Buluşma Dergisi, Sayı 33, 1,86 Mb

Transkript

Buluşma Dergisi, Sayı 33, 1,86 Mb
ALLIANZ
Buluşma
2011 Sayı 1
SEYAHAT ROTAM
Saint
Petersburg
Şehrin tarihi, kültürel ve sosyal mirasını
gözlemlemek için yapılan keyifli bir yolculuk
12
16
Mahir Günşiray ile tiyatro, televizyon ve
yelken tutkusu üzerine bir sohbet
Allianz yat sigortası yenilendi
Buluşma 2011
İÇİNDEKİLER
SEYAHAT
ROTAM
2
Saint Petersburg: “beyaz geceler”
Şehrin tarihi, kültürel ve sosyal mirasını
RÖPORTAJ
gözlemlemek için yapılan keyifli bir
yolculuk
12 Mahir Günşiray ile kulis sohbeti
Ünlü oyuncu ile tiyatro, televizyon ve yelken
SAĞLIĞIM
5
Antrenman metotlarında
tutkusu üzerine bir sohbet
GURME
bir devrim: TRX
Bir ya da birkaç kas grubunu değil, tüm
vücut kaslarını çalıştırabileceğiniz bir
14 Hayatınızda lezzetli bir değişiklik
antrenman programı sunan TRX
yapmaya hazır mısınız?
hakkında detaylı bilgi
Çalışma hayatının dışına çıkıp yaşamın içine
KÜNYE
farklı kareler eklemek isteyenlere yemek
HOBİM
kursları
Buluşma
2011 Sayı 1
Allianz Adına Sahibi:
Arif Aytekin
7
Açık denizde masalsı bir dünya
ŞİRKET
Genel Yayın Yönetmeni ve
Hayatı dolu dolu yaşamak isteyenlere
HABERLERİ
Sorumlu Müdür:
Mehmet Nakkaşoğlu
Yelken Sporu
16 Yeni bir marka stratejisi
doğuyor: « Bir»
EVİM
Av. Süreyya Ağaoğlu Sok. Uzal
Apt. 2/6 Teşvikiye Şişli İstanbul
etmeyen, bunu somut olarak gösteren yeni
Tel: 0212 233 06 10
bir iletişim stratejisi ortaya koyuyor!
www.miq.com.tr
Bireysel Emeklilik Sistemi’nin önemi
Editör:
Işıl Karahanoğlu Zaimoğlu
Görsel Yönetmen:
Mustafa Yalçın
Sürekli gelişmekte olan çocuğunuza sağlıklı
Film, Baskı ve Cilt: Matbaa
ve keyifli bir mekân yaratmak için göz
önünde bulundurmanız gereken önemli
Dena Ajans
Reklam Hizmetleri Ltd. Şti.
Allianz ne kadar değerli olduğundan söz
18 Emeklilikte tsunami dalgası:
10 Sağlıklı ve keyifli çocuk odaları
Yapımcı:
Çözümleri San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.
EĞLENCE
noktalar
Maltepe Mah. Litros Yolu Sok.
Fatih San. Sit. No:12/102 Topkapı
Zeytinburnu–İstanbul
Tel: 0212 674 39 80
20 Karikatür, bulmaca
Yönetim Yeri: Allianz Sigorta A.Ş.
Bağlarbaşı Kısıklı Cad. No:13
Altunizade 34662 İstanbul
Tel: 0216 556 66 66
Faks: 0216 556 67 77
www.allianz.com.tr
www.allianzemeklilik.com.tr
Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın
Yayının Mahiyeti: Kurumsal
Buluşma 2011 Sayfa 1
GİRİŞ
ALLIANZ TÜRKİYE CEO’SU ALEXANDER ANKEL
Sevgili Okurlar,
Buluşma’nın yeni sayısına hoş geldiniz. Yazın habercisi olan bu güzel günlerde, dopdolu bir sayı ile sizlerle bir arada olmaktan
büyük mutluluk duyuyorum.
Allianz Türkiye’deki görevimde ilk yılımı doldurmak üzereyim. Her geçen gün bu güzel ülkeyi ve sizleri tanımak, benim için heyecan
verici bir deneyim oluyor. Bu süreçte, Allianz olarak Türk halkının ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştirmek ve A’dan Z’ye sigorta
ihtiyaçlarınızı karşılamak amacıyla yeni çalışmalara imza atıyoruz. Buluşma’nın yeni sayısında sizlerle bu çalışmalarımızı paylaşmak
son derece gurur verici.
Dünyanın öncü sigorta şirketlerinden biri olarak küresel bilgi birikimimizi ve uzmanlığımızı yansıtan yenilikleri hayata geçirmeyi
sürdürüyoruz. Örnek vermem gerekirse, yenilikçi yapımız ve müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemin bir göstergesi olarak,
operasyonel süreçlerimizi kısalttık. Sigortalılarımıza daha hızlı hizmet vermek için yeni uygulamalar başlattık. Müşteri odaklı hizmet
anlayışımızla, sigortalılarımızın ihtiyaçlarına yönelik ürünler geliştirmeye devam ediyoruz. Yeni evlenecek çiftlere, en özel günlerinde
yaşayabilecekleri aksaklıklar karşısında kendilerini güvende hissetmeleri için Alyans Sigortası’nı geliştirdik, Yat Sigortası ürünümüzü
yeniledik, asistans hizmetlerimizin kapsamını genişlettik. Geniş ürün yelpazemizden hasar sonrası süreçlerimize kadar, sigortalılarımıza
ödedikleri bedelin karşılığını alabilecekleri yüksek standartlarda hizmet vermeye devam ediyoruz.
Değerli Sigortalılarımız,
Buluşma dergimizin yeni sayısında yine renkli konuları bir araya getiriyoruz. Allianz hakkında dünyadan haberleri de okuyabileceğiniz
bu sayımızda ilginizi çekeceğine inandığımız farklı konuları işliyoruz. Allianz’ın dünya çapında yaptırdığı bir araştırmaya göre,
Amerika günümüzde bir “emeklilik tsunamisi”yle karşı karşıya ve 2045 yılında Türkiye de aynı sorunu yaşayacak. Dikkat çekeceğini
düşündüğümüz bu araştırmanın yorumlandığı makalemizi de dergimizde bulabilirsiniz.
Keyif alacağınıza inandığım seyahat bölümümüzde, Rusya’nın en ihtişamlı şehirlerinden St. Petersburg hakkında ilgi çekici bilgilere
yer veriyoruz. Deniz tutkunları için yatçılık ve yelkencilik hakkında hazırladığımız dosyamızın yanı sıra çocuk odası dekorasyonu
ve yemek kursları hakkında bilgi almak isteyenler için de yazılarımız yer alıyor. Buluşma’nın bu sayısında ayrıca, ünlü oyuncu Mahir
Günşiray ile sizler için özel bir röportaj da yapıldı.
Hayata, gündeme ve dünyaya dair güncel bilgileri sizlere sunan Buluşma’yı severek okuyacağınıza inanıyorum.
Siz sigortalılarımıza, hayatın zorluklarına karşı kendinizi güvende hissedebileceğiniz en iyi entegre sigortacılık çözümlerini sunarken,
dergimizin yaşamınıza keyif katmasını dilerim.
Yeniden ‘Buluşma’k üzere…
Sevgilerimle,
SEYAHAT
ROTAM
Saint
Petersburg :
“beyaz geceler”
Marco Polo'nun gezilerini okuyarak egzotik Asya düşlerine dalan Ortaçağ Avrupalıları gibi, günümüz
Batılıları da Saint Petersburg adını duyduklarında, içinde gösterişli kıyafetleriyle prens ve prenseslerin
saray avlularında koşuştukları, Ortodoks rahiplerin kiliselerde tütsü dumanlarının arasından
mantramsı ilahiler söylediği, kubbe çatıların her daim pürüzsüz beyaz bir örtüyle
kaplı olduğu bir kış masalına dalıp giderler. Fakat Saint Petersburg'u anlamak hem bu kış
güzeli şehrin tarihi, kültürel ve sosyal mirasının hakkını vermeyi hem de modern yaşam
koşullarının bu metropolü nasıl etkilediğini gözlemlemeyi gerektiriyor.
BİHTER SABANOĞLU
Yerlilerinin, bir sevgi ifadesiyle “Piter” olarak adlandırdığı Saint Petersburg, neredeyse şizofren bir şehir; adı resmi olarak tam 3
kere değiştirilmiş. 1914'te Petrograd adı verilen kent, 1924'te Leningrad olmuş, komünist sistemin çökmesini takiben 1991'de ise
orijinal adı Petersburg'a yeniden kavuşmuş. Batı şehirlerine özenilerek 1703 yılında inşasına başlanan Saint Petersburg, Moskova'nın
kırmızı tuğlalarına inat, gösteriş meraklısı Barok ve Neoklasik akımlar etkisinde, kanallar üzerinde vücuda gelmiş.
Saint Petersburg'un gururu: Hermitage Müzesi
Saint Petersburg'un tanığı olduğu zengin tarih göz önünde bulundurulduğunda, şehrin ziyaretçileri, tüyleri diken diken vaziyette
etrafına göz gezdirmekle yetiniyor. Rus balesine can veren, Puşkin, Turgenyev, Dostoyevksi, Tolstoy gibi yazarların romanları için
karargâh bellediği şehir, 20. yüzyılı derinden etkilemiş üç devrime birden ev sahipliği yapmış ne de olsa. Dünyanın en büyük sanat
koleksiyonuna sahip Hermitage müzesinin önünde durup yüzünüze düşen kar taneleri eşliğinde gözlerinizi kapadığınızda,
bahçesinde bulunduğunuz kış sarayına görkemli at arabalarıyla gelen soyluları hayal ediyorsunuz. Ardından içeri girip 19. yüzyıl
sonunda Rus halkının sefaletini yansıtan tabloları gördüğünüzde, komünizmin doğuşunu, yine aynı sarayın bahçesinde askerlerin
sıra sıra dizilişini tahayyül edebiliyorsunuz.
1764 yılında Çariçe II. Katerina tarafından kurulmuş olan Hermitage Müzesi, Saint Petersburg'un gururu, şüphesiz görülmesi elzem.
Mermer sütunlu, ahşap zeminli, kırmızı halılı, her odası ayrı gösterişli bu müze dünyanın en büyük koleksiyonuna sahip. Olağanüstü
zenginlikte bir Rönesans resimleri toplaması, Da Vinci'den nadir iki Meryem Ana portresi, Flaman ressamların eserleri, Fransa dışı
en gelişmiş Fransız resimleri koleksiyonu, Velasquez'ler, Van Gogh'lar, Kandinsky'ler; hepsine Hermitage ev sahipliği yapmakta.
Üç milyondan fazla eserin arasında Mısır, İran, Çin gibi uzak ülkelerden edinilmiş, dünya mirasına katkıda bulunan resim dışındaki
sanatlardan örnekler de mevcut. Müzeyi gezmeden önce Sokurov'un 2002 yılında çekilmiş, ödüllü “Russian Ark” filmini izlemek
heyecanlandırıcı olabilir; 90 dakikalık bir bütün olarak tek seferde çekilen bu film, Rus tarihini Hermitage koleksiyonu aracılığıyla
özetliyor ve şehre gidecek herkesin koleksiyonu görmek için can atmasına neden oluyor.
Hermitage Müzesi
Buluşma 2011 Sayfa 2
St. Petersburg Camii
Buluşma 2011 Sayfa 3
SEYAHAT
ROTAM
St. Isaac Katedrali
Doğunun Venedik’i: Kültürel merkez
oluşunun yanı sıra zarif binalarıyla da
etkileyici bir şehir.
Smolny Manastırı
Winter Canal
Kış Güneşiyle Binaların Arasından Parıldayan Kanallar
Şehrin ana caddesi ünlü Nevsky Prospekt boyunca, Hermitage Müzesi, Kış Sarayı, “Külahlı” Donanma binası ve Kazan Katedrali
dizilmiş. Neva nehrini Moyka'ya bağlayan kanallar kış güneşiyle ara sıra binaların arasından parıldayarak göz kırpıyor. Kanallardan
en ünlüsü “Winter Canal”. Elbette bir kaç kanalı bulunan her ülkeye yapılan “Doğu'nun Venedik’i” benzetmesinden Saint-Petersburg
da nasibini alıyor, ama Pushkin'in “Maça Kızı” öyküsünün ilham kaynağı bu özel yerin kendine özgü bir büyüsü olduğu yadsınamaz.
Hele hele nehrin üzerinde küçük bir teknenin içindeyseniz. Yine aynı cadde üzerindeki Kazan Katedrali I. Aleksandr'ın Napolyon'u
yenilgiye uğratması şerefine dikilmiş ve dini bir binanın savaş anıtı olarak konumlandırılması açısından ilgi çekici. Katedral aynı
zamanda Roma'nın ve Katolik inancının en önemli kilisesi Saint Peter'in bir replikası.
Yürüme mesafesindeki Senato meydanında St. Isaac Katedrali, Anayasa Mahkemesi, ve Petro'nun atlı heykeli bulunmakta. Şehrin
en eski binası Petro-Pavel kalesi. Saint Petersburg'un kuruluşuyla aynı tarihi taşıyan bu yapıt İmparatorluk zamanında zindan olarak
kullanılmış. Petro da dahil şehrin tüm imparatorlarının mezarları kale sınırları içindeki katedralde yerini almış.
İlgi çekici diğer yapılar arasında; şehrin binalarının çoğunda izi bulunan İtalyan mimar Rastrelli'nin Barok şaheseri Smolny Manastırı’nı,
Avrupa'nın en büyük camisi 1913 tarihli Saint Petersburg Camisi'ni, Peterhof Sarayı’nı, Kanlı Kilise’sini sayabiliriz ki ismi itibariyle
diğer yapılardan sıyrılan bu sonuncusunun hikâyesine değinmek doğru olacaktır. 1881'de yaşanan, Rus tarihinin en trajik olaylardan
biri tam da kilisenin bulunduğu noktada gerçekleşiyor. İmparatorlar arasında en açık fikirlisi II. Aleksandr ülkede pek çok reform
hareketini destekliyor, ki bunların en göze batanı 1861'de derebeylik köleliği mevhumunu ortadan kaldırması. Bu katedral, maalesef
“Halkın İradesi” adını taşıyan bir terörist grup tarafından katledilen Aleksandr'ın anısını yaşatmakta.
Saint Petersburg'un merkezi pek çoğu müze olarak hizmet veren katedrallerle dolup taşsa da, şehrin dini inancını solumak, dinin
ne derece günlük hayata nüfus etmiş olduğunu kestirebilmek için aktif Ortodoks kiliselere gitmek kaçınılmaz. Tanık olunan sahneler
birçok turisti şaşırtıyor; önündeki sıra metrelerce uzayan günah çıkarma kabinleri, yerlere kadar eğilip ikonların ayaklarını öpen
Ruslar, binlerce melek ve Meryem Ana heykelleri arasından yükselen Rusça dualar...
Günlük Hayatı Gözlemlemek İsteyen Maceraperestler için Modern Şehir
Şehri günlük akışında da gözlemlemek isteyen ziyaretçilerin dolaşması gereken sokaklar şehrin modern kısmında bulunuyor.
Bu maceraya metroya binerek başlamak gerekiyor; zaten metro başlı başına bir macera teşkil ediyor. Saint Petersburg metrosu,
yerin metrelerce derinine inşa edilmiş devasa bir örümcek ağı. Çoğu durağı muhteşem heykeller, mozaikler ve tablolarla kaplı;
Buluşma 2011 Sayfa 4
SEYAHAT
ROTAM
Smolny Manastırı ve asma köprü
Kanlı Kilise
hepsi de Sosyal Realizm akımı etkisiyle yaratılmış. Yerleşim bölgelerinin
çoğunlukta olduğu herhangi bir durakta indiğinizde ise karşınıza çıkan,
devlet konutlarından oluşan bir uydu şehir. Göz alabildiğine uzanan, bir
tanesi yüzlerce insanı barındıran, gri, birbirinin aynı, düşük kiralı evler.
Burada yaşayanlar bile bazı geceler hangi binanın kendilerininki olduğunu
anlamakta güçlük çektiklerini anlatıyorlar.
Bir yandan da Saint Petersburg'un belki de nabzının attığı asıl bölge şehrin
“modern” kısmı. Sanatçılar burada çağdaş eserlerini sergiliyor, gençler
operaya gitmiyor belki ama salaş barlarda beatnik grupların yaptığı yenilikçi
müziği dinliyor. Berlin'in neredeyse kültür-sanat merkezi haline gelmiş,
Türklerin yoğunlukta olduğu, özünde dar gelirlilerin mesken tuttuğu mahalle
Kreuzberg karşılaştırması yersiz kaçmasa gerek. Suç oranına gelince,
büyütülecek bir durum söz konusu olmasa da, olağandan biraz daha dikkatli
olunması her turiste öneriliyor.
Rusya'nın Haziran ayında üç hafta boyunca güneşi tam anlamıyla batmayan,
karanlığa gömülmeyen şehri Saint Petersburg, belki de zamanın komünist
sloganı “Gelecek Parlak!”ın fiziki bir temsili olarak yorumlanabilir. Dur durak
bilmeden işleyen limanı, tüm Rusya'yı birbirine bağlayan demir yolu ağı,
bilimsel araştırma enstitüleri, 4.5 milyonluk nüfusu, gençleri, sanatsal
yaratıcılığı, yeraltı kulüpleriyle Saint Petersburg geçmiş, bugün ve geleceği
bir arada yansıtarak etrafına ışıltı saçıyor.
Genel Bilgi:
Finlandiya Körfezi’nin doğusunda Neva Nehri
üzerinde bulunan Saint Petersburg, Rusya’nın
kuzeybatı eyaletinde bir kenttir. 1917 Rus
Devrimi’ne kadar 200 yıl boyunca ülkeye
başkentlik yapmıştır. Kent Merkezi, UNESCO
Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Kentin
mimari yapısı, St. Petersburg’a ihtişamlı bir
görüntü verir. Uzun bulvarlar, saraylar, dekoratif
heykeller ve demir parmaklıklar, halk anıtları,
parklar ve bahçeler, kentin görsel imajında
büyük öneme sahiptir. Neva Nehri’ndeki
köprüler, kanallar ve bentler, St. Petersburg’u
diğer dünya kentlerinden ayrı kılar.
Saat farkı: Türkiye’den 1 saat ileride.
Şehir içi ulaşım: Metro (4 hat), Tramvay,
Troleybüs, Otobüs, Taksi
İklim: Nemli karasal iklim hakimdir. Kışlar çok
soğuk ve karlı; yazlar serin ve nemli geçer.
En iyi Sezonları: Haziran, Temmuz, Ağustos
Şehir Alanı: 1.439 m2
Nüfus: 4,661,219
Allianz ile tatilleriniz daha da keyifli!
İster tatil, ister iş, ister eğitim amaçlı olsun hepimiz seyahate çıkacağımız zaman günler öncesinden
planlarımızı yaparız. Hangi otelde kalacağımıza, gideceğimiz yerin hava ve yol şartlarına, hangi
saatte nerede olacağımıza, hatta hangi gün ne giyeceğimize kadar tüm detayları düşünürüz.
Peki, seyahatte bir sağlık problemiyle karşılaşırsak bunun önlemini de şimdiden alabilir miyiz?
Seyahatte olduğumuz dönemlerde bizi belli risklere karşı korumak için, Allianz Seyahat Sağlık
Sigortası her ayrıntıyı önceden planlıyor.
• Seyahatiniz sırasında ani bir hastalıkla karşı karşıya kalırsanız, tedavi görebileceğiniz en yakın
sağlık kuruluşuna yönlendiriyor ve masraflarınızı karşılıyor. Tedavinizin bitiminde evinize naklinizi
sağlıyor. Ayrıca seyahat sırasında vefat eden sigortalımızın nakil işlemlerini de gerçekleştiriyor.
• İsterseniz kişisel sorumluluklarınız, bagaj kayıplarınız, kaza sonucu vefat ve sürekli sakatlık ile
kapkaç teminatlarını da poliçenize ekleyebilirsiniz.
Böylece, seyahatiniz sırasında keyfinizi kaçırabilecek her türlü risk ortadan kalkıyor. Size de
seyahatinizin tadını çıkarmak kalıyor.
İyi tatiller...
Buluşma 2011 Sayfa 5
SAĞLIK
Antrenman
metotlarında
bir devrim:
TRX (suspension training)
Sağlıksız beslenme ve düzensiz yaşam tarzıyla beraber kilo kontrolünün zorlaştığı bu dönemde,
gelişen teknoloji de bizi hareketsiz bir yaşam tarzına doğru itiyor. Masa başı ve bilgisayar karşısında
uzayan çalışma saatleri vücudumuzun genel duruşunu bozarak hayatımıza negatif olarak etki
ediyor. Ne yazık ki, spora başlamak için ya sağlımızın bozulması ya da yaz aylarının yaklaşması
gerekiyor. Aslında hayatımızı sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmek adına su, oksijen veya uykuya
ne kadar ihtiyaç duyuyorsak egzersizi de bir o kadar önemsemeliyiz.
MURAT BİÇER
Egzersize başlarken önemli unsurları göz ardı etmemek gerekir. Sağlımızın spora elverişli olduğuna emin olduktan sonra, profesyonel
eğitmenler tarafından hazırlanmış bizim fiziksel kapasitemize, vücut yapımıza, yaşam tarzımıza, yaşımıza, cinsiyetimize, spor
altyapımıza, amacımıza, sağlık problemlerimize uygun bir program yapmalıyız. Gym, cardio, çeşitli grup dersleri ve diğer alternatiflerin
arasından en uygun olanının seçilmesi büyük önem taşır.
Yoğun iş temposu, ulaşım ve birçok farklı nedenden dolayı spora ayrılacak zaman ve enerji konusunda çoğu zaman kısıtlamaya
gidiyoruz. Sağlıklı kalmak için olmazsa olmazların başında gelen sporu ihmal etmemek adına çeşitli ekipmanlarla evde ya da açık
alanda da egzersiz yapmak mümkün. Her ne kadar kapladığı alan ve ağırlığı nedeniyle evde kullanabileceğiniz ekipmanlar arasında
seçme şansınız az da olsa, spor ekipmanları konusunda yapılan araştırmalar her geçen gün artarak olumlu sonuçları beraberinde
getiriyor. Bugün artık insanların ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak daha hafif ve daha ergonomik ürünler üretiliyor.
Bu ürünlerin başında da son zamanlarda adından sıkça söz edilen TRX (Suspension Training) geliyor. Dünyanın en yeni tekniklerinden
biri olan TRX, sizi klasik antrenman tekniklerinden öteye taşıyıp sporu eğlenceli kılıyor. Amerikan donanma komutanları tarafından
bulunup kısa sürede tüm Amerika ve Avrupa’ya yayılan TRX, vücut ağırlığı ile yapılan antrenman metotlarında bir devrim yarattı.
Buluşma 2011 Sayfa 6
SAĞLIK
Dünyanın en yeni tekniklerinden biri olan TRX,
sizi klasik antrenman tekniklerinden öteye
taşıyıp sporu eğlenceli kılıyor.
1.5 kg’dan az olan ağırlığı, kolay kurulum ve taşınabilirliği sayesinde evde,
işte, tatilde, parkta kısacası her yerde kullanabilirsiniz. Birçok kişisel eğitmen,
evde ve spor salonlarında çalıştırdıkları üyelerinin fitness programları
içerisinde artık TRX’i de kullanmakta. Hollywood ünlüleri, NBA oyuncuları
bile formlarını yanından ayırmadıkları TRX ile koruyorlar.
Büyük bir spor merkezinde bulunan gym ekipmanlarıyla çalıştırabileceğiniz
kas gruplarının tamamını çalıştırıyor. Örneğin, kısıtlı zamanı olan kişiler
evde kapı aparatıyla beraber bütün vücutlarını çalıştırabilirler. Egzersiz
programlarınızla beraber yüzlerce hareket imkânı yaratan TRX size güç,
kuvvet, esneklik, denge, mobilizasyon, hız gibi her amaca uygun çalışma
olanağı sağlıyor.
Değişik amaçlar için düzenlenecek antrenman programlarının birçoğuna
hitap ettiği için özellikle genel kuvvet ve dayanıklılık adına birçok çalışma
yapabilir, 30-40 dakikalık egzersiz seanslarıyla formda kalabilirsiniz. Bu
sayede, kaslarınızın kuvvetlenmesiyle birlikte akciğer ve kalp sağlınız da çok
daha iyi seviyelere taşınır.
TRX’i diğer Gym ekipmanlarından ayıran en önemli özellik bir ya da birkaç
kas grubunu değil, tüm vücut kaslarını çalıştırabileceğiniz egzersizlerden
oluşan bir antrenman programı sunuyor olması. Egzersiz programlarınızda
çalıştırdığınız global kasların dışında, günlük faaliyetlerimizi ve omurga
sağlımızı koruyan derin kas grupları da aktive olur.
Egzersizlerin tamamı kendi vücut ağırlığınızla beraber yapılır. Özellikle
çocukların kemik gelişimleri açısından egzersizin çeşidi ve şiddeti büyük
önem taşır. Kendi vücut ağırlıklarıyla yapacakları çalışmalar, kemik
gelişimlerine negatif etki göstermeden kaslarının kuvvetlenmesini ve daha
düzgün bir iskelet sistemine sahip olmalarını sağlar.
Yaşınız, cinsiyetiniz, spor altyapınız, duruşunuz, kondisyon durumunuz ne
olursa olsun, TRX ile çalışmanız mümkün. Egzersizler minimum riskle yüksek
performans alabileceğimiz hareketlerden meydana gelir. Egzersizlerinin
çeşitliliği motivasyonu ve performansı artırmak adına önemli bir özellik
olarak kabul edilir. Kuvvetlenen kasların metabolizmamız üzerine etkilerini
hissettikçe yaşam kalitemizdeki değişiklikleri de görmek zor olmayacaktır.
Sonuç olarak hangi özelliklere sahip olursanız olun hayatınızı iyi yönde
geliştirmek adına mutlaka spor yapmalısınız.
Sağlıklı günler…
TRX’i Benzersiz Kılan
Özellikler
TRX’i diğer Gym
ekipmanlarından ayıran
en önemli özellik bir ya da
birkaç kas grubunu değil,
tüm vücut kaslarını
çalıştırabileceğiniz
egzersizlerden oluşan bir
antrenman programı
sunuyor olması.
TRX’in üretimindeki en
büyük amaç; her seviyeye
her amaca uygun
antrenman programlarını
her yerde uygulayabilmek.
Buluşma 2011 Sayfa 7
HOBİM
Açık
denizde
masalsı bir dünya
Günlük hayatın karmaşasından uzaklaşmak mı istiyorsunuz? Yelken ile yol alırken, etrafta rüzgârın
ve denizin tatlı mırıltısı dışında başka bir ses olmaması kelimelerle anlatılamayacak kadar büyülü
bir tecrübedir. Zihninizi boşaltmak, şehrin yorgunluğundan kurtulmak, sevdiklerinizle günü
paylaşmak inanın o kadar da ulaşılması güç istekler değil. Bu sözlerin gerçekten ne anlama geldiğini
görmek için bir kere yelkenli ile karadan uzaklaşmanız yeterli. Hayatı dolu dolu yaşamak için...
BURAK BARAN
Yelken, doğa ile iç içe olduğunuz ve denizle mücadele ettiğiniz, rüzgârla yapılan bir spor dalıdır. Yelken sporunu iki şekilde hayatınızın
bir parçası haline getirebilirsiniz: 7-8 metreden başlayıp 20-30 metreye kadar uzanan teknelerde ekip halinde gerçekleşen yat
yarışlarına katılarak veya Dingy adıyla bilinen tek veya iki kişilik küçük teknelerde yarışarak.
Bir de yarışlara katılmak istemeyenler için gezi yelkenciliği vardır. Yarışlarda öncesinde ve sonrasında dikkat edilmesi gereken pek
çok nokta varken, yelken gezisinde belirli kurallara uyduğunuz sürece sınırsız bir özgürlüğe sahipsinizdir.
Her sporun kendine göre avantajları vardır, ancak yelkende belki bunlar daha belirgin ve farklıdır. Yelken, hangi şekilde yapılırsa
yapılsın doğayla ve rakiplerle mücadeleden dolayı özellikle kişisel gelişimi fazlasıyla destekleyen bir spor dalıdır. Aslında tam bir
akıl sporudur, çünkü deniz ve rüzgâr şartları ve bunlardaki değişikliklere göre stratejinizi belirlemek veya buna göre ileri hamleleri
önceden planlamak, çabuk ve doğru kararlar alabilmek çok önemlidir ki bunlar hayatımızın her anında ihtiyacımız olan özelliklerdir.
Tek başına yarıştığınız bir teknede her detay ile kendiniz ilgilenmeniz gerekir; ekip halinde yarışıyorsanız ise, takım çalışması ve
uyum gibi özellikler söz konusudur.
Bu Yaz Tatilinizi Nerede Geçirmek İstersiniz?
Birey olarak yelkene başlamak için çok büyük yatırımlar yapmanıza gerek yoktur. Özellikle küçük yaşta başladığınızda, ilk başta
kursa kayıt ve kıyafet masrafları yeterli olmaktadır. Diğer gerekli tüm malzemeler kulüpler tarafından temin edilmektedir. Spor
yapmanın verdiği tatminin dışında, yelkencilik bazı açılardan çok da ekonomiktir. Örneğin, 200.000TL’ye duruma göre bir yazlık
alamazken, bu bütçeyle çok güzel ve konforlu bir yelkenli almanız mümkündür. En keyifli kısmı ise, bu ‘yazlığınızı’ nerede tatil
yapmak istiyorsanız oraya götürebilme özgürlüğünüzdür.
Yelken sporu sayesinde, yurt içinde gezme olanağının yanı sıra yurt dışında da bir çok yere gitme imkânı bulabilirsiniz. Yeni yerler
görmek, buralarda vakit geçirmek ve farklı kültürlerden insanlarla tanışmak birçok spor dalı gibi yelkenin de sağladığı keyifli
ayrıcalıklardan bazılarıdır.
Buluşma 2011 Sayfa 8
HOBİM
Asıl olan ‘Dostluk’
Yelkende asıl amaç yarışmak değil, keyif almaktır. Eğer yarışmalara
katılmıyorsanız, zaten bu amaç uğruna spor yapıyorsunuzdur. Yarışmaya karar
verdiğiniz andan itibaren ise, denizde ne kadar büyük bir rekabet içinde olsanız
da, rakiplerinizle ne kadar hırslı bir mücadeleye girseniz de, her şey denizde
biter ve yarışın bitiminde tüm yarışçılar bir araya gelir. Yarış sonrasında yapılan
bu sohbetler çok eğlenceli geçer. Kısacası asıl olan dostluktur ve bu, camianın
içinde uzun yıllardır süre gelen bir olgudur.
Buna güzel bir örnek vermek gerekirse; en son yapılan tek kişilik dünya turu
yarışında, direği kırılan bir tekneye binlerce mil ötesinde olan ve önde giden
bir rakibi dönerek yardım elini uzattı. Maalesef yardıma giden kişinin de direği
kırıldı, ancak bu yardımlaşmaya ve zor durumda olan birine el uzatmaya
engel olmadı. Sonunda birlikte yarışa devam etmeyi başardılar.
7’den 70’e
Yelken sporunun günlük hayatın karmaşasından uzaklaşmanızda etkisi büyüktür. Zihninizi boşaltmak ve şehrin yorgunluğundan
kurtulmak için tek yapmanız gereken karadan uzaklaşmaktır. Bundan sonrası ise size kalmış... İsterseniz arkadaşlarınızla koydan
koya gezinti yapın, isterseniz yarışlarda sınırlarınızı zorlayın. Her hâlükârda kendinizi dış dünyadan çok kolay soyutlarsınız. Konsantre
olmanın ve yelken dışında her şeyi unutmanın gerekliliği, aslında bu sporun sağladığı büyük bir lükstür. Bunun yanı sıra, doğanın
ortasında olmanın verdiği keyif ve mücadele ruhu da ayrı bir zevktir.
Ne kadar bilindik bir söz olsa da doğrudur; yelken yediden yetmişe her yaşta yapılabilen bir spor. Çocuklarının yelken yapmasını
isteyen ebeveynler 7-8 yaşından itibaren onları bu spora yönlendirebilirler. En önemli nokta güvenilir yelken kulüpleri ile temas
halinde bulunmaktır. Günümüzde federasyondan onay almış birçok yelken eğitimi veren bağımsız kurum vardır. Ayrıca yelken
kulüplerinin yetişkinler için eğitim veren kursları da bulunmaktadır. Tüm bu yelken eğitim kursları başlangıç seviyesinden, isteğinize
bağlı olarak ileri yarışçılık seviyesine kadar eğitim vermektedir. Kısacası alacağınız eğitimler sonrasında bir yelkenliyi rahatlıkla
kullanabilecek veya eğer hayaliniz buysa, yat yarışlarına
katılan ekiplerin birinde yer alabilecek seviyeye
gelebilirsiniz.
Yelken sporu her yaşta olduğu gibi her mevsimde de
yapılabilir. Özellikle, kışın soğuk ve yağmurlu havalarda
sıkıntı çekip çekmediğimiz en çok sorulan sorular
arasındadır. Halbuki özel kıyafetlerimiz sayesinde üşümek
ve ıslanmak pek mümkün değildir. Hatta yaptığınız
hareketler sonucunda kışın ortasında dahi terleme
durumunuz olabilir. Bunun dışında, halk arasında “hava
bugün çok güzeldi” diye adlandırılan rüzgârsız günler
maalesef biz yelkenciler için pek de uygun şartlar
oluşturmamaktadır.
Seyir: Bir teknenin bir noktadan hareketle,
muhtelif rotalar izleyerek farklı bir noktaya
ulaşmak amacıyla yaptığı sefere verilen
isimdir.
Yelken sporunun veya yelken yapmanın keyifli anlarından
biri de, yarışta olsun gezerken olsun gece seyirleridir.
Özellikle sakin bir akşamda yelken yapıyorsanız, bu
yolculuklar hayatınızda yaşayabileceğiniz en büyülü anları
oluşturur. Bunun yanında bir de mehtap varsa, keyfinize
diyecek yoktur. Ayrıca yelken yapılmış bir günün sonunda
demirlediğiniz koyda güneşin batışını seyretmenin de ayrı
bir güzelliği vardır.
Buluşma 2011 Sayfa 9
HOBİM
Fırtınalı bir denizde uzun mesafe yol kat ettikten sonra, seyir
esnasında yaşadığınız her türlü sıkıntı ve olumsuzluğun karaya
bağlandığınız anda kaybolması da bir başka inanılması zor gerçektir.
Tüm olumsuzluklar unutulur ve geriye sadece başarı ile kıyıya
varmanın mutluluğu kalır. Mesela, “ne kadar kuvvetli bir rüzgâr
vardı”, “dalgalarla ne güzel kayarak geldik” gibi yorumlar yelken
meraklıları tarafından sıkça söylenen sözlerdir.
Kıyafet Alırken Dikkat Edilmesi
Gerekenler:
Yelken bir yaşam biçimidir... Bu nedenle de dünyada birçok kişi
boş zamanını denizde yelken yaparak geçirmektedir. Gerek tekne
sahibi olarak, gerek yelkenli kiralayarak bu yaşam biçimini sizler
de elde edebilirsiniz.
yönelmek en iyisidir. Böylelikle hem üşümez hem de
Benim size tavsiyem, ömür boyu keyif alacağınız bu spora yaşınız
ne olursa olsun hemen başlamanız ve devam ettirmenizdir. İnanın
yaşayacağınız bu inanılmaz deneyim burada yazdıklarımdan çok
daha fazla olacaktır!
• Yaz olsun kış olsun yelken sporunda en önemli şey
Tekne alma konusu, biraz da araba gibi zevke ve ihtiyaca bağlıdır.
Ancak dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri, teknenin
sağlamlığıdır. Günümüzde teknelerin çoğu cam elyafından
(polyester) üretilmektedir. Bunun sağlamlığı veya uzun ömürlü
olması teknenizi yıllar boyu sorunsuz kullanmanızı sağlar. Ayrıca
yelkenlilerde güverte kaymazlarının, genişliğinin, içerideki hacmin
önemi büyüktür. Kamara sayısı ve aksesuarlar ise tamamıyla bütçe
ve alacak kişinin tercihine bağlıdır.
olanlar tercih edilmelidir.
• Kıyafetin hafif olması çok önemlidir. Tekne üzerinde
hareketlerinizi kısıtlayacak kıyafetler alınmamalıdır.
• Özellikle kışın terinizi atacak, nefes alan kıyafetlere
teriniz dışarı atıldığı için sıkıntı çekmezsiniz. Bu tür
kumaşlar aynı zamanda yağmur veya deniz suyunu
da üzerinde tutarak içeri iletmez.
eldivendir. Sürekli ip tuttuğunuz için elinizin
yanmaması veya aşınmaması için eldiven kullanmak
şarttır. Kumaşı/derisi ve dikişleri sağlam ama yumuşak
• Seçeceğiniz ayakkabılar da dengenizi
kaybetmemeniz ve kaymamanız açısından
mühimdir. Eldiven gibi ayakkabılarınızı da
yelken kıyafeti olan markalardan tercih
etmenizi tavsiye ederim.
Allianz ile güvene yelken açın!
İster karada olsun, ister denizde... Allianz Yat Sigortasıyla yatınız hep
güvence altında.
Allianz Yat Sigortası’nın Avantajları:
• Yatınızı denizde, yatma mahallinde, çekek yerinde, çekek yerine çekilirken veya indirilirken,
deniz kazası ve tehlikeleri (fırtına, çatma, çarpma, oturma), korsanlık, yangın, deprem, volkanik
patlama, yıldırım, hava taşıtlarıyla temas gibi pek çok riske karşı teminat altına alıyor.
• Kaza durumunda üçüncü şahıslara karşı doğabilecek hukuki sorumlulukları teminat altına
alıyor.
• Ödemek zorunda kalacağınız bazı hukuki savunma masraflarınız şirketimizin yazılı ön onayı
alınmak suretiyle teminata dahildir.
• Sorumlu bulunmadığınız hallerde enkazın çıkarılmasına ilişkin tüm masraflarınız sigorta
kapsamındadır.
• Şirketimiz uzmanlaşmış kadrosu ve deneyimi ile risk danışmanlığında da yardımınıza hazırdır.
• Sigorta kapsamına, yatınızın gövdesinin yanısıra poliçede belirtilmeleri koşuluyla makineleri,
servis botları ve yatınızla birlikte alınıp satılması mutat olan donanım ve ekipman da dahildir.
• Ayrıca zengin içeriği ile 7 gün 24 saat Yat Asistans Hizmeti’ne Allianz gücü ve ayrıcalığı ile
sahip olabilirsiniz.
Denize açılmanın özgürlüğünü Allianz ile yaşayın.
Buluşma 2011 Sayfa 10
EVİM
Sağlıklı
ve keyifli
çocuk odaIarı
Bir çocuk odasını dekore etmek ilk etapta düşünüldüğü kadar kolay olmayabilir. Tasarım çağında
bulunduğumuz bu dönemde karşınıza çıkacak birçok güzel görünümlü ürün arasından hangilerinin
çocuğunuzun sağlığına uygun olup olmadığı seçimlerinizi yönlendirmekte önemli bir rol
oynayacaktır.
MİMAR ESRA YAVUZ
Anneliğe ilk adımı attığım şu günlerde bebek ve çocuk odaları hakkında yazı yazmak benim için çok hoş bir tesadüf oldu. Mimarlık
ve içmimarlık alanlarında hizmet verdiğim firmam bünyesinde uzun yıllardır farklı yaş gruplarında çocuklara yönelik odalar
tasarladıktan sonra, aynı heyecanı kendi adıma yaşamak apayrı bir mutluluktu. Tecrübe ve birikimlerimden yola çıkarak çocuk
odalarındaki yenilikleri, önemli püf noktalarını ve trendleri sizlerle paylaşmak benim için ayrı bir keyif olacak.
Çocuğunuzun hayalleri ile sizin dergilerde görüp beğendiğiniz tasarımlar örtüşse bile, bunları kendi evinizde hayata geçirmek için
mevcut odanın kapasitesini iyi değerlendirmek gerekir. Sürekli gelişmekte olan çocuğunuza sağlıklı ve keyifli bir mekân yaratmak
için, odanın geometrik şekli, tavan yüksekliği, pencerelerin yerleri ve odanın aldığı ışık gibi detaylar dekorasyona başlamadan önce
göz önünde bulundurmanız gereken önemli noktalardır.
Odanın adım adım planlanması:
• İdeal bir çocuk odası alanı 12-15m2’dir. Uygun sıcaklık ise 20-22° olmalı ve oda doğuya bakmalıdır. Odanın planlamasında ilk
kural merkez olacak uyku alanının doğru konumlandırılmasıyla başlar. Yatağı pencere kenarı veya ısıtıcı yanı gibi noktalara
yerleştirmemek, hava sirkülasyonunun yoğun olacağı noktalardan uzak tutmak ve etrafını fazla eşya ile doldurmamak önemli
kriterlerdir.
• Büyüme çağı gereği çocukların kemik yapısı sürekli değiştiği için yataklarda özellikle doğal dokulu malzemeler, anti bakteriyel
ve doğal kauçuklu lateks seçimi doğru olacaktır. Baza malzemesi için ise özellikle doğal ahşaptan masif gövdeleri (meşe, gürgen,
kiraz dayanıklı olduğu için kullanışlıdır), ham ve doğal dokulu yüzeyleri seçmeli ve mümkün olduğunca cila ve lake işlemlerinden
kaçınılmalıdır. Boya işlemi yapılacaksa da özel, kokusuz, anti bakteriyel su bazlı boyalar tercih edilmelidir.
• Uyku alanında çocuğunuzun ilerde bazı arkadaşlarını ağırlama ihtimali doğacağından misafirler için de ilaveten yatma ünitesi
düşünülmesi önerilir. Altları bazalı yatak modelleri veya
ranzalar bu sorunu çözmenizde yardımcı elemanlardır.
• Uyku alanındaki zeminlere kolay temizlenir ve anti
alerjik olduğu için parke döşenmesi uygun olur. Özellikle
solvent içermeyen lamine parkeleri öneririm. Geri kalan
kısımlarda odaya canlılık katmak için, küçük ebatlarda
yine anti alerjik ve toz tutmama özelliğine sahip halılar
kullanılabilir.
Buluşma 2011 Sayfa 11
EVİM
• Duvarlar boyanacaksa, kokusuz, anti bakteriyel su bazlı
ve kolay silinebilen ürünlerle boyanmalıdır. Eğer duvar
kâğıdı kullanılacaksa en azından bir duvarın boş
bırakılması odanın nem dengesi açısından önemlidir.
Duvarlarda renk olarak özellikle pastel renkler, mavi ve
yeşil tonları huzuru sağladığı için önerilmekle beraber
beyaz renk de fon olarak kullanılıp üstünde renkli sticker
tarzı uygulamalar yapılabilir.
• Döşeme ve perdelerde kullanılacak tekstil ürünlerinde
hava aldıkları ve bu sayede terletmeyi önledikleri için
pamuk, viskon veya keten gibi kumaşlar seçilmeli ve
leke tutmazlık, solmazlık, yanmazlık ile kolay silinebilirlik gibi özelliklere sahip malzemeler aranmalıdır.
• Çalışma masasını doğru açıdan bol güneş alan bir yere yerleştirmeniz en uygunudur. Çalışma masasını kitaplığı, rafları ve diğer
saklama üniteleriyle beraber bir grup olarak çözümlemek doğru bir karar olacaktır. Çocuğunuza ergonomik açıdan en uygun masa
ve sandalye seçimini yaparken malzeme olarak masif ahşap ya da laminat gibi doğal, kolay temizlenen ürünleri tercih edebilirsiniz.
Ayrıca kullanım ve uzun ömür açısından yüksekliği ayarlanabilir ürünleri özellikle öneririm.
• Genel aydınlatma için parlak olmayan bir tavan armatürü ya da aplik kullanılabilir. Buna ek olarak, çocuk akşam yataktan kalktığında
kolayca yolunu bulması için gece lambasının başucunda bulunması önemlidir. Lambaderler düşme ve devrilme tehlikesinden
dolayı önerilmez. Çalışma alanları için ise gece çalışırken yumuşak ışık veren ve çocuğunuzun gölgesini masaya düşürmeyecek
bir armatür seçmek uygundur. Rahat hareket özgürlüğü tanıyan akrobat lambalar en idealidir.
• Çocukları fiziksel, zihinsel sosyal ve duygusal olarak geliştirirken mutlu kılan aktiviteler oyun ve hobi olarak tanımlanır. Çocuğun
alan bilincini erken öğrenmesi için odanın bir bölümünü oyun alanı olarak belirleyip sınırlamak doğru bir yaklaşımdır.
Çocuklarınızı odalarını planlarken tasarıma dahil etmeyi unutmayıp onlara da kendilerini özgür hissetmek için yaratma hakkını
tanıyın. Ne de olsa bu odaların sahipleri onlar ve onların mutluluğu bizim mutluluğumuz!
Çocuğuna güvenli bir gelecek armağan etmek
isteyenler için Büyüyen Çocuk Sigortası.
Her anne - baba çocuğu için en iyisini diler. Doğduğu andan itibaren üzerine titrer, daha emeklemeye
başlamadan okuyacağı okulu, yapacağı işi hayal eder. En çok da çocuğunun geleceğini bugünden
hazırlamak ister.
Büyüyen Çocuk Sigortası’nın Avantajları:
Belirlediğiniz dönemlerde ödediğiniz primler, yine sizin seçtiğiniz süre içinde birikip her yıl elde
edilen kâr paylarıyla büyüyerek yatırıma dönüşüyor. Sigorta süresinin sonunda bu birikim
çocuğunuza toplu olarak ödeniyor ya da isteğinize göre 5 ya da 10 yıl süreyle her yıl artan bir
maaş bağlanıyor. Böylece, en çok ihtiyacı olduğu 18 ile 25 yaşları arasında çocuğunuza güvence
sağlamış oluyorsunuz.
Çocuklarımızın geleceği, bugünü kadar önemlidir diyenler için Büyüyen Çocuk Sigortası.
• Primlerinizi aylık, 3 aylık, 6 aylık, yıllık ödeyebiliyor ve teminatınızın tutarını ödeyeceğiniz primlerle kendiniz belirleyebiliyorsunuz.
• Primleriniz devlet denetimi ve güvencesi altında Allianz tarafından yatırıma dönüştürülüyor. Teminatlarınızın sigorta süresinin
sonunda alım gücünü yitirmemesi için, ödediğiniz primler otomatik olarak poliçe yıldönümlerinde şirketin belirlediği oranda
artırılıyor. Böylece yatırdığınız primler büyüyerek değerini koruyor.
Büyüyen Çocuk Sigortası, bir anne-babanın çocuğuna verebileceği en büyük armağan!
Buluşma 2011 Sayfa 12
RÖPORTAJ
Mahir Günşiray
ile kulis sohbeti
O yıl ne tür bir tema bizim için ilginç, ne öğrenmek
istiyorum, dünyaya nasıl yaklaşmak istiyorum diye
düşünerek oyunlarıma karar veriyorum.
Az sayıda seyirci için özel bir tiyatro yapmak istemiyorduk;
tam tersine, hedefimiz yaptığımız ne olursa olsun tamamen
sokaktaki insana ulaşmaktı ve hâlâ da ulaşmaya çalışıyoruz.
RÖPORTAJ: IŞIL KARAHANOĞLU ZAİMOĞLU
FOTOĞRAF : BARIŞ TEKİN
Babanız Orhan Günşiray’ın oyunculuğu seçmenizde etkisi var mı? Oyunculuk dışında başka hayalleriniz var mıydı? Yoksa
en başından beri ne istediğinizi biliyor muydunuz?
Aslında çocukken pilot veya psikolog olmak istiyordum. Bir yandan da babamdan dolayı hayatım setlerde geçiyordu. Altı yaşındayken
ilk sinema filmimi yaptım, “Oğlum, Oğlum”. Sonra uzun bir ara oldu, otelcilik okudum. On dokuz yaşındayken, bir dönem herkesin
gittiği “Modül” diye bir diskotekte geceleri DJ’lik yapıyordum. Bir gün gece yarısı pardösülü bir adam içeri girdi ve DJ kabinine
doğru yürüdü. “Siz Mahir Günşiray mısınız?” dedi. Biraz korktum tabii. Meğer prodüksiyon amiriymiş ve bana bir film teklifinde
bulundu. İkinci filmim “Bebek” 1979’da bu vesile ile gerçekleşti. Daha sonra kendimi oyuncu olarak eğitmem gerektiğini düşündüm
ve Ankara Devlet Konservatuarı’na girdim. Oyunculuk ve eğitim hayatım böyle başladı.
Üniversiteden mezun olduktan sonra, İngiltere’de yüksek lisans ve ardından da Mimar Sinan Üniversitesi’nde sanatta
yeterlilik yaptınız. Akademik çalışmalarınızın kariyerinize ne gibi faydaları oldu?
O zaman konservatuardaki eğitimimin bana yetmediğini düşünmüştüm. Oyunculukla beraber yönetmenliğin benim için daha
uygun olacağına inanıyordum. Eğitimimdeki birtakım sorunları gördüğüm ve bunları aşmak istediğim için eğitmen olmayı da
arzuluyordum. Dolayısıyla biraz yabancı dil öğrenmek ve de yurt dışında eğitim almak için İngiltere’ye gittim. Döndükten sonra
da okumaya devam ettim. Zaten tiyatroda yaptığımız bütün çalışmalar hem benim için hem tüm oyuncular için bir tür eğitim
oluyor. Bana göre her proje yeni bir şey öğrenmek için bir bahanedir.
Günümüzde oyuncuların tiyatrodan çok televizyona yönelmeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kuşkusuz bambaşka kuşaklar yetişiyor. Kıyaslamamak, eleştirmemek lazım. Çağımızın durumu bu. Hayat bambaşka yere sürükledi
tüm insanları. Tiyatronun karşısında başka sektörler de var. Hem sesli çekimler hem de çekimlerin daha çabuk gerçekleşiyor olması
nedeniyle, artık diziler eğitimli oyuncuları da değerlendirmenin önemini gördü. Bir zamanlar Türk sineması için söylenenler, bugün
Türk Tiyatrosu için de söylenebilir diye düşünüyorum. 60’lı yıllarda oyuncular ve
prodüktörler halkın olağanüstü ilgisi ile çok iyi paralar kazandılar. Bunun çoğu tekrar
o sektöre giremedi, bu yüzden sinema kendi içinde yenilenmesini ve ilerlemesini bir
süre sağlayamadı. Aynı şeyi bugün ben tiyatro için görüyorum. Tiyatro oyuncularının
dizilerde oynamasını gayet olumlu buluyorum ancak bu olumluluk maddi doyumlulukla
ve başarıyla birlikte tiyatrodan uzaklaşmaya neden olmamalı. Hem kendi gelişimleri
hem de tiyatronun gelişimi için mutlaka tiyatroya devam edilmeli. Özellikle şu
dönemde, çünkü izleyiciler dizilerde seyrettikleri oyuncuları tiyatroda da görmeye
gidiyorlar. Bu tiyatroyu canlı tutmak için çok iyi bir fırsat, kaçırmamak gerekiyor.
Şimdi sizi “Hanımın Çiftliği”nde izliyoruz. Bize biraz da bu dizi çalışmanızdan
bahsedebilir misiniz?
Yapımdan da yönetimden de çok memnunum. Set çok güzel, oyuncular çok uyumlu
ve profesyonel. Zorlukları var tabii ki. 1950’lerde geçen 120 dakikalık bir şey
çekiyorsunuz. Mekânlar arasında mesafeler uzak. Bazı günler 80 km güneye, 60 km
kuzeye gidiyoruz. Her hafta 3-4 gün Adana’ya gidiyorum. Ama Adana’da çok seviliyoruz.
Buluşma 2011 Sayfa 13
RÖPORTAJ
Bize biraz 1996 yılında kurulan Tiyatro Oyunevi’nden bahsedebilir misiniz? Neden bir tiyatro kurmak istediniz, nasıl
hedefleriniz vardı ve bunları gerçekleştirebildiğinizi düşünüyor musunuz?
İngiltere’den döndükten sonra 1986 yılında Devlet Tiyatrosu’na girdim ve Bursa’da göreve başladım. Orada bir sene çalıştıktan
sonra İstanbul’a gelip oyunculuk ve yönetmenlik yaptım. Fakat Devlet Tiyatrosu’nda hayal ettiğim çalışmaları sağlayacak ortamı
bulamadım. Ve arkadaşlarımızla beraber tiyatro kurmaya karar verdik. Taner Birsel, Ayşe Selen, Şehsuvar Aktaş, Çetin Sarıkartal,
Ayşe Lebriz Berkem, Selim Birsel, Claude Loen ile beraber bir grup oluşturduk. Amacımız oyuncunun yaratıcılığını ve sahnelemedeki
farklılıkları ortaya çıkarmak, metinleri yeniden okumak, farklı metinleri ele almak, seyirci ve sahne arasında değişik ilişkileri
denemekti. On beş yıl oldu, yurt içi ve yurt dışında çok turne yaptık. Az sayıda seyirci için özel bir tiyatro yapmak istemiyorduk; tam
tersine, hedefimiz yaptığımız ne olursa olsun tamamen sokaktaki insana ulaşmaktı ve hâlâ da ulaşmaya çalışıyoruz. Geçen yıl
örneğin bütün Karadeniz boyunca liman kentlerini dolaşarak Batum’a kadar giden bir turne yaptık.
Peki tiyatroda yeni bir projeniz var mı?
Şu anda burada bir oyun çıkartıyorum, Mayıs ayında sahnelenecek. On üç yıldır çalıştığım oyuncum Ayça Damgacı ile beraber
yönetiyoruz. “Tiyatro Öldü” diye bir oyun. Prova sürecinde metni yazıyoruz, yazarlarımız provaya katılıyor, biz doğaçlama yapıyoruz.
Tam anlamıyla bir atölye çalışması.
Önümüzdeki yıllarda sahnelemeyi planladığınız veya isteyip de gerçekleştiremediğiniz oyunlar var mı?
Uzun vadeli planlar yapan biri değilim. O yıl ne tür bir tema bizim için ilginç, ne öğrenmek istiyorum, dünyaya nasıl yaklaşmak
istiyorum diye düşünerek oyunlarıma karar veriyorum. Biraz adım, adım ilerleyen biriyim, ama aslında bu geçtiğimiz sezon bir tür
hayalimi gerçekleştirdim. Yurt dışında büyük ve profesyonel bir tiyatro ile klasik bir oyun sahnelemek, kendimi bu anlamda denemek
istiyordum. Geçen yıl Almanya’dan Faust’u sahnelemem için teklif geldi. Ben hatta biraz da işi büyüttüm. Faust iki kitaptan oluşur,
ama çoğunlukla hep birincisi sahnelenir. Ben ikisini birlikte yapmak istediğimi söyledim, onlar da kabul etti. Almanya’nın en eski
ve en iyi rejisörlerinin, sanat yönetmenlerinin çalıştığı bir tiyatroda böyle bir projeyi yapmak benim adıma büyük bir hayalin
gerçekleşmesiydi. Bir başka hayalimi söylemek gerekirse; en beğendiğim rejisörlerden Roberto Cuilli ile ortak bir çalışmam olmuştu.
Tam istediklerimi yapamamıştım. O zamanlar çok gençtim, onun tiyatrosunu iyi anlamamıştım. Şimdi daha iyi anladığımı
hissediyorum. Onunla tekrar çalışmak isterim.
Televizyon ve tiyatro oyunculuğundan hangisi sizi daha çok tatmin ediyor?
İyi bir senaryo ve iyi bir ekip ise aslında dizi oyunculuğu hiç de sıkıcı bir şey değil, çok da keyifli. Tabii farklar var, ama eğer oyunculuk
olarak işe aynı ciddiyetle yaklaşıyorsanız, gayet keyifli ve eğitici olabilir. Örneğin Hanımın Çiftliği’nde doğal olarak sesli çekim için
ezber yapmanız gerekiyor. Yani bir anlamda her çekim sizin için küçük bir tiyatro sahnesi oluyor.
Bu sayımızda da değindiğimiz yelken sporu ile ilgilendiğinizi biliyoruz, bu spora başlamanız nasıl oldu?
Denizi çok seviyorum, denizde büyüdüm. Bir süre tiyatro nedeniyle bu spora çok uzak kaldım. Ama iki üç sene kadar önce bir
yelkenli aldım ve artık onunla büyük bir aşk içerisinde yaşıyorum. Geçtiğimiz yaz eşimle beraber yedi hafta teknedeydik. İstanbul’dan
yola çıktık, bütün Ege, Yunan Adaları, ta aşağı Gökova’ya kadar gittik. Tekneyi oraya bıraktık, şimdi sabırsızlıkla yazın gelmesini
bekliyoruz.
Denizde kendinizi emniyetli ve huzurlu hissetmek için sigorta yaptırmayı gerekli bir önlem olarak görüyor musunuz?
Teknem Allianz Sigortalı. Aslında evim, her şeyim Allianz Sigortalı. Allianz’dan çok memnunum. Acentelerimden de çok memnunum.
İstanbul’da Yüksel Birsel’in acentesi ile çalışıyorum, oyuncu Taner Birsel’in de abisidir. Gerçekten çok yardımcı oluyor. Teknem ile
de Göcek’te Şentop Sigorta Acenteliği ilgileniyor. Onlardan da çok memnunum. Okluk koyunda duruyor teknem, bu sene mesela
yıldırım düştü oraya. Bütün teknelerin her şeyleri yandı. Bir gittik oraya hiçbir şey çalışmıyor. Hemen sigortayı aradık, geldi eksper
ve sağ olsunlar hepsinin yenisini verdiler.
Son olarak, gelecek ile ilgili hayalleriniz neler?
Herhalde bir tiyatrocunun gelecek ile ilgili tek bir hayali olabilir: Biraz daha geniş bir tiyatro mekânı, bununla birlikte on iki ay
maaş verebileceğin küçük bir tiyatro ekibi. Bu olduktan sonra her şey olabilir diye düşünüyorum.
Buluşma 2011 Sayfa 14
GURME
Hayatınızda
lezzetli bir
değişiklik
yapmaya
hazır mısınız?
Sürekli bir yenilik arayışı içerisindeyiz. “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti” demek
isterdim, ama esas anahtar sanırım hayatı olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi değil, hayalinizde
kurduğunuz şekliyle yaşamaya çalışmak. Artık kitap sayfalarını kaplayan hep aynı krema, marmelat,
kurabiye, pandispanya, kek tariflerinden sıkıldım diyorsanız, siz de benim gibi yapın ve bir yemek
kursuna yazılın. Bahse girerim, çalışma hayatınızın dışına çıkıp yaşamınızın içine farklı kareler eklemek
size de iyi gelecek!
BURCU AKYÜZ
Bir dilek tutma şansım olsaydı, hep genç ve güzel kalmayı dilerdim. Bu uğurda detokslu bir beslenme şeklini ne kadar desteklesem
de bir pastanenin önünden ne zaman geçsem, çilekli turtalarla kaplı vitrinler bana hep Hansel ve Gratel’in masalındaki pastadan
evi ve o evde yaşamanın ne kadar keyifli olacağını anımsatır.
Hayalimde, mutfak kapısı bahçeye açıldığında önünde geniş bir yemek masası ve beyaz ahşap salıncağı olan bir ev canlandırırım.
Her köşesinde rahatça yayılıp kitap okuyabileceğim koltuklar ve eşime yaptığım şahane kurabiyelerin kokusunu kıskanacak neşeli
komşular.
Genellikle günlük yaşam ve iş dünyasından birazcık sıyrılmak istediğimizde herkes için ilk kural bellidir; saçlarımızda değişiklik
yapmak. Her ne kadar görünüşte yapılan ufak oynamaların çoğu zaman işe yaradığına inansam da, artık daha köklü bir değişimin
gerekli olduğunu düşünmeye başlamıştım. Böylece ben de her seferinde derin bir “ah” çekmeme sebep olan, ama fırsat bulup da
bir türlü gidemediğim yemek ve pastacılık atölyelerini keşfettim. Hani her şeyi düşünmeyi bir kenara bırakıp sadece o ana konsantre
olmanızı sağlayan ve ardından evde mutfağa girip harikalar yaratmanız için size cesaret veren kurslar. Bir şey bilmediğinizi varsayan
şefler sayesinde, yemeği bozmak veya atmak gibi bir problemle de karşılaşmıyorsunuz.
Şimdi kolları sıvayalım, çünkü sizi farklı şehirlerdeki mutfak atölyelerine davet ediyorum...
Chef’s İstanbul Yemek ve Pastacılık Kursları:
Alanında uzman, profesyonel şeflerden oluşan eğitmen ekibiyle 2004 yılından beri yemek ve pastacılık kursları veriyor.
İstiklal Caddesi Mim Han No:55 Kat:6 Beyoğlu - Taksim İSTANBUL Tel: (212) 244 76 92-93 www.chefsistanbul.com
Coccolat Pasta Tasarım Atölyesi ve Lezzet Okulu:
2003'ten bu yana yaklaşık 3000 mezun vermiş olan bu okul, pastacılık ve yemek üzerine toplam 30 farklı kurs programı içermekte.
Bağdat Cad. Rüştiye sok. No :8 Kızıltoprak - Kadıköy İSTANBUL Tel : (216) 449 95 90-91-92 www.coccolat.com
Mutfak Sanatları Akademisi:
T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayladığı MSA, öğrencilerine Avrupa’da öğrenim görme ve çalışma imkânı da sağlıyor.
Giz Plaza B Blok Ayazağa - Maslak İSTANBUL Tel: (212) 290 35 50 www.msa.tc
Buluşma 2011 Sayfa 15
GURME
Gastrovizyon Mutfak Sanatları Akademisi:
Aşcılık, Pastacılık, Şarapcılık, Zeytinyağı Experliği gibi birçok
konuda sertifika eğitimleri verilmekte.
Bağdat Cad. Uğur Ap.No:72 Kat:4 D:6 Kızıltoprak - Kadıköy İSTANBUL
Tel: (216) 336 07 71 www.gvmsa.com
SMN Tat Merkezi:
Türkiye’de aktif olarak beş senedir yemek kursları, butik pastacılık,
catering, yemek stilistliği ve restoran danışmanlığı veriyorlar.
Nuri Paşa Cad. No: 158 Tarabya İSTANBUL Tel: (212) 299 80 90 www.smntm.com
İstanbul Culinary Institute:
Türk mutfağını araştırmak, öğretmek, Türkiye’de ve dünyada tanıtıp geliştirmek üzere kurulmuş bir eğitim ve üretim merkezi.
Meşrutiyet Caddesi No:59 Tepebaşı - Taksim İSTANBUL Tel: (212) 251 2214 www.istanbulculinary.com.tr
Le Chic Yemek Okulu:
Hiç mutfağa girmemiş olanları bile yemek yapmaya özendirecek profesyonel mutfak eşyaları üreticisi Gaggenau’nun desteğiyle
açılan bu okulda dünya mutfakları ve Akdeniz mutfağının öğretildiği kurslar bulunmakta.
Bağdat Caddesi 62/2, Kızıltoprak İSTANBUL Tel: (216) 330 98 92
Lezzet Mutfak Akademisi:
İzmir Karşıyaka’da 2007 yılında Chef’s İzmir Mutfak Akademisi olarak hizmet vermeye başlayan okul, yeni ismi ile Türk Mutfağı,
İtalyan Mutfağı, Girit Mutfağı, Temel ve İleri Pastacılık gibi sayısız kurs vermekte.
1734 Sokak No:37 Karşıyaka İZMİR Tel: (232) 3813090 www.lezzetmutfakakademisi.com
Badem Mutfak:
Gıda Mühendisi Beyhan Ildız’dan ev yapımı çikolatadan, pastaya, dünya mutfaklarından sushi’ye kadar farklı lezzetlerin nasıl
yapıldığını öğrenme fırsatı yakalayabilirsiniz.
6446/1 Sok No:8 Karşıyaka - Atakent İZMİR Tel : (232) 330 46 40 www.bademmutfak.com/portal/
Pastart Butik Pasta Tasarım ve Eğitim Merkezi:
Cumartesi günleri veya hafta içi isteğe göre ayarlanabilen kurslarda pasta yapımı, krema ile süsleme teknikleri ve şekerhamuru
(sugarpaste) ile modelleme kursu bulunmakta.
ANKARA Tel: (0506) 683 23 83 mail adresi; [email protected] www.past-art.com
Cook&Fun:
Haftada bir gün yaklaşık üç saatlik zaman diliminde dört çeşit yemek yapmayı öğrenmek mümkün!
ANKARA Chef Ali Açıkgül: 0542 347 34 34 Chef M.Ali Menemen: 0533 730 56 10 www.eglenceliyemek.com
Gift&Gourmet House - Gurme Yemek Atölyesi:
Ünlü şef Baron Meshkin ve Fatih Özdemiroğlu yemek yapmayı seven mutfak dostlarına Türkçe ve İngilizce dersler vermekte.
Lavas Tur.San.Tic.Ltd.Sti. Kenedi Caddesi No:151/1 Gaziosmanpasa ANKARA Tel: (312) 466 1232 www.htlmarket.com
Kuki House:
Pasta şefi Lokman Özer ve Baş Ahçı Soner Şen, pastacılık ve yemek kurslarında alışkanlık yaratan lezzetlerinin sırlarını paylaşıyorlar.
Filistin Sok. No:4 06700 Gaziosmanpaşa ANKARA Tel: (312) 426 43 00 www.kuki.com.tr/kurslar.php
Buluşma 2011 Sayfa 16
ŞİRKET
HABERLERİ
Yeni bir marka stratejisi
doğuyor: « Bir »
Müşterilerimizin, kendilerine özel hayatlarında ve iş dünyasında destek veren, dünyanın en güçlü
topluluğunun bir parçası olduklarını hissetmelerini istiyoruz.
Sigorta çoğu zaman müşteriler tarafından bir zorunluluk olarak algılanır. Onlara göre, ne için para ödediğiniz ve karşılığında ne
alacağınız her zaman net değildir. Müşteriye bir sigorta ya da emeklilik şirketini sevdirmek zor, müşterinin onlara güven duymasını
sağlamak ise daha zordur. Allianz bunu başarmak için « Bir » yol buldu.
Allianz sadık bir partner gibidir!
İnsanları asıl ilgilendiren, hayatta kendilerini ileriye götürecek, yukarıya taşıyacak birilerini bulmaktır. Bu, çocukluğumuzda
düştüğümüz zaman kaldırılmayı ve yolumuza devam etmeyi beklememiz gibi temel bir hayat prensibidir. İşte bu yüzden, Allianz
markasının özünde yatan amaç “sadık bir partner” olmaktır. Tıpkı sizin için olması gerektiği yerde, olması gerektiği zaman bulunan
ve neye ihtiyacınız olduğunu bilen bir hayat arkadaşı gibi. Böylece Allianz, müşterilerinin en kıymet verdikleri varlıklarını güvence
altına alırken, bir yandan da günlük endişelerini, modern hayatın korkularını azaltıyor ve onlara hayatlarını özgürce yaşama imkânı
sağlıyor.
Allianz ne kadar değerli olduğundan söz etmeyen, bunu somut olarak gösteren yeni bir iletişim stratejisi ortaya koyuyor!
Allianz müşterileriyle onlara sunabileceği en değerli hazineyi paylaşıyor: Bilgi ve deneyim. Allianz, bilgi, donanım, deneyim ve
tecrübelerini müşterileriyle paylaşarak eylemleri somut ve en önemlisi sadık bir kurum olduğunu kanıtlıyor.
Allianz yat sigortası yenilendi
Yat sigortalarında sektör lideri olan ve ülkemizde her dört tekne sahibinden
birinin sigorta yaptırmak için tercih ettiği Allianz, kapsamlı ve ihtiyaçlara
göre şekillenen yat sigortalarında farkını ortaya koyuyor.
Tekneleri olası risklere karşı güvence altına alan Allianz, yat sigortası ürününü yeni teminatlar ile
geliştirerek deniz tutkunlarına sunuyor. Allianz’ın yenilenen yat sigortası, Makine Kırılması, Çevre
Kirliliği, Kişisel Eşyalar, Tekne personeli için Ferdi Kaza, Çekme&Kurtarma, Elektronik cihaz teminatı
gibi birçok ilave risk için teminat sağlıyor. Allianz ayrıca, belirli büyüklükteki tekneler için, Mondial
ile işbirliği çerçevesinde farklı asistans hizmetleri de sunuyor.
Marinada bulunan bir tekne bile birçok tehlike ile karşı karşıyadır. Marinadaki başka bir teknenin
yanması ve yangının sizin teknenize sıçraması, deniz tehlikeleri, kazanların patlaması, şaftların kırılması,
gemi veya botların tamamen çalınması gibi riskler söz konusudur. Allianz bu gibi riskler karşısında İngiliz sigortacıların geliştirdiği,
“Enstitü Yat Klozları” bünyesindeki teminatları uyguluyor ve global standartlarda tekneleri güvence altına alıyor.
Allianz, yat sigortalarındaki liderliğini denize gönül verenleri destekleyerek pekiştiriyor.
100 yılı aşkın süredir uluslararası deneyimi ve yerel uzmanlığıyla yatları güvence altına alan Allianz, uluslararası yarışları ve yat
kulüplerini de destekliyor. Deniz tutkunlarını bir araya getiren Marmaris Uluslararası Yarış Haftası’nın ve Bodrum Açık Deniz Yat
Kulübü’nün de sponsorları arasında yer alıyor.
Allianz Sigorta, geçmişi uzun yıllara dayanan uluslararası tecrübesi ve birikiminden aldığı destekle önümüzdeki yıllarda
piyasa liderliği konumunu güçlendirmeyi, sigortalılarına daha kapsamlı ve zengin ürünler sunmayı planlıyor.
Buluşma 2011 Sayfa 17
ŞİRKET
HABERLERİ
Allianz, MERCEDES GP
PETRONAS Formula
One™ takımı ile
sponsorluk anlaşması imzaladı
Dünyanın önde gelen sigorta şirketi Allianz, yol güvenliğine verdiği önemi MERCEDES GP PETRONAS
Formula One™ araçlarının güvenlik aksamları üzerindeki logosuyla görselleştiriyor. Bu yeni ortaklık
Allianz’ın otomotiv sektörüne verdiği önemi de vurguluyor.
Mercedes-Benz tarafından temin edilen Resmi Formula One™ Güvenlik Aracı ve Medikal Araç üzerinde Allianz markası yer alacak.
Allianz ve MERCEDES GP PETRONAS, tüm dünyada yayınlanacak bir yol güvenliği bilgilendirme programı üzerinde de birlikte
çalışacak.
Ortaklık, Allianz’ın yol güvenliği, Formula One™ ve otomotiv endüstrisine verdiği önemi gösteriyor. Yol güvenliği konusunda
farkındalığın artması, kazaların ve bunun sonucunda hasarların azalması anlamına geliyor. Dünya genelinde trafik kazalarında her
gün yaklaşık 3.000 kişi hayatını kaybediyor ve yaklaşık 30.000 kişi de ciddi şekilde yaralanıyor. 50 milyondan fazla aracı sigortalayan
global sigorta şirketi Allianz, trafik kazalarının sayısının ve ciddiyetinin azaltılmasına büyük önem veriyor. Daha önce hiç kimse
Güvenlik Aracını ve Medikal Aracı, Allianz’ın yaptığı şekilde markalamamıştı. Yol güvenliğine verilen önemin bu şekilde görünürlük
kazanması, tüm dünyadaki 75 milyon Allianz sigortalısına mesaj vermek açısından da çok önemli bir adım.
Allianz, Formula One™ anlaşması sayesinde, Formula One™ sürücülerinin güvenliğine dikkat çekerek, dünya genelindeki
sürücülerin yol güvenliği konusunda farkındalıklarını artırmayı hedefliyor.
Allianz’ın yol güvenliğine verdiği önemin kanıtlarından biri Allianz Teknoloji Merkezi’dir (AZT). AZT, hem Allianz hem de sigortacılık
ve otomotiv endüstrileri için 70 yıldan fazla bir süredir risk yönetimi ve kaza, hasar araştırması yapıyor.
Kırmızı halıda Allianz güvencesi
Film çekimlerindeki gecikmeler milyonlarca dolara mal olabiliyor. Bağımsız filmlerden büyük
Hollywood filmlerine kadar birçok yapımı sigortalayan Allianz, filmin seyirci ile buluşmasını
önleyebilecek aksilikleri güvence altına alıyor.
Çekim süreci sırasında, prodüktörlerin ve film stüdyolarının kendilerini çeşitli sigorta
risklerinin yanı sıra, oyuncu kadrosu, ekip ve yapım sürecine yönelik yükümlülükler
bakımından da koruması gerekiyor. Bu noktada Allianz devreye girerek, en geniş güvencelerle
yapımların ihtiyaçlarını karşılayacak sigorta poliçeleri sunuyor.
Allianz, bu kriterler doğrultusunda yılın en yüksek riskli filminin “Ajan Salt” olduğunu
açıkladı. Filmde Angelina Jolie, Rus ajanı olmakla suçlanan CIA subayı Evelyn Salt karakterini
canlandırıyor. Allianz güvencesi ile birçok sahneyi dublör kullanmadan çeken oyuncu masumiyetini kanıtlamak için motosikletle
kaçıyor, köprüden atlıyor, sıkça dövüşüyor ve birden fazla silah kullanıyor. Kısacası, seyircilere aksiyon dolu bir film sunuyor!
Allianz’ın 2010 yılında sigortaladığı filmler arasında Başlangıç, Sosyal Ağ, Elm Sokağı’nda Kabus, Alice Harikalar Diyarında, Burlesque,
Titanların Savaşı, Ye Dua Et Sev, Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 1. Bölüm, Demir Adam 2, Karate Kid, Pers Prensi: Zamanın Kumları,
Robin Hood, Sex and the City, Turist, Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma gibi Oscar adayı ve gişe rekortmeni filmler de bulunuyor.
Holywood filmlerinin 85 yıldır önde gelen sigortacısı olan Allianz, filmlerin sorunsuzca, zamanında ve bütçe dahilinde
çekilmesine imkân sağlıyor.
Buluşma 2011 Sayfa 18
ŞİRKET
HABERLERİ
Emeklilikte tsunami dalgası!
Allianz’ın Ocak 2011’de yayınladığı Demografik Eğilimler Araştırmaları, ABD’nin bir emeklilik
tsunamisiyle karşı karşıya kaldığını gösteriyor; sırada Avrupa ve Asya bulunuyor. Türkiye 2045’te
bu dalganın etkisine girecek. Bu sebeple, emeklilik sürecinde istikrarlı ve öngörülebilir bir yaşam
standardı yakalamak isteyenlerin Bireysel Emeklilik Sistemi’ne dahil olmaları çok önemli.
Emekli olacak kuşağın büyüklüğü, çalışan nüfusun katkısına muhtaç insanların sayısını önemli ölçüde artırıyor. Aşırı zorlanan kamu
maliyesi ve artan yaşam süreleri ile emekliler, iş yerleri ve hükümetler için somut bir gerçeğe dönüşüyor. Amerika’da 2020 yılında
doruk noktasına ulaşması tahmin edilen emeklilik tsunamisi, 2025’te Almanya, Fransa ve İngiltere’de yaşanacak. Türkiye’nin ise
bu problemle 2045 yılında karşı karşıya gelmesi bekleniyor.
Tsunami’den etkilenmek istemeyenler BES’e katılmalı:
ABD’de yaşanacak emeklilik deneyimi diğer ülkeler için bir
laboratuvar olacak. Araştırma raporunda görüyoruz ki
ABD’deki mevcut gelişmeler, diğer ülkelerin önümüzdeki
yıllarda karşılaşmaları muhtemel güçlüklerinin habercisi
olacak. Kuşkusuz sosyal güvenlik sistemleri ülkeden ülkeye
farklılık gösteriyor ve her devlet farklı hazırlıklar yapıyor.
ABD’nin durumu Avrupa ve Asya ile tam olarak
karşılaştırılamasa da mutlaka bundan bir ders çıkarmak
mümkün. İnsanlar nerede olurlarsa olsunlar emeklilik
planlarını gözden geçirmeli ve finans alanında yetkin
danışmanlık hizmetlerinden yararlanmalılar.
Zor piyasa şartlarında güçlü sonuçlar
üreten Allianz
Allianz Grup, 2010 mali yılında kaydettiği başarılı
sonuçları açıkladı.
• Toplam gelirler yeni bir rekor olan 106,5 milyar Euro düzeyine ulaşırken,
Hayat ve Sağlık sigortası yasal primleri 57,1 milyar Euro'ya ulaştı.
İşletme kârı / Faaliyet kârı % 17 oranında artarak 8,2 milyar Euro'ya ulaştı,
bileşik oran % 97,2'ye yükseldi.
• Net gelir % 12 oranında artarak 5,2 milyar Euro'ya ulaştı.
• Ödeme gücü / Sermaye yeterlilik oranı % 9 artarak % 173'e yükseldi.
• Teklif edilen hisse başı kâr % 9,8 artarak 4,50 Euro'ya ulaştı.
• Gayrimenkul ve kaza sigortası faaliyet kârı % 6 oranında arttı.
"2010 yılında önemli bir büyüme sağlamış olmaktan dolayı gurur duyuyoruz. Gelirler şimdiye kadar ulaştığımız en iyi tutarın bile
üzerine çıktı ve faaliyet kârımız kendi beklentilerimizi de aştı. Allianz risklerini iyi yönetti ve 2008 - 2009 finansal kriz yıllarından
oldukça kârlı ve finansal olarak daha güçlü bir şekilde çıkmayı başardı. Müşterilerimizin, yatırımcılarımızın ve çalışanlarımızın
bizden beklediği dayanıklılık ve istikrarın temeli budur."
- ALLIANZ SE CEO'SU MICHAEL DIEKMANN
Buluşma 2011 Sayfa 19
ŞİRKET
HABERLERİ
Alyans sigortası ile bembeyaz düğünler
Siz düğününüzün hazırlıklarını yaparken
başınıza gelebilecek riskleri düşünmeyin
diye Alyans Sigortası aşağıdaki risklere karşı
sizin yanınızda!
• Çeşitli sebeplerden dolayı düğünün iptal edilmesi
halinde tören giysileri, gelinlik, çiçekler, müzik, yiyecek
içecek servisi, konaklama vb. hizmetler için yaptığınız
masraflar karşılanacaktır.
• Düğün tarihinden önceki iki ay içinde gelinliğiniz
kaybolduysa ya da yakın bir akrabanızın emanetindeyken
hasar gördüyse, yeniden eski haline gelmesi, yenisini
almanız ya da kiralamanız için gereken masraflar
karşılanacaktır.
• Düğün hediyeleriniz, sizin ya da yakın bir akrabanızın emanetindeyken meydana gelen bir kaza ile zarar görmesi, yangın veya
hırsızlık sonucu oluşan zarar için poliçede belirtilen tutara kadar olan miktarlar karşılanacaktır.
• Evlilik yüzükleriniz, düğün töreninizin 7 gün öncesinden teminat altına alındığı gibi çiçekler, katılımcılar için hediyeler hatta
düğün pastanız bile güvence altındadır.
• Sizin ya da 1. derecede akrabalarınızın ölüm ve/veya sürekli sakatlık masrafları teminat altına alınacaktır. Bu teminat düğün
töreni süresince geçerli olacaktır.
Geçen yıla bir bakış ve 2011 planları
Allianz, gerçek risk analizi ve maliyet hesapları yaparak doğru fiyatlandırma ile 22 yıldır
Türkiye’de faaliyet gösteriyor ve yerel ihtiyaçlara yönelik çözümler sunuyor.
2010 yılı sektörü zorlasa da Allianz Türkiye hedefleri doğrultusunda
oldukça iyi bir yıl geçirdi. Fiyatlarını ve portföyünü iyi dengeleyerek
zorlu piyasa şartlarına rağmen geçen yıl kârlılığını korumayı
başardı. Sektör ortalamasından daha güçlü bir hasar prim oranına
sahip. Ortalamanın üzerinde bir rezerv oranı, güçlü finansal yapısı
ve sağlıklı bir portföyü var. Bu durum, kalıcılığın ve uzun vadede
sürdürülebilirliğin büyük önem taşıdığı sigorta sektöründe,
Allianz’ın doğru stratejiyle hareket ettiğinin önemli bir göstergesi.
Tüketicilerin sigorta güvencesi satın alırken tercih ettikleri sigorta
şirketlerinin hizmet kalitesine, hasar ödeme gücüne ve süreçlerine
dikkat etmesi gerekiyor. Allianz, sigortalıları için uzun dönemli
bir iş ortağı olmayı hedefliyor, onlara hayatın zorluklarına karşı
kendilerini güvende hissedebilecekleri en iyi entegre sigortacılık
çözümlerini sunuyor.
Allianz, 2011’de organik büyümeye odaklanarak, inorganik
büyüme fırsatlarını da her zaman takip edecek.
Buluşma 2011 Sayfa 20
EĞLENCE
SOLA SAĞA: 1- Taşlık Yokuş. 2- Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek –Yunan rakısı- Hitit. 3- Ekvator kuşağındaki otsu
bitkilerle kaplı çayırlar – Tapınak. 4- Gerçekliği ve onun çelişmelerini incelemeye yarayan ve bu çelişmeleri aşmayı
sağlayan yolları aramayı öngören akıl yürütme yöntemi. 5- İyi ahlak, incelik, terbiye – Bir günün veya olayın arkasından
gelen zaman – Ten ile dış giysiler arası. 6- Eksik, eksiklik, kusur – Tavana asılan, şamdanlı, lambalı, cam veya metal
süslü aydınlatma aracı. 7- Kimyada kriptonun simgesi – Araba okunun ekseni – Mağara. 8- Çukur yer – Dört mevsim
yeşil kalabilen, iğne yapraklı bir orman ağacı – Doğu Anadolu ile Azerbaycan’da çalınan bir çalgı türü. 9- Bir spor
dalında erişilmiş derecelerin en üstünü – Hareket etmeyen yıldız. 10- Giysilerin omuzlarına süs olarak takılan parça
– Oyun kurucu. 11- Faiz, ürem – İlave – Müslümanların namaz kılmak için toplandıkları yer. 12- Duygu, düşünce veya
bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması – Kırmızı renkli bir çeşit mürekkep.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1- Saçma, değersiz, önemsiz, uydurma.
2- Görme engelli- Taşıma araçlarındaki
kasa – Halk, ahali. 3- Eti beyaz, üzeri pullu
iri bir balık – Yerine koyma, yerine
kullanma. 4- Kekliğin boynundaki siyah
halka – Ruh hastası. 5- Kimyada neonun
simgesi – Örümcek vb. hayvanların
salgılarıyla oluşturdukları örgü –
Romanya’nın plaka işareti. 6- Bir meslekte
yaşça ve kıdemce ileri olan kimse –
Kokmuş hayvan ölüsü. 7- Sulak, verimli
yer – Türkiye’nin plaka işareti – Osmanlı
devletinde bir görevde eskimiş olanlara
verilen unvan. 8- Siyasi bir amaca ulaşmak
için silah kullanan gizli topluluk – Parlak
olmayan, donuk. 9- Lokanta.
10-Peygamber – Aşırma. 11- Özenle
yapılmış –Tayin. 12- Macun – Sarp, engelli
ve engebeli yer.

Benzer belgeler

bünyamin aysoy

bünyamin aysoy gidiyoruz. Sağlıklı kalmak için olmazsa olmazların başında gelen sporu ihmal etmemek adına çeşitli ekipmanlarla evde ya da açık alanda da egzersiz yapmak mümkün. Her ne kadar kapladığı alan ve ağır...

Detaylı