hac ibadeti

Transkript

hac ibadeti
bülten
DIYANET İŞLERI TÜRK İSLAM BIRLIĞI (DITIB) – TÜRKISCH-ISLAMISCHE UNION DER ANSTALT FÜR RELIGION e.V.
HAC İBADETİ
AĞUSTOS | AUGUST 2016
SAYI | AUSGABE 20
AYLIK BÜLTEN | MONATLICHE ZEITSCHRIFT
DER GOTTESDIENST DER
PILGERFAHRT (HADSCH)
IÇINDEKILER
INHALTSVERZEICHNIS
6
Hac ve Umre Abteilung für PilgerfahrtsHizmetleri Müdürlüğü wesen (Hadsch und Umra)
Ailede Ebeveyn
Davranışlarının Çocuk
Eğitimine Etkisi
8
Einfluss des
elterlichen Verhaltens auf
die Kindererziehung
10
Kurbanla Ilgili
Sıkça Sorulan Sorular
Häufig gestellte
Fragen zum Opfer
Çağımızın
Gençlerine
Bir Yusuf (s.a.s.) Çağrısı
14
Ein Aufruf von Yusuf (s)
an die Jugendlichen
unserer Zeit
BIR AYET
BIR HADIS
16
EIN VERS
EIN HADITH
Mus’ab bin Umayr
Mus’ab bin Umeyr (r.a.)
İstikamet ve
Doğru Yolda
İlerlemek
18
Aufrichtig sein und
auf dem geraden Weg
vorankommen
MINBER’DEN
SESLENİŞ
INGOLSTADT / Bayern
DITIB Ingolstadt
Kocatepe Camii
20
DITIB Kocatepe
Moschee Ingolstadt
STIMME VON
DER PREDIGTKANZEL
Hac
İbadeti
22
Der Gottesdienst der
Pilgerfahrt (Hadsch)
24
Haberler
Nachrichten
Künye | Impressum: DİTİB - Diyanet İşleri Türk İslam Birliği | Türkisch-Islamische Union der Anstalt für Religion e.V. – Aylık Dergi | Monatliche Zeitschrift
Sayı | Ausgabe: 20 – Ağustos / August 2016
İmtiyaz Sahibi | Herausgeber: Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu (Genel Başkan / Vorsitzender)
Sorumlu |ViSdPR: Ramazan Ilıkkan
Redaksiyon | Redaktion: Alaattin Salçık, Mehmet Akif Ceyhan, İbrahim Ateş, Ercüment Aydın, Yasin Baş, Muammer Şahin
Tercüme | Übersetzung: Mehmet Soyhun, Ayşe Aydın
Haber, Foto, Grafik | Beiträge, Fotos, Layout: Ercüment Aydın, Kurtuluş Şimşek
Adres | Adresse: Venloer Str. 160, 50823 Köln Tel: 0221/50 800 860 Fax: 0221/50 800 100 Mail: [email protected] Web: www.ditib.de
BAŞYAZI
LEITARTIKEL
Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu
DİTİB Genel Başkanı
DITIB Bundesvorsitzender
Değerli Okurlar,
Hac ve Kurban ibadetinin eda edileceği manevi bir
iklime girdiğimiz, aynı zamanda eğitim-öğretimin
başlayacağı bu ayda yeni bir sayımızda sizlerle tekrar buluşmanın heyecanını yaşıyoruz.
Müslümanların mânevî yönlerini güçlendirecek,
morallerini takviye edecek, izzet ve şereflerini artıracak, sorumluluk bilinçlerini geliştirecek, onlara
birlikte hareket edebilme özelliği kazandıracak ve
kardeşliğimizi pekiştirecek en önemli ibadetlerden
biri olan Hac mevsiminin eşiğine gelmiş bulunmaktayız. Bu sebeple ruhlarımızda deruni bir heyecan
oluşmakta, diğer yandan da Kurban ibadeti etrafında oluşan uluslararası yardım seferberliği ruhu, daralmış gönüllerimize bir soluk, umutsuz dünyamıza
gelecek vaat etmektedir.
Değerli Okurlar,
Sevgili Peygamberimiz’in “Hayra sebep olan o hayrı
işlemiş gibidir” buyruğuyla hareket ederek vekâleten kurban kesim organizasyonu düzenlenmekte ve
siz değerli cemaatimizin emanetini en yakından en
uzak coğrafyaya kadar mazlum ve kimsesiz insanlara ulaştırma gayreti içerisinde çalışmalar sürdürülmektedir.
2015 yılında bağışladığınız kurbanlar, bizzat gönüllülerimiz nezaretinde eda edilerek, yoksulluk ve
çatışmaların yaşandığı Afrika, Afganistan, Pakistan,
Arakan başta olmak üzere Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri, Kafkasya ve Dünya’nın değişik bölgelerinde ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırılmıştır.
Her sene olduğu gibi bu yıl da, vekâleten kurban bağışları devam etmektedir. Bu konuda desteklerinizi
bekliyoruz. Bağışlayacağınız her bir kurban kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlandıracak ve Müslümanlar arasında iyilik köprülerinin
kurulmasına vesile olacaktır. Bunun yanı sıra iyilik
elimizin Afrika’dan Asya’ya, Uzak Doğu’dan Güney Amerika’ya, adını bile duymadığımız ülkelerde
hiç görmediğimiz ve tanımadığımız kardeşlerimize ulaşmasını sağlayacaktır. Şimdiden yapacağınız
Kurban bağışlarınızı Rabbim kabul eylesin.
Değerli okurlar,
Allah’ın kelâmı olan Kur’an’ı öğrenmek, okumak ve
anlamak, ayrıca O’nun son elçisi Hz. Muhammed
(s.a.s)’in rehberliğinde daha bilgili, bilinçli ve huzurlu birer Müslüman olmalarına katkıda bulunmak
amacıyla camilerimizde ve diğer uygun görülen
mekânlarda çocuk, genç ve yetişkin herkese yönelik
düzenlemiş olduğumuz “Kur’an-ı Kerim ve Temel
Dini Bilgiler Kursları”mız okullarla birlikte eğitime başlayacaktır. Kur’an’ın rahmet yüklü mesajları ve Sevgili Peygamberimizin ahlakı ile buluşmak,
ibadetlerin huzur ve neşesini keşfetmek, insani ve
ahlaki erdemleri öğrenmek için özellikle çocuk ve
gençlerimizi hafta sonu ve okulların tatil olduğu
günlerde Camilerimize bekliyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle hacca gidecek kardeşlerimize hayırlı yolculuklar diliyor, yaklaşan Kurban
Bayramı’nın dünyamıza barış ve huzur getirmesini
temenni ediyorum. Ayrıca bütün veli, öğretici ve
öğrencilerimize Allah’tan muvaffakiyetler diliyor,
yeni eğitim-öğretim yılının hayırlara vesile olmasını
niyaz ediyorum.
En kalbi selam ve muhabbetlerimle.
4
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
Liebe Leserinnen und Leser,
wir freuen uns über die neue Ausgabe unserer Zeitschrift im Monat der spitiuellen Atmosphäre, in der
die Gottesdienste der Pilgerfahrt und des Opfers
durchgeführt werden und mit Beginn des neuen
Schuljahres die Zeit der Bildung beginnt.
Wir befinden uns vor der Schwelle des Gottesdienstes der Hadsch (Pilgerfahrt), der die spirituelle Seite der Muslime stärken wird, ihre Stimmung
kräftigen, ihre Ehre und Würde aufrichten, sowie
das Verantwortungsbewusstsein entwickeln wird.
Sie ist eines der wichtigsten Gottesdienste, der uns
dazu befähigen wird, gemeinsam zu handeln und
unsere Geschwisterlichkeit zu festigen. Aus diesem
Grund empfinden wir einen tiefen Enthusiasmus
und auf der anderen Seite verspricht der internationale Geist der Hilfsorganisation zum Anlass des
Opfergottesdienstes einen Lebenshauch für unsere
bedrückten Herzen, sowie eine Zukunft für unsere
hoffnungslose Welt zu sein.
Sehr geehrte Leserinnen und Leser,
entsprechend der Aussage unseres geliebten Propheten, dass „derjenige, der zum Guten verhilft, ist so
wie derjenige, der das Gute selbst ausführt“ wird
die „Opfergabe durch Stellvertretung“ organisiert.
Dabei werden die anvertrauten Güter (amana) von
ihnen, also unserer geehrten Gemeinde, entgegengenommen, an unterdrückte, bedürftige und alleinstehende Menschen in den nächsten bis zu den entlegensten Regionen übermittelt.
Im Jahr 2015 wurden die gespendeten Opfer in Anwesenheit unserer Ehrenamtlichen durchgeführt.
Anschließend wurden sie allen voran an die Bedürftigen in Afrika, Afghanistan, Pakistan, Myanmar
sowie auf dem Balkan, in den zentralasiatischen
Turkrepubliken, Kaukasien und in den unterschiedlichsten Regionen der Welt verteilt.
Wie jedes Jahr, läuft auch in diesem Jahr die „Opfergabe durch Stellvertretung“ weiter. Hierzu erwarten
wir ihre Unterstützung. Jedes einzelne Opfer, das sie
beauftragen, wird den Geist der Geschwisterlichkeit,
Hilfsbereitschaft und Solidarität auferwecken lassen
und eine Brücke der Güte zwischen den Muslimen
aufschlagen lassen. Daneben wird es dazu verhelfen,
dass unsere helfende Hand an unsere Geschwister in
unbekannten Ländern und Regionen von Afrika bis
Asien, Fernost bis Südamerika gelangen wird, die
wir bisher nicht kennen und niemals gesehen haben.
Verehrte Leserinnen und Leser,
in den Moscheen und anderen Unterrichtsorten werden mit Beginn des Schuljahres unsere Kurse zum
„Koran und religiöse Grundlagen“ für Kinder, Jugendliche, Erwachsene und anderen Interessierten
beginnen. Darin werden sie die Möglichkeit haben,
den Koran als das Wort Allahs zu erlernen und zu
verstehen. Dieser Unterricht wird einen Beitrag
dazu leisten, dass sie unter der Wegweisung Muhammeds (s), des Gesandten Allahs, zu erkenntnisreicheren und bewussteren Muslimen werden, die zur
inneren Ruhe finden. Wir erwarten vor allem unsere
Kinder und Jugendlichen in unsere Moscheen, damit
sie die mit Barmherzigkeit gefüllten Botschaften des
Koran und mit dem edlen Charakter unseres geliebten Propheten zusammentreffen können, die innere
Ruhe und die Freude der Gottesdienste erkunden
sowie die menschlichen und ethischen Tugenden erlernen können.
In Anbetracht dieser Empfindungen und Gedanken
wünsche ich den pilgernden Geschwistern eine gesegnete Reise und hoffe, dass das nahende Opferfest
Frieden und Wohlergehen in unsere Welt bringen
möge. Außerdem wünsche ich unseren Lehrerinnen
und Lehrern sowie Schülerinnen und Schülern viel
Erfolg und hoffe, dass das neue Schuljahr gesegnet
sein möge.
Mit den herzlichsten Grüßen
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
5
BİRİMLERİMİZİ TANIYALIM
UNSERE ABTEILUNGEN KENNENLERNEN
Hac ve Umre Hizmetleri Müdürlüğü
Bir önceki sayımızda DİTİB Hac ve Umre Hizmetleri
Müdürlüğü’nü tanıtmıştık. Bu sayımızda hacı adaylarına verilen hizmetlere yer vereceğiz.
Ana başlıklar halinde hacı adaylarına verilen hizmetler;
a) Hac ibadetinin yapıldığı yerin iklim şartları, milyonlara
varan insanların hac menasikini aynı zaman ve mekanda
yapma zorunluluğu, dil yetersizliği ve benzeri sebeplerden dolayı hacca gidecek olan hacı adaylarımızın ve bunlara rehberlik yapacak görevlilerin bilgilendirilmesi büyük
önem arz etmektedir. Bu itibarla; bölgelerinde ile ilgili konularda hem din görevlilerine hem de hacı adayları ayrı ayrı
bilgilendirme seminerleri düzenlenmektedir. Uygulanacak
programların tarihleri ve yerleri uygun bir şekilde hacı
adaylarımıza duyurulmaktadır.
b) Hacı adaylarımız için yeteri kadar liyakatli bay ve bayan
din görevlisi görevlendirilmektedir. (Hac ve umrede yaklaşık 200 kişiye bir kafile başkanı, bir hanım irşat görevlisi ve
her 40 kişiye bir grup din görevlisi verilmektedir.)
c) Hac adaylarına, iskân edilecekleri binaların hizmet standartları bakımından konumlarına göre ‘Normal’ ve ‘Müstakil’ konaklama türü olmak üzere iki alternatif sunulmaktadır.
d) Mekke ve Medine’de hacı adaylarına rehberlik ve danışmanlık etmek üzere başvurabilecekleri Avrupa İrtibat Büroları oluşturulmaktadır.
e) İrtibat bürolarımızda hacı adaylarının paralarının çalınması ve kaybolması ihtimaline karşı tedbir olmak üzere
“Emanet Hesabı” hizmeti verilmektedir.
f) Hacı adaylarına Suudi Arabistan Hac Bakanlığınca verilen Arafat çadırı, Cidde-Mekke-Medine ve meşair arası
6
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
intikaller, deliller ve müeseseler birliği ile ilgili hizmetler
yapılmaktadır.
g) Mekke’de Kabe’ye ulaşım hizmetleri servis ekibi vasıtasıyla sağlanmakta, bu alanda yeteri kadar otobüs hizmet
vermektedir.
h) Yemek hizmetleri ayniyat ekibi vasıtasıyla sağlanmakta, sabah kahvaltısı ve akşam yemeği olmak üzere, tabldot
usulü ile iki öğün yemek verilmektedir. Ayrıca Arafat ve
Mina’da, intikallerden sonra kumanya dağıtılmaktadır.
i) Mekke ve Medine’de verilen ücretsiz sağlık hizmetlerinden (ilaç, sağlık ocağı, hastane, ambulans vs.) bütün hacı
adaylarımız yararlanmaktadır. (Sağlık hizmetleri Mekke ve
Medine’de mevsimlik olarak kurulan hastaneler ve bu hastanelere bağlı sağlık ocakları vasıtasıyla verilmektedir.)
j) Kesin kayıt ücretiyle beraber kurban ücretini ödeyen hacı
adaylar için Suudi Arabistan’da hac kurbanı kesilmektedir.
k) Hacı adaylarımız henüz Suudi Arabistan’a intikal etmeden her hacı adayının adresine orada kullanabilecekleri çeşitli malzemeler içeren bir çanta ile birlikte zemzem suyu ve
hurma gönderilmektedir.
Detaylı bilgi için irtibat bilgileri:
Yazışma Adresi:
Almanya Hac ve Umre İşleri Yürütme Merkezi Köln
Subbelrather Str. 17, 50823 Köln
Telefon: 0221 – 292 35 60 / Faks: 0221 – 50 800 100
E-posta: [email protected] Müracaat/Kayıt: www.ditibhac.de
ABTEILUNG FÜR PILGERFAHRTSWESEN (HADSCH UND UMRA)
In der letzten Ausgabe hatten wir die Abteilung für Pilgerfahrtswesen (Hadsch und Umra) vorgestellt. In diesem Monat werden konkret die Dienste für die Pilgernden vorgestellt.
a) Die Unterrichtung sowohl der Pilgernden (Hadsch) als
auch ihrer Gruppenleiter hat eine große Bedeutung. Denn
sie müssen sowohl die Klimaverhältnisse des Ortes dieses
Gottesdienstes mitberücksichtigen. Auch die Notwendigkeit, die Erfordernisse der Pilgerfahrt sowohl Zeit- als auch
ortsgebunden ausführen zu müssen darf nicht außer Acht
gelassen werden. Aus dieser Sicht werden separate Seminare in den entsprechenden Regionen sowohl gerichtet an die
Pilgeranwärter als auch bediensteten Religionsbeauftragten
veranstaltet. Das Programm der umzusetzenden Punkte mit
Datum und Ort wird entsprechend an die Pilgeranwärter
mitgeteilt.
b) Für die Pilgeranwärter werden in genügender Anzahl
kompetente männliche sowie weibliche Religionsbeauftragte eingesetzt. (Bei der kleinen und großen Pilgerfahrt
werden je 200 Personen ein Reisegruppenleiter, eine Religionsbeauftragte und für jeweils 40 Personen ein Religionsbeauftragter eingesetzt.)
c) Für die Unterkünfte werden entsprechend der Gebäudestandards alternativ „normale“ Zimmer und „Familienzimmer“ für die Pilgernden angeboten.
d) In Mekka und Medina werden für Beratungs- und Wegweisungszwecke jeweils ein Dienstleistungsbüro für europäische Pilgernde errichtet.
e) In diesen Dienstleistungsbüros wird präventiv ein „Treuhandkontodienst“ eingerichtet, um Diebstahlvorfällen oder
Verlustfällen für das Geld der Pilgernden vorzubeugen.
f) Für die seitens des saudi-arabischen Pilgerfahrtsministeriums angebotenen Dienste werden die Gebüren an den ent-
sprechenden Verband entrichtet wie für das Zelt in Arafat,
sowie die Überführungen zwischen Jedda-Mekka-Medina
und den Pilgerorten.
g) Der Fahrdienst mit den Bussen von der Unterkunft zur
Kaaba in Mekka werden durch das Serviceteam übernommen.
h) Der Speiseservice umfasst ein Frühstück und Abendessen nach dem Table-d’hôte-System. Außerdem werden unterwegs Lunchpakete nach den Aufenthalten von Arafat und
Mina verteilt.
i) Die kostenlosen Gesundheitsdienste (Medikamente, Gesundheitszentrum, Krankenhaus, Krankenwagen usw.) in
Mekka und Medina werden für alle Pilgeranwärter angeboten. (Die Gesundheitsdienste werden durch saisonal gegründete Krankenhäuser in Mekka und Medina und an sie
gebundene Gesundheitszentren gewährleistet.)
j) Für diejenigen Pilgeranwärter, die auch das Entgelt für ihr
Opfer gezahlt haben, wird auch vor Ort in Saudi Arabien das
Pilgeropfer durchgeführt.
k) Bevor unsere Pilgeranwärter nach Saudi Arabien fliegen,
wird im Voraus seine Tasche mit verschiedenen dort benötigten Utensilien, und für die Bewirtung ihrer Gäste Zamzam-Wasser und Datteln durch einen Zustelldienst versendet.
Für detaillierte Informationen:
Postadresse:
Zentrum für die Durchführung des Pilgerfahrtswesens
(Hadsch und Umra) Deutschland
Subbelrather Str. 17, 50823 Köln
Telefon: 0221 – 292 35 60 Fax: 0221 – 50 800 100
E-Mail: [email protected] / Info/Anmeldung: www.ditibhac.de
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
7
MAKALE
ARTIKEL
Hayrunnisa PEKER
Münih Merkez
Koordine Din Görevlisi
AİLEDE EBEVEYN
DAVRANIŞLARININ ÇOCUK
EĞİTİMİNE ETKİSİ
Aile anne baba ve çocuktan meydana
gelen en küçük kurumdur. Evlenerek
hayata adımlarını atan her çiftin hayalindeki evlilik, mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir aile yuvasıdır. İleride sahip olacakları evlatlar ise o birlikteliği perçinleyen
köşe taşlarıdır.
Doğan her çocuk doğduğu ilk günden
itibaren anne babasının davranışlarından etkilenir ve anne babasını taklit
eder. Çocukla kurulan iletişim onun kişiliğinin belirlenmesinde en önemli etkendir. Ahlak, terbiye, ideal, duygu,
davranış, kültür ve inançların benimsenmesi doğduğu andan itibaren altı yaş
evresinde oluşur.
Allah Teâlâ Lokman Suresinde Lokman Aleyhisselam’ın oğluna tavsiyelerinden bahsederek eğitimdeki önceliklerimizin neler olması gerektiğini bize
örneğiyle bildiriyor. “Yavrum! Namazı
dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten
alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı
sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak
emredilmiş işlerdendir. Küçümseyerek
surat asıp insanlardan yüz çevirme ve
yeryüzünde böbürlenerek yürüme!
Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.” 1
Peygamberimiz’in de (s.a.s.) hayatına
baktığımızda, çocuklarına ve torunlarına davranışları ve onlara ne şekilde tavsiyelerde bulunduğunu görebiliriz. Usame bin Zeyd Peygamber Efendimiz’in
(s.a.s.) kendilerini nasıl sevdiğini bize
şöyle anlatır: Resulullah beni alır, dizi
8
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
üzerine oturturdu. Hasan’ı da öbür dizine oturturdu. Sonra bizi göğsüne bastırır, “Allah’ım bu ikisine rahmet ihsan
eyle. Çünkü ben bunlara hayır ve saadet
diliyorum.” 2 derdi. Rasulullah (s.a.s.)
torunu Hasan bin Ali’yi öptüğü sırada
yanında Akra bin Habis oturmaktaydı.
Akra, “Benim on tane çocuğum vardır,
onlardan hiçbirini öpmedim.” dedi. Resulullah ona doğru baktı ve sonra da
adeta bize de örnek olacak bir söz söyledi, “Merhamet etmeyene merhamet
olunmaz.” buyurdu.3
Çocuğun anne babadan öğrendiği ilk
şey sevgidir. Sevgi; kabullenme, koruma, kollama ve sevecenlik gibi bütün
olumlu duyguları içerir.
İşte bu noktada anne-baba davranış modellerini bir inceleyelim.
Sıkı disiplinin olduğu ailelerde çocuğa,
kayıtsız şartsız söz dinlediği müddetçe
yakınlık gösterilir. Gençlerin duygu,
düşünce ve tavırları, daha çok bastırılır.
İfade özgürlüğü pek yoktur. O zaman
bazı sırlar, gizemler yaşanmak zorunda
kalınır. Dolayısıyla çocuklar, daha pasif, korkan, çekingen bireyler olarak yetişir.
Aşırı koruyucu anne baba tutumunda
ise hoşgörü ve fedakârlığın sınırları pek
yoktur. Bu tutumu gösteren ailelerdeki
abartılı sevgi çocuğu bencilleştirir, ailesine, anne babasına olan tutum ve davranışları saygı sınırlarını aşar. Şımarır
ve kendisini akranlarından ve arkadaşlarından uzak tutar. Bu olumsuz davranışlar neticesinde çocuklar, sorumluluk
almaktan korkan, hep kendini düşünen
bencil bir birey olarak karşımıza çıkarlar.
Kalabalık ailelerde gözlenen bu durumda çocuk ilgisiz ve sevgisiz büyür. Pasif
ve içe kapalı büyüyen çocuk, kendini
toplumdan soyutlar, kendi yolunu bulmaya çalışır. İşte bu ilgi eksikliği çocukta disiplinsiz davranışların oluşmasına
yol açar. Aile sevgi ve şefkatinden yoksun çocuklar da ihtiyacı olan sevgi ve
şefkati bulamayınca bu boşluğu gayrimeşru yollarda aramaya başlar.
Çocuk eğitiminde tutarlı olmak, onların
uyumlu, kendine güvenen ve sosyal birey olmalarına zemin hazırlar. Ayrıca
kardeşler arasında sevgi, şefkat ve muamelede eşit davranılmalıdır. Çocuğumuzun bizi model aldığını hiçbir zaman
unutmamalıyız. Her birimiz çocuğumuzun eğitimcisiyiz. Hz. Peygamber
(s.a.s.) “Çocuğunuza bırakacağınız en
güzel miras onu, hem dünya ve hem de
ahiret mutluluğuna eriştirecek bir terbiyedir.” 4 buyurmaktadır. Hz. Peygamber
(s.a.s.) in bu sözü her ebeveynin çocuk
yetiştirirken baş ucunda bulunmalı, ana
rehberi olmalıdır.
[1] Lokman Suresi 17–18
[2] Buhari, Kitabu’l-Edeb, 22
[3] Buhari, Kitabu’l-Edeb, 26 [4] Tirmizi
EINFLUSS DES ELTERLICHEN VERHALTENS
AUF DIE KINDERERZIEHUNG
Hayrunnisa PEKER
Religionsbeauftragte
München
Die Familie ist die kleinste Institution,
die sich aus Mutter, Vater und Kindern
zusammensetzt. Der Traum jedes Paares, die sich gemeinsam auf den Weg
machen, indem sie heiraten ist es, eine
Ehe zu gründen, ein glückliches, zufriedenes und ein intaktes Familienleben zu haben. Die Kinder, die sie in
Zukunft bekommen werden, werden
wie Meilensteine ihre Familieneinheit
verfestigen.
Jedes geborene Kind wird ab dem ersten Tag der Geburt von den Handlungen der Eltern beeinflusst und jedes
Kind versucht die Eltern nachzuahmen.
Die geknüpfte Kommunikation mit
dem Kind ist der wichtigste Faktor für
die Entwicklung seiner Persönlichkeit.
Die Aneignung von den Tugenden, der
Erziehung, den Idealen, der Empfindungen, Handlungen, Kultur und des
Glaubens entwickelt sich binnen der
Zeit bis zum sechsten Lebensalter.
Allah, der Erhabene, teilt uns im Kapitel (Sure) Luqman die Empfehlungen
des Propheten (s) an seinen Sohn mit,
die uns zeigen, was unsere Präferenzen
bei der Erziehung sein sollten. „O mein
lieber Sohn, verrichte das Gebet, gebiete das Rechte und verbiete das Verwerfliche und ertrage standhaft, was
dich trifft. Gewiss, dies gehört zur Entschlossenheit (in der Handhabung) der
Angelegenheiten. Und zeige den Menschen nicht geringschätzig die Wange
und gehe nicht übermütig auf der Erde
einher, denn Allah liebt niemanden, der
eingebildet und prahlerisch ist.“ 1
Wenn wir uns das Leben des Propheten
anschauen, sehen wir sein Verhalten
gegenüber den Kindern und welche
Empfehlungen er ihnen gegeben hat.
Usama bin Zayd berichtet uns folgendermaßen wie der Prophet sie liebkoste:
„Der Gesandte Allahs pflegte mich zu
nehmen und auf seinen Schoß zu setzen. Auf seinem anderen Schoß pflegte
er Hasan zu setzen. Dann pflegte er uns
an seine Brust zu drücken und sagte dabei ‚O mein Allah, segne diese beiden.
Denn ich wünsche Gutes für sie und
Glück.ʻ“ 2 „Als der Gesandte Allahs
seinen Enkel Hasan b. Ali küsste, saß
Aqra bin Hadis bei ihm. Aqra sagte:
‚Ich habe zehn Kinder und ich habe
keins von ihnen geküsst.ʻ “ Daraufhin
sagte der Prophet: „Wer sich anderen
nicht erbarmt, erfährt selbst auch kein
Erbarmen.“ 3
Das Kind erlernt zu allererst die Liebe
von den Eltern. Liebe beinhaltet alle
positiven Emfindungen wie Akzeptanz, Schutz, Hüten und Zuwendung.
Lassen sie uns die Handlungsmodelle
der Eltern zu diesem Punkt untersuchen.
Bei Familien mit strenger Disziplin erfährt das Kind solange Zuwendung,
wie es bedingungslos gehorcht. Die
Empfindungen, Gedanken und Handlungen der Jugendlichen werden vermehrt unterdrückt. In diesem Fall ist es
unumgänglich, bestimmte außergewöhnliche und eigenartige Dinge zu
erleben. Folglich wachsen die Kinder
als noch passivere, beängstigte und befangene Individuen auf.
Bei übermäßig behütenden Eltern gibt
es keine Grenzen für ihre Toleranz und
Selbstaufopferung. Das Verhalten in
diesen Familien in Form von übermäßiger Liebe macht das Kind egoistisch
und das Verhalten des Kindes gegenüber den Eltern überschreitet die Grenzen des Respekts. Es wird frech und
hält sich von seinen Gleichaltrigen so-
wie Freunden fern. Als Resultat dieses
negativen Verhaltens stehen dann Kinder vor uns, die sich fürchten Verantwortung zu übernehmen und egoistische Individuen, die ständig nur an sich
selbst denken.
Diese Situation, in der die Kinder ohne
Beachtung und Liebe aufwachsen, ist
bei großen Familien zu beobachten.
Das Kind wächst passiv auf und wendet
sich in sein eigenes Innere (Introversion), isoliert sich von der Gesellschaft
und versucht, seinen eigenen Weg zu
finden. Dieser Interessenmangel führt
zur Disziplinlosigkeit beim Kind. Folglich können die Kinder lieb- und zuwendungsloser Familie ihren Bedarf an
Liebe und Zuwendung nicht stillen und
versuchen diese Lücke durch unangemessene Wege zu befriedigen.
Eine konsequente Haltung bei der Erziehung von Kindern wird die Grundlage dafür bieten, dass sie anpassungsfähig sind, Selbstvertrauen entwickeln
und zu sozialen Individuen werden.
Außerdem sollten die Kinder bei Liebe,
Zuwendung und Betreuung gleich behandelt werden. Wir dürfen nicht vergessen, dass unser Kind uns als Vorbild
nimmt. Wir alle sind Erzieher unserer
Kinder. Unser Prophet sagte: „Das beste Erbe, was ihr eurem Kind hinterlassen werdet, ist eine Erziehung, die ihn
sowohl zum Glück auf der Welt als
auch im Jenseits führen wird.“ 4 Diese
Aussage des Propheten sollten sich die
Eltern bei der Erziehung von Kindern
auf die Fahne schreiben und als Hauptwegweiser betrachten.
[1] Koran, Luqman, 31/17–18
[2] al-Bukhari, Kitabu’l-Adab, 22
[3] al-Bukhari, Kitabu’l-Adab, 26 [4] at-Tirmidhi
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
9
MAKALE
ARTIKEL
Sıkça Sorulan Sorular
Kimler kurban kesmekle
yükümlüdür?
Kurban kesmek, akıl sağlığı yerinde,
büluğa ermiş (ergen olmuş), dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip
ve mukim olan her müslümanın yerine
getireceği malî bir ibadettir (Merğînânî,
el-Hidâye, VII, 148). Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr altın
veya değerinde para ya da kazanca sahip
olan kimselerin kurban kesmesi gerekir (Mevsılî, el-İhtiyâr, IV, 252–256; İbn
Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, 452–453).
.
Kurban kesim vaktı ne zaman
baslar ve biter?
Kurban kesim vakti, bayram namazı kılınan yerlerde bayram namazı
kılındıktan sonra; bayram namazı
kılınmayan yerlerde ise, fecirden (sabah namazı vakti girdikten) sonra
başlar. Hanefîlere göre bayramın 3.
günü akşamına kadar devam eder
(Merğînânî, el-Hidâye, VII, 154). Şâfiîlere göre ise 4. günü de kurban kesilebilir (Şirbinî, Muğni”l-Muhtâc, IV,
383; İbn Rüşd, Bidâye, I, 436).
Bu süre içinde gece ve gündüz kurban
kesilebilir. Ancak kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur. Bayramın
birinci günü kesmek daha faziletlidir.
Kurban keserken nelere
dikkat edilmelidir?
Kurban keserken aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:
a) Usulüne göre bir kesim yapmış olmak
için hayvanın yemek ve nefes borularıyla,
iki atardamarından en az birinin kesilmesi gerekir. Bu şekilde yapılan bir kesim
sırasında, hayvanın omuriliğinin hemen
10
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
kesilmesi mekruhtur. Bu konuda etlik kesim ile kurbanlık kesim arasında bir fark
yoktur.
b) Hayvanın canı çıkmadan başının gövdesinden ayrılmamasına özen gösterilmelidir.
c) Kurban edilecek hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet edilmemelidir. Bu
nedenle hayvanlar ehil kişiler tarafından
kesilmeli ve boğazlama işlemi süratli bir
şekilde yerine getirilmelidir.
d) Çevre temizliği için gerekli tedbirler
alınmalıdır.
f) Hayvanların bir diğerinin kesimini görecek şekilde yan yana bulundurulmamalarına azami özen gösterilmelidir.
.
Kurban etı nasıl
degerlendirilmelidir?
˘
Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban etinin üçe
taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir
bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde
yenmesini tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd,
Dahâyâ, 10). Kurban etinin tamamı evde
de bırakılabilir (Tahâvî, Şerhu me‘âni’lâsâr, IV, 185). Ancak, durumu iyi olan
müslümanların, toplumda muhtaçların
arttığı bir dönemde kurban etlerinin
çoğunluğunu hatta tamamını dağıtmaları
uygun olur. Şafiî mezhebine göre ise, kurban etinden az da olsa fakirlere verilmesi
vaciptir. (Bkz. Nevevî, el-Mecmû’, VIII,
413).
Kurban derisi nasıl
degerlendirilmelidir?
˘
Kurbanın derisi, bir fakire veya hayır
kurumuna verilmelidir. Hz. Peygamber
(s.a.s.), veda haccında Hz. Ali’ye, kurban
olarak kesilen develerinin başında dur-
masını ve bunların derileri ile sırtlarındaki
çullarını sadaka olarak vermesini, kasap
ücreti olarak bunlardan bir şey vermemesini emretmiştir (Müslim, Hac, 348;
Buhârî, Hac, 120, 121; Ebû Dâvûd, Menâsik, 21). Buna göre kurban derilerinin para
karşılığında satılması, kurbanın kesimi
veya bakımı için ücret olarak verilmesi
caiz değildir (İbn Nüceym, el-Bahr, VIII,
203). Derinin satılması hâlinde bedelinin
yoksullara verilmesi gerekir (Merğînânî,
el-Hidâye, VII, 165).
Ancak kurbanın derisi, bir yoksula veya
hayır kurumuna bağışlanabileceği gibi,
evde namazlık, kalbur ve benzeri ev
eşyası yapılarak kullanılmasında da bir
sakınca yoktur (Kâsânî, Bedâi‘ V, 81;
Merğînânî, el-Hidâye VII, 164).
Kurban kesmek yerine sadaka
vermekle bu ibadet yerine
.
getırilmis olur mu?
İbadetlerin şekil, şart ve rükünleri olduğu
gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin
birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün
değildir. Diğer taraftan ibadetler ancak
emredildikleri zaman, şekil ve sayıda yerine getirilebilir. Hayvanın kesilmesi kurbanın rüknüdür (Kâsânî, Bedâi‘, V, 40).
Her ibadetin bir yapılış şekli vardır. Kurban ibadeti de ancak kurban olacak hayvanın usûlüne uygun olarak kesilmesiyle
yerine getirilebilir (el-Fetâva’l-Hindiyye,
V, 360). Bedelini infak etmek suretiyle,
kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz.
Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurban
meşru kılındıktan sonra her yıl bizzat kurban kesmek sureti ile bu ibadeti yerine getirmiştir (Buhârî, Hac, 117, 119; Müslim,
Edâhî, 17).
Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban bayramında, Allah katında en sevimli ibadetin
kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın her bir
parçasının kişinin hayır hanesine kaydedileceğini ifade etmiştir (Tirmizî, Edâhî,
1; İbn Mâce, Edâhî, 3).
Allah Teala’nın rızasını kazanmak niyetiyle, karşılıksız olarak fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda
bulunmak da müslümanın önemli vazifelerinden biridir. Zaruret derecesinde ihtiyaç içerisinde bulunan kimseye yardım
etmek dinimizde farz kabul edilmiştir.
Ancak, bu iki ibadetin birbirinin alternatifi olarak sunulması doğru değildir. Bu
sebeple kesme olmadan hayvanı, sadaka
olarak bir kişiye vermek kurban yerine
geçmez (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX,
454, 463). Aynı şekilde kurban bedelini
de yoksullara ya da yardım kuruluşlarına
vermek suretiyle, kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz (Serahsî, el-Mebsût, XII, 13).
Vekâlet yoluyla kurban kesilebilir
mi? Kisinin bulundugu
˘ Sehir veya
ülke dısında vekaletle kurban
.
kestırmesinin hükmü nedir?
Kişi, kurbanını bizzat kesebileceği gibi
vekâlet yoluyla başkasına da kestirebilir. Zira kurban, hac ve zekât gibi mal ile
yapılan bir ibadettir; mal ile yapılan ibadetlerde ise vekâlet caizdir (Kâsânî, Bedâî’, V, 67; Mevsılî, el-İhtiyâr, IV, 263-265;
Remlî, Nihâyetü’l-muhtâc, VIII, 132). Nitekim Hz. Ali (r.a.)’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Resûlullah (s.a.s.), develer
kesilirken başında durmamı, derilerini
ve sırtlarındaki çullarını paylaştırmamı
emretti ve onlardan herhangi bir şeyi ka-
sap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı
ve ‘kasap ücretini biz kendimiz veririz’
buyurdu.” (Buhârî, Hac, 120; Ebû Dâvûd,
Menasik, 19)
Vekâlet, sözlü veya yazılı olarak ya da
telefon, internet, faks ve benzeri iletişim
araçları vasıtasıyla verilebilir. Vekil tayin edilen kişi veya kurum aldığı vekâleti
gereği gibi yerine getirmelidir. Kurbanda
önemli olan, kişinin niyetinin Allah için
olması ve vekâleten kendisi adına kurbanın kesilmesidir.
Dolayısıyla kurbanın yurt içinde başka
bir ilde ya da yurt dışında kesilmesinde
sakınca bulunmamaktadır. Kurban fiyatlarının kesilen ülkeye göre az veya çok
olması bu durumu değiştirmez. Ancak
yaşadığı yerde muhtaç ve fakirler varsa
kişinin, kurbanını orada kesip dağıtması
daha uygun olur. Çünkü kişinin yaşadığı
yerdeki fakirlerin ve komşuların onun
üzerinde hakları vardır.
Ailede zengin olan
karı- kocadan her birinin ayrı ayrı
kurban kesmesi gerekir mi?
Evde hane reisinin kurban
kesmesi ile zengin olan öteki aile
fertlerinden kurban vecibesi
sâkıt olur mu?
İbadetlerde sorumluluk ve bu sorumluluğun bir neticesi olan ceza ve mükâfat
da bireyseldir. İslam dininde aile fertleri
arasında mal ayrılığı esası vardır. Bir aile
içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı ayrı ayrı belirlenmişse kendilerine aittir. Bu itibarla aile fertlerinden karı,
koca ve yetişkin çocuklardan kimin borcu
ve temel ihtiyaçları dışında 80.18 gramm
(20 miskal) altını veya bu miktar altın
değerinde parası veya nâmî (artıcı) olmasa bile nisaba ulaşan fazla malı ve eşyası
varsa, o kimse zengin sayılır. Bu şartlara
göre aile fertlerinden dinen zengin sayılan
her biri, fıtır sadakası vermekle mükellef
oldukları gibi, kurban bayramında da Hanefîlere göre kurban kesmekle yükümlüdürler (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX,
452-454).
Şâfiî mezhebine göre ise aile için bir kurban kesmek sünnet-i kifâyedir. Dolayısıyla aileden birisinin kurban kesmesi
ile hepsi için sünnet yerine gelmiş olur
(Nevevî, el-Mecmû’, VIII, 384; Şirbînî,
Muğni’l-muhtâc, IV, 377). Bu görüş asgarî derecede nisâba sahip olan aileler için
daha uygundur.
Kurbanlık hayvanı elektrik
veya narkozla bayıltarak
kesmek caiz midir?
Kurbana fazla eziyet vermemek (ölüm
acısını azaltmak) maksadıyla, kesim esnasında hayvanın elektrik şoku, narkoz
veya benzeri bir yöntemle bayıltılarak
kesilmesi caizdir. Ancak hayvanın bayıltıldıktan sonra ölmeden boğazından
kesilmesi gerekir. Hayvan henüz kesilmeden, şok etkisiyle ölürse, kurban olmayacağı gibi, eti de yenmez (DİYK 24. 02.
2010 tarihli karar; bkz. Mecma’u’l-Fıkh,
Karârât ve Tevsıyât, 28 Haziran-3 Temmuz 1997 tarihli Karar, s. 314-318). Zira
kurbanlık veya etlik hayvanın yenilmesinin caiz olabilmesi için kesim esnasında
hayvanın canlı olması gerekir (Merğînânî,
el-Hidâye, VII, 133).
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
11
Häufig gestellte Fragen
MAKALE VE SÜNNETIN PENCERESİNDEN
KUR'AN'IN
AUS DEM BLICKWINKEL DES KORAN UND DER SUNNA
ARTIKEL
Wer ist verpflichtet zu opfern?
Das Opferfest ist ein finanzieller Gottesdienst, der von allen Muslimen einzuhalten ist, die die geistige sowie körperliche
Reife erlangt haben und religiös gesehen
über so viel Vermögen besitzen, dass man
als wohlhabend gilt und sich nicht im Reisezustand (muqim) befindet (al-Marghinani, al-Hidaya, VII, 148). Jeder, der außerhalb seiner Grundbedürfnisse und seiner
Schulden über 80,18 gramm Gold oder
dessen Wert in Geld oder Vermögen verfügt, sollte opfern (al-Mawsili, al-Ikhtiyar,
IV, 252-256; Ibn Abidin, Reddu’l-Mukhtar, IX, 452-453).
Wann beginnt die Zeit für das
Opfern und wann endet sie?
An Örtlichkeiten, wo das Festtagsgebet
verrichtet wird, beginnt die Zeit für das
Opfern nach dem Festtagsgebet. An Örtlichkeiten, wo kein Festtagsgebet verrichtet werden kann, beginnt die Zeit nach
Eintritt der Morgendämmerung (d.h. mit
Eintritt der Zeit für das Morgensgebet).
Nach der hanafitischen Rechtsschule dauert die Zeit für das Opfern bis zum Abend
des dritten Tages an.
Während dieser Zeit kann sowohl tagsüber als auch nachts geopfert werden.
Besser ist allerdings das Opfern während
des Tages. Das Opfern am ersten Tag des
Festes ist am wertvollsten.
Worauf sollte beim Opfern
geachtet werden?
Beim Opfern sollten folgende Dinge beachtet werden:
a) Um entsprechend der Vorschriften zu
opfern, sollten sowohl die Luft- als auch
die Speiseröhre mit einem der beiden
Schlagadern durchgeschnitten, d.h. geschächtet werden. Hierbei ist es religiös
12
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
gesehen nicht erwünscht, das Knochenmark unmittelbar durchzuschneiden.
Hierbei gibt es keinen Unterschied zwischen Tieren, die geopfert werden oder zu
sonstigen Zeiten und Zwecken geschlachtet werden.
b) Es sollte darauf geachtet werden, dass
das Tier nach Möglichkeit in Richtung
Mekka gedreht und der Kopf des Tieres
nicht vor dem Austritt der Seele vollständig vom Körper durchtrennt wird.
c) Dem Opfertier darf weder Leid zugefügt, noch darf es gequält werden. Aus
diesem Grund sollten die Tiere von kundigen Fachleuten geopfert werden und
das Schächten sollte zügig durchgeführt
werden.
d) Die erforderlichen Maßnahmen für die
Hygiene des Umfeldes am Schlachtplatz
sollten getroffen werden.
e) Es sollte größtmögliche Sorgfalt darauf
gelegt werden, dass sich die zu opfernden
Tiere nicht nebeneinander befinden und
einander dabei nicht sehen.
Wie sollte das Opferfleisch
verwertet werden?
Der Prophet (s) hat empfohlen, das Opferfleisch in drei zu teilen, einen Drittel des
Opferfleisches an Bedürftige zu verteilen,
die nicht opfern konnten, einen weiteren
Drittel mit Verwandten, Bekannten und
Nachbarn zu teilen und den letzten Teil
zu Hause zu verzehren (Abu Dawud,
Dahaya, 10). Auch kann das ganze Opferfleisch zu Hause belassen werden (Tahawi, Scharhu maani’l-asar, IV, 185). Wenn
sich die Anzahl der Bedürftigen in der
Gesellschaft stark vermehrt, ist es besser,
wenn wohlhabende Muslime sogar das
ganze Opferfleisch verteilen.
Auch wenn es wenig sein sollte, ist es
nach der schafiitischen Rechtsschule eine
Pflicht (wadschib), einen kleinen Teil des
Opferfleisches an Bedürftige abzugeben.
zum Opfer
(siehe an-Nawawi, al-Madschmu, VIII,
413).
Wie sollte das Fell des
Opfertieres verwertet werden?
Das Fell des Opfertieres sollte entweder
einem Bedürftigen oder einer wohltätigen
Institution gegeben werden. Der Prophet
(s) hat während seiner Abschiedspilgerfahrt Ali befohlen, bei den Opferkamelen
zugegen zu sein und deren Felle und
Reitdecken als Spende abzugeben, aber
hiervon kein Entgelt für den Schlachter zu entrichten (al-Muslim, Hadsch,
348; al-Bukhari, Hadsch, 120-121;
Abu Dawud, Manasiq, 21). Demgemäß ist
der Verkauf des Opferfelles gegen Geld
oder die Überlassung als Entgelt für das
Opfern nicht erlaubt. (Ibn Nudschaym,
al-Bahr, VIII, 203). Sollte das Fell
verkauft werden, ist es erforderlich,
das Geld an Bedürftige abzugeben.
(al-Marghinani, al-Hidaya, VII, 165).
So wie das Fell des Opfers an Bedürftige
oder eine wohltätige Institution abgegeben werden kann, gibt es auch keine Hindernisse, das Fell beispielsweise selbst als
Gebetsunterlage oder als sonstigen Haushaltsgegenstand zu verwenden (Qasani,
Badai, V, 81; al-Marghinani, al-Hidaya,
VII, 164).
Kann dieser Gottesdienst auch
durchgeführt werden, indem man
anstattdessen Geld spendet?
So wie die Gottesdienste Voraussetzungen einzuhaltender Grundelemente
in Form und Bedingungen haben, sind
auch Weisheiten, Zwecke und Gründe für die Verpflichtung der Gottesdienste vorhanden. Diese Eigenschaften
der Gottesdienste können nicht getrennt
von den Gottesdiensten betrachtet wer-
den. Auf der anderen Seite können die
Gottesdienste nur zur geboteten Zeit,
Anzahl, Art und Weise durchgeführt werden. Das Opfern des Tieres ist ein Grundelement des Opferrituals (Qasani, Badai,
V, 40). Jeder Gottesdienst wird auf eine
besondere Art ausgeführt. Der Gottesdienst des Opferns kann auch nur durch
Einhaltung der entsprechenden Art des
Opferns der Opfertiere durchgeführt
werden (al-Fatawayi Hindiyye, V, 360).
Durch Spende des Entgeltes eines
Opfertieres kann folglich das Opfern
nicht ersetzt werden und dementsprechend kann der Opfergottesdienst auch
nicht als durchgeführt gelten.
Denn der Prophet (s) hat, nachdem das
Opfer auferlegt wurde, diesen Gottesdienst jedes Jahr durchgeführt indem er
eigenhändig geopfert hat (al-Bukhari,
Hadsch, 117, 119; al-Muslim, Adahi, 17).
Der Prophet hat ausgedrückt, dass am
Tage des Opferfestes die beste auszuführende Tat das Opfern selbst ist und sobald
das Opfertier geopfert wird, es bei Allah
angenommen wird und jedes einzelne
Teil des Opfertieres für den Opfernden
als Wohltat niedergeschrieben wird
(at-Tirmidhi, Adahi, 1; Ibn Madscha,
Adahi, 3).
Eines der wichtigen Aufgaben eines Muslimen ist es auch, ohne Erwartung einer
Gegenleistung Bedürftigen und Notleidenden zu helfen, ihnen Gutes zu tun
und sie zu beschenken um das Wohlwollen Allahs, des Erhabenen, zu erlangen.
Einem Menschen zu helfen, der sich in
bedränglicher Bedarfslage befindet, ist
nach unserer Religion eine Pflicht. Allerdings ist es nicht richtig, dass diese beiden
Gottesdienste als Alternativen füreinander dargestellt werden. Deshalb gilt es
nicht als Durchführung des Opfergottesdienstes, wenn ohne zu opfern das Entgelt
für ein Opfer einer bedürftigen Person
als Spende abgegeben wird. (Ibn Abidin,
Raddu´l-Mukhtar, IV, 454, 463). Ebenso
gilt das Opfer nicht als vollbracht, wenn
das Entgelt für ein Opfertier armen Personen oder Hilfsorganisationen gegeben
wird (Serahsi, al-Mabsut, XII, 13).
Kann das Opfer in Stellvertretung
vollbracht werden? Wie ist das
religiöse Urteil, wenn jemand das
Opfer außerhalb der Stadt oder
des Landes in Stellvertretung
von sich durchführen lässt?
So wie das Opfer durch die Person selbst
vollbracht werden kann, ist es auch
möglich, dass man in Stellvertretung
seiner selbst eine andere Person damit
beauftragt zu opfern. Denn das Opfern ist
so wie die Pilgerfahrt (Hadsch) und die
Pflichtabgabe (Zakat) ein finanzieller
Gottesdienst; bei finanziellen Gottesdiensten ist die Beauftragung eines Stellvertreters religiös zugelassen (Qasani,
Badai, V, 67; al-Mawsili, al-Ikhtiyar, IV,
263-265; Ramli, Nihayatul-Muhtadsch,
VIII, 132). Denn es wird überliefert, dass
Ali folgendes berichtete: „Der Gesandte
Allahs (s) befahl mir, bei den Kamelen zu
zugegen zu sein, wenn sie geopfert werden, ihre Felle und Reitdecken zu verteilen
und er hat mir verboten, daraus das Entgelt für den Schlachter zu entrichten und
er sagte: ‚das Entgelt für den Schlachter
geben wir selbst.ʻ“ (al-Bukhari, Hadsch,
120, Abu Dawud, Manasiq, 19)
Die Beauftragung der Stellvertretervollmacht kann mündlich oder schriftlich
oder durch verschiedene Wege wie Telefon, Internet, Fax und änhnliche Kommunikationsmittel erfolgen. Die Stellvertretervollmacht entgegennehmende Person
oder Institution sollte die Vollmacht so
ausführen, wie es sich gehört. Beim Opfer
ist das Wichtige, dass der Opfernde dieses
um Allahs Willen beabsichtigt und das
Opfertier stellvertretend im Namen von
ihm geopfert wird. Folglich ist es unbedenklich, innerhalb des Landes in einer
anderen Stadt oder auch im Ausland zu
opfern. Der Preisunterschied zwischen
den Ländern, ob es günstiger oder teurer
ist und wo geopfert werden soll, ändert
an dieser Situation nichts. Aber wenn bedürftige oder arme Menschen in der Stadt
vorhanden sind, wo man selbst lebt, ist es
besser, wenn das Opfertier dort geopfert
wird und das Fleisch auch dort verteilt
wird. Denn die bedürftigen Menschen
und Nachbarn der Stadt, wo man lebt,
haben Anrechte über sie.
Ist das Schlachten des
Opfertieres nach Betäubung
durch Elektroschock oder
Narkose religiöse erlaubt?
Um das Opfertier nicht zu quälen (und
die Schmerzen zu verringern) ist es
erlaubt, das Tier durch Elektroschock,
Narkose oder ähnliche Verfahren zu betäuben und dann zu opfern. Allerdings
ist es notwendig, das Tier vor dem Sterben zu schächten. Sollte das Tier vor
dem Schächten aufgrund der Wirkung
des Schocks oder Bolzenschlags verenden, kann es sowohl nicht mehr als
Opfer gelten, als auch dessen Fleisch
nicht verzehrt werden. (Beschluss des
Hochrats für Religionsfragen vom
24.02.2010; siehe Madschmuatu´l-Fiqh,
Qararat wa Tawsiyat, Beschluss vom
28. Juni – 3. Juli 1997, s. 314-318). Denn
damit ein Opfertier als Opfer gelten
kann oder zum Verzehr geeignet ist, ist
es zwingend erforderlich, dass das Tier
beim Schächten lebendig ist.
(al-Marghinani, al-Hidaya, VII, 133).
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
13
MAKALE
ARTIKEL
Serkan DURSUN
DİTİB Münih-Gersthofen
Eyyüp Sultan Camii
Din Görevlisi
ÇAĞIMIZIN GENÇLERİNE
BİR YUSUF (S.A.S.) ÇAĞRISI
''Doğrusu, Yusuf ve kardeşlerinde, sual
edenler (araştırıp öğrenmeyi arzulayanlar, ders ve ibret almak isteyenler
için) asla tüketip bitirilemeyecek kadar
dersler / ayetler vardır.''
(Yusuf Suresi, 7)
Siz, Allah'a davet eden, salih amel işleyen ve kayıtsız şartsız Müslümanız diyen; her işine esirgeyen ve bağışlayan
Rabbin adıyla başlayan gençler!
Sizler, çağın günah sektörlerinin üzerine yatırım yaptığı; işitsel, görsel ve
aklınıza gelecek her türlü şehvet ve arzuların kışkırtıldığı bir dünyanın türlü
sillelerine maruz kalıyorsunuz. Soğuktan ve günahtan koruması gereken elbisenin bile amacından çıkarılarak
daha çok bir tahrik unsuru olarak kullanıldığı günlerde yaşıyorsunuz. Ahir
zamanda bu bile başlı başına bir imtihandır.
Bu sancılı süreçten çıkabilmenin ya da
kendini terbiye edebilmenin en doğru
yolu, Kerim Kitabımızda çok önemli
bir örnek; genç bir insan genç bir Peygamber üzerinden gösterilir. Bu örnek,
Kitabımızda Rabbimizin ''kıssaların
en güzeli'' dediği Yusuf (s.a.s.) Kıssa14
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
sındadır. Bu sure/kıssa, Kur'an'ın, gerçekten tüm insanların ortak anlayış
seviyesine hitap ettiğini gösteren eşsiz
bir örnektir. Ve özellikle gençler için
ayrı bir anlam ve önem taşır.
Yusuf'un kıskanç kardeşlerinin, onun
canına kastederek kuyuya atması sonrasında babaları Yakup Nebi’ye sahte
kan sürerek sundukları kanlı gömlek...
Kuyudan çıkarılıp Mısır'da köle olarak
O'nu satın alan Mısır Azizi'nin sarayında yaşadığı o ağır imtihan; Mısır
Azizi'nin hanımının Yusuf'a 'nasıl olsa
kimse görmüyor, kapılar da sıkı sıkıya
kapalı' diyerek sunduğu ahlaksız teklif... Bu teklif Yusuf'un niyetini bozup,
günaha karşı haya duygusunu yitirmesinin zeminin hazırlıyordu. Dikkat!!!
''Nasıl olsa kimse görmüyor!''
Adeta bir şiir gibi akıp giden Yusuf Suresi'nin 23.Ayetinde 'Hayır! Böyle bir
şey yapmaktan Allaha sığınırım' diyerek bu çağrı karşısında Âlemlerin Rabbini hatırlayan ve hatırlatan Genç Yusuf... Kapıyla kadının arasında gerilip
arkadan yırtılmış gömlek... Burada
Peygamberimizin dudaklarından dökülmüş olan ''Utanmıyorsan dilediğini
yap'' Nebevi sözünü hatırlıyoruz... Hz.
Yusuf Rabbinin kendisini her an görüp
gözetlediğinin farkındaydı. ''Benim
için zindan bunların beni çağırdıkları
şeyden daha hayırlıdır.’ diyerek zindanı zinaya tercih etmiştir. (Yusuf, 33)
İşte bu yüzden bu kıssa bir Yusuf çağrısıdır bu zamanın gençlerine. Hz. Yusuf'un gelen zina teklifine 'Hayır! Böyle bir şey yapmaktan Allah'a sığınırım'
dediğini okurken 'Sende nerde duracağını bil. Rabbinin hatırına daha ileri
gitme' diye içinizden gelen bir ses duyarsınız. Bu ses hiçbir zaman kaçamadığımız vicdanımızın sesidir.
Surenin satır aralarını okurken geçmişin aslında hiç de geçmemiş olduğunu
anlarsınız. Hayata atılan her gençle birlikte Yusuf'un hikâyesinin güncelliğini koruduğunu fark edersiniz.
Kur'anın bu kıssaya ''Ahsenü'l-Kasas /
Kıssaların En Güzeli'' demesindeki
hikmet sizce bu kıssanın kendisini
okuyanı, en güzel genç, en güzel insan,
en güzel kul yapmak istemesinde olabilir mi?
Serkan DURSUN
EIN AUFRUF VON YUSUF (S)
AN DIE JUGENDLICHEN UNSERER ZEIT
„Wahrlich, in Yūsuf und seinen Brüdern sind Zeichen für diejenigen, die
(nach der Wahrheit) fragen.“ (Koran,
Yusuf, 12/7)
O ihr Jugendlichen, die zu Allah einladen, gute Werke vollbringen und bedingungslos „wir sind Muslime“ sagen; all ihre Taten mit dem Namen
Allahs, des Beschützenden und Vergebenden beginnen!
Ihr seit diejenigen, die mit den Überschüttungskampangen des Sündensektors konfrontiert sind, und denen die
Welt mit all ihren audiovisuellen und
vorstellbaren möglichen Trieben sowie Begierden ihre allmöglichen Ohrfeigen draufknallen. Ihr lebt in einer
Zeit, in der die Kleidung zweckentfremdet wird und nicht für den Schutz
vor Kälte und Sünden, sondern als Reizelement dient. In der letzten Zeit wird
sogar eigenständig dieser Sachverhalt
zu einer Prüfung selbst.
Diese Situation ungescholten zu meistern oder sich selbst beherrschen zu
können wird im gnadenreichen Koran
anhand eines sehr wichtigen Beispiels,
genauer gesagt, über einen jungen
Menschen und einen jungen Propheten
gezeigt. Dieses Beispiel wird in unserem erhabenen Buch seitens Allah in
der Josefgeschichte als „die schönste
Geschichte“ dargestellt. Dieser Kapitel
und diese Geschichte ist ein unvergleichbares Beispiel, das wirklich die
gemeinsame Verstandsebene aller
Menschen anspricht. Vor allem beher-
bergt sie einen besonderen Sinn und
eine besondere Bedeutung für Jugendliche.
Was Yusuf alles stichpunktartig erlebte
war:
Als sich die eifersüchtigen Geschwister
von ihm entledigen wollten und ihn in
einen Brunnen warfen, brachten sie ihrem Vater, dem Propheten Yakub sein
Hemd mit unechtem Blut… Die schwere Prüfung im Palast des ägyptischen
Ministers, nachdem er aus dem Brunnen herausgeholt und als Sklave an diesen verkauft wurde; Das unmoralische
Angebot der Frau des ägyptischen Ministers, dass „niemand sie hinter der
fest verschlossenen Türen sehen könne“… Dieses Angebot bildete die
Grundlage dafür, dass Yusuf sein
Schamgefühl hätte verlieren können,
wenn er seine Absicht änderte. Vorsicht!!! Wenn gesagt wird: „Es sieht
uns sowieso keiner!“
Im 23. Vers des Kapitels Yusuf erteilt
er ihr eine Absage indem er sagte: „Allah schütze mich (davor)!“ und erinnerte sich an Allah, den Weltenherren und
es ist der Jugendliche Yusuf, der uns
auch heute noch daran erinnert... Da
gibt es noch das von hinten zerrissene
Hemd, als er zwischen der Tür und ihr
eingekesselt war… Wir erinnern uns
hierbei an die prophetische Ermahnung: „Mach was du möchtest, wenn
du dich nicht schämst“… Yusuf war
sich sehr wohl bewusst, dass Allah,
sein Herr, ihn sah und beobachtete. Er
Religionsbeauftragter
DITIB Eyyüp
Sultan Moschee,
München-Gersthofen
hat anstatt des angebotenen Ehebruchs
das Gefängnis bevorzugt indem er
sagte: „… das Gefängnis ist mir lieber
als das, wozu sie mich auffordern.“
(Koran, Yusuf, 12/33)
Genau aus diesem Grund ist diese Geschichte ein Yusuf-Aufruf an die Jugendlichen dieser Zeit. Bei der Lektüre,
dass Yusuf dem Angebot einer außerehelichen Beziehung eine Absage
erteilte indem er sagte: „Nein! Ich nehme Zuflucht bei Allah, so etwas zu
tun.“, solltest du wissen, wo du stehst.
Ihr werdet eine Stimme aus eurem Inneren hören: „Gehe um Gottes Willen
nicht noch weiter.“ Diese Stimme ist
die Stimme unseres Gewissens, vor
der wir niemals fliehen können.
Wenn ihr beim Lesen dieser Sure (Kapitel) zwischen den Zeilen lest, werdet
ihr feststellen, dass die Vergangenheit
keinesfalls nur in der Vergangenheit
liegt. Mit jedem Jugendlichen, der pubertiert, werdet ihr feststellen, dass die
Geschichte von Yusuf seine Aktualität
aufbewahrt.
Was meint ihr? Liegt wohl die Weisheit
bei der Namensgebung des Korans für
diese Geschichte als „Die schönste Geschichte / ahsana´l-qasas“ darin, dass
diejenigen, die diese Geschichte lesen
zu dem schönsten Jugendlichen, zu
dem schönsten Menschen und zum
schönsten Diener gemacht werden sollen?
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
15
ÖNEMLİ ŞAHSİYETLER
WICHTIGE PERSÖNLICHKEITEN
Zekeriya KARAGÖZ
DİTİB Münih-Krumbach
Süleymaniye Camii
Din Görevlisi
MEDİNE’DE BİR
ÖĞRETMEN
MUS’AB BIN UMEYR (R.A.)
bul etmişti. Kendilerine İslâm'ı anlat- olan Üseyd, sevincinden yerinde duraMekke'nin zengin ailelerinden birinin
madı ve: "Ben gidip arkadaşlarıma da
çocuğu olan Musab Bin Umeyr As- mak ve diğerlerine de tebliğ yapmak
anlatayım"
diyerek ayrıldı.
için
Rasulullah'tan
bir
öğretmen
istedihab-ı Kirâm'ın ileri gelenlerinden biriEvs kabîlesinin reîsi Sa'd bin Muâz'ın
ler. Hz. Peygamber de bu önemli görev
sidir.
ve
kabîlesinin yanına varınca, Müslüiçin
Mus'ab
b.
Umeyr'i
görevlendirdi.
Mus'ab, Mekke'de o günün şartlarına
göre zenginlik ve ihtişam içinde yaşar- Mus'ab onlara namaz kıldıracak, man olduğunu söyledi. Bunu gören
Kur’an öğretecek ve İslâm’ı anlatacak- Sa'd şaşırarak hiddetlendi ve Mus'ab
ken, Hz. Peygamber (s.a.s)'in insanları
bin Umeyr'in yanına koştu. Sert bir taİslâm'a davet ettiğini öğrendi. Fazla va- tı. Böylece Medine'ye ilk hicret eden
vırla
konuşmaya başladı. Mus'ab bin
sahabi
Mus'ab
b.
Umeyr
oluyordu.
kit kaybetmeden Hz. Peygamber'e giUmeyr, ona da gâyet yumuşak konuştu
derek iman edip Müslüman oldu. O sı- Bir gün Mus'ab bin Umeyr, Medine’de
ve
oturup biraz dinlemesini söyledi.
bir
bahçede,
etrâfında
bulunan
Müslürada Mekkeliler, Müslümanlara yoğun
Sa'd, bu nâzik konuşma karşısında yumanlara İslam’ı anlatıyordu. Bu sırada
bir baskı uyguladığından, Hz. Mus'ab
muşayıp oturdu ve konuşulanları dinEvs
kabîlesinin
reîslerinden
olan
Müslüman olduğunu ailesinden gizlelemeye başladı. Mus'ab bin Umeyr, ona
mek zorunda kalmıştı. Ama o, Pey- Üseyd, hiddetli bir şekilde gelip, şöyle
da İslâmiyet'i anlattı ve Kur'ân-ı
konuşmaya
başladı:
"Siz
bize
niçin
gelgamberimizi gizlice ziyaret etmeyi de
Kerîm’den sureler okudu. Bunun üzeinsanları
aldatıyorsunuz?
ihmal etmezdi. Ne var ki Osman b. diniz,
rine Sa'd'ın yüzü birden bire değişiverHayâtınızdan
olmak
istemiyorsanız
Talha, Mus'ab'ın namaz kıldığını görüp
durumu annesi ile akrabalarına bildir- buradan derhâl ayrılın!". Onun bu taş- di ve orada Müslüman oldu. Hissettiği
huzur ve mutluluk üzerine derhâl kavmişti. Bunun üzerine akrabaları yaka- kın hâlini gören Mus'ab bin Umeyr;
layıp hapsettiler. Mekke'nin bu nazlı ve "Hele biraz otur! Sözümüzü dinle. minin yanına gidip onlara şöyle dedi:
Maksadımızı anla, beğenirsen kabûl "Ey kavmim beni nasıl biliyorsunuz?",
zengin genci için artık çile dolu zor
edersin. Yoksa engel olursun", diyerek "Sen bizim büyüğümüz" dediler. Bugünler başlamıştı.
nun üzerine, "öyle ise Allah'a ve Resûgâyet
yumuşak ve nâzik bir şekilde
Habeşistan'a hicret eden ilk kafileye
lüne îmân etmelisiniz" dedi. Bunun
katılıncaya kadar hapiste tutulan Hz. karşılık verdi.
üzerine kavmi hep beraber İslâmiyeti
Üseyd
sâkinleşip;
"Doğru
söyledin"
Mus'ab, hicret imkânı çıkınca, dinini
kabûl etti. O gün kabîlesinden îmân etdedi ve oturdu. Mus'ab bin Umeyr ona
daha rahat bir şekilde yaşayabilmek
medik kimse kalmadı.
İslâmiyet'i
anlattı
ve
Kur'ân-ı
kerîm
için Habeşistan'a hicret etti. Habeşistan
Mus'ab bin Umeyr'in büyük gayretleri
dönüşünde Hz. Mus'ab'ın durumu ta- okudu. Kur'ân-ı kerîmin eşsiz belâgatı
ve
hizmetleri netîcesinde İslâmiyet,
ve
tatlı
üslûbunu
işiten
Üseyd
kendini
mamen değişmiş ve bu nazlı delikanlının yerini, kalbi İslam ve imanla dop- tutamayıp; "Bu ne kadar güzel, ne ka- Medîne'de sür'atle yayıldı. Öyle ki, İslâmiyet birçok eve girmişti. Bir yıl
dar iyi bir sözdür. Bu dîne girmek için
dolu iradesi güçlü kuvvetli, metin bir
genç almıştı. Annesi ondaki bu kararlı- ne yapmalıyım" diye sordu. Güzel yüz- sonra Mekke'ye, hac mevsiminde yanında yetmiş kişi ile gelen Mus'ab b.
lü, tatlı dilli öğretmen cevap verdi: “Lâ
lık ve metaneti görünce, üzerindeki
ilâhe illallah Muhammed’ün Rasûlul- Umeyr, Medine’de ilk öğretmen olmabaskısını biraz hafifletmek zorunda
nın mutluluğu ile Hz. Peygamber
lah”
demek yeterlidir." Mus'ab bin
kaldı
(s.a.s)'e İslâm'ın Medine'deki hızlı yayıUmeyr'in bu sözü üzerine Kelime-i
Bu sırada Birinci Akabe Beyatı olmuş
lışının müjdesini vermişti.
Tevhid
ve
şehadeti
söyleyip
Müslüman
ve Medinelilerden bir grup İslâm'ı ka16
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
Zekeriya KARAGÖZ
EIN LEHRER
IN MEDINA
MUS´AB BIN UMAYR
Als Kind einer wohlhabenden Familie
in Mekka ist Mus’ab bin Umayr einer
der führenden Gefährten des Propheten (s). Entsprechend der damaligen
Verhältnisse in Mekka lebte er im
Reichtum und Prunk. Damals erfuhr er
von der Einladung des Propheten an die
Menschen zum Islam. Ohne viel Zeit zu
verlieren, ging er zum Propheten und
nahm den Islam an. Anfänglich hat
Mus’ab bin Umayr sein Bekenntnis
zum Islam vor seiner Familie verheimlicht. Trotzdem versäumte er es auch
nicht, unseren Propheten zu besuchen.
Aber einst sah Osman bin Talha Mus´ab
beim Gebet und teilte es seiner Mutter
und seinen Verwandten mit. Daraufhin
schnappten sie ihn ein und sperrten ihn
ein. Für diesen verwöhnten und wohlhabenden Jugendlichen von Mekka begannen damit die schweren Tage voller
Leiden.
Bis er sich der ersten Karawane nach
Abbesinien (heute Äthiopien) anschloss,
wurde er gefangen gehalten. Als sich
die Möglichkeit der Auswanderung ergab, ist er nach Abbesinien ausgewandert, um seine Religion ungestört praktizieren zu können. Als er von
Abbesinien zurückkehrte, änderte sich
die Situation Mus’abs völlig. Anstatt
des verwöhnten Jugendlichen war nunmehr ein willensstarker und standhafter
Jugendlicher da, dessen Herz voll des
Islams und des Glaubens war. Als seine
Mutter diese Entschlossenheit und
Standhaftigkeit sah, musste sie den
Druck auf ihn vermindern.
Zu dieser Zeit fand die Loyalitätsbekundung bei Aqaba bei Mekka statt und
diese Gruppe von Medinensern nahm
den Islam an. Sie baten den Propheten
darum, einen Lehrer für sie zu beauftra-
gen, der ihnen den Islam beibringt und
anderen die Einladung des Islam aussprechen kann. Der Prophet beauftragte
Mus’ab bin Umayr mit dieser wichtigen
Aufgabe. Seine Aufgabe war es, ihnen
das Gebet vorzubeten, den Koran zu
lehren und den Islam zu erklären. Somit
war Mus’ab bin Umayr der erste Gefährte des Propheten, der nach Medina
auswanderte.
In einem Garten in Medina klärte
Mus’ab bin Umayr eines Tages die Muslime um sich herum zum Islam auf. Dabei kam einer der Führenden des Stammes Aws und sagte in wütender Manier
folgendes: „Warum seit ihr zu uns gekommen und veblendet die Menschen?
Geht fort, wenn ihr nicht um euer Leben
kommen wollt!“ Mus’ab bin Umayr sah
seine entrüstete Haltung, entgegnete
ihm auf eine ganz einfühlsame und höfliche Art und sagte; „Setz dich doch mal
ein bisschen! Höre unseren Worten zu.
Verstehe unseren Zweck, wenn du
magst, nimmst du es an. Wenn nicht,
kannst du das verhindern.“
Usayd beruhigte sich und sagte; „Richtig, du hast Recht“ und setzte sich.
Mus’ab bin Umayr klärte ihn zum Islam
auf und rezitierte aus dem Koran. Usayd
hörte die Rhetorik und die geschmeidige Art des Korans und konnte sich nicht
enthalten zu sagen: „Welch schönes und
welch gutes Wort! Was muss ich machen, um in diese Religion einzutreten?“
Der gut aussehende und angenehm eloquente Lehrer antwortete: „La ilahe illallah Muhammadun Rasulullah; (Es
gibt keine Gottheit außer Allah, Muhammad ist Gesandter Allahs)“ zu sagen ist genug. Auf die Worte Mus’ab bin
Umayrs sagte er das Bekenntnis zum
Islam auf und freute sich so sehr, dass
DITIB Süleymaniye moschee,
München-Krumbach
Religionsbeauftragter
man ihn nicht aufhalten konnte, und er
sich sodann verabschiedete indem er
sagte: „Ich gehe zu meinen Freunden
und erzähle ihnen davon.“
Als er zu Sa’d bin Muadh, dem Oberhaupt des Stammes Aws und seinen
Stamm kam, sagte er ihnen, dass er
Muslim geworden war. Der verwunderte Sa’d erzürnte und rannte zu Mus’ab
bin Umayr. Mit hartnäckiger Haltung
fing er an zu sprechen. Mus’ab bin
Umayr sprach auch ganz freundlich zu
ihm und bat ihn darum, ihm ein bisschen zuzuhören. Aufgrund dieser
freundlichen Anrede besänftigte er sich,
setzte sich und hörte der Ansprache zu.
Mus’ab erklärte auch ihm den Islam
und rezitierte Kapitel aus dem gnadenreichen Koran. Daraufhin änderte sich
sein Gesichtsausdruck auf einmal und
er bekannte sich zum Muslimsein. Aufgrund des empfundenen Wohls und
Glücks ging er sofort zu seinem Stamm
und sagte ihnen: „O mein Stamm, wie
kennt ihr mich?“ Sie sagten: „Du bist
unser Stammesoberhaupt.“ Sodann
sagte er: „Dann solltet ihr euch zu Allah
und seinem Gesandten bekennen.“ Daraufhin nahm sein Stamm insgesamt
den Islam an. An diesem Tage gab es
keinen einzigen, der nicht den Glauben
annahm.
Aufgrund der großen Anstrengungen
und Dienste von Mus’ab bin Umayr verbreitete sich der Islam sehr schnell, so
dass der Islam in vielen Haushalten in
Medina vertreten war. Mit der Freude,
als erster Lehrer in Medina dienen zu
dürfen, ging Mus’ab bin Umayr nach
einem Jahr zusammen mit siebzig Pilgernden nach Mekka zu dem Propheten
und berichtete ihm von der schnellen
Verbreitung des Islam in Medina.
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
17
KUR'AN'IN VE SÜNNETIN PENCERESİNDEN
AUS DEM BLICKWINKEL DES KORAN UND DER SUNNA
BIR AYET
BIR HADIS
Abdullah MERCİMEKOĞLU
DİTİB Münih-Lindenberg
Camii Din Görevlisi
İSTIKAMET VE DOĞRU YOLDA
ILERLEMEK
''Öyleyse, artık emredildiğin gibi,
yanında yer alanlarla birlikte, dosdoğru ol. Ve aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir'' (Hûd, 112)
Bu ayeti kerimede “Ey Muhammed
Sen ve Sana tabi olanlar Allah’a kullukta, Allah’ın emrettiği şekilde istikametli olun ve dosdoğru yürüyün.”
denmektedir.
Yüce Kitabımız Kur’an’ın en dikkat çeken ayetlerinden bir tanesi de bu ayettir. Tek başına bu ayet-i kerime, fert ve
toplum bazında Müslüman toplumların
dönüşüm yaşamalarına vesile olacak
bir ilahi mesajdır.
İstikamet üzere olmak, her hususta alınan vahye uymak, Kur'ân ahlâkı ve ahkâmı uyarınca hareket etmek, canlı bir
doğruluk örneği olmaktır. Sırat-ı müstakimde yürümek müminin hayatında
en mühim meseledir. Bu makam son
derece zor olduğu için İbni Abbas şöyle demiştir: "Kur'ân'ın tamamında, Hz.
18
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
Peygamber'e bundan daha zor ve daha
meşakkatli gelen, başka bir ayet nazil
olmamıştır." Bundan dolayı da Hz. Peygamber (s.a.s) "Hûd suresi ve benzerleri
beni ihtiyarlattı" buyurmuştur. Ama bu
yolun sonu selâmettir, saadettir, ebedî
hayatı kazanmaya bir vesiledir.
Sait Paşa Merhumun şu kıt'ası ne kadar
güzeldir:
“Halkı tahrib eyleyip de kendin âbât
eyleme. Bu cihanda ev yapıp ukbayı
berbat eyleme. Nefsin için zâlimi bî
rahme imdat eyleme. Alemi tenfîr eden
ahvali mutâd eyleme. Müstakim ol Hz.
Allah utandırmaz seni.”
Elmalı Hamdi Yazır Hak Dili Kuran
Dili tefsirinde bu ayeti şöyle tefsir ediyor;
Ey Muhammed, sen ve seninle beraber
şirkten tövbe edip de imanda seninle
beraber bulunan, Müslüman olan herkes de tıpkı senin gibi dosdoğru olsun.
Ve haddi aşmayın, yani Allah'ın tayin
ettiği sınırı aşıp da onun dışına çıkmayın, doğruluktan ayrılıp da ifrat veya
tefrite sapmayın, aşırı gitmeyin ey
Müslümanlar. Çünkü Allah bütün yaptıklarınızı görür. Gözünden hiçbir şey
kaçmaz. Görür ve ona göre karşılığını
verir; karşılıksız bırakmaz.
Müslim'in Sahih'inde Süfyan b. Abdullah es-Sakafî'den şöyle dediği nakledilmektedir: Ey Allah'ın Resûlü! dedim,
İslâm'a dair bana öyle bir söz söyle ki
onun hakkında senden sonra hiç kimseye soru sormayayım. Hz. Peygamber
şöyle buyurdu: "Allah'a iman ettim de,
sonra da dosdoğru ol." (Müslim, Müsned, İbn Mace, Darimi)
Bir gün Peygamberimiz (s.a.s) düz
bir çizgi çizerek “İşte bu, Allah’ın
dosdoğru yoludur.” buyurdu. Ardından bu çizginin sağından ve solundan başka çizgiler çizdi ve “Bunlar
da dosdoğru yolun haricindeki yollardır. Bu yolların her birinin ba-
şında ona çağıran bir şeytan vardır”
dedi. 1 Sonra da şu âyeti kerimeyi
okudu: “Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. Başka yollara sapmayın. Onlar sizi Allah’ın
yolundan uzaklaştırır. İşte günahtan
korunmanız için Allah size böyle
öğüt verdi. 2
Netice itibariyle halimiz her daim istikamet üzere olmalıdır, İslam’ın emir
ve yasaklarına titizlikle uymalıyız.
Cenabı Hakk’ın emirlerini baş tacı
yapıp yasaklarından kaçınmalıyız.
Haram ve helal sınırlarına dikkat etmeliyiz.
İstikamette kalmak için de dua etmek
gerekir: “Rabbimiz, bize doğru yolu
gösterdikten sonra kalbimizi kaydırma! Bize kendi lütfundan bir
rahmet bağışla!” 3 “Rabbimiz, ayaklarımızı (kendi yolunda) sabit tut!”
[1] Enam Suresi 153
[2] Darimi: 202, İbni Mace: 11
[3] Âli İmran 8
[4] Âli İmran 147
EIN VERS
EIN HADITH
Abdullah MERCIMEKOĞLU
ReligionsbeauftragteR
DITIB Lindenberg Moschee,
München
AUFRICHTIG SEIN UND
AUF DEM GERADEN WEG
VORANKOMMEN
„Sei daher aufrecht, wie es dir und
denen befohlen wurde, die mit dir zusammen bereuen, und überschreitet
nicht das Maß. Gewiß, Er sieht, was
ihr tut.“ (Koran, Hud, 11/112)
In diesem gnadenreichen Vers wird gesagt: O Muhammed! Sei du und diejenigen, die dir folgen auf dem geraden Weg
und schreitet geradeaus darauf fort, wie
Allah es euch gebietet.
Eines der auffallendsten Verse unseres
erhabenen Buches, des Korans, ist auch
dieser Vers. Allein in diesem gnadenreichen Vers ist eine solch göttliche Botschaft enthalten, dass sich die muslimischen Gesellschaften auf individueller
und gesellschaftlicher Basis einem Wandel unterziehen können.
Aufrichtig zu sein heisst, sich zu jeder
Sache entsprechend der erhaltenen Offenbarung zu richten, sich entsprechend
der koranischen Ethik und Bestimmungen zu verhalten, sowie ein Vorbild der
Aufrichtigkeit zu sein. Auf dem geraden
Wege voranzuschreiten, ist das Wichtigste im Leben eines Gläubigen. Diese hohe
Stufe zu erreichen, ist besonders schwierig. Deshalb sagte Ibn Abbas hierzu: „Im
ganzen Koran ist dem Propheten (s) kein
anderer Vers offenbart worden, der dem
Propheten so schwer vorkam und ihn so
sehr anstrengte.“ Aus diesem Grund sagte er: „Die Sura Hud und Ähnliche haben mich altern lassen.“ Aber am Ende
dieses Weges steht das Wohl, Glück und
der Anlass, das unendliche Leben zu verdienen.
Wie schön ist doch die Strophe von Sait
Pascha:
„Verewige dich selbst nicht,
indem du das Volk niederdrückst.
Verwahrlose dein Jenseits nicht,
obwohl du diesseits ein Haus baust.
Helfe keinem gnadenlosen Tyrannen
aufgrund deines Egos.
Gewöhne dir keine Handlungen an,
die Jedermann mit Widerwillen erfüllen.
Sei aufrichtig, denn Allah der Erhabene
wird dich nicht beschämen lassen.“
In seinem Korankommentar interpretiert
Hamdi Yazır aus Elmalı diesen Vers wie
folgt;
O Muhammed, du und diejenigen, die
vom Polytheismus reuig abgekehrt sind
und sich nun im Glauben mit dir befinden und alldiejenigen, die Muslime
sind, sollen so aufrichtig sein wie du.
Und überschreitet nicht die Grenze, das
heisst, überschreitet nicht die Grenze, die
Allah festgelegt hat und entfernt euch
nicht von der Aufrichtigkeit, so dass ihr
weder in ein Extrem noch in das andere
Extrem verfallt und euch übermäßig verhaltet, o ihr Muslime! Denn Allah sieht
alles was ihr macht. Nichts vergeht seiner
Aufmerksamkeit. Er sieht alles und lässt
nichts ohne Erwiderung.
Im as-Sahih von al-Muslim wird von
Sufyan bin Abdullah as-Saqafi überliefert, dass er sagte: O Gesandter Allahs!
Sag mir zum Islam solch ein Wort, dass
ich dazu niemanden mehr etwas fragen
brauche. Der Prophet sagte: „Sage: ich
glaube an Allah und sei dann stets aufrichtig.“ (al-Muslim, al-Musnad, Ibn
Madscha, ad-Darimi)
Eines Tages zog unser Prophet eine
Linie [auf den Sandboden] und sagte: „Das ist der gerade Weg (sirata´l-mustaqim) Allahs.“ Anschließend
zeichnete er kleinere Linien rechts
und links von dieser Linie und erklärte: „Diese sind Wege außerhalb
des geraden Weges. Am Anfang all
dieser Wege sind Teufel vorhanden,
die zu diesen Wegen einladen.“1 Dann
rezitierte er den gnadenreichen Vers:
„Dies ist Mein Weg, ein gerader. So
folgt ihm! Und folgt nicht den anderen
Wegen, damit sie euch nicht von Seinem Weg auseinanderführen! Dies hat
Er euch anbefohlen, auf daß ihr gottesfürchtig werden möget!“ 2
Als Fazit sollte unsere ständige Haltung
auf Aufrichtigkeit beruhen und wir sollten die Gebote und Verbote des Islam
exakt einhalten. Wir sollten die Gebote
Allahs annehmen und von den Verboten
ausweichen. Wir sollten auf die Grenzen
des Erlaubten und des Verbotenen achten.
Es sollte gebetet werden, um weiterhin auf
dem geraden Wege bleiben zu können:
„Unser Herr, lass unsere Herzen nicht
mehr irregehen, nachdem Du uns
rechtgeleitet hast, und gib uns aus Deiner Gnadenfülle und vergebe uns!...“3
„[...] Unser Herr, festige unsere Füße
(auf deinem Weg).[...]“ 4
[1] Koran, al-Anam, 6/153
[2] ad-Darimi, 202, Ibn Madscha, 11
[3] Koran, Ali Imran 3/8
[4] Koran, Ali Imran 3/147
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
19
DITIB INGOLSTADT
Kocatepe Camii
CAMİLERİMİZ
UNSERE MOSCHEEN
INGOLSTADT /
Bayern
Ingolstadt/Münih DITIB Kocatepe
Camiinin temelleri 2005 yılında atılmış olup, hayırsever vatandaşların
yardım ve destekleri ile 3 yıl gibi kısa
bir zamanda tüm üniteleriyle tamamlanarak 2008 yılında ibadete açılmıştır.
1 ana kubbe, 9 tane de küçük kubbeden müteşekkil olan Cami, her biri
27 metre olan çifte minaresi, iç donanım ve tezyinatıyla tam bir Türk mimarisini andırmakla beraber, Bavyera
Eyaletinin en büyük camisi olma özelliğine de sahiptir.
Caminin dış avlu dâhil toplam kullanım alanı 5000 m² olup, ibadet edilen
20
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
kısmına ait büyüklük 750 m² dir. Bayram namazlarında 1200–1300, Cuma
namazlarında ise 400–500 civarında
cemaate ev sahipliği yapmaktadır. Yönetim kurulu odası, imam odası,
lokal, yemekhane, lokanta, derslikler,
100 araçlık park yeri ile hizmet sunan
bu mekan, 250m² lik konferans salonuyla değişik etkinliklerin icra edildiği nezih bir ortamda faaliyet göstermektedir.
Çocuklara, gençlere ve yetişkin erkek
ve bayanlara yönelik düzenlenen dersler, sohbetler, toplantılarla birlikte birçok aktivitelerin yapıldığı Cami,
ayrıca düğün, nişan, sünnet gibi etkin-
liklerle insanların bir araya gelip kaynaştığı, özlenmiş değerlerin yeniden
filizlendiği bir mekândır.
8000 civarında Müslüman Türk nüfusun yaşadığı bir şehirde şu an itibariyle 650 civarında üyesiyle hizmet veren
Ingolstadt Kocatepe Camii, çevredeki
tüm okul ve üniversitelerden, resmi
kurum ve kuruluşlardan gerek yerli
gerekse yabancı ziyaretçilerin eksik
olmadığı bir yapıya sahip olup, hem
mimarisi hem de yaptığı faaliyetlerle
manevi yaralara merhem olmak, tüm
insanları merhametle kucaklamak ve
bir gönül köprüsü oluşturmak için hizmetlerine devam etmektedir.
DITIB Kocatepe Moschee Ingolstadt
Der Grundstein der DITIB Kocatepe
Moschee Ingolstadt wurde im Jahr
2005 gelegt. Mit den Spenden und der
Unterstützung der spendierfreudigen
Mitbürger wurde der Bau innerhalb
einer kurzen Frist von 3 Jahren mit all
ihren Bereichen fertiggestellt und im
Jahre 2008 für den Gottesdienst eröffnet.
Die Moschee besteht aus einer Hauptkuppel, neun kleinen Kuppeln und
den jeweils 27 Meter hohen zwei Minaretten. Die Innenausstattung sowie
-ausschmückung wurde nach klassischer türkischer Architektur gestaltet. Sie ist die größte Moschee im
Bundesland Bayern. Mit Außenhof
verfügt die Moschee über eine Ge-
samtnutzfläche von 5000 m², davon
sind 750 m² für den Bereich des Gottesdienstes vorgesehen. Sie bietet an
den Festtagsgebeten Platz für 1200
bis 1300 Personen und für 400 bis
500 Personen an den Freitagsgebeten.
Das Gebäude verfügt über Räumlichkeiten wie das Büro des Vorstandes,
des Religionsbeauftragten, sowie ein
Lokal, einen Speiseraum, Unterrichtsräume. Mit einem Parkplatz für
100 Fahrzeuge und einem Konferenzsaal von 250 m² bietet sie Raum für
verschiedene Veranstaltungen in angenehmer Atmosphäre.
Durch die abwechslungsreichen Aktivitäten wie Unterricht für Kinder, Jugendliche, erwachsene Frauen und
Männer, Gesprächskreise und sonstige Veranstaltungen sowie Zusammenkunft der Menschen wie zu
Hochzeiten, Verlobungen oder Beschneidungsfeiern keimen die ersehnten Werte in der Moschee erneut auf.
Die Ingolstädter Kocatepe Moschee
wird sowohl von einheimischen als
auch ortsfremden Besuchern von
Schulen und Universitäten als auch
Ämtern und Institutionen aufgesucht.
Mit ihrer Architektur als auch ihren
Aktivitäten betreibt die Moschee weiterhin ihre Dienste um die spirituellen Wunden zu heilen, alle Menschen
mit Barmherzigkeit zu umarmen und
eine Herzensbrücke aufzubauen.
MINBER’DEN SESLENİŞ
MAKALE
ARTIKEL VON DER PREDIGTKANZEL
STIMME
Recep YAYLACI
HAC İBADETİ
Hac; Mekke'de bulunan Kâbe’yi ve civarındaki kutsal olan özel yerleri, belirli
vakti içinde, usulüne uygun olarak ziyaret etmek ve yapılması gereken diğer
menasiki yerine getirmek demektir. İslâm'ın beş esasından biri olan hac, Hicretin 9. yılında farz kılınmıştır.
Yüce dinimiz İslam’da ibadetlerin en
önemli özelliklerinden biri, temsil ve
sembol konumunda olmalarıdır. İbadetlerimizin şeair olmalarından bu anlaşılır.
Hac ibadeti de İslam’ın beş şartından biri
olup1, bu temsil özelliğini evrensel çapta
ifa eder. Yüz binlerce Müslümanın aynı
vakitte, aynı yerde ve aynı maksatla bir
araya gelerek hac ibadetini eda etmeleri, yeryüzündeki bütün Müslümanların
hiçbir ayrım gözetmeden kardeş olduklarının göstergesidir.
Hac bir mahşer provasıdır. Orada artık
dil, ırk, ülke veya memleket farkı, kültür
ayrımları vesaire hepsi geride kalmıştır.
Artık geçmiş günlerin muhasebesi yapılıp günahlara tövbe edilir ve onların
ağırlığından kurtulunur. Allah katından
geri çevrilmeyecek dualarla ihlas ve takvaya ulaşılır.
Rabbimizin hac ibadetine vadettiği dereceyi, Efendimiz (s.a.s) şöyle anlatır:
"Kim Allah için hacceder de kötü söz ve
davranışlardan ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, annesinin onu doğurduğu
günkü gibi döner." 2 "Hacılar ve umre
yapanlar Allah'ın elçileridir. Kendisine
dua ederlerse dualarına icabet eder, O’ndan bağışlanma dilerlerse onları bağışlar." 3
Hac en fazîletli ibadetlerden biridir. Bir
sahâbî: "Ey Allah'ın Elçisi! En fazîletli
22
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
Münih-Miesbach
DİTİB Mevlana Camii
Din Görevlisi
amel hangisidir?" diye sorduğunda, Hz.
Peygamber (s.a.s): "Allah'a imandır" buyurdu. Sahâbî: "Sonra hangisidir?" diye
sordu. Hz. Peygamber (s.a.s): "Allah yolunda cihat etmektir" buyurdu. Sahâbî:
"Sonra hangisidir?" diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.s): "Makbul bir hacdır" buyurdu. 4 Bu sebeple "Makbul bir haccın
mükâfatı da ancak cennettir." 5
HAC ÖMÜRDE
BİR DEFA FARZDIR
Gücü yeten, yani sağlık ve servet yönünden haccetme imkanına sahip, akıllı
ve büluğ çağına ermiş Müslümanların,
ömürlerinde bir defa haccetmeleri farzdır. Bu şartları taşıyan kişinin, imkan
elde edince, geciktirmeden bu farzı yerine getirmesi gerekir.
HACCIN FARZ OLUŞU
Hac, farz olan bir ibadettir. Farz olması
kitap, sünnet ve icmâ ile sabittir. 6 Haccın farz oluşunun Kur'ân'daki delili şu
âyetlerdir:
"… Gücü yetenlerin haccetmesi, Allah'ın
insanlar üzerinde bir hakkıdır." 7
"İnsanların arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak gerek uzak yollardan
gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler." 8
Haccın farz olduğuna dair Peygamber
Efendimizin (s.a.s) birçok hadis-i şerifinden birkaçı şunlardır: Meşhur Cibrîl hadisinde, Efendimiz (s.a.s), Cebrail (as)’ın
“İslam nedir?” sorusuna cevaben "İslam,
Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik etmen, namazı dosdoğru kılman,
zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirebilirsen Ka'be'yi
ziyaret etmendir" şeklinde cevap vermiş,
Cebrail (as) bu cevaba “Doğru söyledin”
diyerek karşılık vermiştir. 9
Ashâb-ı Kiramdan Ebû Hüreyre'nin (ra)
bildirdiğine göre Peygamberimiz (s.a.s)
Müslümanlara yaptığı bir konuşmasında;
"Ey insanlar! Allah size haccı farz kılmıştır, o halde haccediniz" buyurmuştur. 10
HACCIN HEMEN YAPILMASI
VEYA ERTELENMESİ
Peygamberimiz (s.a.s); "Hac yapmak
isteyen kimse acele etsin. Çünkü hasta
olabilir, zenginliğini yitirebilir, ihtiyacı ortaya çıkabilir"11 buyurmuştur. Hac
yapma imkânı elde edildiği yıl, hac yapmak Müslümana farz olur. Bu konuda
ihtilaf yoktur. Ancak, hac imkânını elde
ettiği aynı yıl içerisinde haccın yapılmasının zorunlu olup olmadığı konusunda
ihtilaf vardır. İmam-ı Âzam Ebû Hanîfe
ve İmam Şâfiî’ye göre aynı yıl da yapılabildiği gibi, daha sonraki yıllara da
ertelenebilir. İmam Malik ve Ahmed b.
Hanbel'e göre; haccın imkân elde edildiği yıl yapılması gerekir. 12
[1] Buhârî, İman,
[2] Buhârî, Hac, 1141
[3] İbn-i Mâce, Menâsık, 2892
[4] Nesâî, Menâsıku'l-Hac, 113
[5] Müslim, Hac, 983
[6] Bedâi'u's-Sanâî fî Tertîbi'ş-Şerâi', c.2, s.118
[7] Âl-i İmrân Sûresi, 3/97
[8] Hac Sûresi, 22/27
[9] Buhârî, Îman,1. Müslim, İman, 1
[10] Ebû Dâvud, Sünnet, 16. Nesâî, Mevâkît, 6
[11] Ebû Dâvûd, Menâsık, 1732. İbn Mâce, Menâsık, 2883
[12] Diyanet Hac İlmihâli, s.9
DER GOTTESDIENST DER
PILGERFAHRT (HADSCH)
Hadsch bedeutet, die Kaaba in Mekka
und die geheiligten Stätten in der Umgebung zu einer bestimmten Zeit und entsprechend der Riten zu besuchen sowie
die anderen Rituale zu vollziehen. Als
eines der fünf Grundpfeiler des Islam
wurde die Pilgerfahrt im 9. Jahr nach der
Auswanderung als Pflicht auferlegt.
Eines der wichtigsten Eigenschaften der
Gottesdienste im Islam ist ihre Repräsentationsstellung und Symbolhaftigkeit.
Das erklärt sich daraus, dass die Gottesdienste zu den Symbolen (scha´air) gehören. Die Pilgerfahrt als ein Gottesdienst
unter den fünf Säulen1, übt diese Repräsentationseigenschaft auf universaler
Ebene aus. Das Zusammentreffen sowie
die Durchführung der Pilgerfahrt von
hunderttausenden Muslimen zur selben
Zeit, am selben Ort und mit dem selben
Ziel zeigen, dass alle Muslime ohne irgendwie zu unterscheiden Geschwister
sind.
Die Pilgerfahrt ist eine Generalprobe des
Jenseits. Im Jenseits wird man alle Unterschiede wie Sprache, Ethnie, Land oder
Heimat, Kultur usw. hinter sich lassen.
Während der Pilgerfahrt wird Rechenschaft abgelegt über die vergangenen
Tage, für die Sünden gereut und man löst
sich von deren Lasten los. Nicht abzuweisende Bittgebete bei Allah verhelfen zur
Erlangung der Aufrichtigkeit und Frömmigkeit.
Allah erklärt zum Belohnungsgrad der
Pilgerfahrt folgendes: „Wer für Allah die
Pilgerfahrt durchführt und sich von Bösen Worten und Handlungen fernhält, sowie sich Ihm nicht widersetzt, der kehrt so
wieder zurück, wie er sündenlos von der
Mutter geboren wurde.“ 2 „Die Pilgernden (Hadsch und Umra) sind Botschafter Allahs. Wenn diese Allah gegenüber
die Bittgebete formulieren, entgegnet Er
ihren Bittgebeten, wenn sie bei Ihm um
Vergebung bitten, vergibt Er ihnen.“ 3
Die Pilgerfahrt ist eines der Gottesdienste
mit besten Erträgen. Einem Gefährten,
der fragte: „O Gesandter Allahs! Welches
ist die beste Tat? “, antwortete der Prophet
(s) „Der Glaube an Allah.“ Der Gefährte
fuhr fort: „Welche danach?“ Der Prophet
sagte: „der Einsatz auf dem Wege Allahs.“ Der Gefährte legte nach: „Welche
danach? “ Der Prophet sagte: „Eine angenommene Pilgerfahrt (Hadsch).“4 Aus
diesem Grunde ist „die Belohnung einer
angenommenen Pilgerfahrt (Hadsch)“
auch „nichts anderes als das Paradies.“ 5
Die Pilgerfahrt ist ein obligatorischer
Gottesdienst. Die Pflicht steht durch
Nachweis im Koran, der Sunna und Konsens fest. 6 Als koranischer Beweis sind
folgende Verse zu nennen:
„... Und der Menschen Pflicht gegenüber Allah ist die Pilgerfahrt zum Hause
durchzuführen, wer immer dazu in der
Lage ist.“ 7
„Und rufe die Menschen zur Pilgerfahrt.
Lass sie zu dir kommen zu Fuß und auf
allen möglichen flinken Reittieren, aus
den fernsten Gegenden.“ 8
Einige der vielen Hadisen unseres Propheten (s) darüber, dass die Pilgerfahrt
obligatorisch ist lauten: Im berühmten
Gabriel-Hadis entgegnet unser Prophet
auf die Frage von Gabriel (s): „Was ist
Islam?“ wie folgt: „Islam ist, dass du
bezeugst, dass es keinen Gott außer Allah gibt und Muhammed sein Gesandter
ist, das Gebet aufrichtig verrichtest, die
Pflichtabgabe entrichtest, das Fasten im
Ramadan durchführst und wenn Du imstande bist, den Weg zu hinterlegen, die
Kaaba besuchst.“ Gabriel (s) bejahte die
Richtigkeit seiner Antwort mit: „Du hast
richtig gesagt. [...]“ 9
Nach Aussage von Abu Hurayra von den
Recep YAYLACI
DITIB Mevlana Moschee,
München-Miesbach
Religionsbeauftragter
ehrvollen Gefährten sagte er, dass der
Prophet (s) gerichtet an die Muslime sagte: „O ihr Menschen! Allah hat euch die
Pilgerfahrt vorgeschrieben, führt also die
Pilgerfahrt durch.“ 10
Für einen Muslimen, der die geistige sowie körperliche Reife erlangt hat und imstande ist, also aus gesundheitlicher und
finanzieller Sicht, die Pilgerfahrt durchzuführen, ist das Pilgern einmal im Leben Pflicht. Wer diese Voraussetzungen
erfüllt, sollte diese Pflicht ohne hinauszuschieben durchführen.
Unser Prophet (s) sagte: „Wer pilgern
möchte, soll sich beeilen. Denn er kann
erkranken, sein Reichtum verlieren oder
es kann sich ein anderer Bedarf entwickeln.“ 11 Das Jahr, indem man über die
Möglichkeiten für die Pilgerfahrt verfügt,
wird die Pilgerfahrt zur Pflicht für den
Muslimen. Hierzu gibt es keinen Dissens
unter den Gelehrten. Es gibt lediglich
Meinungsverschiedenheiten dazu, ob die
Durchführung der Pilgerfahrt im gleichen Jahr notwendig ist oder nicht, wenn
die Möglichkeit dazu erlangt wird. Nach
Imam Abu Hanifa und Imam Schafii ist es
möglich, die Pilgerfahrt im gleichen Jahr
oder auch später durchzuführen. Imam
Malik und Imam Ahmad b. Hanbal hingegen halten es für erforderlich, die Pilgerfahrt im gleichen Jahr anzutreten, indem
die Möglichkeit dazu erlangt wurde.
[1] al-Bukhari, Iman
[2] al-Bukhari, Hadsch, 1141
[3 Ibn-i Madscha, Manasiq, 2892
[4] an-Nesai, Manasiqu'l-Hadsch, 113
[5] al-Muslim, Hadsch, 983
[6] Bedai'u's-Sanai fi Tertibi'sch-Scherai, c.2, s.118
[7] Al-i Imran, 3/97
[8] Koran, Hadsch, 22/27
[9] al-Bukhari, Iman, 1; al-Muslim, Iman, 1
[10] Abu Dawud, Sunna, 16; an-Nesai, Mawaqit, 6
[11] Abu Dawud, Manasiq, 1732. Ibn Madscha,
Manasiq, 2883
[12] Diyanet Hac Ilmihali, s.9
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
23
HABERLER
NACHRICHTEN
2016 Yılı Hac Organizasyonu bilgilendirme toplantısı yapıldı
2016 yılı Hac Organizasyonu'nda görev yapacak olan kafile başkanı, grup
görevlileri ve Köln bölgesi hacı adaylarını bilgilendirmek amacıyla Köln
DİTİB Genel Merkezi’nde bir toplantı gerçekleştirdi.
lar vardır. Hac insan hayatında ayrı
bir merhaledir. Sizler bu yolculuğa
niyet ettiniz Allah bu niyetinizi kabul
eylesin. Hac, maddi ve manevi, dünyevi ve uhrevi, ferdi ve sosyal yanı
olan bir ibadettir. Ayrıca, Cenab-ı
gibi değerlendirenlerden eylesin. Bizler için Kabe'nin, bizler için Mescid-i
Nebevi'nin ayrı bir özelliği ve önemi
vardır. Biz Medine-i Münevvere denildiği zaman Peygamberimiz (s.a.v)
aklımıza gelir, O‘nun şehrinde adabı
Toplantıya DİB Din Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Yaşar Yiğit, DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat
Aşıkoğlu, Din Hizmetleri Ataşeleri,
kafile başkanları ve din görevlileri ile
Köln bölgesi hacı adayları katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan
bilgilendirme toplantısında, Köln
Din Hizmetleri Ateşesi Ahmet Dilek
şöyle konuştu: “Bütün ibadetler kıymetlidir. Bütün ibadetlerin kendine
göre zorlukları vardır. Hac ibadeti
namaz, oruç, zekat ve sadaka ibadetinden daha farklı bir ibadettir. Hac
ibadetinin Allah’a teslimiyetin zirve
yaptığı, insanın her türlü dünyevi
bağlarından bilerek, isteyerek azm
ederek çıktığı kutsal bir yolculuktur.“
Hac insan hayatında ayrı bir merhale
olduğuna işaret eden DİTİB Genel
Başkanı Prof. Dr. Nevzat Aşıkoğlu,
„Mü‘minin hayatında çok önemli an-
Hakk‘ın rızasını kazanabilmek için,
sabırlı ve dikkatli olunması gereken
bir ibadettir. Cenab-ı Hakk niyetinize
binaen ibadetlerinizi kabul eylesin,
bu görevinizi sıhhat, afiyet ve kolaylık içerisinde yapıp, geri memleketinize, evinize, yurdunuza dönmeyi
nasip eylesin“ dedi.
DİB Din Hizmetleri Genel Müdürü
Doç. Dr. Yaşar Yiğit konuşmasında;
„Hac sıradan bir turistik seyahat ve
ziyaret değildir. Hac ibadeti nitelikli
bir seyahat ve ziyarettir. Biz hac ile
tarihin derinliklerine gideriz. Sadece
Peygamberimizin izlerini, gözlerini,
eserlerini orada sadece görmüyoruz.
An olur Adem oluruz, an olur İsmail
oluruz, ne olur Hacer oluruz, an olur
yüz bine aşkın sahabisi ile hac yapan
Muhammet (s.a.v) oluruz. Her taşında bir anı, bir tarihi olan, önemli bir
ibadettir. Rabbim bu ibadeti gereği
erkanı, ahlakı, iffet ve haya iyi biliriz. O‘nun şehrinde biz Ebubekir gibi
sadakatli olmaya çalışırız, Ömer gibi
adaletli olmaya çalışırız, Osman gibi
hayalı ve iffetli olmaya çalışırız, Ali
gibi şecaat sembolü bir bilgin olmaya
çalışırız.
Allahu Teala yolunuzu ve yolculuğunuzu mübarek eylesin. Orada iken
gelip gereği gibi istifade etmeyi hepimize nasip eylesin. Hacınızı mebrur
eylesin. Oradan bütün günahlarımızdan, bütün kusurlarımızı aff olunmuş
olarak dönmeyi nasip eylesin.“ hususlarına vurgu yaptı.
Hac bilgilendirme seminari yapılan
konuşmaların ardımdan din görevlileri tarafından organizasyon, intikal
ve yerleşimler, Hac menasiki, Mekke
ve Medine’de ziyaret yerleri konularında yapılan sunumların ardından
yapılan dua ile sona erdi.
24
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
Vekaletle kurban tanıtım toplantısı yapıldı
Türkiye Diyanet Vakfı’nın son yıllarda uluslararası bir yardım seferberliğine dönüşen vekaletle kurban
kesim programı kapsamında Almanya’nın Köln kentinde bilgilendirme
toplantısı düzenlendi.
Kön DİTİB Merkez konferans salonunda düzenlenen toplantıda, DİB
Din Hizmetleri Genel Müdürü Doç.
Dr. Yaşar Yiğit, TDV Genel Müdürü
Mustafa Tutkun, DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Aşıkoğlu, Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti DİTİB
dernekleri dernek yöneticileri ve din
görevlileri bir araya geldi.
DİTİB olarak bir çok hizmeti organize ettiklerini söyleyen DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Prof. Dr. Nevzat Aşıkoğlu, „DİTİB her geçen gün
büyüyen İslami bir teşkilattır. Almanya'da cemiyetlerimizin sayısı artıyor, üyelerimizin sayısı artıyor.
Haliyle hizmet alanı da genişliyor“
dedi.
Kurban ibadeti bizlere Hz. İbrahim’in sadakatini ve Hz. İsmail’in
(as) Allah’a olan teslimiyetini öğretmek olduğunu belirten Aşıkoğlu,
dernek yöneticileri ve din görevlilerinin canla başla çalıştıklarını söyledi.
DİB Din Hizmetleri Genel Müdürü
Doç. Dr. Yaşar Yiğit, toplantıda yaptığı konuşmada, bu yıl "Kurbanlarımız kardeşlik için" sloganı ile vekaletle kurban kesim programı
düzenlendiğini belirtti.
Kurbanın insanlık tarihi ile yaşıt bir
ibadet olduğunu ifade eden Yiğit,
"Kurban Hz. Adem'den ihlas ve samimiyet olarak bizlere yansımıştır.
Kurban Hz. İbrahim'den bir sadakat
unsuru olarak bizlere yansımıştır.
Kurban Hz. İsmail'den bir teslimiyet
olarak bizlere yansımıştır. Dolayısıyla kurban böylesi bir tarihe sahip
bir ibadet biçimidir. Dolayısıyla bizler bu güzel ibadeti, bu güzel infakı
bugün diri tutma gayreti içerisindeyiz" dedi.
Allah kısmet ederse bu yıl 225 bin
kurbanı dünyanın çok farklı coğrafyalarına, farklı evlerine, bir muhabbet aşı olarak, bir hoşgörü hediyesi
olarak aktarmaya çalışacağız. Bu
noktada bugüne kadar katkı sağlayan tüm kardeşlerimize teşekkür
ediyoruz."
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Genel
Müdür Yardımcısı Mustafa Tutkun
da toplantıda yaptığı sunumda, vakıf
olarak yurt içinde ve yurt dışındaki
vatandaşlarımızdan,
kurbanlarını
vekalet yoluyla kestirmek isteyenlere yardımcı olmak amacıyla 1993 yılından beri Diyanet İşleri Başkanlığı
ile birlikte Vekaletle Kurban Kesim
organizasyonu düzenlediklerini belirtti.
Hayırsever milletimizin emanetlerini bu yıl da gerek ülkemizde ihtiyaç
sahiplerine gerekse yurt dışında
mazlum coğrafyalara ulaştıracağını
ifade eden Tutkun, 2016 yılı Vekaletle Kurban Kesim Programında 225
bin hisse hedeflendiğini, bu kapsamda yurt içinde 215 il ve ilçe merkezinde, yurt dışında ise 125 ülkenin
525 bölgesinde görevli ve gönüllülerin nezaretinde kesim ve dağıtımlar
yapılacağını söyledi.
Bu yıl kurban bedelinin Almanya
için 150 Avro olarak belirlendiğini
ifade eden Tutkun, kurbanlarını Türkiye Diyanet Vakfı aracılığıyla kestirmek isteyen kardeşlerimiz, kurban
bağışlarını banka yoluyla yapabileceklerini söyledi. Tutkun, ayrıca
http://kurban.diyanetvakfi.org.tr
web sitesinden ayrıntılı bilgiye ulaşılabileceğini kaydetti.
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
25
HABERLER
NACHRICHTEN
Amberg’te hac heyecanı
Nürnberg - Amburg DİTİB Ulu Camii’nde, bu yıl hacca gidecek olan 14
hacı adayı için bir program düzenlendi. Hacı adaylarının eş, dost, akraba,
komşu ve yakınları ile bir araya gelmelerini ve helalleşmelerini sağlamak, dernek üyeleri ve cemaatinin
hac ibadeti konusunda bilgilendirmek
maksadıyla düzenlenen program ka-
tılımcılar tarafından büyük ilgi gördü. Programda hac sinevizyonun izlenmesinin ardından Nürnberg Din
Hizmetleri Ateşesi Mümin Şener,
“Haccın bir aşk görevi olduğunu; kutsal mekanlara gittiğimizde mümkün
olduğu ölçüde zamanın dua, ibadet ve
Kur’an ile süslenmesi miz gerektiğini; haccın turistik bir seyahat olma-
yıp manevi iklimlere yapılan bir hicret olduğunu; kabul edilmiş bir haccın
karşılığının cennet olduğunu" dile
getirdi. Kur’an-ı Kerim tilaveti, ilahi
ve kasidelerle katılımcılar ve hacı
adayları duygulu anların yaşandığı
programda hacı adayları sahneye davet edilip duygu ve düşüncelerine yer
verildi.
Chorweiler’de İlim İrfan Okulu ilk mezunlarını verdi
köln - Chorweiler DİTİB Camii İlim
İrfan Okulu ilk mezunlarını verdi.
2012 eğitim-öğretim yılında yetişkin
hanımlara yönelik İlim İrfan Okulu
adıyla başlattılan dört yıllık program
tamamlanarak ilk mezunlarını verdi.
Chorweiler DİTİB İlim İrfan Okulu’nda eğitim gören hanımlar Kur’an-ı
26
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
Kerim ve dini bilgiler konularında
dört yıl boyunca kapsamlı bir eğitim
aldı. Derslere düzenli gelerek ve sistemli bir programla yapılan ara sınavlarla konuların daha pekiştirildiği
okulda hanımlar; fıkıh, tefsir, siyer,
Arapça, akaid, hadis, Peygamber tarihi, Hadislerle İslam ahlakı, İslam ve
Mezhepler Tarihi, hitabet ve tez çalışması konularında eğitim aldı. Dernek
yönetimi, yaş kaç olursa olsun‚ beşikten mezara kadar ilim yolcusu olduğumuzu unutmamamız gerektiğinin
bir örneği olarak hanımlar için yeni
başlayan İlim İrfan Okulu’nun devam
edeceği kaydedildi.
Dortmund’da mezuniyet sevinci
Essen - Dortmund-Eving DİTİB Selimiye Camii‘ne yaz dönemi Kur'an
Kursuna devam eden öğrenciler,
Kur'an öğretimini tamamlayarak
mezuniyet sevinci yaşandı.
DİTİB Selimiye Camii’nde yaz kurslarına devam eden öğrencilerimiz
için kahvaltılı kapanış töreni düzenlendi. Öğrenciler, iki ay boyunca öğrendiklerini camide yapılan törenle
aile büyüklerine gösterdi.
İki ay süreyle devam eden kurs, kahvaltılı ve sohbetli bir finalle sonuçlandığı törende Kur'an-ı Kerim tilavet edildi, ilahi ve şiirler okundu.
Tören, öğrencilere hediyelerin veril-
mesi ve yapılan dua ile sona erdi.
Törene katılan çok sayıda cemaat ve
veliler kursların faydalı olduğunu
ifade ederek, memnuniyetlerini dile
getirdi.
Derneklerde hacı adaylarına eğitim semineri
2016 Hac Organizasyonu çerçevesinde kutsal topraklara gidecek olan hacı
adaylarına yönelik eğitim seminerleri
verildi. DİTİB cami derneklerinde
verilen seminere, hacı adayları büyük
ilgi gösterdi. Cami din görevlileri tarafından, hacca gidecek hacı adaylarına hac ibadeti ile ilgili çeşitli bilgiler verdi. Ayrıca; meşakkatli bir
ibadet olan Hac farizası yerine getirilirken görevlilerin talimatları ve kurallar çerçevesinde hareket edilmesi
konularında tavsiyelerde bulunuldu.
Ludwigshafen
Moer s
B on n
B e r l in
Nordenham
Nürnberg
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
27
HABERLER
NACHRICHTEN
Hannover’de dönem sonu
programlar büyük ilgi gördü
- Diyanenet İşleri Türk
İslam Birliği’ne bağlı Bohmte Beyazıt, Bremen Mevlana, Delmenhotst Merkez, Garbsen Kocatepe, Goslar, Hannover İlim ve İrfan ve
Schüttorf Fatih cami derneklerinde
din görevlileri ve dernek yöneticileri tarafından 2015–2016 eğitim-öğretim dönem sonu programları düzenlendi.
Öğrencilerin yanı sıra veli ve cami
cemaatinin katıldığı programlarda
kurslara devam eden öğrenciler hünerlerini sergiledi, bir dizi sosyal
etkinlikler yapıldı.
Düzenlenen programlar sonunda
kurslara katılan öğrencilere 2015–
2016 Dönem Sonu "Katılım Belgesi" verildi.
B r o hm
hannover
D e lm e n
ho r s t
te
Goslar
Br em en
Hannover
Schüttorf
Garbse
Ludwigsburg’ta muhteşem yıl sonu programı
Stuttgart - Ludwigsburg DİTİB Yavuz Selim Camii’nde yıl boyu derslere devam eden öğrencilere yönelik yıl
sonu programı düzenlendi. DİTİB
Yavuz Selim Camii Kuran kursunda
2015-2016 eğitim öğretim yılı içerisinde öğrendikleriyle hünerlerini sergileyen öğrenciler, okudukları Kur`an
Kerim ve meali, ilahi, şiirler, Peygamberimizin hayatından kesitler,
hadis sunusu ve dini bilgilerle gönülleri fethederken, izleyenlere de onur,
heyecan ve duygu dolu anlar yaşattılar. Özellikle kelebekler sınıfı minik
öğrencilerinin yaptıkları sema gösterisi büyük ilgi gördü. Ludwigsburg
DİTİB Yavuz Selim Camii Din Gö28
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
revlisi Güngör Çakan, Gönül Çakan,
Rukiye Yıldırım ve Aysel Çetin, Ümmühan Ulusal, Tuğba Polat ve Seher
Coşkun işbirliği ile hazırlanan program velilerin ve vatandaşların yoğun
katılımı ile gerçekleşti. Din Görevlisi
Güngör Çakan, yavrularımızın küçük yaşlarda dinini, İslam ahlakını,
değerlerini, aile terbiyesini ve buna
benzer şeyleri öğrenmelerinin gelecekleri, dünya ve ahiret saadeti için
çok önemli olduğunu vurguladı. Minik öğrencilere verilen teşekkür belgesinin ardından, program dernek
eğitim sorumlusu Fahri Serin’in teşekkür konuşması, dernek başkanının çiçek takdimi ile sona erdi.
n
Mörfelden‘de
sabah namazı
buluşması
frankfurt - Mörfelden DİTİB Mimar Sinan Camii, tatil süresince çocukları camiye kazandırmak maksadıyla “Gençlerle Sabah Namazında
Buluşma“ programı düzenledi.
25 öğrencinin katıldığı buluşma
programında dernek yönetimi sabah
namazına katılan öğrencilere hediye
verdi. Öğrencilerin hediye tercihini
kendilerine bırakan dernek yönetimi, talbet, bisiklet ve hediye kuponu
ile ödüllendirdi.
Din Görevlisi Hüseyin Şahinkaya’nın yaptığı sohbet de cemat oluşturmanın, toplu namaz kılmanın
önemine değinerek, namaz kılmanın Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak olduğunu, en güzel namazın
zamanında ve gençlerle kılınan namaz olduğunu belirterek, Allah ibadet edenleri sevdiğini ama gençleri
ise bambaşka sevdiğini söyledi.
Dernek yönetimi ve öğrenci aileleri
katılımdan memnun olduklarını ve
bu programların devam etmesi gerektiğini ifade ederek Din Görevlisi
Hüseyin Şahinkaya´ya teşekkür ettiler.
Program, birlikte yapılan sabah kahvaltısı ve öğrencilerinin sunduğu
ilahi ziyafeti ve hediyelerin verilmesiyle sona erdi.
Kuba Camii, U11 futbol
takımını ağırladı
münster - Recklinghausen Belediyesi ile Ordu Altınordu Merkez ilçe
belediyesi arasında kardeş şehir projesi çerçevesinde Recklinghausen
Belediyesi'nin davetlisi olarak Almanya Sg Hillen Futbol Turnuvasına
katılan Ordu Altınordu U11 yaş altı
futbol takımı aynı şehirde faaliyet
gösteren DİTİB Kuba Camii’ni ziyaret etti. 25 takımın katıldığı turnuvada altıncılık elde eden U11 futbol
takımına üç gün boyunca ev sahipliği yapan Recklinghausen-Suderwich Kuba Camii, futbolcu gençlere
cami yönetimi ve cemaat yoğun ilgi
ve sevgi gösterdi.
Miltenberg’te semavi dinlerin
buluşması
Nürnberg - Miltenberg DİTİB Mehmet Akif Ersoy Camii, Bayerisches
Rotes Kreuz, Protestan ve Katolik
Kiliseleri ile birlikte „Uyum Şenliği“ programı düzenlendi. Miltenberg
DİTİB Mehmet Akif Ersoy Camii
dernek yöneticileri ve cemaatinin
katıldığı şenlikte birlik ve beraberlik
mesajları verildi. Din adamları kendi
kutsal kitaplarından bölümler okuduğu şölende bir dizi etkinlikler yapıldı. Şölen birlikte yapılan dua ile
sona erdi.
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
29
HABERLER
NACHRICHTEN
Minik dehalar Kur’an-ı Kerim’e geciş heyecanı yaşadı
- Schwandorf DİTİB
Merkez Camii’nde Kurun Kursuna
devam eden minik dehalara Hatim
ve Kur’an-ı Kerim’e geçiş heyecanı
yaşadı. Cami konferans salonunda
düzenlenen merasimde öğrencilerin
aileleri de bu heyecana ortak oldu.
Hafta sonları ve tatil günlerinde devam eden kurs programlarına katılan öğrencilerin Kur’an-ı Kerim
okumaya başlaması aileleri hem
schwandorf
onurlandırdı hem de duygulandırdı.
Kur’an-ı anlayarak okumanın önemine değinen Nürnberg Din Hizmetleri Ataşesi Mümin Şener, „Kur’an
merhamet eğitiminin ana kaynağı ve
rehberidir. Hidayet kaynağıdır, şifadır, rahmettir. Kur’an’ı okumalı, anlamalı, yaşamalı ve yaşatmak için de
gayret sarf etmeliyiz. Kur’an-ı okumak ibadet olduğu gibi dinlemek de
ibadettir“ dedi. Çok mutlu oldukları-
nı ifade öğrenci velileri de, bu yaş
grubundaki kursların açılışına vesile
olanlara teşekkür ettiler. Program
Schwandorf DİTİB Merkez Camii
din görevlisi İbrahim Deniz ve Emine Deniz tarafından yetiştirilen öğrencilerin Kur’an-ı Kerim tilaveti ve
minik öğrencilerin gösterileriyle
renklendi.
Wächtersbach’ta barış festivali
- Wächtersbach DİTİB
Merkez Camii ve Wächtersbach Kilise’nin organizasyonunda "Barış" konulu kültür festivali düzenlendi.
Wächtersbach Schlosspark’ta ikincisi
düzenlenen festivale Alman ve Müslümanlar yoğun ilgi gösterdi. Programda Wächtersbach Din Görevlisi
frankfurt
30
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
Halil Güneş barışla ilgili Kur'an-ı Kerim’den tilavetinin ardından Din Görevlisi Yaşar Şahin ezan okudu. Festivalde minik öğrenciler sema gösterisi
yaptı, türküler seslendirdi, bir dizi
sosyal aktiviteler düzenlendi. Wächtersbach Belediye Başkanı Andreas
Weiher, Wächtersbach DİTİB Mer-
kez Camii Dernek Başkanı Hakan
Akbulut ve kilise yetkilileri festivale
katılarak barış ile ilgili konuşmaları
büyük ilgiyle takip edildi. Festival sonunda programa katılan öğrencilere
hediyeler verildi. Günün anısına barış
güvercinleri uçuruldu.
Kutsal yolculuk heyecanı başladı
2016 yılı Hac Organizasyonu'nda görev yapacak olan kafile başkanı ve
grup görevlilerini bilgilendirmek
amacıyla DİTİB Köln Genel Merkezi’nde bir toplantı gerçekleştirildi.
Toplantıya Din Hizmetleri Müşavir
Vekili Ahmet Dilek, DİTİB Yönetim
Kurulu Üyesi ve 2016 Hac Organizazyonu Koordinatörü Ramazan Ilıkkan, DİTİB Hac ve Umre Hizmetleri
Müdürü Ali Özdemir, kafile başkanları, grup görevlileri, bayan görevliler
ve merkez görevlileri katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan
bilgilendirme toplantısında, hac ibadetinin hikmeti ve esrarı üzerinde
duran Din Hizmetleri Müşavir Vekili
Ahmet Dilek, konuşmasında şu hususlara değindi: “Hac ibadeti hem
menasik yönüyle hem de hacılara hizmet yönüyle farklı bir görevdir. Hac
görevinde bizlere en fazla hayır getirecek bölümü hacıya hizmettir. Allah
bu güzel hac görevinizi mübarek eylesin. Aynı gittiğiniz gibi orada görevi tamamlamış olmanın, kabul olmuş
bir hac görevini ifa etmenin mutluluğu ile ailenize, sevenlerinize dönmenizi nasip etsin.“
Hacıya hizmet etmek bizim için şe-
reftir diyen DİTİB Yönetim Kurulu
Üyesi ve 2016 Hac Organizasyonu
Koordinatörü Ramazan Ilıkkan da
şöyle konuştu: „Emanet ve sorumluluk anlayışı içersinde güzel bir hac
görevi ifa edeceğiz. Hac için kalben
ve ruhen hazırlıklıklarımızı tamamladık. Hac hizmetlerinin tamamında
hepimize büyük görevler düşüyor.
Hepimiz birbirimizden sorumluyuz.
Rabbim tüm hacıların ve bizim haccımızı mebrur etsin.“
2016 Hac Organizasyonu hakkında
bilgi veren Ilıkkan, bu yıl 16 kafile ile
kutsal topraklara intikallerin gerçekleştirileceğini, ilk ucuşların 24 Ağustos tarihinde Düsseldorf havalimanından başlayarak 3 Eylül’e kadar
süreceğini, dönüşlerin de 21 Eylül’den
başlayarak 28 Eylül’de sona ereceğini
kaydetti.
Hac ve Umre Hizmetleri Müdürü Ali
Özdemir ise sinevizyon eşliğinde
vize, uçuş, havalimanı intikalleri ve
kargo hizmetleri hakkında geniş bilgi
verdi. Uçuşların İstanbul iniş bağlantılı olduğunu ve İstanbul havalimanında alan sorumlusunun kafilelerimize yardımcı olacağını belirten
Özdemir, her yıl olduğu gibi bu yıl da
Mekke ve Medine'de irtibat bürolarının oluşturulacağını söyledi. Özdemir ayrıca, hacı adaylarının ve görevlilerin uçuş öncesi en az 4 saat önce
havalimanında olmaları gerektiğini,
pasaport başta olmak üzere ihramlarını yanlarına almaları gerektiği üzerine vurgu yaptı.
Almanya’dan ilk kafile 24 Ağustos
2016 tarihinde Düsseldorf havalimanından kutsal topraklara uğurlandı.
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
31
HABERLER
NACHRICHTEN
Dissen DİTİB Çağrı Camii ibadete açıldı
Hannover - Dissen DİTİB Çağrı Camii
dualarla ibadete açıldı. Diessen şehrinin
en işlek caddesinde yer alan, 2012 yılında
satın alınarak yapımı ve restorasyonu
yaklaşık dört yıl süren Çağrı Cami, sadeliği ve geleneksel çini sanatları içinde barındıran detay zenginliğiyle dikkatleri
çekiyor. Cami külliyesi 700 metrekare
kapalı alan içerisinde erkek ve kadın toplamda 150 metrekare ibadet alanı, gençlere ve yetişkinlere ait sohbet salonu, özel
dizaynlı mutfak, çelik şadırvan gibi alanlara sahip. Açılışa; Hannover Başkonsolosu Mehmet Günay, Hannover Din Hizmetleri Ataşesi Yusuf Ay, DİTİB Genel
Sekreteri Dr. Bekir Alboğa, Dissen Belediye Başkanı Hartmut Nürmann, Osnabrück Uyum Sorumlusu Werner Hülsmann, Aşağı Saksonya ve Bremen DİTİB
Eyalet Birliği Başkanı Yılmaz Kılıç, Osnabrück Emniyet Müdürü Bernhard Witthaut, Protestan Kilisesi temsilcisi
Hans-Georg Meyer-ten Tohren, Bad Rothenfelde Belediye Emcümeni Onat Temme’nin yanı sıra Diessen şehrinde yaşayan çok sayıda Alman ve Türk komşular
ile çevre dernek yöneticileri ve din görevlileri katıldı. Kur'an-ı Kerim tilavetiyle
başlayan açılış merasiminde Dissen DİTİB Çağrı Camii Başkanı Ramis Çakır
caminin müştemilatı hakkında bilgi verdi
ve caminin inşaasında emeği geçen bütün hayırseverlere teşekkür etti. Birlikte32
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
liğin önemine değinen Dissen Belediye
Başkanı Hartmut Nürmann, “DİTİB ile
ilişkilerimizi problemsiz yürütüyoruz ve
yürütmeye devam edeceğiz” dedi. Caminin şekli semte renk kattığını ifade eden
Nürmann şöyle konuştu: “Cami etrafındaki yaptırılan ve yakılan lambalar semtte farklı bir köşe oluşturuyor. Belediye
olarak Diessen DİTİB Camii’ni bu zamana kadar her alanda destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz. Güzel bir
günde bizleri bir araya getiren DİTİB
derneğine ve şehrimize bu zenginliği katan herkese teşekkür ediyorum“ dedi.
DİTİB‘in her zaman içinde yaşadığı toplumun ve bu ülkede yaşayan Müslümanların hayrını gözeten bir dini cemaat olduğuna dikkat çeken DİTİB Genel
Sekreteri Dr. Bekir Alboğa, “Bu yeni yapılan mekan dün ile bugün arasında bir
köprü, Almanya’nın ve bizim geleceğimiz için de aynı zamanda bir işarettir.
Burası ortak geleceğimizin bir temeli, bir
yapıtı ve bir kazancıdır. DİTİB teşkilatı
800’ü cami olmak üzere bine yakın kamuya yararlı derneği ile yüzbinlerce üyesi ve ziyaretçisiyle kıymetli hizmetler vermektedir. 30 yıldan beri iş, tecrübe ve
bilgi hazinesini geliştirmiş ve bu ülke ile
yarım yüzyıldır derin bağlarlar oluşturmuştur. Maddi ve manevi anlamda şimdiye kadar bize destek verenlere ve şimdiden sonra da desteğini esirgemeyecek
herkese teşekkür ediyorum“ dedi. Güzel
bir günde, güzel bir mekanda birlikteliğin
önemine vurgu yapan Hannover Başkonsolosu Mehmet Günay, “Bu güzel günde
bizleri bir araya getiren DİTİB teşkilatına
teşekkür ediyorum. Alman dostlarımızın
ve komşularımızın bizlerle birlikte olmasından ziyadesiyle mutluluk duyuyorum.
Görmek istediğimiz tablo budur. Camilerimiz sadece ibadet mekanları olmasının
yanı sıra bir eğitim merkezi, sosyal merkez, buluşma ve birliktelik sağlama yeri
olarak düşünelim. Bu mabedi içinde yaşadığınız toplumun tüm katmanlarıyla
birlikte kullanacağınıza inanıyor, hayırlı
ve uğurlu olmasını diliyorum” dedi.
Hannover Din Hizmetleri Ataşesi Yusuf
Ay, Osnabrück Uyum Sorumlusu Werner Hülsmann, Aşağı Saksonya ve Bremen DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Yılmaz Kılıç, Osnabrück Emniyet Müdürü
Bernhard Witthaut, Protestan Kilisesi
temsilcisi Hans-Georg Meyer-ten Tohren, Bad Rothenfelde Belediye Emcümeni Onat Temme de günün anlam ve önemine binaen kısa birer konuşma yaparak,
caminin yapımında emeği geçenlere teşekkür ettiler. Konuşmaların ardından
Dissen DİTİB Çağrı Camii dua eşliğinde
caminin açılış kurdelası kesildi. Açılışın
akabinde birlikte cami gezildi, müştemilat hakkında bilgi verildi.
Ahmet Yesevi’de hatim sevinci
Köln - Stolberg DİTİB Ahmet Yesevi
Camii'nde kursa devam eden yirmi sekiz bayan kursiyerin yıl sonu hatim
merasimi yapıldı.
İki yıl boyunca çarşamba ve perşembe
günleri kursa katılan bayanlara yönelik yapılan yoğun kurs programı düzenlenen hatim merasimi ile sona erdi.
Merasim, bayan kursiyerlere eğitimin
veren Nazile Mutlu'nun yapmış olduğu
açılış konuşmasının ardından kursa
katılan bayanlar namaz duaları ve sureler, 32 farzı, meal ve ilahileri devam
etti. Kursa katılan öğrencilere Stolberg
DİTİB Ahmet Yesevi Camii Dernek
Başkanı Erol Kılıç ve Din Görevlisi
Yüksel Mutlu tarafından hazırlanan
belgelerin verilmesinden sonra yapılan
hatim duası ile sona erdi.
Speyer’de mülteci çocuklar unutulmadı
Mainz - Speyer DİTİB Fatih Camii
Gençlik Kolları mülteci kardeşlerine
yönelik özel çocuk programı gerçekleştirdi.
Arbeitskreis Asyl Speyer e.V. ile ortak mülteci kampında, göçmen ve
mültecilerin topluma daha kolay
uyum sağlayabileceklerini ve zor
şartlardaki hayatlarından bir nebze
olsun uzaklaşarak sosyal bir çevre
içinde iyi vakit geçirebileceklerini
düşününcesiyle program gerçekleştirildi. Program çerçevesinde güne özel
çocuklara hediye paketleri verildi.
Ayrıca Speyer Gençlik Kolları kurul-
duğu günden bu yana „Irkçılığa Karşı
Uluslararası Kültür Haftası, Irkçı Olmayan Speyer ve Cesaretli Speyer ile
Şehir Gençlik Birliği“ gibi bir çok
projeleri yetkili kurum ve vakıflar
kanalıyla gerçekleştirdi.
Gronau’da çevre temizliğine
- Gronau DİTİB Fatih Camii, Gronau Belediyesi’nce düzenlenen çevre temizliği etkinliğine katıldı. Gronau’ da faaliyet gösteren
diğer derneklerin de katıldığı etkinlik sabah saat 10:00’da başladı.
Gruplara ayrılan gönüllüler genel
itibari ile Gronau DİTİB Fatih Camii
münster
etrafında öğle vaktine kadar çevre
temizliği yaparak insanlara ve gençlere çevreyi temiz tutmaları gerektiğinin mesajını verdi. Etkinliğe Gronau DİTİB Fatih Camii cemaatinden
15 kişilik bir grup iştirak etti.
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
33
HABERLER
NACHRICHTEN
Duisburg
Düsseldorf - Duisburg DİTİB Merkez
Camii din görevlileri tarafından Kur’an-ı
Kerim’i hatim eden kız ve erkek öğrenci
için hatim töreni düzenlendi.Öğrenciler
yıl boyunca öğrendikleri ve kazandıkları
becerilerini ailelerine ve izleyenlere sundular. Programda Kur’an-ı Kerim, ilahi,
hadis, şiirler, dualar öğrenciler tarafından
okundu. Duygulu anların yaşandığı
program Kur’an-ı Kerim tilaveti ve hatim
duası ile sona erdi.
Rheda-Wiedenbrück
Münster - Rheda-Wiedenbrück DİTİB Yeni Camii‘nde Kur‘an-ı Kerim
ve dini bilgiler kursuna devam eden
21 bayan kursiyer icin hatim merasimi düzenlendi. Üç dönem kurslara
devam ederek belge almaya kazanan
kursiyerlerin belgeleri Din Görevlisi
Mehmet Yılmaz tarafından verildi.
Merasimde hazırlanan program çerçevesinde hatim yapan bayan kursiyerler Yasin, Tebareke ve Amme surelerini okudu. Ayrıca hatim yapan
bayanların ders yaparken ve diğer
zamanlarda çekilen resimlerinden ya-
Sachsenheim
Stuttgart - Sachsenheim DİTİB Mimar Sinan Camii Kadınlar Kolu her yıl
yapmış oldukları gezi programını bu
yıl Venedik'e çeviriler. Gardasee de yapılan gemi turunun ardından, Verona
da Piazza delle Erbe üzerinden İtalya'nın Venedik şehrine hareket eden 41
kişilik Sachsenheim DİTİB Mimar Sinan Camii Kadınlar Kolu, camilerinde
yapılan yoğun etkinliklerin ardından
güzel ve dinlendirici bir gezi programı
ile bir araya geldi.
34
DİT İB BÜLT EN – AĞ U S T O S
|
AUGUS T 2016
pılan slayt ilgiyle izlendi. Merasim
okunan kısa surelerin ardondan Din
Görevlisi Mehmet Yılmaz hatim duası ile sona erdi.

Benzer belgeler