Perspektif Sayı 34

Transkript

Perspektif Sayı 34
DOSAB İLETİŞİM
Sayı: 34 Şubat 2011
DOSABSİAD adına sahibi
Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni
DOSAB Yönetim Kurulu
Başkan
Başkan Yardımcısı
Üyeler
DOSAB Bölge Müdürü
DOSABSİAD Yönetim Kurulu
Başkan
Başkan Yardımcıları
Genel Sekreter
Sayman
Üyeler
Dergi iletişim
Ceyhun Özüm
Selim Yedikardeş
Yayına Hazırlayan
Görsel Yönetmen
Baskı
Dağıtım
Yayın Türü
Divit Basın Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel. : 0.224 247 19 90 Faks : 0.224 247 13 30
FSM Bulvarı Tuna Cad. Esra Sitesi No: 89 K: 1 D: 3
Nilüfer / BURSA
[email protected]
Ümit İnce
Furkan Ofset / Bursa (Aralık 2010)
Seç Kurye - 0.224.225 61 42
Yerel Süreli
ISSN 1307-2005
R.Ertuğrul Kaplan
Ferudun Kahraman
Burhan Çakır, Mustafa Oran, Osman Sönmez
Serhat Şengül
Ceyhun Özüm
Selim Yedikardeş, Y. Türker Gülener
Birol Bahadır
Hasan Moral
Vedat Kantar, Melih İyigüllü, Fatih Pehlivan, Hakan Kale, Ümit Kar, Ayhan Yılmaz,
Güçlü Görür, Orhan Tezyaparlar,
İbrahim Öztürk, Raşit Ceylan
Mustafa Karaer Cd. No: 18 Demirtaş / Bursa
Tel. : 0.224 261 00 40 Faks : 0.224 261 00 43
www.dosab.org.tr - www.dosabsiad.org.tr
Dergide yayınlanan yazı ve makaleler kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Makalelerin sorumluluğu yazarına, reklamların sorumluluğu reklam veren firmalara aittir.
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ve Sanayici
İşadamları Derneği yayın organıdır.
İki ayda bir yayımlanır.
DOSAB Bölge Müdürlüğü
DOSAB Gül Sk. No: 11 Osmangazi Bursa
Tel: 0224 261 00 40 (3 Hat) Faks: 0224 261 00 43
DOSABSİAD
Mustafa Karaer Caddesi No: 18 BURSA
Tel: 0224 261 20 10 Faks: 0224 261 20 09
DOSAB Sosyal Tesisleri
Çiğdem Sk. No: 5 Demirtaş BURSA
Tel: 0224 261 29 57
İÇİNDEKİLER
6 Bilgi
7 DOSAB
8 Kapak
17 Analiz
22 Haber
26 Tekstil
34 Çevre
38 OSB
40 Bursa OSB’leri
41 İhracat
42 Konuk Yazar
49 Firmalar
54 Konuk Yazar
56 Konuk Yazar
62 Gezi
DOSAB hizmet fiyatları ve tüketimler
3.Olağan Genel Kurul 12 Mart’ta
Ertuğrul Kaplan / Görev süremizde DOSAB’a çağ atlattık
İhracatta riskler ve korunma yöntemleri
Dünya ve Türkiye Ekonomisi’nin genel görünümü
Sporda şiddet DOSAB’da tartışıldı
Sektör ithalatta korunma tebliğini tartışıyor
OSB’ler 2.Çevre Zirvesi’nde buluştu
Bölge Müdürleri Manisa’da imar ve plan uygulamalarını görüştü
BTSO OSB Başkanı Ali Uğur / Amaç Sanayiciye daha iyi hizmet
UİB’in 2011 hedefi 20 Milyar Dolar
Kadir Aydın / Simenes Batı Türkiye Müdürü
Güvenilir bir altyapı kesintisiz üretimin temelidir
Aktaş Group Holding oldu
Obasan, 2 yılda 2 kat kapasite artıracak
Prefabrikte referans Afa Prefabrik
Faik Çelik Holding, turizmde Starwood ile anlaştı
Çiğdem Top / İSGÜM’de gezici iş sağlığı üniteleri
Recep Ecer / Asyanın bozkırlarında av
Lüksemburg
Atık Su Arıtma Tesisi
Yeni Yalova Yolu Terminal arkası BURSA
Tel: 0224 261 28 94 (3 Hat) Faks: 0224 261 28 97
Bursa Tasarım Teknoloji Geliştirme Merkezi - BUTGEM
Mustafa Karaer Cad. Çiğdem 2 Sk. BURSA
Tel: 0224 261 12 11 Faks: 0224 261 22 11
www.dosab.org.tr - www.dosabsiad.org.tr
1
[email protected]
HABER
Bana bu kadar süre
katlandığınız (!)
için teşekkür ediyorum
R.Ertuğrul Kaplan DOSAB Başkanı
Değerli sanayici dostlarım,
Yıllar çok çabuk geçiyor. 2001 yılında Demirtaş Sanayiciler Derneği (DSD) başkanlığına seçildim. 2003 yılından itibaren Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Başkanı oldum. Aradan 10 yıl geçti. Yine bir mart ayında, görevimi yapmanın huzur ve mutluluğu
içinde DOSAB başkanlığından ayrılıyorum.
Geçmişte ‘gecekondu’ sanayi bölgesi denilen DOSAB’ın bugün hangi noktaya geldiği malum… Bu yazımda uzun uzun yaptıklarımızı anlatmayacağım, dergimizin sayfalarında ana hatlarıyla bu süreci okuyabilirsiniz. Yalnız şu kadarını söylemeliyim; hep birlikte gerçekten çağdaş bir organize sanayi bölgesi yarattık. Her türlü altyapısıyla, yolları, yeşil alanları, sosyal tesisleri ve toplumsal sosyal sorumluluk projeleriyle DOSAB, başkalarının ‘gıpta’ ettiği, ‘örnek’ aldığı, bizlerin ise ‘gurur’ duyduğu bir bölge haline geldi.
Bu duruma gelmemizde, başta siz sanayici dostlarım, onlarca insanın emeği ve katkısı
var. İzninizle bu son yazımda onları anmak ve hepsine teşekkür etmek istiyorum.
Başta bölgemizdeki siz sanayici dostlarıma; bana koca 10 yıl katlandığınız (!) için
teşekkür ediyorum. Bize güvendiniz, DOSAB’ı 2003’ten bu yana emanet ettiniz. Birlik ve beraberliğin güzel örneklerini sergiledik ve güveninizi boşa çıkartmadık.
Bizden önce DOSAB’da görev yapmış eski başkan ve yöneticilere, dönemimizde
uyum içinde çalıştığımız müteşebbis heyet ve yönetim kurulu üyelerime, bölge müdürlerimiz Nezih Ertunga ve Serhat Şengül başta olmak üzere DOSAB’daki tüm mesai arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ediyorum. Her icraata onlarla birlikte imza attık.
BUTGEM mesleki-teknik eğitim merkezi; Bölgemiz, Bursa ve ülkemiz için önemli bir kazanımdır. Bu projede bizlerle birlikte olan tüm dostlarıma, Bursa Valililerimiz,
Büyükşehir Belediye Başkanlarımız, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ve Uludağ İhracatçı Birlikleri’ne,
İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi (İSGÜM) Bölge Laboratuarı’nın kurulması için bizi
tercih eden, çalışmalarımızda destek olan Devlet Bakanımız Faruk Çelik’e,
Elektrik enerjisi altyapısında örnek proje ürettiğimiz Siemens’e, doğalgaz altyapısının kurulmasında üstün gayretlerinden dolayı Kata İnşaat’a, SCADA, Sayaç Otomasyonu, Haberleşme ve MOBESE Sistemi Projemiz nedeniyle Türk Telekom ve SYS
Yazılım’a,
Yol, kanalizasyon, çevre, aydınlatma konularında birlikte çalıştığımız Yuner İnşat,
Fırat Plastik, Parsker Peyzaj, Haluk Elektrik firmalarına, Atıksu Arıtma Tesisi’ni hayata birlikte geçirdiğimiz Alke-Hidrotek-Beta konsorsiyumu ve inşaat işlerini üstlenen
alt yüklenici firma Alkataş’a, mimarımız Haluk Yalkı’ya ve burada isimlerini sayamadığım kişi ve kurumlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
DOSAB başkanlığı benim hep gururla taşıdığım bir sıfat olmuştur.
12 Mart’taki Genel Kurulumuzun bölgemiz için hayırlı uğurlu geçmesini diliyorum.
Kim yönetimde olursa olsun, DOSAB bayrağını daha yükseğe taşıyacaktır, buna eminim. Yeni görev alacak arkadaşlarıma başarılar diliyorum.
Saygılarımla,
2
Görev dönemimizde
birlikte olduğumuz
tüm kişi ve kurumlara
sonsuz teşekkürlerimi
sunuyorum. Hep
birlikte örnek
çalışmalar yaptık.
DOSAB’ı bundan
sonra yönetecek
arkadaşlarımız Bursa
ve ülke sanayisine
katkı koymaya devam
edeceklerdir.
[email protected]
DOSABSİAD’DAN
DOSAB
büyümesini sürdürüyor,
sürdürecek de…
Ceyhun Özüm DOSABSİAD Başkanı
Bursa başta olmak üzere Türkiye’nin önde gelen OSB’leri arasında bulunan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi artık ülkemizin bir sanayi üssü haline gelmiştir.
Bunda hiç şüphesiz Bölgemizdeki sanayici ve işadamlarının özverili çalışmalarıyla birlikte, 29 Ocak 1987 tarihinde kurulan DOSABSİAD’ın da çok önemli payı
bulunmaktadır.
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi günümüzde, 475 hektar büyüklüğe ulaşmış
olup, Bölgemizde 389 firma faaliyette bulunmaktadır. Bu fabrikaların yüzde 68’i
tekstil, yüzde 20’si otomotiv, yüzde 3’ü makine metal, yüzde 2’si gıda ve yüzde 7’si de
diğer sektörlerde faaliyet göstermektedir.
2010 sonu itibariyle bu firmalarımızın elektrik tüketimleri bir önceki yıla göre
yüzde 14.5’lik artışla 842 milyon 800 bin kilowat saate, doğalgaz tüketimleri bir önceki yıla göre yüzde 14.4’lük artışla 105 milyon 555 bin standart metreküpe, proses
ve içme suyu tüketimleri de yine bir önceki yıla göre yüzde 34.2’lik artışla 4 milyon
676 bin metreküpe ulaşmıştır.
Yine Bölgemizdeki firmaların 2010 yılı ihracat tutarları 3 milyar dolar düzeyindedir.
İnanıyoruz ki, bunlar kadar önemli bir başka veri de, Bölgemizdeki 389 firmada
toplam 35 bin 225 kişinin istihdam ediliyor olmasıdır.
Bütün bunlar göstermektedir ki, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi artık büyüklüğünü kanıtlamıştır ve bu haklı gurur DOSABSİAD üyelerinindir.
Görevde bulunduğumuz son 2 yılda, Bölgemizin gelişmesine ve büyümesine
yönelik çalışmalarda bulunmuş olmak, burada sayamayacağım kadar çok faaliyeti gerçekleştirerek hizmet yapmış olmak, Başkan olarak benim ve bütün Yönetim
Kurulu Üyesi arkadaşlarım için kıvanç vesilesidir.
Hizmetin bir bayrak yarışı olduğunu elbette biliyorum.
DOSAB ve DOSABSİAD’ı kuran ve yöneten bizden önceki büyüklerimizden aldığımız bayrağı, bizden sonraki yöneticilere bırakma zamanı geldi artık.
Önümüzdeki günlerde yapılacak olan DOSAB ve DOSABSİAD Genel Kurullarındaki seçimler neticesi görev alacak bütün arkadaşlarıma başarılar dilerken, bu
vesile ile birlikte çalıştığım Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarım başta olmak üzere,
her zaman uyumlu bir çalışma içerisinde olduğumuz DOSAB Yönetimine ve elbetteki DOSABSİAD üyelerine ve bölgemiz sanayicileri ile işadamlarına da teşekkürlerimi sunuyorum.
4
Tüm veriler
göstermektedir ki,
Demirtaş Organize
Sanayi Bölgesi
büyüklüğünü
kanıtlamıştır.
Hizmet bir bayrak
yarışıdır. Bayrağı bizden
sonraki yöneticilere
bırakma zamanı geldi.
365.070
374.356
372.490
354.639
352.946
345.477
325.348
332.475
11.756.786
338.879
324.633
11.244.742
11.307.145
297.594
10.986.220
9.359.718
236.519
9.028.113
8.237.415
7.487.232
8.176.471
7.512.324
74.800.600
71.106.880
72.417.110
70.862.980
72.414.250
79.652.400
Not: DOĞALGAZ TÜKETİM MİKTARINA ENTEK MS/A TÜKETİMİ DAHİL DEĞİLDİR.
DOSAB 12 AYLIK DOĞALGAZ, ELEKTRİK ve PROSES SU TÜKETİM GRAFİĞİ
7.079.512
6.880.491
67.901.530
76.598.960
76.050.540
67.206.330
72.963.220
62.700.150
MART 10
NİSAN 10
MAYIS 10 HAZİRAN 10 TEMMUZ 10 AĞUSTOS 10
DOĞALGAZ (Sm3)
EYLÜL 10
ELEKTRİK (kWh)
EKİM 10
KASIM 10 ARALIK 10
OCAK 11
ŞUBAT 11
PROSES SU (m3)
ELEKTRİK TÜKETİMİ (kWh)
DOĞALGAZ TÜKETİMİ (sm3)
Yıllık
Aylık
Değişim
Değişim
2010
2011
OCAK
68.170.01475.511.82010,77%-4,47%
ŞUBAT
64.902.995
72.188.595
11,23%
-4,40%
MART
74.326.504
-
-
NİSAN
70.376.073
-
-
MAYIS
70.202.710
-
-
HAZİRAN
71.730.217
-
-
TEMMUZ
71.781.304
-
-
AĞUSTOS
67.179.388
-
-
EYLÜL
66.834.681
-
-
EKİM
76.017.221
-
-
KASIM
62.237.900
-
-
ARALIK
79.041.601
-
-
TOPLAM842.800.609
-
- -
Yıllık
Aylık
2010
2011
2008
2009 Değişim Değişim
OCAK
9.180.823
11.174.871
21,72%
-1,21%
ŞUBAT
9.140.709
11.260.494
23,19%
0,77%
MART
11.768.505
-
-
NİSAN
9.363.154
-
-
MAYIS
8.261.333
-
-
HAZİRAN
8.248.614
-
-
TEMMUZ
7.570.514
-
-
AĞUSTOS
7.164.440
-
-
EYLÜL
6.952.438
-
-
EKİM
9.102.371
-
-
KASIM
7.490.968
-
-
ARALIK
11.311.580
-
-
TOPLAM105.555.449
-
- -
ATIK SU TÜKETİMİ (m3)
PROSES SUYU TÜKETİMİ (m3)
Yıllık
Aylık
Değişim
Değişim
2010
2011
OCAK
937.343
1.015.002
8,29%
-0,25%
ŞUBAT
1.014.656
-
-
MART
1.122.387
-
-
NİSAN
1.072.382
-
-
MAYIS
979.334
-
-
HAZİRAN
996.228
-
-
TEMMUZ
1.018.484
-
-
AĞUSTOS
911.815
-
-
EYLÜL
862.493
-
-
EKİM
1.034.815
-
-
KASIM
795.949
-
-
ARALIK
1.017.536
-
-
TOPLAM11.763.422,29
-
-
-
Yıllık
Aylık
Değişim
Değişim
OCAK
260.791
338.879
29,94%
-7,17%
ŞUBAT
313.532
352.988
12,58%
4.16%
MART
372.490
-
-
NİSAN
354.639
-
-
MAYIS
346.477
-
-
HAZİRAN
325.348
-
-
TEMMUZ
332.475
-
-
AĞUSTOS
324.724
-
-
EYLÜL
297.594
-
-
EKİM
374.129
-
-
KASIM
236.519
-
-
ARALIK
365.070
-
-
TOPLAM3.903.788,00
-
-
-
ŞUBAT 2011 HİZMET FİYATLARI
İÇME KULLANMA SUYU TÜKETİMİ (m3)
DOĞALGAZ PROSES SUYU ARITMA TESİSİ İŞLETME MASRAFI ARITMA TES.SABİT GİD.KAT.PAYI
PROSES SUYU SİSTEM BEDELİ ELEKTRİK (Tek Zamanlı)
ELEKTRİK (Gündüz)
ELEKTRİK (Puant)
ELEKTRİK (Gece)
ELEKTRİK İLETİM BEDELİ
ELEKTRİK DAĞITIM BEDELİ
BİRİM
FİYATI (TL)
TL/kWh
0.04887072
TL/m3
0.35000000
TL/m3TL/m3TL/m30.10000000
TL/kWh
0.14387600
TL/kWh
0.14357300
TL/kWh
0.26194800
TL/kWh
0.07282700
TL/kWh
0.00270000
TL/kWh
0.00600000
Güncel tüketim bilgileri ve hizmet fiyatlarını
www.dosab.org.tr adresimizden takip edebilirsiniz.
2010
2011
Yıllık
Aylık
Değişim
Değişim
2010
2011
OCAK
-
- -ŞUBAT
106.047
126.623
19,40%
-6,81%
MART
-
-
-
NİSAN
118.090
-
-
MAYIS
-
-
-
HAZİRAN
136.844
-
-
TEMMUZ
-
-
-
AĞUSTOS
140.027
-
-
EYLÜL
-
-
-
EKİM
135.168
-
-
KASIM
-
-
-
ARALIK
135.870
-
-
TOPLAM772.046,00
- - -
Elektrik Üretim Santralinin Tüketimleri Hariç Tutulmuştur.
DOSAB ELEKTRİK, DOĞALGAZ, SU TÜKETİM ve FİYATLARI
HABER
DOSAB 3.Olağan Genel
Kurulunu 12 Mart’ta yapıyor
2009 yılında genel kurul sürecine geçen Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi, 12 Mart 2011
Cumartesi günü 3.Olağan Genel Kurul Toplantısı’nı yapacak ve yeni yönetimini belirleyecek.
D
emirtaş Organize Sanayi
Bölgesi’nin Mustafa Kararer
Caddesi’nde eski yönetim binasında bulunan Konferans Salonu’nda
yapılacak genel kurul saat 13.00’te başlayacak. 24 maddelik Genel Kurul gündeminde yer alan bazı başlıklar şöyle:
Yönetim aidatlarının parsel büyüklüğüne göre belirlenmesi, Hizmet bedellerinin parsel büyüklüğüne göre belirlenmesi, 2010 yılında uygulanmaya başlanan “DOSAB Başarılı Öğrenci
Bursu” nun yeterli sayıda öğrenciye verilmesi konusunda Yönetim Kuruluna
yetki verilmesi ve bu uygulamanın aksi
bir Genel Kurul Kararı alınıncaya kadar devam ettirilmesi,
10.08.2005 tarih ve 25902 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik” hükümlerinin uygulanabilmesi için Yönetim Kuruluna yetki verilmesi konusunun görüşülmesi, OSB Yönetmeliğinin 70. maddesine istinaden “Hizmet ve Destek Alanı” oluşturulması hakkında gelen talepler konusunda plan tadilatlarına esas
teşkil edecek prensip kararlarının görüşülmesi.
Kojenerasyon
tesisi gündemde
Genel Kurulda ayrıca Demirtaş
Organize Sanayi Bölgesi sınırları içinde faaliyet gösteren katılımcılardan gelen Kojenerasyon Tesisi kurulması ile
ilgili karar alınması, tesis kurulmasına
karar verildiği takdirde kuruluma ait
genel ilke ve prensiplerin belirlenmesi
de görüşülecek.
2011 bütçesi
49,2 milyon TL
Genel Kurulun önemli maddelerinden birisi de 2011 yılı Bütçe ve Çalışma Programının görüşülmesi ve karara
bağlanması. Kongreye sunulacak 2001
yılı gelir bütçesi 49 milyon 263 bin lira
olarak belirlendi. DOSAB, genel kurul
süreciyle birlikte her yıl mevzuat gereği bir mali genel kurul da yapıyor. Bir
sonraki mali genel kurul Mart 2012’de
yapılacak.
Yeni yönetim seçilecek
12 Mart’taki Genel Kurul’da
DOSAB’ın yeni yönetimi de belirlenecek. 2003 yılından bu yana DOSAB
Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürü-
ten R.Ertuğrul Kaplan, aday olmadığını bayrağı teslim edeceğini açıklamıştı. Kaplan’ın yönetiminde Başkan Yardımcısı olan Ferudun Kahraman tek
aday olarak görülüyor.
DOSABSİAD da
seçime gidiyor
D
emirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) 13. Genel Kurul Toplantısı 28 Mart 2011 Pazartesi günü
DOSAB Konferans Salonu’nda
yapılacak.
İlk toplantıda çoğunluk sağlanmadığı takdirde ikinci toplantı 9
Nisan 2011 Cumartesi günü yine
aynı yerde gerçekleştirilecek.
1987 yıolında Demirtaş Sanayiciler Derneği olarak kurulan
DOSABSİAD’ın 12. yöntim dönemi yönetim kurulu başkanlığını 2009 yılından bu yana Ceyhun
Özüm yapıyordu.
DOSAB’ın 2009 yılında yapılan Genel Kurul Toplantısı’nda (soldan sağa) Burhan Çakır,
Ferudun Kahraman, Ertuğrul Kaplan, Mustafa Oran ve Osman Sönmez seçilmişti.
7
Ertuğrul Kaplan:
Görev süremizde
DOSAB’a çağ atlattık
2003 yılından bu yana yürüttüğü DOSAB Başkanlığı’nı 12 Mart’taki Genel Kurul’da devretmeye
hazırlanan R.Ertuğrul Kaplan, “Yönetim ve çalışanlarımızla birlikte DOSAB’ı ülke çapında
bir marka yaptık, çağdaş bir OSB oluşturduk” dedi. Kaplan, Perspektif’e yapılanları anlattı,
deneyimleri ışığında OSB’lerin geleceği ile ilgili görüşlerini açıkladı.
1
970’lerde Tofaş’ın kurulmasıyla sanayi yapılanması başlayan,
1980’lerde faaliyetteki firma sayısı artan, kimilerinin ‘gecekondu’ sanayi
bölgesi dediği Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nin çehresi 2000’li yıllarda
değişti. 1990 yılında Organize Sanayi
Bölgesi kimliğini alan DOSAB, Ertuğrul Kaplan’ın başkanlığından sonra alt
ve üst yapıda yaptığı yatırımlar yanında
sosyal projeleri ile de örnek OSB’lerden
birisi haline geldi.
İlk olarak enerjiden başladık
DOSAB Başkanı olan Kaplan, gelinen süreci şöyle anlattı: “Bir organize sanayi bölgesinin ayakta kalabilmesi ve gelişebilmesi, katılımcılarına rekabet edebilir, kaliteli, kesintisiz ve ucuz
enerji, çağdaş alt yapılar sunabilmesi
için kurumsal ve düzenli gelirlere ihtiyacı var.
8
2000 yılında yürürlüğe giren 4562
sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu, elektrik, doğalgaz, su gibi hizmetlerden gelir teminini mümkün kılıyor. Alt yapı katılım payları, yönetim aidatları gibi gelirler de söz konusu ancak
bunlar büyük boyutlarda değil. Biz göreve geldiğimiz 2003 yılından itibaren
ilk iş olarak kanunun bize verdiği yetkiler çerçevesinde katılımcılarımıza hem
kesintisiz, kaliteli ve ucuz enerji temini
hem de gelir yaratmak açısından elektrik dağıtım alt yapımızı yeniledik.
DOSAB dönemimizde elektrik
enerjisi konusunda kapsamlı, ilk ve birçok OSB’ye örnek teşkil eden adımlar attı. 2003 yılında başlanan dağıtım şebekesi yatırımları 2007 yılında
tamamlandı. Bu süreçte elektrik için
25.740.802 TL yatırım yapıldı. Bu yatırımın 19.445.962 TL’lik kısmı bölge içi
orta gerilim yeraltı şebekesi, 6.294.840
KAPAK KONUSU
389 firma
35 bin çalışan
475 hektar alana kurulu
DOSAB’da 389 firma
faaliyet gösteriyor. 2010
yılında 3 milyar dolara
yakın ihracatı olan bölgede
SGK ile Ocak ayında
yapılan çalışmaya göre 35
bin kişi istihdam ediliyor.
Yüzde 60 tekstil, yüzde
20 otomotiv sektörü
firmalarının olduğu bölgede
arsa metrakare fiyatları
450 lira seviyesinde.
TL kısmı ise iletim sistemine bağlantı
projelerinden oluştu.
Elektrik Dağıtım Projesi aynı baradan beslenen kapalı ring şebekesi olarak, ring hattının herhangi bir noktasında bir arıza meydana gelmesi halinde
dahi enerji kesilmeyecek şekilde düzenlenmiştir. Hayata geçirilen dağıtım şebekesi ile bölgemizde yüzde 3 civarında
bulunan kayıp oranı yüzde 0,5 mertebesine düşürülmüştür.
Fider İlavesi, OG Hücre Donatımı ve
Enerji İletim Hatlarının Revizyonu işi
de OSB’ler için yeni referans teşkil edecek yatırım oldu.
31 Aralık 2010 tarihi itibariyle 422
adet katılımcı DOSAB Elektrik Dağıtım Şebekesinden elektrik almaktadır.
DOSAB’da DM sayısı 11, toplam OG
kablo uzunluğu 501 km, kurulu güç 400
MVA, puant güç 115 MW, yıllık elektrik tüketimi 850 milyon kWh’tir.”
Bölgemizde 422 abone
850 milyon kWh tüketim var
TEİAŞ’a ait 154/33 kV 2×100
MVA Demirtaş Trafo Merkezinde Bölgemize tahsis edilen 100 MVA trafonun artan gücü karşılayamayacağı görülerek, TEİAŞ ile yeni bir Sistem
Kullanım ve Bağlantı Anlaşması yaptık. Bu anlaşmalar ile Demirtaş Trafo Merkezi’nde DOSAB’a tahsis edilen 100 MVA trafoya ilave olarak ikinci
bir 100 MVA trafo daha tesis edilmesi,
33 kV şaltın ikiye bölünerek, 15 fiderlik
bölümün DOSAB’ın kullanımına tahsis edilmesi sağlandı.
DOSAB, yapılan anlaşmalar gereği Demirtaş Trafo Merkezi’nin projesini yeniden yaptırarak, trafo merkezinde 1 adet 154 kV, 15 adet 33 kV fiderin
ve 1 adet 100 MVA trafonun temin ve
tesisini gerçekleştirerek 11 Kasım 2007
günü işletmeye alınmasını sağladı. Bu
yatırım toplam 4.796.000 TL’ye gerçekleştirildi. TEİAŞ Demirtaş TM 154KV
Sanayi için olmazsa
olmaz enerjidir
Sanayinin olmazsa olmazının enerji olduğunu ve kendilerinin DOSAB’ta
ilk iş olarak enerjiden başladıklarını söyleyen Kaplan, “Marifet sadece enerjiyi temin etmek değil, kesintisiz, temiz
ve ucuz bir şekilde sanayicinin ayağına
kadar getirmektir. Biz gerek dağıtım alt
yapısı gerekse enerji fiyatlarında rekabete açılmak için iletim müşterisi olarak
master bir projeyi hayata geçirip örnek
olduk. Dolayısıyla DOSAB artık enerjisini Türkiye’deki bütün üreticilerden,
hangisi daha uygun fiyatlı, kesintisiz, temiz ise oradan alır hale geldi. Nitekim
OSB’ler arasında sanayicisine en uygun
fiyatla elektrik sağlayan bölgelerden birisi konumundayız. Bu noktaya ulaşmak
geçmişte yapılan öngörülü yatırımlar sayesinde mümkün olmuştur” dedi.
Doğalgazda modern
altyapı kurduk
Kaplan doğalgaz konusundaki çalışmalarını ise şöyle özetledi: “Elektrik
enerjisinden sonra doğalgaz konusunda
da göreve başladıktan kısa bir süre sonra
önemli girişimlerimiz oldu. Ankara temaslarımız sayesinde bölgemizdeki doğalgaz alt yapısını uygun bir fiyatla devraldık. 26 Ocak 2004 tarihinde BOTAŞ
ile DOSAB arasında imzalanan protokolle bölgemizde BOTAŞ’a ait olan
Demirtaş RMS-A ve Entek MS-A ve
55 adet müşteri istasyonu ile bu istasyonların gaz arzını sağlayan çelik dağıtım hattının mülkiyeti, bakım ve işletme
sorumluluğunu devraldık.
BOTAŞ’dan devralınan doğalgaz
hatları yetersizdi. Mayıs 2004 tarihinde başlattığımız doğalgaz altyapı faaliyetlerini 5 ayda tamamlayarak DOSAB
doğalgaz altyapısını bitirdik. Tüm parsellerimize çağdaş bir alt yapı ile doğalgaz hizmetini götürdük.
DOSAB’ın 31.12.2010 tarihi itibariyle doğalgaz abone sayısı 161’e ulaşmıştır. 2010 yılı için bölgede tüketilen
doğalgaz miktarı 292.276.221 Sm3 olarak gerçekleşmiştir.
9
KAPAK KONUSU
Enerjiden gelir yarattık
Elektrik ve doğalgazda devralınan
şebekeler ve yenilenen bu alt yapılar sayesinde organize sanayi bölgemiz, hem
sanayimize modern anlamda ve ucuz
enerji temini yaratmış hem de önemli
gelirler sağlamıştır.
Bilindiği gibi elektrikte gelirler artık
EPDK gözetimindedir. Çapraz sübvansiyonun önüne geçilmiştir. OSB’ler artık yatırım ve işletme giderleri durumuna göre her yıl EPDK’nın onayladığı bir
dağıtım bedelini katılımcılarından tahsil ediyorlar.
Doğalgazda da BOTAŞ’ın uyguladığı eski iskonto oranları üç yıldır yok.
Ancak söz konusu süreçler dahil daha
önceki dönemlerde de DOSAB hem
katılımcılarına en ucuz ve kaliteli enerji teminini yaratmış hem de elde ettiği gelirlerle ciddi yatırımlar gerçekleştirmiştir.”
Çevre sorumluluklarımızı
yerine getirdik
Günümüzün yükselen değerinin
çevre olduğunu vurgulayan Kaplan,
DOSAB’ın bu konudaki sorumluluklarını da layıkıyla yerine getirdiğini söyledi. Kaplan, “Bizim gibi gelişmekte olan
ülkelerde çevre duyarlılığı 2000’li yıllarla birlikte artmıştır. Özellikle sanayinin
çevreye ve insan sağlığına verdiği zararları minimum düzeye indirme gerekliliği ortadır. Hele Bursa gibi doğa harikası
bölgelerde sanayi kaynaklı olumsuz etkileri ortadan kaldırmak başta bizlerin
görevidir. Bu kapsamda vazgeçilmez yatırımlardan birisi olan atık su arıtma tesisi yatırımımızı da hayata geçirmekten
dolayı son derece mutluyuz.
DOSAB Atıksu Arıtma Tesisi,
70.000 metreküp/gün kapasiteli olarak
2007 yılının nisan ayında hizmete girdi.
DOSAB’daki işletmelerden kaynaklanan evsel ve endüstriyel nitelikli atıksular, uzun havalandırmalı biyolojik arıtma tesisinde arıtılmaktadır. Uzun havalandırmalı aktif çamur prosesinde biyolojik azot ve fosfor giderimi yapılmaktadır. Tesis biyolojik olarak işletilmekte ancak beklenmeyen atık su salınımları için kimyasal opsiyonu da mevcut bulunmaktadır.
Başımız dik dolaşabiliyoruz
DOSAB, atıksu arıtma tesisine gelen atık suyun yüzde 70-75 geri kazanımla proseste tekrar kullanılmak üzere
sanayiye geri verilmesini içeren projemize de başladık. Projenin çevresel öne10
mi iki yönlü fayda sağlayacak. Öncelikle kurulacak olan ileri arıtma tesisi sayesinde bölgenin günlük kullanım kapasitesi olan ve kuyulardan temin edilen
70 bin metreküp su yerine geri kazanılacak yaklaşık 50 bin metreküp su sayesinde, kuyulardan sadece 20 bin metreküp su çekilecek ve böylelikle Bursa
Ovası’ndaki su rezervleri nicelik açısından korunarak çevreye çok önemli bir
katkı sağlanacaktır. Projenin diğer boyutu ise atık su miktarının azalması ile
çevreye sağlanan katkı olacaktır.
DOSAB İleri Arıtma Projesi kapsamında proses suyu hatlarının döşenmesi ve projenin temel unsurlarından olan
10.000’er tonluk iki deponun inşaatları
tamamlamıştır. Bu projenin hayata geçirilmesi için de gerekli adımların bölgemiz sanayicileri tarafından atılacağını düşünüyorum.
Çevre konusunda tehlikeli kimyasallar, ambalaj atıklar, emisyonlar yönetimi konularda yükümlülüklerimizi yerine getiriyoruz. Sonuç olarak,
DOSAB’taki sanayi artık çevreyi kirletmiyor, çevreye karşı sorumluluğunu yerine getiriyor, başı dik dolaşabiliyoruz”
şeklinde konuştu.
140 bin metrekare
yeşil alan yarattık
DOSAB, tüm alt ve üst yapı inşaatlarını tamamlamış bir organize sanayi
bölgesi olduğunun altını çizen Kaplan,
“2003 yılı başından bu yana parsel dışında herhangi bir firmaya kazı yaptırmama kararı sayesinde bölgenin alt yapılarının tek bir elden kontrol edilmesi sağlanmış ve bölgede kazı standardı
oluşturulmuştur.
Bütün bu alt yapıları hayata geçir-
2010 yılında 11.763.422 m³ atık sunun arıtıldığı DOSAB Atıksu Arıtma Tesisi,
70 bin metreküp/gün kapasiteli. Bölgede çevre düzenlemeleri de tamamlandı.
KAPAK KONUSU
dikten sonra üst yapı olarak bölgenin
tüm cadde ve sokaklarında asfaltlama,
parke taşı, bordür ve tretuar düzenlemeleri, trafik yönlendirme ve bilgi levhaları, yeşil alan düzenlemeleri tamamlanmıştır.
Benim kafamda olan, çağdaş bir
OSB’de olması gereken her türlü alt yapıyı yaptık. Üst yapıyı da hayata geçirdik. Bugün tüm 140 bin metrekareyi
bulan yeşil alanlarımız otomatik olarak
sulanma noktasına kadar gurur kaynağımız konumundadır” dedi.
Bu proje son noktadır
Kaplan, ihalelerini yapıp, çalışmaları bu yılsonunda bitirilecek olan
son önemli projelerinin SCADA, Sayaç Otomasyonu, Haberleşme ve MOBESE Projesi olduğunu belirterek,
“Türkiye’de çağdaş olanaklara sahip,
gerçek bir organize sanayi bölgesi olma
yolunda son ve en önemli projemiz budur. Bu projemizde de oldukça iddialıyız. Bu projemizin de diğerleri gibi doğru ve örnek bir yatırım olacağını iddialı bir şekilde söylüyorum. Zira şimdiden birçok bölge referans alıp incelemeler yapıyor, kendileri de böylesi bir proje için çalışıyor.
Böylelikle bölgemiz modern haberleşme ve iletişim imkanları, 24 saat izlenebilen yapısıyla farkını bir kez daha
ortaya koyacak. Sanayicilerimize sunduğumuz hizmet kalitemizi bu proje ile
bir adım daha ileriye taşıyoruz.
DOSAB’da bulunan firmalara fiber optik kablo alt yapısı ile ulaşıyoruz.
Daha kaliteli, daha hızlı, kesintisiz, uygun fiyatlı iletişimin yanında, SCADA,
sayaç otomasyonunu getiriyoruz. Fiber
optik kablo üzerinden geniş bant hizmetlerini sunuyoruz.
Bölgemizin elektrik, içme suyu, proses su, atıksu ve doğalgaz şebekelerinin merkezi sistemle uzaktan izlenmesi ve kontrol edilmesini sağlayacağız. Bu
yatırım OSB’ler açısından gelinen son
nokta olarak görülebilir. Gelecekte bu
alt yapı ve projemizin değeri daha iyi
anlaşılacaktır” dedi.
var. En büyük sorunumuz denilen işsizliğin aslında bir mesleksizlik sorunu olduğunu öteden beri söylüyorum.
İşte biz, sanayimizin ihtiyacı olan
ara eleman yetiştirilmesi konusunda mesleki ve teknik eğitim merkezini,
BEGEV faaliyetlerini bölge içine kazandırdık. Yarattığımız 38 dönüm eğitim ve sosyal alan içerisinde bugün her
biri 10 bin metrekareden fazla kapalı
alana sahip, 3 eğitim merkezinde yılda
1.300 kişiye meslek kazandırılıyor.
Sanayi içinde
sanayi için eğitim
DOSAB’da kurulan Bursa Tasarım
Teknoloji Geliştirme Merkezi,
modern donanımlı sınıf ve
atölyeleriyle, yılda 1.300’e yakın
kişiyi iş ve meslek sahibi yapıyor.
Üç eğitim bloğundan oluşan
merkez, sanayi içinde sanayinin
nitelikli işgücünü karşılıyor. Ertuğrul
Kaplan, örnek olan bu projenin
büyüp gelişmesinde rol oynadığı
için oldukça memnun.
BUTGEM sağlıklı bir
kurum oldu
Biz BEGEV’in büyümesini sağladık. Sanayi içinde, olması gerektiği gibi faaliyet yürütmesini sağladık. DOSAB’lı sanayicilerin katkıları ile başlatılan bu örnek girişime daha
sonra BTSO, Büyükşehir Belediyesi,
UİB ciddi katkılar koydu. Nihayetinde BTSO ile anlaşma yaparak bir vakıf
kurduk ve eğitim merkezi şu anda sağlıklı bir finansman yapısı ile sağlıklı bir
kurum haline dönüştü.
Bugün o merkezimizden mezun
olanların önemli bir bölümünü sanayide
istihdam ediyoruz. Mezunların öncelikli istihdamına dönük önemli bir alt yapı
oluşturduk. Bu merkez hem DOSAB’lı
sanayicilerin hem BTSO ve Bursa iş
dünyasının yüz akı, Türkiye’ye örnek
olan bir yapı haline gelmiştir. Bundan
dolayı da son derece mutluyum.”
Mesleki-Teknik Eğitim
Merkezimiz gözbebeğimizdir
Görev süresi boyunca en fazla önem
verdiği projelerden birisinin mesleki ve
teknik eğitim faaliyetlerini DOSAB
içine taşımak olduğunu vurgulayan Ertuğrul Kaplan şöyle devam etti: “Ülkemizde nitelikli işgücü, sanayide nitelikli ara eleman konusunda ciddi sıkıntılar
11
KAPAK KONUSU
Sosyal Tesislerimiz
gurur kaynağı oldu
DOSAB’ın ve yönetim dönemimizde bizlerin farkını ortaya koyan önemli çalışmaların başında sosyal projelerin
geldiğini vurgulayan Kaplan, “Alt ve üst
yapı yatırımlarında bir noktaya geldikten sonra sosyal projelere ağırlık verdik.
Bugün DOSAB’ın Sosyal Tesisleri hem
Bursa’da hem de Türkiye genelinde sanayiciler tarafından örnek gösteriliyor.
Birçok bölge benzer projeleri yapmayı istiyor. Halı sahasıyla, tenis kortuyla,
kapalı yüzme havuzuyla, fitness merkeziyle, restaurantıyla Sosyal Tesislerimizle gurur duyuyoruz.
Ben şöyle diyorum; sağlıklı sanayide
sağlıklı yaşamı da ön plana çıkarttık. İş
yaşamının stresini atmak, sağlıklı bir yaşama kavuşmak, dostlukları pekiştirmek
anlamında sosyal tesislerimizin önemli
bir işlev gördüğünü izliyoruz. Böyle imkanlara sahip olmaktan dolayı sanayicilerimizin de son derece mutlu olduğunu, memnuniyetini dile getirdiğini görmek beni daha da mutlu ediyor. Ne kadar doğru ve vizyoner bir iş yaptığımızı
her geçen gün daha da anlıyorum.
Sosyal projelerle de
fark yarattık
Sanayicilerimizin katkılarıyla Şampiyon Bursaspor’a aldığımız otobüs, Vakıfköy Alt Yapı Tesislerine sağladığımız
salon katkısı, halı sahamızda çocuklara
dönük başlattığımız Futbol Okulu, yılda 230 öğrenciye verdiğimiz eğitim sosyal faaliyetlerimizden bazıları.
Yine DOSAB’ın eğitim konusunda attığı en anlamlı imzalardan birisi
olan 16 derslikli, 384 öğrenci kapasiteli DOSAB Fen Lisesi, Ali Osman Sönmez Anadolu Teknik Lisesi ve Endüstri Meslek Lisesi’ne 21 bilgisayarlı laboratuar kurulması, 2009 yılından bu yana
Bursa Osmangazi Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi
Merkezi’ne bakım ve tedavi için sundu-
Kurumsallığı sağladık
Sanayinin ihtiyacı olan yatırımları
tamamlayan DOSAB, ardından
sosyal tesisler ve toplumsal sosyal
sorumluluk projelerine de önem
verdi. Yatırım süreçlerini önemli
ölçüde tamamlayan DOSAB,
kurumsallaşma ve işletmecilikte de
büyük mesafe katetti.
ğumuz katkı, Bursa Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde, spastik ve zihinsel engelli hastaların ağız ve diş tedavilerinin
yapılacağı tam donanımlı bir ameliyathane yapılması, DOSAB Semt Polikliniği, İSGÜM Bursa Bölge Laboratuarı sayabileceğim önemli çalışmalar arasında” dedi.
Yönetici ve çalışanlara
teşekkür borçluyum
Kaplan, yapılan çalışmaların önemini vurgularken, devamı konusunda
da görüşlerini açıkladı. Kaplan, “Bizim
DOSAB’da yaptıklarımızı bundan sonra DOSAB’ı yönetecek arkadaşlarımızın iyi koruyacağına, sevk ve idare edeceğine yürekten inanıyorum. Bunu en
iyi şekilde yapacaklardır.
Bu noktada ben bugüne kadar beraber çalıştığım yönetici arkadaşlarıma, bölge müdürlerimiz dahil bölgemizdeki tüm mesai arkadaşlarıma hizmet ve desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Onlarla birlikte gerçekten de çok önemli çalışmalara imza attık. DOSAB’ı bu günlere beraber getirdik. Bizden sonra görev alanlar bu bayrağı daha yukarıya çıkartacaklardır buna
eminim. Çünkü biz DOSAB’da bu alt
yapıyı, kurumsallığı sağladık.
Birlik-beraberliğin
güzel örneklerini verdik
Yönetim kurulunda birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızla ortak paydada buluştuk. Sanayicilerimizden her zaman destek aldık. Birlik ve beraberliğin
en güzel örneklerini sergiledik, karşılığını da hep beraber aldık. Bölge sanayicilerimiz DOSAB’ı 8 yıldır bize teslim
ettiler ve biz de emaneti en iyi şekilde
kullanarak onlara hizmetlerimizle geri
döndük. Bursa ve Türkiye’deki birçok
organize sanayi bölgesi DOSAB’ı örnek almıştır. DOSAB’tan övgüyle bahsedilmiştir. DOSAB Başkanı olmaktan
dolayı son derece mutluyum, gururluyum.
Çağdaş bir bölge vaat
etmiştik, bunu başardık
Geriye dönüp baktığımda DOSAB’ı
ülke çapında tanıtarak bir marka yaptık. Gıpta edilen bir sanayi bölgesi oldu.
DOSAB’da olmak bir ayrıcalık haline
geldi. Gerçekten burada olmak ayrıcalık
ve mutluluktur. Ben huzurlu ve çağdaş
bir bölge vaat etmiştim, görevini devrederken bunu gerçekleştirmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşıyorum.”
12
KAPAK KONUSU
OSB’leri
OSB’deki
sanayici
yönetmeli
O
rganize sanayi bölgelerinin ybölgedeki sanayici tarafından yönetilmesi gerektiğini söyleyen Ertuğrul
Kaplan, “Müteşebbis heyetten genel
kurul sürecine geçilmesi gerekiyor. Biz
DOSAB’da 2009 yılında bunu yaptık ve olumlu sonuçlar aldık. Böylece
en yüksek karar organı, tüm sanayicilerden oluşan genel kuruldur. Bu daha
sağlıklı ve OSB’lerin yerinden yönetim
ve demokratik işleyişe uygun olarak sanayiciler tarafından yönetilir hale getirilmesi anlamında gereklidir. Fabrikalarını yöneten insanlar, OSB’leri de pekala iyi idare edebilirler. Alt yapı ve ihtiyaç olan yatırımları hızlı gerçekleştirme konusunda daha verimli çalışmalar
yapılabilir.
Türkiye’de 263 OSB var ancak
çoğu boş. Yeni yatırımların OSB’lerde
yapılması ve mevcut sanayi tesislerinin OSB’lere taşınması için özel teşvik
tedbirleri getirilmelidir. Son dönemde
OSB’lere verilen destek ve teşviklerin
kaldırıldığını ya da azaltıldığını gördük. Oysa tam tersine bölgeler cazip
hale sokulmalıdır” dedi.
Enerjideki
fonlar
kaldırılmalı
Ertuğrul Kaplan, DOSAB başkanlığı
sonrası ile ilgili olarak “Bundan
böyle biraz daha kendime ve
hobilerime zaman ayırmak
istiyorum. Toplumsal, sosyal
faaliyetlerimi önemli ölçüde yerine
getirdiğimi düşünüyorum. Bundan
sonraki boş zamanlarımda doğaya
geri döneceğim” dedi.
D
OSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan,
mali ve idari anlamda organize sanayi bölgelerinin geliştirilmesi, kurumsal
gelirlere kavuşması, güncel bazı sıkıntıların çözümü konusunda şunları söyledi: “Türkiye’de elektrik ve doğalgazın
önemli bir bölümü sanayide tüketilmektedir. Oysa, yıllardır söylediğimiz ancak
halen sırtımızda yük olarak duran enerjideki bazı kamu yükleri artık kaldırılmalıdır.
Elektrik fiyatı içerisinde yüzde 1
enerji fonu, yüzde 1 belediye payı, yüzde
2 TRT payı mevcuttur. Bu payların günümüz şartlarında olmasının anlamı da
gereği de yoktur. Yine doğalgazdaki özel
tüketim vergisi de rekabet savaşında-
ki sanayinin sırtında gereksiz bir yüktür.
Enerji piyasasında kamu otoritesi kaynaklı ve kısa süreli politika değişiklikleri gördük. OSB’ler için BOTAŞ’ın doğalgaz fiyatları, bir yıl içinde yüzde 15’lerden
sıfıra kadar indi. Sonra tekrar bir miktar
arttı. Oysa bu piyasa istikrarlı ve öngörülebilir politikayı gerektirir.
OSB’ler elektrik üretme, tedarik ve
dağıtım yetkileri aldılar. Aynı şeyin do-
ğalgazda neden sağlanmadığını anlamak
güç. Doğalgazda, hem yurt dışından tedarik edebilme hem de dağıtıcı olma konusunda verilen sözler, ortaya konan takvimler aşıldı. Oysa, katılımcılarına kaliteli ve çağdaş hizmet üretip, sanayinin rekabet etmesi ve büyümesini sağlama dışında
amacı olmayan OSB’lerin düzenli ve kurumsal gelirlere ihtiyacı var. Bunun şartlarının konulması ve sağlanması gerekir.”
13
HABER
DOSAB, enerji santralı
kurmayı gündemine aldı
DOSAB’lı sanayiciler, genel kurul öncesi elektrik, buhar ve sıcak su üretimi için
Kojenerasyon Tesisi kurmayı tartıştı. Konu genel kurul gündeminde de yer alıyor.
D
emirtaş Organize Sanayi
Bölgesi’nde faaliyet gösteren
firmaların elektrik, buhar ve
proseste kullanılacak sıcak su ihtiyaçlarını karşılamak için Kojenerasyon Tesisi
kurmak DOSAB’ın gündeminde.
Konuyla ilgili olarak 2 Mart Çarşamba günü DOSAB Konferans
Salonu’nda sanayicilerin katılımıyla bir toplantı yapıldı. Toplantıda,
DOSAB’daki elektrik, doğalgaz, su tüketimleri, buhar ve sıcak su talepleri değerlendirildi. DOSAB Bölge Müdürü
Serhat Şengül, güncel tüketimleri, enerji santralı ile ilgili ön fizibilite çalışmasını bir sunumla sanayicilere aktardı.
Ortak kararla
hareket edilecek
Şengül, DOSAB sınırları içinde faaliyet gösteren katılımcılardan gelen
Kojenerasyon Tesisi kurulma talepleri
aldıklarını hatırlatarak, “Önümüzde iki
seçenek var; ya DOSAB böyle bir tesis
14
kuracak ya da bireysel taleplere izin verilecek. Bu konuda ortak akılla ortak bir
karar alınmalı. Sanayinin önemli maliyet kalemlerinden olan enerjide kaliteli, kesintisiz ve daha ucuz tedarik DOSAB olarak böyle bir tesisi kurmakla
mümkün. Bizim yaptığımız çalışmalarda sanayi bölgemizin ihtiyaçlarına cevap verecek, amaca ulaşmamızı sağlayacak tesis doğalgaz çevrim santrali... Kömür konusunu da rafa kaldırmış değiliz. Gerekli fizibiliteleri yapacağız. Kömür santrali, ilk bakışta daha az maliyetli gözüküyor. Ancak kapasite, şehir
içinde bir sanayi bölgesi olmamız nedeniyle çevresel faktörler, kömür temini ve
nakliye, daha büyük alanlı bir yer ihtiyacı gibi konular bu tesis için dezavantaj teşkil ediyor.
120 milyon dolarlık yatırım
Yine yaptığımız çalışma neticesinde
bölgenin bugün ve gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayacak bir tesisin 120 mil-
yon dolar civarında bir yatırım maliyeti var. DOSAB, uygun şartlı bir kredi ile
bu tesisi kurabilir ve kredi geri ödemelerini yapabilir” dedi. Şengül ayrıca konunun 12 Mart’taki genel kurul gündemine de alındığını, çıkacak karar neticesinde bölge müdürlüğü olarak daha detaylı ve uygun teknik özelliklerde tesis
için çalışma yaparak, sanayiciyle sonuçları paylaşacaklarını söyledi.
‘Geç kalmamalıyız’
DOSAB Enerji Komisyonu Başkanı Ersan Özsoy’un yönettiği toplantıda,
katılımcıların soru, görüş ve önerileri
tek tek dinlendi. Fuat Bursalı, firma olarak kendisinin kojenerasyon tesisi kurma ile ilgili bir çalışması olduğunu belirterek, “Ancak ortak bir tesis de kurulabilir. Önemli olan bizim 10 yıldan bu
yana tartıştığımız bu konuda daha fazla
zaman kaybetmeden bir karar alıp hareket etmemiz” dedi. DOSAB, daha önce
DOSEN Enerji AŞ şirketi kurmuştu.
ANALİZ
İhracatta riskler ve
korunma yöntemleri
İhracat Riskleri ve Korunma Yöntemleri, İhracat Faktoringi
ve Alacak Sigortası konuları, Akbank tarafından düzenlenen
toplantıda DOSAB Konferans Salonu’nda masaya yatırıldı.
A
kbank’ın Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) ve Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) işbirliğiyle düzenlendiği ‘İhracat Riskleri ve Korunma Yöntemleri, İhracat Faktoringi ve Alacak Sigortası’ konularını kapsayan bilgilendirme toplantısı 23 Şubat 2011 Çarşamba günü
DOSAB Konferans Salonu’nda yapıldı.
Akbank Baş Ekonomisti Dr. Fatma
Melek’in de ‘Dünya ve Türkiye’de Ekonomik Görünüm’ başlıklı bir sunum yaptığı
toplantıda, firma yetkililerine ihracat faktoringi ile ilgili detaylı bilgiler aktarıldı.
DOSABSİAD Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş, toplantının açılışında, sanayiciler olarak çoğu zaman üretim ve satışa odaklandıklarını, ancak düzenli tahsilat yapılamaması durumunda firmaların
çalışırken batabileceğini söyledi. Yedikardeş, “Başımızı yastığa rahat koyabilmek
için yeni enstrümanları kullanma, riskleri
minimize etme durumundayız” dedi.
Kaplan: Cari açık
sorununun ilacı ihracat
DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan
da sanayici ve bankaların etle tırnak gibi
olduğunu belirterek, bu tür toplantıların bölgede gerçekleştirilmesine kendilerinin büyük önem verdiğini söyledi. Kaplan, “Türkiye’nin önemli bankalarından
birisi olan Akbank aynı zamanda 2011 ile
birlikte DOSAB’da şube açmıştır. Aramıza katılmalarından dolayı ayrıca mutluyuz” dedi.
Günümüzde sanayinin gelişim ve büyümesinin sadece öz sermaye ile mümkün
olmadığının altını çizen Kaplan, “Büyümek için finansmana ihtiyaç var. Ülkemize döviz girişi için de üretim yapıp dışarıya satmak, yani ihracat yapmak gerek. Bugün dış ticaret açığı veren, dolayısıyla cari
açık sorunu ile bunun finansmanı ile boğuşan bir ülke konumundayız. Bu sıkıntının nihai çözümü daha fazla ihracat, ülkeye daha fazla döviz kazandırmaktır. İhra-
16
cat iyi ama bankalarla, finans sektörü ile
işbirliği yapmazsak sıkıntılar yaşıyoruz.
Bu sıkıntıları yaşamamak için de doğru işler yapmamız, finans sektörü ve bankalarla ilişkilerimizin, çalışmalarımızın günün
gerekliliklerinde olması lazım. Bu nedenle bu tür eğitim organizasyonları önemlidir ve devamlı bir araya gelmeliyiz” şeklinde konuştu.
Akbank artık DOSAB’da
Akbank Şirket Bankacılığı Bölüm
Başkanı Turan Bulut da açılış konuşmasında kendilerinin Bursa’yı daima farklı bir yere koyduklarını belirterek, “Çünkü Bursa, dış ticaret payı, istihdamı, sanayi yapısı açısından ülkemizin önemli bir
noktasında. Bursa bu yapısıyla Akbank’ın
öncelikli büyümek istediği illerin başında geliyor. 2010 yılında 8 yeni şube açtık, bunlardarn birisi de DOSAB’da.
Bursa’da şube sayımız 41’e ulaştı. 2010’da
İstanbul’dan sonra en fazla şube açtığımız
il Bursa oldu. Bir yandan şubeleşme çalışmaları yaparken diğer yandan bu tür etkinliklerle Bursa’dayız” dedi.
Turan Bulut:
Riskleri yönetmek önemli
Bursa’nın 10.7 milyar dolar 2010 ihracatına karşın 9.6 milyar dolar ithalatı olduğunu, ülkenin aksine dış ticaret fazlası yaratan bir yapıda bulunduğunu vurgulayan Bulut, “Ülkemizin sorunu olan cari
açığın finansmanı ve sürdürülebilir olması önem arz ediyor. Bunun ilacı da ihracat.
İhracatta riskleri iyi yönetmek önemli. Bu
açıdan biz sadece şube açmak değil, klasik finansal ürünler ötesinde danışmanlık
vermeyi de ilke edindik. Bu tür toplantılar bu düşüncelerimizin sonucudur” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından Akbank Dış Ticaret Yöneticisi Aydın Yalçın
Temel ‘İhracat Faktoringi’, Coface Sigorta Satış Direktörü Aslıhan Kütük de ‘Alacak Sigortası’ konularında sunum yaptılar.
Toplantı soru-cevap bölümüyle sona erdi.
DOSABSİAD Başkan Yardımcısı
Selim Yedikardeş
Akbank Şirket Bankacılığı
Bölüm Başkanı Turan Bulut
ANALİZ
DOSAB’daki Konferansın ardından Akbank Baş Ekonomisti Dr. Fatma Melek, Akbank Şirket Bankacılığı
Bölüm Başkanı Turan Bulut, Akbank Dış Ticaret Yöneticisi Aydın Yalçın Temel ve Bursa şube müdürleri DOSAB’daki
Bursa Tasarım ve Teknoloji Geliştirme Merkezi’ni gezdiler. DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan’ın merkezle ilgili bilgiler
verdiği gezide, mesleki ve teknik eğitim önemi konuşuldu. Konuklar, DOSAB’daki bu merkezin etkileyici ve ülkenin
sorunu olan nitelikli işgücü konusunda önemli bir adım olduğunu belirttiler.
Akbank Baş Ekonomisti Dr. Fatma Melek:
2011’de dolar/TL’nin 1,50-1,60
aralığında olmasını bekliyoruz
Dünya ve
Türkiye’deki
ekonomik
gelişmeleri
değerlendiren,
2011 yılı fırsat ve
risklerini anlatan
Dr. Fatma Melek,
“Bu yıl dolar/
TL’nin 1,501,60 aralığında
işlem görmesini
öngörüyoruz” dedi.
A
kbank Baş Ekonomisti Dr. Fatma Melek, DOSAB-Akbank
işbirliğiyle DOSAB Konferans Salonu’nda 23 Şubat’ta düzenlenen İhracata Faktoringi konulu toplantıda, ‘Dünya ve Türkiye’de ekonomik
görünüm-ABD’deki parasal genişlemenin Türkiye’ye etkileri’ konulu bir sunum yaptı.
Dünyada eksen
kayması yaşanıyor
Dünyada bir eksen kayması yaşandığını ve Asya ülkelerinin ağırlıklarının giderek arttığını dile getiren Melek,
“AB’deki borç krizinin yayılma endişeleri gündemde. İrlanda AB ve IMF’den
85 milyar euro’luk yardım paketi aldı.
Kriz Yunanistan ve İrlanda’dan sonra Portekiz’i de etkiliyor. Yüksek borç
stoklarının sürdürülebilir bir seviyeye indirilmesi zaman alacak. Bu da bü-
yümeye sekte vuracak. 2011’de AB’de
yüzde 1,5 civarında büyüme bekleniyor. IMF’nin büyüme tahminlerine
göre Çin bu yıl yüzde 9,6, Doğu Asya
ve Hindistan yüzde 8,4, ABD yüzde 3
büyüyecek.
Avrupa’da özellikle İspanya, İtalya
gibi Güney Avrupa ülkelerinde rekabet sorunu var. Euro bölgesine girdikten sonra verimliliklerine göre çok ücret
artışları yaşandı. Bu durum karları düşürdü. Bu ülkelerde önümüzdeki birkaç
yıl ücretlerde, karlarda, fiyatlarda düşüşler bekleniyor. Ücretlerde, Almanya’ya
göre, %20-%40 arasında düşüşler olabilir.
Ortadoğu pazarı
ihracatta yükselecek
Bu gelişmelere Türkiye açısından baktığımızda; 2010 başarılı geçti. 2010’da yüzde 8, 2011 yılı için yüzde
17
ANALİZ
4,5-5 oranında büyüme bekleniyor. Bu
başarıda özel sektörün yatırım ve tüketim harcamaları önemli faktörlerdir.
Ancak benzer ürün gruplarında rekabetçilik zorlaşacak. İhracat pazarlarında
çeşitlenme daha önem kazanacak. İhracat anlamında Almanya Türkiye ihracatının yüzde 10’unu alıyor. Almanya’nın
yüzde 2 civarındaki büyümesi ihracatı
destekleyici bir unsur olacaktır.
Yakın ve Ortadoğu’ya olan ihracat artışı 2002-2010’da yıllık ortalama
%27, AB Bölgesi aynı dönemde %13…
Bu trendin devam edeceği varsayımı ile
Ortadoğu pazarının toplam ihracatımız
içindeki payı 2013’de %24’e ulaşabilecek” şeklinde konuştu.
18
Dünyada toparlanma ayrışıyor: Doğu Asya ve Türkiye hızlı büyüyor.
Gelişmiş ülkelerdeki problemler devam ederse bu gelişmekte olan ülkeleri etkileyecek.
Gelişmekte olan ülkelere gelen sermaye akımları sürecek; bu ülkelerin para birimlerinin
değerlenme baskısı devam edecek.
2011’de dolar/TL’nin 1,50-1,60 aralığında işlem görmesini bekliyoruz.
Emtia fiyatları yüksek kalacak.
Merkez Bankası finansal istikrarı güçlendirici politikaları uygulamakta kararlı.
Makro ekonomik istikrar korunduğu takdirde kredi notu 2011’de yatırım yapılabilir
seviyeye çıkabilir.
Enerji sektörünün yıldızı parlayacak.
TL ne olur?
Peki parasal genişlemenin etkileri neler? Türkiye dahil gelişen ülkelerde
para birimleri değer kazanıyor. Türk Lirası diğer gelişen ülkelerin para birimlerine karşı da değer kazanıyor. Ülke para
birimleri de dolara karşı değerleniyor.
Ülkemiz açısından Ocak 2009’dan itibaren dolara karşı değer kazanımı oranı yüzde 3,9. Merkez Bankamız TL’nin
değer kazanmasını engellemek için politika tedbirleri aldı.
Parasal genişlemenin bir sonucu
ABD politikasının etkileri
Dünyada bugünkü konjonktürün
odağı, finansal istikrarı sağlarken enflasyonu kontrol altında tutmak. Yüksek
işsizlik, düşük enflasyon ve büyüme, kur
savaşlarıyla karşı karşıya olan FED parasal genişlemeyi sürdürüyor. Gelişmiş
ülkelerdeki likidite bolluğu da gelişmekte olan ülkeleri aşırı ısınma tehdidi ile karşı karşıya bırakıyor. ABD, Çin’i
döviz piyasasında manipülasyon ile suçluyor, parasal genişleme ile zayıf dolar
politikası izliyor.
40
-20
-30
Sırbistan
Arjantin
Romanya
0
Vietnam
1
Macaristan
3,9
Ukrayna
Hindistan
2
Çek.Cum.
7
Türkiye
10 9
G.Kore
6
Filipinler
Tayland
Şili
Kolombiya
-10
Endonezya
0
11 10
Malezya
14
10
Meksika
16
Peru
19
20
Polonya
Ocak 2009’dan itibaren
dolara karşı değer kazanımları (%)
30 30
Hırvatistan
33
30
Brezilya
Petrol fiyatlarına dikkat edin
Ortadoğu’daki istikrarsızlığın Mısır ve Tunus’tan sonra Bahreyn, Libya
ve Yemen’i de etkisi altına aldığını görüyoruz. Bu durum petrol fiyatlarındaki yükselişi tetikliyor ve artan petrol fiyatlarının enflasyon üzerinde ilave baskı
yaratıp, cari açıkla mücadeleyi olumsuz
etkileyebileceğinin unutulmaması gerekiyor. Orta vadede petrol fiyatlarının
100 dolar seviyesinde gideceğini düşünüyorum.
Petrol fiyatları bizim için önemli
zira, toplam enerji ithalatının yüzde 25’i
petrol. Her 10 dolarlık artış yıllık 1,21,4 milyar dolar fatura getiriyor. Bu nedenle cari açıkla, enflasyonla mücadeleyi olumsuz etkileyecek diyoruz.
Dr.Fatma Melek
G.Afrika
Türkiye için fırsatlar
Dr. Fatma Melek, Türkiye ekonomisini etkileyebilecek unsurları, mevcut
riskleri de değerlendirirken şu görüşleri dile getirdi:
“Krizle birlikte farklı bölgesel kutuplar öne çıkıyor. Petrol üretiminde Irak’ın ağırlığının artması bekleniyor. Kazakistan’ın 2035’te petrol üretiminin iki katına çıkması, Kazakistan’ın
petrol, Türkmenistan ve Azerbaycan’ın
doğal gazın öncüleri olması görülüyor. Rusya’nın 2011’de Dünya Ticaret
Örgütü’ne (DTÖ) girme ihtimali yüksek.
Peki bu durumdan Türkiye nasıl yararlanabilir? Zenginleşecek ve altyapı
yatırımları artacak bir pazar var. Türkiye
know-how ve oturmuş bir piyasa ekonomisi açısından bölgede tek ülke. Yabancı ülkelerde Türk girişimciliği gelişmiş durumda. İstikrarlı makro ekonomik ortam yatırım yapmayı teşvik ediyor.
-2
-9
-11
-13
-14
-21
ANALİZ
olarak emtia fiyatları yükseliyor. Güvenli liman arayan para değerli metallere, emtiaya gidiyor. 2011 yılında bu sürecin devam edeceğini düşünüyoruz.
Peki hepimizi ilgilendiren, ihracatçıların yakından takip ettiği TL’de neler
olur? Euro/dolar paritesinde dalgalanma devam edecek. 2011 yılında 1,251,35 aralığında, dolar/TL’nin 1,50-1,60
aralığında işlem görmesini bekliyoruz.
MB ve kamu otoritesi çok değerli TL
ve ithalatı körükleyici olmasını beklemiyor.”
Cari açık ve MB’nin politikaları
Ocak-Aralık 2010 döneminde 48,6
milyar dolar cari açık verdiğimizi hatırlatan Dr.Fatma Melek, bunun parasal
genişlemenin bir sonucu olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Dinamik ve gelişmekte olan ekonomilere portföy akımları artıyor. Krizden az etkilenmiş ülkeler tercih ediliyor.
Ülkemize 2010 yılında 19,6 milyar dolar portföy yatırımı gelmiş gözüküyor.
Türkiye’de portföy akımları ve büyüyen iç taleple birlikte büyüyen bir cari
açığa sahibiz. Finansal istikrarı korumak için tüm kurumlar eşgüdüm içinde
çalışıyorlar, zorunlu karşılıklar, KKDF
artırımı gibi… TCMB yeni politika bileşimi; düşük faiz, yüksek zorunlu karşılık oranı ve geniş faiz koridorundan
oluşuyor. MB politika faizlerini Aralık
2010’dan bu yana toplam 75 baz puan
indirdi. Zorunlu karşılık oranları kısa
vade için yüksek, 1 yıldan uzun vade için
düşük durumda. Geniş faiz koridorunda, düşük borçlanma, yüksek borç verme faiz oranı söz konusu. Politika bile-
şiminin net etkisi sıkılaştırma yönünde.
Ayrıca TCMB Türk parası zorunlu
karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına
son verdi. Hükümet tüketici kredilerindeki KKDF oranını %15 ile kriz öncesi seviyesine çıkardı. Konut kredisi/ konutun değeri oranının %75’i, ticari gayrimenkullerde %50’yi aşmamasına karar verildi.
TCMB “bekle-gör” stratejisi izliyor.
Mart ayındaki para politikası toplantısına kadar politika bileşiminin sıkılaştırıcı etkilerinin sonuçlarını izleyecek ve
gerekli gördüğü takdirde ilave tedbirler alacak.
Faiz indirimi politikasının sonuna geldiğini düşünüyoruz. Kredi büyümesi artarsa zorunlu karşılıklar artışına
yine gidebilir. 2011’de FED parayı geri
çekerse, parasal genişlemeden dönerse
borçlu yakalanmamamız lazım.
Finansal istikrar
dünyada gündem
Finansal istikrar dünyada da gündem maddesi. AB’de Ocak 2011’de Avrupa Sistemik Risk Kurulu (ESRB) kuruldu. Gelişmekte olan ülkeler de finansal istikrarı korumak için önlem alıyor.
Polonya ve Çin dahil bir çok ülke zorunlu karşılıklarını artırdı. Son çare sermaye kontrolleri gözüküyor. Nitekim,
Brezilya borç senetlerine yapılan yabancı yatırıma %6, hisse senetlerine yapılan yabancı yatırıma %2 vergi uyguluyor. Çin, Tayland, Güney Kore ve Endonezya bu gibi önlemler düşünüyorlar. IMF de görüşünü değiştirdi: sermaye kontrolleri ‘son çare’ olarak kullanılabilir, diyorlar.
Enflasyon ve büyüme
Yeniden ülkemize bakarsak, enflasyonda olumlu görünüm sürüyor. Ancak
gıda ve emtia fiyatlarındaki artış risk
faktörü… Daha güçlü bir parasal sıkılaştırma gelebilir. Türkiye Cumhuriyeti
Merkez Bankası enerji ve diğer emtia
fiyatlarındaki artışlar nedeniyle, enflasyonun yılın 2. çeyreğinden itibaren dalgalı bir seyir izleyeceğini ancak yılsonu
tahminine (%5,9) yakın gerçekleşeceğini belirtiyor.
Büyüme açısından 2010’un ilk 9
ayında ekonomi özel sektörün tüketim ve yatırımları ile büyüdü. 2011’de
özel sektör yine büyümeye destek vermeye devam edecek. Bununla birlikte
TCMB’nin aldığı önlemler tüketimin
büyümeye katkısını sınırlayacak.
Yılın ilk yarısında seçimlerin etkisiyle kamu harcamaları büyümeyi destekleyecek. TCMB’nin faiz indirimi ithalatı kısarak net ihracatın büyümedeki eksi katkı puanını bir miktar azaltacak.”
Öne çıkacak sektörler
Melek, önemli gördüğü sektörler
konusunda da şunları söyledi: “Enerji sektöründe yatırım açığı var. Kapasite, talebin arttığı kadar hızlı artmıyor.
Elektrik, gaz, su üretim ve dağıtımı çok
büyüyecektir.
Türkiye’nin coğrafi konumu lojistik sektörünü destekleyecek. Ulaştırma, haberleşme, ticaret ve inşaat gelişecek. Motorlu taşıt ve elektrikli teçhizat
özellikle çok güçlü büyüme gösteriyor.
Giyim ve tekstilde toparlanma mobilya
ve gıdadan daha hızlı görünüyor.
Akbank Baş Ekonomisti Dr. Fatma Melek, Şirket Bankacılığı Bölüm Başkanı Turan Bulut, Dış Ticaret Yöneticisi Aydın Yalçın TemeL,
DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan ve DOSABSİAD Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş ile BUTGEM ziyaretinde öğretmenlerden bilgi aldı.
19
ETKİNLİK
DOSAB, Bakan Çelik’i ağırladı
D
evlet Bakanı Faruk Çelik,
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde (DOSAB) faaliyet gösteren işadamları ve sanayiciler ile bir araya geldi. DOSAB Sosyal
Tesisleri’nde gerçekleştirilen kahvaltılı toplantıya Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa Milletvekili Ali Koyuncu, Emniyet Müdürü Halil Yılmaz, İl Genel
Meclisi Başkanı Nurettin Avcı ve çok
sayıda işadamı katıldı.
Kaplan: Cari açık ve kayıt
dışı üzerinde durulmalı
DOSAB Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul Kaplan toplantının açılışında yaptığı konuşmada, genel ekonomik konular ve DOSAB’daki fabrikaların durumu ile ilgili bilgiler verdi. Kaplan, global ekonomik krizin teğet geçmese de alınan bazı önlemler sayesinde bazı ülkelere göre daha hafif yaralı
olarak atlatıldığını belirtti. Kaplan, ülke
ekonomisinin en büyük sorunlarından
birisinin cari açık olduğunu vurgulayarak şunları söyledi, “Yapısal anlamda
dönüşüm için yapılması gerekenler var.
Ülkemizde ithalat ve ihracat arasındaki dış ticaret açığının azaltılması gerekiyor. İthalata bağımlı bir sanayi yapımız
söz konusu. Dolayısıyla ihracat yapabilmemiz için daha çok ithalat yapar haldeyiz. Bu yapıya tersine çevirmenin yollarını aramalıyız. Bunu yaparsak, yaptığımız ihracatın bize katkısı daha fazla
olacaktır. Yoksa ihracatımız artarken ithalatımız da ondan birkaç kat fazla artıyor ve elimizde avucumuzda bir şey
kalmıyor. Hükümetimizden bu konuda
politikalar üretmesini bekliyoruz. Ülke-
20
mizin en büyük sorunlarından bir tanesi
de kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ekonomidir. Bunların üzerinde hassasiyetle
durulması gerekiyor.”
DOSAB’da kriz öncesi
duruma gelindi
Ertuğrul Kaplan ayrıca DOSAB’da
kriz öncesi seviyeyi 2010 sonu itibariyle yakaladıklarını belirtti. Kaplan, “Bölgemizde tüketilen elektrik, doğalgaz
ve atık su gibi verileri takip ederek sanayimizin durumu ile ilgili bir sonuca
varabiliyoruz. Rakamlara baktığımızda 2008 yılının tamamında bölgemizde 852,6 milyon kilovat saat elektrik
tüketildi. 2009 yılında bu rakam 736,2
milyona indi. 2010 yıl sonu itibariyle 843 milyona ulaştık. 2008 yılı toplamına yaklaşıyoruz. Doğalgazda 2008
yılı tüketimimiz (Entek Elektrik Üretim Santrali hariç verilerle) 106,5 milyon sm3, 2009 yılı 90,7 ve 2010 yılında 105,7 oldu. Atık su deşarjlarında ise
2008’de 12,1 milyon, 2009’da 10,9 milyon ve 2010’da 11 milyon metreküp değerleri ortaya çıktı.
Rakamların da söylediği gibi bugün
itibariyle başladığımız yere henüz geliyoruz. Yani ekonomik krizin bizden
iki yılı aldığını söyleyebiliriz. Öte yandan geleceğe dönük beklentiler olumluya dönmüş gözüküyor. Gerek otomotiv ve tekstil gerekse diğer sektörlerde
2011 yılına umutla bakılıyor ve 2010’a
göre daha iyi bir yıl olacağı belirtiliyor. Özetle, 2008 yılında bulunduğumuz noktadan daha ileriye gitme şansımız var. Umut ediyorum ki, böyle olur”
dedi.
Devlet Bakanı Faruk Çelik,
Demirtaş Organize Sanayi
Bölgesi’nde sanayicilerle
kahvaltıda bir araya geldi.
DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan,
2010 itibariyle sanayinin geldiği
durum ve ekonomideki sorunlar
konusunda bir konuşma yaptı,
Bursa’da KOBİ OSB kurulmasını
önerdi. DOSABSİAD da Bakan
Çelik’e bir dosya sundu.
‘BOTAŞ sorununda
çözüm bekliyoruz’
Bu tablonun kriz sonrası umut verici olduğunun altını çizen Kaplan, Bakan Çelik’e bazı sorunları da iletti. En
başta BOTAŞ’ın 2004-2006 dönemine ait doğalgaz taşıma fark bedelleri nedeniyle sanayicinin 28 milyon liralık bir
yükün altına girdiğini, EPDK ve ilgili
kurumların hatalı düzenlemeleri nedeniyle bu sonucun ortaya çıktığını vurgulayan Kaplan, “36 aylık taksitler halinde
ETKİNLİK
ayda 800 bin lira ödeme yapıyoruz. Bu
haksız bir uygulamadır, sanayicinin hiçbir dahli olmayan bir uygulamanın sonucudur. Biz bugüne kadar 8 taksitimizi
günü gününe ödedik. Bu rakam bizim
gelirlerimizin çok üstünde, dolayısıyla
borçlanarak bunu ödüyoruz. Bir yandan
da hukuki süreç başlattık. Bu sürecin lehimize sonuçlanmasını ve ödemelerimizi geri almayı umuyoruz. Ancak bu
süreçte başta BOTAŞ nezdinde sanayicinin bu yükünün kaldırılmasını bekliyoruz. Biz taksitlerimizi zamanında
ödememize rağmen BOTAŞ teminat
istiyor. Sanayicilere olan bu güvensizlik nedir anlamıyorum. Ayrıca her işletmede çevre mühendisi istihdamı zorunluluğu getirildi. OSB bünyesinde zaten
çevre birimimiz, çalışan mühendislerimiz var. OSB’ler bu konudan muaf tutulabilir” dedi.
Bakan Çelik de taksitlendirme konusunda katkısının olduğunu, konuya
bildiğini belirterek, “Bir Ankara seyahati ile sizlerle birlikte Enerji Bakanımıza bu konuyu bir kez daha götürüp
son durumda ne yapabiliriz buna bakalım” dedi. Çelik çevre mühendisi istihdamı konusunda da, “Biz yükleri hafifletmeye çalışırken bu doğru gözükmüyor. Benim yeni haberim oldu, konuyla
ilgileneceğim” dedi.
Çelik: Sorunlarla
ilgileneceğim
Kaplan ayrıca DOSAB’ın yaptırdığı ve bölge içindeki dispanserde yeterli hekim bulundurulamaması nedeniyle etkin sağlık hizmeti üretilemediğini,
oysa DOSAB’la birlikte yerleşim yerleri ve alış veriş merkezleri ile birlikte
50 bine yakın bir nüfusa hizmet üretilebileceğini söyledi. Kaplan, ayrıca bölge
içinde jandarma karakolu yaptırıp teslim ettiklerini, ancak geçen yılki düzenleme ile güvenlik ve asayişin emniyete
geçtiğini, emniyetin bölgeye yakın bir
yerde birim kurmasının yaşanan sorunları ortadan kaldıracağını belirtti. Çevre
yolunun su tahliyelerinin gidere bağlanmadığını, ovaya salındığını da hatırlatan Kaplan, “Yoğun yağışlarda bu sular
Demirtaş beldesine ve oradan da bizim
bölgemizin bir kısmına akıyor. Biz bazı
yolları kapatıp setler koyarak sorunu geçici olarak önlüyoruz ancak bu sorunun
kalıcı olarak kamu tarafından çözülmesi, çevre yolu su deşarjlarının giderlere
bağlanması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Bakan Faruk Çelik de tek tek not aldığı
sorunlarla ilgileneceğini belirtti.
Kaplan’dan Kobi OSB önerisi
DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan
ayrıca Bursa’da KOBİ Organize Sanayi Bölgesi kurulması gerekliliğini anlattı. Hali hazırdaki OSB’lerde parsellerin
çok büyük, fiyatların çok yüksek olduğunu, küçük sanayi sitelerinde ise küçük
ölçekli iş yerlerinin bulunduğunu belirten Kaplan, “Bu iki yapı arasında birkaç
bin metrekare alanlı, KOBİ’lerin yararlanabileceği bir bölge oluşturulmalı.
Bursa artık bu konuyu tartışmalı ve hayata geçirmelidir” şeklinde konuştu.
‘Bizim politikalarımız
kaybettirmedi’
Bakan Faruk Çelik de yaptığı konuşmada, Bursa’da son yıllarda yapılan eğitim, sağlık, ulaşım gibi konulardaki yatırımları özetledi. Yapılacak olan
projelerle ilgili bilgi verdi. Faruk Çelik,
Türkiye’de krizin teğet geçtiğini ancak
hala bazı ülkelerde sıkıntıların yaşandığını kaydetti. Türkiye’nin geçen sürede önemli mesafeler katettiğini dile getiren Çelik, “Genel olarak baktığımızda ülkemiz 132 milyar dolarlık ihracat
yapabilecek düzeye doğru geldi. Veriler oldukça iyi. Bunlar sevindirici tablolar. Asıl olan krizin tahribatlarını giderici önlemler almak. Şimdi de Torba Yasası çerçevesinde o dönemin tahribatlarını gidermeye yönelik düzenlemeler
yapılıyor” diye konuştu. Cari açık, döviz, kur, ihracat ve rekabetin Türkiye’de
uzun süredir tartışıldığını belirten Çelik, ekonomi politikalarında günübirlik, mevsimlik politikaların uygulanmasının doğru olmadığını söyledi. 8 yıldır iktidarda olduklarını hatırlatan Çelik, bu sürede bir politika izlediklerini ve
bu politikanın 8 yıldır kaybettirmediğini ifade etti.
Günümüzde üretimde hangi alanlardan çıkıldığının önemli olduğuna
dikkat çeken Çelik, “Bizim için ithal
etmememiz yani üretmemiz gereken
ürünlerle ilgili ne gibi tedbirler almalıyız konusu oldukça önemli. Bu konu
huzura kavuştuğu zaman cari açık konusundaki endişeleri ortadan kaldıracak bir yola girilmiş olacak. Üretim girdilerinden dolayı rekabet edememeden kaynaklanan üretimsizliğin önüne geçmeye dönük tedbirler almalıyız”
dedi. Sosyal Güvenlik süreçlerinin gelişeceğini de ifade eden Çelik, bu alanda yeni adımlar attıklarını anlattı. Kayıtdışılığın önemli bir problem olduğunu vurgulayan Bakan Çelik, “Kayıtdışılığı önlemenin tek bir yolu yok. Kayıtdışılık için birçok tedbir aldık ve almaya
devam ediyoruz. Bu konuda piyasa şartlarını dikkate alarak otokontrol sistemini devreye almak gerekiyor. Vatandaşların duyarlılığı da kayıtdışılık konusunda önemli. Bugün emekli olduğu halde
kayıtdışı istihdam edilenler var.
Bugünü kurtaralım anlayışının
eseri bu. Bunlar popülist politikaların ürünü olarak karşımıza
çıkıyor” diye konuştu.
DOSABSİAD
sorunları hazırladığı
dosya ile iletti
Toplantıda sanayicinin sorunları üzerine çalışmalar yaptıklarını söyleyen Demirtaş
Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) Başkanı
Ceyhun Özüm ve Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş, Devlet Bakanı Faruk Çelik’e bölgenin ve bölge sanayicisinin sorunlarını içere bir dosya sundu. DOSAB’ın ülkenin en büyük OSB’lerinden biri olduğunu belirten DOSABSİAD Başkanı Özüm,
“Sanayici artık kendi ayakları üzerinde durabiliyor. Sıkıntılı ve kriz dönemlerini geride bıraktık. Üretmeye, kazanmaya ve ülkemize kazandırmaya başladık. Sizlerden isteğimiz bölge içerisinde
yaşadığımız bazı sorunların çözüme kavuşturulmasıdır. Bu hazırladığımız dosya da bizleri rahatsız eden iki sorun bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, daha
önce jandarma sınırları içerisinde yer
alan OSB’nin Emniyet Müdürlüğü’nün
yetki sahası içerisine alınması ve yine
bünyemizde bulunan ve bizim kurduğumuz polikliniğin geliştirilerek, bölgeye hizmet verecek kapasiteye getirilmesidir. Bizler sizlerden bu sorunlarımızın
çözülmesini bekliyoruz” dedi.
21
HABER
DOSAB Konferans Salonu’ndaki panelde bu sorunun yanıtı arandı:
Sporda şiddet nasıl önlenir?
B
ursa Ali Osman Sönmez Fen
Lisesi tarafından düzenlenen ‘Sporda Şiddet’ konulu panel, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) Konferans Salonu’nda yapıldı. Panelin konuşmacıları Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam,
Bursasporlu futbolcular Gökçek Vederson ve Gustav Svensson, Spor Hukuk konusunda uzman Avukat Nurhayat Altaca’ydı.
Spordan Sorumlu Bursa Osmangazi
İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Mustafa Akdere, Şube Müdürü Mustafa
Sevinç, Ali Osman Sönmez Fen Lisesi Müdürü Özer Aktepe, DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan ile sanayiciler, öğretmenler ve lise öğrencileri dahil olmak üzere 250 kişinin izlediği panelde, sporda ve özellikle futbolda şiddetin nasıl önlenebileceğinin tartışıldı, panelistler kendilerine yöneltilen soruları
cevapladı.
Yeni yasa tasarısı olumlu
Panelin ilk konuşmacısı olan Avukat Nurhayat Altaca, Türkiye’de mevcut olan yasal düzenlemenin müsaba-
ka alanları ve eklentilerindeki olaylara
yaptırım içerdiğini, ancak TBMM gündeminde olan sporda şiddet yasa tasarısında bu alanlar dışında yolda, seyahat
sırasında vb. meydana gelen olayları da
kapsadığını söyledi.
Yeni tasarıda ayrıca teşvik, şike gibi
konularda da düzenlemeler olduğunu, bunlarla ilgili cezalar öngörüldüğünü belirten Altaca, “Tasarıda öngörülen
cezalar caydırıcı etki olması bakımından ağırlaştırılıyor. Bu yasa ile Türkiye,
sporda şiddetin önlenmesinde mevzuat anlamında bir ileri doğru adım daha
atıyor. Ancak yasal düzenlemelerle birlikte eğitim konusunun spor sahalarından şiddeti önlemekte önemli bir unsur
olduğunu unutmamak gerekir” dedi.
Ali Osman Sönmez Fen
Lisesi tarafından organize
edilen panele Bursaspor
Teknik Direktörü Ertuğrul
Sağlam, Yeşil Beyazlı
futbolcular Gökçek
Vederson ve Gustav
Svensson, Avukat Nurhayat
Altaca konuşmacı olarak
katıldı.
Sağlam: Kaybetmeyi
hazmetmek önemli
Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam da, öğrencilere ‘hayatınıza mutlaka bir spor sokun’ dedi. Sağlıklı
yaşam yanında, takım sporlarında ekip
ruhu, kazanma ve kaybetme konularında kazanımlar olacağını belirten Sağlam, “Sporda, özellikle futbolda şiddetin
23
HABER
önüne geçmede ilk ve önemli konu aile.
Türkiye’de ve birçok ülkede öne çıkan futbol. Ancak ülkemizde futbol,
kazanmaktan başka hiçbir şeyin kabul
edilmediği bir noktaya getirildi. Oysa
kazanmak kadar kaybetmeyi de bilmek,
bunu hazmetmek gerekir. Ben okuduğum bir sözü çok önemsedim ve futbolcularımla da sürekli paylaşıyorum; kaybetmeyi hazmetmek kazanmaktan zordur. Bunu başardığımızda epey yol almış olacağız.
Ayrıca bizler problemin çoğunun
saha dışında olduğunu düşünüyoruz.
Müsabaka anında gerek teknik adamlar
gerekse futbolcuların arasında yaşanan
gerginlikler müsabaka sonrası çoğu zaman biter. Bizler sarılıp soyunma odasına gitmeyi biliriz.
Brezilya’da daha yavaş futbol oynandığını söyledi. 7 yıldır Türkiye’de olduğunu belirten Vederson, “Şiddetin önlenmesi için daha zamana ihtiyaç var” dedi.
Panelistler; öğrencilerin sorularını
da yanıtladı. Ertuğrul Sağlam, şampiyonluk şanslarının bu yıl da yüksek olduğunu belirterek, “Bursaspor taraftarı
büyük aşama kaydetti. Geçen yılki şampiyonlukta onların payı büyük. Biz lig
şampiyonu olurken aynı zamanda fairplay şampiyonu da olduk. Şampiyonluk kupasına değer kattık. Bizim istediğimiz küfürsüz taraftar desteği. Ayrıca
seyircisiz maç oynama cezasını da istemediğimizi, yerine başka yaptırımların
olması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Spordan Sorumlu Bursa
Osmangazi İlçe Milli Eğitim Şube
Müdürü Mustafa Akdere, Şube
Müdürü Mustafa Sevinç, Ali Osman
Sönmez Fen Lisesi Müdürü Özer
Aktepe, DOSAB Başkanı Ertuğrul
Kaplan’ın da katıldığı panel sonrası
Ali Osman Sönmez Fen Lisesi Okul
Müdürü Özer Aktepe panelistlere
günün anısına plaket takdim etti.
Okul öğrencileri de katılımcılara
çiçek verdi. Bursaspor Teknik
Direktörü Ertuğrul Sağlam ise
yöneticilere yeşil beyazlı forma
hediye etti.
Herkes sorumluluk almalı
Ancak sorumluluk sahibi insanlar
taraftar kitlelerini iyi yönlendirmeleri
gerekiyor. Sorunun çözümü için herkes
sorumluluk almalı. Medya, yöneticiler
taraftarı yönlendiren kesimler sorumlu
davranmalı. Bir yönetici bir maçla ilgili ‘kazanmaktan başka çaremiz yok’, ‘kazanamazsak teknik adam gider, futbolcuyu şöyle yaparız’ gibi demeçler vermemeli. Yönlendirici ve belirleyici insanların, yönetimlerde veya medyada
hassas olması gerekir. Bu yönlendirmelerde biz de inanılmaz baskı hissediyoruz. Taraftarları geren, bizleri baskı altına alan söylemlerden sonra, sonuç kötü
olduğunda ortalık karışıyor” şeklinde
konuştu.
Gustav Svensson:
İsveç’le Türkiye çok farklı
İsveçli futbolcu Gustav Svensson
da Türkiye’ye geldiğinde çok şaşırdığını
söyleyerek, “Çünkü İsveç’te bizim açımızdan çok daha rahat bir ortam var.
Maç öncesinde, sonrasında taraftarlar
ve futbolcular çok rahattır. Türkiye’de
çok hırs var. Örneğin İsveç’te maç tatildiğini hatırlamam, Türkiye’de oluyor.
Ancak şunu da söylemeliyim, taraftarların maç öncesi bizleri tribüne çağırması,
maç anında tezahüratı benim çok hoşuma gidiyor. Takım ve bireysel olarak da
bizi olumlu motive edebiliyor” dedi.
Gökçek Vederson:
Aşırı hırs sorunun temeli
Gökçek Vederson da Brezilya ile
Türkiye tribünlerinin ortak yönleri olduğunu, sahadaki futbol açısından ise
Türkiye’de daha çok mücadele ve hırs,
24
3 Mart tarahinde yapılan Sporda Şiddet Paneli sonrası Bursaspor Teknik Direktörü
Ertuğrul Sağlam, yeşil beyazlı takımın taraftarı olan öğrencilerden büyük ilgi gördü. Sercan
Yıldırım’ın Rusya’ya transferinin de gündemde olması nedeniyle yerel ve yaygın medya
temsilcileri de Sağlam’ın konu ile ilgili değerlendirmesini almak için panele ilgi gösterdi.
DOSAB’da spor ve sağlıklı yaşam...
DOSAB Sosyal Tesisleri’nde tümü ışıklandırmalı
1 Suni Çim Saha (38x58), 1 Tenis Kortu (18x37), Kapalı Yüzme Havuzu (7,5x17) ve Fitness Merkezi
DOSABSİAD Üyeleri ve bölge sanayicilerine spor ve sağlıklı yaşam keyfi sunmaktadır.
DOSAB Sosyal Tesisleri Çiğdem 2 Sokak No:5 DOSAB / Osmangazi / BURSA - Tel: 0224 261 29 57
DOSABSİAD
Tekstil ve konfeksiyon
sanayicisi yeni ‘tebliğ’i tartıştı
Tekstil ve Konfeksiyon sektörlerinde İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin
Tebliğler Hakkında Değerlendirme Toplantısı Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği
(UTİB) koordinatörlüğünde DOSABSİAD’ın ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
T
oplantıda konuşan Uludağ
Tekstil İhracatçıları Birliği
(UTİB) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, yaşanan temel sıkıntının yayınlanan Tebliğ’in içeriğiyle ilgili bilgi eksikliğinden kaynaklandığını söyledi. Sanayici ve iş dünyasının
bu Tebliğ’in hazırlık sürecinde çok fazla dâhil olamadıklarını kaydeden İbrahim Burkay, bilgi eksikliği olan sanayicinin açıklanan Tebliğ’den dolayı endişe
yaşadığını belirtti.
Sanayicinin
değişiklik talepleri
Kriz döneminde dünyada olduğu
gibi Türkiye’de de ihracat rakamlarında düşüşün gözlemlendiğini vurgulayan Burkay; “Kriz, tüm ekonomik göstergeleri olumsuz etkiledi. 2009 yılında ülkemizdeki ihracat rakamları dünyada olduğu gibi düşüşe geçti. 2010 yılının ikinci yarısından itibaren olumlu rakamlar görülmeye başladı. Tekstil
sektörü 2010 yılında 6,5 milyar dolarlık ihracat rakamı ile 2008 yılındaki seviyeleri yakalayan ilk sektör oldu. Tüm
yıl boyunca göstergelerde hep artış oldu.
Merkez Bankası’nın son politika değişikliği ile sıcak para akışını dengelemesi
ve Türk Lirası’nın değerinin olması gereken seviyelere gelmesi sektörümüze
ve ihracatımıza çok olumlu yansımaktadır. Bu kadar olumlu gelişmelerin yaşandığı bir dönemde bunu sürdürülebilir kılmak için Tebliğ’in içeriğinde olmazsa olmazımız olan değişimlerin yapılması şarttır” dedi.
İbrahim Burkay:
Konfeksiyonda tüketim hızlı
Bursa’nın tekstil ve konfeksiyonda
çok önemli bir noktada olduğunu kaydeden Burkay, dokuma kumaşlar bölümünde de ciddi yatırımların bulunduğunu söyledi. Tekstil sektörünün genelinde son beş yıldır büyük bir yatırımın yapılmadığına işaret eden Burkay;
“Sektör giderek büyüyen bir ivme içerisinde. Tekstilde yatırım için uygun bir
26
dönem şuan. Boyahanelerimiz de tam
kapasite ile çalışmıyor. Sektörü ayakta tutan önemli bölümlerimizden birisi orası. Boyahanelerimizde çalışmaların durmaması gerekli.
Konfeksiyon sektöründe de hızlı bir
tüketim yaşanıyor son 5 yıldır. Bu hıza
yetişebilmek ve çok sayıda çeşitli ürün
üretimi yapılması gerekiyor. Ancak üretimi içeride yapılmayan ürünler için
rürlüğe girmesi için belli bir sürenin verilmesi gerektiğini belirterek, firmaların da bu süre zarfında önlemlerini almaları için uyarıda bulundu. Burkay;
“Bizim iki ana hedefimiz var: birincisi Türkiye’de üretimi olmayan ürünlerin
kapsamdan çıkarılması. İkincisi de ham
mallar ile boyalı mallar arasında vergi
oranlarının farklı olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
vergi oranlarının kaldırılması gerekiyor. Hangi ürünlerin üretilmediğini tespit etmemiz ve bu ürünlerin Tebliğ kapsamından çıkarılması gerekir” diye konuştu.
Taleplere göre
yeniden düzenlenecek
Dış Ticaret Müsteşarlığı İthalat
Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bekir Aslaner ise sanayicilerin
bu Tebliğ’i nihai kararmış gibi algılamamaları gerektiğini söyledi. Tebliğ’in
yerli sanayicilerin Müsteşarlığa yapmış
oldukları başvuruların ön değerlendirme sonucunda yayınlandığını söyleyen
Aslaner, “Bu Tebliğ’in Resmi Gazete’de
yayınlanması, Bakanlar Kurulu’na gitmeden önce herkesin konuyla ilgili haberdar olması anlamına gelmektedir. Bu
Üretimi olmayanlar
tebliğden çıkarılsın
Çıkarılan Tebliğ’de kati uygulama
ile geçiş süreci arasında bir denge olması gerektiğini belirten UTİB Başkanı Burkay, Türkiye’nin 10 yıldır ithalata dayalı bir büyüme gerçekleştirdiğine işaret etti. Burkay, bu Tebliğ’in yü-
DOSABSİAD
Tebliğ, nihai bir karar değildir. Sanayicimiz uygulama başladı diye düşünmesin. Tebliğ hakkında görüşlerinin belirtilmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılması için 20 günlük bir süre var. Bu süreç içerisinde ilgili tüm kesimlerden görüş alınacak ve değerlendirmeler yapılacak. Daha sonra bir sonuç raporu hazırlanacak. Bu raporun da yine değerlendirme süreci olacak” dedi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer
Çağlayan’ın önceki gün yeni bir talimat verdiğini kaydeden Aslaner, “Sayın Bakanımız konunun tüm taraflarının yeterince dinlenmesi için bizlere bir
kez daha hatırlatmada bulundu. Biz zaten bu süreç içerisinde gerekli herkesi dinleyecek ve Tebliğ’deki düzenlemeleri yapmaya çalışacağız. Bu nedenle de
Bursa’da bir yetkili bırakacağız. Sizler
gelip bu yetkili arkadaşımıza Tebliğ ile
ilgili istek ve sorunlarınızı aktarabilirsiniz” diye konuştu.
BUTGEM’de
yüksek lisans imkanı
D
emirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet
gösteren Bursa Tasarım
ve Teknoloji Geliştirme Merkezi
(BUTGEM) ile Okan Üniversitesi arasında yapılan protokolle
yüksek lisans yapmak isteyenlere
Bursa’da bir imkan daha doğuyor.
Üniversite sanayi işbirliği kapsamında, Okan Üniversitesi’nin
yüksek lisans dersleri hafta sonları BUTGEM’de gerçekleştirilecek.
Lisans eğitimini tamamlayıp
akademik kariyer yapmak isteyenlere ilk etapta Türkçe İşletme,
Uluslararası Ticaret ve Lojistik
Yönetimi programlarında yüksek
lisans imkanı sağlanıyor. Söz ko-
nusu protokol kapsamında, Sosyal Bilimler Enstitüsü alanında 8
bölüm, Fen Bilimleri Enstitüsü
alanında ise 4 bölüm olmak üzere toplamda 12 bölümde yüksek lisans eğitimleri planlanıyor.
Her program 30 kişilik kontenjana sahip.
2010 yılında 935 kişiye mesleki eğitim sağlayan BUTGEM,
yaptığı yeni protokol ile yüksek
öğrenim alanına da kapılarını açmış oldu. 2005 yılında DOSAB
tarafından ayrılan 37 dönüm
alanda kurulan eğitim merkezi
üç bloktan oluşuyor. BUTGEM,
2009’da BTSO ve DOSAB’ın
ortaklaşa kurduğu vakıf tarafından yönetiliyor.
OSB yönetmeliğinde
değişiklik yapıldı
Selim Yedikardeş:
Türk sanayisi kazanmalı
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi
Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) Başkan Yardımcısı Selim
Yedikardeş ise sanayicinin ortak sorunlarının olduğunu ve bu sorunların
Tebliğ’in açıklanmasının ardından yeterince dile getirildiğine inandığını belirtti. İplik, dokuma, boyahane ve konfeksiyon gibi dört önemli bölümden oluşan tekstilin kurtarılması ve sorunların
çözülmesi için herkesin çalışması gerektiğini aktaran Yedikardeş; “Umarım
tüm bu çalışmaların sonucunda kazanan ülke sanayici olur. Türk tekstilcisinin kazanması ve üretmeye devam edebilmesini istiyoruz. Keşke tüm ürünleri
biz üretebilsek de ithalat yapmasak. Ancak bu mümkün değil. O yüzden ithalat yapan firmaların da bu süreçte desteklenmesi ve üretmeye devam etmesi
gerekiyor” açıklamasında bulundu. Toplantıya 200’ü aşkın sanayici katıldı.
O
rganize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yürürlüğe girdi. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı tarafından hazırlanan
yönetmelik 9 Şubat 2011 tarih
ve 27841 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlandı. Buna göre OSB Uygulama Yönetmeliği’nin 35, 38,
44, 73, 108 ve 111. maddelerinde değişiklikler yapıldı.
Yönetmelikle getirilen değişiklikler şöyle:
- Yönetim aidatları ve hizmet
karşılıkları arsaların boş, inşaat halinde ve üretime geçme durumları dikkate alınarak parsel
büyüklüğüne göre belirlenecek.
- Genel kurul toplantısında
bulunmayanlar, seçimden önce
yapacakları yazılı başvuru ile yönetim ve denetim kurulu üyeli-
ğine aday olabilir. Tüzel kişi katılımcılar yönetime seçilemezler,
ancak temsilcisi olan hakiki bir
şahıs seçilebilir.
- Tahsis edilen arsa ile ilgili
olarak yapı ruhsatı almayan, üretime geçmeyen, ÇED kararı almayanların tahsis iptali, mücbir
sebeplerin varlığı halinde 2 yılı
geçmemek şartıyla süreleri uzatabilir.
- Katılımcı, inşaatını süresinde ya da verilen ek süre içinde bitirmediği takdirde; temel
atmış veya temel inşaatını bitirmiş olsa bile, OSB, arsa bedelini iade etmek suretiyle tahsisi iptale yetkilidir. Arsa tahsislerinin
iptalinde iade edilecek arsa bedeli; ilk satış bedelinden az, yılı kanuni faiz oranları ile belirlenen
arsa bedelinden fazla olmamak
üzere OSB’ce belirlenerek katılımcıya ödenir.
27
DOSABSİAD
SİAD Başkanları zirvesi!
Bursa iş dünyasını temsil eden 10 sivil toplum kuruluşunun Başkan ve yöneticileri
DOSABSİAD’da bir araya geldi. DOSABSİAD Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş,
“Bursa’nın geleceği için birlikte hareket etmeliyiz” dedi.
B
ursa iş dünyasını temsil
eden 10 sivil toplum kuruluşunun Başkan ve yöneticileri DOSABSİAD’da bir
araya geldi. Toplantıya katılan
BTSO başta olmak üzere, DOSAB ve DOSABSİAD’ın yanı
sıra, MÜSİAD, BUGİAD, BUİKAD, MODSİAD, BUMİAD, BURSAGİAD ile KALDER yetkilileri daha sık bir araya gelme konusunda görüş birliğine vardılar.
Ortak tavır önemli
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği’nin Üniversite Sanayi
İşbirliğini Geliştirme Uygulama
ve Araştırma Merkezi ile ortaklaşa gerçekleştirdiği ve Bursa’daki
SİAD’lar zirvesine dönüşen ÜSİGEM Tanıtım Toplantısı sonrası
açıklamada bulunan DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş, başta Bursa ve çevresi olmak üzere,
Türkiye’ye daha çok ortak fayda
sağlamak adına SİAD Başkanları
28
ile yöneticilerinin ilerleyen günlerde daha sık bir araya geleceklerini söyledi.
Yedikardeş, “Bu amaca hizmette görüşlerimizi paylaşmalı, ortak hareket etmeliyiz.
Bursa’mızın bir meselesi olduğunda, bunun çözümü için bir
bütün olarak davranmalı, tavrımızı ortaklaşa belirlemeliyiz. Bursamız için isteyeceğimiz her şeyi
birlikte tespit etmeliyiz” şeklinde
konuştu.
Bazı SİAD Başkanlarının şehir dışında olması ve farklı organizasyonlar nedeniyle bu toplantıya iştirak edemediklerini de
sözlerine ekleyen DOSABSİAD
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş, “Önümüzdeki dönemde daha da geniş katılımlı toplantılarla sinerjimizi ve
güç birliğimizi artıracağız” dedi.
Üniversite-Sanayi işbirliği
Üniversite-Sanayi
işbirliği
konularını görüşmek üzere gerçekleştirilen ve SİAD’lar zirvesine dönüşen toplantıya, BTSO
Meclis Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
Yönetim Kurulu üyesi İlhan Parseker, Demirtaş Organize Sanayi
Bölgesi (DOSAB) Başkanı Ertuğrul Kaplan, Mobilya Dekorasyon Sanayicileri ve İşadamları Derneği (MODSİAD) Başkanı Mustafa Yedikardeş, Müstakil
Sanayici ve İşadamları Derneği
(MÜSİAD) Bursa Şube Başkanı Hasan Çepni, Bursa Mühendis Mimar İşadamları Derneği
(BUMİAD) Başkanı İlker Özaslan ile BUMİAD Yönetim Kurulu üyeleri Hayri Aydemir ve Derya Kangal, Bursa Genç İşadamları Derneği (BURSAGİAD) Başkanı Nilüfer Çevikel, Kalite Derneği (KalDer) Bursa Şube Başkanı Emin Direkçi, Bursa İş Kadınları ve Yöneticileri Derneği (BUİKAD) Başkan Yardımcısı Aslı Gülener, Bursa Girişimci
İşadamları Derneği (BUGİAD)
Genç Başkanı Ayhan Yılmaz’ın
yanı sıra ÜSİGEM Müdürü Prof.
Dr. Sedat Ülkü ve ÜSİGEM yetkilileri katıldı.
DOSABSİAD
KOSGEB’den DOSABSİAD
üyelerine seminer
KOBİ’lere yönelik yeni hibe programları hakkında bilgilendirme toplantılarına
devam eden KOSGEB Bursa Merkez Müdürü Ahmet Akdağ, Demirtaş Organize
Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) üyelerine bilgi verdi.
D
KOSGEB Bursa Merkez
Müdürü Ahmet Akdağ
İbrahim Öztürk
OSAB Konferans
Salonu’nda gerçekleşen toplantıda konuşan KOSGEB Bursa Merkez Müdürü Ahmet Akdağ,
KOBİ odaklı çalıştıklarını belirtti. KOSGEB’e yapılan başvurularda önceki yıllara oranla daha fazla kolaylıklar sağladıklarını da belirten Akdağ, yeni hibe programlarıyla her kesimin ihtiyaç duyduğu ölçüde desteklendiğinin altını çizdi.
Fuar destekleri
sanayi için uygun
DOSABSİAD
Başkanı Ceyhun Özüm’ün yanı sıra
yönetim kurulu üyesi İbrahim
Öztürk ve sanayi kuruluşlarında faaliyet gösteren çalışanların hazır bulunduğu toplantıda hibe programları hakkında bilgilere veren Akdağ,
özellikle fuar gezisi ve Ar-ge
faaliyetlerine yapılan hibe
destek programları üzerin-
de durdu. Akdağ, KOBİ’lerin
yurt içi ve yurt dışı pazar paylarını artırmak, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla sunulan
“Yurt İçi ve Yurt Dışı Fuar
Desteği” programından sanayicilerin de faydalanabileceğini belirtti.
Her işletme Ar-Ge
faaliyetine yönelecek
5746 sayılı “Araştırma
ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi” kanunu
hakkında da bilgi veren Akdağ, “Kanunla birlikte; Ar-ge
ve yenilik yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için teknolojik bilgi üretilmesini, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılmasını, ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesini, verimliliğin artırılmasını, üretim maliyetlerinin düşürülmesini, teknolojik bilgi-
nin ticarileştirilmesini, Ar-ge
personeli ve nitelikli işgücü istihdamının artırılmasını desteklemek ve teşvik etmektir”
dedi. Akdağ, kanunun en büyük amacının her işletmenin
Ar-ge faaliyetlerine yönelmesi için teşvik edildiğini belirtti.
DOSABSİAD da
yararlanacak
KOSGEB’in “Yurt İçi ve
Yurt Dışı Fuar Desteği” hibe
destek programını değerlendirebileceklerini ifade eden
DOSABSİAD Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Öztürk,
toplantıda yaptığı konuşmada, işadamları derneği olarak
KOSGEB ile ortak çalışmalar yapmak istediklerini dile
getirdi. DOSABSİAD olarak yılda birkaç kez yurt içi ve
yurt dışı fuarlara yöneldiklerini belirten Öztürk, üye firmalardan KOSGEB ile ilgili talepleri alacaklarını da sözlerine ekledi.
Ceyhun Özüm: İşsizlik sorun olmaktan çıkıyor
D
OSABSİAD Başkanı
Özüm, işsizliğin her şeye
rağmen ülke için hala liste başındaki sorunlardan biri olduğunu söyleyerek, “Ancak ekonomideki iyileşme ve istihdam
rakamlarındaki artış işsizliğin
artık çok kritik noktalarda olmadığını gösteriyor” dedi.
Son işsizlik oranlarını değerlendiren DOSABSİAD Başkanı Ceyhun Özüm,
2010’da, bir önceki yılın ekim
dönemine göre 1,8 puan düşerek yüzde 11,2’ye gerileyen işsizliğin yılın son aylarında da
düşeceğini ve çift haneli ra-
30
kamlardan tek haneli rakamlara inmesinin beklendiğini
vurguladı.
İşsizlik rakamlarının üretim artışı ile paralellik gösterdiğini söyleyen Özüm, “İşsizliğin artmasının temel nedeni; üretimin düşmesidir. Üretim yapamayan sanayici, istemese de mecburen istihdamı
azaltma yoluna gidiyor. Ancak 2010 yılının ilk altı ayından itibaren, işsizlik rakamları
düşüşe geçti. Üretimin arttığı
bu dönemde işsizlikte de sevindirici bir düşüş gerçekleşti. Ekim ayı rakamları bizi son
iki ayın rakamları konusunda da ümitlendirdi. Bundan
sonraki açıklamalarda da güzel haberlerin geleceğine inanıyoruz. Göstergelerin verdiği
açık mesaj şudur; işsizlik artık önemli bir sorun olmaktan
çıkmaktadır. Ekonomik gidişatın yön değiştirmemesi durumunda ilk sıralardaki yerini
de yitirecektir” dedi.
Türkiye’de halen 2 milyon
901 bin kişinin işsiz olarak
kayıtlarda bulunduğuna işaret
eden Özüm, sorunun çözümün yatırım olanaklarının iyileştirilmesi olduğunu belirtti.
TEKSTİL
Tekstil ve konfeksiyonda akıllı sıçrama için sektör paydaşları Bursa’da bir araya geldi. Yurtiçi ve
dışından 50 üniversiteden 145 projenin sunumu yapıldı, gelecek vaat eden projelere ödül verildi.
Tekstil, III. Uluslararası Ar-Ge
Proje Pazarı ile yönünü aradı!
U
İB Tekstil İhracatçıları Birliği organizasyonu altında, BUTEKOM, Uludağ Üniversitesi ve Kuzey Carolina Devlet Üniversitesi işbirliği ile bu sene 3.’sü düzenlenen
‘Uluslararası Ar-Ge Proje Pazarı’, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın katılımıyla Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde
(Merinos AKKM) düzenlendi. Bu yılki etkinlikte ilk kez olarak çeşitli ülkelerden uluslararası akademisyen ve araştırmacılar, Proje Kabul Kurulu ve Ödül
Seçici Kurulu, Devlet desteklerinin kurum stantlarında tanıtımı yapıldı.
Gelecek vizyonu
Merinos
AKKM
Orhangazi Salon’unda düzenlenen programda
tekstil ve konfeksiyon sektörünün geleceği masaya yatırıldı. Yurtiçi ve dışından
50 üniversiteden 145 projenin sunumunun yapıldığı program, sektörün paydaşlarını bir araya getirdi.
Türkiye Tekstil ve Konfeksiyon
Sektörü’nün gelecek vizyonunun temel
taşları olarak kabul edilen “Akıllı Giysiler”, “Teknik Tekstiller” ve “Konvan-
32
siyonel Tekstiller” ana kategorilerinde,
dünya çapında başarı kazanmış ‘Üniversite’, ‘Enstitü’, ‘Ar-Ge Merkezleri’
ile ‘Teknoparklar’dan akademisyenleraraştırmacılar ve konusunda uzman yabancı akademisyenler ile araştırmacılar,
iki gün boyunca ihracatçı ve sanayicilerle bir zirve atmosferi içinde buluştu.
Ar-Ge’ye harcama artmalı
Açılış konuşmasını yapan UTİB
Başkanı İbrahim Burkay, Çin ile
Türkiye’nin son zamanlarda Ar-Ge’ye
yatırımın artırdığını söyledi. Dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi olan
Türkiye’nin 2011 yılında Gayri Safi
Milli Hasıladan (GSMH) Ar-Ge harcamalarına yüzde 1’lik bir pay ayırdığını söyleyen Burkay, bu oranın 2013 yılında yüzde 2’ye çıkartmayı hedeflediklerini belirtti. Burkay, dünya genelinde son 15 yılda Ar-Ge harcamalarının
525 milyar dolardan 1,5 trilyon dolara ulaşarak 3 kat arttığını ifade ederek,
ABD’nin Ar-Ge yapan ülkeler arasında
405 milyar dolarlık harcama ile birinci
sırada yer aldığını bildirdi.
2011’de ihracat hedefi
127 milyar dolar
Türkiye İhracatçılar Birliği Başkanı
(TİM) Mehmet Büyükekşi ise 2011 yılında 127 milyar dolarlık bir ihracat rakamı hedeflediklerini belirtirken, proje
pazarının Türkiye’nin 2023 hedefi yolunda önemli bir adım olduğunu kaydetti. Otomotiv, elektronik ve makine
gibi sektörlerde de proje pazarını TÜBİTAK işbirliğiyle yapmak için görüşmeleri sürdürdüklerini anlatan Büyükekşi, 2023 yılında 1 trilyon dolarlık dış
ticaret hacmi olması için ileri teknoloji
ve AR-GE çalışmaları yapılması gerektiğini ifade etti.
TEKSTİL
Zafer Çağlayan:
Niye icat çıkarmayalım!
Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da Ar-Ge, inovasyon ve tasarım gibi konulara hassasiyeti olduğunu söyledi. Bu tür güzel etkinliklerin her zaman yanında olduklarını
belirten Bakan Çağlayan, proje getiren
herkese Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın
maddi ve manevi katkı vereceğini ifade
etti. Türkiye’nin zihniyet devrimine ihtiyacı olduğunu kaydeden Bakan Çağlayan, tekstil ve konfeksiyon sektörünün de Türkiye’nin lokomotifi olduğunun dile getirdi.
Ar-Ge konusunda geçmiş dönemlerde bazı hataların yapıldığının altını
çizen Bakan Çağlayan, “Ar-Ge’yi bize
farklı anlattılar. Büyüklerimiz icat çıkartmayın derlerdi. Niye çıkartmayayım? İcat çıkarmamanın bedelini bugün
Türkiye ödüyor. İnadına icat çıkarmalıyız. Dünya ekonomisinde yeterli payı
almak için bunu yapmalıyız” dedi.
İhracat odaklı çalışma
Bursa Valisi Şahabettin Harput,
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Vekili Refik Özen, akademisyenler, işadamları ve çok sayıda davetli katıldığı
programın ardından Merinos AKKM
Hüdavendigar Salonu’nda basın toplantısı düzenleyen Devlet Bakanı Zafer
Çağlayan, Türkiye’nin ekonomik açıdan
bu noktaya gelişinde siyasi ve ekonomik
istikrarın önemli rol oynadığını belirtti.
Çağlayan, özel sektörle sağlıklı işbirliği yaparak ihracat odaklı çalışmalar yürüttüklerini anlattı. Toplantının sonunda UTİB Başkanı İbrahim Burkay tarafından Bakan Çağlayan’a plaket verildi. Toplantının sonunda ise Bakan Zafer Çağlayan ve beraberindekiler Hüdavendigar fuaye alanında kurulan Ar-Ge
pazarını gezerek, proje sorumlularından
bilgi aldı.
AR-GE Öncüleri Ödülleri
S
anayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 50
ve üstü personel çalıştıran ARGE Merkezi desteği alan 7 firmaya
”Ar-Ge Öncüleri Ödülleri” kategorisinde ödül alan firmalar:
“Sanko Tekstil, Bossa, Sun Holding, Intersource Tekstil ve Konfeksiyon, Yünsa Yünlü, Kordsa Global
Endüstriyel İplik ve Kord Bezi, Aksa
Akrilik Kimya.
AR-GE Ödülleri
T
ÜBİTAK, TEYDEB ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 4 ve
daha fazla proje yazıp destek alan 10
firmaya vermiş olduğu “Ar-Ge Ödülleri” kategorisinde ödül alan firmalar:
1. Gap Güneydoğu, Lafer Tekstil Ma-
kine, 2. Flokser Tekstil, 3. Lafer Tekstil Makine, 4. Hemaks Halı ve Tekstil,
5. Polteks Tekstil makineları, 6. Sanko Tekstil İşletmeleri, 7. Funika İplik
Dok.Teks. Boyama, 8. Setaş Kimya, 9.
Korteks Mensucat, 10. Karsu Tekstil.
Proje Öneri Teşvik Ödülleri
5
6’sı yurtdışındaki akademisyen ve
araştırmacılardan olmak üzere 144
projenin birbirleriyle yarıştığı zirvede
‘Proje öneri teşvik ödülü’ kategorisinde ödül almaya hak kazanan projeler:
Teknik Tekstiller
1- Siklodekstrin Fonksiyonlu Nanolif Üretimi: Nanotekstil Ve Nanofiltrasyon Uygulamaları projesi ile Fatma Kayacı, Aslı Çelebioğlu ve Tamer
Uyar birinci.
2- Elektro- Üretim Yöntemiyle
Nanolif Yara Örtücü Üretimi projesi
ile Zeliha Doğan, Emre Kıyak, Ertan
Öznergiz ve Ali Demir ikinci,
3- Mıknatıslı Saçtırma Yöntemi
Kullanarak Emr Koruma Etkili Yüzey
Eldesi projesi ile Semiha Eren ve Yusuf
Ulcay’ın projesi üçüncü.
Akıllı Giysiler ve
Fonksiyonel Tekstiller
1- Tekstil Uygulamaları İçin Isı
Depolama Özellikli Mikrokapsül Üre-
timi ile Cemil Alkan ve Sennur Alay’ın
projesi birinci,
2- Kan Dolaşımını Arttırıcı Özelliğe Sahip Tekstil Yapıları Tasarımı ve
Geliştirilmesi projesi ile Nida Yıldırım,
Gamze Okyay ve Esra Akgül ikinci,
3- Enerji Absorpsiyon Uygulamaları İçin Yüksek Rezilyanslı Karbon
Nanotüp Halı Uygulamaları projesi
Philip Bradford üçüncü.
Konvansiyonel
Tekstiller ve Diğer
1- Electrodıalysıs And Ion Exchange For Dye Recyclıng And Waste Reductıon projesi ile Duane Mazur,
Bayram Arman birinci,
2- Predıctıon Of Dye Exhaustıon
Vıa Thermal Analysıs projesi ile Melih
Günay ve Warren Jasper ikinci,
3- Sodyum Borhidrür İle Küp (Indantren) Boyamada Renk Veriminin
ve Tekrarlanabilirliğin Artırılması projesi ile de Mehmet Kanık ve Duygu
Yılmazer üçüncü.
33
ÇEVRE
OSB’lerin ‘çevre’ buluşması
‘II. OSB Çevre Zirvesi’ 24-25 Şubat 2011 tarihlerinde Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergün, Çevre ve Orman Bakanlığı ile üst düzey yöneticileri ile yaklaşık
100 OSB’den 350 temsilcinin katılımı ile Antalya’da yapıldı.
Ç
evre Zirvesi’nin açılış konuşmasını OSB Üst Kuruluşu (OSBÜK) Yönetim Kurulu
Başkanı Mahmut Yılmaz yaptı. Yılmaz,
Büyük OSB Ailesinin iki önemli üyesi OSTİM ve İvedik Organize Sanayi
Bölgelerinde 3 Şubat 2011 günü meydana gelen iki ayrı müessif iş kazası dolayısıyla yönetici ve katılımcılara geçmiş
olsun dileklerini sundu.
Ülkemizde en fazla çevre bilincine
sahip olan kesimi Organize sanayi Bölgeleri ve OSB yatırımcıları olarak niteleyen Yılmaz, “Çünkü sanayicilerimiz;
OSB’lerin her türlü altyapı ve sosyal tesisleri ile başta merkezi arıtma tesisi olmak üzere her türlü çevre yatırımlarını
hissesi oranında finanse edeceğini bilerek OSB’yi tercih etmektedir. Bu sebeple, OSB’lerde yatırım yapan ve yapmayı düşünen sanayicilerimizi “çevre” adına tebrik ediyorum” dedi.
100 OSB’de arıtma tesisi var
Çevre ve Orman Bakanlığının İl
Müdürlüklerinin OSB’leri sık sık ziya-
34
ret ederek çeşitli cezalar kesmekte olduğundan ve takdir beklerken cezalara muhatap olmaktan dolayı morallerinin bozulduğunu vurgulayan Yılmaz,
“OSB dışındaki tesisleri emsal göstererek haksız bir uygulamaya maruz kaldığımızı sık sık dile getiriyoruz. Bu sebeple; hedef ceza değil sağlıklı çevre olduğuna göre, yatırımcılarının az olması sebebiyle atık niteliği ve miktarı oluşmamış OSB’lere anlayışlı yaklaşılmasını
bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye’de 100’den fazla OSB’nin
arıtma tesisine kavuştuğunu söyleyen
Yılmaz, “OSB’ler her yönüyle rüştünü
ispat etti, Türkiye’nin gururu ve ülkeye
özgü ihracat projesi haline geldi. Sayıları 263’ü bulan OSB ailesi olarak, sağlanan desteklerle sanayiciye en modern,
ucuz ve yüksek kaliteli çalışma alanları sağlamayı hedefliyoruz. Bugün itibariyle 1 milyonu aşan istihdam sayısını
2 milyon hedefine ulaştırmaya, milletimize ve ülkemize hizmet yolunda hızla
koşmaya, bir yumruk ve tek yürek olarak devam edeceğiz” dedi.
Ambalaj atıklar
sorunu çözüm bekliyor
Yılmaz ayrıca, geçen yıl düzenledikleri I. Çevre Zirvesi’nde görüşülen konular arasında bulunan ambalaj atıkları
sorununun, verilen sözler ve aradan geçen 370 güne karşın çözüme kavuşturulamadığını ifade etti ve “OSB’ler ülkemizde en çevreci kuruluş olma yolunda
canla başla çalışmaktadır. OSB’ler çevre
dostudur. Sanayici ile çevre hizmeti veren lisanslı kuruluşları karşı karşıya getiren, açılan pek çok dava ile iş yükü ve
yargıyı meşgul eden davaların sona ermesi için, OSBÜK görüş ve önerilerinin
de yer aldığı Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliğinin en kısa sürede değiştirilmesini bir kez daha arz ve talep
ediyoruz” dedi.
Yeni sanayi modeli ve çevre
Zirvenin açılış programı, son anda
gelişen programı sebebi ile katılamayan Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlu adına Müsteşar Yardımcısı Sedat Kadıoğlu’nun yaptığı konuşma ile
HABER
rektiğini, temiz üretimin işletmelerin
ayakta kalmasının tek yolu olduğunu
vurgulayan Kadıoğlu, Çevre ve Orman
Bakanlığı olarak yalnızca çevrenin korunmasını değil, yeni üretim modelleriyle sanayimizin küresel alanda rekabet edecek güç kazanmasını da önemsediklerini vurguladı. Kadıoğlu “Atıksu
yönetiminde OSB’lerin önemli avantajları olmasına karşın, kirlilik konusunda daha dikkatli davranılması gerekmektedir. Ambalaj konusunda ise
OSB ve sanayilerimize yönelik bila bedel hususu yönetmelik revizyonda ele
alınmış olup, taslak yönetmelik Başbakanlığa gönderilmek üzeredir.
Organize sanayi bölgeleri temsilcileri
Çevre Zirvesi sonunda hatıra
fotoğrafı çektirdi. Katılımcıların
zirvenin oldukça verimli geçtiğini
söyledi. Zirveye ülke genelindeki 100
OSB’den 350 kişi katıldı.
devam etti. Kadıoğlu konuşmasında,
sanayicilerden yatırımlarını yaparken
çevre ile uyumlu, sürdürülebilir bir anlayışla hareket etmelerini beklediklerini, artık sanayinin çevreye zarar verdiği, çevrenin de sanayiye finansal yükler getirdiği modellerin geride kaldığını söyledi.
Çevreyle ilgili konuların tehdit yerine fırsat olarak değerlendirilmesi ge-
5 bölgede entegre
bertaraf tesisi kuruluyor
Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği kapsamında sanayinin yoğun olduğu ve tehlikeli atıkların çok üretildiği bölgeler belirlendi. Trakya, Marmara, Ege, İç Anadolu ve Doğu Akdeniz
bölgelerinde en az bir entegre bertaraf tesisi kurulmasını öngörüyoruz. Bu
kapsamda bakanlığımızca entegre bertaraf tesisi kurulması yönünde başvurular yapılmakta, Kula Manisa, Sincan
Ankara’da endüstriyel atık entegre bertaraf tesisleri ile İstanbul Anadolu yakasında tehlikeli atık düzenli depolama
alanı kurulması çalışmaları devam etmektedir” dedi.
Su kaynaklarının korunmasının
önemini de dile getiren Kadıoğlu, özellikle havza bazında koruma yapılması yoluyla Havza Koruma Eylem Planları oluşturulmasının zorunluluk olduğunu vurguladı. Kadıoğlu, bu kapsamda, 15 havzada çalışmaların en kısa sürede başlayacağını bildirdi.
Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergün:
Yatırım
yapmayanın
arsasını geri
alacağız
S
anayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün Çevre Zirvesi’nde
OSB’lerde arsası olan sanayicileri kesin bir dille uyardı. Ergün
“Yatırım yapmayanların arsasını geri alacağız” dedi. Bakan Ergün, “OSB’de arsa aldınsa yatırım
yapacaksın. Arazilerin kapatılması
doğru değil. OSB’lerden kuluçkaya yatmak için arsa alınmaz, yatırım yapmak için arsa alınır. Bir tarafta OSB’de yatırım yapabilmek
için yıllardır arsa arayanlar var diğer tarafta 10 yıl önce arsa almasına rağmen üzerine tek tuğla koymayanlar var. Biz buna razı değiliz.
OSB yönetimlerinin de buna razı
olmaması lazım. Üzerine yatılmış
arazileri yatırıma açılmasını sağlayacağız. Gerekirse parasını geri
vereceğiz, gerçekten yatırım yapan
adama vereceğiz. Bu konuda OSB
yönetimlerine de büyük iş düşüyor.
Bu arazileri mutlaka yatırımcılara
kazandıracağız” dedi.
35
ÇEVRE
1 Nisan tarihinde
yeni dönem başlıyor
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, temiz üretim ve arıtım teknolojilerinin sanayi ve enerji üretim tesislerinde uygulanması için mevzuatın öngördüğü çalışmaları titizlikle yürüttüğünü kaydeden Kadıoğlu, şöyle devam etti; “Ülkemizde çevre politikaları açısından enerji
ve endüstri tesislerden kaynaklanan her
türlü kirletici emisyonların sürdürülebilir kalkınma ilkeleri de göz önüne alınarak en aza indirilmesi temel gayemizdir. 1 Nisandan itibaren sanayi tesislerinin havza emisyonlarının etkileri, çevre izni kapsamında değerlendirilecektir.
Yükselen çevresel kalite standartları, giderek azalan tabii kaynaklar sebebiyle
yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesi ve
kullanılması gerekmektedir. Sanayici-
mek” fikrinin iflas ettiğini söyleyen Bakan Ergün, “Zenginleşeceğiz ama her
ne pahasına olursa olsun değil, başkasının hukukuna zarar vermeden, çevreyi kirletmeden, kuralına uygun bir şekilde” dedi.
Bilinçsiz üretim ve tüketim alışkanlıklarının kaynakları tükettiğini, geleceği ise tehdit ettiğini söyleyen Nihat Ergün, Türkiye’nin son yıllarda önemli bir
ekonomik büyüme yaşadığını, bu büyüme sürecinde de ülke olarak büyük çevre sorunları yaşanmadığını, bundan da
büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Ergün şöyle devam etti; “Hükümet
olarak, bu konuda büyük kararlılık gösterdik, bugünümüzü kurtarmak için çalışırken, geleceğimizi tahrip etmedik.
Hayatı parçalara ayırmadık, sorunlara bütüncül bir anlayışla yaklaştık, eko-
“Milyonlarca, milyarlarca para harcayıp
fabrika kuracaksınız; ayrıca bunun yanında çok ciddi paralar harcayıp bir de
arıtma tesisi, depolama tesisi kuracaksınız. İlk bakışta bunlar ek külfet ve maliyet gibi görünebilir; ancak sağduyu sahibi herkes, işin aslının hiç de öyle olmadığını bilecektir.
Çevrenin ve hayatın korunmadığı bir ortamda; gerçek kalkınmadan ve
büyümeden bahsetmek mümkün değildir. Şunu iyice anlamalıyız ki, insanlık, bugün kirlettiği sularda yarın kendisi boğulacaktır, bugün kirlettiği havayı, yarın kendisi soluyacaktır.
Sadece üretim ve tüketime, şuursuzca bir kalkınma hedefine odaklanırsak, 20 ya da 30 yıl sonra bırakın üretim yapmak, yaşamak dahi müşkül hale
gelecektir.
OSBÜK Yönetimi, çevre konusundaki çalışmaları nedeniyle bazı bölgelere ve bakanlıklara zirvede plaket ve ödüller verdi.
36
lerimizden yatırımlarını yaparken çevre ile uyumlu, sürdürülebilir bir anlayışla hareket etmelerini bekliyoruz.”
nomi, sanayi, eğitim ve sağlıkta büyüme
yaşarken, çevreyi, kültürü ve sanatı da
ihmal etmedik.”
Bugünü kurtarırken
geleceği tahrip etmeyelim
II. OSB Çevre Zirvesi Antalya Valisi Ahmet Altıparmak’ ın konuşması ile
devam etti. Antalya Valisi Ahmet Altıparmak, OSBÜK’ün düzenlediği “II.
OSB Çevre Zirvesi”ni “olağanüstü” olarak tanımladı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün de
yaptığı konuşmada, önümüzdeki süreçte çevre ve enerji dostu ürünler üreten
sanayicilerin değer kazanacağını söyledi ve sanayi devriminden itibaren ülkelerin ekonomik gelişmesiyle birlikte
önemli çevre sorunlarının da gündeme
gelmeye başladığını belirtti. Türkiye’de
“Ne pahasına olursa olsun zenginleş-
Çevre suçları
TCK kapsamında
Türkiye’de ilk defa, çevreye karşı işlenen suçların Türk Ceza Kanunu’nun
kapsamına alındığını hatırlatan Nihat
Ergün, “Bizler, kıyametin kopacağını
bilsek bile elimizdeki fidanı dikmemiz
gerektiğini zihnimize aşılayan bir inanç
ve kültür ikliminde büyüdük. Böyle bir
toplumun çevre konusunda duyarlı olmasından, kendisine, başka insanlara,
başka canlılara, havaya, toprağa ve suya
saygılı olmasından daha tabii hiçbir şey
olamaz” dedi.
Tabiatla barışık üretim modelleri
geliştirmenin ilk başta maliyetli bir iş
olarak gözükebileceğini belirten Ergün,
Enerji ve çevre dostu ürünler
Çevrenin korunması konusunda tüketicilerin artık bilinçlendiğini ve özellikle Avrupalı tüketicilerin enerji ve
çevre dostu olmayan teknolojik ürünleri kullanmadıklarını kaydeden Ergün,
önümüzdeki yıllarda otomotiv gibi stratejik sektörlerin geleceğine de enerji ve
çevre dostu modellerin damga vuracağını söyledi. Önümüzdeki 10 yıl içinde,
Avrupa’daki her 5 otomobilden birinin
elektrikli araç olmasının beklendiğine
dikkat çeken Ergün, elektrikli olmasa
bile fosil yakıt kullanan ama sıfır emisyon sağlayan motor teknolojisi üzerinde
de çalışıldığını bildirdi.
Strateji belgesinde 4 başlık
Bu yılın başında açıkladıkları Sanayi Strateji Belgesinde yer alan yatay politika alanlarından bir tanesinin “çevre”
ÇEVRE
olduğunu ve bu başlık altında 4 önemli eylemin yer aldığını hatırlatan Ergün, “Zira biz, çevre dostu bir sanayiye dönüşümü, küresel rekabet gücü kazanmak için olmazsa olmaz şartlardan
biri olarak görüyoruz” dedi. Ergün, çevre politikaları kapsamında sanayicileri
iklim değişikliği konusunda bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar yapacaklarını da sözlerine ekledi.
Uygunsuz plan
değişikliği getirmeyin
Bakan Ergün “OSB’ler planlı sanayileşme için kurulmuş yerler. Ona aykırı bir talebe fırsat vermeyiz, müsaade etmeyiz. OSB yönetimleri bu konuda duyarlı olmalı. OSB’ler kalkınmada büyük
önem arzediyor. Plan değişikliği konusunda OSB yönetimlerinin dikkatli olmasını istiyorum. Uygunsuz plan değişiklikleri için bizim önümüze gelmesinler. OSB’ler planlı sanayileşme için kurulmuş yerler. Ona aykırı bir talep ve
baskılar bu planlı anlayışı bozacak niteliktedir ve buna fırsat vermeyiz, müsaade etmeyiz. OSB yönetimleri bu konuda duyarlı olmalı..
Bakanlıktan
OSB’lere cazip krediler
OSB’lerde atık su arıtma tesisleri için kredi sunuyor, birçok OSB’ye de
proje bazlı destek sağlıyoruz. Tüzel kişilik kazanmış 263 OSB’nin 94 tanesi
atıksu arıtma sorununu çözdü. Bunlardan 43 tanesi Sanayi Bakanlığı’nın kredi desteği veya kendi imkanlarını kullanarak, 51 tanesi ise belediyelerin atık
su arıtma tesislerine bağlanarak çözüm
üretti. 2011 yatırım programında olan
13 OSB’nin de 5 tanesi bu yıl, diğerleri ise gelecek yıl atık su artırma tesislerini tamamlayarak işletmeye alacaklar.
OSB’lerin atıksu ve altyapı işlerinin tamamını kredilendiriyoruz. Kalkınmada
öncelikli bölgelerde 15 yıl vadeli, 5 yılı
ödemesiz. Bazı bölgelerde 12 yıl, bazı
bölgelerde 13 yıl, bazı bölgelerde 11 yıl.
10 yıldan aşağı yok, en fazla yüzde 6 faizli olan var. Faizi yüzde 3, yüzde 1 olan
var. Arıtma tesisi kredisi, nerede var bu,
babası oğluna vermez” diye konuştu.
Bakanlıklara ödül verildi
Zirve açılış konuşmalarının ardından, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanarak uygulanmaya başlanan
“Çevreye kirletici etkisi olan tüm sanayi tesislerinin çevre izin ve lisans başvurularının bütüncül bir yaklaşımla, in-
Sanayi kaynaklı kirli atıksular çevre için en önemli problemlerden bir tanesi. Türkiye’deki
263 OSB’nin 100’e yakını ise arıtma tesisleri ile soruna çözüm fetirmiş durumda.
ternet üzerinden, hızlı, doğru, akıcı, şeffaf ve kolay bir şekilde yapılabilmesi
için tasarlanmış çevrim içi çevre izinleri projesi” dolayısıyla Çevre ve Orman
Bakanlığı’na ve OSB’lerde çevre yatırımları ve özellikle merkezi arıtma tesislerinin yapılmasında maddi ve manevi destekleri sebebiyle Sanayi ve Ticaret Bakanlığına OSBÜK Yönetimi özel
ödülü verildi. Zirvenin açılış programı
Vakıfbank ve OSBÜK arasında OSB ve
yatırımcılarına ilişkin hizmet protokolünün imzalanması ile sona erdi.
2 günde ele alınan konular
Ardından yapılan oturumlarda ‘Politika, Mevzuat ve Sorunlar’,
‘Planlı Kalkınmada Organize Sanayi Bölgeleri’nin Yeri’, ‘Sanayi Strateji Belgesi ve Çevre’, ‘Çevre Mevzuatında OSB’lerin Yeri ve Önemi’, ‘Üst
Ölçekli Planlar İle Yerseçimi İlişkisi’,
‘OSB’lerin Çevre Sorunlarına Genel
Bakış’ konuları ele alındı.
Zirvenin ikinci gününde ise ‘Çevre İzni, Denetimi ve OSB’, ‘Çevre İzni, Çevre Görevlisi ve Uygulama’, ‘OSB’lerde Çevre Denetimi’, ‘Ölçüm, İzleme ve OSB’, ‘OSB’lerde Çevre Yönetim Sistemi’, ‘Hava Kalitesi Yönetimi’, ‘Su Kalitesi Yönetimi’, ‘Atık
Yönetimi’, ‘Kimyasalların Yönetimi’,
‘OSB’lerde ÇED Uygulamaları’ konulu sunum ve oturumlar yapıldı.
Bakan Ergün,
Melih Gökçek’i eleştirdi
S
anayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergün Ankara’daki OSB’lerde
yaşanan patlamaların ardından
OSB’lere yönelik sert eleştirilen getiren Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek’i isim vermeden eleştirdi. OSB’lere sahip çıkan Ergün, “Zamanında OSTİM
ve İvedik OSB için “Adam lazımsa
adam yaparız” diyenlerin bugün böyle elim bir kazanın sonrasında haksız eleştiriler yöneltmeleri doğru değil. Biz istiyoruz ki OSB’lerde her iş
kuralına uygun olsun. Bir OSB yanlış yaparsa bütün OSB’lerin imajını
bozar. İş kazaları zaman zaman olur,
ama bunları kamuoyunda tartışırken
mecra dışında tartışmanın bir manası yok. Teknik ekipler çalışsın. Kusur ortaya çıksın. Kusurun karşılığı
da kusurlu olana verilecektir. Yanlış
yapılmışsa, yanlışın üstüne muhakkak gidilmesi lazım. Ama teknik rapor açıklanmadan, yanlış bilgilerle
olaya yaklaşmak kimseye fayda vermez” dedi.
37
HABER
Manisa’da imar ve plan
uygulamaları tartışıldı
Organize Sanayi Bölgeleri Derneğinin (OSBDER) OSB'ler arasında bilgi ve
deneyim paylaşımını sağlamak için periyodik olarak düzenlediği bölge müdürleri
toplantısının 7'ncisi Manisa’da yapıldı.
O
rganize Sanayi Bölgeleri Derneğinin (OSBDER) OSB'ler
arasında bilgi ve deneyim paylaşımını sağlamak için periyodik olarak
düzenlediği bölge müdürleri toplantısının 7'ncisi Manisa’da yapıldı.
Organize bölgeleri müdürlerinin
toplantısı Manisa OSB gezisiyle başladı.
Manisa OSB Bölge Müdürü Funda Karaboran, bölgenin Türkiye'de Bursa'dan
sonra kurulan ikinci OSB olduğunu, tahsis yapılan 196 firmadan 150'sinin faal
olduğunu söyledi.
OSB'de 8 bin çalışan bulunduğunu
belirten Karaboran, İl Sağlık Müdürlüğü
ile hastane yapılmak üzere protokol imzalandığını söyledi. OSB'de yabancı fir-
maların gelişi ile bir nitelik değişimi yaşandığını anlatan Karaboran, “Sanayiciye en ucuz enerji veren OSB'lerden biriyiz” dedi. Manisa OSB Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'ni de eğitim ve öğretime açtıklarını ifade eden Karaboran,
şimdi de üniversite açmayı planladıklarını söyledi.
Bakanlık yetkilileri bilgi verdi
Bölge gezisinin ardından imar ve
plan uygulamaları ile yapı denetimi konusunun anlatıldığı toplantı yapıldı. Toplantının açılışında konuşan İzmir Atatürk OSB Bölge Müdürü Doğan Hüner,
Manisa'nın tarımıyla öne çıktığını ancak son yıllarda sanayisinin de ilerlediği-
ni söyledi. Manisa'da sanayide 30 bin istihdam edildiğini belirten Hüner, “Gurur
duyduğumuz sanayi tesislerine sahip olan
Manisa, daha da ileriye gidecektir” dedi.
Hüner'in konuşmasının ardından
Bayındırlık Bakanlığı Teknik Araştırma
ve Uygulama Genel Müdürlüğü İmar
Uygulama Dairesi Başkanı İsmail Alaca,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Küçük Sanatlar ve Sanayi Bölgeleri ve Siteleri Genel Müdürlüğü kent planlamacısı Nazan
Soyal ile Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü Yapı Denetimi Dairesi Başkanlığı Denetleme Şube Müdürü Serpil Tosun imar ve plan uygulamaları ile yapı denetimi konusunda bilgi aktardılar.
Karsan, İtalya’yla ortak otobüs üretiyor
N
ew York’un gelecek 10 yılda 13
bin araçlık taksi filosunu yenileyecek taksi ihalesinde Ford ve Nissan ile birlikte finale kalarak dikkatleri üzerine çeken Karsan, otobüste de
iddiasını yükselterek İtalya’nın önde
gelen otobüs şirketi BredaMenarinibus ile stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Karsan, bu anlaşma ile Roma
Belediyesi’nin vatandaşlarını taşıya-
38
cak otobüsleri imal etmeye talip oldu.
Karsan, Akçalar Fabrikası’nda nisan
sonuna kadar toplam 75 otobüs üretecek. Dizel olacak olan BredaMenarinibus marka otobüslerin en önemli özelliği, çevreci, engelli vatandaşlar
için kolay binilebilir özellikte, alçak tavanlı olmaları ve motorunun arka kısmında bulunması sayesinde yolcu alanı
ve ideal ergonomisi olması.
BURSA OSB’LERİ
Türkiye’nin ilk OSB olan BTSO OSB’nin yeni başkanı Ali Uğur:
Amacımız sanayicimize
daha iyi hizmet üretmek
T
mek için tasarruf yoluna gideceklerini
söyledi. BTSO OSB’nin 66 milyon 994
bin TL olan 2010 yılı bütçesine karşın,
2011 yılı bütçesi 51 milyon 264 bin TL
olarak belirlenmişti.
2011 bütçesi 51 milyon lira
BTSO OSB’nin yeni başkanı Ali
Uğur, şeffaflık ilkelerini esas alarak yönetecekleri bölgede, öncelikli hedeflerini ileri arıtma tesisi, yönetim binası ve
sosyal tesis olarak açıkladı. Uğur, bunları yaparken 2011 yılı için sahip oldukları kısıtlı bütçeye ek yük getirme-
Önemsediğimiz iki proje
Yükü ağır ve karsızlık içinde olan
sanayiciye vermiş oldukları hizmetleri
daha ucuza vermenin peşinde olacaklarını söyleyen Uğur, “Her yıl ortalama
12 milyon metreküp su arıtılan atık su
arıtma tesisinden deşarj edilen suyun
yüzde 70’ini, tekrar kullanılabilir hale
getirecek ileri arıtma yatırımı üzerinde
duruyoruz. İki yıllık yönetim sürecinde bir başka önemli proje de OSB Müdürlüğü binası ve sosyal tesis. Uludağ
İhracatçı Birlikleri (UİB) arkasındaki mevcut arazide meclis üyelerinin ve
sanayicilerin kullanacağı bir sosyal tesis yapmayı düşünüyoruz. Amaç sadece
spor ve eğlence değil, sanayici ve meclis üyelerinin tanışmasına, kaynaşmasına yaratmak. DOSAB bunu çok güzel
yapmıştı” dedi.
ürkiye’nin ilk organize sanayi bölgesi olan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası OSB, 679
hektar alana sahip. 148 üyeli BTSO
Meclisi’nin müteşebbis heyeti oluşturduğu OSB’de 7 Şubat’ta yönetim seçimi yapıldı. İlhan Parseker ve Ali Uğur,
BTSO Meclis üyelerinin oylarıyla başkanlık seçimi yarışına girdi. Ali Uğur,
listesi 75’e 69 oyla daha az oy almasına
rağmen 5 kişilik OSB yönetimine 3 kişi
sokarak üstünlüğü ele geçirdi. Listelerdeki çizikler nedeniyle yapılan sayımda
81 oy alan Uğur başkan oldu. OSB’nin
önceki başkanı Celal Sönmez’in listesinde yönetim kurulu üyesi olan Uğur,
Aralık ayında istifa etmişti.
Öncelikli hedefimiz, şeffaflık ve
tasarruf ilkelerini esas alarak yükü ağır
sanayicimize daha ucuza hizmet vermek.
Düşündüğümüz iki yeni proje ileri arıtma
tesisi, yönetim binası ve sosyal tesis.
BTSO OSB Kimlik Kartı
Yönetim Kurulu: Ali Uğur (Başkan),
Hüseyin Durmaz (Başkanvekili), Cemal Tuna,
Halil Bağlan, Yavuz Çimen (Üye)
Bölge Müdürü: A.Türker Ertürk
OSB Büyüklüğü: 679 Hektar
Toplam sanayi parseli: 294 Dolu: 251 Boş: 43
Faaliyetteki firma sayısı: 231
Firmaların sektörel dağılımı:
Tekstil % 32, Makine-Metal % 18, Otomotiv ve
yan sanayi % 15, Plastik-Kimya % 9, Diğer % 26
OSB’deki istihdam: 35.000 kişi
İhracat miktarı (2010 tahmini):
4 milyar 500 milyon dolar
Arsa bedeli (ortalama): 420-525 TL/m2
Elektrik tüketimi 2010:1.237.679.829 KWh
Doğalgaz tüketimi 2010: 772.264.540 Sm3
Su tüketimi 2010: 12.462.308 m3
Atık su arıtma tesisi: Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik,
Çamur Susuzlaştırma, 96.000 m3/gün kapasiteli.
Su, yağmur suyu, kanalizasyon, doğalgaz,
elektrik, telekomünikasyon, yol alt üst yapılarının
hepsi tamamlandı.
40
HABER
3004 firma
322 milyon
sermaye
ile kuruldu
B
UİB’nin 2011 ihracat
hedefi 20 milyar dolar
2010 yılında Uludağ İhracatçı Birlikleri üyesi firmalar
18 milyar 536 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi.
U
ludağ İhracatçı Birlikleri (UİB)
Genel Sekreterliği bünyesinde yer alan ihracatçı birliklerinin başkanları, 2010 yılının ihracat rakamlarını ve 2011 hedefini açıkladı.
2010 yılında UİB üyesi ihracatçı firmaların gerçekleştirdikleri ihracat toplamı
18 milyar 536 milyon 363 bin 503 dolar olarak gerçekleşirken, 2010 yılı ihracatı, bir önceki yıla göre yüzde 8 artış gösterdi.
Türkiye ihracatının
% 9,6’sı Bursa’dan
UİB Koordinatör Başkanı ve Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) Başkanı Şenol Şankaya, “2010 yılında bir önceki yıla göre, otomotiv ana ve yan sanayi
ihracatında yüzde 8, tekstil ürünleri ihracatında yüzde 9, hazır giyim ve konfeksiyon ürünleri ihracatında yüzde 8,
meyve sebze mamulleri oranında yüzde
3 oranlarında artış yaşanırken, yaş meyve sebze ürünleri ihracatında ise yüzde
5’lik bir gerileme yaşandı. Bursa bu ihracatıyla, İstanbul’un ardından ikinci sırada yer alıyor. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 9,6’sının Bursa’dan yapılıyor.
Türkiye’nin dünya genelinde rekabet gücünün olmaması ve rekabet liginde 61. sırada yer alması, ihracatçının
dünyayla rekabet etmesindeki en büyük
engel. Buna rağmen 2011’de hedef 20
milyar dolar” dedi.
Otomotiv yeniden
liderlik koltuğunda
Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB) 2010 yılı ihracatı 2009 yılına oranla yüzde 8 artarak 15
milyar 746 milyon 708 bin 868 dolar
seviyesinde gerçekleşti. Türkiye geneli
ihracat rakamlarında da Otomotiv Endüstrisi 17 milyar 382 milyon 809 bin
dolarla tekrar lider sektör oldu. Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği
Başkanı Orhan Sabuncu, “2009 yılında
170, 2010 yılında ise 180 ülkeye ihracat
gerçekleştirdik. 2011 yılı ihracat hedefimiz 18 milyar dolar. İhracatımızın yüzde 71’i Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleşti” dedi.
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Burkay da, 2010 yılında 934 milyon dolarlık tekstil ihracatı gerçekleştirdiklerini ve bir önceki yıla
oranla artışın yüzde 9 olduğunu belirtti.
Tarımda destek sancısı
Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Orhan
Gençoğlu ise yaptığı değerlendirmede,
“Yaptığımız 1 milyar dolarlık ihracatın karşılığında 30-33 milyon dolar civarında tarımsal ürünlere verilen ihracat iadesi alıyoruz. Yüzde 1-2 düzeyindeki teşvik bizim sektörü ne kadar ileri
götürür bu da soru işareti” dedi. Uludağ
Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları
Birliği’nin 2010 yılı ihracatı da 179 milyon dolar oldu.seviyesinde gerçekleşti.
ursa Ticaret ve Sanayi Odası, Bursa’da 2010 yılında
açılan-kapanan firma istatistiklerini yayınladı. Buna göre geçen yıl
Bursa’da 3004 firma kuruldu, 797
firma kapandı. Bursa’da bir önceki
yıl 2622 firma kurulmuş, 1033 firma kapanmıştı. Buna göre 2010’da
yeni kurulan firma sayısında bir
önceki yıla göre yüzde 14,6’lık artış, kapanan firma sayısında ise
yüzde 22,8 oranında düşüş gözlendi.
Tarım ve gıda gözde
2010 yılında açılan firmaların
sektörel dağılımına bakıldığında
sırasıyla, gıda-tarım ve hayvancılık,
inşaat ve yapı kooperatifleri ile hizmet ve tekstil sektörleri göze çarpıyor. 2010’da şirket kapanışlarının en fazla yaşandığı sektörler sırasıyla; inşaat ve yapı kooperatifleri, tekstil, gıda, tarım ve hayvancılık
sektörleri oldu. 12 aylık dönemde
kurulan 3004 yeni firmanın 2050’sı
limited şirket statüsünde. 2010’da
525 şahıs firması, 353 anonim şirket, 68 kooperatif, 7 kamu firması
ve 1 kollektif şirket kuruldu.
Sermayede tekstil önde
2010 yılında Bursa’da açılan firmaların toplam sermayeleri de 322
milyon 418 bin TL düzeyine ulaştı. Sermaye dağılımında tekstilkonfeksiyon firmaları 70 milyon
lira ile ilk sırada yer aldı.
Bunu 59 milyon 339 bin TL
sermaye ile inşaat firmaları, 35 milyon 404 bin sermaye ile gıda-tarım
ve hayvancılık firmaları, 29 milyon
430 bin TL sermaye ile makinemetal firmaları ve 13 milyon 583
bin TL sermaye ile de otomotiv
ana ve yan sanayi firmaları izledi.
2010 yılında kapanan 797 firmanın yüzde 49,1’ini limited şirketler oluşturdu. Bu dönemde 391
limited şirket, 249 şahıs firması,
91 anonim şirket, 61 kooperatif, 3
kamu firması ve 2 kollektif şirket
kapandı.
41
KONUK YAZAR
Kadir AYDIN / Siemens Batı Türkiye Bölgesi Bölge Müdürü
Güvenilir bir altyapı
kesintisiz üretimin temelidir
Ü
lkemizde sanayinin gelişmesinin önündeki engellerin başında altyapı eksikliği gelmektedir.
Üretim için yatırım şart ise, yatırım için
de enerji, su, ulaşım gibi asgari birtakım
gerekliliklerin sağlanması zorunludur.
Organize Sanayi Bölgeleri; sanayicilerimize elektrik, su, doğalgaz, haberleşme ve hatta telekom altyapısı tamamlanmış sanayi parselleri sunarak,
ekonomimize büyük katkı sağlayan kuruluşlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
OSB’lerin kuruluşlarında düşük yatırım maliyeti ve işletme giderlerinin
az olması değerlendirmede ana kriter
olabilir, peki ya altyapıdaki bir hatanın
oluşturacağı imalat ve iş gücü kayıpları.
Günümüzdeki OSB’lerin pek çoğunda artık bu kriterde değerlendirmede
ana rol alan oyunculardan biridir. Bu üç
ana kriterin göz önüne alınması sonucu projelendirilen ve yatırımcılara hizmet etmeye başlayan OSB’lerde “kesin-
Gebze Organize Sanayi Bölgesi
42
tisiz ve kaliteli hizmeti sunma” hedefleri
rahatlıkla gerçekleştirilmektedir.
Siemens olarak OSB’lere, ana hedefleri olan “kesintisiz ve kaliteli hizmeti sunma” konusunda yıllardır yoğun olarak destek vermekteyiz. Bu desteği sunarken, elimizde var olan ürün,
sistem ve hizmetler ile harmanlanmış,
OSB ihtiyaçlarını 3-5 yıl süreyle çözebilecek sistemler yerine, ihtiyaçları iyi
analiz ederek, en az 20-30 yıl kesintisiz
ve kaliteli hizmet verebilecek sistemler
dizayn etmeye önem vermekteyiz.
Optimum yatırım maliyeti
minimum işletme masrafı
Günümüz küresel rekabet ortamında tüm firmalar, imalatlarını uzun yıllar
kesintisiz ve kaliteli bir şekilde sürdürebilmek amacıyla yatırımları için gereken altyapı, ürün ve hizmetleri, gerekli bilgi ve teknolojiye sahip firmalardan
temin etmek durumundadırlar. Böyle-
likle optimum yatırım maliyeti, minimum işletme masrafı ve en aza indirilmiş üretim, işgücü kayıpları ile maksimum verimlilik elde edilebilmek mümkün olabilmektedir. Bu bağlamda, yatırım maliyetlerinin sadece ürün maliyeti
ile sınırlı olmayıp, işletme ve bakım maliyetlerinin de en az hammadde kadar
önemli olduğu unutulmamalıdır.
Siemens olarak; büyük ve modern bir Organize Sanayi Bölgesi olmak için yola çıkan her Organize Sanayi Bölgesi’nde olduğu gibi, Türkiye’deki
15’in üzerinde OSB’de çözümlerimiz ve
teknolojilerimizin tercih edilmesinden
dolayı mutlu ve gururluyuz.
Mutluyuz, çünkü inandığımız ve
OSB’leri yanı sıra, Türkiye’nin tüm modern, büyük tesislerine kazandırdığımız çözümlerimizin doğruluğu defalarca kanıtlanmıştır. Gururluyuz, çünkü
Türkiye’de binlerce firma sağladığımız
altyapılar sayesinde kesintisiz ve kaliteli enerji ile Global rekabet ortamında önemli birer oyuncu olmayı başarmışlardır.
Zincirin her halkası
güçlü olmalı
Emre amadeliği yüksek ürünler sayesinde, sistem güvenliği ve hızı en üst
düzeyde sağlanmaktadır. Kapalı ring
sistemi ile oluşturmuş olduğumuz özel
koruma sistemleri sayesinde enerji her
noktaya, her yönden sorunsuzca ulaşmaktadır. Fabrikalara enerji sağlayan
hat üzerinde olabilecek arızalar anında
sonlandırılmakta ve sanayi tesisleri bu
kesintilerden hiçbirini hissetmemekte
veya etkilenmemektedir.
Oluşturulan özel koruma sistemleri sayesinde, fabrikalarda oluşan arızalar
KONUK YAZAR
en kısa sürede (20ms) belirlenmekte ve
sistemden izole edilmektedir.
SCADA sistemindeki RTU’lar sayesinde bilgiler doğru zamanlı olarak
operatör ekranlarına akmakta ve operatörler olaylara göre en doğru manevra kararlarını verebilmektedir. Ayrıca enerji altyapısını kurduğumuz
OSB’lerin enerji sistemlerinin işletilmesi ve bakımı da tarafımızca sağlanmaktadır.
Gerçek maliyet…
Bugün Organize Sanayi Bölgeleri’nde yatırım yapmak isteyen müteşebbislerin öncelikli sorularından biri
OSB içindeki elektriğin birim maliyetidir. Bu maliyete etki eden faktörlerden
biri dağıtım bedelidir. Dağıtım bedeli belirlenmesinin sebebi; OSB’nin yıllar içinde yapacağı elektrik yatırımlarına yönelik yasalardır. Bu noktada yatırımın ilk maliyeti belirleyici faktör gibi
gözükse de, Siemens’in yıllar içindeki
tecrübesi ile sabittir ki asıl maliyet aşağıdaki formülde gizlidir.
Gerçek Maliyet =Yatırım Maliyeti
+ İşletme Maliyeti + Enerji Kesilmelerindeki Maliyetler (Hammadde + Üretim + Reklamasyon + Cezai Müeyyideler + İş Gücü Kaybı)
OSB sektöründeki 10 yılı aşan tecrübemizle çok net bir şekilde söyleyebiliriz ki en uygun fiyatlı elektrik, yatırım maliyeti en düşük olan elektrik değil kesintisiz ve kaliteli olan elektriktir.
Yeni bir dağıtım sistemi tasarlarken
yapılacak hatalı tercihler nedeni ile üreticilerin kesintiler sebebiyle ödedikleri bedeller engellenemeyecek ve bu durum rekabet güçlerinin zayıflamasına
neden olacaktır. Her alanda sanayinin
içine daha fazla giren hassas elektronik
ekipmanların kesinti ve dalgalanmalardan gördüğü zararlar gün geçtikçe artacak ve sanayici bu katlanılmaz bedeli ödemeye devam edecektir.
DOSAB’da başlatılan
uygulama
OSB’lerin doğru kararlarla elektrik
altyapılarını yenilemeleri özellikle yatırım kararı alacak yabancı yatırımcılar
için de çok önemli bir katma değerdir.
Ülkemizdeki enerji kesinti sayıları ve
kesilme süreleri Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla kabul edilemeyecek derecede yüksektir.
Türkiye’de ilk olarak Siemens tarafından uygulanmaya başlanan Kapalı Ring Sistemleri ile sanayiciye; ihti-
yacı olan kesintisiz ve kaliteli enerji sunulmuş, olası dahili arızaların % 95’inin
OSB’deki hiçbir fabrikayı etkilememesi sağlanmıştır. Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ile başlayan bu uygulama,
gerçekleştirdiğimiz 15’in üzerinde OSB
projesi ile devam etmektedir.
Altyapı çalışmalarını yaptığımız
Organize Sanayi Bölgeleri’nde kullanılan Metal Clad (LSC2B-PM ) yüksek
gerilim ekipmanları ile hem işletme devamlılığı, hem de can güvenliği maksimum seviyeye çıkarılmıştır.
Fakat Kapalı Ring Sistemi tek başına yeterli bir çözüm değildir, gerekli olan; bütünü oluşturan parçaların bağımsız performanslarıdır. 2002 Kasım
ayına dek açık sistemlerle elektrik dağıtımı yapılan ülkemizde bu tarihten itibaren SF6 gazlı, sabit dolap tipi veya
bölmelendirilmiş panolarla kurulmuş
olan sistemler yenilenmeye başlamıştır.
Bu revizyonlarla açık sistemlere kıyasla
önemli kazanımlar elde edilmiştir, ancak bu teknoloji OSB’lerde uzun süreli kullanım için ( 20-30 yıl) tavsiye edilmemektedir.
Gaziantep OSB Scada Merkezi
Enerji kesintilerinin maliyeti
Organize Sanayi Bölgesi altyapı sistemlerinin gerektiği gibi kurulmaması ve OSB’lerin müşterilerine kesintisiz
ve kaliteli enerji sunamamasından dolayı oluşan kayıplar sanayimize büyük zararlar verebilmektedir.
Bu nedenle Siemens Enerji Otomasyonu alanında; Koruma ve Kumanda Sistemleri, Enerji Kalite Donanımları ve Analiz Sistemleri, Tele-Kontrol
Donanımları, İstasyon Otomasyon Sistemleri, Sayaç Otomasyonu Sistemleri,
Enerji Yönetim Sistemleri (SCADAEMS-DMS), Haberleşme Çözümleri,
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Dağıtım Merkezi
Yüksek güvenilirlikli ekipmanlar ile
iskeletini kurduğumuz dağıtım sisteminin omuriliği ise kontrol ve koruma sistemidir.
Birbiriyle orkestra uyumunda çalışacak bir mekanizmayı yaratmak son
derece detaylı bir mühendislik çalışması
gerektirmektedir.
Bu mühendislik çalışmasının üzerine inşa edilecek olan KorumaKumanda-İzleme sistemleri ile Sayaç
Otomasyonu uygulamaları, tüm dağıtım sisteminin sağlıklı çalışmasını sağlayacak temel öğelerdir.
Su, Atık Su, Doğalgaz SCADA ve Faturalandırma Sistemleri çözümleri üretmektedir.
Örneğin Demirtaş OSB ile aynı dönemde kurulan bir başka OSB’de ‘tüketici ve fabrika profilleri de aynı olmasına rağmen’ Siemens’in kurduğu sistemde dahili arızalardan dolayı enerji 4 yıl
içinde yalnızca 1 defa kesilirken, diğer
OSB’de ise bu sayı 120-130’lar civarında olmuş, ucuz olarak alındığı düşünülen bir sistem daha ilk üç enerji kesilmesinde, önerdiğimiz sistemden daha
pahalıya mal olmuştur.
43
KONUK YAZAR
Enerji SCADA Sistemleri
Otomasyon sistemleri kullanılarak
belli bir noktaya kadar arızaların önceden belirlenmesi mümkün olabilmekte
ve sistemin tekrardan enerjilendirilmesi en hızlı ve güvenli bir şekilde sağlanmaktadır.
Tüm dünyada ve son 10 yıldır
Türkiye’de elektrik enerjisinin sürekli olarak (on-line) izlenmesi, oluşan arızalara hızlı ve doğru müdahale, oluşabilecek arızaların önceden görülebilmesi ve sistemin en doğru, kararlı, kaliteli ve kesintisiz bir şekilde çalıştırılması için Enerji SCADA Sistemleri kurulmakta ve kullanılmaktadır.
Siemens tarafından dizayn edilen ve
OSB ihtiyaçlarını iyi analiz edip buna
göre en iyi çözümleri sunmayı hedefle-
44
düstride ve gerekse evlerimizde kullandığımız elektronik ekipmanlar giderek
hassaslaşmakta ve daha yüksek kalitede
elektrik enerjisine ihtiyaç duymaktadır.
Enerji Sürekliliği Yönetmeliği gereği; enerji kalitesini ölçen, kaydeden ve
analiz programı ile; operatörlerin şebekedeki problemleri kolay ve hızlı bir şekilde yorumlamalarını kolaylaştıran kalite kaydedici cihazlar OSB’ler tarafından da kullanılması gereken cihazlar
haline gelecektir.
Enerji dünyasını
ileri taşıyan teknolojiler
Tüm bunların yanında Enerji Otomasyonu’nun gerçekleştirilebilme şartı; enerji için geliştirilmiş, günün
teknolojilerine uygun bir haberleşme
lini kurmaya veya alternatif enerji kaynağı bulmaya yönlendirmektedir. Esas
hedef daha ucuz ve temiz enerji temin
etmek ve müşterilerine sağlamak iken,
temin edilen bu enerji gerçekte ne kadar ucuz sorusu ortaya çıkmaktadır. Buradaki ana konu yapılacak yatırım veya
imza atılan ikili anlaşmalardan hangisinin en uygun fiyatı sağladığı ve OSB’nin
gerçeklerine uygun olduğudur.
OSB sınırları içindeki Enerji
Dağıtımı’nın havai hat veya kablo şebekesi ile yapılması da enerji kalitesini
etkileyen temel öğelerden biridir. Düşük maliyetli havai hatlar, rüzgar ve buz
yükü gibi çevresel şartlar veya kuşların
teması sonucu oluşacak arızalar sebebi
ile, bugün yerlerini yeraltı kabloları ile
donatılmış sistemlere bırakmıştır. Top-
Gebze OSB Prefabrik Enerji Dağıtım Merkezi İnşaatı
ASO 1. OSB ( Sincan ) SCADA Binası
yen Dağıtım Yönetim Sistemleri de klasik SCADA sistemlerinin yerine Organize Sanayi Bölgelerinde yerini almıştır.
Siemens’in Enerji Sektörü’ndeki
mevcut durum için geliştirdiği ürün ve
çözümleri haricinde, gelecekteki enerji
piyasası trendlerine uygun Enerji Yönetim Sistemleri çalışmaları da devam etmektedir.
Ayrıca kurulan Sayaç Okuma sistemleri ile sayaç okuma sırasında karşılaşılabilecek hatalı okumalardan hem
sanayici, hem de Organize Sanayi Bölgeleri korunmaktadır. Örneğin Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde de yapılmış olan yaklaşık 1000 adet sayaç içeren sayaç okuma sistemi sayesinde, kayıp kaçak oranı önemli ölçüde düşürülerek ilk yatırım maliyetinin kısa sürede
geri dönmesi ve işletme optimizasyonu yönünden de OSB giderlerine ciddi
katkı sağlanması söz konusu olmuştur.
Elektrik enerjisinin Koruma Sistemleri ile maksimum güvenlik ve minimum kesinti ile nihai tüketicilere
ulaştırılması, günümüz şartlarında bir
gerekliliktir. Ancak bu tek başına yeterli
değildir. Enerjinin kalitesi giderek daha
fazla önem kazanmaktadır. Gerek en-
rağın altına serilen borular içinden geçirilen OG ve AG kabloları ile yapılan bir
dağıtım sistemi tek başına arızaları yarı
yarıya azaltacak etkiye sahiptir.
SCADA, haberleşme ve koruma
sistemlerinin bağlantısını sağlayan fiber
optik kabloların da kullanılacağı bu yeraltı donatım ağı iyi bir uygulama projesi ile uzun yıllar yeni bir kazı gereksinimi olmadan sistemin güvenilirliğini
perçinlemeye devam edecektir.
Benzer şeklide işletme kolaylığının
göz önünde bulundurulduğu, aynı güzergahtan geçen kablo sayılarının belli
adetlerin üstüne çıktığı tesislerde kablo
galeri sistemleri de uygulanmakta olup
tüm bu altyapı çalışmaları da arızaları minimize etmektedir. Siemens tüm
bu uygulamaları, hayata geçirdiği OSB
projelerinde kullanmaktadır.
altyapısıdır. Gelişen teknolojilerle beraber son 10 yıldır söz edilen Smart Grid
(Akıllı Şebeke) kavramından en çok etkilenen sektörlerin başında Enerji gelmektedir. Enerji İletim Sistemleri’nin
100 yıllık teknolojileri kullandıklarına
dikkat edilirse, ciddi bir devrimin eşiğinde olduğumuz görülmektedir.
IEC 61850, IP / Ethernet, IP üzerinden ses iletimi gibi enerjiyi çok yakından ilgilendiren teknolojiler enerji
dünyasını daha da ileriye taşımaktadır.
Bir haberleşme çözümü ekonomik,
kolay yönetilebilen, geliştirilebilen ve
gelecekteki beklentilere yönelik esnek
bir yapıda olmalıdır. “Hangi haberleşme
en doğru çözümü verir” çok doğru bir
yaklaşım olmayıp amaca uygun birçok
haberleşme çözümünün karması (Kiralık Hat, Kablosuz Çözüm, Internet v.b.)
çoğu zaman en ekonomik sonucu sağlayacaktır.
Enerji kalitesini
etkileyen öğeler
Gelinen bu nokta itibari ile her geçen gün maliyeti artan enerji üretimi ve
temin bedelleri, birçok Organize Sanayi
Bölge Yönetimi’ni kendi enerji santra-
OSB Enerji Sisteminin
son halkası
OSB’lerin talep güçleri arttıkça, yeni
gereksinimler de bu paralelde artmaktadır. 380kV ve 154kV İndirici Merkezler
de bu gerekliliklerdendir. OSB sınırları
içinde kurulacak bir YG İndirici Merkez, OSB enerji sisteminin son halka-
KONUK YAZAR
sıdır. Bugüne kadar GAOSB, Dilovası,
Çerkezköy OSB’lerde Siemens çözümleri ile tasarlanan indirici merkezler dağıtım sistemlerindeki birçok darbenin
etkisinden OSB leri izole edebilmiştir.
Organize Sanayi Bölgeleri’nin
elektrik altyapısının sürdürülebilir şekilde işletilebilmesi için, elektrik sistemleri ideal şekilde planlanmalı, ekipmanlar doğru boyutlandırılmalı, uygun
koruma elemanları belirlenmeli, seçici bir koruma konsepti oluşturulmalı ve sürekli hal/geçici hal işletme durumları belirlenmelidir. Tüm bu aşamalarda detaylı elektriksel analizler bir gerekliliktir.
OSB’ler yapısal özelliklerine bağlı
olarak –müşteri güçlerinin farklılık göstermesi, sisteme yeni müşterilerin eklenmesi, ihtiyaç duyulan elektriksel güç
arttığında farklı bağlantı noktalarından
talebin karşılanması, çift taraftan beslemeli ring yapıların kullanılması, dağıtım hatlarına saplama yapılarak müşterilerin beslenebilmesi– gibi karmaşık
elektriksel yapılara sahiptirler.
En uygun çözümler…
Siemens; OSB’lerin elektrik altyapısının kurulması ve sürdürülebilir şekilde işletilebilmesi için gerekli olan
tüm elektriksel analizleri gerçekleştirmekte, OSB’lerin mevcut müşteri adedini, yapısını, karakterini ve ileride ola-
bilecek ilave müşteri ve yükleri de dikkate alarak OSB’lere özel ring ve haberleşme yapısını oluşturmakta, kablo kesit ve tiplerini belirleme, gelecekte ihtiyaca göre boru, kanal ve galeri yapısı
ile birlikte dağıtım merkezi müşterileri
için en uygun çözümleri bir mühendislik hizmeti olarak sunmaktadır.
Gaziantep, Mimar Sinan, Sincan ve
Temelli Organize Sanayi Bölgeleri, sistem planlamasından koruma koordinasyon çalışmasına kadar, pek çok farklı alanlarda mühendislik hizmeti sunduğumuz müşterilerimizden bazılarıdır.
Bunların yanı sıra Siemens; uzmanlık alanı içinde yer alan Elektronik ve
Elektrik Sistemleri’ni ve bu sistemleri uzun yıllar problemsiz olarak çalıştırıp destekleyecek altyapı hizmetlerini
en üstün kaliteli malzemeler kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Siemens işletme ve bakım faaliyetleri kapsamında,
OSB’lere hizmet verdiği gibi OSB’lerin
müşterisi olan sanayi ve fabrikalara da
OSB’ler ile müşterek olarak profesyonel
servis ve bakım hizmetleri sağlayabilecek altyapı ve imkanlara sahiptir.
İşletme ve bakım hizmetleri kapsamında, Dağıtım Sistemi’nin büyüklüğüne uygun sayıda kadro ile 7 gün 24
saat esasına göre vardiya sistemi işletme
hizmeti, arıza müdahale hizmeti, yıllık
planlı koruyucu bakım hizmetleri, düzenli eğitimler, yedek malzeme temini
ve yönetimi, profesyonel işletme yazılımları ile işletme kayıtları ve yönetime
raporlama çalışmalarının tamamı da Siemens tarafından tek elden sağlanmaktadır.
İhtiyaç duyulan en iyi çözüm
OG ve YG Şalt Tesisi, SCADA ve
sayaç otomasyonu çözümleri, mühendislik hesaplamaları, altyapı hizmetleri,
Enerji Yönetim Sistemleri ve haberleşme çözümlerinin yanı sıra; enerji üretimi, arıtma tesisleri, güvenlik, yangın algılama sistemleri gibi konularda da
müşterilerimize anahtar teslim çözümler sunmaktayız. Bu konuların bir elden
sağlanması ise proje koordinasyonu açısından çok büyük önem arz etmektedir.
Siemens olarak hedefimiz; faaliyet alanımıza giren tüm konularda
OSB’lere ve sanayicilerimize, ihtiyaç
duydukları en iyi çözümü sunmak ve
partnerlik anlayışımızı her zaman daha
ileriye taşımaktır.
Bu konudaki en büyük teminatımız da, Siemens altyapısına sahip Gebze Kimya OSB, ASO 1. (Sincan) OSB,
ASO 2. (Temelli) OSB, Çerkezköy
OSB, Demirtaş OSB, Gaziantep OSB,
Gebze OSB, İTOB OSB, İzmir Atatürk OSB, Kayseri Mimar Sinan OSB,
Malatya II. OSB, Nilüfer OSB, TAYSAD Organize Sanayi Bölgeleri referanslarımızdır.
Demirtaş OSB Enerji Dağıtım Merkezi
45
HABER
UEDAŞ’ta müşteri dönemi!
UEDAŞ Genel Müdürü Kemal Akın, yeniden yapılanma ve 525 milyon dolarlık
yatırım dönemine gireceklerini belirterek, “Artık abone yok müşteri var. Enerji arzı
ve hizmet kalitesinde çıtayı yükselteceğiz” dedi.
9
40 milyon dolar ihale bedeliyle 2010 Eylül ayında Limak Holding, Cengiz Holding ve Kolin İnşaat tarafından Özelleştirme
İdaresi'nden 26 yıllığına işletme hakkı
devralınan Uludağ Elektrik AŞ’de (UEDAŞ), personel yapılandırması ve gençleştirme operasyonları ile işe koyulduklarını söyleyen Genel Müdür Kemal Akın, öncelikle elektrik kullanıcıları için abone değil müşteri bilincini yaygınlaştıracaklarını söyledi.
4. Büyük dağıtım şirketi
UEDAŞ'ın, Bursa, Balıkesir, Yalova
ve Çanakkale illerini kapsayan, tüketim
kapasitesi ve müşteri sayısı bakımından
Türkiye'nin 4. büyük dağıtım şirketi olduğuna vurgu yapan Akın, ikinci tarife
dönemi olan 2011-2016 yılları arasındaki 5 yıllık dönemde 525 milyon liralık
bir harcama ile altyapı, teknoloji yenileme, mevcut tesislerin rehabilitasyonu ve
kapasite artışı gibi yatırımlarda bulunacaklarını ifade etti.
Akın, "Teknolojik yatırımlara başlayacağız. 2011'in ilk yarısında bir Çağrı
Merkezi oluşturacağız. Müşterilerimizin şikayetlerini, ihbar ve arızalarını direkt olarak iletebileceği ve çözüm bulabileceği 40 kişiden oluşacak bu hizmet
noktası ile sınırsız müşteri memnuniyeti yaratmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Hizmet çıtası yükselecek
1 Eylül'den önce yaklaşık bin 350
kişiyle çalışıyorken, özelleştirmenin hemen ertesinde 600 kişiye düştüklerini dile getiren Akın, karlılık ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde, ticari, ekonomik ve sosyal gereklere uygun biçimde
çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Hedeflerinin enerji arzı ve özellikle de hizmet kalitesi konusunda çıtayı yükseltmek olduğunu söyleyen Akın, “Ülkedeki elektrik tüketiminin yüzde 10.3’ü
bölgemizde gerçekleşiyor. 65 milyon
TL ana para, 23 milyon TL de faiz ve
gecikme zammı olmak üzere toplam 88
milyon lira tahsil edilmeyen alacak var.
Alacakların yapılandırılmasına yönelik
beyaz bir sayfa açarak yola devam etme
niyetindeyiz.
46
me faizinin yüze 80’i silinecek. Defaten
ödemek istemeyen ya da ödeme şansı bulunmayanlar olursa onlara da taksit imkânı getireceğiz. Ancak bu taksitlendirmeleri yüzde 1,4 vade farkıyla
uygulayacağız. Kredi kartıyla ödemede
de taksitlendirme imkânı sağlayacağız:
Gecikme cezası alınmadan ana parayla
helalleşmek çok uygulanan bir şey değil.
Bunu ilk biz uyguluyoruz ve faydanılsın
istiyoruz” dedi.
Kolay ödeme-borç tasfiyesi
Bu amaçla müşterilerimizin gecikmiş borcundan dolayı faiz ve gecikme
zammı olarak nitelendirdiğimiz sıkıntılarını ortadan kaldıracak ‘kolay ödeme ve borç tasfiyesi’ projesini ortaya
koyduk. 26 Şubat’ta sona eren projenin
ilk diliminde faiz ve gecikme zamlarının tamamı silindi. İkinci dilim ise 16
Mart’e kadar sürecek. Burada da gecik-
Tüketimin yüzde
50’ye yakını sanayide
Türkiye'deki toplam müşteri sayısının yüzde 8,5'una sahip olan UEDAŞ,
1 milyon 250 bini Bursa’da olmak üzere
toplam 2 milyon 454 bin 700 müşteriye
sahip. Serbest tüketiciler de dahil olmak
üzere piyasaya 11 milyar kilowatt saatlik enerji arzında bulunan UEDAŞ, bunun 8.5-9 milyarlık bir bölümünü pazarlıyor. Geri kalan miktar, serbest tüketiciler tarafından diğer üretici ve tedarikçilerden satın alınıyor. Bursa'daki
tüketimin yüzde 50'ye yakını sanayide,
yüzde 25’i meskende, geri kalan yaklaşık yüzde 25’lik bölümü de ticarethane,
tarımsal sulama, içme suları ve şantiyeler gibi alanlarda gerçekleşiyor.
RÖPORTAJ
Para Finans Factoring Genel Müdürü Tarık Değirmenci:
KOBİ’lere 400 milyon
kaynak aktarma hedefindeyiz
P
ara Finans Factoring Genel
Müdürü Tarık Değirmenci, firmaları, sektör ve verilen
hizmetlere dönük Perspektif ’in sorularını yanıtladı.
-1997 yılında kurulan Para Finans Factoring’i tanıyabilir miyiz?
-Para Finans Factoring, 1997 yılında Yakup Değirmenci tarafından kurulmuş, Türkiye’nin bankalar haricindeki lider finans kuruluşundan biridir. Faktoring Derneği üyesi olan şirketimizin sermayesi
11.000.000 TL olup tamamı ödenmiştir. Şirketimizin Gebze, İkitelli,
Pendik ve Topçular’da 4 şubesi bulunmaktadır.
Para Finans Factoring’in sektördeki güçlü konumu; sahip olduğu zengin insan kaynağına, çağdaş
iş anlayışına ve kurum kültürüne
dayanmaktadır. Faaliyetlerine başladığı günden bu yana en dinamik
şirketlerden biri olan Para Finans
Factoring’in bünyesinde, çoğunluğu
bankacılık kökenli olan, son derece
yüksek nitelikli, yetkin ve tam donanımlı 95 kişilik bir ekip görev yapmaktadır.
-Yaptığınız işler ve verdiğiniz
hizmetler hakkında bilgi alabilir
miyiz?
-Para Finans Factoring olarak,
hedef kitlemiz KOBİ’lerin, kısa vadeli alacaklarında nakit akışının devamlılığına yönelik olarak çalışmaktayız. Bu hizmeti en hızlı ve etkin biçimde sağlayacak çözümlerle
KOBİ’lerin yanında yer almaktayız.
-Özellikle KOBİ’lere yönelik ne tür hizmetleriniz oluyor?
KOBİ’lere nasıl katma değer kazandırıyorsunuz?
-KOBİ’lerin mal ve hizmet satışlarından doğan yurtiçi kısa vadeli alacaklarında nakit akışının sürekliliğine yönelik hizmet vermekteyiz.
Zamanın önemini gözeterek, bu
hizmeti KOBİ’lerin ayağına götürmekteyiz. Şubelerimizin bulunduğu
yerler dışındaki tüm sanayi bölgelerine de düzenli ziyaretlerde buluna-
rak KOBİ’lerin ihtiyaçlarını yerinde
karşılamaktayız.
-2011 hedef, beklenti, öngörü ve yatırımlarınız hakkında bilgi verir misiniz?
-Para Finans Factoring olarak
2010 yılında piyasaya 300 milyon
TL kaynak aktardık ve 2011’de bu
rakamı 400 milyon TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz. 11 milyon TL olan
sermayemizi 2011 yılında 15 milyon
TL’ye çıkarmayı, 10.000 adet olan
müşteri adedimizi ise 15.000’e çıkarmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda şube ağımıza yıl içerisinde toplam 4 yeni şube daha eklemeyi planlıyoruz.
-Türkiye faktoring piyasasının
toplam büyüklüğü ne kadar?
-2010 yılında Türkiye faktoring
piyasasının toplam ciro büyüklüğü yaklaşık 75 milyar TL olduğunu görüyoruz. Faktoring piyasasında yer alan yüze yakın firma bulunmaktadır.
- 2010 yılında toplam cironuz
ne oldu, bu rakam 2011’de nasıl
seyredecek?
- Özkaynağımız 22 milyon
TL’dir. 2010 yılı toplam ciromuz
300 milyon TL olup, 2011’de hedeflediğimiz rakam 400-450 milyon TL’dir.
- Son olarak eklemek istedikleriniz…
- Türkiye’deki firmaların %98.5’i
mikro işletmelerdir ve bu firmalar
çalışan nüfusun %65’ini istihdam
ediyor. Mikro işletmelerin büyümesi, Türkiye’nin tabandan büyümesi
anlamına geliyor. Biz tam bu noktada hizmet veriyoruz. Mikro işletmelere, hızlı, yerinde ve sürekli nakit akışı sağlıyoruz ve bunu çok düşük maliyetlerle sunuyoruz.
2011, mikro işletmelerin büyüyeceği bir yıl olacaktır. Buna paralel olarak, Faktoring sektörü diğer
sektörlere kıyasla daha fazla büyüyecektir. Biz de Para Finans olarak,
hizmet kalitemizi arttırarak bu büyümenin içinde yer alacağız.
2010 yılında Türkiye faktoring
piyasasının toplam ciro büyüklüğü
yaklaşık 75 milyar TL civarında
gerçekleşti. Mikro işletmelere,
hızlı, yerinde ve sürekli nakit akışı
sağlayan sistem gelişiyor.
Faktoring nedir?
n Faktoring genel anlamı ile, mal
ve hizmet satışlarından doğan
vadeli alacakların temlik yolu ile bir
faktoring kuruluşuna devredilmesi
ve bu alacakların faktoring kuruluşu
tarafından yönetilmesidir.
Faktöre temlik edilen alacakların
borçlularının aciz hali durumunda,
alacakların ödenmeme riski faktör
tarafından üstlenilir. Faktoring
kuruluşuna temlik edilen vadeli
alacakların vadesi beklenmeden faktör
tarafından müşteriye (alacaklarını
47
HABER
Kalıp sektörü, yılın ilk 6 ayını
kesin siparişle doldurdu
Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği (UKUB) Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Özoğul: 2011
ilk 6 ay siparişlerinin yüzde 60`ı ihracata yönelik projeler. Bu yıl iyi geçecek.
O
tomotiv sektörü, 2010 yılı ihracatında ana sanayisinde 10.7
milyar doları, yan sanayisinde
ise 4.6 milyar doları aştı. Toplam ihracat ise geçen yıla göre yüzde 41 artışla
15 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği
(UKUB) Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Özoğul; “Kalıp olmadan üretim olmaz. Kalıp, standart ve düşük maliyetli üretimin en temel ekipmanıdır. Özellikle otomotiv imalat sanayine yönelik
yapılan yeni yatırımlar, kalıba olan ihtiyacı arttırmaktadır. Herhangi bir aracı
üretmek için montaj hattı kadar montaj hattını destekleyecek yan sanayi de
gerekiyor. Sorunsuz yan sanayi için de
kaliteli kalıp lazım. 2000’li yıllarda otomotiv sanayinde yaşanan hızlı gelişim
sürecinde ihtiyaç duyulan kalıpların büyük kısmı, yerli kalıp sanayi o dönemde
yeterli kapasite ve kabiliyete ulaşmadığı
için, yurtdışından yüksek fiyatlarla tedarik edildi. Adetler ve modeller arttıkça
montaj hatlarını destekleyecek olan yan
sanayici istenilen kalite ve fiyattaki kalıba ulaşmak için yerli üreticilere yöneldi.
Bu süreçte yerli kalıp üretimi teknoloji
ve kalifiye eleman yatırımlarını rakiplerinin düzeyine çıkararak Avrupa’nın sayılı üreticileri arasına girdi.
Kalıpların yüzde 70’i
otomotivde kullanılıyor
Dünyada üretilen kalıpların %70’i
otomotiv sektöründe kullanılıyor. Bu
çok önemli bir rakamdır. Türkiye gelecekte otomotiv üretimi konusunda önemli merkezlerden biri olacak.
Son dönemde artan talep ile, kalıp imal
eden orta ve büyük ölçekli firmalarımızın kapasiteleri dolmuş, 2010 yılında
büyük oranda kendi imkanları ile hem
makine-teçhizat hem de istihdam artışına yönelik yatırım yapmışlardır.
2011 yılının ilk 6 ayı, kesinleşmiş siparişler ile dolmuştur. Bu siparişlerin %
60`ı ihracata yönelik projelerdir. 2011
yılının ikinci 6 aylık dönemi için verilen tekliflerin görüşmeleri de devam etmektedir” dedi.
48
Dünyanın merkezi olabiliriz
Özoğul “Dünyanın en önemli kalıp
tedarikçileri olan Avrupa ülkeleri krizde ağır darbe aldı. İmalat sanayisi gelişmiş ülkeler yüksek maliyetlerinden dolayı arayış içerisinde. Bu süreçte Türkiye, dünyanın kalıp tedarik merkezi haline gelme şansına sahiptir. Türk kalıpçıları sadece, Ford ve Renault markalarına
kalıp üretmiyor. Mercedes’in süper lüks
otomobili Maybach, BMW ve Porsche
markalarının da kalıpları Türk kalıpçıları tarafından üretilmektedir. Kapasitemizi artırabilirsek dünyanın en önemli kalıp tedarik merkezi olabiliriz” şeklinde konuştu.
Öte yandan otomotiv sektörünün
toplam ihracat artışı geçen yıla göre
yüzde 41 artışla 15 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türkiye'de 2010 yılının otomotiv şampiyonları; Ford 119
bin 133 adet satışla ilk sırada yer alırken, onu 109 bin 138 adetle Fiat, 94 bin
943 adetle Renault ve 49 bin 888 adetle
Hyundai izledi. Otomotiv sektörünün
büyümesi ile birlikte yerli kalıp sektörü de teknoloji ve bilgi konusunda kendini geliştirerek 2010 yılında ülke ekonomisine değer katan imalat sektörlerden biri oldu.
Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği
(UKUB) Yönetim Kurulu
Başkanı Şamil Özoğul
FİRMALAR
Aktaş Group şirketleri,
Aktaş Holding çatısı altında toplandı
Hava süspansiyon körüğü üretiminde dünyanın üçüncü en büyük firması olan Aktaş,
yeniden yapılanma çalışmaları neticesinde şirketlerini Aktaş Holding çatısı altında topladı.
D
ünyanın dört bir yanında üretim tesisleri bulunan, 80’den
fazla ülkede ürünleri satılan,
bağımsız yedek parça grubunda dünyanın en geniş ürün gamına sahip, küresel güveni, yerel samimiyetle birleştiren, hava süspansiyon körüğü sektöründe Türkiye’de lider, dünyada da ilk üç firma arasında bulunan Aktaş, dünya ölçeğinde başlattığı yeniden yapılanma çalışmaları sonucunda şirketlerini Aktaş
Holding çatısı altında topladı.
Küresel bir oyuncu olacak
1938 yılında küçük bir lastik atölyesi şeklinde temelleri atılan ve bugün toplam 11 şirketi, 25 bin metrekare kapalı alanı, 110 milyon Euro’yu geçen cirosu ile Türk otomotiv sektörünü
tüm dünyada temsil eden Aktaş, Brezilya, Almanya, Bulgaristan, Çin ve Kuzey
Amerika’da yaptığı üretim faaliyetleri ile
de son dönemde adından söz ettirdi.
Aktaş’ın DOSAB’daki yeni yönetim
merkezinin açılışının da yapıldığı toplantıda bir konuşma yapan Aktaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şahap
Aktaş; “Bugünden itibaren Aktaş, küresel bir oyuncu olmak adına hızlı bir dönüşüm süreci başlatıyor. Bu dönüşüm
sürecine Aktaş Holding ismini vermemizin amacını ise; coğrafi açıdan 6 kıtaya ve 80 ülkeye ulaşan bir yapının, hedeflenen hızlı büyümeye ve gelişmeye
ulaşabilmesi, daha uygun bir örgütlenme ve daha kurumsal bir yapı oluşturabilmek şeklinde ifade edebilirim. Artık
daha rekabetçi, daha kurumsal ve daha
üretken projeler ile kendimizi göstereceğiz. Ama tüm bunları küresel güven ve
yerel samimiyet anlayışı ile sonuçlandıracağız” dedi.
Rusya pazarına
yatırım hedefi
Aktaş Holding olarak son dönemde yaptıkları yurtdışı yatırımları hızla devam ettireceklerini belirten Şahap
Aktaş “Brezilya’da yaptığımız çalışmalar artık meyvesini veriyor. Bu bölgede yaptığımız yatırımlar sayesinde Güney Amerika’da önemli bir pazar payına ulaştık Benzer durumları diğer ülke-
lerde de yaşıyoruz. Önümüzdeki dönem
için Rusya pazarına büyük önem veriyoruz. Bu pazara da yatırım yapma hedefindeyiz” dedi.
Aktaş Holding’in sosyal sorumluluk projelerine de çok kıymet verdiğini
ifade eden Şahap Aktaş; “Aktaş Eğitim
Vakfı’nı hayata geçirdik. Artık tüm sosyal sorumluluk çalışmalarımızı bu vakıf
üzerinden sürdüreceğiz. Vakıf ile ilgili
daha detaylı bilgilendirmeyi önümüzdeki dönemde sizlerle paylaşacağız” dedi.
Altepe’den kutlama
Toplantıya katılan Bursa Büyükşehir
Belediye Başkanı Recep Altepe ise konuşmasında “Bursa’nın önemli bir üretim kenti olduğu aşikâr, ancak ne güzel-
dir ki Bursa merkezli bir şirket olan Aktaş Holding dünyanın önde gelen şirketleri arasında yer alıyor. Bu bizler için
büyük bir gurur kaynağı. Bursa’mızın
adını daha fazla duyurmak için çalışan
herkes gibi Aktaş Holding yöneticilerini de kutluyorum” dedi.
Etkinlikte “Aktaş Holding Özelinde
Küresel Ekonomi ve Türkiye 2011 Perspektifi” konulu bir konuşma yapan Prof.
Dr. Deniz Gökçe; Aktaş Holding gibi
küresel firmaların Türkiye için büyük
önem taşıdığını ifade ederek; “Yaratılan
katma değer ülkemiz için çok önemli.
Bu katma değer ile ülkemizde daha fazla yatırımlar yapılıyor. Dünya ölçeğinde
Türk firmalarının sayısı arttıkça ekonomik açıdan da güçleneceğiz” dedi.
Airtech Turquality kapsamında
A
ktaş Group bünyesinde faaliyet
gösteren, Aktaş Hava ve Süspansiyon Sistemleri’nin dünya körük yedek parça piyasasında dünyanın en geniş ürün gamına sahip markası “Airtech”, Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yapılan denetimler
sonucunda Turquality Destek Programı kapsamına alındı.
“Türkiye’nin en iyileri, TURQUALITY® ile dünyanın zirvesine oynuyor” sloganı ve “10 Yılda 10 Dünya Markası” yaratmak vizyonu ile 2003
yılında T.C. Başbakanlık Dış Ticaret
Müsteşarlığı bünyesinde hayata ge-
çen TURQUALITY® Destek Programı çerçevesinde, Aktaş Group’un yaptığı başvuru neticesinde müsteşarlığın uluslararası uygulama standartlarını dikkate alarak yaptığı denetimler
sonucunda “Airtech” markası resmen
TURQUALITY® Destek Programı
kapsamına alındı.
Aktaş Group Yönetim Kurulu Başkanı Şahap Aktaş “Hedefimiz
dünya lideri olmak ve bu anlamda
Airtech markamızın kendi ülkemizin
dünya markası vizyonu içinde olması
bizi hem gururlandırıyor, hem de daha
fazla motive ediyor” dedi.
49
HABER
Obasan, kapasitesini
2 yılda 2’ye katlayacak
Endüstriyel yemek sektörünün devi Obasan’ın hedefinde, gelecek iki yıl içinde üretim
kapasitesini yüzde 100 artırarak 200 bin kişi/güne çıkarmak için yeni yatırımlar var.
C
eşitli sektörlerde verdiği hizmetlerle Bursa ve Türkiye’ye
değer katan Aslanoba Ailesi’nin
önemli şirketlerinden Obasan’ın temelleri, Dede Pilavcı Hasan Usta’nın 1930
yılında kurduğu Lezzet Lokantası ile
atıldı. Firma,1960’lı yılların başında
önce banka şubeleri ve benzeri işyerleri, ardından sanayinin gelişimine paralel
olarak fabrika, okul ve hastanelere verdiği yemek hizmetini genişleterek yatırımını artırdı ve yönünü sanayileşme
olarak belirledi.
Günde 100 bin kişilik
üretim kapasitesi
Obasan, sektördeki 81.yılında çözüm ortağı olduğu firmaların istek ve
ihtiyaçlarını dikkate alarak dünyadaki sektörel yenilikler doğrultusunda, sürekli gelişimi, müşteri memnuniyetini,
kalite bilincini ilke edinmiş personeli ile
hijyen ve sanitasyon kurallarını tam olarak uygulayan, gıda kodeksinin tüm gereklerini üretimin her aşamasından servise kadar uygulayan bir firma olarak
marka oldu ve sektörde ilk 5 arasında
yerini aldı.
Sektör gelişimi ve müşteri memnuniyeti adına eğitimi ön planda tutan Obasan Grubu, 100.000 kişi/
gün üretim kapasiteli fabrikalarında
90.000 kişi/günlük müşteri portföyü
ile üretim yaptığı Bursa Obasan Merkez, Gebze Obasan ve Bursa Serbest
Bölgesi’nde faaliyet gösteren Obaş fabrikaları ile birlikte, İstanbul Bölge Mü-
50
dürlüğü ve Kozyatağı, Hadımköy, Çorlu, Bilecik, Eskişehir, Yalova ile Bursa
Orhangazi’de bulunan Uydu Mutfakları ile beraber hizmet sunuyor. Obasan
ayrıca tüm fabrikalarına yaptığı sektörel yatırımlar ve kullandığı teknolojik
donanımlar açısından da Türkiye’de lider konumuyla, endüstriyel yemek sektöründe faaliyet gösteren diğer firmalara da örnek oluyor.
hizmette sınır tanımıyor. Obasan ayrıca Türk Mutfağı’nı yaşatma adına Bursa
As Merkez, BUSEB Serbest Bölge ve
Kent Meydanı’ndaki Oba Sofrası restoranlarıyla da hizmet veriyor.
Özel organizasyonlar
Obasan, 2004 yılında faaliyete geçen yan kuruluşu Fancy Cake & Catering Exclusive ile de özel yemek organizasyonları konusundaki eksikliği gideriSektörün lokomotifi
yor. Fancy, özel yemekler, doğum günü,
En kaliteli hizmeti, en uygun fiyat ile
evlilik kutlamaları, nişan ve düğün orsunan Obasan, sektörün lokomotifi olaganizasyonlarında, şirketlerin davet ve
rak, toplu yemek üretiminin bir sanayi
kutlama organizasyonlarında giydirme,
dalı olarak kabul edilmesüsleme, çiçek, özel passinde ve bu sektörün imaj
ta, yemek ve içecek temikazanmasında ciddi katni sağlıyor.
kı sağladı. Obasan’ın hizObasan Grubu bunmetleri, firmada çalışan
dan sonraki hedefleripersonelin fiziksel aktivini şöyle açıklıyor: “Mola
teleri dikkate alınarak düvermeksizin devam eden
zenlenmiş mönüler ile takalite yolculuğunda müşşıma yemek (Transporterilerimizin bizden buted), dağıtım işi üstlenigüne kadar esirgemedilerek yemek temini, tüm
ği destekleri ile daha çok
mutfak hizmeti üstlenileyol alabilmek, sektördeki
rek yemek temini (Hibliderlik bayrağını, ulusal
Faruk Aslanoba
rid) ve uydu mutfak oluşdüzeyde daha ileriye taşıturarak yemeğin firma mutfağında üremak. Uydu mutfak projelerinin sayısını
tilmesi (Onside) olarak sunuluyor.
artırmak, Gebze Fabrikamızın Bursa’da
Firma, ayrıca davet, kutlama, piknik,
sağlanan kapasite seviyesine ulaşmasıdüğün yemeği organizasyonları (Outnı sağlamak ve ilave kapasite yatırımı ile
side Catering), ısıtma, servis ve bulaşık
daha büyümek amacıyla gelecek iki yıl
mekanı olmayan iş yerlerine sıcak olaiçinde üretim kapasitesi 200.000 kişi/
rak paket yemek servisi ile mutfak orgagün olmak üzere yeni yatırımlar yapnizasyonlarında verdiği danışmanlık ile
mak.”
HABER
Prefabrike betonda
referans: Afaprefabrik
Deneyimli ve istikrarlı teknik kadroları ile evrensel ölçekte referans yapılar inşa eden
Afaprefabrik, 100 bin metreküp kapasitesiyle Türkiye’de sektördeki en büyük firma oldu.
A
fa İnşaat’ın 1962 yılından itibaren başlayan ‘beton prefabrikasyon’ teknolojisindeki deneyimini geliştirmek ve bu uzmanlığı kurumsallaştırmak amacı ile 1978 yılında
kurulan Afaprefabrik AŞ, kuruluşundan
bugüne yenilikçiliğini ve mühendislik
birikimini çağdaş teknolojik gelişmelere koşut hale getirerek, sürekli büyümek ve hizmet spektrumunu genişleterek çalışmayı ilke edindi. Afaprefabrik,
bu amaçla deneyimli ve istikrarlı teknik
kadroları ile mevcut mühendislik tecrübe ve bilgisini her daim güncel ve zinde
tutarak, ekonomik, estetik ve çağdaş tasarımlarla ülkenin tüm sektörlerine hizmet üretir hale geldi.
İzmir, Bursa, Tekirdağ,
Kocaeli’ye tesis
1979 yılında kurduğu İzmir
Kemalpaşa’daki üretim tesislerine ek
olarak 2004 yılında Bursa Demirtaş’ta
ikinci üretim tesisini hizmete açan
Afaprefabrik, geçen yıl da Tekirdağ
Çorlu’da yeni bir tesis için çalışmalara
başladı. Bugüne kadar teknoloji ve uzmanlık gerektiren yüksek prezisyonlu uygulamalar içinde, projenin olduğu bölgelerde amaca yönelik tesis kurarak hizmet veren firma, bu bağlamda ayrıca 2005 yılından başlayarak Kocaeli Gebze’de kurduğu tesisi ile Marmaray projesindeki tünel segman elemanları üretimini gerçekleştirdi. Afaprefabrik, bu projenin bitimi ile Libya’da
alınan 550 km tren yolu projesi kapsamında üretim yapacak olan yeni tesisini
kurmak için de kolları sıvadı.
Tofaş Viyadüğü, Bursa Ikea
Anatolium AVM gibi referans
projelerde Afaprefabrik AŞ’nin
imzası var.
Yelpaze genişledi
1990’lı yıllarla birlikte iş ve hizmet
ağını daha da genişleterek deneyimli kadroları ve grubunun geçmiş referanslarıyla genel müteahhitlik hizmetleri de vermeye başlayan Afaprefabrik
AŞ, değişik sektörlerde anahtar teslimi
fabrika inşaatlarından, büyük hacimli alışveriş merkezlerine ve konut inşaatlarına, uluslar arası ölçekte ulaşım
ağı kapsamında tren yolu altyapı ve üst
yapı inşaatlarına uzanan bir yelpazede
ve aynı çatı altında çalışma alanını genişletti.
Öte yandan uzun erimli bir çalışma, bilgi birikimi, emek ve istikrarlı
kolektif bir çabayla oluşturulan “AFA”
markasını daha ilerilere taşıma vizyonu ile hareket eden firma, kurumsal kültürünün gücünün korunabilmesi
ve geleceğe güvenle taşınabilmesi için,
ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi sertifikasyonuna (BVQI/DAR), TS
EN ISO 14001:2004 Çevre Yönetim
Sistemi (ALBERK QA) , ISO/IEC
17025:2005 Laboratuar ve Akreditasyon Yeterlilik Belgesi gibi sertifikalara
da uzun yıllardır sahip.
Bu amaç ve vizyon doğrultusunda
tüm çalışanlarına verdiği eğitimi kesintisiz sürdüren firma, sahip olduğu bu
özellikler doğrultusunda ürettiği tüm
hizmet ve ürünlerin kalite farkını müşterilere anlatarak, pazar içinde ortaya
çıkan maliyet endeksli rekabet direncini de kırmayı hedefliyor. Afaprefabrik,
pazar içinde kalite ve doğru mühendislik çözümlerinden asla taviz vermeden
ortaya çıkan maliyet baskısını her koşulda aşma gücünü gösteriyor.
51
HABER
Aksa Jeneratör
Bursa’da da zirvede
Türkiye jeneratör pazarının lideri Aksa Jeneratör, Bursa Bölge Temsilciliği ile bu yıl
bölgede 500 dizel motorlu jeneratör satma hedefinde. Bölge Müdürü Mustafa Aydoğdu,
“Senkron jeneratör projelerinde tartışmasız üstünlüğümüz var” dedi.
Ü
retiminin yüzde 50’den
fazlasını ihraç eden, Asya,
Avrupa ve Afrika’daki
12 ofisi ile küresel alanda da sektörde ilk 10 firma arasına giren
Aksa Jeneratör’ün, Bursa Bölge Temsilciliği de Nilüfer Ticaret
Merkezi’ndeki (NİLTİM) idare
merkeziyle bölgedeki operasyonlarını geliştiriyor.
Bursa’nın yanı sıra Yalova, Bilecik, Balıkesir, Çanakkale, Eskişehir ve Kütahya’daki bayilikleri,
tecrübeli teknik ekibi ve geniş servis ağıyla hizmet kalitesini yükseltmek için faaliyetlerini sürdürdüklerini vurgulayan Aksa Jeneratör Bursa Genel Müdürü Mustafa Aydoğdu, sorumlu oldukları Güney Marmara Bölgesi’nde
2011 yılında 500 adetten fazla dizel motorlu jeneratör satmayı hedeflediklerini söyledi.
Aydoğdu, 1968 yılında Ali
Metin Kazancı’nın kurduğu
elektrikli motor fabrikasıyla üretim yolculuğuna başlayan Aksa
Jeneratör’ün, 1984’te ilk jeneratörünü ürettiğini ve kısa zamanda elektrik enerjisi temini için
makine ve donanım üretimi konusunda uzmanlaştığını anlattı. Aydoğdu, 1994 yılında Aksa
Topluluğu’nun Kazancı Holding
adı altında holdingleşmesi ve yeniden organizasyonu ile Aksa Jeneratör bugünkü yapısına ulaştığını belirterek, “2007 yılında
Çin’deki yatırım ile global sektörün lider oyuncuları arasında yerini güçlendirmeye devam etti”
dedi.
AR-GE ile gelişiyoruz
Tüketicilerin talepte bulunduğu ürünlerin temini ve sonrasındaki teknik desteği en kısa zamanda karşılamak için çalıştıklarına dikkat çeken Genel Müdür
Aydoğdu, “Faaliyette olduğumuz
bölgede birçok bayiye ulaşarak
52
sektördeki yerimizi güçlendirdik. Bursa’da 500 metre kare kapalı alanda 18 çalışanımızla faaliyet gösteriyoruz. Yetkili Teknik
Servis ve Satış Bayilerimizle çalışan sayımız 50’yi buluyor. 1 kVA
ile 2.500 kVA arası benzin, dizel ve doğal gaz yakıtlı jeneratörler, marin yardımcı jeneratörleri,
aydınlatma kuleleri ve jeneratör
donanımları, kiralama hizmetiyle tüm ihtiyaçlara yanıt verebiliyoruz. Sektörün lider firması olmamız, güvenilirliğimiz, yenilikçi olmamız, yaygın satış ve servis
ağımızın varlığı; doğal olarak kaliteyi ve müşteri memnuniyetini
pekiştirmektedir” dedi.
Senkron jeneratör projelerinde tartışmasız üstünlükleri bulunduğuna vurgu yapan Aydoğdu, Ar-Ge yatırımları ile daha
düşük yakıt sarfiyatlı, daha düşük ses seviyeli ve çevre dostu jeneratörler üzerinde sürekli çalışarak her zaman değişimin öncüsü olmak için teknoloji yatırımlarını sürekli olarak artırdıklarını belirtti.
1 kVA ile 2.500 kVA arası benzin, dizel ve doğal gaz
yakıtlı jeneratörler Aksa’nın ürünleri arasında yer alıyor.
Aksa Jeneratör Bursa Genel Müdürü Mustafa
Aydoğdu, firmalarının “senkron jeneratör” projelerinde
tartışmasız üstünlüğü bulunduğunu vurguladı.
RÖPORTAJ
Turizm devi Starwood, Bursa’ya
Faik Çelik Holding’le geliyor
Faik Çelik Holding Mihraplı Park bölgesinde yapımına başladığı 5 ve 3 yıldızlı otellerin
işletmesi için Starwood Hotels & Resorts ile anlaşma imzaladı. Holdingin ilk turizm
yatırımları olan ve 2013’te açılacak otellerin işletmesini Starwood üstlenecek.
B
ursa’nın yeni gelişim bölgesi Mihraplı Park’ta kurulacak
Bursa Sheraton ve Aloft Otelleri 2013 yılında hizmete girecek. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından
Odunluk Bölgesi’nde yaptırılan Yeni
Kültürpak ile yeni stadyuma yakınlığıyla dikkat çeken oteller, gelişen iş ve
yaşam alanın ortasında, şehre toplam
300’den fazla yatak kapasitesiyle hizmet
verecek.
Türkiye’de şuan 5 otel işleten Starwood, Bursa’ya ilk adımını Faik Çelik
Holding ortaklığıyla Bursa Sheraton ve
Aloft otelleri ile yapıyor. Bu anlaşmayı
Starwood’un Orta ve Doğu Avrupa boyunca devam eden büyümesinde heyecan verici bir adım olarak gören Starwood, Kültür, sanayi, spor ve eğlence
merkezleri ile gelişmekte olan bir metropol olan Bursa’yı ise “markalarımız
için ideal bir yer” olarak tanımlıyor.
Cihan Çelik, Nedim Çelik (Faik Çelik Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı), Baran
Çelik, Katerina Giannouka (soldan sağa) ile Oğuz Sargınoğlu (Faik Çelik Holding Finans
Koordinatörü-ayakta ortada).
Yeni Sheraton Bursa Oteli
Yeni Sheraton Bursa Oteli’nde 171
misafir, 47 executive, 10 suit oda bulunacak. Oteldeki tüm odalarda SweetSleeper™ yataklar olacak. 2 restaurant, lobi ve bar, fitness merkezi, havuz ve SPA’nın yer alacağı otelde büyük
balo salonu, bekleme alanı ile 5 büyük
konferans salonu yer alacak. İş merkezi ve Sheraton imzalı Microsoft destekli Link@Sheraton ile 1700 metrekareden fazla ultra modern toplantı ve etkinlik salonları ise iş dünyası için yeni
çekim alanı olacak.
Faik Çelik Holding CEO’su Baran Çelik
ve Starwood EAME (Avrupa, Afrika ve
Ortadoğu) Satınalma ve Genişlemeden
Sorumlu Direktörü Katerina Giannouka
anlaşmayı imzaladı.
Aloft Bursa Oteli
Haziran 2008’den bu yana açtığı 40’dan fazla otelle Aloft Otelleri küresel olarak gelişirken, tarzı ile de konaklama endüstrisinde adından bahsettiriyor. Aloft Otelleri; Amerika, Kanada, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan ve Belçika ardından şimdi Türkiye’de ilk otelini Bursa’da açıyor.
Aloft Bursa Oteli markaya has özel tavanlar, büyük boy camlar, yüksek konforlu yataklar, duşlar ve 133 büyük odasıyla hizmet verecek.
100 ülkede 1.025 tesis
Starwood Hotels & Resorts
Türkiye’de üçü İstanbul’da olmak üzere
(W İstanbul, Sheraton İstanbul Maslak
ve Sheraton İstanbul Ataköy) toplam 5
oteli ile faaliyet gösteriyor. Şirket aynı
zamanda Sheraton Ankara Oteli &
Kongre Merkezi işletiyor ve bu yıl içinde başkentte Luxury Collection markasıyla bir otel daha açacak. Grup aynı zamanda, bu yılsonunda Le Méridien İstanbul Etiler Otelini de hizmete sokmayı planlıyor.
Starwood Hotels & Resorts Worldwide, Inc. 100 ülkede sahibi olduğu ya
da yönettiği 1.025 tesiste 145.000 çalışanı ile dünyanın önde gelen otel şirketlerinden biri. Starwood Otelleri; St.
Regis®, The Luxury Collection®, W®,
Westin®, Le Méridien®, Sheraton®,
Four Points® by Sheraton ve yakın zamanda lanse ettiği Aloft® ve Element
SM markaları ile sektörde önemli bir
konumda.
Otomotivden sonra
enerji ve turizm
Faik Çelik Holding; otomotiv, enerji, turizm, ısı ve sigorta alanlarında iştirak şirketleri ile çokuluslu şirketlerden
bireylere kadar çeşitlilik gösteren geniş
bir müşteri kitlesine hizmet sunuyor.
Farklı şehirlerdeki iş girişimleriyle 1750
kişiye istihdam sağlayan holdingin
2010 yılı cirosu 300 milyon Euro oldu.
Sac şekillendirme, kalıp tasarım ve imalatında lider konumda bulunan Beyçelik Gestamp ile otomotiv yatırımlarını
sürdüren Faik Çelik Holding, 2010 yılında FC Enerji ve Gesbey şirketleri ile
yenilenebilir enerjiye adım attı.
53
KONUK YAZAR
Çiğdem TOP / Biyolog / İSGÜM Bursa Bölge Laboratuarı
İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi (İSGÜM)
Laboratuarında Gezici İş Sağlığı Üniteleri
Ü
lkemizde ilgili mevzuat gereği bütün işverenler; işyerinde risk değerlendirmesini, işyeri ortam ölçüm
ve analizlerini, çalışanların sağlık
ve gözetimini ve eğitimini, ayrıca diğer koruyucu ve önleyici iş
sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür.
Etkin iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesi ile
meslek hastalıklarından korunmak ve bu hastalıkları tümüyle
önlemek, iş kazalarını ise en aza
indirmek mümkündür.
Meslek hastalıkları
ve teşhisi
İş yerlerinde zararlı kimyasal
ve biyolojik etkenlerle temastan
sonra bir hafta ile otuz yıl arasında uzun bir zaman dilimini kapsayan sürede meslek hastalıkları meydana gelmektedir. Çalışan
kişinin hastalığının meslek hastalığı olduğunun teşhisi hem işveren hem de çalışan bakımından
54
oldukça önem arz etmektedir.
İşe giriş muayeneleri burada çok önemlidir. Kişinin henüz
çalışma hayatı başlamadan kronik bir akciğer hastalığı ya da ailesinden gelen işitme kaybı olabilir. İşe giriş muayenesinde tespit edilen hastalıklar ileride mesleki maruziyetten kaynaklanabilecek meslek hastalığının ayırıcı
tanısında önemlidir.
Ülkemizde Sosyal Sigortalar Sağlık Tüzüğü’ne göre meslek hastalıkları beş grupta toplanmıştır.
A Grubu: Kimyasal nedenli
meslek hastalıkları
B Grubu: Mesleksel deri hastalıkları
C Grubu: Pnömokonyozlar
ve diğer mesleki solunum sistemi
hastalıkları
D Grubu: Mesleksel bulaşıcı
hastalıklar
E Grubu: Fiziki etkenlerle
olan meslek hastalıkları
İşveren talebiyle
araçlar hizmette
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü çalışanların sağlığını
korumak ve iyileştirmek amacıyla İSGÜM bünyesinde faaliyet
göstermek üzere gezici iş sağlığı
üniteleri hizmete sunmuştur.
Ülkemizin önemli sanayi şehirlerinden biri olan Bursa’da
Mart 2010’da Demirtaş Organize Sanayi Bölgesinde (DOSAB)
faaliyet göstermeye başlayan İSGÜM Bursa Laboratuarı’nda işyerlerinde fiziksel ve kimyasal ölçümler ve sağlık taramaları yapılmaktadır.
Gezici iş sağlığı üniteleri İSGÜM Ankara Laboratuarı’nda
bulunmaktadır. İşverenin talebi
doğrultusunda, ülkenin diğer illerinde de hizmet verilmektedir.
İşverenden sağlık taraması talebi geldiğinde İSGÜM Merkez
Laboratuarı’ndan eğitimli sağlık
personeliyle beraber araçlar gel-
mekte ve işgücü kaybı olmadan
ekonomik olarak sağlık taramaları yapılmaktadır. Gezici iş sağlığı ünitelerinde öncelikli olarak
küçük ve orta boy işletmelere nitelikli, hızlı ve güvenilir iş sağlığı hizmetlerinin ulaştırılması
amaçlanmıştır.
İşverenin yasal yükümlülüğü
kapsamında olan işe giriş ve periyodik olarak yapılan sağlık taramalarında iş gücü kaybı olmadan çalışan işyerinden ayrılmadan içerisinde tıbbi cihazların ve
muayene odalarının bulunduğu
sağlık araçlarıyla işyerlerine doktor, biyolog, hemşire ve laboratuar teknikerlerinden oluşan sağlık personelleriyle hizmet verilmektedir. Periyodik olarak yapılan sağlık taramalarında hastalığın önceden teşhisi bakımından
oldukça önemlidir.
Gezici İş Sağlığı
Üniteleri;
- Gezici iş sağlığı kalpakciğer tarama üniteleri
- Gezici iş sağlığı tıbbi laboratuar üniteleri
- Gezici iş sağlığı işitme taramaları üniteleri
olmak üzere 3 gruptan oluşmaktadır. Her gruptan 2 şer adet
olmak üzere toplam 6 araç mevcuttur.
Bu ünitelerde; çalışanların
sağlık muayenesi, vücut boy-kilo
indeksi ölçümü, kan alma, biyolojik risk etmenlerinin tayini,
ve tıbbi laboratuar tetkikleri yapılmakta olup, öncelikle meslek
hastalıkları ve diğer sağlık taramaları gerçekleştirilmektedir.
Yolcu bölümünde:
- 6 adet çok fonksiyonlu yolcu koltukları,
- Katlanabilir çalışma masası,
- Split klima ve ısıtma sistemi,
- Dizüstü bilgisayar,
- Lazer yazıcı,
KONUK YAZAR
- Dahili haberleşme sistemi,
- Aracı teraziye alan ve sabitleyen hidrolik lift sisteminin kumanda paneli,
- Elektrik ve internet bağlantı anahtarları bulunmaktadır.
Gezici kalp-akciğer tarama üniteleri
Bu araçta akciğer filmi ve
elektro kardiyografi (EKG) çekilmektedir.Toza
maruziyetten kaynaklanan mesleki akciğer hastalığı olan pnömokonyozun erken tanısı için periyodik olarak çekilen akciğer filmleri önemlidir. Demirtaş Organize
Sanayi Bölgesinde yoğun olarak
tekstil firmaları bulunmakta olup
çalışanlara bu kapsamda düzenli olarak akciğer filmlerinin çekilmesi meslek hastalığını erken
tanısı ve önlenmesi bakımından
önemlidir. Ayrıca kişinin akciğer
filmi çekilmeden önce işyeri hekiminin isteği doğrultusunda solunum fonksiyon testi (SFT) ve
vücut boy-kilo indeksi ölçümü
yapılmaktadır. Yine bu araçlarda
çekilen EKG’ler kalp rahatsızlıklarının erken tanısı için ve kalbinde rahatsızlık bulunan çalışanın sağlığına uygun olan bir işte
çalıştırılması bakımından önemlidir.
Gezici tıbbi laboratuar
üniteleri
Gezici Biyokimya ve Toksikoloji laboratuarında tıbbi laboratuar analizleri için cihazlar ve mikroskop bulunmaktadır.
Bu araçta işyeri hekimlerinin rutin olarak yapılmasını istediği biyokimyasal tetkikler yapılmaktadır.Kan ve idrar numunelerin-
de yapılan çalışmalarda; kan sayımı (hemogram), kolesterol, şeker, idrarda fenol, hippürik asit
ve tam idrar tetkiki yapılmaktadır. Kanda ağır metal analizleri ise gezici biyokimya aracı ile
görevli personel tarafından çalışanın kan numunesi alınarak soğuk zincir yöntemiyle kanda ağır
metal analizlerinin yapıldığı İSGÜM Ankara ve Kocaeli laboratuarlarına gönderilmektedir.
Gezici iş sağlığı işitme
taraması üniteleri
İş sağlığı işitme testi bu araçlarda sessiz kabinlerde yapılmaktadır. İşyeri ortamının gürültülü ortamında yapılan işitme testinde mutlaka az ya da çok kabin
içerisine ses dalgaları girecek ve
yapılan testin güvenilirliğini etkileyecektir. Burada gezici işitme testi aracında, işyeri ortamının dışında sessiz kabinlerde yapılan işitme testinde daha doğru ve güvenilir sonuçlar alınmaktadır. İşitme kayıpları, uzun süre
yüksek frekansta gürültüye maruz kalınması sonucu oluşan geri
döndürülemeyen bir meslek hastalığıdır. İşitme testi, işitme kayıplarının erken tanınması ve önleyici tedbirler alınması bakımından önemlidir.
İşyeri ortamında risk değerlendirmesi yapılır ve kişisel maruziyeti önleyecek ya da en aza
indirecek gerekli mühendislik
önlemleriyle maruziyetler önlenebilir. Meslek hastalıklarına
maruziyetten korunmada hem
işverenin hem de çalışanın kendi sağlığını öncelikle kendisi koruması bakımından sorumlulukları bulunmaktadır. Ayrıca kişisel
koruyucu donanımların kullanılması etkene maruziyetin önlenmesi bakımından çok önemlidir.
Tekstil üzerine çalışan işyerlerinde toz maruziyeti önlemek için
(özellikle pamuk tozu) toz maskeleri, aşırı gürültüye maruziyeti önlemek için de kulak koruyucular kullanılması gerekmektedir. Çalışanların bu konuda bilinçlendirilmesi kalıcı işitme kayıplarının ve mesleki maruziyete
bağlı hastalıkların önlenmesinde
önemlidir.
55
KONUK YAZAR / Recep ECER
Asya’nın bozkırlarında…
Sonbaharın getirmiş olduğu güzellikleri yol boyunca izleyerek gidiyoruz. Yaklaşık 10 saatlik
yolculuk boyunca geçtiğimiz yerler her defasında bana farklı bir duygu yaşatıyor. Isık Göl’ün
kenarından devam ederken arkada Tanrı Dağları, önümüzde Karakay Ormanları…
I
sık Göl, Kırgızistan’ın kuzey doğusunda yer alan büyük bir göl, yazın özellikle Rus turistlerin gözdesi.
Göl kenarında ilerlerken gözümüze ilkel turistik alanlar çarpıyor ancak duyduğum kadarıyla gölün diğer yakasında
da modern turistik tesisler var.
Yolu yarıladığımızda sağa dağlara doğru dönüyoruz ve bizi bekleyen iki ciple buluşuyoruz. Malzemelerimizi ciplere aktardıktan sonra Tanrı Dağları’na doğru yolculuğumuz başlıyor. Eskişehir’den Hakan Kılıç ve
Kıbrıs’tan Mustafa Şevketoğlu’yla beraberim. Onların teke avı organizasyonunu yapıyorum. Ciplerle giderken sağımız ve solumuzda dağlar yükselmeye
başladı, yol kenarından da pırıl pırıl bir
dere akıyor. Rehberimiz bize derede siyah benekli alabalık, ormanlarda Sibirya Karacası, dağların eteklerinde de bol
miktarda keklik ve sülün (fazan) olduğunu söylüyor.
56
Kontrol noktasından geçtikten sonra 4.028 metreye yükseliyoruz ve daha
sonra yavaş yavaş tekrar alçalmaya başlıyoruz. Yolumuz stabilize devam ederken bir evin yanında durduk, bize inanılmaz lezzetli bir ince bazlama ya da
sade yağsız gözlemeye benzer sıcacık
bir şey veriyorlar. Hemen arasına peynir (sır) koyup afiyetle yiyoruz. Kırgızlar
her duruşumuzda sigaraya sarılıyorlar,
bir de aşırı derecede durmadan tükürme
huyları var. Ben kendilerini bizim yanımızda tükürmemeleri konusunda uyarıyorum. Onlar için normal ama bizim
için tiksinti duyacağımız bir durum.
Dağların zirvesinde kamp
Stabilize yol da bitti, artık daha önceden giden araçların yapmış olduğu izleri takip ederek Asya bozkırlarında yolumuza devam ediyoruz. Kamp yerine
ulaşmamızla araba sıkıntımız sona eriyor. Kamp konteynırlardan oluşma ve
gayet mükemmel bir şekilde izolasyonu yapılmış, içeride yataklar tertemiz ve
çok güzel bir sistemle ısıtılıyor. Kampın hemen yanı başında pırıl pırıl akan
bir dere ve çevremizde dağlar. Kamptan
çevreyi izlerken gruplar halinde tekeleri
görmek mümkün.
Odalarımıza eşyaları yerleştirir yerleştirmez ben şefle ete ihtiyaç olup olmadığını soruyorum. Onlarda ete ihtiyaç olduğunu söyleyince Hakan ve
Mustafa hemen hazırlanıp rehberlerle
dağa gidiyorlar. Hava kararmasına yakın bir zaman var ama olsun avın zamanı olmaz, kısmet bu.
Ben kampta kaldım, şeflerle ertesi
günün programını konuşurken bir yandan da gözüm dışarıda, arkadaşlarımın
gelmesini bekliyorum. Hava karardı,
Kırgızlarla birlikte geç kalmalarını yorumlarken karanlığın içinden bizimkilerin uzaktan seslerini duyuyoruz. Kampa geldiklerinde atlardan birinin arka-
KONUK YAZAR
sında teke trofesi, diğerinde de tekenin
etleri asılı. Mustafa hava kararmaya yakın uzak bir mesafeden tekeyi vurmuş,
akşam yemeğinde teke ciğeri yiyeceğiz.
3.700 metrede rast gele…
Ertesi sabah erkenden kalkıp iki
gruba ayrıldık. Hakan iki rehberle, ben
ve Mustafa bir rehberle dağlara, farklı yönlere doğru ayrılırken birbirimize
‘rast gele’ diyoruz. Hemen kampa yakın
zirvelerden birinde yerimizi alıp çevreyi gözetlerken 200 metre altımızda bir
grup küçük teke ve dişi davarlara rastlıyoruz.
Hava soğuk, rüzgarlı ve yaklaşık
3.700 metrelerdeyiz. Hayvanları izlerken karşı dağın eteklerinden bir grup
teke ip gibi sıralanmış şekilde dağın yamacından diğer tarafa geçiyor. Dürbünü nereye tutsak bir teke grubu var. Bir
başka teke grubu da koşarak gözden
kayboluyor. Manzara inanılmaz ve ben
her zaman olduğu gibi çok etkileniyorum. Mustafa da soğuktan etkilenmiş
durumda ama manzara karşısında soğuğu unutuyor. Elimizde kameralar karşı
dağları ve buzulları çekiyoruz.
Teke avı…
Kampa döndüğümüzde Hakan bize
büyük bir teke gördüğünü söylüyor. Ancak atış şansı olmamış, küçük tekelere
de atmak istememiş. Güzel bir yemek
sonrası ben şeflerle oturup ertesi günün
programını konuşuyorum. Bana 15 km
ilerde başka bir kamplarının daha olduğunu ve orada da tekelerin olduğunu
söylüyorlar.
Hakan büyük tekeye tekrar gitmek istediğini söyleyince ben ve Mustafa diğer kampa gitmeye karar veriyoruz. Mustafa rehberin biriyle erkenden
atlarla yola çıkıyor, ben de cipin birinin gideceğimiz kampta olmasında yarar olduğunu söyleyerek öğleden sonra
ciple kampa gidiyorum. Kamp yolculuğumuz gene maceralı.
Derelerin içinden, eğimli arazilerden
geçerken içim dışıma çıkıyor. Ha şimdi
yolda kaldık, ha şimdi devrildik derken
kampa ulaşıyoruz. İlk işimiz konteynırdaki sobayı yakıp içeriyi ısıtıyoruz, yatakları düzenliyoruz. Jeneratör olmadığı için mumları akşam için hazırlıyoruz,
her şey hazır. Kar ufak ufak attırmaya
başlarken rehberimiz Bektur’un bağırışıyla dışarı çıkıyorum. İlerden Mustafa
ve rehber Almaz geliyorlar ve atlarının
arkasında bir teke trofesi, hem de büyük. Mustafa güzel bir teke vurmuş ve
heyecanla bana uzun uzun tekeyi nasıl
vurduğunu anlatıyor.
Atalarımızın göç
ettiği dağlar
Dağların eteklerinden yavaş yavaş
başka bir zirveye yükseliyoruz. Çevreyi gözetlerken çok uzakta gene teke ve
Marco Polo (Kulca) grupları görüyoruz.
Yer değiştirmek için zirveden aşağı inerken atları rehberimiz götürüyor. Bbiz de
yaklaşık 45 derece eğimli dağdan bazen
kar içinden bazen çarşaklardan yürüyerek aşağı iniyoruz. Aşağı indiğimizde
Mustafa da ben de dizlerimizden şikayetçiyiz. Bektur’a ‘biraz dinlenelim, bize
çay koy’ diyorum. Hafiften kar yağarken
hemen yanı başımızda kurtlar (kaşkır)
tarafından parçalanmış 90 cm civarında
bir teke boynuzunu görüyorum. Mustafa otların üzerine uzanarak biraz dinleniyor, biz de çevredeki dağları gözetliyoruz ama hiçbir şey göremiyoruz.
57
KONUK YAZAR
Ve Marco Polo…
Atları kayaların altında uygun bir
yere bağlayan rehberlerle konteynıra
geçiyoruz. Hava karardı ve mumların
ışığı altında yemeğimizi yerken Mustafa bana kendi avını bitirdiğini söyleyerek bana tüfeğiyle avlanabileceğimi söylüyor.
Benim de gönlümde Marco Polo
avı var. Ancak tüfek getirmediğim için
ve öncelikle Hakan ve Mustafa’nın avını bitirmeden av yapmak istemiyorum.
Mustafa’nın teklifini minnetle kabul
edip rehberlerle sabah için program yapıyoruz. Mustafa da yorulduğunu söyleyerek kampta kalmak istiyor.
Mustafa’dan tüfeğiyle ilgili ön bilgileri aldıktan sonra kamptan ayrılıyoruz. Kampın hemen yanı başındaki dağı
yavaş yavaş tırmanarak yükseliyoruz ve
zirveye ulaşıyoruz. Saatimdeki altımetre 4.027 metreyi gösteriyor. Nefes alırken zorlanıyorum ve hatta attan inip de
58
yürürken yükseklikten etkilendiğimi de
anlıyorum.
Rehberlerden biri eğilerek ve hatta
yerde sürünerek ileri doğru gidiyor. Kesin bir şey gördü ama ne? Biz de sürünerek yaklaştığımızda 300 metre ileride
50-60’lık bir sürünün otlandığı görüyorum. Ama içlerinde büyük, atılabilecek
bir hayvan yok. Bektur birden beni dürtüyor, sağ ileri aşağıda bir grup Marco
Polo var. Ama çok uzak. Aşağı inmeye
karar veriyoruz.
Atlarla aşağı indik, küçük küçük tepelerin eteklerinden ilerideki Marco
Polo grubuna yaklaşacağız. Ancak bir
tepenin eteğini dönmeden önce muhakkak durup önümüzü kontrol etmek zorundayız. Çünkü her yer hayvan, ya teke ya Marco Polo dişileri var.
Esas hedefimizdeki Marco Polo’lar
bize uzak ancak biz rüzgarı (şamal) ve
en uygun rotayı hesaplayarak yavaş yavaş yaklaştık.
Mesafe ölçer olmadığı için rehberlere mesafeyi sorduğumda birisi ‘500’ diğeri ‘400 metre’ diyor. Aksi gibi kar da
hızlandı, Bektur’a hangisine atacağımı
soruyorum, soldaki yatan hayvanı söylüyor. Ancak o hayvan bana kılıçlama
duruyor, onun yerine üstteki hayvana
atacağımı söylüyorum.
Mermiyi namluya vermek istediğimde mermi takılıyor, hayırdır inşallah deyip mermiyi zorlayarak namluya
veriyorum. Tüfeğin dürbünü 5x25-50
schmidt-bender , 25 zuma alıp ateş ettiğimde beşli grup bana paralel sola doğru koşmaya başlıyor.
İlk atışım boşa gitti, hemen namluya bir mermi daha veriyorum. Aralarından birini seçip ateş ediyorum. Rehberim bağırarak hayvanın vurulduğunu ifade eden Kırgızca bir şeyler söylüyor ve bana tekrar koşan hayvana atmamı söylüyor.
İkinci atışımlar bir hayvan daha yıkılıyor. Sevinç çığlıkları atıyoruz, birbirimize sarılıyoruz. Firmanın bana hediyesi olan ikinci Marco Polo’yu da vurmuş oluyorum. Almaz dağdan Marco
Polo’ları aşağıya indiriyor. Hem yüksek
rakımdan (4,000 metre) dolayı hem de
heyecandan konuşmalarım kesik kesik.
Ama müthiş mutluyum…
Av hatırası
fotoğraf olmadan olmaz
Bol miktarda fotoğraf çektirdikten sonra kampa dönüyoruz. Mustafa da çok heyecanlandı ve o da Marco
Polo vurmak için heveslendi. Ana kampa döndüğümüzde Hakan’ın da bir teke
vurduğunu öğreniyoruz. Her şey yolunda gidiyor. Ertesi gün için Hakan büyük
tekeyi vurmak için Mustafa ile beraber
rehberlerle dağa gidiyorlar. Ben kampta kalarak dinleniyorum. Akşam döndüklerinde büyük teke gene bunları at-
Dünyanın dört bir yanında av safari organizasyonları ve
A grubu acenta belgesine sahip olan Trans Nature, özel ilgi turizm türleri arasında yer alan; Rafting,
Trekking, Kanyoning, Kaya Tırmanışı, Abseiling, Yamaç Paraşütü, Kamplı Turlar, Yayla Turları ve diğer
aktiviteleri alışılmışın dışında unutamayacağınız bir tatil seçeneği sunuyor.
Trans Nature TRAVEL AGENCY
[email protected] - [email protected]
Adres : Özgürlük Blv. Falez Caddesi Varol Apt. Kat : 1 No : 17/8 Fener-Antalya/TÜRKİYE
Tel : +90 242 324 00 11 - 234 37 01
Faks : +90 242 324 49 70 - 71
Gsm : + 90 532 212 34 01
KONUK YAZAR
latmış ama Mustafa bu seferde iki kurt
vurmuş.
Sabah erkenden Hakan bir rehberle büyük tekeye gidiyor. Telsizle onları
takip ediyoruz. Öğleye doğru telsizden
tekeyi yaraladığını söyleyen mesaj geliyor. Hemen bir rehberi daha o bölgeye gönderiyoruz. Yaralı tekeyi buldukları haberiyle sevincimiz artıyor. Hakan
büyük tekeyi halletmiş!
Mustafa ve Hakan, Marco Polo kısmet olursa avlamak istediklerini söylüyorlar. Son günümüz artık kısmetimiz
varsa avlarız deyip, kamptan gözetlediğimiz Marco Polo’lara ertesi gün yaklaşmaya karar veriyoruz.
Sabah erkenden kalkıp Hakan iki
rehberle, Mustafa ve ben Bektur’la beraber iki gruba ayrılıyoruz. Biz sağ taraftan ilerlerken Hakan’ın grubu sol taraftan dağa tırmanıyor. Zirveye doğru
ilerlerken Bektur birden atları kuytu bir
yere çekmemizi istedi. Belli ki bir şeyler gördü.
Hemen atlardan inip gözete başlıyoruz, 200 metre ileride iki tane, trofeleri oldukça büyük Marco Polo yayılıyor. Sürünerek yaklaşmaya çalışırken
Mustafa da mesafeyi dürbünle ölçmeye çalışıyor. Ancak hayvanlar bizi gördü, huylandı ve yavaş yavaş yer değiş-
60
tirmeye başladı. Biz de hemen yer değiştirip tepenin arka tarafına sürünerek
geçtik ancak iki Marco Polo ortada yok.
Bereketli ve zevkli
Kırgızistan
Bektur ve ben aynı anda sağ tarafta başka bir beşli Marco Polo grubu görüyoruz ama Mustafa halen sol taraftaki diğer grubu arıyor. Ben ‘Mustafa sağ
tarafta başka grup var’ diyorum ama 3-4
metre arkada olduğum için sesimi duyuramıyorum.
Bektur Mustafa’yı dürterek Marco
Polo’ları gösteriyor. Mustafa birden adrenalin yüklenerek sağa doğru tüfeğiyle
hamle yapıyor ve mesafeyi ölçüyor (480
metre). Ben kamera çekimindeyim, ateş
ettiğinde gruptan biri sağa doğru ayrılıyor ve 100 metre sonra olduğu yere çöküyor. Bektur sevinç çığlıkları atarken
Mustafa Bektur’a ‘menzil ver’ diye bağırıyor. Bektur “Kaput, Kaput” diyor ama
Mustafa gene atmak istiyor, çünkü hayvan yaralı. Ben de Bektur’un anlayacağı şekilde “aralık ver” diye bağırıyorum.
(Aralık Kırgızca mesafe demek). Mustafa dürbünü kendi alıp mesafeyi ölçüyor (580 metre). Tekrar attığında hayvan bir daha sendeliyor, tekrar atıyor
hayvanın yanı başında kar tozu çıkıyor.
Son atışı finali getiriyor ve hayvan
yuvarlanarak aşağı doğru düşmeye başlıyor. Bektur sanki Marco Polo’yu kendi vurmuş gibi sevinç çığlıkları atıyor,
Mustafa da sevinç içerisinde.
Bense hem böyle bir avı görüntülediğim için hem de Mustafa’nın son gününde Marco Polo’sunu vurduğu için
çok mutluyum.
Kırgızistan avımız çok bereketli ve
çok zevkliydi.
Mustafa Şevketoğlu ve Hakan
Kılıç’la avlanmak da ayrı bir keyifti.
Umarım herkesin avı bol ve bereketli geçer.
Rasgele.
Demirtaş O.S.B
Su & köpük kulesi - 14 metre
HR Serisi
Yüksek basınç çıkrığı
45 / 60 / 90 metre seçenekleri
Elektrik ve manuel sarmalı
WG SE Serisi
Monitör
2000 - 6000 lt/dk. debi aralığı
Joystik kontrollü
Opsiyonel; köpük ve deflektör sistemi
Volkan; yangın pompaları ve itfaiye araçları konusunda gerek yurtiçinde
gerekse yurtdışında güvenilir, sektörde öncü bir üretici olarak bilinmektedir.
Üretim teknolojilerinin tüm imkanlarından faydalanan tesiste kalite ve ileri
teknoloji daha kısa sürede, daha düşük maliyetlerle üretilmektedir. CAD-CAM
destekli üretim teknikleri, alüminyum ve bronz dökümhaneleri, model ve
kalıphanesi, modern sert eloksal ünitesi, komple bilgisayar sistemli EN 1028-2
normlarına uygun pompa test ünitesi, komplike karkas kurulum ve kaynak
aparatları ile herşeyden önemlisi ileri derecede sanayileşmiş bir bölgenin
kalbinde olmanın getirdiği avantajlar üretim için gerekli gücü sağlamaktadır.
Sizleri yangınla mücadele teknolojilerine fark getiren ve yangınla mücadele
endüstrisinin dünyadaki parlayan yıldızı ile birlikte olmaya davet ediyoruz.
Orman Genel Müdürlüğü
Su ikmal (itfaiye) aracı
TEHLİKE ANINDAKİ HİSLERİNİZİ BİLİYORUZ
VFPN-H Serisi
Pompa
2000 - 4000 lt/dk. normal debi aralığı
250 - 400 lt/dk. yüksek basınç debi aralığı
R
TÜV
TÜV Rheinland Group
Volkan İtfaiye ve Mlz. San. ve Tic. Ltd. Şti.
29 Ekim Mah. Gazi Cad. No : 21 35875 Torbalı / İZMİR / TÜRKİYE
Tel : 0 232 853 96 86 Fax : 0 232 853 97 71 www.volkan-online.com
GEZİ
Lüksemburg
Surların arasına gizlenmiş
küçük ama zengin bir ülke
D
ünyanın en küçük ülkelerinden biri olan, yarım milyondan
az nüfusu bulunan Lüksemburg, dünyada dukalık sistemiyle yönetilen tek devlet olmasıyla dikkat çekiyor. Toprakları Belçika, Fransa ve Almanya ile çevrelenen ve denize kıyısı olmayan Lüksemburg, dünyada grandük
tarafından yönetilen ve bağımsız olarak varlığını sürdüren tek devlet. Başkent Lüksemburg’un dışında, Diekirch
ve Grevenmacher kentleri bulunan
Lüksemburg’da toplam 12 kanton var.
Yemyeşil Petrusse Vadisi boyunca
uzanan eski ve iyi korunmus kaleleriyle
UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası
listesinde yer alan Lüksemburg, 1995 ve
2007 yıllarında Avrupa Kültür Başkenti
seçilen tek kent olmasıyla da tarihe
meraklı turistlerde ilgi uyandırıyor.
62
Dünyada ilk sırada
Son derece gelişmiş bir ekonomiye sahip olan Lüksemburg’da kişi başına düşen milli gelirin, dünyada ilk sırada bulunması da ülkenin göze çarpan
en önemli özellikleri arasında sayılıyor.
Lüksemburg’da kişi başına düşen milli
gelir 58,810 dolar. Ülkede okuma yazma oranı yüzde 99, işsizlik oranı ise 4.8.
Ülkede GSYİH’dan eğitime ayrılan pay
ise yüzde 3.7 dolayında.
Üç resmi dil var
Kont Siegfried’in 963 yılında Lütteburg (Lüksemburg) Kalesini kurmasıyla tarih sahnesine çıkan Lüksemburg,
Roma ve Cermen kültürlerinin kesiştiği bir noktada bulunuyor. Konumu nedeniyle iki uygarlığın da kültürel özelliklerinden izler taşıyan Lüksemburg’da
Lüksemburgça, Almanca ve Fransızca
olmak üzere üç resmi dil konuşuluyor.
Kaleleri mutlaka görün
Başkent Lüksemburg, Avrupa askeri mimarisinin en güzel örneklerinden
GEZİ
Lüksemburg’un en eski yapılarının olduğu
Grund Bölgesine asansörlerle iniliyor. 17. ve
18. yüzyıllardan kalma kalelerin altlarındaki 23
km.lik dehlizler, kayaların içine oyulmuş mağara
ve siperler, iki dünya savası sırasında da sığınak
olmuş. Lüksemburg’u eski çağlardan modern
zamanlara bağlayan asansöre giden yol, sergi
alanı olarak da kullanılıyor.
biri olan Lütteburg Kalesinin yanı sıra
buna yıllar boyu eklenen kaleler ve surlarıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.
Yemyeşil Petrusse Vadisi boyunca
uzanan eski ve iyi korunmuş kaleleriyle
UNESCO’nun dünya kültür mirası listesinde yer alan Lüksemburg, 1995 ve
2007 yıllarında olmak üzere iki kez Avrupa Kültür Başkenti seçilen tek kent
olmasıyla da tarihe meraklı turistlerde
ilgi uyandırıyor. 17. ve 18. yüzyıllardan
kalma kalelerin altlarındaki 23 kilometrelik dehlizlerin, kayaların içine oyulmuş mağaraların ve siperlerin, iki dünya
savaşı sırasında da Lüksemburg sakinlerinin sığınağı olduğu belirtiliyor.
Başkent Lüksemburg’da
gezilecek yerler
Başkent Lüksemburg’da görülmeye
değer yerler arasında, Kirschberg platosu üzerine kurulmuş ve Avrupa’nın en
büyük kemerine sahip Ponte Adolphe Köprüsü, gotik mimariye sahip Notre Dame Katedrali ile hemen yanındaki eski Cizvit okulu, Constitution Meydanındaki Birinci Dünya Savaşı mağdurları anısına dikilmiş 12 metre boyundaki Altın Kadın Anıtı, grandükün
ikametgahı olan Büyük Dukalık Sarayı, Büyük Düşes Charlotte Anıtı ve
“Avrupa’nın en güzel balkonu” olarak
nitelendirilen Corniche bulunuyor.
Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi, Lüksemburg Kenti Tarih Müzesi ve Grandük Jean Modern Sanat Müzesi de ziyaretçilerini ağırlıyor.
AB fikrinin öncülerinden
Schuman’ın kenti
Başkent Lüksemburg, Avrupa Birliği fikrinin öncülerinden, eski Fransa
Başbakanlarından Robert Schuman’ın
doğduğu kent olmasının da etkisiyle,
3 AB kurumuna ev sahipliği yapıyor.
AB’nin kurucu üyelerinden biri olan
Lüksemburg’da, üst mahkeme niteliğindeki AB Adalet Divanı, kişilere ve
kurumlara uzun vadeli finansman sağlayan Avrupa Yatırım Bankası ve AB’ye
üye ülkelerin istatistiklerini bünyesinde
toplayan Avrupa İstatistik Ofisi hizmet
veriyor.
Adolphe Köprüsü Lüksemburg’un simgelerinden bir tanesidir. Pétrusse üzerindeki 1900
yılında inşasına başlanmış olan bu köprü tren garını şehir merkezine bağlamaktadır.
Lüksemburglular için bağımsızlığı simgelemekte olan köprü Fransız Paul Séjourné ve
Lüksemburg’lu Paul Rodange tarafından yapılmıştır. Günümüze kadar gelmiş ve bölgenin
önemli turistik gezilerinin yapıldığı bir nokta haline gelmiştir.
Dunyada dukalık sistemiyle yönetilen tek devlet olün Luksemburg’da saray sadece
bir asker tarafından korunuyor. Lüksemburglular bisikletleriyle bu alanda rahatlıkla
dolaşabiliyorlar.
Luksemburg, Roma ve Cermen
kültürlerinin kesiştiği bir
noktada yer alıyor. Başkent
Lüksemburg’daki devletin yatırım
ve tasarruf bankası Banque et
Caisse D’epaargne de L’etat ise,
gün batımında ayrı bir güzelliğe
bürünüyor.
63
Furkan
Enerji dağtm hem bu kadar kolay
hem de bu kadar güvenli olabilir mi?
Siemens NXAIR Orta Gerilim Hava ‹zoleli Dağtm Panosu, olas kullanc hatalarn
engellemek ve bakm maliyetlerini en aza indirmek için özel olarak tasarlanmştr.
Siemens, tüm dünyada kurulu 400.000’den fazla ürününden aldğ deneyimle, NXAIR Dağtm Panosu‘nu tüm isteklere cevap verebilecek
şekilde sürekli geliştirmektedir. İç arka karş bölmeler aras dayanm özelliğiyle IEC standartlarn bile aşan NXAIR, maksimum işletme ve personel
güvenliği, yüksek güvenilirlik ve kullanc dostu özellikleri, kompakt boyutlar, en az bakm gerektiren bileşenleri, basit ve güvenilir işletme
mekanizmalaryla yatrmnzn tam karşlğn verir. 17,5 kV‘a kadar, LSC 2B, PM, IAC A FLR, vakum kesicili, çekmeceli, fabrika imalatl orta
gerilim dağtm panosu NXAIR, IEC 62271-200‘e göre tüm tip testlere sahiptir. NXAIR, Türk mühendislerinin Ar-Ge çalşmalar ile Siemens Gebze
fabrikasnda üretilmektedir. www.siemens.com.tr/nxair
Answers for energy.

Benzer belgeler