Andreas Steinhöfel

Transkript

Andreas Steinhöfel
TUDEM
YAZARLARI
1
Andreas
Steinhöfel
Andreas Steinhöfel, 1962’de Almanya’da
doğdu. Marburg’da İngiliz Edebiyatı, Amerikan
Kültürü ve Edebiyatı, medya üzerine eğitim aldı.
İlk kitabı Sıkı Arkadaşlar ve
Spagetti Canavarı, 1991’de
üniversiteden mezun
olduktan sonra yayımlandı.
Kendi hayatından anılar ve
kişilikler üzerine kurduğu
bu romanı, çocuk okur
tarafından çok sevildi.
1992’de yazdığı Çat Kapı ile,
farklı edebi teknikleri ve yaşamın
içinden çok katmanlı konuları
kendine has bir cesaretle ele
alabilen bir yazar olma yoluna
girdiğini kanıtladı.
Yıllar boyunca küçük
çocuklar için resimli
öyküler, çocuk ve gençlik
2008’de ilk kitabını kaleme
romanları ile Alman
aldığı Rico ve Oskar üçlemesiyle
edebiyatına büyük bir
ve 2015’de yazdığı Farklı
verim katan Steinhöfel
adlı romanıyla, her yeni
sayısız ödülün sahibi oldu.
kitabında daha da rafine, cesur,
edebiyattan vazgeçmeyen, göz
ardı edilenleri sahneye çıkarıp
üzerine düşündüren metinler
Her yaştan okur tarafından
üretmeyi başardı.
takip edilen Steinhöfel, özellikle
çocuklar tarafından, onların
kimliklerine ve akıllarına saygı
duyduğu; onların mizahını
Yazarlığın yanı
ve korkularını anlayabildiği,
sıra çevirmenlik ve
yansıtabildiği; onlara
eleştirmenlik de
“seslendiği” için çok seviliyor.
yapan Steinhöfel,
yaşamını Almanya’da
sürdürüyor.
.
kitaplar
Sıkı Arkadaşlar ve Spagetti Canavarı, Tudem, 2014
(Dirk und ich, Carlsen, 1991)
Çat Kapı, Tudem, 2015
(Paul Vier und die Schröders, Carlsen, 1992)
Kiralık Canavar, Tudem, 2015.
(O Patria Mia!, Carlsen, 1996)
Rico ve Oskar - Derin Gölgeler, Tudem, 2013
(Rico, Oskar und die Tieferschatten, Carlsen, 2008)
Rico ve Oskar - Defolu Kalpler, Tudem, 2013
(Rico, Oskar und das Herzgebreche, Carlsen, 2009)
Rico ve Oskar - Çalıntı Taş, Tudem 2014
(Rico, Oskar und der Diebstahlstein, Carlsen, 2011)
Farklı, Tudem, 2016
(Anders, Carlsen, 2014)
ÖDÜLLER
Tüm edebiyat verimi ile
2009
Erich-Kästner Edebiyat Ödülü
2001
Lümburg Şehri Hans-im-Glück Ödülü
2000 Genç Okurlar Jüri Ödülü (Viyana)
Rico ve Oskar - Derin Gölgeler ile
2010
IBBY Onur Listesi
2009
Alman Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Ödülü
2009
Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Katolik Ödülleri
2008
Corine Ödülü
2008
Heidelberg Leander Ödülü
6
// T U D E M Y A Z A R L A R I 1
Yollarına çözüm üretebildikleri sorunlar
da çıkıyor; karşısında çaresiz kaldıkları
da. Ama dostluklarını ve “umut üretme”
becerilerini hep ceplerinde taşıyorlar.
Yol boyunca…
1. KİTAP
Rico ve Oskar birbirinden çok farklı
iki çocuk. İkisinin de kendilerine has
yetenekleri ve yetersizlikleri var. Günün
birinde yolları kesiştiğinde, hem kendilerini hem de kendilerinden farklı olanı
keşfetme serüvenine birlikte çıkıyorlar.
Rico’nun sözlüğünden:
SÖZLÜK
“Rico’nun kendi kendine yazdığı bir sözlük var. Gerçek bir sözlük
değil belki, ama kendini kanıtlamak için verdiği çabayı ortaya koyuyor:
“Hey, burada bir şey yapıyorum ben!” Eğer herhangi bir konuda kafamda bir
soru işareti varsa ve buna cevap alamıyorsam, kendimi televizyonun önüne
atıp da bunu ekrandaki birilerinin bana açıklamasını beklemem, gidip kendi
kendimi yanıtlarım.”
Andreas Steinhöfel
DEPRESYON: Gri duygu. Bir keresinde Bayan Dahling hakkında sohbet ederken annem, bu tanımlamayı kullanmıştı. Eğer bütün duyguların bir tekerlekli
sandalyede oturuyorsa, buna depresyon denir. Artık onların elleri yoktur
ve maalesef o anda tekerlekli sandalyeyi itecek biri de yoktur. Muhtemelen
tekerlek de patlamıştır. Çok yorucu bir şeydir depresyon.
7
// A N D R E A S S T E I N H Ö F E L
2. KİTAP
3. KİTAP
“Oskar ve ben, bu kadar çok
kibarlığın olduğu yerde kremalı
yaş pastanın üzerindeki kirazlar
gibi dikkat çekiyorduk.”
Rico
“Bazen kendi kendimle hiç
karşılaşmamış olmayı gerçekten
çok diliyorum. Ama er ya da geç
kesinlikle kendimle karşılaşırdım.”
Rico
Benim adım Rico. Ben “derin
yetenekli” bir çocuğum; çok şey
düşünebilirim, ama bu genellikle
başka insanlarda olduğundan
biraz daha uzun sürüyor. Bu,
beynimle ilgili değil, beynim
gayet normal büyüklükte. Ama
bazen bazı şeyler kafamdan dışarı
düşüyor ve maalesef bunların
nereden düştüğünü hiçbir zaman
bilemiyorum. Bazen kafamın içinde
her şey birbirine karışıyor, tıpkı bir
bingo silindiri gibi.
Gerçekten mi? Ben de “üstün
yetenekli”yim. Bir sürü tuhaf şey
biliyorum, kurgulayabiliyorum ve
mükemmel hesap yapıyorum. Ama
kaskım olmadan sokağa çıkmıyorum.
Çünkü Almanya’da her yıl yaklaşık
kırk bin çocuk kaza geçiriyor.
Bunların hemen hemen üçte biri,
kaza sırasında otomobilin ön yolcu
koltuğunda oturanlardan oluşuyor.
Aşağı yukarı yüzde kırkı bisikletle,
yüzde yirmi beşi de yaya iken
kaza geçiriyor.
8
// T U D E M Y A Z A R L A R I 1
Derin Gölgeler
1. KİTAP
Aslında Rico’nun tek hedefi bir tatil günlüğü tutmaktı. İpin ucunu
sık sık kaçıran bir çocuk için bu oldukça zorlu bir iş ama dedektiflik
çalışmalarına katkı sağladığı da su götürmez bir gerçek. Rico bir
gün kaldırımdaki makarnanın izini sürerken, Oskar ile tanışır ve
ilk kez gerçek bir dostluk kurmaya yaklaştığını hisseder. Bu sırada,
kentte tuhaf çocuk kaçırma olayları süregelmektedir. Ve sıradaki
çocuk, “üstün yetenekli” Oskar olur. Onu kurtarma görevi ise “derin
yetenekli” Rico’ya düşer. Birbirinden çok farklı iki çocuğun müthiş
dostluğunun öyküsü bu kitapla başlıyor.
Rico ve Oskar
DERİN GÖLGELER
Roman / 176 sayfa
10+ yaş / 5, 6, 7. Sınıflar
Farklılıkların kabulü, Arkadaşlık, Günlük tutmak,
Araştırmak, Merak, Apartman yaşamı, Ayrılmış ebeveyn
9
Çocuklardan aldığınız geri dönüşler
sizin için ne kadar önemli?
Benim çocuklarla fikir alışverişi yapmaya ihtiyacım var. Yazdığım şeyin
varacağı noktaya ulaşıp ulaşmadığını bilmek istiyorum.
Peki, Rico ve Oskar bunu başardı mı?
.
.
söylesilerden
kesitler
.
// A N D R E A S S T E I N H Ö F E L
Özel eğitim okullarına giden çocukların Rico ve Oskar’la kendilerini
anlaşılmış hissetmeleri beni derinden etkileyen bir şey oldu. Yakınlarda
Baden-Württemberg’den bir okulun öğrencileri benimle buluşmak için
Berlin’e gelip gelemeyeceklerini sordu. Kitaptan epey etkilenmişler. Doğrudan
böyle söylemeseler de, muhatap görülüp ciddiye alındıklarını hissettiklerini
anladım. Böylece bir kitabın onlar için kapalı bir kutu olmadığını
deneyimlediler. Bir kitap onları ilgilendirmiş oldu.
© Die Tageszeitung, 2009
Neden Oskar’ın başında bir kask var?
Kitabınızda Rico yaşından
çok daha büyük duruyor ve
engelleriyle gayet iyi başa
çıkıyor. Bu yalnızca bir hayal,
değil mi?
Tabii ki bu da bir kurgu unsuru.
Dört, beş yıl içinde, Rico bir
yerlerde staj yapmak zorunda
kaldığında, neler olacağını
izlemek heyecan verici olurdu.
Ancak öncelikle belirtmem
gerekir ki kitaplarımda yapmak
istediğim, çocukları sorunlarla
karşı karşıya getirmek, ama hayal
kırıklığına uğratmak değil tabii
ki. Bir de kendi inisiyatifini alan
insanları seviyorum: Taşın altına
elini sokmazsan büyüyemezsin.
Rico’ysa bunu tüm zorluklara
rağmen yapıyor.
© Badische Zeitung, 2009
Çünkü olabilecek her şeyden korkuyor. Kim
bilir, günün birinde gökyüzü yere düşmeye karar
verebilir. Özellikle küçük çocukların üstüne. İşte
bu yüzden de Oskar bütün kaza olasılıklarına
hâkimdir.
Aslında bununla, çocuklarını doğar doğmaz
pamuklara sarıp onları, deyim yerindeyse, cam
fanuslarda saklayan ebeveynlere gönderme
yapmak istedim. Bu tip anne babalar elbette ki
çocuklarını tehlikelerden korumak istiyorlar. Bu
anlaşılabilir bir durum, ama o zaman çocuk can
sıkıcı durumlarla başa çıkmayı nasıl öğrenecek?
Bu çocuklar daha sonra birer yetişkin olacaklar ve
o zaman karşılarına çıkacak en ufak zorluk onları
paramparça etmeye yetecektir. Bu iyi bir şey değil.
Hiç iyi bir şey değil.
© Andreas Steinhöfel, 2012
Türkçeleştiren: Olcay Mağden Ünal
10
2. KİTAP
// T U D E M Y A Z A R L A R I 1
Rico ve Oskar
DEFOLU KALPLER
Roman / 230 sayfa
10+ yaş / 5, 6, 7. Sınıflar
Araştırmak, Merak, Sevgi, Güven,
Çözüm üretmek, Cesaret, Aile içi ilişkiler
Defolu Kalpler
İlk maceralarında çocuk kaçıran bir suçluyu yakalatan Riko ve Oskar
yine iş başında! Babası biraz yalnız kalmak isteyip uzaklara gidince,
Oskar, arkadaşı Rico’nun evinde misafir olur. Bir akşam Rico’nun
annesine bingo oyununda eşlik eden ikili, onun hile yaptığını fark
eder, ama bunu neden yaptığına anlam veremez. İpuçlarını bir araya
getirince, Rico’nun annesinin tehdit edildiği sonucuna ulaşırlar.
Şimdi yapmaları gereken ise, bu işin içinde olanları açığa çıkarıp
anneyi beladan kurtarmaktır. İki farklı yetenek, bu macerada da
birbirini tamamlıyor ve dostlukları günbegün pekişiyor.
11
// A N D R E A S S T E I N H Ö F E L
Çalıntı Taş
3. KİTAP
İlk iki maceralarında gizemleri ve sorunları elbirliğiyle çözen Rico
ve Oskar, aynı apartmanda yaşamaya başladıkları için artık daha
mutludurlar. Ailelerinde de tam her şey yoluna girdi derken, iyi mi
kötü mü bir türlü kestiremedikleri tuhaf komşularının ölümüyle
işler yine karışır. Çünkü taş koleksiyoncusu Bay Fitzke, tüm mirasını Rico’ya bırakmıştır. Her köşesi taşlarla dolu bu evi korumak
ve taşların kaderini belirlemek artık derin ve üstün yetenekli iki
arkadaşın görevidir. Taşları ele geçirmeye kararlı bir hırsızın varlığı
ortaya çıkınca, ikilinin yeteneklerini kullanma vakti de gelir. Çocuk
edebiyatının en özel ikililerinden birinin macerası bu romanla
sonlanıyor.
Rico ve Oskar
ÇALINTI TAŞ
Roman / 280 sayfa
10+ yaş / 5, 6, 7. Sınıflar
Aile, Miras, Gizem, Sevgi,
Yaratıcılık, Dayanışma, Umut
12
// T U D E M Y A Z A R L A R I 1
steinhöfel .ve
çocuk edebiyatI
Çocuk edebiyatı didaktik olmak zorunda mı?
Bir yetişkine herhangi bir kitaptan ne öğrenebileceği
sorulmaz! Bir keresinde katıldığım bir söyleşi şu soruyla
başlamıştı: “Çocuklar kitaplarınızdan ne öğrenebilir?” Ben
de bu soruyu şu şekilde yanıtlamıştım: “Kafanızda nasıl bir
çocuk imajı var böyle?”
Pekâlâ, sizin kafanızda nasıl bir çocuk imajı
var? Ve bu imajın kitaplarınızdaki yansıması
nasıl?
steinhöfel ve öyküler
Her zaman eğlenceyle arayışı birbiriyle
harmanlarım. Derdim, iyi bir hikâye anlatmak;
sürükleyici ve heyecan verici bir hikâye. Çocukları
kandırmak çok güçtür ve sabırsız oldukları için de
durmadan bir şeyler olsun isterler. Ancak ikinci
bir düzlemde de bambaşka bir olay süregelmeli.
“Bence sanatın hiçbir dalının (yani sadece
edebiyatın değil) ihtimallerle işi olmaz.
Bir hikâyenin bu ya da benzeri şekilde
anlatılabilir olması bir yazar olarak benim
için önemli değil. Bu hikâyeyle ne söylemek
istediğimin de önemi yok. Önemli olan tek
ve yegâne şey bir hikâyenin (ya da sanat
eserinin) sizinle olan meselesidir. Sizi nasıl etkilediği, bunu neden
yaptığı: Çünkü hakkınızda sizden daha fazlasını söyler.”
© Andreas Steinhöfel
13
// A N D R E A S S T E I N H Ö F E L
Örneğin?
Derin Gölgeler’i ele alalım. Rico okulda
güçlük çeken bir çocuk. Bu durum örneğin,
hikâyenin ön planında yer almamalı, yoksa
zihinsel engeli olan ve zorluk çeken bir
ufaklığın sorunlarını anlatan sıradan bir
kitaptan öteye geçilemezdi. Bu kitapta
beni ilgilendiren, yeteneklerini kanıtlamak
zorunda kalan, birbirleriyle tamamen farklı
iki çocuğun arkadaşlıklarının hikâyesi. En
sonunda iri yarı, kocaman arkadaş olan iki
çocuk. Altını çizmek istediğim şey buydu.
Kulağa bu hikâyeden bir şeyler
öğrenilebilirmiş gibi geliyor.
Eğer istediğiniz buysa, evet. Hayalimdeki
ilk meslek öğretmenlikti. Çocuklar için
örnek biri olmak istiyordum, yani insani
olarak diyorum, yoksa ille mesleki açıdan
da böyle olsun diye bir niyetim yoktu. İşte
şimdi kafamdaki ideal insanlığı kitaplarıma
yansıtmaya çalışıyorum. Ancak her zaman
sizi takip ederek başlayıp sonra yolunuzdan
sapacaklar için boşluklar bırakmanız
gerek: “Şu noktaya kadar peşinden gelirim
gelmesine de sonra başka bir yöntem
isterim!” diyecekler için.
© Die Tageszeitung, 2009
“Sonuna kadar okunmayacak akıl küpü bir kitabı kim ne yapsın? Çocuklar
kendileriyle doğru düzgün sohbet edilmesini istiyorlar ve bu da hareket,
eğlence ve gerilim demek. Ben de eskiden şu heyecan dolu romanlardan
okumaya bayılırdım, o yüzden bunun ne demek olduğunu bilirim... Tabii
bununla söylemek istediğim, okurken beynimizi kapatmamız gerektiği falan
değil elbette, tam tersi. Benim işim, güzel hikâyeler yazmak; pedagojik açıdan
değerli yetiştirme önerilerinde bulunmak değil.”
© Andreas Steinhöfel
Türkçeleştiren: Olcay Mağden Ünal
14
// T U D E M Y A Z A R L A R I 1
İki kardeşin
gündelik hayatından
unutulmaz kesitler!
Yedi yaşındaki Andreas
ile altı yaşındaki kardeşi
Dirk karda kızak macerasından, şaşırtıcı bir sonla
biten huzurevi ziyaretlerine
dek birbirinden komik ve
duygu dolu anları paylaşırlar.
Elbette bu maceralarında
yanlarında çok sevdikleri
sıkı arkadaşları ve aileleri
de vardır. Özellikle de aileye
yeni katılan erkek kardeşleri,
onlar için hem bir muamma
hem de geleceğin macera
ortağıdır. Elbette bebeğin
önce uzay gemisine dönüştürdükleri yataklarındaki
oyunda kendini kanıtlaması
gerekir. Çocuklara okumayı
sevdirecek; sevdikleriyle
bir arada olmanın değerini
hissettirecek bir kitap.
Sıkı Arkadaşlar ve Spagetti Canavarı
Roman / 144 sayfa
8+ yaş / 3, 4. Sınıflar
Kardeşlik, Aile, Güven, Sevgi, Dayanışma,
Merak, Keşif, Paylaşım, Arkadaşlık
15
// A N D R E A S S T E I N H Ö F E L
Sıkı Arkadaşlar ve Spagetti Canavarı
gerçekten benim çocukluğumu mu
anlatıyor?
Bir yanıyla öyle, ama öte yandan değil.
Bazı olaylar gerçekten yaşandı, diğerleriyse
hayal ürünü. Örneğin penguenlere yapılan
yılbaşı ziyareti olayı gerçek ve tamamen
anlattığım gibi oldu. Kırık bir yatak ve
omuzla parçalanan kapıyla sonlanan
spagetti canavarlı doğum günü de yaşanmış
bir hikâye. Tabii benim anlattığım kadar
anlayışlı ebeveynler gerçekte yoktu.
Büyükannemin durumu nasıl?
Büyükannem ne yazık ki uzun zaman önce
öldü, bir araba kazası sonucu hayatını
kaybetti. Ancak söylemek istediğim bir
şey var, onu hiçbir zaman bir merdivenin
tepesinde unutmadık! Ancak merdivenin
üstündeyken çok komik gözükürdü (evimizi
tamir ederken örneğin), çünkü küçücük
ve şişkoydu. Köyde yaşardı ve eskiden
çiftçiydi. Küçükken annem
işe gittiğinde bana o bakardı.
Her sabah kahvaltısında yulaf
ezmesi olması muhteşemdi
(bugün bile hâlâ çok severim)
ve pencereden köyün içinden
geçen tek treni izlememe izin
verirdi. Bacasından bir sürü
duman çıkan simsiyah bir
lokomotifti bu. Bir sabah ona
gideceğim diye tutturmuşum.
Kış vaktiymiş ve etraf da
karanlıkmış. Rayların oraya
gideceğim derken değirmenin
su kanalına düşüvermişim –
kanaldaki su donmuş, ancak
buz tabakası epey inceymiş.
Muhtemelen perişan halde
ve su içinde kalmışımdır, ama
büyükannem beni kurtarmak
için bir kahraman edasıyla o
küçücük bacaklarının üstünde
koşarak peşimden gelmiş.
O olmasaydı Sıkı Arkadaşlar
ve Spagetti Canavarı kitabı
olmazdı. Bir de o kadar güzel
bir bahçesi vardı ki daha sonra
onun kadar güzelini görmedim.
Kendimi kötü hissettiğimde
gözlerimi kapayıp o bahçeyi
hayal eder, orada gezintiye
çıkarım.
© Andreas Steinhöfel, 2012
Türkçeleştiren: Olcay Mağden Ünal
16
// T U D E M Y A Z A R L A R I 1
“Ona sevginin varlığı
kanıtlanırsa, artık çocuk
korkutmayacak.”
“Derken Gianna ona birden acıdı. Orada, bu gri ve soğuk odada,
taşlaşmış kalbiyle, hiç kıpırdamadan oturuyordu… Ne korku filmi
biliyordu ne opera, ne kitap okuyordu ne de müzik dinliyordu.”
17
// A N D R E A S S T E I N H Ö F E L
KİRALIK
C A N AVA R
“Gianna ne zaman mutfakta
bulaşıkları yıkasa avazı çıktığı kadar
arya söylüyordu. Gizliden gizliye
günün birinde meşhur ince do’ya
ulaşıp sesiyle bir bardağı kırabilme
umudunu taşıyordu.”
Gianna, opera sanatçısı olma hayalleri kuran ve korku
filmlerine bayılan bir çocuktur. Bir gece Gianna’nın yatağının dibinde, alev alev yanan gözlere sahip, kömür karası
bir canavar biter ve bir daha korku filmi seyrederse başına
korkunç şeyler geleceğini söyler. Bunu izleyen günlerde,
okuldaki tüm arkadaşlarının korkuyla sinmiş olduğunu
fark eden Gianna, canavarın tüm çocukları tehdit ettiği
düşüncesine kapılır ve canavarın peşine düşer. Kalpsiz
canavarla yüz yüze gelmeyi başaran Gianna, bir yandan
sevgisizlikten taşlaşmış bu varlığı sevgiyle tanıştırmak
için mücadeleye girişirken, bir yandan da bu korkutma
projesinin sahiplerini keşfe çıkacaktır.
Kiralık Canavar
Roman / 102 sayfa / 9+ yaş / 3, 4, 5. Sınıflar
İnsan sevgisi, Aile içi iletişim, Yalnızlık, Müzik, Ülkeler, Dostluk, Hayaller,
Yaratıcılık, Meslek seçimi, Korku, Güven, Değişim, Umut
18
// T U D E M Y A Z A R L A R I 1
Bu sokakta kimse
göründüğü gibi değil!
Kayın Sokağı’na taşınan
Bayan Schröder ve dört
çocuğu, ilk günden itibaren
merak ve söylenti konusu
olur. Evlerinin perdelerini
hep kapalı tutan, külüstür
bir araba sahibi bu aile,
mahalleliye göre kesinlikle
tekinsizdir; çünkü
onlar bilinen kalıplara
uymamaktadırlar. Gün
geçtikçe gaddarlaşan mahalle
sakinleri, Schröder ailesini
evlerinden atmak için sinsi
bir plan yapmaya girişirler.
Kayın Sokağı’nda doğup
büyümüş Paul Dört lakaplı
çocuk ise, tüm çevresine,
aileyi savunmak için dil döker
ve anlamlandıramadığı bu
sebepsiz öfke ve şiddete karşı
durmaya çalışır.
Çat Kapı
Roman / 136 sayfa
11+ yaş / 6, 7, 8. Sınıflar
Birey ve Toplum, Farklılıklar, Ötekileştirme, Önyargılar,
Şiddet, İnsan Hakları, Özgürlükler, Aile içi iletişim,
Çatışma, Dostluk, Dayanışma, Sevgi, Korku, Yalnızlık
19
// A N D R E A S S T E I N H Ö F E L
Çat Kapı’da yaşananlar çok sert değil mi?
Hmm... Bir ailenin başına Schröderler’in maruz kaldıklarının
hepsi gelebilir mi? Tecrübelerim doğrultusunda diyebilirim ki:
Evet. Hatta öyle aileler biliyorum ki daha fazlasıyla bile yüzleşmek
durumunda kalıyorlar. Tabii bu (neyse ki) şanslı aileler olmadığı
anlamına da gelmiyor, ama kim onlar hakkında yazılmış bir kitap
okumak ister ki? Hikâyeler çatışmalardan doğar. Hayatlarımız da
ardı arkası kesilmeyen çatışmalardan oluşuyor, kitaplar da işte
buna ayna tutuyorlar, bazen abartılı bir dille, bazen de tam tersi.
Schröder çocuklarının isimleri nereden geliyor?
Uzun hikâye. Şöyle söyleyeyim: İsimler benim çok sevdiğim
ve beni çok etkileyen roman ya da kitap karakterlerinden
geliyor. Örneğin Dandelion adını, Ray Bradbury’nin muhteşem
kitabı Dandelion Wine’dan alıyor. Ve Delphine’nin adı da yunus
balığından geliyor. Benim için çok değerli bir yazar olan Phillip
Ridley birçok kitabında yunuslarını masumiyetin simgesi olarak
kullanmıştır.
Bayan Schröder sağlığına kavuşacak mı?
Bunu bilmiyorum. Kitabın sonunu herkes kafasında istediği gibi hayal
edebilir. İnsanların mutlu sonlardan hoşlandığını biliyorum, ben de öyleyim.
Ancak mutlu sonlar genelde insanların kitabın kapağını huzurlu bir şekilde
kapatıp kütüphanelerine koyduktan sonra tek kelimesini bile hatırlamamaları
tehlikesini beraberinde getirir. Bazı hikâyeler mutlu sona uygun değillerdir.
Titanik filmine bakın örneğin, sonunda Leonardo di Caprio boğularak
ölmeseydi ya da Romeo ve Juliet’in nikâhı kıyılsaydı. Veya (her ne kadar
sonradan karşınıza çıksa da) iyi kötüyü yendiği için Faust’ta cehennem
olmasaydı... Hayır, hayır, olacak gibi değil.
© Andreas Steinhöfel
Türkçeleştiren: Olcay Mağden Ünal
20
// T U D E M Y A Z A R L A R I 1
ANDREAS
STEINHOFEL
21
// A N D R E A S S T E I N H Ö F E L
Altın bir söz,
siyah bir melek,
fısıldanan bir sır.
Felix Winter oldukça sıradan, içine
kapanık bir çocuktu. Ta ki 11. yaşını
doldurduğu gün geçirdiği tuhaf kaza
hayatını değiştirene kadar. 11 yıl önce
ona gebe kalan annesinin hamilelik
süresi gibi tam 263 gün komada kalan
Felix, görkemli bir yaz günü hayata
döner. Ve o artık Farklı bir çocuktur.
Geçmişe dair hiçbir anısı yoktur ve bu
anıların bir daha asla geri gelmemesi için
elinden geleni yapmaya hazır biri vardır.
Steinhöfel’den özgürlükler, aile içi ilişkiler,
iç hesaplaşmalar ve bireysel dönüşüm
üzerine, yıllarca unutulmayacak özgün ve
çarpıcı bir roman.
Farklı
Roman / 224 sayfa
13+ yaş / 7, 8. Sınıflar
Aile içi ilişkiler, Özgürlükler, Arkadaşlık,
Sırlar, Değişim, Bireyleşme
Kolay kolay unutulmayacak,
şiirsel bir kitap
Andreas Steinhöfel, diğerlerine
göre çok daha gizemli ve çok daha
şiirsel bir romanla okur karşısında.
Bu eseri oldukça cesur bulduğumu
belirtmeliyim. Farklı, aynı zamanda
Steinhöfel’in tamamen değişik bir
tarzda çok incelikle ve kusursuzca
yazabildiğini de gösteriyor.
Felix -kazadan sonra kendine
koyduğu adla Farklı- her yerde
duyusal örüntüler fark etmeye
başlıyor. Bu özgür ruhlu, zihin ve
beden okuyan çocuk, etrafındaki
bireylerde korku yaratıyor.
Çünkü Farklı, kendi çapında,
toplumumuzda “öteki” olarak ifade
edilen çok katmanlı bir portre
sergiliyor. Bu çocuğu uzun süre
unutamayacaksınız.
©Jugendbuch-Couch.de
Stefanie Eckmann-Schmechta
22
// T U D E M Y A Z A R L A R I 1
mi? Hiç sanmıyorum. Aksine her seferinde
sürprizle ve farklı tatlarla karşılaşmak
Steinhöfel okumayı daha da cazip kılıyor.
Üstelik çocuklar onları ciddiye alan,
“anlamaz”, “kaldıramaz” türü önyargılarla
yaklaşmayan, “küçük” görmeyen yazarları,
sanılanın aksine daha çok seviyor.
Anlatımda fantastik edebiyattan,
efsanelerden, belgesel dilinden özgürce
Suzan Hanım, öncelikle, Andreas
yararlanan Steinhöfel, konularını günümüz
Steinhöfel’in başka metinlerine de
toplumunun gerçekliği arasından seçmekte
dokunmuş bir çevirmen olarak, onun
ısrarlı görünüyor. Çat Kapı’da orta sınıfın
edebiyatına dair görüşlerinizi sorsak.
ikiyüzlülüğüne acımasızca ayna tutmuştu.
Steinhöfel belli bir okur tipine ya da yaş
Kiralık Canavar’da bir yandan taş kalpliliğin
grubuna yazan, okurunun beklentilerini
sevgiyle iyileştirilebileceği anlatmış, öte
gözeten bir yazar değil. O hep, dert edindiği
yandan “Asıl kötü kim?”
hikâyeyi anlatma peşinde.
sorusunu ortaya atmıştı:
Eserinde kullandığı dili
“Taş kalpli canavar mı, onu
“Steinhöfel asla
de hikâyenin ihtiyaçları
çocuklarını ehlileştirmek
belirliyor. Bence
edebiyattan
için kiralayan aile, okul ve
Steinhöfel’i ilginç kılan ve
vazgeçmiyor, kolaycı, din kurumu temsilcileri
birçok çağdaşından ayıran
mi?” Rico ve Oskar
bu. Örneğin onu dünya
popüler yollara
dizisindeyse en sıradışı
çapında üne kavuşturan
sapmıyor.”
görünenle en sıradan
Rico ve Oskar dizisinde
insanları oldukları gibi,
mizahi bir dil kullanırken,
zayıf ve güçlü yanlarıyla
son kitabı Farklı’da çok
bize
sevdirmiş,
dünyaya
önyargısız
katmanlı, sembolik ve hiç de “çocukça”
bakmamızı sağlamıştı.
olmayan, yer yer fantastiğe kaçan bir
anlatımla karşılaşıyoruz. Başka türlü ifade
edeceksem: Steinhöfel’in belli bir formüle
dayanan, kendini tekrarlayan bir edebi tarzı
yok. Buna rağmen, hatta bu yüzden asla
edebiyattan vazgeçmiyor, kolaycı, popüler
yollara sapmıyor. Bu onu kimilerince “zor
yazar” sınıfına sokuyor. Ama Steinhöfel,
okurlarının zorlanmasında sakınca
görmüyor. Ona göre “yukarı uzanmayan
büyüyemez”. Peki, okurları bundan şikâyetçi
Belli mesajlar, amaçlar uğruna
yazmamasına, edebiyattan taviz
vermemesine rağmen edebiyatını tavizsizce
zayıfın yanında, haksızlığın karşısında
konumlandırması Steinhöfel’in değerini
gözümde daha da artırıyor. Tüm bunlardan
hareketle onu çağdaş çocuk ve gençlik
yazınının en güçlü kalemlerinden biri olarak
değerlendiriyor, verimini sürdürmesini
diliyorum.
23
// A N D R E A S S T E I N H Ö F E L
Farklı’yı çevrilmeye değer bir eser kılan
sizce neydi?
Kitabı okur okumaz bir başeserle karşı
karşıya olduğumu düşündüm ve onu çeviren
şanslı kişi olmak istedim. Dili, kurgusu,
konusuyla tıpkı adı gibi farklı bir roman söz
konusu.
Başkahramanı Felix, hem annesinin
hem babasının faili olduğu bir kaza
sonucu 11’inci yaş gününde komaya
giren, uyandığındaysa artık geçmişini
hatırlamayan, ilk bakışta zavallı bir çocuk.
Ancak okur, kendini tıpkı hissettiği
gibi Farklı diye adlandıran bu “soğuk
bakışlı” küçük kahramana hak ettiği
kadar acıyamıyor. Çünkü Steinhöfel ona
sadece bir bölümde söz hakkı tanıyor.
Geriye kalan olay akışını kontrol manyağı
annenin, oğluna aslında hiç samimi bir
ilgi göstermediğini fark eden babanın,
sorumluluklarının altında ezilen
öğretmenin perspektifinden dinliyoruz.
Hikâye, komşuların ne düşündüğünün
her şeyden önemli olduğu, çocukların
bakterilerden korktuğu, onlara efsane
anlatacak kimselerin kalmadığı, attıkları her
adımın yetişkinler tarafından denetlendiği,
hepimizin çok iyi tanıdığı bir dünyada
geçiyor. Felix’in ailesi, tıpkı Steinhöfel’in
1992’de yazmış olduğu Çat Kapı’nın konu
ettiği Schröder ailesi gibi Ulmen Sokağı’nda
yaşıyor. Bu mahalleye geri dönüş kuşkusuz
rastlantı değil. Steinhöfel’in küçük burjuva
yaşamın ikiyüzlülüğüyle derdi bitmemiş
olacak ki tekrar aynı meseleye eğiliyor.
Üstelik bu kez herkesi kendi suçuyla iç
hesaplaşmaya sürüklüyor.
Çevirmen olarak beni en çok cezbeden,
yazarın benzer konular işlerken
tekrara düşmek şöyle dursun, Farklı’da
son derece kompleks ve yaratıcı bir
kurgunun hakkından gelmesi, arka
planda görünürdeki hikâyeyi besleyen,
sembollerle örülü farklı bir hikâyeyi, yani
çocuğu insanlar tarafından katledilen siyah
denizkızının efsanesini anlatması…
Farklı’yı bambaşka bir yere oturtan bir diğer
önemli özelliği hem çocuk, hem genç, hem
yetişkin okura hitap etmesi. Kolayından
belli bir yaş çekmecesine tıkıştırılamaması.
Bağımsızlaşabilmek, bireyleşebilmek,
özgürleşebilmek için öncesinde neredeyse
anne-babası tarafından “öldürülmek”
zorunda kalan Farklı’nın fantastik kadar
gerçekçi hikâyesi genç okura cazip gelecektir
kuşkusuz. Ama bu kitabı çocuklarını
“yaşamaktan” alıkoyacak kadar “hayattan”
korumaya çalışan yetişkinlerin de okuması
gerektiği açık. İşte, Farklı’yı çevirmeye değer
kılan tam da bunlar...
Son olarak, Farklı’nın çeviri
macerasının ardından sizde ne gibi
izler kaldı?
Etrafıma bakınca her yerde Felix’in
annesini, Bayan Heinsel’i, okul müdürü
Bay Kammthaler’i görüyorum. Ne kadar da
çoklar! Hatta aynaya bakınca bile yüzümün
önüne geçiverebiliyorlar. Ürperirken
gözüm Gerry ve Laura’yı, Stack ve ölmüş
karısını arıyor, ama tıpkı Gerry gibi, “Zaten
genelde çok az aşk var,” demekten kendimi
alamıyorum.
Kısacası, Farklı’yı çeviren de okuyan da iç
hesaplaşmadan kaçamıyor.
© Suzan Geridönmez, 2016
Merkez:
1476/1 Sok. No: 10/51
Alsancak 35220, Konak - İzmir
Tel: 0232-463 4638-40
Faks: 0232-464 1847
e-posta: [email protected]
Cağaloğlu Kitabevi:
Ankara Cad. No: 51/83
Cağaloğlu - İstanbul
Tel: 0212-514 3370-71
Faks: 0212-513 6289
e-posta: [email protected]
Kadıköy Kitabevi:
Caferağa Mah. Mühürdar Cad.
No:82 Kadıköy, İstanbul
Tel: 0216-541 9303
e-posta: [email protected]
Alsancak Kitabevi:
Kıbrıs Şehitleri Cad. No: 189
Alsancak 35220, Konak - İzmir
Tel: 0232-463 4640
e-posta: [email protected]
www. tudem.com
/tudemyayingrubu

Benzer belgeler