Eylül 2007 ve Eğitim Eki

Transkript

Eylül 2007 ve Eğitim Eki
09.09.2007
11:21
Seite 1
Yeni yayýn dönemine güçlenerek giriyoruz
UNUTMAYIN!
Bu sayýmýzla birlikte Belçika’da yetiþmiþ, Türk toplumundan çýkan
üç yeni genç yetenek ekibimizi zenginleþtirecek, sayfalarýmýzý
renklendirecek. Mustafa Kör ve Kenan Görgün, biri Vondel’in diðeri Voltaire’in dilinde yazan iki edebiyatçý. Özgür Balcý ise Belçika’yý izleyerek, çevremizde olup bitenleri bize yorumlayacak.
Bu sayýmýzda verdiðimiz
Belçika’da EÐÝTÝM
özel ekini almayý
unutmayýn!
www.binfikir.be
Sayfa 1.qxp
Okuyun, bir fikir edinin
Sayý 21 - Eylül 2007
Avrupa’da 11 Eylül sendromu
Avrupa’nýn Ýslamlaþmasýndan korkan Avrupalýlar yasaða raðmen 11 Eylül saldýrýlarýnýn altýncý yýldönümünde
Brüksel’de Ýslam karþýtý gösteri yapacaklar.
Eylül’de ABD ve ardýndan Avrupa'da yaþanan
terör saldýrýlarý, Batý'da
Ýslam korkusunu arttýrdý. Müslümanlara karþý duyulan kuþku tüm Avrupa’da Ýslam fobisi yaratan düþmanlýða dönüþtü. Irkçý hareketler ve sað
partiler yükseliyor. Her ne kadar Avrupa'daki Müslümanlarýn çoðu yaþadýklarý ülke vatandaþlýðýna geçmiþ
olsa da ne yazýk ki hâlâ "öteki" olarak görülüyor ve "içerdeki tehdit ve
düþman" olarak algýlanýyor. Kana dayalý ayýrýmcýlýk þekil deðiþtiriyor,
“aþaðýlýk ýrklar” kavramýndan, “aþaðýlýk kimlik ve aþaðýlýk kültürler”
kavramlarýna yöneliniyor. “Medeniyetler çatýþmasý” kavramý altýnda islam küçümseniyor, korku unsuru
olarak algýlanýyor.
11
Köþe yazarlarýmýz
Erdinç UTKU
4
Erdem RESNE
5
Özgür BALCI
6
Leyla ERTORUN
7
Mustafa KÖR
9
Ýlknur CENGÝZ
16
Mehmet AYDOÐDU
17
Haydar ABÝ
18
Kenan GÖRGÜN
19
Nihat DURSUN
21
Filiz TOSYALI
22
Belçikalý Türkler
Ramazan’a hazýr
Brüksel, Liège ve Anvers’teki
Türkler Ramazan dolayýsýyla
özel etkinlikler düzenliyorlar
10’da
editör’den
Tatil sonrasý Binfikir olarak aramýza yeni enerjiler katarak yeni
bir yayýn dönemine baþlýyoruz.
Üç yeni enerji, üç yeni yazarýmýz
dikkatinizi çekecektir bu sayýda.
3’te
KOALÝSYON
UMUDU
HERMAN VAN
ROMPUY’A
KALDI
3’te
BELÇÝKA
MEDYASINDA
TÜRK
GAZETECÝ
OLMAK
Orta sayfa röportajý
12-13’te
“AB’ye Üye Devletlerde Irkçýlýk ve
Yabancý Düþmanlýðý” baþlýklý rapora
(FRA 2007) göre son 6 yýlda AB'ye
üye en az 8 ülkede ýrkçý saldýrýlar artýþ gösterdi. Müslümanlarýn tektipleþtirilmesindeki rolü büyük olan medya ise asimile edici ve dýþlayýcý bir
tutum sergiliyor. 11 Eylül saldýrýlarýnýn altýncý yýldönümünde 11 Eylül’de Brüksel’de "Þeriata Hayýr, Teokrasi deðil Demokrasi" sloganýyla
“Avrupa’nýn Ýslamlaþmasýna Son”
adlý bir gösteri planlayan Avrupa ülkelerinden gruplarý bünyesinde toplayan “Avrupa'da Ýslamýn Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifak, yasaða raðmen
Ýslam karþýtý yürüyüþü gerçekleþtireceðini açýkladý.
4-5’te
Sayfa 3x.qxp
09.09.2007
08:22
Seite 1
Eylül 2007
GÜNDEM
Umut Van Rompuy’da
Koalisyon görüþmeleri yýlan hikayesine dönüþtü. Elio Di Rupo “Jules Verne 80 günde
devri alemi tamamladý, bunlar 80 günü aþmasýna karþýn henüz hükümet kuramadýlar”
diyerek koalisyon partilerini iðneledi.
3
editör’den
[email protected]
Haber Merkezi
ral Albert tarafýndan
devlet reformlarý ve
Brüksel-Halle-Vilvoorde
seçim bölgesinin ayrýlmasý yüzünden yaþanan hükümet krizini
çözmek üzere görevlendirilen Federal Meclis Baþkaný Herman
Van Rompuy (CD&V) 10 Eylül’de
krala bir ara rapor sunacak.
Turuncu-Mavi (Hristiyan Demokrat–Liberal)
koalisyona
ECOLO’yu da almayý deneyen
ama baþarýlý olamayan Van
Rompuy MR, CDH, Open VLD
ve CD&V-NVA yetkilileriyle görüþmelerini sürdürüyor. Van
Rompuy’ýn devlet reformlarý ve
Brüksel-Halle-Vilvoorde gibi konularda karþýlýklý güveni yeniden saðlamak için yavaþ davrandýðý belirtiliyor.
Koalisyonda yer almasý beklenen Liberal partiler MR ve Open
VLD temsilcileri Van Rompuy’ýn
krizin aþýlmasý konusunda geliþme kaydettiðini ve hükümetin
yakýnda kurulabileceðini ifade
ettiler. Didier Reynders (MR)
Van Rompuy’ýn çabalarý sayesinde CDH’ýn devlet reformlarý
Serpil Aygün
K
Yeniliklerle
yeni döneme
Leterme hükümeti kurmakta
baþarýlý olamadý
konusunda yumuþaya baþladýðýný CD&V-NVA’nin de yaklaþýmýnýn deðiþtiðini söyledi.
Open VLD’den Patrick Dewael hükümet kurulmasý konusunda olumlu sinyaller aldýðýný ve
önümüzdeki günlerde koalisyon
hükümetinin kurulabileceðini
ifade etti.
Fronkofon Sosyalist Partisi
PS’in aðýr toplarýndan Laurette
Onkelinx Van Rompuy’ýn bir an
önce çözüm bulmasýný istedi.
Daha önce de parti Baþkaný Elio
Di Rupo “Jules Verne 80 günde
devri alemi tamamladý, bunlar
80 günü aþmasýna karþýn henüz
Di Rupo, 80 günü aþkýn süre
içinde hükümeti kuramayan
koalisyon partilerini iðneledi.
hükümet kuramadýlar” diyerek
koalisyon partilerine gönderme
yapmýþtý.
10 Haziran Federal seçimlerinden sonra Meclis Baþkaný seçilen Van Rompuy Jean-Luc Dehaene’nýn baþbakanlýðý sýrasýnda
Bütçe’den sorumlu bakanlýk
yapmýþ, 1980’lerde ve 90’larýn
baþýnda da Flaman Hristiyan
Demokrat Parti Baþkanlýðýný yürütmüþtü. Yves Leterme’nin çabalarýnýn sonuç vermemesi üzerine Van Rompuy’a görev verilmesinde Belçika’da yapýlan
önemli devlet reformlarýnda payý bulunmasý önemli rol oynadý.
Eylül’de yürürlüðe giren yeni düzenlemeler
Geleneksel olarak Eylül sadece eðitim yýlýnýn baþlangýçý deðil, ayný zamanda birçok
yasanýn yürürlüðe girdiði ya da deðiþiklik yapýldýðý bir ay. 1 Eylül’de yürülüðe giren yeni düzenlemeleri sizin için listeledik.
Haber Merkezi
Boþanma kolaylaþtýrýldý
Boþanma konusunda yapýlan
deðiþikliklerle anlaþamayan çiftlerin boþanmasý kolaylaþtýrýldý. Eðer
çiftler boþanmayý isterlerse 6 ay
ayrý yaþadýktan sonra boþanabilecekler. Boþanmayý sadece taraflarýn birinin istemesi durumunda
bu süre 1 yýl. Nafaka ödenmesi
süresi ise evlilik süresi kadar olacak. Örneðin 5 yýl evli kaldýktan
sonra boþanan biri en fazla 5 yýl
süreyle nafaka ödeyecek.
Davalar daha kýsa sürede
sonuçlanacak
Mahkemelerde bekleyen davalarýn azaltýlmasýna dönük çeþitli önlemler alýndý. Ýnsanlar davalarýnýn durumu hakkýnda daha iyi bilgilendirilecek ve yargýçlar adli procedürlerin kötüye
kullanýlmasýyla daha iyi mücadele edebilecek. Yavaþ çalýþan
yargýçlar üstleri tarafýndan cezalandýrýlacak.
Borçlulara kolaylýk
Borçlu kiþilere Ýþ Mahkemesinin belirlediði borç danýþmaný
mali zorluklarý aþmasý için yardýmcý olacak.
Acemilere daha fazla ceza
2 yýldan az süreli ehliyeti olan
þoförler aðýr trafik suçlarý iþlediklerinde daha aðýr cezalara
çarptýrýlacaklar. Genç sürücülerin ehliyetleri iptal edilebilecek
ve yeniden ehliyet sýnavýna gir-
mek zorunda kalabilecekler.
Roaming ücretleri
düþürüldü
Dýþ ülkelerden Belçika’yý aramak ucuzladý. Proximus ve Mobistar roaming ücretlerini düþürdüler. Base zaten 1 Aðustos’ta uygulamaya baþlamýþtý.
GSM operatörleri ücretlerini Avrupa Parlamentosu kararýna uygun hale getirdiler.
SP.A’da üyeler sesini yükseltti
laman Sosyalist Partisi SP.A baþkanlýðý seçimlerinde
Caroline Gennez yenilgiye uðradý. Anversli sosyalistler
partinin sol kanat adayý Eric Debruyn’u tercih etti. Üyelerin
Debruyn’a oy vererek çok az sayýda baþkan adayý olabilmesini eleþtirdikleri sinyalini verdiler. SP.A tüzüðüne göre baþkan
olabilmek için iki eyaletten 10 þubenin ve 5000 üyenin desteðinin alýnmasý gerekiyor.
F
Tatil sonrasý Binfikir olarak aramýza yeni enerjiler
katarak yeni bir yayýn dönemine baþlýyoruz. Üç yeni
enerji, üç yeni yazarýmýz dikkatinizi çekecektir, bu sayýda. Özgür Balcý, Binfikir sayfalarýnda baþarýlarýyla
haber olmuþ bir kiþilik olarak yerini almýþtý. Gent Üniversitesi’nden mezun olurken verdiði lisans tezinin
ödül almasýyla dikkatimizi çekmiþti. Daha sonra yazýlarýyla speakers corner sayfalarýmýzda yerini aldý. Þimdi ise Gazetemizin önemli yazarlarý arasýna girdi. Binfikir yeni yeteneklerin kendini ifade edebileði bir platform olma amacýný
yavaþ yavaþ gerçekleþtiriyor. Flamanca
olarak yazdýðý kitapFrankofon ve Flaman
larýnda anlatým zeneðitim sistemlerinin
ginliði ile Flaman
açýklandýðý eðitim
Edebiyat dünyasýný
kendisine hayran býekimizde, eðitim harakan Mustafa Kör, yiberlerinden çocuklane sayfalarýmýzda bu
baþarýsýyla haklý yerirýn cinsel eðitimine
ni almýþtý. Kör’ün þiirkadar pek çok bilgiyi
sel üslubunu bu sayýbulacaksýnýz.
dan itibaren Binfikir
sayfalarýndaki “ Binbir Söz” köþesinde
okuyabilirsiniz. Aramýza yeni katýlan diðer bir yazarýmýz ise bundan yaklaþýk bir buçuk yýl önce Frankofon
Edebiyat dünyasýnda adýndan sözettiren bir yazar olarak Belçika Medyasý ile birlikte Binfikir’in de ilgi odaðý olmuþtu. Kenan Görgün ile arkadaþýmýz Leyla Ertorun’un uzun ve keyifli bir orta sayfa röportajý ile kendisini sizlere tanýtmýþtýk. Kenan Görgün geçtiðimiz aylarda yine Belçika medyasýnda gündeme oturdu. Kendisi bu sayýdan itibaren gizeme olan dinamik ilgisini
sizlerle “Gölgeler”de paylaþacak.
Yeni gelenlerin enerjisi ile yenilenirken, iþ yoðunluðu nedeniyle aramýzdan ayrýlan arkadaþýmýz Güven
Özalp’ýn Avrupa Birliði Türkiye iliþkileri üzerine yazdýðý “Görüþ”ünden mahrum kalacaðýz ne yazýkk ki. Güven Özalp’in yokluðu gazetemiz açýsýndan bir kayýp
olurken, kendisine þimdiye kadarki katkýlardan dolayý
teþekkür ediyoruz.
Yeni bir eðitim-öðretim yýlýna baþlarken, bir yenilik
de ailelere ve öðrencilere okul seçiminde de katký saðlayacak olan Belçika Eðitim Sistemi ekimiz oldu. Eðitim eki ile Belçika’daki yerel medya içinde bir ilki gerçekleþtirmiþ olduk. Frankofon ve Flaman eðitim sistemlerinin açýklandýðý eðitim ekinde, eðitim haberlerinden çocuklarýn cinsel eðitimine kadar pek çok bilgiyi bulacaksýnýz.
Orta sayfa röportajý olarak ise bu sayý, Belçika medyasýnda çalýþan Türk kökenli gazetecilerin dünyalarýný
size açmaya çalýþtýk. Bu alanda yýllardýr varolan üç
isim, Ayfer Erkul, Veli Yüksel ve Faruk Özgüneþ konuklarýmýzdý bu ay. Gazetciliðin cilvesi biz Ayfer ile
röportaj yapalým derken Ayfer röportaj peþinde koþmak zorunda kaldý ve malesef kendisi ile görüþme olnaðýmýz olamadý. Ancak Veli Yüksel ve Faruk Özgüneþ’in Türk kökenli gazeteci olarak Belçika medyasýndaki deneyimleri okunmaya deðer.
Ýyi okumalar.
Sayfa 4x.qxp
09.09.2007
08:34
Seite 1
Eylül 2007
GÜNDEM
4
Kana dayalý ayrýmcýlýktan
dine dayalý ayrýmcýlýða
[email protected]
Altyazýlý hayatlara
aforizmalar
zdeyiþe dönük nükte vurgulamasý, her dönemde dilden dile dolaþmýþtýr. Sakallý Celal
“Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkündür”
derken binlerce kelimede ancak anlatýlabilecek bir
konuyu bir tümcede özetlemiþtir. Bernard Shaw ile
Oscar Wilde’nin kulaklara küpe olan nice incisi
vardýr. Belçika’da Türk olma serüvenini, “Fransýzca ve Flamanca altyazýlý Türkçe hayatlarýmýzý”,
“Akýntýya Yürek Çekmek” adlý ikinci kitabýmdan
seçtiðim aforizmalarla bir çýrpýda özetlemeye ne
dersiniz?
Ö
Ne o hiç konuþmuyorsun, ANADÝLÝNÝ mi yuttun?
Ne mutlu “çifte vatandaþým” diyene!
Tanrý (Avrupa’daki) Türk’ü (diðer Türklerden)
korusun!
Bir dil bir insan, iki dil ACAYÝP KURS PARASI!
Çifte vatandaþlýk,
Çift kültür,
Çift kimlik,
Çifte problemler...
ERKEKSENÝZ TEKER TEKER GELÝN!
KAFA DENGÝ birini bulmak zor, ortalýk CAFE
DENGÝ insanla dolu!
Bu ülkeyi beðenmedim, diðerlerine zapping yapabilir miyim?
Misafir oyuncu gibi takýlýyorsun hayata. Söyle,
“hayatýnda Türkiye’deki baþka bir hayat mý var?”
En kötüsü KENDÝNE YABANCI olmak!
AIDS yaygýnlaþtý. Köpekler bile HIV HIV diye
havlýyor!
Türk öðün, çalýþ, EURO’ya güven!
Ýzin yolu sözü: YOLCU YOLUNMADA GEREK!
Ak akçe BEDELLÝ askerlik içindir!
Ýzincinin hayatý ROMEN!
Avrupa Çifte Standartlar Enstitüsü!
Avrupalýlar ABA altýndan A.B. gösteriyor!
Hýýým... Size günde üç vakit TÜRKÇE KONUÞMA
yazýyorum.
Avrupa’ya SUPERMAN olmak için geldi. PiþMAN oldu!
Ölüm Allahýn emri, AYRIMCILIK olmasaydý!
Saçýnýzý sarýya boyatabilirsiniz,
BEYNÝNÝZÝ ASLA!
-Açýl susam açýl.
-Vizen var mý?
Üretim fazlasý hayatlar, Türkiye’den Avrupa’ya
yollandýlar!
MERCEDES tabut çýksa da ölsek!
Hayatýmýz OTO-ROMAN!
Sýrat köprüsünden geçerken de Romen ve Bulgar polislere rüþvet vermek zorunda kalacak mýyýz?
E-mailinde diyorsun ki; gel gayrý, WEB SITE mý
kurar-kurmaz ordayým?
Acý kahvenin 40 yýl hatýrý vardýr, acý 40 yýlýn neyi vardýr?
Yýllardýr yaban ellerde,
AKINTIYA YÜREK ÇEKÝYORUZ!
Kana dayalý ayrýmcýlýk þekil deðiþtiriyor, “aþaðýlýk
ýrklar” kavramýndan, “aþaðýlýk kimlik ve aþaðýlýk kültürler” kavramlarýna yöneliniyor. “Medeniyetler çatýþmasý” kavramý altýnda
Ýslam küçümseniyor, korku
unsuru olarak algýlanýyor.
Haber Merkezi
AB: IRKÇILIK ARTTI
Avrupa Birliði’ne baðlý çalýþan
ve Merkezi Viyana'da bulunan
Temel Haklar Ajansý’nýn (FRA)
hazýrladýðý, genellikle 2006 yýlýna ait verilerin deðerlendirildiði
“AB’ye Üye Devletlerde Irkçýlýk
ve Yabancý Düþmanlýðý” baþlýklý
rapora(FRA 2007) göre son 6
yýlda AB'ye üye en az 8 ülkede
ýrkçý saldýrýlar artýþ gösterdi. Belçika’da tüm gruplar arasýnda en
yüksek iþsizlik oranlarý Türkler
ve Faslýlar arasýnda görülüyor,
Almanya’da Türkler, ayýrýmcýlýðýn yaratabileceði olumsuz sonuçlardan sakýnmak istiyor, Kuzey Kýbrýs’tan güneye günübirlik
iþe giden Türkler ayýrýmcýlýktan
yakýnýyor, Hollanda’da Faslý ve
Türklerin dörtte biri ise iþyerinde tacizden þikayet ediyor. Rapora göre etnik ayýrýmcýlýk örneði olan muameleler özellikle konut, eðitim ve çalýþma yaþamýnda kaydedilmekte. Raporda, bu
üç alanda insanlarýn taþýdýðý
isimlerin bile etkili olduðu iþaret
edilerek, farklý etnik gruplara
Murat
Çalýþkan
mensup insanlarýn sadece isimlerinden dolayý ayýrýmcýlýða maruz kaldýklarý kaydediliyor.
Raporda bazý AB üyesi ülkelerde iþsizliðin etnik gruplarda
fazla olduðu, farklý etnik gruplar
arasýnda da farklý iþsizlik oranlarýna rastlandýðý belirtilerek, “Örneðin Belçika’da tüm gruplar
arasýnda en yüksek iþsizlik oranlarý Türkler ve Faslýlar arasýnda
bulunmaktadýr. Bu gruplarda erkeklerin yüzde 45’i, kadýnlarý da
yüzde 56’sý iþsizdir. Belçika uyruklularda ise iþsizlik oraný yüzde 10’dur" denildi.
AVRUPA GENELÝNDE
IRKÇI ÞÝDDET YÜKSELÝYOR
Human Rights First(Önce Ýnsan Haklarý) Kuruluþunun yaptýðý araþtýrmaya göre Avrupa Güvenlik ve Ýþbirliði Teþkilatý’na
(AGÝT) üye 56 ülke genelinde
son yýllarda ýrkçýlýða ve yabancý
düþmanlýðýna dayanan þiddet
Kökeni nedeniyle iþe
alýnmayan Murat Çalýþkan verdiði zorlu mücadele sonunda kendisine
ýrkçýlýk yapýldýðýný kanýtladý ve Euro-Lock þirketi nin tazminat ödemesini
saðladý.
olaylarý yükseldi ve geçmiþe nazaran daha sert olmaya baþladý.
Araþtýrmacýlara göre yeni göç
yasalarý, uluslararasý olaylar ve
þovenizm, þiddeti körükleyen
unsurlar olarak görülüyor: “Ýnsanlar, ellerinde olmayan geliþmeler yüzünden günah keçisi
oluyorlar.”
Monitoring sisteminin uygulandýðý 2001 yýlýndan beri Almanya, en büyük þiddet artýþýný
2006’da yaþadý. Eski Sovyet ülkeleri de þiddetin en çok yükseldiði bölgeler arasýnda.
HORECA’DA IRKÇILIÐA
KARÞI PATENT
Flaman Entegrasyon Bakaný
Marino Keulen (Open VLD),
Hotel-Cafe-Restoran sektöründe
ýrkçýlýk ve ayýrýmcýlýða karþý mücadele için þartname hazýrlýyor.
Þartname’ye imza atacak olan
mekan sahipleri, müþteri ve personel alanlarýnda çeþitliliði korumaya söz verecek ve þartnameye uyduklarý takdirde, patent’le
ödüllendirilecek.
Bir gece kulübüne ten rengi
yüzünden kabul edilmeyen ve
giriþimlere baþlayan Flaman
Meclis üyesi Chokri Mahassine’in (Sp.a) durumu, Bakan
Keulen’i harekete geçirdi.
Keulen, yýl sonuna kadar Horeca iþletmeciler federasyonuyla
þartname konusunda bir taslak
hazýrlamak istediðini belirtti.
Keulen’e göre taslakta, çeþitlilik
ve ortak yaþama dair genel
prensiplerin korunmasý yer alacak.
Mekan sahiplerinin de böyle
bir þeye ihtiyaçlarý olduðunu belirten Keulen’e göre, “zaten bu
iþin doðasýnda hoþgörü ve misafirperverlik var, ayrýca son olaylar yüzünden tüm sektörün karalanmamasý için de olumlu bir
proje olacak.”
Sayfa 5x.qxp
09.09.2007
08:36
Seite 1
Eylül 2007
elçika siyasetinde son üç ayý
meþgul eden hükümet krizini,
sanat ve ünlüler dünyasýnda yaygýn
olan bir kurala baðlayabiliriz. Ünlü aktörlerin, büyük þarkýcýlarýn, sansasyon
yaratan yazarlarýn veya medyatik simalarýn genelde karþýlaþtýðý “kendi baþarýsýnýn tutsaðý” olma sendromu, þu an
baþta Yves Leterme olmak üzere birçok
siyasetçiyi çarpmýþ durumda.
Hatýrlarsýnýz, Türk sinemasýndaki birçok usta oyuncunun adý, çok farklý roller oynama kabiliyetine sahip olsalar
da sürekli baþarýlý olmuþ bir tiplemeyle
anýlmýþtýr: Damat Ferit, Ýnek Þaban, Tecavüzcü Coþkun, vs...
Bu baþarý ve özdeþleþtirilme sendromuna ilk kurban giden Yves Leterme
oldu. 800.000 oy alarak Baþbakanlýk
hayalini halk meþruiyetine dayandýrdý
ve beklendiði gibi hükümet kurmakla
görevlendirildi. Fakat halk sevgisi yüreðe hoþ gelse de aslýnda kaldýrýlmasý zor
bir yük. Halk, idealleþtirdiði kiþinin sürekli ayný kalmasýný ister. Yves Leterme
de bunun bilincine vardýðýnda geç olmuþtu. Verdiði seçim vaadlerini tutmak
zorunda olduðunu anladý ama “müzakereler ülkesi” Belçika’da umut daðýtmak kadar tehlikeli bir þey yoktur, zira
iki topluluk ve üç temel siyasi ailenin
olduðu bir yelpazede herkesin görüþle-
GÜNDEM
5
B
erdem resne
[email protected]
Baþarýsýnýn tutsaðý olmak
800.000 oy alarak Baþbakanlýk hayalini halk meþruiyetine dayandýran Leterme, beklendiði gibi hükümet kurmakla görevlendirildi. Fakat
halk sevgisi yüreðe hoþ gelse de aslýnda kaldýrýlmasý zor bir yük.
ri az buçuk hükümet programýna yansýmalý. Yves Leterme’ye “Flaman çýkarlarýný koruyan adam” imajý yapýþtý. Oysa hükümeti kurmakla görevlendirilen
bir siyasetçi, tüm Belçikalýlarýn Baþbakaný olmak zorunda. CD&V’nin, milliyetçi (hatta bölücü) parti N-VA ile ortak listelerle seçime girmesinin ne kadar yanlýþ ve zorlayýcý olduðu böylece
tekrar anlaþýldý. Seçim programý belirlerken, verilen sözlerin ne derecede tu-
‘Kuran bugünün
kitabý deðil’
Hollandalý siyasetçi Geert Wilders’in “Kuran yasaklanmalý” demesinin ardýndan SP.a’dan ayrýlarak aþýrý
saðcý Lijst Dedecker’e geçen Mimount Bousakla, “Kuran gerici deðil, ama geri kalmýþ bir kitap” diyerek tartýþma yarattý.
“Kuran yasaklanmamalý, ama zamanýmýzýn kitabý deðil” diyen Bousakla, Ýslam kültüründe büyüyen kiþilerin din ve yaþam özgürlüðünün bulunmadýðýný, din deðiþtirenlerin de yere saðlam basmasý ve her an tehdit
edilmeyi göze almasý gerektiðini savundu.
Yine de her türlü yasaða karþý olduðunu açýklayan
Bousakla, Müsülüman toplumunun genç nesillerin eðtimiyle ilgilenmesi gerektiðini savundu.
2050 YILINDA AVRUPA NÜFUSUNUN
YÜZDE 20’SÝ MÜSLÜMAN OLACAK
Avrupa’da 1950 yýlýnda Müslümanlarýn sayýsý 800 bin
iken, bugün Türkler dýþýnda tüm Avrupa nüfusunun %
4,5’ini Müslümanlar oluþturmaktadýr. Bu oran yaklaþýk
23 milyon demektir. Her yýl pek çok Müslüman ülkeden
yaklaþýk 1 milyon Müslüman göçmen Avrupa’ya göç etmektedir. Avrupalý Müslümanlarýn doðum oraný, Müslüman olmayan Avrupalýlarýn oranýnýn 3 katýndan fazladýr.
2050’de Avrupa nüfusunun en azýndan % 20’sini Müslümanlarýn oluþturacaðý tahmin edilmektedir.
ÝSLAM KORKUSU YÜKSELÝÞTE
Ýslamofobi, ister hoþgörüsüzlük ve ayýrýmcýlýk, ister
þiddet biçiminde olsun bir insan haklarý ihlalidir. Politik bütünlük ve iliþkiler için tehdit oluþturmaktadýr.
Müslümanlarý ya da genel olarak Ýslamiyeti terörist, þiddet yanlýsý ve baþka biçimlerde uygunsuz olarak tanýmlama, devlet kurumlarýnda Müslümanlara hizmet, kabul
ve saygý eksikliði, Müslüman olduðu bilinen kiþileri izleme, önyargýlý davranma, mal ve mülkleri ile ibadet
alanlarýna, mezarlýklarýna yönelik saldýrýlar, kötü muamele, taciz ve dýþlama islamofobinin göstergeleridir.
tulabileceði hesaplanmalý.
Kendi baþarýsýna kurban giden bir
ikinci isim ise Didier Reynders olabilir.
Valonya’da Sosyalist Parti’yi geride býrakarak tarihi baþarý elde eden Liberallerin Baþkaný, PS’siz bir hükümet istediðini baþtan açýkça söyledi. Bir yandan PS’i saf dýþý býrakmak isteyen
Reynders, diðer yandan Flamanlarýn
Kurumsal Reform isteðini tek baþýna
kabul etmek istemediði için tüm Fran-
kofon partilerinin görüþlerini istedi.
Böylece “devletin geleceðinde PS’in
söz sahibi olmasý þart”mýþ gibi bir izlenim doðdu. Hükümetin kurulamamasý
ve “PS’siz hükümet olmaz” hissi uyanmasý da, Reynders’in aleyhine iþleyen
bir faktör. Tarihi bir baþarý elde eden
Reynders her þeye raðmen PS’li bir hükümete girmeyi kabul eder veya etkisiz
bir Turuncu-Mavi hükümete ortak olursa, Sosyalistlerden uzaklaþýp kendisine
oy veren büyük bir seçmen kitlesini
kaybeder. Reynders, içeriði saðlam ve
yasama sürecinin sonuna kadar görevde kalan bir Turuncu-Mavi hükümet
aramak zorunda. Katý liberal programýný uygulamak için baþka bir alternatifi
yok.
Bu iki örnekten de görüldüðü gibi,
erken vaadlerle gelen baþarýlar, sahiplerini zor durumda býrakabiliyor. Hatta
kaybetmiþ gözüken partiler, baþarýsýnýn
karþýlýðýný vermeyen rakipleri sayesinde tekrar söz sahibi olabiliyor. Seçim
sonrasý “muhalefetten korkmadýklarýný”
açýklayan PS’liler, iþtahlarý tekrar kabarmýþ gibi medyada boy göstermeye baþladýlar, Mavi-Turuncu olmazsa baþka
alternatifler düþünülmesi gerektiðini
söylediler. Seçimlerden yenik çýktýklarý
halde. Baþarý, göreceli bir kavram.
Yasaða raðmen yürüyecekler
Brüksel’de Ýslam karþýtý gösteri
Ýslam karþýtý yürüyüþünü yasaklayan Brüksel Belediye
Baþkaný Freddy Thielemans,
Yargýtay tarafýndan haklý bulundu. Yargýtay, düzenleyici
oluþum “Avrupa'da Ýslamýn
Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifakýnýn baþvurusunu reddetti.
Mahkemenin kararý, “Avrupa'da Ýslamýn Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifakýn “karþýlanamaz
bir zarar görmediðini” vurguladý. 11 Eylül saldýrýlarýnýn altýncý yýldönümünde 11 Eylül’de
Brüksel’de "Þeriata Hayýr, Teokrasi deðil Demokrasi" sloganýyla “Avrupa’nýn Ýslamlaþmasýna Son” adlý bir gösteri
planlayan Avrupa ülkelerinden
gruplarý bünyesinde toplayan
“Avrupa'da Ýslamýn Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifak, Freddy
Thielemans’ýn reddiyle karþý-
laþmýþtý. Thielemans, red kararýný güvenlik gerekçeleriyle
açýklamýþ ve gösteri alaný civarýnda yaþayan Müslümanlarýn
tahrik olacaðýný savunmuþtu.
Bu karar üzerine Yargýtay’a
baþvuran “Avrupa'da Ýslamýn
Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifakýn yöneticisi Alman Udo Ulfkotte, haksýz bulundu.
Ulfkotte ve “Avrupa'da Ýslamýn Yayýlmasýna Hayýr" adlý ittifaký, Belçika’da Vlaams Belang’dan Filip Dewinter ve eski VB’li, yeni Lijst Dedecker
Milletvekili Jürgen Verstrepen’in desteðini almýþtý. Yasaða raðmen 20.000 gösterici, 11
Eylül’de Brüksel’e gelecek. Ýslam karþýtlarýna karþý ise duyarlý bir Belçikalý grubun karþý
gösteri yapmayý planladýðý öðrenildi.
ÝSLAM KARÞITI
GÖSTERÝNÝN
ORGANÝZATÖRÜ
ÇEKÝLDÝ
Udo Ulfkotte giriþimden çekildi. Ulfkotte adýnýn hiçbir þekilde Belçika ýrkçý partisi Vlaams Belang ile anýlmasýný istemediðini açýkladý. Vlaams Belang yöneticileri 11 Eylül’de yasaklanmasýna karþýn Ýslam karþýtý gösteride yer alacaklarýný
bildirdi.
Eski bir gazeteci olan Ulfkotte Brüksel polisine Ýslam karþýtý gösteri ile hiçbir ilgisinin kalmadýðýný bildirdiðini açýkladý.
Ulfkotte organizasyondan çekilme gerekçesi olarak “gösterinin yasadýþý yapýlmasýný ve
aþýrý saðcýlara maledilmesini”
gösterdi.
Avrupa Birliði’nde terör korkusu
Avrupa Parlamentosu genel
kurulunda terörle mücadele konusunda yapýlan tartýþmada söz
alan Avrupa Birliði Komisyonunun Ýçiþleri ve Adaletten sorumlu temsilcisi Franco Frattini
“AB’nin yüksek derecede terör
tehdidi altýnda olduðunu birli-
ðin terörle mücadele konusunda daha fazla tedbir almasý gerektiðini” belirtti ve “özellikle
Belçika, Ýtalya, Ýspanya, Ýngiltere ve Almanya için terör riskinin yüksek olduðunu” söyledi.
Frattini, AB içinde teröristlere
karþý havaalaný ve internet kul-
lanýmýnýn sýký denetlenmesini
istedi ve , çalýnan veya kayýp
patlayýcýlarla ilgili AB bilgi bankasý oluþturulmasýný önerdi.
Önerilere bazý parlementerler
özel yaþama müdahale edildiði
gerekçesiyle karþý çýktýlar.
Sayfa 6x.qxp
09.09.2007
08:40
Seite 1
Eylül 2007
GÜNDEM
6
iç, Valon Bölgesi’nden geçerken
bazý mahallelerine uðradýnýz mý?
Çoðu mahallelerin Bulgaristan’ýn veya
Makedonya’nýn sýradan kasabalarýndan
neredeyse hiçbir farký yok! Az geliþmiþliðin nedenini bölgenin ekonomik yapýsýnda aramak gerekir. 1960’lardan
önce Valon bölgesi -örneðin kömür
sektörüyle- güçlü bir ekonomik yapýya
sahipti. Bölgede bu ve bunun gibi birçok sektör yavaþ yavaþ ortadan kaybolmaya baþlayýnca, Valon Bölgesi Flaman Bölgesi’yle girdiði ekonomik yarýþý kýsa bir sürede kaybetti. Zaten var
olan dil ve kültür farklýlýklarýna bir de
sosyal ekonomik farklýlýklar eklenince,
Belçika Devleti’ni federalleþtirmekten
baþka bir seçenek kalmadý. Merkeziyetçi yönetim yerine bölgesel yönetim
tercih edildi. Bu yönetim þekli iki toplumun farklý taleplerine daha duyarlý
yanýtlar üretti ve bölgesel sorunlara daha hýzlý ve daha etkili çözümler bulunmasýný saðladý. Onun için Belçika’da
eðitim, istihdam, kültür ve bunun gibi
birçok yetki, artýk Belçika Devleti’nin
deðil, Flaman ve Valon Devletleri’nin
yetkisi olmuþtur. Üstelik baðýmsýz bölgeler, kendilerine ayrý bir meclis kurmuþtur, ayrý bakanlar ve hatta ayrý bir
bölge baþbakaný seçebiliyorlar.
H
[email protected]
Patlamayan mayýnlar
Bu siyaset tarlasýnda Belçika’nýn ulusal geleceðini engelleyecek
mayýnlar varsa bile bunlar patlamaz çünkü patlamasýný engelleyecek olan ülkenin derin güçleri vardýr.
Karmaþýk, karmaþýk olmasýna ama bir
o kadar da dengeli bir devlet yapýsýna
sahip, bu ülke. Belçika Devleti’nden
yetki koparabilmek için Anayasayý deðiþtirmek gerekiyor ve bunun için de
mecliste 2/3 çoðunluk gerekiyor. Ýþte
Belçika’nýn girdiði krizde tam bu noktadadýr. Flamanlarýn bölgesi ekonomik
açýdan çok güçlü ve Flaman siyasetçiler onu daha da güçlendirmek için Bel-
çika Federal Devleti’nden daha da fazla yetki istiyor (örneðin adalet, vergi
yetkisi, sosyal sigorta...). Valonlar ise
buna sýcak bakmýyor. Zira Flamanlar
Belçika Devleti’nden daha fazla yetki
koparýrsa, Valon Bölgesi sosyal-ekonomik açýdan iyice çökecektir diye düþünüyorlar. Bu yüzden bölgeler arasýndaki dinamizm ve güvence kaybolmuþtur
ve Federal hükümet bu yüzden kurula-
mýyor. Bu durum Belçika Federal devletinde çatlaklarýn olduðunu gösterir
ama Belçika Devleti yýkýlýyor anlamýna
gelmez.
Bu siyaset tarlasýnda Belçika’nýn ulusal geleceðini engelleyecek mayýnlar
varsa bile bunlar patlamaz çünkü patlamasýný engelleyecek olan ülkenin derin güçleri vardýr: “dengeli bir anayasa,
geleneklere dayalý bir monarþi ve ülkenin bölünmesini istemeyen baský gruplarý.” Her þeyden önemlisi, Belçikalý siyasetçilerin beyinlerinde derin dondurulmuþ uzlaþmacý siyasal kültürün hâkimiyetidir. Bunun sayesinde Belçika bu
krizi eninde sonunda atlatacaktýr. Flaman Bölgesi Baþbakaný Kris Peeters’in
dediði gibi: “Bölgeler, Federal Devlet’in
duvarýndan çýkardýklarý tuðlalarla kendilerine birer ev yaptýlar. Þimdi bu evlerin geniþlemesi gerekiyor ve tekrar
Federal Devlet’in duvarýndaki tuðlalarýna ihtiyacýmýz var. Bunlarý öyle bir þekilde yerinden çýkarmalýyýz ki, Federal
Devlet’in duvarý çökmesin. Federal
Devlet’te kalan tuðlalarý da tekrar öyle
dizmeliyiz ki, bölgedeki evlere güçlü
bir destek duvarý oluþtursun.” Kýsacasý,
bu ülkede ne bölgeler Federal Devletsiz, ne de Federal Devlet Bölgeler olmadan geleceklerini garantiye alamaz.
Müslüman Temsil Kurulu’na ve
Scientology Kilisesi’ne soruþturma
Haber Merkezi
aylon fatura ve paralarý kiþisel amaçlar için kullanmakla suçlanan kurulun binalarý mühürlendi. Diðer taraftan Scientology klisesi hakkýnda da soruþturma baþlatýldý.
Brüksel Baþsavcýsý Michel Claise
Müslümanlar Temsil Kurulu hakkýnda soruþturma baþlattý. Belçika’daki
müslümanlarý temsil eden kurulun
lokalleri mühürlendi. Belçika adli
makamlarý Çoþkun Beyazgül’ün Baþkanlýðýný yaptýðý Müslümanlar Temsil
Kurulunda olup bitenleri ortaya çýkarmak için Kurulu’un yönetim kurulunu yargý süreci sonuçlanýncaya
kadar askýya aldý ve kuruma geçici
olarak bir yedemin atanmasýný istedi.
Yargý uzun süredir kurumu mercek
altýna yatýrmýþtý. Sorunlar 3 yýl önce o
zamanki baþkan Mohamed Boulif’in
kurumun kaynaklarýný kiþisel amaçlarý için kullandýðý gerekçesiyle tutuklanmasýyla baþladý. Yargý yeni yönetimi de sürekli denetim altýnda tuttu.
Devletten ödenek alan ve kar amacý gütmeyen bir dernek olarak faaliyetlerini sürdüren kurumun muhasebe kayýtlarý tutmadýðý ortaya çýktý.
Kurumun kasasýndan rastgele para
harcandýðý ve sahte fatura kullanýldýðý tespit edildi.
Kurum hesaplarý ciddi þekilde tutulmuyor ve daha da önemlisi, açýk-
N
lanamayan bazý harcamalar sahte faturalarla geçiþtiriliyor. Yedemin hesaplarý açýða çýkarana kadar kurum
binalarýna kimse giremeyecek. Devletten alýnan ödeneklerin haksýz yere
kullanýldýðý tespit edilirse kurum tüzel kiþiliði hakkýnda yasal iþlemlere
baþlanacak.
Baþkan Coþkun Beyazgül, yargýya
tüm kolaylýklarý saðlayacaklarýný ve
kimlerin sorumlu olduðunu bulmak
için çalýþacaklarýný belirtti.
Diðer taraftan Brüksel Baþsavcýlýðý
basýn sözcüsü Jos Colpin “soruþturmanýn çok yönlü olarak yürütüldüðünü ve sorgulananlardan birinin
sahte fatura kullandýklarýný itiraf ettiðini” açýkladý. Colpin “Mevcut yönetim kurulu üyelerinin dosya tamamen açýklýða kavuþana kadar yetkileri askýya alýnmýþtýr. Kurumun devam
etmesi gereken görevlerini geçici
olarak atanmýþ bir yetkili üstlenecektir. Kurumun iþlerliði ve devamlýlýðý
saðlanacaktýr” þeklinde konuþtu.
Yargý, belgelenemeyen bazý harcamalar için naylon fatura kullanýlmasý
emrini kimin verdiðini araþtýrýyor.
Ýslam, Belçika’da tanýnan resmi
dinler arasýnda ve devlet kaynaklarýndan yararlanýyor.
Toplam 240 mescid ve caminin bulunduðu Belçika'da toplam müslüman nüfusun 380 binleri aþtýðý tahmin ediliyor. Belçika’da Ýslam, Hristiyanlýk’tan sonraki ikinci din konumunda.
TEMSÝL KURULU, KÝSSÝ’NÝN GÖREVLERÝNÝ
ASKIYA ALDI
Belçika’da Müslümanlar Temsil Kurumu Yönetim Kurulu, yolsuzluklarda
adý geçen Baþkan yardýmcýsý Kissi
Benjelloul’un görevlerini aklanýncaya
kadar askýya aldý.
Müslümanlar Temsil Kurumu’nda
yolsuzluk þüphesiyle 2004 yýlýnda baþlatýlan soruþturma, 2005 yýlýnda yapýlan seçimle görevi devrealan Coskun
Beyazgül baþkanlýðýndaki yeni yönetime de yansýdý. Yeni yönentimdeki
Baþkan yardýmcýsý Kissi Benjelloul’un
da fatura yolsuzluðunda adý geçmesi
sonucu eski yönetimin yolsuzluklarý
ile baðlantýsý olabileceði þüphelerini
artýrdý. Diðer taraftan muhasebe kayýtlarýnda açýklanamayan giderlerin bulunmasý kurum üzerindeki þüpheleri
artýrýyor.Bu sebeplerle kurum binalarýna ve hesaplarýna el konulurken, Müslümanlar temsil kurumu da yaptýðý
resmi bir açýklamayla yolsuzluklarda
adý geçen Baþkan yardýmcýsý Kissi
Benjelloul’un görevlerini askýya aldýðýný açýkladý. Kissi Benjelloul’un þu anda
tatilde olduðu, tatil dönüþü suçlamalar
hakkýnda kendi savunmasýnýn dinleneceði ve bunun ardýndan kurumdaki
görevi konusunda deðerlendirmenin
yapýlacaðý, resmi açýlmada ayrýca belirtildi. Baþkan Coþkun Beyazgül ise
yaptýðý açýklamada, yolsuzluklarda adý
geçen Kissi Benjelloul’un yargý tarafýndan henüz suçlu bulunmadýðýný ancak kendilerinin etik olarak, þüpheli
uygulamalarý kabul etmedikleri gerekçesiyle bu þüphelerin giderilmesine
kadar Baþkan yardýmcýsýnýn kurumla
ilgili tüm görevlerini askýya aldýklarýný
açýkladý. Beyazgül “Benjelloul’un suçlu olup olmadýðýna baðýmsýz yargý karar verecek. Bizler de kurum olarak
yargý sürecindeki tüm araþtýrma safhalarýnda kendilerine gerekli yardýmý
saðlayacaðýz” dedi.
SCIENTOLOGY KLÝSESÝ’NE DE
SORUÞTURMA
Diðer taraftan Scientology klisesi
hakkýnda da soruþturma baþlatýldý. Federal yargý, tarikatýn yöneticilerini kiþilerin hassasiyetleri ve zayýflýklarýndan yararlanarak beyinlerini yýkadýðýný ve kötüye kullandýðýný düþünüyor.
Yargýnýn tarikatý suç örgütleri arasýna
almasý bekleniyor.
Tarikat yöneticileri medyanýn soruþturmanýn gizliliði ilkesini ihlal ettiðini
belirttiler ve Avrupa Ýnsan haklarý
Mahkemesinin Scientology Klisesi’nin
bir dini inanç olduðunu kabul eden
kararýna gönderme yaptýlar.
Sayfa 7x.qxp
09.09.2007
09:16
Seite 1
Eylül 2007
GÜNDEM
7
Belçika’da ilk özel
Müslüman Okulu açýldý
[email protected]
Özellikle türban takmalarý
nedeniyle diðer okullara
kayýt yaptýramayan Müslüman kýzlara eðitim olanaðý sunmayý amaçlayan
Belçika’nýn ilk paralý
Müslüman okulu ayýrýmcýlýk ve gettolaþma yarattýðý gerekçesiyle topa tutuldu. Lucerna yetkilileri ise
yeni okulun kendilerine
benzetilmesine tepki gösterdi.
Haber Merkezi
Eylül’den itibaren
Müslüman veliler
çocuklarýný Belçika’nýn ilk Müslüman okuluna
gönderebilecekler. Brüksel’in
Sint-Jans-Molenbeek Belediyesi
sýnýrlarýnda açýlan okul normal
Belçika eðitim müfredatý yanýnda Ýslam kültürü hakkýnda da
dersler verilecek.
Okul yetkilileri mali destek almak için ön koþul olan Flaman
ve Frankofon toplum yönetiminden tanýnma talep etmedi. Okul
öðrencilerden alýnacak olan yýllýk 1800 Avro okul harcý ile finanse edilecek. Bu yýl baþlayacak olan lise 40 öðrenciye eðitim
verecek kapasitede. Okul sözcüsü Ahlam Maskoub VRT radyoya “Bu okulda verilen derslerle
diðer Belçika okullarýndakiler
arasýnda çok az bir fark olacak”
dedi. Maskoub “En önemli fark
öðrencilere diðer derslere ek
olarak haftada 2 saat Ýslam kültürü dersleri verilecek. Bunun
12
amacý ise öðrencilerin kendi kültürel miraslarýný öðrenmeleri”
þeklinde konuþtu. Okul türban
nedeniyle diðer okullara kayýt
yaptýramayan Müslüman kýz öðrencilere yeni bir kapý aralýyor.
Müslüman olmayanlarýn da okula kayýt yaptýrabileceði ancak
þimdiye kadar kayýt yaptýranlarýn
Müslüman ailelerin çocuklarý olduðu belirtildi.
Uluslararasý Flaman Merkezi’nden Najat Saadoune diðer
Belçika okullarýnýn türban politikasýný gözden geçirmelerini istedi. Kendisinin de bir Müslüman olduðunu bildiren Bayan
Saadoune “türbanlý tüm kýzlarýn
ayný okula gitmesinin iyi bir fikir olmadýðýný” ifade etti. Saadoune “Korkarým diðer okullara türban nedeniyle kaydedilmeyenler Müslüman okuluna
kayýt yaptýrarak bu okulu bir
getto okuluna çevirecek. Bu
çok kötü bir geliþme olur. Bir
topluluðu toplumdan ayrý tutmak iyi deðil. Bunun yerine siyasilerin soruna çözüm bulmalarýný tercih ederdim. Türbaný
yasaklamak bir çözüm deðil”
þeklinde konuþtu.
2003 yýlýnda Brüksel'de Flamanca olarak deneme eðitimine baþlayan ve daha sonra
Brüksel, Gent, Anvers ve
Genk’te, 4 ayrý yerleþim biriminde þube açan Lucerna Koleji de benzeri bir giriþim ve iþadamlarý ve velilerin maddi katkýlarýyla açýlmýþtý. Ancak bu
okullar Flaman Hükümeti tarafýndan resmen tanýnýyor ve
maddi olarak destekleniyor.
Okulun Halkla Ýliþkiler müdürü
Mevlüt Akgüngör kendilerinin
‘Bandana’ Anvers’i karýþtýrdý
rtak Yaþam’dan sorumlu encümen
Leen
Verbist’in
(SP.a) kreþlerde Müslüman
kadýnlara türban yerine bandana önermesinin ardýndan
encümenler arasýnda polemik çýktý. Verbist, giþede de
bu uygulamanýn olabileceðini duyurmuþtu fakat Personel’den sorumlu encümen
Marc Van Peel (CD&V), bandana’nýn da zamanla bir
sembol haline geleceðini ve
dolayýsýyla da giþede çalýþan
memurlarýn nötr olamayacaðýný savundu.
Van Peel, giþede bandana
istememsine karþýn, kreþler-
O
yeni açýlan özel Müslüman okulu ile benzetilmesini doðru bulmadýklarýný, Lucerna’nýn tamamen Flaman okullarý gibi eðitim
verdiðini ifade etti. Akgüngör,
normal okullardan tek farklarýnýn öðrencilere ek dersler ve
rehberlik hizmetleriyle, velilere
ise rehberlik hizmetleri vererek
yardýmcý olmalarýný, özel olarak
ilgilenmelerini gösterdi. “Özellikle ek dil derslerini vurgulayan Akgüngör Flaman okul
müfredatýnda bulunan 2 saatlik
seçmeli din dersinde ise isteyen
islam, isteyen Hristiyanlýk isteyen ise ahlak dersi alabiliyor.
Bizim Katoliklik dersi alan öðrencimiz de var” dedi
Orta okul ve lise eðitimi yapan bu okullara ek olarak Anderlecht’te bir de ilkokul açýlmýþ durumda. Lucerna, Latincede ''nur'' anlamýna geliyor. Bu
okullar lise denginde. Gent
Üniversitesi'nden H. De Ley' e
göre, neo-nurcu Fethullah Gülen taraftarlarý bu okullarýn Ýslam ya da dini okul olmasýný ya
da Nurcu veya Fethullah Gülen
okulu olarak algýlanmasýný istemiyor. Mevlüt Akgüngör Gent
Üniversitesi'nden H. De Ley ile
görüþtüklerini ve kendilerine
durumu açýkladýklarýný belirtti.
Akgüngör’e göre "Lucerna College’leri Belçika’dan yeþeren bir
giriþim olarak iþadamlarý ve velilerin katkýlarýyla doðdu ve halen resmen tanýnmýþ okul olarak devam ediyor." Altyapýsý ve
donanýmý ortalama okullardan
daha iyi olan bu kolejlerde Flaman müfredatý uygulanýyor ve
ek olarak Flamanca dersleri veriliyor.
Türkiye’nin Sesi
Radyosu 70 yaþýnda
ürkiye'de yurt dýþýna yönelik radyo yayýncýlýðýnýn
baþlamasýnýn 70. yýldönümü 10 Eylül Pazartesi günü kutlanacak. Dönemin Baþbakaný Ýsmet
Ýnönü'nün 8 Ocak 1937'de Hatay
sorunu ile ilgili konuþmasýnýn
Arapça'ya çevrilerek Ankara Radyosunda yayýnlanmasýyla baþlayan
dýþ yayýncýlýk serüveni bugün 26
dilde yapýlan radyo yayýnlarýyla
devam ediyor.
Türkiye’nin Sesi radyosu Türkçe
yayýnlarý özellikle göçün ilk yýllarýnda öncesinde yurt dýþýnda yaþayan Türklerin en önemli haber
kaynaðýydý.
T
deki uygulamaya karþý olmadýðýný belirtti. Kreþlerin, saðlýk hizmeti veren yerler olduðunu belirten Van Peel, “buradaki çalýþanlar türban yasaðý kapsamýna girmiyor” dedi.
Avrupa Irkçýlar
Birliði’ne doðru
Eylül’de Brüksel’de Avrupa’nýn deðiþik ülkelerinden Ýslam karþýtlarý yasaklanmasýna karþýn bir araya gelip “Avrupa’nýn islamlaþtýrýlmasýný”
protesto edecek. Avrupa'da 10 milyon Müslüman yaþýyor ve bunlarýn büyük bir kýsmýný Türk toplumu
oluþturuyor. Müslümanlar ve diðer yabancýlar birkaç
kuþaktýr bu ülkelere yerleþmiþler, hatta yurttaþý olmuþlardýr. Ancak bu ülkelerde göç politikasý olmadýðýndan, nasýl olsa çalýþýp gidecekler mantýðýyla çalýþanlarýn insan olarak topluma uyumlarýný saðlayacak hiçbir
giriþimde bulunmamýþlardýr. Göçmenlerse nasýl olsa
birkaç yýl para biriktirip gideceðiz, bu elin memleketinde özümüzden bir þey kaybetmeyelim diye örf,
adet ve dine daha da sýðýnmýþlardýr. Ne kendi ülkelerindeki ilerlemeye ne de yaþadýklarý toplumdakine
ayak uydurmamýþlardýr. Buna sosyolojide kültürün
kristalleþmesi denir. Kendini
dýþarýya karþý korumak üzere
Ýslama karþý
her sey o döneme göre donortak platform
durulmustur. Örnegin New
York'un göbeðinde yaþayan
oluþturan ýrkçýÇinliler Ýngilizce bile öðrenlar da bu þekilmeden hayatlarýný ölene kadar Chinatown'da sürdürebilde Avrupa Irkmektedir. Ayný þekilde Ameçýlar Birliði’ni
rika'ya giden Napolililer, Ýtalfiilen kurmuþ
ya'da kalmýþ Napolililerden
daha baðlýdýrlar din ve adetoldular.
lerine. Ve yine ayný þekilde
Emirdað'ýn köylerinde kýzlar
artýk ekmek yapmayýp ekmeði çarsýdan alýrken, Brüksel'de yaþayan Emirdaðlýlar biraraya gelip kýþ için eriþte kesmekte, yufka yapmaktadýrlar.
Bir de kýsmen Belçika'da ama daha çok Ýngiltere'de
ve Hollanda'da toplumun cemaatlere ayrýlarak yönetilmesi, toplumlarýn kaynaþmasýný engellemekte, toplumsal dayanýþma ve paylasým da sekteye uðratmaktadýr.
Avrupa Birliði'nin son ýrkçýlýðý izleme raporunda,
Avrupa'da ýrkçýlýðýn ve yabancý düþmanlýðýnýn arttýðýna iþaret ediliyor. Birçok A.B. ülkesinde bazý yasa ve
önlemlerin alýnmýþ olmasýna raðmen uygulamada sorunlar yaþandýðýna ve ihlallerin yaptýrýmsýz kaldýðýna
dikkat çekiliyor. Hollanda ve Belçika'da ayýrýmcýlýða
en çok maruz kalan gruplarýn Faslýlar ve Türkler olduðu belirtiliyor. Etnik ayrýmcýlýk bariz bir þekilde
kendini gösteriyor, Ýsminizin farklý olmasý böyle bir
muameleye maruz kalmanýn bir riski. Belçika'da birkaç yýl önce bir interim þirketinin yabancý kökenlileri
ayrý bir veri tabanýnda tutttuðu ortaya çýkmýþtý. Bazý
þirketler bir kampanya dahilinde çok kültürlülüðü teþvik etmek için ilanlar verdiler. Eþit fýrsatlar için mücadele edenler, ülkenin ilk iþvereni olan devlet kurumlarýnýn örnek olmalarýný ve yabancý kökenli gençlerin
iþe alýmýný teþvik etmeleri gerektiðini savunuyorlar.
Bunlarý bir nebze de yenmenin yolu;
1. her türlü ayorýmcýlýðý gerekli mercilere ya da derneklere bidirerek denetimi kolaylaþtýrma.
2. bu tür muamelelere maruz kalanlarýn deneyimlerini paylaþarak birlikte hareket etmeleri, karþý durmalarý.
11
Sayfa 8x.qxp
09.09.2007
10:28
Seite 1
Speakers
Corner
8
Eylül 2007
’ye
i
b
A
r
a
up
d
t
y
k
Ha k me
açý
Belçika
SENÝ DÜÞÜNMEK
Schaerbeek’in yollarý taþtan
Kýz çýkardýn beni baþtan
Turistliðimi bahane etme
Öleceðim kýz ben aþktan
bölünürse
Brüksel’deki Türkler
hangi tarafa gidecek?
SMS yazarým týnlamazsýn
Chat’te mesajýmý almazsýn
Radyolarda istek yaparsýn
Beklerim bir selam salmazsýn
Derdim Atomium’dan büyük
Gurbet sýrtýmda bir yük
Ýltica edeceðim uzaya
Takmazsam parmaðýna yüzük
Sevgili Haydar Abi,
Brüksel-Halle-Vilvoorde yüzünden Belçika bölünürse biz Türkler sap gibi ortada mý kalacaðýz?
Flamanlar ayrýlalým diye diretiyor. Valonlar pek boþanma taraftarý deðil ama zorla da güzellik olmaz ki!
Sonuçta bu ülkenin ikiye ayrýlmasý kaçýnýlmaz. Brüksel’de oturan biz Türkler o zaman seçim yapmak
zorunda kalacaðýz. Flaman bölgesi daha zengin ve çekici ama ýrkçýlýk daha fazla. Valon bölgesi fakir
ama adamlarýn gönlü zengin. Keyfe düþkünlük konusunda da bize benziyorlar. Baba adamlar.
Geleceðimizi düþünürsek mantýk Flaman bölgesini seç diyor ama benim gönlüm Valon bölgesinden
yana. Aþaðý tükürsen Valonlar, yukarý tükürsen Flamanlar. Haydar abi bu iþin içinden çýkamadým, ne
olur yardým et!
Hürmetler Haydar Abicim...
Turistim ne desem boþ
Açtým kollarýmý haydi koþ
Gelmeyeceðini bilsem bile
Seni düþünmesi ne hoþ
Aþýk Turisti (Ayhan Dal)
Yalçýn Özcan
Bukalemun
Ýþlerine geldiðinde demokrasi havarisi kesilenler,bukalemunlar gibi
renkten renge girmekte hiç sakýnca
görmüyorlar. Abdullah Gül Cumhurbaþkanlýðý makamýnýn aðýrlýðýný kaldýrabilecek görüntü sergileyemedi
bence.
Uzak yakýn, merhabalaþtýðýmýz herkes bu sene Türkiye’de Parlamento
seçimlerinde oy kullanýp kullanmadýðýmý þöyle iðnelercesine sormadan
edemiyor. Öyleyse herkes duysun,
evet kullandým! Anamýn ak sütü gibi
helal seçme hakkýmý ülkemde, 55 yýldýr ilk defa kullandým. Onun için de
ülkemin politikasý hakkýnda konuþma hakkýna da sahip olduðumu düþünüyorum. Ayrýca ikinci ülkem Belçika’da da, 10 Haziran genel seçimlerinde yine seçme hakkýmý kullanmýþtým. Yani 2007’de iki defa politik
tercih yaptým. Tercih ettiðim, oyumu
verdiðim politikalar Türkiye’de olsun, Belçika’da olsun yenilgiye uðradýlar. Bunu da burada belirteyim siz
sormadan. Benim görüþümle, demokrasi felsefesiyle yan yana getiremeyeceðim bir siyasi birlik AKP Türkiye’de büyük bir taraftar kitlesine
ulaþýrken,Belçika’da da yine benim
gözlemlerime göre apaçýk faþist eðilimli diðer bir siyasal birlik, VLAAMS
BELANG Flaman Bölgesinde oylarýný
artýrdý.
Göreceli bir ilerilik gösteren Batý
Avrupa sistemleri, politik/demokrasi
platformunda ofsayta düþen politik
görüþleri her hangi bir þekilde sistem
içine çekmede, kontrol altýnda tutmada þimdiye kadar baþarýlý olabildiler.
Buna en yakýn örnek, Avusturya’da
birinci parti olarak seçimleri kazanýp
hükümet de çýkarabilen HAYDER’in
Avrupa’nýn diðer demokrasileri tarafýndan nasýl ablukaya alýnarak ekarte
edildiðidir. Bu baðlamda yakýn gelecekte Avrupa için demokrasilerin
yozlaþmasý gibi bir tehlike görülmemektedir. Hatta daha yaygýn ve somut bir ilkeler dizisi geliþtirilmeye,standartlaþtýrýlmaya çalýþýlmaktadýr.
Türkiye gibi faþizmin, feodalizmin
ve teokrasinin kara sularýnda seyrederek demokrasi ummanýna rota çevirmeye çalýþan ülkelerde yakýn gelecekte net tahminler ileri sürmek olanaksýz. Aydýnýnda, politikacýsýnda,medyasýnda,halkýnda etiðin sýfýrlandýðý ortam her geçen gün daha
bulanýklaþýyor. Ýþlerine geldiðinde
demokrasi havarisi kesilenler,bukalemunlar gibi renkten renge girmekte
hiç sakýnca görmüyorlar. Bunlarý yazýya dökerken içimin kan aðladýðýný,stresimin tavan yaptýðýný da belirtmeliyim.
Daðlarca sorunun altýnda kalan ülke her iþini býraktý þimdi de aylardýr
Cumhurbaþkanlýðý krizine kilitlendi.
Orasý sistemin son stratejik kalelerinden birisi olduðu için ayný politik görüþün ideoloðlarýndan birisinin oraya
çýkarýlmasýna karþý verilen umutsuz
çaba, halkýn tercihi doðrultusunda
ancak meltem þiddetiyle sürdü ve baþarýsýzlýkla sonuçlandý. Gül þimdi
Çankaya’da. Hem ideoloji olarak o
görüþ karþýtý olduðum, hem Gül’ün
geçmiþinin o makama yakýþmayacaðýný düþündüðümden karþýt düþünce
saflarýnda bulunduðumun altýný çizeyim. Abdullah Gül o makamýn aðýrlýðýný kaldýrabilecek görüntü sergileyemedi bence. Sanýk sýfatý taþýmasý,
devletle davalý olmasý, laikliði tehdit
olarak görmesi, laik Cumhuriyeti deðiþtireceðini ileri sürmesi ve ikici
Cumhuriyet ve Yeni Osmanlýlýk kavramýný desteklemesi bir Cumhurbaþkaný’na yakýþmýyor.
Þimdiye kadar devlet içerisindeki
aldýðý görevlerde, en çok kaldýðý dýþiþleri bakanlýðýnda gözle görülür bir
baþarýya tanýklýk edemedim. Kriz yönetim yeteneðinin bulunduðunu zannetmiyorum ki, cumhurbaþkanlýðý
makamý için olmazsa olmazlardan birisidir. Avrupa Birliði’nden,stratejik
ortaðýmýzdan (!) yediðimiz keskin
dirsek darbeleri bu dönemde dozajýný hayli yükseltti. Kýbrýs gibi bir dava
altýn tepsi içerisinde karþýya sunulurken Abdullah Gül’ün elinde Türkiye’nin, Kýbrýs’ýn yararýna ne kaldý?Kuzey Irak’taki kýrmýzý hatlar ne oldu?…
Cumhurbaþkanlýðý makamý; devletin dengelerini gözetmede, Türkiye'yi
temsil etmede bir numaralý koltuk.
Her zamanda, Türkiye'nin siyasi tarihinin tüm aþamalarýnda büyük önem
taþýmýþtýr. Buraya çýkacak kiþinin,
olabilecek en geniþ uzlaþmayý da
temsil etmesi gerekiyor. Cumhurbaþkaný Ahmet Necdet Sezer, onlar ne
kadar sýzlansalar da bir bakýma
AKP'ye en büyük iyiliði yapanlar arasýndaydý. Çünkü sistemde çok ciddi
sorunlar yaratabilecek giriþimleri gücü yettiðince engelliyordu. Abdullah
Gül gibi birisinin oraya gelmesiyle
olacaklarý kestirmek hem çok kolay,
hem çok güç...
Seçildiði gün TBMM'de; "...Anayasaya... Atatürk ilke ve inkýlaplarýna ve
laik Cumhuriyet ilkesine baðlý kalacaðýna... namusu ve þerefi üzerine” ant
içti.
Þimdi elinizi vicdanýnýza koyarak
olaya benim bulunduðum zeminden
bakmaya çalýþýn bir an. Ya Abdullah
Gül yeminini tutmayan, verdiði sözde
durmayan birisi olarak o makamý iþgal edecek ve sistemle çatýþacak, ki
kimin altta kalacaðý belli olmaz; veya
o makam uðrunda þimdiye kadarki
fikir ve davranýþlarýndan, kiþiliðinden
vaz geçecek orada oturdukça,yani
bukalemunlaþacak .
Her halükarda en büyük zarar da
yine o caným ülkeye olacak.
Üçüncü seçenek varsa söyleyin
de,ne bu güzel ülkenin daha fazla
kargaþa ortamýna yuvarlanmasýna fýrsat verelim, ne de insan etiðinin sýfýrlanmasýna.
Zafer Özden
Sayfa 9x.qxp
09.09.2007
09:21
Seite 1
Eylül 2007
SÝZbize
9
‘Türkiye güzel, ama
eþitsizliði görmek acý’
Türkiye’de aþýrý sýcaklar, Belçika’da yoðun yaðmurlarla geçen yaz tatili sonrasý
Binfikir olarak Liege Bölgesi vatandaþlarýmýza tatillerini nasýl geçirdiklerini sorduk. Ýnsan sýcaðý ülkemizde tatile doyamayan Belçikalý Türk vatandaþlarýmýz bir
taraftan hasret giderip bu insan sýcaklýðýný yaþamanýn hazzýný alýrken, bir tarftan
da eþitsizlik, hayat pahalýlýðý ile gördükleri alaturka vaziyetleri anlattýlar.
Yelda Aktaþ / Ýþyeri sahibi
Hatice Çakýr / Ev kadýný
Ýyi geçti. Ama fiyatlarýn
Avrupa standartlarýný yakalamýþ olduðunu fark
ettim. Özellikle de dizel’in litre fiyatýnýn Belçika’dan yüksek olmasý
acayip. Tatil yörelerinde
hizmet veren iþyerlerindeki personelde banal
ve olaðan bir muamele ile karþý karþýya kalmaktan üzüntü duydum. Ayný davranýþý yabancý turistlere de göstermekteler. Bize öz
olan sýcak ve insani kalitelerimizi hatýrlatmak
gerekir onlara. Her þeye raðmen iyi bir yaþam þartlarý olduðu takdirde Türkiye’ye en kýsa zamanda dönmeye hazýrým.
Tatilimiz iyi geçti. Ama
bizim için en güzel an
Çanakkale ziyaretimiz idi.
Orasý çok mühteþem, olaðanüstü bir yer. Orada
her þey her yer buram
buram tarih koyuyor. Atalarýmýzýn verdiði yaþam
savaþýný daha iyi anlýyorsunuz. Ülkemizi seven
herkesin, özellikle de gençlerimizin Çanakkale’ye gidip görmelerini tavsiye ederim. Türkiye çok güzel ona hep birlikte sahip çýkmayý
bilelim.
Selçuk Ural / Öðrenci
Veysel Yetkin
Serbest Meslek Sahibi
Tatilim çok güzel geçti.
Belçika’da doðmuþ olduðum halde, anavataným
Türkiye’de tatile gitmek
bir ayrýcalýktýr. Orada
tüm akrabalarýmý görmek, onlarla kýsa da olsa
bir süre birlikte olmak
yaþanacak en güzel tatildir. Ayrýca Türkiye’nin
sürekli deðiþim içinde olmasý da beni çok sevindirdi. Büyük þehirler veya tatil yöreleri dýþýnda kalan yerlerde gençlere yönelik aktivitelerin az olmasýna ayrýca üzüldüm.
Mustafa Bulmuþ / Dönerci
Ben Türkiye’li olarak
kiþisel açýdan çok güzel bir tatil geçirdim,
ama Türkiye’yi toplumsal olarak deðerlendirirsek, halkýmýzýn inanýlmaz derecede eþitsizlik içinde yaþadýðýný
söylemek zorundayým.
Oradaki çifte standart
tatil konusunda bile insanlarýmýz arasýndaki inanýlmaz bir eþitsizliði
yansýtýyor. Çok üzüntü duydum. Küçük bir
kesimin bol keseden yaþamasý, geriye kalanýn da günlük yaþamý kurtarma peþinde olmasý beni çok ama çok üzdü. Buna raðmen
ülkeme dönerek ailemi ziyaret etmek ve de
bu vesileyle tatil yapmak çok güzeldi.
Tatil her zaman güzeldir.
Ama tatilimi Türkiye’de
geçirmek ise baþka bir
güzellik taþýr. Ülkeme
duyduðum özlem, akrabalarýma hissettiðim hasreti bir tatil süresince gidermeye çalýþýyorum.
Türkiye çok güzel bir ülke. Harikalar dolu bir yer. Ýnsanlarý ise gerçekten cana yakýn ve sýcak kanlýdýr. Tek kötü yönü var o da hayat pahalýlýðý. Ýnsanlarýn
bu þartlarda nasýl yaþadýklarýný bir türlü anlýyamýyorum.
Murat Boða / Dönerci
Her yýl olduðu gibi bu
yýlda Adana’ya gittim.
Orada annem ve akrabalarýmý ziyaret ettikten
sonra Antalya, Manavgat, Alanya derken
epeyce gezdik. Doða
güzelliði, harika bir deniz ve insanlarýn cana
yakýnlýðý derken çok
güzel bir tatil geçirdik. Ama, yaz aylarý gibi
bir dönemde seçime gitmeyi beceren tüm siyasetçileri ve onlarýn kadar gruplarýný da kýnadýðýmý söylemek isterim. Yaptýklarý çok da
demokratik bir þey deðil bence.
Mehmet Aydoðdu
[email protected]
Takdim
emen söylemem lazým, okuduðunuz yazý bu þirin gazete için baþlangýç olarak yazdýðým ikinci
makalem. Birincisini beðenmediðimden deðil, aslýnda
hiç de fena olmamýstý. Hatta epey zevk aldýðým, somut
ve renkli sözlerle süslediðim bir parça olmuþtu. Lakin,
geçen gün ne yazayým, nasýl olsun düsünceleriyle mesgul iken, bir de baktým yazý olmuþ, bitmiþ ve az kalsýn
editörüme gönderiyordum.
Aradan iki gün sonra istisnai
Bir türlü yerini
bir þey oldu. Sabrý asla küçümsememeli.
bulamayan,
Her þeyin ilkinde ,bisikledöner dolapçasýtini ilk defa yardýmsýz sürebilme, ilk öpücük, ilk aþk ve
na çabalayan
buna benzer vakalarda olgelecek ve onun
duðu gibi ilk makaleye de
mutlu istikbal
selamsýz sabahsýz giriþmenin pek uygun ve görgülü
beklentileri telaolmadýðý gibi, pek de hayýrþýdýr. Bilinmez
lý olmayacaðý kanaatine vardým. Daha doðrusu, getirilufuklar…
dim. Bu kavrama varmamý
yirmi bir yýl önce son yolculuðunu tamamlamýþ olan dedeme borçluyum. Rahmetlinin sözü kullaklarýmý çýnlattý: “kendini insanlara sevdir
evladým!”
Bu yüzden (af buyrun) dedemin anýsýna yakýþan ve
uygun olaný yapalým derim.
Selam. Adým Mustafa Kör. Bu garip soy ismimi not ettiniz sanýrým. Onu da dedeme borçluyuz. Dedemin körpe çocukluk döneminde adettenmiþ, beþikteki bebelerin gözlerine sürme çekmek. Gerisini anladýnýz elbet.
Dedemin sol gözü ömrü boyunca karanlýk bir dünyanýn gözlemcisi kaldý. Merak ederim, simdi hangi saray
bahçelerini seyreder o çakýr gözü.
Dedemden hariç çok hatýrasý pahasýz insan geldi geçti hayatýmda. Kayýplarým oldu. Aþkta, oyunda… Dostlar
geldi gitti. Savaþlar kaybedildi, inklaplar oldu. Anasýnýn
ak sütünü doyasýya ememeden yavrular þehit düþtü.
Hayat týpký nehrin akýþý gibi iz býrakýr. Yaþadýðýmýz ülkeler, gezdiðimiz parklar, edindiðimiz arkadaþlar, kosulduðumuz iþler, okuduðumuz kitaplar bizi biz yapar.
Herkesin kendine has öyle bir öyküsü vardýr, herkesin
hayatý bir romandýr!
Mamafihi, geçmiþ, her ne kadar sizi ve beni yer yer
etkisi altýnda býraksa da er veya geç tarihin bir köþesinde, kocaman arþiv dolabý çekmecesi misalince, yerini
bulur. Bir türlü yerini bulamayan, döner dolapçasýna
çabalayan gelecek ve onun mutlu istikbal beklentileri
telaþýdýr. Bilinmez ufuklar… Tedirgin eden ama o kadar
da bir heyecan veren ufuklar…
Ýþte bu ufuk yolculuðunda, her ne kadar kayýp yaþamýþ ve zede almýþ olsak da, ümidimizin ýþýðýný korkuyla göllgelendirmemek lazým. Yoksa daima küçük kalýr,
yücelemeyiz.
Mütevazi (bin)fikirlerimle, kendime has “Binbir Söz”
ve yorumumla, izin verin birlikte yepyeni bir yolculuða
çýkalým.
Hoþgeldiniz efendim. Tabiri caizse bir kaç tohum ekmek istiyorum. Kimbilir, belki birgün o tohumlar kalplerinizin tarlalarýnda kök tutar, güzel bir aðaç olur, yeni
nesiller meyvelerini afiyetle yer. Sonra birlikte geleceðe
tebessümle göz kýrparýz.
Yolumuz açýk ola...
H
Sayfa 10x.qxp
09.09.2007
09:27
Seite 1
Eylül 2007
GÜNDEM
10
Belçika Ramazan’a hazýr
tutan tutmayan, Müslüman olsun olmasýn herkese soframýzý
açýyoruz. Son günlerde Avrupa’da Ýslamiyet olumsuz þeylerle anýlýyor. Biz bunun böyle olmadýðýný Ramazan ayý vesilesiyle bir kez daha gösterme fýrsatý
buluyoruz. Ayrýca Mevlana yýlý
nedeniyle de bu yýl sloganýmýz
“ne olursan ol, yine gel” olacak”
dedi. Baþkan Yiðit, ayrýca islamiyeti gayri müslimlere anlatmak üzere 30- 40 sayfalýk Fransýzca bir kitap bastýrdýklarýný ve
bu kitabý çadýrda ücretsiz olarak
daðýtacaklarýný bildirdi.
Serpil Aygün
elçika’da yaþayan Türk
toplumu yaklaþan Ramazan ayýna hazýrlanýyor. Brüksel’de faaliyet gösteren Anatolia Kültür Derneði her
yýl geleneksel olarak kurduðu
ramazan çadýrýný bu yýl Brüksel’in merkezinde kurarken, Liege Merkez Camii Derneði de 1
günlük çokkültürlü iftar çadýrý
kuracak.
Anatolia Kültür Derneði, daha
önce Türk mahallesinde kurduðu Ramazan çadýrýný bu yýl,
Brüksel Place Rogier’de kuracak. Günlük yaklaþýk 1500 kiþiye yemek verilmesi planlanan
çadýr 15 Eylül’de açýlacak. On
gün boyunca çeþitli etkinliklerin
düzenleneceði çadýrda semazenler, Karagöz-Hacivat ve Nasrettin Hoca ile ilgili gösteriler
yer alacak. Ankara ve Ýstanbul’daki Ramazan havasýný
B
Abdullah
Yiðit
Brüksel’e taþýmak istediklerini
söyleyen Dernek Baþkaný Abdullah Yiðit yaptýðý açýklamada
“Ramazan ayýnýn birleþtirici ve
tüm toplumu saran bir havaya
sahip olduðu en güzel yurtdýþýnda, gayrimüslimlerin de olduðu bu ortamlarda anlaþýlýyor.
Biz bu ramazan çadýrý ile oruç
Liege Merkez Camii Derneði’nden Çokkültürlü Ýftar çadýrý
Diðer taraftan Liege Merkez
Camii Derneði, camii lokalinde
Ramazan ayý boyunca iftar yemekleri verecek. Bunun yanýnda 6 Ekim’de 1 günlük iftar çadýrý da kuracak olan Liege Cami
Derneði, kültürlerarasý bir bu-
Ömer
Koçyiðit
Yakup
Öndeþ
luþma ortamý da yaratmayý
planlýyor. Çadýrda verilevek iftar yemeðinin yanýsýra bölgede
farklý kültürlere ait müzik ve
folklor gruplarý gösteriler sunacak. Dernek yetkilileri yaptýklarý açýklamada “ çadýr etkinliklerinin Liege’in Sainte-Marguerite
semtinde Goffin-Bovy otopark
alanýnda gerçekleþeceðini bil-
dirdiler. Saat 14.00’da baþlayacak olan faaliyetler, 19.14’te iftar yemeði ile son buluyor. Baþkan Ömer Koçyiðit ve Din görevlisi Yakup Öndeþ, Ramazan
ayýnýn dinsel öneminden bahsederken, bu ayýn yarattýðý paylaþým ruhuyla bir ay boyunca
lokal kapýlarýnýn herkese açýk
olduðunu vurguladýlar.
Türk Dernekler Birliði’nden
Ramazan Bayramý kutlamalarý
Merkezi Anvers’te bulunan Türk Dernekler
Birliði Sint Jansens plein’de 22-24 Eylül tarihleri arasýnda Ramazan Bayramý kutlamalarý
düzenliyor.
22 Eylül Cumartesi günü Mehter marþý ve
Nasreddin Hoca ile karþýlanacak olan konuklara Ramazan çadýrýnda iftar yemeði verilecek.
Daha sonra Hafid: rai-chaabi orkestrasý konseri ve ilahi ve semazen gösterisi sunulacak.
Ayrýca ilk günde Ebru – Hat sanatý, gözleme,
tatlýlar, çocuklara animasyonlar, Elma þekeri,
þerbetci, çay bahçesi, Türk, Fas ve Pakistan
mutfaðýndan çeþitler (ücret karþýlýðý) ve Mekke’deki Kabe’nin maket tanýtýmý gibi standlar
yer alacak.
23 Eylül Pazar günü programda Ramazan
çadýrýnda iftar yemeði ve standlara ek olarak
Gnawa müzik grubu (Fas) konseri var. Ayrýca
Rahib Paul Van den Berghe “Hrýstiyanlarda ve
Müslümanlarda oruç” konusunda bilgi verecek.
Paraya mı
ihtiyacınız var ?
Kısa Vadeli Kredi şartları ile deǧerlendirilir1
Sonradan pişmanlık duymadan kredi mi almak istiyorsunuz ? O zaman
doǧru adrestesiniz.Citibanka geldiǧinizde istediǧiniz miktar ne olursa
olsun,kredi sebebiniz ne olursa olsun,her zaman en iyi hizmetle ve
konunun uzmanları ile karşılaşacaksınız.
Detaylı bilgi için ;
• 0800 24 023 numarayı arayın,
• Cep telefonunuzdan 3102’ye ücretsiz olarak (hazırım) mesajınızı
gönderin,
• www.citibank.be internet üzerinden hemen başvurun (Fransızca
veya Flamence),
• Citibank satış noktalarımıza gelin,yetkililerimizle görüşün
Simdi dövizle askerlik hizmeti için
de sizlere 5,5%2 gibi çok uygun
oranla kredi veriyoruz !!! Gurur
duyarak alabileceǧiniz kredi !!!!
1 Kısa Vadeli Kredi, banka kriterlerine göre deǧerlendirildikten sonra,banka ve
müşteri tarafından karşılıklı olarak kabul edildikten sonra, imzalanip onaylanır.
2 Bu oran yıllık maliyet yüzdesi ile hesaplanmış olup, sadece dövizle askerlik
hizmeti için,en fazla 36 ay vade ve en fazla 7.500€ için geçerli olacaktır.
Yetkili Kişi : M. De Bolle – Yetkili Kurum : Citibank Belçika SA, Boulevard General Jacques 263g,1050 Brüksel, Vergi No; BE 0401.517.147 RPM Brüksel, C.B. 954-5462261-42.
Kredilerde en iyi hizmet,
en hızlı hizmet !
Sedat Kaya
Bayramýn son gününde (24 Eylül Pazar) ise
programda Türk Sufi musikisi, çeþitli bilgilendirme standlarý ve Hacivat Karagöz oyunu yer
alýyor.
‘Market’ kavramý kayboluyor
üyük maðaza zincirlerinin çoðalmasýyla birlikte bakkal ve marketler birer birer kenpenk kapatmak zorunda kalýyor. Bir nesil öncesine
kadar her çocuk, “mahallemizin bakkalý”
diye bir kavramla büyürken, bu olgu yeni
nesilde kaybolmaya baþladý. Son 10 yýlda
Flaman bölgesindeki her 2 marketten 1’i
tarih oldu.
B
Serbest Meslekler Birliði Unizo’nun
araþtýrmasýna göre 1996’da 10.000’in üzerinde olan bakkal sayýsý, 2007’de 6.000’in
altýna düþtü. Bu rakamýn içinde bir de son
yýllarda türeyen yaklaþýk 2.000 “gece dükkaný”nýn (Night Shop) da bulunduðunu
göz ününe alýrsak, bakkal sayýsý daha da
azaldý.
Sayfa 12x.qxp
09.09.2007
08:50
Seite 1
12
/
SÖYLEÞTÝK
Eylül 2007
11 yýldýr deðiþen bir þey yok
‘Hala sadece üç kiþiyiz’
40 yýlý aþan Belçika Türk göç tarihi, Türk asýllý isimlerin Belçika kurumlarýnda yer almalarýna zamanla þahit oluyor. Çaðýn gözde
alanlarýndan medya ve gazetecilikte de böyle. Radyo ve televizyon kanallarýnda öncülerin açtýðý yoldan yeni isimler de sýyrýlýyor. Müþerref Çamoðlu, Fethi Gümüþ, Leyla Ertorun gibi isimlerin ilk Türkçe veya Türklere yönelik programlarýnýn ardýndan
yýllar geçti ve artýk Faruk Özgüneþ, Ayfer Özkul ve Veli Yüksel gibi gazeteciler, kendi toplumlarýna yönelik yayýnlarý aþýp büsbütün Belçika gazetecisi olarak basýn ve ekranda boy gösteriyorlar. Peki Belçika medya kuruluþlarýnda çalýþmak nasýl bir þey?
Türk asýllý olmanýn farklýlýk ve sorumluluklarý nedir? Belçikalýlara olduðu kadar Türklere de seslenen bu isimler, “Türklerin sesi”
olma misyonunu taþýyor mu? VRT-Flaman Radyo Televizyon Kurumu gazetecisi Veli Yüksel ve Flaman özel kanalý VTM’in gözde
sunucularýndan Faruk Özgüneþ, Binfikir okuyucularý için deneyimlerini anlattýlar.
Erdem Resne
edya ve þöhret dünyasý Türklere bazen o kadar uzak gözüküyor ki, gazetecinin adý Veli
Yüksel, çalýþtýðý kurum da VRT olunca
Türk toplumu, Van Radyo Televizyonu’nun geldiðini sanabiliyor! Veli’nin anlattýðý bu hikaye ne kadar gerçek ise, Veli ve Faruk’un Belçika medyasý için çalýþtýðý da o kadar gerçek. Medya aslýnda
herkese çok yakýn, VRT’ye tesadüfen girmek kadar. Veli Yüksel anlatýyor:
“Benim aklýmda gazetecilik hiç yoktu,
uluslararasý iliþkiler mezunuyum, diplomasi düþünüyordum, Türkiye veya Belçika için. Bir arkadaþ VRT sýnavýný tavsiye etti, ben de katýldým ve kazandým. Birinci tur, ikinci tur derken tüm sýnavlarý
geçtim ve muhabir oldum. Ter Zake
programýnda baþladým, o zaman yeni
baþlamýþtý. Üç sene orada çalýþtým. 11
yýldýr VRT’deyim.”
Faruk ise gazeteciliði çok öncelerden
kestirmiþ gözüne: “VTM’de iþe baþlayalý
17 yýl oldu. Aslýnda tahsil olarak tercümaným ama gazetecilik kursuna da gittim 20 yýl önce ve medya planým vardý.
VTM’e baþvurdum ve alýndým. Bu benim
ilk “düzenli” iþim, hâlâ da buradayým.”
Medya’da hem içerik hem istihdam
alanýnda çeþitlilik teþvik edilse de, Veli
ve Faruk’un Belçika medyasýnda yer almasý “artýk medya yabancýlara açýk” anlamýna gelmiyor. Faruk’a göre büyük bir
dezavantajý olumlu yöne çekmek için
çok çalýþmak gerekiyor:
“Dezavantaj yabancý olmanýzda deðil
de anadilinizin Flamanca olmamasýnda
yatýyor. Þu an sorunsuz Flamanca konuþuyorum ama bu seviyeye ulaþmak için
çok çalýþmam gerekti. Çocukken anne
baban Türk ise ve evde Türkçe konuþuluyorsa, bu dil okulda geçerli deðil.
Okulda öðrendiðin dil de evde geçerli
deðil. Ýki arada bir derede kalýyorsun ve
bu benim için bir handikaptý. Ders derecelerime bakýnca da iyi olmadýklarýný
fark ediyordum ve Flamancayý tam öðrenebilmek için çok çalýþmam gerekti. Bu
da Türkçe’nin aleyhine oldu ama seçim
yapmam gerekiyordu. Burada çalýþacaktým, arkadaþlarým buradaydý ve yaþamým
burada sürecekti, Flamancayý bilmek
Türkçeyi bilmekten daha önemliydi.”
M
Faruk
Özgüneþ
BELKÝ ÝÞÝMÝZE YARAR
Veli ise bu görüþlere katýlmakla birlikte, Türk olmanýn iþe yaramýþ olabileceðini de söylüyor:
“O zaman çeþitlilik politikasý yoktu,
Türk olmak bir fark yaratmadý. Gerçi
belki onlar da düþünmüþlerdir “ilk kez
bir Türk sýnavlarýn hepsini geçebildi,
belki iþimize yarar” diye, ama tam bilmiyorum.”
Ýþte bu “yabancýdýr, belki iþimize
yarar” mantýðýyla Faruk da karþýlaþmýþ
ama bu mantýða kesinlikle katýlmýyor:
“Ben 17 yýldýr VTM’deyim, baþýndan
beri VRT’den “sen bizde olmalýsýn” diyorlar. Neden? “Bize uygunsun.” Neden
size uyayým? Ben buradaysam çalýþtýðým
ve hakettiðim içindir, oraya gidip “ben
Türk asýllýyým bana özel ilgi gösterin” diyemem. Yabancýlarýn böyle küçümsenmesine de karþýyým.”
Ýki gazeteci de, medyada çeþitliliðin
yeterince yansýtýlmadýðý konusunda birleþiyor. Veli, kurumu VRT’de çeþitlilik
planý olmasýna raðmen deðiþiklik olacaðýna inanmýyor:
“Bu mesleðe 11 yýl önce baþladýðýmda
Faruk Özgüneþ, Ayfer Özkul, Frankofon
tarafta da birkaç Arap asýllý arkadaþ vardý. 11 yýl sonra yine sayýyoruz, ayný insanlar var. Bizim için iyi, demek ki beðeniliyoruz ve insanlar bizi istiyor. Ama
bu vahim bir tablo. Çeþitlilik adýna önlemler alýnmaya baþlandý. Hükümetin is-
Veli Yüksel
teði doðrultusunda VRT’de bir çeþitlilik
planý uygulanýyor, yabancý kökenlilere
þans veriliyor. Ama bir þey deðiþeceðini
düþünmüyorum. Çünkü bu sadece VRT
ile olacak bir þey deðil, diðer medya
gruplarý bu konuda eksik kalýyorlar, göstermelik önlemlerle insanlarýn dudaðýna
bir parmak bal çalýyorlar.”
‘MÝJNHEER, U HEBT ZO’N
VREEMDE NAAM!’
Sadece medyada deðil, genel olarak
da çeþitlilik politikalarý beklenildiði etkiyi göstermekte gecikiyor. O denli ki “pozitif ayrýmcýlýðý kaldýralým” diyenlere Faruk da katýlýyor. Kral Albert II ile olan bir
diyaloðu, bu durumu iyi özetliyor:
“1 saatlik program için Kral’ý 6 ay boyunca takip ettim, Belçika’da ve yurt dýþýnda. Bir gün Fransa’daydýk ve Kral’la
oturuyorduk. Bana döndü:
- beyefendi, çok ilginç isminiz var
(Mijnheer, u hebt zo’n vreemde naam).
- Evet, Türk ismi.
- Haaa Türk ismi? Yani yabancýsýnýz.
- Evet evet, yabancý asýllýyým. Ama
Belçikalýyým.
- Haaa tabii tabii.”
Yani demek istediðim herkes bu röportajý yapabilirdi, ben de yaptým, bu senin kendi kalitenle alakalý bir þey. Ama
gülünç bir durum, Türk olman konuþuluyor. Ýtalyan da olabilirdim. Ben aslýnda
pozitif ayýrýmcýlýða karþýyým. Ýþyerinde iki
aday varsa en iyisi alýnýr, bu Çinli de olabilir, Belçikalý da. Ýþ piyasasýnda pozitif
ayýrýmcýlýða karþýyým ama eðitim sahasýnda tüm çocuklarýn eþit þansý olmasý için
eðitimde pozitif ayýrýmcýlýðý destekliyorum. Çünkü erken yaþta çocuklarý okullara alýyorsan onlara destek çýkmalýsýn,
hepsinin yarýþa ayný hattan baþlamasýný
saðlaman lazým. 100 metre geriden baþlayan varsa bir daha açýðý kapatamaz.”
Sonuçta Türk asýllý da olsa, Belçika
medyasýnda çalýþan bir gazeteci belli kriterlere uymak ve standart haber yapmak
zorunda. Fakat toplumlarýn hassasiyeti,
gazetecilerin bazý konulardaki bilgi eksikliði veya çekingenliði, yabancý asýllý
gazetecileri sürekli kendi toplum haberlerini yapmaya sürükleyebilir. Faruk Özgüneþ: “Ben kendimi Türk sunucu olarak görmüyorum, sadece haber sunuyorum. Mesela Veli Yüksel çok iyi Türkçe
konuþtuðu için Türkiye’ye muhabir göndermek gerekince “Veli sana iþ çýktý” diyebiliyorlar hemen. Ben her konuyu iþlemek istiyorum ve kendimi Türkiye uzmaný olarak görmüyorum. Zaten Türkçem de bunun için yeterli deðil ki yabancý gazetecilere yabancýlarla ilgili konularýn verilmesi redaksiyon için de iyi deðil,
herkes her konuda doðru haber verebilmeli ve sorumluluktan kaçmamalý.”
Bazen Türklerle ilgili haberlerin kendisine özellikle geldiðini Veli Yüksel de
kabul ediyor fakat bunun sürekli olmadýðýný, zaten kendisi de bunu istemediðini belirtiyor:
“Toplumla bað kurabileceðim için zaman zaman öyle istekler geldi tabii. Genelde muhabir arkadaþlar yabancýlar veya Türklerle röportaj yapacaklarýnda konuyu nasýl ele alacaklarýný bilmedikleri
için yardým istediler. VRT ile o toplumlar
arasýnda köprü görevi gördüm. Ama Veli sadece Türklerle ilgili haberler yapsýn
diye bir görüþ yok, benim de öyle bir ihtisasým yok. VRT’nin normal bir muhabiriyim. Dýþ haberlerde baþladýðým için
Türkiye ve Kýbrýs konularý bana gelirdi
ama genel haberlere geçince öyle bir
þey kalmadý. Gittiðim yerlerde röportaj
yapýnca bana yabancý olarak bakýlmýyor.
Bir haberi buradaki standartlara göre yapýyorum. Diðer muhabirler hangi yöntemle çalýþýyorsa ben de haberi ayný þekilde deðerlendiriyorum.”
Sayfa 16x.qxp
09.09.2007
09:32
Seite 1
Eylül 2007
ARTfikir
16
Oyunculuktan
sinema yönetmenliðine
GÜLDEM
DURMAZ
[email protected]
Rüzgar var
ünler nicedir uzaklarda geçiyor. Yollardan ayrýlamayan ben, istemeyerek de olsa sevdiðim birçok
þeyden uzak kalmak zorunda kaldým, uzun süre. Gözümdeki mutluluk yolun yarýsýndan geri döndü. Yarým
kaldý.
Akabinde, yarým kalmýþlara katlanmamaya dair söz
veriyorum kendime.
Çocukken aldýrmadýðým detaylar neden þimdi dikkatimi çeker ki, neden beni rahatsýz eder, neden dünyayý
kurtarma giriþimlerinde bulunmak için pankartlar hazýrlama ihtiyacý hissederim veya neden durup dururken
hayatýn artýk büsbütün kirlendiðini fark ederim?
Ve… hayat neden kirlenir ki?
En acý olaný da, çocukluðun elden gidiþini fark etmemdi... elimde olmadan.
Ve iþin kötü tarafý da bütün bunlar olurken bir þey
yapamamak. Öylesine duGitmenin de bir
rup bakmaktan baþka ne
adabý vardýr,
gelir ki elden? Hiçbir þey eskisi gibi olmuyor.
öyle herkes
Bizim dediklerimiz büsbeceremez onu.
bütün elden gidiyor.
Her þeyi çözebileceðimize
Gidince adam gibi
inandýðýmýz cesaretimiz dagideceksin.
hi çocukluðumuzla birlikte
baþýný alýp terk ediyor buralarý.
Belki de artýk gitme zamaný.
Kural bu, bir gün büyürsün ve yollar ayrýlýr. Ayrýlan
yollardan biri sana aittir. Artýk büyük adam olduðuna
göre gidersin. Sanki büyüyünce ne deðiþiyorsa.
Sahi, insanlar deðiþir mi? Deðiþirse ne olur? Büyüyüp,
birer kahraman mý olurlar da herkes ölümsüzleþiyor?
Aslýna bakarsanýz insanoðlunu rolleri kahraman yapýyor. Ve bu rol ona verilmiþken, o da kendini ölümsüz
ilan ediyor. “Ýnsan usul usul ölmek için gelir dünyaya.
Baþlar her gün biraz daha insan olmaya” demiþ Metin
Altýoklar dizelerinde. Sanýrým insanoðlu ölmeye baþladýðýný hissettiðinde “insan” olmaya karar veriyor. Son nefesinde helalleþmek adýna olsa gerek.
Ýnsan bildiklerimle konuþmayý denedim geçenlerde.
Olmadý.
Öyle yarým yamalak konuþmaydý, yarýda kaldý.
Okumayý seviyorum. Hediyelik kitaplar okudum, insan iliþkileri üzerine. Fakat okuduklarým, anneannemin
bana anlattýklarýyla baðdaþsa da, bu hayatla uzaktan yakýndan ilgisi yoktu.
Kitaplar her þeyi ne kadar da romantizme döküyor.
Hayatý pembe diziymiþ gibi yansýtmaya çalýþmaktan yorulmadýlar mý acaba? Artýk hayatýn pembeliðini býrak,
morluðu bile kalmadý.
Daha neyi bekliyoruz ki? Beklemek. Bazen ne kadar
da uzun bekleriz. Zamanýn kýymetini bilmeden.
Ve bir gün yaþadýðýmýz kent hüzün kokmaya baþladýðýnda gitmek üzerine edebiyat parçalarýz en kral gidiþe
hazýrlanýrken.
Gitmenin de bir adabý vardýr, öyle herkes beceremez
onu. Gidince adam gibi gideceksin.
Týpký Kazým Koyuncu’nun dizelerindeki gibi: “Ýþte gidiyorum, bir þey demeden, arkamý dönmeden, þikayet
etmeden. Hiçbir þey almadan bir þey vermeden, yol ayrýlmýþ, görmeden gidiyorum…”
G
Leyla Ertorun
, biri Sivas, digeri Erzincan kökenli, Ýstanbul’da yetiþmiþ bir anne babanýn Paris’in göbeðinde
doðmuþ kýzý Güldem Durmaz.
Babasý Paris'e bir kontesin yanýnda ahçýbaþý olarak çalýþmaya
geliyor. Güldem'in sinemaya ilgisi biraz, oturduklarý semt "Quartier du Marais"'in bu tür faaliyetlere elveriþliliðinden, diðer
taraftan da babasýnýn da gençliðinde sinemaya olan merakýndan geliyor.
Birçok sanatçý gibi, Güldem'de önce iyi bir eðitim alýp
kendini saðlama almak istiyor
ve Sorbonne Üniversitesi’nde
edebiyat okuyor, Ýngilizce eðitimi alýyor. Üniversite hayatýyla
birlikte tiyatro ve sinemaya ilgisi
de izleyicilikten oyunculuða kayýyor. Ýki tiyatro okuluna devam
ediyor, ve utangaç çocuk sahnede adeta kendini buluyor. Bu
dönemde bir sürü kýsa filmde
rol alýyor. Bu filmlerin çekim sürelerinde oyuncularýn çok boþ
vakti oluyordu diyor. "Ben bu
vakti yazarak, gözlemleyerek,
yönetmenden, set iþçisine soru
sorarak geçirdiðimden kendi
filmlerimi çekmeye karar verdiðimde çok faydasýný gördüm."
Bu arada geçinebilmek için de
liselerde eðitmen olarak çalýþýyor. Daha sonra da birikimi sayesinde ve ayný alaný, ayný tutkuyu paylaþabileceði insanlarla
olabilmek için Brüksel, Paris ve
hatta Tunus'ta tiyatro atölyelerinde ders veriyor.
Güldem Durmaz 1995 ile 2000
yýlý arasýnda Paris, Brüksel hattýnda mekik dokuyor. Bunda
burada gerçekleþtirdiði projeler
kadar eþinin tanýnmýþ sinema televizyon okulu INSAS'ta okumasýnýn da etkisi var. 2000 yýlýndan
itibaren de kendisi gibi filmci eþi
Simon Backes'in de isteðiyle
Brüksel'e yerleþiyorlar. Dilþad
adýný verdikleri kýzlarýný büyütürken yeni projeler üretmeye
çalýþýyorlar.
Güldem Durmaz'in iki kýsa filmi var. Birincisi çocukken Beþiktaþ semtinde gördügü "mahallenin delisinden" esinlenerek
çektigi Þoför isimli 18 dakikalik
bir kýsa film. Elinde direksiyon
ve dikiz aynasýyla güya O'nun
O
arabasýna binen bir kadýný gideceði yerlere götürüp getiriyor.
Daha sonra ki filminde de yaptýðý gibi gerçek kendi rolünü oynayanlarla, profesyonelleri ve
sokaktan geçenleri oynatýyor.
Diðer oldukça tanýnan ve ses
getiren filmi ise Koro. RTBF'in de
ödüllendirdiði 13 dakikalik bu
kýsa filmi de Türkiye’de ergenlik
çaðýnda yaþadýðý bir olaydan etkilenerek çekiyor. 1980 darbesinin arkasýndan ‘80’li yýllarýn ortasýnda teyzesi TKP yandaþý diye
hapse atýlýyor. Türkiye’ye izine
gittiklerinde hapishaneye teyzesini ziyarete gidiyorlar. Bu arada
teyzesinin nasýl bir yerde kaldýðý-
Her ne kadar yaþanmýþ bir
hikâye olsa da filmin kurgu olmasýný yeðliyor, Güldem Durmaz. Bunun için filmin “Urbezistan” gibi varolmayan bir yerde
geçtigini varsayýyorlar ve hatta
bir dil uyduruyorlar. Diyaloglar
için de bu dilin sözlüðünü yaratýyorlar.
Sinema yolculuðu, oyuncu
kimliði ile baþlayan Güldem
Durmaz, fýrsatlar çýkarsa yine tiyatro ya da sinema filminde oynamak istiyor. Ancak “senaryo
yazmayý, film çekmeyi daha çok
yeðliyorum” diyen sanatçý sözlerine þöyle devam ediyor:”
Oyunculukta birazcýk da diðer-
ný merak ettiðinden sorular sorarken bir gardiyanýn da « anlayýþý » sayesinde kendilerini koðuþta
buluyorlar. Bu, koþtura koþtura
aceleyle görülen birkaç dakikalik
manzara O’nu çok etkiliyor. Bir
taraftan teyzesinin kimseyi öldürmediði, hýrsýzlýk yapmadýðý halde
sýrf düþünceleri yüzünden hapsedilmesini anlamýyor, diðer yandan da« içeride» hayatýn öylesine
devam etmesine þaþýrýyor. Yaþadýðý bu deneyimden yola çýkarak
kýsa bir kurgu çekiyor. Bunu
özellikle belirtiyor. Politik bir
film çekmek niyetinde deðildim.
Bir de ben belgeselllerden falan
çok bir gerçekten yola çýkarak
kurgulanmýþ hikâyeleri daha çok
seviyorum. "Mesala Brüksel'de
mültecilerle birlikte bir film gerçekleþtirdik, onlarýn gerçek yaþamlarýnýn birebir içinde, birlikte
çektik. Koro' da da ilk filmi gibi
yine gerçek insanlar kendi rollerini oynuyorlar. Teyzesi kendi
rolünü oynarken Brüksel hapishanesinde yatan bir yarý tutuklu
da baþka bir tutukluyu oynuyor.
Çekimler Brüksel’de gerçekleþtiðinden, gündüzleri filmde oynayýp akþam hapishaneye dönüyor.
lerinin sizi beðenme, isteme
duygusuna baðlý kalýp beklemek zorundasýnýz. Ýþin bu tarafýný pek sevmiyorum. Ben hep bir
þeyler üretmeliyim, yaratmalýyým. Türkiye'de oynamaya gelince fýrsat çýkarsa deðerlendirmek isterim ama kendimi oyunculukta teklif beklemeye þartlamak istemiyorum. Ama önümüzdeki yýllarda birkaç yýlda
olsa Türkiye'de yaþamayý eþim
de ben de çok istiyoruz. Bizi çeken sadece benim kökenim deðil, belki alýþýlagelmiþ olacak
ama Türkiye çok büyük zenginlikleri birarada barýndýran bir
"kavþak". Üstelik eþim de Türkçe öðrendi ve kýzýmýz Dilþad
için de çok isteriz.”
Son olarak yeni projelerinden
bahseden Güldem Durmaz, þu
anda da Bergama yakýnlarýndaki
M.S. 2.YY’dan kalma bir kazýyla
ilgileniyor. Bunun üzerine bir
film çalýþmasý var. O zamanlar
hekimler insanlarýn rüyalarla iyileþtirildiklerine
inanýrlarmýþ.
Hem mekânla, hem de rivayetle
baðlantýl bir þey tasarlayan Durmaz, en kýsa zamanda bu filmi
çekmek istiyor.
Sayfa 17x.qxp
09.09.2007
08:53
Seite 1
Eylül 2007
ARTfikir
17
Mayonezli döner kebap
1960’larda Anadolu’dan
Almanya’ya giden Türkler
sadece türkülerini, mizahýný ve acýlarýný deðil, acýlý
Adana ve döner kebaplarýný da beraber götürdüler.
Hatta sýradan Avrupalýlar,
Türk mutfaðýný dönerden
ibaret sanýyor, zenginliðini
görünce þaþýrýyorlar.
[email protected]
Eðitim ve kültür
yakýlmalý
Erdinç Utku
vrupa’da döner neredeyse hamburgeri geçip, en büyük fast-food
ürünü haline gelmek üzere. Öyle ki, bugünlerde Almanya’da
bozuk etten döner yapýldýðý iddialarýyla Türk dönerciler sýkýþtýrýlýyor, döner üzerinde çeþitli
oyunlar oynanýyor. Dönercilere
bozuk et satan kuruluþun Alman
olmasý ise görmezden geliniyor.
Avpalý’ya kendi kebabýný kabul ettiren Türkler geldikleri ülkelerdeki yerli ve diðer yabancý
mutfaklardan da etkileniyorlar
doðal olarak. Onlarca çeþit sostan biri seçilen, içine mýsýr, havuç, soðan, domates, marul v.b.
salatalar ve kýzarmýþ patates konulan Belçika’daki bir ekmek
arasý döner ya da dürüm ile, Ankara’da Sakarya Caddesi’nde yediðiniz ekmek arasý döner arasýnda oldukça fark var. Türkiye’deki gibi gerçek yaprak döner yapýp satmaya çalýþan bir aþçýmýzýn sinek avladýðýna, ustalýðýný sadece Türkiye’den yeni
gelenlerin fark ve taktir ettiklerine bizzat þahit oldum. Türkiye’deki döner ile Belçika’daki
döner, “Türkiye’deki Türk” ile
“Belçika’daki Türk” kadar farklý.
Merkezi Leuven’da bulunan
Endüstriyel ve Bilimsel Miraslarý
Destekleme Derneði (SIWE) göç
A
ðitim ve kültür yakýlmalý, toz edilmeli ve gerekirse bir top haline getirilip bir daha kullanýlmamak üzere uzaya þutlanýlmalýdýr. Çünkü, insanlar
arasýndaki iletiþimin temel taþlarýndan biri olan eðitim ve kültürde kalite kalmadý.
Eðitim ve kültürün ne kadar önemli olduðu konusunda sürekli gevezelik yaparýz. Bu konuyla ne kadar ilgilendiðimiz ise þüpheli. Yazýmýn anlaþýlabilmesi için aydýnlatýcý birkaç örnek vermek isterim. Evet,
yakýn bir tarihe kadar eðitim ile kültürün de siyasi
partilerin elinde bir toplumsal koz olduðu sanýlýr, konuya hakim olarak projelerini geliþtirip halka hizmet
vermekte yarýþma amaçlarý
olduðuna inanýlýrdý. Artýk,
maskeler düþtü ve bunun
Leterme’in kýrdýðý
bir nevi oyun olduðu anlapotlara bakar
þýldý.
mýsýnýz? Bu zat
Siyasi arenada yer alan
zat ve partilerin eðitim ve
Belçýka ile Frankültür konusunda ciddiyet
sa Milli Marþlarýgöstermeleri beklenebilir.
ný karýþtýrarak
Çoðu zaman böyle bir durum varsayýlsa da konu seFrankofonlarý
çimlere gelince her þey deaþaðýlamayý
ðiþiveriyor. Ýnandýðýnýz insanlarýn çoðunluðu ve/vedenemiþtir.
ya partileri, ya kiþisel çýkarlý bir kararla ya da parti
içi yönetmeliði egemen kýlarak, hem kiþiliklerine
hem de halkýn beklentilerine ters düþüyorlar. Güvenimizi yitiriyorlar. Hatta bizi aldatýyorlar diyebiliriz.
Ýþte size örnekler.
Þu anda Belçýka’da hükümet arayýþý içinde olan
Baþbakan adayý Yves Leterme’in kýrdýðý potlara bakar
mýsýnýz? Bu zat Belçýka ile Fransa Milli Marþlarýný karýþtýrarak Frankofonlarý aþaðýlamayý denemiþtir. Yanýldýðýndan deðil. Yanlýzca seçim çýkarlarý için ülkesinin milli marþý ile alay etmek cahilliðin ta kendisidir. Eðitimli ve kültürlü gibi görünen bir baþbakan
adayýna yakýþmadý.
Bir de Türkiye’ye bakalým. Temmuz ayýnda oradaydým. Siyaset ve seçimle yatýp kalktým. Belçýka’dan
farklý bir ortam bulamadým. Suni ve yapay siyaset
oyunlarý her yerde cirit attý. Bir gün gazete bayiinde
COSMOPOLÝTAN dergisi dikkatimi çekti. Kapaðýnda
yarý çýplak bir model ve “Seks enerjinizi artýrýn veya
Orgazmýnýz garantilendi” vb. bazý baþlýklar yazýlý idi.
Dergiyi kaplayan ve üzerinde “Kýzlarýmýz okullu oldu” yazýlý bir de bandrol vardý. Bu reklamýn sahibi
ise AKP idi. (bkz. www.cosmodergi.com – temmuz
2007 sayýsý). AKP gibi esasi konulara þartlanmýþ bir
partiye böylesi ucuz reklamý yakýþtýramadým. Ýþte size, siyasette giderek yaygýnlaþan ve dolayýsýyla da
pervesýzca kullanýlan dezenformasyon örnekleri.
Ýnsan, eninde sonunda, kendi kurdunu besler. Kaliteli eðitim ve kültür ise o bembeyaz ruhunuzun kara, kapkara yapýlara teslim olmasýný engelleyecek ender olanaklardan biridir. Ýçine, daha içine girin hayatýn. Yoksa ateþ küllenmiþ olarak kalýn karanlýklarla
ilerler ve birden kapýnýzý çalýverir.
E
tarihi ve maden ocaðý iþçileri
hakkýnda yürüttüðü bir proje
kapsamýnda “Kebab met Mayonez- Mayonezli Döner” konulu
bir “en güzel ve yaratýcý döner
fotoðrafý” yarýþmasý düzenledi.
Belçika’da göç tarihi ile ilgi bir
projenin döner ve mayoneze kadar uzanmasý ise ilginç bir serüven. SIWE, Belçika’daki göç tarihi ile ilgili bir araþtýrma yaparken, Türk göçmenlerin Belçika’ya sadece maden ocaðýnda
çalýþarak deðil farklý alanlarda da
katký saðladýklarýný tespit etmiþ.
Bunlardan biri olan ve bir sektör
haline gelen döner, Belçika’nýn
göç tarihinde yemek kültürünü
etkileyen bir unsur olarak öne
çýkmýþ ve bu konuda fotoðraf yarýþmasý düzenlenmesine karar
verilmiþ. 1960’lý yýllarda Belçika’nýn maden bölgelerine Türk
iþçi göçü ile birlikte döner dükkanlarý bölgenin sokaklarýnda
yerini almaya baþlamýþ. Böylece
dönerle tanýþan Belçikalýlarýn
mutfaðýndan da etkilenen döner,
Belçika’nýn kýzarmýþ patatesi ve
mayonezi ile karýþarak “mayonezli döner” oluþmuþ. Bölgedeki
Ýtalyan ve Yunanlýlarýn katkýlarýyla, beyaz peynirli döner ile dönerli pizza gibi çeþitleri de çýkmýþ
ortaya. Türk göçü ile birlikte bölgedeki yemek kültüründe de deðiþim yaþanmýþ yani. “Mayonezli
Döner” fotoðraf yarýþmasý ile kömür maden ocaðý bölgelerindeki
göç tarihi ve bununla birlikte yemek kültüründeki karþýlýklý etkileþim vurgulanmak istenirken,
döner hazýrlanmasýnýn endüstriyel tarafý ile de ilgilenilmiþ.
“Mayonezli döner” aslýnda 3
aþamadan oluþan bir proje. Ýlk
aþamada insanlarýn , neden, nerede, nasýl, kiminle, ne zaman
döner yediðini ve hangi tür döner tercih ettiðini yaratýcý bir þekilde anlatan bir fotoðraf yarýþmasý düzenledi. Yarýþmanýn ardýndan 14 Kasým’da konuyla ilgili gezici bir sergi kapanmýþ
olan maden ocaklarýnýn bulunduðu Limburg bölgesinde dolaþacak. Sergide yarýþmaya katýlan
fotoðraflar arasýndan yapýlacak
bir seçmenin yanýnda, konuyla
ilgili anlatýmlar, hazýrlanan çeþitli el ilanlarý ve geçmiþten bugüne aktarýlan deneyimler resmedilecek. Son aþamada ise seçilen
döner fotoðraflarý bir kitapta
toplanarak, Belçika kültürüne
Türklerin bir katkýsý olarak kütüphanelerde ve kitaplýklardaki
yerini alacak.
KASIM 2005...
EYLÜL 2007...
21 sayýdýr
yine ayný
heyecanla
10 BÝN ADET
Binfikir’i tam
zamanýnda
çýkartýp
tüm Belçika’ya
daðýtýyoruz
Reklam vermek
için:
0484 / 528 902
Sayfa 18x.qxp
09.09.2007
08:58
Seite 1
Eylül 2007
18
Hayt Huyt
Park Haydar
Abi
“Delikanlý adamýn köþesi...
Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!”
Rahat bir tatil
yapamadýk vesselam!
Kankam Kral Albert “Haydarcýðým, Yves bu iþi kývýramýyor, devreye
sen gir. Grüþmeleri askýya alýp olaya el attým ama iþ sandýðýmdan da zor
çýktý. Öyle senin telefon üzerinden danýþmanlýðýnla bu iþ olacak gibi deðil. Gel bu konuda bana baþdanýþmanlýk yap” deyince kankamý kýrmadým ve Türkiye’de tatilimi yarýda keserek ilk uçakla Belçika’ya döndüm.
Bizim Koçlar ise karayoluyla daha sonra Belçika’ya geldiler. Anlýyorum
hükümet kurmak salatalýk turþusu kurmaya ya da saati kurmaya benzemiyor ama bunlar da bayaðý uzattý. Artýk kabak tadý veriyorlar. Son olarak bizim Albert’e “Federal Meclis Baþkaný Herman Van Rompuy’ý görevlendir” diye önerdim. O da beceremezse olaya artýk kendi özel ikna
yöntemlerimle bir çözüm bulacaðým. Önce güzellikle olmazsa...
Joëlle Milquet harbi çýktý
Kadýndan da politikacý olur muymuþ der, kadýn politikacýlarý pek kaale almazdým ama bu Joëlle delikanlý çýktý. Her þeye sazan gibi atlamýyor, “non” demesini biliyor. Takdir ettim þahsen kendisini. Haydar Abi
ama bazen de “Oui” desin, evet dediðini de görelim diye itiraz etmeyin
þimdi. Halis Kökten’i zaten severdim ama Joëlle’in çýkýþlarýndan sonra
Frankofon Hristiyan Demokrat Partisi CDH’ý daha fazla beðenmeye baþladým. Helal olsun sana Joëlle!
Gazetede entoþ bolluðu
Sayfa baþýna düþen entoþ-dentoþ sayýsý artýyor. Mustafa Kör ve Kenan
Görgün gibi roman yazarlarýný köþe yazarý yapan Binfikirciler Özgür Balcý’ya da kýyak geçip neredeyse yarým sayfa ayýrdýlar. Bizim gibi harbi yazarlara da yavaþ yavaþ yol görünüyor. Önüm arkam saðým solum entoþ...
Halbuki ben de Emin Çölaþan’ý Binfikir’e katýlmasý için ikna etmiþtim.
Ben de “delikanlýlýk eðitimi eki” vereceðim
Racon kesme, delikanlýlýk aleminin incelikleri, adam yamultma, içki
adabý, kahvehane kültürü v.b. konularý anlatan bir eðitim eki de ben hazýrlayacaðým.
Kredi kartý hastalýðý
Belçika’da kredi kartý sayýsý 3,5 milyona çýkarak rekor sayýya ulaþmýþ.
Artýk büzzük de üçbuçuk atar. Zaten borçlanma miktarýnda da rekor kýrýlmýþ. Borç yiyen KAZIK yiyor.
"Kamyon Çeker 10 - 20 Ton, Gönlüm Çeker Paris Hilton."
Türkiye’de düzenlenen Kamyon Arkasý Yazý Yarýþmasý sonuçlandý
ama kazanan sözlerin hiçbirini tutmadým. Ben “Kalbinde yer yoksa güzelim, farketmez ayakta da giderim” kalitesini aþacak bir yazý bekliyordum ama nafile. Boþuna beklemiþim. Ýþte hayal kýrýcý sonuçlar...
Birinci: "Kamyon Çeker 10-20 Ton, Gönlüm Çeker Paris Hilton."; Ýkinci: "Hayatýmý Yazsam, Duble Yol Olur..."; Üçüncü: "Araman Ýçin Ýlla Hata mý Yapmam Gerekir?"; Mansiyon 1: "Küresel Isýnmaya Karþý Su Tankerlerine Geçiþ Üstünlüðü Verilsin."; Mansiyon 2: "Ýyi Mazot Selülit Yapmaz."; Mansiyon 3: "Gazla Uçabilirsin, Ama Frenle Konamazsýn!.."; Mansiyon 4: "Bas Gaza, Frene, Debriyaja... Götür Ver Parayý Vergiye, Stopaja." ; Mansiyon 5: "Ne Müslüm’den Ne de Orhan’dan, Sevdiðim Tek Parça ’Yedek Parça’." ; Jüri Özel Ödülü: "Arabada Yalnýz Var!"
Ben de Belçika’da benzeri bir yarýþma düzenleyeceðim. Ýlk örnekler
benden: “Gaza basma, dopa/somaja bas!”; “CPAS/OCMW saðolsun!”;
“Hatalýysam Haydar Abi’ye bildir!”; “Rampalarýn ustasýyým, kara paranýn
hastasýyým!” Haydin bana müsade. Yaratýcý ve original sözlerinizi [email protected] adresine bekliyorum. Yüzümü kara çýkarmayýn koçlarým
benim! Ýlk beþe giren koçlara birer kitap hediye edeceðim!
Sayfa 19.qxp
09.09.2007
10:27
Seite 1
Eylül 2007
GÜNDEM
19
Anvers’te VDAB kapý kapý
iþsiz ziyaret edecek
Haber Merkezi
Flaman Ýþ bulmaya yardým ve
Mesleki Eðitim Kurumu (VDAB)
Kasým ayýnýn sonundan itibaren
Anvers’in Borgerhout semtinde
iþsizleri kapý kapý dolaþarak
semtte düzenlenecek olan iþ
borsasý konusunda bilgilendirecek. Projenin baþarýlý olmasý halinde benzeri giriþimler diðer
kentlerde de tekrarlanacak.
VDAB Anvers þubesi giriþimin
kesinlikle denetim amaçlý yapýlmadýðýný, hizmetlerini iþsizlere
daha iyi ulaþtýrabilmek için çaba
harcadýklarýný ifade etti. Giriþim
iþsizliðin yoðun olduðu semtleri
hedefliyor.
22 Kasým’da Anvers’te Faslýlarýn yoðun olarak yaþadýðý Borgerhout semtinde baþlayacak
olan giriþim daha sonra Kiel
semtinde devam edecek. Ocak
baþýnda ise Hoboken sýrada.
Flaman Bölgesi ortalamasý
yaklaþýk yüzde 6 olmasýna karþýn Anvers’te iþssizlik oraný yüzde 12’yi buluyor.
Valonya’ya Sosyal Pakt
Belçika’lý birlik istiyor
Valon Baþbakaný Rudy Demotte (PS),
Valonya’nýn iþ alanýnda doðrulmasý için
yeni bir sosyal pakta ihtiyacý olduðunu
açýkladý. Demotte, iþveren ile sendikalar
arasýndaki sorunlarýn sürekli tembel imajý verdiðini vurgularken, Valonlarýn iþe
teþvik edilmeleri gerektiðinin altýnýn çizdi.
Demotte’a göre sendika, iþveren ve
devlet yetkililerini bir araya getiren yeni
bir sosyal pakta ihtiyaç var. Charleroi havaalaný’nda oluþan grevler yüzünden
Ryanair’in tepkisini örnek veren Demotte, iþçinin özgürlüðünü tanýmanýn yanýnda ani grevlere de çare bulmak gerektiðini belirtti: “Ani grev prensibi, ekonomik doðrulma arayan bir bölgede olmamasý gereken bir þey.”
Demotte, bu baðlamda iþverenlerden
de destek beklediðini açýkladý: “Ýþverenlerin de sendikalarý ilk partnerleri olarak
görüp, maaþ, formasyon ve çalýþma þartý
olarak kaliteli kontratlar sunmalarýný
bekliyorum.”
Flamanca yayýn yapan Belçika Devlet
Televizyonu VRT’de
yayýnlanan Koppen
programýnýn yaptýðý
ankete göre sadece
Belçikalýlarýn yüzde
25’inin ülkenin bölgelere ayrýlmasýnýdan yana olduðu ortaya çýktý. Ancak Valon Bölgesi ve Flaman Bölgesi’ndeki
görüþler arasýnda önemli farklar var. Flamanlarýn yüzde 40’ý artýk ayrýmcýlýðý bir tabu olarak görmezken,
yüzde 60’ý Belçika’nýn birliðinden yana tavýr sergiledi.
Valonlarýn sadece yüzde 8’i ülkenin devletlere ayrýlmasýný isterken, yüzde 90’ý ayrýlýkçýlýða karþý olduklarýný belirttiler.
Kamuoyu araþtýrmasýna katýlanlara bölgelerin ayrýlmasý halinde hangi yönetim þeklini tercih ettikleri de
soruldu. Flamanlarýn yüzde 60’ý Flaman Cumhuriyeti
kurulmasýný tercih etti. Valonlarýn yüzde 55’i ise Baðýmsýz Valon Monarþisi istedi.
Belçika yaþam kalitesinde dünyada 12’nci
183 ülkenin ekonomileri incelenerek yapýlan
yaþam kalitesi sýralamasýnda Belçika dünyada
12. oldu. Belçika özellikle çocuk refahý ve halk
saðlýðý konusunda çok iyi.
Norveç listenin baþýný çekiyor. Bu ülkeyi Ýzlanda ve Avusturya izliyor. Ayrýca Belçika dünyanýn büyük ekonomileri sýralamasýnda 17.,
alým gücü sýralamasýnda ise 20. sýrada. Belçika’nýn birinci sýrayý alabildiði tek liste ise televizyon sahibi olmak. Belçikalýlarýn yüzde
99.8’inin evinde televizyon var.
Gent
PCVO’dan
güzel
konuþma
dersleri
Yabancýlar için Türkçe kurslarýný
verildiði ve Gent’te bulunan Provincial Centrum voor Volvassenen- Eyalet Halk Eðitim merkezi, bu yýl 5. seviye Türkçe dil kursu da vermeye
baþladý. Oostvlanderen Bölgesinde
tek 5. seviye Türkçe dil kursu olan
olan programda, hem 5. seviyeye
gelmiþ yabancýlar için hem de Türk-
çe konuþmasýný düzeltmek ve güzel
Türkçe konuþmak isteyen Türkler
için konuþma dersleri veriliyor. 11
Eylül Salý günü ilk dersin baþlayacaðý kurs için öðrenci kayýtlarý halen
devam ediyor. Baþvurular için sümbülk – pandora.be adresine baþvurulabilir. Adres PCVO : Hemleykaai 83
9000 Gent
kenangörgü[email protected]
Gölgeler
nsan hayatý hiç belli olmuyor! Nereden geçtim,
dönüp dolanýp bu sayfalarda köþe yazarlýðý teklifini kabul ettim? Gazeteci olarak almýyorum kalemi elime, açýk söyleyim. Orada burada, radyo, televizyon ve dergilerde her ne kadar çalýþmýþlýðým olsa da, kesinlikle bende ciddi bir gazeteci yaklaþýmý
aramayýn, hayal kýrýklýðýna uðrarsýnýz. Demedi demeyin, deseniz de dinlemem. Burada sanýrým yazar
(yani zamanýnýn büyük kýsmýný yalnýz bir odaya
oturup, müziðin sesini açýp saatlerce yazan bir þahýs) olarak görev aldým. “Görev” kelimesi biraz aðýr
geldi doðrusu. En iyisi buna biz saf ve keyifle ve
(umarým) beraber yürüyeceðimiz uzun veya kýsa
(ama hiç sýkýcý olmayan, söz!) bir yolun baþýndayýz
diyelim.
«Gölgeler» ismini vermek istedim, köþeme. Bunun
farklý nedenleri var. Öncelikle yazar dedik ve düsündüm ki bir yazarýn en
rahat ettiði alan “gölHer gerçeðin,
ge”dir. Her anlamda “gölge”. Yazar kalbiyle yazýher þehrin günyorsa gölgelere dalmayý
düzünde geceister, gölgelerde olanlarýn
arayýþýna, adeta avýna çýsinde, insan topkar. Dünyaya, insanlara,
luluðunda, böyle
manzaralara, durumlara,
gölgeleri vardýr.
skandallara, mucizelere,
yani hayatýmýzýn her alaTarih diye belirnýnda olup bitenlere gözlediðimiz dünya
lerimizi çevirirsek, herkekaderi bu gölgesin ilk bakýþta göreceði
boyutlarý görürüz. Bir de
lerle dolup taþýgöremediklerimiz vardýr.
yor!
Gözlemlediðimiz gerçeklerin alt yapýsýnda yatan,
sýr odasýnda kapalý olan, aydýnlýða çýkmasý azim, biraz sýradýþý ruh yapýsý, ama her þeyden çok zaman
ve sabýr isteyen þeyler. Tabii gecenin belli saatlerinde kimseden habersiz çýkýp dolaþmayý benimsiyorsanýz, bu gölgelerin yollarýný daha kolay bulabilirsiniz. Bunlardýr benim “gölgeler” dediðim. Gölgenin bedene baðlý olduðu kadar hayatýmýza baðlý
olan fakat göremediðimiz yanlarý. Her gerçeðin, her
þehrin gündüzünde gecesinde, insan topluluðunda,
böyle gölgeleri vardýr. Tarih diye belirlediðimiz
dünya kaderi bu gölgelerle dolup taþýyor! Resmi hikayelerin ve açýklamalarýn yataðýdýr onlar. Sýrlar,
gizliler-saklýlar, kendimizde kendimizin bile þüphe
etmedikleri… Þimdi burada bunlarý söylerken çok
gizemli, korkulu, karanlýk, tuzak ve tehlike dolu bir
dünyanýn eþiðine gelmiþ gibi olabiliriz belki (belki
dedim, “yok ben hiç de öyle olmadým” diyen duydum, bu lafým ona…) Doðru konuþmak gerekirse
biraz da öyle (“Ýþte simdi ayvayý yedik!”) Ama sunu
da unutmayalým lütfen: ýþýk olmayan yerde gölge
olmaz. “Gölgeler” köþesi deyince, gölgeyi yaratanýn
ýþýk olduðunu da hatýrlayalým. Ve bana da simdilik
son sözü söylemek düþüyor: ýþýk ve gölgeler dünyasýna hoþgeldiniz!
(Þimdi, buraya kadar okuyanlar için, “Gölgeler”
baþlýðýnýn gerçek nedenine! Orhan Baba’nýn dinlemeye doyamadýðým yüzlerce parçalarýndan birisi
“Gölgeler”! Evet, ya…)
Ý
Sayfa 20x.qxp
09.09.2007
08:24
Seite 1
Eylül 2007
Sivil Toplum
20
Yabancý kadýnlar için umut kapýsý
Serpil Aygün
t eunpunt Allochtone
Meisjes en Vrouwen –
SAMV- Yabancý kadýn
ve Genç Kýzlarý Destekleme
Merkezi, Brüksel ve Flaman
bölgelerinde aktif çalýþan ve
yabancý kadýnlarýn sadece erkekler karþýsýnda deðil diðer
kadýnlar arasýnda da eþit haklarýnýn saðlanmasý ve aile içi,
sosyal ve iþ yaþamýndaki pozisyonunun güçlendirilmesine
yönelik çalýþmalar yapan bir
kuruluþ. 2000 yýlýnda baðýmsýz bir dernek olan SAMV,
1999 yýlýnda Göçmenler için
Kültürlerarasý merkezin bir
projesi olarak çalýþmalarýna
baþlamýþ. SAMV, Baþkan Psikiyatr Sultan Ballý ile birlikte
aralarýnda islamolog, psikolog
gibi formasyonlara sahip 6 kiþilik gönüllü bir yönetim kuruluyla yönetiliyor. Derneðin
proje çalýþmalarýný ise 6 kiþilik
bir maaþlý ekip yürütüyor. Dernek çalýþmalarýný ve amaçlarýný Binfikir okuyucularý için
proje çalýþanlarý Sümbül Karakaya ve Nadia Babazia anlattýlar.
S
Þimdiye kadar kadýnlar ve
genç kýzlarla ilgili pek çok projeye imza atmýþ olan SAMV, çalýþmalarýný çok çeþitli alanlarda
yürütüyor. Sadece yabancý kadýn ve genç kýzlarla deðil yabancý gençlere yönelik de çalýþmalar yapýyor. SAMV çalýþmalarýnda bilgilendirme, duyarlýlaþtýrma ve çeþitli etkinliklerle sorunlarý su yüzüne çýkarmak
þeklinde yöntemler uyguluyor.
Broþürlerle konu hakkýnda detaylý bilgiler kadýnlar ve gençlerin kendileri için hazýrlanýyor.
Ayrýca bu hedef gruplara yönelik çalýþmalar yapan kuruluþlardaki sosyal çalýþanlar bilgilendirilerek konuya onlarýn da duyarlýlýðýný artýrmak ve sorunun
çözümüne alandan kiþilerin
katkýda bulunmasý amaçlanýyor.
SAMV bunun yanýnda panel,
konferans, söyleþiler ve work-
[email protected]
Yazarýmýz Adnan Yýldýz,
tatil dolayýsýyla bu ayki
yazýsýný gönderememiþtir.
shop’larla da sorunlarýn konuþulup tartýþýlmasýný saðlýyor. Bu
çalýþmalardan birisi olan Türk
ve Fas medeni kanunu broþürleri, kadýnlarýn geldikleri ülkelerin yasalarý nedeniyle Belçi-
dilde hazýrladýklarý “evde ve ev
dýþýnda istihdam” broþürü ile
Belçika’daki iþ yaþamý, iþ baþvuru yöntem ve kurumlarý, çalýþan
kadýnýn haklarý gibi konularda
detaylý bilgiler verilmiþ. Bunun
belirlenirken, “aktif iþ politikasý”
deðerlendirilecek. Ülkeye yeni
göç etmiþ kadýnlarýn sorunlarý
ile de ilgilenen SAMV, yalnýzca
Türk ve Fas kökenli kadýnlara
deðil, tüm yabancý kökenli ka-
Sümbül Karakaya
Kadýn projeleri
Nadia Babazia
Kadýn ve gençlik projeleri
Yasemin Yýlmaz
Gençlik projeleri
ka’da yaþadýklarý zorluklara karþý kendilerini ve alanda çalýþan
sosyal asistanlarý bilgilendirmeyi hedeflemiþ. Kadýnlarýn kendi
ülkelerindeki yasalardan kaynaklanan haklarýný bilmediði ve
çifte vatandaþ olarak her iki ülkenin yasalarýna da tabi olduklarýný belirten Sümbül Karakaya
ve Nadia Babazia, bu kitapçýkta
evlenme, boþanma, ortak mallarýn paylaþýmý konularýnda
hem kadýnlarýn kendi ülkelerindeki hem de Belçika’daki durumlarý hakkýnda detaylý bilgiler
sunulduðunu ifade ediyorlar.
Burada kadýnlarýn aile yaþamý
ile ilgili haklarý üzerinde çalýþma yapýlýrken, diðer taraftan yabancý kadýnlarýn Belçika’daki iþ
yaþamlarý hakkýnda da çeþitli etkinlikler düzenlenmiþ. Flamanca, Fransýzca ve Türkçe olarak 3
yanýnda broþür içinde çeþitli iþ
alanlarýnda çalýþan kadýnlar örnek gösterilerek bu iþe nasýl hazýrlandýklarý ve yaptýklarý iþin
niteliði hakkýnda kendi ifadeleriyle deneyimleri anlatýlmýþ. Flaman Ulusal kadýnlar Günü olan
11 Kasým’da Gent’te gerçekleþtirilecek etkinliklere katýlan
SAMV, workshop’larla kadýnlara istihdam hakkýnda bilgiler
sunacak. Profesyonel çalýþma
yaþamýnnýn içinden kadýnlarýn
bulunacaðý workshop’larda ayrýca göçmen kadýnlarýn geçmiþteki ve günümüzdeki farklýlýklarý gözler önüne serilecek. Flaman Çalýþma Bakaný Frank
Vandenbroucke’un da katýlacaðý workshop’larýn ana konusu
“kadýnlar için iþ mi, yoksa kadýnlar iþ için mi? Aktivasyon politikasýyla yüzleþme” þeklinde
dýnlara hizmet etmekle birlikte
çalýþmalar Belçika’daki büyük
göçmen gruplarý olan Türk ve
Faslý kadýnlar üzerinde yoðunlaþmýþ. Latin kökenli kadýnlar
için hazýrlanmýþ olan “Belçika’da Latinler için Kýlavuz” baþlýklý broþür, Latin Amerikalý yeni göç etmiþ kadýnlara Belçika’da oturum haklarý, evlenme,
aile birleþimi gibi konularda
yardýmcý olacak bilgiler içeriyor. Yabancý gençlere yönelik
de çalýþmalar yapan dernek,
göçmen gençlerin eðitim yaþamlarýný daha uzun sürdürebilmelerine yardýmcý olmak amacýyla da bir broþür çýkararak çeþitli tartýþma ve söyleþi ortamlarý yaratmýþ. Yabancý gençlerin
eðitime devam etmek ya da etmemek seçimlerini daha bilinçli yapabilmelerine yardým etme-
yi hedefleyen bilgiler sunulmuþ.
Belçika’da son günlerde yaþanan baþörtüsü sorununa da el
atan SAMV, soruna yaklaþýmý ile
kendi farkýný ortaya koymuþ.
Okul yönetimi ve öðretmenlere
yönelik olarak hazýrlanan broþürde bu grubu baþörtüsü sorununa karþý bilgilendirme ve duyarlýlaþtýrmayý amaçlamýþlar.
Okullara daðýtýlan broþürde baþörtüsü sorununun geçimiþi
hakkýnda bilgiler sunulurken,
baþörtüsü takan genç kýzlarýn
olduðu kadar takmayanlarýn da
özgürlüðü savunulmuþ. Baþörtüsü yasaðýnýn karþýsýnda olan
Dernek, bu broþürle farklý gruplarýn birbirini tanýma ve anlama
yaklaþýmý içinde sorunun çözümüne katkýda bulunmaya çalýþýyor. Baþörtüsü takma davranýþýnýn dini ve sosyal temelleri hakkýnda bilgilerle öðretmen ve
okul yöneticilerinin konuya yakýnlaþmasý saðlanýyor.
Son çalýþmalarý olan Leila en
Ali projesi ile ilgili ise heyecanlý bir þekilde en geniþ kapsamlý çalýþmalarýnýn bu olduðunu anlatýyor, Sümbül ve Nadia.
Leila en Ali projesi, Müslüman toplumlarda ailelerdeki
kadýn ve erkek rollerini Belçika’da yaþayan Müslüman topluluklarýn kendi aralarýnda tatýþmaya açabilmek amacýný taþýyor. Burada amaç sadece bu
konularýn konuþulabilir hale
gelmesi ve konuya duyarlýlýðýn
artýrýlmasý. Soruna çözüm sunmak gibi tavýr yok. Bu kampanya etrafýnda Türk ve Faslý
gençlerin aralarýnda tartýþabilmeleri için internet üzerinden
bir forum baþlatýlmýþ. Burada
gençler Türkçe ve Flamanca
olarak görüþlerini birbirleriyle
paylaþabiliyorlar. Aralýk ayýna
kadar devam edecek olan
kampanya çerçevesinde 18
Mayýs aile günü nedeniyle Camilerde kadýnýn ailedeki yeri
konusunda Hocalar vaaz vermiþler. Flaman bölgesinde toplam 35 Camii’de yapýlan bu etkinliðin son derece baþarýlý
geçtiðini anlatýyor, proje ekibi.
Ünlü psikolog Üstün Dökmen
ile Amerikalý hukukçu ve filozof prof. Azizah Al-Hibri, katýldýklarý konferanslarla yüzlerce
katýlýmcýya hitap etmiþler. Leila
en Ali kampanyasýnýn önümüzdeki günlerde gerçekleþecek olan bir diðer etkinliði de
Youssef el Mousaoui ve Öznur
Karaca olmak üzere Türk ve
Faslý iki stand-up’çýnýn gösterisi olacak.
Sayfa 21x.qxp
09.09.2007
09:04
Seite 1
Eylül 2007
YAÞAM
21
Türkiye’de yapýlan evlilikler,
aile birleþimi vize baþvurusu ile ilgili
resmi prosedür ve dosyanýzýn takibi
SOSYAL
REHBER
[email protected]
ile fertlerinin bir araya geldiði,
özlem ve hasret dolu günlerin
geçici de olsa sona erdiði, düðün törenlerinin yoðun olduðu, yeni
bir izin sezonunu geride býraktýk.
Aðustos ayý henüz bitmeden ne zaman
eþime kavuþacaðým endiþesini yaþayan
yeni evliler, bu sýkýntýlarý çocuklarýyla paylaþan ebeveynler,
Türkiye’de kalan eþin vize baþvurusuyla ile ilgili bilgi almak
ve bu dosyanýn takibinde bulunmak amacýyla büyük bir maraton yaþýyorlar.
Son birkaç günde Türkiye’den ve Belçika’dan bu konuda beni telefonla arayan vatandaþlarýn sayýsý diðer yýllara
nazaran rekor sayýda diyebirim.
Bu nedenle, daha evvel aile
birleþimi ile ilgili yasal haklar,
yasal yenilikler, konusunda kaleme aldýðým bilgilere (Binfikir
Aralýk 2006 ve Ocak 2007 sayýlarý) ek olarak Türkiye’de Belçika Büyükelçiliði’nde (Ankara –
Ýstanbul) yapýlan müracaattan sonraki
resmi prosedür ve dosyanýzýn takibiyle
ilgili özet bilgi aktarmakta yarar görüyorum.
Türkiye’de yapýlan evlilik sonrasý aile
birleþimi çerçevesinde eþin Belçika’ya
gelmesi için yapýlacak iþlemler ve istenilen resmi belgeler:
Evlilik sonrasý Belçika’da ikamet
eden eþ, evlenme cüzdaný ve evlenme
kayýt örneðiyle (bazý belediyeler evlenme akdini de -evlenme kütüðünün as-
A
lýnýn aynýdýr ibareli fotokopisi - istiyorlar) Belçika’da, baðlý bulunduðu belediyede Türkiye de yapýlan evliliðin tanýnmasý ve kayýtlara geçmesi amacýyla
müracaat etmeli. Medeni halin kayýtlara geçilmesi ve kimlik kartýna (carte
d’identité-identiteitskaart) iþlenmesin-
den sonra bu nüfus cüzdanýnýn 2 nüsha fotokopisi, Belçika’da ikamet edilen
tüm adreslerin iþlendiði bir ikametgah
il muhabiri, yine daha evvel evlilik yapýlmýþ ise, bu evlilik ve boþanmayla ilgili tarihleri belirleyen bir ikametgah il
muhabiri, Belçika’da ikamet eden eþ
Belçika vatandaþý deðil ise mesleði ve
çalýþtýðý iþ yeri ile ilgili resmi belge,
Türkiye’ye iletilecektir. Yurtdýþýnda yapýlan evlilik sonrasý aile birleþimi çerçevesinde baþvurulan vize müracatlarý-
nýn en ince ayrýntýsýna kadar incelendiði þu dönemlerde, yukarda belirttiðim
resmi belgeler dýþýnda baþka belgeler
de istenebilmektedir.
Müracaat sonrasý dosyanýn iþlem gördüðü prosedür:
Türkiye’de yapýlan evlilik müracaatý
karar öncesi bir, iki veya üç
farklý araþtýrma sürecine tabi
tutulmaktadýr:
- Yapýlan ilk müracaat aþamasýnda Belçika Büyükelçiliðinde aile birleþimi çerçevesinde vize müracaatýnda bulunan kiþinin yaptýðý evlilikle ilgili detaylý bilgi istenilmektedir. Bu ilk aþamada Belçika
Konsolosluðu’nda verilen formu doldurmakla baþlar. Ýlgili
kiþi tarafýndan doldurulan
form ve diðer bilgiler incelendikten sonra dosya Belçika
Ýçiþleri Bakanlýðý’na baðlý “Yabancýlar Bürosu’na” (Office
des Etrangers-Vreemdelingenzaken) gönderilmektedir,
- “Yabancýlar Bürosu” konsolosluðun
dosya hakkýnda gönderdiði raporu incele dikten sonra aldýðý karar doðrultusunda dosyayý vize verilmesi /reddedilmesi amacýyla tekrar ilgili konsolosluða
veya detaylý araþtýrma amacýyla Belçika’da bulunan eþin ikamet ettiði il Kraliyet Savcýlýðýna yönlendirmektedir,
- Savcýlýða ulaþan dosya kiþi ile görüþerek evliliði hakkýnda geniþ bilgi edinilmesi amacýyla mahalle polisine
(Agent de Quartier- wijkagenten) sevk
Nihat Dursun
edilmektedir. Toplanan bilgiler incelendikten sonra dosya “Yabancýlar Bürosuna” ve oradan da alýnan karar vize
müracaatýnda bulunan kiþiye iletilmek
amacýyla Belçika Büyükelçiliði’ne gönderilmektedir.
Dosyanýzýn takibi
Büyükelçiliklerde yapýlan müracaatlar bir veya üç hafta içerisinde “Yabancýlar Bürosu’na” iletilmektedir. Müracaatýnýzla ilgili olarak amacýyla Belçika
Ýçiþleri Bakanlýðý’nýn resmi sitesi olan
www.dofi.fgov.be adresine baþvurabilirsiniz.
Þayet “Yabancýlar Bürosu” tarafýndan
alýnan karar içerisinde adli makamlarca
araþtýrma yapýlmasý isteniyorsa, ikamet
ettiðiniz ilin Kraliyet Savcýlýðýna baðlý ilgili servisten mektup veya telefon aracýlýðýyla bilgi edinebilirsiniz.
Bu araþtýrma süresince mahalle polisinin çaðrý veya randevu mektubunu
dikkate alarak müracaatta bulunan kiþinin adresinizde bulunmasýna dikkat etmelisiniz. Aksi takdirde, mahalle polisinin, “adresinde bulunamadý” raporu vize ile ilgili alýnan red kararýna neden
olabilmektedir ki bu durumda bir avukat aracýlýðýyla alýnan karara itiraz etmek durumunda kalabilirsiniz. Alýnan
karara itiraz dosyanýn tekrar ayný iþlemlerle, yeni araþtýrma yapýlmasýný gerektirmektedir ki bu durumda sonuç
almak için birkaç ay daha beklemek
durumunda kalabilirsiniz.
Ýyi þanslar dileðimle...
Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Koordinatör Erdinç Utku
Haber Koordinatörü Erdem Resne Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku, Nihat Dursun,
Mehmet Aydoðdu, TASARIM Openwings REKLAM 0484 528 902 [email protected] ADRES 44, rue des Palais bte 1, 1030 Bruxelles
TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be
Sayfa 22x.qxp
09.09.2007
09:08
Seite 1
GÜLEN FÝKÝR GÜLEN ÇOCUK
22
Filiz
TOSYALI
Sevilen ve istenen
olmak
Çocuðun kendisiyle etrafý arasýndaki iliþkiyi anlamasý en güzelidir.
Burada çocuðun öðrenme süreci
önemlidir. Engellemelerle uyarýlarla çocuðun toplum içinde yaþarken sorun yaþamamasý için ebeveynler kendilerine öðretme yöntemleri bulurlar. Çocuklarýmýza
topluluk içinde sevgiyi öðrettiðimizi çoðu zaman kendimiz bile fark
etmeyiz. Baþka çocuklarla oyun
oynarken, hýrçýnlýk ettiði zaman
ona yaklaþýr; arkadaþlarýyla iyi
geçinmesini fýsýldarýz. Paylaþmasýný, kibar olmasýný isteriz. Ýþte bütün bu güzel özellikleri ondan
beklemek sakin bir dille anlatabildiðimiz sürece hakkýmýzdýr.
Huysuzluk ettiðinde, inatlaþtýðýnda üzerine gitmeyin dostlar, dikkatini baþka yöne çekin… Kaç yaþýnda olursa olsun onu sakinleþtirmeniz bu yolla çok kolay olacak.
Sabýrla bekleyerek onun deneyim kazanmasýna fýrsat vermek en
güzelidir. Bazen yanlýþ davranýþýndan dolayý da sýkýntý yaþamasý
onu olgunlaþtýrýr. Telaþlanmayýn,
deneyim kazanýyor
“hayýr, o arkadaþýnýn”
“Onu býrakmak zorundasýn”
“Paylaþmalýsýn, arkadaþýna ver
yavrum” sýkça kullanýlan sözcüklerdir. Burada amaç; o anda
oyuncaðý elinden almak olmamalý.
O anda siz onu geleceðe hazýrlýyorsunuz, davranýþýnýz çok önemli.
Ebeveynlerin sabrýyla çocuðun,
toplumu kabul etmesi saðlanmalý.
Bir anda olmaz, toplum içinde ya-
þamayý öðrenecektir. Zorlama,
azar, hýrpalama gibi yöntemlerle
asla çocuðun eðitilmeyeceðini anne babalar kabul etmeli. Öncelikle
bebeðinize, çocuðunuza ya da
genç evladýnýza bir arada yaþama
kavramý sevgiyle öðretilir.
Çocuðumuzun toplum içinde iyi
Eylül 2007
bir birey olmasýný, sevilmesini, beraber yaþarken mutlu ve baþarýlý
olmasýný istiyorsak vermemiz gerekenler hemen hemen hiçbir toplumda deðiþmez. Küçük çekirdek ailemizde çocuða bu duygularý güler yüzle vermeliyiz.
Uyum içinde olmak
Sayýlmak
Kabul edilmek
Sevilmek
Anlamaya çalýþmak ve anlaþýlmak
Saydýðýmýz birkaç özellik onu
toplum içinde mutlu bir þekilde
yaþamaya götürecek. Bu duygularla sevmeyi öðrenecek. Ýþ yaþamýnda da; ailesi ve toplum
için çalýþýrken bundan zevk duyacak.
Ýyi ve aranan biri olmanýn bir
özellik olduðunu kabul ederse,
yanlýþ davranýþlarýný kolaylýkla
görür ve toplumdan vazgeçmez.
Bu da dünyayý sevmesi ve saygý
duymasý için bizi amacýmýza; onu
hedefine ulaþtýrýr.
Sayfa 24.qxp
29.01.2007
08:36
Page 1
Belçika’daki telekom çözümünüz
Sevdiklerinizi de Faturalı Hat’ta
abone edin ve muhteşem
hediyelerin sahibi olun!
Faturalı Hat’ta
yeni geçenler de
katılabilir!
Philips taşınabilir
DVD çalar
375€ değerinde
Carlson Wagonlit
tatil çeki
Üstelik Ramazan'da
Faturalı Hat'ta geçenlere
3 ay boyunca Türkiye ve
Ay Yıldız/BASE'e geçerli
ayda 50 sms hediye!
Philips aluminyum
kahvaltı seti
Ayrıntılı bilgi ve koşullar için
www.ayyildiz.be
Sayfa 1x.qxp
09.09.2007
06:05
Seite 1
BELÇÝKA’DA
Eðitim
Belçika’nýn nabzý
burada atýyor
www.binfikir.be
BELÇÝKA’NIN
TÜRKÇE GÜNDEMÝ
Belçika Eðitim Sistemi
AYNI SORUNLARA FARKLI ÇÖZÜMLER
Belçika’da yaþayan yabancý kökenli öðrencilerin sorunlarý
ülkenin kuzeyinde ve güneyinde benzerlik göstermesine
karþýn Flaman ve Frankofon Eðitim Bakanlýklarý sorunlarýn
çözümüne farklý yaklaþýyorlar
Frankofon Eðitim Bakaný Marie
Arena sosyal ve kültürel farklýlýklarý azaltmak ve ortak yaþamý kolaylaþtýrmak için, resmi okullarda
anadilde ek dersler verilmesini
destekliyor.
Flaman Eðitim Bakaný Frank
Vandenbroucke (Sp.a), anadilde
eðitim tartýþmalarýný yersiz
buluyor.
Eðitimde fýrsat eþit(siz)liði
rüksel Serbest Üniversitesi
Tempus Omnia Revelat (TOR)
Çalýþma Grubu’nun "Wit krijt
schrijft beter" (Beyaz tebeþir daha
iyi yazar) adlý kitapta yayýnladýðý
araþtýrmalara göre Türk ve Fas kökenli öðrencilerin yaklaþýk yarýsý ortaöðretimi diploma alamadan terk
ediyor.
Türk ve Fas kökenli erkek öðrencilerin yüzde 20’sinden azý, kýz öðrencilerin ise yüzde 25’i yüksek öðrenime baþlayabiliyor. Bu oran Belçikalýlar’da erkek öðrenciler için
yüzde 57, kýz öðrenciler de ise yüzde 71.
Sayfa 8
B
Sayfa 7
armaþýk bir siyasi yapýsý
bulunan Belçika’da eðitim sistemi topluluklara
göre deðiþiklik gösteriyor. Ayrýca üniversite dýþýnda yüksekokul eðitimi de çok kaliteli olan
Belçika’da öðrenim imkanlarý oldukça fazla, ama seçenek bolluðu akýllarý da karýþtýrýyor.
Küçükken hangi okulda eðitim görmek daha iyi? Çocuk
yüksekokul okuma niyetinde
deðilse de meslek öðrenebilir
mi?
Tüm bu sorulara cevap bulmanýz ve Belçika eðitim sistemini çözebilmeniz için
bu ekle birlikte tüm
eðitim olanaklarýný sýralýyoruz. Önce eðitim
ile ilgili genel bilgiler vereceðiz, ardýndan kronolojik
olarak eðitim aþamalarýný sunacaðýz. Flaman ve Frankofon sistemleri arasýnda fark bulunmadýkça bilgiler birlikte sunulacak,
fark bulunan bölümlerde bunlar
açýkça belirtilecek.
(Almanca konuþan Topluluða
baðlý belediyelerin küçük bir
bölge oluþturmasý ve çok az sayýda Türk yaþamasý nedeniyle
bu topluluða özgü uygulamalara
bu ekte deðinmeyeceðiz.)
K
Ýlkokullarda
anadilde
eðitim
tartýþýlýyor
laman
Katolik
Eðitim Kurumlarý
Baþkaný Mieke Van
Hecke ilkokullarda bazý derslerin öðrencilerin anadillerinde Türkçe ya da Arapça olarak
verilebileceðini belirtti.
F
Sayfa 8
Sayfa 2-3-4-5
Þimdi okullu olduk
inikler ilk gün heyecanýný tüm ailesiyle paylaþýrken, aðabey ve ablalardan okulun baþlamasýný iple çekenler olduðu gibi, tatilin bitmesinin burukluðunu
yaþayanlar da vardý.
Belçika’da, 2007-2008 Öðretim Yýlý 3 Eylül’de yeni
umutlar ve yeni heyecanlarla baþladý. Binfikir, anne baba ve öðrencilerin yaþadýðý bu heyecaný ‘Belçika’da Eðitim’ ekiyle paylaþýyor. Eðitim sisteminin anlatýldýðý bu
ekimizde eðitimle ilgili çeþitli haber ve söyleþilere de yer
verdik. Eðitim’deki ayýrýmcýlýktan çözüm önerilerine,
okullardaki þiddetten anadilde eðitime kadar birçok konuya deðindik. Flaman ve Frankofon Toplumu Eðitim
Bakanlarý’ndan konuya iliþkin görüþlerini aldýk.
Tüm öðrencilere yeni öðretim
yýlýnda baþarýlar diliyoruz.
M
Sayfa 2x.qxp
09.09.2007
00:27
Seite 1
2
Eylül 2007
Belçika’daEÐÝTÝM
Belçika eðitim sistemi
Karmaþýk bir siyasi yapýsý bulunan Belçika’da eðitim sistemi topluluklara göre deðiþiklik gösteriyor.
yönünü erken geliþtirmeye çalýþýr. Anaokulu zorunlu olmasa da bilhassa Flaman topluluðunda neredeyse tüm çocuklar anaokuluna yazdýrýlýrlar.
Erdem Resne/Nihat Dursun
1- GENEL BÝLGÝLER
2) Ýlkokul. Takvim yýlýnýn 31 Aralýk
tarihini takip eden eðitim yýlýnda 6 yaþýna girmiþ çocuklar kaydedilirler.
Bu eðitim altý yýlý kapsamaktadýr. Altýncý yýlýn sonunda baþarýlý olan çocuklar temel eðitim baþarý belgesini (Certificat d’études de base – Getuigschrift
basisonderwijs) almaya hak kazanýrlar.
Ýlkokul’un süresi, topluluklara göre
deðiþebilir. Frankofon eðitimde ilkokul
“en fazla 7 yýl içinde” bitirilmeli fakat,
okul müdürünün ve bu konuda yetkili
Ruhbilimi, Saðlýk bilimi, Sosyal hizmet
Merkezlerinin (Centre Psycho-Medico-Social (C.P.M.S) önerileriyle aþaðýdaki deðiþiklikler olabilir :
Zorunlu eðitim
elçika’da eðitim zorunluluðu,
6 yaþýndan baþlayýp 18 yaþýna
kadar sürer. Yasalara göre eðitim yýlýnýn baþlangýcýnda 6 yaþýna girmiþ ve temel eðitime baþlayan, ergin
olmayan kiþi 18 yaþýna kadar sürecek
12 yýllýk bir zorunlu eðitime tabidir.
B
Zorunlu eðitimin içinde iki olasýlýk
vardýr. Tam gün zorunlu eðitim ve kýsmi zorunlu eðitim.
• Tam gün zorunlu eðitim 15 yaþýna
kadar olup en fazla 7 (Frankofon) veya
8 (Flaman) yýl temel eðitim ve en az ortaöðretimin ilk yýlýný kapsar.
• 15 yaþýndan sonra ya tam gün eðitimle devam edilir, ya da kýsmi süreli
eðitim alýnýr. Kýsmi süreli eðitim, devlet
tarafýndan onaylanan özel formasyonlarla tamamlanýr ve genellikle meslek
alaný veya teknik alanda pratik stajlar
içerir.
Eðitim zorunluluðu, okula gitme zorunluluðu anlamýna gelmiyor. Veliler,
çocuklarýný evde okutabilirler fakat bunu yapmak için Flaman veya Frankofon Eðitim Bakanlýðýndan izin alýnmalýdýr.
• 5 yaþýndaki bir çocuðun ilkokula
kaydýnýn yapýlmasý: bu öneri genellikle
kabul görmez çünkü henüz yeterli düzeye eriþmemiþ çocuk ileriki eðitiminde büyük zorluklarla karþýlaþýr.
• Ýlkokula baþlamasý gereken çocuðun anaokulunda bir yýl daha fazla tutulmasý: bu durum anaokulu öðretmenlerine, hastalýk mazeretiyle uzun
süre okuldan uzak kalan veya yeterince olgunlaþmamýþ çocuklara derslerindeki eksiklikleri kazandýrma fýrsatý verir.
Eðitim Özgürlüðü
Belçika Anayasasý eðitim özgürlüðünü garanti altýna alýyor. Her kiþi veya
kuruluþ bu baðlamda eðitim verme özgürlüðüne sahiptir ve bunu yapmak
için kurumlar kurabilir. Devlet, eðitim
merkezlerinin kurulmasýna karþý çýkamaz fakat devletin tarafsýz bir eðitim
düzenleme zorunluluðu da mevcut.
Belçika’da bu yüzden topluluklarýn
okullarý yaný sýra Belediye veya Ýl okullarý da bulunuyor. Devlet kurumlarýnýn
okullarý, “Resmi Eðitim” aðýný oluþturuyor.
Devletin deðil, dernek veya özel kuruluþlarýn sahip olduðu okullar ise
“Serbest Eðitim” aðýný oluþturuyor.
Bunlarýn büyük çoðunluðu, Katolik
okullardan oluþuyor. Yahudi, Müslüman veya Protestan okullarý da var
ama Serbest Eðitim sadece dini duyarlýlýkla sýnýrlý deðil. Farklý eðitim metotlarý deneyen kuruluþlar da serbest okul
kurabilirler. Nihayetinde bu Serbest
Okullarýn çoðunluðu, devletten ödenek alýyor. Bu yüzden devletin belirlediði bir ana eðitim müfredatýna uymak
zorunda.
Resmi ve Serbest Eðitim aðlarýnýn yanýnda sayýlarý çok az olan Özel okullar
da var. Bunlar, istedikleri eðitimi vermekte serbestler fakat devletten yardým
alamýyorlar.
2- GELENEKSEL
EÐÝTÝM SÝSTEMÝ
A. Temel Eðitim
Temel eðitim (Enseignement de base – Basisonderwijs) genel olarak
Frankofon ve Flaman tarafta ayný þekilde düzenlenmektedir. Ýki Topluluk
arasýndaki temel eðitim farklarý küçük
olmakla birlikte sunum boyunca aktarýlacaktýr.
Temel Eðitim iki bölüme ayrýlýr:
1) Anaokulu, 3 yaþýndaki çocuklara
hitap eder ( iki buçuk yaþýndan itibaren de baþlama imkaný vardýr). Toplam
üç yýldýr. Devam zorunluluðu yoktur
fakat öðrencinin ilkokula hazýrlýðý açýsýndan önemli katkýsý vardýr.
Çocuklarýn sosyal geliþimine katkýda
bulunur, onlarýn birbirleriyle iletiþim
kurmalarýný kolaylaþtýrýr, ailelerinden
düzenli ve yavaþça ayrýlmalarýný saðlar,
ilkokul birinci sýnýftan itibaren görecekleri eðitime katkýda bulunur, ilkokulda göremeyecekleri bir çok faaliyetleri (eliþi sanatý çalýþmalarý) uygulama
fýrsatý tanýr. Onlara sadece birlikte olmayý deðil yazý yazmaya alýþmayý, özellikle konuþmayý, kendini ifade etmeyi
öðretir. Genel olarak çocuðun sosyal
• Ýlkokulda 8. yýlý okuma müsaadesi: bu durumda öðrenci, 8. yýlýnda, düzey olarak 5. veya önceki sýnýflar düzeyinde de olsa 6. sýnýfa devam etme
mecburiyetindedir.
Flaman topluluðunda ise ilkokul süresi yine 6 sýnýftan oluþuyor ama 4 ila 8 yýlý kapsayabiliyor. Okul müdürü ve eðitim yetkililerinin kararlarýna göre erken
geliþim gösteren bir çocuk, daha ileri sýnýflara alýnabilir ve toplam eðitim süresi
4 yýl ile sýnýrlý olabilir. Hatta çok özel
durumlarda asgari süre 3 yýla bile getirilebilir fakat azami süre 8 yýlý aþamaz.
Flaman topluluðunda da 6 yaþýndaki bir
çocuðun bir yýl fazladan anaokulunda
kalma ve eksikliklerini giderme olanaðý
vardýr. “Özel temel eðitim” (buitengewoon basisonderwijs) olarak adlandýrýlan ve özürlü çocuklarý kapsayan sistemde anaokulundan ilkokula geçiþ, 2
yýl sürüp 8 yaþýna kadar yapýlabilir.
Sayfa 3x.qxp
09.09.2007
00:29
Seite 1
Eylül 2007
B. Ortaöðretim
Ortaöðretim düzeyinde Flaman ve
Frakofon sistemleri önemli farklýlýklar
taþýdýklarýndan, iki sistemi de ayrý biçimde sunacaðýz.
B1. Frankofon
ortaöðretimi
Ortaöðretim altý yýl olup ikiþer yýllýk
üç kademeye ayrýlmýþtýr ve üç tip eðitimden oluþmaktadýr:
• Geçiþli eðitim ( genel ve teknik)
• Nitelikli teknik eðitim
• Nitelikli meslek eðitimi
Nitelikli teknik ve nitelikli meslek eðitimine bir yedinci yýl dahil edilebilir.
1) Ýlkokul diplomasýný (CEB) almaya
hak kazanan öðrenciler ortaöðretime
geçip ortak bir formasyon ve bir sonraki eðitimle ilgili branþ seçimlerini yapabilirler.
Þimdilik sýnavlar ikinci yýlýn sonunda
yapýlýyor. Birinci yýlý bitiren öðrenciler
(1ére A), sýnýf kurulunun önerisi üzerine:
• Seçtikleri bölümün ikinci sýnýfýna
geçebilirler.
• Meslek eðitiminin ikinci sýnýfýna geçebilirler; eðer öðrencinin eðitimiyle ilgili sorunlarý büyükse sýnýf kurulunun
önerisi alýnýr.
• Ýkinci yýlýn sonunda öðretmenler
öðrencinin genel bölümün (général) 3.
sýnýfýna veya geçiþli teknik bölüme geçmesi veya nitelikli teknik bölümün
üçüncü sýnýfýna, hatta meslek bölümü 3.
sýnýfýna geçiþ yapmasý kararý alabilirler.
Eðitimlerinde zorluklarla karþýlaþan
öðrenciler için tamamlama sýnýfýna (ek
ders almak için) geçiþ imkaný vardýr.
Bu sýnýfta öðrencilere fransýzca, matematik ve branþlarýndaki teknik dille ilgili geri kaldýklarý dersler üzerine geniþ bir
eðitim verilir. Baþarýlý olduklarý takdirde
genel bölümün 3. sýnýfýna (geçiþli bölüm veya nitelikli bölüm) geçebilirler;
baþarýsýz olduklarý takdirde, meslek bölümünün üçüncü sýnýfýna devam etmek
zorunda kalýrlar.
Ortaöðrenimin geçiþli bölümü özellikle öðrenciyi yüksekokul eðitimine hazýrlar, (üniversite veya üniversite olmayan
yüksekokullar) istisnai olarak da öðrenciyi ileriki eðitimine devam etmezse kýsa sürede yapabileceði bir mesleðe hazýrlar.
Okullarýn hepsi ayný program üzerinde çalýþmazlar, ayný eðitim programýna
sahip deðillerdir (genel bölüm, geçiþli
teknik bölüm, nitelikli teknik eðitim,
meslek bölümü).
Okullarýn hepsi 4 yýl genel eðitimden
sonra ikinci derece eðitim belgesi verirler. Geçiþli veya nitelikli teknik bölümde, veya meslek bölümünde 6. yýlýn sonunda baþarýlý olan öðrenciler (meslek
bölümünün 7. sýnýfý da dahil) orta dere-
3
Belçika’daEÐÝTÝM
celi okul baþarý diplomasýný almaya hak
kazanýrlar (CESS).
2) Ýlkokulu bitirme belgesini almaya
hak kazanamamýþ olup 12 yaþýna eriþen
öðrenciler 1.B bölümüne kayýt yapabilirler (ya da meslek okulu 1. sýnýfýna veya 1. hazýrlýk sýnýfýna).
Ýlkokulu bitirme belgesini almaya hak
kazanamayan öðrenciler ayný zamanda
ilkokul 6. sýnýfý okumak þartýyla ve sýnýf
kurulunun onayý ve C.P.M.S’in vereceði
öneriler çerçevesinde orta dereceli oku-
• Bilim dalý A formu (matematik dersleri aðýrlýklý olup haftada 18 ile 22 saat arasý eðitim verilir).
• Bilim dalý B formu (matematik ve
fen dallarý aðýrlýklý olup haftalýk her ders
için 10 ile 16 saat arasý eðitim verilir).
• Edebiyat (modern diller üzerine
yönlenmiþ kurslardýr.)
• Gösteri sanatý ve yayýn tekniði (bu
alanda eðitim veren iki yüksekokulun
giriþ sýnavlarýna hazýrlýk yapýlýr).
Meslek bölümünün 7. sýnýflarýnýn C tipi, öðrenciyi matematik uygulamalý bilim dersleri veya modern dil derslerinin
büyük önem kazandýðý kademeli eðitime en iyi bir þekilde hazýrlar (örnek:
ön lisans, teknik, ekonomik veya paramedikal eðitim).
Nitelikli diploma (CQ7) veya lise diplomasýna (CESS) sahip olmak iþ bulmada büyük avantaj saðlamaktadýr.
Genel teknik eðitim veya meslek eðitimi farklý iki eðitime daha olanak tanýr:
Kýsmi dönemli eðitim
Bu durumda okul 15 yaþýna kadar zorunlu olup, öðrenciden ortaöðretimin ilk
iki yýlýný düzenli bir þekilde takip etmesi, baþarý mecburiyeti olmadan þart koþulmaktadýr. Ortaöðretimin ilk iki yýlýný
15 yaþýnda bitiren bir öðrenciden geri
kalan eðitiminde tam gün deðil kýsmi
dönemde okula devam mecburiyeti istenir.
Bu durum öðrencilere eðitimlerine
aþaðýdaki þekilde devam etme fýrsatý verir:
1. Çýraklýk kontratý
lun 1.A bölümüne geçebilirler.
1.B bölümünün sonunda öðrenciler
Ýlkokulu bitirme belgelerini (“CEB”) almaya hak kazanýp 1.A bölümüne geçebilirler. Fakat öðrencilerin bir çoðu meslek bölümünün 2. sýnýfýna geçip baþarýlý
olduklarý takdirde ilkokulu bitirme belgesini alabiliyorlar (eðer 1.B bölümünde
hak kazanamamýþlarsa).
Meslek okulunun 6. sýnýfýný bitiren öðrenciler bu bölümün 7. sýnýfýna kayýtlarýný yaptýrabilirler. Bu bölümün sonunda 3 tip farklý diploma ve eðitim yönlendirmesi vardýr ve yüksek eðitim yapma
fýrsatý kazanýrlar; ancak meslek seçimi
sýnýrlý olup büyük gayret gerektirir. Meslek okulu daha somut ve belirgin bir
eðitim olup, öðrencileri en kýsa zamanda bir meslek sahibi olmaya hazýrlar.
Ortaöðretimde 7. sýnýf
Üçüncü dönem sonunda öðrenci yüksekokul eðitimine baþlamadan veya iþ
hayatýna atýlmadan önce bir yýl daha ortaokulda eðitim yapma imkanýna sahiptir.
Bu konuda birkaç adým:
Yüksek eðitime hazýrlýk:
Bu sýnýfýn amacý (yedinci sýnýfýn) öðrencilerin daha önceki sýnýflarýnda,
branþlarýndaki göremedikleri eðitim eksikliðini tamamlamak ve onlarý yüksekokul düzeyindeki bazý giriþ sýnavlarýný
mecburi kýlan okullara (mesela askeri
okul, politeknik yüksekokulu, bir çok
bilim dalýný içine alan okullar) hazýrlamaktýr.
Bu hazýrlýk sýnýfýný dört gruba ayýrabiliriz:
Teknik Bölümün
Yedinci Sýnýfý
Söz konusu olan sýnýf, nitelikli teknik
eðitimde mesleði geliþtirme veya uzmanlýk için tamamlayýcý sýnýftýr. Bu sýnýf
özellikle nitelikli teknik bölümün 6. sýnýfýndan veya nitelikli meslek bölümünün 7. sýnýfýndan mezun olan öðrencilere açýktýr.
Bu formasyon öðrencilere, eðitim
yaptýklarý alanda kendilerini yetiþtirme
olanaðý tanýr. Mesela, mekanik motor
bölümünün 6. sýnýfýndan mezun olan
bir öðrenci kendisini elektrik ve motorlu taþýt elektriði üzerine uzmanlaþtýrabilir.
Meslek Bölümünün
Yedinci Sýnýfý
1 Eylül 1987 yýlýndan beri, üç tip meslek bölümü 7 . sýnýfý düzenlenmektedir:
• A tipi: uzmanlaþma ve geliþtirme yýlý olup, meslek dalýnda nitelikli diplomayý (CQ7) almaya hak kazanma olanaðý verir.
• B tipi: genel bir formasyon olup istenilen alanda yetiþtirme ve uzmanlýk
eðitimi verir. Öðrenciye lise diplomasý
(Certificat d’enseignement secondaire
superieur-CESS) ve nitelikli diplomaya
(CQ7) sahip olma fýrsatý verir. Meslek
bölümü yedinci sýnýfýnýn genel olarak B
tipi formasyonu da içerdiðini ayrýca belirtmek gerekir.
• C tipi: istenilen alanda yetiþtirme
belirtilmiþ olsa da, bu bölüm özellikle
genel formasyonlar ve yüksekokula hazýrlýk derslerine aðýrlýk verir. Lise diplomasý almaya hak kazanma olanaðý tanýr.
(Fransýz toplumu eðitim bakanlýðý, orta tabaka bakanlýðý tarafýndan düzenlenmiþtir.)
Bu eðitim 15 veya 16 yaþýndan itibaren belirtilen þartlarý yerine getiren
gençlere (kýz, erkek) herhangi bir iþyerinde haftada bir kaç gün çalýþýp, iki gün
okula gitmek þartýyla, mesleklerini (fýrýncý, kuaför, sýhhi tesisatçý, satýcý vs. )
öðrenme fýrsatý tanýr. Bu eðitim bir sanatý baþka bir usulde öðrenme olup, iþ
dünyasýyla direk bað kurma fýrsatý verir.
Tüm çýraklýk dönemince öðrenci velileri çocuk yardým kasasýndan ( allocatýons
familiales) yardým alýrlar.
Genel olarak bu eðitim süresi üç yýldýr. Çýraklýk eðitimi yapýlan iþ yerinde
kalabilmek için öðrencinin bir veya iki
yýl fazladan devam etmesi gerekiyor.
2. Almaþýk Formasyon
Merkezleri (CEFA)
Bu okul, eðitiminden, okuldan kopmuþ, meslek okulundan atýlmýþ bazý öðrencileri tekrar yavaþ yavaþ okul ve eðitimle bütünleþtirme imkaný saðlar. Ayný
zamanda bu gençlere kendi istek ve kapasitelerine uygun faaliyetlere katýlmalarýnda yardýmcý olur.
Bu Almaþýk Formasyon Merkezleri
(CEFA) diploma vermezler. Sadece öðrencinin devam ettiðine dair belge verirler. Özellikle gençlere toplumla bütünleþmelerinde yardýmcý olurlar. Tekrar
motive olmuþ gençler isterlerse sonradan meslek bölümünün altýncý sýnýfýný
bitirip nitelikli diploma(CQ6) belgesine
sahip olabilirler.
Sayfa 4x.qxp
09.09.2007
00:31
Seite 1
4
B2. Flaman Ortaöðretimi
Flaman Topluluðunun eðitim sisteminde gerçekleþtirdiði reformlar, tüm
öðrencilerin ayný temel bilgileri öðrenmeleri açýsýndan önemli bir faktör oluþturuyor.
Belçika’daEÐÝTÝM
• Meslek Ortaöðretimi (BSO): genel
eðitimin en az verildiði bölüm olup,
öðrenciyi tamamen bir meslek veya
meslek grubuna hazýrlamayý amaçlar.
Ýkinci ve üçüncü kademelerde (3., 4.,
5. ve 6. sýnýflar) öðrenciler, ortak bir
ders paketinin yaný sýra seçmeli dersler
de seçerler. Bu seçmeli derslerin amacý, genel bilgilere katký olarak öðrencinin isteði veya gelecekteki mesleðine
göre bazý dallarda daha derin eðitim
sunmak. Üçüncü kademede, yani son
iki sýnýfta, seçmeli dersler iyice gelecekteki mesleðe göre seçilebilir.
Meslek Eðitimi (BSO) alan öðrenciler, Hemþirelik, Dekorasyon ve Moda
alanlarýnda bir senelik 4. kademe (7. sýnýf) dersleri de izliyorlar. Bu eðitim yýlý
özel olarak düzenlendiði için sadece
özel meslek dersleri var, genel ders
yok.
Bir öðrenci, 6 yýl (BSO’nun bazý dallarý için 7 yýl) baþarýlý eðitimin ardýndan
ortaokul diplomasý alýyor. ASO, TSO,
KSO ve BSO’dan çýkan her öðrenci,
teorik olarak istediði dalda yüksek öðretim görebilir fakat pratikte þunu göz
önüne almak lazým: yükseköðrenim
kapasitesi olan bir öðrencinin ASO’ya
yazýlmasýnda fayda var, çünkü diðer
eðitim branþlarýndaki genel eðitim seviyesi yüksek eðitim için yeterli olmayabilir.
Modüler Eðitim
Normal Tam Zamanlý
Ortaöðretim
(Gewoon Voltijds
Secundair Onderwijs)
Toplam 6 yýldan ve 2’þer yýllýk 3 kademeden oluþan Flaman eðitiminde
birlik olmasý için Ortaokul’un birinci
kademesinde (1. ve 2. sýnýflar) “genel –
teknik – meslek” ayýrýmý yoktur. Ýlkokulu bitirmiþ ve temel eðitim baþarý
belgesi olan tüm çocuklar, Ortaokul’un
ilk iki senesinde ayný eðitimi görüyor.
Ýkinci kademeden itibaren (3. ve 4.
sýnýflar), 4 deðiþik orta dereceli eðitim
imkaný sunuluyor:
• Genel Ortaöðretim (ASO): en geniþ
kapsamlý eðitimi veren ASO, öðrenciye
her dalda güçlü bilgiler aþýlayýp onu en
iyi þekilde yüksek eðitime hazýrlamayý
amaçlýyor.
• Teknik Ortaöðretim (TSO): genelden ziyade teknik ve teorik dallara yönelen TSO, ASO’daki düzeye ayak uyduramayan öðrenciler için iyi bir alternatif. TSO’dan çýkan öðrenci Yüksekokula prensipte gidebilir fakat baþarý
þansý daha azdýr.
• Sanatsal Ortaöðretim (KSO): genel
bilgilerin yaný sýra yaratýcýlýðý destekler
ve geliþmiþ sanat eðitimi sunar. Yüksek
eðitimde Akademi hedefleyenler için
iyi bir hazýrlýktýr.
2000 senesinden beri Flaman Topluluðunda modüler eðitim uygulamasý da
mevcut. Kademe ve sýnýf bulunmayan
bu sistemde öðrenci, üniversitedeki gibi belli bilgi dallarýný seçiyor ve baþarý
saðladýðý her dalda sertifika alýyor. Öðrenci, seçtiði her dal için, gerekli olan
tüm derslerde baþarý göstermek zorunda. Bazý kriterlere uyulursa, modüler
eðitim almýþ bir öðrenci, normal Orta
Öðretim görmüþ bir öðrenciyle eþ deðer sayýlabiliyor.
Kýsmi Süreli Meslek
Eðitimi (DBSO)
Meslek eðitimi almak isteyen öðrenciler, 15 veya 16 yaþýndan itibaren yarým gün ders alýnan DBSO’ya geçebilirler. Bu sistemde öðrenci, tüm hafta
ders izlemek yerine haftada 15 saat
ders alýp, geri kalan zamaný pratik stajlarla geçiriyor ve mesleðini icra ediyor.
DBSO eðitimi, normal bir Orta Dereceli Eðitim Diplomasýna hak vermiyor.
Kýsmi zamanlý eðitim gören öðrenciler,
mesleklerine iliþkin yetenek belgesi veya normal eðitimin 2. kademesine (4.
sýnýf) eþ deðer bir diploma alýyorlar.
C. Yüksek öðretim
Bu eðitim iki bölüme ayrýlýr:
• üniversite eðitimi (en az dört yýl)
• üniversite dýþý yüksek eðitim :
-uzun dönem (4 veya 5 yýl )
-kýsa dönem (3 veya 4 yýl )
Genel olarak, bu okullara kayýt yapmak için aranan þartlar aynýdýr: lise
diplomasýna sahip olmak (Certificat
d’enseignement secondaire superieurCESS / Diploma Secundair Onderwijs)
Belçika’da yüksekeðitimlerin hepsi
üniversite eðitimi deðildir, fakat üniversite olmayan yüksekokullarýn çoðunluðu düzenli ve kayda deðer eðitim vermektedir.
Bu “yüksekokullar” þu diplomalarý
verirler:
• Ýnþaat, endüstri mühendisliði vs.
(uzun dönem)
• Sekreter, hemþire, bilgi-iþlem uzmaný, stilist, branþ öðretmeni, vs. (kýsa
dönem)
Bu eðitime meslek dallarýnýn bir çoðu dahildir: ziraat, endüstri ve sanat,
Eylül 2007
ekonomi, týp dýþý (paramedikal), sosyal, eðitim bilimi vs. dallarý.
Üniversite ve yüksekokullar, 2004 yýlýnda yürülüðe giren Bologna reformundan beri Bachelor ve Master derecelerinde diploma veriyor. Akademik
çalýþmalarýný derinleþtirmek isteyen öðrenciler ise, doktora yapabilir.
Kaðýt üzerinde ortaöðrenimini tamamlamýþ her öðrenci istediði dalda
yüksek eðitim görme hakkýna sahipse
de, yukarýda da belirtildiði gibi oratöðrenimini teknik veya meslek okullarýnda tamamlayan öðrencilerin baþarý þansý daha az. Ayrýca bazý branþlarda özel
giriþ sýnavlarý düzenlenebileceði gibi
(mesela politeknik), bazý branþlarda ise
her yýl sadece en iyi öðrenciler belirlenen boþ yer sayýsýna göre bir sonraki
sýnýfa geçebiliyor (mesela týp).
OKUL SEÇÝMÝ
Veliler her düzeyde okul seçiminde
dikkatli olmalýdýrlar, özellikle de temel
ve orta dereceli eðitimde.
Elbette ki bazý durumlarda maddi
avantajlar, mesela okulun yakýnlýðý,
toplu taþýma araçlarýnýn kolaylýðý gibi
aile düzenini zorlaþtýrmayacak durumlar hesaba alýnmalýdýr. Fakat, ayný zamanda okul seçimini yaparken
kendi deðerlerimizi ve çocuklarýmýzýn
geleceðini de göz önünde bulundurmalýyýz.
Velilere yapýlacak öneriler: öðrencilerin gelecekte alacaðý eðitimi düþünerek okulla ilgili yeterince bilgilenmek, bu konuda bilgi sahibi kiþilerle
görüþüp bilgi almak. Okulun bilgilendirme günü (“Portes overtes”) veya
baþka bir gün gidip okulu görüp okul
hakkýnda bilgi almak ve çocuðunuzla
eðitim ve okul konusunda yeterince
konuþup tartýþmak. Ayný zamanda,
öðretmenin ve yetkili C.P.M.S ( Ruhbilimi, Saðlýk bilimi, Sosyal hizmetler
Merkezi ) merkezlerinin de fikrini almak önemlidir. Her okulda C.P.M.S
yetkilileri ekip halinde çalýþýp velileri
okul hakkýnda bilgilendirip gerekli
adresleri verirler. Ayrýca öðrencinin
geçmiþini (eðitim durumunu) göz
önünde bulundurarak izleyeceði bir
sonraki eðitimle ilgili bilgi verir, öneri yaparlar.
Sayfa 5x.qxp
09.09.2007
00:35
Seite 1
Eylül 2007
5
Belçika’daEÐÝTÝM
3- NORMAL EÐÝTÝMDE
ZORLUK YAÞAYAN VE
ÖZÜRLÜ ÇOCUKLAR
ÝÇÝN ÖZEL EÐÝTÝM
Bazý çocuklarý geliþiminde sorun olabilir. Bu fiziksel veya zihinsel olduðu
kadar davranýþla ilgili bir sorun da olabilir. Özel þartlarda eðitilmesi gereken
bu çocuklar için özel okullar mevcut.
Bunlara “uygulamalý eðitim” demek daha doðru olur. Temel öðretimde (anaokulu, ilkokul) olduðu kadar ortaöðretimde de bu okullar mevcuttur.
Bir öðrencinin uygulamalý eðitime
kaydý için belirli þartlar, kurallar istenmektedir. Bu eðitim kendine özgü bir
takým problemlerle karþýlaþan çocuklar
için kurulmuþtur. Örneðin: önemli eðitimsel sorunlar, kronik hastalýklar, iþitme, görme bozukluðu, hastalýk sonrasý kalan izler, davranýþ bozukluklarý, zihinsel eksiklik, tutum ve davranýþ
uyumsuzluðu, sosyal uyumsuzluk.
fazla 10 kiþilik sýnýflarda öðrencilere
yardýmcý olup, eðitim verirler.
Öðrencinin özel eðitime kaydý ve göreceði eðitim konusundaki karar öðrencinin velisi, öðrenci ve öðretmeni
ile görüþüldükten sonra C.P.M.S ve
“Centre Guidance” yetkililerinin vereceði öneri ve tavsiyeler üzerine alýnýr.
Veliler bu konuda verecekleri kararda
tamamen özgürdürler.
Orta dereceli okullarda özel eðitim
dört farklý oluþum içindedir ve öðrencinin elveriþsiz durumunun derecesine
göre, öðrenmeden özerkliðe, sosyalleþmeden meslek eðitimine, teknikten sanata, genel eðitimin olaðan uygulamasýna kadar gidebilir.
Farklý sorunlarý olan çocuklar ayný sýnýfa konmazlar.
Ortaokul düzeyinde, özel eðitim 4
farklý þekilde uygulanýr ve bu düzenlemeler öðrencinin problemine, öðrenim
durumuna, yeteneklerine, sosyal durumundan genel, sanat, meslek ve teknik
eðitim programý uygulamasýna kadar
gidebilir.
B. Flaman
“Uyarlamalý Eðitimi”
Temel orta eðitimde de, özel eðitim
sistemleri mevcuttur. Temel Eðitim döneminde (Anaokulu ve Ýlkokul) özel
eðitim prensipte 6 yaþýnda baþlýyor ve
7 yýl sürüyor. Eðer ortaokula geçiþ döneminde çok zorluk çekilecekse bu süre en fazla 9 yýla uzatýlabilir. Öðrencinin yaþadýðý soruna göre (akli denge
bozukluðu, görme özürü, vs.) 8 ayrý
tipte eðitim var.
Orta Dereceli Eðitimde ise BuSO denilen özel okullar mevcut. Bu okullarda ihtiyaç duyulan her türlü imkan saðlanýyor ve öðrenci, kendi geliþimine
A. Frankofon
“Uyarmalý Eðitimi”
Bu yazýda kullanýlan tüm illüstrasyonlar,
Flaman Eðitim Bakanlýðý’nýn ‘Onderwijs in
Vlaanderen’ adlý broþüründe yayýnlanmýþtýr
ve Judith Vanistendael’e aittir.
Okullarda görev yapan uzmanlar
özel hazýrlanmýþ somut metotlarla en
Ýlkokullarda
anadilde eðitim
tartýþýlýyor
Serpil Aygün
laman Katolik Eðitim Kurumlarý
Baþkaný Mieke Van Hecke Flamanca olarak yayýnlanan haftalýk
haber yorum dergisi Knack ile yaptýðý bir
söyleþide “Ýslam din derslerinin yaþamýn
gereklerine uygun hale getirilmesini istedi ve bazý koþullarýn yerine getirilmesi
halinde Ýslam din derslerinin katolik
okullarda da verilebileceðini” söyledi.
Van Hecke ayrýca ilkokullarda bazý derslerin öðrencilerin anadillerinde Türkçe ya
da Arapça olarak verilebileceðini belirtti.
Bazý Katolik okullarda Ýslam dersleri
verildiðini ifade eden Van Hecke, “bir takým koþullar yerine getirildiðinde bu
mümkün olmalý. Okulda önemli sayýda
Müslüman öðrenci olmalý ve ders veren
din dersi öðretmeni okulun katolik ruhuna sadýk kalarak, okula baðlý olmalý ve
dersin içeriðinde tanýnmýþ organlar tara-
F
göre yavaþ yavaþ sosyal yaþama kazandýrýlýyor. Sýnýf kavramýnýn olmadýðý BuSO okullarýnda her öðrenci kiþisel takip ve tedaviyle özel eðitim alýyor. Burada da 8 ayrý tipte eðitim veriliyor ve
böylece Temel eðitimdeki sistemle devamlýlýk saðlanýyor.
Temel eðitimde de, orta eðitimde de
özel okullardan normal okullara geçiþ
olanaðý mevcut. Geliþimini iyi sürdüren
ve normal okula gidebilecek olan öðrenciler için Birleþik Eðitim (Geintegreerd Onderwijs) sunan okullar var. Bu
sistemin sayesinde özürlü öðrenci için,
normal okullarda bulunmayan eðitimci
ve uzmanlar özel okullardan getirtiliyor.
fýndan bazý küçük ayarlamalar yapýlmalý”
dedi.
ilkokullarda bazý derslerin öðrencilerin
anadillerinde verilebileceðini ifade eden
Van Hecke “Eðer öðrencilerin dersleri
daha iyi anlayýp, baþarýlý olmalarýný saðlayacaksa neden olmasýn? Uyumu kolaylaþtýrmak için ne gerekiyorsa yapmalýyýz”
dedi ve bu seçeneðin pedagoglar tarafýndan araþtýrýlmasý gerektiðini sözlerine ekledi. Daha önce de Anvers Belediyesi
Eðitim Encümeni Robert Voorhamme da
benzeri bir öneri getirmiþ ve tartýþmalara
yol açmýþtý. Van Hecke, bu tür önerilere
hemen karþý çýkýlmamasýný istedi ve “yabancý kökenli öðrencilerin okullarda diðer arkadaþlarýna göre daha baþarýsýz olduðu bir gerçek. Bunda sadece aile ve
okul arasýndaki kültürel farklar deðil dil
bilgisinin yetersiz olmasý da büyük rol
oynuyor” þeklinde konuþtu. Van Hecke,
“ilkokullarda anadilde eðitimin bu farký
kapatmaya yardýmcý olacaðýný” söyledi.
EATA’dan ‘Abi-Abla’ Projesi
Avrupa Türk Akademisyenler Birliði (EATA)nýn Belçika
örgütlenmesi 1997 yýlýndan
beri baþarýlý bir þekilde abiabla projesini yürütüyor. Ýlkokul düzeyindeki çocuklara
deslerinde yardýmcý olmak
ve bu yöntemle çocuðun
kendisine örnek alabileceði
üniversiteli bir abi, bir abla
yaratmak amacýný taþýyan
proje ayný zamanda üniversitede okuyan gençlere de sorumluluk yüklerken, harçlýk
kazanmalarýný da saðlýyor.
Serpil Aygün
elçika EATA’nýn yaklaþýk
on yýldýr sürdürdüðü “abiabla projesi” ilk önce Türk
öðrencilerle sýnýrlý tutulmuþ. Schaerbeek’te 3 okulda baþlayan proje, þu
anda hem Schaerbeek hem de Saint-Josse Belediyelerinde pek çok
okulda çalýþmalarýný yürütürken,
farklý kökenlerden yabancý çocukla-
B
ra da dersler veriliyor. Son 3 yýlda
çocuklara ayrýca seramik ve müzik
çalýþmalarý da yaptýrýlýyor. Çocuklara dersler ücretsiz verilirken, üniversite öðrencisi abi ablalar saat ücreti
alýyorlar. Çocuðun merkezde tutulduðu sistemde aile, okul ve abi ablalar birlikte çalýþarak çocuðun baþarýsýný yükseltmeye çalýþýyorlar. Burada velileri okula ve çocuðun eðitimine yaklaþtýrýrken, okulun da veliyi daha iyi anlamasý açýsýndan abi
ablalar iletiþim kurucu rol de alýyorlar. Abi-abla projesi ile sadece derslere yardým deðil sosyalleþmeyi de
saðladýklarýný belirten EATA koordinatörü Derya Ertorun, “ders verilen
çocuk sayýsý sürekli deðiþiyor ama
þu an itibariyle 150’ye yakýn öðrenci
ve 20’den fazla abi-ablamýz var”
derken, bu abi-ablalara pedagoji
eðitimi verildiðini belirtiyor. Ayrýca
göç tarihinin anlatýldýðý abi-ablalarýn
böylece ders verdiði çocuðu ve sosyal ortamýný anlamasý hedefleniyor.
Çocuklarla çeþitli sosyal kültürel faaliyetlerin de yapýldýðýný anlatan Ertorun, sinema, tiayatro,velilerin de
katýldýðý piknikler organize ettiklerini anlatýyor.
Sayfa 6x.qxp
09.09.2007
05:01
Seite 1
6
Eylül 2007
Belçika’daEÐÝTÝM
Aileler gençler üzerinde
baskýcý tutum izliyorlar
Ergenlikte verilecek cinsel eðitimde, ailelerin çocuklarýna destek olmak için neler yapabileceðini
Pedagog Dr. Melda Alantar ile Binfikir okurlarý için görüþtük.
Emel Kýlýç
arklý bir kültürün içinde yaþamak ve ona alýþmak sadece yetiþkinler için deðil, gençler için
de büyük sorun. Gençler, geleneksel
kültür ve farklý bir kültürü tanýmak
arasýnda bocalarken; aileleri ile de kuþak çatýþmasý yaþýyorlar. Hem gençlerin hem ailelerinin zaman zaman sýkýntýya düþtüðü ergenlik döneminde,
çocuklara ve gençlere cinsel eðitimin
nasýl verileceði ve bu konuda ailelere
düþen görevlerin neler olabileceðine
dair Pedagog Dr. Melda Alantar ile görüþtük.
F
Öncelikle ailelerin gençler üzerinde
aþýrý baskýcý bir tutum sergilemekten
kaçýnmalarý gerektiðine dikkat çeken
Dr. Alantar, ''Farklý kültürlerde yaþayan
genç ve aileler ergenlik döneminde
pek çok sýkýntý yaþýyor. Bunun için aileler, göç ettikleri ülkenin dilini öðrenerek yaþadýklarý toplum hakkýnda bilgi sahibi olmalý. Çocuklarýnýn eðitimlerine önem vermeli'' dedi.
Dr. Alantar, kuþaklar arasý çatýþmanýn, göç edilen ülkenin deðer yargýlarý, yaþam biçimleriyle karþýlaþýlýnca daha da alevlendiðini vurgulayarak,
gençlerin ''Türkiye'li'' deðil, ''Avrupalý''olarak yaþamak istediklerini söylerken, anne babalarýn geleneksel deðerlere önem verdiðini anlattý.
malýdýrlar.
Anne-baba-ergen, etkin iletiþim becerisini geliþtirmek için çaba göstermelidir. Gence konuþmasý için fýrsat tanýnmalýdýr. Eðer yetiþkinler durmadan
kendi düþüncelerini anlatýrlarsa ergen
hiç konuþmaz. Onun sözlerini sadece
açýklýk getirmek için kesmek gerekir ;
“bakalým söylediðini anlamýþ mýyým ?” ,
“eðer doðru anladýysam hayatýna çok
karýþtýðýmý söylemek istiyorsun” gibi
cümleler onu anlamaya yöneliktir.
Anne-baba nutuk atmaktan kaçýnmalýdýr. “Ben senin yaþýndayken kýzlar
ve erkekler ayrý okullara giderlerdi” veya “eskiden her þey zordu” gibi mesajlar üstünlük taslandýðý izlenimini verdiði için iletiþimi kesintiye uðratýr.''
Çocuklarýnýzla cinsellik üzerine
konuþun
Dr. Alantar, ergenliði söyle tanýmladý:
Ergenlik kendini arama ve bulmaya çalýþma süreci. Ergenin benlik arayýþýnda cinsel kimlik oluþumu çok önemli. Çocuklar erkeklik ve kadýnlýða
adým atarlar. Hormonlardaki deðiþimler bedene yansýr. Üremek için gerekli bedensel olgunluða ulaþmalarýna karþýn, cinsellik ve aþk gibi konularda
merak, arayýþ ve karmaþa içindedirler.
Ergene göre aþk coþku yýðýný, karmaþýk bir duygudur. Sevecenlik, baðlýlýk, birlikte olmak, sevmek ve sevilmek isteði genci heyecanlandýrýr. Ergenlik keþif ve ilk yürek çarpýntýlarýnýn çaðýdýr. Bir sýnýf arkadaþýna yönelik tutku ya da ulaþýlmasý zor bir sanatçýya duyulan platonik aþk ergeni altüst edebilir.
Ergenlik ayný zamanda insanýn kendisini deneyimsiz ve güçsüz hissettiði
bir çaðdýr. Genç kýrýlgandýr ve çabuk incinir. Birden alevlenen ve en ufak
bir sorunla karþýlaþýldýðýnda sönen kývýlcým aþklarý onun kafasýný kurcalar.
Bazen neþeli ve enerji dolu, bazen de mutsuz ve üzgündür.
cesi dönemden itibaren cinsel geliþim
üzerinde anne-baba ve okuldan doðru,
öz ve yaþýna uygun bilgiler alan çocuklarýn ergenlik dönemine daha kolay
uyum saðladýklarý gözlemleniyor. Çünkü genç ile ailesinin iletiþim kanallarý
açýktýr. Ergen anne-babasýna inanýr ve
onlarýn her zaman kendisine yardýmcý
olacaklarýný bilir.
Çocuk ergenlik çaðýna gelene kadar
yýllarca kadýn-erkek iliþkilerini izlemiþtir. Ebeveynlerini gözlemlerken duyup,
gördükleri ve yaþadýklarý çocuklarýn erkek ve kadýn olmanýn ne demek olduðu hakkýndaki görüþlerini belirtebilir.
Ana-baba yaþantýlarýyla çocuða örnek
olmalý ve ona çocukluk döneminden
itibaren bir ahlak duygusu kazandýrmalý.''
Anne babalarýn gençlere karþý
tutumlarý nasýl olmalý?
Dr. Alantar, gençlerin yaþadýklarý ülkenin bakýþ açýsýndan etkilenmemelerinin mümkün olmadýðýný belirtirken;
ebeveynlerin bu konuda kendilerini
çaresiz hissettiklerini ifade etti.
Ailelerin ergenlik döneminde çocuklarýyla yaþadýklarý sorunlarý aþabilmek
için önce kendilerini deðiþtirmeleri gerektiðinin altýný çizen Dr. Alantar, ailelere þu önerilerde bulundu:
''Anne-babalar bu dönemde kendi
gençlik yýllarýný anýmsayarak çocuklarýna yardýmcý olabilirler ; ” benim için bu
dönemde gerçekten zor olan neydi ve
bu zorluðu nasýl aþtým ?”. Gence ulaþabilmek için yetiþkinler onunla arkadaþ
olmalý, deneyim ve duygularýný paylaþ-
‘Ergenlik keþif çaðýdýr’
Yetiþkinlerin çocuklarýyla cinsellik
üzerine konuþmakta zorlandýklarýný
bunun yaný sýra; gencin medya, okul,
arkadaþlar, eriþkinler ve hatta ana babalardan çeliþkili mesajlar aldýklarýn dile getiren Alantar, ailelerin çocuklarýný
ergenlik çaðýnýn deðiþikliklerine hazýrlamalarý gerektiðini vurguladý.
Çocuklarýn çoðunun ergenlik dönemine ilköðretim dördüncü ve beþinci sýnýfta girdiðini kaydeden Dr. Alantar, çocuklara ergenlik öncesi verilecek
bilgileri þöyle sýraladý:
''Çocuða geçireceði cinsel geliþimi
öðretibilmek için yetiþkinler gerekli bilgileri edinmeli ve aktarmalý. Okul ön-
Cinsel hastalýklardan korunma
yöntemleri anlatýlmalý
Peki aileler, çocuklarýný onlara zarar
verecek tutumlardan nasýl koruyacaklar? Bu konuda Alantar, gençlerin bu
konuda sorumluluklarýnýn bilincinde
olmasý gerektiðini belirterek, ''Ergen
cinselliðini nasýl algýlayacaðýný, karþý
cinsle beraberliklerde üstleneceði sorumluluklarý bilmelidir. Genç karþý
cinsle iliþkilerinin ne kadarýna izin verildiði hakkýnda bilgi sahibi olmalýdýr.Örneðin “Grupla çýkabilirsin ama 15
yaþýndan önce gerçek bir çýkmaya izin
yok! þeklinde söylenebilir'' diye konuþtu.
Dr. Alantar, ailelelerin kýz ve erkek
çocuða cinsel hastalýklardan korunma
ve yöntemleri, hamilelik, cinsel yolla
geçen hastalýklardan, gebelikten korunma yöntemlerinden bahsedilmesi
gerektiðinden söz ederek þöyle devam
etti:
“Bazý korunma yöntemlerinin cinsel
hastalýklarýn bulaþmasýný engelleyemeyeceði anlatýlmalý, gerekiyorsa bu bilgiler uzmanlar tarafýndan gence iletilmelidir. Ergene cinsel hastalýk ve gebelikten korunmanýn en etkili yolunun özellikle ergenliðin ilk yýllarýnda cinsel iliþkiye girmeyi ertelemek olduðu anlatýlabilir.
Anne-baba gençle hangi cinsel deneyimlerin daha sonraki yýllara býrakýlmasý gerektiðini konuþabilir. Ona cinselliðin güzel ve özel bir deneyim olduðu
ve bu nedenle belki de ilk kez deðer
verdiði kiþiyle yaþamasý gerektiði vurgulanabilir.
Ergen kadýn ve erkek olabilmenin
cinsel birleþme becerisinden çok daha
fazlasýný gerektirdiði anlatýlabilir. Gencin erkek, eþ ve baba olarak gelecek
yýllarda yükleneceði rollerdeki baþarýsý
koruma, baðlýlýk, þefkat, sabýr gibi kiþilik özelliklerine baðlýdýr. Genç kýz için
de sadece diþiliði deðil, gözetip büyütme, ilgi, anlayýþ ve sevgi alýp verme gibi becerileri kadýnlýðýný tanýmlayacak.''
Sayfa 7x.qxp
09.09.2007
04:56
Seite 1
Eylül 2007
Belçika’daEÐÝTÝM
7
Ayný sorunlara farklý çözümler
Erdem Resne
Okulda ayýrýmcýlýða ve
lisan eksikliðine karþý
önlemler
Hayatýn her alanýnda karþýlaþýlabilecek ayýrýmcýlýk, aslýnda okullarda baþlýyor. Sadece yerli / yabancý ayýrýmý deðil, sosyal adaletsizlik de çocuklar arasýndaki uçurumu açýyor. Son olarak
Brüksel Belediye okullarýnda yapýlan
bir araþtýrmaya göre velilerin eðitim
düzeyi ve sosyal imkanlarý, çocuklarýn
eðitiminde baþarý faktörünü birebir etkiliyor.
Ayrýca yabancý asýllý çocuklarýn bir
engeli daha olabiliyor: lisan eksikliði.
Evde konuþulan anadili kültürel açýdan
zenginlik olduðu kadar, sosyal þartlar
ve getolaþma ile birleþince büyük bir
engel oluyor ve çocuklar, eðitim verilen ülke dilini öðrenmekte zorlanýyor.
Son olarak Flaman bölgesinde bazý eðitimciler, zorluk çeken çocuklara kendi
anadillerinde eðitim verilebileceðini
belirtip yeni bir tartýþma yarattýlar. Flaman okullarýnda Arapça ve Türkçe
dersler olabilir mi?
Ayýrýmcýlýkla mücadelede ve dil eksikliðini gidermede Eðitim Bakanlarýnýn aldýklarý önlemleri sorduk. Burada
da Flamanlarla Frankofonlarýn deðiþik
bakýþ açýlarý var.
“Anaokulu önemli”
Flaman Eðitim Bakaný Frank Vandenbroucke (Sp.a), anadilinde eðitim tartýþmalarýný yersiz buluyor. Bakanýn sözcüsü Ward Verhaeghe’ye göre “tabii ki
okullar, tüm anadillerini konuþan çocuklara yönelmek zorunda. Bu baðlamda çocuklarýn anadillerini iyi konuþmalarý önemli fakat Flaman okullarýndaki eðitime ayak uydurmalarý için,
tek bir öðretim dilinin, Flamanca’nýn
olmasý þart.” Verhaeghe, devlet olarak
anadilinde özel kurslara karýþamayacaklarýný, herkesin istediði dilde eðitim
düzenlemekte serbest olduðunu belirtiyor fakat resmi okullarda anadilinde
ders düzenlemeyeceklerini vurguluyor.
Sosyal ve kültürel ayýrýmcýlýða ve özellikle yabancý öðrencilerin yaþadýðý zorluklara karþý Flaman hükümeti, okullarla
ortaklaþa çözümler arýyor. Öncelikle
okullar, kendi içlerinde çeþitliliði saðlamaya teþvik ediliyor: “mesela bir okulda
çok az yabancý varsa, önce yabancý kayýtlara yönelelim denebilir. Böylece çok
çeþitli bir okul yaratýlabilir.” Okullarýn
Flaman hükümetinden aldýklarý ödenekler de artýk eðitim ve dil seviyesine baðlý. Bu unsur ters tepki yaratma riski taþýsa da, Ward Verhaeghe bu uygulamanýn
tüm okullarý iyi bir seviye yakalamaya
teþvik edeceðini ve eðitim düzeyinin
yükseleceðini vurguluyor.
Son olarak Flamancayý iyi öðrenmeleri için yabancý asýllý çocuklarý en erken
yaþta anaokuluna çekebilmek için bu
yýl kampanya baþlatýlýyor. Verhaeghe:
“veliler anaokulunun önemini kavramalý. Yabancý toplumlara ulaþabilmek için
derneklerle iþbirlikleri kuracaðýz. Bu iþbirliðinde köprü görevi yapacak bir kiþiyi iþe aldýk bile.” Flaman Eðitim Bakanlýðýnýn Klasse voor Ouders (Veliler
Sýnýfý) adlý bilgilendirme dergisi artýk
yabancý ailelere ulaþmak için velilere
kendi dillerinde de mektup gönderiyor.
“Türkçe resmi dersler de
var”
Frankofon tarafta ise anadilde eðitime farklý yaklaþýlýyor. Sosyal ve kültürel farklýlýklarý azaltmak ve ortak yaþa-
mý kolaylaþtýrmak için Frankofon Hükümet, resmi okullarda yabancý dilde
ek dersler düzenliyor. Eðitimden sorumlu Fransýz Topluluk Baþbakaný Marie Arena’nýn danýþmaný Roger Godet
anlatýyor: “Türkiye ve Fas gibi ülkelerle uluslararasý anlaþmalarýmýz var ve
bu ülkelerden öðretmenler getirtiyoruz. Normal ders saatlerinin dýþýnda bu
öðretmenler, öðrencilere kendi dil ve
kültürlerini aktarýyorlar. Böylece çocuklar, büyük bir avantaj olan kültürlerine baðlý kalabiliyorlar ve ayný zamanda da kültürel etkileþim saðlanýyor. Diðer çocuklar ve yerli öðretmenler de farklý kültürlere açýlýyorlar.” Bu
dersler, Fransýz Topluluðunun müfredatýna uygun þekilde verilmek zorunda. Þu an Fransýz Topluluðunda 13
okulda ders veren 12 Türk öðretmen
bulunuyor.
Sosyal amaçlý özel dersler de yabancýlarý dil öðrenmeye itiyor. Çocuklarý
okula yeni yazýlan anne-babalar, hatta
büyükanne ve büyükbabalar, gerekli
olabilir diye dil öðreniyorlar. Bu da çocuðun eðitimi için artý deðer.
Diðer yandan sosyal ve kültürel ayýrýmcýlýða karþý da çalýþma yürütülüyor.
Roger Godet, bu çalýþmalarý iki ana
grupta düzenlediklerini anlatýyor: “ilk
olarak sosyal adaletsizliði gidermeye
çalýþýyoruz. Velilerin gelir veya eðitim
düzeyinden dolayý zorluk çeken öðrencilerin fazla olduðu okullarý tespit
edip oraya daha fazla imkan aktarýyoruz. Bu okullar, sosyal ve kültürel faaliyetler düzenlemek için ek bütçe alýyorlar. Ardýndan yabancýlara özel sorunlarý gidermeye çalýþýyoruz. Mesela yeni
gelen çocuklara dil kursu ve zorluk çeken öðrencilere dil dersi verilecek ara
sýnýflar var.”
Sayfa 8x.qxp
09.09.2007
01:03
Seite 1
8
Eylül 2007
Belçika’daEÐÝTÝM
EÐÝTÝMDE FIRSAT EÞÝT(SÝZ)LÝÐÝ
‘Beyaz tebeþir daha iyi yazýyor’
Brüksel Serbest Üniversitesi
Tempus Omnia Revelat (TOR)
Çalýþma Grubunun "Wit krijt
schrijft beter" (Beyaz tebeþir
daha iyi yazar) adýndaki kitapta yayýnladýðý araþtýrmalara göre Türk ve Fas kökenli
öðrencilerin yaklaþýk yarýsý
ortaöðretimi diploma alamadan terk ediyor. Türk ve Fas
kökenli erkek öðrencilerin
yüzde 20’sinden azý, kýz öðrencilerin ise yüzde 25’i yüksek öðrenime baþlayabiliyor.
Bu oran Belçikalýlar’da erkek
öðrenciler için yüzde 57, kýz
öðrenciler de ise yüzde 71.
Haber Merkezi
niversiteler arasý araþtýrma
grubu SONAR tarafýndan
9000 Flaman genci arasýnda
yapýlan ve “Wit krijt schrijft beter” adý
altýnda Garant yayýnevi tarafýndan
basýlan 106 sayfalýk kitapta yayýnlanan araþtýrmada yabancý kökenli öðrencilerle Belçikalý öðrencilerin baþarýlarý karþýlaþtýrmalý bir þekilde ele alýnýyor ve aradaki uçurumun nedenleri açýklanmaya çalýþýlýyor.
Faslý ve Türk kökenli öðrencilerin
yaklaþýk yarýsýnýn, düþük sosyoekonomik çevre, evde baþka bir dilin konuþulmasý ve okula geç baþlanmasý nedeniyle orta öðrenimlerini diplomalarýný alamadan terk ettik-
Ü
leri ortaya çýktý. Faslý ve Türklerin %
40’dan daha fazlasý orta öðrenime
12 yaþýndan sonra baþlýyor ve hemen derslerde geri kalýyor. Araþtýrmacýlara göre eðitimin erken aþamalarýndaki geri kalmanýn telafi edilmesi çok zor.
Yabancý kökenli gençlerin okul
yaþamlarý çok sorunlu: büyük bölümü ortaöðretime yetersiz olarak
baþlýyorlar, genel ortaöðretime daha
az oranda devam ediyorlar. Belçikalý arkadaþlarýna göre de daha fazla
sýnýfta kalýyorlar. Flaman Bölgesi’nde Türk ve Kuzey Afrika kökenli öðrencilerin yaklaþýk yarýsý ortaöðretimi diploma alamadan terk ediyor. Türk ve Kuzey Afrika kökenli
erkek öðrencilerin yüzde 20’sinden
azý, kýz öðrencilerin ise yüzde 25’i
yüksek öðrenime baþlayabiliyor. Bu
oran Belçikalýlar da erkek öðrenciler
için yüzde 57, kýz öðrenciler de ise
yüzde 71. Açýklamalar 3 alt grupta
toplanmýþ. Ýlk grup göçmenler Belçika’ya
ilk geldiðinde yaþanan
uyum problemlerinin olasý olumsuz
sonuçlarý (uyum ya da bütünleþme
perspektifi) üzerinde yoðunlaþýyor.
Ýkinci alt grupta olumsuz aile çevresi ele alýnýyor. Ayný sosyo-ekonomik
katmandan gelen Belçikalýlar yabancý kökenlilere göre daha az
problemli. Üçüncü altgrup ise annebaba, kardeþler ve yaþýtlarýn manevi
ve pratik desteðini vurguluyor.
Alt sosyo ekonomik katmanlardan
gelen öðrencilerden Belçikalýlar yabancý kökenlilere göre daha fazla
bir oranda lise diplomasý almayý baþarýyorlar.
Ankete katýlan öðrencinin doðduðu ülke ve daha önemlisi evde konuþulan dil öðrencinin baþarýsýnda
rol oynuyor. Dil özellikle kýz öðrenciler için çok önemli. Evlerinde Flamanca konuþulmayan kýz öðrencilerin ortaöðretimi baþarýyla bitirme
þanslarý çok az.
Yabancý kökenli öðrencilerin çoðunlukla meslek okullarýna gitmesi
ve genel ortaöðretim okullarýna yeterince yönlendirilmemesi yüksek
öðrenime ulaþamamalarýndaki en
önemli neden olarak ortaya çýkýyor.
Belçika eðitim sisteminde eðitim
yaþamýnýn ilk aþamalarýnda yaþanan
yetersizlik ya da geri kalmýþlýk hiçbir
þekilde tamamen telafi edilemiyor.
Öðretmenler öðrenci saldýrýsýna karþý özel sigorta yaptýrýyor
Belçika’da 27.000’i aþkýn öðretmen, çalýþma sigortasýnýn yaný sýra özel “saldýrý” poliçesi
yaptýrdý. Öðrencilerin saldýrýsýndan korkan öðretmenler, yeni
öðretim yýlýnýn baþlamasýna az
zaman kala bu özel sigortaya
hücum ettiler.
Ethias sigorta þirketinin
1999’dan beri sunduðu özel poliçe’ye olan ilgi, son yýllarda üçe katlandý ve sigortalanan öðretmen sayýsý
27.000’i aþtý. Sigorta sadece okuldaki
saldýrýlara deðil, okul dýþýnda kurulan
pusulardaki olaylar için de geçerli.
Bu rakamlar, “okulda þiddet arttý”
sonucuna varmak için yeterli deðil. Öðretmenlerin, baþka ülkelerde yaþanan öðrenci þiddeti haberlerinden de
etkilenip endiþelenmesi büyük ihtimal. Polis raporlarýna göre ise geçen yýl þiddet
biraz artmýþ fakat sigortalanan öðretmen sayýsý abartýlý.
2005 yýlýnda 2.100 þiddet raporu yazan polis, 2006’da okuldaki
þiddet olaylarý için 2.500 dosya açmýþ.
Belçika'da üniversiteye giriþ serbest
ama sýnýfta kalma oraný yüksek
Üniversitede
ilk yýl eleme yýlý
Belçika'nýn eðitim yapýsý karmaþýk. Üniversiteye girmek için
lise diplomasý yeterli ama ilk
yýlda öðrencinin baþarýsý sýký bir
programla ölçülüyor.
Erdinç Utku
elçika'nýn Avrupa'da benzeri
bulunmayan karmaþýk bir
eðitim yapýsý var. Belçika'da
eðitim 18 yaþýna kadar zorunlu. Eðitim süreci, anaokulu (2.5-6 yaþ); ilkokul (6-12 yaþ); ortaöðretim (12-18 yaþ)
ve yükseköðretim (18 yaþ sonrasý ve
zorunlu deðil) gibi 4 farklý aþamadan
oluþuyor.
Ön lisans ve lisans programlarýna
girebilmek için ortaöðretim diplomasý
yeterli.
Belçika'da lise diplomasýna sahip
olan herkes sýnavsýz olarak (týp, diþ
hekimliði, inþaat mühendisliði ve mimarlýk dýþýnda) hemen hemen tüm
alanlara kayýt yaptýrabiliyor. Üniversiteye giriþ serbest, ama üniversitenin
ilk yýlýnda sýnýfta kalma oraný çok
yüksek. Geleneksel olarak Belçika'da
üniversitenin ilk sýnýfý sadece öðrencinin baþarýsýnýn ölçüldüðü yýl olarak
deðil, ayný zamanda ''seçme ve eleme'' yýlý olarak algýlanýyor.
B
Öðrencilik hayatýnda
üç önemli basamak
Öðrencinin yönlendirilmesinde iki
önemli an var: Birincisi öðrencinin ortaöðretim okulu seçmesi gereken ilkokul sonu (12 yaþ). Ýkinci an, asýl
yönlendirmenin yapýldýðý ortaöðretimin ilk kademesinin bitirildiði, yani
ikinci sýnýf sonu (14 yaþ). Öðrenci, genel, sanat, teknik ya da mesleki eðitimden birini seçerek geleceðini belirliyor.
Alan seçimi gelecek için önemli
Ortaöðretimin ilk kademesinin tamamlanmasýndan sonra öðrencinin
yapacaðý alan seçimi kendi geleceði
için yaþamsal öneme sahip. Bu noktada öðrencinin eðitim alaný ve gelecekteki kariyeri belirlenmiþ oluyor. Öðrenciler yaptýklarý bölüm seçimine göre ortaöðretim sonunda üniversiteye
devam ediyor, ya da çalýþma hayatýna
atýlýyorlar.

Benzer belgeler