Kömür madeninde geçmişe yolculuk

Transkript

Kömür madeninde geçmişe yolculuk
İçindekiler
8
12
22
32
36
40
42
44
50
54
56
66
Dünyadan Haberler
Türkiye’nin İlk Madencilik Dergisi
INERMA Zirvesi
Temmuz, Ağustos, Eylül 2015 Sayı 56
Yayın Türü: Yaygın Süreli
YÖNETİM
İmtiyaz Sahibi: YMGV adına Prof. Dr. Güven ÖNAL
Türk madenciler Güney Afrika’da
YMGV Yönetim Kurulu
Prof. Dr. Güven Önal (Başkan), Prof. Dr. Işık Özpeker (Bşk.
Yrd.), Murat Turan (Genel Sekreter), Alp Gürkan (Muhasip
Üye), Dr. Nijat Gürsoy (Üye), Cevdet Özçevik (Üye), Prof.
Dr. Erdoğan Yüzer (Üye), İsmet Sivrioğlu (Üye)
Kömür memleket meselesi
Denetim Kurulu
Dr. Dündar Renda, Günaydin Yirmibeşoğlu, Özer Altay
Teknolojinin Nimetleri
YMGV Mütevelli Heyeti Tüzel Kişiler
Altın Madencileri Derneği, MTA, Eti Bakır A.Ş., TKİ, Eti
Maden, TTK, İTÜ Maden Fakültesi, Tümmer, MİGEM, Türkiye Maden İşçileri Sendikası, Maden Müh. Odası, Türkiye
Madenciler Derneği
Krom neye yarar?
YMGV Mütevelli Heyeti Gerçek Kişiler
Endüstriyel Mineral Haberleri
Abdullah Mısırlıoğlu
Ali Erguvanlı
Ali Türkoğlu
Alp Gürkan
Antony Caouki
Atılgan Sökmen
Behçet Süleymanoğlu
Caner Zanbak
Cemil Ökten
Dündar Ergunalp
Dündar Renda
Ekrem Yüce
Enver Erdoğan
Erdoğan Yüzer
Gülhan Özbayoğlu
Günaydın Yirmibeşoğlu
Güngör Tuncer
Güven Önal
Halil Köse
Halim Demirel
Röportaj: Çayeli Bakır İşletmeleri
Türkiye’den Haberler
Kömür madeninde geçmişe yolculuk
Metal Borsası
ANAGOLD MADENCİLİK
YAYIN YÖNETİM
ÖN KAPAK İÇİ
ANT GROUP A.Ş.
35
ARKA KAPAK İÇİ
AYDIN LİNYİT LTD.ŞTİ.
39
ARKA KAPAK
PULLUKÇU KÖMÜR
41
49
ETİ BAKIR A.Ş. Ömer Yenel
Özer Altay
Rıfat Kont
Sabri Karahan
Sadrettin Alpan
Selahaddin Anaç
Selçuk Buyurgan
Selim Çiçek
Senai Saltoğlu
Suat Sarısoy
Şeyda Çağlayan
Taşkın Akdeniz
Tolga Yalçın
Tuğrul Erkin
Ümit Akdur
Yener Cander
Yüceer Göver
Zeki Doğan
Zeki Yavuztürk
Yönetim Yeri
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
Cumhuriyet Cad.No.179/5, Daire:10 Harbiye –İSTANBUL
Tel.: 0212.246 20 81 Fax: 0212.247 51 11
e-posta: [email protected] web: www.ymgv.org.tr
Röportaj: Granitaş
SANDVIK
Hayrettin Elmas
Işık Özpeker
Halil İbrahim Kırşan
İlgin Kurşun
İlhami Tezcan
İsmail Hakkı Arslan
İsmet Kasapoğlu
İsmet Sivrioğlu
Lütfi Çallı
Mahir Vardar
Melih Turhan
Metin Balıbey
Mevlüt Kemal
Murat Dedeman
Murat Turan
Mustafa Sönmez
Necati Kurmel
Nijat Gürsoy
Nizamettin Çoban
Oktar Kızılsencer
HES SU YAP. DENETİM HİZ. LTD. ŞTI.
1
REMAS MAKİNA A.Ş.
DAMA MÜHENDİSLİK
3
TÜFEKÇİOĞLU KAUÇUK MAK. MAD. 59
ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ A.Ş
4
TÜPRAG A.Ş.
61
ECS KİMYA LTD. ŞTİ
6
ÜNAL MÜHENDİSLİK
65
POLİMETAL MADENCİLİK
7
MADEN TÜRKİYE FUARI 2016
69
KUMYOL
21
KİREMİTÇİLER MADENCİLİK
71
CİNER GROUP
31
AKSA MAGNET A.Ş.
72
Yazı İşleri Müdürü: Prof.Dr. Işık Özpeker
Yayın Koordinatörü: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp
Yayın Kurulu: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp,
Mad. Yük. Müh. Murat Turan
Reklam Sorumlusu: Gülseren Koçer - [email protected]
Grafik Tasarım: Özge Öztürkoğlu - [email protected]
BASKI-CİLT
Karakter Color Matbaası A.Ş.
100. Yıl Mah. Massit 3. Cadde No: 200 Bağcılar / İstanbul
Tel: 0 212 432 30 01 Faks: 0 212 628 95 65
Sertifika No: 12799
SEKTÖRMADEN DERGİSİ YURT MADENCİLİĞİNİ GELİŞTİRME VAKFI TARAFINDAN 5680
SAYILI BASIN KANUNUN 9/2 MADDESİ GEREĞİNCE İSTANBUL VALİLİĞİNE BEYANNAME VERİLEREK AYNI KANUNUN 9.MADDESİNE GÖRE TANZİM EDİLEN 04.04.2003
TARİHLİ İZİNLE ULUSAL GAYRİ SİYASİ VE YAYGIN SÜRELİ TÜRÜNDE 3 AYDA BİR
YAYINLANMAKTADIR. SEKTÖRMADEN DERGİSİ ABONELERİNE DAĞITILMAKTADIR.
DERGİYE GÖNDERİLEN YAZILAR VE FOTOĞRAFLAR GERİ İADE EDİLMEZ. YAYINLANMASI İSE YAYIMCININ KARARINA BAĞLIDIR. YAYINLANAN YAZI VE FOTOĞRAFLARIN
SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR. KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABİLİR.
www.sektormadendergisi.com
4 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Başkandan
Değerli Okuyucular,
Ülkemizin içine düştüğü durum, Ankara’daki insanlık dışı bombalama ve tırmanan terör olayları, yitirilen canlar gözümün önünde uçuşurken, madencilikle ilgili yazı yazmanın ne kadar zor olduğunu takdir edersiniz. Her şeye
rağmen karamsar olmamak ve ülkemizin birlik, beraberlik içinde geleceği için
proje üretmek ve çok çalışmak zorundayız. Bu bağlamda, kalkınmanın lokomotifi olan maden üretiminin arttırılması için devlete ve madencilere büyük görev düşmektedir. Bütün olumsuz gelişmelere, maden üretim ve ihracatının gerilemesine, yatırımların, neredeyse durma noktasına gelmesine neden olan, maden ruhsatları, ruhsat
devirleri ve orman izinlerini, Başbakanlık iznine bağlayan 2012 Haziran tarihli genelgenin, halen yürürlükte
kalmasını anlamakta zorlanıyor ve bunu madencinin prangaya vurulması olarak değerlendiriyoruz.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, amaçları doğrultusundaki faaliyetlerine devam ederek, 4 – 14 Eylül 2015 tarihleri arasında Güney Afrika Cumhuriyeti’ne teknik inceleme gezisi düzenledi. Gezide, altın, nikel-bakır, elmas,
platin-krom ve kömür madenleri ile Multotec maden makinaları üretim tesisi ziyaret edilerek, geziye katılan 25
madencinin, bilgilerine katkı sağlandı. Ayrıca, 1 – 3 Ekim 2015 tarihleri arasında, İstanbul Hilton Kongre merkezinde, dünyada ilk kez “I. Uluslararası Enerji Hammaddeleri ve Enerji” (INERMA) Zirvesi düzenlendi. Yerli ve
yabancı 200’ün üzerinde delegenin katıldığı Zirvede, kamu, özel sektör ve bilim adamı üçlüsünün temsilcileri konuşmacı olarak yer aldılar. Zirvenin, gerçekleşmesine olan destek ve katkıları nedeni ile, başta, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü ve Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü
olmak üzere, tüm destekçi ve sponsorlara içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ülkemize aydınlık yarınlar diliyorum.
Sağlıcakla kalınız
Prof. Dr. Güven Önal
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı
EKİM 2015
Dünyadan Haberler
Eldorado Yunanistan ve Romanya projelerinde ilerliyor
Olympias projesinin üçüncü aşaması için planlamalar
şimdiden yapılmaya başlanmış. Buna göre, yeni bir konsantratör kurulacak ve Olympias cevner yatağının dibine inilecek. Bu aşamada tesisin cevher işleme hacminin
800.000 ton/yıl olması öngörülüyor.
Yakınlarda tamamlanan fizibilite çalışmasına göre, Certej
projesinde açık ocak ve yüksek basınçlı oksidasyon tesisi ile, dore metal olarak ortalama 140,000 oz/yıl altın ve
830,000 oz/yıl gümüş üretimi öngörülüyor. Günlük ortalama 8.000 ton cevher işlemesi planlanan tesisin ömrünün
ise 15 yıl olacağı tahmin ediliyor.
Certej sahasında, 1.69 g/t altın ve 10.9 g/ton gümüş içerikli cevher halinde kanıtlanmış ve muhtemel 2.4 million
oz altın ve 7 million oz gümüş rezervi bulunuyor. Projenin
toplam ilk yatırım maliyeti de 449 milyon dolar olarak
hesaplanıyor.
Certej cevherinin refrakter özelliğinin üstesinden gelmek
için çeşitli yöntemleri değerlendiren Eldorado sonuçta
yüksek basınçlı oksidasyon prosesinin en uygun ve verimli yöntem olduğunda karar kılmış. Şirket, fizibilite çalışmaları kapsamında yatırım maliyetini minimize etmek
için prosese ilişkin çeşitli optimizasyon ve basitleştirme
yollarını da test etmiş.
Certej cevheri kırıcılarda ufalandıktan sonra SAG ve bilyalı değirmenlerde öğütülecek. Daha sonra altın içerikli
sülfid kısmının ana kayaç olan andezitten ayrılması için
basit flotasyona tabi tutulacak. Flotasyon konsantresi daha
sonra yüksek basınçlı oksidasyon prosesine alınacak ve
okside olan katı madde, gümüş kazanımını kolaylaştırmak
üzere, yüksek sıcaklıkta kireç ve kireçtaşı ile işlenecek.
Son olarak da geleneksel bir değerli metal kazanım yöntemi olarak siyanür liçi, karbon sıyırma ve elektrolitik çıkarma prosesi ile altın ve gümüş kazanılacak.
Wolf Minerals tungsten-kalay tesisinde üretime başlıyor
Eldorado Gold yüzde 95’ine sahip olduğu Yunanistan’daki
Olympian ve yüzde 80.5’ine sahip olduğu Batı Romanya’daki Certej projelerinin yeniden geliştirilmesinde ilerleme kaydediyor. Daha önce Goldfields’ın sahip olduğu
ve madencilik faaliyetlerine başlanmış bulunan projeler
bu şirketi satın almasının ardından Eldorado’ya geçmişti.
Eldorado Olympias’ın yeniden geliştirilmesi projesini üç
aşamalı olarak yürütüyor. Halihazırda devrede olan birinci aşama daha önce depolanmış atıkların mevcut bir
konsantratörde yeniden prosese alınarak altın konsantresi
kazanımını içeriyor. Şirket bu aşamanın 2015 yılı sonunda
tamamlanmasını öngörüyor. İkinci aşamada daha önce kazılan yeraltı operasyonlarının rehabilitasyonu ile birlikte
konsantratörün diferansiyel flotasyona dönüştürülerek ayrı
ayrı kurşun, çinko ve altın konsantresi üretilmesi planlanıyor. Tesiste yılda 385.000 ton cevher işlenmesi öngörülüyor. İlk dört yılda tesiste üretilecek metal konsantreleri ortalama 60,725 oz/yıl altın, 1.1 milyon oz/yıl gümüş,
12,200 ton/yıl kurşun ve 12,900 ton/yıl çinko olacak.
10 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Tesisin tam kapasiteyle çalışmaya başlamasının ardından
ilk dört yılda da 60,725 oz/yıl altın, 1.1 million oz/yıl gümüş, 12,200 ton/yıl kurşun ve 12,900 ton/yıl çinko konsantresi üretimi öngörülüyor.
İkinci aşamaya hazırlık çalışmaları kapsamında konsantratör devre dışı bırakılacak ve üç adet flotasyon devresi
kurulacak. Konsantratörün devre dışı bırakılmasından
önce, kırma tesislerinin yenilenmesi, thickener ve filtrasyon devrelerinin modifiye edilmesi ve yeni bir bilyalı değirmenin kurulması da dahil bir dizi alanda rehabilitasyon
çalışmaları yürütülecek. İkinci aşamanın tamamlanması
için 45.6 milyon dolar yatırım yapılması öngörülüyor.
Yeraltı ocağında uygulanacak en verimli yöntem olarak
pasta dolgulu kazı yöntemi belirlenmiş. Rehabilitasyon ve
geliştirme çalışmaları planlandığı şekilde giderse yeraltı
üretimine 2016 yılının ikinci çeyreginde başlanması ve
giderek hacmin arttırılması planlanıyor. İkinci aşamanın
altı ila sekiz yıl süreceği öngörülüyor.
Wolf Minerals Ltd. İngiltere’nin
güneybatısındaki Hemerdon tungsten-kalay projesinde geçtiğimiz
Haziran ayında devreye aldığı cevher işleme tesisinden ilk konsantresini Eylül sonunda almayı bekliyor.
Projeye göre 3 milyon ton/yıl cevher işleme kapasitesine sahip tesiste
ayrı konsatreler halinde 3,450 ton/
yıl WO3 ve 460 ton/yıl kalay üretimi hedefleniyor. Güneybatı İngiltere’de, Plymouth şehrinin 10 km
Kuzeydoğusunda yer alan Hemerdon madeni Britanya’da 45 yıldan
bu yana açılan ilk metal madeni.
Açık ocak yöntemiyle çıkarılan
cevher kırma, eleme, ovalama, ağır
ortam seperasyon prosesi, yıkama
ve ağırlık seperasyonu prosesleriyle
zenginleştiriliyor. Projenin kanıtlanmış ve muhtemel rezervi %0.18%
WO3 ve %0.03 kalay içerikli 35.7
million ton. Bileşik ölçülmüş, muhtemel, mümkün ve anlaşılmış mineral kaynakları ise %0.15 WO3 ve
%0.02 kalay içerikli 145.2 milyon
ton.Wolf, üreteceği tungstan konsantresinin yüzde 80’ini GTP Global Tungsten and Powders Corp. ve
Wolfram Bergbau ve Hütten AG’ye
satmak üzere anlaşmalarını yapmış. Kalay konsantresini de global
metal ve mineral pazarlama şirketi
Traxys’e satacak.
Global WO3 talebi şu anda yaklaşık
90,000 mt/y seviyesinde ve giderek
yükseliyor. Hemerdon 2016 yılı için
tahmin edilen ünya talebinin yüzde
3.5’ini karşılayacak.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 11
uranyuma ihtiyaç duyacağı tahmin
ediliyor. 2014 yılı uranyum talebinin
56.250 ton olduğu düşünülürse bu artışın büyüklüğü daha iyi görülüyor.
Raporda, dünya piyasasında ikincil
uranyum kaynaklarının rolünün giderek azalmakta olduğu fakat yine de
2025 yılına kadar önemini tamamen
kaybetmeyeceği belirtiliyor. Dünyanın bilinen uranyum kaynakları 2035
ve sonrasına ilişkin öngörülen enerji
üretimini karşılamaya yetiyor da artıyor bile, fakat uranyum fiyatlarının
üzerindeki baskı arama çalışmalarını
ve yeni madenlerin açılmasını sekteye uğratmış ve kimi aktif madenlerde
faaliyeti durdurmuş halde.
Nükleer enerji tekrar yükselişte
Dünya Nükleer Enerji Birliği’nin
yayınladığı yeni rapora göre nükleer enerji üretimi önümüzdeki 20 yıl
içinde yüzde 45 artacak ve 2025’ten
sonra yeni uranyum kaynaklarının
bulunması gerekecek.
Birliğin iki yılda bir yayınladığı Nükleer Yakıt Raporu 2015’e göre, global nükleer kapasite, bugünkü dünya
elektrik üretiminin yüzde 11’ine denk
gelen 379 gigawat seviyesinden 2035
yılında 552 gigawat seviyesine çıkacak.
Raporda, dünyada nükleer enerjiye
bakışın Japonyadaki Fukuşima nükleer faciasına kadar yükselişte olduğu
vurgulanırken, bu facianın yarattığı
olumsuzluğa rağmen bugün pek çok
ülkenin enerji tedarik stratejilerinde
çevre ve güvenliğe özel bir vurgu
yaptıklarını bunun da tabii ki nükleer enerjiyi doğru alternatif olarak öne
çıkardığı belirtiliyor.
Çin, Hindistan ve Kore’nin yanı sıra
bir dizi AB ve Ortadoğu ülkesinde
yapılması planlanan nükleer reaktörler nükleer enerjinin geleceği açısından iyiye işaret ancak hali hazırda
12 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
nükleer enerji santrallerinin yerleşik
olduğu ülkelerde elektrik talebindeki
artış yavaş ilerliyor. 1975’te Uranyum Enstitüsü olarak kurulan Birliğin
yöneticisi Agneta Rising “Nükleer
enerji üretimi önümüzdeki beş yılda,
ardımızda bıraktığımız 20 yıla kıyasla daha hızlı artacak,” şeklinde konuşuyor. Rapora göre, küresel kapasitedeki bu artışı besleyebilmek için
2035 yılında 103.000 ton elemental
Raporun sonuç bölümünde, başta Çin
olmak üzere bir dizi ülkede hızla artan
uranyum talebine ikincil kaynakların
kısıtlılığı da eklenince ilave uranyum
üretiminin gerekliliği ortaya çıkıyor.
Yine de, mevcut durumda,2025 yılına
kadar talep yeterli seviyede karşılanabilir durumda, tabii planlanan ve
geliştirme aşamasında olan madenler
öngörüldükleri zamanda açılırlarsa.
Bununla birlikte, 2025 sonrası için
yeni uranyum kaynaklarının devreye
girmesi zorunlu görünüyor.
BHP’nin karı düşüyor
BHP Biliton 2015 yılı raporunda, devam eden operasyanlarının net karının 2015 mali yılında yüzde 86.2
azalarak 4.1 milyar dolara düştüğünü açıkladı. Şirket
bu dönemde yatırım ve arama harcamalarını yüzde 24
azaltarak 11 milyar dolara indirdi. Bu rakamın 2016
yılında 8.5 milyon dolara kadar gerilemesi bekleniyor.
nin artacağına olan umutlarını koruduklarını belirtiyor.
Mackenzie, Çin’in 2020’lerin ortalarındaki çelik talebine ilişkin yaptıkları 985 milyon ton/yıl tahminini 935
milyon olarak revize ettiklerini ve bu düşüşün büyük
ölçekli ve dolayısıyla düşük maliyetli üreticilerin işine
yarayacağını söylüyor.
BHP Biliton’un CEO’su Andrew Mackenzie kısa vadede Çin’deki ekonomik reformların pazardaki dalgalanmayı arttırmasını beklediklerini ifade ederek
uzun vadede gelişmekte olan ülkelerdeki kentleşme
ve sanayileşme eğilimine paralel olarak emtia talebi-
Mackenzie, “İşin önemli tarafı, kendimizi büyütmek
için geçmişteki kadar yatırım yapmamız gerekmiyor.
Verimlilikteki artış sayesinde, üretim hacmimizi arttırıp maliyetlerimizi düşürmemiz mümkün,” şeklinde
konuşuyor.
Kömürün kritik önemi kabul edilmeli
Dünya Kömür Birliği (World Coal Association - WCA)
Dünya Bankası’na kömürün gelişmekte olan ülkelerdeki
insanlara elektrik sağlamada oynadığı hayati rolü tanıma
çağrısında bulundu. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (International Energy Agency - IEA) tahminlerine göre kömürden enerji üretimi 2040 yılına kadar yüzde 33 artacak. Sadece Güneydoğu Asya’da kömüre olan talebin 2035 yılına
kadar her yıl yüzde 4.8 artacağı öngörülüyor.
WCA’nın baş yöneticisi Benjamin Sporton kömürün öneminin artmasının sebebinin karşılanması gereken büyük
enerji ihtiyacı olduğunu belirterek şunları ifade ediyor:
“Dünya üzerinde 1.3 milyar insan enerji fakiri. 2.7 milyar
insan yemek pişirkem için hala tezek ve odun kullanıyor.
Kömür az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki, özellikle Asya’daki yüz milyonlarca insana ucuz erişilebilir ve
güvenilir enerji sağlamada kritik bir öneme sahip. Dünya
Bankası, fosil yakıtlara cephe almayı bırakıp 21. Yüzyıl
kömür teknolojilerinin yani, kömürden yüksek verimli,
düşük emisyonlu, enerji üretimi ve karbon tutulumu, kullanımı ve depolanması teknolojilerinin yaygınlaştırılması
ve için çalışmalı.”
YMGV’den Haberler
İstanbul’da Uluslararası
Enerji Hammaddeleri ve
Enerji Zirvesi
E
nerji Hammaddeleri ve Enerji konusunda, dünyada ilk defa düzenlenen
INERMA Uluslararası Enerji Hammaddeleri ve Enerji Zirvesi, enerji sektöründe dünyanın önde gelen isimleriyle, akademi ve iş dünyasını İstanbul’da buluşturdu.
Enerji hammaddeleri ve enerji konusunda, dünyada ilk
defa düzenlenen Uluslararası Enerji Hammaddeleri ve
Enerji Zirvesi, 1-3 Ekim 2015 tarihleri arasında, İstanbul
Hilton Bosphorus Convention Center’da gerçekleştirildi.
Enerji sektöründe dünyanın önde gelen isimleriyle, akademi ve iş dünyasını bir araya getirerek ulusal ve uluslarara-
sı ölçekte enerji ve enerji hammaddeleri konularının tüm
yönleriyle ele alındığı INERMA Zirvesi Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı’nın himayesinde, İstanbul Teknik
Üniversitesi, İTÜ Maden Fakültesi, İTÜ Enerji Enstitüsü, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve Clarion Events
Türkiye işbirliği ile gerçekleştirildi.
Açılışta önemli mesajlar
INERMA Zirvesinin açılışı 1 Ekim günü, Enerji ve Tabii
kaynaklar Bakanlığından Müsteşar Yardımcısı Dr. Nevzat
14 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Kavaklı’nın yanı sıra kamu, özel sektör ve akademisyen
temsilciler ile uluslararası konukların da katılımıyla yapıldı.
INERMA iki yılda bir
tekrarlanacak
YMGV Başkanı Prof. Dr. Güven Önal Zirvenin açılış
konuşmasına, sponsorlara ve destek olan İTÜ, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve diğer kuruluşlara teşekkür ederek başladı. Zirvenin değerli destekçileri Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcıları
Dr. Nevzat Kavaklı ve Zafer Benli ile TKİ Genel Müdürü Mustafa Aktaş’a özel teşekkürlerini sunan Önal,
kongrenin mutfağında yer alan İTÜ Maden Fakültesi
ve Enerji Enstitüsün’nün ve Bilim Kurulunda yer alan
bilim insanlarının katkılarının önemini de vurguladı.
Prof. Önal, ilki yapılan INERMA Zirvesinin iki yılda
bir tekrarlanmasının planlandığını da sözlerine ekledi.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 15
200’ü aşkın katılımcı, 60 bildiri
Enerji İthalatımız 55 milyar dolar
INERMA Zirvesi’nin açılışında Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanlığı’nı temsilen kürsüye gelen Dr. Nevzat
Kavaklı ise konuşmasında Enerjinin jeopolitik yanına
dikkat çekerek, uluslararası siyasetin en önemli belirleyenlerinden biri olduğunu ve bu anlamda, bölgemizde yaşanan sıkıntıların da en önemli sebebi olduğunu
belirtti. Türkiye’nin 14 milyar tonluk linyit, 1.3 milyar
tonluk taşkömürü ve 1000 megavatlık jeotermal kaynaklarıyla önemli bir enerji potansiyeline sahip olduğunu ifade eden Kavaklı, ne yazık ki bu kaynaklarımızı
yeterince değerlendiremediğimizi belirtti. Dr. Kavaklı
Türkiye’de yerli kömürün enerji üretiminde payının
giderek azaldığına dikkat çekerek doğalgazla üretilen
elektriğin dışa bağımlılık konusunda ciddi bir etkiye
sahip olduğunu vurguladı. Kavaklı sözlerini söyle sürdürdü: “Türkiye olarak enerji ithalatına 55 milyar dolar
ödüyoruz. Yerli kaynaklarımızı, özellikle yerli kömürü
devreye sokabilirsek bu rakamı çok aşağılara çekmemiz
mümkün. Bakanlığımızın enerji arzı planlamalarında
2023’e kadar ülkemizin linyit, taş kömürü, petrol ve doğalgaz potansiyelinin tamamının ortaya çıkarılması he-
defleniyor. Elektrik üretiminde yerli kaynakların kullanımı temel önceliğimiz. Bunun için kömür üretimini ve
kömüre dayalı santral inşaatlarını teşvik ediyoruz. Bu
zirvede oluşacak ortak akıl umuyorum ve inanıyorum
ki kamuoyunda kömüre karşı oluşan olumsuz algının
kırılmasında ve olumluya doğru bir dönüşüm gerçekleştirmede büyük katkısı olacaktır.
3 gün süren Enerji zirvesinde, Dünyada ve Türkiye’de Enerji ve Enerji
Stratejileri, Enerji Hammaddeleri,
Kömür ve Enerji, Petrol ve Enerji,
Doğalgaz ve Enerji, Kaya Gazı ve
Enerji, Hidroelektrik Enerji, Nükleer Hammadde ve Enerji, Jeotermal
Enerji, Biyoyakıt Teknolojileri, Güneş ve Rüzgâr Enerjisi gibi pek çok
konu uzmanlarca ele alındı. Ayrıca,
bakanlık uzmanları ile yerli otoritelerin katıldığı “Dünya’da ve Türkiye’de Enerji Projeksiyonu” konulu
açık oturumda da, fosil yakıtlar, yenilenebilir, nükleer enerji ve biyokütle/
biyoyakıt konuları etraflıca ele alındı.
Enerji verimliliği ve sürdürülebilirliği
gibi ekonomik kalkınmayı yakından
ilgilendiren konuların enine boyuna
tartışıldığı Enerji zirvesinde ülkemizin gerek birincil enerji ihtiyacının
gerekse elektrik üretiminin çok büyük oranda dışa bağımlılığı en fazla
dillendirilen konu oldu. Bu sorunun
çözümü ile ilgili olarak da kömür ve
temiz kömür teknolojilerine olan ihtiyacımız kadar, yenilenebilir enerji,
biyokütle ve nükleer enerjinin önemi
öne çıktı. Ayrıca, ülkemiz denizlerinde petrol ve doğalgaz aramaları ile
kömürden akaryakıt üretimi konusundaki çalışmalar da zirvede özellikle üzerinde durulan diğer konulardı.
INERMA Zirvesi, ilk defa düzenleniyor olmasına rağmen önemli bir
katılıma sahne oldu. Zirve’ye 10 ülkeden 200’ü aşkın delege katıldı. Ayrıca 22’si çağrılı bildiri olmak üzere
10 farklı ülkeden toplam 60 bildiri
sunuldu. 10’a yakın poster sergilendi.
Sunulan bildirilerin yarıya yakınının
özel sektörden, diğer yarısının da
üniversitelerden olması Zirve’yi başarılı kılan bir diğer faktördü. Gerek
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vak-
Enerji sorunu bilimle çözülecek
Açık Oturum ve çağrılı bildiriler
İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet
Karaca, İTÜ’nün bu organizasyonda aldığı rol sebebiyle gurur duyduğunu ifade etti. Enerji sorununun 300 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu bugün de hem ülkemizin
hem de dünyanın en önemli sorunu olduğunu söyleyen
Karaca, İTÜ’nün gerek 60 yıllık bir geçmişe sahip Maden Fakültesi, gerekse de Enerji Enstitüsü ile Türkiye’nin yaşadığı enerji probleminin çözümüne yönelik
çalışmalardaki önemini vurguladı. Karaca, INERMA
gibi toplantıların da enerji sorunlarının çözümündeki
önemine dikkat çekerek düzenleyicilere teşekkür etti.
INERMA Uluslararası Enerji Hammaddeleri ve Enerji Zirvesinin en
fazla ilgiyle izlenen bölümleri gerçekleştirilen açık oturum ve çağrılı
sunumlar oldu. Oturum başkanlığını
Enerjide sorunlar uluslararası
işbirliğiyle çözülür
Zirvenin yabancı katılımcıları adına kürsüye gelen Avustralyalı akademisyen Prof. Dr. Robin J. Batterham ise konuşmasında enerji sektörünün uluslararası alanda yaşadığı ortak sıkıntılara dikkat çekerek uluslararası işbirliğinin
geliştirilmesi açısından bu tür toplantıların önemini vurguladı. Batterham sektörde yenilik arayışlarının risk almaya dayalı olduğunu belirterek, Zirvenin amaçlarından
birinin bu gelişimde öncü olmak isteyenlerin bir araya
getirilmesi, fikir alışverişinde bulunulması ve işbirliğinin
geliştirilmesi olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Hasancan Okutan’ın yaptığı “Dünyada ve Türkiye’de Enerji
Projeksiyonu” konulu açık oturumda
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan Zafer Demircan, TKİ Genel
fı’nın bugüne kadar gerçekleştirdiği
etkinlikler, gerekse İstanbul Teknik
Üniversitesi’nin dünyada ve Türkiye’deki önemli bilimsel çalışmaları,
dünyada ilk defa yapılan, bu etkinliğin başarısını sağlayan etkenlerdi.
Enerji Hammaddeleri ve Enerji Zirvesi, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı, İTÜ Maden Fakültesi ve
İTÜ Enerji Enstitüsü tarafından desteklenirken TKİ, TP, EÜAŞ, EPDK,
BOREN, MTA, TTK ve ETİMADEN
İşletmeleri Genel Müdürlüğü de zirveye katılan kamu kurumlarıydı. TKİ
Genel Müdürlüğü, Ciner Grup, Eti
Bakır A.Ş., Ercan Şirketler Topluluğu, İmbat Madencilik, Hidro-Gen
A.Ş. ve Akköy Enerji A.Ş.’nin ana
sponsor olarak desteklediği Inerma
Zirvesi’nin diğer sporsorları arasında Çelikler Holding A.Ş., Adularya
Enerji A.Ş. ve İpek Enerji A.Ş. bunuluyordu.
Müdürü Mustafa Aktaş, İstanbul bilgi
Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden Ali Nezihi Bilge ve DB Agroenergy şirketinden Selçuk Borovalı
panelist olarak yer aldılar.
Inerma’da yapılan çağrılı sunumlar
Türkiye’de Kömürün Önemi ve
TKİ’nin Rolü
Mustafa AKTAŞ,
Daire Başkanı, EPDK Elektrik Piyasası Daire Başkanlığı
Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürü
• 40 yıl önce nihai enerji tüketimimizin % 45’ini petrol, %
22’sini kömür oluştururken, bugün petrolün payı % 34’e
gerilemiş, kömür yerini koruyarak yaklaşık % 19 olmuş,
1987 yılından itibaren kitlesel olarak kullanılmaya başlanan doğal gaz ile hidro elektrik %20’şerlik paylara ulaşmıştır.
• Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre dünya kömür
rezervi; 1,05 trilyon ton olup, bunun 769 milyon tonu taş
kömürüdür.
• MTA’nın son bulduğu rezervlerle birlikte 15,4 milyar
tona ulaşan kömür rezervimizin 14,1 milyar tonu linyit
kömürü olup, kalan 1,3 milyar tonu ise taş kömürü niteliğindedir.
• 1970’li yıllarda 2.234 MW olan Türkiye Elektrik Üretimi Kurulu gücü, son 43 yılda tam 32 kat artarak Ağustos
2015 itibariyle 71.908 MW’a ulaşmıştır.
• Ülkemizde 2014 yılında yaklaşık 56,4 milyon ton olarak
üretilen kömürlerin, %85’i termik santrallerde, % 7,4’ü
sanayide ve % 7,6’sı da konutlarda kullanılmıştır.
• TKİ 1957 yılında 6974 sayılı Kanun ile kurulmuştur. 233
sayılı Kanun Hükmünde Kararname Hükümlerine göre de
faaliyet gösteren bir Kamu İktisadi Teşebbüsüdür.
• Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının ilgili kuruluşudur.
• Kurumun sermayesi 1 Milyar TL olup, 800 Milyon TL’si
ödenmiştir.
• TKİ, 14,1 milyar tonluk linyit rezervinin 3,7 milyar tonuna sahiptir.
• Türkiye Kömür İşletmelerinin 2 Müessese Müdürlüğü
ve bunlara bağlı 2 adet de İşletme Müdürlüğü vardır. Ayrıca Genel Müdürlüğe bağlı 5 adet Kontrol Müdürlüğü ile
faaliyetlerini sürdürmektedir. TKİ, yaklaşık 5 bin 500 kişilik doğrudan personeliyle birlikte, özel sektörden hizmet
alım modeliyle de 11 bin kişi olmak üzere toplamda 16
bin 500 kişiye istihdam sağlamaktadır.
• TKİ 2013 yılı rakamlarıyla 2,5 milyar TL ciro ve 178
milyon TL kar gerçekleştirmiştir. Faaliyetlerinin %75’ini
özel sektörden hizmet alarak yerine getirmektedir. TKİ,
İSO 500 sanayi kuruluşu arasında karlılıkta Kamuda
4’üncü, istihdamda 5’inci, ciroda ise 5’inci sırada yer almaktadır.
• Ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak için,
2009 yılında Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile uygulamaya konulan “Elektrik Enerjisi Piyasası Arz Güvenliği
Strateji Belgesi” ile 2023 yılına kadar, tüm yerli kömür
potansiyelimizin ekonomimize kazandırılması kararlaştırılmış ve bu kapsamda elektrik enerjisi üretim kapasi18 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Türkiye Enerji Piyasası
Serbestleştirme ve Gelişmeler
Ertuğrul Yıldız,
temizin 100.000 MW’a, yerli kömürden elektrik üretimi
kapasitesinin de 30.000 MW’a çıkarılması hedeflenmiştir.
• Sanayi tesislerimiz ise, 3 ana enerji kaynağı üzerine kurulu bulunmaktadır, kömür, elektrik ve doğal gaz.
• Kömür talebimizin % 55’i ithalatla karşılanmaktadır.
• Enerji politikamızın esasları şunlardır:
• Bu kapsamda TKİ, elinde bulundurduğu kömür sahalarını yeni bir yaklaşımla, “kömürden üretilen birim elektrik enerjisi üretiminden pay almak (rödövans)” şeklinde
özetlenebilecek bir yöntemle, termik santral kurma şartıyla özel sektör kullanımına açmıştır.
• Türkiye enerji piyasası OECD ülkeleri içinde en hızlı
büyüyen piyasa konumunu sürdürmektedir.
• Yerli ve yenilenebilir enerji payının artırılması
• Enerji verimliliğinin artırılması
• Elektrik ve doğal gazdaki talep artış hızı; Asya-Pasifik
bölgesi düzeyinde olup, Avrupa Birliği’nin yaklaşık iki
buçuk katı hızla büyümektedir.
• Nükleer enerjinin sisteme dahil edilmesi
• Kaynak ve güzergâh çeşitlendirmesi
• Yapılan ve yapılacak ihalelerde uygulanan ve yukarıda
kısaca “Kömürden üretilen birim elektrik enerjisi üzerinden pay almak” şeklinde belirtilen bu yeni yöntemde; yatırımcının kullanımına verilen kömür sahaları için herhangi
bir ücret alınmadan, yatırımcıya santral kurmak şartıyla
6 yıllık bir süre verilecek, bu sürenin sonunda işletmeye
alınacak termik santralde üretilecek birim elektrik enerjisi
karşılığında (kWh) pay alınacaktır.
• Diğer taraftan, kişi başına enerji tüketimi hâlihazırda Avrupa Birliği ve OECD’nin çok gerisinde bulunmaktadır.
• Transit ülke rolümüzün güçlendirilmesi
• Avrupa’nın enerji güvenliğine katkıda bulunulması
• Böylece TKİ Kurumu, mevcut durumda kömür temin
etmiş olduğu EÜAŞ’a ait olan 1.719 MW kapasiteli santrallere ilave olarak, toplamda 6.200 MW kapasiteli yeni
ek ünitelerle birlikte yaklaşık 7.919 MW’lık kapasiteye
ulaşacak olan termik santrallere, doğrudan kömür temin
etmiş olacaktır.
• Yerli linyit ve asfaltit kömürüne dayalı kurulacak tüm
santraller, günümüzün son teknolojisine uygun yani diğer
bir ifadeyle emisyon değerleri itibariyle de çevreye duyarlı olacaktır.
• Dünyada temiz kömür teknolojileri alanında ortaya çıkan olumlu gelişmeler (kömür yakma teknolojileri, kömür
gazlaştırma ve kömür madenciliğindeki teknolojik gelişmeler v.b. gibi) yakından takip edilerek kömür kaynaklarımızın, fosil yakıtlar içinde; “ÖNCELİKLİ OLARAK
DEĞERLENDİRİLMESİ ZORUNLU KAYNAK” olduğu gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır. Nitekim ülkemizin zengin linyit rezervlerine sahip olması ve yapılacak
aramalar ile yeni kömür yataklarının bulunup geliştirilmesi fırsatları düşünüldüğünde, gelecekte kömürden elektrik
üretiminden azami bir şekilde yararlanılmasının kaçınılmaz olduğu da görülecektir.
Türkiye’de Enerji ve
Enerji Politikaları
Necdet Pamir,
TMMOB Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları
Çalışma Grubu Başkanı, Bilkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi
• 2014 yılı sonunda, Türkiye’nin (elektrik) toplam kurulu
gücü 69.516 MW.
•Kurulu gücün % 30,9’u (21.476 MW), elektrik üretiminin ise % 48,7’si doğal gazla karşılanmış.
• EPDK’nın kurulduğu tarihten (19 Kasım 2001) bu
yana, devreye giren özel sektör elektrik üretim santralleri
içinde, 24 santral ve kurulu güçte % 44,1’lik payla doğal
gaz birinci sırada yer alıyor.
• Onu HES’ler ve 3. sırada da ithal kömür santralleri izliyor.
• “İthal kömür santrallerinin, 2014 yılı sonunda, kurulu
güçlerinin toplamı 6.027 MW’tır.
• Yatırım aşamasındaki ithal kömür santrali projeleri toplamı 6.176 MW’dır.
• ‘İnceleme değerlendirme’ aşamasındaki 13 adet projenin kurulu güç toplamı 9.390 MW, ‘başvuru’ aşamasındaki 13 projenin kurulu güç toplamı ise 14.332 MW’dir.
• Bu denli yüksek kapasitede ithal kömür santraline ihtiyaç olup olmadığının, ek olarak da, birçok projenin aynı
dar sahil şeritlerinde kurulmak istenmesinin yaratacağı
sorunların düşünülmesi gerekir.
• %98 dışa bağımlı olduğumuz doğal gaz ve tamamı “ithal” olan ithal kömür santrallerine, Türkiye’nin mevcut
kurulu gücünün %66’sı kadar YENİ lisans vererek, enerjide dışa bağımlılık ve elektrikte ithal kaynak ağırlığı nasıl azaltılacak?
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 19
Türkiye’nin Petrol Üretimi ve
Geleceği Besim ŞİŞMAN,
Türkiye Petrolleri Genel Müdürü
Kömür Gazlaştırma
Francis Lau, Synthesis Energy
Systems, ABD
Türkiye İçin Yerden Isıtma Teknolojileri Prof. Dr. Altuğ Şişman, İTÜ
Enerji Enstitüsü Müdürü
EÜAŞ’ın Elektrik Üretimi ve Gelecek Planları Halil Alış,
EÜAŞ Genel Müdürü
Maden Kaynak ve Rezervlerinin Sınıflandırılmasında UNFC-2009
Sistemi Prof. Dr. Marinela Panayotova,
Maden ve Jeoloji Üniversitesi, Bulgaristan
Alışılmadık kaynaklardan Uranyum Bio-Ekstraksiyonu Luis
Sobral, CETEM/MCT, Brezilya
Türkiye’nin Enerji Hammaddeleri
Potansiyeli
Yusuf Ziya Coşar, MTA
Yerli kömür ve yenilenebilir kaynaklar öne çıktı
INERMA Zirvesinin Bilim Kurulu
Başkanı Pof. Dr. Hasancan Okutan
Zirve’nin amacı, sonuçları, ve Zirvede öne çıkan konularla ilgili Sektörmaden’e açıklamalarda bulundu:
Kömür ve Dogalgazdan Çevreci
Akaryakıt Üretimi Prof. Dr. Badie
I. Morsi, Pittsburg Üniversitesi,
Kimya ve Petrol Mühendisliği,
ABD
Türkiye’nin Enerji Güvenliğinde
Güneş ve Rüzgâr Enerjilerinin
Prof. Dr. Ekrem Ekinci
T Dinamik Enerji yatırım Şirketi
Almanya’nın Enerji Politikası ve
Uygulamaları
Dr. Manfred Rumberger,
ER-Consult GmbH,
Almanya
Kanada’da Petrollü Kum Kaynaklarından Petrol Üretimi: Tehditler
ve Fırsatlar Prof.Dr. Xenghe Xu,
Alberta Üniversitesi Kimya ve
Metalürji Fakültesi, Kanada
Türkiye Elektrik Sektöründe
Özelleştirme Çalışmaları
İbrahim Halil Kırşan,
Başbakanlık Özelleştirme İdaresi
Başkan Yardımcısı
Planlar ve Kritik Metaller
Prof.Dr. Vladko Panayotov,
Maden ve Jeoloji Üniversitesi,
Bulgaristan
Türkiye’nin Enerji Görünümü:
Tehditler ve Fırsatlar Düzenleyici
bir Perspektif Alparslan Bayraktar, International Confederation
of Energy Regulators (ICER)
Jeotermal Enerjinin Geleceği
Prof.Dr. Rolf Bracke,
GZB – Uluslararası Jeotermal
Merkezi, Almanya
Nişastalı Tarım Ürünlerinden
Etanol Yakıt Üretimi Prof.Dr.
James L. Hendrix, Nevada Reno
Üniversitesi Maden Mühendisliği
Fakültesi, BD
Ufalamada Yeni Aşama, Ultra
Ince Kırma
Prof. Dr. Robin J. Batterham,
Melbourne Üniversitesi,
Australia
Bulgaristan Kömür Endüstrisine
Bakış Prof. Dr. Ivan Nishkov, St.
Ivan Rilski
Maden ve Jeoloji Üniversitesi,
Bulgaristan
Kömür Madeninde Güvenlik ve
Kömürün Kendiliğinden Yanmasını
Önleme
Prof.Dr. Ahmet Arısoy,
İTÜ Makine Fakültesi
20 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
“INERMA Enerji Zirvesinin temel
amacı, yurt içi ve yurt dışından enerji
hammaddeleri ve enerji konularında
kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve bilim dünyasından bürokrat, uzman ve bilim insanlarının
bir araya getirilmesi ve dünyada ve
Türkiye’ de enerji hammaddeleri ve
enerji sektöründeki son gelişmelerin
tartışılması idi.”
“Zirvede Türkiye, ABD, Çin, Brezilya, Avustralya, Kanada, Fransa, Şili
ve Bulgaristan olmak üzere 10 ülkeden 200 ‘ü aşkın katılımcı bir araya
geldi. Konularında uzman on biri yabancı on biri de Türk olmak üzere yirmi iki çağrılı konuşmacı başta kömür,
petrol, doğal gaz, elektrik üretimi,
güneş, rüzgar, jeotermal ve nükleer
enerji ,biyokütle ve enerji politikaları
olmak üzere enerji hammaddeleri ve
enerji konularında en güncel bilgileri
içeren sunumlar yaptılar. Türkiye’de
ilk defa düzenlenen bu uluslararası
toplantıya Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımız en üst düzeyde destek
verirken, TKİ, TPAO, EÜAŞ, MTA,
EPDK, TETAŞ, Enerji İşleri Genel
Müdürlüğü gibi ülkemizin enerji sektörünün kamu tarafındaki en önemli
kurumlarının genel müdürleri, diğer
üst düzey yönetici ve bürokratları Zirvede bizzat çağrılı sunumlar
yaptılar. Zirvede 4 ayrı oturumda 28
sözlü sunum yapılırken, “Dünyada
ve Türkiye’de Enerji Projeksiyonu”
konulu bir de panel düzenlendi ve
fosil yakıtlar, yenilenebilir, nükleer
enerji ve biyokütle/biyoyakıt konuları etraflıca ele alındı. Ülkemizde yaşanan ve giderek tırmanan terör olayları nedeniyle Zirveye yurtdışından
katılım beklentimizin biraz altında
olsa da, Zirvede gerek enerji hammaddeleri gerekse enerji konularının
tümü derinlemesine tartışıldı, yapılan
çağrılı konuşmaların, sözlü ve poster
sunumlarının bilimsel düzeyi ve içeriği son darace tatmin ediciydi. Bu
nedenle Bilim Kurulu Başkanı olarak
Zirvenin başarılı bir şekilde hedeflenen amaçlarına ulaştığını ve beklentilerimizi tam olarak karşıladığını söyleyebilirim.”“Zirvede fosil yakıtlar
(kömür, petrol, doğalgaz, kaya gazı)
hidro, yenilenebilir (jeotermal, güneş
,rüzgar), nükleer enerji ve biyokütle/
biyoyakıtlar olmak üzere tüm enerji
türleri ve enerji kaynakları kapsamlı
bir şekilde ele alındı, dünyada ve özellikle Türkiye’de arz güvenliği konusu
tartışıldı. INERMA Enerji Zirvesi’nde ülkemizin gerek birincil enerji ihtiyacının gerekse elektrik üretiminin
çok büyük oranda dışa bağımlılığı
ve enerji ithalatının ülkemizin en büyük cari açık kalemini oluşturduğu,
bu sebeple de başta elektrik üretimi olmak üzere enerji ihtiyacımızın
karşılanmasında en önemli kaynağın
linyit rezervlerimizin olduğu hususu
önce çıkan ve çokça tartışılan konuların başında geldi. Zirvede kömürün
önemi ve temiz kömür teknolojilerine
olan ihtiyacımız kadar, yenilenebilir
enerji, biyokütle ve nükleer enerjinin
de ülkemiz açısından önemli olduğu,
bunların paylarının mutlaka arttırılmasının gerektiği ve bu konularda
teknolojik AR-GE çalışmaları ile
beraber ticari ölçek uygulamalarının
artmasının gerekliliği hususunda da
genel bir kabul oluştu. Ayrıca ülkemizin sınırları içinde ve denizlerimizde
petrol ve doğalgaz aramalarının önemi ile birlikte bitümlü şist rezervlerimizin sıvı yakıt üretmek üzere değerlendirilmesinin de önemli olduğu
konusunda hemfikir olundu.”
Zirve’den kareler
INERMA Uluslararası Enerji Hamaddeleri ve Enerji Zirvesi pek çok kamu kurumu ve özel kuruluş ile akademi dünyasından isimlerin
katkı ve destekleriyle gerçekleşti. Zirvenin hazırlanmasında ve başarıya ulaşmasında bu katkı ve desteklerin öneminin bilincinde
olan Zirvenin düzenleyicisi Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, minnettarlığını sunduğu teşekkür plaketleriyle gösterdi.
22 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Türk madenciler
Güney Afrika’da
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı tarafından 4-14 Eylül 2015 tarihlerinde Güney Afrika Cumhuriyeti’ne düzenlenen teknik inceleme gezisinde, madenciler bu ülkedeki platin, krom, altın, nikel,
elmas ve kömür maden ve tesislerini ziyaret ederek incelemelerde bulundular.
Hazırlayan: Maden Yük. Müh. Engin Doğan
Anglo American Platinum Limited Platinyum Grubu Metaller (PGMs) ve Krom
(CRP) Tesisleri
Anglo American Platinum Limited, Anglo American plc
Grup’un bir parçasıdır ve dünyanın en büyük platin grubu metalleri üreticisidir. Yıllık küresel üretimin yaklaşık
%38’ini karşılamaktadır. Şirketin operasyonlarının çoğunluğu Johannesburg’un kuzeybatısı ve kuzeydoğusunda,
özellikle krom, vanadyum, titanlı manyetit ve platin grubu
metaller dahil bir dizi mineral ürün içeren Bushveld bölgesinde gerçekleşmektedir. Şirketin sahip olduğu ve işlettiği
8 adet maden sahası vardır. Bunlar Bathopele, Dishaba,
Unki, Mogalakwena, Siphumelele, Thembelani, Tumela
and Union mines. Ayrıca, Twickenham Platinyum madeni
geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Mogalakwena’da
açık işletme yöntemi, diğer madenlerde ise yeraltı üretim
yöntemleri ile üretim yapılmaktadır.
Kendi ocaklarından üretilen ve dışarıdan satın
alınan cevherlerden toplam rafine üretim
2014
Bir madencilik devi: Güney Afrika Cumhuriyeti
Afrika Kıtasının güney ucunda 1.219.000 kilometrekare
yüzölçümüne ve yaklaşık 50 milyon nüfusa sahip Güney
Afrika Cumhuriyeti Dünyanın gerek rezerv gerekse de üretim bakımından en önemli madencilik ülkelerinden biridir.
Dünya altın rezervlerinin yüzde 41’ine sahip olan Güney
Afrika dünyanın ikinci büyük altın üreticisi ve en büyük
platin üreticisidir. Ülke ayrıca, baz metaller ve kömür
üretiminde de önde gelen üreticilerdendir ve bu çerçevede
hem dünya üretimi hem de dünya rezervlerinin önemli bir
bölümüne sahiptir. Güney Afrika, yüksek kaliteli mineral
ve mineral ürünlerin tedarikinde dünya sıralamasında ön
sırada yer almaktadır. Ülke, dünyanın en büyük elmas,
altın, platin grubu ve manganez cevheri rezervlerine sahip
olmakla kalmayıp, aynı zamanda değerli metaller ve mi-
neraller, kromit ve enerji mineralleri, demir dışı metaller
ve mineraller, demir mineralleri ve endüstriyel mineral
rezervlerine de sahiptir. Güney Afrika’nın yüksek kalite teknik ve üretim uzmanlığının yanı sıra aynı zamanda
kapsamlı araştırma ve geliştirme faaliyetleri bulunmaktadır. Güney Afrika ayrıca, elmas, altın, platin, karbon
çelik, paslanmaz çelik ve alüminyum için dünya çapında
birincil işleme tesislerine sahiptir. Son yıllarda, Güney Afrikalı maden şirketleri küresel madencilik devleri arasına
adını yazdırmaya başlamıştır. Bunların içerisinde Anglo
Platinum, Anglo Gold, De Beers, Implats ve Iscor bulunmaktadır. Ayrıca, kömür ve doğalgazdan akaryakıt ve petrokimya ürünleri üreten Sasol şirketi de ülkenin en önemli
kuruluşları arasındadır.
2013
2012
2011
Platin (x1000 oz)
1,889.5
2,379.5
2,378.6
2,530.1
Paladyum (x1000 oz)
1,225.4
1,380.8
1,395.9
1,430.7
Rodyum (x1000 oz)
229.4
294.7
310.7
337.6
Altın (x1000 oz)
95.6
100.0
105.2
105.1
PGMs (x1000 oz)
3,734.8
4,564.9
4,640.6
4,887.4
Nikel-Rafine (x1000 ton)
20.5
16.8
17.7
20.3
Nikel Matı (x1000 ton)
7.7
5.8
-
-
Bakır–Rafine (x1000ton) 12.5
8.3
11.4
12.8
Bakır Matı (x1000 ton)
6.2
5.8
-
-
Krom (x1000 ton)
289.2
399.5
352.4
352.0
Gezi kapsamında ziyaret edilen tesis bir cevher hazırlama tesisidir. Bu tesiste platinyum grubu değerli madenler flotasyonla zenginleştirilir ve izabe ve rafine işlemleri
için başka tesislere gönderilir. Flotasyon grubunun atığı
ise yine aynı alanda bulunan krom zenginleştirme tesisine
gönderilerek krom konsantresi elde edilir.
Tesisin aylık kapasitesi 450.000 ton tüvenandır. 1 ton tüvenan içeriğinde 2,8-3,2 gr/ton Platinyum, altın, paladyum, iridyum, nikel, bakır ve rodyum ile %14-16 civarında kromit bulunmaktadır. 2,8-3,2 gr/ton’luk değerli metal
içeriğinin 1,5 gr/ton’u platinyumdur.
Tesiste kırıcı bulunmamaktadır. Kırma işlemi tesisin dışında, cevherin üretildiği madenlerde gerçekleştirilmektedir. Cevher tesise kilometrelerce uzunluğunda bant konveyörler ile taşınmaktadır. Cevherin tesise girdiği boyut
16 mm altıdır.
Tesise beslenen 16 mm altı tüvenan cevher öncelikle 1.
değirmene sonrasında 2. değirmene ve son olarak Isa
değirmenine beslenerek %90’ı 75 mikronun altına indirilmektedir. 2. değirmen safhasından sonra giren malzemenin %74’ü 75 mikronun altına düşse de bu yeterli görülmemiş 4,5mm seramik bilye kullanan 3. bir değirmen
gurubu da sisteme eklenmiştir. %90’ı 75 mikronun altına
geçen tüvenan cevher flotasyon selüllerine beslenmektedir. Tesiste 44 adet 300 ve 150 m3’lük flotasyon selülü
bulunmaktadır. Temizleme devresi için 2 adet 140 m3’lük
kolon flotasyonu kullanılmaktadır.
Tüm bu işlemlerden sonra platinyum konsantresi 130135 gr/ton’a izabe tesisine gönderilmektedir. Tesis verimi
%84.25-85,3’tür. Bu şekilde ayda 22.000 Ons platinyum
elde edilmektedir. Platinyum ons fiyatı 980 $’dır.
Konsantre tesisinin atığı krom zenginleştirme tesisine
beslenmektedir. Krom zenginleştirme tesisi girişinde 1
adet Thickener bulunmaktadır. Thickener üst taşarı flotasyan tesisine kullanım suyu olarak geri dönmektedir. Alt
akım ise ikiye ayrılmaktadır. Krom zenginleştirmede 2
adet 220.000 ton/ay kapasiteli zenginleştirme gurubu bulunmaktadır. Her bir gurupta 5 adet siklon 308 ön zenginleştirme spirali ve 64 adet temizleme spirali bulunmaktadır. Krom tesisinin verimi %60,57’dir.
Spirallerin orta akımından zenginleşmiş kromit alınırken
daha hafif olan silisyum oksit spiral çevre akımından atık
olarak alınmaktadır.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 25
Johennesburg’un 80 km kadar Batısında bulunan madende
7000 personel çalışmaktadır. Mponeng madeni VCR diye
tabir edilen (Ventersdorp Contact Reef) altın damarında çalışmaktadır. Damar Kuzey’den Güney’e doğru 27o eğimle
dalmaktadır. Altta bulunan CL (Carbon Leader Reef)’de ise
henüz çalışma planlanmamıştır. CL damarında daha üst seviyelerde Tautona madeni çalışmaktadır.
Mponeng madeninin yeryüzü ile 2 adet bağlantısı bulunmaktadır. Madende bulunan tüm kuyular 8 metre çapındadır. Yeryüzünde ağzı bulunan iki kuyudan 1 tanesi nakliye
amaçlı diğeri ise servis ve personel taşıma amaçlıdır. Her
iki kuyuda ilk etapta 2200 metre derinliğe ulaşmaktadır.
Nakliye kuyusu 4 kompartımana ayrılmış ve her bir kompartımanda 1’er adet skip bulunmaktadır. Hava girişi de
nakliye kuyusundan olmaktadır. Servis kuyusu kesitinin
yarısı havalandırma amaçlı kullanılmaktadır. Servis kuyusunun başında 2 adet 1500 kW’lık emici havalandırma fanı
bulunmaktadır. Servis kuyusunun geri kalan yarısı ise personel taşıma amaçlı iki adet 4 er katlı kafesle donatılmıştır.
Her bir kafes katında 25 personel taşınabilmektedir. Tek
seferde 100 personel aşağıya inebilmektedir. Kafes hızı 15
m/sn’dir . 2200 metreye personelin taşınma süresi yaklaşık
3 dakikadır.
Anglo Gold Ashanti Altın Madeni ve Tesisi
Anglo Gold Limited 1998 yılında kurulmuştur. AngloGold
Ashanti, 2004 yılında Anglo Gold Limited (AngloGold) ile
Ashanti Goldfields Company Limited (Ashanti)’in birleşmesi ile oluşmuştur. Dünyanın üçüncü büyük altın üreticisidir. Şirketin 10 ülkede (Arjantin, Avustralya, Brezilya,
Gana, Gine, Mali, Kongo Cumhuriyeti, Güney Afrika, Tanzanya ve ABD) 20 işletmesi vardır ve arama faaliyetlerine
devam etmektedir.
2014 yılında 4.4 milyon ons altın üreten AngloGold Ashanti’nin altın rezervi 57.5 milyon ons olup, ayrıca 232 M ton
maden kaynağı vardır. 2014 yılında üretimin %28’i Güney
Afrika’da, % 72’si diğerlerinde gerçekleştirmiştir. Güney
Afrika’daki üretimin % 45’i West Wits, %37’si Vaal River
ve %18’i Yerüstü işletmelerinden gerçekleştirilmiştir.
Birim
2014
2013
2012
Cevher üretimi
Mt
38.4
39.2
22.2
Altın içeriği
oz/t
0.239
0.204
0.219
g/t
8.19
7.00
7.50
000oz
1,223
1,302
1,212
Altın üretimi
Anglo Gold Ashanti’nin, Güney Afrika’da 5 adet yeraltı
madeni ve yerüstü üretim tesislerini içeren faaliyetleri 3
bölgede yapılmaktadır: Vaal River, West Wits ve yerüstü
faaliyetleri. Vaal River madencilik faaliyetleri; Johannesburg’a 170-180 km uzaklıkta bulunan üç ocakta (Great Noligwa, Kopanang Moab Khotsong) gerçekleşmektedir. Bu
üç ocaktan üretilen madenler ortak zenginleştirme tesislerine getirilmektedir. Great Noligwa ocağı ömrünü neredeyse tamamlamak üzeredir. Bitişiğinde Kopanang ve Moab
Khotsong ocakları vardır. Moab Khotsong ocağında Maden
26 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
ortalama 2100m derinlikten ikiz kuyu sistemi ile üretilmektedir. Kopanang ocağında altın öncelikli ürün olarak, uranyum oksit ise, yan ürün olarak üretilir. Cevher, tek kuyu
sistemi ile 2600 m derinden üretilir. Moab Khotsong ise şirketin Güney Afrika’daki en yeni altın madenidir. West Wits
sahasındaki madencilik faaliyetleri Johannesburg’un güney
batısında bulunmaktadır. İki ocakta (Mponeng ve TauTona) faaliyet vardır. Mponeng dünyanın en derin altın madeni ve şirketin en iyi ocağıdır. İkiz kuyu sistemi ile 2400 m
ile 3900 m arasındaki derinliklerde üretim yapılmaktadır.
Cevher zenginleştirilir ve izabe edilir. TauTona’da sekonder
ve tersiyer kuyu açma ile desteklenen üçlü kuyu sistemi ile
1.850 m ile 3.450 m arasındaki derinliklerde üretim yapılmaktadır.
Yerüstü faaliyetleri kapsamında Vaal River ve West Wits tesisleri ile yüzeyde bulunan marjinal cevher atıkları ile eski
atık barajlarından altın kazanılır. Yerüstü faaliyetleri ayrıca, bağımsız olarak işletilen Mine Waste Solution (MWS)
ve çeşitli atık depolama tesislerinde oluşan hidrolik çamur
malzeme proseslerini de içerir. Uranyum yan ürün olarak,
yeraltı madenciliğinde dolgu malzemesi olarak kullanılan
malzemeden üretilmektedir.
Gezi kapsamında ziyaret edilen Mponeng madeni 3900
metre derinliği ile dünyanın en derin madenidir. 1981’da
kuyu açma çalışmaları başlamış ve ilk olarak 1986 senesinde altın dökümü gerçekleştirilmiştir. Tahmini ömrünün
2060 yılına kadar süreceği öngörülmektedir.
Mponeng madeninde 8 katta üretim yapılmaktadır. İlk etapta 2200 metre seviyesine indirilen yüzey kuyuları, bu seviyeden 3 farklı dahili kuyu ile 3900 metre derinliğe kadar
ulaşmaktadır. Kuyular cevher damarını kesmektedir. Bu
nedenle üst kotlarda cevhere tavan taşından ulaşılırken alt
seviyelerde taban taşından ulaşılmaktadır. Cevherin taban
taşında volkanikler, tavan taşında ise kuvarsit kayacı bulunmaktadır.
Üretim yöntemleri Uzun ayak yönteminin metal madenlerdeki uygulamasıdır. Buna göre cevhere Kuzeye doğru galeriler sürülerek her 180 metrede bir giriş yapıldıktan sonra
bir üst kata başyukarı (fere) ile bağlantı yapılır ve akabinde
Doğu-Batı yönlü açılarak üretim gerçekleştirilir. Üretilen
boşluklar, kabak direk, domuz damları, çimentolu dolgu
ile tahkim edilmektedir. Cevher girişinden Doğu ve Batı’ya doğru 75’er metre üretim yapılmakta ve geride kalan
30 metrenin tamamı topuk olarak bırakılmaktadır. Damar
kalınlığı 75 cm’ye kadar düşse de genelde 1,5 metre kalınlıkta üretim yapılmaktadır. Cevher içerisinde üretim delme
patlatma yöntemleri kullanılarak yapılmaktadır. Buna göre
ortalama 1,5 metre kalınlığı olan damarlarda uzun ayak kömür üretimi gibi sehpalı tabancalar ile arına delikler delinerek patlatılmak sureti ile üretim sağlanmaktadır. Patlatılan
cevher ise scraper denilen halatlı küreyiciler ile ana nakliye
yoluna çekilmekte buradan da raylı sistemler kullanılarak
kuyulara nakledilmektedir. Damar kalınlığının düşük olması işçiliklerin artmasına sebep olmuştur.
Mponeng madeninin yeraltı üretim kapasitesi 4000 ton/gündür. Ortalama altın tenörleri ise 9 gr/ton’dur. Şubat 2014’ten
beri yaşanan havalandırma ve sismik problemlerden ötürü
yılın ilk 6 ayında üretimleri 237.000 ton olarak gerçekleştirilmiştir. Yılın ilk 6 ayındaki ortalama geri kazanımlı tenörleri 8,34 gr/ton dur. Bu süre içinde 59.000 ons altın üretimi
gerçekleştirilmiştir. Ziyaret sırasında 1. Servis kuyusu ile ilk
etapta 2200 metre derinliğe daha sonra 2. Servis kuyusunu
kullanarak 2500 metre seviyesine kadar inildi. Bu seviyede
Mponeng madeninde eğitim amaçlı kullanılan eski üretim
yerleri gezildi.
Mponeng madeninin aylık elektrik sarfiyatının 53 Milyon
Kw olduğu bilgisi verildi. Toplam kurulu güçlerinin ise kullanımın 2 katı yani 106 Milyon Kw olduğu söylendi. Yılda
1.5 Milyon ton üretim yapan Balya madeninin aylık elektrik
tüketiminin 7,6 milyon Kw olduğu düşünülürse, aradaki farkın oldukça büyük olduğu anlaşılacaktır. Madenin sıcaklığı
60oC’yi bulmaktadır. Bu nedenle madeni soğutma ihtiyacı
duyulmuştur. Servis kuyusu başında 1 tanesi yedek olmak
üzere 3 adet 1500 kW emici fan bulunmaktadır. Hava sıcaklığı ise 28oC’ye kadar düşürülmektedir. Bunun için yerüstüne toplam 9000 kW’lık bir buz üretim tesisi kurulmuştur. 9
üniteden oluşan tesisin her bir ünitesi saatte 30 ton buz üretebilmektedir. Tesiste üretilen buz bant konveyörler ile havanın
giriş yaptığı nakliye kuyusuna sevk edilmekte, burada bulunan 2 adet 50 cm’lik boruya buz dökülmektedir.
Yeraltında belli noktalarda buz barajları oluşturularak, barajlardan alınan soğuk su tüm ocağa borular vasıtası ile dağıtılmakta bu su ayrıca tali fanlara verilerek bir serinlik yaratılmaktadır. Ayrıca, madene emilen hava da 15o’ye kadar
soğutulmaktadır.
Nkomati Nikel –Bakır Maden ve Tesisi
Nkomati şirketi, Johannesburg’un 300 km doğusundadır.
African Rainbow Minerals (ARM)’i oluşturan Platin bölümünden biri olan Nkomati’de küçük ve orta büyüklükte
baz metal işletmesi, üretim kompleksi, yüksek tenörlü nikel, bakır, kobalt ve platin metal rezervleri vardır. 280 Milyon Tonluk rezervin içeriğinde %0,35 Ni, %0,13 Cu,
%0,02 Co, 0,95 gr/ton Au, Pt, Pd ve %6,38 Cr2O3 bulunmaktadır. 280 Milyon tonluk rezervin 114 Milyon tonu
görünür ve muhtemel, 164 Milyon tonu mümkün rezervdir. 1972’de keşfedilen maden için ilerleyen yıllarda sondajlarla desteklenen arama çalışmaları ile birlikte yatırım
kararı alınmış ve 2003 yılında ilk Nikel üretimi gerçekleştirilmiştir.
Nkomati üretimleri (%50 bazda)
Satılabilir
metal
2011
Nikel (metrik ton)
5,000
1,000
3,005
2,642
2,072
Bakır (metrik ton)
2,000
1,000
1,436
1,347
1,195
Platin (x1000 ons)
19
7
3
5
5
Paladyum
(x1000 ons)
6
2
11
13
14
2010 2009 2008
2007
2 adet dikey kuyu ile girilen, ileri mekanize, raysız ekipman vasıtasıyla 2 büyük düşük tenörlü Ni-Sülfür cevher
yatağından ayda 40 bin ton üretim yapılmaktadır. 2,5 km
uzunluğunda, 800 m genişliğinde ve 240 m derinliğinde
olan ve aylık 640 bin ton üretim yapılan açık ocak, bir gün
Güney Afrika’nın en büyüklerinden biri olacaktır.
Nkomati sahasında birkaç cevher oluşumu bulunmaktadır.
Ana oluşum sülfür ve cevher kütlesi ve ana mineralizasyon zonu’dur. Sahada ayrıca, ana mineralizasyon zonuyla
karşılaştırıldığında düşük metal konsantrasyonlu kromit
ve peridodit-kromit cevherleşmesi bulunmaktadır. MSB
cevheri üretilmiş ve bitmiştir. MMZ, PCMZ e göre daha
yüksek tenörlere sahiptir. MMZ cevheri yeraltından ve
açık ocaktan üretilir. PCMZ cevheri ise MMZ cevherinin
hemen üstünde yataklanmıştır. Her iki cevher oluşumunun kalınlığı 30-40 metre civarındadır. PCMZ cevherinin
krom içeriği %10’un üzerindeyken MMZ cevherinin krom
içeriği %2’nin altındadır. Cevher içeriğinde Asbestte bulunmaktadır. Üretilen Nikel konsantresi Nikel, Bakır, Kobalt, Paladium, Platinyum ve Altın içermektedir. Nkomati
Nikel madeninde 2000 civarında personel görev yapmaktadır. PCMZ cevheri sadece açık ocaktan üretilmektedir.
Her iki cevher oluşumu için farklı flotasyon tesisleri kurulmuştur. Maden ömrünün 2025 yılına kadar devam edeceği
öngörülmektedir.
Cullinan Elmas Madeni
Cullinan elmas madeni Johannesburg’un 100 km Kuzey Doğusu’nda bulunmaktadır. 2007 yılına kadar
Dünyanın en büyük elmas üreticisi De
Beers’a ait olan bu tarihi elmas madeni bu tarihten itibaren Petra Diamonds
Cullinan Konsorsiyum çatısı altında
faaliyetini sürdürmektedir. Gezide
Cullinan elmas madeni müzesi, tesisler ve yerüstü kimberlit bacası üretim
açıklığı ziyaret edilmiştir.
rak elmasa dönüşmüştür. Bir volkan
kraterine yerleşen kimberlit kayacı ile
birlikte hareket eden elmas taneleri
yeryüzüne kadar ulaşmıştır.
1903 yılında keşfedilen madenden
bugüne kadar 353 Milyon ton tüvenan kimberlit üretimi yapılmıştır. 110
km derinden gelen magma yüzeye
yaklaştığında bir karbon oluşumu ile
karşılaşmış, karbonun bir kısmı yüksek sıcaklık ve basınç altında sıkışa-
100 tonda 10 gr elmas ihtiva eden kimberlit bacasının üretimi tamamen yeraltından gerçekleştirilmektedir. Block
caving yöntemi kullanılarak üretilen
kimberlit yerüstüne kuyu vasıtası ile
çıkarılmaktadır. Yeryüzünden 760
metre derinde çalışan madenin hedefi
28 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Madenin ilk keşfinden bir kaç yıl sonra yüzeyden 9 metre derinde bu güne
kadar keşfedilen en büyük elmas parçasına ulaşılmıştır. Cullinan elması
olarak adlandırılan elmasın büyüklüğü
3106 karattır.
1050 metreye kadar üretim yapmaktır.
Günde 9000 ton tüvenan cevher üreten
maden haftada 5 gün çalışarak ayda
180.000 ton tüvenan cevher üretimi
yapabilmektedir. Yeraltında şimdiye
kadar 487 km tünel açılmıştır.
Yeryüzüne skip ile çıkarılan cevher iki
kırıcıdan geçirilerek 6 mm’ye kadar
düşürülmektedir. Elmasın yoğunluğu
3,6 gr/cm3 ve kimberlit yoğunluğu
ise 2,7 gr/cm3’tür. Bu yoğunluk farkını kullanarak elmas kazanılmaktadır. Gravite ayırmasından sonra ince
boyut elmas x-ışını sorting ile ayrılmaktadır. Cullinan madeninde elde
edilen elmasın %20’si kuyumculuk
sektöründe %80’i ise sanayi amaçlı
kullanılmaktadır.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 29
Anglo American New Vaal
Colliery Kömür Madeni
Anglo Amerikan şirketine ait olan kömür madeni Johannesburg’un 75 km Güneybatısında bulunmaktadır. Açık ocak
olarak işletilen New Vaal Colliery madeni, Eskom’un 3 600
MW’lık Lethabo termik santraline kömür sağlamak için
kurulmuştur ve yerli enerjide kullanılmak üzere 1985’lerden beri santrale kömür tedarik etmektedir. New Vaal’da
düşük kaliteli buhar kömürü üretilmekte ve Eskom’da yakılmaktadır. Bu düşük kalorifik değerli, yüksek kül içerikli
kömürün yakılması için, özellikle dizayn edilmiş kazanı
olan Lethabo termik santraline gönderilmektedir. Bu haliyle santral Güney Afrika Cumhuriyetinin elektrik ihtiyacının
%10’unu karşılamaktadır. Santral ekonomik yaşını 2030
senesinde dolduracaktır.
Yeraltı Nikel içeriği %0,48’dir. Yeraltında MZ cevheri üretimi yapılmaktadır. Üretim oda topuk yöntemi ile
yapılmaktadır. Aylık yeraltı üretimi
40.000 ton olarak gerçekleşmektedir.
Cevher nakli, personel nakli ve havalandırma amaçlı 3 adet kuyu bulunmaktadır. Kuyuların derinliği 400
metredir. Cevher yeraltında bulunan
çeneli kırıcıda kırılıp 120 mm altına
indirildikten sonra yerüstüne nakledilmektedir.
Açık ocakta, üst tarafta bulunan
PCMZ cevher zonu ve MMZ cevher
zonları üretilmektedir. Açık ocağın
derinliği 160 metredir. 200 metreye
kadar indirilmesi için plan yapılmıştır. Açık ocak basamak genişlikleri
10 metre olarak belirlenmiştir. Açık
ocaktan çıkarılan cevher stok sahasına
30 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
getirilmekte ve burada bulunan kırıcıya beslenmektedir. MMZ cevheri 170
mm altına düşürülürken PCMZ cevherleri bu kırıcıda 150 mm altına düşürülmektedir. Cevherler, tesise bant
konveyörle taşınmaktadır.
Nkomati madeninde iki farklı cevher
zenginleştirme tesisi bulunmaktadır.
İki farklı cevherin Krom içerikleri farklı olduğu için MMZ cevheri
zenginleştirme tesisinde ilk etapta
otojen öğütme yapılmaktadır. 2 adet
5,2 MW motoru bulunan 5,34x10,5
metre ebatlarında değirmene saatte
580-670 ton arası cevher beslenebilmektedir. Buradan çıkan cevher ikincil bilyeli değirmene beslenmektedir.
Bu değirmen 7,01x9,45m ebatlarında
2 adet 5,2 MW motor gücü olan bir
değirmendir. %68-75’i 75 mikronun
altına öğütülen cevher flotasyon devresine beslenmektedir. Sırası ile kaba
flotasyon, süpürme, temizleme ve tekrar temizleme ünitelerinden geçirilen
cevher konsantre olarak elde edilmektedir. Flotasyon atık barajına gönderilmektedir.
PCMZ cevheri tesisinde de otojen
öğütme yapılmamaktadır. Stok alanından alınan cevher çeneli kırıcı ve
konik kırıcıda kırıldıktan sonra, sırası
ile 2 farklı bilyeli değirmenden geçirilip flotasyon devrelerine beslenmektedir. Kaba flotasyon atığı krom
zenginleştirme tesisine beslenmekte
ve burada %42 Cr2O3 içerikli krom
konsantresi elde edilmektedir. Tesiste
krom kazanım verimi %16-20 civarındadır. İki tesisin de Nikel kazanım
verimi %78’ler civarındadır. 1 ton
nikel konsantresinde %10-11 Nikel,
%4-6 Bakır, %0,5-0,6 Kobalt, 4-6 gr/
ton Platinyum, 10-16 gr/ton Paladyum
ve 0,7-1,1 gr/ton altın bulunmaktadır.
Elde edilen konsantreler kara yolu ile
limana taşınmakta, buradan da deniz
yolu ile ileri işleme tabi tutulmak üzere Finlandiya ve Botswana’daki tesislere gönderilmektedir.
Kömür sahası Vereeniging – Sasolburg kömür sahası olarak
bilinmektedir. Kömür, 230 milyon yıl önce ve Karoo kumtaşı, silt taşı ve şeyllerinde oluşmuştur Kömür yüzeyden 40
metre sonra başlamaktadır. Sırasıyla ortalama 10 metre, 7
metre ve 6 metre kalınlığında 3 farklı kömür yataklanması mevcuttur. Toplam rezerv 702 Milyon tondur. Rezervin
büyük bir kısmı üretilmiş ve 256 Milyon tonluk bir kömür
rezervi kalmıştır. 3 farklı kömür damarı da aynı anda üretilip santrale beslenmektedir. Yılda 17,8 Milyon ton kömür
üretimi yapılmakta ve 17,4 milyon ton kömür santralde yakılmaktadır. 3 kömür damarının ortalama kalorifik değeri
3725 kilokaloridir. Kömürler ortalama %10 nem oranına
sahiptir. Açık ocak üretiminde kullanılan ekipman arasında 3 adet 1570W Bucyrus dragline, 6 adet P&H 2300 electric face shovels, 3 adet Demag H285 hidrolik shovel, 1
adet CAT 994 FEL, 1 adet KOMATSU PC1000 ve 20 adet
Euclid R170 devirme kasalı kamyon filosu ve 1 adet küreme tekerli ekskavatör bulunmaktadır. Yardımcı filoda ise,
11 adet Komatsu D375 paletli dozer, 3 adet Komatsu WD
600 tekerlekli dozer, 3 adet GD 70 elektrikli yerüstü sondaj
makinesi, 3 adet D25K Drilltech kömür sondaj makinası
ve çeşitli küçük kazı makinaları bulunmaktadır. Madende
toplam 1028 kişi çalışmaktadır.
Kömür hazırlama ve zenginleştirme tesisinde kırma ve eleme işlemleri yapılmaktadır. Gerektiğinde ise, kömür, 7 m
çaplı 2 adet büyük Drewboy’a (Ağır-ortam) gönderilir. Kömürün bir kısmı için yıkama tesisi mevcuttur. Toplam üretilen kömürün %12’si yıkama ünitesinden geçirilmektedir.
Santralin çevrim verimi %40 civarıdır. Tesisin toplam çalışma saati verimliliği ise %78’dir. Kömürün %40 kül içeriği
bulunmaktadır.
Multotec
Multotec, 40 yılı aşkın süredir, madencilik, cevher hazırlama, petrokimya ve
enerji sanayilerinin faaliyetlerini en iyi
hale getirmek için, yüksek kaliteli, uygulamaya özel proses ekipmanı ve çözümler geliştiren ve üreten bir kuruluştur.
Şirketin ürünleri arasında ayırma makinaları (spiral, siklon, manyetik, wedge
wire ve panel elekler), cevher hazırlama
ekipmanı, numune alma ekipmanı, yıpranma çözümleri, değirmen ve kauçuk
astar, katı/sıvı ayrım ekipmanı, karıştırma sistemleri ve zırh koruma ürünleri
bulunmaktadır. Multotec’e gerçekleştirilen ziyaret sırasında üretim süreçleri
yerinde incelenmiş ve bilgiler alınmıştır.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 31
Güney Afrika’ya düzenlenen teknik gezi kapsanında, Aslan Parkı, Pilanesberg Safari Parkı,
Ümit Burnu ve Masa Dağı’nı da içeren kültürel turlar da gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Güven Önal danışmanlığında, Ayşe Koç’un başkanlığında gerçekleştirilen geziye şu isimler katıldı:
Abdulkadir Tanrıverdi (Verdi Dış Tic.),
Ali Türkistanlı (Esan), Ata Önuçak
(AntGrup), Ayşe Koç (YMGV), Cem
Güven Önal, Çiğdem Yenel, Emre
Soydemir (TKİ), Engin Doğan (Esan),
Ercan İpek (TKİ),Erdoğan Karaman
32 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
(Aselmak), Ertaç Işık (Yurt Çimento), Hayrettin Elmas (Elmas Yapı),
İbrahim Uçar (Esan), Kenan Emiralioğlu (TKİ), Mehmet Bahattin Aydın
(Akelsan), Mehmet Tombul (MİGEM),
Meltem Kumyol (Kumyol), Mustafa
Kemal Coşkun (CSK Mermer), Mustafa Yiğit (TKİ), Neşe Emiralioğlu,
Nuray Yalçın (TKİ), Saim Birkan (Penka Mad), Selime Aysun Soydemir,
Sevinç Aktaş, Zekeriya Keskin (Park
Elektrik).
Yorum
Kömür memleket
meselesi
E
nerjide Rus doğalgazına bağımlılığımız yalnızca ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda ulusal bağımsızlığımız ve güvenliğimiz açısından da büyük bir risk. Bu sorunun çözümü ise belli: Yerli kömür kaynaklarımızın
kullanılması.
Bilkent Üniversitesi öğretim görevlisi Necdet Pamir’in
INERMA Zirvesinde yaptığı sunumda verdiği bilgilere
göre, Türkiye elektrik ihtiyacının neredeyse yarısını doğalgaz santrallerinden karşılıyor. Doğalgazın yüzde % 98’ini
ise başta Rusya ve İran gibi sorunlu olduğumuz ülkeler
olmak üzere, dışarıdan alıyoruz. Kömür santrallerimizde
kullandığımız kömürün de yine önemli bir kısmını ithal
ediyoruz. Toplam kömür talebimizin yüzde 55’ini ithalatla sağlıyoruz. Kurulu elektrik üretim gücümüzün yüzde
66’sını doğalgaz ve ithal kömür santralleri oluşturuyor. Bu
tablo tam bir bağımlılık tablosudur. Enerjide dışa bağım-
lılık ise ulusal güvenliğimiz açısından büyük riskler doğurmakta, ülkenin elini kolunu bağlamaktadır. Bu hayati
sorunun çözümü kuşkusuz kendi enerji kaynaklarımızı
kullanmaktan geçiyor. En önemli yerli enerji kaynağımız
ise kömür. Yapılan hesaplamalara göre Türkiye’nin kömür
rezervleri önümüzdeki 100 yıl boyunca enerji ihtiyacımızı
karşılayabilecek düzeyde. Peki, bu zenginliğimizi ekonomiye kazandırmak, kendi kaynaklarımızı devreye almak
için gereken şeyleri yapıyor muyuz? Yalnızca kömür madenciliğimizin mevcut durumu bile bu konuda ne kadar
yetersiz kaldığımızı ortaya koyuyor.
Grafikler Necdet Pamir’in Uluslararası Enerji Hammaddeleri Zirvesindeki Sunumundan alınmıştır.
Mevcut durumda sürdürülebilir madencilik mümkün değil
Genelde madencilik sektörümüz
özelde de kömür madenciliğimiz çok
büyük sorunlarla karşı karşıya. Mevzuattaki, ruhsatlandırmadaki ve bürokrasideki sorun ve engellerin yanı
sıra son dönemde yaşanan kazaların
ardından oluşan negatif kamuoyu
da kömür üreticilerimizin üzerine
kâbus gibi çökmüş durumda. Bir de
iş güvenliği konusunda getirilen yeni
standart ve uygulama zorunlulukları
Suriye’de yaşanan krize Rusya’nın fiili olarak müdahalesi ve Türkiye ile
karşı karşıya gelmesi çok önemli bir gerçeği tüm çıplaklığıyla bir kez daha
gösterdi: Enerjide Rus doğalgazına bağımlıyız ve bu durum yalnızca ekonomik olarak değil, ulusal bağımsızlığımız ve güvenliğimiz açısından da büyük
bir risk teşkil ediyor. Bir süredir dillerden düşmeyen “Gaz vanası kapanırsa
kışı çıkaramayız” sözü afaki bir öngörü olmaktan çıkıp gerçek ve yakın bir
ihtimal olarak dikiliyor karşımıza.
sektörü neredeyse durma noktasına getirmiş. Son dönemde çok zor
zamanlar geçiren kömür üreticileri
sorunlarını gündeme getirmek ve çözüm aramak için Kömür Üreticileri
Derneği adı altında bir sivil toplum
örgütü kurdular. Yaklaşık 1 yıl kadar önce kurulan dernek Türkiye’nin
büyük yeraltı kaynaklarına sahip
olmasına rağmen bu alanlarda ithalatçı olduğuna dikkat çekiyor ve öz
kaynaktan üretime öncelik vermek
gerektiğini savunuyor. Fakat mevcut
mevzuat ve uygulamalarla sürdürülebilir bir madenciliğin mümkün olmadığını da ekliyor.
Şu anda madencilik sektörünün yatırım yapılabilir durumda olmadığını
savunan Derneğin Başkanı Muzaffer Polat bir yatırım için tam 26 ayrı
yerden izin alınması gerektiğini vur-
gulayarak şunları söylüyor: “Maden
sektörünün her noktasında sorunlar
vardır. Madencilik yapılacaksa dünya ölçeklerinde uygulanabilir, sürdürülebilir, ölümlerin olmadığı, işçinin
de madencinin de mutlu olduğu bir
ortam yaratılması için sadece madencilik faaliyetleri açısından Maden
Bakanlığı kurulması gerekmektedir.”
Kömür madenciliğinin diğer madencilik faaliyetlerinden ayrılması gerektiğini savunan Kömür Üreticileri
Derneği, kömür sektörü için, Devletin de kömür işçisinin de işverenin
de haklarını ve üzerlerine düşen yükümlülüklerin ayrıntılı tarif edildiği
bir yasanın yapılmasını istiyor ve
gelişmiş dünya ülkelerinde, örneğin
Avusturalya ve Amerika’da kömür
madenciliğinin özel yasalarla takip
edildiğini belirtiyor.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 35
Dernek, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması için yerli kömürün desteklenmesi gerektiğini belirterek şunları
ifade ediyor: “Döviz ödenerek alınan ithal kömürle, üretilen enerji ile yerli madenlerimizden istihdam yaratarak, katma değer yaratılarak üretilen enerji, aynı kefeye
konmamalıdır. Yerli kömürden üretilen enerji için teşvik
verilmeli, alım garantisi getirilmelidir. Yerli madenlerin
içinden drene edilecek her türlü gazla ve yer altında işlem
yapılarak üretilecek enerjiye en yüksek fiyattan alım garantisi getirildiğinde, iş kazalarının önüne geçilmiş olacak
ve ekonomiye kazandırılacaktır.”
İş güvenliği ve üretim karşı karşıya gelmemeli
Kömür Üreticileri Derneği Başkanı Muzaffer Polat, yatırımcılar olarak işçi sağlığı ve güvenliği konusunda her
şeyi yapmaya hazır olduklarını dile getiriyor ve yasa ve
yönetmeliklerin Türkiye’de uygulanabilir olmasının en
önemli talepleri olduğunu ifade ediyor. Maden işçilerinin daha fazla maddi kazanç sağlamasını istediklerini
söyleyen Polat, “İşçi ve sendikalar torba yasa avantajıyla
birçok şey istiyor. Günlük altı saat mesai ile bir ocak çalışmaz. Maden işçisi diğer işçilerden fazla kazanmalı. Bu
bir meslek. Doğru, riski var ama her alanda risk vardır.
Bunun yanı sıra müfettişler iki ay önce yaptıkları teftişten
sorumlu tutulabiliyorlar ancak madende işler on dakika
içerisinde değişebilir. Bu yüzden müfettişler, mahkemeye verilme korkusuyla birçok madeni kapatma yönünde
karar alabiliyor. Ancak şu unutulmamalı ki müfettişler
daimi denetçi olarak algılanmamalıdır” diye konuşuyor.
Öte yandan, Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı Taner Yıldız da “Madencilikte yaşanan kazaların ardından
aldığımız bir kısım sıkı tedbirlerin üretimi etkilediğini
biliyoruz. Madencilikte iş sağlığı ve iş güvenliği üretimin önüne geçti. Hem işveren hem de işçilerin çıkarlarını
dengeleyecek bir yapının kurulması gerek,” şeklinde konuşmuştu.
196 kömür madeninin 126’sı kapandı
Polat, AB Parlayıcı ve Patlayıcı Ortamlarda Güvenlik Sertifikası (ATEX) alma zorunluluğunun çok kısa sürede uygulamaya geçtiğini, ancak sektörün buna hazır olmadığını
belirtiyor.
ATEX standardının uygulanabilmesi için tüm sistemin
değişmesi gerektiğini savunan Polat, “En basit örnek olarak; kullandığımız kabloların ve motorların bu standarda
uygun olması gerekiyor. Bunun için de neredeyse tüm
sistem değişmeli. Biz Çin malı anti-grizu damgalı ürün-
leri getirdik ama kabul edilmiyor. Doğu Avrupa’dan 4-5
misli ücretle ithal etmemiz gerekiyor” diyor. Polat, “Biz
‘bu standardı uygulamayız, yapmayız’ demiyoruz ancak
olabilecek şeylerin istenmesini rica ediyoruz. İngiltere,
ATEX’in uygulanması için 9 senelik geçiş süresini kabul
ettirmişken bizim direkt uygulamaya geçmemiz bekleniyor. Bu durum nedeniyle Soma maden faciasından bugüne
kadar 192 yeraltı kömür işletmesinden yaklaşık 126 tanesi
kapalı durumda ve 40 tanesi de rölantide çalışıyor” şeklinde konuşuyor.
M
aden Türkiye Fuarı,
2014 yılında ortaya
koyduğu başarılı performans sonrasında kapsamına eklenen tünelcilik ile
güçlenerek tüm katılımcılarının yeni ürünlerini sergileyebilecekleri ve genişleyen
ziyaretçi profili ile yeni iş
bağlantıları kurabilecekleri
uluslararası bir organizasyon
olmaya 2016 yılında da devam edecektir.
Teknolojinin Nimetleri
Kişisel ışıklandırmada yenilikler
Koehler WHEAT Gen II Baş Lambası:
Koehler Aydınlatma tarafından üretilen WHEAT Gen II kablosuz baş lambası madencilerin görüş kapasitesini arttırarak iş ortamındaki nesne ve
risklerin daha iyi farkedilmesini sağlıyor. Bu yanıyla iş güvenliğine katkı
sağlayan ürün sadece 0.14 kg ağırlığıyla da madencilere yük olmuyor. Tam
şarj ile kesintisiz 15 saat aydınlatma sağlayabilen WHEAT Gen II’de tek
butonla yüksek (%100) ve düşük (%25) ışık seçim özelliği bulunuyor. Şarj
seviyesi belli bir sınırın altına indiğinde kendiliğinden düşük ışık moduna
geçen sistem ayrıca dakikada bir defa yanıp sönerek kullanıcıyı uyarıyor.
65 lumenlik lamba azami 6.000 kandela ışık yoğunluğu ile 140 metreye
kadar aydınlatma menziline sahip.
NightStick’ten güvenli aydınlatma çözümleri
Bayco Products tarafından üretilen NightStick serisi kalem tipi fener, el feneri ve baş
lambaları sağlam, güvenli ve güçlü aydınlatma sağlıyor. NightStick XPP-5410G şarj
edilemez kalem tipi fener küçük ve ince yapısının aksine dar alanlarda kuvvetli bir aydınlatma sağlıyor. AAA pille çalışan fener tek set pil ile 18 saat kullanım sunuyor. 30 lumenlik fenerin aydınlatma menzili 40 metreye kadar çıkabiliyor. Fenerin kimyasal maddelere
dayanıklı ve kaymaz malzemeden yapılmış gövdesinde kemere veya cebe
takmak için bir klips de bulunuyor.
Bayco’nun Nightstick XPP-5422B/G el feneri de şarj edilemez
AA pille çalışıyor. Fenerin led lambası 140 lumen ışık üretirken
derin parabolik reflektör sayesinde aydınlatma menzili 180 metreye kadar çıkabiliyor. Sürekli, yanıp sönen ve karma ışık
fonksiyonları gövdede bulunan tek butondan kontrol erilebiliyor.
XPP-5458G baş lambası, çift huzme modunda 175 lumen, spot modunda 100
lumen ve kızıl ışık modunda 18 lumen ışık üretiyor. Üç adet şarj edilemez
AA pil ile çalışan baş lambası tek set pil ile 18 saate kadar kullanım sunuyor.
IP-X7 koruma standardına sahip lamba, ratchet tilt bağlantısı ve
kaymaz lastik bantlar ile baret üzerinde de kullanılabiliyor.
NLT Genesis Baş Lambası:
Northern Light Technologies’in ikinci kuşak kablosuz baş lambası Genesis batarya ve lambayı aynı cihazda birleştirmesinin yanı sıra mevcut madenci takip etiketlerini de ihtiva
edebiliyor. Firmanın bir önceki modeli Polaris’in modern tasarımını temel alan ve onun
gibi bütün NLT lambalarıyla uyumlu olan Genesis grünüm olarak da Polaris’e benziyor
fakat muhafazası takip etiketini de taşıyacak şekilde biraz daha derinleştirilmiş. Lambaya
entegre edilebilen çok çeşitli RFID veya Wi-Fi tabanlı takip etiketleri de aynı bataryadan
güç alıyor. Genesis’in özellikleri arasında, 10 saatlik şarj süresi, tek şarjla ana LED ile 12
saatin üzerinde ve yardımcı led ile de 40 saatten fazla aydınlatma, acil durumlar için beş saniyede bir yanıp sönme, en az 4000 ve ortalama 5500 lux ışık gücü bulunuyor. Genesis’in
koruma standardı IP65 seviyesinde.
Streamlight el fenerleri
Streamlight’ın 3C Propolymer HAZ-LO ürünü, üç adet C pil ile çalışan, güvenli ve yüksek
performanslı led lambalar ile yüksek aydınlatma sağlıyor. Gövdesi, darbeye dayanıklı, anti
statik, yalıtkan ve hafif polimer malzemeden mamul 150 lumenlik lamba maksimum 7.000
kandela ışık üretebiliyor ve aydınlatma menzili de 167 metreye kadar çıkabiliyor.
Hafif pürüzlü parabolik reflektörü sayesinde yumuşak, düzenli ışığı ile optimum
çevresel aydınlatma sağlıyor. Yüksek görünürlükteki sarı ve turuncu renklerde üretilen lambanın gövdesi 24 cm uzunluğunda ve 3.7 cm çapında, ağırlığı ise 193 gr.
Streamlight Kalınkafa HAZ-LO ise, 360 derece dönebilen eklemli kafası ile, hafif, şarj
edilebilir ve güvenli bir el feneri. Güvenli bir şekilde taşıma için kuvvetli bir mıknatısla
donatılmış bu lambanın diğer özellikleri arasında LED teknolojisi, mikroişlemci kontrollü
yüksek ve düşük ışık modu, acil durum flash kullanımı ve ayışığı modu da bulunuyor. Spot
ve sürekli ışık modellerinde ayrıca entegre asma kancası veya klips bulunuyor. 135 lb çekme
kuvvetine sahip çıkarılabilir mıknatısı değiştirilebilir lastik bir muhafaza içinde bulunuyor. Lambanın
darbeye dayanıklı nylon malzemeden üretilmiş gövdesi, tabanı ve batarya muhafazası yüksek dayanıklılık sağlarken, bütün açılır kapanır bölümleri de hava geçirmez contalarla izole edilmiş.
38 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Portatif ışık kaynağı
Merkezi Avustralya’da bulunan Smith Light şirketi tarafından sunulan
açılabilir portatif ışıklandırma üniteleri sonderece dayanıklı ABS747
malzemesinden mamul ve kendinden emniyetli olarak sınıflandırılıyor. Darbe emici lastik bir tabana sahip EX90L T2/T4 ışıklandırma
ünitesi kapağındaki koruyucu sıkı lastik conta ile de IP65 UV koruma standardında ve tuzlu suya dayanıklı olarak sınıflandırılıyor.
3.5 kilogram ağırlığındaki ünite öne ve arkaya 60° eğilebilen çift taraflı lambaya sahip. Ayrıca lambanın ısı üretiminin sıfıra yakın olması da rahat bir çalışma ortamı sağlıyor. EX90L T2/T4’ün yüksekliği
açıldığında 888 mm, kapalı halde ise 600 mm. 334 mm. genişlik ve
220 mm derinliğindeki ünite 230-240V veya 12V enerji ile çalışıyor.
Maksimum çalışma süresi ise 12 saat.
Xerebrus Flare-XM-1 Baş Lambası:
Kablosuz ve son derece hafif olan Flare-XM-1’in son teknoloji lityum batarya ile beslenen LED lambaları normal aydınlatma ve acil durum aydınlatması olmak üzere iki
moda ayarlanabiliyor. 3500 lux’un üzerinde ışık çıkışı sağlayan Flare-XM-1, darbeşe ve suya dayanıklı yapısıyla hemen bütün madencilik faliyetlerine uygun. Lambanın özellikleri arasında, iki kademeli (normal kullanım ve acil durum kullanımı) buton, döner baret bağlantısı, geliştirilmiş spot lambası, radyo dalgalarından
etkilenmeme, değiştirilebilir güç anahtarı ve geliştirilmiş şarj sistemi bulunuyor.
7 saatin altında bir sürede tam şarj edilebilen lamba tek şarjla normal kullanımda
14, acil durum kullanımında 36 saatten uzun süre çalışabiliyor. Xerebrus Flare-XM-1
sadece 130 gram ağırlığında.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 39
Roobuck’tan ayarlanabilir bağlantı braketi:
Australyalı Roobuck firmasının ürettiği ayarlanabilir baş lambası bağalantı braketi sayesinde barete sabit bir lamba yönü ayarlanabilir bir ışık kaynağına dönüşüyor, böylelikle
kullanıcılar lambayı baretten çıkarmadan yönünü istedikleri şekilde ayarlayabiliyorlar.
Barete sabit baş lambalarında ışığın yönü baş hareketi olmaksızın değiştirilemezken, Roobuck Baş Lambası Bağlantı Braketi sayesinde kullanıcılar lambayı başlarından çıkarmadan, bağlantı braketinden yukarı-aşağı hareket ettirerek ışığı yerdeki veya yüksekteki bir
noktaya çevirebiliyorlar. Braketin ayar mesafesi, kullanıcının gövdesine paralel olarak
yere çevirilebilecek kadar geniş. İhtiyaç duyulmadığında braket katlanarak normal bir sabit baş lambası bağlantısına dönüşüyor. Şirket ürününe o kadar güveniyor ki, talep edilen
iş yerlerine ücretsiz deneme imkanı sağlıyor.
Peristaltic Hortum Pompa ile su tasarrufu
Madencilerin karşılaştığı en büyük zorluklardan birisi su kullanımıyla ilgilidir.
Erişimi ister kolay ister zor olsun, yeni suyu şartlandırmak ve kullanılmış suyu
tekrar kullanılabilir hale getirmek hayli maliyetlidir. Suyun geri kazanılması
prosesi genellikle büyük thickenerlerin, ve çeşit çeşit pompa sistemlerinin
kullanılmasını gerektirir. Peristaltik hortum pompa da bu prosesin vazgeçilmezlerinden biridir.
Flowrox şirketi suyun transferi, dozajlaması ve ölçümünde kullanılan bu
peristaltik pompaları üretiyor. Şirketin iddiasına göre ürettikleri peristaltik
pompalar içeriğinde yüzde 60-80 oranında katı madde bulunduran çamurları bile pompalayabiliyor. Normal bir sanrifüj pompasının en fazla yüzde 30
katı içerikli çamurları pompalayabildiği düşünüldüğünde bu madenciler için
önemli bir avantaj. Peristaltik pompaların bir diğer avantajı da bu pompalarda sadece tek bir hortumun pompalanan çürütücü ve aşındırıcı malzemeyle
temasa girmesi.
Yenilerde İsveç’teki bir demir cevheri madeninde kullanılmaya başlanan 100
mm’lik peristaltik pompanın thickener altından gelen yüzde 60 katı çamuru sorunsuz bir şekilde pompaladığı belirtiliyor ki daha önce kullanılan santrifüj pompa
yalnızca yüzde 35 katı maddeli çamuru pompalayabiliyordu. Meksika’daki yeni bir tesiste
de bir eğimsiz pasta thickenerine üç adet 65 mm’lik Flowrox Peristaltik Hortum Pompa bağlanmış ve
sorunsuz çalışıyor. Onarım gerektiren tek parçası hortumu olan pompalar yüzde 70 katı içerikli pastayı pompalıyor.
Portatif yakıt bulaşması ölçüm cihazı
Q6000 Serisi Yakıt Bulaşması Ölçüm Cihazı (Fuel Dilution Meter - FDM) gerek laboratuvarda
gerekse de sahada motor yağına yakıt bulaşması seviyesini hızlı ve güvenilir bir şekilde ölçülebiliyor. Bilindiği üzere, yağlama yağına yakıt karışması ciddi motor arızalarına neden
olabiliyor. Örneğin dizel motor karterinde, yağa yakıt karışması rölantide aşırı uzun
çalışma, hasarlı enjektörler veya gevşek bağlantılardan kaynaklanabiliyor. Q6000
‘azı dişi’ benzeri bir tasarımı kullanan bir numune alma metodu kullanıyor. Numune
alma, yüzde 15 yakıt içeriğine kadar <+5% RSD yinelenebilirliğe sahip bir üst katman sistemi kullanılarak gerçekleşiyor. Üstkatman buhardan numune alma sistemi
solvent kullanımı gerektirmiyor ve yakıt bulaşmış yağın ısıtılması ihtiyacını ortadan
kaldırıyor.
Krom
Makale
neye yarar?
Şüphesiz bu soruya hemen herkes paslanmaz
çelik diyecektir, ki krom üretiminin %85 i bu
amaçla kullanıldığı düşünülürse cevap da yanlış
sayılmaz. Bu yazının konusu ise kromun az bilinen
diğer kullanımları.
Dündar ERGUNALP / Maden Yüksek Mühendisi
1
798 de Fransız kimyacı Vauquelin ilk krom metalini elde ederken, kromun bileşenlerinin oluşturduğu renklerin etkisiyle olsa gerek, bu metale Yunanca renk anlamına gelen “chroma” adını
vermiş.Krom bazlı malzemelerin canlı renkleri bugüne kadar insanları etkileyegelmiş. ABD deki okul otobüsleri, ya da
neredeyse dünyanın heryerindeki posta arabaları,
taksiler, iş makinaları kurşun kromat (PbCrO4)
kullanılan sarı boya ile boyanmakta.Bu boyaların tercih edilme sebebi ise kolay kolay
solmamasından ve kolay farkedilir olmasından kaynaklanıyor olsa gerek.
Deri, krom tuzu içeren sıvıya batırıldığı zaman, Cr3+
iyonları kolajen lifleriyle birleşir, derinin moleküler
yapısını istikrarlı hale getirir, atmosferik etkilere karşı
daha dayanıklı yapar ve elastik bir yapıya kavuşmasını
sağlar. Bu şekilde dabaklanmış bir deri %4-5 kadar
krom içerir.
Krom kaplama modernizm işareti olarak algılansa da
Çin’de bulunan, 2000 yıl öncesine ait Kin krallığının
mezarlarındaki Terracota askerlerin silahlarında da
krom kaplama görmek mümkün. Ancak bunun bilinçli
olarak kullanılan bir üretim tekniğinden ziyade metal
yapımında kullanılan cevherden geldiğini düşünmek
doğru olur.
Gas ve Electric firmasına karşı açılan ve 1996 da
333 milyon dolarlık bir anlaşmayla sonuçlanan davada
görüldü. Kaliforniya, Hinkley’de doğal gaz sıvılaştırma
tesisine sahip firma, gazın basınç altında sıkıştırılması
sırasında ortaya çıkan ısıyı suyla düşürmek ve ekipmanlarda paslanmayı önlemek amacıyla 1952 ve 1966
yılları arasında suya altı değerlikli krom karıştırır.
Takip eden yıllarda çevreyi temizlemek için 700 milyon dolar harcanmasına rağmen, 2013 yılında kromun
10 km uzağa kadar yayıldığı ve bölgenin yaşam için
yeniden güvenli hale gelmesinin 40 yıl süreceği anlaşıldı. Bunu duyunca Özal döneminde Elazığ’da kurulan, hiç çalıştırılmayıp kaderine terkedilen bikromat
tesisini hatırlamadan edemiyor insan.
Kromun en çok karşılaşılan şekli üç değerlikli Cr3+ ve
altı değerlikli Cr6+ . İnsan açısından ikisinin arasındaki fark ölümle hayat arasındaki fark gibi. Üç değerlikli
krom insan için zararsız görünüyor. Her ne kadar Avrupa
Gıda Güvenliği kurumu 2014 de kromu insan için gerekli temel elementler listesinden çıkardıysa da, bazıları
hala kromun diabet, kilo kaybı, kanda lipit düşüklüğüne
iyi geldiğinde ısrarlı. Kromun altı değerlikli formu ise
kesinlikle ölümcül. Kana karıştığı zaman karaciğer ve
böbreklerde kanamaya sebep oluyor. Kromun sebep
oduğu en büyük zehirlenme vakası ABD de Pacific
Aluminyum oksit minerali olan korundun Al3+
iyonlarının yerine iz miktarda Cr3+ yerleştirilince
kristal yakut kırmızısı rengini alır.Korundun bu rengi vermesi Cr3+ iyonlarını çevreleyen elektronların gelen ışığın mor ve sarı-yeşil renklerini tutup, sadece kırmızı ve birazda mavi ışığı
geçirmesinden kaynaklanıyor.İyonların yer değiştirmesi doğal olarak olabileceği gibi, sentetik olarak laboratuarda da gerçekleştirilebiliyor. 1960 da gerçekleştirilen ilk lazer için de
böyle bir kristalin içindeki krom iyonlarının fotonları kullanıldı.
Kırmızı, turuncu ve sarı renklere
ilaveten, krom oksitleri cam ve
seramik üretiminde yeşil renkler
elde etmek için de kullanılır. Askeri
araçları, uçakları görünmez yapan da,
kızılötesi ışığı yansıtmada yeşil yapraklarla aynı
özelliğe sahip olan bu boyalar havadaki oksijen metal
yüzeyinde, spinel yapısında ve birkaç atom kalınlığında bir tabaka oluşturarak kromu pasifleştirir. Bu tabaka
42 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
oksijenin metalin daha derinlerine nüfuz etmesini önler,
hatta demir ve nikelin aksine kromun hidrojen tarafından parçalanmasına mani olur. Hepimizin bildiği parlak
otomobil tamponları işte kromun bu özelliği sayesinde
yapılabiliyor. En gözalıcı uygulamasını belki de Harley Davidson motorsikletlerinin egsoz ve motorlarında
görmek mümkün. Kromu sadece motorsikletin metal
kaplamasında değil arkadaki deri çantalarında bulmak
da mümkün. Krom tuzları deri dabaklamada kullanılır.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 43
Titanyum bakterilere geçit vermiyor
Endüstriyel Mineral Haberleri
Hazırlayan: Mad. Yük. Müh. Dündar ERGUNALP
REACH
31, Mayıs, 2018 de yürürlüğe girecek olan Reach yönetmeliğinin üçüncü kademesinde her firmadan yılda 1 tonun üzerinde kullandığı kimyasalları sicile kaydettirmesi isteniyor Bugüne kadar yılda 1 ile 100 ton arasında tüketilen 1000
kadar kimyasal kayda geçti. 2018 yılına kadar 25.000 kimyasal için 70.000
kayıt yaptırılması bekleniyor.
2010 ve 2013 yılındaki ilk iki kademede yıllık 1.000 ve 100 ton tüketimlerin
kayda geçirilmesi istenmişti. İthal ettikleri mineralleri Avrupa’da rafine eden,
kimyasallarla işleyen pek çok işletmenin 2018 de işlerini Avrupa dışına taşıma ihtimali fazla. Doğal hali kimyasal olarak değiştirilmeyen mineraller Reach
kapsamına girmiyor
Tek bir bakteri hücresinden 24 saatten az
bir sürede 8 milyondan fazla hücre içeren
bir koloni oluşabiliyor. Her sene kuş gribi,
domuz gribi, ebola, E. coli gibi bakterilerle ilgili haberler eksik olmuyor. Sağlık
kuruluşları da bize bakterilerden korunmak
için sürekli ellerimizi yıkamamızı tavsiye ediyor. 17 yaşında iki Çinli genç nihayet
pratik bir çözüm sundu. Geçen yıl Pittsburgh Bilim ve Mühendislik fuarında buluşları için 1500 Dolarlık ödülü kazanan gençlerin buluşlarına insanların tuvalet kapılarını tutmak istememelerini
farketmeleri sebep olmuş. Gençler aktif Titanyum dioksitin bakterileri %99,8 oranında öldürdüğünü tespit etmiş.
Yaptıkları şeffaf silindirik kapı kulpunun içine mor ötesi ışığı veren iki LED ampul yerleştiren genç mucitler,
bunların enerjisini kapının açılması sırasında oluşan mekanik enerjiden elde ediyorlar.
Yapılacak endüstriyel mineral toplantıları
• Fluorspar 2015 / 6 - 8 Ekim 2015 / Four Seasons Resort / Marakeş, Fas
• 5th Asian Bauxite & Alumina Conference / 22 - 23 Ekim 2015 / Singapur Marriott Tang Plaza Hotel / Singapur
Forntarnauite: Yeni mineral
• 5th Graphite & Graphene Conference / 8 - 9 Aralık 2015 / Waldorf Hilton / Londra, İngiltere
9 Eylül’den Cahit Helvacı ve Barselona Üniversitesinden
Federico Orti önderliğindeki araştırmacılar potasyum ve
kalsiyum içeren bir çifte sodyum ve stronsiyum tuzu keşfetti. 2007 de vefat eden
Ramon Fontarnau’ya ithafen adı Fontarnauite konan mineral bugüne kadar
keşfedilen sekizinci sulfat-borat minerali. Renksiz ve hafif kahverengi kristalleri olan yeni mineral Doğanlar’dan elde
edilen sondaj karotlarında bulundu.
• Industrial Minerals International Congress and Exhibition 2016 / 1 - 3 Nisan 2016 / İstanbul, Türkiye
Gilsonit ya da Uintaite, namıdiğer Asfaltit
Petrol sondajı kuyularında betonlama yaparken yoğunluk düşürmek için içi boş boncuklar kullanılır. American
Gilsonit firmasının yeni çalışmaları gilsonitin bu işi %20 daha hesaplı yapabileceğini gösteriyor. Betonlama kuyuyu terk ederken kullanıldığı gibi sondaj sırasında da kuyuyu
istenmeyen yeraltı akışkanlarından korumak, sirkülasyon
kaybını önlemek gibi amaçlar için de kullanılmakta.
Iran Gilsonit firması ise ürünlerinin daha çok yol
inşaatında kullanıldığını ifade ediyor. Gilsonit ayrıca
basım ve kalıp işlerinde de kullanılmakta. Iran Gilsonit yılda 100.000 ton 45 mikrona kadar değişik boyutlarda öğütülmüş ürünler satmakta. Halen gilsonit
fiyatları 150 $/T ile 375 $/T arasında değişmekte.
Süveyş Kanalı kapasitesini
ikiye katladı
6 Ağustos’ta 146 yıllık Süveyş Kanalının
kapasitesi %100 arttı. Kanalda iki yönlü trafik mümkün hale geldi. Kanal sadece genişletilmekle kalmadı, derinliği de 24m oldu.
Mısır önümüzdeki yıllarda bugünkü 46
gemi/gün olan geçiş adedinin 97 olacağını
öngörüyor. Geçiş için bekleme saatlerinin
de 11’den 3’e düşeceği tahmin ediliyor. Geçen yıl kanaldan 33,1 milyon ton cevher ve
metal, 18,4 milyon ton gübre, 18,7 milyon
ton kimyasal geçişi olmuş. Artan kapasite
ile Uzakdoğu’dan Avrupa’ya hammadde ithalatı artacağı gibi, geri dönüşe yük arayan
hatların Uzakdoğu’ya navlunları aşağı çekmesi de bekleniyor.
Andalusit
Latin Resources şirketi kuzey Peru’daki 15 milyon ton/yıl kapasiteli andalusit yatırımına devam ediyor. Mücevher taşı olarak da bilinen bu alumino silikat minerali son zamanlarda döküm kumu olarak tercih edilmeye başlandı.
Ergime derecesi 1850oC olan mineral döküm kumu uygulamasında olivin
ve kromite rakip olacak gibi gözüküyor. Mineral bazı kaynaklarda Kerphalit
olarak da anılıyor.Güney Afrika global üretimin %64 ünü gerçekleştiriyor.
Fransa, Çin ve G.Afrika’daki operasyonlarıyla Dünya pazarının %67 isini
de Imerys elinde tutuyor.
Röportaj
Çayeli Bakır
İşletmeleri:
İş güvenliği ve
çevreye yatırım
üretim artışı
olarak geri
dönüyor
Keşifle ilgili geniş çaplı bir yatırımın teşvik edilmesi konusunda benim stratejim, keşif lisanslarının güçlendirilmesi ve devletin jeolojik bilgilerine erişimin kolaylaştırılması oldurdu.
Iain Anderson
Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Iain Anderson. Avusturalya
doğumluyum ve mekanik mühendisiyim. Türkiye’ye ilk kez 2001 yılında
Bergama’daki Ovacık Altın Madeni’nin kurulum aşamasında geldim ve
bir süre orada çalıştım. 2009 yılında
Çayeli Bakır İşletmeleri’nde çalışmaya başladım ve şu anki Genel Müdürlük görevimi ise 2010 yılınından
beri yürütüyorum. Rize’de yaşayıp bu
doğayı tanıdığım ve bölgenin güzelliğini yaşadığım için kendimi şanslı
hissediyorum. Yakın zamanda Türk
vatandaşı oldum ve gerçekten burayı
kendi ülkem olarak benimsediğimi
söyleyebilirim.
Çayeli Bakır İşletmeleri hakkında
bilgi verir misiniz?
Ü
lkemizin en önemli bakır üreticisi olan
Çayeli Bakır İşletmeleri 1994 yılından
beri faaliyetlerini sürdürüyor. 2013 yılından bu yana First Quantum Minerals çatısı
altında bulunan ve bugün ülkenin bakır madeni
üretiminin üçte birini tek başına gerçekleştiren Çayeli Bakır gerek üretim rakamları gerekse de iş güvenliği
ve çevre konusundaki uygulamalarıyla madencilik sektörümüzün öncü kuruluşlarından biri. Şirketin Genel
Müdürü Iain Anderson 2001 yılından bu yana Türkiye
madencilik sektöründe çalışıyor. Kendisiyle yaptığımız söyleşide Çayeli Bakır, Türkiye’de madenciliğin sorunları ve çözüm yolları, çevre ve iş güvenliği sorunları
gibi pek çok konuyu konuştuk…
Çayeli Bakır İşletmeleri, Rize’nin
Çayeli ilçesi Madenli Beldesi’nde
1994 yılından bu yana operasyonlarını sürdürüyor. Yaklaşık 20 yıldır
bakır ve çinko cevheri üreten işletmemiz, yılda 1.3 milyon ton cevher
üretme ve işleme kapasitesine sahip.
Türkiye’nin bakır madeni üretiminin
yaklaşık üçte birini karşılayan Çayeli Bakır, 25,2 milyon dolar vergi ile
Türkiye’de en çok kurumlar vergisi
ödeyen firmalar sıralamasında 57’nci
sırada. 2014 yılı itibarıyla 219 milyon
dolar ihracatla madencilik sektörü ihracat sıralamasında 2. konumdadır.
Varsa yeni projeleriniz ile rezerv
geliştirme çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Çayeli Bakır İşletmeleri olarak öncelikli hedefimiz, güvenli bir şekilde faaliyetlerimizi devam ettirmek ve var
olan üretim oranlarımızı korumak.
Diğer bir önceliğimiz ise madenimizin ömrünü 2019’un ötesine taşımak.
Çabalarımızla birlikte Türkiye’nin
2023 stratejik hedefleri arasında yer
alan “500 milyar dolar ihracat hedefi”ne katkı sağlamayı umuyoruz.
Madencilikte esas katma değerin
topraktan çıkarılan ürünün işlenerek ara veya son ürüne dönüştürülmesiyle yaratıldığı hepimizin
malumu. Şirketinizin bu konudaki
durumunu anlatır mısınız? Türkiye madenciliğinin daha yüksek artı
değer üretir hale gelmesi, yani çıkarılan cevherin son ürüne kadar işlenmesi hususunda gerek sektörün
gerekse de devletin yapması gerekenler sizce nelerdir?
Çayeli Bakır ürettiği bütün konsantreleri ihraç etmektedir ve bu durum, genel olarak algılananın aksine, ülkeye
katma değer sağlamadığımız anlamına gelmez. Çayeli Bakır’ın kazancının %70’e yakını royalti, vergi, yerel
tedarik, sosyal fonlar ve diğer başka
harcamalar ile Türkiye ekonomisine
eklenmektedir. Bununla birlikte, Çayeli Bakır bünyesinde yıllar içinde
yetiştirilen, eğitilen ve geliştirilen çok
sayıda çalışan başka şirketlerde üst
düzey konumlarda görevlendirildi ve
bu sayede gerçekleşen bilgi transferi
kişilere, sektörümüze ve Türkiye’ye
fayda sağladı. İhtiyaçlarımızı karşılamak ve Rize’de katma değerli ürün
üretebilmek için Türkiye’de izabe
ocağı inşa etmek amacıyla yakın zamanda bir araştırma yaptık. İzabe ve
arıtma işlerinin oldukça rekabetçi ve
bu sektördeki kar marjlarının düşük
olduğunu ve ürün fiyat dalgalanmalarıyla karşı karşıya kaldığını anladık.
Yapılan herhangi bir yatırımın 20 yılın üzerinde bir zaman dilimi boyunca herhangi bir getiri sağlayabilmesi
için şu andaki maden kapasitemizin
5 katı büyüklüğünde bir izabe ocağı
inşa etmemiz gerekiyor. Tabi ki de ülkede hâlihazırda var olan daha küçük
bir izabe ocağı inşa etmek mümkün
olmasına rağmen yatırım getirisi yaratmak için devlet desteği olmadan
özel sektörün bu tip tesisleri inşa etme
riskine girip girmeyeceği belirsizdir.
Şu anda işletilen izabe ocaklarının
yıllık üretim kapasitesi 100.000 ton
metalin üzerindedir. Türkiye’de hala
daha büyük bir izabe ocağının inşa
edilebileceğini düşünmeme rağmen
bunun benzer kapasitedeki büyük
bir maden tarafından desteklenmesi
gerektiği veya yatırımı teşvik etmek
üzere verilen devlet desteğine ihtiyacı olduğunu düşünmekteyim. Devlet
teşvikleri, ülkenin kaynakları üzerine yapılan masraflardır ve artı değer
üretmezler. Benim geliştireceğim
strateji, şirketleri kaynaklar vasıtasıyla teşvik ederek ve bu tip bir kaynak
için uzman görüşü sunarak büyük
çaplı bir madencilik projesinin oluşturulması ve geliştirilmesi oldurdu.
Maden aramalarıyla ilgili geniş çaplı
bir yatırımın teşvik edilmesi konusunda benim stratejim, maden arama
lisanslarının güçlendirilmesi ve devletin jeoloji alanındaki bilgilerine erişimin kolaylaştırılması oldurdu.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 47
Madencilik ileri teknoloji gerektiren bir faaliyettir
Madencilik sektörünün gelişmesinde kamu otoritesinin yaklaşımı, mevzuat ve uygulamaları da belirleyici
bir önem arz ediyor. Başka ülkelerdeki deneyimleri de
bilen bir kişi ve şirket olarak Türkiye’deki durumu
nasıl değerlendiriyorsunuz? Tespit ettiğiniz aksaklıklar ve çözüm önerileriniz nelerdir?
Madencilik endüstrisinin Türkiye’de genel olarak negatif
olarak algılandığını söyleyebiliriz. Bu, sektörümüzün gelişiminin önündeki en büyük engellerden biridir. Geçen
sene sektör olarak oldukça acı deneyimler yaşadık. Çayeli
Bakır olarak, bu bağlamda oluşabilecek riskler doğrultusunda kararlar alınmasının ve özellikle kendimizi sadece
yasal gereksinimlerle sınırlamadan hareket etmenin çok
önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu ifade, mevcut mevzuatın yetersiz olduğu anlamına gelmemektedir. Madencilik sektöründe öngörülemeyen risklerin var olması ve her
maden sahasının kendine özgü riskler taşıması sebebiyle
bu yaklaşımı benimsiyoruz.
Madencilik, üçüncü dünya ülkelerine ait ve uzun vadeli
çevresel zarara neden olan düşük teknolojili bir endüstri olarak görülmektedir. Aslında madencilik, inanılandan
çok daha teknolojiktir. Madencilik birçok profesyonel disiplinin bir ekip olarak bir arada çalışmasını gerektiren bir
sektör olup, madencilik sektöründe bilgisayar, otomasyon
ve artan bir şekilde robot teknolojisi kullanılmaktadır.
Çalışanlarımızı aktif bir
şekilde bizimle yakın ilişki
kurmaları ve bize meydan
okumaları konusunda aktif
olarak teşvik ederiz. “Güvenliğin sağlanamadığı durumda üretim yapmayız”
gibi kimi yol gösterici felsefelerimiz vardır ve çalışanlarımıza kendilerine farkında olmadan verilen tehlikeli
işleri reddetme zorunlulukları olduğunu söyleriz. Bu
bir sorumluluktan öte bir
zorunluluktur.
Güvenlik ve çevreye ilişkin endişeler gerçek birer olgudur, sektörümüzün bunlara cevap vermesi ve bu sorunların üzerine gitme konusunda daha iyiye gitmesi gerekmektedir. Madencilik sektörünü geliştiren temel nedenin
hammaddeye olan talep olduğunu ve telefonlarımızda,
bilgisayarlarımızda ve televizyonlarımızda kullanılan bakırın aslında Çayeli Bakır gibi bir madenden çıkarıldığını
ve hayat kalitemizi arttıran birçok unsur için madenciliğin gerekli olduğunu anlamamız gerekir. Madenciliğin
çevresel etkilerinin olduğu konusunda herhangi bir şüphe
olmamasına rağmen iyi maden şirketleri, madenin işletilmesi sırasında ve maden kapatıldıktan sonra bu etkileri
azalmak veya ortadan kaldırmak için gereken çevresel
yükümlülüklerini yerine getirmektedir. Maden şirketlerinin çevresel mükemmelliği hedeflemesi, şirket dışı tarafların denetimlerine açık olması ve madenin işletiminden
önce maddi anlamda eksiksiz bir biçimde desteklenmiş
bir maden kapatma ve rehabilitasyon planının olması gerekmektedir.
Madencilikte teknoloji kullanımı gerek verimlilik gerekse de iş ve çevre güvenliği bakımından belirleyici
önemde. Bu konuda Çayeli Bakır İşletmelerini benzerlerinden ayıran şeyler nelerdir?
Çayeli Bakır, birçok kuruma benzer bir şekilde teknolojiden faydalanmaktadır. Çayeli Bakır’ı diğer kuruluşlardan
ayıran unsurun yaptığımız şeyi sürekli geliştirme çabası
olduğunu düşünüyorum. Şirketimizin çalışmaya başladığı ilk günden itibaren sürekli gelişim kültürü şirketimizin
DNA’sına işlenmiştir. Çayeli Bakır’ın faaliyetlerini yürüttüğü 20 yıl içerisinde kullandığımız teknoloji belirgin bir
biçimde gelişme kaydetmiştir. Şu anda, şirket ilk kurulduğunda mevcut olmayan yazılım ve ekipmanları kullanmaktayız.
İş sağlığı ve güvenliği kurumsal kültürün bir parçasıdır
nızdan bahseder misiniz? Örnek bir kurum olarak,
iş güvenliği standartlarının yükseltilmesi konusunda
sektördeki diğer kuruluşlara ne gibi önerilerde bulunursunuz?
Çayeli Bakır, birçok kuruma benzer bir
şekilde teknolojiden faydalanmaktadır.
Çayeli Bakır’ı diğer kuruluşlardan ayıran
unsurun yaptığımız şeyi sürekli geliştirme
çabası olduğunu düşünüyorum. Şirketimizin çalışmaya başladığı ilk günden itibaren
sürekli gelişim kültürü şirketimizin DNA’sına işlenmiştir.
Yeni şeyler keşfetmeye ve öğrenmeye her zaman açığız
Teşekkür ederim ancak örnek bir kurum olarak etiketlenmekten pek hoşlanmıyorum çünkü kendini beğenme ve
rehavet gibi duygulara neden olabilir. Çayeli Bakır ve
çalışanları kusursuz değildir ve biz de hata yaparız. Yakın
zamanda, oldukça zor zemin şartlarında çalışılan bir yeraltı madeninde ‘Kayıp Zamanlı’ kaza olmadan 570’den
fazla gün geçirdik. Çalışanların ölmesine ve yaralanmasına neden olabilecek tehlikelerin her zaman var olduğu
koşullarda bu performansı sürdürmek için gerçekçi olmak
ve dikkatimizi sürdürmek zorundayız.
Şirketinizin iş güvenliği konusundaki standartları ile
öne çıktığını biliyoruz. Bu konudaki uygulamaları-
Çayeli Bakır’ın sağlık ve güvenlik programına yaklaşımı oldukça basittir ve felsefelerimiz başka yerlerde de
uygulamaya konulabilir. İş güvenliği programımız yıllar
içinde gelişti. Başlangıçta sadece düzenlemelere uymaya
odaklanmıştık ve daha sonra program, belirlenen risklerin ve tehlikeli koşulları kapsayacak şekilde geliştirildi.
Yaklaşık 5 sene önce kaza oranlarımızın durağan bir noktaya geldiğini anladık ve kaza oranlarımızın olabilecek
en düşük seviyeye indirgenmesi için farklı bir yaklaşım
geliştirmemiz gerekmekteydi. En büyük tehlikeler belirlendikten, ortadan kaldırıldıktan veya kontrol altına alındıktan sonra kaynaklarımızın, zamanımızın ve çabamızın
daha fazlasını çalışanlarımızı buna uygun bir şekilde dav-
ve sektördeki son teknolojik ilerlemeleri araştırıyoruz.
Ancak, Çayeli Bakır kullanacağı teknolojiyi titizlikle
seçmekte ve teknolojiyi sadece var olduğu için kullanmamaktadır. Örneğin yakın zamanda sadece, güvenliği ve
üretkenliği geliştirmek için ekipman operatörleri için simülatörlerin kullanımına baktık. Bir mühendis olarak aşırı derecede uygulamaya koymak istediğim ilginç bir teknoloji olmasına rağmen madenin geriye kalan kullanım
ömründe bu yatırımın herhangi bir getirisinin olmayacağını düşündük. Çayeli Bakır’ın tüm gelişim çabalarının
olumlu bir sonucunun ve bir getirisinin olması gerekir.
ranmaya teşvik etmek amacıyla kullandık. Çayeli Bakır,
ekip çalışmasının ve iş güvenliğiyle ilgili daha işbirlikçi
bir yaklaşımın teşvik edilmesi için havacılık sektöründeki
teknikleri benimsemektedir. Bu, çalışanların sorgulamasını ve katılımcılığını teşvik etmek için liderlerin yeni bir
yaklaşımı benimsemesini gerektirmektedir.
Bir kuruluşun yönetim veya lider kadrosu, işyerinde uygun davranışların tanıtılmasında çok önemli bir rol oynar.
Yöneticilerin nasıl iletişim kurduğu, davrandığı ve verdiği kararlar çalışanlar tarafından yorumlanır. Yöneticilerin
söyledikleri ve davranışları arasındaki herhangi bir tutarsızlık, çalışanlar tarafından iş güvenliği uygulamalarımıza bağlılık eksikliği olarak yorumlanır ve çalışanlarımız
bizim gerçekten iş güvenliği kurallarımıza bağlı olmadığımıza inanırsa kaza ve yaralanma oranlarını arttıracak
şekilde davranmaya başlarlar. Yöneticilerin iş güvenliği
uygulama ve prosedürlerine uymadığı veya istediği zaman bunların değişmesine izin vermesi halinde çalışanların bunlara uygun davranmasını nasıl bekleyebiliriz? Sadece sonuca odaklanıp ekipman, sistem ve insan üzerinde
yatırım yapmadan çalışanlarımızın güvenli çalışmasını
nasıl bekleyebiliriz?
Bazı işyerlerinde yönetim kadroları çalışanlarıyla çok az
iletişim kurar veya iletişim kurduklarında genellikle performanslarının yeterli olmadığını, üretim hedeflerine ulaşılmadığını ve maliyetlerin çok yüksek olduğunu söylerler. Çayeli Bakır yönetimi, çalışanlarla sık bir şekilde yüz
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 49
yaklaşımı benimseyen yöneticiler, çalışanların verdikleri
kararlara meydan okumasından veya üretim sürecini durdurmasından rahatsızlık duyabilirler. Asıl liderler egolarını bir kenara koyarak çalışanlara kendilerinin normalde
erişemeyecekleri sonuçlara ulaşmalarına izin verecek şekilde ilham verirler. Dürüst olmak gerekirse, bazı işyeri
sahibi ve yöneticilerin neden iş güvenliği meselelerine
daha fazla zaman ve çaba sarf etmediklerini anlamıyorum.
İş güvenliği konusunda Çayeli Bakır’da yapılan herhangi
bir yatırımın karşılığını defalarca aldık. Son 5 sene içerisinde madenimiz her bir sene rekor üretim oranlarına ulaştı ve bu dönem boyunca çalışanlarımız kendilerini daha
önce olmadığı kadar güvenli ve mutlu hissetti.
Madenciliğin doğal ve toplumsal çevreye etkileri son
dönem sıkça gündeme gelen konular. Gerek doğal çevrenin korunması gerekse de toplumsal çevreye katkı
ve sosyal sorumluluk noktalarında, şirketinizin politikası, uygulamaları ve varsa bunların sonuçlarından
bahseder misiniz?
Dürüst olmak gerekirse, bazı işyeri sahibi
ve yöneticilerin neden güvenlik meselelerine daha fazla zaman ve çaba sarf etmediklerini anlamıyorum. Güvenlik konularında
Çayeli Bakır’da yapılan herhangi bir yatırımın karşılığını çok defalar aldık. Son 5 sene
içerisinde madenimiz her bir sene rekor
üretim oranlarına ulaştı ve bu dönem boyunca çalışanlarımız kendilerini daha önce
olmadığı kadar güvenli ve mutlu hissetti.
yüze iletişim kurar ve bu etkileşimlerin büyük bir kısmının sebebi iş güvenliğinin arttırılması konusudur. Çalışanlarımızı aktif bir şekilde bizimle yakın iletişim kurmaları
ve bize meydan okumaları konusunda aktif olarak teşvik
ederiz. “İş güvenliğinin sağlanamadığı durumda üretim
yapmayız” gibi kimi yol gösterici felsefelerimiz vardır ve
çalışanlarımıza kendilerine farkında olmadan verilen tehlikeli işleri reddetme yükümlülükleri olduğunu söyleriz. Bu
bir sorumluluktan öte bir zorunluluktur. Çalışanlarımız,
devam etmenin güvenli olmadığına inandıkları herhangi
bir üretim sürecini herhangi bir anda durdurmak konusunda kendilerini yetkili hissederler. Yönetim olarak üretim
sürecini durdurdukları için çalışanlarımızı cezalandırmak
veya onları azarlamak yerine bunun tam tersini yapmaktayız. Güvenli olmayan işleri durdurdukları için çalışanlarımıza veya yüklenicilerimize ufak ödüller verdiğimiz bir
çok durum vardır. Çayeli Bakır’da iş güvenliği, sadece İş
Güvenliği Departmanının veya İSG uzmanlarımızın değil
Çayeli Bakır ailesinin her üyesinin sorumluluğudur. Tabi
ki yönetim ve liderlik konularında daha geleneksel bir
50 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Yerel kalkınmaya özen gösteren bir firma olarak, mavi
yaka çalışanlarımızın yaklaşık yüzde 95’ini, beyaz yaka
çalışanların yüzde 65’ini bulunduğumuz yöreden istihdam
ediyoruz. Ayrıca her yıl 10-20 işsiz gence temel madencilik eğitimi vererek bölgenin mesleki kapasitesinin gelişimine katkıda bulunuyoruz.
Firmamızın sosyal fonlarının geniş kesimlerin yararına
harcanması sürecinde daha katılımcı bir yönetişim modeli geliştirilmek amacıyla 2011 yılında Toplum Danışma
Kurulu ve bir Bağış Değerlendirme Komitesi oluşturduk.
Bu komiteler kadın temsilcisi, kaymakamlık, belediye,
STK’lar gibi grupları temsil eden 8 üyeden oluşuyor. Tüm
bağış talepleri Bağış Değerlendirme Komitesi’ne sunuluyor, sosyal fonların nereye harcanacağına onlar karar veriyor. Bu komitede Çayeli Bakır’dan ise sadece bir üye
bulunuyor. Böylece yörenin kalkınmasını destekleyecek
çok sayıda projeye destek veriyoruz.
Sağlık tesisleri, sağlık ekipmanları, eğitim araç ve ekipmanları, burs programları, gelir getirici kırsal kalkınma
projeleri bu kapsamdaki çalışmalar arasında yer alıyor.
Bir diğer çalışmamız ise Toplum Kapasitesi Geliştirme
Programı adı altında verdiğimiz mesleki eğitimler projesi. Bu çalışma sadece Rize için değil ülkemiz madencilik
sektörü için de oldukça değerli bir proje. Her yıl madencilik hakkında temel eğitimler ve 4 farklı operatörlük lisansı
alan yaklaşık 20 kursiyer gördükleri 3 aylık teorik ve iş
başı uygulamalı eğitimde başarı göstererek sertifika sahibi oluyor. Bu eğitimi alan kursiyerlerin madencilik alanı
dışında, diğer ağır sanayi sektörlerinde de iş bulabildiğini
zaman zaman duyuyor ve mutlu oluyoruz.
Türkiye’den Haberler
Natural Stone 2015 global oyuncuları buluşturuyor
Bakan da hemfikir: Madencilik Bakanlığı kurulmalı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, Türkiye’de madenciliğin
geliştirilmesi için Maden Bakanlığı ya da Başbakanlığa bağlı konuyla ilgili bir
müsteşarlık kurulması gerektiğini söyledi.
yapılacak yatırımların artırılması için
de teşviklerin gerekli olduğunu ifade
etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Ali Rıza Alaboyun Kömür Üreticileri Derneği temsilcileriyle yaptığı
görüşmede sektörü yakından ilgilendiren konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Madencilikte yerli
kaynakların yalnızca yüzde 12’sinin
kullanıldığını, elektrik üretiminde ise
doğalgazın oranının azaltılması gerektiğini söyleyen Bakan Alaboyun,
iş sağlığı ve güvenliğinin de öne çıkarıldığı yeni bir madencilik yasası için
çalışmalara başlanacağını dile getirdi. Alaboyun, yerli kömür kaynaklarından elektrik üretiminin artırılmasının daha doğru olduğunu, madenlere
Bakan Alaboyun ile yapılan görüşmede sektörün sorunlarını dile getiren
Kömür Üreticileri Derneği Başkanı
Muzaffer Polat da “Madencilik yapılacaksa dünya ölçeklerinde uygulanabilir, sürdürülebilir, ölümlerin
olmadığı, işçinin de madencinin de
mutlu olduğu bir ortam yaratılması
için sadece madencilik faaliyetleri ile
ilgilenen bir Maden Bakanlığı kurulmalı” şeklinde konuştu.
silcilerinden mevzuatı uygulayanlara,
madencilikte tecrübeli firma temsilcilerinden onları denetleyen teftiş
ekiplerine, öğretim üyelerinden yurt
dışında madencilik sektöründe marka
olmuş Türk vatandaşlarına kadar geniş bir katılım olmalı.”
Kömür diğer madenlerden
ayrılmalı
“Bir çalışma ekibi oluşturulmalı ve
bu ekipte sivil toplum örgütleri tem-
Kömür Üreticileri Derneği Başkanı Muzaffer Polat, kömür madenciliğinin diğer madencilik faaliyetlerinden ayrı olduğunu, bu
nedenle devletin de kömür işçisinin de işverenin de hak ve yükümlülüklerini ayrıntılı olarak tarif
eden bir düzenlemenin gereğini
vurgulayarak Avustralya ve Amerika’da kömür madenciliğinin ayrı
bir yasa ile düzenlendiğine dikkat
çekti. Polat, yerli kömürden enerji
üretiminin teşvik edilmesi ve alım
garantisi verilmesi gerektiğini de
dile getirdi.
İki gün sürecek ve bilimsel oturumlar ile sergilerin yer alacağı Sempozyumda, madencilik ve inşaat
sektörlerinde yaygın uygulaması
bulunan delme ve patlatma konusu
tüm yönleriyle ayrıntılı olarak uy-
gulayıcıları ve uzmanları tarafından
tartışılacak. Bu sempozyum, bilgi
birikimini artırmayı, yeni yaklaşım
ve teknolojileri tanıtmayı ve tartışmalarla çözüm önerileri getirmeyi
hedefliyor.
Polat, denetimlerin bir merkezde yapılması gerektiğini belirterek, maden
işletmecisinin işlerini sürdürebilmek
için 26 ayrı yerden izin almak zorunda kalabildiğini anlattı. Madencilik
yasası yeniden yapılırken, sektörün
görüşlerinin de alınması gerektiğini
kaydeden Polat, şunları söyledi:
Delme Patlatma Sempozyumu
TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından düzenlenecek olan 6.
Delme-Patlatma Sempozyumu 1920 Kasım 2015 tarihlerinde İstanbul
Steigenberger Hotel Maslak’ta gerçekleştirilecek.
CNR Fuarcılık tarafından İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) ve
KOSGEB desteğinde düzenlenen “Natural Stone – 12.Uluslararası Mermer, Doğal Taş Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı” dünya doğaltaş sektörünün üretici ve yatırımcılarını İstanbul’da buluşturuyor.
CNR EXPO Yeşilköy’de 4-7 Kasım 2015 tarihlerinde düzenlenecek fuarda
ülkemizin dört bir yanında üretilen doğal taş ürünlerinin yanı sıra sektöre
yönelik makine, ekipman ve teknolojiler de ziyaretçilerle buluşacak. Uzun
soluklu uluslararası iş bağlantılarına ev sahipliği yapacak Natural Stone
2015 Fuarına Çinli yatırımcıların damga vurması bekleniyor. İMİB Başkanı Ali Kahyaoğlu, “Natural Stone Fuarı’nda en büyük pazarımız Çin’den
çok sayıda profesyonel alıcıyı ağırlayacağız. Organizasyon aracılığıyla
Çin’e ihracatımızın yeniden yükselmesi için çalışacağız” dedi.
Maden Mühendislerinden Madencilik ve Çevre Sempozyumu
TMMOB Maden Mühendisleri
Odası Isparta, Antalya ve Burdur
İl Temsilciliklerinin İşbirliği ile
düzenlenecek olan 5. Madencilik
ve Çevre Sempozyumu 26-27 Kasım 2015 tarihlerinde Antalya’da
gerçekleştirilecek.
İlk dördü farklı yerlerde gerçek-
leştirilen Madencilik ve Çevre
Sempozyumu, sanayi ve üniversite çevresinden artan bir ilgiye
paralel olarak geleneksel hale getirildi. Sempozyum kapsamında,
sanayiden gelen katılımcılarla ve
sektörde gerçekleştirilmiş olan
araştırma sonuçlarının sunumları
ile yararlı bir bilgi ve fikir pay-
laşımı sağlanması hedefleniyor.
Sempozyum, sektör içerisinde
yer alan kişi ve kuruluşların, çalışmalarını sergilemek, sorunlara
çözüm bulmak ve bu ortamı sektör çalışanları ve bilim insanları
ile paylaşmak isteyen tüm sektör
paydaşlarının buluşacağı bir platform olacak.
V. Uluslararası Maden Makinaları Sempozyumu
Maden Mühendisleri Odası tarafından
düzenlenen Türkiye V. Uluslararası
Maden Makinaları Sempozyumu ve
Sergisi 1-2 Ekim 2015 tarihlerinde Eskişehir‘de gerçekleştirildi. Sempozyumu düzenleyen Maden Mühendisleri
Odası’nın Yönetim Kurulu Başkanı
Ayhan Yüksel açılışta bir konuşma
yaptı. Yüksel, konuşmasında ülke
olarak zor bir dönemden geçtiğimizi
belirterek, madenciler olarak bu zorlukların aşılmasında ellerinden gelen
katkıyı yapmaya hazır olduklarını ifade etti. Ekonominin, kalkınmanın ve
sanayinin tüm insanlık için olduğunu
vurgulayan Ayhan Yüksel, madencilerin de bir parçası olduğu bu faaliyetlerin doğayla ve insanlıkla barışık bir
şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade
etti. Bu faaliyetlerin yaratacağı refah
ve mutluluğun da tüm insanlıkça paylaşılması gerektiğini söyleyen Yüksel,
“Sanayileşme tek başına bir amaç olamaz. Sanayileşme; toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, ama öncelikle
çalışanların sağlık, eğitim, barınma,
kültür gibi temel gereksinimlerini
sağlamak üzere ileri teknolojileri işsizliği de ortadan kaldıracak biçimde
kullanarak gerçekleştirilen toplumsal
gönencin bir aracı olarak algılanmalıdır,” şeklinde konuştu. Bu çerçevede,
madencilik sektörü için üretim faaliyetleri sırasında gelişmiş teknolojik
ekipmanların kullanımının önemine
dikkat çeken Ayhan Yüksel, ülkemizin
bu konuda maalesef istenen düzeyde
olmadığını söyledi. Yüksel verimlilik
ve iş kazaları konusunda yaşadığımız
sorunları hatırlatarak “Bu iki sorunun
çözülebilmesi için özellikle yeraltı
madenciliğinde gelişmiş teknolojik
ekipmanların kullanımı bir zorunluluktur,” dedi.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 53
Eti Maden’in bor ihracat hedefi 2.5 milyar dolar
kapasitesini 5.5 milyon ton, ihracatını
da 2.5 milyar dolar seviyesine çıkarma hedefi ile faaliyetlerine devam
ediyor.
Dünyadaki bor rezervlerinin yüzde
75’ine sahip olan Türkiye’nin dünya
pazarındaki payı 2014 sonu itibarıyla
yüzde 50’ye yükselirken, ülkemizdeki tek üretici olan Eti Maden İşletmeleri 2023’te bor kimyasalları üretim
Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürü Recep Akgündüz konuyla ilgili
yaptığı açıklamada şu bilgileri verdi:
“Geçen yıl dünya bor tüketimi 4.2
milyon ton seviyesinde gerçekleşti.
Kuruluşumuz 2.1 milyon ton ürün
satışı gerçekleştirerek pazar payını
yüzde 50’ye çıkardı. 2014 yılı bor
ihracat tutarı 871 milyon dolar olarak
gerçekleşti. Bu yılın ilk 6 ayında 974
bin ton bor kimyasalı üretimi yaparken, 414 milyon dolarlık satış hasılatı gerçekleştirdik. Yılsonu itibarıyla
880 milyon dolar ihracat olmak üzere
toplam 910 milyon dolar bor satış hasılatı hedefliyoruz.”
Eti Maden İşletmeleri’nin geçen yılki
ihracatının yüzde 57’sinin Asya ülkelerine, yüzde 23.7’sinin Avrupa’ya ve
yüzde 17.5’inin de Amerika’ya yapıldığı bilgisini paylaşan Akgündüz,
Asya bölgesine yapılan ihracatın yüzde 45’ini Çin’in oluşturduğunu vurguladı. Akgündüz, Güney Amerika’ya
tarım sektöründe gübre amacıyla kullanılmak üzere ürünler göndermeye
başladıklarını ve Afrika’dan da özel
gübre ürünleri talep edildiğini belirtti.
“Güney Amerika ve Afrika bizim için
yeni pazarlar” diyen Akgündüz, bu
pazarlarda özellikle gübre sektöründe
önlerinin açık olduğunu dile getirdi.
Zonguldak’ta Kömür Kongresi
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi’nin düzenlediği Türkiye 20. Kömür Kongresi 4-6
Mayıs 2016 tarihlerinde, Zonguldak
ta gerçekleştirilecek. Kongre süresince ayrıca, sektördeki teknolojik
gelişmelerin sergileneceği “Maden
Makinaları ve Donanımı Sergisi” de
düzenlenecek.
rağmen kömür madenciliğinin hemen
hemen her yönü ile ilgilenen ve dünyanın her yerinden madencilerin katıldığı uluslararası bir organizasyona
dönüşürken, başlangıcından bu güne
kadar kömür kongrelerinde 730 adet
yerli, 97 adet yabancı bildiri sunuldu.
1978 yılından beri iki yılda bir düzenlenen Türkiye Kömür Kongresi ulusal
bir toplantı olarak başlamış olmasına
Kömür Kongresi’ne ev sahipliği yapan Zonguldak, ülkemizin taşkömürü
rezervlerine sahip tek şehri ve buradaki kömür madenciliğinin geçmişi 170
yıl öncesine dayanıyor.
2003 yılları arasında MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu (Sivas) Bölge Müdürlüğü’nde Başmühendis ve
2003-2010 yılları arasında MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu (Sivas)
Bölge Müdürü olarak görev yapan
Topaloğlu, 2010-2015 yılları arasında
da MTA Genel Müdürlüğü Ege (İzmir)
Bölge Müdürü olarak çalıştı. 16 Temmuz 2015 tarihinde de MİGEM’de
Genel Müdürlük görevine getirildi.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
ve Sektörmaden dergisi olarak, yeni
Genel Müdürümüz Murat Topaloğlu’nu tebrik ediyor, ülkemiz madenciliğine katkı sunacak çalışmalarında
başarılar diliyoruz.
MİGEM’e yeni Genel Müdür
Geçtiğimiz yıl Mehmet Hamdi Yıldırım’dan boşalan Maden İşleri Genel
Müdürlüğü’ne (MİGEM) daha önce
MTA Ege Bölge Müdürü olarak görev
yapan Maden Mühendisi Murat Topaloğlu atandı.
1963 Erzurum Merkez doğumlu olan
Murat Topaloğlu 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi Zonguldak Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği
bölümünden mezun oldu. 1986-1987
yılları arasında Türkiye Taşkömürü
Kurumunda Maden Mühendisi, 198954 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Afyon’da Maden Hukuku
Sempozyumu yapıldı
Haber: Dündar Ergunalp
3-4 Ekim tarihleri arasında Afyonkarahisar’da Afyon Kocatepe Üniversitesi ile Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü tarafından “Maden Hukuku Sempozyumu” düzenlendi. Prof. Dr. Ali Şafak Balı ile Prof. Dr.
Bahri Ersoy’un düzenlemesini yaptığı sempozyumda 100
civarında katılımcı vardı. Çoğunluğunu hukukçuların oluşturduğu katılımcıların arasında Afyonlu mermercilerin haricinde sektörden pek az madenci vardı.
Açılış, “Madencilik ve tarihsel gelişimi” konulu oturumla,
Melih Turhan’ın Türkiye ve diğer ülkelerin maden hukukunu mukayese ettiği tebliğ ile başladı. İkinci oturum başlığı
“Madencilik Kanunundaki güncel gelişmelerdi. Bu bölümde Mehmet Tombul’un Maden Kanunundaki son gelişmelerin gerekçelerini anlattığı, Prof. Dr. Yasin Dursun Sarı’nın
Madenlerde ILO sözleşmelerinin uygulamalarını anlattığı
ve Yrd. Doç. Dr. Hakan Akçın’ın madencilikte nitelikli
harita yapmanın önemini irdelediği bildiriler ilgi çekti. İlk
gün “Madencilik tekniği ve rödövans sözleşmeleri” başlıklı oturumla son buldu. Bu bölümde Prof. Dr. Mustafa Topaloğlu’nun rödövans sözleşmelerindeki değişiklikler ve
yasaklamaları aktardığı bildiri, B. Kayar’ın sunduğu rödövans sözleşmelerinin maden hukuku açısından önemi, Mad.
Müh. Av. Mustafa Kula’nın Agrega işletmeciliğinin hukuk
sistemindeki yerini anlattığı bildiriler dikkat çekti.
“Madenciliğin temel sorunları ve çevre” ikinci günün ilk
oturum başlığıydı. Bu bölümde ilk konuşmacı Oğuz Güner’in ÇED uygulamalarını, ikinci konuşmacı Mad. Müh.
Ersan Değerli’nin yeterlik belgesi almış kuruluşların rolünü, Prof. Dr. Mesut Anıl’ın Zeytin yasasının madenciliğe
etkisini yorumlayan konuşmaları ilgi topladı. İkinci oturumda “İş sağlığı ve güvenliği” konusu işlendi. Prof. Dr.
Bahtiyar Ünver’in Soma kazasını ele aldığı bildiri, Prof.
Dr. Ataç Başçetin’in yeraltı iş kazalarına karşı alınabilecek önlemleri ve Yrd. Doç. Dr. Erkan Özkan’ın iş güvenliğinde sanal gerçeklik uygulamalarını anlattığı bildiriler
dikkat çekti. Öğleden sonra ilk oturumun konusu “Kamu
hukuku açısından madencilik” oldu. Bu bölümde Nilüfer
Özdemir’in maden kanunu kapsamındaki para cezalarını,
Erhan Egemen’in 2012/15 sayılı başbakanlık genelgesini,
Yrd. Doç. Dr. Fethi Kılıç’ın maden kazalarında olası kasıt
ve bilinçli taksir konularını işlediği bildiriler ilgiyle dinlendi. “Özel hukuk açısından madencilik” konusunun işlendiği
son oturumda Huriye Kubilay’ın zorunlu ferdi kaza sigortası, Halil Yılmaz’ın maden kazalarında işverenin hukuksal
sorumluluğunu anlatan bildirileri oldukça bilgilendiriciydi.
Kapanışta, madencilikte hukuksal uygulamaların sorunlu
olduğu ve sorunların aşılması için ileriki yıllarda toplantılara daha da geniş katılımla devam edilmesine ihtiyaç olduğunda hemen herkes hemfikirdi.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 55
Kömür madeninde geçmişe yolculuk:
Kömür madeninde geçmişe yolculuk:
Tour-Ed Maden Müzesi
1
850’lerde maden nasıl çıkarılırdı, hangi aletler kullanılırdı, kazılan kömür
nasıl taşınırdı, maden işçileri ne yer, ne içer, nasıl yaşarlardı gibi soruların
yanıtlarını ziyaretçiler otantik bir mekanda, orijinal eşya, alet ve gereçleri
görerek, onlara dokunarak, kullanarak, o havayı soluyarak öğreniyorlar.
Geçmiş sayılarımızdan birinde Polonya’daki Wieliczka Tuz Madeni ile
ilgili bir haber yayınlamıştık. Yüzyıllar boyunca kullanılmış bir madenin
ekonomik ömrünü doldurduktan son56 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
ra nasıl rerehabilite edilebileceğinin
muhteşem örneklerinden biri idi. Bu
konuda bir örnek de Amerika’dan
geliyor. Kömür ocaklarıyla ünlü Pittsburg’un kuzeybatısında bulunan
Tour-Ed Kömür Madeni Müzesi ziyaretçilerini madencilik dünyasının
geçmişine doğru etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor. Üretime 1850’lerde
başlanan bu yeraltı madeni 1960’la-
rın ortalarına kadar kömür vermiş.
Rezervin tükenmesiyle ekonomik
ömrünü tamamlayan maden kapısına
beton dökülüp kaderine terk edilmek
yerine bir maden tarihi müzesine dönüştürülmüş ve 1970’te kapılarını
tekrar açmış. O tarihten beri de öğretmenleriyle gelen ilkokul çocuklarından yabancı turistlere, madencilik
öğrencilerinden gezginlere kadar
binlerce ziyaretçi ağırlarken, hem
toplumda madencilikle ilgili bilinç ve
farkındalığın yükseltilmesine katkıda
bulunuyor, hem de ekonomik ömrünü
tamamlamış madenlerin nasıl rehabilite edilip tekrar işlevli hale getirebileceğine dair güzel bir örnek sunuyor.
Tour-Ed Maden müzesinin ana te-
ması, “1850’lerde madencilik nasıl
yapılıyordu?” olarak belirlenmiş. O
dönemlerde maden nasıl çıkarılırdı,
hangi aletler kullanılırdı, kazılan kömür nasıl taşınırdı, maden işçileri ne
yer, ne içer, nasıl yaşarlardı gibi soruların yanıtlarını ziyaretçiler otantik bir mekanda orijinal eşya, alet ve
gereçleri görerek, onlara dokunarak,
kullanarak, o havayı soluyarak deneyimliyorlar. Müze aslını o kadar iyi
yansıtıyor ki o yıllarda kömür vagonlarını çekmekte kullanılan katırlar,
hatta madenlerde gaz sensörü olarak
kullanılan kanaryalar bile unutulmamış.
Tour-Ed Kömür Madeni Müzesinde
yerin 50 metre altına kadar inen ve
uzunluğu 800 metreyi bulan galerilerde yapılan turlara kendileri de tecrübeli kömür madencileri olan rehberler eşlik ediyor. Müzenin girişinde
otantik madencilik gereçlerinin sergilendiği bir alan ve kazmadan barete,
tişörtten madenci fenerine ve hatta
kömürden yapılmış heykelciklerine
kadar pek çok ürünün satıldığı bir de
hediyelik eşya mağazası yer alıyor.,
Yolumuz oralara düşer mi bilinmez,
ama bizim ülkemizde de böyle şeyler
yapmak çok zor olmasa gerek. Madenciliğimizi yeni kuşaklara doğru
anlatmak istiyoruz ya, bundan iyi tanıtım mı olur?...
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 57
Röportaj
Granit
sektörünün
lideri:
Granitaş
1989’da bir Borusan
Grubu şirketi olarak
kurulan, 1998’den beri de faaliyetlerini bağımsız olarak sürdüren Granitaş bugün ülkemizin en büyük granit ve doğaltaş üreticilerinden biri olarak doğal kaynaklarımıza değer katmaya ve ekonomik değer yaratmaya
devam ediyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Suat Sarısoy ile kuruluşundan bu yana emek verdiği Granitaş ve madencilik üzerine konuştuk...
gelişmelere göre bazen bitmiş ürün
ithalatına da girmek zorunda kalıyoruz. Şirket olarak 450 çalışanımız var.
Yıllık satışlarımız 2 milyon metrekareye kadar ulaşıyor. 2014 yılı ciromuz
da 160 milyon liranın üzerinde oluşmuştur.
Yeni rezerv ve ürün geliştirme projeleriniz var mı?
Suat Sarısoy
Kendinizi tanıtabilir misiniz?
67 yaşındayım. Toplamda 42 yıla
ulaşan iş hayatımın iki bölüme ayırıyorum: Borusan grubunda 25 yıllık
profesyonel hayatım ve Borusan’dan
sonra kendi işimle olan 17 yıllık hayatım. İki oğlum var, eşim ve oğullarımla beraber çalışıyoruz. Aile üyeleri ve profesyonel ekip arkadaşlarımla,
hep birlikte işimizi iyi yapmaya, ülkemize, çalışanlarımıza katkıda bulunmaya çalışıyoruz.
Granitaş hakkında bilgi verebilir
misiniz?
Granitaş 1989 yılında Borusan grubu tarafından doğal taş sektöründe
iyi işler yapılması amacıyla kuruldu. Ancak ileriki yıllarda doğal taşın
kendine has özelliği nedeniyle büyük
holdinglerin işi olmadığı, daha farklı
yönetilmesi gerektiği gerçeği ortaya
çıkınca, 1998’den itibaren ise bizler
aile şirketimiz olarak yönetimi ve
şirket sahipliğini üstlendik. Halen 6
ildeki ocaklarımızda hammade üretip
madencilik faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu hammadelerimizi Avrupa
standartlarında üretim yapan Bilecik
ve Kırşehir’deki fabrikalarımızda
ürün haline dönüştürüyoruz. Ayrıca
ocaklarımızın içinde de ocak artanlarını işleyip, artıkları minimize edecek önlemler aldık. Ülkemizin renk
skalasında yetersiz kaldığı yerlerde
de ithalat yapıyoruz. Son yıllardaki
Yeni rezerv geliştirme için daima
koşturuyoruz. Ocakçılık ve maden
arama faaliyetlerimiz hep sürer. Bitmiş üründe de özel ürün için bir projeye başladık, devam ediyor. İnşallah
gelecek yılın ilk aylarında sonuçlarını
alacağız. Yeni bir ürün taşla ilgili,
ülkemiz için yeni olacak. Gelecek yıl
piyasaya koymuş olacağız.
Mermer ve doğaltaş rezerv, üretim
ve ticaretinin Dünyada ve Türkiye’deki durumu hakkında bilgi verebilir misiniz?
Mermer konusunda konuşmam doğru
olmaz, bizim mermer faaliyetlerimiz
sınırlıdır. Granit için konuşmak gerekirse, granitte ürünleri ekonomik
ürünler ve vasıflı ürünler olmak üzere
ikiye ayırıyoruz. Ekonomik ürünlerde
Çin, Vietnam gibi Uzakdoğu ülkeleri
tahmin edileceği gibi oldukça etkin ve
yüksek miktarlarda çalışıyorlar, onlarla baş edilmesi çok kolay olmuyor.
Yaptıkları işler dünyaca biliniyor. Bir
de vasıflı rengiyle, dokusuyla üst projelerde kullanılan ürün grubu var. Biz
her iki alanda da çalışma peşindeyiz.
Yani her müşteri kesitine verebilecek
ürün bulunduruyoruz. Vasıflı ürünleri
kendimiz işliyoruz, ekonomik ürünleri ise çoğunlukla ithal ediyoruz.
En büyük sıkıntı
Başbakanlık
genelgesi
Başta doğaltaş olmak sektörü olmak üzere, ülkemiz madenciliğinin
daha ilerilere taşınmasında kamu
otoritesinin tutumu, yasal mevzuat
ve uygulamalarne kadar önemli?
Ülkemizdeki durumu nasıl değerlendirirsiniz? Yapılması gerekenler
nelerdir?
Devletimiz sanayicisini korumak
için yakın bir işbirliği içinde çalışıyor. Bizim 8 yıl önceki müracaatımız
kabul edildi ve Çin ürünlerine karşı
anti damping uygulaması başlatıldı.
Birinci süreç bitip ikinci süreç başladıktan sonra da damping miktarını
arttırarak devletimiz yanımızda oldu.
Şimdi bazı meslektaşlarımız Vietnam ürünleri için de başvuru yaptılar, o da inceleme safhasında. Onun
da yakın zamanda sonuçlanacağını
umut ediyoruz. Teşvikler elbette her
madencilik ve sanayi faaliyeti için
önemlidir. Teşviklerin kullanımı aşırı
formalitelere bağlandığı için doğrusu
fazla üstünde durmuyoruz, kolay kullanılanlardan bazen istifade ettiğimiz
oluyor. Şu anda madencilerimizin en
büyük sıkıntısı Başbakanlık Genelge-
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 59
ne getirmeli. İş kazaları sadece işverenin önlem almasıyla
engellenmez, işçi arkadaşlarımıza da iş güvenliği bilincini
vermek zorundayız. Bunun için uğraş veriyoruz.
Çevreyi de feda edemeyiz
madeni de
Madencilikte doğal ve toplumsal çevreye duyarlılık en
önemli konular arasında. Bu anlamda çevre ve sosyal
sorumluluk alanında Granitaş’ın durumu nedir?
sidir. Başbakanlık Genelgesinde ufacık şeylerden kocaman şeylere her şeyin Başbakanlık’a bağlanması bakanlıkların işlevini boşa çıkardı. Bir nevi onları yok sayıyor.
Bunun hepimiz karşısındayız ama maalesef adım atılamıyor. Devletin bu konuda anlam veremediğimiz aşırı bir
duyarlılığı var. Çok engelleyici faktör var. Hepimizin elini
ayağını bağlayan, sektörün geleceğini tehlikeye düşüren
uygulama hala sürüyor. Bugünün şartlarında da ne zaman
kalkar, nasıl kalkar, kim kaldırır tarzı soruları sormayı bıraktık, hiç ümit kalmadı. Bu konuda oldukça üzüntülüyüz.
Dünya piyasalarında rekabet edebilmek için yalnızca
sahip olunan rezervleri çıkarıp uygun fiyata satmak
yeterli midir yoksa yapılacak başka şeylerde var mıdır?
Burada bütün meslektaşlarımızla her zaman, her yerde
ifade ettiğimiz gibi ürünlerimize değer katmamız şarttır.
Ürünlere değer katılması, ürünlerin değerinin yükseltilmesi için her firma kendince bir şeyler yapmaya gayret
ediyor. Bazı meslektaşlarımız düşük katma değerli ihracatı sürdürüyorlar, belki haklı yanları da vardır, fakat önünde
sonunda Türkiye sahip olduğu bu değeri daha iyi işletmek,
daha çok katma değer yaratmak zorundadır.
Madencilikte teknoloji kullanımı gerek verimlilik
gerekse de iş ve çevre güvenliği açısından belirleyici
önemde. Bu konuda Granitaş’ın durumu nedir?
İş güvenliğinde yapmaya uğraştığımız şey sadece yasal
prosedürleri uygulamak değil, yasanın emrettiklerininde
ötesinde, işyerinde hiçbir arkadaşımızın, hiçbir yeri incinmesin diye elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Gücümüzün yettiği ölçüde iş güvenliği eğitimleri yapılıyor.
Allaha şükür önemli bir iş kazasıyla da muhattap olmadık.
Yakın zamanda maalesef bir işçi arkadaşımızın hatasıyla önemli bir iş kazası oldu ama arkadaşlarımız o kadar
eğitime rağmen bazen göz göre göre hata yapabiliyorlar.
İş kazalarında her şeyin işverene yüklenmesi doğru değil.
İşçi de, işveren de herkes üstüne düşen sorumluluğu yeri60 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Madencilik sektörünün zaman zaman çevreye ilişkin sıkıntılara sebep olduğu bir gerçek. Fakat öte yandan çevreye müdahale etmeden de o maden çıkmıyor. O maden
çıktıktan sonra orayı düzeltiyor musunuz, özenli çalışıyor
musunuz, etrafı perişan etmek yerine düzgün çalışıyor
musunuz soruları önemli. Bu konuda biz de meslektaşlarımız da gereken özen ve duyarlılığı gösteriyor, ben buna
inanıyorum. Çocuklarımıza güzel, düzgün, tahrip olmamış müreffeh bir ülke bırakmak istiyoruz. Burada dengenin bulunması lazım, çevre korunacak diye madenciliğin
yapılmamasında anlam yok, tam tersi olarak madencilik
yapılacak diye çevreyi mahvetmenin anlamı yok. Madencilik yapılır ve çevre rehabilite edilir. Bunun yol ve yöntemleri de var. Bir çok yerde yapılmaya başlandı bile. Bu
bilinç yerleşecek.
Sosyal sorumluluk konusunda da, bizim mesleğimizde
mermer ustalığı, mermercilik diye bir esnaflık, sanatkarlık bölümü vardır. Biz bunun eğitimini veren kurumlara
mümkün olan desteği vermeye gayret ediyoruz. Makine
ithal edip kredili makine sattık. Çocukların eğitimi için
katkıda bulunuyoruz. Ihtiyacı olanlar bize müracaat ettiğinde, ustaların ve işçilerin çocukları, bilhassa yukarı doğru eğitimlerde, lise sonrasında çok destek vermeye gayret
ediyoruz. Bir vakıf kurma niyetimiz de var, taş çalışanlarının sosyal ihtiyaçlarına destek verecek bir vakıf. Hem
eğitim hem sosyal alanda sorumluluk taşıyacak bir vakıf
olmasını hedefliyoruz.
Şirketinizin gelecek vizyonu nedir ve son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Şirketimiz sektörünün lideridir. Lider kalmak, lider olmak kadar zordur. Liderliğimizi sürdüreceğiz. Biz tüm
çalışanlarımızla, müşterilerimizle, tedarikçilerimizle, yani
tüm paydaşlarımızla uyum içinde çalışan, her tarafta itibarlı olan, adı anılınca itibarı söylenen bir şirket olmak
için çabaladık hep. Bunu da başardığımızı düşünüyorum.
Bundan sonra da bu itibarımızı sürdürmek, daha da yükseklere taşımak için ne gerekiyorsa yapacağız.
İkili turnuvanın sonuçları :
1.
Zafer Şengüler - Fikret Aydoğdu
2.
Turgay Sesyılmaz - Murat Molva
3.
Başak Kütük - Ömer Kızılok
%63,34
%59,05
%58,33
Kontrat emniyette, fakat güney fazla lövelerin peşinde, takımına birkaç imp kazandırmaya çalışıyor.
Yerden son trefli oynandığında Doğu pik verirken güney kör
ruasını atar. Sıra batıda , pik atamıyor ve karoları tutmak zorunda, kör asını veriyor mecburen, ama bu kez de deklerana
kör lövesi görünüyor. Batı triple squeeze ( üç renkte sıkışma )
oluyor. Böylece güney 12 löve topluyor.
İkinci elimiz Eddie Kantar’dan bir el
♠ R96
♥ D107
♦ 987
♣ R642
D-B Zonda
Dağıtan: Batı
İkili Turnuva 1.leri Zafer Şengüler – Fikret Aydoğdu
♠ D10842
♥ V9543
♦R
♣ 83
8. Pamukkale Briç Şenlikleri 5-6 Eylül 2015 tarihlerinde
Pamukkale’de yapıldı.
2015 Türkiye Kulüplerarası Şampiyonası 22-27 Ağustos 2015 tarihlerinde Trabzon’da yapıldı. 64 takımın katılımıyla
başlayan turnuvada grup ve nakavt maçlarının ardından sıralama şöyle gelişti.
1. ÇAYYOLU BRİÇ SPOR KULÜBÜ:
Süleyman Kolata – İsmail Kandemir – Nafiz Zorlu– Ali
Uçar – Levent Özgül – Tayfun Özbey – Özgür Göksel
– Alpay Özalp
2. MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE SPOR:
Ahmet Kahraman – Zafer Şengüler – Karol Diyab –
Tevfik Gürkan – Tuğbars Bozkurt – Serhan Antalyalı
– Tony Rusev – Kalin Karaivanov – Hristo Hristov
Kulüplerarası Şampiyonu ÇAYYOLU Takımı
3. VEFA SPOR KULÜBÜ:
Hakan Ziya Atilla - Mehmet Şakirler – Orhan Ekinci –
Osman Özcan – Enver Köksoy – Yalçın Atabey – Emre
Kaya – Yusuf Kahyaoğlu – Orhan Aker
31. Mersin Briç Festivali 9-13 Eylül 2015 tarihlerinde Mersin Macit Özcan Spor Tesislerinde gerçekleştirildi. Türkiye’nin en geniş katılımlı festivallerinden olan ve 31’si düzenlenen turnuva patton takımlar turnuvası ve ikili turnuva
şeklinde gerçekleşti. Patton Takımlar turnuvasına 46 takım katılırken ikili turnuvaya 156 çift katıldı.
1. YILANKIRAN:
Süleyman Kolata – Salim Yılankıran – Mehmet Sırıklıoğlu – Merter
Boybek – Cengiz Şeker – Fikret Ak
2. VURGUN:
Tahsin Vurgun – Kutluhan Ünal – Orkunt Kesikbaş – Duran Bağlı
– Neşe Serin – Mesut Tekin
64 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Ayrıca 2015 Cumhuriyet İkili Turnuvası 31 Ekim – 1 Kasım tarihlerinde yapılması planlanırken, genel seçim nedeniyle 24-25 Ekim Tarihlerinde İstanbul’da yapılacaktır.
İlk elimiz Anahim’de yapılan Kuzey Amerika Şampiyonası’ndan
♠ D3
♥ 97
D-B zonda
♦ 62
Dağıtan : Güney
♣ AR107542
♠ V952
♥ AD86
♦ DV3
♣ 83
Batı
Pas
Pas
Kuzey Doğu
3SA
Pas
Batı pik 2lisini çıkar, yerden ufak,
Doğu rua, asla alan
dekleran bütün treflerini çeker. Son
trefli
çekmeden
önce durum şöyleydi :
Patton takımlar Turnuvasının sonuçları :
3. AYLAN KURDİ:
Mehmet Karkin – Mehmet Aksu – Halil Tacir – Serhun İnal – Ali
Çelik – Seyfettin Aknar
9. Akçakoca Palamut Briç Festivali 17-18 Ekim tarihlerinde yapılacaktır.
Patton Takımlar 1.si Yılankıran
Güney
1SA
Pas
K
B
D
G
♠ R864
♥ V52
♦ 9754
♣ V9
♠ A107
♥ R1043
♦ AR108
♣ D6
K
B
D
G
♠ 107
♥R
♦ AR10
♣-
Pas
Kontur
Pas
B
G
Kuzey Doğu Güney
Pas
3♠
Pas
1♦
3♥
2♣
5♣
Pas
D
♠ 75
♥ R862
♦ ADV5432
♣-
♠ AV3
♥A
♦ 106
♣ ADV10975
Batı karo ruasını çıkar, doğu as ile alır, dam ve vale karoyu da
çeker. Üçüncü karoyu kestiniz ve trefl asını çektiniz. İkinci ve
üçüncü karolara batı bir küçük kör ve bir küçük pik attı. İlk
trefle de doğu uymadı ve karo attı. Önce elleri saymamız gerekiyor. Doğunun 7 tane karosu vardır, treflisi yoktur. Eğer körü
5li olsaydı bu kadar çabuk pes etmezdi. Bu durumda 2.4.7.0
eli olması gerekiyor. Ayrıca kör ruası da elinde olmalı. Böylece batıda 5-5 majör olduğu ve majörlerden bir miktar kuvveti
olduğu ortaya çıkıyor. Aksi halde negatif konturu uygulayamazdı. Bir koz daha çekip, kör asını da çekelim ve yerden kör
damını oynayalım. Batı ruasını oturacaktır, kesin ve bütün
kozlarınızı çekin. Son kozu çekmeden önce durum şöyledir:
♠ R96
♥ 10
♦♣-
♠D
♥ 97
♦ 62
♣2
♠ V9
♥A
♦ DV3
♣-
Batı
K
♠ 86
♥ V5
♦ 97
♣-
♠ D108
♥V
♦♣-
K
B
D
G
♠ 75
♥ 86
♦♣-
♠ AV
♥♦♣7
Son koz üzerine batı mecburen pik atacaktır ve pik damının
nerede olduğunu aramamıza gerek kalmayacaktır. Böylelikle
basit squeze gerçekleşmiştir.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2015 SEKTÖRMADEN 65
Endüstriyel Mineral Fiyatları
MİNERAL
TİP/KALİTE
ÖZELLİKLER
FİYAT
ALUMİNA
Kalsine
Öğütülmüş, %98.5-99.5 Al2O3, Dökme, Fob ABD
ANTİMUAN
Trioksit
%99,5 Sb2O3, 5 Tonluk Lotlar, Cif Antwerp
Sondajlık
OCMA/API, s.g.4.20, Torbalı, Fob Türkiye
152-157 $/t
Sondajlık
OCMA/API, s.g.4.10, Dökme, Fob Çin
115-125 $/t
BARİT
BOKSİT
BENTONİT
BORLAR
KALSİT
SELESTİT
KROMİT
DİATOMİT
Na-FELSPAT
755-850 $/t
6500-6600$/t
Kimyasal Kalite
Çin Menşeli, Cif Meksika körfezi
161-180 $/t
Refrakter
Çin Menşeli, 0-25mm, 85 Al2O3/1,8 Fe2O3,Fob Xingang
320-335 $/t
Aşındırıcı
Çin Menşeli, Fob Zhanjiang
335-350 $/t
IOP
Ham, Dökme, Wyoming İşletmede
50-65 $ /t
Ocma/Döküm
Ham, Kurutulmuş, Dökme, Fob Milos
Kolemanit
40–42 B2O3, Ögütülmüş, Torbalı, Fob Arjantin,
60-80 €/t
Uleksit
%46–48 B2O3, Fob Lima
Borik Asit
Fob Buenos Aires
3 mikron
Fob ABD
188-205 $/t
1 mikron
Stearat Kaplı, Fob ABD
300-441 $/t
Konsantre
Asgari %96 Sr2SO4, Fob İskenderun
90-100 $/t
Kimyasal
%46 Cr2O3 , Dökme, Fob G.Afrika
140-210 $/t
Refrakter
%46 Cr2O3, Dökme, Fob G.Afrika
270-300 $/t
630-690 $/t
675-720 $/t
620-1000 $/t
Metalürjik
%40 konsantre, Fob G.Afrika
125-150 $/t
Kalsine
Filtrasyon Kalitesi, ABD Tesiste
635-670 $/t
Ham
- 10mm Dökme, Fob Güllük
22-23 $/t
Flote
-150 Mikron, Torbalı, Fob Güllük
53-55 $/t
Asit
Çin Menşeli, Yaş, Fob Çin
260-280 $/t
Metalürjik
Çin Menşeli, Asgari %85 CaF2, Cif Rotterdam
290-310 $/t
Amorf
Toz, %80-85 C, Çin Menşeli, Avrupa’da Teslim
400-430 $/t
Kristal
%85-87 C,100-80 Meş, Cif Avrupa Limanı
650-700 $/t
İLMENİT
Konsantre
Asgari %54 TiO2, Dökme, Fob Avustralya
100-120 $/t
İYODİN
Kristal
Asgari %99,5 Varilde, Spot
Kızıl tip 130
% 90 Fe2O3, Torbalı, Fob Çin
KAOLİN
Kağıt kaplama
1 no, Georgia Tesiste
137-190 $/t
KYANİT
Ham
%54-56 Al2O3, ABD Fabrikada Teslim
224-320 $/t
Konsantre
%56,5-57,5 LiOH, Çin Menşeli, Torbalı, Avrupa’da Teslim
Spodumen
%5 Li2O Konsantre, Cif Avrupa
“Dead-Burned”
Parça, %90 MgO, Fob Çin
220-250 $/t
Kalsine
% 90-92% MgO, Parça, Fob Çin
200-220 $/t
Ergimiş
%96 MgO, Parça, Fob Çin
420-500 $/t
Öğütülmüş
Hint Menşeli, Yaş, Cif Avrupa
600-900 $/t
OLİVİN
Refrakter
Dökme, ABD Tesiste
75-150 $/t
PERLİT
Ham
Kırılmış, Dökme, Fob Türkiye
85-90 $/t
Cerium oksit
Asgari %99, Fob Çin
2-2.5 $/kg
Europium oksit
Asgari %99, Fob Çin
200-225 $/kg
Neodimiyum oksit
Asgari %99, Fob Çin
41-46 $/kg
Konsantre
Asgari % 95, Fob Avustralya
Cam
Konteynerde, ABD Tesiste
FLORİT
GRAFİT
DEMİR OKSİT
LİTYUM
MANYEZİT
MİKA
NADİR
TOPRAK
MİNERALLERİ
RUTİL
SİLİS KUMU
66 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
29-32 $/kg
1435-1640 $/t
7,2-8 $/kg
450-500 $/t
800-840 $/t
27-30 $/t
{Ekim, Kasım, Aralık} 2014 SEKTÖRMADEN 67
Londra Metal Borsası
Ajanda
Andaç
EKİM
2015
EKİM 2015
•
5th Asian Bauxite & Alumina Conference 22 - 23 Ekim 2015 Singapore Marriott Tang Plaza Hotel
Singapur
•
29th AMM Stainless & Its Alloys 27 - 28 Ekim 2015 Sheraton O’Hare Hotel Chicago, ABD
KASIM
2015
KASIM 2015
•
Natural Stone 2015, 12.Uluslararası Mermer, doğal Taş Ürünleri ve Teknolojileri F uarı 04-07 Kasım2015 CNR Expo, İstanbul
•
31st International Ferro-alloys Conference 8 - 10 Kasım 2015 Hilton Bomonti İstanbul, Türkiye
•
3rd DRI & Mini-mills Conference 11 - 12 Kasım 2015 Hyatt Regency O’Hare Chicago, ABD
•
9th Steel Scrap Conference 11 - 12 Kasım 2015 Hyatt Regency O’Hare Chicago, ABD
•
23rd International Recycled Aluminium Conference 16 - 18 Kasım 2015 Melia Madrid Princesa Hotel
Madrid, İspanya
•
11th Asia Copper Conference 17 - 19 Kasım 2015 Grand Hyatt Shanghai / Çin
•
VIII. Delme - Patlatma Sempozyumu 19-20 Kasım 2015, Steigenberger Hotel Maslak, İstanbul
•
5. Madencilik ve Çevre Sempozyumu 26- 27. Kasım-2015 Antalya
ARALIK
2015
ARALIK 2015
•
19th Middle East Iron & Steel Conference 14 - 16 Aralık 2015 Atlantis, The Palm Dubai, B.A.E.
•
AMM’s 21st Mexican Steel Forum 27 - 29 Ocak 2016 InterContinental Cancun, Meksika
OCAK
2016
OCAK 2016
•
AMM’s 21st Mexican Steel Forum 27 - 29 Ocak 2016 InterContinental Cancun, Meksika
MART
2016
MART 2016
•
AMM’s 9th Steel Tube + Pipe Conference 8 - 10 Mart 2016 Doubletree Houston Greenway Plaza Hotel Houston, ABD
•
8th World Lead Conference 28 - 30 Mart 2016 Hilton Grand Place Brüksel, Belçika
MAYIS
2016
MAYIS 2016
•
Türkiye 20. Kömür Kongresi 04-06 Mayıs 2016 Zonguldak - Türkiye
HAZİRAN
2016
HAZİRAN 2016
•
Steel Success Strategies XXXI 13 - 15 Haziran 2016 Sheraton New York Times Square Hotel New
York, ABD
70 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Hazırlayan: Maden Yük. Müh. Dündar ERGUNALP
3
6
7
8
9
10
11
18
19
12
13
14
15
16
17
20
21
22
23
24
25
- 10) Talka benzer, ısıtınca yapraksı genleşmesinden dolayı, adı
Yunanca “pyros” (ateş) ve “phyllos” (yaprak) kelimelerinden türetilmiş aluminasilikat - 12) Kum tanesi boyutlarında ve yeşil renkli
olduğundan yeşil kum olarak da adlandırılan, tarımda potasyum
kaynağı olarak kullanılan filosilikat - 14) Adını ilk bulunduğu İskocya’daki Strontian kasabasından alan karbonatlı mineral - 17)
Bazı çeşitlerinin benzerliğinden dolayı adını latince “pomum granatum” dan alan, mücevher taşı veya aşındırıcı olarak kullanılan
çeşitleri olan silikat grubu - 19) Ani ısıtmayla
suyunu attığından adı
Yunaca kaynatma taşı
anlamına gelen ve gaz
filtrasyonu, su saflaştırma gibi uygulamaları
olan aluminasilikat - 20)
Yeşil renkli bakır karbonat minerali - 23) Ülkemizde de bol bulunan,
adı zeytin yeşili renginden gelen, magnezyumlu demir silikat
R I
A L
S E
13
12
Cevap
S
V
5
B S I D Y E N
T
O
E
I
L
6
R
P
B
F
7
Y
L E O N A R D I
8
U
U
N
I
A
9
M U L L I T
T
M
E
L
10
11
P
K
A S F A L T I
I
S
N
R U Z I T
D
O
T
I
F
T
I T
L
17
I
G
18
19
T U R K U A Z
R
E
A
22
T
S P O D U M E N
L
A
I
T
T
A L U Z
D
4
O
L
O
M
I
T
1
I
T
2
3
T
T
72 SEKTÖRMADEN 2015 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
2
5
G
L
14
S
A
T
K
15
K R I S T O B
O
N
16
K Y A N I T
I
S
T
20
I
M
21
Y
J A D A
23
A
L
24
N
A N D
I
K
T E R I T
T
Yukarıdan Asağıya
1) Adını Fransız jeolog Dolomieu’dan alan, ve güney Alplere ismini veren magnezyumlu
kalsiyum karbonat - 2) Yaygın
Antimuan minerali - 3) Adını
Almanca “kurt kaymağı” anlamına gelen sözcükten alan ve
Uludağ’da madeni de bulunan
metal - 5) Adını Ceres gezegeninden alan, en bol bulunan nadir toprak elemanı - 6) Demir de
içeren en yaygın kükürtlü nikel
minerali - 8) Adını kendini keşfeden Alman kimyacı Ulex’den
alan kalsiyumlu bor minerali
1
4
O
L
I
25
V I
I
N
Soldan Sağa
4) Volkanik cam- 7) Linyitin
oksidasyon ürünüdür ve sondaj, tarım, hümik asit üretiminde kullanılır. - 9) Adını İskocya’da Mull adasından alan ve
porselen yapımında kullanılan
aluminasilikat - 11) Bir adı da
gilsonit olan, daha ziyade yol
yüzeyini kaplamada kullanılan, karbon - 13) Adını Latince
beyaz kurşun anlamına gelen
“cerussa”dan alan mineral - 15)
Adını Meksika’da San Cristobal’den alan amorf kuarz - 16)
Adını Yunanca lacivert anlamına gelen Kuonos’dan alan ve
refrakter yapımında kullanılan
aluminasilikat - 18) Avrupa’ya
17. yüzyılda Türkler tarafından tanıtıldığından adını Fransızca “turques” kelimesinden
alan yarı kıymetli yeşil mavi
takı taşı - 21) Adını 2006 da
Sırbistan’da bulunduğu Jadar
vadisinden alan ve çizgi kahramanı Supermene gücünü veren
kriptonite benzerliği ile büyük
medya ilgisi ceken lityumlu bor
minerali - 22) Lityum elde edilen piroksen minerali - 24) Adını İspanya’nın bir bölgesinden
alan, seramik ve refrakter yapımında, bazen de mücevher taşı
olarak kullanılan aluminasilikat
- 25) Mor ötesi ışıkta parlayan
Baryum karbonat minerali

Benzer belgeler

YIL 2012, SaYI - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa

YIL 2012, SaYI - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer , Gülhan Özbayoğlu Günaydın Yirmibeşoğlu, Güngör Tuncer, Güven Önal, H.Nijat Gürsoy, Halil İbrahim Kırşan, Halim...

Detaylı

malar devam ediyor. XX. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongre

malar devam ediyor. XX. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongre Yayın Koordinatörü: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp Yayın Kurulu: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp, Doç. Dr. Sami Demirbilek, Mad. Yük. Müh. Murat Turan Reklam Sorumlusu: Gülseren Koçer - gulseren@ymg...

Detaylı

eti soda a.ş türkiye`de bir ilk trona üzerinde çözelti madenciliği eti

eti soda a.ş türkiye`de bir ilk trona üzerinde çözelti madenciliği eti Reklam Sorumlusu: Gülseren Koçer - [email protected] Grafik Tasarım: Özge Öztürkoğlu - [email protected] BASKI-CİLT Karakter Color Matbaası A.Ş. 100. Yıl Mah. Massit 3. Cadde No: 200 Bağcılar / İst...

Detaylı

BizBize Dergisi_Ekim.indd - Çayeli Bakır İşletmeleri

BizBize Dergisi_Ekim.indd - Çayeli Bakır İşletmeleri Yeraltı ocağında uygulanacak en verimli yöntem olarak pasta dolgulu kazı yöntemi belirlenmiş. Rehabilitasyon ve geliştirme çalışmaları planlandığı şekilde giderse yeraltı üretimine 2016 yılının iki...

Detaylı