PDF SAYI 28 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 28 - Hayat Online
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:30 Uhr
IGMG Kuzey Bavyera
“Kalem Eðitim Merkezi”
dualarla açýldý
Seite 1
HER GENCE BÝR
MESLEK YERÝ MESLEK
EÐÝTÝM KAMPANYASI
Sayfa: 27`de
Sayfa: 38`de
Gersthofen DÝTÝB
Eyüp Sultan Camii
Ýbadete Açýldý
Hessen Eyaleti Yabancýlar
Meclisi AGAH Yeni
Baþkanýný Seçti
Sayfa: 28`de
Sayfa: 32`de
hayat
He
ss
Ba en-N
vy
er RW
a
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Aylýk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung . Sayý/Nr.: 28 . Yýl/Jahre: 5 . Eylül-September 2008 / Ramazan 1429
Kur`an Ayý
Ramazan
Dr. Yusuf IÞIK
Dosya
Sayfa 5`te
Ramazan
Orucu’nun
genel
hükümleri
Dosya
Avrupa`daki Kitapçýnýz
OKUSAN
Binlerce Kitap, CD,
VCD, DVD
Hac Malzemeleri
ve Hediyelik Eþyalar
Tel: 06134565965-66
www.oku-san.de
Hoþgeldin Ya Þehr-i Ramazan
Ýlhan BÝLGÜ
Sayfa 37`de
RAMAZAN`IN
TOPLUMA
KAZANDIRDIKLARI
Dosya
Murat ÝLERÝ
Sayfa 12`de
Derdimiz de
var
dermanýmýz da...
Dosya
Bedelli askerliðin yerini
seçenekli askerlik alacak
Sayfa: 12`de
Mahmut
AÞKAR
Sayfa 7`de
Kitabý indiren
O’dur ve yine O
koruyacaktýr...
Dosya
Selma ÖZTÜRK
Sayfa 11`de
Hacarabýn
Serüvenleri 15
Özel Köþe
M. Salih AYDIN
Sayfa 35`te
Ruhsuz
olimpiyatlar!!!
Dosya
Oðuz
ÜÇÜNCÜ
Sayfa 15`te
KRM; Prof. Dr. Sven Kalisch ile
yollarýný ayýrdý Sayfa: 16`da
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:30 Uhr
Seite 2
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:30 Uhr
editörden
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Sivil Ýslami
Teþkilatlar
Almanya için
önemli
rafýndan kaygý ile takip edilmektedir.
Özellikle 11 Eylül`den sonra
Almanya`da bulunan sivil Ýslami Teþkilatlara karþý yapýlan bu
tür baský politikalarýný bir yerden sonra kabul etmek mümkün
deðildir.
Burada bulunan sivil Ýslami
Teþkilatlar Almanya`nýn resmi
prosedürüne kurulmuþ ve çalýþmalarýný bu doðrultuda yapmaktadýrlar.
Ve bu teþkilatlarýn çalýþmalarý
Almanya`nýn huzur ortamý için
gerçekten büyük bir öneme sahiptir. Þu ana kadar hiçbir Ýslami
sivil teþkilatýn çalýþmalarýnda
toplum huzuruna ters hareketlere rastlanmamýþtýr. Zaman zaman ferdi hareketlerden kaynaklanan ufak sýkýntýlar yaþanmiyor
deðil. Ama bu her toplumda yaþanan basit olaylardýr.
Sivil teþkilatlar onbinlerce insanýn katýldýðý programlar düzenliyorlar. Bu programlarda hiç
bir kayda deðer olaya rastlanmamýþtýr. Maçlar esnasýnda yüzlerce polis görev alýrken bile olaylar
çýkmakta iken, sivil Ýslami Teþkilatlarýn düzenlediði programlarda býrakýn olay çýkarmayý polise
görevi esnasýnda hiçbir iþ düþmemektedir. Bunu emniyet teþkilatýndaki görevlilerin bizzat
kendileri söylemektedirler.
Biz Almanya`da bulunan sivil
Ýslami Teþkilatlarýn buradaki huzur ortamý için bir emniyet sübabý görevi gördüðü kanaatindeyiz.
Tabiki buralarda bulunan in-
3
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
sanlardan bazýlarýnýn zaman zaman sýkýntýlarý olmaktadýr. Ama
bu sýkýntýlý durumlarý genele
uyarlayarak bakmak doðru deðildir.
Zaman zaman bu teþkilatlardan bazýlarýnýn üsuller dairesinde resmi makamlarýn kontrolünden geçmesinde bir mahsur bulunmamaktadýr. Aksine varsa bir
eksikleri bu vesile ile bunu da
öðrenip düzeltme imkanýna sahip olurlar.
Ama son dönemde yapýlan
baskýnlardaki üslup biraz üzücü.
Herhangi bir sivil Ýslami Teþkilatýn merkezine yüzlerce polis eþliðinde baskýn yapmaya gerek
yoktur. Zaten bu baskýnlarý gerçekleþtiren görevliler de buna
gerek olmadýðýný bizzat müþahade etmektedirler.
Yani kýsacasý sevgili Alman
resmi makamlarýndaki görevliler; biz müslümanlar bazýlarýnýn
göstermek istediði gibi zararlý
deðil aksine bulunduðu toplumda daima faydalý olan insanlarýz.
Ve Almanya`nýn bir hukuk
devleti olduðuna inanan ve bu
doðrultuda hareket eden insanlarýz. Zaman zaman ferdi yanlýþlýklarý genellemeden bize bakýþýnýzi deðiþtirmeyin. Burada yaþayan müslümanlar da buranýn vatandaþý mesabesindedir.
Geçtiðimiz Aðustos ayýnda
Türkiye`de haksýz bir þekilde ev
hapsinde tutulan T.C 54. Hükümeti Baþbakaný Prof. Dr. Sayýn
Necmettin Erbakan`ýn bu durumu ortadan kalktý. T.C. Cumhurbaþkaný Abdullah Gül yetkisini
kullanarak bu affý yerine getirdi.
Geçen sayýdaki yazýmýzda da belirttiðimiz gibi bu durum haksýz
bir uygulama idi. Bu haksýz uygulamanýn kalkmasýndan dolayý
memnuniyetimizi belirtiyoruz.
Müslümanlar olarak Ramazan ayýnda üzerimize düþen görevler bulunmaktadýr. Zekat, fitre vs. gibi. Bu görevlerimizi de
yerine getirmeyi unutmayalým.
Bu konuda çalýþmalar yapan sivil Ýslami teþkilatlarýn bu çalýþmalarýna iþtirak edelim.
Son olarak Ramazan`ýnýzý ve
Ramazan Bayramýnýzý þimdiden
tebrik ediyoruz. Ramazan tüm
dünyadaki insanlarýn huzuruna
ve barisa vesile olsun.
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
hasbihal
Sevgili dostlar!
Ýzin sezonundan sonraki ilk
sayýmýzla yine beraberiz.
Bu sene Ramazan ayý Almanyadaki eyaletlerin izin dönemlerinin farklýlýðýndan dolayý biraz
telaþlý geçiyor. Eylül ayý ortasý
itibariyle daha izinden gelmeyen
eyaletler bulunmaktadir.
Türkiyemizde Ramazanýn ilk
günlerini geçirip de gelen kardeþlerimiz biraz daha þanslý diye
düþünüyoruz.
Her sene Ramazan mevsimi
geldiðinde tüm dünyada olduðu
gibi Avrupa`da bulunan müslümanlarda da farklý bir hareketlilik yaþanmaktadýr. Bu hareket
hem müslümanlarýn ailelerinde
ve hem de bulunduklarý çevrede
kendisini hissettirmektedir. Bizler müslümanlar olarak Ramazan ayýnýn güzelliklerini hem
kendimiz yaþamak durumundayýz ve hem de Peygamber Efendimizin yaptýðý gibi komþularýmýza da yaþatmak durumunda
olmalýyýz.
Bu güzel ayda sadece kendi
insanýmýza iftar davetleri vermemeliyiz. Çevremizdeki gayri
müslim komþularýmýzý da bu davetlerimize çaðýrmalýyýz.
Bu tür davetlerde dini vecibelerimizin yanýnda ecdadýmýzýn
bizlere miras býraktýðý güzel
adetlerimizi de devam ettirmeliyiz.
Davetlerimizde gayri müslim
misafirlerimize sadece güzel yemekler ikram etmemeliyiz. Bunun yanýnda Ramazaný hatýrlatacak hediyeler de ikram etmeliyiz.
Çocuklarýmýza Ramazaný sevdirecek çeþitli hediyeler hazýrlamalýyýz. Bu noktada son zamanlarda hazýrlanan hediye çeþitleri
takdire þayandýr. Çocuklarýmýzý
mutlaka imkanlarýmýz dahilinde
bayram alýþ veriþine götürmeliyiz. Kýsacasý ev halkýmýz Ramazaný ve bayramý her yönüyle hissetmelidir.
Son dönemlerde Almanya`da
bulunan sivil Ýslami Teþkilatlara
karþý yapýlan çeþitli baskýlar gündemi meþgul etmektedir.
Ýslam Kültür Merkezlerine
karþý yapýlan baskýlar uzunca bir
süredir devam etmektedir.
Ayný þekilde ne hikmetse tam
da Ramazan ayýna çok kýsa bir
süre kala Ýslam Toplumu Milli
Görüþ Teþkilatlarýnýn Genel Merkezine ve bazý Bölge Merkezlerine yapýlan son baskýnlar da Almanya`da bulunan insanýmýz ta-
Seite 3
Impresium/Künye
hayat
Aylýk Ücretsiz Gazete
Eylül-September 2008
Ramazan 1429
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayýn Kurulu
Dr. Yusuf Iþýk, Ýbrahim Gümüþoðlu,
Abdüssamet Temel, Bilal Demiroðlu,
Fikret Ekin, Mahmut Aþkar,
Sinan Aktürk, Ýshak Özen,
Saim Ayas, M. Salih Aydýn
Bölge Temsilcileri
Münih: Ýshak Özen
0179-8335363 . [email protected]
Nürnberg: Erol Ergün
0157-72176636 . [email protected]
Ulm: Cengiz Aslan
0178-5333144 . [email protected]
Bielefeld: Ufuk Ulun
0177-7211664 . [email protected]
Osnabrück: Mehmet Demir
0178-2063526 . [email protected]
Merkez
Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.de
Basýldýðý Yer: Sunprint Gmbh
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve
Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
4
GMG Genel Baþkaný Yavuz
Çelik Karahan, yaklaþmakta
olan Ramazan ayý vesilesi
ile bir mesaj yayýnladý. Genel
Baþkan Karahan, özetle mesajýnda þu konulara vurgu yaptý:
“Rahmet ikliminden cennet
esintileri sunarak, bize yaklaþan Ramazan ayýnýn esenlik dolu gölgesini, üstümüzde iyice
hissettiðimiz günlerdeyiz. Ramazan ayý onbir ayýn sultaný
olan muazzam bir aydýr. Peygamber Efendimiz (as), Ramazan ayý için ‘Ümmetimin ayýdýr’
buyurmuþtur. Diðer taraftan
Ramazan ayý ‘Oruç’ ayýdýr.
Çünkü Ýslam’ýn beþ büyük þartýndan birisi olan oruç ibadeti
bu ayda, Ramazan ayýnda eda
edilir. Ramazan ayý ayný zamanda Kur’an’ýn kendisinde
inmeye baþlamýþ olmasý sebebiyle, “Kur’an ayý” olma özelliðini taþýr. Bu önemli vasýflarýnýn yanýnda Ramazan ayý, bilhassa sosyal ibadetlerin her zamankinden daha çok eda edildiði, bereketlerle dolu bir aydýr.
Ayrýca içinde bin aydan hayýrlý
olduðu Kur’an-ý Kerim tarafýndan bildirilen Kadir Gecesi de
I
üslümanlarýn yeni bir
manevi heyecan kazandýðý ve manevi duygularýnýn zirveye ulaþtýðý rahmet, maðrifet ve bereket ayý olan Ramazan
ayýna ulaþmýþ bulunuyoruz.
Ýslam Alemi, bu gün yeni bir
Ramazanýn daha manevi idraki
içinde ihya etmeye baþladý. Bu ayýn
her gününü ve bu günlerin her anýný yenilenme hissiyle yaþayarak
kendini de maddi ve manevi yönden yenileyecek ve geliþtirecek.
Mümin için bunu yapmanýn en
uygun zamaný da Ramazandýr. Yenilenme hayatýn her aþamasýnda
vardýr ama Ramazanda kalpte hissedilebilecek manevi bir duyguya
dönüþür. Çünkü Ramazan zamanýn baharýdýr ve bereketidir.
Sosyal yardýmlaþma ve dayanýþmanýn pekiþtiði, sevgi, saygý ve
kardeþlik duygularýnýn daha da
güçlendiði, dini ve sosyal hayatýmýza en büyük etkisi olan bir kutlu
bir zaman dilimidir. Bu ay insanlarý doðru yola ileten ilâhî kelâm Yüce Kitabýmýz Kur'an-ý Kerim'in indirildiði bir ay olmasý ve içinde
M
1 Aðustos 2008 Pazar günü teravih namazýný birlikte eda ederek, 01 Eylül
2008 Pazartesi günü, evveli
rahmet, ortasý maðfiret ve sonu
da cehennemden kurtuluþ olan
Ramazan ayýný idrak etmiþ olacaðýz. Mübarek olsun.
Ramazan; sözlük anlamý
itibariyle, günahlarý yakýp eriten, her türlü kötülüðü yok
eden manalarýný ifade eder. Bu
ayda yapýlan bütün dualar, hayýr ve hasenatlar Allah tarafýndan kabul edilir. Bu mübarek
ayýn geceleri de, gündüzleri de
çok deðerlidir. Peygamberimiz;
(S.A.V.)“ farz namaz, sonraki
namaza kadar; Cuma, sonraki
Cumaya kadar; Ramazan ayý
da sonraki Ramaz ayýna kadar
olan günahlara kefaret olur“
buyurmaktadýr.(Taberani),
3
14:30 Uhr
Seite 4
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik
Karahan’ýn Ramazan Ay`ý Mesajý
yine Ramazan ayýnýn bir diðer
bereketidir. Bu bereketli ayýn
son on gününde bir ibadet olan
itikafa girilir. Farz namazlara
ilave olarak adýna teravih namazý dediðimiz bir sünnet namaz daha kýlýnýr. Bu da mükafat üstüne mükafat demektir.
Vücubiyyet þartlarýný üzerinde
taþýyan Müslümanlar üzerine
bir vecibe olan, ‘Fýtýr’ sadakasý
da yine bu ayda eda edilir.
Ýþte böyle mübarek, mukaddes ve muazzam bir aya girmek
üzereyiz. Bu bir ay içerisinde
bizim için hazýrlanmýþ olan manevi sofradan nasiplerimizi almak için, madden ve manen
kendimizi hazýrlamalýyýz.
Bu arada fert fert Müslümanlar olarak, düþünce yapýmýzla, ruhumuzla ve bütün
benliðimizle Ramazan ayýna
girmeyi planlamalýyýz. Böyle
bir ruh hali ile oruç ayý Ramazan’a dahil olabilirsek, özellikle
oruç ibadetinden beklediðimiz
mükafatý, tam olarak alma imkanýmýz olacaktýr. Ramazan
ayýna maneviyatý yükselmiþ
olarak girmek, orucun zahiri ve
batýni þartlarýnýn tamamýný gözeterek bir oruç tutma bahtiyar-
lýðýna bizi ulaþtýrcaktýr.
Aslýnda Müslümanlar, her
zaman dikkatli bir ibadet hayatýna sahip olmalýlar. Ancak Ramazan ayýnda biraz daha dikkatli davranmak gerekir. Bunu
da mümkün mertebe, cami ve
cemaata devam ederek, ellerini
ve dillerini boþ iþ ve sözlerden
koruyarak; bol bol Kur’an-ý Kerim okuyarak; fakir fukaranýn
hakký olan zekat, fýtra ve diðer
mali yardýmlarýný mutlaka yerine getirerek, zamanlarý müsait
olanlar itikafa girerek; Ýslam
dünyasýnýn ve insanlýðýn barýþ
ve huzura ermesi için dua ederek ve Allah’a yalvararak yapmalýlar.
Onbir ayda bir gelen ve belki bir daha gelmesi mümkün
olmayabilecek Ramazan ayýnýn,
her gününü hasbahçeden demet demet gül toplar gibi, iba-
ATÝB GENEL BAÞKANI SELAHATTÝN
SAYGIN’IN RAMAZAN AY`I MESAJI
"bin aydan daha hayýrlý olan Kadir
Gecesi"nin bulunmasý, bu ayýn manevi deðerini deðerini vurgulamaktadýr.
Yüce Allah Kur’an-ý Kerimde
"Ramazan ayý, insanlara yol gösterici, doðrunun ve doðruyu eðriden
ayýrmanýn açýk delilleri olarak
Kur'an'ýn indirildiði aydýr..." buyururken, Sevgili Peygamberimiz
(s.a.s.) de bu ayla ilgili olarak: "Bir
kimse, inanarak ve sevabýný sadece
Allah'tan bekleyerek, Ramazan
orucunu tutarsa, geçmiþ günahlarý
baðýþlanýr." buyurmuþlardýr. Oruç
ayý olan Ramazan ayý, bir çok hikmetli sýrrý içinde barýndýrýr. Ýdrak
etmekle manevi açýdan huzur bulduðumuz ve sevinç duyduðumuz
bu ayda sayýsýz nimetlerin kýymetini hatýrlýyor, geçici beþeri duygulardan vazgeçip Yüce Allah'ýn emir
buyurduðu oruç ibadeti ile sonsu-
za dek sürecek manevi hazlara
ulaþmanýn sýrrýna eriyoruz.
Oruç; insanýn azim, sebât,
kanâat, metânet ve sabýr gibi ahlâkî
güzelliklere sahip olmasýna, aç kalarak nimetlerin kýymetini bilmesine ve bu vesile ile yoksullarýn halini düþünüp onlara merhamet ve
þefkat duygularý ile yaklaþmamýza
sebep olur. Ýþte bu özelliði ile Ramazan, nefislerin terbiye edildiði,
yoksullarýn doyurulup gözetildiði,
sevap ve mükafatýn arttýðý; af ve
maðfiretin çokça ihsan edildiði bir
aydýr. Bundan dolayý cimrilikten
uzak durup, izzet ve ikram duygularýmýzý pekiþtirmeliyiz.
Bu ayda yakýnlarýmýzla birlikte, beraber yaþadýðýmýz Avrupalý
toplumun inançlarýna saygý duyarak, iftar sofralarýmýzda onlara da
yer vererek Ramazanýn bereketini
onlar ile de paylaþabilmeliyiz.
Komþuluk iliþkilerimiz ve sosyal
kaynaþmamýz ve birbimize olan
güvenimiz ancak bu þekilde güçlenir.
Tutulan oruçlarý, kýlýnan teravih namazlarý, okunan hatim ve
mukabeleleri, iftar ve sahurlarý,
dua, tövbe ve niyazlarý ile baþtan
sona bir feyz, rahmet ve bereket
DÝTÝB GENEL BAÞKANI SADÝ
ARSLAN’IN RAMAZAN MESAJI
Bir baþka hadis-i þerifte:“
Ramazan ayý mübarek bir aydýr. Allah’ü Teâlâ, size Ramazan orucunu farz kýldý. O ayda
rahmet kapýlarý açýlýr, Cehennem kapýlarý kapanýr, þeytanlar
baðlanýr. O ayda bir gece vardýr ki, bin aydan daha kýymetlidir. O gecenin (Kadir Gecesi’nin) hayrýndan mahrum kalan, her hayýrdan mahrum kalmýþ sayýlýr“ (Nesai), buyurarak, bu ayýn ne kadar faziletli
bir ay olduðuna iþaret buyurmuþlardýr.
Ramazan ayý sabýr ayýdýr.
Ayný zamanda manevi bir eði-
tim ayýdýr. Böyle faziletli bir
ayda, kendimizi yetiþtirmek ve
yüce Allah’ýn katýna yakýnlaþ-
týrmak için sevgi, dostluk, fedakârlýk, arkadaþlýk, hoþgörü,
baðýþlama gibi duygularý, nefret, kin, öfke, kibir, bencillik,
hýrs ve þiddet gibi duygulardan üstün tutarak erdemliliðe
ulaþmamýz gerekir. Bizler bu
aylarda ve gecelerde, daha çok
dua ederek, daha çok fakir, fukara ve öðrencilere yardýmda
bulanarak, hem insanlýðýn kurtuluþuna, hem de kendi uhrevi
hayatýmýzýn kazanýlmasýna vesile olabiliriz.
Bu ayda, yüce Allah'ýn bütün insanlýðý doðal afetlerden,
terör vahþetinden ve her türlü
mesaj
det çeþitleri ile süslemeliyiz.
Ýbadetlerimizi de ihlas ve ihsan
çerçevesinde yapmalýyýz. Hata
ve kusurlarýmýz varsa, tevbe ve
istiðfarý elden býrakmamalýyýz.
Ramazan ayýnda da Müslümanlar olarak yaþadýðýmýz ortamlarda hoþgörü, sevgi, barýþ,
ve dayanýþma gibi güzelliklerin
temsilcisi olmalýyýz. ‘Ýnsanlarýn
en hayýrlýlarý, insanlara faydalý
olanýdýr’ düsturuyla, tüm toplumu kuþatacak hayýrlý ve faydalý iþler yapmaya devam etmeliyiz.
‘Þeytanlarýn bile baðlandýðý’
bu rahmet, af ve bereket ayýnda, þeytani düþüncelerden önce
biz uzak duralým, sonra da bütün insanlýðýn huzuru için dualarýmýzý eksik etmeyelim. Ýþkence ve zulümlerin enva-ý çeþidine duçar olmuþ, kardeþlerimizin kurtuluþuna dualar edelim. Cenab-ý Hak, tekrar bütün
Ümmet-i Muhammed’in Ramazan aylarýný berekeketli kýlsýn,
tutacaðýmýz oruçlarýmýzý vesair
ibadetlerimizi dergahýnda kabul buyursun ve daha nice Ramazanlar görmeyi hepimize
nasip eylesin.”
ayý olan Ramazan, Allâh'a olan
kulluk þuurunu derinden hissettiðimiz; kardeþlik, milli birlik ve beraberliðimizin pekiþtiði mübarek
bir zaman dilimidir. Dolayýsýyla
Ramazan Ayýnýn kýymetini bilmeliyiz. Onu en güzel þekilde yaþamanýn ve deðerlendirmenin gayreti ve
çabasý içinde olmalýyýz.
Gönüllerimizi ferahlatan manevi havasýný hakkýyla solumalýyýz. Bunu fýrsat bilerek, geçmiþimizle yüzleþip derin bir nefis musebesi ile, kötülüklerden ve çirkinliklerden kendimizi uzaklaþtýrmalýyýz. Yapacaðýmýz iyilikler ve ibadetlerle Allah'ýn rýzasýný kazanmaya çalýþmalýyýz. Çünkü bu ay
Kur'an ayýdýr, rahmet, fazilet ve
günahlardan arýnma ayýdýr. Kur'an
ahlakýný kendimize rehber edinme
çabasýnda olabilmeliyiz.
Bu duygu ve düþüncelerle Milletimizin, tüm Ýslâm aleminin, Mübarek Ramazan ayýný tebrik eder,
birlik, beraberlik ve kardeþliðimize,
birlikte yaþadýðýmýz topluma ve insanlýða barýþ ve huzur getirmesini
Cenab-ý Hakk’tan niyaz ediyorum.
kötülükten korumasý için sürekli dua edilmeli ve tüm
olumsuzluklardan uzak durulmalýdýr. Sevgi, saygý ve hoþgörü asla vazgeçemeyeceðimiz
temel erdemler olarak hayatýmýza hakim olmalý ve bu ayda
kazanýlan güzellikler hayatýmýzýn bundan sonraki dönemlerinde de geliþerek devam etmelidir.
Bu duygu ve düþüncelerle,
bütün vatandaþlarýmýn Mübarek Ramazan ayýný tebrik ediyor, bu kutlu ayda Yüce Mevla’ya açýlan ellerin ve yapýlan
dualarýn kabulüne, bütün Ýslam aleminin birlik, dirlik ve
beraberliðine, insanlýðýn hidayetine, huzur ve barýþýna vesile
olmasýný Cenâb-ý Hakk’tan niyaz ederim.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
amazan ayý Kur`an
ayýdýr. Bu ayda Rabbimiz bu muhteþem
Kitabý indirmeye baþlamýþtýr. Yüce Rabbimizin biz
kullarýna en güzel hediyesidir. Bizleri muhatab olarak kabul edip, söyleþmesi,
dünya ve ahiret mutluluðu
için yol göstermesi ve bunlarý da bir rehber ile örneklemesi çok büyük bir nimettir.
Yýllardýr bir çok insan
Allah`ýn kitabýný okuyor.
Ama içeriðinden habersiz.
Kaçýmýz onu anlamak için,
kendimiz için okuduk. Çok
defa hep baþkalarý için
okuduk. Halbuki O, bizim
için bize indirildi. Bize rehber ve yol kýlavuzu olarak
gönderildi. Buna raðmen
biz O`nu garip býraktýk. O
da bizi yalnýz býraktý. Yolumuzu/yönümüzü kaybetmiþ olarak hep sendeledik.
Elimizi uzatsak ulaþabileceðimiz bu rehberimizle
aramýza hep engeller koyduk. Anlayamayýz dedik.
Anlayýþýzlýðýmýza
delil
yaptýk. Anlamaya çalýþýrsak çarpýlacaðýmýza inandýk. Aslýnda O`nu anlamaya çalýþmamakla çarpýlmýþtýk.
Lafzý muhkem yalnýz,
anlaþýlan, Kur`an`ýn;
Çünki kaydýnda deðil
hiç birimiz mananýn.
Ya açar Nazm-ý Celilin,
bakarýz yapraðýna,
Ya üfler geçeriz bir ölünün topraðýna.
Ýnmemiþtir hele Kur`an,
bunu hakkýyla bilin!
Ne mezarlýkta okunmak, ne de fal bakmak için.
Büyük Ýslam Þairi M.
Akif Ersoy`un þiddetle
eleþtirdiði bu yanlýþ tutum,
ne yazýk ki, o günlerden
bugüne pek fazla deðiþmemiþtir. Ýnsanýmýzýn büyük
bölümü hala Kur`an`ýn anlamýný ve ruhunu anlamak
ve yaþamaktan uzaktýr. Dahasý Kur`an-ý Kerim`in
Türkçe tercümesini veya
mealini okumanýn insanlarý yanlýþ istikametlere yönlendirip saptýracaðý! tarzýndaki saçma iddialar,
Türkiye müslümanlarýnýn
kafasýný bulandýrmýþ, Kitab`a inananlarla Kitap
arasýndaki mesafeyi daha
da açmýþtýr.
Gerek bu tür saçmalýklarla gerekse diðer þeytani
ve nefsani sebeblerle Muhammed Ümmetinin bü-
R
14:30 Uhr
Seite 5
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Kur`an Ayý Ramazan
yük çoðunluðu ellerinin altýnda bulundurmakta olduklarý veya
evlerinin duvarlarýna
asýlý tutmakta olduklarý
Kur`an`ý ruh ve mana
itibariyle “mehcur” býrakmýþ, yani terketmiþ
durumdadýrlar.
Muhammed Ümmetinin asýrlardýr içine
düþtüðü periþan halin,
çektiði sýkýntýlarýn, ýzdýraplarýn temelinde
iþte bu Kur`an`ý terkedilmiþ býrakma “mehcur”
tutma
yani
O`ndan ve O`nun getirdiði
prensiplerden
uzak durma, kaçýnma, hicret etme olgusu yatmaktadýr. Kur`an`ý “kutsal bir kitap” olarak el üstünde tutup da hayatlarýný O`nun
ilkelerine göre düzenlemeyen, O`nun emirlerine boyun eðmeyen, yasaklarýndan kaçýnmayan, O`nun
koyduðu yasalarý uygulamayanlar, isimleri “Müslüman” da olsa, bu sapmalarýnýn bedelini hem bu dünyada ödemektedirler, hem
de Hesap Günü`nde en acý
biçimde ödeyeceklerdir.
Rabbimiz, Kur`an`da
kalplerin
`katýlaþmasý`,
`paslanmasý`, `hastalanmasý` ve nihayet `kararmasý`
tehlikesine karþý inananlarý
sürekli uyanýk olmaya çaðýrýr. Bu uyarýlardan iþte
birisi;
“Ýnananlar için hala vakit gelmedi mi ki, kalpleri
Allah`ýn zikrine (Kur`an`a)
ve inen hakka huþu duysun ve bundan önce kendilerine Kitap verilmiþ, sonra
da üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalpleri katýlaþmýþ, çoðu da yoldan
çýkmýþ kimseler gibi olmasýnlar” (Hadid: 16)
Ayet dikkatle okunduðunda, kalplerin katýlaþmasýnýn sebebi açýkça anlaþýlýr. Allah`ýn Kitabýyla irtibatý kesmek, O`nun gönüllere þifa veren mesajlarýndan uzak kalmak...
Bu ayetteki müthiþ uyarý, ashabýn Kur`an hocalarýndan Ebu Musa`nýn þu
tavsiyesi ile daha bir anlam
kazanýyor:
-”Kur`an`dan uzun süre
uzaklaþmayýn! Aksi halde
Ehl-i Kitabýn kalplerinin
Dr. Yusuf IÞIK
katýlaþmasý gibi sizin kalpleriniz de katýlaþýr.”
Kur`an-ý Kerim`le sürekli bir iliþkiye girmeyen,
O`nun feyiz ve bereketiyle
dolmayan, O`nun uyarý ve
ikazlarýyla huþu ve hudu
duymayan bir kalp zamanla katýlaþýp hissizleþmeye,
kararmaya mahkumdur.
Böylesi kalplerin sahipleri
ise giderek duyarsýzlaþmaya ve yaþayan ölüler haline
gelmeye baþlarlar. Ýnananlar olarak, tüm engelleri ve
engellemeleri bir tarafa býrakarak ilk
yapacaðýmýz iþimiz
O`na elimizi uzatmak,
O`nun yýllar
önce
uzattýðý eli
tutmak, Allah`ýn ipine
tutunmak
olmalý. Kurtuluþumuz
ancak böyle
mümkündür. Yoksa
yýllarca
O`nun mübarek harflerine bakmakla, yaldýzlý örtülerle saklamakla, baþüstünde
tutmakla
hedefimize
ulaþamayýz
ve de ulaþamadýk da.
Y ü c e
Rabbimiz
bizleri uyarýyor:
-”...kim
ki benim hidayetime
uyarsa doðru yoldan
sapmayacak ve bedbaht
olmayacaktýr.
Ama kim de benim zikrimden (Kur`an`ýmdan) yüz çevirirse, bilsin ki, O`nun dar bir
hayat alaný olacaktýr;
ve kýyamet gününde
de onu kör olarak hasrederiz.” (Taha: 123124)
Hz. Ali (r.a) ne güzel
söylemiþ:
-”Kur`an Allah`ýn
saðlam ipidir, emin sebebidir. Gönüllerin baharý ondadýr, bilgilerin
kaynaklarý O`ndadýr. Gönüle O`ndan baþka birsey
cila olmaz; O`ndan baþka
bir þey gönlü parlatmaz...
O`ndan öðüt alanlar O`na
uyup yol almýþlardýr, unutanlar unutmaya kapýlanlar yolda kala kalmýþlardýr.
Bütün bunlardan anlaþýlan o ki; Kur`an-ý Kerim
Ramazan ayýnda indirilmiþtir ve son derece önemli bir kitaptýr. Bu kitabý anlamak, yaþamak ve yaþatmak için O`nun okumak ve
5
sadece lafýzlardan çýkardýðýmýz anlamla hayatýmýza
uygulamamýz yalýn olarak
mümkün deðildir. O`nu
hayatýmýza uygulamak, iyi
anlamak ve O`nun hükümlerini, prensiplerini, ilkelerini yaþanýr hale getirebilmek Sünnete tabi olmakla
mümkündür.
Peygamberimizin mübarek sözleri anlamindaki Hadisler, Kur`an`ý tam olarak
anlama konusunda en büyük dayanaðýmýzdýr. Bir bakýma
Hadis-i
Þerifler
Kur`an`ýn tefsiridir. Resülullah`ýn sünneti ise, Kur`an`ýn
yaþanan örneðidir. O bakýmdan bizler Kur`an-ý Kerimi
tam olarak kavrayabilmemiz icin Resülullah`a kulak
vermemiz ve O`nun sünneti
seniyesine bakmamýz ve o
þekilde hayatýmýza yön vermemiz kaçýnýlmaz bir zarurettir.
Ýþte Ramazanlar, bu gerçeklerin bir kez daha anlaþýlmasý, kavranmasý ve yaþanýlmasý için birer vesiledir.
Kur`an ve Oruç ayý Ramazaný Þerif tüm inananlarýn ve hatta tüm insanlarýn
huzur, sükun ve mutluluklarýna vesile olsun düþüncesiyle nice Ramazanlara
ve nice Bayramlara...
28. sayi sayfalar
30.04.2009
6
uzey Ruhr Bölgesi
Detmold Þubesi bu
yýl bir deðiþiklik
yaparak tarihi Schieder
þehrinin piknik alanýnda
karne töreni yaptý.
Açýlýþ Kur’an-ý Kerimi
ile baþlayan program Cemiyet Baþkaný Ömer Ayhan’ýn yönetimi ile yaptýðý
istiþareden sonra böylesine
güzel bir havada karne töreni için öðrencileri ve ailelerini toplayarak bir deðiþiklik olsun düþüncesiyle
hem eðlendirdi hem de ailelerin kaynaþmasýný saðladý. Baþkan katýlan ailele-
K
GMG. K. Bavyera Bölgesi Eðitim Baþkanlýðý,
Jugendherberge Heiligenstadtta ve Treuchtlingen Medine Camiinde
Düzenlediði Yaz Tatili
Deðerlendirme Kurslarýnda; ‘Eðitim, Hakikaten
Milli Görüþte bir baþka güzel’ dedirten güzellikteydi..!
Bölge çapýnda, Eðitimde kaliteyi yakalamayý ve
Allah (cc)`ün emaneti olan
yavrularýmýza, ‘Ýslam Eðitimini Sevdirmeyi’ esas
alan, anlayýþla düzenlenen
Yaz Tatilini Deðerlendirme kurslarý, katýlým bakýmýndan teveccühün yoðun olduðu, katýlan çocuklarýn, hakikaten kelimelerle tarif edilemeyecek
derecede sevdiði, sonuç
bakýmýndan velilerinde
çok memnun kaldýðý güzellikteydi.
Kapanýþ Proðramýnda
açýlýþ koumasý yapan, Tre-
Ý
14:30 Uhr
Seite 6
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Detmold
Þubesinde Kýr Pikniði ve Karne Töreni
IGMG Kuzey Bavyera 2008
Yaz Okullarý güzel geçti
uchtlingen Medine Camii
Cemiyet Baþkaný Adem
Selman: “Herkesin tatil
yaptýðý bir dönemde, istirahatlerinden fedakarlýk
yaparak bu tadýmlýk kursu
yapmamýzda emeði geçen
herkese teþekkür ediyorum” dedi.
Çocuklarýn sergilediði
kapanýþ proðramý etkinliði, deðil 4 haftalýk kurs
proðrama sýðdýrmak, 4 yýlda bile verilemez dedirten
güzellikteydi.
IGMG Kuzey Bavyera
Bölge Gençlik Teþkilatý
Baþkaný Zekeriya Kolu:
“Çok faydalý bir kurs yaptýk. Bu gençlerimiz ile diyaloðumuz devam edecek
ve yýl içinde bir kaç kez bir
araya geleceðiz” dedi.
Erkek
Çocuklarýnýn
Kurs kapanýþýna katýlan
IGMG Genel Merkez Eðitim Baþkan Yardýmcýsý Ramazan Baþlýk Bey, yaptýðý
kýsa konuþmada; ‘Çocuklarýmýza karþý olan sorumluluðumuzu anlatarak,
teþkilat olarak bu sorumluluðu, bu kurslarýmýz,
ürettiðimiz eðitim materyalleri ve her alanda yaptýðýmýz proðramlarla yerine
haber
re ve bir yýldýr devam eden
talebelere teþekkür etti.
Teþkilatlanma Baþkaný Nihat Köse ”Ýþte Milli Görüþün eðitim farký budur,
hem karne töreni hem de
piknik birarada geçti ve
bundan çok mutluyuz!”
dedi.
Karnelerini
takdim
eden Nihat Köse eðitimcilere de sabýrlarýndan ve çocuklarý bilgilendirdiklerinden dolayý teþekkürlerini
sundu.
Program ziyafet ve aile
hatýra fotoðrafýndan sonra
sona erdi.
getirmeye çalýþan en büyük ve en köklü organizeyiz. Siz velilerimizden, yeterince ilgi, alaka ve katýlým rica ediyorum” dedi.
Proðramda bir deðerlendirme konuþmasý yapan, IGMG. Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu; “dört haftada ne
alim yetiþir, ne de hafýz..!
Ama müþahede ettiðiniz
gibi, gözü, kulaðý ve nefsi,
hertürlü olumsuz dünya
þartlarýndan
etkilenen
yavrularýmýzýn, bu olumsuzluklardan dezenfekte
edilmesine, bir ilaç tedavisi ve karantina iþlevi görmektedir. Duyarlý ve fedakar idareci, eðitimci ve velilerimizi, ayrýca sevgili
yavrularýmýzý tebrik ediyor, emeði geçen herkese
teþekkür ediyorum” dedi.
Proðram, Kurs Eðitim
ve Teþekkür Belgelerinin
takdimi ve hatýra resimleriyle sona erdi.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
eþerî, iktisadî ve hukukî hayatý paylaþtýðýmýz yerli toplumla
ayný ülkenin (resmî, gayriresmî) vatandaþlýðýný da
paylaþýyoruz. Paylaþtýðýmýz ve her iki tarafýn da
paylaþmak mecburiyetinde olduðu müþterek dertlerimiz var. Müþterek dertlerimizin dermaný, bazen biz
müslüman göçmenlerde
veya Türklerde, bazen de
bu ülkenin yerlilerindedir.
Mutlaka ortak reçetelerimiz de var. Ýdrak ettiðimiz
Ramazan ayý münasebetiyle, elimizde hazýr bulunan
“reçete”lerden birisini, ‘niye kendimize saklýyor, bunu uygulama safhasýna geçirmiyoruz’un üzerinde
durmaya çalýþacaðýz.
Ýlk göçün üzerinden neredeyse yarým asýr geçti
ama hâlâ yerli-çoðulcu
toplumun, göçmenler içinde özellikle müslüman
azýnlýða karþý önyargýsý eksilmeden devam ediyor.
Zamanla kronikleþen bu
önyargýlarýn bir kýsmýnýn
vebali de, 1970’li yýllarýn
sonundan itibaren burada
ya Türkiye’yi yönetmek,
ya da Türkiye’den yönetilmek gibi bir gayeyle kurulan irili ufaklý Türk derneklerine aittir. Özellikle
1980’li ve 1990’lý yýllarda
Türk kuruluþlarýnýn ileri
gelenleri, yaþadýklarý ülkenin hassasiyetlerini dikkate almadan, tamamiyle
kendi taraftarýný tatmine
yönelik icraatlarýnda çok
büyük hatalar yaparak yerli toplumda bize karþý önyargýnýn pekiþmesine neredeyse böylece davetiye çýkardýlar. Bir tarafta Almanya gibi bir ülkede her an
baþka mecralara çekilebilecek sözlü ve fiilî hatalar bize karþý önyargýlarý tetiklerken, diðer taraftan da,
zaten gündeminde buradaki toplumu kurtarmaktan
ziyade, bunlarýn sýrtýndan
Türkiye’yi kurtarmak gibi
bir hedefi olan öncülerimizin, bu menfî geliþmeler
karþýsýnda tedbir almak yerine, adeta kulak týkamalarý, bugün itibariyle önümüzdeki meselelerimizin
kronikleþmesine zemin hazýrladý.
Aslýnda idrak etmeðe
baþladýðýmýz Ramazanda
artýk dinlemekten ve okumaktan bizar olduðunuz
konularý tekrar tekrar gün-
B
14:30 Uhr
Seite 7
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Derdimiz de var dermanýmýz da...
deme taþýmak niyetiyle
bu giriþi yapmadýk.
Baþkalarýnýn
deðil,
kendi hata ve eksiklerimizden yola çýkarak,
en azýndan içinde bulunduðumuz Ramazan
ayýnýn bize sunduðu
imkânlarý “nasýl projelendirebiliriz”i dikkatinize sunmak istiyorum.
Müslüman bir toplumun içinde namaz
kýlmayan birisi çevrenin dikkatini çekmez.
Namaz kýlmayan kiþi
de, bunu toplumdan
gizli tutmak için özel bir
gayret sarfetmez. Bir de bu
durumu oruç tutan ve tutmayan için düþünün... Þu
veya bu sebepten dolayý
Ramazan ayýnda oruç tutmayan insan, mümkün olduðu kadar bu durumu
toplumdan saklamaya çalýþýrken, oruçlu olmama hali
de çevrenin dikkatini çeker. Özellikle baþka dinlere
mensup insanlarla içiçe yaþayan bizleri ilgilendiren
bir husus: Müslümanlar
hac ibadetin yerine getirdikten sonra, gayrimüslimleri evine davet etmiyor
veya onlar da, hacý olduðunuz dolayý ‘gelin bunu bir
yemekte birlikte kutlayalým’ anlamýna gelecek size
özel bir davetiye çýkarmýyor. Fakat Ramazanlýk süresince karþýlýklý iftar yemekleriyle oluþan dostluk
ortamlarý, bu durumun sadece Ramazana özel bir
hususiyet olduðunu belgelemiþ oluyor. Ýþte oruç tutmanýn diðer ibadetlerden
böylesi farklý taraflarý var.
Alman kamuoyu müslümanlarýn Ramazan orucuna duyduðu ilgi kadar diðer ibadetlere ilgi duymuyor. O halde bu ilgiyi iyi
deðerlendirmek þarttýr.
Ýddia sahibi olmak
iyi, arkasýnda
durmamak kötü!
Bizim yerli toplum tarafýndan dýþlandýðýmýz, ötekileþtirildiðimizin temelinde, Hýristiyalýðýn dýþýnda,
farklý bir dine (Ýslam) mensup oluþumuz yatmaktadýr. Önyargýlý tavýrlara karþý kendimizi savunurken;
zengin bir Türk-Ýslam kültürüne sahip oluþumuza
Mahmut AÞKAR
vurgu yaparak, geçmiþte
olduðu gibi bugün de
mensubu olduðumuz medeniyetin insanlýða verebileceði çok þeyleri olduðunu iddia ediyoruz.
Þimdiye kadar bu iddiamýzý bir türlü açamadýk,
anlatamadýk ve hayata geçiremedik! Zengin bir kültüre sahip olanlar neredeyse kültür fukarasý oldular.
Bu “zenginlik”ten ne kendimiz yeterince istifade
edebiliyor, ne de baþkalarýna bu zenginlikten bir gýdým veriyoruz. Biz bu kadar kýskanç ve cimri miyiz?..
Hâkimkültür dayatmasýna karþýlýk, Almanya’nýn
çok kültürlü bir göçmen
ülkesi gerçeðine atýfta bulunarak, bu durumun herkes için bir “zenginlik” olduðunu iddia ediyoruz.
Peki bu çokkültürlülüðü
anlatmada
kullanýlan
“zenginlik”de biz iþin neresindeyiz; bu zenginlikten
ne kadar istifade ettik, yararlandýk ve bu “zenginliðe” ne kadar katkýmýz, faydamýz oldu?
Þayet, on dört asýrlýk bir
medeniyetin temsilcileri sýfatý ve iddiasýyla; neredeyse asimile olmuþ “döner”iniz ve iftar sofralarýnda baþka dinlere mensup
dostlarýnýza göðsünüzü
kabartarak ikram edeceðiniz “baklava”nýzla bu iþi
kotaracaðýnýza kendinizi
inandýrmýþsanýz; sizinle
konuþacak hiçbir þey yok!
Çünkü sizin ne kendi toplumunuza ne de yerli-çoðulcu topluma verecek hiçbirþeyiniz yoktur...
Kullanýlmayan
reçete
Bir yeriniz aðrýyor;
doktora gittiniz, muayene ettikten sonra
aðrýnýzý dindirecek ilacýn reçetesini yazdý ve;
bunu eczaneden alýp
kullanýn, dedi. Siz de,
reçeteyi cebinize sokup,
doktorunuzun
muayenehanesinden
ayrýldýktan sonra eczaneye gitmediðiniz için
ilacý da alamadýnýz.
Derdine verilen dermaný kullanmayanýn derdi de dert olarak devam eder. Siz de gerçi doktora gittiniz, reçeteniz de
yazýldý ama ilacýnýzý alýp
kullanmadýðýnýz için aðrýlarýnýz dinmedi. Ama siz
hergün ‘vay baþým, vay
karným’ deyip duruyorsunuz.
Uzatmaya gerek yok,
bizim durumumuz da
bundan pek farklý deðil. Sizin yüksek ve zengin medeniyet deðerlerine sahip
oluþunuz ama bu deðerleri
hayata geçiremeyiþiniz; cebinde reçetesi olduðu halde aðrýlarla kývranan hastaya benziyor. Gün, ezilipbüzülme, kývranma hatta
eðilme-büzülme günü deðil; dik durma günüdür! O
gün; Ramazan günleri ve o
yer; iftar sofralarýdýr. Davet
ettiklerinize ve davet edenlerinize cebinizdeki reçeteyi çýkarýn: O reçete sizin
projenizdir! O proje; din ve
milliyet farký gözetmeden
derdi olan her insan ve
toplum içindir. O projeyi
uygulamaya geçirmek; reçetedeki ilacý eczaneden almak ve kullanmak demektir.
Dün onlar, bugün biz
Bazý dertler farklý dinlerden oluþan toplumlarýn
ortak dertleridir ama onun
dermaný herkeste olmayabilir. Aile müessesi önce
Almanlarda küçüldü küçüldü ve çökmeðe, daðýlmaya yüz tuttu. Biz, onlara
acýdýk ve ‘saðlam aile yuvamýz’la övündük; biz öyle
olmayýz, dedik. Nesiller
yaþlandýkça yaþlandý; yaþlýlara evlatlar bakmadý, evlerde sahipsiz ve yalnýz
kaldýlar; bizde ‘huzur evle-
7
ri’dir, burda ‘yaþlýlar yurdu’dur onun adý; yerden
mantar biter gibi yaþlýlar
için bakým evleri, yurtlar
çoðaldý. Biz, hiçbir dünya
malýyla ödenmesi mümkün olmayan ana-baba
hakkýný iyi bilen biz; onlara
acýdýk, üzüldük ve müslüman bizlerde asla böyle
þeyler olmaz, dedik kendi
kendimize ve üstelik bir de
gurur payý çýkardýk bu dramatik manzaradan. Eskiden tren istasyonlarýnda,
altgeçitlerde, köþebaþlarýnda uyuþturucu baðýmlýsý
Alman gençleri görürdük;
‘vah zavallýlar vah’ derdik,
‘bunlarýn ailesi ana-babasý
yok mu ki’ derken, içimizden de, ‘iyi ki bizim çocuklarýmýz böyle deðil, zaten
müslüman saðlam aile yapýsý olan bizden asla böyle
gençler çýkmaz’ý telefuz
ederken, kendimize gayri
ihtiyari bir övünme, böbürlenme payý çýkarýrdýk.
Alman evliler arasýndaki
boþanmalarýn oraný giderek arttýkça; vah vah, bunlarda da hiç karý-koca fedakârlýðý yok, küçük bir
tartýþmada hemen mahkemenin yolunu tutuyorlar,
diyor ve bizim kültürümüzdeki, “bir yastýkta kocayan eþleri” kendimize
hem örnek ve hem de gurur kaynaðý olarak görürdük.
Þimdi altalta bizim açýmýzdan yerli toplumun yukarýdaki dertlerini sýralayalým:
-Yýkýlan aile ocaðý
-Yalnýzlýða terkedilen
yaþlýlar
-Uyuþturucu, alkol baðýmlýsý gençlik
-Boþanan çiftlerin giderek artmasý
Ve þimdi de onlarý gören gözlerimizi kendimize
çevirelim:
Çok da gerilere gitmeðe
gerek yok; 1980’li yýllarýn
Almanyasý’ndaki Türklerin genel durumunu hafýzamýzý zorlayarak görmeðe çalýþalým: Aile yuvamýz,
yaþlýlarýmýz, gençlerimiz
ve evli eþlerin durumlarý.
Þimdi o yýllardan bugüne
kadar zikrettiðimiz konulardaki deðiþimi görmeðe
gayret edelim. Özel bir
gayrete de gerek yok; herkes kendi aile ve eþ-dost
çevresindeki ve biraz da
sokaktaki Türklerin durumunu gözden geçirse, gel-
28. sayi sayfalar
30.04.2009
8
diðimiz noktanýn biz Müslüman-Türkler için dehþet
verici bir safhada, sanki
fay hattý üzerinde olduðunu, bundan sonrasýnýn da
giderek tehlikeli bir sürece
girdiðini görecektir.
Ýftar masasýna
projenizi de yatýrýn
Biz, komþuya gülmedik
ama tedbir almadýðýmýz,
gördüklerimiziden ders çýkarmadýðýmýz için þimdi
aynýsý bizim de baþýmýza
geldi ve yerli toplumla dert
ortaðýyýz. Yalnýz bizim onlardan bir avantajlý tarafý-
14:30 Uhr
Seite 8
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
mýz var: Bizim, uygulamaya konulduðu takdirde
dermana dönüþecek reçetemiz var! On dört asýr önce yazýlmýþ bu reçete; farklý kavimlerde, coðrafyalarda ve zamanlarda uygulamaya konulmuþ, ‘kullanma talimatý’na dikkat edildiði takdirde, dün olduðu
gibi bugün de, dertlerimize
deva ihtiva etmektedir.
Anadolu’daki bin yýllýk içtimai (sosyal) hayatýmýza
bakýldýðýnda, saðlam temeller üzerine oturmuþ
köklü bir aile ocaðýmýzý ve
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
sadece Allah’ýn rýzasýný kazanmak ümidiyle yaþlýsýndan gencine, yetiminden,
kimsesizine kadar uzanan
elleri göreceksiniz.
Ýlerlemiþ sanayi toplumunun olduðu kadar bu
toplumla hayatý paylaþan
bizlerin de, her coðrafya,
zaman ve kültürde uygulama özelliðine sahip insanî
deðerlerimizi, çokkültürlü
toplumda hayata geçirme
zamanýdýr. Bunun için en
müsait zeminlerden birisi,
iftar sofralarýdýr. Müþterek
dertlerimize bir reçete, bir
çözüm teklifi, bir iddialý
adým da bizden olsun artýk! Cemiyetlerimizin bünyesinde oluþturulabilecek
“Proje Üretme, Geliþtirme”
birimleri, kendi kültürümüzden alacaklarý referanslar sayesinde ortama
ve þartlara uygun projeler
geliþtirerek ilgili kurum ve
kuruluþlarla iþbirliðine gidebilirler.
Zengin bir kültürün mirasçýlarý olarak bu zenginliðimizi laftan icraata dökmek ve ayný zamanda çokkültürlü toplumun kültü-
dosya
rel zenginliðinde en büyük
payýn bizden olmasýný göstermek için harekete geçme
zamanýdýr. Bu teklif, toplumun dertlerini paylaþmak
ve çareler üretmek adýna,
iddialý olabileceðimiz konularý, sivil kitle kuruluþlarýmýzýn temsilcileri ve Türk
medyasý mutlaka Almanya’nýn gündemine taþýmalýdýrlar. Tekrar ediyorum:
Ýftar sofralarý bu baþlangýç
için en müsait ortamlardan
biridir.
Hayýrlý Ramazanlar....
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
ice Kur’an-ý Kerim
okuyucusu vahyin
baþtan sona kadar
vermeyi, fedakarlýkta bulunmayý vurguladýðýný tespit etmiþtir. Ýnfak, sadaka
ve zekât kavramlarýyla
yaklaþýk yüz ayette Allahû
Teâlâ, kullarýna imanýn bir
gereðini, ibadetlerin temellerinden birini ve þükretmenin açýk yolunu bildirmiþtir. Vahyin gelmeye
baþlaðý ilk yýllardan risaletin son yýllarýna kadar
her zaman gündemde olan
zekat, infak ve sadakadan
bahseden ayetlerde nelerden infak edileceði ([2:3]
[2:267] [8:3] [13:22]), niçin
infak edilmesi gerektiði
([2:261] [2:265] [2:272]
[3:92] [4:38] [8: 60]), nerelere verilebileceði ([2:215]
[2:271] [9:60] [9:71]), ne kadar verilmesi gerektiði
([2:219]), nasýl verilmesi
gerektiði ([2:262] [2: 274]
[13:22]), verilenin hangi
hallerde geçersiz sayýlacaðý
([2:264]) ve daha bir çok
hususta açýk beyanlarda
bulunulmuþ, Allah için bu
ibadetin nasýl yapýlabileðýnýn bir çok ayrýntýsý sayýlmýþtýr.1
Ýbadetlerin bir madolyon gibi dünyaya ve ahirete bakan iki yüzleri vardýr.
Ýbadetler, herþeyden önce
Allah’a ve ahiret gününe
imanýn gereði ve bir anlamda ýsbatý hedefiyle gerçekleþtirilirler.
Buýnun dýþýnda ibadetlerin hepsinin bu dünyaya
iliþkin ulaþtýrmak istediði
hedefleri ve hikmetleri de
vardýr. Zaten tevhid inancýna göre dünya ve ahiret
arasýnda sebep sonuç iliþkisinden oluþan ayrýlmaz
bir bütünlük söz konusudur.
Ýnfak Kavramý
Ýslam’da vermenin genel adý olan infak; nafaka
verip geçindirme, besleme,
Allah yolunda harcama anlamýna gelmektedir. Bir terim olarak; gerek hýsýmlardan ve gerekse diðer insanlardan yoksul ve muhtaç
olanlara para veya maiþet
yardýmý yaparak, onlarýn
geçimini saðlama, demektir.
Ýslâm hukukunda infakýn kapsamý geniþtir. Aile
reisinin bakmakla yükümlü olduðu kimselere harcama yapmasýný kapsadýðý
gibi; diðer yoksul ve muh-
N
14:30 Uhr
Seite 9
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Ýnfak, zekat ve sadaka
Ýman, ihlas ve sadakatin iþaretleri
Ahmet ARSLAN • [email protected]
taçlara yapýlan zekât, sadaka ve benzeri yardýmlarý
da anlamý içine alýr. Zekât
gibi miktarý belirli yardýmlaþma hükümleri gelmeden önce, Ashâb-ý kiram
yoksullar için ne kadar
harcayacaklarýný bilmiyorlardý.
Muaz b. Cebel ile Sa’lebe (ra), Hz. Peygamber
(sav)’e “Kölelerimiz ve hýsýmlarýmýz var. Bunlara
malýmýzdan ne þekilde ve
ne miktarda harcayalým”
diye sorduðunda, þu ayet
inmiþti: “Ey Muhammed!
Sana, hangi þeyi nafaka vereceklerini sorarlar. De ki:
“Ýhtiyacýnýzdan artaný verin.” [2:219] Zekât farz kýlýnmadan önce, kazanç sahipleri, bu ayete göre, her
günkü
kazançlarýndan
kendilerine yetecek kadarýný alýr, gerisini tasadduk
ederlerdi. Altýn, gümüþ gibi nakit sahipleri de, bir
yýllýk geçimini ayýrýr, geri
kalanýný Allah yolunda
harcarlardý.2
Kur’an-ý Kerîm’in pek
çok âyetinde, varlýklý müminlere “Allah yolunda infak” emir ve tavsiyesinde
bulunulmuþ, Allah yolunda harcayanlar övülmüþtür. “Ey iman edenler, kazandýklarýnýzýn ve sizin
için yerden çýkardýðýmýz
ürünlerin en helâl ve iyisinden Allah yolunda harcayýn (zekât ve sadaka verin).” [2:267]; “Mallarýný
gizli ve açýk olarak gece ve
gündüz harcayan kimseler
var ya, iste onlarýn, Rableri
katýnda ecirleri vardýr. Onlara hiçbir kortu yoktur ve
onlar mahzun da olmayacaklardýr.” [2:274]; “Mallarýný Allah yolunda harcayanlarýn hâli, her baþaðý
yüz daneli yedi baþak bitiren bir tohumun hâli gibidir. Allah dilediði kimseye
daha kat kat verir. Allah’ýn
ihsaný çok geniþtir. Her þeyi hakkýyle bilendir.”
[2:261] Bakara Suresi’nin
ilk ayetlerinde takvâ sahiplerinin vasýflarý sayýlýrken,
“Allah yolunda harcayanlar”; gayba inanan ve na-
maz kýlandan sonra üçüncü sýrada zikredilir (Bak.
[2:3] [3:134])
Allah yolunda yapýlan
harcamanýn, malýn sevilen
çeþidinden yapýlmasý, kiþiyi “birr” derecesine ulaþtýrýr.
Ayette þöyle buyurulur:
“Sevdiðiniz þeylerden Allah yolunda harcayýncaya
kadar Cennete ve iyiliðin
en güzeline (birr) eremezsiniz.” [3:92] Bu ayet inince, Ebû Talha (ra) en çok
sevdiði malý olan “Býrhâ”
bahçesini Allah yolunda
tasadduk etmek istemiþ,
Hz. Peygamber’in; “yakýn
hýsýmlarýna ve amcasýnýn
oðullarýna vermesi” tavsiyesine uyarak böyle yapmýþtýr.3 Hz. Ömer Hayber’den hissesine düþen
deðerli ganimet topraðýný
vakfetmiþtir.
Zeyd b. Hârise (ra)
“Seyl” adýndaki ünlü atýný
tasadduk etmesini Hz.
Peygamber’den istemiþ, O
da atý Usâme b. Zeyd (ra)’e
vermiþtir. Hasan el-Basrî
þöyle der: “Bir kimse sevdiði bir tek hurmayý bile
Allah rýzasý için sadaka
olarak verirse bu ayetteki
“birr”e mazhar olmuþ
olur.” Ömer b. Abdülaziz,
yoksullara bol miktarda þeker daðýtýr ve sebebini soranlara da þu cevabý verirdi: Çünkü ben en çok þekeri severim.
Ýnfakýn en fazîletlisi ve
en önde geleni kiþinin
muhtaç durumda bulunan
hýsýmlarýna yaptýðý harcamalardýr. Ayette þöyle buyurulur: “Erkekler, kadýnlarýn koruyup kollayýcýlarýdýrlar. Çünkü Allah, insanlarýn kimini kiminden
üstün kýlmýþtýr. Bir de erkekler kendi mallarýndan
harcamakta (ve ailenin geçimini saðlamakta)dýrlar.”
[4:34] Âile fertlerine yapýlacak harcama sadaka hükmündedir. Hadiste þöyle
buyurulur: “Bir müslüman, aile fertlerinin geçimini, Allah’ýn rýzasýný
umarak saðlasa bu, kendisi
için sadaka olur.”
Hadiste zikredilen aile
fertlerine (ehl); karýsý, çocuklarý, nafakasý kendisine
gerekli olan erkek ve kýz
kardeþleri ile amcasý ve
amcasýnýn çocuklarý, evinde beslediði yabancý yoksul çocuklar dahildir. Bir
kimsenin bakmakla yükümlü olduðu kimseleri
geçindirmesi, onun üzerine vaciptir. Eðer bu masraflarý yaparken Allah rýzasýný kazanmayý kastederse,
sürekli sadaka ecri alýr. Ancak bu konuda Allah rýzasýný kasdetmezse, üzerinden borç düþer, fakat ayrýca bir ecir alamaz.4
Bu hususa, Sa’d b. Ebî
Vakkas’ýn naklettiði þu hadis de delâlet eder: Veda
Haccý yýlý Mekke’de hastalanan Sa’d b. Ebî Vakkas
tek varisi olan kýzýna çok
servet kalacaðýný düþünerek servetinin üçte ikisini
vasiyet yoluyla baþkasýna
býrakmak ister. Hz. Peygamber razý olmaz. Yarýsýný býrakmak ister. Resulullah (sav), “üçte birini vasiyet etmesi”ne müsaade
eder ve þöyle buyurur:
“Ey Sa’d! Senin mirasçýlarýný zengin býrakman, onlarý yoksul ve baþkalarýna
avuç açar bir halde býrakmandan daha hayýrlýdýr.
Sen, Allah rýzasý için harcadýðýn nafakadan dolayý
ecir alýrsýn. Hatta, yemek
yerken eþinin aðzýna verdiðin lokmadan ötürü de ecir
alýrsýn.” 5
Ancak Sa’d, bu hastalýðýndan iyileþip uzun bir
müddet daha yaþamýþ ve
bu kýzýndan baþka çocuklarý olmuþtur.
Buna göre, bir kimse,
malýnýn üçte birine kadar
olan kýsmýný vasiyet yoluyla Allah yolunda harcayabilir. Servetin üçte ikisi mirasçýlarýn korunmuþ hissesidir. Ancak, mirasçýlara
vasiyetle mal býrakýlmasý
hadisle
yasaklanmýþtýr.
Çünkü mirasçýlara Allahu
Teâlâ belirli miras hisseleri
tahsis etmiþtir.6
Zekat Arýn(dýr)maktýr
Zekat; temizlik, artma,
9
bereket, bir malýn belli bir
miktarýný, Allah’ýn Kur’âný Kerim’de saydýðý sekiz sýnýftan birisine veya bir kaçýna Allah rýzasý için vermek anlamýna gelen malî
ibadetin adýdýr. Fakirin
hakký çýkarýlarak malý,
cimrilik kirinden arýndýrarak da þahsý temizlediði ve
malda berekete sebep olduðu için bu malî ibadete
zekât denilmiþtir. Nitekim
Kur’ân-ý Kerîm’de “Ey
Muhammed! Mallarýnýn
bir kýsmýný kendilerini temizleyip arýtacak sadaka
olarak al.” [9:193] ve
“...Sarfettiðiniz her hangi
bir þeyin yerine O daha iyisini koyar.” [34:39] buyurulur.
Zekâta sadaka da denilir. Bu ismin verilmesinin
sebebi zekâtýn malý temizleyip sýhhat ve kemaline
sebep olmasý, zekât verenin de imânýndaki sadakat
ve olgunluðuna delalet etmesidir. Ancak sadaka;
hem farz hem de nafile
olan malî ibadetler için
kullanýldýðý halde zekât sadece farz olanýna mahsustur.7 Zekâtýn; zekât veren,
zekât alan ve zekât alýnýp
verilen toplumda saðladýðý
faydalar göz önüne alýndýðýnda, onun ne derece büyük bir önem ifade ettiði
ortaya çýkar.
Zekât, her þeyden önce
kulun Allah’ýn emrine itaat
edip, kulluðunu göstermesinin en güzel niþanesidir.
Çünkü, zekât vermeyi Allah emretmiþtir. Kulun vazifesi; öncelikle neden ve
niçinini araþtýrmadan Rabbi tarafýndan emrolunduðu þeyi yapmaktýr. Müslüman; sevdiði, inandýðý
Rabbinden aldýðý emri, canýnýn yongasý olan malýn
hiç bir maddî karþýlýk beklemeden vererek, kulluk
borcunu en güzel þekilde
ödemiþ olur. Bunun yaný
sýra zekât kiþiyi, günah ve
cimrilik kirlerinden temizler. Ýnsandaki, mal sevgisini kýrýp, Allah sevgisinin
ön plana geçmesine sebep
olur. “Ey mü’minler! Sizi
mallarýnýz ve çocuklarýnýz
Allah’ý anmaktan alýkoymasýn, böyle olanlar hüsrana uðrayanlardýr.” [63:9]
âyet-i kerîmesinin iþaret ettiði manayý gerçekleþtirir.
Zekât fakirler açýsýndan
da son derece önemlidir ve
onlar için en büyük garan-
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:30 Uhr
10
tidir. Çünkü, o sadece fakirin hakkýdýr ve mutlaka fakire verilecektir. Zekâtýn,
toplum açýsýndan önemi
de; zekâtý veren ve alan
açýsýndan öneminden daha
aþaðý deðildir. Allah insanlarýn tümünü ayný kabiliyet ve güçte yaratmamýþtýr.
Ýnsanlarýn fizikî yapýlarýnda olduðu gibi malî güçlerinde de farklýlýklar vardýr.
Dünyanýn çeþitli yöreleÝTÝB Dinler ve Kültürler Arasý Ýliþkiler
Müdürü Bekir Alboða tarafýndan, T.C. Münih
Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþeliði ve DÝTÝB
iþbirliði ile ortaklaþa düzenlenen, “Fahri Cami Rehberleri Yetiþtirme Semineri“nde baþarýlý olan kursiyerlere, Münih DÝTÝB Merkez Camii’nde sertifika töreni düzenlendi.
Törene, T.C. Münih Baþkonsolosu Ali Rifat Köksal,
T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, T.C. Diyanet Ýþleri
Baþkanlýðý Ýç Denetin Birim
Baþkaný Kemal Uludað,
Münih Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, DÝTÝB
Genel Müdürü V. Mehmet
Yýldýrým, DÝTÝB Dinler ve
Kültürler Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða, kursiyerlerin aileleri ile çok sayýda davetli katýldý.
Münih Merkez Camii
Din Görevlisi Metin Avcý’nýn sunuculuðunu yaptýðý program, Ýstiklal Marþý
ve ardýndan tilavet edilen
Kur’an-ý Kerim ile baþladý.
Münih Din Hizmetleri
Ataþesi Mustafa Temel
programda yaptýðý konuþmasýnda, “Bu faaliyetimizi
çok önemsiyorum. Çünkü
camilerimizde bu iþi profesyonelce yapacak arkadaþlara ihtiyacýmýz vardý. Bu eksikliðimizi de büyük ölçüde
tamamlamýþ olduk”dedi.
DÝTÝB Dinler ve Kültür-
D
lmanya’nýn Würzburg ve Kitzingen
kentinde aþýrý saðcý
parti NPD’nin astýðý, yabancý düþmaný afiþler toplatýldý
Aþýrý
saðcý
parti
NPD’nin Bavyera eyaletinde kullandýðý afiþlerde, yabancýlar uçan halýnýn üzerinde karikatürize edilerek,
büyük puntolarla “Vatanýnýza iyi uçuþlar” yazýyordu.
Würzburg Baþsavcýsý
yaptýðý açýklamada, sözko-
A
Seite 10
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
rinde zenginlerin alabildiðine lüks ve israfa dalmalarý, sayelerinde kazanç
saðladýklarý fakirleri düþünmemeleri, onlara yardým ellerini uzatmamalarý,
fakirlerin kendilerine kýskançlýk ve kin duymalarýna sebep olmuþtur. Bunun
neticesi olarak da toplumlarda sosyal patlamalar,
huzursuzluklar ve isyanlar
görülmüþtür. Ýþte zekât,
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
bütün bu olumsuz hadiselerin önünde en güzel seddir. Toplum içerisindeki
fertlerin düþecekleri dar
durumlarda onlarý koruyan sosyal bir düzendir. Ýnsanlar arasýndaki dayanýþmanýn saðlanmasýna yardýmcý olur. Zenginlere fakirler arasýndaki mesafeyi
daraltýr. Fakirlerin gönüllerinde zenginlere karþý doðabilecek kýskançlýk ve
kinleri söndürür. Ýnsanlar
arasýnda sevgi ve kardeþliði yayar. Böylece; hem fakirin aç, susuz ve çýplak
kalmasýný önler hem de
toplumun düzen ve huzurunun bozulmasýna engel
olur.
Kaynaklar:
Genel Kaynak: Þamil Ýslam
Ansiklopedisi, Ýnfak ve Zekat
Maddeleri
1 Kur’an-ý Kerim Fihristi
Arslan, Kursiyerlere
Belgelerini Verdi
ler Arasý Ýliþkiler Müdürü
Bekir Alboða da yaptýðý konuþmada, 120 kursiyerin sabahýn erken saatlerinde,
hem de Pazar günlerinde
fedakarlýk yaparak bu seminerlere katýldýðýný ve baþarýlý olduklarýný söyledi.
Alboða, bu seminer
programýný
Almanya
Uyumdan Sorumlu Devlet
Bakaný Böhmer’e sunduklarýný ve çok destek bulduðunu da dile getirerek, seminer boyunca kendisine yardýmcý olan Merkez Cami
dernek yöneticilerine ve
Din Görevlisi Metin Avcý’ya
teþekkür etti.
T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Ýç Denetin Birim
Baþkaný Kemal Uludað’ýn
yaptýðý konuþmanýn ardýndan, T.C. Berlin Büyükelçili-
Almanya’da NPD’ye ait
yabancý karþýtý afiþler toplatýldý
nusu afiþlerle halkýn bir bölümünün kötü niyetle rencide edildiði, bu nedenle toplama kararýný hýzlandýrdýklarýný söyledi. Savcýlýk afiþleri toplattýktan sonra, parti
hakkýnda halký kýþkýrttýðý
gerekçesiyle soruþturma da
baþlattý. Soruþturma sonu-
cunda sorumlular bulunur
ve suçlarý ispat edilirse, para cezasýnýn yaný sýra üç aydan beþ yýla kadar hapis cezasýna da çarptýrýlabilirler.
Ayrýca Bamberg, Augsburg, Münih gibi Bavyera
eyaletinin baþka þehirlerinde de benzer afiþlere rast-
landýðý, ancak aþýrý saðcý
parti NPD’nin Bavyera
merkezinin internet sitesinden afiþlerin fotoðraflarýný
kaldýrdýðý belirtiliyor. Bazý
þehirlerde NPD’nin bürolarýnýn arandýðý, çok sayýda
propaganda malzemesine
el konduðu da kaydedildi.
dosya
2 ez-Zebîdî, Tecridî Sarîh,
Terc. K Miras, Ankara 1978, XI,
371
3 Buhârî, Zekât, 44, Vesâyâ,
17, 26; Müslim Zekât, 43; Ahmed b. Hanbel, III, 141, 256
4 bk. ez-Zebîdî, a.g.e, IV,
411-417, XI, 372, 373
5 Buhârî, Merdâ, 16; Mâlik,
Muvatta’, Vasiyye, 4
6 bk. en-Nisâ, 4/11, 12, 176;
el-Enfâl, 8/75
7 M. Hamdi Yazýr, Hak Dini, Kur’an Dili, II, 933
ði Din Hizmetleri Müþaviri
ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, “Bu programlarý
Almanya’nýn deðiþik yerlerinde uygulamaya devam
ediyoruz. Zaten bu programlarýn önemi ortadadýr.
DÝTÝB Dernekleri Cami
Rehberlik Kurslarý’nýn altýncýsý Stuttgart Din Hizmetleri Ataþeliði’ne baðlý
Feuerbach DÝTÝB Yeni Camii’de devam etmektedir.
Bu baþarýlý çalýþmalarýndan dolayý Din Hizmetleri
Ataþemiz Mustafa Temel ile
bu programa sekiz hafta boyunca ev sahipliði yapan
Merkez Camii derneðimize
teþekkür ediyorum” dedi.
T.C. Münih Baskonsolosu Ali Rifat Köksal, “DÝTÝB’i 1988’den buyana tanýrým ve bütün geliþimini bilirim. Ben o yýllarda Nürnberg Baþkonsolosluk görevinde bulunuyordum. DÝTÝB’in benim gönlümdeki
yeri ve anlamý baþkadýr. Bütün çalýþmalarýný takdirle
karrþýlýyorum. Bu program
da DÝTÝB’e olan takdirimin
bir göstergesidir. Bu seminerlere katýlan tüm kursiyerleri teker teker gözlerinden öpüyorum. Bizim size
olan ihtiyacýmýz çok büyük.
Hepinize baþarýlar diliyorum” dedi.
Program, yapýlan konuþmalarýn ardýndan öðrencilere belgelerinin verilmesi ve
DÝTÝM Merkez Camii Kadýn Kollarý tarafýndan hazýlanan ikramýn davetlilere
sunulmasýyla sona erdi.
Aþýrý saðcý partinin yabancý
düþmaný afiþleri halkýn ve
bazý sivil toplum örgütlerinin þikayeti üzerine savcýlýðýn dikkatini çekmiþti.
Almanya’da iki ayrý eyalette meclise girmeyi baþaran NPD’nin kapatýlmasý
hakkýndaki tartýþmalar da
devam ediyor. Partinin kapatýlma kararý daha önce
Anayasa Mahkemesi’nden
geri dönmüþtü.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
icr suresinin ( Kuran’ý - Kerim’in 15.
suresidir) 9. ayetinde Allah-u Teala þöyle ifade
buyurmaktadýr: “Muhakkak Zikr’i (Kuran’ý) Biz indirdik ve onun koruyucusu
muhakkak Biziz.” Ýlk bakýþta bu Ayet-i Kerim’e herbirimiz için çok tabii ve doðal
karþýlanacaktýr belki. Elbette ki Kur`an-ý Kerim Allah
tarafýndan indirdirilmiþtir,
aksisi düþünülebilir mi ki
diyebiliriz. Lakin bu ayetin
içeriði hakkýnda biraz daha
derin düþüncelere dalýp, tefekkür edersek, bu ayetin
ehemmiyetini ve önemini,
emniyeti ve güvenini daha
iyi anlamýþ olacaðýz.
Herþeyden önce þöyle
bir tespitte bulunmak mecburiyetindeyiz. Her ne kadar da Kur`an-ý Kerim’in
Türkçe’ye ve diðer lisanlara
tercümeleri mevcut ise de,
bu tercümelerin kesinlikle
bire bir çevirisinin olmadýðýný ve daima bir eksiz ve
yetersiz tarafýnýn var olduðunu bilmemiz gerekiyor.
Bir lisaný takribi bir þekilde
baþka bir lisana çevirmek
mümkündür elbet. Lakin
çevirilerde daima bir eksiklik payý vardýr. Bu, Kur`an-ý
Kerim tercümelerinde de
böyledir. Yani yüce kelamý
tam manasýyla Türkçe’ye
veya baþka lisanlara çevrilmesi mümkün deðildir.
Mümkün olmadýðý için de,
onu kendi has diliyle, yani
Arapça lugatýyla anlamak
ve algýlamak daha müsait
ve münasiptir. Dolayýsýyla
Kur`an-ý Kerim’i tam anlamýyla anlamak için, onun
üslubunu ve belagatýný hissetmek için orijinal lisanýna
baþvurmakta fayda vardýr.
Arapça lisaný geniþ ve zengin olmasýyla beraber ayný
zamanda kýsa ve öz bir dildir. Baþka lisanlarda olmayan tek bir harf ile engin
manalar ifade etmek gücüne sahip bir lisandýr.
Mana bakýmýndan ise bu
ayet iki önemli meseleyi ele
almýþ ve iki mühim içerik
taþýmaktadýr. Evvelen Allah-u Teala Kur`an’ýn kendisi tarafýndan indirildiðini
beyan ediyor ve hemen bu
beyanýn ardýndan indirmiþ
olduðu o kitabý -kendisine
ait olduðu için- kendisinin
koruyacaðýný
vurguyla
açýklýyor. Kur`an’ýn sahibi
O olduðu için, teminatýný
(garantisini) de O veriyor.
Ýlgi çeken hususlardan
biride þu. Ayette Allah ki-
H
14:30 Uhr
Seite 11
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Kitabý indiren O’dur ve
yine O koruyacaktýr...
mer (nahiv) açýsýndan
taptan
bahsederken
tahlil edecek olursak, þu
“Kuran” kelimesini kulsonuca varýyoruz. Allanmýyor da, “Zikir” dilah-u Teala cümleye
yor, yüce kitabýný kas“Inna” kelimesiyle giriþ
ten. Kur`an-ý Kerim’in
yapýyor. “Inna” kelimebir çok ismi ve eþanlamsi aslen “Inne” ve “Na”
larý vardýr. (Kitap, Beparçalarýndan ibaret bir
yan, Nur, Furkan, Burkelimedir ve “Muhakhan vs. gibi). Burada Alkak Biz” anlamýný taþýr.
lah kitabý kastedilirken
Ardýndan “Nahnu” ya“Zikir” lafzýnýn seçilmeni “Biz” zamirini kullasi göze çarpýyor. Yani
nýyor ve hemen bunun
çok zikredilen, hatýrlapeþinden “Nezzelna”
yan ve hatýrlatan anla“Biz indirdik” fiiliyle
mýna gelen bir ifadedir
Stj. Av. Selma Öztürk cümleyi noktalýyor. Yabu. Demek ki, Kur`an-î
ni burada kýrýk mana
Kerim insanlara sürekli
birþeyleri hatýrlatýr ve on- (Biz yarattýk, Biz yaptýk gi- verecek olursak, þöyle bir
çýkartabiliyoruz:
larda mütemadiyen birþey- bi). Bunun sebebi ise iki tür- anlam
leri tazeler. Sürekli yeniler dür. Birincisi, kendisinin “Muhakkak BÝZ, BÝZ ve yive bilinçlendirir insaný. Yü- büyüklüðünü ve yüceliðini ne BÝZ indirdik” diyor Alce Allah burada boþuna “Zi- tekrar belirleyip, vurgula- lah. Veya “Muhakkak kitabý
kir” demekle Kuran’ý kas- mak için daha geniþ olan indiren BÝZÝZ, BÝZÝZ ve yitetmemiþ. Seçmiþ olduðu “Biz” kelimesiyle tarifte bu- ne BÝZÝZ” diyor. Zerre kaher kelimede ve bu seçimin- lunuyor ve böylece “Allah- dar þek ve þüphe, zerre kade belli bir sebep ve derin u Ekber” düsturunun altýný dar olumsuz tahmin býrakbir mana yatmaktadýr. Tabii bir kez daha çizmiþ oluyor. mayan bu ayetle kendisinin
ki görene ve görmek isteye- Ýkinci unsur ise Kur`an-ý Kur`an-ý indirdiðini üç kez
Kerim’deki edep ve ahlak peþ peþe vurgu üstüne vurne...
Burada dikkat çeken bir anlayýþýnýn burada dile gel- guyla iþaret ediyor. Sýrf
baþka unsur daha var. Allah mesidir. “Ben” yerine “Biz” “Nezzelnaz-zikre” de diyebu ayette ifadesini yapar- demekle Allah insanlara, bilirken, “Ýnna, nahnu, nezken, “Ben” demiyor da, yani Kur`an-ý okuyanlara zelnaz-zikre” diyor Allah.
“Biz” diyor. Yani kendisi önemli bir mesaj ve gizli bir Cümlenin ilk kýsmý böyle.
hakkýnda konuþtuðunda ikazda bulunuyor: “Allah-u Ýkinci kýsmýnda ise yine
“Tek” ve “Vahid” olmasýna Teala bile kendisi hakkýnda “Ýnna” ile devam ediyor ve
raðmen, tekil (müfret) deðil konuþtuðunda “Biz” diye- orada koruyucu, muhafaza
de çoðul (cem) ifadesini biliyor da, O’na baðlý ve eden anlamýna gelen “Hafikullanýyor. “Ben” yerine O’na muhtaç olan insanoð- zun” (Ýsm-i fail) kelimesin“Biz” demeyi tercih ediyor luna ne oluyor, kibirlenip den önce bir lam harfini kove uygun görüyor. “Biz in- böbürleniyor ve “Ben” di- yuyor ve tek bir harf ile budirdik” ve “koruyucusu Bi- yerek enesini pofpofluyor rada bir te’kit (tekrarlama
ziz” diyen yüce Allah Ku- acaba?” düþüncesi yatýyor ve saðlamlaþtýrma) daha
yapýyor. Yani tek bir harfin
r`an’ýn bazý yerlerinde böy- buradaki “Biz”in altýnda...
Cümleyi birazda gram- vurgusuyla “Muhakkak”,
le yapar, böyle ifadelendirir.
11
“Þüphesiz” anlamýný taþýyan bu lam harfi ile “Ýnna”
kelimesini kuvvetlendirip
saðlamlaþtýrýyor ve “Muhakkak onun koruyucusu
Biziz.” diyor.
Hiç bir tahrif, hiç bir eksik ve hiç bir fazlalýk içermeyen o yüce ve kutsal kitap budur iþte... Onun sahibi olan yüce Allah ise gücü
ve kuvvetini, varlýðýný ve
kudretini bu ayetle mükemmel bir þekilde kullarýna sunuyor ve inanan insanlarýn
yüreðine adeta su serpiyor.
Kýyamete kadar kitabýný ve
dinini koruyacak olan ümit
kaynaðýmýz Allah bizleri ferahlatýp rahatlatýyor adeta.
Bizler ise bazen iþlerimizi yaptýðýmýzda yapanýn
kendimizin olduðunu zannederiz. Zahirde bu belkide
böyledir. Fail: BENDENÝZ.
Ama batýnda (gizlide) daima yaptýran birinin olduðunu unutmayalým. Allah
Rasulu de Bedir savaþýnda
Mekke müþriklerinin yüzüne topraðý attýðýnda kendi
elleriyle atmýþtý o topraðý ve
atanýn kendisinin olduðu
zannýna kapýlmýþtý belki...
Lakin Allah Enfal suresinin
17. ayetinde (8:17) o topraðýn Rasulullah`ýn atmadýðýný, atanýn, daha doðrusu attýranýn Allah bizzat kendisinin olduðunu apaçýk bir þekilde ifade ediyor.
Ayetten çýkaracaðýmýz
öðüt ise þu:
Allah nurunu tamamlayacaktýr! Biz istesek de, istemesek de bu böyledir. Bazýlarý istese de, istemese de
Allah nurunu tamamlayacaktýr. Allah nurunu tamalayacaktýr, efendim! Çünkü
güç güçten üstündür. Güçlü
güçlü olduðunu zanneder.
Belki de güçlüdür kendi anlayýþýna göre. Ama bilmez
ki gücünün üstünde baþka
bir güç daha olduðunu.
Evet, Allah nurunu tamalayacaktýr. Bu böyledir! Burada önemli olan tek þey ise
þudur: O nurunu tamamlayacaktýr elbette. Fakat O tamamlarken, O’nun nurundan payýmýzý almak ve bu
tamamlama sürecinde bizimde payýmýzýn, katkýmýzýn olmasý önemlidir. Allah
nurunu tamamlarken bizlere de bir gün ömrümüzün
sonunda geriye dönüp baktýðýmýzda “Benim de bir kývýlcým kýymetinde dahi olsa, bir katkým ve payým oldu elhamdulillah!” diyebilmek vardýr...
28. sayi sayfalar
30.04.2009
12
rucuyla,
yokluðu
bir nebze bile olsa
hissettiðimiz, mukabelesiyle kalbimiz ve sair
azalarýmýzýn pasýný giderdiðimiz, verdiðimiz ve gittiðimiz iftarlarýyla gönül aldýðýmýz, kardeþlik ve dostluk bilincine vardýðýmýz, bu aydaki cömertliðimizle mazlum
ve maðdurlarý sevindirdiðimiz, manevi duygularýn zirveye çýktýðý Ramazan`a kavuþtuk, elhamdulillah.
Dünyada hareket halindeki her þeyin zaman zaman
tazelenmeye, silkinmeye,
arýnmaya ve adeta hayata
yeniden baþlýyormuþ gibi
dinçleþmeye ihtiyacý vardýr.
Bu yüzden ara sýra akýp
giden zamanýn, tükenen
ömrün farkýna varmayý ve
silkinmeyi saðlayacak özel
dönemlerin olmasý gerekir.
Beþ vakit namaz günlük hayatýmýzda bunu saðlar. Cuma namazlarý haftada bir,
Ramazan ayý da yýllýk silkinmeyi, bir yýl içinde tutan
paslardan arýnmayý, gevþeyen vidalarý sýkmayý ve böylece sahip olduðumuz inanç
doðrultusunda bir diriliþ
gerçekleþtirmeyi saðlar.
Cenab-ý Hakk mübarek
Ramazan ayýný özel olarak
seçmiþ ve onu on bir ayýn
sultaný yapmýþtýr. Onu özel
olarak seçtiðinden dolayý
son mesajýn indiriliþi de bu
ayda gerçekleþmiþtir.
Ýnsan denilen eþref-i
mahluk ruh ve bedenden
oluþur. Özellikle de çaðýmýzda tüm imkanlar, planlar
programlar bedeni güzel
göstermek, yani zahiri kurtarmak için yapýlýr. Bundan
dolayý da baþta genç dimaðlar olmak üzere, toplumda
O
ükümet, çifte vatandaþ olan gurbetçilere askerlik
konusunda yeni kolaylýklar
getirmek için çalýþma baþlattý. Çalýþmaya göre askere
alýnacaklara seçenekler sunulacak ve bedelli askerlik
yapmak istemeyenlere alternatifler getirilecek.
Getirilmesi düþünülen
alternatifler arasýnda uzmaný olduðu konuda 1 yýl kamu hizmetinde çalýþma da
bulunuyor. Hükümet, yurtdýþýnda yaþayan gurbetçilerin sorunlarýnýn çözümüne
yönelik devrim niteliðinde
bir çalýþma baþlattý. Dünyanýn çeþitli bölgelerinde yaþayan 5 milyon gurbetçinin
sorunlarýný çözmek için
üretilen projelere Devlet
H
14:30 Uhr
Seite 12
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
RAMAZAN`IN TOPLUMA
KAZANDIRDIKLARI
belli bir kesim ruhsal
doyumu, içsel tatmini
gayri ahlaki yollar ve
anormal yöntemlerde
aramaktadýr. Satan meclisleri, uyuþturucu, alkol
partileri, þiddet hastalarý, fanatizm, gayr-ý meþru iliþkiler gibi ruhu bunalýma sokan, çoðu zaman da acý akibetlere,
korkunç sonuçlara götüren marazlarý sýralýyabiliriz. Maalesef çaðýn etkin iletiþim araçlarý, tv,
sinema oyun ve eðlence
programlarýyla da bu
iþin pazarý oluþturulmaktadýr.
Ýþte Ramazan sadece saðlýklý olup oruç tutanlarý deðil, hasta gönülleri, kirlenmiþ beyinleri de paklamak
ve de arýndýrmak için bir fýrsattýr.
Oruçla midemizin yanýnda her türlü þehevi, nefsani
isteklerimize de gem vururuz. Sabr, sebat, direnç, merhamet, zaafiyet ve paylaþým
gibi KEMAL`e doðru yapýlan yolculukta, olmazsa olmaz azýklarýn temrini ve
tedbiri içinde bu ay müstesna bir fýrsat olarak görülmeli, deðerlendirilmelidir.
Yaratýcýmýz Kuran-ý Kerimin 26 yerinde Namaz ile
Zekat`ý beraber zikreder.
Bilindiði gibi Namaz
ruhu Zekat ise servet ile bedeni arýndýrýr.
Dolayýsýyla mümin bu
aydaki düzenli ibadetleriyle
Murat ÝLERÝ
ruhi ve bedeni arýnmasýný
gerçekleþtirmiþ olur. Yani iç
ve dýþ dünyasýyla pak, berrak bir halde kamil insan olmaya namzet olur.
Mevcut sistemler ve beþeri düzenlerin insana bakýþýný ise þöyle özetlemek
mümkündür. Önce hasta
yap, sonra tedavi et. Yani
öyle insafsýz bir düzenki,
her halukarda insaný sömürmekte, tabiri caizse kanýný
emmektedir.
Alkolu, sigarayý her türlü
zararlý maddeyi piyasaya
sürerler, sonra da meydana
gelen zarar ve tahribatý gidermek için yine vatandaþýn
sýrtýna vururlar.
Hava kirliliði, zehirli
atýklar, gýda sektöründeki
kimyevi katkýlar, bedensel
ve zihinsel tahribatlar ademoðlunu uçurumun kenarýna itmiþ, telafisi zor gedikler
açmýþtýr.
Basýndan da takip ettiðimiz gibi günümüzde
bir çok trafik kazasýnýn,
kavgalarýn, kargaþalarýn
temelinde bu kötü alýþkanlýklar yatmaktadýr.
Alkollüyken araç sürüp nice ocaklarý söndüren caniler, tacizler, gayri insani iliþkiler, sonucunda da adý duyulmamýþ, çaresi bulunmamýþ
illetler. Daha neler neler... Artýk bu tür haberlerin günlük ajanslarda
hayatýn bir parçasý haline geldiðini, köylere kadar indiðini, ilkokullara
bile girdiðini görenler hala
ibret almýyorlar mý.?
Hala düþünmüyorlar
mý.?
Bir gün kendilerine, çevrelerine de bu pislikler bulaþamaz mý.?
Oysa gelin Ýslam modeline bir göz atalým.
Kur`an her þeyden önce
insana KORUYUCU HEKÝMLÝK misyonunu yüklemiþtir.
Zinaya yaklaþmayýn,
Ýçkiye yaklaþmayýn,
Kumara yaklaþmayýn ve
benzeri buyruklarýyla toplumdaki menfi infiallerin,
yýkýcý felaketlerin, kýsacasý
her türlü fesadýn önüne aþýlmaz bir sed çekmektedir.
Ýslam bu misyonuyla
toplumda bir çok hastalýðý,
daha ortaya çýkmadan önce
önlüyor.
Bedelli askerliðin yerini
seçenekli askerlik alacak
Bakaný Said Yazýcýoðlu start
verdi.
Yazýcýoðlu’nun kamu
kurum ve kuruluþlarýnýn
temsilcilerini toplayarak
anlattýðý strateji belgesindeki düzenlemeler, 1 ile 8 yýlda hayata geçirilecek. Yeni
getirilmesi düþünülen düzenlemelerin baþýnda askerlik ile ilgili kolaylýklar
geliyor. Buna göre; çifte vatandaþlar için; zorunlu askerlik hizmetini kabul eden
ülkelerle Türkiye’deki askerlik þartlarý eþit hale getirilecek. Bu konuda AB ül-
keleri mevzuatýnda bulunan seçenekli askerlik hizmeti uygulamasýna geçilecek. Gurbetçi isterse Türkiye’de bedelini ödeyerek askerlik yapmak yerine yeteneðine göre belirli bir süre
kamu hizmetinde buluna-
bilecek. Bu süre 3-6 ay veya
1 yýl olabilecek. Yazýcýoðlu’nun hazýrlardýðý çalýþmaya göre diðer yenilikler
þöyle: Kesin dönüþ yapanlarýn saðlýk sigortasý haklarý
AB ile uyumlu hale getirilecek. Aile birleþiminin önündeki engellerin kaldýrýlmasý
için çalýþmalara hýz verilecek. Gurbetçilerin yaþadýðý
ülkelerin mezarlýklarýnda,
Müslümanlar için özel bölümler tahsis edilecek. Gurbetçi vatandaþlarýn çocuklarýna din derslerinin Türkçe verilmesi saðlanacak.
dosya
Bunun en güzel örneklerini asrý saadette görmek
mümkündür. Bunlardan birini sizlerle paylaþmak isterim. Rum imparator Herakliyus, Rasulullah`a gönderdiði hediyeler arasýnda bir
de doktor olur. Peygamberimize hitaben þöyle der:
“Efendim imparatorum beni
hastalarýnýzý ücretsiz tedavi
etmek üzere sizlere hizmet
etmek için gönderdi”. Peygamberimiz (s.a.v) bu teklifi
kabul eder ve kendisini misafir ederler. Uzun bir müddet kendisine baþvuran kimse olmayýnca, Rum doktor
tekrar Efendimizin huzuruna çýkarak: “Efendim hastalarýnýzý tedavi için geldim.
Ancak bu geçen süre içinde
kimse gelip kapýmý çalmadý.
Size yük olmakta istemem.
Bu yüzden müsaade ederseniz ülkeme geri döneyim”,
der. Efendimiz (s.a.v) tebessüm ederek: “Sen bilirsin.
Eðer daha kalmak istersen
sana en güzel þekilde ikramda bulunuruz. Yalnýz þunu
iyi bilki burada senelerce
kalsan sana kimse gelmez.
Çünkü Ýslam hasta olmamanýn yolunu göstermiþtir. Ashabým temizlik konusunda
son derece hassastýrlar.
Acýkmadan yemez, doymadan da sofradan kalkarlar.
Ayrýca yýlýn belli gün ve aylarýnda oruç tutarlar. Onun
için hasta olmazlar”.
Ýþte saðlýklý yaþamak için
sunulacak en ucuz ve etkili
reçeteyi gönüller tabibi böyle özetler.
Ramazanýn hakkýný vererek, gerçek manada bayram
etmeyi hak etmek ümidiyle
emanetlerin sahibi olan Allah`a emanet olun.
Gurbetçiler için müzeler
kurulacak. Kurulacak sivil
kuruluþlar, vatandaþlarýn
bürokratik iþlemlerini yerine getirecek, hizmet bedelini devletten alacak. Töre cinayetleri ve vatandaþlarýn
topluma uyumu konusunda çalýþma yapýlacak. Yurtdýþýnda üniversite açýlacak
ve uluslararasý ilahiyat çalýþmalarýnýn kapsamý geniþletilecek. Gurbetçilere yönelik sosyal içerikli bilimsel
çalýþma yapýlacak. Baþarýlý
akademisyen ve öðrencilere
karþýlýksýz burslar verilecek. Türk kültürü üzerine
çizgi filmler hazýrlanacak.
TRT’nin yayýnlarýnýn kalitesi artýrýlacak. Gurbetçilerin
örnek baþarý hikayeleri kamuoyuna duyurulacak.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
özel köþe
riþenler için yine bir
Ramazan ayý geldi,
Bu Ramazanda önceki Ramazanlar gibi kimileri için çarçabuk geçecek, kimileri için geçmek
bilmeyecek.
Derdimiz
kendimizle.. Kendini bilmeyen neyi bilir? Kendisiyle kavgalý olan kiminle
barýþýktýr? Kendini kaybeden neyi kazanýr?
Türkçe’mizdeki “oruç
tutmak” Meseleyi anlatmak için kullanýlan ne güzel bir sözdür. Hep tutmuþumdur bu güzel tabiri. Ramazanda Oruç, “tutmak, zaptetmek, zaptý
rapt altýna almak” manalarýna gelir. Neyi tutacagýz?, Neyi zapt edeceðiz?
ve neyi zaptý rapt altýna
alacaðýz ?
Doðrusu soruya bir
çýrpýda cevap vermek zor:
Oruç bizi mi tutar, biz
orucu mu tutarýz? Bizim
orucu tuttuðumuzu iddia
ediyoruz. Bir yere kadar
doðru da? Ama doðru-
E
14:30 Uhr
Seite 13
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Oruç = Kendini tutmak
nun çok küçük bir
parçasý bu. Asýl doðru
þu olabilir mi?: Biz
orucu, oruç bizi tutsun diye tutarýz.
Aslýnda Oruç “kendini tutma” meselesidir. Ýnsanýn baþýna ne
geliyorsa “kendini tutamadýðý” için geliyor.
Günahlar hep kendini
tutamamanýn ürünü.
Her caninin cinayeti
kendini tutamadýðý
anýna denk geliyor. Ýnsan dilini tutamadýðý
zaman kýrýyor ve kýrýlýyor. Elini tutamadýðý
zaman kýrýyor, döküyor. Kendini tutamadýðý zaman, kendini
yitiriyor, kendine yazýk ediyor, kendinden
geçiyor? Etken olamýyor, edilgenleþiyor. Ýçgüdülerini dizginleyemiyor, aksine içgü-
Aydýn ERSOY
HDN Bilgi&Araþtýrma
dülerinin esiri oluyor.
Bilinçli davranamýyor,
çünkü bilinci bilinçaltý
tarafýndan denetleniyor. Oysa ki bilinç, bilinçaltýný denetimi altýnda tutmasý lazým.
Belkide ilahi dinler,
insanlar Kendini tutsun diye gönderildi,
kimse kimseye zarar
vermesin diye gönderildi. Oruç bizi iþte bu
zor iþe çaðýrýyor. Kendisini tuttuðumuzu
sandýðýmýz oruç, aslýnda bize kendimizi
tutmayý öðretiyor. Yeme ve içme güdümüzü, þehvet güdümüzü
denetim altýna almamýzý öðütlüyor.
Oruç tutmak, içgüdüleri tutmak. Onlarý
kontrol altýnda tutmak. Bilinçaltýnýn bilince egemen olma-
13
masý için, bilinçaltýný daima gözaltýnda tutmak.
Böylece bilincin, ayartýcý
benliðin esiri olmasýnýn
önüne geçmek.
Güdüler tutulursa, onlarýn bilinci tutsak almalarý önlenirse, bu hem bilincin hem de iradenin
güçlendirilmesi sonucunu getirecektir. Bilinç
güçlenirse, kiþilik güçlenir. Sorumluluk bilincini
oluþturmanýn ve artýrmanýn yolu da budur. Kur`an-ý Kerim`de orucu
farz kýlan ayet þöyle biter:
“Umulur ki bu sayede sorumluluk bilincine ulaþýrsýnýz.” Ayetin bu kýsmý,
orucun amacýný açýklýyor
olmalý.
Ýþte bu yüzden oruç
tutmak kendini tutmaktýr.
Kiþi orucu ne kadar tutarsa, oruç da kiþiyi o kadar
tutar.
Kendini
tutanlarýn
Bayramý olan Ramazan
bayramýnýzý
þimdiden
tebrik ederim.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:30 Uhr
14
übarek Ramazan
ayýnýn Kadir gecesinde Peygamber Efendimize nazil olmaya baþlayan Kur´an- ý Kerim´i tanýmak, anlamak ve
hayata tatbik etmek maksadýyla, IGMG Hessen Bölgesi Offenbach Þubesi Kadýn Kollarý ve Gençliðinin
hazýrlamýþ olduðu “Hayatý
Kur´an-ý Kerim ile yaþamak“ adlý sergi ziyarete
açýldý. Ramazan boyunca
açýk kalacak olan sergi, birkaç istasyondan oluþmak-
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
M
rogram Lage Teþkilatý
Genclik Baþkaný´nýn
okuduðu aþrýn ardýndan yoklama ve bilgilendirme ile devam etti.
Açýlýþ konuþmasý yapan
Bölge Baþkaný Murat Ýleri
geçmiþ bir yýlýn degerlendirilmesinde eðitime verilen
deðeri ve alýnan baþarýyý anlattý: Sözlerimin baþýnda
baþta aramýzda olmayan gönüldaþlarýmýza,
Hakk`ýn
Rahmetine kavuþan büyüklerimize, toplantýmýz ve çalýþmalarýmýzýn bereketli geçmesi için hepinizi bir fatiha
okumaya davet ediyorum.
Haftasonlarý þubelerimizdeki dershaneler eðitim
gören talebelerin artýþý dershanelerin çoðalmasý yine
haftasonu Ýslami Ýlimler
Kursumuzun baþarýlar elde
etmesi cemiyetlerimizdeki
gönül ve huzur sohbetleri iþte bölgemizin gerçekleridir.
Bundan dolayý gayret gösteren hatip ve hatibelerimize,
talebelerimize ve ayrýca da
bu eðitimlere katkýda bulu-
P
Seite 14
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Hayatý Kur´an
ile yaþamak
ta.
Ney sesi eþliðinde ilk
önce genç kýzlarýn kendi
emekleri olan Hat örnekleri göz kamaþtýrýyor. Daha
sonra Vahyin ilk geldiði
Nur Daðý, Hira Maðarasý
karþýnýza çýkýyor. Burada
Kur´an-ý Kerim hakkýnda
çeþitli bilgi sunumundandan sonra, çeþitli Mushaflarýn sergilendiði istasyona
geçiyorsunuz. Diðer bir istasyonda hayatýn sorularý-
na Kur´an-ý Kerimden cevaplar aranýyor. Genç kýzlarýn hazýrladýðý sorulara
gelen ziyaretçilerden cevap
aramalarý rica edilirken,
yardýmcý olarak da önlerine bir Kur´an-ý Kerim me-
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi
Geniþletilmiþ Ýdareciler toplantýsý
nan anne ve babalara çok teþekkür ederim. Cenab-ý Allah (c.c) onlardan razý olsun.
Ayrýca bazý cemiyetlerimizin gençlik çalýþmalarý,
orta eðitim yatýlýlarýna, haným kollarýnýn eðitim kurslarýna katýlýmlarý, diyalog ve
tanýtma gayretleri, yine çoðu cemiyetimizdeki sýnýf sistemli, müfredatlý Kur`an
kursu eðitim hizmetleri, geçen yýlýn güzide ve örnek
aktiviteleri idi.
Yine bizim için çok
önemli olan Ý.Ý.K ilk mezunlarýmýzý verdik. Bu salonda
yapýlan karne töreninde 26
haným diplomalarýný aldýlar,
erkekler ise bu sene sonunda inþaallah mezun olacaklar.
Avrupa`da ender olan erkek eðitim kurslarýna sahip
olan bölgemiz, yeni sezonda
genç kýzlarýmýza da yönelik
özel kurs baþlatmýþtýr. Kayýtlarýmýz ise izin öncesi dolmuþtur.
Yine Genel Merkezin
verdiði hedefler doðrultusunda sosyal hizmetlerde,
kurban, hac, cenaze fonu ve
hizmetlerde artýþlar saðlandý.
Allah`a hamd olsun geçen sezon çalýþma takvimimizdeki
hedeflediðimiz
programlarý uyguladýk. Yeni
dönem hedeflerimizi ve takvimimizi de Allah`ýn inayeti
ve sizlerin desteði ile gerçekleþtireceðiz.
Önümüzdeki 1 yýlýn çalýþma takvimini yapacaðýmýz programlarý cemiyet
baþkanlarýmýza takdim ettik.
Sizleri Cenab-ý Allah´a emanet eder üstün çalýþmalarýnýzdan dolayý baþarýlar dilerim.’ diyerek sözlerine son
verdi.
Murat Ýleri yerini Türkiye´den programa katýlan misafir Motivasyon Uzmaný,
Eðitimci Yazar Sýtký Aslanhan´a býraktý.
Aslanhan: ‘Deðerli insan
baþarýlý insan demektir. Baþarýya ulaþýlmalý ama, küstah olmadan, kýrýcý olmadan, kaba olmadan kazanç
peþinde olmadan zorba kullanmadan baþarýya ulaþmalý
insan. Önümüze koyduðumuz hedefimiz, ulaþmak istediðimiz nokta bütün insanlar için faydallý bir hedef
deðilse bu insanýn kendisi
içinde bir baþarý olmaz. Baþarýlý bir insan olmaya çalýþmayýn deðerli bir insan olmaya bakýn. Bizler bir yönetici olarak üzerimize düþen
görev için daha fazla çalýþmalýyýz. Bize düþen sevgili
dostlar, hangi iþi, neyi yapýyor olursak olalým, ona her-
haber
ali uzatýlýyor. Sergiden ayrýlmadan önce gözünüze
bir soru takýlýyor. “Dua etmek ister misin?”. Burada
da Kur´an-ý Kerimden seçme dualar çekip okuyabilirsiniz.
Böyle mübarek bir ayda
yapýlan bu güzel sergiye
herkesin gitmesi gerekir.
Adres: IGMG
Mevlana Camii
Sandgasse 45
63065 Offenbach
þeyimizi vermek ve onun en
iyisini yapmaya çalýþmaktýr.
Baþarýlý insanlarý diðer insanlardan ayýran özelliklerden biri tutumlarýdýr. Bu
dünyada hepimiz için yapacak þey vardýr.’ diyerek sözlerine toparladý.
Bölge Gençlik Baþkaný
Ufuk Ulun, gençliðe yönelik
motivasyon konuþmasý yaptý ve yeni dönemde yeni aktivite örneklerini sundu.
Daha sonra ‘Zekat, Fitre
ve Afrika´da bölge adýna
açýlan su kuyularý gösterime
sunuldu.
IGMG Sosyal Hizmetler
Baskan Yardýmcýsý Süleyman Yýlmaz gösteri hakkýnda idarecileri aydýnlattý.
IGMG Ýrþad Baþkaný Ahmed Özden; Ramazan ayýnýn bereketini, faziletini, davanýn anlamýný anlattý. Geçmiþ dönem baþkanlarý ve baþarýlý baþkanlara plaketler
verildi.
Bölge ziyafeti ardýndan
program sona erdi.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
ayýr, bu oyunlar,
bu zamana kadarki en iyi
oyunlar elbette deðildi,
Uluslararasý Olimpiyat
Komitesi Baþkaný, ev sahibi Çinlilerle milyarlarca dolar destek veren
sponsorlara saygý sebebiyle tersini söylese de.
Tam aksine, bu oyunlar,
acýmasýz bir diktatörlüðün gölgesi altýnda ne bir
heyecanýn, ne de bir atmosferin
geliþmesine
müsaade etmeyen oyunlardý. Bu milyarlýk sirkin tehlikeye girmemesi
için Olimpiyat yöneticileri, oyunlarýn Pekin’e
verilmesinden itibaren,
oyun bozanlýk etmeyerek göz yumuyorlardý ve
kabul
edilemiyecek
ödünler veriyorlardý.
Devâsa spor alanlarýnýn rekor bir sürede inþa
edilebilmesi için, fakirlerin en fakirinin mülklerinin zorakî kamulaþtýrýldýðýna þahit olundu. Doðanýn kalbinden sökülüp
alýnan alanlara açýlan inþaatler, sularýn kirletilmesi ve Pekin’i kuþatan
H
ein, es waren bestimmt nicht die
besten Spiele aller Zeiten, auch wenn der
Präsident des Internationalen Olympischen Komitees aus Rücksicht auf
die chinesischen Gastgeber und die milliardenschweren Sponsoren etwas
anderes sagt. Ganz im
Gegenteil, es waren Spiele, die im Schatten einer
erbarmungslosen Diktatur weder Stimmung
noch Atmosphäre entfalten konnten. Und um den
milliardenschweren Zirkus nicht zu gefähr-den,
haben die Olympiafunktionäre von dem Moment
der Vergabe der Spiele
nach Peking an gute Miene zum bösen Spiel gemacht und jede noch so
große Kröte geschluckt.
Man hat darüber hinweg gesehen, dass die
Ärmsten der Armen
zwangsenteignet wurden, um die gigantomanischen Sportstätten in
Rekordzeit bauen zu kön-
N
14:30 Uhr
Seite 15
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Ruhsuz olimpiyatlar!!!
hava kirliliði gibi meseleler hakkýnda ise
ölüm sessizliði hakimdi. Hatta, daha
adaylýk sürecinde bile, dünyada en fazla
idamýn gerçekleþtiði
bu ülkedeki insan
haklarý durumu dahi
umursanmadý. Uluslararasý Olimpiyat
Komitesi sorumlularýnýn, oyunlarýn baþlamaþýndan kýsa bir
süre önce Çinli iktidar sahiplerinin, ülkenin etnik azýnlýklarýna karþý acýmasýzca sürdürdüðü muamele karþýsýndaki sessizlikleri dikkat çekiyordu. Dahasý,
binlerce rejim tenkitçisinin içeri alýnmasý da hiç
bir direniþ görmeksizin
kabul
edilebiliyordu.
Hatta, sýk sýk tekrarlanan
medya sansürü bile
oyunlarýn selameti için
baþka bir þekilde deðerlendiriliyordu.
Bir otoriter rejimin
Oðuz ÜÇÜNCÜ
oyunlarý bu þekilde kullanmasýný aslýnda ilk defa görmüyoruz. Nitekim
1936 Berlin olimpiyatlarýnda da Nazi rejiminin
olimpiyat oyunlarýný her
açýdan üstün bir ýrk olma
isbatýna araç olarak kullandýðýna þahit olmuþtuk. Ve o zamanki “medenî dünya”, yine olimpiyat oyunlarýnýn selameti adýna aþaðýlamayý
görmezlikten gelmiþti.
Bu tür bir sulh politikasýnýn sonucu hepimizce malum. Bu tecrübelerin ýþýðýnda, bir
kaç onyýl sonrasnda
acýmasýz bir diktatörlüðe neden bu kadar
tavizler verildiðini
kabullenmek zor.
Bütün dünyanýn
gözleri önünde Tibet’de olsun, Doðu
Türkistan’da olsun,
Çin’in baský altýnda
tuttuðu bölgelerinde
insanlar yaralanýyor,
tutuklanýyor, hatta öldürülüyor. Bu gerçeklerin üzerini ne ihtiþamlý
ve görkemli, yer yer
abartýlý açýlýþ töreni, ne
staddaki zoraki gülmekle görevlendirilmiþ seyirciler, ne de bol madalya
toplayan “örnek çinli atletler” örtebilir. Böylece,
Komünist partisi liderliðinin büyük bir propaganda ile kendi rejiminin
üstünlüðü konusunda
insanlýðý ikna etme giriþi-
Olympia ohne Geist!!!
nen. Der Raubbau an der
Natur, die Wasserverschmutzung und der Smog
in Peking wurden totgeschwiegen. Auch hat
man die Situation der
Menschenrechte in dem
Land mit den meisten
Hinrichtungen weltweit
während der Bewerbungsphase konsequent
ignoriert.
Auffällig
schweigsam waren die
Verantwortlichen
des
IOC, als die chinesischen
Machthaber im Vorfeld
der Spiele unerbittlich
brutal gegen die ethnischen Minderheiten des
Landes
vorgegangen
sind. Darüber hinaus hat
man widerstandslos hingenommen, dass tausende Regimekritiker vor
dem Beginn der Spiele
einfach weggesperrt worden sind. Selbst die offen
praktizierte Medienzensur wurde wider besseres
Wissen relativiert und
zum „Wohl“ der Spiele in
Kauf genommen.
Dabei erleben wir diese Art der Vorgehensweise eines autoritären Regimes doch nicht zum ersten Mal. Auch bei den
olympischen Spielen 1936
in Berlin hat das Nazi-Regime die olympischen
Spiele für den Herrschaftsanspruch einer in allen
Belangen
überlegenen
Rasse instrumentalisiert.
Und die „zivilisierte
Welt“ hat sich auch damals jede noch so große
Demütigung, um des olympischen
Gedankens
Willen, gefallen lassen.
Das Ergebnis dieser Art
von Appeasement Politik
ist uns allen bekannt, so
dass es im Lichte dieser
Erfahrungen
schwer
nachzuvollziehen ist, warum man ein paar Jahrzehnte später einer bruta-
len Diktatur so viele Zugeständnisse macht.
Vor den Augen der
Welt wurden Menschen
in Tibet, in Ost-Turkistan
und anderen unterdrückten Regionen Chinas verletzt, verhaftet oder gar
getötet. Darüber kann
auch die imposante, teils
groteske Eröffnungsfeier
und das aufgesetzte
Lächeln der in die Stadien
abkommandierten Zuschauer, sowie die vielen
Medaillen chinesischer
„Modellathleten“ nicht
hinwegtäuschen. Somit
ist der Versuch der KPFührung
mit
einer
großangelegten PR-Offensive die Menschheit
von der Überlegenheit ihres Systems zu überzeugen, kläglich gescheitert. Tatsächlich haben
sie mit ihren Maßnahmen
den Sportbegeisterten der
Welt
die
Stimmung
15
mi acýklý bir þekilde baþarýsýz oldu. Aslýnda, aldýklarý önlemlerle, bu dünyanýn spor sevdalýlarýnýn
ruh halini de yerle bir ettiler. Þimdi, temel insan
haklarýný ayaklar altýna
alan ülkelerde oyunlar
düzenlenip düzenlenmemesine karar verecek
olanlar elbette ki olimpiyat komitesi sorumlularýdýr. Ve bu açýdan spor
camiasýnýn da diktatörlüklerle iliþkilerinde çifte
standart uygulamamalarý önemli.
Her halde Vancouver’de Kanadalýlarýn,
ya da Londra’da Ýngilizlerin, tekrar sporseverlere olimpiyat ruhu yaþatýp yaþatamayacaklarýný
görmek için iki ya da
dört yýl daha sabredip
beklememiz gerekecek.
2014 yýlýnda Rusya’nýn
Soçi þehrinde yapýlacak
olan Kýþ Olimpiyatlarý
da, Rusya’nýn Kafkaslardaki acýmasýz tavýrlarý
baðlamýnda daha þimdiden can sýkýcý bir durum
aldý.
gründlich verdorben. Es
ist nun an den Sportfunktionären des IOC zu entscheiden, ob es überhaupt
noch zu verantworten ist,
die Spiele in Länder zu
vergeben, die fundamentale Menschenrechte mit
Füßen treten. Ganz im
Gegenteil ist auch der
Sport gut beraten, in
puncto Umgang mit Diktaturen nicht mit zweierlei Maß zu messen.
So müssen wir uns weitere zwei bzw. vier Jahre
gedulden und schauen,
ob es den Kanadiern in
Vancouver bei den Winterspielen oder den Briten
in London gelingen wird,
uns wieder für die Spiele
und den olympischen Gedanken zu begeistern,
denn auch die olympischen Winterspiele 2014 im
russischen Sotschi, entfalten im Angesicht des
martialischen Auftreten
des russischen Bären im
Kaukasus bereits jetzt einen faden Beigeschmack.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:30 Uhr
Seite 16
16
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
KRM; Prof. Dr. Sven
Kalisch ile yollarýný ayýrdý
lmanya’daki
Müslümanlar
Koordinasyon
Kurulu’nun (Koordinierungsrat der Muslime, KRM) Münster
Üniversitesi’nde Almanya’nýn ilk Ýslam
Ýlahiyatý Kürsüsü Sahibi Prof. Sven Kalisch ile yollarýný ayýrdý.
Hz.
Muhammed’in varlýðýnýn kesin olmadýðýný savunan ve Kur`an-ý Kerim’in de Allah sözü
olduðuna inanmayan
Prof.
Kalisch
KRM’nin kendisi ile
A
GMG
Kuzey
Ruhr Bölgesi Bölgesinin düzenlediði sünnet þöleni tek
kelime ile muhteþem
geçti.
Erkekliðe
ilk
adýmlarýný atan 13
çocuðun katýlýmýyla
Steinhagen camisindeki merasim, çocuklarýn Kur’an okumasý ile baþladý.
Sefer Ahmedoðlu
Hocanýn
duasýyla
devam eden program çocuklar için
özel olarak tutulan at
arabasý ile konvoy
halinde programýn
icra edileceði salona
gidildi.
Salon giriþinde
salondaki çocuklar
ve görevliler sünnet
elbiseleri ile Nasrettin Hoca yani Hüse-
I
yollarýný ayýrma kararý üzerine yaptýðý
açýklamasýnda KRM
altýndaki Ýslami teþkilatlarý çaðdýþý bir ilahiyat düþüncesine sahip olmakla suçladý.
Ýslam ilahiyatýnýn
Hýristiyan ilahiyatýnýn 19’uncu yüzyýlda
bulunduðu noktada
bulunduðunu savunan Kalisch, “Þimdi
raylarý tarihi kritik
metoda göre yapýlacak araþtýrmalara çevirmek lazým” þeklinde konuþtu. Kalisch
KRM’nin artýk Müslüman öðrencileri Ka-
lisch’in baþýnda bulunduðu kurumda
okumalarýna tavsiyede bulunamayacaklarý yönündeki ifadesine ise, “Öðrenciler
eleþtirel düþünce ve
fikri baðýmsýzlýk sahibi olma noktasýnda
getirilmeye çalýþýlýyor. Dar bir bilim anlayýþý olanlar zaten bu
kürsüye gelip okuyamaz. Üniversitelerde
bir dinin öðretilerinin
aktarýlmasý veya bir
profesörün görüþlerinin doðru görülüp
görülmemesi deðildir. Söz konusu olan
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi
Sünnet Þöleni düzenledi
yin Goncagül karþýladý.
Salona girdiklerinde tekbir sesleriyle 1500 kiþiyi aþkýn
bay bayan salonu inletti. Program Avrupa Kur`an Tilaveti
ikincisi Yunus Emre
Çiftçi’nin
güzel
Kur’an ziyafeti ile
baþladý.
Programýn sunucusu IGMG Kuzey
Ruhr Bölgesi Gençlik
Teþkilatý Eðitim Baþkaný Mahmut Engel
programýn akýþýný
takdim etti.
Nasrettin Hoca 13
sünnet çocuðunu ve
babalarýný sahneye
aldý misafirlere takdim etti.
Ardýndan selamlama
konuþmasý
yapmak için A. Büyükkörükçü sahneye
çýkarak böyle güzel
bir þölende bulunmanýn mutluluðunu
misafirlerle paylaþtý.
Nasrettin Hoca salondaki tüm çocuklarý sahneye davet etti.
Her çocuða Bölge
adýna hediyeler verildi.
Ardýndan þiirler
ve birbirinden güzel
ilahiler
okudular.
Hüseyin
Goncagül`le beraber Türkiye`den gelen Erkan
ise enteresan gösterileri ile izleyenleri
hayret içerisinde býraktý. Bir bölümünde
ise çocuklarý kahkahaya boðdu.
Daha
sonra
IGMG Kuzey Ruhr
Bölge Baþkaný Murat
Ýleri
konuþmasýný
yapmak üzere kürsüye çýktý. Ýleri konuþmasýnda Bölgede
böylesine güzel, ilk
defa yapýlan bir toplu sünnet þöleninde,
baþta 13 yavrunun
aileleri olmak üzere,
salonu hýnca hýnç
dolduran misafirlere
teþekkürlerini sunarak, tebrik etti. Aile-
baðýmsýz, sonucu açýk
araþtýrmadýr” dedi.
Prof. Sven Kalisch
ayrýca KRM altýndaki
teþkilatlarýn Müslümanlarýn azýnlýðýný
temsil ettiklerini ima
ederek, “Þimdi bu teþkilatlar
tarafýndan
temsil edilmeyen çoðunluðun nasýl tepki
vereceðini görmek
heyecanlý olacaktýr”
dedi. Bu arada Münster Üniversitesi Rektörü Dr. Ursula Nelles
ise KRM’nin kararýný
üzüntü verici buldu,
ancak Sven Kalisch’in
baþýnda bulunduðu
Münster Dini Araþtýrmalar Merkezi’nin
(CRS) çalýþmalarýna
herhangi bir etkide
bulunmayacaðýný
söyledi.
de eðitimin üzerinde
durarak gençlerin
eðitimli ve de ahlaklý
yetiþmeleri için teþkilatýn yaptýðý çalýþmalarý aktardý. Tüm etkin kiþiler ve çevreler
hep beraber güzel
ahlaký yaþatmak ve
gelecek nesillere aktarmak için seferber
olmalýyýz dedi.
Daha sonra Abdullah Kodaman ve
ekibi sahnede yerlerini aldýlar. Birbirinden güzel ilahileri ve
ilahilere eþlik eden
semazenleri ile programa ayrý bir renk
kattýlar. Abdullah
Kodaman ve ekibinin hazýrlamýþ olduðu eðlence oyunu da
seyircileri çok güldürdü.
haber
Dünya Devleri
BORPOWER`in peþinde
Türk Þirketi NNT’nin dünyada ilk kez
bor ve nanoteknolojiyle geliþtirdiði
BORPOWER motor yaðlayýcýlarýnýn ArGe sýrrýný almak için ABD baþta pek çok
ülkeden teklif geldi.
Dünya devi þirketler, Türk þirketin
uzun yýllar süren Ar-Ge ile ürettiði teknolojinin hammaddesini kullanarak
ürünler geliþtirme düþüncesindeydi ancak þirket yetkilileri, bu teklifleri reddetti.
NNT Nanoteknoloji Bor Ürünleri A.Þ
Genel Müdürü Mehmet Can Arvas,
NNT’nin Türkiye’nin bor madenlerini
en ileri nanoteknoloji kullanarak geliþtirdiði uç ürünlerin benzerinin dünya
genelinde yapýlamadýðýný söyledi.
Tamamen yerli sermayeye ait þirketlerinin Ar-Ge personelinin uzun yýllar araþtýrmalarý sonucu ortaya çýkardýklarý ileri teknoloji ürünlerinin know-how’ýnýn,
ABD’nin motor yaðlayýcý teknolojisindeki dev firmalarý tarafýndan satýn alýnmak istendiðini ifade eden Arvas, bu talebi reddettiklerini dile getirdi.
Amerika’nýn bu teknoloji üzerine çalýþtýðý þirketlerin ürünlerinin mikron teknolojisi seviyesinde olduðunu belirten
Arvas, sözlerini þöyle sürdürdü:
“Bu þirketler, henüz ileri teknoloji olan
nanoteknolojiyi kullanamýyorlar. Bu
konuda yaptýklarý açýklamalarda 4 yýl
sonra nano ölçekli üretime geçebileceklerini, bunun için 4-6 milyar dolar arasýnda yatýrým yapmayý planladýklarýný
da resmi olarak açýkladýlar. Biz bu teknolojiyi dünyada üretebilen tek firma
olduðumuzdan þirketimizden boru nanoteknoloji ile iþleyerek oluþturduðumuz Angstrom ve nano ölçek (MCDP)
denilen hammaddeyi istediler. Bu bir
anlamda Türkiye’de geliþtirilen ileri bir
teknolojinin üretim sýrlarýný açýklamak
anlamýna geliyordu. Bu hammaddeyi
alarak geliþtirecekleri ürünleri çeþitli
sektörlerde kullanacaklar ve piyasaya
sunacaklardý. ‘Bu teknolojinin knowhow’ýný bize verin, biz üretelim, kendi
markamýzý üretelim’ dediler ancak þirketimiz bu teklifi kabul etmedi”
Arvas, “Fakat biz ürünümüzün hammaddesini vermedik. Çünkü bunu kendimiz kullanýyoruz. Ýç piyasaya ve yurt
dýþýna ihraç ettiðimiz ürünlerin üretimi
aþamasýnda bu hammaddeyi kullanýyoruz. Onlara cevabýmýz ise ‘Bizden hammadde deðil, ürün alabilirsiniz’ oldu”
dedi.
BAÞKA ÜLKELER DE ÝSTEDÝ
Arvas, dünyada motor yaðlayýcý teknolojileri üzerine az sayýda þirketin çalýþtýðýný belirterek, BORPOWER ürünlerinin üretim teknolojisine iliþkin bilgileri
alma konusunda ABD’nin dev firmalarýnýn yaný sýra Almanya ile pek çok
Uzak Doðu ülkesinden de teklif geldiðini söyledi.
Arvas, “NNT, bu teklifleri de reddetti.
Biz, dünya bor rezervlerinin yüzde
70’ine sahip olan Türkiye’nin bor alanýnda dünya lideri olmasýný istiyoruz.
Bu nedenle bu tekliflere de kapalýyýz”
diye konuþtu.
Arvas, BORPOWER ürünlerinin Ýngiltere’de ve Almanya’da satýlmaya baþladýðýný belirtti.
BORPOWER
Arvas’ýn verdiði bilgiye göre, BORPOWER teknolojisi araç motorlarýnda yüzde 20’ye kadar yakýt tasarrufu saðlýyor,
araçlarýn rektefiye ve yað ömrünü 2 kat
uzatýyor.
NNT, bor ile ilgili 250 yeni proje yürütüyor.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
Ramazan ayý
takva ayýdýr
Ramazan – en baþta –
merhamet ayý deðil, takva
ayýdýr. Ýkinci sýrada, takvanýn bir sonucu olarak sosyal husular gelmektedir.
Kýssaca, Ramazanýn hedefi
takvanýn
artmasýdýr;
Kur’an ile haþýr neþir olmak ve (nafile) namazlar
araçtýr; merhamet, af vs.
Ramazanýn sonuçlarýdýr.
Bu husus Bakara suresinin
183. ayetinde açýkca þöyle
ifade edlmektedir: “Ey
iman edenler, sizden öncekilere yazýldýðý gibi, oruç,
size de farz kýlýndý. Umulur ki sakýnýrsýnýz.” Burda
– birçok tercümede olduðu
gibi – “sakýnmak” diye tercüme edilen kelimenin aslý
takvadýr. Muhammed Esed
ayetin son kýsmýný doðru
bir þekilde þöyle tercüme
eder: “... Allah’a karþý sorumluluðunuzun bilincine
varasýnýz diye.” (Muhammed Esed, Kuran Mesajý,
Meal-Tefsir, Sure 2, s. 51)
Bu tercüme biraz karýþýk ve
alýþýlmamýþ fakat daha
kapsayýcý olduðu için kelimenin anlamýný daha iyi
ifade etmektedir.
Oruç, insanýn, kendisini
yemek, içmekten ve cinsellikten menederek doymaz
nefsinin bilincinde olmasýný saðlar. Kuran tilaveti ve
namazlar vasýtasýyla manevi olarak güç kazanan
kiþi, Allah’ýn ve yaratýklarýnýn karþýsýndaki pozisyonunu belirleyebilecek ve
bilincinde olacaktýr. Böylece muttakinin, yani Allah’ýn karþýsýnda sorumluluðunun bilincinde olan
bir müslümanýn seviyesine
ulaþacaktýr. Ýþte burda Ramazanýn sosyal boyutu
baþlamaktadýr. Yalnýz, yaratýcý-yaratýlan iliþkisinin
farkýnda olan bir kiþi diðer
insanlar ile iliþkisini doðru
ölçüde þekillendirebilir ki
burda Ramazan kendine
has özellikleriyle yardým
etmektedir. Bundan dolayý
orucu, yemek-içmekten
mahrum kalmak olarak
görmek ve iftarý günün sonu olarak algýlamak yerine
14:30 Uhr
Seite 17
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Ramazan ve
Sosyal Hayat
Ali METE • [email protected]
– Rasulullah’ýn örneði gereðince – kendini Kur’an’ý
okumaya – ve tabi ki anlamaya – ve namazlara vermek gerekmektedir.
Ramazan
tevekkül ayýdýr
Ramazan ilk sýrada toplumsal hareket ve aksiyon
ayý da deðil, sekte ve tevekkül ayýdýr ki bu dýþtan
bakanlar tarafýndan çoðu
zaman atalet olarak algýlanmaktadýr. Dolayýsýyla
Ramazanýn þahsiyetci bir
karakteri vardýr. Bunu, Ramazanda – ve ondan önceki aylarda – namazlara ve
Kur’an tilavetine önem atfeden Rasulullah’ýn uygulamasýndan da anlamak
mümkündür. Yolculukta
bulunanlar için oruçlrýný
bozup, tutmadýklarý günleri sonradan kaza etme
imkâný olsa dahi, hareketsizlik tercih edilmeli, çünkü ancak sukunet ve hareketsizlik tevekkül etmeyi
mümkün kýlmaktadýr. Elbette bu, Ramazanýn sosyal
taraflarýný görmezden gelmek demek deðil, – Ramazanýn hedefleri doðrultusunda – öncelikler belirlemektir.
Ramazan sosyal baðlarý
yenileme ve
kuvvetlendirme ayýdýr
Ramazanda sahur yemeði vasýtasýyla ailevi baðlar, iftar yemeði vasýtasýlyla akrabalýk baðlarý ve
umumi iftarlar vasýtasýyla
toplumsal baðlar yenilenir
ve güçlendirilir.
Ailevi ortamda özel bir
atmosferin oluþtuðu için
her Müslüman çocuk –
oruç tutmasa dahi – özellikle sahur ve iftar yemeklerini sevinçle beklemektedir. Rasulullah’ýn þu hadisi
doðrultusunda her akþam
akraba, tanýdýk ve – gayrimüslim – arkadaþlarý iftara
davet etme geleneði islam
kültüründe yerini almýþtýr:
“Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlunun sevabýndan hiçbir þey eksilmeksizin, oruçlunun sevabý gibi
sevap alýr.” (Tirmizi)
Rasulullah’ýn “Sofralarýn en kötüsü zenginlerin
davet edilip fakirlerin ihmal edildikleri sofradýr”
(Buhari) buyruðuna uygun
olarak fakirlerin de mümkün oldukça zahmetsiz
oruç tutabilmelerini saðlamak için bir birçok Müslüman toplumlarýnda her akþam iftar yemekleri verilmektedir. Böylece onlar da
Ramazanýn bereketinden
istifade edebilmekte ve
takvalarýný artýrmaya çalýþabilmektedirler. Nitekim
– cematle kýlýnan namazda
olduðu gibi – fakir ve zengin arasýndaki farklarýn
kaldýrýlmasý da oruç tutmanýn faydalarýndan sayýlmaktdýr, çünkü zenginlik
veya fakirliklerine bakýlmaksýzýn herkez gündüzün yemek ve içmekten
mahrum kalmakta ve iftarda yanyana oturmaktadýr.
Tervih namazýný anmadan Ramazanýn toplumsal
yönünden
bahsetmek
mümkün deðildir. Teravih
namazý geleneksel þekliyle
camilerde 8 veya 20 rekât
olarak camaat ile yatsý namazýndan sonra kýlýnmaktadýr. Bu uygulama Teravih
namazýný – bir kaç istisna
haricinde - kendi baþýna
eda eden fakat ashabýna
cemaat ile kýlmayý da yasaklamayan Rasulullah’ýn
sünnetine tam uygun olmasa dahi, Ramazanýn ön-
de gelen özelliklerinden
sayýlmaktadýr. Ancak, Rasulullah’ýn þöyle buyurduðunda þüphe yoktur: “Kim
inanarak ve sevabýný umarak ramazan gecelerini ibadet ile geçirirse geçmiþ tüm
günahlarý baðýþlanýr.” (Buhari) Bu hadisin doðrultusunda camiler dolmakta ve
namaz kýlmayanlar dahi
bu namazlara sürekli katýlmaktadýrlar.
Zaman ile sabah veya
ikindi namazýný mütakiben
Kur’an okumak için bir
araraya gelme ve hergün
bür cüz okuma geleneði,
yani mukabele geleneði
oluþmuþtur. Kur’an otuz
cüze ayrýldýðý için bir ay
için de tamamen okumak
mümkündür.
Bütün bunlar, yani Teravih namazý, mukabele ve
birçok cemiyetlerde her akþam verilen iftar yemekleri
Ramazanda camilerin daha sýk ziyaret edilmelerine
birer vesiledir.
Ramazanýn
finansal boyutu
Herzaman verilebilen
sadaka dýþýnnda Ýslamýn
Ramazan’da iki finansal
boyutu vardýr. Ýslamýn temellerinden biri olan zekât
yýlýn baþka bir ödenebilinmesine raðmen bu çoðu
kez Ramzanda yapýlmaktadýr ki – daha önce söylenildiði gibi – fakirler de
mümkün oldukça zahmetsiz oruç tutabilsinler.
Hz. Ömer’den gelen bir
rivayete göre Fýtýr sadakasý
Ramazan
Bayramýndan
önce her Müslüman tarafýndan ödenmesi gerekmektedir: “Rasulullah sadaka-i fýtrý Müslümanlardan büyük-küçük, kadýnerkek, her bir hür ve köle
17
üzerine bir sa’ hurma veya
bir sa’ arpa olarak farz kýldý. Ve bu zekâtýn insanlarýn bayram namazýna çýkmasýndan önce verilmesini
emreyledi” (Buhari) Böylece fakir ailelere neþeli bir
Ramazan Bayramý imkâný
verilmektedir.
Bununla birlikte Müslümanlarýn Ramazan’da daha cömert olduklarý için cemiyetlerde Zekât ve Fýtýr
sadakasýna yanýsýra fakirlere ve hayýr projelerine geniþ kapsamda yardýmlar
toplanmaktadýr. Bunu yaparken müslümanlar “Mal
sadaka ile eksilmez” (Muslim) hadisine uygun hareket etmiþ olmaktadýrlar.
O halde Ramazanýn hedefi tevekkül etmek, Kuran’a odaklanmak ve nafile
namaz kýlmakla artan takvadýr. Bunu, oruç tutanýn
dünyadaki durmunun bilincine varmasý ve diðer insanlarla iliþkilerini buna
göre þekillendirmesi izlemektedir ki bu maddi yardýmlar vsýtasýyla güçlendirilmekte ve ispatlanmaktadýr.
Kur`an ayetleri, Rasulullah’ýn
uygulamasýný
gösteren birçok rivayet ve
orucun “sizden öncekilere
farz kýlýndýðý” gerçeði, yani nerdeyse her dinde oruç
þekilleri bulunduðu, orucun þahýs ve toplum için
deðer ve önemini tasdiklemekdedir. Fakat yalnýzca
daha önce gösterilen hedef
ve sýrada Ramazan orucun
bir anlamý olabilir.
Son olarak “salt” orucun faydasýzlýðýný gösteren
iki rivayet zikredilecektir:
“Oruç perdedir. Biriniz
birg ün oruç tutacak olursa
kötü söz sarfetmesin, baðýrýp çaðýrmasýn. Birisi kendisine yakýþýksýz laf edecek
veya kavga edecek olursa
“ben oruçluyum!’’ desin.’’
(Buhari)
“Her kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi býrakmazsa, o kimsenin
yemesini içmesini býrakmasý na Allah için hiçbir
ihtiyaç yoktur.” (Buhari)
28. sayi sayfalar
30.04.2009
18
nceki yýllarda olduðu gibi 2008 yýlý yaz
tatili döneminde
IGMG Eðitim Baþkanlýðý
Yaz Tatilini Deðerlendirme
Porgramlarýný baþarýyla tamamladý. IGMG Temel Eðitim Müfredatlarý çerçevesinde düzenlenen programlardan binlerce çocuk ve
genç yararlandý.
IGMG Genel Baþkan
Yardýmcýsý ve Eðitim Baþkaný Mehmet Gedik programlarýn, binlerce çocuðumuzun, inanç yapýlarýný olgunlaþtýran, pedagojik ve didaktik metodlar dahilinde
dinî eðitimi yapýldýðýný söyledi. Gedik, daha önce temel eðitim programlarýný
tamamlamýþ olan 16 yaþ
üzeri gençlerimizden bir
grubun da, Gençlik Eðitim
ve Tatil Programlarýyla,
Türkiye’de yapýlan gezilerle, Umre ve Mýsýr’da yapýlan programlara katýldýðýný
söyledi. 30 gün süren Mýsýr
programýnda, eðitim ve geziler yapýlýrken, gençleri-
Ö
GMG Güney Bavyera
Bölgesi Kadýn Kollarýnýn düzenlediði, Eðitimci Yetiþtirme Kursu
ikinci dönemini karne töreniyle tamamladý.
Kurs müfredatýnda,
Kur`an-ý Kerim, Akaid,
Fýkýh, Siyer, Ahlak, Dinler Tarihi, Eðitim metodlarý ve Materyalleri, Psikoloji ve Pedogoji dersleri bulunuyor.
2007 yýlýnda birinci
döneminde, 20 kiþilik katýlýmla baþlanan kurs,
2008 yýlý ikinci dönemini
10 kiþilik ikinci sýnýf, 20
I
14:30 Uhr
Seite 18
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Yaz Okullarý
baþarýyla tamamlandý
miz, sabahlarý Kuran’ý- Kerim, Tecvit ve Ezber dersleri ile, günlük hayatta kullanabilecekleri pratik Arapça
derslerini de uygulamalý
olarak aldý. Mýsýr gezileri
arasýnda Kahire, Ýskenderiye, Piramitler, Tur-i Sina,
Nil nehri gezintileri, þehir
turlarý ve çeþitli müze ziyaret programlarý yer aldý.
Yaz Tatili deðerlendirme
programlarýnda, dinî eðitim ve öðretimin yaný sýra,
gerçekleþtirilen sosyal aktivitelerle, çocuklarýmýzýn
sorumluluk duygusunu pekiþtirmek ve özgüven kazandýrýlarak, kiþiliklerinin
geliþtirilmesi hedefleniyor.
2008 Yaz Okullarý hazýrlýklarý her yýl olduðu gibi
Mayýs ayýnda, Bölge Eðitim
Baþkanlarýnýn bilgilendirilmesi ve görev yapacak eðitim öðretmenlerinin hizmet
içi eðitimlerinin yapýlmasý
ile baþlandý. Yaz Tatilini Deðerlendirme Programlarý,
Genel Merkez Kadýn Kollarý, Üniversiteliler ve Gençlik Teþkilatý eðitim birimlerinin de hizmet içi eðitimlerinin yapýlmasý ile baþlayan
hazýrlýklarý takiben, ülke ve
eyaletlerin tatil dönemine
göre Haziran ayý sonundan
itibaren baþladý.
IGMG Eðitim Baþkanlýðý, Bölge ve Cemiyet Eðitim
Baþkanlarý ile birlikte, programlarlarýn iþleyiþini izlemek ve denetlemek üzere
programlarýn yapýldýðý yerleri ziyaret etti. Programlar,
geçtiðimiz yýllarda olduðu
gibi bu yýl da, Belçika, Hollanda, Danimarka, Fransa,
Ýsveç, Ýsviçre, Avusturya,
Ýtalya, Norveç, Ýngiltere gibi ülkelerde ve Almanya’nýn deðiþik eyaletlerinde
gerçekleþtirildi.
Bölgelerimizde yatýlý ve
gündüzlü olarak düzenlenen Yaz Okullarý’nda kýz ve
erkek olmak üzere yaklaþýk
20.000 çocuk ve gencimiz,
mesleklerinde tecrübeli ve
eðiticimlerin görev yaptýðý
programa katýldý.
Yaz Okullarý programlarýnda, bilmeyenler ve yeni
baþlayanlar için Kur’an alfabesi öðretimi, Kur’an-ý
Kerim, Tecvid ve Ezber
derslerinin yaný sýra, Eðitim
Baþkanlýðýmýz tarafýndan
hazýrlanan Temel Eðitim
IGMG GÜNEY BAVYERA`DA
EGÝTÝMCÝ YETÝÞTÝRME KURSU
kiþilik birici sýnýf talebesiyle dönem sonunu tamamladý.
Talebeler, kendilerine
ders veren hocalarýyla ve
arkadaþlarýyla birlikte
geçirdikleri heyecanlý ve
güzel bir beraberliðin ardýndan, ayrýlýðýn verdiði
buruklukla vedalaþtýlar.
Þimdiden yeni dönem
için heyecanla bekledik-
lerini söylediler. IGMG
Güney Bavyera Kadýn
Kollarý Eðitim Baþkan
Yardýmcýsý Serpil Yaðdý
haným 15 kiþilik bir talebin olduðu taktirde yeni
dönemde de birinci sýnýfýn oluþturulmasýyla, üç
sýnýfýn ders göreceðini
bildirdi. IGMG olarak gayemizin, insanlýða hizmette sýnýr tanýmadan,
faydalý organizelerin devam edeceðini bildirdi.
IGMG Güney Bavyera
Kadýn Kollarý Baþkaný,
Ayse Ergan haným da talebelere bu þekildeki organizelerden faydalandýklarý ve katýldýklarý
müddetçe, hanýmlarýn
gerçek manada ilimle
meþgul olarak, mumine
hanýmlarda olmasý gere-
haber
Müfredatlarýna uygun Dinî
Bilgiler, Ahlak ve Adab-ý
Muaþeret, Türkçe dil dersleri ile insanî iliþkiler dersleri veriliyor. Ayrýca, kimi
programlarýmýzda, yerel lisanlarda Ýslam Din dersleri
verilirken, öðrencilerimiz
bir sonraki okul sezonuna
da hazýrlandýlar.
Program yerlerinin bulunduklarý þehirler ve bölgeler dikkate alýnarak yapýlan gezi programlarý, þehir
turlarý, gemi gezileri, kýr ve
teleferik gezileri ve müze
programlarýndan oluþtu.
Kurslara katýlan öðrencilere
eðlenceli yarýþmalar, sinema programlarý, tiyatro
oyunlarý, Phantasiland gibi
eðlence ve gezi yerleri dahil
edilerek, çocuklarýmýzýn eðlenmeleri saðlandý.
Yaz Okullarýnda, kolejlerimizden mezun olan öðrencilerimizle sosyal bilimler dallarýnda okuyan üniversite öðrencilerimiz stajyer öðretmenler olarak görev yaptý.
ken özellilerini bulacaklarýný söyledi. Eðitimin
önemine deðinerek, talebelere katýlýmlarýnýn devamýný tavsiye de bulundu.
Kursta eðitimcilik yapan diðer hocahanýmlarda duygularýný dile getirdiler. Akaid dersi hocasý
Osman Aslantürk`ün eðitimin gayesiyle ilgili verdiði seminerin ardýndan,
talebelerin karnelerini,
hocalarýnýn elinden almasýyla ve yiyecek ikramýyla proðram sona erdi.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:30 Uhr
Seite 19
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:30 Uhr
Seite 20
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:30 Uhr
Seite 21
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:30 Uhr
1) BORPOWER® nedir?
BORPOWER® olaðanüstü Tribolojik özellikleri olan nano teknolojik
bir yaðlayýcýdýr.
BORPOWER® tüm 4 zamanlý
araçlarda kullanýlabilen, katý yaðlayýcýlar sýnýfýndaki en etkili nano
yaðlayýcý katkýsýdýr. BORPOWER®
etkinliðini, içerdiði nano kristal yapýdaki aktif maddeleri Bor Elmas Tozu (MCDP) ve Nano Bor (BNB)´un
özellikleriyle ortaya koyar. BORPOWER® Bor Elmas Tozu (MCDP) ve
Nano Bor (BNB)´un olaðanüstü özelliklerini kullanarak, motordaki sürtünmeyi, kaplama ve bilye yataðý etkisiyle minimum düzeye indirir.
2) BORPOWER ® kullanýmýnýn
aracýma ve bana saðladýðý fayda ve
kazanýmlar nelerdir?
BORPOWER® olaðanüstü etkileri olan bir nano yaðlayýcýdýr.
BORPOWER® motordaki aþýrý
ýsýnmayý önleyerek, yað yakmayý ve
buharlaþmadan kaynaklanan yað
kaybýný önler, yaðýn kullaným ömrünü artýrýr ve bu ýsý dengelemesi ile
optimal bir verim sunar.
BORPOWER® sürtünme ve aþýnmalarý azaltarak; yakýt tüketimini
azaltýr, motorun kullaným ömrünü
artýrýr ve motorun daha sessiz çalýþmasýný saðlar.
BORPOWER® egzoz gazlarýný
minimum seviyeye indirerek ekolojik dengeye fayda saðlar.
BORPOWER® motor iç yüzeyini
9 Mohs sertliðinde ve 6-8 atom kalýnlýðýnda bir film tabakasý ile kaplayarak; ýsý ve yüksek basýnçtan oluþan
dislokasyon hareketlerini tamamen
önler ve Metalin Dinamik-Termik direncini artýrýr. Sürtünme ve Aþýnmayý azaltan bu etkili koruma oluþan
enerji kayýplarýný tamamen kazanýma dönüþtürerek performans artýþý
saðlar.
3) BORPOWER® kullanýmý aracýmýn motorunda hasara yol açar mý?
BORPOWER®da bulunan Aktif
maddeler kimyasal etkileþim sunmazlar. Bu parçacýklar nano kristal
özelliðindedir yani çok küçük boyutta olmalarýndan dolayý motorda hiçbir yeri týkamazlar. BORPOWER®
´da bulunan aktif maddeler motorda
oluþan yüksek ýsý ve basýnçlarda bile
özelliklerini kaybetmezler, stabil kalýrlar.
Böylelikle BORPOWER® istenmeyen ve hasara yol açabilecek etkiler ortaya koymaz.
4) BORPOWER®´in piyasadaki
diðer benzer ürünlerden farký nedir?
BORPOWER® katý yaðlayýcýlar
sýnýfýndaki en etkili nano yaðlayýcý
katký maddesidir. Örneðin içerdiði
aktif maddelerden biri olan Nano
Bor katý yaðlayýcý maddeler arasýnda en düþük sürtünme deðerine sahiptir. BORPOWER® nano yaðlayýcý
olarak tamamen fiziksel bir etkileþim
tarzý ortaya koyarak piyasada bulunan diðer yaðlayýcý ürünler ile karþýlaþtýrýldýðýnda bir çok farklýlýk sergiler. Bu farklýlýklarý Ürünler - BORPOWER® bölümünde ayrýntýlý olarak inceleyebilirsiniz.
5) BORPOWER® kullanýmý motor yaðýnýn etkisini azaltýr mý?
BORPOWER®´da bulunan nano
parçacýklar, kimyasal reaksiyonlara
girmeyip çok stabil yapýda olmalarýndan dolayý katýldýðý yaðlarýn etkisini azaltmasý söz konusu deðildir.
Bilakis motor için saðladýðý fayda ve
kazanýmlarýnýn yani sýra motor yaðýnýn ömrünü de %100 artýrýr.
6) Yüksek performanslý sentetik
motor yaðlarýyla çalýþan motorlarda
BORPOWER® kullanýmýnýn sonuçlarý nelerdir? BORPOWER®´da bulunan mineral yað bu yaðlarýn etkisini
azaltýr mý?
Motor yaðlarýnýn temel görevi
Seite 22
-BORPOWERKAFA AUTO GÜVENCESÝYLE
MÜÞTERÝLERÝMÝZE HÝZMET VERMEYE
DEVAM EDÝYORUZ
motorun hareketli parçalarý arasýnda
yaðlayýcý bir film tabakasý oluþturup
sürtünmeyi azaltmaktýr. Bu yaðlayýcý
film ortadan kalkýp metal metal ile
sürtünürse motordaki aþýnma ve sürtünmeden doðan ýsý oluþumu çok
yükselir ve sonuçta kýsa sürede hasarlara yol açar. Maalesef motor yaðlarýnýn optimal bir yaðlayýcý film
oluþturma kabiliyetleri büyük ölçüde
yaðýn sýcaklýðýna baðlýdýr. Ýdeal bir
motor yaðý, kýþýn motorun çalýþtýrýlmasýnda (-30°C) ve 250 Km/s hýzla
otobanda (motorun hareketli parçalarýnda bir kaç yüz °C) hep akýþkan ve
ayný zamanda kaplayýcý özelliðinde
olup aralýksýz ve eþit yaðlayýcý bir
film oluþturur. Çalýþma sýrasýnda stabil kalarak yanmaz. Reel bir motor
yaðý hiç bir zaman bu taleplerin hepsini birden optimal karþýlayamaz. Piyasada bulunan motor yaðlarý bu taleplerin sadece belirli bölümlerini
karþýlayabilmektedir.
BORPOWER® kullanýmýyla motor, yað filminin yaný sýra katý yaðlayýcý bir katman tarafýndan korunur.
Yað filminin koptuðu yerlerde bile
çok sert, pürüzsüz, sýcaklýk ve basýnca dayanýklý Bor partikül tabakalarý
birbiriyle sürtünür ve kapladýklarý
metal parçalarý aþýnmadan korurlar.
Oluþan sürtünme sýcaklýðýnýn iletilmesi için yaðlayýcý bir tabakanýn
gerekliliði devam eder. BORPOWER® bu özellikleriyle motor yaðý
BORPOWER`IN FAYDALARI
- 15%`E KADAR YAKIT TASARRUFU SAÐLAR (ORTALAMA 10%)
- MOTORUN GÜCÜNÜ YAKLAÞIK 9% ARTIRIYOR
- MOTOR YAÐI`NIN KULLANIMI ÝKÝ KAT ARTIYOR. YANÝ 15.000
KM`DE BÝR YAÐ DEÐÝÞTÝRÝYORSANIZ BORPOWER`Ý KOYDUKTAN
SONRA 30.000 KM`DE BÝR YAÐ DEGÝÞTÝRECEKSÝNÝZ.
- MOTOR YAÐINDAN %100 TASARRUF.
- YAÐ SICAKLIÐI %30 AZALIR.
- MOTORDAKÝ SÜRTÜNMELER %70 AZALIR, BU BAKIMDAN HEM
MOTORUN ÖMRÜ %100 UZAR HEM DE MOTORUN YAÐ EKSÝLTMESÝ
EN AZA ÝNER.
- MOTORDA MEYDANA GELEBÝLECEK PASLANMALAR EN AZA ÝNER.
- SÜRTÜNME %70 AZALDIÐI ÝÇÝN, MOTORUN SESÝ AZALIR.
- MOTORUN SICAKLIÐI DÜÞER VE MOTOR CONTASI (ZYLINDERKOPFDICHTUNG) ARIZALARI EN AZA ÝNER.
- EKSOZ`DAN ÇIKAN KÝRLÝ GAZ CO2 %15 AZALIR VE DOÐAYA DAHA
AZ KÝRLÝ GAZ BIRAKMAYI SAÐLAR.
- TAKSÝCÝLER, TRANSPORT FÝRMASI OLANLAR VE ÇOK KÝLOMETRE
YAPAN KÝÞÝLER DAHA FAZLA TASARRUR EDER.
- PKW`LERDE 1000 EURO`YA KADAR LKW`LERDE 2500 EURO`YA
KADAR YÝLLÝK TASARRUF IMKANI.
Not: Bizden alýnan PORPOWER`in faydasýnýn olmadýðýný söyleyen müþterilerimize bir yað deðiþimini parasýz yapýyoruz. Böylece müþterimiz hiçbir
maddi zarara uðramýyor. Sattýðýmýz ürüne güveniyoruz!.
Ayrýntýlý bilgi için: www.nnt-nanotechnology.com
Bor Power kullanýcýlarý Bor Power`dan kaynaklanabilecek hasarlara karþý 2
Milyon Euro`ya kadar sigortalýdýr.
BAYERN`DE TEK YETKiLi SATICI
Bayern`de bayilikler verilecektir. Nürnberg, Landshut, Ingolstadt, Kempten,
Garmisch, Augsburg, Rosenheim, Regensburg, Passau, Coburg, Halle, Hof.
KAFA AUTO (Fahrettin YAVUZ)
DAIMLERSTR.10 . 85748 GARCHING bei MÜNCHEN
Tel.: 089-327 07 738 . Fax.: 089-327 07 740
Handy: 0178-2696997
www.kafaauto.de . [email protected]
için bir performans artýrýcý etki göstererek kullanýcýya daha az maliyetli ve
yaðlama özelliði daha az olan konvansiyonel motor yaðlarýný kullaným
olanaðýný sunar.
Kullanýlan yüksek performanslý
motor yaðý, yaðlama görevinin dýþýnda baþka görevler yerine getiriyor olsa bile BORPOWER®´da bulunan nano parçacýklar, kimyasal reaksiyonlara girmeyip çok stabil yapýda olmalarýndan dolayý katýldýðý yaðlarýn özelliðini deðiþtirmez. BORPOWER®´da
bulunan mineral yað (bir þiþe BORPOWER®‘da yaklaþýk 162 cm³) yüksek performanslý motor yaðýna oranla çok az miktarda olduðundan katýldýðý yaðýn etkisini deðiþtirmez.
7) BORPOWER® gereðinden fazla kullanýlýrsa, örneðin 5 Litre motor
yaðýna 250 ml.den fazla miktarda
BORPOWER® eklenirse sonuçlarý ne
olur?
BORPOWER®´in fazla miktarda
kullanýlmasý motorda hasar oluþturmaz. Aksine aþýnmalara karþý daha
etkili bir koruma saðlar. Gerçi bahsi
geçen daha fazla etkinlik normal kullaným miktarýna göre az bir farktýr.
Yakýt tüketimini daha fazla düþürmesi de görülebilmektedir ama garanti
edilemez. En düþük fiyata en optimal
etki, öngörülen dozaj (5 litre motor
yaðýna 250 ml. BORPOWER®) ile elde edilir.
8) BORPOWER ® kullanýmýnda
dikkat etmem gereken noktalar nelerdir?
Konuyla ilgili ayrýntýlý bilgiyi sitemizin Ürünler–Kullaný bölümünde
bulabilirsiniz.
9) BORPOWER® motor içerisinde nasýl çalýþýr?
BORPOWER® aktif madde olarak bor elmas tozu (MCDP) ve nanobor (NBN) içerir. MCDP-Kristalleri
yüksek basýnç altýnda pürüzlü metal
yüzeylere sýkýca preslenir, mikron
mertebesinde boþluklarý doldururlar
ve elmas sertliðinde, pürüzsüz koruyucu bir film tabakasý oluþtururlar.
Nanobor bu yüzeyleri kaplayan
MCDP katmanlarý arasýnda ayrýyeten
bir katý yaðlayýcý etkisi gösterir.
Preslenmemiþ olan MCDP-kristalleri MCDP tabakalarý arasýnda bilye yataðýnda gibi yuvarlanarak sürtünmeyi daha da azaltýr. MCDP-kristallerinin çapý 0,5 ila 5 nanometre arasýndadýr.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
vrupa’da yaþayan
vatandaþlarýmýz
için tatilin ayrý bir
yeri vardýr. Yaz tatili denildiðinde özellikle akýllara
ilk Türkiye gitmek, Türkiye’de tatil yapmak gelir.
2008 yýlý yaz tatil döneminde de yine Batý Avrupa ülkelerinde yaþamlarýný devam ettiren bir çok vatandaþýmýz, bu yýl da tatillerini yapmak maksadý ile
Anavatanlarýna giderek
büyüklerini eþ-dost ziyaretlerini gerçekleþtirmiþlerdir. Tatillerin tabiki Türkiye’de yapýlýyor olmasý çocuklarýmýzýn
üzerinde
kimlikleri açýsýndan olumlu etkiler yapmaktadýr.
Yoðun ama bir o kadar
da zevkli koþturmacalarýn
ardýndan tatillerini tamamlayan vatandaþlarýmýz yaþadýklarý ülkelere, eyaletlere geri dönmüþlerdir. Yeniden ayný alýþýk olduklarý
yaþam içerisinde, alýþýk olduklarý tempo ile, çalýþanlar iþlerinin baþlarýna dönerken, talebeler de okullarýnýn yollarýný tutmuþlardýr.
Bir tatil dönemini daha
geride býrakmýþ olduk. Çocuklarýmýz için yine büyük
bir heyecan, önemli sorumluluklarla geçecek olan
2008-2009 Eðitim Öðretim
Yýlý baþladý. Bu eðitim ve
öðretim yýlýnda da, yine
çocuklarýmýz ya bir üst sýnýfa veya almýþ olduklarý
karne ve diplomalarýn konumuna göre bir baþka
okullara yönlendirilmiþlerdir. Yeni bir okula baþlamanýn heyecanlarýný yaþayanlarýn yaný sýra ayný sýnýfý
tekrarlamak durumunda
kalan veya Eðitim Sistemi
içerisinde baþarýsýzlýkdan
dolayý isteksiz olarak yönlendirilmiþ talebelerle de
karþýlaþmak mümkündür.
Eðitim sistemi içerisinde, çocuklarýmýzýn bulunduklarý eðitim sürecindeki
bir çok olumsuzluklar, sistem içerisindeki bilinçsizliðimizden kaynaklanmaktadýr. Çocuklarýmýz genel
olarak ellerinden gelen
performansý göstermek isteseler de, yanlýþ yönlendirmelerden kaynaklanan
sorunlarla karþý karþýya
kalmaktadýrlar. Özellikle
çocuklarýn gelecekleri ve
neyi nasýl yapmalarý gerektiði noktasýnda veliler bilinçli bir þekilde hareket et-
A
14:30 Uhr
Seite 23
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
OKULLAR AÇILDI !..
mek
durumundadýrlar.
Her yýl öyle ya da böyle
daha baþarýlý bir eðitimi
yakalayabilmek maksadý
ile mevcut eðitim sistemi
içerisinde deðiþtirilen yasalar, eðitim kanunlarý, veliler tarafýndan anlaþýlmasý
noktasýnda güçlük çekilmektedir.
Özellikle göçmenler ve
yaþadýklarý toplum içerisindeki yerleri açýsýndan
yapýlmýþ olan bir çok araþtýrmalar, göçmen vatandaþlarýn karþýlaþtýklarý sorunlar arasýnda en önemlilerini, gerek
ülke bazýnda
gerekse eyalet
bazýnda geliþmelerden yeteri kadar haberdar olmamalarýndan
ve meselelerini aktuel olarak takip edememelerin
kaynaklanmakta olduðunu ortaya
koymaktadýr.
Eðitim Sistemleri Eyaletlerin konumlarýna
göre mutlaka
kavranýlmalýdýr. Velinin
çocuðu üzerindeki Anayasal eðitim hakký bilincinden hareket ederek, çocuðun eðitimi noktasýnda
eðitim sürecinde veli belirleyici olmalýdýr. Ýþin dýþýnda kalan bir veli olmamalýdýr. Eyaletlerde eðitim sürecinde ayný baþarýyý yakalamak ve standartlarý oluþturmak maksadý ile Eyalet
Eðitim Bakanlýklarý tarafýndan yapýlan imtihanlara
çocuklarýmýzýn yeteri hadar hazýr olup olmadýklarý
bilinci ile hareket etmeli ve
varsa çocuklarýmýzýn bu
eksiklikleri yardýmcý dersler aldýrýlarak giderilmelidir.
Ýlk dönem karnesi çok
önemlidir. Bu dönemde yarý yýl dönemine kadar alýnan karne notlarý ve ortalamalar dikkatlere alýnýr. Çocuklarýmýzýn diðer okulla-
Dipl. Päd.
Mehmet Gedik
ra kayýtlarý yapýlmaktadýr.
Yarý dönem karnesi ve
okullardan aldýklarý tavsiye okul teklifleri ile talebeler bir sonraki yýlýn eðitim
imkanlarýna yönlendirilirler. Onun için iyi bir okul,
iyi bir meslek için bu yarý
yýlda baþarýlý bir karne almak için gerekenler yavrularýmýz için yapýlmalýdýr.
Sadece notlar yeterli
gelmemektedir. Artýk son 2
yýldýr okuldan aldýðý kanaat notu da çocuklarýmýzýn
geleceði noktasýnda belirgin bir rol oynamaktadýr.
Karneye yansýyacak not
ortalamalarýný, talebe ile ilgili olumlu yada olumsuz
kanaatler karnede yer alabilmektedir. Onun için sadece derslerini yapan
ödevlerini yapan bir talebe
deðil, okulda da diðer so-
rumluluklarýný yerine getiren talebeler olmalýdýr çocuklarýmýz.
Bu vesile ile 2008 – 2009
Öðretim yýlýnýn çocuklarýmýz için daha baþarýlý geçmesini hedeflemekteyiz.
Onun içinde çocuklarýmýzýn baþarýsýndaki en belirgin aktör Anne ve Babadýr.
Yani velinin kendisidir. Çocuklarýnýn baþarmasýný ve
bulunduklarý toplumda
gerektiði þekli ile hak ettiði
baþarýlý bir yeri almasýný
hedeflerinden
daima ayýrmamalýdýrlar
veliler. Onun
için de bazý
önemli deðiþiklikleri ve
duyurumlarýmýzý velilerimizin dikkate
almalarýný
IGMG Eðitim
Baþkanlýðý
olarak talep
etmekteyiz.
Genel olarak Ülke ve
Eyalet eðitim
sistemleri birbirleri
ile
farklýlýklar arzetse de, büyük
oranla
birbirlerine
benzerlikleri
daha çoktur.
Belki birinci
nesil geri dönüþ planlarý
yapmalarýndan kaynaklanacak ki, Eðitim sistemlerinin anlaþýlmasý noktasýnda
gereken çabayý gösterememiþlerdir. Sonuç olarak önlerine çýkan sorunlarý yaþayarak bazý acý tecrübeleri
edinmiþlerdir. Ama þimdi
ikinci ve üçüncü neslin daha iyi anlayabilmeleri ve
meseleleri çözme noktasýnda daha duyarlý olmalarýný
haklý olarak beklemekteyiz. Çünkü yýllar önce yeterince bilmemekten kaynaklanan ve olumsuz olarak hayatýmýzýn her noktasýna yansýyan eðitim sürecindeki eksiksizliklerin faturasýný bugünkü neslimiz
çekmektedir.
Bu mirasý bizden sonrakilere aldýðýmýz þekli ile býrakabilme þansýmýz olmamalýdýr. Geliþmenin ve
23
toplum içerisindeki hak
edilen yerimizin olmasý gerektiði þekli ile oluþturulmasýný hep birlikte el ele
vererek baþarmak durumundayýz.
Tabi ki çocuklarýmýz;
baþlamýþ olduklarý okullarýnda baþarýlý bir performans göstermeyi arzulamaktadýrlar. Ama neyi nasýl yapacaklarýný ve baþarabilecekleri noktasýnda yönlendirilmeleri gerekmektedir. Bunun için de anne ve
babanýn desteklerine mutlaka ihtiyaç duymaktadýrlar.
Veliler
çocuklarýnýn
okul baþarýlarý noktasýnda
daima yapacaklarý iþlerin
en baþýnda, çocuklarý ile ilgili okul ve sýnýf toplantýlarýna mutlaka katýlmalýdýrlar. Veliler toplantýsýna bir
velinin katýlýmý ve çocuðu
ile ilgili duyarlýlýk göstermesi okul tarafýndan da
dikkat çekecektir. Sýnýf öðretmenleri ile diyalog halinde olmalý ve gerek toplantýda gerekse toplantýnýn
dýþýnda sýnýf öðretmenlerinden randevü talep ederek çocuklarýnýn genel durumlarý hakkýnda görüþmelidirler. Bu görüþmelerde çýkan sonuçlar dikkate
alýnarak çocuðun sorunlarýna zamanýnda müdahale
edilmelidir.
Ne yazýkki, yapýlan bir
çok araþtýrma sonuçlarýna
baktýðýmýzda, günümüzde
çocuklarýn okul problemlerinin oluþmasý ve bu sorunlarýn
kronikleþmesi
noktasýnda en büyük sorun velilerin okul toplantýlarýna katýlmamalarý ve çocuklarý ile ilgili geliþmeleri
yakinen takip etmemelerindendir.
Herþeyden önce çocuklarýmýzýn bizim sevgimize
ve desteðimize ihtiyacý
vardýr. Onlarýn yanýnda olduðumuzu ve onlarýn hayatýnýn bizim için önemli
olduðunu onlara karþý
davranýþlarýmýzla tutumumuzla göstermeliyiz.
Okul derslerini yakinen
takip etmeli ve zayýf olan
derslerinin karne dönemine kadar düzeltmelerini
saðlamak açýsýndan derslerle ilgili çocuklarýmýza
yardýmcý dersler aldýrarak,
sorunlarýn büyümeden çözülmesi için veliler olarak
zamanýnda müdahale etmeliyiz.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:30 Uhr
24
Çocuðumuzun okulu,
sýnýfý ve öðretmeni bizim
bir bilinmeyenimiz olmamalýdýr. Ýþe buradan baþlayarak:
- Anne baba olarak çocuðumuzun hangi okulda
okuduðunu, buradan hangi okullara gidebileceðini
araþtýrarak yönlendirmede
bulunmalýyýz.
- Okulda yapýlan veliler
toplantýlarýna katýlarak çocuðumuz için gereken ilginizi göstermelisiniz.
- Okulu arkadaþlarý, öðretmenleri ve diðer anlattýklarý ile ilgili konularda
çocuðumuzu dinlemeli ve
olumlu tepkiler vermeli,
yol göstermeliyiz.
- Çocuklarýmýza çok ça-
.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþeliði’ne
baðlý DÝTÝB camilerinde
dört yýllýk görev sürelerini
tamamlayan din görevlileri için Krumbach DÝTÝB’de veda programý düzenlendi.
T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri
Ataþelik bölgesinde hizmet veren din görevlileri
aylýk toplantýsýnýn da yapýldýðý veda programýna;
T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri
ve DÝTÝB Genel Baþkaný
Sadi Arslan, T.C. Diyanet
Ýþleri Baþkanlýðý Ýç Denetin Birim Baþkaný Kemal
Uludað, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa
Temel, T.C. Karlsruhe Din
Hizmetleri Ataþesi Dr.
Dursun Aygün, DÝTÝB Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým ile Münih bölgesinde görev yapan din görevlileri ve aileleri katýldý.
Veda
programýnda,
T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel; “Bugün burada görev sürelerini tamamlayarak aramýzdan ayrýlacak olan arkadaþlarýmýzýn hazýrlamýþ
olduðu veda programýnda bulunmak için bir araya gelmiþ bulunmaktayýz.
Görevlilerimiz dört yýllýk
süre içerisinde sadece cami hizmeti ile kalmadýlar,
bulunduklarý muhitlerde
vatandaþlarýmýza yönelik
sosyal, kültürel ve psiko-
T
Seite 24
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
lýþmayý deðil, planlý çalýþmayý öðretmeli, böylece
oyun ve eðlenceye zamanlarýnýn kalmasýný saðlayarak bu haklarýný da kýsýtlamamalýyýz.
- Mümkünse okullar
bünyesinde oluþturulan,
Okul-Aile Birliklerinde yer
almalý. Çocuklarýn baþlýca
sorunlarý ile yakýndan ilgilenerek, Okul ve Veli arasýnda köprü oluþturmalýyýz.
Çocuðumuzun derslerdeki baþarýsý temel teþkil
etmektedir. Baþarýlý olmanýn en etkili yolu ise okul
dýþýnda çocuðumuzun zayýf derslerine ve ev ödevlerine yardým etmektir. Bu
konuda IGMG olarak bir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
çok cemiyetimiz bünyesinde “Ev Ödevlerine ve Okul
Derslerine Yardým Kurslarý” sunmaktayýz. Çocuðumuzu bu kurslara mutlaka
göndermeliyiz. Veli Derneklerinin kurulmasý için
bizzat çalýþmalara katýlmalý, bu konuda çalýþma yapabilecek kiþilerle iþbirliði
yapmalýyýz. Çünkü bu derneklerin varlýðý ve hizmetleri çocuklarýmýzýn sorunlarýna eðilecek ve velilerimize psikolojik açýdan rahatlama getirecektir.
IGMG Eðitim Baþkanlýðý olarak, çocuklarýmýzýn
baþarýlý bir eðitim sürecinden geçmesi için gereken
çalýþmalarýmýzý yapýyoruz.
Zaman zaman Bölgelerde
düzenlediðimiz Aile Eðitim Seminerlerinde bu gibi
önemli konulara deðinerek, velilerin neler yapmalarý gerektiði hususlarýnda
uyarýyoruz. Bölge Eðitim
Baþkanlýklarýmýzý yapabilecekleri çalýþmalar ile alakalý olarak, yapýlmasý gereken eðitim hizmetleri projelerinin gerçekleþmesini
saðlýyoruz. Okul Derslerine ve Ev Ödevlerine yardým kurslarýmýzý yoðunlaþtýrarak daha fazla talebeye ulaþmayý saðlýyoruz.
Okul Aile Birlikleri ve Veli
Derneklerimizi devreye sokarak, Aile Eðitim Programlarý oluþturmaktayýz.
Bir yolu ile sadece kurumsallaþmak deðil, bunun yanýsýra çocuðunun gelece-
DÝTÝB Din Görevlileri
Veda Etti
lojik açýdan da hizmet
vermeye gayret ettiler. Bir
din görevlisinde bulunmasý gereken bütün özellikleri sahip olarak, vatandaþlarýmýza yardýmcý olmaya çalýþtýlar.
Din Hizmetleri Ataþesi
olarak, hizmetlerinden
ötürü kendilerine tekrar
teþekkür ediyorum. Bu bir
bayrak yarýþýdýr. Bundan
sonraki görevlerinde üstün baþarý temennisiyle,
aileleriyle birlikte saðlýk
içerisinde uzun bir ömür
diliyorum” dedi.
Yurt dýþýndaki hizmetin, Türkiye’deki hizmetten çok farklý olduðunu
belirten Din Hizmetleri
Müþaviri ve DÝTÝB Genel
Baþkaný Sadi Arslan,
“Cumhuriyetimiz’in en
büyük kazanýmlarýndan
birisi Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’dýr. Bunu kuran
iradaye þükran duyuyoruz. Türkiye’de iken bu
kuruluþun büyüklüðünü
yeterince fark edemiyorduk. Fakat yurt dýþý görevine gelince bu teþkilatýn
büyüklüðü daha iyi hisse-
diliyor.
Bugün Baþkanlýðýmýz
34 ülkede hizmetlerini
yürütüyor. Bilhassa Almanya, hizmetin yoðun
olduðu ülkedir. Ne doðu
dünyasýnda, ne de batý
dünyasýnda böyle güzel
teþkilat yoktur. Devletimizin ve Diyanet Ýþleri
Baþkanlýðý’nýn güvencesi
altýnda bu hassas ve güzel
din hizmeti görevini yürütüyorsunuz. Din hizmeti olmazsa olmazlarýmýzdandýr. Din Hizmeti
sizin gibi ehil görevliler
dosya
ðinden emin olabilecek bilinçlenmiþ bir veliyi hedeflemekteyiz.
Çocuklarýmýzýn geleceði, onlarýn saðlýklý eðitim
süreçleri Allah c.c.’in de
yardýmý ile bizlerin kendilerinin ellerinde. Onun için
çocuðun eðitim sürecindeki geliþme zamanýnda, yapýlmasý gereken maddi ve
manevi desteðin velisi tarafýndan mutlaka yapýlmalýdýr. Geç kalýnmýþ bir eðitim çocuðun geliþme sürecini olumsuz olarak etkileyecektir. Eðitimin geciktirilmiþ verilmesi de, istenilen baþarýnýn yakalanmasýný engellemektedir. Onun
için herþey zamanýnda ve
yerinde verilmelidir.
tarafýndan yapýlmasý elzemdir. Bunun baþka bir
alternatifi yoktur.
Herþey fanidir, baki
olan Cenab-ý Allah’týr.
Dünya fanidir, içindekiler
fanidir. Hizmetlerimizde
fanidir. Burada kazandýðýnýz tecrübeleri hizmetlerinizi Anadolu’nun deðiþik yörelerine taþýyacaksýnýz.
Münih bölgesindeki
derneklerimizin önemli
bir kýsmýný ziyaret etme
imkaným oldu. 887’in
üzerindeki derneðimizi
de görev sürem içerisinde
inþallah gezerek hizmetleri yerinde göreceðim”
dedi.
Görevlilerimiz, vatandaþlarýmýzý sadece dini
konuda aydýnlatmakla
kalmadýðýný ifade eden
Arslan sözlerini þöyletamamladý: “Vatandaþýmýzýn her türlü ihtiyaçlarýna
cevap vermeye çalýþtýnýz.
Görevinizi herhangi bir
olumsuzluða
meydan
vermeden tamamladýnýz.
Bu ülkeyi tanýyan tecrübeli görevlilerimizin dil
sorununu çözerek, tekrar
yurtdýþý görevine gelmelerini istiyorum. Yapmýþ
olduðunuz bu güzel hizmetlerinizden dolayý tekrar sizlere teþekkür ediyor, bundan sonraki görevinizde üstün baþarýlar
diliyorum.”
Veda programý, birlikte yenilen yemeðin ardýndan, plaket takdimleri ve
vedalaþma ile sona erdi.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
endisine, Müslümanlarýn “Onbir
ayýn sultaný” dediði
Ramazan ay’ý kendisinde
eda edilen ve bu aya mahsus olan ibadetleri yönü ile
de hem farklý hem de bereketlidir. Ramazan ayý farklýdýr; çünkü Kur’an-ý Kerim’imiz de ismi açýkça
zikredilen ve kendisinden
bahsedilen tek aydýr. Dünya ve ahiret sadetinin yegane anahtarý olan mukaddes kitabýmýz Kur’an-ý Kerim bu ay içerisinde indirilmiþtir. Yüce Rabbimiz:
“Ramazan ay’ý öyle bir aydýr ki, insanlara doðru yolu gösteren, hidayeti ve
hakký batýldan ayýrmayý
açýklayan Kur’an, bu ayda
indirildi”1 buyurmuþtur.
Hakkýnda “Kadir gecesi
bin aydan daha hayýrlýdýr”2 buyurulan Kadir
gecesi bu ay içerisindedir.
Dinimizin beþ temel ibadetinden birisi olan oruç ibadeti bu ayda üzerimize
farz kýlýnmýþ ve Ramazan
ayýnýn diðer aylardan hem
farklý hem de bereketli olmasýna sebep teþkil etmiþtir. Nitekim Kur’an’ýmýzda
“Sizden kim bu aya yetiþirse oruç tutsun”3 buyurulmuþtur.
Ramazan ayýnýn bu
özelliklerinin yanýnda diðer aylarda olmayan ve
Ramazan ayýna mahsus
olan ibadetleri yönü ile de
farklýdýr. Ýþte bu yazýmýzda
bu ibadetlerden kýsaca
bahsetmek istiyoruz.
Farz olan oruç ibadeti
Yukarda da bahsedildiði gibi dinimizin beþ temel
esasýndan ve dört temel
ibadetinden birisi olan
oruç ibadeti bu ayda eda
edilir. Oruç, bedenle yapýlan ibadetlerden birisi ve
her mükellef üzerine farz-ý
aynla farz olan bir ibadettir.
Resul-ü Ekrem (sav)
efendimizin, “Bir kimse,
baþka bir mükellefin yerine
oruç tutmaz. Yine bir kimse, baþka bir mükellefin yerine namaz kýlmaz”4 buyurduðu bilinmektedir.
Kur’an-ý Kerim’de; “Ey
iman edenler!.. Sizden evvelki (ümmet)lere yazýldýðý
gibi, sizin üzerinize de
oruç yazýldý (farz kýlýndý).
Ta ki, korunasýnýz”5 buyurulmuþtur.
Ayrýca oruç ibadetinin
farz kýlýndýðýna dair üm-
K
14:30 Uhr
Seite 25
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Ramazan Ayý Ýbadetleri
M. Hulusi ÜNYE • [email protected]
metin icmaý da sabit olmuþtur. Oruç ibadetinin
yerine getirilmesi kulluk
görevlerinden çok önemli
bir vazifeyi daha yerine getirmek anlamýný taþýr. Nitekim Peygamber efendimiz
(as), bir hadislerinde oruç
tutan insanýn derece ve
kýymetini ifade etmesi sadedinde þöyle buyurmuþtur: “Oruç bir kalkandýr.
Oruçlu kötü (kem) söz söylemesin. Kendisiyle itiþmek ve dalaþmak isteyene
iki defa ‘Ben oruçluyum’
desin ve uymasýn. Ruhum
yed-i kudretinde olan Allahu Teâlâ (c.c)’ya yemin
ederim ki; oruçlu aðzýn
(açlýk) kokusu, Allah indinde misk kokusundan
daha temizdir. Cenab-ý
Hak buyurmuþtur ki:
“Oruçlu kimse benim rýzam için yemesini, içmesini ve cinsi arzularýný býrakmýþtýr. Oruç doðrudan
doðruya bana yapýlan (riya
karýþmayan) bir ibadettir.
Onun sayýsýz sevabýný da,
doðrudan doðruya ben veririm. Halbuki baþka ibadetlerin hepsi on misliyle
ödenmektedir”6
Oruç ibadetinin farz olduðunu bildiren yukardaki Bakara suresindeki ayette olduðu gibi, oruç, insaný
takvaya eriþtirir ve onu korumaya alýr. Bunu gayet
açýk bir þekilde ifade buyurarak Peygamber efendimiz (as) þöyle buyurmþtur:
“Oruç insaný Cehennem
ateþinden koruyan bir kalkandýr. Týpký sizi harpte
ölüme karþý muhafaza
eden bir kalkan gibi”7 Bu
özelliði sebebiyle dir ki,
oruç, oruç tutaný her türlü
þehevi arzudan alýkoyan
ve kulun ihlâsýný artýran
bir ibadettir. Açlýk, susuzluk ve nefsin diðer arzularýna karþý mücadele etmek
oldukça zor ve önemlidir.
Oruç tutarak bunu baþaran
bir Müslüman, büyük bir
imtihaný geçmiþ olur. Bazan sýfýr, bazan da kýrk derecede oruç tutan bir Müslüman aslýnda “dondurucu
bir soðukta veya kavurucu
bir sýcakta bile; Allah’ýn
emirlerini eda etmeye,
O’nun emrine boyun eðmeye hazýrým” demektedir. Öyle ise, Allah’a kulluðun en önemli göstergelerinden birisi olan oruç ibadetinde gevþeklik göstermeden tam bir ciddiyetle
bu muazzam ibadeti yerine getirmekte kusur göstermeyelim.
Fýtýr Sadakasý
Sadaka, nafile olarak
yapýlan hayýr ve hasenâtý,
insan ve hayvanlara yapýlan iyilik, lütuf ve ihsanlarý, hatta insan gönlünü hoþ
eden güzel söz ve davranýþlarýn bütününü kapsayan bir ibadet çeþididir. Sadakaya, inanan insanlarýn
Allah’ýn emirlerine uyma
konusundaki “sadakatlarini” göstermiþ olmalarý sebebiyle “sadaka” da denilmiþtir. Ýþte bu sadaka çeþitlerinden birisi de Ramazan
ayýnýn sonunda verilmesi
vacip olan fýtýr sadakasýdýr.
Fýtýr sadakasý, Ramazan
ayýnýn sonuna yetiþen ve
aslî ihtiyaçlarýnýn dýþýnda
en az nisap miktarý bir mala sahip olan her Müslümanýn yoksullara vermesi
gereken bir sadakadýr. Bu
sadakaya kýsaca, “fitre”
denir. Fitre, fýtrat sadakasý,
yani sevap için verilen yaratýlýþ ihsaný anlamýna gelir. “Oruçlularý gereksiz ve
çirkin sözlerden arýndýrmak ve yoksullara yiyecek
saðlamak için hicretten
sonra zekat farz olmadan
önce vacib kýlýnmýþtýr.”8
Fýtýr sadakasýný, hür
Müslüman ve asýl ihtiyacýndan fazla nisap miktarý
bir mala sahip olan kiþiler
verir. Akýllý ve erginlik çaðýna ulaþmak þart deðildir.
Akýl hastalarýnýn ve delile-
rin velileri onlarýn mallarýndan fýtýr sadakasý verirler. Ramazan ayýnda oruç
tutmamýþ veya tutamamýþ
olanlar da fýtýr sadakasýný
verirler. Fýtýr sadakasýnýn
vakti, Ramazan Bayramý
sabahýdýr. Ancak bayram
sabahýndan önce ve sonra
her ne zaman verilebilir ve
sahih olur. Bir farkla ki, sabah namazý ile bayram namazý arasýnda veya bayramdan birkaç gün önce
verilmesi
müstehaptýr.
Bayramdan sonra fitreyi
vermek caiz olmakla beraber, bir vacib ibadet geciktirilmiþ olacaðýndan dolayý
bu doðru deðildir.
Fýtýr sadakasý, malýn deðil, baþýn yani insanin kendisinin zekatýdýr. Onun
için de bayram sabahý fitre
vermeye imkan tanýyacak
bir mala sahip olanlar bu
görevi yerine getirirler.
Böyle bir mala sahip olan
bir Müslüman, kendisinin,
balið olmayan çocuklarýnýn, hizmetinde bulunanlarýn, fitrelerini verir. Yanýnda bulunan büyük çocuðunun ve hanýmýnýn fitrelerini kendilerine sormadan verse bu da caiz olur.
Fitre ödenirken fakirin
menfaatine uygun olan þeyin tercih edilmesi daha faziletlidir. Zekat kimlere verilirse sadaka-i fýtýrda onlara verilir. Ancak bir fitrenin
yalnýz bir fakire verilmesi
uygun olur. Onun bir kaç
fakire parçalanarak verilmesi doðru olmaz. Fýtýr sadakasý öncelikle mükellefin bulunduðu yerdeki fakirlere verilir. Fakat baþka
yerlerde daha yakýn ve daha fakir insanlar varsa oralara göndermek daha da
iyi olur. Sadaka-i fýtýr deyip geçmemek gerekir.
Müslümanlar ciddi bir þekilde sadece Fitrelerini bir
araya getirmiþ olsalar ve
bir organize dahilinde bu
ibadeti eda edecek olsalar,
25
Ýslam ülkelerinde fakirlikten iz ve eser kalmazdý.
Ýtikaf
Bir yerde bekleme, durma ve kendini orada hapsetme anlamlarýna gelir.
Dini terim olarak ise, akýl
bâlið veya temyiz gücüne
sahip bir Müslümanýn beþ
vakit namaz kýlýnan bir
mescitte ibadet niyetiyle
kýsa bir süre de olsa durmasý demektir. Ýtikâf, bir
ibadettir ve hem Kur’an
hem de sünnetle sabittir.
Kur’an-ý Kerim’de Ramazan ayýnýn gecelerinden
bahsedilirken “Camilerde
itikâfta iken de hanýmlarýnýza yaklaþmayýn.” 9 buyurulur. Bir diðer ayette
ise, “Ayrýca Ýbrahim ile Ýsmail’e þöyle ahid verdik:
Beytimi, hem tavaf edenler
için, hem ibadete kapananlar için, hem de rükû ve
secde edenler için tertemiz
tutun!” 10 buyurulur ve
itikâf ibadetinin daha önceki ümmetlerde de yapýldýðýna iþaret edilir. Peygamber Efendimiz (as),
özellikle Ramazan ayýnýn
son on gününde itikâfa girerdi. Hz. Âîþe (ra) validemiz bu durumu þöyle anlatmýþtýr:
“Resulullah
(s.a.s) Ramazan’ýn son on
gününde itikâf yaparlardý.
Bu durum vefat zamanýna
kadar bu þekilde devam etmiþtir. Daha sonra Hz.
Peygamber’in zevceleri
itikâfý sürdürmüþlerdir” 11
Ýtikaf müddetinin en azý
hakkýnda Ýslam alimleri çeþitli ictihatlar ortaya koymuþlardýr. Buna göre, ibadet niyetiyle içinde beþ vakit namaz kýlýnan bir camide bir saatlik bir zaman diliminde bile itikafa niyet
etmek, kiþiye itikaf yapmýþ
olma sevabýný baðýþlayabilir.
Mescidde yapýlan itikâf
erkeklere mahsustur. Kadýnlar ise evlerinin bir köþesinde itikafa girebilirler.12
Ýtikaf, hükümleri itibariyle üç kýsma ayrýlýr: Vacip, sünnet ve mendup
(müstehap). Adanmýþ olan
itikafýn yapýlmasý vaciptir.
Ramazan ayýnýn son on gününde itikafa girmek ise
sünnettir. Vacip ve sünnet
olmayarak, sair zamanlarda yapýlacak ititkaf ise
müstehaptýr. Bunun belirli bir zamaný yoktur. Öyleki, camiye giren kimse çý-
28. sayi sayfalar
30.04.2009
26
kýncaya kadar itikâfa niyet
ederse orada kaldýðý sürece
itikâfta sayýlýr. Bu itikâfda
oruç þart deðildir.
Ýtikâfýn geçerli olmasý
için þu þartlarýn bulunmasý
gerekir: Niyet, içinde beþ
vakit namaz kýlýnan cami,
vacip ve sünnet itikaflarda
oruçlu olmak, hayýz ve nifastan temiz olmak gibi.
Baþlanmýþ olan bir itikafý,
cinsel iliþkiye girmek, ihtiyaçsýz camiden çýkmak ve
bayýlmak gibi þeyler bozar.
Ýtikâfda olan kimsenin
mescid içinde yemesi, içmesi, uyumasý ve ihtiyacý
olan þeyleri satýn almasý caizdir. Ýtikâf sýrasýnda kötü
ve çirkin söz söylememek,
Ramazanýn son on gününü
ve cemaatý kalabalýk olan
mescidi tercih etmek, itikâf
günlerinde Kur’an, hadis,
Allah’ý zikir ve ibadetle
meþgul olmak ve temiz elbise giyip güzel kokular
sürünmek itikâfýn adabýndandýr.
Teravih namazý:
Ramazan ayýna mahsus ibadetlerimizden birisi
de Teravih namazý kýlmak-
14:31 Uhr
Seite 26
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
týr. Ebû Hüreyre (ra) þöyle
anlatýyor:
“Resulullah
(sas)’in Teravih namazý
hakkýnda þöyle buyurduðunu iþittim: Kim inanarak
ve sevabýný umarak Allah
rýzasý için teravih namazý
kýlarsa geçmiþ günahlarý
baðýþlanýr” 13 Bu hadis-i
þerif ve benzeri hadislerden ve Ümmet-i Muhammedin icmaýndan anlýyoruz ki, Ramazan ayýnýn üstün faziletlerinden birisi de
Teravih namazýný kýlmaktýr. Teravih namazý, Ramazan ayý gecelerine mahsus
bir sünnet-i müekkede
olan ibadettir. Dolayýsý ile
ihmal edilmemesi gerekir.
Ýbadet zevkini aþýlamasý
sebebiyle de gençlerimizi
bu namazlara hazýrlamamýz yerinde bir hareket
olur.
Ramazan ayýnda bolca
Kur’an-ý Kerim okumak,
hayýr ve hasenatta bulunmak: Ýbn Abbas (ra) der ki:
“Resulullah (s.a.s) insanlarýn en cömerdi idi. Onun
bu cömertliði Ramazan
ay’ý girip de kendisiyle
Cebrail (a.s.) karþýlaþtýðý
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
zaman daha da artardý.
Cebrail (a.s.) Ramazan ay’ý
çýkýncaya kadar her gece
Resulullah (s.a.s) ile buluþup, Resulullah (s.a.s)
Kur’an’ý arzeder (okur) du.
Resulullah (s.a.s) Cebrail
(a.s) ile buluþtuðunda insanlara rahmet getiren rüzgardan daha cömert, daha
faydalý olurdu” 14
Hadis-i þeriften anlaþýldýðý gibi, Ramazan ayýnda
Kur’an-ý Kerim’i hatmetmek
Peygamberimizin
sünnetidir. Bunun yanýnda
gücü yeten müminlerin
çokça sadaka vermeleri,
hayýr ve hasenatta bulunmalarý çok büyük sevaptýr.
Nitekim Hz. Peygamber
(sas)’e: “Hangi sadaka daha faziletlidir?” diye sorulunca, Peygamber Efendimiz (as), “Ramazan ayýnda
verilen sadaka” buyurmuþtur. 15
Bundan dolayýdýr ki, Ýslam’ý çok iyi anlamýþ ve
kavramýþ olan Anadolu
Müslümaný,
Ramazan
ayýnda ödenmesi gerekli
olan fýtýr sadakasýnýn yanýnda, farz olan ve yýlýn
her mevsiminde eda edilebilecek zekat ibadetini de
Ramazan ayý içinde ödemeyi adet edinmiþtir. Çünkü bu þekilde Ramazan
ayýnýn özel bereketinden
daha fazla nasip alma ve
diðer insanlarý da nasiplendirme imkaný saðlanmýþ olur. Bu güzel uygulamayý Avrupa’ya taþýmak
isteyen Teþkilatýmýz da,
öteden beri Ramazan ayýna
mahsus özel çalýþma planý
çerçevesinde, bu mali ve
sosyal ibadetlerimizi daha
iyi deðerlendirme gayesi
ile hareket etmektedir. Bu
cümleden olmak üzere zekat, fýtra, maðdur ve mazlumlarla dayanýþma organizeleri oluþturmuþ ve bu
ibadetlerin edasý için din
kardeþlerine yardým etmek
istemiþtir. Onun için de bütün kardeþlerimizden, ruhlarýn inceldiði, gönüllerin
sevgi ve merhametle dolduðu, cömertlik damarlarýnýn fýþkýrdýðý, Ramazan
ayýnýn feyiz ve bereketinin
coþup taþtýðý bu dönemi
çok iyi deðerlendirmelerini
ve yapýlacak çalýþmalara
dosya
destek vermelerini istirham ediyoruz. Cenab-ý
Hak, bütün Ümmet-i Muhammed’in ibadetlerini
kabul, hata ve kusurlarýný
maðfur ve bütün insanlýða
Ramazan ayýnýn bereketiyle huzur ve mutluluklar ihsan buyursun.
Kaynaklar:
1 el-Bakara, 2:185
2 el-Kadir, 97:3
3 el-Bakara, 2:185
4 Ýbnül-Hümam, Fethül-Kadir, Beyrut 1315, II, 85
5 el-Bakara, 2:183
6 Sahih-i Buharî Muhtasarý
Tecrid-i Sarih Tercümesi, VI,
248, Hadis no: 897
7 Nesâî, Savm, IV, 167
8 Buhârî, Zekât, 70, 71, 77;
Müslim, Zekât, 12, 13, 16; Ebu
Dâvud, Zekât, 18, 20; Nesâi, Zekat, 31, 33; Ýbn Mace, Zekat, 21)
9 el-Bakara, 2:187
10 el-Bakara, 2:125
11 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 67, 129; bk. Buhârî,
Ý’tikâf, 1-18; Ezân, 12, 135; Hayz
10; Müslim, Ý’tikâf, 1-6; Ebû
Dâvud, Ramazân, 3; Savm, 77
12 ez-Zebîdî, Tecrîd-i«Sarîh,
Terc. Kamil Miras, Ankara
1984, VI, 323-326
13 Buhârî, Teravih,I; ayrýca
bk. Teravih
14 Buharî, Savm, 7
15 Tirmizî, Zekat, 28
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
nceki yazýlarýmýzda
bireyin
en
önemli dönemini
teþkil eden, çocuklukla yetiþkinlik arasýnda köprü
görevini gören ergenlik dönemini ve bu dönemde
dikkate almamýz gereken
konulara deðinmiþtik.
Bugün ki yazýmýzla ergenlik konusuna þimdilik
nokta komak istiyorum. Bu
yazýmýzda ergene nasýl
yardýmcý olabiliriz baþlýðý
altýnda konuyu geniþ alarak iþliyeceðiz.
Öncelikle, kýsaca tekrar
toparlayalým. Ergenlik nedir? Ergenlik, yaþamýn çocuklukla yetiþkinlik arasýndaki dönemine verilen
isimdir ve her ergende
farklý olmakla birlikte, yaklaþýk 12 ve 22 yaþ arasýný
kapsar. Ergenlik dönemi,
bedensel, toplumsal ve biliþsel olgunlaþma dönemidir.
Ergenin kimliðini arayýþý. Bu deðiþimlerin yaný sýra, toplumun da ergenden
beklentileri deðiþmiþtir.
Bütün bu deðiþimler ergeni
adeta bir þeye yönlenmektedir: Kimliðini bulmaya.
Ergeni kimliðini bulmaya
Ö
14:31 Uhr
Seite 27
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Ergen ve Ýçinde Yaþadýðý Kültür ile Etkiþimi
Ergenlik Dönemi-III
Ýkbal NUR - Pedagog
iten bu deðiþimleri üç baþlýk altýnda ele alabiliriz: Fiziksel deðiþimler; Zihinsel,
duygusal ve davranýþsal
deðiþimler ve Toplumsal
beklentilerýn deðiþmesi.
Fiziksel deðiþim nasýl geçer? Gençler, hýzlý beden
geliþmelerine deðiþik tepkiler gösterirler. Yaþanan
bu hýzlý fiziksel deðiþim,
ergeni korkutabilir. Yeni
bedenine uyum güçlülüðü
yaþayabilir; bedeninden
utanýp sýkýlabilir. Herkesin
kendini gözlediðini sanabilir. Yakýnlarý ve ona yol
gösterenler, fiziksel deðiþimlerini ve bu deðiþimlerini anlayabilirlerse, ergenin, deðiþen bedenini olduðu gibi kabul etmesine
yardýmcý olabilirler. Çünki
beden algýsý toplumdan etkilenir. Örneðin; toplumda
ince ve narin bir beden yapýsý algýlamasý varsa, özellikle genç kýz buna uyma-
ya çalýþabilir. Yemek yemiyerek kilo vermeye çalýþýr,
yeteri kadar beslenemez
vs. Bu durumda ebeveynin, ergene arkadaþca yaklaþmasý ve ona bu dönemin
geçici olduðunu anlatmasý
ve isterse bir diyetisyene
gidebileceklerini söylemesi
faydalý olur. Böylece ergen
hem saðlýklý beslenir, hemde kilo almamýþ olur.
Zihinsel, duygusal ve
davranýþsal deðiþimler nasýl geçer? Ergenin davranýþlarý da, ruhsal ve bedensel olgunlaþmayla birlikte
deðiþir. Tedirgin, kuruntulu, güç beðenen, çabuk
üzülür, birden sinirlenir,
olur olmaz þeyler sorun yapar, derslere ilgisi azalýr,
bencilleþir, istekleri artar,
konan yasaklarý saçma,
kendisine tanýnan haklarý
yetersiz bulur. Ýlgileri ve
gel-geç hevesleri artmýþtýr.
Gördüðümüz gibi, ergenin
zihinsel yetileri, çocukluk
dönemine oranla önemli
bir geliþme hýzý gösterir.
Gençlik çaðý ise, kimlik
kavramýnýn öne çýktýðý çaðdýr. Genç, çocukluðunda
dýþa dönük olan antenlerini kendi içine çevirmeye
baþlar. Duygularýný, bedenini inceler, nasýl bir kiþi
olduðu ve ne olmak istediði konusunda kafa yormaya baþlar. Bunlar kimlik
arayýþýnýn
belirtileridir.
Önceki yazýlarýmýzda da
bahsettiðimiz gibi, kendisini aþaðý görmek arasýnda
gidip gelir.
Çocuklukta ana-babsýyla özdeþlemek, kiþilik geliþiminde çocuða yetmektedir. Çünkü, çocuðun gözünde ana-babasý en akýllý,
en sevimli, en güçlü ve yanýlmaz varlýklardýr. Ýlkokul
çaðýnda ise, öðretmen en
iyi, en üstün örnektir onun
için. Oysa ergenlik çaðýnda
27
iþler deðiþir. Ana-baba artýk kusursuz örnek olmaktan çýkar. Kýsacasý genç, deneye deneye kendine en
uygun kimliði bulmaya çalýþýr.
Toplumsal beklentilerin
deðiþmesi. Artýk ergen, çeþitli görevleri yapabilme
yetisine sahiptir. Bu, toplumun ona daha çok sorumluluk vermesini saðlar.
Binaenaleyh, ERGENE
REHBER OLUNUZ!
Ergenin en büyük yardýmcýsý anne-babalardýr.
Bu nedenle, bu dönemi geçirmekte olan gençlerin
yalnýzca bilgilenmeleri yeterli deðil, anne-babalarýn
da yeterince bilgi sahibi olmalarý gerekmektedir. Ergenlik dönemi hýzlý bir deðiþimdir. Deðiþime ayak
uyduramayan gençlerin
kiþilikleri onulmaz yaralar
alabilir. Bir rehbere son derece gereksinim duyarlar.
Küçük bir yardým bile, ergenin hayatýna önemli artýlar kazandýrýr. Yetiþkinin
bunun bilincinde olmasý,
birey ve topluma neler saðlayacaðýný tahmin etmek
zor olmasa gerek.
IGMG Kuzey Bavyera “Kalem Eðitim Merkezi” dualarla açýldý
Þakir Akkaya-Nürnberg
GMG Kuzey Bavyera Bölgesi
bünyesinde
faaliyetlerini
sürdüren Kalem Egitim Merkezinin yeni binasi yapilan güzel bir törenle hizmete acildi.
Açýlýþ münasebetiyle Kalem Eðitim Merkezinde 04-0506.07.2008 tarihlerinde tanýtým
ve eðlence programlarý tertiplendi..
Tanýtým günlerinde IGMG
Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný
Bilal Demiroðlu misafirlere hitap ederek, ‘Sizin hedefiniz 1
yýl ise bir tohum ekin, çünkü
bir yýlda bir tohum ancak
I
mahsül verir. Hedefiniz 10 yýl
sonrasý ise bir fidan dikin.
Çünkü 10 yýlda bir fidan büyür
ve meyve verir. Ama sizin hedefinizde dünya ve ahiret saadeti varsa, yani asýrlar sonra
rahmet devam etsin, cennette
karþýma güzel bir mahsül çýksýn isterseniz, insana yatýrým
yapýp, insan yetiþtirmeliyiz.
Onun yolu da Ümmet olmak,
cemaat ve dolayýsýyla insan yetiþtirmekten geçer. Ýþte Nürnberg Merkez Camiimizin kýymetli yönetici ve üyelerinin hedefi insan yetiþtirip, asýrlar
sonra arkasýndan rahmetin ke-
silmeyeceði, artarak devam
edeceði bir adýmý gecikmiþlikle
birlikte atmýþ oldu. Ýlgili kardeþlerimi tebrik ediyorum’ dedi.
Misafir hatiplerden IGMG
Genel Merkez Eðitim Baþkan
Yardýmcýsý Ramazan Baþlýk,
eðitimin önemine iþaret etti.
Anasýnýf seviyesinden ihtisas
seviyesine kadar eðitim verilmesinin ihtiyaç olduðunu, çocuklarýn eðitiminin birinci vazifemiz olduðunu vurguluyarak eðitim hizmetlerine gereken her türlü yardýmda bulunacaklarýný bildirdi.
Nürnberg Merkez Camii
Baþkaný Sadi Altuntaþ Eðitim
Merkezinin inþaasýnda destek
veren herkese teþekkür etti.
Eðitim hizmetlerinde daha ka-
liteli daha kapsamlý hizmetlerin verilebileceði bir çalýþmaya
girdiklerini ifade etti.
Türkiyeden gelen Araþtrmacý Yazar Ömer Vehpi Hatipoðlu ilim ve önemi hakkýnda
misafirlere doyurucu bilgiler
verdiler. Çaðrý Ýlahi grubu ve
minikler ilahi gruplarý program günlerine ilahi ve müzikleri ile renk katarak misafirlerin beðenisini kazandý.
Yaklaþýk 300 ila 350 kiþi tanýtým günlerine katýlarak dualarla açýlýþ kurdelasý kesilen
Eðitim Merkezine hayýrlý hizmetler dilendi.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
28
ünih bölgesi Gersthofen DÝTÝB Eyüp
Sultan Camii, ibadet bölümleri, derslikleri ve
diðer kültürel hizmet alanlarýyla birlikte tamamlanarak hizmete açýldý.
Açýlýþ törenine; T.C. Münih Baþkonsolosu Ali Rifat
Köksal, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný
Sadi Arslan, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Ýç Denetim
Birimi Baþkaný Kemal Uludað, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, T.C.
Karlsruhe Baþkonsolosluðu
Din Hizmetleri Ataþesi Dr.
Dursun Aygün, Gersthofen
Belediye Baþkaný Jürgen
Schantin, eski Belediye Baþkaný Siegfried Deffner, DÝTÝB Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým, Protestan Papaz Johenes Repky, Katolik
Kilisesi yetkilileri, bölgede
görev yapan din görevlileri,
DÝTÝB derneklerinin yöneticileri ile çok sayýda Türk ve
Alman davetli iþtirak etti.
Planý Mimar Sedat Yýlbýrt tarafýndan çizilen, Osmanlý motifleriyle süslenen
ve 2006’nýn Eylül ayýnda yapýmýna baþlanan DÝTÝB
Eyüp Sultan Camii’nin açýþ
programý, Türk ve Alman
milli marþlarýnýn okunmasýnýn ardýndan, Dernek Baþkaný Mustafa Kabak’ýn Camii’nin yapým aþamalarý ile
ilgili bilgi verdi.
Gersthofen Belediye Baþkaný Jürgen Schantin de
yaptýðý
konuþmasýnda,
Eyüp Sultan Camii’nin yapýmýndan duyduðu memnuniyeti ifade ederek,
“Uyum karþýlýklý dinlerin
birbirlerini anlamalarý ve
saygý göstermelidir. Bugün
birada uyum adýna bir adým
atýlmýþtýr. Bu eserin þehrimize kattýðý güzelliðin yanýnda, Gershofen’in bir uyum
ve diyalog merkezi olmasýnda önemli katkýlarý olacaktýr” dedi.
Törende Katolik ve Protestan Kilisesi yetkilileri de,
“Bu caminin içerisinde ýþýk
var. Burasý Müslümanlarýn
ve Hýristiyanlarýn buluþma
14:31 Uhr
Seite 28
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
M
Gersthofen DÝTÝB Eyüp
Sultan Camii Ýbadete Açýldý
yeri olacak” diyerek, eserin
yapýmýnda emeði geçenlere
teþekkür ettiler.
T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi
Mustafa Temel de, camilerin
mana itibariyle “toplanýlan
yer” manasýna geldiðini ifade ederek, “Buralarda bir
araya gelinerek, halkýn istek
ve arzularý doðrultusunda
dini, milli ve kültürel anlamda programlar icra edilir” dedi.
T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, Almanca olarak
yaptýðý konuþmasýnda: “Bugün burada bölgemizde faaliyet gösteren camilerimizin bir yenisini açmýþ olmanýn verdiði mutlulukla toplanmýþ bulunmaktayýz. Bu
açýlýþýn herkese hayýrlý olmasýný diliyorum. Cami sayýsýnýn artmasý, bir bakýma
birlik ve beraberliðin en üst
seviyede gerçekleþmesi anlamýna da gelmektedir. Teþkilatýmýzýn bu seviyeye gelmesinde gerçekten çok büyük emekler harcandý. Ben
huzurlarýnýzda bir kez daha
Alman Resmi makamlarýna,
Alman komþularýmýza, dernek yetkililerimize ve bütün
vatandaþlarýma teþekkür
ediyorum.
Cami, insanlarý bir araya
toplayan, problemlerine ça-
reler bulunduðu, insanlarýn
kültürlerinin geliþtiði, insanlarýn
dostluklarýnýn
oluþtuðu, insanlarýn eðitim
aldýklarý yer demektir. Camiler, sosyal faaliyetlerimizin, Alman dostlarýmýz ve
komþularýmýz tarafýndan
davet edilerek gösterildiði
yerlerdir. Ayrýca camilerimiz, hanýmlarýmýzýn bir araya geldiði, eðitim aldýðý, aldýklarý eðitimi yine kendi
dostlarýna, arkadaþlarýna
aktardýðý yerlerdir. Bu anlattýðýmýz çerçevede, biz camilerimizi uyumun merkezleri
olarak görüyoruz. Bunun
dýþýnda, bizim camilerimizden dostluðu bozacak, toplumu huzursuz edecek herhangi bir faaliyet kesinlikle
olamaz.
Din, toplumlarýn hayatýnda son derece önemlidir.
Ýnsanlýk tarihi incelendiðinde, hiçbir toplumun ya da
hiçbir kavminfr dinsiz yaþadýðý görülmemiþtir. Hoþgörü, dinlerin kardeþliði bakýmýndan son derece önemlidir. Biz Türkiye olarak yüzyýllardýr barýþ içerisinde yaþamayý baþarmýþ bir milletiz. Ülkemizin birçok yerinde cami, kilise ve havra asýrlardýr varlýklarýný sürdürmekte, barýþ içerisinde faaliyetlerine devam etmektedirler.
Burada þunu büyük bir
mutlulukla ifade etmeliyim
ki, bizler Almanya’da, gerek
Alman resmi makamlarýndan, gerekse Alman dostlarýmýzdan her zaman büyük
bir destek ve anlayýþ görmekteyiz. Kendilerine huzurlarýnýzda bir kez daha teþekkür ediyorum” dedi.
Arslan, barýþa ve ve hoþgörüye sahip olmak adýna
yapýlan bu eserin yapýmýnda ve desteðinde büyük
emeði olan herkese ve özellikle kadýn kollarýna teþekkür ederek, bu güzel eserin
hayata geçirilmesinde emeði geçenler adýna, Dernek
Baþkaný Mustafa Kabak’a
bir plaket taktim etti .
T.C. Münih Baþkonsolosu Ali Rifat Köksal da konuþmasýnda, “Bu güzel caminin yapýmýnda emeði geçenlere teþekkür ediyorum.
Dinimiz’in bütün güzelliðini ve zerafetini bünyesinde
barýndýran bu güzel cami,
içerisinde yapýlacak eðitimlerle bir kültür merkezi olacaktýr” dedi.
T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Ýç Denetim Birimi
Baþkaný Kemal Uludað da
konuþmasýnda, “Türkiye’de
çeþitli dinlere mensup insanlar; karþýlýklý anlayýþ,
hoþgörü ve barýþ içerisinde
asýrlardan beri yaþamýþlar
ve bugün de yaþamaktadýrlar. Ülkemizde diðer din
haber
mensuplarý dün olduðu gibi
bu gün de inançlarýný, ibadetlerini, dini gelenek ve
eðitimlerini serbestçe sürdürebilmektedirler. Bu medeni anlayýþ bir çok benzerini de Almanya’da müþahede etmiþ olmamdan dolayý
büyük mutluluk duymaktayým. Bu nedenle mabedin
burada açýlabilmesi için gerekli anlayýþý, hoþgörüyü ve
ilgiyi gösteren Alman yetkililerine hassaten teþekkürlerimi sunuyorum. Hem Ýslam, hem de Hýristiyan
inancýna göre, bütün insanlar ayný baba ve annenin yani Hz. Adem ile Hz. Havva’nýn evlatlarýdýr. Ademoðullarý bir aile gibidir. Aileye ise kavga deðil, huzur ve
barýþ yaraþýr. Bu mabede
maddi ve manevi emeði geçenleri tebrik ediyor, camimizin Yüce Dinimiz, milletimiz ve Din kardeþlerimiz
için hayýrlý, uðurlu olmasýný
ve hayýrlý hizmetlere vesile
olmasýný Cenab-ý Hak’tan
niyaz ediyorum” dedi.
Yapýlan konuþmalardan
sonra, Gersthofen DÝTÝB
Eyüp Sultan Camii’nin açýlýþ kurdelasý, T.C. Münih
Baþkonsolosu Ali Rifat Köksal, T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, T.C. Diyanet Ýþleri
Baþkanlýðý Ýç Denetim Birimi Baþkaný Kemal Uludað,
T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi
Mustafa Temel, Gersthofen
Belediye Baþkaný Jürgen
Schantin, eski Belediye Baþkaný Siegfried Deffner, DÝTÝB Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým, Protestan Papaz Johenes Repky tarafýndan kesilerek hizmete açýldý.
Eyüp Sultan Camii kýz
öðrencilerinin okuduklarý
ilahi, þiir ve þarkýlarýn ardýndan folklor ekiplerinin yaptýklarý birbirinden güzel
gösterilerileri, günün anýsýna plaket ve gül takdimleri
devam eden program, Kadýn Kollarý’nýn hazýrladýðý
ikramýn misafirlere sunulmasýyla sona erdi.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
Anlamý...
Bayram, “Dinî ve millî
açýdan özel önemi olan ve
milletçe kutlanan gün” demektir. Bayram kelimesinin
Arapça’sý, sözlüklerde “adet
halini alan sevinç ve keder;
bir araya toplanma günü”
anlamlarýyla
karþýlanan
îd’dir. (El-Iyd). Kelime,
Kur’an’da sadece Maide
Sûresi 114. ayette geçmektedir. Bu kelimenin aslýnýn ise
ývd olduðu ve ‘tekrar dönmek’ anlamýný taþýdýðý, lügatçýlar tarafýndan, “çünkü o
her yýl yeni bir sevinçle döner” þeklinde yorumlanarak
mevsimlerin
dönmesine
baðlandýðý bilinmektedir.
Türkçe’deki “bayram” kelimesinin aslý, Farsça “bezm-i
râm”dan
bozma
“bezrâm”dýr. Zamanla halk
dilinde bezram, bayram olarak söylenmeye baþlanmýþ.
Bezram da “sevinç ve eðlence günü” manasýna gelmektedir.
Geçmiþte…
Hicretin 2. senesinden itibaren Müslümanlar biri
Kurban, diðeri Ramazan olmak üzere yýlda iki bayram
kutluyorlar. Bayramlar sevinç içinde, eþ dost ile bir
þeyler yenilip içilerek geçirilen ferah günleridir. Onun
için Efendimiz Ramazan
Bayramý’nýn birinci ve Kurban Bayramý’nýn tüm günlerinde oruç tutmayý yasaklamýþtýr.
Bayramlar, bütün bir milletin katýlýmý ile kutlanan,
her seviyeden insanýn sevin(diril)diði, yardýmlaþma
ve Ýslam kardeþliði duygusunun en fazla hissedildiði
günlerdir kuþkusuz.
Her bayramda, özellikle
yaþý ilerlemiþ olanlardan,
adetmiþ gibi özlem dolu þöyle bir nida yükselir; Ahh!
Nerede o eski bayramlar?
Sahi nerede o eski bayramlar? Böyle bir tez ortaya atýlýyor yýllardýr. Muhtemelen
bugün çocuk olanlar da yýllar sonra böyle bir tez ile çýkacaklar ortaya Ahh! Nerede
o eski bayramlar? Bizim zamanýmýzda þu vardý, bu vardý, insanlar þöyle yapardý!
diyecekler. Zamanýn ilerlemesi ve adetlerin deðiþmesi
ile ortaya çýkan, eskiye özlemlerin sonu hiç bir zaman
gelmeyecektir. Nesil deðiþtikçe bir önceki neslin uygulamalarý özlemle yadedilecektir.
Osmanlý
Devleti’nde
Bayram töreni ile ilgili ilk
resmî düzenleme Fâtih Sultan Mehmed Hân tarafýndan
yapýlmýþ; çýkardýðý ilk Osmanlý “Kânûnnâme”sinde
14:31 Uhr
Seite 29
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Bayramýnýz, “bayram” olsun!
devletin yapacaðý Bayram töreninin âdab ve
erkânýný da açýklamýþtý.
Bayramýn birinci günü zevale kadar kabir ziyareti yapýlmasý sünnet–i seniyyeden olduðundan, kabristana gidilip sanki, evvelen ahirete
irtihal eden büyükler ile
bayramlaþýlýr; ruhlarýna
aþr–ý þerifler okunarak
da hediyyeleri takdim
kýlýnmýþ olur. Eskiden
þehir ve kasabalar bayramýn dört gününü mahallelere bölüþtürüp hangi
mahallenin bayramýnýn
hangi güne rastladýðýný da
bayram namazýnda ilan
ederlermiþ. Böylece her mahalleye tahsis edilen günde,
o mahallenin eþraf ve halký
evini terk etmez, ziyaretçiler
de buna göre gittikleri evin
sadece kapý–duvarýný görüp
üzülmekten kurtulurlarmýþ.
Ayrýca kýzartmalar kalýn ekmek dilimlerinin içine bol
maydanoz ile birlikte konuyor ve bedava daðýtýlýyordu.
Parasýný yüksek ve zengin
þahsiyetler ödüyormuþ. Ayrýca, herkes istediði eve girer,
sofraya oturur ve ikram görürdü. Fakir, zengin bütün
Müslümanlar, evlerine gelen
insanlarýn dini, ýrký, sosyal
durumu ne olursa olsun,
kendi varlýk durumlarýna
göre ziyafet verirler, onlarý
memnun etmeye çalýþýrlardý.
Bayramýn ikinci ve üçüncü
günleri de þenlik devam
ederdi.” Bu adetlerin bazýlarý halen Anadolu’daki birbirine yakýn köyler arasýnda
devam ettirilmektedir.
Çocuklarýn ve bu vesile
ile büyüklerin toplanýp eðlendikleri bu meydanlarda
asma salýncaklar, dönme dolaplar, atlý karýncalar, at ve
deve ile meydan turlarý, özel
çadýrlarda teþhir edilen canlý
mahluklar, egzotik canavarlar, deniz kýzlarý ve yine çadýrlarda icra–i san’at eyleyen
eski zaman tiyatrocularý, karagözcüler, canbaz ve hokkabazlar. Mevsimine göre ciðer kebabý, pilav, aþure, keten helva, meyve, kuru yemiþ, þerbet, boza, dondurma
vs. satan insanlar vardý. Bayram günleri, diðer dinlerden
olanlar da Müslümanlar’ýn
merasimine iþtirak ederler,
onlarda bayram yaparlardý.
Ýslamî merasime kalben katýlmayanlar için bile, bu bir
bayramdý. Biraz daha nostalji yapalým. Eskiden, zamanlar Ramazan-ý Þerîf, Bayram
Murat KURT
ve kandil günlerine çok hürmet edilirdi. Bu mübârek
günlerde herkes birbirini
ziyâret eder, Kur’ân-ý Kerîm
ve mevlid-i þerîf okunur,
asýk yüzlülük, saygýsýzlýk ve
nâdânlýk yoktu. Herkes þendi, güleryüzlü ve neþ’eli idi.
Herkes
hediyeleþirdi.
Misâfirlere izzet ve ikrâm ile
gönüller
hoþ
edilirdi.
Zarûret olmadan büyüklerin
ve hürmete þâyân kimselerin
yanýnda yüksek sesle konuþmak, çok ayýp ve nezâketsizlik sayýlýrdý. Çocuklar âilelerinden aldýklarý terbiye îcâbý
baþ köþeye oturmazlardý.
Hulâsa o günler, bugün
hayâl dahî edemeyeceðiniz
demlerdi.
Avrupa’da yetiþen çocuklarýmýza da ayný duygularý
yaþatmak için çaba sarfetmemiz gerekmektedir. Belki
çok eskilerdeki bir çok þeyi
bulamayabiliriz ama nezaket, terbiye, saygý, deðerlerimizi önemseme ve onun gereðini yerine getirme gibi
hasletleri çocuklarýmýza kazandýrabiliriz.
Günümüzde...
Bayramlar küskünlerin
barýþtýðý, inanan insanlarýn
birbirleriyle kaynaþtýðý günlerdir diye sürekli söylenir.
Bu günlerde çocuklarýmýzýn
bilinç altlarýna akraba hukukunu yerleþtirmek için, ayýrt
etmeksizin tüm yakýnlarýmýzla ve dostlarýmýzla birbirimizi ziyaret ederek bayram
kutlamalarýný ihmal etmemeliyiz.
Bayramlarýmýz, her zaman söylendiði gibi birlik ve
beraberliðimizin önemli bir
niþanesi, küslerin barýþmasý,
akrabalarýn, dostlarýn birbirini ziyaret etmesi, küçüklerin büyüklerin elini öperek
saygý ve hürmet duygularýnýn ayakta tutulmasýna yardýmcý olan deðerlerimizden.
Çocuklarýmýz,
Avrupa’daki gelecek nesillerimizi
oluþturacaðý için, bir çok
manevî deðerlerimizle
birlikte, bayramlarýmýzýn da bir çoþku vesilesi
olarak onlara tattýrýlmasý
önemlidir. Bunun için
yeni ve deðiþik çalýþmalar üretmemiz gerekmektedir. Yine evlerimize ziyarete gelen yavrularýmýza bayram hediyeleri hazýrlayabiliriz. Onlara bayram þekeri ve
oyuncaklardan oluþan
paketler hediye edebiliriz. Bunlar gibi daha bir
çok özgün çalýþmalar yapabiliriz. Kendi çocuklarýmýzý bayrama en güzel þekilde hazýrlarken, bir Müslüman olarak çevremizdeki ihtiyaç sahibi insanlarý ve onlarýn çocuklarýný da gözetmemiz gerekiyor. Muhtaç insanlar, varlýklý insanlara birer emanetttir. Bu hukuku da
gözeterek hareket etmeliyiz.
Bir yanlýþý düzeltme...
Þekerden bahsetmiþken
bir yanlýþý da düzeltmekte
fayda var diye düþünüyorum. Mübarek Ramazan
bayramýnýn, þeker bayramý
olarak tanýmlanmasý gerçekten çok bilgisizce ve umursamazca bir tanýmlamadýr. Bizim bayramlarýmýz þeker ve
et bayramlarý deðildir. Oysa
ki Ramazan Bayramý’ný
“bayram” eden bir aylýk ruhi
bakým ve onarýmdýr. Müminin bayramý ruhunun beslendiði, imanýnýn kavileþtiði,
yüreðinin onarýldýðý, iç dün-
29
yasýnýn zenginleþtiði, nefsinin terbiye edildiði, aklýnýn
saflaþtýðý bir sürecin kutlanmasýdýr. Bilinmesi gereken
bizim Ramazan ve Kurban
isimli iki tane bayramýmýz
olduðudur.
Ýslam dünyasý...
Son olarak mübarek Ramazan Bayramý’ný kutlarken
Ýslam coðrafyasýnýn bazý yerlerinde mazlum, maðdur ve
zulüm altýnda yaþayan Müslüman kardeþlerimizden de
bahsetmek istiyorum. Yeryüzünde bir buçuk milyarlýk
büyük bir öksüz ailemiz var.
Balkanlardan uzakdoðuya,
ortaasyaya, ortadoðudan
kafkaslara kadar bir çok Ýslam coðrafyasýnda bayram
da kutlansa gözyaþý ve sefalet var. Açlýk ve savaþ var.
Çoðu zaman haberlerde dinliyoruz bugün kaç kiþi katledildi, bugün kaç ailenin ocaðýna yangýn düþtü diye. Ramazaný, kurbaný ile bayramlar, senede en azýndan iki defa, bizlere dünyanýn baþka
yerlerinde sýkýntý çeken kardeþlerimizin olduðunu hatýrlatmasý bakýmýndan da
çok önemli bir vesiledir. Her
zaman hatýrlamak ve yardým
elimizi uzatmak zorunda olduðumuz kardeþlerimizi, bu
bayramlarý da vesile kýlarak
maddî ve manevî olarak daha fazla kucaklamamýz ve
kucaklayanlara destek vermemiz gerekmiyor mu?
Bayramýnýzý kutlarken
bir hocaefendi’nin güzel bir
sözünü buraya almak istiyorum; “Hayatý Ramazan olanýn ahireti de bayram olur.”
28. sayi sayfalar
30.04.2009
30
rankfurt bölgesinde bulunan Kassel DÝTÝB Mattenberg Camii’nin temeli, düzenlenen bir törenle atýldý.
Temel atma törenine, T.C.
Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB
Genel Baþkaný Sadi Arslan,
T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn, Eski Maliye Bakaný
ve Kassel Belediye Baþkaný
Hans Eichel, DÝTÝB Hac, Umre ve Hayýr Ýþleri Müdürü Ali
Özdemir, Frankfurt bölgesi
DÝTÝB dernekleri din görevlileri ve dernek yöneticileri ile
çok sayýda Türk ve Alman davetli iþtirak etti.
Türk ve Alman milli marþlarýnýn okunmasýnýn ardýndan, Kur’an-ý Kerim tilaveti
ile baþlayan Programýn açýlýþ
konuþmasýný Kassel DÝTÝB
Mattenberg Camii Dernek
Baþkaný Zeki Demir yaptý.
Cami inþaatý ve projesi
hakkýnda bilgi veren Ýnþaat
Mühendisi Yüksel Salim’de,
Mattenberg Camii’nin Türk
mimari tarzýnda olup, alýþ-veriþ merkezleri, eðitim, sosyal
ve sportif amaçlý birimleri ihtiva edeceðini belirterek, 4800
m2’lik arsa üzerine, 1160 kiþinin ibadet edebileceði külliyede, 2400 m2’ye yakýn bir kýsmýnýn da hizmet alanlarý olarak kullanýlacaðýný, bir aksaklýk olmazsa 2010 yýlýnýn ilk baharýnda ibadete açýlacaðýný
söyledi.
Eski Maliye Bakaný ve
Kassel Belediye Baþkaný Hans
Eichel de konuþmasýnda:
“Ben kurulduðu günden bu-
F
TÝB Heyeti NRW
Eyalet Meclis Baþkaný Regina van
Dinther ile bir görüþme yaparak, çeþitli konularda bilgi alýþveriþinde bulundu.
Dýþ Ýliþkilerden Sorumlu Genel Baþkan Yardýmcýsý
Yakup Tufan ve Siyasi Ýþlerden Sorumlu GYK Üyesi
Ramazan Özdemir eþliðindeki ATÝB Heyetinin NRW
Eyalet Meclisine yaptýklarý
ziyaret, mecliste verilen sabah kahvaltýsý ile baþladý.
Daha sonra meclis görevlileri ATIB Heyetine meclisi
gezdirerek çalýþmalar hakkýnda bilgi verdiler.
Meclis çalýþmalarý ile bigi alan ATÝB Heyeti, daha
sonra Meclis Baþkaný Regina Van Dinther’i makamýnda ziyaret ederek, kendisi
ile bir saatten uzun süren
bir görüþme yaptý. Görüþme esnasýnda Regia van
Dinther, NRW Eyaletinde
yaþayan Türkler’in büyük
A
14:31 Uhr
Seite 30
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
DÝTÝB Mattenberg Yeni
Camisine Kavuþuyor
güne fýrsat buldukça, zamaným oldukça camiyi ziyaret
ederim. Vatandaþlarla sohbet
ederim. Bu güzel eserin þehrimize ayrý bir görüntü kazandýracaðý gibi, dinlerarasý ve
kültürlerarasý diyaloðun geliþmesine de yardýmcý olacaktýr. Emeði geçen herkese teþükkür ediyorum. Farklý bir
mimari tarzda inþa edilecek
olan yeni camimiz Mattenberg’e hayýrlý olsun” dedi.
Frankfurt Din Hizmetleri
Ataþesi Galip Akýn da yapýlan
her yeni caminin, Mescid-i
Nebevinin bir þubesi olduðunu belirterek þunlarý söyledi,
“Camiler merhametin, sevginin, birlik ve beraberliðin
merkezleridir. Camilerimizin
inþasýnda emeði olan herkesten Allah razý olsun. Bizim
milletimiz dinlerine, inançlarýna, milli ve manevi duygularýna çok baðlý olan bir millettir. Mattenberg’de yaþayan
insanlarýn bu konuda hayýr
için yarýþacaklarýný göreceðiz.
Bugün bizim için sevinçli
bir gündür. Bu caminin yapýmýnda katkýlarý olan ve olacaklara teþekkürlerini sunuyorum. Hayýrlý ve uðurlu olsun” dedi.
T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan da konuþmasýnda, “Bu
önemli gününüzde aranýzda
olmaktan çok büyük mutluluk duyduðumu ifade etmek
ATÝB Heyeti NRW Meclis
Baþkaný Ýle Görüþtü
bir güç oluþturduklarýný,
kendisinin de bu durumdan memnun olduðunu ve
her sahada iþbirliði yapýlmasý gerektiðini dile getirdi.
ATÝB Dýþ Ýliþkiler Baþkaný Yakup Tufan uyum,
dostluk ve iþbirliðinden yana olduklarýný dile getirerek “ biz uyumdan birlikte
düþünmeyi, birlikte tartýþmayý, birlikte þekillendirmeyi ve barýþ içerisinde
birlikte yaþamayý anlýyoruz. Uyum ayný þartlar ve
imkanlar içerisinde olmalýdýr” diyerek konuya açýklýk
getirdi.
Görüþme boyunca, dilden eðitime kadar bir çok
mühim ve Türkleri yakýndan ilgilendiren konular
dile getirildi. ATÝB Siyasi
Ýþler Birim Baþkaný Ramazan Özdemir okullarýný bitiremeyen ve diploma almadan eðitimlerini yarýda
kesen Türk gençlerinin durumlarýný dile getirerek, bu
gençlere daha fazla yardým
edilmesi gerektiðine deðindi. Eyalet Hükümetinin bu
konudaki gayretini takdirle
karþladýðýný belrttti.
ATÝB Heyetinde bulunan ve Bochum Üniversitesinde mastýr yapan kýz öðrencileri ise görüþmeler esnasýnda, baþörtüsü meselesini dile getirerek þunlarý
söylediler: “Bizler Müslü-
haber
istiyorum.
Bizim vatandaþlarýmýzýn
çok güzel hasletleri vardýr.
Bunun da kaynaðý tabii ki Hz.
Peygamberimiz
(s.a.v.)dir.
Mekke’den Medine’ye hicretlerinde ilk hizmeti cami inþasý
olmuþtur. Çok þükür biz de
bugün haným kardeþlerimizin, çocuklarýmýzýn, yetiþkinlerimizin kaynaþmalarý, komþularýmýzla bir araya gelmek,
diyalog baðlarýný güçlendirmek için bu eðitim ve kültür
merkezini inþa ediyoruz.
Böyle bir eserin ortaya çýkmasýnda en büyük emek, en
büyük pay sizlerindir. Ben de
bu payýnýza dualarýmla iþtirak
etmek istedim. Buralarda
farklý kültürdeki insanlar bir
araya gelerek çalýþmalar yapmaktadýrlar. Baþta dernek
baþkanýmýz ve din görevlimiz
olmak üzere, bu güzel caminin yapýmýnda emeði geçen
herkese teþekkür ediyorum”
dedi.
Yapýlan konuþmalarýn ardýndan Kassel DÝTÝB Mattenberg Camii’nin temeline ilk
harç, T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan ve T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri
Ataþesi Galip Akýn tarafýndan
konuldu.
Program, DÝTÝB Mattenberg Camii’nin kýz ve erkek
çocuklarýndan tasavvuf musikisi ve sema gösterilerinin ardýndan, Kadýnlar Kolu tarafýndan hazýrlanan ikramýn davetlilere sunumuyla sona erdi.
man Öðrenciler olarak yakýnda okullarýmýzý bitireceðiz. Biz bu topluma faydalý
katkýlar yapmak istiyoruz.
Yine biliyoruz ki, NRW de
öðretmen açýðý var ve buna
raðmen bizler bu mesleði
içra edemeyeceðiz, zira bizim baþörtümüz var. Þimdi
bizim durumumu ne olacak? ” Bu açýklamalar üzerine konu, baþörtüsü ile ilgili Türkiye’deki uygulamaya ortaya geldi. Tartýþmalar sonucu baþörtüsü
meselesinin Türkiye’de çözüme kavuþmadýðý sürece,
Almanya’da çözüme kavuþmasýnýn oldukca zor
olacaðý görüldü.
Yakup Tufan’ýn ATÝB
olarak her sahada Ýþ Birliðine hazýr olduðunu belirmesinden sonra görüþmelerin
devamý temennisiyle, ATÝB
Heyeti NRW Meclis Baþkaný Regina van Dinther’e teþekkür ederek meclisten
ayrýldý.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
Ýmân-ahlâk-amel” bir
baþka ifadeyle “deðer-davranýþ” bütünlüðü, ahlâkî deðerlerin
kaygan zeminden kurtarýlarak, bir hayat biçimine
dönüþmesini ifade eder. Bu
bir anlamda ahlakýn soyutluktan somutluga dönüþmesi demektir. Esasen bu
oldukça önemli ve kompleks bir konudur. Zira
ahlâkî deðerler tek baþýna
bir þey ifade etmez. Ahlâkî
deðerlerin, hayatýmýzda
vücut bulmuþ, yaþayan deðerler olmasý gerekir. Bunun için de konuþmaktan
ziyade konuþulan imaniahlâkî deðerlerin bir süreç
dahilinde davranýþ bilincine, hayat tarzýna dönüþtürülmesi esastýr.
Tabiatýyla bu dönüþümde kiþinin iradesi, hayata
bakýþý ve sorumluluk duygusu öne çýkar. Yani insanýn yalnýz kaldýðýnda da,
temel ahlâkî deðerlere sahip çýkan ve ona göre davranan bir kiþi haline dönüþmesi, ahlâkî deðerlerin
vicdanlarda kökleþmesini,
tek baþýna da olsa düþünsel
alanda dahi, ona aykýrý
davranmayý bir bakýma insaniyetini, onurunu ve yaratýlýþ misyonunu kaybetme kadar tehlikeli görebilme bakýþýný kazanmasýdýr.
Burada, deðerin davranýþa dönüþmesi ve bir irade gösterilmesi açýsýndan,
Ýslâm Dîni ile ahlâk arasýnda kopmaz, köklü bir baðýn olduðunu görürüz.
Çünkü Ýslam, bize davranýþlarýmýzýn kendi içimizde hesabýný verebilmeyi,
hiç kimsenin olmadýðý bir
yerde bile þeffaflýðý, kendimize karþý dürüstlüðü,
kendimize karþý hesap verebilir
olmayý,
Allah
Teâla’ya karþý hesap verebilir olmayý öðütlemektedir.
Mesela
Kur’an-ý
Kerîm’de ve Hz. Peygamber’in Sünnet’inde çok özel
bir ibadet olarak yer alan
namaz ile ahlâk arasýnda,
dikkatli okunmadýðýnda
farkedilemeyen önemli bir
irtibat kurulmaktadýr. Buna göre Kur’an’a göre namaz, insaný bütün kötülüklerden alýkoymalýdýr. Bir
bakýma namaz bize, biraz
önce ifade edilen ahlâkî
deðerlere uygun davranýþ
bilinci kazandýrmaktadýr.
Günde beþ defa Allah
Teâla’nýn huzuruna çýkýp
“
14:31 Uhr
Seite 31
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Ýmân-âhlâk-amel
Deðer-davranýþ bütünlüðü
Assoc. Prof. Dr. Özcan HIDIR • [email protected]
iradesini ve O’nunla irtibatýný yenileyen kiþi, namazýn dýþýnda da bilincini ve
O’nunla baðýný devam ettirir ve herkese karþý böyle
bir sorumluluk içinde davranýr. Bu açýdan bakýlýrsa
namaz ile ahlâkî davranýþlar, kötülükten kaçýnma ve
iyiliði, güzelliði yeryüzünde egemen kýlma arasýnda
kopmaz bir baðlantý vardýr.
Oruç, hac, zekat gibi
Ýslâm Dini’nin diðer temel
ibadetleri ile ahlâk arasýnda da benzer þekilde iliþki
kurmak tabiatýyla mümkündür. Mesela oruç konusundaki hadisler incelendiðinde, sadece aç kalan fakat insanlara kötülükte bulunan, kötülükten uzak
durmayan, iyilik ve güzellik peþinde koþmayan kiþilerin orucunun yalýn bir aç
kalma olarak nitelendirildiði görülür. Bu anlamda
gerçek oruç, Yüce Yaratýcý
ile kurulan baðýn davranýþlara yansýtýlabilmesi ve
oruçlu geçen bütün zaman
diliminin güzellikler zamaný, iyilikler zamaný, kötülüklerden kaçýnma ve kendi kendini denetim altýnda
tutabilmesi yani manevîvicdanî oto-kontrol mekanizmasýný kurabilmesi ile
deðer kazanmaktadýr.
Bu itibarla hangi açýdan
bakýlýrsa bakýlsýn Kur’an
ve Sünnet gibi iki temel
kaynaða dayanan Ýslâm
Dini hep ahlâklý olmayý,
ahlâklý davranmayý, ahlâkî
deðerleri hayata yansýtmayý öðütlemektedir. Zira
Kur’an ve Sünnet, zarif ve
medenî bir toplumdan
beklenen davranýþ ilkelerini (ahlâk) açýklamaktadýr.
Zira medeniyet idraki, sonuçta fert ve toplumlarý
medenî davranýþa yani
ahlâklý ve zarif olmaya yöneltmiyorsa, hiç bir anlam
ifade etmez. Kur’an-ý
Kerîm, kendisine ilim verildiði halde hayatýna tatbik etmeyen veya bu ilmin
tam tersi davranýþlar sergileyen kimselerin bu durumunu, verilebilecek en kö-
tü misalle þöyle tavsif etmektedir:
“Onlara,
kendisine
âyetlerimizden verdiðimiz
ve fakat onlardan sýyrýlýp
çýkan, o yüzden de þeytanýn takibine uðrayan ve sonunda azgýnlardan olan
kimsenin haberini oku. Dileseydik elbette onu bu
âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya
saplandý ve hevesinin peþine düþtü. Onun durumu
týpký köpeðin durumuna
benzer. Üstüne varsan da
dilini çýkarýp solur, býraksan da dilini sarkýtýp solur.
Hz. Peygamber de faydasýz ilimden Allah’a sýðýnmýþtýr. Ýlmin en baþta
gelen faydasý, sahibinin
davranýþýný olgunlaþtýrýp
ahlâkýný güzelleþtirmesi,
davranýþlarýný terbiye etmesidir. Resûlüllah (s.a.)
þöyle buyurur: “Allah’ým!
Faydasýz ilimden, korkmayan kalpten, tatmin olmak
bilmeyen nefisten ve kabul
edilmeyen duadan sana sýðýnýrým!”
Þu
halde
erdemli/ahlâklý davranýþ, ferdi
yücelten ve toplumun geliþip yükselmesine vesile
olan her alanda anlam kazanýr. Yani bir toplumun
fertleri manevî olarak ibadetle, fikir ve düþünce olarak ilimle, iktisadî açýdan
çalýþmayla, ahlâkî olarak
erdemle, sosyal açýdan karþýlýklý dayanýþma ve yardýmlaþmayla, maddî olarak da yeryüzünü mamur
hale getirmekle geliþir ve
yücelir.
Ahlâk-amel bütünlüðünün ilk ve en önemli esaslarýndan biri, bir deðer olarak sahip olduðu ahlâkýný
medeni davranýþa dönüþtürebilmesi, medeni olmayan kötü ve çirkin huylar
ile insaný alçaltan davranýþlardan kaçýnmasýdýr. Tabiatýyla bu neyin iyi neyin
kötü olduðunu bilmeyi gerektirir.
“Ben, güzel ahlâký tamamlamak için gönderildim” ve “Muhakkak Al-
lah, güzel ahlâký sever ve
çirkin ve insaný alçaltan
davranýþlardan da hoþnut
olmaz” hadislerinde olduðu üzere Hz. Peygamber bazan, genel olarak güzel ahlakýn öneminden söz
ederken diðer bazýlarýnda
ise somut olarak neyin güzel ahlak neyin ise çirkin
olduðunu belirtir.
Özellikle ilk olarak
zikredilen hadisinde Hz.
Peygamber’in,
“güzel
ahlâk”ý risâletinin esas
gâyesi olarak gördüðü belirtilmelidir. Bu ayný zamanda ahlakýn amelle bütünleþmesinde rol model
veya örnek þahsiyetlerin
önemini gösterir. Bu itibarla O’nun (s.a.) hayatýnýn
her safhasýnda güzel ahlâk
numunelerini
görmek
mümkündür. Hz. Peygamber’in güzel ahlaký risaletinin gayesi olarak deðerlendirilmesi, ahlaký, “dînimiz,
dünyamýz ve âhiretimizin
mamur olmasýna yol açan
davranýþlar” olarak anlamamýza yol açar. Hz. Peygamber’in þu duasýný da
böyle yorumlamak mümkündür: “Allah’ým! Bana
iþimin ismeti olan dînimi
ýslah et. Varacaðýmýz yer
olan âhiretimi de ýslah et.
Benim için hayatý her hayýr
hususunda ziyade kýl ve
bana ölümü her þerden rahat kýl.”
Ahlâki özellikleri kazanmada ahlaký amele dönüþtürmede, yukarýda da
deðindiðimiz gibi, “örnek
þahsiyetler” ve “rol modeller” son derece önemi haizdir. Bu anlamda Hz. Peygamber, özelde Müslümanlar genel olarak da bütün insanlýk için örnek bir
þahsiyettir. Zira Allah
Teâla’nýn, geçmiþ peygamberlerin bir mîrasý olarak,
güzel ahlâkýn bütün yönlerinin kendisinde mükemmel mânada temsil edilen
ve Kur’an’da “üsve-i hasene=en güzel örnek” olarak
taltif edilen ve hakkýnda
“Muhakkak sen, yüce bir
ahlâk üzeresin” buyuru-
31
lan Resûlüllah’ý Müslümanlara göndermesi, özelde bu ümmete genelde ise
bütün insanlýða olan nimetlerin en büyüklerindendir. Zira Allah’tan aldýðý ilahi mesajlarý O (s.a.),
harfiyyen hayatýna yansýtmýþtýr. Bu itibarladýr ki, Hz.
Âiþe’ye (r.a.) Hz. Peygamber’in ahlâký sorulmuþ ve
“Onun
(s.a.)
ahlâký
Kur’an’dan ibarettir” cevabýný vermiþtir.
Bu sözüyle Hz. Âiþe,
Resûlüllah’ýn hayatýnýn,
Kur’an’ýn canlý örneði olduðunu kastetmiþtir. Zira
Hz. Peygamber, Kur’an’ý
insanlara sözleriyle açýkladýðý gibi, hayatýnda da
Kur’an’ýn gereðini uygulamýþtýr. Bu itibarla, geçmiþ
peygamberlerin hayatlarýna dair bilgiler kaybolduðu halde, doðumundan vefatýna kadar Resûlüllah’ýn
sîretinin en ince ayrýntýlarýna ait rivayet ve bilgilerin
kaydedilerek nesilden nesile aktarýlmýþtýr. Özellikle
Onun (s.a.) peygamberliði
ile Medine’ye hicreti sonrasý döneme ait bilgi ve rivayetler çok daha ayrýntýlýdýr.
Her asýrda bu konuda pek
çok eser kaleme alýnmýþtýr.
Kadý Ýyaz’ýn Þifâ-i Þerif’i
bu konudaki en önemli ve
bereketli kitaplardan biridir.
Öte yandan ahlâkýn
davranýþa dönüþmesinin
en önemli tezâhürü, “medenî davranýþ”týr. Medenî
davranýþ, esasen “âdâb-ý
muâþeret”ten baþka bir þey
deðildir. Bir anlamda
“adâb-ý muâþeret”, medenî
davranýþýn (ahlak) sosyal
hayat içerisinde uygulayýþ
biçimleridir. Hz. Peygamber aþaðýda mealini vereceðimiz hadislerindeki özlü
ve kapsamlý sözleriyle,
Rabbi, kendisi ve insanlarla olan iliþkisinin ölçüsünü
ortaya koymuþ, bu açýdan
medeni davranýþ modelleri
(adab-ý muaþeret) sunmuþtur:
“Müminlerin îman bakýmýndan en kemâle ermiþi, ahlâký en mükemmel
olandýr. Sizin en hayýrlýnýz,
kadýnlarýnýza karþý en hayýrlý ve ahlâklý olanýnýzdýr.”
“Muhakkak kiþi güzel
ahlâkýyla, geceleri ibadetle
gündüzleri de oruçla geçiren kimsenin derecesine
ulaþýr.”
28. sayi sayfalar
30.04.2009
32
“Nerede olursan ol Allah’tan kork; bir kötülük
yaptýðýnýzda onun ardýndan bir iyilik yap ki, onu
yok etsin. Ýnsanlara da güzel ahlâk ile muamelede
bulunun.”
Bu itibarla medenî davranýþýn yani güzel ahlâkýn
Kur’an ve Sünnet’te yer
alan en önemli hususiyetlerinden birinin, insanlara
sertlikle deðil, þefkat, müsamaha ve yumuþaklýkla
muamele etmek yani “geçimli insan olmak” olduðunu söylemeliyiz. Yine insanlarla muamelede kýzgýnlýða sebebiyet verecek
davranýþlarla mücadele etmek, devamlý kendini haklý çýkarmamak, öfkesine
hakim olmak, haklý olduðu
bir durumda bile muhatabýna müsamahakâr ve dürüst davranmak, her hal ü
karda dosdoðru olmak,
þiddet ve zorluklar karþýsýnda yumuþaklýk göstermek, Sünnet’ten öðrendiðimiz güzel ahlâk örnekleridir. Allah Teala, Kur’an-ý
Kerim’de “(Resûlüm!) Sen
af yolunu tut, iyiliði emret
14:31 Uhr
Seite 32
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
ve cahillerden yüz çevir”
buyurur. Diðer bir ayette
ise “Sana emredildiði gibi
dosdoðru ol” buyurulmuþtur. Hz. Peygamber esasen
baþka bir yol üzerinde olamazdý. Þu halde buradaki
“ahlâkýn kategorik emr”i,
esasen ümmet içindir.
Yine
Kur’an’da,
“ibâdü’r-Rahmân= Rahman’ýn kullarý” diye nitelenen kimseler hakkýndaki,
“Rahman’ýn (has kullarý
onlardýr ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara
laf attýðýnda (incitmeksizin) ‘Selam!’ derler (geçerler)” âyetinde de, Allah’ýn
gerçek kullarýnýn ahlâkýnýn
ipuçlarý vardýr. Ayný þekilde Allah’ýn, geniþliði yer ve
gök kadar olan cennet hazýrladýðýný vadettiði müttaki kullarý hakkýndaki, “O
takvâ sahipleri ki, bollukta
da darlýkta da Allah için
harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanlarý affederler.
Allah da güzel davranýþta bulunanlarý sever”
âyeti de, sözünü ettiðimiz
ahlâk-amel bütünlüðünde
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
örnek þahsiyetlerin önemine iþaret etmektedir.
Hz. Peygamber’in insanlara rýfk ve müsamaha
ile davrandýðýnýn en önemli misallerinden biri de, þu
hadistir: Ebû Hüreyre’nin
bildirdiðine göre, bir bedevî mescidin duvarýna
küçük abdest bozmuþtu.
Orada bulunan sahâbîler,
onu derhal bu fiilinden
vazgeçirmek için oraya
koþtular. Bunun üzerine
Resûlüllüh (s.a.), “Küçük
abdest bozduðu yerin üzerine bir kova dolusu su dökün” dedi ve þöyle buyurdu: “Muhakkak siz, zorlaþtýrýcý deðil, kolaylaþtýrýcý
olarak gönderildiniz.”
Þüphesiz bu ahmak ve
kaba bedevînin davranýþýna karþý gösterilecek en güzel tavýr, kolaylýk ve geniþliktir. Enes’ten (r.a.) nakledildigine göre o þöyle demiþtir: “Bir keresinde
Resûlüllah ile birlikte yürüyordum. Resûlüllah’ýn
üzerinde saçaðý kalýn
Necrân dokumasý bir kaftan vardý. Derken bir bedevî bize yetiþti ve Hz.
Peygamber’in kaftanýndan
tutup þiddetle çekti. Bu sýrada ben Resûlüllah’ýn
boynu ile iki omuzu arasýna baktým. (Bir de ne göreyim?) Bedevinin kaftaný
þiddetli çekiþinin etkisiyle
kaftanýn (kalýn) kenarý
Resûlüllah’ýn boynunda iz
býrakmýþtý. Sonra bedevî,
‘Yâ Muhammed! Yanýnda
bulunan Allah’ýn malýndan
bana da verilmesini emret!’
dedi.
Bunun
üzerine
Resûlüllah þefkatle bedevîye baktý ve gülerek,
ona istediðinin verilmesini
emretti.”
Bu tavrýyla Hz. Peygamber, câhil, usûl ve âdap
bilmez bu bedevînin yetiþme ortamýný dikkate alýp
ona karþý medenî bir insandan beklenen tavrý ortaya
koymuþtur.
Netice olarak þunu söyleyebiliriz ki, ahlak-amel,
deðer-davranýþ bütünlüðü
son derece önemi haizdir.
Ahlakýn amele dönüþmesinde ise iki husus özellikle
öne çýkar:
1. Bir örnek þahsiyet,
ahlak abidesi olarak Hz.
dosya
Peygamber,
2. Bu örnek þahsiyetin
(Hz. Peygamber) Sünnetinin bütününde tezahür
eden “edep/medeni davranýþ modelleri”
Esasen bu iki husus, bir
deðer olarak ahlakýný amele ve davranýþa dönüþtürmek isteyen kiþi için temel
ölçüdür. Zira Kur’an’da,
“üsve-i hasene” vurgusu
ve “büyük bir ahlak üzere
gönderildiði” bildirilerek
Hz. Peygamber’in þahisyeti bir rol model olarak öne
çýkarýrken diðer taraftan
da Hz. Peygamber, hayatýyla bunu somutlaþtýrmýþ,
ahlakýnýn tezahürlerini ortaya koymuþtur. Gayr-i
müslim ülkelerde azýnlýk
halinde yaþayan biz Müslümanlara düþen ise, bu
davranýþ modellerini iyi
özümseyip onlarla özdeþleþmek ve dolayýsýyla “Ýslamî temsil görevi”mizi en
iyi surette yerine getirmektir.
1 Bu konuda geniþ bir araþtýrma için bk. http://www.islamhukuku.com/Uploads/Sayilar/sayi7__(p13-49)564.PDF
28. sayi sayfalar
30.04.2009
röportaj
aman ne çabuk geçiyor. Son Ramazan
ayýnýn izleri zihnimizden silinmeden yeni bir
Ramazan ayýný ihya ediyoruz. Ramazan ayýnýn ardýndan Kurban Bayramý da,
þüphesiz ayný hýzla misafirimiz olacak. IGMG’de
Kurban Bayramý denilince
akla gelen ilk þey, Kurban
Kampanyasý organizasyonu. Pek de uzakta durmayan Kurban Bayramý’ný hesaba katarak, IGMG Sosyal
Hizmetler Baþkaný Ali Bozkurt’a, yeni bir Kurban
Kampanyasý öncesi Kampanya ile ilgili son durumu
sorduk.
Hayat: IGMG Kurban
Kampanyasý 2008 hazýrlýklarýyla ilgili bilgi alabilir
miyiz?
Ali Bozkurt: Tabiî, öncelikle Kurban Komisyonu’nun yýl boyu toplantýlar
yaparak altyapý hazýrlýklarýný takip ettiðini ifade etmem gerek. Önümüzdeki
haftalarda gönüllüler, tanýtým ve hedef ülkelerle ilgili
hazýrlýk çalýþmalarýmýz devam edecek.
Tanýtým konusunda gerekli olan broþür, afiþ ve 5
dildeki DVD malzemelerimiz hazýrlanmýþtýr. Mübarek Ramazan ayýnda, geçen
Z
.C Berlin Büyükelçiliði Din
Hizmetleri
Müþaviri ve DÝTÝB
Genel Baskani Sadi
Arslan, beraberinde
T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, T.C. Köln
Baþkonsolosluðu Din
Hizmetleri Ataþesi
Hasan Çýnar, T.C.
Karlsruhe Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Dr.Dursun Aygün, DÝTÝB
Basýn-Yayýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü
Ekrem Ceþen ve Ge-
T
14:31 Uhr
Seite 33
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Hayýr yolunda
Kurban Kampanyasý
IGMG Kurban Kampanyasý 2008 hazýrlýklarý baþladý
yýlki Kurban Kampanya’mýzda görevli olan kardeþlerimiz bu materyallerle
cemiyetlerimizde tanýtým
çalýþmalarýnda bulunarak,
Kurban
organizasyonu
hakkýnda cemaatimizi ve
toplumumuz bilgilendirecekler. Gönüllüler konusunda bölgelerimizden gelen müracaatlarý deðerlendirerek görevli kardeþlerimizi netleþtirme konusunda son aþamadayýz. Gönüllü olarak tespit edilen kardeþlerimizi ikinci aþamada
gerek sorumluluklarý ve
gereksede gidecekleri ülkeler hakkýnda eðiteceðiz.
Hedef ülkelerle ilgili tespit
ve iletiþim hazýrlýklarýmýzda ayrýca devam etmektedir.
Hayat: Bu arada bu yýl
kaç ülkede ne kadar kurban kesimi hedeflenmekte?
Ali Bozkurt: Geçen yýl
73 ülkede 74 bin civarýnda
kurban kesimi gerçekleþtirmiþtik. Bu yýl ülke sayýsýný
80’e ve hedef kurban sayýsýnýda 80 binin üzerine çýkarmayý planlýyoruz.
Tabiî, bu arada biz 100
bin kurban kesimi gerçekleþtirmeyi 2010 yýlýna kadar hedefliyoruz. Önceki
dönemlerde beþ yýllýk hedef olarak tespit ettiðimiz
bu rakama tespit edilen sürede ulaþacaðýmýzý tahmin
ediyorum.
Hayat: Hedef ülkelerde görevli olan gönüllüler
neye göre tespit edilmektedir?
Ali Bozkurt: Hedef ülkede yapýlan çalýþmayý rapor haline getirmek, yine
çalýþmalarý fotoðraf ve video olarak kayýt altýna almak ve belirli bir kurumun
temsilcisi olmanýn bilincinde olmak, gönüllülerimizin
üstlendikleri sorumluluklarýn baþýnda gelmektedir.
Bölgelerden bize gelen baþvurularý bu sorumluklardan yola çýkarak deðerlendiriyoruz. Tabi bu arada,
Avrupa’da yetiþen önemli
bir genç ve üniversiteli kitleyi göz önünde bulundurduðumuzda, bu kesimden
kardeþlerimizin görev almasýda bizim için önemlidir. Kurban gönüllüsü olmak onlar içinde ayrý bir
birikimdir. Bu konuda
Gençlik Teþkilatýmýzla olan
iþbirliðimiz devam etmektedir.
Hayat: Kurban Kampanyasýnýn anlamýný bir
kez daha tazeleyecek olursak neler söylerdiniz?
Ali Bozkurt: Öncelikle
Kurban vacip olan bir ibadettir. Bu vacip ibadeti kurumsal hale getirdiðinizde
ayrýca bir çok hayýrlara vesile oluyorsunuz. Ýþte teþkilat olarak bunu yapmaya
çalýþýyoruz. Yardým ettiði-
Arslan, Bu Çocuklar
Bizim Geleceðimizdir
33
miz bölgede yaþayan insanlarýn refah düzeyinin ve
toplumsal bilincinin artmasý bizim için önemlidir ki
Kurban Kampanyasý buna
vesile olan bir çalýþmadýr.
Biz, bu yardýmlarýn o
bölgelerdeki insanlarýn hayatlarýný diðer açýlardanda
desteklemesini istiyoruz.
Ýstiyoruz ki yardým edilen
ihtiyaç sahibi sahibi insanlar yaþadýklarý toplumda
söz sahibi olsunlar. Bizim
burada bir kurum olarak
yaptýðýmýz çalýþmalar gidilen ülkelerde kurumsallaþmayý teþvik eden bir etkide
bulunuyor. Dikkat ederseniz dünyada bu çerçevede
yaþanan yeni ve farklý bir
hareketlilik söz konusu. Ýnsani yardým çalýþmalarýnda
bulunun kurum ve kuruluþlarýn sayýsý geçmiþe kýyasla artmakta. Tabi bu sevindirici bir geliþme. Bir
Kurban Organizasyonuyla
siz diðer dünyalarý tanýyor
ve iþbirliðine giriyorsunuz.
Kurumlar arasý iþbirliðini
artýrýyorsunuz. Örneðin
Afrka ülkelerinde beraber
çalýþtýðýmýz bazý kurumlar,
‘‘biz de böyle olamaz mýyýz’’ diyerek toplumsal sorumluluklarýný artýrýyorlar.
nel Baþlýk Sekreteri
Alaattin Salçýk ile
birlikte Miesbach DÝTÝB Meydan Camii´ni ziyaret ederek,
caminin Almanlara
tanýtýmýnda bulunan
çocuklarla bir araya
geldi.
Miesbach DÝTÝB
Meydan Camii´nindeki çocuklarla sohbet eden Arslan, çocuklar bizim Almanya’da ve Avrupa’da
kültürümüzün ve geleceðimizin garantisi
olduklarýný belirterek, baþarýlarýnýn devamýný diledi.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
34
KÖR TALÝH
Talih adýnda bir þair, bir
kaside yazýp Timurlenke
takdim eder. Kasideyi beðenen hükümdar, huzuruna davet ettiði þairin bir gözünün kör olduðunu görünce, þaka olsun diye sorar:
“Mahlasýnýz nedir?”
Þair cevap verir:
“Talih!”
Timurlenk þöyle der:
“Çok isabetli bir mahlas
bulmuþsun; ‘talihin gözü
kördür’ derler.”
Þair de müphem bir cevap verir:
“Hakkýnýz var Þahinþah! Gözü kör olmasaydý
sarayýnýza girer miydi?”
DÜNYA HAPSÝ
Devrin padiþahý, bir
suçluyu, “Suçun büyük, seni müebbet hapse mahkûm
ettim!” demiþ.
Mahkûm bunu duyunca
heyecanla sormuþ:
“Ey padiþahým! Muvakkat dünyada, müebbet hapis olur mu?”
BASTON
Bastona "Frenk Deðneði" denildiði zamanlarda,
derviþin biri Kethüdazade
Arif Efendinin bastonunu
görüp sitemle sormuþ:
“Bu Frenk deðneði de
kimin?”
Arif Efendi, cevap vermiþ:
“Ben onu sünnet ettirdim…”
KÜÇÜK YALAN
Ýbni’s-Seken’in kýzý Esma (r.a.), Peygamber Efendimiz’e:
“Yâ Resulallah, birimiz,
canýnýn istediði bir þeye,
‘caným istemiyor’ dese, bu
yalan sayýlýr mý?” diye sordu.
Efendimiz (s.a.v.), Esma’nýn bu sorusuna karþý
þöyle buyurdu:
“Yalan, yalan olarak yazýlýr; küçük yalan da küçük
yalan olarak yazýlýr.”
GÖRMEME NÝMETÝ
Hilâl-i Râî'nin, Kör Þair
Beþþar diye tanýnan bir
dostu vardý. Hilâl ona arasýra aðýrca þakalar yapardý.
Hilâl-i Râî bir gün Beþþar’a
sordu:
“Cenab-ý Hak bir kimseyi görmekten mahrum
ederse, onun yerine baþka
bir nimet verirmiþ. Seninki
nedir?”
Beþþar biraz kýzarak cevap verdi:
14:31 Uhr
Seite 34
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
komik yazýlar
Hazýr Cevaplar
“Senin gibilerin yüzünü
görmemek...”
PALTO
Ressam Ýbrahim Çallý,
bir kýþ günü terziden yeni
paltosunu aldý. Ve o gün
kendisine yeni bir palto
alan bir arkadaþý ile karþýlaþtý.
“Bak Çallý,” dedi arkadaþý. “Benim paltom seninkinden daha güzel.”
Çallý, “Nesi güzel?” deyip dudak büktü.
Arkadaþý paltosunun
içini gösterdi:
“Bak,” dedi, “benimkinin içinde kürk var.”
Ünlü ressam yarý alaylý
cevap verdi:
“Benimkinin içinde de
Çallý var.”
YEDEK HAFIZA
Bir gün, sahabeden birisi Peygamberimize (a.s.m.):
“Hafýzam
kuvvetini
kaybetti. Ýþittiðim sözleri,
aklýmda tutamýyorum!”
deyip yardým istemesi üzerine
Peygamberimiz
(a.s.m.):
“Sað elinden faydalan...” buyurdu.
“Nasýl faydalanayým?”
diye soran sahabesine
Efendimiz (a.s.m.) þöyle cevap verdi:
“Duyduðun sözleri, yazýp bir yerde sakla!”
EÞSÝZ ESER
18. yüzyýlýn meþhur
Fransýz þairlerinden A. Piron’a, yazar geçinen birisi
bir gün þöyle demiþ:
“Hiç kimsenin cesaret
edemediði, etmeyeceði bir
konuda eþsiz bir eser yazmak istiyorum, ne dersiniz?”
Piron da ona þu tavsiyede bulunmuþ:
“Öyle ise kendinize bir
methiye (övgü) yazýn!..”
KÝTABA GEÇMEK
Babýâli’nin nüktedan simalarýndan Nurettin Artam, yolda karþýlaþtýðý Ahmet Muhip Dranas’a, “Tebrik ederim dostum,” demiþ.
“Ýsminiz kitaplara geçmiþ
bulunuyor.”
Ahmet Muhip Dranas,
merakla sormuþ:
“Yok caným, nerde gördün?”
Nurettin Artam, büyük
bir ciddiyetle cevap vermiþ:
“Telefon rehberinde.”
MUTLU SON
Necip Fazýl’dan, bir piyes hakkýnda bilgi istediklerinde:
“Ýyi bir piyes,” demiþ.
“Sonu iyi bitiyor.”
“Nasýl yani?” diye sormuþlar:
“Yani,” demiþ. “Perde
kapanýnca herkes çok seviniyor.”
PINARDAN
KAYNAÐA
Bestekâr Selâhattin Pýnar’a, yine kendi gibi bestekâr olan Saadettin Kaynak ile aralarýndaki fark sorulduðunda, þöyle mütevazi bir cevap verir:
“Soyadlarýmýza bakýldýðýnda anlaþýlýr efendim. O
koskoca bir kaynak, ben ise
sadece bir pýnarým.”
TEHLÝKE NEDÝR?
Biri, Hz. Peygamberin
arkadaþlarýndan Malik b.
Bera’ya sorar:
“Allah, Kur’an’da; ‘Kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayýn (Bakara,
195)’ buyuruyor. Burada
sözü edilen tehlike nedir?
Savaþ meydanýnda düþman karþýsýndaki tehlike
midir?"
Hz. Bera þu cevabý verir:
“Hayýr, tehlike o deðildir. Tehlike, bir kiþinin günah iþledikten sonra artýk
Allah beni affetmez diye
zannetmesidir.”
YETERLÝ OLAN
Bir öðrencisi Konfüçyüs’e dedi ki:
“Yaþadýðýn kentte seni
herkesin sevmesi nasýldýr?”
“Yeterli deðil,” cevabýný
alan öðrenci bir daha sordu:
“Peki, kentte seni herkesin sevmemesi nasýldýr?”
Konfüçyüs þöyle cevapladý:
“Yeterli deðil. Ýnsanlarýn
arasýnda iyilerin seni sevmesi; kötülerin de sevmemesi daha iyidir.”
AÇIK KAPI
Allah dostlarýndan Salih
Murri, bir sohbetinde sýk
sýk:
“Bir kimse Hakk’ýn kapýsýný durmadan ýsrarla çalarsa bu kapý bir gün ona
mutlaka açýlýr,” diye tekrar
etmektedir. Arka sýralarda
sohbeti dinlemekte olan
Rabia Hatun dayanamaz,
Salih Murri’nin sözüne
müdahale eder:
“Daha kaç defa o kapý
çalana açýlýr, deyip duracaksýnýz! O kapý ne zaman
kapanmýþtý ki tekrar açýlsýn.”
EN AKILLI OLAN
“En akýllý kimdir?” diye
soruyorlar Hz. Peygamber’e (asm).
Þöyle buyurur:
“En akýllýnýz, Allah’tan
en çok korkanýnýz, emir ve
yasaklarýna uyanýnýzdýr.”
RUH NEREYE GÝDER?
Ýbni Abbas’a soruyorlar:
“Ölünce ruhlar nereye
gider?”
Cevap verir:
“Mum söndüðünde ýþýðý nereye gider?”
GÜNAHA
MEYLETMEK
Mehmet Zahid Koktu
mutasavvýf ve arif bir kimseydi. O yaþayýþýyla ve konuþmaklarýyla insanlarý
kendine çekerdi. Zeyrek’te
otururdu. Sevenleri akýn
akýn ziyaretine gider, sohbetini dinlerdi.
Bir gün birisi sordu:
“Hocam ben zikrimi artýrdýkça günahlara meylim
de artýyor.”
Þu cevabý verdiler:
“Bir cisim havada ne kadar çok hýzla giderse atmosfer de ona o hýzla karþý
koyar. Sen zikrine, ibadetine devam ettikçe elbette
þeytan seninle uðraþacak.
Ýbadetine devam edersen
bu hal senden kalkacak.
Daha güzel þeylere ulaþacaksýn.”
OMLET
George Orwell, bir komünizm sempatizanýyla
Stalin’in baský rejimini tartýþmaktadýr. Sempatizan
der:
“Ama yumurtalarý kýrmadan omlet yapamazsýnýz ki.”
George Orwell cevap
verir:
“Peki ama omlet nerede?”
YORGAN
Bir adam arkadaþýnýn
evine gece yarýsý misafir gider. Kýþ mevsimi olduðundan gece yatakta titremektedir. O sýrada konaðýn harem kýsmýndan ney sesi duyulmaktadýr. Misafir duvarýna vurarak, ev sahibine:
“Ne yapýyorsunuz?” diye sorar.
Ev sahibi cevap verir:
“Ýsfahan peþrevini çýkarmaya çalýþýyorum.”
Misafir bunu duyunca
dayanamaz ve þöyle baðýrýr:
“Aman efendim býrakýn
Ýsfahan peþrevini de bana
bir yorgan çýkarýnýz.”
PARANIN HAYIRLISI
Hz. Peygamber’e (asm)
sordular:
“Bir paranýn hayýrlý
olup olmadýðýný nasýl anlarýz?"
Allah’ýn Resulü þöyle
cevap verdi:
“Hayýrlý para, insanýn
kendisine, ailesine ve geçimine harcadýðý paradýr."
TERSÝ VE DÜZÜ
Picasso, Rodin'e yeni tamamladýðý bir tablosunu
göstererek:
"Bu eserim, hoþunuza
gitti mi? Ona henüz imzamý koymadým, bu konuda
fikrinizi almak isterim” diye sordu.
Rodin, tabloyu evirip
çevirdikten sonra fikrini
söyledi:
"Evet, dostum, tablonuza imzanýzý koymanýzý tavsiye ederim. Böylelikle hiç
olmazsa tablonun neresinden asýlacaðý belli olur."
TEKLÝF
Ýmam-ý Azam Ebu Hanife’ye Kufe valisi tarafýndan en yüksek yargý makamý teklif edildi, imam reddetti. Kendisine hayli ricada bulunuldu dostlarý tarafýnda bu teklifi reddetmesi
halinde can güvenliði bulunmadýðý hatýrlatýldý. Büyük Ýmam bu ýsrarlara þu
cevabý verdi.
“Bu dünyada cezalandýrýlmak, ahirette cezalandýrýlmaktan evladýr. Bir yöneticinin beni öldürmeye gücü yeter fakat tekliflerini
kabul ettirmeye asla.”
HERKES
KENDÝNE GÖRE
Bernard Shaw’ýn da hazýr bulunduðu bir toplantýda tiyatrodan söz ediliyor.
Yazar herkesi dinledikten sonra þöyle demiþ:
“Tiyatro dediðimiz gerçekten çok garip. Yazar
kendine göre bir oyun yazar... Aktörler bunu kendilerini göre yorumlayýp oynarlar… Seyirciler de kendilerine göre ayrý ayrý anlamlar çýkarýrlar…”
28. sayi sayfalar
30.04.2009
özel köþe
Yalnýzlýk Ýçimi Burar
Bu
dünya
denen
Âlemde kimler yalnýz
kalmadý ki Hz Âdem de
yalnýzdý. Bu silsilenin ilkiydi ve Nebiler hep yalnýz baþladýlar. Hak Davanýn yücelmesi için RABBÝMÝN ellerine verdiði
sancaðý ileri götürebilmek
ve Yaratýcýnýn rýzasýný alabilmek için ne çekmediler
ki. Hep zoru seçerek yalnýzlýk vadisinde ilerlediler. Bir de yalnýzlýðýn öbür
yüzü var ki acýlar, dertler
dururken dünya uðruna
sözünde
durmayanlar
var. Hz Hüseyin`e söz verip de Kerbela`da yalnýz
býraktýklarý gibi söyledikleri ve savunduklarý kelimede ‘’Gönüllerimiz seninle ama kýlýçlarýmýz sana karþý’’ diyerek güya
kendilerini savunmuþ oldular. Yalnýzlýk, gece gibi
karanlýk, insanlarýn ruhuna yalnýzlýðý tattýrýr. Dost
dediðin insanlarýn arkadan hançerledikleri gibi.
Yalnýzlýk, dava sahibi insanlarýn liderini, zor zamanlarýnda býrakýp kaybolduklarý gibi. Yalnýzlýk
aslýnda içimi burar bir ürperti oluþturur bende.
Yalnýzlýk insanýn bir imtihanýdýr esasýnda. Velhasýl
Hak davanýn ve haklýnýn
savunucusu olmanýn zor
ve engelli yollarda ilerlemek olduðunu bilerek
yürümektir vesselam…
BABAMIN
EHLÝYET ALMASI
Babamýn ehliyet almasýnýn Türkiye ve Almanya
durumu olduðu için önce
Türkiye penceresinden
baþlayalým. Babam askere
gitmeden önce Karaman`da aðýr vasýta ehliyetini almak için imtihana
girer. Direksiyon ve yazýlý
imtihan bittikten sonra sýra uygulamalý tamir ve
sözlü imtihana gelir. Önce
arabayý bozarlar babamý
çaðýrýrlar ve:
—Hacarap hadi arabayý çalýþtýr derler. Tabii babam kontaðý çevirir ama
týk yok, hemen elektrik
akýmýný takip eder bakar
ki platinde kâðýt var çeker
alýr ve araba çalýþýr. Bu sefer tutarlar sözlü imtihana ve sorarlar:
—Hacarap karbüratö-
14:31 Uhr
Seite 35
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
HACARABIN
SERÜVENLERÝ-15
re pense düþse nasýl
çýkarýrsýn.
Babam da:
—Muavin eksozdan girer alýr gelir deyince.
Ýmtihaný
yapan
memur:
—Kaybettin Hacarap muavin eksozdan
girer mi sen bizle dalgamý geçiyorsun. Sen
çok sinirlisin böyle
durumda trafikte tehlikeli olursun deyince.
Babamda:
—Karbüratöre hiç
pense düþer mi der.
Tam olayý kapatacaklarý sýrada yani ehliyeti kaybedeceði zaman Karaman’ýn eþrafýndan biri
elinde bastonla koþarak
gelir ve onlara:
—Bu garipten ne istiyorsunuz adam kazandýðý halde kaybettirmeye
mi çalýþýyorsunuz. Ýlla cebinize bir þey mi koymasý
lazým diye çýkýþýnca babam da ehliyeti cebine
koyuyor.
Tabii Almanya penceresinden bakýnca biraz
daha gülünç oluyor. Babam tutuyor 1969 senesinin son aylarýnda sýfýr
Ford 20 M alýyor. Tabii
Türkiye ehliyetim var diye sürmeye devam ediyor. Bir gün arkadaþýnýn
biri:
—Hacarap senin ehliyetin var mý ki? Araba sürüyorsun deyince.
Babamda:
—Türkiye’den 2-3 ehliyetim var birini Konya’dan, birini Kars’tan birini de askerde aldým deyince. Arkadaþý:
—Sen yine de bir sor
diyor.
Babam araþtýrýyor ehliyetleri kayýp tabii bir sürücü kursuna baþvuruyor.
Babam içeri giriyor bakýyor içerde bir temizlikçi
Babam:
—Ben ehliyet için gelmiþtim diyor.
M.Salih AYDIN
Temizlikçide:
—Birazdan gelirler diyor.
Babamda:
—Benim ehliyetim var
ama kaybettim bu iþ nasýl
oluyor diye çat pat derdini anlatýyor.
Temizlikçi de doldurulacak test kâðýtlarýný gösteriyor. Babam durumu
öðrenince oturup bekliyor. Beklerken aklýna bir
fikir geliyor ve temizlikçi
kadýna:
—Bunun doðrularýný
kalemin ucuyla noktala
diyor kadýnda cetveli
üzerine koyup noktalýyor
babam da 10 DM veriyor.
Adam gelince durumu
ona da anlatýyor o da o
test kâðýdýný çýkarýp veriyor. Babam da hemen
dolduruyor. Adam babama soruyor:
—Araba sürmesini biliyor musun?
Babam da:
—Uçak, tiren hariç
hepsini sürerim deyince
dýþarýda arabaya bindiriyor ve:
—Hadi sür bakalým diyor. Babam bir bakýyor
araba otomatik vites tabii
hiç sürmediði bir araba:
—Ben böyle araba sürmedim deyince adam
gösteriyor babam da gazlýyor adam bakýyor iyi
park yaptýrýyor o da tamam böylelikle ehliyeti
alýyor.
CÝMRÝLÝK
BU KADAR ZOR
Zamanýn birinde
babam Tilkicilerin þoförü olmuþ. Sonra
Morcalý Köyüne müþteri götürüyor. Babam
arabayý sürerken Tilkicinin oðlu Osman
babama diyormuþ:
—Hacarap sen direksiyonu bana ver
sen gazla vitesi idare
et camdan dýþarýda.
Tabii böyle devam
ederken kamyon bozulmuþ bizim Tilkici
çok cimri imiþ bahçede
aðacýn altýnda et piþirtmiþ
tam yiyeceðinde babam
gelmiþ ve:
— Araba bozuldu demiþ
Tilkici de:
—Kaç para tamiri? diye sorunca
Babam da:
—20 lira deyince Tilkici ekmeði yutamamýþ bo-
35
ðazýnda kalmýþ.
Adamý ölmekten zor
kurtarmýþlar oðlu Osman
biraz sürmeyi öðrenince
babama yolu göstermiþler.
BABAMIN
BESMELESÝ
Babam parayý sevmediðinden cebinde para
tutmaz yani para harcamada çok cömerttir.
Bize de þunu söyler:
—Cebimde para olmadýðý zaman rahatlýyorum.
Onun için harcamalarý
anneme býraktý. Para lazým oldu mu annem verir
onuda az verince iþine
gelmez. Babam anlatýyor:
-Haným izinde harçlýðý
az verince ben de hanýmýn bir yerlere gitmesini
bekliyorum. Haným dýþarý
çýkýnca cüzdaný sakladýðý
yerden buluyorum ve
içinden alýyorum ama
besmelesiz almýyorum.
Ben alýyorum þeytan da
almasýn. Tabii haným gelince her þey ortaya çýkýyor ama deðer ben parayý
çoktan aþýrdým bile. Babam bu güldürmek için
bir þeyler bulur vesselam.
Bugünlük de bu kadar
dostlar saðlýcakla kalýn.
28. sayi sayfalar
36
30.04.2009
14:31 Uhr
Seite 36
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
bulmaca
28. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
amazan ayý Hicrî
takvimin 9.cu ayýdýr.
Hicrî
takvim,
arabçada kamer denilen
ayýn hareketlerine göre
düzenlendiði
için
de
kamerî takvim diye de
bilinir. Bunun için Hicrî
takvimi oluþturan aylara
kamerî aylar da denir.
Ramazan ayý da bu aylarýn
dokuzuncusudur ve oruç
ayýdýr. Ramazan ayý 29 ve
bazen de 30 gün olur. Hicrî
yýl 354 veya 355 gün
olduðu için de her yýl ortalama 11 gün önce baþlar ve
36 yýlda bir 365 günlük
takvime göre ayný aya ve
zamana rastlar.
Bakara
Sûresi’nde
“Orucun sayýlý günlerde...”
[2:184] farz olduðu, bu sayýlý günlerin ise, “Ramazan
ayý” olduðu bildirilmekte,
bu yüzden de “Öyleyse
sizden kim bu ay’a eriþirse,
oruç tutsun” [2:185] emri
ile Ramazan ayýnýn oruç
ayý olduðu bildirildiði gibi,
Peygamber
Efendimiz
(sav) de Ýslam’ýn beþ temel
esesýný anlattýðý hadis-i þerifinde, farz olan orucu “....
ve Savmi Ramazane...“
(Ramazan orucu) diyerek
de Oruç ayýnýn Ramazan
ayý olduðunu bildirmiþtir.
Oruç kimlere farzdýr?
Orucun bir Müslümana
farz olmasý için o kiþinin
önce, Ýslamî olarak ibadetle
mükellef olma þartý olan
akil ve balið olmanýn yaný
sýra, sýhhat ve ikamet sahibi (mukim) olmasý gerekir.
Bakara Sûresi’nin 184.
ayeti hasta ve sefer halindeki Müslümanlarýn Ramazan orucu ile ilgili hükmü þöyle bildirmektedir:
“(Oruç) sayýlý günlerdir.
Sizden her kim hasta yahut
yolcu olursa tutamadýðý
günler kadar diðer günlerde oruç tutar. (Ýhtiyarlýk
veya þifa umudu kalmamýþ
hastalýk gibi devamlý mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir
yoksulu doyuracak fidye
gerekir.” [2:184]
Orucun mahiyeti nedir?
Oruç, bir müslümanýn
Allah’ýn emrine ve O’nun
rýzasýný kazanma amacýyla
insanýn nefsine, yeme, içme ve eþlerarasý cinsel
iliþki gibi normal zamanlarda meþru olan bu þeyleri
belirli bir süre yasak etmesidir. Orucun Ramazan ayý
içindeki vakti ise gündüz
R
14:31 Uhr
Seite 37
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
Ramazan Orucu’nun
genel hükümleri
vakitleridir. Gündüz
vakitleri, sabahleyin
oluþan Fecr-i Sadýk’ýn
(þafak vakti) baþlangýcýndan itibaren, akþamleyin güneþin gurubuna (batýþýna) kadar olan
vakittir. Ýslam alimlerinin bir kýsmý, oruca ihtiyaten birinci þafaktan
(yalancý þafak) baþlanabileceðini söylemiþ iseler de aslolan fecr-i sadýktýr.
Peygamber efendimiz (sav) orucu çok
hikmetli bir þekilde tarif etmiþ, müslümanlar
için bir koruyucu muhafýz
olduðunu bildirmiþ ve karþýlýðýnýn da ancak Allah
(cc) tarafýndan verileceðini
haber vermiþtir.
“Oruç insaný Cehennem
ateþinden koruyan bir kalkandýr. Týpký sizi harpte
ölüme karþý muhafaza
eden bir kalkan gibi.” (Nesâî, Savm, IV, 167)
“Oruç bir kalkandýr.
Oruçlu kötü (kem) söz söylemesin. Kendisiyle itiþ mek ve dalaþmak isteyene
iki defa “Ben oruçlu yum”desin ve uymasýn.
Ruhum, yed-i kudretinde
(kudret elinde) olan Allahu
Teâlâ (c.c)’ya yemin ederim ki; oruçlu aðzýn (açlýk)
kokusu, Allah indinde
misk kokusundan daha temizdir. Cenab-ý Hak buyurmuþtur ki: “Oruçlu
kimse benim rýzam için yemesini, içmesini ve cinsi
arzularýný
býrakmýþtýr.
Oruç doðrudan doðruya
bana edilen (riya karýþmayan) bir ibadettir. Onun sayýsýz sevabýný da, doðrudan doðruya ben veririm.
Halbuki baþka ibadetlerin
hepsi on misliyle öden mektedir.” (Buharî, 897)
Oruca ne zaman
ve nasýl niyet edilir?
Oruç ibadetinin yerine
getirilmesi için niyet þarttýr. Niyetin vakti ise, akþamdan ertesi gün kuþluk
vaktine kadardýr. Genellikle sahur yemeðinden sonra
niyet edilse de, niyetini
unutan kimse kuþluk vaktine kadar niyetini gerçekleþtirebilir. Asýl niyet kalble
Ýlhan BÝLGÜ
olacaðý için Ramazan orucu tutmak amacýyla, sahura kalkan veya sahura
kalkmadýðý halde gündüz
oruç tutmayý düþünüp bu
düþüncesini gerçekleþtiren
kimse, dili ile niyet etmese
de niyet etmiþ sayýlýr.
Orucu bozmayan
þeyler nelerdir?
Peygamber Efendimiz
(sav), unutarak yiyen ve
içen bir sahabeye hitaben
“Orucunu tamamla!. Sana
ancak Allahu Teâlâ (cc) yedirdi ve içirdi.” buyurarak,
oruç tutan bir mükellefin
unutarak yer veya içerse
orucunun bozulmayacaðýný bildirmiþtir. Ayrýca kan
aldýrmak ve kendiliðinden
kusmak ile ihtilam olmak
da orucu bozmaz.
Orucu bozan ve
kefareti gerektiren
haller nelerdir?
Gýda alma/beslenme ve
susuzluðun giderilmesi
amacýyla vücuda yiyecek
birþeylerin alýnmasý ve cin-
sel iliþki orucu bozar.
Bunun için, orucun bu
þekilde kasten bozulmuþ olmasý halinde,
mükellef Müslüman,
hem bu orucu gününe
gün kaza eder ve hem
de ceza olarak arka arkaya olmak üzere iki
ay oruç tutar. Bu iki aylýk oruca keffaret orucu
denir.
Bir mükellefe hem
kaza, hem keffaret’in
gerekli olmasý için þu
durumlarýn meydana
gelmiþ olmasý lazýmdýr:
1) Kasden orucu
bozmuþ olmak þarttýr.
2) Mükellef, orucunu
kendi iradesi ile bozmuþ
olmalý; zorlama ile bozmamýþ olmalýdýr.
3) Oruçlu, oruca baþladýktan sonra hastalanmamýþ ya da sefere çýkmamýþ
olmasý gerekir.
4) Oruçlu, geceden niyet etmiþ olmalýdýr.
5) Mükellef, orucunu
bozarken,
tabiî gýdalardan veya gýda yerine geçebilecek yiyecek ve
içeceklerden faydalanmýþ
olmalý veya cinsel iliþkide
bulunmalýdýr.
Orucu bozan ve sadece
kazayý gerektiren
durumlar nelerdir?
Mükellefin herhangi bir
kasdý olmadan, zorlama ve
hata sonucu orucu bozulursa, gününe gün kaza etmesi gerekir. Meselâ Ramazan ayýnda oruca niyyet
eden bir mümin, unutarak
yeyip-içer veya cima eder,
daha sonra da sýrf cehaleti
sebebiyle orucunun bozulduðu zannýna kapýlarak iftar ederse; günü gününe
kaza eder. Zorla iftar ettirilmiþ olan kimsenin veya
hataen orucunu bozmuþ
olan mükellefin de sadece
kaza etmesi esastýr. Keffâret lâzým gelmez.
Oruçlu misk ve gül gibi
bir þey koklayabilir; gözüne sürme çekebilir, zayýf
düþmeyecekse, kan aldýrabilir; misvak kullanabilir,
aðzýný diþ macunu olmaksýzýn fýrça ile fýrçalayabilir,
aðzýna su alýp gargara yapabilir, serinlemek ve hara-
37
reti gidermek için duþ alabilir veya ýslak beze sarýnabilir.
Ramazan’da oruç
tutmamayý mübah
kýlan mazeretler
nelerdir?
Bakara Sûresi’nin 184.
ayeti, Ramazan ayýnda
oruç tutmamayý mübah kýlacak þartlarý açýklamýþ
([2:184]), Ramazan’da tutulamayan ve daha sonra da
kazasý mümkün olmayan
hallerde de her gün karþýlýðýnda bir fakirin doyurulmasýna yetecek kadar fidye
ödenmesini emretmiþtir.
Bunun için, mükellefin
hasta olmasý veya seferî olmasý, Ramazan ayý orucu
hususunda, mükellefi sorumlu tutmamýþ, ancak bunu kendisine býrakmýþtýr.
Eðer mükellef oruc tutmaz
ise, daha sonra bu orucu
kaza eder.
Oruç tutmaya gücü yetmeyen ihtiyar kimse demek olan Þeyh-i Fanî de
oruç tutmakla mükellef deðildir. Bu durumdaki bir
kimse, oruç tutmaz; ama,
her gün için bir yoksula
fidye verir. Ýyileþme durumu olmayan hastanýn hali
de böyledir.
Kadýnlarýn hayýz ve nifas hallerinde olmasý Ramazan orucunu tutmalarýna manidir. Bu durumdaki
kadýnlar oruç tutmazlar,
ancak bu halleri geçtikten
sonra Ramazan orucuna
devam ederler, tutamadýklarý oruçlarý da Ramazan
sonrasýnda kaza ederler.
Hamile ve çocuk emziren kadýnlar ise, isterlerse
Ramazan orucunu tutarlar
isterlerse tutmazlar. Ancak
bunu daha sonra kaza
ederler.
Makbul olan Oruç
Oruç, belirli bir süre sadece yemeyi, içmeyi býrakmak deðil, ayný zamanda
her türlü kötülükten de
uzaklaþmýþ olma durumudur. Bu haller, orucun gerçek manasýyla tutulduðunu gösterir. Oruç süresince
Müslümanlar, dillerini yalandan; ellerini haram iþlerden; gözlerini harama
bakmaktan;
kulaklarýný
yalan ve dedikodu dinlemekten; ayaklarýný da kötü
iþler peþinde koþmaktan
uzaklaþmak zorundadýr.
Aslýnda bu durum ömür
boyu böyle devam etmelidir.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
38
ürk Alman Saðlok
Vakfo, DÝTÝBe baðlý
Giessen, Stadtallendorf, Neustadt, Biedenkopf,
Gladenbach, Haiger, Dillenburg, Herborn, Ehringshausen, Butzbach, Friedberg
ve Nidda cemiyetleri ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti
Frankfurt Baþkonsolosluðu
Din Hizmetleri Ateþesi Sayýn Galip Akýn`nýn bilgisinde özellikle Göçmen gençlerin meslek eðitimi olanaðý
bulmada yaþadýklarý sorunlara çözüm olarak
HER GENCE BÝR MESLEK
YERÝ sloganý ile
MESLEK EÐÝTÝM KAMPANYASINI Baþlatmýþtýr.
Federal Eðitim Bakanlýðý, Avrupa Sosyal Fonu ve
Federal Meslek Eðitim kuruluþu tarafýndan desteklenen Proje çerçevesinde ki
bir yýl sürecek Kampanyanýn amacý baþta aþaðýdaki
meslek dallalarý olmak üzere mümkün olduðunca
Gençlere uygun meslek
alanlarýna yönlendirme yapabilmek ve eðitime baþla-
T
aderborn Hicret Camii
yeni binasýna taþýndý.
Ýki bayramý bir arada
yaþadý.
Paderborn Cemiyet Baþkani Mevlüt Aydýn katýlan
cemaate ve çok deðerli misafir hatiplere teþekkür ederken; yeni camideki yapýlanmayý ve faaliyeti anlatýrken
duygulu anlar yaþadý.
Bölge Eðitim Koordinatörü Zeki Seker Hocaefendi:
‘Eðitim temel esaslarýný
oluþturan camilerdir, camiler ve cemaatimiz var oldukça eðitim de her daim
var olacaktýr.‘ dedi.
Genel Merkezden Ýrþad
Baþkaný Ahmet Özden: ‘Ýþte
bereketli ayýn en güzel bereketi de budur. Paderborn
yönetimine, cemaatine ve
tüm emeði geçen dostlarýmýza tesekkür ederim.’ diyerek geçmiþlerimizi de
P
14:31 Uhr
Seite 38
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
HER GENCE BÝR MESLEK YERÝ
MESLEK EÐÝTÝM KAMPANYASI
tabilmektir.
Muhasebeci
yardýmcýlýðý,
Avukat ve Noter
yardýmcýlýðý,
Teknik ressamlýk,
Veteriner yardýmcýlýðý,
Diþ Doktoru
yardýmcýlýðý,
Diþ Teknikeri,
Ortopedi Teknikeri,
Gözlük ve Duyma
cihazý teknikeri,
Týp
Dökümantasyonluðu,
Kampanya süresince cemiyetlerin bölgelerinde Ailelere ve gençlere yönelik
Meslekler hakkýnda ayrýntýlý bilgilendirmeler yapýla-
cak, uzmanlar tarafýndan
gençlerin biyografilerine,
yeteneklerine, isteklerine
uygun meslek seçimine
destek olunulacaktýr. Ayrýca
baþvuru dilekçelerinin hazýrlanmasý zamanýnda ve
doðru adreslere gönderilmesi saðlanacaktýr. Gençlere ek olarak öngörüþmeye
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi
Paderborn Hicret Camii açýlýþý
rahmetle andý. ‘Camilerin
süsü cemaattir. Avrupa´daki camiler Nuh´un gemisi
misalidir.’ diyerek sözlerine
son verdi.
IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri Paderborn`un cemiyet yöneticilerini bu verdikleri güzel
ve özel hizmetten dolayý ve
bu güzel günde el yapýmý
olan Kabe resmini cemiyet
baþkanýna hediye ederken;
‘Böyle güzel bir günde iki
bayram Onbir ayýn Sultaný
tüm müslümanlarýn bugün
ilk Teravih namazýdýr. Müslümanlar camilere koþtu ca-
mileri coþturdu. Bundan
dolayý bizler de cemiyetimizin yeni binasýnýn açýlýþý
için koþtuk buradayýz. Ne
mutlu ki sizlere Kabe´nin
bir þubesinin açýlýþýndayýz.
Paderborn þehri hizmetini
Hicret Camii´sinde müslümanlara açtý. Cenab-ý Allah
haber
hazýrlýk kurslarý verilecektir. Gereksinim durumunda
son sýnýf ögrencilerin iyi bir
not ortalamasý ile diplomaya ulaþabilmeleri için aktif
danýþmanlýk yapýlacaktýr.
Kampanya
süresince
kampanyaya katýlan cemiyetler de düzenli olarak konuyu duyaracaklar ve meslek seçimi sürecinde olan
gençlerin tesbit edilmesini
saðlýyarak gençler ile uzmanlarýn buluþmasýný aktif
destekliyeceklerdir.
Kampanya yürütücüsü
kurumlar belirli dönemlerde
buluþarak deðerlendirmede
bulunacaklar ve aksaklýklarý
gidereceklerdir. Ayrýca yapýlan çalýþmalarda ilgili resmi
kuruluþlar bilgilendirilerek
birlikte çalýþma yollarý aranacaktýr.
Bir yýlýn sonucunda en
çok gencin meslek eðitimi
yeri bulduðu cemiyete bir
dizüstü bilgisayar hediye
edilecektir.
Ayrýntlý Bilgi
Ayla Gediz
0641 966 116 22
Ömer Aydýn
0172 19 78 169
(c.c) hepinizden razi olsun. ‘
diyerek sözlerini tamamladý.
Bölge Hatibi Efe Hoca:
‘Bugün iki þey için buradayýz birincisi: Allah (c.c)´in
rýzasýný kazanmak için ilk
Teravih namazýmýzý kýlmak
Cenab-ý Allah´tan af dilemek için saf tuttuk. Ýkincisi:
müslümanlara hizmet etmek için Paderborn cemiyeti þehrin en güzel yerine
Hicret Camii´sini hizmete
sundular. Bizler de sizinle
beraber olmaktan mutluyuz. Alemlerin Rabbi´ne
hamdolsun.‘ diyerek camiinin açýlýþ duasýný yapan Efe
Hoca cemaati coþturdu ve
aðlattý.
Hatira resmi ve ardýndan bir ziyafetle program
sona erdi.
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:31 Uhr
Seite 39
28. sayi sayfalar
30.04.2009
14:31 Uhr
Seite 40

Benzer belgeler