Eylül 2007 ve Eğitim Eki
Transkript
Eylül 2007 ve Eğitim Eki
09.09.2007 11:21 Seite 1 Yeni yayýn dönemine güçlenerek giriyoruz UNUTMAYIN! Bu sayýmýzla birlikte Belçika’da yetiþmiþ, Türk toplumundan çýkan üç yeni genç yetenek ekibimizi zenginleþtirecek, sayfalarýmýzý renklendirecek. Mustafa Kör ve Kenan Görgün, biri Vondel’in diðeri Voltaire’in dilinde yazan iki edebiyatçý. Özgür Balcý ise Belçika’yý izleyerek, çevremizde olup bitenleri bize yorumlayacak. Bu sayýmýzda verdiðimiz Belçika’da EÐÝTÝM özel ekini almayý unutmayýn! www.binfikir.be Sayfa 1.qxp Okuyun, bir fikir edinin Sayý 21 - Eylül 2007 Avrupa’da 11 Eylül sendromu Avrupa’nýn Ýslamlaþmasýndan korkan Avrupalýlar yasaða raðmen 11 Eylül saldýrýlarýnýn altýncý yýldönümünde Brüksel’de Ýslam karþýtý gösteri yapacaklar. Eylül’de ABD ve ardýndan Avrupa'da yaþanan terör saldýrýlarý, Batý'da Ýslam korkusunu arttýrdý. Müslümanlara karþý duyulan kuþku tüm Avrupa’da Ýslam fobisi yaratan düþmanlýða dönüþtü. Irkçý hareketler ve sað partiler yükseliyor. Her ne kadar Avrupa'daki Müslümanlarýn çoðu yaþadýklarý ülke vatandaþlýðýna geçmiþ olsa da ne yazýk ki hâlâ "öteki" olarak görülüyor ve "içerdeki tehdit ve düþman" olarak algýlanýyor. Kana dayalý ayýrýmcýlýk þekil deðiþtiriyor, “aþaðýlýk ýrklar” kavramýndan, “aþaðýlýk kimlik ve aþaðýlýk kültürler” kavramlarýna yöneliniyor. “Medeniyetler çatýþmasý” kavramý altýnda islam küçümseniyor, korku unsuru olarak algýlanýyor. 11 Köþe yazarlarýmýz Erdinç UTKU 4 Erdem RESNE 5 Özgür BALCI 6 Leyla ERTORUN 7 Mustafa KÖR 9 Ýlknur CENGÝZ 16 Mehmet AYDOÐDU 17 Haydar ABÝ 18 Kenan GÖRGÜN 19 Nihat DURSUN 21 Filiz TOSYALI 22 Belçikalý Türkler Ramazan’a hazýr Brüksel, Liège ve Anvers’teki Türkler Ramazan dolayýsýyla özel etkinlikler düzenliyorlar 10’da editör’den Tatil sonrasý Binfikir olarak aramýza yeni enerjiler katarak yeni bir yayýn dönemine baþlýyoruz. Üç yeni enerji, üç yeni yazarýmýz dikkatinizi çekecektir bu sayýda. 3’te KOALÝSYON UMUDU HERMAN VAN ROMPUY’A KALDI 3’te BELÇÝKA MEDYASINDA TÜRK GAZETECÝ OLMAK Orta sayfa röportajý 12-13’te “AB’ye Üye Devletlerde Irkçýlýk ve Yabancý Düþmanlýðý” baþlýklý rapora (FRA 2007) göre son 6 yýlda AB'ye üye en az 8 ülkede ýrkçý saldýrýlar artýþ gösterdi. Müslümanlarýn tektipleþtirilmesindeki rolü büyük olan medya ise asimile edici ve dýþlayýcý bir tutum sergiliyor. 11 Eylül saldýrýlarýnýn altýncý yýldönümünde 11 Eylül’de Brüksel’de "Þeriata Hayýr, Teokrasi deðil Demokrasi" sloganýyla “Avrupa’nýn Ýslamlaþmasýna Son” adlý bir gösteri planlayan Avrupa ülkelerinden gruplarý bünyesinde toplayan “Avrupa'da Ýslamýn Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifak, yasaða raðmen Ýslam karþýtý yürüyüþü gerçekleþtireceðini açýkladý. 4-5’te Sayfa 3x.qxp 09.09.2007 08:22 Seite 1 Eylül 2007 GÜNDEM Umut Van Rompuy’da Koalisyon görüþmeleri yýlan hikayesine dönüþtü. Elio Di Rupo “Jules Verne 80 günde devri alemi tamamladý, bunlar 80 günü aþmasýna karþýn henüz hükümet kuramadýlar” diyerek koalisyon partilerini iðneledi. 3 editör’den [email protected] Haber Merkezi ral Albert tarafýndan devlet reformlarý ve Brüksel-Halle-Vilvoorde seçim bölgesinin ayrýlmasý yüzünden yaþanan hükümet krizini çözmek üzere görevlendirilen Federal Meclis Baþkaný Herman Van Rompuy (CD&V) 10 Eylül’de krala bir ara rapor sunacak. Turuncu-Mavi (Hristiyan Demokrat–Liberal) koalisyona ECOLO’yu da almayý deneyen ama baþarýlý olamayan Van Rompuy MR, CDH, Open VLD ve CD&V-NVA yetkilileriyle görüþmelerini sürdürüyor. Van Rompuy’ýn devlet reformlarý ve Brüksel-Halle-Vilvoorde gibi konularda karþýlýklý güveni yeniden saðlamak için yavaþ davrandýðý belirtiliyor. Koalisyonda yer almasý beklenen Liberal partiler MR ve Open VLD temsilcileri Van Rompuy’ýn krizin aþýlmasý konusunda geliþme kaydettiðini ve hükümetin yakýnda kurulabileceðini ifade ettiler. Didier Reynders (MR) Van Rompuy’ýn çabalarý sayesinde CDH’ýn devlet reformlarý Serpil Aygün K Yeniliklerle yeni döneme Leterme hükümeti kurmakta baþarýlý olamadý konusunda yumuþaya baþladýðýný CD&V-NVA’nin de yaklaþýmýnýn deðiþtiðini söyledi. Open VLD’den Patrick Dewael hükümet kurulmasý konusunda olumlu sinyaller aldýðýný ve önümüzdeki günlerde koalisyon hükümetinin kurulabileceðini ifade etti. Fronkofon Sosyalist Partisi PS’in aðýr toplarýndan Laurette Onkelinx Van Rompuy’ýn bir an önce çözüm bulmasýný istedi. Daha önce de parti Baþkaný Elio Di Rupo “Jules Verne 80 günde devri alemi tamamladý, bunlar 80 günü aþmasýna karþýn henüz Di Rupo, 80 günü aþkýn süre içinde hükümeti kuramayan koalisyon partilerini iðneledi. hükümet kuramadýlar” diyerek koalisyon partilerine gönderme yapmýþtý. 10 Haziran Federal seçimlerinden sonra Meclis Baþkaný seçilen Van Rompuy Jean-Luc Dehaene’nýn baþbakanlýðý sýrasýnda Bütçe’den sorumlu bakanlýk yapmýþ, 1980’lerde ve 90’larýn baþýnda da Flaman Hristiyan Demokrat Parti Baþkanlýðýný yürütmüþtü. Yves Leterme’nin çabalarýnýn sonuç vermemesi üzerine Van Rompuy’a görev verilmesinde Belçika’da yapýlan önemli devlet reformlarýnda payý bulunmasý önemli rol oynadý. Eylül’de yürürlüðe giren yeni düzenlemeler Geleneksel olarak Eylül sadece eðitim yýlýnýn baþlangýçý deðil, ayný zamanda birçok yasanýn yürürlüðe girdiði ya da deðiþiklik yapýldýðý bir ay. 1 Eylül’de yürülüðe giren yeni düzenlemeleri sizin için listeledik. Haber Merkezi Boþanma kolaylaþtýrýldý Boþanma konusunda yapýlan deðiþikliklerle anlaþamayan çiftlerin boþanmasý kolaylaþtýrýldý. Eðer çiftler boþanmayý isterlerse 6 ay ayrý yaþadýktan sonra boþanabilecekler. Boþanmayý sadece taraflarýn birinin istemesi durumunda bu süre 1 yýl. Nafaka ödenmesi süresi ise evlilik süresi kadar olacak. Örneðin 5 yýl evli kaldýktan sonra boþanan biri en fazla 5 yýl süreyle nafaka ödeyecek. Davalar daha kýsa sürede sonuçlanacak Mahkemelerde bekleyen davalarýn azaltýlmasýna dönük çeþitli önlemler alýndý. Ýnsanlar davalarýnýn durumu hakkýnda daha iyi bilgilendirilecek ve yargýçlar adli procedürlerin kötüye kullanýlmasýyla daha iyi mücadele edebilecek. Yavaþ çalýþan yargýçlar üstleri tarafýndan cezalandýrýlacak. Borçlulara kolaylýk Borçlu kiþilere Ýþ Mahkemesinin belirlediði borç danýþmaný mali zorluklarý aþmasý için yardýmcý olacak. Acemilere daha fazla ceza 2 yýldan az süreli ehliyeti olan þoförler aðýr trafik suçlarý iþlediklerinde daha aðýr cezalara çarptýrýlacaklar. Genç sürücülerin ehliyetleri iptal edilebilecek ve yeniden ehliyet sýnavýna gir- mek zorunda kalabilecekler. Roaming ücretleri düþürüldü Dýþ ülkelerden Belçika’yý aramak ucuzladý. Proximus ve Mobistar roaming ücretlerini düþürdüler. Base zaten 1 Aðustos’ta uygulamaya baþlamýþtý. GSM operatörleri ücretlerini Avrupa Parlamentosu kararýna uygun hale getirdiler. SP.A’da üyeler sesini yükseltti laman Sosyalist Partisi SP.A baþkanlýðý seçimlerinde Caroline Gennez yenilgiye uðradý. Anversli sosyalistler partinin sol kanat adayý Eric Debruyn’u tercih etti. Üyelerin Debruyn’a oy vererek çok az sayýda baþkan adayý olabilmesini eleþtirdikleri sinyalini verdiler. SP.A tüzüðüne göre baþkan olabilmek için iki eyaletten 10 þubenin ve 5000 üyenin desteðinin alýnmasý gerekiyor. F Tatil sonrasý Binfikir olarak aramýza yeni enerjiler katarak yeni bir yayýn dönemine baþlýyoruz. Üç yeni enerji, üç yeni yazarýmýz dikkatinizi çekecektir, bu sayýda. Özgür Balcý, Binfikir sayfalarýnda baþarýlarýyla haber olmuþ bir kiþilik olarak yerini almýþtý. Gent Üniversitesi’nden mezun olurken verdiði lisans tezinin ödül almasýyla dikkatimizi çekmiþti. Daha sonra yazýlarýyla speakers corner sayfalarýmýzda yerini aldý. Þimdi ise Gazetemizin önemli yazarlarý arasýna girdi. Binfikir yeni yeteneklerin kendini ifade edebileði bir platform olma amacýný yavaþ yavaþ gerçekleþtiriyor. Flamanca olarak yazdýðý kitapFrankofon ve Flaman larýnda anlatým zeneðitim sistemlerinin ginliði ile Flaman açýklandýðý eðitim Edebiyat dünyasýný kendisine hayran býekimizde, eðitim harakan Mustafa Kör, yiberlerinden çocuklane sayfalarýmýzda bu baþarýsýyla haklý yerirýn cinsel eðitimine ni almýþtý. Kör’ün þiirkadar pek çok bilgiyi sel üslubunu bu sayýbulacaksýnýz. dan itibaren Binfikir sayfalarýndaki “ Binbir Söz” köþesinde okuyabilirsiniz. Aramýza yeni katýlan diðer bir yazarýmýz ise bundan yaklaþýk bir buçuk yýl önce Frankofon Edebiyat dünyasýnda adýndan sözettiren bir yazar olarak Belçika Medyasý ile birlikte Binfikir’in de ilgi odaðý olmuþtu. Kenan Görgün ile arkadaþýmýz Leyla Ertorun’un uzun ve keyifli bir orta sayfa röportajý ile kendisini sizlere tanýtmýþtýk. Kenan Görgün geçtiðimiz aylarda yine Belçika medyasýnda gündeme oturdu. Kendisi bu sayýdan itibaren gizeme olan dinamik ilgisini sizlerle “Gölgeler”de paylaþacak. Yeni gelenlerin enerjisi ile yenilenirken, iþ yoðunluðu nedeniyle aramýzdan ayrýlan arkadaþýmýz Güven Özalp’ýn Avrupa Birliði Türkiye iliþkileri üzerine yazdýðý “Görüþ”ünden mahrum kalacaðýz ne yazýkk ki. Güven Özalp’in yokluðu gazetemiz açýsýndan bir kayýp olurken, kendisine þimdiye kadarki katkýlardan dolayý teþekkür ediyoruz. Yeni bir eðitim-öðretim yýlýna baþlarken, bir yenilik de ailelere ve öðrencilere okul seçiminde de katký saðlayacak olan Belçika Eðitim Sistemi ekimiz oldu. Eðitim eki ile Belçika’daki yerel medya içinde bir ilki gerçekleþtirmiþ olduk. Frankofon ve Flaman eðitim sistemlerinin açýklandýðý eðitim ekinde, eðitim haberlerinden çocuklarýn cinsel eðitimine kadar pek çok bilgiyi bulacaksýnýz. Orta sayfa röportajý olarak ise bu sayý, Belçika medyasýnda çalýþan Türk kökenli gazetecilerin dünyalarýný size açmaya çalýþtýk. Bu alanda yýllardýr varolan üç isim, Ayfer Erkul, Veli Yüksel ve Faruk Özgüneþ konuklarýmýzdý bu ay. Gazetciliðin cilvesi biz Ayfer ile röportaj yapalým derken Ayfer röportaj peþinde koþmak zorunda kaldý ve malesef kendisi ile görüþme olnaðýmýz olamadý. Ancak Veli Yüksel ve Faruk Özgüneþ’in Türk kökenli gazeteci olarak Belçika medyasýndaki deneyimleri okunmaya deðer. Ýyi okumalar. Sayfa 4x.qxp 09.09.2007 08:34 Seite 1 Eylül 2007 GÜNDEM 4 Kana dayalý ayrýmcýlýktan dine dayalý ayrýmcýlýða [email protected] Altyazýlý hayatlara aforizmalar zdeyiþe dönük nükte vurgulamasý, her dönemde dilden dile dolaþmýþtýr. Sakallý Celal “Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkündür” derken binlerce kelimede ancak anlatýlabilecek bir konuyu bir tümcede özetlemiþtir. Bernard Shaw ile Oscar Wilde’nin kulaklara küpe olan nice incisi vardýr. Belçika’da Türk olma serüvenini, “Fransýzca ve Flamanca altyazýlý Türkçe hayatlarýmýzý”, “Akýntýya Yürek Çekmek” adlý ikinci kitabýmdan seçtiðim aforizmalarla bir çýrpýda özetlemeye ne dersiniz? Ö Ne o hiç konuþmuyorsun, ANADÝLÝNÝ mi yuttun? Ne mutlu “çifte vatandaþým” diyene! Tanrý (Avrupa’daki) Türk’ü (diðer Türklerden) korusun! Bir dil bir insan, iki dil ACAYÝP KURS PARASI! Çifte vatandaþlýk, Çift kültür, Çift kimlik, Çifte problemler... ERKEKSENÝZ TEKER TEKER GELÝN! KAFA DENGÝ birini bulmak zor, ortalýk CAFE DENGÝ insanla dolu! Bu ülkeyi beðenmedim, diðerlerine zapping yapabilir miyim? Misafir oyuncu gibi takýlýyorsun hayata. Söyle, “hayatýnda Türkiye’deki baþka bir hayat mý var?” En kötüsü KENDÝNE YABANCI olmak! AIDS yaygýnlaþtý. Köpekler bile HIV HIV diye havlýyor! Türk öðün, çalýþ, EURO’ya güven! Ýzin yolu sözü: YOLCU YOLUNMADA GEREK! Ak akçe BEDELLÝ askerlik içindir! Ýzincinin hayatý ROMEN! Avrupa Çifte Standartlar Enstitüsü! Avrupalýlar ABA altýndan A.B. gösteriyor! Hýýým... Size günde üç vakit TÜRKÇE KONUÞMA yazýyorum. Avrupa’ya SUPERMAN olmak için geldi. PiþMAN oldu! Ölüm Allahýn emri, AYRIMCILIK olmasaydý! Saçýnýzý sarýya boyatabilirsiniz, BEYNÝNÝZÝ ASLA! -Açýl susam açýl. -Vizen var mý? Üretim fazlasý hayatlar, Türkiye’den Avrupa’ya yollandýlar! MERCEDES tabut çýksa da ölsek! Hayatýmýz OTO-ROMAN! Sýrat köprüsünden geçerken de Romen ve Bulgar polislere rüþvet vermek zorunda kalacak mýyýz? E-mailinde diyorsun ki; gel gayrý, WEB SITE mý kurar-kurmaz ordayým? Acý kahvenin 40 yýl hatýrý vardýr, acý 40 yýlýn neyi vardýr? Yýllardýr yaban ellerde, AKINTIYA YÜREK ÇEKÝYORUZ! Kana dayalý ayrýmcýlýk þekil deðiþtiriyor, “aþaðýlýk ýrklar” kavramýndan, “aþaðýlýk kimlik ve aþaðýlýk kültürler” kavramlarýna yöneliniyor. “Medeniyetler çatýþmasý” kavramý altýnda Ýslam küçümseniyor, korku unsuru olarak algýlanýyor. Haber Merkezi AB: IRKÇILIK ARTTI Avrupa Birliði’ne baðlý çalýþan ve Merkezi Viyana'da bulunan Temel Haklar Ajansý’nýn (FRA) hazýrladýðý, genellikle 2006 yýlýna ait verilerin deðerlendirildiði “AB’ye Üye Devletlerde Irkçýlýk ve Yabancý Düþmanlýðý” baþlýklý rapora(FRA 2007) göre son 6 yýlda AB'ye üye en az 8 ülkede ýrkçý saldýrýlar artýþ gösterdi. Belçika’da tüm gruplar arasýnda en yüksek iþsizlik oranlarý Türkler ve Faslýlar arasýnda görülüyor, Almanya’da Türkler, ayýrýmcýlýðýn yaratabileceði olumsuz sonuçlardan sakýnmak istiyor, Kuzey Kýbrýs’tan güneye günübirlik iþe giden Türkler ayýrýmcýlýktan yakýnýyor, Hollanda’da Faslý ve Türklerin dörtte biri ise iþyerinde tacizden þikayet ediyor. Rapora göre etnik ayýrýmcýlýk örneði olan muameleler özellikle konut, eðitim ve çalýþma yaþamýnda kaydedilmekte. Raporda, bu üç alanda insanlarýn taþýdýðý isimlerin bile etkili olduðu iþaret edilerek, farklý etnik gruplara Murat Çalýþkan mensup insanlarýn sadece isimlerinden dolayý ayýrýmcýlýða maruz kaldýklarý kaydediliyor. Raporda bazý AB üyesi ülkelerde iþsizliðin etnik gruplarda fazla olduðu, farklý etnik gruplar arasýnda da farklý iþsizlik oranlarýna rastlandýðý belirtilerek, “Örneðin Belçika’da tüm gruplar arasýnda en yüksek iþsizlik oranlarý Türkler ve Faslýlar arasýnda bulunmaktadýr. Bu gruplarda erkeklerin yüzde 45’i, kadýnlarý da yüzde 56’sý iþsizdir. Belçika uyruklularda ise iþsizlik oraný yüzde 10’dur" denildi. AVRUPA GENELÝNDE IRKÇI ÞÝDDET YÜKSELÝYOR Human Rights First(Önce Ýnsan Haklarý) Kuruluþunun yaptýðý araþtýrmaya göre Avrupa Güvenlik ve Ýþbirliði Teþkilatý’na (AGÝT) üye 56 ülke genelinde son yýllarda ýrkçýlýða ve yabancý düþmanlýðýna dayanan þiddet Kökeni nedeniyle iþe alýnmayan Murat Çalýþkan verdiði zorlu mücadele sonunda kendisine ýrkçýlýk yapýldýðýný kanýtladý ve Euro-Lock þirketi nin tazminat ödemesini saðladý. olaylarý yükseldi ve geçmiþe nazaran daha sert olmaya baþladý. Araþtýrmacýlara göre yeni göç yasalarý, uluslararasý olaylar ve þovenizm, þiddeti körükleyen unsurlar olarak görülüyor: “Ýnsanlar, ellerinde olmayan geliþmeler yüzünden günah keçisi oluyorlar.” Monitoring sisteminin uygulandýðý 2001 yýlýndan beri Almanya, en büyük þiddet artýþýný 2006’da yaþadý. Eski Sovyet ülkeleri de þiddetin en çok yükseldiði bölgeler arasýnda. HORECA’DA IRKÇILIÐA KARÞI PATENT Flaman Entegrasyon Bakaný Marino Keulen (Open VLD), Hotel-Cafe-Restoran sektöründe ýrkçýlýk ve ayýrýmcýlýða karþý mücadele için þartname hazýrlýyor. Þartname’ye imza atacak olan mekan sahipleri, müþteri ve personel alanlarýnda çeþitliliði korumaya söz verecek ve þartnameye uyduklarý takdirde, patent’le ödüllendirilecek. Bir gece kulübüne ten rengi yüzünden kabul edilmeyen ve giriþimlere baþlayan Flaman Meclis üyesi Chokri Mahassine’in (Sp.a) durumu, Bakan Keulen’i harekete geçirdi. Keulen, yýl sonuna kadar Horeca iþletmeciler federasyonuyla þartname konusunda bir taslak hazýrlamak istediðini belirtti. Keulen’e göre taslakta, çeþitlilik ve ortak yaþama dair genel prensiplerin korunmasý yer alacak. Mekan sahiplerinin de böyle bir þeye ihtiyaçlarý olduðunu belirten Keulen’e göre, “zaten bu iþin doðasýnda hoþgörü ve misafirperverlik var, ayrýca son olaylar yüzünden tüm sektörün karalanmamasý için de olumlu bir proje olacak.” Sayfa 5x.qxp 09.09.2007 08:36 Seite 1 Eylül 2007 elçika siyasetinde son üç ayý meþgul eden hükümet krizini, sanat ve ünlüler dünyasýnda yaygýn olan bir kurala baðlayabiliriz. Ünlü aktörlerin, büyük þarkýcýlarýn, sansasyon yaratan yazarlarýn veya medyatik simalarýn genelde karþýlaþtýðý “kendi baþarýsýnýn tutsaðý” olma sendromu, þu an baþta Yves Leterme olmak üzere birçok siyasetçiyi çarpmýþ durumda. Hatýrlarsýnýz, Türk sinemasýndaki birçok usta oyuncunun adý, çok farklý roller oynama kabiliyetine sahip olsalar da sürekli baþarýlý olmuþ bir tiplemeyle anýlmýþtýr: Damat Ferit, Ýnek Þaban, Tecavüzcü Coþkun, vs... Bu baþarý ve özdeþleþtirilme sendromuna ilk kurban giden Yves Leterme oldu. 800.000 oy alarak Baþbakanlýk hayalini halk meþruiyetine dayandýrdý ve beklendiði gibi hükümet kurmakla görevlendirildi. Fakat halk sevgisi yüreðe hoþ gelse de aslýnda kaldýrýlmasý zor bir yük. Halk, idealleþtirdiði kiþinin sürekli ayný kalmasýný ister. Yves Leterme de bunun bilincine vardýðýnda geç olmuþtu. Verdiði seçim vaadlerini tutmak zorunda olduðunu anladý ama “müzakereler ülkesi” Belçika’da umut daðýtmak kadar tehlikeli bir þey yoktur, zira iki topluluk ve üç temel siyasi ailenin olduðu bir yelpazede herkesin görüþle- GÜNDEM 5 B erdem resne [email protected] Baþarýsýnýn tutsaðý olmak 800.000 oy alarak Baþbakanlýk hayalini halk meþruiyetine dayandýran Leterme, beklendiði gibi hükümet kurmakla görevlendirildi. Fakat halk sevgisi yüreðe hoþ gelse de aslýnda kaldýrýlmasý zor bir yük. ri az buçuk hükümet programýna yansýmalý. Yves Leterme’ye “Flaman çýkarlarýný koruyan adam” imajý yapýþtý. Oysa hükümeti kurmakla görevlendirilen bir siyasetçi, tüm Belçikalýlarýn Baþbakaný olmak zorunda. CD&V’nin, milliyetçi (hatta bölücü) parti N-VA ile ortak listelerle seçime girmesinin ne kadar yanlýþ ve zorlayýcý olduðu böylece tekrar anlaþýldý. Seçim programý belirlerken, verilen sözlerin ne derecede tu- ‘Kuran bugünün kitabý deðil’ Hollandalý siyasetçi Geert Wilders’in “Kuran yasaklanmalý” demesinin ardýndan SP.a’dan ayrýlarak aþýrý saðcý Lijst Dedecker’e geçen Mimount Bousakla, “Kuran gerici deðil, ama geri kalmýþ bir kitap” diyerek tartýþma yarattý. “Kuran yasaklanmamalý, ama zamanýmýzýn kitabý deðil” diyen Bousakla, Ýslam kültüründe büyüyen kiþilerin din ve yaþam özgürlüðünün bulunmadýðýný, din deðiþtirenlerin de yere saðlam basmasý ve her an tehdit edilmeyi göze almasý gerektiðini savundu. Yine de her türlü yasaða karþý olduðunu açýklayan Bousakla, Müsülüman toplumunun genç nesillerin eðtimiyle ilgilenmesi gerektiðini savundu. 2050 YILINDA AVRUPA NÜFUSUNUN YÜZDE 20’SÝ MÜSLÜMAN OLACAK Avrupa’da 1950 yýlýnda Müslümanlarýn sayýsý 800 bin iken, bugün Türkler dýþýnda tüm Avrupa nüfusunun % 4,5’ini Müslümanlar oluþturmaktadýr. Bu oran yaklaþýk 23 milyon demektir. Her yýl pek çok Müslüman ülkeden yaklaþýk 1 milyon Müslüman göçmen Avrupa’ya göç etmektedir. Avrupalý Müslümanlarýn doðum oraný, Müslüman olmayan Avrupalýlarýn oranýnýn 3 katýndan fazladýr. 2050’de Avrupa nüfusunun en azýndan % 20’sini Müslümanlarýn oluþturacaðý tahmin edilmektedir. ÝSLAM KORKUSU YÜKSELÝÞTE Ýslamofobi, ister hoþgörüsüzlük ve ayýrýmcýlýk, ister þiddet biçiminde olsun bir insan haklarý ihlalidir. Politik bütünlük ve iliþkiler için tehdit oluþturmaktadýr. Müslümanlarý ya da genel olarak Ýslamiyeti terörist, þiddet yanlýsý ve baþka biçimlerde uygunsuz olarak tanýmlama, devlet kurumlarýnda Müslümanlara hizmet, kabul ve saygý eksikliði, Müslüman olduðu bilinen kiþileri izleme, önyargýlý davranma, mal ve mülkleri ile ibadet alanlarýna, mezarlýklarýna yönelik saldýrýlar, kötü muamele, taciz ve dýþlama islamofobinin göstergeleridir. tulabileceði hesaplanmalý. Kendi baþarýsýna kurban giden bir ikinci isim ise Didier Reynders olabilir. Valonya’da Sosyalist Parti’yi geride býrakarak tarihi baþarý elde eden Liberallerin Baþkaný, PS’siz bir hükümet istediðini baþtan açýkça söyledi. Bir yandan PS’i saf dýþý býrakmak isteyen Reynders, diðer yandan Flamanlarýn Kurumsal Reform isteðini tek baþýna kabul etmek istemediði için tüm Fran- kofon partilerinin görüþlerini istedi. Böylece “devletin geleceðinde PS’in söz sahibi olmasý þart”mýþ gibi bir izlenim doðdu. Hükümetin kurulamamasý ve “PS’siz hükümet olmaz” hissi uyanmasý da, Reynders’in aleyhine iþleyen bir faktör. Tarihi bir baþarý elde eden Reynders her þeye raðmen PS’li bir hükümete girmeyi kabul eder veya etkisiz bir Turuncu-Mavi hükümete ortak olursa, Sosyalistlerden uzaklaþýp kendisine oy veren büyük bir seçmen kitlesini kaybeder. Reynders, içeriði saðlam ve yasama sürecinin sonuna kadar görevde kalan bir Turuncu-Mavi hükümet aramak zorunda. Katý liberal programýný uygulamak için baþka bir alternatifi yok. Bu iki örnekten de görüldüðü gibi, erken vaadlerle gelen baþarýlar, sahiplerini zor durumda býrakabiliyor. Hatta kaybetmiþ gözüken partiler, baþarýsýnýn karþýlýðýný vermeyen rakipleri sayesinde tekrar söz sahibi olabiliyor. Seçim sonrasý “muhalefetten korkmadýklarýný” açýklayan PS’liler, iþtahlarý tekrar kabarmýþ gibi medyada boy göstermeye baþladýlar, Mavi-Turuncu olmazsa baþka alternatifler düþünülmesi gerektiðini söylediler. Seçimlerden yenik çýktýklarý halde. Baþarý, göreceli bir kavram. Yasaða raðmen yürüyecekler Brüksel’de Ýslam karþýtý gösteri Ýslam karþýtý yürüyüþünü yasaklayan Brüksel Belediye Baþkaný Freddy Thielemans, Yargýtay tarafýndan haklý bulundu. Yargýtay, düzenleyici oluþum “Avrupa'da Ýslamýn Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifakýnýn baþvurusunu reddetti. Mahkemenin kararý, “Avrupa'da Ýslamýn Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifakýn “karþýlanamaz bir zarar görmediðini” vurguladý. 11 Eylül saldýrýlarýnýn altýncý yýldönümünde 11 Eylül’de Brüksel’de "Þeriata Hayýr, Teokrasi deðil Demokrasi" sloganýyla “Avrupa’nýn Ýslamlaþmasýna Son” adlý bir gösteri planlayan Avrupa ülkelerinden gruplarý bünyesinde toplayan “Avrupa'da Ýslamýn Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifak, Freddy Thielemans’ýn reddiyle karþý- laþmýþtý. Thielemans, red kararýný güvenlik gerekçeleriyle açýklamýþ ve gösteri alaný civarýnda yaþayan Müslümanlarýn tahrik olacaðýný savunmuþtu. Bu karar üzerine Yargýtay’a baþvuran “Avrupa'da Ýslamýn Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifakýn yöneticisi Alman Udo Ulfkotte, haksýz bulundu. Ulfkotte ve “Avrupa'da Ýslamýn Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifaký, Belçika’da Vlaams Belang’dan Filip Dewinter ve eski VB’li, yeni Lijst Dedecker Milletvekili Jürgen Verstrepen’in desteðini almýþtý. Yasaða raðmen 20.000 gösterici, 11 Eylül’de Brüksel’e gelecek. Ýslam karþýtlarýna karþý ise duyarlý bir Belçikalý grubun karþý gösteri yapmayý planladýðý öðrenildi. ÝSLAM KARÞITI GÖSTERÝNÝN ORGANÝZATÖRÜ ÇEKÝLDÝ Udo Ulfkotte giriþimden çekildi. Ulfkotte adýnýn hiçbir þekilde Belçika ýrkçý partisi Vlaams Belang ile anýlmasýný istemediðini açýkladý. Vlaams Belang yöneticileri 11 Eylül’de yasaklanmasýna karþýn Ýslam karþýtý gösteride yer alacaklarýný bildirdi. Eski bir gazeteci olan Ulfkotte Brüksel polisine Ýslam karþýtý gösteri ile hiçbir ilgisinin kalmadýðýný bildirdiðini açýkladý. Ulfkotte organizasyondan çekilme gerekçesi olarak “gösterinin yasadýþý yapýlmasýný ve aþýrý saðcýlara maledilmesini” gösterdi. Avrupa Birliði’nde terör korkusu Avrupa Parlamentosu genel kurulunda terörle mücadele konusunda yapýlan tartýþmada söz alan Avrupa Birliði Komisyonunun Ýçiþleri ve Adaletten sorumlu temsilcisi Franco Frattini “AB’nin yüksek derecede terör tehdidi altýnda olduðunu birli- ðin terörle mücadele konusunda daha fazla tedbir almasý gerektiðini” belirtti ve “özellikle Belçika, Ýtalya, Ýspanya, Ýngiltere ve Almanya için terör riskinin yüksek olduðunu” söyledi. Frattini, AB içinde teröristlere karþý havaalaný ve internet kul- lanýmýnýn sýký denetlenmesini istedi ve , çalýnan veya kayýp patlayýcýlarla ilgili AB bilgi bankasý oluþturulmasýný önerdi. Önerilere bazý parlementerler özel yaþama müdahale edildiði gerekçesiyle karþý çýktýlar. Sayfa 6x.qxp 09.09.2007 08:40 Seite 1 Eylül 2007 GÜNDEM 6 iç, Valon Bölgesi’nden geçerken bazý mahallelerine uðradýnýz mý? Çoðu mahallelerin Bulgaristan’ýn veya Makedonya’nýn sýradan kasabalarýndan neredeyse hiçbir farký yok! Az geliþmiþliðin nedenini bölgenin ekonomik yapýsýnda aramak gerekir. 1960’lardan önce Valon bölgesi -örneðin kömür sektörüyle- güçlü bir ekonomik yapýya sahipti. Bölgede bu ve bunun gibi birçok sektör yavaþ yavaþ ortadan kaybolmaya baþlayýnca, Valon Bölgesi Flaman Bölgesi’yle girdiði ekonomik yarýþý kýsa bir sürede kaybetti. Zaten var olan dil ve kültür farklýlýklarýna bir de sosyal ekonomik farklýlýklar eklenince, Belçika Devleti’ni federalleþtirmekten baþka bir seçenek kalmadý. Merkeziyetçi yönetim yerine bölgesel yönetim tercih edildi. Bu yönetim þekli iki toplumun farklý taleplerine daha duyarlý yanýtlar üretti ve bölgesel sorunlara daha hýzlý ve daha etkili çözümler bulunmasýný saðladý. Onun için Belçika’da eðitim, istihdam, kültür ve bunun gibi birçok yetki, artýk Belçika Devleti’nin deðil, Flaman ve Valon Devletleri’nin yetkisi olmuþtur. Üstelik baðýmsýz bölgeler, kendilerine ayrý bir meclis kurmuþtur, ayrý bakanlar ve hatta ayrý bir bölge baþbakaný seçebiliyorlar. H [email protected] Patlamayan mayýnlar Bu siyaset tarlasýnda Belçika’nýn ulusal geleceðini engelleyecek mayýnlar varsa bile bunlar patlamaz çünkü patlamasýný engelleyecek olan ülkenin derin güçleri vardýr. Karmaþýk, karmaþýk olmasýna ama bir o kadar da dengeli bir devlet yapýsýna sahip, bu ülke. Belçika Devleti’nden yetki koparabilmek için Anayasayý deðiþtirmek gerekiyor ve bunun için de mecliste 2/3 çoðunluk gerekiyor. Ýþte Belçika’nýn girdiði krizde tam bu noktadadýr. Flamanlarýn bölgesi ekonomik açýdan çok güçlü ve Flaman siyasetçiler onu daha da güçlendirmek için Bel- çika Federal Devleti’nden daha da fazla yetki istiyor (örneðin adalet, vergi yetkisi, sosyal sigorta...). Valonlar ise buna sýcak bakmýyor. Zira Flamanlar Belçika Devleti’nden daha fazla yetki koparýrsa, Valon Bölgesi sosyal-ekonomik açýdan iyice çökecektir diye düþünüyorlar. Bu yüzden bölgeler arasýndaki dinamizm ve güvence kaybolmuþtur ve Federal hükümet bu yüzden kurula- mýyor. Bu durum Belçika Federal devletinde çatlaklarýn olduðunu gösterir ama Belçika Devleti yýkýlýyor anlamýna gelmez. Bu siyaset tarlasýnda Belçika’nýn ulusal geleceðini engelleyecek mayýnlar varsa bile bunlar patlamaz çünkü patlamasýný engelleyecek olan ülkenin derin güçleri vardýr: “dengeli bir anayasa, geleneklere dayalý bir monarþi ve ülkenin bölünmesini istemeyen baský gruplarý.” Her þeyden önemlisi, Belçikalý siyasetçilerin beyinlerinde derin dondurulmuþ uzlaþmacý siyasal kültürün hâkimiyetidir. Bunun sayesinde Belçika bu krizi eninde sonunda atlatacaktýr. Flaman Bölgesi Baþbakaný Kris Peeters’in dediði gibi: “Bölgeler, Federal Devlet’in duvarýndan çýkardýklarý tuðlalarla kendilerine birer ev yaptýlar. Þimdi bu evlerin geniþlemesi gerekiyor ve tekrar Federal Devlet’in duvarýndaki tuðlalarýna ihtiyacýmýz var. Bunlarý öyle bir þekilde yerinden çýkarmalýyýz ki, Federal Devlet’in duvarý çökmesin. Federal Devlet’te kalan tuðlalarý da tekrar öyle dizmeliyiz ki, bölgedeki evlere güçlü bir destek duvarý oluþtursun.” Kýsacasý, bu ülkede ne bölgeler Federal Devletsiz, ne de Federal Devlet Bölgeler olmadan geleceklerini garantiye alamaz. Müslüman Temsil Kurulu’na ve Scientology Kilisesi’ne soruþturma Haber Merkezi aylon fatura ve paralarý kiþisel amaçlar için kullanmakla suçlanan kurulun binalarý mühürlendi. Diðer taraftan Scientology klisesi hakkýnda da soruþturma baþlatýldý. Brüksel Baþsavcýsý Michel Claise Müslümanlar Temsil Kurulu hakkýnda soruþturma baþlattý. Belçika’daki müslümanlarý temsil eden kurulun lokalleri mühürlendi. Belçika adli makamlarý Çoþkun Beyazgül’ün Baþkanlýðýný yaptýðý Müslümanlar Temsil Kurulunda olup bitenleri ortaya çýkarmak için Kurulu’un yönetim kurulunu yargý süreci sonuçlanýncaya kadar askýya aldý ve kuruma geçici olarak bir yedemin atanmasýný istedi. Yargý uzun süredir kurumu mercek altýna yatýrmýþtý. Sorunlar 3 yýl önce o zamanki baþkan Mohamed Boulif’in kurumun kaynaklarýný kiþisel amaçlarý için kullandýðý gerekçesiyle tutuklanmasýyla baþladý. Yargý yeni yönetimi de sürekli denetim altýnda tuttu. Devletten ödenek alan ve kar amacý gütmeyen bir dernek olarak faaliyetlerini sürdüren kurumun muhasebe kayýtlarý tutmadýðý ortaya çýktý. Kurumun kasasýndan rastgele para harcandýðý ve sahte fatura kullanýldýðý tespit edildi. Kurum hesaplarý ciddi þekilde tutulmuyor ve daha da önemlisi, açýk- N lanamayan bazý harcamalar sahte faturalarla geçiþtiriliyor. Yedemin hesaplarý açýða çýkarana kadar kurum binalarýna kimse giremeyecek. Devletten alýnan ödeneklerin haksýz yere kullanýldýðý tespit edilirse kurum tüzel kiþiliði hakkýnda yasal iþlemlere baþlanacak. Baþkan Coþkun Beyazgül, yargýya tüm kolaylýklarý saðlayacaklarýný ve kimlerin sorumlu olduðunu bulmak için çalýþacaklarýný belirtti. Diðer taraftan Brüksel Baþsavcýlýðý basýn sözcüsü Jos Colpin “soruþturmanýn çok yönlü olarak yürütüldüðünü ve sorgulananlardan birinin sahte fatura kullandýklarýný itiraf ettiðini” açýkladý. Colpin “Mevcut yönetim kurulu üyelerinin dosya tamamen açýklýða kavuþana kadar yetkileri askýya alýnmýþtýr. Kurumun devam etmesi gereken görevlerini geçici olarak atanmýþ bir yetkili üstlenecektir. Kurumun iþlerliði ve devamlýlýðý saðlanacaktýr” þeklinde konuþtu. Yargý, belgelenemeyen bazý harcamalar için naylon fatura kullanýlmasý emrini kimin verdiðini araþtýrýyor. Ýslam, Belçika’da tanýnan resmi dinler arasýnda ve devlet kaynaklarýndan yararlanýyor. Toplam 240 mescid ve caminin bulunduðu Belçika'da toplam müslüman nüfusun 380 binleri aþtýðý tahmin ediliyor. Belçika’da Ýslam, Hristiyanlýk’tan sonraki ikinci din konumunda. TEMSÝL KURULU, KÝSSÝ’NÝN GÖREVLERÝNÝ ASKIYA ALDI Belçika’da Müslümanlar Temsil Kurumu Yönetim Kurulu, yolsuzluklarda adý geçen Baþkan yardýmcýsý Kissi Benjelloul’un görevlerini aklanýncaya kadar askýya aldý. Müslümanlar Temsil Kurumu’nda yolsuzluk þüphesiyle 2004 yýlýnda baþlatýlan soruþturma, 2005 yýlýnda yapýlan seçimle görevi devrealan Coskun Beyazgül baþkanlýðýndaki yeni yönetime de yansýdý. Yeni yönentimdeki Baþkan yardýmcýsý Kissi Benjelloul’un da fatura yolsuzluðunda adý geçmesi sonucu eski yönetimin yolsuzluklarý ile baðlantýsý olabileceði þüphelerini artýrdý. Diðer taraftan muhasebe kayýtlarýnda açýklanamayan giderlerin bulunmasý kurum üzerindeki þüpheleri artýrýyor.Bu sebeplerle kurum binalarýna ve hesaplarýna el konulurken, Müslümanlar temsil kurumu da yaptýðý resmi bir açýklamayla yolsuzluklarda adý geçen Baþkan yardýmcýsý Kissi Benjelloul’un görevlerini askýya aldýðýný açýkladý. Kissi Benjelloul’un þu anda tatilde olduðu, tatil dönüþü suçlamalar hakkýnda kendi savunmasýnýn dinleneceði ve bunun ardýndan kurumdaki görevi konusunda deðerlendirmenin yapýlacaðý, resmi açýlmada ayrýca belirtildi. Baþkan Coþkun Beyazgül ise yaptýðý açýklamada, yolsuzluklarda adý geçen Kissi Benjelloul’un yargý tarafýndan henüz suçlu bulunmadýðýný ancak kendilerinin etik olarak, þüpheli uygulamalarý kabul etmedikleri gerekçesiyle bu þüphelerin giderilmesine kadar Baþkan yardýmcýsýnýn kurumla ilgili tüm görevlerini askýya aldýklarýný açýkladý. Beyazgül “Benjelloul’un suçlu olup olmadýðýna baðýmsýz yargý karar verecek. Bizler de kurum olarak yargý sürecindeki tüm araþtýrma safhalarýnda kendilerine gerekli yardýmý saðlayacaðýz” dedi. SCIENTOLOGY KLÝSESÝ’NE DE SORUÞTURMA Diðer taraftan Scientology klisesi hakkýnda da soruþturma baþlatýldý. Federal yargý, tarikatýn yöneticilerini kiþilerin hassasiyetleri ve zayýflýklarýndan yararlanarak beyinlerini yýkadýðýný ve kötüye kullandýðýný düþünüyor. Yargýnýn tarikatý suç örgütleri arasýna almasý bekleniyor. Tarikat yöneticileri medyanýn soruþturmanýn gizliliði ilkesini ihlal ettiðini belirttiler ve Avrupa Ýnsan haklarý Mahkemesinin Scientology Klisesi’nin bir dini inanç olduðunu kabul eden kararýna gönderme yaptýlar. Sayfa 7x.qxp 09.09.2007 09:16 Seite 1 Eylül 2007 GÜNDEM 7 Belçika’da ilk özel Müslüman Okulu açýldý [email protected] Özellikle türban takmalarý nedeniyle diðer okullara kayýt yaptýramayan Müslüman kýzlara eðitim olanaðý sunmayý amaçlayan Belçika’nýn ilk paralý Müslüman okulu ayýrýmcýlýk ve gettolaþma yarattýðý gerekçesiyle topa tutuldu. Lucerna yetkilileri ise yeni okulun kendilerine benzetilmesine tepki gösterdi. Haber Merkezi Eylül’den itibaren Müslüman veliler çocuklarýný Belçika’nýn ilk Müslüman okuluna gönderebilecekler. Brüksel’in Sint-Jans-Molenbeek Belediyesi sýnýrlarýnda açýlan okul normal Belçika eðitim müfredatý yanýnda Ýslam kültürü hakkýnda da dersler verilecek. Okul yetkilileri mali destek almak için ön koþul olan Flaman ve Frankofon toplum yönetiminden tanýnma talep etmedi. Okul öðrencilerden alýnacak olan yýllýk 1800 Avro okul harcý ile finanse edilecek. Bu yýl baþlayacak olan lise 40 öðrenciye eðitim verecek kapasitede. Okul sözcüsü Ahlam Maskoub VRT radyoya “Bu okulda verilen derslerle diðer Belçika okullarýndakiler arasýnda çok az bir fark olacak” dedi. Maskoub “En önemli fark öðrencilere diðer derslere ek olarak haftada 2 saat Ýslam kültürü dersleri verilecek. Bunun 12 amacý ise öðrencilerin kendi kültürel miraslarýný öðrenmeleri” þeklinde konuþtu. Okul türban nedeniyle diðer okullara kayýt yaptýramayan Müslüman kýz öðrencilere yeni bir kapý aralýyor. Müslüman olmayanlarýn da okula kayýt yaptýrabileceði ancak þimdiye kadar kayýt yaptýranlarýn Müslüman ailelerin çocuklarý olduðu belirtildi. Uluslararasý Flaman Merkezi’nden Najat Saadoune diðer Belçika okullarýnýn türban politikasýný gözden geçirmelerini istedi. Kendisinin de bir Müslüman olduðunu bildiren Bayan Saadoune “türbanlý tüm kýzlarýn ayný okula gitmesinin iyi bir fikir olmadýðýný” ifade etti. Saadoune “Korkarým diðer okullara türban nedeniyle kaydedilmeyenler Müslüman okuluna kayýt yaptýrarak bu okulu bir getto okuluna çevirecek. Bu çok kötü bir geliþme olur. Bir topluluðu toplumdan ayrý tutmak iyi deðil. Bunun yerine siyasilerin soruna çözüm bulmalarýný tercih ederdim. Türbaný yasaklamak bir çözüm deðil” þeklinde konuþtu. 2003 yýlýnda Brüksel'de Flamanca olarak deneme eðitimine baþlayan ve daha sonra Brüksel, Gent, Anvers ve Genk’te, 4 ayrý yerleþim biriminde þube açan Lucerna Koleji de benzeri bir giriþim ve iþadamlarý ve velilerin maddi katkýlarýyla açýlmýþtý. Ancak bu okullar Flaman Hükümeti tarafýndan resmen tanýnýyor ve maddi olarak destekleniyor. Okulun Halkla Ýliþkiler müdürü Mevlüt Akgüngör kendilerinin ‘Bandana’ Anvers’i karýþtýrdý rtak Yaþam’dan sorumlu encümen Leen Verbist’in (SP.a) kreþlerde Müslüman kadýnlara türban yerine bandana önermesinin ardýndan encümenler arasýnda polemik çýktý. Verbist, giþede de bu uygulamanýn olabileceðini duyurmuþtu fakat Personel’den sorumlu encümen Marc Van Peel (CD&V), bandana’nýn da zamanla bir sembol haline geleceðini ve dolayýsýyla da giþede çalýþan memurlarýn nötr olamayacaðýný savundu. Van Peel, giþede bandana istememsine karþýn, kreþler- O yeni açýlan özel Müslüman okulu ile benzetilmesini doðru bulmadýklarýný, Lucerna’nýn tamamen Flaman okullarý gibi eðitim verdiðini ifade etti. Akgüngör, normal okullardan tek farklarýnýn öðrencilere ek dersler ve rehberlik hizmetleriyle, velilere ise rehberlik hizmetleri vererek yardýmcý olmalarýný, özel olarak ilgilenmelerini gösterdi. “Özellikle ek dil derslerini vurgulayan Akgüngör Flaman okul müfredatýnda bulunan 2 saatlik seçmeli din dersinde ise isteyen islam, isteyen Hristiyanlýk isteyen ise ahlak dersi alabiliyor. Bizim Katoliklik dersi alan öðrencimiz de var” dedi Orta okul ve lise eðitimi yapan bu okullara ek olarak Anderlecht’te bir de ilkokul açýlmýþ durumda. Lucerna, Latincede ''nur'' anlamýna geliyor. Bu okullar lise denginde. Gent Üniversitesi'nden H. De Ley' e göre, neo-nurcu Fethullah Gülen taraftarlarý bu okullarýn Ýslam ya da dini okul olmasýný ya da Nurcu veya Fethullah Gülen okulu olarak algýlanmasýný istemiyor. Mevlüt Akgüngör Gent Üniversitesi'nden H. De Ley ile görüþtüklerini ve kendilerine durumu açýkladýklarýný belirtti. Akgüngör’e göre "Lucerna College’leri Belçika’dan yeþeren bir giriþim olarak iþadamlarý ve velilerin katkýlarýyla doðdu ve halen resmen tanýnmýþ okul olarak devam ediyor." Altyapýsý ve donanýmý ortalama okullardan daha iyi olan bu kolejlerde Flaman müfredatý uygulanýyor ve ek olarak Flamanca dersleri veriliyor. Türkiye’nin Sesi Radyosu 70 yaþýnda ürkiye'de yurt dýþýna yönelik radyo yayýncýlýðýnýn baþlamasýnýn 70. yýldönümü 10 Eylül Pazartesi günü kutlanacak. Dönemin Baþbakaný Ýsmet Ýnönü'nün 8 Ocak 1937'de Hatay sorunu ile ilgili konuþmasýnýn Arapça'ya çevrilerek Ankara Radyosunda yayýnlanmasýyla baþlayan dýþ yayýncýlýk serüveni bugün 26 dilde yapýlan radyo yayýnlarýyla devam ediyor. Türkiye’nin Sesi radyosu Türkçe yayýnlarý özellikle göçün ilk yýllarýnda öncesinde yurt dýþýnda yaþayan Türklerin en önemli haber kaynaðýydý. T deki uygulamaya karþý olmadýðýný belirtti. Kreþlerin, saðlýk hizmeti veren yerler olduðunu belirten Van Peel, “buradaki çalýþanlar türban yasaðý kapsamýna girmiyor” dedi. Avrupa Irkçýlar Birliði’ne doðru Eylül’de Brüksel’de Avrupa’nýn deðiþik ülkelerinden Ýslam karþýtlarý yasaklanmasýna karþýn bir araya gelip “Avrupa’nýn islamlaþtýrýlmasýný” protesto edecek. Avrupa'da 10 milyon Müslüman yaþýyor ve bunlarýn büyük bir kýsmýný Türk toplumu oluþturuyor. Müslümanlar ve diðer yabancýlar birkaç kuþaktýr bu ülkelere yerleþmiþler, hatta yurttaþý olmuþlardýr. Ancak bu ülkelerde göç politikasý olmadýðýndan, nasýl olsa çalýþýp gidecekler mantýðýyla çalýþanlarýn insan olarak topluma uyumlarýný saðlayacak hiçbir giriþimde bulunmamýþlardýr. Göçmenlerse nasýl olsa birkaç yýl para biriktirip gideceðiz, bu elin memleketinde özümüzden bir þey kaybetmeyelim diye örf, adet ve dine daha da sýðýnmýþlardýr. Ne kendi ülkelerindeki ilerlemeye ne de yaþadýklarý toplumdakine ayak uydurmamýþlardýr. Buna sosyolojide kültürün kristalleþmesi denir. Kendini dýþarýya karþý korumak üzere Ýslama karþý her sey o döneme göre donortak platform durulmustur. Örnegin New York'un göbeðinde yaþayan oluþturan ýrkçýÇinliler Ýngilizce bile öðrenlar da bu þekilmeden hayatlarýný ölene kadar Chinatown'da sürdürebilde Avrupa Irkmektedir. Ayný þekilde Ameçýlar Birliði’ni rika'ya giden Napolililer, Ýtalfiilen kurmuþ ya'da kalmýþ Napolililerden daha baðlýdýrlar din ve adetoldular. lerine. Ve yine ayný þekilde Emirdað'ýn köylerinde kýzlar artýk ekmek yapmayýp ekmeði çarsýdan alýrken, Brüksel'de yaþayan Emirdaðlýlar biraraya gelip kýþ için eriþte kesmekte, yufka yapmaktadýrlar. Bir de kýsmen Belçika'da ama daha çok Ýngiltere'de ve Hollanda'da toplumun cemaatlere ayrýlarak yönetilmesi, toplumlarýn kaynaþmasýný engellemekte, toplumsal dayanýþma ve paylasým da sekteye uðratmaktadýr. Avrupa Birliði'nin son ýrkçýlýðý izleme raporunda, Avrupa'da ýrkçýlýðýn ve yabancý düþmanlýðýnýn arttýðýna iþaret ediliyor. Birçok A.B. ülkesinde bazý yasa ve önlemlerin alýnmýþ olmasýna raðmen uygulamada sorunlar yaþandýðýna ve ihlallerin yaptýrýmsýz kaldýðýna dikkat çekiliyor. Hollanda ve Belçika'da ayýrýmcýlýða en çok maruz kalan gruplarýn Faslýlar ve Türkler olduðu belirtiliyor. Etnik ayrýmcýlýk bariz bir þekilde kendini gösteriyor, Ýsminizin farklý olmasý böyle bir muameleye maruz kalmanýn bir riski. Belçika'da birkaç yýl önce bir interim þirketinin yabancý kökenlileri ayrý bir veri tabanýnda tutttuðu ortaya çýkmýþtý. Bazý þirketler bir kampanya dahilinde çok kültürlülüðü teþvik etmek için ilanlar verdiler. Eþit fýrsatlar için mücadele edenler, ülkenin ilk iþvereni olan devlet kurumlarýnýn örnek olmalarýný ve yabancý kökenli gençlerin iþe alýmýný teþvik etmeleri gerektiðini savunuyorlar. Bunlarý bir nebze de yenmenin yolu; 1. her türlü ayorýmcýlýðý gerekli mercilere ya da derneklere bidirerek denetimi kolaylaþtýrma. 2. bu tür muamelelere maruz kalanlarýn deneyimlerini paylaþarak birlikte hareket etmeleri, karþý durmalarý. 11 Sayfa 8x.qxp 09.09.2007 10:28 Seite 1 Speakers Corner 8 Eylül 2007 ’ye i b A r a up d t y k Ha k me açý Belçika SENÝ DÜÞÜNMEK Schaerbeek’in yollarý taþtan Kýz çýkardýn beni baþtan Turistliðimi bahane etme Öleceðim kýz ben aþktan bölünürse Brüksel’deki Türkler hangi tarafa gidecek? SMS yazarým týnlamazsýn Chat’te mesajýmý almazsýn Radyolarda istek yaparsýn Beklerim bir selam salmazsýn Derdim Atomium’dan büyük Gurbet sýrtýmda bir yük Ýltica edeceðim uzaya Takmazsam parmaðýna yüzük Sevgili Haydar Abi, Brüksel-Halle-Vilvoorde yüzünden Belçika bölünürse biz Türkler sap gibi ortada mý kalacaðýz? Flamanlar ayrýlalým diye diretiyor. Valonlar pek boþanma taraftarý deðil ama zorla da güzellik olmaz ki! Sonuçta bu ülkenin ikiye ayrýlmasý kaçýnýlmaz. Brüksel’de oturan biz Türkler o zaman seçim yapmak zorunda kalacaðýz. Flaman bölgesi daha zengin ve çekici ama ýrkçýlýk daha fazla. Valon bölgesi fakir ama adamlarýn gönlü zengin. Keyfe düþkünlük konusunda da bize benziyorlar. Baba adamlar. Geleceðimizi düþünürsek mantýk Flaman bölgesini seç diyor ama benim gönlüm Valon bölgesinden yana. Aþaðý tükürsen Valonlar, yukarý tükürsen Flamanlar. Haydar abi bu iþin içinden çýkamadým, ne olur yardým et! Hürmetler Haydar Abicim... Turistim ne desem boþ Açtým kollarýmý haydi koþ Gelmeyeceðini bilsem bile Seni düþünmesi ne hoþ Aþýk Turisti (Ayhan Dal) Yalçýn Özcan Bukalemun Ýþlerine geldiðinde demokrasi havarisi kesilenler,bukalemunlar gibi renkten renge girmekte hiç sakýnca görmüyorlar. Abdullah Gül Cumhurbaþkanlýðý makamýnýn aðýrlýðýný kaldýrabilecek görüntü sergileyemedi bence. Uzak yakýn, merhabalaþtýðýmýz herkes bu sene Türkiye’de Parlamento seçimlerinde oy kullanýp kullanmadýðýmý þöyle iðnelercesine sormadan edemiyor. Öyleyse herkes duysun, evet kullandým! Anamýn ak sütü gibi helal seçme hakkýmý ülkemde, 55 yýldýr ilk defa kullandým. Onun için de ülkemin politikasý hakkýnda konuþma hakkýna da sahip olduðumu düþünüyorum. Ayrýca ikinci ülkem Belçika’da da, 10 Haziran genel seçimlerinde yine seçme hakkýmý kullanmýþtým. Yani 2007’de iki defa politik tercih yaptým. Tercih ettiðim, oyumu verdiðim politikalar Türkiye’de olsun, Belçika’da olsun yenilgiye uðradýlar. Bunu da burada belirteyim siz sormadan. Benim görüþümle, demokrasi felsefesiyle yan yana getiremeyeceðim bir siyasi birlik AKP Türkiye’de büyük bir taraftar kitlesine ulaþýrken,Belçika’da da yine benim gözlemlerime göre apaçýk faþist eðilimli diðer bir siyasal birlik, VLAAMS BELANG Flaman Bölgesinde oylarýný artýrdý. Göreceli bir ilerilik gösteren Batý Avrupa sistemleri, politik/demokrasi platformunda ofsayta düþen politik görüþleri her hangi bir þekilde sistem içine çekmede, kontrol altýnda tutmada þimdiye kadar baþarýlý olabildiler. Buna en yakýn örnek, Avusturya’da birinci parti olarak seçimleri kazanýp hükümet de çýkarabilen HAYDER’in Avrupa’nýn diðer demokrasileri tarafýndan nasýl ablukaya alýnarak ekarte edildiðidir. Bu baðlamda yakýn gelecekte Avrupa için demokrasilerin yozlaþmasý gibi bir tehlike görülmemektedir. Hatta daha yaygýn ve somut bir ilkeler dizisi geliþtirilmeye,standartlaþtýrýlmaya çalýþýlmaktadýr. Türkiye gibi faþizmin, feodalizmin ve teokrasinin kara sularýnda seyrederek demokrasi ummanýna rota çevirmeye çalýþan ülkelerde yakýn gelecekte net tahminler ileri sürmek olanaksýz. Aydýnýnda, politikacýsýnda,medyasýnda,halkýnda etiðin sýfýrlandýðý ortam her geçen gün daha bulanýklaþýyor. Ýþlerine geldiðinde demokrasi havarisi kesilenler,bukalemunlar gibi renkten renge girmekte hiç sakýnca görmüyorlar. Bunlarý yazýya dökerken içimin kan aðladýðýný,stresimin tavan yaptýðýný da belirtmeliyim. Daðlarca sorunun altýnda kalan ülke her iþini býraktý þimdi de aylardýr Cumhurbaþkanlýðý krizine kilitlendi. Orasý sistemin son stratejik kalelerinden birisi olduðu için ayný politik görüþün ideoloðlarýndan birisinin oraya çýkarýlmasýna karþý verilen umutsuz çaba, halkýn tercihi doðrultusunda ancak meltem þiddetiyle sürdü ve baþarýsýzlýkla sonuçlandý. Gül þimdi Çankaya’da. Hem ideoloji olarak o görüþ karþýtý olduðum, hem Gül’ün geçmiþinin o makama yakýþmayacaðýný düþündüðümden karþýt düþünce saflarýnda bulunduðumun altýný çizeyim. Abdullah Gül o makamýn aðýrlýðýný kaldýrabilecek görüntü sergileyemedi bence. Sanýk sýfatý taþýmasý, devletle davalý olmasý, laikliði tehdit olarak görmesi, laik Cumhuriyeti deðiþtireceðini ileri sürmesi ve ikici Cumhuriyet ve Yeni Osmanlýlýk kavramýný desteklemesi bir Cumhurbaþkaný’na yakýþmýyor. Þimdiye kadar devlet içerisindeki aldýðý görevlerde, en çok kaldýðý dýþiþleri bakanlýðýnda gözle görülür bir baþarýya tanýklýk edemedim. Kriz yönetim yeteneðinin bulunduðunu zannetmiyorum ki, cumhurbaþkanlýðý makamý için olmazsa olmazlardan birisidir. Avrupa Birliði’nden,stratejik ortaðýmýzdan (!) yediðimiz keskin dirsek darbeleri bu dönemde dozajýný hayli yükseltti. Kýbrýs gibi bir dava altýn tepsi içerisinde karþýya sunulurken Abdullah Gül’ün elinde Türkiye’nin, Kýbrýs’ýn yararýna ne kaldý?Kuzey Irak’taki kýrmýzý hatlar ne oldu?… Cumhurbaþkanlýðý makamý; devletin dengelerini gözetmede, Türkiye'yi temsil etmede bir numaralý koltuk. Her zamanda, Türkiye'nin siyasi tarihinin tüm aþamalarýnda büyük önem taþýmýþtýr. Buraya çýkacak kiþinin, olabilecek en geniþ uzlaþmayý da temsil etmesi gerekiyor. Cumhurbaþkaný Ahmet Necdet Sezer, onlar ne kadar sýzlansalar da bir bakýma AKP'ye en büyük iyiliði yapanlar arasýndaydý. Çünkü sistemde çok ciddi sorunlar yaratabilecek giriþimleri gücü yettiðince engelliyordu. Abdullah Gül gibi birisinin oraya gelmesiyle olacaklarý kestirmek hem çok kolay, hem çok güç... Seçildiði gün TBMM'de; "...Anayasaya... Atatürk ilke ve inkýlaplarýna ve laik Cumhuriyet ilkesine baðlý kalacaðýna... namusu ve þerefi üzerine” ant içti. Þimdi elinizi vicdanýnýza koyarak olaya benim bulunduðum zeminden bakmaya çalýþýn bir an. Ya Abdullah Gül yeminini tutmayan, verdiði sözde durmayan birisi olarak o makamý iþgal edecek ve sistemle çatýþacak, ki kimin altta kalacaðý belli olmaz; veya o makam uðrunda þimdiye kadarki fikir ve davranýþlarýndan, kiþiliðinden vaz geçecek orada oturdukça,yani bukalemunlaþacak . Her halükarda en büyük zarar da yine o caným ülkeye olacak. Üçüncü seçenek varsa söyleyin de,ne bu güzel ülkenin daha fazla kargaþa ortamýna yuvarlanmasýna fýrsat verelim, ne de insan etiðinin sýfýrlanmasýna. Zafer Özden Sayfa 9x.qxp 09.09.2007 09:21 Seite 1 Eylül 2007 SÝZbize 9 ‘Türkiye güzel, ama eþitsizliði görmek acý’ Türkiye’de aþýrý sýcaklar, Belçika’da yoðun yaðmurlarla geçen yaz tatili sonrasý Binfikir olarak Liege Bölgesi vatandaþlarýmýza tatillerini nasýl geçirdiklerini sorduk. Ýnsan sýcaðý ülkemizde tatile doyamayan Belçikalý Türk vatandaþlarýmýz bir taraftan hasret giderip bu insan sýcaklýðýný yaþamanýn hazzýný alýrken, bir tarftan da eþitsizlik, hayat pahalýlýðý ile gördükleri alaturka vaziyetleri anlattýlar. Yelda Aktaþ / Ýþyeri sahibi Hatice Çakýr / Ev kadýný Ýyi geçti. Ama fiyatlarýn Avrupa standartlarýný yakalamýþ olduðunu fark ettim. Özellikle de dizel’in litre fiyatýnýn Belçika’dan yüksek olmasý acayip. Tatil yörelerinde hizmet veren iþyerlerindeki personelde banal ve olaðan bir muamele ile karþý karþýya kalmaktan üzüntü duydum. Ayný davranýþý yabancý turistlere de göstermekteler. Bize öz olan sýcak ve insani kalitelerimizi hatýrlatmak gerekir onlara. Her þeye raðmen iyi bir yaþam þartlarý olduðu takdirde Türkiye’ye en kýsa zamanda dönmeye hazýrým. Tatilimiz iyi geçti. Ama bizim için en güzel an Çanakkale ziyaretimiz idi. Orasý çok mühteþem, olaðanüstü bir yer. Orada her þey her yer buram buram tarih koyuyor. Atalarýmýzýn verdiði yaþam savaþýný daha iyi anlýyorsunuz. Ülkemizi seven herkesin, özellikle de gençlerimizin Çanakkale’ye gidip görmelerini tavsiye ederim. Türkiye çok güzel ona hep birlikte sahip çýkmayý bilelim. Selçuk Ural / Öðrenci Veysel Yetkin Serbest Meslek Sahibi Tatilim çok güzel geçti. Belçika’da doðmuþ olduðum halde, anavataným Türkiye’de tatile gitmek bir ayrýcalýktýr. Orada tüm akrabalarýmý görmek, onlarla kýsa da olsa bir süre birlikte olmak yaþanacak en güzel tatildir. Ayrýca Türkiye’nin sürekli deðiþim içinde olmasý da beni çok sevindirdi. Büyük þehirler veya tatil yöreleri dýþýnda kalan yerlerde gençlere yönelik aktivitelerin az olmasýna ayrýca üzüldüm. Mustafa Bulmuþ / Dönerci Ben Türkiye’li olarak kiþisel açýdan çok güzel bir tatil geçirdim, ama Türkiye’yi toplumsal olarak deðerlendirirsek, halkýmýzýn inanýlmaz derecede eþitsizlik içinde yaþadýðýný söylemek zorundayým. Oradaki çifte standart tatil konusunda bile insanlarýmýz arasýndaki inanýlmaz bir eþitsizliði yansýtýyor. Çok üzüntü duydum. Küçük bir kesimin bol keseden yaþamasý, geriye kalanýn da günlük yaþamý kurtarma peþinde olmasý beni çok ama çok üzdü. Buna raðmen ülkeme dönerek ailemi ziyaret etmek ve de bu vesileyle tatil yapmak çok güzeldi. Tatil her zaman güzeldir. Ama tatilimi Türkiye’de geçirmek ise baþka bir güzellik taþýr. Ülkeme duyduðum özlem, akrabalarýma hissettiðim hasreti bir tatil süresince gidermeye çalýþýyorum. Türkiye çok güzel bir ülke. Harikalar dolu bir yer. Ýnsanlarý ise gerçekten cana yakýn ve sýcak kanlýdýr. Tek kötü yönü var o da hayat pahalýlýðý. Ýnsanlarýn bu þartlarda nasýl yaþadýklarýný bir türlü anlýyamýyorum. Murat Boða / Dönerci Her yýl olduðu gibi bu yýlda Adana’ya gittim. Orada annem ve akrabalarýmý ziyaret ettikten sonra Antalya, Manavgat, Alanya derken epeyce gezdik. Doða güzelliði, harika bir deniz ve insanlarýn cana yakýnlýðý derken çok güzel bir tatil geçirdik. Ama, yaz aylarý gibi bir dönemde seçime gitmeyi beceren tüm siyasetçileri ve onlarýn kadar gruplarýný da kýnadýðýmý söylemek isterim. Yaptýklarý çok da demokratik bir þey deðil bence. Mehmet Aydoðdu [email protected] Takdim emen söylemem lazým, okuduðunuz yazý bu þirin gazete için baþlangýç olarak yazdýðým ikinci makalem. Birincisini beðenmediðimden deðil, aslýnda hiç de fena olmamýstý. Hatta epey zevk aldýðým, somut ve renkli sözlerle süslediðim bir parça olmuþtu. Lakin, geçen gün ne yazayým, nasýl olsun düsünceleriyle mesgul iken, bir de baktým yazý olmuþ, bitmiþ ve az kalsýn editörüme gönderiyordum. Aradan iki gün sonra istisnai Bir türlü yerini bir þey oldu. Sabrý asla küçümsememeli. bulamayan, Her þeyin ilkinde ,bisikledöner dolapçasýtini ilk defa yardýmsýz sürebilme, ilk öpücük, ilk aþk ve na çabalayan buna benzer vakalarda olgelecek ve onun duðu gibi ilk makaleye de mutlu istikbal selamsýz sabahsýz giriþmenin pek uygun ve görgülü beklentileri telaolmadýðý gibi, pek de hayýrþýdýr. Bilinmez lý olmayacaðý kanaatine vardým. Daha doðrusu, getirilufuklar… dim. Bu kavrama varmamý yirmi bir yýl önce son yolculuðunu tamamlamýþ olan dedeme borçluyum. Rahmetlinin sözü kullaklarýmý çýnlattý: “kendini insanlara sevdir evladým!” Bu yüzden (af buyrun) dedemin anýsýna yakýþan ve uygun olaný yapalým derim. Selam. Adým Mustafa Kör. Bu garip soy ismimi not ettiniz sanýrým. Onu da dedeme borçluyuz. Dedemin körpe çocukluk döneminde adettenmiþ, beþikteki bebelerin gözlerine sürme çekmek. Gerisini anladýnýz elbet. Dedemin sol gözü ömrü boyunca karanlýk bir dünyanýn gözlemcisi kaldý. Merak ederim, simdi hangi saray bahçelerini seyreder o çakýr gözü. Dedemden hariç çok hatýrasý pahasýz insan geldi geçti hayatýmda. Kayýplarým oldu. Aþkta, oyunda… Dostlar geldi gitti. Savaþlar kaybedildi, inklaplar oldu. Anasýnýn ak sütünü doyasýya ememeden yavrular þehit düþtü. Hayat týpký nehrin akýþý gibi iz býrakýr. Yaþadýðýmýz ülkeler, gezdiðimiz parklar, edindiðimiz arkadaþlar, kosulduðumuz iþler, okuduðumuz kitaplar bizi biz yapar. Herkesin kendine has öyle bir öyküsü vardýr, herkesin hayatý bir romandýr! Mamafihi, geçmiþ, her ne kadar sizi ve beni yer yer etkisi altýnda býraksa da er veya geç tarihin bir köþesinde, kocaman arþiv dolabý çekmecesi misalince, yerini bulur. Bir türlü yerini bulamayan, döner dolapçasýna çabalayan gelecek ve onun mutlu istikbal beklentileri telaþýdýr. Bilinmez ufuklar… Tedirgin eden ama o kadar da bir heyecan veren ufuklar… Ýþte bu ufuk yolculuðunda, her ne kadar kayýp yaþamýþ ve zede almýþ olsak da, ümidimizin ýþýðýný korkuyla göllgelendirmemek lazým. Yoksa daima küçük kalýr, yücelemeyiz. Mütevazi (bin)fikirlerimle, kendime has “Binbir Söz” ve yorumumla, izin verin birlikte yepyeni bir yolculuða çýkalým. Hoþgeldiniz efendim. Tabiri caizse bir kaç tohum ekmek istiyorum. Kimbilir, belki birgün o tohumlar kalplerinizin tarlalarýnda kök tutar, güzel bir aðaç olur, yeni nesiller meyvelerini afiyetle yer. Sonra birlikte geleceðe tebessümle göz kýrparýz. Yolumuz açýk ola... H Sayfa 10x.qxp 09.09.2007 09:27 Seite 1 Eylül 2007 GÜNDEM 10 Belçika Ramazan’a hazýr tutan tutmayan, Müslüman olsun olmasýn herkese soframýzý açýyoruz. Son günlerde Avrupa’da Ýslamiyet olumsuz þeylerle anýlýyor. Biz bunun böyle olmadýðýný Ramazan ayý vesilesiyle bir kez daha gösterme fýrsatý buluyoruz. Ayrýca Mevlana yýlý nedeniyle de bu yýl sloganýmýz “ne olursan ol, yine gel” olacak” dedi. Baþkan Yiðit, ayrýca islamiyeti gayri müslimlere anlatmak üzere 30- 40 sayfalýk Fransýzca bir kitap bastýrdýklarýný ve bu kitabý çadýrda ücretsiz olarak daðýtacaklarýný bildirdi. Serpil Aygün elçika’da yaþayan Türk toplumu yaklaþan Ramazan ayýna hazýrlanýyor. Brüksel’de faaliyet gösteren Anatolia Kültür Derneði her yýl geleneksel olarak kurduðu ramazan çadýrýný bu yýl Brüksel’in merkezinde kurarken, Liege Merkez Camii Derneði de 1 günlük çokkültürlü iftar çadýrý kuracak. Anatolia Kültür Derneði, daha önce Türk mahallesinde kurduðu Ramazan çadýrýný bu yýl, Brüksel Place Rogier’de kuracak. Günlük yaklaþýk 1500 kiþiye yemek verilmesi planlanan çadýr 15 Eylül’de açýlacak. On gün boyunca çeþitli etkinliklerin düzenleneceði çadýrda semazenler, Karagöz-Hacivat ve Nasrettin Hoca ile ilgili gösteriler yer alacak. Ankara ve Ýstanbul’daki Ramazan havasýný B Abdullah Yiðit Brüksel’e taþýmak istediklerini söyleyen Dernek Baþkaný Abdullah Yiðit yaptýðý açýklamada “Ramazan ayýnýn birleþtirici ve tüm toplumu saran bir havaya sahip olduðu en güzel yurtdýþýnda, gayrimüslimlerin de olduðu bu ortamlarda anlaþýlýyor. Biz bu ramazan çadýrý ile oruç Liege Merkez Camii Derneði’nden Çokkültürlü Ýftar çadýrý Diðer taraftan Liege Merkez Camii Derneði, camii lokalinde Ramazan ayý boyunca iftar yemekleri verecek. Bunun yanýnda 6 Ekim’de 1 günlük iftar çadýrý da kuracak olan Liege Cami Derneði, kültürlerarasý bir bu- Ömer Koçyiðit Yakup Öndeþ luþma ortamý da yaratmayý planlýyor. Çadýrda verilevek iftar yemeðinin yanýsýra bölgede farklý kültürlere ait müzik ve folklor gruplarý gösteriler sunacak. Dernek yetkilileri yaptýklarý açýklamada “ çadýr etkinliklerinin Liege’in Sainte-Marguerite semtinde Goffin-Bovy otopark alanýnda gerçekleþeceðini bil- dirdiler. Saat 14.00’da baþlayacak olan faaliyetler, 19.14’te iftar yemeði ile son buluyor. Baþkan Ömer Koçyiðit ve Din görevlisi Yakup Öndeþ, Ramazan ayýnýn dinsel öneminden bahsederken, bu ayýn yarattýðý paylaþým ruhuyla bir ay boyunca lokal kapýlarýnýn herkese açýk olduðunu vurguladýlar. Türk Dernekler Birliði’nden Ramazan Bayramý kutlamalarý Merkezi Anvers’te bulunan Türk Dernekler Birliði Sint Jansens plein’de 22-24 Eylül tarihleri arasýnda Ramazan Bayramý kutlamalarý düzenliyor. 22 Eylül Cumartesi günü Mehter marþý ve Nasreddin Hoca ile karþýlanacak olan konuklara Ramazan çadýrýnda iftar yemeði verilecek. Daha sonra Hafid: rai-chaabi orkestrasý konseri ve ilahi ve semazen gösterisi sunulacak. Ayrýca ilk günde Ebru – Hat sanatý, gözleme, tatlýlar, çocuklara animasyonlar, Elma þekeri, þerbetci, çay bahçesi, Türk, Fas ve Pakistan mutfaðýndan çeþitler (ücret karþýlýðý) ve Mekke’deki Kabe’nin maket tanýtýmý gibi standlar yer alacak. 23 Eylül Pazar günü programda Ramazan çadýrýnda iftar yemeði ve standlara ek olarak Gnawa müzik grubu (Fas) konseri var. Ayrýca Rahib Paul Van den Berghe “Hrýstiyanlarda ve Müslümanlarda oruç” konusunda bilgi verecek. Paraya mı ihtiyacınız var ? Kısa Vadeli Kredi şartları ile deǧerlendirilir1 Sonradan pişmanlık duymadan kredi mi almak istiyorsunuz ? O zaman doǧru adrestesiniz.Citibanka geldiǧinizde istediǧiniz miktar ne olursa olsun,kredi sebebiniz ne olursa olsun,her zaman en iyi hizmetle ve konunun uzmanları ile karşılaşacaksınız. Detaylı bilgi için ; • 0800 24 023 numarayı arayın, • Cep telefonunuzdan 3102’ye ücretsiz olarak (hazırım) mesajınızı gönderin, • www.citibank.be internet üzerinden hemen başvurun (Fransızca veya Flamence), • Citibank satış noktalarımıza gelin,yetkililerimizle görüşün Simdi dövizle askerlik hizmeti için de sizlere 5,5%2 gibi çok uygun oranla kredi veriyoruz !!! Gurur duyarak alabileceǧiniz kredi !!!! 1 Kısa Vadeli Kredi, banka kriterlerine göre deǧerlendirildikten sonra,banka ve müşteri tarafından karşılıklı olarak kabul edildikten sonra, imzalanip onaylanır. 2 Bu oran yıllık maliyet yüzdesi ile hesaplanmış olup, sadece dövizle askerlik hizmeti için,en fazla 36 ay vade ve en fazla 7.500€ için geçerli olacaktır. Yetkili Kişi : M. De Bolle – Yetkili Kurum : Citibank Belçika SA, Boulevard General Jacques 263g,1050 Brüksel, Vergi No; BE 0401.517.147 RPM Brüksel, C.B. 954-5462261-42. Kredilerde en iyi hizmet, en hızlı hizmet ! Sedat Kaya Bayramýn son gününde (24 Eylül Pazar) ise programda Türk Sufi musikisi, çeþitli bilgilendirme standlarý ve Hacivat Karagöz oyunu yer alýyor. ‘Market’ kavramý kayboluyor üyük maðaza zincirlerinin çoðalmasýyla birlikte bakkal ve marketler birer birer kenpenk kapatmak zorunda kalýyor. Bir nesil öncesine kadar her çocuk, “mahallemizin bakkalý” diye bir kavramla büyürken, bu olgu yeni nesilde kaybolmaya baþladý. Son 10 yýlda Flaman bölgesindeki her 2 marketten 1’i tarih oldu. B Serbest Meslekler Birliði Unizo’nun araþtýrmasýna göre 1996’da 10.000’in üzerinde olan bakkal sayýsý, 2007’de 6.000’in altýna düþtü. Bu rakamýn içinde bir de son yýllarda türeyen yaklaþýk 2.000 “gece dükkaný”nýn (Night Shop) da bulunduðunu göz ününe alýrsak, bakkal sayýsý daha da azaldý. Sayfa 12x.qxp 09.09.2007 08:50 Seite 1 12 / SÖYLEÞTÝK Eylül 2007 11 yýldýr deðiþen bir þey yok ‘Hala sadece üç kiþiyiz’ 40 yýlý aþan Belçika Türk göç tarihi, Türk asýllý isimlerin Belçika kurumlarýnda yer almalarýna zamanla þahit oluyor. Çaðýn gözde alanlarýndan medya ve gazetecilikte de böyle. Radyo ve televizyon kanallarýnda öncülerin açtýðý yoldan yeni isimler de sýyrýlýyor. Müþerref Çamoðlu, Fethi Gümüþ, Leyla Ertorun gibi isimlerin ilk Türkçe veya Türklere yönelik programlarýnýn ardýndan yýllar geçti ve artýk Faruk Özgüneþ, Ayfer Özkul ve Veli Yüksel gibi gazeteciler, kendi toplumlarýna yönelik yayýnlarý aþýp büsbütün Belçika gazetecisi olarak basýn ve ekranda boy gösteriyorlar. Peki Belçika medya kuruluþlarýnda çalýþmak nasýl bir þey? Türk asýllý olmanýn farklýlýk ve sorumluluklarý nedir? Belçikalýlara olduðu kadar Türklere de seslenen bu isimler, “Türklerin sesi” olma misyonunu taþýyor mu? VRT-Flaman Radyo Televizyon Kurumu gazetecisi Veli Yüksel ve Flaman özel kanalý VTM’in gözde sunucularýndan Faruk Özgüneþ, Binfikir okuyucularý için deneyimlerini anlattýlar. Erdem Resne edya ve þöhret dünyasý Türklere bazen o kadar uzak gözüküyor ki, gazetecinin adý Veli Yüksel, çalýþtýðý kurum da VRT olunca Türk toplumu, Van Radyo Televizyonu’nun geldiðini sanabiliyor! Veli’nin anlattýðý bu hikaye ne kadar gerçek ise, Veli ve Faruk’un Belçika medyasý için çalýþtýðý da o kadar gerçek. Medya aslýnda herkese çok yakýn, VRT’ye tesadüfen girmek kadar. Veli Yüksel anlatýyor: “Benim aklýmda gazetecilik hiç yoktu, uluslararasý iliþkiler mezunuyum, diplomasi düþünüyordum, Türkiye veya Belçika için. Bir arkadaþ VRT sýnavýný tavsiye etti, ben de katýldým ve kazandým. Birinci tur, ikinci tur derken tüm sýnavlarý geçtim ve muhabir oldum. Ter Zake programýnda baþladým, o zaman yeni baþlamýþtý. Üç sene orada çalýþtým. 11 yýldýr VRT’deyim.” Faruk ise gazeteciliði çok öncelerden kestirmiþ gözüne: “VTM’de iþe baþlayalý 17 yýl oldu. Aslýnda tahsil olarak tercümaným ama gazetecilik kursuna da gittim 20 yýl önce ve medya planým vardý. VTM’e baþvurdum ve alýndým. Bu benim ilk “düzenli” iþim, hâlâ da buradayým.” Medya’da hem içerik hem istihdam alanýnda çeþitlilik teþvik edilse de, Veli ve Faruk’un Belçika medyasýnda yer almasý “artýk medya yabancýlara açýk” anlamýna gelmiyor. Faruk’a göre büyük bir dezavantajý olumlu yöne çekmek için çok çalýþmak gerekiyor: “Dezavantaj yabancý olmanýzda deðil de anadilinizin Flamanca olmamasýnda yatýyor. Þu an sorunsuz Flamanca konuþuyorum ama bu seviyeye ulaþmak için çok çalýþmam gerekti. Çocukken anne baban Türk ise ve evde Türkçe konuþuluyorsa, bu dil okulda geçerli deðil. Okulda öðrendiðin dil de evde geçerli deðil. Ýki arada bir derede kalýyorsun ve bu benim için bir handikaptý. Ders derecelerime bakýnca da iyi olmadýklarýný fark ediyordum ve Flamancayý tam öðrenebilmek için çok çalýþmam gerekti. Bu da Türkçe’nin aleyhine oldu ama seçim yapmam gerekiyordu. Burada çalýþacaktým, arkadaþlarým buradaydý ve yaþamým burada sürecekti, Flamancayý bilmek Türkçeyi bilmekten daha önemliydi.” M Faruk Özgüneþ BELKÝ ÝÞÝMÝZE YARAR Veli ise bu görüþlere katýlmakla birlikte, Türk olmanýn iþe yaramýþ olabileceðini de söylüyor: “O zaman çeþitlilik politikasý yoktu, Türk olmak bir fark yaratmadý. Gerçi belki onlar da düþünmüþlerdir “ilk kez bir Türk sýnavlarýn hepsini geçebildi, belki iþimize yarar” diye, ama tam bilmiyorum.” Ýþte bu “yabancýdýr, belki iþimize yarar” mantýðýyla Faruk da karþýlaþmýþ ama bu mantýða kesinlikle katýlmýyor: “Ben 17 yýldýr VTM’deyim, baþýndan beri VRT’den “sen bizde olmalýsýn” diyorlar. Neden? “Bize uygunsun.” Neden size uyayým? Ben buradaysam çalýþtýðým ve hakettiðim içindir, oraya gidip “ben Türk asýllýyým bana özel ilgi gösterin” diyemem. Yabancýlarýn böyle küçümsenmesine de karþýyým.” Ýki gazeteci de, medyada çeþitliliðin yeterince yansýtýlmadýðý konusunda birleþiyor. Veli, kurumu VRT’de çeþitlilik planý olmasýna raðmen deðiþiklik olacaðýna inanmýyor: “Bu mesleðe 11 yýl önce baþladýðýmda Faruk Özgüneþ, Ayfer Özkul, Frankofon tarafta da birkaç Arap asýllý arkadaþ vardý. 11 yýl sonra yine sayýyoruz, ayný insanlar var. Bizim için iyi, demek ki beðeniliyoruz ve insanlar bizi istiyor. Ama bu vahim bir tablo. Çeþitlilik adýna önlemler alýnmaya baþlandý. Hükümetin is- Veli Yüksel teði doðrultusunda VRT’de bir çeþitlilik planý uygulanýyor, yabancý kökenlilere þans veriliyor. Ama bir þey deðiþeceðini düþünmüyorum. Çünkü bu sadece VRT ile olacak bir þey deðil, diðer medya gruplarý bu konuda eksik kalýyorlar, göstermelik önlemlerle insanlarýn dudaðýna bir parmak bal çalýyorlar.” ‘MÝJNHEER, U HEBT ZO’N VREEMDE NAAM!’ Sadece medyada deðil, genel olarak da çeþitlilik politikalarý beklenildiði etkiyi göstermekte gecikiyor. O denli ki “pozitif ayrýmcýlýðý kaldýralým” diyenlere Faruk da katýlýyor. Kral Albert II ile olan bir diyaloðu, bu durumu iyi özetliyor: “1 saatlik program için Kral’ý 6 ay boyunca takip ettim, Belçika’da ve yurt dýþýnda. Bir gün Fransa’daydýk ve Kral’la oturuyorduk. Bana döndü: - beyefendi, çok ilginç isminiz var (Mijnheer, u hebt zo’n vreemde naam). - Evet, Türk ismi. - Haaa Türk ismi? Yani yabancýsýnýz. - Evet evet, yabancý asýllýyým. Ama Belçikalýyým. - Haaa tabii tabii.” Yani demek istediðim herkes bu röportajý yapabilirdi, ben de yaptým, bu senin kendi kalitenle alakalý bir þey. Ama gülünç bir durum, Türk olman konuþuluyor. Ýtalyan da olabilirdim. Ben aslýnda pozitif ayýrýmcýlýða karþýyým. Ýþyerinde iki aday varsa en iyisi alýnýr, bu Çinli de olabilir, Belçikalý da. Ýþ piyasasýnda pozitif ayýrýmcýlýða karþýyým ama eðitim sahasýnda tüm çocuklarýn eþit þansý olmasý için eðitimde pozitif ayýrýmcýlýðý destekliyorum. Çünkü erken yaþta çocuklarý okullara alýyorsan onlara destek çýkmalýsýn, hepsinin yarýþa ayný hattan baþlamasýný saðlaman lazým. 100 metre geriden baþlayan varsa bir daha açýðý kapatamaz.” Sonuçta Türk asýllý da olsa, Belçika medyasýnda çalýþan bir gazeteci belli kriterlere uymak ve standart haber yapmak zorunda. Fakat toplumlarýn hassasiyeti, gazetecilerin bazý konulardaki bilgi eksikliði veya çekingenliði, yabancý asýllý gazetecileri sürekli kendi toplum haberlerini yapmaya sürükleyebilir. Faruk Özgüneþ: “Ben kendimi Türk sunucu olarak görmüyorum, sadece haber sunuyorum. Mesela Veli Yüksel çok iyi Türkçe konuþtuðu için Türkiye’ye muhabir göndermek gerekince “Veli sana iþ çýktý” diyebiliyorlar hemen. Ben her konuyu iþlemek istiyorum ve kendimi Türkiye uzmaný olarak görmüyorum. Zaten Türkçem de bunun için yeterli deðil ki yabancý gazetecilere yabancýlarla ilgili konularýn verilmesi redaksiyon için de iyi deðil, herkes her konuda doðru haber verebilmeli ve sorumluluktan kaçmamalý.” Bazen Türklerle ilgili haberlerin kendisine özellikle geldiðini Veli Yüksel de kabul ediyor fakat bunun sürekli olmadýðýný, zaten kendisi de bunu istemediðini belirtiyor: “Toplumla bað kurabileceðim için zaman zaman öyle istekler geldi tabii. Genelde muhabir arkadaþlar yabancýlar veya Türklerle röportaj yapacaklarýnda konuyu nasýl ele alacaklarýný bilmedikleri için yardým istediler. VRT ile o toplumlar arasýnda köprü görevi gördüm. Ama Veli sadece Türklerle ilgili haberler yapsýn diye bir görüþ yok, benim de öyle bir ihtisasým yok. VRT’nin normal bir muhabiriyim. Dýþ haberlerde baþladýðým için Türkiye ve Kýbrýs konularý bana gelirdi ama genel haberlere geçince öyle bir þey kalmadý. Gittiðim yerlerde röportaj yapýnca bana yabancý olarak bakýlmýyor. Bir haberi buradaki standartlara göre yapýyorum. Diðer muhabirler hangi yöntemle çalýþýyorsa ben de haberi ayný þekilde deðerlendiriyorum.” Sayfa 16x.qxp 09.09.2007 09:32 Seite 1 Eylül 2007 ARTfikir 16 Oyunculuktan sinema yönetmenliðine GÜLDEM DURMAZ [email protected] Rüzgar var ünler nicedir uzaklarda geçiyor. Yollardan ayrýlamayan ben, istemeyerek de olsa sevdiðim birçok þeyden uzak kalmak zorunda kaldým, uzun süre. Gözümdeki mutluluk yolun yarýsýndan geri döndü. Yarým kaldý. Akabinde, yarým kalmýþlara katlanmamaya dair söz veriyorum kendime. Çocukken aldýrmadýðým detaylar neden þimdi dikkatimi çeker ki, neden beni rahatsýz eder, neden dünyayý kurtarma giriþimlerinde bulunmak için pankartlar hazýrlama ihtiyacý hissederim veya neden durup dururken hayatýn artýk büsbütün kirlendiðini fark ederim? Ve… hayat neden kirlenir ki? En acý olaný da, çocukluðun elden gidiþini fark etmemdi... elimde olmadan. Ve iþin kötü tarafý da bütün bunlar olurken bir þey yapamamak. Öylesine duGitmenin de bir rup bakmaktan baþka ne adabý vardýr, gelir ki elden? Hiçbir þey eskisi gibi olmuyor. öyle herkes Bizim dediklerimiz büsbeceremez onu. bütün elden gidiyor. Her þeyi çözebileceðimize Gidince adam gibi inandýðýmýz cesaretimiz dagideceksin. hi çocukluðumuzla birlikte baþýný alýp terk ediyor buralarý. Belki de artýk gitme zamaný. Kural bu, bir gün büyürsün ve yollar ayrýlýr. Ayrýlan yollardan biri sana aittir. Artýk büyük adam olduðuna göre gidersin. Sanki büyüyünce ne deðiþiyorsa. Sahi, insanlar deðiþir mi? Deðiþirse ne olur? Büyüyüp, birer kahraman mý olurlar da herkes ölümsüzleþiyor? Aslýna bakarsanýz insanoðlunu rolleri kahraman yapýyor. Ve bu rol ona verilmiþken, o da kendini ölümsüz ilan ediyor. “Ýnsan usul usul ölmek için gelir dünyaya. Baþlar her gün biraz daha insan olmaya” demiþ Metin Altýoklar dizelerinde. Sanýrým insanoðlu ölmeye baþladýðýný hissettiðinde “insan” olmaya karar veriyor. Son nefesinde helalleþmek adýna olsa gerek. Ýnsan bildiklerimle konuþmayý denedim geçenlerde. Olmadý. Öyle yarým yamalak konuþmaydý, yarýda kaldý. Okumayý seviyorum. Hediyelik kitaplar okudum, insan iliþkileri üzerine. Fakat okuduklarým, anneannemin bana anlattýklarýyla baðdaþsa da, bu hayatla uzaktan yakýndan ilgisi yoktu. Kitaplar her þeyi ne kadar da romantizme döküyor. Hayatý pembe diziymiþ gibi yansýtmaya çalýþmaktan yorulmadýlar mý acaba? Artýk hayatýn pembeliðini býrak, morluðu bile kalmadý. Daha neyi bekliyoruz ki? Beklemek. Bazen ne kadar da uzun bekleriz. Zamanýn kýymetini bilmeden. Ve bir gün yaþadýðýmýz kent hüzün kokmaya baþladýðýnda gitmek üzerine edebiyat parçalarýz en kral gidiþe hazýrlanýrken. Gitmenin de bir adabý vardýr, öyle herkes beceremez onu. Gidince adam gibi gideceksin. Týpký Kazým Koyuncu’nun dizelerindeki gibi: “Ýþte gidiyorum, bir þey demeden, arkamý dönmeden, þikayet etmeden. Hiçbir þey almadan bir þey vermeden, yol ayrýlmýþ, görmeden gidiyorum…” G Leyla Ertorun , biri Sivas, digeri Erzincan kökenli, Ýstanbul’da yetiþmiþ bir anne babanýn Paris’in göbeðinde doðmuþ kýzý Güldem Durmaz. Babasý Paris'e bir kontesin yanýnda ahçýbaþý olarak çalýþmaya geliyor. Güldem'in sinemaya ilgisi biraz, oturduklarý semt "Quartier du Marais"'in bu tür faaliyetlere elveriþliliðinden, diðer taraftan da babasýnýn da gençliðinde sinemaya olan merakýndan geliyor. Birçok sanatçý gibi, Güldem'de önce iyi bir eðitim alýp kendini saðlama almak istiyor ve Sorbonne Üniversitesi’nde edebiyat okuyor, Ýngilizce eðitimi alýyor. Üniversite hayatýyla birlikte tiyatro ve sinemaya ilgisi de izleyicilikten oyunculuða kayýyor. Ýki tiyatro okuluna devam ediyor, ve utangaç çocuk sahnede adeta kendini buluyor. Bu dönemde bir sürü kýsa filmde rol alýyor. Bu filmlerin çekim sürelerinde oyuncularýn çok boþ vakti oluyordu diyor. "Ben bu vakti yazarak, gözlemleyerek, yönetmenden, set iþçisine soru sorarak geçirdiðimden kendi filmlerimi çekmeye karar verdiðimde çok faydasýný gördüm." Bu arada geçinebilmek için de liselerde eðitmen olarak çalýþýyor. Daha sonra da birikimi sayesinde ve ayný alaný, ayný tutkuyu paylaþabileceði insanlarla olabilmek için Brüksel, Paris ve hatta Tunus'ta tiyatro atölyelerinde ders veriyor. Güldem Durmaz 1995 ile 2000 yýlý arasýnda Paris, Brüksel hattýnda mekik dokuyor. Bunda burada gerçekleþtirdiði projeler kadar eþinin tanýnmýþ sinema televizyon okulu INSAS'ta okumasýnýn da etkisi var. 2000 yýlýndan itibaren de kendisi gibi filmci eþi Simon Backes'in de isteðiyle Brüksel'e yerleþiyorlar. Dilþad adýný verdikleri kýzlarýný büyütürken yeni projeler üretmeye çalýþýyorlar. Güldem Durmaz'in iki kýsa filmi var. Birincisi çocukken Beþiktaþ semtinde gördügü "mahallenin delisinden" esinlenerek çektigi Þoför isimli 18 dakikalik bir kýsa film. Elinde direksiyon ve dikiz aynasýyla güya O'nun O arabasýna binen bir kadýný gideceði yerlere götürüp getiriyor. Daha sonra ki filminde de yaptýðý gibi gerçek kendi rolünü oynayanlarla, profesyonelleri ve sokaktan geçenleri oynatýyor. Diðer oldukça tanýnan ve ses getiren filmi ise Koro. RTBF'in de ödüllendirdiði 13 dakikalik bu kýsa filmi de Türkiye’de ergenlik çaðýnda yaþadýðý bir olaydan etkilenerek çekiyor. 1980 darbesinin arkasýndan ‘80’li yýllarýn ortasýnda teyzesi TKP yandaþý diye hapse atýlýyor. Türkiye’ye izine gittiklerinde hapishaneye teyzesini ziyarete gidiyorlar. Bu arada teyzesinin nasýl bir yerde kaldýðý- Her ne kadar yaþanmýþ bir hikâye olsa da filmin kurgu olmasýný yeðliyor, Güldem Durmaz. Bunun için filmin “Urbezistan” gibi varolmayan bir yerde geçtigini varsayýyorlar ve hatta bir dil uyduruyorlar. Diyaloglar için de bu dilin sözlüðünü yaratýyorlar. Sinema yolculuðu, oyuncu kimliði ile baþlayan Güldem Durmaz, fýrsatlar çýkarsa yine tiyatro ya da sinema filminde oynamak istiyor. Ancak “senaryo yazmayý, film çekmeyi daha çok yeðliyorum” diyen sanatçý sözlerine þöyle devam ediyor:” Oyunculukta birazcýk da diðer- ný merak ettiðinden sorular sorarken bir gardiyanýn da « anlayýþý » sayesinde kendilerini koðuþta buluyorlar. Bu, koþtura koþtura aceleyle görülen birkaç dakikalik manzara O’nu çok etkiliyor. Bir taraftan teyzesinin kimseyi öldürmediði, hýrsýzlýk yapmadýðý halde sýrf düþünceleri yüzünden hapsedilmesini anlamýyor, diðer yandan da« içeride» hayatýn öylesine devam etmesine þaþýrýyor. Yaþadýðý bu deneyimden yola çýkarak kýsa bir kurgu çekiyor. Bunu özellikle belirtiyor. Politik bir film çekmek niyetinde deðildim. Bir de ben belgeselllerden falan çok bir gerçekten yola çýkarak kurgulanmýþ hikâyeleri daha çok seviyorum. "Mesala Brüksel'de mültecilerle birlikte bir film gerçekleþtirdik, onlarýn gerçek yaþamlarýnýn birebir içinde, birlikte çektik. Koro' da da ilk filmi gibi yine gerçek insanlar kendi rollerini oynuyorlar. Teyzesi kendi rolünü oynarken Brüksel hapishanesinde yatan bir yarý tutuklu da baþka bir tutukluyu oynuyor. Çekimler Brüksel’de gerçekleþtiðinden, gündüzleri filmde oynayýp akþam hapishaneye dönüyor. lerinin sizi beðenme, isteme duygusuna baðlý kalýp beklemek zorundasýnýz. Ýþin bu tarafýný pek sevmiyorum. Ben hep bir þeyler üretmeliyim, yaratmalýyým. Türkiye'de oynamaya gelince fýrsat çýkarsa deðerlendirmek isterim ama kendimi oyunculukta teklif beklemeye þartlamak istemiyorum. Ama önümüzdeki yýllarda birkaç yýlda olsa Türkiye'de yaþamayý eþim de ben de çok istiyoruz. Bizi çeken sadece benim kökenim deðil, belki alýþýlagelmiþ olacak ama Türkiye çok büyük zenginlikleri birarada barýndýran bir "kavþak". Üstelik eþim de Türkçe öðrendi ve kýzýmýz Dilþad için de çok isteriz.” Son olarak yeni projelerinden bahseden Güldem Durmaz, þu anda da Bergama yakýnlarýndaki M.S. 2.YY’dan kalma bir kazýyla ilgileniyor. Bunun üzerine bir film çalýþmasý var. O zamanlar hekimler insanlarýn rüyalarla iyileþtirildiklerine inanýrlarmýþ. Hem mekânla, hem de rivayetle baðlantýl bir þey tasarlayan Durmaz, en kýsa zamanda bu filmi çekmek istiyor. Sayfa 17x.qxp 09.09.2007 08:53 Seite 1 Eylül 2007 ARTfikir 17 Mayonezli döner kebap 1960’larda Anadolu’dan Almanya’ya giden Türkler sadece türkülerini, mizahýný ve acýlarýný deðil, acýlý Adana ve döner kebaplarýný da beraber götürdüler. Hatta sýradan Avrupalýlar, Türk mutfaðýný dönerden ibaret sanýyor, zenginliðini görünce þaþýrýyorlar. [email protected] Eðitim ve kültür yakýlmalý Erdinç Utku vrupa’da döner neredeyse hamburgeri geçip, en büyük fast-food ürünü haline gelmek üzere. Öyle ki, bugünlerde Almanya’da bozuk etten döner yapýldýðý iddialarýyla Türk dönerciler sýkýþtýrýlýyor, döner üzerinde çeþitli oyunlar oynanýyor. Dönercilere bozuk et satan kuruluþun Alman olmasý ise görmezden geliniyor. Avpalý’ya kendi kebabýný kabul ettiren Türkler geldikleri ülkelerdeki yerli ve diðer yabancý mutfaklardan da etkileniyorlar doðal olarak. Onlarca çeþit sostan biri seçilen, içine mýsýr, havuç, soðan, domates, marul v.b. salatalar ve kýzarmýþ patates konulan Belçika’daki bir ekmek arasý döner ya da dürüm ile, Ankara’da Sakarya Caddesi’nde yediðiniz ekmek arasý döner arasýnda oldukça fark var. Türkiye’deki gibi gerçek yaprak döner yapýp satmaya çalýþan bir aþçýmýzýn sinek avladýðýna, ustalýðýný sadece Türkiye’den yeni gelenlerin fark ve taktir ettiklerine bizzat þahit oldum. Türkiye’deki döner ile Belçika’daki döner, “Türkiye’deki Türk” ile “Belçika’daki Türk” kadar farklý. Merkezi Leuven’da bulunan Endüstriyel ve Bilimsel Miraslarý Destekleme Derneði (SIWE) göç A ðitim ve kültür yakýlmalý, toz edilmeli ve gerekirse bir top haline getirilip bir daha kullanýlmamak üzere uzaya þutlanýlmalýdýr. Çünkü, insanlar arasýndaki iletiþimin temel taþlarýndan biri olan eðitim ve kültürde kalite kalmadý. Eðitim ve kültürün ne kadar önemli olduðu konusunda sürekli gevezelik yaparýz. Bu konuyla ne kadar ilgilendiðimiz ise þüpheli. Yazýmýn anlaþýlabilmesi için aydýnlatýcý birkaç örnek vermek isterim. Evet, yakýn bir tarihe kadar eðitim ile kültürün de siyasi partilerin elinde bir toplumsal koz olduðu sanýlýr, konuya hakim olarak projelerini geliþtirip halka hizmet vermekte yarýþma amaçlarý olduðuna inanýlýrdý. Artýk, maskeler düþtü ve bunun Leterme’in kýrdýðý bir nevi oyun olduðu anlapotlara bakar þýldý. mýsýnýz? Bu zat Siyasi arenada yer alan zat ve partilerin eðitim ve Belçýka ile Frankültür konusunda ciddiyet sa Milli Marþlarýgöstermeleri beklenebilir. ný karýþtýrarak Çoðu zaman böyle bir durum varsayýlsa da konu seFrankofonlarý çimlere gelince her þey deaþaðýlamayý ðiþiveriyor. Ýnandýðýnýz insanlarýn çoðunluðu ve/vedenemiþtir. ya partileri, ya kiþisel çýkarlý bir kararla ya da parti içi yönetmeliði egemen kýlarak, hem kiþiliklerine hem de halkýn beklentilerine ters düþüyorlar. Güvenimizi yitiriyorlar. Hatta bizi aldatýyorlar diyebiliriz. Ýþte size örnekler. Þu anda Belçýka’da hükümet arayýþý içinde olan Baþbakan adayý Yves Leterme’in kýrdýðý potlara bakar mýsýnýz? Bu zat Belçýka ile Fransa Milli Marþlarýný karýþtýrarak Frankofonlarý aþaðýlamayý denemiþtir. Yanýldýðýndan deðil. Yanlýzca seçim çýkarlarý için ülkesinin milli marþý ile alay etmek cahilliðin ta kendisidir. Eðitimli ve kültürlü gibi görünen bir baþbakan adayýna yakýþmadý. Bir de Türkiye’ye bakalým. Temmuz ayýnda oradaydým. Siyaset ve seçimle yatýp kalktým. Belçýka’dan farklý bir ortam bulamadým. Suni ve yapay siyaset oyunlarý her yerde cirit attý. Bir gün gazete bayiinde COSMOPOLÝTAN dergisi dikkatimi çekti. Kapaðýnda yarý çýplak bir model ve “Seks enerjinizi artýrýn veya Orgazmýnýz garantilendi” vb. bazý baþlýklar yazýlý idi. Dergiyi kaplayan ve üzerinde “Kýzlarýmýz okullu oldu” yazýlý bir de bandrol vardý. Bu reklamýn sahibi ise AKP idi. (bkz. www.cosmodergi.com – temmuz 2007 sayýsý). AKP gibi esasi konulara þartlanmýþ bir partiye böylesi ucuz reklamý yakýþtýramadým. Ýþte size, siyasette giderek yaygýnlaþan ve dolayýsýyla da pervesýzca kullanýlan dezenformasyon örnekleri. Ýnsan, eninde sonunda, kendi kurdunu besler. Kaliteli eðitim ve kültür ise o bembeyaz ruhunuzun kara, kapkara yapýlara teslim olmasýný engelleyecek ender olanaklardan biridir. Ýçine, daha içine girin hayatýn. Yoksa ateþ küllenmiþ olarak kalýn karanlýklarla ilerler ve birden kapýnýzý çalýverir. E tarihi ve maden ocaðý iþçileri hakkýnda yürüttüðü bir proje kapsamýnda “Kebab met Mayonez- Mayonezli Döner” konulu bir “en güzel ve yaratýcý döner fotoðrafý” yarýþmasý düzenledi. Belçika’da göç tarihi ile ilgi bir projenin döner ve mayoneze kadar uzanmasý ise ilginç bir serüven. SIWE, Belçika’daki göç tarihi ile ilgili bir araþtýrma yaparken, Türk göçmenlerin Belçika’ya sadece maden ocaðýnda çalýþarak deðil farklý alanlarda da katký saðladýklarýný tespit etmiþ. Bunlardan biri olan ve bir sektör haline gelen döner, Belçika’nýn göç tarihinde yemek kültürünü etkileyen bir unsur olarak öne çýkmýþ ve bu konuda fotoðraf yarýþmasý düzenlenmesine karar verilmiþ. 1960’lý yýllarda Belçika’nýn maden bölgelerine Türk iþçi göçü ile birlikte döner dükkanlarý bölgenin sokaklarýnda yerini almaya baþlamýþ. Böylece dönerle tanýþan Belçikalýlarýn mutfaðýndan da etkilenen döner, Belçika’nýn kýzarmýþ patatesi ve mayonezi ile karýþarak “mayonezli döner” oluþmuþ. Bölgedeki Ýtalyan ve Yunanlýlarýn katkýlarýyla, beyaz peynirli döner ile dönerli pizza gibi çeþitleri de çýkmýþ ortaya. Türk göçü ile birlikte bölgedeki yemek kültüründe de deðiþim yaþanmýþ yani. “Mayonezli Döner” fotoðraf yarýþmasý ile kömür maden ocaðý bölgelerindeki göç tarihi ve bununla birlikte yemek kültüründeki karþýlýklý etkileþim vurgulanmak istenirken, döner hazýrlanmasýnýn endüstriyel tarafý ile de ilgilenilmiþ. “Mayonezli döner” aslýnda 3 aþamadan oluþan bir proje. Ýlk aþamada insanlarýn , neden, nerede, nasýl, kiminle, ne zaman döner yediðini ve hangi tür döner tercih ettiðini yaratýcý bir þekilde anlatan bir fotoðraf yarýþmasý düzenledi. Yarýþmanýn ardýndan 14 Kasým’da konuyla ilgili gezici bir sergi kapanmýþ olan maden ocaklarýnýn bulunduðu Limburg bölgesinde dolaþacak. Sergide yarýþmaya katýlan fotoðraflar arasýndan yapýlacak bir seçmenin yanýnda, konuyla ilgili anlatýmlar, hazýrlanan çeþitli el ilanlarý ve geçmiþten bugüne aktarýlan deneyimler resmedilecek. Son aþamada ise seçilen döner fotoðraflarý bir kitapta toplanarak, Belçika kültürüne Türklerin bir katkýsý olarak kütüphanelerde ve kitaplýklardaki yerini alacak. KASIM 2005... EYLÜL 2007... 21 sayýdýr yine ayný heyecanla 10 BÝN ADET Binfikir’i tam zamanýnda çýkartýp tüm Belçika’ya daðýtýyoruz Reklam vermek için: 0484 / 528 902 Sayfa 18x.qxp 09.09.2007 08:58 Seite 1 Eylül 2007 18 Hayt Huyt Park Haydar Abi “Delikanlý adamýn köþesi... Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!” Rahat bir tatil yapamadýk vesselam! Kankam Kral Albert “Haydarcýðým, Yves bu iþi kývýramýyor, devreye sen gir. Grüþmeleri askýya alýp olaya el attým ama iþ sandýðýmdan da zor çýktý. Öyle senin telefon üzerinden danýþmanlýðýnla bu iþ olacak gibi deðil. Gel bu konuda bana baþdanýþmanlýk yap” deyince kankamý kýrmadým ve Türkiye’de tatilimi yarýda keserek ilk uçakla Belçika’ya döndüm. Bizim Koçlar ise karayoluyla daha sonra Belçika’ya geldiler. Anlýyorum hükümet kurmak salatalýk turþusu kurmaya ya da saati kurmaya benzemiyor ama bunlar da bayaðý uzattý. Artýk kabak tadý veriyorlar. Son olarak bizim Albert’e “Federal Meclis Baþkaný Herman Van Rompuy’ý görevlendir” diye önerdim. O da beceremezse olaya artýk kendi özel ikna yöntemlerimle bir çözüm bulacaðým. Önce güzellikle olmazsa... Joëlle Milquet harbi çýktý Kadýndan da politikacý olur muymuþ der, kadýn politikacýlarý pek kaale almazdým ama bu Joëlle delikanlý çýktý. Her þeye sazan gibi atlamýyor, “non” demesini biliyor. Takdir ettim þahsen kendisini. Haydar Abi ama bazen de “Oui” desin, evet dediðini de görelim diye itiraz etmeyin þimdi. Halis Kökten’i zaten severdim ama Joëlle’in çýkýþlarýndan sonra Frankofon Hristiyan Demokrat Partisi CDH’ý daha fazla beðenmeye baþladým. Helal olsun sana Joëlle! Gazetede entoþ bolluðu Sayfa baþýna düþen entoþ-dentoþ sayýsý artýyor. Mustafa Kör ve Kenan Görgün gibi roman yazarlarýný köþe yazarý yapan Binfikirciler Özgür Balcý’ya da kýyak geçip neredeyse yarým sayfa ayýrdýlar. Bizim gibi harbi yazarlara da yavaþ yavaþ yol görünüyor. Önüm arkam saðým solum entoþ... Halbuki ben de Emin Çölaþan’ý Binfikir’e katýlmasý için ikna etmiþtim. Ben de “delikanlýlýk eðitimi eki” vereceðim Racon kesme, delikanlýlýk aleminin incelikleri, adam yamultma, içki adabý, kahvehane kültürü v.b. konularý anlatan bir eðitim eki de ben hazýrlayacaðým. Kredi kartý hastalýðý Belçika’da kredi kartý sayýsý 3,5 milyona çýkarak rekor sayýya ulaþmýþ. Artýk büzzük de üçbuçuk atar. Zaten borçlanma miktarýnda da rekor kýrýlmýþ. Borç yiyen KAZIK yiyor. "Kamyon Çeker 10 - 20 Ton, Gönlüm Çeker Paris Hilton." Türkiye’de düzenlenen Kamyon Arkasý Yazý Yarýþmasý sonuçlandý ama kazanan sözlerin hiçbirini tutmadým. Ben “Kalbinde yer yoksa güzelim, farketmez ayakta da giderim” kalitesini aþacak bir yazý bekliyordum ama nafile. Boþuna beklemiþim. Ýþte hayal kýrýcý sonuçlar... Birinci: "Kamyon Çeker 10-20 Ton, Gönlüm Çeker Paris Hilton."; Ýkinci: "Hayatýmý Yazsam, Duble Yol Olur..."; Üçüncü: "Araman Ýçin Ýlla Hata mý Yapmam Gerekir?"; Mansiyon 1: "Küresel Isýnmaya Karþý Su Tankerlerine Geçiþ Üstünlüðü Verilsin."; Mansiyon 2: "Ýyi Mazot Selülit Yapmaz."; Mansiyon 3: "Gazla Uçabilirsin, Ama Frenle Konamazsýn!.."; Mansiyon 4: "Bas Gaza, Frene, Debriyaja... Götür Ver Parayý Vergiye, Stopaja." ; Mansiyon 5: "Ne Müslüm’den Ne de Orhan’dan, Sevdiðim Tek Parça ’Yedek Parça’." ; Jüri Özel Ödülü: "Arabada Yalnýz Var!" Ben de Belçika’da benzeri bir yarýþma düzenleyeceðim. Ýlk örnekler benden: “Gaza basma, dopa/somaja bas!”; “CPAS/OCMW saðolsun!”; “Hatalýysam Haydar Abi’ye bildir!”; “Rampalarýn ustasýyým, kara paranýn hastasýyým!” Haydin bana müsade. Yaratýcý ve original sözlerinizi [email protected] adresine bekliyorum. Yüzümü kara çýkarmayýn koçlarým benim! Ýlk beþe giren koçlara birer kitap hediye edeceðim! Sayfa 19.qxp 09.09.2007 10:27 Seite 1 Eylül 2007 GÜNDEM 19 Anvers’te VDAB kapý kapý iþsiz ziyaret edecek Haber Merkezi Flaman Ýþ bulmaya yardým ve Mesleki Eðitim Kurumu (VDAB) Kasým ayýnýn sonundan itibaren Anvers’in Borgerhout semtinde iþsizleri kapý kapý dolaþarak semtte düzenlenecek olan iþ borsasý konusunda bilgilendirecek. Projenin baþarýlý olmasý halinde benzeri giriþimler diðer kentlerde de tekrarlanacak. VDAB Anvers þubesi giriþimin kesinlikle denetim amaçlý yapýlmadýðýný, hizmetlerini iþsizlere daha iyi ulaþtýrabilmek için çaba harcadýklarýný ifade etti. Giriþim iþsizliðin yoðun olduðu semtleri hedefliyor. 22 Kasým’da Anvers’te Faslýlarýn yoðun olarak yaþadýðý Borgerhout semtinde baþlayacak olan giriþim daha sonra Kiel semtinde devam edecek. Ocak baþýnda ise Hoboken sýrada. Flaman Bölgesi ortalamasý yaklaþýk yüzde 6 olmasýna karþýn Anvers’te iþssizlik oraný yüzde 12’yi buluyor. Valonya’ya Sosyal Pakt Belçika’lý birlik istiyor Valon Baþbakaný Rudy Demotte (PS), Valonya’nýn iþ alanýnda doðrulmasý için yeni bir sosyal pakta ihtiyacý olduðunu açýkladý. Demotte, iþveren ile sendikalar arasýndaki sorunlarýn sürekli tembel imajý verdiðini vurgularken, Valonlarýn iþe teþvik edilmeleri gerektiðinin altýnýn çizdi. Demotte’a göre sendika, iþveren ve devlet yetkililerini bir araya getiren yeni bir sosyal pakta ihtiyaç var. Charleroi havaalaný’nda oluþan grevler yüzünden Ryanair’in tepkisini örnek veren Demotte, iþçinin özgürlüðünü tanýmanýn yanýnda ani grevlere de çare bulmak gerektiðini belirtti: “Ani grev prensibi, ekonomik doðrulma arayan bir bölgede olmamasý gereken bir þey.” Demotte, bu baðlamda iþverenlerden de destek beklediðini açýkladý: “Ýþverenlerin de sendikalarý ilk partnerleri olarak görüp, maaþ, formasyon ve çalýþma þartý olarak kaliteli kontratlar sunmalarýný bekliyorum.” Flamanca yayýn yapan Belçika Devlet Televizyonu VRT’de yayýnlanan Koppen programýnýn yaptýðý ankete göre sadece Belçikalýlarýn yüzde 25’inin ülkenin bölgelere ayrýlmasýnýdan yana olduðu ortaya çýktý. Ancak Valon Bölgesi ve Flaman Bölgesi’ndeki görüþler arasýnda önemli farklar var. Flamanlarýn yüzde 40’ý artýk ayrýmcýlýðý bir tabu olarak görmezken, yüzde 60’ý Belçika’nýn birliðinden yana tavýr sergiledi. Valonlarýn sadece yüzde 8’i ülkenin devletlere ayrýlmasýný isterken, yüzde 90’ý ayrýlýkçýlýða karþý olduklarýný belirttiler. Kamuoyu araþtýrmasýna katýlanlara bölgelerin ayrýlmasý halinde hangi yönetim þeklini tercih ettikleri de soruldu. Flamanlarýn yüzde 60’ý Flaman Cumhuriyeti kurulmasýný tercih etti. Valonlarýn yüzde 55’i ise Baðýmsýz Valon Monarþisi istedi. Belçika yaþam kalitesinde dünyada 12’nci 183 ülkenin ekonomileri incelenerek yapýlan yaþam kalitesi sýralamasýnda Belçika dünyada 12. oldu. Belçika özellikle çocuk refahý ve halk saðlýðý konusunda çok iyi. Norveç listenin baþýný çekiyor. Bu ülkeyi Ýzlanda ve Avusturya izliyor. Ayrýca Belçika dünyanýn büyük ekonomileri sýralamasýnda 17., alým gücü sýralamasýnda ise 20. sýrada. Belçika’nýn birinci sýrayý alabildiði tek liste ise televizyon sahibi olmak. Belçikalýlarýn yüzde 99.8’inin evinde televizyon var. Gent PCVO’dan güzel konuþma dersleri Yabancýlar için Türkçe kurslarýný verildiði ve Gent’te bulunan Provincial Centrum voor Volvassenen- Eyalet Halk Eðitim merkezi, bu yýl 5. seviye Türkçe dil kursu da vermeye baþladý. Oostvlanderen Bölgesinde tek 5. seviye Türkçe dil kursu olan olan programda, hem 5. seviyeye gelmiþ yabancýlar için hem de Türk- çe konuþmasýný düzeltmek ve güzel Türkçe konuþmak isteyen Türkler için konuþma dersleri veriliyor. 11 Eylül Salý günü ilk dersin baþlayacaðý kurs için öðrenci kayýtlarý halen devam ediyor. Baþvurular için sümbülk – pandora.be adresine baþvurulabilir. Adres PCVO : Hemleykaai 83 9000 Gent kenangörgü[email protected] Gölgeler nsan hayatý hiç belli olmuyor! Nereden geçtim, dönüp dolanýp bu sayfalarda köþe yazarlýðý teklifini kabul ettim? Gazeteci olarak almýyorum kalemi elime, açýk söyleyim. Orada burada, radyo, televizyon ve dergilerde her ne kadar çalýþmýþlýðým olsa da, kesinlikle bende ciddi bir gazeteci yaklaþýmý aramayýn, hayal kýrýklýðýna uðrarsýnýz. Demedi demeyin, deseniz de dinlemem. Burada sanýrým yazar (yani zamanýnýn büyük kýsmýný yalnýz bir odaya oturup, müziðin sesini açýp saatlerce yazan bir þahýs) olarak görev aldým. “Görev” kelimesi biraz aðýr geldi doðrusu. En iyisi buna biz saf ve keyifle ve (umarým) beraber yürüyeceðimiz uzun veya kýsa (ama hiç sýkýcý olmayan, söz!) bir yolun baþýndayýz diyelim. «Gölgeler» ismini vermek istedim, köþeme. Bunun farklý nedenleri var. Öncelikle yazar dedik ve düsündüm ki bir yazarýn en rahat ettiði alan “gölHer gerçeðin, ge”dir. Her anlamda “gölge”. Yazar kalbiyle yazýher þehrin günyorsa gölgelere dalmayý düzünde geceister, gölgelerde olanlarýn arayýþýna, adeta avýna çýsinde, insan topkar. Dünyaya, insanlara, luluðunda, böyle manzaralara, durumlara, gölgeleri vardýr. skandallara, mucizelere, yani hayatýmýzýn her alaTarih diye belirnýnda olup bitenlere gözlediðimiz dünya lerimizi çevirirsek, herkekaderi bu gölgesin ilk bakýþta göreceði boyutlarý görürüz. Bir de lerle dolup taþýgöremediklerimiz vardýr. yor! Gözlemlediðimiz gerçeklerin alt yapýsýnda yatan, sýr odasýnda kapalý olan, aydýnlýða çýkmasý azim, biraz sýradýþý ruh yapýsý, ama her þeyden çok zaman ve sabýr isteyen þeyler. Tabii gecenin belli saatlerinde kimseden habersiz çýkýp dolaþmayý benimsiyorsanýz, bu gölgelerin yollarýný daha kolay bulabilirsiniz. Bunlardýr benim “gölgeler” dediðim. Gölgenin bedene baðlý olduðu kadar hayatýmýza baðlý olan fakat göremediðimiz yanlarý. Her gerçeðin, her þehrin gündüzünde gecesinde, insan topluluðunda, böyle gölgeleri vardýr. Tarih diye belirlediðimiz dünya kaderi bu gölgelerle dolup taþýyor! Resmi hikayelerin ve açýklamalarýn yataðýdýr onlar. Sýrlar, gizliler-saklýlar, kendimizde kendimizin bile þüphe etmedikleri… Þimdi burada bunlarý söylerken çok gizemli, korkulu, karanlýk, tuzak ve tehlike dolu bir dünyanýn eþiðine gelmiþ gibi olabiliriz belki (belki dedim, “yok ben hiç de öyle olmadým” diyen duydum, bu lafým ona…) Doðru konuþmak gerekirse biraz da öyle (“Ýþte simdi ayvayý yedik!”) Ama sunu da unutmayalým lütfen: ýþýk olmayan yerde gölge olmaz. “Gölgeler” köþesi deyince, gölgeyi yaratanýn ýþýk olduðunu da hatýrlayalým. Ve bana da simdilik son sözü söylemek düþüyor: ýþýk ve gölgeler dünyasýna hoþgeldiniz! (Þimdi, buraya kadar okuyanlar için, “Gölgeler” baþlýðýnýn gerçek nedenine! Orhan Baba’nýn dinlemeye doyamadýðým yüzlerce parçalarýndan birisi “Gölgeler”! Evet, ya…) Ý Sayfa 20x.qxp 09.09.2007 08:24 Seite 1 Eylül 2007 Sivil Toplum 20 Yabancý kadýnlar için umut kapýsý Serpil Aygün t eunpunt Allochtone Meisjes en Vrouwen – SAMV- Yabancý kadýn ve Genç Kýzlarý Destekleme Merkezi, Brüksel ve Flaman bölgelerinde aktif çalýþan ve yabancý kadýnlarýn sadece erkekler karþýsýnda deðil diðer kadýnlar arasýnda da eþit haklarýnýn saðlanmasý ve aile içi, sosyal ve iþ yaþamýndaki pozisyonunun güçlendirilmesine yönelik çalýþmalar yapan bir kuruluþ. 2000 yýlýnda baðýmsýz bir dernek olan SAMV, 1999 yýlýnda Göçmenler için Kültürlerarasý merkezin bir projesi olarak çalýþmalarýna baþlamýþ. SAMV, Baþkan Psikiyatr Sultan Ballý ile birlikte aralarýnda islamolog, psikolog gibi formasyonlara sahip 6 kiþilik gönüllü bir yönetim kuruluyla yönetiliyor. Derneðin proje çalýþmalarýný ise 6 kiþilik bir maaþlý ekip yürütüyor. Dernek çalýþmalarýný ve amaçlarýný Binfikir okuyucularý için proje çalýþanlarý Sümbül Karakaya ve Nadia Babazia anlattýlar. S Þimdiye kadar kadýnlar ve genç kýzlarla ilgili pek çok projeye imza atmýþ olan SAMV, çalýþmalarýný çok çeþitli alanlarda yürütüyor. Sadece yabancý kadýn ve genç kýzlarla deðil yabancý gençlere yönelik de çalýþmalar yapýyor. SAMV çalýþmalarýnda bilgilendirme, duyarlýlaþtýrma ve çeþitli etkinliklerle sorunlarý su yüzüne çýkarmak þeklinde yöntemler uyguluyor. Broþürlerle konu hakkýnda detaylý bilgiler kadýnlar ve gençlerin kendileri için hazýrlanýyor. Ayrýca bu hedef gruplara yönelik çalýþmalar yapan kuruluþlardaki sosyal çalýþanlar bilgilendirilerek konuya onlarýn da duyarlýlýðýný artýrmak ve sorunun çözümüne alandan kiþilerin katkýda bulunmasý amaçlanýyor. SAMV bunun yanýnda panel, konferans, söyleþiler ve work- [email protected] Yazarýmýz Adnan Yýldýz, tatil dolayýsýyla bu ayki yazýsýný gönderememiþtir. shop’larla da sorunlarýn konuþulup tartýþýlmasýný saðlýyor. Bu çalýþmalardan birisi olan Türk ve Fas medeni kanunu broþürleri, kadýnlarýn geldikleri ülkelerin yasalarý nedeniyle Belçi- dilde hazýrladýklarý “evde ve ev dýþýnda istihdam” broþürü ile Belçika’daki iþ yaþamý, iþ baþvuru yöntem ve kurumlarý, çalýþan kadýnýn haklarý gibi konularda detaylý bilgiler verilmiþ. Bunun belirlenirken, “aktif iþ politikasý” deðerlendirilecek. Ülkeye yeni göç etmiþ kadýnlarýn sorunlarý ile de ilgilenen SAMV, yalnýzca Türk ve Fas kökenli kadýnlara deðil, tüm yabancý kökenli ka- Sümbül Karakaya Kadýn projeleri Nadia Babazia Kadýn ve gençlik projeleri Yasemin Yýlmaz Gençlik projeleri ka’da yaþadýklarý zorluklara karþý kendilerini ve alanda çalýþan sosyal asistanlarý bilgilendirmeyi hedeflemiþ. Kadýnlarýn kendi ülkelerindeki yasalardan kaynaklanan haklarýný bilmediði ve çifte vatandaþ olarak her iki ülkenin yasalarýna da tabi olduklarýný belirten Sümbül Karakaya ve Nadia Babazia, bu kitapçýkta evlenme, boþanma, ortak mallarýn paylaþýmý konularýnda hem kadýnlarýn kendi ülkelerindeki hem de Belçika’daki durumlarý hakkýnda detaylý bilgiler sunulduðunu ifade ediyorlar. Burada kadýnlarýn aile yaþamý ile ilgili haklarý üzerinde çalýþma yapýlýrken, diðer taraftan yabancý kadýnlarýn Belçika’daki iþ yaþamlarý hakkýnda da çeþitli etkinlikler düzenlenmiþ. Flamanca, Fransýzca ve Türkçe olarak 3 yanýnda broþür içinde çeþitli iþ alanlarýnda çalýþan kadýnlar örnek gösterilerek bu iþe nasýl hazýrlandýklarý ve yaptýklarý iþin niteliði hakkýnda kendi ifadeleriyle deneyimleri anlatýlmýþ. Flaman Ulusal kadýnlar Günü olan 11 Kasým’da Gent’te gerçekleþtirilecek etkinliklere katýlan SAMV, workshop’larla kadýnlara istihdam hakkýnda bilgiler sunacak. Profesyonel çalýþma yaþamýnnýn içinden kadýnlarýn bulunacaðý workshop’larda ayrýca göçmen kadýnlarýn geçmiþteki ve günümüzdeki farklýlýklarý gözler önüne serilecek. Flaman Çalýþma Bakaný Frank Vandenbroucke’un da katýlacaðý workshop’larýn ana konusu “kadýnlar için iþ mi, yoksa kadýnlar iþ için mi? Aktivasyon politikasýyla yüzleþme” þeklinde dýnlara hizmet etmekle birlikte çalýþmalar Belçika’daki büyük göçmen gruplarý olan Türk ve Faslý kadýnlar üzerinde yoðunlaþmýþ. Latin kökenli kadýnlar için hazýrlanmýþ olan “Belçika’da Latinler için Kýlavuz” baþlýklý broþür, Latin Amerikalý yeni göç etmiþ kadýnlara Belçika’da oturum haklarý, evlenme, aile birleþimi gibi konularda yardýmcý olacak bilgiler içeriyor. Yabancý gençlere yönelik de çalýþmalar yapan dernek, göçmen gençlerin eðitim yaþamlarýný daha uzun sürdürebilmelerine yardýmcý olmak amacýyla da bir broþür çýkararak çeþitli tartýþma ve söyleþi ortamlarý yaratmýþ. Yabancý gençlerin eðitime devam etmek ya da etmemek seçimlerini daha bilinçli yapabilmelerine yardým etme- yi hedefleyen bilgiler sunulmuþ. Belçika’da son günlerde yaþanan baþörtüsü sorununa da el atan SAMV, soruna yaklaþýmý ile kendi farkýný ortaya koymuþ. Okul yönetimi ve öðretmenlere yönelik olarak hazýrlanan broþürde bu grubu baþörtüsü sorununa karþý bilgilendirme ve duyarlýlaþtýrmayý amaçlamýþlar. Okullara daðýtýlan broþürde baþörtüsü sorununun geçimiþi hakkýnda bilgiler sunulurken, baþörtüsü takan genç kýzlarýn olduðu kadar takmayanlarýn da özgürlüðü savunulmuþ. Baþörtüsü yasaðýnýn karþýsýnda olan Dernek, bu broþürle farklý gruplarýn birbirini tanýma ve anlama yaklaþýmý içinde sorunun çözümüne katkýda bulunmaya çalýþýyor. Baþörtüsü takma davranýþýnýn dini ve sosyal temelleri hakkýnda bilgilerle öðretmen ve okul yöneticilerinin konuya yakýnlaþmasý saðlanýyor. Son çalýþmalarý olan Leila en Ali projesi ile ilgili ise heyecanlý bir þekilde en geniþ kapsamlý çalýþmalarýnýn bu olduðunu anlatýyor, Sümbül ve Nadia. Leila en Ali projesi, Müslüman toplumlarda ailelerdeki kadýn ve erkek rollerini Belçika’da yaþayan Müslüman topluluklarýn kendi aralarýnda tatýþmaya açabilmek amacýný taþýyor. Burada amaç sadece bu konularýn konuþulabilir hale gelmesi ve konuya duyarlýlýðýn artýrýlmasý. Soruna çözüm sunmak gibi tavýr yok. Bu kampanya etrafýnda Türk ve Faslý gençlerin aralarýnda tartýþabilmeleri için internet üzerinden bir forum baþlatýlmýþ. Burada gençler Türkçe ve Flamanca olarak görüþlerini birbirleriyle paylaþabiliyorlar. Aralýk ayýna kadar devam edecek olan kampanya çerçevesinde 18 Mayýs aile günü nedeniyle Camilerde kadýnýn ailedeki yeri konusunda Hocalar vaaz vermiþler. Flaman bölgesinde toplam 35 Camii’de yapýlan bu etkinliðin son derece baþarýlý geçtiðini anlatýyor, proje ekibi. Ünlü psikolog Üstün Dökmen ile Amerikalý hukukçu ve filozof prof. Azizah Al-Hibri, katýldýklarý konferanslarla yüzlerce katýlýmcýya hitap etmiþler. Leila en Ali kampanyasýnýn önümüzdeki günlerde gerçekleþecek olan bir diðer etkinliði de Youssef el Mousaoui ve Öznur Karaca olmak üzere Türk ve Faslý iki stand-up’çýnýn gösterisi olacak. Sayfa 21x.qxp 09.09.2007 09:04 Seite 1 Eylül 2007 YAÞAM 21 Türkiye’de yapýlan evlilikler, aile birleþimi vize baþvurusu ile ilgili resmi prosedür ve dosyanýzýn takibi SOSYAL REHBER [email protected] ile fertlerinin bir araya geldiði, özlem ve hasret dolu günlerin geçici de olsa sona erdiði, düðün törenlerinin yoðun olduðu, yeni bir izin sezonunu geride býraktýk. Aðustos ayý henüz bitmeden ne zaman eþime kavuþacaðým endiþesini yaþayan yeni evliler, bu sýkýntýlarý çocuklarýyla paylaþan ebeveynler, Türkiye’de kalan eþin vize baþvurusuyla ile ilgili bilgi almak ve bu dosyanýn takibinde bulunmak amacýyla büyük bir maraton yaþýyorlar. Son birkaç günde Türkiye’den ve Belçika’dan bu konuda beni telefonla arayan vatandaþlarýn sayýsý diðer yýllara nazaran rekor sayýda diyebirim. Bu nedenle, daha evvel aile birleþimi ile ilgili yasal haklar, yasal yenilikler, konusunda kaleme aldýðým bilgilere (Binfikir Aralýk 2006 ve Ocak 2007 sayýlarý) ek olarak Türkiye’de Belçika Büyükelçiliði’nde (Ankara – Ýstanbul) yapýlan müracaattan sonraki resmi prosedür ve dosyanýzýn takibiyle ilgili özet bilgi aktarmakta yarar görüyorum. Türkiye’de yapýlan evlilik sonrasý aile birleþimi çerçevesinde eþin Belçika’ya gelmesi için yapýlacak iþlemler ve istenilen resmi belgeler: Evlilik sonrasý Belçika’da ikamet eden eþ, evlenme cüzdaný ve evlenme kayýt örneðiyle (bazý belediyeler evlenme akdini de -evlenme kütüðünün as- A lýnýn aynýdýr ibareli fotokopisi - istiyorlar) Belçika’da, baðlý bulunduðu belediyede Türkiye de yapýlan evliliðin tanýnmasý ve kayýtlara geçmesi amacýyla müracaat etmeli. Medeni halin kayýtlara geçilmesi ve kimlik kartýna (carte d’identité-identiteitskaart) iþlenmesin- den sonra bu nüfus cüzdanýnýn 2 nüsha fotokopisi, Belçika’da ikamet edilen tüm adreslerin iþlendiði bir ikametgah il muhabiri, yine daha evvel evlilik yapýlmýþ ise, bu evlilik ve boþanmayla ilgili tarihleri belirleyen bir ikametgah il muhabiri, Belçika’da ikamet eden eþ Belçika vatandaþý deðil ise mesleði ve çalýþtýðý iþ yeri ile ilgili resmi belge, Türkiye’ye iletilecektir. Yurtdýþýnda yapýlan evlilik sonrasý aile birleþimi çerçevesinde baþvurulan vize müracatlarý- nýn en ince ayrýntýsýna kadar incelendiði þu dönemlerde, yukarda belirttiðim resmi belgeler dýþýnda baþka belgeler de istenebilmektedir. Müracaat sonrasý dosyanýn iþlem gördüðü prosedür: Türkiye’de yapýlan evlilik müracaatý karar öncesi bir, iki veya üç farklý araþtýrma sürecine tabi tutulmaktadýr: - Yapýlan ilk müracaat aþamasýnda Belçika Büyükelçiliðinde aile birleþimi çerçevesinde vize müracaatýnda bulunan kiþinin yaptýðý evlilikle ilgili detaylý bilgi istenilmektedir. Bu ilk aþamada Belçika Konsolosluðu’nda verilen formu doldurmakla baþlar. Ýlgili kiþi tarafýndan doldurulan form ve diðer bilgiler incelendikten sonra dosya Belçika Ýçiþleri Bakanlýðý’na baðlý “Yabancýlar Bürosu’na” (Office des Etrangers-Vreemdelingenzaken) gönderilmektedir, - “Yabancýlar Bürosu” konsolosluðun dosya hakkýnda gönderdiði raporu incele dikten sonra aldýðý karar doðrultusunda dosyayý vize verilmesi /reddedilmesi amacýyla tekrar ilgili konsolosluða veya detaylý araþtýrma amacýyla Belçika’da bulunan eþin ikamet ettiði il Kraliyet Savcýlýðýna yönlendirmektedir, - Savcýlýða ulaþan dosya kiþi ile görüþerek evliliði hakkýnda geniþ bilgi edinilmesi amacýyla mahalle polisine (Agent de Quartier- wijkagenten) sevk Nihat Dursun edilmektedir. Toplanan bilgiler incelendikten sonra dosya “Yabancýlar Bürosuna” ve oradan da alýnan karar vize müracaatýnda bulunan kiþiye iletilmek amacýyla Belçika Büyükelçiliði’ne gönderilmektedir. Dosyanýzýn takibi Büyükelçiliklerde yapýlan müracaatlar bir veya üç hafta içerisinde “Yabancýlar Bürosu’na” iletilmektedir. Müracaatýnýzla ilgili olarak amacýyla Belçika Ýçiþleri Bakanlýðý’nýn resmi sitesi olan www.dofi.fgov.be adresine baþvurabilirsiniz. Þayet “Yabancýlar Bürosu” tarafýndan alýnan karar içerisinde adli makamlarca araþtýrma yapýlmasý isteniyorsa, ikamet ettiðiniz ilin Kraliyet Savcýlýðýna baðlý ilgili servisten mektup veya telefon aracýlýðýyla bilgi edinebilirsiniz. Bu araþtýrma süresince mahalle polisinin çaðrý veya randevu mektubunu dikkate alarak müracaatta bulunan kiþinin adresinizde bulunmasýna dikkat etmelisiniz. Aksi takdirde, mahalle polisinin, “adresinde bulunamadý” raporu vize ile ilgili alýnan red kararýna neden olabilmektedir ki bu durumda bir avukat aracýlýðýyla alýnan karara itiraz etmek durumunda kalabilirsiniz. Alýnan karara itiraz dosyanýn tekrar ayný iþlemlerle, yeni araþtýrma yapýlmasýný gerektirmektedir ki bu durumda sonuç almak için birkaç ay daha beklemek durumunda kalabilirsiniz. Ýyi þanslar dileðimle... Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Koordinatör Erdinç Utku Haber Koordinatörü Erdem Resne Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku, Nihat Dursun, Mehmet Aydoðdu, TASARIM Openwings REKLAM 0484 528 902 [email protected] ADRES 44, rue des Palais bte 1, 1030 Bruxelles TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be Sayfa 22x.qxp 09.09.2007 09:08 Seite 1 GÜLEN FÝKÝR GÜLEN ÇOCUK 22 Filiz TOSYALI Sevilen ve istenen olmak Çocuðun kendisiyle etrafý arasýndaki iliþkiyi anlamasý en güzelidir. Burada çocuðun öðrenme süreci önemlidir. Engellemelerle uyarýlarla çocuðun toplum içinde yaþarken sorun yaþamamasý için ebeveynler kendilerine öðretme yöntemleri bulurlar. Çocuklarýmýza topluluk içinde sevgiyi öðrettiðimizi çoðu zaman kendimiz bile fark etmeyiz. Baþka çocuklarla oyun oynarken, hýrçýnlýk ettiði zaman ona yaklaþýr; arkadaþlarýyla iyi geçinmesini fýsýldarýz. Paylaþmasýný, kibar olmasýný isteriz. Ýþte bütün bu güzel özellikleri ondan beklemek sakin bir dille anlatabildiðimiz sürece hakkýmýzdýr. Huysuzluk ettiðinde, inatlaþtýðýnda üzerine gitmeyin dostlar, dikkatini baþka yöne çekin… Kaç yaþýnda olursa olsun onu sakinleþtirmeniz bu yolla çok kolay olacak. Sabýrla bekleyerek onun deneyim kazanmasýna fýrsat vermek en güzelidir. Bazen yanlýþ davranýþýndan dolayý da sýkýntý yaþamasý onu olgunlaþtýrýr. Telaþlanmayýn, deneyim kazanýyor “hayýr, o arkadaþýnýn” “Onu býrakmak zorundasýn” “Paylaþmalýsýn, arkadaþýna ver yavrum” sýkça kullanýlan sözcüklerdir. Burada amaç; o anda oyuncaðý elinden almak olmamalý. O anda siz onu geleceðe hazýrlýyorsunuz, davranýþýnýz çok önemli. Ebeveynlerin sabrýyla çocuðun, toplumu kabul etmesi saðlanmalý. Bir anda olmaz, toplum içinde ya- þamayý öðrenecektir. Zorlama, azar, hýrpalama gibi yöntemlerle asla çocuðun eðitilmeyeceðini anne babalar kabul etmeli. Öncelikle bebeðinize, çocuðunuza ya da genç evladýnýza bir arada yaþama kavramý sevgiyle öðretilir. Çocuðumuzun toplum içinde iyi Eylül 2007 bir birey olmasýný, sevilmesini, beraber yaþarken mutlu ve baþarýlý olmasýný istiyorsak vermemiz gerekenler hemen hemen hiçbir toplumda deðiþmez. Küçük çekirdek ailemizde çocuða bu duygularý güler yüzle vermeliyiz. Uyum içinde olmak Sayýlmak Kabul edilmek Sevilmek Anlamaya çalýþmak ve anlaþýlmak Saydýðýmýz birkaç özellik onu toplum içinde mutlu bir þekilde yaþamaya götürecek. Bu duygularla sevmeyi öðrenecek. Ýþ yaþamýnda da; ailesi ve toplum için çalýþýrken bundan zevk duyacak. Ýyi ve aranan biri olmanýn bir özellik olduðunu kabul ederse, yanlýþ davranýþlarýný kolaylýkla görür ve toplumdan vazgeçmez. Bu da dünyayý sevmesi ve saygý duymasý için bizi amacýmýza; onu hedefine ulaþtýrýr. Sayfa 24.qxp 29.01.2007 08:36 Page 1 Belçika’daki telekom çözümünüz Sevdiklerinizi de Faturalı Hat’ta abone edin ve muhteşem hediyelerin sahibi olun! Faturalı Hat’ta yeni geçenler de katılabilir! Philips taşınabilir DVD çalar 375€ değerinde Carlson Wagonlit tatil çeki Üstelik Ramazan'da Faturalı Hat'ta geçenlere 3 ay boyunca Türkiye ve Ay Yıldız/BASE'e geçerli ayda 50 sms hediye! Philips aluminyum kahvaltı seti Ayrıntılı bilgi ve koşullar için www.ayyildiz.be Sayfa 1x.qxp 09.09.2007 06:05 Seite 1 BELÇÝKA’DA Eðitim Belçika’nýn nabzý burada atýyor www.binfikir.be BELÇÝKA’NIN TÜRKÇE GÜNDEMÝ Belçika Eðitim Sistemi AYNI SORUNLARA FARKLI ÇÖZÜMLER Belçika’da yaþayan yabancý kökenli öðrencilerin sorunlarý ülkenin kuzeyinde ve güneyinde benzerlik göstermesine karþýn Flaman ve Frankofon Eðitim Bakanlýklarý sorunlarýn çözümüne farklý yaklaþýyorlar Frankofon Eðitim Bakaný Marie Arena sosyal ve kültürel farklýlýklarý azaltmak ve ortak yaþamý kolaylaþtýrmak için, resmi okullarda anadilde ek dersler verilmesini destekliyor. Flaman Eðitim Bakaný Frank Vandenbroucke (Sp.a), anadilde eðitim tartýþmalarýný yersiz buluyor. Eðitimde fýrsat eþit(siz)liði rüksel Serbest Üniversitesi Tempus Omnia Revelat (TOR) Çalýþma Grubu’nun "Wit krijt schrijft beter" (Beyaz tebeþir daha iyi yazar) adlý kitapta yayýnladýðý araþtýrmalara göre Türk ve Fas kökenli öðrencilerin yaklaþýk yarýsý ortaöðretimi diploma alamadan terk ediyor. Türk ve Fas kökenli erkek öðrencilerin yüzde 20’sinden azý, kýz öðrencilerin ise yüzde 25’i yüksek öðrenime baþlayabiliyor. Bu oran Belçikalýlar’da erkek öðrenciler için yüzde 57, kýz öðrenciler de ise yüzde 71. Sayfa 8 B Sayfa 7 armaþýk bir siyasi yapýsý bulunan Belçika’da eðitim sistemi topluluklara göre deðiþiklik gösteriyor. Ayrýca üniversite dýþýnda yüksekokul eðitimi de çok kaliteli olan Belçika’da öðrenim imkanlarý oldukça fazla, ama seçenek bolluðu akýllarý da karýþtýrýyor. Küçükken hangi okulda eðitim görmek daha iyi? Çocuk yüksekokul okuma niyetinde deðilse de meslek öðrenebilir mi? Tüm bu sorulara cevap bulmanýz ve Belçika eðitim sistemini çözebilmeniz için bu ekle birlikte tüm eðitim olanaklarýný sýralýyoruz. Önce eðitim ile ilgili genel bilgiler vereceðiz, ardýndan kronolojik olarak eðitim aþamalarýný sunacaðýz. Flaman ve Frankofon sistemleri arasýnda fark bulunmadýkça bilgiler birlikte sunulacak, fark bulunan bölümlerde bunlar açýkça belirtilecek. (Almanca konuþan Topluluða baðlý belediyelerin küçük bir bölge oluþturmasý ve çok az sayýda Türk yaþamasý nedeniyle bu topluluða özgü uygulamalara bu ekte deðinmeyeceðiz.) K Ýlkokullarda anadilde eðitim tartýþýlýyor laman Katolik Eðitim Kurumlarý Baþkaný Mieke Van Hecke ilkokullarda bazý derslerin öðrencilerin anadillerinde Türkçe ya da Arapça olarak verilebileceðini belirtti. F Sayfa 8 Sayfa 2-3-4-5 Þimdi okullu olduk inikler ilk gün heyecanýný tüm ailesiyle paylaþýrken, aðabey ve ablalardan okulun baþlamasýný iple çekenler olduðu gibi, tatilin bitmesinin burukluðunu yaþayanlar da vardý. Belçika’da, 2007-2008 Öðretim Yýlý 3 Eylül’de yeni umutlar ve yeni heyecanlarla baþladý. Binfikir, anne baba ve öðrencilerin yaþadýðý bu heyecaný ‘Belçika’da Eðitim’ ekiyle paylaþýyor. Eðitim sisteminin anlatýldýðý bu ekimizde eðitimle ilgili çeþitli haber ve söyleþilere de yer verdik. Eðitim’deki ayýrýmcýlýktan çözüm önerilerine, okullardaki þiddetten anadilde eðitime kadar birçok konuya deðindik. Flaman ve Frankofon Toplumu Eðitim Bakanlarý’ndan konuya iliþkin görüþlerini aldýk. Tüm öðrencilere yeni öðretim yýlýnda baþarýlar diliyoruz. M Sayfa 2x.qxp 09.09.2007 00:27 Seite 1 2 Eylül 2007 Belçika’daEÐÝTÝM Belçika eðitim sistemi Karmaþýk bir siyasi yapýsý bulunan Belçika’da eðitim sistemi topluluklara göre deðiþiklik gösteriyor. yönünü erken geliþtirmeye çalýþýr. Anaokulu zorunlu olmasa da bilhassa Flaman topluluðunda neredeyse tüm çocuklar anaokuluna yazdýrýlýrlar. Erdem Resne/Nihat Dursun 1- GENEL BÝLGÝLER 2) Ýlkokul. Takvim yýlýnýn 31 Aralýk tarihini takip eden eðitim yýlýnda 6 yaþýna girmiþ çocuklar kaydedilirler. Bu eðitim altý yýlý kapsamaktadýr. Altýncý yýlýn sonunda baþarýlý olan çocuklar temel eðitim baþarý belgesini (Certificat d’études de base – Getuigschrift basisonderwijs) almaya hak kazanýrlar. Ýlkokul’un süresi, topluluklara göre deðiþebilir. Frankofon eðitimde ilkokul “en fazla 7 yýl içinde” bitirilmeli fakat, okul müdürünün ve bu konuda yetkili Ruhbilimi, Saðlýk bilimi, Sosyal hizmet Merkezlerinin (Centre Psycho-Medico-Social (C.P.M.S) önerileriyle aþaðýdaki deðiþiklikler olabilir : Zorunlu eðitim elçika’da eðitim zorunluluðu, 6 yaþýndan baþlayýp 18 yaþýna kadar sürer. Yasalara göre eðitim yýlýnýn baþlangýcýnda 6 yaþýna girmiþ ve temel eðitime baþlayan, ergin olmayan kiþi 18 yaþýna kadar sürecek 12 yýllýk bir zorunlu eðitime tabidir. B Zorunlu eðitimin içinde iki olasýlýk vardýr. Tam gün zorunlu eðitim ve kýsmi zorunlu eðitim. • Tam gün zorunlu eðitim 15 yaþýna kadar olup en fazla 7 (Frankofon) veya 8 (Flaman) yýl temel eðitim ve en az ortaöðretimin ilk yýlýný kapsar. • 15 yaþýndan sonra ya tam gün eðitimle devam edilir, ya da kýsmi süreli eðitim alýnýr. Kýsmi süreli eðitim, devlet tarafýndan onaylanan özel formasyonlarla tamamlanýr ve genellikle meslek alaný veya teknik alanda pratik stajlar içerir. Eðitim zorunluluðu, okula gitme zorunluluðu anlamýna gelmiyor. Veliler, çocuklarýný evde okutabilirler fakat bunu yapmak için Flaman veya Frankofon Eðitim Bakanlýðýndan izin alýnmalýdýr. • 5 yaþýndaki bir çocuðun ilkokula kaydýnýn yapýlmasý: bu öneri genellikle kabul görmez çünkü henüz yeterli düzeye eriþmemiþ çocuk ileriki eðitiminde büyük zorluklarla karþýlaþýr. • Ýlkokula baþlamasý gereken çocuðun anaokulunda bir yýl daha fazla tutulmasý: bu durum anaokulu öðretmenlerine, hastalýk mazeretiyle uzun süre okuldan uzak kalan veya yeterince olgunlaþmamýþ çocuklara derslerindeki eksiklikleri kazandýrma fýrsatý verir. Eðitim Özgürlüðü Belçika Anayasasý eðitim özgürlüðünü garanti altýna alýyor. Her kiþi veya kuruluþ bu baðlamda eðitim verme özgürlüðüne sahiptir ve bunu yapmak için kurumlar kurabilir. Devlet, eðitim merkezlerinin kurulmasýna karþý çýkamaz fakat devletin tarafsýz bir eðitim düzenleme zorunluluðu da mevcut. Belçika’da bu yüzden topluluklarýn okullarý yaný sýra Belediye veya Ýl okullarý da bulunuyor. Devlet kurumlarýnýn okullarý, “Resmi Eðitim” aðýný oluþturuyor. Devletin deðil, dernek veya özel kuruluþlarýn sahip olduðu okullar ise “Serbest Eðitim” aðýný oluþturuyor. Bunlarýn büyük çoðunluðu, Katolik okullardan oluþuyor. Yahudi, Müslüman veya Protestan okullarý da var ama Serbest Eðitim sadece dini duyarlýlýkla sýnýrlý deðil. Farklý eðitim metotlarý deneyen kuruluþlar da serbest okul kurabilirler. Nihayetinde bu Serbest Okullarýn çoðunluðu, devletten ödenek alýyor. Bu yüzden devletin belirlediði bir ana eðitim müfredatýna uymak zorunda. Resmi ve Serbest Eðitim aðlarýnýn yanýnda sayýlarý çok az olan Özel okullar da var. Bunlar, istedikleri eðitimi vermekte serbestler fakat devletten yardým alamýyorlar. 2- GELENEKSEL EÐÝTÝM SÝSTEMÝ A. Temel Eðitim Temel eðitim (Enseignement de base – Basisonderwijs) genel olarak Frankofon ve Flaman tarafta ayný þekilde düzenlenmektedir. Ýki Topluluk arasýndaki temel eðitim farklarý küçük olmakla birlikte sunum boyunca aktarýlacaktýr. Temel Eðitim iki bölüme ayrýlýr: 1) Anaokulu, 3 yaþýndaki çocuklara hitap eder ( iki buçuk yaþýndan itibaren de baþlama imkaný vardýr). Toplam üç yýldýr. Devam zorunluluðu yoktur fakat öðrencinin ilkokula hazýrlýðý açýsýndan önemli katkýsý vardýr. Çocuklarýn sosyal geliþimine katkýda bulunur, onlarýn birbirleriyle iletiþim kurmalarýný kolaylaþtýrýr, ailelerinden düzenli ve yavaþça ayrýlmalarýný saðlar, ilkokul birinci sýnýftan itibaren görecekleri eðitime katkýda bulunur, ilkokulda göremeyecekleri bir çok faaliyetleri (eliþi sanatý çalýþmalarý) uygulama fýrsatý tanýr. Onlara sadece birlikte olmayý deðil yazý yazmaya alýþmayý, özellikle konuþmayý, kendini ifade etmeyi öðretir. Genel olarak çocuðun sosyal • Ýlkokulda 8. yýlý okuma müsaadesi: bu durumda öðrenci, 8. yýlýnda, düzey olarak 5. veya önceki sýnýflar düzeyinde de olsa 6. sýnýfa devam etme mecburiyetindedir. Flaman topluluðunda ise ilkokul süresi yine 6 sýnýftan oluþuyor ama 4 ila 8 yýlý kapsayabiliyor. Okul müdürü ve eðitim yetkililerinin kararlarýna göre erken geliþim gösteren bir çocuk, daha ileri sýnýflara alýnabilir ve toplam eðitim süresi 4 yýl ile sýnýrlý olabilir. Hatta çok özel durumlarda asgari süre 3 yýla bile getirilebilir fakat azami süre 8 yýlý aþamaz. Flaman topluluðunda da 6 yaþýndaki bir çocuðun bir yýl fazladan anaokulunda kalma ve eksikliklerini giderme olanaðý vardýr. “Özel temel eðitim” (buitengewoon basisonderwijs) olarak adlandýrýlan ve özürlü çocuklarý kapsayan sistemde anaokulundan ilkokula geçiþ, 2 yýl sürüp 8 yaþýna kadar yapýlabilir. Sayfa 3x.qxp 09.09.2007 00:29 Seite 1 Eylül 2007 B. Ortaöðretim Ortaöðretim düzeyinde Flaman ve Frakofon sistemleri önemli farklýlýklar taþýdýklarýndan, iki sistemi de ayrý biçimde sunacaðýz. B1. Frankofon ortaöðretimi Ortaöðretim altý yýl olup ikiþer yýllýk üç kademeye ayrýlmýþtýr ve üç tip eðitimden oluþmaktadýr: • Geçiþli eðitim ( genel ve teknik) • Nitelikli teknik eðitim • Nitelikli meslek eðitimi Nitelikli teknik ve nitelikli meslek eðitimine bir yedinci yýl dahil edilebilir. 1) Ýlkokul diplomasýný (CEB) almaya hak kazanan öðrenciler ortaöðretime geçip ortak bir formasyon ve bir sonraki eðitimle ilgili branþ seçimlerini yapabilirler. Þimdilik sýnavlar ikinci yýlýn sonunda yapýlýyor. Birinci yýlý bitiren öðrenciler (1ére A), sýnýf kurulunun önerisi üzerine: • Seçtikleri bölümün ikinci sýnýfýna geçebilirler. • Meslek eðitiminin ikinci sýnýfýna geçebilirler; eðer öðrencinin eðitimiyle ilgili sorunlarý büyükse sýnýf kurulunun önerisi alýnýr. • Ýkinci yýlýn sonunda öðretmenler öðrencinin genel bölümün (général) 3. sýnýfýna veya geçiþli teknik bölüme geçmesi veya nitelikli teknik bölümün üçüncü sýnýfýna, hatta meslek bölümü 3. sýnýfýna geçiþ yapmasý kararý alabilirler. Eðitimlerinde zorluklarla karþýlaþan öðrenciler için tamamlama sýnýfýna (ek ders almak için) geçiþ imkaný vardýr. Bu sýnýfta öðrencilere fransýzca, matematik ve branþlarýndaki teknik dille ilgili geri kaldýklarý dersler üzerine geniþ bir eðitim verilir. Baþarýlý olduklarý takdirde genel bölümün 3. sýnýfýna (geçiþli bölüm veya nitelikli bölüm) geçebilirler; baþarýsýz olduklarý takdirde, meslek bölümünün üçüncü sýnýfýna devam etmek zorunda kalýrlar. Ortaöðrenimin geçiþli bölümü özellikle öðrenciyi yüksekokul eðitimine hazýrlar, (üniversite veya üniversite olmayan yüksekokullar) istisnai olarak da öðrenciyi ileriki eðitimine devam etmezse kýsa sürede yapabileceði bir mesleðe hazýrlar. Okullarýn hepsi ayný program üzerinde çalýþmazlar, ayný eðitim programýna sahip deðillerdir (genel bölüm, geçiþli teknik bölüm, nitelikli teknik eðitim, meslek bölümü). Okullarýn hepsi 4 yýl genel eðitimden sonra ikinci derece eðitim belgesi verirler. Geçiþli veya nitelikli teknik bölümde, veya meslek bölümünde 6. yýlýn sonunda baþarýlý olan öðrenciler (meslek bölümünün 7. sýnýfý da dahil) orta dere- 3 Belçika’daEÐÝTÝM celi okul baþarý diplomasýný almaya hak kazanýrlar (CESS). 2) Ýlkokulu bitirme belgesini almaya hak kazanamamýþ olup 12 yaþýna eriþen öðrenciler 1.B bölümüne kayýt yapabilirler (ya da meslek okulu 1. sýnýfýna veya 1. hazýrlýk sýnýfýna). Ýlkokulu bitirme belgesini almaya hak kazanamayan öðrenciler ayný zamanda ilkokul 6. sýnýfý okumak þartýyla ve sýnýf kurulunun onayý ve C.P.M.S’in vereceði öneriler çerçevesinde orta dereceli oku- • Bilim dalý A formu (matematik dersleri aðýrlýklý olup haftada 18 ile 22 saat arasý eðitim verilir). • Bilim dalý B formu (matematik ve fen dallarý aðýrlýklý olup haftalýk her ders için 10 ile 16 saat arasý eðitim verilir). • Edebiyat (modern diller üzerine yönlenmiþ kurslardýr.) • Gösteri sanatý ve yayýn tekniði (bu alanda eðitim veren iki yüksekokulun giriþ sýnavlarýna hazýrlýk yapýlýr). Meslek bölümünün 7. sýnýflarýnýn C tipi, öðrenciyi matematik uygulamalý bilim dersleri veya modern dil derslerinin büyük önem kazandýðý kademeli eðitime en iyi bir þekilde hazýrlar (örnek: ön lisans, teknik, ekonomik veya paramedikal eðitim). Nitelikli diploma (CQ7) veya lise diplomasýna (CESS) sahip olmak iþ bulmada büyük avantaj saðlamaktadýr. Genel teknik eðitim veya meslek eðitimi farklý iki eðitime daha olanak tanýr: Kýsmi dönemli eðitim Bu durumda okul 15 yaþýna kadar zorunlu olup, öðrenciden ortaöðretimin ilk iki yýlýný düzenli bir þekilde takip etmesi, baþarý mecburiyeti olmadan þart koþulmaktadýr. Ortaöðretimin ilk iki yýlýný 15 yaþýnda bitiren bir öðrenciden geri kalan eðitiminde tam gün deðil kýsmi dönemde okula devam mecburiyeti istenir. Bu durum öðrencilere eðitimlerine aþaðýdaki þekilde devam etme fýrsatý verir: 1. Çýraklýk kontratý lun 1.A bölümüne geçebilirler. 1.B bölümünün sonunda öðrenciler Ýlkokulu bitirme belgelerini (“CEB”) almaya hak kazanýp 1.A bölümüne geçebilirler. Fakat öðrencilerin bir çoðu meslek bölümünün 2. sýnýfýna geçip baþarýlý olduklarý takdirde ilkokulu bitirme belgesini alabiliyorlar (eðer 1.B bölümünde hak kazanamamýþlarsa). Meslek okulunun 6. sýnýfýný bitiren öðrenciler bu bölümün 7. sýnýfýna kayýtlarýný yaptýrabilirler. Bu bölümün sonunda 3 tip farklý diploma ve eðitim yönlendirmesi vardýr ve yüksek eðitim yapma fýrsatý kazanýrlar; ancak meslek seçimi sýnýrlý olup büyük gayret gerektirir. Meslek okulu daha somut ve belirgin bir eðitim olup, öðrencileri en kýsa zamanda bir meslek sahibi olmaya hazýrlar. Ortaöðretimde 7. sýnýf Üçüncü dönem sonunda öðrenci yüksekokul eðitimine baþlamadan veya iþ hayatýna atýlmadan önce bir yýl daha ortaokulda eðitim yapma imkanýna sahiptir. Bu konuda birkaç adým: Yüksek eðitime hazýrlýk: Bu sýnýfýn amacý (yedinci sýnýfýn) öðrencilerin daha önceki sýnýflarýnda, branþlarýndaki göremedikleri eðitim eksikliðini tamamlamak ve onlarý yüksekokul düzeyindeki bazý giriþ sýnavlarýný mecburi kýlan okullara (mesela askeri okul, politeknik yüksekokulu, bir çok bilim dalýný içine alan okullar) hazýrlamaktýr. Bu hazýrlýk sýnýfýný dört gruba ayýrabiliriz: Teknik Bölümün Yedinci Sýnýfý Söz konusu olan sýnýf, nitelikli teknik eðitimde mesleði geliþtirme veya uzmanlýk için tamamlayýcý sýnýftýr. Bu sýnýf özellikle nitelikli teknik bölümün 6. sýnýfýndan veya nitelikli meslek bölümünün 7. sýnýfýndan mezun olan öðrencilere açýktýr. Bu formasyon öðrencilere, eðitim yaptýklarý alanda kendilerini yetiþtirme olanaðý tanýr. Mesela, mekanik motor bölümünün 6. sýnýfýndan mezun olan bir öðrenci kendisini elektrik ve motorlu taþýt elektriði üzerine uzmanlaþtýrabilir. Meslek Bölümünün Yedinci Sýnýfý 1 Eylül 1987 yýlýndan beri, üç tip meslek bölümü 7 . sýnýfý düzenlenmektedir: • A tipi: uzmanlaþma ve geliþtirme yýlý olup, meslek dalýnda nitelikli diplomayý (CQ7) almaya hak kazanma olanaðý verir. • B tipi: genel bir formasyon olup istenilen alanda yetiþtirme ve uzmanlýk eðitimi verir. Öðrenciye lise diplomasý (Certificat d’enseignement secondaire superieur-CESS) ve nitelikli diplomaya (CQ7) sahip olma fýrsatý verir. Meslek bölümü yedinci sýnýfýnýn genel olarak B tipi formasyonu da içerdiðini ayrýca belirtmek gerekir. • C tipi: istenilen alanda yetiþtirme belirtilmiþ olsa da, bu bölüm özellikle genel formasyonlar ve yüksekokula hazýrlýk derslerine aðýrlýk verir. Lise diplomasý almaya hak kazanma olanaðý tanýr. (Fransýz toplumu eðitim bakanlýðý, orta tabaka bakanlýðý tarafýndan düzenlenmiþtir.) Bu eðitim 15 veya 16 yaþýndan itibaren belirtilen þartlarý yerine getiren gençlere (kýz, erkek) herhangi bir iþyerinde haftada bir kaç gün çalýþýp, iki gün okula gitmek þartýyla, mesleklerini (fýrýncý, kuaför, sýhhi tesisatçý, satýcý vs. ) öðrenme fýrsatý tanýr. Bu eðitim bir sanatý baþka bir usulde öðrenme olup, iþ dünyasýyla direk bað kurma fýrsatý verir. Tüm çýraklýk dönemince öðrenci velileri çocuk yardým kasasýndan ( allocatýons familiales) yardým alýrlar. Genel olarak bu eðitim süresi üç yýldýr. Çýraklýk eðitimi yapýlan iþ yerinde kalabilmek için öðrencinin bir veya iki yýl fazladan devam etmesi gerekiyor. 2. Almaþýk Formasyon Merkezleri (CEFA) Bu okul, eðitiminden, okuldan kopmuþ, meslek okulundan atýlmýþ bazý öðrencileri tekrar yavaþ yavaþ okul ve eðitimle bütünleþtirme imkaný saðlar. Ayný zamanda bu gençlere kendi istek ve kapasitelerine uygun faaliyetlere katýlmalarýnda yardýmcý olur. Bu Almaþýk Formasyon Merkezleri (CEFA) diploma vermezler. Sadece öðrencinin devam ettiðine dair belge verirler. Özellikle gençlere toplumla bütünleþmelerinde yardýmcý olurlar. Tekrar motive olmuþ gençler isterlerse sonradan meslek bölümünün altýncý sýnýfýný bitirip nitelikli diploma(CQ6) belgesine sahip olabilirler. Sayfa 4x.qxp 09.09.2007 00:31 Seite 1 4 B2. Flaman Ortaöðretimi Flaman Topluluðunun eðitim sisteminde gerçekleþtirdiði reformlar, tüm öðrencilerin ayný temel bilgileri öðrenmeleri açýsýndan önemli bir faktör oluþturuyor. Belçika’daEÐÝTÝM • Meslek Ortaöðretimi (BSO): genel eðitimin en az verildiði bölüm olup, öðrenciyi tamamen bir meslek veya meslek grubuna hazýrlamayý amaçlar. Ýkinci ve üçüncü kademelerde (3., 4., 5. ve 6. sýnýflar) öðrenciler, ortak bir ders paketinin yaný sýra seçmeli dersler de seçerler. Bu seçmeli derslerin amacý, genel bilgilere katký olarak öðrencinin isteði veya gelecekteki mesleðine göre bazý dallarda daha derin eðitim sunmak. Üçüncü kademede, yani son iki sýnýfta, seçmeli dersler iyice gelecekteki mesleðe göre seçilebilir. Meslek Eðitimi (BSO) alan öðrenciler, Hemþirelik, Dekorasyon ve Moda alanlarýnda bir senelik 4. kademe (7. sýnýf) dersleri de izliyorlar. Bu eðitim yýlý özel olarak düzenlendiði için sadece özel meslek dersleri var, genel ders yok. Bir öðrenci, 6 yýl (BSO’nun bazý dallarý için 7 yýl) baþarýlý eðitimin ardýndan ortaokul diplomasý alýyor. ASO, TSO, KSO ve BSO’dan çýkan her öðrenci, teorik olarak istediði dalda yüksek öðretim görebilir fakat pratikte þunu göz önüne almak lazým: yükseköðrenim kapasitesi olan bir öðrencinin ASO’ya yazýlmasýnda fayda var, çünkü diðer eðitim branþlarýndaki genel eðitim seviyesi yüksek eðitim için yeterli olmayabilir. Modüler Eðitim Normal Tam Zamanlý Ortaöðretim (Gewoon Voltijds Secundair Onderwijs) Toplam 6 yýldan ve 2’þer yýllýk 3 kademeden oluþan Flaman eðitiminde birlik olmasý için Ortaokul’un birinci kademesinde (1. ve 2. sýnýflar) “genel – teknik – meslek” ayýrýmý yoktur. Ýlkokulu bitirmiþ ve temel eðitim baþarý belgesi olan tüm çocuklar, Ortaokul’un ilk iki senesinde ayný eðitimi görüyor. Ýkinci kademeden itibaren (3. ve 4. sýnýflar), 4 deðiþik orta dereceli eðitim imkaný sunuluyor: • Genel Ortaöðretim (ASO): en geniþ kapsamlý eðitimi veren ASO, öðrenciye her dalda güçlü bilgiler aþýlayýp onu en iyi þekilde yüksek eðitime hazýrlamayý amaçlýyor. • Teknik Ortaöðretim (TSO): genelden ziyade teknik ve teorik dallara yönelen TSO, ASO’daki düzeye ayak uyduramayan öðrenciler için iyi bir alternatif. TSO’dan çýkan öðrenci Yüksekokula prensipte gidebilir fakat baþarý þansý daha azdýr. • Sanatsal Ortaöðretim (KSO): genel bilgilerin yaný sýra yaratýcýlýðý destekler ve geliþmiþ sanat eðitimi sunar. Yüksek eðitimde Akademi hedefleyenler için iyi bir hazýrlýktýr. 2000 senesinden beri Flaman Topluluðunda modüler eðitim uygulamasý da mevcut. Kademe ve sýnýf bulunmayan bu sistemde öðrenci, üniversitedeki gibi belli bilgi dallarýný seçiyor ve baþarý saðladýðý her dalda sertifika alýyor. Öðrenci, seçtiði her dal için, gerekli olan tüm derslerde baþarý göstermek zorunda. Bazý kriterlere uyulursa, modüler eðitim almýþ bir öðrenci, normal Orta Öðretim görmüþ bir öðrenciyle eþ deðer sayýlabiliyor. Kýsmi Süreli Meslek Eðitimi (DBSO) Meslek eðitimi almak isteyen öðrenciler, 15 veya 16 yaþýndan itibaren yarým gün ders alýnan DBSO’ya geçebilirler. Bu sistemde öðrenci, tüm hafta ders izlemek yerine haftada 15 saat ders alýp, geri kalan zamaný pratik stajlarla geçiriyor ve mesleðini icra ediyor. DBSO eðitimi, normal bir Orta Dereceli Eðitim Diplomasýna hak vermiyor. Kýsmi zamanlý eðitim gören öðrenciler, mesleklerine iliþkin yetenek belgesi veya normal eðitimin 2. kademesine (4. sýnýf) eþ deðer bir diploma alýyorlar. C. Yüksek öðretim Bu eðitim iki bölüme ayrýlýr: • üniversite eðitimi (en az dört yýl) • üniversite dýþý yüksek eðitim : -uzun dönem (4 veya 5 yýl ) -kýsa dönem (3 veya 4 yýl ) Genel olarak, bu okullara kayýt yapmak için aranan þartlar aynýdýr: lise diplomasýna sahip olmak (Certificat d’enseignement secondaire superieurCESS / Diploma Secundair Onderwijs) Belçika’da yüksekeðitimlerin hepsi üniversite eðitimi deðildir, fakat üniversite olmayan yüksekokullarýn çoðunluðu düzenli ve kayda deðer eðitim vermektedir. Bu “yüksekokullar” þu diplomalarý verirler: • Ýnþaat, endüstri mühendisliði vs. (uzun dönem) • Sekreter, hemþire, bilgi-iþlem uzmaný, stilist, branþ öðretmeni, vs. (kýsa dönem) Bu eðitime meslek dallarýnýn bir çoðu dahildir: ziraat, endüstri ve sanat, Eylül 2007 ekonomi, týp dýþý (paramedikal), sosyal, eðitim bilimi vs. dallarý. Üniversite ve yüksekokullar, 2004 yýlýnda yürülüðe giren Bologna reformundan beri Bachelor ve Master derecelerinde diploma veriyor. Akademik çalýþmalarýný derinleþtirmek isteyen öðrenciler ise, doktora yapabilir. Kaðýt üzerinde ortaöðrenimini tamamlamýþ her öðrenci istediði dalda yüksek eðitim görme hakkýna sahipse de, yukarýda da belirtildiði gibi oratöðrenimini teknik veya meslek okullarýnda tamamlayan öðrencilerin baþarý þansý daha az. Ayrýca bazý branþlarda özel giriþ sýnavlarý düzenlenebileceði gibi (mesela politeknik), bazý branþlarda ise her yýl sadece en iyi öðrenciler belirlenen boþ yer sayýsýna göre bir sonraki sýnýfa geçebiliyor (mesela týp). OKUL SEÇÝMÝ Veliler her düzeyde okul seçiminde dikkatli olmalýdýrlar, özellikle de temel ve orta dereceli eðitimde. Elbette ki bazý durumlarda maddi avantajlar, mesela okulun yakýnlýðý, toplu taþýma araçlarýnýn kolaylýðý gibi aile düzenini zorlaþtýrmayacak durumlar hesaba alýnmalýdýr. Fakat, ayný zamanda okul seçimini yaparken kendi deðerlerimizi ve çocuklarýmýzýn geleceðini de göz önünde bulundurmalýyýz. Velilere yapýlacak öneriler: öðrencilerin gelecekte alacaðý eðitimi düþünerek okulla ilgili yeterince bilgilenmek, bu konuda bilgi sahibi kiþilerle görüþüp bilgi almak. Okulun bilgilendirme günü (“Portes overtes”) veya baþka bir gün gidip okulu görüp okul hakkýnda bilgi almak ve çocuðunuzla eðitim ve okul konusunda yeterince konuþup tartýþmak. Ayný zamanda, öðretmenin ve yetkili C.P.M.S ( Ruhbilimi, Saðlýk bilimi, Sosyal hizmetler Merkezi ) merkezlerinin de fikrini almak önemlidir. Her okulda C.P.M.S yetkilileri ekip halinde çalýþýp velileri okul hakkýnda bilgilendirip gerekli adresleri verirler. Ayrýca öðrencinin geçmiþini (eðitim durumunu) göz önünde bulundurarak izleyeceði bir sonraki eðitimle ilgili bilgi verir, öneri yaparlar. Sayfa 5x.qxp 09.09.2007 00:35 Seite 1 Eylül 2007 5 Belçika’daEÐÝTÝM 3- NORMAL EÐÝTÝMDE ZORLUK YAÞAYAN VE ÖZÜRLÜ ÇOCUKLAR ÝÇÝN ÖZEL EÐÝTÝM Bazý çocuklarý geliþiminde sorun olabilir. Bu fiziksel veya zihinsel olduðu kadar davranýþla ilgili bir sorun da olabilir. Özel þartlarda eðitilmesi gereken bu çocuklar için özel okullar mevcut. Bunlara “uygulamalý eðitim” demek daha doðru olur. Temel öðretimde (anaokulu, ilkokul) olduðu kadar ortaöðretimde de bu okullar mevcuttur. Bir öðrencinin uygulamalý eðitime kaydý için belirli þartlar, kurallar istenmektedir. Bu eðitim kendine özgü bir takým problemlerle karþýlaþan çocuklar için kurulmuþtur. Örneðin: önemli eðitimsel sorunlar, kronik hastalýklar, iþitme, görme bozukluðu, hastalýk sonrasý kalan izler, davranýþ bozukluklarý, zihinsel eksiklik, tutum ve davranýþ uyumsuzluðu, sosyal uyumsuzluk. fazla 10 kiþilik sýnýflarda öðrencilere yardýmcý olup, eðitim verirler. Öðrencinin özel eðitime kaydý ve göreceði eðitim konusundaki karar öðrencinin velisi, öðrenci ve öðretmeni ile görüþüldükten sonra C.P.M.S ve “Centre Guidance” yetkililerinin vereceði öneri ve tavsiyeler üzerine alýnýr. Veliler bu konuda verecekleri kararda tamamen özgürdürler. Orta dereceli okullarda özel eðitim dört farklý oluþum içindedir ve öðrencinin elveriþsiz durumunun derecesine göre, öðrenmeden özerkliðe, sosyalleþmeden meslek eðitimine, teknikten sanata, genel eðitimin olaðan uygulamasýna kadar gidebilir. Farklý sorunlarý olan çocuklar ayný sýnýfa konmazlar. Ortaokul düzeyinde, özel eðitim 4 farklý þekilde uygulanýr ve bu düzenlemeler öðrencinin problemine, öðrenim durumuna, yeteneklerine, sosyal durumundan genel, sanat, meslek ve teknik eðitim programý uygulamasýna kadar gidebilir. B. Flaman “Uyarlamalý Eðitimi” Temel orta eðitimde de, özel eðitim sistemleri mevcuttur. Temel Eðitim döneminde (Anaokulu ve Ýlkokul) özel eðitim prensipte 6 yaþýnda baþlýyor ve 7 yýl sürüyor. Eðer ortaokula geçiþ döneminde çok zorluk çekilecekse bu süre en fazla 9 yýla uzatýlabilir. Öðrencinin yaþadýðý soruna göre (akli denge bozukluðu, görme özürü, vs.) 8 ayrý tipte eðitim var. Orta Dereceli Eðitimde ise BuSO denilen özel okullar mevcut. Bu okullarda ihtiyaç duyulan her türlü imkan saðlanýyor ve öðrenci, kendi geliþimine A. Frankofon “Uyarmalý Eðitimi” Bu yazýda kullanýlan tüm illüstrasyonlar, Flaman Eðitim Bakanlýðý’nýn ‘Onderwijs in Vlaanderen’ adlý broþüründe yayýnlanmýþtýr ve Judith Vanistendael’e aittir. Okullarda görev yapan uzmanlar özel hazýrlanmýþ somut metotlarla en Ýlkokullarda anadilde eðitim tartýþýlýyor Serpil Aygün laman Katolik Eðitim Kurumlarý Baþkaný Mieke Van Hecke Flamanca olarak yayýnlanan haftalýk haber yorum dergisi Knack ile yaptýðý bir söyleþide “Ýslam din derslerinin yaþamýn gereklerine uygun hale getirilmesini istedi ve bazý koþullarýn yerine getirilmesi halinde Ýslam din derslerinin katolik okullarda da verilebileceðini” söyledi. Van Hecke ayrýca ilkokullarda bazý derslerin öðrencilerin anadillerinde Türkçe ya da Arapça olarak verilebileceðini belirtti. Bazý Katolik okullarda Ýslam dersleri verildiðini ifade eden Van Hecke, “bir takým koþullar yerine getirildiðinde bu mümkün olmalý. Okulda önemli sayýda Müslüman öðrenci olmalý ve ders veren din dersi öðretmeni okulun katolik ruhuna sadýk kalarak, okula baðlý olmalý ve dersin içeriðinde tanýnmýþ organlar tara- F göre yavaþ yavaþ sosyal yaþama kazandýrýlýyor. Sýnýf kavramýnýn olmadýðý BuSO okullarýnda her öðrenci kiþisel takip ve tedaviyle özel eðitim alýyor. Burada da 8 ayrý tipte eðitim veriliyor ve böylece Temel eðitimdeki sistemle devamlýlýk saðlanýyor. Temel eðitimde de, orta eðitimde de özel okullardan normal okullara geçiþ olanaðý mevcut. Geliþimini iyi sürdüren ve normal okula gidebilecek olan öðrenciler için Birleþik Eðitim (Geintegreerd Onderwijs) sunan okullar var. Bu sistemin sayesinde özürlü öðrenci için, normal okullarda bulunmayan eðitimci ve uzmanlar özel okullardan getirtiliyor. fýndan bazý küçük ayarlamalar yapýlmalý” dedi. ilkokullarda bazý derslerin öðrencilerin anadillerinde verilebileceðini ifade eden Van Hecke “Eðer öðrencilerin dersleri daha iyi anlayýp, baþarýlý olmalarýný saðlayacaksa neden olmasýn? Uyumu kolaylaþtýrmak için ne gerekiyorsa yapmalýyýz” dedi ve bu seçeneðin pedagoglar tarafýndan araþtýrýlmasý gerektiðini sözlerine ekledi. Daha önce de Anvers Belediyesi Eðitim Encümeni Robert Voorhamme da benzeri bir öneri getirmiþ ve tartýþmalara yol açmýþtý. Van Hecke, bu tür önerilere hemen karþý çýkýlmamasýný istedi ve “yabancý kökenli öðrencilerin okullarda diðer arkadaþlarýna göre daha baþarýsýz olduðu bir gerçek. Bunda sadece aile ve okul arasýndaki kültürel farklar deðil dil bilgisinin yetersiz olmasý da büyük rol oynuyor” þeklinde konuþtu. Van Hecke, “ilkokullarda anadilde eðitimin bu farký kapatmaya yardýmcý olacaðýný” söyledi. EATA’dan ‘Abi-Abla’ Projesi Avrupa Türk Akademisyenler Birliði (EATA)nýn Belçika örgütlenmesi 1997 yýlýndan beri baþarýlý bir þekilde abiabla projesini yürütüyor. Ýlkokul düzeyindeki çocuklara deslerinde yardýmcý olmak ve bu yöntemle çocuðun kendisine örnek alabileceði üniversiteli bir abi, bir abla yaratmak amacýný taþýyan proje ayný zamanda üniversitede okuyan gençlere de sorumluluk yüklerken, harçlýk kazanmalarýný da saðlýyor. Serpil Aygün elçika EATA’nýn yaklaþýk on yýldýr sürdürdüðü “abiabla projesi” ilk önce Türk öðrencilerle sýnýrlý tutulmuþ. Schaerbeek’te 3 okulda baþlayan proje, þu anda hem Schaerbeek hem de Saint-Josse Belediyelerinde pek çok okulda çalýþmalarýný yürütürken, farklý kökenlerden yabancý çocukla- B ra da dersler veriliyor. Son 3 yýlda çocuklara ayrýca seramik ve müzik çalýþmalarý da yaptýrýlýyor. Çocuklara dersler ücretsiz verilirken, üniversite öðrencisi abi ablalar saat ücreti alýyorlar. Çocuðun merkezde tutulduðu sistemde aile, okul ve abi ablalar birlikte çalýþarak çocuðun baþarýsýný yükseltmeye çalýþýyorlar. Burada velileri okula ve çocuðun eðitimine yaklaþtýrýrken, okulun da veliyi daha iyi anlamasý açýsýndan abi ablalar iletiþim kurucu rol de alýyorlar. Abi-abla projesi ile sadece derslere yardým deðil sosyalleþmeyi de saðladýklarýný belirten EATA koordinatörü Derya Ertorun, “ders verilen çocuk sayýsý sürekli deðiþiyor ama þu an itibariyle 150’ye yakýn öðrenci ve 20’den fazla abi-ablamýz var” derken, bu abi-ablalara pedagoji eðitimi verildiðini belirtiyor. Ayrýca göç tarihinin anlatýldýðý abi-ablalarýn böylece ders verdiði çocuðu ve sosyal ortamýný anlamasý hedefleniyor. Çocuklarla çeþitli sosyal kültürel faaliyetlerin de yapýldýðýný anlatan Ertorun, sinema, tiayatro,velilerin de katýldýðý piknikler organize ettiklerini anlatýyor. Sayfa 6x.qxp 09.09.2007 05:01 Seite 1 6 Eylül 2007 Belçika’daEÐÝTÝM Aileler gençler üzerinde baskýcý tutum izliyorlar Ergenlikte verilecek cinsel eðitimde, ailelerin çocuklarýna destek olmak için neler yapabileceðini Pedagog Dr. Melda Alantar ile Binfikir okurlarý için görüþtük. Emel Kýlýç arklý bir kültürün içinde yaþamak ve ona alýþmak sadece yetiþkinler için deðil, gençler için de büyük sorun. Gençler, geleneksel kültür ve farklý bir kültürü tanýmak arasýnda bocalarken; aileleri ile de kuþak çatýþmasý yaþýyorlar. Hem gençlerin hem ailelerinin zaman zaman sýkýntýya düþtüðü ergenlik döneminde, çocuklara ve gençlere cinsel eðitimin nasýl verileceði ve bu konuda ailelere düþen görevlerin neler olabileceðine dair Pedagog Dr. Melda Alantar ile görüþtük. F Öncelikle ailelerin gençler üzerinde aþýrý baskýcý bir tutum sergilemekten kaçýnmalarý gerektiðine dikkat çeken Dr. Alantar, ''Farklý kültürlerde yaþayan genç ve aileler ergenlik döneminde pek çok sýkýntý yaþýyor. Bunun için aileler, göç ettikleri ülkenin dilini öðrenerek yaþadýklarý toplum hakkýnda bilgi sahibi olmalý. Çocuklarýnýn eðitimlerine önem vermeli'' dedi. Dr. Alantar, kuþaklar arasý çatýþmanýn, göç edilen ülkenin deðer yargýlarý, yaþam biçimleriyle karþýlaþýlýnca daha da alevlendiðini vurgulayarak, gençlerin ''Türkiye'li'' deðil, ''Avrupalý''olarak yaþamak istediklerini söylerken, anne babalarýn geleneksel deðerlere önem verdiðini anlattý. malýdýrlar. Anne-baba-ergen, etkin iletiþim becerisini geliþtirmek için çaba göstermelidir. Gence konuþmasý için fýrsat tanýnmalýdýr. Eðer yetiþkinler durmadan kendi düþüncelerini anlatýrlarsa ergen hiç konuþmaz. Onun sözlerini sadece açýklýk getirmek için kesmek gerekir ; “bakalým söylediðini anlamýþ mýyým ?” , “eðer doðru anladýysam hayatýna çok karýþtýðýmý söylemek istiyorsun” gibi cümleler onu anlamaya yöneliktir. Anne-baba nutuk atmaktan kaçýnmalýdýr. “Ben senin yaþýndayken kýzlar ve erkekler ayrý okullara giderlerdi” veya “eskiden her þey zordu” gibi mesajlar üstünlük taslandýðý izlenimini verdiði için iletiþimi kesintiye uðratýr.'' Çocuklarýnýzla cinsellik üzerine konuþun Dr. Alantar, ergenliði söyle tanýmladý: Ergenlik kendini arama ve bulmaya çalýþma süreci. Ergenin benlik arayýþýnda cinsel kimlik oluþumu çok önemli. Çocuklar erkeklik ve kadýnlýða adým atarlar. Hormonlardaki deðiþimler bedene yansýr. Üremek için gerekli bedensel olgunluða ulaþmalarýna karþýn, cinsellik ve aþk gibi konularda merak, arayýþ ve karmaþa içindedirler. Ergene göre aþk coþku yýðýný, karmaþýk bir duygudur. Sevecenlik, baðlýlýk, birlikte olmak, sevmek ve sevilmek isteði genci heyecanlandýrýr. Ergenlik keþif ve ilk yürek çarpýntýlarýnýn çaðýdýr. Bir sýnýf arkadaþýna yönelik tutku ya da ulaþýlmasý zor bir sanatçýya duyulan platonik aþk ergeni altüst edebilir. Ergenlik ayný zamanda insanýn kendisini deneyimsiz ve güçsüz hissettiði bir çaðdýr. Genç kýrýlgandýr ve çabuk incinir. Birden alevlenen ve en ufak bir sorunla karþýlaþýldýðýnda sönen kývýlcým aþklarý onun kafasýný kurcalar. Bazen neþeli ve enerji dolu, bazen de mutsuz ve üzgündür. cesi dönemden itibaren cinsel geliþim üzerinde anne-baba ve okuldan doðru, öz ve yaþýna uygun bilgiler alan çocuklarýn ergenlik dönemine daha kolay uyum saðladýklarý gözlemleniyor. Çünkü genç ile ailesinin iletiþim kanallarý açýktýr. Ergen anne-babasýna inanýr ve onlarýn her zaman kendisine yardýmcý olacaklarýný bilir. Çocuk ergenlik çaðýna gelene kadar yýllarca kadýn-erkek iliþkilerini izlemiþtir. Ebeveynlerini gözlemlerken duyup, gördükleri ve yaþadýklarý çocuklarýn erkek ve kadýn olmanýn ne demek olduðu hakkýndaki görüþlerini belirtebilir. Ana-baba yaþantýlarýyla çocuða örnek olmalý ve ona çocukluk döneminden itibaren bir ahlak duygusu kazandýrmalý.'' Anne babalarýn gençlere karþý tutumlarý nasýl olmalý? Dr. Alantar, gençlerin yaþadýklarý ülkenin bakýþ açýsýndan etkilenmemelerinin mümkün olmadýðýný belirtirken; ebeveynlerin bu konuda kendilerini çaresiz hissettiklerini ifade etti. Ailelerin ergenlik döneminde çocuklarýyla yaþadýklarý sorunlarý aþabilmek için önce kendilerini deðiþtirmeleri gerektiðinin altýný çizen Dr. Alantar, ailelere þu önerilerde bulundu: ''Anne-babalar bu dönemde kendi gençlik yýllarýný anýmsayarak çocuklarýna yardýmcý olabilirler ; ” benim için bu dönemde gerçekten zor olan neydi ve bu zorluðu nasýl aþtým ?”. Gence ulaþabilmek için yetiþkinler onunla arkadaþ olmalý, deneyim ve duygularýný paylaþ- ‘Ergenlik keþif çaðýdýr’ Yetiþkinlerin çocuklarýyla cinsellik üzerine konuþmakta zorlandýklarýný bunun yaný sýra; gencin medya, okul, arkadaþlar, eriþkinler ve hatta ana babalardan çeliþkili mesajlar aldýklarýn dile getiren Alantar, ailelerin çocuklarýný ergenlik çaðýnýn deðiþikliklerine hazýrlamalarý gerektiðini vurguladý. Çocuklarýn çoðunun ergenlik dönemine ilköðretim dördüncü ve beþinci sýnýfta girdiðini kaydeden Dr. Alantar, çocuklara ergenlik öncesi verilecek bilgileri þöyle sýraladý: ''Çocuða geçireceði cinsel geliþimi öðretibilmek için yetiþkinler gerekli bilgileri edinmeli ve aktarmalý. Okul ön- Cinsel hastalýklardan korunma yöntemleri anlatýlmalý Peki aileler, çocuklarýný onlara zarar verecek tutumlardan nasýl koruyacaklar? Bu konuda Alantar, gençlerin bu konuda sorumluluklarýnýn bilincinde olmasý gerektiðini belirterek, ''Ergen cinselliðini nasýl algýlayacaðýný, karþý cinsle beraberliklerde üstleneceði sorumluluklarý bilmelidir. Genç karþý cinsle iliþkilerinin ne kadarýna izin verildiði hakkýnda bilgi sahibi olmalýdýr.Örneðin “Grupla çýkabilirsin ama 15 yaþýndan önce gerçek bir çýkmaya izin yok! þeklinde söylenebilir'' diye konuþtu. Dr. Alantar, ailelelerin kýz ve erkek çocuða cinsel hastalýklardan korunma ve yöntemleri, hamilelik, cinsel yolla geçen hastalýklardan, gebelikten korunma yöntemlerinden bahsedilmesi gerektiðinden söz ederek þöyle devam etti: “Bazý korunma yöntemlerinin cinsel hastalýklarýn bulaþmasýný engelleyemeyeceði anlatýlmalý, gerekiyorsa bu bilgiler uzmanlar tarafýndan gence iletilmelidir. Ergene cinsel hastalýk ve gebelikten korunmanýn en etkili yolunun özellikle ergenliðin ilk yýllarýnda cinsel iliþkiye girmeyi ertelemek olduðu anlatýlabilir. Anne-baba gençle hangi cinsel deneyimlerin daha sonraki yýllara býrakýlmasý gerektiðini konuþabilir. Ona cinselliðin güzel ve özel bir deneyim olduðu ve bu nedenle belki de ilk kez deðer verdiði kiþiyle yaþamasý gerektiði vurgulanabilir. Ergen kadýn ve erkek olabilmenin cinsel birleþme becerisinden çok daha fazlasýný gerektirdiði anlatýlabilir. Gencin erkek, eþ ve baba olarak gelecek yýllarda yükleneceði rollerdeki baþarýsý koruma, baðlýlýk, þefkat, sabýr gibi kiþilik özelliklerine baðlýdýr. Genç kýz için de sadece diþiliði deðil, gözetip büyütme, ilgi, anlayýþ ve sevgi alýp verme gibi becerileri kadýnlýðýný tanýmlayacak.'' Sayfa 7x.qxp 09.09.2007 04:56 Seite 1 Eylül 2007 Belçika’daEÐÝTÝM 7 Ayný sorunlara farklý çözümler Erdem Resne Okulda ayýrýmcýlýða ve lisan eksikliðine karþý önlemler Hayatýn her alanýnda karþýlaþýlabilecek ayýrýmcýlýk, aslýnda okullarda baþlýyor. Sadece yerli / yabancý ayýrýmý deðil, sosyal adaletsizlik de çocuklar arasýndaki uçurumu açýyor. Son olarak Brüksel Belediye okullarýnda yapýlan bir araþtýrmaya göre velilerin eðitim düzeyi ve sosyal imkanlarý, çocuklarýn eðitiminde baþarý faktörünü birebir etkiliyor. Ayrýca yabancý asýllý çocuklarýn bir engeli daha olabiliyor: lisan eksikliði. Evde konuþulan anadili kültürel açýdan zenginlik olduðu kadar, sosyal þartlar ve getolaþma ile birleþince büyük bir engel oluyor ve çocuklar, eðitim verilen ülke dilini öðrenmekte zorlanýyor. Son olarak Flaman bölgesinde bazý eðitimciler, zorluk çeken çocuklara kendi anadillerinde eðitim verilebileceðini belirtip yeni bir tartýþma yarattýlar. Flaman okullarýnda Arapça ve Türkçe dersler olabilir mi? Ayýrýmcýlýkla mücadelede ve dil eksikliðini gidermede Eðitim Bakanlarýnýn aldýklarý önlemleri sorduk. Burada da Flamanlarla Frankofonlarýn deðiþik bakýþ açýlarý var. “Anaokulu önemli” Flaman Eðitim Bakaný Frank Vandenbroucke (Sp.a), anadilinde eðitim tartýþmalarýný yersiz buluyor. Bakanýn sözcüsü Ward Verhaeghe’ye göre “tabii ki okullar, tüm anadillerini konuþan çocuklara yönelmek zorunda. Bu baðlamda çocuklarýn anadillerini iyi konuþmalarý önemli fakat Flaman okullarýndaki eðitime ayak uydurmalarý için, tek bir öðretim dilinin, Flamanca’nýn olmasý þart.” Verhaeghe, devlet olarak anadilinde özel kurslara karýþamayacaklarýný, herkesin istediði dilde eðitim düzenlemekte serbest olduðunu belirtiyor fakat resmi okullarda anadilinde ders düzenlemeyeceklerini vurguluyor. Sosyal ve kültürel ayýrýmcýlýða ve özellikle yabancý öðrencilerin yaþadýðý zorluklara karþý Flaman hükümeti, okullarla ortaklaþa çözümler arýyor. Öncelikle okullar, kendi içlerinde çeþitliliði saðlamaya teþvik ediliyor: “mesela bir okulda çok az yabancý varsa, önce yabancý kayýtlara yönelelim denebilir. Böylece çok çeþitli bir okul yaratýlabilir.” Okullarýn Flaman hükümetinden aldýklarý ödenekler de artýk eðitim ve dil seviyesine baðlý. Bu unsur ters tepki yaratma riski taþýsa da, Ward Verhaeghe bu uygulamanýn tüm okullarý iyi bir seviye yakalamaya teþvik edeceðini ve eðitim düzeyinin yükseleceðini vurguluyor. Son olarak Flamancayý iyi öðrenmeleri için yabancý asýllý çocuklarý en erken yaþta anaokuluna çekebilmek için bu yýl kampanya baþlatýlýyor. Verhaeghe: “veliler anaokulunun önemini kavramalý. Yabancý toplumlara ulaþabilmek için derneklerle iþbirlikleri kuracaðýz. Bu iþbirliðinde köprü görevi yapacak bir kiþiyi iþe aldýk bile.” Flaman Eðitim Bakanlýðýnýn Klasse voor Ouders (Veliler Sýnýfý) adlý bilgilendirme dergisi artýk yabancý ailelere ulaþmak için velilere kendi dillerinde de mektup gönderiyor. “Türkçe resmi dersler de var” Frankofon tarafta ise anadilde eðitime farklý yaklaþýlýyor. Sosyal ve kültürel farklýlýklarý azaltmak ve ortak yaþa- mý kolaylaþtýrmak için Frankofon Hükümet, resmi okullarda yabancý dilde ek dersler düzenliyor. Eðitimden sorumlu Fransýz Topluluk Baþbakaný Marie Arena’nýn danýþmaný Roger Godet anlatýyor: “Türkiye ve Fas gibi ülkelerle uluslararasý anlaþmalarýmýz var ve bu ülkelerden öðretmenler getirtiyoruz. Normal ders saatlerinin dýþýnda bu öðretmenler, öðrencilere kendi dil ve kültürlerini aktarýyorlar. Böylece çocuklar, büyük bir avantaj olan kültürlerine baðlý kalabiliyorlar ve ayný zamanda da kültürel etkileþim saðlanýyor. Diðer çocuklar ve yerli öðretmenler de farklý kültürlere açýlýyorlar.” Bu dersler, Fransýz Topluluðunun müfredatýna uygun þekilde verilmek zorunda. Þu an Fransýz Topluluðunda 13 okulda ders veren 12 Türk öðretmen bulunuyor. Sosyal amaçlý özel dersler de yabancýlarý dil öðrenmeye itiyor. Çocuklarý okula yeni yazýlan anne-babalar, hatta büyükanne ve büyükbabalar, gerekli olabilir diye dil öðreniyorlar. Bu da çocuðun eðitimi için artý deðer. Diðer yandan sosyal ve kültürel ayýrýmcýlýða karþý da çalýþma yürütülüyor. Roger Godet, bu çalýþmalarý iki ana grupta düzenlediklerini anlatýyor: “ilk olarak sosyal adaletsizliði gidermeye çalýþýyoruz. Velilerin gelir veya eðitim düzeyinden dolayý zorluk çeken öðrencilerin fazla olduðu okullarý tespit edip oraya daha fazla imkan aktarýyoruz. Bu okullar, sosyal ve kültürel faaliyetler düzenlemek için ek bütçe alýyorlar. Ardýndan yabancýlara özel sorunlarý gidermeye çalýþýyoruz. Mesela yeni gelen çocuklara dil kursu ve zorluk çeken öðrencilere dil dersi verilecek ara sýnýflar var.” Sayfa 8x.qxp 09.09.2007 01:03 Seite 1 8 Eylül 2007 Belçika’daEÐÝTÝM EÐÝTÝMDE FIRSAT EÞÝT(SÝZ)LÝÐÝ ‘Beyaz tebeþir daha iyi yazýyor’ Brüksel Serbest Üniversitesi Tempus Omnia Revelat (TOR) Çalýþma Grubunun "Wit krijt schrijft beter" (Beyaz tebeþir daha iyi yazar) adýndaki kitapta yayýnladýðý araþtýrmalara göre Türk ve Fas kökenli öðrencilerin yaklaþýk yarýsý ortaöðretimi diploma alamadan terk ediyor. Türk ve Fas kökenli erkek öðrencilerin yüzde 20’sinden azý, kýz öðrencilerin ise yüzde 25’i yüksek öðrenime baþlayabiliyor. Bu oran Belçikalýlar’da erkek öðrenciler için yüzde 57, kýz öðrenciler de ise yüzde 71. Haber Merkezi niversiteler arasý araþtýrma grubu SONAR tarafýndan 9000 Flaman genci arasýnda yapýlan ve “Wit krijt schrijft beter” adý altýnda Garant yayýnevi tarafýndan basýlan 106 sayfalýk kitapta yayýnlanan araþtýrmada yabancý kökenli öðrencilerle Belçikalý öðrencilerin baþarýlarý karþýlaþtýrmalý bir þekilde ele alýnýyor ve aradaki uçurumun nedenleri açýklanmaya çalýþýlýyor. Faslý ve Türk kökenli öðrencilerin yaklaþýk yarýsýnýn, düþük sosyoekonomik çevre, evde baþka bir dilin konuþulmasý ve okula geç baþlanmasý nedeniyle orta öðrenimlerini diplomalarýný alamadan terk ettik- Ü leri ortaya çýktý. Faslý ve Türklerin % 40’dan daha fazlasý orta öðrenime 12 yaþýndan sonra baþlýyor ve hemen derslerde geri kalýyor. Araþtýrmacýlara göre eðitimin erken aþamalarýndaki geri kalmanýn telafi edilmesi çok zor. Yabancý kökenli gençlerin okul yaþamlarý çok sorunlu: büyük bölümü ortaöðretime yetersiz olarak baþlýyorlar, genel ortaöðretime daha az oranda devam ediyorlar. Belçikalý arkadaþlarýna göre de daha fazla sýnýfta kalýyorlar. Flaman Bölgesi’nde Türk ve Kuzey Afrika kökenli öðrencilerin yaklaþýk yarýsý ortaöðretimi diploma alamadan terk ediyor. Türk ve Kuzey Afrika kökenli erkek öðrencilerin yüzde 20’sinden azý, kýz öðrencilerin ise yüzde 25’i yüksek öðrenime baþlayabiliyor. Bu oran Belçikalýlar da erkek öðrenciler için yüzde 57, kýz öðrenciler de ise yüzde 71. Açýklamalar 3 alt grupta toplanmýþ. Ýlk grup göçmenler Belçika’ya ilk geldiðinde yaþanan uyum problemlerinin olasý olumsuz sonuçlarý (uyum ya da bütünleþme perspektifi) üzerinde yoðunlaþýyor. Ýkinci alt grupta olumsuz aile çevresi ele alýnýyor. Ayný sosyo-ekonomik katmandan gelen Belçikalýlar yabancý kökenlilere göre daha az problemli. Üçüncü altgrup ise annebaba, kardeþler ve yaþýtlarýn manevi ve pratik desteðini vurguluyor. Alt sosyo ekonomik katmanlardan gelen öðrencilerden Belçikalýlar yabancý kökenlilere göre daha fazla bir oranda lise diplomasý almayý baþarýyorlar. Ankete katýlan öðrencinin doðduðu ülke ve daha önemlisi evde konuþulan dil öðrencinin baþarýsýnda rol oynuyor. Dil özellikle kýz öðrenciler için çok önemli. Evlerinde Flamanca konuþulmayan kýz öðrencilerin ortaöðretimi baþarýyla bitirme þanslarý çok az. Yabancý kökenli öðrencilerin çoðunlukla meslek okullarýna gitmesi ve genel ortaöðretim okullarýna yeterince yönlendirilmemesi yüksek öðrenime ulaþamamalarýndaki en önemli neden olarak ortaya çýkýyor. Belçika eðitim sisteminde eðitim yaþamýnýn ilk aþamalarýnda yaþanan yetersizlik ya da geri kalmýþlýk hiçbir þekilde tamamen telafi edilemiyor. Öðretmenler öðrenci saldýrýsýna karþý özel sigorta yaptýrýyor Belçika’da 27.000’i aþkýn öðretmen, çalýþma sigortasýnýn yaný sýra özel “saldýrý” poliçesi yaptýrdý. Öðrencilerin saldýrýsýndan korkan öðretmenler, yeni öðretim yýlýnýn baþlamasýna az zaman kala bu özel sigortaya hücum ettiler. Ethias sigorta þirketinin 1999’dan beri sunduðu özel poliçe’ye olan ilgi, son yýllarda üçe katlandý ve sigortalanan öðretmen sayýsý 27.000’i aþtý. Sigorta sadece okuldaki saldýrýlara deðil, okul dýþýnda kurulan pusulardaki olaylar için de geçerli. Bu rakamlar, “okulda þiddet arttý” sonucuna varmak için yeterli deðil. Öðretmenlerin, baþka ülkelerde yaþanan öðrenci þiddeti haberlerinden de etkilenip endiþelenmesi büyük ihtimal. Polis raporlarýna göre ise geçen yýl þiddet biraz artmýþ fakat sigortalanan öðretmen sayýsý abartýlý. 2005 yýlýnda 2.100 þiddet raporu yazan polis, 2006’da okuldaki þiddet olaylarý için 2.500 dosya açmýþ. Belçika'da üniversiteye giriþ serbest ama sýnýfta kalma oraný yüksek Üniversitede ilk yýl eleme yýlý Belçika'nýn eðitim yapýsý karmaþýk. Üniversiteye girmek için lise diplomasý yeterli ama ilk yýlda öðrencinin baþarýsý sýký bir programla ölçülüyor. Erdinç Utku elçika'nýn Avrupa'da benzeri bulunmayan karmaþýk bir eðitim yapýsý var. Belçika'da eðitim 18 yaþýna kadar zorunlu. Eðitim süreci, anaokulu (2.5-6 yaþ); ilkokul (6-12 yaþ); ortaöðretim (12-18 yaþ) ve yükseköðretim (18 yaþ sonrasý ve zorunlu deðil) gibi 4 farklý aþamadan oluþuyor. Ön lisans ve lisans programlarýna girebilmek için ortaöðretim diplomasý yeterli. Belçika'da lise diplomasýna sahip olan herkes sýnavsýz olarak (týp, diþ hekimliði, inþaat mühendisliði ve mimarlýk dýþýnda) hemen hemen tüm alanlara kayýt yaptýrabiliyor. Üniversiteye giriþ serbest, ama üniversitenin ilk yýlýnda sýnýfta kalma oraný çok yüksek. Geleneksel olarak Belçika'da üniversitenin ilk sýnýfý sadece öðrencinin baþarýsýnýn ölçüldüðü yýl olarak deðil, ayný zamanda ''seçme ve eleme'' yýlý olarak algýlanýyor. B Öðrencilik hayatýnda üç önemli basamak Öðrencinin yönlendirilmesinde iki önemli an var: Birincisi öðrencinin ortaöðretim okulu seçmesi gereken ilkokul sonu (12 yaþ). Ýkinci an, asýl yönlendirmenin yapýldýðý ortaöðretimin ilk kademesinin bitirildiði, yani ikinci sýnýf sonu (14 yaþ). Öðrenci, genel, sanat, teknik ya da mesleki eðitimden birini seçerek geleceðini belirliyor. Alan seçimi gelecek için önemli Ortaöðretimin ilk kademesinin tamamlanmasýndan sonra öðrencinin yapacaðý alan seçimi kendi geleceði için yaþamsal öneme sahip. Bu noktada öðrencinin eðitim alaný ve gelecekteki kariyeri belirlenmiþ oluyor. Öðrenciler yaptýklarý bölüm seçimine göre ortaöðretim sonunda üniversiteye devam ediyor, ya da çalýþma hayatýna atýlýyorlar.