türk s yas tar h nde s yasal slamcılık hareketler ve günümüz s yasal
Transkript
türk s yas tar h nde s yasal slamcılık hareketler ve günümüz s yasal
中東硏究 2006년 제25권 2호, 151-178 TÜRK S YAS TAR H NDE S YASAL SLAMCILIK HAREKETLER VE GÜNÜMÜZ S YASAL SLAMCILI INDA AK PART ’N N KONUMU 13)Özgür SARI * BÖLÜMLER Ⅰ. Giri Ⅱ. Osmanlı’da slamcılık Hareketleri Ⅲ. Kurtulu Sava ı ve Milli Mücadele’de slam’ın Rolü Ⅳ. Kemalist deoloji’nin Laiklik Anlayı ı ve slam’ın Standartla tırılması Ⅴ. Atatürk Sonrası CHP ktidarı ve lk Ödünler Ⅵ. DP ktidarı ve Politikle en-Popülistle en slam Ⅶ. Milli Görü ve Refah Partisi Siyasal slam’ın Gelenekselcileri Ⅷ. Nur Cemaati, Gülen Hareketi ve “Liberal slam” Ⅸ. “Radikal”- “Siyasal” slam’dan “Popüler” “Kültürel” slam’a, “Liberalle en” slam Ⅹ. AKP ktidarı ve Muhafazakar Partiden Liberal Açılımlar * Res.Ass. Middle East Technical Uniiversity, Ankara-Turkey 152 중동연구 제25권 2호 <Abstract> Political Islamist Movements in the Turkish Political History and the Position of AKP in Today’s Political Islamism Res.Ass. Özgür Sarı (Middle East Technical Uniiversity, Ankara-Turkey) The political Islam and islamist movements have being existed in the Turkish political and social life until today. Those movements are, nowadays, the most hot and argumentative topics, since Justice and Development Party (AKP), that is called an islamist party by some scholars, has taken the power in the Turkish political life. It is, at the same time, the first time that a political party called as an islamist party is in power. Islam is not a pure religion, but it is, at the same time, a life style and political ideology that dominate Turkish political history. To understand the position of AKP in those movements, the historical processes of those heterogeneous movements in the late Ottoman and Turkish history must be understood. Key word: Islamism, Political Islam, Radical Islam, Popular Islam, Cultural Islam, Liberal Islam Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 153 I. Giri Türk siyasal ya amında slam’ın a ırlı ı her zaman hissedilmi ve siyasal günümüze slamcılık kadar hareketi siyaset sürdürebilmi tir. arenasında Bu varlı ını hareketin Türk siyasasındaki a ırlı ı günümüzde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarı ve slamcı cepheden birisinin, Recep Tayyip Erdo an’ın ba bakanlık görevini üstlenmesiyle ivme kazanmı tır. slamcı olmadıklarını iddia etseler de ve “muhafazakar demokrat” gibi ilintili ve zoraki bir kimlikle kendilerini tanımlamaya çalı salar da AKPliler bugün ço u çevrelerce slamcı gelenekten kayna ını almalarından ötürü, modernizmle biraz daha barı ık görünmeye çalı an, ya da kimi sosyal bilimcilerce “liberal slamcı” olarak adlandırılan ama özde yine slamcı olan bir parti ve günümüzde bazı yeni özellikler de ta ısa dalga dalga Türk siyaset tarihinde yer edinen slamcı hareketin temsilcisi olarak görülmektedir. slamcı hareket içinde AKP’nin nerede konumlandı ını görmek ve heterojen olan bu hareket içinde hangi özelliklerle kendinden önceki slamcı hareketlerden farklıla tı ını ya da farklıla amayıp hangi benzer özellikleri ta ıdı ına bakmak için slamcılık hareketinin irdelenmesi gerekmektedir. Türk siyaset ya amında slamcı hareketin yalnızca cumhuriyet dönemini de il, cumhuriyet öncesi Osmanlı siyaset arenasında da a ırlı ını hissettiren dönemlerini de incelemek günümüze kadar gelen seyri anlamaya yardımcı olacaktır. Zira, Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyo-politik ve sosyo-ekonomik yapı ta larının temellerinin Osmanlı modernle mesinde oldu u ço u akademisyenlerce kabul görmektedir. 154 중동연구 제25권 2호 Sonuçta AKP’nin net bir tanımlanmasının yapılması, slamcı hareket içindeki konumunun ayrıntılı bir ekilde belirlenmesi ve AKP’nin özelliklerinin açık bir ekilde tarif edilmesi zor olacaktır. Çünkü AKP nispeten yeni olu mu bir parti ve iktidara yeni gelmi ve hatta iktidarı hala elinde tutan bir partidir. Bu nedenle sosyal ve siyaset bilimcilerce yeterince çalı ılması için gerekli zaman a ımı gerçekle memi tir. Bu nedenle çalı mada AKP’nin incelenmesi a aması nahif kalabilir ya da kesin yargılara varamadan çalı ma soru i aretleri ile sonlanabilir. Ⅱ. Osmanlı’da slamcılık Hareketleri: slamcı hareketleri incelemeden önce ki; unu belirtmek gerekir slam, müslümanların yalnızca inanç dünyasını ve dinsel ya amlarını düzenleyen bir din de ildir. lahi ı ı ın ve Kuran’daki gereklerin do rultusunda inananların tüm toplumsal, ekonomik ve siyasal ya amlarını da ekillendirmeye çalı an ve slam’a uygun bir “nizam” getirmeyi iddia eden bir ya am tarzı ya da ideolojidir. slam’ı ya amın her alanına yön vermeye çalı an bir ya am görü ü olarak tanımladı ımız takdirde slamcı hareketlerin ne denli güçlü ve baskın bir ekilde Türk siyaset tarihinde yer aldı ını ve neden bu kadar beslenerek günümüze kadar geldi ini kavramamız daha kolay olacaktır. slamda zaman zaman reform hareketleri tarih sahnesinde yer alsa da, Batı’daki dinde reformasyon hareketleri kadar köklü ve etkin olamamı tır. Avrupa’da Hıristiyanlık’tan gelme bazı de erler günümüzdeki hümanizmin ve ça da fikirlerin kayna ını te kil etse de, slam Türk siyaset ya amında ve di er müslüman toplumlarda hala Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 155 geri kalmı lı ın bir sebebi ve muhafazakarlı ın kalesi olarak kalmaya devam etmektedir. Osmanlı siyaset tarihinde slamcı hareketlerin, imparatorlu un merkezinde siyasi bir kanat olarak belirginle meye ba ladı ı ve keskin özelliklerini ve politik sınırlarını çizmeye ba ladı ı yüzyıl olarak özellikle 19.yy gösterilmektedir (Mardin 2001, 9). Anadolu toprakları Mevlevilikten Bekta ilik’e kadar birçok slam felsefesi akımlarına ve tarikatlara ev sahipli i yapmasına kar ın, Osmanlı’da slamcılık akımlarının Anadolu topraklarından ziyade Osmanlı’nın çevresindeki eyalet ve ülkelerden kaynaklandı ını görmekteyiz. Hindistan, Çin ve Kafkas müslümanları arasında yaygınla an Müceddidi Nak ibendilik etkisini özellikle (1776-1827) tarafından Anadolu’nun eyh Halit do uvilayetlerinde, Bitlis-Hizan bir ara merkezlik de yapmı tır, stanbul ve Halep’te kök salmaya ba lamı tır. Nak ibendilik Osmanlı ve Türk slamcı hareketlerinde ba ı çeken bir hareket olmu tur ve hatta Tanzimat düzenine kar ı olan ilk ayaklanmayı, Kuleli isyanını ba latan kayna ını bulan harekettir. ve Bunun Abdulvehhab’ın yanında Arabistan’dan etrafında örgütlenerek güçlenen Vahhabilik akımı ise Osmanlı’da 19. yy’da Cemaleddin Afgani (1839-1897) tarafından incelenmi ve Muhammed Abduh (1845-1905) fakat göreceli güçsüz kalmı tır. Buna kar ın günümüz Suudi Arabistan’ında hala etkin bir siyasal slam akımı olarak devam etmektedir (Mardin 2001, 10-12). Buradan da anla ılaca ı üzere; slamcılık hareketi tek bir co rafya ya da üke ile sınırlı kalmamı tır ve farklı ülkelerdeki hareketler birbirlerinden etkilenmi tir. slamcı hareketlerin özellikle de 19. yy’da ivme kazanmasının önemli bir nedeni olarak bu yüzyılda bazı Müslüman ülkelerin 156 중동연구 제25권 2호 Batıemperyalizmin sömürgeci politikaları gere i i gal edilmeleridir. ngilizlerce Mısır ve Hindistan’ın, Fransızlarca Fas, Cezayir ve Tunus’un, talyanlarca bugünkü Libya’nın ve Ruslarca da Orta Asya ve Kafkasların i gali ve sömürgele tirilmeleri, zaten Batı de erlerine ve modernizme kar ı olan hareketlerin geni slamcı kitlelerce daha da güçlendirilmesine yol açmı tır (Lewis 1962, 334-335 ve Ak in 2002, 46). Batıdan gelen yıkıcı ve sömürgele tirici yayılma politikalarının dı ında 19. yy’da yayılan Batı kökenli dü ünce akımlarının kar ısında reaksiyon olarak da yükselen slamcılık elbette “altın ça lara” dönmeyi ve slam’ı saf bir ekilde ya atmayı amaç edinse de rakip olarak di er dinleri de il Batı medeniyetlerini ve onların pozitivist-modernist kültürlerini ve dü üncelerini görür. Bu nokta da din olarak slam’dan ayrılan ve itaat etmeyi gerektiren dini vecibelerin dı ında daha eylemci olan bir ideolojiye dönü ür (Türköne 2003, 22-29). Osmanlı’da slamcılı ın ivme kazanmasında Yeni Osmanlılar’ın payı büyüktür. mparatorlu un çökü üne çare aramak için siyaset yapan Yeni Osmanlılar Batı’dan gelen demokrasi dü üncesine kar ılık bulabilmek ve yine Batı’dan gelen bazı yeni de erleri kendi toplumlarına uyarlamak için slamcılı a ba vurdukları görülür. slam’ı bir nevi me rula tırma aracı gören Yeni Osmanlılar slam’ı akla uygun ve kurtarıcı bir ideoloji oldu unu kanıtlamak pe inde ko tular ve halk slam’ından ayrılarak bir çe it aydın slam’ı yaratmaya çalı tılar. mparatorlu un çökü üne çare olarak sundukları bu yaratılmı aydın slam’ı, Türk siyaset tarihindeki slamcılı ın yapı ta larından birisidir (Türköne 2003, 126). Buradan da görülece i üzere, slamcılık, yalnızca modernizmin kar ıtı olarak tek ba ına ortaya çıkmamı , aynı zamanda modernizmin bazı Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 157 dayatmaları olan, sömürgecilik, homojenle tirme ve emperyalizm gibi politikalarına tepki olarak bizzat modernizm tarafından yaratılmı bir kar ı duru tur. Yeni Osmanlılar’ın, ba ta Ali Suavi ve Namık Kemal gibi aydınlar olmak üzere, slamcılı ı siyaset arenasına ta ımasından ba ka, Sultan II Abdülhamit’in biçiminde örgütlemesi de slam’ı bir devlet ideolojisi slamcılı ı devletin merkezine ta ımasına yol açtı. Buna ilk sebep olarak i gal altındaki Müslümanların Osmanlı’dan yardım talep etmeleri sonucunda Hilafet’in tekrar i lerlik kazanmasını gösterebiliriz (Türköne 2003, 130-150). Çin, Orta Asya ve Hollanda i galindeki Açe-Sumatra Müslümanlarının Osmanlı’ya heyetler göndererek yardım talep etmesi ve bununla beraber, Osmanlı kamuoyunda Müslüman toprakların i gal edilmesiyle do an Osmanlıcı hamilik duygularının kabarması slamcılı a ivme kazandırmı tır. Birinci Dünya Sava ı’na sokulmak istenilen Osmanlı’nın hilafet gücünden yararlanmak isteyen Almanya’nın da kı kırtmalarıyla Sultan Abdülhamit ba ta olmak üzere ardından gelen di er hükümdarlar da “cihat” emri ile tüm Müslümanları Osmanlı’nın arkasına alma hesapları da slamcılı ın bir devlet politikasıhaline dönü mesinde büyük rol oynadı. Osmanlılık kimli inin ayrılmaz bir parçası haline gelen Müslümanlık ve slam, milliyetçi motiflerle birlikte yo rulmaya ba landı. Devletin bekası ve milletin ebediyeti için dini referanslar bol bol kullanılmaya ba landı. Devletçi söylemin slamcı söylemle birle mesi, Balkanlar’daki Hıristiyan tebaasını yitiren Osmanlı’nın elinde kalan yurtta ları üzerinde ve Batı’nın süngüsü altında ezilen tüm Müslümanların üzerinde etkili olaca ı 158 중동연구 제25권 2호 varsayılıyordu. Nitekim bir parça da etkili oldu (Deringil 2002, 54-57). Tüm Müslümanların birle mesi gere ini savunan ttihad-i slam ya da Panislamist görü ile ttihad-i Osmani ya da tüm Osmanlıların tek hükümdar ve tek bayrak altında bir arada ya aması devletin resmi gerekti ini savunan ideolojisi haline Osmanlı gelerek milliyetçili i, imparatorlu un kurtulu projesi olarak siyasi tarihin sahnesinde yer aldı. slam’ın milliyetçi ve devletçi söylem içinde kullanılmaya ba laması aslında, modern Türkiye Cumhuriyeti ile geli en yeni tip Türk ulusal milliyetçili inin ve modernizminin içinde dinsel motiflerin devamınıda sa lamı tır. Ne kadar da laik oldu unu iddia etse de, modern Türk devleti de kendi söyleminin içine almadan edememi tir. Vatanda larına cumhuriyetin faziletlerini anlatırken ya da vatan sevgisini a ılamaya çalı ırken Diyanet leri Ba kanlı ı tarafından camilere gönderilen hutbeleri bu do rultuda yazdırmı tır ya da vaazlarda bu konuların i lenmesi için imamlara emir vermi tir. Vatanda ına Müslüman kimli i ile seslenen bir devlet haline gelmi tir. Ⅲ. Kurtulu Sava ı ve Mili Mücadele’de slam’ın Rolü slam dini halk üzerinde hem politik hem de kültürel olarak önemli bir güce sahipti ve bu güç halk üzerinde iktidar kurmak ya da etki yaratmak isteyen organlar ya da ki iler tarafından görmezden gelinemezdi. Dolayısıyla din, Milli Mücadele Dönemi boyunca hem Osmanlı Saltanatıhem de Mustafa Kemal ve Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 159 önderli indeki milli kurtulu mücadelesi tarafından bir me ruiyet aracı olarak kullanıldı. Milli kurtulu mücadelesini saltanata ve saltanatın imzaladı ı antla malar ve emirlere kar ı gelme olarak algılayan padi ah, bu mücadelenin yanlı oldu unu halka anlatabilmek ve halkı bu mücadeleye katılmaktan men edebilmek için eyh-ül slam’dan fetva çıkartmı tır. Sultan Mehmet VI. Vahdettin tarafından çıkartılan fetva gere i, milli mücadeleyi yürütenler Mustafa Kemal olmak üzere isyancı sayılmaktalar ba ta ve idamları istenen bu ki ilerin görüldükleri yerde öldürülmeleri dini bir vecibe olarak sunulmaktaydı (Davison 1998, 142). Milli mücadeleyi yürütenlerin ve de en ba ta Mustafa Kemal’in kar ı ata a geçmesi yine din üzerinden olabilirdi. Dinin halk üzerinde bu kadar etkili oldu u ve yüzyıllarca saltanat altında ya ayan halka kendi çabalarını me ru kılmanın en pratik yolu yine fetva çıkartmak oldu. Ankara Müftüsü Mehmet Rifat Börekçi’ye hazırlatılan fetva, 155 kadar din adamına daha imzalatılıp, 1920 yılının Nisan ve Mayıs aylarında, Ö üt, rade-i Milliye, Hakimiyet-i mecmualarda Milliye yayınlatıldı ve Açıksöz (Sarıkoyuncu gibi 2002, dergi ve 180-182). Ku kusuz bunlar unu göstermektedir ki; dinin devlet tarafından tamamen dı lanamamasıve dinin pratikte en kolay me ruiyet aracı olarak seçilmesi, Türk siyasi tarihinde slamcı hareketlerin, gücü ve etkisi zaman zaman azalsa ya da ço alsa da, daima var olmasında rol oynayan etkenlerden birisidir. Daha yeni, laik ve modern cumhuriyetin kurulması için gerekli olan milli mücadelede bile slam ister istemez sürece dahil edilmi tir. 160 중동연구 제25권 2호 Ⅳ. Kemalist deoloji’nin Laiklik Anlayı ı ve slam’ın Standartla tırılması Pozitivizme dayalı anlayı ı ile yönünü Batı’ya çeviren modernle meci Kemalist ideoloji, ça da la manın önündeki en büyük engellerden birisi olarak slamcı hareketler ve dini gericili i görmesi, laikli i Kemalist modernizasyonun ba at yapı ta larından birisi haline gelmesini sa ladı. Hatta bazı siyaset bilimcilerce, modern cumhuriyeti yaratmanın en önemli doktrini olarak laikli i görmek gerekti i yazıldı (Saeed 1994, 157). Yalnızca siyasal alanda de il ekonomik ve kültürel alanda da laikli i gerçekle tirmek gerekiyordu ve bu yolla yapılan pek çok devrimi, e itim birli inden modern ölçüm sistemine, medeni kanundan apka devrimine kadar, laikle me sürecinin bir parçası olarak algılamamız gerekir. Fakat Türk laikli i, ço u akademisyenlerce dinin devlet tekeline ve kontrolüne alınması leri Ba kanlı ı aracılı ıyla eklinde yorumlandı. Diyanet devlet memuru sayılan din görevlileri tarafından din hizmetlerinin götürülmesi ve dinin devlete aykırı olacak ekilde örgütlenmesinin önüne geçmek amacıyla din e itiminin devlet eliyle yürütülmeye ba lanması, dinin bir ekilde devlet kontrolünde modern ve laik Türk kimli ine uygun bir ekilde standardize edilmesi ve yeni bir modern Türk Cumhuriyeti slam’ının yaratılması eklinde görülebilir (Mardin 2001, 123; Ocak 1999, 106 ve Vergin 2000, 119). “Jakoben laiklik” ya da “laikçi devlet” gibi yeni formda sıfatlarla tanımlanmaya çalı ılan Türk laikli i, daima modernle meye tehdit olarak görülen slam’ın ilmiye sınıfına ve Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 161 cemaatlere bırakılmasının tehlikeli olaca ını dü ünmü ve devlet eliyle slam’ın yeniden tanımlanmasını öngörmü tür. V. Atatürk Sonrası CHP ktidarı ve lk Ödünler Atatürk döneminde tamamıyla devlet elinde tutulmaya çalı ılan ve zaman zaman bastırılmaya sistem dı ına itilmeye çalı ılan din, Atatürk sonrası CHP döneminde artık kar ı durulamayan bir halk talebi olarak kar ımıza çıkar. Atatürk’ün karizmatik a ırlı ı ve siyasi rolü gere i, sa lı ında dile getirilemeyenler artık talep edilir olmu tu. Oy kaybetme riskini göze almaktan çekinen CHP iktidarı da halkın dinsel taleplerine daha fazla kayıtsız kalamadı. Laikli i “yumu atma” kararı alan CHP 1947’de Hac ziyareti için vatanda ların döviz almasını olanaklı kılan yasayı meclisten geçirdi. Ankara ve stanbul’da imam hatip okulları açıldıve Ankara bünyesinde Üniversitesi 1949’da lahiyat Fakültesi kuruldu. Aynı yıl ilk okullara talebe ba lı din dersleri konuldu ve 1950’de de türbelere ve tekkeler tekrar halk ziyaretine açık hale getirildi (Tahranlı 1993, 23-24). Klasik anlamda din ve devlet ayrılı ı yerine dinin devlet elinde maniple edilmesi eklinde yorumlanan Türk laikli ini korumak adına, CHP iktidarı, bunca ödünden rahatsız olarak, ceza hukukuna 163 nolu maddeyi ekleyerek laikli i koruma altına almaya çalı tı (Zürcher 2000, 321). Halkın taleplerine yeteri kadar cevap verememekle suçlanan CHP, o yıllardaki iktisadi durgunlu a da çare olamayınca, Mayıs 1950 seçimlerini kaybetti ve mecliste yalnızca 69 sandalye ile temsil edilebildi. O 162 중동연구 제25권 2호 yılki seçimin galibi Demokrat Parti 408 sandalye ile tek ba ına iktidarı eline aldı ve Türk siyasi tarihinde DP ve Menderes dönemi ile yeni bir evreye girilmi oldu. Atatürk dönemindeki, reformlara ve devrimlere tepkisel olarak do an slamcı hareketler Olayları’ndan Menemen Vakası’na, iddetle bastırılmı tı. Rize eyh Said ayaklanmasından , Bursa’da Arapça Ezan Olayı’na kadar, tüm slamcı reaksiyonlar palazlanmadan son bulmu lardı (Tunaya 2003, 151-157). Buna kar ılık slamcı hareket cumhuriyetin ilk yıllarında Batı’nın emperyalizmine ve sömürüsüne kar ılık Türk Ulusu’nun ya am mücadelesine eklemlenmi yani milliyetçilikle beslenmi bir slamcı görü varlı ını sürdürdü. Ziya Gökalp (1878-1924), Yusuf Akçura (1876-1935) ve Mehmet Fuat Köprülü (1890-1966) gibi aydınlar tarafından temsil edilen bu görü dini kimlikten etnik milli kimli e geçi te dinsel ve milliyetçi görü lerin nasıl da bir arada bulunup birbirinden beslendi ini göstermektedir (Karpat 2001, 691-693). Halkın dinsel kimli i bir çırpıda söküp atılacak bir kimlik de ildir. Laik kimli in oturması ve modern ya am biçimin yaygınla ması Batı’da yüzyılları almı ken, modern Türk Cumhuriyeti’nin kurulması henüz yirmi yılı a mı tır. Bu nedenle halkın dini kimli ini ve dinsel pratikleri konusundaki özgürlü ünü kısıtlamak,, iktidar için sorun yaratmaktadır. Bu nedenle dinsel özgürlükler baskı altına alınamadı. Daha da ötesi, dinin halkın nazarında bu kadar önemli oldu unu yeniden ke feden politikacılar dini alet etmeye de ba ladılar. Siyasi demeçlerinde, parti propagandalarında ve halka seslenmekte dinsel söylemler kullandılar. Oy almanın en kolay yolu haline geldi dini malzeme yapmak. Bu konuda Demokrat Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 163 Parti, daha en ba ından kendisinin ezilen ta ralı ve Sünni Müslüman’ın sesi oldu unu belirtmesi buna en iyi örnektir. Ⅵ. DP ktidarı ve Politikle en-Popülistle en slam Narlı ve Sakallıo lu gibi sosyal bilimcilerce cumhuriyet dönemi slamcılı ı 1950li yıllarla yani DP iktidarı ile ba latılır (Narlı2003, 125 ve Sakallıo lu 1996, 231-251). Seçimleri kazanabilmek için dinin popülistçe DP tarafından kullanılması ve oylarını alabilmek için partinin Nurcularıkuvvetlendirmesi aslında slam’ı siyasi arenaya çekmi tir ve dini taleplerin yasamaya ta ınmasına olanak sa lamı tır. 1950 seçimlerini kazanan DP’nin tabanına vaat ettiklerini yerine getirmek ve elde etti i deste i devam ettirmek için dinsel talepleri meclise ta ıması ve dine dayalı söylemlerle politika üretmesi, cumhuriyet Türkiye’sinde slamcıhareketlerin ba lamasına geni olanak sa lamı tır. Ayrıca komünist blo a kar ı tampon konumdaki Türkiye’nin SSCB’ye sınır kom usu olması nedeniyle dinsel politikalar Batı blo u ve ABD tarafından da destek görmü ve Batıyı arkasına alan DP iktidarının ülkeyi SSCB tehdidine kar ı koruma söylemiyle dinin halk üzerindeki etkisini artırdı ı görülmü tür (Sakallıo lu 1996, 237-238 ve Tunaya 2003, 195-201). Arapça ezana dönü ten dinin kanunlarla korunması yoluna gidilmesine ve devlete resmi din teklifinin yapılmasına kadar, devrimlerin örselendi i anla ılmaktadır. DP’den ba layan dini popülistçe kullanma ve kitleleri kontrol aracı yapma gelene i ardılları olan partiler tarafından da kullanılmaya devam edecektir (Toprak 1979). 164 중동연구 제25권 2호 Kemalist dönemde bastırılmaya ve kontrol altına alınmaya çalı ılan slam dini ve kitlelerin Müslüman kimli i artık tekrar gün yüzüne çıkmaktadır. Kitlelerin Müslüman kimli i yeniden ke fedilmekte ve bu kimlik yoluyla onlara hitap etmek daha pragmatistçe bir yol olmaya ba lamaktaydı. Oy toplayabilmek ve söylemleri me rula tırabilmek için din en kolay yoldu. Kemalist laikli in gev etilmesi ile birlikte artık tekrar kimli in bir parçası olmaya ve slam ulusal vatanda ların Müslüman kimli inin iktidar tarafından tekrar tanınmaya ba ladı ı a ikardır (Zubaida 1996, 10-15). Dinin politik ta ınması ile alana birlikte siyasetçilerce artık slam ve politik yalnızca partilerce merkez sa ın liberal-muhafazakar partilerinde de il, darbe sonrası askeri yönetimlerce kullanılmı tır. de yaptıklarını Sonunda me rula tırmak laiklik modelinin de için slam bir çe it “islamile ti i”ni söyleyebiliriz (Karmon 1997, Yıldızo lu ve Margulies 1988, Suba ı2002, 284-314). Ⅶ. Milli Görü ve Refah Partisi Siyasal slam’ın Gelenekselcileri Siyasal slam’ın Türkiye’deki en önemli temsilci olarak Necmettin Erbakan ve partisi Refah (daha sonraları Fazilet) Partisi görülür. 1980 darbesi sonrası Türkiye’ye liberal açılımları ve iktisadi büyümeyi ya atan ANAP iktidarı ve Turgut Özal’ın liderli i, ülkede her görü gibi slamcı görü ün de palazlanıp sesini duyurmasına olanak sa ladı. Liberal sistemle ve dünyevi ya amla daha iç içe ya am sürdürebilen ve tüccar Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 165 zihniyetine bir parça sahip olan Nak ibendi gelene inden Turgut Özal, “Milli Görü ” denilen ve slam’ı “millile tiren” muhafazakar akımın siyasi arenaya girmesine olanak sa ladı. Nurcu ve di er tarikatlardan olanların önünü açarak kendi göreceli “ slamcı” kimli ini politik ya amına ta ımaktan çekinmeyen Turgut Özal, liberalle me, demokratikle me ve ekonomik kalkınma hamleleri ile birlikte slamcı görü ve duyarlılıkları tekrar politik forumun merkezine aldı (Yavuz 1997, 69). Hızlı modernle menin getirdi i kültürel ok ile dengesiz büyümenin yarattı ı çarpık kentle me ve yoksulluk, sisteme ve yönetime olan reaksiyonu azaltmak yerine daha da artırdı. 1987’de % 7,2 oranında oy alan Refah Partisi, 1991’de oy oranını % 16,2’ye çıkardı. 1995 yılında ise % 21,4 oranında oy alarak mecliste 158 sandalye ile temsil edilmeye ba ladı (Yavuz 1997, 71). Tansu Çiller ve DYP ile koalisyona hükümetine giren Necmettin Erbakan ve Refah Partisi, slamcı bir partinin ilk kez iktidara ta ınmasına vesile oldular. Daha sonraları 28 ubat sürecini de beraberinde getirecek olan bu süreç Türk siyasi ya amında pek çok tartı maya ve dönüm noktasına kaynaklık etti. Refah Partisi’nin iktidarda denenmesi ve tabanının taleplerine tam olarak yanıt verememesi nedeniyle, zaten reaksiyoner olan slamcı oylar daha sonraki seçimlerde azaldı ve kapatılan Refah Partisi’nin yerine gelen Fazilet Partisi’nin oy oranı % taleplerine 15lere geriledi iktidarların (Gülalp 1995, yabancıla masıve 54-56). Halkın modernizasyon projesinin tam anlamıyla ba arıya ula amaması nedeniyle kriz ya ayan ve sorgulanmaya ba lanan Kemalist ideoloji ile birlikte, iktidarda eskiyen slamcı hareket de kendisini yenilemek 166 중동연구 제25권 2호 zorunda kaldı. Refah sonrası yeni dalga slamcı hareket, kayna ını Nurculuk ve Gülen Hareketi’nden alan “liberal slam” adı ile siyasi arenaya çıkmı oldu. Ⅷ. Nur Cemaati, Gülen Hareketi ve “Liberal slam” Kökeni 1970lere dayansa da asıl olarak 1983 sonrası dönemde güçlenen ve dönemin liberal ortamından faydalanan, devletle de dirsek temasında bulunan, göreceli, ulusal ve uluslar arası çapta bir e itim, kültür ve ahlak hareketi haline alan bir akımdır, Gülen Hareketi (Yavuz 2004, 307). Gülen Hareketi çok çe itli kaynaklardan beslenen bir hareket oldu u için heterojen bir yapı içinde çe itli slamcı akımlardan motifler ta ır. Bir yanı Sufi slam gelene inden, di er yanı Nur hareketi ve Said-i Nursi’den etkilenmi ama aynı zamanda söyleminin içine göreceli modern elementler de katmı , literatüre “liberal slamı” biçiminde geçmi slam” ya da “Türk bir politik ve kültürel duru ta yer almaya çalı an bir harekettir (Aras ve Çaha 2003, 141-142). Gülen Hareketi bazı görü leri açısından geleneksel slamcı muhafazakarlardan ve kendi ardılındaki radikal siyasal slam’ın temsilcilerinden ayrılmaktadır. Örne in, Said-i Nursi, pozitivizme iddetle kar ı çıkar ve bilimle slam’ın asla bir arada olamayaca ını belirtirken, Gülen Hareketi, e itim kurumları ve kurdu u üniversite ile bilimin slam ile ba da abilece ini göstermeye çalı ır ve bilimsel geli me ile slam’ın kendi bilimsel altın ça ını ba latması gerekti ini dü ünür. Radikal ve siyasal slam’ın yönetim biçimi haline geldi i ran ve Suudi Arabistan’ı sert bir ekilde ele tirmekten çekinmez, demokrasiyi Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 167 savunur ve slam dinine en yakı an modelin demokrasi oldu unu öne sürmekten çekinmez. Siyasal slamcılık akımının Türk siyasi tarihi boyunca ve Osmanlı’dan günümüze kadar, Batı’ya, modernle menin getirdi ini iddia etti i sorunlara kar ı reaksiyoner bir duru oldu unu bilirsek, Gülen Hareketi’nin göreceli ardıllarındaki akımlardan farklıla tı ını ve ayrı bir konuma yerle ti ini belirtmek hiç haksızca olmaz. Bundan sonraki popüler hale gelen kültürel ve bireysel a ırlıklı bir görünüm kazanan ve liberal söylemle eklemlenmeye çalı an ve nispeten kentli orta sınıf temeli bir slamcılık’a Gülen hareketi kaynaklık eder durumdadır. Hatta bu yeni tip slamcılık’tan beslenerek iktidara gelen AKP’yi anlamak için de Gülen Hareketi önemli bir yere sahiptir. Modernite ile daha da barı ık olan ve modernite ile Müslüman gelenek arasında bir orta yol bulma arayı ında olan bir Gülen Hareketi, kimlik kurguları ve talepleri yeniden kurgulanan “Modern slam”ın ba latıcısı konumundadır (Kuru 2004, 161-176). Ⅸ. “Radikal”-“Siyasal” slam’dan “Popüler”-“Kültürel” slam’a, “Liberalle en” slam Radikal slamcılık akımı özellikle slam ülkelerinde 1950li yıllardan sonra ivme kazanmı tır. slam co rafyasındaki Cezayir, Mısır, Tunus, Suriye gibi ülkelerin Batılı devletlerin i galinden ve sömürgeli inden kurtulup ba ımsızlı ını kazanması için slam halk üzerinde iyi bir motivasyon ve bütünle tirici araç oldu. Ba ımsızlıktan sonra da ekonomik anlamda Batı’nın 168 중동연구 제25권 2호 sömürüsünden ve kendi geri kalmı lı ından kurtulamayan slam ülkeleri suçu modernizmde ve Batı’da aradılar. Dolayısıyla Batı’ya dü man ve modernizme alternatif radikal slamcılık canlılı ını hep korudu. Siyasal slam bir alternatif projeksiyon olarak kendisini sundu ve iktidarı ele geçirmeyi, devrimci bir hareketle modern-seküler sistemi de i tirip, yerine tepeden taban slam kimli ini ve ya ayı ını yaymayı ve Batı’nın emperyalizminden slam’ı kurtarmayıamaçladı. Özellikle de 1979’da Devrimi ile radikal siyasal ran slam slam dönüm noktası haline gelip di er ülkeleri de etkisi altına almaya ba ladı (Göle 2001, 114 ve 144, Göle 2002, 32). Türkiye’deki radikal siyasal slam’ın doruk noktasına ula tı ı 1980ler yalnızca Özal döneminin serbest ortamından faydalanmadı aynı zamanda ran slam Devrimi’nin di er Müslüman ülkelerdeki etki ve yansımalarından da güç kazandı. Bu nedenle Türkiye’deki dönemi 1980li yıllara denk dü er. Öte yandan 1990lar’a damgasını vuran, kültürel slam artık kendi içinde sorguya dü en ve siyasi " eriat Düzeni" projesini gerçekle tirme umutlarını sönmeye ba ladı ı slamcı hareketin genç ku akları tarafından pratik edilmeye ba landı. Daha çok birey üzerine odaklanmaya ba layan bu yeni tip slamcı hareket, moderniteyle daha uyumlu gözüken yeni tip slamcı kimli i yaratma projesine dönü tü. Fakat bu yeni tip slamcı hareketin politik bir yanının bulunmadı ı anlamına gelmez. Çünkü kimli in toplumsal sunumu ve be eni ve zevkler aracılı ıyla ya am tarzlarının ve kültürel kimliklerin kurulması yoluyla toplumda bir duru ve toplumsal sınıflandırmada ir yer edinmek de kültür, Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 169 kimlik ve ya am politikasının bir parçasıdır (Foucault 1977, 148 ve Bourdieu 1984). Ay e Saktanber ise “Living slam” adlı kitabında kentli orta sınıf etosu yaratmaya çalı an slamcı ailelerin ya am pratiklerini öyle aktarmaktadır: Tatil alı kanlıklarında artık slami de olsa tatil köylerine giden deniz turizminin nimetlerinden faydalanmaya çalı an, çocuklarını dil okullarına yollayan, ye il pop dinleyen, tesettür modasının ünlü markalarından giyinip örtünmeyi modala tıran, modernitenin ve cumhuriyetin okullarında e itim görmü ve göreceli profesyonel mesleklere sahip olan kentli bir slamcı orta sınıf pratiklerinden söz etmektedir (Saktanber 2002, 97-117). Artık modernitenin kar ısında tavır almak yerine moderniteyi slami bir yorumla yeniden tanımlayıp kurgulayarak içselle tirme yoluna giden ve bir nevi “Batı dı ı” modernizmi yaratmaya çalı an bir ara yolcu ya da orta yolcu bir slamcılık çe idine dönü mektedir. Michel De Certeau’nun “ways of operating” (ba a çıkma yolları) ve “creating mid-way”(orta yol bulma) terimi ile modernitenin slamcı söylemin içinde ekillendirilmesidir (De Certeau 1984, 30). Bu yeni tip olan ve modernite ile nispetren barı ık olan slamcılık ile öncesi olan radikal ve geleneksel slamcılar arasında derin bir çatı ma da söz konusu oldu undan ve birbirlerinden farklıla arak konumlanmaya çalı an bu iki tip slamcılık’ı ayrı ayrı incelemek, aynı ba lık altına alıp yanlı genelleme ve totaliz yapmak yerine kendi pratikleri içinde incelemek Fazilet Partisi gelene inden kopup tabanını yeni slamcılar’a dayandıran AKP’yi anlamak için de daha do ru olacaktır. lk ku ak slamcılar’ın yeni ku aktakilere bakı açısına en iyi örnek slamcı kesimin öncü fikir insanlarından sosyolog 170 중동연구 제25권 2호 Prof.Ümit Meriç’in sözleri çok çarpıcıdır: “Allah bizi ve slam’ı modernitenin afatından korusun.” slamcı pop müzik, slami tatil köyü, slami moda gibi kültürel pratiklerle slam dinin modern kavramların önüne sıfat olarak kullanılmasına ate Meriç, yeni tip slamcıları, en az laikler kadar püsküren slam için tehlikeli bulmaktadır (Gerçek Hayat Dergisi 31 Ekim 2003, 7). Kültürel pratiklerin kar ıt ideolojilerin çatı ma alanıhaline gelmesi ile kar ı hegemonyasını bu kültürel pratikler üzerinden kurma yoluna gitmeye çalı an yeni tip slamcılar’dan yazar Ali Bulaç’ın sözleri ise hayli etkileyicidir: “…Yani bizler ister istemez moderniz; u anda insanlar modern bir durumda. Çünkü teknoloji kullanıyor, ulus-devlet içinde ya ıyor, siyasette, e itimde, ula ımda modern standartlarla yüzyüze, iç içe bir ya amı sürdürüyor…” (Gerçek Hayat Dergisi 31 Ekim 2003, 9). Bir ba ka slamcı yazar Fatma Barbaroso lu da aynı yönde demeç vermektedir: “…Di er taraftan bizler, bu zamanda ya ıyor olmamızdan dolayı zaten moderniz. Modern olmamak gibi bir ansımız yok.” (Gerçek Hayat Dergisi 31 Ekim 2003, 6). slami defile, pop müzik dinleyen kafelere takılan türbanlı kızlar, slami tatil köyleri ve turlarının, slami bir yoruma dayanan modernlik anlayı ının bir ürünü oldu unu görmekteyiz. slamcılık’ın görebiliriz. kapitalizmin Kapitalizm, etkisinden kültürel de kaçamadı ını ço ulculukla beslendi i günümüzde, farklılıklara uygun tüketim trendleri yaratması, farklı kültürlere pratikleri eklemlenerek metala tırması dini inanı ları slamcılık’ın yeni ve kültürel akımında göze çarpmaktadır. Kapitalizmin metala tırma süreci “ slami” bir yorum ve görünümle, slamcı kitlelerin ya am alanına girdi ini metala an örtünme dinsel vecibesi, slam’a uygun irketlerin, Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 171 turların, tatil köylerinin kurulmasına kadar, tüketim toplumu olma a amasında da modernite ile eklemlenebildi ini görürüz (Lefebvre 1998, 73-111). slamcılık’ın modernite ile eklemlenmesi ve modernitenin slamcı söylemde yorumlanması, AKP’nin geli tirmeye eklemlenmesine ve çalı tı ı “liberalimin “muhafazakar slamcı demokrat” söylemde yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan” “Liberal slamcılık” kavramına temel te kil etmektedir. Bu nedenle siyaset sahnesindeki slam’ın bu yeni eklemlenmelerini ve kendisini bunun üzerinden yeniden üreten AKP’yi anlamak için, partiye taban te kil eden ve slami modernli i yaratan kitleye bakmak gerekirdi. X. AKP ktidarı ve Muhafazakar Partiden Liberal Açılımlar Kasım 2002 seçimlerini % 34,2 oy oranı ile eni kurulmu bir partinin kazanması, ve mecliste 363 sandalye edilmesi, Türk siyasi tarihindeki alı ıla gelmi ile temsil olan köklü partilerin bile koalisyonla hükümet kurmaları gelene ine ters bir ekilde yeni bir dönem ba ladı. AKP’nin yeni kurulmu olmasına ra men seçimleri ezici ço unlukla kazanmasındaki en önemli etmenlerden bir tanesi denenmi ve yıpranmı olarak algılana eski partilerin, popülist söylemlerine kar ın, kurdukları çoklu koalisyonlarla Özal sonrası 10 yıllık iktisadi durgunluk, sosyal sorunlar ve terör gibi sorunlara çözüm bulamamaları oldu. Bir di eri ise, AKP’nin alı ılmı ın dı ındaki yakla ımı oldu. Özal yıllarına geri dönü üsimgeleyen liberal açılımları, genç kadroları, alı ılmı ın dı ındaki yenilikçi söylemler kullanmak gibi, ANAP’ı 172 중동연구 제25권 2호 tek ba ına iktidara ve ba arıya götüren taktikleri AKP ustalıkla uyguladı. Ayrıca slamcı, ülkücü, laik, modern, geleneksel gibi kampla malar ve kutuplar üzerinden kendilerini konumlandıran partilerin aksine, heterojen olan Türk toplumunun kar ısına, tüm bu farklı kimlikleri içeren geni tabanlı bir görüntü ile çıkması AKP’nin kırsaldan, kentlilere, ülkücüsünden, slamcısına ve hatta merkez soldan bile oy toplamasına yardımcı oldu (Ça atay 2002). AB’ye üye olma çabaları ekseninde ve ekonomiyi düzeltme çabasıyla AKP’nin gereke liberal sistemin en iyi ekilde i lerlik kazanması gerekse demokrasinin oturması için yaptı ı reformlar ve açılımlar Batılı politikacıları bile hayran bırakacak nitelikteydi. Daha seçime girmeden, AKP’nin Refah Partisi’nde kopma ve slamcı gelenekten gelme özelli i vurgulanmı , iktidara gelince Türkiye’yi geriye götürece i yolunda korkular medyada sık sıkı yer almı tı. ABD’deki yeni muhafazakar söylemin üretti i, ve Büyük Ortado u Projesi kapsamında yaymaya çalı tı ı fikir slam ile demokrasinin ba da abilece ini göstermek ve hatta slami demokrasi modeli üretmek oldu. Tam da bu noktada ABD için en iyi örnek te kil edecek bir konuma geldi AKP. “Muhafazakar demokrat”lık kavramı ABD’deki neo-conların evrensel de erlerle açılımlar yapmak ile yerelli i ve gelenekseli koruma arasında gidip geldi i süreçte AKPli çevrelerce kullanılmaya ba landı. Bu yeni kavram, yerel dini ve milli motiflerle insanlı ın bugüne kadar evrensel dedi i modern de erleri örtü türmeyi amaç edindi (Uyanık 2004, 177). AKP’nin ABD’nin medeniyetler uyu ması söyleminden yola çıkarak ve bu söylemi de zaman zaman bizzat kullanarak ilintilendirdi i liberal slam ya da muhafazakar demokratlı ın Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 173 siyasi yönden mümkün olup olamayaca ıya da felsefe açısından uyu up uyu madı ı önceden tartı ılmadan aniden siyasi ya amın içine oturdu (Fedayi 2004, 160-161). Partinin ana sayfasında yer alan ve muhafazakar demokrasiyi açıklamaya çalı an ve partinin dü ünürlerine hazırlatılan yazıda tanımlama getirilmeye çalı ılmı tır (Akdo an, www.akp.org.tr). Bu yazıda yapılan vurgular neo-liberal söylemlerle paralel gitmektedir. ABD’de de cumhuriyetçi ile demokratların görü lerini birle tiren yeni tip muhafazakar demokratların söylemleri ile de örtü en yazıda, serbest piyasa vurgulandıktan ekonomisinin sonra, ve kültürel liberalizmin çe itlilikleri önemi kutlayan, ulus-devletin merkezi gücünü ve otoritesini örseleyip ulus-üstü kurumlara devredilen yetkileri ve globalle meyi önemseyen ve yaralı bulan bir söylem hakimdir. Özellikle de demokrasinin bir ileti im alanı ve diyalog-tahammül rejimi oldu unu vurgulaması, insan haklarına ve kültürel-kimliksel taleplere cevap verilmesi gerekti ini ve sivil toplumun, yönetim dı ı organların ve kurumların politik diyalog süreçlerine dahil edilmesi gerekti ini belirtmesi, Habermas’ın ileti imsel eylem kuramı ve Rawls’ın “reasonable plurality” ve “justice as fairness” gibi ço ulcu liberal kavramlarının referans alındı ını göstermektedir. Kimli ini ba tan çizemeyen AKP, uyguladı ı politikalarla ve tabanının çe itlili inin verdi i zorlukla, icraattayken kimli ini belirlemek zorunda kaldı. Bu da AKP’yi hazırlıksız bir biçimde konjonktürün içinde kendisini buluvermesine neden oldu. AKP’nin statükoyu korumak ile yenilik yapmak arasında Milli Görü ’ten gelen kökeni ile halkına kar ısına çıkardı ı yenilikçi yüzü arasında gidip gelmesi, AB için açılımlar yaparken zina konusunda tutuculu una yenik dü mesi gibi zaman AKP’nin 174 중동연구 제25권 2호 uygulamalarında tutarsızlı ı ve hatta kendilerini hala sorgulamakta olan AKP’li yeni slamcılar’ın kimli indeki bunalımı gün yüzüne çıkardı. Bugün gelece i hala tartı ılan yeni bir siyasi eklektik akım olarak “muhafazakar demokratlık” ya da “liberal slamcılık” aslında tamamlayamamı bugüne kadar modernle mesini hala olan Türkiye’nin Do ulu ile Batılı, Müslüman ile Avrupalı, Muhafazakar ile Modern görünümündeki zıtlıkları ve çatı maları yansıtmaktadır. Bu ikililik arasında gidip gelen veya kutupla an halk için bu ikili kimliklerin ve görü lerin uyu abildi ini görmek öteden beri hayal edilen ve tartı ılan bir konuydu. AKP bunun mümkün olabilece ini göstermek amacıyla yola çıktı ından her kesimden insanın deste ini aldı. Fakat icraattaki zorluklar herkesi tekrar “mümkün mü?” tartı malarına geri döndürdü. Key word: Islamism, Political Islam, Radical Islam, Popular Islam, Cultural Islam, Liberal Islam Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u 175 B BL YOGRAFYA Akdo an, Yalçın, www.akp.org.tr Ak in, Sina, (2002). Türkiye Tarihi, cilt 4, Cem Yayınevi, stanbul Aras, Bülent; Çaha Ömer, (2003). “Fethullah Gülen and His Liberal Turkish Islam Movement”, Contamporary Islamist Movements in the Middle East, ed. Barry Rubin, New York University Press, the USA Bourdieu, Pierre, (1984). Distinction, Harvard University Press, the USA Ça atay, Soner, (2002). “The November 2002 Elections and Turkey’s New Political Era”, MERIA, vol. 6, no. 4 Davison, Robert, (1998). Turkey: A Short History, Eaten Press, England De Certeau, Michel, (1984). Practices of Everyday Life, University of California Berkeley, the USA Deringil, Selim, (2002). ktidarın Sembolleri ve deoloji, Yapı-Kredi Yayınları, stanbul Foucault, Michel, (1977). Language, Counter-Memory, Practice, Basil Blackwell, Oxford Gerçek Hayat Dergisi, 31 Ekim 2003 Göle, Nilüfer, (2001). Modern Mahrem, leti im Yayınları, stanbul Göle, Nilüfer, (2002). Melez Desenler, leti im Yayınları, stanbul Karmon, Ely, (1997). “Radical Islamic Political Groups in Turkey”, MERIA, vol. 1, no. 4 176 중동연구 제25권 2호 Karpat, Kemal, (2001). slam’ın Siyasalla ması, Bilgi Üniversitesi Yayınları, stanbul Kuru, Ahmet, (2004). “Modernite ile Müslüman Gelenek Arasında Bir Orta Yol Arayı ı: Fethullah Gülen Örne i”, Laik Devlet ve Fethullah Hareketi, ed. Hakan Yavuz, John Esposito, Gelenek Yayınları, stanbul Lefebvre, Henri, (1998). Modern Dünyada Gündelik Hayat, Metis Yayınları, stanbul Mardin, erif, (2001). Türkiye’de Din ve Siyaset, leti im Yayınları, stanbul Mardin, erif, (2001). Türkiye’de Din ve Siyaset, leti im Yayınları, stanbul Narlı, Nilüfer, (2003). “The Rise of the Islamist Movement in Turkey”, Contemporary Islamist Movements in the Middle East, ed. Barry Rubin, New York University Press, the USA Ocak, Ahmet Ya ar, (1999). Türkler,, Türkiye ve slam, leti im Yayınları, stanbul Saeed, Jamal, (1994). Islam and Modernization, Praeger Publishers, the USA Sakallıo lu, Ümit Cizre, (1996). “Parameters and Strategiies of Islam-State Interaction in Republican Turkey”, International Journal of Middlle East Studies, vol. 28, no. 2 Saktanber, Ay e, (2002). Living Islam, Woman, Religion and the Politicization of Culture I..B.Tauris, London Sarıkoyuncu, Ahmet, (2002). Atatürk, Din ve Din Adamları, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınlarlı, Ankara Suba ı, Necdet, (2002). “Ara Dönem Din Politikaları”, Toplum ve Bilim, vol. 93, 284-314 Türk S yas Tar h nde S yasal slamcilik Hareketler Ve Günümüz S yasal slamcili inda Ak Part ’N n Konum u Tahranlı, tar, (1993). Müslüman Toplum 177 Laik Devlet, Afa Yayıncılık, stanbul Toprak, Binnaz, (1979). “Türkiye’de Dinin Denetim levi”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, vol. 33, no. 1-2 Tunaya, Tarık Zafer, (2003). slamcılık Akımı, Bilgi Üniversitesi Yayınları, stanbul Türköne, Mümtazer, (2003). slamcılı ın Do u u, Lotus Sosyal Siyasal Kimlik Yayınevi, Ankara Uyanık, Mevlüt, Tartı ması: (2004). “Bir Muhafazakar ve Demokrat mı? Müslüman Demokrat mı?”, Muhafazakar Dü ünce, no. 1, 160-161 Vergin, Nur, (2000). Din, Toplum ve Siyasal Sistem, Ba lam Yayıncılık, stanbul Yavuz, Hakan, (1997). “Political Islam and the Welfare Party in Turkey”, Comparative Politics, vol. 30, no. 1 Yıldızo lu, Ergin; Margulies, Ronnie, (1988). “The Political Uses of Islam in Turkey”, Middle East Report, no. 153 Zubaida, Sami, (1996). “Turkish Islam and National Identity”, Middle East Report, no. 199 Zürcher, Erik Jan, (2000). Modern Türkiye’nin Tarihi, let im Yayınları, stanbul ▶ SARI Ozgur Middle East Technical University, Department of Sociology Tel: 010 2660 1980 [email protected]