Full Text - Sosyal Bilimler Dergisi
Transkript
Full Text - Sosyal Bilimler Dergisi
Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 507-516 Bahar Artan OSKAY1 DADAİZM SANAT ANLAYIŞINDA ATIK NESNE VE HAZIR NESNE KULLANIMININ GÜNÜMÜZ SANATINA YANSIMALARI Özet 1.Dünya savaşı sonrasında değişen ve zorlaşan yaşam şartlarına, insanların savaş nedeni ile yaşadığı yıkımlara tepki olarak ortaya çıkan Dadaizm sanat anlayışı, H. Ball tarafından “Cabaret Voltaire” adlı bir kulüp de 1915 – 1916 yıllarında oluşmaya başlamıştır. Dada’nın kuruluşu Zürih’te gerçekleşmiştir. Dadaizm kendisinden önceki sanatçıları da bu düzenin birer parçası oldukları için küçümser ve reddederler. Dadaizm yıkıcı bir tutum izler. Bu tutum karşılığında yerine bir şey koyma kaygısı taşımadan bunu gerçekleştirir. Dadaistler için bilinçaltının, çağrışımların, rastlantıların, mantık ve akıl dayatması taşımayan doğaçlamaların önemi vardır. Modern düşüncenin gelişim evrelerinden biri olarak görülmektedir.Dadaizm, bulunduğu dönemdeki toplumsal, siyasal, kültürel olaylara tepkisel bir dil geliştirerek, hemen her alanda yapmış olduğu Avangard yaklaşımlarıyla daha sonraki yıllarda da, farklı sanat anlayışlarının oluşmasında belirleyici bir rol oynamıştır. Sanat eserlerinden sanat dışı malzemelerin kullanılmasına yönelik ilk çalışmalar, Kübizm sanat akımında görülmektedir. Dadaizm ile birlikte ortaya çıkan hazır nesne kavramı sanat eserine daha farklı bir yaklaşımı gerektirmekte idi. Durchamp yaptığı çalışmalarda kullandığı malzemeleri hazır nesne olarak nitelendirmiştir. Dadaizm’de kullanılan hazır nesne öğeler, kendi biçimsel özelliklerini değiştirmeden bir sanat eseri içerisinde yer almaktadır. Dadaizmle başlayan hazır nesne anlayışı, postmodernizmin öncüsü olmuştur. Anahtar kelimeler: Dadaizm, Hazırnesne, Atıknesne,Sanat,Duchamp,Dada 1 Ar.Gör.,Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi., [email protected] Bahar Artan Oskay THE USE OF WASTE AND READY MADE OBJECT IN DADAISM ART AND THEIR REFLECTIONS OF CONTEMPORARY ART Abstract Dada came to being in a milieu of rapid change, destruction and hardship, following the First World War It started in a club named Cabaret Voltaire by H. Ball during 1915 and 1916. Dada accuses the artists for being a part of this system and refuses them. Its tendencies are mainly destructive towards art and it unleashes this destruction without feeling a necessity to replace the concepts it destroys with anything new or constructive. Artists who are a part of this movement, Dadaists, value the subconscious, associations, coincidences, and other things refusing reason or dogmas. Thus Dada is considered a step in the evolution of modern thought. Although the first appearances of new material are seen with collage in cubism, the ready-made which comes in to scene with Dada defines a new conceptual meaning for everyday objects used in art. The most prominent of this new representation of everyday objects are Duchamp’s ready-mades which keeps the objects form as is but transforming its core concept, stripping its initial purpose and giving it a new one. For many Dada paved a new way for a different art and world view with its unique critique of the social and cultural environment enveloped the World and inspired many for years to come. Keywords: Dadaism, Readymade, Wasteobject, Art, Duchamp, Dada I-Dadaizm Sanat Anlayışı 20. yüzyılın başlarında, I.Dünya savaşı ile birlikte etnik yapılanmaların ağırlık kazandığı dönemde çeşitli sanat akımları ortaya çıkmıştır. Bu akımlar aynı zamanda savaşa ve değişen yaşam koşullarına tepki olarak da ortaya çıkmıştır. Bu akımların ilki fütürizm’dir. İtalya’da ilk olarak ortaya çıkan bu sanat anlayışı, insan hayatının iyileştirilmesinde teknolojik gelişmelerin önemini vurgulamaktadır. Fütürizm sonrasında Fransa’da ortaya çıkan Kübizm, daha sonra Rusya’da ortaya çıkan Konstrüktivizm sonrasında Dadaizm sanat anlayışı ortaya çıkmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki ekonomik ve sosyal açıdan ortaya çıkan yıkımlar, beraberinde ciddi tepkileri, sorgulamaları getirmiştir. Savaş nedeni ile oluşan belirsizlikler, toplumda yaşanan ekonomik ve sosyal çöküşler, dadaizmin ortaya çıkışında etkili olmuştur. I.Dünya savaşı sırasında, çok sayıda insan oluşan yenidünya düzeni ve çeşitli olumsuz şartlar nedeni ile göç etmek zorunda kalmıştır. Bu göç hareketlerinden sanatçılarda nasiplerini almışlardır. Savaşın etkisi ile pek çok sanatçı o dönemde göç etmek zorunda kalmıştır. Pek çok ülkeden göç eden sanatçıların büyük bir çoğunluğu Zürih’te toplanmıştır. Dadaizmin temelleri de bu dönemde Zürih’te atılmaya başlanmıştır. H. Ball tarafından “Cabaret Voltaire” adlı bir kulüp de 1915 – 1916 yıllarında oluşmaya başlayan dada’nın kuruluşunda, yine kendisi gibi SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 507-516 508 Dadaizm Sanat Anlayışında Atık Nesne ve Hazır Nesne Kullanımının Günümüz Sanatına Yansımaları sanatçı olan, S.Tzara, J.Arp, R.Huelsenbeck gibi sanatçıların yanı sıra, Zürih’e göç eden birçok sanatçının da katılımı görülür.( Kramer 2011, 202) Lynton, Dadaizm’in Ball'un, ne Huelsenbeck'in, ne de Zürih’in yarattığı bir akım olmadığını düşünmektedir. Ona göre bu anlayış, savaş yüzünden insanların ya en korkunç olayları yurtseverlik gereği kabul etmek ya da bunları teknolojik, eğitsel ve politik ilerlemenin yanıltıcı bir düş olduğunun kanıtı olarak red etmek sonucu ortaya çıkmıştır.( Lynton 1982, 125) I.Dünya Savası'nın katliamlarına duyulan nefret bu sanat anlayışının ortaya çıkmasındaki en önemli nedendir. Dadaizm tüm sanat akımlarına karşı çıkmaktadır. Bununla birlikte Dadaizm, toplum, din, gelenek gibi tüm yerleşik değerleri protesto etmektedir. Teknolojiye bağlanmanın yüzeyselliğini protesto etmektedir. Kendisinden önceki sanatçıları da bu düzenin birer parçası oldukları için küçümser ve reddederler. Dadaizm yıkıcı bir tutum izler. Bu tutum karşılığında yerine bir şey koyma kaygısı taşımadan bunu gerçekleştirir. Dadaistler için bilinçaltının, çağrışımların, rastlantıların, mantık ve akıl dayatması taşımayan doğaçlamaların önemi vardır. Modern düşüncenin gelişim evrelerinden biri olarak görülmektedir. Dadaizm, bulunduğu dönemdeki toplumsal, siyasal, kültürel olaylara tepkisel bir dil geliştirerek, hemen her alanda yapmış olduğu Avangard yaklaşımlarıyla daha sonraki yıllarda da, farklı sanat anlayışlarının oluşmasında belirleyici bir rol oynamıştır. Bu akım, dünyanın, insanların yıkılışından umutsuzluğa düşmüş, hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olduğuna inanmayan bir felsefi yapıdan etkilenir. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından gelen sıkıntı ve ortaya çıkan dengesizliklerin akımıdır. Bilinçaltının olanaklarından, otomatizm yöntemini ilk Dadaistler tarafından kullanılır. akıl ile aklın dışındakini birlikte düşünebilme önermesi, I. Dünya Savaşı ardından Dadanın şiir, resim, heykel ve performans alanlarında sıkça örneklerini verdiği ve bugünün sanatsal oluşumunda etken bir öğe olarak Dada’yı önceki akımlardan radikal bir şekilde ayıran farklı bir tutumdur. Hiçbir bağlantısı ya da anlamı olmayan sözcükler arkasına sıralanarak şiirler oluştururlar. Dadacı yazarlar, kamuoyunu şaşkınlığa düşürmek ve sarsmak istemektedirler. Yapıtlarında alışılmış estetikçiliğe karşı çıkmışlar bununla birlikte burjuva değerlerinin insan hayatını kötüleştirerek çekilmez hale getirdiklerini vurgulamışlardır. Dadacı yazarlar dergilerde bu akımın ilkelerine koşut olarak dönemin toplum ve edebiyat geleneklerine karşı çıkmışlardır. Louis Aragon, Philippe Saupault, Gerges Ribemont Dessaignes gibi şairler dönemin önemli Dadaist şairleri arasında yer almaktadırlar. ( Schaffner 2011, 37) İzlenimci, Kübist, Fütürist sanat akımlarının tersine Dada, rasyonel ve irrasyonelliği bir arada yürüterek sanatta özne aklının hakimiyetine son vermeyi hedefler. Bunun için kolaj ve montaj gibi irrasyonel çabaları ve kendi kendileriyle alay eden bir anlayışı benimsemektedir. Dadaizmin ilk dönemlerindeki uygulamalarda fütürizm ve diğer akımların etkileri görülür; anlık ve spontane gelişenin önceliği, seyircinin kışkırtılması yönünde oluşturulan politik gösteriler, dönemin teknolojik araçlarının kullanımı gibi özellikler, modern bir akım olarak fütürizmin temel özelliklerini bünyesinde barındırır. Ancak Dadaizm ilke olarak fütürizm özelliklerini tamamen red eden bir yapıdadır. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:6, Mart 2016, s. 507-516 509 Bahar Artan Oskay Gelip geçicilik, parçalanma, süreksizlik ve kargaşayı bütünüyle benimser. Ne var ki Dada, bu barındırmayı ülküsel olanın ya da yüce estetiğinin oluşumu için hedeflemez, tersine akılla oluşan bu mutlaklıkların dönüşümü, deformasyonu için koşul olarak yaratır, amaç haline yükseltme araçsal olana doğru indirgenir. Bu çaba içinde hem diyalektik olarak hem de diyalektiğe karşı düşünme bulunmaktadır. Bu, bir anlamda modernitenin içine düştüğü çıkmazları açma ve genişletme çabası olarak kabul edilmektedir. ( Partsch 2006, 41) II-Dadaizm Sanat Anlayışında Hazır Nesne ve Atık Nesne Sanat dışı malzeme, görüldüğü üzere, Kübizm akımı ile sanata girmiş ve Dada hareketi ile daha ileri bir noktaya ulaşmıştır. Modern sanat sürecinde, Kübizm ve Dada’dan sonra çeşitli akım ve sanatçıların temel aldığı sanat dışı malzeme kullanımı, postmodern sanat anlayışının çoğulculuk, eklektisizm vb. birçok özelliğinin temelini oluşturmuştur. Sanat dışı nesnelerin kullanılma teknikleri ve anlayışları, akım ve sanatçılara göre farklılıklar göstermiştir. Hazır nesne (ready made), tuval üzerine geleneksel anlamda sürülmesi gereken boyanın yerine, gündelik hayatta kullanılan nesneleri kapsamaktadır. Hazır nesnelerin kullanımı ilk olarak Picasso ve Braque’ın öncülerinden olduğu Bireşimsel Kübizm akımı ile gerçekleşmiştir. Daha sonra akım ve sanatçılara göre farklı yaklaşımlar göstermiştir. Hazır nesneler kil, boya, alçı, taş ya da bronz gibi malzemelerden oluşmaktadır. Bu nesnelerin dışında polyester, plastik, makine parçaları da kullanılmaktadır. Picasso ve Braque, resimlerinde hazır nesne olarak bu malzemeleri kullanmışlardır. Doku elde etmek için toz boyalarına kum, talaş karıştırarak çadır bezi üzerinde kullanmışlardır. Bu çalışmalar sonucunda elde ettikleri dokular ışık ve gölge ile kabartma etkisi yaratmıştır. Bu anlatım dili, gelişmiş ve yeni malzemeler kullanımını getirmiştir. Geleneksel anlamdaki tüm sanatsal değerlere saldıran ve kendini sanatın köktenci bir biçimde tasfiyesine adamış Dadaizm sanat anlayışı, hazır nesnelerin kullanımına farklı bir bakış açısı getirmiştir. Bu akımın temsilcileri o güne kadar kutsal sayılan her şeye saldırmışlar tüm değerlere ve sanatçı kimliğine tavır ve duruşları ile karşı koymuşlardır. Dada hareketinde, kırılıp atılmış nesneler, tahta parçaları, teller, biletler hatta çöpler kübistlerden sonra yeniden sanatın malzemesi olmuştur. Fakat bu malzemeler seri üretilmiş endüstriyel nesnelerdir ve çoğu sanatçı tarafından doğrudan kullanılmışlardır. Dadaizm sanat anlayışında hazır nesnenin ilk kullanıcısı Marcel Duchamp olmuştur. Duchamp kübizmde kullanılan hazır nesne anlayışına farklı bir yaklaşım getirmiştir. Duchamp, hazır nesneleri saf hallerinde kullanmıştır. Gündelik hayatta kullanım şekillerini değiştirmeden karşı sanat yapıtı olarak kullanmıştır. Sanatçı hazır nesneleri doğrudan kullanmasının yanı sıra kimi zaman da hazır yapıtlar ironik bir konumda ve kendileri ile sanat yapıtları arasında herhangi bir karıştırmayı engelleyecek şekilde düzeltme ve değiştirme aşamasından geçmektedirler. Duchamp bu tipte yaptığı çalışmaları yardım edilmiş hazır yapıt olarak isimlendirmektedir.(Paz 2000, 144) Duchamp, nesneyi doğrudan kullanarak yaptığı hazır yapıtları, modern sanat estetiğinin özgünlük, sergi, galeri, müze, tarih, eleştiri, değer, norm gibi sorunsalları ve onun kavram ve kurumlarını yadsımaktadır. Duchamp’ın yaptığı şey, herhangi, sıradan ve seri yapım sonucu üretilmiş bir nesne seçmek ve ona yeni bir konum kazandırmaktı. 1913’te bisiklet tekerleğini çatalından tutarak baş SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 507-516 510 Dadaizm Sanat Anlayışında Atık Nesne ve Hazır Nesne Kullanımının Günümüz Sanatına Yansımaları aşağı çevirip mutfak taburesine geçirmiştir. 1915’te bir kar küreği bularak, buna ‘Kol Kırılması Olasılığına Karşı’ adını verdi. 1917 yılında bir pisuarı alıp, ters çevirerek bir ayağın üzerine oturtmuştur. Bu çalışmasını, R. Mutt sahte imzasıyla imzalamış ve bu çalışmasına ‘Çeşme’ ismini vermiştir. Çeşme çalışmasında, gündelik hayata ait bir nesneyi öyle bir şekilde sunmuştur ki, onun yararlılık bakımından taşıdığı önem, edindiği yeni ünvan ve getirdiği yeni bakış açısı tarafından silinmektedir. ( Bürger 2003,20) Duchamp bu çalışmasında, R. Mutt imzası ile bireysel üretimin yüceltilmesini olumsuzlamıştır. Eserin bireyselliğini, varlığını o tekil sanatçıya borçlu olduğunu belgeleme amacı taşıyan bu imza, her türlü bireysel yaratıcılık iddialarını alaya almak üzere, rastgele seçilen seri üretim nesnesi üzerine atılmıştır. Geleneksel ve özellikle sanatı saflaştırma eğilimli modern sanat anlayışına ters olan Duchamp’ın bu eylemi, imzanın, eserin niteliğinden daha önemli görüldüğü sanat piyasasını yadsımakla kalmamış, bireyi sanat üreticisi kabul eden ilkesini de köklü bir şekilde sorgulamıştır. Modern sanat anlayışının biricik birey kavramını yadsımakla, Jameson’ın ‘öznenin ölümü’ olarak nitelendirdiği Postmodernizm’in özelliklerinden birinin temelini atmıştır.( Jameson 2005, 17) Kolaj çeşitli maddelerin, herhangi bir sanatsal objenin bünyesine uygun olarak eklenmesi ile eserin ortaya çıkarılmasıdır. Kolajda kullanılan malzemeler atık nesnelerdir. Atık nesneler, kullanıldıkları sanat objesinde bir konunun parçalarını oluşturmaktadır. Hazır nesne ise cismi ile birlikte konunun kendisini oluşturmaktadır. 20. yüzyılın başında ortaya çıkan Kübizm akımı ile sanata giren sanat dışı malzeme, akımın Bireşimsel kolunda kolaj tekniği ile kendini göstermiştir. Bu teknik ile sıradan malzemeler sanat nesnesi haline dönüştürülmüştür. Birbirine yabancı öğeleri bir araya getirerek yapıt ortaya koyma tekniği olan kolaj, sanatta yeni bir ifade aracı olmuş ve sonucunda doku kopukluğunu yadırgamama özelliği, şu ya da bu biçimde daha sonraki bütün sanat akımlarında görülmüştür. Bireşimsel Kübizm’de tuvalin yüzeyine gazete parçaları, afişler, kumaşlar, metal parçaları, oyun kartları ve hatta ayna parçaları yapıştırılarak resimler yapılmıştır. Gerçek nesneler yalnız resmin yüzeyini zenginleştirmek amacıyla değil, aynı zamanda gerçek materyal ile soyut form arasında bir gerginlik elde etmek için resme sokulmuşlardır. Picasso ve Braque’ın 1912’den itibaren Kübizm’e yapısal (dokusal) değişimler katması akıma yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu sanatçılar, geleneksel resmin ‘var olan gerçeğin taklidi’ yerine, onun kendisini ifade eden malzemeyi kullanmayı tercih etmişlerdir. Örneğin Picasso, Gitar adlı resminde, duvar kağıdı ve gazete parçaları ile çeşitli renkli kağıtları tuvaline yapıştırmış, bunların üzerini karakalem, kurşunkalem ya da suluboya ile boyamıştır. Böylece nesne parçalara ayrılmış aynı zamanda gerçek yaşamdan alınma parçalarla betimlenmiştir. Picasso’nun öküz başı heykelinde atık nesneler bir araya gelerek yeni bir form oluşturmuşlardır. Bu heykel başı, bir bisiklet selesi ve paslanmış bir bisiklet gidonu ile yapılmıştır. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:6, Mart 2016, s. 507-516 511 Bahar Artan Oskay Dadaizm’de atık nesneleri kullanarak kolaj tekniği ile çalışmalar yapan sanatçılardan birisi Kurt Schwitters’dir. Schwitters, yağlı boya çalışmalarının yanında kolaj tekniğiyle ve artık malzemeyle tamamladığı dadacı yapıtlarına “Merzbau” adını koymuştur. III- Dadaizm Sanat Anlayışında Atık Nesne ve Hazır Nesne Kullanımının Günümüz Sanatına Yansımaları Dadaizm sanat anlayışı, 1924 yılından sonra bir akım olarak etkinliğini yitirmiştir. Dadaizm’in etkisini yitirmesi ile birlikte bu sanat akımından etkilenen bir başka oluşum kendini göstermeye başlamıştır. 1929 yılında daha çok edebiyat alanında ortaya çıkan bu akım Sürrealism’dir. Sürrealism (Gerçeküstücülük), II. Dünya savaşının da yaşanmaya başlaması ile düzene karşıt bir anlayışla daha da yaygınlaşmıştır. Sürrealismin oluşumunda ve şekillenmesinde Dadaizm etkili olmuştur. Ancak Dadaizm’e göre daha farklı öğeleri içerisinde barındıran bir sanat anlayışı olmuştur. Gerçeküstücülerin düzen ve sistem için düşüncelerinin bazıları şöyledir: Kendilerini cinsel sapkınları, ilaç düşkünleri, deliler, cezalandırılan çocuklar, fahişeler gibi toplumdan itilmiş ya da dışlanmış kişilerin kardeşleri olarak görmektedirler ve onları erdemin taşıyıcıları olarak kabul etmektedirler. Kendilerinden önceki sanat ekollerinin, sanatsal yaklaşımlarını reddederler. Gerçeküstücülerin bakış açıları daha gerçekçi olup, yoğunlaştıkları alanlar itibariyle insanın özüyle ilgilidirler. Yaşanan savaşların etkisiyle silikleşen birey ve bireyin iç sesiyle ilgilidirler. Aklın ve mantığın ezici baskısı altında değer yargılarını ve gerçekliğini kaybeden bireyin özgürleştirilmesiyle ilgilidirler.(Passeron 1982, 35) Duchamp’ın Dadaizm temelli sanat anlayışı, 1960’lı yıllarda ortaya çıkan Neo-dada olarak da isimlendirilen dönemin şekillenmesinde temel kaynak olmuştur. Bu dönem aynı zamanda postmodernizimin başlangıcı olarak da kabul edilmektedir. Bu dönem içerisinde, pop art, happeningler ve fluxus gibi hareketler yer almaktadır. Neo dadaist dönemin en önemli özelliklerinden birisi Avangard kimliği taşıması olmuştur. Neo-dada dönemi içerisinde bir diğer önemli sanat akımı pop art hareketidir. Pop art, İngiltere ve ABD’de birbirleriyle ilişkisi olmadan aynı zamanda ortaya çıkmıştır. Ancak Pop Sanat’ın en etkili olduğu ülke kuşkusuz ABD’dir. Marcel Duchamp’ın yapıtları ve düşünceleri pop art sanatçılarını derinden etkilemiştir. Pop art sanatçıları, Duchamp’ın sanata hazır nesneyi sokması ile iletişim araçlarının kullandığı imgelerden yararlanarak sanat yapıtını dış gerçeklikten ayıran sınırı ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. Pop Sanat, seçkin değildir; modernizmin renk ve biçimlerine karşı oluşan tepkiyle alternatif olarak ortaya çıkan bir estetik anlayıştır. Pop Sanat, nesnelerinin esinini toplumsal gerçeklerden, kent mitlerinden, kentsel görünümden, kitle iletişim araçlarından, gündelik yaşamdan ve tüketim toplumu gibi olgulardan alır. Resimli roman, sinema, gazete, çizgi romanlardan ödünç alınmış kareler, ünlülerin portreleri, ambalajlar, posterler, buluntu nesneler gibi öğeler Pop Art’ın kullandığı malzemelerdir. Edward Kienholz, herhangi bir toplumu ancak çöpe attıklarını incelediğinde anlayabildiğini söylemektedir. Sanat ve yaşam arasında sadece çok ince bir çizgi kalmıştır.(Krause 2005, 114) Robert Rauschenberg, Jasper Johns, Edward Kienholz, Andy Warhol Pop Art’ın en önemli sanatçıları arasında yer almaktadırlar. Edward Kienholz, çalışmalarında atık nesne kullanımına ağırlık vermiştir. Eski mobilyaları, cam şişeler, giysiler ve canlı bir kuş kullanarak SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 507-516 512 Dadaizm Sanat Anlayışında Atık Nesne ve Hazır Nesne Kullanımının Günümüz Sanatına Yansımaları oluşturduğu kompozisyonda, oturma odasında oturarak ölümü bekleyen yaşlı bir kadını anlatmıştır. Happeningler, nesneler, sesler, zaman, hareketler, fiziksel duyumlar, kokulardan oluşan bir kolaj-ortam duyarlılığı, montajın uzantısı, genişlemiş anlamda performanslardı. Kullanılan nesneler ne kadar ucuz ve ne kadar gösterişsiz olursa onu şiire dönüştürme olasılığı o kadar büyüktü. İzleyiciye bir konu ya da karakter kalıpları sunulmadığı için, geleneksel tiyatrodan farklıydı. Heykel, resim, şiir, dans ya da sahne sanatları gibi türler sınırlarını aşıp, birbirleri içine girmişti. Happeninglerde sanat ve yaşam arasındaki sınır alabildiğince belirsizdir. Bu performanslar, izleyicilerin hem kendileri hem de nesneler hakkındaki bilgilerini sorgulamaktadır. Happeninglerin mantıklı bir süreci ve bütünlüklü bir yapıyı reddeden tavrı bir çeşit saldırıdır. Neo-dada dönemi içerisindeki bir diğer hareket Fluxus’tur. Bu hareketin sanatçıları şenlikler, olaylar, gösteriler, yayınlar ve filmlerden oluşan çalışmalar gerçekleştirmişlerdir. Fluxus, görsel sanatlarla sahne sanatlarını birleştirmiş, sanat-yaşam ikilemini çözmeye çalışmışlardı. Sanatçılar, genelde nesne üretiminden uzaklaşmış, günlük olaylara benzer, gerçek zaman içinde yer alan süreç ve eylemlere yönelmişlerdi. Tipik Fluxus nesnesi, küçüktür, biblolar, ev eşyaları, bulmacalar, kolajlar, pullar ve buna benzer öğeler bu hareketin en önemli nesneleridir. Ancak aralarındaki fark, Fluxus’un gerçekleştirdiği işlerin tekrar edilebilir olması ve izleyicilerin bu olaylara hiç katılmaması ya da sınırlı katılımıydı. ( Higgins 2002,1) Fluxus’un merkezinde yer alan küresellik, içinde yaşadığımız dünyada siyasi sınırların kültürel ve doğal olmadığını belirtmektedir. Fluxus için sınırlar önemsizdir hatta benzer zihinler arası diyalog önemlidir ve ulusal kökenler dikkate alınmamalıdır. Çünkü artık sınırlar kalkmıştır. Sanat ile yaşam arasındaki sınırları yok etmek amacıyla yola çıkan Fluxus çevreleri sanatta bu sınırın olmadığını önermiştir. ( Higgins 2002, 74) Daniel Spoerri ve Joseph Beuys, bu hareketin önemli temsilcilerinden sayılmaktadır. Spoerri ve Beuys eserlerinde atık malzemeler kullanmışlardır. Spoerri, Prose Poems adını verdiği eserinde, yediği yemeklerin artıklarını ve masada o sırada bulunan her şeyi olduğu gibi duvara asıp sergilemiştir. Beuys, Duchamp’ ın hazır nesnelerini kendi eserlerinde malzeme olarak kullanmıştır. Beuys’a göre, her şey sanat nesnesi olabilmektedir. Beuys, doğal organik nesnelerle birlikte video, radyo, telefon, piyano, gibi teknoloji ürünleri şapka, nota sehpası, baston, süpürge gibi günlük hayatta kullanılan sıradan nesneleri de kullanmıştır. Düşüncelerini ifade edebileceği her nesne, onun sanatında malzeme olarak yerini almıştır. Ayrıca her insanın bir sanatçı olduğunu savunmuştur. Bu savunmayı yaparken bir taraftan, her insanda potansiyel olarak yaratıcılık gücünün bulunduğunu ileri sürerken, diğer taraftan da gereğinden fazla yüceltilen ‘sanatsal eylem’i sorgulamaktadır. 1980’li yılların başında, Yeni Dışavurumculuk sanat dünyasına girmiştir. 1981 yılında uluslararası sanat ortamına Londra’daki Royal Academy tarafından “ Resimde Yeni Bir Ruh” olarak tanıtılan Yeni Dışavurumculuk, sanat tarihinde en hızlı ve sarsıcı girişe sahip akım olmuştur. Dünyanın birçok farklı yerinden pek çok ressam hemen hemen aynı anda benzer biçimlerde çalışmaya başlamıştır. Bu sanatçılar çizgi romanlardan, karikatürlerden ve taze renklerden esinlenmiş, figüratif, mitolojik bazen daha yalın ve soyut isler üretmişlerdir. New SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:6, Mart 2016, s. 507-516 513 Bahar Artan Oskay York’lu sanatçılar her şeyin bulunabildiği bir yerde yasadıklarından dolayı her yolu denemeye çalışmışlardır. Yeni Dışavurumculuğun en önemli özelliği pek çok yerde aynı anda ortaya çıkmasıdır. Bu dönemin sanatçıları arasında Kiefer, çalışmalarında hazır nesneyi ve atık nesneyi malzeme olarak kullanmaktadır. Kiefer, Beuys’dan etkilenmiştir. Kiefer’in 1985 ve 1989 yılları arasında yaptığı Baş Rahibe adlı eseri sanatçının önemli yapıtlarından birisidir. Kiefer’ın çalışmasında çelik raflara yerleştirilen kurşun kaplı devasa kitaplar insanlığın başarısını simgelemektedir. Bu kurşundan cilt kapaklar bilgiyi saklamakta aynı zamanda da korumaktadır. Yapıt devasa boyutlardadır. Sanatçı bu yapıt ile bilginin gücünü ve değerini aynı zamanda da ondan yararlanmanın zorluklarını anlatmaktadır. ( Lynton 2004, 354) 1980’li yılların ikinci yarısında ve 1990’lı yıllarda A.B.D’de Yeni Geometri ya da Yeni Soyutlama adı verilen yeni bir akım ortaya çıkmıştır. Bu akımın en önemli sanatçılarından birisi olan Jeff Koons, hazır nesneleri eserlerinde malzeme olarak kullanmıştır. Sanatçı günümüzde de eser üretmeye devam etmektedir. Koons, elektrikli süpürge, basketbol topu, akvaryum, sanayi yelekleri gibi tüketim mallarını sergilemiştir. Sanatçı Dunchamp’tan etkilenmiştir. Hazır nesne ile ürettiği eserlerinden sonra heykeller de üretmiştir. Sanatın, bir grup etkinliği ve bir toplu üretim olduğuna inanan sanatçı kendi eserlerini üretimine hiçbir aşamada katılmamakla övünmüştür. Yine 1990’lı yılların sanatçılarından Heim Steinbach de hazır nesnelerden alçı, tel ve çelikten lavabolar, pisuar benzeri nesneler üretmiştir. SONUÇ Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki ekonomik ve sosyal açıdan ortaya çıkan yıkımlar, beraberinde ciddi tepkileri, sorgulamaları getirmiştir. Savaş nedeni ile oluşan belirsizlikler, toplumda yaşanan ekonomik ve sosyal çöküşler, dadaizmin ortaya çıkışında etkili olmuştur. I.Dünya savaşı sırasında, çok sayıda insan oluşan yenidünya düzeni ve çeşitli olumsuz şartlar nedeni ile göç etmek zorunda kalmıştır. Bu göç hareketlerinden sanatçılarda nasiplerini almışlardır. Savaşın etkisi ile pek çok sanatçı o dönemde göç etmek zorunda kalmıştır. Pek çok ülkeden göç eden sanatçıların büyük bir çoğunluğu Zürih’te toplanmıştır. Dadaizmin temelleri de bu dönemde Zürih’te atılmaya başlanmıştır. H. Ball tarafından “Cabaret Voltaire” adlı bir kulüp de 1915 – 1916 yıllarında oluşmaya başlayan dada’nın kuruluşunda, yine kendisi gibi sanatçı olan, S.Tzara, J.Arp, R.Huelsenbeck gibi sanatçıların yanı sıra, Zürih’e göç eden birçok sanatçının da katılımı görülür Kendisinden önceki sanatçıları da bu düzenin birer parçası oldukları için küçümser ve reddederler. Dadaistler için bilinçaltının, çağrışımların, rastlantıların, mantık ve akıl dayatması taşımayan doğaçlamaların önemi vardır. Modern düşüncenin gelişim evrelerinden biri olarak görülmektedir. Hazır nesne (ready made), tuval üzerine geleneksel anlamda sürülmesi gereken boyanın yerine, gündelik hayatta kullanılan nesneleri kapsamaktadır. Hazır nesnelerin kullanımı ilk olarak Picasso ve Braque’ın öncülerinden olduğu Bireşimsel Kübizm akımı ile gerçekleşmiştir. Daha sonra akım ve sanatçılara göre farklı yaklaşımlar göstermiştir. Geleneksel anlamdaki tüm sanatsal değerlere saldıran ve kendini sanatın köktenci bir biçimde tasfiyesine adamış Dadaizm SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 507-516 514 Dadaizm Sanat Anlayışında Atık Nesne ve Hazır Nesne Kullanımının Günümüz Sanatına Yansımaları sanat anlayışı, hazır nesnelerin kullanımına farklı bir bakış açısı getirmiştir. Bu akımın temsilcileri o güne kadar kutsal sayılan her şeye saldırmışlar tüm değerlere ve sanatçı kimliğine tavır ve duruşları ile karşı koymuşlardır. Dada hareketinde, kırılıp atılmış nesneler, tahta parçaları, teller, biletler hatta çöpler kübistlerden sonra yeniden sanatın malzemesi olmuştur. Fakat bu malzemeler seri üretilmiş endüstriyel nesnelerdir ve çoğu sanatçı tarafından doğrudan kullanılmışlardır. Dadaizm sanat anlayışında hazır nesnenin ilk kullanıcısı Marcel Duchamp olmuştur. Duchamp kübizmde kullanılan hazır nesne anlayışına farklı bir yaklaşım getirmiştir. Duchamp, hazır nesneleri saf hallerinde kullanmıştır. Gündelik hayatta kullanım şekillerini değiştirmeden karşı sanat yapıtı olarak kullanmıştır. Sanatçı hazır nesneleri doğrudan kullanmasının yanı sıra kimi zaman da hazır yapıtlar ironik bir konumda ve kendileri ile sanat yapıtları arasında herhangi bir karıştırmayı engelleyecek şekilde düzeltme ve değiştirme aşamasından geçmektedirler. Duchamp bu tipte yaptığı çalışmaları yardım edilmiş hazır yapıt olarak isimlendirmektedirDuchamp, nesneyi doğrudan kullanarak yaptığı hazır yapıtları, modern sanat estetiğinin özgünlük, sergi, galeri, müze, tarih, eleştiri, değer, norm gibi sorunsalları ve onun kavram ve kurumlarını yadsımaktadır. Duchamp’ın yaptığı şey, herhangi, sıradan ve seri yapım sonucu üretilmiş bir nesne seçmek ve ona yeni bir konum kazandırmaktı. 1913’te bisiklet tekerleğini çatalından tutarak baş aşağı çevirip mutfak taburesine geçirdi. 1915’te bir kar küreği bularak, buna ‘Kol Kırılması Olasılığına Karşı’ adını verdi. 1917 yılında bir pisuarı alıp, ters çevirerek bir ayağın üzerine oturtmuştur. Bu çalışmasını, R. Mutt sahte imzasıyla imzalamış ve bu çalışmasına ‘Çeşme’ ismini vermiştir. Çeşme çalışmasında, gündelik hayata ait bir nesneyi öyle bir şekilde sunmuştur ki, onun yararlılık bakımından taşıdığı önem, edindiği yeni ünvan ve getirdiği yeni bakış açısı tarafından silinmektedir . Duchamp bu çalışmasında, R. Mutt imzası ile bireysel üretimin yüceltilmesini olumsuzlamıştır. Eserin bireyselliğini, varlığını o tekil sanatçıya borçlu olduğunu belgeleme amacı taşıyan bu imza, her türlü bireysel yaratıcılık iddialarını alaya almak üzere, rastgele seçilen seri üretim nesnesi üzerine atılmıştır. Geleneksel ve özellikle sanatı saflaştırma eğilimli modern sanat anlayışına ters olan Duchamp’ın bu eylemi, imzanın, eserin niteliğinden daha önemli görüldüğü sanat piyasasını yadsımakla kalmamış, bireyi sanat üreticisi kabul eden ilkesini de köklü bir şekilde sorgulamıştır. Modern sanat anlayışının biricik birey kavramını yadsımakla, Jameson’ın ‘öznenin ölümü’ olarak nitelendirdiği Postmodernizm’in özelliklerinden birinin temelini atmıştır. Dadaizm, bulunduğu dönemdeki toplumsal, siyasal, kültürel olaylara tepkisel bir dil geliştirerek, hemen her alanda yapmış olduğu Avangard yaklaşımlarıyla daha sonraki yıllarda da, farklı sanat anlayışlarının oluşmasında belirleyici bir rol oynamıştır. Duchamp’ın bu Dadaist ve minimal tavrı, yarım yüzyıl sonra gerçekleşecek olan Yeni Gerçekçilik, Minimal Sanat, Pop Sanat ve Kavramsal Sanat’a esin verecektir. Sanatsal kabul edilebilirlik sınırları geri dönüşsüz bir biçimde genişlemiştir. Sanat yapıtı geleneksel kategorizasyondan kurtulup işe dönüşmüş, özgürlüğe kavuşmuştur. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:6, Mart 2016, s. 507-516 515 Bahar Artan Oskay KAYNAKLAR ADAM, M., Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi,Yem yayınları, Cilt:1, İstanbul, 1997. BÜRGER, P.,Avangard Kuramı, Çev.: Erol Özbek, İletişim Yayınları, İstanbul, 2003. HİGGİNS, H., Fluxus Experience, California, University of California Press, 2002. JAMESON, F., Kültürel Dönemeç, Çev.:Kemal İnal, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 2005. KRAMER, A., ‘Speaking Dada: The Politics of Language (Chapter 15)’, in: Dada and Beyond, Volume 1 : Dada Discourses, Edt.: Klaus Beekman, New York, USA, 2011, pp:201215. KRAUSE A.C., Rönesans’tan Günümüze Resim Sanatının Öyküsü, Literatür Yayınları, Almanya, 2005. LYNTON,N., Modern Sanatın Öyküsü, Çev.:Cevat Çapan, Sadi Öziş, Remzi Kitabevi, İstanbul 1982. PASSERON, R.,Sürrealizm Sanat Ansiklopedisi, Çev.:Sezer Tansu,Remzi Kitabevi, 1982. PARTSCH, C., ‘The Mysterious Moment: Early Dada Performance as Ritual’, in: Avant-Garde Critical Studies, Volume 18 : Dada Culture: Critical Texts on the Avant-Garde, Edt.:Jones Dafydd, Amsterdam- New York, 2006, pp:37-66. PAZ, O., ‘Marcel Duchamp ya da Yalınlığın Şatosu’, Sanat Dünyamız, Sayı:75, YKY, İstanbul, 2000, ss:139-149. SCHAFFNER, A., ‘Dissecting the Order of Signs: On the Textual Politics of Dada Poetics’, in: Dada and Beyond, Volume 1: Dada Discourses, Edt.: Klaus Beekman, New York, USA, 2011, pp:37-51. ŞAYLAN, G.,Postmodernizm, İmge Kitabevi, Ankara, 2002. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 507-516 516