E-Dergi - Türkiye Tenis Federasyonu

Transkript

E-Dergi - Türkiye Tenis Federasyonu
BÖLÜM BAŞLIĞI
2012
YılındaTenisin
Kral ve
Kraliçeleri
Melbourne
Tenis
Magazin
2013 Tenis
Modası
Avustralya
Açık Turnuvası
Özel Röportaj:
Hülya Avşar
1
BÖLÜM BAŞLIĞI
Çılgın mısınız? Sorumluluk sahibi mi? Her ikisi
mi? Hem sol şeridin vazgeçilmez bir parçası olan
hem de yayalar ve diğer otomobiller için otomatik
olarak kendini durduran, en dinamik ve güvenli
Volvo’ya merhaba deyin... Çünkü Volvo’ların
ilham kaynağı sizsiniz.
VOLVO S60
HERKESİN YOL MODELİ
Cep telefonunuzdan ücretsiz
uygulamayı indirebilmek için:
http://gettag.mobi
Volvo S60 Ortalama yakıt tüketimi: 4,3 - 9,9 lt / 100 km ve ortalama CO2 emisyonu: 114 - 231 gr / km aralığındadır.
Volvo
Servis 2.0
Volvo
OtoFinans
Volvo
OtoKasko
Volvo
OtoGaranti
GRUP LTD.
3.YIL
volvocars.com.tr | facebook.com/VolvoCarTurkiye | twitter.com/VolvoCarTurkiye | Volvo OtoLine 444 48 58
VOLVO OTOMOBİL YETKİLİ SATICISI
ANKARA (SATIŞ • SERVİS • YEDEK PARÇA)
KONYA YOLU 8. KM NO: 160 BALGAT - ANKARA
TEL : (0312) 284 61 10 • FAKS : (0312) 284 61 25
2
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
www.grupvolvo.com
İSTANBUL (SATIŞ • SERVİS • YEDEK PARÇA)
KAZLIÇEŞME ABAY CADDESİ, NO: 102 ZEYTİNBURNU - İSTANBUL
TEL : (0212) 664 80 80 • FAKS : (0212) 664 60 64
BAŞKAN'DAN
BÖLÜM BAŞLIĞI
Yol Arkadaşımız,
Türkiye’nin Tenis Dergisi
Osman Tural
Yeni görevler, yanlızca yeni sorumluluklar getirmez. Yeni bir duruş
da getirir, yeni bir bakış da. Bir oluşumun en tepesinde göreve
getirilirseniz, ilk olarak o oluşumun her birimini, herkesi kucaklamak,
herkese aynı yakınlıkta olmak fikrine yoğunlaşırsınız. Üstelik konu
spor olunca bu anlayış büsbütün koyulaşır.
Federasyon’umuzun yeni dönem anlayışı da aynen bu paralelde
olacaktır. Üstelik bu anlayış; sözde kalmayıp harfiyen uygulanacak,
kısa sürede Türkiye’nin dört bir köşesinde hissedilecektir.
Federasyon’umuz Türkiye’nin her yerinde “tenis bilinsin, tenis herkes
için bir yaşam tarzı olsun” diye çalışmalarını sürdürüyor. Vizyonumuz,
“Türkiye’yi tenis denince adı geçen ülkeler seviyesine getirmek.” Bu
vizyon çerçevesinde 2016 yılı sonuna kadar 500 bin kişiyi raketle
tanıştırmayı hedefliyoruz.
Bu anlayışla öncelikle mevcut tesislerin, kulüplerin kullanımını
artıracak teşvikler sağlayacağız. Bu kulüplerdeki genç sporcu
sayısını artıracak, başarılı genç sporculara destek yaratacak, burslar
bulacağız. Belirlenmiş okullarda tenis branşını yerleştireceğiz. Bu
okullara yetkin tenis hocaları sağlayacak, daha sonra bu okulların
sayılarını çoğaltacağız. Turnuvaların ödüllerini özendirici çizgiye
getirecek, yeni turnuvaların düzenlenmesine destek vereceğiz.
Bu hedeflerimizi gerçekleştirmek üzere yol alırken, Türkiye’nin dört
bir yanındaki kulüplerin, sporcuların birbirleriyle iletişimini sağlamak,
Federasyon’umuzun faaliyetlerini aracısız olarak tenise ilgi duyan
insanlara duyurabilmek için bir dergiyle kol kola girmek ihtiyacı
öncelikliydi.
“Türkiye’nin Tenis Dergisi” bu sayısı ile birlikte Federasyon’umuzun
kanatları altında yayın hayatını sürdürecektir. Bu keyifli haberi vermek
de bana, sizlerle buluştuğum ilk sayıdaki yazımda kısmet oldu.
Federasyon’umuzun yeni döneminin de Türkiye’nin Tenis Dergisi’nin
yeni yayın döneminin de camiamıza hayırlı olması dileklerimle…
4
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
5
BÖLÜM BAŞLIĞI
BÖLÜM BAŞLIĞI
Tenisi Bırakıp
Manken Oluyor!
Yayın Türü
Yerel / İki Ayda Bir Süreli Yayın
Yönetim
İmtiyaz Sahibi
SAGA Dan. Paz Reklam İmalat Dış Tic.
Organizasyon Ltd. Şti. adına
Pelin Aydın
Yazı İşleri Müdürü
Münevver Polat
Genel Yayın Yönetmeni
Levent Gürcan
Nostajik Raket
Yapım
Röportaj:
Hülya Avşar
Genel Yayın Koordinatörü
Nazlı KÜTÜK
[email protected]
Editör
Burcu ÇETİNKAYA ÖZTÜRK
[email protected]
Hülya Cup
İçerik Yönetimi
Fuat ELKATİP
[email protected]
Tasarım
Mahyar KALANTARİ
[email protected]
Reklam ve Halkla İlişkiler
Dırahşan Akınözü
[email protected]
0530 263 39 45
Üretim Müdürü
Ahmet YILMAZ
[email protected]
Satınalma & Finans
Beyhan İnci ÖZKAN
[email protected]
Basım Tarihi: 09.11.2012
Basım Adedi: 4000
Tenis Modası
Grand Slam
Kentleri
16
26
28
30
34
36
40
42
46
52
Kısa Kısa
Tenis Haberleri
Tenis Kuralları
TÜRKİYE TENİS FEDERASYONU
2013 Yıllık Genel Turnuva Planı
PTT Ankara Cup II’de En İyiler
Belirlendi!
AUS Open
Yapım: SAGA Dan. Paz. Reklam İmalat
Dış Tic. Organizasyon Ltd. Şti.
Uğur Mumcu Cd. No. 101/5 GOP/ANKARA
T. 0 (312) 446 73 36 F. 0 (312) 446 73 63
Gümüşsuyu Mah.İnönü Cad.Ulusal Apt.5 / 8
Beyoğlu-ISTANBUL
T. 0 (212) 243 79 07 F. (0212) 243 69 88
www.sagatr.com
Yönetim Yeri: Türkiye Tenis Federasyonu
Aus Open’ın
58
62
66
68
86
90
94
96
98
102
106
Korttan
Doğan Marka: Lacoste
Tenis Magazin
Tenis ile İlgili
Kim Ne Demiş...
2012
Yılında Tenisin
Kral ve Kraliçeleri
Türkiye'de Tenis Nasıl Başladı
Lezzet: Ne Yerseniz
"O"sunuz!
Makale: Spor...
Ama Nasıl?
Tolgar Mireli:
Yerseniz
90 Ne"O"sunuz!
Bilgi: Anatomi
Sağlık: "Fit" Olmak
Ne Demektir?
Gezi: Bükreş
Makale:
Tenis Aşkı
Başkadır
58
İzze
d
Kor din Çalı
ttan
şlar
:
doğ
an m
Laco
arka
ste
:
Sahibi:
46 EvMelbourne
Basım Yeri: AJANS-TÜRK Basın ve Basım A.Ş.
İstanbul Yolu 7. km. Necdet EVLİYAGİL
Caddesi No:24 ANKARA
T. 0 (312) 278 08 24 F. 0 (312) 278 18 95
Sayın Ayla Akbuar, Deniz Gökçe, Hülya Avşar,
İzzeddin Çalışlar, Tolgar Mireli ve Yeşim
Özdemir Aşti'yeTÜRKİYE'NİN
katkılarından dolayı
teşekkür
TENİS
DERGİSİ
ederiz.
6
7
BÖLÜM BAŞLIĞI
8
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
BÖLÜM BAŞLIĞI
9
EDİTÖR'DEN
Burcu
Çetinkaya Öztürk
Merhaba,
“Çin’de bir kelebek, bir çiçeğin üstüne konarken kanat çırptı diye
Karayip Adaları’nda fırtına çıkarmış.” derler…
Kelebek Etkisi, 1963 yılında Edward Lorenz tarafından geliştirilmiş bir
matematik teorisi… Bu teoriye göre, sistemdeki başlangıç verilerinde
yapılacak ufak bir değişiklik, büyük ve öngörülemez sonuçlar
doğrurabilir.
Lorenz bu teorisini sunarken, “Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin
kanat çırpması, Amerika’da fırtınaya sebep olabilir.” cümlesini
kullanmış ve teori, kelebek etkisi olarak adlandırılmıştır.
Hayatımızda kelebek etkisi yaratacak adımları atarken çabamızın
okyanusta bir damla olarak kalmasından korkmuşuzdur hep.
Okyanuslarların sonsuz sayıda damlacıklardan oluştuğunu unuturak...
Halbuki kelebek etkisini yaşamına katarak efsaneler yaratan
kahramanlar kadar; kendileri için yaptıkları küçücük değişikliklerle
rutin hayatlarına çok daha derin anlamlar katan insanlarla dolu değil
mi yaşamımız?
***
Teniste kelebek etkisi çoktan başladı. Federasyon’umuzun yıllardır
yürüttüğü çalışmalar WTA İstanbul ile ilk meyvelerini verdi. Dünya
çapında bir turnuva, ikinci kez Türkiye’deydi. Tüm Tükiye tenis konuştu.
Federasyon; tüm Türkiye’nin heyecanla konuştuğu tenisi, Türkiye’nin
her noktasına taşımayı hedefliyor. Bu motivasyonun bir ürünü
olan dergimizle tek bir sporcumuzun bile hayatında kelebek etkisi
yaratabilmek en büyük hayalimiz.
Bu hayale ancak heyecanımızı bizimle paylaşanlarla ulaşabiliriz.
Mevlana, “Bir sineğin kanadını oynatması, arş-ı alemi titretir.” demiş.
İçimizden gelerek attığımız ufacık bir adımın bile yaratacağı mucizelere
beraber şaşırmak, bu mucizelerin kahramanı olacak sporcularımızın
başarı hikayelerini sayfalarımızda paylaşmak dileğiyle…
Sevgiler,
Burcu Çetinkaya Öztürk
10
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
BÖLÜM BAŞLIĞI
Ömür Boyu Estetik
Ofis
: Kızılırmak Mah. 1442 Sokak No: 4/40 Çankaya - Ankara/Türkiye Tel: +90 312 436 71 71 pbx • Faks: +90 312 287 85 99
Fabrika : Saray Mah. Keresteciler St. Adnan Menderes Blv. No: 22 Saray-Kazan-Ankara -Türkiye • Tel: +90 312 815 10 46 pbx
www.kocamanlar.com.tr • [email protected]
13
BÖLÜM BAŞLIĞI
Sevgili Tenis Dergisi
okuyucuları...
Eğer bizi okuyorsanız
heyecanımızı paylaşıyorsunuz demektir ve tabii
şu an şimdi bize ve kendinize de zaman ayırıyorsunuzdur.
Teşekkür ederiz ve kendinize de teşekkür etmeyi unutmayınız..
O yüzden önce gülümseyin...
Kendinize biraz zaman verin ve birkaç kere nefes alın ve nefes verin. Rahatlayın,
üzerinizde taşıdığınız tüm ağırlıkların havaya karışmasını dileyin.
Bir an için ‘herşeyi’ bırakın,
Felsefemiz; hayatımızı güzelleştirmek, arınmak, anlamlı yaşamak, anlamlı yaşatmak, ruhen, bedenen ve
zihnen terbiye olmak. Bu terbiye bizi mutlu eder. Mutluluk ise; sağlıklı yaşamı beraberinde getirir. Sağlıklı
olunca, sağlıklı düşünür, sağlıklı kararlar verir, sağlıklı adımlar atarız. Bu sağlıklı düşünce tarzı, beraberinde
gezegenimizi koruma duyarlılığını da getirecektir.
Bedenimizin ortalama yüzde 85’i sudur. Bedenimiz, tıpkı bir sünger gibidir ve hücre denilen sıvı dolu
trilyonlarca odacıktan oluşur. Su hücreler arası bilgi alışverişini sağlar. Düşündüğümüz ve söylediğimiz her şey
hücrelerimizi etkiler. Bedenimizdeki su, bunların enerjisini depolayıp hücrelere dağıtır. Biz düşündüklerimizin ve
konuştuklarımızın kalitesinde yaşarız.
Su gezegenimizin yaşam kaynağıdır, biz bu şekilde varız. Biz gezegeni korudukça, gezegen de bizi koruyacaktır.
Amacımız tüm dünyada bir olmak, birlikteliğe ve mükemmeliğe odaklanmak, uyum içinde yaşamak, uyum
içerisinde paylaşmak, sevinç, sevgi ve sağlığa odaklanmak.
Toplumsal olarak çevreye karşı duyarlılığımızı, ‘içselleştirme’, ‘yok etmeme’, ‘topluma yansıtma’,
kısacası ‘yaşa & yaşat’ felsefesini geliştirmek.
Eğer az da olsa içsel bir yolculuğa kucak açabildiyseniz ve enerji okyanuslarında biraz
gezintiye çıkabildiyseniz, kalbinizin derinlerinde sessizlik okyanusunu hayal edebildiyseniz
ne mutlu size, ne mutlu bize, ne mutlu herkese. Sözümün özü biz siyahın içinde
beyazı, beyazın içinde tüm renkleri taşıyoruz.
Gelin hep birlikte birer damla su olalım, birer sporcu, enerji dolu
tenisçiler yetiştirelim.
14
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
15
BÖLÜM BAŞLIĞI
Kısa
Kısa
Büyükler En İyi 8
Turnuvası Şampiyonları
3-8 Aralık 2012 tarihleri arasında TED Spor Kulübü’nde
oynanan Büyükler En İyi 8 Turnuvası’nda erkeklerde Haluk
Akkoyun birinci, Anıl Yüksel ikinci; kızlarda Cemre Anıl
birinci, Naz Karagöz ikinci oldu.
İpek Soylu
Taç Spor Tennis
Cup'ta İkinci Oldu...
24-30 Aralık 2012 tarihlerinde İstanbul Taçspor Kulübü'nde
düzenlenen 10.000 dolar ödüllü Uluslararası Bayanlar ITF
Turnuvası'nda İpek Soylu ikinci oldu.
Elemelerden ana tabloya geçen İpek Soylu, ilk turda Gürcistanlı
Cegia'yı 5/7 6/3 6/3, ikinci turda Gürcistanlı Corgodze'yi 6/3 6/1
yenerek çeyrek finale çıktı.
Çeyrek finalde 2 numaralı seribaşı Japon Hozumi ile karşılaşan
İpek, rakibini 6/3 6/3 yenerek yarı finale yükseldi. Yarı finalde
Bulgaristanlı Botusharova'yı 6/1 6/4 yenerek finale çıktı. Finalde
ise Bulgar rakibine 6/4 6/2 yenilen İpek, turnuvayı tekler ikincisi
olarak tamamladı.
Antalya Turkey F47
Futures Erkekler ve
Bayanlar ITF Turnuvası
Marsel İlhan, Qatar ATP
Turnuvası'na Katıldı
Marsel İlhan, 31 Aralık 2012 - 5 Ocak 2013 tarihlerinde
Qatar'da düzenlenen 1.054.720 dolarlık Exxonmobil Open
2013 ATP Turnuvası'na katıldı. Elemelerin ilk turunda
Romanyalı Copil'i 7/6 (3) 4/6 6/3 skorla yenen Marsel,
ikinci turda Alman Brands'a 6/4 7/6 (2) skorla yenilerek
turnuvadan ayrıldı.
16
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
3-9 Aralık 2012 tarihleri arasında Antalya GD Tennis Academy'de
düzenlenen 10.000 dolar ödüllü Turkey F47 Futures Erkekler
ve Bayanlar ITF Turnuvası’na Durukan Durmuş, Cem İlkel, Sarp
Agabigün, Mert Adanalı, Selin Özgür, Esen Kökçe, Büşra Kayrun,
Milena Zubkov, Hülya Esen ve Lütfiye Esen katıldı.
Turnuvada teklerde Hülya Esen ilk turda İspanyol rakibini
yenerken, ikinci turda Ukranyalı rakibine 6/4 6/1 yenildi.
Çiftlerde ise Hülya – Lütfiye Esen çifti, ilk turda BernardiVangelova çiftini 6/3 6/2 yenerek çeyrek finale çıktı. Çeyrek finalde
ise Moura-Azcoitia çiftini 6/4 4/6 (10-7) yenerek yarı finale çıktılar.
Esen çifti yarı, finalde Kalabina-Pirazhanka çiftine 6/2 6/4 yenildi.
17
Kısa
Kısa
BÖLÜM BAŞLIĞI
Antalya Turkey F48
Futures Erkekler ve
Bayanlar ITF Turnuvası
10-16 Aralık 2012 tarihleri arasında Antalya GD Tennis
Academy'de düzenlenen 10.000 dolar ödüllü Turkey F48 Futures
Erkekler ve 10.000 dolar ödüllü Bayanlar ITF Turnuvası’na Burak
Ira, Mert Dinç, Oktay Mert Uyanoğlu, Cem İlkel, Selin Özgür,
Hülya Esen ve Lütfiye Esen katıldı.
Çağla Büyükakçay
Yeni Zelanda WTA Turnuvası'na katıldı
Teklerde ilk turda Moldovalı rakibini 7/5 6/2 yenen Hülya Esen,
ikinci turda Fransız Ramialison'a 6/0 7/5 yenildi.
Çiftlerde ise Hülya – Lütfiye Esen çifti, Gemini – Lombard çiftini
6/0 6/0 yenerek çeyrek finale çıktı. Başarılı çift, çeyrek finalde
Romanyalı rakiplerine 2/6 7/5(10-8) yenildi.
Çağla Büyükakçay, 29 Aralık 2012 – 5 Ocak 2013 tarihlerinde Yeni
Zelanda’da düzenlenen 235.000 dolar ödüllü WTA Turnuvası'na
katıldı. Tekler eleme maçlarının ilk turunda Amerikalı Keys’e 6/0
6/3 yenilen Çağla, çiftler ana tablosunda ise partneri Japon Doi
ile birlikte yer aldı. Çiftlerde ilk tur maçında Amerikalı Falconi/
Sanchez çiftine 6/3 3/6 10-5 yenilerek turnuvadan ayrıldı.
Önce Sağlık
2016 olimpiyat programında yer alacak sporcularımız
için 8-19 Aralık 2012 tarihleri arasında İstanbul Taçspor
Kulübü’nde “Fiziksel Hazırlık Kampı” düzenlendi. Kampın
kapsamında yer alan ve sporcularımız için gerekli sağlık
testlerini ise Federasyon’umuzun sağlık sponsoru
Acıbadem Hastanesi yaptı.
Acıbadem Hastanesi tarafından sporcularımıza ayak ve
vücut analizleri yapıldı, uygun tabanlık ve antrenman
programları önerildi. Sporcularımıza besin intolerans
testleri yapıldı, uzman diyetisyenler tarafından beslenme
önerileri getirildi ve ihtiyaç duyulan diğer fiziksel testler
uygulandı.
Başak Eraydın
Hindistan’da İkinci oldu
24-30 Aralık 2012 tarihlerinde Hindistan’da düzenlenen
25.000 dolar ödüllü NECC ITF Bayanlar Turnuvası'nda
oynayan Başak Eraydın Tekler İkincisi oldu.
İlk turda İsviçreli rakibini 4/6 6/4 6/2 yenen Başak Eraydın,
ikinci turda Gürcistanlı rakibini 6/7(4) 7/5 6/3 yenerek
çeyrek finale çıktı. Çeyrek finalde Çinli Sun’ı 6/2 2/6 7/5
yenerek yarı finale çıktı. Yarı finalde 80.sırada bulunan
ve turnuvanın 1 numaralı seribaşı Rus Bratchikova ile
karşılaşan Başak Eraydın, 7/5 6/3 lük setlerle galip gelerek
finale çıktı. Finalde ise turnuvanın 3 numaralı seribaşı
Slovak Tadaja Majeric ile karşılaşan Başak, turnuvayı
tekler ikincisi olarak tamamladı.
18
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
19
Kısa
Kısa
BÖLÜM BAŞLIĞI
Antalya Turkey F49 Futures
Erkekler ve Bayanlar ITF
Turnuvası
17-23 Aralık 2012 tarihleri arasında Antalya GD Tennis
Academy'de 10.000 $ ödüllü Turkey F49 Futures Erkekler
ve 10.000 dolar ödüllü Bayanlar ITF Turnuvası’na Mete
Büyükşahin, Deniz Karaca, Ali Mert Uyaroğlu, Sarp
Agabigün, Barış Fırat, Cemre Anıl, Hülya Esen, Lütfiye
Esen katıldı.
Turnuvada sporcularımızdan 2. tura çıkan Cemre Anıl,
Fransız Remialison'e 6/2 6/1 yenilirken, çeyrek finale çıkan
Hülya Esen ise Fransız Arcangioli'yi 6/7(5) 6/4 6/4 yendi.
Başak Eraydın 2012'yi
Başarılarla Kapattı…
Başarılı tenisçilerimizden Başak Eraydın, 2012 yılında
profesyonel kariyerinde hızlı bir yükseliş sergiledi.
Başak Eraydın, 2012 yılında ITF Pro Circuit Turnuvaları’nda
7 şampiyonluk elde ederek ismini Leading Pro Circuit Title'a
yazdırırken, WTA ve ITF Turnuvaları’nda oynadığı 65 maçtan
52'sini kazanarak bayan tenisçiler arasında 17. sırada yer aldı.
Sezgi Kırkın,
Sırbistan ITF Junior
Turnuvası'nda
02-06 Ocak 2013 tarihlerinde Sırbistan'da düzenlenen G5
Belgrade Open 2013 ITF Junior Turnuvası'na Sezgi Kırkın katıldı.
Elemelerde ilk turda Sırbistanlı Petorvic ile karşılaşan Sezgi, 6/4
6/2 yenilerek turnuvadan ayrıldı.
Avrupa
Tenis
Dostluk
Kampı
25 Kasım – 2 Aralık 2012
tarihleri arasında Dragos
Tenis Kulübü’nde Türkiye
Tenis Federasyonu, VM
Sports Kulübü ve London
Tennis Avenue Academy
ile Avrupa Tenis Dostluk
Kampı yapıldı.
20
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
21
Kısa
Kısa
Ergi Kırkın, Belgrad 14 Yaş
Turnuvası'nda Şampiyon
02-06 Ocak 2013 tarihlerinde Belgrad'da düzenlenen 14 Yaş G3
Belgrade Christhmas Open 2013 Turnuvası'na katılan Ergi Kırkın
turnuvanın tekler şampiyonu oldu.
Ana tabloda 1 numaralı seribaşı olarak turnuvaya katılan Ergi
Kırkın, ilk turda Sırp Petrov'u 6/2 6/1 yenerek ikinci tura çıktı.
Ergi 2. turda Romanyalı rakibini 6/0 6/0 yenerek çeyrek finale ve
Romanyalı Holban'ı 6/2 6/1 yenerek yarı finale çıktı. Yarı finalde
Romanyalı Prajescu ile karşılaşan Ergi Kırkın, rakibini 6/2 7/6(1)
yenerek finale çıktı. Finalde Sırbistanlı Kirovski ile karşılaşan Ergi
Kırkın, rakibini 6/3 6/0 yenerek turnuvanın tekler şampiyonu
oldu.
2013 Kış Kupaları 12-14-16 Yaş
Milli Takım Kadrosu Açıklandı
Taç Spor Kulübü’nde yapılan Milli Takım Belirleme Kampları sona
erdi. 2013 yılı Kış Kupaları’nda ülkemizi temsil edecek 12, 14, 16
Yaş Milli Takım listesi alfabetik olarak aşağıda yer almaktadır.
Erkekler
16 Yaş
Alp Şentay
Berke Mangaloğlu
Sarp Agabigün
Yedek Oyuncu
Berk Ilıescu
14 Yaş
Kızlar
16 Yaş
Ege Tomey
Hazal Ünlügenç
Melis Bayraktaroğlu
Yedek Oyuncu
Esen Kökçe
22
12 Yaş
Baran Cengiz
Ergi Krkın
Ulaş Boran Ulusoy
Kaya Göre
Rahmi Polat Gülcür Yiğit Kılıçoğlu
Yedek Oyuncu
Yedek Oyuncu
Cihan Akay
Can Kaya
14 Yaş
Berfu Cengiz
Defne Olcay
İnci Öğüt
Yedek Oyuncu
İrem Kaftan
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
12 Yaş
Betina Tokaç
Zeynep Erman
Zeynep Naz Öztürk
Yedek Oyuncu
Selin Ovun
TTF, yeni
dönem stratejik
planını açıkladı
Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı
Osman Tural, basın mensupları ile bir
araya geldiği toplantıda TTF’nin önümüzdeki döneme ilişkin stratejik planını
açıkladı.
Toplantıda Türkiye Tenis Federasyonu’nun yeni dönem
hedefleri ve stratejik planını paylaşan Başkan Tural,
Türkiye Tenis Federasyonu’nun tenisteki gelişimi
büyütmek ve sürekli kılmak vizyonu ile hareket edeceğini
ve 2016 yılı sonunda 500.000 tenisçi kazanmak misyonuyla
çalışacağını açıkladı.
Tural, "Türkiye Tenis Federasyonu misyonuna, ancak
tüm personel, gönüllüler ve paydaşların takım halinde
uyumlu çalışmasıyla ulaşabilir. Ülkede tenis oynayan
veya meraklı herkesin kolaylıkla ulaşabildiği bir yönetim
anlayışı güdeceğiz. Yaptığımız tüm projeler ve hareket
planımız tenis ve spor kamuoyunun bilgisi dahilinde
gerçekleşecek.’’ dedi.
Başkan Tural, yeni dönem hedeflerinin, spesifik, ölçülebilir,
ulaşılabilir, sonuç odaklı ve zaman ayarlı olduğunu ifade
etti. Önümüzdeki döneme ilişkin stratejik öncelliklerinin;
tenisi kitlelere yaymak, olimpik seviyede sporcu
yetiştirmek olduğunu söyledi.
BÖLÜM BAŞLIĞI
Kısa
Kısa
12 Yaş
Kız Milli Takımı
Son yıllarda yaş grupları milli takımlarında aldığımız başarılı
sonuçlarla ülkemizin adı Avrupa tenis arenasında sıkça duyulur
oldu. 12 yaş kız milli takımı, bu yaş grubunda ilk defa TE Winter
Cups by Head eleme gruplarında 1. olarak İngiltere'de oynanacak
final gruplarında yer almaya hak kazandı.
Betina Tokaç, Zeynep Erman, Zeynep Naz Öztürk, Selin Övünç'ten
oluşan takımın antrenörlüğünü Umut Alptekin, Hakan Diler ve
Nurgül Köktürk üstleniyor.
Kış Kupası
Şampiyonları
4-19 Ocak 2013 tarihlerinde TAÇ Spor Kulübü'nde düzenlenen
+13 Yaş Kış Kupası sona erdi.
Tek erkekler kategorisinde Barkın Yalçınkale şampiyon ve Sami
Beceren finalist olurken, tek kızlarda Sultan Gönen şampiyon,
Seda Arantekin ise finalist olma başarısını gösterdiler.
Çift erkeklerde, Barkın Yalçınkale/Berk Iliescu çifti, Sami Beceren/
Oğulcan Deniz'e karşı oynadıkları final maçından zaferle ayrılarak
şampiyon oldular. Çift kızlarda ise Cemre Anıl/Müge Topsel
ikilisini yenen Seda Arantekin/Sultan Gönen çifti şampiyon oldu.
İpek Soylu
Avustralya ITF Turnuvası'nda
12-17 Ocak 2013 tarihlerinde Avustralya'da düzenlenen AGL
Loy Yang Traralgon International ITF G1 Junior Turnuvası'nda
oynayan İpek Soylu çiftlerde şampiyon oldu.
İpek Soylu teklerde ilk turda İsviçreli rakibini 4/6 6/4 6/1, ikinci
turda Avustralyalı rakibini 6/2 6/4 yenerek üçüncü tura çıktı.
Üçüncü turda 2 no'lu seribaşı Alman Lottiner'e 3/6 6/3 6/4
yenilerek çeyrek finale çıkma şansını kaybetti.
Çiftlerde ise Belçikalı partneriyle oynayan İpek, Bolsova/Fridman
çiftini 6/2 6/1 yenerek 2. tura çıktı. İkinci turda Avustralyalı
rakiplerini 6/2 6/2 skorla yenerek çeyrek finale ve PetersonZhao çiftini de 6/4 4/6 (12-10) skorla yenerek yarı finale çıktılar.
İpek Soylu yarı finalde Belçikalı partneriyle Ferro/Siniakova çiftini
6/2 2/6 11-9 skorla yenerek çiftler finaline çıktı. Soylu/Mertens
çifti yarı finalde Hsu/Xu çiftini 6/3 1/6 (10-7) yenerek çiftler
şampiyonu oldu.
24
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Melis Sezer Mısır’da
ITF Turnuvası'nda
14-20 Ocak 2013 tarihlerinde Mısır'da düzenlenen 10.000
dolar ödüllü Sharm El Sheikh ITF Turnuvası'na Melis Sezer
katıldı. Melis ilk turda İsviçreli Wulcan'ı 6/2 6/2, ikinci turda
Granstrom'u 6/3 6/2 yenerek çeyrek finale çıktı. Çeyrek
finalde Belçikalı Benoit ile karşılaşan Melis, rakibini 6/1
6/3 yenerek yarı finale çıktı. Yarı finalde Rus Pashkova'ya
6/4 4/6 6/2 skorla yenilen Melis Sezer turnuvadan ayrıldı.
25
BÖLÜM BAŞLIĞI
Tenis
Kuralları
Yazan: Alaaddin Boyar
Sevgili tenis severler, bu yazı dizisi ile sizlerle, ulusal ve
uluslararası düzeyde, her yaş grubundaki performans ve
veteran turnuvalarında, kortta yaşanan veya yaşanabilecek
durumlar ile ilgili bilgi paylaşımında bulunmak istiyorum.
Ulusal turnuvalarda hem antrenör hem hakem; uluslararası
profesyonel turnuvalarda ise gözlemci ve kule hakemi
olarak yıllarca görev aldım ve almaya da devam ediyorum.
Bu turnuvalardaki gözlemlerim sonucunda şunu açıklıkla
belirtebilirim ki; bazı oyuncular kuralları çok iyi biliyor
ve bu çerçevede davranıyorlar ki bu büyük bir avantajdır.
Bazı tenisçiler ise profesyonel turnuvalarda oynamalarına
rağmen bazı kuralları yanlış algılayabiliyor ve kortta oluşan
bir durum karşısında nasıl davranacaklarını bilemiyorlar.
Bu durum da tenisçilerin performanslarını olumsuz
etkileyebiliyor.
Bilindiği üzere birçok turnuvada çeyrek final veya yarı final
maçlarına kadar oyuncular kule hakemi olmadan maçlarını
oynarlar. Hakemsiz oynanan maçlarda ise problemin veya
anlaşmazlığın olması normaldir, bu durumda gözlemci
hakem korta çağrılır.
İçeride / Dışarıda veya
Top İzi Anlaşmazlıkları:
Toprak zeminli sahalarda oluşan top izi anlaşmazlıklarında
ise korta çağrılan hakem öncelikle oyunculara, top izinin
hangisi olduğunu soracaktır. Eğer oyuncular top izinde
anlaşıyor ancak; izin içeride mi dışarıda mı olduğu konusunda
anlaşamıyorlarsa hakem izi inceler ve kararını verir.
Ancak; oyuncular top izinin hangisi olduğu konusunda
anlaşamıyorlarsa, hakem çeşitli sorular sorarak nasıl bir
vuruş olduğunu anlamaya çalışacak ve doğru izi bulup karar
verecektir. Bu durumda oyuncuların hakeme topu nereden,
nasıl ve hangi yöne attıklarını açıkça belirtebilmeleri gerekir.
Durum:
Toprak zeminli kortta A oyuncusu B
oyuncusunun vurduğu topa ‘’dışarıda’’ çağrısı yapar, B
oyuncusu izi görmek ister ve karşı sahaya geçer ancak; A
oyuncusu izi bulamaz ve dışarıda bir yerde ‘’buralara bir yere
düştü’’ der. B oyuncusu hakemi korta çağırır.
Hakem öncelikle A oyuncusuna emin olup olmadığını
sorar ve sonra nasıl bir vuruş olduğunu anlamaya çalışır,
B oyuncusunun anlattığı gibi ve gösterdiği bölgede taze
bir iz varsa inceler ve karar verir. Ancak; B oyuncusunun
gösterdiği bölgede anlattığı gibi bir iz yok ise puanı A kazanır.
Çünkü bazen top izi okunamıyor olabilir.
Bir sonraki yazı dizisinde kortta oluşan diğer anlaşmazlıkları
ele alacağız.
Bol tenisli günler dilerim.
Kural:
Hakemsiz oynanan maçlarda ve sert zeminli
sahalarda oyuncular kendi sahalarından sorumludur ve
sahalarına düşen toplarla ilgili çağrıyı yaparlar.
Durum:
A oyuncusu B oyuncusunun vurduğu topa
‘’dışarıda’’ çağrısı yapar, B oyuncusu ise topun içeride
olduğunu iddia eder ve gözlemci hakemin gelmesini ister.
Hakem ‘’dışarıda’’ çağrısı yapan A oyuncusuna emin olup
olmadığını soracaktır. Eğer emin ise puanı kazanacaktır;
emin değil ise kasıtsız engellemeden dolayı puan tekrarı
yapılacaktır ancak; A oyuncusu bunu tekrar yaparsa bu
sefer kasıtlı engellemeden dolayı puanı kaybedecektir.
26
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
27
TÜRKİYE TENİS FEDERASYONU
2013 Yıllık Genel Turnuva Planı
28
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
TÜRKİYE TENİS FEDERASYONU
2013 Yıllık Genel Turnuva Planı
29
PTT Ankara Cup II’de
En İyiler Belirlendi!
Ankara Tenis Kulübü yakala.co
kortlarında oynanan Ankara’nın en
büyük para ödüllü tenis turnuvasında
final maçları oynandı.
ITF tarafından, kadın tenisçilerin dünya sıralamasında daha
üst sıralara çıkabilmeleri ve daha üst seviyede turnuvalara
katılım hakkı kazanabilmelerini sağlamak amacıyla, “ITF
Women Pro-Circuit, 50.000 USD” kategorisinde düzenlenen
PTT Ankara Cup II, nefes kesen final müsabakaları ile sona
erdi. TEB BNP Paribas WTA Championships İstanbul’dan
sonra bu yıl ülkemizde düzenlenen en önemli kadınlar
turnuvası olan PTT Ankara Cup II, dünyanın yaklaşık 30
ülkesinden 60’ın üzerinde tenisçiyi ağırladı.
30
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Tekler finalinde dünya sıralamasında
258. sırada olan Ana Savic şampiyon
oldu!
Tek Kadınlar final karşılaşmasının ilk setinde başa baş bir
mücadele vardı. Bu seti 7/5 almayı başaran Puig, ikinci
seti rakibi Savic’in 6/3 kazanmasına engel olamadı. Final
setinde yaşanan başa baş mücadelenin ardından oyunun
kontrolünü ele geçiren Ana Savic, üst üst aldığı sayılarla
oyunu 6/4 kazanarak şampiyon oldu. Ödülünü Türkiye Tenis
Federasyonu Başkanı Osman Tural’dan alan Hırvat raket
Ana Savic, çok iyi bir sezon geçirdiğini ve seyircilerin desteği
sayesinde maçı kazanabildiğini belirtti.
Çiftler finalini Polonyalı ekip
M.Linette – K.Piter kazandı!
21 Aralık Cuma günü oynanan çiftler finalinde I. Buryachok –
V. Solovieva çiftini 6/2- 6/2’lik setlerle yenen Polonyalı takım
M.Linette – K.Piter, şampiyon oldu. Ödüllerini PTT Genel
Müdürü ve Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Osman
Tural’dan alan Polonyalı ekip mutluluklarını dile getiren kısa
bir konuşma yaptılar.
31
32
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
33
BÖLÜM BAŞLIĞI
Tenis tarihinin en etkili isimlerinden biri olan Jimmy Connors,
erkekler teklerde en fazla şampiyon olan tenisçi unvanının yanında
dünya birinciliğini 160 hafta boyunca koruması ve 268 hafta birinci
sırada yer almasıyla da unutulmazlar arasında.
Jimmy Connors, 1984’e kadarki kariyeri
boyunca kullandığı Wilson T2000 krom
çelik raketle özdeşleşmiş; raketi sol
kolunun doğal uzantısı gibi olmuştu.
T2000; hafifliği, esnememesi ve rüzgara
daha az direnç göstermeyen çerçevesiyle
geleneksel ahşap raketin de sonunu
getirmişti. Connors’un kullandığı son
ahşap raket ise bugün bir dinozor gibi
incelenebilir.
1968’te Lacoste tarafından üretilen bir
ahşap raket kullanan Connors, daha sonra
Wilson’un onun için özel ürettiği ürünlere
geçti ve talepleriyle raket teknolojisinin
gelişimine de katkıda bulundu. Prof.
Mehmet Arda’ya ait olan resimdeki
model, Connors tarafından 1980’lerin
başına kadar kullanılan türünün son
örneklerinden biri. Üzerindeki el işçiliği,
usta işi müzik enstrümanlarını andırıyor
ve hemen her ayrıntısı günümüzün
teknolojik ürünlerinden farklı.
Connors’un Wilson markasını terketmesi
1987’de oldu. Slazenger’le anlaşarak
üç yıl Panther Pro Cramic kullandıktan
sonra Boris Becker’i izleyerek Estusa
kullanmaya başladı.
34
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
35
RÖPORTAJ
Hülya Avşar'la,
O'nun Kadar Ünlü
Hülya Cup'ı Konuştuk
Etkileyici bir sosyal sorumluluk projesi olan, organizasyon
ve oyuncu kalitesi ile katılım rekorları kıran Hülya
Cup’ı Hülya Avşar’dan dinledik. Avşar, Hülya Cup’ın
bilinmeyenlerini, ilham kaynaklarını ve hayallerini
bizlerle paylaştı.
Daha önceden yüzme gibi farklı sporlarla ilgilendiğinizi
biliyoruz. Tenise tutkunuz nasıl başladı? Tenis neden
hayatınızda bu kadar önemli?
Yıllarca profesyonel spor yaptıktan sonra uzun bir süre ara
verince hayatımda bir eksiklik olduğunu hissettim. Ve evime
yakın olan Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’ne gittim. Tenis
bana farklı ve güzel geldi. 1992’de haftada 3 gün özel ders
alarak başladım ve o gün bugündür düzenli olarak devam
ediyorum. Artık hayatımın bir parçası tenis, oynamadığım
zaman rahatsız oluyorum. Kafamdaki her şeyi tenis
oynarken çıkartıyorum bu da beni rahatlatıyor.
Tenisi özel hayatım ve iş hayatımın içine entegre ettiğimde
bana çok faydasını gördüm. Örnek vermem gerekirse;
tenis maçı yaparken rakipleriniz vardır, rakiplerinizin
koşmasından, raket açışından topu nereye atacağını,
nereden sayı yapmak istediğini anlarsınız ve ona göre
önceden yerinizi ve pozisyonunuzu alırsınız, sayı yapmasını
engellersiniz. Hedefiniz sayıyı almak ve maçı kazanmaktır.
Bunun için saatlerce, günlerce çalışır hazırlanırsınız. Önemli
olan rakibin nasıl oynadığı değildir, siz çıkar oyununuzu
oynarsınız, yeterli çalışmayı yaptıysanız kazanırsınız. Maçı
kazanmak için etraftan gelen sesleri ya da rakibinizin size
olan baskısını, her şeyi görmezden gelirsiniz ve başarıya
ulaşırsınız.
Aynı şeyi iş hayatınızda düşünün. Etrafta sizin yerinizde
olmak, sizi alt etmek, gündemden indirmek isteyen bir sürü
insan var. Herkesin hareketlerini takip edersiniz nerden ne
geleceğini bilirsiniz ve önlem alarak istediklerini almalarını
engellersiniz. En iyi olmak ve her zaman kazanmak için
çalışmalı ve etraftan gelen tüm seslere kendinizi kapatıp
yolunuza devam etmelisiniz. Başarı zaten bunun beraberinde
gelir. Eğer herkesle ayrı ayrı uğraşırsanız gerekli olan
çalışmaya yeterli zamanı ve dikkati veremezsiniz bu da sizi
sekteye uğratır.
Bu sene 12.'si gerçekleştirilen “Hülya Cup” fikri ilk nasıl
çıktı?
Bildiğiniz gibi tenis oynamayı çok seviyorum. Yıllardır da
üyesi olduğum Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde çeşitli
turnuvalara katıldım. Bir gün yine maç sonrasında oturup
sohbet ederken, TED Kulübü’nün Halkla İlişkiler Sorumlusu
olan Esra Argana; “Hülya Hanım, yıllardır tenis oynuyor
ve tenisçileri destekliyorsunuz. Ülkemizde hep insanlar
öldükten sonra onları yaşatmak için isimlerine bir şeyler
düzenleniyor, biz bir ilk yapalım ve ilk defa yaşayan bir ünlü
adına organizasyon yapalım.” dedi ve 2001’den bugüne
kadar her yıl daha da çoğalarak yüksek katılım rekorlarına
imza atan Hülya Cup ortaya çıktı.
Hülya Cup’a her sene ilgi daha da artıyor ve turnuvalar
arasında adeta katılım rekorları kırıyor. Bunun nedeni
nedir?
Bunun birkaç nedeni var. Öncelikli olan neden; turnuvaya
katılan herkes biliyor ki Hülya Cup’tan elde edilen gelirler,
maddi durumu tenis için yeterli olmayan genç ve yetenekli
tenisçilere turnuva oynama ve tenise devam etme imkanı
sunmak için kullanılıyor. Böylelikle turnuvaya katılan
oyuncular hem spor yapıyor hem de böyle faydalı bir sosyal
sorumluluk projesine destekte bulunuyorlar.
Diğer nedenlerden birisi ise; Hülya Cup’a katılan oyuncu
kalitesi. İstanbul’da iyi tenis oynayan tüm oyuncular
birbirleri ile bu turnuva sayesinde karşılıklı maç yapma
imkanı buluyorlar.
Başka önemli neden ise organizasyonun kalitesi. Bu yıl Hülya
Cup Tenis Turnuvaları, Fuat Nalbant koordinatörlüğünde
yapılmaktadır. Tenisin içinde büyüyen ve tenisin her alanında
görev yapan Fuat Nalbant yıllardır bu tip organizasyonları
düzenlediği için katılan oyuncuların bu tip turnuvalardaki
beklentilerini, sıkıntılarını bilmekte ve tüm katılımcıların
Hülya Cup Turnuvaları’ndan memnun olarak ayrılmasını
sağlamaktadır. Memnun olduğunuz bir şeyi de insanlara
tavsiye ederek onların da bu memnuniyeti tatmasını
istersiniz. En önemli şeyler; tenis oynadığınız kulüpteki
kort sayısı, ulaşım kolaylığı, otopark kolaylığı, maçlarınızı
"Artık hayatımın bir parçası
tenis, oynamadığım zaman
rahatsız oluyorum."
Fotoğraf: Fuat Elkatip
36
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
37
RÖPORTAJ
organize eden hakem kadrosu, sizi güler yüzle karşılayan ve
tüm isteklerinizi anında yapmaya çalışan personel. İnsanlar
değer gördükleri yerlerde olmayı isterler. Biz, turnuvamıza
katılan her oyuncuya değer veriyoruz ve isteklerini
karşılamaya çaba gösteriyoruz. Bu da bize her turnuvada
daha yüksek katılım olarak geri dönüyor. Katılan herkese
bir kez daha teşekkür ediyorum.
Bu seneki Hülya Cup’ı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu seneki Hülya Cup Nisan’da İstanbul TED’de 980 katılım,
Eylül’de Adana Tenis Dağcılık Kulübü’nde 260 katılım ve
son olarak yine İstanbul TED’de 1010 katılım ile son 5 yılda
Türkiye’de düzenlenen senior turnuvaları arasında en çok
katılımcı sayısına ulaşan turnuva olmuştur. Bu yüzden çok
mutluyum. Bu kadar kişinin benim adımla organize edilen
bir turnuvada tenis oynaması, spor yapması ve en önemlisi
bunları yaparken de minik tenisçilere destek olması beni
çok mutlu ediyor. Umarım her geçen yıl bu katılım daha da
artar ve biz daha çok çocuğa destek olabiliriz. Belki de Hülya
Cup bursu alan bir oyuncunun, dünyanın en prestijli 4 Grand
Slam Turnuvası’ndan birinde oynamasını sağlarız.
Hülya Cup Turnuvası’ndan elde ettiğiniz gelirlerle
tenisçilere burs imkanı sağladığınızı biliyoruz. Bu bursu
sağlarken kriterleriniz neler?
Biz sizi her zaman kendinize olan güveninizle ve
hırsınızla tanıdık. Bu hırsınız maç esnasında korta da
yansıyor mu?
Evet. 2001 yılından beri devam eden Hülya Cup
Turnuvaları’ndan elde edilen gelirler ile Tenis Eskrim
Dağcılık Kulübü Vakıf bünyesinde dar gelirli onlarca çocuğa
tenis eğitimi verilmektedir. Bu bünyedeki çocukları TED Vakfı
seçiyor. 2011’den beri ise ilave olarak biz de Türkiye’ de 12-18
yaş arası çeşitli yaş gruplarında kendi yaş klasmanında ilk 8
içerisinde bulunan, dar gelirli, eğitiminde başarılı ve teniste
yetenekli gelecek vaat eden oyuncuları buluyoruz. O yaş
grubu milli takım antrenörlerinden bu oyuncu hakkında bilgi
alıp, eğer kriterleri tutuyorsa bu oyuncuların yıllık turnuva
masraflarını karşılayarak, onlara destekte bulunuyoruz.
Evet, aslında kısmen yansıyordur. Maç içerisinde vuruşları
yapamadığım için bazen kızıyorum kendime ama maalesef
yoğun iş temposundan dolayı tenis antrenmanı yapmaya
zaman ayıramıyorum. Bu yüzden de daha önceden yaptığım
vuruşları şimdi yapamadığım için üzülüyorum ve bazen
sinirleniyorum.
"Belki bir Hülya Avşar Tenis
Akademisi kurabilirim."
Ama şu bir gerçek ki; eğer yaptığınız işte başarılı olmak
istiyorsanız kesinlikle hırsınız olmalıdır bence. Sahip
olduğumuz hırs bizi bir yerlere getirir. Kazanma hırsı, en iyi
olma hırsı bizi çalışmaya teşvik eder. Diğerlerinden farklı
olmaya ya da sizi diğerlerinden farklı kılacak özelliklerinizi
ortaya çıkarmaya yardım eder bu hırs.
"Belki de Hülya Cup bursu alan bir
oyuncunun, dünyanın en prestijli 4
Grand Slam Turnuvası’ndan birinde
oynamasını sağlarız".
Türkiye’de tenis sporuna karşı “tenis zengin sporudur”
diye bir ön yargı var. Siz bu konu hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Evet bence tenis zengin sporudur. Bu işe devlet el atmadıkça
belediyeler her mahallede halkın ücretsiz oynayabileceği
tenis kortları yapmadıkça, tenis sadece üyelik sistemi
içerisinde hizmet veren spor kulüpleri içerisinde oynanabilen
bir spor olarak kaldığı sürece hep zengin sporu olacaktır.
Aslında ekipmanlar çok pahalı değil, tenis raketi ve topları
büyük marketlerde bile çok uygun fiyata satılmaktadır.
Pahalı olan ise oynayacak yer ve size bunu öğretecek kişi.
Asıl para isteyen bu.
Sizi gelecekte tenis camiasında “Hülya Cup” dışında
farklı projelerle görebilecek miyiz?
Evet düşüncelerim var. Belki bir Hülya Avşar Tenis
Akademisi kurabilirim burada. İnsanları ücretsiz olarak
tenis ile tanıştırıp ilk eğitimini ücretsiz verip, hayatlarına
tenis sokmalarını sağlayabilirim. Devlet okullarından
yapılacak seçmeler ile yetenek avına çıkıp belki de ülkemizi
olimpiyatlarda temsil edecek tenisçiyi bu akademiden
çıkartırım. Belli mi olur... Tabii ki bunlar uzun vadeli
düşünceler. Yeterli büyüklükte arazi, bu iş için harcanacak
para, o oyuncuları seçebilecek ve eğitebilecek nitelikte
eğitmenler… Bunları bir araya getirebilmek için sanırım
biraz daha zamana ihtiyacım var.
İllüstrasyon: Mahyar M. Kalantari
38
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Röportaj: Nazlı Kütük
39
DÜNYADAN
BÖLÜM BAŞLIĞI
HÜLYA CUP
Hülya Avşar – Osman Tural’dan
Unutulmaz Gösteri Maçı
Ünlü sanatçı Hülya Avşar, Türkiye Tenis Federasyonu Yeni
Başkanı Osman Tural ile ilgili olarak “Başkan da tenis
oynamayı bilseydi iyi olurdu” şeklinde bir demeç vermişti.
Tural, Avşar’a hodri meydan dedi. Bu tatlı atışma, güzel bir
gösteri maçına vesile oldu.
Hülya Cup’ın finalinde çiftlerde Hülya Avşar ve Tenis
Federasyonu Başkanı Osman Tural ile Arka Sokaklar
dizisinden tanıdığımız Filiz Taçbaş ve Eski Türkiye
Şampiyonu Milli Tenisçi Yavuz Erkangil karşı karşıya geldi.
Yavuz Erkangil’in tempoyu çok iyi ayarlaması ile çekişmeli
bir karışık çift maçı izlendi.
Renkli görüntülere sahne olan Papia & Hülya Cup Senior
Tenis Turnuvası gösteri maçında gülen taraf, Avşar ve Tural
oldu.
40
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Başkan ilk maçına hızlı çıktı
TED’de (Tenis Eskrim Dağcılık Spor Kulübü) gerçekleşen
gösteri maçının ilk setini 6-4 alan Avşar ve Tural, bu moralle
ikinci sete iyi başladı. İkinci seti 2-6 Taçbaş ve Erkangil çiftine
kaptıran Avşar ve Tural, morallerini bozmadı ve son seti
10-5 skorla aldı. Tatlı bir atışma ile başlayan maç aracılığıyla
Tural, senyör tenisçi olduğunu kanıtladı.
Maçı izleyenler arasında Sergen Yalçın, Helin Avşar ve Hülya
Avşar’ın kızı Zehra da vardı. Maç sonrasında Hakan A. Toker,
piyano eşliğinde Türk Sanat Müziği resitali ile dinleyicilere
unutulmaz anlar yaşattı.
41
TÜRKİYE'DEN
BÖLÜM
TENİS
MODASI
BAŞLIĞI
TÜRKİYE'DEN
BÖLÜM BAŞLIĞI
Pasta
Tadında
Pastel!
Hazırlayan: Mahyar M. Kalantari
2005'te başlayan Adidas by Stella McCartney iş
birliği, spor kıyafetlerine yeni bir ifade getirdi.
Markanın 2013 Tenis Koleksiyonu'nunda
trendler ön plana çıkarken, fonksiyonellik ve
rahatlıktan da vazgeçilmemiş.
Limon sarısı, açık gri ve toz pembe gibi pastel
renklerin büyülediği koleksiyonda feminen
hatlar ön plana çıkıyor. Kesimlerde modern ve
klasik çizgiler dikkat çekiyor.
Haf if ve
Kalıcı
2012'de Nina Ricci tarafından
üetilen Mademoiselle Ricci,
ferah, çiçeksi bir koku. Yaban
gülü, pembe biber, zakkum,
kuşburnu, misk ve beyaz
ahşaptan oluşan bu özel koku
hafif ve aynı zamanda kalıcı
olma özelliğinden gündüz
kullanımın yanı sıra, spor için
oldukça ideal.
42
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
43
TENİS MODASI
Avustralya
Açık’ın Yıldızı
“Adipower
Barricade”
Hazırlayan: Mahyar M. Kalantari
Andy Murray, 2013 Avustralya Açık’ta,
Addidas’ın 2013 Adipower Barricade Tenis
Koleksiyonu’nu tercih etti.
Lezzetli, sıra
dışı ve genç!
2012 ürünü olan Disele
Only The Brave parfüm, son
derece lezzetli, sıra dışı ve
genç bir koku. Parfüm, aynı
zamanda gücü temsil eden
şişesi ile dikkat çekiyor. Elma
ve mandalina kokusuyla
duyulara sızan koku, adaçayı
ve bourbon biber, tütün
ve paçuli ile saatlerce size
eşlik ediyor. Spor yaparken
tarzları ile farklılık yaratmak
isteyenler için mis gibi bir
seçenek.
Murray; canlı sarı, gri ve beyazın modern ve
enerjik uyumundaki kıyafetleri ile Melbourne’de
tüm dikkatleri üzerine topladı.
Murray’ın muhteşem performansını sergilerken
tercih ettiği ayakkabıları, Addidas’ın 2013
Adipower Barricade Tenis Koleksiyonu’ndan
sarı ve siyah renkte efsaveni Barricade 7.0
ayakkabısıydı.
O-Wilfried Tsonga, Juan Monaco Fernando
Verdasco, Gilles Simon ve Thomaz Bellucci
de Murray gibi Avustralya Açık maçlarında
Addidas’ın yeni koleksiyonunu tercih ettiler.
Ferah ve
Enerjik!
2012'de piyasaya sürülen
Gucci Sport, içindeki satsuma
ve greyfurt ile ferahlık ve
enerji verici bir koku. Bu
ferahlatıcı
kokuya
incir,
kakule ve ardıç meyvelerin
hafif tatlılığı eşlik ediyor.
Silhat ve amber tohumundan
elde edilen bu karışım,
hafifliği ve kalıcılığıyla tüm
sporcular için uygun.
44
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
45
GRANDBAŞLIĞI
SLAM KENTLERİ
BÖLÜM
Aus Open’ın Ev Sahibi:
Melbourne
Grand Slam Kentleri
Yazan: İzzeddin Çalışlar
Göçmen hallerini, izole edilmiş Aborjinleri'ni ve müzmin mutsuzlarını saymazsanız,
herkesin mutlu göründüğü bir kıtadasınız. İnsanı üzmeyen bir iklim ve yüksek yaşam
standartlarıyla her şey keyfe endeksli. Dünyanın öbür ucunda da hayat var dedirten
Avustralya kentlerinin en büyüğü, adı tenisle anılan dört dünya kentinin biri, her yıl
Grand Slam heyecanını başlatan noktada...
Avustralya için dünyanın en büyük
adası da denebilir, en küçük kıtası da…
Araştırmacılar ona en eski kıta da diyor.
Bu toprakların yerlileri olan aborjinlere
sorarsanız, ilk insan soyundan geliyorlar.
En eski izleri 50.000 yıl öncesine kadar
gidiyor. Üstelik bugüne kadar büyük
bir kısmı hiç değişmeden gelmiş.
Fiziksel yapıları bu görüşü olumluyor
ama aborjinler kentsel yaşamdan
öylesine uzak ki, milyonlarca kişilik
Melbourne’da ya da binlerce kilometrelik
batı sahillerinde safkan bir aborjin bile
görmek mümkün olmayabiliyor.
Avustralya için "en doğudaki batılı"
demek de yanlış olmaz. Biraz California,
46
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
biraz Capetown, biraz Miami havası var.
Bunlardan birer tutam karıştırın. Üzerine
kolonyal İngiliz tuzu serpin. Tropik sosla
tatlandırın ve yanında Türk, Yunan,
Alman, Yeni Zelanda, Çin ordövrleriyle
servis yapın. Böyle itinayla hazırlanmış
bir ana yemek gibi bu ülke. Bu karışımı
kendine özgü ve farklı kılanların başında
ise doğası geliyor. Çölün ortasındaki
ünlü Rock Dağı, kuzey batıda pasifik
Okyanusu’na doğru uzanan hayal etmesi
güç güzellikteki mercan kıtası Great
Bareer Reef, kanguru ve koala gibi salt bu
kıtada görülebilen hayvan cinsleri ve her
santimetrekareden fışkıran yeşillikler,
Avustralya’ya gidenlere tam anlamıyla
"başka bir yere geldim" dedirtiyor.
Ülkenin tartışmasız en güzel kenti
Sydney. Dünyanın sayılı dilber kentleri
arasında ve birbirine komşu üç liman
üzerinde kurulu. Bu yüzden Avustralya
ziyaretçilerinin ilk durağı da Sydney
oluyor. Sydney’den Melbourne’a birbirine
paralel iki kara yoluyla ulaşılabiliyor.
Sahil yolunda birbirinin peşi sıra dizili
küçük kasabalar ve yazlık yerleri var.
Taşraya gittikçe yol ilginçliğini kaybediyor.
İçeride kalan yol ise denize uzak olmasına
rağmen, ünlü Avustralya şaraplarının
kaynağı sayılan Great Dividing Range
Vadisi'nden geçtiğinden yolculara daha
ilginç olanaklar sunabiliyor. Yolun sonu
ise Türkler'in de yoğun olarak yaşadığı
Melbourne...
47
GRAND SLAM KENTLERİ
Victoria Bölgesi'nin en büyük şehri
olmasının yanında ülkenin finans ve
ticaret merkezi de burası. Avustralya’nın
en büyük üç şirketi olan Telstra, BHP
Billiton ve National Australia Bank’ın
merkezleri Melbourne’de. Kentte Avrupai
bir atmosfer hakim. 19.yüzyıldan kalmış
birçok bina kente ayrı bir estetik katıyor.
New Orleans’ı andıran tipik mimarisiyle
iki katlı evlerden oluşan mahalleler,
St.Kilda Plajı ve gençliğin buluşma
noktası olan aynı adlı semt, devasa
Queen Victoria Market, St.Paul Katedrali
ve Melbourne Müzesi ilk görülecek yerler
olarak sıralanıyor. Kentin simgeleri
arasında Flinders Street Tren İstasyonu,
parlamento binası, Windsor Oteli ve
içinde çok önem verilen bir Türk hamamı
da olan şehir banyosu bulunuyor.
BÖLÜM BAŞLIĞI
Melbourne, geçen yıl The Economist
Dergisi tarafından yayınlanan Dünyanın
En Yaşanabilir Şehirleri listesinde
kültürel nitelik, iklim, yaşama ücreti ve
sağlık, suç oranı gibi sosyal koşullar
bakımından birinci seçildi. Aynı zamanda
ülkenin spor başkenti olarak da tanınıyor.
Bu sıfatı almasında tabii ki Avustralya
Açık Turnuvası’nın büyük katkısı var ama
Melbourne Bahar At Yarışları Festivali,
Formula 1 ve kısaca AFL Grand Final
denen rugby şampiyonası da tenis kadar
önem taşıyor. Melbourne, güney yarım
kürenin ilk Olimpiyat kenti olma onurunu
da taşıyor. 1956 yılındaki bu deneyime
2006’da Commonwealth Oyunları ev
sahipliğini de ekledi.
Şehir adını, Derbyshire kasabasının
Melbourne köyünde evi bulunan
Birleşik Krallık Başbakanı 2. Vikont
Melbourne’den alıyor. Kelimenin eski
İngilizce’ deki anlamı ise "değirmen suyu".
Avrupalılar 19. yüzyıl ortalarında buraya
geldiklerinde, bölgede sadece aborjinler
yaşıyordu. Yeni Güney Galler hükümeti
onları ve haklarını umursamadan bölgeyi
göçmen yerleşimine açınca da Melbourne
ortaya çıktı. Altına hücum sebebiyle
şehir olağanüstü hızla büyüdü ve gelişti.
"Şahane" lakabını alarak 1865 yılında
Avustralya’nın en büyük kenti haline
geldi.
Port Phillip Körfezi kıyısında olması işlek
bir liman olmasını da doğurdu.
ANZAC Anıtı da görülmesi gereken
yerlerden biri.
Bugün ise trafiğe kapalı merkezi
caddelerinde tramvaylarla Bourke
Street’ten William Street’e, Collins
Street’ten Quenn Street’e gidip gelen
kalabalıkla canlı ve hayat dolu bir yaşam
merkezi. Eureka’dan sonra şehrin en
yüksek binası olan RialtoTower da çevreyi
seyretmek için ideal bir gözlem olanağı
sunuyor.
Avustralya’yla ortak tarihimizin simgesi
olan ANZAC’lar, 1.Dünya Savaşı’nda
Birleşik Krallık ordusuna dahil olmak
için Avustralya ve Yeni Zelanda’dan
gelen gönüllü askerler. Bilindiği gibi
Çanakkale’de Osmanlı ordusuna karşı
savaştılar ve birçok efsanevi öykü
yaşandı. Avustralyalılar için doğrudan
kendi topraklarıyla ilgili olmadığından
savaşlarda verdikleri kayıpların anıları
başka ülkelerdekilere göre daha değerli.
Neredeyse yüz yıl sonra bile bu olayların
canlı anılarına ülkenin her noktasında
rastlamak mümkün.
Kenti keşfetmek için hangi amaçla hangi
caddeye sapılacağını bilmek gerekiyor.
Swanston Street fayton gezileri, Lygon
Street ünlü İtalyan restoranlarına
uğramak, Chaple Street ise piyasa
yapmak için ideal. Royal Botanic Gardens
ise devasa ebatlarıyla dünyanın bu
bölgesinin tüm botanik zenginliğini
meraklılarıyla paylaşıyor.
Tramvayları, köprüleri, caddeler
üzerindeki sokak çalgıcıları, alışveriş
merkezleri, öğrencileri ve kıyıları dışında
48
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Melbourne’dan batıya doğru devam
edenler, sahil boyunca inanılması güç
görüntülerle karşılaşıyor. Kıtanın güney
sahilleri dünyanın hiçbir yerinde benzerine
rastlanmayan doğa harikalarıyla dolu.
Dünyanın en eskiden oluşmuş yağmur
ormanları da bu bölgede.
49
GRAND
SLAM KENTLERİ
BÖLÜM BAŞLIĞI
Bizler hep daha sıcak bir hava
aradığımızda güneye ineriz. Doğal olarak
güney yarım kürede sistem tersine
işliyor. Melbourne’lular için en güzel
tatil, en sıcak deniz ve en güzel hava
ülkenin kuzeyindeki ekvatora daha
yakın olan Queensland bölgesinde.
Bölgenin başkenti Brisbane. Ama Cairns
ve Port Douglas gibi küçük kasabalar
en turistik yerler. Bölge geniş plajları,
denize kadar inen palmiye ormanları,
tadına doyulmaz güzellikteki mercan
kayalıkları ve su altı görsel şölenleriyle
her tatilciyi cezbedecek nitelikte. Bunlara
ek olarak Avustralyalılar birçok etkinliği
de beraberinde sunuyorlar.
Aborjinler'in yaşam tarzının sergilendiği
parklar, yağmur ormanlarında yürüme
turları, her tür spor olanağı, mükemmel
50
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
tesisler ve karada ya da denizde olsun,
her on kilometrede bir değişen, başka
manzaralar sunan doğa… Özellikle
mercan kayalıklarında yapılan dalma
turları, gerçek bir yaşam deneyimi.
Genellikle doğa belgesellerinde
gördüğümüz ve gerçek olduğunu hayal
etmekte zorlandığımız o rengarenk ortam
birden ayaklarımızın altına seriliyor. Bütün
balıkların beslenme bölgesi olduğundan
buralarda yapılan dalışlarda envai çeşit
balıkla birlikte yüzme imkanı oluyor.
Kuzeybatıya doğru gittikçe, merkezi
Darwin olan ve Aborjinler'in daha yoğun
olarak yaşadıkları Northern Territory var.
Asya’ya en yakın noktası olduğundan
aslında tarih boyu ana kıtaya geçiş yeri
burası olmuş. Ünlü av silahı boomerangın
doğduğu yerler de burası.
Avustralya’nın tamamını görmek için
sınırsız zamana ihtiyaç var. Bir gezi
yazısı okurken bir ülkeden bahsedildiği
hissi uyanabilir belki ama unutmamak
gerekir ki, aslında koskoca bir kıtadan
bahsediyoruz. Bu sebeple büyük
mesafeler ancak uzun uçuşlarla kat
edilebiliyor.
Görmek Gereken Diğer Yerler:
Türkiye’den dokuz saat geride yaşayan
Melbourne’a seyahat etmek oldukça
zor. Türkiye’den birçok havayolu ile
ancak aktarmalı uçuş mümkün. Uçuş
süresi de yirmi saati aşıyor. Yine de
gerçek bir tenis tutkunu için mutlaka
gerçekleşmesi gereken bir rüya. 2013
Avustralya Açık yine Grand Slam’ın
ilk ayağı olarak Melbourne Park’ta
14 - 27 Ocak tarihleri arasında 101.
kez gerçekleştirildi ve kadınlarda
Victoria Azarenka, erkeklerde ise
Novak Djokovic, şampiyonluğu elde
etti. Tarihindeki en büyük para ödülünü
dağıtan turnuvada 30 milyon Avustralya
doları sahiplerini buldu.
CrownCasino (eğlence)
Queen Victoria Market (pazar)
Old Melbourne Gaol (tarihi hapishane)
Federation Square (şehir meydanı)
St. Kilda Beach (plaj)
Lygon Street (yeme - içme)
Melbourne SupperClup (bar)
Sherbrooke (orman)
Akvaryum
Parlemento Binası
Bonsai Farm (bahçe)
Sofitel Melbourne
www.sofitelmelbourne.com.au
Langham Hotel Melbourne
www.melbourne.langhamhotels.com.au
The Westin Melbourne
www.westin.com.au
Hotel Lindrum
www.hotellindrum.com.au
Alto Hotel on Bourke
www.altohotel.com.au
Clarion Suites Gateway
www.clarionsuitesgateway.com.au
Crown Promenade Hotel
www.crownpromenade.com.au
Müzeler:
Radisson on Flagsraff Gardens
www.radisson.com/melbourneau
National Gallery of Victoria (sanat)
Quay West Suites Melbourne
www.mirvachotels.com.au
Archeology Museum (arkeoloji)
Scienceworks Museum (bilim)
Melbourne Maritime Museum (denizcilik)
Marriott Melbourne
www.marriott.com
Sebel Melbourne
www.mirvachotels.com.au
Oaks on Lonsdale
www.theoaksgroup.com.au
51
BÖLÜM BAŞLIĞI
AUS OPEN
2013
Avusturalya
Açık
Turnuvası’nda zafer, geçen
senenin de şampiyonu olan 23
yaşındaki güzel raket Victoria
Azarenka'nın oldu. Na Li’ye karşı
oynadığı, 3 set süren, 4/6 6/4 6/3
skorluk uzun final maçından
tam 12 saat sonra Melbourne
Park’ta kameraların karşısına
geçen Azarenka duygularını
paylaştı ve sevincini şampanya
ile kutladı.
Ödül töreninde “Mükemmel bir
deneyimdi…Buraya sıralamamı
koruyamaya değil, şampiyonluk
listeme bir yenisini eklemek
için gelmiştim. Geçen sene bu
turnuvayı kazandığım an çok
özel ve duygu yüklü bir andı ve
bu ben bu hissi tekrar yaşamak
istedim.” ifadelerini kullanan
duygu yüklü Vika, bu zaferiyle
sadece bir şampiyonluk daha
elde etmekle kalmayıp aynı
zamanda dünya sıralamasındaki
birinciliğini korudu.
Avusturalya Açık Turnuvası’nda yarı final mücadelesinde rakibi Sloane
Stephens 5-4 öndeyken, 10 dakikalık doktor molası alan Vika, izeyicilerin
tepkisine ve protestosuna uğradı. Final mücadelesinde hemen hemen
herkesin Na Li’yi desteklemesi üzerine Vika kameralara: "Seyircilerin mola
almamdan dolayı şüpheye düşmelerini anlayabiliyorum fakat sonra bana
karşı olan tutumlarının adil olmadığını düşünüyorum." diye konuştu.
52
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
53
BÖLÜM BAŞLIĞI
Zafer Yine
Novak’ın!
AUS OPEN
Novak Djokovic, Avustralya Açık Tenis
Turnuvası’nda üst üste 3’üncü kez zafere
ulaştı. Bu zaferle, Avustralya Açık’ta üst
üste 3'üncü kez şampiyon olmayı başaran
ilk tenisçi olarak turnuvanın tarihine geçti.
Tek erkeklerde Sırp Novak Djokovic, Büyük Britanyalı Andy
Murray ile finalde karşı karşıya geldi. 25 yaşındaki Sırp raket, 3
saat 40 dakika süren final maçında Andy Murray’ı 3-1 yendi.
Tek erkeklerde 1 numaralı seri başı olan Djokovic, sezonun ilk
Grand Slam Turnuvası finalinde 1-0 geriye düşmesine rağmen
rakibini 6/7, 7/6, 6/3 ve 6/2'lik setlerle 3-1 yenerek, Avustralya
Açık’ta üst üste 3'üncü kez şampiyon olmayı başardı.
2008, 2011, 2012 ve 2013’ün Avustralya Açık Şampiyonu
Djokovic, ABD'li Andre Agassi ve İsviçreli Roger Federer'in
ardından şampiyonluk kupasını 4'üncü kez kaldıran 3'üncü isim
oldu.
54
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
55
BÖLÜM BAŞLIĞI
BÖLÜM BAŞLIĞI
Bryan
kardeşlerden
rekor!
AUS OPEN
Avustralya Açık çift erkekler finalinde Bryan kardeşler, Hollandalı rakipleri Robin Haase ve Igor
Sijsling ikilisini 6-3/6-4’lük setlerle 2-0 mağlup ederek Melbourne’deki altıncı şampiyonluklarına
ulaştılar.
Çitler müsabakalarında elde ettikleri galibiyetlerle tenis
dünyasının parlayan ikilisi haline gelen Bob ve Mike Bryan
kardeşler, 2013 Avustralya Açık’ta kariyerlerinin 13. Grand Slam
zaferini elde ederek tenis tarihe geçtiler. Bryan kardeşler bu
zaferle kariyerlerinin 84. turnuva zaferini de elde etmiş oldular.
Yılın ilk Grand Slam Turnuvası’nı şampiyonlukla kapatan Bryan
56
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
kardeşler, böylece çift erkeklerde 12 Grand Slam Şampiyonluğu
bulunan Newcombe-Roche ikilisini de geride bıraktılar.
Çift
Kadınlarda
İtalyan Esintisi
Avustralya Açık 2013 Çift Kadınlar Kategorisi
finalinde İtalyan çift Sara Errani - Roberta
Vinci, Avustralyalı çift Ashleigh Barty - Casey
Dellacqua ile karşılaştı.
Geçen sene Amerika Açık ve Fransa Açık’ı kazanıp, Avustralya
Açık’ta final gören 1 numaralı seri başı İtalyan ikili Sara Errani Roberta Vinci, ilk seti 6-2’lik skorla kazandı.
İkinci sette galibiyet 6-3’lük skorla Avustralyalı ikilinin oldu.
Ancak; son sette ev sahibi çift, Errani - Vinci ikilisine 3/6 6/2
3/6'lık skorla mağlup oldu.
İkiz kardeşlerden Mike Bryan, kırdıkları rekorla ilgili olarak
“Tarihin bir parçası olduğumuzu hissediyoruz. Emin olun, bu
güzel bir duygu. Elbette işin rekor kısmını korttayken pek
düşünmüyoruz ama daha sonrasında dönüp kariyerlerimize
baktığımızda, neler başardığımızı görmek eğlenceli olacak. Bu
büyük bir rekor” dedi.
57
BÖLÜM BAŞLIĞI
Korttan
doğan marka:
Yazı Dizisi
Yazan: İzzeddin Çalışlar
Moda markaları genellikle adını ilk tasarımcısından alır. Dünyanın en
yaygın hazır giyim markalarından biri olan Lacoste ise 1920’li yılların bir
tenis yıldızı olan Jean Rene Lacoste’un soyadını bugüne taşıyor.
Jean Rene Lacoste, 2 Temmuz 1904
günü Paris’te dünyaya geldi. 192732 yılları arasında Jean Borotra,
Henri Cochet ve Jacques Brugnon ile
birlikte Fransa’nın “Dört Silahşörler”
olarak anılan şampiyon tenisçilerinden
biri oldu. 1925, 1927 ve 1929’da
Roland Garos’da, 1925 ve 1928’de
Wimbledon’da, 1926 ve 1927’de de
Forest Hills’de şampiyon olarak,
çiftlerde de benzer başarılara imza
atarak Fransa’nın tenis dünyasında altı
yıl süren rakipsizliğini başlatan sporcu
oldu. Sürati ve atak oyun tarzından
dolayı hayranları ona “Timsah” lakabını
yakıştırdı.
58
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Özellikle 1927’deki US Open’da Bill
Tilden’la yaptığı karşılaşma, tenis
tarihinin efsanelerinden biri haline
geldi. İki buçuk saat süren final
karşılaşmasında rakibini yorgunluktan
kıpırdayamaz duruma düşürmesi Jean
Rene Lacoste’u tüm dünyanın tanıdığı
bir isim haline getirdi ve bu turnuvayı
kazanan ilk yabancı olarak tarihe geçti.
1929 Fransa Açık Tenis Turnuvası’nı
son kez kazanıp tenisi bırakımasıyla
başlayan yeni hayatı da tenis geçmişi
kadar başarılı oldu. O aynı zamanda
büyük bir mucitti ve ilhamını yine
tenisten alıyordu.
Kariyeri sırasında sportif amaçla
kullanılacağı gibi günlük hayattada
giyilebilecek giysi ihtiyacını saptamış,
bir bakıma spor giyimin öncüsü
olmuştu. 1925 yılında ününün
doruğundayken Fransız milli takımı
oyuncusu olarak maça gittiği Boston
sokaklarında gezerken, bir vitrinde
gördüğü timsah derisi bavul dikkatini
çekti. Hemen yanındaki takım kaptanı
Pierre Gillou’ya dönerek “Maçı alırsam,
sen de bana bunu alacaksın” dedi.
Lacoste o gün ne maçı ne de bavulu
kazandı ama iki yıl sonra bir başka
arkadaşı Robert George ona özel
timsah logosu tasarlayarak lakabını
blazer ceketinin göğsünde taşımasını
sağladı. Aynı yıl Amerika’ya giderken
timsah armalı ceketinin içine o günler
için pek de hoş karşılanmayacak bir
gömlek giydi. Tasarım yeteneğinin
ilk ürünü olan bu gömlek, havanın
çok sıcak olduğu kortta, ter emici
özelliğe sahip, hafif bir kumaştan
üretilmişti. Hem daha rahat spor
yapma imkanı sağlıyordu hem de
süveter ve ceketle de şık bir görünüm
sağlıyordu. Lacoste, artık sadece
sportif başarısıyla değil, kendine has
giyim tarzıyla da anılır olmuştu. Bu
gömleğe 1212 adını verdi ve seçkin
bir sportmen kitlesi tarafından hemen
benimsendi.
1933 yılında lakabından yola çıkarak
yarattığı timsahlı marka onun tasarım
öyküsünü sürdüren bir girişim oldu.
Andre Gillier ile yaptığı ortaklık
efsanevi Lacoste gömleğin temelini
attı.
Gömlek satışları kısa zamanda
büyük artış gösterdi. 2. Dünya Savaşı
nedeniyle ara verse de 1946’dan
itibaren tekrar üretime başladı.
EKİM | KASIM | ARALIK 2012
59
KORTTAN DOĞAN MARKA
BÖLÜM BAŞLIĞI
Önce İtalya’ya ardından ABD’ye
ihracata başladı. 1960’lı yıllarla
birlikte Lacoste markası altında
ürün gamını geliştirdi. 1963’te ilk
çelik raket olan Equijet’i tasarladı
ve günümüzün raket teknolojisinin
temelini atarak içinden geldiği
branşa müthiş bir imza etti. Bir
moda markası olmanın gereği
olarak 1968’te Jean Patou ile birlikte
Lacoste parfümü lanse etti.
1971’de Japonya’ya sıçradı ve üretim
kapasitesini arttırdı. 1976’da Uluslar
arası Tenis Ünlüleri Evi’ne seçildi;
ertesi yıl da Legion d’Honneur sahibi
oldu. 80’li yıllarda Lacoste gözlük,
ayakkabı ve saatler de devreye girdi,
Peugeot ile marka ortaklığı başladı.
Jean Rene Lacoste, 12 Ekim 1996’da
92 yaşında hayata veda ederken
tasarım yapmaya devam ediyordu
ve gerek soyadı, gerekse onunla
özdeşleşen lakabı, hayatında tenisle
hiç karşılaşmamış olan dünyalılarca
bile tanınıyordu.
60
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
61
TENİS MAGAZİN
Juan Monaco Kooyong,
Classic Exhibition’dan
Çekildi
Arjantinli tenisçi Juan Monaco Kooyong, Classic
Exhibition Turnuvası’ndan elindeki sakatlık
nedeniyle çekildi ve yerine Fransız raket Paul-Henri
Mathieu geçti. Turnuva direktörü Colin Stubbs,
Monaco için “Avusturalya Açık’ta yer alabilme
umudu için doktor tarafından birkaç gün için
tenis oynamaması önerildi” dedi. Monaco, dünya
sıralamasında 12 numara olsa da 4 numaralı seri
başı olan Rafael Nadal’ın yokluğundan dolayı
turnuvanın 11 numarası olarak yer alıyor.
Şampiyonluk Sonrası
Gangnam Style Şov
Sırp tenisçi Novak Djokovic, Çin Açık Finali’nde Fransız JoWilfried Tsonga'yı mağlup ederek şampiyon oldu. Zaferden
sonra yapılan şovda Gangnam Style şarkısı ile dans eden
Novak Djokovic, izleyenleri hayran bıraktı.
Tenisi Bırakıp
Manken Oluyor!
27 yaşındaki Arjantinli raket Gisela Dulko, profesyonel
tenis kariyerini sonlandırma kararı aldı. Kariyerinde
çiftler kategorisinde 1 numaraya yükselen ve tekler
kategorisinde dört kez şampiyonluğa ulaşan Dulko’nun
artık kariyerine mankenlikte devam edeceği söyleniyor.
Güzel tenisçi yakınlarda twitter’da paylaştığı bikinili
fotoğraflarıyla, bu dedikoduları adeta onayladı.
Dulko’nun bugüne kadar tenis kariyerinden kazandığı
toplam para ödülü 4.2 milyon dolar.
Murray’nin
Duygusal Anları
Andy Murray, Brisbane International Turnuvası’nın
final maçını Grigor Dimitrov’a karşı yaptı. Finalde 7-6
(7-0), 6-4 galip olan Murray, ödül töreni esnasında bu
zaferi kanser teşhisi konulan arkadaşına itaf ederken,
oldukça duygusal anlar yaşadı.
Murray oldukça hüzünlü bir sesle: “Bu zaferi en yakın
arkadaşlarımdan birine gönderiyorum. İyileşeceksin,
bunu yeneceksin.” dedi.
Murray söylemese de bu arkadaşının Ross Hutchins
olduğu ortaya çıktı. Murray ve Hutchins çok yakın, eski
takım arkadaşları. Hutchins’a yılbaşında lenf kanseri
teşhisi konulduğu öğrenildi.
62
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
63
TENİS MAGAZİN
BÖLÜM BAŞLIĞI
Federer'e
Ölüm Tehdidi
Shangai Masters’ta mücadele etmek için Çin’e giden Roger
Federer’e ölüm tehtidi gelmişti.
Shanghai Youth Daily Gazetesi'nde yer alan habere göre
bir internet sitesi kullanıcısı, “6 Ekim’de tenisin kökünü
kurutmak adına Roger Federer’e suikast düzenleyeceğim.”
demişti.
Kullanıcı, kortta diz çökmüş bir Federer fotoğrafıyla
oynayarak, tenisçinin yanına maskeli, siyah giyimli ve elinde
bir balta tutan cellat ekleyerek siteye koymuştu.
Bu tehdit üzerine organizatör Yang Yibin, “Bunun sadece
sözel bir tehdit olduğunu ve kişinin harekete geçmeyeceğini
umuyoruz. Yine de ciddi önlemler aldık.” demişti. Neyse ki
organizatör haklı çıktı ve Çin'de Federer'e yönelik herhangi
bir saldırı yaşanmadı.
Tenis dünyasında ses getiren bu haber üzerine İsviçreli raket
Roger Federer, aldığı ölüm tehdidinin konsantrasyonunun
bozulmasına yol açtığını açıklamıştı.
Heykeli Dikelen
Adam: VILAS
Arjantin’in Grand Slam Şampiyonluğu’nu
kazanan ilk erkek tenisçisi Guillermo Vilas’ın
heykeli dikeldi. Vilas’ın spora başladığı Club
Nautico Mar Del Plata’nın girişinde yer alan
heykelin açılış organizasyonun sponsorluğunu
Peugeot üstlendi.
Vilas’ın meşhur tek el backhand’inin betimlendiği,
1.80 boyunda 100 kiloluk demirden heykel, Daniel
Masi tarafından yapıldı. Heykel kulübün girişinde
ziyaretçileri olanca heybetiyle selamlayacak.
64
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
65
BÖLÜM BAŞLIĞI
BÖLÜM BAŞLIĞI
Tenis ile ilgili
kim ne demiş...
“Tenis daha çok zihinsel bir oyun.
Tabii ki pek çok fiziksel becerinin
olması lazım. İyi bir düşünür
olmadan iyi tenis oynayamazsın.
Korta gitmeden önce maçı
kaybeder ya da kazanırsın.“
“Kendinden iyi bir sporcuya yenildiysen
tevazu göstererek yenilmeyi bilmelisin.
Tabi ki daha iyi servis atabilirdin, tabi
ki daha etkili forehand vurabilirdin.
Önemli olan sonucu kabullenip bir
sonraki maça yoğunlaşmak.“
Venus Williams
Rafael Nadal
“Tenis huzur dolu bir ortamda yer
alan şiddet eğiliminin mükemmel bir
kombinasyonudur.“
“Tenis psikolojik bir spordur,
rahat bir kafa lazım bu yüzden
tenis oynamayı bıraktım.“
Billie Jean King
Boris Becker
“Hayallerimizin peşinden koştup
çok çalıştığımız sürece o düşler
gerçeğe dönüşecektir.“
“Kortta inançlı olman gerek. En
nihayetinde bütün olay akıl da bitiyor.
İyi bir şampiyonla oynuyorsanız
kendinize güvenmeniz gerekiyor.
Elinize geçen bütün fırsatları
değerlendirmelisiniz. Ben hep
kendime güvendim.”
Serena Williams
Novak Djokovic
“2 numara olmak çok kötü bir
duygu.”
“Hayatta bir şeyi en iyi yaptığında,
ondan gerçek anlamda vazgeçmek
istemezsin. Benim için bu tenisti.“
Andre Agassi
“Biliyorum ki dikkatimi yaptığım
şeyden keyif almaya ve eğlenmeye
odaklarsam iyi tenis oynayacağım.”
Roger Federer
Steffi Graf
“Tenis bana ruh verdi.“
Martina Navratilova
66
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
67
BÖLÜM BAŞLIĞI
BÖLÜM BAŞLIĞI
2012
Zirvedekiler!
Kral ve
Kraliçeleri
Çocuk denecek yaşta bir yetişkin
disipliniyle erkenden olgunlaştılar. İlk
gençlikleri; rekabetle, hırsın ateşiyle
şekillendi. Zaferle sevinip, mağlubiyetle
üzüldüler.
YılındaTenisin
Yaşamlarını tenise adadılar…
Zirveye giden yol çok çetin ve zahmetli…
İnsan bedeninin ve zihninin sınırlarını
zorlarken, azmin nelere kadir olduğunu
bize bir kez daha gösterdiler.
Hazırlayan: Nazlı Kütük
Onlar; çocuklukları, aileleri, yükselişleri,
düşüşleri, düşleri ve gerçekleriyle
zirvenin sahipleri. Onlar, tenisin kral ve
kraliçeleri…
Dünya sıralamasında ilk
8’de yer alan tenisin
kraliçelerini; başarı
hikayeleri, oyun tarzları ve
bilinmeyenleri ile ele aldık.
68
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
69
BÖLÜM BAŞLIĞI
ZİRVEDEKİLER
VICTORIA
AZARENKA
1.
MARIA
SHARAPOVA
Yaşadığı Yer: Monte Carlo, Monaco
Yaşadığı Yer: Florida, Amerika
Doğum Tarihi: 31 Haziran 1989
Doğum Tarihi: 19 Nisan 1987
Doğum Yeri: Minsk, Belarus
Doğum Yeri: Nyagan, Rusya
Boy: 1.83
Boy: 1.88
Kilo: 66 kg
Kilo: 59 kg
Oyun:Sağ el (çift el backhand)
Oyun: Sağ el (çift el backhand)
Profesyonellik: 2003 -
Profesyonellik: 2001 -
Toplam Puan: 10,595
Toplam Puan: 10,045
Tenisle 7 yaşında annesi sayesinde tanışan Azerenka’nın tenis
antrenörlüğünü Sam Sumyk yapıyor. Vika lakabıyla tanınan ve son
yıllarda adından sıkça söz ettiren Belaruslu tenisçi Azarenka, tenis
kariyerinde ilk defa 2012 yılında dünya sıralamasında 1 numara
olarak oynadı. Henüz 23 yaşında tenis dünyasının zirvesine yükselen
Vika; Sydney, Avusturalya Açık, Doha, Indian Wells, Beijing ve Linz
olmak üzere toplam 6 kere WTA Şampiyonluğu’na ismini yazdırdı.
Avusturalya Açık zaferiyle kariyerinin ilk Grand Slam Şampiyonluğu’nu
elde eden Azarenka, final maçında Rus tenisçi Maria Sharapova ile
karşılaştı. Maçtan önce yaptığı basın açıklamasında “Sharapova bu
turnuvada daha öncede final turlarında yarıştı ve kazandı. Kesinlikle
zorlu ve çok deneyimli bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Her
karşılaşmamızda başa baş mücadele ettik, bu sebeple bu maça
çıkmak için sabırsızlanıyorum. Kesinlikle kolay bir maç olmayacak.”
açıklamasında bulundu. Azarenka, maçı 6-3 6-0 kazanarak mutlu
sona ulaştı.
Azarenka 2012 yılında 6 WTA Şampiyonluğu'nun yanı sıra Stuttgart,
Madrid ve Amerika Açık'ta final oynama şansı yakaladı. Stuttgart
Turnuvası’nda Avusturalya Açık Finali’nde yendiği Sharapova’ya karşı
kaybeden Vika, Madrid ve Amerika Açık Turnuvaları’nda büyük rakibi
Amerikalı raket Serena Williams’a yenildi.
İlk Grand Slam galibiyeti olan Avusturalya Açık Turnuvası’nda elde
ettiği şampiyonluktan sonra dünya 3 numarasından 1 numarasına
yükselen Azarenka, tenis tarihinde 2 numarayı atlayıp 3 numaradan
direk zirveye yerleşen ilk isim oldu. 1990'ların unutulmaz ismi
Martina Hingis'in 1997 yılında elde ettiği sezon içi 37-0'lik rekoruna
bugüne kadar en çok yaklaşan 26-0'lık rekorla Azarenka olurken,
bu performansından dolayı 2012 yılı içerisinde kazanmış olduğu para
ödülü 7.923.920 dolar oldu.
Favorisi sert kort olan tenisçi, Federer'e kort içi ve dışında duyduğu
hayranlığı dile getiriyor.
70
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
2.
4 yaşında tenisle tanışan Sharapova'nın antrenörlüğünü babası Yuri
Sharapova ve Thomas Hogstedt yapıyor. Son yıllarda güzel fiziği,
güçlü vuruşları, soğukkanlılığı ve mental motivasyonuyla ses getiren
Sharapova, 9 yaşında dünyanın en iyi tenis akademilerinden biri olan
Bollettieri Akademisi'ne gitti.
3 Temmuz 2004’te Serena Williams’ı 6-1 6-4’lük setlerle yenen
Sharapova, Wimbledon Turnuvası’nı kazanan en genç ikinci tenisçi
oldu. Sharapova ilk günden beri maçları sırasında 100 desibeli aşan
çığlıklarıyla biliniyor. Bu sebepten dolayı rakipleri ve tenis severler
tarafından sıkça eleştiri yağmuruna tutuluyor.
2006 yılında sezonu dünya 2 numarası olarak bitiren Rus tenisçi
Maria Sharapova, 6 yıl sonra tekrar 2 numara olarak sezonu kapattı.
Stuttgart, Rome ve Rolland Garros Turnuvaları’nda şampiyonluk elde
etti.
Avusturalya Açık, Indian Wells, Miami, Olimpiyatlar, Beijing ve
İstanbul WTA Turnuvaları’nda final oynayan Rus raket, 2012 yılında
kazanmış olduğu Rolland Garros sayesinde Court, Evert, Navratilova,
Graf ve S. Williams'dan sonra bütün Grand Slam Turnuvaları'nda
şampiyonluk elde etmiş oldu.
Sharapova çok büyük bir hayırsever. Kazandığı para ödüllerinin bir
kısmını hayırseverlik için ayıran tenisçi, yardıma muhtaç insanlara
el uzatmak amacıyla “Maria Sharapova” isimli bir vakıf kurdu. Aynı
zamanda Birleşmiş Milletler’de İyi Niyet (Goodwiill) Elçisi olarak
görev yapan Sharapova, 1986’da Çernobil’den etkilenen bölgeye
100000 dolar, öğrencilere ise 210000 dolarlık burs bağışladı. Bu
davranışlarıyla birçok kişinin takdirini toplayan Sharapova, tenis
kariyerindeki başarısı ve hayırseverliğinin yanı sıra 2012 yılında
Sugarpova adlı şeker zincirini oluşturdu. (www.sugarpova.com)
Wimbledon Turnuvası’nı kazanan ilk Rus olan Sharapova’nın
geçtiğimiz sezon kazanmış olduğu toplam para ödülü 7.045.975
dolar.
71
BÖLÜM BAŞLIĞI
ZİRVEDEKİLER
SERENA
WILLIAMS
3.
AGNIESZKA
RADWANSKA
Yaşadığı Yer: Florida, Amerika
Yaşadığı Yer: Krakow, Polonya
Doğum Tarihi: 26.09.1981
Doğum Tarihi: 06.03.1989
Doğum Yeri: Amerika
Doğum Yeri: Polonya
Boy: 1.75
Boy: 1.72
Kilo: 70 kg
Kilo: 56 kg
Oyun: Sağ el (çift el backhand)
Oyun: Sağ el (çift el backhand)
Profesyonellik: 1995
Profesyonellik: 2005
Toplam Puan: 9,400
Toplam Puan: 7,425
4.
Serena Williams hiç şüphesiz ki şu an bayanlar kategorisinde yarışan
tenisçiler arasında en bilineni. Serena Williams’ın antrenörlüğünü
babası Richard Williams, annesi Oracene Price ve Patrick Muratoğlu
yapıyor.
Polonyalı tenisçi Radwanska’nın antrenörlüğünü Tomasz
Wiktoroeski ve babası Robert Radwanska yapıyor. Geriden oyunuyla
öne çıkan tenisçinin en güvendiği vuruşu forehand ve favori kortu, en
hızlı zemin olarak bilinen çim kort.
2012 yılına kadar toplam 13 Grand Slam Şampiyonluğu olan Williams,
geçtiğimiz sezon kazanmış olduğu Wimbledon ve Amerika Açık
Turnuvaları sayesinde kariyerine 15. Grand Slam Şampiyonluğu’nu
yazdırmayı başardı.
Radwanska’nın izlediğimiz her maçındaki mücadeleci tavrını bir
röportajında verdiği şu sözler destekliyor: “Bütün önemli turnuvaları
kazandığından Pete Sampras’a büyük hayranlık duyuyorum, amacım
yakın gelecekte bir Grand Slam Turnuvası kazanmak ve dünya
sıralamasında 1 numara olmak.”
Charleston, Madrid, Stanford, Olimpiyatlar ve WTA İstanbul olmak
üzere toplam 7 kere şampiyon oldu. Bu sene ülkemizde düzenlenen
Bnp Paribas WTA Championships İstanbul’da kupanın sahibi olan
Williams, Türk seyircisinden gördüğü ilgi karşısında şaşkınlığını
gizleyemedi. İlk korta çıktığında kendisine yabancı bir seyircinin nasıl
tepki vereceğini bilemediği için tedirgin olduğunu belirten Williams,
seyirciyi tanıdıktan sonra aralarında çok iyi bir bağ kurulduğunu
belirtti.
Geçtiğimiz sezon Brisbane Turnuvası’ndan ayak bileğini burktuğu için
geri çekilen Amerikalı tenisçi, Roma Turnuvası’nda da bel sakatlığı
nedeniyle yarı finalde turnuvadan çekildi. Beijing Turnuvası’nda ise
hastalığı nedeniyle oynayamadı.
Williams, teniste yaş tezini çürütürcesine “Yaşım büyüdükçe daha
iyi servis atıyor, kortta kendimi daha iyi hissediyorum. İnanın bunlar
sürekli antrenman yapıp, çalışmamla olmuyor. Sanırım bu yetenek
benim doğamda var” diyor.
2008 ve 2010 yıllarında Kenya’da iki tane okul açan Williams,
insanlara eğitim konusunda yardım eli uzatmaya devam edeceğini
belirtiyor. Modaya ilgisiyle tanınan tenisçi, kendi giyim markası olan
Aneres ve HSN adlı takı ve çanta koleksiyonunu oluşturdu.
Serena Williams’ın 2012 yılında kazanmış olduğu toplam para ödülü
ise 6.508.296 milyon dolar oldu.
72
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Radwanska, Dubai, Miami ve Brussels olmak üzere 3 kez WTA
Turnuvaları’nda şampiyon oldu. İngiltere’nin Londra kentinde
düzenlenen Wimbledon Turnuvası’nda Serena Williams’a karşı final
oynayan Polonyalı tenisçi, mücadeleyi kaybetmiş olsa da kariyerinin
ilk Grand Slam finalini oynamış oldu. Bu finalle birlikte tarihte
ilk Grand Slam finali oynayan Polonyalı tenisçi olarak da ismini
hafızalara yazdırdı.
Wimbledon Turnuvası’ndaki yenilgisinden sonra “Geçirmiş olduğum
bu iki hafta hayatımın en güzel 2 haftasıydı diyebilirim. Bütün hayatınız
antrenman ve maç üstüne kurulu olunca, hayaliniz Grand Slam finali
oynamak oluyor. Bu yüzden hiç şüphe yok ki çok ama çok mutluyum.
Tabii ki maçı kaybetmek her zaman bir hayal kırıklığı yaşatıyor insana,
özellikle de bu kadar çekişmeli maçları… Ama kısaca söylemek
gerekirse final oynadığım için gerçekten çok mutluyum.” dedi.
2012 yılında oldukça fazla sakatlanma geçiren Radwanska,
birçok hayranını endişe içerisine düşürdü. Tenisçi, Kuala Lumpur
Turnuvası’nın çeyrek final maçından önce sağ el bileği sakatlığı,
Charleston Turnuvası’nda bel sakatlığı, Palermo Turnuvası’nda üst
solunum yolu enfeksiyonu ve New Haven Turnuvası’nda sağ omuz
sakatlığı nedeniyle oynayamadı. Radwanska’nın kazanmış olduğu
toplam para ödülü 4.101542 milyon dolar oldu.
73
ZİRVEDEKİLER
ANGELIQUE
KERBER
BÖLÜM BAŞLIĞI
5.
SARA
ERRANI
Yaşadığı Yer: Kiel, Almanya
Yaşadığı Yer: Bologna, İtalya
Doğum Tarihi: 18.01.1988
Doğum Tarihi: 29.04.1987
Doğum Yeri: Almanya
Doğum Yeri: İtalya
Boy: 1.73
Boy: 1.64
Kilo: 68 kg
Kilo: 60 kg
Oyun: Sol el (çift el backhand)
Oyun: Sağ el (çift el backhand)
Profesyonellik: 2008 -
Profesyonellik: 2002
Toplam Puan: 5,550
Toplam Puan: 5,100
6.
3 yaşında tenisle tanışan Kerber, Schuettler/Waske Tenis
Akademisi’nde antrenörü Torben Beltz ile çalışıyor. Profesyonelliğe
2008 yılında geçmiştir. Solak raket Angelique Kerber, geçtiğimiz
sezonun iyi çıkış yakalayan isimlerinden biri olmayı başararak
hafızalara kazındı.
Antrenörlüğünü Pablo Lozano ve David Andres’in yaptığı İtalyan
raket Sara Errani, tenise 5 yaşında babası sayesinde başladı. Errani
tenise başlama hikayesini; “Babam aslında önce ağabeyim David’i
yazdırdı tenise. Çok eğlendiğini görünce ben de istedim. Beş yaşında
başladım, öyle devam etti” şeklinde özetliyor.
2011 yılında Amerika Açık Turnuvası’na dünya 92 numarası olarak
katılan Kerber, bir sene içerisinde iyi performansı, heyecan dolu
maçları, mücadeleci ruhu ve hırsı sayesinde dünya 5 numarasına
kadar yükselerek tenis camiasına adını duyurdu. Bu yükselişi
hakkında “Bence bu başarımdaki en önemli etken; antrenmanlarım
ve geçtiğimiz bütün sene öğrendiklerimi doğru uygulamam oldu.
Çok antrenman yaptım ve kondisyon antrenmanıma çok önem
verdim. Aynı zamanda Paris Turnuvası’ndaki başarım bende eksik
olan güveni yerine getirdi. Artık oyunuma güveniyorum ve dünyanın
en iyi tenisçilerini yenebileceğimi biliyorum” dedi.
Errani 12 yaşındayken İtalya Tenis Federasyonu, ülkedeki en iyilerin
katıldığı bir turnuva düzenliyor. Errani 64 sporcu arasında finale
kalıyor. O zaman tenisin kendisi için bir kariyer olabileceğini anlıyor
ve daha sonra bir yılı Nick Bollettieri Akademi’de geçiriyor.
2012’nin kendisine uğur getirdiğine inanan Alman tenisçi, kariyerinin
ilk WTA zaferini Şubat ayında elde etti ve ardından Copenhagen’de
düzenlenen turnuvada kupayı kazanmayı başardı. Eastbourne ve
Cincinnati Turnuvaları’nda final oynama şansı yakalayan 24 yaşındaki
Alman raket; Graf, Kohde-Kilsch, Hanika ve Huber’ten sonra dünya
ilk 5 sıralaması içine giren beşinci Alman tenisçi oldu.
“Oynamaktan en çok zevk aldığım turnuva” olarak nitelendirdiği
Acapulco Turnuvası’nda kupanın sahibi olmayı başaran İtalyan
tenisçi, Barcelona, Budapeşte ve Palermo’da da şampiyon oldu.
Neredeyse bütün tenisçilerin başına geldiği gibi Kerber de geçtiğimiz
yıl sakatlıklarla boğuştu. 2012 yılında geçirmiş olduğu bel sakatlığı
nedeniyle Brussels, Stanford ve Carlsbad Turnuvaları’ndan geri
çekilen Kerber, sol omuz sakatlığı yüzünden Dallas ve Beijing, sağ
ayak sakatlığı yüzünden Luxembourg Turnuvaları’nda oynayamadı.
Küçüklüğünden beri bayanlar tenisinin efsane ismi Alman Steffi
Graf’ı kendine örnek alan Kerber’in 2012 yılında elde etmiş olduğu
başarılar sonucu kazanmış olduğu toplam para ödülü 1.972.362
milyon doları buldu.
74
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Antrenörü Lozano’nun hakkında “Akıllara durgunluk verecek
derecede bir tenis aşkı var” dediği Errani, forehand vuruşuna ve
toprak korta olan sevgisiyle tanınıyor. Errani, geçtiğimiz sezon
kupanın sahibi olduğu Acapulco Turnuvası’nda oynamaktan zevk
alıyor.
Errani, 2012'nin en büyük sürprizi oldu. Daha önce hiçbir sezonu tek
haneli basamaklarda bitiremeyen İtalyan tenisçi, bu yıl müthiş bir
sıçrama yaptı. 2012 yılında Roland Garros Turnuvası’nda kariyerinin
ilk Grand Slam finalini Sharapova’ya karşı oynadı fakat şampiyonluğu
elde edemedi.
Amerika Açık’tan sonra bacağında bir sakatlık yaşayan ve sezonun
sonunda kortlardan uzak kalan İtalyan raket, “Tek bacakla da olsa
İstanbul’da olacağım” diyerek tutkusunu ortaya koymuştu.
Errani, 2012 yılında geçirmiş olduğu diz sakatlığı nedeniyle
Bogota, sağ omuz sakatlığı nedeniyle Bastad, Beijing ve Moskova
Turnuvaları’nda oynayamadı. İtalyan tenisçinin bu sene kazanmış
olduğu toplam para ödülü ise 3.110.636 milyon dolar oldu.
75
SÖYLEŞİ
BÖLÜM
BAŞLIĞI
ZİRVEDEKİLER
NA
Lİ
7.
PETRA
KVITOVA
Yaşadığı Yer: Wuhan, Çin
Yaşadığı Yer: Çek Cumhuriyeti
Doğum Tarihi: 26.02.1982
Doğum Tarihi: 08.03.1990
Doğum Yeri: Çin
Doğum Yeri: Çek Cumhuriyeti
Boy: 1.72
Boy: 1.82
Kilo: 65 kg
Kilo: 70 kg
Oyun: Sağ el (çift el backhand)
Oyun: Sol el (çift el backhand)
Profesyonellik: 1999
Profesyonellik: 2006
Toplam Puan: 5,095
Toplam Puan: 5,085
Li Na, babasının profesyonel badminton oyuncusu olması dolayısıyla
spor hayatına badminton oynayarak başladı. Na Li, tenisle 8 yaşında
tanıştı. Ailesi ve o zamanki antrenörü onu tenise yöneltti. 1997 yılında
Çin milli takımına girdi. 1999 yılınd ise; profesyonel tenis kariyerine
başladı.
Antrenörlüğünü Carlos Rodriguez’in yaptığı Li’nin favorileri geriden
oyun ve sert kort. Profesyonel tenisçilerin yoğun tempolarından
dolayı nadir rastlansa da Li Huazhong Bilim ve Teknoloji Enstitüsü’nde
eğitim hayatına hala devam ediyor.
Li Na, 2008 Pekin Olimpiyatları’nda rakibi Wenüs Williams’ı elemişti.
Bu galibiyet tüm dünyada için büyük bir sürpriz olmuştu. Karşılaşma
esnasında kendisini tribünlerden izleyen vatandaşlarının mutluluk
gösterileri, hala tenis takipçilerinin hafızalarında…
Kariyerinde toplam 6 tane WTA Turnuvası kazanan Çinli raket, 2011
yılında kazanmış olduğu Fransa Açık zaferiyle, Grand Slam’leri
kazanan ilk Çinli olarak tarihe geçti. Li Na, bunun üzerine; “Belki
şimdi, genç oyuncular ve çocuklar bu başarıyı görüp, "Belki biz de bir
gün onun yaptığını hatta daha iyisini yapabiliriz." diye düşünecekler.
Umarım bundan 3 ya da 5 yıl sonra Çin de aynı Rusya gibi dünya
çapında birçok oyuncu çıkarır.” dedi.
2012 yılında Cincinnati Turnuvası’nı kazanan Çinli raket, bu zaferle
tenis kariyerinin altıncı WTA Şampiyonluğu’na ulaştı. Sydney, Roma
ve Montreal Turnuvaları’nda final oynama şansı yakaladı.
Kort içinde ve dışında sert ve erkeksi tavırlarıyla bilinen Li Na,
Cincinnati Turnuvası’nın final maçından önce horlama probleminden
dolayı antrenörü de olan eşini, uyuması için küvete gönderdiğini
esprili bir dille anlatmıştı.
Li’nin bu sene kazanmış olduğu toplam para ödülü ise 2.280.464
milyon dolar oldu.
76
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
8.
Babası sayesinde tenisle tanışan Kvitova’nın antrenörlüğünü David
Kotyza yapıyor. En sevdiği vuruşların; servis, forehand ve backhand
olduğunu belirten Çek raketin oynamayı en çok sevdiği turnuva ise
Wimbledon.
2011 yılında ülkemizde düzenlenen Bnp Paribas WTA Championships
İstanbul’un şampiyonu olan Kvitova, sempatik tavırları ve güler
yüzüyle Türk izleyicisi tarafından çok sevilmişti.
Çek raket, 2012 yılında ondan Grand Slam şampiyonluğu bekleyen
hayranlarını hüsrana uğrattı ve beklentilerin altında kaldı. Montreal
ve New Haven Turnuvaları’nda aldığı zaferden sonra tenis kariyerinde
dokuzuncu WTA Şampiyonluğu’na ulaşan Kvitova, Avusturalya
Açık ve Roland Garros Turnuvaları’nda yarı final oynadı. Korttaki
soğukkanlılığıyla dikkat çeken Kvitova, Wimbledon’da çeyrek finalde,
Amerika Açık’ta ise dördüncü turda elendi.
Bu yılki WTA İstanbul’da mücadele eden Çek tenisçi Petra Kvitova,
rahatsızlığı nedeniyle turnuvadan çekildi. Turnuvanın ilk gününde
Beyaz Grup'ta Polonyalı tenisçi Agnieszka Radwanska'ya
yenilen Kvitova, Sinan Erdem Spor Salonu'nda düzenlediği basın
toplantısında, yaşadığı rahatsızlık nedeniyle devam edemeyeceğini
belirterek, “Bu akşam ülkeme gideceğim ve rahatsızlığın ne olduğu
konusunda kontrolden geçeceğim” demişti.
Çek sporcu, turnuvanın çok büyük bir organizasyon olduğunu
vurgulayarak, “Burada olmak büyük bir onur. Dün kortta yer almak
ve Türk seyircilerin desteğini hissetmek çok güzeldi. Benim için çok
özel durumdu. Umarım gelecek yıl bir kez daha burada olurum”
demişti.
Şubat ayında aşil tendon sakatlanması geçiren Kvitova, Doha ve
Dubai Turnuvaları’nda oynayamadı. Ünlü raket Kvitova’nın 2012
yılında kazanmış olduğu toplam para ödülü 2.732.875 milyon dolar
oldu.
77
SÖYLEŞİ
BÖLÜM
ZİRVEDEKİLER
BAŞLIĞI
SÖYLEŞİ
1.
NOVAK
DJOKOVIC
Yaşadığı Yer: Bottmingen, İsviçre
Doğum Tarihi: 22 Mayıs 1987
Doğum Tarihi: 22 Mayıs 1987
Doğum Yeri: Belgrat, Sırbistan
Doğum Yeri: Basel, İsviçre
Boy: 1.88
Boy: 1.85
Kilo: 80 kg
Kilo: 85 kg
Oyun: Sağ el (çift el backhand)
Oyun: Sağ el (tek el backhand)
Profesyonellik: 2003 -
Profesyonellik: 1998 -
Toplam Puan: 12,920
Toplam Puan: 10, 265
2011 yılında ATP tarafından “Yılın Oyuncusu” seçilen Novak, 6 Şubat
2012 yılında Londra’da “Dünya’nın En İyi Sportmeni Ödülü”ne layık
görüldü.
Novak 2012 yılına, beşinci Grand Slam Şampiyonluğu’nu hanesine
yazdırmayı başardığı Avustralya Açık Turnuvası ile başladı.
Kariyerinde toplam 3 Avustralya Açık Şampiyonluğu olan tenisçi,
final turunda Nadal ile karşılaştı. Novak, 5 saat 53 dakika süren
zaferin ardından tarihin en uzun maçına da imza atmış oldu.
Fransa Açık Turnuvası’nda yarı finalde Roger Federer’i eledikten
sonra hayranları tarafından şampiyonluk beklenen Novak, finalde
toprak kortun hakimi olarak bilinen Nadal’a yenildi ve ikinci oldu.
2012 yılı içerisinde ATP Masters Turnuvaları’nın Miami, Toronto,
Beijing, Shanghai ve Barclays ayaklarında şampiyon olan tenisçi,
zirveye tırmanarak sezonu 1 numara tamamlamayı başardı.
“Hayallerinize inanın. Eğer bir hayaliniz varsa, sakın pes etmeyin.
İnanç benim için en önemli kelime, umut kelimesinden bile daha
önemli. Bir kişinin hayalini gerçekleştirebilmesi için önce o hayali
başaracağına gerçekten inanması gerekiyor” diyen Novak'ın 2012
yılı içerisinde kazanmış olduğu toplam para ödülü 12.803.737 milyon
dolar.
Profesyonel tenis kariyerinin yanı sıra Novak’ın 3 restoran, 1 tenis
akademisi, tenis ürünleri ve tekstil dallarından oluşan “Family
Sports” isimli bir şirketi var.
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
2.
Yaşadığı Yer: Monte Carlo, Monaco
Takma adı “Nole” olan Novak, 12 yaşında Almanya’nın Münih kentinde
yer alan Niki Pilic Tenis Akademisi’ne katıldı. Akademi’nin direktörü
olan Pilic, “Novak’ın kampımıza ilk geldiği günden itibaren tenise
olan motivasyonu mükemmeldi. Hiçbir zaman birisinin geleceği için
tahmin yapmayı sevmem fakat bir gün Novak’ın “en iyi” olacağını
biliyordum.” diyor.
78
ROGER
FEDERER
“Ekselansları” olarak anılan Federer, antrenör Paul Annacone ile
çalışıyor. 2004 – 2008 yılları arasında “Yılın Oyuncusu” ve “En İyi Tenis
Elçisi”, 2003 yılında ülkesi tarafından “En İyi İsviçreli”, 2004 – 2007
yılları arasında “Dünyanın En İyi Sportmeni”, 2005 yılında Almanya
tarafından “Yılın En İyi Uluslararası Adamı”, 2006 yılında “En İyi
İnsanlık”, 2006 – 2007 yıllarında BBC tarafından “En İyi Karakter”
ödüllerine layık görüldü.
2012 yılında ATP Masters’ın Rotterdam, Indian Wells, Madrid,
Cincinnati ve Dubai zaferlerine imza attı. Roma ve Fransa Açık
Turnuvaları’nda zirve yarışı yaptığı isim olan Djokovic’le yarı
finalde karşılaşan ve yenilen Federer, her zamanki mütevazılığı ve
sportmenliğiyle Fransa Açık yenilgisinden sonra “Bugün yarı final
maçına çıkmadan önce kendimi çok formda hissediyordum. Olmak
istediğim yerdeydim fakat bugün karşımda benden daha iyi bir rakip
vardı. Gerçek şu ki; bu yenilgi bana önümüzdeki çim kort turnuvası
olan Wimbledon’a daha hazırlıklı gelmem gerektiğini gösterdi” diye
konuştu.
Wimbledon Turnuvası’na 3 numara olarak başlayan İsviçreli tenisçi,
final turunda Murray’i eleyerek şampiyon oldu ve 9 Haziran’da ismini
1 numaraya taşımayı başardı. Bu zaferin ardından, 286 hafta birincilik
rekorunu taşıyan Pete Sampras’ı geride bırakarak, 287 hafta zirvede
olarak rekoru kırdı. 12 Kasım tarihinde Barclays Turnuvası’nda
Djokovic’e elenen yetenekli tenisçi, 2 numaraya gerileyerek sezonu
kapattı. Ekselansları Federer’in 2012 yılı içerisinde kazanmış olduğu
toplam para ödülü 8.584.842 milyon dolar.
Federer, küçük büyük bütün tenis severlerin takdirini toplamış
bir isim. 2003 yılında Güney Afrika’da engelli çocuklara yardım ve
gençlere spor imkânı tanıyan Federer Vakfı’nı kurarak insanlara
yardım eli uzattı. Hayırseverliğiyle bilenen Federer, yardım amaçlı açık
arttırmalara oldukça fazla imzalı ürün bağışladı ve kendi varlığından
oldukça fazla bir miktar yardımı tsunamizedelerine bağışladı ve 2006
yılında UNICEF tarafından “İyi Niyet Elçisi” olarak atandı.
79
SÖYLEŞİ
BÖLÜM
BAŞLIĞI
ZİRVEDEKİLER
SÖYLEŞİ
ANDY
MURRAY
3.
Yaşadığı Yer: Mallorca, İspanya
Doğum Tarihi: 15 Mayıs 1987
Doğum Tarihi: 03 Haziran 1986
Doğum Yeri: Dunblane, İskoçya
Doğum Yeri: Mallorca, İspanya
Boy: 1.90
Boy: 1.85
Kilo: 84 kg
Kilo: 85 kg
Oyun: Sağ el (çift el backhand)
Oyun: Sol el (çift el backhand)
Profesyonellik: 2005 -
Profesyonellik: 2001 -
Toplam Puan: 8,000
Toplam Puan: 6,690
2012 yılında Brisbane Turnuvası’nı kazanarak kariyerinin 22. ATP
zaferine ulaşan Murray,sezonun ilk Grand Slam’i olan Avustralya Açık
Turnuvası’nın yarı final turunda dünya 1 numaralı seri başı Djokovic’e
elendi. ATP Masters’ın Miami Turnuvası’nda finale yükselen İskoç
raket, Grand Slam Turnuvası’nda elendiği Djokovic’e karşı tekrar
yenilgiye uğradı.
Queen’s Club’da düzenlenen Wimbledon Turnuvası’na 4 numaralı seri
başı olarak katılan Murray, final maçına çıkmadan önce “Wimbledon
finalinde olduğumu bilmek bana farklı duygular yaşatıyor. Şu anda
tek yapabildiğim şey oyunuma ve Roger Federer’e odaklanmak.
Onu daha önce yenmiştim ve bunu tekrar yapabilirim. Tartışmaya
açık olarak, Federer tarihin gelmiş geçmiş en iyi tenisçisi. Pazar
günkü finalin çok iyi geçeceğine inanıyorum ve bu düşünce beni
heyecanlandırıyor. Turnuvanın final turuna gelince en ufak şey bile
motivasyonu dağıtabilir o yüzden son günlerde her şey normalmiş
gibi davrandım. Maça dair emin olduğum tek bir şey var: İlk puandan
son puana kadar bütün kalbimi ortaya koyarak oynayacağım” dedi.
Gerçekten de mükemmel mücadele etmiş olmasına rağmen finalde
Federer’e yenildi fakat 1938 yılından bu yana süre gelen İngilizler’in
Grand Slam’de final oynama hasreti son buldu.
Londra Olimpiyatları’nda kariyerinin en önemli zaferine ulaştı
ve tek erkekler mücadelesinde Federer’i yenerek tarihte altın
madalya kazanan ilk İngiliz oldu. İyi bir ritim tutturan Murray, Grand
Slam’lerden biri olan Amerika Açık Turnuvası’nda İngilizler’in 76
yıllık hasretine son verdi ve final maçında Djaokovic’e karşı kazandığı
zaferle 1933 yılında Fred Perry’de olan rekoru kucakladı. Murray’nin
2012 yılında kazanmış olduğu toplam para ödülü 5.708.230 milyon
dolar.
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
4.
Yaşadığı Yer: Londra, İngiltere
İskoç raket, Ocak 2012 tarihinden itibaren eski dünya 1 numarası
Ivan Lendl ile çalışan Murray, 2004 yılında BBC tarafından “En İyi
Genç Sportmen” ve iki kere de “En İyi Genç Oyuncu” ödüllerine layık
görüldü.
80
RAFAEL
NADAL
“Rafa” lakabıyla anılan Nadal, tenise 4 yaşında başladı. Bu başlangıç,
hala antrenörlüğünü yapmakta olan amcası Toni sayesinde oldu.
İyi kondisyonuyla dikkat çeken ve her daim performansıyla tenis
severleri büyüleyen Nadal, hayranları tarafından “duvar” lakabıyla
tanınmaktadır.
Hırslı yapısı ve rakibi yıldıran toplarıyla mücadele eden Rafael Nadal,
2003 yılında ATP tarafından “Yılın En İyi Çıkış Yapan Oyuncusu” , 2005
yılında “Yılın En Gelişmiş Oyuncusu” , 2008 ve 2010 yıllarında ise “Yılın
Oyuncusu” ödüllerine layık görüldü.
Sabrı ve her puan için tek tek savaşmasıyla insanların hafızasına
kazınan ve takdir gören İspanyol raket Nadal, 2012 yılında 2 numaralı
seri başı olarak katıldığı Avustralya Açık Turnuvası’nın finalinde
tarihin en uzun final maçı olarak kayıt altına alınan 5 saat 53 dakikalık
mücadelede, Djokovic’e kaybetti fakat kariyerinin 15. finaline imza
atmış oldu.
Miami Turnuvası’nın yarı final turunda dizindeki sakatlık nedeniyle
geri çekilse de ATP Turu’nun Monte-Carlo ayağında arka arkaya
7 yenilgisi bulunan Sırp raket Djokovic’i finalde eleyerek toprak
korttaki hakimiyetini kimseye kaptırmadı ve kupanın sahibi oldu.
Barselona Turnuvası’nda da elde ettiği şampiyonluktan sonra Grand
Slam’lerden biri olan Fransa Açık’a 2 numaralı seri başı olarak katılan
Nadal, finalde Djokovic’i yenerek şampiyon oldu. Zafer kutlamasının
ardından İspanyol tenisçi “Hak ettiğim yerdeyim çünkü her gün
elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum ve turnuvaları
kazanmak için çok motive oluyorum. Fransa Açık benim için sezonun
en önemli turnuvası diyebiliriz. Üzerimde çok baskı hissetmedim,
hatta hiç hissetmedim diyebilirim. Her zamanki gibi savaştım ve
kazandım” dedi.
Sezonu 4 numarada bitiren toprak kortun yenilmesi güç ismi Nadal’ın
2012 yılında kazanmış olduğu para ödülü 4.997.448 milyon dolar.
81
SÖYLEŞİ
ZİRVEDEKİLER
DAVID
FERRER
5.
6.
TOMAS
BERDYCH
Yaşadığı Yer: Valencia, İspanya
Yaşadığı Yer: Monte Carlo, Monaco
Doğum Tarihi: 2 Nisan 1982
Doğum Tarihi: 27 Eylül 1985
Doğum Yeri: Javea, İspanya
Doğum Yeri: Valasske Mezirici,
Çek Cumhuriyeti
Boy: 1.75
Kilo: 73 kg
Oyun: Sağ el (çift el backhand)
Profesyonellik: 2000 Toplam Puan: 6,505
Boy: 1.96
Kilo: 91 kg
Oyun: Sağ el (çift el backhand)
Profesyonellik: 2002 Toplam Puan: 4,680
İspanyol raket Ferrer tenise 8 yaşında başladı. 15 yaşında Catalan
Tenis Akademisi’ne katılmak için Barselona’ya taşındı ve orada
profesyonelliğinin ilk adımlarını attı.
Genelde rakiplerine oranlara kondisyonları düşmeye başladığı için
tenisçiler belli bir yaştan sonra profesyonel anlamda yarışmayı
bırakırlar. Ferrer herkesi şaşırtarak altın çağını şimdilerde yaşamaya
başladı. 30 yaşında olmasına rağmen ismini özellikle son yıllarda
duymaya başladığımız İspanyol raket, başarı basamaklarını hızla
tırmanmaya devam ediyor.
Sezona Auckland Turnuvası’nı kazanarak başlayan Ferrer, 5 numaralı
seri başı olarak katıldığı Avustralya Açık Turnuvası’nın çeyrek
finalinde Djokovic’e karşı galip gelemedi. ATP Masters’ın Buenos
Aires ve Acapulco ayaklarında kupanın sahibi olan Ferrer, sıralamada
alçalmamak adına elinden geldiğince iyi mücadele etmeye çalıştı.
Hertogenbosch zaferinin ardından Wimbledon Turnuvası’nın çeyrek
final turunda Murray’e karşı mağlup oldu. 4 Kasım’da tarihte ilk ATP
Masters’ın Paris ayağını kazanan İspanyol oldu.
David Ferrer tüm tenis dünyasını hayrete düşürdü. Dünya
sıralamasında 40 numarada bulunurken birden basamakları hızla
çıkan Ferrer, “Çok mutluyum çünkü dünya sıralamasında ilk 10’a
girebileceğimi tahmin etmiyordum. 1 yıl içerisinde 40 numaradan
ilk 10’un içine girebilmeyi başardım ve bu sebepten dolayı kendimle
gurur duyuyorum. Çalışmaya devam edeceğim. Her zaman
dünyadaki en iyi 10 tenisçiden birisiyim diyebileceğimi bilmek beni
çok onurlandırıyor. Bu amaç beni her zaman motive ederdi, bu amaca
ulaştım ve şimdi daha mükemmel başarılara imza atma heyecanıyla
doluyum” açıklamasında bulundu.
Tecrübeli tenisçinin 2012 yılında kazanmış olduğu başarılarla toplam
para ödülü ise 4.409.340 milyon doları buldu.
82
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Ocak 2009’dan bu yana Tomas Krupa’nın antrenörlüğünü yaptığı Çek
raket Tomas, tenise henüz 5 yaşında başladı. İmkanların çok kısıtlı
olduğu 30,000 nüfuslu kasabada büyüyen tenisçi, kısa zamanda
yaşadığı yerin en iyi tenisçisi olmayı başardı.
12 yaşından sonra daha iyi antrenman olanakları olan Prostejoy
kentine taşındı ve çalışmalarına orada devam etti. Güçlü ve sert
vuruşlarından anlaşılacağı üzere hızlı oynamayı tercih eden Tomas en
çok sert kortta mücadele etmeyi seviyor ve en güçlü silahları olarak
forehand ve servisini görüyor.
Tomas Berdych, 2012 sezonunu Avustralya Açık Turnuvası’nın
dördüncü turunda dünya sıralamasının 10 numaralı seri başını
eleyerek başladı. Çek raket, çeyrek final mücadelesinde İspanyol
raket Rafael Nadal’la karşı karşıya geldi.
Maça çıkmadan önce “Benim en iyi vuruşlarımdan biri servisim. Bu
sebepten dolayı çok iyi servis atmalı ve Nadal’ın yapacağı gibi uzun
rallylere girmemeliyim. Birbirimizi 12 yaşından beri çok iyi tanıyoruz,
oyun tarzlarımız gayet iyi biliyoruz. Bu sebepten dolayı Nadal’a karşı
farklı bir oyun sergilemeliyim” diyen Tomas her ne kadar denese de
Nadal’a karşı galip olamadı.
Yenilgiden sonra basın açıklamasında bulunan Tomas, “Bugün iyi
oynadığımı düşünüyorum. Fakat Nadal toprak kortta çok iyi, hatta en
iyi olduğu zemin toprak kort. Eğer daha hızlı bir zeminde oynasaydık
galibiyet şansımın çok daha yüksek olduğuna inanıyorum” dedi.
En güçlü silahı sert servisleri olan Berdych, ATP dünya turunda
yedinci zaferini Montpellier’de kazanmayı başardı. Tecrübeli tenisçi
Rotterdam ve Dubai Turnuvaları'nda finale ulaşamadan elendi.
Tomas’ın 2012 yılında kazanmış olduğu toplam para ödülü 2.973.967
milyon dolar.
83
SÖYLEŞİ
ZİRVEDEKİLER
7.
JUAN MARTIN
DEL PORTO
Yaşadığı Yer: Gingis, İsviçre
Doğum Tarihi: 23 Eylül 1988
Doğum Tarihi: 17.04.1985
Doğum Yeri: Tandil, Arjantin
Doğum Yeri: Le Mans, Fransa
Boy: 1.98
Boy: 1.88
Kilo: 97 kg
Kilo: 91 kg.
Oyun: Sağ el (çift el backhand)
Oyun: Sağ El
Profesyonellik: 2005-
Profesyonellik: 2004 -
Toplam Puan: 4,480
Toplam Puan: 3,490
Küçüklüğünden beri eski efsanevi şampiyon Pete Sampras’a olan
hayranlığıyla bilinen Martin, İngilizce, İspanyolca ve İtalyanca
konuşuyor. Favori zemini sert kort olarak bilinen Martin her fırsatta
sanata olan hayranlığını belirterek “Eğer tenisçi olmasaydım mimar
olurdum” diyor.
Juan Martin Del Potro, ATP turunda ilk zaferini 2008 yılında
Stuttgart’ta kazandı. Bu gslibiyet sonucu elde etmiş olduğu CLK
Mercedes-Benz arabasını kız kardeşine hediye ederek bonkörlüğünü
bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.
Martin, 2011 yılında çok büyük performansla başarıdan başarıya
koştu. Bu başarıları ile dünya sıralamasında 485 numaradan 11
numaraya yükseldi. Bu yükseliş Arjantinli rakete "2011 Yılının En
Yükselen Oyuncusu" ödülünü kazandırdı.
Martin 2012 yılında oynamış olduğu Marseille, Estoril, Vienna,
Basel Turnuvaları'nı kazanarak kupanın sahibi oldu. Rotterdam
Turnuvası'nda da final oynayan tensçi finalde İspanyol Federer’e karşı
mücadele etti fakat galip olamadı.
Londra Olimpiyatları'nda İsviçreli raket Federer’e karşı 4 saat 26
dakikalık maçı kaybeden Martin, 2012 yılını klasmanda 1 numara
ile kapatan Sırp raket Djokovic’i yenerek bronz madalya aldı.
Avusturalya Açık, Fransa Açık ve Amerika Açık Turnuvaları'nda
çeyrek final oynadı.
25 yaşındaki tenisçi Martin’in 2012 yılında oynamış olduğu
turnuvalardan kazanmış olduğu toplam para ödülü 3.031.003 milyon
dolara ulaştı.
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
8.
JO-WILFRIED
TSONGA
Yaşadığı Yer: Tandil, Arjantin
Juan Martin Del Potro, “Delpo”, “laTorre de Tandil” veya “The Tower”
lakaplarıyla tanınıyor. Bu lakaplarını iyi tenisine, güçlü fiziğine ve
uzun boyuna borçlu olan Juan Martin, tenise 7 yaşında antrenör
Marcelo Gomez sayesinde başladı.
84
Tüm zamanların en iyi ağır siklet boks şampiyonu kabul edilen
Amerikalı boksör Muhammed Ali'ye olan şaşırtıcı benzerliğinden
dolayı tenis severler Jo-Wilfried Tsonga'ya “Ali” lakabını taktı.
Özel antrenör ile çalışmak istemdiğini bildiğimiz Tsonga, "Ben sadece
eğlenmek, en iyi tenisimi oynamak ve mücadeleden zevk almak
istiyorum, hepsi bu. Dış etkenlerden uzak bie şekilde içimden geldiği
gibi oynamak istiyorum. Sadece kendim olmak istiyorum ki hiç bir
pişmanlığım olmasın" diyerek tenise bakış açısını özetliyor.
Tenise 6 yaşında başlayan Ali, 2002 yılında Kanada Açık
Turnuvası'nda ilk junior zaferine ulaştı. Yine junior kategorisinde
2002-2003 sezonunda Avusturalya Açık, Fransa Açık ve Wimbledon
Turnuvaları'nda yarı final oynama başarısını gösterdi.
2003 yılında Luxembourg Junior Kapalı Kort Şampiyonası'nı kazandı.
2007 yılında ATP tarafından “En İyi Yetişen Oyuncu” ödülünü aldı. 24
Ocak 2008 tarihinde gerçekleşen Avusturalya Açık Turnuvası'nda
İspanyol raket Rafael Nadal'ı sürpriz bir şekilde yenerek parlak
geleceine dair sinyaller veren Jo-Wilfried Tsonga, bu zaferle 2008
yılında “En Çok Gelişen Oyuncu” ödülüne layık görüldü.
Oldukça zor rakipler arasında son 5 yıldır sezonu ilk 10’da bitirmeyi
başaran Tsonga, eski tenisçi Noah’tan sonra bunu başaran ilk Fransız
tenisçi olmayı başardı.
Fransız tenisçi, 2012 yılında Doha ve Metz Turnuvaları'nda
şampiyonluğa ulaştı. Beijing ve Stockholm Turnuvaları'nda final
oynama başarısı gösteren tenisçi Wimbledon Turnuvası'nda yarı
final ve Fransa Açık Turnuvası'nda çeyrek final oynadı. Londra
Olimpiyatları’nda çeyrek final mücadelesi veren Tsonga, Raonic’ karşı
oynadığı maçta üçüncü seti 25-23 kaybederek Olimpiyat tarihinin en
uzun setini oynadı.
Tsonga'nın 2012 yılında kazanmış olduğu toplam para ödülü
2.376.640 milyon doları buldu.
85
BÖLÜM BAŞLIĞI
GEÇMİŞTEN
Ruşen Eşref Anlatıyor:
Yusuf Celal, Mahir Sami, Mehmet ve Suphi, Ali Sami
Yen’in Caddebostan'daki evinin bahçesindeki kortta.
Türkiyede Tenis
Nasıl Başladı
Yazan: İzzeddin Çalışlar
Ruşen Eşref'i spora yönelten ve hemen
her türüyle ilgilenmesini sağlayan
Mektebi Sultani’de geçirdiği yıllar olmuş.
Tevfik Fikret’in müdürlük yaptığı değişim
ve yeniden yapılanma döneminde talebe
olmasını da büyük bir şans olarak
nitelendiriyor. Tevfik Fikret’in fikri eğitim
kadar beden eğitimine de önem verdiğini
birçok örnekle aktaran yazar, ünlü şairin
okuldaki öğrencilerin beden ölçüsüne,
kilosuna, yemeklerin sağlıklı şekilde
ayarlanmasına, sınıf ve yemekhanelerin
havalandırılmasına, vücut temizliğine,
bakıma, üst baş düzgünlüğüne,
spor terbiyesine, itişip kakışmanın
önlenmesine, sporun ruhsal ve toplumsal
yönlerine tek tek önem verdiğini,
Ruşen Eşref Ünaydın, tenisin o yıllarda İstanbul'da yaygın hale
gelmemesini raket, özel top, altı lastikli beyaz pabuç, beyaz fanila,
pantolon, arteks gömlek gibi pahalı ve az bulunan malzemeler
gerektiren bir tür aristokrat oyunu olmasına bağlıyor.
Türkiye’de tenisin tarihi, genellikle Cumhuriyet'in kurulmasıyla
yapılandırılan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı'yla başlatılır.
1905'te İzmir ve İstanbul’da İngilizler arasında tenis oynandığı
biliniyor. Türkler'in ilk tenis oynadığı tarih olarak ise birçok kaynak
Amerikan Kolejleri'nde oynanmaya başlanmasını gösteriyor.
Ruşen Eşref Ünaydın, 1957’de "Galatasaray ve Futbol" adı altında
yayımladığı anılarında birçok spor dalının yanında tenisin de
1900’lerin başında Türkiye’ye gelişini ve ilk kortları anlatıyor.
Özellikle Cumartesi öğleden sonraları Moda’da yaşayan
İngilizler'in beyaz fanila, pantalon ve beyaz keten gömlekler
giyerek kriket oynadıklarını anlatan yazar, haftanın diğer akşamları
ise Küçük Moda’ya yakın bir kortta tenis oynadıklarını yazıyor.
Tenisin evlerin arkasındaki bostanların kıyısında oynandığı için
daha mahrem sayıldığını, ancak bir kaç meraklı seyirci tarafından
izlenebildiğini de özellikle belirtiyor. Tenisin o yıllarda İstanbul’da
yaygın hale gelmemesini de raket, özel top, altı lastikli beyaz
pabuç, beyaz fanila, pantolon, arteks gömlek gibi pahalı ve az
bulunan malzemeler gerektiren bir tür aristokrat oyunu olmasına
bağlıyor. Kapitülasyonların henüz geçerli olduğu İstanbul’da,
İngilizler'in ayrıcalığı gibi duran branşın teller arasında özel bir
bölgede oynandığını, İngilizler'in çay içip kek yiyerek, bir taraftan
aralarında sohbet ettiklerini, spor ve tenis görme meraklısı yerli
birkaç delikanlının da tellerin dışında onları izlediğini söylerken
de "Kendi ülkemizde yabancılar ortada aristokrat oyuncu, bizler
ise bir kenarda eli ermez, gücü yetmez, paryamsı seyircilerdik...”
diyerek hayıflanıyor.
Ali Sami Yen'in albümünden ilk tenis
şampiyonlarından Cevat ve Edip.
jimnastikhaneyi modernleştirdiğini de
belirtiyor.
Spor eğitmeninin Mazhar Kazancı
olduğu o dönemde Tevfik Fikret de
Galatasaray Kulübü’nün Fahri Başkanı
olarak kulübü himayesine almış. Ruşen
Eşref o yıllardaki tenis hareketini ise şu
cümlelerle anlatıyor: "Tevfik Fikret’in
onayı ve onların öncülüğüyle lisede tenis
de o zaman (1909- 10) başladı. Hatta yeni
jimnastikhanade kapalı bir tenis kortu
bile kuruldu. Nereden hatırlıyorum?
Jimnastikhanenin bir kenarında portatif
bir paspas minder dururdu. Mazhar
Hoca’dan izin alır, teneffüslerde ressam
Namık İsmail’le birlikte onu ortaya
Yazarın 1955 yılında Galatasaray Spor Kulübü'nün
50. yılı sebebiyle kaleme aldığı, 1957 yılında
yayımlanan kitabının kapağı.
çeker, üzerinde grekoromen güreş
yapardık. Sınıfça benden iki sene sonraydı
fakat yaşça akran, spordan yana da
ahbaptık. Bu ahbaplığımızdan dolayı,
Namık İsmail’den bahsedince sadece
onunla güreşmemiz değil, verimli
ömrünün bütün aşamaları gözümün
önüne geliyor. Bir küçük hanım kadar
utangaç, bir atlet gibi gürbüzdü. Arkaya
taranmış, dalga dalga, gür saçları, siyah
kaşları, mücevher gibi parlayan gözleri,
birden al al olan yanakları, bembeyaz
dişleri, geniş omuzları, fesinden
iskarpinine varıncaya kadar titizcesine
temizliği, İngiliz tipi sportif elegansa
düşkünlüğüyle Don Juan gibi bir cazibesi
vardı. Namık İsmail, bütün yetenekler
ve şansla nimetlendirilmiş olarak çok
uzun yaşaması için dünyaya getirilmişe
benzerdi. Ömrünü iki sevgi kaynağından
aldığı coşkuyla anlamlandırdı: Güzellik ve
kuvvet... Güzelliği sanatta, sanatı doğa
ve kadında, kuvveti hızda, hızı da sporda
buldu. Namık bu iki kaynaktan da sonuna
kadar faydalanabilen nadir insanlardan
biri oldu. Hayatının hiçbir döneminde bu
iki sevgisinden birinin öne geçmesine izin
vermedi. Memleketin büyük olaylarıyla,
sanat ve spor sevgisiyle hep ilgili oldu,
birbirlerini etkilemelerini engellemedi.
Fındıklı’daki Güzel Sanatlar Mektebi’ni
yeni düzende ilk kuran müdür o oldu.”
Harman adlı tablosuyla tanınan ünlü
ressam Namık İsmail'le spor yaparken,
tenis kortunun beyaz beyaz çizgilerinin
gözünde canlandığını söylüyor ve futbolla
başının pek hoş olmamasına rağmen
tenisi çok sevdiğini ve okuldaki kortta
oldukça iyi oynadığını söylüyor. Yine onun
anlattığına göre şimdiki Galatasaray
Lisesi’nin içindeki kapalı tenis kortu
Okul kortunun üçüncü yeri olan Mektebi Sultani.
86
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
87
GEÇMİŞTEN
BÖLÜM BAŞLIĞI
Fikirlerimiz taze, köklerimiz derin...
Ünaydın'a göre ilk tenis oynanan Mektebi Sultani Jimnastikhanesi.
Ruşen Eşref Ünaydın
sonraları bir müddet müdür lojmanının bahçesine taşınmış,
ardından ön bahçeye taşınmış. Nihai yeri ise binanın iç avlusu
olmuş. Bu kortun 1980’lere kadar kullanıldığına da ben şahit
oldum. Halen de Behçet Cücer Spor Salonu olarak kullanımda.
1892’de İstanbul’da doğdu. 1911 yılında mezun olduğu
Mektebi Sultani’de öğrenciyken, 11 numaralı üye olarak
Galatasaray Futbol Kulübü’nün kurucuları arasında yer
aldı. Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Askeri Baytar Âlisi'nde,
Darülmuallimini Âli'de, Türkçe ve Fransızca öğretmenliği
yaptı. Yazı hayatına 1914’te mütercim olarak başladı.
I918‘de Yeni Gün muhabiri olarak Kafkasya'ya, Tasviri
Efkar muhabiri olarak Sivas'a gitti. Farklı dergi ve
gazetelerde röportaj ve gezi yazıları yayımlandı. Servet-i
Fünun, Donanma, Tedrisat, Türk Yurdu ve Yeni Mecmua’da
yayımladığı mülakat, mensur şiir ve hatıra tü ründe
yazılarıyla tanındı.
Anılardan yansıyan asıl önemli bilgi, Mektebi Sultani’de 1910’da
tenis oynanmaya başlanmış olması. Yazar o yıllarda başka
kulüplerle tenis maçı yapıldığını, hatta bunun dışında başka bir
okulda tenis kortu olduğunu hatırlamadığını söylüyor. Buna
karşın özel kortlardan yetişen, arkadaşlarını hatırlıyor ve Ali Sami
Yen, Yusuf Celal, Mahir Safi gibi Erenköy’de, Caddebostan’da
oturanların köşklerinin bahçelerindeki kortlarda tenis oynadığını
belirtiyor. Ali Sami Yen’in kişisel albümündeki bir fotoğraf da bu
bilgiyi doğruluyor.
Ruşen Eşref’in tenisle ilgili notları şöyle son bulmakta: "Bu
hatıraların çerçevesindeki yıllarda tenis henüz öyle futboldaki,
patenli hokeydeki gibi ünlü yıldızların yetiştiği bir spor branşı
değildi... Peki, 1910 yılında başka liselerde de kort var mıydı?
Çekinmeden söylebilirim ki, hayır. Hiçbirinde yoktu. İşte bu
yüzden Galatasaray, teniste de ilk adım atmış Türk kulübü
sayılmalıdır."
Edebi ziyaret ve mülakatlardan oluşan "Diyorlar ki"
adlı kitabı sanatçılarla konuşmalar türünün ilk örneği
oldu. 1918'de Yeni Mecmua'da yayımlanan Anafartalar
Kumandanı Mustafa Kemal’le Mülakat başlıklı röportajı
Türk basınında Atatürk’le yapılan ilk ayrıntılı söyleşisi oldu.
1920'de Anadolu hükümetinin çağrısı üzerine İnebolu
üzerinden Ankara'ya giderek Kurtuluş Savaşı’nda sivil
görevler aldı.
1922’de Buhara Elçiliği Başkatibi oldu. Lozan Barış
Konferansı'nda Matbuat Müşavirliği, 2., 3., ve 4.
TBMM dönemlerinde Afyonkarahisar milletvekilliği
yaptı. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile Tiran,
Atina, Budapeşte, Roma, Londra ve Atina Elçilik ve
Büyükelçilikleri'nde bulundu. 1952’de emekli oldu. 21 Eylül
1959 günü, İstanbul'da öldü.
ESERLERİ:
Diyorlar ki (Edebi mülakatlar) - İki Saltanat Arasında Geçmiş Günler - Tevfik Fikret - Ayrılıklar - İstiklal Yolunda
- Damla Damla - Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal’le
Mülakat - Türk Dili Tedkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) Boğaziçi Yakından - Atatürk ve Dil Tarih Kurumu - Atatürk
ve Miilli Tesanüd - Atatürk’ü Özleyiş (Zafer) - Güzel Kıraat Cumhuriyet Kıraati - Seçme Yazılar - Okuma Kitabı
ÇEVİRİLERİ:
Sektöre kattığımız yeniliklerimiz taze bir fidan,
sektördeki yerimiz köklü bir çınar gibi.
Andersen Masalları - Çoban Şiirleri/Virgilius - Beyaz
Geceler/Dostoyevski * Ari Dillere Tekaddüm Eden Lehçenin
Turani Menşei/Leon Cahun - Napoleon/Emil Ludwig Ademoğlu/Emil Ludwig
88
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Çetin Emeç Bulvarı No: 60/4 06520 Balgat/ANKARA Tel: 0 312 286 90 75 Faks: 0 312 286 90 79
[email protected] www.fidanlarinsaat.com
89
LEZZET
Ne yerseniz
“O”sunuz!
Yazan: Tolgar Mireli
Yulaf:
Kasların daha verimli
çalışması ve sonrasında fazlaca
yorgunluk
yaşanmaması
için
karbonhidrata
ihtiyaç
vardır.
Karbonhidratlar vücutta glikoza
kadar yıkılır ve bu sayede enerjiyi
yüksek tutarlar. Yulaf ise düşük
glisemik indeksi nedeniyle kaliteli
bir karbonhidrattır. İçeriğinde
bulunan lifler sayesinde yavaş
sindirilir ve kan şekerinin dengede
tutulmasını sağlar.
Kahve: Spordan 1 saat önce
içilen bir fincan kahve, dayanıklılığı
arttırdığı gibi egzersize bağlı kas
ağrılarını da azaltır. Kahveyle
beraber bol su tüketilmesi daha
doğru bir tercih olur.
Badem: Çok iyi bir antioksidan
kaynağı olmakla beraber, bol
miktarda E vitamini içerdiğinden
vücudu serbest radikallere karşı
korur.
90
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Son yıllarda
spora olan ilgi, toplumun her
kesiminde oldukça arttı. Formda ve
fit kalabilmek için her yaşta spor yapmanın
önemi yapılan tüm çalışmalar tarafından
kanıtlanmıştır. Ancak egzersizlerden beklenilen
en iyi sonucu alabilmek için yeterli, dengeli ve
sağlıklı beslenmenin önemi de yadsınamaz. Dengeli
beslenme sayesinde, egzersiz sonrasında güç
artar ve kas yapımı hızlanır. Her yaş grubu ve
yapılan spor dallarında besin ihtiyacı farklılık
gösterse de egzersizdeki verimi artırmak
için diyetinize bazı ek besinleri
katmanızda yarar olacaktır.
Balık:
Yüksek kalitede protein,
omega-3 ve doğal D vitamini
içeriği nedeniyle, kas yapım ve
onarımında önemli yer tutar.
(2 kişilik)
Zencefil: Güçlü inflamatuar etkisi
sebebiyle spor sonrası kas ağrılarını,
eklemlerdeki şişlikleri ve katılığı
azaltmaya yardımcı olur.
Kuru Erik:
Malzemeler:
Spor sırasında
enerjiyi yükselten; potasyum,
demir ve lif içeriği yüksek bir kuru
meyvedir.Spor öncesi ya da sonrası
iyi bir ara öğün olarak kullanılabilir.
Lor Peyniri: Egzersiz sonrası
kaslar onarım ve yeniden yapım
için proteine ihtiyaç duyar. Bununla
birlikte kalsiyumun da kemik
gelişimi için önemi bilinmektedir.
Lor peyniri düşük yağ oranı ve
yüksek kalsiyum miktarı sebebiyle
tercih edilmesi gereken bir peynir
çeşididir.
Yeşil Soslu
Spagetti
Su: Suyun vücudumuz için önemi
herkes tarafından çok iyi bilinir,
özellikle spor yapanlar için su
kayıpları ciddi önem taşır. Su kaybını
görmek için spor öncesi ve sonrası
tartılmak gerekir. Kaybedilen her
yarım kilo için 2-3 bardak su içmek
yeterli olacaktır.
Sağlıklı
Günler...
İyotlu tuz
200 gr brokoli
30 gr parmesan peyniri
50 gr yağsız taze peynir
Karabiber
Muskat
200 gr spagetti
Hazırlanışı:
2 litre tuzlu su spagetti için kaynatılır. Brokoliler 4 dk. az suyla
haşlanılır.Parmesan Peyniri ince rendelenir. Brokoliler, az brokoli
suyu, parmesan ve taze peynirle püre haline getirilir, karabiber
ve muskat ile lezzetlendirilir. (Gerekirse daha brokoli suyu ilave
edilir.)
Bu sos, kısık ateşte biraz pişirilir. Haşlanıp süzülen spagettiyle
sıcak servis edilir.
Küçük Öneriler:
Hangimiz tostu sevmeyiz. Tost, bir ara öğünün ya da acele bir
kahvaltının vazgeçilmezidir. Ancak beyaz tost ekmeği kullanmak
yerine, tam buğday unundan imal edilmiş tost ekmekleri, hem
daha faydalı ve besleyicidir hem de daha uzun süre tok tutar.
91
92
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
93
MAKALE
Spor...
Ama Nasıl?
Yazan: Uzman Piskolok Ayla Akbuar
Günümüzde
spor dendiğinde itiraz
eden çok az kişi var. Rahatına
düşkün bir azınlık dışında, hemen herkes sporun hayatımızdaki
vazgeçilmezliğini kabul etmiş
durumda.
Spor yapmanın gerekli olduğunu
düşünen de var, zorunlu olduğunu
da, başlı başına bir zevk
olduğunu da...
Sporla ilgili bazı bilimsel gerçekler var ki,
gözden kaçması mümkün değil.
göre "daha az kaygılı, kendine daha yeterli
ve daha bağımsız" olduğunu belirtirler.
0. Neumann'ın "kişilik ve sportif eylemler"
araştırmasında genç performans sporcuları
ve sporcu olmayanlar arasındaki kişilik
özellikleri ciddi farklılıklar göstermektedir.
Genç performans sporcularının, spor
yapmayanlara göre "daha çalışkan, daha
canlı, ilişki kurmaya açık, sebatlı ve zor
koşullara uyumlarının yüksek” olduğu
görülmüştür.
Lohnson, Norem-Hebesien ve Lames de
araştırmalarında, bireysel spor yapanların
"yalnız antrenman yapmaktan hoşlanan,
becerilerini yalnız geliştirmek isteyen,
daha gergin ve öfkeli, özgüveni daha fazla,
benmerkezci ve tepkisel özellikleri yüksek"
kişiler olduğunu söylerler. Bunda özellikle
daha "gergin ve öfkeli” tanımına dikkat
çekmek gerekir.
Tiryaki ve Ark'ın 1991 tarihli araştırmasında
da spor yapanların yapmayanlara nazaran
"daha dışa dönük ve duygusal olarak daha
dengeli” oldukları saptanmıştır.
Muhtemelen, takım sporunda sorumlulukların
takım geneline dağılıyor olması, sporcunun
stres düzeyini etkilemektedir.
Peki, bireysel spor yapanlar ile takım sporu
yapanlar arasında kişilik özellikleri fark
ediyor mu?
Cratty ve Vanek araştırmalarında bireysel
spor yapanların takım sporu yapanlara
Bireysel spor yapan sporcuların galibiyet
ya da mağlubiyet sorumlusunun tek başına
ve bizzat kendisi olması stres düzeyini
artırmaktadır. Burada karşımıza önemli bir
nokta çıkmaktadır: Kulüpler performans
sporcusunu seçerken kişilik özelliklerini ne
kadar göz önüne almaktadırlar? Bilindiği
üzere genellikle sporcu seçimi, motor
beceriler ve fiziksel performans esasına
dayanmaktadır.
Kişilik özellikleri bireysel sporları yapmaya
daha uygun olan biri fizik performansına
bakılarak takım sporu yapmak üzere
seçildiğinde, takımın bir parçası olmakta
zorlanmakta veya egosunu takımın
başarısının önüne geçirmekte ya da
çaba harcamayıp pasif kalmayı tercih
etmektedir. Bu durumun takım başarısını
birebir etkilediği güncel örneklerin çokluğu
dikkat çekicidir.
Buna karşın, kişilik özellikleri takım
sporu yapmaya uygun kişilerin gene
fizik performansı sebebiyle bireysel spor
yapmak üzere seçilmesi de inisiyatif
alamamasına, iç motivasyon eksikliğine
sebep olmaktadır.
Performans sporu yapan sporcuların
kişilik özellikleri, sportif başarılarını doğrudan ve
birincil olarak etkilemektedir.
Kısaca bireysel ve takım sporu yapan sporcuların
genel özelliklerini belirtmek faydalı olacaktır.
Takım sporu yapan sporculardaki temel kişilik
özellikleri: ortak amaç için yüksek motivasyon,
yüksek uyum yeteneği, yardımlaşma ve paylaşma
becerisi, atılganlık, bağımsızlık duygusu daha
düşük ve yüksek aidiyet hissi.
Bireysel spor yapan sporculardaki kişilik
özelliklerinin bazıları ise; sonuç odaklılık ve sabır,
doğru ve hızlı karar verme becerisi, çabukluk,
ileri düzeyde refleks, yüksek kontrol becerisi,
yoğunlaşma, çevikliktir.
Kulüplerin Y kuşağına ait sporcuları seçerken
birincil dikkat etmeleri gereken şey, sporcuların
fiziksel performans ve motor becerilerinin yanı
sıra kişilik özelliklerinin takım sporuna mı yoksa
bireysel spora mı yatkın olduğunu saptamak
olmalıdır.
Günümüzde kulüplerin bu konuda kişilik testlerini
uygulayan psikolog ve danışmanlardan destek
almasının önemi, sporcu seçimiyle başlamaktadır.
Devamında, sporcuların stres kontrolleri ve iç
motivasyonlarının artırılması ve bunun da sporcu
performansını artırması ancak psikolog ve
danışman desteğiyle üst seviyeye çekilebilir.
Kimdir
Uzman Psikolog Ayla Akbuar
Hekimlik mesleğinin üzerine "uygulamalı
psikoloji" master'ı yapan Akbuar, 1997
yılından bu yana kurumlara yöne lik
kişisel gelişim ve yönetim eğitimleri
veriyor.
Büyük klüplerden birinin kürek şubesine
ergen sporculara yönelik "motivasyon ve
stres eğitimleri" verdi.
Yelken Federasyonu ile Türkiye çapında
tüm sporculara, ebeveynlerine ve
antrenörlerine yönelik "iletişim, stres ve
motivasyon eğitimleri" veriyor.
Bireysel psikolojik danışmanlık verme
sinin yanı sıra, sporculara, antrenörlere
ve üst düzey yöneticilere "motivasyon ve
stres koçluğu" yapıyor.
Aile / sistem dizimi terapisti olarak grup
terapi seansları düzenliyor.
94
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
95
BİLGİ
BÖLÜM
BAŞLIĞI
ADVERTORIAL
Bunları
Biliyor muydunuz?
Hazırlayan: Gelareh Pelin Aydın
Anatomi;
“Zatürre” (Pnömoni)
Kış mevsiminde artış gösteren Zatürre (Pnömoni), ölümle sonuçlanabilen ateşli bir hastalıktır. Bu hastalıkta
akciğerlerde bulunan hava kesecikleri, iltihabi bir sıvıyla dolar. Akciğerlerin görevi olan; “oksijen alışveriş
fonksiyonu” bozulur.
Zatürre, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde tüm ölüm nedenleri sıralamasında 6. sıraya oturmakta,
enfeksiyona bağlı ikincil ölümler arasında ise ilk sırayı almaktadır.
Hücreler ve Sinir Sistemleri
Vücudun en temel yapısal birimi hücrelerdir. Hücreler bir araya gelerek dokuları, dokular ise bir araya gelerek organları
meydana getirir. Organların bir arada işleyi vücut sistemlerinin; sistemlerin uyum halinde çalışmalarıysa
insanı oluşturur.
Beden Sistemlerinin İşlevlerini Kısaca Gözden
Geçirmek Gerek!
İskelet Sistemi: Kemiklerden ve onunla ilişkili kıkırdak ve
bağsı yapılardan oluşur. Yumuşak dokuları korur, destekler ve
kas bağlantısı yapı iskelesi malzemesi sağlar.
Kas Sistemi: Hareket etmeyi sağlar, içinde kaygan bir sıvı
bulunan foliküllerden oluşur.
Sinir Sistemi: Vücut içi işlevler ve çevre hakkında bilgi
toplar. Bunları çözümler, vücudun işlevini denetler ve eş güdümü
sağlar.
İç salgı Sistemi:
Vücut içi işlevlerin denetimiyle ilgili bir
diğer sistemse, etkili olmak için vücut içinde dolaşan hormon
adlı kimyasal habercileri kullanan iç salgı sistemidir.
Dolaşım Sistemi:
Kalp ve tüm damarlardan
(atardamarlar, toplardamarlar ve kılcal damarlar) oluşur;
besinleri, atık maddeleri, bazı özel proteinleri ( örneğin
hormonları ) ve hücreleri vücudun içinde taşımaktan sorumludur.
Lenf Sistemi:
Önemli bir taşıma sistemidir. Fazla doku
sıvısını damarlara geri götürür ve bağırsaktan kan dolaşımına
yağ taşır. Diğer önemli bir göreviyse vücut savunmasıdır.
Solunum Sistemi:
Tüm vücuttaki doku ve hücrelerin
gereksinimi olan gaz alışverişi ve oksijen alınması ile ilgilidir.
Prof. Dr. Numan NUMANOĞLU
Özel TOBB ETÜ Hastanesi
Göğüs Hastalıkları Uzmanı
e-mail: [email protected]
Kış Aylarının Korkulu Rüyası
Boşaltım Sistemi:
Vücuttaki sıvı ve tuz dengesini
denetler ve azot atığını vücuttan atar.
Üreme Sistemi: Gelecek neslin oluşmasıyla ilgilidir ve
cenin gelişimi sırasında gelişmekte olan boşaltım sistemiyle
bağlantılıdır.
Hastalığın en önemli belirtileri:
Tedavi:
• yüksek ateş, halsizlik,
• titreme,
• sarı / yeşil veya paslı renkte balgam,
• kuru ve hırıltılı öksürük,
• sırtta ağrı hissi,
• şiddetli baş ağrısı,
• şuur kaybı,
• kas ağrısı,
• iştah azalması,
• dalgınlık,
• dudaklarda oluşan uçuklar,
• hızlı solunum,
• baş dönmesi,
• miktarı azalmış idrar,
• koma.
• antibiyotikler,
• yatak istirahati,
• ateş düşürücüler,
• öksürük kesici ilaçlar,
• oksijen alınması,
• bol sıvı alınması,
• bol vitaminli ve yüksek kalorili diyet.
Zatürrenin özellikle tehdit oluşturduğu risk faktörleri:
• alkol,
• uyuşturucu maddeler,
• sigara,
• kötü hayat şartları,
• yetersiz beslenme,
• huzurevinde yaşama,
• ağır geçen grip hastalığı,
• 65 yaş üstü olmak,
• kreş çocuğu ile temas,
• yakın zamanda konaklamalı seyahat, otel, ofis
ortamında kalma,
• ev su tesisatında değişiklik,
• aspirasyon şüphesi,
• kişide bulunan hastalıklar.
Zatürre bulaşıcı bir hastalık mıdır? Bu hastalıktan aşı
ile korunmak mümkün müdür?
Zatürreye neden olan mikroplar kişiden kişiye, bir-iki metrelik
mesafelerden, yakın temas sonucu bulaşırlar. Hastalığın
sağlıklı kişilere bulaşması, öksürük, aksırık ya da hasta
kişilerin konuşması sırasında havaya yayılan damlacıkların
doğrudan solunması yoluyla gerçekleşir.
Korunma için yapmamız gerekenler;
• temizliğe dikkat etmek,
• aşı yaptırmak,
• sigara içmemek,
• alkolden kaçınmak,
• vitamin ve mineralleri düzenli almak,
• altta yatan medikal durumları kontrol etmek,
• iyi beslenmek,
• immün sistemi (bağışıklık sistemini) güçlendirmek,
• aspirasyona neden olan risk faktörlerini azaltmak
• yıllık inflüenza ve
• pnömokok aşılarını yaptırmak.
Zatürre Hakkında Bilinmeyenler
• Zatürre özellikle; küçük çocuklar, yaşlılar, kalp, şeker,
böbrek ve bronşit hastalarında ölümlere yol açabilmektedir.
• Zatürre genellikle iki hafta kadar sürer ama hastalık
düzeldikten sonra kişi bir aydan uzun süre kendini halsiz ve
yorgun hissedebilir.
• Zatürreye erkekler kadınlara göre daha kolay yakalanırlar.
• Siyah ırktan kişiler hastalığa karşı daha duyarlıdır.
Sindirim Sistemi: Besinlerin yutularak mideye ulaşması,
işlenmesi ve emilmesinin yanı sıra bazı atıkların vücuttan
atılmasıyla ilgilidir.
96
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
97
SAĞLIK
nasıl ölçeriz? İnsan vücudu kalbin
pompalamadığı oksijenle çalışan bir
makinadır.
"Fit" olmak
Bugün, aslında üst düzey rekabete çıkan
her sporcu süper “fit” durumdadır (bazı
dalgacı tembeller hariç!).
ne demektir?
Yazan: Dr. Deniz Gökçe
ABD fizyologlarına göre altın madalya alan bir sporcu ile
dördüncü olan ‘’ üzgün sporcu’’ arasındaki fitness farkı, aslında
yüzde birden azdır.
Ülkemiz
insanının
çoğunun
ve
bazı medyamızın, Olimpiyat, dünya
şampiyonası, Avrupa şampiyonası veya
ulusal
şampiyonlarda,
atletizmde,
futbolda,
basketbolda,
voleybolda,
güreş veya tenis gibi tüm sporlarda,
kadın veya erkeklerde başarı ve
madalya performansımız konusundaki
görüşlerini oldukça yüzeysel buluyorum
ve soruyorum? Bir insan olarak ilk
defa yaptığınız bir işi mükemmel olarak
yapacağınızı mı düşünürsünüz, yoksa
hayatta mükemmel olan her şeyin,
zamana yayılmış, acılı, özveriye ve
bilimselliğe dayanan bir süreç sonucu
gerçekleştiğini mi kabul edersiniz?
98
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
En üst standartta performans, ancak
çok saf insanlar tarafından kolay olarak
görülür. Bu tür yaklaşımdaki insanlar
da derhal eleştiriye geçerler. En kolay
şey "çalışmamış keratalar" demektir.
Halbuki sporun çok bilimsel bir temeli
vardır. Bunu en az bilen toplumlardan
olduğumuzu düşünüyorum.
Sporda bilimsel hedef bedeninizden
elde ettiğimiz performansı maksimum
kılarak, kazanmaktır. Ama vücudumuz
da örneğin genetik etkilerin sonucu
belirlediği bir ortamda çalışmaktadır.
Düşündünüz mü neden Jamaika,
Bahamalar, Caymanlar veya S.Kitts
ve Neviz, yani Karayipler'in her türlü
adasından çıkan siyahi insanlar sprint
yani sürat yarışlarında hep en önde, Bolt
gibi? Çünkü ataları Batı Afrika’dan mesela
Gana’dan köle olarak getirilmişlerdir ve
özel bir genetik yapıları vardır. Veya
neden Etiyopya, Kenya, Sudan gibi
Doğu Afrika’dan gelen zenciler ise
uzun mesafe yarışlarını paramparça eder
geçerler? Çünkü genetik yapının etkileri
belirleyicidir. Bunu söylemek ırkçılık
değildir. Adalelerin aşağıda anlatılacak
olan lif yapısı ve uzunluğu, sporda başarı
potansiyelini yani sonucu belirler, bu da
genetik bir faktördür.
Peki bir sporcunun
bedeninden
maksimum veriyi aldığı veya almadığını
Ama sokaktaki “fit” kavramı ile spor
bilimindeki “fit” kavramı farklıdır. Fizyoloji
uzmanları eskiden fit olmayı VO2 max
ölçüsü ile ölçerlerdi. Şimdi fit olmanın en
az dört boyutu olduğu düşünülüyor. VO2
max yanında, laktat eşiği (adalelerdeki
asit birikimi ölçüsü), hareket ekonomisi
yani biyomekanik ve maksimum sürekli
çıktı ölçüsü, bu kilit dörtlüyü oluşturur.
VO2 max ölçütü, aslında bir makine olan
vücudun, her kilogram vücut ağırlığı
başına her dakikada kaç kilometre
oksijen yarattığını yüzde olarak ölçer.
Normal bir insan yüzde 30, genç ve yeni
sporcular yüzde 75 ve elit sporcular
yüzde 82- 85 arasında ölçüm verirler.
Süper sporcular yüzde 90 veren bir VO2
max oranına doğuştan sahip kimseler
olabilirler. Ancak bilim adamları bugün,
VO2 max değeri çok yüksek olmayan
insanların da en üst düzey rekabette
zirveye çıkabileceğini de düşünürler.
Çünkü laktat ile pozitif hidrojen iyonları
birleşerek, vücudun adalelerinin sıkma
veya boşaltma kapasitesini, laktat asit
çabuk temizlenmezse, engellerler.
Çok yorulup adım atamayacak hale
geldiğinizde duyduğunuz acının nedeni
adalede biriken laktat sorunudur. Adale
laktat nedeni ile daralıp genişlemezse de
performansınız sınırlanır. Bu laktat eşiği
açısından sporlar aerobik ve anaerobik
diye sınıflandırılırlar. Sprint yani sürat
yarışları anaerobiktir. Kalbin oksijen
pompalaması için vakit yoktur. Bu nedenle
zorlayınca adalelerde depolu oksijeni
çabuk yer bitirirsiniz. Diğer taraftan
uzun mesafe koşuları aerobiktir, kalp
pompasına dayanır. Ama kürek çekmek
ise hem aerobik hem de anaerobiktir.
Sonuçta “fit” veya hazır olmak demek,
kavramın bir boyutu ile vücudun laktik
hedefe ulaşmak için daha kararlı
Neşeli Sunucular
çalışmak önemlidir. Bu da ancak kararlı
asidi elden geçirme kapasitesi yeterliliği
demektir.
Diğer taraftan üst düzey sporcu olmak
demek ise, bir başka açıdan da insanın
tüm gün emek harcayarak ve acı çekerek
uzun süre hazırlanmasını gerektirir.
Ama başlangıçta söylediğim gibi burada
önce genetik faktöre bakmak gerekir.
Her canlı “fast twitch”, “slow twitch”
veya “intermediate twitch” denen adale
yapısı tipinden biri ile doğar. Eğer
bedeninizde fast twitch ve intermediate
twitch adale yapısı ile doğmadıysanız,
sprinter olmanız mümkün değildir. Fast
twitch adaleler de antrenmanla slow
twitch haline döndürülemezler. Örneğin
süper yüz metreci Bolt, berbat bir futbol
oyuncusu imiş. Adale liflerinin genişliği
de önemlidir.Çünkü lifler "ara kablosu"
görevi görürler ve ne kadar geniş ve
büyüklerse adale o kadar güç üretebilir.
Ayrıca ailenizdeki, yani anne ve babanın
adale ve lif yapısı da genetik miras
oluşturması nedeni ile önemlidir. Bolt
yeterince fast twitch sahibi bir vücuda
sahip ve üstelik doğuştan da çok iri bir
vücudu, uzun boy ve adaleleri var. Her
şeyi, bir sprinter için Allah vergisi olarak
mükemmel ve genetik kökeni de sağlam!
ABD fizyologlarına göre altın madalya
alan sporcu ile dördüncü olan “üzgün
sporcu” arasındaki fitness farkı aslında
yüzde birden azdır. Çok çok az yani! Yani
bu fark aslında adalelere "azıcık biraz"
daha fazla oksijen aktarma kapasitesi
demek.
bir psikolojik yapı ile ve sadece uzun
zamanda sağlanabilir.
Bu yazdıklarım akademik değil, ciddi spor
dergisi düzeyinde yalın ve basit bilgilerdir.
Ama bizim toplumumuzda üst düzey
sporcular hakkında ileri geri konuşan
ve yazıp çizenlerin bunlardan bile haberi
olduğunu düşünmüyorum.
Bir örnek vermek gerekirse, son Londra
Olimpiyatları'na katılan voleybol ve
basketbol bayan milli takımlarımızdaki
kızlarımız da çok iyi hazırlanmışlardı. Ama
her iki takım da boy olarak rakiplerinden
kısa kalıyordu. Bu genetik bir faktör
nedeni ile performans farkı demek.
Veya bir profesyonel takım sporu
örneği verirsek, ülkemizde aşırı doz
yabancı oyuncu kullanılması da kendi
sporcularımızı mahveden bir yaklaşım.
Başarı için en kestirme çözüm ise,
her zaman her yerde, genç sporcuya
olanak ve destek sağlayan, iyi seçilmiş
eğitmenler yetiştirilmesi ve bilimsel bir
altyapı sistemi kurulmasıdır!
İşte bilimsel anlamda fit olmak demek,
bilgiye dayalı olarak, sürekli çalışıp
o yüzde yarımı sağlamaktır. Yüksek
performans demek ise o yüzde yarımı
sağlayacak kadar fit olmak demektir.
Ama tabii işin bir de psikolojik durumu
var. Sonuçta bilimsel ölçüm, beslenme,
ve egsersiz gibi şeyleri tamamlayan
son faktör de psikolojidir. Genelde
yetenekli doğmak başarı ve madalyası
garanti etmez. Başkalarından çok
daha fazla çalışıp, bilime saygı duyup,
99
ADVERTORIAL
100
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
101
GEZİ
BÖLÜM BAŞLIĞI
BÖLÜM BAŞLIĞI
Yaşananları kendine
saklayan gizemli şehir:
Bükreş
Yazan: Dr. Dt. Semih S. Yazıcı /
Ağız, Diş, HAST. ve Cerrahisi Uzman Diş Hekimi
Kendini kapalı kapılar ardına gizleyen bu şehri keşfe
çıkmak, meraklı ve farklı bir bakış açısına sahipseniz
sizi yeterince mutlu edecektir. Bükreş’i keşfetmek
keyfin yanı sıra hüznü de sunacaktır size. Çünkü
Bükreş tüm güzelliğinin yanında hüznü de sürükler
kendisiyle.
Tuna Nehrinin kollarından biri olan Dimbovita Nehri
kıyısında kurulmuş olan Bükreş, Romanya’nın başkentidir
ve günümüzde Romanya’nın ticaret merkezi olarak
anılmaktadır. Avrupa’nın en gözde şehirlerinden biri olan ve
bir zamanlar “Küçük Paris” ya da “Balkanlar’ın Paris’i” diye
adlandırılan şehir; ortaçağa ait özgün tarihi yapıları, modern
park ve bahçeleri, kiliseleri, heykelleri ve müzeleriyle
keşfedilmeye değerdir.
Ağaçların sıralandığı geniş bulvarlarıyla ve bu bulvarların
üzerinde inci tanesi gibi dizilmiş Belle Epoque (the Age of
Beauty) Dönemi binalarıyla meşhur Bükreş’te keşfetmeye
değer birçok yer bulabilirsiniz. Bunlardan en önemlisi
kuşkusuz Nicolae Ceauşescu (Nikolay Çavuşesku)
tarafından saray olarak yaptırılan ve şimdilerde 1000
odasıyla dünyanın en görkemli parlamento binalarından
biri olan Casa Paporuli’dür (İnsanların Evi). Komünist lider
Ceauşescu’nün ölümünü ve komünizmin yıkılışını temsil
eden Piata Revolutiei de (Devrim Meydanı) mutlaka ziyaret
edilmelidir. Ayrıca Paris’teki Champs-Elysees’den bile
uzun bulvarı Soseaua Kiseleff’in üstünde tüm görkemiyle
yükselen Zafer Anıtı da Bükreş’in en önemli noktalarından
biridir. Prens Vlad’ın Güney Romanya’yı idare ettiği sırada
yaptırmış olduğu şatonun Bram Stoker’in ünlü romanı
Dracula’ ya esin kaynağı olduğunu ve şatoyu gezerken
aynı zamanda romanın sayfalarını da aşındırdığınızı
hissedebilirsiniz.
102
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Bükreş’i gezerken size eşlik eden çok sayıda
olgunun varlığını benliğinizde hissedebilirsiniz.
Efsaneler, tarih, acı, diktatörlükler ve bir kentin
hüzünle yeniden dirilişi…
Bükreş; müzeleri, tiyatroları, opera ve konser salonlarıyla
kültürel açıdan da oldukça zengin bir şehirdir. Bükreş
Ulusal Sanat Müzesi 70 binin üzerinde esere ev sahipliği
yapmaktadır. Müzede Brancusi, Grigorescu, Amman ve
Andrescu gibi önemli Romanyalı sanatçıların eserlerinin
yanı sıra Rembrandt, Rubens, El Greco, Renoir ve Cézanne
gibi dünyaca ünlü sanatçıların da eserlerini görebilirsiniz.
Ortaçağ ve komünizmi yaşamış modern ve çağdaş bir kent
olan Bükreş’te kendinizi çok zengin bir kent kültürünün
içinde bulabilirsiniz. Sahne sanatları ( opera, bale, senfonik
müzik, tiyatro), görsel sanatlar (çok sayıda sanat galerisi) ve
eğlence türleri (gazinolar, sinemalar, sirkler ve festivaller)
bu kent kültürünün çok yönlülüğünü oluşturmaktadır. Bu
bağlamda önündeki küçük meydanda Atatürk büstünün
yer aldığı Odeon Tiyatrosu da mutlaka görülmelidir. Büstün
kaidesinde yer alan Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış”
sözü barışın tüm insanlık kadar Romenler için de son derece
önemli olduğunun bir kanıtıdır.
Bükreş’te uluslararası mutfaklardan ve Romen mutfağından
örnekler sunan çok çeşitli restoranlar bulabilirsiniz. Dans
eşliğinde yemek yemek kent kültürünün bir parçası olduğu
için hemen hemen her restoranda dans pistine rastlamanız
mümkündür. Ayrıca kentte kahve mekânları da oldukça
popülerdir ve birçok Avrupa kentinin aksine Bükreş’te Türk
Kahvesi de içebilirsiniz. Kentin şarabı da çok ünlüdür ve tüm
dünyaya satılmaktadır.
Romenler, son yıllarda kort yapımına ağırlık vermişler. Son
5 yılda kortlar, %350 oranında artmıştır. Bu haliyle tenis,
şehrin büyülü dokusuna, enerjik bir renk katıyor.
Bükreş’i gezerken size eşlik eden çok sayıda olgunun
varlığını benliğinizde hissedebilirsiniz. Efsaneler, tarih, acı,
diktatörlükler ve bir kentin hüzünle yeniden dirilişi…
103
ADVERTORIAL
Berard Metodu ile
işitme dinlemeye
dönüşür…
Berard Metodu
nedir?
1997 yılında idealist bir kadro ile yola çıktık, 14 yıldır eğitim
kalitemizden ödün vermeyerek öğrencilerimizle birlikte büyük
başarılara imza attık, onların başarıları ile gururlandık, yolumuza
devam ettik. Küme Eğitimde öğrencilerimiz öğretimin yanında
belli bir disiplin ve sevgi ortamında eğitim alırlar. Onların
başarıları bizlerin gururu olmuştur ve olmaya devam etmektedir.
Kulak-burun-boğaz uzmanı Fransız asıllı Dr. Guy Berard,
bugün dünyada dev bir konsantrasyon yöntemi olarak tanınan
yöntemini inşa etti. Dr. Berard, işitsel durumun davranışlarımızı
yönlendirdiğini savunuyor. Yani “nasıl işitiyorsak, öyle
davranıyoruz.”
Amacı öğrenmede çok etkili olan işitsel algıyı güçlendirmek,
işitsel dengesizliği ortadan kaldırmak olan 60 yıllık bu yöntem,
bugün dünyada 450 merkezde uygulanmaktadır.
•
•
•
•
•
•
•
•
Konsantrasyonu ve dikkati artırıp öğrenmeyi hızlandırır
Strese karşı dayanıklılığı güçlendirir.
Sınav kaygısını azaltır.
Okurken konuya odaklanmaya yardımcı olur.
Akademik başarıda önemli yol oynar.
Sözel yeteneği geliştirir.
Hafızayı güçlendirir.
Özellikle iletişim sorunu yaşayan ve içine kapanık
çocukların sosyal çevreye daha uyumlu gelmesinde
olumlu etkisi vardır.
Kimler
Yaralanabilir?
•
•
•
•
•
•
•
•
Sınav kaygısı olanlar
SBS, YGS, LYS, KPSS sınavlarına hazırlananlar
Derse odaklanmada zorluk çekenler
Ders çalışırken ya da sınav esnasında dikkatini
toparlayamayanlar
Derse çalışıp tam verim alamayanlar
Konsantrasyonu en üst seviyeye yükseltip dikkat
hatalarını en aza indirmek isteyenler
Akademik zekasını en üstün şekilde kullanmak
isteyenler
Sözel ve sayısal ifadelerini geliştirmek isteyenler
BERARD İŞİTSEL
ALGI EĞİTİMİ
Kalite anlayışımız, eğitim felsefemiz ve istikrarlı çizgimizle; 14
yıllık deneyimimizi öğrencilerimize aktarıyoruz.
En temel ilkelerimizden biri gelişmekte olan eğitim tekniklerini
takip etmektir. Bu yaklaşımla, Avrupa'nın birçok ülkesinde
yıllardır uygulanan ve başarısı kanıtlanmış olan Berard İşitsel Algı
Eğitimi’ni dershanemiz çatısı altında paylaşıyoruz.
Nasıl
Uygulanıyor?
Dr Berard tarafından geliştirilen ve yöntemin temelini oluşturan
Earducator adlı eğitim cihazı, özel olarak seçilmiş müzikleri
modüle ederek işler. Frekanslar ve filtrelerle değişime uğramış
bu sesleri özle bir kulaklık vasıtasıyla eğitimi alan kişiye ulaştırır.
İşitme; dışarıdaki seslerin pasif bir şekilde bize gelmesidir.
Dinleme ise, bizim istek ve ilgilermize göre sesleri seçmemizdir.
Bu nedenle dinleme yeteneği az olan ya da bunu yanlış
kullananların dikkatleri çok çabuk dağılır. Dikkatlerini uzun
süre aynı konu üzerinde yoğunlaştıramazlar ve tüm duyu
organlarından gelen algıları birleştirmede zorlanırlar. İşitsel algı
eğitimi olarak bilinen BERARD Yöntemi bu ilkeye dayanır.
104
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
İlker & Nazan ÇORSUZ
www.kumeegitim.com
Atatürk Bulvarı, Bulvar Palas İş Merkezi
No:141, Kat:4, Daire:81-82 KIZILAY-ANKARA
03124186642Tel:
03124186642Fax:
E-mail:[email protected]
105
MAKALE
BÖLÜM BAŞLIĞI
Tenis Aşkı
Başkadır
Yazan: Yeşim Özdemir Aşti
Ne güzel bir duygudur aşk. Yaşı yoktur derler. Doğrudur da,
her yaşta bu duygu doludizgin yaşanabilir. İnsanı gençleştiren,
enerjisini yükselten, hatta güzelleştiren bir duygudur. Herkesin
aradığı, bulanın kaybetmek istemediği, dünyada atan her kalbin
yaşadığı en güzel duygudur şüphesiz. Üzerine milyonlarca
kitabın, şiirlerin yazıldığı tek duygudur belki de. Doğan büyüyen
her insanın bu yüzden kim bilir kaç kere akmıştır gözyaşları.
Gene de herkes aşık olmak ister.
Çoğu kişiye de acı verir bu duygu, hele bir de karşılıksız bir aşk
ise yaşanılan, ciddi yaralar insanı. Ama her aşk karşılıksız değildir
tabi ki. Aşkın da bin bir çeşidi, her bünyede yaşanan başka bir
tarifi vardır. Mesela tenis aşkı diye bir gerçek var. Baktığımızda
tenis aşkı ile aşklarımızın arasında ne çok ortak nokta var;
İkisi de genellikle iki kişi arasında gerçekleşir ve bu iki kişinin karşı cinslerden olması gerekmez,
İkisinde de ne kadar emek verirseniz o kadar karşılığını alırsınız,
İkisinin de yaşı yoktur, her yaşta aşık olabilir ve her yaşta tenis oynayabilirsiniz,
İkisini de yaşarken karşınızdakine konsantre olursunuz ve gözünüz başka hiçbir şey görmez,
Her ikisini de yaşarken, kendinizin saklı kalmış taraflarını keşfedersiniz. Aşkta kıskançlığın tavanına vururken, kortta en yakın arkadaşınızın karşısında kendinizi raketinizi bilerken bulabilirsiniz,
İkisinde de zaman zaman duygu karmaşaları yaşarsınız. Aşkınız tek taraflı da olsa ya da karşınızda bir duvar da olsa kendi kendinize bir kızar, bir mutlu olur, bir alkışlar, bir hırs yaparsınız,
İkisinde de her zaman başka rakipler vardır. Yan masada etekleri uçuşan tutkuyla topa vuran hanımlar ya da bilekliklerine terlerini silen centilmen beyler her yerde boy gösterir,
İkisinin de nedeni yoktur, sadece seversiniz ve istersiniz,
İkisi de yaşam tarzınız tutkunuz olur, hayatınızı ona göre düzenlersiniz,
106
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
Aşkın her türlüsü güzel, kortlarda olduğu gibi, bizi bir sağa bir
sola savurmasını dahi seviyoruz, kalbimiz ister kortta atsın ister
sevgilimizin avuçları arasında hiç önemli değil.
ü aşklarımız
yu süren, uzun ömürl
Tutkusu bir ömür bo
, ister raket
kların ister yüzük izi
olsun, elimizde bu aş
n, ama elimiz
uç içi nasırlarımız olsu
tutamaktan oluşan av
sevgilimizin
raketle dolsun ya da
hiç boş kalmasın ya
Hepimiz için
Günü’nüz kutlu olsun.
elleriyle. Sevgililer
bir yıl olsun…
spor dolu tenis dolu
107
BÖLÜM BAŞLIĞI
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
108
www.twitter.com/DamatTween
www.facebook.com/damat_tween
K
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ
BÖLÜM BAŞLIĞI
110
TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ

Benzer belgeler

AAAllliii BBBeeeyyy CCCllluuubbb MMMaaannnaaavvvgggaaattt

AAAllliii BBBeeeyyy CCCllluuubbb MMMaaannnaaavvvgggaaattt çocuk kortu, 1 adet de funkort bulunmaktadır. Tenis merkezimiz tenis antrenmanını düşünenler için olduğu gibi aynı zamanda yalnız gelen tenis düşkünlerine de uygundur. Tenis merkezimiz PCT Tenis Ok...

Detaylı