Ücretsiz Oku

Transkript

Ücretsiz Oku
Güzel
Ihlamur,
Güzelleştiren
Ihlamur
Vücudumuzu
Saran
Muhteşem
Yapı,
DERİMİZ
Nazım TANRIKULU
Dr. Ecz. Levent ALPARSLAN
9
13
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ YIL:1 SAYI:3 OCAK-ŞUBAT-MART 2016
YENİ YÖNETMELİĞE GÖRE
Osmanlı ve
Güzel Koku
4
Prof. Dr. Ayten ALTINTAŞ
KLİNİK, ETKİNLİK VE
GÜVENLİLİK ÇALIŞMALARI
NELERDİR?
• Kozmetik ürün veya hammaddelerinin
etkinlik çalışmaları
• Kozmetik ürün veya hammaddelerinin
güvenlilik çalışmaları
• Kozmetik ürün veya hammaddelerinin
klinik araştırmaları
• Merkez
• Sorumlu araştırmacı
• Bilgilendirilmiş gönüllü olur formu
• Çalışma veya araştırma protokolü
• Çalışma veya araştırmaların esasları
3
COSMOS
STANDARDI
Organik ve Doğal
Kozmetik Standardı
Asuman ERDEM ARKIŞ
KOZMETİK
ÜRETİCİSİNİN
HUKUKİ
YÜKÜMLÜKLERİ
Av. Bülent ÇETİNMEŞE
8
Roma,
ah Roma...
Vedat OZAN
19
6
Aylin KAHRIMAN
Yük. Kimyager Cosming Laboratuvar Genel Müdür
[email protected]
Kozmetik ürün veya hammaddelerinin
etkinlik çalışmaları
Tüketici algı testleri, eğitim almış katılımcılar
tarafından yapılan algı çalışmaları veya aletsel test
çalışmaları olarak yapılmaktadır.
Kozmetik ürün veya hammaddelerinin
güvenlilik çalışmaları
Test edilen kozmetik ürün veya hammaddelerinin
cilt ve mukoz membran gibi dokular ile uyumunun
değerlendirildiği çalışmaları,
Kozmetik ürün veya hammaddelerinin
klinik araştırmaları
Kozmetik ürünlerin klinik etkilerini ortaya çıkarmak ya
da doğrulamak, istenmeyen etkilerini tanımlamak,
emilim, dağılım, metabolizma ve atılımlarını tespit
etmek amacıyla insanlar üzerinde yapılan çalışma
veya araştırmaları kapsar.
Merkez
Etkinlik, güvenlilik çalışmaları veya klinik
araştırmaların yapıldığı yeri,
Sorumlu araştırmacı
Çalışma veya araştırma konusu ile ilgili dalda,
çalışma veya araştırmanın gerektirdiği seviyede
eğitimini tamamlamış, çalışma veya araştırmanın
yürütülmesinden sorumlu olan kişiyi,
Bilgilendirilmiş gönüllü olur formu
Çalışma veya araştırma hakkında ayrıntılı ve
anlaşılır bilgiler verilerek araştırmalarda gönüllü
olacak kişiden alınan rızayı yazılı şekilde ispatlayan
belgeyi,
Çalışma veya araştırma protokolü
Etkinlik, güvenlilik çalışmaları veya klinik
araştırmalarının amacını, yöntemini, uygulanacak
istatistiksel yöntemleri ve çalışma veya araştırmaya
ait düzenlemeleri detaylı olarak tanımlayan
belgeyi tanımlar.
YENİ YÖNETMELİĞE GÖRE
KLİNİK, ETKİNLİK VE
GÜVENLİLİK ÇALIŞMALARI
NELERDİR?
Çalışma veya araştırmaların esasları
Çalışma veya araştırmanın önce insan dışı deney
ortamında yapılmış olması gerekir.
Çalışma veya araştırma, güvenlilik değerlendirmesi
yapılmış olan kozmetik ürün veya hammaddeler
için yapılır. Bu Yönetmelik kapsamında yapılacak
çalışma veya araştırmalar için öncelikle Kuruma
başvurulur. Kurum tarafından başvurulan
çalışmanın veya araştırmanın hangi kapsamda
yürütüleceğine gerekli görülmesi hâlinde bilimsel
komisyonların da görüşü alınmak suretiyle karar
verilir. Genel olarak kurumun bu yönetmelikte en
önemsediği konu; Araştırma ve çalışmalarda
“Gönüllü “ olacak kişiler hak ve güvenliği.
“Çalışma veya araştırmaya katılmak üzere gönüllü
olmak isteyen kişi veya yasal temsilcisi, çalışma
veya araştırmaya başlamadan önce; çalışma
veya araştırmanın amacı, yöntemi, beklenen
yararları, öngörülebilir riskleri, zorlukları, kişinin
sağlığı ve şahsi özellikleri bakımından uygun
olmayan yönleri ve çalışma veya araştırmanın
yapılacağı, devam ettirileceği şartlar hakkında ve
çalışma veya araştırmadan istediği anda çekilme
hakkına sahip olduğu hususunda yeterince
ve anlayabileceği şekilde sorumlu araştırmacı
tarafından bilgilendirilir.”
“Gönüllünün, kendi durumu ve çalışma veya
araştırmanın gidişatı hakkında istediği zaman bilgi
alabilmesi ve bu amaçla irtibat kurabilmesi için
çalışma veya araştırma ekibinden en az bir kişi
görevlendirilir.”
“Gönüllü, gerekçeli veya gerekçesiz olarak,
kendi rızasıyla, istediği zaman çalışma veya
araştırmadan ayrılır ve bundan dolayı herhangi bir
yaptırıma veya kayba maruz bırakılamaz.”
“…Çalışma veya araştırmanın sonunda elde
edilecek bilgilerin yayımlanması durumunda
gönüllünün rızası olmadan kimlik bilgileri
açıklanamaz.”
Araştırma ve çalışmaları yapabilecek merkezleri;
yeterli teçhizat, personel ve laboratuvar
imkanlarına sahip, gereğinde acil müdahale
yapılabilmesine elverişli, üniversite sağlık uygulama
ve araştırma merkezleri, üniversitelere bağlı
onaylanmış araştırma-geliştirme merkezleri, Sağlık
Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri ile diğer
laboratuvarlar olarak belirtilir.
Etik kuruluna başvuru, mevzuata uygun şekilde;
destekleyici, destekleyicinin görevlendireceği
sözleşmeli araştırma kuruluşu veya sorumlu
araştırmacı tarafından onay almak amacıyla,
kurumun internet sitesinde yayımlanan başvuru
formu ve üst yazı örneği ile etik kurulana başvuru
yapılır.
İlk başvuru, etik kurulun talep etmesi durumunda,
Kurumun belirlediği ve Kurumun internet sitesinde
yayımlanan başvuru ücretini geçmeyecek şekilde
belirlenen ücretin kozmetik klinik araştırmalar
etik kurulun kurulduğu kurumun/kuruluşun
belirlediği hesaba yatırıldığına dair dekontun aslı
ve bir örneğinin başvuru dosyasına eklenmesi
gerekmektedir.
Etik Kuruldan geçen ürünlerin, gönüllüler üzerinde
kozmetik ürün veya hammaddeleri ile çalışma
veya araştırmaların yapılabilmesi için Türkiye İlaç
ve Tıbbi Cihaz Kurumu Kozmetik Ürünler Daire
Başkanlığı’na başvuru yapılır.
Çalışma veya araştırma başlatıldıktan sonra,
yürütülmesi esnasında değişiklik yapılmasına izin
verilebilmektedir.
Çalışma veya araştırma ile ilgili yapılacak önemli
değişiklikler, Kurumun izni ve etik kurulun onayı
olmadan uygulanamaz.
Kurum, çalışma veya araştırmanın yürütülmesi
sırasında çalışma veya araştırmaya izin verdiği
mevcut şartlardan birinin ortadan kalktığını tespit
ederse, çalışma veya araştırmayı derhal durdurur.
Bu şartların belirlenen süre içerisinde yerine
getirilmemesi veya yerine getirilmesinin mümkün
olmadığının anlaşılması veya bu süre içerisinde
gönüllünün sağlığının tehlikeye girmesi hallerinde
çalışma veya araştırma doğrudan sonlandırılır.
Çalışma veya araştırmanın durdurulması hâlinde
sorumlu araştırmacının elinde kalan kozmetik
ürün veya hammaddelerinin tamamı dağıtım
yerlerinden derhal geri çekilir, bu durum on beş
iş günü içerisinde belgeleriyle birlikte bir rapor
hâlinde Kuruma bildirilir.
Osmanlı ve
Güzel Koku
Prof. Dr. Ayten ALTINTAŞ
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp fakültesi
Tıp tarihi ve Etik Anabilim Dalı.
[email protected]
Osmanlılar güzel kokuyu çok sever ve çok önem
verirlerdi. Bahçelerde güzel kokulu çiçekler yetiştirir,
birbirlerine güzel kokulu çiçekler hediye ederlerdi.
Güzel kokulu bitkilerden damıtılarak elde edilen sular
ve uçucu yağlar parfüm gibi çok sevilir ve kullanılırdı.
Gül esansı ve özellikle “gül suyu” Osmanlıların
vazgeçemedikleri kokulardandı. Gül çiçeğinin
yapraklarının damıtılması ile elde edilen gül esansının
yanı sıra elde edilen gülsuyu (aqua rosae) daha
hafif olan kokusu ile günlük hayatta çok kullanılıyordu.
Gülsuyunun yanı
sıra yasemin,
kokulu menekşe,
nergis, zambak
gibi bir çok kokulu
çiçek imbikten
geçiriliyor, hem
uçucu yağı hem
de kokulu suları
kullanılıyordu.
İmbikten
geçirilerek elde
edilen kokulu
sulara “buhur suyu”
(güzel kokan su)
deniliyordu. Çiçek
sularının yanı sıra
misk, amber,
gibi hayvansal
maddeler öd
(lignum aquilariae,
lignum aloes),
kafur (camphora,
Hediye olarak güzel koku
camphor), santal (lignum santali) gibi ağaçlardan,
asilbend (benzoes, gummi benzoe) gibi reçinelerden
elde edilen güzel kokular da kullanılıyordu. Bu
maddeler genellikle belli formüllerde karışımlar olarak
hazırlanıyordu.
Osmanlılar güzel kokulu yağları saçlarına, sakallarına
sürüyorlar, kolye şeklinde hazırlanan katı parfümleri
üzerlerinde taşıyorlardı. Banyolardan sonra güzel
kokulu parfümler ve sular kullanılıyor, evler güzel
kokularla tütsüleniyor, yemekler güzel kokulu otlarla
lezzetleniyordu.
Camilerde ve türbelerde güzel kokulu otlar
tütsüleniyor ziyarete gelenlere gül suları ikram
ediliyordu.
GÜZEL KOKUNUN TAKDİMİ
Osmanlılar evlerine gelen misafirlerine de güzel
kokulu sular; gül suyu ve buhur suyu ikram ederlerdi.
Eve gelen misafirlere kahve, şerbet ikramından sonra
muhakkak güzel kokulu suları özel şişelerde misafirlerin
ellerine döküyorlar ve sonra odaya buhur ( güzel
kokulu bitki tütsüsü) ile oda kokulanıyordu.
Bu şekilde evde misafirlere yapılan ikramlar aynen
devlet daireleri ve resmi dairelerde de yapılıyordu.
Kahve, şerbet, istenirse tütün çubuğu takdim ediliyor.
4
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
Sonra da gül suyu veya buhur suyu ellerine dökülüyor,
güzel kokulu maddeler ile oda tütsüleniyordu. Kahve,
şerbet ve güzel kokulu suların sunulması sırasında
misafirlerin dizlerine güzel işlenmiş peçeteler seriliyor
sonra buhur suyu ellerine dökülüyordu. Resmi
dairelerde bu ikramlar genellikle 15 hizmetçi ile
eğer daha üst seviyede bir resmi yer ise ikramlar 40
hizmetçi ile yapılıyordu. Resmi dairelerde bu ikramlar
öylesine büyük bir merasim ile yapılıyordu ki 1792
yılında Sultan III. Selim bu merasimleri sınırlandırmış ve
daha basit şekilde yapılması için emirler vermişti. Bu
emirden sonra resmi bürolara gelen misafirlere ikram
şöyle yapılacaktı; Misafir gelince merasimsiz yalnız bir
kahve ve misafir giderken yalnızca güzel kokulu sular
(gül suyu, buhur suyu) ve tütsü ikramı.
Osmanlıların klasik döneminde bayramlarda ve
özel kutlama günlerinde de bu ikramlar yapılıyordu.
Sarayda yapılan bayram kutlamalarında güzel
kokulu sular ikramı vazgeçilmeyen bir gelenekti.
Bütün yemek ziyafetlerinin sonunda kahve, şerbet
ve güzel kokulu sular ikram edilirdi. Padişah kızlarının
düğünlerinde, oğullarının sünnet düğünlerinde
büyük ziyafetler verilir ve sonunda misafirlerin ellerine
güzel kokulu sular dökülürdü. Bu düğünlerde verilen
hediyelerin içinde de özel şişelerdeki kokulu sular
önemli hediyelerdendi. Şehzade Sultan Ahmet’e
1675 yılında yapılan sünnet düğününde Edirne
aktarlarının verdikleri hediyeler arasında 3 büyük şişe
çiçek suyu, 3 büyük şişe buhur suyu, 6 büyük şişe gül
suyu vardı. İstanbul aktarlarının verdikleri hediyeler
içinde ise 4 şişe bitki suları, 18 şişe buhur suyu, 60 şişe
çiçek suları resmi kayıtlara geçmişti.
GÜZEL KOKU SATANLAR
Osmanlı Devletinde güzel koku ticareti ile uğraşanlara
da belgelerde rastlıyoruz. 17. yüzyılda İstanbul’da
sadece gülsuyu satan 41 dükkân ve 70 çalışanı
vardı. Geniş çaptaki araştırmalarda ise güzel koku
satan dükkânların 2000 adet ve burada çalışanların
3005 kişi olduğu rapor ediliyor. Sarayda, resmi
dairelerde veya evlerde kullanılan güzel kokular bu
dükkânlardan satın alınıyor, bu dükkânlar genellikle
ürünlerini kendileri imal ediyorlardı.
Müslümanların kutsal toprakları olan Mekke ve
Medine’deki kutsal mekânların güzel kokması
için özel parfümler ve buhur suları her sene hac
zamanından önce İstanbul’daki Topkapı Sarayı’ndan
gönderiliyordu.
Güzel koku olarak ilk sırada gülsuyu geliyorsa da
çiçek suları ve özel olarak hazırlanmış buhur suları da
çok kullanılan ve satılan parfümlerdendi. Gül suyu
özellikle Edirne’den geliyordu. Edirne’de yetiştirilen
kokulu güllerden bu konuda ihtisaslaşmış kadınlar gül
yağı ve gül suyu imal ediyorlardı. Ayrıca diğer güzel
kokulu çiçekler; menekşe, yasemin, nergis, zambak
ve şebboy (Flos cheiranthi cheri) gibi çiçekler de
bu amaçla kullanılıyordu. Topkapı Sarayı’nda kokulu
sularda ve şerbetlerde kullanmak için ilkbaharda
sadece menekşeden bir defada 400 kilo satın
alındığını biliyoruz.
gülabdablar
gülsuyu şişeleri
Güzel koku satıcısı
OSMANLI SARAYINDA HAZIRLANAN BUHUR SUYU
Osmanlı Sarayı’nda yaşayanlar güzel kokuları her
zaman kullanıyorlardı. Bu kokular ya en iyi hazırlayan
esnaftan satın alınıyor veya hazırlattırılıyordu. Bunların
dışında Topkapı Sarayı’nda senede bir defa özel
günlerde (Ramazanın 15. gününde) padişah ve
saraylılara hediye edilmek üzere özel bir ekiple
hazırlanan bir “buhur suyu” vardı. Bu çok özel ve çok
güzel kokulu parfüm iki çeşitti. Biri sadece padişah ve
çok yakınlarına hediye edilen “beyaz buhur suyu” bir
de diğeri de saraylılara hediye edilen “kırmızı buhur
suyu”. Bunların hazırlanması özetle şöyle idi;
Beyaz buhur suyu:
1. aşama: Sarı sandal (lignum santal), buhuru
meryem( tubera cyclamen), asilbend (gummi
benzoe), öd ağacı (lignum aloes) belli ölçülerde
alınır, ince özel bezlere ayrı olarak sarılır ve bağlanırdı.
Belli ölçüde gül suyu içine özel kaplara konup 12 saat
hafif ateşte kaynatılır. Sonra soğutulurdu.
2. aşama: Yukarıda hazırlanan kokulu su ayrı bir
kapta; Sarı sandal( lignum santal), yağlı buhuru
meryem (tubera cyclamen), öd ağacı (lignum
aloes), kalenbek tozu (lignum aquilaria) ve asilbent
(gummi benzoe) ile gene aynı şekilde 12 saat
kaynatılır. Ateşten inince el dayanır sıcaklıkta içine az
miktarda misk ve hazırlanan sıvı kadar özel çiçek suyu
katılırdı.
Kırmızı Buhur suyu: Ayrı bir özel kapta gül suyu
koyup kaynatılır, kaynatılırken içine lotur (symplocos
racemosa roxb) ve bir miktar çöğen tohumu
(anthoenemum glaucum) konur ve gene kaynatılır.
Ayrı bir kapta Sarı sandal, buhuru meryem, asilbend
ve öd ağacının ince bezlerle sarıldıktan sonra gül
suyu içinde 12 saat kaynatılıyor ve bu su alınıyor.
ikisi karıştırılıyor ve içine kırmız (coccinellae) konup
karıştırılıp ateşten indiriliyordu.
Bu kokulu suları Topkapı Sarayı’nda “Seferli Odası”
diye adlandırılan bir gurup saray görevlileri tarafından
özel olarak hazırlanırdı. Bu imalata “Çamaşırcı
başı” başkanlık ederdi. Bu şahıs sultanın çamaşır ve
giyiminden sorumlu sarayda yaşayan bir üst görevli
idi.
Bu imalat yapıldıktan sonra Sultana, ailesine,
önemli devlet yöneticilerine ve saray halkına özel
bir merasimle takdim edilirdi. Bu takdim sırasında
kullanılan şişeler özenle seçilir ve sipariş edilirdi.
Genellikle Venedik’ten getirtilen altın yaldızla süslü
şişeler kullanılırdı. Bu şişeler gene özenle seçilmiş
ve desenlerle süslü tepsilerde sunulurdu. Bu “buhur
suyu” nu alan Sultan ve saraylıların getirenlere değerli
hediyeler vermesi adettendi.
Mikrobiyolojik
Analizlerde
Güvenilir
Yardımcınız...
HER METODA UYGUN ÜRÜNLER;
• Standart Metodlar; Dökme Plak, Yayma
Plak (Dehidre Besiyerleri, Kullanıma Hazır
Besiyerleri)
• Membran Filtrasyon Sistemi Metodu
STANDART METODLAR
(Dökme Plak, Yayma Plak)
Iso
Standartları
Yapılacak Analizler
Kullanılacak Dehidre Besiyerleri
Kullanıma Hazır Besiyerleri
MAS-100® Eco
ISO 21149
Toplam aerobik mezofilik
bakteri analizi
105458 Tryptic Soy Agar
146004 Tryptic Soy Agar
Hava Örnekleme Cihazı;
ISO 16212
Maya küf analizi
105438 SABOURAUD 4% Dextrose
Agar
146298 SDA w.
Chloramphenicol
ISO 22717
Pseudomonas aeruginosa
analizi
105284
104092
113203
110988
146048 Cetrimide Agar
146024 Pseudomonas Agar P
Staphylococcus aureus
analizi
105406 Baird Parker Agar
103785 Egg Yolk Tellurite Emulsion
146011 Baird Parker Agar
ISO 18416
Candida albicans analizi
105438 SABOURAUD 4% Dextrose
Agar
146298 SDA w.
Chloramphenicol
ISO 21148
İdentifikasyon Testleri
113300 Bactident® Oxidase
111885 Gram-colorstaining Kit
113306 Bactident® Coagulase
ISO 22718
Cetrimide Agar
Glycerol
Uvlamp
Pseudomonas Agar P (base)
MEMBRAN FİLTRASYON SİSTEMİ
•
•
•
•
www.orlab.com.tr
[email protected]
Tel: (0312) 286 40 70
Faks: (0312) 205 50 30
EZ-Fit™ Filtrasyon Unit (Filtre ve Huni entegre)
EZ - Fluo™ Hızlı Tanı Sistemi
EZ - Fit™ Manifold
EZ-Pak® Dispenser Curve
Uzman ekibimizden lütfen
destek isteyiniz.
[email protected]
COSMOS
STANDARDI
Organik ve Doğal Kozmetik Standardı
Versiyon 1.1– 31 Ocak 2011
Version 2.0 – 21st October 2013
Asuman ERDEM ARKIŞ
ETKO Ekolojik Tarım Kontrol Org.Ltd Şti.
COSMOS-Başdenetçi
ETKO Kalite Yönetim Sorumlusu
[email protected]
Bu Standart, Avrupa Birliği standartlarına uygun
olarak, merkezi Belçika’da olan ve kar amacı
gütmeyen uluslararası COSMOS-standard AISBL
organizasyonun da kurucuları olan BDIH (Almanya),
COSMEBIO & ECOCERT (Fransa), ICEA (Italya) ve
SOIL ASSOCIATION (İngiltere) tarafından organic
/ doğal olan kozmetiklerin srtifikasyon kurallarını
tanımlamak için gerekli olan ortak nitelikleri ve
tanımları belirlemek üzere geliştirilmiştir.
Standardın ana hedefleri kozmetik sektöründe
halihazırdaki gelişmelerdeki yayılımlar ve
bunlardaki başarısızlıklara yanıt vermektir. Kozmetik
sektörü sürdürülebilir üretim ve tüketim için,
işlenmemiş hammaddeden başlayarak, bitmiş
ürünlerin dağıtımını da içeren bir çevrim içinde,
koruma ve güvenlik prensipleri ile yönetilen bazı
kurallar kullanmaktadır. Bunlar :
• Organik tarımla elde edilen zirai ürünlerin
kullanılmasının ve canlı çeşitliliğine önem
verilmesinin desteklenmesi.
• Doğal kaynakları sorumluluk duyarak ve çevreye
saygılı bir şekilde kullanmak.
• İnsan sağlığına ve çevreye saygılı üretim ve
işleme yapılması.
• “Yeşil Kimya” kavramını entegre etmek ve
gelişmesini sağlamak.
“Yeşil felsefe” yaklaşımı ve güvenilir gelişime aktif
olarak katkıda bulunma ilkeleri doğrultusunda,
kozmetik sektörü, organik ve doğal kozmetikler için
bir standard tanımlamayı ve uygulamayı taahhüt
etmiştir.
Bu kuralların bir standart düzeyine dönüştürülmesi
için, kozmetik ürünlerde bulunan beş çeşit içerik
aşağıdaki gibi sıralanmıştır:
1. Su.
2. Mineral içerikler.
3. Fiziksel olarak işlenmiş zirai içerikler.
4. Kimyasal olarak işlenmiş zirai içerikler.
5. Diğer içerikler.
Bu standartın kullanıcıları, tüm geçerli yasal
düzenlemelere - AB kozmetik ürünler direktifi
(EC No. 1223/2009), Reach Regulation yanı sıra
ulusal ya da yerel bütün yasal zorunlulukları yerine
getirmekle yükümlüdür.
Kapsam
COSMOS-Standardı, standardın yanısıra Kontrol
El Kitabı, Etiketleme Kuralları ve Teknik Kılavuzu
içermektedir.
Bu standart organik ya da doğal olarak
pazarlanan kozmetik ürünlerine ve organic
içerikli katkı maddelerine uygulanmakta olup,
sertifikalandırılabilmek için aşağıda tanımlanan
kriterlere uymak zorundadır.
• İçeriklerin kaynağı ve işlenmesi
• Ürünün tam olarak kompozisyonu
• Depolama, üretim ve ambalajlama
• Çevre yönetimi
• Etiketleme ve iletişim
• İnceleme, Sertifikalandırma ve kontrol
COSMOS-ORGANIC Sertifikası alabilmek için
kozmetik üründeki zirai içeriklerin %95’i, ve ürünün
tamamının % 20’si organik olmalıdır.
Standardta verilen bazı önleyici prensipler
mevcuttur. Bir içeriğin, teknolojik uygulamanın
ya da işleme aşamasının bilimsel olarak insan
sağlığına ya da çevreye karşı bir risk taşıdığı
ispatlanırsa, o zaman koruyucu ilke uygulamasına
geçilir ve sözü edilen riskli içeriğin uygulanmasına
izin verilmez.
Bu yüzden aşağıdakilerin kullanılması
yasaklanmıştır.
1 Nanomateryaller
2 Genetik olarak Modifiye Organizmalar (GDO’lar)
3 Radyasyon Kullanımı
4 Hayvanların testlerde kullanılması
Organik ve /veya doğal kozmetiklerde
kullanılmasına izin verilen prosesler ve içerikler
standardın eklerinde detayları ile verilmektedir.
Ekler:
1. İzin Verilen Fiziksel İşlemler
2. Zirai İçeriklerin Üretiminde Kullanılmasına İzin
Verilen Kimyasal İşlemler
3. İzin Verilmeyen İşlemler Için Örnekler
4. İzin Verilen Mineral Kökenli İçerikler
5. İzin Verilen Diğer İçerikler
6. Organik Olması Gereken Fiziksel Olarak İşlem
Görmüş Zirai İçerikler
7. Organik Orijinli Zirai İçeriklerden Oluşan Kimyasal
İşlem Görmüş Zirai İçerikler
Daha fazla bilgi için: www.cosmos-standard.org.
Gülmek kalbe iyi geliyor
Gülmek sağlığa son derece faydalıdır ve bol kahkahalı bir sohbetten
kimsenin şikayet edebileceği akla gelmez. Oysa gülerken hıçkırık tuttuğu
için keyfi bölünen kişiler olabilir. Evet, gülmek hıçkırığa neden olabilir!
Gülerken içimize çektiğimiz hava gırtlak kapağına değip diyaframla
bağlantılı sinirleri uyarabilir ve bu durum hıçkırığa neden olur.
Hıçkırık dışında gülmenin son derece faydalı
olduğu da görüldü. Son yapılan araştırmalar
günde en az 15 dakika gülmenin kalp için çok
yararlı olduğunu doğruluyor. Kahkaha atmak,
kan damarlarını genişletiyor, kan dolaşımını
hızlandırıyor. Ancak uzmanlar bunun nedenini
henüz belirleyebilmiş değil. Stresin kalbe, kan akışını
sınırladığı, damarları sıkıştırdığıysa daha önce
birçok araştırmayla kanıtlanmıştı. Bu araştırma,
gülmenin damarları genişlettiğini doğruluyor.
Kendisiyle barışık olan ve somurtmak yerine
gülmeyi seçen kişilerin cinsel yaşamları çok daha
hareketli oluyor. Gülmek cinsel yaşamın daha
iyi olmasını sağlarken, çiftlerin mutluluğu birlikte
6
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
yakalamasında da etken oluyor.
Gülmek bağışıklık sistemini güçlendirdiği için birçok
hastalığı da önlüyor. Soğuk algınlığından yüksek
tansiyona, depresyondan alerjiye birçok hastalıkla
baş etmenizi sağlıyor.
Vücuttaki ağrıların geçmesine neden oluyor.
Gülme ve kahkaha ile insan beyninde doğal
morfin yerine geçen endorfin üretiliyor. Endorfin
ise morfinden çok daha güçlü ağrı kesici özelliği
taşıyor.
Gülmek strese karşı en iyi ilaç. Gülünce anti-stres
hormonlarının aktif hale geldiği ve vücut direncinin
arttığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek.
Ürünün kullanımı ile
meydana gelebilecek
istenmeyen etki durumuna
yönelik uyarılara da “Güneşe
Güneşte kalacağı
süreye uygun
koruyuculu ürünler
kullanması ile
ilgili uyarılara yer
verilmelidir.
maruz kalmadan önce
güneşten koruyucu ürün
kullanınız” gibi talimatlara
yer verilmelidir.
Güneş Ürünlerinin Etiketi
“Tüm gün koruma
sağlar” gibi ima
ve iddialara yer
verilmemelidir.
Nasıl Olmalıdır?
Bebek ve çocuk
için üretilen güneş
koruyucu
ürünlerde uyarılara
yer verilmelidir.
Güneşten koruyucu
ürünler hem UVB
hem de UVA
ışınlarına karşı
koruma sağlamalıdır.
Ürünün stabilitesi ile
ilgili bilgi verilmelidir.
Cosming Laboratuvar Tarafından Hazırlanmıştır.
İddia edilen etkinliğin
ürünün cilt üzerine yeterli
miktarda uygulanmasıyla
sağlanacağına ilişkin
“Uygulanması gereken
miktarı azaltmak koruma
düzeyini önemli ölçüde
azaltacaktır.” gibi uyarılara
yer verilmelidir.
%100 koruma
sağlamadığını
belirten uyarılara
yer verilmelidir.
Güneş koruyucu
ürünün uygulama
şeklini, uygulama yerini,
uygulamayı takiben ne
kadar süre sonra güneşe
çıkılabileceğini, hangi
koşullar altında ne kadar
koruma sağlayabileceği
belirtilmelidir.
Güneş koruyucu ürünün
hangi koşullarda
saklanması gerektiği ve
son kullanma tarihi
ürün üzerinde
belirtilmelidir.
Güneş Koruma Faktörleri
Düşük = > 6 < F< 10
Orta = > 15 < F< 25
Yüksek = > 25 < F< 50
Çok Yüksek = 0 > + 50 SPF
COSMİNG LABORATUVAR BİLGİ YÖNETİM EĞİTİM DANIŞMANLIK KOZMETİK SAN. TİC. LTD. ŞTİ. www.cosming.com www.cosminlab.com
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
7
KOZMETİK ÜRETİCİSİNİN
HUKUKİ YÜKÜMLÜKLERİ
KOZMETİK ÜRETİCİLERİ VE ARAŞTIRMACILARI DERNEĞİ
Av. Bülent ÇETİNMEŞE
[email protected]
www.cetinmese.av.tr
Kozmetik kavramı dilimize, Fransızcadan
geçmiş olup, kavramın kökeni Yunanca kozmos
(düzen veya güzelleştirme, çeki düzen verme)
kavramına dayanır. Bu kökten Yunanca kosmein
(güzelleştirmek,çeki düzen vermek) fiili ve
kosmetikos kavramı türemiştir.
Halen yürürlükte bulunan 5324 sayılı Kozmetik
Kanunumuz ise herhangi bir kozmetik tanımı yapmamış
ancak kapsamını çok geniş tutarak “Bu Kanun, insan
vücudunun epiderma, tırnaklar, kıllar, saçlar, dudaklar
ve dış genital organlar gibi değişik dış kısımlarına, dişlere
ve ağız mukozasına uygulanmak üzere hazırlanmış, tek
veya temel amacı bu kısımları temizlemek, koku vermek,
görünümünü değiştirmek ve/veya vücut kokularını
düzeltmek ve/veya korumak veya iyi bir durumda
tutmak olan bütün preparatları veya maddeleri kapsar”
şeklinde düzenlemiştir.(Kozmetik Kanunu Madde 2)
Yine, kanun üretici kavramı da sözlük anlamı dışında
çok geniş tutmuş “Bir kozmetik ürünü üreten, imal
eden, ıslah eden veya ürüne adını, ticari markasını
veya ayırt edici işaretini koymak suretiyle kendini üretici
olarak tanıtan gerçek veya tüzel kişi; üreticinin Türkiye
dışında olması halinde, üretici tarafından yetkilendirilen
temsilci veya ithalatçı; ayrıca, ürünün tedarik zincirinde
yer alan veya faaliyetleri ürünün güvenliğine ilişkin
özelliklerini etkileyen gerçek veya tüzel kişi, bu Kanunun
uygulanması bakımından üretici sayılır”şeklinde
düzenlemiştir. (Kozmetik Kanunu Madde 4). Yani kanun
sadece malı imal edeni değil, malı üretmemiş olsa
bile bir kısım diğer kişileri de üretici saymış ve onlara da
çeşitli yükümlülükler yüklemiştir. Kanunun 4. maddesinde
üreticinin yükümlülükleri düzenlenmiş ve 5. maddesinde
de bu yükümlüklere uymamanın cezaları tek tek
belirtilmiştir. Buna göre 3.-4.ve 5.madde de belirtilen
üreticinin yükümlülükleri ve bunlara uymamanın cezaları
şu şekildedir;
Üreticinin yükümlülükleri ve cezaları;
MADDE 3.- Kozmetik ürünün piyasaya ilk kez arz
edilmesinden önce Sağlık Bakanlığı’na bildirimde
bulunulması zorunludur. Bildirimden sonra üründe veya
üreticide meydana gelen değişikliklerin de bildirilmesi
zorunludur.
Bu Kanun hükümlerine göre eksik bilgi ve belge ihtiva
eden bildirim, yapılmış sayılmaz.
(İhlali halinde 5-a.maddeye göre 20 bin Türk lirası idari
para cezası)
MADDE 4-a) Sağlık Bakanlığı’na bildirimde
bulunulmaksızın kozmetik ürün üretmek, ambalajlamak,
ithalat müessesesi açmak veya işletmek veya ilk
bildirimden sonra yapılan değişiklikleri bildirmeksizin bir
müessesenin faaliyet sahasını genişletmek yasaktır. (İhlali
halinde 5. madde b fıkrası 1-a gereğince 20 bin Türk
lirası idari para cezası)
b) Bu müesseseler sorumlu teknik eleman ile hizmetin
gerektirdiği nitelikte personel istihdam edilmeden
işletilemez. (İhlali halinde 5. madde b fıkrası 2-b
gereğince 10 bin Türk lirası idari para cezası)
c) Herhangi bir kozmetik ürün, ürün içerik ve konsatrasyon
bilgisi Sağlık Bakanlığı Zehir Araştırma Merkezine
bildirilmeden piyasaya arz edilemez. (İhlali halinde
5.madde b fıkrası 2-b gereğince 10 bin Türk lirası idari
para cezası)
d) Kozmetik ürün, normal ve üretici tarafından önerilen
şartlar altında uygulandığında veya ürünün sunumu,
etiketlenmesi, kullanımına dair açıklamalara veyahut
üretici tarafından sağlanan bilgiler dikkate alınarak
öngörülecek kullanım şartlarına göre uygulandığında,
insan sağlığına zarar vermeyecek nitelikte olmak
zorundadır. (İhlali halinde 5.madde b fıkrası 3-d
gereğince 50 bin Türk lirası idari para cezası)
e) Muhtevasında hiç veya belirli limit ve şartların
8
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
dışında bulunmaması gereken maddeler içeren
kozmetik ürünler piyasaya arz edilemez. (İhlali halinde
5. madde b fıkrası 4-e bendine göre muhtevasında
hiç bulunmaması gereken maddeler içeren kozmetik
ürünleri piyasaya arz eden üreticiye yirmi bin Türk Lirası,
muhtevasında belirli limit ve şartların dışında maddeler
içeren kozmetik ürünleri piyasaya arz eden üreticiye
onbeşbin Türk Lirası,
f) Kozmetik ürünlerin ambalaj ve etiket bilgilerinin
yönetmelikte belirtilen esaslara uygun olması zorunludur.
g) Kozmetik üretim yerinin Sağlık Bakanlığınca belirtilen
esaslara uygun olması zorunludur. (İhlali halinde 5.
madde b fıkrası bendine 5-g bendinde belirtilen
yükümlülüğü ihlal eden üreticiye yirmi bin Yeni Türk Lirası,
idari para cezası uygulanır şeklindedir.
Yine kanuna göre bu idari para cezasını uygulayacak
olan merci Sağlık Bakanlığı’dır. Kanun ayrıca idari para
cezasını gerektiren fiilin tekrarı halinde idari para cezaları
iki kat olarak uygulanacağını ve ayrıca ihlal edilen
yükümlülüğün niteliğine göre gereken idari tedbirlerin
ve müeyyideleri uygulanmasına engel olmaz hükmü
getirmiştir. Bu idari tedbirlerin neler olduğu ise kanunun 6.
maddesinde tek tek sayılmıştır. Buna göre;
Diğer idari müeyyideler ve tedbirler
Bu Kanun hükümleri ile bu Kanuna göre yürürlüğe
konulan yönetmelik ve diğer düzenlemelerde belirlenen
esaslara uygun olmadığı tespit edilen kozmetik ürünler
ile ilgili uyarı, piyasadan toplatma ve imha için gereken
işlemler ile kozmetik ürün üretim yerinin ıslahı ve
gerektiğinde kapatılması ile ilgili bütün tedbirleri almaya
ve uygulamaya Sağlık Bakanlığı yetkilidir.
Bu Kanun ile bu Kanuna göre çıkarılan mevzuata
uygunluğu belgelenmiş olsa dahi, bir ürünün genel
sağlık yönünden güvenli olmadığına dair kesin belirtilerin
bulunması halinde, bu ürünün piyasaya arzı, kontrol
yapılıncaya kadar Sağlık Bakanlığınca geçici olarak
durdurulur.
Kontrol sonucunda ürünün genel sağlık yönünden
güvenli olmadığının tespit edilmesi halinde, masrafları
üretici tarafından karşılanmak üzere Sağlık Bakanlığı;
a) Ürünün piyasaya arzının yasaklanmasını,
b) Piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin piyasadan
toplanmasını,
c) Ürünlerin, güvenli hale getirilmesinin imkansız olduğu
durumlarda, taşıdıkları risklere göre kısmen ya da
tamamen imha edilmesini,
d) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen önlemler
hakkında gerekli bilgilerin, ülke genelinde dağıtımı
yapılan iki gazete ile ülke genelinde yayın yapan iki
televizyon kanalında ilanı suretiyle risk altındaki kişilere
duyurulmasını,sağlar.
Risk altındaki kişilerin yerel yayın yapan gazete ve
televizyon kanalları vasıtasıyla bilgilendirilmesinin
mümkün olduğu durumlarda, bu duyuru yerel basın
ve yayın organları yoluyla, risk altındaki kişilerin tespit
edilebildiği durumlarda ise bu kişilerin doğrudan
bilgilendirilmesi yoluyla yapılır.
Bu idari tedbirler tek tek incelendiğinde görüleceği
üzere, Sağlık Bakanlığının üretilen kozmetik ürünü ile
ilgili çok büyük yetkileri mevcuttur. Hatta bir ürünün
genel sağlık yönünden güvenli olmadığına dair kesin
belirtilerin bulunması halinde, ürün mevzuata uygun
üretilse dahi ürünün piyasaya sürülmesi geçici olarak
durdurulabilmektedir.
Yukarıda saydığımız idari para cezalarına ve idari
yaptırım kararlarına (ürünün toplatılması, yasaklanması,
imhası vs) karşı, üreticilerin de cezaların iptali veya
idari yaptırımın kaldırılması ile ilgili olarak dava açma
yetkileri olup,açılacak davada dikkat etmeleri gereken
hususlar vardır.Kanunun 5.maddesinde sayılan idari para
cezalarına veya 6.maddesinde sayılan idari yaptırım
kararlarına karşı, üreticiler, Sulh Ceza Mahkemelerinde
iptal davası açmalıdırlar. Zira Uyuşmazlık Mahkemesinin
2008/356 E.-2008/344 K. ve 17.11.2008 tarihli kararına
göre idari para cezalarında Sulh Ceza mahkemeleri
yetkilidir. (Anılan bu karara göre,idare mahkemesinin
mi yoksa ceza mahkemesinin mi davaya bakacağı
hususu Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne dava
olarak gelmiş, Uyuşmazlık Mahkemesi de Sulh Ceza
Mahkemesinin görevli olduğuna dair kesin bir karar
vermiştir. Anayasaya göre de Uyuşmazlık Mahkemesi
kararları kesin olup diğer tüm yargı organları da
bağlamaktadır). Uyuşmazlık mahkemesi bahsettiğimiz
bu kararında 5326 sayılı Kabahatlar Kanuna atıf yapmış
ve öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un
16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden
biri olduğunu, 5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nda idari
para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin
gösterilmediğinden bahisle Kabahatler Kanunu’nun 3.
maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına
karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda
aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı
nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde
5326 sayılı Kabahatlar Yasasının hükümlerinin dikkate
alınacağından ve bu nedenle idari para cezasına karşı
açılan davaların çözümünde, adli yargı yerinin (yani Sulh
Ceza Mahkemesinin) görevli olduğu sonucuna varmıştır.
Sonuç olarak kozmetik üreticilerimiz, Sağlık Bakanlığı’nın
çok geniş yetkilere sahip olduğu ve mevzuata uyulsa
bile, piyasaya arzın geçici durdurulmasına dahi karar
verilebilen bir sektörde faaliyette bulunmaktadırlar. Bu
nedenle,üreticilerimizin,sektörle ilgili mevzuatı çok iyi
bilerek faaliyette bulunmalarının, işletmeleri açısından
hayati önemde olduğunu, bir hukukçu olarak belirtmek
isterim.
Yıl: 1 Sayı: 3
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Süleyman GÜLER
Genel Koordinatör
Levent KAHRIMAN
Editör
Taşkın EROĞLU
Grafik Tasarım
Özlem ALTAN DEMİR
Reklam ve Halkla İlişkiler
Betül ARSLAN
İzmir ofis
5746/4 sok. No:24 MTK Sitesi
Altındağ Bornova /İZMİR
Tel: 0 232 431 11 21
[email protected]
İdare Merkezi
Oğuzlar Mah. 1374 Sok. No: 2/4
Balgat / ANKARA
Tel: 0 312 342 22 45
Fax: 0312 342 22 46
Yayın Türü
Yerel Süreli
www.prosigma.net - [email protected]
Basım Yeri
Başak Matbaacılık ve Tan. Hiz. Ltd. Şti.
Anadolu Bulvarı Meka Plaza No:5/15
Gimat / ANKARA
Tel: 0.312 397 16 17
Basım Tarihi
Şubat 2016 - Ankara
Üç ayda bir yayınlanır.
Cosmilife gazetesinde yayınlanan yazıların sorumluluğu
yazarlara aittir.
Abonelik ücretsizdir.
Nazım TANRIKULU
Hekim Sinan Tıbbi Bitkiler Araştırma Merkezi
www.nazimtanrikulu.com
[email protected]
Güzel
Ihlamur,
Güzelleştiren
Ihlamur
“Ben sana çiçeklerle geleceğim..
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.”
Bahattin Karakoç
Semtleri, sokakları ıhlamurla isimlendirmemiz
Anadolumuzun ıhlamurla ne kadar hemhal olduğunu
da gösteriyor. Çiçek açtığında ıhlamurlar yakınından
geçip kokusundan nasiplenmek istemeyenimiz yoktur.
Ihlamur çiçeği kokusu hepimizde sevgi duygularını
çağrıştırıp kalplerimizi latifleştiriyor. Sanırım bu sebeple
içinde ıhlamur geçen şiirler de kokusu gibi bizi mest
ediyor.
Kokusu kadar çiçeklerinin güzelliği ile de meşhur
olan ıhlamur, şifalı bitkiler söz konusu olduğunda ilk
akla gelen bitkilerden. Ihlamur çayı olmayan cafe,
kahvehane ve hane neredeyse yok diyebiliriz.
Latince adı Tilia’nın Yunanca “tilos – lif” kelimesinden
geldiği düşünülmektedir. Herodot, bazı uygarlıkların
dini törenlerde kullandıklarını belirtmiştir. Slavlar ve
Germenler için de kutsal ağaçlardan olduğu için
çocuğu dünyaya gelenlerin kısmetleri için ıhlamur
diktikleri kayıtlıdır.
Ihlamur cinsine ait 30 tür yetişmektedir. Avrupa ve
Kuzey Amerika’da kültürü yapılmaktadır. Ülkemizde
3 türü doğal olarak yetişmekte ve ormancılık tarımı
kapsamında Karadeniz Bölgesi’nde tarımı yapılmakta
ve park ve bahçelerde, refüjlerde, alle yollarında
peyzaj amaçlı yetiştirilmektedir. Park ve bahçelerde
yetiştirilen ve ülkemizde doğal olarak yetişmeyen tür,
küçük yapraklı ıhlamur (Tilia cordata)’ türüdür.
Ülkemizde yetişen ıhlamur türlerini ve ayırt edici
özelliklerini şöyle özetleyebiliriz:
Kafkas ıhlamuru (Tilia rubra subsp. caucasica):
Yapraklarının iki yüzeyi de yeşil ve tüysüzdür.
Büyük yapraklı ıhlamur, yaz ıhlamuru (Tilia
platyphyllos): Yaprakları büyük ve yaprak alt yüzeyi
gümüşi tüylerle kaplıdır.
Gümüşi ıhlamur, kış ıhlamuru (Tilia argentea, Syn: Tilia
tomentosa): Yaprak alt yüzeyi gümüşsü yıldız biçimli
tüylerle kaplıdır.
FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı)
2003 verilerine göre ıhlamur tarımında
Meksika141.005hektarla 1. sırada, Hindistan 116.000
hektarla 2. Sırada yer almaktadır. Orman Bakanlığı
verilerine göre ülkemizde 18.125 hektar alanda
doğal olarak yetil
kağıdın olmadığı dönemlerde kabukları yazı
yazma aracı, Osmanlı döneminde İstanbul
kayıkları yapımında kullanılmıştır. Ihlamur ağacı
tıbbi ve kozmetikte kullanımının dışında, mobilya,
süs eşyası, saz ve udların burguluk kısımlarının
yapımında, peyzajda (alle), ayakkabı kalıplarında,
oymacılıkta, kurşunkalem ve arı kovanı yapımında
da kullanılmaktadır. Ayrıca ıhlamur popülasyonunun
yoğun olduğu bölgeler de (Yalova, Artvin, Rize vd.)
arıcılıkta değerlendirilmekte; elde edilen ballar
ıhlamur balı olarak isimlendirilmektedir.
Ihlamur, besin maddesince zengin, gevşek yapılı,
nemli topraklarda iyi gelişim gösterir. Ilıman iklimlerde
iyi gelişim gösteren ıhlamur sıcağı sever. Dona duyarlı
olup soğuk iklimlerde yetişebilen türleri de bulunur.
Ihlamur tohum, kök sürgünleri, kök çeliği ve dal
çelikleriyle yetiştirilir. Tohumla ekimde çimlenme
engelini aşmak için önemli bir nokta tohumların tam
kahverengileşmeden toplanması ve hemen ekilmesi
gerekiyor. Ağustos sonu tohum ekimi için uygun bir
dönem. Tohum ekiminin katlama ihtiyacı için orman
fidanlıklarında olduğu gibi dış alana yapılması tavsiye
edilir. Böylece kış şartlarına hem soğuk ihtiyacını
karşılamış hem de katlama yapılmış olacağından
çimlenme daha güçlü olacaktır. Çelikle üretimde kök
çeliği gövde çeliklerine göre daha başarılıdır. Yine kök
sürgünlerinden de kolayca çoğaltılabilir.
Toprağı koruyup su düzenini sağlayan ıhlamurun
yaprakları kolay ayrıştığından dökülen yaprakların
toprağın özelliklerini de iyileştirmektedir. Bu sebeple
bahçelerimize ıhlamur ağacı dikmekte fayda var.
Ihlamurun tedavide çiçekleri, yaprakları, odunundan
elde edilen kömürü tıbbi kömür (Tiliae carbo, linden
charcoal) ve uçucu yağı kullanılır. En yaygın kullanılan
kısmı çiçekleridir. Çiçek sapıyla uzun ince dile
benzeyen çiçek yaprakçığı (brakte) birlikte kullanılan
kısmı (Tiliae flos cum bractea) ticarette “çiçek
ıhlamur” adıyla bilinir ve kalite açısından ikinci sınıftır.
Çiçek yaprakçığı bulunmayan sadece çiçeklerin
(Tiliae flos) olduğu kısım ticarette “çiçek ıhlamur”
adıyla bilinir ve birinci kalitedir. Çiçek ıhlamurda
%1 oranında çiçek yaprakçığının bulunması
kabul edilmektedir. Tedavide kullanılacak ıhlamur
çiçekleri farmakopelere kayıtlı olan “yaz ıhlamuru,
büyük yapraklı ıhlamur” ve “küçük yapraklı ıhlamur”
türlerinden elde edilmiş olması tercih edilir. Ihlamur
çiçeklerinin açıldıktan sonra 4 gün içerisinde, öğle
saatlerinde toplanmalıdır. Kuruyan çiçeklerin nem
miktarı %9’u aşmamalıdır. İyice kuruduğundan emin
olunan çiçekler temiz, gölge ve havadar bir yerde
kurutularak serin, ışık görmeyen, nemsiz bir yerde bez
torbalarda saklanmalıdır. TSE’de ıhlamur standardı
3223 koduyla kayıtlıdır.
Toplama yapılacak alan -bütün tıbbi bitkilerin hasadı
için gerekli- fabrikalara, otoyola, ilaçlanan tarlalara,
atık su kenarlarına yakın olmamalıdır. Çiçeklerde
haşerat, küflenme olmamalıdır.
Ihlamurda flavonoitler (hesperidin, kersitin, astragalin,
rutin, hiperozit, tilirozit), müsilaj (arabino-galaktanlar),
fenolik asitler (klorojenik, p-kumarik ve kafeik)
kumarinler, tanenler ve eser miktarda uçucu yağ
(%0,02 – 0,1) bulunur. Yaz ıhlamurunda uçucu yağ %
0,05 oranında bulunmaktadır.
Eski hekimlerden Galen ve Plinius göz iltihapları,
ağıziçi yaraları ve ayak çıbanları için kullanmış;
Lonicerus odunundan elde edilen kömürü kan
tükürme için önermiş; Leclerc çiçek çayını rahatlatıcı
olarak kullanmış; Kneipp ise öksürük giderici ve
balgam söktürücü olarak önermiştir.
Terletici ve bağışıklık sistemini uyarıcı, kuru öksürükte
rahatlatıcı, göğüs yumuşatıcı, uykusuzluk ve asabiyet
durumlarında yatıştırıcı olarak kullanılır. Yüksek
tansiyon, damar tıkanıklığı ve migren tedavisinde
kullanılmaktadır.
Ihlamur ile hazırlanan banyo sinirsel gerginlikte ve
migren ataklarında tavsiye edilir.
Çay olarak (infüzyon, sıcak haşlama) yetişkinler için
günde 2-4 g kullanılabilir. 9-12 aylık bebeklerde 0,2 –
1 g; 1-4 yaş grubunda 1-2 gram kullanımı öneriliyor.
IHLAMURUN KOZMETİKTE KULLANIMI
•
•
•
•
•
•
•
Kozmetikte çiçeklerinden elde edilen uçucu
yağı, hidrosolü ve ekstraktı kullanılır.
Çiçeklerinde bulunan müsilaj maddesi sebebiyle
ciltte antienflamatuar, yumuşatıcı ve nemlendirici
olarak kullanılır.
Ihlamur nemlendirici, cilt aydınlatıcı, yumuşatıcı,
dinlendirici maskeler olarak kuru ve hassas
ciltlere uygulanabilir. Ayrıca yatıştırıcı, ferahlatıcı
ve cilt çatlamaları cilt temizleyici ürünlerle birlikte
kullanılabilir.
Çatlak oluşan ve soyulma görülen ciltler ıhlamur
özlü krem ve losyonlar kullanılabilir.
Ihlamur uçucu yağı eser miktarda
bulunduğundan hidrosol şeklide kullanılır.
Ihlamur, bebek bakım ürünleri; ağız, yüz, vücut
ve saç bakım ürünlerinde kullanılır. Duş jelleri,
saç bakım şampuanları, cilt temizleme sütleri,
diş macunları, cilt bakım kremlerinde ıhlamur
kozmetikte yukarıda saydığımız etkileri sebebiyle
kullanılabilir.
Ülkemizde satışı yapılan ıhlamur özlü ürünlerin
yerli üretim olmadığını görüyoruz. Yerli kozmetik
üreticilerimiz adı ve kendisi güzel ıhlamuru,
güzelleştirme ürünlerinde kullanarak Anadolu’nun
kıymetli bitkisi ıhlamurun değerlenmesine katkıda
bulunabilir.
Uyarılar:
Kalp rahatsızlığı olanlar, hamile ve emzirenler
hekime danışmadan ıhlamuru kullanmamalıdır. Bazı
kişilerde alerji yapabildiği bildirilmiştir. İdrar söktürücü
özelliği olduğundan idrar söktürücü ilaçlarla birlikte
kullanıldığında dehidratasyon riski bildirilmiştir. Lityum
kullananlarda kandaki lityum düzeyini arttırır.
Kaynakça:
1. Baytop, T. Türkiye’de Bitkilerle Tedavi; Geçmişte ve Bugün. Nobel Tıp
Kitabevleri, İstanbul, 1999
2. Demirezer, Ö. ve Ark. FFD Monografları Tedavide Kullanılan Bitkiler. MN
Medikal & Nobel Tıp Kitabevleri. Ankara, 2011
3. Hergen, G. En Son Bilimsel Verilerin Dışında Beslenme, Sağlık ve Hastalıkta
Bitkiler, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, 2014
4. Mete, O. Kabalcı Şifalı Bitkiler Ansiklopedisi. Kabalcı Yayıları, İstanbul, 2010
5. Özpay, Z. Ihlamurun (Tilia L.) Tohum ve Çelikle Yetiştirilmesi İmkanları Üzerin
Araştırmalar. Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü Araştırma Bülteni No:
2. Bolu, 1998
6. Saltan, F. Z., Kozmetik Amaçla Kullanılan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler ve
İçerikleri. Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, 2015
7. Turna, İ., Ihlamur’un (Tilia L.) Doğu Karadeniz Bölgesi Agroforestry
Uygulamalarında Kullanılabilirliği: Rize İli Örneği. ÇEV-KOR Dergisi Cilt 10 Sayı:
38 S.: 18-22. Trabzon, 2001
8. Uslu, J., Ihlamur Sektör Profili. İstanbul Ticaret Odası. İstanbul, 2004
9. Zeybek, U., Haksel M. Türkiye’de ve Dünyada Önemli Tıbbi Bitkiler ve
Kullanımları. Zade Sağlık Yayınları, İzmir, 2010
10. Bruno Burlando, Luisella Verotta, Laura Cornara, Elisa Bottini- Massa. Herbal
Principles in Cosmetics: Properties and Mechanisms of Action. CRC Press.
2010
11. CosIng: http://ec.europa.eu/growth/sectors/cosmetics/cosing/index_
en.htm
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
9
TESTER OLARAK KULLANILAN VE KULLANILMAMIŞ
RUJLARDA BAKTERİYEL KONTAMİNASYONUN
ARAŞTIRILMASI
Tülay AŞKIN ÇELİK a, Özlem Sultan ASLANTÜRK a, Necati GÜNAY b, Burçak YAVUZ a
• a Adnan Menderes Üniversitesi, Fen- Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Merkez Kampüs, 09010- AYDIN
• b Adnan Menderes Üniversitesi, BİLTEM, Merkez Kampüs, 09010 AYDIN
[email protected]
AMAÇ
Aydın’da kozmetik ürünler satılan mağazalardan
alınan tester rujlar ile tester rujlarla aynı marka
olan ve orijinal paketinde bulunan açılmamış
(kullanılmamış) rujlarda ve kişiye özel kullanılmış
rujlarda bakteriyel kontaminasyonun olup
olmadığının [4] araştırılmasıdır.
MATERYAL-YÖNTEM
Tester ruj
(5 adet)
Güzelleşmek için kullanılan makyaj
malzemelerinin sağlığınızı tehdit
edebileceği hiç aklınıza gelir mi?
Kendi kullandığınız veya en yakın
arkadaşınızın ruju ya da kozmetik
reyonunda sürdüğünüz tester
rujlar cildinizde bakteri ve mikrop
kontaminasyonuna neden olabilir.
GİRİŞ
Kozmetik ürünler, bileşiminde bulunan
hammaddeler ve suyun yanı sıra diğer
katkı maddeleri ve çevresel faktörler birlikte,
mikroorganizmaların üremesi için, elverişli ortamlar
oluşturmaktadır.
Kozmetik ürünlerin preparatı bozabilen
mikroorganizmalarla kontamine olmasındaki asıl
büyük tehlike, sağlığı tehdit eden patojenlerin
bulunmasıdır [1].
Ürünlerin kullanıcılar için sağlık sorunlarına yol
açması, üreyen mikroorganizmanın miktarına ve
tipine bağlıdır [2].
Kontamine olmuş kozmetik ürünlerdeki
mikroorganizmalar, bütünlüğü bozulmuş deriyi
infekte edebilirler. Gram (-) negatif bakteriler ve diğer bakteriler
tarafından üretilen endotoksinler ve diğer
metabolitler; ciltte aşınma, irritasyon ve allerji
yapabilirler.
Özellikle deride yaralanma varsa, patojen hale
gelerek, önemli sağlık sorunlarına yol açabilirler [3].
Geçen sayıda poster hazırlayıcılarının
isimlerinin yazılmasında yapılan hatadan
dolayı tekrardan basılmıştır. Değerli
hocalarımıza, konu ile ilgili anlayışlarından
dolayı teşekkür ederiz.
10
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
SONUÇ VE ÖNERİLER
Koagülaz (-) bakteriler normal vücud florası olarak,
deride, orofarinkste ve gastroinstestinal kanal gibi
bazı bölgelerde bulunurlar. Ancak, genel olarak
yabancı cisim, katater, shunt enfeksiyonlarına da
neden olabilirler.
Rujların dudak derisini nemlendirmesi
sonucunda değişen nem durumundan dolayı
kontaminasyona zemin hazırlayabileceği ve çok
fazla kişi tarafından tester olarak kullanılan rujların
ciddi bir enfeksiyon kaynağı olabileceği göz
önüne alınmalıdır.
Kişiye özel kullanılmış ruj
(2 adet)
Denemede kullanılan her bir ruj
örneğinde rujların uç kısmından
derince sürüntü alınmış ve TSB
(Triptic Soy Broth) içerisine
konulmuştur.
BULGULAR
1- Tester olarak kullanılan rujlarda yoğun şekilde
bakteri kontaminasyonun olduğu saptanmıştır.
2- Tester’larla aynı marka olan ve ambalajı
açılmamış rujlarda ise bir örnek hariç, bakteri
kontaminasyonuna rastlanılmamıştır.
3- Kişisel olarak kullanılan her iki rujda da bakteriyel
kontaminasyon olduğu saptanmıştır.
4- Bakteriyel kontaminasyon saptanan tester olarak
kullanılan rujlar, ambalajı açılmamış rujlar ile kişisel
olarak kullanılan rujlardan izole edilen bakterilerin,
gram (+) özellik taşıyan ve katalaz (+), DNA’ase
ve koagülaz (-) olan Staphylococcus sp. olduğu
belirlenmiştir (Tablo 1, Şekil 1) .
Tester ruj ile aynı marka
orijinal marka ruj (5 adet)
1 dakika
vorteksleme
Ultrasonik su banyosunda 10 dakika bekletme
Her bir örnekten 100 ml alınır
Müler-Hinton Agar’a ekim
Biyokimyasal Testler
(Katalaz, Koagülaz ve
DNA’ase)
Gram boyama
Tablo 1: Denemede kullanılan tester rujlar, orijinal kullanılmamış rujlar
ve kişisel kullanılmış rujlarda mikrobiyal analiz sonuçları ve biyokimyasal
testlerden elde edilen veriler
Örnek No
Mikrobiyal
Üreme
T1
T2
T3
T4
T5
O1
O2
O3
O4
O5
K1
K2
+
+
+
+
+
+
Gram
Boyama
Katalaz
Testi
Koagülaz
Testi
DNA’se
Testi
+
+
+
+
-
-
+
+
-
-
+
+
-
-
+
+
+
+
-
-
T: Tester rujlar; O: Açılmamış orijinal rujlar; K: Kişiye özel kullanılmış rujlar
Şekil 1:
Gram-boyama
Staphylococcus
sp, (X 1000)
Kaynak:
[1] Aylin, İ., Çarıkçı, Y.,Uçar, F., Yalçın, H. T. Elektronik Mikrobiyoloji
Dergisi, 2008, Cilt 06. Sayı: 01, 1-16
[2] Özalp, M. T. Klinik Kozmetoloji, 1998, Vol.1, I. 3, 167- 176.
[3] Lachapelle G, Gour L. Cosmetic and Toiletries,1982, Vol 97., 63-6
[4] Anelich, L.E. Int. J. Cosmet. Sci, 1996, Vol. 18, 25-40
6.Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi programı
yayınlandı. 26-28 Şubat tarihleri arasında Antalya da gerçekleşecek
olan kongreye sayılı günler kaldı.
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
11
Kimya Haberleri
Kozmetik
iyi üretim
uygulamaları
kılavuzu
yayınlandı
Kimya Haberlerinin Adresi
Merhaba,
Kimya bilimi ve sektörü ülkemizde ve dünyada
hızla gelişmekte, yeni ortaya çıkan her fikrin
temelinde Kimya bulunmakta, gelecek Kimya ile
şekillenmektedir. Amerika ve Avrupa ülkelerinde bu
fikirler, isimlerini gayet yakından bildiğimiz kaynak
ve platformlar ile geniş kitlelere ulaştırılmaktadır.
Böylelikle yayıncı ve okur arasında karşılıklı
“kimyasal” olarak tarif edebileceğimiz bir bağ
oluşturulmakta insanların bilime ve sektöre olan
güvenleri artmaktadır.
Kimyahaberleri.com bu fikir ve düşünce ile 2013
yılında hayata geçirildi. Ülkemizdeki ve dünyadaki
kimya bilimi ve sektöründe olup bitenleri bir araya
toplamaya, derneklerin faaliyetlerine, fuar ve
kongrelere destek vererek onları geniş kitlelere
ulaştırmayı hedef olarak görerek, tüm bunların
“Haber” mantalitesi altında paylaşılan bir platform
olarak yayına alındı.
Fikrimizin temelinde “Yenilikçi Kimya Haberleri”
vardı. Yenilikçi olan şey bizim için değil ülkemiz
için de geçerli idi. Biz sadece bilimsel haberler
yayınlamıyoruz. Kimyanın yaşamın her alanında
olduğunu bildiğimizden, alanımızda olan her
şeye yer veriyoruz ve destek oluyoruz, farkımız bu
bizim. Yerli ve yabancı haber kaynaklarını her gün
araştırıyoruz. Yeni olan her şeyi bir araya getiriyoruz,
birden fazla kaynakla harmanlayarak yayına
sunuyoruz. Bugüne kadar 6 kongre, 24 fuara
medya ortağı olduk. Elimizden geldiği kadar
onlara destek olduk ve olmaya devam edeceğiz.
Kurumlar ve derneklerin tanıtım ve haberlerinin de
tek çatı altında toplama çalışmalarımız devam
ediyor, bunlar ile ilgili olarak aradığınız her bilgiye
de bizimle ulaşacaksınız.
3. yılımıza girdiğimiz bu yılda öğrenci fikri olarak
yola çıkan platformumuz şu an ülkemizdeki ve
dünyadaki birçok fuar ve kongrenin medya
ortaklığını yapmaktadır. Uludağ Üniversitesi 4.
Bilgilendirme ve Ar-Ge Günleri kapsamındaki
öğrenci projeleri alanında 1’inciliğimiz ve İstanbul
Üniversitesi tarafından 2014 yılında gerçekleşen
5. Kimya Öğrenci Kongresinden Poster ödüllerimiz
var. Bunların haricinde birçok AR-GE Proje
pazarına ve yarışmaya girişimcilik alanlarında
katıldık. Yeni fikirlerimiz ile de bundan sonrakilere
katılmaya devam edeceğiz. Bu platformlarda
kendimizi tanıtma fırsatı bulmakta yeni fikirler
elde etmekteyiz. Kimyayı en güzel şekilde temsil
etmekten mutluluk duyuyoruz.
Yapmak istediklerimizi de sırası ile gerçekleştiriyoruz;
Sevgili meslektaşım Emre UYSAL’ın bizlere katılımı
ile Kasım 2015 yılında CHEMPUBLİSH e-dergimizi
yayına aldık. Sektörel röportaj, yurt içi ve dışı
bilimsel haberler, sektöre yönelik bilgiler, iş ilanları
dergimiz kapsamında yer alıyor. Ayrıca E-ticaret
ile ilgili çalışmalarımız devam etmekte olup bu
bildiğimiz e-ticaret sitelerinden farklı olacak.
Yabancı bir kuruluşun teması konusunda araştırma
ve yazışmalar yapıyoruz. Onlardaki sistemini bize
uyarlamaya çalışıyoruz. Tamirden alım satıma,
kimyasal ürün alt yapısının sektörel ayrımına kadar
birçok etken bir arada olacak. Tabii bunlarla da
sınırlı kalmayacak yapacaklarımız.
Siz değerli Cosmilife okurlarını da web sitemize
bekliyoruz, desteğiniz bizlere güç katacak.
Saygılarımızla...
Kimyg. Erdem MUTLU
(Platform Kurucusu)
12
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
IVEK Kongresi
gerçekleşti
Uluslararası İlaç ve Eczacılık Kongresi 27-29
Kasım 2015 tarihleri arasında İstanbul Haliç
Kongre Merkezi’nde gerçekleşen kongre büyük
katılım sağladı. Kongre “İlaç ve Eczacılıkta
Küresel Bilgi Paylaşımı” sloganıyla yola çıkarak
konusunda uzman birçok kişiyi bir araya
getirdi. Bunun yanı sıra meslek hayatlarına
yeni atılmakta olan öğrenci, akademisyen
arkadaşlarımıza da yol gösterici, öğretici ve
bilgilendirici bir kongreye olarak akıllarımıza
kazındı.
Kozmetiklerde Klinik
Araştırmalar başlıklı
oturumda Kozmetik
Üreticileri ve Araştırmacıları
Derneği Başkanı Sayın Levent Kahrıman da
“Kozmetik Ürün İddiaları ve Üreticilerin Yaklaşımı”
üzerine bilgi ve görüşlerini aktardı. İddiaların
önemi ve kontrol edilebilmesi ile üreticinin bu
iddiaları nasıl belirlediği ve kanıtlaması ile ilgili
konulara değindi. Tüketicinin kozmetik ürünlere
bakış açısı ve kullanımı ile ilgili istatistiksel verilere
yer verdi. Sosyal medyanın kozmetik ürünler
üzerindeki etkisi üzerinde durdu. “ Yerli üreticinin
büyümesi için, tüketici sağlığı korunup ülkemiz
koşullarına göre çözümler geliştirmek elzemdir “
diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Kozmetik ürünlerin ve üretim yerlerinin
denetimleri yürürlükteki 5324 sayılı Kozmetik
Kanunu, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik
Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına
Dair Kanun ve adı geçen Kanunlar
çerçevesinde çıkarılan Yönetmelikler
kapsamında yürütülmektedir.
Kozmetik Denetim Daire Başkanlığınca
yürütülmekte olan denetimler sırasında;
üretim yerlerinin İyi Üretim Uygulamaları (GMP)
gerekliliklerine uygunluğunun değerlendirilmesi
ve denetimlerde standardizasyonun sağlanması
amacıyla uluslararası GMP standartları harmonize
edilerek “Kozmetik İyi Üretim Uygulamaları Kılavuzu”
hazırlanmış olup Kurum Başkanlık Makamının
30122015 tarihli ve İY 28819 - 2056553 sayılı
Onayları ile yürürlüğe girmiştir. Denetimlerde
bu Kılavuz esas alınacaktır. Söz konusu Makam
onayıyla 2005 yılında yayınlanan “Kozmetik
İyi İmalat Uygulamaları Kılavuzu” yürürlükten
kaldırılmıştır.
Gülçiçek
kapılarını açtı
Kozmetik ürünleri
denetim verileri
Yüzde yüz yerli sermayeli esans üreticisi
MG Gülçiçek 65 milyon dolarlık yatırımıyla
dünyanın tek bir çatı altındaki ilk entegre
esans üretim tesisini kurdu.
Sağlık Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkan
Yardımcılığı Kozmetik Denetim Daire
Başkanlığı tarafından 2015 yılı üçüncü
üç aylık dönem (Temmuz-Ağustos-Eylül)
toplamında kozmetik ürünler piyasa gözetim
ve denetim faaliyetleri sonucunda teknik
düzenlemeye aykırı ve güvensiz ürünler tespit
edilmiş olup bu ürünlere idari yaptırımlar (idari
para cezası, geri çekme, imha iş ve işlemleri)
uygulanmıştır.
Yüzde yüz yerli sermayeli esans üreticisi MG
Gülçiçek (MG International FragranceCompany)
65 milyon dolarlık yatırımıyla dünyanın tek bir çatı
altındaki ilk entegre esans üretim tesisini kurduğunu
açıkladı. Dünyanın önemli markalarına esans tedarik
eden MG International FragranceCompany yapmış
olduğu yeni yatırımıyla bu alandaki hakimiyetini
arttırmayı ve önümüzdeki 10 yıllık süreçte sektöründe
dünyada ilk 10 sıra içerisinde yer almayı hedefliyor.
MG International FragranceCompany dünyanın
tek bir çatı altındaki ilk entegre esans üretim tesisi
yatırımını Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde
(GOSB) açtı. 65 milyon doları aşkın yüzde yüz yerli
sermayeli yatırımıyla 8 kat büyüme göstererek 20
bin metrekarelik arazi üzerinde 45 bin metrekarelik
bir tesis kuran kuruluş, dünyanın sayılı esans
üretim tesislerinden birine sahip olmuş oldu.
Esans üretiminde dünyada bu büyüklükte üretim
gerçekleştirebilen otomatik üretim robotu da
fabrikada bulunuyor. 5 bin metrekarelik alanı
innovasyon, organik sentez ve araştırmalarına
ayıran MG International FragranceCompany
5 yıl içerisinde üretmekte olduğu hammadde
sayısını artırmayı hedefliyor ve 2015 sonunda MG
International Ingredients olarak hammaddeleri ayrı
bir yapı içerisinde dünya çapında satışa sunacak.
Tespit edilen güvensiz ürünlere yönelik yaptırımları
içeren rapor yayınlandı.
•
•
•
•
Denetlenen kozmetik ürün sayısı: 245
Teknik düzenlemeye aykırı ürün sayısı: 176
Güvensiz ürün sayısı: 5
Teknik düzenlemeye aykırılık gerekçesi ile
uygulanan toplam para cezası: 176.874 TL
• Güvensizlik gerekçesi ile uygulanan toplam
para cezası: 115.000 TL
• Mevzuat çerçevesinde verilen diğer para
cezası: 70.000 TL
• Toplam para cezası: 361.874 TL
Dr. Ecz. Levent ALPARSLAN
Elaa Pharm Kozmetik A.Ş.
[email protected]
Vücudumuzu Saran Muhteşem Yapı,
DERİMİZ
Kozmetik dünyasının en çok uygulama yapıldığı yer
olan deri, yüzyıllar öncesinden itibaren hem sağlık
imareleri için takip edilmiş hem de güzelleşmesi
için sürekli çaba harcanmış bir organımızdır. O
kadar özgündür ki tek yumurta ikizlerinde bile farklı
hatlara sahiptir. Bu yüzden parmak izi sadece o
kişiye aittir. İç organları koruma ve kaplamanın
dışında emilim, vücut sıcaklığının düzenlenmesi,
depolama, hissetme, beden elektiriğinin
boşaltılması ve D Vitamini sentezi gibi çok önemli
işlevlere sahiptir.
Derinin temel yapısı üç ana bölümden oluşur;
koruyucu olarak görev yapan ve yenilenmenin
gerçekleştiği Epidermis, kıl foliküllerinin, ter ve yağ
bezlerinin bulunduğu Dermis, enerji ve yalıtım işlevi
olan Hipodermis. Epidermisin kalınlığı cinsiyet, ırk ve
vücut yüzeylerine bağlı olarak değişir.
Epidermis de beş katmana ayrılır.
• Stratum bazale (Bazal hücre katmanı)
• Stratum spinosum
• Stratum granulosum
• Stratum lucidum
• Stratum corneum
Şekilde görüldüğü gibi biyolojik olarak mükemmel
bir bariyer özelliği gösteren deriye kozmetik olarak
uygulanan ürünler genellikle tüm katmanları
geçemez, yüzeyel etki gösterir. Vücudun % 70’i
sudur ve su miktarının % 10-15’i epidermiste
bulunur. Buradaki su-nem dengesinin sürekliğinin
sağlanması cildin esnekliği ve canlılığı için
önemlidir. Nem % 10 altına düştüğünde üst deri
üzerinden yıkanarak arındırılmaları gerekir.
sertleşir ve çatlamaya başlar. Bu nedenle cildi
doğru nemlendiren ürünler cildin kurumasını,
çatlamasını ve dökülmesini engeller, esneklik
sağlar. Emülsiyon formundaki krem ve losyon gibi
ürünler hem yağ hem su içerdikleri için cilde
nemlendirme ve yumuşama kazandırırlar.
Deri üzerinde cm²’de yaklaşık 1 milyon bakteri
yaşar ve cilt florasını oluşturur. Floranın pH’nın
değişmesi cilt üzerinde olumsuz etkiler oluşturur.
Özellikle alkali sabunlar ve deterjanlar cildin
kurumasına, incelmesine ve pul pul dökülmesine
neden olur. Ayrıca yağlı ciltlerde yağ salgısını
artırarak gözenekleri kapatır sivilce, çıban ve pişik
gibi sorunlar görülür. Bu nedenle cilt temizliğinde
asıl olan nem-yağ dengesi bozulmadan temizlik
sağlanmasıdır. Sık olarak boya, koku, pudra
ve fondöten gibi kozmetiklere maruziyet cilt
gözeneklerinin kapanmasına ve oksijen akışının
engellenmesine yol açtığından gün sonunda cilt
Yaşlılık ile birlikte tüm organlarımızın işlevlerinde
olduğu gibi deri üzerinde de değişimler görülür.
Öte yandan bu süreçleri hızlandıran aşırı UV
maruziyeti, kirli ve dumanlı hava, endüstriyel atıklar,
stres gibi çevresel ve dış etmenler vardır. Yaşlanma
ile birlikte kahverengi oluşumlar, kuruluk, esneklik ve
his kaybı, yara iyileşiminin yavaşlaması, terlemenin
azalması, düşük D vitamini sentezi ve hücre
yenilenmesi görülmektedir. Sigara içmenin ve
duman altı yerlerde bulunmanın deri yaşlanmasını
hızlandırdığını ve belirgin kırışıklıklar oluşturduğunu
göz ardı etmemek gerekir. Ayrıca alkol, fazla
kafein, uykusuzluk ve yetersiz beslenme cilt sağlığını
olumsuz etkiler. Cildin yaşlanmasını geciktirmek
(antiaging etki) için antioksidan kullanımı, güneş
koruyucular, nemlendiriciler, kollajen yapımını
artıran ürünler, günlük temizlik ve düzenli beslenme
önemli rol oynar.
Güzellik ve sağlık birbirinden ayrılmaz iki olgudur.
Kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayan
kozmetikler hem ruh sağlığımıza hem beden
sağlığımıza olumlu etkiler kazandırır. Yaşam
şartlarının her geçen gün ağırlaştığı ve zorlaştığı şu
günlerde kozmetikler, zamanımızın daha moralli ve
motivasyonlu geçmesine de yardımcı olmaktadır.
Sağlık ve esenlik dileklerimle…
Kaynaklar
1) YAZAN Y, Kozmetik Bilimleri, Nobel Kitap Evi, 2004
2) Önder, M., Deri yaşlanmasına etki eden faktörler. T.Klin.
Kozm., 1,17-20 (1998).
3) BAYKAL C., Dermatoloji Atlası, 1. Baskı, Haziran, 2000.
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
13
Bitkisel hammaddeler ve özütlemede
alternatif teknoloji:
Yrd.Doç.Dr. Göktürk AVŞAR
Süperkritik Karbondioksit
Ekstraksiyonu
Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü
[email protected]
Bölüm – 1
Bitkilerin tarihi…
Bitkiler insanlığın var oluşundan itibaren hayatın
vazgeçilmez temel kaynaklarından biridir.
İlkçağlardan beri insanlar bitkileri çeşitli amaçlarla
kullanmışlardır. Özellikle bitkilerin besin maddesi
olarak kullanılmalarının yanında, koku ve tat verici
özelliklerinden de faydalanmışlardır. Diğer yandan
tedavi amaçlı olarak kullanımları ilk uygarlıklara
kadar dayanmaktadır.
üzerindedir. Dünya Bitkisel Pazarın Global Dağılımı
görülmektedir.
Bitkisel Pazarın Global Dağılımı
Bitkilerden endüstriyel olarak elde edilmiş ilk etken
madde afyon bitkisinden izole edilen morfin olup,
1805 yılında Alman Kimyacı Serturme tarafından
bulunmuştur.1820’de kınakına kabuklarından
kinin, 1868’de yüksük otu yapraklarından kalp
yetmezliği tedavisinde kullanılan digitalin ve 1890
yılında söğüt dalı kabuğundan asetil salisilik asit
izole edilmiştir.Zaman içerisinde bitkilerde bulunan
daha birçok etken madde sentetik yollarla elde
edilmeye başlanmış ve ilaç endüstrisi doğmuştur.
İlaç sektörünün gelişmesiyle geleneksel metotlar
bir kenara bırakılmıştır. Ancak son yıllarda,modern
tıpta kullanılan sentetik ilaçların istenmeyen
yan etkilerinin oldukça yüksek olması nedeniyle
“alternatif tıp” adıyla bilinen geleneksel metotlara
ve dolayısıyla bitkilere olan ilgi artmaya başlamıştır.
Günümüzde ilaç, gıda ve kozmetik amaçlı
kullanıma yönelik üretilen sentetik ürünlerin sağlık
açısından zararları tartışılır hale gelmiş olup,
yeniden bitkilere dönüşün gerekliliğiher platformda
vurgulanmaktadır.
Bitkilerden elde edilen “drog” adını alan özütler,
yan etkiye sahip olmamalarının yanında, zengin
etken madde içeriğine bağlı olarak geniş bir etki
profiline sahip olup, biyolojik sistemlerle daha
uyumludurlar. Bu nedenlerle bitkisel droglar sentetik
olanlara göre daha caziptirler. Bütün bu olumlu
sebepler neticesinde,çok sayıda üretici firma
bitkisel kaynaklı üretime yönelmeye başlamış,
araştırmacıları yeniden doğal kaynaklara itmiştir.
Ayrıca Dünya Sağlık Örgütünce (WHO) hazırlanan
raporda, tüm dünyada tıbbi amaçlı olarak
kullanılan yaklaşık 20.000 çeşit bitkinin olduğu
belirtilmiştir. Bunlardan 4.000 çeşit bitkisel drog
yaygın şekilde kullanılırken, Avrupa’da 2.000
kadar bitkisel drog ticareti yapılmaktadır.
Ülkemiz florasında ise 9000 kayıtlı bitki türü
bulunmaktadır. Bunların 1000 kadarı ilaç ve
baharat hammaddeleridir ve halk arasında
özellikle çay veya çeşni olarak kullanılmaktadır.
Ülkemizde iç ve dış ticareti yapılan tıbbi aromatik
bitkiler, alt türler dahil olmakla birlikte 450
civarındadır. Bunların sadece 150 kadar türünün
dış satımı yapılmaktadır. Bu bitkilerin büyük
çoğunluğu genellikle floradan toplanmakta olup,
bitki tarımının gerekliliği yeni yeni anlaşılmaya
başlanmıştır.
Dünyada yaşam standardı yükseldikçe tüketim
de artmaktadır. Özellikle 1990’lı yıllardan sonra,
bitkilerin yeni kullanım alanlarının bulunması, doğal
ürünlere olan talebin artması; bitkilerin kullanım
hacmini her geçen gün arttırmaktadır. Bu artış,
tıbbi ve aromatik bitkiler için de geçerlidir. Bitkilerin
başlıca kullanım alanları ilaç, gıda ve kozmetik
olup, daha birçok alanda tüketilmektedir.
Bitkisel pazarın durumu…
Son verilere göre dünyada yaklaşık olarak
750.000 – 1.000.000 arasında bitki türünün
bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunların 500.000
kadarı tanımlanıp isimlendirilmiştir. Yaklaşık 3000
civarında bitki türü gıda amaçlı tanımlanmış olup
halen kullanılmaktadır. Ancak tanımlanmamış
gıda amaçlı kullanılan bitki türü 100.000’in
14
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, Dünya
bitkisel drog ticareti son beş yılda ortalama 16,8
milyar dolar ihracat ve 18,6 milyar dolar ithalat
olarak gerçekleşmiştir.
Dünya bitkisel drog ticareti (Son 5 yılın ortalaması)
Tıbbi aromatik bitki alımı yapan ülkelerin içinde
ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Çin ve
Hindistan gibi ülkeler yer almakta olup, bu bitkilerin
dış satımını yapan ülkeler arasında Çin, Hindistan,
ABD, Almanya, Meksika, Mısır, Şili, Bulgaristan,
Singapur, Fas, Pakistan ve Türkiye bulunmaktadır.
Dünya Tıbbi Aromatik bitki ihtiyacının %80’i bu 12
ülke tarafından karşılanmaktadır. Ülkemiz dış satım
yapan bu ülkeler arasında %5’lik pay ile 12. sırada
yer almaktadır.
Türkiye coğrafi konumu, iklim ve bitki çeşitliliği,
tarımsal potansiyeli, geniş yüzölçümü sayesinde
bitki ticaretinde önde gelen ülkelerden biridir.
Türkiye’nin bu önemi; gelişmiş ülkelerdeki
yerleşmiş bitkisel ilaç, bitki kimyasalları, gıda
ve katkı maddeleri, kozmetik ve parfümeri
sanayilerinin girdisini oluşturan pek çok ürünü
veren bitkilerin ülkemiz florasında bulunmasından
kaynaklanmaktadır. Ayrıca endemik (sadece
belli bir bölgede doğal olarak yetişen) bitki türleri
bakımından da ülkemiz dünyada ilk sıralarda yer
almaktadır.
Bitkileri değerli kılan içerikleri;
antioksidanlar vb…
Bitkileri değerli kılan en önemli etken, içerdikleri
değerli kimyasal bileşiklerdir. Bilindiği üzere,
bitkiler en genel anlamda iki ana kimyasal
bileşen içerir. Bunlar primer metabolitler olan,
karbonhidratlar, yağlar, proteinler, vb., diğeri ise
sekonder metabolitler olan, alkaloidler, tanenler,
flavonoidler, fenoller, terpenoidler, vb. bileşiklerdir.
Bu bileşiklerden özellikle sekonder metabolitler
antioksidan özellik göstermektedirler. Gün boyu
soluduğumuz kirli hava, zararlı güneş ışınları,
bozulmuş besinlerdeki zararlı maddeler, katkı
maddeleri, bilinçsiz beslenme ve hareketsizlik
vücutta serbest radikal adı verilen maddeleri
oluşturmaktadır.
Serbest radikallerin yapısında, çoğunlukla oksijen
yer almaktadır. Reaktif oksijen türleri (ROS), oksijen
içeren küçük ve oldukça reaktif moleküllerdir.
Serbest radikaller (ROS) kararsız bir yapıdadırlar ve
kararlı hale gelmek için hücrelere saldırarak hasar
oluştururlar.
Sinnamik asit türevleri (ferulik asit)
Fenolik bileşiklerin; antimutajen, antikarsinojen,
antioksidan, antiviral, antibakteriyel, antitrombotik,
antialerjik, biyoaktiviteleri bulunmaktadır.
Dışarıdan gelen bu zararlı etkilerle kopan oksijen
atomları, vücutta serbestçe dolaşmakta,
hidrojen atomlarını kopararak doku tahribine yol
açmaktadır. Serbest radikaller özellikle hücre ve
bağışıklık sistemine saldırmaktadır.CalvinDavies’e
göre oksidatif stres adıyla bilinen serbest
radikallerin neden olduğu hasarlı hücreler, 70’den
fazla kronik hastalığın kaynağıdır.
α-tokoferoller, β-karoten,
gallikasit ve ferulikasit gibi moleküller bitkiler de
oldukça fazla miktarda bulunup, doğal birer
antioksidan özelliği göstermektedir.
Bu önemli etkileri nedeniyle uzun yıllardır yabancı
ülkeler, ülkemiz florasında yetişen bitkilere
yoğun ilgi duymakta ve hammadde kaynağı
olarak kullanılabilir birçok bitki üzerine araştırma
çalışmaları gerçekleştirmektedirler.
Dünya kozmetik pazarında durum…
Bitki ekstrelerinin kullanıldığı ilaç, gıda ve kozmetik
alanlarından kozmetik sektörü son yıllarda parlayan
yıldız konumuna gelmiştir. Dünya kozmetik
pazarı, tüketici fiyatlarıyla yaklaşık 150 milyar
Euro büyüklüğe sahiptir. Bu pazarın mali dağılımı
tabloda görüldüğü gibidir.
Serbest radikal oluşumunun, temelinde oksijen
olduğu için, gerçekte bir oksidasyon (oksidan)
faaliyettir. Vücuttaki serbest radikallerin etkisini
minimuma indiren, bloke eden, pek çok hastalığa
ve erken yaşlanmaya neden olabilecek zincir
reaksiyonları önleyen moleküllere “antioksidan”
denilmektedir. Vücudumuz, bu faaliyete karşı
antioksidan’larla cevap vermektedir. Antioksidan
moleküller, kanser, inflamatuar, kalp ve ateroskleroz
gibi birçok hastalığın tetikçisi olan radikallere karşı
vücudu koruma görevi üstlenen maddelerdir.
Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsünden Dr. Richard
Cutler’ın yaptığı bir araştırmaya göre;bir insanın
yaşam süresi, vücudunda bulunan antioksidanların
miktarı ile doğru orantılıdır.
Bilindiği gibi antioksidanlar en çok yeşil ve
kırmızı yapraklı bitkilerde bulunmaktadır. En
yaygın antioksidanlar flavonoidler (α-tokoferoller,
β-karoten, vb.) ve fenolik asitlerdir. En yaygın
görülen fenolik asit türevleri ise benzoik asit (A) ve
sinnamik asit (B) türevleridir.
Benzoik asit türevleri(gallik asit)
Dünya kozmetik pazarı
Türkiye kozmetik sektörünün dünya pazarındaki
payı da yaklaşık 1,5 milyar Euro ile %1, Türkiye’deki
kozmetik firmalarının toplam dünya cirosundan
aldığı pay ise %1,3 seviyelerindedir. Türkiye
zengin florasıyla bu pazardan daha fazla pay
alabilmelidir.
Ülkemizin bitkisel hammadde ihracatının düşük
olmasınedeniyle, bitkiler ham olarak balyalar
halinde yurt dışına ihraç edilmektedir. Oysa ilaç,
gıda, kozmetik vb sektörlerde antioksidan, antiviral
ve antimikrobiyal hammadde girdisi olarak yine
bu bitkilerin ekstreleri kullanılmakta olup malesef
yüksek fiyatlarla ithal edilmektedir.
Bitkisel hammaddelerinin yerli üretimi
teşvik edilmeli…
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin hazırlamış
olduğu Türkiye kozmetik sanayii sektör
raporunda da açıkça belirtilen; bu kadar
ekonomik kapasitesi yüksek olan bir sektörün,
en zayıf noktası hammaddenin önemli oranda
ithalata dayalı olmasıdır. Bu sebeple; ithalata
bağımlılığı azaltmak için TOBB kozmetik sanayii
sektör raporunda da belirtildiği gibi, teknoloji
ve bilimsel katkı gerektiren önemli kozmetik
hammaddelerinin yerli üretimi teşvik edilmelidi
*TOBB Kozmetik sanayi sektör raporu
Bitkilerden elde edilen özütlerin, kalite
bakımından istenen düzeyde bulunmaması
ihracatımızıolumsuz yönde etkilemektedir.
Ülkemizin bu bitki zenginliğinin aksine bitkisel
hammadde üretimine yönelik endüstriyel üretim
yok denecek kadar azdır.Hali hazırdaki firmalar ise
halen geleneksel yöntemlerle üretim yapmaktadır.
Geleneksel yöntemlerin en büyük dezavantajı,
üretim sırasında kullanılan toksik etkiye sahip
çözücülerin tam olarak uzaklaştırılamaması ve
elde edilen ürünlerin istenen kalite ve verimde
olmamasıdır.
Alternatif yöntem;
Süperkritik karbondioksit ekstraksiyonu…
Bitkisel hammadde üretiminde istenen kalite ve
verimin yakalanabilmesi için alternatif üretim
yöntemlerinin kullanılması bir ihtiyaç haline
gelmiştir. Özellikle son yıllarda adını sıkça duyuran
yeni teknoloji Süperkritik akışkan ekstraksiyon tekniği,
alternatif yöntemler içinde en avantajlı olanıdır.
Bilindiği üzere bitkilerden özütleme yapmak
amacıyla farklı çözücüler kullanılmaktadır.
Kullanılan tüm kimyasal çözücüler az veya çok
toksik etkiye sahiptir. Ayrıca ne kadar iyi saflaştırma
işlemi yapılsa da, ürünlerden çözücülerin
tamamen uzaklaştırılması oldukça zordur. Diğer
yandan çözücü olarak, toksik etkiye sahip olmadığı
düşünülen su kullanıldığında ise, ilk andan itibaren
bakteri oluşumu başlamaktadır. Bu sebeple elde
edilen ürünlere koruyucu bileşikler katılmaktadır.
Bütün bu etkiler göz önünde bulundurulduğunda
hiçbir toksik etkiye sahip olmayan, yüksek
çözme gücüne sahip “Süperkritik karbondioksit
ekstraksiyon” yöntemi(SkCO2) en ideal yöntem
olarak karşımıza çıkmaktadır.
…(devam edecek…)
- AlacaGüre, F. veArabacı, O. 2005. Bazıtıbbibitkilerdekidoğalantioksidanlarveönemi, Türkiye VI.
TarlaBitkileriKongresi, (DerlemeSunusuCilt I, Sayfa 465-470), 5-9 Eylül, Antalya.
- Aslan, İ. 2007. Bitkilervekozmetikbilimi, Fitomed,3:49-51.
- Avşar, G. 2008. Ph.D. Tezi, ÇukurovaÜnv., Fen BilimleriEnstitüsü, Adana.
- Baydar, H., Arabacı, O., 2013. Türkiye’ninkekiküretimmerkeziolanDenizli’dekültürkekiğinin
(Origanumonites L.) tarımsalveteknolojik özellikleri.10. TarlaBitkileriKongresi, 10-13 Eylül 2013, Konya
- Baytop, T. 1999. Türkiye’deBitkiler İle Tedavi, GeçmişteveBugün, İstanbul Üniversitesi,
EczacılıkFakültesiDergisi, İstanbul, s:550.
- Birinci, S. 2008. ÇukurovaÜniversitesi Fen BilimleriEnstitüsüYüksekLisans,
TeziDoğuKaradenizBölgesindeDoğalOlarakBulunanFaydalıBitkilerVeKullanımAlanlarınınAraştırılması,
Adana
- Blumenthal, M., Busse, W. R., Goldberg, A., Gruenwald, J., Hall, T., Riggins, C. W., Rister, R. S. 1998.
The Complete German Commission E Monographs - Therapeutic Guide to Herbal Medicines,
American Botanical Council, Austin, Texas and Interactive Medicine Communications, Boston,
Massachusetts, USA, p. 685.
- Quillin, P.2005. Beating cancer with nutrition, Nutrition Times Press Inc.
- Davies, C. 1995. Oxidative stress: The paradox of aerobic life, Biochem Society Symposium, 61,
1-31.
- Develi, S. ve ark. 2014. Protective effect of Nigella sativa oil against binge ethanol-induced
oxidative stress and liver injury in rats [J]. Chinese Journal of Natural Medicines, 12 (7): 495-499.
- Inouye S., Takizawa T., Yamaguchi H. 2001. Journal of Antimicrobial Chemotherapy,47: 5, 565–573.
- Lievre M, Marichy J, Baux S, Foyatier JL, Perrot J, Bossel JP. 1992. Controlled study of the three
ointments for the local management of 2nd and 3rd degree burns. Clinical Trials and Meta Analisys.
28:9–12.
- Karadeniz, T. 2004. ŞifalıMeyveler (MeyvelerleBeslenmeveTedaviŞekilleri). S: 66-67.
BurcanOfsetMatbaacılıkSanayi – Ordu.
- Koçyiğit, M. 2005. YalovaİlindeEtnobotanikBirAraştırma, YüksekLisansTezi, İstanbul
ÜniversitesiSağlıkBilimleriEnstitüsü.
- Marin, Petar D.; Rancic, Ana; Veljic, Milan; Skaltsa, Helen, 2007. Biochemical Systematics and
Ecology vol. 35 p. 146-152
- O’Gara, E., Hill, D.J., Maslin, D.J. 2000. Activities of garlic oil, garlic powder, and their diallyl
constituents against Helicobacter pylori, Appl. Environ. Microbiol., 66: 2269-2273.
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
15
STIMULHYAL
Cilt elastikiyeti için aktif
Özge KURUOĞLU
• Ecocert onaylı • Saf molekül • Patentli aktif
Account Manager.
Cildin biyomekanik niteliklerinde
İyileşme (In vivo test)
22 kişiden oluşan bir panel testte %0,5 StimulHyal
içeren krem ve placebo krem 28 gün boyunca
günde 2 kere gönüllülere uygulanmış. Cilt
elastikiyeti ve kütanöz yorgunluğu D14 ve D28’de
cutometer yardımıyla ölçülmüştür.
StimulHyal, yenilenebilir bitkisel türevli
kaynaklar kullanılarak elde edilen
bir karbonhidratın biyodönüşümü
yoluyla meydana getirilen saf calcium
2-ketogluconate tozudur. Bu patentli
aktif, özellikle cildin hyaluronik asit
(HA) ve elastin üretimini tetikler ve cilt
yaşlanmasının önüne geçer.
Kütanöz yorgunluğu, ard arda deformasyonlara
maruz kalan cildin ilk haline geri dönmesi için
gösterebildiği iyileşme kabiliyetini ifade etmektedir.
StimulHyal dermis tabakasında HAS2
sentezlenmesini stimule etmektedir.
Cilt Elastikiyetinde Artış
Stimulation of HA synthesis (Ex vivo test)
Cilt Elastikiyetinde Artış
%0,5 StimulHyal içeren krem D0, D2, ve
D4’te cilt eksplantlarına uygulanmış ve D5’te
Hyaluronik Asit, Alcyan mavisi ile boyanarak renk
yoğunluğuna göre analiz edilmiştir. Aşağıda yer
alan görüntülerde mavi renk yoğunluğundaki artış
görülmektedir
StimulHyal, ciltteki sarkmaların önüne geçer ve
dudak kenarlarında oluşan çizgilerin oluşumunu
önler.
• Dermiste HA sentezlenmesindeki artış + % 92,7
• Dermiste elastin sentezlenmesindeki artış +
%35,8
Kontrol-Uygulama yapılmamış
StimulHyal cilt elastikiyetinde 28 günde gözle
görülür iyileşme sağlar
Cilt Yorgunluğunda Düşüş
%0,5 StimulHyal uygulanmış cilt
35 yaşındaki bir gönüllünün cildinden alınan doku
örneklerine (ex vivo) %0,5 StimulHyal içeren krem
uygulanmış ve StimulHyal’in dermiste hyaluronik
asit sentezini arttırdığı kanıtlanmıştır.
HAS2 Sentezinin Stimülasyonu (In vitro
test)
Cilt eksplantlarından (kadın, 35 yaş) elde edilen
insan fibrobastlar 100μg/ml StimulHyal ilave edilmiş
ve edilmemiş olarak 37°C de inkübe edilmiştir.
Uyarılmış gen ekspresyonunu ölçmek için, RNA
molekülleri ekstrakte edilerek DNA’nın içine
kopyalanmış ve qRT-PCR kullanılarak çoğaltılmıştır.
Bu kopyalar, daha sonra istatiksel olarak analiz
edilerek değerlendirilmiştir.
16
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
StimulHyal tarafından
tetiklenen mavi renk
yoğunluğu Hyaluronik
asit sentezlenmesindeki
artışın bir sonucudur.
StimulHyal dermiste
Hyaluronik
Asit sentezlenmesini
stimüle eder.
StimulHyal cilt yorgunluğunda önemli ölçüde
iyileşme sağlar
YÜZ
KUSURLARI
NASIL
GİZLENİR?
Pigment lekelerini kapatmak için
Önce hafif bir arındırma yapın. Cilt tonunuza
çok yakın bir kapatıcıyı lekelerin üzerine hafifçe
vurarak uygulayın. Bu işlemi lekeler hafifleyene dek
uygulayın. Kapatıcıyı uygularken lekelerin sınırını
belirginleştirmemek için etrafına doğru biraz taşırın.
Daha sonra fondöteninizi ve pudranızı uygulayın.
Kızarıklık ve sivilceleri kapatmak için
Yeşil renkte bir kapatıcıyı kızarıklık veya sivilcelerin
üzerine hafifçe yayarak sürün.
Kırışıklıkları gizlemek için
Cilt tonunuzdan 1-1,5 ton açık bir kapatıcıyı kırışıklık
boyunca sürün. Kapatıcıyı parmağınızla veya
bir fırçayla yayıp teninize yedirin. Daha sonra
fondöteninizi ve pudranızı uygulayın.
Burnunuz uzunsa
Burun ucunuza koyu renk fondöten uygulayın.
Fondöteniniz kompakt fondöten olursa ve
nemli süngerle uygularsanız çok daha iyi sonuç
alırsınız. Fondöteni sınır yapmayacak şekilde iyice
yedirdikten sonra küçük dokunuşlarla pudralayın.
Burnunuz genişse
Gölge ve ışığı kullanın: burnunuzun üzerine (burun
kemiğiniz boyunca) daha açık tonda; burun
kanatlarınıza ise daha koyu tonda fondöten
sürün. Parmağınızla fondöteni iyice yayın ve 2
ton arasındaki sınırları yedirip yok edin, mat bir
pudrayla pudralanın.
Yüzünüzde hoşunuza gitmeyen
görüntüler yüzünden kendinizi
üzmeyin. Kusurlarınızı kapatın. İşte
yüz kusurlarını örtmenizde size
yardımcı olacak birkaç ipucu...
Çeneniz çok küçük ve içeri doğruysa
Çenenize açık renk bir fondöten sürün. Bu
çenenizin hacmini artıracaktır. Koyu ve parlak
renkte rujlar kullanmayın, dikkati başka yerlerde
toplamak için göz makyajınıza önem verin.
Çeneniz çok çıkıksa
Çenenizin ucuna koyu renk bir fondöten uygulayıp
pudralayın. Dudaklarınızı öne çıkaracak canlı
renkte rujlar tercih edin, böylece çeneniz
belirginliğini yitirecektir.
Yuvarlak yüzü uzun göstermek için
Yüzünüzün daha ince görünmesi için, şakaklarınıza,
elmacık kemiklerinize ve çene altınıza büyük bir
allık fırçası yardımıyla bronz allık sürün. Daha açık
renk pudrayla alnınızı, burnunuzu ve çene ucunuzu
vurgulayın.
Göz çevresindeki çizgileri kapatmak için
Kapatıcı bir kalemle veya ince bir fırçayı
kapatıcınıza bulayarak çizgilerin üzerinden dikkatle
geçin ve parmak uçlarınızla üzerlerine hafifçe
vurarak cildinize yedirin. Bu arada kapatıcınızın
fondöteninizden daha açık tonda olmasına özen
gösterin.
Yorgun ve uykusuzsanız
Alt kirpiklerinizi rimellemeyin; aksi taktirde daha
yorgun görünürsünüz.
Dudaklarınız çatlamışsa
Ruj sürmeden önce nemlendirin ve çok koyu tonlar
kullanmayın.
Kaynak: http://www.sag-lik.net/kadinca-hangi-yuz-kusuru-nasilgizlenir
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
17
TAGRAVIT TM R1
Yaşlanma Belirtileri ile Savaşmada En Etkili Çözüm
Aplikasyonlar
Anti-aging
Kırışıklık karşıtı
Cilt yenileme
Anti akne
Cilt beyazlatma
Tavsiye Edilen Kullanım Oranı:
Retinol, kolajen üretimini arttırma, hücre
yenilenmesini hızlandırma ve cildin keratinleşme
prosesini normalize etme kapasitesi sayesinde
anti-aging uygulamalar için bilinen en etkili
vitaminlerden biridir. Düzenli kullanımı, cilt
elastikiyetini arttırıp, cilt yüzeyini pürüzsüzleştirir ve
daha genç ve sağlıklı bir cildin ortaya çıkmasını
sağlar. Bununla birlikte retinol molekülünün
oksidasyona açık olması formülatörler için büyük
bir zorluk teşkil etmektedir.
TagravitTM R1 formülasyonlarda %2’ye kadar
tavsiye edilmektedir.
INCI:
18
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
Zaman (gün)
Şekil.2: Tagravit ™ R1 mikro kapsülleri içindeki enkapsüle Retinol
stabilitesinin serbest retinol ile karşılaştırması
Retinol & Butylated hydroxytoluene & Tricaprylin
& Polymethyl Methacrylate.
Formülasyon
(% 0.1 serbest retinol), 40°C ‘de bir O/W
baz krem içine ilave edilmiş ve elde edilen
sonuçlar ortalama Retinol miktarı yüzdesi olarak
sunulmuştur.
Tagravit™ R1 her türlü formülasyonda* kullanılabilir.
Tagravit™ R1 mikro kapsülleri çok düşük hızda
karıştırma altında, formülasyona son aşamada
ilave edilmelidir.
* Formülasyon toplamda %20’nin üstünde alkol
ve/veya glikol ihtiva etmemelidir.
Başlangıca göre ortalama fark (%), n= 25-28 kişi
TAGRAVIT™ R1 Retinol’ün stabil olarak
korunmasına olanak sağlar
Tagravit™ R1 mikrokapsüllerinin dış kabuğu tek
katlı bir polimerden oluşmuş olup, Retinol’ün
en optimal şekilde korunmasını sağlar ve diğer
hammaddelerle etkileşimini engeller. Retinol ısı,
ışık, pH ve oksidasyon gibi etkilere karşı etkin bir
şekilde korunur.
Retinol, mikrokapsülün içinden, ürünün cilde
sürülmesi sırasındaki etki gibi, mekanik bir etki
uygulanması yoluyla salınmaktadır. Arttırılmış
stabilitesi sayesinde uygulama anına kadar taze
ve etkin kalır. (Şekil.2.)
Şekil.1: Tagravit ™ R1 mikro kapsüllerinin SEM
mikrografları. Oran: (A.) 5K / bar- 3µm and
(B.) 0.5K / bar - 10 µm.
Tagravit
R1
Tagravit™ R1 mikro kapsülleri retinol stabilitesini
arttırarak, bitmiş ürün etkinliğinde artış sağlar
(Şekil.3.)
( ∆ ) – Değer (%)
Tagravit™ R1 mikro kapsülleri (Şekil.1), benzersiz Release on
Demand™ (RND™) teknolojisi sayesinde aktif Retinol salınımını
gerçekleştirirken, aynı zamanda molekülün optimum şekilde
korunmasını sağlar.
Serbest
Retinol
Retinol miktarı
( başlangıç %)
•
•
•
•
•
Uygulama yapılmamış
Gece kremi baz formül
Tagravit R1 li gece kremi
Rz
Ra
Şekil.3: Tagravit™R1 mikro kapsüllerinin (1.45%) ve kontrol
gruplarının göz çevresine 4 hafta boyunca uygulanması
sonucu ortaya çıkan fark. Negatif değerler göz çevresindeki
iyileşmeyi göstermektedir.
Brenntag Kimya
Vedat OZAN
[email protected]
Roma Hamamı
Roma,
ah Roma...
Efendim, ilk iki sayıda hatırlarsanız beyaz ten ve cilt
bakımından bahsetmiş, bu sayıda da Roma’da
kişisel bakım nasıl oluyor ona değineceğiz
demiştik. Roma’da temizlik anlayışı bugünkünden
çok farklı biliyorsunuz. Sabunun henüz Keltlerden
ve Alman kavimlerinden öğrenilip de yaygın
olmadığı zamanlarda vücut temizliği meşhur Roma
Hamamlarında gerçekleştiriliyor. Bizim Osmanlı
Hamamlarına da ilham kaynağı olan hamam
kültürü, aslında Roma’ya Yunanlılardan geçmiş
ancak her konuda olduğu gibi Romalılar başka
kültürlerden adapte ettikleri davranış biçimlerini kendi
anlayışlarınca geliştirmiş, gerektiğinde de bunun fiziki
altyapısını inşa etmekten çekinmemişler.
Çeşit çeşit uygulama var haftanın belli günleri
kadınlara, geri kalan zamanda da erkeklere ayrılan
Roma hamamlarında. Ilıktan sıcağa, sıcaktan
soğuğa (tepidarium-caldarium-frigidarium) geçiliyor,
ardından gelen dinlenmeyi de kokulu yağlarla
masaj takip ediyor. Herkese ücretli bu hamamlarda
sadece çocuklardan para alınmıyor. Sadece beden
değil ruh da temizleniyor denilebilir bu mekanlarda.
İmparatorluk geleceğine dair politika üretmeye
varan bir sosyal paylaşım alanı oluyorlar zira.
İnternette direkt mesajlaşma aplikasyonları çıkmadan
muhabbet döndürülen “chat room”lar vardı ya, aynı
onlar gibi. Dedikodu yapılıyor, felsefe öğreniliyor,
moda takip ediliyor, savaş haberleri tartışılıyor vesaire
vesaire. Televizyon, radyo, gazete, internet, sinema
gibi vakit geçirme ve sosyalleşme araçlarının mevcut
olmadığı bir dönem için hayli önemli bir mekan diğer
tüm sosyal alanlar gibi. Bütün bunların yanında esas
maksat olan temizlik de ihmal edilmiyor elbette.
Temizlik genelde kirli vücutların adaçayı gibi aromatik
bitkilerle kokulandırılmış yağlar sürülerek kazınması
şeklinde oluyor. Özel bir alet var cildi kazımak için:
Strigil kullanımı
Strigil
Jenital bölge tüylerini traş eden
Romalı kadın
Roma Hamamı
strigil. Halen atçılıkla uğraşanların “kaşağı” diye
bildikleri nesnenin biraz daha düz ve eski bir modeli
olarak düşünebilirsiniz strigil denilen aygıtı. Bakırdan,
bronzdan veya başka bir metalden üretiliyor;
içe dönük ve kıvrık bir yapısı var. Eğer hamamın
sıcağında terlediyseniz, bu temizlik daha da verimli
oluyor çünkü strigil sadece sürülen kokulu yağı değil,
teri de kirle beraber kazıyarak daha da kaygan,
daha da temiz yapıyor insanı. Eğer sıradan bir
Romalı değil de bir atlet veya gladyatörseniz, yani
hem muteber bir vücuda sahip, hem de celebrity
sıfatını taşıyabilecek şöhrette bir erkekseniz, bu
stirigil ile kir kazıma işinin şekli değişiveriyor. Strigil
kullanan kölenin yanına küçük bir şişecikle bir başka
köle daha yanaşıveriyor ve kazınarak sıyrılan kirli ter,
o şişeciğin içine aktarılıyor. Gözyaşı şişesi denilen
şişelere benzeyen bu küçük kaplarda toplanan
ünlü ve sportif kişilerin nadir bulunan teri de cüzdanı
dolgun Romalı asil hanımefendilere satılıyor. Ne
yapıyor hanımefendiler bu yağlı karışımı? Ciltlerini
nemlendirmek için kullanılyorlar elbette.
Romalılar sadece temizliğe değil, sair bakımlarına
da fazlaca düşkünler. Erkek veya kadın, vücutlardaki
tüyler temizleniyor. Vücut tüyleri derken bunlara
kadınlarda koltukaltı ve jenital bölgeler de dahil.
Erkeklerdeyse zaten saç şart ama diğer tüyler, hele
ki sakal neredeyse barbarlık göstergesi, asla kabul
edilmiyor. Bu nedenle bazen keskin aletler traş için
kullanılsa de genelde yolma işinde ustalaşmış köleler
özel cımbızlarla yoluyorlar efendilerinin sakallarını.
Sakal kadar genel olmasa da bazen erkeklerin
vücudundaki diğer tüyler de cımbızlanıyor. Romalı
erkek heykellerinde yüzleri bir gözünüzün önüne
getirin, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Peki, bu kadar bakımına düşkün bir kültür kirli giysilerle
dolaşır mı sizce? Elbette hayır. “İyi de çamaşırlar nasıl
yıkanıyor?” derseniz, amonyakla elbette. Baz olma
özelliğinden dolayı kısmen asidik olan inatçı lekeleri
dahi çıkartmakta birebir işe yarıyor amonyak. Elbette
önce bekletiliyor, sonra suyla yoğunluğunu azaltıp
iyice seyreltiyor, ondan sonra kullanılıyor. Nereden
buluyorlar amonyağı peki? Roma gibi umuma açık
tuvaletlerin bol olduğu kozmopolit ve kalabalık bir
kentte idrardan bol ne var? Umumi tuvaletler de
aynı hamamlar gibi ayrı sosyalleşme alanları zaten.
Beyefendiler orada hem ihtiyaç giderip hem sohbet
ediyorlar, ardından da ortak olarak kullandıkları ucu
süngerli tahta çubuktan mamul bir fırçayla (spongia)
taharetlenip temiz ve huzurlu bir halde çıkıyorlar
dışarıya.
Ama durun, temizlik bu,
bedava olmaz. İdrarı
üretene değil elbette
ama hammadde haline
getiren, yani umuma açık
tuvaletlerden toplayıp
gerek çamaşır, gerekse deri
imalatında kullananlara
satanlardan vergi alınması
da ihmal edilmiyor. Bu
ilginç vergiyi başlatan da
İmparator Vespasian.
Umumi tuvalette dolia curta-idrar kabı
Hatta oğluyla aralarında bir tartışma geçiyor bu
konuda. Titus (Vespasian’ın oğlu) bu verginin ilan
edildiğini duyunca “Yahu baba, idrardan da vergi
mi olur?” diyecek gibi oluyor. Vespasian da durur mu,
elindeki madeni parayı oğluna doğru fırlatıp “kokla
bakalım, kokuyor mu” diye soruyor. Titus “Yok baba,
kokmuyor” deyince “Ama işte bu da idrar vergisinden
gelenlerden. ‘Para kötü kokmaz’ (pecunia non olet/
money does not stink)” diye tarihe geçen ünlü
cümlesini sarfediyor.
Sadece tuvaletlerin önünden değil, çamaşırhanelerin
(fullonica) önünden de toplanıyor bu içi idrar
dolu taşınabilir kaplar (dolia curta) çünkü onlar
da “gelen geçen sıkıştıysa işini görüp rahatlasın,
ben de deterjan edineyim” zihniyetiyle kapılarının
önlerine idrar kapları koyuyor, dolan kapları da içeri
çamaşırhaneye alıveriyorlar.
İdrarla yıkanan çamaşırlarda sadece beyazlar daha
beyaz olmuyor, aynı zamanda renkliler de daha
renkli hale geliyorlar. Bir mordan vazifesi görerek
tohum yaprak, çiçek, yosun, kök ve kabuklardan elde
edilen doğal boyaların kumaşın dokusuna daha iyi
sabitlenmesini, tutunmasını sağlıyor idrar ve amonyak
zira.
Eminim “idrarla yıkanmış giysiyle nasıl dolaşılır?” diye
bir soru geliyordur aklınıza kokusundan mülhem.
Unutmayın, her şeyin kötü koktuğu yerde kötü koku
yoktur. Farketmezsiniz bile, adapte olursunuz. Ayrıca
emin olun zamanda yolculuk mümkün olsa da
bir Romalıyı alıp bugüne getirsek, kentlerin yoğun
yakıt ve egzos kokusunu idrar kokusundan bin beter
bulacaktır. Oysa biz farkında bile değiliz; mutlu-mesut
yaşıyoruz tüketim aşkına bu duman kargaşası içinde.
Kaldı ki Romalılar da güzel kokulara düşkünler ve
o kokuyla bırakmıyorlar giysilerini. Pek çok aromatik
bitki, özellikle de lavanta sık sık kullanılıyor günlük
hayatlarında. Hem ilaç niyetine içiyorlar, hem
uçuculardan korunmak hem de güzel kokmak
için kullanıyorlar. Savaşçılar misal, sefere çıkarken
yaralarını ve muhtelif enfeksiyonu tedavi etmek
için lavanta alıyorlar mutlaka yanlarına. Romalılar
düşkün oldukları bu çiçeği çamaşır yıkama olayının
içine de dahil ediyor ve son durulama suyuna bol
bol lavanta çiçekleri atıyorlar. Belki de lavantanın
Roma’da en yaygın kullanım şekli bu da diyebiliriz,
zira lavare, latince “yıkamak” demek ve lavanta
da lavare kökünden türeyen bir kelime olarak isim
oluyor çiçeğe. Bir anlamda “yıkama çiçeği” gibi
düşünebilirsiniz lavanta kelimesinin anlamını yani.
Devam edeceğiz efendim, bir sayıda tek yazıyla
kurtulamaz koca Roma İmparatorluğu elimizden.
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
19
Kral Thestius’un kızı olan Leda,
Tindareus adında genç bir kralla
evlendirildi. Bu arada Tanrı Zeus’un
gözü Leda’ya takıldı ve çapkın
kraliçeye kuğu şeklinde göründü,
kraliçe kuğuyu bağrına bastı ve
hamile kalıverdi! Ama normal bir
doğum yapmak yerine yumurtlamayı
tercih etti, iki ‘yumurta’ doğurdu
ve her bir yumurtadan iki çocuk
çıktı. Yumurtaların ilkinde kocası
Tindareus’tan olan çocukları;
diğerinde ise Zeus ile münasebetinin
meyveleri vardı: Sonradan Isparta’ya
kraliçe olan Helen ve savaşçı
Polideuces.
Helen, annesinin kuğu ile olan
kaçamağı sayesinde ‘yarı tanrı’
özelliklere sahipti ama insani vasıfları,
tanrısal kimliğinden daha ağır
basmadaydı. İlk gençlik yıllarından
itibaren ‘dünyanın en güzel
dişisi’ diye bilinirdi ve bu güzelliği
yüzünden daha çocuk yaşındayken
kaçırılıp bir yere kapatıldı ve olgun
yaşa ulaşması beklendi.
Uzun yıllar hapis hayatı yaşadıktan
sonra başına bir iş gelmeden
kurtarıldı ve annesine teslim edildi.
Yunanistan’da hemen herkes artık
dünyanın en güzel kadını kabul
edilen Helen’e eş arama derdine
düşmüştü. Talipler arasında bulunan
Isparta Kralı Menelaos üzerinde karar
kılındı, Helen anlı şanlı bir düğünle
Isparta’ya gelin edildi ve birkaç
sene sonra bir kızı oldu. Ama hem
annesinden, hem de babasından
aldığı çapkınlık genleri yüzünden
etrafındaki erkeklerle ilgilenmeye
başladı ve saraylarına misafir gelen
Truva Kralı Priamos’un yakışıklı oğlu
Paris ile beraber Truva’ya kaçıverdi.
20
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
Troya kralı
Priamos’un oğlu
Paris, Afrodit’in
yardımıyla
Sparta’ya
gider, Helen’i
kaçırır, prensi
olduğu Troya
şehrine geri
döner. Bunun
üzerine hakarete
uğramış
Menelaos,
Akha ordularını
toplayarak
Troya’ya
savaş açar.
Spartalılara
göre Helen bir
Tanrıçaydı.
HELEN
Yeryüzündeki en güzel kadın,
Zeus ve Leda'nın kızı, Sparta
Kralı Menelaos'un karısı
Helen (Helene) veya Truvalı Helen, Menelaos’un
karısı. Yunan mitolojisine göre Truva Savaşı’na
neden olan dünyanın en güzel kadınıdır. Çeşitli
efsanelere göre Zeus’un fani bir kadından olan
tek kızıdır. Sparta kraliçesi Leda ile Tanrı Zeus’un
kaçamağından doğan bir kızdır. Ve Truva’dan
kaçabilmeyi de Zeus ve Aphrodite’e borçlu olduğu
söylenir. İlyada’nın ve çevrim şiirlerinin başlıca
kahramanlarından biridir.
Helen daha çocukken Yunan Kralı Theseus
tarafından kaçırılır ancak daha evlenecek yaşta
olamadığı için kral onu annesi Aethra’nın yanına
Aphidnae’ya yollar. Fakat Helen, ağabeyi Dioscuri
tarafından kurtarılır, Dioscuri aynı zamanda
Aethra’yı da esir alır. Helen evlenecek yaşa
geldiğinde Yunanistan’daki bütün güçlü ve nüfuzlu
erkekler onun peşine düşer fakat kalbi kırık damat
adaylarının çıkaracağı sorunları düşünen babası
kral Tyndareos, Odysseus’u dinler ve kızını istemeye
gelen herkese Helen kimi seçerse seçsin, onun
evliliğini ve mutluluğunu korumaya yemin ettirir.
Daha sonra kral, Menelaus’ta karar kılar ve Helen
onunla evlenerek ona Hermione isminde bir kız
çocuğu verir.
Ancak, on sene kadar süren mutlu bir evlilikten
sonra Helen, Truva prensi Paris ile kaçar. Bunun
üzerine kocası Menelaus diğer damat adaylarını,
onlara yeminlerini hatırlatarak bir araya toplar ve
tarihteki en büyük Yunan ordusu, Agamemnon
komutasında efsanelere konu olacak savaş için
Truva’ya gider.
Truva yağma edilirken onu kızgın Yunanlıların
eline bıraktı. Sonra Menelaos Heleni tekrar aldı,
Sparta’ya getirdi. Helen dul kalınca Menelausun
evlilik dışı çocukları Megapenthes ve Nikostratos
tarafından kovuldu, Rodos’a sığınmak zorunda
kaldı. Orada Kral Tlepolemosun karısı Argoslu
Polykso Heleni öldürttü. Başka bir inanışa göre Zeus
(Helen’in gerçek babası) ölen Helen’i tanrıların
katına çıkardı ve onu yıldız yaptı. Bazı efsanelere
göre de Mutlular Adasında Menelaos ile sonsuza
kadar yaşayacaktılar. Helen’e birçok ülkede tapıldı.
Ağzından çıkan son kelimelerin Paris, Baba (Baba
olarak Zeus) olduğu rivayet edilir. Yunanlar için bir
güzellik örneğiydi.
Tarihte pantolonu ilk giyen kadındır. (Paris’in
pantolonunu giymiştir.)
Altın sarısı saçlara zümrüt yeşili gözlere sahip
olduğu söylenmektedir.
Aslen Spartalı olmasına rağmen o hep Truvalı
Helen olarak anılmak istemiştir. Ve bugün Truvalı
Helen olarak bilinir. Paris’ten 9 yaş büyüktür.
Sadece bir tane çocuğu Hermione vardır.
Kaynak: Vikipedia
5.
DOĞAL DEFNE ŞAMPUANININ SAÇA
ETKİSİNİN SEM ile İNCELENMESİ
M. Kemal SANGÜN a, Levent KAHRIMAN b, Atilla ÇEKİÇ a , Selahattin SERİN c,
Bilgehan GÜZEL c ve Güray KILINÇÇEKER c
• a Mustafa Kemal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 31024 Antakya HATAY
• b LABER Kimya, 5746/6 Sok. No:23, MTK Sanayi Sitesi Altındağ Bornova İZMİR
• c Çukurova Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 01330 Balcalı, ADANA
[email protected]
1. Giriş
Son yıllarda üretilen kozmetik ürünlerin geliştirilmesi
ve üretilmesi yanında analizlerinin yapılarak
ürünlerin etkilerinin incelenmesi büyük bir
gereksinim olmuştur. Bu çalışmada amaç doğal
kozmetik bir ürünü geliştirip elde etmek ve ürünün
saç üzerinde etkilerini araştırmaktır. Defne ya da
Akdeniz defnesi, (Laurus nobilis), defnegillerden,
her mevsim yeşil kalabilen, güzel kokulu hem
meyve, hem yaprak yağının kullanım alanı
oldukça geniş olan bir ağaç türüdür. Günümüzde
piyasada doğal ve doğal olmayan defne (Laurus
Nobilis) bitkisi yaprak uçucu yağından elde edilmiş
şampuan türleri bulunmaktadır. Ar-Ge çalışmasıyla
elde edilen doğal defne şampuanının etkileri saç
üzerinde SEM cihazı ile araştırıldı. Bu alanda daha
önce doğal kozmetik hammaddelerinin SEM
cihazı araştırması yapılmıştır (1).
2. Materyal ve Yöntem
Örneklerin Hazırlanması ve Uygulanması:
Bu araştırmada Laber Kimya AR-GE
laboratuvarında imal edilmiş doğal defne yağlı
daha önce bu tür şampuan kullanmamış saçların
üzerinde 1 ay süreyle denenmiştir. Şampuan
kullanmadan önceki saç numuneleri ve şampuan
kullandıktan sonraki saç numuneleri JEOL JSM5500LV Marka Taramalı Elektron Mikroskobu
(Scanning Electron Microscobe-SEM) kullanılarak
incelendi. Yaklaşık 220 ile 1100 defa büyütülerek
elde edilen görüntüler incelendi. Çalışmamız
kapsamında 20 numune SEM ile incelenmiştir.
Her numunenin yaklaşık 10-12 adet fotoğrafı
farklı büyüklüklerde SEM ile çekilerek elde edilen
ortalama 250 fotoğrafın sonuçları birbiriyle
karşılaştırılmıştır.
SEM Cihazı: Bu çalışma da JEOL JSM-5500LV
Marka Taramalı Elektron Mikroskobu (Scanning
Electron Microscobe-SEM) kullanıldı (Figür 1).
Örnekler genelde 30, 100, 250, 500 ve 1000
defa büyütülerek hammadde ve ürün içindeki
değişimleri belirlendi.
3. Sonuçlar ve Tartışma
[email protected]
Fig2. Defne yağı
Fig3. Defne Yağlı Şampuan
Fig4. Saç Örneği (Önce)
Fig5. Saç Örneği (Ö)
Fig6. Saç Örneği (Ö)
Fig7. Saç Örneği (Sonra)
Fig8. Saç Örneği (S)
Fig9. Saç Örneği (S)
Fig10. Saç Kesiti (Ö)
Fig11. Saç Kesiti (Ö)
Fig12. Saç Kesiti (Ö)
Fig13. Saç Kesiti (S)
Fig14. Saç Kesiti (S)
Fig15. Saç Kesiti (S)
SEM cihazı ile elde edilen görüntüler karşılaştırılarak
aradaki farklar ve sonuçlar değerlendirildi. Elde
edilen sonuçlara göre, şampuan uygulanmaya
başlandıktan sonra saç uçlarında ve saç
bedeninde iyileşmeler olduğu gözlemlenmiştir.
Saçta kepek ve kırılmaların etkisinin şampuan
uygulandıktan sonra kaybolduğu görülmüştür.
Figür 2. JEOL JSM-5500LV SEM
4. Referanslar
[1] M.K. Sangün, A.Çekiç, Cosming ‘ Kozmetik
Sektöründe Üniversite-Sanayi İşbirliği Çalışması:
Kozmetik Hammaddelerin ve Ürünlerin SEM ile
İncelenmesi’, 3.Kozmetik Kimyası, Üretimi ve
Standardizasyonu Kongresi, Antalya, Şubat, 2013.
Bu çalışma sonucunda kozmetik ürünlerin saç
üzerine etkileri ve saç kılı içinde nasıl etkileşim
yaptığı incelenerek ürün hakkında bilgi edinilmesi
için yeni projeler hedeflenmiştir.
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
21
2016 Fuar
Takvimi
FUAR TARİHİ
SEKTÖR
FUARIN ADI VE AÇIKLAMA
YER VE ORGANİZATÖR
04.03.2016
06.03.2016
Kozmetik
Beauty International : Uluslararası
Güzellik ve Kozmetik Endüstrisi Fuarı
Düsseldorf Messe
Düsseldorf
10.03.2016
13.03.2016
Kozmetik
Güzellik & Bakım 2016 :
27.Güzellik, ve Bakım, Saç,
Kozmetik ve Parfümeri Fuarı
LutfiKirdar IST
Interteks Fuarcılık
11.03.2016
12.03.2017
Kozmetik
WORLD OF BEAUTY: 20.
Uluslararası Kozmetik, Saç Dizaynı
ve Saglıklı Yasam Fuarı
Prag ÇEK
CUMHURIYETİ
17.03.2016
20.03.2016
Kozmetik
Cosmoprof : Parfumeri ve Kozmetik
Fuarı
Bologna SoGeCos
01.03.2016
Kozmetik
SAUDI BEAUTY : 2. Uluslararası
Kozmetik ve Güzellik Fuarı
Riyad S.ARABISTAN
18.04.2016
21.04.2016
Kozmetik
CHINA BEAUTY EXPO: 21.
Uluslararası Kozmetik, Güzellik,
Saç ve Estetik Fuarı
Şangay ÇİN
21.04.2016
23.04.2016
Kozmetik
Beauty Eurasia : 12.Uluslararası
Kozmetik, Güzellik Kuaför Fuarı
IFM Yesilkoy 1.E ve
Platform Fuarcılık
15.05.2016
17.05.2016
Kozmetik
Beautyworld Middle East : Guzellik
ürünleri, Kozmetik ve Parfumeri
Fuarı
Dubai Messe Frankfurt
04.06.2016
06.06.2016
Kozmetik
Premiere Orlando : Kozmetik ve
Tuvalet malzemeleri Fuari
Orlando Premiere Show
Beauty Kenya : Uluslararasi
Guzellik Fuari
Nairobi Growexh
24.06.2016
26.06.2016
28.07.2016
29.07.2016
Kozmetik
PROFESSIONAL BEAUTY
JOHANNESBURG: 12. Uluslararası
Kozmetik Ve Güzellik Fuarı
Johannesburg
GÜNEY AFRİKA
29.09.2016
02.10:2016
Kozmetik
COSMETICS BEAUTY HAIR:21.
Uluslararası Kozmetik, Kisisel
Bakım, Saç Ürünleri Fuarı
Bükreş ROMANYA
01.10.2016
03.10.2016
Kozmetik
ARENA PROFESSIONAL: 18.
Uluslararası Kozmetik Kisisel Bakım
ve Güzellik Fuarı
Sofya
BULGARİSTAN
14.10.2016
16.10.2016
Kozmetik
BEAUTY & FITNESS: 7.
Uluslararası Kozmetik, Kisisel
Bakım ve Güzellik Fuarı
Kahire MISIR
10.09.2016
12.09.2016
Laboratuvar
Teknolojisi
Analytica China
Sangay
Bilgilendirme amaçlı düzenleyen firmaların verilerinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Fuar ziyaret ya da katılım planlaması yapmadan önce
fuar resmi sitesinden doğrulama yapınız.
22
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
Kozmetik
ürünlere
dikkat!
Sağlık Bakanlığı, kozmetik
ürünlerini ve tıbbi cihazları
denetledi. 2015’in ilk 3 ayında
yapılan bin 135 denetimde 470
ürünün uygunsuz, 15 ürünün
ise güvensiz olduğu belirlendi
Denetimlerde kadınlar tarafından
kullanılan yılan yağı şampuanlarında
mikrobiyal üreme tespit edildi. Tüy dökücü
kremlerde “arsenik”, kil maskelerinde bir
tür alerjen kimyasal olan “Methyldibromo
glutaronitrile” adlı maddeye rastlandı. İlgili
firmalara 290 bin 414 TL idari para cezası
kesildi.
Ürünler imha edilecek
Ürünler için geri çekme ve imha
kararı alındı. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz
Kurumu’nun geçen yıl denetlediği 4 bin
311 kozmetik ürünün 2 bin 873’ü güvensiz
çıktı. Ürünlerin bin 92’sine ise ‘teknik
düzenlemeye aykırı’ damgası vuruldu.
Güvensiz ve teknik olarak aykırı ürünler için
firmalara 1 milyon 547 bin 663 TL para
cezası kesilirken geri çekme, toplatma ve
imha etme kararları verildi. Ürünler arasında
maskara, tüy dökücü krem, parfüm, bebek
pudrası, sabun, kil maskesi, cilt bakım kürü
ve nemlendirici losyon yer aldı.
Teknoloj ve
iş stresi
arasındaki bağ
KOZMETİK ÜRÜNLERDE
GÜVENLİLİK
DEĞERLENDİRMESİ
HAZIRLAMA EĞİTİMİ
15-16-17 ŞUBAT
Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları
Derneği tarafından 15-16-17 Şubat
tarihlerinde İZMİR’de “Kozmetik
Ürünlerde Güvenlilik Değerlendirmesi
Hazırlama” eğitimi düzenlenecek
Kozmetik yönetmeliğine göre piyasaya sunulan
imal veya ithal her türlü kozmetik ürünün piyasaya
arzından önce ürün bilgi dosyası ve ürün güvenlik
değerlendirme raporu hazırlanmış, gerekli testleri
olumlu sonuçlanmış ve ürünün güvenli olduğuna
karar verilmiş olması gerekmektedir. Kozmetik ürün
güvenlilik değerlendirmesi hazırlayacak kişilerin,
eczacılık diplomasına sahip bir kişi tarafından
veya tıp, diş hekimliği, biyoloji, kimya, biyokimya,
mikrobiyoloji veya eşdeğer diplomaya sahip
toksikoloji dalında veya kozmetik ürün güvenlilik
değerlendirmesi alanında sunulan teorik,
uygulamalı ve sertifikalı bir eğitim almış olma şartı
söz konusudur. Dolayısı ile “ Kozmetik Ürün Güvenlilik
Değerlendirmesi Hazırlayıcısı “ sertifikasına sahip
olmak yasal zorunluluk haline gelmiştir.
Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği’nin
düzenlediği eğitim sonucunda katılımcılar,
Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun
yayınladığı kılavuz ve AB resmi kuruluşlarının
verilerine göre bir kozmetik ürünün güvenlilik
değerlendirmesini en detaylı ve doğru haliyle
hazırlayabilme, hesaplamaları doğru verilerle
yapabilme, yorumlama ve değerlendirme
imkânına sahip olacaktır. Bu eğitimde görev
alacak eğitmenler ve eğitim programı;
Prof Kevser Özgen ÖZER
Eczacılık Fakültesi
Eczacılık Teknolojisi Bölümü, Farmasötik Teknoloji
Ana Bilim Dalı
Prof Hande GÜRER ORHAN
Eczacılık Fakültesi
Eczacılık Teknolojisi Bölümü, Farmasötik Teknoloji
Ana Bilim Dalı
Yüksek Kimyager Aylin KAHRIMAN
Cosming Laboratuvar Bilgi Yönetim Eğitim
Danışmanlık
Eğitim Programı
• Kozmetik Ürünlerde Güvenlik
Değerlendirmesine Genel Bakış
• Toksik Etkinin Belirlenmesi ve Doz Yanıt İlişkisinin
Ortaya Konması
• Maruziyet Değerlendirmesi ve Risk
Karakterizasyonu
• Kozmetik Ürünlerde Kalite Kontrol ve Stabilite
• Kozmetik Bileşenlerin Dermal Emilimi
• Ürün Güvenlilik Değerlendirmesinde GMP
• Kozmetik Ürünlerde Maruziyet Ve Bileşenlere Ait
Toksikolojik Profiller
• Ürün Güvenlilik Değerlendirmesi Genel Esasları
• Ürün Güvenliliğe Mikrobiyolojik Yaklaşımlar
• Kozmetik Ürün Özellikleri ve Stabilite Çalışmaları
• Kozmetik Ürünlerde Safsızlık, Kalıntılar ve
Ambalaj Metaryali Hakkında Değerlendirme
• Kozmetik Ürün Kullanımı İle İlgili Kavramlar
• Bileşenlerin Dermal Emilim Hesaplamaları
• Yetişkin, Çocuk ve 3 Yaş Altı İçin Değerlendirme
Daha detaylı bilgi için;
[email protected]
0232 431 11 21 / 0545 776 55 76
Future Work Centre isimli kuruma
bağlı bir grup araştırmacı psikolog
insanların profesyonel iş mailleri ile
ilgili bir araştırma yürüttü. “Emailiniz
var” isimli çalışmada iş maillerine
evlerinde bakmayı bırakanlar ve bunu
başaramayanlar arasındaki davranış
farkları incelendi.
Araştırmaya göre bunun temeli iş baskısı
ve stresinin seviyesine dayanıyor. Sonuç
raporunun yazarı Dr. Richard MacKinnon’a
göre alınan maillerin sayısı çok önemli değil.
“Maillerinizi sabahın erken veya gecenin geç
saatlerinde kontrol etmeniz veya onlara gün
boyu hiç bakmamanız onların önemiyle çok
yakından alakalı. Ayrıca önemli olan kaç
mail aldığımız değil onlara sürekli erişimimizin
olmasıdır.”
Birçok insan iş saatleri dışında dahi maillerine
cevap verme zorunluluğu hissediyor. “Bunun
kesinlikle doğru olduğunu düşünüyorum. Fakat
sanırım bazı şirketler buna bir son vermek
istiyor. Muhtemelen de sayıları olmasını
istediğinizden azdır.”
“Her zaman uygun olmak, her an maillere
cevap verebilmek her gün farklılık gösteren iş
yoğunluğuyla alakalı bir durum. Bu insanların
istirahat vakitlerini çalıyor, iş ve özel hayat
arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor.”
Mind adlı bir ruh sağlığı kurumu maillerin bazı
ailelere kolaylık sağlayan ofis dışında çalışma
imkanı sağladığını söylüyor. Ancak kurumun
araştırma sonucu Future Work Centre’ın
raporuyla hem fikir.
Madeleine McGivern: “Ortaya çıkardığımız
sonuçlar gösterdi ki teknoloji yüzünden iş ve
özel hayat arasındaki denge bozuldu. Biliyoruz
ki insanlar iş saatleri dışında, iş yerlerinde
olmadıklarında dahi maillerini kontrol etme
ihtiyacı hissediyor. Aynı zamanda birçok
çalışan bunun işgücü ile alakalı bir sorun
olduğunun farkında ve bir şeyler yapmak
istiyorlar. Bu şekilde şikayetlerle bize gelenlerin
sayısında artış var.”
Radicati dijital piyasa analistlerine göre 2015
yılında cep telefonundan mail kullanan dünya
çapında 1.1 milyar insan var. Bu sayı 2018
itibariyle ikiye katlanıp 2.2 milyara yükselecek.
Kaynak: http://tr.euronews.com
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
23

Benzer belgeler