kpds`de çıkmış çeviri soruları

Transkript

kpds`de çıkmış çeviri soruları
WWW.KPDS.ORG
KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ
ÇEVİRİ SORULARI
1997 - 2007
EĞİTİM VE YAYINCILIK HİZMETLERİ
AKIN YAYINCILIK VE İNTERNET HİZMETLERİ
Selanik 1. Caddesi 3/ 9 KIZILAY ANKARA
(312) 435 64 60 - (312) 435 64 61
WWW.KPDS.ORG
WWW.KPDS.ORG
KPDS 1997 MAYIS DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
33. To protect its own fisheries, Canada has
taken a tougher line with foreign vessels
fishing its coasts.
A) Kanada, kendi balıkçılığını geliştirebilmek
için, kıyılarında avlanan yabancı teknelere
karşı önlemlerini arttırmıştır.
B) Kanada,
kendi
balıkçılık
bölgelerini
kurtarmak amacıyla, kıyılarında avlanan
yabancı teknelere karşı sert önlemler
almıştır.
C) Kanada, kendi balıkçılığını güçlendirmek
için, kıyılarında balık avlayan yabancı
teknelere karşı daha sert bir tavır almıştır.
D) Kanada, kendi balık alanlarını korumak
için, kıyılarında balık avlayan yabancı
teknelere karşı daha sert bir tavır almıştır.
E) Kanada, kendi balık alanlarını iyileştirme
amacıyla, sert önlemler alarak kıyılarında
yabancı
teknelerin
avlanmasını
engellemiştir.
34. In his statement he did not conceal the fact
that Serbia’s hard-line attitude had led to
the breakdown of the talks.
A) Demecinde, Sırbistan’n katı tutumunun
görüşmelerin
kesilmesine
yol
açtığı
gerçeğini saklamadı.
B) Yaptığı
açıklamada,
görüşmelerin
kesilmesinde
Sırbistan’ın
uzlaşmaz
tutumunun
etkili
olduğu
gerçeğini
saklamadı.
C) Konuşmasında Sırbistan’ın olumsuz tavrı
sonucu görüşmelerin kesildiği gerçeğini
belirtmekten kaçınmaktı.
D) Görüşmelerin kesilmesinde, Sırbistan’ın
uzlaşmaz tavrının neden olduğu gerçeğini
belirtmekten çekinmedi.
E) Sırbistan’ın
katı
tutumu
nedeniyle
görüşmelerin kesildiğini açıkça belirtmekten
çekinmedi.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
35. It seems likely that the recession in the wooltextile industry will continue throughout the
year and that many mills may be permanently
closed.
A) Görünüşe bakılırsa, yünlü dokuma sanayiindeki
gerileme yıl içinde de sürecek ve bazı
fabrikalar kapanacaktır.
B) Yünlü dokuma sanayiince bütün yıl boyunca
devam eden bunalım sonucu fabrikanın süresiz
olarak kapanması kaçınılmaz görünüyor.
C) Yünlü dokuma sanayiinde yıl içinde bir
durgunluk görüleceği ve pek çok fabrikanın
tamamen kapanacağı kesindir.
D) Yünlü dokuma sanayiindeki durgunluğun yıl
boyunca süreceği pek çok fabrikanın
süresiz kapanabileceği muhtemel görünüyor.
E) Çoğu fabrikanın süresiz kapanmasına neden
olabilecek durgunluk, yünlü dokuma sanayiinde
yıl boyunca devam edecek gibi görünüyor.
36. What we really expect to find in a work of art is
a certain personal element and a distinctive
sensibility.
A) Bir sanat eserinde bulunmasını istediğimiz
şeyler aslında belirli bir kişisel nitelik ile
kendine özgü duyarlılıktır.
B) Belirli bir kişisel anlatım ve farklı bir duyarlılık,
bir sanat eserinde gerçekten bulunması istenen
niteliklerdir.
C) Gerçekten bir sanat eserinde bulmayı
umduğumuz şey, belirli bir kişisel öğe ve
belirgin bir duyarlılıktır.
D) Çarpıcı bir duyarlılık ve belirli bir kişisel boyut
bir sanat eserinde esas olarak bulunmasını
istediğimiz öğelerdir.
E) Belirli bir kişisel özelliğin ve etkileyici bir
duyarlılığın, bir sanat eserinde bulunmasını
gerçekten arzuluyoruz.
WWW.KPDS.ORG
37. It was pointed out the company, which had
been on the verge of bankruptcy, got over
the crises through substantial borrowing
from various banks.
A) İflasın eşiğine gelmiş olan şirketin çeşitli
bankalardan yüklü krediler alarak bunalımı
aştığı belirtildi.
B) Bazı bankalardan bol kredi alarak bunalımı
azaltmaya çalışan şirketin, iflasa doğru
sürüklendiği bildirildi.
C) İflasla karşı karşıya gelmiş olan şirketin,
bunalımı aşmak için, pek çok bankadan
krediler aldığı ifade edildi.
D) Çeşitli bankalardan yüklü krediler alarak
bunalımı atlatmaya çalışan şirketin iflastan
kurtulmadığı açıklandı.
E) İflas tehlikesini atlaşmış olan şirketin bazı
bankalardan bol kredi alarak bunalımdan
çıktığı bildirildi.
38. Since the signing of the Maastrich Treaty,
Britain has constantly been in conflict with
herpartners in theEuropean Union over the
question of monetary union.
A) Maasrict Anlaşması imzalandıktan sonra,
İngiltere para birliği konusunu ileri sürerek,
AvrupaBirliğindeki ortaklarıyla sert bir
çatışma içine girmiştir.
B) Maasrict Anlaşmasının imzalanmasından
beri, İngiltere, Avrupa Birliğindeki
ortaklarıyla para birliği konusunda sürekli
bir çatışma içinde olmuştur.
C) Maasrict Anlaşmasının imzalanmasından
bu yana, İngiltere para birliği üzerinde
durmuş ve Avrupa Birliğindeki ortaklarları
ile zaman zaman tartışmıştır.
D) Maasrict Anlaşmasının imzalanması
üzerine, İngiltere para birliği konusunda
Avrupa Birliğindeki ortaklarından farklı bir
tavır içine girmiştir.
E) Maasrict Anlaşmasının imzalanmasıyla
İngiltere, para birliği konusunda Avrupa
Birliğindeki ortaklarıyla tam bir uyum içine
girmiştir.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
39. The committee unanimously rejected a
proposal to divide the city into two zones and
stressed the need to consider the whole city as
a unit.
A) Kurul, kenti iki bölgeye ayırmayı amaçlayan
öneriyi tümüyle reddetti ve kentin bir bütün
olarak ele alınması gerektiği görüşüne vardı.
B) Kentin iki bölgeye ayrılmasına ilişkin öneriyi
derhal reddeden kurul, tüm kentin bir bütün
olarak ele alınması gerektiği görüşüne vardı.
C) Kurul, kenti iki bölgeye ayırma önerisini
oybirliğiyle reddetti ve tüm kentin bir bütün
olarak düşünülmesi gerektiğini vurguladı.
D) Tüm kentin bir bütün olarak değerlendirilmesi
gereği üzerine duran kurul, kenti iki bölgeye
ayırmaya yönelik öneriyi tereddütsüz reddetti.
E) Kentin iki bölgeye ayrılmasını öngören öneriyi
oy çokluğu ile reddeden kurul, tüm kentin bir
bütün olarak görülmesi gereği üzerine ısrarla
durdu.
40. The report makes it clear that in 1996 most
European countries met almost half of their
energy needs by means of natural gas.
A) Raporda doğalgazın 1996’da Avrupa
ülkelerinin çoğunda enerji ihtiyacının yaklaşık
yarısını karşıladığı belirtilmektedir.
B) Avrupa ülkelerinin çoğunun, enerji ihtiyaçlarının
yarısını doğalgaz kullanarak karşıladığı
1996’da hazırlanan raporda da açıklamıştır.
C) Raporda, 1996’da Avrupa’da, enerji ihtiyacının
yarısından çoğunu doğalgaz yoluyla karşılayan
pek çok ülke olduğu açıkça ifade edilmektedir.
D) Raporda açıkça ifade edildiğine göre 1996’da
çoğu Avrupa ülkesi, enerji ihtiyacının yarısını
doğalgazla karşılamak zorunda kalmıştır.
E) Rapor, 1996’da çoğu Avrupa ülkesinin, enerji
ihtiyaçlarının yaklaşık yarısını doğalgaz
vasıtasıyla karşıladığını açıkça ortaya
koymaktadır.
WWW.KPDS.ORG
41. Most speakers at the meeting pointed out
that, in recent years, some of the research
projects undertaken by universities had
been concerned more with current
problems than with purely scientific
matters.
A) Toplantıya katılan çoğu konuşmacı, son
yıllarda üniversiteler tarafından uygulanan
araştırma projelerinin sadece bilimsel
konularda değil, aynı zamanda güncel
sorunlarda da ilgili olması gerektiğini
vurguladı.
B) Konuşmacıların toplantıda görüş birliğine
vardığı gibi, son yıllarda üniversiteler
tarafından yürütülen araştırma projeleri salt
bilimsel konulardan çok, güncel sorunlarla
ilgilidir.
C) Toplantıdaki
pek
çok
konuşmacı,
üniversitelerde
sürdürülen
araştırma
projelerinden bazılarının salt bilimsel
konular yerine, güncel sorunlarla ilgili
olması gerektiğini belirtti.
D) Toplantıdaki konuşmacıların çoğu, son
yıllarda üniversitelerce üstlenilen bazı
araştırma
projelerinin
salt
bilimsel
konulardan çok, güncel sorunlarla ilgili
olduğunu belirtti.
E) Toplantıda söz alan pek çok konuşmacı,
son yıllarda üniversitelerin yürüttüğü
araştırma projelerinin bilimsel konularla
olduğu kadar güncel sorunlarla da ilgili
olduğunu belirtti.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
42. Some years ago The German Constitutuonal
Court decided by a 6 to 2 vote that no law
could allow abortion in violation of the unborn.
A) Yıllar önce Alman Anayasa Mahkemesinin 2’ye
karşı 6 oyla aldığı karara göre, hiçbir yasa
doğramamış çocuğun haklarını hiçe sayarak
kürtaja izin vermez.
B) Alman Anayasa Mahkemesinin birkaç yıl önce
2’ye karşı 6 oyla aldığı karara göre,
doğramamış çocuğun haklarını ihlal etmek olan
kürtaja hiçbir yasa izin vermez.
C) Birkaç yıl önce, Alman Anayasa Mahkemesi,
hiçbir yasanın doğmamış çocuğun haklarına
aykırı olarak kürtaja izin veremeyeceğine 2’ye
karşı 6 oyla karar verdi.
D) Alman Anayasa Mahkemesi, doğmamış
çocuğun haklarını ihlal etmek demek olan
kürtaja hiçbir yasanın izin vermeyeceği
görüşünü birkaç yıl önce 2’ye karşı 6 oyla
değiştirdi.
E) Alman Anayasa Mahkemesi, birkaç yıl önce,
hiçbir yasada kürtaja izin veremeyeceğine 2’ye
karşı 6 oyla karar
vererek, doğmamış çocuğun hakkının ihlal
edilmesini engelledi.
43. Sahra’nın yılda kilometreye varan bir hızla
güneye doğru genişlemekte olduğu bilimsel
olarak ispatlanmıştır.
A) Recent scientific investigations have revealed
that the southerly movement of the Sahara
remains at under 10 kilometres per year.
B) There is scientific evidence to suggest that the
Sahara is expanding southwards at a rate of
roughly 10 kilometres a year.
C) The rate at which the Sahara is expanding
southwards at a rate of roughly 10 kilometres a
year.
D) According to recent scientific date, The Sahara
is moving in a southerly direction at a rate of
just under 10 kilometres a year.
E) It has been scientifically established that the
Sahara is expanding southwards at a rate of up
to 10 kilometres a year.
WWW.KPDS.ORG
44. Makalede, dünya tahıl üretiminin son
yıllarda önemli ölçüde düşmeye başladığı
vurgulanmaktadır.
A) In the article it is emphasized that the world
grain production has begun to fall
substantially in recent years.
B) From the article it is apparent that there
has been a substantial fall in the world
grain productuon in recent decades.
C) İt should be emphasized in the article that
there has been a noticeable drop in the
world grain production during the last few
years.
D) According to the article, a serious drop in
the world grain production only began a
few years ago.
E) İt is pointed out in the article that the
substantial fall in the wold grain production
has begun in recent times.
45. “Gerçekçilik”, eleştiride kullanılan en
belirsiz kavramlardan biridir; ancak bu
onun çok sık kullanılmasını engellemez.
A) “Realism” is so vague a critical concept that
it should only be used infrequently.
B) “Realism” is one of the vaguest concepts
used in criticism but that does not stop it
from being frequently used.
C) “Realism” is a term that is frequently used
in criticism but it is often wrongly used.
D) The vagueness of the term “realism”
means that it is only infrequently used in a
critical context.
E) The term “realism” is frequently used in
criticism but with only a vague concept of
what is actually means.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
46. Aile ve akrabalık, genelde ilkel veya ilerlemiş
olsun tüm insan
topluluklarının temel
gerçeğidir ve binlerce yıldan beri de hep böyle
olmuştur.
A) In both primitive and advanced societies family
and kinship, in general, have for thousands of
years, been of basic importance.
B) For thousands of years now, the family and
relatives have generally been basic realities in
all human societies, both primitive and
advanced.
C) During the last thousand years or so, the family
and kinsip generally have been among the
basic realities of all human societies whether
primitive or advanced.
D) Until the last thousand years or so, in both
primitive and advanced societies family and
kinship were usually regarded as basic
elements of human existence.
E) Family and kinship, generally are basic realities
in all-human societies whether primitive or
advanced and have been so for thousands of
years.
47. Gelişmiş ülkeler çok düşük nüfus artış hızına
sahip olsalar bile bunların az gelişmiş
ülkelerdeki
hızlı
nüfus
artışından
etkilenmeyeceklerini söylemek yanlış olur?
A) Even if were a drop in the popolation growth of
developed countries one should not say that
the developing countries with their rapidly
ewpanding populations would be likely to be
affected by it.
B) Even supposing that the developed countries
had a very slight population growth, it
wouldn’t be fair to suggest that the rapid
population growth of underdevelloped countries
couldn’t affect then.
C) A very slight drop in the population growth of
developed countries means nothing in the face
of the rapid increase in the populations of
developing countries.
D) Even though developed countries have a very
low rate of poyulation growth, it would
be wrong to say that they will not be affected by
the rapid increase of population in
underdeveloped countries.
E) It has been wrongly suggested that the rapid
increase in the population of underdeveloped
countries will have no effect on the slight
decline in population in developed countries.
WWW.KPDS.ORG
48. Sıtma tedavisinde kullanılan ilaçlar son
derece önemli olsa da hastalığa neden olan
sivrisineğin kontrolü çok daha önemlidir.
A) However effective the drugs used in the
treatment of malaria may be, it is still
important to control the mosquito causes
sthe disease.
B) Though the drugs used in the treatment of
malaria are extremely important, the control
of the mosquito which causes the disease
is even more so.
C) If the mosquito that causes malaria could
be controlled the drugs used in the
treatment wolud sease to be important.
D) Since new drugs are extremely effective in
the treatment of malaria, there is less need
now to control the mosquito which carries
the disease.
E) Control of the mosquito which carries
malaria has proved far more effective than
any of the drugs that have been used its
treatment.
49. Bugün yayınlanan raporda, dünyada
cüzzamlı 15 milyon insanın büyük
çoğunluğunun tropikal ülkelerde yaşadığı
belirtilmektedir.
A) A report has been released today
confirming that there are 15 million people
in the world with leprosy most of whom live
in tropical countries.
B) In the report to be released today, it is
mentioned that there are fifteen million
people in the wold, the great majority live in
tropical countries.
C) In the report released today, it is pointed
out that of the 15 million people with
leprosy in the world, the great majority live
in tropical countries.
D) In a report to be published today, it is
confirmed that of the 15 million lepers in
the world a slight majority live in tropical
countries.
E) According to a report published today it
seems that of the 15 millon lepers in the
world by far the majority are to be found in
tropical countries.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
50. İnsanlar,
uygarlığın
doğuşundan
beri
gökyüzünü incelemişlerdir; ancak orada var
olanların
büyük
çoğunluğu
hala
bilinmemektedir.
A) People have studied the sky since the dawn of
the civilisation, yet the bulk of what is out there
is still unknown.
B) If people had studied the sky throughout the
civilized times, the bulk of what is out there
would now have been known.
C) People were studying the sky even before the
drawn of civilization, but little was known about
what was out there.
D) A large portion of space remains unexplored
though man has been interested in it since the
dawn of civilisation.
E) The sky has been under observation ever since
civilisation began, but not much is known about
it.
51. Rapordan gelecek yüzyılda dünyada kişi
başına düşecek olan su miktarında önemli
ölçüde azalma olacağı açıkça anlaşılır.
A) One may conclude from the report that during
the next century the average amount of water
consumed per head of the population in the
world will have to be reduced.
B) İt is most clearly in the report that, in the next
century, the crop in the amount of water
needed per head in the world will be enormous.
C) The report makes it clear that, during the next
century, the amount of water available per
head in the world will hardly be adequate.
D) The report makes the point that, in the next
century, there will have to be a sharp drop in
the amount of water made available per head
of the population in the world.
E) It can be clearly understood from the report
that during the next century there will be a
considerable drop in the amount of water
available per head in the world.
WWW.KPDS.ORG
52. Yönetim, yeni hisse senetlerinin, rayiç
piyasa değerinden % 20 daha düşük olarak
fiyatlandırılmasını uygun görmüştür.
A) The board has proposed the sale of sale
new shares on the market at a price 20 %
less than their current value.
B) The management has suggested that the
new shares be issued at a price 20 % lower
than the present market value.
C) The management has agreed that the new
shares be priced 20 % below their current
market value.
D) The board has announced that the price of
the shares currently coming onto the
market should be reduced by 20 %.
E) The managing board has accepted the
pricing of the new shares, which will be 20
% down on their actual value on the
market.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
1997 KASIM DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
33. In our age many major bridges have been
constructed around the world, but the
biggest problems bridge engineers have
been facing today are those of maintenane
and repair.
A) Çağımızda dünyada pek çok büyük köprü
inşa edilmiştir, ancak bugün köprü
mühendislerinin karşılaştıkları en büyük
sorunlar bakım ve onarım sorunlarıdır.
B) Bugün dünyada pek çok büyük köprü inşa
edilmektedir, fakat bakım ve onarım
sorunları köprü mühendislerinin karşılaştığı
en büyük sorunlar arasındadır.
C) Her ne kadar çağımızda pek çok büyük
köprü
inşa
edilmişse
de,
köprü
mühendislerinin karşılaştığı en önemli
sorunlar arasında bakım ve onarım
sorunları bulunmaktadır.
D) Çağımız dünyasında pek çok büyük
köprünün inşası mümkün olmuştur, ancak
bakım ve onarım ile ilgili sorunlar, köprü
mühendislerini en çok meşgul eden
sorunlardır.
E) Çağımızda pek çok büyük köprü inşa
edilebilmektedir, fakat köprü mühendislerini
en çok uğraştıran sorunlar, bakım ve
onarımı ile ilgili sorunlardır.
34. The studies on electricity that led to
discovery of the electric battery and
electric current was done by physiologist,
Luigi Galvani, in the eighteenth century.
A) Fizyolog Luigi Galvani tarafından yapılan
araştırmalar, on sekizinci yüzyılda elektrik
pilinin ve elektrik akımının bulunmasını
sağlamıştır.
B) Elektrik pilinin ve elektrik akımının
bulunmasını sağlayan elektrik üzerine olan
çalışmalar, on sekizinci yüzyılda fizyolog
Luigi Galvani tarafından yapılmıştır.
C) On sekizinci yüzyılda elektrik üzerine olan
çalışmaları yapmasıyla tanınan fizyolog
Luigi Galvani, elektrik pilinin ve elektrik
akımının bulunmasına ortam hazırlamıştır.
D) Elektrik pilinin ve elektrik akımının
bulunması, on sekizinci yüzyılda fizyolog
Luigi Galvani’nin elektrik üzerine yaptığı
çalışmalar sayesinde gerçekleşmiştir.
E) On sekizinci yüzyılda elektrik üzerine
yapılan
çalışmalar,
fizyolog
Luigi
Galvani’nin elektrik pilini ve elektrik akımını
bulmasıyla sonuçlanmıştır.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
35. When General Franco died late in 1975 after a
prolonged illness, his dictatorship, which had
lasted for yearas, finally came to an end.
A) General Franco’nun ağır bir hastalıktan sonra
1975 sonunda ölmesi üzerine, uzun yıllar
devam etmiş olan diktatörlüğü de son buldu.
B) General Franco uzun süren bir hastalıktan
sonra 1975 sonlarında ölünce, yıllarca sürmüş
olan diktatörlüğü nihayet sona erdi.
C) General Franco’nun uzun yıllar devam etmiş
olan diktatörlüğü, onun 1975 yılı sonunda
amansız bir hastalıktan ölümü üzerine sona
erdi.
D) General Franco’nun yıllarca sürmüş olan
diktatörlüğünün sona ermesi, onun 1975
sonunda nedeni bilinmeyen bir hastalıktan
ölümü ile olmuştur.
E) General Franco 1975 yılı sonunda tedavisi
mümkün olmayan bir hastalıktan ölünce, onun
yıllar süren diktatörlüğü de son bulmuş oldu.
36. In April 1983, in İtaly the Fanfani administration
faced a serious crisis when Craxi, the socialist
leader, withdrew from the four-party coalition
A) Nisan 1983’te İtalya’da sosyalistlerin lideri
Craxi’nin dört partili koalisyondan vazgeçmesi
üzerine, Fanfani yönetiminde çok ağır bir
bunalım baş gösterdi.
B) 1983 Nisan’ında İtalya’da sosyalist lider
Craxi’nin dört partili koalisyonu terk etmesi,
Fanfani yönetimini ağır bir bunalımla karşıya
bıraktı.
C) İtalya’da sosyalist lider Craxi dört partinin
oluşturduğu koalisyondan vazgeçince Fanfani
yönetimi ciddi bir bunalım içine girdi.
D) Nisan, 1983’te İtalya’da sosyalist lider Craxi
dört partili koalisyondan çekilince, Fanfani
yönetimi ciddi bir bunalımla karşılaştı.
E) 1983 Nisan’ında İtalya’da Fanfani yönetiminin
ciddi bir bunalımına girmesi, sosyalist lider
Craxi’nin dörtlü koalisyondan ayrılmasına yol
açtı.
WWW.KPDS.ORG
37. Recently, one of the recearch areas that
geophysicists
have
been
seriously
concerned with has been the conditions of
collusion between oceanic and continental
plates.
A) Okyanus ve kıta plakaları arasındaki
çarpışmaların koşulları, son zamanlarda
jeofizikçilerin
ciddi
olarak
üzerinde
durdukları bir araştırma alanıdır.
B) Okyanus ve kıta plakaları arasındaki
çarpışmaların koşulları son zamanlarda
jeofiziklerin
yakından
ilgilendiği
bir
araştırma alanı olmuştur.
C) Son zamanlarda jeofizikçilerin ciddi olarak
ilgilendikleri araştırma alanlarında biri
okyanus ve kıta plakaları arasındaki
çarpışmanın koşulları olmuştur.
D) Jeofizikçilerin son zamanlarında önemle
üzerinde durdukları araştırma konularından
biri,
okyanus
ve
kıta
plakalarının
çarpışmasına neden olan koşullarıdır.
E) Okyanus ve kıta plakalarının çarpışmasına
neden olan koşullar, jeofizikçilerin son
zamanlarda ciddi olarak ele aldıkları
konulardan biri olmuştur.
38. Sri Lanka, which was oriçinally called
Ceylon, became an independent state by
the Ceylon independence Act of 1947,
which came into force on 4 February 1948.
A) 4 Şubat 1948’de yürürlüğe giren, 1947
Bağımsızlık Yasası uyarınca, başlangıçtan
beri Seylan olarak bilinen Sri Lanka
bağımsız bir ülke haline gelmiştir.
B) 1947 Bağımsızlık Yasası, 4 Şubat 1948’de
yürürlüğe girmiş ve böylece daha önce
Syelan adını taşıyan Sri Lanka bağımsız bir
devlet olmuştur.
C) Daha önce Seylan olark bilinen Sri Lanka 4
Şubat 1948’de yürürlüğe giren 1947
Bağımsızlık Yasası ile bağımsızlığına
kavuşmuştur.
D) Başlangıçta Seylan adını taşıyan Sri Lanka
4 Şubat 1948’de yürürlüğe giren 1947
Seylan Bağımsızlık Yasası ile bağımsız bir
devlet olmuştur.
E) Önceleri Seylan olarak bilinen Sri
Lanka’nın bağımsızlığına kavuşması, 4
Şubat 1948’de yürürlüğe konan 1947
Seylan Bağımsızlık Yasası ile mümkün
olmuştur.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
39. The Nigerian civil war broke out in July 1967.
following the secession of the Eastern Region,
generally known as Biafra.
A) Nijerya iç savaşı genelde Biafra olarak bilinen
doğu bölgesinin ayrılması üzerine Temmuz
1967’de patlamıştır.
B) Herkes tarafından Biafra olarak bilinen doğu
bölgesinin
ayrılması,
Temmuz
1967’de
Nijerya’da bir iç savaşın patlamasına yol
açmıştır.
C) Temmuz 1967’de Nijerya iç savaşının
patlaması, Biafra olarak adlandırılan doğu
bölgesinin ayrılması sonucu olmuştur.
D) Nijerya’da Biafra denilen doğu bölgesini
ayrılması üzerine, Temmuz 1967’de bir iç
savaş çıkmıştır.
E) Nijerya iç savaşı genellikle Biafra olarak
tanımlanan doğu bölgesinin ayrı bir devlet
olması sonucu çıkmıştır.
40. During the 1960s in Namubia, nationalist
sentiment began to grow among the native
tribes, and a number of political parties were
formed including the South West Africa
People’s Organization (SWAPO).
A) 1960’lı yıllarda Namibya’daki yerli kabileler
arasında
milliyetçilik
akımı
gelişmeye
başlayınca, Güney Batı Afrika Halk Teşkilatı
(SWAPQ) da dahil birçok siyasi parti ortaya
çıktı.
B) 1960’larda Namibya’da yerli kabileler arasında
milliyetçilik duygusu artmaya başladı ve Güney
Batı Afrika Halk Teşkilatı (SWAPQ) dahil birçok
siyasi parti kuruldu.
C) 1960’lı yıllardan bu yana Namibya’da
milliyetçilik duygusunun yeni kabileler arasında
giderek artması sonucu, Güney Batı Afrika
Halk Teşkilatı (SWAPQ) dahil birçok siyasi
partinin kurulduğu görülmüştür.
D) 1960’lı yıllardan itibaren Namibya’da Güney
Batı Afrika Halk Teşkilatı (SWAPQ) da dahil
birçok partinin ortaya çıkması, yeni kabileler
arasında milliyetçilik duygusunun güçlenmesi
sonucu olmuştur.
E) Nambiya’da, Güney Batı Afrika Halk Teşkilatı
(SWAPO) dahil çok sayıda siyasal partinin
kurulması, 1960’lı yıllarda yerli kabileler
arasında milliyetçilik oldukça yaygın olmasına
bağlıdır.
WWW.KPDS.ORG
41. From the report it is understood that, as
total incomes in the economy expand, there
is a general increase in the demand for
goods and services including imports.
A) Rapordan, ekonomideki toplam gelirlerin
büyümesine paralel olarak, hem ithalatta
hem de mal ve hizmetlere olan talepte
genel bir artış meydana geleceği açıkça
anlaşılmaktadır.
B) Rapordan, ekonomide toplam gelirlerin
büyümesi sonucu, ithalat dahil mal ve
hizmetlere olan talepte büyük bir patlama
olacağı açıkça anlaşılmaktadır.
C) İthalatla beraber mal ve hizmetlere olan
talepteki büyük artışın, ekonomideki toplam
gelirlerde görülen büyümenin sonucu
olduğu rapordan anlaşılmaktadır.
D) Ekonomide toplam gelirler ne kadar
büyürse, ithalat da dahil mal ve hizmetlere
olan talebin o kadar artacağı hususu,
rapordan en iyi şekilde anlaşılmaktadır.
E) Rapordan, ekonomide toplam gelirler
büyüdükçe, ithalat dahil mal ve hizmetlere
ilişkin talepte de genel bir artış olduğu
anlaşılmaktadır.
42. In Britain, after 1945, the maintenance of
full employment was accepted by all
political parties as the primary objective of
economic policy.
A) 1945’ten sonra İngiltere’de tam istihdamın
sağlanması, tüm siyasi partilerce ekonomik
politikanın birinci hedefi olarak kabul
edilmiştir.
B) 1945’ten sonra İngiltere’de tüm siyasi
partilerin izlediği ekonomik temel hedef,
istihdamı sağlamak olarak belirlenmiştir.
C) İngiltere’de ekonomik istikranın tam olarak
sağlanması, 1945’ten sonra tüm siyasi
partilerin kabul ettiği ekonomik politikaların
en önemli hedefi olmuştur.
D) 1945’ten sonra İngiltere’de tüm siyasi
partilerin kabul ettiği ekonomik politikanın
öncelikli hedefi, istihdamın tam olarak
sağlanması olmuştur.
E) İstihdamın
tam
olarak
sağlanması,
İngiltere’de tüm siyasi partilerin 1945’ten
sonra uyguladıkları ekonomik politikaların
başlıca hedefi olarak görülmüştür.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
43. İngiltere ve İskoçya arasında imzalanan ve
1Mayıs 1707’den itibaren yürürlüğe giren
“Birlik Antlaşması”nı müteakip, İskoç ticaret
yasalarının tümü İngiltere’nin ticaret yasalarına
uygun hale getirildi.
A) Once ‘The Treaty of Union’ between England
and Scotland went into effect on 1 May 1707,
all the Scottish trade laws had to be brought
into with those of England.
B) “The Treaty of Union” between England and
Scotland went into effect on 1 May 1707 and
from thenon the same trade laws held good for
England and for Scotland.
C) Following ‘the Treaty of Union’ made between
England and Scotland and brought into effect
on 1 Mayıs 1707, the Scottish trade laws were
revised together with those of England.
D) Following ‘the Treaty of Union’ which was
signed between England and Scotland and
went into effect as of 1 May 1707, all of the
Scottish trade laws were brought into
conformity with those of England.
E) After 1 May 1707, when ‘the Treaty of Union’
between England and Scotland went into
effect, all the trade laws of Scotland and
England had to be reviewed.
44. Gökbilimciler, evrenin sadece güneş ve
gezegenleri içine alan yıldız sisteminden
oluşmadığını belirttiler.
A) The astronomers suggest that the universe
may not merely consist of the star system
including the sun and the planets.
B) Astronomers pointed out that the universe does
not consist solely of the star system which
includes the sun and the planets.
C) As the astronomers have pointed out, the sun
and the planets are a part of the star system
that makes up the universe.
D) The star system, including the sun and the
planets, is not, in the opinion of the
astronomers, the sole component of the
universe.
E) Astronomers are undecided as to whether the
universe is simply compounded of the star
system which includes the sun and the planets.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
45. Mısır’da Rozetta denilen bir yerde 1799’da,
Fransızlar tarafından bulunmuş olan
“Rozetta Taşı”, hem hiyerogliflerle hem de
Yunanca yazılmış bir kitabeyi içeriyordu.
47. Anadolu’nin çeşitli yerlerinde yapılan kazılar,
Hititlerin M.Ö. 1350 dolaylarında yüksek bir
uygarlık
düzeyine
ulaştıklarını
ortaya
koymuştur.
A) “The Rosetta Stone” which was discovered
in 1799 by the French at a place called
Rosetta in Egypt, bore an inscription written
both in hieroglyphics and in Greek.
B) The French found “The Rosetta Stone” in
1799 at a place called Rosetta in Egypt and
there is an inscription on it written both in
hieroglyphics and in Greek.
C) “The Rosetta Stone” which was called after
the place, Rosetta, where the French found
et 1799 in, Egypt, has an inscription on it
both hieroglyphics and in Greek.
D) The inscription on “The Rosetta Stone”,
found by French in 1799 at a place called
Rosetta in Egypt makes this an important
discovery as it is written both in
hieroglyphics and in Greek.
E) “The Rosetta Stone” with its inscription in
hieroglyphics and Greek, is still to be found
where the French discovered it in 1799, at
Rosetta in Egypt.
A) Hititle settements in Anatolia have been
excavated in order to show that there was a
high level of civilisation before 1350 B.C.
B) Excavations carried out in various parts of
Anatolia suggest that the Hitite civilisation
came to its highest point around 1350 B.C.
C) Varius part of Anatolia are being excavated so
as to confirm that there was a high level of
Hitite civilisation there around 1350 B.C.
D) Excavations suggest that the Hittites of
Anatolia only reashed a high level of civilisation
after 1350 B.C.
E) Excavations carried out in various parts of
Anatolia have revealed that the Hittites attained
a high level of civilization round about 1350
B.C.
46. Profesör Green, makalesinde, 1950’lerin
ortasından itibaren İngiltere’de kömür
madenciliği dışında grevlerin sayısının
artma eğilimi gösterdiğini vurgulamaktadır?
A) As Professor green point out in his article,
from the mid 1950s onwards, strikes have
been on the increase in Britain, except
among coal miners.
B) It is emphasized in Professor Green’s
article that, coal mining apart, there has
been a noticeable increase in the number
of strikes in Britain since the mid 1950s.
C) In his article, Professor Green’s has
emphasized that, from the mid 1950s
onwards, the number of strikes in Britain
has tended to increase in all areas of
mining other than coal.
D) What is streessed in Professor Green’s
article is that in the mid 1950s the number
of strikes in Britain tended to increase in all
areas of mining other than coal.
E) In his article, Professor Green makes the
point that the tendency to increased striking
activity from the mid 1950s onwards in
Britain is limited to coal mining.
48. “Kara Ölüm”, 1348-50 yıllarda Avrupa’yı baştan
başa saran ve hemen hemen nüfusun yarısını
silip süpüren vebaya verilen addır.
A) “The Black Death” is the name generally given
to the plague that swept across Europe in 1348
and 1350 and caused the death of a half of the
population.
B) The plague known as “The Black Death” swept
across Europe during the years 1348-50 and
killed at least half of the population.
C) Between 1348 and 1350, half of the population
of Europe was killed by the plague generally
called “The Black Death”.
D) “The Black Death” is the name given to the
plague which swept across Europe in the years
1348-50 and wiped out almost a half of the
population.
E) Almost half the population of Europe died when
the plaue known as “The Black death”
devastated Europe during the years 1348to
1350.
WWW.KPDS.ORG
49. Viyana Kongresi, Eylül 1814’ten Haziran
1815’e kadar sürmüş ve Napolyon’un
yenilgisinden
sonra
çeşitli
Avrupa
devletlerinin
topraklarının
sınırlarını
belirlenmiştir?
A) The Vienna Congress lasted from
September 1814 to June 1815 and defined
the borders of the territories of various
European states after the defeat of
Napoleon.
B) The Vienna Congress which was held
between September 1814 and 1815,
defined the borders between various
European states after Napoleon’s defeat.
C) The Vienna Congress was held between
September 1814 and June 1815, following
Napoleon’s defeat, in order to settle the
frontiers of various European countries.
D) The Vienna Congress which was held from
September 1814 to June 1815, after
Napoleon’s defeat, aimed to restore the
frontiers of European countries.
E) After the defeat of Napoleon, the fronters of
various European countries were redefined
at the Vienna Congress, which lasted from
September 1814 to June 1815.
50. Ortaçağ Avrupasında önemli bir mimari tarz
olan “romanesk” mimari önce İtalya’da
gelişmiş ve daha sonra, Fransa ve Almanya
başta
olmaz
üzere
tüm
Avrupa’ya
yayılmıştır.
A) Romanesque architecture, which was the
prevailing styl in medieval European
architecture, first flourished in İtaly and only
later spread to France and Germany and
the rest Europe.
B) Romanesque architecture, which was a
major architectural style in medieval
Europe, first flourished in İtaly and then
spread to the rest of Europe, with France
and Germany in the lead.
C) Romanesque architecture, which had
oriçinated in İtaly, soon became the
prevailign stlyle of architecture throughout
medieval Europe but particularly in France
and Germany.
D) The major architectural style of medieval
Europe was the Romanesque one that,
oriçinated in İtaly and spread mainly to
France and Germany.
E) The leading countries of Medieval Europe,
France and Germany, together with others,
adopted the Romanesque style of
architecture that had flourished in İtaly.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
51. Bugün nükleer enerji üretiminin ana maddesini
oluşturan uranyum, geçmişte, çeşitli bileşikler
halinde, seramik ve dokuma sanayinde
kullanılıyordu.
A) The use of uranium is now largely limited to the
production of nuclear energy but formerly
compounds containing it were used in the
ceramics and textile industries.
B) Uranium is now the chief substance used in the
production of nuclear energy, but formerly the
ceramics and textile industries used it to
produce various compounds.
C) Uranium is nowadays used mainly in the
production of nuclear energy though the
ceramics and textile industries in the past used
its various compounds.
D) Uranium, which today constitutes the main
substance for the production of nuclear energy
was used in the past in the ceramics and textile
industries in the form of various compounds.
E) The uranium compounds, which were used in
the ceramics and textile industries in the past,
are today used mainly as the chief substance
of nuclear energy.
52. Yaptığımız
çalışma,
büyük
kentlerin
banliyölerinde yaşayanların sayısını son on
yılda üç katına çıktığını göstermektedir.
A) The study we have carried out demonstrates
that the number of those living in the suburbs
of big cities tripled during the last ten years.
B) The
research
we
have
undertaken
demonstrates that the number of people living
in the suburbs of big cities tripled during the
last decade.
C) Our study shows that during the last ten years,
there was a three-fold increase in the number
of those living in the suburbs of the larger
cities.
D) We have been informed that during the last ten
years, there was a there was a three—fold
increase the number of people living in suburbs
around the larger towns.
E) Our research suggests that the population of
the larger cities tripled during the last decade
with the growth of the suburbs.
WWW.KPDS.ORG
KPDS 1998 MAYIS DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
33. Belgium has always seen itself as a quiet,
devout, prosperous and civilised country,
where people are nice to children
A) Daima uygar, zengin, huzurlu ve barışsever
bir ülke olarak bilinen Belçika’da insanlar
çocuklara karşı hep iyi davranırlar.
B) Belçika çocuklara her zaman iyi uygar bir
ülke olarak görülmektedir.
C) Sakin, dinine bağlı, kalkınmış ve uygar bir
ülke olarak görülen Belçika’da insanlar
çocuklara karşı hep sevecendir.
D) Çocuklara karşı insanların anlayışlı olduğu
görülen Belçika, düzenli, inançlı, zengin ve
uygar bir ülkedir.
E) Belçika hep kendini insanların çocuklara iyi
davrandığı sakin, dindar, müreffeh ve uygar
bir ülke olarak görmüştür.
34. Despite these objections raised in the
Senate, there are strong arguments in
favour of both sanctions and bombing.
A) Senato’da dile getirilen karşıt görüşlere
karşın,
harekatı
ve
bombardımanı
destekleyen yaklaşımların daha güçlü
olduğu görülüyor.
B) Seneto’da yapılan bu itirazlara karşın, hem
yaptırımlar hem de bombardıman lehinde
güçlü görüşler bulunmaktadır.
C) Senato’da tartışmalar devam etse de
saldırı ve bombardıman lehindeki görüşler
gittikçe artmaktadır.
D) Senato’da böyle iddialar ileri sürülse de
ortaya konan görüşler hem ablukayı hem
de bombardımanı kuvvetle destekler
niteliktedir.
E) Tüm bu itirazlara karşın, Senato’da yapılan
güçlü tartışmalar işgal ve bombardımanın
lehinde sonuçlanmıştır.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
35. Britain’s newspaper market, which is one of
the world’s most diverse, continues to prosper
with relatively stable prices.
A) Dünyanın en çeşitlilerinden biri olan İngiliz
gazete piyasası, nispeten istikrarlı fiyatlarla
gelişmeye devam ediyor.
B) Dünyanın en karmaşık basın piyasasına sahip
olan İngiltere’de, gazete fiyatlarındaki istikrar
kısmen devam etmektedir.
C) Kısmen istikrarlı fiyatlara sahip olan İngiliz
basın piyasası, dünyanın en çok farklılık
gösteren piyasalarından biridir ve gelişmesini
sürdürmektedir.
D) Dünyanın en güvenilr basın piyasasına sahip
olan İngiltere’de gazete fiyatlarının istikrarlı
durumu devam etmektedir.
E) Dünyanın en güvenilir basın piyasalarından
birine sahip olan İngiltere’de gazete fiyatlarının
istikrarlı artışı hızla devam etmektedir.
th
36. When, in the mid-19 century, the wool trade
boomed in Yorkshire, almost a tenth of the
population of Bradford consisted of Irish
immigrants.
A) On dokuzuncu yüzyılın ortalarına doğru
Bradford’a yaşayan ve nüfusun onda birini
oluşturan İrlandalı göçmenler Yorkshire’da hızlı
bir gelişme gösteren yün ticaretini ellerinde
tutuyorlardı.
B) On dokuzuncu yüzyılın ortalarında Yorkshire’da
yün sanayiinin hızla gelişmesi Bradford’a
yerleşen İrlandalı göçmenlerin nüfusunun on
kat artmasına neden oldu.
C) Bradford nüfusunun onda birini oluşturan
İrlandalı göçmenler, on dokuzuncu yüzyılın
ortalarında Yorshire’da hızlı bir gelişme
gösteren
yün
dokumacılığının
temelini
oluşturuyordu.
D) On
dokuzuncu
yüzyılın
ortalarında,
Yorkshire’de yün ticareti hızlı bir gelişme
gösterdiğinde, Bradford nüfusunun hemen
hemen onda birini İrlandalı göçmenlerden
oluşuyordu.
E) On dokuzuncu yüzyılın ortalarına doğru
Yorkshire’da yün ticareninin hızla gelişmesi
Bradfor’daki İrlandalıların hemen hemen onda
birinin göç etmesi ile sonuçlandı.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
37. The main issue in the Russian economy
this year is whether or not interest rates
can be held at thi 25% average envisaged in
the budget.
39. There was much documentary evidence about
the case, which was subjected to rigorous
testing by the forensic specialists and found to
be authentic.
A) Bu yıl Rus ekonomisinin önemli sorunu,
bütçede belirtilen 25% ortalama ile faiz
oranlarını nasıl dondurulacağı konusudur.
B) Bu yıl Rus ekonomisinde yaşanan temel
sorun, faiz oranlarının bütçede kabul
edildiği gibi %25 düzeyinde naslı
durdurulacağı hususudur.
C) Faiz oranlarının bütçede bu yıl öngörüldüğü
gibi %25 düzeyinin altına indirilebilmesi,
Rus ekonomisinin en başta gelen sorunu
olmuştur.
D) Faiz oranlarının, bütçede ifade edildiği gibi
%25 düzeyinin nasıl indirileceği konusu,
Rus ekonomisinin bu yıl en çok uğraştıran
sorun olmuştur.
E) Bu yıl Rus ekonomisindeki ana sorun, faiz
oranlarını
bütçede
öngörülen
%25
ortalamasında tutulup tutulamayacağıdır.
A) Davaya ilişkin bir sürü kanıt ve belge bu alanın
uzmanlarında köklü bir incelemeye alınmış ve
bunların doğruluğu ispatlanmıştır.
B) Güvenlik uzmanları, dava ile ilgili pek çok belge
ve kanıtı yoğun bir incelemeye almış ve
bunların gerçek olduğunu ortaya koymuştur.
C) Dava hakkında, adli tıp uzmanlarınca sıkı
incelemeye tabi tutulan ve gerçek olduğu
anlaşılan pe çok belgesel kanıt bulunmaktaydı.
D) Pramak
izi
uzmanlarınca
ayrıntılı
bir
incelemeye tabi tutulan belgesel kanıtlar,
davaya ilişkin gerçekleri kesin olarak ortaya
koymuştur.
E) Davaya ilişkin o kadar çok belge ve kanıt
bulunmaktaydı ki bunların ilgili uzmanlarca
incelenmesi ve doğruluklarının saptanması çok
uzun sürmüştür.
38. Spain’s King Juan Carlos, speaks fluent
Portuguese, as he grew up in Portucal,
where his father lived in exile.
A) İspanya Kralı Juan Carlos, Portekiz’de
doğup büyüdüğü ve babası gibi burada
sürgünde
yaşadığı
için
mükemmel
Portekizce konuşur.
B) İspanya Kralı Juan Carlos’un çok akıcı
Portekizce konuşmasının en önemli
nedeni, babasının sürgüne gönderildiği
Portekiz’de uzun süre yaşamış olmasıdır.
C) İspanya Kralı Juan Carlos, Portekizce’yi
akıcı bir şekilde konuşmayı Portekiz’de
babası gibi sürgün yaşadığı yıllarda
öğrendi.
D) İspanya Kralı Juan Carlos, babasının
sürgün yaşadığı Portekiz’de büyümüş
olduğu için akıcı Portekizce konuşur.
E) Portekiz’de doğup büyüyen İspanya Kralı
Carlos, sürgünde yaşayan babası kadar
akıcı Portekizce konuşur.
40. Today there are some political scientists who
would date the beginning of the cold war back
to the early 1920s when the Soviets declared
ideological war on western capitalist society.
A) Bugün bazı siyaset bilimciler, Sovyetlerin
kapitalist batı ülkelerine karşı ideolojik bir savaş
açtığı 1920’li yılların, soğuk savaşın başlangıç
tarihi olarak kabul edilmesine karşılar.
B) Bugün, soğuk savaşın başlangıcını, Sovyetlerin
kapitalist batı toplumlarına karşı ideolojik savaş
ilan ettiği 1920’lerin ilk yıllarına dayandıran bazı
siyaset bilimciler bulunmaktadır.
C) Bugün bazı siyaset bilimcilere göre sovyetlerin
1920’li yılların başında kapitalist batı ülkelerine
karşı ideolojik bir savaş açması, soğuk savaşın
başlangıcını oluşturan ilk gelişmedir.
D) Bugün bazı siyaset bilimciler soğuk savaşın
başlangıç tarihi 1920’li yıllar olarak kabul
ederler, çünkü bu dönemde Sovyetler,
kapitalist batı toplumlarına karşı ideolojik bir
savaş ilan edilmektedir.
E) 1920’li yılların başında Sovyetlerin bazı
kapitalist batı toplumlarına karşı ideolojik bir
savaş başlatmaları, bugün bazı siyaset
uzmanları tarafından soğuk savaş olarak kabul
edilmektedir.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
41. The Cuban missile was in fact a highly
educative process for both the Americans
and the Soviets, and thereafter each treated
the other with respect.
43. Bir yıl kadar süren bir araştırmada, bilim
adamları
aşırı
şişmanlığa
yol
açtığına
inandıkları bir gen bozukluğunu ortaya
çıkardılar.
A) Gerek Amerikalılar gerekse Sovyetler
açısından oldukça eğitici bir süreç olan
Küba bunalımı, her iki tarafın birbirine karşı
saygı göstermesine neden olmuştur.
B) Küba füze bunalımı, gerek Amerikalılar
gerek Sovyetler üzerinde oldukça eğitici
olmuş ve daha sonraki yıllarda her ikisi de
birbirine
karşı
saygı
göstermeye
başlamıştır.
C) Hem Amerikalılar hem de Sovyetler, Küba
füze bunalımını oldukça eğitici bir süreç
olarak görmüşler, bundan böyle birbirlerine
karşı saygılı davranmayı öğrenmiştir.
E) Küba füze bunalımı, gerçekten, hem
Amerikalılar hem de Sovyetler için son
derece eğitici bir süreç olmuş ve bundan
sonra her biri diğerine saygılı davranmıştır.
A) In a study that had continued for a year,
scientists detected a gene defect that they
believed led to obesity.
B) A study, which lasted nearly a year, convinced
scientists that obesity could be caused by a
gene defect.
C) After a year-long study, scientists admitted that
obesity could be caused by a gene defect.
D) Following a year-long study, scientists
observed a gene defect which they were
convinced was a cause of obesity.
E) A study, carried out on obesity by scientists for
almost the whole year, suggests that a gene
defect was the primary cause.
42. From 2010 onwards, in almost every
country in continental Europe, public
finances will be under threat because of a
growing number of elderly people
dependent on he state pension.
A) Emekli maaşına bağlı yaşlıların sayısının
artması 2010 yılından itibaren kıta
Avrupa’sının tüm ülkelerinde kamu gelirleri
üzerinde azaltıcı bir etki oluşturacaktır.
B) 2010 yılından sonra, kıta Avrupa’sının tüm
ülkelerinde kamu harcamaları baskı altında
olacaktır, çünkü devletten emekli maaşı
alan yaşlıların sayısı hızla artıyor.
C) Devletten emekli maaşı alan emeklilerin
sayısı hızla arttığı için kıta Avrupa’sı
ülkelerinde kamu bütçeleri 2010 yılından
başlayarake denk bütçe özelliği yitirecektir.
D) Devletten emekli maaşına bağlı yaşlı
kişilerin sayısının artması nedeniyle, 2010
yılından itibaren kıta Avrupa’sının hemen
her ülkesinde kamu maliyesi tehdit altında
olacaktır.
E) Devletten emekli maaşı alan yaşlıların
sayısı giderek arttığı için 2010 yılından
başlayarak kıta Avrupa’sı ülkelerinin hemen
hepsinin kamu bütçeleri açık verecektir.
44. Eğer bir kişiyi kendi davan için kazanmak
istiyorsan, önce onu, onun gerçek dostu
olduğuna ikna etmelisin.
A) In winning a person to support your case, you
must first of all establish that you are truly his
friend.
B) Before you can win a man to your side, you
must first prove to him that you are a faithful
friend.
C) If you want to win a man to your cause, you
must first convince him that you are his true
friend.
D) The very first step in persuading a person to
take up your cause is to impress on him that
you a genuine friend of his.
E) Should you wish to win a man over to your
side, you have in the first place to convince him
of your true friendship.
WWW.KPDS.ORG
45. Son yıllarda zaman zaman Auden’in
üslübunda yazdığı şiirler, anlamca zengin
veya yeterince zarif olmasa da, zevkle
okunabilir niteliktedir.
A) In later years he improved the style of his
poems rather along the lines of Auden,
making them pleasantly readable though
without depth of meaning.
B) Now and then, especially as he got older,
he wrote poems, which are like Auden’s,
are definitely readable but lcking in
meaning and not refined in style.
C) In later years he sometimes wrote very
pleasant poems which, although not rich in
meaning, have a polished style reminiscent
of Auden.
D) The poems he wrote occasionally in his
later years in the style of Auden are
pleasantly readable, even though they are
not rich in meaning or suffficiently refined.
E) Like Auden in his later years, he too wrote
poems in a more polished style which
made them even more pleasantly readable.
46. Çoğu gazeteci, Fransız Başkanı Jospin’in
görevde olduğu ilk sekiz ay boyunca siyasi
manevra için şüphe götürmez bir ustalık
gösterdiği görüşündedir.
A) In the opinion of many jourmalists the
French Prime Minister Jospin has made full
use of his talent for political manoeuvre
during the first eight months of his being in
office.
B) Most journalists are of the opinion that
throughout his first eight months is in office,
the French Premier Jospin has shown an
unsuspected flair for political manoeuvre.
C) As far as a number of journalists are
concerned, the French Prime Minister
Jospin has demonstrated his undoubted
skills in political manoeuvring during his
eight months in office.
D) Many journalists agree that Jospin, the
Premier of France, showed an amazing
ability for political manoeuvre during the
first eight months he was in office.
E) A number of journalists share the view that
following his first months in office, Jospin,
the Prime Minister of France, excelled at
political manoeuvring.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
47. İspanya Kralı II. Philip 1580’de Portekiz’i
aldığından bu yana Portekizliler hep derin bir
işgal korkusu taşımışlardır.
A) Since the Spanish King Philip II took over
Portugal in 1580, the Portuguese have always
had a deep fear of invasion.
B) After Philip II, King of Spain conquered
Portugal in 1580, the Portuguese were
extremely afraid of the consequence of his
invasion.
C) Ever since Portugal was captured in 1580 by
the Spaniards under Philip II, the Portuguese
people have been unremittingly fearful of
another invasion.
D) The Portuguese had always been afraid of a
Spanish invasion even before Portugal was
taken over in 1580 by Philip II, the King of
Spain.
E) The Portuguese people’s deep-seated fear of
invasion dates back to 1580, when Philip II of
Spain conquered Portugal.
48. Başkan Yeltsin İtalya’ya yaptığı geziyi
tamamlarken, Rusya’nın ulusal gaz şirketi
Gazprom’da İtalyan enerji grubu ENI ile 2
milyar dolarlık bir sözleşme imzaladı.
A) President Yeltsin’s visit to İtaly ended with the
signing of a $2 billion contract between
Russia’s national gas company Gazprom and
İtaly’s energy group ENI
B) During President Yeltsin’s last visit to İtaly, a $2
billion contract was signed between Russia’s
national gas company Gazprom and İtaly’s
energy group ENI
C) The $2 billion contract between Gazprom
which is Russia’s gas company and ENI which
is İtaly’s energy group was signed just as
President Yeltsin ended his tour of İtaly.
D) As President Yeltsin rounded up his visit to
İtaly, Gazprom, Russia’s national gas
company, signed a $2 billion contract with the
İtalian energy group ENI.
E) While President Yeltsin’s visit to İtaly was
nearing its end, the $2 billion contract between
the Russian gas company Gazprom and the
İtalian energy group ENI was finally signed.
WWW.KPDS.ORG
49. İngiltere tarafından halen uygulanmakta
olan ve iyileştirilmesine acilen ihtiyaç
duyulan
sığınma
politikasına
göre,
mülteciler ülkeye varışlarında gözetim
altına alınmakta ve yasal işlemlerin
tamamlanması oldukça uzun sürmektedir.
A) Due to the requirements of the asylum
policy recently adopted by Britain but still in
need of improvement, every refugee who
arrives in the country has to be detained
until legal matters are settled, and this
usually takes a long time.
B) The current asylum policy followed by
Britain urgently needs to be improved since
it requires that all the refugees arriving in
the country are to be held in custody until
the completion of legal procedures which
take some time.
C) According to the asylum policy currently
practised by Britain and urgently in need of
improvement, refugees are detained on
arrival in the country, and completion of
legal procedures takes quite a long time.
D) The asylum policy currently practised in
Britain is in urgent need of reform as, on
arrival, all refugees are taken into detention
until procedures are finalized which may
take a long time.
E) Britain’s current asylum policy, which is in
dire need of revision, requires that all
refugees are to be detained upon their
arrival in the country and wait for the
completion of lengthy legal procedures.
50. Şu an Irak’la yaşanan bunalıma ilişkin
olarak sizi temin etmek isterim ki biz, Irak
halkına
kayıp
verdirme
düşüncesini
kesinlikle boş karşılamıyoruz.
A) The idea of inficting casualties on the
people of Iraq in the course of the present
crisis is not, let me assure you, one that
pleases us.
B) I want to strees that the very idea of
inflicting casualties on the Iraqi people is
obnoxious to me in the current crisis with
Iraq.
C) As regards the present stalemate with Iraq
I feel I should emphasize that inflicting
casualties on the Iraqi people is not an idea
we cherish.
D) I assure you that the thought of our having
to inflict casualties on the Iraqi people
during the present crisis is not a pleasing
one.
E) Concerning the current crisis with Iraq I
want to assure you that we do not at all
relish the thought of inflicting casualties on
the Iraqi people.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
51. Güvenlik Konseyi, kitle imha silahlarının
yayılması
gibi
küresel
tehditlerle
baş
edebilecek birkaç uluslararası kuruluştan
biridir.
A) Of the few international organizations
eprowered to check the spread of weapons of
mass destruction, which is a global threat, only
the Security Council has proved effective.
B) Except for Security Council, there are few
international bodies capable of tackling global
threats, such as the spread of weapons of
mass destruction.
C) The Security Council is one of the few
international bodies tackling global threats,
such as the spread of weapons of mass
destruction.
D) To forestall the global threat of the spread of
weapons of mass destruction the Security
Council and some few other international
organizations came into being.
E) İt is the Security Council which, with a few
other international bodies, has sought to tackle
such global threats are as the spread of
weapons of mass destruction.
52. Çeşitli araştırmalar göstermiştir ki bugün
Amerika’da, hemen hemen her iki saatte bir, bir
trenle bir motorlu taşıt çarpışmaktadır.
A) Several studies have established that once in
every two hours in present-day America, a train
and a vehicle crash.
B) According to various studies carried out in
America today there is collision between a train
and another vehicle practically every two
hours.
C) In America today, as various studies have
revealed, a train hits a vehicle as often asevery
two hours.
D) Various studies show that every two hours or
so a train into a vehicle in America today.
E) Various studies have shown that in America
today a train collides with a vehicle almost
every two hours.
WWW.KPDS.ORG
KPDS 1998 KASIM DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
33. I’d like to make it absolutely clear at the
outset that I do not approve of the
measures proposed by the consulting firm.
A) Hemen kesin olarak açıklayayım ki
danışman firma tarafından ortaya konulan
görüşlerin hiçbirini kabul etmiyorum.
B) Öncelikle, danışman firmanın bizimle ilgili
görüşlerine katılmadığını kesin olarak
açıklamak isterim.
C) Başta şunu açık olarak kesinlikle belirtmek
isterim ki danışmanlık şirketinin önermiş
olduğu önlemleri onaylamıyorum.
D) Danışmanlığımızı yapan firmanın sunmuş
olduğu
çözümlerin
hiçbirini
uygun
bulmadığımı başta açık olarak ifade
ediyorum.
E) Öncelikle ve kesin bir dille ifade etmek
isterim ki danışmanlık şirketinin bize iletmiş
olduğu önerileri hiçbir zaman olumlu
bulmadım.
34. In his talk he stressed that economic
relationships
are
complicated
and
changeable, since everything happens at
once.
A) Konuşmasında,
ekonomik
ilişkilerin
karmaşık olduğunu ve sürekli değiştiğini,
bununda her şeyin bir anda olup bitmesine
yol açtığını ileri sürdü.
B) Yaptığı konuşmada, her şeyin bir anda olup
bitmesinin nedeninin ekonomik ilişkilerdeki
karmaşıklık ve değişkenlik olduğunu iddia
eti.
C) Olaylarnı bir anda olup bitmesi sonucu
ekonomik ilişkilerin ne denli çapraşık ve
farklı olduğunu, konuşmasında açıkça
ortaya koydu.
D) Konuşmasında da belirttiği gibi, ekonomik
ilişkiler hem karmaşık hem de değişken,
çünkü her şey aniden ortaya çıkıyor.
E) Konuşmasında, her şey bir anda olup bittiği
için ekonomik ilişkilerin karmaşık ve
değişken olduğunu vurguladı.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
35. In Latin America and Eastern, where
interventionist methods in the past were put
into effect most austerely, it is governments,
not outside economists, that today speak most
favourably in support of market economics.
A) Geçmişti devlet müdahalesini esas alan ve
bizzat uygulayan Latin Amerika ve Doğu
Avrupa hükümetleri, yabancı uzmanlardan
daha istekli bir şekilde pazar ekonomisini
destekleyici konuşmalar yapmaktadır.
B) Bugün Latin Amerikada ve Doğu Avrupa’da
pazar ekonomisini destekleyenler, yabancı
ekonomistlerden
çok,
geçmişte
aşırı
mücadeleci
yöntemler
uygulamış
olan
hükümetlerin bizzat kendileridir.
C) Geçmişte müdaheleci yöntemlerin en sert
şekilde
uygulamaya
konulduğu
Latin
Amerika’da ve Doğu Avrupa’da, bugün pazar
ekonomisi lehinde en olumlu konuşanlar
yabancı ekonomistler değil, hükümetlerdir.
D) Bugün Latin Amerika’da ve Doğu Avrupa’da
pazar ekonomisinin yararlarından söz edenler,
sadece yabancı uzmanlar değil, geçmişte aşırı
devlet
müdahelesini
benimsemiş
olan
hükümetlerin kendileridir.
E) Eskiden aşırı müdaheleci uygulamaların olduğu
Latin Amerika’da ve Doğu Avrupa’da, bugünkü
hükümetler
pazar
ekonomisini
yabancı
ekonomistlerden
daha
fazla
övmeye
yönelmektedir.
36. Two months, the Czech finance minister told
his people that the country’s four biggest
banks would be fully privatised by the end of
this year.
A) Ülkedeki en güçlü dört bankanın bu yıl
sonunda tümüyle özelleştirileceği, Çek Maliye
Bakanının iki ay önce halka yaptığı bir
konuşmada açıklanmıştı.
B) Çek Maliye Bakanı, iki ay önce halkına, ülkenin
en büyük dört bankasının bu yıl sonuna kadar
tümüyle özelleştirileceğini söyledi.
C) Çek Maliye Bakanı, ülkedeki dört büyük
bankanın
bu
yıl
sonunda
tümüyle
özelleştrileceğini iki ay öncesinden halka
duyurdu.
D) Çek Maliye Bakanının iki ay öncesinden halka
açıkladığına göre, ülkedeki en büyük dört
banka bu yıl sonundan önce tümüyle
özelleştirilmiş olacak.
E) Çek Maliye Bakanı, bu yıl sona ermeden
ülkedeki en güçlü dört bankanın tümünün
özelleştirilmesi iki ay önce halkına söylemişti.
WWW.KPDS.ORG
37. Our company, a partner in an international
consortium and headquartered in İstanbul,
is looking for water resources engineers
who have at least ten years of experience in
irrigation
engineering
and
land
development.
A) Uluslararası bir konsorsiyumun ortağı olan
ve merkezi İstanbul’da bulunan şirketimiz ,
sulama mühendisliği ve arazi ıslahında en
az on yıl tecrübesi olan su kaynakları
mühendisleri aramaktadır.
B) Merkezi İstanbul’da bulunan şirketimiz
sulama mühendisliği ve arazi ıslahında en
az on yıl tecrübeli, olan su mühendislerini
istihdam etmektedir.
C) Sulama yöntemleri ve bölge kalkınmasında
en az on yıl tecrübe sahibi olan su
mühendisleri arayan şirketimiz, uluslararası
bir konsorsiyumun üyesidir ve merkezi
İstanbul’dadır.
D) İstanbul’da kurulmuş ve sulama işleri ile
toprak ıslahında en az on yıllak tecrübeye
sahip su mühendisleri arayan şirketimiz,
uluslararası bir konsorsiyumun üyesidir.
E) Uluslararası bir konsorsiyuma dahil olan ve
ana merkezi İstanbul’da bulunan şirketimiz,
sulama işlerinde ve arazi ıslahında
çalıştırılmak üzere su kaynaklarında en az
on yıllık tecrübeye sahip su mühendislerine
ihtiyaç duymaktadır.
38. In the Renaissance, the discovery of
perspective gave artists the power to put
onto a flat surface the world as it is seen by
the naked eye.
A) Sanatçılar dünyayı, düz biryüzeye çıplak
gözle
görüldüğü
biçimde
yansıtma
olanağını ancak Rönesansta, perspektifin
bulunmasıyla elde ederler.
B) Rönesansla
sanatçılar,
perspektifin
bulunmasıyla çıplak gözle gördükleri
dünyayı düz bir yüzeye yansıtma fırsatını
elde etmişlerdir.
C) Perspektifin
bulunması,
Rönesans
sanatçılarına,
dünyayı
çıplak
gözle
görüldüğü durumuyla bir düzleme aktarma
yolunu açmıştır.
D) Rönesansla,
perspektifin
bulunması,
sanatçılara dünyalı çıplak gözle görüldüğü
şekliyle düz bir yüzeye aktarma gücü
vermiştir.
E) Rönesans sanatçıları perspektifi bularak,
dünyayı çıplak gözle görüldüğü gibi, düz bir
yüzeyde göstermeyi başarabilmişlerdir.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
39. At a press conference today, the Prime
Minister of Yemen announced that his
Government had been granted a loan by the
World Bank to assist the implementation of the
Rural Development Project started two years
ago.
A) Bugün yaptığı bir basın toplantısında, Yemen
Başbakanı iki yıldan beri sürdürülen Köy
Kalkınma Projesi için Dünya Bankası’nca
hükümetine kredi sağlanacağını açıkladı.
B) Bugün yaptığı bir basın toplantısında, Yemen
Başbakanı iki yıldan beri uygulanmakta olan
Köy
Kalkınma
Projesinin
sonuçlanması
amacıyla Dünya Bankası’nın hükümetine
kaynak sağladığını açıkladı.
C) Yemen Başbakanı bugün bir basın toplantısı
yaparak, iki yıl süreyle uygulanacak olan Köy
Kalkınma Projesinin sonuçlanması amacıyla
Dünya
Bankası’nın
hükümetine
kaynak
sağladığını açıkladı.
D) Yemen Başbakanı bugün bir basın toplantısı
yaparak, iki yıl süreyle uygulanacak olan Köy
Kalkınma Projesinin tamamlanabilmesi için
hükümetinin
Dünya
Bankası’ndan
kredi
iseyeceğini belirtti.
E) Bugün bir basın toplantısında, Yemen
Başbakanı iki yıl önce başlatılan Köy Kalkınma
Projesinin uygulanmasına katkıda bulunması
amacıyla,
Dünya
Bankası
tarafından
hükümetine kredi verildiğini açıkladı.
40. Oceans not only absorb carbon dioxide and
other gases from atmosphere, but also hold
and transport vast amount of heat through a
network of current.
A) Okyanusların atmosferdeki karbondikoksidi ve
diğer gazları emmesi ve yüksek miktardaki ısıyı
tutarak taşıması, ancak akıntıların oluşturduğu
bir şebeke sayesinde gerçekleşmektedir.
B) Okyanuslar, atmosferdeki karmbondioksidi ve
diğer
gazları
emmez,
ancak
yüksek
miktarlardaki ısıyı emerler ve çeşitli akıntılarla
taşırlar.
C) Okyanuslar, akıntıların oluşturduğu bir ağ
yardımıyla, hem atmosferdeki karbondioksidi
ve diğer gazları emer hem de büyük
miktarlarda ısıyı tutarak taşırlar.
D) Okyanuslar
sadece
atmosferdeki
karbondioksidi ve diğer gazları emmekle
kalmaz, aynı zamanda muazzam miktarlarda
ısıyı tutarlar ve bir akıntı şebekesi aracılığıyla
taşırlar.
E) Okyanuslar, akıntıların oluşturduğu bir şebeke
sayesinde, hem atmosferdeki karbondioksidi ve
diğer gazları emiyorlar hem de çok yüksek
miktarlara varan ısıyı tutarak her tarafa
taşıyorlar.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
41. Prince Sihanouk has always voiced his firm
commitment to one principle; he is
prepared to make any sacrifice necessarry
for the people of Cambodia.
43. Ülkenin en kalabalık kenti ve İsviçre
bankacılığının
kalbi
olan
Zurih,
kendi
okullarında dil öğretiminin iyileştirilmesi için
bir danışma kurulu oluşturdu.
A) Prens Sihanouk bir ilkeye kesin bağlılığını
hep ifade etmiştir; o, kamboçya halkı için
gerekli er türlü özveride bulunmaya
hazırdır.
A) Zurich, one of the most crowded cities in the
country and the main centre of Swiss banking,
has decided to establish a working committee
for the improvement of language schools.
B) Prens Sihanouk bir ilke ile ilgili taahüdünü
hep hatırlamıştır; o kendisini, Kamboçya
halkı gerekli gördüğü zaman kurban
etmeye razıdır.
B) Zurich, the most populous city of the country
and the heart of Swiss banking, set up an
advisory committee for the improvement of
language schools.
C) Prens Sihanouk’un daima bağlı olduğu bir
ülke vardı; o, Kamboçya halkı için kendisini
her zaman kurban etmeye hazırdır.
C) The first of the advisory committee to be set up
for the advance of language teaching in
schools was in Zurich, which is an extremely
crowded city and the banking centre of
Switzerland.
D) Prens Sihanouk daima bir ilkeye bağlı
olduğunu söylemiştir; Kamboçya halkının
ıslahı için gerekli özveride bulunmaya
isteklidir.
E) Prens Sihanouk’un daima bağlı olduğunu
söylediği bir ilke vardır; kendisi, Kamboçya
halkı gerekli görürse, özveride bulunmaya
hazırdır.
42. It is grossly unfair to blame the recent
economic crises in Asia on investors,
bankers and politicians.
A) Asya’da görülen son ekonomik bunalımla
ilgili olarak yatırımcıları, bankacıları ve
siyasetçileri hedef almak oldukça yanlış bir
tutumdur.
B) Asya’da ortaya çıkan ekonomik bunalımın
sorumlusu olarak bugünkü sanayicileri,
bankacıları ve siyasetçileri görmek büyük
bir yanılgıdır.
C) Asya’daki son ekonomik bunalımın suçunu
yatırımcılara, bankacılara ve siyasetçilere
yıkmak tamamen haksızlıktır.
D) Asya’daki
son
ekonomik
bunalıma
yatırımcıların, bankacıların ve siyasetçilerin
yol açtığını söylemek çok yanlış olur.
E) Sadece
sanayicileri,
bankacıları
ve
siyasetçileri, yakın geçmişte Asya’da
ekonomik bir bunalım yaratmakla suçlamak
tamamen yanlıştır.
D) For the development of language teaching in
schools, a special committee was set up for
Zurich, since it is a very crowded city and the
heart of banking in Switzerland.
E) Zurich, which is an overpopulated city and has
been the heart of banking in Switzerland, has
launched a policy for efficient language
teaching in its schools in line with the advisory
committee’s recommendations.
44. İngiliz ihracatçılar, hükümetlerine, sterlinin
ulaştığı düzeyden olduğu kadar, tırmandığı
hızdan da şikayet etmektedir.
A) British exporters denounce the government for
the level sterling has reached as well as for the
speed at which it has climbed.
B) British exporters are criticising the government
for the rapidness of the rise of the sterling as
well as for the level to which it has risen.
C) British exporters blame the government for the
rapidness of the rise of the sterling as well as
for the level to which it has risen.
D) It is as much the speed at which sterling has
climbed as the level to which it has risen that
has made British exporters criticise their
government.
E) British exporters complain to their government
as much about the speed with which sterling
has climbed as about the level it has reached.
WWW.KPDS.ORG
45. 1980’lerin sonlarında İngiltere’de Wilson
hükümeti, ücret artışlarının enflasyon
üzerindeki etkisini kontrol edebilmek için
sendikaların desteğini kazanmaya çalıştı.
A) Hawing won the union’s support in Britain
in the late 1980’s, the Wilson government
was able to control inflation by cutting down
on wage increases.
B) Later in the 1980s Britain, the Wilson
government won the Union’s support, thus
making it possible to control the effect of
wage increases upon inflation.
C) With a view to controlling the effect of wage
increases upo inflation in Britain, the
Wilson government began, towards the end
of 1980s, to ask for more support from the
Unions.
D) In the late 1980s in Britain, the Wilson
government tried to win the Union’s support
in order to control the effect of wage
icreases on wage inflation.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
47. Sovyetler Birliği çöktüğünden beri, sermaye
kaçışı, komunizm sonrası Rusya’nın başlıca
ekonomik hastalıklarından biri olmuştur.
A) Ever since the Soviet Union collapsed, capital
flight has been one of post communist Russia’s
chief economic plagues.
B) Once the Soviet Union collapsed, capital flight
became the most presistent of all post
communist Russia’s economic headaches.
C) Following the collapse of the Soviet Union, post
communist Russia’s economy has been
plagued by capital flight.
D) Capital flight has ever since the Soviet Union
collapsed, been one of the feared economics
problems of post communist Russia.
E) Following the collapse of the Soviet Union and
the start of the post-communist era, Russia’s
economiy has suffered on account of capital
flight.
E) The Wilson government won the support of
the Unions in the late 1980s in Britain by
controlling the effect of wage increases on
inflation.
48. Hindistan’da suçan giderek daha az önemli bir
sorun olduğu düşüncesi, tamamen yanıltıcıdır.
46. Kamuoyu yoklamaları farklılık gösterir,
ancak Avusturalya’lıların yaklaşık üçte ikisi
cumhuriyetistediklerini
açıkça
söylemektedirler.
B) The idea that the crime is becoming a less
significant problem in India is completely
A) Opinion polls are inconclusive, but roughly
two-thirds of all Australians are clearly
pleaded to have a republic.
B) Opinion polls may vary, but well over twothirds of the Australians admit that they
want a republic.
C) Opinion polls conclusively show that
roughly two-thirds of the Australian people
actually want a republic.
D) Opinion
polls
are
unreliable,
but
nevertheless it is apparent that two-thirds
or so of the Australian people are in favour
of a republic.
E) Opinion polls vary, but about two-thirds of
the Australians openly say that they want a
republic.
A) It would be quite wrong to assume that crime is
becoming a less serious problem in India.
C) It would be most unfair to infer that the problem
of crime is steadily being disregarded in India.
D) The idea that the crime is on the decrease in
India is completely wrong.
E) The view that crime in India is steadily ceasing
to be a major problem is rather disturbing.
WWW.KPDS.ORG
49. 1970’lerde büyük bir petrol bunalımından
beri, Uluslararası Enerji Kurumu alternatif
enerji kaynakları bulmak için yapılan
araştırmaları
teşvik
etmiş
ve
desteklenmiştir.
A) Since the great oil crises of the 1970s, the
International
Energy
Agency
has
encouraged and supported researches
carried out to discover alternative energy
sources.
B) Since there was a great oil crisis in the
1970s, the International, Energy Agency
has been encouraging and supporting
research into alternative energy sources.
C) Following the serious oil crisis oof the
1970s, the International Energy has been
encouraging and subsidising any research
pertaining to alternative energy resources.
D) Following the great oli crisis of the 1970s,
the International Energy Agency has
encouraged research that might lead to the
discovery of alternative energy sources.
E) The great oil crisis of the 1970s convinced
the International Energy Agency of the
need to support research into the
development
of
alternative
energy
resources.
50. Avrupa’da ortak pazar için ilkplanı daha
1943-44’lerde tasarlayan, eski Hollanda
dışişleri bakanı J.W. Boyen idi.
A) Back in 1943 or 1944, it was a former
Dutch foreign minister, J.W. Boyen, who
frist announced a plan for a common
market in Europe.
B) As early as 1943-44, the first plan for the
Common European market was drawn up
by J.W. Boyen, Holland’s former foreing
minister.
C) The first plan for Europe’s common market
dates from 1943-44 and was drawn up by
J.W. Boyen, a former Dutch foreign
minister.
D) It was J.W. Boylen, a former Dutch foreign
minister, who as early as 1943-44, drafted
the first plan for a common market in
Europe.
E) As far back as 1943-44 J.W. Boyen, who at
the time was the Dutch foeign minister,
dew up the first plan for a European
common market.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
51. Bizimki sadece küçük bir nakliye şirketi olduğu
için navlunda indirim yapmamış maalesef
mümkün değildir.
A) Since ours in only a small transport company, I
am afraid it is impossible for us to make a
discofunt on the sea freight.
B) Because our transport company is rather small,
we sometimes manage to offer a discount on
the sea freight.
C) Though ours is quite small transport company,
it shouldn’t be impossible for us to arrange a
discount on the freight.
D) I am sorry but, as this is only a small transport
company, it would be unreasonable to expect a
discount on the sea freight.
E) A small transport company such as ours
cannot reasonable be expected to offer any
discount on the sea freight.
52. Dicle üzerine yapılan kaya dolgu yeni baraj, en
şiddetli
depremlere
dayanacak
kadar
sağlamdır.
A) The new rock-fill dam built on the Tigris has
been designed so as to stand firmly even in the
event of a violent earthquake.
B) There is a new rock-fill dam on the Tigris which
has been constructed to be strong enough to
withstand the most severe of earthquakes.
C) The new rock-fill dam, constructed on the
Tigris, is strong enough to withstand the most
severe earthquakes.
D) Even an extremely violent earthquake could
not damage the new rock-fill dam constructed
on the Tigris.
E) The new rock-fill dam on the Tigris was built so
solidly that even a sevre earthquake couldn’t
pose a treat.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
27. Greenpeace activists failed to stop a ship
carrying reprocessed nuclear fuel through the
Panama Canal.
KPDS 1999 MAYIS DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
25. The first colonial immigrants began to
arrive in Britain in the early 1950s to work
in the manufacturing industry.
A) 1950’lerin başlarında İngiltere’ye gelen ilk
sömürge göçmenleri, öncelikle imalat
sanayiisinde çalışmaya başladılar.
B) Sömürgelerden İngiltere’ye gelen ilk
göçmenler, 1950’lerin başlarında imalat
sanayisinde çalışmaya başladılar.
C) 1950’lerin başlarından itibaren pek çok
göçmen, imalat sayesinde çalışmak
amacıyla,
ilk
kez
sömürgelereden
İngiltere’ye gelmeye başladı.
D) İlk kez 1950’lerde İngiltere’ye gelmeye
başlayan sömürge göçmenleri, öncelikle
imalat sanayisinde çalıştılar.
E) İlk sömürge göçmenleri, İngiltere’ye, imalat
sanayisinde çalışmak amacıyla, 1950’lerin
başlarında gelmeye başlamıştır.
26. The issue under discussion is whether or
not British newspapers are fairly priced.
A) Tartışma yaratan asıl sorun, İngiliz
gazetelerinin fiyatlarının belirlenmesinde
adil bir yol izlenip izlenmediğidir.
B) Tartışmakta olan asıl konu,
gazetelerinin fiyatlarının tarafsız
belirlenip belirlenmediğidir.
İngiliz
olarak
C) İngiliz gazeteleri için uygun fiyatların
belirlenip belirlenemeyeceği, tartışmanın
temel konusudur.
D) Tartışmakta olan konu, İngiliz gazetelerinin
adil
olarak
fiyatlandırılıp
fiyatlandırılmadığıdır.
E) İngiliz
gazetelerinin
uygun
fiyatlandırılıp fiyatlandırılmadığı
tartışılmaktadır.
şekilde
konusu
A) Yeşilbarış eylemcileri, yeniden işlenmiş nükleer
yakıt taşıyan bir gemiyi Panama Kanalı’nda
durdurmayı amaçlıyordu.
B) Yeşilbarış eylemcileri, yeniden başlamış
nükleer yakıt taşımakta olan bir gemiyi Panama
Kanalı’nda durdurmaya çalıştılar.
C) Yeşilbarış eylemcileri, Panama Kanalı’nda
yeniden işlenmiş nükleer yakıt taşıyan bir
gemiyi durdurmayı başaramadılar.
D) Yeşilbarış eylemcileri, işlenmiş nükleer yakış
taşıyan bir gemiyi Panama Kanalı’nda
durdurma girişiminde yetersiz kaldılar.
E) Yeşilbarış eylemcilerinin, yeniden işlenmiş
nürleer yakıt taşıyan bir gemiyi Panama
Kanalı’nda durdurma çabaları boşa gitti.
28. Alexander Lebedev, Russia’s former national
security advisor said he would run for
governorship of Central Siberia.
A) Rusya’nın ulusal güvenlik eski danışmanı
Alexander Lebedev, Orta Sibirya valiliği için
aday olacağını söyledi.
B) Eskiden Rusya’nın ulusal güvenlik sorumlusu
olan Alexander Lebedev, Orta Sibirya valiliği
için kampanya başlatacağını belirtti.
C) Rusya’nın önceki ulusal güvenlik uzmanı
Alexander Lesedev‘in Orta Sibirya valiliği için
aday olduğu söyleniyor.
D) Rusya’nın bir önceki ulusal güvenlik danışmanı
Alexander Lebedev’in, Orta Sibirya valiliği
secimlerine katılmak istediği açıklandı.
E) Rusya’nın ulusal güvenlik eski danışmanı
Alexander Lebedev, Orta Sibirya valiliği için
seçimlere katılacağını açıkladı.
WWW.KPDS.ORG
29. It has been announced that the merger
between the two banks is said to go ahead
after approval from their boards.
A) İki bankanın birleşmesi için gerekli
işlemlerin, kendi kurullarının onayından
sonra başlatılacağı söylendi.
B) İki banka arasındaki birleşmenin, kendi
kurullarını onayından sonra gerçekleşeceği
açıklandı.
C) İki
banka
arasındaki
birleşmenin
gerçekleşebilmesi için kurullardan onay
alındıktan
sonra
işlem
yapılacağı
duyuruldu.
D) Açıklandığı üzere, iki banka arasındaki
birleşme ancak kurulların onayından sonra
başlayacak.
E) Duyurulduğuna göre, iki banka arasındaki
birleşmenin kesin olarak gerçekleşebilmesi,
kurulların onayına bağlı.
30. Rescuers estimate that up to 5000 people
may have died in a remote province of
Northern Afghanistan after an earthquake
completely devastated the area.
A) Bölgeye giden kurtarma ekipleri, Kuzey
Afganistan’ın uzak bir eyaletini tamamen
tahrip eden bir depremden sonra 5000
kadar
insanın
ölmüş
olabileceğini
bildirmektedir.
B) Kurtarma görevlileri, Kuzey Afganistan’ın
uzak bir eyaletinde meydana gelen tahrip
gücü çok yüksek depremden sonra
5000’den fazla insanın ölmüş olduğunu
açıkladılar.
C) Kurtarma uzmanları, Kuzey Afganistan’ın
uzak bir eyaletini tamamen tahrip eden
depremden sonra, en az 5000 kişinin
ölmüş
olabileceğinden
endişe
etmektedirler.
D) Kurtarma görevlilerince, en az 5000 kişinin
ölümüne neden olan depremin, Kuzey
Afganistan’ın uzak bir eyaletini tamamen
yerle bir ettiği bildirilmiştir.
E) Kurtarma görevlileri, Kuzey Afganistan’ın
uzak bir eyaletinde bölgeyi tamamen tahrip
eden bir depremden sonra 5000 kadar
insanın
ölmüş
olabileceğini
tahmin
ediyorlar.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
31. The real barrier to free movement of consumer
goods in Europe is the absence of laws
covering product guarantees and after-sales
service
A) Tüketim malları Avrupa’da serbest dolaşımı
önündeki asıl engelin aşılabilmesi için, ürün
garantileri ve satış sonrası hizmet ile ilgili
yasaların kalkması gerekir.
B) Avrupa’da tüketim maddelerinin serbest
dolaşımı karşısındaki asıl engel, ürün
garantilerini ve satış sonrası hizmeti kapsayan
yasaların olmayışıdır.
C) Tüketicilerin, Avrupa’da istedikleri malı özgürce
seçebilmelerini zorlaştıran asıl engel, ürün
garantisini de içine alan yasaların ve satış
sonrası hizmetin bulunmayışıdır.
D) Avrupa’da özgürce dolaşarak diledikleri malı
almak isteyen tüketicilerin önündeki gerçek
engel, yasaların kendilerine ürün garantisi ve
satış sonrası hizmet öngörmemiş olmasıdır.
E) Ürün garantisi ve satış sonrası hizmet yasalarla
güvenceye alınmadığından, tüketim mallarının
Avrupa’da
serbestçe
dolaşımı
henüz
gerçekleşmemiştir.
32. The rigid and hierarchical corporate structure
that provided the basis for business growth
until the 1980s has now become a thing of the
past.
A) 1980’lerde iş dünyasında büyümenin temelini
oluşturan katı ve hiyerarşik kurumsal
yapılanma, bugün artık geçmişe ait bir olgu
olarak görülmektedir.
B) 1980’lere
kadar
şirketlerin
büyümesini
sağlayan sağlam ve hiyerarşik yapılanma,
bugün artık eski önemini yitirmiştir.
C) İşlerin büyümesi için 1980’lere kadar temel
oluşturan katı ve hiyerarşik şirket yapısı, bugün
artık geçmişte kalmıştır.
D) 1980’li yıllara kadar büyüme sürecinin temelini
oluşturan katı hiyerarşik kurumsal yapının
önemi, bugün artık yok olmuştur.
E) Geçmişten günümüze kadar uzanan sağlam ve
hiyerarşik kurumsal yapı 1980’lere kadar
büyümenin temelini oluşturmuştur.
WWW.KPDS.ORG
33. The Serbian justice minister stated that the
Serbians indicted for war crimes would not
be sent to Hague for trail by the war-crimes
tribunal.
A) Savaş suçu işlenmiş Sırpların, yargılanmak
üzere
Lahey’deki
savaş
suçları
mahkemesine gönderilmesine Sırp adalet
bakanı itiraz etti.
B) Sırp adalet bakanı, savaş suçları sanığı
olan Sırpların, savaş suçları mahkemesi
tarafından yargılanmak üzere Lahey’e
gönderilmeyeceğini ifade etti.
C) Sırp adalet bakanının yaptığı açıklamaya
göre savaş suçu işlemiş Sırplar, savaş
suçları
mahkemesi
tarafından
yargılanmaları için Lahey’e kesinlikle
gönderilmeyecek.
D) Sırp adalet bakanı, savaş suçlarıyla itham
edilen
Sırpların,
yargılanmak
için
Lahey’deki savaş suçluları mahkemesine
kesinlikle gönderilmeyeceğini tekrarladı.
E) Çeşitli savaş suçları işlemiş Sırpların,
savaş suçları mahkemesi tarafından
yargılanmak
için
Lahey’e
asla
gönderilmeyeceği Sırp adaleti bakanınca
ifade edilmiştir.
34. The project we have undertaken will
explore the political, social, and economic
consequences of new information and
comunication technologies particularly
relating to issues such as the changing rol
of the state and new security threats.
A) Üstlendiğimiz proje, özellikle devletin
değişen rolü ve yeni güvenlik tehditleri gibi
konulara ilişkin olarak, yeni bilgi ve iletişim
teknolojilerinin siyasal, toplumsal ve
ekonomik sonuçlarını araştıracaktır.
B) Yürütmekte olduğumuz projeyle, yeni bilgi
ve iletişim teknolojilerinin, özellikle devletin
değişen rolü ve yeni güvenlik tehditleri
üzerindeki siyasal, toplumsal ve ekonomik
etkileri araştırılacaktır.
C) Devletin değişen rolü ve yeni güvenlik
tehditleri gibi konuları inceleyen projemizle,
özellikle yeni bilgi ve iletişim teknolojilerinin
siyasal, toplumsal ve ekonomik etkilerini
araştıracağız.
D) Üzerimizde çalıştığımız proje, özellikle
devletin değişen işlevleri ve yeni güvenlik
tehditleri gibi çeşitli konularla ilgili yeni bilgi
ve iletişim teknolojilerini siyasal, toplumsal
ve ekonomik yaralarını incelemektedir.
E) Ele aldığımız proje, özellikle devletin
değişen işlevini ve ortaya çıkan yeni
tehditleri,
yeni
bilgi
ve
iletişim
teknolojilerinin siyasal, toplumsal ve
ekonomik
sonuçları
çerçevesinde
araştıracaktır.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
35. İngiltere’de iki milyondan fazla kişi, Avrupa
birliğine izin verilen en yüksek düzeyin çok
üstünde alüminyum içeren musluk suyu
içmektedir.
A) The European Union only permit a certain level
of aluminium in the drinking water, but more
that two million people in Britain drink tap water
exceeding this level.
B) There are two million people in Britain today
two drink tap water containing a higher level of
alüminium that that allowed by the European
Union.
C) The European Union is concered that over two
millon people in Britain are drinking tap water
with an unacceptably high aluminium level.
D) The level of aluminium in the tap water that
over two millon people drink in Britain today,
exceed what the European Union allows.
E) In Britain, over two millon people drink tap
water which contains aluminium well over the
maximum level permitted by the European
Union.
36. Şili’li seçmenler, 1990’da ve tekrar 1996’da,
orta
sol
koalisyonuna
seçilmesi
ile
demokrasiye geçiş sürecine onay verdiler.
A) The Children electorate confirmed the
transsition to democracy in both the 1990 and
1996 elections in which a centre-left coalition
was elected.
B) As in 1990, so in 1996, the Chilean voters
showed their approval of the transition to
democracy by electing a coalition of the centreleft.
C) The transition to democracy in Chilean was
aided by the election in 1990 and also in 1996
of a centre-left coalition.
D) In 1990 and again in 1996, through the election
of centre-left coalitions, the Chilean electorate
endorsed the process of transition to
democracy.
E) The election, by the Chilean voters, of a centreleft coalition in 1990 and again in 1996
strengthened the transition process for
democracy.
WWW.KPDS.ORG
37. Bugün, gelecek vaat eden pek çok genç
yeteneğe karşın, Amerikan komedileri
düzeyinde komedi ürettiğimizi sanmıyorum.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
39. Filmin başarısı, sadece oyunculuğun gücünde
ve
çeşitliliğinde
değil,
aynı
zamanda
yönetmenin duygulu bir destan yaratmasında
da yatmaktadır.
A) Today, despite a lot of promising young
talent, I don’t think we are producing
comedies of the standard of American
ones.
A) The success of the films is in part due to the
fact acting is powerful and convincing and in
part to the directors creation of stirrign epic.
B) The comedies we are currintly producing
are hardly of the same standard as the
American once, though we do have a great
deal of young talent.
B) The film succeeds not only because the acting
is powerful and various but also because the
director has managed to create a sensitive epic
quality.
C) The standard of the comedies we have
produce so far is well below that of
American comedies despite the fact that
there are plently of talented young people
today.
C) The success of the film lies not just in the force
and range of the acting but in the director
creation of a sensitive epic.
D) Though there are plenty of talented young
people today, still the standard of the
comedies we have produced is below that
of the American ones.
E) Even though we have a lot of young’s
talent today, we are producing comedies of
a lower standard than those in America.
38. İki yıl önce, bunaltıcı bir yaz başında,
İngilteredeki gıda ve tarımcılığı tanıtmak
amacıyla Londra Hyde Park’ta özel ve son
derece ilginç sergi düzenledi.
A) The special exhibition set up in London’s
Hyde Park two years ago during a terribly
hot summer aimed to promote Britain’s
food and farming.
B) An especially interesting exhibition was
held two years ago in London’s Hyde Park,
at the start of a very hot summer, in order
to promote Britain’s farming and food.
C) It was two years ago, in Hyde Park, in
London during an exceedingly hot summer,
that a special exhibition was setp up to
promote Britain’s farming products.
D) Two years ago, at the beginning of a
sweltering summer, a special and most
interesting exhibition was put on in Hyde
Park in London to promote the Britain’s
food and farming.
E) To promote Britain’s food and farming, a
particularly interesting exhibition opened in
London’s Hyde Park at the beginning of
that memorable hot summer two years ago.
D) It is not only the sensitivity at the complexity of
the acting that is responsible for the film’s
success, but also powerful epic quality the
director has brought into it.
E) Not only the sensitivity and range of the acting
but also the director’s inspired creation of an
epic atmosphere contributes to the success of
the film.
40. Mozart 207 yıl önce bu ay öldüğünde, daha
sonra
öğrencisi
Sussmayr
tarafından
mamamlanan Requlem’ini bitirememiştir.
A) It was Sussmayr, one of Mozart’s students,
who completed the Requlem, left unfinished by
the composer when he died 207 years ago this
month.
B) When Mozart died 207 years ago this month,
he had been unable to finish his Requlem,
which was later comleted by his student
Sussmayr.
C) 207 years ago this month, when Mozart died,
he left his Requlem unfinished for his student
Sussmayr to complete.
D) Upon Mozart’s death 207 years ago this month,
his student Sussmary completed the Requlem
which the composer had failed to finish.
E) The Requlem, which Mozart had been unable
to complete before his death 207 years ago
this month, was finished by his student
Sussmayr.
WWW.KPDS.ORG
41. Az gelişmiş ülkeler içinde, karayolu
yapımında en faal olan Brizilyadır, çünkü
karayolu
taşımacılığı,
bu
ülkenin
ekonomisinin belkemiğini oluşturur.
A) Among less developed countries, the most
active one in road construction is Brazil, for
road
transportation
constitutes
the
backhone of the country’s economy.
B) Since road transportation in Brazil is basic
to
the
country’s
economy,
roda
construction here is more active than in
less developed countries.
C) Road construction in Brazil is far ahead of
that in other less developed countries as
the country’s economy is largely depended
on road transportation.
D) When compared with other less developed
countries, Brazil is particularly active in
road construction since its economy
depends
so
completely
on
road
transportation.
E) Since road transportation is vital to Brazil’s
economy, road construction in this country
receives more priority than in other less
developed countries.
42. Cinsel iktidarsıtlık yaşlanmanın doğal bir
işareti olabileceği kadar, dünyada şeker
veya yüksek tansiyon gibi ciddi bir
gelişmenin belirtisi de olabilir.
A) Diabetes and hypertension, which are
generally regarded as serious body
developments, have the same symtonms
as sexual impotence in old age.
B) One of the serious development that old
age causes in the body is sexual
impotence which may also be a common
symptom of diabetes and hypertension.
C) It is not only old age but also diabetes and
hyper
tension
which,
as
serious
developments in the body, cause sexual
impotence.
D) The causes of sexual impotence, a natural
condition of old age, are usually regarded
as related to diabetes and hypertension.
E) Sexual impotence can be as much a
natural science of growing old as the
symptom of a serious development in the
body, such as diabetes or hypertensiyon.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
43. Başkan, son istatistiklere atıfta bulunarak,
Amerikanın bazı kentlerinde suç oranının son
10 yıl içinde hızla artmış olduğunu ifade etti.
A) The President announced that, according to
some recent statistics, the rate of crime in a
numser of American citices had clearly risen
substantially over the past decade.
B) Citing recent statistics, the president stated
that, over the last decade, the crime rate in
some cities of Amerika had risen rapidly.
C) As The President point out with reference to
recent statistics, since the last decade, the
number of crimes in various major American
cities has risen sharply.
D) The President argue that, in view of recent
statistical evidence, the rapid rise in the rate of
crime in some American cities during the last
decade called for serious action.
E) As the President has pointed out, it appears
from recent statistics that, over the last decade,
there has been a considerable rise in the crime
rate in some American cities.
44. Observer gazetesinin genel yayın yönetmeni
Will Hutton, İngiliz basının durumunu izlemek
üzere
kurulan
bağımsız
bir
kurulun
başkanlığına atandı.
A) Will Huttan, presently editor-in chief of The
Observer, has been approached the chair a
special commission which we look into the
issues facing the British press.
B) In order to the study the efficiency of the British
press, Will Hutton, editor in chief ot the
Observer, was selected to chair an
independent commission.
C) Will Hutton, former editor-in-chief of The
Obsever, has been designated as the chairman
of a free commission to report on the state of
the British press.
D) Will Hutton, editor-in-chief of The Observer,
was appointed chair of an independent
commission set up to monitor the state of the
British press.
E) Will Hutton who is currently the editor-in-chief
of The Observer, has been chosen as the chair
of an autonomous commission established to
study the progress of the British press.
WWW.KPDS.ORG
KPDS 1999 KASIM DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
33. Amerika’da işçi sendikaları, sanayi sonrası
ekonominin yükselişi ve ağır sanayinin
öneminin
azalması
sonucu,
diğer
sanayileşmiş ülkelerde olduğundan daha az
güce sahiptir.
A) Since the importance of heavy industry in
this post-industrial economy has declined
considerably, the American workers’ unions
have less power than those in other
industrialized countries.
B) The power of wokers’ unions in America
has fallen below that of the unions in other
industrialized countries because of the
transition from heavy industry to a postindustria economy.
C) With the rise of the post-industrial economy
and the decline in the importance of heavy
industry, workers’ unions in America wield
less power than in other industrialized
countries.
D) As the post-industrial economy has
replaced the heavy industrial one, the
importance of workers uniouns in America
has decreased in comparison with other
industrialized countries.
E) In America, the workers’ unions are no
longer as powerful as those in other
industrialized countries, since the rise of
the post-industrial economy has eclipsed
thi importance of heavy industry.
34. Eski Doğu Almanya’da ücret eşitliğine
ilişkin
grevler,
bazen
endüstriyel
çatışmanın nasıl kaçınılmaz olduğuna
örnektir.
A) In the former East Germany, strikes over
wage equality can be regarded as an
example of the inevitability of industrial
conflict.
B) Strikes have been held in the former East
Germany to demand equal wages, and this
shows how industiral conflicits can not be
avoided.
C) The strikes held for the equality of wages in
what once used to be East Germany,
demostrate that industrial conflicts are
almost unavoidable.
D) The fact that industrial conflict can ton
always be avoided is best demonstrated by
the example of the strikes held for the
wage equality in the former East Germany.
E) The strikes in the former East Germany
over wage equality are an example of how
industrial
conflict
is
sometimes
unavoidable.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
35. Eğer hafif uçaklar veya helikopterler mevcut
olsaydı, felaket alanı üzerinde bunlarla
yapılacak alçak uçuşlar, hasarın coğrafi
boyutları hakkında hızlı bilgi sağlayabilirdi.
A) If light aircraft or helicopters were available, low
altitude flights over the disaster area would
yield rapid information on the geographic
extent of the damage.
B) Had light aircraft or helicopters been ready,
flights at low altitudes over the disaster area
could have provided useful information as to
the geographic extent of the damage.
C) The geographic extent of the damage in the
disaster area could have been established by
how altitude flights if light aircraft and
helicopetrs had been available.
D) So long as light aircraft and helicopters for low
altitude flights are available, valuable
information concerning the geographic extent
of the damage in the disaster area can be
obtained.
E) The geographic extent of the damage in the
disaster area could have been rapidly learned,
if only light aircraft and helicopters could have
been made available for low altitude flights.
36. Yönetim kurulu, yakın gelecekte hiçbir ücret
artışı yapılmayacağını açıkça belirtti.
A) The board declared that the question of any
wage increase could be brought up again in the
near future.
B) It was openly stated by the board that no
increase at all in the wages could be seen in
the near future.
C) The board declared that there could be no
question of any wage increase in the near
future.
D) The board made it clear that there would be no
wage increase whatsoever in the near future.
E) The board announced that no wage increase
was to be expected in the near future.
WWW.KPDS.ORG
37. Sağlık hizmetlerini ne şekilde düzenlemiş
olurlarsa olsunlar Avrupa ülkelerinin hepsi,
son otuz yıl içinde masraflarının yıllık
ortalama yüzde 4.1 oranında arttığını
görmüştür.
A) In whatever way the European countries
have organised their health services, they
have all seen their costs rise over the past
three decades at an annual average rate of
4.1 percent.
B) Despite the fact that all the European
countries have organized their health
services efficiently, they have been unable
to prevent a yearly rise in costs of 4.1
percent over the past three decades.
C) The cost of health services has increased
at an annual rate of 4.1 percent over the
last thirty years even though great efforts
have been made by the European
countries to organise them more efficiently.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
39. Tropikal kereste ticareti, yağmur ormanlarının
tahribinde oynadığı rol nedeniyle, uluslararası
kaygının önemli bir odağı olmuştur.
A) Rain forest destruction deserves to be a focus
of international concern as the tropical timber
trade continues to grow.
B) The tropical timber trade has caused a great
deal of international concern since it is held to
be a major cause of rain forest destruction.
C) The tropical timber trade has been a major
focus of international concern because of the
role it plays in rain forest destruction.
D) The role played by the tropical timber trade in
the destruction of rain forests has been a
matter of international concern.
E) International concern has at last focused on
rain forest destruction which is caused by the
tropical timber trade.
D) An annual increase of 4.1 percent in the
cost of health services in European
countries during the last three decades has
led to even greater efforts to improve
organization.
40. Adam Smith, bir ülkenin yüksek kaliteli ürünler
üretmede gerekli becerileri kazanması için en
az 50 yıllık deneyime ihtiyacı olduğunu iddia
etmiştir.
E) Most European countries have failed to
curb the yearly 4.1 percent increase in the
cost of health services in spite of the efforts
made over the last thirty years to make the
organization more efficient.
A) The essential skills required for the production
of high–quality goods, can, as Adam Smith
explained, only be acquired over a period of 50
years in any country.
38. Soğuk savaş dönemi ile ilgili pek çok yayın
yapmış olduğu için, kendisinden 1960’larda
Batıdaki Sovyet casusluk faaliyetleri
üzerine bir konferans vermesini rica ettik.
B) According to Adam Smith, a period of at least
50 years of experience is essential for the
acquistion of the skills needed for high quality
production in a country.
C) As Adam Smith pointed out, at least 50 years
of experience is necessary if a country is to
produce high-quality goods.
A) Even though most of his publications have
been on the Cold War era, we asked him to
lecture on the work of the Soviet spies in
the West in the 1960s.
D) Adam Smith claimed that at least 50 years of
experience were needed for a country to
acquire the necessary skills to turn out highquality products.
B) His publications on the Cold War era are so
illuminating that we have approached him
to give a talk on the activities of the Soviet
spies in the West in 1960.
E) Adam Smith asserted that the production of
high–quality goods in a country depended on
the acquistion of skills gained over a period of
50 years.
C) As he has published a great deal on the
Cold War era, we encouraged him to
present a paper on the Soviet espionage
activities throughout the 1960s in the West.
D) Since he has published extensively on the
Cold War era, we asked him to give a
lecture on the Soviet espionage activities in
the 1960s in the West.
E) We asked him to give the lecture on the
activities of Soviet spies in the West in the
1960s, for most of his publications are
related to the Cold War era.
WWW.KPDS.ORG
41. Pek çok ulusun demokrasiye ve pazar
ekonomisine yöneldiği son birkaç yıl,
dünya tarihinde önemli bir dönüm noktası
olarak düşünülebilir.
A) The past few years, in which many nations
have moved towards democracy and a
market economy, may be considered an
important turning point in world history.
B) While many nations have been moving
towards democracy and a market
economy, a significant change has taken
place in world history due to the
developments of the past few years.
C) The movement among several nations
towards democracy and a market economy
during the past few years, has brought forth
a major change in the history of the world.
D) An important turning point in the history of
the world has occurred as a result of the
progress among several nations towards
democracy and a market economy.
E) This significant change in world history
following the progress of many nations
towards democracy and a market economy
has occurred only in the past few years.
42. Kitap fiyatları beş yılda sadece yüzde 40
artarken, dergi fiyatları yirmi yılda yüzde
400 artmıştır.
A) The price of journals, unlike the price of
books that has increased 40 percent in five
years, has increased well over 400 percent
in twenty years.
B) Journal prices have risen 400 percent in
twenty years, while the price of books has
increased only 40 percent in five.
C) Over the last five years the price of books
has gone up only 40 percent, while that of
journals has soared to over 400 percent in
twenty years.
D) In contrast to the rise in book prices which
has been only 40 percent in five years, that
of journal prices has exceeded 400 percent
in twenty years.
E) Although book prices have only risen by 40
percent in the last five years, those of
journals, during the last twenty years, have
gone up more than 400 percent.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
43. William Carlos Williams is known primarily as a
poet, but he occosionally wrote prose in the
form of short stories, novels and essays.
A) Kısa öykü, roman ve deneme biçiminde
düzyazılar da yazmış olmasına karşın, William
Carlos Williams, öncelikle bir şair olarak
tanınmak istemiştir.
B) William Carlos Williams’ı asıl tanıtan, zaman
zaman yazdığı kısa öykü, roman ve denemeler
biçimindeki düzyazıları değil, şiirleri olmuştur.
C) Her ne kadar kısa öyküler, romanlar ve
denemeler biçiminde düzyazılar yazmışsa da
William Carlos Williams önde gelen bir şair
olarak tanınır.
D) Önde gelen bir şair olarak tanınan William
Carlos Williams’ın yazdığı az sayıdaki
düzyazılar, genelde kısa öykü, roman ve
deneme biçimindedir.
E) William Carlos Williams öncelikle bir şair olarak
tanınmaktadır, ancak zaman zaman kısa
öyküler, romanlar ve denemeler biçiminde
düzyazılar da yazmıştır.
WWW.KPDS.ORG
44. From the late eighteenth century to the mid
– nineteenth century, the overall trend in
the West was towards the freeing of
economic activity and the lifting of
restrictions on the movement of labour,
capital, goods and resources.
A) Ekonomik
faaliyetlerde
özgürlüğün
sağlanması ve işgücü sermaye mal ve
kaynak dolaşımına ilişkin yaptırımların
azaltılması, on sekizinci yüzyılın sonundan
on dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar
yalnız Batıda yaygın olan bir eğilimdi.
B) On sekizinci yüzyılın sonlarında ve on
dokuzuncu yüzyılın ortalarında, ekonomik
faaliyetlerin serbest bırakılması ve işgücü,
sermaye, mal ve kaynakların hareketini
kısıtlayan engellerin kaldırılması, genellikle
Batıda görülen bir eğilimdi.
C) On sekizinci yüzyılın sonlarından on
dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar Batıda
görülen eğilim, ekonomik faaliyetlerin
serbest bırakılmasında ve işgücü, sermaye,
mal ve kaynakların dolaşımını kısıtlayan
engellerin ortadan kaldırılmasında etkili
oldu.
D) On sekizinci yüzyılın sonlarından on
dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar,
Batıdaki
genel
eğilim,
ekonomik
faaliyetlerin serbest bırakılması ve işgücü,
sermaye, mal ve kaynak hareketleri
üzerindeki
kısıtlamaların
kaldırılması
yönündeydi.
E) Ekonomik faaliyetlerin özgürce yapılması
yönündeki eğilim, on sekizinci yüzyılın
sonlarında ve on dokuzuncu yüzyılın
ortalarında, Batıda işgücü, sermaye, mal ve
kaynakların
hareketini
kısıtlayan
uygulamalardan vazgeçilmesine neden
oldu.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
45. According to the author, even though
economic reforms may involve painful
sacrifices in the initial stages, the long–term
benefits and rising prosperity will boister up
political freedom in the country.
A) Yazara göre, acı özverilerle başlatılan
ekonomik reformların uzun vadeli yararları,
ülkede
refahı
artırıp
siyasi
özgürlüğü
güçlendirecektir.
B) Yazara göre, ekonomik reformlar başlangıç
aşamasında acı özveriler gerektirse bile, uzun
vadeli yararlar ve artan refah, ülkedeki siyasi
özgürlüğü güçlendirecektir.
C) Yazara göre, ülkedeki siyasi özgürlüğün
güçlenmesi, ancak, başlangıçta acı özveriler,
gerektiren fakat uzun vadeli yararlarıyla refahı
artıracak olan ekonomik reformlarla mümkün
olacaktır.
D) Yazara göre, ülkedeki siyasi özgürlüğü
güçlendirecek refah artışına, acı özveriler
gerektirmesine rağmen uzun vadede yarar
sağlayacak ekonomik reformlarla ulaşılabilir.
E) Yazara göre, ekonomik reformlar acı özveriler
gerektirmekle birlikte, uzun vadede yararlar
sağlar ve refahı artırarak ülkedeki siyasi
özgürlüğün daha da güçlenmesine ortam
hazırlar.
WWW.KPDS.ORG
46. With the Versailles Treaty, signed in 1919 to
end the First World War, Germany was
forced to cede Alsace Lorraine to France,
and her colonies were shared out among
the Allies.
A) Birinci Dünya Savaşı 1919’da imzalanan
Versailles Antlaşması ile sona ermiş ve
Alsace–Lorraine’i
Fransa’ya
bırakmak
zorunda
kalan
Almanya’nın
tüm
sömürgeleri Müttefiklerce paylaşılmıştır.
B) 1919’da imzalanan Versailles Antlaşması
ile Birinci Dünya Savaşı sona erdi ve
sömürgeleri
Müttefikler
tarafından
paylaşılan Almanya, Alsace–Lorraine’i
Fransa’ya bırakmak zorunda kaldı.
C) Birinci Dünya Savaşı 1919’da imzalanan
Versailles Antlaşması ile sona erince,
Almanya’nın
sömürgeleri
Müttefikler
arasında paylaşıldı ve Alsace-Lorraine de
zorunlu olarak Fransa’ya verildi.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
48. But it has become increasingly hard to sustain
the idea that Britain has the best television in
the world.
A) Ne var ki dünyada en iyi televizyona
İngiltere’nin sahip olduğu görüşünün kabul
görmesi kesinlikle imkansızdır.
B) Ama İngiltere’nin dünyada en iyi televizyona
sahip olduğu savı gittikçe daha güçlü destek
bulmaktadır.
C) Nitekim, dünyanın en iyi televizyonunun
İngiltere’de olduğu görüşü gittikçe anlamını
yitirmektedir.
D) Fakat dünyada en iyi televizyon yayıncılığının
İngiltere’de olduğu düşüncesi bu gün daha da
güçlenmiştir.
Ancak, İngiltere’nin dünyada en iyi televizyona
sahip olduğu görüşünü sürdürmek giderek
zorlaşmıştır.
D) Birinci Dünya Savaşını sona erdiren ve
1919’da imzalanan Versailles Antlaşması
ile Müttefikler Almanya’nın sömürgelerini
aralarında paylaşarak Alsace – Lorraine’in
Fransa’ya bırakılmasını şart koştular.
49. A new stamp, issued by the United Nations for
use on its mail, features the typhoon Abby as it
travelled over the Pacific towards China in
September 1986.
E) Birinci Dünya Savaşını sona erdirmek
üzere 1919’da imzalanan Versailles
Antlaşması ile, Almanya Alsace–Lorraine’i
Fransa’ya terk etmek zorunda bırakıldı ve
sömürgeleri Müttefikler arasında paylaşıldı.
A) Yeni çıkarılan ve üzerinde Eylül 1986’da
Pasifik’te oluşarak Çin’e kadar ilerleyen Abby
tayfununun resmi olan pul, yalnızca Birleşmiş
Milletlerin kendi postasında kullanılacaktır.
47. Aqueducts are conduits in which water
flows or is conveyed from its source to the
place where it is to be used.
A) Su kemerleri, suyun, içinden aktığı veya
kaynağından kullanılacağı yere taşındığı su
yollardır.
B) İçinden su akan veya suyu kaynağından
kullanılacağı yere kadar taşıyan su
yollarına su kemerleri adı verilir.
C) İçinden suyun aktığı su kemerleri, aynı
zamanda suyun kaynağından kullanılacağı
yere taşıyan su yollarıdır.
D) Su kemerleri, içinden su akan veya suyu
kaynağından alarak kullanılacağı yere
kadar taşıyan su yollarından oluşur.
E) Birer su yolu olan su kemerleri, içinden
akan
suyu
kaynağından
alarak
kullanılacağı yere kadar taşır.
B) Eylül 1986’da Pasifik üzerinden Çin’e doğru yol
alan Abby tayfununu gösteren ve Birleşmiş
Milletler tarafından çıkarılan yeni pul, postada
kullanılmaya başlamıştır.
C) Eylül 1986’da, Birleşmiş Milletler, kendi
postasında kullanılmak için üzerinde Abby
tayfununun Pasifik’ten Çin’e doğru ilerleyişinin
gösterildiği bir pul çıkarmıştır.
D) Birleşmiş Milletler tarafından, kendi postasında
kullanılmak üzere çıkarılan yeni bir pul, Abby
tayfununun Eylül 1986’da Pasifik üzerinden
Çin’e doğru yol alışını göstermektedir.
E) Kendi postasında kullanılmak için Birleşmiş
Milletlerin Eylül 1986’dan beri çıkardığı pulların
sonuncusunda, Abby tayfununun Pasifik
üzerinden Çin’e yönelişi gösterilmektedir.
WWW.KPDS.ORG
50. Medical research has established that
certain natural food products like garlic are
in tune with our bodies and can be taken
regularly
without
causing
adverse
reactions.
A) Tıbbi araştırmalar, sarmısak gibi bazı doğal
gıda maddelerinin bünyemiz ile uyum
içinde olduğunu ve olumsuz tepkilere yol
açmadan düzenli olarak alınabileceğini
ortaya koymuştur.
B) Sarmısak dahil birçok doğal gıda
maddesinin bünyemize çok yararlı olduğu
ve herhangi bir olumsuz etkiye yol
açmadan devamlı alınabileceği görüşü,
tıbbi araştırmalarda da destek bulmuştur.
C) Tıp alanında araştırma yapanlar, sarmısak
gibi bünyemiz için yararlı olan ve hiçbir
olumsuz etkiye yol açmayan doğal gıda
maddelerinin sürekli alınması gerektiğini
öne sürmektedirler.
D) Tıbbi araştırmalar, sarmısak gibi bazı doğal
gıda maddelerinin ancak bünyemize yarar
sağlarsa ve herhangi bir olumsuz tepkiye
neden olmuyorsa sürekli alınabileceğini
ortaya koymuştur.
E) Tıp alanında araştırma yapanlar, bünyemiz
ile uyum içinde olan sarmısak gibi doğal
gıda maddelerinin, düzenli olarak alınsa
bile olumsuz tepkilere yol açmayacağını
savunmaktadır.
51. Americans today are far more sceptical
about the value of new roads, bridges and
sewage – treatment plants especially when
they are located in their own immediate
environment.
A) Bugün Amerikalılar, yeni yolların, köprülerin
ve arıtma tesislerinin değeri konusundaki
şüpheciliklerini özellikle kendi yakın
çevreleri için göstermektedir.
B) Bugün çok daha şüpheci olan Amerikalılar,
özellikle kendi yakın çevrelerindeki yeni
yolların, köprülerin ve arıtma tesislerinin
değerini sorgulamaktadır.
C) Bugün Amerikalılar, yeni yolların, köprülerin
ve arıtma tesislerinin değeri konusunda,
özellikle bunlar kendi yakın çevrelerinde
yer alıyorsa, çok daha şüphecidirler.
D) Bugün
Amerikalılar,
özellikle
kendi
çevrelerinde yer alan yeni yolların,
köprülerin ve arıtma tesislerinin değerini
yeteri kadar önemsememektedirler.
E) Bugün Amerikalılar, yeni yolların, köprülerin
ve arıtma tesislerinin değerini, bunlar kendi
çevrelerinde yer alsa bile, algılamaktan çok
uzaktırlar.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
52. Martin Scorsese’s controversial film takes its
story from Edith Wharton’s novel, which
appeared in 1920 and made her the first woman
to receive the Pulitzer Prize for Literature.
A) Martin Scorsese’nin tartışmalı filmi, öyküsünü
Edith Wharton’un 1920’de yayımlanan ve onu
Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü alan ilk kadın yapan
romanından almaktadır.
B) Martin Scorsese’nin çok tartışılan filmi, 1920’de
yayımladığı romanıyla Pulitzer Edebiyat
Ödülü’nü alan ilk kadın Edith Wharton’un
öyküsünü anlatmaktadır.
C) Edith Warton’un 1920’de yazdığı ve kendisini
Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü alan ilk kadın yapan
romanı, Martin Scorsese’nin tartışmalı filmine
de konu olmuştur.
D) Martin Scorsese’nin tartışmaya açık filminin
Edith
öyküsü,
1920’de
yayımlandığı
Wharton’un Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü alan ilk
kadın
olmasını
sağlayan
romanını
anlatmaktadır.
E) Martin Scorsese, çok tartışılan filminin
öyküsünü, Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü alan ilk
kadın olan Edith Wharton’un 1920’de
yayımlanmış bir romanından almıştır.
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2000 MAYIS DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
36. The word “development” was first used in
its contemporary context by the American
President, Harry Truman, in 1949 when he
referred to the poorer countries of South
America as “underdeveloped areas.”
A) “Gelişme” sözcüğü, çağdaş anlamını
1949’da
yoksul
Güney
Amerika
ülkelerinden ilk kez “azgelişmiş bölgeler”
olarak söz eden Amerika Başkanı Harry
Truman sayesinde kazanmıştır.
B) “Gelişme” sözcüğü, çağdaş bağlamda ilk
kez 1949’da Amerika Başkanı Harry
Truman
tarafından,
kendisi
Güney
Amerika’nın
yoksul
ülkelerinden
“azgelişmiş bölgeler” olarak söz ettiğinde
kullanılmıştır.
C) Amerika Başkanı Harry Truman ilk kez
1949’da
Güney
Amerika’nın
yoksul
ülkelerine “azgelişmiş ülkeler” olarak
gönderme yaptığında, “gelişme” sözcüğü
çağdaş bir anlam kazanmıştır.
D) 1949’da
Güney
Amerika’nın
yoksul
ülkelerinden “azgelişmiş bölgeler” olarak
söz eden Amerika Başkanı Harry Truman,
“gelişme” sözcüğünü ilk kez çağdaş
bağlamda kullanan kişi olmuştur.
E) “Gelişme” sözcüğünü ilk kez çağdaş
bağlamda kullanan, 1949’da yoksul Güney
Amerika ükelerinden “azgelişmiş bölgeler”
olarak söz eden Amerika Başkanı Harry
Truman’dır.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
37. At the heart of our problems is an economic
system that separates producers from
consumers, alienates people from nature, and
undermines those values on which we truly
depend.
A) Sorunlarımız, özde, üreticileri ve tüketicileri
bölen, insanları doğadan uzaklaştıran ve
dayandığımız değerleri kemiren ekonomik
sistemden kaynaklanmaktadır.
B) Sorunlarımızın özünü, üreticilerle tüketicilerin
arasını açan, insanları doğadan ayıran ve bağlı
olduğumuz
tüm
değerleri
küçümseyen
ekonomik sistemimiz oluşturmaktadır.
C) Sorunlarımızın özünde, üreticileri tüketicilerden
ayıran, insanları doğaya karşı yabancılaştıran
ve gerçekten bağlı olduğumuz değerleri
zayıflatan ekonomik bir sistem vardır.
D) Esas itibariyle, tüm sorunlarımızı, üreticileri
tüketicilerden uzaklaştıran, insanları doğaya
karşı yönlendiren ve gerçekten benimsediğimiz
değerleri ortadan kaldıran ekonomik sistem
yaratmakadır.
E) Üreticilerle tüketicileri karşı karşıya getiren,
insanları doğadan koparan ve sahip olduğumuz
değerleri tamamen yok sayan ekonomik
sistem,
tüm
sorunlarımızın
özünü
oluşturmaktadır.
38. Sustainable development is a key concept that
needs to be analysed and debated before it can
be implemented by the underdeveloped
countries in the world.
A) Sürdürülebilir gelişme, tanımlanmaya muhtaç
ve tartışılmaya açık, ancak dünyada azgelişmiş
ülkelerin uygulamaları için kapsamlı bir
kavramdır.
B) Sürdürülebilir gelişme, dünyada azgelişmiş
ülkelerce uygulanabilmesi için öncelikle
tanımlanması ve yorumlanması gereken
sağlam bir kavramdır.
C) Sürdürülebilir
gelişme,
tartışılması
ve
yorumlanması gereken ancak dünyadaki
azgelişmiş ülkelerin uygulayabileceği yararlı bir
kavramdır.
D) Sürdürülebilir gelişme, dünyadaki az gelişmiş
ülkelerce uygulanmadan önce, irdelenmesi ve
tartışılması gereken temel bir kavramdır.
E) Sürdürülebilir gelişme, dünyadaki gelişmiş
ülkelerin uygulamaya koymadan önce iyice
tanımlamaları ve yorumlamaları gereken çok
önemli bir kavramdır.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
39. The last issue of the journal contains all the
arguments one could think of against
globalisation.
41. What retrieved the country from bankruptcy
and spun it into an economic boom was the
massive inflow of foreign capital.
A) Derginin son sayısı, küreselleşmeye karşı
düşünülebilecek tüm görüşleri içermektedir.
A) Ülkeyi iflastan kurtarmak ve ekonomik
canlanmayı hızlandırmak için geniş çaplı bir
yabancı sermaye akışı gerekiyordu.
B) Güçlü bir yabancı sermaye akışı ile ülke
iflastan çıkmış ve hızla ekonomik büyümeye
geçmiştir.
C) Ülkenin iflastan kurtuluşu ve hızlı bir ekonomik
büyümeye yönelişi, muazzam bir yabancı
sermaye girişi ile sağlanmıştır.
D) Ülkeyi iflasın eşiğinden döndüren ve ekonomik
canlanmaya yönelten etkenin, güçlü bir
yabancı sermaye girişi olduğu açıktır.
E) Ülkeyi iflastan çekip çıkarmış ve onu ekonomik
bir canlanmaya yöneltmiş olan, muazzam
yabancı sermaye akışı idi.
B) Küreselleşme
için
geliştirilebilecek öneriler,
sayısında yer almaktadır.
düşünülüp
derginin son
C) Küreselleşme konusunda düşünülebilecek
her türlü ayrıntı derginin son sayısında ele
alınmaktadır.
D) Derginin son sayısındaki yorum ve
görüşler, küreselleşmeye karşı olanlara
aittir.
E) Derginin son sayısında, küreselleşmeye
karşı olan herkesin görüş ve düşüncelerine
yer vermektedir.
40. In this article, the author, who is a noted
economist, describes why the economic
decline in South America in the 1980s was
inevitable.
A) Bu makalede, yazar, ünlü bir iktisatçı
olarak, 1980’li yıllarda Güney Amerika’da
yaşanan
ekonomik
çöküşün
niçin
ayrıntılarıyla
durdurulmadığını
anlatmaktadır.
B) Bu makalede, önemli bir iktisatçı olan
yazar, Güney Amerika’da 1980’lerde
görülen ekonomik gerilemenin kaçınılmaz
sonuçlarını ortaya koymaktadır.
C) Bu makalede, 1980’li yıllarda Güney
Amerika’da görülen ekonomik bunalımın
nedenleri ünlü bir iktisatçı tarafından
açıklanmaktadır.
D) Bu
makalede,
1980’lerde
Güney
Amerika’da
ortaya
çıkan
ekonomik
durgunluğun niçin önlenemediği saygın bir
iktisatçı yazar tarafından anlatılmaktadır.
E) Bu makalede, tanınmış bir iktisatçı olan
yazar, 1980’lerde Güney Amerika’da
ekonomik gerilemenin niçin kaçınılmaz
olduğunu anlatmaktadır.
42. In the first place, we should ask how it is
possible for a wet rainforest to be ruined by
fire.
A) Öncelikle
yoğun
nem
içeren
yağmur
ormanlarının
yangınla
tahrip
edilip
edilemeyeceğini araştırmamız gerekmektedir.
B) İlk önce bizce çok yağış alan bir yağmur
ormanının yangınlarla yok edilmesinin nasıl
mümkün olduğu araştırılması gereken bir
konudur.
C) Öncelikle sorgulamamız gereken, nemli bir
yağmur ormanını tahrip edebilecek bir yangının
nasıl ortaya çıktığıdır.
D) Her şeyden önce, nemli bir yağmur ormanının
yangınla tahrip edilmesinin nasıl mümkün
olduğunu sormamız gerekiyor.
E) Herşeyden önce, yoğun yağış alan yağmur
ormanlarının yangınlarla yok edilmesinin
mümkün
olup
olmayacağını
sormamız
gerekecek.
WWW.KPDS.ORG
43. Aydan bakıldığında, dünya uzayın karanlık
boşluğunda bir yaşam vahası olarak
görünmektedir.
A) The world, when seen from the moon,
seems like a bright oasis of life in the vast
darkness of space.
B) Observed from the moon, the world looks
like an oasis of life in the dark vastness of
spaces.
C) Viewed from the moon, the earth appears
as an oasis of life in the dark emptiness of
space.
D) In the infinite darkness of space, the earth,
as seen from the moon, is indeed an oasis
of life.
E) It is as an oasis of life in the dark vastness
of space that the world is seen from the
moon.
44. Bugün Batı, Üçüncü Dünya ülkelerine borç
para verme tekniğini, onları kontrol altında
tutma aracı olarak mükemmeleştirmiş
bulunmaktadır.
A) The technigue of lending money to the
Third World countries has today been
improved by the West so that it can control
them.
B) Today, the West has perfected the
technique of lending money to the Third
World countries as a means of controlling
them.
C) In order to control the Third World countries
today, the West has developed certain
money lending techniques.
D) Today, the money – lending techniques
perfeted by the West have become a
means for controlling the Third World
countries.
E) Today, the Third World countries are
perfectly controlled by the West by means
of money lending techniques.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
45. Savaş sonrası dönemde, Dünya Bankası’nın
etkisiyle, yoksul tropikal ülkelerde çok geniş
tarlalarına
alanlar,
şekerkamışı
dönüştürülmüştür.
A) In the post – war period, under World Bank
influence, vast areas in the poorer tropical
countries were converted to sugarcane
plantations.
B) After the war, it was the World Bank that
suggested that the poorer tropical countries
should convert large areas into sugarcane
farms as there was a profitable market for the
product.
C) After the post – war period, the poorer tropical
countries,
with
large
farming
areas,
encouraged by the Work Bank, shifted to
sugarcane production.
D) Since there seemed to be a market, the poorer
tropical countries, with the support of the World
Bank, turned vast areas into sugarcane
plantations as soon as the war was over.
E) In the years following the war, the World Bank
urged the poorer tropical countries with large
farming areas, to turn to sugarcane cultivation.
46. Bizimki, seksen kadar çalışanı ile sebze ve tarla
bitkilerinin genetik iyileştirilmesi üzerine ileri
düzeyde
araştırma
yapan
bir
bitki
biyoteknolojisi şirketidir.
A) Roughly eighty of the employees of our plant
biotechnology company are researching, at an
advanced level, genetic improvement of
vegetable and field crops.
B) Our company specialises
in plant
biotechnology and has roughly eighty
employees, who carry out advanced research
into the genetic improvement of vegetable and
field crops.
C) Ours is a plant biotechnology company, with
approximately eighty employees carrying out
advanced
researh
into
the
genetic
improvement of vegetable and field crops.
D) Ours is a plant biotechnology company, and at
least eighty of the employees are engaged in
research into the genetic improvement of
vegetable and field crops.
E) Our company is concerned with plant
biotechnology, and some eighty of the top –
grade employees are engaged in research into
the genetic improvement of vegetable and field
crops.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
47. Son birkaç yıl içinde, gökbilimciler, kendi
sistemimizin ötesindeki bir düzineden fazla
yıldız sisteminde Jüpiter büyüklüğünde dev
gezgenler ortaya çıkarmışlardır.
49. Bill Clinton, radyo konuşmasında, bazı
Amerikan
okullarında
verilen
eğitimin
toplumun en iyi değerlerini beslemediğini
söyledi.
A) The recent discovery of a dozen or so
massive Jupiter – sized planets in star
systems beyond of own, has amazed even
astronomers.
A) Bill Clinton, in his radio talk, concentrated on
the various ideals of society and regretted that
some American schools failed to nourish them.
B) Astronomers have, in recent years, brought
to light dozens of huge planets, such as
Jupiter, in star systems outside our own.
B) During his radio talk, Bill Clinton explained how
the education given in some American schools
failed to uphold the best values of society.
C) Recently, a dozen or more astronomers
have been suggesting that there are
gigantic Jupiter sized planets in star
systems beyond our own.
C) In this raido talk Bill Clinton said that he
education provided in some American schools
did not nourish the best values of society
D) In the past few years, astronomers have
detected giant, Jupiter – sized planets in
more than a dozen star systems beyond
our own.
E) For several years, astronomers have been
of the opinion that there may be huge,
Jupiter – sized planets in at least a dozen
star systems other than our own.
48. 1980’lerden bu yana, dünyadaki nükleer
sanayi hızlı bir şekilde düşmektedir ve
Avrupa Birliği içinde, on beş ülkeden yedisi
nükleer
enerjiden
aşama
aşama
vazgeçmiştir.
A) Since the 1980s, the nuclear industry in the
world has been declining rapidly, and within
the European Union, seven out of the
fifteen countries have phased out nuclear
power.
B) Starting with the 1980s, there has been a
steep decline in the nuclear industry
throughout the world, especially in the
European Union, where only seven of the
fifteen countries continue to use nuclear
power.
C) The world’s nuclear industry has contiuned
to decline since the 1980s; in particular,
this is true of the fifteen countries of the
European Union, seven of which have
slowly ceased to use it altogether.
D) Seven of the fifteen countries of the
European Union have gradually put an end
to the use of nuclear power; the movement
started in the 1980s and has continued
world – wide ever since.
E) After the 1980s, the nuclear industries of
the world have fallen into disrepute,
especially in the European Union where
seven of the fifteen countries have, step by
step, stopped using it altogether.
D) Bill Clinton pointed out in his radio talk that it
was the duty of the American education system
to ensure that some schools encouraged the
best values of society.
E) In certain American schools, as Bill Clinton
pointed out in his radio talk, the education
provided was not in accord with the ideals of
society.
50. İnsan, Japonya’yı boydan boya trenle gezebilir
ve bir istasyonda durduğunda bir taşra kentini
ötekinden ayırt etmenin hemen hemen
imkansız olduğunu hisseder.
A) As one travels the length and breadth of Japan
by train, one realises at each station that one
provincial town is very like another.
B) One can travel the lenght and breadth of Japan
by train and feel, when stopping at a station,
that it is almost impossible to distinguish
between one provincial town and the next.
C) While travelling by train through Japan, one
feels at each stop at a station that each
provincial town is virtually identical with the
next.
D) Travelling from one end of Japan to the other
by train, one realises, when stopping at a
station, that one provincial town joins
imperceptibly into the next.
E) When travelling hither and thither by train in
Japan, and stopping at various stations, one
notices how each provincial town is identical
with the rest.
WWW.KPDS.ORG
51. Romancı Thomas Hardy,
özyaşamöyküsünde babasından,
“kalkınmakta olan kırsal topluluklarda
gereksinim duyulan sanat ve becerilerin
çoğuna sahip ender insanlardan biri”
olarak söz eder.
A) The novelist Thomas Hardy, in his
autobiography, describes his father as “one
of those rare people who had developed
almost all the arts and skills needed to
make a rural community survive.”
B) In his autobiography the novelist Thomas
Hardy describes his father as “one of those
rare people who possessed most of the
arts and skills needed in thriving rural
communities.”
C) In his autobiography, Thomas Hardy, the
novelist, tells how his own father “was
unusual in that he cherished the arts and
skills that enable rural communities to
flourish.”
D) The novelist Thomas Hardy describes in
his autobiography how his own father “was
one of those valuable people who
encouraged the arts and skills that help
rural communities to thrive.”
E) The novelist Thomas Hardy describes in
his autobiography how his father was “one
of the few people to use his arts and skills
to ensure that rural communities would
flourish.”
52. Bazı iktisatçılara göre, komünist ekonomik
sistemin çöküş nedenlerinden biri, çok
yüksek maliyette çok az üretim yapılmış
olmasıdır.
A) In the opinion of some economists, high
production costs and low output were the
main reasons for the collapse of the
communist economic system.
B) According to some economists, the
collapse of the communist economic
system was in part due to the fact that too
little was produced at too high a cost.
C) Some economists are of the opinion that
too little was being produced at too high a
cost, and it was for this reason that the
communist economic system collapsed.
D) For some economists, the reason for the
collapse of the communist economic
system was that too few goods were
produced at too high a price.
E) According to some economists, one of the
reasons for the collapse of the communist
economic system is that too little was
produced at too high a cost.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2000 KASIM DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
38. It is well known that regional political disputes
over scarce natural resources may cause
troubles that go beyond the boundaries of a
single region.
36. In sunny days, plants receive far more
energy through photosynthesis than they
can use.
A) Tek bir bölgenin sınırlarını aşan sorunların,
yetersiz doğal kaynaklar nedeniyle bölgesel
politik
huzursuzluklara
yol
açacağı
bilinmektedir.
A) Bitkilerin güneşli günlerde fotosentez
yoluyla aldıkları enerji, gereksinimlerini
karşılar.
B) Bir bölgede doğal kaynakların yetersiz
olmasının, o bölgenin dışında bazı politik
rahatsızlıklara yol açacağı çok iyi bilinmektedir.
B) Bitkiler,
güneş
ışığından
fotosentez
sırasında harcayabileceklerinden daha
fazla enerji alırlar.
C) Gayet iyi bilinmektedir ki kıt doğal kaynaklara
ilişkin bölgesel politik anlaşmazlıklar tek bir
bölgenin sınırlarını aşan sorunlara yol açabilir.
C) Güneşli günlerde bitkiler, fotosentez
yoluyla, harcayabileceklerinden çok daha
fazla enerji alırlar.
D) Gayet iyi bilinmektedir ki doğal kaynakların kıt
olmasıyla ilgili bölgesel politik sorunlar o
bölgenin sınırlarını aşar.
D) Bitkiler, güneşli günlerde fotosentez yoluyla
güneş ışığından aldıkları enerjiyi harcarlar.
E) Doğal kaynakların kıt olmasının yol açtığı
bölgesel politik sorunların tek bir bölgeyle sınırlı
kalmadığı çok iyi bilinmektedir.
E) Bitkiler,
kullanabilecekleri
enerjiyi
fotosentez yoluyla, güneşli günlerde daha
fazla alabilirler.
37. Over the years, magazines like The
Economist have spread the idea that
financial growth means “development” and
that this “development” is good for the
Third World.
39. Many people think that multinationals are more
powerful than nation states and that they are
determined to destroy anything that reduces
their profits.
A) Birçok insan, çokuluslu şirketlerin ulus
devletlerinden daha güçlü olduğunu ve bunların
kârlarını azaltan her şeyi yok etmeye kararlı
olduğunu düşünüyor.
A) “Kalkınma”nın mali büyüme anlamına
geldiği ve bunun Üçüncü dünya için çok
The
yararlı
olabileceği
düşüncesi,
Economist dergisi tarafından yıllardan beri
ileri sürülmektedir.
B) Birçok insan, kârlarını kısıtlayan her şeyi yok
etmeye hazır oldukları için, çokuluslu şirketlerin
ulus devletlerinden çok daha güçlü olduğunu
düşünüyor.
B) “Kalkınma”nın mali büyümeyi gerektirdiği
ve bu “büyümenin” Üçüncü Dünya için
yararlı olduğu düşüncesini, The Economist
gibi dergiler yıllarca vurgulamıştır.
C) Çoğu
insan,
çokuluslu
şirketler
ulus
devletlerinden daha güçlü olduğu için, bunların
kârlarına
yönelik
her
engeli
ortadan
kaldırabileceğini düşünmektedir.
C) The Economist gibi dergiler, mali
büyümenin “kalkınma” olduğu düşüncesini
ve Üçüncü Dünya’nın böyle bir “kalkınma”yı
hedef
alması
gerektiğini
yıllarca
savunmuştur.
D) Çoğu insanın düşündüğü gibi, çokuluslu
şirketler ulus devletlerinden daha güçlüdür ve
bunlar, kâr etmelerine engel olan her şeyi
ortadan kaldırmaya kararlıdır.
D) Yıllardan beri The Economist ve benzeri
diğer dergiler Üçüncü Dünya için yararlı
olan “kalkınma”nın, mali büyüme ile aynı
anlama geldiğini savunmaktadır.
E) Yıllar boyunca, The Economist gibi dergiler,
mali büyümenin “kalkınma” anlamına
geldiğini ve bu “kalkınma”nın Üçüncü
Dünya için yararlı olduğu düşüncesini
yaydılar.
E) Çokuluslu şirketlerin, ulus devletlerinden daha
güçlü olmalarının onlara, kârlarını azaltan her
şeyi ortadan kaldırma gücü verdiğini düşünen
birçok insan vardır.
WWW.KPDS.ORG
40. Most of the developing countries, with
rapidly growing populations in Asia, Africa
and Latin America, find it difficult to invest
enough in education.
A) Nüfusu hızla artmakta olan Asya, Afrika ve
Latin Amerika’da, gelişmekte olan çok
sayıda ülke eğitime yeterli kaynak
ayırmakta zorlanıyor.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
42. According to a report published last week,
annual stipends for British graduate students
should be increased by more than a third.
A) Geçen hafta yayımlanan bir rapora göre, İngiliz
Lisansüstü öğrencilerin yıllık ücretleri üçte
birden daha fazla artırılmalıdır.
B) Geçen hafta açıklanan rapora göre, İngiliz
lisansüstü öğrenci harçlarının yıllık olarak üçte
birden daha fazla artması gerekir.
B) Asya, Afrika ve Latin Amerika’da nüfusu
hızla artan gelişmekte olan ülkelerin çoğu,
eğitime yeterli yatırım yapmakta güçlük
çekiyor.
C) Geçen hafta yayımlanan bir rapora göre, İngiliz
lisansüstü öğrencilerinin üçte birinden daha
fazlasının yıllık burslarının artırılması şarttır.
C) Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki hızlı
nüfus artışı, gelişmekte olan ülkeleri
eğitime daha fazla yatırım yapmaya
zorluyor.
D) Geçen
hafta
yayımlanan
bir
rapor
doğrultusunda, İngiliz lisansüstü öğrenci
harçlarının her yıl üçte bir oranından daha fazla
artırılmasına karar verildi.
D) Nüfustaki hızlı artış nedeniyle, Asya, Afrika
ve Latin Amerika’daki gelişmekte olan
ülkelerin çoğunun eğitime yeterli yatırım
yapması giderek zorlaşıyor.
E) Geçen hafta açıklanmış olan bir rapora
dayanarak, İngiliz lisansüstü öğrencilerine
yapılan yıllık ödemeler üçte birden daha fazla
artırıldı.
E) Asya, Afrika ve Latin Amerika’da eğitime
yeterli yatırımı yapmakta güçlük çeken ve
nüfusu hızla artan birçok gelişmekte olan
ülke vardır.
41. The European Molecular Biology Council,
which represents the member states of the
European Union, will co–ordinate advanced
research into genetics.
A) Genetik alanında ileri araştırmaların
eşgüdümünü sağlayacak olan Avrupa
Moleküler
Biyoloji
Konseyi,
Avrupa
Birliği’ne üye devletlerin temsilcilerinden
oluşmaktadır.
B) Avrupa
Birliği’ne
üye
devletlerin
oluşturduğu Avrupa Moleküler Biyoloji
Konseyi, genetik alanındaki araştırmaları
destekleyecektir.
C) Genetik alanındaki ileri araştırmaların
eşgüdümü, Avrupa Birliği’ne üye devletlerin
oluşturduğu Avrupa Moleküler Biyoloji
Konseyi tarafından sağlanabilir.
D) Avrupa Birliği’ne üye devletleri temsil eden
Avrupa Moleküler Biyoloji Konseyi, genetik
alanındaki ileri araştırmaların eşgüdümünü
sağlayacak.
E) Avrupa Moleküler Biyoloji Konseyi, Avrupa
Birliği’ne üye devletlerin genetik alanında
araştırmaların
yürüttüğü
yoğun
eşgüdümünü sağlayacak.
43. İskandinavya’da pek çok gölde balıkların yok
olması,
muhtemelen,
asit
yağmurundan
kaynaklanan kirliliğin bir sonucudur.
A) The disappearance of fish from many lakes in
Scandinavia has probably been the result of
pollution caused by acid rain.
B) The disappearance of so many fish from the
lakes of Scandinavia can be traced to pollution
by acid rain.
C) Acid rain apparently polluted the many lakes of
Scandinavia resulting in the disappearance of
the fish.
D) Many of the lakes of Scandinavia would have
been polluted as result of this acid rain and,
consequently the fish lost.
E) The dissappearance of so many fish from the
lakes of Scandinavia is due to pollution from
acid rain.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
44. Pasifik
Okyanusu’nun
Atlantik
Okyanusu’ndan ayrı olduğunu ilk fark eden
Avrupalı, İspanyol kâşif Vasco de Balboa
idi.
46. Kızıldereliler arasında din, bireyle tanrı
arasındaki bir ilişki olarak değil, daha çok belli
bir tanrıyla bir toplum arasındaki sözleşme
olarak görülür.
A) Even so, it was the Spanish explorer Vasco
de Balboa who was the first European to
notice that the Pacific and the Atlantic were
separate oceans.
A) Religion, among American – Indian people, is
not regarded as a personal relationship
between the deity and each individual, but
rather as a covenant between a particular deity
and a community.
B) The Spanish explorer Vasco de Balboa
was the first European to realise that the
Pacific Ocean and the Atlantic Ocean were
separated.
C) The first European to recognise the Pacific
Ocean as distinct from the Atlantic Ocean
was the Spanish explorer Vasco de
Balboa.
D) Vasco de Balboa of Spain was the first
European to discover that the Pacific and
the Atlantic oceans were separate.
E) Until the Spanish explorer Vasco de Balboa
made the discovery, Europeans did not
realise that the Atlantic Ocean and the
Pacific Ocean were distinct.
45. İlk kez 1853’te yayımlanmış olan Villette,
Charlotte Bronte’nin duygusal konuları ele
alan ikinci romanıdır.
A) Villette, which is the second novel by
Charlotte Bronte to deal with these issues
emotionally, was first published in 1853.
B) Villette, first published in 1853, Charlotte
Bronte’s second novel to deal with
emotional issues.
B) Religion, for the American – Indian people
means an agreement between some special
deity and the community, there is no concept of
a personal relationship between the deity and
an individual.
C) For the American – Indian people, there is no
concept of a personal relationship between a
deity and an individual but only between a
specific deity and a community.
D) The American – Indian people believe that
each community has a special deity, but that
there can never be a personal relationship
between a deity and an individual.
E) The concept of a personal relationship between
and individual and a deity has no place in the
religion of the American – Indian people, who
regard their deity as common to the
community.
47. Bu istatistiklere göre, doğal afetlerin sonucu
olan küresel ekonomik kayıplar, 1960’lardan
beri her on yılda bir ikiye katlanmaktadır.
A) There is evidence to suggest that, since the
1960s, global economic losses from natural
disasters have increased two – fold.
C) Villette, Charlotte Bronte’s second novel to
come out in 1853, treats emotional issues.
B) The statistics of the 1960s show that economic
losses had doubled during the decade as a
result of natural disasters around the world.
D) With the publication of her second novel
Villette, in 1853 Charlotte Bronte aroused
much interest.
C) It has been statistically proved that every ten
years since 1960, natural disasters have
resulted in worldwide economic losses.
E) In her second novel, Villette, first published
in 1853, Charlotte Bronte treats these
issues emotionally.
D) According to these statistics, global economic
losses as a result of natural disasters, have
doubled every decade since the 1960s.
E) The statistical evidence suggests that global
economic losses arising from natural disasters
have, since the 1960s, increased two – fold.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
48. Liberaller, Sosyalistler ve Yeşiller’in daha
önce denenmemiş bir koalisyonu olan yeni
Belçika
hükümetinin
önceliği,
kamu
harcamalarını denetim altına almaktır.
50. Artezyen kuyularının eski Mısır’da ve Çin’de
bilindiği gibi Büyük Sahra’da en eski çağlardan
beri
var
olduğu,
tarihi
belgelerden
anlaşılmaktadır.
A) The priority for the new Belgian
government, which is a previously untried
coalition of Liberals, Socialists and Greens,
is to bring public expenditure under control.
A) From historical documents we can easily
understand that there were artesian wells in
ancient Egypt and China and in the Sahara,
too, from earliest times.
B) The newly formed Belgian government, a
coalition bringing together for the first time
Liberals, Socialists and Greens, seems
determined to bring public expenditure
under control.
B) It is apparent from historical documents that
artesian wells were known in ancient Egypt and
China and that they have existed in the Sahara
since earliest times.
C) For the first time, Belgian has a coalition
government
consisting
of
Liberals,
Socialists and Greens and it is giving
priotirty to curbing public expenditure.
D) The former Belgian coalition government,
comprising for the first time Liberals,
Socialists and Greens had, for its first aim,
the curbing of public expenditure.
E) The drastic reduction in public expenditure
is the first success of Belgian’s new
coalition government made up of, for the
first time, Liberals, Socialists and Greens.
49. Avrupa Birliği’nin yayımladığı yeni rapora
göre, üye ülkelerin çoğunda ekonomi
oldukça yavaş büyüyecek, ancak daha
rekabetçi ve saydam olacak.
A) The new report issued by the European
Union to member countries warns that
economic growth will be slow, but it will be
competitive and transparent.
B) In a new report issued by the European
Union, it is suggested that some member
countries should expect the economy to
grow rather slowly but more competitively
and transparently
C) The majority of the member countries of
the European Union, must, according to the
report, expect the economy to grow in a
manner that is both competitive and
transparent.
D) According to the new report released by
the European Union, in the majority of the
member countries, the economy will grow
rather slowly but will become more
competitive and transparent.
E) According to the report issued by the
European Union to member countries,
economic growth is expeted to be more
competitive and transparent, but rather
slow.
C) There are historical documents to prove that
there were artesian wells in ancient Egypt and
China, and that they have existed in the
Sahara since earliest times.
D) Historical documents support the theory that
artsian wells were known in ancient Egypt and
China and that, since earliest times they have
been developed in the Sahara.
E) The existence of artesian wells in ancient
Egypt and China, and since earliest times in
the Sahara, is well documented in historical
records.
51. İspanya Kıralı II. Philip, tarafından 1588’de
İngiltere’ye karşı sevk edilen İspanyol
Armadası, 129 gemiden oluşuyor ve 2000’den
fazla top ile 19 000 asker taşıyordu.
A) The Spanish Armada which King Philip II of
Spain sent against England in 1588 was
guarded by 129 ships carrying more than 2,000
cannons and more than 19,000 soldiers.
B) It was the Spanish King Philip II who sent 129
ships, carrying 19,000 soldiers and 2,000
cannons, against England in 1588 as a part of
the Armada.
C) The Spanish Armada of 1588, was sent against
England by Philip II of Spain to attack 129
ships, 19,000 soldiers and over 2,000 cannons.
D) The Spanish Armada, sent against England in
1588 by King Philip II of Spain, comprised 129
ships, and carried 19,000 soldiers and more
than 2,000 cannons.
E) The Spanish Armada that King Philip II of
Spain planned to send against England in 1588
was comprised of 129 ships carrying 19,000
soldiers and over 2,000 cannons.
WWW.KPDS.ORG
52. Bir binanın aldığı biçim, hangi işlev için
kullanılacağına, mimarın estetik anlayışına
ve benimsenen yapı yöntemine bağlıdır.
A) The form a building finally takes is
determined by the purpose it is to serve,
the architect’s aesthetic taste and
structuaral technigues.
B) The final form of a building depends upon
the function it is to serve, the architect’s
aesthetic
sense
and
structural
requirements.
C) The function it is to serve, the architect’s
own feeling for form and any structural
reqiurements, all affect the form a building
takes.
D) The appearance of building is influenced by
is usefulness, the architect’s special whims,
and the manner of construction.
E) The form which a building takes depends
upon the function for which it is to be used,
the architect’s aesthetic sense and the
structural method adopted.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2001 MAYIS DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
36. A balanced diet containing correct amounts
of the basic food substances is essential,
but there is no evidence that when, or at
what intervals, one eats makes the slightest
difference.
A) Dengeli
beslenmenin
temel
gıda
maddelerini yeterli miktarda içermesi
şarttır, ancak ne zaman ve hangi aralıklarla
yemek yenildiğinin bu hususta herhangi bir
fark yaratmadığı kanıtlanmıştır.
B) Dengeli beslenmede doğru miktarda
bulunması
şart
olan
temel
gıda
maddelerinin ne zaman ve hangi aralıklarla
yenmesi gerektiğine ilişkin en ufak bir kanıt
bulunamamıştır.
C) Temel gıda maddelerini doğru miktarlarda
içeren dengeli bir beslenme esastır, ancak
ne zaman veya hangi aralıklarla yemek
yenildiğinin en ufak bir fark oluşturduğuna
ilişkin kanıt bulunmamaktadır.
D) Dengeli olması için beslenmenin temel gıda
maddelerini doğru oranlarda içermesi
önemlidir, ancak yemeğin ne zaman veya
hangi
aralıklarla
yenmesi
gerektiği
konusunda en ufak bir kanıt henüz yoktur.
E) Dengeli beslenmek için esas olan temel
gıda maddelerinin ne miktarda yenmesi
gerektiği bilinmektedir, fakat bunların
yenme zamanı ve aralıklarının nasıl bir fark
yaratacağı konusunda kesin bir bilgi yoktur.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
37. The Beni-Israel is a Jewish community of some
thousands, known as the White Jews and
found chiefly in Bombay and the costal towns
of south-west India.
A) Birkaç bin kişiden oluşan Beni-İsrail Yahudi
topluluğu, genellikle Beyaz Yahudilerden oluşur
ve bunlar Güneybatı Hindistan'ın Bombay ve
öteki kıyı kentlerinde toplanmıştır.
B) Bombay ve Güneybatı Hindistan'ın kıyı
kentlerinde yaşayan birkaç bin nüfuslu Beniİsrail Yahudi topluluğu, genellikle Beyaz
Yahudiler olarak bilinmektedir.
C) Birkaç bin nüfuslu bir Yahudi topluluğu olan
Beni-İsrail içinde Beyaz Yahudiler olarak
bilinenler, Bombay dahil Güneybatı Hindistan'ın
kıyı kentlerinde bulunmaktadır.
D) Beni-İsrail olarak bilinen ve nüfusu birkaç bini
geçmeyen Beyaz Yahudi topluluğu, Bombay
dahil Güneybatı Hindistan'ın kıyı kentlerinde
yaşar.
E) Beni-İsrail, Beyaz Yahudiler olarak bilinen ve
genellikle Bombay ve Güneybatı Hindistan'ın
kıyı kentlerinde bulunan birkaç bin nüfuslu bir
Yahudi topluluğudur.
38. The German poet Gottfried Benn, who was
born in Prussia, spent most of his life in Berlin
as a medical specialist.
A) Prusya'da doğmuş olan Alman şair Gottfried
Benn, yaşamının büyük bir bölümünü Berlin'de
tıp uzmanı olarak geçirdi.
B) Prusya doğumlu olan Alman şair Gottfried
Benn, bir tıp uzmanı olarak tüm yaşamını
Berlin'de geçirdi.
C) Prusya'da doğan Alman şair Gottfried Benn,
Berlin'deki yaşamını hep tıp alanındaki
çalışmalarla geçirmiştir.
D) Prusya'da doğan ve bir tıp uzmanı olan Alman
şair Gottfried Benn, yaşamının hemen hemen
tümünü Berlin'de geçirmiştir.
E) Yaşamının önemli bir bölümünü Berlin'de
geçiren Alman şair Gottfried Benn, Prusya'da
doğmuş bir tıp uzmanıydı.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
39. As some columnists have also pointed out,
the year 2000 was a year in which the world
shifted its balance.
41. At the end of World War I the great powers felt
that
international
relations
should
be
conducted solely on the basis of justice.
A) Bazı köşe yazarlarının belirttiğine göre,
dünyadaki dengeler 2000 yılında oldukça
değişmiştir.
B) 2000
yılında
dünyanın
dengesini
değiştirdiği, bazı köşe yazarlarının ortak
görüşüdür.
C) Bazı köşe yazarları, 2000 yılında dünyanın
dengesinin değiştiği konusunda görüş
birliği içindedir.
D) Bazı köşe yazarlarının da belirtildiği gibi,
2000 yılı, dünyanın dengesini değiştirdiği
yıl oldu.
E) Bazı köşe yazarlarının da vurguladığı gibi,
dünya dengesinin en çok değiştiği yıl, 2000
yılıdır.
A) I. Dünya Savaşı'nın sonunda güçlenen
devletler, uluslararası ilişkilerin tamamen adalet
temeli üzerine oturtulmasını arzu ediyorlardı.
B) I. Dünya Savaşı sonunda, büyük güçler
uluslararası ilişkilerin sadece adalet temeli
üzerinde
sürdürülmesi
gerektiğini
düşünüyorlardı.
C) I. Dünya Savaşı sonunda, büyük güçler
yalnızca
adalet
temeline
dayalı
olan
uluslararası
ilişkilerin
doğru
olduğuna
inanıyorlardı.
D) Büyük devletlerin I. Dünya Savaşı sonundaki
ortak görüşü, uluslararası ilişkilerin tamamen
adalet temeli üzerine kurulması gerektiği
yolundaydı.
E) I. Dünya Savaşı sonunda, uluslararası ilişkilerin
sadece adalet temeli üzerinde yürütülmesi
gerektiğine inanan devletler büyük bir güç
haline geldi.
40. Ten years ago there was not enough
electricity available in the region to support
the
extraordinary growth we
have
experienced over the last two years.
A) Son iki yılda gözlediğimiz hızlı büyümeyi
destekleyecek kadar elektrik, son on yıl
içinde bile üretilmemişti.
B) Son iki yılda gördüğümüz muazzam
büyümeyi desteklemek için on yıl
öncesinde
bölgede
yeterli
elektrik
bulunması gerekiyordu.
C) On yıl önce, bölgede son iki yılda
yaşadığımız
olağanüstü
büyümeyi
destekleyecek yeterli elektrik mevcut
değildi.
D) On yıl öncesi gibi, son iki yılda görülen
olağanüstü
büyümeyi
desteklemeye
yetecek elektrik yoktu.
E) On yıl önce bölgede elektrik bulunmadığı
için son iki yıldan beri görülen muazzam
büyümeyi desteklemek çok zor oldu.
42. Some psychologists are of the opinion that
self-interest is the basic reason why humans
tend to co-operate.
A) Bazı psikologlar, insanların işbirliği yapmaya
eğilimli olmalarında temel nedenin, kişisel çıkar
olduğu görüşündedirler.
B) Bazı psikologların düşüncesine göre, insanları
işbirliği yapmaya zorlayan asıl etken kişisel
çıkardır.
C) Bazı psikologlara göre, kişisel çıkarlar,
insanları işbirliği yapmaya eğilimli yapar.
D) Bazı psikologlar, insanların işbirliği yapmasının
temelinde, kişisel çıkarları görüyorlar.
E) Bazı psikologların da belirttiği gibi, kişisel çıkar,
insanların işbirliği yapma eğiliminde olmalarının
başlıca nedenidir.
WWW.KPDS.ORG
43. Okyanus sularının ısınarak genişlemesi ve
buzulların artan bir hızla erimesi nedeniyle,
2100 yılına kadar deniz seviyelerinin
yaklaşık
yarım
metre
yükselmesi
muhtemeldir.
A) Sea levels are expected to rise by roughly
half a metre by the year 2100 if thermal
expansion continues and the glaciers
continue to melt at the same speed.
B) Due to the thermal expansion of ocean
water and the constant melting of glaciers,
it seems likely that sea levels will have
risen by at least half a metre by the year
2100.
C) With the thermal expansion of ocean water
and the rapid melting of glaciers it seems
that sea levels are set to rise by up to half a
metre by the year 2100.
D) Because of the thermal expansion of ocean
water and the accelerated melting of
glaciers, sea levels are likely to rise by
approximately half a metre by the year
2100.
E) A rise in sea levels of about half a metre
will result by the year 2100 because of the
thermal expansion of ocean water and the
rapid melting of the glaciers.
44. Avrupa tarihindeki savaşların çoğu, güç
dengesinin
yeniden
kurulmasını
sağladıkları
gerekçesiyle
haklı
gösterilmiştir.
A) Most of the wars in European history are
regarded as justiliable since the alleged
purpose was to maintain the balance of
power.
B) In the course of European history, the
majority of the wars were fought to
maintain the balance of power and so they
were said to be justified.
C) The need to maintain tha balance of power
was the alleged reason for the majority of
the wars fought in Europe and this justified
them.
D) Most of the wars fought in Europe have
sought to restore the balance of power and
so they have been regarded as justifiable.
E) Most of the wars in European history have
been justified on the grounds that they
helped to restore the balance of power.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
45. İsrail devletinin ilk başbakanı olan David BenGurion, sadece ünlü bir hatip ve verimli bir
yazar değil, aynı zamanda ciddi bir İncil ve
felsefe araştırmacısıydı.
A) David Ben-Gurion, besides being the first prime
minister of the state of Israel, was a notable
orator and a prolific writer as well as a
knowledgeable student of the Bible and
philosophy.
B) David Ben-Gurion, the first prime minister of
the state of Israel, was not only a notable
orator and prolific writer but also a serious
student of the Bible and philosophy.
C) In addition to being Israel's first prime minister,
David Ben-Gurion, was also an excellent orator
and a prolific writer as well as being an avid
student of the Bible and philosophy.
D) Israel's first prime minister, David Ben-Gurion,
was not only a much admired orator and prolific
author but was also interested in the Bible and
philosophy.
E) David Ben-Gurion, who was the first prime
minister of the state of Israel, was a brilliant
orator and prolific author, besides being an
authority on the Bible and philosophy.
46. Yakın zamanda yayımlanan The Price Of
Admiralty adlı kitabında, tarihçi John Keegan,
sadece kazananın niçin kazandığını ortaya
koymak için bazı olağanüstü deniz savaşlarını
irdelemektedir.
A) Recently, hoping to come to an understanding
of exactly why the winner did win, the historian
John Keegan has examined a number of
significant naval battles and records his
findings in The Price Of Admiralty.
B) The historian John Keegan recently puslished
a book entitled The Price Of Admiralty in which
several extraordinary naval battles are
analysed to find out why the winner won.
C) In The Price Of Admiralty, that has just come
out, John Keegan examines several unusual
naval battles with a view to explaining exactly
why the winner won.
D) In his recently published book entitled The
Price Of Admiralty, the historian John Keegan
analyses some extraordinary naval battles to
dıscover just why the winner won.
E) The Price Of Admiralty, written by the historian
John Keegan, analyses a variety of naval
battles, and suggests why, in each case, the
winner did win.
WWW.KPDS.ORG
47. İklim değişikliği üzerine hazırlanan bir
rapora göre, önümüzdeki 25 yıl içinde,
özellikle Afrika, Akdeniz çevresi ve Orta
Asya'da milyonlarca insan ciddi su
kıtlığından etkilenecek.
A) The report on climate change clearly shows
that millions of people, mostly in Africa but
also around the Mediterranean and in
Central Asia, are going to be badly affected
by water shortages within the next 25
years.
B) According to this report on climate change,
millions of people, mostly in Africa and
around the Mediterranean and in Central
Asia are, within the next 25 years, likely to
be adversely affected by water shortages.
C) According to a report on climate change,
within the next 25 years, millions of people
especially
in
Africa,
around
the
Mediterranean, and in Central Asia, will be
affected by serious water shortages.
D) Within the next 25 years, millions of people
will be affected by water shortages,
especially
in
Africa,
around
the
Mediterranean and in Central Asia, at least
that is what the report on climate change
suggests.
E) According to the report on climate change,
millions of people, especially those living in
Africa, around the Mediterranean and in
Central Asia, are going to suffer from
severe water shortages for at least 25
years.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
48. Sosyal
psikoloji
açısından
bakıldığında,
kültürün insanlar arasında yayılması, insan
doğasındaki, çoğunluğu ve en başarılı kişileri
taklit etme eğilimiyle ilişkilendirilebilir.
A) Considered from the point of view of social
psychology, the spread of culture among
humans can be related to the tendency in
human nature to imitate the majority and the
most successful individuals.
B) From the point of view of social psychology, the
spread of a culture seems to relate to man's
desire to imitate either the majority or the most
successful people.
C) The spread of a culture, if we consider it from
the point of view of social psychology, seems
to be related to man's need to conform with the
majority and successful individuals.
D) As regards social psychlogoly, the desire to
stay with the majority and admire the
successful has been an paramount force in the
spread of culture.
E) The spread of culture is the result of social
psychology whereby man has a tendency to
imitate the majority and the most successful
individuals.
49. Malthus, öz olarak, eğer nüfus geçim
imkânlarından daha hızlı artarsa, bunun daha
düşük bir yaşam düzeyine yol açacağını iddia
ediyordu.
A) In essence, what Malthus claimed was that
when a population increased faster than the
means of subsistence, living standards
dropped.
B) Malthus claimed in essence that, if a population
increased faster than the means of
subsistence, this would lead to lower living
standards.
C) The essence of what Malthus suggested was
that if a population increased faster than the
means of subsistence, a lowering of living
standards could be inevitable.
D) The claim of Malthus was that a lowering of
living standards was inevitable as the
population had grown faster than the means of
subsistence.
E) According to Malthus, living standards would
naturally fall as the population was growing
faster than the means of subsistence.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
50. On altıncı yüzyılda Doğuya yeni yollar
keşfedilince, Akdeniz ticaretine hakim olan
Cenova ve Venedik gibi İtalyan şehirlerinin
gücü ve zenginliği azalmaya başladı.
52. Bu kısa öyküde, yazar, dünyada her ülkeye
seyahat etmek ve her kitabı okumak isteyen,
ancak bu imkânsız ihtirası gerçekleştiremeyen
bir kişinin duygularını anlatmaktadır.
A) Once new routes to the East were
discovered in the sixteenth century, Italian
cities like Genoa and Venice could no
longer dominate Mediterranean trade, so
they lost their wealth and power.
A) In this short story, the writer describes the
feelings of a man who wanted to travel through
every country in the world and read every
book, but who could not achieve this
impossible ambition.
B) With the discovery of new routes to the
East in the sixteenth century, the wealth
and power of such Italian cities as Genoa
and
Venice,
which
depended
on
Mediterranean trade, began to decline.
B) This short story is about a man who dreamed
of travelling through every country in the world
and reading every book, but this was
impossible and couldn’t be achieved.
C) The wealth and power of certain Italian
cities such as Genoa and Venice, which
depended on Mediterranean trade, went
into a decline after new routes to the East
were opened in the sixteenth century.
D) Following the discovery in the sixteenth
century of new routes to the East, the
Italian towns of Genoa and Venice lost their
power and their wealth with the decline in
Mediterranean trade.
E) When new routes to the East were
discovered in the sixteenth century, the
power and wealth of Italian cities like
Genoa and Venice, which dominated
Mediterranean trade, began to decline.
51. Sonunda ormanın kenarına ulaştığımızda,
uzun süre orada durduk ve önümüzde
uzayıp giden manzarayı seyrettik.
A) With the forest finally behind us, we stood
for a long time looking at the countryside
ahead of us.
B) On finally getting through to the edge of the
forest we paused for a while, to look at the
landscape that streched out before us.
C) Once we had got through the forest, we
paused to look at the landscape that lay
ahead of us.
D) When we finally got to the edge of the
forest, we stood there for a long while and
looked at the landscape that stretched out
before us.
E) When we finally came out of the forest we
stood there, gazing for a long time at the
countryside in front of us.
C) The man in this short story wanted to travel
through every country in the world and read all
the books, but this was an impossible dream,
never to be realised.
D) The feelings of a man who wanted to travel
through every country in the world and read all
the books, but failed to achieve his ambition,
are the subject of this story.
E) The feelings of a man who had resolved to
travel through every country in the world and
read all the books but who failed to reach his
goal are described in this short story.
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2001 KASIM DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
33. Old Istanbul, enclosed within the still
impressive walls, largely retains the air of
an ancient city, with clustrers of
picturesque
old
houses,
historical
monuments and the splendour of the
Ottoman period.
A) Pek çok renkli, eski evleri ve tarihi
anıtlarıyla Osmanlı döneminin ihtişamını
büyük ölçüde korumakta olan eski İstanbul,
hâlâ etkileyici surların içinde eski bir kent
havasını taşımaktadır.
B) Sıra sıra renkli eski evleri, tarihi anıtları ve
Osmanlı döneminin ihtişamıyla eski bir kent
havasını büyük ölçüde korumakta olan eski
İstanbul, her zaman etkileyici görümündeki
surlarla çevrilidir.
C) Halen eski bir kent havasını taşıyan eski
İstanbul, etkileyici muazzam surları, yer yer
renkli eski evleri ve tarihi anıtlarıyla
Osmanlı döneminin ihtişamını büyük
ölçüde korumaktadır.
D) Halâ etkileyici surların içine kapanmış olan
eski İstanbul, küme küme renkli eski evleri,
tarihi anıtları ve Osmanlı döneminin
ihtişamıyla büyük ölçüde eski bir kent
havasını korumaktadır.
E) Etkileyici muazzam surlarla çevrili eski
İstanbul, yer yer renkli eski evleri ve tarihi
anıtlarıyla Osmanlı döneminin ihtişamını
anımsatan eski bir kent havasını büyük
ölçüde sürdürmektedir.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
34. Since the British Factories Act of 1961 does
not give an explicit statutory definition of the
term “accident”, the courts have defined
“accident” as “any unintended and unexpected
occurrence which produces hurt or loss”.
A) 1961 İngiliz Fabrikalar Yasası “kaza”
sözcüğünün anlaşılabilir bir yasal tanımını
vermediği için, “kaza”, mahkemelerce “zarara
ve kayba neden olan kasıtsız ve beklenmedik
bir olay” olarak tanımlanmıştır.
B) 1961 İngiliz Fabrikalar Yasası “kaza”
sözcüğünün açık bir mevzuat tanımını
vermediği için, mahkemeler, “kaza”yı, “zarara
veya kayba yol açan kasıtsız ve beklenmedik
bir olay” olarak tanımlamışlardır.
C) “Kaza” sözcüğünün yeterli bir yasal tanımı
1961
İngiliz
Fabrikalar
Yasası’nda
verilmediğinden,
bu
sözcüğün
tanımı,
mahkemelerce, “zarar veya kayıp yaratan
kasıtsız ve beklenmeyen bir olay” olarak
belirlenmiştir.
D) “Kaza” sözcüğünün tartışmasız yasal bir tanımı
1961 İngiliz Fabrikalar Yasası’nda verilmemiş
olduğu için, mahkemelere göre, “kaza”, “zarara
veya kayba neden olan kasıtsız ve
beklenmeyen
her
türlü
olay”
olarak
tanımlanmalıdır.
E) 1961 İngiliz Fabrikalar Yasası’nda “kaza”
sözcüğünün tam bir yasal tanımı verilmemiş
olmasına rağmen, mahkemeler, “kaza”yı,
“zarar veya kayıp meydana getiren kasıtsız ve
beklenmeyen bir olay” olarak tanımlamaya
çalışmışlardır.
35. One of the most important facts to know about
energy is that any form of enegy can be
changed into any other form.
A) Herhangi bir enerji türünün başka bir enerji
türüne
dönüştürülebilmesi, enerji hakkında
bilinmesi gereken en önemli gerçektir.
B) Enerjiyle ilgili olarak bilinmesi gereken en
önemli gerçek, herhangi bir enerji türünün
başka bir enerji türüne dönüşebilmesidir.
C) Enerji hakkında bilinmesi gereken en önemli
gerçeklerden biri, herhangi bir enerji türünün,
herhangi başka bir türe dönüştürülebilmesidir.
D) Bir enerji türünün başka bir türe dönüşebilmesi
hususu enerji hakkında bilinmesi gereken en
önemli gerçektir.
E) Enerjiye ilişkin bilinmesi gereken önemli
gerçeklerden biri, enerjinin bir türünden başka
bir türüne dönüştürülebilmesidir.
WWW.KPDS.ORG
36. In the article, it is pointed out that, between
World War I and World War II, Hungary
exported up to 20 % of its total annual
agricultural output.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
38. The enormous number of tablets, discovered
since 1906 at Boğazköy, which is the site of the
ancient capital Hattuşaş, have contributed
greatly to a better understanding of Hittite
history.
A) Makalede I. Dünya Savaşı ile II. Dünya
Savaşı arasında, Macaristan’ın tarımsal
ihracatının, toplam üretiminin % 20’sini
aşmadığı iddia edilmektedir.
B) Makalede de ifade edildiği gibi, I. Dünya
Savaşı ile II. Dünya Savaşı arasında
Macaristan, yıllık tarımsal üretiminin % 20
sini ihraç ediyordu.
C) Makalede, I. Dünya Savaşı ile II. Dünya
Savaşı, arasında, Macaristan’ın toplam
tarımsal üretiminin ancak % 20 sini ihraç
edebildiği hususu vurgulanmaktadır.
D) I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı
arasında, Macaristan’ın toplam tarımsal
ihracatının, yıllık üretimin % 20 si civarında
makalede
açıkça
ortaya
olduğu,
konmaktadır.
E) Makalede, I. Dünya Savaşı ile II. Dünya
Savaşı arasında, Macaristan’ın toplam yıllık
tarımsal üretiminin % 20 kadarını ihraç
ettiği belirtilmektedir.
A) 1906’dan itibaren, eski başkent Hattuşaş’ın
yerindeki Boğazköy’de, Hitit tarihini daha iyi
anlayabilmemize çok büyük katkı sağlayan çok
sayıda tablet bulunmuştur.
B) Hitit tarihinin daha iyi anlaşılabilmesine önemli
katkı sağlayan çok sayıdaki tablet, eski başkent
Hattuşaş’ın bulunduğu yer olan Boğazköy’de
1906’dan sonra çıkarılmıştır.
C) 1906’dan beri Boğazköy’de çıkarılan çok
sayıdaki tablet, eski başkent Hattuşaş’ın yerini
ve Hitit tarihini daha iyi anlamamıza önemli
katkı sağlamıştır.
D) Hitit tarihini daha iyi anlayabilmemize büyük
katkı sağlayan çok sayıdaki tabletin 1906’dan
beri çıkarıldığı Boğazköy, eski başkent
Hattuşaş’ın yerindedir.
E) Eski
başkent
Hattuşaş’ın
yeri
olan
Boğazköy’de, 1906’dan beri ortaya çıkarılan
çok sayıdaki tablet Hitit tarihinin daha iyi
anlaşılmasına büyük katkı sağlamıştır.
37. The word “intelligence”, when used in its
military sense, has a wide application and
covers the collection of all information
likely to be required by the government of a
country in time of war.
39. In 1719, Daniel Defoe who is regarded by most
people as being the first major English
novelist, published Robinson Crusoe which is
based upon the actual adventures of the
famous mariner Alexander Selkrik.
A) Savaş zamanında bir ülkenin hükümeti
tarafından gereksinim duyulan tüm bilgilerin
toplanması anlamını içeren “istihbarat”
sözcüğü, askeri anlamda kullanıldığında
çok geniş bir uygulama alanına sahiptir.
B) “İstihbarat” sözcüğü, askeri anlamda
kullanıldığında, geniş bir uygulamaya
sahiptir ve savaş zamanında bir ülkenin
hükümetince
gereksinim
duyulması
muhtemel olan tüm bilgilerin toplanmasını
içerir.
C) Çok geniş bir uygulama alanına sahip olan
“istihbarat” sözcüğü, askeri anlamda
kullanıldığında, savaş zamanında bir
ülkenin
hükümetince
gereksinim
duyulabilecek her türlü bilginin derlenmesi
anlamını taşır.
D) Askeri anlamda kullanıldığında geniş bir
uygulamaya
sahip
olan
“istihbarat”
sözcüğü, savaş esnasında bir ülkenin
hükümetince gereksinim duyulan bazı
bilgilerin derlenmesi anlamına gelir.
E) Bir ülkenin hükümetince savaş esnasında
gereksinim duyulabilecek her türlü bilginin
toplanması, askeri anlamda kullanıldığında
geniş bir uygulama alanına sahip olan
“istihbarat” sözcüğüyle ifade edilir.
A) Ünlü denizci Alexander Selkirk’ün gerçekten
yaşanmış serüvenlerine dayanan Robinson
Crusoe, genel olarak tanınmış ilk İngiliz
romancısı sayılan Daniel Defoe tarafından
1719’da yayımlanmıştır.
B) Birçok kişi tarafından önemli ilk İngiliz
romancısı kabul edilen Daniel Defoe’nun
1719’da yayımlanmış olan Robinson Crusoe
romanı, ünlü denizci Alexander Selkirk’ün
yaşanmış serüvenlerine dayanıyordu.
C) Pek çok kişi tarafından ilk önemli İngiliz
romancısı sayılan Daniel Defoe, 1719’da, ünlü
denizci
Alexander
Selkirk’ün
gerçek
serüvenlerine dayalı Robinson Crusoe’yu
yayımlamıştır.
D) Birçok kişinin ilk büyük İngiliz romancısı olarak
kabul ettiği Daniel Defoe, ünlü denizci
Alexander Selkirk’ün gerçek serüvenlerine
dayandırdığı Robinson Crusoe romanını 1719
yılında yayımlamıştır.
E) Ünlü denizci Alexander Selkirk’ün gerçekten
yaşanmış serüvenlerine dayanarak 1719’da
Robinson Crusoe’yi yayımlayan Daniel Defoe,
birçok kişi tarafından ilk büyük İngiliz romancısı
sayılır.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
40. Taxes imposed by governments on goods
and services are called “indirect taxes”
because they are in some form eventually
paid by consumers.
42. According to a report released by the World
Health Organization, vitamin A deficiency is
one of the major nutrition problems in less–
developed countries.
A) Hükümetlerce mal ve hizmetlere konulan
vergilere “dolaylı vergiler” adı verilir, çünkü
bunlar bir şekilde tüketicilerce ödenir.
A) Dünya Sağlık Örgütü’nce hazırlanan bir rapora
göre, azgelişmiş ülkelerde en başta gelen
beslenme problemi A vitamini eksikliğidir.
B) “Dolaylı vergiler” hükümetlerin mal ve
hizmetlere koyduğu vergilerdir, çünkü
bunlar şu veya bu şekilde tüketicilere
ödettirilir.
B) Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan bir
rapora göre, A vitamini eksikliği, azgelişmiş
ülkelerde başta gelen beslenme sorunlarından
biridir.
C) Hükümetlerin bazı mal ve hizmetlere
koyduğu vergilere “dolaylı vergiler” denir,
çünkü bunların ödenmesi şu veya bu
şekilde tüketiciler tarafından yapılmaktadır.
C) Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayımlanan bir
rapora göre, azgelişmiş ülkelerdeki en önemli
beslenme sorunu A vitamini yetersizliğidir.
D) “Dolaylı vergiler”, hükümetler tarafından
mal ve hizmetlere konulan vergilere denir,
çünkü sonuçta bunları tüketiciler ödemek
zorunda kalır.
E) Mal ve hizmetlere hükümetlerce konulan
vergiler “dolaylı vergiler”dir, çünkü sonuçta
bunları şu veya bu şekilde sadece
tüketicilerin ödemesi beklenir.
41. The present surfaces of the Moon, Mars
and Mercury clearly show that, like other
planets, these have also been subjected,
since their formation, to bombardment by
meteorites.
A) Ay’ın, Mars’ın ve Merkür’ün bugünkü yüzey
durumlarından açıkça görülmektedir ki
diğer
gezegenler
gibi
bunlar
da
oluşumlarından
beri
meteor
bombandımanına uğramışlardır.
B) Diğer gezegenler gibi, Ay’ın, Mars’ın ve
Merkür’ün de oluşumlarından sonra meteor
bombardımanına uğradığı, yüzeylerinin
bugünkü
durumundan
açıkça
görülmektedir.
C) Oluşumlarının hemen ardından, Ay’ın,
Mars’ın ve Merkür’ün de tıpkı diğer
gezegenler gibi meteor bombardımanına
uğramış olduğu, yüzeylerinin bugünkü
durumundan açık bir şekilde görülmektedir.
D) Ay’ın,
Mars’ın
Merkür’ün
bugünkü
yüzeyleri, bunların da diğer gezegenler
gibi,
oluşumlarından
beri
meteor
açıkça
bombardımanına
uğradıklarını
göstermektedir.
E) Diğer gezegenlerinki gibi, Ay’ın Mars’ın ve
Merkür’ün bugünkü yüzeyleri de açıkça
göstermektedir ki bunlar oluşumlarından
beri
meteor
bombardımanına
uğramışlardır.
D) Dünya Sağlık Örgütü tarafından sunulan rapora
göre, A vitamini yetersizliği, azgelişmiş
ülkelerin en belli başlı beslenme sorunudur.
E) Dünya Sağlık Örgütü’nce kabul edilen bir
rapora göre, azgelişmiş ülkelerdeki beslenme
sorunlarının başında A vitamini eksikliği vardır.
43. Yağ ve kolesterol içeren et, süt, peynir ve
yumurta gibi çoğu gıdalar, aynı zamanda
yüksek nitelikli proteinleri ve değerli vitaminleri
sağlar.
A) Many foods such as meat, milk, cheese and
eggs, which contain fat and cholesterol, also
provide high – quality proteins and valuable
vitamins.
B) Meat, milk, cheese, eggs and many other
foods, which contain fat and cholesterol, also
contain high – quality protein as well as all the
necessary vitamins.
C) Many high – quality proteins and useful
vitamins are mostly found in such foods as
meat, milk cheese and eggs that also contain
fat and cholesterol.
D) Most of the high – quality protein and vitamin–
rich foods like meat, milk, cheese and eggs
also contain fat and cholesterol.
E) Fat and cholesterol are present in many foods
including meat, milk, cheese and eggs, but so
also are some essential vitamins and high –
grade proteins.
WWW.KPDS.ORG
44. Bir canlının büyüme sürecinde en dikkate
değer yönlerden biri, organizmanın her bir
parçasının, büyürken, bir yandan da işlevini
sürdürmesidir.
A) The fact that every part of an organism can
function during the normal growth process
of any living being is truly amazing.
B) Surprisingly enough, each part of an
organism continues to function even during
the growth process itself.
C) The very fact that each part of an organism
continues to function as it grows is surely
the most fascinating aspect of the growth
process of a living being.
D) One of the most remarkable aspects in the
growth process of a living being is that
each part of the organism continues to
function as it grows.
E) One of the really fantastic aspects in the
growth process of living beings is the ability
of parts of the organism to continue
functioning in the normal way.
45. On ikinci yüzyılın başlarında bulunan ve
mimaride önemli bir teknik yenilik olarak
kabul edilen “sivri kemer”, Ortaçağ’da
öncelikle katedrallerin yapımında
kullanılmıştır.
A) The invention of the “pointed arch” early in
the twelfth century marks an important
advance in architectural technology though
in the Middle Ages it was used primarily in
the construction of cathedrals.
B) The “pointed arch” that since the Middle
Ages has mainly been used in the
construction of cathedrals was invented
early in the twelfth century and is regarded
as an important technical invention in
architecture.
C) The “pointed arch”, which was invented at
the begining of the twelfth century and has
been recognized in architecture as an
important technical innovation, was used in
the Middle Ages primarily in the
construction of cathedrals.
D) With the invention of the “pointed arch”
early in the twelfth century, the mode of
construction of cathedrals was changed so
as to incorporate this important technical
advance in architecture in the Middle Ages.
E) The “pointed arch” has been primarily used
in the construction of cathedrals since the
Middle Ages when, in the tewelfth century,
this important technical innovation was first
introduced.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
46. Bilim, pek çok bakımdan insan aklının diğer
yaratıcı etkinliklerine benzeyen yaratıcı bir
etkinliktir.
A) Creative activities such as science all have
something in common with the other creative
activities of the human mind.
B) Science is a creative activity that in many
respects resembles other creative activites of
the human mind.
C) The other creative activities of the human mind
are in many respects actually not very different
from the scientific one.
D) As a creative activity, science is not very
different from various other creative activities of
the human mind.
E) In certain respects, science is a creative
activity that colesly resembles the other
creative activities of the human mind.
47. 1953’te Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
seçilmiş olan İsveçli devlet adamı Dag
Hammarskjöld, 1961’de Afrika’da barış için
arabuluculuk yaptığı sırada bir uçak kazasında
öldü.
A) Dag Hammarskjöld, the Swedish statesman
who had been Secretary – General of the
United Nations since 1953, died in a plane
crash in Africa in 1961 while negotiating for
peace there.
B) Dag Hammarskjöld, who died in 1961 in an air
crash while mediating for peace in Africa, had
ben elected Secretay – General of the United
Nations in 1953.
C) The Swedish statesman Dag Hammarskjöld,
who had, in 1953, been elected Secretary
General of the United Nations, was killed in an
air crash in 1961 while mediating for peace in
Africa.
D) In 1961, during peace negotiations in Africa,
the Swedish statesman Dag Hammarkjöld, who
had been the United Nations’s Secretary –
General since 1953, died in an air disaster.
E) In 1961, while peace negotiations were
continuing in Africa, Dag Hammarskjöld, the
Swedish statesman who had acted as
Secretary General to the United Nations in
1953, was killed in an air crash.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
48. Bir kütüphaneye girip raflardaki kitaplara
göz attığımızda bunların sayısı ve çeşitliliği
karşısında şaşırmadan edemeyiz.
50. 1980’lerde, tüm azgelişmiş ülkelerin toplam
ihricatındaki mamül eşya oranı, birdenbire
yüzde 15’lerden yüzde 50’lere yükselmiştir.
A) There are so many books on the shelves in
the library that, when one enters, one can
hardly believe that such variety is possible.
A) By the 1980s, the less – developed countries
were all exporting, not around 15 per cent, as
formerly, but around 50 per cent of their
manufactured goods.
B) On entering the library and seeing all the
books on the shelves, we couldn’t help
feeling astounded at the number and
variety of them.
C) The books on the shelves in the library
were so numerous and so varied that it was
impossible for us not to feel bewildered by
them all.
D) On entering a library and seeing the books
on the shelves there, it’s hard for one not to
feel astonished at their number and variety.
E) On entering, a library and glancing at the
books on the shelves, we cannot help
being bewildered by their number and
variety.
49. Bir roman, bir kısa öykü, bir oyun veya bir
şiir
okurken,
sadece
başkalarnın
deneyimlerini tanımakla kalmıyoruz, aynı
zamanda kendi deneyimlerimizi daha iyi
anlıyoruz.
A) As we read a novel, a short story, a play or
a poem we not only get to know the
experiences of others but also understand
our own experiences better.
B) On reading a novel, a short story, a play or
a poem we have a chance to understand
the experiences of others better than our
own.
C) A novel, a short story, a play or a poem are
means by which we can come to a better
understanding of others experiences in
addition to our own.
D) We gain a better understanding of our own
experiences while participating in those of
others while reading a novel, a short story,
a play or a poem.
E) Through participating in the experiences of
others as we read a novel, a short story, a
play or a poem, we gain a better insight
into our own experiences.
B) Through the 1980s, all the less – developed
countries suddenly increased their export of
manufactured goods from roughly 15 per cent
of their total exports to nearly 50 per cent.
C) During the 1980s, the proportion of
manufactured goods in total exports of all the
less – developed countries rose sharply from
about 15 per cent to about 50 per cent.
D) The ratio of manufactured goods as opposed to
others in the exports of the less – developed
countries rose rapidly throughout the 1980s
from a mere 15 per cent to about 50 per cent.
E) By the 1980s, the proportion of manufactured,
goods in total exports of certain less–
developed countries rose abruptly by 15 per
cent to nearly 50 per cent.
51. Uluslararası Kahve Antlaşması, üretici ve
tüketici ülkelerin çıkarlarının farklı olması
nedeniyle 1989’da çökmüştür.
A) The International Coffee Agreement collapsed
in 1989 because of the differing interests of
producer and consumer countries.
B) By 1989 the International Coffee Agreement
had collapsed due to the fact that neither the
producer nor the consumer countries were
satisfied with it.
C) The collapse of the International Coffee
Agreement in 1989 was in the interest of
neither the consumer nor the producer
countries.
D) The self–interest of consumer and producer
countries alike resulted in the break–down of
the International Coffee Agreement, in 1989.
E) With the break–down of the International
Coffee Agreement in 1989, the differing
interests of consumer and producer countries
surfaced.
WWW.KPDS.ORG
52. Savaş sonrası dönemde Dünya Bankası,
enerji, sulama ve ulaşım yatırımları yaparak
kalkınmakta olan ülkelerin altyapılarının
iyileşmesine büyük katkı sağlamıştır.
A) The World Bank’s investments in power,
irrigation and roads in the post–war years
resulted in an impressive improvement in
the infrastucture of developing countries.
B) After the war, the World Bank made in
impressive contribotion improvements of
the infrastructure of developing countries
by encouraging investments in power,
irrigation and transport.
C) In the post–war period, the world Bank
greatly contributed, through investments
made in power, irrigation and transport, to
the improvement of the infrastructure in
developing countries.
D) The improvement of the infrastructure of
developing countries immediately after the
war was in large measure due to the World
Bank investments in energy, irrigation and
road systems.
E) The infrastructure of developing countries
only began to improve after the World Bank
began to invest heavily in energy, irrigation
and transport in the post-war period.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2002 MAYIS DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
33. Biological warfare is the use for destructive
purposes of bacteria, viruses, fungi, or
other biological agents in order to spread
disease or death among the enemy’s
people or livestock.
A) Zarar vermek amacıyla; bakterilerin,
virüslerin, mantarların veya başka biyolojik
ajanların kullanılması yoluyla düşman halka
veya onların hayvanlarına hastalık veya
ölüm saçmak biyolojik savaştır.
B) Biyolojik savaşta, bakteri, virüs, mantar gibi
biyolojik ajanlar kullanılarak düşman halka
veya onların hayvanlarına hastalık veya
ölüm saçılır.
C) Düşmanın halkının ve hayvanlarının
biyolojik ajanlarla öldürülmesi veya hasta
edilmesi demek olan biyolojik savaşta,
bakteriler, virüsler ve mantarlar kullanılır.
D) Bakterileri, virüsleri, mantarları veya diğer
biyolojik ajanları kullanarak, düşman halka
veya onların hayvanlarına hastalık veya
ölüm saçmak, biyolojik savaş olarak
adlandırılır.
E) Biyolojik savaş, düşmanın halkına veya
hayvanlarına hastalık veya ölüm saçmak
için bakterilerin, virüslerin, mantarların veya
başka
biyolojik
ajanların
tahripkâr
amaçlarla kullanılmasıdır.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
36. According to some historians, the destruction
in, about 1750 B.C of the Assyrian merchantcolony at Kanes near Kayseri, probably marks
the arrival of the Hittites in that area.
A) Bazı tarihçiler, M.Ö. 1750’lerde, Kayseri
yakınında bulunan Kaneş’teki Asur ticaret
kolonosinin ortadan kalkmasının, Hititlerin
bölgeye yerleştiğini açıkça gösterdiğini öne
sürmektedir.
B) Bazı tarihçilere göre, M.Ö. 1750 civarında,
Kayseri yakınındaki Kaneş’te Asur ticaret
kolonosinin yok edilmesi, muhtemelen, Hititlerin
o bölgeye gelişlerine işaret etmektedir.
C) Bazı tarihçilere göre, Hititler M.Ö. 1750’lerde,
Kayseri yakınındaki Kaneş’te bulunan Asur
ticaret kolonosini yok ederek bölgeye
yerleşmişlerdir.
D) Bazı tarihçiler, Kayseri yakınındaki Kaneş’te
bulunan Asur ticaret kolonosini M.Ö. 1750
civarında o bölgeye gelen Hititlerin yıktığını
tahmin etmektedirler.
E) Hititlerin Kayseri yakınındaki Kaneş’e gelişleri,
muhtemelen, bölgedeki Asur ticaret kolonosinin
M.Ö.
1750
civarında
yıkılmasına
rastlamaktadır.
36. In Egypt today, nearly all the Nile water is
utilized through the building of huge dams and
reservoirs and the establishment of intricate
systems of irrigation.
A) Bugün Mısır’da büyük barajların ve göletlerin
yapılması
ve
çok
karmaşık
sulama
sistemlerinin kurulmasının amacı, Nill’in
suyunun tamamından yararlanmaktır.
34. Alsace is one of the most densely
populated regions of France, the rural
population being particularly high in the
Rhine plain.
B) Nil’in tüm suyundan yararlanmak için, bugün
Mısır’da çok büyük barajlar ve göletler
yapılmakta ve karmaşık sulama sistemleri
kurulmaktadır.
A) Alsas, Ren Ovası’nda özellikle yüksek olan
kırsal nüfusla, Fransa’nın yoğun nüfuslu
bölgelerinden biridir.
C) Bugün Mısır, muazzam barajlar ve göletler inşa
ederek ve karmaşık sulama sistemleri
oluşturarak
Nil’in
tüm
suyundan
yararlanmaktadır.
B) Alsas, Fransa’nın en kalabalık yerleşim
bölgelerinden biridir ve kırsal nüfus
yoğunluğu
özellikle
Ren
Ovası’nda
yüksektir.
C) Ren Ovası’nda yoğun kırsal nüfusu ile
Alsas, Fransa’da yerleşimin en yoğun
olduğu bölgedir.
D) Ren Ovası’nda kırsal nüfusun çok yüksek
olması, Alsas’ı, Fransa’nın en yoğun
nüfuslu bölgesi haline getirmiştir.
E) Fransa’nın en yoğun nüfuslu bölgelerinden
biri olan Alsas’ın kırsal kesim nüfusu
özellikle Ren Ovası’nda çok yüksektir.
D) Muazzam barajlar ve göletler inşa eden ve
karmaşık sulama sistemleri kuran Mısır, bugün
Nil’in suyundan en çok yararlanan ülkedir.
E) Bugün Mısır’da muazzam barajların ve
göletlerin yapılması ve karmaşık sulama
sistemlerinin kurulmasıyla Nil’in neredeyse tüm
suyundan yararlanılmaktadır.
WWW.KPDS.ORG
37. In some countries, where the terrain is not
suitable for the use of conventional
equipment, aircraft are used to spread
fertilizers.
A) Gübrelemenin uçaklarla yapıldığı bazı
ülkelerde, arazi geleneksel donanımlardan
yararlanmaya uygun değildir.
B) Geleneksel donanımın kullanımı için
arazinin elverişli olmadığı bazı ülkelerde,
gübre atmak için uçaklar kullanılır.
C) Bazı
ülkelerde,
arazi,
gübrelemede
geleneksel donanımdan yararlanmak için
elverişli olmadığından, bu iş için uçaklar
kullanılmaktadır.
D) Bazı ülkeler, arazi koşulları elverişli
olmayan bölgelerinde gübre atmak için
geleneksel donanım yerine uçaklardan
yararlanır.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
39. During the 4th century B.C., Aristotle studied
almost every aspect of science and summed
up each as best he could.
A) M.Ö. 4. Yüzyılda, Aristoteles, bilimin hemen
hemen her yönünü araştırmış ve her birini
elinden geldiğince özetlemiştir.
B) M.Ö. 4. yüzyılda, Aristoteles, tüm bilimleri
araştırmış ve her birini ayrı ayrı özetlemiştir.
C) M.Ö. 4. yüzyılda her bir bilimi ayrı ayrı
inceleyen Aristoteles, elde ettiği sonuçları bir
araya toplamıştır.
D) Aristoteles’in M.Ö. 4. yüzyılda yaptığı bilimsel
çalışmalar, tek bir eser halinde toplanmıştır.
E) Aristoteles’in M.Ö. 4. yüzyılda bir araya
toplayabildiği bilimsel çalışmalar, aslında ayrı
ayrı yapılmış araştırmalardı.
E) Arazinin
geleneksel
donanımın
kullanılmasına elverişli olmaması, bazı
ülkelerin
gübre
atmada
uçaklardan
yararlanmasını gerektirmiştir.
40. The communists turned social democrats have
triumphed in Poland’s recent general election,
but the populists and the extreme right have
become a surprisingly large minority.
38. Galileo laid the foundations of modern
physics with his mathematical studies on
motion and the strength of materials.
A) Sosyal
demokratlığa
geçmiş
olan
komünistlerin,
Polonya’nın
son
genel
seçiminde elde ettikleri zafer, halkçılar ve aşırı
sağcıların şaşırtıcı büyüklükte bir azınlık
oluşturmasını engelleyemedi.
A) Galileo, hareketi ve maddelerin gücünü
matematiksel olarak incelemiş ve böylece
modern fiziğin ortaya çıkmasına katkıda
bulunmuştur.
B) Polonya’da, sosyal demokratlara dönüşen
komünistler son genel seçimde üstün bir zafer
kazanmış olsalar da halkçılar ve aşırı sağ
şaşırtıcı bir şekilde oldukça büyük bir azınlık
oluşturdular.
B) Galileo, matematiksel çalışmalar yapmakla
kalmamış,
hareket
ve
maddelerin
dayanıklılığı üzerinde modern fiziğe
öncülük
eden
araştırmalar
da
gerçekleştirmiştir.
C) Galileo,
hareket
ve
maddelerin
dayanıklılığına
ilişkin
matematiksel
çalışmalarıyla modern fiziğin temellerini
atmıştır.
D) Modern fiziğin öncülerinden biri de hareket
ve maddenin gücü üzerine matematiksel
çalışmalar yapan Galileo’dur.
E) Galileo, modern fiziğin temellerini oluşturan
hareket ve maddelerin dayanıklılığıyla ilgili
matematiksel araştırmalar yapmıştır.
C) Halkçılar ve aşırı sağın şaşırtıcı büyüklükte bir
oluşturmasına
rağmen,
sosyal
azınlık
demokratlığı benimsemiş olan komünistler
Polonya’nın son genel seçimlerinde büyük
başarı kazandılar.
D) Sosyal demokratlara dönüşmüş komünistler,
Polonya’nın son genel seçiminde zafer
kazandılar, ancak halkçılar ve aşırı sağ
şaşırtıcı bir şekilde büyük bir azınlık haline
geldiler.
E) Polonya’nın
son
genel
seçimi
sosyal
demokratlığı
benimseyen
komünisetlerin
zaferinin yanı sıra, halkçıların ve aşırı sağın
büyük bir azınlık oluşturmasıyla sonuçlandı.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
41. Charles de Gaulle once said of France,
“How can you govern a country which has
246 varieties of cheese?”
43. Ülkemizde parlamento tarafından onaylanmış
olan herhangi bir uluslararası antlaşma, yasa
statüsü kazanır.
A) Bir tarihte Charles de Gauelle, Fransa
hakkında “246 çeşit peyniri olan bir ülkeyi
nasıl yönetebilisiniz?” demişti.
A) An international treaty is legally binding in a
country only after it has received parliamentary
recognition.
B) Charles de Gaulle’ün Fransa için söylediği
bir söz şöyledir: “246 çeşit peynir üreten bir
ülkeyi insan nasıl yönetir?”
B) In this country, if an international treaty is
recognized by Parliament, it is legally binding.
C) Charles de Gaulle Fransa’yla ilgili görüşünü
şu sözle özetlemiştir: “246 çeşit peyniri olan
bir ülkeyi yönetmeniz nasıl mümkün
olabilir?”
D) Charles de Gaulle, bir zamanlar, Fransa
için “246 çeşit peynir çeşidi üreten bir ülke
nasıl yönetilir?” demişti.
E) Geçmişte Fransa için, “246 çeşit peynir
üreten bir ülkeyi nasıl yönetebilirsiniz?”
diyen kişi Charles de Gaulle’dür.
42. Whenever governments use globalization
to deny responsibility, democracy suffers
another blow and prospects for growth in
the developing countries are set back a
little further.
A) Hükümetler sorumluluklarından kaçmak
için küreselleşmeyi bahane ederlerse
gelişmekte olan ülkelerdeki demokrasi yeni
bir darbe alır ve büyüme ümitleri çok daha
derinlere gömülür.
B) Ne zaman ki hükümetler sorumluluktan
kaçınmak için küreselleşmeyi kullanır,
demokrasi bir darbe daha alır ve
kalkınmakta olan ülkelerdeki büyüme
ümitleri biraz daha geriye atılır.
C) Sorumluluktan
kaçınmak
isteyen
hükümetlerin
küreselleşmeyi
bahane
etmeleri,
kalkınmakta olan
ülkelerin
demokrasisine darbe vurmakla kalmaz,
büyüme ümitlerini de yok eder.
D) Sorumluluktan kaçmak için küreselleşmeye
sığınan hükümetler, demokrasiye darbe
vurduklarını ve gelişmekte olan ülkelerin
ümitlerini boşa çıkardıklarını bilmelidirler.
E) Sorumluluktan kaçmak için küreselleşmeyi
kullanan hükümetler, demokrasiye darbe
vurmakta ve gelişmekte olan ülkelerdeki
büyüme
ümitlerini
ortadan
kaldırmaktadırlar.
C) An international treaty is only legal in our
country after it has been discussed by
Parliament.
D) No international treaty has a legal status in any
country until Parliament has approved it.
E) In our country, any international treaty that is
approved by parliament, acquires the status of
a law.
44. Reklamcılar, müziği, sözcüklerle etkili bir
şekilde ifade edilemeyecek anlamları iletmek
için kullanır.
A) Advertisers use music to great effect to
express what words cannot say in a convincing
manner.
B) Advertisers make use of music to communicate
meanings that words cannot effectively and
concisely express.
C) Since music can express, concisely what
words cannot express, advertisers make much
use of it.
D) Advertisers use music to communicate
meanings that cannot be effectively put into
words.
E) As music can suggest certain meanings more
effectively than words, much use is made of it
by advertisers.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
45. Bu rapor, tıbbi bakım eksikliği sonucunda,
gelişmekte olan ülkelerde birçok çocuğun
bir yaşına bile gelmeden öldüğü gerçeğini
vurguluyor.
47. Pek çok iktisatçı, sanayileşme sürecinde olan
ülkelerde
kapitalizm
geliştikçe,
küçük
işletmelerin zamanla yok olacağını iddia
etmektedir.
A) It is stressed in this report that the death of
so many children before the age of one in
the developing countries could be
prevented by better health services
A) Many economists claim that, as capitalism
develops in the countries that are in the
process of industrialization, small businesses
will eventually disappear.
B) According to this report it is definite that
many children in the developing countries
die before they reach the age of one year
as health facilities are so inadequate.
B) In the opinion of many of these economists,
small businesses will eventually disappear in
those
countries
presently
undergoing
industrialization and turning to a capitalist
system.
C) This report emphasizes the fact that as a
result of inadequate medical care, many
children in developing countries die before
they reach even one year old.
D) According to this very emphatic report,
children under one year old in the
developing countries die because of the
lack of medical care.
E) As this report underlines, it is the
medical care that is responsible
many deaths among children who
even reached their first birthday
developing countries.
lack of
for so
haven’t
in the
46. New Deal sözcüyle 1929’un sonunda patlak
veren büyük ekonomik bunalımı aşmak için
1933’te Amerika Birleşik Devletleri’nde
Başkan Roosevelt’in aldığı önlemler ifade
edilmektedir.
A) In order to deal with the great economic
crisis that had broken out in the United
States of America at the end of 1929,
President Roosevelt implemented the
measures known as the New Deal in 1933.
B) In 1929 and again in 1933, President
Roosevelt introduced the New Deal, a
series of measures designed to put an end
to the great economic crisis which had
broken out in the United States of America.
C) The measures known as the New Deal
were designed by President Roosevelt in
1933 to put an end to the great economic
crisis that broke out in the United States of
America at the end of 1929.
D) By the term New Deal is meant the
measures taken by President Roosevelt in
the United States of America in 1933 to
overcome the great economic crisis which
broke out at the end of 1929.
E) The measures known by the term New
Deal, implemented by President Roosevelt
in the United States of America in 1933,
succeeded in overcoming the great
economic crisis that broke out in 1929.
C) Many economists presume that, with the
development of capitalism in the countries now
undergoing industrialization, small businesses
are already disappearing.
D) The process of industrialization in these
countries, together with developing capitalism,
will inevitably, according to most economists,
lead to the closing down of small businesses.
E) With the spread of industrialization and the
growth of capitalism in these countries, many
economists feel sure that the small businesses
will eventually close down.
48. Verilerin irdelenmesi, olayları, seçilmiş olan bir
hedefe doğru yönlendirmede ilk adımdır.
A) The first step in directing events towards a
specified goal is to rearrange the data.
B) Analysis of data is the first step in directing
events towards a chosen goal.
C) So as to direct events towards a chosen goal,
one must first analyze the data.
D) The analysis of data is only the first stage in
the directing of events towards a set goal.
E) Data analysis constitutes the first state in
directing events towards a new goal.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
49.
Başlangıçta, “proleterya” terimi, eski
Roma’nın yoksul işçi sınıflarına atıfta
bulunmak için, kullanılıyordu.
A) The poor working classes of ancient Rome
were known as the “proletariat” and that is
the oriçin of the term.
B) To start with, “proletariat” was the term
used to describe the poor workers of
ancient Rome.
C) The term “proletariat” was oriçinally used to
refer to the poor labouring classes of
ancient Rome.
D) The term “proletariat”, dates back to
ancient Roman times when it was used to
denote the poor working classes.
E) The poor labouring classes of ancient
Rome were referred to as the “proletariat”
and that is the oriçin of the word.
50. Bir çocuk, doğduğu zaman
babası evliyse “meşru”dur.
annesiyle
A) The parents married when the child was
born, making it “legitimate”.
B) A child is said to be “legitimate” if its
parents are married before it is born.
C) A “legitimate” child is one whose parents
are married at the time of its birth.
D) The child is “legitimate”, as, when it was
born, the parents were married.
E) A child is “legitimate” if its parents are
married when it is born.
51. II. Dünya Savaşı’ndan önce Winston
Churhill liderlik için birinci aday olarak
görünmüyordu.
A) Winston Churchill’s remarkable leadership
qualities only emerged during World War II.
B) Before World War II., Winston Churchill
didn’t strike one as having any remarkable
leadership qualities.
C) Winston Churchill hardly appeared to be a
prime candidate for leadership before
World War II.
D) Until World War II, the extensive leadership
qualities of Winston Churchill were not at
all apparent.
E) Prior to World War II, Winston Churchill’s
excellent leadership qualities were not
acknowledged.
52. Evrenin
genişlemesi,
tüm
galaksilerin
birbirinden
hızla
uzaklaştığı
anlamına
gelmektedir.
A) As the universe expands, all the galaxies are
inevitably fast receding from each other.
B) The expansion of the universe implies that all
tle galaxies have rapidly been receding from
each other.
C) The expansion of the universe entails the rapid
movement of the galaxies away from each
other.
D) As the galaxies move farther apart, there is a
corresponding expansion of the universe.
E) The expansion of the universe and the drifting
apart of the galaxies are inextricably related.
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2002 KASIM DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
36. Eğer Rusya reform yapacak ve sonuçta
müreffeh olacaksa, güvenli ve istikrarlı bir
bölgeye ve yeni yatırımlara ihtiyaç
duyacaktır.
A) Russia can only reform and consequently
prosper once a safe and stable neighbour
exists and new investments are made.
B) Russia will get the reforms she needs and
eventually prosper if the neighbourhood
becomes safe and stable and there are
new investments
C) A secure and stable environment and new
investments are essential if Russia is to
achieve these reforms and eventually
prosper.
D) There will have to be a safe and stable
environment and more investments before
Russia can introduce reforms and
consequently prosper.
E) If Russia is to reform and eventually
prosper, it will need a secure and stable
neighbourhood, and new investments.
37. Sierra Leone’daki iç savaş o kadar vahşiydi
ki ve bıraktığı hasarlar o kadar ağır
olmuştur ki, normal düzene hızlı bir dönüş
imkansızdır.
A) One cannot look for a speedy return to
normality in Sierra Leone, for the civil war
there was horrific and the resulting injuries
excessive.
B) Since the civil war in Sierra Leone was so
barbaric and the injuries that resulted so
grave, a speedy return to normality is not to
be expected.
C) The civil war in Sierra Leone was so
barbaric, and the injuries it left so grave,
that a swift return to normality is out of the
question.
D) The civil war in Sierra Leone was so horrific
and left in its wake so many injured that a
return to normality cannot readily be
achieved.
E) A quick return to normality in Sierra Leone
is out of the question, for the civil war was
a savage one and the atrocities committed
particulary injurious.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
38. Devletler çökünce, sadece teröristlere ve
uyuşturucu kaçakçılarına sığınak olmaz, aynı
zamanda mülteci yığınlarının zengin ülkelere
yönelmesini teşvik ederler.
A) When states collapse, they not only become
havens for terrorists and drug smugglers but
also prompt multitudes of refugees to head for
richer countries.
B) When states collapse terrorists and drug
smugglers can safely move in and multitudes
of refugees leave for richer countries.
C) When states collapse, this provides terrorists
and drug peddlers with a safe haven while
masses of refugees escape to richer countries.
D) Terrorists and drug peddlers find a haven for
themselves when states collapse, but others
flee the country in search of a richer world.
E) Masses of refugees flee to richer countries
when states collapse, but terrorists and drug
dealers move in to safety.
38. Kuveyt’teki en parlak gelişme, Körfez’de,
özellikle Dubai’de yaygın bir uygulama olan
serbest bölgenin yaratılmasıdır.
A) In imitation of the Gulf and of Dubai, in
particular, Kuwait now has a free zone, which
is a most promising development.
B) The creation of a free zone in Kuwait is a very
hopeful sign; the practice is common in the
Gulf, especially in Dubai.
C) The brightest development in Kuwait is the
creation of a free zone, a practice that is
common in the Gulf, especially in Dubai.
D) The creation of a free zone in Kuwait on the
lines of those in the Gulf and especially in
Dubai is regarded as a very hopeful sign.
E) The most striking development Kuwait is the
creation of a free zone, as found commonly in
the Gulf and especially in Dubai
WWW.KPDS.ORG
40. Amerika Birleşik Devletleri ile Kanada
arasında olduğu gibi, farklı ekonomileri
bütünleştirmede ortak bir dil, ortak para
biriminden çok daha yararlıdır.
A) It is the single that aids the integration of
different economies as in the case of the
US and Canada, not the monetary system.
B) A common language can be far more
useful than a common currency to integrate
different economies, as is the case
between the US and Canada
C) As regards the US and Canada the
integration of the different economies is
due more to the single language than to the
single monetary system.
D) The integration of the different economies
of the US and Canada owes more to a
single language than to a single monetary
system.
E) A common language rather than a common
monetary system has made possible the
integration of the different economies of the
US and Canada.
41. The type of bridge needed for cars and
trucks is fundamentally different from that
needed for railways.
A) Otomobiller ve kamyonlar için ihtiyaç
duyulan köprü türü ile demiryolları için
ihtiyaç duyulan köprü türü birbirinden
oldukça farklıdır.
B) Demiryolları için, otomobiller ve kamyonlar
için ihtiyaç duyulan köprü türünden
tamamen farklı bir köprü türüne ihtiyaç
duyulmaktadır.
C) Otomobiller ve kamyonlar için gerekli olan
köprü türü, demiryolları için gerekli olandan
esas itibariyle farklıdır.
D) Otomobiller ve kamyonlar için gerekli olan
köprü türünden farklı bir köprü türüne
demiryolları için ihtiyaç vardır.
E) Demiryolları için ihtiyaç duyulan köprü türü,
çoğunlukla otomobiller ve kamyonlar için
ihtiyaç duyulandan tamamen farklıdır.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
42. Under a new resolution passed by the Security
Council, Iraq will once more have to place all
its oil earnings under UN control.
A) Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu yeni bir
karara göre, Irak, petrol gelirlerinin tümünü
BM’nin denetimine bırakmaya zorlanacak.
B) Güvenlik Konseyi’nce kabul edilen yeni bir
karara göre, Irak’ın tüm petrol gelirleri BM
denetimine bırakılmak zorundadır.
C) Güvenlik Konseyi’nin aldığı yeni bir karar
uyarınca, BM, Irak’ın petrol gelirlerinin tümünü
denetim altına alacaktır.
D) Irak’ın tüm petrol gelirlerinin BM tarafından
denetim altına alınacak olması, Güvenlik
Konseyi’nce kabul edilen yeni bir karara
dayanmaktadır.
E) Güvenlik Konseyi’nce kabul edilen yeni bir
karar gereğince, Irak, yine, tüm petrol gelirlerini
BM denetimine bırakmak zorunda kalacaktır.
43. The great works of Latin literature have exerted
a potent influence on European thought and
literary taste through the centuries and still
form an important element in our common
culture.
A) Yüzyıllarca Avrupa düşüncesini ve edebi
zevkini kalıcı bir şekilde etkilemiş olan Latin
edebiyatının büyük eserleri, ortak kültürümüzün
hâlâ önemli bir öğesidir.
B) Latin edebiyatının büyük eserleri, yüzyıllar
boyunca Avrupa düşüncesi ve edebi zevki
üzerinde güçlü bir etki yapmıştır ve hâlâ ortak
kültürümüzün
önemli
bir
öğesini
oluşturmaktadır.
C) Avrupa düşüncesi ve edebi zevki yüzyıllarca
hâlen ortak kültürümüzün önemli bir öğesi olan
Latin edebiyatının büyük eserlerinin büyük
etkisi altında kalmıştır.
D) Avrupa düşüncesi ve edebi zevki üzerinde
yüzyıllar boyunca çok etkili olmuş olan Latin
edebiyatının büyük eserleri, hâlen ortak
kültürümüzün önemli bir öğesi olarak
görülmektedir.
E) Ortak kültürümüzün hâlen önemli bir öğesi
olarak görülen Latin edebiyatının büyük eserleri
yüzyıllar boyunca, Avrupa’nın düşünce ve
edebiyat zevki üzerinde kalıcı bir etki yapmıştır.
WWW.KPDS.ORG
44. The budget President Bush submitted to
Congress, included the biggest rise in
military spending since 1982.
A) Başkan Bush’un Kongre’ye sunmuş olduğu
bütçe,
1982’den
bu
yana
askeri
harcamalarda en yüksek artışı içeriyordu.
B) 1982’den sonraki askeri harcamalarda en
yüksek artışı içeren bütçeyi, Başkan Bush
Kongre’ye sunmuştur.
C) 1982’den bu yana askeri harcamalardaki
en yüksek artışı içeren bütçe, Başkan Bush
tarafından Kongre’ye sunulmuş bulunuyor.
D) Başkan Bush tarafından Kongre’ye sunulan
bütçe, 1982’den sonra askeri harcamalarda
görülen en yüksek artıştır.
E) Askeri harcamalarda 1982’den beri en
yüksek artışı içeren bütçenin Kongre’ye
sunuluşunu Başkan Bush yapmıştır.
45. Pluto, which is the outermost planet of the
solar system, has a mass ten times smaller
than hitherto supposed.
A) Bugüne kadar bilinenden on kat daha az bir
kütleye sahip olan Plüton, güneş sisteminin
en uç gezegenidir.
B) Güneş sisteminin en uç noktasında
bulunan Plüton gezegeninin kütlesi, daha
önce bilinenden on kat daha azdır.
C) Daha önce kabul edilenden on kat daha az
bir kütlesi bulunan Plüton gezegeni güneş
sisteminin en dış noktasındadır.
D) Güneş sisteminin en uzak gezegeni olan
Plüton bugüne kadar sanıldığından on kat
daha az bir kütleye sahiptir.
E) Güneş sisteminin en uç noktasında
bulunan
Plüton,
şimdiye
kadar
düşünülenden on kat daha az bir kütleden
oluşan bir gezegendir.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2003 MAYIS DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
36. At the 1994 Brussels NATO summit a
"partnership for peace" programme was
formally launched, enabling the old Warsaw
Pact members and former Soviet republics
to take part in a wide range of military
cooperation with NATO.
A) Eski Varsova Pakti üyeleri ve onceki
Sovyet cumhuriyetleri, 1994 Bruksel NATO
zirvesinde kabul edilen "barış için ortaklık"
programı sayesinde NATO He askeri
alanda gok kapsamlı is,birligi yapma
olanagi buldular.
B) Eski Varsova Pakti uyelerinin ve onceki
Sovyet Cumhuriyetlerinin NATO ile geniş
kapsamlı askeri işbirliği yapmalarını
sağlamaya yönelik "barış için ortaklık"
programi, ancak 1994 Bruksel NATO
zirvesinde resmen hayata geçirilme olanağı
buldu.
C) 1994 Bruksel NATO zirvesinde ilk kez
onerilen "barış için ortaklık" programı, eski
Varsova Pakti üyelerine ve önceki Sovyet
cumhuriyetlerine NATO ile askeri alanda
siki bir işbirligi yapma olanagi saglamayı
amaçlıyordu.
D) 1994 işbirligi yapma olanagi saglayan
"barış için ortaklık" programi resmen
yürürlüğe kondu.
E) "Barış için ortaklık" ilk kez 1994 Bruksel
NATO zirvesinde resmen kararlaştırılıp
yürürlüğe konan ve eski Varsova Pakti
üyeleri ile önceki Sovyet cumhuriyetlerine
NATO ile askeri işbirligi olanagi sağlayan
geniş kapsamlı bir programdır.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
37. One of the issues covered by the Maastricht
Treaty, which took effect on 1 November 1993,
is the European Union's decision-making
process.
A) 1 Kasım 1993'te yürürlüğe giren Maastricht
Antlaşması ile Avrupa Birligi'nin karar alma
surecine ilişkin sorunlardan biri çözülmüştür.
B) Avrupa Birligi'nin karar alma sureciyle ilgili
konulan kapsayan Maastricht Anlaşması, 1
Kasım 1993'te yürürlüğe girmiştir.
C) 1 Kasım 1993'te yürürlüğe giren Maastricht
Antlasmasi, Avrupa Birligi'nin karar alma
sürecinin konu edildigi duzenlemelerden biridir.
D) Avrupa Birligi'nin karar alma surecine iliskin
sorunlarm, 1 Kasım 1993'te yürürlüğe giren
Maastricht
Antlasması'yla
çözülmesi
amaçlanmıştır.
E) 1 Kasım 1993'te yürürlüğe giren Maastricht
Antlasması'nda kapsanan konulardan biri,
Avrupa Birligi'nin karar alma sürecidir.
38. At a UN conference held in Rome in July 1998,
an agreement was reached to set up a
permanent International criminal court to try
individuals accused of war crimes and crimes
against humanity.
A) Temmuz 1998'de Roma'da yapılan BM
konferansında ahnan bir kararla kurulan
uluslararası daimi ceza mahkemesi, savaş.
suçu ve insanlığa karşı diğer suçları işleyen
kişilerin yargılanmasıyla görevlendirilmiştir.
B) Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla itham
edilen kişilerin yargılanması amacıyla bir
uluslararası
daimi
ceza
mahkemesinin
kurulması, ancak Temmuz 1998'de Roma'da
yapılan bir BM konferansında alınan kararla
mümkün olmuştur.
C) Temmuz 1998'de Roma'da yapılan bir BM
konferansında, savaş suçları ve insanlığa karşı
suçlarla itham edilen kişileri yargılamak
daimi
ceza
amacıyla
bir
uluslararası
mahkemesinin kurulması için anlaşmaya
varıldı.
D) Temmuz 1998'de Roma'da yapılan BM
konferansında bir uluslararası daimi ceza
mahkemesinin kurulmasına karar verilince,
savaş suçları gibi insanlık suçu işleyen kişilerin
yargılanması mümkün olmuştur.
E) Savaş suçları gibi insanlık suçları işlemiş
kişileri yargılayacak uluslararası bir daimi ceza
mahkemesinin kurulması konusunda Temmuz
1998'de Roma'da
yapılan '
bir
BM
konferansında anlaşmaya varıldı.
WWW.KPDS.ORG
39. The European Monetary System was
established in 1979 in the wake of the 1974
oil crisis, which brought growing disruption
to European economies because of floating
exchange rates.
A) 1974'teki petrol bunalımının dalgalı döviz
kurlan nedeniyle Avrupa ekonomilerinde
giderek artan bir tikanmaya yol acması,
1979'da Avrupa Para Sistemi'nin kurulmasi
ile sonuçlanmıştır.
B) Avrupa Para Sistemi, dalgali döviz kurlan
nedeniyle Avrupa ekonomilerinde giderek
artan bir tikanmaya yol agan 1974 petrol
bunalımının
arkasından,
1979'da
kurulmuştur.
C) 1979'da kurulan Avrupa Para Sistemi,
1974'teki petrol bunalimma bagh olarak
ortaya çıkan dalgali döviz kurlarmm Avrupa
ekonomilerinde buyuyen bir tikanmaya yol
agma-sinm sonucudur.
D) 1974 petrol bunahmmda dalgali döviz
kurlarmm
ortaya
gikmasi,
Avrupa
ekonomilerinin giderek artan bir tikanmaya
suruklenmesi ve 1979'da Avrupa Para
Sistemi'ni kurulmasi gibi bir dizi olaya
neden olmustur.
E) 1979'da
Avrupa
Para.Sistemi'ni
kurulmasmda temel etken, 1974 petrol
bunahmmin dalgali döviz kurlan nedeniyle
Avrupa ekonomilerinde giderek buyuyen bir
tikanmaya yol agmasidir.
40. "Project
Skylab"
was
designed
to
demonstrate that men can live and work in
space for prolonged periods without its
effects.
A) "Skylab Projesi", insanlann kbtu sonuclarla
karsilasmadan
uzayda
uzun
sure
yasayabileceklerini ve cahsabileceklerini
gostermek için tasarlanmistir.
B) İnsanlann, higbir kotu etki olmadan uzun
sure uzayda yasayarak calisabilecekleri,
"Skylab Projesi" ile ortaya konmustur.
C) "Skylab Projesi" nin amaci, herhangi bir
olumsuzluk olmadan uzayda uzun sure
yasamalarmm ve calismalanmn mumkun
olup olmadigim arastirmakti.
D) İnsanlann
uzayda
uzun
sure
yasayabileceklerini ve galisabileceklerini
ortaya koymak için tasarlanan "Skylab
Projesi",
hiçbir
kotu
sonucla
karsilasilmadan tamamlanmistir.
E) "Skylab Projesi" tasarlanirken, insanlarm
higbir olumsuz sonug olmadan uzayda
uzun sure yasama ve cahsma olanagma
sahip
olduklanni
ispatetmek
icin
amaçlanmıştı.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
41. Amerikalilar, evlerini isitmak icin dogalgazdan
gunes. enerjisine kadar gesitli enerji kaynaklari
kullanmaktadirlar.
A) In order to heat their homes, Americans prefer
to use different forms of energy, including
natural gas and solar power.
B) Americans use a variety of energy sources,
from natural gas to solar power, to heat their
homes.
C) Natural gas and solar power are just two of the
energy sources that Americans use to heat
their homes.
D) Americans favour natural gas and the solar
power as the energy sources for heating their
homes.
E) In order to heat their homes, Americans seem
to prefer either natural gas or solar energy over
other energy sources.
42. Hükümet giris ucretlerini kaldinr kaldirmaz, cok
daha fazla kişi müzeleri ve sanat galerilerini
ziyaret etmeye başladı.
A) Following the government's ruling for no
entrance charges for museums and art
galleries, more and more people will start to
visit them.
B) An increasing number of people had begun to
visit the museums and art galleries even before
the government abolished entrance fees.
C) If the government decides to stop charging
entrance fees for museums and art galleries,
many more people will start to visit them.
D) As soon as the government had abolished
entrance charges, many more people started to
visit the museums and art galleries.
E) Now, as there are no admission charges for
museums and art galleries, following a
government ruling, an increasing number of
people start to visit the museums and art
galleries.
WWW.KPDS.ORG
43. Uzay mekigi Columbia'nin patlamasi ve
astronotlarin olumij konusunda herkesin
cevaplanmasini istedigi soru çok basit:
neden?
A) The question everyone wants answered as
regards the explosion of the space shuttle
Columbia and the deaths of its astronauts
is very simple: why?
B) Following the explosion of the space
shuttle, Columbia, and the deaths of its
astronauts, the simple question everyone is
asking is: why?
C) After the explosion of the space shuttle
Columbia and the deaths of its astronauts,
the problem that worried everyone, was:
why.
D) When the space shuttle Columbia exploded
and its crew died, the question everyone
was asking was quite simply: why?
E) When the space shuttle Columbia, together
with all its crew, exploded, everyone asked
the same, simple; question: why?
44. Birleşmiş Milletlerin, Filistin'in Yahudi ve
Arap bölgelerine bölünmesini onaylaması
üzerine, 14 Mayıs 1948'de israil devleti ilan
edildi.
A) Once
the
United
Nations
had
recommended partitioning Palestine into
Jewish and Arab regions, the state of Israel
could have been proclaimed on 14 May
1948.
B) Once the partition of Palestine into Jewish
and Arab regions had been approved by
the United Nations, the state of Israel was
immediately proclaimed on 14 May 1948.
C) Upon the United Nations' approval of the
partition of Palestine into Jewish and Arab
territories, the state of Israel was
proclaimed on 14 May 1948.
D) The state of Israel was proclaimed on 14
May 1948 since the United Nations was
recommending the partitioning of Palestine
into Jewish and Arab parts.
E) The state of Israel was proclaimed on 14
May 1948 following the recommendation of
the United Nations that Palestine should be
divided into Jewish and Arab territories.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
45. Aglama, yalnizca insana ozgu olan gülmenin
tersine, insanin baska birçok hayvanla
paylastigi bir ozelliktir.
A) In common with many other animals, human
beings laugh but do not cry.
B) Humans, like many other animals, cry, but
laughing seems to be reserved for them alone.
C) Animals and humans alike can cry, but it is only
humans, who laugh.
D) The ability to cry is shared by humans and all
other animals, but not laughter; that is uniquely
human.
E) Crying, as opposed to laughing which is
uniquely human, is a characteristic that
humans share with many other animals.
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2003 KASIM DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
th
36. Since September 11 , 2001, America’s
eagerness to project its power unilaterally,
has affected the foreign policy of most
countries in the world.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
38. Amnesty International says that Iraqis have
made many-so far mostly unsubstantiatedcahrges of abuse against both British and
American soldiers.
A) Uluslararası Af Örgütü, Iraklıların gerek İngiliz
gerekse Amerikan askerlerine yönelttiği
suisstimal suçlamalarından pek çoğunun
bugüne
kadar
kanıtlanamadığını
söylemektedir.
A) 11 Eylül 2001’den sonra Amerika’nın tek
taraflı olarak gücünü kullanma isteği,
dünyada pek çok ülkenin dış politikasını
yönlendirmiştir.
B) Uluslararası Af Örgütü, Iraklıların, hem İngiliz
hem de Amerikan askerlerine karşı bugüne
kadar çoğu kanıtlanmamış pek çok suiistimal
suçlamasında bulunduklarını söylemektedir.
B) 11 Eylül 2001’den sonra dünyanın pek çok
ülkesi, dış politikasını, Amerika’nın tek
başına
gücünü
gösterme
isteği
doğrultusunda belirlenmiştir.
C) Uluslararası Af Örgüt’nün söylediğine göre,
Iraklılar, İngiliz ve Amerikan askerlerinin
bazılarına karşı çoğu henüz kanıtlanmamış
suiistimal suçlamalarında bulunmuştur.
C) 11 Eylül 2001’den beri Amerika’nın tek
taraflı olarak gücünü ortaya koyma isteği,
dünyadaki çoğu ülkenin dış politikasını
etkilemektedir.
D) Uluslararası Af Örgütü, Iraklıların, hem İngiliz
hem de Amerikan askerlerine karşı yapılan
ancak çoğu tam olarak kanıtlanmamış pek çok
suiistimal
suçlamalarının
olduğunu
söylemektedir.
D) Amerika’nın 11 Eylül 2001’den bu yana
dünyaya tek başına hakim olma isteği,
birçok ülkenin dış politikasını etkiledi.
E) Dünyada çoğu ülkenin dış politikası,
Amerika’nın 11 Eylül 2001’den itibaren tek
başına gücünü ortaya koyma isteği ile
yeniden şekillenmiştir.
37. High-speed trains, known in Spain as the
AVE, have linked Madrid southward to
Seville since 1992.
A) İspanya’da AVE olarak bilinen hızlı trenler,
1992’den beri Madrid’i güney yönünde
Sevilla’ya bağlamaktadır.
B) 1992’den sonra Madrid, İspanya’da AVE
olarak bilinen hızlı trenle, güneydeki
Sevilla’ya bağlanmıştır.
C) Madrid, güneydeki Sevilla’ya, İspanya’da
1992’den itibaren AVE olarak bilinen hızlı
trenle bağlanmış bulunuyor.
D) İspanya’da AVE olarak bilinen hızlı trenler,
1992’den itibaren, Madrid’den güneydeki
Sevilla’ya kadar işlemeye başlamıştır.
E) 1992’den sonra Madrid’i güney yönünde
Sevilla’ya bağlayan hızlı trenler, İspanya’da
AVE olarak bilinir.
E) Uluslararası Af Örgütü’nün de söylediği gibi,
Iraklıların bugüne kadar kanıtlanamayan
suçlamalarından çoğu hem İngiliz hem de
Amerikan askerlerine yöneliktir.
39. Nobody in Britain not even the Conservatives
themselves that the Conservatives can win the
next election.
A) İngiltere’de çoğu kişi, hatta Muhafazakarlar
bile, Muhafazakarların gelecek seçimleri
almasını mümkün görmüyor.
B) Muhafazakarların kendileri de dahil İngiltere’de
büyük bir çoğunluk, gelecek seçimin galibinin
Muhafazakarlar olacağını düşünmüyor.
C) İngiltere’de Muhafazakarlar dışında hiç kimse,
Muhafazakarların gelecek seçimi kazanacağını
sanmıyor.
D) İngiltere’de hiç kimse, hatta Muhafazakarların
kendileri bile, Muhafazakarların gelecek seçimi
kazanabileceklerini sanmıyor.
WWW.KPDS.ORG
40. Once inside the EU, Poland will rank
immediately
below
Britain,
France,
Germany and Italy in voting power.
A) Polonya AB’ye katılınca, sahip olacağı
oylama erki, hem İngiltere ve Fransa hem
de Almanya ve İtalya’dan sona gelecek.
B) AB’ye katıldıktan sonra, Polonya, ancak
İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’dan
sonra oylama erkine sahip olabilecek.
C) Polonya AB’ye katıldığı takdirde, oylama
erkini, İngiltere, Fransa, Almanya ve
İtalya’don sonra kullanacak.
D) Polonya, AB içinde olunca, oylama erkinde,
İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’nın
hemen altında yer alacak.
E) AB içindeki oylama erki bakımından,
Polonya, İngiltere, Fransa, Almanya ve
İtalya’nın hemen altında yer alacak.
41. 1960’ta Tanzanya’nın Ol Doinyo Lengal
yanardağı patladığında, altı milyonun
üzerinde ağaç köklerinden söküldü.
A) It was the eruption of the Ol Doinyo Lengai
volcano in 1960 that caused the destruction
of over six million trees in Tanzania.
B) When the Ol Doinyo Lengai volcano
erupted in 1960, all Tanzania’s six million
trees were unrooted.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
42. Almanya’nın başbakanı Gerhard Schröder
tarafından ortaya konan ekonomik reform
planları,
Sosyal
Demokrat
Parti’nin
kongresinde oybirliği ile onaylandı.
A) The plans for economic reform put forward by
Germany’s chancellor, Gerhard Schröder, were
unanimously
endorsed
at
the
Social
Democratic Party’s congress.
B) Gerhard Schöder, Germany’s chancellor
should have made plans for economic reform,
and they would have been approved at the
Social Democratic Party’s congress.
C) At the Social Democratic Party congress, the
plans for economic reform suggested by
Germany’s chancellor, Gerhard Schröder, met
with considerable approval.
D) The plans of Gerhard Schröder, Germany’s
chancellor, for economic devlepment won the
approval of the entire Social Democratic Party
at their congress.
E) The plans for economic development drawn up
by Gerhard Schröder, Germany’s chancellor
were recently whole- heartedly approved at the
Social Party’s congress.
43. Gelecek yıl AB’ye katılmayı bekleyen on
ülkenin hepsi, bu yıl sonuna kadar, Nisan’da
imzalamış oldukları katılım antlaşmasını
oylamış olacaklardı.
C) As a result of the eruption of the Ol Doinyo
Lengai volcano in Tanzania in 1960, nearly
six million trees were unrooted.
A) Before the end of the year, the ten countries
expecting to join the EU next year, have to vote
on the accession treaty which they signed in
April
D) Over six million trees were unrooted when
Tanzania’s Ol Doinyo Lengai volcano
erqted in 1960.
B) By the end of this year, all ten countries waiting
to join the EU next year, will voted on the
accession treaty which they signed in April
E) In 1960 nearly six million trees were
destroyed in Tanzanla following the
eruption of the Ol Doinyo Lengal volcano.
C) All ten countries hoping to join the EU next
year signed the accession treaty in April and
will vote on it before the end of this year.
D) Ten of the countries waiting to join the EU next
year signed the accession treaty in April and all
will have done so bay the end of this year.
E) All the ten countries expected to join the EU
next year signed teh accession treaty in April
and are required to vote on it by the end of this
year.
WWW.KPDS.ORG
44. Titanik’in gerçekte nasıl göründüğünü
hayal etmek, Bilim Müzesi’nde sergilenen
eşyalarını gördükten sonra kolay oluyor.
A) The exhibition of the Titanic’s artefacts at
the Science Museum tells us a great deal
about how it looked.
B) I saw the artefacte of the Titanic on
exhibition at the Sicience Museum, and
seein them makes it easy for one to
imagine how it really looked.
C) It is easy to imagine how the Titanic really
looked once one has seen its artefacts
exhibited at the Science Museum.
D) Once one has been its artefacts on view at
the Science Museum, ane really knows
what the Titanic looked like.
E) The titanic really comes to life when once
one sees its artefacts which are on
exhibition at the Science Museum.
45. Birçok bakımından , 1753’ün Londra’sı,
bugün olduğu duruma oldukça benziyordu;
büyük, gürültülü ve fazla kalabalık.
A) Actually, the London of 1753 was in many
ways not unlike present- day London; it
was big and noisy and terribly crowded.
B) İn many ways, the London of 1753 was
pretty similar to the way it is today; huge
and noisy and overcrowded.
C) As regards the size, the noise and teh
overcrowding, the London of 1753 was no
different from the London of today.
D) In fact, the London of 1753 resembled the
London of toay in many respects,
especially as regards its size, noise and
overcrowding,
E) From the point of view of size, noise and
terrible overcrowding, London is now no
different from what it was in 1753
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2004 MAYIS DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
36. 1942'de gerçekleşen ve 3 Haziran'dan 6
Haziran'a kadar siiren Midway Savaşı,
tarihçiler tarafından 2.Dünya Savaşının bir
dönüm noktası olarak görülmüştür.
A) Historians insist that the Battle of Midway,
Which took place between June 3rd and
June 6 th 1942, should be regarded as a
turning point in World War II.
B) According to many Historians, the Battle of
Midway, Which took place in 1942 between
June 3rd and June 6th, can be regarded as
a turning point in World War II.
C) The Battle of Midway, Which took place in
1942 and lasted from June 3 rd to June
6th, has been regarded by historians as a
turning point in World War II.
D) In the opinion of historians, the turning
point of World War II came with the Battle
of Midway, June3rd-6th, 1942.
E) Historians tend to regard the Battle of
Midway, June 3rd-6th, 1942, as the turning
point of World War II.
37. Bugün bildigimiz dünya, bazı kıtaların
birbirinden uzaklaşması sonucu on milyon
yıl sonra, muhtemelen tamamen tanınmaz
olacaktır.
A) As a result of continental drift, the world
that we know will surely be completely
unrec ognizable ten miIIion years from
now.
B) It seems likely that ten miIIion years from
now the world, as we know it today, will be
un recognizable to drift away from each
other.
C) Should the continents continue to drift
away from each other, after ten miIIion
years the world will be quite unlike what it
is today.
D) After ten miIIion years, the world as we
know it today will probably be completely
unrec ognizable as a result of some
continents drifting away from each other.
E) Ten miIIion years from now the world, as
we know it today, could be quite
unrecognizable if the continents continue to
drift apart in this way.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
38. "Uzay Laboratuvarı Projesi", insanlarm uzayda
hiçbir olumsuz etki olmadan uzun sure
yaşayabileceğini ve çalışabileceğini göstermek
için NASA tarafından tasarlanmistir.
A) NASA wanted to determine through the design
of "Project Skylab" just how long people could
live and work in space without any iII, effects
all.
B) The "Project Skylab" experiment established
for NASA that people can live and work in
space for long periods of time without
experiencing any iII effect.
C) The aim of NASA's "Project Skylab" was to
determine whether people could live and work
in space, without adverse effects, over long
periods of time.
D) NASA's aim in designing "Project Skylab" was
to learn how long men could live and work ; in
space without iII effect.
E) "Project Skylab" was designed by NASA to
demonstrate that people can live and work in
space for prolonged periods without any iII
effect at all.
39. Başkan Bush, bir televizyon konuşmasında
Amerikan halkına, terörizme karşı savaşın
yüksek maliyetler ve kişisel özveri gerektiren
uzun bir mücadele olacağını söyledi.
A) President Bush's televised speech concerning
war against terrorism warned the American
people that the struggle would be a long one
and entail high costs and much personal
sacrifice.
B) In a televised speech President Bush told the
American people that the war against terrorism
would be a long struggle requiring high costs
and personal sacrifice.
C) In a speech that was televised, President Bush
warned the Americans that a war against
terrorism could prove expensive and entail
much personal sacrifice.
D) In his speech, which was televised, President
Bush asked the American people to be willing
to sacrifice themselves in the cause of the
struggle against terrorism.
E) The people of America were asked by
President Bush in a speech broadcast on
television to be prepared to pay in money and
personal sacrifice, for war against terrorism.
WWW.KPDS.ORG
40. Umman'm Yemen'le olan sinir anlaşmazlığı,
iki Dike arasında Ekim 1992'de antlaşma
imzalanması üzerine sona erdi.
A) Oman's border dispute with Yemen came
to an end upon the signing of an
agreement in October 1992 between the
two countries.
B) In October 1992, Oman and Yemen signed
an agreement Which helped to end the
border dispute between the two countries.
C) It was in October 1992 that the border
dispute between Oman and Yemen finally
came to an end, and the two countries
signed an agreement.
D) In October 1992, Oman and Yemen finally
signed an agreement which brought their
border dispute to an end.
E) Oman's border dispute with Yemen only
ended in October 1992 when the two
countries came together and signed an
agreement.
41. Most people in the world today recognize
that it is the duty of a government to
develop a policy with regard to the
conservation of the environment.
A) Bugün dünyada pek çok insan, çevrenin
korunmasına
yönelik
bir
politika
geliştirmenin, hükümetin görevi olduğunu
kabul etmektedir.
B) Çevrenin
korunmasma
iliskin
bazı
politikalar geliştirmenin bir hükümet görevi
olduğu, bugün dünyada pek çok insan
tarafından kabul edilen bir gerçektir.
C) Bugün dünyada pek çok insanin da kabul
ettigi gibi, çevrenin korunması konusunda
etkili politikalar izlemek her hükümetin
görevidir.
D) Bir hükümetin görevleri arasında çevrenin
korunmasına yönelik politikalar ortaya
koymanın da bulunduğu, bugün dünyada
pek çok insanın benimsedigi bir konudur.
E) Çevrenin korunmasıyla ilgili politikalar
benimsemenin bir hükümetin temel görevi
olduğu bugün dünyada pek çok insan
tarafından kabul edilmektedir.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
42. Abu Dhabi may be the largest and wealthiest of
the seven emirates that constitute the United
Arab Emirates, but it is Dubai that has come to
the fore.
A) Her ne kadar Dubai çok bilinse de Abu Dabi,
Birleşik Arap Emirlikleri'ni kuran yedi emirliğin
en büyüğü ve en zengini olarak görülebilir.
B) Birleşik Arap Emirlikleri'ni oluşturan yedi
emirlikten en büyüğü ve en zengini Abu
Dabi'dir, ancak bunlardan en çok bilineni
Dubai'dir.
C) Birleşik Arap Emirlikleri'ni oluşturan yedi
emirlikten biri olan Abu Dabi, bunlarm en
büyüğü ve en zenginidir ama Dubai daha çok
bilinir.
D) Abu Dabi, Birleşik Arap Emirlikleri'ni olusturan
yedi emirliğin en büyüğü ve en zengini olabilir,
ancak öne çıkmış olan Dubai'dir.
E) Dubai daha iyi tanınmakla birlikte, Abu Dabi'nin
Birleşik Arap Emirlikleri'ni oluşturan yedi
emirliğin en büyüğü ve en zengini olduğu kabul
edilebilir.
43. In some parts of the world, many people
believe that politics is not a suitable job for
women, but eventually such opposition seems
likely to disappear.
A) Dünyanın çesitli bölgelerinde birçok insan
siyaseti kadınlar için uygun bir uğraş olarak
görmemektedir; ancak bu tur muhalefet
zamanla yok olacaktır.
B) Dünyanın bazı bölgelerinde pek çok kişi
siyasetin kadınlar için uygun bir uğraş
olmadığına inanmaktadır; ancak bu tür
muhalefet zamanla ortadan kalkacak gibi
görünmektedir.
C) Birçok insan siyasetin kadınlara uygun bir iş
olmadığını düşünmektedir; ancak dünyanın pek
çok yerinde bu muhalefetin zamanla yok
olacağına inanılmaktadır.
D) Dünyanın çesitli bölgelerinde çoğu insan
siyasetin kadınlara uygun bir uğraş olduğuna
kesinlikle inanmamaktadır; ancak bu muhalefet
zamanla önemini yitirecektir.
E) Pek çok kişi siyaseti dünyanın bazı
bölgelerinde, kadınların yapabileceği bir uğraş
olarak
görmemektedir;
ancak
bu
tür
muhalefetin zamanla önemini yitireceğine
inanılmaktadır.
WWW.KPDS.ORG
44. The strategic importance of Malta was first
recognized by the Phoenicians, who
occupied it and established a trade colony
there.
A) Malta'nın stratejik önemini ilk anlayan
Fenikeliler, burayı işgal ettiler ve burada bir
ticaret kolonisi kurdular.
B) Malta'nın stratejik önemi nedeniyle burayı
işgal eden Fenikeliler, ilk önce bir ticaret
kolonisi kurdular.
C) Malta'nın stratejik önemi, ilk kez, orayı işgal
eden ve orada bir ticaret kolonisi kuran
Fenikelilerce anlaşılmıstır.
D) İlk kez Fenikeliler tarafından işgal edilen
Malta'nın stratejik önemi hemen analşıldı
ve burada bir ticaret kolonisi kuruldu.
E) Malta'nın stratejik önemini anlayarak burayı
işgal eden Fenikeliler, ilk ticaret kolonisini
burada kurdular.
45. Analysis of the reddish surface soil of Mars
points to the presence of oxidized iron,
indicating that the planet's surface is
rusting.
A) Mars'ın kızılımsı yüzey toprağının analizi,
gezegenin
yüzeyinin
paslanmakta
olduğunu gösteren oksitlenmiş demirin
varlığını işaret etmektedir.
B) Mars'ın kızılımsı yüzey toprağı analiz
edildiğinde, oksitlenmiş demirin varlığı
nedeniyle gezegen yüzeyinin paslanmakta
olduğu görülür.
C) Mars'ın kızılımsı yüzey toprağının analizi,
oksitlenmiş demirin varlığını göstermektedir
ve gezegen yüzeyinin paslanmasının
nedeni de budur.
yüzey
toprağının
D) Mars'ın
kızılımsı
analizinden, oksitlenmiş demir varlığının,
gezegen yuzeyinin paslanmasına yol açtığı
anlaşılmaktadır.
E) Mars'ın kızılımsı yüzey toprağının analizi
ile, oksitlenmiş demir varlığına bağlı olarak
gezegen yüzeyinin paslanmakta oldugu
belirlenmiştir.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2004 KASIM DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
36. Iraq is making efforts to rebuild its
shattered financial system by granting
three foreign banks permission to operate
in the country.
A) Yok olmuş mail sistemini yeniden
kurabilmek için gahsmalara baslami? olan
Irak, sadece yabanci bankanm ulkede
faaliyet gostermesine izin veriyor.
B) Irak, yikilmis olan mail sistemini yeniden
yapılandırmak
amacıyla
gahsmalara
baslamis ve yabanci bankanm ulkede
faaliyete gegmesine izin vermiştir.
C) Dagilmis. olan mail sistemini yeniden
duzenlemek için gayret içine giren Irak,
ulkede
yabanci
bankanm
faaliyet
gostermesine onay vermiştir.
D) Irak'm yabanci bankalardan ucunun ulkede
faaliyete gecmesine onay vermesi, yikilan
mali sistemini yeniden kurmaya calistigimn
gostergesidir.
E) Irak, ülkede faaliyet göstermeleri icin ug
yabanci bankaya izin vererek, paramparca
olmuŞ mali sistemini yeniden kurmaya
gaba gbsteriyor.
37. The Celts, who were later called "Gauls" by
the Romans, migrated from the Rhine
valley into the region that is now France.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
38. The German government and the opposition
are expected to agree on a new law to make it
easier for qualified foreigners to settle in
Germany.
A) Alman hükümeti ve muhalefetin üzerinde
uzlaştığı yeni yasanın nitelikli yabancıların
Almanya'ya
yerleşmelerini
kolaylaştırması
bekleniyor.
B) Alman
hükümeti
nitelikli
yabancıların
Almanya'ya yerleşmelerini kolaylaştıran yeni bir
yasa üzerinde muhalefetle anlaşmayı umuyor.
C) Alman hükümeti ile muhalefetin, nitelikli
yabancıların
Almanya'ya
yerleşmelerini
kolaylaştırmak için yeni bir yasa üzerinde
anlaşmaya varmalan bekleniyor.
D) Alman muhalefetinin nitelikli yabancıların
Almanya'ya daha kolay yerleşebilmelerini
sağlayacak yeni bir yasa üzerinde hükümetle
anlaştığı belirtiliyor.
E) Alman hükümeti ve muhalefetinin uzlaşarak
nitelikli yabancıların Almanya'da gelişmelerin
kolaylaştıracak yeni yasayı yakında çıkarmaları
bekleniyor.
39. When the Mongol invasion started, the Uygurs,
realizing that resistance was futile, submitted
willingly to Gengis Khan.
A) Moğol istilasi yaygınlaşınca, direnişin işe
yaramayacağını anlayan Uygurlar, Cengiz
Han'a gönüllü teslim oldular.
B) Moğol istilasi baslayınca direnişin boşuna
oldugunu anlayan Uygurlar, Cengiz Han'a
isteyerek teslim oldular.
A) Geçmişte Romalıların "Galyalılar" dedigi
Keltler, Ren vadisinden göç ederek
bugünkü Fransa'ya yerleşmişlerdir.
C) Direnişin boşuna olduğuna inanan Uygurlar,
Mogal istilasi başlar başlamaz Cengiz Han'a
teslim oldular.
B) Romalıların "Galyalılar" olarak adlandırdığı
Keltler, bugünkü Fransa'nın yakınlarına,
Ren vadisinden göç ederek gelmişlerdir.
D) Moğolların istilasi baslayinca direnmenin
boşuna olduğunu fark eden Uygurlar, Cengiz
Han'm isteklerini kabul ettiler.
C) Bugün
Fransa
olan
bölgeye
Ren
vadisinden göç etmis olan Keltlere,
Romalılar "Galyalılar" adını vermişti.
E) Moğol istilasi, Uygurların direnisin bosuna
olduguna inanmalarına yol açtı ve Uygurlar,
Cengiz Han'a isteyerek teslim oldular.
D) Dana
sonra
Romalılar
tarafmdan
"Galyalılar" olarak adlandinlan Keltler,
bugiin
Fransa olan
bölgeye,
Ren
vadisinden gog etmislerdir.
E) Romalılarca
uzun
yillar
boyunca
"Galyalılar" olarak adlandinlan Keltler, Ren
vadisinden edip bugünkü Fransa'ya
yerleşmişlerdir.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
40. According to the UN observers in the
region, Rwandan troops have re-entered
Congo in violation of the peace treaty
signed between the two countries last year.
42. 1 Mayıs 2004'te on yeni ülkenin Avrupa
Birligi'ne girisi, Demir Perde Me zorla
bolunmus bir kitanin biraraya gelisjni
simgelemektedir.
A) Bölgedeki BM gözlemcilerine göre, Ruanda
askerleri, geçen yil iki ülke arasında
imzalanan barış anlaşmasına aykırı olarak,
yeniden Kongo'ya girmiştir.
A) The entrance, on 1 May 2004, of ten new
countries to the European Union symbolizes
the coming-together of a continent forced apart
by the Iron Curtain.
B) Bölgedeki BM görevlilerine göre, geçen yil
iki ülke arasmda yapilan barış anlaşmasını
çiğneyen Ruanda askerleri, Kongo'ya
tekrar girmiştir.
B) Ten new countries joined the European Union
on 1 May 2004 symbolizing the reunion of a
continent forced apart by the Iron Curtain.
C) Bölgede bulunan BM görevlilerine göre,
Ruanda askerleri Kongo'ya tekrar girerek
geçen yıl yapılan barış antlasmasmi
bozmuştur.
D) Bölgede görev yapan BM sorumlularma
göre, Ruanda askerleri Kongo'ya yeniden
girmiş ve böylelikle geçen yıl iki ülke
arasında
imzalanmış
olan
barış
antlaşmasını ihlal etmiştir.
E) Bölgede bulunan BM gozlemcilerine göre
geçen yil iki ulke arasmda imzalanan barış
antlaşmasına rağmen, Ruanda askerlerinin
gogu Kongo'ya bir kezdaha girmiştir.
41. Nicholas Gane'in yeni yayimlanan kitabi
Toplum Kurammm Gelecegi, dunyanm
onde gelen toplum kuramcilan ile yapilan
bir dizi mulakati bir araya getirmektedir.
A) The newly-published book, The Future of
Sosial Theory by Nicholas Gane, draws
heavily on a series of interviews conducted
by the world's leading social theorists.
B) Nicholas Gane's newly-published book The
Future of Social Theory brings together a
series of interviews held with the world's
leading social theorists.
C) A series of interviews with the world's
leading social theorists was the starting
point for Nicholas Gane's newly-published
The Future of Social Theory.
D) Nicholas Gane interviewed some of the
world's leading social theorists before
writing The Future of Social Theory which
has recently been published.
E) Nicholas Gane's newly-published book The
Future of Social Theory makes extensive
use of interviews between the writer and
the world's leading social theorists.
C) On 1 May 2004, when ten new countries
entered the European Union, the forced
division of a continent by the Iron Curtain
symbolically came to an end.
D) The entrance of ten new countries to the
European Union on 1 May 2004 can also be
regarded as symbolizing the reunion of a
continent forced apart by the Iron Curtain.
E) With the entrance of ten new countries to the
European Union on 1 May 2004, the symbolic
division of a continent by the Iron Curtain was
finally broken.
43. BM Guvenlik Konseyi, kitle imha silahlarma
sahip olmayi, bunlan uretmeyi ve bunlarm
kacakciliçini yapmayi sug saymalan icin
ulkelere gagnda bulunan bir karan oybirligiyle
almistir.
A) The possession, manufacture and trafficking of
weapons of destruction have been banned in
all countries following a resolution to this effect
unanimously passed by the UN Security
Council.
B) Presumably, the UN Security
unanimously pass a resolution to
all countries criminalize the
manufacture and trafficking of
mass destruction.
Council will
demand that
possession,
weapons of
C) The possession, manufacture and trafficking of
weapons of mass destruction have been
criminalized in some countries following the
passing of a unanimous resolution by the UN
Security Council.
D) In line with a resolution of the UN Security
Council, countries have all made the
possession, manufacture and trafficking of
weapons of mass destruction illegal.
E) The UN Security Council has unanimously
passed a resolution calling upon countries to
criminalize the possession, manufacture and
trafficking of weapons of mass destruction.
WWW.KPDS.ORG
44. Edebiyat eleştirisi üzerine yeni bir kitap
yazmış olan Mary Williams, günümüzün en
etkili ve özgün edebiyat eleştirmenlerinden
ve feminist düşünürlerinden biridir.
A) Mary Williams, a feminist thinker, has
brought out a new book which is about the
most influential and oriçinal literary critics of
our time.
B) Mary Williams, who is one of the most
successful and oriçinal critics of our time,
has written a new book on literary criticism
and feminist thinking.
C) Mary Williams, who has written a new book
on literary criticism, is one of the most
influential and oriçinal literary critics and
feminist thinkers of our time.
D) One of the most impressive and innovative
literary critics of our age is Mary Williams, a
feminist thinker, who has brought out a new
book on literary criticism.
E) The new book on literary criticism written
by Mary Williams establishes her as one of
the most influential and stimulating of the
feminist critics of our age.
45. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Selanik
şehrinde ilk futbol maçını düzenleyenler,
İngiliz tütün ve pamuk tüccarlarıydı.
A) It was during the period of the Ottoman
Empire that the first football match in the
city of Salonika was organized by British
tobacco and cotton traders.
B) It was British tobacco and cotton traders
who organized the first football match in the
city of Salonika during the period of the
Ottoman Empire.
C) The first football match to be organized by
British tobacco and cotton traders was in
the city of Salonika during the period of the
Ottoman Empire.
D) British tobacco and cotton traders held their
first football match in Salonika during the
time of the Ottoman Empire.
E) The first football match to be held in
Salonika was during the time of the
Ottoman Empire and was organized by
British tobacco and cotton traders.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2005 MAYIS DÖNEMİ
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
37. During the Gulf War in 1991, the Iraqi troops
caused
the
worst
ever
man-made
environmental disaster by setting fire to 650 of
Kuwait's 950 oil wells.
ÇEVİRİ SORULARI
36. Despite the explosion of stock-market
wealth over the last decade, the most
valuable asset most Americans own is their
home.
A) Çoğu Amerikalının, sahip olduğu evi en
değerli varlık olarak görmesi, geçen on yıl
içinde
borsa
da
servet
patlaması
yaşanmasını engellemedi.
B) Geçen on yıl içinde borsadan edinilen
servet
patlamasından
pay
alan
Amerikaların çoğu için, evi hala en değerli
varlığıdır.
C) Çoğu Amerikalı, son on yılda borsadan
edindigi büyük servetin yanı sıra, evini de
en değerli varlık olarak görmektedir.
D) Evlerini en değerli varlıkları olarak kabul
eden pek çok Amerikalı için son on yılda
borsada da bir servet patlaması oldu.
E) Gecen on yıl içinde borsadan edinilen
servet
patlamasına
rağmen,
çoğu
Amerikalının sahip olduğu en değerli varlık
evidir.
A) İnsan tarafından şimdiye kadar oluşturulmuş
çevre felaketlerinden biri, 1991'deki Körfez
Savaşı sırasında Irak birliklerinin Kuveyt'in 950
petrol kuyusundan 650'sini ateşe vermesiyle
meydana gelmiştir.
B) 1991'deki Körfez Savaşı sırasmda, Irak
birliklerinin Kuveyt'e ait 950 petrol kuyusundan
650'sini yakması, şimdiye kadar insandan
kaynaklanan en korkunç çevre felaketlerinden
biriyle sonuçlandı.
C) 1991'deki Körfez Savaşı sırasında, Irak
birlikleri Kuveyt'in 950 petrol kuyusundan
650'sini ateşe vererek insan tarafından şimdiye
kadar olusturulmuş en kötü çevre felaketine
neden oldular.
D) İnsandan kaynaklanmış en korkunç çevre
felaketi 1991'deki Körfez Savaşı sırasmda
meydana gelmiştir; çünkü bu savaşta Irak
güçleri Kuveyt'in 950 petrol kuyusundan en az
650'sini ateşe vermiştir.
E) 1991 yılında yalnız Körfez Savaşı'ndan dolayı
değil, bu savaş sırasında Irak güçlerinin
Kuveyt'e ait 950 petrol kuyusundan 650'sini
ateşe vermesi yüzünden de insan tarafından
şimdiye kadar olusturulmus en korkunç çevre
felaketi yaşanmıştır.
WWW.KPDS.ORG
38. A barometer measures air pressure, and if
you watch the weather forecasts you will
see that an Increase in air pressure often
signals fair weather, whereas a drop in air
pressure may mean that a storm Is on the
way.
A) Barometre hava basıncını ölçer ve hava
tahminlerini izlerseniz, hava basıncındaki
bir artışın çoğu kez iyi havaya işaret
ettiğini, ancak hava basıncındaki bir
düşmenin ise fırtınanın yolda olduğu
anlamına gelebildiğini görürsünüz.
B) Barometrenin hava basıncını olduğunu
biliyorsanız, hava tahminlerini izlediğinizde
hava basıncındaki bir artışın çoğu kez iyi
havanın, basınçtaki bir düşmenin de
fırtınanın yaklastığının habercisi olduğunu
anlarsınız.
C) Hava basıncı barometreyle olçülür ve hava
tahminlerinde genellikle, hava basıncı
artarsa havanın iyi olacağı, basınçta bir
düşme meydana gelirse fırtınanın yolda
olabileceği söylenir.
D) Hava tahminlerini izleyenler, barometrenin
hava basıncını ölçtüğünü ve hava basıncı
artarsa iyi havanın, düşerse de genellikle
fırtınanın yolda olduğunu bilirler.
E) Hava basıncı barometreyle ölçülür ve hava
tahminlerinde hava basıncındaki bir artışın
çoğu kez iyi havaya, basınctaki bir
düşmenin ise fırtınanın yolda olduğuna
işaret ettigi söylenir.
39. The Aryans who invaded India from the
northwest in about 1500 B.C. found a land
there that was already home to an
advanced civilization.
A) İleri bir uygarlığı zaten barındırmakta olan
Hindistan'i, M.Ö. 1500 yıllarında Ariler
kuzeybatıdan istila etmişlerdir.
B) Ariler, ileri bir uygarlığa çok önceden beri
ev sahipliği yapan bir ülke olarak buldukları
Hindistan'i,
M.Ö.
1500
yıllarında
kuzeybatıdan işgal ettiler.
C) Zaten ileri bir uygarlığı vatanı olan
Hindistan,
M.Ö.
1500'lerde
kuzeybatısından Ari istilasına uğramıştır.
D) Ariler, Hindistan'i M.Ö. 1500 dolayında
işgal etmişler ve orayı ileri bir uygarlığın
vatanı olarak görmüşlerdir.
E) Hindistan'i
M.Ö.
1500
dolayında
kuzeybatıdan istila eden Ariler, orada, ileri
bir uygarlığı zaten barındırmakta olan bir
ülke buldular.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
40. In contrast to the majority of American
astronauts, Valentina Tereshkova, the first
woman cosmonaut who went to space, was a
textile factory worker when she entered the
Soviet space programme.
A) Amerikalı astronotlarm çoğunluğunun tersine,
uzaya giden ilk kadın kozmonot Valentina
Tereskhkova,
Sovyet
uzay
programına
girdiğinde bir tekstil fabrikası işçisiydi.
B) Amerikalı meslektaslarından farklı olarak,
Valentina Tereshkova Sovyet uzay programına
girmeden önce bir tekstil fabrikasında işçiydi;
fakat, uzaya giden ilk kadın kozmonot olmayı
başardı.
C) Uzaya giden ilk kadın kozmonot Valentina
Tereshkova'nın Amerikalı meslektaşlarının
çoşkunluğuna benzemeyişinin başlıca nedeni,
Sovyet uzay programına girdiğinde bir tekstil
fabrikası işçisi olmasıdır.
D) Uzaya giden ilk kadın kozmonot olan Valentina
Tereshkova, Amerikalı meslektaşlarından çok
farklıydı ve bir tekstil fabrikası işçisi olmasına
karşın, Sovyet uzay programma girebilmişti.
E) Bir tekstil fabrikasi işçisiyken Sovyet uzay
programına giren Valentina Tereshkova, uzaya
giden ilk kadın kozmonot olarak Amerikalı
astronotların çoğundan farklıydı.
41. İngiltere ve Çin Halk Cumhuriyeti, iki yıl süren
sıkı müzakerelerden sonra, Hong Kong'un 1
Temmuz 1997'de Çin egemenliğine dönmesi
hususunda anlaştılar.
A) Much arduous bargaining was needed before
Britain and the People's Republic of China
agreed that Hong Kong should return to
Chinese sovereignty on 1 July 1997.
B) It took two years of painstaking negotiation
before Britain could agree with the People's
Republic of China that Hong Kong should
return to Chinese sovereignty on 1 July 1997.
C) On 1 July 1997, after two years of prolonged
negotiation, it was finally agreed between
Britain and the People's Republic of China that
Hong Kong should return to Chinese
sovereignty.
D) The question of whether Hong Kong should
return to Chinese sovereignty on 1 July 1997
was finally agreed on after much arduous
bargaining between Britain and the People's
Republic of China.
E) After two years of painstaking negotiation,
Britain and the People's Republic of China
agreed that Hong Kong would return to
Chinese sovereignty on 1 July 1997.
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
42. Farklı konumdaki bireylerin farklı özeIIikleri
olduğundan, kaynak ve ödüllerin nasıl
dağıtılacağına ilişkin görüşlerinde de doğal
olarak farklılıklar vardır.
44. Atmosferdeki oksijenin yaklaşık % 20'si
Amazon yağmur ormanlarındaki dev ağaçlar
tarafından üretilir ve bu miktar, aynı alan kadar
çimenin üreteceğinden çok daha fazladır.
A) Since individuals in different positions have
different interests and attributes, they
naturally have differences in opinion about
how resources and rewards should be
distributed.
A) Because of the giant trees, the Amazonian rain
forests can produce 20% of the oxygen in the
atmosphere, which is a great deal more than a
similar area of grassland can produce.
B) It is only natural that there should be
differences in opinion about how resources
and rewards should be distributed, as
people in different positions have different
interests and attributes.
C) Obviously, among individuals in different
positions with different interests and
attributes, there will be differences in
opinion about how resources and rewards
should be distributed.
D) Since individuals in different positions have
different interests and attributes, it is only
natural that they should disagree about
how resources and rewards can be
distributed.
E) Individuals in different positions, with
different interests and attributes, will
obviously disagree about what is the fair
distribution of resources and rewards.
43. Altın Gana'nın en biiyiik döviz kaynağı
olduğu için, dalgalanan altın fiyatları
ülkenin ekonomisini felç etmiştir.
A) The crippling of Ghana's economy is the
result of the fluctuating gold prices as gold
is the country's primary source of foreign
exchange.
B) As gold is still Ghana's largest source of
foreign exchange, the country's economy is
being badly affected by the fluctuating price
of gold.
C) Fluctuating gold prices would inevitably
cripple Ghana's economy as gold is
Ghana's major source of foreign exchange.
D) As gold is Ghana's largest source of
foreign exchange, fluctuating gold prices
have crippled the country's economy.
E) If gold were Ghana's primary source of
foreign exchange, the country's economy
would be badly affected by the fluctuating
price of gold.
B) The giant trees of the Amazonian rain forests
actually produce 20% of the oxygen in the
atmosphere; the same area of grass could not
produce quite so much.
C) On their own, the Amazonian rain forests, with
their giant trees, are responsible for at least
20% of the oxygen in the atmosphere, which is
a far greater amount than a similar area of
grassland could produce.
D) About 20% of the oxygen in the atmosphere is
produced by the giant trees of the Amazonian
rain forests, and this amount is much more
than the same area of grass would produce.
E) While the giant trees of the Amazon rain
forests produce more than 20% of the oxygen
in the atmosphere, the same area of grassland
could not produce nearly as much as this.
45. Dünyanm dönöşü, ekvatorda yaşayanların
ağırlığında, İngiltere'dekilere göre % 0,3'lük bir
azalma meydana getirir.
A) Those living at the equator are lighter than
those living in England by 0.3% owing to the
rotation of the Earth.
B) The rotation of the Earth produces a 0.3%
reduction in weight for those living at the
equator compared to those in England.
C) One effect of the Earth's rotation is to make
those living at the equator 0.3% lighter than
those living in England.
D) One effect of the Earth's rotation is to make the
weight of people increase by 0.3% as they
move from England to the equator.
E) People's weight drops roughly by 0.3% as they
move from England to the equator, owing to
the rotation of the Earth.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
33. Around the world today, a house is
increasingly viewed not just as a place to live
in but at the same time as a high-return
investment.
KPDS 2005 KASIM DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
31. In an economic recession, most companies
know what they need to do.
A) Ekonomik
bir
durgunlukta,
geneIIikle ne yapacaklarını bilir.
B) Ekonomik bir durgunluk
şirketlerin
çoğu.yapmasi
bildiğini sanır.
şirketler
durumunda,
gerekenleri
A) Bugün dünyada ev, giderek, sadece icinde
yasanacak bir yer olarak degil ayni zamanda
yuksek gelirli bir yatirim olarak goriilmektedir.
B) Gunumuz dünyasmda, ev, icjnde yasanacak bir
yer olmaktan çok getirisi yuksek bir yatirim
olarak algilanmaya baslamistir.
C) Bugün dünyada ev, getirisi yuksek bir yatirim
olarak algilandigi icin sadece ifinde yasanacak
bir yer olmaktan gikmiştir.
C) Ekonomik bir durgunlukta, cogu sirket ne
yapmasi gerektiçini bilir.
D) Gunumuz dünyasmda ev, sadece icjnde
yasanacak bir yer degildir, ayni zamanda
yuksek gelir saglayan bir yatirim imkani olarak
algilanmaktadir.
D) Ekonomik bir durgunluk stirecinde ne
yapilmasi gerektiçini hemen hemen turn
sirketler bilir.
E) Bugün dünyada, yuksek getirili bir yatirim
olarak gorulen ev, sadece içinde yasanacak bir
yer olarak algilanmahdir.
E) Ekonomi ile ilgili bir durgunlukta
yapilacagmi, sirketlerin hepsi bilir.
ne
32. When slave ships took thousands of
Africans to the Caribbean, these people
were deprived of a link with their own
native history.
A) Binlerce
Afrikah,
kole
gemileriyle
Karayiplere tasmdigi zaman, bu insanlarm
kendi yerel tarihleriyle baglan yok edildi.
B) Köle
gemilerinin
binlerce
Afrikahyi
Karayiplere tasimasi bu insanlarm kendi
yerel tarihleriyle baglarimn kopmasma
neden oldu.
C) Köle
gemilerinin
binlerce
Afrikahyi
Karayiplere tasimasi sonucu, biitiin bu
insanlarm kendi yerel tarihleriyle baglan
tamamen koptu.
D) Köle gemileri binlerce Afrikahyi Karayiplere
tasiyinca, bu insanlar kendi yerel tarihleriyle
bir bag kurmaktan yoksun kaldilar.
E) Köle
gemilerinin
binlerce
Afrikahyi
Karayiplere tasimasi üzerine, bu insanlar
kendi yerel tarihleriyle olan baglarmdan
kopanhp atildilar.
34. A key problem throughout Japan's long years
of economic stagnation has been that the
government and the central bank have been at
odds.
A) Hükümet ile merkez bankasmm arasi acik
oldugu
için,
Japonya'daki
ekonomik
durgunlugun uzun yiIIar devam etmesi, temel
bir sorun olmustur.
B) Japonya'da ekonomik durgunluk uzun yiIIar
surdugCi icin, hükümet ile merkez bankasmm
anlasamamasi ana sorun olmustur.
C) Japonya'nm uzun yiIIar devam eden ekonomik
durgunluk donemindeki temel sorunu, hükümet
ile merkez bankasmm arasmm acik olmasidir.
D) Japonya'nm uzun yiIIar suren ekonomik
durgunlugu boyunca en temel sorunu, hükümet
ile
merkez
bankasmm
hicbir
zaman
uzlaşamamasidir.
E) Hükümet ile merkez bankasi anlaşmamakta
inat ettikleri için, Japonya'nm ekonomik
durgunlugu temel bir sorun olarak yiIIarca
surmustur.
WWW.KPDS.ORG
35. Even though there are widespread doubts
among EU members about the new
candidates, no government has been
prepared to veto enlargement.
A) AB uyeleri arasmda yeni adaylara iliskin
kuskular giderek yaygmlasiyor; ama higbir
hükümet, genislemeye yo'nelik veto hakkini
kuIIanmaya hazirlanmiyor.
B) Yeni adaylarla ilgili olarak AB uyeleri
arasmda guglu kuskular bulunmaktadir,
ancak AB uyelerinden higbirinin hükümeti,
genislemeyi veto etmek için hazirlik içinde
degildir.
C) AB uyeleri arasmda yeni adaylara yonelik
birçok
kusku
olmasma
ragmen,
hükümetlerin higbiri genislemeyi veto
etmeyi islemiyor.
D) Higbir hükümet genislemeyi veto etmek için
herhangi bir hazirlik içinde olmamasma
ragmen, AB uyeleri arasmda yeni adaylara
yonelik kuvvetli kuskular yaygmdir.
E) AB uyeleri arasmda yeni adaylara iliskin
yaygm kuskular bulunsa da higbir hükümet
genislemeyi veto etmeye hazirlikli degildir.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2006 MAYIS DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
36. Last fall, Tony Blair announced that he would
serve a full five-year term if the Labour Party
won.
A) Geçen sonbaharda, Tony Blair, İşçi Partisi
kazandığı takdirde, beş yıl tam dönem hizmet
edeceğini ilan etti.
B) Tony Blair, eğer İşçi Partisi kazanırsa, beş yıl
daha hizmet edeceğini geçen sonbaharda
açıklamıştı.
C) Geçen sonbaharda İşçi Partisi’nin kazanması
üzerine, Tony Blair görevini beş yıl daha
sürdüreceğini ifade etti.
D) Tony Blair, İşçi Partisi’nin kazanmasının
kendisine beş yıl tam dönem hizmet olanağı
sağlayacağı yolundaki açıklamasını geçen
sonbaharda yaptı.
E) Geçen sonbaharda Tony Blair, eğer İşçi
Partisi kazanırsa, bir beş yıl daha hizmet
etmek istediğini söyledi.
37. Minority representatives in any political
establishment must be made to feel that their
interests are sufficiently protected.
A) Herhangi bir siyasal kuruluşta, azınlık
temsilcileri, çıkarlarının tam olarak
korunduğunu hissetmelidirler.
B) Herhangi bir siyasal kuruluştaki azınlık
temsilcilerine, çıkarlarının yeterince
korunduğu hissettirilmelidir.
C) Herhangi bir siyasal kuruluşun azınlık
temsilcileri, çıkarlarının olabildiğince
korunduğunu hissedebilmelidirler.
D) Azınlık temsilcileri, bir siyasal kuruluştaki
çıkarlarının tamamen korunduğunu
hissetmelidirler.
E) Bir siyasal kuruluş, azınlık temsilcilerine,
çıkarlarının tamamen korunduğunu
hissettirmelidir.
38. The Pentagon has estimated that about 25
per cent of the military facilities in the
country are unnecessary.
A) Pentagon’a göre, ülke içinde bulunan askeri
tesislerin yüzde 25’i gereksizdir.
B) Pentagon, ülke içindeki askeri tesislerin
hemen hemen yüzde 25’ine gereksinim
duymadığını belirtmiştir.
C) Pentagon’un hesaplarına göre, ülkedeki
askeri tesislerin yüzde 25’ine hiç gereksinim
yoktur.
D) Pentagon, ülkedeki askeri tesislerin yaklaşık
yüzde 25’inin gereksiz olduğunu
hesaplamıştır.
E) Ülkedeki askeri tesislerin aşağı yukarı yüzde
25’ine gereksinim olmadığı konusunda
Pentagon kararlıdır.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
39. Germany’s far-right National Democratic Party
upset the other parties by winning nearly 10 per
cent of the votes in the economically depressed
state of Saxony last year.
A) Almanya’nın aşırı sağ Ulusal Demokratik Partisi,
geçen yıl, ekonomik olarak geri kalmış
Saksonya eyaletinde, oyların hemen hemen
yüzde onunu kazanarak diğer partilerin canını
sıktı.
B) Geçen yıl, daha büyük ekonomik sıkıntılar içinde
olan Saksonya eyaletinde, oyların yüzde onunu
alan aşırı sağ Ulusal Demokratik Partisi,
Almanya’daki diğer partileri telaşlandırmıştır.
C) Almanya’nın aşırı sağ Ulusal Demokratik Partisi,
geçen yıl, ekonomik sıkıntılar içinde olan
Saksonya eyaletinde oyların aşağı yukarı yüzde
onunu kazanmış ve diğer partilerin çoğunu
sıkıntıya sokmuştur.
D) Almanya’daki diğer partilerin canını sıkan aşırı
sağ Ulusal Demokratik Partisi, geçen yıl,
ekonomik durgunluk içinde olan Saksonya
eyaletindeki oyların yüzde onunu kazanmıştır.
E) Almanya’nın aşırı sağ Ulusal Demokratik Partisi,
geçen yıl, ekonomik sıkıntı içindeki Saksonya
eyaletindeki oyların yüzde onunu alınca, diğer
partiler telaşa kapılmıştır.
40. The European Union is engaged in a variety of
programmes all around the world to promote and
protect the rights of children, particularly in
countries where children are affected by war.
A) Tüm dünyada özellikle savaşan ülkelerdeki çocuklar
için çocuk haklarını desteklemek ve korumak için
Avrupa Birliği birçok programa izin veriyor.
B) Avrupa Birliği dünyada savaşan ülkelerin
çocuklarının haklarını desteklemek ve korumak için
çeşitli programları destekliyor.
C) Avrupa Birliği tüm dünyada, özellikle çocukların
savaştan etkilendiği ülkelerde, çocuk haklarını
desteklemek ve korumak için çeşitli programlarla
ilgileniyor.
D) Avrupa Birliği özellikle savaştan etkilenen ülkelerin
çocuklarını desteklemek ve korumak için tüm
dünyada çeşitli programlar düzenliyor.
E) Özellikle çocukların savaştan etkilendiği ülkelerdeki
çocuk haklarını destekleyen ve koruyan Avrupa
Birliği tüm dünyada çeşitli programlarla ilgilidir.
WWW.KPDS.ORG
41. Yaklaşık olarak M.Ö. 8. yüzyılda Homer
tarafından kaleme alınan Truva Savaşı
hakkındaki destanlar, birkaç yüzyıl boyunca
sözlü olarak korunmuş olabilir.
A) Homer’s epics about the Trojan War were written
down, probably in the 8th century B.C., but may
have been around for centuries in oral form.
B) Homer apparently wrote down the epics of the
Trojan War sometime in the 8th century B.C.,
but they had already existed in oral form for
centuries.
C) The Trojan War epics had probably existed for
centuries in oral form before they were finally
transcribed by Homer sometime in the 8th
century B.C.
D) The epics about the Trojan War written down by
Homer in about the 8th century B.C. may have
been preserved orally for several centuries.
E) Homer transcribed the Trojan War epics
sometime during the 8th century B.C., but their
origins go back to an earlier oral tradition.
42. Ortaçağ haritaları Hollanda’nın neredeyse
yarısını su altında gösterir, ama o zamandan beri
denizden geniş alanlar kazanılmıştır.
A) In medieval maps nearly half of the
Netherlands is under water, but since then
the sea has withdrawn from large areas
B) Large areas of what is now the Netherlands
have often been claimed from the sea, but in
medieval maps they were under water.
C) Nearly half of the Netherlands does not exist
on medieval maps but later large areas were
recovered from the sea.
D) Medieval maps show that large areas of the
Netherlands used to be under the sea, but
they have since been reclaimed.
E) Medieval maps show nearly half of the
Netherlands under water, but since then
large areas have been claimed from the sea.
43. Geçen yüzyılın başlarında, önyargıyı, bazı
ırklara karşı doğuştan ve içgüdüsel bir tepki
olarak düşünmek yaygındı.
A) At the turn of the last century, prejudice was
generally regarded more as an innate or
instinctive reaction to certain races.
B) At the turn of the last century, it was common
to consider prejudice to be an innate and
instinctive reaction to certain races.
C) By the turn of the last century people were
prejudiced against certain races and this was
regarded as an innate and instinctive
reaction.
D) By the turn of the last century this innate and
instinctive reaction against race was
commonly seen as prejudice.
E) With the turn of the last century people grew
more prejudiced against certain races and
this was regarded as an innate and
instinctive reaction.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
44. Çocuklar daha fazla bağımsızlık kazandıkça,
onların genleri kendilerine uyan çevreler
yaratmak için daha aktif bir tarzda işleyebilir.
A) Once children start to grow more independent,
their genes operate in a more positive manner to
create environments that suit them better
B) As children get more independence their genes
start to operate more forcefully to create what is
for them a more congenial environment.
C) As children gain more independence, their
genes can operate in a more active manner to
produce environments that suit them.
D) When they attain more independence, children
start to desire a more congenial environment
and their genes work with them to attain it.
E) Once children have attained a greater degree of
independence, their genes prompt them to
desire a more congenial environment.
45. Katherine Mansfield, özellikle Rus yazar
Chekhov’un kısa hikâyelerinden etkilenmiş ve
onun gibi, konudan çok çevre ve karaktere
dayalı hikâyeler yazmıştır.
A) The Russian writer Chekhov’s short stories
depend more on atmosphere and character than
on plot, and this impressed Katherine Mansfield
and influenced the way she wrote.
B) Katherine Mansfield was a great admirer of the
Russian writer Chekhov, and her short stories,
like his, are centred around character and
atmosphere rather than action.
C) Like the Russian short-story writer, Chekhov,
Katherine Mansfield wrote short stories that
depend for their effect more on character and
atmosphere than upon action.
D) Katherine Mansfield greatly admired the style of
Chekhov in his short stories and, like him, wrote
short stories in which character and atmosphere,
not action, come to the fore.
E) Katherine Mansfield was particularly impressed
by the short stories of the Russian writer
Chekhov, and, like him, she wrote stories which
depend more on atmosphere and character than
on plot.
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2006 KASIM DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
36. A person’s health history may reveal a
diseasethat interferes with the body’s use of
nutrients orthat affects the person’s eating
habits.
A) Kişinin sağlık öyküsü, yemek yemesini
engelleyen veya bedeninin besinlerden
yararlanma sürecini etkileyen bir hastalığı açığa
çıkarmada kullanılabilir.
B) Kişinin sağlık öyküsü, bedenin besinlerden
yararlanmasını engelleyen veya kişinin yemek
yemealışk anlıklarını etkileyen bir hastalığı açığa
çıkarabilir.
C) İnsanın yemek yemesini engelleyen veya
bedenin besinlerden yararlanma sürecini
etkileyen hastalıklar, kişinin sağlık öyküsünden
yararlanılarak ortaya çıkarılabilir.
D) Bir kişinin sağlık öyküsünden, hem onun yemek
yeme alışkanlıklarını etkileyen hem de bedenin
besinlerden yararlanmasını engelleyen
hastalıklar kolaylıkla anlaşılabilir.
E) Bedenin besinlerden yararlanma sürecini
etkileyen veya kişinin yemek yemesini
engelleyen hastalıkların çoğu, kişinin sağlık
öyküsünden anlaşılmaktadı
37. As we learn from the works of many
biologists inthe past, since sponges did not
move from oneplace to another, they were
thought to be plants.
A) Geçmişteki pek çok biyologun, eserlerinde,
süngerlerden bitki olarak söz etmesinin
nedeni, bu canlıların bir yerden bir yere
hareket etmemesidir.
B) Geçmişteki biyologların eserlerinden
öğrendiğimiz kadarıyla, süngerler bir yerden
bir yere hareket etmemeleri dolayısıyla
bitkilerle aynı grupta ele alınıyordu.
C) Geçmişteki pek çok biyologun eserlerinden
öğrendiğimiz kadarıyla, süngerler bir yerden
bir yere hareket etmediği için onların bitki
olduğu sanılıyordu.
D) Geçmişte, süngerler, bir yerden bir yere
hareket etmedikleri için bitki olarak kabul
edildiği halde,pek çok biyolog bu görüşe
eserlerinde yer vermemiştir.
E) Süngerler, bir yerden bir yere hareket
etmedikleri için, geçmişte bitki olarak
sınıflanıyordu; fakat birçok biyolog,
eserlerinde bunun yanlış olduğunu
belirtmektedir.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
38. Overrun by the Austro-German armies in
World War I, Poland declared its
independence onNovember 11, 1918, and on
June 20, 1919, wasrecognized as an
independent state by the Treaty of Versailles.
A) I. Dünya Savaşı’nda Avusturya-Alman
orduları tarafından işgal edilmiş olan Polonya,
bağımsızlığını 11 Kasım 1918’de ilân etmiş
olsa da bağımsız bir devlet olarak tanınması,
20 Haziran 1919’da imzalanan Versailles
Antlaşması’yla gerçekleşmiştir.
B) Avusturya-Alman ordularınca I. Dünya
Savaşı’nda işgal edilmiş olan Polonya, 11
Kasım 1918’de bağımsızlığını ilân etmiştir;
ancak bir devlet olarak bağımsızlığı Versailles
Antlaşması’yla 20 Haziran 1919’da
kesinleşmiştir.
C) Polonya, I. Dünya Savaşı’nda AvusturyaAlman ordularının işgaline uğrasa da 11
Kasım 1918’de bağımsızlığını ilân etmiş ve bir
devlet olarak bağımsızlığı, 20 Haziran
1919’da Versailles Antlaşması’yla
kesinleşmiştir.
D) I. Dünya Savaşı sırasında Avusturya-Alman
ordularının işgaline uğrayan Polonya,
Versailles Antlaşması’na göre, bağımsızlığını
11 Kasım 1918’de ilân etmiş ve 20 Haziran
1919’da da bağımsız bir devlet olarak
tanınmıştır.
E) Avusturya-Alman ordularınca I. Dünya
Savaşı’nda işgal edilmiş olan Polonya, 11
Kasım 1918’de bağımsızlığını ilân etmiş ve
Versailles Antlaşması’yla 20 Haziran 1919’da
bağımsız bir devlet olarak tanınmıştır.
39. James Joyce, whom Samuel Beckett knew in
Paris in the 1920s, had a great impact on
Beckett’s thinking regarding the art of
writing.
A) Samuel Beckett’in 1920’lerde Paris’te tanıdığı
James Joyce’un, Beckett’in yazma sanatıyla
ilgili düşünceleri üzerinde büyük bir etkisi oldu.
B) James Joyce’un yazma sanatı konusundaki
düşüncelerinden çok etkilenen Samuel
Beckett, onu 1920’lerde Paris’te tanımıştı.
C) Samuel Beckett 1920’lerde James Joyce’la
Paris’te tanıştıktan sonra, yazma sanatı
konusundaki düşünceleri bir ölçüde değişti.
D) James Joyce 1920’lerde Paris’te tanıdığı
Samuel Beckett’in yazma sanatı konusundaki
düşüncelerini büyük ölçüde etkiledi.
E) 1920’lerde Paris’te yaşayan Samuel
Beckett’in yazma sanatı konusundaki
düşünceleri James Joyce sayesinde
tamamıyla değişti.
WWW.KPDS.ORG
40. When the Sirkeci train station went into
service on November 3, 1890, the waiting
room was heated with stoves brought from
Austria and lit by coal-gas lamps.
A) 3 Kasım 1890’da hizmete giren Sirkeci tren
istasyonunun hava gazı lambalarıyla
aydınlatılan bekleme salonu, çoğu
Avusturya’dan ithal edilen sobalarla
ısıtılıyordu.
B) Sirkeci tren istasyonu 3 Kasım 1890’da
hizmete girdiğinde, bekleme salonu
Avusturya’dan getirtilen sobalarla ısıtılıyor ve
hava gazı lambalarıyla aydınlatılıyordu.
C) 3 Kasım 1890’da, bekleme salonu hava gazı
lambalarıyla aydınlatılan ve Avusturya’dan
ithal edilen sobalarla ısıtılan Sirkeci tren
istasyonu hizmete girdi.
D) Sirkeci tren istasyonu 3 Kasım 1890’da
hizmete girdiğinde, hava gazı lambalarıyla
aydınlatılan bekleme salonunu ısıtmak için
Avusturya’dan soba ithal edilmişti.
E) Sirkeci tren istasyonunun Avusturya
sobalarıyla ısıtılan ve hava gazı lambalarıyla
aydınlatılan bekleme salonu, 3 Kasım
1890’da hizmete girmişti.
41. Kuzey İrlanda, Birleşik Krallığın ayrılmaz bir
parçasıdır; ancak, 1920’de İrlanda’nın
Yönetimi Yasası’na konmuş olan hükümlere
göre, yarı özerk bir yönetime sahiptir.
A) Northern Ireland constitutes a major part of
the United Kingdom even though, according
to the Government of Ireland Act of 1920, it is
governed semi-autonomously.
B) According to the terms of the Government of
Ireland Act of 1920, Northern Ireland makes
up a significant part of the United Kingdom
despite the fact that its government is semiautonomous.
C) Northern Ireland is an integral part of the
United Kingdom, but, in accordance with the
provisions made in 1920 in the Government
of Ireland Act, it has a semi-autonomous
government.
D) Northern Ireland is regarded as an essential
part of the United Kingdom and, under the
terms of the Government of Ireland Act of
1920, is administered by a semi-autonomous
government.
E) According to the provisions made in the
1920 Government of Ireland Act, Northern
Ireland, which is an inseparable part of the
United Kingdom, has a semi-autonomous
administration.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
42. Patara’da pek çok pansiyon ve birkaç görkemli
otel olmasına rağmen, geleneksel köy yaşamı
hâlâ devam etmektedir.
A) Patara boasts various pensions and a number of
magnificent hotels even though village life
continues here in a traditional way.
B) Despite a number of pensions and some
excellent hotels, Patara is still a village which has
a traditional way of life.
C) Though a village where traditional life still goes
on, Patara has a great number of pensions and
several luxurious hotels.
D) Although in Patara there are many pensions and
a few splendid hotels, traditional village life still
continues.
E) Patara, which has several pensions but few nice
hotels, is just a village where life goes on in a
traditional manner.
43. On altıncı yüzyılın ilk yarısında Fransa kralı olan
I. François, ülkesini Avrupa’da önde gelen bir
güç yapmayı düşlemiş, ancak Avusturya
imparatoru V. Charles tarafından engellenmiştir.
A) The French king François I, who had the dream of
making his country Europe’s dominant power in the
first half of the sixteenth century, was opposed by
the Austrian emperor Charles V.
B) François I, the king of France in the first half of the
sixteenth century, dreamt of making his country a
leading power in Europe but was prevented by
Charles V, emperor of Austria.
C) Charles V, the emperor of Austria, stood up against
François I, the king of France, who dreamt of making
his country a major European power in the first half
of the sixteenth century.
D) François I, the king of France, had the dream of
turning his country into the chief European power in
the first half of the sixteenth century although he was
opposed by Charles V, emperor of Austria.
E) The king of France in the first half of the sixteenth
century, François I, dreamt of making his country
one of the major powers in Europe but was
dissuaded by the Austrian emperor Charles V.
WWW.KPDS.ORG
44. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında X ışınları
keşfedildiğinde, bilim adamları benzer tür
başka ışınlar bulmak için hemen yoğun
araştırmalara giriştiler.
A) It was in the late nineteenth century that,
following the discovery of X-rays, scientists
suddenly embarked on a serious research
programme to trace various other similar rays.
B) Following the discovery of X-rays in the
nineteenth century, comprehensive research
was soon undertaken by scientists in order to
detect other rays of the same kind.
C) Towards the end of the nineteenth century,
when X-rays were discovered, scientists were
already involved in extensive research in
order to study other kinds of rays.
D) The discovery of X-rays in the late nineteenth
century motivated scientists to carry out
exhaustive research in order to detect other
types of rays.
E) When X-rays were discovered in the late
nineteenth century, scientists immediately set
out on intensive research to find other similar
types of rays.
45. Roma İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra,
İmparatorluğun bir parçası olan Avusturya,
Slav kökenli çeşitli milletlerce istila edilmiştir.
A) Following the fall of the Roman Empire,
Austria, which had constituted part of the
Empire, was settled by different peoples of
Slavic origin.
B) In the aftermath of the fall of the Roman
Empire, Austria, which had been one of the
regions of the Empire, was overrun by a
number of originally Slavic peoples.
C) Soon after the fall of the Roman Empire,
Austria, which had been a region of the
Empire, was conquered by various nations,
mostly of Slavic origin.
D) After the fall of the Roman Empire, Austria,
which had been a part of the Empire, was
invaded by various nations of Slavic origin.
E) When the Roman Empire fell, a number of
nations of Slavic origin had already invaded
Austria, which was part of the Empire.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2007 MAYIS DÖNEMİ
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
38. Do you think there is anywhere in the world
where the left remains a vibrant and
progressive force?
ÇEVİRİ SORULARI
36. More than any other factor in human history,
culture has made homo sapiens a unique
force in the history of life on Earth.
A) İnsanlık tarihindeki diğer etkenlerden
herhangi biri kadar etkili olan kültür, homo
sapiens’i yeryü-zündeki yaşam tarihinin tek
gücüne dönüştür-müştür.
B) Kültür, insanlık tarihindeki başka herhangi bir
etkenden daha fazla, homo sapiens’i, yeryüzündeki yaşam tarihinde emsalsiz bir güç
yap-mıştır.
C) Yeryüzündeki yaşam tarihinin eşsiz bir gücü
olan homo sapiens’in insanlık tarihinde başka
bir et-kenden daha çok önem kazanması,
kültür ile mümkün olmuştur.
D) İnsanlık tarihinde herhangi bir etkenden daha
önemli olan kültür vasıtasıyla, homo sapiens,
yeryüzündeki yaşam tarihindeki tek güç
olmuş-tur.
E) İnsanlık tarihinde başka etkenlerin yanı sıra
kül-tür olmasaydı, homo sapiens
yeryüzündeki ya-şam tarihinin emsalsiz gücü
olamazdı.
37. It is time to recall that the European Union
was founded on the basis of human rights,
fundamental freedoms and the rule of law,
including the right to a fair trial.
A) Bir kez daha anımsanmalıdır ki Avrupa
Birliği’nin temeli, insan haklarına, temel
özgürlüklere ve adil yargılanma hakkını da
içeren hukukun üstünlüğüne dayalıdır.
B) Her zaman anımsanmalıdır ki Avrupa
Birliği’nin dayandığı temel, insan hakları,
temel özgürlük-ler, hukukun üstünlüğü ve
buna bağlı adil yargılanma hakkıdır.
C) İnsan hakları, temel özgürlükler, hukukun
üstün-lüğü ve bunun bir parçası olan adil
yargılanma hakkının, Avrupa Birliği’nin
temelini oluşturduğu hususu her zaman
anımsanmalıdır.
D) Avrupa Birliği’nin, insan hakları, temel
özgürlük-ler ve, adil yargılanma hakkı dahil,
hukukun üs-tünlüğü temeli üzerine
kurulduğunu anımsamanın zamanıdır.
E) Avrupa Birliği’nin temelinde, insan hakları,
temel özgürlükler, adil yargılanma hakkı ve
hukukun üstünlüğünün olduğunu
anımsamanın tam zamanıdır.
A) Solun, dünyanın herhangi bir yerinde varlığını
sürdüren dinamik ve ilerici bir güç olduğunu
mu düşünüyorsunuz?
B) Dinamik ve ilerici bir güç olarak solun,
dünyadaki herhangi bir yerde hâlâ varlığını
sürdürdüğünü mü sanıyorsunuz?
C) Sanıyor musunuz ki bir zamanların dinamik ve
ilerici gücü olan sol, dünyanın herhangi bir
yerin-de varlığını sürdürmektedir?
D) Solun, eskisi gibi dinamik ve ilerici bir güç
olarak dünyanın herhangi bir yerinde varlığını
sürdür-düğünü mü sanıyorsunuz?
E) Dünyada, solun dinamik ve ilerici bir güç
olarak varlığını sürdürdüğü herhangi bir yer
olduğunu düşünüyor musunuz?
39. Temples were the most important public
buildings in ancient Greece, because religion
was a central part of daily life.
A) Eski Yunan’da tapınaklar en önemli kamu
binala-rıydı; çünkü din, günlük yaşamın temel
bir parçasıydı.
B) Din günlük yaşamın temelini oluşturduğu için,
ta-pınaklar eski Yunan’da en önemli kamu
binaları olarak kabul ediliyordu.
C) Eski Yunan’da günlük yaşamın büyük ölçüde
di-ne dayanması, tapınakların neden en
önemli ka-mu binaları olduğunu açıklıyor.
D) Eski Yunan’da dinin günlük yaşamın temel bir
parçası olması, tapınakları kamu binalarının
en önemlisi haline getirmişti.
E) Eski Yunan’da, en önemli kamu binaları olan
tapınaklarda sürdürülen dinî faaliyetler günlük
yaşamın en temel parçasıydı.
40. In the last century, much attention was given
to the language of literature and the question
of whether there was in fact a separate
literary language.
A) Geçen yüzyılda, edebiyat dili çok ilgi çekmiş
ve gerçekte apayrı bir edebî dil olup olmadığı
soru-su üzerinde önemle durulmuştur.
B) Geçen yüzyılda, edebiyat dili çok ilgi çekmiş
ve apayrı bir edebî dil olup olmadığı sorusu
hep tar-tışılmıştır.
C) Geçen yüzyılda, edebiyat diline ve gerçekte
ayrı bir edebî dil olup olmadığı sorusuna çok
ilgi gös-terilmiştir.
D) Edebiyat dilinin ne olduğu ve apayrı bir edebî
dilin gerçekten var olup olmadığı sorusu,
geçen yüzyılda çok ilgi çekmiştir.
E) Edebiyat dili geçen yüzyılda çok tartışılmıştır
ve gerçekte ayrı bir edebî dilin olup olmadığı
sorusu ele alınmıştır.
WWW.KPDS.ORG
41. Dilbilimi, son zamanlarda hemen tüm
alanlarda muazzam bir genişleme sağlayan,
genç bir sosyal bilimdir.
A) Linguistics, which is, in a sense, a young
social science, has expanded in every area
in recent times.
B) Linguistics is a young social science, which
has recently had a massive expansion in
almost all areas.
C) As a young social science, linguistics has
expanded enormously in all areas in recent
years.
D) Although linguistics is in fact a somewhat
young social science, its recent expansion in
almost all fields has been remarkable.
E) Linguistics, which has expanded rapidly in all
areas in recent years, is in fact a young
social science.
42. Shakespeare’in ailesi, idamı, 13. yüzyıl
ortasında kayda geçmiş olan Warwickshire’lı
eşkiya William Sakspere’e dayanmaktadır.
A) It is to William Sakspere, a Warwickshire
robber in the mid-13th century, whose
hanging is recorded, that Shakespeare’s
family is related.
B) William Sakspere was a mid-13th century
Warwickshire robber whose hanging was
recorded and to whom Shakespeare’s family
can be traced.
C) Shakespeare’s family can be traced back to
a Warwickshire robber, William Sakspere,
who was hung some time in the mid-13th
century.
D) Shakespeare’s family goes back to the
Warwickshire robber William Sakspere,
whose hanging was recorded in the mid-13th
century.
E) Shakespeare’s family has been traced back
to William Sakspere, a Warwickshire robber,
whose hanging in the mid-13th century was
recorded.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
43. Yaşlıların gençleri sayıca geçeceği bir
gelecekten korkan pek çok hükûmet, insanları
çocuk sahibi olmaya teşvik etmek için ne
gerekiyorsa yapmak-tadır.
A) Fearful of a future in which the elderly outnumber
the young, many governments are doing
whatever they can to encourage people to have
children.
B) Most governments, afraid of a future in which
there are more elderly than young people, are
taking whatever measures they can in order to
persuade people to have more children.
C) In order to urge people to have more and more
children, a number of governments, which fear
that the elderly will outnumber the young in the
future, are introducing whatever incentives they
can.
D) Various governments fear a future in which the
number of the elderly will exceed that of the
young, and are hence doing their best in order to
convince people to have children.
E) Since governments are afraid that, in the future,
the number of the elderly will exceed that of the
young, they are doing all they can so that people
may have more children.
44. Elmaslar, muhteşem güzellikleri için çok şiddetle
arzu edilir, ancak basit gerçek şu ki onlar
sadece sıkıştırılmış kristalize karbondur.
A) Because of their wonderful beauty, one always
has a great desire for diamonds, but the truth is
that they are no more than just compressed
crystallized carbon.
B) Although diamonds are always desired for their
exceptional beauty, in fact they are really only
compressed crystallized carbon.
C) Diamonds are much coveted for their exquisite
beauty, but the simple truth is that they are just
compressed crystallized carbon.
D) Invariably one has a strong urge for diamonds
because of their extreme beauty even though in
truth, they are only compressed crystallized
carbon.
E) In fact, diamonds are merely compressed
crystallized carbon, but there is always a
widespread desire for them due to their
magnificent beauty.
WWW.KPDS.ORG
45. ABD, Arap petrolünün serbest akışını
sağlamak için askerî güç dahil gerekli her
vasıtayı kullan-maya kendini resmen bağımlı
kılmıştır.
A) In order to secure the free flow of Arab oil,
the USA has officially decided to resort to
any means imaginable, including military
force.
B) The USA is officially committed to the use of
any means necessary, including military
force, to ensure the free flow of Arab oil.
C) It is a determined policy of the USA to make
sure, through the official use of any means,
including military force, that Arab oil flows
freely.
D) The USA is clearly determined to use any
means whatsoever, even military force, in an
effort to secure the unobstructed flow of
Arab oil.
E) It is the official policy of the USA to ensure
the free flow of Arab oil by using all kinds of
means except military force.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
KPDS 2007 KASIM DÖNEMİ
ÇEVİRİ SORULARI
36. More than half of the work force walked out
yesterday after the company announced it
would close the plant to save millions of
dollars.
A) İş gücünün yarısından fazlası dün iş yerini
terk edince, şirket, milyonlarca dolar tasarruf
etmek amacıyla fabrikayı kapatabileceğini
belirtti.
B) Milyonlarca doları kurtarmak için, şirket,
fabrikayı kapatacağını açıklayınca, iş
gücünün yaklaşık yarısı dün iş yerini terk etti.
C) Şirketin, milyonlarca doları kurtarmak için,
fabrikayı kapatacağını bildirmesi üzerine, iş
gücünün yarıya yakını dün işi bırakıp gitti.
D) Şirket, milyonlarca dolar tasarruf etmek için,
fabrikayı kapatacağını ilan ettikten sonra, iş
gücünün yarısından fazlası dün iş bıraktı.
E) Dün iş gücünün yarısına yakını iş bıraktığı
için, şirket, fabrikayı kapatacağını ve
böylelikle milyonlarca dolar tasarruf edeceğini
açıkladı.
37. Pressure groups are informal political
institutions which, just like parties, seek to
influence the decision-making process.
A) Baskı grupları, karar alma sürecini, tıpkı
partiler gibi etkilemek için çaba gösteren
gayriresmî siyasal kuruluşlardır.
B) Gayriresmî siyasal kuruluşlar olan baskı
grupları tıpkı partiler gibi karar alma sürecini
etkilemeyi amaçlarlar.
C) Karar alma sürecini etkileme amacını güden
çeşitli baskı grupları, gayriresmî siyasal
kuruluşlar olup partilere benzemektedir.
D) Partilere çok benzeyen baskı grupları,
gayriresmî siyasal kuruluşlardır ve karar alma
sürecini etkilemeye çalışırlar.
E) Tıpkı partiler gibi baskı grupları da karar alma
sürecini etkileyen gayriresmî siyasal
kuruluşlardır.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
38. In the 1970s in Britain, it seemed that union
power had grown to the point where union
leaders were amongst the most influential
political figures in the country.
A) 1970’li yıllarda İngiltere’de sendika gücü, sendika
liderlerinin ülkede en etkili siyasal kişilermiş gibi
görünmesine yol açacak bir noktaya gelmişti.
B) 1970’lerin İngiltere’sinde sendika gücü o kadar
artmıştı ki sendika liderleri ülkenin en etkili
siyasal kişileri gibi algılanıyordu.
C) 1970’li yıllarda İngiltere’de, sendika liderlerinin
ülkedeki en etkili siyasal kişilermiş gibi
görünmesinin nedeni, sendika gücünün aşırı bir
noktaya gelmiş olmasıydı.
D) Sendika gücü 1970’ler İngiltere’sinde öyle bir
noktaya gelmişti ki sendika liderleri, ülkenin en
etkili siyasal kişilerinden sayılıyordu.
E) 1970’lerde İngiltere’de sendika gücü, sendika
liderlerinin ülkede en etkili siyasal kişiler arasında
olma noktasına ulaşmış gibi görünüyordu.
39. During World War II many Britons believed that
Churchill was clearly the man to lead the country
to final victory, but few expected him to go on
after the war.
A) II. Dünya Savaşı’nda ülkeyi kesin zafere
ulaştıracak kişilerden birinin Churchill olduğuna
inanan birçok İngiliz, onun savaştan sonra da
liderliğini sürdüreceğini düşünüyordu.
B) İngilizlerin çoğu, Churchill’in, II. Dünya
Savaşı’nda ülkeyi nihaî zafere ulaştıracak kişi
olduğuna inanmışsa da birkaçı onun savaştan
sonra görevini sürdüreceğini sanıyordu.
C) II. Dünya Savaşı sırasında pek çok İngiliz,
Churchill’in kesinlikle ülkeyi nihaî zafere
götürecek kişi olduğuna inanıyor, ancak çok azı
onun savaştan sonra devam etmesini umuyordu.
D) II. Dünya Savaşı boyunca çoğu İngiliz, ülkeyi
kesin zafere ulaştıracak tek kişi olan Churchill’in,
savaş sonrasında da görevini sürdüreceğini
umuyordu.
E) Churchill’in II. Dünya Savaşı sırasında ülkeyi
mutlak zafere ulaştıracak adam olduğuna
kesinlikle inanan pek çok İngilize karşın sadece
birkaç İngiliz onun savaş sonrasında da devam
etmesini bekliyordu.
WWW.KPDS.ORG
40. A new approach that is being tested in the
treatment of cancer is the possibility of
mobilizing the immune system to attack
tumour cells.
A) Kanser tedavisinde denenmekte olan yeni bir
yaklaşım, tümör hücrelerine saldırması için
bağışıklık sistemini harekete geçirme
olasılığıdır.
B) Bağışıklık sistemini harekete geçirerek tümör
hücrelerini yok etmek, kanser tedavisinde
uygulamaya konulan yeni bir yaklaşımdır.
C) Tümör hücrelerini yok edebilmek için
bağışıklık sisteminin etkisini artırmak, kanser
tedavisinde üzerinde durulan yeni bir
yaklaşımdır.
D) Kanser tedavisinde ortaya konan yeni bir
yaklaşıma göre, tümör hücreleri ile mücadele
etmek için bağışıklık sistemini tümden etkili
kılmak gerekir.
E) Kanser tedavisinde üzerinde durulan yeni bir
yaklaşım, bağışıklık sisteminin etkisinden
yararlanarak tümör hücrelerini yok
edebilmektir.
41. Yıllık olarak üretilen 67 milyon ton dokuma
ipliğinin yarısından fazlası petrolden elde
edilen sentetiklerdir.
A) Half of the synthetics produced from
petroleum within a year make up more than
67 million tons of textile fibres.
B) Annually, 67 million tons of textile fibres are
produced, almost half of which are synthetics
based on petroleum.
C) About half of the 67 million tons of textile
fibres which are produced in a year are
synthetics made essentially from petroleum.
D) More than half of the 67 million tons of textile
fibres produced annually are synthetics made
from petroleum.
E) Petroleum-based synthetics account for about
half of the annual production of textile fibres,
which amounts to 67 million tons.
42. Bildiğimiz gibi, Amerika Birleşik Devletleri
anayasasına göre, Kongre sınırsız bir
yasama yetkisine sahip değildir.
A) As far as we know, the Constitution of the
United States of America does not grant to
Congress unlimited powers for legislation.
B) As we know, according to the Constitution of
the United States of America, Congress does
not have unlimited power of legislation.
C) We know that, according to the Constitution of
the United States of America, Congress
cannot exercise unlimited power for
legislation.
D) As is well known to us all, Congress is denied
by the Constitution of the United States of
America the right to use unlimited power for
legislation.
E) As we all know, Congress’s unlimited power of
legislation has been curtailed by the
Constitution of the United States of America.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
43. Kadınların bilimsel araştırmalardaki durumuna
ilişkin olarak denilebilir ki temel sorun, kadınları
bilime çekmek değil, ancak yetiştirildikten sonra
onları bilim içinde tutabilmektir.
A) On the part women play in scientific studies, it is
to be emphasized that the initial problem is not if
women find science attractive but if they can be
involved in it after their training.
B) One may argue about the position of women in
scientific studies that the major problem is not
how to attract women into science, but how to
employ them as soon as they complete their
training.
C) With reference to the role of women in science, it
must be stated that the primary problem is not
whether women can take part in scientific
research but whether they can be relied on after
they have been trained.
D) As for the role of women in scientific research,
one can maintain that the ultimate problem is not
whether science is attractive to women but
whether, following their training, they can
contribute to it.
E) As regards the status of women in scientific
research, it may be said that the fundamental
problem is not attracting them to science but
retaining them in science after they have been
trained.
44. Uyku hapları, özellikle birkaç haftadan daha
uzun süre veya yüksek dozlarda düzenli olarak
kullanıldığında, bazı insanlarda bağımlılığa
neden olabilir.
A) When people take sleeping pills regularly at
particularly high doses for much longer than one
or two weeks, they become very dependent on
these medicines.
B) If sleeping pills are used regularly at high doses
for a few weeks or longer, some people in
particular can develop an addiction to them.
C) Sleeping pills, especially when used regularly for
longer than a few weeks or at high doses, can
cause dependency in some people.
D) So long as sleeping pills are taken at very high
doses for several weeks or longer, they can cause
dependency in a number of people.
E) Some people can be particularly addicted to
sleeping pills when used at high doses or for
much longer than several weeks.
WWW.KPDS.ORG
45. Bazı siyaset bilimciler, üyeleri arasında derin
duygusal ilişkilerin var olduğu ailenin, ufak
çapta siyasal bir sistem gibi olduğunu ileri
sürmüşlerdir.
A) Some political scientists have argued that the
family, in which deep emotional relationships
exist between members, is like a political
systemn miniature.
B) In the opinion of various political scientists,
the family, which consists of members with
deep emotional relationships, can be
compared to a minor political system.
C) As a few political scientists have argued, the
family reminds one of a political system in
miniature, in which members have deep
emotional ties.
D) As pointed out by a number of political
scientists, the family, whose members are
emotionally bound together, resembles a
minor political system.
E) Some of the political scientists present have
suggested that the family, in which members
maintain strong emotional ties with each
other, is similar to a small political system.
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
CEVAP ANAHTARLARI
1997 MAYIS DÖNEMİ
1997 KASIM DÖNEMİ
1. D
21.C
41.D
61.E
81.C
1.C
21.B
41.A
61.B
81.D
2.A
22.B
42.C
62.C
82.E
2.A
22.C
42.B
62.B
82.C
3. E
23.B
43.E
63.B
83.A
3.A
23.E
43.E
63.E
83.A
4.D
24.B
44.A
64.C
84.B
4.E
24.A
44.D
64.D
84.C
5.B
25.E
45.B
65.A
85.C
5.C
25.B
45.B
65.B
85.E
6.C
26.A
46.E
66.B
86.D
6.B
26.B
46.B
66.D
86.D
7.C
27.B
47.B
67.E
87.E
7.E
27.A
47.A
67.B
87.A
8.B
28.D
48.D
68.D
88.C
8.C
28.D
48.E
68.C
88.C
9.A
29.C
49.C
69.B
89.A
9.C
29.C
49.D
69.E
89.B
10.C
30.C
50.A
70.C
90.A
10.E
30.E
50.A
70.A
90.D
11.C
31.E
51.E
71.D
91.B
11.D
31.A
51.C
71.B
91.E
12.B
32.B
52.C
72.C
92.C
12.C
32.E
52.A
72.C
92.B
13.D
33.D
53.D
73.A
93.A
13.E
33.C
53.E
73.D
93.C
14.C
34.A
54.B
74.E
94.E
14.A
34.E
54.D
74.A
94.A
15.E
35.D
55.C
75.D
95.D
15.D
35.C
55.C
75.C
95.A
16.D
36.C
56.A
76.A
96.B
16.A
36.D
56.D
76.D
96.E
17.A
37.A
57.B
77.C
97.D
17.C
37.A
57.B
77.B
97.D
18.C
38.B
58.C
78.D
98.E
18.D
38.D
58.A
78.E
98.B
19.C
39.C
59.D
79.B
99.C
19.A
39.C
59.A
79.D
99.D
20.E
40.E
60.E
80.E
100.A
20.B
40.D
60.E
80.A
100.A
WWW.KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
1998 MAYIS DÖNEMİ
2000 MAYIS DÖNEMİ
1.
C
11. 21. 31. 41. 51. 61. 71. 81. 91.
E
A
A
E
C
B
C
B
D
1.C
21.D
41.E
61.A
81.C
2.D
22.A
42.D
62.C
82.D
2.
E
12. 22. 32. 42. 52. 62. 72. 82. 92.
D
C
B
D
E
C
A
E
B
3.A
23.B
43.C
63.B
83.D
4.B
24.E
44.B
64.E
84.C
3.
D
13. 23. 33. 43. 53. 63. 73. 83. 93.
C
D
E
A
A
A
A
C
E
5.C
25.B
45.A
65.A
85.A
4.
C
14. 24. 34. 44. 54. 64. 74. 84. 94.
E
A
B
C
B
A
B
A
C
6.B
26.E
46.C
66.C
86.C
7.D
27.C
47.D
67.B
87.E
5.
B
15. 25. 35. 45. 55. 65. 75. 85. 95.
A
B
A
D
D
B
B
D
C
8.A
28.C
48.A
68.D
88.A
9.E
29.D
49.C
69.E
89.B
6.
A
16. 26. 36. 46. 56. 66. 76. 86. 96.
B
C
D
B
E
A
E
C
B
10.C
30.C
50.B
70.A
90.D
11.E
31.A
51.B
71.E
91.E
7.
D
17. 27. 37. 47. 57. 67. 77. 87. 97.
E
E
E
A
B
D
C
E
A
12.B
32.D
52.E
72.B
92.A
8.
B
18. 28. 38. 48. 58. 68. 78. 88. 98.
C
B
D
D
A
C
B
B
C
13.A
33.B
53.D
73.C
93.E
14.D
34.B
54.E
74.D
94.B
9.
C
19. 29. 39. 49. 59. 69. 79. 89. 99.
B
C
C
C
D
A
D
C
A
15.C
35.B
55.C
75.A
95.E
16.B
36.B
56.B
76.D
96.E
17.E
37.C
57.A
77.C
97.C
18.A
38.D
58.B
78.E
98.D
19.C
39.A
59.D
79.B
99.E
20.B
40.E
60.B
80.A
100.B
10. 20. 30. 40. 50. 60. 70. 80. 90. 100.
E
D
C
B
E
C
E
A
E
E
1998 KASIM DÖNEMİ
1.
C
11. 21. 31. 41. 51. 61. 71. 81. 91.
A
A
D
A
A
C
E
E
B
2.
A
12. 22. 32. 42. 52. 62. 72. 82. 92.
E
E
A
C
C
D
C
B
B
3.
D
13. 23. 33. 43. 53. 63. 73. 83. 93.
C
D
C
B
E
B
A
D
C
4.
E
14. 24. 34. 44. 54. 64. 74. 84. 94.
D
E
E
E
B
D
B
A
E
5.
O
15. 25. 35. 45. 55. 65. 75. 85. 95.
C
B
C
D
D
E
E
C
D
6.
C
16. 26. 36. 46. 56. 66. 76. 86. 96.
E
A
B
E
C
E
B
D
A
7.
E
17. 27. 37. 47. 57. 67. 77. 87. 97.
B
B
A
A
A
C
D
C
B
8.
A
18. 28. 38. 48. 58. 68. 78. 88. 98.
A
E
D
B
E
B
E
E
E
9.
E
19. 29. 39. 49. 59. 69. 79. 89. 99.
D
D
E
A
D
A
E
A
C
10. 20. 30. 40. 50. 60. 70. 80. 90. 100.
B
E
B
D
D
B
D
C
D
B
WWW.KPDS.ORG
2000 KASIM DÖNEMİ
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
2001 KASIM DÖNEMİ
1.D
11.E 21.C 31.C 41.D 51.D 61.B 71.C 81.D 91. B
1.D
11.D 21.C 31.A 41.D 51.A 61.B 71.B 81.E 91.E
2.A
12.D 22.B 32.D 42.A 52.E 62.B 72.A 82.B 92. A
2.C
12.C 22.A 32.D 42.B 52.C 62.A 72.A 82.D 92.C
3.B
13.B 23.A 33.D 43.A 53.E 63.D 73.D 83.D 93. E
3.E
13.A 23.C 33.D 43.A 53.D 63.D 73.D 83.A 93.B
4.E
14.E 24.D 34.E 44.C 54.A 64.D 74.B 84.B 94. D
4.C
14.B 24.D 34.B 44.D 54.E 64.D 74.C 84.C 94.D
5.E
15.A 25.D 35.A 45.B 55.E 65.D 75.A 85.E 95. B
5.E
15.E 25.E 35.C 45.C 55.D 65.B 75.A 85.B 95.C
6.C
16.C 26.E 36.C 46.A 56.B 66.E 76.D 86.A 96. E
6.D
16.E 26.B 36.E 46.B 56.A 66.E 76.D 86.A 96.B
7.B
17.B 27.A 37.E 47.D 57.C 67.C 77.C 87.B 97. D
7.A
17.B 27.E 37.B 47.C 57.C 67.D 77.E 87.B 97.E
8.E
18.E 28.E 38.C 48.A 58.D 68.C 78.E 88.C 98. E
8.B
18.C 28.C 38.E 48.E 58.B 68.A 78.A 88.D 98.D
9.D
19.C 29.B 39.A 49.D 59.C 69.B 79.C 89.D 99. E
9.E
19.A 29.A 39.C 49.A 59.B 69.B 79.A 89.E 99.C
10.A 20.D 30.C 40.B 50.B 60.D 70.A 80.A 90.E 100.C
2001 MAYIS DÖNEMİ
1.C
11.B 21.D 31.A 41.B 51.D 61.A 71.E 81.E 91.B
2.B
12.E 22.E 32.E 42.A 52.A 62.B 72.C 82.B 92.A
3.A
13.C 23.B 33.C 43.D 53.C 63.E 73.A 83.A 93.D
4.D
14.A 24.A 34.A 44.E 54.E 64.A 74.D 84.C 94.E
5.E
15.D 25.D 35.E 45.B 55.B 65.E 75.E 85.D 95.C
6.C
16.C 26.E 36.C 46.D 56.C 66.A 76.A 86.C 96.D
7.C
17.E 27.E 37.E 47.C 57.E 67.B 77.E 87.D 97.C
8.B
18.B 28.C 38.A 48.A 58.A 68.E 78.E 88.E 98.A
9.B
19.A 29.D 39.D 49.B 59.C 69.C 79.D 89.A 99.B
10.D 20.C 30.B 40.C 50.E 60.B 70.B 80.B 90.D 100.E
10.C 20.D 30.B 40.A 50.C 60.E 70.E 80.D 90.D 100.A
2002 MAYIS DÖNEMİ
1.D
11.A 21.C 31.C 41.A 51.C 61.C 71.B 81.C 91. D
2.E
12.B 22.C 32.D 42.B 52.B 62.D 72.A 82.D 92. E
3.C
13.C 23.E 33.E 43.E 53.D 63.D 73.C 83.E 93. A
4.E
14.E 24.D 34.A 44.D 54.A 64.B 74.D 84.B 94. B
5.D
15.D 25.A 35.B 45.C 55.E 65.A 75.E 85.A 95. C
6.A
16.E 26.D 36.E 46.D 56.B 66.E 76.A 86.B 96. E
7.B
17.B 27.A 37.B 47.A 57.E 67.C 77.B 87.A 97. D
8.D
18.C 28.C 38.C 48.B 58.D 68.A 78.E 88.C 98. C
9.E
19.D 29.B 39.A 49.C 59.C 69.E 79.D 89.D 99. B
10.D 20.D 30.E 40.D 50.E 60.A 70.B 80.C 90.E 100.A
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
2003 KASIM DÖNEMİ
2002 KASIM DÖNEMİ
1.B
11.A 21E
31.E 41.C 51.E 61.E 71.E 81.B 91. C
3.A
13.C 23.D 33.C 43.B 53.E 63.B 73.B 83.A
93.D
2.E
12.D 22.D 32.A 42.E 52.D 62.C 72.A 82.E 92. B
4.A
14.D 24.E 34.A 44.C 54.A 64.A 74.D 84.B
94.B
3.B
13.A 23.A 33.D 43.B 53.B 63.B 73.B 83.D 93. D
5.E
15.E 25.A 35.B 45.B 55.B 65.C 75.B 85.E
95.A
4.C
14.B 24.E 34.C 44.A 54.A 64.C 74.C 84.C 94. E
6.B
16.C 26.D 36.C 46.D 56.C 66.E 76.D 86.B
96.C
5.E
15.C 25.D 35.B 45.D 55.C 65.A 75.A 85.A 95. A
6.D
16.A 26.C 36.E 46.C 56.E 66.B 76.B 86.E 96. E
7.A
17.B 27.E 37.A 47.E 57.B 67.D 77.E 87.C
97.B
7.D
17.E 27.C 37.C 47.B 57.A 67.C 77.D 87.A 97. D
8.B
18.D 28.C 38.B 48.A 58.D 68.D 78.C 88.B
98.D
8.A
18.D 28.B 38.A 48.D 58.E 68.B 78.A 88.C 98. B
9.B
19.E 29.D 39.E 49.B 59.C 69.E 79.E 89.A
99.D
9.C
19.B 29.E 39.C 49.C 59.A 69.A 79.C 89.B 99. C
10.A 20.B 30.E 40.D 50.E 60.B 70.A 80.A 90.C
10C 20.C 30.
100.B
40.B 50.D 60.D 70.D 80.D 90.D 100.C
2004 MAYIS DÖNEMİ
2003 MAYIS DÖNEMİ
1.D
11.D 21.D 31.D 41.A 51.E 61.B 71.D 81.E 91.A
2.C
12.A 22.B 32.C 42.D 52.C 62.C 72.B 82.D 92. C
3.E
13.B 23.A 33.B 43.B 53.B 63.E 73.A 83.B 93. E
4.D
14.C 24.D 34.A 44.C 54.E 64.C 74.C 84.C 94. A
5.A
15.D 25.C 35.E 45.A 55.D 65.A 75.E 85.B 95. C
6.E
16.B 26.A 36.C 46.D 56.E 66.B 76.C 86.C 96. A
7.D
17.C 27.C 37.D 47.E 57.B 67.A 77.A 87.D 97.D
1.A
11.B 21.C 31.E 41.B 51.B 61.B 71.D 81.E 91.C
2.D
12.D 22.D 32.C 42.D 52.E 62.B 72.A 82.C 92.C
3.E
13.B 23.E 33.D 43.A 53.C 63.D 73.C 83.D 93.A
4.D
14.C 24.A 34.A 44.C 54.D 64.E 74.B 84.B 94.B
5.B
15.D 25.D 35.E 45.E 55.A 65.B 75.A 85.E 95.E
6.B
16.E 26.D 36.D 46.A 56.C 66.C 76.A 86.B 96.A
7.D
17.D 27.C 37.E 47.B 57.E 67.A 77.C 87.A 97.B
8.C
18.E 28.B 38.C 48.D 58.A 68.D 78.A 88.C 98.B
8.A
18.A 28.B 38.E 48.C 58.D 68.B 78.E 88.B 98.A
9.E
19.A 29.B 39.B 49.C 59.D 69.C 79.D 89.D 99.C
9.A
19.C 29.B 39.B 49.B 59.A 69.E 79.A 89.D 99.E
10.A 20.C 30.E 40.A 50.E 60.C 70.E 80.
90.A 100.E
10.E 20.E 30.E 40.A 50.D 60.B 70.D 80.B 90.B 100.A
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
2005 KASIM DÖNEMİ
2004 KASIM DÖNEMİ
1. A
11.B 21.E 31.A 41.B 51.E 61.D 71.A 81.A 91. B
1.C
11.A 21.E 31.C 41.A 51.E 61.C 71.E 81.C 91. B
2.E
12.A 22.D 32.B 42.A 52.D 62.C 72.E 82.E 92. A
2.D
12.E 22.C 32.D 42.C 52.E 62.D 72.D 82.D 92. D
3.D
13.E 23.B 33.C 43.E 53.C 63.
3.C
13.D 23.D 33.A 43.B 53.A 63.A 73.A 83.E 93. C
4.B
14.B 24.B 34.C 44.D 54.C 64.C 74.C 84.D 94. A
73.D 83.D 93.E
4.C
14.D 24.A 34.B 44.C 54.E 64.E 74.B 84.B 94. D
5.A
15.C 25.E 35.E 45.B 55D
5.B
15.B 25.D 35.A 45.B 55.A 65.A 75.C 85.A 95.C
6.E
16.A 26.B 36.C 46.B 56.A 66.B 76.E 86.E 96. D
6.D
16.A 26.C 36.E 46.D 56.D 66.C 76.B 86.C 96.A
7.D
17.C 27.E 37.D 47.C 57.B 67.E 77.A 87.D 97. A
7.A
17.E 27.A 37.D 47.A 57.C 67.D 77.E 87.E 97.B
8.C
18.B 28.A 38.B 48.E 58.D 68.C 78.D 88.B 98. D
8.C
18.A 28.E 38.C 48.D 58.B 68.E 78.A 88.D 98.E
9.B
19.A 29.C 39.A 49.D 59.B 69.A 79.C 89.A 99. D
9.E
19.C 29.B 39.B 49.C 59.A 69.B 79.D 89.A 99.C
10.E 20.D 30.D 40.E 50.B 60.E 70.B 80.A 90.C 100. E
65.A 75.E 85.A 95. B
10.D 20.C 30.D 40.A 50.B 60.C 70.D 80.B 90.C 100.A
2005 MAYIS DÖNEMİ
2006 MAYIS DÖNEMİ
1.B
21.A
41.D
61.B
81.A
2.E
22.B
42.E
62.E
82.C
3.C
23.D
43.B
63.C
83.D
4.D
24.E
44.C
64.D
84.E
5.A
25.C
45.E
65.A
85.D
15.A 25.C 35.D 45.B 55.E 65.C 75.B 85.A 95.E
6.E
26.B
46.D
66.E
86.C
6.C
16.E 26.B 36.E 46.D 56.C 66.E 76.B 86.B 96. E
7.C
27.A
47.E
67.B
87.A
7.B
17.D 27.B 37.C 47.E 57.A 67.A 77.B 87.D 97.D
8.E
28.B
48.D
68.C
88.E
8.B
18.C 28.C 38.A 48.A 58.C 68.B 78.E 88.B 98.E
9.D
29.E
49.A
69.E
89.B
9.D
19.A 29.C 39.E 49.B 59.B 69.A 79.D 89.C 99.C
10.A
30.A
50.C
70.B
90.D
11.C
31.C
51.B
71.C
91.A
12.D
32.D
52.B
72.A
92.B
13.A
33.B
53.E
73.E
93.D
14.E
34.A
54.B
74.C
94.E
15.B
35.D
55.E
75.D
95.C
16.E
36.A
56.A
76.B
96.B
17.A
37.B
57.D
77.A
97.D
18.E
38.D
58.B
78.C
98.E
19.D
39.A
59.E
79.D
99.A
20.C
40.C
60.D
80.A
100.D
1. E
11.B 21.D 31.C 41.E 51.C 61.E 71.D 81.A 91.D
2. D
12.C 22.E 32.B 42.A 52.C 62.C 72.E 82.C 92.D
3.E
13.B 23.A 33.A 43.D 53.D 63.D 73.A 83.B 93.B
4.A
14.D 24.B 34.A 44.D 54.A 64.B 74.D 84.D 94.C
5.E
10.A 20.E 30.D 40.A 50.E 60.D 70.C 80.A 90.A 100.A
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
2007 MAYIS DÖNEMİ
2006 KASIM DÖNEMİ
1.B
21.A
41.C
61.C
81.E
1. A
21.D
41.B
61.B
81.A
2.D
22.D
42.D
62.B
82.E
2. E
22.C
42.D
62.E
82.D
3.A
23.E
43.B
63.D
83.C
3. C
23.E
43.A
63.B
83.C
4.C
24.D
44.E
64.D
84.B
4. B
24.B
44.C
64.C
84.B
5.D
25.E
45.D
65.C
85.A
5. D
25.A
45.B
65.B
85.D
6.C
26.D
46.C
66.B
86.C
6. A
26.D
46.C
66.D
86.E
7.E
27.E
47.A
67.C
87.E
7. C
27.B
47.D
67.E
87.A
8.B
28.A
48.B
68.A
88.B
8. A
28.C
48.B
68.C
88.E
9.E
29.A
49.D
69.D
89.A
9.D
29.A
49.D
69.A
89.D
10.B
30.B
50.E
70.E
90.E
10. B
30.E
50.D
70.B
90.E
11.A
31.D
51.E
71.A
91.C
11. E
31.A
51.C
71.D
91.C
12.B
32.A
52.D
72.B
92.A
12. D
32.C
52.B
72.E
92.B
13.C
33.B
53.C
73.D
93.D
13. A
33.B
53.D
73.B
93.D
14.E
34.C
54.B
74.A
94.E
14. E
34.D
54.A
74.E
94.A
15.D
35.E
55.A
75.E
95.B
15. D
35.A
55.C
75.D
95.C
16.B
36.B
56.D
76.A
96.C
16. A
36.B
56.A
76.A
96.C
17.C
37.C
57.C
77.E
97.E
17. C
37.D
57.D
77.E
97.E
18.A
38.E
58.B
78.D
98.D
18. B
38.E
58.E
78.C
98.A
19.E
39.A
59.E
79.B
99.A
19. E
39.A
59.D
79.B
99.E
20.C
40.B
60.D
80.C
100.E
20. A
40.C
60.B
80.D
100.D
KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI
WWW.KPDS.ORG
2007 KASIM DÖNEMİ
1.D
21.E
41.D
61.C
81.B
2.C
22.B
42.B
62.D
82.D
3.A
23.C
43.E
63.B
83.E
4.E
24.D
44.C
64.C
84.A
5.C
25.A
45.A
65.A
85.C
6.B
26.B
46.B
66.B
86.D
7.D
27.E
47.C
67.A
87.C
8.E
28.A
48.D
68.E
88.B
9.C
29.C
49.B
69.D
89.A
10.A
30.D
50.A
70.B
90.E
11.E
31.C
51.E
71.C
91.A
12.D
32.E
52.B
72.D
92.B
13.C
33.B
53.D
73.A
93.D
14.A
34.A
54.E
74.E
94.C
15.B
35.C
55.A
75.B
95.E
16.D
36.D
56.B
76.E
96.A
17.E
37.A
57.E
77.D
97.D
18.A
38.E
58.C
78.C
98.C
19.C
39.C
59.E
79.B
99.A
20.D
40.A
60.D
80.A
100.B
WWW.KPDS.ORG
KPDS.ORG
KPDS’DE ÇIKMIŞ
ÇEVİRİ SORULARI
1997 - 2007
EĞİTİM VE YAYINCILIK HİZMETLERİ
AKIN YAYINCILIK VE İNTERNET HİZMETLERİ
Selanik 1. Caddesi 3/ 9 KIZILAY ANKARA
(312) 435 64 60 - (312) 435 64 61
WWW.KPDS.ORG

Benzer belgeler