Bilgi endüstrilerinde eme÷in yöndeúmesi1

Transkript

Bilgi endüstrilerinde eme÷in yöndeúmesi1
øletiúim kuram ve araútırma dergisi
Sayı 23 Yaz-Güz 2006, s. 63-80
Sunum - Makale
Bilgi endüstrilerinde eme÷in
yöndeúmesi1
Vincent Mosco
Canada Research Chair in Communication and Society
Professor of Sociology
Queen’s University
Kingston, Canada
[email protected]
Özet: Bu makale, yo÷unlaúmaların arttı÷ı ve yeni iletiúim ve enformasyon
teknolojileri ile küresel medyanın yaygınlaútı÷ı günümüzde, Kuzey Amerikalı bilgi
iúçileri örne÷inden hareket ederek, eme÷in verdi÷i mücadele ve aradı÷ı yeni yollar
üzerinde durmaktadır. Küreselleúmenin kendini yeniden üretebilmesi için gerekli
düúünceleri üreten ve da÷ıtan iletiúim sektöründe, böyle bir geliúmenin oldu÷u ve
önemi tartıúıldı. Bunu yaparken, enformasyon ve iletiúimin üretim ve da÷ıtımını
yapanların kendi çıkarlarını ve toplumda demokratik iletiúim sistemini amaçlayanların
çıkarlarını savunmak için örgütlenme hakları üzerinde tartıúma sundu.
Anahtar kelimeler: Bilgi emekçileri, etik, siyasal ekonomi, sendikalaúma
1
Çeviren: Doç. Dr. Gamze Yücesan-Özdemir
64
Vincent Mosco
Farklı disiplinler ve farklı yaklaúımlar do÷rultusunda yapılan araútırmalar,
modern ekonomide enformasyon ve bilgi eme÷inin önemini göstermiútir
(Dyer-Witheford, 1999; Huws, 2003; Terranova, 2004). Sendikal hareketin
zayıfladı÷ı, úirket yo÷unlaúmalarının arttı÷ı ve yeni iletiúim ve enformasyon
teknolojileri ile küresel medyanın yükseldi÷i bir dönemde, Kuzey Amerikalı
bilgi iúçileri eme÷in mücadelesini arttırmak için yeni yollar aramaya
baúladılar. Özellikle, küreselleúmeyi mümkün kılan ekipmanlara sahip ve
küreselleúmenin kendini yeniden üretebilmesi için gerekli düúünceleri üreten
ve da÷ıtan iletiúim sektöründe böyle bir geliúmeden bahsedebiliriz. Bu
çalıúma, oldukça önemli bir etik konu üzerinde yo÷unlaúıyor: Enformasyon ve
iletiúimin üretim ve da÷ıtımını yapanların kendi çıkarlarını ve toplumda
demokratik iletiúim sistemini amaçlayanların çıkarlarını savunmak için
örgütlenme hakları.
Bir yaklaúım, sendikalar arası birleúmeleri amaçlamak olabilir. Sendikalar
arası birleúme, sendikaların, üyelerinin istihdam edildi÷i úirketlerin yolundan
giderek yeniden yapılanmasıdır. Enformasyon ve iletiúim endüstrilerini de
kapsayan ve sendikalar arası yöndeúme ve birleúmelerin de÷eri üzerine
odaklanmıú hatırı sayılır miktarda araútırmalar bulunmaktadır (Batstone,
1984; Katz, 1997; Stone, 2004). Yöndeúmiú sendikalar, Amerika
Enformasyon øúçileri (CWA) ya da Kanada øletiúim, Enerji ve Ka÷ıt øúçileri
(CEP), önceleri ba÷ımsız olan ama úimdi çapraz-medya úirketlerinin parçası
olan endüstrilerdeki – gazetecilik, telekomünikasyon, haberleúme – iúçileri
biraraya getirmiúlerdir. Bu sendikalar, yalnızca iúverenle sınırların
bulanıklaúmasını de÷il; aynı zamanda dijital teknoloji ile bir zamanlar farklı
olan iúlerin sınırlarının bulanıklaúmasının da farkındadırlar. Eme÷in
yöndeúmesi, teknoloji ve firma odaklı yöndeúmeye etkili bir cevap ve
iletiúimde kamusal çıkarı sa÷lamak için bir fırsat olarak de÷erlendirilmektedir
(McKercher, 2002; Swift, 2003; Bahr, 1998). økinci bir yaklaúım, geleneksel
bir sendikaya katılmayanlara ulaúmayı hedefleyen geleneksel-olmayan iúçi
örgütleri yaratmaktır. Bu tür örgütlenmeler, iúçilere, ailelerine ya da
bulundukları topluluklara bazı hizmetler ve destekler sa÷lamaktadırlar ama
toplu pazarlı÷a dahil olmamaktadırlar. Kuzey Amerika’da, bu tür
örgütlenmelere özellikle yüksek teknoloji alanlarında rastlanmaktadır (Stone,
2004; Kline, Dyer-Witheford ve de Peuter, 2003; van Jaarsveld, 2004).
Sendika yöndeúmesinde ve yeni iúçi örgütlenmelerinde, bilgi sektörü iúçileri,
Eme÷in Yöndeúmesi
65
her zaman baúarılı olamasalar da, demokratik iletiúimin aúınmasına meydan
okumakta ve demokratik iletiúimin eme÷i de içerecek úekilde
geniúletilmesinin potansiyellerini aramaktadırlar.
Ça÷rı merkezi çalıúanları, üniversite profesörleri ve gazeteciler, oldukça
az ortak noktaları olmalarına ra÷men, bilgi endüstrisinde önemli yere
sahiptirler. Bu sektör üzerine araútırma ve tartıúma, økinci Dünya Savaúı`nın
hemen ardından sosyal bilimcilerin tarım ve sanayi sektörleri dıúında artan
istihdamı ve iú olanaklarını fark etmeleri ile baúlamıútır. ølk yıllarda,
akademisyenlerin ilgisi enformasyon sektörünün ekonomik bir güç olarak
büyümesini ölçecek göstergeler geliútirmek üzerine yo÷unlaúmıútır. Machlup
(1962), ekonominin bileúenleri olarak veri ve enformasyonun geniúlemesini
tartıúan liderler arasındadır ve Porat (1977), çalıúmalarını, birincil (tarım) ve
ikincil (sanayi) sektörlere dayanan bir ekonomiden üçüncül(hizmetler) ve
dördüncül (enformasyon) sektörlere dayanan bir ekonomiye geçiúi
belgelendirmeye dayandırmıútır. Fakat, ne Machlup ne de Porat, Daniel
Bell(1973)’in teorik çözümlemesine benzer bir biçimde, bu dönüúümün siyasi,
toplumsal ve kültürel boyutlarına ilgi göstermiúlerdir.
Bell’e göre, yalnızca veri ve enformasyonda bir geniúleme ve istihdam
kategorilerinde bir kayma deneyimlemiyoruz. Daha ziyade, kapitalist
toplumun do÷asındaki dönüúümün ilk yıllarını yaúıyoruz. Yaklaúık iki
yüzyıldır, kapitalizmde yönetici ve/veya yönlendirici kapitalist sınıfı
sanayiciler ve finansçılar oluúturuyordu. Bugün, teknolojiye ve özellikle
enformasyonun üretim ve da÷ıtımına dayanan bir toplumun yükseliúiyle karúı
karúıyayız. Bell, vasıflı bilimsel-teknik iúçilerden oluúan bir bilgi sınıfının
yükseliúini ve post-endüstriyel kapitalizmin liderli÷ine yöneldi÷ini
belirtmektedir. Bu toplum, yalnızca daha demokratik olmakla kalmayacak,
aynı zamanda gücün geleneksel olandan bilimsel-teknik bilgiye geçiúini
gösterecektir. Bilgi iúçileri, ekonomik geliúmenin yükseliúine ve tarihi
ideolojilerin düúüúüne sahne olacak bu yeni post-endüstriyel toplumunda,
iktidar ve yönetici olacaklardır. Bell’e göre, teknik algoritmaların ve bilgitabanlı göstergelerin yönetime gelece÷i bu dönemde, kamu politikası üzerine
siyasi mücadeleler azalacaktır. Bu toplumda da gerilimlerin olaca÷ı açıktır
ama bu gerilimler ideolojik de÷il teknik olacaktır. Ciddi bir bölünme,
ekonomik ve siyasi alanların dıúında olacaktır. Bell (1976), daha sonra yazdı÷ı
ve daha karanlık olan kitabında, tüketici hedonizmi ve rasyonel olmayan
inançlara yönelmiú bir kültürü, post-endüstriyel toplum için olası bir iç tehdit
66
Vincent Mosco
olarak görmektedir. Görünüúte zıt e÷ilimlerin –materyalizm ve karúı-kültürkesiúmesi post-endüstriyelizmin temellerini tehdit edicidir; zira bu iki zıt
e÷ilim, toplumu ayakta tutacak teknik rasyonalite için gerekli deste÷i tehdit
etmektedir.
Di÷erleri için ise, post-endüstriyelizmi, kültürel noktaları dıúarıda
bırakarak, kendi içinde ilerleyici olarak görmeme noktasına gelmek çok uzun
zaman almamıútır. Herbert Schiller (1973)’e göre, post-endüstriyelizm,
ulusötesi medya ve iletiúimin, Amerikan de÷erlerini, askeri ve emperyalist
tutkuları da içeren, destekleyerek yükseliúini ve artan tekelci piyasa gücü ile
alternatifleri yok ediúini ifade eder. Harry Braverman (1973)’e göre, hizmet
ve bilgi iúlerinde çalıúan iúçilerin büyük bir bölümü için, emek, daha önceleri
sanayi sektöründe gerçekleúen montaj hattına benzer bir biçimde,
vasıfsızlaúmaktadır. Bilgi iúinin maddi olmayan özelli÷i dikkate alınırsa,
endüstriyel döneme göre uygulama ve planlamanın ayrılması ve planlamanın
egemen sınıfta toplanması daha kolay gözükmektedir.
Bell, Braverman ve Shiller’in konu üzerine tezler ürettikleri 1973’lerden
bugüne yo÷un bir tartıúma devam etmektedir; ama bazı noktalarda anlaúma
sa÷lanmıútır: Sanayi’den bilgi sektörüne geçiú, geliúmiú toplumlarda
yaúanmıútır ve geliúmekte olan ülkelerde yaúanmaya baúlanmıútır. Sanayi ve
tarım için gerekli bilginin önemini herkes kabul etmektedir. Fakat, bugünkü
farklılık, enformasyon, iletiúim ve bilginin üretim ve da÷ıtımı için gerekli iú
miktarının her geçen gün artmasıdır. Ayrıca, mesleki hiyerarúi içerisinde
dinamik süreç - vasıfsızlaúma, vasıflanma ve yeniden-vasıflanma - üzerinde
de anlaúmaya varılmıútır. Farklı zamanlarda ve farklı sektörlerde bu süreçlerin
biri ya da di÷eri belirleyici olmaktadır ve emek süreci bu sürecin tekilli÷ine
indirgenemez (Barley ve Kunda, 2004; Brint, 2001; Powell ve Snellman,
2004). Di÷er yandan, firmaların iúleri vasıfsızlaútırdıkları ya da iúleri otomatik
sistemlerle yer de÷iútirerek tümüyle ortadan kaldırdıkları üzerinde de bir
görüú birli÷i vardır. Bu daha çok kadınlar tarafından yapılan iúler için
geçerlidir (Huws, 2003). Vasıfsızlaúma ya da iúleri ortadan kaldırma mümkün
de÷ilse; firmalar aynı amaca ya iúleri ülke içinde ucuz ücretli bölgelere ya da
ülke dıúına taúıyarak ulaúmaktadırlar. Özellikle bilgi iúlerinin uzun
mesafelerce hareket ettirilmesi önemli miktarda maddi úeylere ihtiyaç
duymamakta (ör. ça÷rı merkezleri ve yazılım mühendisli÷i gibi) ve üretim
süreci, teknolojik geliúme yılları içinde maliyetleri gittikçe düúen küresel
telekomünikasyon sistemlerinden önemli ölçüde yararlanmaktadırlar. Bu
Eme÷in Yöndeúmesi
67
süreç, örne÷in bir Amerikan úirketinin, Çin’de veri giriú iúçilerini, Kanada’da
ça÷rı merkezi çalıúanlarını ya da Hindistan’da program yazımcılarını istihdam
etme olana÷ı sa÷lamaktadır. Bu süreç, iú çevresi ve emek arasında 1950’ler ve
60’larda kurulan toplumsal sözleúmeyi (iyi ücretler ve sosyal haklara dayanan
güvenceli iúler), öncelikle iú çevresine lehine dönüútüren iú çevresi-güdümlü
neo-liberal gündemin geniúlemesi ile ilgilidir. Çünkü dıúarıya iú verme, eme÷i
ve sendikaları koruyan sosyal politikalara da saldıran geniú iú çevresi
gündeminin bir parçasıdır. Dolayısıyla, çalıúanlar için baúarılı bir müdafaa
gerçekleútirmek oldukça zor gözükmektedir (Economic Policy Institute,
2004).
Di÷er yandan, dıúarıya iú verme, antimonilerden azade de÷ildir. Bilgi ve
enformasyon sektörlerinde dıúarıya iú vermenin büyük bir bölümü geliúmiú
ülkeler içinde gerçekleúmektedir; örne÷in, Kanada, Kuzey Hollywood
olmuútur ve ørlanda, vasıflı iúgücünden yararlanmaya devam etmektedir.
Ayrıca, Hindistan düúük ücretli bilgi eme÷inin kayna÷ını oluútururken, önemli
firmaları, örne÷in ICICI, Tata, Infosys ve Wipro, dıúarıya iú verme
endüstrisinde lider konumda yer almaktadırlar. Bu firmaların Kuzey
Amerika’daki faaliyetleri ise mekanın ve kültürün önemli oldu÷unun altını
çizmektedir. Sonuç olarak, iúçi örgütlerinin direniúi büyümektedir; bu
gerçeklik ise, bilgi ve enformasyon sektörlerinde yöndeúik sendikalar ve iúçi
örgütlerinin geniúlemesi için önemli bir nedendir (Elmer ve Gasher, 2005;
Mosco, 2006). Di÷er yandan, Kuzey Amerika’da sendika üyeli÷i üzerine
veriler ise direniúin büyüdü÷ünü görmek isteyenleri cesaretlendirir nitelikte
de÷ildir.
2005 yılında, ABD’de ücretli ve maaúlı iúçilerin yüzde 12.5’i sendika
üyesidir. ABD’deki Çalıúma Bakanlı÷ı’nın Çalıúma østatistiklerine göre,
2003’te yüzde 12.9 olan oran, 2004’te yüzde 12.7’e düúmüútür. Sendika
üyeli÷i 1983’teki yüzde 20.1’lik orandan hızlı bir düúüú yaúamıútır. Özel
sektör üyeli÷i ise yüzde 7.8’dir ve kamu çalıúanları için olan yüzde 36.5’lik
oranla karúılaútırıldı÷ında, oldukça düúüktür. 2004 yılında, iki meslek grubu –
e÷itim ve kütüphane ve koruyucu hizmetler – sırasıyla yüzde 38.5 ve yüzde
37 ile en yüksek sendikalaúma oranına sahiptir. ølk grup çalıúanlar bilgi
endüstrisinde bulunmaktadır ve hızla büyüyen bir sektörde sendikalaúma
potansiyeli için iyi bir göstergeye sahiptir (U.S. Bureau of Labor Statistics,
2006). Kanada’da durum görece daha iyidir; 2004’te yüzde 30.4 olan oran,
2005’te 30.7’e yükselmiútir (Bédard, 2005). 2004 yılı hükümet raporlarına
68
Vincent Mosco
göre, kamu sektöründe çalıúanların yüzde 72’si ve özel sektörde çalıúanların
yüzde 18’i sendika üyesidir. Di÷er yandan, Kanada’da, 1990’da yüzde 35 olan
sendika üyeli÷i bir düúüú göstermektedir (Statistics Canada, 2004).
Bu oranları tarihsel bir süreç içinde de÷erlendirmeliyiz; sendikalaúma,
1920’lerde düúük oranlardadır, 1930’larda bir yükseliú yaúamıú ve 1950’lerin
baúlarına kadar bu oranlar korunabilmiútir. 1932 yılının sonlarında, Amerikan
øktisat Birli÷i’nde bir konuúma yapan Amerikalı çalıúma iktisatçısı, Amerikan
Emek Federasyonu’nun, üyelerinin yüzde 40’ını kaybetti÷ini ve teknolojik
geliúmelerin sendikal hareketin eski gücünü kazanmasını imkansız kıldı÷ını
belirtmiútir (Clawson, 2003). Di÷er yandan, sendikalaúma oranları düúerken,
gerçek sendika üye sayısı, ABD ve Kanada’da iúgücünün artmasına paralel
olarak artmaktadır. ABD ve Kanada’da sendikalar daha çok üyeye sahipken;
sendikalaúma oranı düúmeye devam etmektedir. Bilim adamları/kadınları ve
sendikacılar arasında bilgi ekonomisi iúçileri için ciddi problemler oldu÷u
konusuda fikir birli÷i vardır. Problemi çözmek yönünde birúeyler yapabilmek
için iki strateji ile karúı karúıyayız. ABD ve Kanada’da varolan sendikalar
kaynaklarını daha iyi kullanabilmek ve harekete geçirebilmek için bir
birleúme stratejisi benimsemelidirler. Bu, özellikle bilgi ve iletiúim sektörleri
için geçerlidir. Bu stratejiyi anlayabilmek ve bilgi ve medya sektörüne nasıl
uygulanabilece÷ini kurgulayabilmek için, yöndeúme kavramını tekrar
de÷erlendirmek gerekmektedir.
Yöndeúme, iletiúim endüstrisinin medya, telekomünikasyon ve
enformasyon sektörlerinde yaúanan en önemli geliúmelerden birisidir.
Genelde, bu endüstrilerdeki teknolojilerin ve kurumların entegrasyonunu
tanımlamaktadır; daha özelde ise bu endüstrilerin kullandı÷ı araçların
entegrasyonunu ve bu araçlar eliyle ürettikleri ve da÷ıttıkları bilgilerin
entegrasyonunu tanımlamaktadır (Babe, 1996; McKercher, 2002; Winseck,
1998).
Bilgisayarların
ve
telekomünikasyonların
entegrasyonu
düúünüldü÷ünde, internet, bu teknolojik yöndeúmenin ikonik bir örne÷ini
oluúturmaktadır. Bu tür bir yöndeúme, daha önce ayrı olan endüstrilerin,
elektronik bilgi ve iletiúim hizmetlerinin sa÷landı÷ı ortak bir alana
yöndeúmeleri ile ilgilidir. Teknolojinin toplumsal iliúkilerinde yaúananlar
do÷rultusunda, 19. ve 20. yüzyıllarda yapılan kurumsal ve düzenleyici
anlaúmalar, medyayı birbirini oldukça dıúlayan alanlara bölmüú ve yazılı
basın, elektronik medya, telekomünikasyon ve enformasyon hizmetleri
arasında ve bu farklı alanlardaki emek süreci örgütlenmeleri ve sendikal
Eme÷in Yöndeúmesi
69
örgütlenmeler arasında kalın duvarlar örmüútür. Bugün, özel iletiúim
firmalarının gücü, bu duvarları yıkmakta, bu sektörleri birbirinden ayıran
özellikleri ortadan kaldırmakta ve büyük bir elektronik enformasyon ve
iletiúim hizmetleri alanı yaratmaktadır.
Yöndeúme, yeni hardware sistemleri yaratan teknolojilerin karúılıklı
etkileúimine ve yeni düzey hizmetlerin, Wi-Fi ve Wi-Max sistemlerinin
kablosuz a÷ı gibi, yaratılmasına imkan vermektedir. Hardware yöndeúmesi,
audio, video ve/veya veri da÷ıtımında farklılaúmayan bir ortak dijital dilin
ortaya çıkması ve tüm iletiúimin, elektronik iletiúimin nicelik ve niteli÷ini
arttıran bir ortak dile indirgenmesiyle geliúmiútir. Dijitalleúme, analog
tekniklere dayalı elektronik iletiúime göre iletme hızında ve esnekli÷inde
önemli kazanımlar sa÷layan teknolojik avantajlara sahiptir (Longstaff, 2002).
Fakat, dijitalleúme, gittikçe artan bir metalaúma sürecinde, di÷er bir deyiúle,
tüm ürün ve hizmetlerin piyasaya aktarıldı÷ı bir süreçte, gerçekleúmektedir.
Bir yandan, meta formunun geniúlemesi, dijitalleúmeyi kimin yönlendirece÷i
ve nasıl kullanılaca÷ı yönelik bir arkaplanı yaratırken; di÷er yandan,
dijitalleúme, bilgi ve e÷lencenin metalaúma sürecini arttırmakta, iletiúim
ürünleri için olan piyasaları ço÷altmakta, bilginin üretim ve da÷ıtımındaki
eme÷in metalaúmasını derinleútirmekte ve elektronik iletiúimi kullanan seyirci
piyasasını da geniúletmektedir (Mosco, 1996).
ùirketler, kurumsal yöndeúmeler yaratarak teknolojik yöndeúmenin
avantajlarından yararlanmaktadırlar. Bu geliúme, bilgi ve endüstri sektöründe
yaúanan birleúmelerde gözlemlenebilir (Mosco, 2004; Nichols ve McChesney,
2005; Schiller, 1999). Yöndeúme, ürünleri ve hizmetleri birleútirme, çapraz
promosyon yapma, daha önce ayrı olan e÷lence ya da haber alanlarında çapraz
pazarlama yapma ve geniú bir medya için çapraz üretim yapma gibi
avantajlardan yararlanmak isteyen úirketleri bir araya getirmektedir. Kolektif
yöndeúme, kendili÷inden, bir baúarıyı garantilememektedir. Kısa vadede,
firmaların bekledikleri sinerjileri, örne÷in yazılı basın ve görsel basın
kültürlerini entegre etmek gibi, yaratmamaktadır. Aynı zamanda, izleyiciye
cazip gelmeyen içerikler üretmeleri de mümkündür. Bu gerçeklikler, AT&T,
Bell Canada Enterprises ve AOL Time Warner gibi birleúen firmaların
yaúadı÷ı zorlukları açıklamak için de kullanılabilir. Gerçekte, Wall Street
Journal’a göre, Time Warner’ın üst düzey yetkilileri “sinerji”lerden de÷il;
“yakınlıklar”dan konuúmaktadırlar (Karnitschnig, 2006). Ayrıca, dijitalleúme,
kendisi kusursuz bir süreç de÷ildir ve geliúmesi teknik sorunlarla
70
Vincent Mosco
yavaúlatmıútır. Teknolojik ve kurumsal yöndeúme süreci için di÷er önemli bir
tökezleme alanı ise hukuksal ve resmi düzenlemelerdir. Teknolojik ve
kurumsal yöndeúme, ayrı teknolojilere dayanan ayrı endüstriler için
oluúturulmuú düzenleyici politikalar açısından çok ciddi problemler ortaya
çıkarmıútır. Fakat bunlar, yöndeúmenin baúarısız oldu÷u anlamına gelmekten
ziyade yükselen bir trend içinde dönemsel düúüúler yaratan kısa vadeli
problemler olarak düúünülmelidir. Büyük üniteler, rekabetçi baskıları
sınırlandırarak, çevrelerini çok daha iyi denetleyebilmektedirler.
Yöndeúme, yalnızca teknolojik, siyasi ve örgütsel bir süreç de÷ildir.
Ayrıca, bilgisayar iletiúiminin, teknolojiyi, siyaseti ve toplumu nasıl devrimci
dönüúümlere u÷rattı÷ı yolunda bir hikaye ve/veya mit mevcuttur. Bu görüú,
teknolojinin tarihin, co÷rafyanın ve siyasetin sonunu yarattı÷ı biçiminde
ortaya atılan büyük görüúün bir parçasıdır (Mosco, 2004). Dolayısıyla,
yöndeúme, yalnızca teknoloji ve örgütte yaúanan de÷iúiklikleri açıklayan bir
kavramdan ötede daha çok úey ifade etmektedir. Bu kavram, Nicholas
Negroponte’nin deyiúi ile bizi “dijital olmayı ö÷renece÷imiz” bir “atomlar
dünyasına” yönelten ütopik bir söylemin parçasıdır (Negroponte, 1996). Bu
görüú, iletiúimde kamusal çıkarı yoketmeyi, gözetim pratiklerini arttırmayı ve
iletiúim ve bilginin üretim ve da÷ıtımını bir kaç firmanın denetimine
bırakmayı rasyonalleútirmek için kullanılmaktadır. Yöndeúmenin mit
oldu÷unu söylemek yanlıú oldu÷u anlamına gelmez. Mitler, ampirik
gerçeklikleri alır ve bu ampirik gerçeklikleri, ampirik kanıtlar tarafından
do÷rulanmamıú dönüútürücü toplumsal ve kültürel sonuçlar atfederek
geniúletirler. Siyasi ve kültürel bir süreç olarak yöndeúme, demokratik
iletiúimi destekleyenler, bilgi, enformasyon ve e÷lencenin biçim ve
içeri÷indeki farklılaúmadan yana olanlar ve medyaya evrensel ve eúit ulaúımı
savunanlar arasında karamsarlık yaratmaktadır (Artz ve Kamalipour, 2003;
Herman ve Chomsky, 2002; Winter, 2005). Fakat sendika yöndeúmesi,
iyimserlik için önemli zeminler hazırlamaktadır.
ABD’de, bir çok medya sendikası - the International Typographical
Workers Union (ITU), the Newspaper Guild ve the National Association of
Broadcast Employees and Technicians (NABET) – Amerika øletiúim øúçileri
(CWA) (Communications Workers of America)’ne katılmıúlardır. CWA,
yöndeúik bir sendika modeli olarak ya da CWA’nın deyiúiyle “enformasyon
ça÷ının sendikası” olarak, telekomünikasyon, görsel medya, kablolu TV,
gazetecilik, basım, elektronik üretim ile havayolları müúteri hizmetleri, kamu
Eme÷in Yöndeúmesi
71
hizmeti, sa÷lık, e÷itim ve di÷er alanlardaki iúçileri temsil etmektedir.
CWA’nın en önemli iúverenleri arasında AT&T, GTE, the Regional Bell
telephone companies, Lucent Technologies/Bell Labs, the NBC ve ABC
television networks, the Canadian Broadcasting Corporation (CBC) firmaları
bulunmaktadır. Ayrıca önemli gazeteler de, the New York Times, Wall Street
Journal ve the Washington Post gibi, CWA’nın iúverenleri arasındadır.
Kanada’da, øletiúim, Enerji ve Ka÷ıt øúçileri Sendikası (CEP) (the
Communications, Energy and Paperworkers Union) da, aynı çizgiyi
izlemektedir. CEP, ITU, Newspaper Guild ve Canadian NABET ile
birleúmiútir. Üyeleri ka÷ıt sektöründe, telefon úirketlerinde, gazetelerde ve
radyo ve televizyon úirketlerinde çalıúmaktadır. Üyeleri, grafik sanatçıları,
otel iúçileri, bilgisayar programcıları, kamyon úoförleri ve hemúireler olarak
istihdam edilmektedir. Ayrıca, British Columbia’da telefon iúçilerini tarihsel
olarak temsil eden, Telekomünikasyon øúçileri Sendikası (TWU) (the
Telecommunications Workers Union), ülkenin di÷er yerlerindeki
telekomünikasyon iúçilerine de ulaúmaya çalıúmaktadır; çünkü Kanada’da
eme÷i düzenleyici kuruluú, CIRB, teknolojik ve endüstriyel yöndeúmenin en
iyi yöndeúik bir sendika ile temsil edilebilece÷ini açıklamıútır.
Sendikalar, ço÷u noktada, mücadelelerini üyelerinin haklarını korumak
adına savunmacı olarak tanımlamaktadırlar. Fakat eme÷in yöndeúmesini de,
iúlerin do÷asında yaúanan ve gittikçe artan yöndeúmenin yarataca÷ı sinerjiden
yararlanmak için önemli bir adım olarak görmektedirler (Bahr, 1998). Bu
sendikalar, yöndeúik elektronik hizmetler alanı için üretim yapan iúçileri
temsil gücü elde ederek; örgütlenme, pazarlık etme ve siyasi bir program
geliútirme için önemli fırsatlar elde ettiklerini düúünmektedirler. øúin özünde,
yöndeúik teknolojiler ve yöndeúik úirketler, bilgi endüstrisindeki iúçileri
biraraya getirmektedirler (McKercher, 2002).
Bu strateji, her zaman baúarılı olmamıútır. Örne÷in, gün geçtikçe entegre
olan video ve film endüstrilerine karúı mücadele etmenin anahtarlarında biri
her iki sektörü de temsil eden sendikaların, örne÷in iúverenlerin Disney ve
Fox’un iúçilerini denetlemek için birleúmiú güç kullanmaları gibi,
birleúmeleridir. Birleúmiú iúgücü olmadan, bu úirketler, aynı televizyon
programı ya da aynı filmin farklı kullanımlarından yaratılan gelirlerin nasıl
paylaúılaca÷ı üzerine sözleúme maddelerini dikte ettirebilirler. Bu sektörde,
sendika yöndeúmesi, Amerikan Televizyon ve Radyo Sanatçıları Federasyonu
(AFTRA) (the American Federation of Television and Radio Artists) ve Ekran
72
Vincent Mosco
Sanatçıları Derne÷i (SAG) (the Screen Actors Guild) ’nin birleúmesinden
geçmektedir. Bunu gerçekleútirmek için çabalar, 1999’da ve 2003’te, küçük
oy farklarıyla, sonuçsuz kalmıútır (McKercher ve Mosco, yayımlanacak).
Kanada’da, ülkenin önde gelen telekomünikasyon sendikaları arasında güçlü
ba÷lar kurma çabaları da çok baúarılı olamamıútır. øletiúim Sendikaları Ulusal
Birli÷i (the National Association of Communication Unions)’nin kurulması,
the CEP ve Telekomünikasyon øúçileri Sendikası (TWU)(the
Telecommunications Workers Union) arasında formal federatif ba÷lar
yaratmıútır. Fakat, CEP’in radikal tarihi (1981’de bir grev sırasında
Vancouver’de telefon hatlarına el koymuúlardır) ve TWU’nun yöndeúik
sendika fikrine mesafeli durması, bu iki sendikanın yakın bir çalıúma içinde
olmasını engellemiútir (Mosco ve McKercher, 2006).
Yöndeúme, aynı zamanda, sınırlar ötesi sorunlar da yaratmaktadır.
Örne÷in CBC iúçilerinin deneyimlerinde oldu÷u gibi, pazarlı÷ı kolaylaútırmak
için CIRB, tüm sendikaların birleúmesini istemiútir. Bu zamandan önce,
CBC’nin gazetecileri CWA’nın, teknisyenleri ise CEP’in üyeleri idi. Bu,
Kanada’nın ulusal yayıncısında çalıúanların bir bölümünün bir Amerikan
sendikasının, di÷erlerinin ise bir Kanada sendikasının üyesi oldu÷u anlamına
geliyordu. Üyeler, oy kullanılırken, büyük CWA ile birleúmeye ve Kanada
ulusal kamu yayıncılı÷ında çalıúanların tümünün bir Amerikan sendikası üyesi
olmasına karar verdiler. Hiç úüphesiz ki; bu tür sınırlar ötesi yöndeúmeler,
A÷ustos 2005’te tıkanan görüúmelerde CBC iúçilerinin yönetim karúısında
sürpriz baúarısına katkı sa÷layarak, çok önemli ve gerekli olduklarını
kanıtlamıúlardır. Bu örnek, farklı bilgi iúçilerininin, örne÷in gazeteciler ve
teknisyenler, bir arada çalıúma ve güçlü bir sendika yardımıyla mücadele etme
çabalarını göstermiútir (Mosco ve McKercher, 2006). Bu örnek, aynı zamanda
göstermiútir ki; Kanada dıúından bir iletiúim çalıúanları sendikası, eme÷in
çıkarları mücadelesi ile kamusal iletiúim sisteminin ayakta kalma
mücadelesini birbirine eklemleyerek, Kanada’da kamuoyu deste÷ini
kazanmıútır.
2005 yılında ABD’de birleúme konusu, gündemin sıcak konularından
birisidir. 2004 genel seçimlerindeki Cumhuriyetçilerin büyük zaferi ve
sendikalaúma oranında sürekli düúüúler sonrası, ABD’nin en büyük
sendikalarından biri olan AFL-CIO, e÷er federasyon yeni birleúmelerin ve
örgütsel de÷iúimlerin önünü açarsa, bu sürece büyük bir eylemle cevap
vereceklerini tehditkar bir biçimde açıkladı. ABD’nin hızla büyüyen
Eme÷in Yöndeúmesi
73
sendikası, Hizmet Çalıúanları Uluslararası Sendikası (SEIU) (the Service
Employees International Union), federasyondan bazı sendika üyelerini
konsolite etmesini ve kendi araútırma ve politik faaliyetlerinden tabanın
örgütlenmesine bütçe ayırmasını talep etti. Bu noktada, SEIU, Teamster
Sendikası tarafından da desteklendi. AFL-CIO bir uzlaúma önerdi ama baúarılı
olamadı ve birçok sendika, federasyondan ayrılarak Kazanmak için De÷iúim
(Change to Win) koalisyonunu kurdular. 5.4 milyon üyeden oluúan bu yeni
koalisyon, sendikal örgütlenmeye ivme kazandırmayı amaçlamaktaydı. Bu
büyük kopmaya cevap olarak, AFL-CIO, sektörü koordine etmek için sanat,
e÷lence, medya ve telekomünikasyon endüstrilerinde örgütlü yaklaúık on
sendikadan oluúan bir komite kurdu. Komite’nin amacı, teknolojik de÷iúimler
ve kurumsal yo÷unlaúma ile úekillenen endüstride eme÷in gücünü örgütlemek
ve bu gücü, endüstrilerde kamu çıkarı için mücadeleye yöneltmekti.
Yöndeúme, bu örnekte görüldü÷ü gibi, bir örgütün üyelerini bir arada tutmada
baúarısızlı÷ına karúı bir cevap olarak da düúünülebilir.
Kuzey Amerika sendikaları arasında birleúmelerin önemi ve ciddiyetinin
kavranması için ne kadar süre gerekti÷i konusu için net bir cevap vermek zor
gözükmektedir. Acaba bir yüzyıl önce Eme÷in Silahúörleri (Knights of Labor)
ya da Dünyanın Sanayi øúçileri (Industrial Workers of the World) fikri ile
gayet populer olan Bir Büyük Sendika fikri geri mi gelecektir? Son otuz yıldır
sürekli geriye giden toplumun önemli bir bölümünü güçlendirecek bir
yurttaúlık hareketini canlandırabilir ve toplumun demokratikleúmesine katkıda
bulunabilir mi? Emek için yeni bir baúlangıç mı yoksa son nefes mi? Bu
soruları yanıtlamak için henüz çok erken. Di÷er yandan, bu geliúmenin önemi
üzerine farklı yaklaúımları de÷erlendirmek oldukça önemlidir.
Bir yandan, iúçi sendikalarının yöndeúmesi, güç ve bürokraside
merkezileúmeyi arttıracaktır; dolayısıyla sendika liderlerinin tabanla yakın
iliúkileri zedelenecektir. Aslında, Kuzey Amerika dıúından deneyimler
cesaretlendirici gözükmemektedir. Örne÷in, 1990’larda Avustralya emek
hareketi sendika sayısını azaltmayı baúardı; fakat sendika üyeli÷indeki
erozyonun önüne geçemedi. Sendika yöndeúmesi, sendika demokrasisini
sendika kartelleri karúısında feda etmek anlamına mı geliyor?
Di÷er yandan, yöndeúme, sendikaların pazarlık gücünü, son otuz yıldır
büyük firmalarda yo÷unlaúan gücü sınırlandırarak, arttırıyor. Bu görüúü
desteklemek için, CWA’nın kablosuz telekomünikasyon iúçilerini
örgütlemedeki ve CBC’deki teknik ve hava personelinin haklarını
74
Vincent Mosco
savunmadaki baúarısına bakılabilir. Ayrıca, birleúmeler, sendikaların, bazen
kendi içlerinden birinin dar çıkarları ile çeliúebilecek kadar geniú toplumsal ve
siyasi faaliyetler içinde yeralmalarının önünü açıyor. Örne÷in, Swift (2003),
CEP’in, bir yöndeúik sendika örne÷i olarak, yöndeúik enformasyon
endüstrisine açıldıktan bu yana, Kanada’da medya sektöründe yo÷unlaúmaya
ya da medyada yabancı sermaye sahipli÷ine karúı mücadele gibi oldukça
önemli politika alanlarına dahil oldu÷unu belirtiyor. Ayrıca, CEP
Saskatchewan bölgesinde kamu telekomünikasyonu ve Ontario’da kamu
hidro-gücünü sürdürmeye dönük lobicili÷in ön saflarında yer almaktadır.
Ayrıca, yöndeúik sendikanın avantajlarından biri de üyelerinden bazılarının
dar çıkarlarının ötesine geçebilmektir. CEP enerji iúçilerini kapsasa da, yeúil
gazların artıúını sınırlandırmak yönünde tümüyle Kyoto Accords’u
desteklemektedir. Di÷er yandan, güçlü üretici Abititi’ye karúı ka÷ıt iúçilerinin
haklarını koruyabilmiútir; çünkü birleúme, CEP’e, enerji ve telekomünikasyon
sektöründeki üyelerin grev fonlarından yararlanma imkanı sa÷lamıútır. Ayrıca
Quebec Dayanıúma Fonu (Quebec Solidarity Fund) yaratacak kaynakları
vardır ve bu fon gerileyen Quebec ka÷ıt fabrikalarına yatırım yapmaya olanak
vererek, onların kapanmasını engellemiútir. Dahası, CEP büyük ölçüde antiküreselleúme hareketine katılmıú ve CEP, ønsanlık Fonu (Humanity Fund)
yardımı ile Meksika’da ve tüm Latin Amerika’da sendikalaúmayı
desteklemiútir. Bununla birlikte, Kiss ve Mosco (2005) tarafından iúyerinde
gözetime dönük sendikal stratejiler üzerine yürütülen bir araútırma, bilgi
iúçileri sendikalarının, özellikle CEP gibi yöndeúik sendikaların, iúçilere toplu
sözleúmelerde en iyi koruma koúulları sa÷ladı÷ını göstermektedir. Fakat,
yöndeúik sendikaların bilgi, enformasyon ve iletiúim sektörlerinde farklı
iúçileri bir araya mı getirdi÷i yoksa birbirine benzemez iúçilerin federasyonları
mı oldu÷u çok açık ve net de÷ildir.
Kuzey Amerika’daki örgütlü eme÷in krizine ikinci bir cevap ise; iúçilere
formal toplu iú sözleúmeleri hakkını içermeden fayda sa÷layan iúçi birliklerini
ya da iúçi hareketini örgütlemektir. Bu örgütlenme biçimi, sendikal
örgütlenmenin oldukça zor oldu÷u yüksek teknoloji sektörü için özellikle
geçerlidir. Quebec Çoklumedya Çalıúanları Birli÷i (Association des
Travailleurs du Multimedia du Quebec) gibi bazı Kanada giriúimleri olsa da,
bu giriúimler yeterli destek görememiúlerdir. Bu konuda, ABD, Kanada’dan
daha çok örne÷e sahiptir. øúçi birlikleri, geleneksel sendikal tarafından
örgütlenmesi zor olan yarı-zamanlı çalıúanlar için de oldukça önemlidir. Bu
Eme÷in Yöndeúmesi
75
birlikler, Kaliforniya’daki Silicon Vadisi için de geçerlidir; zira bu Vadi’de
çalıúanların yaklaúık yüzde 40’ı tipik olmayan istihdam içindedir.
Microsoft’un toprakları olan Pacific Northwest’te sürekligeç (permatemp)
gibi bir kavram ortaya çıkmıútır. Bu kavram, sürekli geçici iúçi, tüm gün ama
saat-ücretli çalıúan ve fazla mesai ya da di÷er hiçbir haktan yararlanamayan
iúçileri kapsamaktadır. Bu tür birliklerin temel amacı, çok hareketli olan
iúgücüne taúınabilir yararlar sa÷lamaktır: ömürboyu staj, iú de÷iútirme,
bireysel iúçilere yol gösterme, iúçilere bilginin ulaúmasını sa÷lama ve sa÷lık
hizmetlerine ulaúamayanlara sa÷lık hizmetleri sunma. Ayrıca, bu birlikler,
teknoloji-yo÷un iúlerin düúük ücretli ülkelere kaydırılması gibi tartıúmalı
konularda da taraf olmaktadırlar.
Bu tür birliklerin iki farklı biçimine bilgi sektöründe rastlanmaktadır:
teknoloji-yo÷un iúçileri örgütleyenler ve içerik üretenleri örgütleyenler.
Birincisi için en lider örnek, belki de, WashTech’tir. WashTech, Seattle
yüksek teknoloji endüstrisinde, ücretler ve sosyal haklar konusunda hukuki
mücadelede baúarılı olan ama geçici iúçi kategorisinde oldukları için hakları
úirket tarafından tanınmayan Microsoft’un sürekligeçicileri tarafından
CWA’nın arka bahçesi olarak kurulmuútur (Brophy, 2006; van Jaarsveld,
2004). Yüksek teknoloji endüstrisinde yaúanan zorlukların en büyüklerinden
biri ise, iúçilerin yüksek teknoloji firmaları tarafından de÷il; bu firmalara iúçi
sa÷layan Manpower gibi firmalar tarafından istihdam edilmiú olmalarıdır.
Fakat, WashTech’in oluúmasını sa÷layan Microsoft’un sürekligeçici
kategorine karúı siyasi gücünü kullanmasıydı. Hukuki mücadale süreci ve
CWA’nın yol gösterici tavrı yeterli sayıda Microsoft çalıúanının WashTech’i
kurmasına neden oldu.
WashTech, daha iyi ücretler, sa÷lık koúulları, dinlenme, emeklilik
koúulları ve iúyeri e÷itimi isteyen programcıları, web tasarımcılarını, sistem
analistlerini ve mühendisleri bünyesinde toplamaktadır. Microsoft’a yasal bir
karúı çıkıú göstermekle birlikte; WashTech üyeleri, teknik vasıflarını
kullanarak çalıúanların performansları ile ilgili gizli bir Microsoft veritabanını
ele geçirmiúler ve üyelere da÷ıtmıúlardır. 2001 tarihine kadar uzanan ve
firmanın gizli tutmaya çalıútı÷ı yüksek software mühendisli÷ini Hintli
firmalara “dıúarıya iú verme” biçiminde yapılandırma yönünde belgeler de
WashTech tarafından ele geçirilmiútir. WashTech Microsoft’ta baúarılı
olmuútur ve bu baúarının ardında De÷iúen øúgücü Merkezi (the Center for a
Changing Workforce) ve onun internet sitesi techsunite.Org’un da önemli
76
Vincent Mosco
deste÷i vardır. WashTech, asıl baúarıyı di÷er bilgi sektörü iúçilerine ulaúarak
yakalamayı amaçlamıútır. Amazon.com’un iúçilerini örgütleme çabasında
baúarısız olmuú ama Cingular Wireless’in iúçilerini örgütlemede baúarılı
olmuútur. Bugün, WashTech, teknoloji iúlerinin Hindistan ve Çin gibi ülkelere
verilmesine karúı bir mücadele yürütmektedir. Ayrıca, bazı devlet
yetkililerini, hükümetin teknolojik iúlerinin, baúka ülkelere yaptırılmaması
konusunda ikna etmede baúarılı olmuúlardır.
Alliance @ IBM de CWA tarafından kurulmuútur ve WashTech gibi IBM
úirketinde geçici iúçi kategorisinde çalıúanların haklarını savunmak amacını
taúımaktadır. ùirket, iúyerinde zehirli kimyasallar konusunda gerekli özeni
göstermemiútir ve Alliance, mahkemelerde ve hukuksal süreçte, iúyerinde
mesleki sa÷lık ve güvenlik koúullarının uygulanması için aktif mücadele
vermiútir. Ayrıca, Manpower ve IBM’deki iúçilerin formal temsiliyetini elde
etmek konusunda da baúarı kazanmıútır.
Mühendislerle iúçi hareketini birlikte düúünmek pek alıúılmadık bir
durumdur, fakat the Profesyonel Mühendislik Çalıúanları Toplulu÷u (SPEEA)
(Society of Professional Engineering Employees in Aerospace), Boeing’te
yönetimi bu úekilde düúünmek zorunda bırakmıútır. Topluluk, 2000 yılında,
bu devasa iúverene karúı Amerikan tarihinin en büyük beyaz yakalı çalıúanlar
grevini gerçekleútirmiútir. Gerçekte, SPEEA örne÷i, bilgi iúinin farklı
örgütlenme biçimlerine açık oldu÷unu düúünenler için ilginçtir; çünkü
baúarılarının önemli bir bölümü e-posta ve web kullanımına dayanmaktadır.
Örne÷in, topluluk, 2000 yılında Boeing’e karúı grev için tüm ev e-posta
adreslerine ulaúmayı baúarmıútır. Veritabanının en etkin kullanımına örnek
ise, SPEEA, yaklaúık 500 kiúiye e-posta yoluyla 6 saat içinde ulaúarak,
Boeing yöneticilerinin yerel bir otelde açıklanmamıú, gizli bir toplantı
yaptıklarını duyurmuútur. Yüksek teknoloji iúçilerinin, dikkate de÷er, farklı
örgütlenme çabaları da mevcuttur. Sistem ødarecileri Derne÷i (Systems
Administrators Guilds) ABD’de (øngiltere’de ve Avusturya’da) bilgisayar
iúçilerini örgütlemek ve tartıúmalı konulara müdahale edebilmek için
kurulmuútur.
øúçi birlikleri, içerik üreticileri arasında da oldukça ra÷bet görmektedir.
Bugün Çalıúmak (Working Today), Silikon Vadisi gibi yüksek teknoloji
patlamasıyla bilinen New York’ta, kendi hesabına çalıúan, danıúman,
sözleúmeli iúçi ve geçici iúçileri temsil eden bir gruptur. Üyelerine temel
sa÷lık sigortası sa÷lamakta özellikle çok baúarılı olmuútur. Grafik Sanatçıları
Birli÷i (The Graphic Artists Guild) ise, çalıúma koúullarını iyileútirmek ve
Eme÷in Yöndeúmesi
77
telif hakkı, vergilendirme ve di÷er önemli konulardaki tartıúmalara dahil
olabilmek için bir araya gelmiú web yaratıcıları ve tasarımcılardan
oluúmaktadır. Yaratıcıların Federasyonu (The Creator’s Federation), kendi
hesabına çalıúan yazarları temsil etmektedir. Federasyon, kendi hesabına
çalıúan yazarların çalıúmalarını veritabanına koymadan önce yazarların
onayını gerektiren bir davayı kazanarak ünlenmiútir. Ayrıca, ABD’deki Ulusal
Yazarlar Sendikası (the National Writers’ Union), 5000’den fazla üyesine
model sözleúmeler sa÷lamakta, yayıncılarla pazarlıklar konusunda yol
göstermekte ve güvencesiz insanlara faydalar sa÷lamaktadır. Tüm bu örgütler,
telif hakkı konusundaki tartıúmalarda oldukça aktif biçimde yer almaktadırlar.
Yüksek teknoloji alanında yükselen iúçi birliklerinin ardındaki en önemli
neden geleneksel sendikaların örgütlenmede baúarılı olamamıú olmalarıdır.
Di÷er yandan, eski sendikalarda bazı baúarılar elde etmiúlerdir. Örne÷in,
Birleúik Yiyecek ve Ticaret øúçileri (the United Food and Commercial
Workers), on-line hizmet sa÷layan Peabody’s ve Albrittons gibi
süpermarketlerde çalıúanları örgütlemiúlerdir. Ayrıca, AFL-CIO, sendika
üyesi olan ve olmayanları siyasi ve hukuksal mücadelede iúbirli÷ine götürecek
bazı birliktelikler, örne÷in Çalıúan Amerika (Working Amerika) gibi,
kurmakta baúarı elde etmiútir. Kurucularından, Karen Nussbaum, 1980’lerde
Dokuz’dan Beúe (Nine to Five) isimli bir grup kurarak, kadın ofis
çalıúanlarının ilk örgütünü yaratmıútır. Hizmet Çalıúanları Uluslararası
Sendikası (The Service Employees International Union), purpleocean.org
isimli bir on-line üyelik örgütü yaratmıúlardır; amaç ise sendikanın bakıú
açısını geniúletmek ve iúyeri dıúında sosyal adalet aktivizmine dahil olmaktır.
Aynı sendika yöndeúmesinde oldu÷u gibi, örgütlü eme÷in karúı karúıya
oldu÷u krizi aúmada iúçi birliklerinin ne kadar baúarılı olaca÷ı konusu da
belirsizdir. Bir yandan, yeni teknolojiyi kullanarak iúçilere ulaúan yeni bir
sendikal form yaratmaktadırlar. øúçi hareketine, bir sendikanın parçası olmayı
özellikle istemeyenleri eklemlemektedirler. Ayrıca, gittikçe artan hareketlilik
içinde toplu sözleúmenin çok da fazla bir úey ifade etmedi÷ini
belirtmektedirler. øúçi birlikleri, yaratıcıların kendi emeklerine karúı kendi
haklarını savunacakları ve iletiúim ve enformasyon içeri÷ine müdahalede
hükümetin sorumluluklarını hatırlatan bir platform oluúturmaktadırlar. Ama
aynı zamanda, kimileri, bu yeni birliklerin gelecek için çok çok ufak bir umut
taúıdıklarını savlayabilir. øúçi birlikleri, toplu sözleúmeye dahil olmadıkları
için, ücretler ve çalıúma koúulları konularında çok az kazanım
78
Vincent Mosco
sa÷layabilmektedirler. Bunlar büyüyen bilgi sektöründe örgütlenemeyen
sendikaların baúarısızlık nedenlerine kanıt olarak ortaya atılabilir ve bu iúler,
gelece÷in iúleri ise, geleneksel sendikacılık için fazla umut vaat etmiyorlar.
øúçi birlikleri, iúçi hareketini yeniden inúa etmek için yeni bir baúlangıç olarak
görülebilirler, belki de eski modeli yeniden keúfederler ama örgütlü eme÷in
son nefesinden biraz daha fazlasına sahiptirler.
Mülakatlara ve yazılı belgelere dayanarak, bu çalıúma, Kuzey Amerikalı
iúçilerin yöndeúik bilgi ve iletiúim endüstrilerinde yaúananlara iliúkin
cevaplarını inceledi. Bir yandan, geleneksel sendikalar, bir zamanlar ayrı
tanımlanan sektörlerdeki, gazetecilik, yayıncılık, telekomünikasyon,
enformasyon teknoloji ve/veya elektronik hizmetler gibi, iúçileri bir araya
getirerek ve kendi yöndeúmelerini yaratarak sürece cevap vermektedirler.
Alternatif olarak, bilgi endüstrisindeki di÷er iúçiler, teknik ve yaratıcı
profesyoneller, toplu sözleúme süreci olmadan üyelerine faydalar
sa÷layabilecek iúçi birliklerinin yeni formlarını deneyimlemektedirler.
Araútırmamız, bu geliúmelerin önemli kazanımlar sa÷ladı÷ı yolunda kanıtlar
içermektedir. CBC’nin zaferi, teknik ve hava personelini bir araya getirme ve
eme÷e dair önemli bir tartıúmada kamu deste÷ini alma gibi noktalarda çok
önemlidir. Fakat tüm bunlar, Kuzey Amerika’da eme÷in düúüúünün önüne
geçememiútir.
Araútırmamızdaki bir sonraki adım ise eme÷in yöndeúmesi sürecini ve iúçi
birliklerinin oluúumunu uluslararası alanda incelemek olacaktır. Daha net
olarak, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (International Federation of
Journalists), Uluslararası Sendikal A÷ (the Union Network International) gibi
örgütleri ve de Hindistan’da øletiúim Teknolojileri Profesyonel Forumu (IT
Professional’s Forum), Yeni Sendika ønisiyatifi (the New Trade Union
Initiative) ve øletiúim Teknolojileri ve Ba÷lı Hizmetler Profesyonelleri
Sendikası (UNITES) (the Union for Information Technology & Enabled
Services Professionals) gibi iúçi birliklerini inceleyece÷imiz bir projeye
baúlamak üzereyiz. Kuzey Amerika iúçi hareketindeki geliúmeler, özellikle
bilgi ve iletiúim sektörlerinde, hiç úüphesiz ilginç ve önemlidir. Fakat, e÷er
emek de÷iúen uluslararası iúbölümüne baúarılı bir cevap üretecekse; bu cevap
küresel ölçekte yeni yöndeúme formları ile olmalıdır. Küresel emek
federasyonlarını, yeni iúçi birliklerini ve karúılıklı iliúkilerini incelemek,
eme÷in küresel bilgi ekonomisine meydan okuma ve demokratik enformasyon
toplumunu savunma gücünü saptamak için oldukça yaúamsaldır.
Eme÷in Yöndeúmesi
79
KAYNAKÇA
Artz, L. ve Kamalipour, Y. R. (Eds.) (2003), The Globalization of Corporate Media
Hegemony. Albany: State University of New York Press.
Babe, R. E. (1996), “Convergence and the new technologies,” Dorland, M. (Ed.), The
Cultural Industries in Canada içinde, Toronto: Lorimer, pp. 283-307.
Bahr, M. (1998), From the Telegraph to the Internet, Washington, D.C.: National
Press Books.
Barley, S. R. ve Kunda, G. (2004), Gurus, Hired Guns, and Warm Bodies: Itinerant
Experts in a Knowledge Economy, Princeton, NJ: Princeton University Press.
Batstone, E. (1984), Working Order: Workplace Industrial Relations over Two
Decades, Oxford: Basil Blackwell.
Bell, D. (1973), The Coming of a Post-Industrial Society, New York: Basic.
Bell, D. (1976), The Cultural Contradictions of Capitalism. New York: Basic.
Bédard, M. (2005), “Union membership in Canada”, Ottawa: Human Resources and
Skills Development Canada, Labour Program, January 1.
Braverman, H. (1973), Labor and Monopoly Capital, New York: Monthly Review.
Brint, S. (2001), “Professionals and the knowledge economy: Rethinking the theory
of postindustrial Society”, Current Sociology, Vol 49 No. 4, pp. 101-132.
Brophy, E. (2006), “System error: Labour precarity and collective organizing at
Microsoft”, Canadian Journal of Communication, Vol 31 No 3, pp.
Clawson, D. (2003), “Is Labor on the edge of a new upsurge”, Labor Notes,
September 2.
Dyer-Witheford, N. (1999), Cyber-Marx: Cycles and Circuits of Struggle in High
Technology Capitalism, Urbana and Chicago: University of Illinois Press.
Economic Policy Institute (2004), Offshoring, Washington, D.C.: Economic Policy
Institute, Available http://www.epinet.org/content.cfm/issueguide_offshoring
Elmer, G. ve Gasher, M. (Eds.) (2005), Contracting Out Hollywood: Runaway
Productions and Foreign Location Shooting, Lanham, MD: Rowman and Littlefield.
Herman, E. S. ve Chomsky, N. (2002), Manufacturing Consent, New York: Pantheon.
Huws, U. (2003), The Making of a Cybertariat: Virtual Work in a Real World, New
York: Monthly Review Press.
Karnitschnig, M. (2006), “Time Warner stops pushing synergy”, The Wall Street
Journal, June 2. www.post-gazette.com [June 3 2006].
Katz, H. C. (ed.) (1997), Telecommunications: Restructuring Work and Employment
Relations Worldwide, Ithaca, NY: ILR Press.
Kiss, S. ve Mosco, V. (2005), Trade union protection Of workers’ privacy: A content
analysis of English and French-language collective agreements in Canada,
Canadian Journal of Communication, Vol 30 No 4, pp. 549-564.
Kline, S., Dyer-Witheford, N. ve de Peuter, G. (2003), Digital Play: The Interaction of
Technology, Culture and Marketing, Montreal: McGill-Queen’s Press.
Longstaff, P. F. (2002), The Communication Toolkit, Cambridge, MA: MIT Press.
80
Vincent Mosco
Machlup, F. (1962), The Production and Distribution of Knowledge in the United
States, Princeton, NJ: Princeton University Press.
McKercher, C. (2002), Newsworkers Unite: Labor, Convergence and North American
Newspapers, Lanham, Maryland: Rowman and Littlefield.
McKercher, C. ve Mosco, V. (2006), “Divided they stand: Hollywood unions in the
Information Age”, Work Organization, Labour and Globalisation, yayımlanacak.
Mosco, V. (1996), The Political Economy of Communication, London: Sage.
Mosco, V. (2004), The Digital Sublime: Myth, Power, and Cyberspace, Cambridge,
MA: MIT Press.
Mosco, V. (2006), “Knowledge workers in the global economy: Antimonies of
outsourcing”, Social Identities, Vol 12, No 6, pp. 771-790.
Mosco, V. ve McKercher, C. (2006), “Convergence bites back”, Canadian Journal of
Communication, Vol 31 No 3, pp. 733-751.
Negroponte, N. (1996), Being Digital, Cambridge, MA: MIT Press.
Nichols, J. ve McChesney, R. W. (2005), Tragedy and Farce: How the American
Media Sell Wars, Spin Elections, and Destroy Democracy, New York: The New
Press.
Porat, M.U. (1977), The Information Economy, Washington, DC: Office of
Telecommunications, Department of Commerce.
Powell, W. W. ve Snellman, K. (2004), “The knowledge economy”, Annual Review
of Sociology, Vol 30, pp. 199-220.
Schiller, D. (1999), Digital Capitalism, Cambridge, MA: MIT Press.
Schiller, H. I. (1973), The Mind Managers, Boston: Beacon.
Statistics Canada (2004), “Study: The union movement in transition”, The Daily,
August 31.
Stone, K. (2004), From Widgets to Digits: Employment Regulation for the Changing
Workplace, Cambridge: Cambridge University Press.
Swift, J. (2003), Walking the Union Walk, Ottawa: Communication Energy and
Paperworkers Union of Canada.
Terranova, T. (2004), Network Culture: Politics for the Information Age, London:
Pluto.
U.S. Bureau of Labor Statistics (2006), Union Members in 2005, Washington, D.C.:
Bureau of Labor Statistics.
Van Jaarsveld, D. D. (2004), “Collective representation among high-tech workers at
Microsoft and beyond: Lessons from WashTech/CWA,” Industrial Relations,
Vol 43, No 2, pp.364-385.
Winseck, D. (1998), Reconvergence: A Political Economy of Telecommunications,
Hampton, NJ: Hampton Press
Winter, J. (2005), Lies the Media Tell Us, Montreal: Black Rose Press.

Benzer belgeler