Devlet kuramları: Araççı devlet kuramı (Miliband,Lange)
Transkript
Devlet kuramları: Araççı devlet kuramı (Miliband,Lange)
Devlet kuramları: Araççı devlet kuramı (Miliband,Lange) CRP495 - URBAN POLITICAL ANALYSIS Ayaz ZAMANOV - 1700103 - CRP4 Araççı devlet kuramı, birçok düşünür tarafından, devletin ne şekilde yönetildiğini anlatmaya veya açıklamaya çalışan bir kavramdır. İnsanlar farklı düşüncelere sahip olduklarından ve farklı ülkelerde, farklı zamanlarda yaşadıklarından dolayı, her bir birey devleti farklı bir şekilde tanımlayabilmekte özgürdür. Öncelikle devletin ne olduğunu anlamak gerekir ve daha sonra devletin bu kavramıyla beraber ortaya atılmış kuramları tartışmak gerekir. Devlet aslında belirli topraklar ve sınırlar üzerinde yaşayan millet veya milletler topluluğu tarafından meydana gelen bir siyasi varlıktır. Bu siyasi varlık, ülkeyi belirli bir politika, hükümet ve ortak kanunlara bağlı olarak yönetir. Aslında devleti yaratan da o topraklardaki insanlardır. Devlet kavramının oluşması demek, bu varlığı yönetecek olan insanların oluşması demek olduğu için, devletin kurulu olduğu topraklar üzerinde yönetici sınıfın ortaya çıkması da olağan bir durum haline gelmektedir. İşte tam bu noktada da fikir ayrılıkları bazı düşünürlerin akıllarını kurcalamaya başlamıştır. Devlet bir araç mıdır? Yoksa sadece kendi başına bir yapı mıdır? Bu iki soru nasıl birbirine ters düşüyorsa, yapısalcılarla araççıların düşünceleri de birbirine ters düşmüştür. Marksist bakış açısına göre devletin ana fonksiyonu, özel mülkiyeti ve mevcut durumu korumaktır. Bu durumu yukarda bahsettiğim devlet tanımıyla özleştirirsek, devlet eğer belirli hak ve kurallarla milleti yönetecek olan bir varlık olacaksa, örneğin, o topraklarda yaşayan her bir bireyin bütün özel mülkiyetini korumakla yükümlü olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca, bu korumaya örnek olarak insan haklarını da vermek mümkündür. Marksist düşünceyle devam etmek gerekirse devletin, ekonominin fonksiyonundaki rolünün monopol kapitalist dönemde arttığını söylemek mümkün. Monopol kapitalist dönemde, devlet farklı bir rol üstlenmiştir. Bu rolü ekonomi alanına müdahale etmek olarak tanımlayabiliriz. Miliband araççı devlet kuramının Paul Sweezy tarafından şifreli bir şekilde açıklandığını iddia etmiştir. Sweezy ise monopol kapitalist dönemdeki devletin rolünü şu ifadelerle anlatmaktadır: "Devletin kullanılmasının altında yatan ilke, onun ekonomik araç olarak görülmesidir." (Sweezy) 2 Burjuva teorilerinin devlet tanımına bakacak olursak, bu teoriler daha çok toplumdaki egemen kesimin veya asıl değimiyle gücün nasıl çıktığını ortaya atan teoriler olmuşlardır. Burjuva teorilerinin en değerli görüşü ise ortaya çıkmış bu politik güçlerin, ekonomik güçlerle birlikte ve paralel bir şekilde ilerlemesi durumudur. Ancak bu şekilde politik güç, bağımsız ekonomi veya politik gücün temeli var olabilir. Devlet varlığı içerisinde sınıf toplumları önemli rol oynamaktadır çünkü bu farklı özelliklere sahip gruplar devleti aslında oluşturan ve seçen bireylerden oluşmaktadır. Miliband bu noktada bir görüş ortaya atmaktadır: "Temel ve en büyük şey, devletin gücüdür; ancak tek değildir. Devletin tek güç olmamasından şunu anlayabiliriz ki sınıf gücü de devletten ayrı ve devleti etkileyen bir güçtür."(Miliband) Yani Miliband'ın demek istediği ana düşünce aslında devletin kendi başına var olamayacağıdır. Bu nokta da Miliband'ın araççı yaklaşıma parantez açtığını görmek mümkün. Bu düşünce tarzına karşıt olarak ise Marksist düşünürler, sınıf toplumlarındaki gücün kaynağının devlet olmadığına, aksine bu gücün sosyal sınıflar olduğunu ortaya atmaktadırlar. "They must .. seek to influence and shape the state’s power and purpose, or try and appropriate it altogether. It is for the state’s attention, or for its control, that men compete; and it is against the state that beat the waves of social conflict." (Miliband, 1969, p.1). Araççı yaklaşımda devletin bir araç olarak görülmesinin perde arkasında her ne kadar sınıfsal ayrımlar, burjuvacı düşünceler veya hakim sınıflar olsa da, devletin kendine özgü araçları da olduğunu unutmamak lazım. Devleti araç olarak kullananlar, devletin de araçlarını dolaylı yoldan kullanmaktadırlar. Devletin 4 ana aracı vardır; idari bürokrasi, adli sistem, ordu ve polis. Devletin araçlarını önemseyen yaklaşımları tartışmak gerekirse; araççı ve yapısalcı yaklaşımları örnek alabiliriz. Her ikisi de kendine özgü devlet tanımını benimsemiş, bu doğrultuda farklı kuramlar ortaya atmışlardır. Yapısalcılar, yönetici sınıfını politik 3 olarak temsil etmek için yönetici sınıfından olmak zorunda olmadıklarını iddia etmişlerdir. Eğer yönetici sınıfı bireyleri yoksa, diğer sosyal sınıflardan olan bireyler büyük bir istekle yönetici sınıfını temsil etmek için adaydırlar. Araççılar ise bu görüşün tam tersini desteklemektedirler. Onların görüşüne göre devlet araçlarındaki üyeler ile yönetici sınıfındaki üyeler arasındaki kişisel ilişkiyi kanıtlamaktır araççı devlet teorisi. Araççı devlet kuramının belirtmek istediği asıl görüş, devletin yönetici sınıfı tarafından dolaylı olarak kullanılan basit bir alet ya da araç olduğudur. Araççılar, temel olarak yönetici sınıfın doğasını ve mekanizmasını çözmeye çalışıyorlar ve bu problem doğrultusunda devletin bir araç olarak kullanıldığını varsayıyorlar. Onlara göre yönetici sınıfın 2 tür mekanizma şekli vardır. Araççıların inceledikleri ilk mekanizma devleti, yönetici sınıfıyla bağlayan mekanizmalardır. Devletin ne şekilde yönetici sınıfı tarafından kullanıldığını, yönetici sınıfındaki hangi bireylerin bu durumdan istifade ettiklerini açıklamaya çalışmışlardır. İkinci olarak ise araççılar, devlet politikaları ile sınıfların ilgileri arasındaki ilişkiyi somutlaştıran mekanizmalara açıklık getirmeye çalışmışlardır. Açıktır ki, devleti kullanan kesimin neden yönetici kesim olduğunu herkes tahmin edebilir. Güçlü bir varlığı yönetenlerin sadece ülkenin güçlü kesiminin olabileceği, buradaki güç kavramının tek bir şeye değil, birçok kavrama hitap edebileceğini bilmek gerekir. Bu kavramlardan para, aile ilişkileri veya bireyin toplumdaki yeri bile güç kavramını etkileyecek faktörlerden bazılarıdır. Araççılar, devleti sınıf mücadelelerinin nesnesi olarak görüyor. Belki de sınıf farklılıklarını sağlayan asıl gücün devlet olacağını iddia etmek çok da yanlış olmayacaktır. Bir örnek vermek gerekirse, iktidara gelen bireylerin veya bireyler topluluğunun, ülkede uygulayacakları politikalar çerçevesinde yaptıkları kent planları, mekansal sınıf ayrımlarını ortaya çıkarabilecek çok önemli bir etmen olacağını söyleyebiliriz. "Devlet herhangi bir nitelikten yoksundur. Bir çeşit sopa gibi bir şeydir. Kimin elindeyse, onun istekleriyle özdeştir. Yani devlet, bir araçtır ve bunun dışında herhangi bir işlevi olmadığı için özerkliği de yoktur.” 4 Devletin herhangi bir nitelikten yoksun olmasının nedeni ise, devlet denen bu varlığın kendiliğinden ortaya çıkmadığı, devleti de yaratanların bireyler olduğunu söylemek mümkündür. Bu yüzden devlet, somut bir varlık olarak sopaya benzetilmiştir. Devletin araççı devlet teorisine göre açıklaması ise devletin bir araç dışında hiçbir işlevi olmadığı, işlevi olmamasından dolayı da herhangi bir özerkliği olmadığını belirtmişlerdir. Araççılar her ne kadar devleti bir araç olarak görüyorsa da, günümüzde bunun saf bir örneği yoktur. Bu durumun biraz daha el altından yapılan işlerle bağlantılı olmasıyla yakından ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. Araççılar, bu yaklaşımın yanlış anlaşılmaması için de belirli düşünceler ortaya atmışlardır. "Biz, devletin ‘araççı teorisi’ derken, yönetici sınıfla devlet arasındaki bağları sistematik bir biçimde inceleyen, fakat bu bağların içinde oluştuğu yapısal bağlamı teorik bir dağınıklılık içinde bırakan görüş tarzını kastediyoruz.” (Gold, Lo, Wright) Bu noktada, Gold, Lo ve Wright, araççı devlet kuramının kastetmek istediği asıl noktayı açıklamaya çalışmışlardır. Araççı yaklaşımın yönetici sınıfın devletle olan ilişkilerini açıklamak için var olduğunu söylemişlerdir. Bu varoluşun, var olan sistematiği açarak insanlara yansıtılmasını amaçlamışlardır. Tabi ki bu sistematik içerisinde var olan bağların oluşturduğu yapısal kısmını bir teori haline getirip, bu teoriyi devletle yönetici kısmın ilişkilerini açıklayan teorik bir düşünce tarzına çevirmeyi tercih etmişlerdir. Gold, Lo ve Wright araççı devlet teorisi bu şekilde açıklarken, devletin araç olarak kullanılmasını farklı nedenlere bağlayanlar da vardır. Sweezy, bu konuda en önde gelen isimlerden biridir. Sweezy, araççı devlet kavramını şu sözleriyle açıklamaktadır; “Classes are the product of historical development... The state is an instrument in the hands of the ruling classes for enforcing and guaranteering the stability of the class structure itself.” (Sweezy) Sweezy, araççı devlet kuramının tanımını biraz daha farklı bir noktaya çekiyor. Sınıfların, tarihsel bir gelişimin ürünü olduğunu iddia etmektedir. Devleti, 5 yönetici sınıfların elinde olan, sınıf yapısının istikrarını korumak için kullandıkları bir araç olduğunu söylemektedir. Daha önceden de söylediğimiz gibi, devletin bireylerin özel mülkiyetini korumakla görevlendiren düşünürler, aslında Sweezy'nin bu sözlerini de bir nevi desteklemiş oluyorlar. Sweezy'nin bu sözlerine Gold, Lo ve Wright da katılmaktadır. "Böylece, devletin işlevini yerine getirmesi, esas olarak, stratejik mevkilerdeki kişiler tarafından, ya doğrudan doğruya devlet politikalarının yürütülmesi veya dolaylı olarak devlete baskı yapılması yoluyla, bir araçsal kuvvet uygulaması şeklinde anlaşılmaktadır.” (Gold, Lo, Wright) Yönetici sınıfın devlet üzerindeki baskısını ele alan Gold, Lo ve Wright, en başından beri söylediğimiz devleti araç olarak kullanan burjuva sınıfının bu işi nasıl yaptığını açıklamaya çalışmışlardır. Sweezy'nin düşüncesinden yola çıkarak daha detaylı bir şekilde, devletle yönetici sınıflar arasındaki ilişkileri açıklamaya çalışan Gold, Lo ve Wright, yönetici sınıfların doğrudan politikalar yürütmesiyle ya da dolaylı olarak devlete baskı yapmasıyla, devlet varlığını bir araç olarak kullandığını öne sürmektedirler. Bu da devleti, araçsal bir kuvvet uygulaması yoluna itmiştir. Yönetici sınıfın devleti bu şekilde yönetmesi sonucunda da, gerek sınıf ayrımları, gerek planlamadaki çıkar düşünceleri varlığını göstermeye başlamıştır. Bu noktada ülkenin refah seviyesi ve toplumun üretim kapasitesi de bu ilişkilere göre düşüş göstermektedir. Gold, Lo ve Wright'in, Sweezy'le beraber öne atıkları bu düşünceyi destekleyenler, günümüzdeki devlet kavramını monopollerle devlet araçlarının üyelerinin birbirleriyle olan yakın ilişkileriyle açıklıyor. Lange, bu düşünceyi kendi yazdığı teziyle desteklemiştir; "fusion of the state and monopolies into a single mechanism.” Bu teziyle, araççı devlet teorisinde tek bir mekanizmanın var olduğunu, devlet ile tekelcilerin birleşmesinin, tek bir mekanizmaya bağlı olduğunu belirtmeye çalışmıştır. 6 “Kısacası, kapitalist gruplar tekelci konumlarını, sadece iktisadi güçleri sayesinde değil, aynı zamanda siyasal güçleriyle, devleti iktisadi hayatta kendi çıkarları için çalışan uysal bir müdahale aracı haline sokarak elde ederler.” (Lange) Bütün bu düşüncelerin temel kökeni, devletin bir araç olarak kullanılmasıdır. Lange'ın düşüncelerinden anlaşıldığı gibi, devleti bir araç olarak kullananların, tek bir güce sahip olmadığını anlamak mümkün. Siyasal güçlerin, iktisadi güçlerle birleşip, devleti kendi çıkarları doğrusunda çalışan bir mekanizma haline getirdiklerini savunmuştur, Lange. Türkiye'den örnek vermek gerekirse, Ali Ağaoğlu'nun günümüzde yapmak istediği, uygulamaya sokmak istediği mekanizmaları devlet tarafından engellendiğini görebiliriz. Bu tür mekanizmaların daha çok parasal güçle yapılmak istendiğini görsek de, devletin başında olan kesimin de devleti konut politikaları aracılığıyla bir araç olarak kullanmaktadırlar. Örneğin, TOKİ'nin günümüzde birçok hakka sahip olması, Türkiye'deki konut politikalarının ne denli devlete bağlı yürüdüğünü göstermektedir. Bu da devletin, araççı politikalara tabi tutulduğunu, yönetici kesimin, toplumun fikrini almadan kendi politikalarını, devletin araçlarını kullanarak hayata geçirdiğini söylemek mümkündür. 7 Referanslar: Miliband, R. (1969). The State in Capitalist Society. London, Weidenfeld &Nicolson Miliband, R (1977). Marxism and Politics. Oxford, Oxford University Press Ersoy, M. (1978). The Political Economy of Urban Areas. ODTÜ, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Pub., No.7 Wetherly, P. (2004). A Restatement of (Some Aspects of) the Instrumentalist View of the State. State Theory Panel – Reflections on Ralph Miliband’s Contribution State Theory. Political Studies Association Annual Conference, University of Lincoln. 8