Ekuad 1. Cilt 1. Sayı (2015)

Transkript

Ekuad 1. Cilt 1. Sayı (2015)
EĞİTİM KURAM VE UYGULAMA
ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Sayı:1
Cilt: 1
Aralık 2015
JOURNAL OF EDUCATION, THEORY
AND PRACTICAL RESEARCH
Volume: 1
Issue:1
December 2015
ISSN:2149-7702
EĞİTİM KURAM VE UYGULAMA ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Cilt: 1
Sayı: 1
Aralık 2015
MUGLA SITKI KOÇMAN UNIVERSITY
JOURNAL OF EDUCATION, THEORY AND PRACTICAL RESEARCH
Volume: 1
Issue: 1
December 2015
EĞİTİM KURAM VE UYGULAMA ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Cilt: 1
Sayı: 1
Aralık 2015
JOURNAL OF EDUCATION, THEORY AND PRACTICAL RESEARCH
Volume: 1
Issue: 1
December 2015
Dergi Sahibi / Owner
Doç. Dr. Sabri SİDEKLİ
Baş Editörler / Chief Editors
Prof. Douglas K. HARTMAN
Prof. Dr. Firdevs GÜNEŞ
Prof. Dr. Asuman Seda SARACALOĞLU
Prof. Dr. Mustafa Volkan COŞKUN
Sayfa Tasarımı / Page Design
Arş.Gör.Dr. Sayım AKTAY
Arş. Gör. Kahraman KILIÇ
Arş. Gör. Halil Emre KOCALAR
Kapak Dizayn / Cover Design
Arş. Gör. Kahraman KILIÇ
İletişim Adresi / Address
T.C. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü
Merkez Yerleşke - Muğla/TÜRKİYE
Tel: +90 252 211 31 89
E-mail: [email protected], [email protected]
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi Dört Aylık Uluslararası Hakemli Bir Dergidir.
Journal Of Education, Theory And Practical Research is an International Quarterly Published Peer
Reviewed Journal.
Baskı/Publishing
Üniversite Fotokopi
Kötekli Mah. Sıtkı Koçman Cd. SKV Çarşısı No: Z6 Muğla TÜRKİYE
ALAN EDİTÖRLERİ / SPECIALIZED CO-EDITORS
Prof. Dr. AHMET ALİ GAZEL
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Assoc. Prof. Hasan Deniz
University of Nevada
Prof. Dr. M. Cihangir DOĞAN
Marmara Üniversitesi
Dr. Tilotson LI
Tung Wah College
Prof. Dr. Selma Yel
Gazi Üniversitesi
Assoc. Prof. Virginia Zhelyazkova
Vuzf University
Prof. Dr. Vahdettin ENGİN
Marmara Üniversitesi
Dr. Ziad Said
College of the North Atlantic Qatar University
Prof. Dr. Mustafa ERGUN
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Dr. Fajardo Flores Silvia BERENICE
Universidad de Colima
Doç. Dr. Bekir BULUÇ
Gazi Üniversitesi
Dr. Sonya Kostova Huffman
Iowa State University
Prof. Dr. Ali YILDIRIM
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Dr. Gavrila A. LIVIU
Universitatea de Vest Vasile Goldiş Arad University
Prof. Dr. Hayati AKYOL
Gazi Üniversitesi
Dr. Kimete CANAJ
Kosovo Erasmus Office
Prof. Dr. Adil TÜRKOĞLU
Adnan Menderes Üniversitesi
Dr. Mihaela GAVRILA-ARDELEAN
Universitatea de Vest Vasile Goldiş Arad University
Prof. Dr. Şener BÜYÜKÖZTÜRK
Gazi Üniversitesi
Dr. Anna MARINOVA
Vratsa University
Prof. Dr. Ayfer KOCABAŞ
Dokuz Eylül Üniversitesi
Assoc. Prof . Shannon MELIDEO
Marymount University
Prof. Dr. Ali Murat SÜNBÜL
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Dr. Slavka KRASNA
Institute of Pedagogical and Psyshological Sciences
Doç. Dr. Mehmet BAYANSALDUZ
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Slávka HLÁSNA
Dubnica Institute of Technology
Prof. Dr. Ramazan SEVER
Giresun Üniversitesi
Assistant Prof. Matthew A. WILLIAMS
Kent State University
Dr. Sayım AKTAY
Giresun Üniversitesi
Dr. Hassan ALI
The Maldives National University
Doç. Dr. Sabri SİDEKLİ
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Monika DOHŇANSKÁ
Dubnica Institute of Technology
Doç. Dr. Çavuş ŞAHİN
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Doç. Dr. Murat İSKENDER
Sakarya Üniversitesi
Doç. Dr. Süleyman CAN
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Uğur Doğan
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
BİLİM KURULU / SCIENCE BOARD
Dr. Emre ÜNAL
Niğde Üniversitesi
Dr. Sebahattin DENİZ
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Şendil CAN
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Ömer GEBAN
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Dr. Veli TOPTAŞ
Kırıkkale Üniversitesi
Dr. Alev DOĞAN
Gazi Üniversitesi
Dr. Mustafa SARIKAYA
Gazi Üniversitesi
Dr. Gürsoy AKÇA
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Atılgan ERÖZKAN
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Mustafa KOÇ
Sakarya Üniversitesi
Dr. Levent ERASLAN
Kırıkkale Üniversitesi
Dr. Sefa BULUT
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Dr. Jale ÇAKIROĞLU
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Dr. Mehmet ÇARDAK
Sakarya Üniversitesi
Dr. Yusuf DOĞAN
Gazi Üniversitesi
Dr. Ayfer ŞAHİN
Ahi Evran Üniversitesi
Dr. Bayram BAŞ
Yıldız Teknik Üniversitesi
Dr. Selahattin KAYMAKCI
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Dr. İzzet GÖRGEN
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Tolga ERDOĞAN
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Dr. Yasin GÖKBULUT
Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Dr. Sedat GÜMÜŞ
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Dr. Yasin DOĞAN
Adıyaman Üniversitesi
Dr. İbrahim COŞKUN
Trakya Üniversitesi
Dr. İbrahim COŞKUN
Trakya Üniversitesi
Dr. Zafer TANGÜLÜ
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Burcu ŞENLER
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Ahmet ŞİMŞEK
Sakarya Üniversitesi
Dr. Bahri ATA
Gazi Üniversitesi
Dr. Semra TİCAN BAŞARAN
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. İsmail KARAKAYA
Gazi Üniversitesi
Dr. Deniz Şeyda TARIM
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Emine ÇİL
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Aylin ÇAM
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Harun ER
Bartın Üniversitesi
Dr. Hakan AKDAĞ
Gaziantep Üniversitesi
Dr. Oğuzhan KURU
Erzincan Üniversitesi
Dr. Alper KAŞKAYA
Erzincan Üniversitesi
Dr. Yalçın BAY
Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi
Dr. Kemal KÖKSAL
Gazi Üniversitesi
Dr. Nesrin BAY
Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi
Dr. Erkam Süleyman SULAK
Bartın Üniversitesi
Dr. Ali GÖÇER
Erciyes Üniversitesi
Dr. Yılmaz KARA
Bartın Üniversitesi
Dr. Yılmaz KARA
Bartın Üniversitesi
Dr. Hasan ŞEKER
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Nil DUBAN
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Dr. Ali Fuat ARICI
Yıldız Teknik Üniversitesi
Dr. Burçak BOZ
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Erol DURAN
Uşak Üniversitesi
Dr. Ali Gürsan SARAÇ
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Mehmet KURUDAYIOĞLU
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Dr. Mustafa ULUSOY
Gazi Üniversitesi
Dr. Salih RAKAP
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Dr. Serdarhan Musa TAŞKAYA
Mersin Üniversitesi
Dr. Alper YONTAR
Çukurova Üniversitesi
Dr. Çiğdem ALDAN KARADEMİR
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Oğuz GÜRBÜZTÜRK
İnönü Üniversitesi
Dr. Ali SÜLÜN
Erzincan Üniversitesi
Dr. Aslı TAYLI
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. Sibel DAL
Akdeniz Üniversitesi
İÇİNDEKİLER
Emel ÇİLİNGİR
Perihan DİNÇ
ARTUT Kamuran
TARIM
Sınıf Öğretmeni Adayları Üzerinde Gerçekçi
Matematik Eğitimine İlişkin Bir Uygulama Örneği
1-12
Aynur
KARABACAK
Semanur KODAN
ÇETİNKAYA
Üniversite Öğrencilerinin Şiddet Kabul
Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından
İncelenmesi
13-21
Serhat ARSLAN
Nurcan İLKAY
Okulöncesi Öğretim Programına Yönelik Öğretmen
Görüşleri
22-32
Nail YILDIRIM
Sertan TALAS
Levent YAZICI
Halis NURAL
İsmail ÇELEBİ
Kadir ÇETİN
Ömür ACET
Ülkümen PELİTLİ
Mahmut ÇAYLAK
Evde Eğitim Alan Öğrencilerin Eğitim Süreçlerinin
Değerlendirilmesi (Tokat İli Örneği)
33-52
Cilt 1 (2015) Sayı 1, 1-12
Sınıf Öğretmeni Adayları Üzerinde Gerçekçi Matematik Eğitimine İlişkin
Bir Uygulama Örneği1
Emel ÇİLİNGİR2, Perihan DİNÇ ARTUT3, Kamuran TARIM4
Öz
Anahtar Kelimeler
Matematiksel faaliyetlerden zevk almak, günlük hayatta matematiği en iyi şekilde
kullanmaktan geçer. Gerçekçi Matematik Eğitimi (GME) yaklaşımına göre, öğretim
programının başlangıç noktası, öğrencinin anlamlı bir matematiksel etkinlik içinde
yer almasını sağlayacak ve öğrenci için deneyimleyebilecek durumlar sunmasıdır.
Bu çalışmada, sınıf öğretmen adayları üzerinde GME uygulamalarının nasıl
işlediğinin değerlendirilmesi ve bu uygulamalar hakkında öğrenci görüşlerinin
belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda araştırma, Çukurova
Üniversitesi’nde eğitim-öğretim gören 106 (63 kız, 43 erkek) sınıf öğretmen adayı
üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma 5 hafta sürmüştür. Nitel verilerin analizin
yanında betimsel analiz tekniklerinden yararlanılmıştır. Araştırmadan elde edilen
bulgular, öğretmen adaylarının GME ile ilgili olumlu düşüncelere sahip olduklarını,
gelecekteki öğretmenlik yaşantılarında GME’yi derslerinde uygulamayı
istediklerini göstermiştir. Buna karşın bazı öğretmen adayları, gerçek yaşam
problemlerini kurmada zorlanacaklarını, ders işlerken fazla zaman alacağını,
doğrudan bilgi vermeye göre uygulanmasının daha zor olduğunu düşündüklerini
belirtmişlerdir.
Gerçekçi Matematik Eğitimi
Sınıf Öğretmeni Adayı,
Problem Çözme
Makale Hakkında
Gönderim Tarihi: 07.09.2015
Kabul Tarihi: 26.12.2015
E-Yayın Tarihi: 31.12.2015
Primary Teachers Related to Application Example on a Realistic
Mathematics Education
Abstract
Keywords
Take pleasure in mathematical activities through the use of mathematics in everyday
life in the best way. According to realistic Mathematics Education (GMA)
approach, the starting point of the curriculum is to provide students take part in a
meaningful mathematical activity and provide conditions that may experience for
students. In this study, we aimed to evaluate how GMA application process on
preservice elementary teacher and determination of student opinions on these
applications. For this purpose, the research was performed on 106 students (63
female, 43 male) who were studying of classroom teachers in Cukurova University.
It was conducted for 5 weeks. Descriptive analysis techniques were used in the
analysis of qualitative data. The findings obtained from the study showed that,
Realistic Mathematics
Education,
Preservice Elementary
Teacher,
Problem Solving
Article Info
Received: 09/07/2015
Accepted: 12/26/2015
Online Published:12/31/2015
Bu çalışma, Dumlupınar Üniversitesi Ulusal Sınıf Öğretmenliği Sempozyumu -USOS 2014’de bildiri olarak
sunulmuştur.
2
Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, [email protected]
3
Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, [email protected]
4
Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, [email protected]
1
1
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 1-12
preservice elementary teachers have positive thoughts about the GME and they
want to practice GME in their future teaching life lessons. However, some
preservice elementary teachers, they will have difficulty in setting up real-life
problems, the course will take more time when processing indicated that they
thought it was more difficult implementation by providing information directly.
Giriş
Son yıllarda birçok ülkede matematiğe karşı olumlu tutum geliştirilmesine ilişkin güçlü vurgu
yapılmaktadır. Olumlu tutum geliştirmek için matematikten zevk almak gerekir. Matematiksel
faaliyetlerden zevk almak ise, günlük hayatta matematiği en iyi şekilde kullanmaktan geçer. Bunun için
matematik öğretiminde işe koşulacak yöntemlerin ve matematik ile ilgili görevlerin öğrencileri merkeze
alan ve onların günlük hayatı ile bağdaştırılmış bir yapıda olması önerilmektir. Bu şekilde, öğrenme
sürecinin içerisinde olan öğrencilerin kendi hayatları için önemli olan bilgiyi edinebilecekleri
belirtilmektedir (Piht ve Eisenschmidt, 2008). Bu doğrultuda birçok ülke, matematiğin günlük hayatta
uygulanmasına daha çok vurgu yapılmasını sağlamak için programlarını gözden geçirerek bu yönde
gerekli değişiklikleri yapmışlardır. Bu değişiklikler sonucunda bu ülkelerde matematik programlarının
içeriğinde azaltmalara gidilmiştir (Avrupa’da Matematik Eğitimi, 2011).
Değişen ve gelişen bilgi birikimine dayalı olarak sistemlerin kendini yenilemesi, güncel
gelişmelerin ışığında, yeniden şekillenmesi ülkemizde de önem kazanmış ve bazı yeni uygulamalar
gündeme gelmiştir. Ülkemizdeki eğitim sisteminin istendik hedeflere ulaşma düzeyi, yapılan çeşitli
ulusal ve uluslararası araştırmalar ile belirlenmeye çalışılmıştır. Ulusal ve uluslararası alanda yapılan
başarı değerlendirme sınav sonuçları ve toplumun değişen ihtiyaçları eğitim sistemindeki öğelerin
içeriğinde reforma gidilmesini zorunlu kılmış, okulun işlevi ile birlikte öğrenciye kazandırılması
beklenen nitelikler, öğretme-öğrenme süreci, öğretmenlerin görev ve sorumlulukları değişmiştir. Artık
bilgiyi ezberleme veya aktarma yerine; bilgiye ulaşma, bilgiyi düzenleme, bilgiyi paylaşma, bilgiyi
yorumlama ve gerektiğinde üretme çabası arttırmıştı. Günlük yaşamda matematiği kullanabilme ve
anlayabilme gereksinimi giderek daha fazla önem kazanmıştır (MEB, 2009b).
Tüm programlarda, öğrenci başarısını etkileyen ve öğrenme sürecine vurgu yapan değişkenlerin
iredelenmiş bu doğrultuda yeni düzenlemelere gidilmiş, diğer disiplinlerde olduğu gibi matematik
dersinin de öğretiminde, ilköğretim matematik programlarında çağdaş ve öğrenen merkezli bir yaklaşım
temel alınmıştır. Öğrencilere kazandırılması hedeflenen düşünme, problem çözme, tahminde bulunma
gibi benzer yetenek ve becerilere dönük uygun ortamların düzenlenmesi ve farklı öğretme ve öğrenme
etkinliklerinin önemi süreçte ön plana çıkmıştır. Bu bağlamda, öğretim sürecine etki eden faktörlerin bu
disiplin açısından ele alınarak, farklı yaklaşımların ortaya konması adına matematik ve matematik
öğretiminde öne çıkan uygulamalara yer verilmiş ve geleneksel öğretime bir meydan okuma olarak
ortaya çıkan gerçekçi matematik eğitimi (GME) yaklaşımı, matematik eğitimi alanına özgü bir öğretim
kuramı olarak yapılandırılmıştır (Treffers, 1987; De Lange, 1987; Streefland, 1990, Gravemeijer, 1994;
Van den Heuvel-Panhuizen, 1996).
Eğitim sistemine pek çok pozitif katkı sağlayan, öğrencilerin matematiği nasıl öğrendiğiyle ve
matematiğin nasıl düşünülmesi gerektiğiyle ilgili olan GME yaklaşımı “Matematik bir insan
aktivitesidir.” (Freudenthal, 1971) ana düşüncesine dayanmaktadır. Bu durum problem durumları ortaya
koyma ve çözme işlemini ifade etmektedir. Aynı zamanda da gerçek yaşamdan bir konuyu tasarlama,
düzenleme sürecidir. Ayrıca kendimizin veya başkalarının yeni veya eski sonuçlarının/deneyimlerinin
yeni fikirlere göre organize edilmesi, daha iyi anlaşılması için daha geniş bir bağlamda ya da aksiyom
bir yaklaşım ile ele alınması olabilir (Freudenthal, 1971).
Freudenthal’e (1971) göre matematik, gerçeklikle ilişkilendirilmeli, çocuklara yakın olmalı ve
insani değerler bakımından topluma uygun olmalıdır. Bu bakış açısıyla, matematik, sadece bir insan
aktivitesi olma özelliğini değil, aynı zamanda günlük yaşamlarında da kullanılabilir özelliğini de
içermelidir (Van den Heuvel-Panhuizen, 1996). Bu bakımdan GME yaklaşımına göre, öğretim
programının başlangıç noktası, öğrencinin ihtiyaçlarını karşılayan anlamlı bir matematiksel etkinlik
2
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 1-12
içinde yer almasını sağlayacak ve öğrenci için deneyimleştirilebilecek aynı zamanda geliştirebilecek ilk
defa karşılaştıkları durumlar sunmasıdır (Freudenthal, 1991).
Freudenthal tarihte matematiğin gerçek hayat problemleri ile başladığını, gerçek hayatın
matematikleştirildiğini daha sonra formal matematiğe ulaşıldığını ileri sürmektedir (Gravemeijer ve
Terwel, 2000). Günümüzde Hollanda ilköğretim okullarının %75’inde GME’ye dayalı ders kitapları
kullanılmaktadır. Ayrıca GME günümüzde İngiltere, Almanya, Singapur, Kore, ABD, Japonya,
Malezya, Endonezya ve Vietnam gibi pek çok ülkede de uygulanmaktadır (Gravemeijer ve Terwel,
2000).
Arcavi (2002), gerçek hayat matematiğini öğrencilerin yaşadıkları çevrede ortaya çıkan ve
matematikleştirilme potansiyeli bulunan durumların tamamı olarak tanımlamıştır. Örneğin sınıf için ne
kadar boya gerektiğini hesaplamaya çalışırken, sınıfı süslerken, oyun parkı tasarlarken ve daha birçok
yerde matematik kullanırız. Matematikleştirme, gerçek hayat probleminden başlayarak matematiksel
kavrama ulaşma şeklinde işlemesiyle GME’de yeniden keşfetme vardır. GME’de matematiksel bilgiye
öğretimin başında değil, öğretimin sonunda matematik ile ilgili yaşantılar yoluyla keşfederek
ulaşılmalıdır (Gravemeijer ve Doorman, 1999).
Treffers (1987), matematikleştirme sürecini yatay matematikleştirme ve dikey
matematikleştirme olmak üzere iki çeşit olarak ifade etmektedir. Yatay matematikleştirmeyi, öğrencinin
gerçek bir durumla oluşturulmuş bir problemi çözmek ve organize etmek için matematiksel bir araç
kullanması olarak tanımlamıştır. Yatay matematikleştirmede her zaman başvurulabilir ve uygulanabilir
yaşam deneyimleri söz konusudur. Yatay matematikleştirme bireyi yaşam dünyasından semboller
dünyasına götürür (Freudenthal, 1991). Dikey matematikleştirmeyi ise, bir dizi matematiksel kuralları
kullanarak matematiği çeşitli yollarla formüle etme işi olarak tanımlamıştır. Dikey matematikleştirme
genel bir problemi matematiksel bir problem haline dönüştürmekte kullanılır (Gravemeijer ve Terwel,
2000).
Yatay matematikleştirmeden dikey matematikleştirmeye doğru süreç şu şekilde işlemektedir:
Öncelikle GME, öğrenilen matematiğin başlangıç noktası olarak gerçek bir dünya durumu veya bir
içerik problemini ele alır. Sonra yatay matematikleştirme aktiviteleriyle bu problem keşfedilir. Bu,
öğrencilerin problemi düzenlemeleri, problemin matematiksel görünüşlerini tanımlamaya çalışmaları,
düzen ve ilişkileri keşfetmeleri anlamına gelir. Sonra kullanılan dikey matematikleştirme ile öğrenciler
matematiksel kavramlar geliştirirler (Treffers, 1991).
Norbury (2004) GME yaklaşımı ile tasarlanmış bir ders sürecinde öğretmenin dikkat etmesi
gereken bazı hususları olduğunu belirtmiştir. GME’deki sınıf etkinliklerinde öğretmen organizatör,
yardım edici, rehber ve aynı zamanda değerlendirmecidir. Öğretmen, öğretme- öğrenme sürecinde
öğrencilere öncelikle konuyla ilgili gerçek yaşam problemi verir ve daha sonra öğrencilerin informal
bilgilerini kullanarak problem duruma çözüm bulmaları için onları cesaretlendirir. GME uygulanılan
derslerde; öğretmenler mümkün olan öğrenme süreçlerini belirtir, dikkat çeker ve konuyla ilgili çeşitli
çözüm yolları olan problem durumlar bulma ihtiyacı duyarlar. Öğretmen, açtığı tartışmalarla
öğrencilerin birbirlerinin cevaplarını yorumlamasına olanak tanır, alternatif çözüm yollarını
karşılaştırmalarına fırsat verir ve öğrencilerden doğru olabilecek cevapları bulmalarını bekler (Meyer,
Dekker ve Querelle, 2001). Çünkü öğretmenin matematik yapmak için başlattığı tartışmalar öğrenmenin
merkezini oluşturmaktadır (Romberg, 2001). Tüm bunlar göz önüne alındığında GME’ye yönelik
öğretmen eğitimi önem kazanmaktadır.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda bu çalışmada, sınıf öğretmen adayları üzerinde gerçekçi
matematik eğitimi uygulamalarının nasıl işlediğinin değerlendirilmesi ve bu uygulamalar hakkında
öğretmen adaylarının görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem
Çalışmada nitel verileri analiz etmek nitel desenlerden betimsel yöntemin özel durum çalışması
kullanılmıştır. Özel durum çalışmalarında, belirlenmiş bir olay, bazen bir kişi yada bir grup ile özel bir
durum üzerine yoğunlaşır ve elde edilen veriler çok ince ayrıntıları; sebep sonuç ve değişkenlerin
3
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 1-12
karşılıklı ilişkileri cinsinden açıklayabilmeye olanak sağlar (Çepni, 2007). Bu doğrultuda, sınıf
öğretmeni adaylarının gerçekçi matematik eğitimi uygulamalarının nasıl işlediğinin değerlendirilmesi
ve bu uygulamalar hakkındaki görüşleri incelenmiştir.
Çalışma Grubu
Araştırmada, Çukurova Üniversitesinde eğitim-öğretim görmekte olan 106 (63 kız, 43 erkek)
üçüncü sınıf öğretmen adayı ile araştırma yürütülmüştür.
Veri Toplama Aracı
Çalışmada veriler sınıf öğretmeni adaylarına önceden yapılandırılmış 7 tane açık uçlu sorular
içeren formlar dağıtılmıştır. Bu görüşme soruları, araştırmacılar tarafından hazırlanmış, iki uzman kanısı
da alınarak geçerliği ve güvenirliği arttırmaya çalışılmıştır.
Görüşme Soruları
GME hakkında ne düşünüyorsunuz? Açıklayınız.
GME ile ilgili hangi kavramlar aklınızda kalmıştır.
GME’nin olumlu ve olumsuz yönlerinin neler olduğunu düşünüyorsunuz?
Öğretmen olduğunuzda GME’yiü kullanmayı düşünüyor musunuz?
Evetse neden?, Hayırsa neden?
5- Yatay matematikleştirme hakkında ne düşünüyorsunuz? Açıklayınız.
6- Bağlam problemlerinin özellikleri sizce neler olmalıdır?
7- GME ile yeniden keşfetme arasında nasıl bir ilişki olabilir?
1234-
İşlem
Çalışma 5 hafta boyunca devam etmiştir. İlk hafta öğretmen adaylarına problem, problem türleri
ve problem çözme öğretimi ile ilgili kuramsal bilgiler verilmiş ve bu doğrultuda bazı etkinlikler
yapılmıştır. İkinci hafta GME ile ilgili kuramsal bilgiler öğretmen adaylarına sunulmuştur. Üçüncü
hafta, öğretmen adaylarına örnek GME uygulamaları tanıtılmıştır. Dördüncü hafta ise 3-4 kişilik gruplar
oluşturulmuş ve bu gruplardan örnek GME uygulamaları hazırlamaları istenmiştir. Hazırlanan GME
uygulamalarının gruplar tarafından sınıf ortamında sunulması sağlanmıştır. Bu sunumlardan sonra
grupların hazırlamış olduğu uygulamalar sınıf ortamında tartışılmış geri dönütler bu şekilde
sağlanmıştır. Beşinci hafta, görüşme formları aracılığıyla öğretmen adaylarının GME ve GME ile ilgili
uygulamalı çalışmaları hakkındaki görüşleri alınmıştır.
Verilerin Analizi
Araştırmada verilerin analiz edilmesinde 106 görüşme formundan 10 tanesi boş olduğundan
dolayı geçersiz bulunmuş ve 96 tane görüşme sonucu bir araya getirilerek, öğretmen adaylarının
görüşme formları ayrı ayrı her soru başlığı altında kodlanmıştır. Soruların her biri bir tema olarak
düşünülmüştür. Bu sorulara göre yapılan kodlamalardan verilen cevapların sıklıkları tablolarda
gösterilmiştir.
Bulgular
Sınıf öğretmenlerini adaylarına uygulanan görüşme sorularından elde edilen verilerin analizi
sonucunda veriler kodlanarak 7 alt başlıkta incelenmiştir.
1- Sınıf Öğretmeni Adaylarının GME Hakkındaki Düşünceleri
Sınıf öğretmeni adaylarının GME hakkındaki düşünceleri sorulduğunda alınan birtakım
cevaplar şu şekilde olmuştur:
Ö3:“Öğrenciler GME sayesinde matematiği hayatın içinde görerek, keşfederek, değişkenler arasında
ilinti kurarak öğrenirler.”
4
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 1-12
Ö81: “Öğrencilerin matematik dersini birebir yaşayarak öğrenmelerini sağlayarak ilgi çekici, öğrenci
merkezli ve zevkli bir öğrenme ortamı oluşturur. Çünkü GME, dersi öğrencileri kendi yaşantıları yoluyla
örneklemek, gerçekçi uygulamalar kullanmak problemi anlamayı ve çözmeyi kolaylaştırarak matematiğin sadece
okulda olmadığını gösterir.”
Ö33: “Konuların gerçek hayattan olması, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarını karşılaması matematiği
sevmelerini, daha etkili öğretimi, daha kolay ve kalıcı öğrenmeyi sağlar.”
Aşağıda verilen Tablo 1’de sınıf öğretmeni adaylarının “GME hakkında ne düşünüyorsunuz?”
sorusuna verdikleri bazı cevapların sıklık dereceleri gösterilmiştir.
Tablo 1. Sınıf Öğretmeni Adaylarının GME Hakkındaki Düşünceleri
Görüşler
GME, daha kolay öğrenme ve anlamayı sağlar.
GME, ilgi ve ihtiyaçları karşılar.
GME, kalıcı öğrenme sağlar.
GME, matematiği günlük hayatla ilişkilendirir.
GME, derse aktif katılmayı sağlar.
GME matematiği somutlaştırır.
GME’de matematiği yeniden keşfetme vardır
GME sayesinde matematik ilgi çekici, merak uyandırıcı ve istenilerek işlenen bir ders haline
gelir.
GME, günlük hayattan problemleri örnek göstererek bu problemleri matematikleştirir.
N
21
18
16
15
14
13
12
11
%
21.87
18.75
16.66
15.62
14.58
13.54
12.5
11.45
10
10.41
Tablo 1’de de görüldüğü üzere sınıf öğretmeni adaylarının %21.9’u GME’nin öğrenmeyi
kolaylaştırdığı ve dersi daha iyi anlamarını sağladığını belirtmiştir. %18,8’i GME ile öğrencilerin derse
daha çok ilgi duyduklarını ve ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğunu ifade etmişlerdir.
2- GME İle İlgili Akılda Kalan Kavramlar
Sınıf öğretmeni adaylarının “GME ile ilgili hangi kavramlar aklınızda kalmıştır?” sorusuna
verdikleri yanıtlara göre;
Ö5: “yatay matematikleştirme.”
Ö102: “dikey matematikleştirmeyi ve yatay matematikleştirmeyi, matematikleştirmeyi hatırlıyorum
sadece.”
Ö106: “yeniden keşfetme diğer derslerde de kullandığımız için aklımda kaldı”
Aşağıdaki tablo 2’de GME ile ilgili akılda kalan kavramların sıklık dereceleri gösterilmiştir.
Tablo 2. GME İle İlgili Akılda Kalan Kavramlar
Görüşler
Yatay matematikleştirme
Dikey matematikleştirme
Matematikleştirme
Yeniden keşfetme
Gerçekçi hayat problemleri
Gerçekçilik
Sembolleştirme
Somutlaştırma
Bağlam problemleri
N
75
70
16
17
14
7
6
6
5
%
78.12
72.91
16.66
17.70
14.58
7.29
6.25
6.25
5.20
Tablo 2’de GME ile ilgili akılda kalan kavramları sınıf öğretmeni adaylarının %78,1’i yatay
matematikleştirme, %72.9’u ise dikey matematikleştirme olarak açıklamışlardır. Bu iki anahtar
kavramın GME uygulamalarında çokça yeri olduğu söylenebilir.
3- GME’nin Olumlu ve Olumsuz Yönleri
GME’nin olumlu yönlerini sınıf öğretmeni adayları şu şekilde belirtmişlerdir:
5
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 1-12
Ö11: “GME’de öğrenciler kendilerini ilgilendiren, ihtiyaç duydukları problemler üzerine yoğunlaşırlar
ve bunlara farklı çözümler üretirler. Bu şekilde çevresinde yaşanan sorunları, olayları ve durumları fark ederler.
Çözüm bulmaya çalışarak yeniden keşfetmeye başlarlar. Bu sayede kalıcı, yaparak ve yaşayarak öğrenme
sağlanır.”
Ö46: “Öğrenciler problemin yaşantıya dayandırılarak ortaya çıkan kavramın nerden nasıl geldiğini
anlamaları sayesinde matematiği severler ve daha zevkli ders işlerler. Bu da matematiğin özünü anlamayı
sağlayarak matematiğe karşı öğrenciyi olumlu yönde güdüleme, matematiği zihinde canlandırma ve yaşama
dökerek soyutu somut yapma faaliyetlerini yerine getirirler.”
Ö25: “GME ile, öğrenci “Neden öğreniyorum?” sorusuna cevap bulur.”
Aşağıdaki Tablo 3’de sınıf öğretmeni adaylarının GME’nin olumlu yönleri ile ilgili sıklık
dereceleri gösterilmiştir.
Tablo 3. GME’nin Olumlu Yönleri
Görüşler
GME sayesinde derse merak, ilgi artar ve daha kolay öğrenme gerçekleşir
GME gerçek yaşamla bağlantılıdır.
GME ile kalıcı öğrenme sağlanır.
GME, günlük hayattan örneklerle soyutu somut yapar.
GME’de öğrencileri ilgilendiren, ihtiyaç duydukları problemler kullanılır
Öğrenci, GME ile dersi daha iyi anlarlar.
GME’de çözüm üretmeye çalışılır.
GME’de yeniden keşfetme vardır.
N
31
26
25
19
12
10
10
7
%
32.29
27.08
26.04
19.79
12.5
10.41
10.41
7.29
Tablo 3’de sınıf öğretmeni adaylarının çoğu (%32.3) GME’nin olumlu yönünü derse merakı
arttırması, daha kolay öğrenmeyi sağlaması olarak belirtmiştir. %27.1’gerçek yaşamla ilgili olmasını,
%26’sı ise kalıcı öğrenmeyi sağlanmasını olumlu yönü olarak kabul etmiştir.
Sınıf öğretmeni adayları GME’nin olumsuz yönlerini ise şu şekilde belirtmişlerdir:
Ö43: “GME sınıflar kalabalık olduğunda işlevliğini kaybeder.”
Ö51: “Diğer yaklaşımlara göre daha zaman alıcıdır.”
Aşağıdaki Tablo 4’te sınıf öğretmeni adaylarının GME’nin olumsuz yönleri ile ilgili sıklık
dereceleri gösterilmiştir.
Tablo 4. GME’nin Olumsuz Yönleri
Görüşler
GME zaman alıcıdır.
Matematikte bazı konular gerçek yaşamla ilişkilendirilemeyebilir
GME’deki problemlerle öğrenci hayatta hiç karşılaşmamış olabilir
GME’de kullanılan materyalleri yapma ve külfetini karşılama zordur.
GME’de kullanılan hikaye öğrenciye hitap etmeyebilir.
GME’de örnek sayısını arttırmak zor olabilir.
GME’de ihtiyaç hissettirme çabası zordur.
Kalabalık sınıflarda GME yaklaşımının uygulanması zordur.
N
%
16
13
6
4
4
4
3
2
16.66
13.54
6.25
4.16
4.16
4.16
3.12
2.08
Tablo 4’e göre sınıf öğretmeni adaylarının %16.7’si GME’nin zaman alıcı bir yaklaşım
olduğunu belirtmiş, %13.5’i de matematikteki her konun gerçek yaşamla ilişkilendirmenin zor
olduğunu söylemiştir.
4- Sınıf Öğretmeni Adaylarının İlerde GME’yi Kullanıp Kullanmayacağı
Sınıf öğretmeni adaylarından öğretmenliğe başlayınca GME’yi kullanmak isteyen 93 adayın
görüşleri şöyledir:
6
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 1-12
Ö36: “GME ile öğrenciler gerçek yaşamdan alınan konuyu daha iyi öğrenmeleri”
Ö63: “eğitimin etkili ve kalıcı olması için kullanmayı düşünürüm.”
Aşağıdaki Tablo 5’te sınıf öğretmeni adaylarının GME’yi kullanma nedenleri ile ilgili sıklık
dereceleri gösterilmiştir.
Tablo 5. GME’yi Kullanma Nedenleri
Görüşler
Eğitimin etkili, kalıcı ve verimli olması için GME gereklidir.
Derslerin keşfederek, eğlenceli ve yararlı bir şekilde geçeceği için
GME gerçek hayatla ilişkili olduğu için
GME dikkat çekici olduğu için
GME ile konu daha kolay anlaşıldığı için
GME’de kullanılan somutlaştırma öğrenmeyi kolaylaştırdığı için
Öğrencilerin ihtiyacı olan problemleri çözmeleri için
N
21
14
11
10
8
7
7
%
21.87
14.58
11.45
10.41
8.33
7.29
7.29
Tablo 5 incelendiğinde sınıf öğretmeni adaylarının %21.9’u eğitimin etkili, kalıcı ve verimli
olması için GME’yi kullanmayı tercih edeceklerini, %14.6’sı derslerin keşfederek, eğlenceli ve yararlı
bir şekilde geçeceğini düşündükleri için derslerinde GME yaklaşımını kullanacaklarını belirtmişlerdir.
Sınıf öğretmeni adaylarından 3 öğrenci öğretmen olunca GME’yi kullanmayı istemediklerini
belirtmişlerdir.
Ö45: “öğrencilerin genel bir sınavla değerlendirilmesi ve GME ile öğrencileri bu sınavlara
hazırlanamaması söz konusu olduğu için kullanmam.”
Ö68: “Sınav soruları gerçek yaşam problemlerini yansıtmaması öğrencilerin bu sınavlarda başarısız
olabilirler bu yüden kullanmayı düşünmüyorum.”
Ö79: “Öğrencilerin GME ile soyut kavramları öğrenmelerini engellendiğini, öğretilmek istenenden
uzaklaşabilirler ve her ünitede, her konuda GME’nin kullanılmasının mümkün olmayabilir.”
5- Yatay Matematikleştirme Hakkındaki Düşünceler
Yatay matematikleştirme hakkında 9 sınıf öğretmeni adayı hiçbir yorumda bulunmamıştır.
Diğer 87 aday yatay matematikleştirmeyi:
Ö96: “GME’nin en önemli noktası olduğunu, öğrenmeyi kolaylaştırdığını düşünüyorum.”
Ö63: “gerçek yaşam problemlerinin matematiğe aktarılması, soyut kavramların somutlaştırılması
şeklinde hatırlıyorum.”
Aşağıdaki Tablo 6’da sınıf öğretmeni adaylarının yatay matematikleştirme hakkındaki
düşünceleri ile ilgili sıklık dereceleri gösterilmiştir.
Tablo 6. Sınıf Öğretmeni Adaylarının Yatay Matematikleştirme Hakkındaki Düşünceleri
Görüşler
Yatay matematikleştirme gerçek yaşam problemlerinin matematiğe aktarılmasıdır.
Yatay matematikleştirme soyut kavramı somutlaştırır.
Yatay matematikleşme gerçek yaşamla ilişkilendirmedir.
Yatay matematikleştirme matematiği günlük yaşamdan alarak formülize etmedir.
Yatay matematikleştirme bir konunun diğer konularla ilişkilendirilmesidir.
Yatay matematikleştirme problemleri şematize etme, formülize etmesi görselleştirme yaparak
gerçek yaşam problemini matematikleştirme
N
36
11
8
5
5
4
%
37.5
11.45
8.33
5.20
5.20
4.16
Tablo 6’ya göre öğretmen adaylarının %37.5’i yatay matematikleştirmeyi gerçek yaşam
problemlerinin matematiğe aktarılması olarak tanımlamıştır. %11.5’i de yatay matematikleştirmeyi
soyut kavramı somutlaştırır şeklinde belirtmiştir.
6- Bağlam Problemlerinin Özellikleri
Sınıf öğretmeni adaylarından 32 tanesi bu konuda yorumda bulunmamıştır. Diğer öğrencilerin
görüşlerine göre;
7
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 1-12
Ö14: “bağlam problemleri çocukların seviyesine ve ihtiyaçlarına, gerçek hayat problemlerine uygun
olmalıdır.”
Ö86: “farklı düşünmeye itmeli ve farklı cevaplar üretilmesini sağlamalıdır şeklinde hatırlıyorum.”
Ö55: “cevabı net olmayan, kesin çözümü olmayan problemlerdir.”
Aşağıdaki Tablo 7’de sınıf öğretmeni adaylarının bağlam problemlerinin özellikleri hakkındaki
düşünceleri ile ilgili sıklık dereceleri gösterilmiştir.
Tablo 7. Bağlam Problemlerinin Özellikleri
Görüşler
Bağlam problemleri gerçek hayat problemlerine uygun olmalıdır.
Bağlam problemleri çocukların seviyesine uygun olmalıdır.
Bağlam problemleri cevabı net olmayan, kesin çözümü olmayan problemlerdir
Bağlam problemleri örencinin ihtiyaçlarına uygun olmalıdır.
Bağlam problemleri farklı düşünmeye itmelidir.
Bağlam problemlerinin cevapları daha kesin, daha belirgin, açık ve net olmalıdır.
N
19
16
15
10
6
5
%
19.79
16.66
15.62
10.41
6.25
5.20
Tablo 7 incelendiğinde sınıf öğretmeni adaylarının %19.8’i bağlam problemlerinin gerçek hayat
problemlerinden oluşması gerektiği yönündedir. Aynı zamanda %16.7’si bu problemlerin çocukların
seviyesine uygun olması gerektiğini belirtmişlerdir.
7- GME ile Yeniden Keşfetme Arasındaki İlişki
GME ile yeniden keşfetme arasındaki ilişki bakımından 11 öğrenci görüş belirtmemiştir. Diğer
öğrencilerin görüşleri ise şu yönde olmuştur:
Ö17: “GME ile yeniden keşfetme arasında sürekli birbirini tamamlayan pozitif yönde bir ilişki vardır.
Çünkü doğa keşfedilir ve matematikte de bu vardır.”
Ö19: “Hayatı derse aktaran GME, hayatta sürekli keşiflerin gerçekleştiği bir süreç olduğu için yeniden
keşfetme ile doğrudan ilişkilidir.”
Ö54: “Her ikisinde de buluş vardır.”
Aşağıdaki Tablo 8’de sınıf öğretmeni adaylarının GME ile yeniden keşfetme arasındaki ilişkileri
ile ilgili düşüncelerinin sıklık dereceleri gösterilmiştir.
Tablo 8. GME ile Yeniden Keşfetme Arasındaki İlişki
Görüşler
GME ile yeniden keşfetme arasında sürekli birbirini tamamlayan bir ilişki vardır.
Her ikisinde de buluş vardır.
Her ikisi de bilinmeyeni, bilip de farkında olunmayanı gösterir.
GME öğrencilerin kaşif yönünü ortaya koyar.
Öğrenci GME ile bilgiyi kendi kendine keşfeder.
Her ikisinde de yaratıcılığı kullanma vardır
GME ile yeniden keşfetme arasında pozitif bir ilişki vardır.
Hayatı derse aktaran GME, hayatta sürekli keşiflerin gerçekleştiği bir süreç olduğu için yeniden
keşfetme ile doğrudan ilişkilidir.
N
18
10
9
9
6
6
5
4
%
18.75
10.41
9.37
9.37
6.25
6.25
5.20
4.16
Tablo 8’e göre sınıf öğretmeni adaylarının %18.7’si GME ile yenniden keşfetmenin birbirini
tamamalayıcı bir ilişkiye sahip olduklarını belirtmişler ve adayların %10.4’ü ise bunların herikisinde
buluş olduğunu ifade etmişlerdir.
Tartışma ve Sonuç
Matematik dersi korku ve kaygı duyulan, zor olduğu düşünülen derslerin basında gelmektedir.
Ayrıca matematik öğretiminde de yaşanan bazı sorunlar da matematiğe karsı olan bu olumsuz tutum ve
düşünceleri pekiştirmekte, matematik öğretimiyle hedeflenen amaçların ulaşılmasını önlemektedir. Bu
sorunların basında öğrencinin ezbere yönlendirilmesi ve öğretmen merkezli bir eğitim anlayışının
benimsenmesi gelmektedir. GME‘ ye dayalı olarak yapılan öğretimin öğrencilerin matematik dersine
yönelik olumsuz tutumlarını ortadan kaldırdığı düşünülmektedir. Öğrencilerin matematik dersinde
8
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 1-12
kendilerine olan güvenlerini yeniden kazandıklarını ve kendilerini yeterli gördüklerini ifade etmeleri bu
yönde düşünmeyi etkin kılmış ve Gravemeijer, 1990; Widjaja, 2002; Güven, 2006; Akkaya, 2006
çalışmalarıyla benzer sonuçlar elde edildiği görülmüştür.
MEB İlköğretim Programları’na (MEB, 2015) bakıldığında öğrencilere kazandırılmak istenen
davranışlar arasında eleştirel düşünme, bilimsel araştırma, yaratıcı düşünme, iletişim ve girişimcilik
bulunmaktadır. GME’nin öğrenciler üzerinde kazandırdığı davranışlara bakıldığında MEB’in
öngördüğü kriterleri gerçekleştirecek özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Yani GME, MEB
tarafından hazırlanan yeni müfredat programıyla örtüştüğü görülmektedir. Bu bağlamda öğretmen ve
aday öğretmen eğitiminin de bu konuda önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Araştırmada sınıf öğretmeni
adaylarına verilen 5 hafta süren uygulamalı çalışma sonucunda öğretmen adaylarından alınan GME
hakkındaki görüşleri belirlenmiştir.
Araştırma bulguları sonucunda GME hakkında olumlu düşündükleri gözlenmiştir. Öğrencilerin
GME sayesinde ilgi ve ihtiyaçlarını karşıladıklarını, matematiği günlük hayatla ilişkilendirdikleri,
derslere aktif katıldıkları ve daha kolay öğrendikleri, matematiği somutlaştırdıklarını, matematiği
sevdiklerini belirtmişlerdir. Buna benzer olarak Üzel (2007)'in yaptığı doktora tezindeki bulgulara göre
GME destekli öğretime ilişkin öğrencilerin olumlu görüş bildirdikleri gözlenmiştir. Buradaki en önemli
sonuç ise dünyayı öğrenme başlığı altında verilen “Matematiği günlük hayatta nerelerde kullanacağımı
öğrenirim”, “Matematik dersi okul dışındaki öğrendiklerimi daha açık hale getirir” ve “Matematik
dersinde öğrenme etkinlikleri gerçek hayatla ilişkili konu ve problemlerle baslar” cümlelerine
öğrencilerin %90’ının olumlu görüş belirtmesi olmuştur. Aynı zamanda çalışma Rasmussen ve King
(2000), Van Reeuwijk (2001), Fauzan ve arkadasları (2002), Sharp ve Adams (2002) ve Widjaja ve
Heck (2003)’in araştırmalarının bulguları ile benzerlik göstermektedir. Bu çalışmalarda RME
kullanılarak öğretim gerçekleştirilmiş ve öğretim sonunda öğrencilerle görüşme yapılmıştır.
Araştırmaların sonuçlarına göre RME kullanılarak yapılan öğretim sonucunda öğrenciler GME’yi zevkli
bulduklarını, sevdiklerini ve sınıftaki yeni rolünü benimsediği sonuçlarına varılmıştır. Diğer bir bulgu
da sınıf öğretmeni adaylarının akıllarında kalan kavramlarla ilgilidir. Adayların en sık aklında kalan
kavram %79’luk bir oranla yatay matematikleştirme ve %73’lük bir oranla dikey matematikleştirme
olmuştur. Bunun devamı olarak da matematikleştirme, yeniden keşfetme, bağlam problemleri
gelmektedir.
GME’nin olumlu ve olumsuz yönleri bakımından görüş bildiren sınıf öğretmeni adaylarının
çoğunluğu yaklaşımı olumlu bulmaktadır. Gerçek yaşamla bağlantılı olan bu öğretimin öğrenci
başarısını arttıracağı, kalıcı öğrenmeyi sağlayacağı, ayrıca öğrencilerin problem durumlarını günlük
yaşama uygun olarak tanımlamalarına, anlamlandırmalarına, çözümü için kendilerini sorumlu
hissetmelerine ve gerekli çıkarımları kendilerinin elde ederek buldukları sonuçları tartışabilmelerine,
farklı bakış açıları kazanmalarına yardımcı olacağı gibi düşünceleri bazı çalışmalar (Gravemeijer, 1990;
Moreira ve Contente, 1997; Wubbels, 1997; Widjaja, 2002; Aksu, 2005; Özdemir, 2008) ile paralellik
göstermiştir. Bunların yanında sınıf öğretmeni adayları GME’nin olumsuz yönleri hakkında ise
sınıfların kalabalık olması, diğer yaklaşımlara göre daha çok zaman alması, GME’de kullanılacak olan
materyallere ulaşma şansı kısıtlı olması ve maddi külfetin çok tutması şeklinde görüş belirtmişlerdir. Bu
bağlamda ekonomik bir yaklaşım değildir. Matematikteki bazı konular gerçek yaşamla
ilişkilendirilemeyebilir. Seçilen problemler öğrencinin hayatta hiç karşılaşmadığı örnekler olabilir veya
hikayeleştirilen problem öğrencinin ilgisini çekmeyebilir. Ünal (2008)’in “Gerçekçi matematik
eğitiminde ilköğretim 7. Sınıf öğrencilerinin başarılarına ve matematiğe karşı tırımlarına etkisi” adlı
yüksek lisans tezinde GME yaklaşımına uygun ders etkinliklerinin ve değerlendirme ölçeklerinin
hazırlanması zaman alıcı olduğunu belirtmiştir. Ancak, bu sorun yeni program, bu programla uyumlu,
nitelikli kaynak kitapların çoğalması ve öğretmenlerin kendilerini bu konuda yetiştirme çabalarıyla,
uluslararası web tabanlı kaynaklardan yararlanmak suretiyle ortadan kalkabileceğine ve gün geçtikçe
hem ders öncesi hazırlıkta hem de ders içi uygulamalarında harcanan zaman geleneksel yaklaşımlarla
denk olacağına dikkat çekmiştir.
Araştırmadan elde edilen bulgular çoğu çalışma (Gravemeijer, 1990; Zulkardi ve arkadaşları,
2002; Bintaş, Altun ve Arslan, 2003; Demirdöğen, 2007; Üzel, 2007; Ünal, 2008; Özdemir, 2008) ile
paralellik göstermiştir. Bu çalışmalarda da ön-son test kontrol gruplu desen kullanılmıştır. Araştırmanın
sonunda GME kullanılarak yapılan öğretimin öğrenci başarısı üzerinde daha etkili olduğu sonucuna
9
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 1-12
ulaşılmıştır. Sınıf öğretmeni adayları, öğrencilerin GME ile grup içinde çalıştıklarında ve formülleri
kendileri çıkarınca konuların gerçekten kolay geldiğini, tamamen ezber haricinde kendi mantıkları ile
bir şeyler yapmaya çalıştıklarını, mantıkla daha akılda kalıcı olduğunu ve ezberin mutlaka unutulacağını
dile getirmişler ve bu bulgular yapılan bazı çalışmalar (Eade ve Dickinson, 2006; Gravemeijer, 1990;
Widjaja, 2002) ile de desteklenmiştir
Araştırma sonuçlarına göre sınıf öğretmeni adayları öğretmen olduklarında GME’yi kullanmayı
düşündüklerini belirtmişlerdir. Çünkü GME öğrenci başarısını arttırır, eğitimin etkili ve kalıcı olmasını
sağlar, öğrenciler ihtiyaç duydukları problemleri çözerler, dersler daha eğlenceli ve yararlı geçer. Bu
bulgulara benzer olarak Özdemir (2008)’in yüksek lisans tezinden elde ettiği sonuçlarda öğrencilerin
%97.4‘ ünün dersin yararlılığı, % 94.6‘ sının dersi ilgi çekici olduğu, % 94.8‘ inin etkinliklerin
kolaylıkla uygulanabilirliği ve % 89.6‘ sının ise dersin eğlenceli olduğu konusunda olumlu yönde görüş
ortaya çıkmıştır. Araştırmada sınıf öğretmeni adaylarının 3’ü GME’yi kullanmayı düşündüklerini
belirtmişlerdir. Bunun nedeni olarak öğrencilerin sınava hazırlanmaları gerektiği ve bu problemlerin
GME öğretimine uygun olmadığını ayrıca her ünitenin GME’de kullanılmayacağını dile getirmişlerdir.
Sınıf öğretmeni adayları yatay matematikleştirmeyi gerçek yaşamdan alınan problemlerin
matematiğe aktarılması olarak tanımlamıştır. Yatay matematikleştirmenin öğrenmeyi kolaylaştırdığını,
öğrenciyi daha duyarlı ve istekli hale getirdiğini, ilgi çekmede önemli bir nokta olduğunu
vurgulamışlardır. 2 öğretmen adayı yatay matematikleştirmenin yönünü farklı algılayıp matematiği
sembolleştirerek gerçek yaşam problemine transfer etme olarak tanımlamışlardır. 9 öğrenci ise yatay
matematikleştirme hakkında görüş bildirmemiştir.
Araştırmanın bulgularına göre sınıf öğretmeni adayları bağlam probleminin tanımını cevabı net
olmayan, kesin çözümü olmayan problemler olarak tanımlamışlardır. Bağlam problemlerinin çocukların
seviyesine, ihtiyaçlarına uygun olması gerektiğini belirtmişlerdir. Bu problemler farklı düşünmeye ve
farklı cevaplar üretmeye itmelidir. Sınıf öğretmeni adaylarından 5 tanesi bağlam problemlerine verilen
cevapların kesin, belirgin, açık ve net olması gerektiğini belirterek bağlam problemlerinin asıl
tanımından uzak bir görüş ortaya koymuşlardır. Adaylardan 32 tanesi bu problemler hakkında hiçbir
yorumda bulunamamışlardır.
RME ile yeniden keşfetme arasındaki ilişkiyi sınıf öğretmeni adaylarından 11 tanesi
açıklayamamıştır. Buna rağmen diğer öğretmen adaylarının çoğunluğu GME ile yeniden keşfetme
arasında sürekli birbirini tamamlayan pozitif yönde bir ilişki olduğunu belirtmişlerdir.
Araştırmanın bulguları göz önüne alındığında öğretmen adaylarının GME hakkındaki olumlu
düşünceleri onların bu yaklaşımı uygulayarak daha etkili ve verimli bir matematik öğretimi yapacakları
doğrultusunda sınıf öğretmeni adaylarının hemfikir olduklarını göstermektedir. Bu bağlamda sınıf
öğretmeni adaylarının GME ile ilgili öğrenimlerini üniversite yaşamında kazanarak öğretmenliğe adım
atmaları sağlanmalıdır.
Öneriler
Bu çalışma Çukurova Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği ABD’da öğrenim gören sınıf öğretmeni
adayları ile sınırlı olduğundan yapılacak olan yeni çalışmalarda ilköğretim ve ortaöğretim matematik
öğretmenliğindeki sınıf öğretmenleri ile de yapılarak karşılaştırlabilir. Farklı çevre ve ortamda yaşayan
yetişen öğretmen adaylarının GME hakkındaki görüş ve önerileri alınabilir. Çünkü GME uygulanan
sınıflarda öğrencinin çevresinin de çok iyi tanınması gerekmektedir. Verilen örnekler buralardan olması
öğrencinin konuyu anlamasında faydalı olacaktır. Bu yüzden bu öğretmen adaylarının matematik
konularındaki farklı örnekleri ve çalışmaları incelenebilir.
Kaynakça
Arcavi, A. (2002). The everyday and the academic in mathematics. In Brenner, M.E. & Moschkovich, J.N. (Eds.).
Everyday and Academic Mathematics inthe Classroom, Virginia: National Council of Teacher of
Mathematics, 12-29.
Avrupa’da
Matematik
Eğitimi:
Temel
Zorluklar
ve
Ulusal
Politikalar
(2011),
http://eacea.ec.europa.eu/education/eurydice/documents/thematic_reports/132TR.pdf (25.09.2012)
10
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 1-12
Büyüköztürk, Ş. , Çakmak, E. K. , Akgün, Ö. E. , Karadeniz, Ş. , Demirel, F. (2013). Bilimsel Araştırma
Yöntemleri. Pegem A Yayıncılık, Ankara.
Bintaş, J., Altun, M., Arslan, K. (2003). Gerçekçi
http://www.matder.org.tr/bilim/bilim.asp (21.12.2014)
Matematik
Eğitimi
ile
Simetri
Öğretimi.
Çepni, S. (2007). Araştırma ve Proje Çalışmalarına Giriş. Trabzon: Celepler Matbaacılık.
Demirdöğen, N. (2007). Gerçekçi matematik eğitimi yönteminin ilköğretim 6.sınıflarda kesir kavramının
öğretimine etkisi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara,
Türkiye.
Eade, F. and Dickinson, P., (2006). Exploring Realistic Mathematics Education in English Schools. Paper
presented at the 30th Conference of the International Group for the Psychology of Mathematics
Education(PME), Prague, Czech Republic, July 16-21.
Fauzan A., Slettenhaar D., and Plomp, T., (2002). Traditional mathematics education vs. realistic mathematics
education: hoping for changes. In P. Valero & O. Skovmose (Eds.), Paper presented at The 3rd International
Mathematics Education and Society Conference, Cop enhagen, Denmark: Center For Research in Learning
Mathematics.
Freudenthal, H. (1968). Why to teach mathematics as to be useful?, Educational Studies in Mathematics, 1 (1), 38.
Freudenthal, H. (1971). Geometry between the devil and the deep sea. Educational Studies in Mathematics, 3 (34),
413- 435.
Freudenthal, H. (1973) Mathematics as an Educational Task. Dordrecht, The Netherlands: Reidel.
Freudenthal, H. (1986). Review of Yves Chevallard, La Transposition Didactique du Savoir Savant au Savoir
Enseigne. Educational Studies in Mathematics, 17 (3), 323-327.
Freudenthal, H. (1991) Revisiting Mathematics Education: China Lectures. Dordrecht, The Netherlands: Kluwer.
Gravemeijer, K. (1990). Context problems and realistic mathematics instruction. Research in Mathematics
Education, 11, 10-32.
Gravemeijer, K. & Doorman, M. (1999). Context problems in realistic mathematics education: a calculus course
as an example. Educational Studies İn Mathematics, 39, 111-129.
Gravemeijer, K. & Terwel, J. (2000). Hans Freudenthal: a mathematician on didactics and curriculum Theory. J.
Currıculum Studies, 32 ( 6), 777- 796
MEB. (2009b). İlköğretim Matematik Dersi 1-5. Sınıflar Öğretim Programı. http://ttkb.meb.gov.tr/program
(20.08.2012).
MEB. (2015). İlkokul Matematik Dersi 1, 2, 3 ve 4.
http://ttkb.meb.gov.tr/www/ogretim-programlari/icerik/72 (20.08.2015).
Sınıflar
Öğretim
Programı.
Meyer, M. R., Dekker, T. & Querelle, N. (2001). Context in mathematics curricula. Mathematics Teaching in The
Middle School, 6 (9), 522-527.
Norbury,
A.
(2004).
Mathematics
Education
Teaching
and
http://www.did.stu.mmu.ac.uk/cme/Student_Writings/TS1/AngelaNorbury.html (26.5.2012)
Learning.
Özdemir, E. (2008). Gerçekçi matematik eğitimine (rme) dayalı olarak yapılan “yüzey ölçüleri ve hacimler”
ünitesinin öğretiminin öğrenci başarısına etkisi ve öğretime yönelik öğrenci görüşleri. Yayınlanmamış
yüksek lisans tezi, Balıkesir Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Balıkesir, Türkiye.
Piht, S. & Eisenschmidt, E. (2008). Pupils’ attitudes toward mathematics: comparative research between Estonian
and Finnish practice schools. Problems of Education in The 21st Century, 9 (9), 97- 106.
Rasmussen, C., & King, K. (2000). Locating starting points in differential equations: A realistic mathematics
approach. International Journal of Mathematical Education in Science and Technology, 31, 161-172.
11
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 1-12
Romberg, T.A. (2001). Designing Middle-School Mathematics Materials Using Problems Set in Context to Help
Students
Progress
from
İnformal
to
Formal
Mathematical
Reasoning.
http://ncisla.wceruw.org/publications/articles/MiCChapter.pdf(04.03.2013).
Sharp, J., & Adams, B. (2002). Children’s construction of knowledge for fraction division after solving realistic
problems. Journal of Educational Research, 95(6), 333-347.
Treffers, A. (1987) Three Dimensions: A Model of Goal and Theory Description in Mathematics: The Wiskobas
Project. Dordrecht, The Netherlands: Reidel.
Treffers, A. (1991). Didactical backround of a mathematics program for primary eucation. In, L. Streefland (Ed.),
Realistic Mathematics Education in Primary School, Utrecht, The Netherlands: Cd-B Press, 21-57.
Ünal, Z. (2008). Gerçekçi matematik eğitiminin ilköğretim 7.sınıf öğrencilerinin başarılarına ve matematiğe karşı
tutumlarına etkisi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Atatürk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Erzurum, Türkiye.
Üzel, D. (2007). Gerçekçi matematik eğitimi (rme) destekli eğitimin ilköğretim 7.sınıf matematik öğretiminde
öğrenci başarısına etkisi. Yayınlanmamış doktora tezi, Balıkesir Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Balıkesir, Türkiye.
Van den Heuvel-Panhuızen, M. (1996). Assessment and Realistic Mathematics Education. Utrecht, The
Netherlands: Cd-B Press.
Van
Den Heuvel-Panhuizen, M. (1998). Realistic
http://www.fisme.science.uu.nl/en/rme/ (21.03.2013)
Mathematics
Education
Work
in
Progress.
Van den Heuvel-Panhuizen. M. (2000). Mathematics Education in the Netherlands: A Guided Tour. Freudenthal
Institute CD-rom for ICME9. Utrecht: Utrecht University.
Van den Heuvel-Panheuizen, M. (2003). The didactical use of models in realistic mathematics education: An
Example from a Longitudinal Trajectory on Percentage. Educational Studies in Mathematics, 54 (1), 9-35.
Van Reeuwijk, M. (2001). 'From informal to formal, progressive formalization an example on "solving systems of
equations."' in H. Chick, K. Stacey, J. Vincent & J. Vincent (Eds.) Proceedings of the 12th international
commission on mathematical instruction (ICMI) study conference 'The Future of the Teaching and Learning
of Algebra'. Vol. 2 Melbourne: University of Melbourne, pp 613-620.
Widjaja, Y.B., (2002). How Realistic Approached And Microcomputer-Based Laboratory Supported Lessons
Work in Indonesıan Secondary School Classroom. Master Thesis, Unıversıteıt Van Amsterdam, Amsterdam.
Widjaja, Y. B. & Heck, A. (2003), How a realistic mathematics education approach and microcomputer-based
laboratory worked in lessons on graphing at an Indonesian Juniour High School, Journal of Science and
Mathematics Education in Southeast Asia, 26 (2), 1-51.
Zulkardi, Nieveen, N., Van Den Akker, J., & De Lange, J. (2002). Designing, evaluating and implementing an
innovative learning environment for supporting mathematics education reform in indonesia: The cascadeimei study. In P. Valero & O. Skovsmose (Eds.), Proceedings of the 3rd International Mathematics
Education and Society Conference, Copenhagen: Centre for Research in Learning Mathematics, pp. 108112.
12
Cilt 1 (2015) Sayı 1, 13-21
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN ŞİDDET KABUL DÜZEYLERİNİN
ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ1
Aynur KARABACAK 2, Semanur KODAN ÇETİNKAYA 3
Öz
Anahtar Kelimeler
Bu araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin şiddet kabul düzeylerini çeşitli
değişkenler açısından incelemektir. Araştırma betimsel nitelikli bir çalışma olup
ilişkisel tarama modeline uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma Atatürk
Üniversitesi’nde Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi’nde farklı bölümlerde
öğrenimine devam eden 200 üniversite öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Araştırmaya 139 kız, 61 erkek öğrenci katılmıştır. Çalışma grubunun % 69,5’ini
kız öğrenciler, % 30,5’ini erkek öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmada veriler
Sezer (2008) tarafından Türkçeye uyarlanan “Çiftler Arası Şiddet Kabul Ölçeği” ve
araştırmacı tarafından oluşturulan “Kişisel Bilgi Formu” aracılığıyla elde
edilmiştir. Araştırmada elde edilen veriler normal dağılım göstermediği için Mann
Whitney U ve Kruskal Wallis testleri yapılmıştır. Araştırma sonucuna göre
öğrencilerin cinsiyet, aileden algılanan sosyal destek, arkadaştan algılanan sosyal
destek ve aile içi şiddete maruz kalma durumu arasında anlamlı bir farklılaşma
olduğu bulunmuştur. Ancak öğrencilerin flört durumunun olup olmaması
değişkenine göre ise şiddeti kabul etme düzeyi arasında anlamlı bir farklılaşma
bulunmamıştır.
Üniversite
öğrencileri,
şiddet
kabul
düzeyi,
çiftler arası şiddet kabul
ölçeği
Makale Hakkında
Gönderim Tarihi: 04.09.2015
Kabul Tarihi: 31.10.2015
E-Yayın Tarihi: 31.12.2015
INVESTIGATION OF UNIVERSITY STUDENTS ACCEPTANCE OF
VIOLANCE LEVELS IN TERMS OF DIFFERENT VARIABLES
Abstract
Keywords
This study aims to investigate university students’ acceptance of violance levels in
terms of different variables. The research is a descriptive study and was conducted
in accordance with relational model and on 200 university students who continue
their education in the Education Faculty of Kazım Karabekir at Atatürk University.
139 female and 61 male student participated to the research. The study group
consist of 69,5 percent of female student and 30,5 percent of male student. In the
research data was collected with “Couple Violance Acceptance Scale ” adapted by
Sezer (2008) and “Personal Information Form” created by researcher. Since there
was not normal distribution on the data Mann Whitney U and Kruskal Wallis tests
were conducted on them. According to the results, students' gender, perceived
social support from friends and family, exposure to violence in family was found to
be a significant difference. However, the possession of dating situation was not
found to be a significant difference.
College students, level of
acceptance of violance, The
Acceptance of Couple Violence
Scale
Article Info
Received: 09/04/2015
Accepted: 10/31/2015
Online Published: 12/31/2015
Bu çalışma 5-8 Haziran 2014 tarihinde VI. Uluslararası Eğitim Araştırmaları Kongresi’nde sözlü bildiri olarak sunulmuştur.
Atatürk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Türkiye, [email protected]
3
Bozok Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Türkiye, semanur.kodan @bozok.edu.tr
1
2
13
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 13-21
Giriş
Şiddet kavramı, kişilere ya da nesnelere çeşitli şekillerde zarar vermeyi amaçlayan, aniden
ortaya çıkan ve kontrol edilemeyen aşırı ve amaçsız olabilen davranışlar şeklinde tanımlanabilir
(Yıldırım, 1998). Bastırılmış bir davranış şekli olarak ortaya çıkan şiddet aynı zamanda sertlik, katı
davranış, anlaşma sağlamaktan ziyade kaba kuvvete başvurma olarak insanlara psikolojik ve fizyolojik
olarak zarar veren eylemlerdir (İldes, 2002; Akt: Karakaya, 2008). Bu tür eylemlerle insanlar günlük
hayatta giderek daha fazla karşılaşmakta ve şiddet içeren davranışlar nicelik ve nitelik olarak aile ve
okul başta olmak üzere toplumun hemen hemen her kesiminde görülebilmektedir (Tozlu ve Solak,
2006). Bu bağlamda insanoğlunun yaşamının her alanında şiddetle karşılaşabildiği söylenebilir.
İfade edilenler doğrultusunda insanoğlunun gelişiminin hemen her döneminde şiddet içeren
davranışlar görebildiği ve gösterebildiği görülmüştür. Bu dönemlerden birinin de genç yetişkinlik
dönemi olduğu söylenebilir. Çocukluktan yetişkinlik dönemine geçiş basamağı olan genç yetişkinlik
döneminde fiziksel ve psikolojik değişimlerin yaşandığı, yetişkinliğe özgü rol ve sorumlulukların
kazanıldığı ve bireyin hayatında önemli bir süreci kapsadığı söylenebilir. Ülkemizde de öğrencilerin
üniversite yıllarını geçirdiği genç yetişkinlik döneminde, ergenlik döneminin karmaşasına ek olarak
başka bir şehirde eğitimine devam etme, o şehrin kültürüne ve çevresine uyum sağlamaya çalışma, bir
mesleğe hazırlık için gerekli çalışmaları yapma gibi pek çok sorunla baş edilmesi gerekmektedir
(Turhan, İnandı, Özer ve Akoğlu, 2011). Genç yeişkinlik döneminde başa çıkılması gereken
sorunlardan biriside karşı cinsle kurulacak olan yakın ilişkilerdir. Bir diğer ifadeyle bu dönemdeki
bireyler romantik ilişki kurma noktasında çeşitli deneyimler yaşamaktadırlar. Gençlerin karşı cinsle
geliştirdiği romantik ilişkilerinde ortaya çıkan sorunlarda şiddet tepkilerinin ortaya konduğunu ve bu
tepkilerin artış gösterdiğini gösteren çeşitli çalışmalar da mevcuttur (Joseph, 1981; Schumacher ve
Slep, 2004). Bir diğer ifadeyle bireylerin bu dönemde fizyolojik ve psikolojik bir değişim içine
girmesi ile birlikte aileden kopmaları ve daha çok akranlarının etkisinde kalmaları birçok olumsuzluğu
da beraberinde getirmektedir (Baltaş, 1990). Bireylerin özellikle sevgi ve saygıdan yoksun olarak bu
dönemi geçirmeleri, sürekli reddedilmeleri ve ihtiyaçlarının önemsenmemesi gibi durumlar ergenlerin
ve gençlerin hem kendilerine hem de çevrelerine karşı saldırgan davranışlar göstermelerine sebep
olmaktadır (Öztürk, 1990). Benzer şekilde gençlerin kurmuş olduğu bu romantik ilişkilerinde çeşitli
türlerde saldırganlık örneklerini gösterdikleri gibi kıskançlık ya da kontrol etme gibi davranışlar da
sergiledikleri araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır (Cano, Avery-Leaf, Cascardi ve O’Leary, 1998;
Carruthers, Carruthers, Day-Vines, Bostick ve Watson, 1996; Cınkır, 2006; Stevahn, Johnson,
Johnson, Gren ve Laginski, 2002; MEB, 2006).
Bireylerin gerek romantik ilişkilerinde gerek günlük hayatta karşılarına çıkan sorunlar
karşısında göstermiş olduğu şiddet içeren davranışların nasıl ortaya çıktığına bakıldığında günlük
yaşamda saldırgan modellerin, aile içinde, toplumun alt kültürlerinde ya da iletişim araçları vasıtasıyla
bireylerin karşısına çıkabildiği görülmektedir. Bu durum da bireylerin bu tür davranışları öğrenme
yoluyla kazanmasını sağlamaktadır (Atabek, 2006; Atkinson, Atkinson, Smith ve Nolen-Hoeksema,
1999; Cüceloğlu, 1991; Foshee, Bauman ve Linder, 1999; Köknel, 2000). Özellikle şiddetin meydana
geldiği ailelerde yetişen çocukların kızgınlık duygularını kontrol etme noktasında öğrenme eksiklikleri
olduğu gibi, yetişkinlik hayatında da daha tehlikeli boyutlarda saldırganlık içeren davranışlar
gösterebildiği sonucuna ulaşılmıştır (Cüceloğlu, 1991; Navaro, 2000; Cornwell, Eggebeen ve Meschke
1996’dan Akt. Steinberg, 2007). Ayrıca kişinin inanışları, sergilenen davranış örüntülerine çevreden
gelen ödül veya cezalar da şiddet içeren davranışların öğrenilmesini kolaylaştırmaktadır (Atabek,
2006; Atkinson, Atkinson, Smith ve Nolen-Hoeksema, 1999; Cüceloğlu, 1991; Foshee, Bauman ve
Linder, 1999; Köknel, 2000).
Bununla birlikte sıcaklık, hava şartları, alkol ya da uyuşturucu gibi maddeler ve cinsiyet
değişkenlerinin de saldırganlığı ortaya çıkarabilecek durumlar olarak ifade edilmektedir (Freedman,
Sears ve Carlsmith, 1993). Ayrıca yapılan çalışmalarda insanda ve neredeyse bütün hayvan türlerinde
türün erkek üyelerinin dişilere göre daha saldırgan olduğu bulunmuştur. Hem insan hem de
14
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 13-21
hayvanlarda erkek türlerinde bulunan androjen hormonunun saldırganlığı etkileyen bir faktör olduğu
görülmüştür (Köknel, 2000). Bu bağlamda cinsiyet faktörünün şiddet ile ilişkili olabileceği
söylenebilir.
Bu bağlamda yapılan çalışmalar incelendiğinde bireylerin şiddet eğilimlerinin çeşitli
değişkenler sonucu ortaya çıktığı belirlenmiştir. Dolayısıyla bireylerin gerek flört ilişkilerinde gerekse
iletişim halinde oldukları bireylere yönelik şiddeti kabul düzeylerinin incelenmesinin ve şiddet sonucu
ortaya çıkan problemlere çözüm bulunmaya çalışılmasının sağlıklı bir toplumu oluşturmada önemli
olduğu düşünülmektedir. Ayrıca bu çalışmanın şiddetin kabulü ile ilgili olan değişkenlerin ortaya
çıkarılmasına yardımcı olacağı yönüyle önemli olduğu düşünülmektedir. Bu amaçlar doğrultusunda bu
çalışmada “Üniversite öğrencilerinin şiddet kabul düzeyleri cinsiyet, aileden ve arkadaştan algılanan
sosyal destek, flörtün olup olmaması, aile içi şiddete maruz kalma değişkenlerine göre farklılaşmakta
mıdır?” sorusuna yanıt aranmıştır.
Yöntem
Bu araştırma betimsel bir çalışma olup ilişkisel tarama modeline uygun olarak
gerçekleştirilmiştir. Bu model iki veya daha fazla değişken arasındaki değişimin olup olmadığını ve bu
değişimin derecesini belirlemeye çalışmaktadır (Karasar, 2012).
Araştırma Grubu - Çalışma Grubu
Yapılan çalışmanın araştırma grubunu Atatürk Üniversitesi’nde sosyal bilgiler, coğrafya ve
fen bilgisi öğretmenliği ile psikolojik danışmanlık ve rehberlik bilim dallarında öğrenim gören lisans
seviyesindeki öğrenciler oluşturmaktadır. Çalışma grubunu ise belirtilen öğrenciler arasından kolay
ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile seçilen 200 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmaya 139
kız, 61 erkek öğrenci katılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin %69.5’ini kız öğrenciler, %30.5’ini
ise erkek öğrenciler oluşturmaktadır.
Veri Toplama Aracı
Araştırmada veriler, araştırmacı tarafından oluşturulan “Kişisel Bilgi Formu” ve Foshee,
Futhergill ve Stuart (1992) tarafından geliştirilen ve Sezer (2008) tarafından Türkçeye uyarlanan
“Çiftler Arası Şiddet Kabul Ölçeği” aracılığıyla elde edilmiştir.
Kişisel Bilgi Formu
Araştırmada üniversite öğrencilerinin cinsiyet, aileden algılanan sosyal destek, arkadaştan
algılanan sosyal destek, flört etme durumu ve aile içi şiddete maruz kalma değişkenlerinin
belirlenmesi amacıyla araştırmacı tarafından bir form geliştirilmiş ve belirtilen değişkenlerle ilgili
veriler bu form aracılığıyla elde edilmiştir. Araştırmada aileden ve arkadaştan algılanan sosyal destek
düzeyinin belirlenmesi için öğrencilerin “Ailenizden algıladığınız sosyal destek düzeyini nasıl
değerlendiriyorsunuz?”, “Arkadaşlarınızdan algıladığınız sosyal destek düzeyini nasıl
değerlendiriyorsunuz?” sorularını iyi, orta ve kötü seçeneklerinden birini işaretleyerek yanıtlamaları
istenmiştir.
Çiftler Arası Şiddet Kabul Ölçeği
Araştırma kapsamında çiftler arası şiddeti kabul durumunu ölçmek amacıyla Foshee,
Futhergill ve Stuart (1992)’ ın orjinalinde de 11 madde olarak geliştirdiği ve Sezer (2008)’in
geçerlilik, güvenirlik çalışmaları ve Türkçeye uyarlanmasını yaptığı Çiftler Arası Şiddeti Kabul Ölçeği
(ÇAŞKÖ) kullanılmıştır.
Ölçek 11 madde halinde dörtlü likert tipinde hazırlanmıştır. Ölçeğin puanlanmasında “1:
Kesinlikle Katılmıyorum” anlamına gelirken “4: Kesinlikle Katılıyorum” anlamına gelmektedir. Buna
göre ölçekten alınan yüksek puan çiftler arasında ortaya çıkan şiddeti kabul etme düzeyinin yüksek
olduğunu, alınan düşük puan ise çiftler arasında ortaya çıkan şiddeti kabul etme düzeyinin düşük
olduğunu göstermektedir. Ölçek tüm ergenlere uygulanabilmektedir.
Ölçeğin güvenirlik değerlerine bakıldığında Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısının “.71” ile
“.91” arasında değerler aldığı görülmüştür (Dahlberg ve ark. 2005; Kaura ve Lohman, 2007; Akt:
Sezer, 2008). Ölçeğin geçerlik değeri ile ilgili yapılan çalışmada Saldırganlık Ölçeği ile arasındaki
ilişkinin (r=.61) kabul edilebilir düzeyde olduğu bulunmuştur. Bu bulgular neticesinde Türkçe
ÇAŞKÖ’ nün geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğunu söylenebilir (Sezer, 2008).
Ölçeğin Türkçe uyarlama çalışmaları sonucunda Saldırganlık Ölçeği ile yapılan benzer
ölçekler geçerliği çalışmasında, iki ölçekten alınan puanlar arasında anlamlı bir ilişki olduğu
15
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 13-21
görülmüştür (r=.61). Ölçeğin, Cronbach alfa güvenirlik katsayısı “.87”, test tekrar-test güvenirliği “r=
0.80” olarak saptanmıştır. ÇAŞKÖ’nün madde test korelasyonu değerlerinin “.52” ile “.71” arasında
olduğu görülmüştür.
Verilerin Analizi
Araştırma kapsamında elde edilen veriler ilgili programa aktarıldıktan sonra verilerin normal
dağılım gösterip göstermediği ve parametrik analizlere uygunluğu incelenmiştir. Yapılan bu inceleme
sonucunda verilerin normal dağılım göstermediği saptanmış ve bundan dolayı değişkenler arasındaki
ilişkileri belirlemek üzere nonparametrik analizlerden olan Mann Whitney U ve Kruskal Wallis testleri
kullanılmıştır. Verilerin normal dağılıma uygunluğu mod, medyan ve ortalama değerleri incelenerek
belirlenmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte histogram grafiğine bakıldığında verilerin bir miktar sağa
çarpık bir dağılım gösterdiği görülmüştür.
Bulgular
1. Üniversite Öğrencilerinin Cinsiyetlerine Göre Şiddeti Kabul Etme Düzeyine İlişkin Bulgular
Üniversite öğrencilerinin şiddet kabul düzeylerinin cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığını
belirlemek amacıyla Mann Whitney U testi uygulanmış ve sonuçlar Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1. Üniversite Öğrencilerinin Cinsiyetlerine Göre Şiddeti Kabul Etme Düzeyi
Cinsiyet
n
Sıra Ortalaması
Sıra Toplamı
U
Kız
139
84.16
11698.00
Erkek
61
137.74
8402.00
p
1968.000
.000
Kız ve erkeklerin şiddeti kabul etme puanları açısından aralarındaki farka ait U değeri 1968.00
olup p < .05 önem düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Bu bulgu kız ve erkeklerin şiddeti kabul etme
puanları açısından aralarında fark olduğunu göstermektedir. Tablo 1 incelendiğinde erkeklerin sıra
ortalamasının kızların sıra ortalamasından daha büyük olduğu görülmektedir. Bu bağlamda erkeklerin
şiddeti kabul etme düzeylerinin kız öğrencilere göre daha yüksek olduğu söylenebilir.
2. Üniversite Öğrencilerinin Ailelerinden Algıladıkları Sosyal Destek Düzeylerine Göre Şiddeti Kabul
Etme Düzeylerine İlişkin Bulgular
Üniversite öğrencilerinin şiddet kabul düzeylerinin ailelerinden algıladıkları sosyal destek
düzeyine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla Mann Whitney U testi uygulanmış ve
sonuçlar Tablo 2’de verilmiştir.
Tablo 2. Üniversite Öğrencilerinin Ailelerinden Algıladıkları Sosyal Destek Düzeylerine Göre Şiddeti Kabul
Etme Düzeyleri
Aileden Algılanan
Sosyal Destek
n
Sıra Ortalaması
Orta
91
112.46
10234.00
İyi
108
89.50
9666.00
Sıra Toplamı
U
p
3780.00
.005
Üniversite öğrencilerinin birbirlerine olan şiddet davranışlarını kabul etme düzeylerinin
ailelerinden algıladıkları sosyal destek düzeyine göre anlamlı olarak farklılaşıp farklılaşmadığını
belirlemek için yapılan Mann Whitney U testi sonucunda aradaki farka dair U değeri 3780.00 olup p
<.05 önem düzeyinde anlamlı olduğu bulunmuştur. Bu bulgu, üniversite öğrencilerinin birbirlerine
olan şiddet davranışlarını kabul etme düzeylerinin ailelerinden algıladıkları sosyal destek düzeyinden
etkilendiğini göstermektedir. Tablo 2 incelendiğinde aileden algıladıkları sosyal destek düzeyi orta
olan üniversite öğrencilerinin sıra ortalamalarının, aileden algılanan sosyal destek düzeyi iyi olan
üniversite öğrencilerinin sıra ortalamalarından yüksek olduğu görülmektedir. Bu bağlamda aileden
16
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 13-21
algılanan soyal destek düzeyini orta düzeyde algılayanların şiddeti kabul etme düzeylerinin daha
yüksek olduğu söylenebilir.
3. Üniversite Öğrencilerinin Arkadaşlarında Algıladıkları Sosyal Destek Düzeylerine Göre Şiddeti
Kabul Etme Düzeylerine İlişkin Bulgular
Üniversite öğrencilerinin şiddet kabul düzeylerinin arkadaşlarından algıladıkları sosyal destek
düzeyine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla Kruskal Wallis H testi uygulanmış ve
sonuçlar Tablo 3’te verilmiştir.
Tablo 3. Üniversite Öğrencilerinin Arkadaştan Algıladıkları Sosyal Destek Düzeylerine Göre Şiddet Kabul Etme
Düzeyleri
Arkadaştan Algılanan
Sosyal Destek
Kötü
Orta
n
Sıra Ortalaması
χ2
p
15
92
134,67
99,11
6.662
.036
İyi
91
94,09
Üniversite öğrencilerinin birbirlerine olan şiddet davranışlarını kabul etme düzeylerinin
arkadaşlarından algıladıkları sosyal destek düzeyine göre anlamlı olarak farklılaşıp farklılaşmadığını
belirlemek için yapılan Kruskal Wallis testi sonucunda aradaki farkın anlamlı olduğu bulunmuştur
(χ2= 6.662, p< .05). Bu bulgu üniversite öğrencilerinin birbirlerine olan şiddet davranışlarını kabul
etme düzeylerinin arkadaşlarından algıladıkları sosyal destek düzeyinden etkilendiğini göstermektedir.
Tablo incelendiğinde, arkadaştan algıladıkları sosyal destek düzeyi kötü olan üniversite öğrencilerinin
sıra ortalamalarının sırasıyla; arkadaştan algılanan sosyal destek düzeyi orta ve iyi olan üniversite
öğrencilerinin sıra ortalamalarından yüksek olduğu görülmektedir.
4. Üniversite Öğrencilerinin Flört Etme Durumlarına Göre Şiddeti Kabul Etme Düzeylerine İlişkin
Bulgular
Üniversite öğrencilerinin şiddet kabul düzeylerinin flört etme durumlarına göre farklılaşıp
farklılaşmadığını belirlemek amacıyla Mann Whitney U testi uygulanmış ve sonuçlar Tablo 4’te
verilmiştir.
Tablo 4. Üniversite Öğrencilerinin Flört Etme Durumlarına Göre Göre Şiddeti Kabul Etme Düzeyi
Flört Durumu
n
Sıra Ortalaması
Sıra Toplamı
Var
44
96.61
4251.00
Yok
156
101.60
U
p
3261.00
.609
15849.00
Flört etme durumlarına göre şiddeti kabul etme puanları açısından aralarındaki farka ait U
değeri 3261.00 olup p> .05 önem düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Bu bulgu flört etme durumuna
göre şiddeti kabul etme puanları açısından aralarında fark olmadığını göstermektedir.
5. Üniversite Öğrencilerinin Aile İçi Şiddete Maruz Kalma Durumlarına Göre Şiddeti Kabul Etme
Düzeylerine İlişkin Bulgular
Üniversite öğrencilerinin şiddet kabul düzeylerinin aile içi şiddete maruz kalma durumlarına göre
farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla Mann Whitney U testi uygulanmış ve sonuçlar Tablo
5’te verilmiştir.
17
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 13-21
Tablo 5. Üniversite Öğrencilerinin Aile İçi Şiddete Maruz Kalma Durumlarına Göre Şiddeti Kabul Etme Düzeyi
Aile İçi Şiddete
n
Sıra
Sıra Toplamı
U
p
Maruz Kalma
Ortalaması
Evet
93
110.63
10288.00
4033.50
.019
Hayır
107
91.70
9811.50
Üniversite öğrencilerinin aile içi şiddete maruz kalma değişkenine göre şiddeti kabul etme
puanları açısından aralarındaki farka ait U değeri 4033.50 olup p <.05 önem düzeyinde anlamlı
bulunmuştur. Bu bulgu aile içi şiddete maruz kalma durumuna göre şiddeti kabul etme puanları
açısından aralarında fark olduğunu göstermektedir. Tablo 5 incelendiğinde aile içi şiddete maruz
kalanların sıra ortalamasının aile içi şiddete maruz kalmayanların sıra ortalamasından daha büyük
olduğu görülmektedir. Bu bağlamda aile içi şiddete maruz kalan öğrencilerin şiddeti kabul etme
düzeylerinin aile içi şiddete maruz kalmayanlara göre daha yüksek olduğu söylenebilir.
Tartışma, Sonuç ve Öneriler
Üniversite öğrencilerinin birbirlerine yönelik şiddeti kabul etme düzeylerinin incelendiği bu
araştırma kapsamında cinsiyete göre üniversite öğrencilerinin şiddet kabul düzeylerinin erkeklerin
lehine farklılaştığı bulunmuştur. Bu bulgu literatürdeki açıklamalar ve yapılan çalışmalar ile paralellik
göstermektedir (Archer ve Parker, 1994; Çetin, 2014; Demirhan, 2002; Harris, 1992; Kaya-Sakarya,
2013; Özgür, Yörükoğlu ve Baysan-Arabacı, 2011; Şahan, 2007; ). Ancak Yakut (2012) tarafından
yapılan çalışma sonucu elde edilen bulgu araştırma sonucu ile benzerlik göstermemektedir. Erkeklerin
kızlara göre daha saldırgan olmaları ya da şiddeti kabul etme düzeylerinin yüksek olması toplumun
erkeklere yüklediği rollerle bağlantılı olabilir. Kız ve erkek çocuklarının yetiştirilme biçimleri yönüyle
birbirlerinden farklı özellikte olmaları ailelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri yaklaşımlarla
bağlantılı olabilir. Bu açıdan düşünüldüğünde aileler erkeklere daha saldırgan ve yarışmacı olmalarını
öğretmekte; kızlara ise daha sakin ve sıcak olmalarını öğretmektedir. Bu durum toplumun kadın ve
erkeklere ilişkin farklı beklentilere sahip olduğunu düşündürmektedir (Kaplan, 2012; Vefikuluçay,
Zeyneloğlu, Eroğlu ve Taşkın, 2007). Yukarıda ifade edilenler doğrultusunda, bu durum özellikle
ataerkil toplumlarda erkek çocuklarının fiziksel üstünlük belirten saldırgan davranışların
özendirilmesi, kaba kuvvet uygulayan modellerin yeterli olarak algılanması ve erkeklik kavramının
sert, cesur olma ile özdeşleştirilmesi ile ilişkilendirilebilir. Bu bağlamda erkeklerin şiddete yönelik
birçok davranışının “erkeksi” kavramı ile pekiştirildiği söylenebilir. Özellikle bu konularda annelerin
duyarsız olması ve hatta çocukları “Baban eve gelince seni döver.” gibi cümlelerle kontrol etmeye
çalışmaları, kendisi için rol model olan babanın aile içi şiddet davranışlarının normal olarak
algılanmasına ve şiddetin normalleştirilmesine neden olabilir (Haskan, 2009).
Aileden ve arkadaştan algılanan sosyal destek durumuna göre üniversite öğrencilerinin
birbirlerine yönelik şiddeti kabul etme düzeyleri arasında anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Aileden
algılanan sosyal destek düzeyi orta olan öğrencilerin sıra ortalamasının iyi olanlara göre daha yüksek
olduğu görülmüştür. Arkadaştan algılanan sosyal destek düzeyi kötü olanların sıra ortalamasının da
orta ve iyi olanlara göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu bağlamda öğrencilerin birbirlerine olan
şiddet davranışlarını kabul etmelerinde aileden ve arkadaştan algılanan sosyal destek durumunun etkili
olduğu söylenebilir. Yalçın (2004) tarafından yapılan çalışmada aileden algılanan sosyal destek ve
Haskan (2009) tarafından yapılan çalışmada öğretmenler, aile ve arkadaştan algılanan sosyal destek ile
şiddet eğilimleri arasında anlamlı bir fark vardır bulgusu araştırma sonucunu desteklemektedir. Bu
bağlamda şiddet açısından aileden ve arkadaştan algılanan sosyal destek düzeyi önemlidir.
Çevresinden yeterince sosyal destek algılayan biri, herhangi bir sorun karşısında yardım alabileceği,
olaylara farklı bir bakış açısı ile bakmasını sağlayacak ve sorununun çok önemli olmadığına
inandıracak birinden destek göreceğini bilir. Ancak algılanan sosyal destek düzeyi düşük olan bireyler,
çevrenin vereceği destekten uzak kalmakta ve problem sonucu ortaya çıkan stresin etkisi ile daha fazla
şiddet eğilimi gösterebilmektedirler. Bu bağlamda sosyal destek düzeyinin düşük olmasının şiddet
eğilimi açısından bir risk faktörü olduğu söylenebilir (Haskan, 2009). Şiddet ve algılanan sosyal
18
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 13-21
destek ile ilgili az sayıda çalışma olmakla birlikte araştırma sonuçları birbirleriyle tutarlılık
göstermektedir.
Flört durumuna göre üniversite öğrencilerinin birbirlerine yönelik şiddeti kabul etme düzeyleri
arasında anlamlı farklılaşma tespit edilmemiştir. Bu bulgu öğrencilerin ilişkilerinde şiddete ilişkin
herhangi bir deneyim yaşamamaları ile ilişkili olabilir. Bununla birlikte bireylerin şiddet ile ilgili
düşünceleri ve şiddeti kabul düzeylerini sadece kendi ilişkileri değil aile ya da sosyal çevrelerinde
gözlemledikleri yakın ilişkiler de şekillendiriyor olabilir (Kepir-Savoly, Ulaş, Demirtaş-Zorbaz, 2014
). Bu bağlamda öğrencilerin flörtünün olup olmamasının onların şiddet kabul düzeylerini etkileyen bir
değişken olmadığı söylenebilir. Haskan (2009), Kaya-Sakarya (2013) ve Tezcan (1996) tarafından
yapılan çalışmalar sonucunda ulaşılan bulgular, araştırma sonucu ile paralellik göstermektedir.
Üniversite öğrencilerinin birbirlerine yönelik şiddet kabul etme düzeylerinin incelendiği bu
araştırma kapsamında aile içi şiddete maruz kalma durumuna göre üniversite öğrencilerinin
birbirlerine yönelik şiddet kabul düzeylerinin farklılaştığı bulunmuştur. Bu bağlamda aile içi şiddete
maruz kalan öğrencilerin şiddeti kabul etme düzeylerinin aile içi şiddete maruz kalmayanlara göre
daha yüksek olduğu söylenebilir. WHO (2002), şiddetin meydana gelmesinde kişisel faktörler, ilişki
faktörleri, yakın çevreye ilişkin faktörler ve sosyal faktörler olmak üzere birçok faktörü ele almıştır.
Şiddete maruz kalma, şiddeti etkileyen bireysel faktörler içerisinde yer aldığı için araştırmada
değişken olarak ele alınmıştır. Bir diğer ifade ile şiddete yol açan en önemli etkenlerden birisi de
şiddete tanıklık etmek ya da maruz kalmaktır (Heitmeyer ve Hagan, 2005). Çocukluk ve ergenlik
dönemlerinde, aile içi şiddetin meydana geldiği bir ortamda büyüyen bireylerin, şiddet gösterme
eğilimine sahip oldukları belirtilmektedir (Rynerson, 1997). Haskan (2009) ve Ayan (2007) tarafından
yapılan çalışma araştırma bulgusunu desteklemektedir.
Araştırma sonucunda elde edilen bulgular doğrultusunda daha sonra yapılacak çalışmalar için
aşağıdaki önerilerde bulunulabilir:
Araştırma kapsamında erkeklerin şiddeti kabul düzeylerinin kızlarınkine göre daha yüksek
olduğu bulunmuştur. Daha sonra yapılacak çalışmalarda şiddete yönelik tutumları değiştirme
açısından hazırlanacak programlarda cinsiyet değişkeni dikkate alınabilir. Bununla birlikte
öğrencilerin şiddeti kabul etme düzeyleri açısından cinsiyet rollerinin etkisi çeşitli değişkenlerle
araştırılabilir.
Araştırma sonucunda aileden ve arkadaştan algılanan sosyal destek düzeyine göre şiddeti
kabul etme düzeyinin anlamlı olarak farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Yapılacak çalışmalarda
öğrencilerin sosyal ilişkilerini geliştirecek destekleyici programlar hazırlanabilir.
Araştırma kapsamında aile içi şiddete maruz kalmanın öğrencilerin şiddeti kabul etmelerini
etkilediği görülmüştür. Yapılan araştırmalar incelendiğinde şiddetin öğrenilen bir davranış olduğu
görülmüştür. Dolayısıyla aile ve akran gruplarına yönelik olarak şiddetin önlenmesine dönük çeşitli
eğitimler düzenlenebilir. Ayrıca şiddet kabul etme düzeyi yüksek olan bireyler belirlenip, bu bireylere
yönelik olarak şiddeti azaltmaya dönük empati, saygı, problem çözme ve iletişim konularında
rehberlik hizmetleri verilebilir.
Bu araştırma sadece sosyal bilgiler, coğrafya ve fen bilgisi öğretmenliği ile psikolojik
danışmanlık ve rehberlik bilim dallarında öğrenim gören lisans öğrencileri üzerinde
gerçekleştirilmiştir. Yapılacak olan araştırmalarda farklı fakülte ya da bilim dalları da çalışmalara
dahil edilebilir. Ayrıca araştırmada elde edilen veriler belirtilen ölçme araçları ile sınırlıdır.
Dolayısıyla farklı ölçekler kullanılarak şiddete neden olan faktörler daha geniş kapsamda
araştırılabilir.
Kaynakça
Archer, J. & Parker, S. (1994). “Social representations of aggression in children”. Aggressive Behavior, 20, 101–
114.
Atabek, E. (2006). Gençlik ve şiddet. Cumhuriyet Gazetesi. 4.
19
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 13-21
Atkinson, R. L., Atkinson, R. C., Smith, E. E., ve Nolen-Hoeksema, S. (1999). Psikolojiye Giriş. (Çev. Y.
Alogan,) (12. Baskı), Ankara: Arkadaş Yayınları.
Ayan, S. (2007). Aile içinde şiddete uğrayan çocukların saldırganlık eğilimleri. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 8,
206-214.
Baltaş, Z. ve Baltaş, A. (1990). Gençlik Çağı ve Stres, Aile Yazıları 3. (Derleyen: Beylü Dileçligil, Ahmet
Çiğdem). Ankara: TC Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu.
Birimoğlu, C. (2012). Gaziantep Üniversitesi eğitim fakültesi öğrencilerinin şiddete yönelik bakışları.
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Gaziantep Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Gaziantep.
Bozoğlan, B. (2010). Balkan ülkeleri üniversite öğrencilerinin çatışma ve şiddete ilişkin farkındalık düzeyleri ile
çatışma çözme stilleri, Yayınlanmamış doktora tezi. Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Konya.
Cano, A., Avery-Leaf, S., Cascardi, M. ve O’Leary, K. D., (1998). Dating violance in two high school samples:
discriminating variables, Journal of Primary Prevention, 18, 431-446.
Carruthers, W. L., Carruthers, B. J. B., Day-Vines, N. L., Bostick, D. ve Watson, D. C. (1996). Conflict
resolution as curriculum: a definition, description, process for integration ln core curricula. School
Counselor, 43, (5),345- 373.
Cornwell, G. T., Eggebeen, D. J., & Meschke, L. L. (1996). The changing family context of early
adolescence. The Journal of Early Adolescence, 16(2), 141-156.
Cüceloğlu, D. (1991). İnsan ve davranışı, (2.Basım), İstanbul: Remzi Kitabevi.
Çetin, H. (2004). Öğrenci ergenlerin şiddete yönelik tutumları: yaş ve cinsiyete göre bir inceleme.
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Çınkır, Ş. (2006). Okullarda Zorbalık: Türleri, Etkileri ve Önleme Stratejileri. I. Şiddet ve Okul Sempozyumu
MEB ve Unicef işbirliği, İstanbul.
Dahlberg, L. L, Toal, S. B., Swahn, H. M. ve Behrens, C. B. (2005). Measuring violence-related attitudes,
behaviors and ınfluences among youths: a compendium of assesment tools (2.Baskı). Atlanta, G.A: Centers
for Disease Control and Prevention, National Center for Incury Prevention and Control.
Demirhan, M. (2002). Kendi açma düzeyleri farklı genel lise öğrencilerinin bazı değişkenler açıdan saldırganlık
düzeylerinin incelenmesi. [Abstracts]. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Anadolu Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
Evren, H., Tokuç, B., & Ekuklu, G. (2011). Trakya Üniversitesi öğrencilerinde şiddet davranışları ve algılanan
sağlık ilişkisi. Balkan Medical Journal, 28, 380-384.
Foshee, V. A., Fothergill, K., & Stuart, J. (1992). Acceptance of couple violence. (Unpublished). Chapelhill,
NC: University of North Carolina.
Foshee, V., Bauman, K. ve Linder, F. (1999). Familiy violence and the perpetration of adolescent dating:
examining social learninig and social control processes. Journal of Marriage and the Familiy, 61, 331-342
Freedman, J. L., Sears; D. O. ve Carlsmith, J. M. (1993). Sosyal psikoloji. (Çev. A. Dönmez) (2.Baskı). Ankara:
İmge Kitabevi.
Harris, M. B.(1992). Sex, race, and experiences of aggression. Aggressive Behavior, 18, 201-217.
Haskan, Ö. (2007). Ergenlerde şiddet eğilimi, yalnızlık ve sosyal destek. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi.
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Heitmeyer, M. & Hagan, J. (2005). International handbook of violence research, USA: Kluwer Academic
Publishers.
Joseph, N. C. (1981). Couples and violence. New York Times. 22.
Kaplan, B. (2012). Ergenlerde bağlanma ve saldırganlık davranışları arasındaki ilişkinin incelenmesi.
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
Karakaya, E. (2008). Endüstri meslek lisesi öğrencilerinin, şiddet eğilimlerinin çok yönlü olarak
değerlendirilmesi (İstanbul ili Avrupa yakası örneği). Yayınlanmamış Yüksek lisans tezi. Yeditepe
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Karasar, N. (2012). Bilimsel araştırma yöntemi, (23. Basım), Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
Kaura, S.A., ve Lohman, B.J. (2007). Dating violence victimization, relationship satisfaction, mentaal health
problems, and acceptibiliti of violence: A comparison of men and women. Journal of Family Violence. 22,
367–381.
Kaya-Sakarya, A. (2013). Üniversitede öğrenim gören gençlerde flörtte şiddet. Yayınlanmamış yüksek lisans
tezi. Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Konya.
20
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 13-21
Kepir-Savoly, D.D., Ulaş, Ö., ve Demirtaş-Zorbaz,S. (2014). Üniversite öğrencilerinin çiftler arası şiddet kabul
düzeylerini etkileyen etmenler. Turkish Psychological Counseling and Guidance Journal, 5 (42), 173-183.
Köknel, O. (2000). Bireysel ve toplumsal şiddet. (2.Basım). İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.
Milli Eğitim Bakanlığı, (2006). Eğitim ortamlarında şiddetin önlenmesi ve azaltılması strateji ve eylem planı.
Ankara: M. E. B.
Navaro, L. ( 2000). Bir cadı masalı. (4.Basım), İstanbul: Remzi Kitabevi.
Özgür, G., Yörükoğlu, G., ve Baysan-Arabacı, L. B. (2011). Lise öğrencilerinin şiddet algıları, şiddet eğilim
düzeyleri ve etkileyen faktörler. Journal of Psychiatric Nursing, 2(2), 53-60.
Öztürk, İ. (1990). Anne baba tutumlarının üniversite öğrencilerinin bağımsızlık, duyguları anlama, yakınlık,
başatlık, kendini suçlama ve saldırganlık düzeylerine etkisi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Hacettepe
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Rynerson, B. C. (1997) Violence aganist women, maternity and women’s health care, (D.L. Lowdermilk et
al.,Ed), (Sixth Edition), St.Louis, Wiesbaden :Mosby Year Book.
Sargın, N. (2008). Üniversite öğrencilerinde şiddet algısı. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Selçuk
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
Schumacher, J. A. & Slep, A. M. S. (2004). Attitudes and dating aggression: a cognitive dissonance approach.
Prevention Science, 5(4), 231-243.
Sezer, Ö. (2008). Çiftler arası şiddeti kabul ölçeği’ nin Türkçe’ ye uyarlanması: Geçerlik ve güvenirlik
çalışmaları. İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 9(16), 1-15.
Steinberg, L. (2007). Ergenlik. (Editor: F. Cok). Ankara: İmge Kitabevi.
Stevahn, L., Johnson, D. W., Johnson , R. T., Gren, K. ve Laginski, M. (2002). Effects of confilict resolution
training integrated in to a high school studies curriculum. Journal of Social Psychology. 142(39), 305–331.
Şahan, M. (2007). Lise öğrencilerinde saldırganlığı yordayan bazı değişkenlerin incelenmesi. Yayınlanmamış
yüksek lisans tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Tezcan, M. (1996). Bir şiddet ortamı olarak okul. Cogito: 6-7, 105-108. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Tozlu, N. ve Solak, A. (2006). Küreselleşme ve su: eğitim ve şiddet. (Ed. S. Ercetin). Ankara: Hegem Yayınları.
Turhan , E., İnandı, T., Özer, C., Akoğlu, S. (2011). Üniversite öğrencilerinde madde kullanımı, şiddet ve bazı
psikolojik özellikler. Türkiye Halk Sağlığı Dergisi, 9 (1).
Vefikuluçay, D., Zeyneloğlu, S., Eroğlu, K. ve Taşkın, L. (2007). Kafkas Üniversitesi son sınıf öğrencilerinin
toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin bakış açıları. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 26-38.
World Health Organization (2002), World Report on Violence and Health. Edited by Krug, E. G., Dahlberg, L.
L., Mercy, J. A., Zwi, A. B., Lozano, R. Geneva: World Health Organization.
http://whqlibdoc.who.int/hq/2002/9241545615.pdf. Erişim Tarihi: 19.02.2011.
Yakut, S. (2012). Lise öğrencilerinde dindarlık ve şiddet eğilimi ilişkisi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi.
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta.
Yalçın, İ. (2004). Ailelerinden algıladıkları sosyal destek düzeyleri farklı lise öğrencilerinin saldırganlık
düzeyleri. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
Yıldırım, A. (1998). Sıradan şiddet Türkiye’ ye özgü olmayan bir sorun: kadına ve çocuğa yönelik şiddetin
toplumsal kaynakları. İstanbul: Boyut Yayın Grubu.
21
Cilt 1 (2015) Sayı 1, 22-32
OKULÖNCESİ ÖĞRETİM PROGRAMINA YÖNELİK ÖĞRETMEN
GÖRÜŞLERİ
Yrd.Doç.Dr.Serhat Arslan1; Nurcan İlkay
Öz
Anahtar Kelimeler
Bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretim programı ile ilgili okul öncesi
öğretmenlerinin görüşlerinin incelenmesidir. Yapılan çalışma da doküman
analizi ve yarı yapılandırılmış görüşme yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmacılar
tarafından yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanmıştır. Uzman görüşleri
doğrultusunda görüşme formuna son şekli verilmiştir. Elde edilen veriler
betimsel analiz yöntemi ve NVivo 10 ile çözümlenmiştir. Araştırmadan elde
edilen sonuçlar literatür çerçevesinde tartışılmıştır
Öğretim programı,
okul öncesi, nitel araştırma.
Makale Hakkında
Gönderim Tarihi: 23.07.2015
Kabul Tarihi: 31.10.2015
E-Yayın Tarihi: 31.12.2015
TEACHERS’ OPINIONS ABOUT PRESCHOOL CURRICULUM
Abstract
Keywords
The aim of this study is to analyze the preschool curriculum accordance with
teachers’ viewpoints. In this research, interviewing technique of qualitative
research methods is used. A semi-constructed interview form was prepared by
the researchers. Interview form was finalized in accordance with expert views. In
the research, with purposeful sampling method, interviews were conducted with
26 preschool teachers. Data collected in the interviews were analyzed via
descriptive analysis method and NVivo10. Results were discussed in the light of
literature.
1
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi
22
Curriculum
Pre school
qualitative research
Article Info
Received: 07/13/2015
Accepted: 10/31/2015
Online Published: 12/31/2015
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 22-32
Giriş
Bireyin hayata geldiği andan ilköğretime başladığı güne kadar geçen, ilk çocukluk dönemini
içeren ve çocukların ileriki yaşamlarında hayati bir değere sahip olan; psiko-motor, kişilerarası,
bilişsel ve dil gelişimlerinin çoğunluğunu noktaladığı, bu yönde kişiliğinin ortaya çıktığı, temel
alışkanlıkların çocuğa verildiği erken çocukluk dönemi diye de isimlendirilen sistematik eğitim
çevresi olarak açıklanan süreç okulöncesi eğitim olarak adlandırılır (Gelişli ve Yazıcı, 2012). Okul
öncesi dönemde nitelikli bir eğitim vermek; çocuğun yaşamını biçimlendirmek açısından büyük önem
taşır. Çocuğun ileriki hayatını biçimlendirecek bir eğitim programlanırken farklı etkenlerin göz
önünde bulundurulması şarttır. Program uygulamalarında öğretmenin daha sistematik çalışmasını ve
kendine güvenmesini öğretmenin planlama ve programlama yeteneği sağlayacaktır (Eliason ve
Jenkins, 2003). Okulda verilen eğitim sisteminin en temel öğesinin öğretmen olduğu şüphesizdir.
Öğretmenler toplumdaki huzur ve sosyal barışın korunmasında, bireylerin sosyallik kazanabilmesi ve
toplumsal hayata hazır hale gelmesinde, toplumun kültür ve değerlerinin genç nesillere aktarılmasında
öncülük etmektedirler. Öğretmenler milletlerimizin gerçek mimarları ve insan karakterini
biçimlendiren gerçek heykeltıraşlarıdır (Özden, 2002). Genel ve özel amaç ve kazanımlarını
bünyesinde barındıran, öğretmenin gün içinde bu amaçları çocuklara kazandırmayı hedeflediği
etkinlikleri içeren, öğrenmenin meydana geldiği, belirlenmiş eğitimsel çerçeve veya yapıya okulöncesi
öğretim programı denir. Okul öncesi öğretim programının gayesi çocukların sağlıklı gelişimini ve
ileriki yaşamında gerekli olan becerilerin edinimini uyumlu bir biçimde sağlamaktır (Hirsh, 2004).
Çocukları birbirinden ayırt eden sosyal, duygusal, bedensel, zihinsel yetileri ve eğilimleri vardır.
Çocuklar arasındaki normal olmayan özel durumların belirlenmesinde de programların bireyselliğe
verdiği değer fayda sağlar. Çok erken çağlarda saptanan özel durumların ‘engel ve ilerlemiş olma'
düzeltilmesinde özelleştirilmiş program amaçları oldukça fayda sağlar. Program geliştirme ilkelerini
çocuk gelişimi ilkelerini olarak gören eğitim programları, başarılı ve ihtiyaca göre belirlenmiş
programlardır. Görülmektedir ki, okulöncesi programların başarısı öğretmen ve öğretmenlerin aldığı
eğitim hizmetinin kalitesi, aile katılımı, öğretim programının kalitesi ve uygulanabilirliği okul öncesi
eğitimin başarısını etkileyen önemli etkenler arasında yer almaktadır (Gündoğdu, Turan, Kızıltaş,
Çimen ve Kayserili, 2008). Kandır, Özbey ve İnal (2010)’a göre; öğretmenler yıllık planlarını
oluştururken en fazla amaç ve kazanımların yıl içindeki dağılımını saptamada; günlük plan hazırlarken
ise değerlendirmenin yapılışı konusunda en fazla zorlukla karşılaşmaktadırlar. Öğretmenlerin %81,4’ü
ise çeşitli sebeplere dayalı olarak yıllık planın değerlendirmesinin uygulanması alanında zorlandıkları
görülmektedir. Çevresel eğitimi ile ilgili devinimsel ve dil alanlarında amaç ve kazanıma programda
yer verilmemiştir. Çevresel hedef ve kazanım ise en çok diğer gelişim alanlarıyla kıyaslandığında; öz
bakım becerileri alanında yer aldığı belirlenmiştir. Tüm bu çalışmalar göz önünde bulundurulduğunda;
okul öncesi öğretim programı, kendini yenileyen, özgün, sorunlarına çözümler yaratabilecek kadar
kendinden emin, olayları diğerlerinden farklı bir şekilde masaya yatırabilen, hem kendi hem de diğer
kültürlerin değerlerini ve algılarını irdeleyebilen ve tüm bu niteliklerini diğer insanların adına da
kullanabilen kişilerin gelişmesine olanak sağlamalıdır (Tuğrul,2005).
Yöntem
Bu araştırma nitel bir araştırma olup, görüşme tekniğiyle oluşturulmuştur. Görüşme formu
çeşitli uzman görüşleri de alınarak 5 tane açık uçlu sorudan oluşmaktadır. Uygulama formu içerisinde
Okulöncesi öğretmenlerine 2013 Okulöncesi Öğretim programıyla ilgili herhangi tanıtıcı bir seminere
katılıp katılmadıkları, bu programa uygun günlük akışlarını düzenlerken çocuk, program ve zaman
açısından herhangi bir sorunla karşılaşıp karşılaşmadıkları, sınıf içi ya da sınıf dışındaki etkinliklerini
(Fen-Doğa, açık hava, sanat, Türkçe-dil, okuma-yazma, matematik, güne başlangıç) düzenlerken ve
uygularken ne gibi sorunlarla karşılaştıkları, yine bu programda yer alan değerler eğitimiyle ilgili ve
son olarak da programdaki değerlendirme ölçeklerinden hangilerini kullandıkları ve bu ölçekleri
kullanırken herhangi bir sorunla karşılaşıp karşılaşmadıklarıyla ilgili sorular yer almaktadır. Bu
güçlüklere getirilebilecek çözüm önerileriyle ilgili görüşleri alınmaktadır. Araştırma içinde amacına
23
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 22-32
uygun örnekleme modeli kullanılarak Sakarya ili Hendek, Karapürçek ve, Uzuncaorman ilçelerinden
20 öğretmene ulaşılmıştır. Ayrıca internet üzerinden 6 okulöncesi öğretmeniyle yapılan görüşmelerle
de birlikte örneklem toplam 26 öğretmene ulaşılmıştır. Örneklem kadınlardan oluşmaktadır.
Çalışmaya katılan Okulöncesi öğretmenlerinin yaş ortalaması 26 ve kıdem ortalaması 6,17’dir Yazılı
olarak elde edilen veriler betimsel analiz yöntemi ve NVivo 10 programı ile çözümlenmiştir. Betimsel
analiz; betimsel analiz için bir çerçeve oluşturma, tematik çerçevelere göre verilerin işlenmesi,
bulguların tanımlanması ve bulguların yorumlanması şeklinde dört evreden oluşmaktadır(Yıldırım ve
Şimşek, 2008) .Verilerin analizi kısmında her sorunun cevapları incelenerek tematik çerçeveler
oluşturulmuş ve cevaplar bu çerçevelerde kodlanmıştır. Daha sonra bir araya getirilen veriler
karşılaştırılarak ortak temalarda ortak kodlar almıştır. Görüşme yapılan öğretmenler Ö1, Ö2, Ö3…..
şeklinde gösterilmiştir.
Bulgular
2013 Okulöncesi Öğretim programıyla ilgili öğretmen görüşleri aşağıda tablolar halinde
gösterilmiştir. Öğretmenlerin bu programla ilgili herhangi bir seminere katılıp katılmadığına yönelik
veriler Tablo 1’de sunulmuştur.
Tablo 1. 2013 Okul öncesi Öğretim programını tanıtıcı seminere katılanlar ve katılmayanlar
Tema
(Kategoriler)
Seminere
katılanlar
ve
katılmayanlar
Kodlar
N
%
Katılanlar ve yeterli bulanlar(Ö1,Ö2,Ö7,Ö12,Ö14,Ö16)
6
24
10
38
10
38
Katılanlar
ancak
bulmayanlar(Ö5,Ö8,Ö11,Ö17,19,Ö20,Ö21,Ö23,Ö24,Ö26)
yeterli
Katılmayanlar(Ö3,Ö4,Ö6,Ö9,Ö10,Ö13,Ö15,Ö18,Ö22,Ö25)
Öğretmenlerin 2013 Okulöncesi Öğretim programıyla ilgili herhangi bir seminere katılıp
katılmamalarına, katılanların ise bu semineri yeterli veya uygun bulup bulmamalarına ilişkin soruya
vermiş oldukları cevaplar incelendiğinde, %24’ü 2013 Okul öncesi Öğretim programıyla ilgili tanıtıcı
bir seminere katılmış ve bu semineri yeterli bulmuştur. %38’i ise 2013 Okul öncesi Öğretim
programıyla İlgili tanıtıcı bir seminere katılmalarına rağmen bu semineri çeşitli açılardan yeterli
bulmamıştır. %38’i ise 2013 Okul Öncesi Öğretim programını tanıtıcı herhangi bir seminere
katılmamıştır. Öğretmenlerin görüşlerinden alınan birebir alıntılar aşağıda sunulmaktadır.
‘‘Evet, böyle bir seminere katıldım ancak yeterli bulmadım. Çok geniş bir konuyu az bir saate
sığdırmaya çalışmışlardı. Daha geniş bir zaman dilimi içerisinde uygulamaya dönük seminerlerin
daha faydalı olacağını düşünüyorum.(Ö5)’’
‘‘Evet katıldım. Çalışmada anlatılan şeyler aslında kullanacağımız şeyler değildi. Sürekli bir evrak
işinden bahsedildi. Okul öncesi öğretmeninin bu kadar zamanı olacağını düşünmüyorum. Kendim
gerekli şeyleri yapıyorum fakat programa dair anlatılanların pek bir katkısı olmadı.(Ö11)’’
‘‘2013 okul öncesi öğretim programını tanıtıcı bir seminere katıldım. Programla ilgili bu çalışmayı
yeterli bulmadım. Zaman kısıtlıydı ve biraz yüzeyseldi.(Ö19,Ö20,Ö24)’’
‘‘Evet, katıldım, bir kısmını tatbiki faydalı buldum ama bir o kadarı da eksik bilgiler içermekteydi.
Çalışmalar uygulamaya dayalı olursa çalışmalar daha faydalı olur diye düşünüyorum.(Ö26)’’
Öğretmenlerin programa uygun etkinlikleri uygularken zorlandıkları etkinlikler Tablo 2’de
sunulmuştur.
24
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 22-32
Tablo 2. Öğretmenlerin uygularken zorlandıkları etkinlikler
Tema
Kodlar
(Kategoriler)
Uygularken
Hareketli Oyun (Ö1,Ö2, Ö3, Ö4,Ö5,Ö13,Ö14,Ö15,Ö16,Ö17,Ö26)
zorlanılan
etkinlikler
Okuma Yazma (Ö3, Ö4,Ö8,Ö11,Ö12,Ö15,Ö18,Ö22
Sanat(Ö3,Ö5,Ö12,Ö25)
Müzik (Ö3,Ö5,Ö6,Ö7,Ö10,Ö12,Ö17)
Drama (Ö3,Ö5,Ö9, Ö10,Ö11,Ö12,Ö21
Türkçe-Dil Etkinlikleri(Ö12)
Güne Başlangıç Etkinliği(Ö14,Ö15,Ö17)
Fen-Doğa Etkinliği(Ö6, Ö23,Ö26 )
N
%
11
42
8
4
7
7
1
3
2
31
15
27
27
4
12
12
Öğretmenlerin Okulöncesi programına uygun günlük akışlarınızda yer alan etkinlikleri uygularken
çocukların veya kendilerinin en çok zorlandığı etkinliklere ilişkin soruya vermiş oldukları cevaplar
açısında incelendiğinde, % 42’sinin Hareketli Oyun etkinliklerinde, % 31 inin Okuma Yazma
etkinliklerinde, % 15’i Sanat etkinliklerinde, %27’sinin müzik etkinliklerinde, %27’sinin drama
etkinliklerinde, %4’ünün Türkçe Dil etkinliklerinde, %12’sinin Güne Başlangıç etkinliklerinde,
%12’sinin Fen-Doğa etkinliklerinde zorlandıkları görülmüştür. Öğretmenlerin görüşlerinden alınan
birebir alıntılar aşağıda sunulmaktadır.
“Hareketli oyunlarda özellikle açık havada oynanan oyunlarda çocukları kontrol etmekte
zorlanıyorum. Her an tehlikeli olabilecek bir davranış sergileyebiliyorlar. Kurallı oyunların
kurallarını uygulatmakta bazen zorluk yaşayabiliyorum..” (Ö1)
“Okuma-yazma etkinliklerinde; çocuklarda çok büyük zorluklar yaşadım. Özellikle rakamların
yazılmasında (Ö3)”
“Dramada çocukların çok fazla utangaç olması ve birbirlerini tekrar etmeleri beni zorlayan
konulardan (ö5)”
“Müzik etkinliklerinde kendimi çok yetersiz hissediyorum (Ö7)”
‘‘Genellikle okuma yazmaya hazırlık etkinliklerinde zorlanıyorum. Köy okullarında çocuklar kalemi
bile tutmadan okula geliyorlar(Ö8)’’
‘‘Drama etkinliğinde çocuklar yaratıcı, özgün ürünler çıkarmakta zorlanıyor.(Ö10)’’
‘‘Çocuklara göre değişiyor fakat en fazla zorlandığım etkinlik okuma yazma etkinliği. Nedeni ise
evden kalem tutmadan gelen çocuklar var. Ailelerin bilinçlendirilmesiyle çözülebilir.(Ö11)’’
‘‘Hikaye etkinliklerinde veya belirli gün ve haftalarda soru cevap etkinliklerinde yaş grubu genişliği
nedeniyle( 3-6 yaş) dikkat toplamada sıkıntı yaşanıyor.(Ö12)’’
‘‘En çok zorlanılan, sanırım ben dâhil tüm öğretmen arkadaşlarımın da programda istenilen
etkinliklerin birkaçını aynı anda yapılabilirliği. Ama ortamlar bu uygulamalara yönelik
hazırlanmadığından tek düze ve mecburi akışlar şeklinde (çocuklar zorlanılarak) yaptırılıyor.(Ö15)’’
‘‘Yarım gün uygulamaları sebebiyle sıkıntı oluyor. Sabahları uyanamayan öğrenciler, öğlenleri okula
giriş saatlerindeki velilerin serbest davranışları sıkıntı yaratıyor.(Ö15)’’
‘‘Küçük yaş grubuyla çalıştığım için hareketli oyunlarda sorun yaşıyorum.(Ö16,Ö17)’’
‘‘Günlük akışımızda yer alan etkinlikleri uygularken zaman zaman ufak tefek sıkıntılar yaşıyoruz.
Fakat genel olarak uygulayabildiğimiz etkinlikler günlük akışa göre, çocukların o günkü durumuna
göre değişiyor(Ö20)’’
‘‘Çocukların drama etkinliğe adaptasyonu sağlamak amacıyla kapsamlı bir materyal hazırlığı
gerektiriyor. Bu yüzden güçlük çekiyorum.(Ö21)’’
‘‘Etkinlikler çocukların yaş grubuna uygun düzenlendiğinde herhangi bir zorluk yaşamıyoruz. Ancak
özel durumlu 2 öğrencimizin dikkatini toplamak bazen zor olabiliyor.(Ö24)’’
25
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 22-32
Şekil 1: Öğretmenlerin 2013 okulöncesi öğretim programına yönelik uygularken zorlandıkları etkinlikler ilişkin
Nvivo analizi
Öğretmenlerin 2013 Okulöncesi Öğretim programına uygun günlük akışlarını düzenlerken
karşılaştıkları sorunlar Tablo 3’de sunulmaktadır.
Tablo 3. Günlük plan düzenlerken karşılaşılan sorunlar
Tema
Kodlar
(Kategoriler)
Program
Açısından
Yaşayanlar(Ö4,Ö5,Ö8,Ö9,Ö11,Ö12,Ö22,Ö26)
Sorun
Çocuk
Açısından
Yaşayanlar(Ö3,Ö4,Ö5,Ö9,Ö11,Ö12,Ö26)
Sorun
Zaman
Açısından
Yaşayanlar(Ö3,Ö8,Ö10,Ö11,Ö18,Ö26)
Sorun
N
%
8
31
7
27
6
23
Öğretmenlerin 2013 Öğretim programına uygun günlük planlarını düzenlerken karşılaştıkları sorunları
ortaya koymaya çalışan soruya verilen cevaplar incelendiğinde günlük planlarını düzenlerken
öğretmenlerin 8 tanesi %31’i program açısından, 7 tanesi %27’si çocuk açısından, 6 tanesi %23’ü ise
zaman açısından çeşitli sorunlarla karşılaşmıştır. Öğretmenlerin 5 tanesinden %19’undan ise bu soruya
ilişkin yeterli bir cevap alınamamıştır. Öğretmenlerin görüşlerinden alınan birebir alıntılar aşağıda
sunulmaktadır:
‘‘Herhangi bir sorunla karşılaşmadım. ( Ö1,Ö2,Ö6,Ö7,Ö13, Ö14,Ö16,Ö19,Ö20, Ö23) ’’
‘‘Program açısından; Bazı günler etkinlik çeşitliliğine yer veremedim. Belirlediğim hedef ve
davranışlara zaman zaman ulaşamadım. Etkinlikler arası geçişlerde bazen bağlantı kurmakta zorlanıp
aktif-pasif dengesi sağlamada sorunlar yaşadım.(Ö4)’’
‘‘Program açısından; çocuklar etkinliklerden çok çabuk sıkıldıkları için gün içerisinde 3 ten fazla
etkinliğe yer vermem gerekebiliyor. Ancak programda etkinlik sınırı konulmuştur. Kavramları çocuğa
kazandırırken bazen nasıl anlatacağım konusunda bocalıyorum. Daha faydalı kılavuz kitaplarının
gönderilmesi bu durumu kolaylaştırabilir.(Ö5)’’
26
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 22-32
‘‘Çocuk açısından; yaş aralığından kaynaklanan seviye farkları var ve bu yüzden de çocukların
bazıları sıkılma ve soğuma, bazıları ise etkinlikleri yapamamasından kaynaklı özgüven sorunları
yaşıyor.(Ö11)’’
‘‘Zaman açısından: programın zaman uyumu yok, bir gün etkinliklerden zaman artıp boşta kalırken
bir gün zaman yetmeyip çalışmalar tamamlanabiliyor.(Ö26)’’
Şekil 2: Öğretmenlerin 2013 okulöncesi öğretim programına uygun günlük akışlarını düzenlerken karşılaştıkları
sorunlara ilişkin Nvivo çıktısı
Öğretmenlerin programda yer alan değerlere yönelik görüşleri Tablo 4’de sunulmaktadır.
Tablo 4:Programda yer alan değerleri uygun bulanlar ve bulmayanlar
Tema
Kodlar
(Kategoriler)
N
%
Kritik dönem(Ö1)
Çocukların seviyesine uygun etkinliklerle(Ö3, Ö4)
Somuta indirgeme sorunu(Ö5, Ö7, Ö9)
1
2
3
4
8
12
Programda gereksiz değerlerin yer alması(Ö10, Ö11)
Yaş grupları farklılığı(Ö12, Ö13)
2
2
8
8
Genişletilebilir
1
4
Uygun ve yeterli bulanlar(Ö2, Ö6, Ö8, Ö14, Ö15, Ö18,
Ö19, Ö20, Ö21, 24)
10
38
2013 Okulöncesi Öğretim programında yer alan değerlerle ilgili öğretmen görüşlerini almaya yönelik
soruda öğretmenlerin bu soruya verdikleri cevaplar incelendiğinde öğretmenlerden 1 tanesi %4’ü
değerler eğitiminde okulöncesi dönemin kritik dönem olduğu yönünde, 2 tanesi %8’i değerlerin
çocukların yaş ve gelişim düzeyine uygun etkinliklerle verilmesi gerektiği yönünde, 3 tanesi %12’si
değerler eğitiminde bazı değerlerin soyut kaldığı ve zorlandıkları yönünde, 2 tanesi %8’i programda
değerlerin dengesiz dağıldığı bazı değerlerin çok gereksiz bazılarının ise gerekli olduğu halde
programda yer almadığı yönünde, 2 tanesi %8’i küçük yaş ve büyük yaş gruplarına aynı anda aynı
değerleri kazandırmanın güç olduğu yönünde, 1 tanesi %4’ü programda yer alan değerlerin uygun
olduğu ancak bu değerlerin genişletilmesi gerektiği yönünde, 1o tanesi %38’i ise programda yer alan
27
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 22-32
değerlerin uygun ve yeterli olduğu yönünde görüş bildirmiştir. Görüşmeye katılan öğretmenlerin 5
tanesinden %19’undan ise yeterli bir cevap alınamamıştır. Soruyla ilgili birebir öğretmen cevaplar
alıntılar aşağıdaki gibidir:
‘‘En çok empati ve sabır değerlerini kazandırmaya çalışırken zorlanıyorum(Ö5)’’
‘‘Değerleri öğretme konusunda sıkıntı yok. Fakat bir sınıfta farklı yaş gurupları olması sebebiyle
büyük gruba hitap edemiyorum. 3 yaş çocuğu ile 6 yaş çocuğuna aynı değerleri öğretmezsiniz.(Ö12)’’
‘‘Değerler eğitimine eski programda daha çok yer veriliyordu. Bu programın bu yönünün eksik
olduğunu düşünüyorum(Ö23)’’
Şekil 3: Öğretmenlerin programda yer alan değerlere yönelik görüşlerine ilşkin Nvivo analizi
Öğretmenlerin programda yer alan ölçeklerden hangilerini kullanıp kullanmadıklarına ilişkin görüşleri
Tablo 5’de sunulmaktadır.
Tablo 5:Öğretmenlerin kullandıkları değerlendirme ölçekleri ve görüşleri
Tema
Kodlar
(Kategoriler)
N
%
Portfolyo ve gelişim dosyaları(Ö1, Ö8, Ö9, Ö1, Ö18,
Ö19, Ö21, Ö23
8
31
Sistematik gözlem formu(Ö8, Ö11, Ö18, Ö19, Ö20,
Ö21, Ö26
7
27
Aylara göre kazanım değerlendirme formu(Ö4, Ö9, Ö10,
Ö11, Ö12, Ö16, Ö17, Ö21, Ö23
9
35
Gelişim raporları(Ö1, Ö2, Ö4, Ö5, Ö7, Ö8, Ö10, Ö11,
Ö12, Ö13, Ö16, Ö18, Ö19, Ö21, Ö22, Ö23, Ö24, Ö26
18
69
Anektod kayıtları(Ö1, Ö4, Ö12, Ö18, Ö19, Ö20, Ö21
7
27
Kısa notlar(Ö1, Ö7, Ö8, Ö12, Ö16, Ö18, Ö19, Ö20,
Ö23, Ö24)
9
35
28
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 22-32
2013 Okulöncesi Öğretim programında yer alan değerlendirme ölçeklerinden Öğretmenlerin
kullandıklarını ve bunlara ilişkin görülerini belirlemeye yönelik soruda öğretmenlerin verdikleri
cevaplara göre en çok tercih edilen değerlendirme ölçeği 18 öğretmen %69’u tarafından tercih edilen
gelişim raporları, daha sonra eşit oranda 9 kişi %35’i tarafından tercih edilen aylara göre kazanım
değerlendirme formu ve kısa notlardır. Bunları 8 öğretmen %31’i tarafından tercih edilen portfolyo ve
gelişim dosyaları takip etmiştir. Son sırada ise eşit oranda 7 öğretmen %27’si tarafından seçilmiş
sistematik gözlem formu ve kısa notlar yerini almıştır. 5.soruya ilişkin öğretmen görüşlerinden
alıntılar aşağıdaki gibidir:
‘‘Aylara göre kazanım değerlendirme formunu doldurmanın zor ve zahmetli olduğunu düşünüyorum.
Bunun yerine her çocuk için kısa notlarla eksik yönlerinin tespitinin daha çok yol gösterici olduğunu
düşünüyorum.(Ö1)’’
‘‘Genel olarak bunları yazmaktan pek hoşlanmıyorum. Özellikle gelişim raporlarını yazarken
etkinliğe katılmayan ve çok konuşmayan çocuklarla ilgili ne yazacağımı bilemiyorum. Bunların çok
verimli uygulandığını düşünmüyorum.(Ö3)’’
‘‘Kısa notların daha yararlı olduğunu düşünüyorum. Anında gözlemleyim, tarih atarak kısa notlar
tutuyorum.(Ö7)’’
‘‘Aylara göre kazanım değerlendirme formu: Kullanıyorum. Fakat bunun gereksiz olduğunu
düşünüyorum. Bir süre sonra çocukların gelişimini gayet iyi görebiliyorum. Neyi öğrenip
öğrenmediğini gözlemleyebiliyorum(Ö11)’’
‘‘Özel eğitim gerektiren öğrenciler dışında diğer çocuklara doldurulan belgelerin zaman ve kağıt
israfı olduğunu düşünüyorum. İleri dönük olarak kullanılmadığına katılıyorum.(Ö15)’’
Şekil 4: Öğretmenlerin kullandıkları değerlendirme ölçeklerine ilişkin Nvivo analizi
Tartışma, Sonuç ve Öneriler
2013 okulöncesi öğretim programıyla ilgili çalışmaya katılan okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri ve
uygulamaları incelendiğinde; Öğretmenlerden %24’ü 2013 okul öncesi Öğretim programıyla ilgili
tanıtıcı bir seminere katılmış ve bu semineri yeterli bulmuştur. %36’sı okul öncesi Öğretim
programıyla ilgili tanıtıcı bir seminere katılmış ancak bu semineri zaman, uygulamadan çok evrak
işiyle ilgili olması gibi nedenlerden dolayı yeterli bulmamıştır. Yine . %36’sı okul öncesi Öğretim
programıyla ilgili herhangi bir tanıtıcı seminere katılmamıştır.Çalışmaya katılan okulöncesi
öğretmenlerinden %42’si açık hava ve hareketli oyun etkinliklerinde öğrencileri kontrol etmekte
güçlük çekmekte ve tehlikeli davranışlarda bulunmalarından korkmaktadır. %31’i okuma-yazma
29
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 22-32
etkinliklerinde özellikle daha kalem tutmayı bilmeden gelen öğrenciler olduğu için güçlük çekmekte
rakam yazma konusunda sorun yaşamaktadırlar. %15’i büyük ve küçük yaş grubunun beraber olması
nedeniyle sanat etkinliklerinde zorluk çekmektedir. %27’si kendini müzik etkinliklerinde yetersiz
hissetmekte ve çocukların dikkatini çekmekte zorluk çekmektedirler. Yine %27’si drama
etkinliklerinde gerek materyal hazırlama gerekliliği gerekse çocukların kendilerini ifade etmelerinde
güçlük çekmesi sebebiyle zorluk yaşamaktadırlar. Araştırmaya katılan okulöncesi öğretmenlerden
günlük akış düzenlerden ve uygularken %31 program açısından, %27’si çocuk açısından, %23’ü ise
zaman açısından çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. Öğretmenlerden alınan cevaplar doğrultusunda
program açısından etkinlik çeşitliliğine sınırlılık getirmesi nedeniyle çocuklar etkinliklerden çok çabuk
sıkılmaktadır. Hatta bazı etkinlikler çocukların yaş grubu farklılığı sebebiyle(hazır bulunuşluk) günlük
akışta uygulanamamıştır. Bu da artan zaman problemini ortaya koymaktadır. 2013 okulöncesi öğretim
programında yer alan değerleri çalışmaya katılan okul öncesi öğretmenlerinden %38’i uygun ve yeterli
bulurken, %44’ü programda yer alan değerler öğretimi için okulöncesi öğretimin kritik dönem
olduğunu ve bu dönemde bazı kavramların somuta indirgenme sorunuyla karşı karşıya olduklarını
belirmişlerdir. Ayrıca programda yer alan bazı kavramların gereksiz, bazı kavramların ise gerekli
olduğu halde programda yer almadıklarını belirtmişlerdir. Programda yer alan değerlendirme
formlarına ilişkin öğretmen görüşleri ise şu şekildedir; %69’u gelişim raporlarını, %35’i aylara göre
kazanım değerlendirme formu, %35’i kısa notları, %31’i port folyo dosyalarını,%27’si hikâyecik
kayıtları ve sistematik gözlem formunu kullanmaktadır. Çalışmaya katılan öğretmen görüşleri
incelendiğinde değerlendirme formu tutmanın gereksiz ve masraflı olduğunu, özellikle aylara göre
kazanım değerlendirme formu doldurmanın oldukça zor olduğu yönünde görüşler dikkat çekmektedir.
Tarih atılarak kısa notlar tutmanın daha yol gösterici olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir. Okul
öncesi eğitim programlarıyla ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde; Özsırkıntı, Akay, Yılmaz Bolat,
(2014)’a göre fiziksel yapı ve öğrenci sayısı nedeniyle okul öncesi öğretmenleri sınıflarda programda
yer alan öğrenme merkezleri oluşturmakta sorun yaşandığı, hizmet içi eğitimin uygun zamanda ve
yeterli düzeyde verilmediği, programa ve yapılacak olan yeniliklere olumlu bir bakış açısı sergilendiği
görülmüştür. Bu da bu araştırmayı destekler yöndedir. Kandır, Özbey, İnal, (2009)’a göre okul öncesi
öğretmenleri en çok günlük planlarını hazırlarken ve bu planların değerlendirmelerini yaparken
zorlanmaktadır. Öğretmenler sınıf içi eğitim durumlarını planlarken karşılaştıkları güçlüklerin birinci
sırasında ise öğrenci sayısının fazlalığı, daha sonra sırasıyla materyal seçimi ve bu materyallerin hazır
hale getirilişi, sınıf içi veya sınıf dışı öğrenme ortamlarının uygun hale getirilişi, fiziksel çevrenin
yetersizliği, ailelerin okulöncesi eğitime olan bakış açıları ve öğrenme yöntem ve tekniklerine karar
verme konularının olduğu belirlenmiştir. Üner’in (2011) yaptığı araştırmada; okul öncesi öğretim
programında değerler eğitiminin yalnızca sosyo-duygusal ve zihinsel gelişim alanlarında yer aldığı
için ve sadece birkaç hedef ve ders içi etkinliklerden meydana geldiği için öğretmenlerin değerler
eğitimini başarıyla programlarına yansıtamadıkları saptanmıştır. Yazar ve Erkuş (2013)’ın okul öncesi
öğretmenlerinden 2006 okulöncesi öğretim programında yer alan değerlerle ilgili görüşlerini aldığı
çalışmada; okul öncesi öğretim programında yer alan değerler eğitiminin ne kadar verileceğinin
öğretmenin elinde ve yetersiz olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, okul öncesi öğretmenlerinin okul öncesi
eğitimde; öğrenci sayılarının fazlalığından dolayı zorlandıkları ortaya çıkmıştır. Bu durumda bu
çalışmadaki bazı gerekli değerlerin programda yer almadığı ve sınıflarda çok sayıda farklı yaş grubu
öğrencilerin olması nedeniyle öğretmenlerin programda yer alan değerleri vermekte güçlük çekmesi
sonucuyla çalışmayı destekler niteliktedir. Sapsağlam, (2013)’e göre 2013 programında günlük akışı
değerlendirme “Günü Değerlendirme Zamanı” olarak adlandırılmıştır. Eğitim-öğretim dönemi
başından itibaren her öğrenci için öğretmen bir “Port folyo” (gelişim dosyası) oluşturmalıdır.
Programın yanında çocuğun çok yönlü değerlendirilmesi öngörülmüştür. Gelişim raporu ve gelişim
gözlem formlarının geliştirilmiş hali 2013 okulöncesi öğretim programın ekinde verilmektedir.
Öğretmenlerin program ve çocuk değerlendirmelerinin sonucundaki bulgularını dikkatle incelemeleri,
kendi ilgi, yeteneklerini belirleyerek ve kişisel özelliklerini göz önünde bulundurarak öz
değerlendirme yapmaları beklenmektedir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda öğretmen, farklı
alanlara hâkimiyet düzeyine göre kendini geliştirme yönünde adımlar atmaları, kaynaklara ulaşmalı,
bunun için okul yönetiminden de rehberlik ve destek talep etmelidir.(MEB, 2013). Araştırma
sonuçlarına yönelik öneriler; araştırmada veri toplama aracı olarak kullanılan görüşme formundaki
birinci sorulara öğretmenlerin verdikleri cevaplar doğrultusunda Okul öncesi eğitim programları
değişikliklerinde öğretmenlere ve öğretmen adaylarına; değişikliğe uğrayan programı detaylı ve
30
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 22-32
teoriden çok pratiğe dönük tanıtıcı bir seminer ya da program düzenlenmeli, ayrıca sadece böyle bir
etkinlik düzenlenmekle kalmayıp etkinliğin dönütleri de alınmalıdır. 2013 Okul Öncesi Öğretim
programında gün içi etkinlikler arası geçişlerin sağlanması belirgin hale getirilmiştir. Ancak okul
öncesi öğretmenlerinin en çok sıkıntı yaşadıkları durumlardan biri bu geçişlerin anlaşılması ve
planlanmasıdır. Öğrenci yaş grubu farklılığı ve çeşitli fiziksel donanımların yetersizliği nedeniyle
akışlar aksamaktadır. Bu anlamda açılan okul öncesi eğitim kurumlarında sınıf içi ve sınıf dışı daha
kapsamlı fiziksel düzenlemeler yapılarak, farklı yaş gruplarının farklı sınıflarda yer alması yönünde
düzenlemeler yapılmalıdır. 2013 programında değerlendirme etkinliği “Günü Değerlendirme Zamanı”
olarak isimlendirilmiştir. Günü değerlendirme de bütüncül bir bakış açısı sağlanıp, aynı zamanda
öğretmenin kendisini ve süreci daha detaylı değerlendirebileceği bir zaman dilimi sağlanmalıdır.
Ayrıca etkinlik yönünden yapılan kısıtlamalar hem program açısından aksamalara, hem de zaman
açısından dengesizliklere neden olmaktadır. Bu anlamda öğretmene daha esnek bir uygulama ortamı
yaratılmalıdır. Değerler eğitiminde, özellikle de; sevgi, saygı, hoşgörü, çevreyi koruma, okul sevgisi
gibi değerlerin kazanımında kritik bir dönem okul öncesi dönemde 3-4-5 yaş grubuna hazır bulunuşluk
düzeyine yönelik farklı değerler; farklı etkinliklerle verilmeye çalışılmalı; bu yönde öğretmenlere yol
gösterici hizmet içi eğitim verilmelidir. Diğer eğitim programlarında olduğu gibi okul öncesi eğitim
programlarında da değerlendirme önemli bir süreçtir. 2013 Öğretim programında da çok eğitim süreci
çok yönlü bir değerlendirme gerektirmektedir. Eski programda olduğu gibi sonuç değil süreç yanlısı
bir değerlendirme yaklaşımı gerekmektedir. Bu bağlamda değerlendirme öğretmenlere bir külfet,
kırtasiye masrafı ya da evrak tutma zorunluluğu olarak lanse edilmemeli; öğretmenin bu bağlamda
kendini geliştirmesine izin verilmelidir.
Kaynakça
Durmuşçelebi, M. ve Akkaya, D. (2011). “2006 Okulöncesi Öğretim programının Uygulanmasının Öğretmen
Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi (Kayseri İli Örneği)”. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (
S.) 31.
Eliason, C. ve Jenkins, L.(2003).A Practical Guide to Early Childhood Curriculum. 3–5.Merrill Prentice Hall.
Upper Saddle River, New Jersey, Colombs, Ohio.
Gelişli, Y., Yazıcı, E. (2012). Türkiye’de uygulanan okul öncesi eğitim programlarının tarihsel süreç içerisinde
değerlendirilmesi. Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi. Sayı:29. 85-93.
Gündoğdu, T.; Turan, S.; Kızıltaş, E.; Çimen, N.; Kayserili, T. (2008). 2002 ve 2006 okul öncesi eğitim
programlarında yer alan değişikliklerin öğretmen algılarına göre karşılaştırılması. Kazım Karabekir
Eğitim Fakültesi Dergisi. Sayı:17. 47-71.
Hirsh, R.A. (2004). Early childhood Curriculum. Incorporating multiple intelligences, developmentally
appropriate practice, and play. Boston.
Kandır, A., Özbey, S. ve İnal, G. (2010). Okul Öncesi Öğretmenlerinin Öğretim programını Planlama ve
Uygulamada Karşılaştıkları Güçlüklerin İncelenmesi. Uluslar Arası Sosyal Araştırmalar Dergisi.
Vol:2/6.373-387.
MEB (2013). Okul Öncesi Eğitimi Programı. Ankara: MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü.
http://tegm.meb.gov.tr/dosya/okuloncesi/ooproram.pdf
Özden, Y. (2002). Eğitimde dönüşüm eğitimde yeni değerler. Ankara: Pegem Yayıncılık.
Özsırkıntı, D., Akay, C., ve Yılmaz Bolat, E., (2014). Okul Öncesi Öğretmenlerinin Okul Öncesi Öğretim
programı Hakkındaki Görüşleri (Adana İli Örneği). Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi
Dergisi (KEFAD) Cilt 15, Sayı 1. Sayfa 313-331
Sapsağlam, Ö., (2013). Değerlendirme Boyutuyla Okul Öncesi Eğitim Programları(1952-2013) Uluslararası
Türk Eğitim Bilimleri Dergisi Sayı 1.
Tuğrul, B. (2005). Çocuk Gelişiminde Anaokulu Eğitiminin Önemi. Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi,
Elektronik Yayınlar, Yıl.6, Sayı:62.
Üner, E. (2011). Okul öncesi öğretim programındaki 36-72 aylık çocuklara farklılıklara saygı eğitimi
kazandırmanın öğretmen görüşleri doğrultusunda değerlendirilmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Erciyes Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Kayseri.
Yazar, E. ve Erkuş, S.(2013). Okul öncesi öğretmenlerinin okul öncesi öğretim programındaki değerler eğitimine
ilişkin görüşlerinin değerlendirilmesi. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi 196 Dergisi.
Sayı:20. 196-211.
31
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 22-32
Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2008). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (6. Baskı). Ankara: Seçkin
Yayıncılık.
32
Cilt 1 (2015) Sayı 1, 33-52
EVDE EĞİTİM ALAN ÖĞRENCİLERİN EĞİTİM SÜREÇLERİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ (TOKAT İLİ ÖRNEĞİ)
Doç.Dr. Nail YILDIRIM1
M.Müf. Başkanı Halis NURAL4
M.Müfettişi Ömür ACET7
Araş.Gör. Sertan TALAS2
M.Müfettişi İsmail ÇELEBİ5
İl MEM. Levent YAZICI3
M.Müfettişi Kadir ÇETİN6
M.Müfettişi Ülkümen PELİTLİ8 M.Müfettişi Mahmut ÇAYLAK9
Öz (11 punto kalın yazı)
Anahtar Kelimeler
Bu çalışmada Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin; “Okul öncesi, ilkokul,
ortaokul ve lise çağındaki özel eğitime ihtiyacı olan bireylerden eğitim ve öğretim
kurumlarından doğrudan yararlanamayacak durumda olanlara evde eğitim
hizmeti verilmesi esastır” hükmü dâhilinde yürütülen evde eğitim hakkında sürece
dahil olan öğrenci, öğretmen, aile temsilcilerinin görüşleri nitel araştırma
desenlerinden durum çalışması deseni kullanılarak incelenmiştir. Evde özel eğitim
alan özel gereksinimli bireylerin eğitim süreci öncesi, eğitim sürecinde ve
sonrasında yaşadıkları sorunlar tespit edilip bu duruma uygun çözüm önerileri
sunulması amaçlanmıştır. Bu amaçla aşağıdaki şu sorulara cevap aranmıştır:
Evde eğitim alan öğrencilere göre eğitim durumları nasıldır? Evde eğitim alan
öğrenci ailelerine göre eğitim durumları nasıldır? Evde eğitim alan öğrencilere
hizmet veren öğretmenlere göre eğitim durumları nasıldır? Araştırmanın çalışma
grubu nitel araştırma geleneğine uygun amaçlı örneklem yöntemlerinden
maksimum çeşitlilik örneklemesi yöntemine uygun olarak eğitim çalışanlarından
örneklem seçilmiştir. Bu amaçla 17 öğrenci, aileleri ve eğitim hizmeti veren 17
öğretmen araştırmanın çalışma grubunu oluşturmuştur. Araştırmada öğrenci, aile
ve öğretmenlerin görüşleri “içerik analizi” yapılarak incelenmiştir. Araştırma
bulgularına göre okula giderek eğitim alamayan öğrencilere sağlanan evde eğitim
programı öğrenciler, aileler açısından memnuniyetle karşılanmaktadır. Evde
eğitim alan öğrencilerde önemli gelişmeler gözlemlenmiştir. Öğretmenler de
süreçten memnundurlar. Materyal ve sınıf ortamı konusu düzeltilmesi gereken
alan olarak görünmektedir. Araştırma sonuçlarına göre evde eğitim konusunda
1
Özel Eğitim
Evde Eğitim
Makale Hakkında
Gönderim Tarihi: 13.07.2015
Kabul Tarihi: 31.10.2015
E-Yayın Tarihi: 31.12.2015
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü, Türkiye, [email protected]
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü, Türkiye, [email protected]
3
Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye
4
Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye
5
Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye
6
Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye
7
Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye
8
Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye
9
Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye
2
33
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
taşra teşkilatlarında etkileşimli sınıf ortamları kurulması ve gerekli eşgüdümün
sağlanacağı özel birimlerin kurulması süreci olumlu yönde etkileyebilir.
EVALUATION OF TRAINING PROCESS OF STUDENTS RECEVING
EDUCATION AT HOME ( SAMPLE OF TOKAT PROVINCE)
Abstract
Keywords
In this study, the opinions of students, teachers, and family representatives
about receiving home education in accordance with the provision of
Legislation For Special Education Services are examined by using case
study method. It is aimed to determine the problems of individuals receiving
home education, before, during and after the training and aimed to present
solutions for these problems. According to this aim answers of these
questions are tried to find: how is the home education according to
students? According to families how is the students’ education levels?
According to teachers how is the students’ education levels? The sample of
this study is chosen by using maximum variation sampling method. For this
aim 17 student, their families and 17 teacher taking part in home education
process. Opinions of the students, families and teachers are analyzed by
“content analysis”. According to research findings, home education
received to students aren’t able to go normal schools are welcomed by the
families. Materials and the classroom environment must be corrected.
Establishing interactive classroom in local provincial organizations and
the establishment of special units to provide the necessary coordination
will be effected the education process positively.
Special Education
Home education
Article Info
Received: 07/13/2015
Accepted: 10/31/2015
Online Published: 12/31/2015
Giriş
Toplumların gelecekte varlıklarını devam ettirebilmelerinin yegâne temeli çocuklardır. Bu
nedenledir ki gelişen ve değişen dünya düzeninde çocuklara verilen önem artmaktadır. Gün geçtikçe
geleceğin teminatı olan çocukların eğitimi de çocuklarla birlikte önem kazanmaktadır. 1961 Anayasa’sı
ile yasalarımız arasına giren “Sosyal Devlet” (Aldıkaçtı, 1997) kavramı ile birlikte yurttaşlarının
refahını, asgari yaşam düzeylerini sağlamayı amaç edinen bir devlet yapısı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Sosyal devletin en önemli ilkelerin biri olan eğitim ve eğitimin toplumun her kesimine eşit bir şekilde
ulaştırılması gelişmekte olan ülkemizde devletin en önemli görevleri arasına girmiştir. Ülkemizde
eğitim öğretim faaliyetleri genel eğitim ve özel eğitim faaliyeti şeklinde yürütülmektedir. Genel eğitim
faaliyetleri örgün ve yaygın eğitim kurumlarında genel programları çerçevesinde düzenlenmektedir.
Eğitimde fırsat ve imkân eşitliği ilkesinin gereği olarak özel eğitim; normal gelişim gösteren
bireylerden farklı, özel gereksinimli çocuklara sunulan üstün yetenekli bireyleri potansiyellerinin en
üstüne çıkarmayı amaçlayan, yetersizliğin engele dönüşmesini önleyen, engelli bireyi kendine yeterli
hale getirerek toplumla bütünleşmesini ve bağımsız, üretici bireyler olmasını destekleyecek becerilerle
donatan eğitim olarak tanımlanmaktadır (Ataman, 2011). Özel eğitim, özel olarak yetiştirilmiş olan bir
öğretmen tarafından öğrencinin ilgi, istek ve en önemlisi ihtiyaçları doğrultusunda kişiye özgü
geliştirilmiş eğitim programları ve kişinin engel türüne göre uyarlanan öğretim yöntemleri ile yürütülen
eğitim öğretim faaliyetlerinin bütünüdür. Özel eğitim faaliyetleri yürütüldüğü ortama göre kuruma
dayalı ve eve dayalı olarak iki şekilde yürütülmektedir. Eve dayalı özel eğitim faaliyetleri özel
gereksinimli bireylerin en doğal ortamlarında eğitim almasını amaçlayan ve eğitim faaliyetlerine ailenin
en üst düzey katılımının sağlandığı özel eğitim faaliyetlerindendir. Eve dayalı özel eğitim faaliyetleri
ailenin ihtiyaçlarını doğal yaşam ortamlarında belirleyebilmek, planlama sürecine aileyi dahil
edebilmek, özel gereksinimli bireyin ihtiyaçlarını doğal yaşam ortamında karşılamak için en uygun
ortamdır (Birkan, 2002).
34
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
Eve dayalı özel eğitim hizmetleri genel olarak eğitim merkezlerine uzak bölgelerde ikamet
eden bireyler ve kronik rahatsızlıkları olan ve enfeksiyon kapma riski yüksek bireylerin eğitiminde daha
çok tercih edilmektedir (Wayman ve Lynch, 1991). Eve dayalı eğitim hizmetleri öğretim sürecini bireyin
doğal yaşam ortamında sağlanmasından dolayı daha kolay ve işlevsel olabilir. Öğretmenlerin özel
gereksinimli bireylerle birlikte geçirdiği süreler düşünüldüğünde ailelerin evde çocukları ile daha fazla
vakit geçirme imkânları olduğu için ailenin eğitim sürecine dâhil edildiği durumlarda çok daha etkili ve
verimli olabileceği düşünülebilir. Diğer taraftan eve dayalı özel eğitim faaliyetleri kaynaştırma
modellerinin temelini oluşturan en az kısıtlayıcı ortam ilkesinin tersine özel gereksinimli bireyin
sosyalleşmesine engel olabilecek bir özel eğitim uygulaması olarak ifade edilebilir (Özyürek, 1983).
Ülkemizde eve dayalı özel eğitim faaliyetleri Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı taşra teşkilatları
tarafından yürütülmektedir. 2010 tarihli Evde ve Hastanede Eğitim Hizmetleri Yönergesi ’ne göre evde
özel eğitim hizmetleri zorunlu öğrenim çağındaki özel eğitime ihtiyacı olan bireylerden sağlık problemi
nedeniyle okul öncesi, ilköğretim veya özel eğitim programlarından herhangi birini uygulayan örgün
eğitim kurumlarından doğrudan yararlanamayanlara eğitim hizmetlerinin evde sunulması esasına
dayanan eğitim olarak tanımlanmaktadır. Evde özel eğitim faaliyetleri, öğrencinin durumu ile ilgili
başvurunun yapılmasından sonra özel eğitim değerlendirme kurulunun vereceği karar doğrultusunda
öğrencinin akranlarının devam ettiği sınıf düzeyinin müfredatı esas alınarak hazırlanacak olan bireysel
eğitim planları doğrultusunda verilir. Evde eğitim faaliyetleri öncelikle sınıf öğretmenleri
olmak üzere diğer öğretmenlerin görevlendirmesi ile yürütülür. Evde eğitim hizmetine ilişkin planlama,
bireyin ihtiyacı ve eğitim ortamına ilişkin şartlar dikkate alınarak ve haftalık ders saati sayısı 10 (on)
saatten az olmamak üzere kurulca belirlenir. Evde eğitim kararı doğrultusunda Milli Eğitim
Müdürlükleri tarafından görevlendirilen öğretmen, özel gereksinimli bireyin eğitim öğretim yılı
boyunca kayıtlı olduğu okulun programına uygun olarak hazırlanan bireysel eğitim programları ile
bireyin eğitim faaliyetlerini düzenlemek ve yürütmekle yükümlüdür.
Alanyazın incelendiğinde evde yürütülen özel eğitim faaliyetlerine yönelik ülkemizde yapılan
herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu durum yapılan bu araştırmanın önemini bir kat daha
artırmaktadır. Bu araştırmada evde özel eğitim alan özel gereksinimli bireylerin eğitim süreci öncesi,
eğitim sürecinde ve sonrasında yaşadıkları sorunlar tespit edilip bu duruma uygun çözüm önerileri
sunulması amaçlanmaktadır. Bu amaçla aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır:



Evde eğitim alan öğrencilere göre eğitim durumları nasıldır?
Evde eğitim alan öğrenci ailelerine göre eğitim durumları nasıldır?
Evde eğitim alan öğrencilere hizmet veren öğretmenlere göre eğitim durumları nasıldır?
Yöntem
Araştırma Deseni
Bu çalışmada Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin; “Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise
çağındaki özel eğitime ihtiyacı olan bireylerden eğitim ve öğretim kurumlarından doğrudan
yararlanamayacak durumda olanlara evde eğitim hizmeti verilmesi esastır” hükmü dahilinde yürütülen
evde eğitim hakkında sürece dahil olan öğrenci, öğretmen, aile temsilcilerinin görüşleri nitel araştırma
desenlerinden durum çalışması deseni kullanılarak incelenmiştir. “Durum çalışması “nasıl” ve “niçin”
sorularını temel alan, araştırmacının kontrol edemediği bir olgu ya da olayı derinliğine incelemesine
olanak veren araştırma yöntemidir” (Yıldırım ve Şimşek, 2008). Durum çalışması desenlerinden iç içe
geçmiş tek durum deseni kullanılmıştır. “İç içe geçmiş durum deseninde, tek bir durum içinde çoğu kez
birden fazla alt tabaka veya birim olabilir” (Patton, 1987, akt. Yıldırım ve Şimşek, 2008). Bu araştırmada
evde eğitime dahil olan öğrenci, öğretmen, aile ve eğitim öncesi, eğitim durumlarına ilişkin süreçler
incelenmiştir.
Katılımcılar
Araştırmanın çalışma evrenini Tokat ilinde evde eğitim alan öğrenciler, öğrencilerin aileleri ve
eğitim veren öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubuna ilişkin veriler aşağıda
verilmektedir:
35
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
Tablo 1. Tokat ili genelinde evde eğitim alan öğrencilerin sayıları
İlçe
S.N
Evde Eğitim Gören Öğrenci Sayıları
Kız
Erkek
1
Merkez
17
9
2
Almus
1
1
3
Artova
1
4
B.Çiftlik
5
Erba
6
Niksar
1
7
Pazar
1
8
Reşadiye
9
Sulusaray
10
Turhal
7
6
11
Yeşilyurt
1
1
12
Zile
1
2
Toplam
30
21
Genel toplam
2
51
Tablo 1 de görüldüğü üzere Tokat genelinde toplamda 51 öğrenci evde eğitim almaktadır.
Tablo 2. Tokat ili genelinde evde eğitim alan öğrencilerin sınıflara göre dağılımı
Sınıflar
Toplam
Anasınıfı
1
1
9
2
9
3
11
4
5
5
6
6
2
7
5
8
2
Okul kaydı olmayan
1
Toplam
51
36
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
Tablo 3. Tokat ili evde eğitim alan öğrencilerin engellilik durumlarına göre dağılımı
Engel Durumu
Sayısı
Ağır Düzeyde Zihinsel Yetersizlik – Bedensel Yetersizlik
3
Bedensel Yetersizlik
25
Hafif Düzey Zihinsel Yetersizlik -Bedensel Yetersizlik
13
İşitme (Tedbir Gerektirmeyen Bedensel Yetersizlik)
1
Orta Düzeyde Zihinsel Yetersizlik -Bedensel Yetersizlik
7
Süregelen Hastalık
2
Toplam
51
Evde eğitim alan öğrencilerin engelleri incelendiğinde en fazla bedensel engelli olduğu, ikinci
sırada hafif düzey zihinsel yetersizlik olduğu görülmektedir. Evde eğitim alan öğrencilerin engellerine
ilişkin Tablo 3 incelendiğinde en sık rastlanan engel durumunun bedensel yetersizlik durumu olduğu;
ikinci olarak ise hafif düzeye zihinsel yetersizlik durumunun yer aldığı görülmektedir. Araştırmaya
katılan 7 öğrencinin orta düzey zihinsel yetersizliği olduğu, 3 öğrencinin ağır düzey zihinsel yetersizliği
olduğu, 2 öğrencinin ise süreğen hastalıklarının olduğu görülmektedir.
Araştırmanın çalışma grubu nitel araştırma geleneğine uygun amaçlı örneklem yöntemlerinden
maksimum çeşitlilik örneklemesi yöntemine uygun olarak eğitim çalışanlarından örneklem seçilmiştir.
Maksimum çeşitlilik örneklemesindeki amaç, göreli olarak küçük bir örneklem oluşturmak ve bu
örneklemde çalışılan probleme taraf olabilecek tarafların çeşitliliğini maksimum derecede yansıtmaktır
(Yıldırım ve Şimşek, 2008: 108). Bu amaçla çeşitlilik; duruma taraf olabilecek öğrenci, öğretmen, aile
ve tarafların farklı özellikleri dikkate alınarak sağlanmıştır. Çalışma grubuna ilişkin diğer ayrıntılar
Tablo 4,5,6’da gösterilmektedir.
Tablo 4. Öğrenci çalışma grubu
Kod
Ö2
Ö3
Ö4
Ö5
Ö6
Ö7
Ö8
Ö10
Ö11
Ö12
Ö13
Ö14
Ö15
Ö16
Yaş
9
17
15
13
8
14
7
15
13
14
12
12
12
16
Cinsiyet
Erkek
Erkek
Kız
Kız
Erkek
Kız
Erkek
Erkek
Kız
Kız
Kız
Kız
Erkek
Erkek
Tanı
Bedensel yetersizlik
Bedensel yetersizlik
Bedensel yetersizlik
Bedensel yetersizlik
Orta zihinsel engelli
Bedensel yetersizlik
Bedensel ve zihinsel yetersizlik
Bedensel ve zihinsel yetersizlik
Bedensel yetersizlik
Bedensel ve zihinsel yetersizlik
Sarabral Palsi
Bedensel yetersizlik
Bedensel yetersizlik
Bedensel yetersizlik
37
Eğitim düzeyi
3
Ortaokul
Ortaokul 8.sınıf
7
2
Yok
1
6
7
5
3
5
5
7
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
Araştırma kapsamında öğrenci çalışma grubuna ilişkin veriler Tablo 4’de verilmektedir.
Görüşme yapılan 16 öğrencinin 14’ünün görüşleri analiz edilmiştir. İki öğrenciyle engellerinden dolayı
görüşülememiştir. Öğrencilerin 7 ile 17 yaş arasında değiştiği, 7 sinin erkek, 7’sinin de kız olduğu
görülmektedir. Bunun yanı sıra görüşme yapılan öğrencilerin çoğunlukla bedensel yetersizliği olan, ve
okul ortamından değişik kademelerde öğrendim gören öğrenciler oldukları belirlenmiştir.
Tablo 5.Öğretmen çalışma grubu
Kodlu öğretmen
ÖĞ2
ÖĞ3
ÖĞ4
ÖĞ5
ÖĞ6
ÖĞ7
ÖĞ8
ÖĞ9
ÖĞ10
ÖĞ11
ÖĞ12
ÖĞ13
ÖĞ14
ÖĞ15
Yaş
42
47
34
35
46
38
30
48
36
30
37
40
43
50
Cinsiyet
Erkek
Kadın
Erkek
Erkek
Erkek
Erkek
Erkek
Erkek
Erkek
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kıdem
17
17
10
15
18
16
8
23
12
7
6
17
24
24
Branş
Sınıf
Sınıf
Fen Bilgisi
Sınıf
Sınıf
Sınıf
Sınıf
Sınıf
Sınıf
Sınıf
Okul öncesi
Özel eğitim
Sınıf
Sınıf
Araştırmaya katılan ve 3’ü kadın, 11’i erkek olan 14 öğretmenin kişisel bilgileri incelendiğinde,
yaşlarının 34-50 arasında değiştiği; mesleki deneyimlerinin 6 ile 24 yıl arasında değiştiği görülmektedir.
Öğretmenlerin 1’nin Fen Bilgisi, 1’nin okul öncesi, 1’nin özel eğitim öğretmeni ve diğer öğretmenlerin
ise sınıf öğretmenliği alanlarında görev yaptıkları belirlenmiştir. Çalışma grubunun incelendiğinde 14
öğretmen, yaşları 34 ile 50 arasında değişmektedir. Öğretmenlerin 3’ü kadın, 11’i erkektir. Erkeklerin
daha çok tercih etme nedeninin evde eğitim olmasından kaynaklanabilir. Öğretmenlerin kıdemleri 6 ile
24 arasında değişmektedir. 1 öğretmen Fen Bilgisi, 1 öğretmen okul öncesi, bir öğretmen özel eğitim,
diğerlerinin sınıf öğretmeni olduğu görülmektedir.
Tablo 6. Çalışma grubunda yer alan ailelere ilişkin veriler
S.N.
V1
V2
V3
V4
V5
V6
V7
V8
V9
V10
V11
V12
V13
V14
V15
V16
V17
Yaş
24
29
51
45
54
34
41
42
24
34
54
33
33
34
38
35
34
Cinsiyet
Kadın
Kadın
Erkek
Erkek
Erkek
Kadın
Kadın
Kadın
Kadın
Kadın
Erkek
Kadın
Kadın
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Gelir durumu
1600
Orta
Orta
1500
770
1050
Orta
1600
600
1150
Orta
2000
1300
Orta
-
Eğitim durumu
İlkokul
Lise
Yüksekokul
İlkokul
İlkokul
İlkokul
İlkokul terk
İlkokul
Ortaokul
İlkokul
İlkokul
İlkokul
İlkokul
İlkokul
Yüksekokul
Ortaokul
İlkokul
Tabloda görüldüğü gibi 17 veli ile görüşülmüştür. Velilerin 15’inin çocuğu evde eğitim
almaktadır. 1 ve 17 kodlu velinin çocukları evde eğitim raporları olmasına rağmen evde eğitim
imkânlarından yararlanamamaktadır. Görüşülen velilerin yaşları 24 ile 51 arasında değişmektedir.
38
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
Görüşülen velilerin 6’sı erkek, 11’i kadındır. Gelir durumları incelendiğinde orta düzeyde bir gelire
sahip oldukları, ilkokul terk olmak üzere yüksekokul mezunu ailelerin de olduğu görülmektedir.
Veri Toplama Süreci
Araştırmada, evde eğitim sürecini tarafların görüşleri doğrultusunda analiz etmek üzere yarı
yapılandırılmış bir görüşme formu kullanılmıştır. “Görüşme formu yöntemi, benzer konulara yönelmek
yoluyla değişik insanlardan aynı tür bilgilerin alınması amacıyla hazırlanır” (Patton, 1987, akt. Yıldırım
ve Şimşek, 2008). Görüşme soruları hazırlanmadan önce, araştırma konusu ile ilgili ulusal ve
uluslararası alanyazın taraması yapılmış, konuyla ilgili nitel ve nicel desenli çalışmalardan
yararlanılmıştır. Görüşme sorularının ön uygulaması Tokat ilinde evde eğitim alan iki öğrenci, aileleri
ve iki öğretmenle yapılmıştır. Bu aşamalardan sonra elde edilen bilgilerden yararlanılarak forma son
hali verilip, oluşturulan görüşme soruları araştırma kapsamındaki katılımcılara yöneltilmiştir.
Görüşmeler yüz yüze gerçekleştirilmiştir.
Verilerin Analizi
Nitel araştırma yaklaşımı doğrultusunda tasarlanan bu araştırmada “içerik analizi” yapılmıştır.
Veriler dört aşamada analiz edilmiştir: 1. Verilerin kodlanması, 2. Kodlanan verilerin temalarının
belirlenmesi, 3. Kodların ve temaların düzenlenmesi, 4. Bulguların tanımlanması ve yorumlanması
(Yıldırım ve Şimşek, 2008: 228). Analiz sürecinde öncelikle, görüşme kayıtları ve yazılı formlar deşifre
edilip çözümlemeler yapılmıştır.
Görüşlerin analizinde, ifadelerin benzerliğine göre gruplanarak tasnif edilmiştir.
Çözümlemelerde görüşüne başvurulan okul/kuruma birer kod numarası verilerek açıklamalar (O1, K1)
yapılmıştır. Görüşme tekniği ile elde edilen veriler sayısallaştırılarak frekans olarak ifade edilmiştir.
İfadelerdeki benzer öğeler gruplandırılmış ve gruba uygun olarak temalandırılmıştır. Araştırmada iç
geçerliği sağlamak için; a) Görüşler öncelikle kodlanmış sonradan doğrudan alıntılarla kodlar
desteklenmiştir. Bulguların anlamlılığı ve bütünlüğü araştırmacı tarafından sürekli test edilmiştir. b)
Bulguların tutarlılığını sağlamak için temaları oluşturan kavramların kendi aralarında ve diğerler
temalarla tutarlılığı değerlendirilmiş ve anlamlı bir bütün oluşturup oluşturmadığı test edilmiştir. c)
Bulguların daha önce yapılan doğrudan olmasa da konuyla yakından ilgili araştırmalarla uygunluğu
karşılaştırılmıştır. d) Temalar, duruma göre tümdengelim ya da tümevarım yöntemi ile açıklanmış ve
yorumlanmıştır. e) Bulgular özel eğitim alanında çalışan bir akademisyen tarafından gözden geçirilmiş
ve gerçekçi bulunmuştur. f) Araştırmanın bulguları önceden yapılan tahminlerle tutarlı bulunmuştur.
Dış geçerliği sağlamak için; a) Verileri toplama aracının hazırlanmasından, uygulama ve analiz
aşamasına kadar araştırma süreci detaylarıyla açıklanmıştır b) Bulgular, alan yazınla karşılaştırılarak,
bulguların anlamı ve uygulamadaki gerçekliklere ulaşılmaya çalışılmıştır. c) Araştırmanın başka
araştırmalarla test edilebilmesi için gerekli açıklamalar ayrıntılarıyla yapılmaya çalışılmıştır. d)
Görüşleri alınan taraflarla tekrar görüşülmüş ve bulgular paylaşılarak teyit ettirilmiştir.
BULGULAR
Bu bölümde araştırmaya katılan ve evde eğitim alan öğrencilerin, öğrencilerin ailelerinin,
öğretmenlerin görüşlerinin analizine ilişkin bulgular verilmektedir.
39
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
Evde Eğitim Alma
Durumu
Öğrenci Açısından Evde
Eğitim
Evde eğitim
alma öncesi
Evde eğitim
alma sonrası
Aileler Açısından Evde
Eğitim
Öğretmen Açısından Evde
Eğitim
İstek ve
Öneriler
Evde Eğitim Alan Öğrenci Görüşleri
Öğrencilerin Evde Eğitim Almadan Önceki Sürece İlişkin Görüşleri Öğrencilere görüşlerine
göre evde eğitim almadan önceki yaşam süreçleri
Tablo 7. Öğrencilere görüşlerine göre evde eğitim almadan önceki yaşam süreçleri
S.N.
Kodlanmış öğrenci görüşleri
f
1
Zaman sıkıcıydı (Ö2,Ö5,Ö7,Ö11,Ö15)
5
2
Sürekli televizyon izleme (Ö2,Ö5,Ö11,Ö15)
4
3
Kalem tutamama (Ö6, Ö7, Ö14)
3
4
Oyuncakla oynama (Ö2,Ö5,Ö11)
3
5
Engelliler okuluna gitme (Ö2,Ö5)
2
6
Okuma, yazmayı merak etme (Ö6,Ö14)
2
7
Hiçbir şeye sevinememe (Ö7)
1
8
Hiç okula gitmeme (Ö10)
1
9
Çok zorlanma (Ö10)
1
10
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine gitme (Ö11)
1
11
Okuyamadığı için çok üzülme (Ö12)
1
12
Yalnızlık çekme (Ö15)
1
13
Ne yapacağını bilememe (Ö15)
1
14
Anasınıfını deneme (Ö2)
1
15
Ameliyat geçirme (Ö3)
1
16
Sağlık problemleri (Ö3)
1
17
Konuşma, yürüme, oturma sorunları (Ö3)
1
18
Eğitim almayı isteme (Ö4)
1
19
Engelinden dolayı okula gidememe(Ö6)
1
20
Okulu merak etme(Ö6)
1
21
Diğer çocukları merak etme (Ö6)
1
Tablo 7’de öğrenci görüşlerine göre evde eğitim almadan önceki yaşam süreçleri
incelendiğinde; öğrenciler 21 farklı görüşte evde eğitim almadan önceki durumlarını ifade etmişlerdir.
40
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
Söylenme sıklığı açısından dikkat çekici ifade; zamanlarının sıkıcı (f=5), sürekli televizyon izleme
(f=4), kalem tutamama (f=3), oyuncaklarla oynama(f=3) gibi düşünceler olduğu görülmektedir.
Konuya ilişkin öğrencilerin kendi görüşlerinden bazıları;
Evde eğitim almadan önce okulla ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Yürüyemediğimden beni okula
da götüren olmadı. Okulu, okuma, yazmayı, oradaki çocukları çok merak ediyordum. Kitapları açmayı
bile bilmiyordum. Kalemle karalama bile yapmamıştım. Benimle ilgilenen sadece annem var. Benden
büyük iki ağabeyim var ama onlar da benimle yeteri kadar ilgilenemiyorlar (Ö6).
Doktorun tavsiyesine uyarak, evde eğitime başladık. Zamanım çok sıkıcı geçiyordu. Çok
sıkılıyordum. Oyuncaklarla oynamaktan sıkılmıştım (Ö2).
Yaklaşık 4 yıl önce Rehabilitasyon Merkezine gittim. Evde eğitim almaya başladıktan sonra
hayatımda olumlu değişikler oldu. Okumayı, yazmayı, ülkemizi, Türk büyüklerini, Atatürk’ü öğrendim.
Kendi bedenimi öğrendim. Vücudumdaki organların görevlerini öğrendim. Onları nasıl koruyacağımı
öğrendim. Şarkılar, türküler öğrendim. Sınıfımı ziyaret ettim. Arkadaşlar edindim. Sınıf gezilerine
katıldım, yine de katılmak istiyorum. Evde eğitim aldığım için çok mutluyum (Ö15).
Bu sene 3.yıldır evde eğitim almaya başladım. Koltuk değnekleriyle okula gitmeye çalıştım ama
çok zorlandım, gidemedim. Arkadaşlarım gibi okuyamayacağım diye çok üzülüyordum (Ö12).
Evde eğitim almadan önce evde eğitim almayı çok istiyordum. Çünkü ailem gerek almış
olduğumuz eğitim ve gerekse konuyla alakalı bilgi ve tecrübelere yeterince sahip olmamasından dolayı
hatalı yaklaşımlarda bulunabiliyorlardı (Ö4).
Eğitim almadan önce ailem sağlık problemlerimle ilgilenildi. Bir dizi ameliyatlar geçirdim. En
son ameliyatı 7 yaşında oldum. 9 yaşında da evde eğitim almaya başladım. CP li olduğum için konuşma,
yürüme, oturma sorunlarım vardı. Bir dizi ameliyatlar ve fizik tedavi sonrası oturmaya konuşmaya
başladım. Konuşmaya başladıktan sonra eğitim hayatım başlamış oldu (Ö3).
Öğrencilerin Evde Eğitim Süreçlerine İlişkin Görüşleri
Düşünce ve hisler
Öğretmen
Tablo. 8. Öğrencilerin evde eğitim süreçlerine ilişkin görüşleri
Temalar
Alt temalar
Öğretmenden memnuniyet (Ö3,4,6,7,10,11,12,13,14,15,16)
Öğretmenle iyi iletişim (Ö2,5,6,7,10,11,12,13,14)
Öğretmeni sevme (Ö2,5,6,7,10)
Öğretmenin düzenli gelmesi(Ö5,10,11)
Öğretmeni örnek alma (Ö2,5)
Öğretmenden ailece faydalanma (Ö4)
Çok mutlu olma (Ö2,3,5,6,7,11,12,13,14,15,16)
Çok yararlı olma (Ö4,10,11,12)
Öğrenme keyfi (Ö3,6,12)
Derslere yoğunlaşma (Ö4,11)
Sürekli okuma (Ö2,11)
Evde eğitim avantaj (Ö3,5)
Karara sevinme (Ö4,10)
Canının sıkılması geçme (Ö7)
Yorulmama (Ö10)
Moralinin düzelmesi (Ö12)
Umut (Ö13)
Televizyon izleme (Ö2)
Evde eğitim çok güzel (Ö2)
Çok şaşırma (Ö14)
Okumayı öğrenme (Ö2,5,6,14,15)
Yazı yazmayı öğrenme (Ö6,14,15)
Düşünmeyi öğrenme (Ö2,5,11)
Doğruları öğrenme (Ö2,14)
Saymayı öğrenme (Ö5,11)
Matematik öğrenme (Ö8,14)
Öğrenme
S.N
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
41
sıklık
11
9
5
3
2
1
11
4
3
2
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
5
3
3
2
2
2
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
Türk büyüklerini öğrenme (Ö15)
Atatürk’ü öğrenme(Ö15)
Kendi bedenini öğrenme (Ö15)
Şarkı, türkü, satranç öğrenme (Ö15)
Resim yapmayı öğrenme (Ö6)
27
28
29
30
31
1
1
1
1
1
Tablo. 8’de öğrencilerin evde eğitim süreçlerine ilişkin görüşleri incelendiğinde; toplamda 31
görüş ortaya çıkmaktadır. Görüşler 3 kategoride toplanmıştır: Öğretmen, görüşler ve hisler, öğrenme
kategorileridir. Öğretmen kategorisinde dikkat çeken nokta öğretmenden memnuniyet, öğretmeni sevme
ve olumlu görüşlerdir. Düşünce ve hisler dikkate alındığında çok mutlu olduklarını, keyif aldıklarını,
ifade etmektedirler. Öğrenme kategorisi evde eğitimin öğretim boyutudur ve okumayı, yazmayı,
düşünmeyi, matematiği, Atatürk’ü, müziği, resim yapmayı içermektedir.
Konuya ilişkin öğrencilerin kendi görüşlerinden bazıları;
Benim en mutlu günüm oldu. Her şeye üzülür olmaktan kurtuldum. Eskisi gibi canım çok
sıkılmıyor (Ö7).
Önce nasıl olacağını bilmediğim için korkar gibi oldum. Sonra ‘öğretmen evimize gelecek, aynı
sınıftaki gibi seninle ders yapacak’ diye açıklama yapılınca heyecanlanmaya başladım. Sevindim. Mutlu
oldum. Daha sonra öğretmenim geldi, tanıştık, birlikte ders yaptık. Çok hoşuma gitti (Ö6).
Önce şaşırmıştım ama sonrada öğretmenimi görünce ısındım, alıştım. Okuma, yazmayı,
Matematiği öğrendim. Öğretmenim çok şeyler öğretti (Ö14).
Benim gibi olan çocuklar için evde eğitimin çok yararlı olduğuna ve olacağına inanıyorum.
Benim bu halimle okula gitmem çok zor. Ayaklarımın üzerinde duramıyorum, yürüyemiyorum. Okula
gitsem bile arkadaşlarım gibi koşamayacağım, oynayamayacağım, yürüyemeyeceğim bu benim için
daha zor olmaz mı? O zaman oturup ağlamam mı? İyi ki öğretmenler evimize geliyor (Ö12).
Evde eğitim olmasaydı belki de hiç eğitim almayacaktım (Ö11,Ö5).
Evde eğitim alınması kararına çok sevindim. Evde eğitimin benim için çok yararlı olacağını
düşünüyorum. Çünkü her ne kadar ailem benimle ilgilenmeye çalışsa da bir eğitimci kadar yaralı
olacağını düşünmüyorum. Gelen öğretmenlerimizden anne ve babalarımızın da yararlanacağını
düşünüyorum (Ö4).
Evde eğitim kararı konuşmam gerçekleştikten sonra başladı gerçekleşince olmaya başladı. İlk
öğrendiklerimin farkına vardıktan sonra çok mutlu oldum, bir şeyler yazmak, bir şeyler okumak ve
ardından bilgisayar öğrenip, bilgisayardan çeşitli konular araştırmak çok hoşuma gitti. Benim için
bilgisayar kocaman bir dünya oldu (Ö3).
Evde Eğitim Alan Öğrencilerin İstek Ve Önerileri
Tablo 9. Öğrencilerin istek ve önerileri
S.N.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
Kodlanmış Öğrenci Görüşleri
Araç-gereç olmalı (Ö5,7,8,11,12,13,14,15,16)
Tablet bilgisayar olmalı (Ö4,5,6,10,11,12,14,15)
Alan öğretmeni derse girmeli (Ö5,8,10,11,12,14,16)
Evde eğitim tüm dersleri kapsamalı (Ö4,5,8,11,14,16)
İngilizce de olmalı (Ö4,5,11)
Altı saat ders (Ö12,14)
Kitaplar seviyeye uygun olmalı (Ö2,16)
Oynucaklar olmalı (Ö5,11)
Yazı tahtası olmalı( Ö6,12)
Kitaplar yeterli olmalı (Ö5)
Tekerlekli araba olmalı (Ö6)
Materyal bedava olmalı (Ö8)
Çalışma odası (Ö10)
Yazılar büyük puntolu olmalı (Ö2)
Kitaplar bitişik yazı olmamalı (Ö2)
Kitaplar daha resimli olmamalı (Ö2)
42
sıklık
9
8
7
6
3
2
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
17
İnternet bağlantısı (Ö14)
1
Tablo 9’da öğrencilerin istek ve önerileri incelendiğinde; araç-gereç, tablet bilgisayar, ders
çeşidinin artırılması, ders süresinin artırılması, materyallerin kendilerine özel olması gibi konular olduğu
görülmektedir. Konuya ilişkin öğrencilerin kendi görüşlerinden bazıları;
Ders yaparken bazen sıkılıyorum. Biraz gezmek istiyorum. Tekerlekli arabam bozuldu. Annem
arabamı yaptıramıyor, paramız yok. Akülü arabam olsa, annem beni gezdirir. Hep evde oturmak zorunda
kalıyorum. Annem de bu yüzden evde beni beklemek zorunda kalıyor, onun da canı sıkılıyor. Ben zaman
zaman dışarı çıkıp gezebilsem, başka yerleri, arkadaşları görebilsem daha iyi olur (Ö6).
Ben artık ortaokul öğrencisi oldum. Arkadaşlarım okulda İngilizce, Fen Bilgisi gibi dersleri
başka başka öğretmenlerden öğreniyorlar. Ama bana sadece ilkokul öğretmeni geliyor. Ben de bu
dersleri almak istiyorum. Arkadaşlarım okulda günde 6 saat ders görüyor, ben ise 2 saat ders görüyorum.
Ben onlara nasıl yetişeceğim?(Ö14).
Devlet bize internet bağlantılı bilgisayar verse çok iyi olur. Ben bu bilgisayarda sınıftaki
arkadaşlarımı ders yaparken izlesem çok mutlu olurum. Ben de onları izleyerek öğrenirim. Derslerimize
ve konularımıza uygun aracımız olsa öğretmenlerimiz daha güzel ders anlatırlar (Ö14).
Kitap ve defterlerim, kalemlerim var ama bilgisayarım yok. Televizyon izliyorum sadece.
Öğretmenimin evde yazı tahtası olmadığı için sınıftaki gibi ders veremiyor, defter ve kitapla anlatıyor.
Öğretmenim sınıfında ne kullanıyorsa bana da getirsin, bana da onları kullanmayı öğretsin istiyorum
(Ö12).
Ailelerinin Görüşleri
Tablo 10. Ailelere göre evde eğitim süreci
S.N.
1
2
3
4
5
6
7
8
Kodlanmış görüşler
Çocuğun engelleriyle uğraşma (A7,8,9,12,13,14,16)
Sağlık sorunlarıyla ilgilenme, sağlık kuruluşlarına gitme(A2,3,4,5,6,10)
Çocukta görülen asabiyet(A6,9,12,13,15)
İlkokul çağında eğitime başlama (A2)
Sosyal yönden gelişim için uğraşma(A3)
İşinden dolayı ilgi eksikliği (A4)
Evde bakın parasıyla çocuğa bakma(A6)
Bir şeyler öğretmeye çalışma (A6)
sıklık
7
6
5
1
1
1
1
1
Ailelere göre evde eğitim almadan önce daha çok çocuklarının engeliyle ve sağlık
problemleriyle uğraştıkları görülmektedir. Aileler çocukta var olan bir asabiyetle de ilgilendiklerini
ifade etmektedirler. Ailelerin kendilerine ait görüşlerden bazıları şunlardır:
Kızımın belden aşağısı tutmuyor. Sağ elini kullanamıyor. Sadece sol elini kullanabiliyor.
Öğretmen gelmeden önce çok huysuzdu. Çabuk sinirleniyordu. Asabiydi (A7).
Ben eşimden ayrıldım ve üç çocuğumla birlikte yaşıyorum. En büyük çocuğum 17 yaşında işsiz.
Ortanca çocuk ilkokula gidiyor. Küçük çocuğum ise doğuştan yürüyemiyor. Ben üç çocuğuma ‘Devletin
verdiği evde bakım parası’ ile bakmaya çalışıyorum. Başka bir gelirim de yok. Ben zaten evden
çıkamıyorum. Bütün bu sıkıntılarımın arasında yürüyemeyen çocuğumun eğitimiyle zaten
ilgilenemiyordum. Çok zorluklar yaşadım. Ruhsal depresyonlar yaşadım. Çocuğum evde eğitim
almadan önce hiçbir şey bilmiyordu. Renkleri tanımıyor, sayıları hemen unutuyordu. Ben de sabırsız
birisi olduğum için tahammül edemiyordum, sinirleniyordum. Çünkü bir şey öğretmek istiyordum ama
öğretemiyordum. Her geçen gün psikolojim bozuluyordu, bu durumum ister istemez çocuğuma da
yansıyordu. Rehberlik Araştırma Merkezi çocuğuma ‘orta dereceli zihinsel engelli’ raporu vermişti.
Ama ben bu raporun ne işi yarayacağını pek bilmiyordum, beni bilgilendiren olduysa bile o ruh
bozukluğuyla ne yapacağımı idrak bile edemedim (A6).
Bu rahatsızlığın sadece kendinizde olduğunu, umutsuzluk içinde psikolojinizin bozulduğunu
hissedip, sürekli ağlama ile birlikte sınandığınızı düşünüyorsunuz (A13).
Oğlum 4 yıldır evde eğitim aldı, bu sene 5.yılını alıyor. Evde eğitim almadan önce genellikle
söz dinlemiyordu, agresif davranışları çoktu. Belden aşağısı tutmadığı için tuvalet ihtiyacını
43
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
söylemiyordu. Açlık ihtiyacını söylüyordu. Konuşmasında bir problem yok, söylenenleri algılıyordu.
Buna rağmen annesine ve bana aksi davranışları oluyordu(A15).
Ailelere göre evde eğitim süreci
Tablo 11. Ailelere göre evde eğitim sürecine ilişkin görüşler
24
25
26
27
28
29
30
Genel görüşler
Öğretmen hakkında
görüşler
18
19
20
21
22
23
Temalar
Materyal hakkında
görüşler
S.N.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
Kodlanmış görüşler
Memnuniyet ifadesi (A2,4,5,7,8,9,11,12,13,15,16)
Gerekli bir uygulama (A2,3,4,5,8,12,13,15,16)
Öğrencinin okumaya başlaması (A7,12,14,15,16)
Öğrencinin konuşmasında düzelme (A7,12,14,15)
Öğrencinin asabiyetinde azalma(A7,12,15)
Öğrencide olumlu değişim (A4,12)
Öğrencinin sosyalleşmesi(A14,15)
Velide olumlu değişim (A4)
Rahat bir nefes alma (A6)
Toplum baskısı (A6)
Endişelerin azalması (A9)
Öğrencinin saymayı öğrenmesi (A13)
Öğrencinin el kaslarının gelişmesi (A13)
Öğrencinin söz dinlemesi (A15)
Memnun olma (A2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16)
Öğretmenin gayreti ve ilgisinin iyi olması (A6,7,9,15)
Süreklilik açısından aynı öğretmenin görevlendirilmesi
(A13,16)
Öğretmen değişiminde uyum sıkıntısı (A2)
Bayan öğretmen tercihi (A8)
Şükran duyma (a13)
Tecrübeli öğretmen isteği (A13)
Branş öğretmenlerinin de görevlendirilmesi (A16)
Kitaplar dışında araç-gereçler yetersiz
(A2,5,7,8,10,11,14,15)
Materyal öğretmen tarafından temin edilmekte (A2,4,9,15)
Tablet bilgisayar verilebilir (A3,4,15)
Masa, sandalye ihtiyacı (A4,7)
Ders kitapları öğrenci seviyesine uygun değil (A2,5)
Oyuncaklar da temin edilebilir (A9,15)
Kitaplar görsel açıdan zengin değil (A2)
Okuma yazma materyalleri temin edilebilir (A12)
sıklık
11
10
5
5
3
2
2
1
1
1
1
1
1
1
15
4
2
1
1
1
1
1
8
4
3
2
2
2
1
1
Evde eğitim sürecinde ailelerin görüşleri üç temada toplanmaktadır. Bunlar; genel bir görüş,
öğretmene ilişkin görüşler ve materyallere ilişkin görüşler. Genel olarak aileler; Uygulamadan memnun
olma, çok gerekli bir uygulama olduğu, öğrencide okuma, konuşma, yazmanın başladığı, asabiyetlerinin
azaldığı gibi durumları belirtmektedirler. Öğretmen hakkında aileler memnuniyetlerini belirtirlerken
öğretmenlerin gayretlerinden, ilgilerinden ve devamlı olması gerektiğinden söz etmektedirler. Materyal
konusunda aileler yetersiz olduğu, öğretmen tarafından temin edildiği, tablet bilgisayar verilmesi
gerektiğini vurgulamaktadırlar. Ailelerin kendilerine ait görüşlerden bazıları şunlardır:
Eğitim etkinliklerinde şu anda herhangi bir materyal kullanılmamakta, kullanılacak
malzemelerin aile tarafından temin edilmekte, bu durumda maddi külfete sebep olmaktadır (A8).
Eşim de yani çocuğum babası da rahatsız. Sara nöbetleri geçiriyor. Çocuğuma babası da
yardımcı olamıyor. Kayınvalidem ile ben ilgileniyorum. Doktor ‘emsallerinden 3 yıl geriden gelir’ dedi.
Oğlum yürüyemiyor, ayağa kalkıyor, dengeyi sağlayamıyor ve düşüyor. Evde eğitim alabileceğini
bilmiyorduk, öğretmenler bu konuda bizi bilgilendirdiler. Önce biraz endişeliydik. Kabul ettik,
öğretmen eve gelip eğitimlere başlayınca gereksiz yere endişelendiğimizi anladık (A9).
Öğretmenimizden çok memnunuz. Bu sene ilk defa evimize bir öğretmen geliyor.
Eleştireceğimiz veya tavsiye edebileceğimiz bir durum yok. Zaten bu konuda bizim de fazla bir bilgimiz
44
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
yok. Gördüğüm kadarıyla öğretmen kapıdan içeri girince sevinmeye başlıyor, evden giderken de
üzülüyor. Öğretmen çocuğumuzla bizden çok ilgileniyor (A9).
Bu sene 2. öğretmen eve geliyor. Ben kendilerinden çok memnunum. Öğretmen ellerlinden
geleni yapıyorlar. Yalnız öğretmen evimize nasıl gelip, nasıl gidiyor? Gelip gitme parasını Devlet
veriyor mu ben bilmiyorum. Eğer Devlet yol parasını vermiyor da öğretmenler bize acıdığı için
geliyorlarsa ben daha çok üzülürüm (A7).
Çocuğum geçen yıl evde eğitim almaya başladı. Aynı öğretmen eve gelip ders veriyor. Evde
eğitimin başlamasıyla birlikte rahat bir nefes almaya başladım. Akraba ve dostlarımdan aksi yönde
baskılar gelmesine rağmen ben ‘evde eğitime evet’ dedim. Bana; ‘evde yalnız olacaksın, yabancı birisi
gelecek, eller ne der? Sen dul bir kadınsın, bir erkek öğretmenin gelmesi nedeniyle hakkında dedikodu
çıkar’ gibi sözler söylediler ama hiç kulak asmadım. Hiç de söylenenler gibi olmadı. Öğretmenimiz
zamanında eve geliyor, dersini veriyor çekip gidiyor. Toplumumuzun bu konuda bilinçlendirilmesi,
bilgilendirilmesi gerekir. Dışarı çıkamaz raporu olan çocukların evde eğitim almaları konusunda
bilgilendirme, yönlendirme yapılması gerekirken, itibarımızı, namusumuzu töhmet altında bırakacak
telkin ve tavsiyelerde bulunuyorlar. Ben bir taraftan maddi sıkıntı çekiyorum, bir taraftan engelli
çocuğum nedeniyle eve hapis olmuşum, bu nedenle çalışamıyorum, diğer taraftan da bu tür moral
bozucu sözlere muhatap oluyorum, üzülüyorum. Ama artık bu sözleri aştım. Varsa da, yoksa da
çocuğumun eğitimi diyorum artık (A6).
Ders kitapları öğrenci seviyesine uygun değil. Kitapların görsel açıdan zengin olması gerekir.
Kitaplar dışında araç gereç yeterli değil. Olanı da öğretmen kendisi temin ediyor. Evimizde derslik
olarak hazırladığımız odada; bir derslikte bulunması gereken araç gerecin bulunması gerekir (A2).
İlk yılda beklenti olmamasına rağmen, ilk yıl içinde gelişmeyi gözlemledik. Şu an itibariyle
gelişiminin % 70 arttığını söyleyebilirim. İlk yıl 2 ye kadar sayamazken, şimdi 20 ye kadar sayabiliyor.
El-kas çalışmaları ve becerisi arttı (A13).
Öğretmenlerle kesinlikle aile bireyleri gibi olduk. Kelimelerle ifade edilemeyecek kadar şükran
duygularımı iletebilirim. Tecrübeli öğretmenlerin görevlendirilmesi çok faydalı ve her yıl aynı
öğretmenin görevlendirilmesi eğitimin kesintiye uğramaması için gerekli (A13).
Daha da sosyalleştiğini gördük. Konuşması düzeldi. 5 yıldır evde eğitim alması nedeniyle hitabı,
karşılaması, uğurlaması farklılaştı. Okuma yazmayı öğrenmesi nedeniyle ciddi derecede güzel
değişiklikler yaşadı bize de yaşattı (A14).
Oğlum sadece TV ve bilgisayar kullanıyor. Kullanabileceği başka bir araç gereci yok. Aslında
araç gereçle oynamayı çok seviyor. Ben bu oyuncakları alamıyorum, hem de hangi tür oyuncaklar
alınacağını bilmiyorum. Öğretmen sadece kitap, defter ve kalem getiriyor (A15).
Yürüyemeyen, konuşamayan, evden çıkamayan çocuklara başka nasıl bir eğitim verilebilir
bilmiyorum. Ama evde eğitim iyi bir uygulamadır. Kızım bir öğretmene alıştı, başka öğretmenlerin
gelmesi iyi olmaz. Kızım onlara zor alışır diye düşünüyorum. Zaten kızım ortaokul öğrencisi ama
ilkokul seviyesinde olduğu için bir öğretmen yeterli geliyor (A12).
Evde eğitimin çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü farklı farklı öğretmenlerin gelip
çocuğuma eğitim vermesi beni çok mutlu etti. Lisede de evde eğitim uygulamasının devam etmesini ve
evde eğitimin hızlı ve çabuk olmasını ve rapor alımının kolaylaştırılmasını istiyorum (A4).
Ailelerin İstek Ve Önerileri
Tablo 12. Ailelerin istek ve önerileri
S.N.
1
2
3
4
5
6
Kodlanmış görüşler
Evde eğitim alan diğer öğrencilerle bir araya gelme(A4,7,9,10,14,15)
Öğretmen çeşidinin artırılması (A2,8,14,15,16)
Öğrenci sınıf ihtiyaçlarının evde temini (A4,5,8,10)
Özel bir eğitim odası düzenleme(A5,10,11)
Öğretmen ücretlerinin artırılması (A14,15)
Ders saatinin artırılması (A2,14)
45
sıklık
6
5
4
3
2
2
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
Ücretsiz internet (A13,14)
Evde hazırlanan ortamın teknolojik donanımı (A11,12)
Sosyal etkinliklerin yapılması (A2)
Öğretmenin özel eğitim almış olması (A2)
Yabancı dil eğitiminin verilmesi (2)
Bilgisayar eğitiminin verilmesi (A2)
Öğrencilere teknik gezi (A3)
Oyuncak temini (A9)
Öğretmenlere yol parası verilmesi (A9)
Evde eğitim alan öğrenci ailelerinin bir araya getirilmesi (A9)
Eğitim sürecinin uzatılması (A13)
Veli eğitimlerinin yapılması (A13)
Öğretmenlerin fazla değiştirilmemesi (A16)
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
Ailelerin sürece ilişkin istek ve önerileri incelendiğinde, evde eğitim alan diğer öğrencilerle bir
araya gelme, öğretmen çeşidinin artırılması, öğrencilerin eğitim ihtiyaçlarının karşılanması, özel bir
eğitim odasının düzenlenmesi, ders saatinin ve öğretmene ödenen ücretin artırılması, teknolojik alt yapı
vb. olduğu görülmektedir. Ailelerin kendilerine ait görüşlerden bazıları şunlardır:
Bizim sıkıntımız tamamen maddi. Oğlum büyük tuvaletini söylüyor ama küçüğünü söylemiyor,
sürekli altını ıslatıyor. Bu nedenle eczaneden devamlı bez alıyorum, bezleri de hep paramızla alıyoruz.
Bir sosyal güvencemiz de yok. Bir de oğlum iyi kötü bisiklet kullanıyor, dışarı çıkarıp gezdirmek
istiyorum, kendisi de çok istiyor. Özel eğitim çocuklarına uygun bisiklet olsa çok güzel olacak. Evde
oyuncak istiyor, bilgisayar istiyor ama ailemizin imkânı yok alamıyoruz. İmkânım olsa bu
alamadıklarımın hepsini alırım. Öğretmen kendi imkânıyla eve gelip gidiyor. Gidip gelme parasını
Devletin vermediğini öğrendim. İmkânım olsa öğretmeni benim arabamla evine götürür getirtir, ya da
yol parasını verirdim. Bizim gibi çocuğu olan ailelerle konuşmak, tanışmak isterim. Onlar çocuklarına
nasıl davranıyor, neler yaptırıyorlar öğrenmek isterim. Bu durumda olan çocukları bir araya getiririm.
Çünkü bu durumdaki çocuklar birbirlerinin dilini daha iyi anlarlar (A9).
Evde eğitim süresini daha sık ve uzun tutardım. Çünkü öğretmenle paylaşılan süre, öğrencinin
fiziksel ve zihinsel gelişimine katkıda bulunuyor. Ayrıca materyal ve gerekli medikal cihazların temini
için gerekli mercilerle işbirliğinin artırılması gerekmekte. Veli ve öğrenci eğitimi paralel yürütülmeli,
velilerde öğrencinin gelişimi için eğitim görmeli. Uzman kişilerle işbirliği yapılıp veli eğitimi artırılmalı
(A13).
Elimde imkân olsa sürekli olarak aynı öğretmeni değil de her dersin öğretmenini evlere
gönderirdim. Bu öğretmenlerin ücretini çok verirdim, herkes gelmek isterdi. Okulda öğrenciler kaç saat
ders görüyorsa evde ders görenlerin de o kadar ders görmesini sağlardım. Evde eğitim alan çocukların
zaman zaman bir araya getirilmelerini sağlardım. Özelikle ortopedik engelli öğrencilerin olmazsa
olmazı olan uygun havuzlar yaptırırdım. Terapi ortamları sağlardım. Her ne kadar kızım 10 yıldır
rehabilitasyon merkezine gidiyor ama burada ne havuz var, ne de çağdaş terapi eğitimi veriliyor (uzay
terapisi gibi). Gerek evde eğitim alan öğrencilerin birbirleriyle, gerekse okuldaki arkadaşlarıyla internet
üzerinden görüntülü görüşmelerini sağlardım. Bunun için ya ücretsiz, ya da indirimli internet paketi
verirdim (A14).
Öğretmenin eve geliş saatini birlikte kararlaştırıyoruz. Ben de işten gelince, öğretmen de
geliyor. Günde (2) saatten fazla ders veriyor. Oğlum ortaokul öğrencisi olduğuna göre sürekli aynı
öğretmen yerine farklı branştan öğretmenlerin de gelmesi çok daha faydalı olur. Yetkim olsan evde
eğitim alan çocukların ihtiyaçlarını tespit eder, alamayacak durumda olan ailelere maddi destek verir
veya ihtiyaçlarını karşılardım. Ders vermeye gelen öğretmenleri de bu işe teşvik etmek için tedbirler
alırdım. Bu tip çocukları zaman zaman sosyal aktivitelerle bir araya getirir, tanıştırır, kaynaştırırdım
(A15).
Evde eğitim hakkında raporu olduğu halde eğitimden yararlanamayan ailelerin görüşleri:
46
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
A1 kodlu veli; 12 yaşında çocuğu var. Ancak hiç okul, öğretmen görmedi. Kayıtlarda 5. Sınıfta
görünüyor. Köyde okul yok. Görüşmeye gidilince çocuk okula başlayacağını zannediyor ve
babaannesini arayarak “ben okula başladım” diyerek sevincini belirtiyor. Veliye göre; Hastanede eğitim
verilebilir. Akranlarıyla bir araya getirilebilir. Toplumla kaynaşmasını istiyorum. Tekerlekli sandalye
yok. Hep kucağımda taşıyorum. Medikal malzemeleri çok pahalı. Destek sağlanabilir (A1).
A17 kodlu öğrenci velisine göre; Köyde yaşadığı için öğretmen görevlendirilememiş. Eğer
öğretmen görevlendirilirse kendi arabasıyla öğretmeni getirip götürebileceğini, gerekirse öğretmenin
ücretini de üstlenebileceğini ifade etmekte.
Evde Eğitim Hizmeti Veren Öğretmenlerin Görüşleri
Tablo. 13.Öğretmenlerin evde eğitim konusunda aldıkları eğitim ve evde eğitime karar verme
Eğitim
Kategori
Karar
S.N.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
Kodlanmış alt kategori
Herhangi bir eğitim yok (ÖĞ 2,3,5,6,7,8,11,14,15)
Özel eğitim semineri (ÖĞ10,8,12)
Kaynaştırma eğitim semineri (ÖĞ9)
Deneyim yok (ÖĞ2, 5)
Seminer (destek eğitimi) (ÖĞ4)
540 saatlik zihinsel engelli eğitim kursu (ÖĞ13)
Faydalı olmak için (ÖĞ3,5,7,8,13)
Öğrenciler için önemli olduğu için (ÖĞ3,4,7)
Merak için karar (ÖĞ2,9)
Araştırma için (ÖĞ4,7)
Zamanı değerlendirmek (ÖĞ14,15)
Arkadaş tavsiyesi (ÖĞ10,11)
Aile bütçesine katkı (ÖĞ14,15)
Öğrencinin anne, babasının isteği (ÖĞ10)
Özel çocuklara ilgi (ÖĞ12)
Değişik bir alan olduğu için (ÖĞ6)
Kendini yetiştirmek (ÖĞ6)
sıklık
Tablo. 13. Öğretmenlerin evde eğitim konusunda aldıkları eğitim ve evde eğitime karar verme
nedenleri incelendiğinde; öğretmenler özel eğitim konusunda 1’i hariç (ÖĞ13) eğitim almadıkları,
seminer aldıkları görülmektedir. Evde eğitime karar verme nedenleri çeşitlilik arzetmektedir: faydalı
olmak, öğrencilerin önemi, zamanını değerlendirmek, aile bütçesine katkı, araştırma, tavsiye gibi
nedenlerin kararlarında etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Öğretmenlerin konuya ilişkin kendi ifadelerinden bazıları şunlardır:
Görev yaptığım okulda imza sirküsüne çıkan yazı akabinde bireysel eğitime ihtiyacı olan evde
eğitim öğrencilerine ev ortamında faydalı olabileceğimi düşündüm. Öğrenciler için Rehberlik Araştırma
Merkezi tarafından verilen raporları okudum. Okul sonrasında artakalan zamanımı, bireysel eğitime
ihtiyaç duyan evde eğitim öğrencisine fayda sağlayacak eğitimle değerlendireceğimi düşünerek evde
eğim vermeye karar verdim (ÖĞ13).
Evde eğitim hakkında öğretmenlerin görüşleri
Tablo 13.Evde eğitim hakkında (eğitim, öğrenci, veli) öğretmenlerin görüşleri
Kategori
Evde eğitim
S.N.
1
2
3
4
5
6
Kodlanmış görüşler
Evde yürütmek olumlu (ÖĞ3,4,5,6,10,11,12,13,15)
Çok önemli bir çalışma (ÖĞ3,4,13,15)
Eğitim bu çocukların da hakkı (ÖĞ4,7,12)
Sosyal faaliyet imkanı yok (ÖĞ4,7)
Verim alınmaktadır(ÖĞ10,13)
Hakkıyla yapıldığında faydalı (ÖĞ13,14)
47
sıklık
10
4
3
2
2
2
Veliler
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
Öğrenci
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
Grup çalışması yapılamıyor (ÖĞ14,15)
Engeliler için sosyal hayata entegrasyon (ÖĞ5,7)
Evde imkanlar kısıtlı (ÖĞ2,4)
Sosyal devlet anlayışı (ÖĞ5)
İnsana değer verildiğinin göstergesi (ÖĞ5)
Her dersin kazanımı evde verilemiyor(ÖĞ7)
Sınırlılıklarına rağmen uygulanabilir (ÖĞ11)
Evde çocuk kendini güvende hissediyor(ÖĞ12)
Materyal sıkıntısı var(ÖĞ9)
Öğrenciler kendi sınırlarının dışına çıkmaktadır (ÖĞ13)
Sınıf ortamı gibi verimli değil (ÖĞ15)
Mevzuat eksikliği var (ÖĞ10)
Aileler için de olumlu(ÖĞ11)
Öğrenmeye istekli (ÖĞ3,4,12)
Gayretli (ÖĞ4,5)
Dersi sabırsızlıkla bekliyor (ÖĞ3)
Hayatları zor (ÖĞ2)
Sosyaller (ÖĞ6)
Yeni insan tanımanın mutluluğu(ÖĞ7)
Çabuk sıkılma(ÖĞ9)
Engeli sorun olabiliyor(ÖĞ11)
Hayattan kopmamış (ÖĞ12)
Sevgi dolu(ÖĞ12)
Çok iyiler(ÖĞ2,3,10,12,15)
Çok ilgili (ÖĞ2,5,6,10,11)
Misafirperver(ÖĞ4,5,7)
Fedakar (ÖĞ10)
Madi sıkıntıları var(ÖĞ10)
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
3
2
1
1
1
1
1
1
1
1
5
5
3
1
1
Evde eğitim hakkında (eğitim, öğrenci, veli) öğretmenlerin görüşleri incelendiğinde 3
kategoride toplandığı görülmektedir: Eğitim, öğrenci, veli. Üç kategoride 31 farklı görüş görülmektedir.
Öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun evde eğitimin olumlu olduğu, verimli geçtiğini, öğrenciler
açısından faydalı olduğu, insan hakkı olduğu ancak öğretim adına bazı derslerin kazanımlarının
verilemediğini ifade etmektedirler. Öğrenciler için istekli, gayretli, hayattan kopmamış olduklarını,
velilerin de çok ilgili olduklarını ifade etmektedirler.
Öğretmenlerin konuya ilişkin kendi ifadelerinden bazıları şunlardır:
Engelleri yüzünden okula gidemeyen çocukların, devlet tarafından eğitimlerinin devam
ettirilmesi önemlidir. Çünkü her bireyin eğitim alma hakkı vardır. Her bireyin topluma kazandırılması
gerekmektedir (ÖĞ7).
Okul ortamına gelme ve akranları ile eğitim görme şansı olmayan bireyler için düşünülmüş,
gerek işlevi gerekse yararı tartışılmayacak kadar çok olan faaliyetlerdir evde eğitim faaliyetleri. Evde
eğitime tabi tutulan öğrenciler bu sayede kendilerine biçilen kafesin dışına çıkma ve kendi kabuklarını
kırma şansı bulmuşlardır. Evde eğitim gören öğrencilerin aileleri çocuklarında oluşan değişiklikleri
hayretle izlemekte ve çoğu zaman gözyaşları içinde kalmaktadır (ÖĞ13).
Eve ilk gittiğimde kanepeye yatırılmış, yatmaktan dolayı omurgası eğilmiş, ayakları toplu
durmaktan dolayı dizlerden katlanmış ve kasları çalıştırılmadığı için büzülmüş, elleri kontrolsüz hareket
edebilen, parmakları sürekli yumuk duran, en fazla ııı, aaa, eee tarzında ses çıkarabilen bir öğrenci vardı.
3 dönem eğitim sonunda destekli oturabilen(kanepeye yaslanarak), eline aldığı cismi ağzına götürebilen,
her iki bacağı da özel ayakkabıya yerleşecek kadar açılmış, ayakkabılardan destek verildiği zaman
ayakta dikelebilen, ev halkı ve yakın akrabalar tarafından anlaşılacak kadar anne, baba, abi, gibi
kelimeleri çıkarabilen, kısmen derdini anlatacak kadar tek kelime ile iletişim kurabilen, tutma, bırakma,
komut alma gibi becerileri kazanmış, emekleme çalışmasında bir hayli yol almış, 20 ye kadar sayabilen,
48
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
rakamları bilen, (E-L-A-T) ve (İ-N-O-R-M) gurubu harflerle hece okuyabilen bir öğrenci durumundadır
(ÖĞ13).
İlk önce endişeli olan veliler zamanla öğretmeni kabulleniyor ve öğretmen aileden biri gibi
oluyor (ÖĞ13).
Öğretmenlere Göre Evde Eğitimi Değerlendirme Süreci
S.N
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
Tablo 14. Öğretmenlere göre evde eğitimi izleme, denetleme, değerlendirme
Kodlanmış görüşler
Sıklık
Denetim faaliyeti yetersiz(ÖĞ4,12,14)
3
Rehberlik amaçlı denetim (ÖĞ5,6,10)
3
Rehber öğretmenin denetimi (ÖĞ3,7)
2
Denetim destek olmakta (ÖĞ4,10)
2
Aileler denetmen olmalı (ÖĞ11,13)
2
Belli aralıklarla denetim yapılmalı (ÖĞ14,15)
2
Denetim gereksiz (ÖĞ2)
1
Özdenetim (ÖĞ2)
1
Teşvik edici denetim (ÖĞ5)
1
Okul müdürü denetim yapmakta(ÖĞ9)
1
Aileye de rehberlik hizmeti (ÖĞ10)
1
Öğretmenlere göre evde eğitimi izleme, denetleme, değerlendirme konusu incelendiğinde,
denetim faaliyetlerinin önemli ancak yetersiz olduğunu, denetimin rehberlik, teşvik amaçlı yapılması
gerektiği, ailelerin en büyük denetimci oldukları ifadeleri yer almaktadır.
Öğretmenlerin konuya ilişkin kendi ifadelerinden bazıları şunlardır:
Denetimle olmaz bu iş. Zaten bu işi yapan kişi eğer gönülden yapmıyorsa başlı başına hem aile
için hem çocuk için sıkıntı. Denetlemekle bu işin daha ileri gideceğini sanmıyorum. Dersi veren kişi
bence kendi kendini denetlemeli. Denetleyici kişi sadece sonucu denetlemeli(ÖĞ2).
Evde eğitime giden öğretmen için veli her an denetmen durumundadır. Ayrıca dışarıdan bir
denetmenin gelmesi aileyi zor duruma sokmakta ve ne oldu ki düşüncesinin oluşmasına sebep
olmaktadır. İşini ciddiye almayan gerekli ihtimam ve önemi göstermeyen öğretmenler için ciddi bir
yaptırım durumundadır denetimin olması (ÖĞ13).
Öğretmenlerin Evde Eğitim Konusunda Önerileri
S.N.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
Tablo 15. Öğretmenlerin evde eğitim konusunda önerileri
Kodlanmış görüşler
Uygun materyal temini(ÖĞ2,4,5,6,7,9,8,10,13,14)
Evde sınıf ortamı oluşturma (ÖĞ2,9,10,12,13)
Alanında uzman birilerinin eğitim vermesi(ÖĞ2,4,5,13)
İnternet, bilgisayar,tablet temini (ÖĞ4,5,15)
Öğretmenin teknolojik donanımı (ÖĞ5,6,7)
Ders saatlerini uzatma ve artırma (ÖĞ3,10,12)
Daha fazla ders almalarını sağlama (ÖĞ3,12)
Evde eğitime ihtiyacı olanları bir araya toplama (ÖĞ4,7)
Sosyal faaliyetler yapma(ÖĞ4,7)
Öğretmenlerin eğitimi (ÖĞ5,6)
Aileyi eğitime alma(Ö10)
Öğretmenin ücreti iyileştirme(ÖĞ6)
Devlet desteğinin artması (ÖĞ10)
49
sıklık
10
5
4
3
3
3
2
2
2
2
1
1
1
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
14
15
16
17
18
19
Özel eğitime yönelik materyal havuzu (ÖĞ5)
Dersleri sadeleştirme(ÖĞ10)
Temel beceriler kazandırma(ÖĞ10)
Uzman hekim eşliğinde eğitim(ÖĞ11)
Çocuğu eve bağlayan sebeplerin tesbiti(ÖĞ2)
Akran grubuyla alma (ÖĞ2)
1
1
1
1
1
1
Evde eğitim konusunda öğretmenlerin görüşleri incelendiğinde (Tablo..), evde sınıf ortamı
oluşturma, gerekli materyallerin temini, internet, bilgisayar temini, öğretmenlerin teknolojik yeterlikleri,
öğretmen eğitimleri, ders saatlerinin uzatılması, ders çeşitliliğinin artırılması konularının ağırlıkla yer
aldığı görülmektedir.
Öğretmenlerin konuya ilişkin kendi ifadelerinden bazıları şunlardır:
Bence evden ziyade onları ev ortamından başka bir ortamda ve aynı akran grubuyla ders almaları
bence daha faydalı olur. Bunun da çocuklar bence farkındalar. Kapalı kapılar arkasında eğitim hele de
bu tip farkındalığı olana çocuklarda daha faydasız(ÖĞ2).
Bedensel engeli olan öğrencilerin bedensel engelliliklerini azaltacak destekleyici araçların
uzman kişiler tarafından evde eğitim öğrencisine yönelik tasarlanıp uygulanmasını, her öğrenci için evin
bir odasının rehabilite ve ders ortamı olarak düzenlenmesini sağlardım. Zihin engelli öğrenciler için
oynayarak öğrenmeye yönelik araçları temin eder ve öğrencinin istifadesine sunardım (ÖĞ13).
Elimde imkânlar olsa idi tabi ki bu konuda yapacak çok fazla şey vardır. Öncelikle öğrencinin
ailesini eğitime alırdım. Aileler bu durumda olan çocuklarını tanımamaktalar. Çoğunlukla yanlış
beklenti içine girmekteler ve çocuğa karşı yanlış tepkiler vermekteler. Eğitim konusunda Devletin
katkısı öğretmenden temin etmekten öteye geçmelidir. Elimde imkân olsa öğrenciye eğitim odası
düzenlerim. Materyal eksikliklerini gideririm. Öğrenciyle daha fazla vakit geçiririm. Dersleri daha
sadeleştirip temel dersler ve temel beceriler seviyesini indirirdim (ÖĞ10).
Öncelikle evde eğitim veren eğitimcilere e-içerik bakımından donanımlı teknolojik araçları
zimmetleme ve e-içerik portallarından ücretsiz yararlanmalarını sağlardım. İnternet maliyetlerini
karşılardım. Ulaşım, yemek vb. ihtiyaçlarını organize ederdim. Özel eğitime yönelik materyal havuzu
veya materyallere kolaylıkla ulaşma imkânı sağlardım (ÖĞ5).
Elimde imkânlar olsa tüm evde eğitime ihtiyaç duyan çocukları bir yerde toplayıp onların yalnız
olmadıklarını sosyal faaliyetlerden faydalanmasını sağlardım. Örneğin: tiyatro, sinema ve sportif
faaliyetlere katılmasını sağlardım. Öğretim materyali desteği ve bilgisayar, tablet verilmesini sağlardım
(ÖĞ4).
TARTIŞMA VE SONUÇ
Tokat ilinde evde eğitim alan 51 öğrencinin 17 si ile yapılan görüşme ile elde edilen bulgular
ışığında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:
Öğrencilerle yapılan görüşme sonuçları şunlardır:
Öğrencilerin içinde bulundukları psikolojik durumun da fizyolojik durum gibi iyi olmadığı
görülmektedir. Bu durum engelli olmalarıyla ilişkilendirilebilir. Evde eğitim alma konusunda
öğrencilerin görüşleri analiz edildiğinde şu sonuçlara ulaşılmaktadır; Öğrenciler öğretmenlerini
seviyorlar, memnunlar, yararlanıyorlar, aynı zamanda çok mutlular, öğrenmeye istekliler ve temel
alanları da öğrenebiliyorlar. Öğrenciler açısından evde eğitim konusu sadece eğitim, öğretim olmadığını
aynı zamanda terapiye dönüştüğü görülmektedir.
Öğrencilerin ifadelerinden, materyalleri olsun ve kendi içinde bulunduğu duruma uygun ortam
olsun istiyorlar, internet bağlantılı bilgisayarları olsun ve 3G bağlantısıyla sınıflarındaki arkadaşlarıyla
eş zamanlı dersler alsın istiyorlar. Bir de eve bağlı kalmak değil de dışarıya da çıkma imkânları istiyorlar.
Öğrenci aileleriyle yapılan görüşme sonuçları şunlardır:
Genel olarak aileler eğitimden önce çocuklarının sağlık sorunları yaşadıkları ve psikolojik
olarak sinirli olduklarını ifade etmektedirler. Ailelerin görüşleri incelendiğinde evde eğitim süreci son
derece gerekli, çok memnun kaldıkları bir uygulama, öğretmenlerden memnuniyet ifadeleri olduğu
görülmektedir. Ancak materyal konusunda oldukça şikâyetçi oldukları görülmektedir. Ailelerin istekleri
50
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
öğrencilerin diğer insanlarla kaynaşması, evde eğitim ortamı konusunda destek ve öğretmenlerin
memnuniyeti şeklinde özetlenebilir. Aileler genel olarak öğretmene minnet duymaktadırlar. Bu durum
içinde oldukları psikolojik durumla açıklanabilir.
Evde eğitim raporu olduğu halde bundan yararlanamayan İki ailenin (A1,A17) görüşleri
incelendiğinde evde eğitim programına duyulan ihtiyaç daha da belirginleşmektedir.
Evde eğitim veren öğretmenlerle yapılan görüşme sonuçları şunlardır:
Öğretmenlerin eğitim almadıkları, kararlarında da faydalı olmak, bütçeye katkı gibi etkenlerin
olduğu görülmektedir. Öğretmenler genel olarak evde eğitim konusuna olumlu bakmaktadırlar. Ancak
öğretim konusunda bir takım eksiklerinin olduğunu bildirmektedirler. Öğrencileri gayretli, istekli,
çalışkan; velileri de ilgili ve çok iyi görmektedirler. Öğretmenlere göre, denetim şart ancak destek
amaçlı, teşvik amaçlı olmalı, aileler yapmalı şeklindedir. Aynı zamanda dıştan denetimle değil de
özdenetimin önemine dikkat çekmektedirler.
Yine öğretmenlere göre, evde eğitim faydalı, ancak sınıf ortamının oluşturulması, uygun
materyallerin temini, alanında uzmanların eğitim vermesi, öğretmen eğitimlerinin önemi, öğrencilerin
sosyalleşmesine de imkân sağlama, ders sürelerini artırma ve ders çeşitliliğini artırma gibi görüşler ön
plana çıkmaktadır.
Evde eğitim alan öğrenciler bir engeli nedeniyle okula gidememektedir. Bireyin yaşadığı sürece
yaş, cinsiyet sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak toplumda oynaması gereken rollerin yetersizlik
yüzünden yerine getirememesi durumuna engel denilmektedir (Ulutaşdemir, 2007). Ysseldyke ve
ark.(2000), engelli çocuklarının eğitimin gerçekleştirilmesinde karşılaşılan güçlükleri; önlemede,
belirleme ve değerlendirmede, yasal güçlükler, personel yetersizliği ve mevcut programlar olarak
belirlemişlerdir.
Engellilerin eğitimi evrensel bir konudur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine (WHO) göre herhangi
bir toplumun nüfusunun yaklaşık yüzde 10’ununu engelli kişiler oluşturmaktadır
(www.rehabilitasyon.com). Türkiye’de engelli nüfus oranı ise Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü
Başkanlığı ve Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı işbirliği ile Aralık 2002’de yapılan ve Temmuz
2004’te Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nca açıklanan Özürlüler Araştırması raporuna göre yüzde
12.29’dur. Bu oranlar dikkate alındığında bu öğrencilerin eğitimi son derece önemli görülmektedir. Bu
öneminden dolayı özel eğitim yasalarla, yönetmeliklerle düzenlenmiştir. Ancak özel eğitime ihtiyacı
olan engel gruplarının hepsi için özel eğitim sağlanamamaktadır. Başaran’a (2007) göre Türkiye’de yüz
binlerle ifade edilen özel eğitim gerektiren çocuktan sadece 50.000 kadarı bu eğitimden
yararlanabilmektedir.
Eğer özel eğitimi, bireylerin bazı özelliklerinde meydana gelen zedelenme, sapma veya
yetersizlikten kaynaklanan engel durumları ve onların genel eğitimden yararlanamamalarından dolayı
eğitim hizmetlerinin özelleştirilmesi (Besiri, 2009) olarak tanımlandığında evde eğitim konusu bu
tanımın çözümlerinden birisi olarak görülmektedir.
Evde eğitim alan öğrenciler ve aileleri biraz da utanarak oyuncak taleplerini dile
getirmektedirler. Oyunun eğitimdeki önemi düşünüldüğünde son derece haklı bir istek olduğu
görülmektedir. Oyunun çocuklar için görme algısında, işitmede, dokunmada uyarma etkisi (Şahin,
1999), ayrıca sosyalleşme, dünyayı tanıma, keşfetme (Yavuzer, 1993) gibi etkileri düşünüldüğünde ne
kadar büyük öneme sahip olduğu görülecektir. Hele de bu eve bağımlı bu öğrenciler dikkate alındığında
oyuncağın önemi bir kat daha artmaktadır.
Ailelerin görüşleri incelendiğinde kaygı düzeylerinin yüksek olduğu görülmektedir. Coşkun ve
Aktaş’ın (2009) araştırma sonucunda, engelli çocuğa sahip olan annelerin sürekli kaygı düzeylerinin
yüksek olduğu sosyal destek düzeyiyle sürekli kaygı düzeyleri arasında ters ilişkinin var olduğu
görülmüştür. Ayrıca, annelerin eğitim düzeyleri ve aile gelir düzeylerinin yükselmesiyle, sürekli kaygı
düzeylerinin düştüğü buna karşın algıladıkları sosyal destek düzeyinde artış olduğu bulgusu mevcut
araştırmayı desteklemektedir.
Yukarıdaki sonuçlar dikkate alındığında aşağıdaki öneriler geliştirilebilir:

Milli Eğitim Bakanlığı taşra teşkilatında evde eğitim konusunda koordinasyonu
sağlamak üzere özel bir birim kurulmalıdır.

Bu birim resmi diğer kurumlarla işbirliği içerinde çalışmalı ve aynı zamanda ailelerle,
öğretmenlerle, öğrencilerle eşgüdüm içinde çalışmalıdır.

Araştırma esnasında görülmüştür ki, arka planda çok ciddi dramatik yaşam öyküleri
bulunmaktadır. Her çocuğu kendi özelinde eğitim verecek bireyselleştirilmiş eğitim programları
51
Eğitim Kuram ve Uygulama Araştırmaları Dergisi 2015, Cilt 1, Sayı 1, 33-52
uygulanabilir. Bireye özgü eğitim programı hazırlanırken ihtiyaç analizi yapılmalı ve her öğrencinin
ihtiyaç duyduğu hizmetler bütünlük içerisinde ele alınmalıdır

Her çocuğa özel yaklaşım anlayışı ailelere de uygulanmalıdır. Çünkü bir ailede bir
engellinin olması aileyi engelli yaşamı içerisinde kendine özgü bir iklimde tüm bireyleri de engelli
haline getirmektedir. Bu sosyal devlet anlayışının gereğidir. Bu anlayış kısmen de olsa uygulanmakla
beraber topyekûn bir çalışmayla tüm süreçlerde kalite arayışı içerisinde hareket edilmelidir.

Ders materyallerinin temini devlet destekli olmalı ve materyaller özel öğrencilere uygun
hazırlanmalıdır.

Öğrenciler için çoklu etkileşimli uzaktan eğitim ortamları hazırlanmalıdır.

Evde eğitim alan aileler zaman zaman bir araya getirilmelidir.

Evde eğitim alan ailelere özel bir eğitim evde eğitimle paralel yürütülmelidir.

Evde eğitim hizmetlerinde görev almak isteyen öğretmen ve yöneticiler için teşvik edici
tedbirler alınmalıdır. Bunun için yönetici ve öğretmenlerin teşvik amaçlı ücretlerinin de farklılaştırılarak
ödenmesi sağlanmalıdır.

Öğretmenlerin evlere gidiş gelişlerine kolaylık sağlanması, güvenlik tedbirlerinin
alınması evde eğitim hizmetlerinin daha da işlevsel hale getirilmesine katkı sağlayacaktır.

Evde ve Hastanede Eğitim Hizmetleri Yönergesi’ne, okul yöneticilerince düzenli
kullanılmak üzere ‘Rehberlik- İzleme- Değerlendirme Formu’ eklenmelidir.

Evde eğitim hizmetleriyle ilgili hiçbir denetim raporuna rastlanmamıştır. Bu husus adeta
Devletin gözetim ve denetiminin ‘boşluk alanlarından’ birisi olmuştur. Bu yönde tedbirler alınmalıdır.

Evde eğitim alan öğrencilerin tamamı rehabilitasyon merkezlerine gittiklerinden
karşılıklı her iki kurumun öğretmenlerinin öğrenciyle ilgili gelişim planı hazırlanmalıdır.
KAYNAKÇA
Yıldırım, A. , Şimşek, H. (2008). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri. Ankara. Seçkin.
Coşkun, Y., Akkaş, G. (2009). Engelli çocuğu olan annelerin sürekli kaygı düzeyleri ile sosyal destek
algıları arasındaki ilişki. Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi
(KEFAD).10,(1), (213-227).
Ulutaşdemir, N. (2007). Engelli çocukların eğitimi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi. 2, (5) 119-130.
Ysseldyke, J. ve ark. (2000). Critical Issues In Special Education, Boston.
Yavuzer, H. (1993). Ana-baba ve çocuk. İstanbul: Remzi.
Şahin, F. (1999). Okul öncesi eğitimde oyun etkinlikleri, gazi üniversitesi anaokulu anasınıfı öğretmen
el kitabı. İstanbul: Yapa.
TC Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı Özürlüler Kanunu ve İlgili Mevzuat, Ankara 2006.
Başaran, S., (2007). Özürlülerin Toplumsal Bütünleşmesinde Yerel Yönetimlerin Önemi. Sosyal
Politikalar Dergisi, 2,(1-15).
Besiri, A. (2009). Yoksulluk ekseninde engellilerin eğitimi. TBB Dergisi. 83, 353-374.
Aldıkaçtı, O.( 1997). Sosyal devlet. Anayasa Yargısı Dergisi. 14.
Ataman, A. (2011). Özel gereksinimli çocuklar ve özel eğitime giriş. Ankara: Gündüz Eğitim.
Birkan, B. (2002). Erken özel eğitim hizmetleri. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel
Eğitim Dergisi. (3) 2, 99-109.
Wayman. K.I., & Lynch. E.W. (1991). Home-based early childhood services: Cultural sensitivity in a
family syslems approach. Topics in Early Childhood Special Education. 10 (4). 56-70.
Milli Eğitim Bakanlığı, (2010). http://mevzuat.meb.gov.tr/html/2629_0.html adresinden 20.05.2015
tarihinde ulaşılmıştır.
Özyürek, M. (1983). Özel eğitime muhtaç çocuklar ve eğitimleri, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Fakültesi Dergisi, 16/1.
52