yurtta kalan üniversite öğrencilerinin aileleri ile ilişkilerinde
Transkript
yurtta kalan üniversite öğrencilerinin aileleri ile ilişkilerinde
YURTTA KALAN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN AİLELERİ İLE İLİŞKİLERİNDE YAŞADIKLARI KUŞAK ÇATIŞMASININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Hatice ŞİMŞEK BEKİR* Arş. Gör. Uzm. Hande ŞAHİN* ÖZET Bu araştırma Ankara ili Zübeyde Hanım ve Beştepe Kız Öğrenci yurdu’nda kalan 1. sınıf kız öğrencilerin aileleri ile yaşadıkları kuşak çatışmasının çeşitli değişkenlerle ilişkisini incelemek amacıyla planlanmış ve yürütülmüştür. Araştırmada öğrencilerin %52.0’sinin aileleri ile çatışma yaşadıkları, çatışma yaşanılan konuların başında ise %48.1 ile kardeşlerin geldiği belirlenmiştir. Öğrencilerin yaşı ve sahip olduğu kardeş sayısı ile ailede çatışmalar yaşandığında aile üyelerine yabancılaşma durumu arasında önemli bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Ayrıca öğrencilerin yaşı ve baba mesleği ile kitle iletişim araçlarının çatışmalara olumsuz etkisi olma durumu arasında da istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Üniversite gençliği, kuşaklararası çatışma, ebeveyn-genç ilişkisi ABSTRACT This study has been planned and implemented in order to examine with the variables the relationship about generation gap between female students having 1st university grade staying at Zübeyde Hanım Dormitory and Beştepe Female Dormitory and their families. In the study, it has been determined that 52.0% of the students have generation gap with their families and main aspect for the gap is their siblings with 48.1%. It has been found that there is a substantial relationship between the age of the students and the number of siblings and the situation about being alienated when they have controversies (p<0.05). Besides, there is significant relationship statistically between the age of the students and the profession of their fathers and the negative effects of mass communication tools (p<0.05). Key Words: University youth, generation gap, relationship between parents and youth _________________________________________________________________________ **Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Aile ve Tüketici Bilimleri Eğitimi Bölümü Gölbaşı/ANKARA 1 GİRİŞ Aile; insan türünün sürekliliğini sağlayan, ilk toplumsallaşma sürecini oluşturan, karşılıklı ilişkileri belirli kurallara bağlayan, toplum kültürünü kuşaktan kuşağa aktaran biyolojik, psikolojik, ekonomik, hukuksal vb. yönleri bulunan toplumsal bir kurumdur (Çopur vd. 2007; Dönmezer 1999). Toplumsal bir kurum olarak aile geleneksel toplumlarda olduğu gibi modern toplumlarda da önemli bir toplumsal olgudur. Bu toplumsal kurum içerisinde gençler önemli bir yer tutmaktadır. Birleşmiş Milletler tanımına göre genç; 15 ile 25 yaş sınırı arasında öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir konutu bulunmayan kişidir (Güldiken ve Özekicioğlu 2004). İnsan hayatının kuşkusuz önemli ve etkin bir dönemini ifade eden gençliğin bebeklik, çocukluk ve yetişkinlikten ayrı özerk bir dönem olarak algılanmasında, dönemi karakterize eden biyolojik özelliklerin yanı sıra, etkinlikler, ilgiler ve hedefler açısından farklılaşmalar da önemli birer sebeptir. Gençlik her şeyden önce insanoğlunun hayat bütünlüğü içinde yer alan bir çağdır. Başlama ve bitişi ile ilgili sınırları olduğu gibi bu çağa özgü ifade ve etkinlik biçimine sahiptir. Bu iki boyutta ortaya çıkan aktivite, enerji, hırs, başarı arzusu farklı ilgi ve değerler gibi özelliklerin nedeni ile gençlik kesimi uluslar için her zaman önemli bir potansiyel güç olarak kabul edilmiştir (Karagöz 2006). Bu kritik dönemde, her toplumda farklı seviyelerde olmakla birlikte anababa genç çatışmasının da yoğunlaştığı kaçınılmaz bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Yetişkinler ile gençler arasında meydana gelen çatışmalar yüzlerce yıldan beri var olan doğal ve evrensel bir olgudur (Hall 1987). Psikologlar; gençlik döneminin stresli ve genç-ebeveyn ilişkisi bakımından çatışmaların yaşandığı bir dönem olduğu üzerinde hemfikirdirler. Bu çatışmalar gencin kişisel özelliklerinden ve aile içi ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Genç-ebeveyn arasında meydana gelen çatışmaların pek çok nedeni bulunmaktadır. Bunlar; Biyolojik değişiklikler Bağımsızlık ihtiyacı Kimlik arama çabasıdır (Montemayor 1983). Sosyal yönden gencin, olgunluk statüsüne ulaşıncaya kadar aşması gereken uzun bir yol vardır. Birçok toplumda güç ve statü, bedensel güçle hatta zihni kapasiteden çok, sosyal statü ve tecrübeye bağlıdır. Ancak sosyal statü ve tecrübe 2 ergenlik döneminde değil orta yaşlılıkta kazanılabilir. Böylece genç, fiziki ve hatta zihni güç yönünden yetişkinlerle aynı seviyede olmasına rağmen sosyal bakımdan ikinci dereceden bir statüye sahip bulunmaktadır. Bu ise kuşaklar arasında bir çatışma kaynağı oluşturmaktadır (Karagöz 2006). Kuşaklararası çatışma, modern ve karmaşık tüm toplumlarda görülen genel bir sorundur. Kısaca çatışma birbiri ile ilişki içinde olan insanların uyumsuzluk ya da anlaşmazlıkları olarak ifade edilmektedir (Rahim 2002). Ülkemizde de var olan toplumsal gelişmeler kuşaklararası çatışmalara yol açmıştır. Yani genç kuşaklar ile ebeveynleri sürekli bir anlaşmazlık içine düşmekte ve birbirlerini suçlamaktadırlar (Tezcan 1981). Bu durum özellikle de üniversitede okuyan gençler arasında görülmektedir. Üniversite döneminde bir meslek sahibi olma ve geleceğe yön verme idealleri ile yeni bir okula ve yeni bir çevreye uyum sağlama çabaları, birçok öğrencide sosyal, psikolojik ve sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına yol açmaktadır (Güleç vd. 2008). Ülkemiz nüfusunun yaklaşık %13’ü geç ergenlik olarak nitelenen ve üniversite eğitiminin başladığı 18-24 yaş grubundaki kişilerden oluşmaktadır (TUİK 2008). Üniversite öğrenimi yılları aynı zamanda insanların ruhsal açıdan en çalkantılı oldukları gelişim dönemlerinden biri olan hem toplumsal, hem de biyolojik olarak geçiş dönemi kabul edilen ergenliğin son evresidir. Üniversitede öğrenci olmak, üniversite yaşamı, ülkemizde ve diğer ülkelerde kaygı ve stres üretecek bir ortam niteliğini taşımaktadır. Üniversite öğrencisi, birey olarak kendi sorunları, gelişme sorunları olan bir kişidir. Üniversite öğrencisi ne çocuk, ne de yetişkindir. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş döneminin sıkıntılarını yaşamaktadır. Üniversite öğrenimi boyunca, bu döneme özgü duygusal ya da toplumsal özellikler nedeniyle uyum bozukluğu veya diğer psikiyatrik bozukluklar oldukça yaygındır. Birçok genç yeni arkadaşlar edinmek, aileden ayrılmak, yurt yaşamına uyum sağlamak, ekonomik güçlükler gibi sorunlardan olumsuz etkilenir (İnanç vd. 2004). Bu dönem boyunca, kendileri için önemli olan kişilerle özellikle ebeveynleri ile özdeşim kurmaya yönelen gençler bir yandan da onlarla çatışmaya başlarlar, çünkü gençler özdeşim kurarak ebeveynleri gibi olacaklarını zannederler, anne-babanın “tıpkısı olma” endişesi çatışmalara yol açar. Ericson’un kuramı açısından baktığımızda ergenlik dönemindeki genç-ebeveyn çatışmalarının temel sebebi gençlerin bağımsız birer kimlik geliştirme gayretidir. Bir başka ifade ile 3 genç ile ebeveyn arasındaki çatışmaların temel işlevi gencin “kendine özgü bir kimlik” geliştirmesine yardımcı olmaktır (Karagöz 2006). Gerek Türkiye’de gerekse yurt dışında yapılan çalışmalarda gençlik döneminde kuşak çatışmalarını inceleyen araştırmalara rastlanırken (Bircan 2004; Yau ve Smetana 1996; Aquilino 1990; Noller ve Callon 1990; Montemayor 1983; Tezcan 1981) yurtlarda kalan üniversite öğrencilerinin aileleri ile yaşadıkları kuşak çatışmalarını ayrıntılı olarak inceleyen çalışmalara rastlanılmamıştır. Ailesinden ayrı başka bir şehirde yurtta kalarak öğrenimini sürdüren üniversite öğrencilerinin sorunlarına ışık tutacak yeni araştırmaların başlatılmasında kaynaklık etmesi beklenen bu araştırma öğrencilerin aileleri ile yaşadıkları kuşak çatışmasının bazı değişkenlere göre gösterdikleri ilişkinin araştırılmasını kapsamaktadır. Bu araştırma sonucunda elde edilen bulgular ışığında yurtta kalan öğrencilere hizmetlerin götürülmesi gerekliliği ortaya çıkabilir. MATERYAL VE YÖNTEM Araştırma yurtta kalan üniversite öğrencilerinin aileleri ile ilişkilerinde yaşadıkları kuşak çatışmasının çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amacıyla yapılan betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini, Ankara’da Zübeyde Hanım ve Beştepe kız yurtlarında kalan üniversite 1. sınıf kız öğrencileri oluşturmaktadır. Sınıf düzeyinin artmasıyla öğrencilerin bilgi düzeyinin artacağı, sorunlarının belirgin olarak düşeceği, uyumun gelişmesi ve bunun da aile ilişkilerine olumlu yansıması düşünüldüğünden araştırmaya 1. sınıf öğrencileri ve bunlar arasından da çevre ve aile tarafından daha fazla engellemelerle karşılaşmaları, yetiştirilme tarzları düşünülerek kız öğrenciler araştırmaya dâhil edilmiştir. Araştırmada, evrenin tamamı yerine örneklem alınma yoluna gidilmiş olup tesadüfü (rastgele) örnekleme modeli kullanılarak 200 kız öğrenci örneklem grubunda yer almıştır. Araştırmada, daha önce yapılmış çalışmalardan da yararlanılarak bir anket formu hazırlanmıştır. Anket formu iki bölümden oluşmuştur. Anketin ilk bölümünde, kız öğrencilerin yaşı, kardeş sayısı, anne-babanın yaşama durumu, yaşı ve mesleği, birlikte oturulan kimsenin olup olmaması ile oturulan kişiler yer almaktadır. Anketin ikinci bölümünde ise; aile ile çatışma yaşama durumunu, 4 sıklığını, çatışma yaşanan konuları, birlikte oturulan kişiler ile çatışma yaşama durumunu, bu kişilerin çatışmalardaki rolünü, çatışmalar karşısında yabancılaşma durumunu ve yabancılaşan kişileri, anne ve babanın genel olarak tutumlarını, anne ve babanın çatışmalar karşısındaki davranışlarını, çatışmaların yaşamı etkileme durumunu, karar vermede etkili olan kişileri, beklentilerin çatışmaları etkileyip etkilememesini, etkilenen beklentileri ve kitle iletişim araçlarının yaşanan çatışmalardaki rolünü belirlemeye yönelik sorular yer almaktadır. Araştırmada anket uygulaması ile elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 11.0 istatistiksel paket programından yararlanılmıştır. Kız öğrencilerin sosyo-demografik özellikleri frekans ve yüzde dağılım ile verilmiştir. Bununla birlikte, araştırma kapsamındaki bireylerin çatışma yaşama durumları ile yaş, kardeş sayısı, anne yaşı, anne ve baba mesleği karşılaştırılması için Ki-kare (χ2) bağımsızlık testi uygulanmıştır. BULGULAR VE TARTIŞMA Yurtta kalan üniversite öğrencilerinin aileleri ile ilişkilerinde yaşadıkları kuşak çatışmasının çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amacıyla yapılan çalışmada şu bulgular elde edilmiştir; Tablo 1’de öğrencilerin sosyo-demografik özelliklerine göre dağılımı incelendiğinde; %45.5’inin 18-20 yaş grubunda, %34.0’ünün iki kardeşe sahip olduğu görülmektedir. Bununla birlikte öğrencilerin büyük çoğunluğunun (%95.5) anne ve babasının yaşadığı belirlenmiştir. Katılımcıların %34.5’inin annesinin ve %32.0’sinin babasının 41-45 yaş aralığında olduğu saptanmıştır. Anne ve babanın öğrenim düzeylerine bakıldığında; öğrencilerin anneleri ve babaları arasında ilköğrenim ve daha az öğrenime sahip olanların (anne %66.0, baba %34.5) önde geldiği belirlenmiştir. Araştırmaya katılanların annelerinin büyük bir kısmının (%81.0) ev hanımı, babalarının ise %29.5 ile eşit oranlarda serbest meslek sahibi ve emekli olduğu görülmektedir. Öğrencilerin çoğunluğu (%80.0) birlikte oturdukları bir kişinin olmadığını belirtirken, birlikte oturduklarını belirten öğrencilerin ise birlikte oturdukları kişiler arasında büyük anne ve büyük babanın ilk sırada olduğu (%14.5) saptanmıştır. 5 Tablo 1-Öğrencilerin sosyo-demografik özelliklerine göre dağılımı (n=200) Değişken Gruplar Yaş 15-17 18-20 21-23 24+ Yok 1 2 3 4+ Anne ve baba sağ Anne sağ, baba ölü Baba sağ, anne ölü Anne ve baba ölü 35 ve daha az 36-40 41-45 46-50 51 ve daha fazla 35 ve daha az 36-40 41-45 46-50 51 ve daha fazla İlköğrenim ve daha az Ortaokul Lise Yüksek öğrenim İlköğrenim ve daha az Ortaokul Lise Yüksek öğrenim Ev hanımı Öğretmen İşçi Emekli Kamuda görevli Özel sektörde görevli Serbest meslek Öğretmen İşçi Emekli Kamuda görevli Özel sektörde görevli Evet 22 91 73 14 9 61 68 32 30 191 5 2 2 13 41 69 47 30 2 18 64 63 53 132 27 28 13 69 42 57 32 162 14 10 6 3 5 59 14 36 59 23 9 40 11.0 45.5 36.5 7.0 4.5 30.5 34.0 16.0 15.0 95.5 2.5 1.0 1.0 6.5 20.5 34.5 23.5 15.0 1.0 9.0 32.0 31.5 26.5 66.0 13.5 14.0 6.5 34.5 21.0 28.5 16.0 81.0 7.0 5.0 3.0 1.5 2.5 29.5 7.0 18.0 29.5 11.5 4.5 20.0 Hayır Büyük anne-büyük baba Dayı-amca Teyze-hala Yok 160 29 5 6 160 80.0 14.5 2.5 3.0 80.0 Kardeş sayısı Anne-babanın yaşama durumu Anne yaş Baba yaş Anne öğrenim durumu Baba öğrenim durumu Anne meslek Baba meslek Sürekli biriyle oturma durumu Sürekli oturulan kişi f % 6 Çatışma, ebeveyn ve genç iletişiminin doğal bir parçasıdır. Genel olarak çatışmalar, çocuklar farklı gelişim süreçlerinden geçerken ortaya çıkmaktadırlar (Gresham ve Murphy 2004). Özellikle de gençlerin bağımsızlık elde etme çabasına karşılık, özgürlük sınırlarının keskin biçimde belirlenmiş olması ve ailelerin kontrollerini devam ettirmek istemeleri çatışmalara neden olabilmektedir. Araştırmaya alınan öğrencilerin yarısından biraz fazlasının (%52.0) aile içinde çatışma yaşadığı, %54.8’inin ara-sıra çatışma yaşadığı ve yaşanan çatışma konuları arasında ise %48.1 ile kardeşlerin ilk sırada geldiği, bunu sırasıyla %21.2 ile ailede fikirlerini belirtmenin ve %10.6 ile de maddi konuların izlediği belirlenmiştir (Tablo 2). Çopur ve arkadaşlarının (2007), Dekoviç’in (1999) çalışmaları da bu sonucu desteklemektedir. Çopur ve arkadaşlarının, Dekoviç’in çalışmalarında da “kardeşler” ebeveyn ile genç arasında yaşanan çatışma konularının başında gelmektedir. Tezcan (1981) başlıca çatışma konularının köyde “evlilik ve meslek seçimi”, şehirde ise “okul ve öğrenim sorunları” olduğunu, Ayçiçek (1994) “bağırma”, “anlayışsız davranışlar”, Kulaksızoğlu (2004) “ailenin gence baskı yapması”, Hauh (1999) ise “ebeveynlerin gençleri çalışmaya zorlaması” olarak bulmuştur. Araştırmaya alınan öğrencilerin %84.0’ü ailede sürekli olarak birlikte oturulan kişilerin çatışmada herhangi bir rollerinin olmadığını belirtmişlerdir. Çatışmada rolü olan kişilerin %78.1’inin çatışmaların artmasında rol oynadıkları görülmüştür. Öğrencilerin %63.0’ü ailede çatışma yaşadıklarında aile üyeleri ile aralarında yabancılaşma yaşamadıklarını belirtmişlerdir. Aile üyeleri ile yabancılaşma yaşayanlar ise %39.2 ile öncelikle arkadaşlarını kendilerine yakın hissettiklerini söylemişledir (Tablo 2). 7 Tablo 2- Öğrencilerin aile içerisinde çatışma yaşama durumlarının tanıtıcı değişkenlere göre dağılımı Değişken Gruplar Ailede çatışma yaşama durumu Çatışma sıklığı Evet Hayır Toplam 104 96 200 52.0 48.0 100.0 Sürekli Ara sıra Çok nadir Toplam Eğitim Kardeşler Maddi konular Arkadaşlar Ailede fikirlerini belirtme Erkek arkadaş seçimi Toplam Var 6 57 41 104 7 50 11 8 22 6 104 32 5.8 54.8 39.4 100.0 6.7 48.1 10.6 7.7 21.2 5.7 100.0 16.0 Yok 168 84.0 Toplam Çatışmaların azaltılması Çatışmaların artması Hiçbir şeye karışmaz Toplam Evet Hayır Toplam Erkek arkadaş Kardeş(ler) Arkadaşlar Akraba çocukları Toplam 200 6 25 1 32 126 74 200 24 17 29 4 74 100.0 18.8 78.1 3.1 100.0 63.0 27.0 100.0 32.4 23.0 39.2 5.4 100.0 Çatışma konusu Sürekli birlikte oturulan kişinin çatışmalarda rolünün olma durumu Bu kişilerin çatışmalardaki rolü Aile üyelerine yabancılaşma durumu Yabancılaşma yaşandığında kendine yakın hissedilen kişiler f % Tablo 3’te öğrencilerin yaşı ve kardeş sayısı ile ailede çatışmalar yaşandığında aile üyelerine yabancılaşma durumu arasındaki ilişki incelenmiştir. Buna göre öğrenciler arasında “18-20” yaş grubunda olanlar arasında ailede çatışma yaşandığında aile üyeleri ile yabancılaşma yaşamayanlar (%46.5) önde gelmektedir. Bunu %43.8 ile ailede çatışma yaşandığında aile üyeleri ile yabancılaşma yaşayanlar takip etmektedir. Ayrıca 2 kardeşe sahip olan öğrencilerin 8 diğerlerine göre ailede çatışma yaşandığında aile üyelerine daha fazla yabancılaştığı (%42.5) saptanmıştır. Bu durum ebeveynlerin kardeşler arasında tam bir denge sağlayamadıklarını göstermektedir. Öğrencilerin ailede çatışmalar yaşandığında aile üyelerine yabancılaşma durumu ile yaşları ve kardeş sayısı arasındaki ilişki istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p<0.05). Tablo 3- Öğrencilerin ailede çatışma yaşandığında onlara yabancılaşma durumu ile yaş ve kardeş sayısı değişkenlerine göre dağılımı Değişken Yaş 15-17 18-20 21-23 24+ Toplam Yok Kardeş 1 sayısı 2 3 4+ Toplam *p<0.05 Ailede Çatışma Yaşandığında χ2 p Onlara Yabancılaşma Durumu Evet Hayır f % f % 13 17.8 9 7.1 7.920 32 43.8 59 46.5 26 35.6 47 37.0 2 2.8 12 9.4 73 100.0 127 100.0 4 5.5 5 3.9 9.963 21 28.8 40 31.5 31 42.5 37 29.1 13 17.7 19 15.0 4 5.5 26 20.5 73 100.0 127 100.0 .048* .041* Araştırmaya katılan öğrencilerin annelerinin yarısının (%50.0) babaların ise yarıya yakınının (%46.0) ilk sırada hoşgörülü bir tutum, ikinci sırada ise annelerin %27.0’ sinin babaların ise %26.5’inin demokratik tutum sergiledikleri görülmektedir. Ailelerin hoşgörülü tutum sergilemesi öğrenim seviyelerinin genellikle düşük olması (anne %66.0, baba %34.5) nedeniyle üniversitede okuyan çocuklarına daha fazla güvenmelerinden ve öğrencilerin ailede alınan kararlarda daha etkili (%72.0) olmasından kaynaklanmış olabilir. Ailelerin çatışmalar karşısında nasihat genellikle ettikleri (%57.5) belirlenmiştir. Çopur ve arkadaşlarının (2007) çalışmasında da benzer sonuçlar elde edilmiş, ailede yaşanan çatışmalar sonrasında annelerin genellikle “konuşup tartıştığı” belirlenmiştir. Öğrencilerin %55.0’i aile içinde yaşanan çatışmaların yaşamlarını etkilemediğini belirtmişleridir. Ailede yaşanan çatışmalar karşısında ise gösterilen tepkiler arasında %39.0 ile sürekli sıkıntı ve huzursuzluk içinde olmanın geldiği, 9 bunu sırasıyla %31.0 ile okulda başarısız olmanın ve %21.5 ile de anne-babaya küsmenin geldiği bulunmuştur. Araştırmaya alınan öğrencilerin ailede alınan kararlarda genellikle (%72.0) kendilerinin etkili olduğunu belirtmişlerdir. Öğrencilerin yarısından biraz fazlasının (%54.5) beklentilerinin yaşanan çatışmaları etkilemediği, etkilenen beklentiler arasında ise güven ve özgürlüğün (%37.4) ilk sırada geldiği saptanmıştır. Kitle iletişim araçlarının çatışmalara olan olumsuz etkilerinin başında ise %62.3 ile iletişimde engel oluşturmak gelmektedir (Tablo 4). Tablo 4- Öğrencilerin ebeveyn genel tutumu, çatışmalar karşısındaki tutum, çatışmaların yaşamı etkileme durumu, gösterilen olumsuz tepkiler, aldıkları kararlarda etkili olan kişiler, aileden beklentilerinin çatışmaları etkileme durumu, etkilenen beklentiler ve kitle iletişim araçlarının çatışmalara olumsuz etkisinin olma durumu dağılımı Değişken Gruplar Annenin genel tutumu (n=200) Demokratik İlgisiz Otoriter-baskıcı Hoşgörülü Aşırı koruyucu Demokratik İlgisiz Otoriter-baskıcı Hoşgörülü Aşırı koruyucu Anlayışlı davranır Nasihat eder Şiddet uygular Ceza verir Ortamın sakinleşmesini bekler Çok etkiliyor Babanın genel tutumu (n=200) Anne ve babanın çatışmalar karşısındaki tutumu (n=200) Ailede yaşanan çatışmaların yaşamı etkileme durumu (n=200) Gösterilen olumsuz tepkiler (n=200) Az etkiliyor Hiç etkilemiyor Sürekli sıkıntı ve huzursuzluk içinde olma Onlara küsme ve bir süre konuşmama Evdeki eşyalara zarar verme Okulda başarısız olma Bir yakınında kalıp eve dönmeme Arkadaşlarına gitme f % 54 5 11 100 30 53 6 17 92 32 57 115 2 2 24 27.0 2.5 5.5 50.0 15.0 26.5 3.0 8.5 46.0 16.0 28.5 57.5 1.0 1.0 12.0 33 16.5 57 28.5 110 78 55.0 39.0 43 21.5 2 62 2 1.0 31.0 1.0 13 6.5 10 Alınan kararlarda etkili olunan kişi(ler) (n=200) Aileden beklentilerin çatışmaları etkileme durumu (n=200) Etkilenen beklentiler (n=91) Kitle iletişim araçlarının çatışmalara olumsuz etkisi (n=127) Kendi Anne-baba Arkadaşlar Evet 144 55 1 91 72.0 27.5 0.5 45.5 Hayır 109 54.5 12 13.2 34 19 37.4 20.8 7 3 7.7 3.3 1 15 1.1 16.5 20 28 79 15.7 22.0 62.3 Daha yakın ve arkadaşça ilişkiler Güven ve özgürlük Özgürce konuşabilmetartışabilme Kararlarda söz sahibi olma Onların yardımcı ve rehber olmaları Daha iyi olanaklar Kendine ait kararlarda özerklik Şiddet eğilimini arttırmak Sosyal ilişkilerde başarısızlık İletişim engeli sağlamak Kitle iletişim araçlarının çatışmalara olumsuz etkisinin olma durumu ile yaş ve baba mesleği arasındaki ilişkiyi gösteren Tablo 5’ e göre; “18-20” yaş grubundaki öğrenciler arasında (%42.1) kitle iletişim araçlarının çatışmalara olumsuz etkisi olduğunu belirtenler önde gelmektedir. Öğrencilerin yaşı ile kitle iletişim araçlarının çatışmalara olumsuz etkisinin olma durumu arasındaki ilişki istatistiksel bakımdan önemli bulunmuştur (p<0.05) (Tablo 5). Araştırmaya alınan öğrenciler arasında kitle iletişim araçlarının çatışmalara olumsuz etkisinin olmadığını belirtenler arasında babası serbest olarak çalışanların (%35.5) önde geldiği belirlenmiştir. Bu durum araştırmaya katılan öğrencilerin babalarının öğrenim düzeylerinin düşük olmasından ve babaların serbest çalışmalarının eğitim gerektirmemesinden kaynaklanmış olabileceğini düşündürmektedir. Öğrencilerin baba mesleği ile kitle iletişim araçlarının çatışmalara olumsuz etkisinin olma durumu arasındaki ilişki istatistiksel bakımdan önemli bulunmuştur (p<0.05) (Tablo 5). 11 Tablo 5- Kitle iletişim araçlarının çatışmalara olumsuz etkisi olma durumunun yaşa ve baba mesleğine göre dağılımı Değişken Yaş 15-17 18-20 21-23 24+ Toplam Serbest Öğretmen İşçi Emekli Kamuda görevli Özel sektörde Toplam Baba mesleği Kitle iletişim araçlarının çatışmalara olumsuz etkisi olma durumu Evet Hayır f % f % 20 15.9 2 2.7 53 42.1 38 51.3 44 34.9 29 39.2 9 7.1 5 6.8 126 100.0 74 100.0 32 25.4 27 36.5 12 9.5 2 2.6 30 23.8 5 6.8 38 30.2 23 31.1 9 7.1 13 17.6 5 4.0 4 5.4 126 100.0 74 100.0 χ2 p 8.478 .037* 17.622 .003* *p<0.05 Öğrencilerin anne yaşı ile çatışmaların yaşamı olumsuz etkileme durumu karşılaştırıldığında istatistiksel olarak önemli bir ilişki olduğu saptanmıştır. (p<0.05). Anne yaşı “41-45” yaş arasında olan öğrencilerin (% 39.6) çatışmaların yaşamı olumsuz olarak etkileme düzeyinin az olduğunu belirtenlerin oranının yüksek olduğu belirlenmiştir (Tablo 6). 12 Tablo 6- Çatışmaların yaşamı olumsuz etkileme durumunun anne yaşına göre dağılımı Değişken Çatışmaların yaşamı olumsuz etkileme durumu Çok Az etkiliyor etkiliyor Anne yaşı χ2 p Hiç etkilemiyor f % f % f % 35 ve daha az 36-40 5 15.2 7 6.4 1 1.8 8 24.2 16 14.4 17 30.4 41-45 8 24.2 44 39.6 17 30.4 46-50 8 24.2 22 19.8 17 30.4 51 ve daha fazla Toplam 4 12.2 22 19.8 4 7.0 33 100.0 111 100.0 56 100.0 18.715 .016* *p<0.05 Öğrencilerin anne mesleği ile aileden beklentilerin çatışmaları etkileme durumu karşılaştırıldığında istatistiksel olarak önemli bir ilişki olduğu saptanmıştır. (p<0.05). Annesi ev hanımı olan öğrenciler arasında, ailesinden beklentilerinin çatışmaları etkilediğini belirtenlerin oranının (%78.5) ilk sırada yer aldığı, bunu sırasıyla annesi işçi (%9.7) ve öğretmen (%5.4) olanların takip ettiği belirlenmiştir (Tablo 7). 13 Tablo 7- Aileden beklentilerin çatışmaları etkileme durumunun anne mesleğine göre dağılımı Aileden beklentilerin çatışmaları etkileme durumu durumu Evet Hayır f % f % Ev hanımı 73 78.5 89 83.2 Öğretmen 5 5.4 9 8.4 İşçi 9 9.7 1 0.9 Emekli 1 1.1 5 4.7 Kamuda görevli 2 2.1 1 0.9 Özel sektörde 3 3.2 2 1.9 görevli Toplam 93 100.0 107 100.0 Değişken Anne mesleği χ2 11.399 p .044* *p<0.05 SONUÇ VE ÖNERİLER Üniversite yılları gençlerin erişkinliğe geçiş yıllarıdır. Bu dönemde gençlerin ilişkilerinin çok hızlı değişim gösterdiği bilinmektedir. Özellikle üniversitede okuma şansı elde edenler, üniversiteyi kazanma sevincinin yanı sıra; aileden ayrılma, yeni çevre ve arkadaş edinme, yalnız kalma korkusu, ekonomik güçlükler, yurt hayatına alışma, gelecekteki mesleği ve çalışma hayatı ile ilgili kaygı gibi bir çok sorunla da yüz yüze kalmaktadır. Bu sosyal, kültürel ve ekonomik değişiklikler gençlerde bir takım davranış değişikliklerine hatta bozukluklarına neden olabilmektedir (Özdel ve ark. 2002). Ankara Zübeyde Hanım ve Beştepe Kız Yurtları’nda kalan 1. sınıf kız öğrencilerin aileleri ile ilişkilerinde yaşadıkları kuşak çatışmasının çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amacıyla yapılan bu araştırmadan elde edilen sonuçlar şu şekilde özetlenebilir; Araştırmaya alınan öğrenciler arasında “18-20” yaş grubunda, 2 kardeşe sahip, anne-babası sağ olup, “41-45” yaş grubunda, ilköğrenim ve daha az öğrenim düzeyine sahip, annesi ev hanımı, babası serbest çalışan ile emekli olanlar önde gelmektedir. Öğrencilerin yarısından biraz fazlası aile içinde çatışma yaşamaktadır. Öğrenci-ebeveyn arasında yaşanan çatışma konularının başında “kardeşler” gelmektedir. 14 Ailede çatışma yaşadıklarında aile üyeleri ile aralarında yabancılaşma olmadığını belirtenler ve yabancılaşma yaşayanlar arasında öncelikle arkadaşlarını kendilerine yakın hissettiklerini bildirenler önde gelmektedir. Öğrencilerin ailede çatışmalar yaşandığında aile üyelerine yabancılaşma durumu ile yaş ve kardeş sayısı arasındaki ilişki önemli bulunmuştur. Ebeveynler çatışmaların çözümlenmesi için genellikle nasihat etmektedirler. Öğrenciler çoğunlukla ailede alınan kararlarda kendilerinin de etkili olduğunu belirtmektedirler. Öğrencilerin yaşı, baba mesleği ve anne yaşı ile kitle iletişim araçlarının çatışmalara olumsuz etkisinin olma durumu arasındaki ilişki istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Öğrencilerin anne yaşı ile çatışmaların yaşamı olumsuz etkileme durumu arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur. Öğrencilerin anne mesleği ile aileden beklentilerin çatışmaları etkileme durumu arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur. Gençler ve ebeveynler arasında yaşanan kuşak çatışması değişmenin var olduğu her toplumda görülebilmektedir. Önemli olan ailelerin gencin bu dönemde fiziksel, psikolojik ve sosyal değişiklikler yaşadığını unutmaması ve gencin de bağımsızlık kazanmayı, anne ve babanın istek ve beklentilerinin tersine davranmak olarak kabul edip onlardan kopma noktasına varmamasıdır. Kuşaklararası çatışmanın şiddetini azaltmak için; Toplum yapısındaki değişiklikler kabul edilmeli, gençlere sorumluluk ve olanaklar verilmelidir. Aileler gençleri kendi dönemlerine göre değil, yaşanan döneme göre değerlendirmelidir. Aileler özellikle şehir dışında okuyan çocuklarına aşırı baskıcı ve aşırı hoşgörülü tutum sergilemekten kaçınmalıdır. Aileler kardeşler arasında dengeyi sağlamalıdır. Gençler hiçbir şekilde kardeşleri veya arkadaşları ile kıyaslanmamalıdır. Gençlere sevgi ve sadakat veren, onlarla rekabet edebilen, bağımsız yetişkinler olmalarında kendilerine aktif olarak yardım eden sorumluluk 15 sahibi ebeveynler olunmalıdır. Bu konuda ebeveynlere yaygın eğitim kapsamında eğitim verilmelidir. Kitle iletişim araçlarında genç-ebeveyn çatışmasını teşvik edici yayınlardan kaçınılmalıdır. Ebeveynlerin çocuklarını daha yakından tanımalarını ve çocuklarıyla daha sağlıklı ilişki kurmalarını sağlamak amacıyla Türkiye genelinde seminerler arttırılarak devam edilmelidir. Öğrencilerin aileleri ile görüşme sıklıkları ve ailenin oturduğu yerleşim bölgeside sorularak çatışmalara olan etkilerini inceleyen çalışmalar yapılmalıdır. Araştırma daha geniş örneklem üzerinde yapılmalı, diğer araştırmalar ile desteklenmelidir. 16 KAYNAKLAR Aquilino, W.S. (1990). The Likelihood of Parent-Adult Child Coresidence: Effects of Family Structure and Parental Characteristics. Journal of Marriage and Family 52(2); 405-419. Ayçiçek, I.M. (1994). Kuşaklararası Çatışma ve Aile İçi Demokrasinin Önemi. Merhaba Yayınları, Almanya. Bircan, S. (2004). Ergenlerin Duyusal Zekalarının Çatışma Eğilimlerine ve Suç Davranışlarına Etkisi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Çopur, Z., Erkal, S., Şafak, Ş. (2007). Annelerin 12 Yaş Üzeri Çocuklarıyla İlişkilerinde Yaşadıkları Çatışmaların İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar e-dergisi. Available from: http:/ / www . sdergi. hacettepe .edu.tr/serkal.pdf (23.03.2010). Dekoviç, M. (1999). Parent-Adeloscent Conflict: Possible Determinants and Consequences. International Jornal of Behavioral Development 23; 977-1000. Dönmezer, İ. (1999); Ailede İletişim ve Etkileşim. Sistem Yayıncılık vr Matbaa San. Tic. A.Ş. İstanbul. İnanç, N., Savaş H. A. ,Tutkun H., Herken, H., Savaş E. (2004). Gaziantep Üniversitesi Mediko-Sosyal Merkezinde Psikiyatrik Açıdan İncelenen Öğrencilerin Klnik ve Sosyo-Demografik Özellikleri. Anatolian Journal of Psychiatry 5:222-230 Gresham, D., Murphy J. (2004). Family. http://v4.crinfo.org/ recommendations/ topik.jsp?id=556&nid=1069 (12.03.2008). Güleç M., Yabancı, N., Göçgeldi E., Bakır B. (2008). Ankara’da İki Kız Öğrenci Yurdunda Kalan Öğrencilerin Beslenme Alışkanlıkları. Gülhane Tıp Dergisi 50; 102-109. Güldiken, N., Özekicioğlu, H. (2004). Anadolu Üniversitelerinde Ailelerinden Uzakta Öğrenim Gören Öğrencilerin Barınmaya İlişkin Sorunları. C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi 5(1); 163-180. Hall, J. A (1987). Parent-Adolescent Conflict: An Emprical Review. Adolescence 22 (88); 767-789. Hauh, P. (1999). Korean-American Adolescents’ Perspectives on Conflictual Issues with Their Parents. Unpublished Doctoral Dissetation, Harvard University (Çopur, Z., Erkal, S., Şafak, Ş. (2007); Annelerin 12 yaş üzeri çocuklarıyla ilişkilerinde yaşadıkları çatışmaların incelenmesi. Hacettepe Üniversitesi 17 Sosyolojik Araştırmalar e-dergisi. http://www.sdergi. hacettepe . edu . tr/serkal.pdf den alınmıştır) Karagöz, M. (2006). Sosyolojik Bakımdan Genç-Ebeveyn İlişkisi (Konya Örneği). Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji ABD, Konya. Kulaksızoğlu A. (2004). Ergenlik Dönemi. Ailede Çocuk Eğitimi. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Basımevi, Ankara. Montemayor, R. (1983). Parents and Adolescents in Conflict: All Families Some of the Time and Some Families Most of the Time. Journal of early Adolescence 3(12); 83-103. Noller, P., Callon V. J. (1990). Adolescent Perceptions of The Nature of Their Communication with Parents. Journal of Youth and Adolescence 19(4); 349-362. Özdel, L., Bostancı M., Özdel O., Oğuzhanoğlu N.K (2002). Üniversite Öğrencilerinde Depresif Belirtiler ve Sosyodemografik Özelliklerle İlişkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi 3; 155-161. Rahim, A.M. (2002). Toward a Theory of Managing Organizational Conflict. The International Journal of Conflict Management, 13 (3); 206-235. Tezcan, M. (1981). Kuşaklar Çatışması: Okuyan ve Çalışan Gençlik Üzerine Bir Araştırma. Kadıoğlu Matbabası, Ankara. Yau, J., Smetana J.G. (1996). Adolescent- Parent Conflict Among Chinese Adolescent in Hong Kong. Child Development 67; 1262-1275. TUİK. (2008). http://www.tuik.gov.tr. (09.03.2010). 18