ‘Tedarik, ‘Ürün’ ve ‘Toplumsal Gelişim’ ana boyutlarında ele alınan 2011
Sürdürülebilirlik Raporu, Arçelik’in sürdürülebilirlik önceliklerine ilişkin performansını, uluslararası
raporlama standardı - Küresel Raporlama Girişimi (GRI) ilkelerine uyumlu olarak paydaşlarına
sunmayı hedefliyor. Raporla ilgili değerlendirmede bulunan Arçelik Genel Müdürü Levent
Çakıroğlu, “İklim değişikliğine karşı mücadelede duyarlılığımızı ve projelere desteğimizi
sürdürüyoruz” dedi.
Koç’ta verimlilik artışı yüzde 5
Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu, Koç Holding olarak kendilerine çok yüksek hedefler
koyduklarını belirterek, “Her yıl ortalama yüzde 5’in üzerinde verimlilik artışı gerçekleştiriyoruz. Bu
bize tüm süreçlerde rekabetçi avantaj sağlıyor” dedi.
TABLET VE TV EKRANI BİRLEŞİYOR
Akıllı ekranları Smart Center teknolojisiyle birleştiren Vestel, kullanıcılara taşınabilir seyir keyfi
sunuyor. Tabletler yeni bir rol üstlenmeye hazırlanıyorlar; internet bağlantısına sahip Akıllı TV’lerin
içeriği tabletler üzerinden takip edilebiliyor, içerik iki cihaz arasında paylaşılabiliyor ve tabletten
TV’yi yönetmek mümkün oluyor. Vestel’in Smart Center adlı teknolojisi Vestel 3D Smart TV’ler ve
Vestel Smart Tabletler arasında görüntü paylaşımını mümkün hale getiriyor. Vestel Follow Me
uygulaması ile televizyondaki dijital yayınlar tablete taşınıyor ve TV karşısında oturmaya gerek
kalmıyor. İki ürün arasında görüntüyü aynalayalarak taşınabilir seyir keyfi sunan teknoloji Vestel
Mediashare özelliği, tablette kayıtlı fotoğrafları da TV’de görüntüleyebiliyor. Kullanıcılar, bir yayını
evlerinin her yerinde rahatça izleyebiliyor. Smart Center, kullanıcılarına sevdikleriyle görüntülü
görüşme yapma şansı da sunuyor. Televizyon, sahip olduğu internet tarayıcısı ile web sitelerini de
görüntüleyebiliyor. Android 4.0 ICS işletim sistemli, 1,6 GHz çift çekirdekli işlemciye sahip Smart
Tablet ise Smart Remote özelliği sayesinde 47 ve 42 inç seçenekleriyle gelen Vestel 3D Smart
TV’leri kontrol etmeyi sağlıyor. Ayrıca bu TV’lerden satın alan tüketiciler 4 adet 3D gözlüğe de
ücretsiz sahip oluyorlar.
CİROSUNU 2012’DE İKİYE KATLAYAN TERMİKEL, 2013’TEN DE UMUTLU
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kaya, 2012’de, 2011 cirosunu ikiye katladıklarını söyledi. 2013’ten
umutlu olduklarını kaydeden Kaya, “Geçen yıl bir iyileşme ivmesi yakalayan dünya pazarlarının
2013 yılında daha da toparlanmasına ve konut talebindeki canlanmaya bağlı olarak, satışlarda
yüzde 10 civarında büyüme bekliyoruz” diye konuştu.
1950 yılında kurulan Termikel’in, Türkiye’de üretilen ilk cam kapaklı köşeli fırın, ilk mini otomatik
sıkıcılı çamaşır makinesi, ilk eksantrik kayışlı yayık gibi ilklere imza attığını hatırlatırken, 2008 yılı
itibariyle Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük ve en modern tesislerinden birinde üretimlerine
devam ettiğini söyledi. Başarılı olarak değerlendirdikleri 2012’de, 2011 cirosunun iki katı ciro
yaptıklarını söyleyen Kaya, “Tespit etmiş olduğumuz hedefleri tutturuyoruz. O bakımdan 2013’ten
de çok umutluyuz. Geçen yıl bir iyileşme ivmesi yakalayan dünya pazarlarının 2013 yılında daha
da toparlanmasına ve konut talebindeki canlanmaya bağlı olarak, satışlarda yüzde 10 civarında
büyüme bekliyoruz” dedi. 2013 yılında ürünlerin enerji verimliliğinin daha da ön plana çıkacağını
ifade eden Kaya, “Avrupa ülkeleri enerji bakanlarının Brüksel’de yapmış oldukları toplantıda alınan
kararda enerji verimliliği ile bazı bağlayıcı kararlar alındı. Bunlardan birisi de 2020 yılına kadar
BEYSAD
1
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/134 07 OCAK 2013
enerji kullanımını yüzde 20 nispetinde azaltma kararı. Dolayısıyla alınan kararlara göre bu yıl
içinde karbon salınımını azaltmak için enerji verimliliği ile ilgili ek tedbirler alınacak ve bu
tedbirlerin uygulanmasına ilişkin meslek ve sivil toplum kuruluşları harekete geçirilerek
gerektiğinde mali teşvikler uygulanacak” diye konuştu. Ahmet Kaya, son yıllarda üreticilerin ürün
tasarımlarını enerji verimliliğini dikkate alarak yaptıklarını, “ekotasarım” ın daha da ön plana
çıkacağını, tüketicilerin daha çok bilgilendirileceğini aktardı.
Türkiye pazarı incelendiğinde yıllık 500 bin yeni ev açıldığı ve toplam 25 milyon hane olduğunun
görüldüğünü belirten Ahmet Kaya, “Her yıl eski beyaz eşyalarını yenileyen 2.5 milyon ev sahibi ile
birlikte, yıllık 3 milyon takım beyaz eşyaya ihtiyaç olmaktadır” dedi.
“En büyük ihracatçı Çin”
Dünyada beyaz eşya ihracatının toplamının 65 milyar dolar olduğuna, bu rakamın içinde fırın ve
pişirme cihazları ihracatının ise 30 milyar dolar civarında olduğuna dikkat çeken Kaya, “En büyük
ihracatçı Çin 7 milyar dolar, İtalya 2.5 milyar dolar, Almanya 2.4 milyar dolar, Türkiye ise 1.2
milyar dolar ihracat yapmaktadır. Türkiye’deki kaliteli üretimi göz önüne aldığımızda, hedefimiz,
30 milyar dolarlık pazardan en az yüzde 10 pay almak olmalı” diye konuştu. Termikel olarak
Türkiye’de Ankara, İzmir ve Yozgat’ta üretim yapan fabrikalarının ve İstanbul’da satış merkezinin
bulunduğunu kaydeden Kaya, solo ve ankastre fırın ve ocaklar ile davlumbazların üretim, satış ve
pazarlama organizasyonlarını kendi bünyelerindeki, biri Almanya’da faaliyet gösteren farklı
firmalarıyla gerçekleştirdiklerini vurguladı. Termikel tesislerinde Avustralya’dan Şili’ye,
İngiltere’den Arjantin’e kadar uzanan geniş bir coğrafyaya, fırın ve ocak üretildiğine işaret eden
Ahmet Kaya, Almanya’da mutfak stüdyoları denilen 400 tane müşterileri bulunduğunu aktararak,
şöyle devam etti: “Bunlar Termikel ürünü satıyorlar. Avustralya’da bu yıl Termikel markasıyla
başlıyoruz. Rusya’da ise Termikel Rusya firmasını kurduk. Ayrıca Güney Amerika’da Buenos
Aires’e kendi personelimizi yerleştirdik. Türkiye’nin ardından dünyanın birçok noktasına da
markamızı taşıyarak, Termikel’i bir dünya markası haline getirmeye çalışıyoruz” dedi. Ahmet Kaya,
2011 pişirici cihazlar ihracatının 25 milyon doları bulduğunu, 2012 yılı hedefinin ise 50 milyon
dolar olduğunu belirtti.
İhracatın yüzde 60’ı AB’ye
Termikel’in ihracatının yarısının başta İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa Birliği
(AB) ülkelerine yapıldığını belirten Kaya, İngiltere’nin fırın pazarında yüzde 10 payının
bulunduğunu, Almanya’da kendi dağıtım şirketi vasıtasıyla geniş bir bölgeye satış yapıldığını
söyledi. Son üç yılda dayanıklı tüketim malları sektörünün Türkiye’de büyümeye devam ettiğini
kaydeden Ahmet Kaya, “Hem kalite, hem de fiyatlar konusunda Avrupalı üreticiler ile rahatlıkla
rekabet edilebilmekteyiz. Önümüzdeki süreçte yerli üreticiler Avrupa’nın yanında dünyada söz
sahibi olacaklardır. Termikel bu yıl yapmış olduğu mutabakat anlaşması ile Kal-Der ile işbirliği
yapmaktadır. Avrupa Kalite Yönetimi EFQM Mükemmellik modelini uygulamaktadır” ifadesini
kullandı. Türkiye’de son yıllarda enerji maliyetlerinin yükselmesi yanında işçilik ve genel giderlerin
artmasının maliyetleri yükselttiğini, limana uzaklıktan dolayı lojistik maliyetlerinin de yükseldiğini
belirten Kaya, ihraç amacıyla limanlara yapılan nakliyelerde kullanılan yakıtların KDV ve ÖTV’den
muaf olması gerektiğini vurguladı.
DUYURU: İSTANBUL ELEKTRİK-ELEKTRONİK, MAKİNE VE BİLİŞİM İHRACATILAR
BİRLİĞİ’NDEN TET AR-GE PROJE PAZARI 2
İstanbul Elektrik Elektronik Makine ve Bilişim İhracatçılar Birliğince Elektrik, Elektronik ve Bilişim
sektörlerinde yüksek katma değerli üretim yapılabilmesi, ihracatın sürdürülebilir kılınması ve
Üniversite – Sanayi İşbirliği kültürünün yaygınlaştırılması amacıyla düzenlenen 1. TET Ar-Ge Proje
Pazarı 25 Mayıs 2012 tarihinde Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirilmişti.
BEYSAD
2
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/134 07 OCAK 2013
“Proje Baharı” olarak da adlandırılan 1. TET Ar-Ge Proje Pazarı’nda üniversiteler, teknoparklar
girişimciler ve sanayiciler Türkiye ekonomisine katma değer sağlayacak farklı kategorilerdeki
projeleri ile ortak bir platformda bir araya gelmişlerdi. Danışma Kurulunca sektörün önde
gelenlerinin yer aldığı Proje Pazarı’nda toplam 217 proje başvurusu gerçekleşmiş olup, yapılan
değerlendirme sonucunda 111 proje etkinlikte sergilenmeye hak kazanmıştı. Yarışmaya katılan
projeler arasından başarılı bulunan 3 projeye toplamda 100.000 TL ödül verilmiştir.
Etkinlik günü düzenlenen panellerde “Ticarileşebilen Ar-Ge Projeleri ve Üniversite-Sanayi İşbirliği”,
“Fikri Mülkiyet Hakları ve Melek Yatırımları” ve “Destek Mekanizmaları” konuları sektörün önde
gelenleri tarafından işlenmişti. Paneller sonrası dünyada otorite olarak kabul edilen fütürist, bilim
adamı ve yazar Michio Kaku, “Geleceğin Dünyası: İnsan/Teknoloji/Bilgi” konulu konferans
vermişti.
22 Mart 2013 tarihinde ikincisinin gerçekleştirilmesi planlanan, katma değer yaratacak yenilikçi
projelerin işbirliği imkanlarına kavuşabileceği “TET Ar-Ge Proje Pazarı” etkinliğinde sunulmak
üzere, Elektrik, Elektronik ve Bilişim sektörlerinde
-
Bilgi ve İletişim Teknolojileri Uygulamaları (ICT)
Nano-Teknoloji Uygulamaları
Mekatronik Uygulamaları (MEMS)
Enerji Üretim, İletim ve Dağıtımına Yönelik Uygulamalar
Çevre ve Enerji Verimliliği Uygulamaları
Diğer
Olmak üzere 6 kategoride proje başvuruları alınacaktır.
TET Ar-Ge Proje Pazarı’na katılmaya hak kazanan proje sahipleri istedikleri takdirde ödül
kategorisinde de değerlendirmeye alınacaklardır. Başvuran projeler arasından Ödül Kurulu
tarafından başarılı bulunan projeler aşağıdaki miktarlarda ödüllendirilecek olup, derecelendirme
tüm kategoriler için ortak yapılacaktır.
1.’lik ödülü : 50.000 TL
2.’lik ödülü : 30.000 TL
3’lük ödülü : 20.000 TL
Mansiyon : 10.000 TL (3 Kategoride)
Son başvuru tarihi 15.02.2013 saat 17:00 olan proje başvuruları www.tetprojepazari.org
adresinden gerçekleştirilebilecektir.
DUYURU: İSTANBUL TİCARET ODASI’NDAN HANNOVER SANAYİ FUARI
1992 yılından beri İTO tarafından katılımı gerçekleştirilen HANNOVER Sanayi Fuarı
(www.hannovermesse.de) milli iştiraki 2013 yılında da İstanbul Ticaret Odası tarafından
gerçekleştirilecektir.
Yıllardır Dünya’nın en önemli yan sanayi fuarı olma özelliğini taşıyan ve 5.000’den fazla katılımcısı,
200.000’i aşkın ziyaretçi ile yan sanayicilerimiz tarafından da yakından tanınan Hannover Sanayi
Fuarı, yurtdışına açılmak isteyen firmalar için önemli bir fırsat yaratmaktadır.
Bununla birlikte, yurtdışında gerçekleştirilecek fuar katılımcılarının desteklenmesine ilişkin tebliğin
(tebliğ no:2009/5) 5. maddesinin, 6. fıkrasında belirtildiği üzere, üretici/imalatçı birlik ve
derneklerin katılacağı yurtdışı fuarlarda katılım bedelinin %75’i T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından
BEYSAD
3
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/134 07 OCAK 2013
desteklenecek olup, katılım bedelinin hesaplanmasında her fuar için azami 36 m2 lik alan esas
alınacaktır.
Yan Sanayi için ayrılan bölümlerde; dövme, sac parçalar, talaşlı imalat, montajlama, plastik,
kauçuk, seramik, proses mühendisliği, bağlantı elemanları vb. parçalar sergilenecektir.
Detaylı Bilgi için;
İlgili
: Serap Alp, Berna Yurtseven
Tel
: 0212 455 62 36/62 17
E-posta
:[email protected][email protected]
SIEMENS’TE SU VE ENERJİ DENİLİNCE SULAR DURUYOR
Hem ürünlerinde hem de sosyal sorumluluk projelerinde su ve enerji tasarrufunu merkez alan
Siemens, çevre bilincinin güçlenmesi ve doğal kaynakların korunmasına dair farkındalık yaratan
projelere imza atıyor.
“Sahip olduğumuz ileri teknolojileri su ve enerji tasarrufu sağlayan, çevre dostu ürünler
geliştirmek için kullanırken, tüketicileri hem çevrenin korunması için yapılabilecekleri konusunda
bilinçlendiriyor, hem de çevre dostu ürünlere yönelik farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.” Böyle
anlatıyor Siemens Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Ayşe Özkaya, su ve enerjinin Siemens’in sosyal
sorumluluk vizyonuna nasıl yansıdığını ve ekliyor:
“Su konusunda Eğirdir Gölü Alan Koruma projesi, enerji verimliliği konusunda ise Santral İstanbul
Enerji Eğitimleri projesiyle markamıza düşen sorumlulukları hayata geçiriyor ve bu alanlarda
dikkat çekiyoruz.
2008 yılında WWF-Türkiye işbirliği ile Eğirdir Gölü’nün geleceği için başlattığımız Yedi Renkli Göle
Yedi Renkli Hayat projesi 2012 yılında ikinci fazına girdi. Proje, Türkiye’nin en önemli su
kaynaklarından biri ve bölge halkının geçim kaynağı olan, binlerce canlıya ev sahipliği yapan gölün
korunmasını, gelecek nesillere en canlı haliyle bırakılmasını amaçlıyor. Projede iki yılı aşkın süre
içinde, Eğirdir Gölü havzasının karşı karşıya olduğu tehditler belirlendi, bunlarla mücadele edildi.
Çalışmalar tarım, balıkçılık ve turizm olmak üzere üç alana odaklandı. Sonuç olarak bölgede, yöre
halkı tarafından da desteklenen sürdürülebilir bir gelişim ivmesi yaratıldı.
Projenin bu ikinci aşamasında ise bölgedeki en önemli ekonomik faaliyet olan elma üretiminde
sürdürülebilir yöntemlerin kullanılması amaçlanıyor. Böylece, Eğirdir Gölü’ne ulaşan tarımsal
kirliliğin azaltılması hedefleniyor. Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat projesinin ikinci fazı için
çalışmalarımız 2013 yılında da devam edecek.”
Siemens’in dikey bahçesine iki ödül birden
Ayşe Özkaya, yeşil alanlara duyulan ihtiyaca dikkat çekmek, doğa ve çevre bilincinin
güçlenmesine destek olmak amacıyla, Türkiye’nin, canlı bitkilerden oluşan ilk ‘dikey bahçe’
uygulamasını İstanbul’da gerçekleştirdiklerini de ifade ederek şu bilgileri verdi:
“90 metrekarelik bir yüzeyde oluşturulan dikey bahçemiz, bu proje için özel olarak üretilen taşıyıcı
profiller ve su geçirmez PVC paneller üzerinde oluşturuldu. Keçelerin üzerine açılan mini ceplerin
içine, genel tasarıma uygun şekilde 4 bin adet bitki, topraklarından arındırılarak tek tek
yerleştirildi. Dikey bahçemizin üst bölümünde bulunan martı sembolleri ve alt bölümünde bulunan
Siemens logosu, özel bir dikim modeli ile şekillendirildi. Bu yenilikçi çalışma ile bu yıl 24’üncüsü
düzenlenen reklamcılık sektörünün en prestijli ödül organizasyonu olan Kristal Elma Ödüllerinde,
basında da çok geniş yer bulan dikey bahçe outdoor uygulaması ile açıkhava dalında kategori
ikinciliğine, bu yıl yedincisi düzenlenen MediaCat Felis Ödül Gecesi’nde de En İyi Açıkhava Medya
Kullanımı kategorisinde Başarı Ödülü’ne layık görüldü.”
BEYSAD
4
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/134 07 OCAK 2013
Siemens Ev Aletleri’nin sponsorluğunda Santral İstanbul Enerji Müzesi’nde düzenlenen Santral
İstanbul Enerji Eğitim Seminerleri’nde de çocuklar ve gençler, enerji tasarrufu hakkında birçok
kavramı interaktif bir şekilde öğrenme şansına sahip oluyorlar. 2010 Ekim’inden bu yana süren
Gelecek=Çocuk ve Enerji eğitimleri kapsamında 2010-2011 eğitim öğretim yılında toplam 3 bin
818 öğrenciye ulaşıldı. 2011-2012 eğitim öğretim yılında, şimdiye kadar eğitime katılan
öğrencilerin sayısı 3 bin 293’ü buldu.
ATEŞ BÖCEĞİ VANLI ÇOCUKLARA KONDU
Bosch Ev Aletleri’nin öncelik verdiği ve birbirinden ayırmadığı iki ana konu çevre ve eğitim.
“Sürdürülebilir bir gelecek için doğayı, dünyamızı korumalıyız ve bunu da ancak gelecek nesilleri
eğiterek gerçekleştirebiliriz” perspektifinden hareketle proje üreten Bosch Ev Aletleri, 2012 yılında
bu yana Türkiye Eğitim Gönülleri Vakfı (TEGV) ile Ateş Böceği Gezici Öğrenim Birimi eğitim
programını yürütüyor. Türkiye’nin çeşitli illerini gezerek çocukların özgüvenlerinin, ifade
güçlerinin, duygu, empati ve beceri gelişimlerinin artması için uygun ortam oluşturan Ateş Böceği
Gezici Öğrenim Birimi’nde, 12 bilgisayarlı bir bilgisayar odası ile bir serbest etkinlik odası
bulunuyor. 10 yıldır İstanbul, Adana, Gaziantep, İzmir, Aydın, Manisa, Kahramanmaraş derken,
Türkiye çapında 70 bini aşkın çocuğa ulaşan Türkiye Eğitim Gönülleri Vakfı (TEGV) Bosch
Ateşböceği Gezici Öğrenim Birimi, Ekim 2011’de meydana gelen Van depreminden etkilenen
çocukların eğitim teknolojisinin olanaklarından yararlanması için bir yıldır bölgede çalışmalarını
sürdürüyor. 2012 Kasım ayı sonu itibariyle Erciş’te toplam 3.787 çocuğa ulaşan Bosch Ateşböceği,
halen Umut Konteynır Kenti’nde, çocuklara moral ve eğitim desteği veriyor.
Bosch Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Neylan Süer, çevre ve eğitim odağında uzun soluklu
desteklenen bir diğer projenin de Yeşil Kutu Çevre Eğitimi Projesi olduğunu söyleyerek şu bilgiyi
verdi: “Bölgesel Çevre Merkezi (REC) tarafından geliştirilen Yeşil Kutu, Milli Eğitim, Bakanlığı ile
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın işbirliğinde ve 2008 yılından bu yana bizim desteğimizle
yürütülüyor. Yeşil Kutu, öğrencilerin çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma konularında
bilgilerini ve farkındalıklarını artırmalarına yardımcı olacak çok yönlü bir eğitim seti. Proje
kapsamında Yeşil Kutu’yu eğitim programlarında nasıl kullanacakları konusunda eğitilen
öğretmenler daha sonra 10-14 yaş grubundaki ilköğretim öğrencilerine ulaşarak eğitim veriyor.
2010 itibariyle eğitimleri, www.yesilkutu.net adresi üzerinden verilmeye başlanan Yeşil Kutu’nun
mobil eğitim üssü Yeşil Vagon ise, uluslararası bir projede Türkiye’ye özgü bir uygulama olarak,
tüm dünya ülkelerine ilham veriyor. Yeşil Vagon, BM Avrupa Ekonomik Konseyi (UNECE)
tarafından ‘eğitimde iyi örnekler ve özgün fikirler’ statüsünde değerlendiriliyor. Biz 2011 yılı sonu
itibariyle Türkiye çapında toplam 11 bin öğretmen ve 1 milyonu aşkın öğrenciye ulaştık.”
2008 yılında hayata geçirilen ve 40 binin üzerinde çocuğa ulaşmayı başaran Bosch Çevre Çocuk
Tiyatrosu ile 2011 yılında 5 Haziran Dünya Çevre Günü ile birlikte yayın hayatına başlayan yeni
web sitesi www.bosch-cevrekulubu.com Bosch Ev Aletleri’nin çevre konusunda bilinçli bireyler
yaratılmasına katkıda bulunmak hedefiyle yürüttüğü diğer çalışmalar arasında yer alıyor. Web
sitesi, Altın Örümcek Web Ödülleri’nde yapılan halk oylaması sonucunda eğitim kategorisinde
birinci seçildi.
Ateşböceği Gezici Öğrenim Birimi’nde bilgisayar odasında çevre dostu bir teknoloji olan
NComputing Erişim Cihazları’nı kullanarak TEGV ile birlikte Yeşil BT Hareketi’ne destek veren
Bosch Ev Aletleri’nin bu girişim de Amerika’da Ncomputing firması tarafından sürdürülebilirliği
destekleyen teknoloji kullanımında liderlik yapan kuruluşlara verilen Go Green Inovation Award
2011- Yeşile Doğru Yenilikçilik Ödülü’ne layık görüldü.
www.beysad.org.tr
BEYSAD
5
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/134 07 OCAK 2013
ASSAN İÇİN ALÜMİNYUMU GERİ KAZANMAK YETMİYOR “GENÇLERİ DE ÇEVREYİ DE
KAZANMALIYIZ” DİYOR
Assan Alüminyum bir BEYSAD üyesidir.
Assan Alüminyum’un 2012 yılında gerçekleştirdiği KSS projelerinde “sürdürülebilirlik” konusu ön
planda oldu. İyi bir kurumsal vatandaş olarak topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmeyi ilke
edinen Assan Alüminyum, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için dünyadaki en
önemli gündemin “sürdürülebilirlik” olduğu bir dönemde öncelikli iş maddesi olarak gördüğü bu
konu doğrultusunda sektöre yön veren uygulamalar gerçekleştiriyor.
Alüminyumun kendi özelliği olan yüzde yüz geri dönüşümü doğaya duyarlı üretim mantığıyla
birleştiren Assan Alüminyum, ekonomik sürdürülebilirliğe özel önem veriyor. Bu doğrultuda
alüminyum geri kazanılmasından elde edilen metali üretimde en yüksek miktarda kullanarak bir
yandan hammadde maliyetlerini düşürürken, bir yandan da global enerji tüketimini ve karbon
ayak izini azaltacak biçimde çalışmalarını yürütüyor. Uzun vadede sürdürülebilirlik konusunda
dünya standartlarının ötesine geçmeyi ve Türk sanayine örnek olmayı hedefliyor.
Assan Alüminyum, 2013’te dünyanın en büyük gönüllü kurumsal sorumluluk girişimi olan Birleşmiş
Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalamaya hazırlanıyor. Assan Alüminyum Kurumsal
İletişim Müdürü Alper Us, bu sözleşmeye imza atarak, insan hakları, çalışma, çevre ve yolsuzlukla
mücadele ana başlıkları altında toplanmış 10 evrensel ilkeyi uygulayan kuruluşlar arasına
katılacağını vurguluyor.
Assan Alüminyum’un son dönemde gerçekleştirdiği kurumsal sosyal sorumluluk projeleri, ağırlıklı
olarak eğitimin sürdürülebilirliğine odaklanmış durumda. Bu yüzden de başta ilköğretim okulları
olmak üzere eğitim kurumlarına destek veriyor. Tuzla Evliya Çelebi İlköğretim Okulu’na tam
teçhizatlı bir Fen Laboratuvarı, Tuzla Avni Yukarıuç İlköğretim Okulu’na bir kütüphane, Sultanbeyli
Kurtdoğmuş İlköğretim Okulu’nun tuvalet, izolasyon ve bina sorunlarının giderilmesi ve mobilya
desteğinin sağlanması, Tuzla Tezer Taşkıran İlköğretim Okulu’nun 1.500 öğrencisi için 150
metrekarelik tam donanımlı bir oyun parkı, Mimar Sinan Özel Okulları’nın öğrencilerin görerek
öğrenmesini sağlamak ve hayal güçlerini beslemek amacıyla tasarladığı Planetaryum’un
alüminyum kubbesinin hazırlanması Assan’ın eğitim alanındaki çalışmalarından sadece bir kaçı.
Çocuk Esirgeme Kurumu ve Darüşşafaka ile yürüttüğü proje ile toplam 35 bin çocuğun eğitim ve
barınma sorunlarını çözüme kavuşturan Assan Alüminyum, 2011 yılında bu projeye 575 bin TL.
bütçe ayırdı.
Assan Alüminyum’un sürdürülebilirlik anlayışında bir diğer önemli alan da çevre Tema Vakfı ile
ortaklaşa yürütülen organizasyonda, Ege ve Akdeniz Bölgeleri’nde toplam 145.600 hektarlık alan
kayık ağaçlarıyla yeşillendirilirken Bodrum’da 1996 yılında 47.500 hektarlık yanan alan, yeşil alan
olarak bölgeye kazandırıldı. Öte yandan, Assan Alüminyum’un Tuzla ve Dilovası Tesisleri, Çevre ve
Orman Bakanlığı’nın normlarına uygun bir şekilde faaliyet göstererek Yeşil Bayrak unvanına sahip
oldu. Bakanlığa ücretsiz hava filtresi temininde bulunan Assan Alüminyum, hava kirliliğiyle
mücadeleye destek olmayı sürdürüyor.
DÜNYADA EN BAŞARILI 100 FİRMANIN ORTAK ÖZELLİĞİ: ŞİRKET ANAYASASI
Salih Keskin www.inovasyonuzmani.com
Ülkemizde faaliyet gösteren firmaların büyük kısmının aile firması olması bu firmaların modern
yönetim anlayışlarına uyumu zorlaştırmaktadır.
Özellikle Türkiye gibi aile bağlarına önem veren, aile ilişkileri ile iş ilişkilerinin birbirine çok yakın
olduğu ve hatta çoğu zaman iç içe geçmiş ülkelerde bu durum daha da önemli hale gelmektedir.
Ülkemizde yapılan bir araştırmada firmaların ortalama 25 yıl yaşadığı, 10 işletmeden ancak
üçünün ikinci kuşağa, birinin üçüncü kuşağa geçtiği ortaya konulmuştur. Araştırmada yine
BEYSAD
6
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/134 07 OCAK 2013
firmaların sadece yüzde 5’i üçüncü kuşakta devam edebilmektedir. Araştırmada ikinci kuşağa
geçişin başarılması ile sonraki kuşaklara devrinin de daha kolay olduğu ortaya konulmuştur.
Birinci kuşaktan ikinci kuşağa aile firmasının devrinin, aileye önemli tecrübeler kazandırdığı
anlaşılmaktadır.
Dünyanın birçok ülkesinde yapılan başka bir araştırmada ise en başarılı 100 firmanın hemen
hemen tek benzer özelliğinin bir şirket anayasaları olduğu tespit edilmiştir. Şirket anayasası,
aileye ve ailenin işletmeyle ilişkisine ait yazılı ve yazısız temel kurallardır. Diğer bir ifadeyle de, bir
aileye çeşitli vesilelerle sonradan katılarak ortak olmaya hak kazanan kişilerin firma ilişkilerinde ve
iç ilişkilerde kılavuz görevi gören, aile üyeleri tarafından da benimsenen, tüm taraflara aynı
şekilde uygulanan, uyulmaması durumunda daha önceden belirlenmiş yaptırımları bulunan
kurallar ve değerlerdir.
6 yılda firmaların yüzde 63’ü kapanıyor
Başka bir açıdan şirket anayasası, ailenin devamı açısından da oldukça önemlidir. Keza ülkemizde
kurulan firmaların ilk 6 yılda yüzde 63’ünün kapandığı gerçeği ortadadır ve istatistiki olarak bu
kapanan firmaların büyük çoğunluğu da aile firması olmaktadır. İyi hazırlanmış bir şirket
anayasası sonradan ortaya çıkması muhtemel aile içi çatışmaları ve anlaşmazlıkları da
engelleyebilecek etkili bir araç olacaktır. Şirket anayasaları, aile fertleri arasındaki ilişkilerin ticari
çıkarlar yüzünden yıpranmasını ve bu yolla ailenin parçalanmasını önleme adına önemli bir
fonksiyon görmektedir. Şirket anayasasının en önemli parçası firmanın misyonudur. Misyon bir
firmanın var olma sebebidir. Hangi zorluk derecesinde olursa olsun yaptığı işten ve ilkelerinden
vazgeçememe sebebi bir firmanın misyonunun özünü oluşturmaktadır. İşletmenin misyonu, aile
üyelerinin rol veya pozisyonlarının işletmenin amaçlarına ne ölçüde yardımcı olacağını da
anlamalarını sağlayan önemli bir kavramdır. Misyon, ailenin özünü koruyarak geleceğe uzanmasını
açıklar ve bir sonraki nesile devretme planının da özünü oluşturur. Misyon aynı zamanda ailenin
kültürel özelliklerinin bir parçası olup aile kültürünün çeşitli yansımalarını da içerir.
Anayasanın misyonu
Misyonun başlıca iki ana bölümü vardır.



Firmanın varlık nedenini ifade eden temel var olma amacı.
Her ne koşulda olursa olsun bir sonraki neslin uyması gereken ve/veya uyması istenen
temel değerler.
Varlık sebebini tam bulamayan veya güçsüz varlık sebepleri olan firmalar krizlerde kendi
ilgi alanlarının dışına yatırım yapmakta ve çoğu da başarısız olmaktadır. Şirketlerimizin
büyük çoğunluğunu oluşturan aile şirketlerinin kurumsallaşması açısından ve şirket
anayasası yönünden henüz yolun başında olduğumuz söylenebilir. Firmalar öncelikle bir
sonraki nesile aktaracakları misyonlarını oluşturmalı ve firmanın her türlü aktivitesi
misyona bağlılığı ortaya koymalıdır. Şirket anayasası şirketin uzun yıllar yaşaması amacıyla
yazılmalı ve yeni kuşaklara devrin belirli bir sistematik dahilinde yapılacağı metotları
ortaya koymalıdır. Şirket anayasası önceliğin aileler değil kurum olduğu gerçeğini
öncelemektedir. Şirketler kişilerin kafasına göre kurup kafasına göre kararlar alıp
yürüteceği müesseseler değildir. Şirket anayasası bu gerçeğin sonraki nesillere de
aktarımını sağlayan kuralları ortaya koymaktadır.
İTO yayınlarından çıktı
Şirket anayasası konusunda İTO yayınlarından çıkarttığımız “KOBİ’ler için şirket anayasasının
önemi ve oluşturulması” kitabımız bu anlamda ülkemizde bir boşluğu doldurmuştur.
www.beysad.org.tr
BEYSAD
7
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/134 07 OCAK 2013
HATİPOĞLU CAMCILIKLA BAŞLADI, ŞİMDİ AVRUPA'DA ŞİRKET BAKIYOR
Hatipoğlu Cam bir BEYSAD üyesidir.
Hatipoğlu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Nebi Hatipoğlu, “Beyaz eşya sektörü hızla Türkiye’ye
kayıyor, sektörde Avrupa’nın merkezi Türkiye oluyor. Fırsat olursa Avrupalı bir şirketi satın
alabiliriz” dedi.
Dedesi 1950'lerde Eskişehir'de cam toptancılığı yapan Nebi Hatipoğlu, Avrupa'da kriz nedeniyle
iflas noktasına gelen şirketleri almak için araştırma yapıyor. Hatipoğlu Grubu Yönetim Kurulu
Başkanı Nebi Hatipoğlu, babasının 1984 yılında fabrika kurarak sanayiciliğe başladığını, ana işleri
olan beyaz eşya camında en büyük üreticilerden biri haline geldiklerini anlattı. Avrupa'nın en eski
kapı pencere üreticisini almak için girişimde bulunduklarını, 'eleman çıkarmama' şartı nedeniyle
anlaşma sağlanamadığını söyleyen Hatipoğlu, yeni fırsatlara baktıklarını söyledi.
Yerli-yabancı pek çok beyaz eşya üreticisine üretim yaptıklarını, pazar paylarının yüzde 55
olduğunu belirten Hatipoğlu, beyaz eşya sektöründeki trendi şöyle anlattı: "Avrupa'da pek çok
şirkette sorun var. Sektör Türkiye'ye kayıyor. Bu nedenle biz de Türkiye ağırlıklı çalışıyoruz.
İhracat yapacak çok üretici kalmadı. Beyaz eşyada Avrupa'nın merkezi Türkiye oluyor. Doğu
Avrupa'ya giden üreticilerin hiçbiri mutlu değil. O ülkelerdeki teşviklerin bitmesi ile oradaki üretim
de Türkiye'ye kayacak."
'Trende uyduk'
Türkiye'nin beyaz eşyada gücünü artırmasında, yan sanayiinin gelişmiş olmasının çok önemli bir
faktör olduğunu anlatan Hatipoğlu, tekstil sektörü ile paralel bir başka olumlu trendi ise şöyle
anlattı: "Kriz nedeni ile sipariş adetleri çok düştü. Kimse fazla stok tutmak istemiyor. Just in time
felsefesi ile üretmek önem kazandı. Ürün çok çeşitlendi, renklendi. Böyle çeşitli ve az sayıda
üretimi Çin'den almanız zor. Türkiye'deki yan sanayi esnek olduğu için bu sisteme ayak
uydurabiliyor."
Avrupa'da beyaz eşya camı üretiminde tek bir rakipleri olduğunu belirten Nebi Hatipoğlu, grup
bünyesinde plastik profil üretimi yapan Europen markasının Türkiye'de ilk 5 arasında yer aldığını
belirtti. Hazır kapı ve pencere de üreten şirket, Fransa ve Almanya'daki depoları üzerinden
ürünlerini tüm Avrupa'daki yapı marketlere dağıtıyor. Hatipoğlu, 2014'e kadar hazır kapı ve
pencere ile 50 milyon dolarlık ihracat hedeflediklerini söyledi.
Hatipoğlu bünyesinde bir de enerji şirketi bulunuyor. Hatipoğlu Enerji ile Eskişehir'de 100
megawat, Kütahya Enerji ile de Kütahya'da 200 megawat'lık iki santral yapılması planlanıyor.
Hatipoğlu, Türkiye'de sanayicilerin işlerini bırakıp gayrimenkul sektörüne kaymasının endişe verici
olduğunu belirterek, "Sanayicinin parasının yine sanayiye akması lazım. Bunun yolu devletin 'Sen
sanayiye 1 milyon yatırıyorsan ben de 250 bin koyuyorum' demesidir. Kendi işimizi yaparken
gayrimenkulden daha fazla para kazanır hale geldik" şeklinde konuştu.
Eskişehir Sanayi Odası Başkanlığı'na aday
Nebi Hatipoğlu, Eskişehir Sanayi Odası Başkanlığı'na aday. 2013 yılı başında yapılması beklenen
seçime KOBİ'lere yönelik projelerle girmeye hazırlanan Hatipoğlu, "Eskişehir sanayiinin yüzde 94'ü
KOBİ. Bu KOBİ'lere yönelik dış ticaret şirketi kuracağım. Hedef 10 yılda 500 milyon dolarlık
ihracat. Bu şirketlerin küçük olmaktan kaynaklanan sıkıntılarını aşmak için onlara hizmet verecek
bir pazarlama şirketi kuracağız. Araba kiralamada, sigortada toplu alım pazarlığı ile üyelerimizin
cebine hitap edeceğiz. Sanayi envanteri çıkarıp büyük sanayii buraya çekeceğiz" dedi.
www.beysad.org.tr
BEYSAD
8
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/134 07 OCAK 2013
INDESIT TÜRKİYE ÜLKE MÜDÜRÜ: TURGAY DAĞ: “HOTPOINT İÇ PAZARDA DAHA
ETKİN OLACAK” Whiteline Kasım 2012 Sayısı’ndan alınmıştır.
Yeni dönemde satış organizasyonunu ve bayi kanallarını tamamen revize eden Indesit Company,
Hotpoint tabelalı bayi sayısını artıyor. Indesit Company, sektördeki üretici firmaların geleneksel
bayiye mal satma anlayışını kökten değiştirecek uygulamalar başlattı.
Turgay Bey öncelikle hayırlı olsun. İsterseniz bu markadaki sizin öykünüzden
başlayalım…
Teşekkür ederim. Ben Indesit Company’ye 1999 yılında imalat şefi olarak başladım. 2003’te kalite
müdürü oldum. Bir yıl sonra 2004 yılında hem üretimden, hem de teknik kısımdan sorumlu
operasyon müdürü oldum, 2005 yılında ise fabrika müdürü oldum. O zamana kadar fabrika
müdürü olan ilk Türk ben oldum ve bu görevde de en uzun kalan benim. Ben göreve geldiğimde
fabrikanın buzdolabı üretim adedi 440 bin civarındaydı. Neredeyse aynı zamanda işe başlamış çok
iyi bir ekibe sahiptik ve gerçekten sıra dışı işler yaptık. Rekor sayılabilecek sürelerde inanılmaz
büyük projeleri gerçekleştirdik. Ben işe başladığımda fabrikada 400 kişi çalışırken, bugün 1.400
kişi çalışıyor.
Peki son 5 yılda Indesit Türkiye’ye ne kadar yatırım yaptı?
Şöyle kaba bir hesapla son 100 milyon Avro civarında bir yatırım yapıldı diyebilirim. 5 yıl öncesinin
fabrikasıyla bugünkü kıyas bile edilemeyecek kadar farklı. Yukarıda da bahsettiğim gibi 1999’da
440 bin olan üretim adeti bu yıl 1 milyon 335 bin adet olarak gerçekleşecek. Sadece üretim
rakamları bile yapılan yatırımların bir göstergesi.
2012 genelde sıkıntılı bir yıl oldu. Siz de önemli bir ihracatçısınız? Sorun yaşadınız
mı? Nerelere ihracat yapıyorsunuz?
Bizim birincil pazarımız İngiltere, onu sırasıyla Fransa ve İtalya izliyor. Ancak bizim ürettiğimiz
ürünler neredeyse Indesit Company’nin olduğu her yere gidiyor. Çünkü biz fabrikamızda 55-70 cm
ebat aralığında dolap üretebiliyoruz. Ve bu kadar farklı ebatlarda üretim yapabilen grup
içerisindeki tek fabrikayız. Dolayısı ile çok sıkıntı yaşandığını söyleyemem.
Şimdi aslında işin çok başka bir tarafındasınız? Projeleriniz neler?
Aslında doğru söylüyorsunuz. Üretimden satışa oradan da ülke müdürlüğüne giden bir kariyer
geçmişi oldu ve bu grupta da aslında bir ilk. Ülkemizde ilk defa bir Türk ülke müdürü oluyor.
Sorunuza dönecek olursam; Öncelikli hedefimiz iç pazardaki büyüklüğümüzü iki katına çıkarmak.
Şu anki pazar payımız %9 civarında. Bahsettiğim iki katına çıkma %18’e gelmek değil elbette.
Bahsettiğim adet ve cirosal olarak kendi operasyonumuzu iki katına çıkarmak ki, bu da %15’ler
civarına gelmek demek. Yani Türkiye operasyonunu da Avrupa’daki ortalamalara ulaştırmak
istiyorum. Bunun için çok sıkı çalışıyoruz. Çok iyi bir ekip oluşturduk.
Bunun için sahada neler yapıyorsunuz?
Öncelikle işe ekibi güçlendirmek ve kanal yapısına göre şekillendirmekle işe başladık. Süreç
içerisinde iş yapma tarzımızı değiştirdik ve şekillendirdik. Örneğin bütün satış ekibine ipad verdik
ve özel yazılımlarımızı yaptık. Ben merkezden kimin hangi mağazaya gideceğini ve o mağazanın
hedeflerinin ne olduğunu, ziyaretin gerçekleşmesi ve sonuçlarını görebiliyorum. Aynı zamanda
tüm satış adetlerimizi artık bayi bazında kurulumlardan takip edebiliyoruz. Bu anlamda gerçekten
çok hızlandık ve çok hızlı aksiyon alabiliyoruz. Bu sistemin en önemli avantajı ise direkt tüketiciye
satışı görebiliyor olmamız. Yaptığımız tüm bu çalışmalar sonucunda geçen yıla göre satış adetimiz
ortalama %40’lar seviyesinde artış gösterdi. Kanal yapımızı yeniden düzenledik. Ara toptancılar
yerine distribütör yapısına geçtik ve şu anda 5 adet distribütör ile çalışıyoruz. Bayilerimize marka
anlamında yatırım yapmaya başladık. Hotpoint tabelalı bayiler açıyoruz. Diğer bir yenilik ise eticareti canlandırdık. Eskiden 50 adet satılırken bu sistemde şu an ayda 2 bin adetlere çıktık. En
önemli noktalardan biri de kanal ve marka yapımızı ayrıştırdık.
BEYSAD
9
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/134 07 OCAK 2013
Sizce de yıllardır bir marka karmaşası yaşanmıyor mu?
Bu söylediğinizde elbette bir haklılık payı var. Ancak bunun esas nedenlerinden biri Indesit her
gittiği ülkede bir marka ve onun yapısını satın alıyor. Lokal pazarlarda satın alınan güçlü
markalardan kendi markanıza dönüş süreci maalesef kolay olmuyor. Hangi markayla hangi ülkede
olacağımıza biraz o ülkedeki marka algısıyla ilgili olarak karar veriyoruz. Türkiye’de Hotponit ve
Indesit markalarıyla olmaya devam edeceğiz. Bu iki marka arasında da çok net çizgiler çizdik. Yani
hangi marka kanalla girecek, nasıl konumlandırılacak çok net bir şekilde belirledik. Örneğin
Hotpoint ağırlıklı olarak geleneksel kanal ile çalışıyor. Elbette bu ayrımları oturtmak bile zaman
istiyor. Ben göreve başlayalı zaten henüz 8-9 ay oldu. Ondan önce bir yıl satış direktörlüğü
pozisyonu aslında bu göreve hazırlık gibi oldu. Buradan da Andrei Ojetti’ye teşekkür etmek isterim
çünkü satış anlamında bana gerçek bir öğretmenlik yaptı. Esas olarak şirketin üretim ve satış ekibi
birbirinden çok farklıdır. Üretimde tüm maliyetleri sürekli kontrol altında tutar ve planlarsınız ve o
şekilde yürür. Oysa satış ve pazarlamada işler öyle yürümüyor. Çünkü sonuçta kurallarını sizin
koyamadığınız serbest piyasada işler yürüyor.
Türkiye’deki üretimin ihracat iç pazar oranı nedir?
Bu yıl ihracat oranı %75’lere düştü. Geçen yıllarda ihracat oranı daha yüksekti.
Bayilerle ilgili çalışmaları biraz daha açabilir miyiz?
Öncelikle yukarıda bahsettiğim gibi Hotpoint tabelalı bayiler oluşturmaya başladık. Bu bayileri
seçerken elbette önce kendi çalıştığımız bayilere gidiyoruz, hedeflerimizi anlatıyoruz. Bayiden
beklentilerimizi anlatıyoruz eğer hayır derse başka bayilere teklif götürüyoruz. Yeni bayi
konseptimizi oluşturana kadar çok detaylı ve bilimsel çalışmalar yaptık. Bu yıl sonuna kadar başka
markaların yer almasına izin veriyoruz. Ancak daha sonra sadece bizim ürünlerimiz yer alacak. Yıl
sonu dememdeki sebep ise 2012 sonu itibariyle Hotpoint markalı küçük ev aletleri ürünlerimiz
geliyor. Elbette bizim merkezden anlaşma yapacağımız markalar da yer alacak. Şu anda bu
konsept mağaza sayımız 60-70 civarında.
Peki bu yatırımı bayi mi yoksa siz mi yapıyorsunuz?
Mağazaları giydirmesi ve konseptin kurulması bize ait. Bayiden istediğimiz bizim belirlediğimiz
standartlarda taban ve tavanı yaptırması. Bu bayileri belirlemek için 175 tane kriterimiz var. Bu
kriterlerin içerisinde elbette en önemlilerinden birisi lokasyon. Bayinin mağazasını yaptırıp
bırakmıyoruz. O bölgede kesinlikle bir trafik oluşması için çalışmalar da yapıyoruz. Yani insert
çalışmaları, lokal reklam çalışmaları gibi aktivitelerle de destekliyoruz. Aynı zamanda yeni
kurduğumuz bir ekiple bu tarz çalışmaların geri dönüşlerini ölçüyoruz ve sonuçlara göre doğru
mecra, doğru zaman vb kriterle en doğru yöntemi belirlemeye çalışıyoruz.
Peki bayiden ne istiyorsunuz?
Elbette bizim de istihbarat kriterlerimiz var. Belirli bir teminat mektubu talebimiz yok çünkü
bayiden banka sistemine geçmesini istiyoruz ve bu sistemle açılan kredi miktarlarıyla çalışmasını
talep ediyoruz. Ayrıca şu anki bayilerimizden bu sisteme geçenlere de extra primler oluşturuyoruz.
Bu sisteme girmek istemeyen bayilerden ise elbette teminat mektubu talep diyoruz.
Satışlarınızda kanal dağılımı nasıl?
Yaklaşık %10-12 modern kanalda, geri kalan ise geleneksel kanalda. Açıkçası geçen yıla göre
geleneksel kanalda bir artış söz konusu. Zaten konuşmamızda da bahsettim. Biz büyük beyaz
eşya sattığımız için zaten bu sektörde geleneksel kanalın tartışılmaz bir üstünlüğü var. Bir de
bizim kanal rehabilite çalışmalarımızın sonucunda bu anlamda ciddi yol aldık. Ayda 8-9 olan bayi
satış ortalamasını 30’lara çektik. Burada asıl vurgulanması gereken nokta şu; daha önce biz de
tüm üretici firmalar gibi bayiye satışa odaklanıyorduk. Bu da her zaman bayinin üzerine baskı
yapılması anlamına geliyordu. Biz bu geleneksel satış anlayışını değiştirerek, hem bayiye hem de
tüketiciye satış üzerine odaklandık. Yani bayiye mal satıyoruz ama bayinin o malı nasıl sattığıyla
ya da satabileceği ile de ilgileniyoruz ve bayinin malı satması için çaba harcıyoruz. Burada
BEYSAD
10
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/134 07 OCAK 2013
anlaşılması gereken sadece ulusal kanallara reklam çıkmak ya da kampanya yapmak değil. Biz
bayilerimizin satış elemanları gibi çalışan, elemanlardan oluşan ekipler kurduk. Bunun yanı sıra
bölge bölge çalıştık. Hangi bölgede tüketici hangi dönemlerde alışveriş yapıyor, hangi bölgede
hasat ne zaman yapılıyor vb. Ve bu dönemlerde o bölgeye özel kampanyalar ya da reklam
çalışmaları yapıyoruz. Bu gerçekten çok etkili oldu ve sonuçları çok hızlı görmeye başladık. Sahada
sadece bu çalışmalar için 110 kişi olacak.
Son bayi anketimizde satış sonrası hizmetlerden bayiler çok şikayet ettiler. Sizde
durum nasıl?
Temmuz ayından itibaren tamamen kurulumu servisler aracığı ile yapmaya başladık. Lojistik ile
ilgili çok detaylı ve hem süreci hızlandıracak hem de maliyetleri kontrol altına alacak çalışmalar
yaptık. Önümüzdeki yıl 65 kişiden oluşan bir çağrı merkezi oluşturuyoruz. Zaten daha önceki
sohbetlerimizde satış sonrası hizmetlerdeki yatırımlarımızdan bahsetmiştik. Bu alandan daha iyi
hizmet alabilmek için servislere de kazandırıyor olmanız gerekli. Bu anlamda kimi yerlerde
servisleri birleştirerek büyüttük, bazılarında ise daha iyi hizmet alabilmek için çalışmalar yaptık.
Ama sürekli yatırım yaptığımız alanlardan biri de kesinlikle satış sonrası hizmetler.
Tüm bu sohbetten sonra bana sanki iç pazara daha fazla odaklanmışsınız gibi geldi?
Haklısınız aslında tüm Avrupalı şirketler için bu doğru. Sonuçta Avrupa’da küçülen bir pazar var ve
bizim ülkemiz çok dinamik bir yapıya sahip ve sürekli büyüyen bir ekonomiye sahibiz. Biz de grup
olarak 1994 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteriyoruz ve artık üst yönetim neredeyse tamamı
Türklerden oluşuyor. Tespitinize katılmamak mümkün değil. Ancak şöyle düşünün burada
yatırımınız var ve sürekli büyüyen bir pazara fokus olmamak imkansız.
www.beysad.org.tr
BEYSAD
11

Benzer belgeler

BEYSAD 1 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ

BEYSAD 1 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ ikinciliğine, bu yıl yedincisi düzenlenen MediaCat Felis Ödül Gecesi’nde de En İyi Açıkhava Medya Kullanımı kategorisinde Başarı Ödülü’ne layık görüldü.”

Detaylı

BEYSAD 1 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ İç Anadolu

BEYSAD 1 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ İç Anadolu pazarlama organizasyonlarını kendi bünyelerindeki, biri Almanya’da faaliyet gösteren farklı firmalarıyla gerçekleştirdiklerini vurguladı. Termikel tesislerinde Avustralya’dan Şili’ye, İngiltere’den...

Detaylı

İtalya`nın önde gelen gazetelerinden La Repubblica`nın

İtalya`nın önde gelen gazetelerinden La Repubblica`nın fakültelerinin lisans ve tüm yüksek lisans öğrencilerine yönelik düzenlenen bu yarışmaya başvurular www.bosch.com.tr adresinden 31 Mayıs 2011 tarihine kadar kabul edilecek. Başvurusu kabul edilen ö...

Detaylı

BEYSAD 1 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ

BEYSAD 1 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ Proje 350 gönüllü ile 8 bin öğrenciye ulaştı Milli Eğitim Bakanlığı ile Koç Holding arasında ‘Mesleki Eğitimin Geliştirilmesi İşbirliği Protokolü’ 2006 yılında imzalandı. Projeye zaman içerisinde 2...

Detaylı