ocak-2016 - Petinfo Dergi

Transkript

ocak-2016 - Petinfo Dergi
petinfo
www.petinfodergi.com
28. Meslektaşlarımız
Royal Canin Türkiye
ile kapsamlı bir
lansmanda buluştu.
44. Bayer Türk
Hayvan Sağlığı
ailesiyle söyleşi
64. Çin pet pazarı
ile ilgili en güncel
araştırmalara hep
beraber göz atalım
832016
OCAK
PET SAĞLIĞI DERGİSİ
hipotermİ
Hipotermi nedir, Çeşitleri ve
komplikasyonları nasıl gelişir? Anestezi,
hipoterminin oluşumunda nasıl rol oynar?
En uygun tedavi şekilleri hangileridir?
içindekiler & editör
ALTI
Mesleğimizin ve pet dünyasının
tüm güncel ve ilgi çekici haberleri
44
KIRKDÖRT
Deneyimi ve hayvanlara değer
veren insanlarla çalışması ile
bilinen Bayer Hayvan Sağlığı’nın
merkez ofisini ziyaret ettik.
Veteriner Hekim
ENİKÖ KİRALY AVCI
Yazı İşleri Sorumlusu
KIRKSEKİZ
Klivet Ankara tarafından
gerçekleştirilen seminerde,
meslektaşların yoğun ilgisiyle göz,
her ayrıntısı ile fethedildi.
ONSEKİZ
Bursa’da düzenlenen toplantısında
bir araya gelen Bayer Türk Hayvan
Sağlığı ailesi emin adımlarla
ilerlemeye devam ediyor..
20
ELLİİKİ
Hipoterminin çeşitleri ve ardında
yatan birçok komplikasyon
hakkında ayrıntılı konuşalım.
YİRMİ
Hasvet Medikal’in, verdiği yüzlerce
eğitimin birikimlerinden doğan bir
gözlemin sonucu çıkan Datavet
programı hakkında ayrıntılı bilgiler.
YİRMİDÖRT
Dr. Bayer ile şampuanların nasıl
kullanılması gerektiğini öğrenelim!
ALTMIŞ
Eğitim ve psikoloji köşemizde
Vet.Hek.Dr. Gürbüz Ertürk, kent
hayvanlara nasıl yaklaşmamız
gerektiğini detaylı anlatıyor.
64
ALTMIŞDÖRT
Güçlü ejderha, Çin pet marketinin
son pazar araştırmalarına bakalım.
Çinli hayvanseverler petli için
neden her sene milyarlar harcıyor?
YİRMİSEKİZ
Türkiye’deki merkezinden bize
kaliteli hizmet sunmaya devam
eden Royal Canin, meslektaşlarımız
ile kapsamlı bir lansmanda buluştu
36
OTUZALTI
MVM ile elektrolit analizlerini
arttırmak, teşhis ve tedaviyi bir üst
seviyeye taşımak için izlenecek en
iyi yolları araştırdık.
ALTMIŞALTI
Kışın kullanılan kimyasal maddeler
hayvanlara ne derece tehlikelidir?
doğa dostu
Yeni Petinfo
‘Değişmeyen Tek Şey Değişimdir’
sloganıyla 2016 yılına merhaba diyoruz.
Yeni yılda sektörümüzün en güçlü yayın
organı olan Petinfo dergimizi çağdaş,
modern dünyaya uygun, doğa dostu ve
uluslararası saygın dergilerin kullandığı ölçü
ve materyallerle hazırladık. Aynı zamanda,
Türkiye’de bir ilke imza atarak sosyal
sorumluluklarını yerine getiren doğa dostu
bir dergi konseptine geçtik.
Yeni ölçü ve tasarımımızla birlikte
ilanlarınız, resimleriniz, toplantı ve
haberleriniz daha büyük, daha ferah,
daha modern bir çizgiyle hedef kitlemize
ulaştırılacağına inanıyoruz. Eski köşe
yazarlarımız da yeni yüzleri ile karşınızda;
Dr.Bayer, kaliteli şampuanların etkisinden
en iyi seviyede faydalanabilmemiz için,
kullandığımız ürünlerle ilgili ayrıntılı bilgi
vermektedir. Düzenli olarak elektrolit
ölçümü yapmak, teşhisi ve müdahaleyi bir
üst seviyeye taşıyarak veteriner hekimin
ve kliniğin değerinin artmasını iddia eden
MVM Hayvan sağlığı, bu sayımızın teknik
köşesinde kilit nokta olan elektrolitler
ile ilgili bilgiler paylaşmaktadır. Yeni
yılımız çok hareketli başladı; Royal Canin
Türkiye, hayvan sağlığı sektöründe çalışan
meslektaşlarımızı bir araya getirerek
yılın ilk tanıtımı ve lansman toplantısını
gerçekleştirdi. Eğitim seminerleri ile devamlı
beğeni toplayan Klivet ise her ay düzenlediği
mesleki etkinlikleri ile bilgilerimizin
eksilmesine hiç müsaade etmemektedir.
Bakalım, bu yıl bize neler getirecek.
petinfo Ocak Sayı: 83 Pet Sağlığı Dergisi, ayda bir yayımlanır. YAYIN TÜRÜ SÜRELİ YEREL SAHİBİ Mat Medya Tanıtım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. Mehmet Aktop GENEL KOORDİNATÖR Barış
Kolgu [email protected] YAZI İŞLERİ SORUMLUSU Veteriner Hekim Enikö Kiraly Avcı [email protected] EDİTÖRLER Veteriner Hekim Gizem Kutun gizemkutun@matmedya.
com, Veteriner Hekim Gökçem Türkan [email protected] KATKIDA BULUNANLAR Dr. Gürbüz Ertürk, Dr. Lora Koenhemsı, Veteriner Hekim Sara Ece Ulutürk ART DİREKTÖR
Ebru Dereli [email protected] GRAFİK TASARIM emel vural [email protected] DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Ahmet Ergün, Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ, Prof. Dr. Tamer Dodurka,
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin, Dr. Banu Dokuzeylül BASKI Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti. 100 Yıl Mahallesi Massit Matbaacılar Sitesi 2. Cadde Gezegen Binası No: 202/A Bağcılar/İstanbul
Sertifika No: 12002 ADRES Yayıncılar Sokak 10/4 34414 Seyrantepe - İstanbul Tel: 0212 324 50 56 - 324 50 59 REKLAM REZERVASYON Yudum Barutçu [email protected] ABONE Banu
Sayınç [email protected] www.matmedya.com Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. Petinfo Dergisi veteriner
hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır.
4-5 PETİNFO
notlar
Kediler neden
salatalıktan
korkar?
Sosyal medyaya yüklenen ‘komik’
videolarda, sahibinin yere koyduğu salatalığı
bir anda fark eden kedilerin verdiği tepkiler
izleyenleri güldürüyor. Tahmin ettiğiniz
gibi, olayın salatalıkla alakası yoktur. Kediler
aslında yırtıcı hayvanlara karşı irkilme refleks
duyuları barındırırlar. Arkanıza dönüp ne
olduğundan emin olmadığınız bir nesne ile
karşı karşıya kalırsanız siz de aynı tepkiyi
verirdiniz. Bu davranış ne kadar komik olursa
olsun, stres yaratmak iyi bir şey değil; kedilerin
psikolojisine ve evin yarattığı güvenlik hissine
karşı ciddi zararlar verebilir.
KIŞ GELİYOR
Havalar çok soğuk. Biz sıcak
kliniğimizde otururken bunun pek
farkında olmayabiliriz tabi ama sokak
kedilerinin birçoğu sığınacak yer
bulamayınca donarak ölüyor. Soğukta
yiyecek bulamayan kediler ise açlıktan
zayıf düşüyor. Veteriner hekim olarak
bu hayvanların
da korunması
bizim görevimizdir.
Basit malzemelerle
hazırladığımız kedi evlerini
kliniğimizin yanına yerleştirerek
birçok canı kurtarabiliriz. Hafta sonu
eğlenceli bir kedi evi yapma etkinliği
düzenleyerek müşterilerimiz ile bir
araya gelmek ve etrafımızda oturan
hayvan sahipleri ile tanışmak için
harika bir fırsat yakalayabiliriz.
6-7 PETİNFO
Yeni fakülte
yönetimi
göreve başladı
İstanbul Üniversitesi
Veteriner Fakültesi Dekanlığına
yeni ataması yapılan Prof. Dr.
Güven Kaşıkçı ve fakültenin
Dekan Yardımcılığına yeni
atanan Prof. Dr. Hasret Yardibi ve
Prof. Dr. Nuri Turan görevlerine
başladı. Hocalarımıza tebrik
eder, yeni görevlerinin hayırlı
olmasını dileriz.
notlar
İstanbul’un
sokak köpeği
Amerika’nın
göz bebeği oldu!
Esenyurt’ta bir trafik kazası sonucu
omurgası kırılan ve yürüyemez hale
gelen sokak köpeği, ABD’de yeni
yuvasına kavuştu. Şanslı köpek Türk
Hava Yolları’nın tarifeli seferiyle
İstanbul’dan New York’a gönderildi.
Omurga kırığı, Türkiye’de ya da
yurtdışında herhangi bir tedaviye
cevap verecek bir kırık değildi.
New York’ta bir veteriner hekime
sahiplendirilen köpeğin tekerlekli
sandalye yardımıyla uzun sürecek
hayatını mutlu şekilde yaşayacağını
umut ediyoruz.
8-9 PETİNFO
Diş bakımı
önemlidir
Bir kedi
için küçük,
veteriner
ortopedisi için
büyük adımlar
Iowa State Üniversitesi Veteriner
Fakültesi’nde araştırma görevlisi
olarak çalışan Dr. Mary Sarah Bergh,
tibiasından itibaren arka ayakları
doğuştan olmayan 3 yaşındaki tekir
kedi Vincent’e yeni bir hayat verdi.
Üniversite, ortopedik ürünleri üreten
Biomedtrix şirketiyle yürüttüğü ortak
çalışma sonucu Vincent’in femuruna
yerleştirilmiş özel protezler elde
etti. İmplantın tasarımı, zamanla
femurun kemik üremeleri sonucu
onunla birleşmesine izin verir ve bu
şekilde kedi daha rahat bir şekilde
hayatına devam edebilir. İlk defa
2014’te ameliyat masasına yatan kedi
şimdi çok iyi, hekimlerinin dediğine
göre yakın zamanda rahat bir şekilde
zıplayıp koşabilecek hale gelir. Tek
sorunu, titanyum implantın birleşme
noktasının enfeksiyonlara açık olması.
Bakterileri önlemek için Vincent’in
sahibi günde iki defa antibiyotik
sprey kullanmalı. Ama böyle tatlı bir
kedinin büyük başarısından sonra bu
gerçekten sorun olmayabilir.
The Forsyth Institute
veteriner hekim dişçileri
kedilerin ağızlarını daha
ayrıntılı incelemeye
karar verdiler. Bu ayrıntılı
çalışma sonucu yayımlanan
makalelere göre ise felinlerin
dental plağında bulunan
bakterilerin, insan ağızındaki
bakteri kültüründen tamamen
farklı olmaları tespit edildi.
Bu nedenden dolayı, insan
ağzında bulunan bakterilerin,
kedilerin ağızında enfeksiyon
oluşturma ihtimalleri çok
düşüktür. Araştırmacılar,
son DNA tespiti teknolojisini
kullanarak felin dental plakta
267 tür bakteri bulup, verileri
sağlıklı kedilerin ağız florası
ile karşılaştırdı. Büyük ilgi
gören çalışma Veterinary
Microbiology 2015 Şubat
sayısında yayımlandı. Bu
çalışma ile hayvanların ağız
hijyeninin en az insanlarınki
kadar önemli olduğunu
anlayabiliriz ve bu bilgi
doğrultusunda pet sahiplerine
özel diş bakım ürünlerini,
hayvan diş fırçası
kullanımını önerebiliriz.
notlar
Bitlis’teki
köpek
kulübeleri
kar altında
kayboldu
Sokak
hayvanlarına
çip takılacak
İstanbul Büyükşehir Belediye
(İBB) Meclisi’nde, sokak hayvanlarının
bakımı ve korunması amacıyla
İBB ile ilçe belediyeleri arasında
protokol yapılması onaylandı. İBB
Meclisi’nin aralık ayı toplantısının
2. birleşimi, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin Saraçhane’deki
binasında yapıldı. Toplantıda,
Sarıyer›de yapımı tamamlanan
Kısırkaya Hayvan Barınağı ve
Rehabilitasyon Merkezi›ne ilçelerden
getirilen sokak hayvanlarının
bakımı ve korunması amacıyla
İBB ile ilçe belediyeleri arasında
protokol yapılmasına ilişkin teklifin
yer aldığı rapor, oylamaya sunuldu.
İtirazlarını dile getiren üyelerin ret
oyuna karşın, rapor oy çokluğuyla
kabul edildi. Protokolü imzalayan
ilçelerden alınan sokak hayvanları,
Kısırkaya Hayvan Barınağı ve
Rehabilitasyon Merkezi’ne getirilecek.
Aşılanması, kısırlaştırılması ve
tedavisi biten hayvanlar çip
takılma uygulaması ile kayıt altına
alınarak, alındıkları ortama geri
bırakılacak. Protokolü imzalayan ilçe
belediyeleri, sokak hayvanını kendi
ilçe sınırları içerisinde alındığı ortama
geri bırakmakla da yükümlü olacak. 10-11 PETİNFO
Hayvan
Hastanesinde
BVHO
üyelerine
indirim
Bursa Veteriner Hekimler Odası
ile Uludağ Üniversitesi Veteriner
Fakültesi arasında imzalanan işbirliği
protokolü ile serbest veteriner hekimlere, hayvan hastanesi ve laboratuvarında muayene ve analiz ücretlerinde
indirim imkânı sağlandı. Protokole
göre ultrasonografi sonuçları hastayı
getiren hekime sözlü olarak, röntgen
sonuçları ise hekim ve hasta sahibine
getirecekleri CD’ye yüklenerek 10 lira
ücret karşılığında verilecek. Laboratuvar analiz sonuçları ise numuneyi
getiren kişilere kâğıt çıktısı olarak
verilebilecek. Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Sinan Sağlam,
serbest çalışan veteriner hekimlerin
hayvanların teşhis ve tedavisinde
Uludağ Üniversitesi Hayvan Hastanesi
ve laboratuvarından yararlandığını
belirterek, imzaladıkları bu önemli
protokol ile üyelerine hizmet alımında indirim imkânı sağlayarak destek
olduklarını söyledi.
Son günlerde yoğun şekilde etkili
olan kar yağışı nedeniyle arabaların
kar altında kaybolduğu haberlerinin
sık sık gündeme geldiği Bitlis’te kar
yağışından köpek kulübeleri de
nasibini aldı. Bitlis ve Tatvan ilçesinde
hayvan barınakları yağan son karla
birlikte adeta kara gömüldü. Görevli
belediye personeliyle birlikte Bitlis
merkez ve Tatvan ilçesindeki
barınaklarda bulunan yaklaşık 150
köpeğe bakarak onlarla yakından
ilgilenen HAYTAP üyesi Dr. Damla
Şahin, köpekler ve diğer hayvanlar
için belediye ile birlikte seferber
olduklarını söyledi. Gerek Bitlis ve
gerekse Tatvan’daki barınaklarda
yaklaşık 150 köpeğin bulunduğunu
belirten Dr. Şahin, Bitlis’teki çetin kış
şartları nedeniyle hayvanların oldukça
zorluk çektiğini ifade etti. Şahin, “Sert
geçen kış şartları ve yoğun kar yağışı
nedeniyle hayvanlar oldukça ciddi
sorunlar yaşıyor. Bundan dolayı
hayvan mamasına ve ısıtıcıya ihtiyaç
var. Hayvanların çoğu da maalesef ya
yaşlı, ya sakat. Burada bulunan birçok
köpek kulübesi karlar altında kaldı. Bu
yüzden tüm insanların duyarlılığına ve
desteklerine ihtiyacımız var.”
diye konuştu.
notlar
İnsanlar
sorumludur
Eylül 2014 tarihinde, sorumsuz
sahibinin, saldırgan olduğunu bildiği
halde kayışsız gezdirdiği köpek,
kayışıyla akşam yürüyüşü yapmakta
olan pug köpeği Balzac’ı korkunç bir
şekilde öldürdü. O günden bugüne,
kötü insanların yetiştirdiği ve hâkim
ol(a)madığı şanssız ve suçsuz köpekler
tarafından birçok canlı yaralandı ya
da öldürüldü. Maalesef böyle olaylar,
tamamen suçsuz olan hayvanları
canından alır.
Bu dava neden önemlidir?
TCK 177 – Gözetimi altında bulunan
hayvanı başkalarının hayatı veya
sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek
şekilde serbest bırakan veya bunların
kontrol altına alınmasında ihmal
gösteren kişi, 6 aya kadar hapis veya
adli para cezası ile cezalandırılır. Fiil
somut tehlike suçu niteliğindedir.
Türkiye’de hayvanın hayvana zarar
vermesi ile ilgili örnek bir karar
henüz yok. Bu maddeden açılan daha
önceki davalar, insana zarar gelmesi
üzerine yoğunlaşmıştır. 2016’da kararı
alınacak Balzac Davası, hayvana zarar
gelmesiyle ilgili atılacak adımların
ilki olacaktır.
Sahipsiz
köpeklere 4 bin
500 yeni yuva
KARABAŞ
AKBAŞ
‘Karabaş’ ve
‘Akbaş’ ABD
yolcusu
Balıkesir’de yetiştirilen
“Karabaş” ve “Akbaş” cinsi köpekler
dünyanın birçok ülkesinde yaban
hayatının korunması için kullanılıyor.
Ayı, kurt, çakal, çita ve tilki gibi
hayvanları sürülerden uzak tutan
bu köpekler, yakında ABD’de
bulunan Yellowstone Milli Parkı’ndaki
yaban hayatını korumak için yola
çıkacak. Balıkesir’de Akbaş ve Karabaş
köpeklerinin yetiştirildiği Türk Çoban
Köpekleri Araştırma, Üretim ve
Tanıtım Merkezi Başkanı Muhammet
Karakoyun, yaptığı açıklamada,
Karabaş ve Akbaşların yürütülen
projeler kapsamında yurt dışına
gönderildiğini, orada üremesinin
sağlandığını anlattı.
Türkiye’nin en büyük hayvan
barınaklarından olan Büyükçekmece
Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Bakım
ve Rehabilitasyon Merkezi’nde
sahipsiz köpekler, konforlu ve sıcak
4 bin 500 yeni kulübeye kavuştu.
Her geçen gün bölgede artan sokak
hayvanları sayısı için üzüldüğünü
belirten Büyükçekmece Belediye
Başkanı Hasan Akgün, “Köpeklerimiz
2016 yılına sıcak ve konforlu
yuvalarıyla girdi. Köpeklerimiz artık
kendilerini daha güvende hissedip,
sıcak yuvalarında hayatlarını
sürdürmeye devam edecekler. Biz
barınakta bulunan sahipsiz hayvanlar
için imkanlarımız doğrultusunda en
iyisini yapmaya çalışıyoruz. Ancak
sokaklarda bakımını sürdürdüğümüz
kedi ve köpeklere özellikle havaların
çok soğuk veya sıcak olduğu
günlerde insanlarımızda yardım eli
uzatmalıdır. Büyükçekmece halkının
bu anlamdaki duyarlılığı beni mutlu
ediyor.” şeklinde konuştu.
Petinfo ailesi
2015’te
neler
yaptık?
olarak
geride
hareketli bir
yıl bıraktık
ve şimdi
hep beraber
geçirdiğimiz bu
yeniliklerle ve
etkinliklerle
dolu senenin
nostaljisini
yapma vakti
onbEŞ
5181 33
Makale
Firma röportajı
Teknik yazı
Toplantı
194 20 1911
293
FİRMA HABERİ
kongre seminer
Dünya ve Türkiye’den haberler
PETİNFODERGİ.COM
KAYITLI ÜYE SAYISI
26
klinik
röportajı
toplantı
DİNAMİK EKİBİMİZLE EMİN
ADIMLARLA İLERLİYORUZ
Bayer Türk Hayvan Sağlığı ailesi, başarılı bir yılın ardından
Bursa’da düzenlenen toplantısında bir araya geldi.
1. Işık Furkan Okyar, Caner
Önat, Canberk Balaban,
Gülden Yılmaz, Yard. Doç.
Dr. Hüseyin Cihan, Cem
Keskindil, Ensar Ulaş Akbay
2. Caner Önat, Canberk
Balaban, Prof. Dr. Veli Yılgör
Çırak, Gülden Yılmaz, Cem
Keskindil, Işık Furkan Okyar,
Ensar Ulaş Akbay
B
ayer Hayvan
Sağlığı, pet ürünleri
ekibi ile 21-25 Kasım
tarihleri arasında
Bursa Divan Otel’de
eğitimlerini gerçekleştirdi.
Tamamı veteriner
hekimlerden oluşan ekibimiz,
eğitim ve bilgi dolu bir hafta
geçirerek Bayer Türk Hayvan
sağlığı ailesinin tüm üyeleriyle
tanışma fırsatı yakaladı.
Eğitim dolu günlerin
ardından geleceğe hazırız
Prof. Dr. Veli Yılgör Çırak
ve Yard. Doç. Dr. Hüseyin
Cihan’ın katılımlarıyla ekibimiz
hem bilgilerini tazeledi hem
de keyifli zaman geçirdi.
Bayer Hayvan Sağlığı için
hareketli geçen 2015 senesi
ardından, gerçekleştirmiş
olduğumuz bütün etkinlikler
ve faaliyetler gözden
geçirilerek, konular hakkında
değerlendirme toplantıları
yapıldı. Önümüzdeki yıl içinde
ekibin yeni hedeflerinden ve
beklentilerden bahsedildi.
Hayvan Sağlığı ekibi ile
birlikte geleceğe emin
adımlar ile ilerleyen Bayer
Türk, yeniliklerle dolu
2016 yılı için hazır. 
18-19 PETİNFO
advertorial
Bilgiye
Ulaşmanın
En Kolay Yolu
zaman sahip olduğumuz en değerli şey. Öğrendiğimiz,
bildiğimiz, biriktirdiğimiz ve gelecekte ihtiyacımız olan;
Güncel Bilgi Datasına kolay ve hızlı ulaşım.
D
atavet, Hasvet
Medikal’in 20
senelik deneyimi,
6 senelik sektör
liderliği, Veteriner
Hekimlere sağladığı binlerce
cihaz, öğrenci ve hekimlere
verdiği yüzlerce eğitimin
birikimlerinden doğan bir
gözlemin sonucudur.
Datavet nedir?
Datavet yüzlerce hastalık
ya da sendromun laboratuvar
bulgularını kliniğinize gelen
hastanızın test sonuçlarıyla
karşılaştırmanızı sağlayan,
hastalıklarla ilgili bilgi edinmek
istediğiniz tüm verileri
(hastalık tanımı, etiyoloji,
duyarlı ırk ve yaşlar, klinik
ve laboratuvar bulguları,
prognozu, tanı ve ayırıcı
20-21 PETİNFO
tanısı, tavsiye edilen tedavi
yöntemleri) ulaşmanız çok
kolay olan bir yere, cebinize
indiren yardımcınızdır.
Onu Veteriner Hekimliğin
datasına pratik, kolay ve
uygulanabilir bir şekilde mobil
platformlardan ulaşmanızı
sağlayan bir uygulama olarak
size sunuyoruz. Datavet mobil
uygulaması laboratuvar
sonuçlarından yola çıkarak
hastalıklara götürme rotası izler.
Tek tıkla bilgi
Hemogram, biyokimya,
idrar, hormon, kan gazları
gibi laboratuvar sonuçlarını
giriş ekranında işaretleyin ya
da değerini yazın. Sonuçları
karşılaştıra tıklayın. Olası
hastalık ya da sendromları
görüntüleyin. Bakılan test
sayısı arttıkça hastalığa
yaklaşma oranın yükseldiği
sayısal olarak gösterilir.
Dilerseniz seçtiğiniz iki
hastalığın laboratuvar
bulguları ile test sonuçlarınızı
karşılaştırın. Hastalık ya
da sendromun adına
tıklayarak detay bilgilere
ulaşın. Hastalıklarla endike
bütün laboratuvar testlerini
görüntüleyin. İçlerinden
test edilmemiş olanlar
varsa bunları öneri olarak
göreceksiniz. Aynı ekran
üzerinde hastalığın tanımı,
etiyolojisi, duyarlı ırk ve yaşları,
veteriner hekimlerin ihtiyacı
olan klinik ve laboratuvar
bulgularını, prognozunu, tanı
ve ayırıcı tanısını, tavsiye
edilen tedavi yöntemlerini
tek tıkla okuyun. 
Kolay
ulaşılabilir
Datavet’te kullandığınız
cihazlara uygun olan USA
(Conventional Units) ya da
SI (International Units) birim
sistemini kullanabilirsiniz.
Birçok kitap/yayından
toplanan çok sayıda bilgiye
kısa sürede erişebilirsiniz.
Uygulamamız bütün ios
ve android sürümlerini
desteklemektedir. Şu an tablet
ve akıllı telefonlarınızdan
Google Play aracılığı ile çok
yakında ise App Store’dan
satın alabilirsiniz. Satın
almadan önce 7 günlük
bir sürede uygulamayı
deneyebilir, 7 gün sonunda
üyeliğinizi aktifleştirebilirsiniz.
İptal etmediğiniz sürece
üyeliğiniz her yıl otomatik
olarak yenilecektir.
kedi & köpek
Dr. Lora
KOENHEMSİ
AYRINTILARIYLA
FLUTD TEDAVİsİ
24 ocak tarihinde CIty hotel yıldız’da gerçekleştirilecek
olan seminerin ana konuşmacısı Lora Koenhemsi,
Ankaralı meslektaşlara bilgi dolu bir gün yaşatacak.
Ü
riner sistem
hastalıkları
kliniklerimizde
çok sık karşımıza
çıkmaktadır.
Bu hastalıklar içinde idrar
kesesi taşları, kanserleri,
enfeksiyonları, anatomik
bozukluklar ve idiyopatik sistit
yer almaktadır. En sık görülen
semptomları arasında sık sık
ağrılı idrar yapma, kanlı idrar,
hayvanın kumu dışındaki
yerlere idrar yapması, davranış
değişimleri yer almaktadır. Bu
hastalık gruplarının her birinin
22-23 PETİNFO
klinik semptomları birbirine
çok benzer olduğu için ayrımı
yapabilmek için laboratuvar
tahlillerine ve görüntülü
tanı metotlarına ihtiyaç
duyulmaktadır.
Başarının anahtarları
Verilecek olan bu
seminerde hastalıkların
öncelikle laboratuvar
bulgularına nasıl bakılması
gerektiği, bunların
değerlendirilmeleri sırasında
dikkat edilmesi gereken
hususlar ve hastalıkların
ayrımı hakkında ipuçları
verilecektir. Ayrıca gün
geçtikçe hekimliğimizde daha
sık kullanılmaya başlayan
görüntülü tanı metotlarının
kullanımı ve alt üriner sistem
ile ilgili hastalıklarda tanıya
gitmeye daha iyi nasıl yardımcı
olabileceği hakkında bilgiler
paylaşılacaktır. Alt üriner
sisteme etki eden hastalıklar
arasında en sık görüleni
kedilerdeki idiyopatik sistittir.
Bu hastalık insanlardaki
interstitiyal sistitte benzerlikler
göstermektedir. İnsanlardakine
1980 yılında İstanbul’da
doğan Lora KOENHEMSİ,
İstanbul Üniversitesi
Veteriner Fakültesi’ne
1998 yılında girmiş, 2003
yılında mezun olmuştur.
Daha sonra aynı fakültenin
İç Hastalıkları Anabilim
Dalında öğrenim hayatına
devam etmiştir. Doktora
konusu olan ‘Kronik
Böbrek Yetmezliğine sahip
köpeklerdeki renal kan
akımının renal doppler ile
belirlenmesi, hipertansiyonun
prevalansı ve asit-baz
seviyeleri’ isimli çalışmayı
2010 yılında tamamlamıştır.
Hala aynı bölümde bilimsel
ve klinik çalışmalarına
devam etmektedir.
benzer olarak stresin kedilerde
de en önemli tetikleyici
mekanizmalardan biri olduğu
öne sürülmektedir. Ayrıca idrar
kesesinde şekillenen birçok
anormallik, sentral sinir sistemi
ve hipotalemik-hipofiz-adrenal
eksenin bu konuda önemli
rol oynadığı bildirilmiştir.
Kedilerdeki idiyopatik sistitin
patogenezi, tanısı ve tedavide
yapılması gerekenler ile ilgili
bilgiler seminerin son kısmında
güncel yaklaşımlar dikkate
alınarak paylaşılacaktır. 
Ayrıntılı bilgi: www.ilk50.com
dr. bayer
Şampuanlar;
doğru zamanda
doğru kullanım
Şampuanlar, pet hayvanların çeşitli dermatolojik
durumlarına karşı kullanılabilen en uygun adjuvant
terapilerdir. Kaliteli şampuanların etkisinden en
iyi seviyede faydalanabilmemiz için, kullandığımız
ürünü amacımıza göre, dikkatle seçmeliyiz.
Ş
ampuanlar, deri ile 5-15
dakika boyunca temasta
bulunmalıdır. Bu süre,
hem derinin hidrasyonu
hem de şampuandaki
etken maddelerin deriyi
penetre etmesini ve etkilerini
göstermeleri için gereklidir. Etken
maddelerin rezidüsünün deriyi
irrite etmemesi için durulamaya
da özen gösterilmelidir.
Güzel kokan ve fazla köpüren
şampuanlar hasta sahipleri
tarafından tercih edilir. Siz,
veteriner hekim olarak ise
kliniğinize her zaman iyi tanınmış
markaların ürünlerini tercih
etmeye özen göstermelisiniz. Bu
ürünler, Ar-Ge çalışmaları sonucu
hem hayvanların sağlığı hem de
hayvanseverlerin memnuniyeti
için geliştirilmiştir.
Hayvanlar nasıl ve
ne sıklıkla yıkanmalı?
Hayvanlar, kondisyonlarına
ve yaşam koşullarına bağlı olarak
24-25 PETİNFO
yıkanmalıdır. Bazı hayvanlar
tedavi amacıyla istenilen koku,
tüy ve deri kondisyonuna
ulaşana kadar haftada iki kere
de yıkanabilir (en fazla 2 ila 4
hafta tedavi süreci içerisinde).
Bu zamandan sonra -hayvanın
şampuan tedavisine verdiği
cevaba göre- şampuanla yıkama,
ısı ve nem farkı nedeniyle
mevsime göre haftada bir ya da
ayda bir kere yapılır.
Bu mevsimsel etkenler
hayvanın derisinin kuruluğunu,
yağlılığını ve bakterilere karşı
dayanıklılığını etkiler.
İnsan şampuanı
Hayvan sahipleri tarafından
veteriner hekimlere yöneltilen
en sık soru, hayvanlar için insan
şampuanlarının kullanımının
uygun olup olmamasıdır. İnsan
ve hayvan derisi arasında
çeşitli farklılıklar vardır.
İnsan epidermisi 10-15 kattan
oluşmaktadır ve normal
durumda bir hücre bazal
katmandan korneal katmana
kadar 28 günde ulaşmaktadır.
Buna karşın köpeklerde 3-5,
kedilerde ise 1-3 epidermis
katmanı mevcuttur. Bu
hayvanların derisi 1 haftada
değişmektedir, yani bu dönem
insanların derisinde gözlenen
dönemden daha kısadır.
Derinin pH’sı da farklılıklar
göstermektedir. İnsan derisinin
pH’sı 5.5 iken, kedi ve köpeklerin
pH’sı nötr, yani 7.5 pH’dır. Bu
sebeplerden dolayı, hayvanlarda
insan şampuanlarının kullanımı
deri yüzeyindeki pH’nın
düşmesine neden olur. Bunu
takiben deri irritasyonu, kuruma,
kepeklenme ve bakteriyel
floranın değişimi görülür.
Günümüzde, piyasada
100 den fazla pet şampuanı
mevcuttur. Veteriner
kliniklerinde bulundurulan
şampuanlar, ürünlerin içerdikleri
etken maddeleri ve etki şekilleri
Şampuanların ne
zaman ve nasıl
kullanılmasına
ayrıntılı bir deri ve
tüy muayenesinden
sonra karar verilebilir.
Köpeklerin tüy ve deri sağlığı
Hayvanlar, kondisyonlarına ve yaşam koşullarına bağlı olarak yıkanmalı. Bazı hayvanlar tedavi amacıyla
istenilen koku, tüy ve deri kondisyonuna ulaşana kadar haftada iki kere de yıkanabilir (en fazla 2 ila 4 hafta
tedavi süreci içerisinde). Bu zamandan sonra-hayvanın şampuan tedavisine verdiği cevaba göre- şampuanla
yıkama, ısı ve nem farkı nedeniyle mevsime göre haftada bir ya da ayda bir kere yapılır. Bu mevsimsel
etkenler hayvanın derisinin kuruluğunu, yağlılığını ve bakterilere karşı dayanıklılığını etkiler.
dr. bayer
araştırılarak şeçilmelidir. Pet
hayvanlar için farklı amaçlı
şampuanlar mevcuttur;
nemlendirici ve besleyici
şampuanlar, antiprüritik
şampuanlar, antibakteriyel
şampuanlar, antifungal
şampuanlar ve aşırı
yağlanmaya karşı kullanılan
antiseboreik ürünler.
Dermaleen
Kaşıntı ve
Tahriş Önleyici
Köpek Şampuan
Dermaleen karakteristik
kokulu, akıcı, sedefli yeşil
renkte bir şampuan olup,
temizleyici maddelere
ilaveten 100ml’sinde 0,2 gr
Bronopol, 0,05 gr Unikon
A-22,1 gr Sedaplant Richter
ve 1 gr Biosulfur Fluid
ihtiva eder. Köpeklerde
yıkama, temizlik, derinin
yumuşaklık ve parlaklığının
korunması amacıyla, kaşıntı
giderici,antiseborrik ve koku
giderici amaçlarla kullanılır.
Uygulanışı
> Tüyleri ılık su ile iyice ıslatınız.
> Bir miktar şampuanı masajla
deri ve tüylere uygulayınız.
> Tüylerin iyice durulandıktan
sonra tamamen kurutulması
tavsiye edilmektedir.
> İhtiyaca göre yıkama
işleminin tekrarlanması tavsiye
edilmektedir.
> 14-21 gün aralıklarla veya
tedaviye bağlı olarak kullanılır.
26-27 PETİNFO
Nemlendirici ve
besleyici şampuanlar
Bu şampuanlar iki ana
etkenden oluşur; yumuşatıcılar
ve nemlendiriciler.
Yumuşatıcılara örnek olarak
badem, mısır, pamuk, hindistan
cevizi, zeytin, susam, fındık
ya da aspir yağı gibi bitkisel
ya da lanolin gibi hayvansal
yağlar ile mineral yağı, parafin,
petrolatum gibi
hidrokarbonlar
kullanılabilir.
Nemlendirici
olarak ise karbosiklik
asid, laktik asid
ve üre gibi doğal
nemlendiriciler, sodyum
laktatlar, propilen glikol,
gliserin veya polivinilpirolidon
kullanılabilir. İki etken madde
de derinin nem oranını farklı
bir şekilde korumaktadır;
yumuşatıcılar derideki
katmanlar üzerinde ekstra
bir yağ tabakası oluşturarak
deriyi korur, nemlendiriciler
ise vücut içindeki sıvıyı deriye
çekerek en üst katmanların da
rehidrasyonunu sağlarlar.
Antiprüritik ajanlar
Antiprüritik şampuanların
özelliği en sık olarak üç etken
madde tarafından sağlanır;
yulaf, pramoksin ve aloe
vera. Bu ürünler güvenilir ve
az yan etkilere sahiptir. Her
üç etken madde de farklı bir
şekilde etkisini gösterir. Yulaf,
halk ilacı olarak da bilinir ve
uzun zamandır cilt rahatlatıcı
olarak kullanılır. Ayrıntılı
etki mekanizmasının tam
olarak hiç bir araştırmada yer
almamasına rağmen, temel
etki mekanizması olarak
prostaglandinleri inhibe
İnsan
şampuanlarının
kullanımı
deri pH’ının
düşmesine
neden olur.
ederek cilde rahatlatıcı etki
yarattığı bilinmektedir.
Pramoksin, derideki
nöronal membranı
uyuşturarak sodyum
iyonlarının alımını inhibe
ederek etkisini gösteren
lokal bir anestezik
maddedir. Uygulanması
sonucu nörondaki sodyum
iyonlarının miktarı artar
ve nöron impulsları inhibe
olur; ağrı impulslarına karşı
duyarsızlık meydana gelir.
Yüksek miktarda kullanılan
pramoksinin etkisi 2-5 dakika
içinde ortaya çıkar.
Aloe vera, aloe vera
bitkisinin yaprakları içinden
elde edilen viskoz sıvıdır. Aloe
verada bulunan iki bileşik de
antiprüritik etkiyi meydana
getirebilir. Bunlar salisilik asit
ve magnezyum laktat. Salisilik
asit siklooksijenazları inhibe
ederek araşidonik asitten
prostaglandinin oluşmasını
engeller. Magnezyum laktat ise
mast hücrelerinde histidinin
histamine dönüşmesini
engeller. Aloe vera dermal
perfüzyonu arttırarak ve
prostaglandin gibi yangı
mediatörlerini azaltarak deri
yanmalarına karşı da çok etkili
bir etken maddedir.
Özet olarak
Şampuanlarda çeşitli
etken maddeleri mevcuttur.
Her etken maddesi farklı
dermatolojik duruma karşı
etkisini gösterir. Şampuan
seçerken bu etken maddeleri
iyi bilmemiz ve hayvanların
derisinin durumuna göre
uygun şekilde kullanmamız
önemlidir. Şampuanların
uygulanma sıklığı tamamen
hayvanların kondisyonuna ve
mevcut mevsimsel etkenlere
bağlıdır. Şampuanların ne
zaman ve nasıl kullanılmasına
ayrıntılı bir muayene ve
anamnezden sonra hekim
tarafından karar verilebilir. 
toplantı
ROYAL CANIN
TÜRKİYE
YENİ EKİBİ
Ocak ayından itibaren Türkiye’deki merkezinden yüksek
kaliteli hizmet sunmaya devam eden Royal CanIn,
iki gün süren kapsamlı bir etkinlikle veteriner hekim
ve petshop yöneticileri ile biraraya geldi.
R
oyal Canin
Türkiye, yılların
tutkusu sonucu
doğan yenilenen
merkez ekibi
ve yeni dönem çalışma
prensiplerini tanıtmak üzere,
15 Aralık tarihinde veteriner
hekimler, 16 Aralık tarihinde
ise petshop sahipleriyle
İstanbul’daki Swiss Otel’de
gerçekleştirdiği kapsamlı
lansmanda buluştu.
Öğle yemeği ile başlayan
toplantılarda; Veteriner İş
Forumuna 65 kişi, Pet İş
Forumuna ise yaklaşık 75
kişi katıldı. Yoğun ilgi gören
toplantıda Royal Canin Türkiye
Genel Müdürü Carlos AndresLuna ve Satış Pazarlama
Müdürü Tutku Pilosof,
açılış konuşmaları ardından
Monopoly oyunundan ilham
alan interaktif bir sunumla
markanın tarihi, prensipleri
ve bunun Türkiye pazarına
yansıtılmasına ilişkin bilgiler
verildi. Konuşmacılar adeta bir
aile ortamı yaratıp, sunumu
karşılıklı sohbet ederek,
28-29 PETİNFO
katılımcıların da fikirlerini
alarak gerçekleştirdiler.
Tutku Pilosof, misafirlerini
Royal Canin’in tarihi
yolculuğuna çıkartmadan
önce konuşmasında “Bugün
buraya birbirimizi tanımak
için toplandık, amacımız
kendimizi tanıttıktan sonra
sizin de fikrinizi almak ve bu
günün sonunda hep beraber
bu yola başlamak. Umarım bu
gece hepimiz için faydalı olur.
Monopoli kullandık çünkü bu
stratejik oyunu hep beraber
oynayabiliriz, hep beraber
ilerleyeceğiz” diye belirtti.
Sağlam bir geçmişten
güçlü geleceğe
Royal Canin’in tarihi,
Fransız veteriner hekim Jean
Cathary’nin, 1967’de kendi
geliştirdiği mama formülü ile
birçok deri ve tüy sorunlarını
iyileştirmesi ile başladı.
Halkın beğenisini kazanan
Cathary, Fransa’nın yaşadığı
Gard bölgesinde bu formülü
tutku ile geliştirilerek kendi
imkanlarıyla, son derece
profesyonel bir şekilde
üretmeye başladı. 1968’de
Cathary tarafından “Royal
Canin” ismi altında patent
almış ürün, Fransa’nın ilk
üretilmiş köpek maması
oldu. Yetiştiricilerin ve
hayvan sahiplerinin ilgisini
çeken marka, 1970 yılından
itibaren Royal Canin S.A.
şirketi tarafından üretilerek,
Avrupa piyasasına çıkmayı
başardı. Marka ile ilk tanışan
İspanya, İsveç, Almanya ve
Belçika’da Royal Canin halen
lider pozisyondadır. 1972’de
Guyomarc’h Group tarafından
satın alınan Royal Canin, ciddi
AR-GE çalışmaları sonucu
önemli bir gelişme süreci
geçirdi. 1990’da Paribas Bank’a
geçen mama, 2002 yılında
%100 aile şirketi olan Mars Inc.
çatısının altında faaliyete geçti.
Bu geçiş markanın tarihinde
çok önemli bir basamaktır;
bu dönemde ciddi yatırımlar
yapıldı. Yeni fabrikalar, yeni
üretim hatları kuruldu, marka
büyüyerek dünya çapında
tanınmış hale geldi. Bu işe
Hayırlı olsun
Royal CanIn
Royal Canin, 1968’deki
kuruluşundan bu yana
‘Öncelikle Kediler ve
Köpekler’ prensipiyle evcil
hayvanların ırklarına,
boyutlarına, hassasiyetlerine,
kısacası tüm spesifik
gereksinimlerine en uygun
besinsel çözümleri sunmak
için çalışarak yenilikçi
ürünler geliştirmeye
devam etmektedir. Royal
Canin’in işinin temelini
veteriner hekimleri ve sektör
profesyonelleri ile olan köklü
ortaklığı ve bilimsel bilgiye
verdiği önemini bize bu
başarılı organizasyonunu
düzenleyerek gösterdiği için
teşekkür ederiz. Royal Canin
Türkiye ailesine iyi şanslar,
firmanın tüm sektöre hayırlı
olmasını dileriz.
İlk günden bu yana, işine tutku ile bağlanmış insanlar tarafından
bugünkü başarısına ulaşmış olan Royal CanIn, ÜLKEMİZDE kendisini
20 yıldır temsil ETMEKTEDİR ve TÜRKİYE’DEKİ YENİ merkezinden tüm veteriner
hekimler VE PETSHOPLARA kaliteli hizmet sunmaya devam EDECEKTİR.
Royal Canin
Türkiye’nin
yeni lider ekibi
Katılımcılar, etkinlik
boyunca Royal Canın’in
geniş portföyünü
tanıma fırsatı buldular.
Toplantıya katılan
Enver Aysever
etkinliğe ayrı bir
renk kattı.
“Kedi ve köpekler hayatımızı
güzelleştirir. biz de royal
canın olarak kedi ve köpekler
için daha güzel bir hayat
yaratmak için çalışıyoruz.”
30-31 PETİNFO
gerçekten tutku ile bağlanan
insanlar tarafından bugüne
kadar gelmiş Royal Canin,
kendisini Türkiye’de 20 yıla
yakın süredir temsil etmekte. 46
ülkede 8000 çalışanı ile faaliyet
gösteren firmanın, Kore’de yeni
açılacak olan tesisi ile birlikte,
dünyanın birçok yerinde
fabrikası var. Royal Canin’in
hedefi her iki senede bir ya
yeni bir ürün çıkartmak ya da
yeni bir bölgede fabrika veya
bölüm açmaktır.
Ürün portföyünü sürekli
geliştiren firma, 1997’de yaş
ve boya spesifik, 1998’de
veteriner hekimlere özel,
2001’de yaşam şekline özel
(örn. indoor), 2008’de ırklara
özel, 2009’de ıslak, 2011’de
x-small ve birth, 2012’de
anti allergenic mamaları ile
pazara devamlı yenilikler
sundu. Şirketin 2015 yılında
da aynı performansla devam
eden çalışmaları sonucu
ortaya çıkan Multifunction
mama seçeneğini de Türkiye
heyecanla beklemektedir.
Her hayvana
özel mama
Ülkemize de en kısa süre
içinde tanıtılması planlanan
Multifunction mama hakkında
sunucular şu şekilde konuştu;
“Hiç bir hayvan, kliniğe tek
bir hastalık ile gelmiyor,
daha fazla hastalık ile karşı
karşıyayız. Bu nedenden dolayı
2015 yılında Royal Canin
tarafından başlatılan özel bir
proje olarak, her hayvanın
kendi ihtiyacına göre özel
mamalar üretiyoruz. Bu özel
mamalar veteriner hekimlerin
reçetesi ile ulaşılabilir. Bu
uygulama Romanya, Fransa,
Belçika ve Almanya gibi
Avrupa’nın birkaç ülkesinde
uygulanmaktadır. Türkiye’de
halen faaliyete geçirilmedi,
ama en yakın zamanda size de
getirmeyi planlıyoruz. “
Biz farkındalık
yaratmak istiyoruz
Royal Canin şirketi
yaklaşık 250 ürünü ile Türkiye
pazarda kendisini temsil
etmektedir. Bu ürünlerin bir
bölümü veteriner hekimlere
özel mamalardır ve sadece
veteriner hekimler tarafından
satılır. Araştırmalara göre
dünyada yaklaşık 30
milyon köpek Royal Canin
ürünleri ile beslenmekte.
Bu sebepten dolayı kedi ve
köpekler markanın özel odak
noktasıdır ve bu hayvanların
gereksinimlerine göre ürünler
üretilir. Carlos Andres-Luna,
konuşmasında diğer birçok
marka ilk olarak hayvan
sahiplerinin profiline bakarak
onlara uygun bir mamayı
pazara sokmaya çalıştığını,
örnek olarak, sosyokültürel
çalışmaları temel alarak,
kedi sahibi kadınların renkli
mamaları tercih ettiğini
belirtti. Andres-Luna, Royal
Canin firmasının Ar-Ge
politikasının tamamen
hayvanlara dayandığını,
Avrupa’da bulunan
firmalarında büyük araştırma
çiftliklerinin bulunmasını
bu çiftliklerde hayvanların
veteriner hekimler tarafından
KÖKLÜ
BİR MARKAYA
YAKIŞAN
KALİTE
FELSEFESİ
Bizim felsefemize göre
ürünün kalitesini içerdiği
farklı malzemelerden
ziyade içerdiği besin kalitesi
belirtmektedir. Bir hayvanın
beş temel besin maddesine
ihtiyacı vardır. Su, proteinler,
vitaminler mineraller,
karbonhidratlar. Bunlar her
mamada bulunmalıdır. Bir
mamamın kalitesini bu beş
temel besin maddesinin
oranı vermektedir. 1968’de ilk
çıkan Royal canin mamasının
başarısı da zaten kalitesine
ve içerdiği malzemelerin
oranına bağlıydı.
gerçekleştirilen gözetimi
doğrultusunda yeni ürünler
geliştirildiğini öne sürdü.
Bütün meslektaşlarımız,
ürün modellerimizin
ortasına veteriner hekimlerin
olması gerektiği konusunda
hemfikirdir. Royal Canin için
bu yüzden ürünlerinin sürekli
geliştirilmesi ve kalitenin
iyileştirilmesi çok önemlidir.
Geçtiğimiz yılda Royal Canin’in
global organizasyonunda da
büyük bir yenilik gerçekleşti;
bütün organizasyon İngilizce
“pillar” dediğimiz kanal
organizasyonlarına ayrıldı.
Bu yenilik buradaki şirketin
kurulması ile aynı zamana
denk geldiği için Türkiye’deki
yeni şirket profili de bu
organizasyon şemasına göre
organize edildi. Bu kanallar
veteriner kanalı, petshop
kanalı ve yetiştirici kanalı
olarak üç bölüme ayrılır. Her
kanal ayrı uzman gruplardan
oluşmaktadır; veteriner
kanalında çalışan uzmanlar
sadece veteriner ürünler ile
ilgilenip yalnızca bu müşteri
kitlesi ile iletişimdedir.
Royal Canin
Türkiye Genel
Müdürü Carlos
Andres-Luna
Royal Canin
Türkiye Satış
Pazarlama Müdürü
Tutku Pilosof
Royal Canin Türkiye Satış
Pazarlama Müdürü Tutku
Pilosof, Genel Müdürü
Carlos Andres-Luna ve
İletişim ve Kurumsal İlişkiler
Müdürü Aslı Cora ile keyifli
bir söyleşi gerçekleştirdik.
yeni ürünleri
bekliyoruz
Marka
prestiji
koruNmalı
katılımcıların ve Petinfo Dergisi’nin
sorularını özenle cevaplayan royal
CanIn Türkiye ekibi, firmanın köklü
kurumsallığını ve profesyonelliğini
bir kez daha kanıtladı.
Pazara yaptığınız açılımın
devamını bekleyebilir miyiz?
Marka olarak Türkiye’de
kendimizi uzun zamandır
temsil etmemize rağmen şirket
olarak daha çok yeniyiz. Şu
an odaklanmamız gereken
önceliğimiz, yeni ekibimiz ile
birlikte buradaki köklerimizi
sağlamlaştırmak. Önümüzdeki
üç-beş sene boyunca yeni
fabrika kurulumuyla ilgili
fizibilite araştırmaları da
yapacağız tabi. Bu süreç
içerisinde gerçekleştirdiğimiz
32-33 PETİNFO
başarıları değerlendirerek
gelecekteki planların temelini
atacağız. Vizyon olarak sürekli
gelişmeyi temel alan Royal
Canin, her türlü projeye açıktır.
Anadolu Pet ile yürüttüğünüz
işbirliğiniz devam edecek mi?
Royal Canin ürünleri ile
ilgili bütün sorumluluk sadece
Royal Canin Türkiye’ye aittir.
Ürünlerin satışı, dağıtımı ve
her türlü işlem şirketimiz
bünyesinde gerçekleşecektir.
Anadolu Pet ile halen devam
eden bir anlaşmamız var. Bu
anlaşma kapsamında şirketimiz
Anadolu Pet’in depo tesisini
kullanacaktır ve İstanbul dışı
bölgelere mamaların dağıtımı
Anadolu Pet’in aracığıyla
gerçekleşecektir. İstanbul
bölgesi için bundan sonra
sizin muhatap olacağınız ekip
Royal Canin Türkiye ekibidir.
Biz ise daha önce markamızın
anlaştığı distribütör
firmalarının uyguladığı sipariş
ve dağıtım politikalarından
farklı olarak yeni bir yol
izleyeceğiz. Veteriner hekimler
isterse bir ürünün siparişini
bile verebilir, biz o ürünün
en kısa süre içinde kliniğe
ulaşmasını sağlayacağız. Şirket
olarak Türkiye’ye yeni gelmiş
olabiliriz, ama amacımız
ülkede de lider bir pozisyona
ulaşmak ve uzun vadeli olarak
gelişmek. Bunun temeli müşteri
memnuniyetidir.
Sadece veteriner hekimlerin
eli altında bulunması gereken
mamaların petshoplarda
satılmasını nasıl engellemeyi
düşünüyorsunuz?
Yeni organizasyonumuz ve
yeni kanallarımızın yardımıyla
mamaların hem dağıtımının
hem de kontrolünün daha
kolay olacağını düşünüyoruz.
Üç ayrı kanalımız olacaktır;
veteriner hekim, petshop ve
yetiştirici kanalı. Veteriner
Irklarla ilgili çalışmalar
yürütmeyi düşünüyoruz.
Bildiğiniz gibi, Royal Canin,
ırklara özel ürünleri ile
müşterilerinden beğeniler
topladı. Bu portföy yelpazemizi
genişletmeyi düşünüyoruz.
Veteriner hekimlere özel ürün
olarak ise hastalara özel
Multifonction mamalarımız ile
ilgili ülke çapında bir çalışma
yapmayı planlıyoruz. Bu
ürün Türkiye ile komşu olan
Romanya’da bir deneme
sürecinden geçmektedir.
Ön çalışmalarımızın
sonuçlarına bağlı olarak,
bu ürünü de önümüzdeki
dönem Türk müşterilerin
beğenisine sunacağız.
hekim kanalında çalışan
ekip üyelerimizin petshoplar
ile bağlantısı olmayacak.
Şirket politikamızın temeli
olarak veteriner hekimlere
özel ürünlerimizi petshop
ya da yetiştirici kanalımız
aracılıyla pazara kesinlikle
sunmayacağız. Elimizden
çıkan her ürünün özel bir
numarası var, her mamayı
takip edebiliriz; nereden, kimin
aracılıyla ve nereye satıldığını
kontrol edebiliriz. Veteriner
Hekimler Odaları gibi resmi
bir kurum olmadığımız için
yetkimiz sınırlı ama firma
olarak markamızın prestijini
koruyacağız. Bu sistemin
düzgün yürümesi hem sizin
hem de bizim iyiliğimiz için
büyük önem taşır.
MVM Medikal
Elektrolit ölçümü
yapmak, teşhisi bir
üst seviyeye taşıyarak
veteriner kliniğinin
değerini arttıracaktır.
LABORATUVAR
ANALİZLERİNDE
NEYİ GÖZDEN
KAÇIRIYORUZ?
kilit nokta
elektrolit
Kliniğe getirilen evcil hayvanların muayenesiNİN
ardından yapılan biyokimyasal incelemelerine
elektrolitlerin de eklenmesi, hastanın durumu
ile ilgili çok değerli bilgiler sağlar.
36-37 PETİNFO
B
azı vakalarda elektrolit anormalliklerinin
tespiti zordur ve bu
anormallikler kolayca gözden kaçabilir. Dahası,
elektrolit değerleri saatler
içerisinde değişebilir ve saklama-taşıma sırasında artefaktlar oluşabilir. Bu nedenle
klinik içinde elektrolit ölçümü
yapabilmek hastalar için
kritik önem arz eder. Elektrolit
analizi için ideal olan lithium
heparin antikoagulanlı kan
kullanmaktır. Serum numuneleri de kullanılabilir ancak
artefaktları en düşük seviyeye
indirmek adına serum bir saat
içerisinde ayrıştırılmalıdır.
POTASYUM (K+)
Potasyum başlıca intraselüler katyondur. Potasyum, bağırsak sisteminden non-selektif
olarak emilir; atılımından aldesteron hormonu görevlidir ve bu
şekilde böbrekler tarafından
regüle edilir. Anoreksi, kusma,
diare, nöromuskuler zayıflık
belirtileri ve bununla birlikte
bradikardi ve aritmisi olan
hastaların değerlendirilmesinde potasyum ölçümü kritik
önem taşır. Hipokalemi ya da
düşük potasyum değeri; uzun
süreli anoreksi, sıvı tedavisi,
diüretik uygulaması, hiperaldesteronizm durumlarında ve
gastrointestinal/idrar kayıplarında oluşabilir. Hipokalemi, kas
güçsüzlüğü (kedilerde boynun
geriye bükülmesi), anoreksi,
letarji, poliüri ve polidipsiye
sebep olur. Hipokalemi yaşlı
kedilerde oldukça sık görülür.
Yapılan bir araştırmada yıllık
kontrol amacıyla gelen 924
kedinin biyokimyasal panele
ek olarak elektrolit ve tam
kan sayımı değerlendirilmesi
yapılmıştır. Kedilerin yüzde
26’sında hipokalemi tespit edilmiştir. Üstelik takip eden 12 ay
boyunca hipokalemik kedilerin
yüzde 35’nin azotemik olduğu
tespit edilmiş ve bu oran sonraki 12 ayda artış göstermiştir.
Klinikte yaşlı hayvanların kan
tahlillerine elektrolit eklendiği
takdirde hipokaleminin gelişimi
Kliniğinizde
elektrolİt
analizlerini
nasıl
artırabilirsiniz?
izlenebilir. Hiperkalemi ya
da yüksek potasyum değeri;
potasyum alımının, kaybından
fazla olduğu durumda meydana gelir. Genellikle potasyumun idrarla atılımının azaldığı
durumlarda görülür; örneğin
üretral obstrüksiyon ya da
üroabdomen ve anürik/oligürik
böbrek yetmezlikleri. Hemoliz,
trombositozis ve kanı yanlışlıkla EDTA’lı tüpe aktarmak
gibi durumlar yanıltıcı olarak
potasyum değerini yükseltebilir. Hiperkalemi sonucunda
nöromuskuler zayıflık, bradikardi ve elektrokardiyogramda
anormallikler oluşabilir.
SODYUM (Na+)
Sodyum başlıca ekstraselüler iyondur, ozmotik olarak
aktif solutün yüzde 95’ini ihtiva
eder. Sodyum konsantrasyonu
ve elde edilen hücre dışı sıvısı,
birincil olarak vücut su dengesi ayarlanarak düzenlenir.
Vazopressin ya da antidiüretik
hormon, suyun böbreklerden
atılımını regüle ederken, susama merkezi de su alınımını
regüle eder.
Hiponatremi ya da düşük
sodyum değeri; renal yetmezlik, nefrotik sendrom, gastrointestinal kayıplar, konjestif
kalp yetmezliği, hepatik siroz,
diüretik kullanımı, psikojenik
polidipsi ve hipoadrenokortikoizmde görülür. Hiponatremi
belirtileri hiponatreminin
şiddetine ve sodyum düşüş
1. Elektrolit ölçümünü, kısırlaştırma operasyonları da dahil
olmak üzere bütün anestezi
öncesi profillerine ekleyin.
2. Koruyucu hekimlik amacıyla
ve geriatrik hastalarda
elektrolit ölçümü yapın.
3. Bütün hasta ve “iyi
görünmeyen” hayvanlarda
teşhise yardımcı panellere
elektrolit ölçümünü ekleyin.
4. İlaç tedavisi takibi panellerine
elektrolit ölçümünü ekleyin.
5. Bütün sıvı tedavisi olgularında ve sıvı tedavisi süresince
elektrolit ölçümü yapın.
Aslında, elektrolitler bütün
biyokimyasal testlerin bir
parçası olarak ölçülmelidir.
Bunu yaptığınızda elektrolit
değerlerinde değişiklik olan
hasta sayısının ne kadar
ciddi boyutta olduğunu ve
elektrolitlerdeki anormalliklerin
ne kadar önemli olduğunu
fark edeceksiniz. Hem sağlıklı
hem de hasta hayvanlarda
sıkça elektrolit ölçümü
yapıldığında, bu değerlerin
değişimini izlemek öğretici
olacaktır. IDEXX Catalyst
biyokimya analiz cihazlarında
elektrolit paneli, tüm biyokimya
panelleri ile birlikte çalışılabilir.
Tek numuneden elde edilen
biyokimya sonuçlarının
yanı sıra raporda sodyum,
potasyum, klor ve buna
ek olarak Na/K oranı da
sunulacaktır.
MVM Medikal
IDEXX
VetStat®
Elektrolit ve
Kan Gazı
Analiz Cihazı
IDEXX
Catalyst
OneTM
Biyokimya
Analiz Cihazı
IDEXX
Catalyst
Dx®
Biyokimya
Analiz Cihazı
®
hızına bağlıdır. Letarji, güçsüzlük, kusma gibi belirtiler oluşur.
Hızla gelişen ya da şiddetli
hiponatremi olgularında kriz,
koma gibi nörolojik disfonksiyonlar büyük oranda meydana
gelebilir. Hipernatremi ya da
yüksek sodyum değeri; düşük
su alımında, diabetes insipidusta ve yeterli su alınımı
olmaksızın sodyum içerikli sıvı
kayıplarında (örneğin: diabetes mellitus, osmotik diürez,
postobstrüktif diürez ve gastroinstestinal kayıplar) görülür.
Hipernatreminin şiddetine
göre polidipsi, güçsüzlük,
depresyon, kas fasikülasyonları, kriz ve koma gibi belirtiler
meydana gelir.
KLORİD (Cl–)
Klorid en yaygın ekstraselüler anyondur. Önceleri, klorid
değerine az önem verilmesine
rağmen, hastanın elektrolit ve
asit-baz durumunun değerlendirilmesi için önemlidir Klorid,
osmolaritenin düzenlenme-
38-39 PETİNFO
sinde ve asit-baz dengesinin
ayarlanmasında görev alır.
Böbrekler klorid seviyesinin
regülasyonunda önemli rol
oynamaktadır. Klorid konsantrasyonu genellikle sodyum
değerine parallelik gösterir, klorid konsantrayonuna orantılı
sodyum değerindeki artış veya
azalış vücut sıvı dengesindeki
değişikliği yansıtır. Eğer klorid
ve sodyum konsantrasyonu
paralel gitmiyorsa, veteriner
hekim kloride bağlı aşırı
sodyum kaybı ya da sodyuma
bağlı aşırı klorid kaybı yanı sıra
asit-baz denge bozukluğunu
düşünmelidir. Hipokloremi ya
da düşük klorid değeri; kusma,
hipoadrenokortisizm, diüretik
tedavisi, metabolik alkoloz,
kronik respiratorik asidozis ve
tuz kayıplı nefropatilerde görülebilir. Eğer hipokloreminin
seviyesi hiponatremi seviyesini aşarsa gastrik kusmaları
olan hastalardaki gibi “selektif
klorid kaybı” olduğu düşünülür.
Hiperkloremi veya yüksek klo-
IDEXX Catalyst
biyokimya analiz
cihazları ile
VetStat kangazı
ve elektrolit
analiz cihazı
yardımıyla
klinik içerisinde
elektrolit
ölçümünü
sadece birkaç
dakika içerisinde
gerçekleştirmek
mümkündür.
rid değeri; vücuda sıvı alımının
az olması, dieabetes insipidus,
diabetes mellitus, osmotik diürezis, postobstruktif diürezis,
kronik respiratorik alkalozis
ve hiperkloremik metabolik
asidosiz (renal tubular asidozis
veya gastrointestinal bikarbonat kayıplı diare) durumlarında gerçekleşebilir.
Anestezi öncesi inceleme
Elektrolitler, her preanestezik incelemenin bir parçası
olmalıdır çünkü elektrolit dengesizlikleri; aritminin de dahil
olduğu farklı sağlık problemleri
için risk oluşturur. Aritmi; preoperatif medikasyon ve anestezik ajanlar ile şiddetlenerek
ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Operasyona (kısırlaştırma veya
dental) girecek olan hastalara
operasyondan önceki 12 saat
boyunca yiyecek ve içecek
tüketilmemesi önerildiği için
özellikle küçük ırklarda dehidrasyon ve elektrolit dengesizlikleri oluşabilir. Sağlıklı
MVM Medikal
Elektrolitler, klinisyene
değerli bir diagnostik
veri sağlar ve tedavi
protokolünün takibi
için gerekli temel
bilgileri verir.
olmayan hayvanlar için (yabancı cisim/bağırsak tıkanması) bu,
daha ciddi bir durum oluşturabilir çünkü genelde hasta
kliniğinize geldiğinde günlerdir
bir şey yemiyor, içmiyor ve
kusuyor haldedir. Elektrolit
durumunu bilmek size uygun
anestezik ajanı ve sıvı tedavisini
seçme şansı tanır.
Geriatrik hastalar
Geriatrik hastalarda koruyucu amaçla kullanılan panellere
elektrolitleri ekleyerek bir çok
fayda elde edilebilir. Öncelikle;
normal değerlerin anlaşılmasına, ikinci olarak her bir hasta
için özel bazal değerlerin ve değerlerin değişiminin (gidişatın)
belirlenmesine imkan sağlayacaktır. Üçüncü olarak ise hastalıkların erken teşhisine yardımcı olur. Çoğunlukla, elektrolit
değişimlerini gözlemlemek
zordur ancak gözlemlenebildiğinde önemli problemleri
işaret etme potansiyeli yüksektir. Örneğin rutin geriatrik
taramalarda, özellikle kedilerde
hipokalemi genellikle görülür.
Bu kedilerde azotemi gelişmeden önce potasyum eksikliği
görülebilir. Bu düşük seviyeler
tespit edilerek klinisyen hastasına diyet veya gıda takviyesi
önerisinde bulunabilir.
40-41 PETİNFO
Hastalık Durumu
Elektrolitler klinisyene değerli bir diagnostik veri sağlar
ve tedavi protokolünün izlenmesi için gerekli temel bilgileri
verir. Örneğin, azotemik bir
hastada yüksek potasyum değeri, üriner obstrüksiyonu veya
şiddetli renal yetmezliği işaret
eder. Aksine, düşük potasyum
değeri böbrek rahatsızlığı olan
yaşlı bir kedide olduğu gibi,
daha kronik bir renal duruma
işaret edebilir. Bazen elektrolit
değişimleri teşhis için güçlü bir
belirteç olur. Düşük sodyum
ile seyreden yüksek potasyum
seviyeleri yüksek ihtimal ile
Addison hastalığına işaret eder.
Elektrolit seviyelerinin düzenli
kontrolleri; kronik renal hastalıkların, kardiyak bozuklukların, endokrin rahatsızlıkların,
gastro-intestinal bozuklukların
ve yoğun bakım gibi bazı durumların yönetilmesinde çok
önemlidir. Hastanın medikal ve
diyet uygulamasının ayarlanması elektrolit durumuna bağlı
olabilir. Hastanın durumu ile
ilgili bilgi sahibi olmak ve sıvı
tedavisi için uygun kararlar
vermek için elektrolit ölçümü
esansiyeldir. Sıvı tedavisine
başlanıldığında, elektrolit seviyesinin devamlı olarak takip
edilmesi gerekecektir. Özellikle
kritik vakalarda, tedavi süresince günde birkaç kez elektrolit
seviyelerinin kontrolü gerekecektir. Bu gibi durumlarda
klinik içerisinde elektrolit ölçebilmek önem arz eder. IDEXX
Catalyst biyokimya analiz
cihazları ve VetStat kangazı ve
elektrolit analiz cihazı ile klinik
içerisinde elektrolit ölçümünü
sadece birkaç dakika içerisinde
gerçekleştirmek mümkündür.
Sonuç
Elektrolit seviyelerinin ölçümü hem teşhis hem de tedavi protokolünün izlenmesi için
değerli bilgiler sağlar. Ayrıca bu
ölçüm, elektrolitlerin diagnostik ve koruyucu hekimlikteki
rolünün öneminin daha iyi
anlaşılmasını sağlar. Elektrolit
seviyeleri hassastır ve hızlıca
değişebilir; düzenli olarak ölçüm yapılmasını gerektirir. Bu
yüzden, klinik içerisinde elektrolit ölçümü gerçekleştirmek
her zaman için laboratuvara
gönderilen numunelerden alınan sonuçlara göre daha doğru
ve güvenilir olacaktır. IDEXX
Catalyst biyokimya analiz cihazı kullanıcıları klinik içerisinde
“en güvenilir” biyokimya ve
elektrolit sonuçlarına tek bir
numune ile birkaç dakika içerisinde ulaşmaktadırlar. 
Tedavi
süresinde
takip
Kalp rahatsızlıkları, artritis,
Addison hastalığı ve böbrek
rahatsızlıklarında kullanılan
ilaç tedavilerinde, elektrolit
seviyelerinin takibi önem taşır.
Örneğin, Addison hastası
köpeklerde mineralokortikoid
tedavisinin uygun dozunu
ayarlamak için potasyum ve
sodyum seviyeleri düzenli
olarak ölçülmelidir.
söyleşi
daha iyi
bir yaşam
için bilim
Bayer hayvan sağlığı, küresel bir
şirket olarak innovasyon, büyüme
ve yüksek kazanma gücü ile değer
yaratmaya hız kesmeden devam ediyor.
RÖPORTAJ: VETERİNER HEKİM EKİKÖ KİRALY AVCI FOTOĞRAF: GARO MİLOŞYAN
Bayer Türk Hayvan Sağlığı Pazarlama ve Teknik Hizmetler Müdürü
Cem Keskindil, Ülke Müdürü OlIver Aue, Ürün Müdürü Gülden
Yılmaz, Satış Müdürü Canberk Balaban (soldan sağa)
S
ürdürülebilir
kalkınma ilkelerine
bağlı olan Bayer,
sahip olduğu
sosyal ve ahlaki
sorumlulukların bilincindedir.
2014 yılı itibarıyla 119 bin
çalışana ve 42,2 milyar Avro
satış cirosuna sahip olan
Bayer’in, yıllık sermaye
harcaması 2,5 milyar Avro,
Ar-Ge harcaması ise 3,6
milyar Avro düzeyindedir.
150 yıllık köklü bir geçmişe
sahip olan Bayer, Türkiye’de
ise 1954 yılından beri faaliyet
göstermektedir. Bugün,
Bayer Türk çatısı altında
faaliyet gösteren her üç
bölüm- Pharmaceuticals (ilaç),
Consumer Health (Tüketici
Sağlığı), Crop Science (Tarım
Ürünleri) - Türkiye’de kendi
pazarlarında iyi konumlarda
bulunmakta ve büyüme
potansiyeli vaat etmektedir.
Şirketin, İstanbul’daki genel
merkezinin yanı sıra ülke
çapındaki 9 bölge ofisi ve biri
Gebze’de diğeri ise İstanbul’da
olmak üzere iki üretim tesisi
bulunmaktadır. Bu güçlü
şirketin Hayvan Sağlığı
ailesinden Cem Keskindil,
Oliver Aue, Gülden Yılmaz ve
Canberk Balaban, Petinfo ile
bir araya gelerek gelecekle ilgili
değerlendirmeler de bulundu.
Bayer Hayvan Sağlığı hakkında
kısaca bilgi verebilir misiniz?
Bayer Hayvan Sağlığı,
araştırma ve geliştirme
(AR&GE) alanında 90
yılı aşkın deneyimi ve
hayvanlara değer veren
insanlarla çalışması ile
bilinen ve güvenilen
bir markadır. Şirketimiz,
veteriner hekimlere ve
evcil hayvan sahiplerine
sonuçlar sunan, hayvanlarda
bulaşıcı, paraziter ve kronik
hastalıkları önleme ve tedavi
etmelerine olanak sağlayan
global bir liderdir. Yenilikçi
ürünlerimiz ve çözümlerimiz
hayvanların yanı sıra onlara
bakan kişilerin sağlığının
korunması ve arttırılması için
tasarlanmıştır. Dünya çapında
evcil hayvanlar ve çiftlik
hayvanları için 100’den fazla
veteriner ve bakım ürünleri
tefariğimizle dünyada
antiparaziterler alanında
2. sırada ve evcil hayvan
ürünleri alanında 3. sıradayız.
Dünyanın her yerinde
Ar&Ge’ye adanmış 400’den
fazla çalışanla Almanya,
Amerika Birleşik Devletleri,
Yeni Zelanda ve Brezilya’da
geliştirme tesislerine sahibiz
ve Ar&Ge faaliyetlerimiz
antiparaziterler, antibiyotikler
ve farmasötiklere
odaklanmaktadır.
Almanya’nın yanı sıra
ABD ve diğer ülkelerde de
fabrikalarımız bulunmaktadır.
Neredeyse her yerde artan
evcil hayvan sayısına paralel
olarak, etkili ve güvenlir
preparatlara yönelik talep
de artmaktadır. Bu noktada,
bizim için en önemli unsursa
evcil hayvanlara yönelik
Bayer Türk
Hayvan Sağlığı
Ülke Müdürü
Oliver Aue
ilaçlardır. Böylesi bir ortamda,
rolümüz yalnızca hayvanları
hastalıktan korumak değil,
aynı zamanda birlikte
yaşadıkları ailelerini de
korumaktadır. Bildiğiniz gibi,
başta parazitik hastalıklar
olmak üzere pek çok hastalık
önlem alınmadığı takdirde
insanları da etkileyebilmekte,
Bayer’in misyonu da bu
noktada devreye girmektedir:
“Daha İyi Bir Yaşam İçin Bilim”.
Bayer, evcil hayvan sektörünün
hangi alanında güçlüdür?
Aktif olduğumuz birçok
segment arasında
antibiyotikler, cilt bakımı
veya bazı metabolik
hastalıklar bulunuyor.
Ancak, biz kendimizi daha
ziyade dış ve iç parazit
hastalıklarının önlenmesi ve
tedavisinde uzman olarak
konumlandırıyoruz. Kuvvetle
muhtemel, tüm önemli
yenilikçi ürünlerimiz
ve çözümlerimiz
Hayvanların yanı
sıra, onlarla
yaşayan insanların
sağlıklı kalması
ve zoonozlardan
korunması için
tasarlanmıştır.
Bayer Türk Hayvan
Sağlığı lider ekibi Engin
Tamur, Gülden Yılmaz,
Yonca Yılmaz, Oliver
Aue, Meltem Aksoy,
Canberk Balaban, Elif
Pabuçcu, Cem Keskindil
(soldan sağa)
parazitlere karşı innovatif
ürünler sunabileceğimizi
söyleyebilirim. Ürün
yelpazemiz, enjeksiyonluk
ürünler veya tabletler gibi
geleneksel formülasyonların
yanı sıra uygulaması
gayet kolay ve güvenli
olan damlatma çözeltileri
gibi innovatif ürünler de
içeriyor. Sektör olarak
ortak sorumluluğumuz,
günlük işlerde gerekli olan
teknik ve bilimsel bilgiyi
sunmanın yanı sıra etkili ve
güvenli ürünler geliştirerek
ve üreterek hayvanları ve
insanları korumaktır. İşimiz,
yalnızca tedavi etmek değil,
aynı zamanda evcil hayvan
sahiplerinin olasi risklerden
haberdar olmasını ve özellikle
riski nasıl en aza indireceğini
bilmesini sağlamaktır.
Türkiye pazarını nasıl
değerlendiriyorsunuz? Bu
pazardan beklentileriniz nedir?
Ekonomik açıdan
bakıldığında yapılan son
değerlendirmelere göre
Türkiye’de hayvan sağlığı
sektörünün toplam hacmi
250 milyon Avro civarındadır
ve bu miktarla Türkiye, tüm
dünyadaki ülkeler göz önüne
alınarak yapılan sıralamada ilk
20 içerisinde bulunmaktadır.
Tüm sektör içerisinde pet ilaç
pazarının hacmi ise 10 milyon
Euro civarında ve bu miktar
yıldan yıla ortalama %10
civarında büyüme gösteriyor.
Genelde büyük şehirlerde
46-47 PETİNFO
uzman ekibimiz
ile yanınızdayız
Tamamı veteriner hekimlerden
oluşan, sadece pet kliniklerine
hizmet verecek yeni ve özel
bir ekip oluşturduk. Bu ekip ile
meslektaşlarımızın kullanımına
sunacağımız yeni ürünlerle
pet sektöründe tercih
edilen çözüm ortağı haline
gelmek ve özellikle parazit
mücadelesi denildiğinde akla
gelen, kayıtsız güvenilen bir
marka olmak önem verdiğimiz
bir konudur.
toplanmış olmakla birlikte
ülkemizde yaklaşık 1500 adet
pet kliniği var ve klinik sayısı
hızla artıyor. Mesleki eğitim
açısından bakıldığında ise
üniversitelerde 20’den fazla
veteriner fakültesi var ve
yılda 1.500 kadar veteriner
hekim mesleğe atılıyor. Bu
dikkat çekici rakamların
yanında, her yıl ortalama %4
büyüyen ekonomi, şehirlere
göçte artış ve artan sosyal
medya kullanımı göz önüne
alındığında, Türkiye bireylerin
pet sahibi olma oranının yıldan
yıla arttığı bir ülke olarak ortaya
çıkıyor. Ayrıca pet sahiplerinin
yüksek kaliteli ürünleri talep
etme eğilimlerinin de arttığı
düşünüldüğünde bu yönüyle
Türkiye doğal olarak Bayer
için çok cazip bir pazar halini
alıyor. Mesleki açıdan pazarı
değerlendirmek gerekirse,
anket çalışmaları ve birebir
görüşme şeklinde yaptığımız
araştırmalar, hem teknik
bilgi aktarımı hem de yeni
gelişmelerin iletilmesi için
veteriner hekimlerin ayda 1-2
defa düzenli olarak ilaç firması
temsilcileri tarafından ziyaret
edilmelerini beklediklerini
göstermektedir. Yine bu
araştırmalar sonucunda en
sık görülen problemlerin
dermatoloji, GI ve vektör
kaynaklı hastalıklar olduğu
veteriner hekimler tarafından
belirtilmiştir. Ayrıca veteriner
hekimler, sektörde hizmet
veren tüm firmaların mesleki
seminer ve kongrelere aktif
olarak katılmaları gerektiğini
dile getirmektedirler. Uzun
zamandır Türkiye hayvan
sağlığı sektörüne hizmet veren
Bayer sektördeki gelişmelere
kayıtsız kalmadı ve son
dönemdeki pazar gelişimini
ve ihtiyaçları göz önüne alarak,
2014 yılında tamamı veteriner
hekimlerden oluşan, sadece
pet kliniklerine hizmet verecek
yeni ve özel bir ekip oluşturdu.
Yeni çıktığımız bu yolda kısa
vadede beklentimiz tüm ekibin
en donanımlı ve eğitimli şekilde
sahada veteriner hekimlerle
bir araya gelmesi ve Bayer ile
klinikler arasında ilişkinin daha
da güçlendirilmesidir. Yapılacak
düzenli ziyaretlerle tüm teknik
detayların ve yeni gelişmelerin,
en son teknolojik ekipmanla
hekimlere aktarılması, mesleki
seminer ve kongrelere geçmişe
oranla daha güçlü katılması
ve katkıda bulunulması
kısa vadede uygulamayı
planladığımız çalışmalardır.
Orta ve uzun vadedeki
temel hedefimiz ise tüm bu
çalışmalar sayesinde sektörün
gelişimine hem ürünler hem
de teknik yenilikler sayesinde
katkıda bulunmak ve ekibin
genişletilerek daha çok kliniğe
ve veteriner hekime ulaşmaktır.
Önümüzdeki dönemde
meslektaşlarımızın kullanımına
sunacağımız yeni ürünlerle
ürün yelpazemizi daha da
genişleterek pet sektöründe
hekimler tarafından tercih
edilen çözüm ortağı bir firma
haline gelmek çok önem
verdiğimiz diğer bir konudur.
Pazar payı açısından hedefimiz
ise tüm bu çalışmalar sayesinde
anti paraziter alanda öncü ve
lider firma olmaktır.
Bayer Hayvan sağlığı olarak,
Türkiye pet pazarında kısa ve
uzun vadede hangi projelere
imza atmayı düşünüyorsunuz? 2014 yılında pet ürünleri
için özel ve veteriner
hekimlerden oluşan bir
ekip kurup, Profender adlı
ürünümüzün lansmanını
gerçekleştirdik. Profender
kedilerde iç parazit
mücadelesinde kullanılan
yenilikçi ve hayvan dostu
bir üründür. Profender’ın iç
pazara sunulmasından kısa
bir süre sonra Antalya Spice
Otel’ de Türkiye’nin dört bir
yanından davetlimiz olarak
gelen veteriner hekimlerle
birlikte bir araya gelerek “Bayer
1. Küçük Hayvan Sempozyum”
nu gerçekleştirdik. 2015 yılı
ise bizim için çok hızlı geçti, 1
kongre katılımımız oldu ve 3
tane toplantı gerçekleştirdik.
Bir toplantımızda İngiliz
Veteriner Hemşire Joy Howell
hekimlere hasta sahipleri ile
doğru iletişim kurmaları için
deneyimlerini aktardı. Diğer
toplantılarımız a ise Prof. Dr.
Veli Yılgör Çırak kedilerde iç
parazit mücadelesindeki püf
noktaları veteriner hekimler
ile paylaştı. 2015 yılının son
ayına girdiğimizde işte daha
büyük bir kadro ile veteriner
hekimlere hizmet vermeye
devam ettik. Kısa vadede
hekimler ile güven üzerine
ilişkiler kurup, hekimlere
güvenebilecekleri çözüm
ortakları olarak yolumuza
devam etmeyi planlıyoruz.
Uzun vade de ise veteriner
hekimlerin çözüm ortağı
olmaya devam ederek, parazit
mücadelesi denildiğinde ilk
akıllarına gelen ve kayıtsız
güvendikleri isim olmayı
hedefliyoruz. Veteriner
hekimlerle bir arada olmaya
ve mesleki gelişim için hizmet
vermeye devam edeceğiz. 
Bayer Hayvan Sağlığı ailesi
olarak veteriner hekimlerin
güvenilir ve etkili bir
şekilde mesleklerini icra
etmelerine katkı sağlıyoruz.
Bayer Hayvan Sağlığı, araştırma ve geliştirme alanında
90 yılı aşkın deneyimi ve hayvanlara değer veren insanlarla
çalışması ile bilinen ve güvenilen bir markadır.
seminer
Göz;
Fethedilmek
İçin Mükemmel
Bir Evren
Klivet Ankara tarafından gerçekleştirilen
seminerde, başkentte yaşayan meslektaşların
yoğun ilgisiyle göz, her ayrıntısı ile fethedildi.
K
linisyen Veteriner
Hekimler Derneği
Ankara Şubesi
(KLİVET Ankara)
tarafından
20 Aralık 2015 tarihinde
düzenlenmiş olan “GözFethedilmek İçin Mükemmel
Bir Evren” adlı semineri
Demora Otel de meslektaşların
yoğun ilgisi ile gerçekleşti.
Advanced Mamaları, Seymen
Ecza Deposu ve Hasvet
Medikal’in sponsorluğunda
organize edilen bu etkinliğe
başta Ankaralı klinisyen
meslektaşlar olmak üzere
Bursa, Aydın, Antalya ve
İstanbul şehirlerinden de
toplam 92 kişilik katılım
sağlandı. KLİVET İstanbul
Merkez Başkanı Prof. Dr. Suphi
Erdem Acar da katılımıyla
organizasyonu gururlandırdı.
Uzman konuşmacılar
eşliğinde ilgi çekici sunumlar
Ana konuşmacı olarak
seminere katılan Romanya
Veteriner Oftalmoloji Derneği
Başkanı Prof. Dr. Iuliana
Ionascu, Ankara Üniversitesi
Veteriner Fakültesi Cerrahi
Anabilim Dalı’ndan Uzm.
48-49 PETİNFO
Dr. İrem Ergin’in gözün
anatomisini, fizyolojisini ve
bölümlendirilmesini ayrıntılı
anlatan açılış konuşmasından
sonra, dört oturum boyunca
katılımcılarla beraber gözün
bütün ayrıntılarını inceleyip bu
mükemmel organı tamamen
fethettiler. Sunumun gidişatını
belirten “Basit, kolay ve doğru
göz muayenesi. Hatalardan
nasıl kaçınırız ?” ,“Feline
herpesvirosis. Medikal mi
operasyonel mi yaklaşmalı?
”Üç, oftalmolojide şanslı sayı.
Korneal patoloji ve uveitiste
tedavi yöntemleri”, “Tarsorafi
gözü kurtarabilir mi? ”Bu
hasta neden göremiyor ?”
ve “Oftalmolojide ultrasona
ihtiyacımız var mı? Evet,
Hayır. Belki!” başlıklı sorulara
uzmanlar teker teker ayrıntılı
cevap verdi. Prof. Dr. Iuliana
lonascu’ nun sunumda
resim ve videolara bol bol
yer vermesi uygulamaları
anlatması konunun çok daha
net bir şekilde anlaşılmasını
sağladı. Dört oturumun
sonunda eğitime katılan
veteriner hekimlerin kendi
kliniklerinde tecrübe
ettikleri vakalar teker teker
değerlendirildi.
Seminerin ardından
Eğitim seminerinin
ardından Veteriner Hekim
Elif Arzu Dedekargınoğlu
“Klinisyen meslektaşlarımızın
da katılımlarıyla bundan sonra
birçok başarılı organizayonu
hayata geçirmek niyetindeyiz.
Klinisyen arkadaşlarımızın
önerilerini, yapılmasını
istedikleri eğitimleri bizimle
paylaşmalarını isteriz.
Amacımız Ankara’da
klinisyenlerin bir araya gelmesi
sorunlarını dile getirmesi birlik
ve beraberliğin sağlanması.”
diye ifade etti.
seminer
Advanced
Mamaları,
Seymen Ecza
Deposu ve
Hasvet Medikal’in
sponsorluğunda
organize edilen
KLİVET semineri
yoğun ilgi ile
karşılandı.
50-51 PETİNFO
Vücudun
normotermiyi
düzenleme kapasitesi
azalır, hipoterminin
şiddetine göre ise
tamamen kaybolabilir.
Hipotermiyi
anlamak
Kliniğinizde
hipotermik hastalar
ile en az bir
kere kesinlikle
karşılaştınız. Ama
hastaların durumu
hakkında tam bilgiye
sahip olduğunuzu
düşünüyor
musunuz?
Hipoterminin
çeşitleri ve ardında
yatan birçok
komplikasyon
hakkında konuşalım.
H
ipotermi ya da
subnormal vücut ısısı,
vücut sıcaklığının
belli bir nedenlerden
dolayı normalin
altına düşmesi anlamına gelir.
Normal vücut ısısı köpekler için
37.5˚C (99.5˚F), kediler için ise
37.8˚C (100˚F)’dir. Hipotermi,
primer ve sekonder olarak ikiye
ayrılır. Primer hipotermi çevresel
nedenlerden dolayı meydana gelir
ve normal vücut ısısını doğrudan
etkiler. Sekonder hipotermi ise
hastalık, ilaç tedavisi, yaralanma
gibi etkenlerden dolayı vücutta
meydana gelen ısı dengesizliğinin
sonucudur. Bu durum kritik
hastalarda yüksek morbidite ve
mortalite ile sonuçlanabilir.
Isı kaybı
Vücudun çeşitli metabolik
süreçleri ile üretilen ısı miktarı
vücut kitlesi ile doğrudan
orantılıdır. Vücudun yüzeysel
bölgelerindeki kutanöz ısı alışverişi
temel bir fizyolojik fonksiyondur.
Küçük pet hayvanlar, vücut
kitleleri ile oranla daha fazla
yüzeysel kitleye sahip oldukları
için, daha fazla ısı kaybederler.
Buna ek olarak kaşektik, hareket
edemeyen ve hasta hayvanların
Konservatif
sıvı tedavisinin
yapılmasıyla
pulmoner
ödemin oluşumu
engellenebilir.
termoregülasyonu da görevini
düzgün yapamamaktadır.
Termoregülasyon
Vücudu sıcak ve soğuk
reseptörlerin ağı sarar. Soğuk
reseptörlerin sinyalleri
A-delta lifler, sıcak reseptörün
sinyalleri C lifler tarafından
iletilir. Termoregülasyon
üç yolla meydana gelebilir;
periferlerden afferent termal
sensörlerin yardımıyla,
hipokampustan merkezi
regülasyon ile ya da efferent
yanıtlar ile. Bu üç mekanizma
sonucu; periferal vücut ısısı
sürekli değişirken posterior
hipotalamik termoregulatör
merkezi vücudu sabit bir
ısıda tutmaya çalışır. Hücresel
metabolizma ise vücudun ısı
üretmesini sağlar. Merkezde
üretilen ısı, değişik iletken
dokular aracılığıyla deriye
ulaştırılır ve en sonunda
54-55 PETİNFO
çevreye dağılır. Merkezdeki
ısı venöz plexuslar ve kılcal
damarlar gibi çok sayıdaki
kan damarları aracılığıyla
perifer bölgelere ulaşır. Bu
arteriovenöz bağlantılar
otonom sinir sistemin kontrolü
altındadır. Arteriovenöz
birleşimlerinden geçen kan
miktarı vazokonstruksiyonlar
ve vazodilatasyonlara
bağlıdır; artan kan akışı
artan ısı kaybına, azalan kan
akışı ise merkezdeki ısının
korunmasına neden olur.
Hipotermi
Hafif hipotermide merkezi
vücut ısısı 34.4 ˚C ‘nin altına
düşer, termoregülasyon
bozulur ve hayvanlarda
titreme meydana gelir.
Vücut sıcaklığı düştükçe kas
koordinasyonu azalır. Bu
durumda düzeltici önlemlerin
alınmaması hayvanın şiddetli
Merkezi vücut
ısısının düşmesi
ile birden
fazla organda
komplikasyonlar
meydana gelebilir.
Hipotermik
hastalardaki en
önemli müdahale,
merkezi ısının
düzeltilmesidir.
hipotermiye girmesine
yol açabilir. Orta dereceli
hipotermi vücut ısısının 2832˚C’ye düşmesi ile meydana
gelir. Vücut ısısı 31.1˚C’ye
düştüğü an, termoregülasyon
durur. Titremenin durması,
koordinasyonun tamamen
kaybolması ve kaslarda
sertleşme, ayakta duramama,
bilinç bulanıklığı, mantıksız
davranışlar gelişir. Şiddetli
hipotermide ise baygınlık,
ventriküler fibrilasyon gelişir.
Vücut sıcaklığı düştükçe
titreme yavaşlar ve durur. Bu,
orta ve şiddetli hipotermiye
gidişin ilk göstergesidir.
Hayvanın solunumu fark
edilemeyecek kadar yüzeysel,
nabzı da alınamayacak kadar
filiform olabilir. Hipotermik
hayvanlar canlı oldukları halde
bir ölümün tüm belirtilerini
gösterebilirler. Bu nedenle
donan bir hayvanın ölü olup
olmadığına karar verebilmek
için kesinlikle o hayvanı
ısıtmak gerekir. Ancak başarılı
bir ısıtma işleminden sonra
kesin ölüme karar verilebilir.
Kardiyak etkiler
Hipotermi sonucu sinüs
bradikardi, Q-T dalgası aralığın
uzaması ve J ya da Osborn
dalganın meydana gelmesi
gibi elektrokardiyografik
değişiklikler görülebilir.
İnsanlarda sinüs bradikardisi
ve azalan T dalgası vücut
ısısının 35˚C altına düşmesi
ile meydana gelir. İlerlemiş
hipotermi durumunda
ise PR ve QT aralıkları ile
QRS kompleksin uzaması
meydana gelir. Kedi ve
köpeklerdeki J dalgası vücut
ısısının 34-30˚C’ye düştüğü
zaman görülür. J dalgasının
boyutu, vücut ısısına bağlıdır,
kökeni ise intramiyokardial
M hücrelerin işlev bozukluğu
ile ilişkilidir. Bu disfonksiyon
sonucu epikardiyum ve
endokardiyum arasındaki
voltaj gradiyenti sonucu
meydana gelir. Bu abnormal
sapma hemen hemen her
EKG’de az çok mevcuttur
ve QRS kompleksinde S
dalgasının ST segmenti ile
birleştiği noktada dışbükey bir
çıktı olarak meydana gelir.
Kedi ve köpeklerde düşük
vücut ısısı sonucu alfa1
adrenerjik reseptörlerin yanıtı
da azalır. Başlangıçta, alfa 1
reseptörlerin katekolamin
bağlama yeteneği artar,
ama uzun süren, progresif
hipotermi durumunda,
bu reseptörlerin affinitesi
de düşer. Azalan reseptör
aktiviteleri sonucu önce
kontraksiyonlar, sonra
da kutanöz venlerin
vazodilatasyonu azalır.
Hipotermik kardiyopulmoner
bypass koşullarında hem alfa
hem de beta adenoreseptörler
duyarsızlaşır. 35˚C hipotermide
sol ventrikül kasılmalar azalır.
Yeni doğan domuzlarda
yapılan çalışmalara göre
bu durum indirgenmiş
Kedi ve köpeklerde hipotermi
Merkezi ısı
Hipotermi türü
32-37 °C
Hafif hipotermi
28-32 °C
Orta dereceli hipotermi
< 28 °C
Şiddetli hipotermi
Sıcaklığa göre
Süreye göre
Akut Hipotermi: Donma süresi 6 saatten kısa
Kronik Hipotermi: Donma süresi 6 saati aşan
kalp debisi ve bozulan
diyastolik gevşemeye yol
açar. Köpeklerde deneysel
olarak meydana getirilen
hipoterminin başlangıç
periyodunda artan ventriküler
kontraktiliteyi takiben vücut
ısısının 20˚C altına düşmesi ile
kontraktilite düşer.
23.3˚C altındaki vücut
ısısına sahip olan köpeklerin
%50’sinde ventriküler
fibrilasyon gözlendi.
Pulmoner etkiler
Şiddetli hipotermi, azalan
hücresel metabolizma ve
düşük karbondioksit üretimi
nedeniyle hem solunum hızı
hem de tidal hacim düşer.
Oksijen-hemoglobin ayrılma
eğrisinde meydana gelen
kayma, kan viskositesindeki
değişiklikler ve alveolar
ventilasyondaki azalma
hipoksiye, pulmoner ödeme,
akut respiratuar distres
sendromuna ya da pnömoniye
neden olur. Hipertermi sonucu
meydana gelen pulmoner
ödeme sıklıkla rastlanır.
Nörolojik etkiler
Serebral kan akışı ve
serebral otoregülasyon düşük
vücut ısısından olumsuz
etkilenir ve çoğu zaman
mental değişikliklere yol açar.
Vücut ısısnın her 1˚C düşmesi
ile serebral metabolizma ve
kan akışı %5 düşer. Abnormal
nörolojik semptomlar ile
seyreden şiddetli hipoterminin
sonucu değişebilir;
Depresyondan komaya kadar
kedi ve köpekler değişik
semptomlar gösterebilir.
İmmun sisteme etkileri
Hipotermi nedeniyle
meydana gelen
vazokonstrüksiyon ve oksijen
hemoglobin eğrisinin sola
kayması organlara oksijen
taşınmasını olumsuz şekilde
etkileyebilir ve bu durum
mikroorganizmalara karşı
direnci de düşürebilir.
Doku hipoksisi nötrofillerin
oksidatif öldürme
yeteneğiyle de ilişkilidir.
Vücut ısısının düşmesi
fagositozisin azalmasına,
kemotaksisin düşmesine ve
pansitopeniye neden olup,
sitokin ve antikor üretimini
de depresyona uğratır.
Postoperatif hipotermisi olan
insanlarda yavaş ve zayıf yara
iyileşmesi ve yüksek oranda
enfeksiyonların meydana
gelmesi görülmektedir. Yara
iyileşmesi aslında daha çok
doku hipoksisi ile ilişkilidir;
granulasyon dokusu
oluşturulması için gerekli olan
hidroksilaz enziminin varlığı
oksijen basıncına bağlıdır.
Anestezik ve cerrahi etkiler
Genel anestezi ve cerrahi
müdahale sonucu primer ve
sekonder hipotermi meydana
gelebilir. Entübe edilmiş
hastaların inhale ettiği soğuk
ve kuru hava doğrudan
akciğerlere ulaşır. Soğuk
ameliyat masaları ve açık
vücut boşlukları da hızlı ısı
kaybına neden olur.
Anestezik ajanlar
hipotalamik termoregülasyon
merkezini de etkiler;
termojenik reseptörler vücut
ısısının aşırı düşmediği
Patolojik
etkiler
Hipoglisemi ve hipotermi
genellikle eş zamanlı olarak
meydana gelir. Düşük kan
şeker oranı, metabolitlerin
düşüşüne neden olabilir
ve hipotermiyi tetikleyebilir.
Hipotermik hastalarda
hipokalemi sıklıkla görünür
ve hücreler arası iletişimin
bozulmasından dolayı hücre
membranındaki potasyum
pompası mekanizmasında
da geçici olarak aksaklıklar
meydana gelir. Böylece ısıtma
sırasında oluşabilecek aritmiler
ve perfüzyon anomalileri
önlenmelidir. Hipotermi
sonucu koagulasyon
bozuklukları da meydana
gelir. Koagulasyon testleri
klinik ortamlarında genellikle
normal vücut ısısında
gerçekleştirildikleri için,
koagulasyon bozukluklarının
fark edilmesi zordur.
Hipotermi ile aynı anda
vazopresin salınımı ve renal
medüler hipertonisite azalması
sonucu diüri ve sekoner
glomerüler filtrasyonun
azalması gerçekleşir.
kedi & köpek
ve mortalite oranını azaltır.
Hayvanların ayrıntılı fizik
muayenesi uzuvlarda mevcut
olan donma işaretlerinin
farkedilmesi için önemlidir.
göre köpeklerin merkezi
vücut ısısını ölçmek için rektal
olarak uygulanan termometre,
aurikular lazer termometreden
daha uygundur. Bu çalışmayı,
sonradan yapılan araştırmalar
da destekledi. Christopher
G. Byers (DVM, DACVECC,
DACVIM), genel anestezide
olan bir hastanın vücut
ısısının devamlı ölçülmesi
için rektal ya da özofagal
probların kullanmasını tavsiye
eder. Hipoterminin hızlı ve
erken diyagnozu morbidite
durumlarda tetiklenmezler.
Anestezi, vücudun
metabolik etkilerini %15-%40
düşürmektedir ve müsküler
aktiviteleri inhibe ederek ısı
üretimini azaltır. Hipotermi
anestezik resusitasyonun
süresini uzatır ve disritmi,
hipotansiyon, solunum
depresyonu, bradikardi,
koagulopati, değişen kan
viskozitesi ve anestezi
ilacın aşırı dozda verilmesi
gibi komplikasyonlara
yol açabilir. Anestezik ve
cerrahi prosedürlerin süresi
kısaltılarak sekonder
hipotermi önlenebilir.
Travma sonrası etkiler
Travma sonrası hipotermi
insanlarda yaygındır.
Hipotermi ve mortalite
arasında korrelasyon olsa
bile, hangi koşullarda ölümün
meydana geleceğini gösteren
hiçbir çalışma bulunmadı.
Hipotermik bir hasta en
başta kardiyak kontraktilite,
bradikardi, yükselen kan
viskozitesi ile soğuk ve sert
uzuvlar gibi semptomlar
göstermektedir. Bu
sebeplerden dolayı, hipotermi
semptomlarını gösteren bir
hastada EKG gibi gelişmiş
diyagnostik aletler
de kullanılmalı.
Hipotermiyi ölçmek
Greer RJ’nın Amerikan
Veterinary Medicine
Association Dergisi’nde
yayımlanan bir araştırmasına
56-57 PETİNFO
Araştırmalar,
hipotermik
kedilerde değişmiş
adrenerjik
reaktiviteye de
rastladı.
Terapötik ısıtma
Hipotermi oluşmasını
önlenmek için attığımız her
adım önemlidir. Teorik olarak
en etkili ısıtma şekli vücudun
merkezini ısıtmaktır. Bu
biçimde ilk ısınan organlardan
biri kalp olacak ve fibrilasyon
önlenebilecektir. Terapötik
yeniden ısıtma girişimleri,
reanimasyon veya fazla ısı
kaybı sırasında meydana
gelen hipotermiyi azaltmak
için yapılmaktadır. Hipotermik
hastalara özenle bakılmalı ve
durumları devamlı monitörize
edilmelidir. Böylece aritmi
gibi bozukluklara da imkan
verilmeyecektir. Hipovolemik
şokun tedavisinde uygulanan
aktif ısıtma döneminde,
arteriel basıncı korumak
için kullanılan IV sıvılar ile
hipotermiden dolayı meydana
gelen hipotansiyon,
düzenleme veya pasif yüzeysel
ısıtma tedavisi altında olan
hastalarda merkezi ve periferal
ısının dengesi korunmalı.
Hastalar hiçbir zaman sıcak
su banyosuna daldırılmamalı;
bu uygulama periferik
vazodilatasyon, aritmiler
ve hipovolemiye neden olur.
Peural ve peritonal lavajlar
merkezi ısının korunması için
uygulanabilir. Hipovolemiye
karşı yapılan her girişim detaylı
bir klinik muayeneyi takiben
yapılmalı. Aniden ısıtma, özel
durumu olan bazı hipovolemik
hastalarda (kardiyak
ya da renal hastalar) uygun
olmayabilir. Hayvanların aktif
ısıtılması ve 37˚C’nin üzerine
çıkılması tavsiye edilmez; bu
şekilde hastalarda yanlışlıkla
hipertermi oluşturulabilir.
Her uygulamada hastaların
devamlı monitörizasyona
özen gösterilmeli.
Komplikasyonların
önlenmesi için
hastanın devamlı
monitörizayonu
önemlidir.
bradikardi, hipoventilasyon
ve koagulopati önlenebilir.
Asit-baz ve elektrolit denge
bozuklukları mümkün olduğu
kadar hızlı düzeltilmelidir, EKG,
tansiyon ölçülmesi, kapnografi
gibi devamlı monitörizasyon
uygulamaları kullanılmalıdır.
Hipotermik hayvanların
tedavisi farklı yöntemlerle
mümkün olabilir;
> Pasif yüzeysel ısıtma
(battaniye kullanarak)
> Aktif yüzeysel ısıtma
(elektrik battaniye, sıcak su
torbaları)
> Aktif merkezi ısı
düzenleme (IV sıvı ısıtıcı, sıcak
lavajlar, ısıtılmış oksijen)
Isıtma yöntemi hastanın
durumu ve hipoterminin
şiddetine bağlıdır. Bazı
hastalar için sıcak bir battaniye
yeterliyken, durumu ciddi
olan hastalar için aktif merkezi
ısı düzenlemesi tavsiye
edilir. Hafif hipotermisi olan
58-59 PETİNFO
Önlenme
Bir tutam profilaksi bin tedavi
değerindedir. Veteriner
hekimler, anestezi altında
olan bir hayvanda hipotermi
ile sıkça karşılaşır. Anestezi
altında olan hastalar için IV
sıvı ısıtıcısı, pet hayvanlar için
uygun ısıtıcı battaniye, sıcak
su torbası, gerekirse sıcak
lavaj kullanılabilir. Franklin MA,
American Animal Hospital
Association Dergisi’nde
yayınladığı yazısında
hipoterminin erken anestezik
periyotlarda da gözlendiğini
bildirdi ve bunu önlenmek
için veteriner hekimlerin
erken davranarak, uygun
bir müdahalede bulunmaları
gerektiğini belirtti.
hastalarda daha önceden
kalorifer üstünde duran ya
da saç kurutma makinesi
ile ısıtılmış battaniyeler
kullanılabilir. Şiddetli
hipotermisi olan hastalar için
ısıtılmış idrar kesesi lavajı,
ısıtılmış IV sıvılar ya da sıcak su
veya salin lavajları kullanılır. Bu
sıvılar, özellikle acil hastaların
gelmesine daha elverişli olan
soğuk ve fırtınalı havalarda
özel olarak tasarlanmış olan
bir sıvı inkubatöründe depo
edilebilir. Sıvılar için tavsiye
edilen ısı derecesi 38.8˚C’dir.
Termal yaralanmaları
önlemek için ısıtıcı alet ve
hayvan arasına bir battaniye
veya havlu konulabilir.
Hipotansiyonlu veya periferik
vazokontraksiyon riski olan
hastalar aşırı sıcaktan olumsuz
etkilenebilirler. Bu hastalar
için periferik vazodilatasyonu
önlenmek için thoraks ve
abdomen bölgesine ılık su
torbası tutulur. Aktif merkezi ısı
Komplikasyonlar
Isıtma girişimlerindeki en
sık görünen komplikasyon
after-drop sendromudur.
Bu sendrom, ısıtılmış
hayvanların merkezi vücut
ısısının tekrardan düşmesi
ile meydana gelir. Bu
durumun nedeni periferal
bölgelerdeki soğuk kanın,
merkezi bölgedeki sıcak kan
ile yer değiştirmesidir. Isıtılan
hastalarda meydana gelen ısı
şoku, ısıtma uygulamasının
hızlı yapılması nedeniyle
meydana gelebilir. Bu durum
vazodilatasyon ile sonuçlanır
ve etkilenen hastalarda
metabolik bozukluklara yol
açar. Hipovolemik hastalarda
zaten büyük yük altında olan
dolaşım sistemi için böyle bir
dikkatsizlik büyük sorunlara
yol açabilir. Hipovolemik
şokta olan kedilerde genel
olarak 3 komplikasyon
meydana gelebilir; hipotermi,
hipotansiyon ve bradikardi.
Bu üç semptom ölüm triadı
olarak da adlandırılır. Her
üç semptomu gösteren
kediler ağır vaka olarak
değerlendirilmelidir. 
psikoloji
Evlat Edinilmiş
Kent Hayvanları
Malum, havalar soğudu; Sokaktan kurtarılan kedi ve
köpekler eninde sonunda kliniklerimizin de misafiri
olacak. Veteriner Hekim Dr. Gürbüz Ertürk bu
hayvanlara nasıl yaklaşmamız gerektiğini anlatıyor.
60-61 PETİNFO
Kent hayvanlarının
şanslı olan bir kısmı
vicdanlı insanlarca
evlat edinilip, geçici
bir süre eve alınırlar.
M
evsim kış
ve sokak
hayvanları
her
zamankinden
daha fazla yardıma muhtaçlar.
Sokak hayvanlarından
kastettiğim; sokak köpekleri
(sokö), sokak kedileridir (soke).
Bunlara kısaca kent hayvanları
demeyi tercih ediyorum. Bu
hayvanlar, ya tümüyle kente ait
mekanlarda doğup büyüdüler
ya da insanlar tarafından
kentin kucağına terk
edildiler. Buralarda yaşamayı
öğrenmeye çalışıyorlar. Kentin
mekanlarında doğup büyüyen
kuşaklar, terkedilenlere oranla
içgüdüleri daha gelişmiş, daha
kuvvetli bireylerden oluşur.
Kent hayvanlarının
(kedi - köpek) davranışları evde
beslediğimiz türdeşlerinden
oldukça farklıdır. Örneğin ev
kedisi veya köpeği bir insanın
yaklaşmasından ve onunla
ilişki kurmasından hoşnut
kalırken, kent hayvanlarının
çoğunluğu bu durumdan
hoşnut değildir. Öngörülemez
davranışlar sergileyebilirler.
Kent hayvanlarının
şanslı olan bir kısmı vicdanlı
insanlarca evlat edinilip
eve alınırlar, sonra da
sağlık kontrolleri ve aşı,
operasyon gibi işlemler için
kliniklerimize getirilirler. Biz
veteriner hekimler (davranış
konularıyla ilgilenmiyor olsak
bile) hayvan sahiplerini kent
hayvanlarının temel davranış
sorunları hakkında uyarmalı
ve bilgilendirmeliyiz.
Davranış sorunları
Kente ait mekanlardan
evlat edinilen hayvanlarda
(özellikle köpekler) sık
karşılaşılan davranış
sorunlarını şöyle sıralayabiliriz:
> Ayrılık kaygısı
> Tuvalet sorunları
> Yıkımlayıcı davranışlar
> Kısır olmayan
hayvanlarda dominans
agresyon baş gösterebilir
> Korku kökenli agresyon.
çoğunlukla dominans
KAYGILI
TEDİRGİN
KORKAK
Köpekler karşılaşma
anlarında yatıştırıcı ve
barış içeren beden dili
sergilerler. Beden dilini
doğru okumazsanız; stres,
korku, kaygı ve sıklıkla
saldırganlık davranışını
tetikler. Bu durum
korku kökenlidir.
meraklı
heyecanlı
STRESLİ
Kliniğe gelen bu
hayvanlarla dikkatle ve
şefkatle yaklaşmak gerekir.
Muayene ve
uygulamalarımızda
pozitif koşullandırılma
ve duyarsızlaştırma
yöntemlerini ön plana
çıkarmakta fayda var.
kedi & köpek
Kentte büyüyen
kuşaklar
içgüdüleri
daha gelişmiş,
daha kuvvetli
bireylerdir.
Sakin ve
rahat
hayvanlar
agresyonla beraber olur.
> Sahiplenici agresyon.
Daha çok yiyecekleri
sahiplenirler. Çünkü geldikleri
ortamda yiyecek kıttı ve
sahip olununca korunması
gerekiyordu.
> Aşırı havlama
> Evlat edinilmeden önce
yanlarına birisi yaklaşınca
kaçarak kendi güvenli
alanlarına gidebilirlerken,
şimdi tasma ile gezdirildikleri
için sevme amaçlı bile olsa
yaklaşan kişilere hatta
çocuklara saldırabilir,
onları ısırabilirler.
> Eklem ve deri
problemlerine bağlı ağrılı
durumları nedeniyle ani
dokunma, agresyona
sebep olabilir.
> Sosyalizasyon
dönemlerinde insanlardan
uzak yaşamaları nedeniyle
özellikle küçük çocuklarla
sorun yaşanabilir.
Kliniğimize gelmiş
endişeli, şaşkın ve agresif
hayvanlara dikkatle ve şefkatle
yaklaşmak gerekir. Muayene
ve uygulamalarımızda
pozitif koşullandırma ve
duyarsızlaştırma yöntemlerini
ön plana çıkarmalıyız.
Çalışırken kedi veya
köpeğin bir adım sonraki
tepkisini anlayabilmemiz
gerekir. Bunun için yüz
ifadeleri, kulak, kuyruk
gibi organların duruşları,
şekilleri kısaca beden dilleri
iyi incelenmeli ve uygun
yaklaşımlar sergilenmelidir.
Buna kolaylık olması açısından
kedi ve köpeklerde beden
dillerini görseller ile kısaca
hatırlatmak isterim. 
Veteriner Hekim
Dr. Gürbüz Ertürk
1988’den bu yana pet sağlığı, köpek eğitimi ve davranışları
ile ilgilenen Veteriner Hekim Dr. Gürbüz Ertürk köpek eğitimi
ve rehabilitasyonu konusunda Macaristan İş Köpeği Spor
Kulübü, T.C. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı gibi kurumlardan
aldığı diplomaları ile profesyonel olarak köpek eğitmekte
ve kurslar düzenlemektedir. Çeşitli meslek örgütlerinde
yöneticilik de yapan Dr. Ertürk, FCI üyesi Romanya Köpek
Eğitim Kulübü’nün kurucu onursal üyesidir. Köpek Sağlığı ve
Eğitimi üzerine bir kitabı bulunmaktadır.
62-63 PETİNFO
Bu hayvanların gözleri
kapalı veya hafiften açık,
kulakları ve bıyıkları
normal pozisyondadır veya
hafiften öne doğru kıvrık.
Korkan ve
saldırgan
hayvanlar
Korkan hayvanların başı
vücut hızasının altında,
kulakları geriye yatık. Tehdit
devam ettikçe bu hayvanlar
saldırıya geçebilir.
Fiyatları insanların
yaşam tarzındaki
değişiklikler ve yeni
trendler yükseltiyor.
64-65 PETİNFO
Çin pet
sektörünün
büyüyen
ejderhası
Euromotor’un yeni araştırmasına göre Çinli
hayvanseverler, petleri için her sene milyarlar
harcamakta. Güçlenen marketin son durumuna bakalım.
T
arihin her
döneminde
yer almayı
başarabilen,
şimdiki adıyla Çin
Halk Cumhuriyeti, 9.572.900
km2 yüzölçümü ile dünyanın
üçüncü, 1.149.667.000
nüfusuyla da en büyük
ülkesdir. Ülkedeki 33 milyon
kedi ve köpek sahibi, 2012
yılında hayvanları için 7,84
milyar Yuan (¥) (350 milyar TL)
harcadı. Bu rakamlar ise 2017
yılına kadar 12,9 milyar ¥
(57.73 milyar TL)’nı geçeceği
öngörülmektedir.
Hızlı yükseliş
Fiyatları insanların yaşam
tarzındaki değişiklikler ve yeni
trendler yükseltiyor. Örnek
olarak insanlar hayvanlarını
beslemek için ev artıkları
yerine özel mamaları tercih
etmeye başlamaları, hayvan
haklarının korunması
ve hayvan refahı ile ilgili
kursların da moda olması.
Medyada da sık paylaşılan
hayvanlarla ilgili haberler,
duyarlılığın artmasına, hatta
hızlı patlayışına sebep oldu.
İnsanların talepleri arttıkça
özel istekleri karşılayan hizmet
sektörleri de gelişmeye başladı.
Rakamlar konuşsun
Veteriner hastanelerin
ve kliniklerin sayısı Pekin’de
500’ü, Şanghay’da 400’ü aştı.
Uluslararası firmalar ise teker
teker yerel pazarda kendilerini
temsil etmeye başladı. Aynı
zamanda pet kuaförlerin
sayısında da artış meydana
geldi. Özel hizmetlerin özel
fiyatı da var tabi; Örnek olarak
Şanghay’daki PetZoo’da bir
tüy kesmesi 400 ¥ (17 TL).
Bu fiyat Şanghay’daki insan
kuaför hizmetlerinin iki
katından biraz daha fazladır.
Tam donanımlı bir klinikte
genel muayene yaklaşık
1500 ¥’dir (671 TL). Bu fiyat ise
yabancı uyruklu insanların
Şanghay ikamet iznini almak
için gereken sağlık muayene
fiyatının iki katıdır. Tatile
giden Çin vatandaşları için ise
birbirinden güzel yeni trend
pet hoteller de mevcuttur. Bu
hotellerin bir gecelik fiyatı 100
¥’dan (44 TL) 300 ¥’a (134 TL)
kadar değişebilir. Bu fiyat ise
Şanghay’da bir pansiyonun
bir gecelik fiyatı ile eşdeğerdir.
Euromotor’a göre pet sevenler
de bu konu hakkında şikayetçi
değildir. Bunun iyi bir
örneğini interneti araştırırken
görebiliriz; köpekler ve
sahipleri arasında daha iyi
iletişimi sağlayan uzaktan
eğitim kursları için aylar önce
rezervasyon yaptırılmalı.
Köpek gezdirme mesleğinde
de patlayış yaşandı; ilan
veren gezdirenler-İngilizce de
konuşabilen - bir saat için 200
¥ (88 TL) isteyebilir.
Çin’de neden köpek
sahiplenilir?
CNN’ın Büyük Animal
Asia anketi kapsamında
1432 Çinli köpek sahibinin
alışkanlıkları hakkında bilgi
toplandı. Araştırmaya katılan
kişiler birden fazla cevap
verme hakkına sahipti. Anketin
sonucuna göre, Çin’de yaşayan
insanların %93.6’sı hanesinin
güvenliğini korumak için
köpek sahiplenir. İnsanların
%41,1’i köpekleri yalnızlığa çare
olarak görür.
Çinlilerin %33,8’ı
eğlence niyetine bir hayvan
sahiplenirken, halkın %6,1’i
gerçek hayvansever olup,
sokakta yaşayan hayvanları,
zor koşullardan kurtarmak için
bir köpeğe sahip olur. İlginç
bir nokta olarak ise, insanların
%5.3’ü evindeki farelerden
kurtulmak için bir köpeğe
ihtiyaç duymaktadır. 
Onlar
birer aile
ferdidir
Reuters haberine göre
Şanghay’da banka elemanı
olarak çalışan Chen Bey,
aylık maaşının 5/1’ini kaniş
köpeğine harcamaktadır.
Chen’in, köpeğini haftada
bir kere kuaföre götürmesi
ve ithal mama ile beslemesi
aylık 2000¥’a (913 TL) mal
oluyor. Şanghay şehrinde
aylık asgari maaş 2020¥,
yanı 921 TL’dir. 26 yaşında,
bekar, ailesi ile yaşayan
Chen “O da ailemizin bir
üyesidir ve o da her şeyin
en iyisine layık” diye konuştu.
Piyasada mevcut
olan ürünlerin
çoğunda bulunan
kimyasalları
inceleyelim
kar
gizli tehlike
Kışın kullanılan kimyasal maddeler
hayvanlara ne derece tehlikeli olabilir?
Karı eritmek için en hayvan dostu
kimyasal madde hangisidir?
K
apımıza dayanan
kış ve soğuklar
sonucu ülkemizin
bazı bölgelerinde
yoğun kar
yağışları görülmektedir. Bir
yerde kar varsa, kısa bir süre
içinde yol temizlemesi ve karın
uzaklaştırılması için kullanılan
kimyasal maddeler de ortaya
çıkmaktadır. Bu kimyasal
maddeler hayvanlara büyük
tehlike taşmakta; eriyen kar ile
birlikte hayvanlar tarafından
tüketilmezse bile, patileri ile en
az bir kere kar içine basarlar.
Yani hem intestinal hem de
dermal yolla ciddi hasarlara
sebebiyet verebilen maddeler
ile karşı karşıyayız. Piyasada
mevcut olan ürünlerin
çoğunda bulunan sodyum
klorit, potasyum klorit,
magnezyum klorit, kalsiyum
tuzları ve ürik asit bazlı kar
eritici kimyasalları inceleyelim.
Sodyum klorit
Sodyum kloritin az
miktarda intestinuma geçmesi
kusma ve ishal gibi hafif
gastrointestinal bozukluklara
neden olur. Fakat kimyasalın
büyük miktarda alımı sodyum
toksikasyonuna neden olur.
Köpekler için 4g/kg sodyum
klorit merkezi sinir sisteminin
hipernatremisine sebep
olup, sık ürinasyon sonuncu
dehidrasyon, taşikardi,
hipertermi hatta ölüme
de sebep olabilir. Sodyum
klorit zehirlenmesinin en
belirgin klinik belirtileri
arasında nörolojik bulgular
da mevcuttur. Aniden ve
şiddetli başlayan nöbetler
toksikasyonun işaretidir.
Klinik semptomları, yutulan
maddenin miktarına
ve köpeğin fizyolojik
durumuna bağlıdır. Tedavi
olarak hayvanın su ihtiyacı
karşılanır ve elektrolit dengesi
yerine getirilir. Ayrıca bazı
durumlarda diüretikler de
faydalı olabilir. %5’lık Dextroz
sıvısı ve diüretik olarak
furosemid iyi bir seçim olabilir.
Potasyum klorit
Köpeklerde potasyum
klorit tuzlarının alımı,
Magnezyum
klorit
Erimiş kar ile alınan
magnezyum kloritler
gastrointestinal bozukluklara
sebep olabilir. Potasyum klorit
gibi, renal bozukluğu olmayan
hayvanlarda hipermagnezi
gibi ciddi sebeplere yol
açmaz; hipotansiyon,
kardiyak bozukluklar zayıflık
ve nörolojik semptomlar
gözlenebilir. Tedavi
Semptomatik ve destekleyici
olmalıdır. 2 saat içinde
hayvan kusturulabilirse,
magnezyum klorürün
absorbsiyonu azaltılabilir.
Hayvan dostu kar
eritme yönteminin
altın kuralı; ne kadar
az kullanırsak
o kadar iyidir.
böbreklerde sorun olmadığı
müddetçe, hiperkalemi
gibi ciddi bozukluklara
neden olmaz. Bu tuzların
irritatif olması nedeniyle
gastrointestinal bozukluklar
sonucu hemorajik kusma
ve ishale neden olabilir.
Vücuttaki potasyum
yükselmesi sonucu kaslarda
zayıflık ve kardiyak ileti
bozuklukları gözlemlenebilir.
Tedavi olarak laktatlı ringer
ve furosemid tavsiye edilir.
Potasyum klorürün irritatif
olması nedeniyle kusma
kaçınılmazdır. Aktif kömürün
potasyumu bağlayamadığı
unutulmamalıdır.
Kalsiyum tuzları
Bu grupta kalsiyum
karbonat, kalsiyum klorit
ve kalsiyum magnezyum
asetatlar mevcuttur.
Bu tuzlar erimiş karda
bulunabilen en irritatif
kimyasal maddeler
arasında bilinmektedir; hem
gastrointestinal bozukluklara
hem de deride ve gözde
irritasyona neden olabilirler.
Kalsiyum tuzlarının büyük
miktarda alımı sonucu,
diğer fizyolojik faktörlere
68 PETİNFO
bağlı olarak serum kalsiyum
konsantrasyonunun
yükselmesine nadiren sebep
olabilir. Semptomatik
tedaviye başvurulur.
Üre
Üre, insan, köpek ve
kedi gibi tek midelilerde
ruminatlardaki kadar toksik
değildir. Üre bazlı kar eritici
kimyasal maddeler, en
hayvan dostu maddeler
olarak nitelendirilebilir.
Ürenin indigesyonu genellikle
salivasyon ve orta dereceli
gastrointestinal irritasyona
neden olabilir. Maddenin
büyük miktarda ağız ile
alımı zayıflık, tremorlar
ve methemoglobinemi
ile sonuçlanabilir. Tedavi
bu madde konusunda da
semptomatiktir. Hastanın
monitörizasyonu da önemlidir.
Sonuç olarak, karın
eritilmesinde kullanılan
her kimyasal madde
hayvanlar için tehlike taşır.
Çoğu basit bir gastrointestinal
bozukluğu ve hafif deri
irritasyonu hariç, daha ciddi
sebeplere neden olmazken
bazılarının hayati tehlikeye
neden olan etkileri olabilir. 
Basit bir deney
Bir poşet içine biraz kar eritici kimyasal ile birkaç damla su
ekleyin. Elinizi poşetin içine sokun ve bekleyin. Poşetin içindeki
ısının yükselmesini hissedeceksiniz. Köpeklerin parmakları
arasına giden kimyasal maddeler de hayvanların derisini
de tam da bu şekilde yakar. Hayvan acıyı hissederken
patisini sürekli yalayarak bölgeyi nemlendirir ve daha ciddi
komplikasyonlara sebep olur. Karlı havalarda kliniğinize gelen
her hayvanın parmaklarını iyice muayene etmeyi unutmayın!

Benzer belgeler

temmuz-2016 - Petinfo Dergi

temmuz-2016 - Petinfo Dergi Ebru Dereli [email protected] GRAFİK TASARIM emel vural [email protected] DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Ahmet Ergün, Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ, Prof. Dr. Tamer Dodurka, Yrd. Doç. Dr. Özlem Şeng...

Detaylı