KOMISYON RAPORUBASKI SON.indd
Transkript
KOMISYON RAPORUBASKI SON.indd
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU KOMİSYON RAPORLARI Orta ve Yüksek Teknolojili Ürünlerde Avrasya’nın Üretim Üssü Türkiye 4-5 Temmuz 2013, İSTANBUL T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ www.sanayi.gov.tr www.sanayisurasi.gov.tr [email protected] Ekim 2013, Ankara Tasarım-Baskı: Başak Matbaa www.basakmatbaa.com Önsöz 3 Haziran 2012 tarihli ve 28312 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Sanayi Şurası Yönetmeliği” kapsamında sanayi alanında durum tespiti, inceleme ve değerlendirmeler yapmak, uygulamadan kaynaklanan sorunları belirlemek ve bunlara ilişkin çözüm önerileri sunmak amacıyla 3. Sanayi Şurası düzenlenmesine yönelik çalışmalar başlatılmıştır. “2023’E 10 KALA ORTA VE YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRÜNLERDE AVRASYANIN ÜRETİM ÜSSÜ TÜRKİYE” teması ile gerçekleştirilecek olan 3. Sanayi Şurası hazırlıkları kapsamında, 4-5 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul’da, aşağıda yer alan konu başlıklarındaki Şura Komisyon Toplantıları gerçekleştirilmiştir: 1. Bilimsel ve Teknolojik Gelişim – Ar-Ge&İnovasyon, 2. Kamu Destekleri, Etkileri, İzlenmesi ve Değerlendirilmesi, 3. Sanayide Sürdürülebilir Üretim, 4. Sanayide İnsan Kaynakları ve İstihdam, 5. Sanayi Yatırım Bölgeleri ve Kümelenme, 6. Sanayi Politikaları ve Uluslararası Rekabet, Bakanlıklar, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, oda, OSB ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve sanayicileri içeren komisyonlarda, katılımcılar fikirlerini açık bir şekilde ifade etme şansı bulmuş, karşıt fikirler ve farklı görüşler analiz edilip sentezlenerek, tüm Komisyon Üyelerinin üzerinde hemfikir oldukları sonuçlara varılmıştır. Şura Komisyon toplantıları sonucunda, komisyon üyelerinin görüş ve değerlendirmeleri alınmak suretiyle, söz konusu altı komisyon için Türkiye’nin mevcut durum özetlerini ve toplantılarda belirlenen “Sorunlar” ve “Tavsiye Kararları”nı içeren rapor hazırlanmıştır. Zühtü BAKIR Şura Sekreteri ÖNSÖZ .........................................................................................................................................3 İÇİNDEKİLER TABLO LİSTESİ ......................................................................................................................... 6 ŞEKİLLER LİSTESİ ....................................................................................................................7 1 NO’LU “BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GELİŞİM AR-GE VE İNOVASYON KOMİSYONU” RAPORU 1.1. Komisyon Divanı ..........................................................................................................10 1.2. Çalışma Eksenleri..........................................................................................................11 1.3. Mevcut Durum Raporu...............................................................................................12 1.3.1. Temel Bilim ve Teknoloji Göstergelerinde Türkiye’nin Durumu....................................................................................15 1.3.2. Politika Belgelerinde “Bilimsel ve Teknolojik Gelişim Ar-Ge ve İnovasyon” ................................................................................ 23 1.3.3. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Ar-Ge’ye Yönelik Hedefleri ve Faaliyetleri .........................................26 1.4. Sorun Alanları ...............................................................................................................31 1.5. Tavsiye Kararları .......................................................................................................... 35 2 NO’LU “KAMU DESTEKLERİ, ETKİLERİ, İZLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ KOMİSYONU” RAPORU 2.1. Komisyon Divanı .........................................................................................................42 2.2. Çalışma Eksenleri........................................................................................................43 2.3. Mevcut Durum Raporu..............................................................................................44 2.3.1. Konu Odaklı Devlet Destekleri...............................................................44 2.3.2. Kurum Odaklı Devlet Destekleri ............................................................47 2.3.3. Yatırım Teşvik Sistemi ve Ar-Ge Destekleri........................................49 2.3.4. Kamu Desteklerinin İzlenmesi ............................................................... 57 2.3.5. Uluslararası Yükümlülüklerimiz..............................................................58 2.3.6. Politika Belgelerinde Kamu Destekleri............................................... 60 2.3.7. Etki Analizi...................................................................................................62 2.4. Sorun Alanları ..............................................................................................................64 2.5. Tavsiye Kararları ..........................................................................................................66 3 NO’LU “SANAYİDE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM KOMİSYONU” RAPORU 3.1. Komisyon Divanı .........................................................................................................70 3.2. Çalışma Eksenleri.........................................................................................................71 3.3. Mevcut Durum Raporu.............................................................................................. 72 3.3.1. Sürdürülebilirlik Kavramı ve Türkiye’deki Gelişimi ........................... 73 3.3.2. Diğer Verimlilik Göstergeleri .................................................................. 77 3.3.3. Bakanlık Bünyesinde Gerçekleştirilen Çalışmalar .............................81 3.4. Sorun Alanları ..............................................................................................................84 3.5. Tavsiye Kararları ......................................................................................................... 90 4.1. Komisyon Divanı .........................................................................................................96 4.2. Çalışma Eksenleri........................................................................................................97 4.3. Mevcut Durum .............................................................................................................98 4.3.1. Makroekonomik Eğilimler .....................................................................100 4.3.2. İşverenlerin Beceri Talepleri .................................................................104 4.3.3. İşgücü İhtiyaçları ve Eğitim .................................................................. 108 4.3.4. Politika Belgelerinde Sanayide İnsan Kaynakları ve İstihdam .......................................................................................................112 4.4. Sorun Alanları ............................................................................................................. 115 4.5. Tavsiye Kararları ......................................................................................................... 118 5 NO’LU “SANAYİ YATIRIM BÖLGELERİ VE KÜMELENME KOMİSYONU” RAPORU 5.1. Komisyon Divanı ........................................................................................................122 5.2. Çalışma Eksenleri.......................................................................................................123 5.3. Mevcut Durum Raporu............................................................................................ 124 5.3.1. Tanımlar...................................................................................................... 124 5.3.2. Mevcut Durum .......................................................................................... 126 5.4. Sorun Alanları ............................................................................................................ 139 5.5. Tavsiye Kararları ........................................................................................................140 6 NO’LU “SANAYİ POLİTİKALARI VE ULUSLARARASI REKABET KOMİSYONU” RAPORU 6.1. Komisyon Divanı ....................................................................................................... 144 6.2. Çalışma Eksenleri...................................................................................................... 145 6.3. Mevcut Durum Raporu............................................................................................ 146 6.3.1. Türk Sanayisinin Mevcut Durumu ve İzlenen Politikalar .............. 146 6.3.2. Dünya Örnekleri ve AB Sanayi Politikası ...........................................153 6.3.3. 2023 Hedeflerine Ulaşmada Sanayinin Oynayacağı Rol.............. 159 6.3.4. Bilim ve Teknoloji Altyapısının Güçlendirilmesinin Önemi ..........160 6.3.5. Türkiye’de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Çalışmaları ............... 162 6.4. Sorun Alanları ............................................................................................................ 163 6.5. Tavsiye kararları ........................................................................................................ 165 KAYNAKÇA.....................................................................................................................................171 İÇİNDEKİLER 4 NO’LU “SANAYİDE İNSAN KAYNAKLARI VE İSTİHDAM KOMİSYONU” RAPORU TABLO LİSTESİ Tablo 1-1. Çalışma Eksenleri................................................................................................11 Tablo 1-2.2011 Yılında Finans Kaynağına Göre Ar-Ge Harcamalarının Dağılımı......................................................................18 Tablo 2-1. Çalışma Eksenleri..............................................................................................43 Tablo 2-2. Düzenlenen Yatırım Teşvik Belgeleri (01.01.2001 - 31.05.2013) ............51 Tablo 2-3. Bazı Ülkelere Ait 2010 Yılı Ar-Ge Harcamaları Oranı .............................54 Tablo 2-4. AB’de Yatay ve Sektörel Yardımlar..............................................................59 Tablo 3-1. Çalışma Eksenleri............................................................................................... 71 Tablo 3-2. Temel Çevre Göstergeleri, 2004-2010 ....................................................... 75 Tablo 3-3. Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim 2000-2011 ........................................... 76 Tablo 4-1. Çalışma Eksenleri.............................................................................................. 97 Tablo 4-2. Türkiye’de Nüfus, İşgücü ve İşgücüne Katılım Oranları .........................98 Tablo 4-3. İmalat Sanayi İçinde İstihdam Edilenlerin Eğitim Durumu (%) (2012)...........................................................................100 Tablo 4-4. Sektörel Büyüme Hızları ve Büyüme Oranları (%) ................................ 102 Tablo 4-5. Büyüme ve İşsizlik Oranları ......................................................................... 103 Tablo 4-6. İşverenlerin Beceri Talepleri ........................................................................ 106 Tablo 4-7. Eğitim Durumlarına Göre İstihdam Oranları (%) ................................... 109 Tablo 4-8. 2012 Yılında Mesleklere Göre Açılan Bazı Kurslar ................................... 111 Tablo 4-9. Eğitim ve Öğretim Desteği Verilen Alanlar ve Tutarları ........................112 Tablo 5-1. Çalışma Eksenleri.............................................................................................123 Tablo 5-2. Türkiye’deki Biten ve Devam Eden OSB Projelerinin Bölgelere Göre Dağılımı ............................................................................... 130 Tablo 5-3. Tamamlanan ve Devam Eden SS’lerin Bölgelere Göre Dağılımı .........131 Tablo 5-4. Türkiye’de Bulunan Serbest Bölgeler ve Faaliyete Geçiş Yılları .........132 Tablo 5-5. Türkiye Genelindeki TGB’lere İlişkin Bilgiler ............................................133 Tablo 6-1. Çalışma Eksenleri............................................................................................ 145 Tablo 6-2. Sektörel Bazda İhracat .................................................................................. 150 Tablo 6-3. Ülke Gruplarına Göre İhracat.........................................................................151 Tablo 6-4. 2011 Yılı İhracatında Önde Gelen Ülkeler .................................................152 Tablo 6-5. Kore Kalkınmasının Tarihi Süreci .................................................................158 Tablo 6-6. Kore’nin İhraç Ürünlerinin Yıllara Göre Farklılaşması .......................... 159 Şekil 1-2. 2001-2011 Yılları Arasında Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ya Oranı ......15 Şekil 1-3. 2011 Yılı Ülkelerin Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ya Oranı ......................16 Şekil 1-4. Yıllara Göre Ar-Ge Harcamasının Sektörlere Göre Dağılımı ..................17 Şekil 1-5. 2002-2011 Yılları Arasında Kişi Başına Düşen Ar-Ge Harcaması .........18 Şekil 1-6. Yıllara Göre TZE Ar-Ge Personeli Sayısının Sektörlere Göre Dağılımı .................................................................................19 Şekil 1-7. Ülkelerin TZE Ar-Ge Personeli Sayısı ......................................................... 20 Şekil 1-8. Yıllara Göre TPE’ye Yapılan Patent Başvuruları ........................................21 Şekil 1-9. Yıllara Göre Tescillenen Patentlerin Dağılımı .............................................21 Şekil 1-10. Bilimsel Yayın Sayısında Dünya Sıralamasının Yıllara Göre Dağılımı ........................................................................................22 Şekil 1-11. Milyon Kişi Başına Düşen Bilimsel Yayın Sayısı Sıralamasının Yıllara Göre Dağılımı .............................................................23 Şekil 2-1. Yeni Teşvik Sistemi .......................................................................................... 50 Şekil 2-2. Belge Adedi ........................................................................................................52 Şekil 2-3. Sabit Yatırım (Milyon TL)................................................................................52 Şekil 2-4. İstihdam ...............................................................................................................53 Şekil 2-5. Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı .......................................................55 Şekil 2-6. Gerçekleştiren Sektörler Bazında Ar-Ge Harcamaları............................55 Şekil 2-7. Gerçekleştiren Sektörler Bazında Ar-Ge Harcamaları Oranı ................56 Şekil 2-8. Finans Kaynağına Göre Ar-Ge Harcaması Oranı .....................................56 Şekil 3-1. Türkiye’de 2004-2011 Döneminde Büyüme ve Verimlilik Artış Oranları ...................................................................................78 Şekil 3-2. OECD Ülkeleri Yıllık İşgücü Verimliliği Artış Ortalamaları (2001-2010) ........................................................................................................79 Şekil 3-3. Sektörler Bazında Sermaye Verimliliği Dağılımları ................................ 80 Şekil 3-4. TFV Endeksi ve Artış Oranları ........................................................................81 Şekil 4-1. 15 ve 15 Yaş Üstü Toplam İstihdam (1.000 Bin) Kişi ...............................99 Şekil 4-2. İstihdam Edilenlerin İktisadi Faaliyet Kollarına Göre Dağılımı .............99 Şekil 6-1. Türkiye Sanayi Stratejisi Çerçevesi ............................................................ 147 Şekil 6-2. Yıllara Göre İhracat Miktarı (Milyar Dolar)............................................... 149 Şekil 6-3. UBTYS 2011-2016’nın Stratejik Çerçevesi .................................................160 ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1-1. Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Sistemindeki Temel Aktörler ve Yönetişim Yapılanması .....................................................................................14 1 BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GELİŞİM AR-GE VE İNOVASYON KOMİSYONU RAPORU 1.1. KOMİSYON DİVANI Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına Komisyon Sorumlusu Sayın Mehmet MADENCAN tarafından açılışı yapılan Bilimsel ve Teknoloji Gelişim Ar-Ge ve İnovasyon çalışma grubu toplantılarına, en yaşlı üye sıfatıyla MKE’den katılan Ar-Ge Daire Başkanı Sayın Zafer PESEN’in başkanlığında Komisyon Divanının seçilmesi ile başlanmıştır. BAŞKAN Doç. Dr. Cevahir UZKURT Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bilim ve Teknoloji Genel Müdürü BAŞKAN YARDIMCISI Doç. Dr. Mehmet HANÇER Erciyes Üniversitesi RAPORTÖRLER Nihan TILTAK TÜBİTAK Bilimsel Programlar Uzman Yardımcısı Mehmet Cem FENDOĞLU Kalkınma Bakanlığı Planlama Uzman Yardımcısı BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU Mehmet MADENCAN Daire Başkanı BAKANLIK RAPORTÖRLERİ Eda ÜNAL Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Fadile EZEROĞLU Yüksek Kimyager 10 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU 1.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ Komisyon Divanının seçiminin ardından, komisyon çalışmalarına 6 ana eksen altında devam edilmesi önerilmiş ve bu başlıkların ele alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir. Tablo 1-1. Çalışma Eksenleri EKSEN 1 AR-GE HARCAMALARININ GSYİH İÇİNDEKİ PAYI EKSEN 2 TZE AR-GE PERSONELİNİN NİTELİĞİNİN VE NİCELİĞİNİN ARTIRILMASI EKSEN 3 ORTA VE YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRÜNLERİN GELİŞTİRİLMESİ VE ÜRETİMİ EKSEN 4 KAMU – ÜNİVERSİTE - SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN KURUMSALLAŞTIRILMASI EKSEN 5 TEKNOGİRİŞİMCİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ VE BİLGİNİN TİCARİLEŞTİRİLEBİLMESİ EKSEN 6 GELENEKSEL TEKNOLOJİLERİN VE SÜREÇLERİN İYİLEŞTİRİLMESİ 11 1.3. MEVCUT DURUM RAPORU Bilimsel ve teknolojik gelişmeler ekonomik gelişmeyi hızlandırmakta, bu da genel olarak toplumun refahını artırmaktadır. Toplumların ekonomik, sosyal ve kültürel yetkinlikleri ulaştıkları bilimsel ve teknolojik düzeyle çok yakından ilişkilidir. Ülkelerin bilim ve teknolojideki üstünlükleri ekonomik, askeri ve kültürel bir üstünlüğü de beraberinde getirmektedir. Bilim ve teknoloji ile ekonomik gelişme arasındaki kökten ilişki, sanayileşmekte olan ülkelerin kalkınma stratejileri için yeni olanaklar getirmektedir. Bilim ve teknoloji için yapılan planlama ve örgütlenme, bilgi üretimi yanında bilginin yayılmasının ve ekonomik uygulama bulmasının yaşamsal önemini kavramış politikalar sayesinde başarıya ulaşmaktadır. İnovasyon (ticari değeri olan yenilik), ülkelerin bilim ve teknoloji kapasiteleri ile ekonomik rekabet güçleri arasında köprü görevi görmekte, bilim ve teknoloji kültüründen bilim ve teknoloji tabanına geçişi temsil etmektedir. Durum ülkemiz açısından değerlendirildiğinde ise cumhuriyetin ilk yıllarında kalkınmanın önemli ayaklarından olan sanayi sektörünün mütevazı boyutlarda, bilim ve teknoloji faaliyetlerinin ise yok denecek kadar az olduğu bilinmektedir. Sanayi sektörü ve bilim ve teknoloji arasındaki zayıf ilişki 1980’li yıllara kadar sürmüştür. 1980’li yıllarda ise Türkiye’nin piyasa ekonomisini benimsemesi ve ekonominin liberalleşme çabalarına girmesi ile gerek sanayi, gerekse bilim ve teknoloji faaliyetlerinde önemli gelişmeler kat edilmeye başlanmıştır. 1984 yılında yayımlanan Beşinci Kalkınma Planı’nın 4’ncü bölümünde, Türk Bilim Politikası 1983-2000’de, bilim ve teknoloji alanındaki ilke ve politikalar belirlenmiştir. Beşinci kalkınma planı, Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanında yaptığı çalışmalarda ilk kilometre taşı olmuştur. Ülkemizde son yıllarda bilim, teknoloji politikalarının oluşturulması ve bu politikaların, ekonomik ve toplumsal bir değere dönüştürülmesinde ana etken olan yenilikçilik ekseninde geliştirilmesi konusunda siyasi kararlılık gözlemlenmekte ve bunun sonucunda başta kamuda olmak üzere konunun diğer paydaş gruplarında da önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bu çerçevede, ülkemizin 2023 yılı hedeflerini karşılamak amacıyla ilk kez bilimin, teknolojinin ve sanayinin birbiri ile olan ilişkilerini ve entegrasyonunu daha da derinleştirmek üzere 2011 yılında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı kurulmuştur. Bu yeni yapıda, hali hazırda Bakanlığa bağlı olan KOSGEB ve Türk Patent Enstitüsü’ne ilaveten görevleri itibariyle ilgili bakanlığın faaliyetleri ile ilişkili olan TÜBA ve TÜBİTAK gibi birimler de Bakanlığın bağlı, ilgili kuruluşları arasında yerini almıştır. Böylece ülkemizde bilim ve teknoloji alanında faaliyet gösteren kurumların bir çatı altında toplanarak dağınık bir görünüm arz eden Ar-Ge yapılanmasının koordinasyonu sağlanmaya çalışılmıştır (Şekil 1-1). Makro düzeydeki bu yapısal düzenlemelerden sonra başta devletimizin 2023 hedefleri olmak üzere birçok alanda çalışmalara hız verilmiştir. Özellikle ihracatın %20’sinin orta ve yüksek teknolojili ürünlerden oluşması hedefi doğrultusunda yeni, yenilikçi, rekabet üstünlüğü olan, katma değeri yüksek ve teknoloji tabanlı ürünler ile üretim yöntemleri geliştirmenin yanında, geleneksel imalat sanayimizin de bu yönde değişim ve dönüşümünün sağlanması bakımından ihtiyacımız olan bilgi ve teknolojinin ülkemizde üretilmesi hedeflenmiştir. Son on yıllık süreç içerisinde ilk etapta ülkede bilim ve teknoloji politikalarını en üst düzeyde belirleyen kuruluş olarak nitelendirilen ve 4 Ekim 1983 tarih ve 77 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kurulan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun (BTYK) faal olarak çalışması, 2004 yılından itibaren de bu 12 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU kurulun düzenli olarak toplanması sağlanmıştır. Başbakan’ın başkanlığında yılda iki kez toplanan BTYK, bilim ve teknoloji alanında stratejik kararlarının alınmasına öncülük etmiş, çıkarılan birtakım strateji belgelerine dayanak olmuştur (Kalkınma Bakanlığı, 2006). Bunun örneklerinden bir tanesi de BTYK’nın 2001 yılı sonunda yapmış olduğu 7. toplantısında, “Vizyon 2023 Belgesi’nin hazırlanmasını karara bağlamasıdır. Bilim ve teknolojide yetkinlik kazanmak amacıyla “Teknoloji Öngörü” çalışmalarının yapılması bu belgenin içerdiği konulardan bir tanesidir. Öncelikli teknoloji alanları ve alt konularının belirlenmesi gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında Türkiye’nin bilim ve teknoloji düzeni ile ilgili nesnel verilerin derlenmesine yönelik “Teknolojik Yetenek”, “Araştırıcılar Envanteri” ve “Ulusal Ar-Ge Altyapısı” projeleri de bu belge kapsamında tamamlanmıştır (TÜBİTAK, 2004). Bilim ve Teknoloji Politikaları alanında bir diğer önemli gelişme ise BTYK 20. toplantısında alınan “Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Stratejisi ve Eylem Planı’nın (2011-2016) Hazırlanması” kararıdır. “Ürettiği bilgi ve geliştirdiği teknolojileri, ülke ve insanlığın yararına yenilikçi ürün, süreç ve hizmetlere dönüştürebilen Türkiye” vizyonuna sahip bu strateji ile Ar-Ge ve yenilik kapasitesinin önemli düzeyde geliştirilmesine yönelik yakalanan başarının 2011-2016 döneminde ivmelenerek sürdürülebilirliğinin sağlanması hedeflenmektedir. Bu belgenin stratejik çerçevesi içerisinde Ar-Ge faaliyetlerinin ivme kazanmasına gerek duyulan ihtiyaç odaklı alanlar belirlenmiştir (TÜBİTAK, 2010). Son yıllarda bu konudaki siyasi kararlılığın ve bunun sonucunda gerçekleştirilen faaliyetlerin çıktılarını gözlemlemek açısından Bilim ve Teknoloji Göstergelerini takip etmek yararlı olacaktır. Raporun ilerleyen bölümlerinde belirlenen ana eksenlere hitap eden Bilim ve Teknoloji Göstergelerinde, TÜİK’in yayınladığı en son göstergeler ışığında, ülkemizin mevcut durumu irdelenmiştir. 13 14 Ar-Ge fonlayıcılar ve Ar-Ge yapanlar: F4: Ar-Ge fonlayıcılar (Bakanlıklar, Bağlı ve ilgili kuruluşlar, ajanslar ) F5: Ar-Ge yapanlar (Araştırma Merkezleri, Üniversiteler) F6: Özel Sektör Aktörleri Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Sistemindeki Temel Aktörler ve Yönetişim Yapılanması Politika Yapıcılar: F1: Politika oluşturma, yasal düzenleme F2: Koordinasyon sağlama F3: Bakanlıklar Şekil 1-1. 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU 1.3.1. TEMEL BİLİM VE TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİNDE TÜRKİYE’NİN DURUMU Bu kapsamda değerlendirilebilecek göstergelerden ilki Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya oranıdır. Şekil 1-2’den de görülebileceği gibi 2001 yılında %0,54 olarak kaydedilen Ar-Ge harcamalarının GSYİH’daki oranı, son yıllarda bilim ve teknoloji alanında alınan kararlara bağlı olarak 2011 yılında %0,86’ya ulaşmıştır. Kamu kuruluşları, vakıf üniversiteleri ve ticari sektörlerden alınan bilgilere ve devlet üniversitelerinin bütçe ve personel dökümlerine dayalı olarak oluşturulan, Ar-Ge personel harcaması, diğer cari Ar-Ge harcamaları, Ar-Ge makine teçhizat ve Ar-Ge sabit tesis gibi kalemleri içeren Ar-Ge harcamaları 2011 yılında 11.154 Milyon TL’ye ulaşmıştır. 2011 yılı Ar-Ge harcaması bir önceki yıla göre %20,4 artmıştır. Şekil 1-2. 2001-2011 Yılları Arasında Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ya Oranı 1,00 0,90 0,85 0,80 0,72 Oran (%) 0,70 0,60 0,50 0,40 0,53 0,54 0,52 0,86 0,84 0,73 0,59 0,58 0,48 0,30 0,20 0,10 0,00 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Yul Kaynak: TÜİK, 2012 2011 Yılı Ülkelerin Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya oranına bakıldığında (Şekil 1-3), yıllara göre artan harcamalara rağmen bu göstergede, diğer ülkelere göre ülkemiz alt sıralarda yer almaktadır. Ar-Ge yoğunluğunda, OECD ülkeleri ve diğer ülkeler arasında yapılan sıralamada İsrail birinci olurken Finlandiya ikinci, İsveç ise üçüncü durumdadır. Ar-Ge harcamalarındaki artış hızı Türkiye’yi Ar-Ge ve yenilik faaliyetleriyle dikkati çeken bir ülke konumuna getirmiştir. Bu çerçevede ülkelerin Ar-Ge harcamalarındaki artış hızlarını karşılaştıran OECD verilerine göre Türkiye, 2006-2011 yılları arasındaki %16 yıllık ortalama artış hızıyla Ar-Ge harcamalarını en fazla artıran ikinci ülke olmuştur. 15 Şekil 1-3. 2011 Yılı Ülkelerin Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ya Oranı 4,50 4,00 Oran (%) 3,50 3,00 2,50 2,00 1,50 1,00 0,50 Meksika ćEHE 0HKR=GU= Yunanistan -KHKJU= 1ÐNGEUA $ÐJAUBNEG= Macaristan 6AJE7AH=J@= /QOU= îP=HU= îOL=JU= "OPKJU= ¤AG QIDQNEUAPE -KNPAGEV Lüksemburg Çin +KNRA¾ îNH=J@= (=J=@= ENHAĈEG(uN=HHuG %KHH=J@= 0HKRAJU= AH¾EG= RQOPN=HU= Fransa ," !1KLH=I îVH=J@= RQOPNQU= HI=JU= ! îORE¾NA Danimarka '=LKJU= (KNA îORA¾ #EJH=J@EU= îON=EH 0,00 Ülkeler Kaynak: OECD, 2011 Şekil 1-4’te görülebileceği gibi toplam Ar-Ge harcamasının sektörlere göre dağılımına bakıldığında ise; birincil faaliyeti, üretilen ürün ve hizmetlerin ekonomik açıdan kayda değer bir fiyatla, kamuya satılması için pazarlama yapmak olan sanayi ve hizmet sektöründeki Ar-Ge yaptığı veya Ar-Ge desteği aldığı önceden tespit edilen girişimler ile KİT’lerden oluşan ticari kesimin 2011 yılında 4.817 Milyon TL kadar katkı sağladığı görülmektedir. 2001 yılında bu göstergenin 435,8 Milyon TL olarak hesaplandığı düşünüldüğünde artışın önemli boyutlarda olduğu görülmektedir. Ortak hizmetleri sağlayan, ancak topluma normal şartlarda satış yapmayan yükseköğretim dışındaki tüm kurum/kuruluşları kapsayan kamu kesiminin Ar-Ge harcamaları geçen 11 yıllık süreç içerisinde artış göstererek 2011 yılında 1.263 Milyon TL’ye ulaşmıştır. Yükseköğretim kurumlarının gerçekleştirmiş olduğu Ar-Ge harcaması ise toplam Ar-Ge harcamaları içerisinde en yüksek paya sahip olan kalemdir. 2011 yılında 5.073 Milyon TL’lik harcama yükseköğretim kurumları tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu sayılar, veriler yüzdelik dilimler bazında incelendiğinde GSYİH Ar-Ge harcamalarının %45,5’i yükseköğretim, %43,2’si ticari kesim ve %11,3’ü kamu kesimi tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. 16 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU Şekil 1-4. Yıllara Göre Ar-Ge Harcamasının Sektörlere Göre Dağılımı 12000 Ar-Ge Harcamasu (milyon TL) 10000 TKLHamN-Ge Harcamasu (TL) 8000 Ticari N-Ge Harcam=Ou Kamu r-Ge Harcam=Ou 6000 YükseköçNetim N-Ge Harcamasu 4000 2000 0 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Yul Kaynak: TÜİK, 2012 2011 yılında hesaplanmış olan Ar-Ge harcamalarının finans kaynağına göre değerlendirilmesi yapıldığında ise Tablo 1-2’deki verilere ulaşılmaktadır. Finansmanın %45,8’i ticari sektör, %29,2’si kamu, %20,8’i yükseköğretim, %3,4’ü yurtiçi diğer kaynaklar ve %0,7’si yurtdışı kaynaklar tarafından karşılanmaktadır. 17 Tablo 1-2. 2011 Yılında Finans Kaynağına Göre Ar-Ge Harcamalarının Dağılımı FİNANS KAYNAĞI (milyon TL) YURT DIŞI YURT İÇİ FİNANS SEKTÖR Harcama/ Finans Toplam Yurtiçi Finans Toplamı Ticari Kamu Yüksek öğretim Diğer yurtiçi FİNANS Toplam 11.154 11.078 5.111 3.263 2.325 378 77 Ticari 4.817 4.780 4.347 429 1 2 37 Kamu 1.264 1.254 25 1.228 0 1 10 Yükseköğretim 5.073 5.044 739 1.605 2.324 375 30 Kaynak: TÜİK, 2012 Bilim ve Teknoloji alanındaki göstergelerden biri olan kişi başına düşen Ar-Ge harcaması bazında son on yıllık dönemde 46 dolardan 149 dolara çıkan bir eğilim gözlemlenmektedir (Şekil 1-5). Şekil 1-5. 2002-2011 Yılları Arasında Kişi Başına Düşen Ar-Ge Harcaması 160 149 Ar-Ge Harcamasu (SAGP $) 140 122 120 100 100 108 80 67 60 40 130 42 78 53 46 20 0 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Yul Kaynak: TÜİK, 2012 18 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU Ar-Ge kültürünün yaygınlaşması ve dolayısıyla katma değeri yüksek ürünlerin elde edilmesi hedefini sağlayacak olan önemli faktörlerden bir tanesi de ülkede faaliyet gösteren araştırmacıların sayısı ve araştırmacıların yetenek ve kapasiteleridir. Ülkemizin 2023 yılı hedefi ve bu gerçeklerden hareketle 2011-2016 yıllarını kapsayan Bilim ve Teknoloji İnsan Kaynağı Stratejisi ve Eylem Planı TÜBİTAK tarafından hazırlanmıştır (TÜBİTAK, 2010). Şekil 1-6’da bu alanda ölçülebilecek olan en belirgin gösterge olan ülkede faaliyet gösteren tam zaman eşdeğer (TZE) Ar-Ge personeli sayısının yıllara ve sektörlere göre değişimi gösterilmektedir. 2001 yılından itibaren istihdam edilen TZE Ar-Ge personeli sayısı, 2011 yılına kadar sürekli olarak artmıştır. 2003-2008 yılları arasında ülkemiz OECD ülkeleri içinde Ar-Ge personelini en hızlı artıran 5. ülke olarak belirlenmiştir. 2011 yılında istihdam edilen TZE Ar-Ge personeli sayısı 92.801 olarak gerçekleşmiş; istihdam edilen on bin kişiye düşen TZE Ar-Ge personeli sayısı ise 38,5 olmuştur. 2001-2009 yılları arasında yükseköğretim kurumları TZE Ar-Ge personeli istihdam etmekte en yüksek paya sahip iken, 2009 yılından itibaren ticari kesimde (özel sektör) istihdam edilen personel sayısı diğer sektörleri geçmiştir. Bu alanda son yıllardaki gelişmelere, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca uygulamaya alınan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Ar-Ge Merkezleri gibi destek programları önemli katkı sağlamıştır. Bu göstergede 2023 yılı hedefine ulaşabilmemiz ancak özel sektörün etkinliğinin arttırılması ile sağlanacaktır. Şekil 1-6. Yıllara Göre TZE Ar-Ge Personeli Sayısının Sektörlere Göre Dağılımı 100 000 92 801 90 000 73 521 80 000 63 377 KiĈi Sayusu 70 000 60 000 54 444 50 000 40 000 30 000 20 000 49 252 38 308 27 698 28 964 67 244 39 960 TKLHam Ticari Sektör Kamu Sektörü YükseköçNetim 10 000 0 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Yul Kaynak: TÜİK, 2012 19 Ülkelerin 2011 yılında kaydettiği TZE Ar-Ge personeli sayılarına ilişkin veriler Şekil 1-7’de gösterilmektedir. Bu göstergede yaklaşık 870.000 TZE Ar-Ge personeli istihdam eden Japonya birinci sırada yer alırken, Almanya 562.000 personel ile ikinci, 393.000 personelle Fransa üçüncü sırada yer almaktadır. Şekil 1-7. Ülkelerin TZE Ar-Ge Personeli Sayısı 1000000 900000 800000 KiĈ Sayusu 700000 600000 500000 400000 300000 200000 100000 0 Ülkeler Kaynak: OECD, 2012 Ar-Ge ve yeniliğe yönelik faaliyetlerin sonucunda fikri hakların korunması gündeme gelmektedir. Bu kapsamda inovasyon performansını yansıtan verilerin başında patent verileri bulunmaktadır. Özellikle “patent başvuruları” ve “patent kabulleri” en sık kullanılan göstergeler arasındadır. 2002-2011 yılları arasında TPE’ye yapılan patent başvuruları ve tescillenen patentlerin dağılımı Şekil 1-8 ve Şekil 1-9’da gösterilmektedir. 2011 yılında TPE’ye başvuruda bulunulan patent sayısı 10.241 olarak gerçekleşmiş olup, bu başvuruların 6.154 tanesi yabancı menşeili, 4.087 tanesi ise yerlidir. Özellikle son yıllarda değişik sektörlerde gerçekleştirilen Ar-Ge harcamalarında yaşanan artışa bağlı olarak patent başvurularında artış gözlemlenmektedir. Ayrıca, başta TPE-TÜBİTAK tarafından patent başvurusunu destekleyen programların hayata geçirilmesi göstergede artışa sebebiyet vermiştir. Tescil edilen patent sayılarında ise 2011 yılında 6.539 sayısına ulaşılmış olup, %87’lik bir oranda yabancı menşeilik söz konusudur. 20 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU Şekil 1-8. Yıllara Göre TPE’ye Yapılan Patent Başvuruları Kaynak: TÜBİTAK, 2012 Şekil 1-9. Yıllara Göre Tescillenen Patentlerin Dağılımı Kaynak: TÜBİTAK, 2012 21 Bilim ve Teknoloji alanında göstergelerden birisi de bilgi üretimi, insan kaynağı ve işbirliği gibi konularla yakından ilişkili olan Türkiye kaynaklı bilimsel yayın sayısıdır. 2000-2010 yılları arasındaki süreçte bilimsel yayın sayısı 6.977’den 28.194’e çıkmıştır. Dünya genelinde 2010 yılında 18. sırada bulunulmaktadır (Şekil 1-10). Şekil 1-10. Bilimsel Yayın Sayısında Dünya Sıralamasının Yıllara Göre Dağılımı Bu verilere paralel olarak ise milyon kişi başına düşen bilimsel yayın sayısı 2000’li yıllarda 103 iken 2011 yılında 362’ye ulaşılmıştır. Bu göstergede sağlanan olumlu gelişmelere rağmen Dünya sıralanmasında henüz üst sıralarda yer alınmamaktadır. Özellikle 2004-2010 yılları arasında sabit bir eğilim gözlemlenmekte olup, ülkemiz 2010 yılından beri 45. sırada yer almaktadır (Şekil 1-11). 22 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU Şekil 1-11. Milyon Kişi Başına Düşen Bilimsel Yayın Sayısı Sıralamasının Yıllara Göre Dağılımı 1.3.2. POLİTİKA BELGELERİNDE “BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GELİŞİM AR-GE VE İNOVASYON” 1.3.2.1. Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı Hedefleri Planda ilgili bölümde ilk etapta 9. Kalkınma Planı döneminde raporun mevcut durum bölümünde yer alan bilim ve teknoloji göstergelerinin gelişimi hakkında bilgi verilmiş, inovasyon ekosistemi içerisinde bulunan altyapılar hakkında son gelişmeler özetlenmiştir. Bu kapsamda; Dokuzuncu Kalkınma Planında ve Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu kararlarında belirlenen öncelikli teknoloji alanları başta olmak üzere, kamu kurumları ve üniversitelerde araştırma altyapıları oluşturulması amacıyla yaklaşık 2,4 milyar TL kaynak harcandığı ve 108 adet faal ve 65 adet kurulumu devam eden tematik ileri araştırma merkezi projesi bulunduğuna yer verilmektedir. Bu merkezler ağırlıklı olarak; biyoteknoloji dâhil yaşam bilimleri, malzeme, havacılık ve uzay, bilgi ve iletişim, savunma teknolojileri ile nanoteknoloji alanlarındadır. Üniversitelerin araştırma kapasitesini geliştirmek üzere 20 üniversitede merkezi araştırma laboratuvarının kurulumunun tamamlandığı, 62’sinde ise çalışmaların devam ettiği vurgulanmıştır. TGB’lerin sayısı ile bu bölgelerde yürütülen projeler ve araştırmacı istihdamının yanı sıra başta Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) olmak üzere ilgili kamu kurumları tarafından yürütülen Ar-Ge ve yenilik destek programlarının sayısı ve kaynak miktarının arttığı, desteklerin büyük ölçüde öncelikli alanlara yönlendirildiği ifade edilmiştir. 23 Bilim, teknoloji ve yenilik politikalarının başta eğitim, sanayi ve bölgesel politikalar olmak üzere diğer politikalarla tamamlayıcı olarak yürütülmesi; sanayi sektörü yanında hizmetler ve tarım sektörlerinde katma değer artışı sağlanması, yenilikçi girişimciliğin gelişmesi ve bölgesel potansiyelin harekete geçirilmesi açılarından öneme sahip olduğu vurgulanmıştır. Özellikle teknolojik ürün üretme sürecinin ticarileştirme aşamasının güçlendirilmesi, teknoloji transferine yönelik ara yüzlerin oluşturulması, yenilikçi girişimciliğin geliştirilmesi, kamu alımlarının yerli teknolojilerin geliştirilmesini destekler yapıya kavuşturulması, üretim süreçlerinde verimliliği artıran ve sürdürülebilir üretimi destekleyen teknolojilerin geliştirilmesi, imalat sanayi üretiminde ve ihracat içinde yüksek teknoloji sektörlerinin payının artırılması ihtiyacının önemini koruduğu belirtilmiştir. Ar-Ge ve yenilik alanında uluslararası düzeyde akreditasyon ve standart oluşturma kapasitesinin artırılması, araştırma altyapılarının çeşitlendirilerek etkin ve sürdürülebilir kullanımlarının sağlanması, kamu ve özel sektördeki altyapılar arasındaki işbirliğinin daha da geliştirilmesi gerekmektedir. Araştırmacı insan gücünün nitelik ve nicelik olarak geliştirilerek özel sektörde istihdamının artırılması ihtiyacı bulunmaktadır. Ayrıca, başta AB ülkeleri olmak üzere Ar-Ge faaliyetleri, araştırma altyapıları ve araştırmacı insan gücü bakımından bölgesel ve küresel düzeyde işbirliğinin geliştirilmesi önemini korumaktadır. Mevcut durum ve eksiklikler doğrultusunda 2014-2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı’nda, bilim ve teknoloji alanında, Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya oranının %1,8’e çıkarılması ve bunun %60’ının özel sektör tarafından yapılması Araştırmacı sayısının TZE cinsinden 176.000’e çıkarılması ve bunun %60’ının özel sektör tarafından istihdam edilmesi hedeflenmiştir. Hedeflerin gerçekleşmesi için; Üniversite ve kamu kurumları bünyesindeki araştırma merkezlerinin, özel sektörle yakın işbirliği içinde çalışan, nitelikli insan gücüne sahip, tüm araştırmacılara kesintisiz hizmet veren ve etkin bir şekilde yönetilen sürdürülebilir yapılara dönüştürülmesi, Uluslararası düzeyde rekabetçi ve yüksek katma değerli yeni sektörler, ürün ve markalar ortaya çıkaracak Ar-Ge ve yenilik programlarının hayata geçirilmesi, Genelde; yenilikçi sistemi, kümelenme yaklaşımını ve girişimciliği merkeze alan bir yapıya kavuşturulması, Ar-Ge desteklerinde koordinasyon sağlanarak ve mevcut destek programlarının etki analizi çalışmaları yapılarak gözden geçirilmesi, Ar-Ge faaliyetlerinin, öncelikli alanlarda oluşturulacak ortak hedefler çerçevesinde, ticarileştirmeyi de içerecek şekilde piyasa şartları gözetilerek bütünsellik içinde desteklenmesi, 24 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU Başta enerji ve imalat sanayi olmak üzere tüm sektörlerde, doğal kaynakların etkin kullanımını ve çevresel bozulmaların önlenmesini sağlayacak temiz teknolojiler ile katma değeri yüksek ekolojik ürünler geliştirilmesine yönelik Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin desteklenmesi, Teknoloji geliştirme bölgelerinin yapısı ve işleyişinin; üniversite sanayi işbirliğini, işletmeler arası ortak Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerini ve yenilikçi girişimciliği en üst düzeye çıkarmak üzere etkinleştirilmesi, Araştırma merkezleri, kuluçka merkezleri, teknoloji transfer ve yenilik merkezleri ve teknoloji geliştirme bölgelerinin belli alanlarda odaklanmaları, birbirleriyle bütünleşik bir biçimde çalışmalarının sağlanması ve bu yapıların ilgili küme faaliyetlerini desteklemelerinin özendirilmesi, Üniversite ve özel sektör işbirliğini daha kolaylaştırıcı ve teşvik edici önlemlerin alınması ve ara yüzlerin oluşturulması; bu çerçevede yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasında, akademisyenlerin ve öğrencilerin Ar-Ge ve girişimcilik faaliyetlerine katılımlarının teşvik edilmesine özen gösterilmesi, Araştırmacı insan gücünün sayısı ve niteliğinin daha da artırılması, özel sektörde araştırmacı istihdamı teşvikine devam edilmesi, Temel ve sosyal bilimlerde; yetkin araştırmacıların yetiştirilmesinin desteklenmesi, üniversiteler ve kamu kurumları bünyesinde bu alanlardaki araştırmaların sayısı, niteliği ve etkinliğinin artırılması, Kamu tedarik sisteminin; yeniliği, yerlileşmeyi, çevreye duyarlılığı, teknoloji transferini ve yenilikçi girişimciliği teşvik edecek şekilde iyileştirilmesi, Kamu kurumlarının özel sektörle işbirliği içerisinde Ar-Ge faaliyetlerini yönlendirme ve sonuçlarını hayata geçirmeye yönelik kapasitelerinin güçlendirilmesi, Ar-Ge faaliyetleri, araştırma altyapıları ve araştırmacı insan gücü bakımından bölgesel ve küresel düzeyde işbirliğinin geliştirilmesi, bu kapsamda kritik teknolojilerin transferinin kolaylaştırılmasına, içselleştirilmesine ve dünyadaki emsal teknolojilerle rekabet edebilecek şekilde geliştirilmesine önem verilmesi, uygulanacak olan politikalar arasındadır. 1.3.2.2. Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014) 2011-2014 dönemini kapsayan Sanayi Strateji Belgesi’nde orta-yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının arttırılması hedeflenmektedir. Strateji belgesinde Bilimsel ve Teknolojik Gelişime ilişkin yer alan politika “Firmaların Teknolojik Gelişimi”dir. Söz konusu politika alanında yer alan eylemler: EYLEM 37- Ar-Ge Kanunu kapsamında, Rekabet Öncesi İşbirliği Projelerinin desteklenmesi, Ar-Ge Merkezlerinin kurulması, izlenmesi ve desteklenmesi ile Teknogirişim sermayesi desteğinin verilmesi sağlanacaktır. EYLEM 38- Sanayi Tezleri Programı kapsamında, yenilik ve Ar-Ge Projeleri desteklenecektir. 25 EYLEM 39- Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) güçlendirilecek, sayıları artırılacak ve altyapıları tamamlanacaktır. EYLEM 40- Teknolojik Ar-Ge Patent Destek, Teknolojik Ar-Ge Yatırım Destek, Teknolojik Ar-Ge Tanıtım ve Pazarlama Destek Programları açıklanacak ve uygulanacaktır. 1.3.2.3. 2023 Hedefleri Ülkemizin; Dünyada ilk 10 ekonomi arasına girmesi, 2 trilyon dolar milli gelire ulaşması, Kişi başına milli gelirin yıllık 25.000 dolara çıkması, Yıllık 500 milyar dolar ihracat yapması, İhracatın %20’sinin orta ve yüksek teknolojili ürünlerden oluşması, Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya oranının % 3’e çıkarılması, Bunun % 2’sinin özel sektör tarafından harcanması, Araştırmacı sayısının TZE cinsinden 300.000’e çıkarılması, Bunun 180.000 bininin özel sektör tarafından istihdam edilmesi amaçlanmaktadır. 1.3.3. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI’NIN AR-GE’YE YÖNELİK HEDEFLERİ VE FAALİYETLERİ Vizyon 2023 kapsamında, 635 sayılı KHK’nın yürürlüğe girmesi ile beraber Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Ar-Ge’ye yönelik hedefleri; Kamu-Üniversite-Sanayi İşbirliğinin kurumsallaştırılması, Akademik bilginin ticarileştirilmesi, Sanayiye yönelik Ar-Ge personeli sayısının artırılması, Yeni ve yenilikçi şirketlerin teşvik edilerek desteklenmesi, Sanayimizin rekabet gücünün yükseltilmesi olarak sayılabilir. Bu hedefler göz önünde bulundurularak, Bakanlık tarafından farklı hedef kitlelerine yönelik farklı destek mekanizmaları oluşturulmuş olup, söz konusu mekanizmalar kapsamında çeşitli teşvik ve muafiyetler sağlanmaktadır. 26 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU Bununla birlikte Bakanlık önümüzdeki dönemde yürütmeyi öngördüğü ilave çalışmalar aşağıdadır: Özel sektöre yönelik olanlar başta olmak üzere, kamu kurumları tarafından verilen Ar-Ge desteklerinin etki analizi çalışması yapılacaktır, Yenilik tabanlı girişimcilik geliştirilerek bütünsellik sağlayacak bir koordinasyon, izleme ve değerlendirme mekanizması kurulacaktır, Başta Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) ve özel sektör Ar-Ge merkezi yöneticileri olmak üzere Ar-Ge yenilik, fikri haklar, girişimcilik gibi konularda sertifika programları geliştirilecektir, TGB’lerde Teknoloji Transfer Ofislerinin (TTO) kurulacak ve TTO’lara eğitim desteği verilecektir, Teknolojik Ürün yatırım desteğinin verilecektir, Bazı kamu kurumlarına ayrılan Ar-Ge fonları tamamen kullanılamazken bazı kurumlara ise verilen bütçenin yetmediği dikkate alınarak Türkiye Araştırma Alanı (TARAL) kapsamı ve işleyişi gözden geçirilecektir. 1.3.3.1. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Teknoloji Geliştirme Bölgesi; yeni veya ileri teknolojide mal ve hizmet üretmek isteyen girişimcilerin, araştırmacı ve akademisyenlerin sınaî ve ticari faaliyetlerini üniversitelerin yanında veya yakınında yürütebilmelerine ve bu üniversitelerden yararlanabilmelerine imkân vermek için kurulmuş akademik, sosyal ve kültürel sitelerdir. Teknoparklara ilişkin desteğin amacı, üniversiteler, araştırma kurum ve kuruluşları ile üretim sektörleri arasında işbirliği sağlanarak; Ülke sanayinin uluslararası rekabet edebilir ve ihracata yönelik bir yapıya kavuşturulması amacıyla teknolojik bilgi üretilmesi, Üründe ve üretim yöntemlerinde yenilik geliştirilmesi, Ürün kalitesinin veya standardının yükseltilmesi, Verimliliğin artırılması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, Teknolojik bilginin ticarileştirilmesi, Teknoloji yoğun yatırım ve girişimciliğin desteklenmesi, Araştırmacı ve vasıflı kişilere iş imkânı yaratılması, Teknoloji transferine katkıda bulunulmasıdır. 27 Faaliyette olan teknoloji geliştirme bölgelerinde (Eylül 2013 yılı itibariyle); Firma sayısı 2.247’ye, İstihdam edilen personel sayısı 19.789’a, Biten proje sayısı 10.783’e, Üzerinde çalışılan proje sayısı 5.768’e, İhracat 897 milyon ABD Dolarına, Yabancı/yabancı ortaklı firma sayısı 71’e, Yabancı sermaye yatırımı 683 Milyon ABD Dolarına, Başvurusu yapılan/tasdik edilmiş patent sayısı 322’ye ulaşmıştır. Bakanlığımızca Teknoloji Geliştirme Bölgelerine; 2004-2012 Yılları itibariyle bugüne kadar toplamda 153.830.758 TL ödenek kullandırılmıştır. 2013 Yılı itibariyle Bölgelere kullandırılmak üzere Bakanlık bütçesine 36.185.000 TL ödenek aktarılmıştır. 1.3.3.2. San-Tez Projeleri San-Tez, sanayinin motor gücü olan KOBİ’lerimizin, Ar-Ge ve Teknoloji kültürü kazanmaları ve sorunlarını üniversitede üretilen bilgi birikimini kullanarak, üniversitelerimizle işbirliği içinde çözme alışkanlığı kazanmalarını sağlamakla birlikte, üniversitelerde ticarileşebilir ürüne yönelik çalışma yürüten akademisyenlerin de bu çalışmalarını katma değere dönüştürmelerine olanak sağlayacak bir destek mekanizması olarak kurgulanmıştır. Yıllar içinde KOBİ’ler dışında büyük işletmelerin ve Ar-Ge Merkezlerinin de San-Tez programına ilgisi artmış ve bu program kapsamında destek almaya başlamışlardır. Programın uygulanmaya başlandığı 2007 yılından bu yana, Bakanlığa 1.926 proje başvurusu yapılmış olup, bunlardan 735 tanesi desteklenmeye uygun bulunmuştur. Program kapsamında proje toplam bütçesinin %75’ini hibe olarak veren Bakanlığın bugüne kadar gerçekleştirdiği ödemelerin toplam tutarı 145.210 bin TL’dir. 1.3.3.3. Ar-Ge Merkezleri Ar-Ge ve yenilik yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için teknolojik bilgi üretilmesini, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılmasını, ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesini, verimliliğin artırılmasını, üretim maliyetlerinin düşürülmesini, teknolojik bilginin ticarileştirilmesini, rekabet öncesi işbirliklerinin geliştirilmesini, teknoloji yoğun üretim, girişimcilik ve bu alanlara yönelik yatırımlar ile Ar-Ge’ye ve yeniliğe yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının ülkeye girişinin hızlandırılmasını, Ar-Ge personeli ve nitelikli işgücü istihdamının artırılmasını desteklemek ve teşvik etmek amacıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı tarafından koordineli olarak yürütülmek üzere 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun 28/2/2008 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 28 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU 5746 Sayılı Kanun kapsamında destek ve teşviklerden yararlanmak üzere Ar-Ge Merkezi Belgesi almak için yapılan başvurularda aranan asgari şartlar şunlardır: Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre kurulan teknoloji geliştirme bölgelerinde fiilen çalışan personel sayısı dikkate alınmaksızın, Ar-Ge merkezlerinde en az 50 tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam edilmesi, Ar-Ge merkezlerinin Kanun kapsamındaki Ar-Ge faaliyetlerinin yurt içinde gerçekleştirilmesi, Başvuru yapan işletmenin; yeterli Ar-Ge yönetimi ile teknolojik varlıklar, Ar-Ge insan kaynakları, fikrî haklar, proje ve bilgi kaynakları yönetim yeteneği ve kapasitesinin bulunması, Ar-Ge merkezlerinin, Ar-Ge ve destek personelinin Ar-Ge merkezinde çalıştığının fiziki kontrolünü yapacak mekanizmalara sahip olması, Ar-Ge merkezlerinin konusu, süresi, bütçesi ve personel ihtiyacı tanımlanmış Ar-Ge ve yenilik program ve projelerinin bulunması, Ar-Ge merkezlerinin ayrı bir birim şeklinde örgütlenmiş ve tek bir yerleşke veya fiziki mekân içinde yer alması, Ar-Ge merkezlerinin, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre kurulan teknoloji geliştirme bölgeleri dışında yer almasıdır. Söz konusu Kanuna dair yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 31.07.2008 tarihinden itibaren Ar-Ge Merkezi Belgesi verilen işletme sayısı 153’e, faaliyette olan Ar-Ge Merkezi sayısı 143’e ulaşmış olmakla birlikte söz konusu merkezlerde çalışan Ar-Ge personeli sayısı ise 15.600’e, yürütülen proje sayısı 3.603’e, alınan patent ise 921’e ulaşmıştır. 1.3.3.4. Teknogirişim Sermayesi Desteği 5746 Sayılı Kanunun destek mekanizmalarından birisi olan “Teknogirişim Sermayesi Desteği”; örgün öğrenim veren üniversitelerin herhangi bir lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrenci, yüksek lisans veya doktora öğrencisi ya da lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini ön başvuru tarihinden en çok beş yıl önce almış kişilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, desteği veren merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından desteklenmesi uygun bulunan bir iş planı çerçevesinde, katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmelerini teşvik etmek için düzenlenmiştir. Bu uygulama ile ülkemizde nitelikli girişimciliğin özendirilmesi bu girişimciler tarafından uluslararası rekabet gücü olan, yenilikçi, teknoloji düzeyi yüksek ürün ve süreçleri geliştirebilen işletmelerin oluşturulması hedeflenmektedir. Ayrıca bu destek ile ülkemizde bilgi yoğun ve yenilikçi girişimcilik konusundaki farkındalığın artırılmasının yanında yüksek eğitimli, nitelikli gençlerin iş hayatına kazandırılması da sağlanmaktadır. Söz konusu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten bu yana 4.878 iş fikri Bakanlık tarafından değerlendirilmiş ve 1.034 iş fikri desteklenmeye uygun bulunmuştur. Program kapsamında sağlanan toplam destek miktarı 129.155 bin TL’dir. 29 1.3.3.5. Teknolojik Ürün Tanıtım ve Pazarlama Destek Programı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan bir diğer destek programı ise 20 Haziran 2013 tarihli ve 28683 sayılı Resmi Gazete’de yürürlüğe giren Teknolojik Ürünlerin Tanıtım ve Pazarlanmasına Yönelik Destek Programı’dır. Programla, sanayinin uluslararası pazarlarda rekabet gücünün artırılarak daha dinamik bir yapıya kavuşturulmasını temin etmek amacıyla, Ar-Ge ve yenilik projeleri sonucunda ortaya çıkan teknolojik ürünlerin veya prototiplerin tanıtımı ve pazarlanması için ülkemizde yerleşik kuruluşlara destek verilmesi amaçlanmaktadır. Program kapsamında, yurt içinde yerleşik kuruluşların; kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan vakıflar veya uluslararası fonlar tarafından desteklenen Ar-Ge ve yenilik projeleri sonucunda ortaya çıkan teknolojik ürünlerin veya prototiplerin yurt içi ve yurt dışında tanıtımı ve pazarlanmasına yönelik faaliyetler desteklenecektir. Değerlendirme süreci sonucunda desteklenmeye karar verilen projelerin yurt dışındaki tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine katılım bedelinin 50.000 TL’ye kadarı ve yurt içindeki tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine katılım bedelinin ise 25.000 TL’ye kadarı, Bakanlıkça hibe olarak karşılanacaktır. 30 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU 1.4. SORUN ALANLARI 31 32 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU 33 34 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU 1.5. TAVSİYE KARARLARI 35 36 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU 37 38 1 NO’LU KOMİSYON RAPORU 39 40 KAMU DESTEKLERİ, ETKİLERİ, İZLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ KOMİSYONU RAPORU 2 2.1. KOMİSYON DİVANI Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına Komisyon Sorumlusu Sayın Zühtü BAKIR tarafından açılışı yapılan “Kamu Destekleri, Etkileri, İzlenmesi ve Değerlendirilmesi Çalışma Grubu” toplantılarına, en yaşlı üye sıfatıyla TÜRKKONFED Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa GÜLER’in başkanlığında Komisyon Divanının seçilmesi ile başlanmıştır. BAŞKAN Prof. Dr. Ahmet EKERİM Yıldız Teknik Üniversitesi BAŞKAN YARDIMCISI Salih METİN MÜSİAD Başkan Yardımcısı RAPORTÖRLER Zeynep BÜKÜM Özyeğin Üniversitesi TTO Uzmanı Melda ÇELE TÜSİAD Bölüm Sorumlusu BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU Zühtü BAKIR Daire Başkanı BAKANLIK RAPORTÖRLERİ Şeyma BARLAS Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Dinçer GONCA Sanayi ve Teknoloji Uzmanı 42 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU 2.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ Komisyon Divanının seçiminin ardından, komisyon çalışmalarına 3 ana eksen altında devam edilmesi önerilmiş ve bu başlıkların ele alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir. Tablo 2-1. Çalışma Eksenleri EKSEN 1 KAMU DESTEKLERİ STRATEJİLERİ VE POLİTİKALARI EKSEN 2 KAMU DESTEKLERİ UYGULAMALARI EKSEN 3 KAMU DESTEKLERİNİN İZLENMESİ VE SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ 43 2.3. MEVCUT DURUM RAPORU Cumhuriyetimizin kurulduğu ilk dönemlerde yetersiz girişim ve sermaye altyapısı sebebiyle kamu eliyle sanayileşme yoluna gidilmiş, bu kapsamda ağırlıklı olarak kamusal kaynakları kullanmak yoluyla ekonomik alanda faaliyet gösteren Devlet Kuruluşları olan Kamu İktisadî Teşebbüsleri (KİT) aracılığı ile üretimde kamu öncülüğünde ilk sanayi hamleleri gerçekleştirilmiştir. Bu yaklaşımın ardından, 1945-1970 arası dönemde ise ülkemiz ekonomisinin kalkınma amaçlı uyguladığı 5’er yıllık planların da temelini oluşturan ve dışarıdan gelen (ithal edilen) ürünlerin yurtiçinde üretilme stratejisini olan ithal ikamesi anlayışı ön plana çıkmıştır. 1980’lerden itibaren de iktisadi serbestleşme, ihracata dayalı büyüme ve özel sektörün ülke ekonomisindeki rolünün arttırılması konularına önem verilmiş, gerçekleştirilen özelleştirmeler yardımıyla kamu üretimden zamanla çekilmiştir. Bu süreçten sonra, özel sektörün sanayi alanında daha çok paya erişmesini temin edebilmek maksadıyla kamu, özel girişimlerini çeşitli vasıtalar aracılığıyla desteklemeye başlamıştır. Bu çerçevede, kamu kurum ve kuruluşları tarafından sanayicilerimize destek sağlamak amacıyla doğrudan ya da dolaylı olarak çeşitli mekanizmalar geliştirilmiştir. Bu kapsamdaki destekler, hibe ya da geri ödemeli biçimde finansal desteklerin sağlanması, kredi faizlerinin karşılanması, sosyal güvenlik primleri veya diğer vergisel unsurlarda indirim yapılması ile gerçekleştirilmiştir. Teşvik mekanizmaları, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, TÜBİTAK, KOSGEB, Kalkınma Ajansları gibi kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenmekte ve yönetilmektedir. Söz konusu destek araçları konu odaklı ve kurum odaklı olarak iki başlık altında sınıflandırılmaktadır. 2.3.1. KONU ODAKLI DEVLET DESTEKLERİ 2.3.1.1. Yatırım Teşvikleri a. Yatırım Teşvik Sistemi (Ekonomi Bakanlığı) b. Sanayi Bölgeleri Destekleri (BSTB) c. Serbest Bölge Destekleri (Ekonomi Bakanlığı) d. Kümelenme Destekleri (BSTB) e. Yatırım Programları (Kalkınma Bakanlığı) 2.3.1.2. İhracat Teşvikleri a. Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi (Ekonomi Bakanlığı) b. Teknik Müşavirlik Hizmetlerine Sağlanan Devlet Yardımları (Ekonomi Bakanlığı) c. Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Destekleri (Ekonomi Bakanlığı) d. Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımları (Ekonomi Bakanlığı) e. Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (Ekonomi Bakanlığı) f. 44 Yurt Dışı Birim, Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi (Ekonomi Bakanlığı) 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU g. Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesine (Ekonomi Bakanlığı) h. Tasarım Desteği (Ekonomi Bakanlığı) i. Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması ve Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve Turquality®’nin Desteklenmesi (Ekonomi Bakanlığı) j. İstihdam Yardımı (Ekonomi Bakanlığı) k. Uluslararası Nitelikteki Yurt İçi İhtisas Fuarlarının Desteklenmesi (Ekonomi Bakanlığı) l. İhracat Kredileri (EXİMBANK) m. İhracat Kredi Sigortaları (EXİMBANK) n. Döviz Kazandırıcı Hizmetler Kapsamındaki Krediler (EXİMBANK) o. Yurt Dışı İş Gezisi Desteği (KOSGEB) p. Eşleştirme Desteği (KOSGEB) q. Tanıtım Desteği (KOSGEB) 2.3.1.3. Ar-Ge Teşvikleri a. San- Tez (BSTB) b. Ar-Ge Merkezleri (BSTB) c. Ar-Ge Ürünleri Pazarlama Destek Programları (BSTB) d. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (BSTB) e. Yatırım Destek Programı (BSTB) f. Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Pr. – 1001 (TÜBİTAK) g. Hızlı Destek Programı – 1002 (TÜBİTAK) h. Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1003 (TÜBİTAK) i. Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini D.P. – 1007 (TÜBİTAK) j. Patent Başvurusu Teşvik ve Destekleme Programı – 1008 (TÜBİTAK) k. Evrensel Araştırmacı (EVRENA) Programı – 1010 (TÜBİTAK) l. Uluslararası Bilimsel Araştırma Projelerine Katılma Programı (UBAP) – 1011 (TÜBİTAK) m. Bilimsel ve Tekn. İşblğ. Ağları ve Platf. Kurma Girişimi Proj. (İŞBAP) – 1301 (TÜBİTAK) n. Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1501 (TÜBİTAK) o. Proje Pazarları Destekleme Programı – 1503 (TÜBİTAK) p. KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı – 1507 (TÜBİTAK) q. Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı – 1505 (TÜBİTAK) r. Uluslararası Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1509 (TÜBİTAK) s. Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik P. D. P. – 1511 (TÜBİTAK) t. Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı – 1513 (TÜBİTAK) u. Ulusal Genç Araştırmacı Kariyer Geliştirme Programı – 3501 (TÜBİTAK) v. AB 7. Çerçeve Programı (TÜBİTAK) w. ERA-NET (TÜBİTAK) 45 x. COST (Bilimsel ve Teknik İşbirliği Alanında Avrupa İşbirliği) – (TÜBİTAK) y. Ar-Ge Destekleri (SSM) z. Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı (KOSGEB) aa. Enerji Sektörü Araştırma - Geliştirme Projeleri Destekleme Programı (EN-AR) – (ETKB) 2.3.1.4. Tarımsal Destekleri a. Hayvancılık Desteklemeleri (GTHB) b. Biyolojik ve Biyoteknik Mücadele Desteği (GTHB) c. Organik Tarım ve İyi Tarım Desteği (GTHB) d. Mazot, Gübre ve Toprak Analiz Desteği (GTHB) e. Sertifikalı Tohum, Fidan Kullanım ve Sertifikalı Tohum Üretim Destekleri (GTHB) f. Tarımsal Danışmanlık Sistemi Katılım, Çiftlik Muhasebe Veri Ağı Sistemi Kayıt, Araştırma Geliştirme Projeleri ve Patates Siğili Hastalığı Alternatif Destekleri g. Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli Fark Ödemesi Destekleri (GTHB) 2.3.1.5. Girişimcilik Destekleri a. Teknogirişim Sermaye Desteği (BSTB) b. Girişimcilik Aşamalı Destek Programı – 1512 (TÜBİTAK) c. Girişimcilik ve Yenilikçilik Yarışmaları Programı – 2238 (TÜBİTAK) d. Girişimcilik ve Yenilikçilik Eğit. ve Araş. Faaliyetlerini Dest. Prog. – 2239 (TÜBİTAK) e. Girişimcilik Destek Programı (KOSGEB) 2.3.1.6. KOBİ Destekleri ve Diğer Destekler a. Rekabet Öncesi İşbirliği Programları b. KOBİ Proje Destek Programı (KOSGEB) c. Tematik Proje Destek Programı (KOSGEB) d. İşbirliği Güçbirliği Destek Programı (KOSGEB) e. Genel Destek Programı (KOSGEB) f. Gelişen İşletmeler Piyasası (GİP) KOBİ Destek Programı (KOSGEB) g. Kredi Faiz Desteği (KOSGEB) h. Laboratuvar Hizmetleri (KOSGEB) 2.3.1.7. Enerji Destekleri a. Enerji Verimliliği Destekleri (ETKB) b. Enerji Verimliliği Desteği (KOSGEB) 46 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU 2.3.2. KURUM ODAKLI DEVLET DESTEKLERİ 2.3.2.1. Ekonomi Bakanlığı Destekleri a. Yatırım Teşvik Sistemi b. Serbest Bölgelerdeki Destekler c. Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi d. Teknik Müşavirlik Hizmetlerine Sağlanan Devlet Yardımları e. Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği f. Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımları g. Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi h. Yurt Dışı Birim, Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi i. Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesi j. Tasarım Desteği k. Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması ve Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve Turquality®’nin Desteklenmesi l. İstihdam Yardımı m. Uluslararası Nitelikteki Yurt İçi İhtisas Fuarlarının Desteklenmesi 2.3.2.2. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Destekleri a. Enerji Sektörü Araştırma - Geliştirme Projeleri Destekleme Programı (EN-AR) b. Enerji Verimliliği Destekleri 2.3.2.2. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Destekleri a. b. c. d. Teknogirişim Sermaye Desteği Sanayi Tezleri Program (SAN-TEZ) Ar-Ge Merkezleri Teknoloji Geliştirme Bölgeleri e. Rekabet Öncesi İşbirliği Programı f. Yatırım Destek Programı g. Ar-Ge Ürünleri Pazarlama Destek Programı h. Sanayi Bölgesi Destekleri i. Kümelenme Destekleri 2.3.2.3. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Destekleri a. Kırsal Kalkınma Destekleri 2.3.2.4. Kalkınma Bakanlığı a. Kalkınma Ajansları Destekleri 2.3.2.5. Milli Eğitim Bakanlığı a. Mesleki Eğitim Destekleri 47 2.3.2.6. Milli Savunma Bakanlığı a. Savunma Sanayi Müsteşarlığı Ar-Ge Destekleri 2.3.2.7. TÜBİTAK Destekleri a. Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Pr. – 1001 b. Hızlı Destek Programı – 1002 c. Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1003 d. Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini D.P. – 1007 e. Patent Başvurusu Teşvik ve Destekleme Programı – 1008 f. Evrensel Araştırmacı (EVRENA) Programı – 1010 g. Uluslararası Bilimsel Araştırma Projelerine Katılma Programı (UBAP) – 1011 h. Bilimsel ve Tekn. İşblğ. Ağları ve Platf. Kurma Girişimi Proj. (İŞBAP) – 1301 i. Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1501 j. Proje Pazarları Destekleme Programı – 1503 k. KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı – 1507 l. Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı – 1505 m. Uluslararası Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1509 n. Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik P. D. P. – 1511 o. Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı – 1513 p. Ulusal Genç Araştırmacı Kariyer Geliştirme Programı – 3501 2.3.2.8. KOSGEB Destekleri a. Girişimcilik Destek Programı a.1 Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi a.2 Yeni Girişimci Desteği a.3 İş Geliştirme Merkezi (İŞGEM) Desteği a.4 İş Planı Ödülü b. Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı c. KOBİ Proje Destek Programı d. Tematik Proje Destek Programı e. İşbirliği Güçbirliği Destek Programı f. Genel Destek Programı f.1. Bağımsız Denetim Desteği f.2. Belgelendirme Desteği f.3. Danışmanlık Desteği f.4. Eğitim Desteği f.5. Enerji Verimliliği Desteği f.6. Eşleştirme Desteği 48 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU f.7. Nitelikli Eleman İstihdam Desteği f.8. Sınai Mülkiyet Hakları Desteği f.9. Tanıtım Desteği f.10. Tasarım Desteği f.11. Test, Analiz ve Kalibrasyon Desteği f.12. Yurt Dışı İş Gezisi Desteği f.13. Yurt İçi Fuar Desteği g. Gelişen İşletmeler Piyasası (GİP) KOBİ Destek Programı h. Kredi Faiz Desteği i. Laboratuvar Hizmetleri 2.3.2.9. TTGV Destekleri a. Teknoloji Geliştirme Projeleri Desteği b. Ticarileştirme Projeleri Desteği c. İleri Teknoloji Projeleri Desteği d. Çevre Projeleri Desteği e. Enerji Verimliliği Desteği 2.3.2.10. Uluslararası Destekler a. AB 7. Çerçeve Programı b. ERA-NET c. COST (Bilimsel ve Teknik İşbirliği Alanında Avrupa İşbirliği) d. UN / UNDP Destekleri 2.3.3. YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ VE AR-GE DESTEKLERİ 2.3.3.1. Yatırım Teşvik Sistemi Yatırım teşvik sistemi, bazı istisnalar dışında sektörel ayrım içermeyen, genel nitelikli ve geniş kapsamlı bir mevzuat niteliğindedir. Bu sistemle, takip edilen ekonomik ve sosyal politikalara uygun olan yatırım projeleri “Yatırım Teşvik Belgesi”ne bağlanmak suretiyle teşvik tedbirlerinden istifade ettirilmektedir. Yatırım Teşvik Sistemi yeniden yapılandırılarak, 15 Haziran 2012 tarih ve 2012/3305 sayılı “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar” ile (Resmi Gazete yayım tarih ve sayısı: 19.06.2012/28328) yürürlüğe girmiştir. 49 1 Ocak 2012 tarihi itibarıyla geçerli olan yeni yatırım teşvik sistemi dört ayrı rejimden oluşmaktadır. Yerli ve yabancı yatırımcılar, aşağıdaki teşviklerden eşit oranda faydalanabilmektedir: 1- Genel Yatırım Teşvik Uygulamaları 2- Bölgesel Yatırım Teşvik Uygulamaları 3- Büyük Ölçekli Yatırım Teşvik Uygulamaları 4- Stratejik Yatırım Teşvik Uygulamaları Yeni teşvik sisteminde, 2009/15199 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’da belirtilmiş destek unsurları olan gümrük vergisi muafiyeti, Katma Değer Vergisi (KDV) istisnası, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi ve faiz desteğine ilave olarak gelir vergisi stopajı desteği ve sigorta primi işçi hissesi desteği, indirimli kurumlar vergisinin yatırım döneminde de uygulanması ve stratejik yatırımlara KDV iadesi desteği öngörülmüş ve söz konusu destek unsurlarına ilişkin ilgili kanunlarda değişiklik ya da ilave yapılması gerektiği ortaya çıkmıştır (Gökmen ve Kartaloğlu). Şekil 2-1. Yeni Teşvik Sistemi YENİ TEŞVİK SİSTEMİ Genel Teşvik Uygulamaları Bölgesel Teşvik Uygulamaları Stratejik Yatırımların Teşviki P KDV İstisnası P KDV İstisnası P KDV İstisnası P KDV İstisnası P Gümrük Vergisi Muafiyeti P Gümrük Vergisi Muafiyeti P Gümrük Vergisi Muafiyeti P Gümrük Vergisi Muafiyeti P Vergi İndirimi P Vergi İndirimi P Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği P Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği P Yatırım Yeri Tahsisi P Yatırım Yeri Tahsisi P Vergi İndirimi P Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği P Yatırım Yeri Tahsisi P Faiz Desteği 50 Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki P KDV İadesi P Faiz Desteği 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU Söz konusu sistemde teşvik belgesi; Yatırımın karakteristik değerlerini ihtiva eden, Yatırımın belirlenen asgari şartlara uygun olarak gerçekleştirilmesi halinde üzerinde kayıtlı, Destek unsurlarından istifade imkânı sağlayan, “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın” amaçları doğrultusunda gerçekleştirilecek yatırımlar için düzenlenen belge olarak tanımlanmaktadır. 01 Ocak 2012 tarihinden sonra yapılan başvurular sonucu teşvik belgesine bağlanan tüm yatırımlar Yeni Yatırım Teşvik Sistemi ile sağlanan desteklerden faydalanabilmektedir. 2001 yılından 2013 yılı mayıs ayına kadar 382 milyon liralık sabit yatırım için 41.961 teşvik belgesi verilmiştir. Tablo 2-2. Düzenlenen Yatırım Teşvik Belgeleri (01.01.2001 - 31.05.2013) SERMAYE TÜRÜ BELGE ADEDİ SABİT YATIRIM (MİLYON TL) İSTIHDAM Yabancı Sermaye 2.388 68.517 241.853 Yerli Sermaye 39.573 313.608 1.445.366 Genel Toplam 41.961 382.125 1.687.219 Kaynak: Ekonomi Bakanlığı 51 Aşağıda yer alan Şekil 2-2, Şekil 2-3 ve Şekil 2-4’ten de anlaşılacağı üzere, bilhassa 2009 yılından sonra belge adedi, sabit yatırım ve istihdam düzeylerinde önemli seviyede artış yaşanmıştır. Şekil 2-2. Belge Adedi Kaynak: Ekonomi Bakanlığı (*2013 yılı için Ocak-Mayıs dönemi verileri kullanılmıştır.) Şekil 2-3. Sabit Yatırım (Milyon TL) Kaynak: Ekonomi Bakanlığı (*2013 yılı için Ocak-Mayıs dönemi verileri kullanılmıştır.) 52 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU Şekil 2-4. İstihdam Kaynak: Ekonomi Bakanlığı (*2013 yılı için Ocak-Mayıs dönemi verileri kullanılmıştır.) 2.3.3.2. Ar-Ge Destekleri Teknolojik gelişme, verimlilik artışı ve ekonomik büyümenin temel belirleyicilerinden biridir. Teknolojik gelişmeler ise kendi kendine meydana gelmemekte sistemli araştırma geliştirme (Ar-Ge) faaliyetleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, Ar-Ge faaliyetleri teknolojik değişim ve yenilikleri teknolojik değişim ve yenilikler de verimlilik artışı ve ekonomik büyümeyi tetiklemektedir. OECD tanımına göre Ar-Ge; “İnsan, kültür ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının arttırılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalar” olarak ifade edilmektedir. Uzun dönemde ekonomik büyümesini sürdürebilmek isteyen ülkeler için Ar-Ge anahtar bir rol oynamaktadır (Can). Bu bağlamda, ülkelerin Ar-Ge harcamalarının GSYİH içerisindeki payı, teknoloji geliştirme yolunda değerlendirilen temel ölçütlerden birisidir. ABD için bu oran %3, AB için ise %2 seviyesine yakındır. Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı Çin’de 2001 yılında %1 iken, 2010 yılında %2 seviyesini aşmıştır. 1960’lı yıllarda ekonomilerimizin benzer düzeyde olduğu Güney Kore’de Ar-Ge harcamalarının oranı ise %4’e yaklaşmıştır. 53 Tablo 2-3. Bazı Ülkelere Ait 2010 Yılı Ar-Ge Harcamaları Oranı ÜLKE Oran ÜLKE Oran 1 İsrail 4,40 19 Lüksemburg 1,63 2 Finlandiya 3,87 20 Estonya 1,62 3 Güney Kore 3,74 21 Portekiz 1,59 4 İsveç 3,43 22 Çek Cumhuriyeti 1,56 5 Japonya1 3,36 23 İspanya 1,37 6 Danimarka 3,06 24 İtalya 1,26 7 ABD 2,9 25 Macaristan 1,16 8 Almanya 2,82 26 Rusya 1,11 9 Avusturya 2,76 27 Türkiye 0,84 10 Fransa 2,26 28 Litvanya 0,79 11 Slovenya 2,11 29 Polonya 0,74 12 Belçika 1,99 30 Hırvatistan 0,73 13 AB (27 Ülke) 1,91 31 Malta 0,63 14 Hollanda 1,83 32 Slovakya 0,63 15 Kanada 1,80 33 Bulgaristan 0,6 16 İrlanda 1,79 34 Letonya 0,6 17 İngiltere 1,77 35 G. Kıbrıs 0,5 18 Norveç 1,69 36 Romanya 0,47 2 Kaynak: OECD ve EUROSTAT 2011 yılı Ar-Ge Faaliyetleri Araştırması sonuçlarına göre kamu kuruluşları, vakıf üniversiteleri ve ticari sektördeki anket sonuçları ile devlet üniversitelerinin bütçe ve personel dökümlerine dayalı olarak Türkiye’de Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcaması 2011 yılında bir önceki yıla göre %20,4 artarak 11,2 Milyon TL olarak hesaplanmıştır. Türkiye’de 2000 yılında Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge harcamasının GSYİH içindeki payı ‰4,8 iken bu oran 2011 yılında ‰8,6’ya yükselmiştir. Bu artış, ülkemizde Ar-Ge’ye verilen önemin yıllar geçtikçe arttığının somut bir kanıtıdır. 1 2 54 2009 yılına ait değerdir. 2009 yılına ait değerdir. 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU Şekil 2-5. Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı Kaynak: TÜİK Şekil 2-6. Gerçekleştiren Sektörler Bazında Ar-Ge Harcamaları* Kaynak: TÜİK (*2012 sabit fiyatlarıyla) 55 2011 yılında Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge harcamalarının %45,5’i yükseköğretim, %43,2’si ticari kesim ve %11,3’ü kamu kesimi tarafından gerçekleştirilmiştir. Bir önceki yıl, yükseköğretim %46 ile ilk sırada yer alırken, bunu %42,5 ile ticari kesim, %11,5 ile kamu kesimi takip etmiştir. Şekil 2-7. Gerçekleştiren Sektörler Bazında Ar-Ge Harcamaları Oranı Kaynak: TÜİK Şekil 2-8. Finans Kaynağına Göre Ar-Ge Harcaması Oranı Kaynak: TÜİK 56 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU Türkiye’de Ar-Ge destekleri, 12/03/2008 tarih ve 26814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1 Nisan 2008 tarihinde itibaren yürürlüğe giren Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’la birlikte getirilen düzenlemelerle daha etkin bir araç haline getirilmiştir. Genel olarak bakıldığında ise Ar-Ge faaliyetlerine yönelik vergisel teşvikler 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’da, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nda, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1-a maddesinde,13 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89/9 maddesinde, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun Geçici 20’nci maddesinde 14 ve 16/07/2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/15199 sayılı “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında” Bakanlar Kurulu Kararı’nda yer almaktadır. 5746 sayılı Kanun ile 4691 sayılı Kanun en kapsamlı yasal düzenlemelerdir. Söz konusu mevzuatlar incelendiğinde, sistemsel bakımdan Ar-Ge destekleri genel olarak vergi teşvikleri üzerinde yoğunlaşmaktadır (Çelebi ve Kahriman, 2011). 2.3.4. KAMU DESTEKLERİNİN İZLENMESİ Kamu tarafından verilen destelerin tek bir merkezden izlenmesi amacıyla “6015 sayılı Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun” ile Hazine Müsteşarlığı bünyesinde “Devlet Destekleri Genel Müdürlüğü” (DDGM) kurulmuştur. DDGM’nin görevleri arasında; Devlet Desteklerini İzleme ve Denetleme Kurulunun sekretarya hizmetlerini yürütmek, Avrupa Birliğinin ilgili mevzuatını ve diğer ilgili uluslararası mevzuatı takip etmek, devlet destekleri ilke ve esaslarını belirlemek üzere araştırma ve çalışmalarda bulunmak, Kurula sunulmak üzere mevzuat hazırlıklarını yapmak, devlet desteklerini izlemek, değerlendirmek ve Kurulun denetimine sunmak, Kurul kararına istinaden ön değerlendirme ve inceleme işlemlerinin yanı sıra, devlet desteklerinin durdurulması ve geri alınmasına ilişkin Kurul kararları ile Kurulun diğer kararlarına ilişkin işlemleri yürütmek ve takip etmek, Devlet desteklerine ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden doğrudan temin etmek, devlet desteği veren kuruluşlardan temin ettiği bilgilere istinaden yıllık rapor hazırlıklarını yürütmek ve Kurula sunmak, Kurul tarafından uygun bulunan yıllık raporu Avrupa Komisyonu ve gerekli görülecek diğer mercilere iletmek, uluslararası kuruluşlarla ve diğer ülkelerle temas ve müzakerelere iştirak etmek, kurumsal ve hukuki düzenlemeler ile ilgili görüş vermek, Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun kapsamına girmeyen sektörlerde uygulanan devlet desteklerine ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi izleme amaçlı olarak kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden temin etmek, faaliyetleri yer almaktadır. 57 2.3.5. ULUSLARARASI YÜKÜMLÜLÜKLERİMİZ Ülkemiz ihracata dayalı büyüme ve dışa açılma politikaları çerçevesinde, dış ticareti düzenlemeye yönelik olarak düzenlenen çok taraflı anlaşmaların hemen hemen tümüne iştirak etmiştir. Temelde dünya ticaretinin tüm taraf ülkeler lehine gelişmesi ve uluslararası rekabet ortamının sağlanmasına yönelik olarak yürürlüğe giren söz konusu anlaşmalar çerçevesinde, devlet yardımlarına yönelik ciddi müeyyideler ve önemli yapısal değişiklikler içeren hükümler getirilmiştir. Devlet yardımları ile ilgili uluslararası yükümlülüklerimizi; Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Anlaşmaları, AB müktesebatı ve Serbest Ticaret Anlaşmaları olarak üç başlık altında toplamak mümkündür. DTÖ’nün ortaya çıkış sebebi ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Dolayısıyla, gümrük vergileri, kotalar, tarife dışı engeller gibi ticareti kısıtlayan unsurların yanında, pazar sapması ve haksız rekabet yaratan tüm yardımların ortadan kaldırılmasıyla oluşacak serbest piyasa sisteminde dünya ticaretinin ve refahının artacağı, dünya ölçeğinde üretim maliyetlerinin ve fiyatların düşeceği öngörülmektedir. Bu yaklaşım çerçevesinde, pazarda sapma yaratan ve rekabet ortamını bozucu tüm kamusal müdahaleler yasaklanmıştır. Bu noktada devlet yardımları konusuna da belirli bir sistematik getirilmiştir. Devlet yardımları, çok taraflı platformda DTÖ Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Önlemler Anlaşması çerçevesinde ele alınmaktadır. Anlaşma, devletin ekonomiye müdahalesinin uluslararası ticareti bozucu etkilerine karşı uluslararası bir gözetim mekanizması kurmaktadır. Anlaşmanın sübvansiyonlara getirdiği disiplinin amacı, sübvansiyonların uluslararası serbest ticaret prensiplerine uyumunun sağlanması ve uluslararası serbest ticarete zararlı etkileri dolayısıyla telafi edici ve koruyucu tedbirlerin alınmasıdır (Devlet Yardımları Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2007). 2.3.5.1. AB Müktesebatı ve AB’de Devlet Destekleri Avrupa Birliğinde devlet yardımlarının genel çerçevesi AT Antlaşması ile belirlenmektedir. Bu kurallar, üye devletlerarasında ticareti etkileyecek kadar rekabeti bozan ve ortak pazarın işleyişine engel olan Devlet yardımlarını yasaklamaktadır. Ancak, piyasa mekanizması içerisinde elde edilmesi mümkün olmayan belirli sosyal hedefleri gerçekleştirmeye katkı sağlayacak yardımlar, iktisadi kalkınmanın aracı olarak görülmekte ve uygulanmalarına izin verilmektedir (Emek, 2006). Bu nedenle AB Komisyonu, Birliğe üye olacak her ülkeden devlet yardımları kurallarına uyması beklemektedir. Türkiye, Avrupa Birliğine uyum sürecinde, devlet yardımları hususundaki düzenlemeleri uyumlaştırma çabası içerisindedir. Bu kapsamda 2010 yılında 6015 Sayılı Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun ile devlet desteğine ilişkin hukuki düzenleme getirilmiş ve 23 Ekim 2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bununla birlikte, Birlik Pazarındaki rekabet şartlarını bozmamak için devlet yardımlarını AB devlet yardımları kuralarına göre düzenlemiştir. Söz konusu yükümlülükler zaman zaman devlet yardımlarını kısıtlayıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. 58 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU Bu kapsamda, Avrupa Birliği’nin devlet yardımı araçları aşağıda belirtildiği gibidir: Hibeler ve vergi teşvikleri, Sermaye transferi, Garantiler, Ucuz kredi ve vergi ertelemeleri. Diğer taraftan AB komisyonu belirli bir sektöre verilmeksizin ortak fayda sağlayan yatay alanlarda desteklerini sürdürmektedir. Bunlar hazine kaynaklı, “Yatay Yardımlar” olarak ifade edilmekte olup, Komisyon tarafından belirlenen ortak politika hedeflerine ulaşmak için iç pazarla uyumlu bir şekilde verilmektedir. En önemli olanları Ar-Ge ve İnovasyon, Çevre Korunması, Enerji Tasarruf ve Yenilenebilir Enerji alanları olarak öne çıkmaktadır. Bu sınıflamaları, bölgesel teşvikler kapsamında KOBİ’lere verilen teşvikler, eğitim ve iş yaratma için sağlanan destekler izlemektedir (EU, 2012). Yatay alanlarda düzenlenen destekler Avrupa Birliği 2020 stratejisinde belirtilen istihdamı artırmak, Ar-Ge ve İnovasyon yatırımlarını gerçekleştirmek, enerji verimliliğini artırmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarından üretimi teşvik etmek hedeflerine uyumludur. Tablo 2-4. AB’de Yatay ve Sektörel Yardımlar (AB-27) YATAY VE SEKTÖREL YARDIMLAR, 2011 Milyar € Sanayi ve hizmetlere yapılan toplam yardım % Bir önceki yıla göre değişim (Sanayi ve hizmetlere yapılan toplam yardım %) Trend 2009-2011 (Sanayi ve hizmetlere yapılan toplam yardım %) Bir önceki trende göre değişimi (2009-2011) Toplam Yatay Yardımlar 47.5 89.67% 4.32% 86.63% 3.24% Çevre Yardımları (enerji tasarrufları dahil) 12.4 23.40% -1.34% 24.15% -0.75% Bölgesel Gelişme 14.0 26.39% 1.12% 25.06% 4.34% Ar-Ge ve İnovasyon 10.0 18.93% 0.90% 18.34% 3.88% KOBİLER 2.4 4.62% 0.32% 5.19% -5.09% Risk Sermayesi 0.6 1.11% -0.05% 1.06% 0.08% Eğitim 0.8 1.46% 0.09% 1.45% 0.08% İstihdam 1.5 2.74% 0.13% 3.27% -2.70% Diğer 6.3 11.89% 3.57% 8.70% 3.24% Toplam Sektörel Yardımlar 5.5 10.33% -4.32% 13.37% -3.24 AB-27 Kaynak: State aid Scoreboard 2012 Update, Report on State aid granted by the EU Member States 59 2.3.6. POLİTİKA BELGELERİNDE KAMU DESTEKLERİ 2.3.6.1. Onuncu Kalkınma Planı Sanayi politikaları uygulanırken kullanılan araçlar arasında kuşkusuz en yaygın ve eski olanı devlet yardımları, yani ülkemizdeki kullanımıyla teşviklerdir. Teşvikler, belirli faaliyetler, ürünler ve sektörlerde maliyeti düşürmek amacıyla firmaların yatırım ortamı ile ilgili yaşadığı sıkıntıları vergi ve sigorta primi indirimi, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, bedelsiz arsa tahsisi ve enerji desteği gibi kanallarla çözebilir. Örneğin, insan kaynağı ve enerji tasarrufu ile ilgili becerilerin geliştirilmesinde rol oynayabilir. Özellikle firmaların yeni ürün ve yöntemler geliştirmesinin önünde engel teşkil eden bilgi ve koordinasyon eksikliklerinin önüne geçilebilmesi için devlet, teşvikleri kullanılabilir. Teşvik mekanizmaları, Türkiye’de 1960’lardan bu yana, özel sektör yatırımını desteklemeyi amaçlamıştır. Ancak teşviklerin imalat sanayiinin rekabet gücünü geliştirmek için tek başına yeterli olmadığı da görülmüştür. Yatırımlara sağlanan kamu desteklerinin ne derece etkin bir araç olarak kullanıldığı tartışmaya açıktır. Türkiye’de firmalara verilen yatırım teşviklerinin verimlilik, istihdam ve yatırım bakımından etkilerini inceleyen 2005 tarihli bir çalışma, Türkiye’deki sistemin firmaların yatırımını teşvik etmek yerine yatırım ortamının eksikliklerini tazmin etmeye yaradığını ortaya çıkarmıştır. 2012 yılında kamuoyuna sunulan yeni teşvik paketinde ise, üretim faaliyetlerinin katma değerinin arttırılması ve ileri teknoloji yatırımlarının desteklenerek küresel rekabet gücünün arttırılması amaçlanmıştır. Yeni teşvik sistemi kapsamında yeni bir bölgesel harita, il bazlı bölgesel teşvik sistemine geçiş, destek unsurlarında değişen süreler ve oranlar, desteklenecek sektörlerin güncellenmesi, sosyoekonomik açıdan görece az gelişmiş bölgelere cazip destekler ve öncelik arz eden yatırım destekleri bulunmaktadır. Ayrıca, teşvik sistemindeki destek araçlarının sayısının da bu paketle arttığı gözlenmiştir. Özellikle bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi ve diğer bazı hedeflerin gerçekleşebilmesi için teşviklerle beraber diğer yatay politika alanlarının da iyileştirilmesi gerekmektedir. Teşvikler, sanayi politikasının bir parçası olan neredeyse tüm yatay alanları etkileyen araçlardır. Örneğin, Türkiye’de firmaların OSB’lerde faaliyet göstermesinin özendirilmesi amacıyla, arsaya erişim maliyeti bu bölgelerde düşürülmüştür. Ar-Ge faaliyetlerine öncelik tanınması ve firmaların yenilikçilik kapasitelerinin geliştirilmeleri için özel destek mekanizmaları kurulmuştur. Son teşvik paketinde yapılan değişikle vergi indirimlerinin yatırım aşamasında gerçekleşmesi, firmaların finansmana erişimle ilgili yaşadığı sıkıntıları azaltmayı amaçlamıştır (İmalat Sanayiinde Dönüşüm Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2013). 2.3.6.1. Türkiye Sanayi Stratejisi (2011-2014) Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014)’nin Kamu Desteklerine yönelik olarak aşağıdaki politika alanlarında çeşitli tedbirleri bulunmaktadır: Yatırım ve İş Ortamının İyileştirilmesi Uluslararası Ticaret ve Yatırımlar Beceriler ve İnsan Kaynağı KOBİ’lerin Finansmana Erişimi Firmaların Teknolojik Gelişimi 60 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU Bahsi geçen belgedeki politika alanları altında ise 14 adet eyleme yer verilmiştir: EYLEM 1- Sanayi sektöründe girişimciliğin yaygınlaştırılmasına yönelik eğitimler verilecek ve destekler sağlanacaktır. EYLEM 10- KOBİ’lerin pazarlama ve ihracat kapasitesini artırmaya yönelik destekler verilecek ve etkinlikler sürdürülecektir. EYLEM 12- Sürdürülebilir ihracat artışını sağlamak amacıyla; yenilikçi fikirler ve Ar-Ge’ye dayalı, katma değeri yüksek, markalı ürün ve hizmetlerin üretim ve pazarlama süreçleri desteklenecektir. EYLEM 16- Özel sektörün mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumları açmasına imkan verecek düzenlemeler yapılacak ve bu kurumlar desteklenecektir. EYLEM 22- İşletmelerin mesleki eğitime katkı vermesi teşviklerle özendirilecek ve öğrencilerin alan dışında çalıştırılmasının önüne geçilecektir. EYLEM 27- KOBİ’lerin finansman kaynaklarına erişimi kolaylaştırılacaktır. EYLEM 28- Kredi garanti ve girişim sermaye sistemleri geliştirilecek ve yaygınlaştırılacaktır. EYLEM 29- Özel sektör ve kamu sektörü tarafından yürütülen Ar-Ge faaliyetlerinin artırılması desteklenecektir. (TARAL, ARDEB, TEYDEB, SAVTAG, KAMAG tarafından verilen destekler ve Bilim Toplum Projelerine destek artırılacaktır.) EYLEM 31- KOBİ’ler Ar-Ge, yenilikçilik ve kalite geliştirme konusunda desteklenecek, KOBİ’lerde bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı yaygınlaştırılacaktır. EYLEM 37- Ar-Ge Kanunu kapsamında, Rekabet Öncesi İşbirliği Projelerinin desteklenmesi, Ar-Ge Merkezlerinin kurulması, izlenmesi ve desteklenmesi ile Teknogirişim sermayesi desteğinin verilmesi sağlanacaktır. EYLEM 38- Sanayi Tezleri Programı kapsamında, yenilik ve Ar-Ge Projeleri desteklenecektir. 61 EYLEM 40- Teknolojik Ar-Ge Patent Destek, Teknolojik Ar-Ge Yatırım Destek, Teknolojik Ar-Ge Tanıtım ve Pazarlama Destek Programları açıklanacak ve uygulanacaktır. EYLEM 47- Araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesi ve teknoloji transferi uygulamaları etkinleştirilecektir. EYLEM 48- Dışa bağımlılığın yüksek olduğu sektörlerde yerli ürün ve teknolojiler geliştirilmesine yönelik araştırma programları öncelikli olarak desteklenecek ve etkinleştirilecektir. 2.3.7. ETKİ ANALİZİ Gerek bireyler gerekse kurumlar sürekli olarak sorunlarla içiçe yaşayıp bu sorunları çözmek zorundadır. Sorunlar bitmeyecek ama yenilenecektir. Diğer bir deyişle, başarılı bireyler ve kurumlar karşılaştıkları sorunları çözüp yeni sorunlarla uğraşmaya başlamaktadır. Sorunları çözmeye çalışırken kullanılan en önemli araçlardan birisi doğru karar vermedir. Bu nedenle, doğru karar verme pek çok disiplinin inceleme konusu olmuş ve doğru ve etkili karar almaya yönelik çok sayıda sayısal, kurgusal ve analitik model, yöntem ve araç geliştirilmiştir. Bu model, yöntem ve araçlar, özünde, değişik seçenekler arasında bir seçimde bulunmayı kolaylaştırmayı ve rasyonel bir temele oturtmayı amaçlamaktadır. Bu yöntemlerden birisi de etki analizidir (Karaosmanoğlu, 2006). Etki analizi en temel anlamıyla, bir plan, program, politika veya projenin muhtemel fayda ve maliyetlerini, sonuçlarını ve yan etkilerini değerlendiren analitik bir yöntemdir. Bu yöntem uygulama öncesi (ex ante) kullanılabildiği gibi, uygulamadan sonra (ex post) ortaya çıkan gerçek etkileri değerlendirmek için de kullanılabilmektedir. Bir politika aracının çevreye ve toplumun değişik kesimlerine olabilecek mali, ekonomik ve toplumsal etkileri etki analizine tabi tutulabilmektedir (Karaosmanoğlu, 2006). Bu bağlamda, devlet yardımlarının yatırımlara etkisi, verimliliği, ülke ekonomisine ve topluma katkısının değerlendirilmesi kaynakların etkin kullanılabilmesi için önemlidir. Bu nedenle, etki analizinin önemi Bakanlar Kurulu’nun 24/4/2006 tarih ve 2006/10399 sayılı kararında özellikle (13.5.2006 tarih 26167 sayılı Resmi Gazete) vurgulanmıştır. Bu çerçevede, Dokuzuncu Kalkınma Planı Stratejisi (2007-2013) Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı ile; Temel hedeflere dönük performansı ölçmenin ve hesap verebilirliğin zeminini oluşturacak güçlü bir izleme ve değerlendirme mekanizması kurulacaktır, Kamu idarelerinde performans kültürü çerçevesinde ölçme, izleme ve değerlendirme süreçleri geliştirilecektir, Kamu idarelerinde politika oluşturma, maliyetlendirme, uygulama, izleme ve değerlendirme süreçlerinin kalitesi artırılacaktır. ifadelerine yer verilmiştir. 62 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU Ayrıca, 8 Kasım 2008 tarih ve 27048 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan “Kalkınma Ajansları Proje ve Faaliyet Destekleme Yönetmeliği’nin” Etki Analizi başlıklı maddesinde de “MADDE 47 – (1) Ajans bir yıl içerisinde desteklediği proje ve faaliyetlerin istihdam, yatırım, ihracat, ithalat, turizm ve diğer yönlerden bölge kalkınması bakımından doğurduğu etki ve sonuçlarını en geç iki yılda bir analiz eder ve hazırlamakla mükellef olduğu yıllık faaliyet raporlarında bu etki ve sonuçlara yer verir.” denilmektedir. Bu çerçevede, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından belirlenmiş çeşitli desteklerin çıktılarının analiz edilmesi ve etkilerinin incelenmesi amacıyla da çalışmalar başlatılmıştır. İlk etapta, Verimlilik Genel Müdürlüğünce “OSB Etki Analizi” çalışmasına yer verilmiş, hemen ardından ise Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğünce verilen Ar-Ge destekleri Etki Analizi çalışmaları ile bu kapsamdaki faaliyetlere hız verilmiştir. Bununla birlikte, etki analizinin bizzat desteği veren kuruluşun kendisi tarafından yapılması sonucunda tespit edilen olumsuzlukların göz ardı edilmesi ya da ulaşılan sonuçların objektif olmayan müdahalelere açık bulunması nedeniyle, desteği alan ve destekten faydalanan kuruluşun dışında üçüncü bir tarafça yapılmasında fayda görülmektedir. 63 2.4. SORUN ALANLARI 64 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU 65 2.5. TAVSİYE KARARLARI 66 2 NO’LU KOMİSYON RAPORU 67 68 SANAYİDE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM KOMİSYONU RAPORU 3 3.1. KOMİSYON DİVANI Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına Komisyon Sorumlusu Sayın Dilek BİRBİL tarafından açılışı yapılan Sanayide Sürdürülebilir Üretim çalışma grubu toplantılarına Komisyon Divanının seçilmesi ile başlanmıştır. BAŞKAN Prof. Dr. Faruk ÜNSAÇAR Selçuk Üniversitesi BAŞKAN YARDIMCISI Aslı KESİM Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği RAPORTÖRLER Münevver GÜZEL Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Yasemin GİRİCİ Hazine Müsteşarlığı BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU Dilek BİRBİL Daire Başkanı BAKANLIK RAPORTÖRLERİ Faik Yücel GÜNAYDIN Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Ahmet Emre ÇOBAN Sanayi ve Teknoloji Uzmanı M. Hürol METE Sanayi ve Teknoloji Uzmanı 70 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU 3.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ Komisyon Divanının seçiminin ardından, komisyon çalışmalarına 6 ana eksen altında devam edilmesi önerilmiş ve bu başlıkların ele alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir: Tablo 3-1. Çalışma Eksenleri EKSEN 1 ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLARIN VERİMLİLİĞİ EKSEN 2 BEŞERİ SERMAYE VE İSTİHDAM EKSEN 3 AR-GE, İNOVASYON VE TEKNOLOJİ EKSEN 4 YÖNETİM SİSTEMLERİ VE POLİTİKALAR EKSEN 5 MALİ KAYNAKLAR VE FİNANSMANA ERİŞİM EKSEN 6 GİRDİ TEDARİKİ VE GÜVENLİĞİ 71 3.3. MEVCUT DURUM RAPORU İnsan kaynaklı çevresel bozulmaların etkilerinin günden güne daha fazla hissedildiği günümüz dünyasında, doğal kaynakların korunması ve etkin bir biçimde kullanılması, giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Dünyanın sürdürülebilir bir şekilde sağlayabildiği doğal kaynak miktarıyla talep edilen miktar arasındaki açık, toplumsal ve ekonomik koşulları biçimlendiren en önemli etkenlerden biri haline gelmektedir. 1970’lerden itibaren sanayileşmedeki hızlı gelişme ve nüfustaki büyük artış, buna bağlı olarak da çevre kirliliğinin artarak küresel boyutlara ulaşması, hem canlılar hem de doğal kaynaklar üzerinde geri dönülemez olumsuz etkiler yaratmıştır. Bu nedenle, çevre konusu, siyasi ve bilimsel çevreler tarafından daha fazla önem kazanmış, çevre koruma ile ilgili yasal düzenlemelere ve strateji belgelerinin geliştirilmesine ağırlık verilmeye başlanmış, buna paralel olarak da çevre ile ilgili uluslararası sözleşmeler imzalanmıştır. Türkiye’de de karar vericilerin çözüm araması gereken en önemli sorunlardan biri, hızlı nüfus artışının yanı sıra, doğal kaynaklar ve enerji tüketimi konularında doğru tercihler yapılabilmesidir. Çünkü günümüz dünyasında kaynakları, doğanın koşullarına ve sınırlarına göre yönetebilmek için tedbirler geliştirmek gerekliliği açıkça karşımızda durmaktadır. Bu anlamda sanayide sürdürülebilir üretim konusuna özel olarak eğilme gerekliliği de açıktır. Tüketim ve üretimin salt azaltılması anlamına gelmeyen sürdürülebilir üretim, yüksek verime sahip üretim teknoloji ve yöntemlerinin kullanımıyla, aynı miktarda üretim için daha az doğal kaynak ve enerji kullanımı ve daha az atık üretimi prensibine dayanmaktadır. Bu niteliği ile sürdürülebilir üretim sadece çevresel kaygılara değil, doğal kaynakların korunması, yoksullukla mücadele, endüstriyel verimlilik, ekonomik kalkınma, sağlık, eğitim ve yaşam kalitesi gibi pek çok farklı alana hitap eden bir yaklaşımdır.1 Sürdürülebilir üretim kavramı, bu yaklaşımın gelişimine paralel olarak endüstri başta olmak üzere tüm insani etkinliklerde verimlilik artışı ile atık azaltımını birlikte gözeten “kirlilik önleme”, “temiz üretim”, “eko-verimlilik” gibi alanlarda 20 yılı aşkın süredir yapılmakta olan tanımların doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Sürdürülebilir üretim ve tüketim, yaşam kalitesini artıran mal ve hizmetlerin üretimi sürecinde doğal kaynak kullanımı, atık deşarjı, toksik ve diğer kirleticiler ile diğer tüm emisyonların mal ve hizmetlerin yaşam döngüsü perspektifiyle ele alınarak azaltılmasını hedefler. Sürdürülebilir üretim ve tüketim yaklaşımı; “daha azı ile daha fazlası ve daha iyisi (more and better with less)” sloganı ile özetlenebilir. Sürdürülebilir üretimin ana hedeflerinden biri üretim, dağıtım ve kullanım aşamalarında kaynak verimliliğini artırarak ekonomik büyüme ile çevresel bozulmanın ayrıştırılmasıdır. Sürdürülebilir üretim, değer zincirinin her bir aşamasında kaynakların sürdürülebilir yönetimi ve kaynak verimliliğini sağlamak için yaşam döngüsü perspektifini benimser. Sürdürülebilir üretim ve tüketim, çevresel ve sosyal zorlukları yeni iş ve istihdam olanaklarına çevirerek eko-verimli bir ekonomiye geçişin yolunu açar.2 Bu tanım çerçevesinde “daha az çevresel etki, daha fazla ekonomik ve ekolojik etkinlik ile daha fazla değer sağlamak” amaçlanmaktadır. Sürdürülebilir üretimin amaçları arasında yer alan etkin kaynak kul- 1 2 72 Advancing Sustainable Consumption in Asia, A Guidance Manual, 2005, UNEP, EUROPEAID, ASIA PROECO. Taking Stock and Moving Forward, The UNIDO–UNEP National Cleaner Production Centres, UNIDO, UNEP, 2010. 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU lanımı, doğal kaynakların özellikle enerji, su ve malzeme kullanımının optimizasyonu ile kaynak kullanımının azaltılmasını kapsamaktadır. Kaynakların etkin kullanımı sayesinde verimlilik düzeyinde ve rekabet gücünde artış sağlanabilmektedir. Bu açıklama ve tanımlardan da anlaşılabileceği gibi sürdürülebilir üretim anlayışı, mevcut her türlü kaynağın korunmasını ve uzun vadeli bakış açıları çerçevesinde bu kaynakların daha verimli bir biçimde kullanılmasını gerekli kılmaktadır. Bu bakış açısı çerçevesinde, Üçüncü Sanayi Şurası hazırlıkları kapsamında 4-5 Temmuz 2013 tarihlerinde, İstanbul’da gerçekleştirilen komisyon toplantılarından üçüncüsü, “Sanayide Sürdürülebilir Üretim” başlığı altında yapılmıştır. Komisyon üyelerinin tercih ve önerileri doğrultusunda ise bu başlık, şu şekilde altı alt başlık üzerinden tartışmaya açılmıştır: A. Enerji ve Doğal Kaynakların Verimliliği B. Beşeri Sermaye ve İstihdam C. Ar-Ge, İnovasyon ve Teknoloji D. Yönetim Sistemleri ve Politikalar E. Mali Kaynaklar ve Finansmana Erişim F. Girdi Tedariki ve Güvenliği Her bir alt başlık bazında komisyon üyeleri, 4 Temmuz 2013 Perşembe günü, konuya ilişkin “sorun” olarak değerlendirdikleri konuları masaya yatırmış, 5 Temmuz Cuma günü ise, yine alt başlıklar çerçevesinde, “tavsiye kararlar”ını ortaya koymuştur. Bu kapsamda yapılan ve komisyon üyeleri tarafından da imzalanarak onaylanmış olan üretimler, raporun ekinde, “Komisyon Tutanağı” başlığıyla yer almaktadır. Bu raporda ise, sürdürülebilir üretim ve kaynak verimliliği konularında, komisyon alt başlıklarına da paralel bir biçimde, Türkiye ve dünyadaki mevcut durum, ana çizgileriyle ortaya konacaktır. 3.3.1. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KAVRAMI VE TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİMİ Sürdürülebilir kalkınma, 1987’de Birleşmiş Milletler “Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu” tarafından (World Commission on Environment and Development, WCED) yayımlanan “Ortak Geleceğimiz Raporu” diğer adıyla “Brundtland Raporu” ile yaygın kullanılan bir kavram haline gelmiştir. Sürdürülebilir kalkınma, bu raporda “gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilecek kalkınma” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım çerçevesinde, ihtiyaçlar sadece ekonomik ihtiyaçlarla sınırlandırılmadan geniş bir şekilde ele alınmakta, doğal kaynakların dengeli bir şekilde kullanılarak gelecek kuşaklara aktarılması yoluyla kuşaklararası eşitlik gözetilmektedir.3 Brundtland Raporu genel olarak, yoksulluğun ortadan kaldırılmasını, doğal kaynaklardan elde edilen yararın dağılımında eşitliği, nüfus kontrolünü ve çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesini sürdürülebilir 3 GÖNEL, F., “Globalleşen Dünyada (nasıl bir) Sürdürülebilir Kalkınma”, Birikim, 158: 72-80, 2002. 73 kalkınma ilkesi ile doğrudan ilişkilendirmektedir. Bu bağlamda raporda, ekonomik büyümenin çevre dostu bir perspektifle gerçekleştirilebileceği varsayımından yola çıkılmaktadır. Türkiye’nin de kalkınma ve çevre politikaları bu küresel gelişmelerden büyük ölçüde etkilenmiştir. 1992 Rio ve 2002 Johannesburg Zirvesi çıktıları ve imzaya açılan sözleşmeler Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma politikalarını etkilemiştir. Türkiye BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne 2004’te ve buna yönelik Kyoto Protokolü’ne de 2009’da taraf olmuştur. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma prensiplerini politika oluşturma noktasında büyük ölçüde kalkınma hedeflerine entegre ederek kullanmaya başladığı görülmektedir. Bu doğrultuda kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması için yapılan yasal, kurumsal ve finansal düzenlemelerin birçoğunda da “sürdürülebilirlik” ilkesinin yer aldığı görülmektedir. Ekonomik ve sosyal kalkınmanın çevrenin korunması ve kalitesinin iyileştirilmesi ile olabileceği bilinciyle kalkınma planlarındaki yaklaşım da göz önünde bulundurularak bu alana ilişkin çok sayıda sektörel ve tematik strateji belgeleri hazırlanmıştır. Çevre sorunlarının tespiti ve çözüm önerilerine yönelik 1998 yılında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı (UÇEP), Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma bileşenlerinin dikkate alındığı ve çevre politikalarının sektörel politikalara entegrasyonu için bir dizi strateji ve bu bağlamda politika ve eylem planları öneren kapsamlı bir politika belgesi olmuştur. Bunun yanı sıra, başta emisyonların kontrolü, yenilenebilir enerji kullanımı ve enerji verimliliğinin artırılması ve atık yönetiminin etkinleştirilmesi, içme suyu ve kanalizasyon gibi hizmetlerin yaygınlaştırılması ve kalitesinin yükseltilmesi, orman ve korunan alanların genişletilmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması olmak üzere mevzuat düzenlemeleri yapılmıştır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), sürdürülebilir kalkınma göstergeleriyle ilgili çalışmalarını Avrupa Birliği İstatistik Ofisinin (Eurostat) belirlediği sürdürülebilir kalkınma göstergeleri listesini dikkate alarak 2007 yılından itibaren sürdürmektedir. Eurostat sürdürülebilir kalkınma göstergeleri listesi on konu başlığı altında toplam 131 göstergeyi içermektedir. Konu başlıkları Sosyoekonomik Kalkınma, Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim, Sosyal İçerme, Demografik Değişim, Halk Sağlığı, İklim Değişikliği ve Enerji, Sürdürülebilir Ulaştırma, Doğal Kaynaklar, Küresel Ortaklık ve İyi Yönetişimdir. 2000’li yıllardan itibaren enerji sektöründen kaynaklanan nitrit oksit emisyonlarında genel bir artış eğilimi görülmekte olup 2010 yılında 2009 yılının yüksek emisyon düzeyine nazaran gerileme yaşanmıştır. Ayrıca endüstriyel işlemler sonucu ortaya çıkan nitrojen oksit emisyonlarının artış gösterdiği izlenmekte olup özellikle 2010 yılında 2009 yılına kıyasla hızlı bir artış göstermiştir. Bir diğer önemli husus ise metan dışı organik uçucu birleşik emisyonlarının yükselme eğiliminde olmasıdır. Bu bağlamda sürdürülebilir kalkınma göstergeleri değerlendirilirken ve bu konuda politika tedbirleri geliştirilirken başta hava kirliğinin önemli nedenlerinden biri olan emisyonların kontrolü, yenilenebilir enerji kullanımı ve enerji verimliliğinin artırılması ile atık yönetiminin etkinleştirilmesi, endüstriyel işlemler sonucu ortaya çıkan emisyonlara yönelik tedbirler geliştirilmesi gibi başlıklar karşımıza çıkmaktadır. 74 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU Tablo 3-2. Temel Çevre Göstergeleri, 2004-2010 2004 2006 2008 2010 Belediyelerde kişi başı çekilen günlük su miktarı (litre/kişi-gün) 255 245 215 217 Belediyelerde deşarj edilen kişi başı günlük atıksu miktarı (litre/kişi-gün) 174 181 173 182 Kişi başı ortalama yaratılan belediye atık miktarı (kg/kişi-yıl) 418 426 400 407 Kişi başı ortalama yaratılan belediye atık miktarı (kg/kişi-gün) 1,15 1,17 1,10 1,12 CO2 eşdeğeri olarak kişi başı sera gazı emisyon miktarı (ton/kişi) 4,61 5,04 5,16 5,51 GSYİH başına CO2 emisyonu (kg CO2 /GSYİH $)(*) 0,34 0,33 0,34 0,36 Toplam çevresel harcamaların GSYİH içindeki payı (%) 0,84 0,95(**) 1,09 1,11 (*) (**) Gösterge, ekonomide bir birim çıktı üretmek için salınan CO2 emisyon miktarını ölçmektedir. GSYİH, 2005 yılı sabit fiyatlarla satın alma gücü paritesine göre hesaplanmış değerdir. Sadece kamu sektörü çevresel harcamalarını içermektedir. Kaynak: TÜİK, Çevre İstatistikleri, 2004-2010 75 Tablo 3-3. Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim 2000-2011 Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim Birim Yurtiçi madde tüketimi Bin ton Bertaraf ve geri kazanım yöntemine göre kişibaşı belediye atık miktarı 2000 2005 2008 2009 620 240 636 503 861 108 861 414 2010 2011 - - kg/kişi-yıl Üretilen 450 407 400 419 407 - Toplanan 361 361 343 355 346 - Düzenli/Düzensiz depolama 354 360 335 357 341 - Yakma 0 0 0 0 0 - Kompost 4 5 4 4 3 - Enerji 588,0 459,8 517,1 519,8 531,4 - Endüstriyel İşlemler 456,8 613,7 768,5 706,8 951,6 - Solvent ve diğer ürün kullanımı 44,8 62,4 70,8 65,6 72,1 - Enerji 1 010 1 049 1 270 1 410 1 256 - Endüstriyel İşlemler 22,9 18,3 15,2 11,1 20,0 - 4,50 - 3,97 3,97 3,89 3,76 Toplam - 100 100 100 100 100 Gıda, alkollü/alkolsüz içki, sigara ve tütün - 26,6 25,9 26,3 27,0 26,7 Giysi, ayakkabı - 7,3 5,7 5,2 5,3 5,4 Barınma ve kiralama - 16,7 20,3 22,0 20,6 18,8 Mobilya, ev aletleri ve ev koruma hizmetleri - 8,2 7,2 6,9 7,2 7,8 Sağlık - 3,9 4,1 3,9 3,6 3,3 Ulaşım ve iletişim - 18,5 18,5 17,4 18,6 19,5 Sektörlere göre NMVOC emisyonları Bin ton Sektörlere göre NOx emisyonları Bin ton Ortalama hanehalkı büyüklüğü kişi Tüketim amacına göre hanehalkı nihai harcamaları % Eğlence ve kültürel faaliyetler - 4,9 3,9 4,1 3,8 3,8 Eğitim hizmetleri - 1,2 1,3 1,3 1,2 1,2 Restoran ve otel - 6,0 6,0 6,4 6,2 6,2 Çeşitli mal ve hizmetler - 6,7 7,1 6,5 6,4 7,4 Hanehalkı elektrik tüketimi Bin tep 3 927 5 662 6 949 6 956 7 364 - Toplam nihai enerji tüketimi Bin tep 61 556 71 510 79 642 80 574 83 367 - % - 0,49 0,43 1,29 1,31 1,61 Toplam kullanılabilir tarım alanı içerisinde organik tarım yapılan alan Kaynak: TÜİK, Çevre İstatistikleri, Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri 2000-2011 76 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU Tablo 3-2 ve 3-3’de sunulan verilere ek olarak Türkiye, Yale Üniversitesi tarafından yapılan bir uluslararası karşılaştırmada genel çevresel performans açısından 132 ülke içinde 109. sırada yer almaktadır. Alt bileşenlere inildiğindeyse, Türkiye’nin genel çevresel sağlık sıralamasında 67., ekosistemin sürekliliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamada ise 132 ülke içinde 118. sırada yer almaktadır.4 Bu kapsamda, hava, su ve atıklar bakımından mevcut verilere bakıldığında kamu sektörünün çevre harcamalarının artış gösterdiği görülmektedir. Belediye ve köylerde içme ve kullanma şebekesi ile dağıtılmak ve imalat sanayi işyerleri, termik santraller, organize sanayi bölgeleri ve maden işletmeleri tarafından kullanılmak amacıyla 2010 yılında su kaynaklarından 11,7 milyar m3 su çekilmiştir. Çekilen suyun %42,2’si denizden, %20,6’sı barajlardan, %17,8’i kuyudan, %15,2’si kaynaktan, %4,2’si ise diğer su kaynaklarından sağlanmıştır. Sektörel olarak incelendiğinde su kaynaklarından çekilen suyun %40,8’inin belediyeler, %36,4’ünün termik santraller, %12,8’inin imalat sanayi işyerleri, %8,6’sının köyler, %1’inin organize sanayi bölgeleri (OSB) ve %0,5’inin maden işletmeleri tarafından çekildiği görülmüştür. 2010 yılında nüfusun %45’ini oluşturan 32,9 milyon kişi içme kullanma suyu arıtma hizmeti almıştır. Bu noktada sera gazı emisyonlarının kontrolünü, kaynak verimliliğini ve sosyal içermeyi de vurgulayan yeşil büyüme bağlamında mevcut veriler analiz edilebilir. Yeşil büyümenin temel amaçlarından biri de kaynak kullanımının ekonomik büyümeden ayrıştırılmasıdır. Yukarıda görüldüğü gibi Türkiye’de, kaynak verimliliği ile ekonomik büyüme arasında mutlak bir ayrışmanın varlığından söz edilemez. Hava kirliliğine ilişkin istatistikler değerlendirildiğinde ise; CO2 eşdeğeri olarak 2010 yılı toplam sera gazı emisyonunun 1990 yılına göre %115 artış göstererek 401,9 milyon ton olduğu tahmin edilmiş olduğunu görürüz. 2010 yılı için kişi başı CO2 eşdeğer emisyonu 5,51 ton/kişi ve karbon yoğunluğu ise 0,36 kg CO2/GSYİH ($) olarak hesaplanmıştır. Ayrıca Türkiye ekonomisinin enerji yoğunluğu, OECD ortalamasının 1,5 katı düzeylerindedir.5 3.3.2. DİĞER VERİMLİLİK GÖSTERGELERİ Verimlilik artışlarının sürdürülebilir ekonomik büyümenin temel bileşeni olduğu da genel kabul görmüş bir olgudur. Sanayileşmiş ülkelerin deneyimleri, ekonomik büyümede verimlilik artışının ne denli önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Bu ülkelerin ekonomik büyüme süreçlerine katkı sağlayan etmenlerin incelendiği araştırmalarda, en önemli rolün “emek” ya da “sermaye” gibi fiziksel faktörlerin artışına değil, “bilgi, eğitim, Ar-Ge, teknoloji, yaparak öğrenme, yönetim ve organizasyonda etkinlik” gibi fiziksel olmayan ama büyük ölçüde verimlilik artışına yol açan “yeni faktörlere” ait olduğu saptanmıştır. Örneğin II. Dünya Savaşı sonrasında ABD %3,3, Batı Avrupa %4,8, Batı Almanya %7,2, Japonya %10,1 oranında büyümüş, üretim faktörü miktarlarının artış hızı ise ABD’de %1,7, Batı Avrupa’da %1,7, Batı Almanya’da %2,7, Japonya’da %4,2 oranında kalmıştır. Büyümenin faktör miktarlarındaki artışla açıklanamayan yaklaşık %60-70’lik kısmı verimlilik artışlarına atfedilmektedir. 2004-2011 yılları arasında hızlı bir büyüme performansına sahip olan Türkiye’de verimlilik artış oranları büyüme oranlarına yetişememiştir; gelecek dönemlerde verimlilik artışlarının büyümeyi hızlandırma potansiyeli mevcuttur.6 4 5 6 Yale Üniversitesi, Çevresel Performans Endeksi çalışmaları (2012): http://epi.yale.edu/epi2012/rankings Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Karşılaştırmaları. Milli Prodüktivite Merkezi, Verimlilik Raporu, Ankara, 2003. 77 Şekil 3-1. Türkiye’de 2004-2011 Döneminde Büyüme ve Verimlilik Artış Oranları 4,5% 4,0% 3,5% 3,0% 2,5% 2,0% 1,5% 1,0% 0,5% 0,0% îmalat Sanayi Toplam Sanayi Büyüme Oranu Toplam Ekonomi Verimlilik ArtuĈ Oranu Kaynak: TÜİK Ulusal Hesaplar, HHİA, BSTB Verimlilik Genel Müdürlüğü Hesaplamaları 78 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU Şekil 3-2’de OECD ülkeleri yıllık işgücü verimliliği düzeyleri ile on yıllık artış oranları ortalamaları birlikte gösterilmektedir. Görüldüğü gibi, verimlilik düzeyi yüksek olan ülkeler belli bir sınıra yaklaşmışlar ve bundan dolayı görece düşük verimlilik artış oranları sergilemektedirler. Buna karşın verimlilik düzeyleri göreli olarak düşük olan ekonomiler daha yüksek artışlar sergileyebilmekte ve bir yakalama çabası göstermektedirler. Türkiye ekonomisi de bu ikinci grubun içinde yer almaktadır. Geçen on yıllık dönemde Türkiye ekonomisi yüksek verimlilik artış oranı yakalayabilmiş olmasına karşın düzey olarak halen uluslararası karşılaştırmada gerilerde yer almaktadır. Şekil 3-2. OECD Ülkeleri Yıllık İşgücü Verimliliği Artış Ortalamaları (2001-2010) 4,5% 80 4,0% 70 3,5% 60 3,0% 50 2,5% 40 2,0% 30 1,5% 20 1,0% 10 0,5% 0 0,0% -10 Norveç Lüksemburg îrlanda ABD Hollanda Belçika Fransa Almanya Danimarka G7 Ülkeleri îOviçre îOveç Avusturua Avro Bölgesi Finlandiya Avusturalya îOpanya BireĈik KralHuk Kanada îtalya OECD Toplam Japonya îzlanda Slovenya Yeni Zelanda Yunanistan îOrail Slovakya Potekiz Çek Cumhuriyeti Güney Kore TÜRKîYE Macaristan Polonya Estonya Rusya Federasyonu ćili Meksika 90 -0,5% ÇaluĈuHan Saat BaĈuna GS6îH, 2011 Cari Fiyatlarla, ABD $ (Sol Eksen) îĈgücü Verimliliçi ArtuĈu (2001-2010 Ortalama) (Saç Eksen) Kaynak: OECD Sermaye verimliliği 1976-2009 döneminde sanayide yıllık ortalama %0,28 artış gösterirken tarımda yıllık ortalama %1,14 ve hizmetlerde %1,30 azalma göstermiştir. OECD ülkelerinin sermaye verimliliği karşılaştırıldığında Türkiye’nin sermaye verimliliği artışlarının yüksek değerler aldığı, bununla birlikte sermaye stokunun düşük olduğu görülmektedir. 79 Şekil 3-3. Sektörler Bazında Sermaye Verimliliği Dağılımları 160 140 1976=100 120 100 80 60 1976 1977 1978 1979 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 40 TaruI Sanayi Hizmetler Toplam Ekonomi Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, BSTB VGM Hesaplamaları Türkiye’nin Toplam Faktör Verimliliği (TFV) artış oranı yüksek olmasına karşın, TFV düzeyi göreli olarak çok düşüktür. Bununla birlikte 25 yıllık sürede yıllık ortalama %1,7 gibi yüksek bir artış oranı yakalanmıştır. 80 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU Şekil 3-4. TFV Endeksi ve Artış Oranları 140 2,0% 1,8% 120 1,6% 100 1,4% 1,2% 80 1,0% 60 0,8% 0,6% 40 0,4% 20 0,2% 0 0,0% îsveç Finlandiya ABD Almanya TFV Endeksi, 2004 (1980 ABD=100) (Sol Eksen) Danimarka îtalya Türkiye TFV ArtuĈ OranuĠ80-2004) (0=ç Eksen) Kaynak: OECD, Saygılı 2001, GGDC 3.3.3. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI BÜNYESİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN ÇALIŞMALAR Sanayi Stratejisi (2011-2014) Belgesinde, sürdürülebilir üretim ve verimlilikle ilgili olarak şu eylemler tanımlanmıştır: EYLEM 36- Verimlilikle ilgili göstergelerin oluşturulması, hesaplanması ve yayımlanması gerçekleştirilecektir. EYLEM 43- Verimlilik politika ve stratejisi oluşturulacaktır. EYLEM 44- Ulusal eko-verimlilik programları uygulanması, sonuçlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi sağlanacaktır. 81 Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) Belgesi (VSEP) Belge hazırlıkları, Eylül 2012’den bu yana devam etmektedir. VSEP kapsamındaki çalışmalarda, verimlilik ve sürdürülebilir üretim konusuna ilişkin öne çıkan sorunlar şu şekilde tespit edilmiştir: – Eğitim ve işgücünün niteliği – Koordinasyon, ortak iş yapabilme – Veri altyapısı – Teşvik sistemi – Finansmana erişim – Yatırımların yönlendirilmesi – İzlenebilirlik ve denetim – Çalışanlara tanınan sosyal haklar – İşletmelerin uygulama kapasiteleri, kurumsal yetkinlikleri – Ar-Ge, tasarım ve yenilik kapasiteleri – İş sağlığı ve güvenliği uygulamaları – Bilinç ve üretim kültürü – İşgücüne katılım oranı – Enerji maliyetleri ve enerji verimliliği Eko-Verimlilik Programı (2014-2018) Programın Genel Amacı: “Türk Sanayisinin Sürdürülebilir Büyümesine ve Uluslararası Rekabet Gücünün Artırılmasına Katkı Sağlayacak Temiz Üretim Uygulamalarının Yaygınlaştırılması” Programın Hedef Grupları: İşletmeler, Kamu Kurumları, OSB Müdürlükleri, Sanayi Odaları, Üniversiteler, Araştırma Merkezleri, Sektör Dernekleri, Meslek Kuruluşları, Girişimciler Programın Öncelik Eksenleri: Temiz üretim/eko-verimlilik alanında ülke genelinde; – Bilinç oluşturmak – Kurumlar arası koordinasyon sağlamak ve işbirliği düzeyini artırmak – İnsan kaynağını ve kurumsal kapasiteyi geliştirmek – Politika altyapısını güçlendirmek – İşletmelere teknik destek sağlamak – İşletmelere finansal destek ve teşvikler sağlamak Programın Sektörel Öncelikleri: 82 – Gıda ürünlerinin imalatı – Tekstil ürünlerinin imalatı 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU – Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı – Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı – Ana metal sanayi – Motorlu kara taşıtı, treyler ve yarı treyler imalatı Programın Odak Alanları: – Kaynak verimliliği – Ürünlerin üretim ve kullanım aşamalarında ortaya çıkan çevresel etkilerinin azaltılması – Atıkların yeniden kullanımı/geri dönüşümü/geri kazanımı – Endüstriyel simbiyoz – Çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi 83 3.4. SORUN ALANLARI 84 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU 85 86 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU 87 88 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU 89 3.5. TAVSİYE KARARLARI 90 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU 91 92 3 NO’LU KOMİSYON RAPORU 93 94 SANAYİDE İNSAN KAYNAKLARI VE İSTİHDAM KOMİSYONU RAPORU 4 4.1. KOMİSYON DİVANI Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına Komisyon Sorumlusu Sayın Mithat KAYA tarafından açılışı yapılan “Sanayide İnsan Kaynakları ve İstihdam Çalışma Grubu” toplantılarına, en yaşlı üye sıfatıyla İstanbul Aydın Üniversitesi Sayın Prof. Dr. Güneş GENÇYILMAZ başkanlığında Komisyon Divanının seçilmesi ile başlanmıştır. BAŞKAN Ferhat İLTER TİSK Genel Sekreter Yardımcısı BAŞKAN YARDIMCISI Doç. Dr. Esvet AKBAŞ Yüzüncü Yıl Üniversitesi RAPORTÖRLER Gizem Fatma ÇETİN ÇSGB Uzman Yardımcısı Deniz KARATAŞ TÜSİAD Kıdemli Uzman BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU Mithat KAYA Daire Başkanı BAKANLIK RAPORTÖRLERİ Betül KONAKLI Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı Özkan ÖZKARA Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı 96 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU 4.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ Komisyon Divanının seçiminin ardından, komisyon çalışmalarına aşağıda belirtilen 4 eksen alanında çalışma kararını oy çokluğuyla almıştır. Tablo 4-1. Çalışma Eksenleri EKSEN 1 İNSAN KAYNAĞI İHTİYACININ SAPTANMASI VE BUNA UYGUN POLİTİKALARIN OLUŞTURULMASI EKSEN 2 İŞGÜCÜNDE ARANAN VEYA EKSİK BULUNAN VASIF/BECERİLER EKSEN 3 İSTİHDAM İLE İLGİLİ KONULAR EKSEN 4 İŞGÜCÜ EĞİTİMİ EKSEN 5 KURUM VE KURULUŞLAR ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ VE KOORDİNASYON 97 4.3. MEVCUT DURUM Türkiye, günümüzde “demografik geçiş dönemi” olarak ifade edilen ve hızı giderek düşmekle beraber nüfus artışının devam ettiği süreci yaşamaktadır (İŞKUR, 2009). Ülkemizin mevcut demografik yapısına bağlı olarak çalışabilir yaştaki nüfus hızlı bir şekilde artmaktadır. Dolayısıyla, her yıl artan oranda çalışabilir nüfus işgücü piyasasına dâhil olmaktadır. Bu şekilde genişleyen işgücüne yeterli iş imkânlarının sağlanamaması ülkemizde işsizlik oranlarının yüksek olmasının en temel nedenlerinden birisi olarak görülmektedir. Öte yandan, ülkemizde işsizlik oranları yüksek olmasına rağmen, işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu alanlarda eleman temininde ciddi sorunlar yaşanmaktadır (İTO, 2006). TÜİK tarafından yapılan 2012 yılı adrese dayalı genel nüfus sayım sonuçlarına göre Türkiye nüfusu 75.627.384 kişi olarak tespit edilmiştir. Aynı sonuçlara göre ülkemizde ortalama yaş 30,1’dir (TÜİK, 2012). Tablo 4-2. Türkiye’de Nüfus, İşgücü ve İşgücüne Katılım Oranları Yıllar 15 ve Üstü Nüfus (bin) İşgücü (bin) İşgücüne Katılma Düzeyi (%) İşgücüne Dahil Olmayanlar (bin) 1990 35.601 20.150 56,6 15.451 1995 41.175 22.286 54,1 18.890 2000 46.211 23.078 49,9 23.133 2005 48.359 22.455 46,4 25.905 2006 49.174 22.571 46,3 26.423 2007 49.994 23.114 46,2 26.879 2008 50.772 23.805 46,9 26.967 2009 51.686 24.748 47,9 26.938 2010 52.541 25.641 48,8 26.901 2011 53.593 26.725 49,9 26.867 2012 54.724 27.339 50 27.385 Kaynak: TÜİK 98 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU Şekil 4-1. 15 ve 15 Yaş Üstü Toplam İstihdam (1.000 bin) kişi Kaynak: TÜİK Türkiye işgücü piyasasında işgücüne katılım oranları düşük düzeylerde olup sürekli azalış eğilimi göstermektedir. Türkiye’de çalışma çağındaki nüfus yıllar itibariyle sürekli artarken, işgücüne katılım oranları azalma eğilimi göstermektedir. Bu durum bize çalışma çağındaki nüfusu emecek istihdam artışının sağlanamadığını göstermektedir (Gül vd., 2009). Şekil 4-2. İstihdam Edilenlerin İktisadi Faaliyet Kollarına Göre Dağılımı Kaynak: TÜİK 99 İstihdam edilenlerin %22,9’u tarım, %19,8’i sanayi, %6,4’ü inşaat, %50,9’u ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında inşaat sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,5 puan, hizmetler sektörünün payı 0,2 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,7 puan azaldı, sanayi sektörünün payı ise aynı kaldı. 2012 yılı verilerine göre sanayide toplam istihdam 6.460.000 kişi olup bunun 4.420.000’si imalat sanayi içerisinde istihdam edilmektedir. Tablo 4-3. İmalat Sanayi İçinde İstihdam Edilenlerin Eğitim Durumu (%) (2012) Okuma Yazma Bilmeyen Okur Yazar Diplomasız İlkokul İlköğretim Orta Okul Genel Lise Meslek Lisesi Yüksekokul Fakülte 1,1 4,2 36,6 13,4 9,7 9,2 14,5 10,7 4.3.1. MAKROEKONOMİK EĞİLİMLER Ekonomik faktörler işgücü piyasasının yapısını etkileyen temel faktörlerdir. Bu doğrultuda ekonomik büyüme, enflasyon ve doğrudan yabancı yatırımlar gibi makroekonomik değişkenler hem karşılıklı etkileşim halindedirler hem de istihdamı doğrudan etkileyen çıktılara yol açmaktadırlar. Aşağıda, bu değişkenlerin istihdam ile olan ilişkisi Türkiye bağlamında ele alınmıştır. 4.3.1.1. Ekonomik Büyüme Ekonomik büyüme, bir ekonomide belirli bir zaman içerisinde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ile ölçülen mal ve hizmet miktarı toplamında meydana gelen değişimi ifade etmektedir. Ülkelerin ekonomik kalkınmalarını sürdürebilmeleri için ekonomik büyümenin devamlılığı zorunludur. Ekonomik büyüme birçok makroekonomik göstergeyi etkileyen bir büyüklüktür. Bu nedenle pozitif ve sürdürülebilir ekonomik büyümeye ulaşmak ülkelerin öncelikli makro hedeflerindendir (Kökçü, 2007). Türkiye, ekonomik büyüme sürecinde 1980 öncesi ve sonrası farklı politikalara maruz kalmış, üretim ve istihdam süreci de buna göre şekillenmiştir. 1980 öncesinde içe dönük bir politika izleyen Türkiye, dışa açılma politikası sonrasında, gerek kırılgan yapısı gerekse küresel piyasalara adaptasyonu gerçekleştirememiş olması nedeniyle büyüme ve istihdamda istikrar sağlayamamıştır. Söz konusu dönemde uygulanan başarısız ekonomi politikaları, ekonomiyi istikrarsız bir büyüme sürecine sokmuş, aynı zamanda ekonominin yatırım yapılma kapasitesi ve dış kredibilitesi düşük kalmıştır. 1980 öncesinde devlet öncülüğünde ve içe dönük bir sanayileşme politikası sürdürülürken, 1980 sonrasında küreselleşmenin de etkisiyle daha dışa dönük ve piyasaya yönelik bir strateji izlenmiştir. Politika yönelimlerindeki bu değişim sonucunda ekonomik büyümeye bakış 1980 sonrası farklı olmuştur. Ayrıca, 1980 sonrası dönemde uygulanan politikalar sayesinde, sektör paylarının ekonomi içindeki ağırlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmiştir. İmalat sanayinde ihracata yönelik firmalara öncelik verilirken, başta turizm olmak üzere sağlanan yatırım ortamı ile hizmet sektörü teşvik edilmiştir (Şenses ve Taymaz, 2003). 100 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU Öte yandan, 1980 sonrası dönemde 24 Ocak Kararları ile ithal ikameci sanayileşmenin terk edilmesi ve yatırım kararlarının özel sektöre ve piyasa koşullarına bırakılmasıyla ihracata bağlı büyüme ön plana çıkmıştır. Bu dönemde temel hedef, yüksek oranlı enflasyonun düşürülmesidir. Bu nedenle 1980 sonrası dönemde ekonomik büyüme göz ardı edilmiş, büyüme hızları düşük seviyelerde kalmıştır (Kepenek ve Yentürk, 2010). 1980 sonrası dışa açılma ile birlikte birçok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi Türkiye ekonomisinde de ihracata dayalı büyüme ön plana çıkmış, bu durum Türkiye’nin küresel piyasalara entegrasyonunu desteklemiştir. Bu entegrasyon ve serbestleşen sermaye hareketleri ile doğrudan yabancı yatırımlar emek arzının daha çok ve ucuz olduğu gelişmekte olan ülkelere yönelmiştir. Böylece, bu doğrudan yabancı yatırımlar, istihdamı doğrudan etkileyen aktörlerden biri haline gelmiştir (Kesici, 2010). Bilindiği üzere, Türkiye’de 1980 kararları ile doğrudan yabancı yatırımları teşvik edecek uygulamalar devreye sokulmuş; bu doğrultuda, bürokrasi azaltılmış, gümrükler indirilmiş, kambiyo rejimi serbestleştirilmiş ve karşılıklı anlaşmalar yapılmıştır. Bu iyileşmeler sonucunda Türkiye’ye gelen yabancı sermaye miktarı artmıştır (Güven, 2008). Diğer yandan, 1990’lı yıllarda küresel piyasalardaki giriftlik artmış ve bundan dışa açık tüm ekonomiler etkilenmiştir. Bu etkileşim gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere ekonomik krizleri de beraberinde getirmiştir (Yentürk, 2008). Bu gelişmeler Türkiye ekonomisini de etkilemiş ve ekonomide makroekonomik dengeler derinden sarsılmıştır. 1994 yılında başlayan ve art arda gelen ekonomik krizler uzun süreli bir istikrarsızlık ortamına neden olmuştur. 2000 yılına kadar çok ciddi ekonomik dar boğazlardan geçen Türkiye ekonomisi için yapısal reformların gerekliliği zorunlu hale gelmiştir. 2001 yılında da derin bir krizle sarsılan Türkiye ekonomisi için artık bu durum sürdürülemez bir hal almıştır. Bu duruma yönelik bir takım program ve politikalar uygulamaya konulmuştur. Bu doğrultuda 2001 yılında “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” hazırlanmıştır. Bu program, 2002 yılında sonraki periyotta etkilerini göstermiş, büyüme oranlarında ve özellikle de sanayi üretiminde yükseliş söz konusu olmuştur (Kol, 2007). Bu sürece paralel olarak 2000’li yıllarda ülkemizde tarım sektörünün payı azalırken, sanayi ve hizmetler sektörünün payı artmıştır (Dinçer, 2008). Nitekim, Türkiye ekonomisinde, sektörel büyüme hızlarında 2001 krizi öncesinde en yüksek artış tarım sektöründe gerçekleşirken, 2001 krizi dönemi ve sonrasında sanayi ve hizmetler sektöründeki artışlar devam etmiştir. 2008 küresel krizi ile sekteye uğrayan sektörel büyüme hızları krizden çıkış ile sanayi sektörü başta olmak üzere artışa geçmiştir. Türkiye’de sektörlerin büyüme hızları ile ekonomik büyüme arasında pozitif bir ilişki gözlenmiştir. Büyümenin düşük olduğu yıllarda sektörlerin büyüme hızları düşerken, büyümenin arttığı dönemlerde sektörlerin büyüme hızları artış eğiliminde olmuştur. 101 Tablo 4-4. Sektörel Büyüme Hızları ve Büyüme Oranları (%) Yıllar Tarım Sanayi Hizmetler GSYİH 1998 9,6 1,8 3,6 3,1 1999 -5,7 -4,9 -1,5 -3,4 2000 7,1 6,6 6,4 6,8 2001 -7,9 -7,3 -2,5 -5,7 2002 8,8 2,7 10,1 6,2 2003 -2,0 7,8 5,7 5,3 2004 2,8 11,3 9,8 9,4 2005 7,2 8,6 8,5 8,4 2006 1,4 8,3 7,2 6,9 2007 -6,7 5,8 6,0 4,7 2008 4,3 0,3 0,3 0,7 2009 3,6 -6,9 -5,2 -4,8 2010 1,6 12,9 8,5 8,9 Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, 2011 2001 yılı güçlü ekonomiye geçiş programı ile başlayan bu süreçte küresel piyasalara olan entegrasyon artmış, kamunun ekonomideki payı azalmış ve özel sektör ağırlıklı bir süreç başlamıştır. Bu süreçten istihdamın yapısı ve sektörlere dağılımı büyük ölçüde etkilenmiş, kentleşmedeki artış bu dönüşümü hızlandırmıştır. Bu durum işgücü piyasalarını da etkilemiş ve küresel piyasalara adaptasyonu hızlandırmış, rekabet gücünü artırmış ve yüksek vasıflı işgücü piyasası oluşmaya başlamıştır. Özellikle tarım sektöründe meydana gelen küçülme istihdam azalışını da beraberinde getirmiştir. Aynı şekilde sanayi ve hizmetler sektörü istihdamında artış gerçekleşmiştir. Sektörlerde yaşanan dönüşüm işgücü piyasasının yapısını da yeniden şekillendirmiştir. Örneğin imalat sanayindeki istihdam artışı üretim teknolojisindeki değişim nedeniyle yavaşlamıştır. Büyümeye pozitif katkı yapan sanayileşme istihdamı beklendiği kadar artırmamıştır (Karagöl ve Akgeyik, 2010). 4.3.1.2. Büyüme ve İstihdam Emek arzının sürekli olarak arttığı konjonktürde ekonomik büyümenin sürekli olması önem arz etmektedir. Türkiye ekonomisinde gerçekleşen ekonomik büyümenin istihdama beklenilen ölçüde yansımadığı görülmektedir. Bu durum, aynı zamanda küresel ekonomide, emek verimliliğinin artışıyla, yaşanan değişimin bir sonucu olmuştur (Kara ve Duruel, 2005). Türkiye ekonomisinin maruz kaldığı söz konusu krizler istihdamı olumsuz etkilemiş ve işsizlik oranları önemli ölçüde artmıştır. Bir anlamda ekonomik koşullarda küreselleşmenin de etkisiyle, ekonominin yeniden yapılanması zorunlu hale gelmiş ve krizlerin neden olduğu istihdam daralmasına yönelik olarak, 2001 güçlü ekonomiye geçiş programında, üretim, istihdam, işgücü ve rekabet politikaları üzerinde durulmuş ve buna yönelik düzenleyici uygulamalar hedeflenmiştir (Kol, 2007). 102 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU 2002’den sonra ekonomide yapısal bir değişim meydana gelmiş, küresel ekonomik kriz yılı olan 2008 yılana kadar ekonomik büyüme trendi devam etmiştir. 2002-2007 döneminde ekonomik büyüme performansında güçlü bir ivme kazanılmış, ortalama büyüme oranı referans dönemde % 6,8 düzeyine ulaşmıştır. Bu büyüme oranında ülkeye giren uluslararası doğrudan yatırım miktarının da katkısı olmuştur. 2001 krizi sonrası, ülkede ekonomik ve politik istikrar, AB ile üyelik müzakerelerinin başlamış olmasının yanı sıra yürütülen reform çalışmaları sayesinde, 2002 sonrasında uluslararası doğrudan yatırım miktarı önceki yıllarla karşılaştırılmayacak düzeyde yüksek olmuştur. Örneğin, 1950-2002 yılında toplam 20 milyar doların altında kalırken, sadece 2006 yılında bu miktar yaklaşık 20 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Ekonomik büyümede iyileşme olmasına rağmen, küresel piyasalarda sermaye bolluğu nedeniyle üretimde daha çok sermaye kullanımına bağlı olarak işsizlik oranları da yükselmiştir (Kesici, 2010). Diğer yandan, 2001 yılında bankacılık sektörü kaynaklı meydana gelen kriz Türkiye için ekonomideki kırılma noktalarından olmuş ve sonraki süreçte alınan önlemlerle ekonomik yapı ciddi bir dönüşüm geçirmiştir. İstihdam oranları ise bu dönüşüme paralel bir eğilim yakalayamamış ve işsizlik oranları istikrarlı seviyesini korumuştur. İstikrarlı ve yüksek büyüme oranları istihdama beklenen düzeyde yansımamış, 2008 küresel krizi de işsizlik oranlarını yeniden yükselme eğilimine sokmuştur. Küresel ekonomiyle bütünleşen Türkiye ekonomisinin sürecin dışında kalması beklenemezdi. Tablo 4-5. Büyüme ve İşsizlik Oranları Yıl Büyüme (%) Enflasyon Oranları (%) İşsizlik (%) 1999 -3,4 68,8 7,7 2000 6,8 39,0 6,5 2001 -5,7 68,5 8,4 2002 6,2 29,7 10,3 2003 5,3 19,3 10,5 2004 9,4 9,3 10,8 2005 8,4 7,7 10,6 2006 6,9 9,7 10,2 2007 4,7 8,4 10,3 2008 0,7 10,1 11 2009 -4,8 6,5 14 2010 9 6,4 11,9 2011 8,5 10,45 9,8 2012 2,2 8,89 9,2 Kaynak: TÜİK, 2012 103 Ekonomik büyüme artan bir seyir izlerken istihdam oranlarının artmaması işgücüne katılım oranlarını da sınırlandırmıştır. 2001-2007 arasında işsizlik oranları değişmezken 1992 yılından bu yana azalış gösteren işgücüne katılım oranı 2001 yılından itibaren katılaşmış 2009 yılında yüzde 47 düzeyine inmiştir. Üretken kesimin azalması anlamına gelen işgücüne katılım oranının azalması büyümeyi de olumsuz etkilemiştir. Bu nedenle aynı gelirin daha fazla kişi tarafından paylaşıldığı, bağımlılık oranının arttığı, bir durum ortaya çıkmıştır. Ekonomideki ve işgücü talebindeki yapısal eksiklikler nedeniyle ekonomik büyümede gerçekleştirilen performans, istihdam oranlarına yansımamıştır. İşgücüne talebinin gerilemesi yeni iş olanaklarının işgücü arzını karşılayacak düzeyde oluşturulamadığının bir göstergesidir. Dolayısıyla söz konusu ortam, ekonomik büyüme gerçekleşirken emek verimliliğinin arttığı ve işverenlerin emek talebinde daha rasyonel kararlar aldıkları bir süreç olmuştur. Ekonomik büyümenin istihdama yerince yansımamasında uygulanan politikaların etkisi de büyüktür. Bu süreçte uygulanan yüksek faiz–düşük kur politikası neticesinde, imalat sanayi ve buna bağlı olarak ihracat yüksek ölçüde ithalata bağımlı hale gelmiştir. Bu bağımlılık, tekstil başta olmak üzere, bazı yüksek istihdam sağlayan sektörlerin yurtdışı üretime yönelmesi sonucunu doğurmuştur. Bu yönelişin yanı sıra, enflasyon oranlarının yüksek olması ve döviz kuru dalgalanmaları, işsizlik düzeyinin yukarı doğru çıkmasına neden olmuştur. 2008 küresel krizi dönemindeki aşırı yüksek reel faiz oranları ve kısa vadeli sermaye girişleri, piyasalardaki belirsizliği artırmıştır. Bu dönemde ve sonrasında Türkiye ekonomisi küçülmüş ve işsizlik oranı yüzde 14 seviyesine yükselmiştir. Bu durum yatırımcılar için olumsuz sinyaller vermiş, böylece talep daralması gerçekleşmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak çalışabilir yaştaki nüfusun artış trendi, ekonomik büyümenin istihdam kapasitesini aşmıştır (Karagöl ve Akgeyik, 2010). Büyümenin istihdama yansımasını güçleştiren bir diğer faktör de işgücü piyasası katılıklardır. Bu katılık, işgücü arz ve talebindeki uyumsuzluk, ücret dışı maliyetlerin yüksekliği ve etkili olmayan iş arama kanallarından kaynaklanmaktadır (Kara ve Duruel, 2005). Ayrıca, kayıtlı ekonomide esnek çalışma modellerinden yeterince yararlanılamaması da önemli bir faktördür. 2010 yılında ise küresel krizin etkilerinin azalması ve uygulanan sıkı mali disiplin ile büyüme oranları artmış, bu artış işsizlik oranlarında da düşürücü etki yapmıştır. 2011 yılında da devam eden ekonomik büyüme yanı sıra işsizlik oranları tek haneye düşmüştür. Kamu maliyesinde ve para politikasında gerçekleşen iyileşmeler ekonomik büyümenin istihdam oranlarına yansımasını sağlamıştır. 4.3.2. İŞVERENLERİN BECERİ TALEPLERİ Modern işletmecilik anlayışı insan kaynaklarından geçmişe göre oldukça farklı beceri taleplerini ön plana çıkarmaktadır. Araştırmacılar, iş ve işyeri kavramlarının özellikle 1990’lı yıllardan itibaren dinamik bir zemin kazanan dışsal ve içsel örgütsel değişimlerin bir sonucu olarak yeniden biçimlendiği iddiasındadırlar. Özellikle küresel rekabetin etki alanı ve piyasaların uluslararasılaşması, işletmelerin daha uyumlu, esnek ve rekabetçi yetkinliklere odaklanmasına yol açmaktadır. 104 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU Yönlendirici bu eğilimler, istihdam edilebilir beceriler kavramını ön plana çıkarmaktadır. İstihdam edilebilir beceriler yerine, uzun yıllar, temel veya anahtar yetkinlikler terminolojisi kullanılmıştır. Son yıllarda ise, bireylerin kişisel özelliklerini de kapsayan istihdam edilebilir beceriler egemen olma eğilimindedir (Sanguinetti, 2004). Bu kavram, bir kişinin istihdama katılmak kabiliyeti veya becerisini destekleyen yetkinlikleri tanımlamaktadır (Psacharopoulos ve Schlotter, 2009). Bu beceri alanları işverenlerin istihdam için talep ettikleri genel ve özel yetkinliklere atıf yapmakta ve ağırlıklı olarak istihdam edilebilirlik konseptine odaklanmaktadır. Temel ve transfer edilebilir becerileri kapsayan bu tür yetkinlik alanları bir profesyonelin rekabetçi bir işgücü profili sergileyebilmesini gerektiren değişkenlerdir. İstihdam edilebilir beceriler, doğrudan teknik alana ait olmayan tutum ve davranış kriterlerini de kapsamaktadır. Dolayısıyla, bu tür “beceri donanımı” çalışanların temelde tüm kariyerleri boyunca gereksinim duyacakları nitelikleri de ifade etmektedir (Martin, 2009). İstihdam edilebilir beceriler profesyoneller için daha rekabetçi olabilecekleri yeni vasıf formasyonlarını gündeme getirmektedir. Özellikle kendini ifade etme, yaratıcılık ve uyumlu çalışma kültürü talep edilen yeni vasıf donanımları olarak ön plana çıkmaktadır (Martin 2009). Sürece ivme kazandıran bir diğer faktör bilişim teknolojileridir (ICT). Bu tür teknolojiler işverenlerin bilişsel ve analitik becerileri (örneğin; ikna etme, satış ve yönetim gibi becerileri isteyen interaktif beceriler) talep etmesini desteklemektedir. Bu nedenle hemen her düzeydeki işgücünde problem çözme ve iletişim becerilerine olan talep artma eğilimindedir (Eurofound, 2007). Değişime uyumlu bir işgücü profilinin küresel ekonomik ortamda örgütsel ve sektörel beklentileri karşılamada zorunlu bir faktör olduğu açıktır (Mobley, 1998). Bu beklenti, işverenlerce de talep edilen en temel boyuttur. Yapılan çeşitli araştırma sonuçlarına göre; öğrenme becerisi, takım içinde etkin çalışma becerisi, problem çözme, karar alma, yaratıcılık, kendini yönetme becerisi, analiz etme, konuşma ve dinlemeye ilişkin temel iletişim becerileri işverenler için işgücü seçiminde dikkati çeken hususlara örnek olarak verilebilir (Mobley, 1998; Martin, 2009). 105 Tablo 4-6. İşverenlerin Beceri Talepleri BECERİ TANIMI İletişim (sözlü ve yazılı) becerileri Çalışanın bilgiyi ekip arkadaşlarına, müşterilere ve ilgili diğer kişilere doğru bir şekilde aktarabilmesi. Analitik düşünme Çalışanın işiyle ilişkili olarak karşılaştığı problemi kavraması, analiz etmesi ve çözüm üretmesi. Teknolojik uyum Bilgisayar temelli karmaşık üretim ve organizasyon teknolojilerine uyum becerisi. Esneklik Çalışanın birden fazla alana katkıda bulunabilmesi, ekipler arasında geçiş ve uyum kabiliyeti. İnsan ilişkileri Ekip uyumunu destekleyecek şekilde çoklu kültüre adapta olma düzeyi. Ekip çalışması Üretken ve dürüst ilişkiler kurma ve gelişme becerisi. Liderlik Performans hedeflerini etkin bir şekilde gerçekleştirmeyi mümkün kılacak temel bir beceri formasyonu Planlama, organize etme Çalışanın işlerini etkin bir şekilde planlaması ve organize etme beceri. Problem çözme formasyon Çalışanın yaptığı işi geliştirmesi, sorunları veri kabul etmeden çözümler üretebilmesi. Etik değerler Temel ahlaki ilke ve tutumlara sahip olmak. Kaynak: Hansen ve Hansen, 2012 Talep edilen bir diğer beceri değişkeni, analitik düşünme ve araştırma yetkinliğidir. Bu beceri, çalışanın işiyle ilişkili olarak karşılaştığı problemi kavramada, analiz etmede ve çözüm üretmede talep edilen bir yetkinliktir. Ön plana çıkan üçüncü bir diğer beceri formasyonu teknik okuryazarlık olarak tanımlanan bilgisayar kullanabilme yetkinliğidir. Üretim sisteminin giderek daha fazla teknoloji odaklı hale gelmesi, karmaşık yazılım sistemleri ve sürekli güncellenen yazılım sistemleri işverenlerin bu yöndeki yetkinlik taleplerini güçlendiren faktörlerdir. Öte yandan insan ilişkileri, ekip uyumunu destekleyecek bir yetkinlik olarak ön plana çıkmaktadır. Böylece üretim hedeflerini gerçekleştirmede çalışanın hem kendisini hem de ekip arkadaşlarını motive etme becerisini yaratmak mümkün olabilecektir. Ekip çalışmasına dayalı organizasyon modelleri her çalışandan asgari düzeyde bir liderlik, yani yönlendirme, koordine etme gibi bazı becerilere sahip olmasını beklemektedir. Bu, performans hedeflerini etkin bir şekilde gerçekleştirmeyi mümkün kılacak temel bir beceri formasyonu olarak talep edilmektedir. Liderlik becerisi aynı zamanda planlama, organize etme gibi 106 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU tamamlayıcı yetkinlikleri de gerektirmektedir. Sonuç odaklı yaklaşımın bir gereği olarak çalışandan işlerini etkin bir şekilde planlaması ve organize etme beceri talep edilmektedir. Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS)’nın Türk Sanayisi için 2004 yılında yaptığı “MESS Üyelerinde Mavi Yakalı Nitelikli İşgücü İhtiyacı” adlı araştırmasıyla, üye işyerlerinde çalışan mavi yakalılarda karşılaşılan beceri eksikliklerini tespit etmeye çalışmıştır. Toplam 68.348 mavi yakalı personeli istihdam eden 119 MESS üyesi işyerini kapsayan anket araştırması sonuçları, işyerlerinin %77,3’ünde beceri eksikliği yaşandığını ortaya koymuştur. Bu işyerlerinde karşılaşılan beceri eksikliği alanları sırayla şöyledir: Alınan eğitim ve ile işin gerektirdiği vasıfların örtüşmemesi, bilgisayar kontrollü NC/CNC tezgahlarla çalışabilme, birden fazla işte çalışabilme, CAD-CAM bilgisi, el becerileri, elektrik-elektronik bilgisi, elektronik malzeme bilgisi, inisiyatif kullanma becerisi, iş sağlığı ve güvenliği bilgisi, işe adaptasyon, işin niteliğine uygun teknik bilgi yetersizliği, işlem sırasını ve önceliklerini iyi belirleyememe, kalite konusunda bilgi vb. Beceri eksikliği yaşayan işyerlerinin %83,7’sinin beceri eksikliğini giderme konusunda çalışmalar yaptıkları tespit edilmiştir. Beceri eksikliği sorunlarını gidermek için, bu işyerlerin %98,7’sinin mevcut çalışanların beceri eksikliklerini gidermeye yönelik eğitim verdikleri, %89,6’sının ise işe alırken işin gerektirdiği becerilere sahip işgücünü tercih ettikleri görülmüştür (MESS, 2004). Özel sektörün tercih ettiği beceriler sektör içerisinde büyük farklılık göstermektedir (TEPAV, 2007). Modern firmalar özellikle analitik becerilere önem vermektedirler; geleneksel firmalar ise davranış becerilerine önem vermektedirler. Mezunların değerlendirmesine gelince, üniversite mezunları MYO mezunlarından, MYO mezunları ise meslek lisesi mezunlarından yabancı dil, bilgisayar, sosyal, mesleki, davranışsal ve analitik düşünce becerileri açısından iyi olarak algılanmaktadırlar. Meslek lisesi mezunlarının pratik becerileri MYO mezunlarından iyidir. Stajyerlik uygulamaları özellikle sorunlu bir konu olarak açığa çıkmıştır. Üniversite mezunları da pratik beceriler açısından yeterli görülmemektedirler. Dahası, özellikle sosyal ve iletişim becerileri, yükseköğretim mezunlarının yoksun olduğu bir alan olarak ifade edilmiştir. Çalışanlar, öğrenciler ve işsiz kişiler kendilerini yabancı dil becerisi, bilgisayar becerisi ve mesleki beceri konusunda geliştirmek istemektedir. Öğrencilerin yarısından çoğu, üniversitenin dil ve bilgisayar becerileri konusunda kendilerine katkıda bulunduğunu düşünmemektedir. Çalışanlarının beceri eksikliğine rağmen, firmalar çalışanlarına hizmetiçi eğitim vermek konusunda oldukça isteksizdirler ve eğitime ayrılan bütçe oldukça azdır. Hem çalışanlar hem de işverenler, hizmet-içi eğitimleri çok fazla dikkate almamaktadır. Türkiye’deki işverenlere benzer bir durum diğer bazı ülkelerdeki, özellikle de küçük işletmelerdeki işverenler için söz konusudur. Sözgelimi, İngiltere’de küçük yerleşim yerlerindeki küçük işletmeler, çalışanlarının beceri eksikliğini gidermeye dönük eğitim sunma konusunda isteksizdirler (Canny, 2004). Özetle istihdam edilebilir becerilere ilişkin bu değerlendirme ve tartışmalar, yeni bir çalışma kültürünün geliştiğini ifade etmekte, eğitim sisteminde köklü değişimleri de gündeme getirmektedir. İşletmelerin gereksinim duyduğu rekabetçi işgücü profili yaratıcı, girişken ve problem çözme becerileri gelişmiş bireyleri gerektirmektedir. Çalışandan problematik koşullara uygun spesifik bilgi ve stratejiler geliştirmesini gerektiren bu kültür, işgücünden daha uzmanlaşmış beceriler talep etmektedir (Curtis, 2003). Uzmanlaşmış becerilerin özellikle üç temel boyutu içermesi beklenmektedir: sosyo-bilişsel beceriler, akademik yetkinlikler, kişisel yetkinlikler (Yeung, 2007). 107 4.3.3. İŞGÜCÜ İHTİYAÇLARI VE EĞİTİM Türkiye’de eğitim sisteminin ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikleri göz ardı ettiği yaygın olarak dile getirilir. Dolayısıyla, başta Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) olmak üzere birçok strateji belgesinde, genç nüfusunu ve artan eğitim ve araştırma imkânlarını kullanarak işgücünün niteliğini ve yenilik kapasitesini artırması, bilgiye dayalı üretime yönelik dönüşümü ve ekonomide verimlilik artışını sağlaması halinde, rekabet gücünü ve büyüme hızını artırabileceği bildirilmiştir (Kalkınma Bakanlığı, 2013). Bununla birlikte gelecek perspektifinde gerekli ve kaliteli işgücünün sanayiye yönelik sağlanması amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulmuş olan geleceğin mesleklerine yatırım yapılması önemli husustur. Bu meslekler aşağıdaki şekilde listelenmektedir: AB Uzmanlığı Yönetim Bilişim Sektörü Endüstri Mühendisliği Enformatik Ergonomi Mühendisliği Bilişim ve Enerji Tıp Koruyucu Hekimlik Fizik Tedavi Uzmanlığı Uluslararası Finans Elektronik Haberleşme Mühendisliği Mekatrorik Mühendisliği Moleküler Biyoloji ve Genetik Sermaye Piyasası Uzmanlığı Tüm Devre Tasarım ve Üretim Uzmanlığı Görsel İletişim Tasarımı Uluslararası İlişkiler Yazılım Mühendisliği Perakende ve Lojistik Çevre Biyoteknolojisi Organik Tarımcılık Güneş Enerji Sistemleri İmalatçısı ve Kurulumcusu Enerji Verimliliği Müteahhitliği Rüzgâr Türbini İmalatçısı ve Kurulumcusu Geri Dönüşümcü 108 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU Sürdürülebilir Sistem Geliştiricisi Şehir Planlamacısı Uçak-Uzay Mühendisi Tıp Mühendisliği Tarımsal Genetik Mühendisliği Ulaştırma Mühendisliği Bilgisayar ve Sistem Mühendisliği Ekolog Cevher Hazırlama Mühendisliği Nükleer Enerji Mühendisliği Biyokimya Bilgisayar Programcılığı Biyoteknoloji Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de eğitim, örgün ve yaygın olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Örgün kısmı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) yaygın kısmı ise MEB, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ve üniversiteler başta olmak üzere bu alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları (STK) ve meslek birlikleri eliyle yürütülmektedir. Örgün eğitim; okul öncesi, ilk, orta ve yükseköğretimi kapsamaktadır. Türkiye’de okul öncesi öğrenim zorunlu değildir. Zorunlu eğitim süresi 1997’de 5 yıldan 8 yıla; 2012’de kesintili nitelikte 12 yıla (4 yıllık ilkokul, 4 yıllık ortaokul ve 4 yıllık lise öğretimi) çıkarılmıştır. Lise öğretimi, genel ve mesleki olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Yükseköğretim, iki senelik meslek eğitimi veren yüksekokulları, dört yıllık lisans derecelerini ve yüksek lisans ile doktora derecelerini kapsamaktadır. Tablo 4-7. Eğitim Durumlarına Göre İstihdam Oranları (%) Kategori 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 Okuma-Yazma Bilmeyen 18,9 17,8 17,1 16,9 17,3 18,6 19,6 18,9 Okuma Yazma Bilenler 28,0 27,4 26,3 26,6 26,8 28,7 30,4 30,1 İlkokul 43,5 43,6 43,2 43,3 43,2 45,3 47,5 47,8 Ortaokul veya Dengi Meslek Okul 53,5 54,3 56,1 55,9 53,9 56,0 57,8 58,4 Genel Lise 42,8 42,7 42,1 42,9 42,6 43,3 45,5 45,8 Lise Dengi Meslek Okul 56,1 56,3 56,8 57,4 55,2 57,1 58,3 58,1 Yüksekokul veya Fakülte 69,2 70,1 69,8 69,8 68,5 70,1 71,0 71,1 İlköğretim 17,4 19,4 22,8 25,3 25,1 28,8 31,8 32,2 Kaynak: TÜİK 109 Çoğunluğunu gençlerimizin ve göçle birlikte tarım sektöründen gelen nüfusun oluşturduğu işsizlerimizin işgücüne katılımının sağlanması için, öncelikli olarak bu vasıfsız işgücüne farklı eğitim yollarıyla işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu vasıfların kazandırılması gerekmektedir. Ülkemizde bu bağlamda farklı çalışmalar yürütülmektedir. Bunlardan en kapsamlıları “İstihdam ve Mesleki Eğitim İlişkisinin Güçlendirilmesi Eylem Planı” ve “Uzmanlaştırılmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi”dir. Mesleksizlik sorunun giderilerek işgücünün istihdam edilebilirliğini artırmayı ve eğitim ile istihdam arasındaki ilişkiyi güçlendirmeyi amaçlayan bu çalışmalarda, mesleki eğitim kursları ve aktif işgücü politikaları tasarlanırken öncelikli olarak işgücü piyasasının mevcut dinamiklerinin sağlıklı bir şekilde analiz edilmesi gerektiği vurgulanmış ve bu doğrultuda bazı çalışmaların yapılması öngörülmüştür. Son yıllarda meslek liselerine olan öğrenci talebi artmış ancak istenen orana halen çıkarılamamıştır. Geçtiğimiz yıla kadar uygulanmaya devam eden farklı katsayı uygulaması nedeniyle mesleki ve teknik eğitime göreceli olarak daha düşük nitelikli öğrenciler yönelmiştir. Bu uygulamanın sonlandırılması ile birlikte önümüzdeki yıllarda meslek liselerine yönelen öğrencilerin sayısının ve niteliğinin artması beklenmektedir. Dört yıllık lise düzeyindeki mesleki ve teknik eğitim okullarıyla iki yıllık meslek yüksekokullarında (MYO), belirlenen müfredata bağlı olarak işgücü piyasasının ihtiyaç duyacağı nitelikli eleman yetiştirilmesine yönelik eğitimler verilmektedir. YÖK’e bağlı olarak faaliyet gösteren MYO’ların müfredatlarının işgücü piyasası şartlarına göre güncelliğinin sürekli kılınması büyük önem taşımakta ve bu eksende çalışmalar sürdürülmektedir. Yaygın eğitim; MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı Halk Eğitim Merkezleri (HEM) ve Mesleki Eğitim Merkezleri (MEM) ile İŞKUR, kamu kurumları, üniversiteler, STK’lar ve özel kuruluşlar tarafından verilmektedir. İnsanların istihdam edilebilirliğini ve mesleki gelişmesini sağlayacak beceriler edindiren bilimsel, teknolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel programlar ve okuma-yazma kursları gibi çok çeşitli alanları kapsamaktadır. Ülkemizde mesleki ve teknik eğitim parçalı bir yapı arz etmektedir. Bir bölümü MEB’e bir bölümü YÖK’e bir bölümü ise –yaygın eğitim kapsamında- İŞKUR, Üniversiteler ve diğer kurum kuruluşlara dağılmış durumdaki yapının daha geniş bir perspektifle ele alınması gerekmektedir. Özellikle yaygın eğitim kapsamındaki aktif işgücü programlarında (AİP) son yıllarda yaşanmakta olan artışa paralel bu ihtiyaç daha da artmıştır. 2012 yılı aktif işgücü faaliyetlerine ilişkin veriler incelenecek olursa, İstihdam Garantili Kurslar, Toplum Yararına Programlar (TYP), Stajlar, Girişimcilik Kursları, Özürlü ve Hükümlülere yönelik kurslar, hibe projeleri ve diğer kurslar kapsamında 81 ilde 27.351 adet program açılmıştır. Ülkemiz sanayisi için önem taşıyan, işgücü piyasasına katkı sağlayacak bu kurslara ilişkin örnekler aşağıda verilmiştir. 110 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU Tablo 4-8. 2012 Yılında Mesleklere Göre Açılan Bazı Kurslar KATILAN SAYISI Meslekler Kurs Sayısı Erkek Kadın Toplam Gaz Altı Kaynakçısı 494 3647 12 3659 Dikiş Makinesi Operatörü – Kumaş 344 1348 4881 6229 CNC Torna Tezgahı Operatörü 308 2368 51 2419 Bilgisayar Bakım ve Onarımı 216 1746 853 2599 Bilgisayar Operatörü (Çizim Programları) 194 341 499 840 Moda Tasarımcısı 57 332 1197 1529 Kaynak: İŞKUR Bu çerçevede Onuncu Kalkınma Planı’nda “1.19. Temel ve Mesleki Becerileri Geliştirme Programı” hazırlanmıştır. Bu program ile eğitim kademelerinde temel becerilerin ağırlığının artırılması, temel becerileri kazandıran hayat boyu öğrenme programlarının geliştirilmesi, işgücü piyasası ile eğitim sistemi arasındaki bağın güçlendirilmesi, istihdamda ve eğitimde olmayan gençlerin sayısının azaltılması hedeflenmektedir (Kalkınma Bakanlığı, 2013). Sanayi ve mesleki eğitim arasındaki ilişki güçlendirilerek organize sanayi bölgeleri içinde yer alan işletmelerin nitelikli eleman ihtiyacının karşılanması neticesinde istihdama ve ülke ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlanması amacı ile MEB ile BSTB arasında “Organize Sanayi Bölgelerinde Mesleki ve Teknik Eğitimin Güçlendirilmesi Protokolü” imzalanmıştır. 5580 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunun 12. maddesinde “Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) açılan mesleki ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören her bir öğrenci için, 2012-2013 eğitim öğretim yılından başlamak üzere, resmi okullarda öğrenim gören bir öğrencinin okul türüne göre Devlete maliyetinin bir buçuk katını geçmemek üzere, her eğitim öğretim yılı için Maliye Bakanlığı ile Bakanlık tarafından müştereken belirlenen tutarda, Bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten eğitim ve öğretim desteği yapılabilir.” hükmüne yer verilmiştir. 07/09/2013 tarihli ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “2013-2014 Eğitim ve Öğretim Yılında Organize Sanayi Bölgelerindeki Özel Mesleki Ve Teknik Eğitim Okullarında Öğrenim Gören Öğrenciler İçin Eğitim ve Öğretim Desteği Verilmesine İlişkin Tebliğ” kapsamında aşağıdaki tabloda belirtilen eğitim alanlarına verilen mali destekler yer almaktadır. 111 Tablo 4-9. Eğitim ve Öğretim Desteği Verilen Alanlar ve Tutarları SIRA NO ALAN ADI DESTEK TUTARI (TL) Makine Teknolojisi 1 5.500,00 Metal Teknolojisi 2 5.000,00 Elektrik Elektronik Teknolojisi 3 5.500,00 Tekstil Teknolojisi 4 4.500,00 Mobilya ve İç Mekân Tasarımı 5 4.500,00 Plastik Teknolojisi 6 5.000,00 Motorlu Araçlar Teknolojisi 7 5.500,00 Gıda Teknolojisi 8 5.000,00 Kimya Teknolojisi 9 5.000,00 Endüstriyel Otomasyon Teknolojileri 10 5.000,00 Tesisat Teknolojisi ve İklimlendirme 11 4.500,00 Yenilenebilir Enerji Teknolojileri 12 5.500,00 9. Sınıf 13 3.800,00 Kaynak: Resmi Gazete 4.3.4. POLİTİKA BELGELERİNDE SANAYİDE İNSAN KAYNAKLARI VE İSTİHDAM 4.3.4.1. Onuncu Kalkınma Planı Kalkınma Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu 10.Kalkınma Planında (2014 – 2018) sanayide insan kaynakları ve istihdam konularında aşağıda sıralanan politikalara yer verilmiştir. Bölgesel, yerel ve sektörel işgücü dinamikleri dikkate alınarak, başta kadın ve gençler olmak üzere tüm kesimler için nitelikli istihdam imkânları geliştirilmeye devam edilecektir. İşgücüne ve istihdama katılımın artırılması amacıyla iş ve aile yaşamını uyumlaştırma politikaları hayata geçirilecek ve istihdam teşvikleri etkinleştirilecektir. Kayıt dışı istihdamla etkin mücadele edilecek, bu kapsamda elde edilen kazanımlar işgücü maliyetlerinin azaltılmasında kullanılacaktır. 112 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU Mesleki rehberlik ve danışmanlık hizmetleri başta olmak üzere aktif işgücü politikaları etki analizlerine dayandırılarak yaygınlaştırılacaktır. İşgücünün eğitim düzeyi yükseltilerek istihdam edilebilirliği artırılacak ve işgücü piyasasının talep ettiği becerilerin kazandırılması için yaşam boyu eğitim faaliyetlerine önem verilecektir. İnsana yakışır iş bağlamında, çalışma koşulları iyileştirilecek ve ücret-verimlilik ilişkisi güçlendirilecektir. Sosyal taraflarla diyalog içerisinde tüm işçiler açısından erişilebilirliğin sağlanacağı, bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sistemi oluşturulacaktır. Alt işverenlik uygulaması işçi haklarını dikkate alacak şekilde gözden geçirilecektir. AB normları çerçevesinde özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi uygulamaları yaygınlaştırılacaktır. Çalışma hayatında iş sağlığı ve güvenliği kültürü geliştirilecek, denetim ve teşvik uygulamaları ile iş sağlığı ve güvenliği standartlarına uyum artırılacak ve bu alanda yeterli sayı ve nitelikte uzman personel yetiştirilecektir. 4.3.4.2. Türkiye Sanayi Stratejisi (2011-2014) Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesinin (2011-2014) Sanayide İnsan Kaynakları ve İstihdama yönelik “Beceriler ve İnsan Kaynağı” yatay politika alanında aşağıdaki eylemlere sahiptir. Söz konusu eylemler; EYLEM 16- Özel Sektörün mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumları açmasına imkân verecek düzenlemeler yapılacak ve bu kurumlar desteklenecektir. EYLEM 17- Mesleki Yeterlilik Sistemi güçlendirilecek ve öncelikli sektörlerde meslek standartları geliştirilecektir. EYLEM 18- KOBİ’lerdeki yönetim becerileri ve nitelikli istihdam kapasitesi artırılacaktır. EYLEM 19- Mesleki eğitimde işgücü ihtiyaç planlaması yapılacak, hangi meslek dalında eleman açığı ya da fazlalığı olduğu belirlenecektir. EYLEM 20- Türkiye İş Kurumu tarafından yürütülen “İş ve İşçi bulma Platformu projesinin ek fonksiyonları kapsayacak şekilde genişletilmesini sağlayacak gerekli alt yapı oluşturulacaktır. 113 EYLEM 21- Mesleki ve teknik eğitim kurumlarında bulunan bina, tesis, uygulama birimi, atölye ve laboratuvarlarından özel sektörün yeterli düzeyde faydalanması sağlanacaktır. EYLEM 22- İşletmelerin mesleki eğitime katkı vermesi teşviklerle özendirilecek ve öğrencilerin alan dışında çalıştırılmasının önüne geçilecektir. EYLEM 23- İşsizlik sigortasından yararlanan işsizlere meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi verilecektir. EYLEM 24- Özel sektör, meslek kuruluşları ile işçi ve işveren kuruluşlarının işgücü eğitimi vermesi özendirilecektir. EYLEM 25- Değişen piyasa koşullarını makro bakış açısıyla ele alan ulusal bir istihdam stratejisi ve eylem planı oluşturulacaktır. EYLEM 26- Mesleki Eğitimi ve Öğretim Stratejisi hazırlanacaktır. 114 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU 4.4. SORUN ALANLARI 115 116 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU 117 4.5. TAVSİYE KARARLARI 118 4 NO’LU KOMİSYON RAPORU 119 120 5 SANAYİ YATIRIM BÖLGELERİ VE KÜMELENME KOMİSYONU RAPORU 5.1. KOMİSYON DİVANI Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına Komisyon Sorumlusu Sayın Kemal Devrim OĞUZ tarafından açılışı yapılan Sanayi Yatırım Bölgeleri ve Kümelenme çalışma grubu toplantılarına Komisyon Divanının seçilmesi ile başlanmıştır. BAŞKAN Doç. Dr. Yavuz CABBAR ASO Genel Sekreteri BAŞKAN YARDIMCISI Yaşar ÖZTÜRK BSTB Sanayi Bölgeleri Genel Müdürü RAPORTÖRLER Ayşe AVANOĞLU İzmir Atatürk OSB Bölge Müdür Yardımcısı Yrd .Doç. Dr. Yusuf Cahit CUKACI İnönü Üniversitesi BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU Kemal Devrim OĞUZ Şube Müdürü BAKANLIK RAPORTÖRLERİ Mehmet Uğur Han AKALIN Mühendis Haşim Cihan DEMİRKÖPRÜLÜ Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Murat SOYKAN Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı 122 5 NO’LU KOMİSYON RAPORU 5.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ Komisyon Divanının seçiminin ardından, Bakanlık Raportörü Mehmet Uğur Han AKALIN tarafından “Sanayi Bölgeleri ve Kümelenme” konulu bir sunum gerçekleştirilmiştir. Komisyon çalışmalarına 3 ana eksen altında devam edilmesi önerilmiş ve bu başlıkların ele alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir. Tablo 5-1. Çalışma Eksenleri EKSEN 1 MEVZUATTAN KAYNAKLANAN SORUNLAR EKSEN 2 KOORDİNASYON SORUNLARI EKSEN 3 BİLİNÇ VE FARKINDALIK EKSİKLİĞİ 123 5.3. MEVCUT DURUM RAPORU 5.3.1. TANIMLAR 5.3.1.1. Sanayi Yatırım Bölgeleri Sanayi Yatırım Bölgeleri, ülkemizdeki sanayi politika ve uygulamaları ile şekillendirilen, yapısal bir yaklaşımla ve belirli kanun ve yönetmeliklerle işleyişi belirlenen sanayi yapıları olarak değerlendirilmektedir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB)’nin Komisyon Toplantılarına çağrısı sırasında “Sanayi Bölgeleri ve Kümelenme” olarak belirlenen Komisyon’un tanımı, Komisyon üyelerinin toplantının başında yaptığı değerlendirme ile ülkemizde bulunan tüm sanayi yapılarını içerecek şekilde ifade edilmesi düşüncesi ile “Sanayi Yatırım Bölgeleri” olarak ifade edilmiştir. Sanayi Yatırım Bölgeleri aşağıdaki yapıları içermektedir: Organize Sanayi Bölgeleri, Sanayi Siteleri, Endüstri Bölgeleri, Serbest Bölgeler, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Organize Sanayi Bölgeleri1: Sanayinin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, çarpık sanayileşme ve çevre sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla; sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dahilinde gerekli idari, sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık alanları, teknoloji geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgeleri. Sanayi Siteleri (SS)2: Küçük Sanayi Siteleri; değişik iş kollarında üretim ve tamirat yapacak olan küçük sanayicilerin, uğraşları gereği ihtiyaç duydukları bütün fonksiyonları yerine getirmeye imkan bulabilecekleri ve sağlıklı çevre koşullarında verimli olabilecekleri, şehir imar planlarına uygun seçilen araziler üzerinde planlanan ve her türlü altyapı ve üstyapı tesisleri ile inşa edilen küçük sanayi işletmeleri topluluğu. Endüstri Bölgeleri3: Yatırımları teşvik etmek, yurt dışında çalışan Türk işçilerinin tasarruflarını Türkiye’de yatırıma yönlendirmek ve yabancı sermaye girişinin artırılmasını sağlamak üzere Endüstri Bölgeleri Kanunu uyarınca kurulacak ve kurulan üretim bölgeleri. Serbest Bölgeler4: İhracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek amacıyla kurulan; yer ve sınırlarını belirlemeye Bakanlar Kurulu’nun yetkili olduğu; kamu kurum ve ku1 2 3 4 124 T.C. Resmi Gazete, 15.04.2012, 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Organize Sanayi Bölgeleri ve Küçük Sanayi Siteleri Sempozyumu, Ankara, 1996, s.41. T.C. Resmi Gazete, 19.01.2002, 4737 Sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu T.C. Resmi Gazete, 15.06.1985, 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu 5 NO’LU KOMİSYON RAPORU ruluşlarınca, yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişilerce kurulmasına, işletilmesine Bakanlar Kurulunca izin verilen bölgeler. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB)5: Yüksek/ileri teknoloji kullanan ya da yeni teknolojilere yönelik firmaların, belirli bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü ya da Ar-Ge merkez veya enstitüsünün olanaklarından yararlanarak teknoloji veya yazılım ürettikleri/geliştirdikleri, teknolojik bir buluşu ticari bir ürün, yöntem veya hizmet haline dönüştürmek için faaliyet gösterdikleri ve bu yolla bölgenin kalkınmasına katkıda bulundukları, aynı üniversite, yüksek teknoloji enstitüsü ya da Ar-Ge merkez veya enstitüsü alanı içinde veya yakınında; akademik, ekonomik ve sosyal yapının bütünleştiği siteyi veya bu özelliklere sahip teknopark. 5.3.1.2. Kümelenme Komisyon Toplantısı sırasında kümelenme tanımı üzerinde durulmuş, kümelenme çalışmalarında politika ve destek programları geliştirilmesinden, saha analizleri ve uygulamalarına kadar değişik alanlarda deneyim sahibi olan Komisyon Üyeleri tarafından, teorik olduğu kadar vaka bazlı bilgiler paylaşılarak kümelenme kavramı üzerinde ortak bir algı yaratılmasına çalışılmıştır. Üzerinde tüm komisyon üyelerinin fikir birliğine vardığı önemli bir konu; kümelenme ifadesinin kümelenme ve işbirliği ağlarını kapsayacak şekilde kullanılmasının gerekliliği olmuştur. Komisyon çalışmaları sırasında kümelenme ifadesi, işbirliği ağlarını içerecek şekilde kullanılmıştır. Gerek dünya literatüründe, gerekse de Türkiye’de akademik çevre, kamu kurumları ve özel girişimler tarafından üretilen çeşitli doküman, analiz ve raporlarda birbirinden farklı pek çok küme tanımı yer almaktadır. Bu rapor kapsamında, kümelenme konusunda mevzuat geliştiren ve uygulamalarına alan Kalkınma Bakanlığı (KB), BSTB ve Ekonomi Bakanlığı (EB)’nın ürettiği çeşitli çalışmalarında kendine yer bulmuş kümelenme tanımlarına yer verilecektir. TANIM 16 Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB): Belirli bir coğrafyada yoğunlaşmış ve birbirleriyle ilgili veya ilişkili sektör veya konularda faaliyet gösteren firmalar ile kurum, kuruluş ve özel hukuk tüzel kişilerinin oluşturduğu kümelenme birlikteliğini fiilen ve hukuken temsil eden tüzel kişilik. TANIM 27 Küme: Belirli bir alanda faaliyet gösteren bir grup firmanın ve iş dünyasına direkt ya da dolaylı etki eden iş dışı kurumların (kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler gibi) belli bir coğrafi alanda oluşturduğu, her bir firmanın rekabet edebilirliğine olumlu etkisi olan gruplara küme denir. 5 6 7 T.C. Resmi Gazete, 06.07.2001, 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu T.C. Resmi Gazete, 15.09.2012, Kümelenme Destek Programı Yönetmeliği, T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Ekonomik Kalkınma İçin Kümelenme, Şanlıurfa Sanayisinin Yeniden Yapılandırılması Projesi, 125 TANIM 38 İş Kümesi: İş kümeleri birbiriyle ilişkili işletmelerin ve kurumların belirli bir coğrafi alanda (yörede) yoğunlaşması ile oluşur ve yarattıkları iktisadi değerin oluşumuna katkıda bulunan sektör, kurum ve kuruluşların tamamını kapsar. TANIM 49 Kümelenme konusunu ilgilendiren çok çeşitli tanım bulunduğu ve bu tanımlar apayrı durumlar için geçerli olduğu ya da aynı tanımlar bir ülke ya da bölgenin kendine özgü ekonomik etkinliği ve kurumsal yapısıyla bağlantılı olduğu için, bu belgenin çeşitli bölümlerinde göz önünde bulundurulan politika çizgilerinin hatlarını netleştirmek amacıyla aynı kavram bu belgenin başlangıcında netleştirilmiştir. Uluslararası literatürde kümelenme yaklaşımının önemli kuramcı ve düşünürlerinden birisi olan Michael Porter`a göre, bir küme, birbirlerine ortak noktalar ve tamamlayıcı unsurlar ile bağlanan, belli bir alanda birbirlerine bağlı olan şirketlerin ve ortak kurumların coğrafik olarak birbirine yakın bir grubudur. Oldukça benzer bir biçimde, Avrupa Komisyonu da yakın zamanlarda kümeleri birbirlerine yakın konumlanmış olan ihtisaslaşmış uzmanlık, hizmet, kaynak, tedarik ve beceri geliştirecek kadar yeterli düzeye ulaşmış bir grup şirket, ilgili ekonomik aktörler ve kurumlar olarak tanımlamıştır. TANIM 510 Özet olarak kümelenme; birbirlerine katma değer ekleyen üretim zinciri ile bağlı şirketler, bilgi üreten kurumlar, destekleyici kurumlar ve müşteriler tarafından oluşturulmuş ağ olarak tanımlanabilir. 5.3.2. MEVCUT DURUM 5.3.2.1. Türkiye’deki Sanayi Yatırım Bölgeleri11 Yukarıda genel tanımları verilen tüm sanayi bölge, site ve teknoparkların temel amacı, sanayi sektörünün geliştirilmesi ve bu sektörün mekân taleplerine yanıt verilebilmesidir. Sanayi bölgelerinin ortaya çıkışı, büyük ölçüde sanayi devriminin sonuçlarından kaynaklanmaktadır. Sanayi devriminin yarattığı, sosyal ve ekonomik devinim ve gelişim, kentlerin dışında mekân arayışını hızlandırmış bu da yeni politikalar geliştirilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda hızla sanayileşen Batı Avrupa ve ABD’de 19. Yüzyılın sonlarında yeni politika ve uygulamaların getirilmesi zorunlu olmuştur. Sanayi bölgelerinin belirli kriterlere göre yüksek standartlarla işletilebilecek şekilde planlanması “Organize Sanayi Bölgeleri” veya “Küçük 8 9 10 11 126 T.C. Ekonomi Bakanlığı, KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi web sayfası, 11.07.2013 http://www.smenetworking. gov.tr/detay.cfm?MID=4 T.C. Ekonomi Bakanlığı, Beyaz Kitap - Türkiye için Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Cansız, M., (2011), Türkiye’de Kümelenme Politikaları ve Uygulamaları, Devlet Planlama Teşkilatı Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Ankara. Bayülken, Y. ve Kütükoğlu, C., (2012), Organize Sanayi Bölgeleri, Küçük Sanayi Siteleri, Teknoparklar & Cansız, M., (2011), Türkiye’de Kümelenme Politikaları ve Uygulamaları, Devlet Planlama Teşkilatı Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Ankara. 5 NO’LU KOMİSYON RAPORU Sanayi Siteleri”ni doğurmuştur. Endüstri bölgeleri ve teknoparklar ise son yirmi yıllık gelişmenin ürünleridir. Bu bölgeler küresel rekabetin körüklediği yabancı sermayenin ayrıcalıklı durumu ve özel olarak sanayi bölgelerinde yapacağı üretimin bir yansımasıdır. Teknoparklar ise, yine özel statü ve şirketlere Ar-Ge çalışması dolayısıyla tanınan desteklerle kurulmaktadır. Şehirleşme ve sanayileşme ilişkilerini düzenlemek açısından da önemli bir araç konumunda olan organize sanayi, birçok ülkede sanayiyi, özellikle aşırı nüfusu olan sanayileşmiş yöreleri yönlendirmede de “devlet politikası” olarak kullanılmıştır. Sanayi sektörü açısından olumlu bir planlama aracı olan organize sanayi bölgeleri, kentsel açıdan da çevre etkilerinin belirli bir düzeyde tutulmasını sağlayan en uygun araç konumundadır. Organize sanayi bölgelerinde yer alan işletmelerin büyük ölçüde küçük ve orta boy işletmeler oldukları varsayılırsa, bu bölgelerin küçük ve orta boy sanayi firmalarını teşvik ederek ve gelişmelerine uygun ortam hazırlayarak da ülke kalkınmasında önemli bir katkıda bulunduğu düşünülebilir. 2000’li yıllarla birlikte teknoloji üretimi ve yenilikçiliğin ön plana çıkmasıyla birlikte Endüstri Bölgeleri ve Teknoloji Geliştirme Bölgeleri uygulamalarına başlanmıştır. Ar-Ge yatırımları için oluşturulan TGB’ler ile yabancı sermaye, büyük ölçekli teknoloji odaklı yatırımlar için hazırlanan Endüstri Bölgeleri mevzuatı uygulamaya konularak Türkiye’de teknoloji üretimi için asgari alt yapı oluşturulmaya başlanmıştır. Diğer taraftan KOSGEB bünyesindeki TEKMER’ler ile ihracatçı işletmeler için oluşturulmuş Serbest Bölgeler, yeni ve küçük çaptaki girişimciler için İş Geliştirme Merkezleri Türkiye’deki planlı sanayi bölgelerini oluşturmaktadır. Organize Sanayi Bölgeleri, Küçük Sanayi Bölgeleri, Endüstri Bölgeleri, Serbest Bölgeler, Teknopark ve Teknokentlerle ilgili yasal çerçeve ve mevzuat temel noktaları ile aşağıda özetlenmiştir: 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu 4562 sayılı OSB Kanunu Uygulama Yönetmeliği 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu Uygulama Yönetmeliği 4737 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu Endüstri Bölgeleri Yönetmeliği 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Yatırım Teşvik Mevzuatı 3194 sayılı İmar Kanunu 2872 sayılı Çevre Kanunu 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yapılaşmayla ilgili Yönetmelik, Tebliğ ve Genelgeler Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri Bu yasaların öngördüğü Uygulama Yönetmeliğinde zaman zaman bazı geliştirici değişiklikler yapılmıştır. 127 Organize Sanayi Bölgeleri OSB uygulamaları, Avrupa’da sanayi devriminin ardından yaşanan seri ve yoğun üretim döneminde planlı bir şekilde sanayileşmek için gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kullandıkları politika aracıdır. 2000’li yıllarla birlikte teknoparklar, kümelenme gibi kavramlar ön plana çıksa da, OSB’ler özellikle Türkiye’de yarattığı istihdam, sağladığı destekler ve yarattığı dışsallıklar gibi özelliklerinden dolayı bölgesel gelişme aracı olarak da kullanılmaya devam edilmektedir. Türkiye’deki OSB uygulama tecrübesi, işletmelerin piyasaya giriş engellerinin kaldırılması konusunda önemli bir imkân oluşturmaktadır. OSB’ler, arsa ve araziye erişim sorununa etkin bir çözüm getirmekte olduğu ve aynı zamanda ruhsat ve izinler, alt yapı hizmetleri gibi çok sayıda kamusal hizmeti sundukları için, sanayi sektöründeki giriş engellerini büyük ölçüde çözebilme potansiyeline sahiptir. OSB’lerin temel faydalarını aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür: Özel sektör yatırımlarının belirli yörelere yönlendirilmesi, İşletmelerin mekânsal anlamda desteklenerek teşvik edilmesi için finansal ve fiziksel teşviklerin verilmesi, Sanayi işletmelerinin birbirleriyle işbirliği ve uyum içinde üretim yapmaları, Fabrikaların önceden planlanmış bir arazi üzerine yerleştirilmeleri, İşletmelerin ulaştırma, elektrik, su, kanalizasyon ve sosyal tesisler gibi ortak alt yapı hizmetlerinden birlikte yararlanmaları, Birbirini tamamlayıcı ve birbirinin yan ürününü teşvik eden sanayicilerin bir program içinde üretim yapmaları; üretimde verimlilik ve kârlılık sağlanması, Sanayinin az gelişmiş bölgelerde yaygınlaştırılması, Tarım alanlarının sanayide kullanılmasının önüne geçilmesi, alt yapının gereksinmelere uygun olarak planlanması, Sağlıklı, ucuz, güvenilir bir alt yapı ve ortak sosyal tesisler gibi ortak hizmet kuruluşlarının oluşturulması, Ortak arıtma tesisleriyle çevre kirliliğinin önlenmesi, OSB’lerin devlet gözetiminde kendi organlarınca yönetilmesidir. Kentlerin sağlıklı ve planlı gelişmelerinin sağlanması, OSB’lerin diğer bir önemli katkısıdır. Sanayi işletmelerinin kentte düzensiz ve dağınık olarak yerleşmeleri başta çevre sorunları olmak üzere birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Yanı sıra hava kirliği, su kaynaklarının kirlenmesi, verimli tarım topraklarının ve orman alanlarının kaybı gibi pek çok olumsuz sonuç da ortaya çıkmaktadır. Sanayinin kentleşmeyi hızlandıran önemli bir dinamik olduğu ve sanayi işletmelerinin yerleştikleri bölgeye konut ve yan sanayi gibi diğer kentsel faaliyetleri de çektiği düşünülürse, planlı bir kentsel gelişmenin sağlanabilmesi için öncelikle sanayinin planlı gelişim ve yerleşiminin hedeflenmesi gerekmektedir. 128 5 NO’LU KOMİSYON RAPORU Organize sanayi bölgeleri, 1962 yılından beri sürekli olarak, kalkınma plan ve programlarında, sanayinin geliştirilmesine ve bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesine yönelik özendirici ve destekleyici önlemler arasında yer almıştır. Bu dönemde, sanayinin mekânsal dağılımı, organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi siteleriyle yönlendirilmeye çalışılmıştır. Böylece, hızlı kentleşme ve dağınık sanayileşmenin ortaya çıkardığı çevre kirliliği de önlenmiş olacaktır. Planlı kalkınmayla belirtilen hedefler doğrultusunda, organize sanayi bölgeleri uygulamaya konulan tedbirler içinde yer almaktadır. Bu amaçla 1961 yılında bir rapor hazırlanmış ve Bursa’da bir “Pilot Organize Sanayi Bölgesi”nin kurulması önerilmiştir. Bu bağlamda OSB uygulamasına, ilk olarak 1962 yılında Dünya Bankasından alınan krediyle gerçekleştirilen Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulması ile başlanmıştır. 1962’den bu yana OSB’lerin temel hedefleri aşağıdaki gibi çizilmiştir: Sanayi üretimini arttırmak, Sanayi yatırımlarını özendirmek, Geri kalmış bölge illerinin kalkınmalarını teşvik etmek ve böylece bölgelerarası eşitsizliği ortadan kaldırarak istihdamı bu alanlara aktarmak, Tarım alanlarının sanayide kullanımını önleyerek sektörler arası dengede disiplini kurmak, Ortak arıtma ve altyapı tesisleriyle çevre kirlenmesini azaltmak veya önlemek, Sanayinin sektörler arası etkileşimini sağlayarak ve geliştirerek kaynak ve finansman kaybını asgari düzeye indirmek, Ulusal düzeyde rekabeti uluslararası (küresel) rekabete dönüştürmek, katma değeri artırmak, Çarpık kentleşmeyi önleyebilecek biçimde sanayi tesislerini bir arada toplamak. Diğer taraftan zamanla ihtisas organize sanayi bölgelerinin kurulması da gündeme gelmiştir. Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planında (1986–1990), ihracatı esas alan modelin gerçekleştirilmesine paralel olarak, ihtisas organize sanayi bölgelerinin kurulması öngörülmüştür. Bugün deri, plastik, gıda, mermer, kimya, taşıt araçları yan sanayi, boya-vernik, taş-toprak, kömür vs. gibi pek çok ihtisas OSB’si bulunmaktadır. Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği, bu bölgeleri sektörel ve tüzel bazda üç farklı alanda toplamaktadır: Farklı iş kolu ve sektörlerde üretim yapan tesislerin yer aldığı Karma Organize Sanayi Bölgeleri Aynı sanayi iş kolunda ve bu iş koluna dahil alt sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren tesislerin yer aldığı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri İlgili yasanın 26’ıncı maddesine göre özel hukuk kişilerince veya gerçek kişilerce kurulan Özel Organize Sanayi Bölgeleri 129 Tablo 5-2. Türkiye’deki Biten ve Devam Eden OSB Projelerinin Bölgelere Göre Dağılımı Marmara Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz OSB Sayısı 22 22 16 28 Devam Eden Projeler 8 11 5 7 Doğu Anadolu G. Doğu Anadolu 32 16 17 15 11 14 Kaynak: BSTB Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü, 2013 Sanayi Siteleri Planlı kalkınma döneminde organize sanayi bölgeleri uygulaması hızla yaygınlaştırılırken, küçük sanayi sitelerinin kurulup geliştirilmesi de buna paralel bir ivme göstermiştir. Bu süreçte küçük sanayi, büyük sanayiye yardımcı ve ona destek olan bir “yan sanayi” sektörü olarak ele alınmıştır. Burada benzeri olanaklardan yararlanan, altyapısı sağlanmış, ortak ticari ve hizmet alanlarını kullanabilen bir kompleksin hazır olması söz konusudur. SS uygulamasıyla, ana sanayi-yan sanayi ilişkilerinin geliştirilmesi ve daha yüksek katma değer yaratılması gibi ana amaçların yanı sıra, yoğun sanayileşmenin ortaya çıkardığı çarpık kentleşme ve çevre kirliliğinin önlenmesi de öngörülmektedir. Diğer taraftan bölgedeki küçük sanayici, esnaf ve sanatkârların toplu ve düzenli bir biçimde faaliyet göstermeleri ve daha verimli üretim yapabilmeleri, tarım arazilerinin korunması, geri kalmış yörelerde sanayi altyapısının hazırlanarak sanayinin teşvik edilmesi gibi hedefler de bu projelerin uygulama kriterleri arasında yer almaktadır. Sanayi siteleri, aynı zamanda “mesleki eğitimin” de yoğunlaştığı birer merkez gibi düşünülmüştür. Sanayi Siteleri en az 20 işyerinden oluşan ve daha çok imalat ve tamiratla uğraşan küçük işletmelerin yer aldığı, alt yapı hizmetleri ile idare, çırak okulu, satış dükkanı gibi sosyal kurumlarla donatılmış işyeri topluluklarıdır. Üst yapı ve alt yapı inşaatlarını kredi ile desteklemek suretiyle küçük işletmelere alt yapısı ucuz, faaliyetlerine uygun büyüklükte sağlıklı çalışma koşullarına sahip işyerleri sunulmaktadır. SS’leri ile sanayinin az gelişmiş bölgelerde yaygınlaştırılması suretiyle geri kalmış bölgelerin kalkınmalarının teşvik edilmesi, işyerlerine yeni teknoloji girişinin kolaylaştırılarak verimlilik ve kâr artışının sağlanması, küçük sanayicilere, ortak hareket etme, çevresel faktörlerin maliyetini paylaşım gibi katılımcı yönetim biçimlerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Devletin sağlandığı destekler ve küçük sanayicilerin talepleri sonucunda SS’leri sayısı hızla artmıştır. Sanayi sitelerinin yasal çerçevesi ise 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na dayanmaktadır. SS’leri, organize sanayi bölgelerinin devamı niteliğindeki küçük çaplı imalâthaneler, tamirhaneler ve ticarethaneler, toplu olarak bir arada bulunabilecekleri, kent merkezleri dışında bir bölgede toplanmış ve altyapı ve sosyal tesislerle bütünleştirerek kurulmuştur. Böylece bu dağınık küçük işletmelerin disipline edilerek, sağlıklı koşullarda denetimli ve planlı bir üretim ve hizmet yapabilecekleri düşünülmüştür. Sanayi siteleri uygulamalarına da 1960’lar da başlanmıştır. SS’leri planlı bir dönemin ürünleridir ve gelişmiş sanayinin ihtiyaç duyduğu yan sanayi girdilerinin temin edildiği küçük sanayi işletmelerini kapsamaktadır. Bu nedenle SS’leri teşvik araçları ile desteklenmiş ve KOBİ faaliyetleri içinde, önemli bir kalkınma hamlesinin yatay gelişmesini sağlayabilecekleri öngörülmüştür. Ayrıca buralara yeni teknolojilerin sokulabileceği, bölgesel ihtiyaçları ekonomik olarak karşılayabilecekleri ve istihdama katkıda bulunabilecekleri düşünülmüştür. 130 5 NO’LU KOMİSYON RAPORU Tablo 5-3. Tamamlanan ve Devam Eden SS’lerin Bölgelere Göre Dağılımı Marmara Ege Akdeniz İç Anadolu Karadeniz Doğu Anadolu G. Doğu Anadolu Mevcut SS Sayısı 65 67 50 92 90 49 35 Devam Eden Projeler 1 2 10 7 6 18 5 Kaynak: BSTB Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü, 2013 Endüstri Bölgeleri BSTB (O dönemki adı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı), 09.01.2002 tarihli ve 4732 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu ile Türkiye’deki Endüstri Bölgelerinin kuruluş işlemlerini yürütmekle görevlendirilmiştir. Söz konusu Kanunda Endüstri Bölgeleri “Yatırımları teşvik etmek, yurt dışında çalışan Türk işçilerinin tasarruflarını Türkiye’de yatırıma yönlendirmek ve yabancı sermaye girişini artırmak amacıyla kurulacak üretim bölgeleri” şeklinde tanımlanmaktadır. Bakanlar Kurulu Kararı ile Endüstri Bölgeleri yeri olarak belirlenen alan Hazine adına kamulaştırılır. Kamulaştırma gideri, alt yapıya yönelik tüm plan, etüt, proje ve alt yapı inşaatı giderleri BSTB’nin bütçesinden karşılanmaktadır. Endüstri Bölgeleri uygulamalarının ilkinin Adana Ceyhan’da 17.10.2007 tarih ve 26673 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulan Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi olduğu ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra Bakanlar Kurulu’nun 16.07.2012 tarihli ve 2012/3574 sayılı Filyos Endüstri Bölgesi ve Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi kurulması kararı, 08.09.2012 tarih ve 28405 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.12 Serbest Bölgeler Serbest bölgeler; ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerlerdir. 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununda serbest bölgelerin kurulması ve işletilmesindeki temel amaçlar; ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmektir. Serbest bölgeler; ülkeye yabancı sermaye ve teknolojilerin getirilmesine imkân sağlayacak uygun zemin yaratılması, sanayicinin ihtiyaç duyduğu bazı hammadde ve ara malların kolaylıkla, istenilen miktarda ve zaman kaybı olmadan temin edilebilmesi, sağlanan teşvik ve avantajlarla düşük maliyetli mal üretimi ve ihracı, Türkiye dışından gelen malların transit olarak diğer ülkelere satımı, yeni istihdam olanaklarının yaratılması, Türk ihraç ürünlerinin ihracatını kolaylaştırarak hızlandırılması bakımından bir basamak olması işlevlerini görmektedir. 12 Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Endüstri Bölgelerinde Yer alacak Yatırımcılar, 11.07.2013, http://www.atso.org.tr/ detay/2/2/4/2731/endustri-bolgelerinde-yer-alacak-yatirimcilar.html 131 Tablo 5-4. Türkiye’de Bulunan Serbest Bölgeler ve Faaliyete Geçiş Yılları Serbest Bölge Yıl 1 Mersin 1987 2 Antalya 1987 3 Ege 1990 4 İstanbul Atatürk Havalimanı 1990 5 Trabzon 1992 6 İstanbul Deri ve Endüstri 1995 7 Doğu Anadolu 1995 8 Mardin 1995 9 İzmir Menemen Deri 1998 10 Rize 1998 11 Samsun 1998 12 İstanbul Trakya 1998 13 Kayseri 1998 14 Avrupa 1999 15 Gaziantep 1999 16 Adana-Yumurtalık 1999 17 Bursa 2001 18 Denizli 2001 19 Kocaeli 2001 20 TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi 2002 21 Sakarya İpekyolu 2007 Kaynak: İzmir Ticaret Odası Dış Ekonomik İlişkiler Müdürlüğü, Türkiye’de Serbest Bölgeler ve AB Uygulamaları, 2009 Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ise bilimsel ve teknolojik bilgi birikimin araştırma sürecinden sanayiye aktarılmasında en uygun araçlardır. 2001 yılında 4691 sayılı Kanunla kurulması öngörülen Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde; teknolojik bilginin üretilmesi, üretilen bilginin ticarileştirilmesi, üründe ve üretim yöntemlerinde, ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesi, verimliliği artıracak ve üretim maliyetlerini düşürecek yeniliklerin geliştirilmesi, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeni ve ileri teknolojilere uyumunun sağlanması, araştırmacılara iş imkânları yaratılması, ileri teknoloji yatırımları yapacak yabancı sermayenin ülkeye girişinin hızlandırılması ve sanayinin rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır. Bu amaçla ilk merkez Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde 2001 yılında kurulmuştur. TGB’lerin bir bölümü ilgili sanayi kuruluşlarıyla üniversiteleri bir araya getirecek koordinasyon çalışmaları içindedir. 132 5 NO’LU KOMİSYON RAPORU Tablo 5-5. Türkiye Genelindeki TGB’lere İlişkin Bilgiler Kurulan 50 Adet Faaliyette Olan 36 Adet Faaliyette Olan Firma 2.209 Adet İstihdam 19.496 Kişi Proje 5.717 Adet İhracat Alınan Patent Aktarılan Ödenek 893 Milyon $ 322 Adet 144.013.758 TL Kaynak: BSTB Üniversite - Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı, 2013 TGB’lerin etkilerinin artırılması son derece önemlidir. Üretim yapılamayan bu alanlarda bazı sektörlerde üretim yapılabileceği düşünülmektedir. Yapılan Ar-Ge çalışmalarının sonuçlarının imalat sanayinde kullanılabilmesi ve bu alanlara yönelik Ar-Ge’nin yapılabilmesi için üniversitede üretilen teknik bilgilerin OSB’lere ve buralarda yer alan işletmelere aktarılması konusunda projeler geliştirilmesi gerekmektedir. 5.3.2.2. Türkiye’de Kümelenme13 Türkiye’de kümelenme konusunda geçmişte çeşitli analiz çalışmaları ve AB projeleri uygulanmış olmakla birlikte konuya ilişkin kapsamlı çalışmalar Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) döneminde başlamıştır. Dokuzuncu Kalkınma Planında işletmelerin ortak Ar-Ge, tedarik ve pazarlama faaliyetleri ile ağ oluşturma ve kümelenme girişimlerinin destekleneceği ifade edilmiştir. Başta OSB’ler olmak üzere potansiyel kümelerin desteklenmesi gereği Planda vurgulanan unsurlar arasında yer almaktadır. AB destekli “Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi” (2007-2009) EB (eski adıyla Dış Ticaret Müsteşarlığı) tarafından uygulanmıştır. 2010 ve 2011 Yılı Programlarında ise Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (eski adıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı) koordinasyonunda “Rekabetçilik Alanında Küme Destek Programı” adlı proje uygulamaya konulmuştur. Gelinen aşamada Kalkınma Bakanlığı (eski adıyla Devlet Planlama Teşkilatı) tarafından da koordinasyon ve yönetişim modeli üzerindeki çalışmalar devam etmektedir. 2008 ve 2009 Yılı Programlarında BSTB koordinasyonunda kümelenme politikası ve destek modeli geliştirileceği, başta OSB’lerde olmak üzere, işletmeler arası işbirlikleri ve kümelenme faaliyetlerinin destekleneceği belirtilmiş, bu süreçte EB’nin yürüttüğü kümelenme projesinin sonuçlarından yararlanıl13 Cansız, M. (2011), Türkiye’de Kümelenme Politikaları ve Uygulamaları, Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu, Ankara. 133 ması gerektiği vurgulanmıştır. Kalkınma Ajansları (KA) 5449 sayılı Kanunu çerçevesinde 2009 yılı sonu itibarıyla 26 bölgede Kalkınma Ajansı kurulmuş ve faaliyete başlamıştır. KA’lar proje ve güdümlü proje destekleri ile KOBİ’lere, yeni girişimlere ve bölgenin kapasitesini artıracak diğer kurum ve kuruluşlara destek sağlamaktadırlar. Bu durum kümelenme uygulamalarında güçlü bir bölgesel yapıya olan ihtiyacı giderebilecektir. Hazine Müsteşarlığı tarafından uygulanan yatırım teşviklerinde bölgesel öncelikleri dikkate alan sektörel bir destek mekanizması geliştirilmiştir. Bu kapsamda, yeni teşvik sistemi 2009/15199 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe girmiş ve Türkiye’de, yeni teşvik sistemine göre illerin sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyeleri dikkate alınarak bölgesel teşvik uygulamasına başlanmıştır. Bu mekanizma ile bölgelerde öne çıkan sektörler desteklenmekte ve kümelerin gelişmesi için etkin olabilecek bir destek mekanizması sektörel ve bölgesel olarak ortaya konulmaktadır. 2010 ve 2011 Yılı Programlarında, BSTB’ye kümelere yönelik “Rekabetçilik Programı” geliştirmesi görevi verilirken ve KB’na (DPT’ye) ise Türkiye’deki küme çalışmalarına yönelik yönetişim modelinin oluşturulması ve kümelenme çalışmalarına ilişkin bir strateji dokümanın hazırlanması için koordinasyon görevi verilmiştir. Diğer taraftan “Sanayi Strateji Belgesi”nde (2011-2014), kümelenmenin sanayi politikalarının önemli bir aracı olduğu benimsenmekte ve bu kapsamda BSTB, KOSGEB ve KA’larının destek mekanizmalarının geliştirileceği vurgulanmaktadır. Ayrıca, Türkiye için orta ve yüksek teknolojili sektörlerde Avrasya’nın üretim üssü olma gibi iddialı bir hedef de ortaya konulmuştur. Söz konusu hedefe ulaşmak için kümelenme uygulamalarının kullanılması son derece önem arz etmektedir. Son olarak, Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi’nde (2011-2016) Ar-Ge ve yenilik alanlarında öncelikle desteklenecek alanlar olarak otomotiv, makine imalatı ve bilgi ve iletişim teknolojileri sektörleri ve ikinci derecede önemli ve ivme kazanılması gereken alanlar olarak ise savunma, uzay, enerji, su ve gıda sektörleri belirlenmiştir. Bu gelişmeler çerçevesinde, 2011 ve 2012 yıllarının kümelenme politikaları ile destek programlarının geliştirildiği ve bazı alanlarda programların uygulanacağı bir dönem olmakla beraber, kümelenmenin Onuncu Kalkınma Planı’nda da; ulusal, sektörel, bölgesel ve işletme düzeyinde rekabet gücünü artırmak ile özel sektörün geliştirilmesi amacıyla uygulanacak önemli politika araçlarından biri haline dönüşeceği düşünülmektedir. Türkiye’de kümelenme politika ve uygulamaları ile ilişkili kuruluşlar; BSTB, KB, EB, TÜBİTAK, KOSGEB ve Kalkınma Ajanslarıdır. Söz konusu kurumlar, Türkiye’de aynı zamanda devlet yardımları politikalarını yönlendiren ve buna yönelik programları uygulayan kurumlardır. Türkiye’de Uygulanan ve Uygulaması Devam Eden Kümelenme Projeleri Bugüne kadar Türkiye’de küme politikaları çerçevesinde bazı projeler gerçekleştirilmiştir. Bunlardan en önemlileri aşağıda sıralanmaktadır. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) tarafından uygulanan “Moda ve Tekstil İş Kümesi” Projesi GAP GİDEM tarafından uygulanan projeler 134 5 NO’LU KOMİSYON RAPORU EB (DTM) koordinasyonunda gerçekleştirilen “Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi” ve “KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi” BSTB’nin kapasite artırımı ve destek programı hazırlamaya yönelik “Rekabetçilik ve Yenilik Alanlarında Küme Destek Programı Projesi” Konya Otomotiv Yan Sanayi Kümelenme Projesi İzmir Kalkınma Ajansı’nın (İZKA) İzmir Bölgesindeki Küme Destek Projeleri Ankara OSTİM’de OSB öncülüğünde yapılan çalışmalar ABİGEM’ler tarafından yapılan muhtelif kümelenme çalışmaları Ulusal Rekabet Araştırmaları Kurumu (URAK) tarafından yapılan çalışmalar Kazan Kümelenme Projesi İstanbul Finans Merkezi Projesi Bu projelerin her biri Türkiye için son derece önemli tecrübeler sağlamıştır. Bu kapsamda aşağıda projelerin uygulamaları ve sonuçları anlatılmıştır. Moda ve Tekstil İş Kümesi İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) tarafından 2005-2006 yıllarında uygulanan AB destekli ve 17 milyon Avro bütçeli Moda ve Tekstil İş Kümesi Projesi uygulanmıştır. İTKİB; tekstil, konfeksiyon, deri ve halı sektörlerindeki ihracat potansiyelini artırmak, sektörel tanıtım sağlamak ve uluslararası ticari faaliyetlerinde üyelerine yardımcı olmak amacıyla 1986 yılında kurulmuş son derece kurumsal bir birliktir. Yaklaşık 15.000 üyesi olan İTKİB sektörün sorunları ve ihtiyaçları konusunda önemli birikime sahiptir. Projenin genel amacı, tekstil ve hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin uluslararası rekabet gücünün artırılmasıdır. Projenin özel amaçları ise tekstil ve hazır giyim sektöründeki KOBİ’lerin birbiri arasındaki yerel, ulusal ve Avrupa düzeyinde ve aynı zamanda iş destek kurumları ve benzer yapılarla ağ bağlantılarının artırılması ile yine bu KOBİ’lere yönelik kamu ve özel sektördeki destek yapılarının güçlendirilmesi olarak belirlenmiştir. Projenin sürdürülebilirliğini ve bağımsız yönetimini temin etmek amacıyla Küme Koordinasyon Merkezi, İTKİB Destek A.Ş. şeklinde yapılandırılmış ve Moda Enstitüsü, Ar-Ge Merkezi ile Danışmanlık Merkezi kurulmuştur. GAP-GİDEM Projeleri Güneydoğu Anadolu Projesi Girişimci Destekleme Merkezi kapsamında (GAP-GİDEM), yerel ekonomik gelişme faaliyetleri kapsamında Adıyaman’da tekstil ve hazır giyim, Şanlıurfa’da organik tarıma dayalı sanayi, Diyarbakır’da mermer işleme sanayi ve Mardin’de gıda ürünleriyle ilgili kümelenme faaliyetleri yürütülmüştür. 135 Kümelenme projelerinde en önemli noktalardan biri, başlangıçtaki proje maliyetlerinin kamu tarafından karşılanmasıdır. Program kaynağının tükenmesi ve kendi kaynaklarını oluşturamaması sonucunda kümelenme çalışmalarında proje sonrası daha fazla ilerleme sağlanamamaktadır. Bunun en önemli nedeni, kamunun kaynak planlamasını yeterince etkin yapamaması olurken, diğerleri ise sosyal nedenler olarak sıralanabilir. Bu kapsamda işletmelerin birbirlerine güveni ve birlikte hareket etme kültürünün yanı sıra sosyal yapının gelişmişliği ile son derece paralellik göstermektedir. Proje sonrası kümelenme çalışmalarında daha fazla gelişme sağlanamamasının başka bir nedeni de, bölgede genel olarak teşvik mekanizmaları sayesinde istihdam, ucuz işgücü ve girdi maliyetleri sebebiyle yapılan üretimlerin genel olarak fason, siparişe dayalı ve verimlilik çerçevesinde üretim yapılması gösterilebilir. Çünkü sipariş üzerine çalışan bu işletmeler kendi müşterilerinin başka işletmelerle işbirliği yapabileceğini düşünmektedirler. Diğer taraftan söz konusu üretim tarzının yenilikçiliğe dayalı üretime geçilmesinde çok erken aşamada olması da başka bir olumsuz etken olarak sayılabilir. Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi (EB çalışması) Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi AB destekli olarak 2007 yılında başlatılmıştır. Proje, uluslararası piyasalarda Türkiye’nin rekabet edebilirliğini geliştirmek ve Türkiye’nin ekonomik, çevresel ve sosyal gelişimine katkı sağlamak üzere kapsamlı bir küme politikası hazırlamak hedefine yöneliktir. Projenin üç temel bileşeni bulunmaktadır; Kümelenme stratejisinin geliştirilmesi için paydaşlarda kapasite oluşturulması, Kümelenme strateji belgesinin hazırlanması, Makro küme haritalama ve stratejik yol haritalarının oluşturulmasıdır. Proje her ne kadar ulusal kümelenme politikasının geliştirilmesini hedeflemekte ise de küme haritalama ve seçilecek kümelerin yol haritalarının hazırlamasını da içermektedir. Bu kapsamda belirlenen 10 kümelenme için yol haritası hazırlanmıştır. Bugün için stratejik yol haritaları hazırlanan kümeler; Ankara yazılım ve makine kümeleri, Marmara Bölgesi otomotiv kümesi, Eskişehir, Bilecik ve Kütahya’da seramik kümesi, Konya’da otomotiv yan sanayi kümesi, Denizli ve Uşak’da ev tekstili kümesi, Muğla’da yat üretimi kümesi, Mersin’de işlenmiş gıda kümesi, İzmir’de organik gıda kümesi, Manisa’da elektrik elektronik kümesidir. Diğer taraftan, Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı (BROP) illerinde 10 kümede analizler gerçekleştirilmiştir. Samsun’da dış ticaret, Çorum’da makine, Yozgat’da mobilya, Sivas’da doğal taşlar, Kayseri’de mobilya, Malatya’da kayısı, Kahramanmaraş’ta tekstil, Gaziantep’te makine halısı, Mardin’de turizm, Erzurum ve Kars’ta kış turizmi olarak belirlenmiştir. Daha sonra, EB kümelenme projesinden edindiği deneyimle, uygulamakta olduğu destek mekanizmasını revize ederek, İhracata Yönelik Devlet Yardımları Kararı çerçevesinde, Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu’nun 15.9.2010 tarih ve 9 sayılı Kararı ile “Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi” programını uygulamaya başlamıştır. Karar ile Kümeler destek kapsamına alınmış olup, eğitim konularına yenilik ve kümelenme başlıkları eklenmiştir. Bunun yanı sıra, EB, proje bazlı destekler kalemine “Aynı 136 5 NO’LU KOMİSYON RAPORU değer zincirinde yer alan, birbirleriyle ilişki içerisinde olan ve coğrafi yakınlık içerisinde bulunan şirketlerin uluslararası rekabetçilik yönünde yol haritalarının hazırlanması” konusunu da eklemiştir. Diğer yandan, EB tarafından, AB fonları kapsamında kümelenme çalışmalarının devamı niteliğindeki 5 Milyon Avro tutarında, 3 yıl süreli “KOBİ’lerin Ağ Yapılanmaları ve Bölgesel İşbirliği’nin Geliştirilmesi” Projesi uygulanmaya başlanmıştır. KOBİ’lerin Ağ Yapılanmaları ve Bölgesel İşbirliği’nin Geliştirilmesi Projesi ile BROP bölgesindeki işletmelerin teknolojiye erişimlerinin kolaylaştırılması ve teknolojideki gelişmelerden haberdar edilmesi, üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi ile bu bölgedeki işletmelerin uluslararası pazarlara giriş ve bu pazarlarda rekabet edebilirliklerini artırmak üzere kapasitelerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, söz konusu Proje ile gerçekleştirilmesi öngörülen çalışmalar aşağıda yer almaktadır; Bölge içi ve bölgelerarası işbirliğine yönelik stratejilerin geliştirilmesi, Stratejilerin uygulamaya geçirilebilmesi için pilot girişimlerin düzenlenmesi, Kümelerin geliştirilmesi, Bilgi yönetim sisteminin kurulması, Ulusal karşılaştırmalı değerlendirme sisteminin kurulması, Yerel Kümelenme Bilgi Noktalarının kurulmasıdır. Projeyle ilgili bilgiler kadar kümelenme teorisi ve pratik uygulamaları anlamında pek çok değerli bilgi proje web sayfasında yer almaktadır.14 Rekabetçilik ve Yenilik Alanlarında Kümelenme Destek Programı (BSTB projesi) EB projesinde belirlenen Rekabetçilik Programı’nın hazırlanması ve BSTB’nin kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi amacıyla KB tarafından, BSTB ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile birlikte “Rekabetçilik Alanında Küme Destek Programı” adındaki proje 2010 yılında başlatılmıştır. Proje üç ana eksende gerçekleştirilmiştir; BSTB’nin kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi, Küme destek programının tasarlanması, İzleme ve değerlendirme araçlarının geliştirilmesi. Proje kapsamında uluslararası küme programları analiz edilmiş, 17 ilde ihtiyaç analizi yapılmış, illerin proje yürütme kapasiteleri ve projeyi finanse etme yeterlilikleri ile sahanın ihtiyaçları ve kabiliyetleri belirlenmiştir. Bu çerçevede program öncelik eksenleri oluşturulmuştur. 2012 yılında program tasarımı tamamlanmıştır. Kümelenme ve destek programı içeriğinde BSTB personeline, üniversitelere ve STK’lara yönelik eğitim programları düzenlenmiştir. Destek programının izleme ve değerlendirme sistemi oluşturulmuştur. Bu kapsamda proje sonucunda hazırlanan destek programı ile ilgili “Kümelenme Destek Programı” 15 Eylül 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 14 http://www.smenetworking.gov.tr/detay.cfm?MID=25 137 Kümelenme konusunda gerçekleştirilen diğer çalışmalar arasında: İzmir Kalkınma Ajansı Kümelenme Çalışmaları OSTİM OSB Kümelenme Çalışmaları ABİGEM Uygulamaları Savunma Sanayi Kümelenmesi İstanbul Finans Merkezi Çalışması yer almaktadır. Bu çalışmalar genel olarak değerlendirildiğinde: Kümelenme çalışmalarının başlamasında AB fonlarıyla finanse edilen projelerin önemli bir yeri bulunmaktadır. Sanayi sektörüyle ilgili kümelerde yer alan işletmelerin büyük çoğunluğu OSB’lerde yer almaktadır. Çeşitli çalışmalar ile belirlenen 43 kümenin 12’si imalat sanayinde orta ve yüksek teknolojili sektörlerde yer almakta iken; 3’ü turizm sektöründe, 5’i tarım sektöründe ve geri kalan 21 küme ise, imalat sanayinde düşük teknolojili ve emek yoğun sektörlerde yer almaktadır. Söz konusu yapı, imalat sanayinin teknolojik yapısıyla da paralellik göstermektedir. 138 5 NO’LU KOMİSYON RAPORU 5.4. SORUN ALANLARI 139 5.5. TAVSİYE KARARLARI 140 5 NO’LU KOMİSYON RAPORU 141 6 SANAYİ POLİTİKALARI VE ULUSLARARASI REKABET KOMİSYONU RAPORU 6.1. KOMİSYON DİVANI Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB) adına Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Sayın Ayhan KARACA tarafından açılışı yapılan Sanayi Politikaları ve Uluslararası Rekabet Komisyonu toplantılarına Komisyon Divanının seçilmesi ile başlanmıştır. Söz konusu seçim sonrası Komisyon Divanı aşağıdaki şekilde oluşmuştur: BAŞKAN Doç. Dr. Mehmet KARAGÜL Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi BAŞKAN YARDIMCISI Yrd. Doç. Dr. İsmail TOPALOĞLU Çankırı Karatekin Üniversitesi RAPORTÖRLER Doç. Dr. Hasalettin DELİGÖZ Pamukkale Üniversitesi Orkun BAŞKAN Anadolu Üniversitesi BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU Nilay ŞAHİN Daire Başkanı BAKANLIK RAPORTÖRLERİ Cenk Ufuk YILDIRAN AB Uzmanı Özgür ÇIVGIN AB Uzman Yardımcısı 144 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU 6.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ Komisyon Divanının seçiminin ardından, komisyon çalışmalarına 6 ana eksen altında devam edilmesi önerilmiştir (Tablo 6-1). Tablo 6-1. Çalışma Eksenleri EKSEN 1 ULUSLARARASI REKABET GÜCÜ POLİTİKALARI EKSEN 2 ÜRETİM COĞRAFYASI VE PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİ EKSEN 3 ÜNİVERSİTE, SANAYİ VE KAMU ARASINDAKİ DİKEY VE YATAY İŞBİRLİĞİ EKSEN 4 BEŞERİ VE SOSYAL SERMAYE BAĞLAMINDA DEĞER ALGISI EKSEN 5 BİLİM VE TEKNOLOJİ ALTYAPISI EKSEN 6 YATIRIM VE İŞ ORTAMI 145 6.3. MEVCUT DURUM RAPORU Sanayi politikası geçmişte ithal ikameci kumanda ekonomilerinde sektör seçerek, kalkınmanın gerçekleşebileceğini ifade eden bir düşünce çerçevesini ifade etmek için kullanılmıştır (TEPAV, 2007). Günümüzde ise sanayi politikası, iş atmosferini geliştirmek, ekonomik büyümeyi ya da sosyal refahı artırmak için başarı şansının yüksek olacağı umut edilen sektörlere, teknolojilere veya faaliyetlere doğru ekonomik faaliyetlerin yapısını değiştirmeyi amaçlayan her türlü müdahale ya da hükümet politikası, olarak tanımlanmaktadır (Pack ve Saggi, 2006; Warwick, 2012). Sürekli bir ekonomik büyümenin yalnızca sanayi faaliyetleri ile gerçekleşebileceği ortadır (Deane, 1965). Bir ülkenin genel ekonomik performansı ise o ülkenin uluslararası rekabet gücünü belirlemektedir. Bu çerçevede, uygulanan sanayi politikaları ekonomik büyümenin temel dinamiği olan işletmelerin faaliyetlerinin şekillenmesini etkileyerek uluslararası arenada ülkelerin rekabet gücünün belirlenmesinde rol oynamaktadır. Öte yandan işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri iç ve dış piyasalarda rakiplerine karşı sağlayabilecekleri fiyat ve fiyat dışı unsurlar itibariyle rekabet gücü üstünlüğüne bağlı olacaktır (Bedir, 2012). 6.3.1. TÜRK SANAYİSİNİN MEVCUT DURUMU VE İZLENEN POLİTİKALAR Türkiye’nin sanayi vizyonu 2011 – 2014 Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesiyle “Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olmak” olarak belirlenmiştir (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, 2010). Bu uzun dönemli vizyon kapsamında Türkiye Sanayi Stratejisi’nin genel amacı, “Türk Sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerek, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli işgücüne sahip ve aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümü hızlandırmak”tır. Sanayi stratejisinde bu vizyona ve genel amaca yönelik olarak; Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının arttırılması, Düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçişin sağlanması, Becerilerini sürekli geliştirebilen şirketlerin ekonomideki ağırlığının arttırılması şeklinde üç temel stratejik hedef belirlenmiştir. 146 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU Şekil 6-1. Türkiye Sanayi Stratejisi Çerçevesi VİZYON Orta ve yüksek teknoloji ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olmak GENEL AMAÇ Türk Sanayisinin rekabet edebirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerek, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlık olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli işgücüne sahip ve aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümü hızlandırmak STRATEJİK HEDEFLER Becerilerini sürekli geliştirebilen (güçlü) şirketlerin ekonomideki ağırlığının arttrılması Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki ağırlığının arttırılması GZFT Analizi Düşük teknoloji sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçirilmesi POLİTİKALAR YATAY SANAYİ POLİTİKASI ALANLARI SEKTÖREL SANAYİ POLİTİKASI ALANLARI SEKTÖREL REKABET GÜCÜ ANALİZLERİ Yatırım ve İş Ortamı Uluslararası Ticaret ve Yatırım Beceriler ve İnsan Kaynağı KOBİ’lerin Finansmana Erişimi Firmaların Teknolojik Gelişimi Altyapı Sektörleri Çevre Bölgesel Kalkınma Bilgi ve Teknoloji Rekabet Yasal Düzenlemeler Çevre ve Enerji Dış Rekabet Edebilirlik ve Ticaret İstihdam ve Coğrafi Boyut • Otomotiv Sektörü • Makine Sektörü • Beyaz Eşya Sektörü • Elektronik Sektörü • Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü • Gıda Sektörü • Demir Çelik Sektörü EYLEMLER UYGULAMA, İZLEME VE KOORDİNASYON MEKANİZMASI Kaynak: STB, 2010 147 Sanayi Stratejisi sektörel politikaları çerçevesinde; sektörlerin rekabet gücünü artırmaya katkı sağlayacak sektörel strateji faaliyetleri BSTB tarafından yürütülmektedir. Bu kapsamda “Türkiye Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı” ve “Türkiye Makina Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı” belgeleri 2011 yılında uygulamaya girmiştir. Devamında “Seramik, Elektrik ve Elektronik, Kimya ve Demir-Çelik ve Demir Dışı Metaller” sektörlerine ait strateji belgeleri de 2012 yılının sonunda ve 2013 yılının başında farklı tarihlerde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bunlara ek olarak; Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı, Türkiye Geri Dönüşüm Stratejisi ve Türkiye Tekstil, Hazır Giyim, Deri ve Deri Ürünleri Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı belgelerinin yayımlanmasına ilişkin çalışmalar devam etmektedir. Öte yandan, Türkiye Gemi İnşaatı Sektörü Strateji Belgesi ile Türkiye Gıda Sanayi Strateji Belgesi hazırlık çalışmalarına başlanmıştır. 2013–2015 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da sanayi başlığının altında “İmalat sanayiinde rekabet gücünü artırmak ve dünya ihracatından daha fazla pay almak üzere yüksek katma değerli mal üretimini artırarak yapısal dönüşümün hızlandırılması temel amaçtır” ifadesi yer almaktadır. Ülkemizde 2014–2018 yılları arasında uygulanacak politikaları belirleyen temel doküman olan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 02/07/2013 tarih ve 1041 sayılı kararıyla onaylanan “Onuncu Kalkınma Planı” 06/07/2013 tarih ve 28699 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Onuncu Kalkınma Planı’nda sanayinin geliştirilmesi ve rekabet gücünün artırılması hususlarına özel önem verilmektedir. Söz konusu Kalkınma Planında yer alan politikaların uygulanmasıyla ülkemiz ekonomisinin sağlam bir makroekonomik temel üzerinde, dünya standartlarında üreten, değer zincirinin daha üst basamaklarında yer alan, daha yüksek teknolojili bir ürün desenine sahip, ithalat bağımlılığını azaltmış istikrarlı bir yapıya kavuşması hedeflenmektedir. Onuncu Kalkınma Planında imalat sanayiinde dönüşüm başlığı altında “Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü ve dünya ihracatından aldığı payı artırmak için imalat sanayiinde dönüşümü gerçekleştirerek yüksek katma değerli yapıya geçmek ve yüksek teknoloji sektörlerinin payını artırmak temel amaçtır” ifadesi yer almaktadır. Onuncu Kalkınma Planında imalat sanayiinde dönüşümün ana odakları; yenilikçilik ve firma becerileri, bölgelerin üretime etkili katılımı, sektörler arası entegrasyon, yeşil teknoloji ve üretim ile dış pazar çeşitliliği olarak belirlenmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, ülkemiz gayri safi yurtiçi hasılası (GSYİH) 2012 yılında %2,2’lik artışla 786,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde sanayi sektörünün ülkemiz GSYİH’si içindeki payı ise %23,7 seviyesindedir. 2001 krizini takip eden 2002-2006 yıllarını kapsayan dönemde ortalama %7,2’lik bir büyüme performansı sergileyen Türkiye, 2007-2012 yılları arasında ortalama %3,3 seviyesinde büyüme gerçekleştirmiştir (Hazine Müsteşarlığı, 2013). Ülkemiz ihracatı 2002 yılında 36 milyar dolarken, 2012 yılına kadar 152,6 milyar dolara kadar yükselmiştir. 2012 yılında gerçekleştirilen ithalat miktarı ise yaklaşık 236,5 milyar tutarındadır. 148 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU Şekil 6-2. Yıllara Göre İhracat Miktarı (Milyar Dolar) 180 152.6 160 140 127.4 134.5 120 105.9 100 102.1 85.7 80 60 64 73.4 47.8 40 20 113.6 36 0 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 6uH Kaynak: SETA, 2013 149 Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre 2012 yılında gerçekleştirilen ihracatın sektörel dağılımına bakıldığında sanayi sektörü %75.31 ile ilk sırada yer almaktadır (Tablo 6-2). Tablo 6-2. Sektörel Bazda İhracat Sektörler 2012 (Milyar Dolar) Pay (%) I. Tarım 19,158 12,61 II. Sanayi 114,37 75,31 A.Tarıma Dayalı İşlenmiş Ürünler 11,466 7,55 B.Kimyevi Maddeler ve Mamulleri 17,542 11,55 C.Sanayi Mamulleri 85,361 56,21 Otomotiv Endüstrisi 19,063 12,55 Hazır Giyim ve Konfeksiyon 16,088 10,59 Çelik 15,563 10,24 Elektrik-Elektronik Makine Bilişim 11,811 7,77 Demir ve Demir Dışı Metaller 6,367 4,19 Makine ve Aksamları 5,327 3,5 İklimlendirme Sanayii 3,797 2,5 Çimento Cam Seramik ve Toprak 3,102 2,04 Mücevher 2,083 1,37 Savunma Sanayii 0,126 0,83 Gemi ve Yat 0,811 0,53 Diğer Sanayi Ürünleri 0,082 0,05 III.Madencilik 4,181 2,75 İhracatçı Birlikleri Kaydından Muaf İhracat 14,15 9,31 152 100 TOPLAM Kaynak: SETA, 2013 Sanayi sektörü içerisindeki dağılım detaylı incelendiğinde ise, otomotiv (%12,55), hazır giyim ve konfeksiyon (%10,59) ve çelik (%10,24) sektörleri ön plana çıkmaktadır. Söz konusu tablo incelendiğinde geçmiş yıllara kıyasla ihraç ettiğimiz sanayi ürünlerinin niteliğindeki ve çeşitliliğindeki artış göze çarpmaktadır. 150 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU İhracat yaptığımız bölgelere bakıldığında, AB ülkeleri toplam ihracat içindeki %38.8’lik payıyla ilk sırada yer almaktadır (Tablo 6-3). AB ülkelerine olan ihracatımız AB’de halen etkilerini devam ettiren ekonomik kriz nedeniyle önceki yıllara göre azalma göstermiştir. Bu süreçte yakın ve ortadoğu ülkeleriyle olan ihracatımızda belirgin bir atış gözlemlenmektedir. Tablo 6-3. Ülke Gruplarına Göre İhracat Ülke Grupları 2011 2012 Değişim Değer Pay-(%) Değer Pay-(%) (%) 134 906 869 100,0 152 560 775 100 13,1 A-AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ (AB) 62 347 441 46,2 59 240 765 38,8 -5,0 B-TÜRKİYE SERBEST BÖLGELERİ 2 544 721 1,9 2 295 409 1,5 -9,8 C-DİĞER ÜLKELER 70 014 706 51,9 91 024 601 59,7 30,0 1-Diğer Avrupa Ülkeleri 12 976 364 9,6 14 373 164 9,4 10,8 2-Afrika Ülkeleri 10 333 821 7,7 13 361 451 8,8 29,3 Kuzey Afrika Ülkeleri 6 700 805 5,0 9 448 432 6,2 41,0 Diğer Afrika Ülkeleri 3 633 016 2,7 3 913 019 2,6 7,7 3-Amerika Ülkeleri 7 925 943 5,9 9 635 644 6,3 21,6 Kuzey Amerika Ülkeleri 5 459 299 4,0 6 673 256 4,4 22,2 626 293 0,5 769 879 0,5 22,9 1 840 351 1,4 2 192 509 1,4 19,1 4-Asya Ülkeleri 38 134 133 28,3 53 058 624 34,8 39,1 Yakın ve Ortadoğu Ülkeleri 27 934 772 20,7 42 476 952 27,8 52,1 Diğer Asya Ülkeleri 10 199 361 7,6 10 581 671 6,9 3,7 5-Avustralya ve Yeni Zelanda 480 755 0,4 490 446 0,3 2,0 6-Diğer Ülkeler 163 690 0,1 105 273 0,1 -35,7 Genel Toplam Orta Amerika ve Karayip Ülkeleri Güney Amerika Ülkeleri Kaynak: SETA, 2013 Yukarıdaki açıklamalardan da görüldüğü üzere ihracatımızda son yıllarda belirgin bir artış gerçekleşmiştir. Bununla birlikte ülkemiz halen dünya toplam ihracatı içindeki payı bakımından 2011 yılı itibariyle 32. sırada bulunmaktadır (Tablo 6-4). 151 Tablo 6-4. 2011 Yılı İhracatında Önde Gelen Ülkeler İHRACAT PAY (%) 1 Çin 10,4 2 ABD 8,1 3 Almanya 8,1 4 Japonya 4,5 5 Hollanda 3,6 6 Fransa 3,3 7 Güney Kore 3,0 8 İtalya 2,9 9 Rusya 2,9 10 Belçika 2,6 32 Türkiye 0,74 Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, 2012 Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayımlanan Küresel Rekabet Endeksi 2013-2014 Raporu’na göre Türkiye 148 ülke arasında 44. sırada yer almıştır (WEF, 2013). Endeks 12 grupta toplanmış birbirini tamamlayan verilerin oluşturduğu üç alt endeksten yararlanılarak hesaplanmaktadır. Alt endekslerden ilki kurumsal yapı, altyapı, makroekonomik istikrar ile sağlık ve temel eğitime ait veriler bir araya getirilerek oluşturulan temel gerekliliklerdir (üretim faktörleri odaklı ekonomiler). İkincisi yüksek öğrenim ve hizmet içi eğitim, ürün piyasalarının etkinliği, emek piyasalarının etkinliği, finansal piyasalarının gelişmişliği, teknolojik altyapı ve pazar büyüklüğü verilerinin bir birleşimi olan verimlilik artırıcılar (verimlilik odaklı ekonomiler); sonuncusu ise iş dünyasının gelişmişlik düzeyi ve inovasyon’a ait verileri kapsayan inovasyon ve çeşitlilik faktörleridir (inovasyon odaklı ekonomiler). Bunun yanı sıra, Türkiye Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı 2013 Raporuna göre 185 ülke arasından 71. sırada yer almıştır (Dünya Bankası, 2013). Söz konusu raporda; 185 ülke ekonomisi üzerinde, bu ülkelerin yatırım ortamını etkileyebilecek şirket kuruluşu, vergi politikaları, istihdam, lisans alma süreci, yatırımcıların korunması gibi çeşitli göstergeleri esas alarak karşılaştırmalı bir derecelendirme yapılmaktadır. 152 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU 6.3.2. DÜNYA ÖRNEKLERİ VE AB SANAYİ POLİTİKASI AB’ye katılım süreci ülkemizde uygulanmakta olan sanayi politikalarının tasarım ve uygulanışını doğrudan etkilemektedir. AB katılım sürecinin ülkemiz sanayisi için, kayıt dışılığın azalması, üretimde kalite, çevre standartlarının yerleşmesi vb. gibi faydalı etkileri bulunmaktadır (TEPAV, 2007). “2011 – 2014 Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi” Türkiye-AB Müzakereleri kapsamında hazırlanmıştır. 2003 yılı tarihli Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesinin, yenilenmiş Lizbon Stratejisi ve 9. Kalkınma Planı göz önünde bulundurularak revize edilmesi Türkiye-AB Müzakereleri 20. Faslını oluşturan İşletme ve Sanayi Politikası faslının teknik kapanış kriterini oluşturmuş olup, söz konusu strateji bu kapsamda 27 Ocak 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 1996’da başlayan AB ile Gümrük Birliği süreci, Türk imalat sanayisi için yeni bir sayfa açmıştır. Bu süreç, Türk imalat sanayisindeki pek çok şirket için bir yandan dünyanın en gelişmiş pazarına erişimi kayda değer şekilde kolaylaştırırken, diğer yandan da yeni bir rekabet ortamı yaratmıştır (TEPAV, 2007). Türkiye 2010 yılı itibariyle, Avrupa Komisyonu tarafından 25 Haziran 2008 tarihi itibariyle yürürlüğe konan Avrupa Küçük İşletmeler Yasasına (AKİY) taraf ülkelerden biri haline gelmiştir. Ülkemiz, AKİY’e taraf olarak söz konusu yasada yer alan 10 prensip kapsamında küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) için iş ortamını iyileştirme taahhüdü altına girmiştir. Avrupa Komisyonu, aday ülkelerin müktesebata uyum alanında kaydettiği ilerlemeleri veya bu alanda gözlemlediği eksiklileri yıllık bazda ilerleme raporlarıyla değerlendirmektedir. 2012 yılında yayımlanan ilerleme raporunda, işletme ve sanayi politikası faslına ilişkin olarak kaydedilen değerlendirmelerde; Sanayi Stratejisinde ilk yıl için planlanan eylemlerin uygulanması bakımından %85 oranında bir başarı kaydedildiği ancak bu zamana kadar herhangi bir etki değerlendirmesi yapılmadığı ifade edilmiştir. İlerleme raporunun sonuç kısmında; Ülkemizde, işletme ve sanayi politikası ilkeleri ve araçları ile sektörel stratejilerin kabul edilmesi konularında ilerlemeler kaydedildiği ve bu alanda yeterli düzeyde uyum sağlandığı belirtilmiştir(Avrupa Komisyonu, 2012). Öte yandan, 2008 yılında başlayan Küresel Ekonomik Kriz sonrası Avrupa Birliği ekonomisinin yeniden canlandırılması ve ekonomik yapısal sorunların aşılabilmesi amacıyla “AB 2020” ismiyle 10 yıllık bir kalkınma planı hazırlanmıştır. AB 2020 kapsamında; 3 tematik öncelik, 5 ana hedef ve 7 temel girişim belirlenmiştir. 3 tematik öncelik: Akıllı Büyüme: Eğitime, bilgiye ve yeniliğe dayalı bir ekonomi, Sürdürülebilir Büyüme: Kaynakların verimli kullanıldığı, çevreye daha duyarlı ve daha rekabetçi bir ekonomi, Kapsayıcı Büyüme: Ekonomik ve sosyal uyumun sağlandığı ve yüksek istihdamın olduğu bir ekonomi. 153 5 ana hedef: İstihdam: 20-64 yaş arası nüfusun istihdam oranının %69’dan %75’e çıkarılması, Ar-Ge/İnovasyon: AB’nin GSYİH’sindeki Ar-Ge ve inovasyona ayrılan payın, mevcut %2 oranından %3’e çıkarılması (kamu ve özel sektör toplamı), İklim değişikliği/Enerji: Sera gazı salımının 1990 yılına kıyasla en az %20, şartlar elverişli ise %30 oranında azaltılması, yenilenebilir enerjinin payının %20’ye yükseltilmesi ve %20 oranında enerji verimliliği sağlanması, Eğitim: Okulu erken bırakanların oranının %15’ten %10 seviyesine düşürülmesi, 30-34 yaş arası yüksek öğrenim mezunu nüfus oranının %31 seviyesinden en az %40 seviyesine yükseltilmesi, Yoksulluk/Sosyal dışlanma: 20 milyon insanın yoksulluktan ve sosyal dışlanmadan kurtarılması. 7 temel girişim: Akıllı Büyüme kapsamında; yenilikçilik birliği, gençlik hamlesi ve Avrupa için dijital gündem, Sürdürülebilir Büyüme kapsamında; kaynakları verimli kullanan Avrupa ve küreselleşme çağı için sanayi politikası, Kapsayıcı Büyüme kapsamında; yeni beceriler ve işler için gündem ve yoksulluğa karşı Avrupa platformu. “Küreselleşme Çağı İçin Sanayi Politikası”, AB 2020 Stratejisi altında yer alan 7 temel girişimden biridir. Bu girişim kapsamında 2010 yılında çıkarılan “Küreselleşme çağı için bütünleştirilmiş Sanayi Politikası” başlıklı ve COM(2010)614 sayılı bildirim; Avrupa’da güçlü ve rekabetçi bir sanayinin desteklenmesi ve sürdürülmesi yoluyla büyüme ve istihdamı artırmayı hedefleyen, daha az “karbon yoğun” ve daha yüksek gelirli istihdamı öngören bir strateji ortaya koymaktadır. Bahsi geçen bildirimi takiben, “Büyüme ve Ekonomik İyileşme İçin Daha Güçlü Bir Avrupa Sanayisi” başlıklı ve COM(2012)582 final sayılı Avrupa Komisyonu Bildirimi 10 Ekim 2012 tarihinde kabul edilmiştir. Bu bildirim Avrupa Birliği’nin yeni sanayi politikası niteliğini taşımaktadır. Söz konusu bildirimle AB sanayi politikalarının oluşturulması sürecinde öncelik verilecek dört temel alan belirlemiştir. Bunlar; yenilikçi teknolojilere yönelik yatırımların artırılması (ileri üretim teknolojileri, kilit doğurgan teknolojiler, biyo temelli ürünler, sürdürülebilir yapı teknolojileri, temiz araçlar, akıllı şebekeler), pazarlara erişim (iç pazarlardaki tıkanıklıkları gidermek ve dış pazarlara açılmak), finansmana ve sermaye piyasalarına erişimin kolaylaştırılması ve işgücü ve niteliğinin artırılmasıdır. 2008 yılında başlayan ve etkileri günümüzde de devam eden ekonomik kriz nedeniyle Avrupa Birliği sanayisinde 3 milyon kişi işini kaybetmiş, sanayi üretiminde %10’luk bir düşüş meydana gelerek sanayi üretiminin AB GSYİH’si içindeki payı %16 seviyesine gerilemiştir. Bu durum AB’de sanayi politikasının yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacını doğurmuştur. 154 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU AB halen; otomotiv, havacılık, mühendislik, uzay, kimyasallar ve tıbbi ürünler gibi stratejik sektörlerde dünya lideri konumundadır. AB’de toplam ihracatın ve inovasyon faaliyetlerinin %80’i sanayi sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir. Yeni sanayi politikası vasıtasıyla Avrupa Komisyonu, 2020 yılında sanayinin AB GSYİH’si içindeki payını %20’ye çıkarmak ve Avrupa sanayisinin rekabetçi yapısını muhafaza etmek amacını taşımaktadır. Diğer taraftan, AB genelinde girişimciliği güçlendirmek amacıyla, “Girişimcilik 2020 Eylem Planı (Entrepreneurship 2020 Action Plan)” Avrupa Komisyonu Bildirimi 9 Ocak 2013 tarihinde yayımlanmıştır. Avrupa Birliği, Girişimcilik 2020 Eylem Planıyla yeni işletmelerin kurulmasını kolaylaştırmayı ve var olan girişimcilerin başarıya ulaşması ve gelişmesi için çok daha destekleyici bir iş ortamı yaratılmasını amaçlamaktadır. Söz konusu Eylem Planını oluşturan üç ana başlık aşağıdaki gibidir: Girişimcilik Eğitimi ve Öğretimi Girişimcilerin Gelişip Büyüyebileceği Bir İş Ortamının Yaratılması Rol Modeller ve Spesifik Gruplara Uzanmak Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Japonya, Güney Kore, Rusya, Brezilya, Çin ve Hindistan’ın temel BST hedefleri aşağıdaki gibidir (OECD, 2012): ABD 21. yy’nin insan gücünü ve araştırma altyapısını yaratmak, Ulusal öncelikler için piyasa ve sürdürülebilir inovasyon yolu ile gerekli atılımları harekete geçirmek, İnovasyonun yönetimini ve koordinasyonunu geliştirmek, Japonya Büyük Doğu Japonya Depremi ile tahrip edilmiş ekonomik ve sosyal alt yapıyı yeniden inşa etmek ve canlandırmak, Japon toplumunun ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilmek için Ar-Ge faaliyetlerinden elde edilen getiriyi artırmak, Hükümetin koordinasyonunu güçlendirmek, Güney Kore Güçlü bir inovatif KOBİ sektörü ile sürdürülebilir ve daha dengeli bir büyümeyi başarmak, Ekonomiyi daha yeni ortaya çıkan teknoloji alanlarına doğru çeşitlendirmek, Yeşil Ar-Ge’yi GSMH’nin %2’sine çıkarmak suretiyle yeşil büyümeyi gerçekleştirmek adına beş yıllık kalkınma planı uygulamak, 155 Rusya Üniversitelerin araştırma faaliyetlerini güçlendirmek ve işletmelerin inovasyon faaliyetlerini artırmak, Kamu sektörü tarafından gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetlerinin ticari potansiyelinden daha iyi faydalanmak, İnovasyon ve girişimcilik için çerçeve şartları geliştirmek, Brezilya Çevresel sürdürülebilirlik için temelleri geliştirmek adına inovasyonu desteklemek ve daha düşük bir karbon ekonomisi geliştirmek, KOBİ’leri de içeren özel sektörde teknolojik inovasyonu teşvik etmek, Sosyal zorlukları gidermek adına inovasyonu desteklemek, Çin Özellikle Çinli firmalar arasında, içsel inovasyon kabiliyetini teşvik etmek, BST için bilimsel uzmanlığı ve dünya klasında yetenekleri teşvik etmek, Yeşil büyüme için inovasyon yapmak ve sosyal zorlukların üstesinden gelmeyi hedeflemek, Hindistan İklim değişikliği ile mücadele temek adına temiz ve yeşil teknolojiler geliştirmek, Sanayide Ar-Ge’yi harekete geçirmek adına bir inovasyon sistemi tasarlamak, Tarımda verimliliği artırmak için yoğun inovasyon teşvikleri uygulamak, Yukarıda görüldüğü dünyanın önde gelen güçleri ve gelişmekte olan ülkeleri ekonomik performanslarını artırmak ve bu yol ile uluslararası rekabette öne geçmenin temel yolunu inovasyona odaklanmak olarak belirlemiş ve temel politika hedeflerini bu doğrultuda şekillendirmişlerdir. Diğer taraftan önümüzdeki yıllarda kilit öneme sahip olacak “yeşil ekonomi ve teknolojileri”de politika hedefleri arasına almışlardır. Güney Kore Örneği1 Kore harbinden sonra hızla gelişen Güney Kore, bugün hem OECD, hem de G-20 üyesidir. Savaş sonrasında ithalat ikamesine yönelik bir politika izleyen Kore, 1960’lardan sonra ihracat eksenli bir kalkınma stratejisi izlemiştir. Girişimcilikleriyle öne çıkmış ve hükümet planlamalarına sadık aile şirketlerine (chaebol) sağlanan teşviklerle kalkınma tercih edilmiştir. 1970’lerde ağır sanayi ve kimya sanayi, 80’li yıllarda otomotiv ve elektronik, 90’lı yıllardan itibaren ise bilişime doğru kayan bir süreç izlenmiştir. Güney Kore, 1997 yılında Asya Ekonomik Krizini aşmak ve bunu bir fırsata çevirmek için değişik stratejiler izlemiştir. Çok büyümüş, pek çok alanda farklılaşmış, kontrol edilmesi zorlaşan ve bu halleriyle ülke ekonomisine 1 156 Yrd.Doç. Dr., Erhan ATAY’ın, “Krizden İnovasyona: Güney Kore Örneği” isimli çalışmasından özetlenmiştir. 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU yük hale gelmeye başlayan chaeboller yeniden yapılandırılmıştır. KOBİ’ler, özellikle de teknolojik araştırma geliştirme yapmayı hedefleyen girişimci işletmeler (Venture Business) desteklenerek gelişmeleri sağlanmıştır. Hem Kore Savaşını, hem de Asya Ekonomik Krizini yaşayan Kore, krizleri fırsatlara dönüştürmeyi başarabilmiştir. Kore bir insan ömrüne sığdırılacak kısa bir süreçte zirai üretime endeksli bir ülke konumundan, dünyanın en büyük 15 büyük ekonomisi konumuna gelmiştir. 1962 yılından günümüze Kore ekonomisi ortalama %8’lik bir oranla büyüyerek kişi başına düşen milli gelirini 87 dolardan 2011 yılı itibariyle 20759 dolara yükseltmiştir. 1997’deki Asya krizini yaşamış olmasına rağmen 1999’da %10’luk bir büyüme hızını yakalamayı başarmıştır. 1960’larda iş gücüne dayalı üretim sektöründe, 1970’lerde sermaye odaklı ağır sanayi ve kimya sektöründe ilerleyen Kore, 1997 Asya Ekonomik Krizini müteakiben bilişim teknolojilerine yönelmiştir. Kore’nin kalkınma süreci beş bölümde incelenebilmektedir: 1) Savaş, yeniden inşa ve toprak reformu, 2) İhracat eksenli ekonomi, 3) Ağır sanayi ve kimya sanayinin gelişimi, 4) Yapısal düzenlemeler ve liberalleşme süreci, 5) Finans sektörünün liberalleşmesi. 157 Tablo 6-5. Kore Kalkınmanın Tarihi Süreci Japonya işgali (1910-1948) Savaş, yeniden inşa ve toprak reform (1950-1960) İhracat eksenli ekonomi (1961-1973) Ağır sanayi ve kimya sanayinin gelişimi (1973-1979) Yapısal düzenlemeler Finans ve liberalleşme sektörünün süreci (1980-1990) liberalleşmesi (1990’lardan günümüze) - İstihdamın %75’i tarım sektöründe çalışmakta. - Toprak reformu. - Park Chung Hee’nin askeri darbesi. - 1973 yılında yayınlanan deklarosyonla ağır sanayi ve kimya sanayinin kurulumunun temellerinin atılması. - Fiyat dengesinin oluşturulması. - Japonya’ya tarım ürünü ihracı. - 1948 Kore Harbi, Japonlarca inşa edilen endüstriyel tesislerin yıkılması. - Aristokrat sınıfının sahip olduğu toprakların - Kore Merkez Bankası’nın Maliye dağıtımı. Bakanlığı’nın altında konuşlandırılması. - Sınıf ayrımının kalkması. - Faiz oranlarının devlet tarafından - Japonların belirlenmesi. sahip olduğu işletmelerin - Dış yardımların Koreli girişimci kredi olarak iş adamlarına belirlenen yerli dağıtılması. firmalara verilmesi. - Amerika’nın dış yardımları ile yeniden yapılandırma projelerinin gerçekleştirilmesi. - Hangi şirketlerin hangi sektörlerde çalışması gerektiğinin tayini. (Selektif sanayi politikası) - Dış pazarda ihracat imkânlarını araştırmak amacıyla Kore Ticaret Promosyon Ajansı’nın (KOTRA) kurulması ve yurt dışında teşkilatlandırılması. - Chaebol’ler için vergi indirimleri. - Pazarın liberalleştirilmesi. -İthalat kotalarının kaldırılması. -Bankaların özelleştirilmesi. -Yeni finansal - Birçok sektöre kurumların tesisi. yönelik ararştırma -Faiz oranlarının enstitülerinin arttırılması. kurulması. -Ağır sanayi ve kimya sanayine olan kredi aktarımları durdurulması. -Chaebol’ler arasında kartelleşmeyi ve fiyat sabitlemeyi engelleyecek önlemlerin alınması. - Teknolojik inovasyona destek verilmesi. - Eğitim sistemin yeniden yapılandırılması. - Alt yapının güçlendirilmesi. - Dünya ile entegrasyon sağlanması. - Yabancı yatırımcıya kolaylıklar sağlanması. - Endüstriye ve -Ar-Ge ve teknolojik genel yaşama projelerin teşvikine dair altyapıyı yönelik düzenlemelere güçlendirici, gidilmesi. teknoloji ve eğitim odaklı -KOBİ’lerin politikalar desteklenmesine uygulanması. yönelik politikalar izlenmesi. -Chaebol’lerin, hızla farklılaşması ve pek çok alanda faaliyet göstermeye başlaması. 158 - 1992 yılında yapılan demokratik seçimlerle Kim Yong Sam devlet başkanı olması. 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU Tablo 6-6. Kore’nin İhraç Ürünlerinin Yıllara Göre Farklılaşması Sıra 1980 1990 2000 2007 1 Konfeksiyon Konfeksiyon Yarı İletkenler Otomotiv 2 Demir Çelik Yarı İletkenler Otomotiv Yarı İletkenler 3 Gemi Yapımı Ayakkabı Gemi Yapımı Telekomünikasyon 4 Sentetik Fiber Gemi Yapımı Cep Telefonu Gemi Yapımı 5 Ses Aletleri Video Donanımları Sentetik Fiber Petrol Ürünleri 6 Araba Lastiği Demir ve Çelik Otomotiv Yedek Parça Tv Ekranı 7 Ağaç Ürünleri Sentetik Fiber Tv Ekranı Araba Parçaları 8 Diğer ürünler Bilgisayarlar Telekomünikasyon Bilgisayarlar 9 Yarı İletkenler Ses Aletleri Bilgisayarlar Görsel Donanım Aletleri 10 Video Otomotiv Renkli Televizyon Elektronik Ürünler 6.3.3. 2023 HEDEFLERİNE ULAŞMADA SANAYİNİN OYNAYACAĞI ROL Ülkemizin 2023 yılında; Dünyada ilk 10 ekonomi arasına girmek Milli geliri 2 trilyon dolara yükseltmek 500 milyar dolar ihracat gerçekleştirmek Kişi başına düşen geliri 25 bin dolar seviyesine çıkarmak İşsizlik oranını yüzde 5’e indirmek Enflasyon ve faiz oranlarını kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirmek Ar-Ge harcaması/GSYİH oranını %3’e çıkarmak Özel sektör Ar-Ge harcaması/GSYİH oranını %2’ye çıkarmak Araştırmacı sayısını 300 bine çıkarmak Özel Sektör araştırmacı sayısını 180 bine çıkarmak gibi hedefleri bulunmaktadır. Bu hedeflere 2023’te ya da 2023’ü izleyen yıllarda ulaşabilmek için uluslararası rekabet gücü yüksek bir imalat sanayine ihtiyaç duyulmaktadır. Üretim yapan şirketlerin teknolojilerini ve inovasyon hızlarını artırmaları ve üniversite – sanayi işbirliğinin kurumsallaşması ülkemizin 2023 hedeflerine yaklaşmasında önemli rol oynayacaktır. 159 6.3.4. BİLİM VE TEKNOLOJİ ALTYAPISININ GÜÇLENDİRİLMESİNİN ÖNEMİ Ülkemizin bilim, teknoloji ve yenilik konularındaki vizyonunu, önceliklerini ve ana hedeflerini içeren temel strateji belgesi olan 2011 - 2016 Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi’nin (UBTYS) vizyonu “Ürettiği bilgi ve geliştirdiği teknolojileri, ülke ve insanlığın yararına yenilikçi ürün, süreç ve hizmetlere dönüştürebilen Türkiye” olarak belirlenmiştir. Söz konusu strateji kapsamında 3 yatay eksenli, 6 da dikey eksenli stratejik amaç belirlenmiştir (Şekil 6-3). Şekil 6-3. UBTYS 2011-2016’nın Stratejik Çerçevesi Ar-Ge ve yenilik kapasitemizin güçlü olduğu alanlarda hedef odaklı yaklaşımlar Otomotiv Makina İmalat BİT İvme Kazanmamız gereken alanlarda ihtiyaç odaklı yaklaşımlar Savunma Uzay Enerji Su Tabandan yukarı yaklaşımlar (temel uygulamalı ve öncül araştırmalar dahil) Gıda BTY İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi (BTY İnsan, kaynakları ve toplumun stratejik yönelik etkinleştirilmesi) Araştırma Sonuçlarının Ticari Ürün ve Hizmete Dönüşümünün Teşviki (Araştırma sonuçlarının yeni ürün, süreç ve hizmetlerin ekonomide katma değer yaratması) Çok Ortaklı ve Çok Disiplinli Ar-Ge İşbirliği Kültürünün Yaygınlaştırılması (Sistem etkileşimlerinin sektörler ve disiplinler arası yöne çekilmesi) Ulusal Yenilik Sistemi İçerisindeki KOBİ’lerin Rolünün Güçlendirilmesi (Daha çok KOBİ’nin Ar-Ge ve yenilik yapanlar halkasına eklenmesi) Araştırma Altyapılarının TARAL’ın Bilgi Üretme Gücüane Katkısının Artırılması (Mevcut ve yeni araştırma altyapılarının stratejik yaklaşıma taban oluşturma) Ülkemizin Çıkarları Doğrultusunda Uluslararası BTY İşbirliklerin Etkinleştirilmesi (Uluslararası BTY işbirliklerinin stratejik yaklaşımı desteklemesi) 160 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU Güçlü bir bilim ve teknoloji altyapısı uluslararası rekabet gücü yüksek bir imalat sanayisi için en önemli şartlardan biridir. Ülkemizin bilim ve teknoloji altyapısı özellikle son yıllarda yapılan atılımlarla hızla gelişiyor olmakla birlikte gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında istenen seviyede değildir. Ülkemizde Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı 2000 yılında %0.48’den, 2010 yılında %0.84’e çıkmıştır. Ar-Ge harcamalarında önemli bir sıçrama görülmekle birlikte, bu rakam gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında düşük kalmaktadır. Bazı gelişmiş ülkelerin Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payları aşağıdaki gibidir (Dünya Bankası, 2013): ABD %2.90 Almanya %2.82 Fransa %2.25 Güney Kore %3.74 İngiltere %1.76 İsveç %3.40 Japonya %3.36 Sanayinin rekabet gücünün artırılması açısından eğitim ve insan kaynağının önemi ortadadır. Ar-Ge ve inovasyona dayalı bir ekonomik büyüme için Ar-Ge personeli ve teknik eğitim verenlerin hem sayılarının artırılması hem de kalitelerinin yükseltilmesi hayati önem taşımaktadır (TEPAV, 2007). Yüksek teknolojili ürünlerin ihracattaki payına baktığımızda 2011 yılında gerçekleştirilen yaklaşık 135 milyar dolarlık ihracatın yalnızca %2’sinin yüksek teknolojili ürünler tarafından oluşturulduğu görülmektedir. Bu rakam gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında yine çok düşük kalmaktadır (Dünya Bankası, 2013): ABD %18 Almanya %15 Fransa %24 Güney Kore %26 İngiltere %21 İsveç %13 Japonya %17 Türk şirketlerinin başlıca teknoloji edinme yollarına bakıldığında şirketlerin büyük çoğunluğunun yeni makine ve ekipman ithalatı yoluyla teknolojiye ulaşmakta oldukları görülmektedir. Ar-Ge faaliyetleri, kilit eleman istihdamı, tedarikçilerle anlaşmalar ve lisans alımı gibi diğer ülkelerde sıkça başvurulan teknoloji edinme yolları göreceli olarak daha az kullanılmaktadır (TEPAV, 2007). Bunların yanı sıra bazı çalışmalar gerçekleştirilmekle birlikte ülkemizde etkin bir üniversite-sanayi işbirliği mekanizması bulunmamaktadır. 161 6.3.5. TÜRKİYE’DE YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ ÇALIŞMALARI Yatırımcıların; yatırım yeri kararında, ülkedeki makroekonomik koşullar, ekonomik ve politik istikrar, altyapı koşulları, işgücü ve stratejik konum gibi pek çok faktör rol oynamaktadır. Yatırımcılar, yatırım kararını verirken tüm bu faktörleri göz önüne alarak geniş bir bakış açısı ile uzun vade içinde karar vermektedir. Türkiye de gerek stratejik konumu, gerekse genç, dinamik ve nitelikli işgücü, kaynaklarının çeşitliliği, yatırımcılarının hayatını kolaylaştıracak reform uygulamaları ve kamu-özel sektör arasında tesis edilen diyalog ortamı sayesinde, yatırımcılar için önemli olan unsurları öncelikli olarak ele alınmasını sağlamaktadır. Yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yatırımların öngörülen stratejiler çerçevesinde teşvik edilmesi birbirini tamamlayıcı unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır. Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Çalışmaları Türkiye’de yatırım ortamını iyileştirme çalışmaları, 11 Aralık 2001 tarihli ve 2001/10 sayılı Bakanlar Kurulu Prensip Kararı ile kabul edilen “Türkiye’de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı” çerçevesinde oluşturulan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) bünyesinde yürütülmektedir. Türkiye’deki yatırımlarla ilgili düzenlemeleri rasyonel hale getirmek, yatırım ortamının rekabet gücünü artıracak gerekli düzenlemeleri tespit ederek politika önerileri geliştirmek ve işletme dönemi de dahil olmak üzere yatırımın her safhasında, ulusal ve uluslararası yatırımcıların karşılaştığı idari engellere çözüm üretmek amacını taşıyan YOİKK’in yapısı, ekonominin değişen yapısı ve özel sektörün önerileri doğrultusunda 2012 yılının Ocak ayında yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda, YOİKK, bünyesinde bulunan ve yatırım ortamını doğrudan ilgilendiren 10 Teknik Komite aracılığıyla faaliyetlerini sürdürmektedir. Şirket İşlemleri ve Kurumsal Yönetim, İstihdam, GİTES ve Sektörel Lisanslar, Yatırım Yeri, Çevre ve İmar İzinleri, Vergi ve Teşvikler, Dış Ticaret ve Gümrükler, Fikri, Sınai Mülkiyet Hakları ve Ar-Ge, Yatırım Ortamı Mevzuatı ve Hukuksal Süreçler, Finansmana Erişim ve Altyapı başlıklarında oluşturulan Teknik Komitelerin başkanlıkları ilgili bakanlıkların Müsteşar Yardımcıları tarafından yürütülmektedir. YOİKK Teknik komiteleri faaliyetlerini, yıllık eylem planları çerçevesinde sürdürmekte olup 49 maddeden oluşan 2013-2014 yılı Eylem Planı, 17 Temmuz 2013 tarihinde kamuoyuna duyurulmuştur. YOİKK’te yer alan özel sektör temsilcisi kuruluşları (TOBB, TİM, TÜSİAD, YASED) aracılığıyla yatırım ortamına ilişkin iyileştirilmesinde fayda gördükleri hususlar, önceliklendirilerek YOİKK gündemine taşımakta ve bu öneriler, YOİKK Teknik Komite çalışma takviminin temelini oluşturan Eylem Planlarının temelini oluşturmaktadır. Ayrıca, ülkemizin rekabet gücünün artırılması amacıyla diğer ülke iyi uygulamaları da detaylı olarak incelenmekte ve bu doğrultuda faydalı olacağı değerlendirilen hususlar, politika oluşturulması sürecinde öncelikli olarak dikkate alınmaktadır. Yatırım Teşvik Programı Türkiye’nin son yıllarda sahip olduğu yüksek ekonomik performansının sürdürülebilir hale getirilmesi, yatırım, üretim, istihdam ve ihracat politikaları arasında bütünlüğün sağlanması, ülkemizde ihtiyaç duyulan hammadde ve ara maddelerin üretilmesi ve emek-yoğun teknolojiden bilgi-yoğun teknolojiye doğru geçişin sağlanması amacıyla oluşturulan ve ülkemizin üretim yapısının yeniden şekillendirilmesi amacıyla genel, bölgesel, büyük ölçekli yatırımlar ile stratejik yatırımların teşvikinden oluşan dört temel bileşene sahip yeni teşvik sistemi oluşturulmuştur. Bu doğrultuda hazırlanan Karar, 19 Haziran 2012 tarihinde ve Tebliğ ise 20 Haziran 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Söz konusu Karar’da yer alan destek oranlarıyla ilgili değişiklikler ise 13 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 162 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU 6.4. SORUN ALANLARI 163 164 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU 6.5. TAVSİYE KARARLARI 165 166 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU 167 168 6 NO’LU KOMİSYON RAPORU 169 KAYNAKÇA 5746 sayılı Kanun. (2008). Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun. Bedir, A. (2012).Uluslararası Rekabet Gücü Kavramsal Çerçevesinde Türkiye İmalat Sanayii Sektörlerinin Rekabet Etme Biçimleri Ve Uygun Politika Önerisi. Gazi Üniversitesi. CAN, F.Türkiye’de Ar-Ge Faaliyetlerine Yönelik Destekler. Canny, A. (2004). What employers want and what employers do: Cumbrian employers’ recruitment, assessment and provision of education/learning opportunities for their young workers. Journal of Education and Work, 17(4), 495-513. Curtis, D. D. (2003). Assessing Employability Skills: the Case of Problem-Solving, The Sixth Australian VET Research Association Conference: The Changing Face of VET, Australia. ÇELEBİ, A., & KAHRİMAN, H. (2011). Avrupa Birliği Ülkeleri ve Türkiye’de. Maliye, 33-60. Deane, P. (1965). İlk Sanayi İnkılâbı (3.Baskı). (T. Güran, Çev.). Ankara: Türk Tarih Kurumu. Devlet Yardımları Özel İhtisas Komisyonu Raporu. (2007). Dokuzuncu Kalkınma Planı. Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı. Dinçer, G. (2008). Hizmetler sektörünün gelişimi: Türkiye üzerine bir değerlendirme, Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara. DPT (2007). Dokuzuncu kalkınma planı (2007-2013). Devlet Yardımları Özel İhtisas Komisyonu Raporu. (2007). Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı. DPT (2007). Dokuzuncu kalkınma planı (2007-2013). İşgücü piyasası özel ihtisas komisyonu raporu. Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı. Dünya Bankası, http://www.doingbusiness.org/~/media/GIAWB/Doing%20Business/Documents/Annual-Reports/English/DB13-full-report.pdf http://data.worldbank.org/indicator/GB.XPD.RSDV.GD.ZS http://data. worldbank.org/indicator/TX.VAL.TECH.MF.ZS Dünya Ekonomik Forumu, http://www.weforum.org/reports/global-competitiveness-report-2013-2014 EMEK, U. (2006). AVRUPA BİRLİĞİNDE ŞİRKET KURTARMA VE YENİDEN YAPILANDIRMA YARDIMLARI. Ankara: TEPAV. EMEK, U. (2006). Avrupa Birliğinde Şirket Kurtarma ve Yeniden Yapılandırma Yardımları. Ankara: TEPAV. EU. (2012, Aralık). Facts and figures on State aid in the EU Member States. Brüksel. EU: http://ec.europa.eu/competition/state_aid/studies_reports/2012_autumn_working_paper_en.pdf adresinden alınmıştır GÖKMEN, S., & KARTALOĞLU, E. (2012). Yeni Teşvik Sistemi. Gül, E., Ekinci, A. ve Konya, S. (2009). Türkiye’de istihdam politikaları: Yapısal bir analiz. Bursa: Ekin Basım Yayım. Güneş, Y. (2007). Enflasyon hedeflemesi ve Türkiye deneyimi, Yüksek Lisans Tezi. Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul. Gür, B. S., Özoğlu, M., Akgeyik, T., Çetinkaya, E., Karagöl, E.T., Öztürk, M., Biçerli, M. K., Açıkgöz, Ö., Özer, M., Özhan, T., Çelik, Z. (2012). Türkiye’nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi. SETA Yayınları, Ankara Güven, Y. (2008). Türkiye’de 1980 Sonrası Dönemde Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Sektörel Analizi ve Ekonomik Kalkınmaya Etkisi. Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi. 75-97. Hansen, R. S. and Hansen, K. (2012). What Do Employers Really Want? Top Skills And Values Employers Seek From Job-Seekers, Quintessential Careers. www. QuintCareers.com. 172 KAYNAKÇA Hazine Müsteşarlığı. http://hazine.gov.tr/File/?path=ROOT%2fDocuments%2fGenel+%C4%B0%C3%A7erik%2fEk onomi_Sunumu.pdf İmalat Sanayiinde Dönüşüm Özel İhtisas Komisyonu Raporu. (2013, Temmuz 4). Onuncu Kalkınma Planı. Ankara: Kalkınma Bakanlığı. İmalat Sanayiinde Dönüşüm Özel İhtisas Komisyonu Raporu. (2013, Temmuz 4). Onuncu Kalkınma Planı. Ankara: Kalkınma Bakanlığı. İŞKUR. (2009). Türkiye geneli 2009 yılı I. Dönem işgücü piyasası araştırması sonuç raporu. Ankara: Türkiye İş Kurumu. http://www.iskur.gov.tr/ İŞKUR. (2013). 2012 Yılı İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulları Genel Raporu. İTO. (2006). İş dünyasının ihtiyaçları ve işgücü arzı karşısında mesleki eğitimimiz. İş dünyasının mesleki eğitime bakışı araştırması. İstanbul: İstanbul Ticaret Odası. Kalkınma Bakanlığı. (2006). Dokuzuncu Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Özel İhtisas Grubu Raporu. Ankara: Kalkınma Bakanlığı. Karagöl, E. ve Akgeyik, T. (2010). Türkiye’de İstihdam Durumu: Genel Eğilimler, SETA Analiz (21). Karamanoğlu, H. S. (2006). Düzenleyici Etki Analizi ve Türkiye Uygulaması. Planlama Uzmanlığı Tezi. Devlet Planlama Teşkilatı. KARAOSMANOĞLU, H. S. (2006, Temmuz). Düzenleyici Etki Analizi ve Türkiye Uygulaması. Planlama Uzmanlığı Tezi. Devlet Planlama Teşkilatı. Kepenek, Y., Yentürk, N. (2010), Türkiye ekonomisi (İstanbul: Remzi Kitabevi). Kesici, M. R. (2010). Türkiye Ekonomisinin Yüksek Büyüme Evresinde İstihdam ve İşsizlik, İş,Güç, Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, 12 (3), 7-26. Kol, E. N. (2007). 2001 güçlü ekonomiye geçiş programı ve istihdam üzerine etkileri, Yüksek Lisans Tezi . Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Konya. Kökçü, H. B. (2007). Doğrudan yabancı yatırımın ekonomik büyümeye etkisi ve Türkiye uygulaması (1987-2006), Yüksek Lisans Tezi. Osman Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eskişehir. Martin, S. J. (2009). Instructional Alignment of Workplace Readiness Skills in Career and Technical Education. Doctoral Dissertation, Old Dominion University, Virginia. MESS. (2004). MESS Üyelerinde Mavi Nitelikli İşgücü İhtiyacı, MESS Araştırma Yayınları, Yayın No: 436, İstanbul: Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası. Mobley, Carolyn Darlene P. (1998). North Carolina Employers’ Perceptions Of Essential Skills For Entry-Level Employment Of High School Graduates, Ph.D Thesis, East Caroline University. OECD (2012) Ar-Ge İstatistikleri , OECD Web Sitesi. 11.07.2013 http://www.oecd.org/innovation/inno/researchanddevelopmentstatisticsrds.htm Pack. H; Saggi. K. (2006) Industrial Policy. (1.Baskı) World Bank Publication Psacharopoulos, G. and Schlotter, M. (2009). Skills for employability, economic growth and innovation:Monitoring the relevance of education and training systems, Analytical Report for the European Commission, Germany. Resmi Gazete (2013). “2013-2014 Eğitim ve Öğretim Yılında Organize Sanayi Bölgelerindeki Özel Mesleki ve Teknik Eğitim Okullarında Öğrenim Gören Öğrenciler İçin Eğitim ve Öğretim Desteği Verilmesine İlişkin Tebliğ” 173 Sanayi ve Ticaret Bakanlığı (2010). Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi 2011–2014 (AB Üyeliğine Doğru). Ankara: Presmat Matbaa. Sanguinetti, J. (2004). Generic skills for employability: Educational colonisation or educational opportunity?, Generic Skills Paper for Australian Association for Research in Education. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı. http://file.setav.org/Files/Pdf/20130206115810_perspektif_14. pdf Şenses, F. ve Taymaz, E. (2003). Unutulan bir toplumsal amaç: Sanayileşme ne oluyor? Ne olmalı?. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Economic Research Center. Ankara). T.C. Kalkınma Bakanlığı (2013). 10. Kalkınma Planı (2014-2018). Ankara TEPAV http://www.tepav.org.tr/upload/files/1271230091r8142.Turkiye_nin_Rekabet_Gucu_icin_Sanayi_Politikasi_Cercevesi.pdf TEPAV. (2007). High education and labor market in Turkey, Ankara: Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı. TÜBİTAK. (2004). Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları 2003-2023 Strateji Belgesi. Ankara: TÜBİTAK. TÜBİTAK. (2010). Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi 2011-2016. Ankara: TÜBİTAK. TÜBİTAK. (2012). BTY İstatistikleri ,TUBİTAK Web Sitesi. 11.07.2013 http://www.tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/politikalar/icerik-bty-istatistikleri TÜİK (2012) Ar-Ge Faaliyetleri İstatistikleri, TÜİK Web Sitesi. 11.07.2013. http://www.TÜİK.gov.tr/UstMenu. do?metod=temelist TÜİK. (2012). Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi 2011 yılı sonuçları. Haber Bülteni, Sayı: 10736. http://www.TÜİK.gov. tr/PreHaberBultenleri.do?id=10736 Türkiye İstatistik Kurumu. http://www.TÜİK.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1500 Warwick, K. (2012). Introduction. 03 Eylül 2012. Expert Group on Industrial Policy Evaluation, Paris. Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu. http://www.yoikk.gov.tr/ Yatırım Teşvik Programı. http://www.tesvik.gov.tr/index.cfm?sayfa=36BAAD6C-A45A-7786-8BFA766F86EA3E34 Yeni Teşvik Sistemi. Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı. Yentürk, N. (2008), Körlerin yürüyüşü: Türkiye ekonomisi ve 1990 sonrası krizler, http://www.obarsiv.com/pdf/ NurhanYenturk_NB.pdf Yeung, A. S. (2007). Generic Capabilities for Lifelong Education: Conceptualization and Construct Validity, Paper presented at the Australian Association for Research in Education, Fremantle, Kasım 2007. 174