askerî tarih araştırmaları dergisi journal of mılıtary hıstory studıes

Transkript

askerî tarih araştırmaları dergisi journal of mılıtary hıstory studıes
ASKERÎ TARİH ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
JOURNAL OF MILITARY HISTORY STUDIES
Hakemli dergi, yılda iki kez yayımlanır. Yerel süreli yayındır.
Bi-annual peer-reviewed journal. Local periodical.
SAHİBİ / OWNER
Genelkurmay Personel Başkanlığı Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire
Başkanlığı adına / In the name of TGS Personnel Directorate, Military History and
Strategic Studies (ATASE) Division
Tuğg.Necdet TUNA
SORUMLU MÜDÜR / EDITOR-IN-CHIEF
Yrd.Doç.Dr.Öğ.Alb.Levent KUŞOĞLU
EDİTÖR / EDITORS
Dr.Hv.Öğ.Alb.F.Rezzan ÜNALP
Tar.Uzm.Fatma İLHAN
YAYIN KURULU
EDITORIAL BOARD
DANIŞMA KURULU
ADVISORY BOARD
Yrd.Doç.Dr.Öğ.Alb.Levent KUŞOĞLU
Prof.Dr.İlber ORTAYLI
Dr.Hv.Öğ.Alb.F.Rezzan ÜNALP
Prof.Dr.Ergün AYBARS
Tar.Uzm.Ahmet ÇALIŞKAN
Prof.Dr.Sabahattin ÖZEL
Tar.Uzm.Alev KESKİN
Prof.Dr.Reşat GENÇ
Tar.Uzm.Fatma İLHAN
Prof.Dr.Ömer Önder ARI
Prof.Dr.Recep BOZTEMUR
Prof.Dr.Ömer TURAN
Prof.Dr.Feridun EMECEN
Prof.Dr.İlhami DURMUŞ
Prof.Dr.Mustafa TÜRKEŞ
Prof.Dr.Yusuf SARINAY
İNGİLİZCE DÜZELTİ
ENGLISH REDACTION
DÜZELTİ / SAYFA DÜZENİ
REDACTION / PAGE SETUP
Uzm.Müt.Arzu ERKAAN
Red.Uzm.İlkay SARIKAYA
ADRES / ADDRESS
Genelkurmay ATASE Daire Başkanlığı 06100 Bakanlıklar/Ankara
Telefon / Phone: +(90) 312 402 23 12 Belgegeçer / Fax: +(90) 312 424 21 31
Elmek / E-mail: [email protected]
Ankara, Genelkurmay Basımevi, 2013
Ankara, TGS Printing House, 2013
HAKEM KURULU
REFEREES BOARD
Prof.Dr.Ethem Ruhi FIĞLALI
Doç.Dr.Bülent ARI
Prof.Dr.Sadık TURAL
Doç.Dr.Selda KAYA KILIÇ
Prof.Dr.Gülnihal BOZKURT
Doç.Dr.Bekir KOÇ
Prof.Dr.A.Mete TUNCOKU
Doç.Dr.Davut KILIÇ
Prof.Dr.Hikmet ÖZDEMİR
Doç.Dr.Kadir ULUSOY
Prof.Dr.Kemal ARI
Doç.Dr.Bayram AKÇA
Prof.Dr.Altan ÇETİN
Doç.Dr.Haldun YALÇINKAYA
Prof.Dr.Saadettin GÖMEÇ
Yrd.Doç.Dr.Ahmet Emin YAMAN
Prof.Dr.Hamiyet SEZER FEYZİOĞLU
Yrd.Doç.Dr.İsmet GÖRGÜLÜ
Prof.Dr.Melek ÇOLAK
Yrd.Doç.Dr.Barış METİN
Prof.Dr.İhsan GÜNEŞ
Yrd.Doç.Dr.Abdurrahim F. AYDIN
Prof.Dr.Temuçin Faik ERTAN
Yrd.Doç.Dr.Öğ.Alb.Ertan EROL
Prof.Dr.Neşe ÖZDEN
Yrd.Doç.Dr.Vehbi Zeki SERTER
Prof.Dr.Zekeriya KURŞUN
Yrd.Doç.Dr.Burhan SAYILIR
Prof.Dr.Selami KILIÇ
Yrd.Doç.Dr.Ahmet TOKSOY
Prof.Dr.Aygün ATTAR
Yrd.Doç.Dr.Havva KÖK ARSLAN
Prof.Dr.İbrahim YILMAZÇELİK
Dr.Erdal YURDAKUL
Prof.Dr.İbrahim GÜLER
Dr.Rıfat UÇAROL
Prof.Dr.Serpil SÜRMELİ
Dr.Fahriye EMGİLİ
Prof.Dr.Esat ARSLAN
Dr.Hürkan ÇELEBİ
ASKERÎ TARİH ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
JOURNAL OF MILITARY HISTORY STUDIES
Hakemli dergi, yılda iki kez yayımlanır. Yerel süreli yayındır.
Bi-annual peer-reviewed journal. Local periodical.
YIL: 11
YEAR: 11
ARALIK 2013
SAYI: 22
DECEMBER 2013
ISSUE: 22
Dergimizdeki yazı ve makalelerin her hakkı saklıdır; ancak kaynak
gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi’nde
yayımlanan makaleler sadece yazarların görüşlerini yansıtır. Türk Silahlı
Kuvvetleri ve/veya Yayın Kurulunun görüşlerini temsil etmez.
All rights for all articles and papers in this Journal are reserved; academic
citations are only allowed with proper acknowledgement. All papers
published in the Journal of Military History Studies reflect solely the opinions
of their authors. They do not represent the views of the Turkish Armed
Forces and/or the Editorial Board.
ISSN: 1303 - 9342
NSN: 7610KK0448680
Ankara, Genelkurmay Basımevi, Aralık 2013
Ankara, TGS Printing House, December 2013
İÇİNDEKİLER
Sunuş
İlklerin Savaşı: Kırım Savaşı (1853 - 1856)
F.Rezzan ÜNALP ....……………………………………………………….
1
Çanakkale Muharebeleri ile Normandiya Çıkarması’nın
Uluslararası Politika Açısından Karşılaştırmalı Tahlili
Ahmet TOKGÖZ ..................................................................................
17
Der-Saadet (İstanbul) Piyade Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai
Mektepleri
Ali BAL ................................................................................................
47
ABD Türkiye Askerî Ataşesi Albay ELLIOT’un Raporları Işığında
Cumhuriyet Donanmasının İtalya’dan Aldığı Harp Gemileri
İskender TUNABOYLU .......................................................................
89
Türkiye Cumhuriyeti’nin Çağı Yakalama Mücadelesinde Önemli
Bir Adım: “Demir Yolları”
Osman YALÇIN …………………………………………………......…….
109
Askerî Tarih Araştırmaları İçin Kaynaklar - II: Topçu Mecmuası
Efdal AS - Hakan BACANLI.................................................................
Yayım İlkeleri
163
CONTENTS
Introduction
War of the Firsts: The Crimean War (1853 - 1856)
F.Rezzan ÜNALP ....……………………………………………………….
1
The Comparative Analysis of the Çanakkale Campaign and the
Normandy Landing in the Context of International Politics
Ahmet TOKGÖZ ..................................................................................
17
Der-Saadet (Istanbul) Non-Commissioned Officer Infantry
School and Non-Commissioned Officer Elementary School
Ali BAL ................................................................................................
47
The Battleships Purchased from Italy by the Navy of Turkish
Republic in the Light of the Reports of Captain ELLIOT, US
Military Attaché in Turkey
İskender TUNABOYLU .......................................................................
89
An Important Step for the Republic of Turkey in the Struggle of
Catching up with the Age: “Railways”
Osman YALÇIN …………………………………………………......…….
109
Sources for Military History Researches - II: Topçu Mecmuası
(the Artillery Journal)
Efdal AS - Hakan BACANLI ...............................................................
Publication Guidelines
163
SUNUŞ
Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire
Başkanlığınca yayıma hazırlanan Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi’nin 22’nci
sayısında altı makaleyi okuyucuların istifadesine sunmaktayız.
“İlklerin Savaşı: Kırım Savaşı (1853 - 1856)” adlı makalede; XIX. yüzyıl
Avrupa tarihinin önemli bir sayfasını teşkil eden Kırım Savaşı’nın Türk
ordusunun o güne kadar yapmış olduğu savaşlardan farkının neler olduğu
ortaya konulmuş ve genel olarak bu savaşla harp tarihine kazandırılmış olan
yenilikler ele alınmıştır. Yine savaşın genel anlatımı içinde taraf devletlerin
savaş sırasında yaptıkları ittifaklara ve askerî harekâtlara yer verilmiş, savaşın
Osmanlı Devleti açısından sonuçları değerlendirilmiştir. Ayrıca Kırım
Savaşı’nın Osmanlı Devleti’ni göç sorunuyla tanıştıran ilk savaş olduğu
vurgulanmıştır.
“Çanakkale Muharebeleri ile Normandiya Çıkarması’nın Uluslararası
Politika Açısından Karşılaştırmalı Tahlili” adlı makalede; Birinci Dünya
Savaşı’nda Çanakkale Cephesi ile İkinci Dünya Savaşı’nda Normandiya
Çıkarması sebep - sonuçları itibarıyla ve uluslararası ilişkiler teorileri
kapsamında değerlendirilmiştir. Çanakkale Savaşlarında elde edilen siyasi,
ekonomik ve askerî tecrübelerden, gerek Normandiya Çıkarması’nın planlama
ve icrasında gerekse bu süreçte ittifakların oluşmasındaki diplomaside
faydalanıldığı tespitinde bulunulmuştur.
“Der-Saadet (İstanbul) Piyade Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai
Mektepleri” adlı makalede; söz konusu okulların açılış süreci, idari teşkilatı ve
öğretmen kadrosu ile okulda yürütülen eğitim - öğretim faaliyetleri
incelenmiştir. Okulun ilk diploma töreni, ilk mezunlarına ilişkin bilgilerle Birinci
Dünya Savaşı döneminde okulun durumu ve okulun kapatılması ile ilgili
hususlara da yer verilmiştir.
“ABD Türkiye Askerî Ataşesi Albay ELLIOT’un Raporları Işığında
Cumhuriyet Donanmasının İtalya’dan Aldığı Harp Gemileri” adlı makalede;
Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte tüm yurtta başlayan yeniden inşa ve
teşkilatlanma sürecinde donanmanın teşkilatlanmasına, Bahriye Vekâleti ve
Deniz Müsteşarlığının kurulması suretiyle donanmanın kurumsallaştırılmasına
değinilmiştir. Bu kapsamda Türk Deniz Kuvvetleri tarihinde yurt dışından
alınan ilk su üstü gemileri olması ve donanmanın temelini teşkil etmesi
açısından önemli olduğu düşünülen İtalyan savaş gemileri, ABD askerî
ataşesince tanzim edilen raporlar ışığında değerlendirilmiştir.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin Çağı Yakalama Mücadelesinde Önemli Bir
Adım: ‘Demir Yolları’” adlı makalede; teknolojik gelişme açısından önemli bir
adım olarak değerlendirilen demir yolu sisteminin, XIX. yüzyıldan günümüze
uzanan süreçte Osmanlı Devleti ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nde
kuruluşu ve yaygınlaşması detaylı olarak incelenmiş; bu sistemin askerî,
ekonomik ve siyasi hedefleri üzerinde durulmuştur.
“Askerî Tarih Araştırmaları İçin Kaynaklar - II : Topçu Mecmuası” adlı
makale; askerî tarih araştırmaları için kaynaklar çalışmasının ikinci kısmını
oluşturmaktadır ve Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi’nin 20’nci sayısında
yayımlanan “Askerî Tarih Araştırmaları İçin Kaynaklar - I : Süvari Mecmuası”
adlı makalenin devamı niteliğindedir. Makalede “Topçu Mecmuası” hakkında
bilgi verilirken aynı zamanda konuyla ilgili olarak çalışma yapacaklara kolaylık
sağlamak amacıyla dergideki makalelerin dizini oluşturularak okuyucuların
istifadesine sunulmuştur.
Farklı tarihî konularda yazılmış makalelerin yer aldığı dergimizin bu
sayısının da ilgiyle okunacağını ümit ediyoruz.
Necdet TUNA
Tuğgeneral
ATASE D.Başkanı
INTRODUCTION
nd
In this 22 issue of the Journal of Military History Studies, prepared by
Turkish General Staff Military History and Strategic Studies (ATASE)
Division, six articles are presented for the use of its readers.
The article “War of the Firsts: The Crimean War (1853-1856)” deals
with the differences between the Crimean War, which constitutes one of the
most important pages of the 19th century European history, and the other
wars the Turks had waged until then. It also puts forth the innovations
brought by this war to the war history in general terms. Furthermore, the
alliances established and military operations conducted by the belligerent
parties during the war are discussed; and the results of the war for the
Ottoman State are assessed. In addition, it is emphasized that this war is the
first one introducing the Ottoman State to the migration problem.
The article titled “The Comparative Analysis of the Çanakkale
Campaign and the Normandy Landing in the Context of International
Politics” analyzes the Çanakkale front in the First World War and the
Normandy Landing in the Second World War, in terms of their causes and
consequences and in the context of international relations theories. It’s
suggested that the political, economic and military experiences gained in the
Çanakkale Campaign were used during the planning and the conduct of the
Normandy Landing and also in the diplomatic interactions while establishing
alliances in that period.
The article “Der-Saadet (Istanbul) Non-Commissioned Officer Infantry
School and Non-Commissioned Officer Elementary School” focuses on the
opening process of these schools, their administrative organization, teaching
staff and academic activities. It also gives information on the first graduation
ceremony of the schools, the first graduates, situation of the schools during
the World War I, and closing of these schools.
The article “The Battleships Purchased from Italy by the Navy of
Turkish Republic in the Light of the Reports of Captain Elliot, US Military
Attaché in Turkey” touches on the restructuring of the Turkish navy within the
scope of the rebuilding and reorganization efforts all around the country after
the proclamation of the republic, and the institutionalization of the navy
through the foundation of the Ministry of the Navy (Bahriye Vekaleti) and
Undersecretariat of the Sea (Deniz Müsteşarlığı). In this context, the Italian
battleships, which were the first surface ships purchased from abroad in the
history of Turkish Naval Forces and which formed the basis of the modern
Turkish navy and thus were considered important, are assessed in the light
of the reports prepared by US military attaché in Turkey.
The article bearing the title “An Important Step for the Republic of
Turkey in the Struggle of Catching up with the Age: Railways” analyzes in
detail the establishment and progress of the railway system, an important
step in terms of technological developments, in the Ottoman State and the
Republic of Turkey, which is a process extending from the 19th century to the
present days; and emphasizes the military, economic and political objectives
of this system.
The article titled “Sources for Military History Researches - II: Topçu
Mecmuası (The Artillery Journal)” is the second part of a study on sources
for military history researches, and can be evaluated as the continuation of
the article “Sources for Military History Researches - I: Süvari Mecmuası
(Journal of Cavalry)” that was published in Issue 20 of the Journal of Military
History Studies. Besides giving information on “Topçu Mecmuası”, this paper
includes the index of the articles covered by the journal in order to contribute
to researchers for their future studies on the issue.
We hope that this issue of our Journal, which covers articles on
different historical subjects, will attract interest of the readers.
Necdet TUNA
Brigadier General
Chief of ATASE Division
İLKLERİN SAVAŞI: KIRIM SAVAŞI (1853 - 1856)
F.Rezzan ÜNALP•
Öz: İlk modern dünya savaşı hükmünde gerçekleşen Kırım Savaşı (1853 - 1856), yine
modern anlamda Türk ordusunun içinde yer aldığı ilk “birleşik harekât” özelliği taşımaktadır. Bu
savaş aynı zamanda Osmanlı Devleti’ni göç sorunuyla tanıştıran ilk savaş olma özelliği taşır.
Rusya’ya karşı Osmanlı İmparatorluğu, Fransa, İngiltere ve Piemonte - Sardinya Krallığı
ittifakının birlikte savaştığı Kırım Savaşı, pek çok tekniğin ve yöntemin ilk kez kullanıldığı
benzersiz bir savaştır. Osmanlılar ilk kez Batı Avrupa devletlerinin orduları ile ittifak kurarken ilk
siper savaşları, ilk telgraflı haberleşme, ilk savaş fotoğrafları da tarih sahnesine bu savaşta
çıkmıştır. Dünya denizcilik tarihinin ilk çok uluslu amfibi harekâtı ve yelkenli savaş gemilerinin
son deniz muharebeleri bu savaşta icra edilmiştir.
Savaşın asli tarafları olan Osmanlı Devleti ile Rusya’nın ilişkileri bu savaştan asırlar
önce başlamış ve iki devlet arasında önemli savaşlar yaşanmıştı. Çariçe II. Katerina
döneminden itibaren bir dünya devleti olma politikasını benimseyen Rusya; Boğazlar, Kafkaslar
ve Balkanları ele geçirmek üzere savaş dâhil her türlü yolu denemiş, 1774 Küçük Kaynarca
Anlaşması ile hedeflerine bir hayli yaklaşmıştı. Osmanlı tabiiyeti altında yaşayan Ortodoksların
himayesini elde ederek yakaladığı her fırsatı değerlendirmiş, 1853 yılına gelindiğinde özellikle
Boğazlar üzerindeki hedeflerine ulaşmak için elindeki azınlıklar kozunu bir kez daha devreye
sokmuştur. Bunun dışında Kudüs’teki kutsal yerlerin gözetimini bahane ederek yeni bir sorun
çıkaran Rusya, bu sorunların çözümlenmesi adına garantör devlet olarak Eflak ve Boğdan’ı
işgal etmiştir.
Rusya’nın Balkanlar ve Boğazlar üzerindeki talepleri, olayı uluslararası bir sorun
boyutuna taşımıştır. Rusya’nın Doğu Akdeniz üzerinde etkin bir konuma gelme ihtimali
karşısında son derece hassas davranan İngiltere, o güne kadar Rusya’yı Karadeniz’e hapsetme
siyaseti güderken bu tarihten itibaren bununla da yetinmeyerek Rusya’nın denizlerdeki varlığını
tümüyle yok etme siyasetine başvurmuştur. Bu safhadan sonra Osmanlı Devleti’nin İngiltere,
Fransa ve sonradan bu ittifaka dâhil olan ve savaş sonrasında İtalyan birliğini sağlayacak olan
Piemonte ile Rusya’ya karşı çarpıştığı tek ve XIX. asrın en önemli savaşlarından biri olan Kırım
Savaşı başlamıştır.
Bu bildiride; XIX. yüzyıl Avrupa tarihinin önemli bir sayfasını teşkil eden Kırım Savaşı’na
katılan taraf ülkelerin savaş sırasında yaptıkları ittifakların yanı sıra özellikle askerî faaliyetler
kapsamında Rus ordu ve donanmasının Eflak - Boğdan, Karadeniz, Kırım ve Kafkaslardaki
faaliyetleri ile müttefiklerin bunlara karşı aldıkları önlemler ve gerçekleştirdikleri harekâtlara ve
sonuçlarına yer verilecektir. Ayrıca savaşın, taraf devletlere ne gibi kazançlar sağladığı ve ne
gibi kayıplara yol açtığı değerlendirilecektir.
Anahtar Sözcükler: Osmanlı Devleti, Kırım Savaşı, Sivastopol, Silistre, Ömer Lütfi
Paşa, İngiltere, Fransa, Rusya, Piemonte.
WAR OF THE FIRSTS: THE CRIMEAN WAR (1853 - 1856)
Abstract: The Crimean War (1853-1856), which can be qualified as the first modern
world war, is also the first “combined operation” in which the Turkish army took part in modern
terms. Furthermore, this war is the first one that introduced the Ottoman State to the migration
problem.
The Crimean War, in which the alliance of the Ottoman Empire, France, Britain and
Piedmont-Sardinian Kingdom fought against Russia, is an incomparable war wherein many
techniques and methods were used for the first time. The Ottomans allied themselves with the
Western European states for the first time, and in addition, the first trench warfare, the first wire
communication, and the first war photographs appeared on the history scene during this war.
Likewise, the first multinational amphibious operation in the world naval history and the last
naval campaign of the sailing warships were conducted in this war.
•
Dr.Hv.Öğ.Alb. Gnkur. Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) D. Bşk.lığı, Askerî Tarih Ş.Md.
1
The relations between the Ottoman State and Russia, the principal belligerent parties,
had started centuries before this war and important battles had been waged between the two.
Having adopted the policy of becoming a global state as from the rule of Tsarina Catherine II
(the Great), Russia left no stone unturned including war in order to take control of the (Istanbul
and Canakkale) Straits, the Caucasus and the Balkans; and it fairly approached its objectives
through the 1774 Treaty of Kuchuk Kainarji. After taking the Ottoman Orthodox subjects under
its protection, Russia took advantage of every opportunity and played its trump card on the
minorities in 1853 particularly for attaining its goals on the Straits. Furthermore, Russia stirred
up a new trouble under the pretext of controlling the holy places in Jerusalem. Thereafter, as the
guarantor state, it occupied Wallachia and Moldavia for the settlement of these problems.
Russian demands on the Balkans and the Straits turned the situation into an
international problem. Although Britain, who was extremely sensitive about the probability of
Russian influence on the Eastern Mediterranean, had pursued a policy of confining Russia to
the Black Sea until then, it thenceforth resorted to a policy of totally annihilating Russian
presence in the seas. At this stage started the Crimean War, in which the Ottoman State fought
against Russia for the first time together with Britain, France and Piedmont (participated in the
war at a later time and established the Italian Unification after the war) and which was one of the
th
most important wars of the 19 century.
This article deals with the alliances between the belligerent parties of the Crimean War,
th
which constitutes one of the most important pages of the 19 century European history; as well
as the activities of the Russian army and navy in Wallachia-Moldavia, the Black Sea, Crimea
and the Caucasus; the measures taken by the allies against these Russian activities, their
operations and the results of those operations. Moreover, the gains and losses of the combatant
parties due to this war will be assessed.
Keywords: The Ottoman State, Crimean War, Sevastopol, Silistra, Omer Lutfi Pasha,
Britain, France, Russia, Piedmont.
İlklerin Savaşı: Kırım Savaşı (1853 - 1856)
XIX. yüzyıl Avrupa tarihinin önemli bir sayfasını işgal eden bu savaş;
ittifaklarla topyekûn, uzak mesafeli askerî harekâtlar ve modern cephe
savaşlarının ilki sayılır. “İlklerin Savaşı” olarak adlandırılan bu savaş; askerî
harekâtlardan başka sağlık, haberleşme, lojistik gibi pek çok alanda yeni
uygulamaları da beraberinde getirmiştir. Fakat Osmanlı Devleti tarafından
organize edilen ve bir bakıma Rus Çarlığı’nın 1917’deki çöküşüne zemin
teşkil eden bu savaş, Türk tarihinde daha çok Osmanlı Devleti’nin dış
borçlanmaya gittiği savaş olarak hafızalarda yer edinmiştir.
Kırım’ın Türk halkının tarihi içindeki yerini belirlemek adına geçmişe
bir bakılırsa Kırım’da Türk kavimlerinin mevcudiyetinin VI’ncı yüzyıla kadar
indiği görülür. Kırım Tatarlarının otantik tarihî devleti olan Kırım Hanlığı, Altın
Orda İmparatorluğu’nun bir uzantısı ve halefi olarak XV’inci yüzyıl başlarında
kurulmuştur. Hanların merkezi ise Bahçesaray şehridir. Kırım Hanlığı Fatih
Sultan Mehmet döneminde, 1475’te Osmanlı himayesine girmiş, 1768 - 1774
Osmanlı - Rus Savaşı sonucunda imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşması ile
bu hâkimiyet sona ermiştir.
Çarlık Rusya’sı hâkimiyetindeki Kırım Tatar tarihinin, özellikle bu
hâkimiyetin ilk yüzyılı boyunca en çarpıcı cephesi, Kırım Tatarlarının kitleler
hâlinde Osmanlı Türkiye’sine göçleridir. En büyük ve en yıkıcı göç dalgası,
2
Kırım Savaşı dönemini de içine alan 1860 - 1861 yılları arasında olmuştur
(Kırımlı, 2010: 5 - 16.)
Osmanlı Devleti’ni Kırım Savaşı’na sürükleyen sebeplere bakıldığında
XIX’uncu yüzyılın ilk yarısında merkezden uzak topraklarda yaşananların
yönetimi sıkıntıya düşürdüğü gözlemlenmektedir. Lübnan’da Dürzi ve
Maruniler arasında çıkan ilk çatışmalar (1841 / 1842), Fransa’nın Katolik
olan Maruniler lehine askerî müdahalesine yol açmıştır. Neticede, 1846’da
Dürziler ve Maruniler ayrı kaymakamlıklara ayrılmış, nihayet 1866’da tekrar
alevlenen çatışmalar sonunda Maruniler yine Fransa’nın yardımıyla Cebel-i
Lübnan’da yarı muhtar bir idare kurmayı başarabilmişlerdir. Bu arada Bosna,
Arabistan ve Irak’ta bazı ayaklanmalar olmuşsa da bunlar Avrupa’nın
müdahalesine fırsat verilmeden önlenebilmiştir. Avrupa devletleri arasında
Osmanlı topraklarını hedef alan rekabet, 1840’tan sonra yeni bir şekilde
canlanmaya yüz tutmuştur. Mısır meselesi (1840) ve Boğazlar rejimi 13
Temmuz 1841’de Osmanlı menfaatlerine kısmen de olsa uygun bir şekilde
karara bağlanmıştır. Bu netice ancak Rusya ile İngiltere’nin birbirleriyle
anlaşarak hareket etmeleri sonucunda elde edilmiştir.
Rusya’nın böyle davranmasının sebebi, İngiltere’nin dostluğunu
kazanarak barış yoluyla Osmanlı topraklarını onunla bölüşmekti. Fransa’yı
Orta Doğu’da etkisiz hâle getiren ve Mısır meselesini kendi lehine istismar
ederek Osmanlı Devleti üzerinde bir çeşit ekonomik, siyasi ve kültürel
vesayet kuran İngiltere, bu imtiyazlı durumunu Rusya ile paylaşmak
istememiştir. Anlaşma yolu ile Osmanlı topraklarını bölüşme konusunda
birkaç defa İngiltere ile temas eden Rus çarı, nihayet 1844’te İngiltere’yi
ziyareti esnasında konuyu tekrar ortaya atmıştır. Şark meselesini
milletlerarası hâle getirmek isteyen Çar I. Nikola, Osmanlı Devleti sınırları
içinde yaşayan Hristiyanlara beraberce sahip çıkmayı İngiltere’ye açıkça
teklif etmişse de arzu ettiği neticeyi elde edememiştir. Bu arada 1848’de
Macarların ve Polonyalıların bağımsızlık yönündeki ayaklanmaları, Rusya ve
Avusturya tarafından çok ağır bir şekilde bastırılmış, ünlü Macar Lideri Lajos
KOSSUTH ve ona bağlı subaylar Osmanlı topraklarına sığınmışlardır.
Sayıları 4.400 kadar (3.600 Macar, 800 Polonyalı) olan bu mültecileri, Rusya
ve Avusturya’nın savaş tehdidine rağmen Osmanlı Devleti geri vermemiş, bu
tutumundan dolayı Fransa ve İngiltere, Osmanlı Devleti’ni Rusya ve
Avusturya’ya karşı ortaklaşa desteklemiştir.
Fransız ve İngiliz kamuoyu arasında Rusya aleyhine büyük bir tepkinin
ortaya çıkmasına sebep olan bu olay kapanır kapanmaz mukaddes yerler
meselesi patlak vermiştir. Fransa, Kudüs’te eskiden beri sahip olduğu dinî
imtiyazlarını genişletmeye çalışmış, neticede mukaddes yerlerin bir kısmının
anahtarlarını Katoliklere verdirmek suretiyle Ortodokslar aleyhine başarı
sağlamıştır. Ortodoksların koruyucusu olduğunu bir defa daha gözler önüne
sermek isteyen Rusya, Fransa’nın Kudüs’teki bu tasarrufunu fırsat bilerek
Prens MENŞIKOV’u olağanüstü elçi olarak İstanbul’a göndermiştir.
3
MENŞİKOV’un esas vazifesi, Kudüs meselesini çözmekten ziyade Osmanlı
Devleti ile gizli bir anlaşma imzalayarak onun üzerinde bir çeşit Rus nüfuzu
kurmaktı. Zira çar, artık İngiltere ile anlaşarak Osmanlı Devleti’ni aralarında
paylaşmaktan ümidini kesmiş bulunuyordu.
MENŞIKOV, davranışları yüzünden herkesin tepkisini çekmiş ve onun
bu hareket tarzı Avrupa elçilerini bile telaşa düşürmüştür. İngiltere,
Menşikov’un gelişinden 36 gün sonra, 5 Nisan 1853’te (Rus düşmanı olarak
bilinen) Stratford CANNING’i sefir olarak İstanbul’a göndermiştir. Bir buçuk
ay sonra MENŞIKOV’un hiçbir sonuç alamadan Rusya’ya geri dönmek
zorunda kalması, iki devlet arasındaki ilişkilerin kesilmesine yol açmış ve
Rusya savaş ilan etmeden Boğdan’ın işgaline girişmiştir. Bu arada
yapılmakta olan diplomatik görüşmelerden de hiçbir netice alınamamıştır. Bu
durumda Osmanlı Devleti, tebaası olan Ortodokslar adına yabancı bir iltimas
ve müdahaleye tahammül edemeyeceğini bildirerek Boğdan’ın derhâl
tahliyesini bir ültimatom ile Rusya’dan talep etmiştir. (Karpat, 2012: 49 - 51)
Şöyle ki Şumnu’daki Osmanlı Rumeli Ordusu Komutanı Ömer Lütfi
Paşa 4 Ekim 1853’te, Rus Komutan Prens GORÇAKOV’a bir ültimatom
vererek prenslikleri boşaltmasını bildirmiş,1 Eflak ve Boğdan’ın
boşaltılmasının General GORÇAKOV tarafından reddedilmesi üzerine bütün
ordulara Rusya’ya verilen sürenin bitimiyle beraber savaşa hazır olmaları
emredilmiştir.2 19 Ekim’de verilen ültimatomun süresi dolunca Türkler 23
Ekimde Vidin’de Tuna’yı geçmişler ve böylece resmen savaş başlamıştır.
(Aksan, 2011: 478)
İki devlet arasında başlayan savaşın seyri sırasında Amiral Pavel
NAHIMOV komutasındaki bir Rus filosu, Batum’a erzak ve savaş malzemesi
götürmekte olan ve fırtına dolayısı ile Sinop’a sığınmış olan Osmanlı filosunu
bir baskınla 30 Kasım 1853’te yakmış ve şehri top ateşine tutmuştur.
(Uçarol, 2000: 200 - 201) Sinop baskını Türk deniz savaşları tarihi içinde çok
üzüntü verici olaylardan biridir. Baskın sonucu Osmanlı filosu tamamen yok
edilmiş, filo komutanı Osman Paşa esir düşmüş, dört bine yakın
mürettebatın yarıya yakını zayi olmuştur. Bu olayla İstanbul, denizden
muhtemel bir Rus işgaline açık hâle gelmiştir. İstanbul’un Rusların eline
geçme ihtimali karşısında İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti’nin yanında
yer almış ve Rusya ile diplomatik münasebetlerini kesmeye karar vermiştir.
Böylece Rusya’ya karşı üç devlet birleşmiştir. (Çakır, 2009: 1857; Askerî
Tarih Bülteni , 1980: 14; Özcan, 2008: 90 - 91)
Rus çarı bu sırada Gelibolu’ya asker çıkarmış olan Batılı devletlerin
birliklerini konuşlandırmasına ve İstanbul’a doğru Rus ilerleyişini
durdurmalarına zaman kalmadan önce güneyde Varna’ya ve Karadeniz
1
Stanford Shaw; Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, E Yayınları, İstanbul, 1977, s. 178.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA); Hariciye Nezareti Siyasi Kalemi (HR.SYS), 903/2-37, 39.
2
BOA; HR.SYS, 903/2-38.
4
kıyısına olabildiğince erken ulaşmak istemiştir. Saldırı harekâtının anahtarı
ise Türk kalesi Silistre’yi ele geçirmektir. Bu sırada, 1852’de Rus ordusuna
topçu subayı olarak katılan ve Mart 1854’te Bükreş’e, Tuna’daki Rus ilkbahar
saldırısının başlangıcına yetişen Rus edebiyatının ünlü isimlerinden Lev
TOLSTOY, halasına gönderdiği mektupta, “Henüz Türk barutunun kokusunu
almış değilim.” diye yazıyordu. (Figes, 2012: 185 - 190)
Fransız ve İngiliz kuvvetleri Gelibolu’da toplanırken Rus kuvvetleri
Silistre’yi muhasara etmek için 10 Mayıs 1854’te ileri harekâta geçmiştir.
Bunun üzerine Osmanlı Harbiye Nazırı Rıza Paşa, Fransız Kuvvetleri
Komutanı Mareşal Jacques Leroy de Saint ARNOUD, (daha sonra koleradan
ölecek, yerine General CANROBERT geçecektir.) İngiliz Kuvvetleri
Komutanı General Lord James Henry RAGLAN, (Waterloo Savaşı’nda bir
kolunu kaybetmişti, o da savaş sırasında koleradan ölecektir.) Varna’ya
gelerek Rumeli Harekât Komutanı (3’üncü Ordu Komutanı) Müşir Ömer Lütfi
Paşa ile muhtemel harekât tarzlarını değerlendirmişlerdir. Ömer Lütfi Paşa;
Silistre Kalesi’nin altı hafta kadar dayanabileceğini, fakat 15 gün içinde
Rusların işgaline maruz kalabileceğini anlatarak müttefik kuvvetlerin en kısa
zamanda bu bölgede muharebeye müdahale etmelerini istemiştir. İngiliz ve
Fransız komutanlar, Balkan Dağları kuzeyine ulaşan yolların yetersizliğine ve
lojistik güçlükleri ileri sürerek Ömer Lütfi Paşa’nın düşüncesini kabul
etmemişlerdir.
Musa Paşa komutasındaki Türk kuvvetleri Silistre’de Ruslara karşı tek
başına direnirken müttefik kuvvet komutanları emir - komuta, müşterek
harekât tarzları hakkındaki münakaşalarına3 devam etmişlerdir. Nihayetinde
müttefik kuvvetlerin Varna’da toplanmaları ve Eflak - Boğdan’a taarruz
etmeleri fikri benimsenmiş ve ancak kuvvetler Varna’ya karadan ve denizden
intikallerini, haziran ayı sonlarında tamamlayabilmişlerdir. (1853 - 1856 Kırım
Harbi’nde 3’üncü Ordu, 1991)
Yaklaşık bir ay top başında durmuş olan kahraman garnizona yardım
için ne Şumnu’daki Ömer Lütfi Paşa ordusu ve ne de müttefikler bir adım
atmışlardır. Silistre, kuşatma nedeniyle çekilen erzaksızlık yüzünden âdeta
teslim olmak noktasına gelmiş, ancak Ruslar Silistre’de yiyecek kıtlığı
olduğunu akıllarına bile getirmemişlerdir. Çünkü kalenin erzak ve yardım
yolu açıktır. (Slade, 2012: 278)
Rusların Silistre Kalesi’ne yaptıkları sürekli hücumlarda çok ağır zayiat
vermelerine rağmen başarısız olmaları nedeniyle Ruslar 22 Haziran 1854’te
muhasarayı kaldırmışlar ve Tuna nehri gerisine çekilmişlerdir. Bu savaşta
3
İngilizler Gelibolu’da karaya çıktıktan sonra iç kesimlere doğru temkinli bir ilerleyişi yeğ
tutarken Fransızlar İstanbul’a yönelik Rus ilerleyişinin önünü kesmek için çıkarmanın Varna’da
yapılmasını istemişti. Fransızların bir başka önerisi İngilizlerin deniz harekâtını yönlendirmeleri,
buna karşılık kara harekâtında komutanın kendilerine verilmesiydi. Cezayir’de çarpışmanın
getirdiği tecrübe, Waterloo’dan beri büyük çaplı bir muharebe görmeyen İngiliz ordusu
karşısında Fransız ordusunun belirleyici bir avantajıydı. Bk. Orlando Figes, age.; s. 202.
5
Rus General PASKEVIÇ ağır yaralanmış, (1853 - 1856 Kırım Harbi’nde
3’üncü Ordu, 1991) Silistre Kalesi Komutanı Musa Paşa ise bir Rus
humbarasının isabeti sonucunda şehit düşmüştür. (Slade, 2012: 276) Bu
arada 1854, 22 Nisan’ında İngiliz ve Fransız donanması Karadeniz’in önemli
limanlarından Odessa’yı bombardımana tutarak Rus topraklarına ilk
doğrudan saldırıya başlamıştır. (Figes, 2012, 185 - 190)
Sefer yılının geri kalanında müttefik devletlerin Sivastopol’u ele
geçirmeyi hedef alan harekât planı üzerinde görüş birliğine varmaları üzerine
Varna’da bulunan Fransız ve İngiliz birlikleri Varna ve Baltık limanlarından
hareket ederek Sivastopol’un kuzeyindeki Gözleve sahiline çıkarma harekâtı
icrasına başlamışlardır. 18 Eylül günü taşınması tamamlanan çıkarma
harekâtına yedi bin kişilik bir Osmanlı kuvveti de katılmıştır. (1853 - 1856
Kırım Harbi’nde 3’üncü Ordu, 1991)
İngilizler 22 bin piyade, bin süvari, üç bin mühendis ve 60 sahra
topunu taşıyan 52 yelkenli gemi, 27 buharlı nakliye gemisi ve bazı savaş
gemilerini kullandılar. Fransızlar çoğunluğu Cezayirli olmak üzere 25 bin
piyade, 2.800 mühendis ve 68 sahra topunu, savaş gemilerine ek olarak 200
küçük gemiyle sevk ettiler. Bu, o zamana kadar girişilen en büyük “amfibi
operasyonu” olarak kabul edilmektedir.
1854 sonbaharında Avrupalı müttefikler 40 yıldır ilk kez, tahmin
edilemez, yabancı bir arazi olan bu muharebe meydanında karşı karşıya
geldiler. Altı Osmanlı savaş gemisini de içeren donanma ile eş güdümün
olmayışı ve kara harekâtlarının sorumlusu subaylar arasındaki anlaşmazlık,
seferin ilk günlerinin belirgin niteliği oldu. (Bugün çoğu tarihçi girişimin
tamamının
harbin
amaçlarına
yönelik
stratejik
tanımlamalar
bulunmamasından muzdarip olduğu ve nakliye, tıbbi bakım gibi yeterli
ölçüde merkezîleşmemiş ve kötü yönetilen yardımcı sistemlerin ne denli
sınırlı olduğunu gözler önüne serdiği konusunda hemfikirdir.) (Aksan, 2011:
484 - 488)
Çıkarma yeri olarak Fransızlar tarafından Balaklava ve Kaça
(Kancaçay) önerilmişti. Gözleve ile Sivastopol (Akyar) arasındaki kıyılarda
yapılan keşif sonucunda çıkarma yeri olarak Alma Çayı ağzı ile Gözleve
arasındaki Eskikale bölgesi seçilmişti. 1854 yılının 14 Eylül’ünde İngiliz,
Fransız ve Türk kuvvetlerinin çıkarma harekâtı başlamış ve 17 Eylül günü
tamamlanmış bulunuyordu. Müttefik kara birlikleri 19 Eylül günü Sivastopol’a
doğru ileri harekete geçmişler, 20 Eylül’deki Alma Çayı Muharebesi’ni
kazanan müttefik kuvvetler, 26 Eylül’de Sivastopol Limanı kuzeyine
varmışlardı. İngilizler Balaklava, Fransızlar ise Kamış Limanı’nda
bulunmaktaydılar. Yapılan keşifte Sivastopol’a kuzeyden taarruz etmenin
olanaksızlığı anlaşılınca limanın güney kısmına geçilerek deniz kuvvetlerinin
desteğinden yararlanmaya karar verilmiş, bu sırada Ruslar Sivastopol’da
önemli bir mevkide bulunan Malakoff Tabyasını güçlendirmişler, ayrıca
Sivastopol Limanı’nın ağzını gemilerin batırılması suretiyle kapatmışlardı. İlk
6
esaslı bombardıman 17 Ekim’de başlamış, müttefiklerin 1.200 ve Rusların
116 topu arasında şiddetli bir mücadele yaşanmıştır.
700 tondan fazla mermi harcanan bu bombardımanda Fransız ve
İngiliz amirallerinin taktiği birbirinden ayrı olmuştur. Fransızlar gemilerini
toplu bulundurmak suretiyle bunlardan hiçbirini diğerinden fazla ateşe maruz
bırakmamış, İngilizler ise filolarının bir kısmını ayrı bulundurmak suretiyle
gemilerinin fazla hasara uğramasına neden olmuşlardır. Sonuç olarak:
Bombardıman istenilen düzeyde etkili olmamış ve Ruslar müttefik
donanmaya karşı duydukları korkunun tasarlandığı kadar pek de büyük
olmadığını anlamışlardır. Rus topçusunun tecrübesizliğine rağmen bu gemi kara topçu mücadelesi Rusların lehine sonuçlanmıştır. Bu bombardımanın
ardından 25 Ekim’de Rusların taarruzuyla başlayan ve müttefiklerin geri
çekilmesiyle sonuçlanan Balaklava Muharebesi yaşanacaktır. (1853 - 1856
Osmanlı - Rus ve Kırım Savaşı Deniz Harekâtı, 1977: 70 - 75)
Balaklava stratejik mevki açısından önem arz ediyordu. Çünkü Ruslar
Balaklava’yı aldıkları takdirde limanı kullanmaktan mahrum kalacak olan
İngilizler, Sivastopol’u kuzeyden uzun müddet muhasaraya devam
edemeyecekler ve Sivastopol’a yardım yolu açılacaktı. Ruslar bu savaşta
önce tabyalara hücum ederek bu tabyaları koruyan İngiliz ve Osmanlı
kuvvetlerini yerlerinden atmaya muvaffak olmuşlardır. (Fuat Andıç ve
Süphan Andıç, 2002: 35) Canrobert Tepesi’ni savunan Türkler bir saati aşkın
bir süre boyunca Ruslara karşı koymuş, bu arada Türklerin yarısı ölüp
gitmiştir. Ruslar toprak tabyalara tırmanırken Türk direnişi çökmüştür.
(Palmer, 1987: 123) Rus süvarilerinin Balaklava’ya girmek üzere olduğu
sırada İngilizlerin ağır süvarileri Rus kıtalarının merkezine saldırmış ve zayiat
her iki taraf için de ağır olmuştur. Ruslar işgal etmiş oldukları tabyalara
çekilirken bu kez İngiliz birliklerinin başkomutanı RAGLAN, İngiliz Hafif
Süvari Tugayı Kumandanı General LUCAN’a Rusların tabyalardaki topları
geri çekmesine engel olmasını emretmiştir. Emri yanlış anlayan4 LUCAN,
tugayını Rus toplarına karşı saldırıya geçirmiş; bu, ağır kayıplarla
neticelenen bir hata olmuştur. Çatışmayı izleyen Fransız generalinin İngiliz
hafif süvari hücumu hakkında söylediği, “Bu muhteşem, ama harp değil ki.”
cümlesi tarihe geçecek, İngiltere’de Lord Alfred TENNYSON’un hücumun
Londra’ya haberi geldikten sonra yazdığı “Hafif Süvari Tugayının Hücumu”
şiiri İngiliz halkını derinden etkileyecekti. (Andıç ve Andıç, 2002: 35)
Ancak bu savaş ile ilgili olarak 2003 yılı sonbaharında İngiltere’nin
beşinci Kanal TV’sinde yayımlanan dört bölümlük belgeselde; 600 İngiliz
askerinin canına mal olduğu iddia edilen Balaklava Savaşı’nda ölenlerin
aslında Türk askerleri olduğu, İngiltere’nin kamuoyu desteği sağlamak için
4
İngiliz savaş tarihçileri arasında hafif süvari tugayının hücumu hâlâ tam olarak anlaşılabilmiş
değildir. Bazı tarihçiler Lord Raglan’ın 28 Ekim’de Londra’ya gönderdiği raporunu esas alarak
General Lucan’ın emri yanlış anladığını, diğerleri ise Raglan’ın yanlış emir verdiğini iddia
ederler.
7
böyle bir bilgiyi öne sürdüğü açıklanmıştır. “Battlefields Detectives”in (Savaş
Alanları Detektifleri) savaş sahasında yapmış olduğu çalışmalar neticesinde
elde ettiği sonuçlar şaşırtıcı olmuş, bunun üzerine zayiat kayıtları tek tek
incelendiğinde Balaklava’da öldüğü söylenen 600 İngiliz askerinden sadece
120’sinin can verdiği, Rus ordusunun Don Kazakları Bataryasının 1854’ün
25 Kasım günü İngilizlere karşı açtığı yoğun top ateşi karşısında ilk ateş
altında kalanların Türk askerleri olduğu belirtilmiştir.
Türk tarafında, “Sivastopol önünde yatar gemiler / Atar da nizam
topunu yer gök iniler” dizelerinin yer aldığı marş / türküye konu olan Kırım
Savaşı’nın bir evresi olan Balaklava’daki savaş, “The Charge of the Light
Brigade” şiirinde ölümsüzleştirilmiş olmakla birlikte bu şiirde anlatıldığı gibi
ölenlerin çoğunluğu efsaneleştirilen İngiliz süvarileri değil, Rus topçusunun
yoğun ateşi karşısında hayatını kaybeden Türk askeridir ve bu husus yakın
tarihte, anlaşılacağı üzere İngilizler tarafından ortaya atılmış ve
doğrulanmıştır.5 Gerçekten o dönemde Londra’da muhalefet savaş karşıtı bir
hareketi savunurken kahramanlık hislerinin canlandırılması için Balaklava
Savaşı işe yaramış; müteakiben 5 Kasım’da Rusların taarruzuyla başlayan
İnkerman Muharebesi’nden sonra müttefikler, Sivastopol’u kuşatma kararı
almışlardır. (1853 - 1856 Osmanlı - Rus..., 1977: 70 - 75) İstanbul’daki İngiliz
Büyükelçisi Stratford CANNING’in fazladan bir 20 bin asker için Osmanlılarla
anlaşma yapma teklifini, ordusundaki asker sayısının 10 bine düşmüş
olmasının etkisiyle düşünmeye başlayan İngiliz General RAGLAN da
Londra’daki savaş bakanına gönderdiği mektubunda, 10 bin kişiye daha
ihtiyacı olduğunu yazmıştır. (Palmer, 1987: 130)
Bu amaçla Şubat 1855’te bir İngiliz - Osmanlı anlaşması imzalanmış,
ama Şumnu’da toplanan askerler, yazın sonlarına değin savaş mahalline
gelememiştir. Ömer Lütfi Paşa’nın mevcut Osmanlı kuvveti, Alma Irmağı’nın
kuzeyinde bir liman olan Gözleve’yi (Kezlev) savunmuş ve Rusların kenti
almaya yönelik girişimini boşa çıkarmıştır. (Aksan, 2011: 484 - 490) Bu
muharebe Kırım’da, yalnız Türk kuvvetleriyle kazanılmış bir muharebe olarak
tarihe geçmiştir.
Bundan sonra Gözleve’yi uzaktan abluka ile yetinen Rus kuvvetlerinin
gittikçe artması karşısında Türk birlikleri, Varna ve İstanbul’dan gönderilen
birliklerle takviye edilmiştir. Ömer Paşa, yeni toplanmış olan askerlerinden 20
binini Sivastopol’a sevk etmiştir. Gözleve yenilgisini haber alan Çar I. Nikola,
Kırım’daki kuvvetlerini pekiştirdiği sıralarda ölmüş ve yerine II. Aleksander
geçmiştir. Bundan yararlanmak isteyen Avusturya Hükûmeti, Rusya ile
müttefikler arasındaki savaşa son vermek için Viyana’da bir konferans
toplanmasını önermiş ve bu öneri savaşan taraflarca kabul edilmiştir.
Yaklaşık iki buçuk ay süren bu görüşmelerde Rus Karadeniz filosunun
sınırlandırılması konusunda bir anlaşmaya varılamamıştır. (1853 - 1856
5
Murat Bardakçı; Hürriyet Gazetesi, 02.11.2003.
8
Osmanlı - Rus..., 1977: 81 - 82) Görüşmeler uzadıkça İngiltere İçişleri
Bakanı Lord PALMERSTON, (Daha sonra başbakan olacaktır.) barış
girişimini baltalama ve büyük çaplı bir çarpışmayı başlatma konusunda daha
kararlı bir duruş sergilemiştir. Ama savaş ya da barış için nihai karar,
tereddütlü Fransız İmparatoru III. Napolyon’un tutumuna bağlıydı. Sonuçta
barış planları reddedildi ve kısa bir süre sonra Napolyon, İngiliz ittifakını ve
Rusya’ya karşı genişletilmiş bir savaş fikrini isteksizce benimsemiştir.
Böyle bir savaş için yeni müttefikleri bulmada sıkıntı çekilmemiş,
Avusturya’nın siyasal denetiminden çıkmış tek İtalyan devleti olan PiemonteSardinya Krallığı Fransa ve Britanya (İngiltere) ile bir askerî anlaşma (26
Ocak 1855 - Torino Anlaşması) imzalamıştı. Anlaşma uyarınca İtalyan
generali Alfonso La MARMORA komutasındaki 15 bin asker,6 Kırım’daki
İngilizlere katılmak üzere yola çıktı ve 8 Mayıs’ta Kırım’a vardı. Piemonte
Başbakanı Camillo CAVOUR açısından, bu sefer kuvvetini göndermek
Piemonte’nin önderliğinde İtalyan birliği davasını destek için Batılı devletlerle
bir ittifakı pekiştirmeyi sağlayacak bir fırsattı. Bu yüzden Rusya’ya karşı bir
genel savaş fikrini destekledi. Balaklava’da gemiden inişlerini izleyen bir
Fransız generaline göre hepsi, “İyi yetiştirilmiş, organize, disiplinli, yeni ve
parlak lacivert üniformaları içinde dinç” görünmekteydi. (Figes, 2012: 344345)
Bu sırada Kırım’daki kuvvetler 115 bin Fransız ve Sardinyalı, 32 bini
İngiliz ve 55 bini Türk olmak üzere 200 bini bulmaktaydı. Sardinya kuvvetleri
18 Haziran’da Sivastopol’a yapılan hücumda Türk kuvvetleriyle birlikte
müttefik kuvvetlerin gerisini korumuşlar, Rus taarruzuyla başlayan Çerneya
Muharebesi’nde ve Sivastopol’un düşmesindeki harekâta katılmışlardır
(1853 - 1856 Osmanlı - Rus..., 1977: 82 - 83).
Polonyalılar da Rusya’ya karşı bir genel Avrupa savaşı fikrini
desteklemişler, Fransız ve İngilizler, bir Polonya lejyonu kurulması için maddi
kaynak sağlamışlardır. Toplam 1.500 Polonyalı sürgün, savaş tutsağı ve
çarlık ordusu firarisinden oluşan lejyon Kırım ve Kafkasya’da Ruslara karşı
“Osmanlı Kazakları” adıyla çarpışmıştır.
1855 ilkbaharına varıldığında müttefikler yeni saldırıların nerelere
yöneltilmesi gerektiğini tartışmaktaydı. Birçok İngiliz yetkili, umudunu Şeyh
Şamil komutasındaki Müslüman yerel kabilelerin Gürcistan ve
Çerkezistan’daki Ruslara saldırmak üzere Türk ordusuyla bağlantı kurmuş
olduğu Kafkasya’daki bir harekâta bağladı. Ancak kendi kuvvetlerini
Kafkasya’ya göndermek istemeyen ve Müslüman birliklerine dayanmaktan
çekinen İngiliz ve Fransızlar, bu can alıcı bölgede nasıl bir politika izlemek
gerektiğine karar vermeyi ertelediler. Oysaki müttefikler Kafkasya’da etkili bir
kuvvetle Rusya’ya on bir aylık Sivastopol kuşatmasının sağladığından çok
6
Sardinya’nın on beş bin asker ile İngiltere, Fransa ve Osmanlı ittifakına katılacağını bildiren
belge için Bk. BOA; İrade Hariciye, (İ.HR), 5672, 8 Mart 1855.
9
daha çabuk ve yıkıcı bir darbeyi indirebilirlerdi. Ama bu potansiyelden
istifade etmeyecek kadar temkinliydiler.
Müttefiklerin Kırım’da izlenen askerî stratejiyi yeniden değerlendirme
yolunda yeni adımlar atması 1855 Nisan ayını buldu. İngiliz ve Fransız savaş
bakanlarının mutabakata vardığı yeni plan; Sivastopol’u güneyden
bombardımana tutmak yerine 79 km doğuya düşen Aluşta’ya çıkarılacak bir
müttefik ordusunun Rus ikmal malzemelerinin geçtiği Simferopol (Akmescit)
üzerine yürümesi idi. Ancak bu plan, siyasal üstlerine açık bir başkaldırı
sayılacak bir davranışla İngiliz ordusu başkomutanı RAGLAN tarafından,
kuşatmadan asker çekilmemesi için bahaneler uydurularak yokuşa sürüldü.
Bundan dolayı Fransızlar Akmescit üzerine yürüme ve Kırım’ın geri kalan
kısmını ele geçirme planının aksamasından, yıllarca İngilizleri
suçlayacaklardı. İkmal hatlarının bir saldırıya ne kadar açık olduğunun
farkında olan Ruslar; Kezlev’den gelen güzergâhı, her zaman Akmescit’e ya
da Perekop’a yönelik bir müttefik saldırısının en olası hedefi olarak
görmüşlerdi. İngilizlerin ve Fransızların böyle bir saldırıya hiç
kalkışmamalarına şaşırmışlardı. (Figes, 2012: 345 - 353)
1855 yazının savaşları pek kesin sonuç vermedi, ancak Haziran
ortalarında Ruslar Kars üzerine yürüyerek Osmanlılarla doğrudan doğruya
çarpışmaya girdiler. Doğu Anadolu tehlikeye girince Osmanlı Devleti
müttefiklerden yardım istedi. Ancak Avrupa devletleri savaşı yalnızca Kırım
içinde tutmak istiyor ve doğuda olup bitenlere kayıtsız kalmayı yeğliyordu. Bu
nedenle Osmanlılar Kars’ı yardımsız savunmak zorunda kalmışlar, Kırım’da
da Ağustos sonlarında genel bir saldırı başlamıştır. (Shaw, 1977: 178 - 180).
Sivastopol’un artık kuşatmaya çok daha fazla dayanmayacağını
anlayan çar, GORÇAKOV’a müttefik birliklerinin çemberini kırmaya yönelik
son bir girişimde bulunma emri verdi. Başkomutan GORÇAKOV, sayıca
üstün ve sağlam mevzilere yerleşmiş bir düşmana karşı bir saldırının çılgınlık
olacağını söyledi. Çara göre barış görüşmelerine daha güçlü konumda
oturmak için askerî bir başarıya ihtiyaç vardı. Kırım’a üç yedek tümen
gönderdikten sonra, GORÇAKOV’u saldırı yönünde talimat bombardımanına
tuttu. GORÇAKOV’un başarı şansı taşıdığına inandığı tek hareket hattı,
Çernaya Nehri kıyısındaki Fransız ve Sardinya mevzilerine yönelik saldırıydı,
ancak bunun da başarıya ulaşacağından kuşkuluydu.
Ruslar 16 Ağustos günü 47 bin piyade, 10 bin süvari ve 270 sahra
topundan oluşan bir kuvvetle ilerlediler. Ne var ki Rusların ilk top atışları
hedeflerine ulaşmadı. Çerneya yenilgisi Ruslar için bir felaket oldu.
GORÇAKOV, Sivastopol’un bütün güney yakasının boşaltılmasını emretti.
Askerî tesisler havaya uçuruldu, depolar ateşe verildi. Kalabalık asker ve
sivil halk yüzer köprüden kuzey yakasına geçmeye hazırlandı. Şehri
boşaltma kararının bir ihanet olduğuna inanan epeyce Rus askeri vardı.
Önceki günün çarpışmalarını MALAKOFF dışında bütün tabyalarda düşman
saldırılarını püskürtme açısından kısmi bir zafer olarak gördükleri için
10
kaybedilen mevzinin şehri savunmaya devam etmede vazgeçilmez olduğunu
anlamadılar ya da kabul etmeye yanaşmadılar. Birçok bahriyeli ömrünü
geçirdiği Sivastopol’dan ayrılmak istemedi. Akşam başlayan tahliye sabaha
kadar sürdü, son askerler ayrılmadan önce geriye kalan toplarla Karadeniz
filosunun limanda kalan son gemilerini batırdı.
TOLSTOY, Sivastopol’un düşüşünü Yıldız İstihkâmından izledi. Şehre
hücum sırasında beş topluk bir bataryanın başına getirilmişti ve yüzer
köprüyü geçen son savunucular arasındaydı. Tam o gün 27 yaşına basmıştı
ama önündeki manzara çok hazindi. “Alevler içindeki şehri ve tabyalarımıza
çekilmiş Fransız bayraklarını görünce ağladım.” diye yazacaktı. Müttefik
orduları 12 Eylül’de Sivastopol’a girerken çar da 14 Eylül’de Rus
Başkomutan GORÇAKOV’a, “1812’yi hatırla.” diye yazdı. “Sivastopol
Moskova değildir, Kırım da Rusya değildir. Moskova’nın yanmasından iki yıl
sonra, zafer kazanmış birliklerimiz Paris’teydi. Hâlâ aynı Rus halkıyız ve
Tanrı bizimledir.”
Çar Fransa’nın savaştan yorulduğunu ve Sivastopol’un düşüşüyle
barıştan yana tutum takınacağını biliyordu. Buna karşılık İngilizlerin savaşı
sona erdirmeye daha az eğilimli olduğunun farkındaydı. Gerçekten İngiliz
kamuoyu da savaşın sürmesinden yanaydı. Küçük Asya ve Kafkasya
cephelerini uzun süre ihmal etmiş olan İngiltere’nin (Britanya) asıl ilgilendiği,
Kars’a yönelik Rus kuşatmasıydı. Çar Aleksander, Sivastopol’un
düşüşünden sonra İngilizlerle müzakere konumunu güçlendirmek açısından,
bu Türk kale şehri olan Kars üzerindeki baskısını artırdı. Kars’ın ele
geçirilmesi Rus askerlerinin Erzurum ve Anadolu’ya doğru ilerlemesinin
yolunu açacak, Hindistan yolu üzerindeki İngiliz çıkarlarını tehdit altına
alacaktı. (Figes, 2012: 401 - 406)
Sivastopol’un düşmesi ile sonuçlanan Kırım Savaşı, yeni bir manevra
başlatan Rusların karşı atağı ile beklenmedik bir gelişmeye sahne olacaktır.
Kırım Savaşı Osmanlı Devleti ile Rusya arasında başladığında Ruslar,
Gümrü - Ahıska çizgisi ağırlıklı olmak üzere Güney Kafkasya’da askerî
hazırlıklarını sürdürmüştür. Bu dönemde Rusya’nın işi Osmanlı Devleti’nden
daha zordu. Çünkü Rusya, Batı Kafkasya’daki Çerkezlerin saldırılarından
korunmaya çalışırken Doğu Kafkasya’daki Şeyh Şamil’in akınlarını
durdurmak zorundaydı. Her şeyden önce Şeyh Şamil, Rusların Güney
Kafkasya’da Osmanlı ordularına karşı girişeceği bir savaşa yönelik askerî
hazırlıklarını engellemeye çalışmıştır. Burada Şeyh Şamil’in amacı karşılıklı
olarak Osmanlı ordularıyla birlikte Rusları Güney Kafkasya’da kesin bir
yenilgiye uğratmaktı. Ne yazık ki Osmanlı askerî makamları, Şeyh Şamil’in
bu tarz bir stratejik harekât talebine yeterince karşılık verememişlerdir.
1854 yazında Kafkas Cephesi’nde Rusların lehine sonuçlanan
muharebeler karşısında müttefik devletlerden İngiltere, Rusların Kafkaslarda
güçlü bir konuma gelmelerinden rahatsızlık duyarak Anadolu’daki Osmanlı
ordusunun güçlendirilmesine karar vermiş ve Albay WILLIAMS’ı Kars
11
ordusunun durumunu yerinde görerek rapor etmesi amacıyla Anadolu’ya
göndermiştir.
İşte Rusların Kars’ı kuşatmaya7 başladıkları Haziran 1855’te müttefik
güçler Kars’ın kurtarılmasına yönelik birtakım gayretler içine girmişlerdir.
Ancak savaşa giriş sebepleri olan Sivastopol’dan kesin bir sonuç almadan
bunun dışında herhangi bir askerî harekâta teşebbüs etmek istememişlerdir.
Sivastopol’da başarı sağladıktan sonra müttefikler Gürcistan içlerine doğru
bir kara harekâtına izin vermişlerdir.
Şu bir gerçek ki Başkomutan (Serdar-ı Ekrem) Müşir Ömer Lütfi Paşa,
yaklaşık iki aylık bir gecikme ile Gürcistan harekâtına başlayabilmiştir. Söz
konusu askerî harekâtın esas amacı, Sohumkale - Tiflis üzerinden bir
çevirme harekâtıyla Rusları Kars’ı kuşatmaktan vazgeçirmekti. Ömer
Paşa’nın 1855 3 Ekim’inde Sohumkale’ye varmasıyla başlayan Gürcistan
harekâtı, İngur Muharebesi’nin kazanılmasının ardından At (Çanışkal)
Nehri’nin kıyılarına kadar ulaşmış ise de sürekli yağan yağmurlar, aşırı kar
yağışı nedeniyle daha öteye gidilmesini engellemiş ve sonunda Ömer Paşa
geri çekilme emrini vermek zorunda kalmıştır. Bu harekât zamanında
yapılmış ve müttefik devletlerin oyalamalarıyla karşılaşmamış olsaydı asıl
hedefine kolaylıkla ulaşabilecekti. Ne var ki Kırım Savaşı’nın bu en büyük
stratejik eylemi, müttefik güçlerin General FADAYEV’in deyimiyle “aptalca”
tutumlarından dolayı başarısız kalmıştır. (Budak, 1993: 188 - 195)
Birçok özelliği ile ilk dünya savaşı olarak kabul edilmesi gereken Kırım
Savaşı sırasında Osmanlı’nın Batılı müttefikleri, Sivastopol’da gösterdikleri
savaş kabiliyetini Kars için göstermek istemediler. İngilizler başta olmak
üzere müttefik ülkeler Ruslara karşı yapılacak savunma için Türklerin
Gürcistan
üzerinden
yapacakları
harekâtın
gereken
başarıyı
gösteremeyeceğine inanıyorlardı. İngiliz hariciyesi Osmanlı sarayına sadece
tahkimat talimatları vermekle âdeta durumu hafife almışlardı.
Savunmasında Polonyalı bir birlik, İtalyan askerleri ve 1848 - 1849
tarihlerinde Avusturya’ya karşı başkaldırmış birçok mühendis Macar’ın yer
aldığı Kars Kalesi, 24 Kasım 1855 tarihinde kaleyi savunan kumandanlarla
Ruslar arasında teslim koşulları üzerine yapılan müzakereler sonucunda, 28
Kasım 1855 tarihinde Ruslara teslim edilmiştir. (Güney, 2013: 80 - 81)
Kırım Savaşı’nda sayısız general ve subayın hem Türk tarafından ve
hem de Rus tarafından hayatlarını kaybettikleri bilinmektedir. Nitekim Silistre
savunmasında Müşir Musa Paşa şehit düşmüş, Rus tarafında Mareşal
PASKEVIÇ yaralanmıştır. Ama Kırım Savaşı boyunca muharip taraflar
arasında sadece çarpışmayla değil, aynı zamanda hastalıkla da büyük bir
can kaybı yaşanmıştır. Müttefik orduları başkomutanı olan İngiliz Mareşal
7
1855 yılının ikinci yarısında yaşanan ve dünyanın en önemli kuşatmaları arasında sayılan Kars
Kuşatması; Karl Marks’ın 8 Nisan 1856 yılında New York Daily Tribune gazetesinde yayımlanan
makalesinin konusu olmuştur.
12
RAGLAN (29 Haziran 1855), Fransız Mareşal Saint ARNAUD (29 Eylül
1854-Alma Nehri) koleradan ölmüştür. Kırım Savaşı sırasında silahlar
tekâmül etmişti, ancak sağlık düzeni hiç gelişmemişti. Florance Nightingale;
maiyetindeki hemşirelerle İstanbul Selimiye Kışlasındaki hastanede harikalar
yaratmış, Selimiye Kışlası Karadeniz’in kuzeyinden nakledilen yaralıların
tedavi edildiği ve ölüm oranının düştüğü bir yer olmuştur.
Avusturya’ya karşı Fransa - İtalya arasında yapılan 1859 Solferino
Savaşı’nda aynı durum yaşandığı için savaş alanında yaralıların feci
durumunu gören İsviçreli Henry DUNANT, Kızılhaç teşkilatını kurmuştur.
Savaşın önemli bir diğer neticesi, hem Osmanlı ve hem de Rus maliyesinin
iflas etmiş olmasıdır.
Kırım Savaşı’nın başlangıcı, sebeplerinin ne olduğu ve niçin
başlandığı bugün açıkça izah edilememektedir. Bu kadar kalabalık sayıda
ordular, bu kadar mühimmat ve para, bu kadar insan hayatı o devir için niye
tüketildi, bunu tayin etmek zordur. Devrin genel durumuna bakılırsa: İngiltere
için Akdeniz ve Hindistan yolu önemlidir. Küçük İtalya ki Piemonte Krallığı 20
bine yakın asker yollamıştır. Bu tutum tamamen kendini uluslararası sahada
göstermek, İtalya’yı geleceğin büyük devletleri arasında söz sahibi yapmak
içindir. Avusturya tedbirli davranmıştır, Fransa ise İngiltere’nin tek başına
Rusya’ya karşı dünyanın düzenini sağlamasının hoş olmayacağını, bu
gelişmeden kendi hissesini almayacağını düşünmüştür. Dolayısıyla bu
koşullarda bir araya gelmişler ve savaş başlamıştır.
Osmanlı ordusunun Balkanlarda, Silistre’de, Eflak - Boğdan’da
gösterdiği başarılardan çok sonra Ekim ayında müttefik kuvvetler Kırım’a
çıkmıştır. İlk büyük savaşlar bu cephede gerçekleşmiş ve Fransızlar etkin
olmuşlardır. Sivastopol’un düşüşü kolay değildir. Kıyılara çıkmak
mümkündür, fakat tepedeki müstahkem kalelerde tutunmak çok zordur.
Nitekim aylarca süren savaştan sonra 1855 yılında, Malakoff Savaşı ki
Fransızlar yine burada Dük Patrice de Mac - Mahon gibi çok etkili komutanla
önemli zafer kazanmışlardır. Diğer taraftan İngiltere, kuzeyde Petersburg ve
Kronstadt donanma üssünü zorlamıştır. Rusya’nın savaştaki feci durumunu
ise en güzel tarif eden TOLSTOY olmuştur.
Savaş süresince Rusya tarafından asker sevkindeki zorluklar
dolayısıyla Kefe’den başlayarak Odesa’ya kadar bütün Karadeniz
limanlarına demir yolları döşenmesi, Kırım’ın bazı bataklıklarının kurutulup
üzerine köprüler yapılması gibi çalışmalar, Kırım Savaşı’ndaki birleşik
çıkarma dolayısıyla müttefik askerlerin yarımadaya bıraktığı öncü mirastır.
Savaş çıktığında bir başka gerçek daha ortaya çıkmıştır. Osmanlı ordusunda
Harp Okulundan yetişen subayların komuta üstünlüğü, Polonya - Macar
mültecilerinin katkıları, savaş sanayisinin kurulmuş olması dolayısıyla Rusya
bu savaşta bir şeyi anlamıştır ki Türklerle savaş, çok kolay bir iş değildir.
(Ortaylı, 2013: 70 - 73)
13
Sonuç olarak: 160 yıl önce Rusya’ya karşı Osmanlı İmparatorluğu’nun
yanında Rusya’nın Akdeniz’e inme hayalinin önüne geçmek isteyen İngiltere
ve Fransa’nın ve ayrıca Piemonte - Sardinya Krallığı’nın katıldığı Kırım
Savaşı, ilk modern dünya savaşı hükmünde gerçekleşen bir savaş olup yine
modern anlamda Türk ordusunun içinde yer aldığı ilk “birleşik harekât”
özelliği taşımaktadır. Bu savaşta Osmanlılar ilk kez Batı Avrupa devletlerinin
orduları ile ittifak kurarken ilk siper savaşları, ilk telgraflı haberleşme, ilk
savaş fotoğrafları da tarih sahnesine bu savaşta çıkmıştır. Bu savaş aynı
zamanda Osmanlı Devleti’ni göç sorunuyla tanıştıran ilk savaş olma özelliği
taşır.
Bu savaşta Kırımlılar savaşlarla ülkelerine gelen kurtarıcıları
karşıladılar, sadece Müslüman Türkler değil Kırım Yahudilerini de… Bu
nedenle birkaç yıl sonra bütün bu etnik gruplar, çoğunlukla Kırım
Yarımadası’nın yerli halkı olan Kırım Tatar Türkleri, Osmanlı
İmparatorluğu’na kalabalık miktarda göç ederek sığınmak zorunda kaldılar.8
Kırım Tatarları, tarihte toplu hâlde göçe zorlanan ilk Müslüman
toplumudur aynı zamanda… (McCarthy, 1995: 14)
Savaşın sonunda Paris Kongresi’ne giden Türkiye, Concert European
(Avrupa Uyumu) dediğimiz bugünkü Avrupa Konseyi misali kuruluşun içine
girdi, Avrupa’nın büyük devletlerinden biri oldu. Paris Anlaşması ile Rusya’ya
tersane ve askerî donanma bulundurmama zorunluluğu getirilmişti. Ancak bu
madde Osmanlı Devleti için de geçerli kılınmıştı. Dolayısıyla 1856’da ortaya
çıkan Avrupalılık, ne Avrupa devletlerini ebedî sulha götürmüş ve ne de
Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü garantilemiştir9
Kaynaklar
1853 - 1856 Osmanlı - Rus ve Kırım Savaşı Deniz Harekâtı (1997),
Gnkur. Harp Tarihi Başkanlığı Yayınları, Ankara.
AKSAN, H. Virginia (2011); Kuşatılmış Bir İmparatorluk Osmanlı
Harpleri 1700 - 1870, Çeviren: Gül Çağalı GÜVEN, Türkiye İş Bankası
Yayınları, İstanbul.
ANDIÇ, Fuat - ANDIÇ Süphan (2002); Kırım Savaşı Âli Paşa ve Paris
Anlaşması, Eren Yayınları, İstanbul.
Askerî Tarih Bülteni Eki (1980); Denizaşırı Seferler ve Çıkarmalar,
Sayı 9, Çeviren: Ahmet Onur, Ankara.
BARDAKÇI, Murat; Hürriyet Gazetesi, 02.11.2003.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA); Belgeleri.
8
9
İlber Ortaylı; Milliyet Gazetesi, 04.10.2009.
İlber Ortaylı; Milliyet Gazetesi, 04.10.2009.
14
BUDAK, Mustafa (1993); 1853 - 1856 Kırım Savaşı’nda Kafkas
Cephesi, Doktora Tezi, İstanbul.
ÇAKIR; Ömer; Turkish Studies, “Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatının
Kaynaklarından Biri Olarak Harpler I: Kırım Harbi (1853 - 1856)”, Volume
4/1-II Winter 2009.
Denizaşırı Seferler ve Çıkarmalar; Askerî Tarih Bülteni Eki, S 9, Çev.
Ahmet ONUR, Ankara, Gnkur. Basımevi, 1980.
FIGES, Orlando (2012); Kırım Son Haçlı Seferi, Çeviren: Nurettin
ELHÜSEYNİ, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.
GÜNEY, Enver; Atlas Tarih, “160. Yılında Kırım Savaşı - Ruslar
Neden Kars’ın Peşinde”, Doğan Yayıncılık, İstanbul, S 20, Haziran Temmuz 2013.
KARPAT, H.Kemal (2012); Kısa Türkiye Tarihi 1800 - 2012, Timaş
Yayınları, İstanbul.
KIRIMLI, Hakan (2010); Kırım Tatarlarında Millî Kimlik ve Millî
Hareketler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
McCARTHY, Justin (1995); Ölüm ve Sürgün, Çeviren: Bilge UMAR,
İnkılap Yayınları, İstanbul.
ORTAYLI, İlber; Milliyet Gazetesi, 04.10.2009.
………….…….; Atlas Tarih, “160. Yılında Kırım Savaşı - Rusya
Akdeniz’e İnmemeli” Doğan Yayıncılık, İstanbul, S 20, Haziran - Temmuz
2013.
ÖZCAN, Besim; Sinop Deniz Felaketi (30 Kasım 1853), İstanbul,
Deniz Basımevi, 2008.
PALMER; Alan (1987); 1853 - 1856 Kırım Savaşı ve Modern
Avrupa’nın Doğuşu, Çeviren: Meral GASPIRALI, Sabah Kitapları, İstanbul.
SHAW Stanford (1977); Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, E
Yayınları, İstanbul.
SLADE, Adolphus (2012); Müşavir Paşa’nın Kırım Harbi Anıları,
Çeviren: Candan BADEM, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul.
UÇAROL, Rifat (2000); Siyasi Tarih, Filiz Kitabevi, İstanbul.
15
ÇANAKKALE MUHAREBELERİ İLE NORMANDİYA ÇIKARMASI’NIN
ULUSLARARASI POLİTİKA AÇISINDAN KARŞILAŞTIRMALI TAHLİLİ1
Ahmet TOKGÖZ**
Öz: Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nin açılmasına, İkinci Dünya
Savaşı’nda da Normandiya Çıkarması’nın icrasına varan gelişmeler ile bu iki harekâtın sebep ve
sonuçları irdelendiğinde Çanakkale Muharebelerinde elde edilen siyasi, ekonomik ve askerî
tecrübelerden gerek Normandiya Çıkarması’nın planlama ve icrasında gerekse bu süreçte
ittifakların oluşmasındaki diplomaside faydalanıldığına dair izlenimler elde edilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Çanakkale Muharebeleri, Normandiya Çıkarması, D-Day, Amfibi
Harekât, Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı
THE COMPARATIVE ANALYSIS OF THE ÇANAKKALE CAMPAIGN AND
THE NORMANDY LANDING IN THE CONTEXT OF INTERNATIONAL
POLITICS
Abstract: When the developments extending to the opening of the Çanakkale front in
the First World War and the conduct of the Normandy Landing in the Second World War are
analyzed along with their causes and consequences; it can be inferred that the political,
economic and military experiences gained in the Çanakkale Campaign were used during the
planning and the conduct of the Normandy Landing and also in the diplomatic interactions while
establishing alliances in that period.
Keywords: Çanakkale Campaign, Normandy Landing, D-Day, Amphibious Operation,
First World War, Second World War
Giriş
Tarihte yer alan çıkarma harekâtları incelendiğinde en karmaşık ve zor
harekâtların, amfibi harekâtlar olduğunu söylemek gerekir. Bu sebeple harp
tarihi, başarısızlıkla sonuçlanmış birçok çıkarma harekâtı ile doludur. Bunlar
içinde en çarpıcı olanı da müttefik devletler açısından büyük bir hüsranla
sonuçlanan Çanakkale Muharebeleridir.
İkinci Dünya Savaşı’na gelindiğinde, harp silah ve araçlarındaki
teknolojik gelişmelerin ve daha önceki harekâtlardan elde edilen tecrübelerin
katkısıyla çıkarma harekâtlarının daha başarılı olduğu görülmektedir. Bu
yıllarda başarıyla icra edilen birçok amfibi harekât içinde Normandiya
Çıkarması gerek planlama ve icra gerekse elde edilen başarı ve etkileri
açısından ayrı bir önem taşımaktadır.
İkinci Dünya Savaşı ve sonraki yıllarda icra edilen amfibi harekâtlar,
daha
önceki
çıkarma
harekâtlarının
özellikle
de
Çanakkale
Muharebelerinden elde edilen olumlu ya da olumsuz sonuçların izlerini
1
Bu çalışma; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası
İlişkiler Ana Bilim Dalında, Prof.Dr. A. Mete Tuncoku danışmanlığında hazırlanan ve 10.06.2011
tarihinde savunulan, “Çanakkale Savaşları ile Normandiya Çıkarması’nın Uluslararası Politika
Açısından Karşılaştırmalı Tahlili” konulu Yüksek Lisans Tezi esas alınarak hazırlanmıştır.
** (Em.) Piyade Yarbay [email protected].
17
taşımaktadır. Normandiya Çıkarması ise diğerlerine kıyasla hepsinden daha
fazla Çanakkale’den esinlenerek ve istifade edilerek planlanmış ve icra
edilmiş görünmektedir.
Bu genel çerçeve içerisinde Çanakkale Muharebeleri ve Normandiya
Çıkarması ayrı ayrı ele alınmış, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale
Cephesi’nin açılmasına, İkinci Dünya Savaşı’nda da Normandiya
Çıkarması’nın icrasına varan gelişmeler (bu kapsamda karar vericiler
tarafından gerçekleştirilen toplantı, görüşme ve anlaşmalar) irdelenmiş, her
iki harekâtın sebepleri ve sonuçları ortaya konmuştur.
Bu inceleme neticesinde, İkinci Dünya Savaşı’nda Fransa’nın
kuzeyinden açılan cephe ile Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale
Muharebeleri arasında, yukarıda belirtilen ölçütler çerçevesinde, benzerlik ya
da farklılık gösteren yönlerin saptanmasına, buradan hareketle Çanakkale
Muharebelerinden elde edilen tecrübelerden Normandiya Çıkarması’nın
planlama ve icrasında istifade edilip edilmediğinin tespitine çalışılmıştır.
Konu ayrıca, günümüzde kabul gören uluslararası ilişkiler teorileri
çerçevesinde de incelenmiş; özellikle realizm, jeopolitik teoriler ve liberalizm
olmak üzere birçok teoriye temel teşkil edecek ya da açıklık kazandıracak
unsurlara rastlanmış ve her iki dönem, söz konusu teoriler çerçevesinde
değerlendirilmeye çalışılmıştır.
1. Çanakkale Muharebeleri
Birinci Dünya Savaşı içerisinde Çanakkale Muharebeleri, sebep ve
sonuçları açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Çanakkale Cephesi’nin,
Fransa ve Rus Cephelerinde harbin durağan hâle gelmesi sonucunda
açılması düşünülmüş, bu suretle Almanlara karşı kesin sonucun alınacağı
öngörülmüştür. Ayrıca bu cephenin açılması İngiltere’nin Orta Doğu ve
Boğazlara ilişkin politikalarına da uygun düşmektedir. Diğer yandan Almanlar
açısından da bu cephenin açılması, müttefik devletleri ayrı bir cepheye
kuvvet ayırmak zorunda bırakacağı, Rusya’ya gerekli yardımların
ulaşmasına engel olacağı için önemlidir. Bu kapsamda Çanakkale
Muharebelerine varan süreçte taraf devletlerin birbirleriyle olan diplomatik
ilişkileri ve Osmanlı İmparatorluğu üzerinden güttükleri denge politikaları
dikkat çekicidir.
a. Çanakkale Muharebelerinin Sebepleri
W. CHURCHIL, Çanakkale Boğazı’na düzenlenecek bir harekâttan
stratejik, diplomatik ve askerî birçok fayda elde edileceğini savunuyordu.
Ona göre, bu harekât başarıya ulaşırsa İstanbul müttefiklerin kontrolü altına
girecek, Asya Türkiye’sindeki kuvvetlerin Avrupa Cephesi’ndeki kuvvetlerle
irtibatı kesilecek, böylece Kafkas Cephesi’ndeki Rus kuvvetlerinin yükü
hafifleyecek, Osmanlı Devleti barış yapmaya mecbur bırakılacak, merkezî
devletler kıskaç içine alınabilecekti. Ayrıca Balkan devletleri üzerinde
bırakacağı olumlu etki sayesinde bu devletler, müttefik devletler yanında yer
18
alacak ya da en azından tarafsızlıklarını müttefik devletler lehine
koruyacaklardı. (Armaoğlu, 1993: 13)
Bunların yanı sıra başarıyla sonuçlanacak böyle bir harekât, Boğazları
deniz trafiğine açmak suretiyle Rus ordusunun top ve mühimmat bakımından
desteklenmesine, Rusya’nın hububatının ihraç edilmesine, dolayısıyla dış
ticaretinin dengelenmesine ve rublenin değerinin korunmasına imkân
verecekti. Böylece Rusya’ya gerekli yardım sağlanırken muhtemel bir Rus Alman yakınlaşmasının da önüne geçilebilecekti. (Tuncoku, 2007: 37)
Ancak İngiltere açısından en önemli sebep, Boğazlara ve İstanbul’a,
Rusya’dan önce yerleşme ve buralara hâkim bir durumda bulunma
arzusudur. Zira İngiltere “deniz hâkimiyet teorisine” dayanarak XIX.
yüzyıldan itibaren Rusya’nın Akdeniz’e inmesine engel olma yönünde bir
siyaset gütmektedir (Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı
(ATASE), 2002: 247).
Diğer taraftan, Boğazların ve İstanbul’un denetimini elinde
bulundurmak ve Karadeniz’i bir Rus gölü hâline getirmek, Rusya’nın sıcak
denizlere inmek konusundaki stratejisinin ana hedefidir. (Baba, 2005: 33) Bu
kapsamda Boğazlar, Rusya için güvenlik ve deniz ticareti açısından eskiden
beri büyük önem taşımaktadır ve ülkenin askerî ve ticari geleceğini
Boğazlara bağlı gören Rus yöneticileri, her dönemde bu stratejik su yolları
üzerinde söz sahibi olmak için büyük çaba harcamışlardır. (Tuncoku, 2007:
60) Birinci Dünya Savaşı başladıktan sonra bu önem daha da artmış ve
Rusya’nın savaşa katılmasındaki gayelerden biri ve en önemlisini İstanbul ve
Çanakkale Boğazlarını ele geçirmek oluşturmuştur.
Almanya açısından da Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa girmesinde
ve Boğazları kapatmasında büyük faydalar vardı. Böylece Rusya’ya gerekli
yardım gönderilemeyeceği için Rusya, Almanya karşısındaki cephelerde
kendi imkânları ile savaşa devam etmek zorunda kalacak ve buna ekonomik
zorluklar da eklenince Rusya’nın savaş dışı kalması kolaylaşacaktı. Diğer
yandan, Osmanlı sultanının “cihad-ı mukaddes” ilan etmesi, Müslümanların
İngiltere’ye karşı birlik olmalarını sağlayacak, bunun sonucunda İngilizlerin
yanında savaşma arzu ve istekleri kırılacak, bu durum Hindistan, Mısır ve
Kafkasya’da ayaklanmalara sebep olabilecekti. (Renouvin, 2004: 294)
Yukarıdaki siyasi sebeplerin yanı sıra İngiltere ve Fransa açısından,
Rusya ve Karadeniz’e kıyısı bulunan devletlerle deniz yolu ticaretini yeniden
hayata geçirmek, Rusya ve Romanya’nın elindeki buğdayların ve mazotun
Avrupa pazarlarına ulaşmasını sağlamak (Goutard, 1980: 46) suretiyle
ekonomik ve mali sıkıntıları bir miktar hafifletmek, Rusya açısından da
gittikçe kötüleşen ekonomisini düzeltmek, Çanakkale Cephesi’nin
açılmasındaki ekonomik sebepler olarak özetlenebilir.
Müttefik devletler açısından; bilhassa Doğu Cephesi’nde sıkışık
durumda bulunan Rus kuvvetlerine askerî yardımda bulunmak, Batı
Cephesi’ndeki harekâtın duraklaması yüzünden hareketsiz kalan müttefik
19
kuvvetlerini Almanya’nın mağlup edilmesine tesir edecek şekilde kullanmak
da başlıca askerî sebepleri oluşturmaktadır.
İngiltere açısından esas askerî amaç ise Rusya ile bağlantı kurmaktan
ziyade Osmanlı İmparatorluğu’nu en can alıcı noktasından vurmak, bu
suretle Mısır’a kuvvet göndermesini engellemek, kuvvetlerinin bir kısmını
Doğu Anadolu ve Mısır Cephelerinden Batı Cephesi’ne çekmeye mecbur
ederek Mısır ve Süveyş’i uzaktan korumaktır.
b. Çanakkale Cephesi’nin Açılmasına Varan Gelişmeler
Osmanlı İmparatorluğu’nun gittikçe zayıflaması ve çöküşü, Boğazların
ve İstanbul’un kimin elinde bulunacağı ve nasıl korunacağı sorusunu her
zaman gündemde tutmuş ve dönemin güçlü devletlerinin siyasilerini de her
zaman meşgul etmiştir. Bu sebeple söz konusu devletler, Osmanlı
İmparatorluğu üzerinden, birbirlerine karşı denge politikaları uygulamak
zorunda kalmışlar ve bu devletlerin bölge üzerindeki çıkar çatışmaları
sayesinde de Osmanlı İmparatorluğu, 1900’lere kadar İstanbul ve Boğazları
elinde bulundurabilmiştir. (Oglander, 2005: 17)
Ancak bu yıllardan itibaren siyasi ve diplomatik gelişmeler farklı
boyutlar kazanmaya başlamış, 1907’de İngiliz - Rus ittifakı, Osmanlı
İmparatorluğu’nu, Rusya’nın tarihî emellerinden koruyacak başka ittifaklar
aramaya yöneltmiş, böylece Almanya’nın uzun zamandır beklediği fırsat2
ortaya çıkmıştır. (Oglander, 2005: 18 - 19)
Çanakkale Cephesi’nin açılması ve sonraki süreçte yapılan görüşme
ve anlaşmalar göstermektedir ki hem müttefik devletler hem de Almanya,
kaygan bir diplomasi uygulamışlardır. Özellikle İngiltere, bir taraftan
Rusya’nın Boğazlar ve İstanbul üzerindeki tarihî emellerini gerçekleştirmesini
kabul ederken diğer taraftan savaş sonrasında orada ağırlıklı bir konuma
gelmesini dengelemeye çalışmakta, hatta tamamen kendisinin ya da
uluslararası bir sistemin kontrolünde bulunmasını sağlayacak düzenlemelere
gitmektedir. Bu konuda Yakın Doğu ve Anadolu’da geniş yatırım ve çıkarları
olan Fransa da İngiltere ile benzer politikalar izlemektedir. (Bayur, 1991:
144)
İngiltere ve Fransa’ya karşı sömürge yarışına giren Almanya ise bir
taraftan Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması durumunda bu topraklar
üzerinde elde edeceği yerlerin hesabını yaparken diğer taraftan Osmanlı
İmparatorluğu’nu savaşta kendi yanına çekmeye çalışmaktadır. Üstelik
Rusya ile yapılacak barış anlaşmasına karşılık, İngiltere ve Fransa gibi,
Rusya’nın Boğazlar ve İstanbul üzerindeki emellerini gerçekleştirmesine
sıcak bakmaktadır. (Tuncoku, 2007: 59)
2
Almanya; daha savaş öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nu yanına çekerek Boğazların
kapatılabileceğini, Rusya’nın İngiltere ve Fransa’dan ayrılabileceğini, Rus ordusunun büyük
kısmının Kafkaslara sevk edilebileceğini, İngiltere’nin Süveyş Kanalı’na yapılacak tehditlerle
meşgul edilebileceğini hesaplamıştır.
20
Osmanlı İmparatorluğu ise bir taraftan Almanya ile bir anlaşma yaptığı
hâlde hâlâ müttefik ülkeler yanında yer alacak bazı anlaşmalara zemin
hazırlamaya çalışmakta, Enver Paşa, Rusya ile yapılacak bir anlaşmada Batı
Trakya ile Ege adalarının geri verilmesi şartını ileri sürmektedir. (Bayur,
1991: 133 - 140)
c. Çanakkale Muharebelerinin Sonuçları ve Etkileri
Çanakkale Muharebeleri incelendiğinde, gerek müttefik kuvvetler
gerekse Türk kuvvetlerinin yaptığı bazı hatalar tespit edilmiş ve bu
hatalardan çıkarılan sonuçlar ve alınan dersler, daha sonraki savaşlarda
kullanılacak tecrübeler olarak ortaya konmuştur.
Müttefiklerin hatalarından bir kısmı, hezimete uğramalarında önemli
bir sebep teşkil ederken Çanakkale’nin geçilmezliğinin perçinlenmesinde de
önemli bir etken olarak ortaya çıkmıştır. Buna karşın Türk tarafında da
özellikle üst komuta kademesinde alınan hatalı kararlar ya da yapılan hatalı
planlar alt kademelerde verilen anlık ve cesur (emirlerin hilafında) kararlarla
telafi edilebilmiş ve hüsranın önüne bu suretle geçilebilmiştir.
Askerî yönden tespit edilen bu hatalardan başka yanlış politikalar da
dikkat çekmektedir. Siyasi ve diplomatik açıdan düşülen en büyük hata,
müttefiklerin kendi aralarında bir uzlaşma sağlayamamaları ve birbirlerine
tam olarak güvenememeleri olmuştur. Bu kapsamda, gizli anlaşmalarla
Boğazların ve İstanbul’un geleceği konusunda bazı kararlar alınmış ve
buraların kontrolü Rusya’ya bırakılmış olsa da ne Rusya bundan tam olarak
emin olabilmiş ne de İngiltere bu konuda Rusya’ya tam olarak güven telkin
edebilmiştir.
Müttefik devletler karar vericilerinin, genel savaşın en geç bir yıl içinde
biteceği yanılgıları, 1915 yazında Çanakkale geçilemeyince anlaşılmış, bu
durumda Boğazların hâkimiyeti sorunu, daha da önem kazanmış ve ileride,
İkinci Dünya Savaşı öncesinde ve savaş süresince yapılan görüşmelerde,
daima göz önünde bulundurulan bir faktör olmuştur.
Çanakkale Cephesi’ndeki gelişmeler, Balkanlardaki devletlerin tarafsız
kalmaları ya da hangi tarafta yer alacakları konusundaki kararlarında da
önemli bir etken olmuştur. Bu suretle Bulgaristan merkezî devletler safında
yer alırken İtalya ve Romanya bir süre daha savaş dışı kalabilmiş, Yunan
Kralı Konstantin, Başbakan VENİZELOS’un Yunanistan’ı müttefik devletler
yanında harbe sokmak konusundaki ısrarlarına karşı durabilmiştir.
(Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE), 2002: 249)
Çanakkale Muharebelerinin en önemli etkilerinden birisi de Rusya’da
yaşanmış; müttefiklerin başarısızlığı, Birinci Dünya Savaşı’nın uzamasına,
Rusya’daki sosyal ve siyasal bunalımların artmasına, dolayısıyla Rus
Çarlığı’nın yıkılmasına ve sonucu olarak Bolşevik rejiminin iktidara
gelmesinde birinci derecede etkili olmuştur. (Daver, 1993: 113; Belen, 2009:
162) Ayrıca, Çanakkale Muharebelerinin müttefikler açısından başarısızlıkla
21
sonuçlanması, İngiltere’de hükûmetin düşmesine (Bayur, 1989: 93 - 95) ve
CHURCHIL’in siyasi kariyerinin sekteye uğramasına, (Daver, 1993: 113)
Fransa’da da hükûmetin sarsılmasına sebep olmuştur. (Renouvin, 2004;
374)
Osmanlı İmparatorluğu açısından da Çanakkale Boğazı’nın müttefikler
tarafından ele geçirilememesinin en önemli sonucu, İstanbul’un işgalini
geciktirmesi ve dolayısıyla İmparatorluğun bir süre daha ayakta kalmasını
sağlamasıdır. Bu vesileyle Türk milletinin kudret ve kuvvetini muhafaza ettiği
ispatlanmış, imparatorluk içinde Türk milletinin varlığı ön plana çıkmış, bu da
modern Türk milliyetçilik akımının gelişmesinde ve Millî Mücadele’nin ilk
kıvılcımlarını oluşturarak, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında
önemli bir yer oluşturmuştur. Ayrıca ulus ve asker arasındaki güven ve saygı
bağlarının güçlenmesini ve gelişmesini sağlamış, bu da ordunun itibarının
artmasına dolayısıyla iç ve dış politikada oynadığı rolün güçlenmesine yol
açmıştır. (Tuncoku, 2007: 121 - 123)
Çanakkale zaferi, bütün Müslüman âlemi ve hatta esaret altında
bulunan devletler için de bir hürriyet ve kurtuluş kaynağı olmuştur.
Müttefiklerin Çanakkale’de bir başarı elde edememesi, dönemin en güçlü
ülkeleri olarak bilinen İngiltere ve Fransa’nın, güçlerinin sorgulanmasına
sebep olmuş ve XIX. yüzyıla kadar geçerliğini koruyan “Beyaz Irkın
Üstünlüğü ve Batı’nın Tartışılmaz Gücü” yargısını temelden sarsmıştır.
(Daver, 1990: 113) Bu durum Asya ve Afrika’daki milliyetçi akımlar ve
bağımsızlık hareketlerinde etkili olmuş, İmparatorlukların çöküşü ile
sonuçlanacak gelişmelerin başlangıcını oluşturmuştur. İngiliz ordusunda yer
alan Avustralya, Yeni Zelanda ve İrlandalı askerler bile ilk kez bu savaşlarda,
“kimin için ve neden çarpıştıklarını” sorgulamaya başlamışlardır. (Tuncoku,
2007: 121 - 122)
Genel savaşın iki yıl daha uzaması, siyasi etkileri yanı sıra Avrupa’da
ekonomik ve sosyal durum üzerinde kolayca düzelmeyecek olumsuz etkiler
de oluşturmuş, müttefik devletlerin yüzlerce milyarla ifade edilen maddi
zararları ortaya çıkmıştır.
Boğazların kapalı kalması, Rusya’nın elindeki buğdayını Avrupa
ülkelerine ihraç etmesine engel olmuş, bu da döviz sıkıntısı çekmesine ve
rublenin değer kaybına yol açmıştır. Diğer yandan İngiltere’nin askerî
yardımları Rusya’ya ulaşamadığı için Rusya, Amerika’dan silah almış, bu
durum İngiltere’ye daha fazla ekonomik yük getirmiştir. Üstelik genel savaşın
uzayan iki yıllık süresi içinde, İngiltere’nin asker kaybı artmış, tarım ve
maden sektörlerinden ya da cephane ve silah fabrikalarından sağlık durumu
uygun olanlar askere alınmaya başlanmış, bu da üretimi azaltan bir faktör
olmuştur. Bu şekilde İngiltere, iki yüzyıldan beri sahip olduğu ticari
üstünlüğünü savaş sonunda kaybetmiş, ABD’ye borçlu konuma gelmiş ve
bütün ülkelerden daha fazla ticaret gemisi varken bu üstünlüğünü de ABD’ye
kaptırmıştır. ABD ise bütün dünyadan alacaklı duruma gelmiştir. (Bayur,
1989: 114 - 115)
22
Savaş sonucunda müttefiklerin Çanakkale Cephesi’nde başarı elde
edememeleri, doğal olarak askerî beklentilerinin de gerçekleşmesini sekteye
uğratmıştır. Boğazlar açılmadığı için Rusya’ya gerekli askerî yardım
yapılamamış, dolayısıyla Rusya’nın cephedeki yükü hafifletilememiş,
Osmanlı
İmparatorluğu’nun
savaş
dışı
bırakılarak
Almanya’nın
güneydoğudan kuşatılması ve İngiltere’nin, Mısır ve Süveyş Kanalı’nı
savunma gayesi gerçekleştirilememiştir (Genelkurmay Askerî Tarih ve
Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE), 2002: 250).
Diğer yandan, büyük kayıplarına rağmen Türklerin müttefik donanma
ve kara kuvvetlerini Çanakkale’de engellemeleri, Almanya’nın Batı
Cephesi’ndeki yükünü büyük ölçüde hafifletmiş, Doğu Cephesi’ndeki
harekâtı kolaylaşmış ve daha uzun süre direnmesine yardımcı olmuştur.
Böylece bir taraftan Almanya’nın Osmanlı İmparatorluğu’nu savaşa
sürüklemesindeki esas amacı gerçekleşirken (Tuncoku, 2007: 122) diğer
taraftan da Türk ordusunun Balkan Savaşı’nda sarsılan itibarı kurtulmuştur.
Çanakkale Muharebeleri ve iki yıl daha uzamasına sebep olduğu
Birinci Dünya Savaşı, her iki taraf için büyük insan kaybına sebep olmuş, bu
durum diğer cephelerdeki askerî gücü önemli ölçüde zayıflatmıştır. Türkiye
öğretmen, mülkiyeli ve tıbbiyeli olmak üzere binlerce aydınını yitirmiş, bunun
Millî Mücadele yıllarında hatta daha sonraki yıllarda olumsuz etkileri
görülmüştür. (Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı
(ATASE), 2002: 251 - 252)
Ayrıca Çanakkale Muharebeleri, özellikle İngiliz ordusunda alt
kademelerdekilerin komuta heyetine karşı güvenlerini yitirmelerine sebep
olmuştur. Bu durum 1918 Alman saldırıları karşısında İngiliz ordusunda
yaşanan bozgunlarda büyük etki gösterdiği gibi İkinci Dünya Savaşı
sırasında, 1940 Alman saldırıları karşısında Fransız ve İngilizlerin çabuk
yenilmelerinde de etkili olmuştur. (Bayur, 1989: 97) Savaşın devam eden
yıllarında, özellikle de Normandiya Çıkarması’nın planlanması ve icrası
aşamalarında, bu etkiyi ortadan kaldıracak bazı tedbirler alınmış ve
uygulamalara başvurulmuştur.
Çanakkale Muharebelerinin seyrinde meydana gelen gelişmeler,
zincirleme birtakım etkileri de beraberinde getirmiştir. Türk ordusunun
kahramanca mukavemet ettiğini gören Bulgarlar, 6 Eylül 1915’te Almanlarla
anlaşmış, 11 Ekim 1915’te Almanya - Avusturya - Bulgar ordularının
müşterek taarruzlarıyla 8 Kasım 1915’te Sırbistan ortadan kaldırılmış, Berlin
ile İstanbul arasında irtibat sağlanmıştır. Böylece Almanya’dan bazı ağır
bataryalar ile daha fazla cephane gelmeye ve bu suretle Çanakkale Cephesi
daha fazla kuvvetlenmeye başlamıştır. Bu durum, müttefik kuvvetlerin,
Çanakkale’den çekilme kararını vermelerinde önemli bir etken olmuştur.
2. Normandiya Çıkarması
İkinci Dünya Savaşı içerisinde Normandiya Çıkarması, Nazi
Almanya’sının yenilmesi ve kayıtsız şartsız teslimine yol açan sürecin
23
başlangıcı olarak bir dönüm noktasıdır. Bu suretle Avrupa’da Almanya lehine
bozulan güç dengesi tekrar müttefik devletler lehine çevrilmiş ve Avrupa
özgürlüğüne kavuşabilmiştir.
Geniş bir süreçte yapılan birçok görüşme ve konferansta, ateşli
tartışmalar sonucu karar verilen Normandiya Çıkarması, ayrıntılı bir
planlama ve uzun süreli, teferruatlı bir hazırlık sonucunda uygulamaya
geçirilebilmiştir. Bu yönüyle o tarihe kadar icra edilen en kapsamlı amfibi
harekât olarak harp tarihindeki yerini aldığı gibi müttefik devletler ve
çıkarmaya katılan kuvvetler arasındaki iş birliği ve uyum açısından da önemli
bir örnek teşkil etmektedir.
a. Normandiya Çıkarması’nın Sebepleri
Normandiya Çıkarması’nın esas sebebi; Nazi Almanya’sının takındığı
saldırgan tutumla Kuzey Afrika’yı, Avrupa’yı, Balkanları hatta Sovyetlere
kadar tüm toprakları tehdit etmesi, bunun sonucunda dünya güç dengesini
elinde tutmak isteyen Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin endişeye
düşmeleri ve bu dengeyi tekrar kendi çıkarları doğrultusunda kurmak
istemeleridir.
1944 yılına gelindiğinde, kesin sonuca ulaşmak için bütün imkânları
tek bir noktaya seferber etmek gerekiyordu. Bu şekilde Avrupa’nın
kuzeyinden yapılacak bir çıkarma harekâtı, Almanya’yı ters cephede savaşa
zorlayacak ve onun kuvvetlerini bölecek, Rusların da harekâtını
kolaylaştıracaktı. Bunların yanı sıra harekâtın Fransa’dan gerçekleştirilmesi,
bu ülkedeki direniş hareketine de olumlu katkı sağlayacak ve daha kısa
sürede sonuca ulaşacaktı. (Normandiya Harekâtı ve Batı Avrupa Harbi,
1991: 10)
Fransa’da ikinci bir cephe açılmaması durumunda, Naziler belki de
1945 - 1946 yılına kadar yenilemeyecekti. Bu durumda İngiltere’nin endişesi,
ABD’nin bu harekâttan vazgeçerek birliklerini Pasifik’e sevk etme yönündeki
karar değişikliği olurdu. Bu şekilde İngiltere’nin, ABD’nin askerî teknolojik ve
ekonomik desteği olmaksızın böyle kapsamlı bir harekâta tek başına
girişmesi ise mümkün görünmemekteydi. (Ambrose, 2004: 37 - 45)
İngiltere, ABD’nin dikkatini ve ağırlığını Pasifik’teki mücadeleden çok,
Avrupa’ya kaydırmak istediği gibi ABD de İngiltere’yi savaş dâhilinde tutmak
istiyordu. Aslında her iki devletin askerî liderleri ve devlet adamları da
Avrupa’da yapılacak savaşın, Sovyetler Birliği’nin savaşta tutulması ile
kazanılacağının ve Almanların yenilgisinin, Japonların yenilgisini de
hızlandıracağının farkındaydılar. Ayrıca Almanlara karşı ikinci bir cephe
açılmaması, Nazi - Sovyet ittifakı kurulmasına sebep olabilecek ve bu da en
çok HİTLER’in çıkarına olacaktı. (Parker, 2005: 131 - 136) Bundan daha da
kötü bir sonuç olarak müttefikler, (özellikle de İngiltere) Kızıl Ordunun
Avrupa’ya yerleşmesinden ve Rusya’nın Avrupa ve Balkanlarda egemen güç
hâline gelmesinden endişe duyuyordu. (Ambrose, 2004: 37)
24
Bu siyasi ve askerî sebeplerin yanı sıra ekonomik gelişmeler ve
bunların harp silah ve araçlarına yansıması,3 müttefik devletlere Normandiya
Çıkarması gibi kapsamlı bir harekâtın icrasına ve Almanya’yı kayıtsız şartsız
teslim olmaya zorlayacak bir savaşa girişmeye hazır olduklarını hissettirmiş
ve bu konuda güven vermiştir.
b. Normandiya Çıkarması’na Varan Gelişmeler
İkinci Dünya Savaşı’nda 1943 yılına gelindiğinde Almanya, savaşın en
yüksek noktasına ulaşmış ve bu noktadan sonra siyasi ve askerî yönden
gittikçe artan bir dağınıklık yaşamaya başlamıştır. Müttefikler ise tam tersine,
hem askerî hem de siyasi alanda amaç ve gayret birliği oluşturacak şekilde
hareket etmeye başlamışlardır. Bununla beraber, müttefikler arasında da
gerek siyasi gerekse askerî açıdan farklı düşüncelerin ortaya çıktığını
belirtmek gerekmektedir. Almanya’ya karşı ikinci bir cephenin açılması
gereği duyulduğunda Fransa Cephesi’nin açılmasına karar verilirken bu
cephenin alternatifi cephelerin açılması da düşünülmüş ve bu durum, karar
alıcıların yoğun tartışmalarına ve müttefikler arasında yoğun bir diplomasiye
sebep olmuştur.
Bu kapsamda müttefik devletler arasındaki diplomatik faaliyetlerin en
önemlileri, 1943 yılının son altı ayı içinde gerçekleşmiş olsa da aslında
yapılacak iş birliğinin ana hatları, ABD Başkanı ROOSEVELT ile İngiltere
Başkanı CHURCHILL arasında 1939 yılı başından itibaren yapılan
mektuplaşmalarla belirlenmeye başlamıştır. (Normandiya Harekâtı ve Batı
Avrupa Harbi, 1991: 5) Bu tarihten itibaren yapılan Atlantik Konferansı, (9 14 Ağustos 1941) Arcadia Konferansı (22 Aralık 1941 - 14 Ocak 1942) ve
1942 Mayıs ayında Londra’da gerçekleştirilen görüşmelerde, Normandiya
Cephesi’nin açılması gündeme gelmiştir.
ABD’nin 1941 yılı sonunda savaşa katılmasından sonra Rusya’nın
isteği de ABD ve İngiltere’nin, Almanya’ya karşı ikinci bir cephe açması ve
böylece kendi üzerindeki baskının azalmasıydı. Bu sebeple STALİN, ikinci
cephenin Avrupa ana karasında açılmasında ısrarcı olmuştur. İngilizler ise
1941 - 1942 yıllarında, Manş kıyılarından Fransa’ya yapılacak bir çıkarma
harekâtını (Kanal Harekâtı) henüz erken buldukları için bu görüşe olumlu
bakmamışlar ve karşı bir tutum sergilemişlerdir.4 Bu aşamada Kuzeybatı
3
Amerikan sanayisinde 1939 - 1945 arasında büyük bir gelişme yaşanmış, fabrikaların üretim
kapasitesi bu süreçte dörde katlanmıştır. Buna bağlı olarak da ABD 1939’da 800 askerî uçak
imal ederken 1942’de ayda 4.000, 1943 sonunda ayda 8.000 uçak üretmiştir. Buna benzer
artışlar bütün harp silah araçlarında görülmüştür. (Ambrose, 2004: 49) Bu durum bütün müttefik
devletler için geçerlidir. 1944 yılı için ülkelerin sanayi verimlilik oranları karşılaştırılacak olursa
müttefik devletlerin verimlilik toplamın (237), merkezî devletlerin verimlilik toplamının (74) çok
üzerinde olduğu görülür. (Parker, 2005: 157)
4
Aslında İngiltere, 1944’e kadar Normandiya kıyılarına yapılacak bir çıkarma harekâtı için
askerî bakımdan kendini hazır hissetmemiş ve bu yüzden Churchill, bütün konferanslarda
Normandiya Çıkarması fikrinin önüne bir engel koymuştur. Ayrıca İngilizler, Avrupa’daki ulaşım
sistemi tahrip edilip Alman takviye birlikleri engellenmeden yapılacak çıkarma harekâtının riskli
olacağını tahmin ediyorlar ve öncelikle Kızıl Ordunun, Alman ordusunun büyük bir kısmını yok
etmesini umarak bundan sonra girişilecek bir harekâtın daha kolay başarıya ulaşacağını
düşünüyorlardı.
25
Afrika kıyılarına yapılacak bir çıkarmanın, mihver güçlerini Kuzey Afrika’da iki
cepheli bir savaşa zorlayarak fazlasıyla yıpratacağını ve Avrupa’da, bundan
sonra yapılacak çıkarmanın başarı ihtimalinin artacağını savunmuşlardır.
(Gül, 2007: VI; Moos, 1952: 260)
Daha sonra 14 - 24 Ocak 1943 tarihlerinde Casablanca, (Symbol) 12 25 Mayıs 1943 tarihlerinde Washington, (Trident) 11 - 24 Ağustos 1943
tarihlerinde Quebec Konferansları yapılmıştır. Nihai olarak ikinci cephenin, 1
Mayıs 1944 tarihinde Fransa’da açılması ve bunun için İngiltere’de yeterli
miktarda kuvvetin hazırlanması karara bağlanmıştır.
Bu konferanslarda müttefik devletler arasında, Almanya’ya karşı sıkı
bir iş birliği görülmesine rağmen Sovyetler Birliği, Batı Cephesi’nin hemen
açılmamasından oldukça rahatsızdı ve ABD ile İngiltere’nin kendisini
Almanya karşısında yıpratmak istedikleri kanısına varmıştı. ABD ve İngiltere
de Sovyetler Birliği’nin Almanya ile anlaşmasından korkmaktaydılar.5 Bu
şüpheleri ortadan kaldırmak için 19 - 30 Ekim 1943 tarihlerinde, ABD,
İngiltere ve Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanları arasında, Moskova’da
toplantılar yapılmıştır. (Jakobsen, 1989: 63)
1 Kasım 1943’te yayımlanan ortak bildiri ile sonuçlanan konferansta,
her iki tarafın da görüşlerini kapsayan bir uzlaşmaya varılmış, Rusya’nın
istekleri doğrultusunda, ikinci cephenin en geç 1944 ilkbaharında açılması
kararı alınmıştır. Alınan kararlar Sovyetler Birliği’ni memnun etmiş ve
endişelerini büyük ölçüde gidermiştir. Buna karşılık Sovyetler Birliği de
Almanya’ya karşı nihai zafere kadar savaşacağı konusunda güvence
vermiştir. Böylece, müttefikler arasındaki kuşkular silinmiş, ayrıca savaştan
sonra barışı korumak için iş birliği yapmaları ve nüfuz alanı politikası
gütmemeleri de karara bağlanmıştır. (Uçarol, 1987: 518; Moos, 1952: 17 22)
Bundan sonra 22 - 26 Kasım 1943’te, Kahire (Sextant) ve 28 Kasım 1 Aralık tarihlerinde, Tahran (Eureka) Konferanslarında, CHURCHILL ısrarla
ikinci cephenin Balkanlarda açılması gerektiğini savunmuştur. Ancak
ROOSEVELT bunu kabul etmemiş ve STALİN’in de ısrarı ile ikinci cephenin
1 Mayıs 1944’te Fransa’da açılmasına karar verilmiştir. Buna karşılık
STALİN de Tahran’da yapılan görüşmelerde, çıkarmanın ardından yapılacak
harekâta destek olarak Almanlara karşı kuvvetli bir saldırı başlatacağına dair
söz vermiş ve 22 Haziran 1944’te bu sözünü yerine getirmiştir (Parker, 2005:
226).
CHURCHILL’in yapılan bütün toplantı, konferans ya da görüşmelerde
ikinci cephenin Balkanlarda açılmasını ısrarla istemesinin ardında yatan
esas sebep, Sovyetler Birliği’nin Balkanlara girip bir daha çıkmayacağından
5
Bu süreç içerisinde Hitler’in de beklentisi; İngiltere, Sovyetler Birliği ve ABD arasındaki ittifakın
bozulması ve bundan Almanya yararına bir çıkar elde etmek yönündeydi. (Ambrose, 2004: 28).
Ayrıca Hitler, İngiliz - Amerikan ilişkilerinin de aralarındaki ayrılıklardan dolayı, bozulmasını ümit
ediyordu. (Parker, 2005: 228)
26
ve Balkanların komünist egemenliği altına girmesinden duyduğu endişedir.
Ona göre ikinci cephenin Balkanlarda açılması ile Almanya’ya bir darbe
vurulmasının ötesinde, Balkanlara Ruslardan önce müttefik askerleri girmiş
olacak ve bu suretle Orta Avrupa Kızılorduya kapatılmış olacaktı.
CHURCHILL, ayrıca Sovyetler Birliği’nin Türk Boğazları üzerindeki tarihî
emellerini de hesaba katıyor ve gelişmelerin, İngiltere’nin Orta Doğu
politikalarını sekteye uğratabileceğini düşünüyordu. Üstelik ABD, Sovyetler
Birliği’nin Türk Boğazları konusundaki düşüncelerine de sıcak bakıyordu.
(Armaoğlu, 2004: 393 - 394)
Sonuç olarak; Birinci Dünya Savaşı sırasında deniz bakanı, İkinci
Dünya Savaşı’nda İngiltere başbakanı olarak CHURCHILL, karar alıcılar
arasında birinci derecede etkiye sahiptir ve bu süreçte yapılan toplantı ve
görüşmelerde genellikle, Fransa Cephesi yerine alternatif cephelerin
(Fransız Kuzey Afrika’sı, Sicilya, Balkanlar) savunucusu olmuştur. Ancak
Fransız Kuzey Afrika’sı ve Sicilya’da yapılacak harekâtlarda kendi görüşlerini
ABD ve Sovyetler Birliği’ne kabul ettirmiş olsa da Balkanlarda bir cephe
açılması konusunda ne ABD’yi ne de Sovyetler Birliği’ni ikna edebilmiş ve
ikinci cephenin batıda Fransa’nın Normandiya kıyılarına yapılacak bir
çıkarma harekâtı ile açılmasına karar verilmiştir.
Almanya açısından siyasi ve diplomatik duruma bakacak olursak 1944
baharında artık Almanya’nın yalnız kaldığını, İtalya’nın da müttefikler safına
katıldığını, Finlandiya, Romanya ve Bulgaristan’dan hükûmetin ve halkın
tutumu üzerine gelen bilgilerin pek iç açıcı olmadığını ve Alman dış
politikasının düşünce ve dinamizmden yoksun olduğunu görmekteyiz.
(Speidel, 1982: 77 - 78) Bunun yanı sıra 1944 yılı başında, askerî açıdan da
Almanya, savunabileceğinden daha çok toprak işgal etmişti ve HİTLER, ele
geçirdiği toprağın her karışını savunmaya çaba sarf ediyordu. (Ambrose,
2004: 27)
Bu süreç içerisinde yapılan görüşmelerde, Almanya açısından
kaçınılmaz bir felaketten önce, Batılı müttefiklerle görüşme ve anlaşma
imkânları araştırılarak savaşın bitirilmesinin çareleri aranıyor,6 bunun için de
öncelikle hükûmete karşı bir darbe yapılarak nasyonal sosyalist rejimin
yıkılması gerektiği düşünülüyordu. (Speidel, 1982: 78 - 84) Ancak
müttefiklerle görüşme ve anlaşmaya yönelik düşünceler hayata
geçirilemeden, hatta bu konuda gerekli ve yeterli girişimlerde
bulunulamadan, Nazi Almanya’sı açısından sonun başlangıcı olan Çıkarma
Harekâtı, 6 Haziran 1944 sabahı başlamış ve müttefik devletler açısından
başarıyla gerçekleştirilmiştir.
6
Bu kapsamda Vatikan, İsviçre ve Madrid üzerinden bir takım görüşmeler yapılması
düşünülmüştü. Bu arada Rommel ile savaşı sona erdirmek için temas kurmak isteyen, Amerikalı
Albay Smart’ın da bu girişimi, uçağının Viyana üzerinde düşürülmesi sonucunda
gerçekleşememişti. Ayrıca Rommel de Batı Cephesi için müttefiklerle bir mütareke yapmayı
düşünüyor ve bunun için bazı hazırlıklar yapıyordu. (Speidel, 1982: 83 - 89)
27
Bu siyasi ve diplomatik gelişmelerin yanı sıra askerî strateji ve
planlardaki gelişmeler de şu şekildedir:
Müttefik devletler, Batı Avrupa’dan bir çıkarma harekâtı yapılması
konusunda fikir birliğine vardıktan sonra birisi MONTGOMERY’nin
savunduğu, “Dar Cephe Harekâtı”, diğeri ise; EISENHOWER’in savunduğu;
“Geniş Cephe Harekâtı” olmak üzere iki ana seçenek üzerinde durmaya
başladılar7.
İlk bakışta İngilizler, özellikle MONTGOMERY, savaşı mümkün olan
en az kayıpla bitireceği düşüncesiyle Dar Cephe Stratejisi’nden yana olsa da
EISENHOWER bunun riskli bir strateji olduğuna inanmaktaydı ve uzun
tartışmalar sonucunda onun ısrarıyla Geniş Cephe Stratejisi kabul edildi.
(Eisenhower, 1948: 123)
Bunun yanı sıra Müşterek Genelkurmay Başkanları Komitesi; 1 Şubat
1944 günü General EISENHOWER’ın tüm önerilerini ve çıkarma tarihi olarak
da 5 Haziran 1944 gününü kabul etmiş,8 (Gül, 2007: 70 - 73) böylece
müttefik devletler, Normandiya Çıkarması için ana bir plan üzerinde anlaşma
sağlamışlardır. Bu plana göre İngilizler, Caen yakınlarında doğuya doğru
hareket ederken Amerikalılar, Cherbourg’a en yakın batı yan cephesini
açacaklardı. (Caşın, 2006: 77)
Çıkarma harekâtı; Seine Körfezi güney kıyısındaki 80 kilometre
uzunluktaki 5 plaja, 3 İngiliz - Kanada ve 3 Amerikan tümeni ile saat
06.30’da başlayacaktı. Bu tümenlerin yanlarını emniyete almak amacıyla
çıkarmadan 4 - 5 saat önce, 3 hava indirme tümeni indirilecek, bunlardan
sonra planör birlikleri kendilerine tahsis edilen noktalara ineceklerdi. (Gül,
2007: 70 - 73) Asıl destek ve yerleşme ise takip eden günlerde sağlanacak
ve toplam 29 piyade tümeni, 12 zırhlı tümen, 3 paraşüt tümeni olmak üzere
44 tümen Normandiya kıyılarına çıkarılmış olacaktı. (Apatay, 2005: 319)
Müttefik planlayıcılar, bu şekilde Seine ve Loire Nehirleri arasında bir
yerleşim kazanmayı ve bundan sonra, toparlanma ve ikmal için verilecek bir
7
Dar Cephe Stratejisinin olumlu tarafı; müttefik kuvvetler, Fransa topraklarına yayılmadan direkt
olarak ve kısa sürede Almanya üzerine gidebilecek ve Sovyetler Birliği de Avrupa’ya çok fazla
girmeden savaşı sona erdirecekti. Ayrıca bu strateji, diğerine göre daha az asker ve ikmal
gerektiriyordu. Olumsuz tarafları ise: Derinlik artacak ve temizlenmeden geçilen bölgelerde
bulunan Alman kuvvetlerine, müttefik kuvvetlerin arkasından saldırı fırsatı verecekti. Geniş
Cephe Stratejisi ise daha ihtiyatlı bir plandı ve müttefik kuvvetlerinin, Antwerp’ten Fransa’ya ve
Ren üzerinden Almanya’ya doğru bir hat hâlinde yayılarak Siegfried hattına saldırmalarıyla
mutlak bir yok ediş fikrine dayanıyordu. Bu plan Ruhr ve Saar Vadileri ile Alman endüstri ve
savaş ikmalinin kalbini tahrip etmek için avantajlıydı. Ayrıca, müttefik kuvvetlerin geçtiği bölge
halkı üzerindeki psikolojik etkisi artacak ve bu suretle Hitler’e bağlanmış umutlar kırılacak,
Güney Fransa’nın müttefik devletler yanında yer alması daha kolay olacaktı. Bu sebeple Geniş
Cephe Stratejisi, sadece bir askerî strateji değil, aynı zamanda politik ve psikolojik bir stratejiydi.
(Gül, 2007: 63 - 65)
8
Daha sonra 3 - 5 Haziran tarihleri arasında, yaklaşan fırtına ve yağışlı hava çıkarmanın
yapılmasını olumsuz etkileyeceğinden çıkarma tarihi 6 Haziran’a ertelenmiştir.
28
fasılayı takiben Seine’nin ötesine, Almanya’ya doğru iç bölgelere ilerlemeyi
planlamışlardı. (Gül, 2007: 69)
c. Normandiya Çıkarmasının Sonuçları ve Etkileri
6 Haziran 1944 günü gerçekleştirilen Normandiya Çıkarması, iyi bir
planlama, müttefik devletler ve kuvvetler arasındaki mükemmel
koordinasyon ve iş birliği, hiçbir şeyin tesadüfe bırakılmaması, teknik
imkânlardan önemli ölçüde istifade edilmesi, yoğun ve yorucu bir mesai ve
teferruatlı bir hazırlık aşaması sayesinde başarıyla sonuca ulaşmıştır.
Böylece Almanların korktukları stratejik durum olan iki cepheli harp
durumu meydana gelmiş, Sovyetler Birliği askerî bakımdan önemli bir
üstünlük elde etmiş ve kendi cephelerindeki taarruzları kolaylaşmıştır.
(Normandiya Harekâtı ve Batı Avrupa Harbi, 1991: 42) Sovyetler Birliği’nin,
savaştaki yükünün hafifletilmesiyle, Almanlarla yapabileceği bir anlaşmanın
önüne geçilmiş ve İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar müttefik devletler
safında kalması sağlanmıştır.
Normandiya
Çıkarması ve ardından devam eden kara
muharebelerinin başarıyla sonuçlanması, Nazi iktidarını sona erdirmiş, başta
Fransa olmak üzere Belçika, Hollanda, Danimarka, Polonya ve Norveç gibi
Alman işgali altında bulunan ülkelerde ayaklanmalara ve millî mücadeleye
yol açmış, bu ülkelerin tekrar bağımsızlıklarına kavuşmalarını sağlamıştır.
(Normandiya Harekâtı ve Batı Avrupa Harbi, 1991: 43)
Bu süreçteki anlaşmalar, savaş sonrasında oluşan politik güçler
tablosunda belirleyici olmuş, (Speidel, 1982: 12) ABD artık Avrupa işlerine
karışmaktan kendisini kurtaramayacak konuma gelmiştir. Bu durum, o an için
olumlu gibi görünse de zamanla İngiltere ve Fransa’yı rahatsız etmiştir.
Ayrıca Sovyetler Birliği, Doğu Avrupa ve Balkanlarda geniş bir hareket
serbestîsi elde etmiş ve söz sahibi bir devlet konumuna gelmiştir. Böylece
Avrupa’daki hâkimiyeti sona erdirilen Almanya’nın yerini, siyasi baskılarla
durdurulması ve (aldığı askerî yardımların da etkisiyle) yenilmesi çok güç
olan Sovyetler Birliği almıştır. (Normandiya Harekâtı ve Batı Avrupa Harbi,
1991: 43)
Yukarıdaki siyasi ve askerî sonuçların yanı sıra ekonomik etkiler de
söz konusudur.
Konuya ABD açısından bakacak olursak: Normandiya Çıkarması
esnasında, (hazırlık aşamasından harekâtın sonuna kadarki süreç
içerisinde) Amerikan halkının çoğu savaşın bizzat içindeydi ve savaşa
doğrudan ya da dolaylı olarak katkısı oluyordu. Çiftçiler gıda temin ediyor,
işçiler ise savunma tesislerinde (uçak, tank, mermi, tüfek, postal ya da
birliklerin ihtiyacı olabilecek diğer şeylerin üretiminde) çalışıyorlardı. Bu,
savaşa büyük katkı sağlarken aynı zamanda Amerika’daki işsizlik oranının
düşmesini ve çalışanların da iyi bir gelir elde etmesini sağlamıştır. (Ambrose,
2004: 390)
29
Ancak İngiltere açısından durum aynı ölçüde olumlu değildir. Savaş
yıllarında orduya alınmak zorunda kalan nüfus, üretimdeki nüfusu süratle
eritmiş ve 1944 yılı sonunda İngiliz ekonomisi sınıra dayanmıştır. (Parker,
2005: 156)
Diğer yandan ödünç verme ve kiralama usulü, savaş zamanında
İngiliz bağımsızlığını tehlikeye atmış ve savaş sonrasında ekonomik bazı
kısıtlamalar getirilmek zorunda kalınmıştır. Bu aşamada ABD, artık
İngiltere’nin savaş sonrası ekonomik iyileşmesine yardımcı olmak ve bu yükü
daha fazla taşımak istememiş, bu da İngiltere’yi ödeme sıkıntıları içine
düşürmüştür. Ayrıca ABD ile İngiltere’yi karşı karşıya getiren bazı diplomatik,
politik ve ekonomik gelişmeler de ABD istekleri ve çıkarları doğrultusunda,
İngiltere’nin adım atmasını zorunlu kılan unsurlar hâline gelmiştir9.
İngiltere’nin, savaş sırasındaki askerî maliyetler ve yapılan ithalat
yüzünden, sterlin kullanan ülkelere bir hayli borcu birikmiş, üstelik kendi silah
imalatını artırmak için ihraç ürünlerinin hacmini, savaş öncesi döneme göre
%30 azaltmış ve savaşın sonunda, bütçesinde bir milyar sterlinlik bir açık
oluşmuştur. Böylece bir taraftan İngiltere’nin varlıkları ve kazancı azalırken
diğer taraftan borç ve yükümlülükleri artmış, halkın yaşam standardı da
düşmüştür. (Parker, 2005: 266 - 267)
Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere ABD’nin İkinci Dünya Savaş’ından
kaynaklanan ekonomik hegemonyası, kapitalist liberalizmin bir silahı olarak
kullanılmış ve bu durum ABD’de savaş sonrası refahın ortaya çıkmasına
yardımcı bir etken olmuştur. (Parker, 2005: 328)
Almanya’da da Naziler, sivil üretime oranla askerî üretimi artırmak
zorunda kalmış, böylece savaşın başında tarım dışı iş gücünün %58’i sivil
üretim için çalışırken bu oran, 1944’te %41’lere gerilemiştir. Alman savaş
sanayisinde çalıştırılan savaş esiri, köle ya da gönüllü işçilerin oranı
%38’lere ulaşmış ancak bu da sivil üretimin artmasını sağlayamamıştır.
(Parker, 2005: 151 - 152) Ayrıca 1944 yılı ilk aylarından itibaren
gerçekleştirilen stratejik hava bombardımanlarıyla Alman üretim kapasitesi
%17 azalmış, savaş sanayisi stoklar sayesinde ayakta kalabilmiş olsa da
büyük zarar görmüştür. (Parker, 2005: 181 - 182)
3. Çanakkale
Karşılaştırılması
Muharebeleri
ile
Normandiya
Çıkarması’nın
Çanakkale Muharebeleri ve Normandiya Çıkarması siyasi, ekonomik
ve askerî açılardan karşılaştırıldığında bazı benzer ve farklı yönleri olduğu
dikkat çekmektedir. Benzerlikler, Normandiya Çıkarması’nın Çanakkale
Muharebelerinden etkilendiğini düşündürürken farklı yönleri Normandiya
Çıkarması’nın Çanakkale Muharebelerinden alınan dersler ve çıkarılan
9
Örneğin Kasım 1944’te Churchill, nakliye uçaklarının geliştirilmesinde pazar payı isterken
Roosevelt, o sıralar kongrede görüşülecek ödünç verme ve kiralama gereksinimlerini
hatırlatarak bu isteği nazikçe reddetmiştir. Benzer durum İngiltere’nin Arjantin’den uzun süreli et
ithali konusunda bir sözleşme yapmak istediği zaman da yaşanmıştır. (Parker, 2005: 264 - 266)
30
sonuçlardan
faydalanılarak
desteklemektedir.
planlanıp
icra
edildiği
düşüncesini
a. Normandiya Çıkarması’nın Çanakkale Muharebeleri ile Benzer
Yönleri
Çanakkale
Muharebeleri
ile
Normandiya
Çıkarması
karşılaştırıldığında, bu iki harekâta yol açan gelişmelerde, icra edilen
çıkarma harekâtları ile sonrasında cereyan eden kara muharebelerinde ve
son olarak her ikisinin sonuçlarında bazı benzer yönler bulunmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nin açılması sırasında
başka alternatif cephelerin açılması konusu gündeme geldiği gibi, benzer
şekilde İkinci Dünya Savaşı’nda da Almanya’ya karşı ikinci bir cephenin
açılması gereği duyulduğunda, Fransa Cephesi’nin açılmasına karar
verilirken alternatif cephelerin açılması düşünülmüştür.
Birinci Dünya Savaşı sırasında kabinede deniz bakanı olan
CHURCHILL, İkinci Dünya Savaşı’nda, İngiltere başbakanıdır ve dolayısıyla
karar alıcılar arasında birinci derecede etkiye sahiptir. Bu süreçte yapılan
çeşitli toplantı ve görüşmelerde genellikle, Fransa Cephesi yerine
açılabilecek diğer alternatif cephelerin (Fransız Kuzey Afrika’sı, Sicilya,
Balkanlar) savunucusu olmuştur. Benzer şekilde Çanakkale Cephesi
açılırken de İskenderiye, Selanik, Adriyatik veya Belçika kıyılarına yapılacak
çıkarma planları ya da Batı Cephesi’nin kuvvetlendirilmesi hâl tarzı üzerinde
durulurken Çanakkale Boğazı’na yönelik bir deniz harekâtını en çok isteyen
odur.
Burada dikkat edilmesi gereken husus; her iki cephenin açılmasına
varan gelişmelerde, CHURCHILL’in, müttefiklerin ortak çıkarı yerine
İngiltere’nin çıkarlarını önde tutmasıdır.10 Birincisinde isteklerinin kabul
edilmesi, müttefikler adına başarı getirmemiş; ikincisinde ise istekleri kabul
edilmemiş ya da Almanları kesin yenilgiye uğratacak asıl harekât olarak
düşünülen Normandiya Çıkarması’nı sekteye uğratmayacak tarzda olanlar
kabul edilmiş ve sonuçta başarıya ulaşılmıştır.
Her iki çıkarma harekâtına Rusya açısından baktığımızda: Çanakkale
Cephesi’nin açılmasında Rusya’nın Doğu Cephesi’nde rahatlaması
hedeflenirken benzer şekilde Normandiya Çıkarması sonucunda açılacak
cephe ile Rus birliklerinin, Alman ordusu karşısında daha rahat ilerlemeleri
düşünülmüştür. Bu düşünceler doğrultusunda her iki harekâtta da müttefik
içinde yer alan diğer devletler tarafından, gerekli ekonomik ve askerî
yardımlar yapılarak Rusya’nın yalnız bırakılmaması ve Almanya ile anlaşma
yaparak erken bir tarihte savaştan çekilmesinin önüne geçilmesi
hedeflenmiştir. Böylece Rusya mihver güçlerinin önemli bir kısmını kendi
10
Bu kapsamda İngilizlerin Çanakkale Boğazı’na yapılacak bir harekâttan beklentileri, Boğazlar
ve İstanbul’a hâkim olarak Akdeniz’in güvenliğini sağlamak ve Orta Doğu’daki egemenliklerini
sürdürmek iken Normandiya Çıkarması öncesinde diğer cephelerin açılması konusundaki
ısrarlarında da esas gayeleri budur.
31
cephesinde oyalayacak ve bu birliklerin Batı Cephesi’nde kullanılmasının
önüne geçilmiş olacaktı.
Ancak bir taraftan Normandiya Çıkarması’yla açılacak Batı Cephesi,
Rus ordusunun, Doğu Cephesi’nde Alman ordusu karşısında rahatlamasını
sağlarken diğer taraftan STALİN’in Tahran Konferansı’nda ROOSEVELT ve
CHURCHILL’e verdiği söz doğrultusunda, Normandiya Çıkarması’nın
gerçekleşmesinin ardından 22 Haziran’da, Doğu Cephesi’nde Almanlara
karşı başlattığı yoğun taarruzlar da Normandiya Çıkarması ile başlayan
harekâtı oldukça kolaylaştırmıştır. Böylece Alman ordusu iki kuvvet arasında
kalmış ve bir cepheden diğerine kuvvet kaydırma imkânı ortadan kalkmıştır.
Diğer taraftan her iki harekâtta da Rusya’nın bazı emellerine engel
olacak şekilde bir siyaset güdülmektedir. Çanakkale Muharebelerinde, başta
İngiltere olmak üzere müttefik devletler tarafından, Rusya’nın Boğazlar ve
İstanbul konusundaki emellerini gerçekleştirmesine engel olacak şekilde
davranış sergilenirken benzer şekilde Normandiya Çıkarması’nda da
İngiltere ve ABD, Rusya’nın Balkanlarda ve Doğu Avrupa’da söz sahibi
konuma gelmesini istememiştir. Yapılan toplantı ve görüşmelerde, bu
politikalar doğrultusunda kararlar alınmış, muharebeler de buna hizmet
edecek şekilde yönlendirilmeye çalışılmıştır. Hatta Casablanca, Quebec,
Kahire ve Tahran Konferanslarında, İngilizlerin ikinci cephenin Balkanlarda
açılmasını istemesinin asıl sebebi de Almanlara bir darbe vurulmasının yanı
sıra Balkanlara Ruslardan önce müttefik askerlerinin girmesi arzusudur.
Her iki harekâtta da merkezî devletler arasında lider konumda yer alan
Almanya’nın, kıta Avrupası’nda başat rol oynamasının önüne geçilmeye
çalışılmıştır. Ancak bu arada dikkat çeken diğer bir ortak nokta da
Almanya’nın Rusya’yı müttefik devletlerden ayırma gayretleridir. Almanya bir
taraftan diplomasiyle ve Rusya’nın bazı emellerini kabul ederek bunu
gerçekleştirmeye çalışırken diğer yandan müttefik devletler arasındaki
güvensizliği körükleyecek tarzda hareket etmiş ve bu yönde diplomatik
gayretler sarf etmiştir.
Askerî açıdan da her iki harekâtın baş mimarı olarak CHURCHILL,
Çanakkale’de denizden yapılacak zorlama ile İstanbul yolunun
açılabileceğini düşündüğü gibi Normandiya Çıkarması’ndan önce de hava
bombardımanları ve denizden abluka ile Almanların savaş azminin
kırılabileceğini ve savaş dışı bırakılabileceğini düşünmüştür.11 Aslında her iki
harekâtta da İngilizler, yeterli kara gücü bulunmadığı için bu konuda ısrar
etmiştir.12
11
Birincisinde bunun mümkün olamayacağı, deniz muharebelerinin başarısızlıkla
sonuçlanmasıyla tecrübe edilebilmiş, ikincisinde ise daha planlama aşamasında, ABD’nin
ısrarlarıyla böyle bir harekâtın başarısı için mutlaka büyük çapta kara kuvvetinin zorunluluğu
kabul edilmiştir.
12
1944’e kadar Churchill ve İngiliz Genelkurmayı, böyle bir çıkarma harekâtı için mevcut
birliklerin miktar ve eğitim durumları açısından yeterli seviyeye ulaşmaları gerektiğini ve bunun
için de zaman gerektiğini düşünmüş, ayrıca böyle kapsamlı bir harekât için ABD’nin de
desteğine ihtiyaç duymuştur. (French, 2003: 272 - 278)
32
Çanakkale Muharebelerinde, Liman von SANDERS’in müttefik
kuvvetlerin çıkarma yapacakları yerleri değerlendirmesinde düştüğü hata ve
kıyıdan itibaren kuvvetli birliklerle savunma yapılmaması sonucu müttefik
kuvvetlerin karaya ayak basmasının baştan engellenememesi, savaşın
seyrini değiştiren önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konuda
görülen o ki HİTLER ve Alman komutanlar gerekli dersleri çıkarmamış ve
Çanakkale’de olduğu gibi Normandiya Çıkarması’nda da birliklerin
tertiplenmesinde benzer hatalar yapılmış, bunun sonucu olarak çıkarma
yapılan bölgelerde kuvvet çoğunluğu sağlanamamış, ihtiyatların bu bölgelere
kaydırılmasında tereddütler ve sorunlar yaşanmıştır.13
Yukarıdaki siyasi, diplomatik ve askerî benzerlikler yanı sıra her iki
harekâtta ekonomik açıdan da bazı benzerlikler görülmektedir.
Çanakkale Muharebeleri sırasında Boğazların kapatılması, sadece
müttefik devletlerin ekonomisini olumsuz olarak etkilemekle kalmamış,
Boğazlardan geçemediği için Karadeniz’de mahsur kalan ticaret gemileriyle
diğer ülkelerin de ticaretini olumsuz etkilemiştir. Bu durum boğazların tekrar
ulaşıma açılmasını zorunlu kılmasıyla Çanakkale Muharebelerinin ekonomik
sebepleri arasında ilk sırayı alırken Normandiya Çıkarması’na karar
verilmesinde de Almanların uyguladığı deniz altı savaşları ile özellikle İngiliz
deniz ticaretini sekteye uğratmaları ve İngiltere’yi abluka altına almaları,
ekonomik nedenlerin başında yer almaktadır. Dolayısıyla her iki harekâtta da
benzer ekonomik etkenler süreci hızlandırmıştır.
Doğal olarak savaş, taraf olan bütün ülkelerde ekonomik sıkıntılara
sebep olmaktadır. Ancak her iki harekâtta da İngiliz ekonomisini sekteye
uğratan benzerlik ilgi çekicidir. Bir taraftan harp silah araçları, mühimmat ve
askerî malzemeler konusundaki ihtiyaçların artması, İngiltere’de üretim
önceliğinin askerî üretime kaydırılması sonucunu doğururken; diğer yandan
kayıplar sebebiyle üretimdeki işçilerin önemli bir kısmı, zorunlu olarak askere
alındığı için üretimde büyük düşüşler yaşanmıştır. Bütün bunlar İngiltere’nin
ihracat ve ithalat dengesini bozmuş ve İngiltere, ithal ettiği mallar
karşılığında, büyük bir borç yükünün altına girmiştir. Üstelik bu durum
sadece savaş yılları ekonomik dengesini bozmakla kalmamış, takip eden
yıllarda da büyük ekonomik sıkıntılara yol açmış ve halkın refah seviyesini
düşüren bir unsur olarak ortaya çıkmıştır.
Buna karşılık ABD, her iki dünya savaşı sonucunda da ekonomik
açıdan kazançlı çıkmıştır. Çanakkale Muharebelerinin neticesi olarak Birinci
Dünya Savaşı’nın iki yıl daha uzaması, İngiltere’nin diğer ülkelerdeki yatırım
hisselerinin, borçlarına karşılık olarak ABD’nin eline geçmesine sebep
olurken Normandiya Çıkarması’nda da durum çok farklı değildir. Gerek
ödünç verme ve kiralama kanununun savaş sonrası dönemdeki etkileri
gerekse bu kanundan önceki dönemde diğer ülkelere ihraç ettiği ürünlerden
kaynaklanan alacaklarıyla ABD ekonomisi bu süreçten olumlu etkilenmiştir.
13
Çanakkale Muharebelerinde, başta Mustafa Kemal olmak üzere Türk komutanlar, Liman von
Sanders’e bu husustaki tekliflerini kabul ettirememişlerdir. Normandiya Çıkarması öncesinde de
Rommel, bu konudaki görüşlerini Hitler ve komuta heyetine kabul ettirememiştir.
33
Ayrıca, yukarıda belirtildiği gibi Normandiya Çıkarması ile harp silah
araçları ve savaş esnasında gereken diğer malzemelerin üretimindeki artış,
İngiltere’dekinin aksine, ABD’deki işsizlik oranını azaltmış, çalışanların da iyi
gelir elde etmelerini sağlamış, bu da refahın artmasına yol açmıştır.
b. Normandiya Çıkarması’nın Çanakkale Muharebelerinden Farklı
Yönleri
Çanakkale Muharebeleri ile Normandiya Çıkarması karşılaştırıldığında
her iki harekâta yol açan gelişmeler içerisinde, devletlerin politik ve
diplomatik tutum ve davranışları ile icra edilen çıkarma harekâtları ve kara
muharebelerinin planlama, hazırlık ve icrasında, birbirine benzer yönler
olduğu kadar bazı farklılıklar tespit etmek de mümkündür.
Her iki harekât öncesinde ittifak arayışları incelendiğinde siyasi ve
diplomatik açıdan bariz bir fark görmekteyiz. Çanakkale Muharebeleri
öncesinde Osmanlı İmparatorluğu tarafsız bir politika güdememiş ve bir
ittifak arayışı içinde olmuştur. Başta müttefik devletler yanında yer almak
isterken bu konudaki gayretleri boşa çıkmış, özellikle İngiltere buna sıcak
bakmamış, dahası Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki tarihsel emellerinin
gerçekleşebilmesi bakımından karşı tarafta yer alması, çıkarlarına daha
uygun düşmüştür.
Oysa İkinci Dünya Savaşı ve özellikle de Normandiya Çıkarması
öncesinde Türkiye’nin müttefik devletler lehine tarafsızlığını koruması önem
kazanmış, hatta müttefik devletler yanında yer alması konusunda baskılar
uygulanmıştır.
Çanakkale Muharebeleri öncesinde, Talat Bey ve Enver Paşa’nın da
etkisiyle Osmanlı İmparatorluğu, denge politikalarından Almanya lehine
vazgeçerek Almanya yanında savaşa girmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda ise
Türkiye, tarafsızlığını son ana kadar korumak için büyük gayret sarf etmiş,
büyük bir kararlılıkla denge politikalarını uygulamış, bir taraftan Almanya ile
ticari ilişkilerini sürdürürken diğer yandan müttefik devletler yanında yer
almıştır. Bu suretle ancak kaçınılmaz noktada ve kendi menfaati icabı
savaşa dâhil olmuştur.
Her iki harekât öncesi süreçte müttefikler arasında siyasi ve diplomatik
açıdan güven sorunları yaşanmıştır. Çanakkale Muharebelerinde bu
sorunları aşmak pek mümkün olamamışken Normandiya Çıkarması
öncesinde yapılan konferans ve görüşmelerde güven sorunlarını ortadan
kaldıracak birtakım kararlar alınmış ve anlaşmalar yapılmıştır.
Çanakkale Muharebelerinde İngiltere ve Fransa büyük bir yenilgi
alsalar da Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri olarak siyaset sahnesinde
özellikle de Orta Doğu politikalarında pek değişiklik yaşanmamıştır. Bunda
ABD’nin Birinci Dünya Savaşı sonrasında kendi kıtasına çekilmesi ve
Avrupa’nın işlerinden elini çekmesinin önemli bir etkisi vardır.
34
Ancak Normandiya Çıkarması ve ardından gerçekleştirilen kara
harekâtının başarısıyla Almanların teslimi ve sonucunda Rusya’nın
güçlenerek Avrupa ve Balkanlarda söz sahibi olması, ABD’nin politikalarında
da önemli değişikliklere sebep olmuştur. ABD artık kendi kıtasına
çekilememiş, Rusya karşısında dengeleyici bir güç olarak Avrupa’nın iç
işlerine karışmaktan kendini kurtaramamıştır.
Müttefik devletler, Çanakkale Cephesi açılırken çok aceleci
davranırken Normandiya Çıkarması için daha temkinli davranılmış ve çok
uzun bir hazırlık süreci geçirilmiştir. Ayrıntılı bir planlama, her türlü harp silah
ve araçlarını kapsayan iyi bir hazırlık ile amaca hizmet eden kapsamlı eğitim
ve tatbikatların yapılması, Normandiya Çıkarması’nı Çanakkale
Muharebelerinden ayıran ve müttefik devletler açısından çıkarmanın
başarıyla sonuçlanmasını sağlayan en belirgin farklılıklardır.
Her iki harekâtın sonuçlarını etkileyen faktörler arasında, birlikleri
oluşturan esas unsur olarak personelin etkisinin de büyük olduğu
görülmektedir. Bu kapsamda; Batı Cephesi’ndeki Alman birlikleri, nicelik ve
nitelik bakımından pek yeterli değildi. (Speidel, 1982: 15) Özellikle doğu
birliklerinden askerler teslim olmayı düşünürken (Ambrose, 2004: 32) komuta
heyeti de Fransa’da rahat bir yaşam sürüyordu. (Ambrose, 2004: 93)
Çıkarma gününün kestirilememesinin de etkisiyle üst düzey Alman
komutanlar bu rahat yaşamı sürdürmeye devam ediyorlar ve çıkarmanın
hemen öncesindeki günlerde birçoğu şu ya da bu sebeplerle birliklerinin
başında bulunmuyordu. (Ambrose, 2004: 141 - 153) Oysa Çanakkale
Cephesi’nde müttefikleri canları pahasına durdurmak ve Çanakkale’yi
geçilmez kılmak azminde olan Mehmetçik ve onları sevk ve idare eden
kıymetli komuta heyeti bulunmaktaydı.
Çanakkale Muharebelerinde her kademede bulunan Türk komutan ve
subayların, gerektiği durumlarda kendi inisiyatifleriyle hareket ettiği ve başarı
sağladığı birçok olay vardır.14 Ancak Normandiya Çıkarması esnasında,
bireysel bazı istisnalar dışında, Alman komutan ve subaylar inisiyatif
kullanmaktan kaçınmışlar, gelişen olaylar karşısında bir emir verilmesini
beklemişler15 ve savaş alanından uzakta bulunan komutanlardan gelecek
emirlere körü körüne itaat etmeyi tercih etmişlerdir. (Ambrose, 2004: 461)
Ayrıca Normandiya Çıkarması’nda, Çanakkale Muharebelerinden
farklı olarak müttefik devletler arasında askerî açıdan azami fikir ve iş birliği
14
Bu konuda örnek olarak Mustafa Kemal’in, inisiyatif kullanarak verdiği kararla ihtiyatta
bulunan 19’uncu Tümeni taarruz ettirmesi verilebilir.
15
Müttefik paraşüt ve planör birlikleri, Orne Kanalı ve Nehri doğusuna inerken bu bölgedeki
21’inci Panzer Tümeninin 125’inci Alayının, Kanal üzerindeki köprüye müdahale etmek üzere
emir almadan harekete geçememesi, bu konuda verilebilecek birçok örnekten biridir. (Ambrose,
2004: 176 - 177)
35
sağlandığı gibi hem harekât sahasında bulunan kuvvetler (kara, hava, deniz)
arasında hem de müttefik orduları arasında mükemmel bir koordinasyon ve
emir komuta birliği sağlanmıştır.
c. Çanakkale Muharebelerinde Siyasi, Ekonomik, Askerî
Bakımdan Çıkarılan Sonuçların Normandiya Çıkarması’nın Başarısına
Etkileri
Genelde
Birinci
Dünya
Savaşı,
özelde
ise
Çanakkale
Muharebelerinden elde edilen sonuçlar, Batılı devletlerin önemli dersler
çıkarmalarına sebep olmuştur. Burada yapılan yanlışlardan ders alınmış ve
mümkün olduğunca İkinci Dünya Savaşı öncesinde ve savaş devam ederken
yapılan konferans ve görüşmelerde bunlar dikkate alınarak tekrarlanmamaya
gayret edilmiştir. İngiltere ve Fransa’nın, daha İkinci Dünya Savaşı patlak
vermeden yaşanan gelişmelerde Türk dostluğuna önem vermeleri bu konuda
verilebilecek örneklerden biridir.16
Çanakkale Muharebelerinde müttefikleri sıkıntıya sokan birliklerin
ikmali; çıkarılan dersler ve elde edilen tecrübelerle Normandiya
Çıkarması’nda sorun olmaktan çıkmış, ayrıntılı planlamalar ve İngiltere’de
yeteri kadar önceden başlatılan yığınaklar sayesinde başarıyla
uygulanmıştır. Ayrıca Çanakkale Muharebelerinde, ikmal maddelerinin
çıkarma bölgelerine naklinde, liman olmamasının sıkıntısı çekilmiş, sorun
geçici tedbirlerle çözülmeye çalışılmıştır. Normandiya Çıkarması’nda ise
planlamanın başından itibaren bu hususa ağırlık verilmiş ve suni limanlar
inşa edilmiştir.
Çanakkale Muharebelerinde personelin karaya çıkışını sağlayacak
çıkarma gemilerinin yetersizliği, bu amaçla sivil gemilerin kullanılmasını
gerektirmiş ve bu konuda birçok zafiyet ortaya çıkmış; yükleme yapılan
limanlarla çıkarma yapılan kumsalların arasındaki mesafenin fazla uzak
olması, ikmalde bazı aksaklıklara sebep olmuştur. Bu durumun Normandiya
Çıkarması’nda yaşanmaması için ABD ve İngiliz donanmaları, Britanya
takımadalarının liman ve körfezlerinde toplanmış ve bir seferde 20 tümeni
taşıyabilecek kapasiteye ulaştırılmıştır. (Speidel, 1982: 30)
Her İki Harekâtın Uluslararası İlişkiler Teorileri Kapsamında
İrdelenmesi
Konuya günümüzde kabul gören Uluslararası İlişkiler Teorileri
çerçevesinde baktığımızda da öncelikle realizm, jeopolitik teoriler ve
liberalizm olmak üzere birçok teoriye temel teşkil edecek ya da açıklık
kazandıracak unsurlar bulmak mümkündür.
16
Zira İkinci Dünya Savaşı’nda, Türkiye’nin tarafsızlığının sağlanamaması ya da Almanya’nın
yanında yer alması durumunda, Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi gene Boğazlar müttefik
devletlere kapalı, Alman ve İtalyan donanmalarına açık olacak, Böylece Karadeniz’in egemenliği
merkezî devletlere geçebilecek ve bu durum savaşın gidişatını ve sonucunu etkileyecektir.
(Bayur, 1989: 81)
36
Realist (güç / çıkar) bakış açısıyla, ittifakların kurulmasında bir
belirsizlik ve ittifakı oluşturan devletlerin aralarında bir güven eksikliği söz
konusu olduğunu görürüz. (Arı, 2006: 164) Bir taraftan koalisyon üyeleri
düşman tehdidine karşı iş birliği içinde ortak noktada birleşirlerken diğer
yandan da kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmek durumundadırlar.
Başka bir ifadeyle, ittifak dâhilindeki her devlet ortak çıkarlar karşısında
kendi ulusal çıkarlarını dengelemeye ve korumaya çalışacak ve bu ortak
çıkarlar ne kadar fazla ise ittifaklar da o oranda güçlü olacaktır. Her ne kadar
ittifak kurulmasında bir belirsizlik ve güven eksikliği olsa da Hans
MORGENTHAU’nun da belirttiği gibi “Ortak çıkarları olan tüm ittifaklar kaya
gibi inşa edilmiştir.” (Wilkins, 2006: 1126 - 1128) Ancak ne kadar güçlü
olursa olsun ortak çıkar ortadan kalktığında, devletlerin kendi çıkarları öne
geçecektir.
Her iki harekâtı bu kapsamda ele aldığımızda hem Çanakkale
Muharebeleri hem de Normandiya Çıkarması öncesinde taraf devletler
birçok görüşmede bulunmuşlar, açık ve gizli bazı anlaşmalar yapmışlar ve
siyasi ittifaklar oluşturmuşlar; bu siyasi ittifakların sonucu olarak da koordineli
bir askerî harekât yapmak için koalisyon meydana getirmişlerdir. Oluşturulan
askerî kuvvetler ve bunların icra ettikleri harekâtlar da bir anlamda siyasetin
devamı niteliğinde olmuştur.
Bu ittifakların kurulmasında ve icra edilen harekâtlar boyunca bir
taraftan ortak çıkarlar ön plana çıkarılıp ittifak arayışları sürerken bir taraftan
da devletler kendi çıkarlarını azami ölçüde korumaya ya da karşılamaya
çalışmışlardır. Hatta “kaygan diplomasiler” uygulayarak bazı gizli
anlaşmalarla alternatif arayışlara girmişlerdir. Karşı taraf üzerinde beklenen
sonuca ulaşıldığında ya da ulaşılamadığında da (hangi taraftan bakıldığına
göre) ortak çıkarlar ortadan kalkmış ve devletlerin kendi çıkarları ön plana
geçmiştir.17
Yukarıda anlatılanlara ek olarak realist yaklaşımda, büyük güçler ile
müttefikleri arasında anlaşmazlıklar sonucu ortaya çıkan ve devlet lehine
karar alınması gereken durumlar olabilir. Bu durumda genel kural olarak
ittifakı oluşturan en güçlü üyelerin görüşleri daha büyük ağırlık kazanacak ve
güç, (özellikle askerî güç) siyasi müzakerelerde belirleyici bir faktör olacaktır.
Buna rağmen güçlü devletler, zayıf ortaklarının da çıkarlarını göz ardı
edemezler. Hatta güçlü devletler, daha zayıf olan müttefiklerinin desteğine
de bir ölçüde bağımlı olabilirler. Bu kapsamda her koalisyon üyesi devlet,
koalisyonun bütünü için artı bir değere sahiptir. (Wilkins, 2006: 1128 - 1129)
Gene her iki harekâtta, taraflar arasındaki ittifak arayışlarında, bu
söylenenleri doğrulayan kanıtlara rastlamaktayız. Çanakkale Muharebeleri
öncesinde güçsüz olarak görünen Osmanlı İmparatorluğu ile Almanların
17
Buna en anlamlı örnek: ABD’nin, Normandiya Çıkarması öncesinden başlayarak borç verme
ve kiralama kanunu kapsamında İngiltere’ye verdiklerinin karşılığı olarak savaş sonrasında elde
ettiği çeşitli ekonomik koşullardır. Ayrıca bu süreçte ABD, İngiltere’nin bazı istekleri karşısında,
bu kanunu öne sürerek geri adım atmasını sağlamaya çalışmıştır. (Parker, 2005: 264 - 266)
37
ittifak arayışı ve tarafların Balkan ülkelerini kendi yanlarına çekmeye
çalışmaları ya da İngiliz ve Fransızların, Rusya’nın İstanbul ve Boğazlar
üzerindeki çıkarlarını18 gözetmeleri ve bu şekilde ittifak içinde tutmaya
çalışmaları, bu konuda verilebilecek örneklerdir.
Normandiya Çıkarması’nda ise ortaya çıkan anlaşmazlıklarda güçlü
devlet olarak daha çok ABD’nin sözü geçmiştir. Ancak icra edilecek harekât
için İngiltere’nin kaçınılmaz üs bölgesi teşkil ettiğinin, hatta Pasifik’teki
harekâtın sonucunun Manş Denizi’nin güvenliğine bağlı olduğunun farkında
olan ABD, Normandiya Çıkarması öncesinden Almanların yenilgisine kadarki
süreç içerisinde, ortak çıkarlara ağırlık vererek İngiltere’nin çıkarlarını göz
ardı etmemiştir. Ancak harekât sonrasında karşı taraf üzerinde hedeflenen
sonuca ulaşıldığında, kendi çıkarları söz konusu olan her durumda ağırlığını
koymuştur.
Güç ve çıkar ilişkilerinin bir sonucu olarak ittifakı oluşturan devletlerin
birbirlerine karşı duydukları güven eksikliği de ittifakların dağılmasında riskler
oluşturur. Realistler, ulusal çıkar ve güç üzerinde büyük anlaşmazlıkların,
ancak müttefiklerin ortak düşman tehdidini yenerek ortak çıkarlarını
korudukları sürece bastırılabileceğini ifade etmektedirler. (Wilkins, 2006:
1130)
Devletlerin, iki harekâtta da Realistlerin bu savlarını doğrulayan
davranışlarını görmekteyiz. Çanakkale Muharebelerinde İngilizler, Rusya’nın
Almanya ile bir anlaşma yaparak savaştan erken çekilmesi endişesini
taşımışlar, Ruslar da İngiltere’nin İstanbul ve Boğazlar üzerindeki Rus
çıkarlarını ve taleplerini karşılamayacağı konusunda endişe duymuşlardır.
Ayrıca Fransa da Çanakkale’de açılacak cephenin İngiltere’nin kendi
çıkarlarına hizmet edeceği konusunda düşünceye sahip olmuş ve bu
cepheye kuvvet göndermek konusunda tereddüt yaşamıştır.
Normandiya Çıkarması’nda da Rusya; İngiliz ve Amerikan
müttefiklerine karşı, onların ikinci cepheyi açmak istemedikleri ve kendilerini
Almanlar karşısında yıpratmak istedikleri konusunda güvensizlik duymuş,
ABD de Rusya’nın sonuna kadar savaş dâhilinde kalamayacağından
endişelenmiştir. Yapılan bütün konferans ve görüşmelerde bu konular ön
plana çıkmış ve ittifak dâhilindeki devletlerin diplomasilerine ve politikalarına
yön vermiştir. Almanlar ise her iki savaşta da müttefik devletlerin aralarındaki
bu güven ortamını sarsmaya yönelik diplomasi uygulamaya çalışmışlardır.
Jeopolitik teori kapsamında da MAHAN’ın “Deniz Hâkimiyeti”,
MACKINDER’in “Anakara, Kalpgâh (Heartland)”, SPYKMAN’ın “Kenar Kuşak
(Rimland)” ve HAUSHOFER’in “Hayat Sahası (Lebensraum)” teorileri
18
Çanakkale Muharebeleri öncesinde yapılan gizli anlaşmalar kapsamında; Rusya’nın, 4 Mart
1915’te İngiltere ve Fransa’ya verdiği nota sonucunda 12 Mart 1915 tarihinde İngiltere, 10 Nisan
1915 tarihinde de Fransa, Rusya’nın Boğazlar, İstanbul, Marmara Adaları ile Gökçeada ve
Bozcaada üzerindeki isteklerini kabul ettiklerini beyan etmişlerdir. (Uçarol, 1987: 416 - 417)
38
çerçevesinde her iki harekâtın nedenlerini irdeleyecek olursak bu teorilerin
de geçerliğini sağlayacak bulgular elde etmemiz mümkündür.
Öncelikle İngiltere’nin Boğazlar konusundaki emellerini ve sonucu
olarak Çanakkale Muharebelerini, denizlere hâkim olma düşüncesiyle
açıklamamız mümkündür. Zira İngiltere’nin Doğu Akdeniz ve Orta Doğu
üzerindeki hâkimiyeti ve deniz ticaretinin avantajı ancak bu şekilde
sağlanabilirdi. Aynı şekilde bu teori, Rusya’nın sıcak denizlere inme
konusundaki emellerine de açıklık getirmektedir. Gene bu kapsamda, iki
devletin Boğazlar üzerinden birbirlerine karşı yürüttükleri politikalara da bu
teori anlam kazandırmaktadır.
Diğer yandan demir yollarının gelişmesi, Orta Doğu’ya İngiltere’nin
(deniz yoluyla) olduğu gibi Almanya’nın ulaşımını da kolaylaştırmıştır. Artık
Hindistan ve Uzak Doğu, İngiltere için olduğu kadar Rusya için de ulaşılabilir
hâle gelmiştir. Bu durum da kara gücünün, deniz gücünün önüne geçeceği
savını ortaya koymuştur. (Arı, 2006: 222) Bu kapsamda her iki harekâta
bakacak olursak Çanakkale Muharebelerinde denizden yapılan zorlamanın
bir başarı getirmediğini, ardından yapılan çıkarma harekâtının ise başarıya
ulaşmadığını görmekteyiz. Normandiya Çıkarması’nda ise deniz ve hava
unsurları yanı sıra baştan itibaren kara gücüne ağırlık verildiği görülmektedir.
MACKINDER, analizinde Doğu Avrupa’yı ele geçiren Heartland’a
hâkim olur, Heartland’ı ele geçiren Avrasya’ya (Dünya Adası) hâkim olur ve
Avrasya’yı ele geçiren, dünyaya hâkim olur savını ortaya atmıştır. (Arı, 2006:
222 - 223) Bu durum Normandiya Çıkarması öncesinde, Rusya’nın Doğu
Avrupa üzerindeki heveslerini ve Doğu Cephesi’nden önemli bir güçle
saldırarak Almanları ikinci bir cephede meşgul etmelerini açıklar niteliktedir.
Spykman ise Avrasya’yı çevreleyen bölgenin stratejik bakımdan
“Hartland”dan daha önemli olabileceğine dikkat çekmiş, eski dünyada ortaya
çıkacak hegemonik bir gücün, yeni dünya açısından büyük bir tehdit
oluşturacağını ve bu durumda ABD’nin de siyasal ve stratejik açıdan
kuşatılmış olacağını belirtmiştir. Bu noktadan hareketle SPYKMAN, ABD’nin
izolasyonist bir politikadan ziyade, Asya ve Avrupa’da güç dengesinin
bozulmasını önleyici bir politika gütmesi gerektiğini ileri sürmüştür. (Arı,
2006: 223 - 225) İşte bu durum, ABD’nin Normandiya Çıkarması ile
Avrupa’da Alman hâkimiyetini sona erdirecek bir girişimde, İngiltere’nin
yanında yer almasını en iyi şekilde açıklamaktadır.
Karl HAUSHOFER de “Hayat Sahası” teorisiyle her iki savaşta
Almanya’nın yeterli ham madde, sanayi ve pazarlara ulaşabilmesini, büyük
bir nüfusa sahip olması açısından topraklarını genişletmek istemesini normal
karşılamakta ancak bu çabasının, Almanya’yı müttefik devletlerle çatışma
içine soktuğunu belirtmektedir. (Arı, 2006: 226)
Yukarıdaki incelemelerde görüldüğü gibi klasik realizm ve jeopolitik
teoriler emperyalist gelişmeyi ve yayılmacı politikaları devletler için doğal
39
kabul etmekte ve bu şekliyle her iki savaşta da savaşın nedenleri arasında
yer alan sömürgeci düşünceye zemin hazırlamaktadır.
Diğer yandan her iki savaşta, yapılan konferans ve anlaşmalar
kapsamında devletlerin diplomasi ve ittifak politikalarını, uluslararası ilişkiler
“Oyun Teorisi” ile açıklamak mümkündür. Bu teoriye göre devletlerin
rasyonel olarak davrandıkları varsayılır ve devletler arasındaki ilişkiler, çıkar
maksimizasyonuna dayanır. Hiçbir devletin gelişmeleri tamamen kontrol
edebilme olanağına sahip olmadığı ve sonuçları tarafların izleyeceği
stratejilerin belirlediği kabul edilen bu teoriye göre her bir devlet, diğerinin
izleyeceği olası politikaları dikkate alarak kendi politikasını ve stratejisini
saptar. (Arı, 2006: 234 - 236)
Bu kapsamda Çanakkale Muharebeleri sırasında, İngiltere ve Rusya
arasında Boğazlar ve İstanbul’un hâkimiyetine ilişkin yapılan görüşmeler,
buna iyi bir örnek teşkil ederken19 benzer şekilde Normandiya Çıkarması’na
varan gelişmeler içerisinde de bu durumu sağlayan örnekler mevcuttur.20
Bu örneklerde görüldüğü üzere taraflar arasındaki iş birliği arttıkça
toplam fayda artmış, bu da daha fazla iş birliğine zorlamış; ortak amaç
ortadan kalktığında iş birliği de yerini gene çıkar çatışmalarına bırakmıştır.
Bu durum da değişik toplamlı oyunların, taraflar arasındaki hem iş birliği hem
de rekabete girebilecekleri ve karışık çıkarlara sahip olacakları
karakteristiğine uygundur.
Globalist teorilerden emperyalizm çerçevesinde de bir değerlendirme
yapmak gerekirse: Gelişmiş kapitalist ülkeler, ham madde kaynaklarının bol
olduğu denizaşırı sömürgeler aramaya yönelmektedir. Kapitalizm geliştikçe
daha fazla ham madde kaynağına ihtiyaç duyulacağı için ülkeler arasındaki
rekabet de daha fazla artacaktır. Diğer yandan emperyalist güçler arasında
belli bölgelerin sömürülmesine yönelik yapılan ittifaklara dikkat edecek
olursak bunların tamamının o bölgedeki etki alanlarını ve çıkarlarını korumak
amacıyla yapıldığını görmekteyiz. Ancak bütün bu iş birliği geçicidir ve her
zaman emperyalist güçler arasında çatışma potansiyeli vardır. Ayrıca bu
emperyalist ülkelerde yaşanan gelişmelerin farklı boyutlarda olması da
sömürge paylaşımındaki dengeyi bozacağı için gene çıkar çatışması
potansiyeli taşımaktadır. (Arı, 2006: 278 - 287)
Bu kapsamda geç olarak sömürge yarışına katılan Almanya ile
müttefik devletlerin, Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki emperyalist
19
İngilizlerin, bir taraftan Rusya’nın Almanya ile bir anlaşma yaparak erkenden savaştan
çekilmesini engellemek için Boğazlar ve İstanbul’u Rusya’ya bırakan bir anlaşmayı kabul
etmesi, diğer taraftan da bunun gerçekleşmesini önleyecek şekilde davranması, değişken
toplamlı oyunlarla açıklanabilir.
20
Rusya’nın Almanya ile anlaşması ve savaş dışı kalmasını engellemek için sarf edilen
çabaları, ABD’nin bir taraftan İngiltere’nin beklentileri doğrultusunda hareket ederken diğer
taraftan Rusya’nın da isteklerini göz ardı etmemesi ve bütün bu devletlerin kendi çıkarlarını
korumaya ya da maksimize etmeye çalışmaları, değişken toplamlı oyun teorisi ile
açıklanabilecek örneklerdir.
40
emellerine yönelik rekabet, Çanakkale Muharebelerini kaçınılmaz kılmıştır.
İngiltere, Fransa ve Rusya, bu bölgedeki etki alanlarını ve çıkarlarını
korumaya ve yeni çıkarlar elde etmeye çalışmışlar ancak bu süreç içerisinde
birbirleriyle de çıkarları çatışmış, bu doğrultuda birbirlerine karşı kaygan bir
diplomasi ve denge politikası uygulamışlardır.
Liberal teorisyenler, ittifakların kurulmasında iç faktörlerin önemini
vurgulamaktadır. Bu açıdan karar vericiler ittifak oluştururken yapılacak
pazarlıklarda iç faktörleri de hesaba katmak, dahası alınacak kararlarda
kendi vatandaşlarını tatmin edecek hususları göz önünde bulundurmak, bu
şekilde ülke içindeki desteği sağlamak zorundadırlar. (Wilkins, 2006: 1131 1132)
Normandiya Çıkarması’na iç ittifak siyaseti açısından, çoğulcu
yaklaşım çerçevesinde baktığımızda ABD ve İngiltere’nin benzer ideoloji ve
düşünce sistemine sahip iki liberal ülke olarak başarılı bir ittifak sağladığını
görmekteyiz. Hatta bu ittifak günümüze kadar gelen Kosova, Afganistan, Irak
gibi çatışma alanlarında oluşturulan ittifaklar için de temel teşkil eden iyi bir
örnek oluşturmuştur. (Wilkins, 2006: 1143)
Bununla beraber zaman zaman ABD karar vericileri, alınacak kararları
kendi kamuoyuna kabul ettirmekte sıkıntı yaşanacağını ileri sürerek
İngiltere’nin çıkarlarına uygun düşen girişimlerin karşısında durmuşlardır.21
Liberal teoride, plüralist bir yaklaşımla uluslararası ilişkiler ve
devletlerin dış politikaları yanı sıra birey, ulusal baskı grupları, uluslararası
ve uluslar aşırı örgütler de analize dâhil edilmektedir. (Arı, 2006: 367) Bu
kapsamda kamuoyunun bilgi sahibi olduğu nispette uluslararası ilişkilere ve
gelişmelere müdahil olması normaldir.
Çanakkale Muharebeleri bu açıdan ele alındığında cepheye ilişkin
birçok haber kamuoyundan gizlenmiş ya da çarpıtılarak yansıtılmıştır. Bu
şekilde müttefiklerin başarısızlıkları, basına uygulanan sansürlerle mümkün
olduğu kadar kamuoyundan gizlenmiş, aksi yönde bilgiler yayılarak
kamuoyunun tepkilerinden kaçınılmaya ve Çanakkale Muharebelerine olan
desteğin devam ettirilmesine çalışılmıştır.22 Buna rağmen olumsuz
gelişmelerin İngiltere ve Fransa’da hükûmet bunalımları yaratmasının önüne
geçilememiş ve sonucunda hükûmetin düşmesine ve özellikle de
CHURCHILL’in bakanlığını kaybetmesine varan gelişmelere yol açmıştır.
21
Örneğin ABD karar vericileri, İngilizlerin İtalya ve Akdeniz’de icra edilecek harekâtlar için
tekliflerine, ekonomik bakımdan büyük külfet getireceği ve kamuoyuna kabul ettiremeyecekleri
gerekçeleri ile karşı çıkmışlardır. Gene Rooswelt, Balkanlarda girişilecek bir harekâta yönelik
teklifine karşı Churchill’e, “Ben Amerikan ordusunu Balkanlardaki bataklıkta riske sürükleyecek
güçte değilim…” demiştir. (Wilkins, 2006: 1144)
22
Fransız basınına uygulanan sansür ve Çanakkale Muharebelerindeki gelişmelerin Fransız
halkına nasıl aktarıldığına ilişkin ayrıntılı bilgi için bk. Prof. Dr. Yahya Akyüz'ün Çanakkale
Savaşları ve Fransız Kamuoyu başlıklı bildirisi. (Akyüz, 1993: 121 - 124)
41
Normandiya Çıkarması ve öncesindeki gelişmelerde ise durum biraz
daha farklıdır. Burada bazı sansür uygulamaları olsa da gelişen teknolojinin
de etkisiyle kamuoyu cephedeki gelişmelerden haberdar ve uygulanan
politikalar hakkında bilgi sahibi olmuştur. Zaten karar vericiler de
kamuoyunun tepkilerini her aşamada dikkate almışlardır. Bu kapsamda birey
ve ulusal baskı gruplarının etkisini gösterdiğini görmekteyiz.
Son olarak “Karşılıklı Bağımlılık Teorisi” üzerinde duracak olursak: Bu
kavram, ülkeler arasındaki ilişkilerde kaynağı parasal, mali, toplumsal ya da
güvenlik konuları olan karşılıklı etkileşimi ifade eder. Bu türden ilişkilerde
taraflar toplam ya da nispi kazanç beklentisiyle hareket ederler ve kendileri
için de bu ilişkinin bir maliyeti olduğunu bilirler. Burada etkileşim, fiziki güçle
orantılı değildir ve bağımlılığa gereksinimi olan devlete kıyasla olmayan
devletin pazarlık payı daha fazladır. (Arı, 2006: 422 - 424)
Buradan hareketle Çanakkale Muharebeleri öncesindeki gelişmelerde,
Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefik devletler yanında yer almaya çalışması
ancak bu devletler tarafından kabul edilmemesini, Almanya’nın ise Osmanlı
İmparatorluğu’nu kendi yanına çekme çabalarını örnek olarak verebiliriz.
Gene toprakları işgal edilmiş olan Fransa’nın İngiltere karşısındaki pazarlık
gücü daha zayıfken fiziki olarak güçsüz durumda olmasına rağmen sırf
Almanya ile anlaşma yaparak savaştan erken çekilmesinden endişe edilen
Rusya’nın İngiltere ve Fransa ile pazarlık gücü daha fazla olmuştur.
Normandiya Çıkarması’na varan gelişmeler içerisindeki görüşme ve
anlaşmalara da bakacak olursak: Burada da Bağlantı Teorisi’ni doğrulayacak
argümanlara rastlarız. Zira Çanakkale Muharebelerinde Boğazların önemi bir
kez daha ortaya konduğu için bu defa İngiltere ve Rusya, Türkiye’yi müttefik
devletler yanında tutmaya çalışmış bundan dolayı Türkiye’nin pazarlık gücü
daha fazla olmuştur. Gene Çanakkale Muharebelerinde olduğu gibi
Rusya’nın savaştan erken çekilme ihtimali, ABD nezdinde İngiltere’ye oranla
daha fazla pazarlık gücüne sahip olması sonucunu doğurmuştur.
Bütün bu anlatılanlar çerçevesinde özetle şunu söylemek gerekir ki
hem Çanakkale Muharebeleri hem de Normandiya Çıkarması öncesindeki
gelişmeler içerisinde yer alan konferans, görüşme ve anlaşmalar ile yapılan
diplomasi ve güdülen politikalar, yukarıda anlatılan uluslararası ilişkiler
teorilerini kanıtlar ya da açıklar nitelikte gerçekleşmiştir.
Sonuç
Sonuç olarak aralarında benzerlik kurmaya çalıştığımız hiçbir olay
birbirinin tıpatıp aynı değildir. “Tarih tekerrürden ibarettir.” sözü de bu
kapsamda anlamını yitirmektedir. Her iki harekât da gerek öncesindeki
gelişmeler gerekse muharebeler sırasındaki uygulamalarla benzerlikler
içermektedir. Dolayısıyla Normandiya Çıkarması’nın planlanmasında daha
önce gerçekleşmiş olan Çanakkale Muharebelerinden etkiler olduğunu
söylememiz mümkündür.
42
Şunu söylemek gerekir ki: Siyasi ve diplomatik ilişkiler açısından,
uluslararası ilişkiler kapsamında her iki dünya savaşında da değişen
koşullara rağmen Türkiye’nin önemi değişmemiştir. Ancak birincisinde
müttefik devletler, Osmanlı İmparatorluğu’nu kendi yanlarına çekmek yerine
Almanya’nın yanına itecek politikalar benimsemişlerdir. Oysa İkinci Dünya
Savaşı içerisindeki gelişmelerde görmekteyiz ki Türkiye’nin kendi yanlarında
yer alması ya da kendi lehlerine tarafsızlığını koruması için gayret sarf
etmişlerdir. Bu noktada bir ders çıkarıldığını söylemek mümkündür.
Konuya askerî açıdan baktığımızda ise iki harekâtın planlamasında en
büyük fark olarak harp silah ve araçlarındaki gelişmeler, hazırlık ve birliklerin
eğitimi için ayrılan zaman ile planların teferruatlı olarak hazırlanmış olması
dikkat çekmektedir. Çanakkale Muharebelerinde müttefik devletler açısından
planlama teferruatlı olarak yapılmamış, hazırlıklar yetersiz kalmış, harekât
aceleci davranılarak icra edilmiştir. Oysa Normandiya Çıkarması çok
teferruatlı bir planlama, uzun süren bir hazırlık ve eğitim aşamasından sonra
teknolojik gelişmelerin de yardımı ile başarılı bir şekilde icra edilmiştir.
Bu kapsamda Çanakkale Muharebeleri ile Normandiya Çıkarması
arasında bir benzerlik kurmak ve ikincisinin birincisinden esinlenerek ya da
alınan dersler ışığında hazırlandığını söylemek mümkündür. Ancak bu arada
gerçekleşen başka çıkarma harekâtları ve savaşlar da vardır ve bunlar da
tecrübelerin artmasında büyük etkilerde bulunmuştur. Bu savaşların her biri,
bir sonraki için belli oranda katkılar sağlamış ve sevk ve idarede
komutanların tecrübelerini arttırmıştır.
Gene her bir savaşın, yaptığımız çalışmaya benzer şekilde
karşılaştırıldığında birbirlerine benzer ya da birbirlerinden farklı yanları
olacağı ve sonrakinin, kendinden öncekilerden alınan derslere göre
düzeltilmiş hususlar ihtiva edeceği açıktır. Bu gerçeği göz ardı etmeden ve
iki harekât arsındaki benzerlikleri hesaba katarak Normandiya Çıkarması’nın,
Çanakkale Muharebelerinden, diğer savaşlara kıyasla daha fazla etkilenerek
ve daha fazla dersler çıkararak hazırlandığını söylememiz mümkündür.
Hatta 24 Nisan 1990’da zamanın İngiltere Başbakanı THATCHER ile
yapılan bir röportajdan Çanakkale Muharebelerinden elde edilen derslerin,
sadece Normandiya Çıkarması’nın planlama, hazırlık ve icrasını etkilemekle
kalmadığını, başka çıkarma harekâtlarına da örnek teşkil ettiğini
anlamaktayız. THATCHER,1982 yılında gerçekleştirilen Falkland Savaşı’nın
başarısını ordunun profesyonelliğine, ihtiyaçların anında karşılanmasına,
işlerin politikacıların yanlış kararlarına bırakılmamasına, hepsinden önemlisi,
Çanakkale Muharebelerinden elde edilen tecrübelere bağlamış ve sözlerini
“Sanırım Gelibolu’nun bütün derslerini öğrendik.” diyerek bitirmiştir. [Radio
Interview for IRN (en route to Gallipoli), 1990]
43
Kaynaklar
AMBROSE, Stephen E. (2004); D-Day 6 Haziran 1944 İkinci Dünya
Savaşı’nın Nefes Kesen Mücadelesi, Kastaş Yayınevi, İstanbul.
APATAY, Çetinkaya (2005); Atlantik’te Olup Bitenler, Deniz Basımevi
Müdürlüğü, İstanbul.
ARI, Tayyar (2006); Uluslararası İlişkiler Teorileri, Alfa Yayınları,
İstanbul.
ARMAOĞLU, Fahir (1993); “Çanakkale Muharebelerinin Rusya
Üzerindeki Etkileri”, Çanakkale Savaşları Sebep ve Sonuçları Uluslararası
Sempozyumu, Çanakkale 14 - 17 Mart 1990, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara.
ARMAOĞLU, Fahir (2004); XX. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914 - 1995, Cilt
1-2, Alkım Yayınevi, İstanbul.
BABA, Gürol (2005); Birinci Dünya Savaşı’na Varan Gelişmeler
İçerisinde Çanakkale Cephesi’nin Yeri, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi), Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale.
BAYUR, Yusuf Hikmet (1991); Türk İnkılabı Tarihi 1914 - 1918 Genel
Savaşı, Cilt: III Kısım: I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.
BAYUR, Hikmet (1989); XX. Yüzyılda Türklüğün Tarih ve Acun
Siyasası Üzerindeki Etkileri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.
BELEN, Fahri (2009); Çanakkale Savaşı’ndan Alınan Dersler,
Yeditepe Yayınevi, İstanbul.
CAŞIN, Mesut Hakkı (2006); ‘‘Normandiya Çıkarması - I, II’’, MSI Aylık
Savunma Teknolojileri Dergisi, Sayı: 013, 014.
DAVER, Bülent (1993); “Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı
İmparatorluğu’nda Siyasal Hayat ve Siyasal Partiler”, Çanakkale Savaşları
Sebep ve Sonuçları Uluslararası Sempozyumu, Çanakkale 14 - 17 Mart
1990, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.
EISENHOWER, Dwight D. (1948); Avrupa’daki Haçlı Seferi, John
Hopkins Üniversitesi Yayını, London.
FRENCH, David (2003); Invading Europe: The British Army and its
Preparations for the Normandy Campaign, 1942 - 44, London.
Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE),
(2002); Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi V. Cilt Çanakkale Cephesi
Harekâtı 1, 2, 3. Kitapların Özetlenmiş Tarihi, Genelkurmay Basımevi,
Ankara.
GOUTARD, A. (1980); “Çanakkale Seferi”, Denizaşırı Seferler ve
Çıkarmalar, Askerî Tarih Bülteni Eki, Sayı: 9, Gnkur. Basımevi, Ankara.
44
GÜL, Osman (2007); Normandiya Çıkarması D-Day 6 Haziran 1944
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Yeditepe Üniversitesi, İstanbul.
JAKOBSEN, Hans A. (1989); 1939 - 1945 Kronoloji ve Belgelerle
İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara.
MOOS, Herbet von (1952); Büyük
Genelkurmay Başkanlığı Yayınları, İstanbul.
Dünya
Olayları,
Cilt
5,
Normandiya Harekâtı ve Batı Avrupa Harbi, (1991); Harp Akademileri
Basımevi, İstanbul.
OGLANDER, C.F. Aspinall (2005); Büyük Harbin Tarihi, Çanakkale,
Gelibolu Askerî Harekâtı, Cilt I-II, Arma Yayınları, İstanbul.
PARKER, R.A.C. (2005); İkinci Dünya Savaşı, Dost Kitabevi, Ankara.
Radio Interview for IRN (En Route to Gallipoli); 24 Nisan 1990
http://www.margaretthatcher.org/document/108069 (Erişim Tarihi: 10
Mayıs 2011)
RENOUVIN, Pierre (2004); Birinci Dünya Savaşı ve Türkiye 1914 1918, Örgün Yayınevi, Ankara.
SPEIDEL, Hans (1982); Normandiya Çıkarması’nın Perde Arkası,
Baskan Yayınları, İstanbul.
TUNCOKU, A. Mete (2007); Çanakkale 1915: Buz Dağının Altı, Türk
Tarih Kurumu Basım Evi, Ankara.
UÇAROL, Rifat (1987); Siyasi Tarih, Harp Akademileri Basımevi,
İstanbul.
WILKINS, Thomas Stow (2006); “Analysing Coalition Warfare from an
Intra-Alliance Politics Perspective: The Normandy Campaigne 1944”.
45
DER-SAADET (İSTANBUL) PİYADE KÜÇÜK ZABİT VE KÜÇÜK ZABİT
İPTİDAİ MEKTEPLERİ
Ali BAL
*
Öz: Der-Saadet (İstanbul) Piyade Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mekteplerinin
incelendiği bu çalışmada öncelikle söz konusu okulların nerede ve nasıl açıldığı üzerinde
durulmaktadır. Okula kayıt - kabul işlemleri ve giriş şartları ile ilgili hususlar belirtildikten sonra
ayrı bir başlık altında eğitim ve öğretim faaliyetleri ele alınarak okutulan dersler, ilk mezunlar ve
ilk diploma töreni hakkında bilgi verilmektedir. İlk mezunların isimleri ve fotoğrafları ile
haklarındaki kısa bilgiler çalışmanın EK bölümünde yer almaktadır.
Okulun idari teşkilatı, idarecileri ve öğretmenleri ayrı bir başlık altında incelenmektedir.
Bu bölümde okulun idari teşkilatı hakkında bilgi verildikten sonra okul komutanı, bölük
komutanları ve ders öğretmenlerinin kimlik bilgileri üzerinde durulmaktadır. Ayrıca öğrencilerin
kılık kıyafetlerinin nasıl olduğu açıklanmakta, öğrenci harçlıkları ve öğrencilere verilen cezalar ile
hangi durumlarda okuldan ayrılma işlemlerinin yapıldığı hakkında bilgi verilmektedir.
Çalışmada öğrenci alayına sancak verilmesi, Birinci Dünya Savaşı döneminde okulun
durumu ve okulun kapatılması ile ilgili hususlara da yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Küçük Zabit Mektebi, Küçük Zabit İptidai Mektebi, Mahmut Şevket
Paşa, Kaymakam Halil Sami, Mümtaz Yüzbaşı Cemil Bey, Mümtaz Yüzbaşı Kemal Efendi.
DER-SAADET (ISTANBUL) NON-COMMISSIONED OFFICER INFANTRY
SCHOOL AND NON-COMMISSIONED OFFICER ELEMENTARY SCHOOL
Abstract: This study, in which Der-Saadet (Istanbul) Non-Commissioned Officer
Infantry School (Piyade Küçük Zabit Mektebi) and Non-Commissioned Officer Elementary
School (Küçük Zabit İptidai Mektebi) are examined, focuses particularly on where and how
these schools were founded. After explaining the acceptance process and terms of entrance in
these schools, a separate heading is dedicated to the academic activities where necessary
information can be found concerning lessons, the first graduates and the first graduation
ceremony. Short information on the names, photographs and biographies of the first graduates
are included in the Appendix.
Administrative organization, managers and instructors of the school are examined under
a separate heading. In this part, identities of the school commander, company commanders and
instructors are presented following some information about the administrative organization of
the school. Moreover, the uniforms of the students are explained, and information is given about
the student allowances, types of punishment given to students and the cases in which dismissal
processes were carried out.
This study also deals with the topics such as handing the color over to the regiment of
military students, situation of the school in World War I, and closing of the school.
Keywords: Non-Commissioned Officer School, Non-Commissioned Officer Elementary
School, Mahmud Shevket Pasha, Kaimakam Halil Sami, Distinguished Captain (Mümtaz
Yüzbaşı) Cemil Bey, Distinguished Captain (Mümtaz Yüzbaşı) Kemal Effendi.
Giriş
II. Meşrutiyet’in ilanına kadar astsubay okulu bulunmadığından,
Osmanlı ordusunun ihtiyacı olan astsubaylar yalnız kıtalardaki başarılı ve
vücutça sağlam erler arasından seçilerek yetiştiriliyordu. Bu astsubaylar
kıdemli ve kıdemsiz olarak iki kısma ayrılıyorlardı. Kıdemsiz küçük zabitan
(astsubay), nizami askerlik süreleri içinde görevlerini yapanlar grubunu teşkil
ederken, kıdemli küçük zâbitan (astsubay) ise nizami askerlik hizmetinden
*
Öğ.Alb. K.K. Astsb. MYO K.lığı Türk Devrim Tarihi ve Atatürkçülük Dersi Öğretim Görevlisi.
47
sonra fazladan askerlik hizmetinde istekli olanlar grubunu teşkil etmekteydi.
Gerek kıdemli ve gerekse kıdemsiz astsubaylar gösterdikleri kabiliyet ve
başarılarına göre onbaşı (bölük emini), çavuş ve başçavuşluğa kadar
yükselebiliyorlardı.
II. Meşrutiyet devrinde ordunun ihtiyacı olan astsubayların subaylar
gibi modern usullere göre yetiştirilmeleri bir zorunluluk olarak görülmüştür.
(KK EDOK Okullar Komutanlığı, 2009:4-5.)
Başbakanlık Arşivinde bulunan 23 Eylül 1325 (06 Ekim 1909) tarihli
“Küçük Zabit Mektebi” ve “Küçük Zabit İptidai Mektebi Nizamnamesi”ne göre
ordunun modern usullerle yetiştirilmiş astsubaylarla ihtiyacını karşılamak
üzere iki sistemin kurulması planlanmıştır. Bunlardan birincisi, okullardan
astsubay yetiştirmektir. İkincisi de kıtalarda hizmette bulunan erlerden, iyi hâl
sahibi ve vücutça sağlam olanlarından sınavla seçmektir. Okullardan
astsubay yetiştirmek amacıyla her ordu merkezinde biri “Küçük Zabit İptidai
Mektepleri” (Astsubay İlkokulları) ve diğeri “Küçük Zabit Mektepleri”
(Astsubay Okulları) olmak üzere iki kademeli okullar açılmasına karar
verilmiştir. [Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi
Nizâmnâmesi, 1335 (1909) : Madde:3, Madde:6]
Söz konusu karar gereği Küçük Zabit İptidai Mektepleri her ordu
merkezinde (İstanbul, Konya, Selanik, Erzincan, Bağdat, Halep ve Yemen)
birer tane olmak üzere kurulmuştur. (KKK’lığı, 1996:111.) Buna göre ilk
olarak açılan, 1’inci Ordu Merkezi olan İstanbul’da Küçük Zabit ve Küçük
Zabit İptidai Mektepleridir.
1. Der-Saadet Piyade Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai
Mekteplerinin Açılışı ve İlk Yılları
Kıtalardan yetişen bölük eminleri, çavuş ve alaylı subayların 31 Mart
Olayı’nda ayaklanmanın başında önemli rol oynaması Hareket Ordusu
Komutanlığını bu konuda yeni tedbirler almaya yöneltmiştir. (Peker,1970:6.)
Önemli olaylarda büyük bir ehemmiyete sahip küçük zabitlerin
(astsubayların) istenen derecede yetiştirilmesi ve bu önemli unsurun diğer
devletlerde olduğu gibi talim ve terbiye edilmesi için özel bir okulda esas
görevleriyle ilgili teorik ve uygulamalı (amelî) bilgileri tahsil eylemeleri için
Küçük Zabit Mektebinin kurulması kararlaştırılmıştır. (ATASE, No.: 239, Dos.
1692, Fih. 2 - 1.) Bu kapsamda Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın
öncülüğünde Mekâtib-i Askeriye Umum Müfettişi (Askerî Okullar Genel
Müfettişi) Mareşal WIKFORT’un gözetiminde çalışmalara başlanmıştır.
(Peker, 1970: 6.) “Küçük Zabit Mektebi” ve “Küçük Zabit İptidai Mektebi
Nizamnamesi”nin henüz hazırlanma aşamasında her ordu merkezinde
Küçük Zabit Mektebi (Astsubay Okulu) açılması planlanmıştır. Bunun üzerine
1’inci Ordu Komutanlığı tarafından Genelkurmay Başkanlığına gönderilen 15
Haziran 1909 tarihli yazıda tesisi ve teşkili kararlaştırılan Küçük Zabit ve
Küçük Zabit İptidai Mekteplerinin (Astsubay Okulları ve Astsubay
İlkokullarının) kuruluş çalışmalarına şimdiden başlamak üzere Küçük Zabit
48
ve Küçük Zabit İptidai Mektepleri Komutanlığına Harp Okulu Piyade Eğitim
Öğretmeni Yarbay Sami Bey’in, Küçük Zabit Mektebi müdüriyetine Selanik
Polis Okulunda görevli olup dört sene Selanik Numune Taburunda başarıyla
görev yapan Mümtaz Yüzbaşı Cemil Efendi’nin tayin edilmesi teklif edilmiştir.
(ATASE, No.: 239, Dos. 1692, Fih. 4.) Söz konusu teklif üzerine
Genelkurmay Başkanlığınca 25 Temmuz 1909 tarihinde Küçük Zabit Mektebi
Komutanlığına Harp Okulu öğretmeni Yarbay Sami Bey, yardımcılığına da
Selanik Polis Okulunda görevli Mümtaz Yüzbaşı Cemil Bey, Der-Saadet
Küçük Zabit İptidai Mektebi Müdüriyetine ise 1’inci Ordu açığındaki Mümtaz
Yüzbaşı Kemal Efendi tayin edilmiştir. (ATASE, No.: 239, Dos. 1692, Fih. 4 1.)
Bundan sonraki süreçte söz konusu okulun İstanbul’da hangi binada
açılacağı konusu gündeme gelmiştir. Yapılan araştırma sonucunda en uygun
binanın Çırağan Sarayı’nın Beşiktaş yönünde bulunan Parmakkapı Karakol
binası olduğu tespit edilmiştir. Konu ile ilgili Genelkurmay Dairesinin Birinci
Şubesi tarafından Piyade Dairesine gönderilen 1 Ağustos 1909 tarihli yazıda
İstanbul’da kurulması kararlaştırılan Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai
Mektebinin (Astsubay Okulu ve Astsubay İlkokulunun) öğretime elverişli olan
Çırağan Sarayı’nın Beşiktaş yönünde bulunan ve Hazine-i Hassaya
(hükümdarlık makamına ait emlaka) ait Parmakkapı Karakol binasında
kurulmasına padişah tarafından emir verildiği ve söz konusu okulun
kurulmasının 1’inci Ordu Komutanlığına tebliğ edildiği belirtilmektedir.
(ATASE, No.: 239, Dos. 1692, Fih. 3 - 5.) Parmakkapı Karakol binasının
tamiratının askeriye tarafından yapılmak üzere ileride başka bir bina inşasına
kadar okul olarak kullanılması maksadıyla adı geçen hazinece geçici olarak
askerî idareye bırakılması hususuna padişahın emri ile izin verildiği
sadrazamlık makamından yazılan tezkereyle bildirilmiş ve adı geçen yerin
teslim alınarak tamire muhtaç yerlerinin hemen tamiriyle okulun orada teşkili
gereği Birinci Ordu Komutanlığına tebliğ edilmiş olmakla bilgisi olması
sağlanmış ve gereğini yapmak üzere Genel Levazım Dairesine 02 Ağustos
1909 tarihinde bir tezkere gönderilmiştir. (ATASE, No.: 239, Dos. 1692, Fih.
3.)
Söz konusu okulun dört bölüğü Küçük Zabit Mektebi (Astsubay Okulu)
ve diğer dört bölüğü de Küçük Zabit İptidai Mektebi (Astsubay İlkokulu) ismi
ile sekiz bölüğü içine alıyordu. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit
Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 1.) İlk kısmı (Küçük Zabit İptidai Mektebi)
Çırağan Sarayı’nın Beşiktaş yönünde bulunan Parmakkapı Karakol
binasında, son kısmı (Küçük Zabit Mektebi) Kâğıthane’de 2’nci Abdülhamit’in
efendilik köşkü olarak bilinen Kâğıthane Kasr-ı Hümayun’unda 1909 yılında
törenle açılmıştır. Törene Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa,
kumandanlar, devlet büyükleri, Mekâtib-i Askeriye Umum Müfettişi (Askerî
Okullar Genel Müfettişi) Mareşal WIKFORT katılmıştır. Açılış töreninde
Mahmut Şevket Paşa yaptığı konuşmasında okulun açılış nedenleri üzerinde
durmuş ve bu mesleğin geleceğine dair parlak vaatlerde bulunmuştur.
(Peker, 1970: 9.)
49
Küçük Zabit Mektepleri dört bölüklü olarak esas itibarıyla belirli bir
kadro dâhilinde ve aynıyla bir kıta hâlinde teşkil edilmiştir. Öğrencileri askerî
erlere benzer kurallara tabidir. (ATASE, No.: 3, Dos. 13, Fih. 1 - 2a.)
1910 yılında kıdemli küçük zabitliğin iyi bir gelecek sağlayamayacağı
şeklinde düşünenlerden ve altı yıllık zorunlu hizmet anlaşması bağlılığına
dayanamayanlardan, okul masraflarını ödeyip ayrılanlar, firar edenler ve
intihar edenler olmuştur. Bu durum okulun kurucusu Mahmut Şevket
Paşa’nın dikkatini çekmiş ve aynı yıl okulu ziyaret etmiştir. Ziyaretinde Okul
Kumandanı Halil Sami ve yardımcısı Cemil Bey’den öğrencilerin okuldan
ayrılma nedenleri ile ilgili bilgi almıştır. Mahmut Şevket Paşa bu ziyaretinde
öğrencilere yaptığı konuşmasında şu hususlar üzerinde durmuştur:
“Evlatlarım, ordumuzda alaylı zabitlerden açılan boşlukları, Harbiyeli
zabitlerle dolduramıyoruz. Bu açığı kıdemli küçük zabitlerle ve ihtiyat
zabitleriyle (yedek subay) kapamak ve ordumuzu modernleştirmek istiyoruz.
Bunun için sizleri Harbiyeye namzet bir derecede yetiştireceğiz. Yani
ordumuzun göz bebeği olacaksınız. İleride ehliyetli olanları hemen zabitliğe
aktaracağız. Zamanımız az, ihtiyacımız çoktur. Yiyecek, yatacak gibi
ihtiyaçlarınızı yatılı yüksek okullarla ayarlayacağız, üzülmeyiniz. Eskisi gibi
çalışınız, size güveniyoruz.” (Peker,1970: 14 - 15.)
Okuldan ayrılmaları azaltmak amacıyla nizamnamede değişiklikler
yapılmıştır. Bu kapsamda 30 Haziran 1911 tarihli nizamname
yayımlanmıştır. Söz konusu nizamnamenin 50’nci maddesine göre zorunlu
hizmet yılı olan altı yılı dolduranlar isterlerse meslek okullarına girerek,
jandarma veya levazım subaylığı, polis komiserliği, tabur kâtipliği, yedek
subaylık, askerlik dairelerinde sivil memurluklar, fabrika, fırın, ambar ve
emsali askerî kurumlarda çalışabileceklerdi. Ayrıca mülki hizmetlerden de
saray, müze muhafızlığı, PTT memurluğu, şimendifer, şirket, belediye,
bayındırlık, nahiye müdürlüğü gibi memuriyetlere öncelikle atanmaları
sağlanacaktı. (Peker, 1970: 15.)
1912 senesinde Küçük Zabit İptidai Mektebi (Astsubay İlkokulu) DerSaadet Piyade Küçük Zabit Mektebi (İstanbul Piyade Astsubay Okulu)
emrine verilerek her iki okul Der-Saadet Piyade Küçük Zabit Mektebi
(İstanbul Piyade Astsubay Okulu) Alayı ismiyle adlandırılmıştır. (ATASE,
No.: 3, Dos. 13, Fih. 1 - 2.) Bundan sonra Küçük Zabit Mektebinin dört
bölüğü 1’inci taburu, iptidai kısmından ibaret olan diğer dört bölüğü de 2’nci
taburu oluşturmuştur. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin
Tarihçesi 1325 - 1337: 1.)
50
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebi, Kâğıthane Kasr-ı Hümayunu
olarak bilinen bu binada 1909 yılında açılmış ve 1914 yılına kadar eğitim ve
öğretim faaliyetlerini burada sürdürmüştür.
İki sene sonra 1911 senesinde dört bölüğü Yıldız’daki Orhaniye
Kışlasına nakledilmiştir. İptidai kısmına ait dört bölükten ikisi Ortaköy’de
Çırağan Sarayı bitişiğindeki Paşalar Dairesinde ve diğer iki bölüğü
Beşiktaş’ta Selahattin Efendi Dairesi bitişiğindeki Ağalar Dairesinde teşkil
edilmiştir.
20 Haziran 1918’de Paşalar Dairesi yanmış olmakla burada okulun
2’nci Taburunun bir bölüğü Ağalar Dairesindeki diğer bölüğün yanına
nakledilmiş ise de sonradan Ocak 1919 senesinde Ağalar Dairesi de
Müzikayı Hümayuna taşınmıştır. Bu suretle bütün mektep Orhaniye’de
toplanmıştır. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 13251337:1 - 3.)
2. Kayıt - Kabul İşlemleri ve Giriş Şartları
a. Kayıt - Kabul İşlemleri
Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mekteplerinde kayıt - kabul süresi
15 Ekim’den 1 Kasım’a kadardı. Bu kayıt - kabul işlemleri senede yalnız bir
defaya mahsus olarak yapılırdı. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî
Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde: 7.)
51
Gerek Küçük Zabit Mektebine ve gerekse Küçük Zabit İptidai
Mektebine girmek için istekli olanlar, okulun açılış tarihinden altı ay evvel,
yani mayıs ayı sonuna kadar memleketlerine yakın olan redif veya nizamiye
fırka merkezlerine veyahut kendi bölgelerinde bulunan “Küçük Zabit
Mektepleri”ne müracaat ederek genel kabul programı gereğince sınav olurlar
veya bu programa uygun öğrenim gördüklerini bildiren diplomalarını
gösterirler. Bundan başka aşağıdaki evrakı da getirmeye mecburdurlar:
(1) Tezkere-i Osmaniye (Nüfus cüzdanı).
(2) Aşı kâğıdı.
(3) Kendilerinin henüz askerlik hizmeti ile muvazzaf olmadıklarına dair
köy muhtarı tarafından imzalı bir ilmühaber.
(4) Mektep şahadetnamesi (diploma).
(5) Mektebe müracaat ettiği zamana değin ne ile meşgul olduğu ve
ceza görüp görmediğini gösterir hükûmet-i mahalliyenin bir hüsnühâl
mazbatası. (iyi hâl kâğıdı) (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî
Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909) : Madde:13.)
b. Küçük Zabit Mekteplerine (Astsubay Okullarına) Giriş Şartları
(1) Yaşları 18 - 21 arasında bulunmak.
(2) Kabul programı gereğince yapılacak sınavı geçmek.
(3) İyi hâl sahibi olup ceza almamış olmak.
(4) Boyları 154 cm den aşağı olmamak, vücutça sağlam ve arızasız
olmak,
(5) Göğüs genişliği 18 yaşında olanların 76 - 80 ve 19 yaşında
bulunanların 80 - 84 cm olmak.
(6) Gözlerin ve bilhassa sağ gözün kuvveti ziyade olmak ve kulaklar
muntazaman işitip lisanda kekeme olmamak.
(7) “Küçük Zabit Mektebi”nden mezun olduktan sonra orduda altı
seneden aşağı olmamak üzere hizmet etmeyi kabul etmek. (Küçük Zabit
Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde:
14.)
Küçük Zabit Mektebine kabul programı için yapılan sınavda aday
öğrencilerin imla ettirilmek üzere yazısı, bir kitaptan aynını yazdırmak üzere
yazısı, rakam okumak ve yazmak derecesi, hesap: (cem’, tarh, darb, taksim),
okuması, Osmanlı tarihi bilgisi, genel coğrafya bilgisi ve Türkçeden başka
lisan bilip bilmediği kontrol edilir. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî
Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Küçük Zabit Mektebine Kabul
Programı.)
c. Küçük Zabit İptidai Mekteplerine (Astsubay İlkokullarına) Giriş
Şartları
(1) Okula kayıt yaptıracak öğrencilerin yaşları 15 - 18 arasında olmak.
(2) Sağlıklı ve vücutça arızasız olmak, boyları en az 148 cm olmak.
(3) Göğüs çevresi 70 - 76 cm olmak.
52
(4) Kabul programını gerektiren sınavda başarılı olmak.
(5) “Küçük Zabit İptidai Mektebi”nden mezun olduktan sonra orduda
en az sekiz yıl hizmet etme mecburiyetini kabul etmek. (Küçük Zabit Mektebi
ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde: 15.)
Küçük Zabit İptidai Mektebine kabul programı için yapılan sınavda
aday öğrencilerin; imla ettirilmek üzere yazısı, bir kitaptan aynını yazdırmak
üzere yazısı, hesap ve rakam okumak derecesi, hesap: (toplama, çıkarma,
çarpma, bölme) ve okuması kontrol edilir. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük
Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Küçük Zabit İbtidâî Mektebi
İçin İhbarnâme Madde: 5.)
3. Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri
a. Eğitim Süresi ve Okutulan Dersler
Küçük Zabit İptidai Mekteplerinde öğretim süresi öğrencilerin yaşlarına
ve ilköğrenimlerine göre bir veya üç sene idi. (KK EDOK Okullar
Komutanlığı, 2009: 7.)
Küçük Zabit İptidai Mekteplerinde, Küçük Zabit Mektepleri için esas
olacak dersler okutulurdu. Buna göre bu okullarda okutulan dersler şunlardı:
Okuma yazma, hesap, Osmanlı tarihi, kıraat-ı fenniye, coğrafya, harita
mütalaası, akaid-i diniye, ahlak, Kur‘an harfleri ve yazısı, muhabere usulleri
ve sağlık (hıfz-üs-sıhha) gibi derslerdi. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit
İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde: 22.) 1909
Nizamnamesi’nde söz konusu dersler sınıflara bölünmediğinden dolayı
karışmaktaydı. Bu nedenle 1911 yılında Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit
İptidai Mektebi Nizamnamesi’nde yapılan değişiklik ile nizamnamenin 22’nci
maddesine açıklık getirilerek Küçük Zabit İptidai Mektebinin birinci ve ikinci
sınıflarında okutulacak dersler ayrı ayrı belirtilmiştir. Buna göre Küçük Zabit
İptidai Mektebinin birinci sınıfında; kıraatı fenniye ve imla, ahlak ve akaid-i
diniye, coğrafyayı umumi ve Osmani, hesap âmâl’i erbaa (dört işlem),
muhtasar hendese’i sathiye ve müsellaha, resim, hıfz-üs-sıhha (sağlık) ve
Fransızca dersleri okutulacaktı. Küçük Zabit İptidai Mektebinin ikinci
sınıfında ise: Kıraat-ı mükemmele, ahlak ve akaidi diniye, tarih-i Osmani,
hesap, küsurat, nisbet, tenasüp, faiz, eşkali mücesseme tarifat ve hesabat,
resim, harita, Fransızca, usulü muharebe ve Devlet-i Âliye’nin posta teşkilatı
kısa olarak gösterilir. Ayrıca programlar için çeşitli mors harfleri
ezberlettirilmekte ve adı geçen harfler ile bir aletle muhabere edebilmek de
gösterilmekteydi. (Peker,1970: 14.)
Küçük Zabit Mekteplerinde astsubay adaylarına mezuniyetten sonra
kıta görevlerinde kendilerine lazım olacak derslerin, bilhassa kendileriyle ilgili
bölümleri okutuluyordu. Ancak talimnamelerde seferiye, topoğrafya, sahra
istihkâmat, tabiye, nişan defteri, tatbikat talimnameleri de pratik bir şekilde
gösteriliyordu. Küçük Zabit Mekteplerinde okutulan dersler şunlardı:
53
(1) Ordu teşkilatına ait muamelat (işler),
(2) Tabiye, talimname, piyadeye ait muamelat,
(3) Hidmet-i Seferiye Nizamnamesi (Seferî Hizmetler Tüzüğü),
(4) Sahra İstihkâmatı,
(5) Topografya,
(6) Terbiye-i Askerîye,
(7) Ceza Kanunnamesi,
(8) Kal’a Nizamnamesi,
(9) Dâhiliye Kanunnamesi,
(10) Piyade Nişan Dersleri,
(11) Esliha ve Mühimmat-ı Harbiyyenin Muhafazasına dair Malumat.
(Silahların ve harp malzemelerinin korunmasına dair bilgiler),
(12) İdman Talimnamesi (Beden Eğitimi),
(13) Hıfz-üs-sıhha (Sağlığı Koruma),
(14) Mevâdd-ı Umumiyye (Genel Kanunlar) (Meşrutiyet idaresinin
dinen ve hizmeten lüzumu),
(15) Hesab, A’mal-i Erbaa (Dört İşlem),
(16) Tarih ve Coğrafyadan Ma’lumat (Bilgi),
(17) Okumak ve Yazmak,
(18) Ulûm-u Diniyye (Din Bilgisi),
(19) Vezaif-i medeniye ve ahlakiye. (Sosyoloji),
(20) Rütbe ve Alâmetlerin Tarifi. (elbise nizamnamesinden). (Küçük
Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909):
Madde: 21.)
1909 Nizamnamesi’nde söz konusu dersler sınıflara bölünmediğinden
dolayı karışmaktaydı. Bu nedenle 1911 yılında Küçük Zabit Mektebi ve
Küçük Zabit İbtidai Mektebi Nizamnamesi’nde yapılan değişiklik ile
nizamnamenin 21’inci maddesine açıklık getirilerek Küçük Zabit Mektebinin
üçüncü ve dördüncü sınıflarında okutulacak dersler ayrı ayrı belirtilmiştir.
Buna göre Küçük Zabit Mektebinin üçüncü sınıfında:
(1) Topoğrafya-yı askerî (harita tersimi ve mikyas tersimi),
(2) Talimatname (birinci
istihkâmiyenin sureti istimali),
kısmı
(3) Hizmet-i seferiye nizamnamesi,
54
ve
idman
talimatı,
edevatı
(4) Nazari ve amelî endaht (Piyade nişan dersleri),
(5) Terbiye’i askeriye ve feraizi askeriye (Askerî Eğitim ve Askerî
Vazifeler),
(6) Meşrutiyeti idarenin fevaidi (faydaları),
(7) Rütbe ve alametlerin tarifi,
(8) Esliha (Silahların) ve mühimmatı askeriyenin muhafazası,
(9) Akaidi diniye ve feraizi medeniye ve ahlakıye,
(10) İmla ve kitabet’i askeriye (Askerî Yazışma),
(11) Hesap [(kesri adi (Bayağı Kesir) ve a’şari (onlu sistem), tenasüp
(orantı) ve faiz, sutûhu müsteviye (yüzeysel düzlem) ve mücesseme
mesahası (üç boyutlu ölçme)],
(12) Coğrafyayı Osmani “Coğrafyayı askeriyeye ait malumatı
muhtasara”,
(13) Fransızca
(14) Dâhiliye ve Ceza Kanunnameleri dersleri okutulmaktaydı.
Söz konusu mektebin dördüncü sınıfında ise:
(1) Tarihi Osmani,
(2) Talimname,
(3) Sahra İstihkâmatı,
(4) Hizmeti Seferiye Nizamnamesi,
(5) Ordu teşkilatı (Orduyu Osmani ve mücavir, hükûmatın ordularına
dair malumatı muhtasara),
(6) Tabya, (kavâidi umumiyesi, sünûfu selâse ve muavenenin nizâmâtı
muhtelifesi),
(7) İdare Nizamnamesi (bölük, tabur, umuru hesabiyesine ait
malumat),
(8) Terbiye’i Askeriye (usuli muhabereye ait malumat),
(9) Hıfz-üs-sıhha (Sağlığı Koruma) Askeri,
(10) Fransızca veya Almanca dersleri okutulmaktaydı. (Peker, 1970:
16.)
İhtiyaç duyulan ders ve eğitim araçları, askerlik basımevinden
gönderilirdi. Topoğrafya, harita ve krokiler için gereken renkli kalemleri
öğrenciler kendileri alırdı. (Peker, 1970: 10.)
55
b. İlk Diploma Töreni ve Mezunlar
Okulda iki yıl öğretim ve manevralardan sonra Maltepe’de açılan atış
okulunun ilk öğrencileri olarak üçer ay atış eğitiminden sonra ilk devre
mezunları verilmiştir. Okul, ilk mezunlarını 1911 senesinde 173 kıdemli
çavuş olarak vermiştir. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin
Tarihçesi 1325 - 1337: 1.)
İlk kısmı (Küçük Zabit İptidai Mektebini) bitirenler onbaşı rütbesi ile
Orhaniye Kışlasına Kâğıthane’den yeni taşınan son kısmın (Küçük Zabit
Mektebine) yanına katılmıştır. Son kısmın son sınıfından mezun olanların
diploma töreninin Kağıthane’de yapılması kararlaştırılmıştır. Yeni kurulmuş
bir okulun ilk mezun töreni olduğundan tören tarihi II’nci Meşrutiyet’in
(Hürriyet’in ilanının) üçüncü yıl dönümü gününe planlanmıştır.
10 Temmuz 1911 tarihinde Kağıthane çayırında yapılan diploma
törenine Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, kumandanlar, öğretmenler ile
Harp Okulu bandosu ve halk katılmıştır. Ayrıca mezun olan öğrencilerin
arasında azınlıklardan da öğrenci bulunduğu için şeyhülislamdan sonra
Ermeni ve Rum patrikleri ile Musevilerin hahambaşı da yerlerini almıştır.
Harbiye bandosu, 5’inci Mehmet Reşad’ın marşını çaldıktan sonra Ordu
Marşı (Ordumuz etti yemin) ve okulun (küçük asker, küçük asker vatan
senden hizmet ister) marşlarını çalarken yemin edilmiştir.
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinin İlk Mezunlarının Diploma
Töreninde Çekilen Fotoğraf1
1
Fotoğraf Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinin ilk mezunlarından Nurettin PEKER’in
arşivinden temin edilmiştir.
56
Okul Kumandanı Kaymakam (Yarbay) Halil Sami Bey tarafından
yapılan konuşmadan sonra 10 Temmuz 1911 tarihli diplomalar verilmiştir.
Birinciliği Amasyalı Cevdet, ikinciliği Eyüp Sultanlı Sadettin Efendi almıştır.
Okulda öğretmen olarak bırakılan Eyüplü Sadettin Efendi’nin diplomasının
fotokopisi ve günümüz Türkçesine çevrilmiş hâli EK’tedir.2 Dereceye
girenlere Padişah Sultan Mehmet Reşat’ın gönderdiği birer altın saat Harbiye
Nazırı Mahmut Şevket Paşa tarafından verilmiştir. Okulun kurucusu Harbiye
Nazırı Mahmut Şevket Paşa yaptığı konuşmada parlak vaatlerde
bulunmuştur. Konuşmasında memalik-i harreye (sıcak memleketlere) kendi
isteğiyle gideceklerin özel bir kurstan geçirilerek teğmen rütbesiyle
gönderileceğini belirtmiştir. Nitekim istekli olanlar teğmenlikle Trablus (Libya)
İtalyan Savaşı’na gitmişler. Enver ve Mustafa Kemal Beylerin emrinde,
Sünûsi mücahitlerini yetiştirerek savaşmışlardır. Şehit düşmeyenler
üsteğmen olarak dönmüşler ve Kurtuluş Savaşı’na yüzbaşı olarak
katılmışlardır. Memalik-i harreye gönderilmiyenler 1’inci Ordu Komutanlığının
emrine verilerek numune ve itfaiye taburlarına, atış okuluna, küçük zabit
okullarına, geri kalanı da nişancı alayına atanarak kıdemli küçük zabit adıyla
görevlendirilmiştir. On kişi de Beylerbeyi’ndeki İhtiyat Zabit Mektebine
(Yedek Subay Okuluna) öğretmen olarak gönderilmiştir. (Peker,1970:10 19.)
(1) İlk Mezun Olanlardan Okul Kadrosunda Öğretmen Olarak
Bırakılanlar
1911 yılında verilen ilk mezunlarından okulu bitirme derecesi üstün
olanlardan 5 küçük zabit yardımcı öğretmen olarak okulda bırakılmıştır. Bu
küçük zabitlerin görevleri ve isimleri EK’te belirtilmiştir.
(2) Trablusgarp’a (Libya’ya) Gidenler
1911 yılında İtalya, Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki son toprak
parçası olan Trablusgarp’ı (Libya’yı) sömürge hâline getirmek amacıyla işgal
etmek istemiştir. Bu yüzden çıkan Trablusgarp Savaşı’nı örgütleyip
İtalyanlara karşı koymak üzere gönderilen Kur. Yb. Enver, Kur. Bnb. Mustafa
Kemal Beyler ve arkadaşlarının Sünûsi mücahitlerini ve giden gönüllülerimizi
düzene koyup yetiştirmeleri gerekiyordu. O yıl mezun olan ilk kıdemli küçük
zabitlerden istekli ve gösterişli olanları seçilerek Kâğıthane’de Alman
muallimi kumandanlarının emrinde 6 aylık özel eğitimden sonra teğmen
rütbesiyle Trablusgarp’a gönderilmiştir. Teğmenliğe yükseltilen bu ilk mezun
kıdemli küçük zabitlerin yetiştirdikleri Sunûsi mücahitleri ve gönüllülerimizle
İtalyanlara karşı parlak savaşlar yaparak tarihe geçmişlerdir. Bu küçük
zabitlerin isimleri ve son rütbeleri ile durumları EK’tedir.
2
Diplomanın fotokopisi Der - Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinin ilk mezunlarından
Nurettin PEKER’in arşivinden temin edilmiştir.
57
(3) 1913’te Asir, Yemen ve Hicaz’a Gidenler
1913 yılında Harp Okulu mezun vermediğinden Küçük Zabit
Mektebinden mezun olan devrelerden istekli ve boyu bosu yerinde olanlar
Kâğıthane’de Alman muallimi kumandanlarının emrinde 6 aylık özel
eğitimden sonra teğmen rütbesine yükseltilmiştir. Bunlar teğmen olarak
memalik-i harre (sıcak bölgeler) olarak geçen Arabistan, Asir, Yemen ve
Hicaz’a gitmişler ve burada İngilizler ve asi Araplarla savaşmışlardır. Sağ
dönenler Libya’dan gelenlerle birlikte İstiklal Savaşı’na katılmıştır. Bu küçük
zabitlerin isimleri ve son rütbeleri ile durumları EK’tedir.
(4) Azınlık Mensubu Mezunları
1908 Meşrutiyet devrinde azınlık vatandaşlarından bedel vererek
askerlikten muaf olma imtiyazı kaldırılıp bunlar da askere alınınca ilk korkulu
heyecanla Küçük Zabit Okullarına da girenler olmuştur. Museviler ve Rumlar
pek rağbet etmemişlerdir. Okula ilk girenler de tazminat ödeyerek veya
İhtiyat Zabit Mektebine geçiş yaparak ayrılmıştır. Ermenilerden de tahsil
derecesi uygun olanlar Türkler gibi İhtiyat Zabit Mektebine gitmiştir. Tahsili
uygun olmayıp bedel vermek istemeyenler Küçük Zabit Mektebinde
kalmıştır. Mezun olduktan sonra da kıdemli küçük zabitlikle orduya
katılmıştır. Gerek küçük zabitlik ve gerek ihtiyat zabitlikle savaşlara
katılanlardan onda sekizinin geride casusluk, ileride düşman saflarına
geçerek ihanette bulundukları anlaşılmıştır. Bu nedenle kaçamayanlar geri
hizmete alınmıştır. Kıdemli Küçük Zabit Okuluna girerek mezun olan
azınlıklardan adları tespit edilebilenlerin isimleri şu şekildedir. Osep (Bilecik,
1909 - 1911), Haçik (Bilecik, 1909 - 1911), İstavri (Çengelköy 1909 - 1911),
Arminak (Kumkapı 1909 - 1912), Nikoğos (İstanbul, 1911 - 1914), Kostan
(Galata, 1911 - 1914).
(5) Diğer Mezunlar
1912 Balkan Harbi’nden önce mezun olan üç devre kıdemli küçük
zabitlerden altı yıllık süresi içinde savaşlarda olağanüstü yararlıklarından
dolayı teğmen rütbesine yükseltilenler ve mecburi hizmet süresinden sonra
ordudan ayrılarak başka mesleklere geçen 73 küçük zabitin isimleri, son
rütbeleri ve durumları EK’tedir. (Peker, 1970: 19 - 27.) Ayrıca Der-Saadet
Küçük Zabit Mektebinin ilk mezunlarından olan Nurettin PEKER’in
oluşturduğu arşivden elde edilen küçük zabitlerin fotoğrafları açıklamaları ile
birlikte EK’dedir.
Okuldan genel seferberliğe kadar 1 Haziran 1912’de 195, 02 Ekim
1912’de 197, 16 Temmuz 1914’te 267 öğrenci kıdemli çavuşlukla mezun
edilmiştir. Seferberliğin ilanından 10 Mayıs 1916 tarihine kadar (yaklaşık iki
senelik bir sürede) Piyade Küçük Zabit Mektebinde 546 kıdemli, 2.564
kıdemsiz olmak üzere toplam 3.110 küçük zabit (astsubay) yetiştirilmiştir.
(ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 1 - 4.)
58
Der-Saadet Piyade Küçük Zabit Mektebinden 12 devrede (1911 1920 senesine kadar) 822 kıdemli çavuş ve 1.070 kıdemli onbaşı olmak
üzere toplam 1.892 kıdemli küçük zabit mezun edilmiştir. (ATASE, No.: 3,
Dos. 13, Fih. 1 - 1a.)
4. İdari Teşkilat, İdareciler ve Öğretmenler
Küçük Zabit Mektebi 16 Kasım 1914 tarihine kadar 1’inci Kolordu
Erkânıharbiyesine bağlı iken bu tarihten itibaren Harbiye Dairesi Piyade
Şubesine bağlanmıştır. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin
Tarihçesi 1325 - 1337: 2.)
Küçük Zabit İptidai Mektepleri bir kolağası (ön yüzbaşı) ve yüzbaşı
rütbesinde bir müdürün emir ve komutasına verilmişti. Üç sınıf hâlinde teşkil
edilen bu okullarda her sınıf bir bölük olarak kurulmuştu. Öğrenci miktarı
artarsa sınıflar kısımlara ayrılır ve kısımların miktarına göre bölük adedi de
çoğaltılırdı. Her bölük 40 - 50 öğrenciyi aşmayacak şekilde bir kadroya
bağlanmıştı. Her bölük için bir bölük komutanı bulunmaktaydı. Komutanın
bulunmadığı zamanlarda en kıdemli bölük komutanı ona vekâlet ederdi.
Bölük komutanları kıtalardaki bölük komutanlarının görev ve yetkilerine
sahipti. Bölüğün talim ve terbiyesi ona aitti. Her bölüğe üçer tane takım
komutanı teğmen - üsteğmen verilmişti. Öğrencilerin askerî talim ve
terbiyeleri hususunda bölük komutanına yardımcı olurlardı. (KK EDOK
Okullar Komutanlığı, 2009: 7.)
Bir kıtadan ibaret bulunan bu okullarda bölük komutanı öğrencinin
hem teorik ve hem de pratik öğretiminden mesuldü. Teorik öğretim belirli bir
program dâhilinde yapılırdı. Pratik öğretim bir astsubay için lüzumu kadar,
yani tek başına eğitim ile azami takımın öğretim ve eğitimine ait bilgi esaslı
bir şekilde bölük eğitimi ile bölüğün tabur hâlindeki görevleri de genel bir
surette özellikle arazi üzerinde tatbikat ve manevra esnasında gösterilirdi.
(ATASE, No.: 3, Dos. 13, Fih. 1 - 2.)
Her iki kısmın da (Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mekteplerinin)
kumandanı olan Kurmay Yarbay Halil Sami Bey (Alman İmparatorluk
Muhafız Alayında kumandan yardımcılığı yapan, Çanakkale savunmasında
9’uncu Tümen komutanı, daha sonra Afgan orduları başkumandanı olan
Halil Sami Paşa) ve yardımcısı Kur. Yzb. Cemil Efendi’den (Tekirdağ
Milletvekili, İçişleri Bakanı Cemil UYBADİN) başka ilk kısmın (Küçük Zabit
İptidai Mektebinin) ayrıca müdür ve kumandanı vardı. İlk kısım (Küçük Zabit
İptidai Mektebi) Okul Kumandanı Yzb. Manastırlı Kemal Efendi’ydi. Birinci
Bölük Kumandanı Mülhak Öğ. Tğm. İsmail Hakkı Efendi, İkinci Bölük
Kumandanı Öğ. Yzb. Şükrü Efendi, Üçüncü Bölük Kumandanı Yzb.
Trablusgarplı Mehmet Ali Efendi, Dördüncü Bölük Kumandanı Mümtaz Yzb.
Cevdet Efendi, Yzb. Rıza Efendi ve Öğ. Üstğm. Dursun Efendi ise Almanca
öğretmenleriydi. Öğ. Tğm. Saip Bey, Öğ. Tğm. Mesut Efendi (Teşkilat-ı
Mahsusanın meşhur Dayı Mesut Bey’i) Tğm. Asım Bey, Tğm Hulusi Bey her
59
iki okulun bölük ve takım kumandanlıkları görevlerini yapmışlar ayrıca
derslere de girmişlerdir.
Küçük Zabit Mektebinin Birinci Bölük Kumandanı Yzb. Fehim Bey,
(Çanakkale, Romanya, İstiklal Harbi kahramanlarından, İstanbul Merkez
Komutanı Genaral Fehim TINAZ) İkinci Bölük Kumandanı Kur. Yzb. Bekir
Sıtkı Bey, daha sonra Yzb. Hayri Bey, Üçüncü Bölük Kumandanı Yzb. Necati
(Alyanak Necati diye anılır. Tekirdağ’da Alay Komutanı iken kalp krizinden
vefat etmiştir.) ve Dördüncü Bölük Komutanı Yzb. İzzet Bey’dir. (Çanakkale
Savaşı’nda 84’üncü Alay 1’inci Tabur Kumandanı iken 06 Temmuz 1915’te
şehit düşmüştür.)
Küçük Zabit Mektebinde öğretmen olarak görev yapanlar ise: Mülhak
Öğ. Yzb. Edirneli Kâzım Bey, (Çanakkale Savaşı’nda tabur kumandanı iken
şehit düşmüştür.) Mülhak Öğ. Yzb. Vasıf Bey (Çanakkale Savaşı’nda
Arıburnu’nda 19 Mayıs 1915 gecesi tümence yapılan taarruzda şehit
düşmüştür.) Mülhak Öğ. Asaf Bey (Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür.)
Mülhak Öğ. Yzb. Şükrü Bey, Mülhak Öğ. Ütğm. Nuri Efendi (Birinci Dünya ve
İstiklal Savaşlarından madalyalı. Eski Genelkurmay Bşk. Or. General Nuri
YAMUT), Mülhak. Öğ. Ütğm. Asım Bey (Ordu Komutanı Org. Asım ULUĞ),
Mülhak Öğ. Ütğm. İsmail Hakkı (Ordu Komutanı Org. İsmail Hakkı Kurtcebe
NOYAN), Öğ. Ütğm. Kemalettin (Korg. Kemalettin Sami.), Ütğm. Cemil Cahit
Bey (Ordu Komutanı Org. Cemil Cahit TOYDEMİR), Öğ.Tğm. Rasuhi (Ebedî
Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün başyaveri.), Öğ. Tğm. Süleyman
Sırrı Efendi. (Almanca öğretmeni), Ütğm. Celal Efendi, Ütğm. Fehmi Efendi,
Ütğm. Mehmet Azmi Efendi, Ütğm. Şükrü Efendi.
Ayrıca okul kadrosunda hizmet için bir alaylı başçavuş ile çavuşlar ve
erlerden başka 4 er sanayici, 3 borazan yazıcı erleri, terzi ve kunduracı erler,
bölük emini, tüfekçi ustası ve yardımcısı 4 er bulunmakta idi. (Peker, 1970:
11 - 12.)
5. Öğrencilerin Kılık Kıyafetleri
Küçük Zabit Mektebi öğrencilerinin elbisesi (üniforması) mat düğmeli
olup haki (toprak rengi) renktedir. Bu okulların 1911 yılına kadar resmî
başlıkları haki renkli astragan kalpaktır. 1911 yılında Hürriyet-i Ebediye
Tepesi’nde Padişah V. Mehmet Reşat ve ileri gelenlerle Bulgar ve Sırp
kralları önünde yapılan büyük geçit töreninde, Harbiye sancağı altında,
mürettep bir alay hâlinde, bölük cephesi ile geçerken öğrencilerin
başlarındaki kırmızı redif feslerinin sıcak ve terden boyasının yüzlerine
akması üzerine derhâl fesler alınıp haki renkli kalpaklar ve eğitim için de
şobaralar verilmiştir. Haki renkli lacivert pantolonlar ve külotlu pantolonlar da
değiştirilerek bacaklarına dolak (tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize
kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası) verilmiştir. (Peker, 1970: 9-10.)
Küçük Zabit Mektebi öğrencilerinin elbiseleri piyade erlerinin elbiseleri
ile aynı olmakla birlikte yakalarındaki neftî (siyaha yakın koyu yeşil) parçalar
üzerine “Küçük Zabit Mektebi” ibaresiyle altına öğrencinin mektepteki sıra
60
numarası ve apoleti üzerine de arası yatay bir çizgi ile ayrılmak üzere üst
kısmına ordu ve altına bölük numarası yazılıdır. (ATASE, No.: 239, Dos.
1692, Fih. 8 - 1.) Apoletlerinin ortalarında ilk sene bir kırmızı şerit, ikinci sene
iki kırmızı şerit takılıdır. Bu işaretler erlik ve onbaşılık anlamına gelmektedir.
Kıdemli çavuşlukla mezun olunca kollarına kalın neftî renkli şerit, apoletlerine
birer sarı sırma takılır. Kıdemli başçavuş olunca üç sarı sırma takılır. (Peker,
1970: 9 - 10.)
Küçük Zabit İptidai Mektebi öğrencilerinin elbisesinin de Küçük Zabit
Mektebi öğrencileriyle bir ilişkisi olduğuna şüphe kalmaması için yalnız rengi
lacivert olmak üzere aynı biçimde ve aynı kumaştan imal edilmiştir. (ATASE,
No.: 239, Dos. 1692, Fih. 8 - 1.) Üniforma parlak sarı düğmeli, apoletli, neftî
renkte dik yakalıdır. Öğrenciler başlarına kara püsküllü kırmızı fes
giymektedirler. Ayaklarında postal ayakkabı vardır. Ayrıca her öğrenciye yan
torbası, arka çantası, portatif çadır, çift kütüklü palaska, uzun süngülü
kasatura, muaddel mavzer verilmektedir. (Peker, 1970: 9 - 10.)
Nişantaşlı Nurettin PEKER’in
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden Mezun Olunca Taktığı
Sırmalı Apolet
(Rumi 1328 Miladi 1912)
Nişantaşlı Nurettin PEKER’in Der-Saadet
(İstanbul) Küçük Zabit Mektebinin Son
Sınıfındayken Taktığı Apolet.
(Rumi 1327 Miladi 1911)
6. Küçük Zabit Okullarına Sancak Verilmesi
61
Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa ile diğer kumandanlar,
şeyhülislam ve seçkin davetliler huzurunda, yeşil bir masa üzerine konan
Kur‘an-ı Kerim, İncil, Tevrat üzerine Müslüman, Hristiyan ve Musevi
öğrencilerin, ellerini üst üste koyarak bölük bölük yapılan yeminli törenle
Sultan Mehmet Reşat’ın gönderdiği kırmızı atlastan bir sancak öğrenci
alayına verilmiştir. O zamanın kırmızı sancaklarının bir yüzünde sarı sırma
ile işlenmiş “Lâ ilâhe illâllah Muhammeden Resulullah” diğer yüzünde ise
Osmanlı arması bulunurdu. (Peker,1970: 10.)
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebi Öğrenci Alayına sancak
verilmesi nedeniyle Kağıthane’deki Okul Binası Önünde, 1911’de
yapılan sancak tevcih töreninde çekilen fotoğraf.3
7. Öğrenci Aylıkları
1909 tarihli Nizamname’nin 24’üncü maddesine göre ilk kısım
öğrencileri ayda beşer kuruş harçlık alırlardı. Bu miktar 1911 tarihli
Nizamname’nin 24’üncü maddesine göre onar kuruşa yükseltilmiştir. Son
kısım öğrencileri ayda rütbelerine göre aylık alırlardı. O tarihlerde banknot
olmadığından dolayı aylıklar altın veya gümüş para olarak verilirdi.
Harbiyeden mezun olmuş bir teğmenin aylığı 250 kuruş (iki buçuk lira)
iken 30 Haziran 1911 tarihli nizamnameye göre Küçük Zabit mektebinden
3
Fotoğraf Dersaadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinin ilk mezunlarından Nurettin Peker’in
arşivinden temin edilmiştir.
62
mezun olan kıdemli çavuşun aylığı 200 kuruştu. (İki altın liraydı.) (Peker,
1970: 11.)
8. Öğrencilere Verilen Cezalar
“Küçük Zabit İptidai Mektepleri”nde öğrencilere verilen cezalar hafif ve
ağır olmak üzere iki şekilde olurdu. Birincisi, öğrenciyi hizmet ve
vazifelerinden başka angarya hizmetlerinde vazifelendirmektir. İkincisi ise 15
güne kadar derslere devam etmek üzere oda hapsi veyahut 5 güne kadar
göz hapsi ve okuldan uzaklaştırma gibi cezalardır.
Bölük komutanları üç güne kadar oda hapsi cezası verebilirlerdi. Daha
fazlası için okul komutanına müracaat ederek öğrencinin onun tarafından
cezalandırılmasını isteyebilirlerdi. Okuldan uzaklaştırma görevi yalnız Piyade
Okullar Müfettişliği tarafından yerine getirilirdi. (Küçük Zabit Mektebi ve
Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde: 23.)
Sakatlıkları sebebiyle okuldan uzaklaştırılmaları gerekenler hakkında, sağlık
heyetince muayene ve raporu üzerine lazım gelen işlem yapılırdı. (KK EDOK
Okullar Komutanlığı, 2009: 12.)
9. Okuldan Ayrılma
“Küçük Zabit İptidai Mektepleri”nde öğrenim gören öğrencilerden
sakatlıkları sebebiyle astsubaylığa elverişli olmadıkları doktor raporu ile
beyan edilenler ailelerine teslim edilirlerdi. Bunlardan tedrisat (öğretim)
tazminatı alınmazdı. Fakat tembellik veya cezadan dolayı okuldan
çıkartılanlar doğruca sanayi taburlarına teslim olunurlardı. Bu okullardan
atılan öğrenciler askerlik süresi olan üç seneden başka “Küçük Zabit İptidai
Mektepleri”nde okuduğu her seneye karşılık iki sene de fazladan askerlik
yaparlardı. Aile veya velisinin izni ile okuldan ayrılan öğrenciler tazminat
öderlerdi.
Ahlaksızlık, kabiliyetsizlik ve tembellik sebebiyle astsubaylığa layık
görülmeyenler kıtaya sevk edilmek üzere ordu komutanlığına teslim
edilirlerdi. Bunlar orduda iki sene rütbe terfisinden mahrum bırakılırdı.
Okuldan atılanların öğrenim süreleri askerlik hizmetinden sayılmazdı. (Küçük
Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909):
Madde: 18, 19, 20.) Birinci sınıfta birbiri ardına iki kere kalanlar, alaya
çıkarılarak bir yıl daha askerlik yaparlardı. İkinci sınıfta iki yıl kalanlar ise
ihtiyat sınıfına aktarılırdı. (Peker,1970: 17.)
10. Birinci Dünya Savaşı Döneminde Der-Saadet Piyade Küçük
Zabit Mektebi
1914 - 1918 Harb-i Umumide piyade ilk kısmın birinci sınıfı,
Ortaköy’de Ağalar Dairesinde; ikinci sınıfı, Paşalar Dairesinde; üçüncü sınıfı,
Orhaniye Kışlasında barakalarda eğitim ve öğretim görmekteydi. Bu
dönemde okul kumandanı Cemal Bey, muavini tabur kumandanı Binbaşı
Şevki Bey’dir. Bölük kumandanları Teğmen İsmail Hakkı Efendi, Teğmen
63
Rıfat Efendi, ilk kısımlarda Teğmen Mesut Cemil Efendi ve Teğmen Mehmet
Efendi’dir. (Peker, 1970: 25.)
20 Temmuz 1914 tarihinde verilen bir emirle seferberlik hazırlıklarına
başlanmıştır. Bu tarihlerde Küçük Zabit Mektebindeki 1’inci Taburda son iki
sınıf ve 2’nci Taburda ilk iki sınıf bulunuyordu. Seferberlik hazırlıkları
kapsamında 1’inci Tabur 2’nci sınıftaki 163 öğrencinin bir ay zarfında eğitim
ve öğretimleri tamamlanmış ve bu kişiler 1’inci Kolordu emriyle kıdemli
onbaşı olarak askerî birliklere sevk edilmiştir.
13 Ağustos 1914’te 16 öğretmen ve 400 yedek subay adayının Piyade
Küçük Zabit Mektebine verilmesi üzerine okulda 4’üncü ve 5’inci taburlardan
oluşan yedek subay adayları alaylarının ikincisi teşkil edilmiştir. Böylece
Piyade Küçük Zabit Mektebine kendi eğitim ve öğretiminden başka bu alayın
yetiştirilmesi görevi de verilmiştir. Söz konusu adayların eğitim ve öğretimine
süratle başlanmıştır. 20 Ağustos 1914’te 1’inci Kolordu Erkânıharbiyesinden
alınan emir gereğince bu mevcut 1.000’e erişmiştir. Maçka’da
konuşlandırılan söz konusu alayın komutanı Bnb. Cemal Bey’dir.
28 Nisan 1915’te Harbiye Dairesi Ordu Şubesi tarafından Piyade
Küçük Zabit Mektebinde çabucak talim ve terbiye edilip askerî birliklere
gönderilmek üzere 1.500 acemi alınarak depo taburu teşkil edilmesi emri
verilmiştir. Bu emir gereği alınan acemi askerler Orhaniye Kışlası ile
civarındaki barakalara yerleştirilmiş ve bu şekilde okulda ayrıca Depo Kıtası
kurulmuştur. Bu tabura 14 Mayıs 1915 tarihine kadar 388 asker gelmiştir.
Depo Taburunun teşkili sıralarında okulun yedek subay adaylarının
öğretimiyle ilişkisi kalmamıştır. 26 Mayıs 1915’te Depo Taburunun mevcudu
746 olmuştur. Bu askerler 6 hafta eğitim ve öğretim gördükten sonra askerî
birliklere er olarak dağıtılmıştır. Bu esnada Okul Komutanı Cemal Bey’in
emrinde Kadıköy’de de ayrıca bir depo alayı teşkil edilmiş ve okulun, tabur
komutanlarından Binbaşı Şevki tarafından idare edilmesi emredilmiştir. Depo
Taburu mevcudu 1 Temmuz 1915 tarihinde 978 kişidir.
16 Temmuz 1915’te 1894 doğumlu askerlerden okur yazar olanlar
Piyade Küçük Zabit Mektebine gönderilerek hızlandırılmış eğitim ve
öğretimle kıdemsiz onbaşı yetiştirilmek üzere, okulun esas kısmından başka
bir onbaşı taburu kurulması Ordu Dairesi İkmal Şubesince emir verilmiştir.
Bu emir üzerine okuldaki Depo Taburu Onbaşı Taburuna dönüştürülmüştür.
20 Ağustos 1915 tarihinden itibaren Levazım Mektebinde
öğrenimlerini tamamlayanlar Piyade Küçük Zabit Mektebine verilerek üç
hafta süreyle talim ve terbiyeden geçirilmiştir. 26 Ağustos 1915’te Ordu
Dairesince bir onbaşı taburu teşkili emri daha verilmiştir. Bu suretle iki
taburluk bir onbaşı alayı oluşturulmuştur. 07 Eylül 1915’te 1894, 1895, 1896
doğumlulardan gerekli şartlara sahip ve istekli olanların Piyade Küçük Zabit
Mektebine gönderilmeleri Ordu Dairesince şubelere tebliğ edilmiştir. 10 Ekim
1915 tarihinde Piyade Küçük Zabit Mektebindeki 1’inci ve 2’nci Taburlar ile
64
iki onbaşı taburunun toplam mevcudu 3.247 kişidir. Bu sayı 13 Ekim 1915
tarihinde 3.352 kişiye çıkmıştır.
12 Aralık 1917’de mevcudun eksilmesinin ardından onbaşı
taburlarından birinin lağvedilmiş olması nedeniyle yalnız bir onbaşı taburu
kalmıştır. Bu tarihte Piyade Küçük Zabit Mektebi iki esas taburu ile bir onbaşı
taburundan oluşmaktaydı. 1 Ocak 1918’de onbaşı taburu lağvedilmiştir. Bu
tarihte Piyade Küçük Zabit Mektebinin esası iki tabur kalmıştır. Her tabur
daha önce olduğu gibi ikişer bölükten oluşmaktaydı. (ATASE, Mülga Piyade
Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 1 - 4.)
11. Der-Saadet Piyade Küçük Zabit Mektebinin Sunûf-i Muhtelife
Küçük Zabitan Mektebine Dönüştürülerek Kapatılması
1909’da açılıp 1914 yılına kadar değerli kumandan ve öğretmenlerin
elinde her yönden temayüz etmiş küçük zabitler yetiştiren bu okula artık
rağbet azalmıştır. Bu durumun başlıca nedeni Trablusgarp, Balkan ve Birinci
Dünya Harplerinin diğer askerî okullar gibi bu okulu da sarsmış olmasıdır.
Söz konusu savaşlar nedeniyle okula girecek öğrenci bulmakta güçlükler
çekilmeye başlanmıştır. Okulda görevli öğretmenlerden seferberlik planlarına
göre seferî kadrolara gidenlerin bıraktığı boşluklar doldurulamamıştır.
Nitekim Okul Komutanı Halil Sami Bey ile okulda bölük ve takım komutanı
olarak görev yapmakta olan yüzbaşı ve teğmen rütbelerindeki komutanlar
cephelere gönderilmiş ve onların birçoğu söz konusu savaşlarda şehit
olmuştur. Bunlardan boşalan yerler yetersiz, raporlu subaylarla birlikte,
okulda öğretmen olarak bırakılan küçük zabitlerle doldurulmaya çalışılmıştır.
Bu nedenle Küçük Zabit Okulları ve öğrencileri kalitelerini kaybetmiştir. Okul,
medrese kaçkını haylazların yuvası hâline gelmiştir. Kadrolar bir meslek ve
ekmek sahibi olmak isteyen az okumuş taşra çocukları ile doldurulmaya
çalışılmıştır. (Peker,1970: 28.)
Orhaniye Kışlasının 1 Haziran 1919’da yarısı ve 03 Haziran 1919’da
da geri kalan bölümleri İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Bu nedenle okul,
çevresindeki Orhaniye barakalarına taşınmıştır.
Sonradan kurulmuş tümenlerin meydana getirilmesi amacıyla söz
konusu bu tümenlere erler yetiştirmek ve Piyade Küçük Zabit Mektebinden
adı geçen tümenlere sevk etmek üzere 28 Ağustos 1920 tarihli Genelkurmay
Başkanlığının emri ile Erler Deposu teşkil edilmiştir. Okula bağlı Erler
Deposu teşkili düşünüldüğü esnada okul alay kumandanı Kaymakam
(Yarbay) Cemal Bey’in yerine Kaymakam Bekir Bey tayin edilerek işbu
görevi üstüne almıştır. Kasım 1920 ortalarında Piyade Mektebine bağlı Erler
Deposu lağvedilmiştir. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin
Tarihçesi 1325 - 1337: 5.)
Birinci Dünya Harbi’nin meydana getirdiği subay kadrosuzluğu,
öğrenci eksikliği, genellikle beslenmede görülen yetersizlikler, özellikle binek
ve koşu hayvanlarının aç kalması vb. gibi nedenlerden dolayı piyade, süvari,
topçu küçük zabit mekteplerinin birleştirilmesi kararı alınmıştır. (Bu karar
65
alındığı sırada Piyade Küçük Zabit Mektebi Komutanı Yb. Cemal Bey, Tabur
Komutanı ise Beylerbeyli Bnb. Şevki Bey’di.) (Peker,1970: 33.) Alınan bu
karar gereği 1 Şubat 1921’de Harbiye Nezaretinin emirleriyle Küçük Zabit
Mektepleri birleştirilerek Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebi (Çeşitli
Sınıflar Astsubay Okulu) ismini almış, yine kadroda Kaymakam Bekir Bey
yerinde bırakılmış ise de sonradan Kurmay Binbaşı Müfit ve yardımcısı
Kurmay Yüzbaşı Ali Rıza Beyler tayin edilmiştir.
Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebi, iki bölüklü bir taburdan ve
bir nakliye bölüğünden meydana gelmiştir. Süvari ve topçu öğretmenleriyle
bir de nakliye öğretmenini içine almaktadır. Okulların birleştirilmesi
esnasında topçu, süvari ve nakliye küçük zabit mekteplerinin hiç öğrencisi
olmadığından o zaman Piyade Küçük Zabit Mektebinin 200’e yakın öğrencisi
ile Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebi kurulmuş ve henüz meydana
gelen öğrencilerini piyade küçük zabiti olarak yetiştirmiştir.
Şubat 1921’de Erkânıharbiyeiumumiyenin emirleri üzerine Orhaniye
barakalarında bulunan okul Yıldız’da Malta Kışlasına nakledilmiş ve her gün
işbu kışlada talim ve terbiyesine eskisi gibi devam etmiştir. Okul Müdürü
Kurmay Binbaşı Müfit ve yardımcısı Yzb. Ali Rıza Bey’in Anadolu’ya gitmeleri
üzerine Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebi Müdürlüğüne Binbaşı Şevki
Bey 13 Şubat 1922 tarihinde tayin edilmiştir. (ATASE, Mülga Piyade Küçük
Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 5 - 6.)
Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebi her sınıf meslekten
mezunlarını vermeye başlamıştır. Bir süre sonra bu okul, Çengelköy Kuleli
Lisesinin arkasındaki bir yapıya taşınmıştır. Okul Çengelköy’deki yapıya
taşındıktan sonra Okul komutanlığına Yb. Mehmet Neşet Bey atanmıştır. Bu
okullardan mezun olup veya eğitimleri sırasında kaçarak Millî Mücadele’ye
gönüllü katılanlar İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir. Bunlara örnek olarak
Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebinin Piyade Bölüğünden mezun olan
Mehmet Ali KINAL Bey’i verebiliriz. Mehmet Ali KINAL Bey 1918’de okula
girip 5 Temmuz 1922’de mezun olarak Kocaeli Grup Komutanı Halit
Paşa’nın emrinde İstiklal Savaşı’na katılarak İstiklal madalyasıyla taltif
edilmiştir.
Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan mektebinin ihtiyaçlarının
karşılanmasında görülen güçlüklerin gittikçe artması nedeniyle bu okul da
1923 yılı mezunlarını vermesini müteakip lağvedilmiştir. (Peker,1970: 33.)
12. Sonuç
1909 tarihinde açılıp 1921 yılına kadar eğitim ve öğretim faaliyetinde
devam eden Der-Saadet Piyade Küçük Zabit Mektebinden 12 devrede
toplam 1.892 kıdemli küçük zabit mezun edilmiştir. (ATASE, No.: 3, Dos. 13,
Fih. 1 - 1a.) Mezun edilen bu küçük zabitler gerektiğinde vatanın bütünlüğü,
milletin bağımsızlığı uğrana seve seve canlarını feda ederek birçoğu Balkan,
Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda şehit düşmüştür.
66
Söz konusu okul Türk ordusuna çok değerli astsubaylar yetiştirmiştir.
Nitekim 1910 yılında Beylerbeyinde açılan ilk “İhtiyat Zabit Mektebinin” silahlı
ve silahsız ilk öğreticileri bu okuldan mezun olan kıdemli küçük zabitlerdir.
İçlerinde 1911 yılında Trablusgarp Savaşı’nda, Libya’ya (Trablusgarb)
teğmen rütbesiyle gönderilerek Enver ve Mustafa Kemal Beylerin emrinde
Sunûsileri yetiştirenler ve savaşanlar vardır.
Ayrıca bu okuldan mezun olanlardan gönüllü olanlar 1913 tarihinde
Yemen ve Asir Ayaklanmalarına teğmen rütbesi ile gönderilmiştir. Bunlar
Yemen ve Asir Ayaklanmalarının bastırılmasında çok büyük fedakârlıklar
göstermişler ve birçoğu burada şehit düşmüştür.
Kurtuluş Savaşı’ndaki Sakarya Meydan Muharebesi’nde ve Büyük
Taarruz’da ön saflarda yer alan 51 yüzbaşı ile çok sayıda üsteğmen de bu
okuldan yetişmiştir. ATATÜRK’ün emri ile 1923 tarihinde İstanbul’da açılan
Harbiye kursuna Kurtuluş Savaşı’nda ön saflarda savaşan söz konusu bu
okul mezunlarından sağ kalanlar da katılmıştır. Bunların içinden daha
sonraki yıllarda albaylığa ve generalliğe kadar yükselenler olmuştur.
Bu okul mezunlarından bir kısmının Cumhuriyet döneminde de çok
kıymetli hizmetleri olmuş ve onlar tüm kamuoyunun takdirini kazanmışlardır.
Bunlardan birisi yüzbaşı iken emekli olarak Türkiye’de ilk kez sivil tayyare
okulunu kuran ve uzun yıllar bu okulun müdürlüğünü yapan Vecihi
HÜRKUŞ’tur. Bir diğeri Millî Mücadele yıllarında Güney Cephesi’nde
Kahramanmaraş, Gaziantep Kuvayımilliye kumandanlığına atanarak bu
görevdeki üstün başarıdan dolayı Millet Meclisince takdir edilerek birinci
derecede İstiklal Madalyası ile ödüllendirilip binbaşılığa terfi ettirilen, daha
sonra Gaziantep milletvekili iken İstiklal Mahkemelerinde üyelik yapan
ATATÜRK’ün silah ve ideal arkadaşı Asaf Efendi, (Kılıç Ali Bey) bir başkası
ünlü karagöz sanatçısı İsmail Sefa’dır.
Kaynaklar
Arşiv Belgeleri
Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; No.:239, Dos. 1692, Fih. 2 - 1.
Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; No.:239, Dos. 1692, Fih. 3.
Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; No.:239, Dos. 1692, Fih. 3 - 5.
Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; No.:239, Dos. 1692, Fih. 4.
Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; No.:239, Dos. 1692, Fih. 4 - 1.
Gnkur. ATASE D.Bşk.lığı Arşivi; No.: 239, Dos. 1692, Fih. 8 - 1.
Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; Mülga Piyade Küçük Zabit
Mektebinin Tarihçesi (1325 - 1337).
Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; Tarihçe Koleksiyonu, No.: 3, Dos. 13,
Fih. 1 - 1a.
67
Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; Tarihçe Koleksiyonu, No.: 3, Dos. 13,
Fih. 1 - 2, Askerî Okullar Genel Müfettişi (Mekâtib-i Askeriye Müfettiş-i
Umumiliği) İkinci Kısım Emir Subayı Yardımcısı (Mülhakı) K. Yüzbaşı
Mehmet Hilmi’nin 28 Haziran 337 (1921) tarihli raporu.
Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı, Arşivi; Tarihçe Koleksiyonu, No.: 3, Dos.
13, Fih. 1 - 2a
Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi;
İstanbul 1335 (1909)
Telif Eserler
KK EDOK Okullar Komutanlığı Astsubay Okulları Tarihi; Balıkesir,
2009.
KKK.lığı, Türk Kara Kuvvetleri Tarihi; Ankara, 1996.
PEKER, Nurettin (1970); Osmanlı Ordusunda Kıdemli Küçük Zabitleri
Tarihçesi (1909 - 1918), İstanbul. (Yayımlanmamıştır)
68
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zâbit Mektebi Mezunları
1. İlk Mezun Olanlardan Okul Kadrosunda Öğretmen Olarak
Bırakılanlar
Muallim Sadettin Efendi, 1’inci Bölük Kıdemli Başçavuşluğuna,
(Doğumu 1305, İstanbul, Gümrük Müdürlüğünden emekli, Sadettin ÜRER)
Muallim Ferit Şükrü Efendi, 2’nci Bölük Kıdemli Başçavuşluğuna,
(Doğumu 1304, İstanbul, Süleymaniyeli olup İstanbul Maarif Müdürlüğü idare
şefliğinden emekli Ferit Şükrü AYGEN)
Muallim Halil Efendi, 3’üncü Bölük Kıdemli Başçavuşluğuna, (1309
Polis Okulu birincisi, emekli başkomiser Firuzağalı Halil)
Muallim Mustafa Şevki Efendi, 4’üncü Bölük kıdemli başçavuşluğuna,
(adliye müfettişliğinden emekli)
Muallim Çamlıcalı Gıyasettin Efendi, 1’inci Bölük yedek kıdemli
başçavuşluğuna (Emekli Albay, Galata Gümrüğü Başmüdürü).
2. Trablusgarp’a (Libya’ya) Gidenler
Kadri Emin, (Manisa. Libya’dan üsteğmen olarak dönmüştür.
Çanakkale kahramanlarındandır. Ankara Yedek Subay Talimgâhında
öğretmenlik, 1929’da Harp Okulunda kıdemli yüzbaşı rütbesiyle ağır makineli
tüfek kumandanlığı ve Malûmat-ı Mülkiye öğretmenliği yapan Emekli Alb.
Kadri İMREYURT)
Aziz Selim, (İstanbul / Nişantaşı. Trablusgarp Savaşı’nda gösterdiği
kahramanlıkları ile tanınmıştır. Yüzbaşı iken Pınarlı geçitte çalılıktan atlarken
atından düşerek şehit olmuştur.)
Rıza Canani, (İstanbul / Kasımpaşa. İstiklal Harbi’ne yüzbaşı olarak
katılmıştır. Erzincan Askerî Lisesinde Almanca öğretmeni olarak görev
yapmıştır. Selimiye Kışlasında Alay Komutanlığı görevinde bulunmuştur.
Albay rütbesiyle emekli olmuştur.)
Hafız Ata, (İstanbul / Mecidiyeköy. Birinci Dünya Savaşı’nda
Çanakkale ve Irak Cephelerinde üsteğmen olarak görev yapmıştır. Irak’ta
İngilizlere esir düşmüştür. Güzel sesiyle Dicle Cephesi’nde siperlerde
okuduğu ezanlarla, Hintli Müslümanların bize iltihak etmelerinde ve savaşı
kabul etmemelerinde rol oynamıştır. Esirlik hayatını Hindistan’da geçirmiştir.
Yurda dönünce ordudan istifa ederek Teşvikiye Camisi başmüezzinliği
görevinde iken vefat etmiştir.
Tevfik Efendi, (Balıkesir / Bandırma. 1911’de Trablusgarp’ta teğmen
iken şehit düşmüştür.)
Şükrü Vehbi, (Muşludur. 1911’de Trablusgarp’ta üsteğmen iken şehit
düşmüştür.).
69
3. 1913’de Asir, Yemen ve Hicaz’a Gidenler
Halil ÇİNİLİHAMAM, (İstiklal Harbi’nde Kastamonu ve havalisi
Erkânıharbiyesinde 2’nci Şube Müdürlüğü görevinde bulunmuştur. Yüzbaşı
rütbesiyle Büyük Taarruz’a katılmıştır. Emekli albay iken vefat etmiştir.)
Selâmi Efendi, (İstanbul / Balmumcu, jandarma yüzbaşılığına kadar
yükselmiştir.)
Selâhattin Efendi, (İstanbul / Molla Gürani, emekli yarbay iken vefat
etmiştir.)
Celâl Efendi, (İstanbul / Beşiktaş, emekli albay iken vefat etmiştir.)
Süreyya, Celâlettin, Ahmet Lütfi ve Rasim Efendiler, (Yemen’e giden
bu küçük zabitler Yemen’de üsteğmen rütbesinde iken şehit düşmüştür.)
Yemen’den Üsteğmen Olarak Geri Dönen Küçük Zabitler:
Sırrı Efendi,
Mazhar Efendi,
Osman Efendi,
Tevfik Efendi (İstanbul / Halıcıoğlu, binbaşı rütbesinde iken vefat
etmiştir.)
İhsan Efendi (İstanbul / Vefa, İstanbul İtfaiyesini modernleştirmiştir.
İtfaiye müdürü Emekli Albay İhsan Bey diye anılır.)
Halil Efendi (İstanbul / Beşiktaş, emekli binbaşı iken vefat etmiştir.)
Sabri Efendi (İstanbul / Nişantaşı, ATATÜRK’ün isteği ile Muhafız
Alayında öğretmenlik yapmıştır. Emekli albay iken vefat etmiştir. Sabri
Mualla diye anılır.)
Mükerrem Efendi (Kayseri, emekli albay iken vefat etmiştir.)
Lütfi Efendi, (İstanbul / Üsküdar, yüzbaşı rütbesine kadar yükselmiştir.
Üsküdar İtfaiye Grup Amiri görevinde bulunmuştur.)
İsmail Veli Efendi,
Niyazi Efendi (İstanbul / Kadıköy, emekli albay iken vefat etmiştir.)
Yakup Efendi,
Aziz Efendi (Birinci Dünya Savaşı’na ve İstiklal Savaşı’na katılmıştır.)
Basri Efendi,
Mümtaz Efendi,
Ferit Efendi,
Cihangir Efendi,
70
Selâhattin Efendi,
Hamdi Efendi, (Emekli Yarbay iken vefat etmiştir.)
Cemil Efendi, (Antakya, yüzbaşı rütbesinden harp malulü gazidir.)
Arap Salih Efendi, (Emekli albay iken vefat etmiştir.)
Muharrem Efendi,
İbrahim Efendi,
Ethem Efendi,
Şevket ODABAŞI, (Genelkurmay Başkanlığında Şube Müdürü olarak
görev yapmıştır. Emekli albay iken vefat etmiştir.)
Şevki Efendi, (İstanbul / Göztepe, emekli albay iken vefat etmiştir.)
İbrahim Efendi, (İstanbul / Eyüp Sultan),
Topçu Yzb. Şükrü Efendi, (İstanbul / Eyüp Sultan),
Cemil Efendi (İstanbul / Çengelköy),
Hafız Hüsnü Efendi, (Balıkesir),
Kasım Efendi (Yozgat),
Tevfik Efendi (Balıkesir / Bandırma, Irak Cephesi’nde üsteğmen olarak
bölük kumandanı iken bölüğü ile bir Rus Kazak alayını bozmakla ünlenmiştir.
Bu kahramanlığı karşısında Türkler gibi Ruslar da kendisini takdir etmişler ve
hakkında tören yapmışlardır.)
Hafız Zühtü, (İstanbul / Ortaköy),
Remzi Efendi (Trabzon),
Cevdet Efendi (Balıkesir / Bandırma),
Cemal Cemil Efendi (İstanbul / Fındıklı),
Cevdet Efendi (Amasya, Küçük Zabit Mektebinde sınıf birincisidir.
İstiklal Harbi’ne yüzbaşı rütbesiyle katılmış, 56’ncı Alay kumandanlığından
emekli olmuştur. Emekli albay iken vefat etmiştir.)
Aziz Efendi (İstanbul / Yenimahalle).
4. Diğer Mezunlar
Mustafa Şevki, (Selanik, mecburi hizmet süresi bitince Ordudan
ayrılmış ve hukuk tahsili görüp adliye başmüfettişliği yapmıştır.)
Ahmet Sait, (Mecburi hizmet süresi bitince ordudan ayrılmış ve hesap
memurluğu yapmıştır.)
Yzb. Ali Rıza, (İstanbul / Tophane, Balkan Harbi’nde kıdemli küçük
zabit iken şehit düşmüştür.)
71
Servet Süreyya, (İstanbul / Nişantaşı, Balkan Harbi’nde kıdemli küçük
zabit iken Birinci Nişancı Alayında şehit düşmüştür.)
Nurettin Efendi (PEKER), (İstanbul / Nişantaşı, Balkan Harbi’nde,
Karadağ İsyanı’nın bastırılmasında ve Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale
ve Irak Cephelerinde görev yapmıştır. Irak Cephesi’ndeki savaşta 30 Ekim
1918’de Dicle Grubu ile İngilizlere esir düşmüştür. Bağdat ve Basra esir
kamplarında iken Kemalistlikle suçlanıp Hindistan’a sürülüp Bombay ve
Bellari esir kamplarında kalmıştır. Esirlik hayatından kurtulup yurda dönüşte
gönüllü olarak katıldığı Sakarya Meydan Savaşı’nda ağır bir şekilde
yaralanmıştır. Mayıs 1923’de ordudan istifa ederek nahiye müdürlüğü
yapmış ve bu görevden emekli olmuştur.)
Anber Efendi, (Trablusgarplı, Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas
Cephesi’nde sol gözünü kaybetmiştir. Bu nedenle kıdemli küçük zabit harp
malulü gazisi olup zencidir.)
Vecihi Efendi, (HÜRKUŞ) (İstanbul / Üsküdar, havacı olup yüzbaşı
rütbesine kadar yükselmiştir. Baş pilot muallimidir. Yüzbaşı iken emekli
olmuş ve sivil tayyare okulunu kurarak bu okulun müdürlüğünü yapmıştır.
1969 yılında Ankara’da vefat etmiştir.)
İlhami
düşmüştür.)
KAZANCI,
(Tayyareci
yüzbaşıdır.
Ağrı
dağında
şehit
Kadir Efendi, (İstanbul / Karagümrük, tayyareci yüzbaşıdır. Kadri
Öğretmen olarak tanınırdı.)
Çerkez Rıdvan, (İstanbul / Beşiktaş, emekli süvari yüzbaşıdır.
ATATÜRK’ün ölümüne kadar özel hizmetinde bulunmuş, daha sonra İsmet
İNÖNÜ’nün hara müdürü olarak görev yapmıştır. Ankara’da vefat etmiştir.)
Asaf Efendi, (Kılıç Ali Bey); Balkan Savaşı’ndan sonra Birinci Dünya
Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde bulunarak burada olağanüstü hizmetinden
ötürü teğmen rütbesine yükseltilmiştir. Nuri Paşa’nın yaverliğinde
bulunmuştur. Kurtuluş Savaşı öncesinde Mustafa Kemal Paşa ile tanışarak
Güney
Cephesi’nde
Kahramanmaraş,
Gaziantep
Kuvayımilliye
kumandanlığına atanmıştır. Gösterdiği kahramanlıklarından dolayı Millet
Meclisince takdir edilerek birinci dereceden İstiklal Madalyası ile
ödüllendirilerek binbaşılığa terfi ettirilmiştir. Gaziantep milletvekili iken İstiklal
Mahkemelerinde üyelik yapmıştır. ATATÜRK’ün sevgisini kazanmış ve
ölünceye kadar yanından ayrılmamıştır. ATATÜRK’ün silah ve ideal
arkadaşıydı.
Galip Efendi, (İstanbul / Feriköy),
Mustafa SAVAŞKAN, (Sakarya Muharebesi’ne
katılmıştır. General olarak emekli olmuştur.)
yüzbaşı
olarak
Meserret HORHOR, (Mecburi hizmet süresi dolunca ordudan
ayrılmıştır.)
72
Yümnü Kurukavak Ahmet, (Kâhtane),
Eşref, (Kâhtane),
Arif Hikmet, (Kastamonu),
Hasan Mehmet, (İstanbul / Eyüp Sultan),
Behçet, (Halep),
Servet, (Kasımpaşa),
Faik, (Alibeyköy),
Eşref, (İstanbul / Küçükayasofya),
Eşref, (İstanbul / Nişantaşı),
Osman Süleyman, (İstanbul / Beşiktaş),
İbrahim Hakkı, (Manastır),
Yakup, (Kırcaali),
Hayri,
Hasan Basri,
Ahmet Remzi,
İsmail, (İstanbul / Sarıyer),
Galip, (İstanbul / Feriköy),
Ferit, (İstanbul / Feriköy),
Nuri, (Isparta),
Hidayet, (İstanbul / Beşiktaş),
İbrahim, (Soma, İstiklal Harbi’ne katılmıştır. Cumhuriyet döneminde
albay rütbesine kadar yükselmiştir. Emekli albay iken vefat etmiştir.)
Asım, (Çine, İstiklal Harbi’ne katılmıştır. Cumhuriyet döneminde albay
rütbesine kadar yükselmiştir. Emekli albay iken vefat etmiştir.)
İbrahim, (İstanbul / Ortaköy, Sultan Mehmet Reşad’ın Maiyeti Seniye
Süvari Bölüğü muallimi idi. İstiklal Harbi’ne yüzbaşı olarak katılmıştır.)
Şerafettin, (Bursa, jandarma yüzbaşılığından emekli olmuştur.)
Ahmet Mithat, (İstanbul / Büyükçekmece, Beylerbeyi İhtiyat Zabit
Mektebinin ilk öğretmenlerindendir.)
Mehmet Esat, (Kastamonu, Kastamonu nüfus başkâtipliğinden emekli
olmuştur.)
Ahmet Hamdi, (Kastamonu, bütün savaşlara katılmıştır. Cumhuriyet
döneminde ordudan istifa ederek ticarete atılmıştır.)
73
Mustafa Karakaş, (Kastamonu, bütün savaşlara girmiştir. Ticaret
yaparken vefat etmiştir.)
Ahmet, (Sinop, Balkan Harbi’nde şehit düşmüştür.)
Ahmet Necati, (Birinci Dünya Harbi’nde teğmen olup albaylığa kadar
yükselmiştir.)
İsmail Sefa, (İstanbul / Vefa, Fatih, meşhur Karagöz sanatçısı. Balkan
Harbi’nde ağır yaralanmıştır. Birinci Dünya Harbi’nde tekrar yaralanmıştır.
Mecburi hizmet süresi bitince ordudan ayrılarak aktörlük yapmıştır.)
Davut Efendi, (Her savaşa katılmıştır. Sirkeci Gümrüğü baş
veznedarlığından emekli olmuştur.)
Hulûsi Efendi, (Tirebolu, her savaşa katılmıştır. Haydarpaşa gümrüğü
baş muayene memurluğundan emekli olmuştur.)
Osman Nuri, (Şehremini, Çanakkale Harbi’nde gösterdiği üstün
yararlığından dolayı teğmenliğe terfi ettirilmiştir.)
Ömer Nazmi, (Şehremini, zorunlu hizmet süresi bitince ordudan
ayrılarak hukuk fakültesini bitirerek avukatlık yapmıştır.)
Nazmi Efendi, (Kula, sınıfı muharebedir. Albay rütbesine kadar
yükselmiştir.)
Ahmet Sait, (Yüzbaşı rütbesine kadar yükselmiştir. Hesap memurluğu
yapmıştır.)
Cemil Efendi, (Topçudur. Yüzbaşı rütbesine kadar yükselmiştir. Hesap
memurluğu yapmıştır.)
Arif Efendi, [Manisalıdır. Ağır makineli kıdemli başçavuş iken 30 Ekim
1918 mütareke günü, Dicle Grubu ile beraber esir düşmüştür. Bağdat’ta
Hidaniye Esir Kampı’nda kalmıştır. Bu kamptan kaçarak Güney Cephesi’nde
Sinan Paşa’ya (Sinan TEKELİOĞLU) teslim olarak Kurtuluş Savaşı’na
katılmıştır. Ordudan istifa ettikten sonra Pınarhisar maliye memurluğunda
çalışmıştır.]
Halil Firuzağa, (Okulda kalan ilk öğretmenlerdendir. Mecburi hizmet
süresi dolunca İstanbul Polis Okuluna girmiş ve 1927’de 3.449 numaralı
diploma ile okul birincisi olarak mezun olmuştur. Başkomiser olarak emekli
olmuştur. Bakırköy akıl hastanesi Başveznedarı iken vefat etmiştir.)
Halil Yükseloğlu,
Arif ve Celâl kardeşler, (İstanbul / Nişantaşı, 1908 Devrimi’nde
babaları Müşir Şakir Paşa’nın Rodos Adası’na sürülmesi ve Harbiyede fahri
yüzbaşı iken rütbelerinin alınması üzerine Kıdemli Küçük Zabit Okuluna
girmişlerdir. Bir yıl sonra tazminat vererek ayrılmışlardır.)
Kocabaş Ethem, (1912 mezunu olup generalliğe kadar yükselmiştir.)
74
Halit Efendi, (Fatih, 1912 yılında mezun olmuştur. Balkan Harbi’nde
Albay Cemal Bey’in (Büyük Cemal Paşa) kumanda ettiği Bolu Alayının sağ
yanını koruyan bölüğün alaylı zabitleri kaybolunca kumandayı ele alarak
Bulgar saldırısını püskürterek alayın çekilmesini sağladığından dolayı
Bahriye ve Harbiye nazırı olan Büyük Cemal Paşa’nın inhası ile teğmenliğe
terfi ettirilmiştir. Kurtuluş Savaşı’ndaki Sakarya Meydan Muharebesi’ne
yüzbaşı rütbesiyle katılmış ve savaşta göstermiş olduğu olağanüstü
yararlığından ötürü imtiyaz ve birinci dereceden İstiklal Madalyaları ile taltif
edilmiştir. 1923’te Harp Okulunda ikmali tahsil etmiştir. Harp Akademileri
yüksek levazım öğretmeni, Emekli Albay Halit ÖZGÜÇ.)
Kemâl Efendi, (Zonguldak’ta alay kumandanlığı yapmıştır.)
Necip Efendi, (Eyüpsultan, 1911’de ilk kısma girip 1914’te topçu
olarak mezun olmuştur.)
Saim Efendi, (Eyüpsultan, 1911’de girip 1914’te mezun olmuştur.)
Sadık Efendi, (Eyüpsultan, 1911’de girip 1914’te mezun olmuştur.
Teğmen olarak 2 Ekim 1918’de Irak’ta Dicle Grubunu kurtarmaya gelen
13’üncü Alayın 7’inci bölük kumandanı iken esarette vefat etmiştir.)
Mustafa Vasfi, (İstiklal Madalyası’na sahiptir.)
Şükrü oğlu Mahmut Nedim, (Bostancı, mecburi hizmet süresi bitince
ordudan ayrılmıştır.)
Hafız Mehmet, (Göksu, mecburi hizmet süresi bitince ordudan
ayrılmıştır.)
Ziya Efendi, (Arapkir, 29 Ekim 1918’de Dicle Grubu ile teğmen olarak
13’üncü Alayın 6’ncı Bölük kumandanı iken İngilizlere esir düşmüştür. Esaret
hayatından kurtulduktan sonra İstiklal Harbi’ne katılarak talimgâh
kumandanlığı yapmıştır.)
İbrahim Efendi, (Çanakkale, 29 Ekim 1918’de, Irak Dicle Grubu ile
13’üncü Alayda teğmen iken İngilizlere esir düşmüştür.)
Ferit, (Samsun, 1914’te mezun olmuştur.)
İsmail Hakkı, (Eskişehir, 1914’te mezun olmuştur.)
İsa, (Ohri, 1914’te mezun olmuştur.)
Arap Saim, (1914’te mezun olmuştur.)
Naci, (1914’te mezun olmuştur.)
75
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinden 1911 yılında pekiyi derece
ile mezun olan ve okulda öğretmen olarak bırakılan Mustafa Celâl oğlu
Mehmet Sadettin Efendi’nin şahadetnamesi (diploması).
Diploma İstanbul Küçük Zabit Mektebinin ilk mezunlarından olan
Nurettin PEKER’in arşivinden temin edilmiştir.
76
Mustafa Celal Oğlu Mehmet Sadettin Efendi’nin Şahadetnamesi’nin
(Diploması) Transkripsiyonu
Tuğra-yı Osmani.
Der-Saadet Küçük Zabit Mektebi ----------Resmi Tahlif.
Tedrisatı
Nazariye
Derece’i Ahlâk
Tedrisatı Ameliye
1- Akaidi Diniye ve
Terbiyei Medeniye ve
Ahlâkiye
Aliyyülâlâ
1- Terbiye’i Münferide
bölük ve Tabur talimi
2- Hıdematı Dahiliye ve
Ceza Kanunname
Derece’i Liyakat ve
İktidarı
2- Silahlı ve Silahsız
İdman Talimi
3- İdare Nizamnamesi
Aliyyülâlâ
3- Jimnastik ve İdman
Talimi Tatbikatı
4- Tebiye’i Askeriye.
Endaht nev’i
4- Tüfekle Mübareze
5- Ordularımızın
Teşkilâtına Ait Malûmat
Birinci Sınıf
5- Ders ve Muharebe
Endahtları
6- Hıfsıssahai Askeri
Tahmini Mesafe Kıymeti
6- Hidematı seferiye
7- Usulü Tahrir ve
Kitabeti Askeriye
İkinci Sınıf
7- Piyade Avcı
Hendeklerinin
İnşası
8- Coğrafyayı Osmani
Kumanda Kabiliyeti
8- Harita Kıraatı ve Kroki
Ahzi
9- Tarihi Osmani
Aliyyülâlâ
Usulü
9- Usulü Muhabere,
Flâma. Muhtelif
Fenerlerle
10- Sunûfu Selâse
Tabyasına Ait Malûmatı
Ameliye
10-Tedrisatı Ameliyeye
Ait
Künyesi ----------Der-Saadet Beşinci Daire’i Belediye Eyüpsultan civarında eski yeni
mahallenin İslâmbey mahallesinde Mustafa oğlu Mehmet Sadettin Efendi
tevellüdü-305 duhulû 4-Kânunisani-325.
Tahlifi---------------Her yerde padişahına vatanına ve milleti Osmaniye’ye, doğruluk ve
sadakatle hizmet edeceğine Kanuniesasiye’ye bilcümle askerî kanun ve
nizamlarına harfiyen ve tamamen riayet edeceğine ve askerliğin namus ve
şerefini aziz bilip muhafaza eyleyeceğine ve vatan menafi uğrunda canını
feda etmekten çekinmeyeceğine dair tahlifi icra edilmiştir.
77
Der-Saadet Küçük Zabit Mektebinin üçüncü bölüğünde iki sene
müddetle talim ve tedris ettirilen Mustafa oğlu Sadettin Efendi’nin müddeti
tahsili esnasındaki notlarıyla. Muayene’i İntihaiyyesine nazaran balada
gösterilen derecâtı ihraz eylediği bölükçe tasdik olunur. 3’üncü Bölük
Komutanı Necati. 3’üncü Bölük mülâzımı evvel. -Mühür. 3’üncü Bölük
mülâzımı evvel. -Mühür. 3’üncü Bölük mülâzımı evvel .-Mühür. Üçüncü
Bölükte Mustafa oğlu Sadettin Efendi’nin orduyu hümayunda küçük zabitlik
etmek üzere mektebimizde ikmali tahsil eylediği tasdik olunur. 10-Temmuz1327.
Mektep Komutanı Halil Sami.- Kumandan Muavini Yzb. Cemil. - İşbu
şahadetname tasdik olunur. Mühür.
Küçük Zabit Mektebi talebesinden Sadettin Efendi 10 Temmuz 327’de
kıdemli çavuşluğa terfi ettirilmiştir.
Okul Kumandanı ve Ders sahiplerinin mühürleri ve Mekâtibi Askeriye
Müfettişliğinin mührü. Harbiye Nazırının mührü.
78
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinden Mezun Olan
Küçük Zabitler
Der-Saadet
(İstanbul)
Küçük
Zabit
Mektebi
Talebelerinin Nöbetlerini
Yüzbaşı Necati Efendi
Denetlerken. (Rumi:1326
Miladi: 1910)
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 3’üncü Devrede Mezun
Olanlardan Bir Grup.
(Rumi :1328 Miladi : 1912)
Fotoğraftakiler :
1. Nişantaşlı Nurettin Efendi
2. Üsküdarlı Vecihi (HÜRKUŞ)
3. İbrahim Soma Efendi
79
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinin 2’nci Devre 1’inci Bölük
1’inci Mangası Yıldız Orhaniye
Kışlasında
Eğitim
Kıyafetiyle.
(Rumi: 1326 Miladi: 1910)
Der-Saadet (İstanbul) Küçük
Zabit
Mektebine
1909
yılında girip 1911 yılında
mezun olan Fatihli İsmail
Sefa okulda sınıf kıyafetiyle.
İsmail Sefa Cumhuriyet
döneminde meşhur karagöz
üstadı Sefa Bey olarak
tanınmıştır.
Fotoğraftakiler:
1. Takım Komutanı: Teğmen
Cemil
Cahit
(Cumhuriyet
döneminde orgeneral rütbesine
kadar yükselmiş ve TOYDEMİR
soyadını almıştır.)
2. Bölük Muallimi Başçavuş
Sadettin Efendi
3. Bölük Muallimi (Öğretmeni)
Kıdemli Başçavuş Sıtkı Nişantaş
(Birinci Dünya Savaşı’nda Irak İran Harekâtı’nda 1916’da şehit
düşmüştür.
1
80
2
3
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebine 1909 yılında girip 1911 yılında
mezun olan Beşiktaşlı Osman Süleyman
okulda sınıf kıyafetiyle.
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1911 yılında mezun olan
Ömer Nizamettin.
Fotoğrafın Çekildiği Tarih:
Rumi: 22.11.1330 (Miladi 1914)
1913 yılında teğmen rütbesiyle Yemen’e
gitmiş 1918’de üsteğmen rütbesiyle
buradan dönmüştür.
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
İbrahim Hakkı Manastır mezun olduğu
tarihteki ilk kıdemli küçük zabit apoleti ve
kolunda nişancı işaretiyle.
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
Yakup Kırcaali kıdemli çavuş kıyafeti ve
kolunda nişancı işaretiyle.
81
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
Ahmet Sait. Fotoğraf kıdemli başçavuş
iken çekilmiştir. (Rumi: 1331 - Miladi:
1915)
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
Cemil Kemal. Fotoğraf kıdemli başçavuş
iken çekilmiştir.
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebine 1909 yılında girip 1911 yılında
mezun olan Halil Firuzağa. Fotoğraf
kıdemli başçavuş iken çekilmiştir.
(Rumi: 1331 - Miladi: 1915)
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
Ahmet Remzi. Fotoğraf kıdemli başçavuş
muavini iken çekilmiştir.
Okulda kalan ilk öğretmenlerdendir.
(Rumi: 1330 - Miladi: 1914)
82
Der-Saadet
(İstanbul)
Küçük
Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
Nişantaşlı Nurettin PEKER.
Fotoğraf kıdemli başçavuş iken çekilmiştir.
(Rumi: 1330 - Miladi: 1914)
Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarına
katılmıştır. Çanakkale ve Irak Cepheleri ile
Sakarya Meydan Savaşı’nda yaralanmıştır.
Der-Saadet
(İstanbul)
Küçük
Zabit
Mektebine 1909 yılında girip 1911 yılında
mezun olan Büyükçekmeceli
Ahmet
Mithat. Fotoğraf kıdemli başçavuş iken
çekilmiştir. (Rumi: 1330 - Miladi: 1914)
Beylerbeyi İhtiyat Zabit Mektebinin ilk
öğretmenlerindendir.
83
Der-Saadet (İstanbul) Küçük
Zabit Mektebinden 1912 yılında
mezun olan Feriköylü Galip
Efendi.
Fotoğraf kıdemli başçavuş iken
çekilmiştir.
Der-Saadet
(İstanbul)
Küçük
Zabit Mektebinden 1912 yılında
mezun olan Aydınlı Ahmet Necati.
(Rumi: 1329 - Miladi: 1913)
Birinci Dünya Savaşı’nda teğmen
olup albaylığa kadar yükselmiştir.
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebine 1909 yılında girip 1911 yılında
mezun olan Kastamonulu Mehmet Esat.
Fotoğraf kıdemli başçavuş iken çekilmiştir.
(Rumi: 1332 - Miladi: 1916)
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebine 1909 yılında girip 1911 yılında
mezun olan Kastamonulu Hamdi Efendi.
Fotoğraf
kıdemli
başçavuş
iken
çekilmiştir.
(Rumi: 1332 - Miladi: 1916)
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
Mustafa Nuri Efendi.
Olağanüstü
hizmetlerinden
dolayı
teğmenliğe terfi ettirilmiştir. Çanakkale
Savaşlarında 24 Mayıs 1915 tarihinde
şehit düşmüştür
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
Nuri İsparta. Fotoğraf süvari kıdemli
başçavuş muavini iken çekilmiştir.
(Rumi: 1330 - Miladi: 1914)
84
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebine 1909 yılında girip 1911 yılında
mezun olan Selanikli Mustafa Şevki.
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
Hasan Basri. Fotoğraf kıdemli başçavuş
iken çekilmiştir.
(Rumi: 1331 - Miladi: 1915)
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan Ali
Cevdet. Fotoğraf kıdemli başçavuş
muaviniyken çekilmiştir.
(Rumi: 1330 - Miladi: 1914)
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
İsmail
Sarıyer.
Fotoğraf
kıdemli
başçavuş muavini iken çekilmiştir.
(Rumi: 1331 - Miladi: 1915)
85
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
Hamdi Efendi.
Gönüllü olarak Yemen’e gittiğinden
dolayı teğmen rütbesine terfi ettirilmiştir.
Fotoğraf Yemen’e giderken teğmen
rütbesiyle çektirilmiştir.
(Rumi: 1328 - Miladi: 1912
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1911 yılında mezun olan
Kulalı Ali Nazmi Efendi.
Fotoğraf telgraf mülazım (muharebe
teğmen) rütbesiyle çektirilmiştir. Albay
rütbesine
kadar
yükselip
emekli
olmuştur.
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 3’üncü Devrede Mezun
Olan Üsküdarlı Vecihi Efendi (HÜRKUŞ)
Fotoğraf 1921 yılında çektirilmiştir.
Tayyare sınıfına ayrılarak pilot olmuş ve
Cumhuriyet
döneminde
yüzbaşı
rütbesine kadar yükselmiştir. Emekli
olduktan sonra sivil tayyare (uçak) okulu
kurarak müdürlüğünü yapmıştır.
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
İlhami Kazancı.
İlk tayyareci sınıfına ayrılanlardandır.
Tayyare
Mektebinde
öğretmenlik
yapmıştır. Yüzbaşı rütbesine kadar
yükselmiştir. Bu rütbede iken Ağrı
Dağı’nda şehit düşmüştür.
86
1
2
3
4
Fotoğraftakiler
1. 1912 yılında mezun olan Necati Efendi
(OLCAY).
2. 1911 yılında birincilikle mezun olan
Amasyalı Cevdet Efendi.
3. 1912 yılında mezun olan Fatihli Halit
Efendi (ÖZGÜÇ).
4. 1912 yılında mezun olan Ortaköylü
İbrahim Efendi.
Hepsi de Sakarya Meydan Savaşı’na
yüzbaşı rütbesiyle katılmışlar ve daha sonra
kıdemli albay olarak emekli olmuşlardır.
Fotoğraf 09 Eylül 1922 tarihinde İzmir’de
çekilmiştir.
Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit
Mektebinden 1912 yılında mezun olan
Trablusgarplı (Libyalı) Kıdemli Başçavuş
Anber Efendi (Boyu 210 cm’dir.) Fotoğraf
1918 yılında çekilmiştir.
Birinci
Dünya
Savaşı’nda
Kafkas
Cephesi’nde 5’inci Kolordu 46’ıncı
Alayda görev yaparken sol gözünden
yaralanmıştır. Almanya’da tedavi edilmiş
ise de sol gözü kurtarılamayarak yerine
takma göz takılmıştır. (5’inci dereceden
harp malulü gazisidir.)
87
1
2
ABD TÜRKİYE ASKERÎ ATAŞESİ ALBAY ELLIOT’UN RAPORLARI
IŞIĞINDA
CUMHURİYET DONANMASININ İTALYA’DAN ALDIĞI HARP GEMİLERİ
İskender TUNABOYLU1
Öz: Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne miras olarak kalan donanma;
Haliç’te çürümeye terk edilmiş hurda gemilerden, yaralı ve harekâttan yoksun Yavuz
zırhlısından ve son beş yıldır tezgâhları çalışmayan bir tersaneden ibaretti. Donanmaya ait
bütün talimname ve belgeler de Birinci Dünya Savaşı sonunda Almanlar tarafından
götürüldüğünden deniz subayları donanmaya ilişkin bilgi ve belgelerden yoksun kalmışlardır.
Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte ülkenin yeniden inşa ve teşkilatlanmasına yönelik
seferberlik çalışmaları donanmada da kendisini göstermiştir. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkenin
denizden savunulması konusundaki mevcut deniz gücünü artırmak maksadıyla yurt dışından
gemi alımı yoluna gidilmiştir.
ATATÜRK’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” şeklinde ifade ettiği barışçı cumhuriyet
politikasını destekleyecek donanmanın ihtiyaç duyduğu modern gemiler, İtalya ile 1929 yılında
gelişen iyi ilişkiler paralelinde bu ülkeye sipariş edilmiştir. Balkan Savaşlarından itibaren
denizlerde alınan kötü neticeler nedeniyle Cumhuriyet döneminde de ezilen deniz subaylarını
donanmanın oluşturulması konusunda cesaretlendiren bu gemi alımları ile donanmanın temeli
oluşturulmuştur.
İki dünya savaşı arasındaki dönemde donanma ATATÜRK tarafından dış politika aracı
olarak etkin biçimde kullanılmıştır. 1934 yılı ve sonrasındaki İtalyan tehdidine karşı yine bu
ülkeden alınan gemilerin kullanılması gerek gemilerin ne derece doğru bir zamanlama ile teslim
alındığının gerekse ülke savunmasında donanmanın caydırıcı güç olarak kullanılmasının ne
derece önemli olduğunun bir göstergesidir.
Bu araştırmada; Türk Deniz Kuvvetleri tarihinde yurt dışından alınan ilk su üstü gemileri
olması ve donanmanın temelini teşkil etmesi açısından önemli olduğu düşünülen İtalyan savaş
gemileri, ABD askerî ataşesince tanzim edilen raporlara istinaden değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Donanma, Zafer, Adatepe, Kocatepe, Tınaztepe.
THE BATTLESHIPS PURCHASED FROM ITALY BY THE NAVY OF
TURKISH REPUBLIC
IN THE LIGHT OF THE REPORTS OF CAPTAIN ELLIOT,
US MILITARY ATTACHÉ IN TURKEY
Abstract: The fleet that the Republic of Turkey inherited from the Ottoman Empire
consisted of scrap ships left to rot at the Golden Horn, the battleship Yavuz that was badly
damaged and hence incapable of any maneuver and operation, and a dock where the
shipbuilding yards were not operating for the last five years. Moreover, as all naval field
manuals and documents had been taken away by the Germans at the end of the World War I,
the naval officers were deprived of any information and document concerning the navy.
The mobilization efforts geared towards the rebuilding and restructuring of the country
after the declaration of the republic were also perceptible within the navy. In order to reinforce
the available naval force charged with the sea defense of a country that was surrounded by
seas on three sides, it was decided to purchase ships from abroad.
The modern ships, which the Turkish navy needed to be able to support ATATÜRK’s
peaceful republican policy symbolized by his motto of “Peace at home, peace in the world”,
were ordered from Italy owing to the relationships improved with this country in 1929. Purchase
of these ships encouraged the naval officers, who were despised even in the republican period
1
Dr.Dz.Alb. MSB Teftiş D. Bşk.lığı, İstanbul Teftiş Kurulu, Müfettiş.
89
due to the defeats in seas as from the Balkan Wars, for the foundation of a new navy and
formed the basis of the Turkish navy.
During the period between the two World Wars, the navy was effectively used by
ATATÜRK as a foreign policy instrument. The use of the battleships purchased from Italy
against the Italian threat in 1934 and in the ensuing years was the indicator of the correct timing
of getting these ships, as well as the importance of the navy as a deterrent force in country
defense.
This paper studies the battleships purchased from Italy, based on the reports prepared
by the US military attaché in Turkey. These battleships are considered important, as they were
the first surface ships purchased from abroad in the history of Turkish Naval Forces, and they
formed the basis of the modern Turkish Navy.
Keywords: Turkish Navy, Zafer, Adatepe, Kocatepe, Tınaztepe.
Giriş
Cumhuriyet’in ilanından sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurumları
yeniden yapılandırılırken donanma ikinci planda kalmıştır. 13 Şubat
1878’den II. Meşrutiyet’in ilanına yani 23 Temmuz 1908’e kadar devam eden
istibdat döneminde Haliç’e hapsedilen donanma, Osmanlı’nın son otuz
yılında hiçbir varlık göstermemiştir. Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan
Sevr Anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu Avrupalı devletler arasında
paylaşılmıştır.
Donanma personelinin de içinde olduğu kara ordusu, ATATÜRK’ün
önderliğinde milleti ile tek vücut olarak Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış ve
Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Bu savaşta Anadolu’yu denizden
koruyabilecek bir donanmanın olmaması nedeniyle Türk ordusu, düşmanı
kendi topraklarında kabul etmiş, onları geldikleri denize tekrar göndermek
uğruna canları pahasına mücadele etmiştir.
Savaş sonrasında yeniden yapılanan Avrupa’nın lider ülkeleri olan
İngiltere, Fransa, İtalya ile ABD ve Japonya, özellikle deniz silahlarına
sınırlama getiren 1922 Washington Anlaşması’nı imzaladı. Gerek tonaj
gerekse silah donanımı bakımından çok güçlü muharebe kruvazörlerinin2
inşa edildiği bu dönemde imzalanan bu anlaşma, savaş gemileri ile uçak
gemilerine bazı sınırlamalar getiriyordu. Bu sınırlamalar savaş döneminde
seri bir şekilde savaş gemisi inşa eden ülkelerin tersane çalışmalarının
savaş sonrası dönemde durma noktasına gelmesi anlamını taşıyordu.
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin donanma kurma çalışmaları da bu
döneme rast gelmektedir. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum
nedeniyle Mareşal Fevzi ÇAKMAK’a göre donanma, çok uzun vadede
yapılacak bir işlemdi. Bunun yerine Boğazları savunacak kabiliyette birkaç
denizaltıdan oluşan küçük bir deniz kuvveti ve yeterli sayıda mayın silahı
Türkiye’nin savunulması için yeterliydi. (Büyüktuğrul, 1973: 23)
2
Muharebe kruvazörleri; tonajı 25.000’in üzerinde olan, gövdeleri çelik, isabet oranı ve ateş
gücü yüksek toplara sahip yüksek süratli savaş gemileridir.
90
Bu prensiple Bahriye Dairesi Reisliğince 1924 yılında Fransa,
Hollanda ve İsveç’te gerekli incelemeleri yapmak üzere eski denizaltıcı
subaylardan oluşan 3 kişilik bir heyet Avrupa’ya gönderilmiştir.3 (Güvenç ve
Barlas, 2003: 7) Heyetin yaptığı incelemeler sonucunda Türkiye
Cumhuriyeti’nin ilk harp gemisi siparişi yapılmış ve Hollanda tersanelerinde4
I. İnönü ve II. İnönü isimleri verilen 674 tonluk iki denizaltının inşasına
başlanmıştır. (Kalaycıoğlu, 1990: 95)
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın 11 - 24 Eylül 1924 tarihlerinde Hamidiye
ile Karadeniz’de Trabzon, Rize, Giresun, Ordu Limanlarına yaptığı gezi
sonrasında verdiği direktif ile 30 Aralık 1924 tarihinde kurulan Bahriye
Vekâletinin programı kapsamında donanmanın yeniden teşkilatlanması ile
yaralı Yavuz’un onarımına karar verilmiştir. (Öndeş, 1974: 71)
Kurtuluş Savaşı esnasında 1 Mart 1921’de kurulan Bahriye Dairesi
Reisliği Cumhuriyet döneminde de aynı isimle görevine devam etti. (Gencer,
2001: 324) Genelkurmay Vekili Mareşal Fevzi ÇAKMAK’a direkt bağlı olarak
görev yapan daireye, Deniz Kuvvetlerinin örgütlenmesine ilişkin herhangi bir
yetki verilmeyerek tüm yetki Genelkurmay vekilinde toplanmıştı. Karadeniz
gezisi sonrasında mevcut deniz kuvvetinin geliştirilmesi çalışmalarına hız
verildi. Donanma gibi pahalı bir yatırım ve zaman gerektiren bir gücün kısa
zamanda oluşturulamayacağını çok iyi bilen Deniz Kuvvetlerinin mevcut
durumunu geliştirecek ve geleceğini planlayacak özerk bir vekâletin
kurulmasına inanan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın direktifleri ile 29 Aralık
1924’te Bahriye Vekâleti kuruldu.
Donanmanın kurumsal arayış döneminin ilk adımı olarak kabul
edilebilecek olan Bahriye Vekâleti dönemi donanmanın temelinin atıldığı
dönemdir. (Tunaboylu, 2006: 71) Bahriye Vekâletinin kurulması; Cumhuriyet
Donanmasının temelinin atılması, çekirdek donanmanın oluşumu ile
donanmaya yönelik işlerin bahriyelilerin yetkisine verilmesi bakımından ve II.
Meşrutiyet ile başlayan Kara Kuvvetleri hegemonyasındaki bahriye
faaliyetlerine son verilmesi açısından oldukça önemlidir. Siyasi
anlaşmazlıklar ve Yavuz - Havuz davası nedeni ile 21 Ocak 1928’de
faaliyetlerine son verilen Bahriye Vekâleti döneminde donanma yeniden
yapılandırıldı ve personelin eğitimi önem kazandı. (LDGAM, 1/3263, 1-A, I48)
3
Fransız deniz ataşesinin raporuna göre Ağustos 1924’de İngilizler tarafından yapılan beş
denizaltı inşa teklifi, Yavuz kruvazörünün beş yılda hizmet dışına ayrılması şartına bağlıydı.
4
Almanlar Versay Anlaşması hükümleri gereğince denizaltı gemisi inşa edemediğinden,
İngiltere de Birinci Dünya Savaşı’nı gerekçe göstererek Sultan Osman ve Reşadiye dretnotlarını
teslim etmediğinden sipariş Hollanda’ya verilmiştir. Ayrıca Hollanda Feijenoord Tersanesi
Ingenieurskantoor Voor Scheepsbouw (IVS) Versay kısıtlamalarından kurtulmaya çalışan Krupp
Germaiawerft (Kiel), A.G. Weser (Bremen) ve Vulkanwerft (Hamburg) isimli üç Alman tersanesi
tarafından kurulmuştur. Gizli Alman fonu Reichmark sübvansiyonu tarafından sağlanan destek
Türkiye’nin asgari maliyetle gemi alabileceği bir ortam sağlamıştır.
91
Bahriye Vekâletinden sonra kurulan Deniz Müsteşarlığı dönemi;
Bahriye Vekâleti döneminde temeli atılan yeni gemi alımı, teknik faaliyetler
ve teşkilatlanma gibi önemli faaliyetlerin meyvelerinin toplandığı dönemdir.
Nisan 1928’de kabul edilen 10 yıllık donanma yasa tasarısı ile modern
bir Cumhuriyet kurma çalışmalarındaki hızlı değişimden donanma da
faydalandı. Yunan donanmasının Çanakkale açıklarında Eylül 1928’de
yaptığı tatbikat bu değişimi hızlandırdı ve Türkiye’nin Yunanistan’a karşı
deniz üstünlüğü sağlama politikasının temelini oluşturdu.
Bahriye Vekâletinin kurulduğu yıllarda Osmanlı donanması çoğu
kullanılamaz durumda olan çeşitli tipte gemilerden oluşuyordu. Teknolojik
imkânlar gemilerin aktif hâle getirilmesi için yeterli değildi. Aynı zamanda
donanmanın Genelkurmay Başkanlığında şube seviyesinde teşkilatlanması
ve kara savaşlarıyla kazanılan bağımsızlık mücadelesi neticesinde
donanmaya gereken önemin verilememiş olması donanmanın oluşturulması
açısından bir diğer olumsuzluktu. Kısıtlı bütçe imkânlarıyla donanma
modernizasyonunun yapılamayacağı da ayrı bir gerçekti. (Barlas ve Güvenç,
2002: 147 - 148)
Bahriye Vekâletinin öncelikli programında yaralı Yavuz’un onarılması
yer alıyordu. Ancak mevcut Taşoz tipi muhripler gerek teknik gerekse taktik
bakımdan Yavuz’a refakat edecek imkân kabiliyete sahip değildi. Yavuz’un
temelini oluşturacağı bir Türk savaş filosu oluşturulabilmesi için donanmanın
modern muhriplere ihtiyacı vardı. (LDGAM, Türk Deniz Kuvvetleri Tarihçesi
1923 - 1935: I - 60)
Musul sorununun çözüme kavuşturulması Türkiye’nin Fransa gibi
Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki yayılmacı politikasını değiştiren İtalya ile
olan ilişkilerinin de düzelmesine, İtalya’nın Türkiye’ye karşı farklı bir politika
izlemesine ve Türkiye ile 30 Mayıs 1928’de “Tarafsızlık ve Uzlaşma
Anlaşması”nın imzalanmasına zemin teşkil etmiştir. 1920’lerde gücünü
artıran Yunan donanmasına karşı Ege’de donanmasını güçlendirmeye
çalışan Türkiye, yurt içindeki imkânsızlıklar nedeniyle deniz gücü yaratılması
için ilk adımı yurt dışında savaş gemisi inşa arayışına girmesi ile atmıştır.
Gemi Siparişlerinin Verilmesi
İtalya ile gelişen iyi ilişkiler paralelinde 1929 yılında sipariş bedelinin
%70 oranındaki kısmı İtalyan devlet garantisinde olmak üzere İtalyan
tersanelerinde inşa edilmek üzere İtalya ile iki muhrip, iki denizaltı ve üç
hücumbot siparişine ilişkin bir anlaşma imzalanmıştır. Muhripleri Cenova
Limanı’ndaki Ansaldo Firması, denizaltı gemilerini de Monfalcone
Limanı’ndaki Birleşik İnşa Firması yapacaktı. Yunanistan ve Türkiye’yi politik
ve ekonomik olarak kendi yörüngesine yerleştirme gayretinde olan
MUSSOLİNİ için bu anlaşmanın imzalanması bulunmaz bir fırsattı. Bu
anlaşma Londra tarafından aslan ile kuzunun bir araya konulması olarak
tanımlanmış; Türkiye’deki İngiliz büyükelçisi, Türkiye’nin bu anlaşma ile
İtalyan ekonomik yayılmacılığına önemli ölçüde kapıyı açtığını beyan
92
etmiştir. Bazı yabancı gözlemcilere göre de Türk donanmasının yenilenmesi
görevi bu anlaşma ile Almanlardan İtalyanlara geçmiştir. (Barlas, 2004: 241)
İngiltere’ye göre bu ilişkiler Fransa ve Yunanistan ile olan çözüme
ulaşmamış problemlerden dolayı Türkiye’nin de işine geliyordu. Bunun
ötesinde İtalya, Türkiye’nin donanmasını modernize etmesine yardımcı
olmakla Akdeniz’deki esas rakibi Fransa ile yarışmak için de uygun bir fırsat
yakalıyordu. Anlaşma kapsamında gemilerin inşası süresince bir Türk
gözlemci heyetinin de inşa faaliyetlerine nezaret etmesi öngörülmüştür. Bu
kapsamda Sanayi Harbiye Binbaşı Ahmet Şevket başkanlığında 13
subaydan oluşan gözlemci heyeti gemilerin inşa edildiği Cenova ve
Trieste’de görevlendirilmiştir. (LDGAM, Türk Deniz Kuvvetleri Tarihçesi
1923-1935: I - 62)
ABD Askerî Ataşesi Albay ELLIOT ABD askerî yetkililerine gönderdiği
raporlarda bu gemi siparişlerini şu şekilde aktarmıştır: Fransa
donanmasından altı ay izin alan ve Türkiye’nin fazladan tazminat ödemek
suretiyle danışman gemi inşa mühendisi sıfatıyla işe aldığı Albay La
Maresque’ya göre Türk Hükûmeti bu dönemde İngiltere, Almanya ve
Fransa’dan gemi inşa konusunda danışmanlık hizmeti alıyordu. İlginç olan,
hükûmetin her danışman ile ayrı ayrı görüşmüş olması ve danışmanlardan
hiç birisinin birbirinden haberdar olmamasıydı.5 Türk Hükûmeti toplam otuz
milyon liraya (15.000.000 $) bir kruvazör, altı torpido bot, dört denizaltı ile
dört hücumbot6 almak istemişti. Ancak ihale aşamasına gelindiğinde 15
milyon liraya (7.500.000$) 1600 tonluk iki muhrip, 500 tonluk iki denizaltı ve
tonajları düşürülmüş dört hücumbot için ihaleye çıkılmıştı. İngiltere, Fransa,
Amerika ve İtalya’nın katıldığı ihale sonunda teklif bedelinin çok yüksek
olması nedeniyle Amerikan şirketinin teklifi hemen reddedilmişti. Sultan
Osman ve Reşadiye kruvazörlerini Birinci Dünya Savaşı’nı bahane ederek
teslim etmeyen İngiltere, İtalya ile hemen hemen aynı fiyatı vermesine
rağmen politik anlamda güvenilir bulunmamıştı. (Güvenç, 2005: 3)
İtalyan şirketinin gemileri 22 ayda teslim edeceğini ve İtalyan
Hükûmetinin kendi tersanelerinde inşa edilecek gemilerin sipariş bedelinin
%70 oranındaki bölümünün İtalyan devleti garantisinde olacağını taahhüt
etmesi ihalenin İtalyan şirketine kalmasında önemli bir etken olmuştur.
[NARA, RG165/925, Present Naval Establishment - Miscellaneous, İstanbul,
5453 (29 May 1929)].
Ülkeyi yeniden inşa etme ve Osmanlı borçları sorununa çözüm
arayışında olan Türk Hükûmeti için ödemenin uzun vadeye yayılması
önemliydi. (Barlas, 2004:241) Balkan Savaşı’ndan beri donanma özlemi
içinde olan Türk halkına ihalenin İtalya’ya verildiği 24 Mayıs 1929 tarihli
5
Danışmanların birbirinden haberdar olmaması nedeniyle İtalya’dan da danışmanlık hizmeti
alınabileceği değerlendirilmektedir.
6
Raporda dört hücumbot olarak belirtilmesine rağmen gerçekte üç hücumbot siparişinde
bulunulmuştur.
93
Cumhuriyet gazetesi ile duyurulmuştur. Bu, Türkiye’deki İtalyan politik
çalışmalarının ve o günlerde Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüşdü (ARAS)
Bey’in yaptığı Roma seyahatinin başarısıdır.
ABD Askerî Ataşesi Alb. ELLIOT’a göre bu sipariş Türkiye ve
Yunanistan arasındaki silahlanma mücadelesinde başlangıç noktası ile Türk
donanmasının organizasyonunun temelini teşkil edecektir. Ayrıca Alb.
ELLIOT, Türkiye - Yunanistan - İtalya Anlaşması’nın imzalanması için
önderlik yapan MUSSOLİNİ’nin Türkler için inşa edeceği gemilerin aslında
Türk - Yunan savaşına doğru atılmış ilk adım olduğunu da belirtmektedir.
Çünkü Albay ELLIOT aynı raporunda inşa edilecek iki muhrip ile iki
denizaltının güçlü İtalyan donanmasına karşı çok yetersiz olduğunu ancak
Yunan donanmasına karşı etkili olabileceğine değinmektedir. [NARA,
RG165/925, Present Naval Establishment - Miscellaneous, İstanbul, 5453
(29 May 1929)]
İtalya ile yapılan anlaşma kapsamında Türk donanmasının genç
subayları eğitim için İtalya’ya gönderilmiş, İtalya ile gelişen iyi ilişkiler
paralelinde Haziran 1929’da 4 İtalyan muhribi ile 20 deniz uçağından oluşan
bir İtalyan filosu İstanbul’u ziyaret etmiştir. (Barlas ve Güvenç, 2002: 154)
Gemi Siparişlerine İngiltere ve Yunanistan’ın İlgisi
Doğu Akdeniz’i kontrolü altında tutmaya çalışan İngiltere, Türkiye’nin
verdiği gemi siparişlerini yakından takip ediyordu. The New York Times
gazetesinde 4 Haziran 1929 tarihinde Edwin L. JAMES tarafından yazılan
habere göre İngiltere’nin konuya ilgisinin ana nedeni; savaş durumunda
İngilizlerin Boğazlardaki hâkimiyet gücünün azalması ile Türklerin
donanmasına katılacak gemilerle ihtiyaç durumunda Çanakkale Boğazı’nı
trafiğe kapatma gücüne erişebilmesinden duyduğu endişedir. Aynı haberde
Türklerin yeni gemi siparişi vermedeki hedefinin Yunanistan olmadığı
değerlendiriliyorsa da Yunanistan’ın benzer anlaşmalar için Fransa ve
İngiltere ile görüşmeye başladığı belirtilmektedir.
Lozan’da 30 Ocak 1923’te Yunanistan ile imzalanan Türk - Yunan
nüfus mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol ile 1 Mayıs 1923’te
başlayan nüfus mübadelesi ile ilgili sorunlar 10 Haziran 1930 Anlaşması ile
tamamen çözüme kavuşmuştur. (Arı, 1995:9) Bu anlaşma ile iki taraf
arasındaki buzlar kırılmış ve Yunanistan Başbakanı VENIZELOS’un
Türkiye’yi ziyareti sırasında 30 Ekim 1930 tarihinde Dostluk, Tarafsızlık,
Uzlaşma ve Hakem Anlaşması, Deniz Kuvvetlerinin Sınırlanması hakkında
protokol ile İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Sözleşmesi imzalanmıştır.
(Armaoğlu, 2005: 325 - 327) Bu anlaşma Ankara ve Atina’yı uzlaştırmak için
yapılan İtalyan girişimlerinin kısmi bir sonucudur. (Barlas, 2004: 242)
Chicago Daily Tribune gazetesi 17 Mart 1930 tarihinde İtalyan
tersanelerinde inşa edilen Türk gemileri ile ilgili yapılan anlaşmada, İtalya’nın
ihtiyaç duyması veya taksitlerin ödenmemesi hâlinde gemilere el koyma
hakkı olduğunu belirtmektedir. Aynı habere göre İtalya’nın bu şekilde bir
94
anlaşma yapmasının asıl sebebi Fransa’ya karşı ihtiyaç durumunda deniz
üstünlüğünü elde bulundurmaktır. Çünkü 1922 Washington Anlaşması ile
Fransa ve İtalya’nın deniz güçleri eşitlenmişti. (Barlas ve Güvenç, 2002: 144)
Gazetenin yorumuna göre de Birinci Dünya Savaşı öncesinde İngiltere’nin
Osmanlıya yaptığını, bu dönemde İtalya’nın da Türkiye’ye yapma ihtimali
mevcuttur.
Askerî Ataşe Albay ELLIOT 15 Haziran 1931 tarihli raporunda İtalyan
Mühendis Albay M.VIOTI’den7 aldığı bilgilere istinaden Türk - Yunan Deniz
Kuvvetlerinin sınırlandırılması protokolü uyarınca Yunan Hükûmetinin hizmet
dışına ayıracağı Lemnos ve Kilkıs gemilerine karşılık, Helli kruvazörü tipinde
2.500 tonluk iki hafif kruvazör siparişinde bulunacağını belirtmektedir. Aynı
protokol kapsamında Türkiye de eşit tonajda iki gemi siparişinde
bulunabilecektir. (NARA, RG 165/925, Naval - General İncrease in Naval
Armanent Grek Navy, 5915,15 June 1931)
Anlaşılan odur ki İtalya Türkiye ile gelişen iyi ilişkileri paralelinde Türk
donanmasını güçlendirmeye çalışırken benzer desteği Yunanistan için de
vermektedir.
Albay ELLIOT’un öngörüleri paralelinde Balkanlarda güçlenmeye
çalışan İtalya’nın teklifleri ile Yunanistan bu dönemde İtalyan fabrikalarına iki
gemi siparişi vermiştir. Yunanistan’ın bu siparişine paralel olarak Londra
Deniz Konferansı’nda deniz unsurlarına getirilen kısıtlamaların kaldırılması
görüşmeleri devam ederken İtalya ziyaretinde bulunan Donanma
Komutanlığı Sekreteri Mehmet Ali’ye (DALAY) İtalya için inşa edilen iki
muhribin de Türk Hükümetine satılması teklif edilmiştir. Deniz
Müsteşarlığınca kabul edilen ve sonradan Zafer ve Tınaztepe adı verilecek
bu iki muhribin gemi inşa kontrolünü İtalya Bahriye Nezareti kendi üzerine
almıştı. Bu yapı ile kontrol bakımından bir Türk - İtalyan iş birliği meydana
gelmişti. (LDGAM, Türk Deniz Kuvvetleri Tarihçesi 1923 - 1935: I - 62)
Donanmanın Yeniden Yapılandırılması
Albay ELLIOT, Genelkurmay Başkanlığının bu gemilerin alımından
sonraki yapılanma programının gelecekteki Türk - Yunan ilişkilerini ne
şekilde etkileyeceğini o an için söylemenin mümkün olmayacağını
belirtmektedir. Bu değerlendirmeye ek olarak “Türkiye’deki ilginç bir noktanın
da Mareşal Fevzi ÇAKMAK’ın Birinci Dünya Savaşı’ndan kaynaklanan
gerekçeler ile deniz subaylarına olan güvensizliği” olduğuna değinmektedir
[NARA, RG 165/925, Present Naval Establishment - Miscellaneous. The
Turkish Navy, 5968 (22 September 1931)].
7
Albay M. Vioti İtalyan kraliyet donanmasından emekli olan ve Türk donanmasına iki adet
torpido botu inşa eden Ansaldo Şirketinin temsilcisidir. M. Vioti Türk Hükûmetinin iki muhrip ve
iki denizaltı için sekiz aylık dönemde ödemesi gereken iki milyon sterlinin finansman sorunlarını
görüşmek üzere Ankara’ya gelmiştir. 1931 - 1932 yılında donanma bütçesi 6.297.000 TL’den
8.700.000 TL’ye çıkartılmıştır. Bu artışın 2.000.000 TL’si İtalya’da inşa edilen gemilerin geri
ödemesi, kalanı da Yavuz’un masrafları içindir.
95
Gerçekten de Cumhuriyet sonrasında hurda gemilerden oluşan
donanmaya sahip genç deniz subayları uzun yıllar seslerini üst kademelere
iletememişlerdir. Bunun ana nedeni de başta Genelkurmay başkanı olmak
üzere Kurtuluş Savaşı’nda ordulara kumanda eden söz sahibi komutanların
donanmaya olan güvensizliğidir. Albay ELLIOT 9 Eylül 1931 tarihli istihbarat
raporunda 1930’lu yılların başlarında dahi donanmaya olan güvensizliğin
ana nedenini “önceki yıllarda yapılan savaşlardaki donanmanın başarısızlığı
ve ülke savunmasında kara kuvvetlerinin esas alınmasına” bağlamaktadır.
[NARA, RG165/924, Naval - General. Turkish Naval Building Program,
İstanbul, 5964 (3 Eylül 1931)]
Buradan da anlaşılacağı üzere, donanmanın yeniden yapılanma
programı kâğıt üzerinde Yunan filosundan daha üstün bile olsa, ülkenin
güvenliğini sağlama konusunda Genelkurmay ümidini kara kuvvetlerine
bağlamıştır.
Bu güvensizlik nedeniyle de Birinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu
gibi Cumhuriyet döneminde de donanma personeline eğitim verilmesi
amacıyla emekli Alman subaylardan oluşan bir heyetin getirtilmesi
konusunda Genelkurmay başkanı ısrarcı olmuştur. Mart 1926’da Alman
imparatorluk bahriyesinde görev yapmış, Amiral Von GAGERN
başkanlığında iki yarbay, iki binbaşı, iki yüzbaşı ve üç astsubaydan oluşan
on kişilik seyir, top, torpido, makine, telsiz ve cephane uzmanlarından teşkil
bir danışman heyeti Türkiye’ye getirilmiştir.8 İki yıllık sözleşme yapılarak
göreve başlayan heyete Birinci Dünya Savaşı’ndan alınan dersler
kapsamında komuta yetkisi verilmemiş, heyetin asli görevi Donanma
komutan vekiline danışmanlık ve donanmanın eğitim seviyesinin artırılması
olarak belirlenmiştir. [ATASE, Tarihçe Koleksiyonu (Dz.K.K.), 1, Dz.K.K.
Tarihçesi (1923 - 1935), 1 - 62]
Adatepe ve Kocatepe muhripleri ile Sakarya ve Dumlupınar
denizaltılarının9 inşasına Ocak 1930’da Türk subay heyetinin nezaretinde
başlanmıştır. Heyette görevli gemi inşa mühendisi Ütğm. Ata (NUTKU)
muhripler üzerinde yaptığı incelemelerde gemilerde denge problemleri
olduğunu tespit etmiştir. (Büyüktuğrul, 2006: 100)
Kocatepe ve Adatepe’nin tersane çıkış tecrübe seyirlerinde
şartnamedeki 43 mil10 sürati yapamadığının görülmesi üzerine Ankara
Hükûmetinin sözleşmeyi iptal etmesinin gündeme geldiği günlerde, gemilerin
tahminen 30 Haziran 1931’de teslim alınacağı haberleri yabancı basında yer
8
Bu dönemde Yunan donanmasının da İngiltere donanmasından eğitim desteği aldığı Yunan
Proia gazetesinde 15 Ocak 1931 tarihinde yayımlanan haberden anlaşılmaktadır. Haberde,
Yunanistan İngiliz Deniz Heyeti Başkanlığına İngiliz Albay Hollant’ın tayin edildiği
bildirilmektedir. (LDGAM, 1931-22, 61, 1.)
9
Dumlupınar mayın, Sakarya ise hücum denizaltı gemisi olarak inşa edilmiştir. (Metel, 1960:
53.)
10
Alb. Elliot muhriplerin şartnamedeki süratlerini bazı raporlarında 42, bazı raporlarında 43 mil
olarak belirtmiştir.
96
almaktadır. [NARA, RG 165/925, Present Naval Establishment Miscellaneous. Rejection of Two Torpedo Boats Ordered From İtaly, 5917
(17 June 1931)]
Gemilerin Tesliminde Yaşanan Sorunlar
Alb. ELLIOT, İtalyan Deniz Ataşesi Albay SECCHI’den aldığı bilgilerle
gemilere ait son gelişmeleri 25 Haziran 1931 tarihinde şu şekilde
aktarıyordu: Türkiye’nin İtalya’ya verdiği asıl sipariş dört destroyer, iki
denizaltı ve üç hücumbottan oluşmaktadır. Her biri 1.600 tonluk ve 42 deniz
mili sürate sahip muhriplere Kocatepe ve Adatepe isimleri verilmiştir.
Sestri’de, Cantieri Tirene firması tarafından inşa edilmekte olan 1.200 tonluk,
36 deniz mili sürat yapabilen İtalyan Froccia tipi muhriplere Zafer ve
Tınaztepe isimleri verilmiştir. Bu gemiler ekim ayı civarında; Manfalcone
Cantieri Navale Triestino’da inşa aşamasında olan Sakarya ve Dumlupınar
denizaltıları eylül ayı civarında Türkiye’ye teslim edilecektir. Venedik’te
SVAN Association tarafından inşa edilen Doğan, Martı ve Denizkuşu
hücumbotları tamamlanmıştır. Şartname gereğince hücumbotlar 34 deniz
mili sürate sahip olmaları gerekirken yapılan her türlü değişikliğe rağmen 32
deniz mili süratin üzerine çıkamamışlardır. Türk Hükûmeti bu gemileri
şartname hükümleri tam olarak sağlanamadığından daha ucuz bir fiyata
almak istemektedir. Amerikan Elco botlarıyla aynı özellikte olan bu botların
yeterli hıza ulaşmamasındaki esas neden, orijinalde botların bir adet 700
beygir, iki adet 500 beygir ana makinesi varken bu botlara İtalyan
tersanelerince üç adet 500 beygirlik ana makine monte edilmesinden
kaynaklanmaktadır. [NARA, RG 165/925, Present Naval Establishment Miscellaneous. Naval Vessels Ordered From İtaly for Turkish Navy., 5921
(25 June 1931)]
Türk Millî Savunma Bakanlığınca reddedilen hücumbotların düşük bir
fiyatla tekrar kabul edilmesi için İtalyan Bankacılar Grubu Temsilcisi olarak
Albay M. VIOTI tarafından Eylül 1931’de bakanlık nezdinde girişimde
bulunulmuştur. [NARA, RG 165/925, Present Naval Establishment Miscellaneous. The Turkish Navy, 5968 (22 September 1931)]
Yayılmacı İtalyan politikasına karşı İtalya’nın Türkiye için sipariş aldığı
gemiler Avrupa ülkelerince yakinen takip edilmekteydi. 1 Mart 1931’de
Chicago Daily Tribune gazetesinde yayımlanan haberde Fransa’nın
Akdeniz’deki deniz üstünlüğünü ele geçirmek isteyen İtalya’nın Türk
donanması için inşa ettiği muhriplere el koyacağı belirtilmektedir.
Gemilerin Teslim Alınması
1929 dünya ekonomik krizi İtalya’nın zaten zayıf olan finansal yapısı
nedeniyle Türkiye için inşa edilen gemilerin inşasını da yavaşlatmış, gemiler
şartnamede belirtilen tarihlerde teslim edilememiştir. İlk iki muhrip olan
97
Kocatepe ve Adatepe 1931 baharında teslim edilmeleri gerekirken denge
problemleri nedeniyle teslim gecikmiştir. Teslim aşamasında bile problemleri
tamamen giderilemeyen muhriplerin alınmasını İngiliz büyükelçisi şu şekilde
belirtmektedir: İsmet Paşa’nın Yunanistan ve Macaristan ziyareti dönüşünde
onunla eş zamanlı buluşabilmek için iki muhrip, atış kontrol sistemi monte
edilmeksizin İtalya’dan ayrılmıştır… Gemilerin tecrübe seyirlerindeki
olumsuzluklar nedeniyle Türk donanma uzmanlarının yaptıkları tüm itirazlara
rağmen Başbakan politik nedenlerden dolayı gemilerin alınmasına karar
vermiştir.
Ekonomik olarak çok güçlü olmayan İtalya, 1929 ekonomik krizinin de
etkisiyle gemi inşa faaliyetini yavaşlatmıştır. 1931’de teslim edilmesi gereken
Zafer ve Tınaztepe muhriplerinin teslimi ancak Başbakan İsmet Bey’in
(İNÖNÜ) Mayıs 1932’deki Roma ziyareti sonrasında 6 Haziran 1932’de
yapılabilmiştir.
Sonuç
İtalyan gemilerinin envantere alınması11 ve Yavuz’un onarımının
tamamlanması ile Cumhuriyet donanmasının eğitim donanmasından savaş
donanmasına geçişi sağlanmıştır. Bu tarihte yeniden teşkilatlanan
donanmanın hızı saatte 12 milden 42 mile, topların etkili menzili 6
kilometreden 16 kilometreye çıkmış; donanma, çağının modern atış kontrol
sistemlerine kavuşmuştur. (Büyüktuğrul, 1973: 27 - 28)
Envantere giren yeni gemiler ve Yavuz muharebe kruvazörünün
onarımının tamamlanması ile birlikte deniz askerî gücü artan donanmanın
yeniden teşkilatlandırılması ihtiyacı ortaya çıkmış, 1931 yılında donanmada
mevcut tüm gemiler Harp Filosu Komutanlığı çatısı altında
teşkilatlandırılmıştır.
1930’lu yılların ortalarından itibaren yayılmacı politikaları nedeniyle
İtalya ile yollarını ayıran Türkiye, İngiltere’ye yakınlaşmıştır. İzlenen bu yeni
dış politika paralelinde Cumhuriyet donanması ilk resmî ziyaretini 1936
yılında Malta’ya yapmıştır. Türkiye için bir çeşit güç gösterisi olan bu
ziyaretin en ilginç tarafı da Malta’yı ziyaret eden gemilerin büyük
çoğunluğunun İtalya’da inşa edilen gemilerden oluşmasıdır.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında artan komünizm tehdidi karşısında
Türkiye’nin NATO’ya girişi ile yeniden teşkilatlanan ve modernleşen
donanma, bu döneme kadar İtalya’dan alınan gemilerle hem dış tehditlere
11
Türk Deniz Kuvvetlerinde borda numarası uygulamasına NATO’ya giriş süreci sonrasında
başlandığından bu dönemde su üstü gemilerinin tanınması maksadıyla isminin baş harfi gemi
bordasına yazılmaktadır. Hücumbotlarda Doğan ve Denizkuşu ‘D’ harfi ile başladığından
Denizkuşu’na ‘K’ harfi uygulanmıştır. (Güvenç, 2005: 24, 67)
98
karşı caydırıcı bir güç olarak kullanılmış hem de personelin belirli bir harbe
hazırlık eğitim seviyesini muhafaza etmesi sağlanmıştır.
Kaynaklar
A. Arşivler
NARA (National Archives and Records Administration/ABD)
LDGAM (Lalahan Deniz Genel Arşiv Müdürlüğü)
ATASE Daire Arşivi
B. Süreli Yayınlar
BARLAS, Dilek (2001); “Akdeniz’de Hasmane Dostlar: İki Dünya
Savaşı Arasında Türkiye ve İtalya”, Doğu - Batı Dergisi, S 14, İstanbul.
BARLAS, Dilek (2000); “ATATÜRK Döneminde Türkiye’nin Balkan
Politikası”, Üçüncü Uluslararası ATATÜRK Sempozyumu Bildirileri, S II,
Ankara.
BARLAS, Dilek (2004); “Friends or Foes? Diplomatic Relations
Between Italy and Turkey”, International Journal of Middle East Studies, C
36, S 2, Cambridge.
BARLAS, Dilek - GÜVENÇ, Serhat (2002); “To Build a Navy with the
Help of Adversary: Italian - Turkish Naval Arms Trade, 1929 - 1932”, Middle
Eastern Studies, C 38, S 4, Arizona.
BÜYÜKTUĞRUL, Afif (1973); “Türkiye Cumhuriyeti Donanmasının
Ellinci Yılı”, Deniz Kuvvetleri Dergisi, C 79, S 483, Ankara.
GÜVENÇ, Serhat - BARLAS, Dilek (2003); “ATATÜRK’s Navy
Determinants of Turkish Naval Policy, 1923 - 1938”, International Journal of
Strategic Studies, C 26, S 1, Cambridge.
ÖNDEŞ, Osman (1974); “ATATÜRK’ün Deniz Gezileri ve Cumhuriyet
Donanması”, Hayat Tarih Mecmuası, C I, S 4, İstanbul.
C. Basılı Eserler
ARI, Kemal (1995); Büyük Mübadele, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,
İstanbul.
ARMAOĞLU, Fahir (2005); 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, İstanbul.
BÜYÜKTUĞRUL, Afif (2006); Büyük Atamız ve Türk Denizciliği, Deniz
Kuvvetleri Yayınları, İstanbul.
GENCER, Ali İhsan (2001); Bahriyede Yapılan Islahat Hareketleri ve
Bahriye Nezaretinin Kuruluşu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
GÜVENÇ, Serhat (2005); Reşadiye ve Sultan Osman Savaş
Gemilerinin Öyküsü, Deniz Kuvvetleri Yayınları, İstanbul.
99
KALAYCIOĞLU, Ömer (1990); Denizaltı ve Filomuz, Deniz Kuvvetleri
Yayınları, Ankara.
METEL, Raşit (1960); Türk Denizaltıcılık Tarihi, Deniz Kuvvetleri
Yayınları, İstanbul.
TUNABOYLU, İskender (2006); Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yavuz
(Goeben) Zırhlısı, Deniz Kuvvetleri Yayınları, İstanbul.
100
RESİMLER12
12
(Em.) Dz.Kur. Alb. Raşit Metel fotoğraf arşivinden alınmıştır.
101
102
Tınaztepe, Zafer ve Kocatepe Limanda
İzmir’in Düşman İşgalinden Kurtuluşunun Yıl Dönümünde Donanmanın İzmir
Limanı Ziyaretinde
Adatepe, Zafer ve Tınaztepe
103
Tınaztepe Seyirde
Kocatepe Alargada Demirli
104
Yavuz Kruvazörü ile Martı Hücumbotu İzmir Limanı’nda.
Sakarya Denizaltı Gemisinin Denize İndirme Töreni.
105
Denizkuşu Hücumbotu
Doğan Hücumbotu
106
MARTI Hücumbotu
107
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN ÇAĞI YAKALAMA MÜCADELESİNDE
ÖNEMLİ BİR ADIM: “DEMİR YOLLARI”
Osman YALÇIN•
Öz: Anadolu’da başlayan Millî Mücadele yıllarında demir yollarına büyük ihtiyaç
duyulmuştur. Demir yolları, Ankara yönetimi tarafından yeniden yapılandırılmıştır. ATATÜRK
demir yolunu gelişmenin temel unsurlarından biri olarak görmüştür. Bu nedenle, ATATÜRK
döneminde demir yolu önemli gelişme göstermiştir. Osmanlı Devleti’nden kalan ortalama 4.136
kilometre uzunlukta hatlar bulunuyordu ve bunların önemli bir kısmı da yabancılar tarafından
işletilmekteydi. Türkler, kendi ülkelerinde yabancıların işlettiği sistemlerden oldukça pahalı
yararlanabilmekteydi.
ATATÜRK döneminde, buna 3.208 km daha ilave demir yolu yapılmıştır. Yıllık ortalama
yapılan hat uzunluğu 200 km olmuştur. Daha sonraki yıllarda maalesef bu süreç işletilememiştir.
Türkiye, son 70 yıldır kara taşımacılığına ağırlık vermiştir. Oysa 3 tarafı denizlerle çevrili olan,
nehirleri ve gölleri bulunan bir ülkenin buralardan yararlanması gelişmenin önemli bir unsurudur.
Deniz taşımacılığı ile birlikte önemli bir saha da demir yolu olmak durumundadır. Bugün Türkiye,
12.000 km demir yoluna sahiptir. Son yıllarda tekrar demir yoluna önem verilmesi oldukça
olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Demir yolunun gelişmesi için ihtiyaç duyulan
güç, yalnızca millî çıkarların gözetilmesidir.
Anahtar Kelimeler: Demir Yolu - Osmanlı İmparatorluğu - II. Abdülhamit - ATATÜRK –
Cumhuriyet.
AN IMPORTANT STEP FOR THE REPUBLIC OF TURKEY IN THE
STRUGGLE OF CATCHING UP WITH THE AGE: “RAILWAYS”
Abstract: There was a great need for railways in the years of National Struggle that had
started in Anatolia. Railways were restructured by the government of Ankara. ATATÜRK
considered railways as one of the basic elements of development. Therefore, railways recorded
significant improvement in the time of ATATÜRK. There were 4.136 km long railway lines
remaining from the Ottoman State and an important part of them were run by foreigners. The
Turks could only benefit from those systems, which were run by foreigners in Turkish territories,
at a very expensive cost.
In the time of ATATÜRK, 3.208 km long railway lines were added to the existing ones.
The average length of the lines constructed per year was 200 km Unfortunately; this process
could not be sustained in subsequent years. Turkey has concentrated mostly on road
transportation in the last 70 years. However, a country that is surrounded by seas on 3 sides
and that possesses rivers and lakes should take advantage of these sources as an important
element of development. Railways should be as important as naval transportation. Today, there
are 12.000 km long railway lines in Turkey. The increasing importance attached to the railways
in recent years is evaluated as a favorable development. The only necessary way of improving
the railways is to protect national interests.
Key Words: Railway - The Ottoman Empire - Abdulhamid II - ATATÜRK - Republic
Türkiye Cumhuriyeti’nin Çağı Yakalama Mücadelesinde Önemli
Bir Adım: “Demir Yolları”
1. Giriş
Türkiye’de en çok çalışılan alanlardan biri demir yoludur. Bu alanda
oldukça fazla bilimsel eser verilmiştir. Osmanlı arşivi katalog taraması
yapıldığında binlerce belge olduğu anlaşılmaktadır. Keza Cumhuriyet arşivi
de oldukça zengindir. Yine demir yolunun hemen her kütüphanede bulunan
•
Dr.Hv.Öğ.Yb. Hava Harp Okulu Komutanlığı Öğrenci Alay Komutanlığı ERDGE Şb. Md.
109
süreli yayınları tarihî süreci anlatan bilgileri vermektedir. Demiryolları Genel
Müdürlüğünün ülkenin her tarafına yayılmış açık müzeleri, tesisleri, hizmet
alanları ve 150 yıllık tarihi de bu alanda önemli bir hazinedir. Kütüphanelerde
yer alan kaynaklar ile de demir yolu tarihine ulaşılabilinmektedir. Kısa tarihi
ve güncel boyutu ile Türk demir yolu sistemi hayatın tam ortasındadır. Bu
makalede hayatın bir parçası olan demir yolu tarihi yeniden yazılmayacaktır.
Çalışmanın böyle bir iddiası bulunmamaktadır. Ancak geçmişten günümüze
önemli olduğu herkes tarafından bilinen ve ifade edilen demir yolu ne oldu
da arzu edilen seviyeye getirilemedi? Millî Mücadele’nin kazanılmasında
önemli roller üstlenen, üniter yapının korunmasında etkili bir unsur olan ve
ekonomik kalkınmada ayrı bir ehemmiyeti olan sistemin mütareke
sonrasından itibaren durumu incelenmeye çalışılacaktır. Beklenen sonuç ise
“Neden kırılmalar yaşandı?” sorusuna cevap bulmaya yönelik olacaktır.
Çalışmada dünyada oldukça hızla yayılan rayların Osmanlı ve
Cumhuriyet Türkiye’sinde neden istenen seviyede gelişemediğinin cevabı
tartışılmıştır. Yapılan çalışmaların 170 yıllık süreçte nasıl bir dönüşüm ve
mantık ile yürütülmeye çalışıldığı incelenmiştir.
2. Demir Yolu ile Osmanlı İmparatorluğu’nun İlgilenmesi
Batı’da inşaatına 1825’te başlanan demir yolu ilk 20 yılında 100.000
km’ye, 1910 yılına gelindiğinde ise 1.000.000 km uzunluğa ulaşmıştır.
(Tevfik,1930:1) Batı dünyasından bir süre sonra Osmanlı Devleti’nin ilgi
alanına giren demir yolu, kısa sürede devletin önemli politikalarından biri
hâline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin demir yolu yapımı projelerine Batılı
ülkeler ilgi göstermiştir. Diğer taraftan Batılı ülkeler etki alanına almak
istedikleri coğrafi alanlar üzerinde faaliyet göstermişlerdir. Bunun sonucu
olarak bölgeler arasında etkin bir bağlantı kurulamamış, daha ziyade
birbiriyle bağlantısı olmayan demir yolu hatları ortaya çıkmıştır. Osmanlı
İmparatorluğu’nda demir yolu hattını Avrupalı ülkeler teşvik etmişler ve bu
kapsamda İzmir - Aydın hattı 1862’de hizmete girer. 1863 yılında İzmir Kasaba hattı ise yine bir İngiliz şirketine verilir. İngilizler henüz Süveyş
Kanalı Projesi’nin bile olmadığı bir zamanda Osmanlı ülkesi üzerinden
Hindistan’a seri ve ekonomik ulaşmanın planlamasını yapmaktaydılar.
(DMY109-110,1934: 58).
Demir yolu sistemi XIX. asırda dünyada teknolojik gelişmede önemli
bir adımdı. Gelişmiş ülkeler bu teknolojiyi üretmekte ve satmaktaydı.
Osmanlı İmparatorluğu gelişmeyi takipte ilk zamanlar adımlar atmamışsa da
1860’lardan itibaren oldukça istekli davranmıştır. İzmir - Manisa hattı
İngilizlerin Sivastopol’a döşedikleri hattın satın alınarak döşenmesi ile
gerçekleştirilmiştir. Demir yolu yapımında yaşanan hızlı gelişme ve dönemin
önemli bir teknolojik safhası olması nedeniyle dünyada hızlı demir yolu
yapımı başlamıştır. Bunun sonucu olarak demir yolu yapımında kullanılan
malzemeler ile devletler istedikleri zaman istedikleri şirkete hemen ray
üretimi yaparak demir yolunu işletmeye açtırmaktadır. (BOA, D. 180, G. 58).
Osmanlı İmparatorluğu tarafından, demir yollarının yapımında kullanılan
110
malzemeler yurt dışından getirildiğinden, yurda giriş yapan bu
malzemelerden gümrük resmi alınmamıştır. Demir yolu hizmete girdikten
sonra vergilendirme uygulanmıştır. Bu durum Osmanlı İmparatorluğu’nun
demir yolu yapımını teşvik için uygulamış olduğu özendirici tedbirlerden
olmuştur. (BOA, D. 403, G. 82) Demir yolları için ihtiyaç duyulan malzemeler
İngiltere, Fransa, Almanya ve Belçika fabrikalarından imal ettirilmiştir.
Malzeme üretim aşamasında ise takip ve üretimi yerinde görmek maksatlı
olarak subaylar gönderilmiştir. (BOA, D. 456, G. 35) Osmanlı İmparatorluğu
demir yolu hat boylarını, iskân politikasında yeni yerleşim yerleri olarak
kıymetlendirmiştir. Savaşlar nedeniyle Osmanlı ülkesine gelen muhacirler
hat boylarında kurulan yerleşim yerlerine iskân edilmişlerdir. (BOA, D. 530,
G. 36) Bu, oldukça önemli bir yaklaşımdı. Almanlar da ileride imtiyazını
aldıkları Berlin - Bağdat demir yolu hattı çevresine Alman vatandaşlarını
yerleştirmek isteyecektir.
Osmanlı İmparatorluğu ilk başlarda Avrupa Türkiye’sinde yapılan
demir yollarını Rumeli demir yolları olarak tanımlamıştır. Daha sonra bu
hattın ismi Şarki demir yolları olarak değiştirilmiştir. (BOA, D. 379, G. 28351)
Bu hattın imtiyaz süresi 1957 yılına kadar olmasına rağmen millîleştirilerek
işleten firma ile uzlaşılmıştır. (Cumhuriyet Gazetesi, Ek-6) Osmanlı
Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne intikal eden demir yolu hattı 4.000 km
civarındadır. (Sarc - Mazrui, 1983: 352; Acun vd., 2009: 210) Anadolu’da
Millî Mücadele başladığı zaman, toplamda 8.000 kilometreyi bulan Osmanlı
demir yollarının ancak 1.000 kilometresi Millî Mücadele sınırlarında
bulunuyordu. Bu hatlar; 118 km Osmaneli - Eskişehir, 268 km Eskişehir Ankara, 434 km Eskişehir - Konya ve 237 km Konya - Ulukışla hatlarından
oluşmaktaydı. (Acun vd., 2009: 210) Savaşın ilk yıllarında lokomotif ve
vagon sayısı az miktarda olmasına rağmen zamanla bu sayı artmış ve
taşıma kapasitesi artmıştır. TBMM Hükûmetinin 19 Temmuz 1920 tarih ve
693 sayılı uygulamasıyla Anadolu Osmanlı Demir Yolu Şirketine el konulmuş
ve çalışanları hükûmetin memuru olarak kabul edilmiştir. (Acun vd., 2009:
210) Bu hatlarda 280 lokomotif, 720 yolcu vagonu ve 4.500 yük vagonu
Ankara Hükûmetine kalmıştır. Hatlardan Edirne - İstanbul hattı İngiliz,
Fransız ve İtalyanların; İstanbul - İzmir - Eskişehir - Ankara hattı kısmen
İngiliz ve Yunanların; Eskişehir - Konya ve Afyon Hattı İngiliz ve İtalyanların;
Mersin - Tarsus - Adana hattı Fransızların; İzmir - Aydın, İzmir - Salihli Alaşehir - Uşak - Afyon ve İzmir - Manisa - Soma - Bandırma hatları
Yunanların işgalinde bulunuyordu. Bu hatlardan (Özkaya vd.,2002: 306, 307)
Millî Mücadele yıllarında kısmen yararlanılabilinmiştir. Millî Mücadele
yıllarında Konya - Afyon - Eskişehir hattından kısmen yararlanılırken
Sakarya Savaşı’nda yalnızca 80 km’lik Polatlı - Ankara hattından
yaralanılabilmiştir. Oysa Yunanlar 4.136 km’si Türkiye sınırlarında bulunan
hatlardan oldukça fazla yararlanmışlardır. Bu hatlardan yararlanmak
suretiyle İzmir’den Polatlı’ya kadar daha kolay gelebilmişlerdir. 3 yıl
süresince demir yolu hatlarından yararlanmak suretiyle Türk yurdunun bir
111
bölümünü işgal altında tutmuşlardır. Ankara Hükûmeti ise demir yollarından
yararlanmak için özel bir çaba içinde olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde paralel hatlar şeklinde oluşturulan
hatlar (BOA, Hrt., G. 01037, 01104, 00372; Ek-3 - 1, 3 - 2; Ek - 4), ilgili
ülkenin etki alanına göre döşenmişti. Batı Avrupalı ülkeler kendi ekonomik ve
ticari alanlarına göre hat imtiyazı alarak döşemiştir. (Berkes, 2012: 365;
Metin, 2011: 17; DYM 109 - 110, 1934: 44) Bunun istisnası olan Bağdat
Demir Yolu Projesi; Türkiye’nin askerî ve ekonomik, Almanya’nın ise pazar
elde etme isteğinin kesiştiği bir proje olmuştur. Projenin oluşmasında,
Almanya’ya verilmesinde ve şirketin seçilmesinde Sultan II. Abdülhamit etkili
olmuştur. Sultan II. Abdülhamit’in desteklediği projeye gelişmiş ülkelerden
Rusya, İngiltere ve Fransa şiddetle karşı çıkmıştır. (Metin, 2001: 16, 19) Bu
hat Basra’ya kadar uzanmak üzere planlanmasına rağmen İngiltere’nin buna
şiddetli muhalefeti olmuştur. Takiben bölgede Kuveyt krizi çıkarılmış ve
sonuç olarak hattın Basra’ya, İngiltere’ye teminat verilerek uzatılmaması
kararlaştırılmıştır. İngiltere bu kriz ile Kızıldeniz’de daha da güçlü hâle gelmiş
ve Osmanlı İmparatorluğu bölgede olası bir krizi görüşmeler yoluyla
sonuçlandırmıştır. Bağdat demir yolu kriziyle büyük devletlerin ilgilenmesinin
temelinde petrole ulaşma riski ya da gücü etkili olmuştur. İngiltere bu
dönemde Kuveyt ile olan mukavelelerini Osmanlı Devleti’ne onaylatırken
Osmanlı’nın da Kuveyt üzerindeki siyasal gücünü tanımıştır. Almanya ve
İngiltere ise bölgede birçok sahada uzlaşmaya varmış, İngiltere Hindistan
yolunu emniyete almanın yanında İran Körfezi’ne yerleşmeyi başarmıştır.
(Earl, 1934: 627 - 632) Tren yolu ise İngiltere’den Basra’ya kadar bazı
alternatif geçiş hatları ile Basra’ya kadar uzanmıştır. (Ek-9)
Bu dönemde hatlar 99 yıllığına verilmekteydi. İstanbul - Bağdat hattı
da bu süre ile verilmiştir. Şirketler kâr elde edemediği zaman mutlaka
kilometre garantisi gereği miktarı milyonları bulan altın alarak kârlı hâle
geçerlerdi. Çok para alabilmek için de hatları lüzumsuz yere uzatır ve zarar
etmeyi başarırlardı. Eskişehir - Ankara arası da benzeri bir anlayış ile inşa
edilmiştir. (DYM 109 - 110, 1934: 58) Oysa millî servetle yapılan bir yatırım
her zaman kâr etmese bile ülke için bir değer ifade eder. İngiltere kralının bu
projeye yatkın davranmasında, 93 Harbi’nden sonra İngiltere’nin 100 yıldır
devam ettirdiği politikasını bırakmasının önemli etkisi bulunmaktaydı.
Osmanlı Devleti artık varlığından ümit kesmiş olan İngiltere’ye karşı güçlü bir
müttefike ihtiyaç duymaktadır. Ne var ki Osmanlı Devleti’nin bu projesine
karşı İngilizler tepki göstermişler ve Fransa’yı ziyaret ederek Bağdat Demir
Yolu Projesi’ne karşı engel çıkarmak için kendi aralarında görüşmeler
yapmışlardır. (Metin, 2011: 22) Bu projenin en önemli farkı, diğer imtiyazlar
ilgili ülkenin hinterlandına göre planlanırken Berlin - Bağdat demir yolu
Anadolu’nun tam ortasından geçmektedir. (Berkes, 2012: 365) Bu hat diğer
ülkelerin menfaatlerine karşı önemli bir tehdit olarak algılanmıştır.
3. Millî Mücadele Yıllarında Demir Yolu
112
Osmanlı Devleti, Birinci Cihan Harbi’nde bütün cephelerde ağır
yenilgiler almış ve Mondros Ateşkes Anlaşması ile yenilgiyi kabullenerek
kesin barış anlaşması için İtilaf devletlerinin taleplerini beklemeye
başlamıştır. Mondros Mütarekesi sonrası iyimser bir hava oluşmuş ve
Osmanlı İmparatorluğu’nun fazla bir kaybı olmayacağı değerlendirmesi
yapılmaya başlanmıştır. Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Bey’in (ORBAY)
mütarekenin imzası dönüşü açıklamaları da bu yöndedir. Ne var ki kısa süre
içinde bu beklentilerin anlamsız olduğu hemen görülmeye başlamıştır.
Yıldırım Orduları Grubu Komutanı Mustafa Kemal Paşa, dönemin Sadrazamı
Ahmet İzzet Paşa’ya gönderdiği raporda İtilaf devletlerinin her isteğine boyun
eğilmesiyle memnun edilemeyeceklerini bildirir ve işgal talepleri karşısındaki
pasif durumu tenkit eder. İskenderun’a vaki İngiliz işgalini kabul
etmeyeceğini bildirir. Takiben İstanbul Hükûmeti, Mustafa Kemal’in
komutasındaki Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığını lağvederek Paşa’yı
İstanbul’a davet eder. Mustafa Kemal 13 Kasım 1918’de 62 gemiden oluşan
işgal donanmasının arasından rıhtıma çıkarken, “Geldikleri gibi giderler.”
sözü tarihte oldukça önemli bir tespittir.
İtilaf devletleri ise diğer İttifak güçleri ile kısa vadede barış anlaşması
imzalamış olmalarına rağmen Osmanlı Devleti üzerindeki kesişen çıkarları
ve kısa sürede başlayan Türk millî direnişi sebebi ile anlaşamıyorlardı. Kendi
aralarında ise anlaşamamalarının bir sonucu olarak Güneydoğu Anadolu
illeri önce İngilizler tarafından işgal edilirken, takiben Fransızlara verilmiştir.
Keza İtalyanlara vaat edilen Batı Anadolu’nun, gizli anlaşma Rus Çarlığı
tarafından onaylanmadığı gerekçesiyle Yunanlara verilmesi savaşın hemen
sonralarında yaşanan önemli kırılmalardan olmuştur. Galiplerin Türkiye
hakkındaki niyetlerini sezen vatanperverler, halkın direnişini doğru
algılamıştır. Bu durum savaşın içinden çıkıp gelen savaşçı liderlerin Millî
Mücadele’ye hazırlanmasına fırsat sağlamıştır. Yine Anadolu Hareketi, İtilaf
güçleri arasındaki ayrılık rüzgârının yerine, Bolşevik Devrimi’nin rüzgârını
Batı’ya bir koz olarak kullanmayı siyasal olarak başarmıştır.
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Anadolu hareketine başlarken
demir yolunun kontrol altına alınması ehemmiyet arz ediyordu. Heyet-i
Temsiliye, İstanbul’un işgali sonrası demir yolunu kontrol altına alma
politikasına önem vermiştir. 20. Kolordu Komutanlığının “Şimendifer Hududu
Askerî Müfettişliğine” 23.03.1920 tarihli emrinde Anadolu hattının
Haydarpaşa - Arifiye hattı dışında kalan kısmının ve Bağdat hattının askerî
makamların gözetimi altında işletileceği bildiriliyordu. Hatta bununla da
yetinilmeyerek Büyük Millet Meclisinin 19.07.1920 tarihli kararı ile söz
konusu hatlar fiilen işletilmeye başlanmıştır. (Tekeli - İlkin, 2001: 126;
Yıldırım, 2001: 23).
Mondros Ateşkes Anlaşması ile İtilaf devletlerinin demir yollarını
kontrol altına alacağı kararlaştırılmıştır. Denetim altına alınmayan Anadolu
demir yollarının, Büyük Derbent İstasyonu’ndan Ankara’ya kadar olan
kısmıyla, Bağdat Demir yollarının Konya - Pozantı kısmından
yararlanılmıştır. (Gürel, 1980: 538 - 544).
113
Ankara’da kurulmuş olan yönetim ekonomik hayatın canlanması için
ulaşımın gelişmiş olması gerektiğine inanmakta ve bu alanda gerekli
adımları atmakta tereddüt göstermemekteydi. Mustafa Kemal Paşa,
“Ekonomik hayatın faaliyet ve canlılığı, ancak ulaştırma vasıtalarının,
yolların, trenlerin, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır.” (ATATÜRK,
1. Kit., 1982: 92; ATATÜRK, 1. Kit., 1984: 443) değerlendirmesini yaptığında
Millî Mücadele devam etmekteydi.
Millî Mücadele’nin devam ettiği yıllarda, hükûmeti meşgul eden bir
diğer demir yolu sorunu Chester Projesi’nin yeniden gündeme gelmesi
olmuştur.1 Bu proje sıkıntılı günlerde Büyük Millet Meclisini oldukça meşgul
etmiştir. Bir kısım güçler ve özellikle Batılılar projeye karşı çıkmışlar, projenin
ülkelerinin haklarını ihlal ettiğini iddia etmişlerdir. Projeyi, Kemalistlerin Lozan
öncesi Batıya karşı ABD (Amerika Birleşik Devletleri) kamuoyunu kazanma
siyaseti olarak değerlendirilenler olmuştur. (Bilmez, 2001: 165 - 175; Bilmez,
2000: 280 - 366) ABD, yükselen bir güç olmakla birlikte henüz uyguladığı
izolasyon politikasından vazgeçip geçmeme konusunda ve dünya ile
ilişkilerinde bir yöntem seçmiş değildi. Bu anlamda politik olarak tercih
değişikliği için bir çeyrek asır daha geçmesi gerekmiştir. ABD, tarihî bir
siyaset değişikliği daha yapmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası Senatör
VANDENBERG’in hazırladığı öneri ile ABD’nin tek tek, bölgesel veya ortak
savunma tedbirlerine katılmasını kongre kabul etti. Vandenberg Kararı
denilen bu değişiklik ile 2 Aralık 1823’ten beri ABD’nin “Monroe Doktrini”
denilen izolasyon politikasından vazgeçmiş ve yüzünü eski dünyaya
dönmüştür. (Yalçın, 2008: 176; Yalçın, 2009: 157) Millî Mücadele’yi idare
eden liderler ABD’nin, sömürgeci Batılı ülkeler karşısında net bir politikası
olmadığı bir dönemde ABD kartını kullanmak istemişlerdir. Sovyetler Birliği
liderleri ile sıkı ilişkilerde bulunmanın temelinde de millî çıkarların tesisi için
yararlanma stratejisi vardır.
1
Amerika 1870 - 1896 yılları arasında misyonerlerinin ve kiliselerinin 100.000 Amerikan doları
zararını Osmanlı Devleti’nden talep etmiştir. Bu maksadın gerçekleşmesi ve Amerikan
görevlilerine moral için İstanbul Maslahatgüzarı Llyod Griscom’un da teklifi ile bir Amerikan
gemisi Osmanlı kara sularında gözükmüştür. Bu gemi bir Amerikalı yüzbaşının komutasındaydı.
ABD Donanmasına ait U.S.S.Kentucky’nin kaptanı Colby Mitchell Cherster’dir. Osmanlı
Devleti’nin başında Sultan II. Abdülhamit bulunmaktadır. Amerikalı Kaptan Yüzbaşı Chester ve
ekibi, Osmanlı Devleti’nde beklemedikleri bir ilgi görürler. Sultan II. Abdülhamit heyete mahsus
akşam yemeği vermiş ve Amerika ile ilişki kurmaktaki iyi niyetlerini bildirmiştir. Bu ilgiden çok
etkilenen Chester, daha sonra iki devlet arasında güçlenen ilişki ve Türklere olan sempatisi
sayesinde 1908 - 1914 arasında Osmanlı topraklarında demir yolu yapımı işine girmek
istemiştir. Ancak bütün girişimlere rağmen hayata geçirilemeyen bu proje savaş sonrası yeniden
gündeme gelmiştir. Başarılı olmayan bu girişim farklı yorumlara neden olurken 1908 yılından
itibaren Osmanlı Devleti’ni, takiben Millî Mücadele ve sonrasında Ankara Hükûmetini uzun süre
meşgul etmiştir. Projeye Amerikan Hükûmeti de sahip çıkmayarak Amerikalı iş adamları kendi
devletleri tarafından yalnız bırakılmıştır. Yine Amerikan iş dünyasından da projenin ciddiyetine
gölge düşürecek açıklama yapılmıştır. Mustafa Kemal Paşa, baba Chester’in oğlu Deniz Yarbay
ABD Deniz Nakliyet Kurulunun Türkiye temsilcisi Arthur Chester ile görüşmeler yapmıştır.
Bülent Can Bilmez; Demir Yolundan Petrole Chester Projesi, Tarih Vakfı Yay, İstanbul, 2000, s.
113 - 115, 218.
114
İstiklal Savaşı’nın özel şartları içinde Ankara Hükümeti, Chester
Projesi’ne ilgi duymuştur. Şirket hükûmetten kilometre garantisi ve hiçbir
destek talep etmeden Anadolu’dan - Musul ve Kerkük’e kadar uzanan 4.400
km mesafeli demir yolu yapmayı taahhüt etmiştir. Hattın her iki tarafındaki 20
km’lik alanın her türlü bilinen ve bilinmeyen yeraltı kaynaklarını işletmek
üzere 99 yıllığına anlaşma yapılmıştır. Chester Projesi 9 Nisan 1923 gün ve
327 sayılı kanun ile BMM tarafından kabul edilmiştir. (Yıldırım, 2001: 27, 28)
Ankara Hükûmeti aldığı bu kararını savaş sonrasında ülkenin yeniden
yapılandırılması ve dünyada meşruiyetini sağlamlaştırmak için bir fırsat
olarak görmüştür. Millî Mücadele; asırlardır kamplaşmanın yaşandığı bir
dünyada, sömürgeciliğe karşı medeniyetin bir parçası olmak üzere verilen
Doğu dünyasının başarılı direnişidir. Chester Projesi’nin mimarları Osmanlı
Devleti’nde bir etki alanı açmak için bir imtiyaz alma uğraşı içindedir. Oysa
Millî Mücadele yıllarında ise Ankara yönetimi, Chester Projesi’ni Batı
emperyalizmi içinde bir çatlak oluşturabilme ümidiyle kullanmak istemiştir.
Esasen Türkiye’nin paraya olan ihtiyacı, ABD’li firmaların Batılılar gibi
emperyal değil, ticareti ön planda tutmaları ve dış baskıya karşı destek
bulma endişesi projeye sıcak bakılmasını sağlamıştır. (Bilmez, 2010: 215,
216) Aslında bu durum tam Graham FULLER’in, Doğu dünyasının
Batılılaşma değerlendirmesine mütevazı bir uygulamadır. Graham FULLER,
Türkiye’nin son iki yüzyıldır yaşadığı süreci değerlendirmesinde Doğu
dünyasının yüzyıllar boyunca Batı’nın egemen olmasını sağlayan gücün
gerçek “sırları”na vâkıf olmaya çaba harcadığını iddia etmektedir. Tespitinde;
Batılıların, Doğulular kendilerine benzemekte diye hayal kurarken gerçekte
Doğuluların, “Batılılar gibi güçlü olmak” istediklerini belirtmektedir.
“Batılılaşma bir savunma mekanizması olarak geliştirilmiştir.” iddiasında
bulunmaktadır. (Fuller, 2011: 47)
Osmanlı Devleti’nin harap olmuş ekonomisinin toparlanması ve
canlandırılması için Chester Projesi gibi büyük girişimlere ihtiyaç
duyulmaktaydı. Chester Projesi demir yolu yapımı ile tanımlanmış bir
projenin daha ötesinde bir girişimdir. Anlaşmaya göre:
a. Akdeniz’de ve Karadeniz’de limanlar yapılması,
b. Tarım aletleri ve bunların çiftçiye ulaştırılması,
c. Ankara yakınında Washington benzeri bir şehir kurulmasını
kapsıyordu.
115
ATATÜRK ve Arkadaşları Zafer Sonrasında
Osmanlı döneminde projenin faaliyete geçmemesinin araştırmaya
değer boyutları olduğu değerlendirilmektedir. Arşiv belgelerinden
anlaşıldığına göre proje, Doğu Anadolu’da yer alan madenlerin de dâhil
olduğu Türkiye’nin doğal kaynaklarının işletilmesini amaçlanmaktaydı.
Chester Projesi’nde Keban madeninden ne suretle istifade olunacağı ve
Chester’in yaptıracağı şimendiferlere yalnız Ergani madeninin hasılatı kifayet
edeceği konusu gündemde yer almıştır.2 (BOA, D: 3968, G.: 297540)
Dolayısıyla Chester Projesi’nin mimarları Türkiye’de bir imtiyaz
arayışındayken Türk liderler de ABD kamuoyunu Millî Mücadele safhasında
yanlarına çekmek için çalışmışlardır. O yıllar dikkate alındığında Millî
Mücadele’ye destek veren veya vermeyen birçok Türk aydınının umutlarının
kalmamış olduğu görülür. Millî Mücadele bu bakımdan Türk milletinin tarihî
zenginliğine ve değerlerine inanan az sayıda insanın umutların kırıldığı bir
zamanda, yeniden mücadeleye girebilmeleri bakımından milletin başarma
inancını pekiştirmiştir3. Mustafa Kemal Paşa ile ABD’li General
HARBOUR’un Sivas’ta görüşmelerinde ifade edilen hususlar da bunu teyit
etmektedir.
2
Benzer bir durumun kısa bir süre sonra Türkiye’de Uçak Fabrikası kuran Alman Junkers
Firmasının amaçları arasında da olduğu bazı kayıtlarda yer almaktadır. Tayyare Otomobil Motor
Türk Anonim Şirketinin işletilememesinin bir nedeni de mezkûr firmanın Türk doğal kaynakları
üzerinde hak iddiası olduğu hususudur.
3
Çalışmanın konusu İstiklal Savaşı ve sonrasında demir yolları olduğundan dünyadaki
gelişmeler ve Millî Mücadele dönemine ait hususlar detaylı incelenmemiştir. Ancak Millî
Mücade, dönemin şartları ve sömürgeciliğin geldiği durum itibarıyla Türk milletinin örnek bir
başkaldırısdır. Bu bakımdan Doğu dünyasına emsal teşkil etmiştir.
116
Türkiye’nin geleceği açısından büyük ümit bağlanan “Chester Projesi”,
verilen süre içerisinde gerekli sorumluluklarını yerine getirememiştir. İhale
şartları gereği işletilen takvime uygun adımlar atılmamıştır. Doğrusu bu süreç
Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanması nedeniyle Ankara Hükûmetinin proje
ile ilgili daha esnek davranmasına fırsat vermiştir. Özellikle uluslararası
alanda iki yıl öncesine göre yalnızlık hâli kısmen lehine değişen Ankara
yönetimi daha serbest hareket etme fırsatı yakalamıştır. Proje, Aralık 1923’te
TBMM tarafından iptal edilmiştir.
Chester Projesi oldukça iddialı bir proje olmasına rağmen yürürlüğe
girmemiştir. Öyle ki ABD, Osmanlı Devleti döneminde bu projeye özel önem
vermesine rağmen sonraki yıllarda isteğini kaybetmiştir. Bu dönemde Musul
petrolü üzerinde oynanan oyunlar ve Türkiye’nin burayı elde tutma iradesinin
zayıflaması da önemli etkenlerdendir. Anlaşmanın gündemde olduğu bir
zamanda, ABD’nin meşhur iş adamlarından BUSH; Chester Projesi’nin
gayriciddi olduğu açıklamasını yapar. (BOA, D. 20, G. 1) İlerleyen tarihlerde
Chester ile Ankara yönetimi arasında birtakım görüşmeler yapılmıştır.
Gelişmeler olumsuz neticelenince CHESTER Ankara’ya gelmesine müsaade
edilmeyerek Gebze’den geri çevrilmiştir. (BOA, D. 234, G. 91; (BOA, D. 60,
G. 16) Nitekim firmanın faaliyetine son verilmesi kısa bir sürede
tamamlanmıştır. Chester Projesi oldukça iddialı ve tarafların kendi özel
amaçlarının olduğu bir girişimdi. ABD yönetimi bir zamanlar oldukça destek
verdiği projeye, dünyada yaşanan sömürge paylaşım mantığındaki
gelişmeler sonucu desteğini vermekten vazgeçmiştir. Değişen mantık kısaca
açıklamak gerekirse: Etki alanlarının emperyal olarak ve devletler arasında
mutabakat ile paylaşımını öngörmekteydi. Bu, aynı zamanda sömürgeciliğin
emperyalizme inkılap ettiğinin de işaretini vermekteydi. Ne var ki Ankara
edilgen bir rolü benimsemeye yatkın bulunmuyordu. Proje imtiyazının
TBMM’den geçtiği tarihlerde ABD kamuoyuna ihtiyaç duyulmakla birlikte
ilerleyen zamanlarda Türkiye’nin Batı ile görüşmeleri belirli bir seviyeye
gelmiş olduğundan Chester Projesi’nin olumsuz olarak ne gibi sonuçları
olabileceği de şüphesiz değerlendirilmiştir. Bu nedenle firmanın taahhüdünü
yerine getirememesi, Türkiye’nin takip edeceği dış politika açısından olumlu
bir gelişme olmuştur. Zira hattın gerçekleşmesi hâlinde 4.400 km
uzunluğundaki hattın her iki tarafındaki 20 km arazinin 99 yıllığına ilgili proje
sahiplerine verilmesi millî egemenlik bakımından sıkıntılı bir durumdu.
Toplamda ülke topraklarının % 10’unun üzerinde söz hakkını kaybetmesi
gerçeği ciddi bir problem sahası olarak gündeme gelebilirdi.
Zira bu dönemde hatların çevresindeki arazilerin yer altı kaynaklarının
işletim hakkı belirli bir alana kadar ilgili devlete verilmekteydi. Berlin - Bağdat
hattında her iki tarafa doğru 10’ar kilometre genişlikte bir alanın kaynakları
verilmektedir. Almanlar 3.000 km uzunluktaki demir yolunun etrafına 10’ar
kilometre genişliğindeki arazinin işletim hakkını almışlardır. (Metin, 2011: 21)
Mustafa Kemal Paşa 1 Mart 1923 tarihinde yapmış olduğu
konuşmada, yabancı sermayenin demir yolu, limanlar ve benzeri alanlarda
117
muhtaç olduğumuz sahalarda işletmeleri yeniden inşa etme ve işletmelerine
ulusal ilkelere uymak şartıyla izin verileceğini açıklamıştır. (Sarc - Mazrui,
1983: 393) Esasen Millî Mücadele’nin oluşturulmasında önemli
basamaklardan olan kongrelerde de benzeri açıklamalar yer almıştır. Ulusal
ilkelerden kasıt, Avrupalı ülkelerin ve sermayedarların amaçlarına hizmet
etmiş olan ve asırlarca Osmanlı Devleti’nin zararına çalışan, nihayetinde
Osmanlı Devleti’ni iktisadi olarak yarı sömürge hâline getiren kapitülasyon ve
benzeri ayrıcalıkların yeniden bir sorun veya yabancı sermaye girişinin ön
şartı olmasından imtina edilmesidir. Tabii burada bir konunun vuzuha
kavuşması önem arz etmektedir. Sanayisi yeterli olmayan daha ziyade tarım
ülkesi durumunda olan Osmanlı ve Türkiye coğrafyasının hiçbir dış destek,
kredi ya da bilgi alışverişi yapılmadan gelişmesi eşyanın tabiatına ters bir
durumdu. Aslında yapılmak istenen şey oldukça basitti. Yeni Türk Devleti
geçmişte yapılan ve bağımsızlığa mani teşkil edecek yanlışları tekrar
etmeme konusunda bir politika izlemeye çalışmakta ve bu politikasını da
uluslararası alanda kabul ettirmeye özen göstermekteydi.
4. Cumhuriyet Döneminde Demir Yolları
3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan 449 Sayılı Kanun’la Samsun-Sivas
demir yolu ihaleye verilir. Yeni düzende yerli teşebbüsün önünün açılması ve
yabancı tekelinde olan büyük ihalelere Türklerin de katılması günün önemli
bir gelişmesidir. Nuri DEMİRAĞ ihalenin ilk 7 km’lik kısmını 210.000 TL’ye
alır. (Dervişoğlu, 2007: 70 - 73; Adıgüzel, 2006: 124, 125; Deliorman, 1957:
15) Hattın tamamı için 1924 senesi bütçesinden 13 milyon lira ayrılmıştır.
(DYM 109 - 110, 1934: 62) Hatıratında yabancı firmalara göre oldukça uygun
şartlarda ihale almasına rağmen buradan çok para kazandığını belirtir.
(Dervişoğlu, 2007: 70 - 73; Adıgüzel, 2006: 124, 125; Deliorman, 1957: 15)
Bu başarılı sonuçtan sonra demir yolu yapımı Demirağ’ın yeni çalışma alanı
olur. Yaptığı demir yolu toplamı 1.012,5 km’yi bulur. Bugün Türkiye’de
bulunan her sekiz on km demir yolundan yaklaşık bir kilometresini Nuri
DEMİRAĞ inşa etmiştir. DEMİRAĞ soyadı bu sahadaki çalışmaları sebebiyle
ATATÜRK tarafından verilir. Cumhuriyet’in onuncu yılında bestelenen
marşta geçen: “Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan... Türk’e durmak
yaraşmaz; Türk önde, Türk ileri” dizeleri kısa sürede yapılan büyük işlerin
demir yolu üzerinden coşkulu, heyecanlı ifadesi olur. (Yalçın, ATATÜRK
Yolu, 2009: 49; Yakup, 1394: 2) Keza Devlet Demiryollarının 10. yıl anısına
yapmış olduğu anıtlar ve coşkulu ifadeler de bu durumu teyit etmektedir.
Yine 10 yılda yapılanlar rakamlarla ifade edilmektedir. (Ek - 10, Ek - 11, Ek 12) Cumhuriyet dönemine kadar demir yolu inşaası Hicaz demir yolu hariç
genel olarak yabancılar tarafından gerçekleştirilmiş ve işletilmiştir. Oysa
daha Lozan Antlaşması imzalanmadan yapılan İzmir İktisat Kongresi millî
kaynakların ve dinamiklerin harekete geçirileceğinin habercisi olmuştur. Bu
bakımdan 449 Sayılı Kanun oldukça önemli bir adımdır. Esasen II.
Meşrutiyet ile birlikte oluşması beklenen Türklerin ticari hayatta da yer
alması mücadelesine Cumhuriyet döneminde de devam edileceğinin önemli
118
bir işareti olmuştur.4 1925 yılında toplanan Birinci Demir Yolları Kongresi’ne
Başbakan İsmet Bey (İNÖNÜ) de iştirak ederek yeni dönemde devletin
demiryollarına önem verdiğinin bir emaresi olur. (DYM 6, 1925: 203 - 218; Ek
- 19, Ek - 20)
Türklerin girişimci olarak da ülkenin yeniden yapılanmasında görev
almasına önem verilmiştir. Demir yolu bu alanda önemli bir sektör olmuştur.
Demir yolları için 1931 yılına kadar harcanan toplam para tutarı 225,6 milyon
lira olmuştur. 1930 yılının bütçesi yaklaşık 219 milyon Türk lirasıyken bunun
33,3 milyonu ulaşım ve bayındırlık alanına ayrılmıştır. (Sarc - Mazrui, 1983:
352, 392) Bu yıllarda Türkiye bütçesinin 220 - 240 milyon Türk lirası
civarında olduğu değerlendirildiğinde ve ülkenin oldukça fazla sorunları ve
yatırım ihtiyaçları dikkate alındığında demir yolunun ayrı bir önceliği olduğu
görülmektedir.
Cumhuriyet döneminde ilk hükûmetler Osmanlı Devleti döneminde
demir yolu yapımında yapılmış olan uygulamaların sonuçlarına yakinen tanık
olmuşlardır. Özellikle Batılıların imtiyaz alırken gösterdikleri hassasiyeti,
asker ve bürokratlar olarak çok iyi analiz etmişlerdir. Bu hükûmetler yabancı
sermayeye karşı olmamakla birlikte, Türkiye’nin politikalarına ve özellikle
iktisadi
bağımsızlığına
zarar
verecek
teşebbüslere
müsamaha
göstermemişlerdir. Nitekim Gazi Mustafa Kemal Paşa 1 Mart 1923’te TBMM
açılışında: “Demir yolları ve limanlar mümasilleri gibi pek çok muhtaç
olduğumuz tesisat-ı cesimenin yeniden inşa ve işletilmelerindeki siyasetimiz,
kavanin-i hazıra ve müstakbelimize tabi olmak ve bu bapta kabul ettiğimiz
millî prensiplere tetabuk etmek şartıyla müracaat edecek ecnebi
sermayedarlarını memnuniyetle kabul etmektir.” (Bilmez, 2000: 364)
demiştir. Bu ifadede yer alan “millî prensiplerin dikkate alınacağı” sözü artık
bu topraklar üzerinde yabancı operasyonlara izin verilmeyeceğinin ifadesi
olmuştur. Bunun yanında içe kapanık bir yönetim anlayışının olmayacağı
daha Millî Mücadele yıllarında açık olarak deklare edilmektedir.
Cumhuriyet hükûmetleri yabancılara imtiyaz vermek yerine demir
yollarını millî imkânlarla yapıp işletmek istemişlerdir. 22 Nisan 1924 tarih ve
506 sayılı kanunla hatların devletleştirilmesi kabul edilmiştir. Yabancı şirket
ve azınlıkların, “Türklerin demir yolu işletmeciliğini başaramayacaklarına
dair...” görüşlerinin yanlış olduğu Cumhuriyet döneminde bariz olarak
görülmüştür. İmkân verildiği takdirde Anadolu insanının her alanda olduğu
gibi demir ağlar döşemekte de başarılı olacağı görülmüştür. Esasen Sultan
4
Yüzyılların ötesine bakıldığında 10 milyon kilometreden fazla bir coğrafyada yönetimi elinde
tutan Türkler; idarecilik, askerlik, tarım, hayvancılık, kısmen ilmiye sahalarında istihdam
edilmişlerdir. Oysa bir ülkenin gelişmesi özellikle XVII. Asırdan itibaren bakıldığında ticaret,
sanayi, sanat, bilimsel alan, eğitim ve zanaat başta olmak üzere birçok alanda oldukça önemli
hâle gelmiştir. Türklerin demografik unsur olarak büyük coğrafyada dağınık hâlleri bu fırsatı
kaçırmalarına neden olmuştur. Bu sonuç büyük güç olmanın tabii bir sonucudur. İbni Haldun’un
görüşü tam da bu noktada çözüm üretmektedir. Tabii XX. yüzyılın başında yeniden toparlanan
Türk halkının etkinliğini kaybettiği bilimde, ticarette, sanatta, zanaatta ve uluslararası alanda
yeniden bir güç olmasının gerekliliği anlaşılmıştır.
119
II. Abdülhamit’in Hicaz Demir Yolu Projesi’ni başarmış olması özgüven
kazanılmasında motivasyon kaynağı olmuştur.
1923 - 1950 arası Ankara - Sivas, Balıkesir - Kütahya, Samsun Sivas, Ulukışla - Kayseri, Fevzipaşa - Diyarbakır, Filyos - Irmak, Yolçatı Elazığ, Afyon - Karakuyu, Baladız - Burdur, Bozanönü - Isparta, Sivas Erzurum,5 Malatya - Kaya, Diyarbakır - Kurtalan, Elazığ - Genç, Köprüağzı Maraş, Narlı - Antep - Karkamış, Filyos - Zonguldak - Kozlu, Hadımköy Kurukavak, Selçuk - Çamlık, Tavşanlı - Tunçbilek, İstasyon - Malatya,
Erzurum - Hasankale hatlarını yaparak Osmanlı’dan devraldığı hatların ülke
içindeki eksikliklerini kısmen tamamlamıştır. Ulaştırma Bakanlığı demir yolu
hatlarının durumunu yıllık olarak başbakana rapor olarak sunmuştur. (BCA,
Fon No.: 030.10, Yer No.: 152.76.13; EK-1) Bu dönemde eski hatlar da
birbirine bağlanmak suretiyle birbiriyle bağlantısı olmayan hatlar millî
çıkarlara hizmet edecek şekilde düzenlenmiştir. Cumhuriyet’in ilk yılarında
yabancıların işlettiği bütün hatlar bedeli karşılığı millîleştirilmiştir.
Millîleştirilmenin birçok nedeni olmakla birlikte yabancı şirketler fiyat
politikasında serbest hareket edebilmekteydi ve bu durumun sonucu olarak
malzeme ve insan nakliyatı pahalı durumdaydı. Oysa Türk halk bu durumdan
muzdaripti. Kaldı ki halkçılık ilkesi ve anlayışı da bu durumla çelişmekteydi.
Devlet demir yolları bir eşyayı kilometre başına 100 paraya taşırken
yabancıların kontrolündeki bir şirket 12,3 Kuruşa taşımaktaydı. (DYM 109 110, 1934: 42 - 44, 47) Demir yolu işletmeciliğinde birlik ve ahenk
sağlanması için Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları teşkil edilerek demir
yollar devlet tarafından işletilmeye başlanmıştır. Millîleşen demir yollarının
kârı Türkiye’nin hazinesine kalırken devletin demir yolları üzerinde tasarruf
hakkı doğmuştur. Oysa geçmiş dönemlerde kilometre garantisi ile yabancı
şirketlerin zarar etmesi söz konusu olmazken kâr, yabancıların oluyordu.
Yabancılar zarar riskini paylaşmadığından etki alanlarına göre imtiyaz almak
için de baskı yapmaktalar ve zararına bazı hatların yapımını
üstlenmekteydiler. Zarar olması hâlinde bunun nasıl karşılanacağının hesabı
önceden yapılmakta ve imtiyaz alınan hatların zarar yapması hâlinde hat
hizmete girmeden bazı şehirlerin gelirleri teminat olarak gösterilmekteydi.
(DYM 109 - 110, 1934: 47 - 49) Örneğin İzmir - Kasaba hattını Fransız şirketi
işletmektedir. Dönemin Ulaştırma Bakanı Ali Bey 31 Mayıs 1934 tarihinde
Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada hattın millîleştirilmesinde asıl
nedenin kilometre garantisi kapsamında ödenen 500.000 lira civarındaki
tazminat olduğunu açıklamıştır. Oysa hat yaklaşık yıllık 12.500.000 frank
taksitle 9 yılda ödenmek üzere millîleştirilmiştir. (DYM 109 - 110, 1934: 47 49) Durum bu hâlde olunca Türk toplumu çağın yeniliğinden olan bir
gelişmeden pahalı bir şekilde yaralanabiliyordu. Anadolu ve Mersin - TarsusAdana demir yolu İşletmeleri ile Haydarpaşa Liman ve Rıhtım Şirketleri ile
ilgili ödemeler zamana yayılarak sorunlar Şûra-yı Devletin de dâhil olduğu bir
heyet tarafından yürütülmüştür. (BCA, Fon No.: 030.10, Yer No.: 147.52.5)
5
Cumhuriyet gazetesinde Sivas - Erzurum hattının açılışı; Anadolu’nun doğusunu batısına
bağlayan bir hat ve Anadolu’nun belkemiği olarak manşetten verilmiştir.Ek-8
120
Heyetin çalışmaları sonucunda; Anadolu Demir Yolu İşletmesi 1928, İstanbul
Haydarpaşa Limanı 1928, Mersin - Tarsus - Adana İşletmesi 1929, Bursa Mudanya 1931, İzmir, Afyon ve Maraş - Bandırma İşletmesi 1934, Aydın
Demir Yolu İşletmesi 1935, İzmir Rıhtım ve Tramvay İşletmeleri 1937, Şark
Demir Yolları İşletmesi 1937, Ereğli Liman, Zonguldak Çatalağzı Demir Yolu
ve Kömür Madeni İşletmeleri 1937 ve İstanbul Üsküdar - Kadıköy Tramvay
İşletmesi 1938 yılında millîleştirilmiştir. (Sarc - Mazrui, 1983: 391)
Cumhuriyet’in ilk 10 yılında 2.213 km yol yapılmış, yabancılardan 1.929 km
yol bedelli millîleştirilmiştir. ATATÜRK döneminde (1923 - 1938) yapılan hat
uzunluğu 3.360 km olmuştur. (Tokgöz, 2001: 90 - 92; www.ulasim2023.org)
1923 - 1950 yılları arasında yapılan millîleştirme çalışmalarında 1945
yılından itibaren belirgin bir yavaşlama gözlemlenmiştir. Bunun iç ve dış
birçok nedeni bulunmaktadır. Özellikle savaş yıllarının ağır ekonomik
koşulları bütçeyi olumsuz etkilediğinden diğer yatırımlara paralel demir
yolları da bundan etkilenmiştir. Demir yolu yapımının bütçe imkânlarına göre
ayrıcalıklı tutulduğu, hatta bu sebeple şiddetli tepki aldığı dikkate alındığında
savaş ekonomisinin en çok da bu alana olumsuz yansıyacağı açıktır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında demir yollarına yönelik yapılan yüksek meblağlı
yatırımlar, TBMM’de de zaman zaman tartışma konusu olmuştur. Yapılan
yatırımların doğru harcanıp harcanmadığı veya yolsuzluk iddiaları Meclis
kürsüsünde tartışma konusu olmuştur. (Kocahanoğlu, 2005: 357, 358) Keza
ABD’lilerin Hilts ve Barker Raporları ile demir yolundan ziyade kara yolları
yapılması ön plana çıkarılmıştır. Zira bu dönemde kara yolu; özel aracın
gelişmesi, artması ve özgürlüğün ifadesi olarak görülürken demir yolu
devletçi yaklaşımı temsil etmiştir. Oysa Batı demir yolunu da kara yolunu da
gerektiği kadar yapmaktaydı. Örnek olarak bir İngiltere ve Almanya demir
yolu ağına bakıldığında ülkenin her tarafında bunların örümcek ağı gibi var
olduğu görülmektedir. Çalışmada 1930’lu yılların İngiltere ve Türkiye demir
yollarını gösteren 2 harita resimleri Ek’lerde verilmiştir. Buradan anlaşıldığına
göre Türkiye bu sahada oldukça fazla proje geliştirme durumundadır. (Ek 17 - 1,Ek - 17 - 2) Oysa Marshall Yardımı öncesi Türkiye’ye kara yollarının
yapımının tavsiye edilmesi ile demir yolu politikasında değişiklikler
başlamıştır. Cumhuriyet tarihinin ilk çeyrek yüzyılında demir yolları oldukça
verimli kullanmıştır. 1950 yılına kadar demir yolları açık vermediği gibi
devletleştirilen yabancı firmaların paralarını da karşılamıştır. (Yıldırım, 2001,
179 - 185; Suavi, 2001: 60 - 79).
1960 yılında Türkiye 61.542 km kara yoluna sahip bulunuyordu. 1950
sonrasında yatırımlarını hızla bu sektöre aktarmıştır. (BCA, Fon Nu.:
030.0.001, Yer Nu.: 134.874.2) Kara yolları 1960’ta % 31, 1970’te %189,7,
1980’de % 395 gelişme sağlamıştır. Oysa demir yolları 1923 - 1950 arası
%104 gelişirken 1950 - 1980 arası gelişmesi % 6,3 seviyesinde kalmıştır.
Kara yollarının demir yolu aleyhine gelişmesi pek çok yönden mahzurlar
teşkil etmektedir.
121
1984 - 1989 yıllarında trafik kazalarında ölenlerin sayısı 17.653, yaralı
sayısı 249.950 kişidir. 1990 - 2000 yılları arasında ise ölenlerin sayısı
61.215, yaralı sayısı 1.206.903 kişidir. 1984 - 1989 yıllarında demir
yollarında ölenlerin sayısı 1.173, yaralı sayısı ise 2.628 kişidir. Demir
yollarında ölenlerin oranının kara yoluna göre 1/15 olması trajik durumu
göstermektedir. Bugün ABD’de ulaşımın % 38’i, Almanya’da % 22’si demir
yolu vasıtasıyla yapılırken, Türkiye’de ulaşımın % 3’ü demir yolu ile
yapılmaktadır. Batılıların gelişmesinde önemli bir yeri olan demir yolu her
zaman önemli olmuş ve zamanın teknolojik gelişmelerine paralel olarak
etkinliğini korumuştur. Şüphesiz bunun sağlanması bu sektörün ihmal
edilmemesi yönündeki vizyoner bakıştır.
Türkiye’de yük taşımacılığında demir yollarının payı; 1955’te % 53,
1970’te % 22, 1996’da ise % 3 olarak gerçekleşmiştir. Görüldüğü üzere bu
alanda da ciddi gerileme söz konusudur. On adet treylerin 1.000 km’de
taşıdığı yük 265 ton iken bir tren katarının taşıdığı yük 800 ton
olabilmektedir.6 Taşınan yükte demir yolu üç kat fazla çekebilirken yakıtta %
90 daha ucuzdur. Bunun yanında demir yolu için kullanılan arazi, kara yolu
için kullanılan toprağın yarısına denk gelmektedir. Kara yolunun bakım ve
onarım masrafı da daha sıklıkta ve pahalı olarak yapıldığı dikkate
alındığında fark açılmaktadır.
Ülkeler arasında kaba bir mukayese yapmak bakımından takiben
verilen rakamlar önem arz etmektedir. 1000 km2lik bir alanda Türkiye 11,
Almanya 114, Yunanistan 18 km demir yoluna sahiptir. Yine 1 km’lik raya
karşılık Türkiye’de 20,4, ABD’de 10,7, Almanya’da 15,7, Rusya’da 5,4,
İspanya’da 10,6, Bulgaristan’da 8,4 km kara yolu mevcuttur. (Aydın, 2001:
75 - 85) Diğer ülkelerde kara yolu da oldukça yaygın durumdadır. Farkın az
olması demir yolunun oldukça yaygın ve etkin bir sistem olmasından
kaynaklanmaktadır. 1950 sonrası kara yolu yapımı artmakla birlikte
Türkiye’nin şartlarına göre henüz yetersiz kalmıştır.
Demir yolu yedek parça olarak ve rayların idamesi olarak da
kıyaslanamayacak kadar caziptir. Kara taşımacılığının pahalılığı yanında
yedek parça idame - işletmesi de oldukça pahalı ve zordur. Bununla birlikte
demir yolunun idame işletmesi devlet tarafından yapılırken kara yolunda
yollar devlet tarafından yapılmakla birlikte araçlar çok farklı bir sektör
oluşturmaktadır. Üretici yabancı firmalar ithalat yapmakta, ömür döngüsü
içinde yedek parçasını üreterek sürekli üretim ve istihdam sağlamaktadır.
Onarım ve servis hizmetleri içeride ayrı bir sektör oluştururken araçların
ithali, satışı, motorlu taşıtlar vergileri, muayeneleri vergi bakımından önemli
bir kaynak oluşturmaktadır. En önemlisi ise yakıtın yaklaşık % 90’ının ithal
ediliyor olması, bir taraftan yurt dışına bağımlılığı artırırken kullanıcıların
harcama kalemleri arasında önemli bir birim oluşturması sebebiyle ayrı bir
öneme sahiptir.
6
Bir treylerin taşıdığı yükün 26,5 ton olduğu dikkate alınırsa kıyaslama daha iyi
değerlendirilebilir. Dolayısıyla demir yolunda yük taşıma oranı 30 kat avantajlı olabilmektedir.
122
Kara yolu ve taşıtlar ferdî yaşamı desteklediği ve bireysel özgürlüğü
arttırdığı için bir dönem özendirilmiştir. Bugün de bu anlamda cazibesini
korumaktadır. Ancak bu söylemi savunan ülkeler, özellikle yük taşımacılığı
ve uzak mesafe yolculuk için demir yollarını ihmal etmemişlerdir.
İkinci Dünya Savaşı sonrası merkez ülkeler ve çevre ülkeler ana
hatları ile şekillenmiş ve oluşan yeni dünya düzeninde çevre ülkeler, merkez
ülkelerin inisiyatifi kadar ilerleme fırsatı bulmuşlardır. Merkezî ve çevre
ülkelerin rolleri de zaman içinde değişime uğramıştır. Merkezi ülkeler ağır
sanayi ile uğraşırken çevre ülkeler tarımla veya etkisi ikincil olan sahalarda
gelişme sağlamıştır. Zamanla çevre bilincinin gelişmesi, doğanın kirlenmesi,
insanlığın yaşam alanlarının tehdit altına girmesi gibi gelişmeler rollerin bir
kere daha düzenlenmesini zorunlu hâle getirmiştir. AB standartları, Kyoto
Sözleşmesi, uzay ile ilgili sözleşmeler ve anlaşmalar bu paylaşımın
sınırlarını belirlemektedir. Çevre ülkeler sanayi ve emek - iş yoğun sahalarda
gelişme göstermeye başlamıştır. Merkez ülkeleri ise teknolojinin çevre
kirliliğine mani olmayan, iletişim, elektronik, uzay ve yazılım alanlarında daha
da ekin olmaya başlamışlardır. Bu bakımdan yer altı ve yer üstü kaynakları
kendine fazlası ile yetebilen Türkiye’nin 1920’lerde başlattığı planlı bir
çalışma ile kendi kedine yetebilme kapsamında demir yolunun geliştirilmesi
projesi günümüzde de önemini korumaktadır.
1914 yılında Türkiye’de kara aracı sayısı (İstanbul 110, İzmir 22,
Suriye 25, sair 30) 187 adetken (Eldem, 1970: 173) demir yolları yaklaşık
8.000 km’lik bir hat uzunluğu ile nispeten ileri bir seviyeye getirilmiştir. 1920
yılında kara aracı sayısı 1.000 civarındadır. Bunun 800 adedi İstanbul’da,
100 adedi İzmir’de diğer 100 adedi ise Anadolu’da bulunmaktaydı. Oysa
günümüzde Türkiye’de 20 milyondan ziyade araç varken demir yolunun hat
uzunluğu 12.000 km ile sınırlı kalmıştır. (TCDD, 2012: Web)
Demir yollarının, ATATÜRK dönemi sonrasında kaderine terk
edildiğini söylemek haksızlık olmayacaktır. Sanayi sektörünün dalları sürekli
geliştirilmek ve çağı ile yarışır hâlde tutulmak durumundadır. Örneğin bir
alana 10 - 15 yıl her türlü desteği verip bir sonraki 10 yıl onun ihmal edilmesi
çok büyük yıkımlara neden olmaktadır. Zira eldeki mevcut yapı şartların
gerisinde kaldığı için onu modernleştirmek oldukça zor olmakta, bu da büyük
masraflara sebep olmaktadır. Teknolojinin üreticisi olmayan ülkeler yurt
dışına bağımlıysa bu durum başta personel eğitimi zafiyeti olmak üzere daha
da önemli hâle gelmektedir. Doğu dünyasının uzun yüzyıllar içerisinde
karşılaştığı temel problem aslında tam da bu noktada kendini
göstermektedir. Herhangi bir ülkenin gelişmiş ülkelerin takipçisi olduğu
sürece
kendi
yolunu
açması,
değerlerini
ortaya
koyması,
standardizasyonunu oluşturulabilmesi, takip edilen güç odağı olması söz
konusu olmayacaktır. Bu sorunun sebeplerinden biri şüphesiz ekonomik
yetersizliklerdir. Ancak sanayi devrimine giden süreçte Batılı devletler ARGE ile sınırlarını zorlamışlardır. O nedenle günümüzde gelişmiş ve
gelişmekte olan iki ülkenin AR-GE bütçesinin genel bütçe içerisindeki
123
yüzdelerine bakmak önemli ipuçları vermektedir. Kaldı ki gelişmiş ülkelerin
bütçe miktarlarının yüksek olması da başka bir unsur olarak farkı
açmaktadır. Bu gerçeğin bir sonucu olarak gelişmekte olan ülkeler reel
durumun ötesinde vizyoner yaklaşımlarla ve şartları zorlamak suretiyle
aradaki farkı azaltma veya uzun vadede kapatma imkânı elde edebilirler.
Hüzünlü bir tarihe sahip olan Türk hava endüstrisi ve demir yolu işletmeciliği
de tam olarak böyle bir hikâyenin mağdurudur. Sultan II. Abdülhamit ve Gazi
Mustafa Kemal zamanında ülkenin ekonomik alanda durumu oldukça
sıkıntılıydı. Oysa Türk demir yolu tarihinin gelişme dönemleri bu tarihlerde
gerçekleşmiştir. Sorunun ekonomik olmaktan öte, geleceği planlama iradesi
ve ülkenin gelişmesinde katma değeri fazla olan sahaların hangisi olacağına
odaklanma ile ilgili olduğu değerlendirilmektedir.
ATATÜRK Döneminde, demir yolu yapımı da dâhil hemen her alanda
geçmişte yaşanan bağlayıcı hususların bir daha gündeme gelmemesine ve
anlaşmaların millî iradeye aykırı olmamasına dikkat edilmiştir. Lozan
Antlaşması’nda temel kriterlerden olan kapitülasyonların kaldırılması
sonrasında
da
bağlayıcı
anlaşmalar
yapılmaması
uygulamaları
sürdürülmüştür. Ortaklıklar yapılmasına sıcak bakılırken dışa bağımlı
olmama dış politikanın en önemli esası olmuştur. Bu hassasiyet, ülke
yatırımlarında daima nazarıdikkate alınmıştır. Gerek demir yolu yapımında,
gerekse
yabancıların
tekelinde
olan
demir
yolu
şirketlerinin
millîleştirilmesinde bağımsız duruş açık olarak görülmektedir. Cumhuriyet
döneminde, bağımsız demir yolu politikaları sürdürülürken bunun yanında
demir yolu yapımında ve millîleştirilmesinde kültürel, askerî, sosyal ve
iktisadi alanlarda da kayda değer hedefler gözetilmiştir. Demir yoluna yalnız
ticari kazançtan öte farklı anlamlar yüklenmiştir. Bu hedefler ve beklentilerin
durumu genel olarak makalenin takibinde anlatılmıştır.
ATATÜRK yurt içi gezilerini trenle yapmaya önem vermiştir.
124
a. Askerî Hedefler
Cumhuriyet’in kurucuları savaşın içinden gelmiş ve savaş yıllarında
asker, malzeme ve diğer hizmetlerin aksaması sebebi ile ordunun çektiği
sıkıntıları bizzat yaşamışlardı. Bir örnek olması bakımından: Birinci Dünya
Savaşı yıllarında Kafkas Cephesi’ne, sağlık malzemesi 27 günde
ulaşabilmiştir. Yine uçaklar cepheye iki ayda varabilmekteydi. Tabii bu
süreçte imkânsızlıktan şehit olanların sayısını ve ızdıraplarını tarif etmek
imkânsızdır. (DMY 134, 1936: 51) Başbakan İsmet İNÖNÜ, Ankara - Sivas
hattı açılışında “...eğer Ankara - Erzurum demir yolu mevcut olsaydı,
Avrupa’nın Sakarya Seferi’ne girmesi şüpheli olurdu.” (DMY 66 - 70, 1933:
270; Aslantepe, 2001: 215) demiştir. Askerî strateji olarak amaç; ülkeyi
doğudan batıya, kuzeyden güneye demir yolları ile bağlamaktır ve muhtemel
bir savaşta Kafkasya Cephesi hadiselerinin yaşanmamasıdır. Nitekim
ATATÜRK bir açılışta Akdeniz’i Karadeniz’e demirle bağladık demekle bu
konudaki memnuniyetini ifade etmiştir. Yine açılışlarda trenlerin üzerinde yer
alan Akdeniz’den Karadeniz’e ifadesi dönemin önemli hedeflerinden birinin
daha gerçekleştirilmesinin simgeleri olmuştur.
Cumhuriyet döneminde askerî öncelikler hat genişliğinde de dikkate
alınmıştır. Dar hatlar askerî ihtiyaçları ve seri aktarmayı engellemesi sebebi
ile ekonomik olmasına rağmen tasvip edilmemiştir. (Yıldırım, 2001: 50 - 52)
Cumhuriyet’in ilk yıllarında, bir taraftan yeni hatlar yaparken diğer taraftan
Osmanlı Devleti’nden miras kalan hatları millîleştirme ve standart hâle
getirme mücadelesi verilmiştir. Cumhuriyet Hükûmetinin kontrolüne geçen
4.136 km’lik demir yolunun önemli bir kısmı kullanılabilir ve hizmete hazır
değildi. (DMY 109 - 110, 1934: 37; TCDD.gov.tr) Raylar; 1435 mm, 1050
mm, 750 mm ve 1534 mm olmak üzere 4 farklı genişlikteydi. Bu hatlar daha
sonraki yıllarda Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi ÇAKMAK’ın talebiyle
standart ve geniş hat olarak düzenlenmiştir. Bu yıllarda hatlarda
kullanılabilecek yeterli sayıda lokomotif ve vagon bulunmuyordu. Savaş
sonunda Anadolu demir yolundan geçen 47 vagon ile Haydarpaşa
İstasyonu’ndan millî idareye geçenler, Osmanlı askerî demir yollarından
getirilenler ve hurdalar tamiratlar ile bir süre daha işler hâle getirilmiştir.
Çalışmayla 17 farklı vagon tipinde 171 vagon hazır hâle getirilmiştir. 1924
yılında Almanya’ya 10 adet vagon siparişi verilmişti. Bu siparişi bir yıl önce
harpten çıkan devletin demir yoluna verdiği önem olarak değerlendirmek
mümkündür.7 (Cones, 1939: 1.118) Cumhuriyet’in kurucuları asker kökenli
olmaları ve harbin içinden gelmeleri sebebi ile ulaştırma sektörüne ve
özellikle de demir yoluna önem vermekteydiler. Demir yolu ülkenin
gelişebilmesi, birliğinin sağlanması, asayişin korunması ve ticaret için
vazgeçilmez önceliğe sahipti. ATATÜRK 13 Kasım 1931 tarihinde, “Demir
yolu memleketin tüfekten, toptan daha mühim bir emniyet sahasıdır…
7
Tekeli - İlkin; s.127-128’de; Bir mukayese bakımından bu tarihlerde İngiltere; 1.100.000.000
sterlin sermayeye, 36.000 km hat, 20.000 lokomotif, 40.000 yolcu vagonu ve 700.000 yük
vagonuna sahiptir. C.M. Jenkin Cones; ”İngiliz Demiryolları, Demir Yolları Mecmuası, Çev. S.
Esener, S 169, Mart, İstanbul, 1939, s. 1118.
125
Muayyen zaman zarfında vatanın bütün mıntıkaları çelik raylarla birbirine
bağlanacaktır.” Demiştir. (Sarc - Mazrui, 1983: 352)
b. Ekonomik ve İktisadi Hedefler
Demir yolu sadece ulaşım için değil, ülkenin zenginliklerinin
paylaşılması, pazarlanması ve iç bölgelerin dışarıya bağlanması için en
önemli unsur sayılmıştır. Öyle ki demir yolu ile millî iktisat bütünlüğü
sağlanacak, yerli üretim iç ve dış tüketime sunulabilecektir. Her şeyden de
önemlisi ülkenin sanayisi için gerekli olan kömür, demir, bakır ve diğer ham
ürünler işlenmek ve kullanılmak için gerekli noktalara ulaştırılacaktır. Yapılan
hesaplamalara göre demir yolu ile kara yoluna göre eşit güçle üç kat daha
fazla yük taşınabilmekte ve ilaveten dokuz kat daha ucuza taşınabilmektedir.
Oysa Osmanlı Devleti zamanında hatların yabancıların elinde olması ve ilgili
devletin çıkar alanına göre inşa edilmiş olması sebebi ile hatlar arasında
bağlantı olmamaktaydı. Tarifelerin pahalı olması ise devletin millî demir yolu
yapmasını zorunlu hâle getiriyordu. Ayrıca yüksek tarifeli yabancı şirketler de
ülkeye ağır yük oluyor ve ekonomikliği ortadan kaldırıyordu. Örneğin Aydın
hattı satın alındıktan sonra bir ton / km incir taşıması 11 kuruştan 5 kuruşa,
pamuk taşıması 12 kuruştan 5,25 kuruşa, tütün 15 kuruştan 5,25 kuruşa
inmiştir. (Tekeli - İlkin, 2001, 140 - 160; Yıldırım, 2001: 54, 55) İngiliz Heyeti
Başkanı Lord CURZON Lozan görüşmelerinde İsmet Paşa’ya dönerek:
“Konferanstan bir neticeye varacağız. Ama memnun ayrılmayacağız… Hiçbir
dediğimizi makul olduğuna, haklı olduğuna bakmaksızın kabul etmiyorsunuz.
Hepsini reddediyorsunuz… İhtiyaç sebebi ile yarın para istemek için karşımıza
gelip diz çöktüğünüz zaman, bugün reddettiklerinizi cebimizden birer birer
çıkarıp size göstereceğiz.” demiştir. (Tayhani, 2001: 19; Tokgöz, 2001: 4;
Yalçın, 2008: 58) Cumhuriyet’in ilk 50 yılında oldukça etkin görevlerde
bulunmuş olan İsmet İNÖNÜ, bu sözün üzerinde büyük tesiri olduğuna
anılarında yer vermektedir. Cumhuriyet döneminde dış borç alınmasında
gösterilen hassasiyetin temelinde de Batılıların bakışının doğru anlaşılmasının
önemli payı olduğu değerlendirilmektedir.
c. Siyasi Hedefleri
Cumhuriyet’in kurucuları Türkiye’nin güçlü ve etkin bir ülke
olabilmesinin Batı medeniyetinin yanında ama emperyalizmin karşısında
durmakta olduğunu uygulamalarında göstermişlerdir. Cumhuriyet’in ilk
yıllarındaki icraatlarda içte birlik ve beraberlik sağlanmış, dışarıya karşı tek
güç imajına önem verilmiştir. Türkiye’nin Avrupa’dan tamamen tecrit edilmek
istendiği bir zamanda, Asya ve Avrupa üzerinde varlığını sürdüren bir devlet
olmayı başarmıştır. (Özden, 2001: Konf.) Şark meselesinin çözüm
aşamasına geldiği bir zamanda ortaya çıkan yeni durumun ve oluşumun
devlet hayatında ve toplumun yaşamında önemli değişimler meydana
getirmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu bağlamda eskiden devam eden
alışkanlıkların ve hukuki yapının da yeniden dizaynı zorunlu hâle gelmiştir.
Bu dizayn içerisinde, önemli bir başlık demir yolu olmuştur. Egemen bir
126
devlet olmanın temel kriterlerinden biri olan meşruiyetin tam olarak
sağlanmasına büyük önem verilmiştir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nin
meşruiyetine müdahil olacak bir iç arızanın olmaması için birtakım tedbirler
alınmıştır. Demir yolu yapımı, millîleştirilmesi bu alanda yapılan mücadelenin
bir bölümünü oluşturmuştur. Bir Batılı, “Birinci Dünya Savaşı sonunda
Türkiye dışında yenilgi alan devletler kendine dayatılan anlaşmaları
imzalarken Türkiye bir Millî Mücadele vererek herhangi bir devletten emir
almayacağını gösterdi.” tespitini yapar. Millî Mücadele öncelikle Anadolu’da
bulunan 350.000 - 400.000 yabancı askerin ülkeden çıkarılmasına yönelik
olarak verilirken, takiben içeride de tam serbestiyet kazanmak için ucu
dışarıya uzanan ve millî egemenlik anlayışına aykırı sahalarda da
sürdürülmüştür.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında hatları yabancılar işletirken Türk
müteşebbisler de zamanla ihalelere girerek yabancı hegemonyasını
kırmışlar ve maliyette % 50’lere varan indirim sağlanmıştır. Daha ucuza;
Türk emeği, Türk mühendisliği, Türk sermayesi demir yolları ile demir ağların
genişletilmesinde büyük atılımlar yapmışlardır. (Tekeli - İlkin, 2001: 138) Bu
yatırımların görünen faydaları yanında Türkiye’de 1940’lardan bu tarafa ciddi
bir iç isyanın çıkmamış olması ve dış tahriklerin artmasına karşın millî
bütünlüğün sağlanmasında demir yolu ile ülkenin her tarafında ulaşımın
sağlanmasının önemli katkıları olmuştur. (Yıldırım, 2001: 52, 53)
Demir yolları Türkiye’nin gelişen yönünü ifade etmektedir. Komşu
ülkelerin liderlerinin ziyaretlerinde yapılan tesisler ve kazanımlar programlara
alınmakta ve ülkenin imajı yükseltilmektedir. İran şahının ziyaretinde demir
yolları ve hava kuvvetleri ön plana çıkarılmış ve şaha tanıtılmıştır. Nitekim
millî tasarım Fleedling tipi 1401 kuyruk numaralı uçak da 1934 yılında İran’a
hediye edilmiştir. (Ek - 13) Yine açılışlarda protokolün en üst seviyede
katılmasına büyük önem verilmiştir. Esasen o dönem hükûmetlerinin halka
yaptıklarının hesabını verdikleri bir fırsat olarak da değerlendirilmiştir. (Ek 14, Ek - 15,Ek - 16)
Cumhuriyet’in ilk çeyreğinde Türkiye’nin muhtaç olduğu şimendiferler
hiçbir zaman gözden uzak kalmayacaktır. Bir karış fazla şimendifer meydana
getirmenin, durum ne olursa olsun bir gün geri kalmadan milletin gerçek
ihtiyacına uygun olarak devam edilmesi ve bu politik tercihe devletin en üst
kademesinin desteğini ifade etmesi de Türkiye’nin kararlılığını
göstermektedir. Gerçi 1930 yılında kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkasının
Genel Başkanı Fethi OKYAR anılarında da belirttiği üzere demir yollarına
temelde karşı olmamakla beraber yükün bir neslin omuzlarında olması
sebebi ile buna muhalefet etmiştir. Ancak sıkıntılara rağmen hükûmetin
demir yolu yapımı politikası ATATÜRK’ün sağlığında yoğun olarak devam
etmiştir. Şüphesiz ki bu maksadın gerçekleşmesi için bütçeden büyük
harcamalar yapılmaktaydı. Birkaç yılın değerleri ile devlet bütçesinin demir
yollarına ayrılan miktarları tabloda gösterilmiştir.
127
1924 - 1928 ve 1930 Yılları Demir Yoluna Ayrılan Bütçe Tablosu
Bütçe Yılı
Bütçeden Ayrılan Para
Yüzdesi
1924
9.800.000 TL
%7
1928
28.900.000 TL
% 13,98
1930
28.000.000 TL
% 12,57 (Aslantepe,
2001: 208)
Bu yıllarda ödemelerin büyük bir kısmı da Düyun-u Umumiye için
ayrılmaktadır. Örneğin 28 Şubat 1933 Salı tarihli Cumhuriyet gazetesine
manşet olan bütçe toplamda 174.994.000 TL olurken bunun 50.840.000
TL’si Düyun-u Umumiye borcu olarak ayrılmıştır. (Ek-4) Başbakan İsmet
İNÖNÜ, bu yıllarda muhtelif açılış konuşmalarında Serbest Cumhuriyet
Fırkasının muhalefetine, “Şümendüfer siyasetimize hücum etmek delalettir.”
demek suretiyle tepkisini göstermiştir. Başbakan İsmet Bey (İNÖNÜ) “Demir
yolu yapılmıyor diye siyaset yapılmasını anlardım ama şümendüfer yapıldı
diye tenkit edileceğimi beklemezdim.” diyerek günün muhalefet siyasetine
karşı iktidarın görüşünü belirtmiştir. (Aslantepe, 2001: 212 - 215)
ç. Sosyal ve Kültürel Hedefler
Demir yollarının önemli bir katkısı ülke içinde ve dışında sağlamış
olduğu ulaşım kolaylıklarıdır. Daha evvel asırlarca köylerinden dışarı
çıkamayan insanlar demir yolu sayesinde ülke içinde rahat ve ucuz seyahat
imkânını yakalamışlardır. Bu gelişmelere paralel olarak ülke içinde kültürel
kaynaşma güçlenmiştir.
Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında Türkiye’de bulunan ve demir
yollarında, “Anadolu Demir Yolları Şirketi” Umum Müdürü olan Edouard
HUGUENİN: “Pöh! Bu ahali daha iki yüz sene o ihtiyaçları hissedemez ve
istifade kabiliyetine erişemez.” diyordu. O günün şartlarında insanlar azığı,
ibriği, torbası ve heybesi ile yolculuk yapmakta, İstanbul’dan yola çıkanlar
gece olduğu için yolculuğu yarıda kesip Eskişehir’de handa sabahlamakta ve
ertesi sabah tekrar yola çıkmaktaydılar. Edouard HUGUENİN’in tespiti Türk
halkının mensupları için yapılmış talihsizliktir. Zira bu tespitten 10 - 15 yıl
sonra, lokanta vagon servisi 24 Temmuz 1924’te raylarda hizmete girecektir.
(Mungan, 2001: 223 - 230) Ahali olarak tanımlanan Türk halkı yine kısa süre
sonra uçak tasarımı yapmış, imal etmiş ve uçmuştur.
Demir yolu 150 yıllık geçmişine rağmen türkülere, özdeyişlere, sportif
isimlere, şiire ve manilere kadar Türk millî kültüründe derin izler bırakmıştır.
Bu izlerin tarihinin yazılmasının ve geleceğe miras olarak bırakılmasının
önemli olduğu değerlendirilmektedir. Bu çalışmaların da başvuru eseri hâline
gelmesi ve ulaşılmasının da kolay olması şüphesiz ki önemlidir. Diğer
taraftan 150 yıllık demir yolu tarihinin gözlere de hitap etmesi ayrı bir
ehemmiyete haizdir. 1940’lı yılların sonunda New York Demir Yolu Müzesi
her memleketin demir yolu tarihini gösteren bir sergi hazırlamaya karar verir.
128
Bu kapsamda Türkiye’den de talepte bulunulur. Dönemin cumhurbaşkanının
buyruğu ile Türkiye demir yolu tarihinde kullanılan her cins lokomotif
resimleri, hangi tarihte kullanıldıkları ve kullanım yeri bilgileri ile birlikte istek
yapan müzeye gönderilmiştir. (BCA, Fon No.: 030.10, Yer No.: 2608.806.15;
Ek - 18) Teknoloji, doğası gereği sürekli gelişen ve değişen bir olgu olması
sebebiyle teknolojik birikimlerin de insanlığın ortak mirası olduğu genel bir
kabul hâline gelmiştir. Şüphesiz ki teknolojinin önemli bir sahası olan demir
yolunun da bu anlamda ayrı bir yeri bulunmaktadır. Türk demir yolu tarihinin
geçirmiş olduğu aşamaların, ülkenin en sıkıntılı zamanında dönemin
idarecilerinin ülke kaynaklarını her türlü imkânsızlığa rağmen bu alana teksif
etmelerini doğru okumak gerekir. Yapılanların yeni nesle anlatılabilmesi ve
bu sahanın hak ettiği yerde bulunması için demir yolu tarihinin arşiv
belgeleri, müzelik malzemeleri ve her türlü vasıtayla gündemde tutulması
önem arz etmektedir.
5. ATATÜRK ve Demir Yolları
Türk tarihinde demir yolu yapımına önem veren iki lider öne
çıkmaktadır: Bu liderler Sultan II. Abdülhamit ve Mustafa Kemal
ATATÜRK’tür. (Şahingöz, 2002) Demir yolu politikalarında Sultan II.
Abdülhamit ve ATATÜRK’ün birbirine yakın uygulamaları vardır. Mustafa
Kemal Paşa’nın demir yolları konusundaki hassasiyeti; güvenlik, iktisadi,
sosyal ve siyasal konularda ön plana çıkmaktadır. Keza Hicaz Projesi’yle de
Osmanlı İmparatorluğu’nun kendi başına dönemin gelişmiş bir teknolojisini
uygulayabileceği mesajı verilmiştir. Çalışma alanımız dışında olduğundan
detayına girilmemiştir.
Osmanlı Devleti’nin yaptığı demir yolunun yaklaşık yarısı Türkiye’ye
miras kalmıştır. ATATÜRK döneminde buna 3.360 km daha ilave yapılmıştır.
Yıllık ortalama yapılan hat uzunluğu 200 km olmuştur. (DDY 109 - 110,
1934: 37) ATATÜRK, 15 yıl içinde Türkiye’nin gelişmesini ve ekonomik
alanda bağımsız olmasını sağlayacak direktifler vermiştir. ATATÜRK, Lozan
sonrası Türkiye’nin her alanda kendine yetebilen, dış etkenlere karşı direnci
güçlü, rekabet edebilir ve üniter yapıyı benimsemiş bir yapıyı öngörmüştür.
Bu beklentilerin gerçekleşmesinde en önemli araçlardan biri olarak ise demir
yolları görülmüştür. Bu bakımdan Osmanlı İmparatorluğu’nun demir yolu
yapımına yaklaşımı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin yaklaşımında bir mantık farkı
bulunmaktadır. Birincisi dağılmamak için ikincisi ise daha güçlü olmak için
mücadele etmiştir. Esasen dönemin şartları bunu dikte ettirmekteydi.
Farklı kültürleri bünyesinde barındıran Anadolu’nun yeni dönemde,
demir ağlarla birbirine bağlanmak suretiyle kültürel kaynaşmanın sağlanması
yanında, demir yolu üniter yapının oluşmasında önemli bir araç hâline
gelmiştir. Nitekim ATATÜRK 1924 yılında “Uygarlığın bugünkü araçlarını
hatta bugünkü düşünce yapısını yayabilmek demir yolu olmaksızın
düşünülemez.” (www.tcdd2bolgr.gov.tr) ifadesini kullanmıştır. Bu tespitin
amacı ekonomik ve kültürel bütünleşmenin çağdaş vasıtasını hedef
göstermektedir. Mustafa Kemal Paşa, 1930 yılında yapmış olduğu bir
129
açıklamada “İktisadiyatın inkişafında başlıca lüzumlu olan, yollar, demir
yolları, limanlar, kara ve deniz nakliye vasıtaları millî mevcudiyetin maddi ve
siyasi kan damarlarıdır. Refah ve kuvvet vasıtalarıdır.” (ATATÜRK, 1982: 92)
tespitini yapmak suretiyle dönemin iç sorunları ve iktisadi gelişmelerin
sağlanması bakımından ulaşımın önemine dikkat çekmiştir. Mustafa Kemal
ATATÜRK 21 Nisan 1931 tarihli beyannamesinde ülkenin durumu ile ilgili
değerlendirmelerde bulunmuştur. Demir yolu bahsinde “Bayındırlık
işlerimizin her dalı fiilî ve verimli bir uygulama programına dayanılarak takip
edilecektir; bu işlerden büyük verim ve kuvvet vasıtası olan demir yolu
inşaatına ısrarla devam edeceğiz.” (ATATÜRK, 1984: 489) ifadesi yer
almıştır.
Cumhuriyet’e miras kalan demir yolunun yüzde 70’i Ankara’nın
batısında yer almaktaydı. Hatlar birbiriyle irtibatlı olmadığından ekonomik
olarak katma değer sınırlıydı. Ankara yönetimi ise birbirinden ayrı olan ve
bağlantıları sınırlı olan rayları iç bağlantılarla bütünleştirerek daha kullanışlı
ve etkin hâle getirmeye yönelik projeler gerçekleştirmiştir. Mustafa Kemal
ATATÜRK, 1 Kasım 1937 tarihinde Meclisi açış konuşmasında demir yoluna
yönelik önemli açıklamalarda bulunur ve bu hususa da değinir.
Açıklamasında konuyla ilgili şu ifadeye yer verir: “Sayın Milletvekilleri…
Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri, dikkatle ısrarla üzerinde durduğumuz demir
yolları inşaat politikası, hedeflerine ulaşmak için durmadan başarı ile
uygulanmaktadır. Doğu ve güneyde, Sivas, Diyarbakır gibi büyük merkezlere
ulaşan hatlar, geçen yıl içinde, Sivas - Malatya hattı ile birbirine bağlanmıştır.
Zonguldak’a varmış olan hat bile bu zengin kömür havzasını, iç vatana
bağlamış bulunuyor… Doğu demir yollarının satın alınmış olduğunu bilirsiniz.
Güneyde Nusaybin’e giden hattan başka, yurt içinde bütün demir yollarının
idare ve işletmeleri, Cumhuriyet Hükûmetinin elindedir. Demir yolu
inşaatımızın gelişmesi, İran transit yolunun gelişmesine ve motorize
edilmesine de hizmet etmiştir.” (ATATÜRK, 1984: 505) İfadeden
anlaşıldığına göre ATATÜRK, Meclise yaptıkları güzel çalışmalardan dolayı
memnuniyetini izhar ederken aynı zamanda nelerin yapılması gerektiğinin de
yönlendirmesini yapmaktadır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında ”bir karış fazla
şimendifer” politikası ile ülke demir ağlarla örülmek istenmiştir. ATATÜRK
muhalefet edenlere rağmen demir yolu yapımında hükûmete daima destek
vermiştir.
ATATÜRK 1 Kasım 1935 tarihinde TBMM’nin açılışında yaptığı
konuşmada: “Doğu vilayetlerimizin belli başlı ihtiyacı orta ve batı illerimizi
demir yollarla bağlamaktır. Şarka ilerleyen iki ana demir yolunun hızla
bitirilmesini ve bunları bağlayacak yollar örüğüne, şimdiden başlanılmasını
lüzumlu görüyoruz. İran - Türkiye transit yolunun teşkilatlanması özenle
bitirilmelidir.” (Sarc - Mazrui, 1983: 393) ifadesiyle siyasi, sosyal ve ekonomik
birçok yararın elde edileceği bir fırsatın yakalanmasını arzu etmiştir.
Ülkenin gelişmesi ve kalkınması alanında önemle üzerinde durulan
hususlardan biri şüphesiz ki demir yoludur. 1937 yılında, “Demir yolları, bir
130
ülkeyi medeniyet ve refah nurları aydınlatacak kutsal bir meseledir.”
(ATATÜRK, 1984, 443) der. Keza ATATÜRK tarafından aynı yıl “Demir
yolları bir memleketin tüfekten, toptan daha mühim bir emniyet silahıdır.”
(Sarc - Mazrui, 1983: 352) tespiti ile ülke kalkınmasında bu sahaya verilen
değer ifade edilmiştir. Yine aynı yıl bir başka konuşmasında, “Demir yolları
bir ülkeyi medeniyet ve refah nurlarıyla aydınlatan kutsal bir meşaledir.”
(ATATÜRK, 1982, 93) sözüyle konuya ilgisini göstermiştir. Bu yıllarda demir
yolu yapımı bazı siyasetçilerin gelecek neslin yükü, neden bu nesle
yüklenerek sürekli demir yolu yapılmaktadır, tepkisini çekecek kadar tercih
sebebi olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren şartların ağırlaşması,
dünyada yaşanan savaşlar, krizler ve politik tercihler 1923 sonrası başlayan
hızlı demir yolu yapım sürecinin uzun bir süre ihmal edilmesine neden
olmuştur.
1892 yılında açılan, Ankara Garı 1920’lerden itibaren yabancı misyon
şeflerinin, devlet temsilcilerinin ve bilhassa da Türk protokol hayatının
vazgeçilmez mekânlarından ve tören güzergâhlarından biri olmuştur. Nitekim
bu durum kara yolunun ön plana alındığı ve geliştiği 1950’lere kadar
sürmüştür. (Mungan, 2001: 223 - 234) Ankara İstasyonu Millî Mücadele
tarihimiz arasında önemli bir yere sahiptir. ATATÜRK’e 1919 - 1922
yıllarında konak olarak tahsis edilen ve Ankara Anlaşması’nın imzalandığı
yer olması ile ayrı bir özelliği olan yapı, Türk demir yolu tarihi geçmişini
günümüze nakleden bir müze olarak hizmetine devam etmektedir. Demir
yolları ile Türk halkı bütünleşmiş ve demir yollarına atfen pek çok dergi
çıkarılmış, spor kulüpleri kurulmuştur. Günümüzde hatlar istenen seviyede
olmasa bile demir yollarının Türk kültür hayatındaki yeri devam etmektedir.
(Akın, 2001: 235 - 250; Uçak, 2001, 251 - 294)
1930’lu yıllardan sonra demir yolu yapımı büyük ihmale uğramıştır.
Ancak millîleştirilen Türk topraklarındaki demir yolları Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryolları olarak bir bütün hâlinde yönetilmeye başlanmıştır. Demir
yolları millî bir kurum hâline gelmiştir. Bu nedenle borç alınarak millîleştirilse
bile mevcut durumunda borç veren ülkelerin demir yolları üzerinde bir söz
hakkı olmamasının dikkate alınması gerekir. ATATÜRK dönemi sonrasında
bu alanda kayda değer bir gelişme 2000’li yıllara kadar olmamıştır. Bu uzun
süreçte yaklaşık 1.000 - 1.500 km’lik bir demir yolu yapılmış, mevcut yolların
bir kısmı ise onarım görmüştür.
6. Sonuç
Demir yolu ilk uygulamalarının hayata geçtiği 1800’lü yılların ilk
yarısından günümüze önemini daima korumuş, demir yoluna önem veren
ülkelere zenginlik ve refah getirmiştir. Bu zenginliğin aynı zamanda teknolojik
üstünlük kurarak geri kalmış ülkeler üzerinde emperyal uygulamalar
olduğunu da belirtmek gerekir. Türkiye de demir yolu hatlarına sahip olmak
için ciddi çalışmalar yapmış ve önemli kazanımlar edinmiştir. Ülkenin birlik ve
beraberliğine katkı sağlaması, isyanlara karşı hızlı reaksiyon gösterilmesi ve
ihracatı artırması bunların başında yer almaktadır.
131
Türkiye; bölgesinde ve dünyada stratejik konumu, kültürel birikimi,
tarihsel derinliği ve bölge halkları üzerindeki intibası nedeniyle özel bir
konuma sahiptir. Enerji hatlarının merkezi konumunda olan Türkiye,
uluslararası organizasyonlara giren, üreten, ürettiğini en kârlı şekilde satan
bir güç olmak durumundadır. Bunun gerçekleştirilebilmesi için başta demir
yolu olmak üzere üç tarafı denizler ile çevrili ülkenin yeteri kadar deniz, kara,
demir ve hava yolu taşımacılığını geliştirmesi ve modern usullerle idame
ettirmesi daha da önemli hâle gelmiştir. Bir dünya haritasından dikkatlice
incelendiğinde Türkiye’nin dünyanın her tarafına uzanacak, birbirini
tamamlayacak deniz, demir ve hava hatlarının önemli bir güç merkezi
olmanın altyapısını sağlayabileceği görülmektedir. Aslında içinde
bulunduğumuz yüzyılın barış ve esenlik içinde geçmesi, dünyanın ekonomik
kaynaklarının bütün insanlık tarafından en etkin ve verimli kullanılabilmesi
için de Türkiye katkı sağlayabilecektir. Bunun sağlanmasında şüphesiz demir
yollarına büyük yatırımlar yapılması, mevcutların modernize edilmesi ve
uluslararası bağlantıların sıklaştırılması önem arz etmektedir.
Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için demir yolu, yolcu taşıma ve
yük taşımada kaçınılmaz bir önceliğe sahip olmak durumundadır. Kara
taşımacılığına göre onlarca kat ucuz olan, daha az arazi işgal eden demir
yolu gelişmenin ve millî kaynakları harekete geçirerek küreselleşen dünyada
rekabet edebilmenin önemli bir unsurudur. Bugün ABD ve Batı’da en önemli
ulaşım vasıtası olan demir yolu, Türkiye’de istisnalar dışında uzun süre atıl
durumda kalmıştır. Demir yolu üzerinde devletin kontrolünün kaybedilmeden,
rekabet ortamının oluşturulması, her türlü sistemin ülke imkânları ile üretilir
ve ihraç edilir hâle getirilmesi önem arz etmektedir. Özellikle Türk
girişimcilerin de bu alana yatırım yapmasının sistemin kalitesini artıracağı
değerlendirilmektedir. Bu durumda hava yollarında olduğu gibi rekabetin
demir yolu işletmeciliği alanında da oluşmasının ülkeye önemli katkısı
olacağı öngörülmektedir.
Demir yolunun gelişmesi, Türk toplumunun refah seviyesine katkı
sağlayacağı gibi millî birlik ve beraberliğin sürdürülmesine de önemli katkı
sağlayacaktır. Komşu ülkelere de geçebilecek, ortak ve hızlı raylar aynı
zamanda bölgesel barışın tesisini kolaylaştırırken ülke ekonomisine önemli
katkıları olacağı değerlendirilmektedir. Bugün Türkiye’nin demir yolu
haritasına bakıldığında pek çok yerleşim yerinin hâlâ demir yoluna
kavuşmadığı görülür. Bu, Türkiye’nin gelişmesi yolunda önemli bir engeldir.
Bursa gibi sanayi ve tekstil alanında önemli bir merkezin demir yoluna sahip
olmaması da oldukça büyük bir eksikliktir. Bursa’ya tren 1891’de yapılan
Bursa - Mudanya demir yolu ile gelmiştir. 1953’te hattın sökülmesi ile tren
ulaşımı sona ermiştir. Sanayi alanında önemli bir şehir olan Bursa’ya 59 yıl
sonra yeniden tren gelmesi için önemli adımlar atılmıştır. 105 kilometrelik
Bursa Yüksek Hızlı Tren Hattı’nın 75 kilometrelik bölümünü oluşturan
Yenişehir etap temeli Aralık 2012’de atılmıştır8.
8
http://www.bursahizlitreni.com (17.01.2013)
132
Son yıllarda demir yolu alanında “Yüksek Hızlı Tren Projesi” örneğinde
olduğu gibi yeni yaklaşımlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Ankara - Eskişehir
arasında faaliyete geçen ve adına “Yüksek Hızlı Tren” adı verilen proje ile
aynı projenin ikinci ayağı Ankara - Konya arası 2011 yılında faaliyete
geçmiştir. Bu projenin Ankara’dan İstanbul’a ulaşmasının ise 2013 yılında
tamamlanması için yoğun çalışmalar sürdürülmektedir. 2012 itibarıyla Devlet
Demiryolları verilerine göre hızlı tren hattının uzunluğu 880 km olmuştur.
Gelecek 5 yılda 15 şehrin hızlı tren ile birbirine bağlanması öngörülmektedir.
Demir yolunun yeniden gündeme alınması ve modern sistemlerin hizmete
sunulması ümit verici gelişmeler olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak Osmanlı’dan günümüze demir yolunun gelişimi şöyle
olmuştur: Demir yolunun öneminin kavranması ve yapımına çalışılması,
emperyal güçlerin imtiyaz alarak etki alanları oluşturma dönemi, savaş
döneminde önemli bir unsur ve harekâtın seyrini değiştiren araç, millî
mücadele ve sonrasında üniter yapının kurulmasında önemli bir argüman
olarak görülmüştür. Takiben bir dönem için olmasa da olurmuş ve nihayet
yokluğunun büyük kayıp olduğunun fark edildiği yeni bir dönem, olarak
sıralanabilir.
Son dönemde ekonomik, güvenli, hızlı, çevre dostu ve kaza oranı
oldukça düşük olan ulaşım aracı olarak demir yolunun yeniden keşfedilmesi
dönemi olarak tanımlanmasının önemli bir farkındalık oluşturduğu
değerlendirilmektedir. Türkiye’nin coğrafi koşulları gereği demir yolu
yapımında birtakım güçlüklerle karşılaşılsa bile yapılan hatlar hizmete
girdikten sonra önemli bir tadilata ihtiyaç duyulmadan onlarca yıl hizmet
vermesi bakımından demir ağları avantajlı durumunu korumaktadır.
İngiltere başta olmak üzere Batılı sömürgeci güçler etki alanı
oluşturmak amacıyla Osmanlı İmparatorluğu topraklarında demir yolu
yapmak için mücadele ederken zamanla Türkler demir yolunu emperyal
yaklaşımlardan korunmak ve bağımsız bir devlet olabilmek için bir araç
olarak kullanmaya başlamıştır.
Kaynaklar
Arşiv Belgeleri
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA); Fon No.: 030.10, Yer No.:
147.52.5.
BCA; Fon No.: 030.0.001- Yer No.: 134.874.2, Yıl 1950, Konu:
Anadolu’nun Doğusuna Yol Yapımı.
BCA; Fon No.: 030.10, Yer No.: 152.76.13.
BCA; Fon No.: 030.10, Yer No.: 2608.806.15, Tarih: 18.12.1947,
Newyork Demir Yolu Müzesinin Talebine Cevap.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA); Fon Kodu: MKT.MHM., Dosya:
180, Gömlek: 58, Tarih: 1273B21.
133
BOA; Fon Kodu: HRT - Gömlek. 01104_00001-Tarih. 1341Z29
(Türkiye - Asya DY. Hrts.).
BOA; Fon Kodu: HRT-h. (Gömlek. 01037_00001-Tarih. 1341Z29
(Osm. And. DY. Hrts.).
BOA; Fon Kodu: MKT.MHM., Dosya: 379, Gömlek: 28351, Tarih:
1311N22.
BOA; Fon Kodu: MKT.MHM., Dosya:403, Gömlek:82,Tarih:1284Z08.
BOA; Fon Kodu: MKT.MHM., Dosya:456, Gömlek:35,Tarih:1290R12.
BOA; Fon Kodu: MKT.MHM., Dosya:530, Gömlek:36,Tarih:1325Ca05.
BOA; Fon No. HR.DM., Dosya No.: 20, Gömlek No.: 1, Tarih No.:
1923 0712.
BOA; Fon No. HR.DM., Dosya No.: 60, Gömlek No.16, Tarih
No.:1922.02.12
BOA; Fon No. HR.DM., Dosya No.: 234, Gömlek No.:91, Tarih
No.:1923.01.10.
BOA; Dosya No.: 3968,Gömlek No.: 297540, Tarih: 1329Z 04.
Telif ve Tetkik Eserleri
ACUN Fatma vd. (2009); ATATÜRK ve Türk İnkılap Tarihi, Siyasal
Kitabevi, 10. Baskı, Ankara.
ADIGÜZEL, M. Bahattin (2006); Türk Havacılığında İz Bırakanlar, THK
Kültür Yay. No.: 7, Ankara.
ATATÜRK’ün Görüş ve Direktifleri Birinci Kitap (1982); Gnkur. Bsm.,
Ankara.
ATATÜRK’ün Görüş ve Direktifleri Birinci Kitap (1984); Hv. Bsm. ve
Neş. Md.lüğü., Ankara.
BERKES, Niyazi (2012); Türkiye’de Çağdaşlaşma, Yapı Kredi
Yayınları, 17. Baskı, İstanbul.
BİLMEZ, Bülent Can (2000); Demir Yolundan Petrole Chester Projesi
(1908 - 1923), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul.
DELİORMAN, M. Necmettin (1957); Nuri DEMİRAĞ’ın Hayat ve
Mücadeleleri, Nu.D. Matbaası, İstanbul.
DERVİŞOĞLU, Fatih M. (2007); Nuri DEMİRAĞ Türkiye’nin Havacılık
Efsanesi, Ötüken Neş., İstanbul.
ELDEM, Vedat (1970); Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları
Hakkında Bir Tetkik.
134
FULLER, Graham (2011); Yeni Türkiye Cumhuriyeti Yükselen
Bölgesel Aktör, Timaş Yay., 8. Baskı, İstanbul.
İNÖNÜ, İsmet (1993); İstiklal Savaşı ve Lozan, AAM, Ankara, (23
Ekim 1973.
KOCAHANOĞLU, Osman Selim (Yay. Haz.) (2005); Rauf ORBAY’ın
Hatıraları 1914 - 1945, Temel Yayınları, İstanbul.
ÖZKAYA, Yücel - KONUKÇU, Enver - ÖNSOY, Rifat - AKBULUT,
Dursun Ali - BALCIOĞLU, Mustafa - TANFER, Vehbi (Yay.Haz.: Berna
TÜRKDOĞAN) (2002); Millî Mücadele Tarihi - Makaleler - AAM, Ankara.
SARC, Ömer Celal - MAZRUİ, Ali (1983); Çağdaş Düşünce Işığında
ATATÜRK, Ağaoğlu Yayınevi Tesisleri, İstanbul.
TAYHANİ, İhsan (2001); ATATÜRK’ün Bağımsızlık Politikası ve Uçak
Sanayisi 1923 - 1950, Türk Hava Kurumu Basımevi, Ankara.
TOKGÖZ, Erdinç (2001); Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi (1914 2001), Ankara.
YALÇIN, Osman (2008); Türk Hava Harp Sanayii Tarihi, 2009
Hv.K.K.lığınca Basılmış Doktora Tezi, GÜ Sos. Bil. Enst. T.C. Tarihi, Ankara.
YALÇIN, Osman (2009); Türk Hava Harp Sanayii Tarihi 1913 - 2009,
Hv. Bsm. ve Neş. Md.lüğü, Ankara.
YILDIRIM, İsmail (2001); Cumhuriyet Döneminde Demir Yolları,
Ankara.
Süreli Yayınlar
AKIN, İlknur (2001); Kurtuluş Savaşı’nda ATATÜRK Konutu ve Demir
Yolları Müzesi, KEBİKEÇ, Sayı 11.
ASLANTEPE, Cengiz (2001); “Serbest Cumhuriyet Fırkası ile
Cumhuriyet Halk Fırkası Tartışmasında Demir Yolları”, KEBİKEÇ, S 11.
AYDIN, Suavi (2001); “Türkiye’nin Demir Yoluna Muhtasar Bir Bakış”,
KEBİKEÇ, S 11.
BİLMEZ, Bülent Can (2001); “Suya Düşen Bir ‘Tatlı Hayal’ Şarki
Anadolu Demir Yolları (Chester) Projesi (1922 - 23)”, KEBİKEÇ, S 11.
CONES, C.M.Jenkin (1939); ”İngiliz Demir Yolları, Demir Yolları
Mecmuası, Çev.: S. ESENER, S 169, Mart, İstanbul.
“Cumhuriyet Devrinde Yapılan Demir Yolu Hakkında Umumi Tafsilat”
(1934); DMY, Mart - Nisan 1934, Sayı: 109 - 110, İstanbul.
Demir Yolları Mecmuası (DYM) (1936); Cilt 12, Sayı 134, Nisan.
Demir Yolları Mecmuası 1341 (1925); S 6, 1 Ağustos.
135
Demir Yolları Müderrisi Tevfik (1930); “Dünya Demir Yollarında İnşaat
Faaliyeti”, DYM, Mart, Sayı: 61, İstanbul.
“Demir Yolunu Devletleştiriyoruz İzmir - Kasaba Hattını Nasıl Aldık?”
(1934); Demir Yolları Mecmuası, Mart - Temmuz, Sayı: 113, İstanbul.
DYM (1930); Cilt 6, Sayı 66 - 70, Kânunuevvel.
Edward Mead EARL (1934); “Türkiye Büyük Devletler ve Bağdat
Demir Yollarına Dair Bir Tetkik”, DYM, II. Teşrin 1934, S 118, Çev.: Münir
REŞİT, S 118, Eylül, Ankara.
GÜREL, Zeki (1980); “Kurtuluş Savaşı’nda Demir Yolculuk 1”,
BELLETEN, Cilt XL1V, S 175, Ankara.
METİN, Barış (2011); “Rus Kaynaklarına Göre Anadolu’da Demir
Yolları ve Demir Yolu Projeleri, Bağdat Demir Yolunun Rusya Açısından
Önemi 1900 - 1916”, Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi, ATASE Bsm. ve
Yay., Sayı: 18, Ankara.
ÖZDEN, Neşe (2011); 2011 Yılı Hava Harp Okulu Konferans
Notlarından, İstanbul.
ŞAHİNGÖZ, Mehmet (2002); GÜ Eğitim Fakültesi, 202 Yılı T.C. Tarihi
Bilim Tarihi Yüksek Lisans Programı, Ders Notları, Ankara.
TEKELİ, İlhan - İLKİN, Selim (2001); “Cumhuriyet Demir Yolu
Politikalarının Oluşumu ve Uygulaması”, KEBİKEÇ, S 11.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDDY) (2012); Web Sitesi
31 Aralık.
UÇAK, H. İbrahim (2001); Demir Yolları Mecmuası ve Demir Yolcu
Dergileri, KEBİKEÇ, S 11.
YAKUP, H. (1934); “Demir yolları Mecmuası Bugün 10. Yaşına Girdi”,
Demir Yolları Mecmuası, Mart - Nisan 1934, Sayı: 109 - 110, İstanbul.
YALÇIN, Osman (2009); “Mühürdarzade Nuri DEMİRAĞ’ın Hayatı ve
Çalışmaları”, Ankara Üniversitesi ATATÜRK İlkeleri ve İnkılap Tarihi
ATATÜRK Yolu Dergisi, Ankara, S 49, Güz.
YAVUZTÜRK, Gülseren Mungan (2001); “Bir Garın Tarihinde
Yolculuk”, KEBİKEÇ, S 11.
www.ulasim2023.org-Aralık 2012)
www.tcdd.gov.tr(02.01.2013)
www.tcdd2bolgr.gov.tr(2010)
www.tcdd2bolgr.gov.tr, 2007
http://www.bursahizlitreni.com (17.01.2013)
136
EKLER
137
138
139
139
Ulaştırma Bakanlığının Demir Yolu Hatlarının Durumunu Gösteren Raporu
Ek - 1
Demir Yolu Hatlarının Durumunu Gösteren Rapor
140
Ek - 2
Osmanlı İmparatorluğu Demir Yolu Hatları Haritası
141
Ek - 3
142
142
Osmanlı İmparatorluğu Demir Yolu Hatları Haritası
Ek - 4
Osmanlı İmparatorluğu’nda Demir Yolu Hatları Haritası
143
Ek - 5
Millîleştirme
Ek - 6
Cumhuriyet Gazetesi
144
145
145
1933 Yılı Bütçe Miktarı ve Kurumlara Ayrılan Paylar
Ek - 7
Sivas - Erzurum Hattına Dair Basında Çıkan Haber
146
Ek - 8
Londra’dan Basra’ya Demir Yolu Güzergâhı
DDY Mecmuası Mart 1930, S 61
147
Ek - 9
Cumhuriyet’in 10. Yıl Anısına Demir Yolları İdaresinin Anıtı
Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamalarında Demir Yolları
DY Mecmuası Mart - Nisan 1934
148
Ek - 10
Cumhuriyet’in 10. Yıl Anısına Demir Yolları İdaresinin Anıtı
Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamalarında Demir Yolları
DY Mecmuası Mart - Nisan 1934
149
Ek - 11
Ek - 12
Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamalarında Demir Yolları
DY Mecmuası Mart - Nisan 1934
150
Ek - 13
Demir Yolları Mecmuası Sayı: 116, Ankara, 1936 (İran Şahının Ziyareti)
151
Ek - 14
Demir Yolları Mecmuası Sayı: 115, Ankara, 1934
(Elazığ Demir Yolu İstasyon Açılış Ziyareti)
152
Ek - 15
Demir Yolları Mecmuası Sayı: 115, Ankara, 1934 (Elazığ Demir
Yolu İstasyon Açılış Ziyareti)
153
Ek - 16
Demir Yolları Mecmuası Sayı: 61 - Mart, İstanbul, 1930
(Gazi Paşa ve Samsun - Sivas Demir Yolu Hattı Açılışı)
154
Ek-17-1
Demir Yolları Mecmuası Sayı: 169 - Mart, Ankara,
1939 (İngiltere’de Demir Yolu Ağı)
155
Ek-17-2
Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamalarında Demir Yolları Haritası
DY Mecmuası Mart - Nisan 1934
156
Demir Yolu Hatlarının Durumunu Gösteren Rapor
157
Ek - 18
Ek - 19
1925 Yılında Toplanan Demir Yolu Kongresi
Demir Yolları Mecmuası, S 6, 1 Ağustos 1341, s. 108
158
159
159
Demir Yolları Kongresi’nden Bir Görüntü
Demir Yolları Mecmuası, S 6, 1 Ağustos 1341, s. 210.
Ek - 20
160
160
http://aygunhoca.com(14.01.2013)
Osmanlı İmparatorluğu Demir Yolu Hatlarının Durumunu Gösteren Harita
Ek - 21
161
161
www.tcdd.gov.tr/14.01.2013
Türkiye Cumhuriyeti Demir Yolu Hatlarının Durumunu Gösteren Harita
Ek - 22
162
ASKERÎ TARİH ARAŞTIRMALARI İÇİN KAYNAKLAR - II:
TOPÇU MECMUASI
Efdal AS∗
Hakan BACANLI∗∗
Öz: Cumhuriyet döneminde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde hem mevcut personelin mesleki
bilgilerini artırmak hem de yeni katılan personele kendi sınıfıyla ilgili olarak teknik bilgiler vermek
amacıyla 1925 yılından itibaren “askerî sınıf dergileri” çıkarılmaya başlanmıştır. Topçu sınıfı,
ordunun piyade ve süvari sınıfıyla birlikte asli sınıflarından biridir. Piyade ve süvari sınıflarında
olduğu gibi topçu sınıfına yönelik olarak da “Topçu Mecmuası” adıyla bir dergi çıkarılmıştır.
Önceleri sadece topçu sınıfıyla ilgili makalelerin yer aldığı dergide, daha sonra nakliye sınıfını
ilgilendiren makalelere de yer verilmiştir. Çoğu özgün olan makalelerin yanı sıra, dönemin
yabancı askerî dergilerinden alıntılar da yapılmıştır. Dergi, 1925 yılından, -tespit edebildiğimiz
son sayı olan- Mayıs 1957 tarihli 174’üncü sayıya kadar yayın hayatını sürdürmüştür.
Anahtar Kelimeler: Süreli Askerî Yayınlar, Topçu Sınıfı, Topçu Mecmuası, Türk
Topçuluk Tarihi, Nakliye Sınıfı
SOURCES FOR MILITARY HISTORY RESEARCHES - II:
TOPÇU MECMUASI (THE ARTILLERY JOURNAL)
Abstract: During the Republican Period, the Turkish Armed Forces initiated the practice
of publishing “military corps journals” as from 1925, with a view to improving the professional
knowledge of the active personnel as well as providing the newcomers with technical
information regarding their own corps. The Artillery Corps is one of the primary branches of the
army, together with the infantry and cavalry corps. Similar to the practice within the infantry and
cavalry corps, the Artillery Corps had also its own journal published under the name of “Topçu
Mecmuası (the Artillery Journal)”. This publication, which initially included articles only on the
artillery corps, would later embrace articles regarding the transportation corps. In addition to the
authentic articles, the journal also included citations from other articles covered by the foreign
military journals of that period. The journal continued to be published from 1925 till May 1957 up
th
to the 174 issue, the last one that we managed to find out.
Keywords: Military Periodicals, The Artillery Corps, The Artillery Journal, History Of
Turkish Artillery, The Transportation Corps.
Giriş
Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi’nin Ağustos 2012 tarihli 20’nci
sayısında tarafımızca yayımlanan “Askerî Tarih Araştırmaları İçin KaynaklarI: Süvari Mecmuası” adlı makalede, Türkiye’de son yıllarda popüler anlamda
tarihe gösterilen ilginin, tarih konusunda yayımlanan bilimsel ve popüler
kitap, dergi ve makalelerde önemli bir artışa neden olduğunu, bu artışın tarih
biliminin bir dalı olan askerî tarih alanında da memnuniyet verici derecede
yaşandığını, çeşitli yayınevleri tarafından alana yönelik eserler
yayımlanmaya başlandığı gibi akademik çevrelerde askerî tarihi kapsayan
tezlere de dikkat çekici bir yönelme olduğu belirtilmişti.
∗
Dr.Öğ.Bnb. Kara Harp Okulu Dekanlığı Temel Bilimler Bölüm Başkanlığı Tarih Öğt.Grv.
[email protected]
∗∗
Dr.Öğ.Yzb. Gnkur. ATASE Daire Başkanlığı, Arşiv Şube Müdürlüğü, [email protected]
163
Aynı makalede, bu konuda yaşanan eksikliklere de değinilmiş ve en
önemli sorunlardan birisi olarak askerî tarih çalışmalarında mutlaka
yararlanılması gereken kaynaklar arasında yer alan ve askerî kurumlarca
yayımlanmış olan gazete, dergi ve diğer yayınlara, gerek asker kökenli
gerekse sivil kökenli tarih araştırmacılarının yeteri kadar rağbet etmemeleri
gösterilmişti.
Buradan yola çıkarak Osmanlı ordusunun asli sınıfları sayılan ve
“sunuf-ı selase” olarak adlandırılan süvari, topçu ve piyade sınıflarına yönelik
olarak yayımlanan askerî sınıf dergilerini tanıtım amacıyla ilk olarak süvari
sınıfına yönelik çıkarılmış “Süvari Mecmuası” hakkında yukarıda belirtilen
makale yayımlanmıştı.
Bu çalışmada ise Türk ordusunda kökenleri XIV. yüzyıla kadar inen
topçu sınıfına1 yönelik olarak çıkarılan “Topçu Mecmuası” hakkında bilgi
verilirken aynı zamanda konuyla ilgili olarak çalışma yapacaklara kolaylık
sağlamak amacıyla dergideki makalelerin dizini de sunulacaktır.
Topçu Mecmuası Hakkında Genel Bilgiler
Topçu Dergisi, “Topçu Mecmuası” adı altında, 1’inci sayısı Ocak
1925’te (İkinci Kanun 1341) olmak üzere yayımlanmaya başlanmıştır.
Tarafımızca yapılan araştırmada, derginin en son sayısı olarak 174’üncü
sayı olan Mayıs 1957 yılı sayısına ulaşılmıştır. Ayrıca 1-174 sayıları
arasından 116, 127, 128, 130, 133, 137, 138, 139 ve 173’üncü sayılara
birçok kütüphane, veri tabanı ve sahaf tarandığı hâlde ulaşılması mümkün
olmamıştır.
Kendisini, “topçuluğun terakkiyat ve tekemmülatından bahseden fenni
bir mecmua” olarak nitelendiren derginin ilk sayısında, “Topçu Müfettişliği”
adına kaleme alınmış olan “İlk Söz” adlı yazıda topçu sınıfının -makalenin
yazılmış olduğu dönemde- ulaşmış olduğu teknik seviyeden kısaca
bahsedilmiştir. Buna göre topçu sınıfının teknik gelişmeler sonrasında imkân
ve kabiliyetlerinde artış görülmüş, ölçüm sistemleri gelişmiş, gece atışları
daha etkili hâle gelmiş; motorlu vasıtaların kullanılması, ağır topların
sevkiyatını kolaylaştırmıştır. Topçu; piyade topçusu, yakın muharebe ve
uzak muharebe topçusu adıyla gruplara ayrılmıştır. Ayrıntılı planlar,
mükemmel haritalar, muharebe vasıtalarında ve yardımcı teşkilatlardaki
gelişim, her ihtimale göre belirlenmiş bir çalışma sistemi, piyade ile ortak
hareket ve sıkı bir irtibat gibi nedenler topçu sınıfını, kat kat artan kudret ve
önemi oranında istihdam edilmesi ve kullanılması pek güçleşmiş bir meslek
hâline getirmiştir.
1
Kaynaklarda Türk ordusunda topun kullanıldığı ilk savaş olarak I. Kosova Savaşı gösterilirse
de (Bk. İsmail Hakkı Uzunçarşılı; Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapıkulu Ocakları, C II, TTK
Basımevi, Ankara, 1988, s. 36.) 1386 tarihli Osmanoğulları - Karamanoğulları Savaşı’nda da top
kullanıldığına dair kayıtlar bulunmaktadır. (Bk. İsmail Hami Danişmend; İzahlı Osmanlı Tarihi
Kronolojisi, C I, Türkiye Yayınevi, İstanbul, 1947, s. 73.)
164
Makalede, diğer sınıflar açısından topçu sınıfının asli mahiyetini
anlamanın gerekliliğine de yer verilmiş, topçu sınıfı mensupların kendi
zorunlu ve önemli görevlerine büyük bir vukuf ve kabiliyetle hâkim
olmalarının elzem olduğu vurgulanmıştır. Mecmuanın, topçu sınıfına yönelik
yayınlar ve aydınlatıcı içeriği aracılığıyla topçu sınıfının önemli vazifelerini ifa
etmelerinde onlara yardımcı olmak için çıkarılacağı belirtilirken bundan
amacın, çağdaş topçuluğun takip etmekte olduğu ilerleme ve gelişmeyi
subaylara tanıtabilmek olduğu da eklenmiştir. (Topçu Mecmuası, S 1, İkinci
Kanun 1341, s. 2 - 3)
İlgili makalenin son paragrafında da derginin, topçu sınıfı
mensuplarının tecrübe ve ilme dayanan makalelerinin ve topçuluğa ait
yabancı eserlerden tercüme olunmuş yazılarının kabul edilebileceği ifade
edilmiştir. (Topçu Mecmuası, S 1, İkinci Kanun 1341, s. 2 - 3)
İlk sayısı 21 sayfa olarak çıkan derginin 2’nci sayısında sayfa adedi
artırılmış ve dergi 40 sayfa olarak yayımlanmıştır. Derginin söz konusu
sayısındaki “Birkaç Söz” adlı makalede, derginin ilk sayısının beklenenin
üzerinde bir ilgiyle karşılandığı belirtilmiş, aynı ilginin özellikle topçu sınıfı
dışındaki sınıflar tarafından da gösterilmesi hâlinde derginin hacminin
yarısının topçu sınıfına, diğer yarısının da muhtelif sınıflara ayrılacağına
dikkat çekilmiştir.
Aynı sayıda, derginin yayımlanmasından maddi bir amaç güdülmediği,
bu nedenle hasılatın bir kısmının Avrupa’dan mesleki eserlerin alınmasına
ayrıldığı, kalan büyük kısmın ise makale sahiplerine dağıtılacağı belirtilerek
askerî personelin makale göndermesi özendirilmeye çalışılmıştır.
Yazıda son olarak elinde Kurtuluş Savaşı ile ilgili fotoğraf bulunanlara
çağrı yapılmış ve ellerindeki fotoğrafları (açıklayıcı bir notla birlikte) dergide
yayımlanmak üzere göndermeleri rica edilmiştir. (Topçu Mecmuası, S 2,
Şubat 1341, s. 2 - 3)
Topçu Mecmuası yayın hayatına başladığı 1925 Ocak ayından
itibaren 82’nci sayıya kadar ayda bir çıkarılmış, 83’üncü sayıdan itibaren ise
3 ayda bir yayımlanmıştır.
Topçu Mecmuası’nın hem 48’inci hem de 49’uncu sayısında İkinci
Kanun (Ocak) 1929 yazmaktadır. 47’nci sayının İkinci Teşrin (Kasım) 1929
olması ve de 50’nci sayının Şubat 1929 olması nedeniyle 49’uncu sayının
bilgilerinin doğru olduğu ancak 48’inci sayının Birinci Kanun (Aralık) 1928
olması gerektiği düşünülmektedir.
Topçu Mecmuası, “Topçu Müfettişliği” tarafından çıkarılmıştır. Uzun bir
süre, 143’üncü sayıya kadar, sadece “Topçu Müfettişliği” ismi kullanılmış,
144’üncü sayıdan itibaren çıkaran makam ismi “KKK Topçu Dairesi” olarak
değiştirilmiştir.
165
Derginin isminin 136’ncı sayı olan Temmuz 1947 sayısına kadar
“Topçu Mecmuası” olduğu görülmektedir. Kasım 1948 tarihli 140’ıncı sayıda
ise “Topçu Dergisi” ismi kullanılmaya başlanmıştır. Yani “mecmua” kelimesi
yerine “dergi” kelimesi kullanılmaya başlanmıştır. 137, 138 ve 139’uncu
sayılar bulunamamış olduğundan ilgili değişikliğin bu sayılardan birinde mi
yoksa 140’ıncı sayıdan itibaren mi başladığı tam olarak tespit edilememiştir.
Abonelik sistemiyle dağıtımı yapılan Topçu Mecmuası’nın, ilk çıktığı
sayı itibarıyla bedeli 25 kuruştur. Derginin ilerleyen sayılarında, fiyat
değişiklikleri görülmüştür. Tespit edebildiğimiz son sayı olan 174’üncü
sayının fiyatı 90 kuruştur.
Topçu Mecmuası’nın yayımlandığı süre içerisinde değişik matbaalarda
basılmış olduğu görülmektedir. İlk olarak Teşebbüs Matbaasında basılmaya
başlanan dergi, zaman içinde Hüsnütabiat Matbaası, Milliyet Matbaası,
Hâkimiyet-i Milliye Matbaası, Ulus Basımevi, Matbaa-i Ebüzziya,
Genelkurmay Basımevi, Top.Atş.Okl. Basımevi, Harp Okulu Matbaası ve
Topçu Okulu Basımevinde basılmıştır.
Topçu Mecmuası Birinci Kanun (Aralık) 1928 tarihli 48’inci sayısından
itibaren Latin harfleriyle yayımlanmaya başlanmıştır. Dergi bu gelişmeyi
şöyle duyurmuştur: “Mecmuamız beşinci yılını yaşatacak olan muhterem
okurlarına Harf İnkılabı mesudunu da taşımak suretiyle fevkalade nüsha
hâlinde kendisini takdim ve yeni seneyi tebrik eder.” (Topçu Mecmuası, S 48,
Birinci Kanun 1929)
Derginin ilk sekiz sayısında herhangi bir bölümlemeye gidilmemiş,
9’uncu sayıdan itibaren ise makaleler; fenni, sınai, tatbiki, mihaniki, endaht,
mebâhis-i nafıa kısımları ile malzeme ve mühimmat kısmı başlıkları altında
yayımlanmıştır. Bu durum, 21’inci sayıya kadar sürmüş, Birinci Teşrin (Ekim)
1926’da yayımlanan 22’nci sayıdan itibaren eskisi gibi bölümsüz düzene
geçilmiştir.
İkinci Kanun (Ocak) 1929’da yayımlanan 49’uncu sayıdan itibaren
dergi, ordunun “nakliye sınıfı”na ait makaleleri de yayımlamaya başlamıştır.
Yeni format, başlığın hemen altında yer alan “Nakliye sınıfına da hâdimdir.”
ifadesiyle belirtildiği gibi makaleler de artık topçu ve nakliye sınıfları başlığı
altında toplanmıştır.
49’uncu sayı içerisinde yer alan bir yazıda “nakliye sınıfı” konularının
neden dergide ayrı bir bölüm hâlinde yer aldığı da anlatılmıştır. Bu yazıya
göre nakliye sınıfının da barış zamanında talim ve terbiyesine önem
verilmesi ve bilimsel gelişmelerin bu sınıf mensuplarınca da adım adım takip
olunması gereklidir. Bu lüzum nedeniyle nakliye sınıfı mensuplarını bu sınıfı
alakadar edecek bilimsel gelişmelerden ve Avrupa ordularındaki fikir
hareketlerinden haberdar etmek maksadıyla müstakil bir meslek dergisi
çıkarılması bu ihtiyacın tatmini için en iyi ve arzu edilen bir çare ise de
nakliye sınıfı subaylarının sayıca müstakil bir dergiyi yaşatabilecek derecede
166
olmaması ve nakliye müfettişliğinin maddi imkânlarının da bu durumu temine
yeterli olamaması sebebiyle Genelkurmay Başkanlığının onayıyla nakliye
sınıfına ait yayın için topçu mecmuasıyla ortak hareket edilmesine karar
verilmiştir. (Topçu Mecmuası, S 49, İkinci Kanun 1929)
Şubat 1932’deki 84. sayıdan itibaren topçu sınıfına yönelik makaleler:
Sevk ve idare, teşkilat ve teslihat, ölçme (topçu ve ölçme), tabiye meselesi,
talimname, ordu ve fen, yabancı memleket haberleri, tarihî hatıralar, harp
tarihi tetkikleri, talim ve terbiye bölümleri altında çıkarılırken “nakliye sınıfı”na
ait bölüm korunmuştur.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki sayılarda yeni bölümlemeye
gidilmiştir. Yeni bölümler, kara topçusu, uçaksavar ve kıyı topçuluğu, ölçme
ve haber alma, topçu havacılığı, motor - malzeme - bakım, moral ve atış
şeklinde düzenlenmiş ve “nakliye sınıfı”na ait bölüm kaldırılmıştır.
Dergi içerisinde zaman zaman yayımlanacak yazılarla ilgili isteklere ve
uyarılara yer verilmiştir. 55’inci sayıda makalelerde yazılan askerî tabirlerin
sevk talimnamesine uygun olması gerektiği, sevk talimnamesinde
olmayanların da sınıf talimnamelerinden alınması gerektiği belirtilmiştir.
(Topçu Mecmuası, S 55, Temmuz 1929)
Mecmuaya gönderilmekte olan makalelerde birçok daktilo ve imla
hatası olduğu, askerî neşriyat talimatının 50. maddesi gereğince her 25 hata
bir sahife kabul edilerek makale parasından düşüleceği, her makalenin yazı
makinesiyle yazıldıktan sonra gönderilmeden evvel bir daha gözden
geçirilmesinin uygun olacağı 64’üncü sayıda ifade edilmiştir. (Topçu
Mecmuası, S 64, Nisan 1930) Bu uyarıdan, dergide yazısı yayımlanan
yazarlara makaleleri karşılığı ücret ödendiği bilgisi de öğrenilmektedir.
94’üncü sayıda, dergi hacmi müsait olmadığından uzun makaleden
ziyade bir defada yayımlanabilecek özlü kısa makaleler yazılması istenmiştir.
(Topçu Mecmuası, S 94, Ağustos 1934)
113’üncü sayıda, gönderilecek yazıların Genelkurmay Başkanlığının
sınıf mecmualarının nasıl çıkarılacağına dair olan 1939 basımlı veçhelerine
uygun olması gerektiği, bu veçhelere uygun olmayan yazıların mecmuaya
basılmayacağı, gönderilecek yazıların en çok 15 sayfa olması gerektiği
belirtilmiştir. Yazarların sayfa kısıtlamasına dikkat etmeleri gerektiği, çünkü
bundan sonra mabadlı yazılara (sonraki sayılarda da devam eden yazılara)
yer verilmeyeceği ifade edilmiştir. (Topçu Mecmuası, S 113, Mayıs 1939)
Topçu Mecmuası’nda, harp tarihine, stratejiye, tabiyeye, ordu
teşkilatına, yabancı ordulara ve askerlikle ilişkili olan iktisadi, diplomatik, mali
ve coğrafi tetkiklere yer verileceği 68’inci sayıda belirtilmiştir. Yine aynı
sayıda, her türlü fikre sahifeleri açık olan Topçu Mecmuası’nda ileri sürülen
görüşlerin sorumluluğunun yazarına ait olduğu da ifade edilmiştir. (Topçu
Mecmuası, S 68, Ağustos 1930) 149’uncu sayıda konu içeriği daha ayrıntılı
167
ifade edilmiştir. Bu sayıda, dergiye basılmak üzere gönderilecek telif ve
tercüme makalelerin topçu eğitimi, sevk ve idaresi ve İkinci Dünya Savaşı ile
Kore Savaşı deneyimlerinden elde edilen bilgilere dayanması istenmiş,
dergide topçuluğun bütün branşlarını ihtiva eden kara topçusu ve genel
topçuluk, uçaksavar ve kıyı topçuluğu, ölçme ve haber alma konularına ait
makalelerin yayımlanacağı belirtilmiştir. Ayrıca dergide yayımlanacak
yazıların sayfa sayısı, en çok 8 dergi sayfasını geçmemek üzere yeniden
belirlenmiştir. (Topçu Mecmuası, S 149, Şubat 1951) 150’nci sayıda mevcut
konulara 3 yeni konu daha eklenmiştir. Bu konular: Motor - malzeme bakım, moral ve topçu havacılığıdır. Ayrıca bu sayıda makale içeriklerinde,
gizli ve mahrem olan kadro ve kuruluşu ifşa eder mahiyette bilgilere yer
verilmemesi de istenmiştir. (Topçu Mecmuası, S 150, Mart 1951)
Derginin topçu sınıfıyla ilgili olarak bölümlerinde: Topçu atış
talimnameleri, top çeşitleri, top mermilerinin özellikleri, Avrupa ordularında
topçu, topçunun sevk ve idaresi, gaz muharebeleri, hava topçuluğu, sahra
ve dağ topçuluğu ve Türk topçuluk tarihine yönelik makaleler bulunmaktadır.
Nakliye sınıfına ait bölümlerde ise: Zırhlı otomobiller, motosiklet
bölükleri, orduların motorlaştırılması, şoförlerin yetiştirilmesi, motorlu
birliklerin hava taarruzlarına karşı korunmasına yönelik makaleler
bulunmaktadır.
150. sayıdan itibaren Topçu Dergisi’nde bir soru ve cevaplandırma
kısmı açılmıştır. Buna göre yeni eğitim esasları ve talimnameler hakkında
kıtalarca anlaşılamayan ve açıklanması istenen konular kısa sorular hâlinde
Topçu Dairesine bildirildiği takdirde bunlar bir sıraya tabi tutularak Topçu ve
Uçaksavar Topçu Okullarında kurulan yetkili birer heyet tarafından
cevaplandırılacaktır. Cevaplar derhâl soru sahibine bildirileceği gibi bütün
okurların istifadesi için de müteakip dergide ve sayfalarda yayımlanacaktır.
Böylece hem soranın hem bütün dergi okurlarının istifadesi sağlanmış
olacaktır. (Topçu Mecmuası, S 153, Şubat 1952)
Topçu Mecmuası’nın 125’inci sayısında bu mecmuanın eki olarak yine
üç ayda bir gedikli erbaşlar için “Savaşta Erbaşlar” isimli bir mecmuanın
çıkarılmakta olduğu belirtilmişse de ek olarak yayımlanan bu mecmuanın ne
kadar süreyle yayımlandığı tespit edilememiştir. (Topçu Mecmuası, S 125,
Mayıs 1942)
Sonuç
1925 - 1957 yılları arasında, başta topçu ve nakliye sınıfı olmak üzere
diğer askerî sınıfları da kapsayan yazılar yayımlayarak alanında önemli bir
boşluğu dolduran ve diğer askerî sınıf dergileriyle birlikte “Kara Kuvvetleri
Komutanlığının 12 Temmuz 1957 gün ve OPS.1708.4.15-57 Nşr.” sayılı
emriyle yayın hayatını sonlandıran (Kara Kuvvetleri Dergisi, S 1, Temmuz
1957, s. 1) Topçu Mecmuası’nı tanıtıcı bu çalışma kapsamında dergiyle ilgili
168
bazı künye bilgileri verilmiş, derginin içeriğinden bahsedilmiş, ardından da
derginin -2 sayı dışında- sıralı bir dizini sunulmuştur.
Derginin dizininin de yayımlanmasıyla birlikte ilgili dergiden konu ile
ilgili yapılacak çalışmalarda daha fazla yararlanılması hedeflenmiştir. Bu ve
benzeri dergilerle ilgili yapılacak çalışmalar araştırmacılara hem kolaylık
sağlayacak hem de yapılacak olan çalışmaları daha da zenginleştirecektir.
Ancak tabii ki sadece dizinlerin oluşturulmasıyla da yetinilmemesi, bu gibi
dergilerin sayılarının bulunmasında güçlüklerle karşılaşılıyor olunması ve
tam koleksiyonlarının her zaman temin edilememesi gibi nedenlerle çeşitli
kütüphanelerin mevcut sayıları dijital ortama aktararak bir bütünlük
sağlamaları gerekmektedir.
Kaynaklar
DANİŞMEND, İsmail Hami (1947); İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C
I, Türkiye Yayınevi, İstanbul.
Kara Kuvvetleri Dergisi; S 1, Temmuz 1957.
Topçu Mecmuası; S 1, İkinci Kanun 1341.
Topçu Mecmuası; S 2, Şubat 1341.
Topçu Mecmuası; S 48, Birinci Kanun 1929.
Topçu Mecmuası; S 49, İkinci Kanun 1929.
Topçu Mecmuası; S 55, Temmuz 1929.
Topçu Mecmuası; S 64, Nisan 1930.
Topçu Mecmuası; S 68, Ağustos 1930.
Topçu Mecmuası; S 94, Ağustos 1934.
Topçu Mecmuası; S 113, Mayıs 1939.
Topçu Mecmuası; S 125, Mayıs 1942.
Topçu Mecmuası; S 149, Şubat 1951.
Topçu Mecmuası; S 150, Mart 1951.
Topçu Mecmuası; S 153, Şubat 1952.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı (1988); Osmanlı Devleti Teşkilatından
Kapıkulu Ocakları, C II, TTK Basımevi, Ankara.
.
169
170
TOPÇU MECMUASI MAKALELER DİZİNİ
1
1
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Kânunusani 1341
Kânunusani 1341
1
Kânunusani
1
Kânunusani
1
1
Kânunusani
Kânunusani
1
Kânunusani
2
Şubat
Binbaşı Cevdet
Nejat
Yüzbaşı İbrahim
1341
Şevket
1341
1341
Miralay
1341 Cfenliski/Binbaşı
Cevdet Nejat
1341
2
Şubat
1341 Miralay Nuri
2
Şubat
2
Şubat
2
2
Şubat
Şubat
2
Şubat
2
2
Şubat
Şubat
2
Şubat
3
Mart
1341 Miralay A.Latif
Binbaşı Cevdet
1341
Nejat
1341
1341 Binbaşı Faik
Binbaşı İbrahim
1341
Hilmi
1341 Miralay Nuri
1341
Binbaşı Cevdet
1341
Nejat
Binbaşı Cevdet
1341
Nejat
3
Mart
1341 Miralay Nuri
3
Mart
3
Mart
3
Mart
3
Mart
3
Mart
1341 Binbaşı M. Sırrı
Mülazımıevvel
1341
Ahmed Salih
Binbaşı İbrahim
1341
Hilmi
Binbaşı Cevdet
1341
Nejat
Yüzbaşı İbrahim
1341
Şevket
1341 Miralay A. Latif
Kaymakam Ahmet
1341
Hamdi
Binbaşı Mustafa
1341
Şevket
Sayı
3
Mart
3
Mart
3
Mart
Yazar/Çeviren Adı
2
Makale Adı
Birkaç Söz
Dane Aksam-ı Şikestesiyle Müessir Mıntıka
1341
Taarruzda Topçu Vezaifi
Topçunun Müstakil Teslihi Hakkında Fransız
Nokta-i Nazarı
Piyade Topları
Tesisat-ı Hususiye ve Havaiye Nedir?
Yeni Endaht Talimnamesinin Şerhinden
Birkaç Söz
Topçu Ateşine Karşı Piyade ve Mu’avin
Eslihasının Tabiye Sahasındaki Harekâtı
Nasıl Olmalıdır?
Topçunun Suret-i İstihdamı
Yeni Endaht Talimnamesinin Şerhinden
Top Muharrikinin Tabiyesi
Tankın Mütehassısları
Şarapnelin Bugünkü Kıymeti
Endaht Talimi - Başlangıç
Topçuda Menzil
Taarruzda Topçu Vezaifine Ait Misal
Taarruzda Topçu Vezaifine Ait Misal
2
Topçu Ateşine Karşı Piyade ve Mu’avin
Eslihasının Tabiye Sahasındaki Harekâtı
Nasıl Olmalıdır?
Mıntıka Endahtının Tarz-ı İcrası
Topçulukta Manzara Fotoğrafları
Şarapnelin Bugünkü Kıymeti
Yeni Topçu Endaht Talimnamesinin
Şerhinden
Bataryanın Muharebe İçin Yapılması
Esnasında Zabitan ve Küçük Zabitan Vezaifi
Kuvve-i Tahribiye
Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
Gelen Arızalar ve Esbabı
Havadan Topçuya Emir ve Kumanda
Topçu Mecmuası’nın ay isimlerinde; I. Teşrin, Birinciteşrin, Birinci Teşrin, Teşrini Evvel,
Teşrinievvel gibi farklı sayılarda farklı yazılışlar görüldüğü için bir standart sağlanması amacıyla
Teşrinievvel, Teşrinisani, Kânunuevvel, Kânunusani gibi -ay simlerinin değiştiği döneme kadarortak bir yazım biçimi kullanılmıştır.
171
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Mülazımıevvel
Ömer Lütfi
Topçu Keşfi ve Topçu İstihbaratı
3
Mart
1341
4
Nisan
1341
Birkaç Söz
4
Nisan
Mülazımıevvel
1341
Ömer Lütfi
Topçu Keşfi ve Topçu İstihbaratı
4
Nisan
1341 Binbaşı H. Marten
4
4
Nisan
Nisan
4
Nisan
4
Nisan
1341 Miralay A. Lütfi
1341 Miralay H. Kemal
Kaymakam
1341
Seyfettin
Kaymakam Ahmet
1341
Hamdi
4
Nisan
1341 Miralay Nuri
4
Nisan
1341
4
Nisan
1341
4
Nisan
1341
4
Nisan
1341
4
Nisan
1341
4
Nisan
1341
4
Nisan
1341
5
Mayıs
1341
5
Mayıs
1341
5
Mayıs
Kaymakam
1341
Seyfeddin
5
Mayıs
1341
5
5
Mayıs
Mayıs
1341
1341
5
Mayıs
1341
5
Mayıs
1341
5
Mayıs
1341
5
Mayıs
1341
5
Mayıs
1341
5
Mayıs
1341
Binbaşı Cevdet
Nejat
Yüzbaşı İbrahim
Şevket
Binbaşı İbrahim
Hilmi
Mülazımıevvel
Ahmed Salih
Binbaşı Mustafa
Şevket
Binbaşı Mustafa
Şevket
Miralay Nuri
Mülazımıevvel
Ömer Lütfi
Alman Ordusunda Tabiye Nokta-i
Nazarından Bomba Toplarının Suret-i
İstihdamı
Tariz-i Himaye İçin İstimal Edilen Kavaid
Topçunun İnkişafı
Alman - Fransız Topçusunun 1914 - 1918
Harbindeki Vaziyet ve İnkişafı
Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
Gelen Arızalar ve Esbabı
Topçu Ateşine Karşı Piyade ve Muavin-i
Eslihasının Tabiye Sahasındaki Hareketi
Nasıl Olmalıdır?
Piyade Bomba ve Def-i Tank Topları
Topçu İrtibat Heyetinin Vezaifi
Şarapnelin Bugünkü Kıymeti
Topçulukta Manzara Fotoğrafları
Piyade Topları
Kambera’daki Tank Muharebesinde Alman
Def-i Tayyare Toplarının Gördüğü İş
Ders-i Endahtı
Topçu Keşfi ve Topçu İstihbaratı
Piyade Topçunun Nesini Bilmelidir?
Harbden Sonra Muhtelif Hükûmetlerde
Topçu Terakkiyat ve Ta’dilatı
Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
Ahmet Hamdi
Gelen Arızalar ve Esbabı
Binbaşı Kemaleddin Zırhlı Kara Hedefleri
Binbaşı Sabri
Top Muharriklerinin Tabiyesi
Binbaşı İbrahim
Şarapnelin Bugünkü Kıymeti
Hilmi
Miralay
Yeni Endaht Talimnamesinin Şerhinden
Cfenliski/Binbaşı
Cevdet Nejat
Mülazımıevvel
Topçulukta Manzara Fotoğrafları
Ahmed Salih
Binbaşı Mustafa
Tanklara Karşı Müdafaa Tecrübesi
Şevket
Hareket Harbinde Ordu Topçusunun Tevzii
ve Taksimi
Topçunun Uzaklara Karşı Olan Nokta-i
Binbaşı Ali Rıza
Nazarı Bademâ Havaide Müteveccih
Olmalıdır
172
Sayı
5
6
6
6
6
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Ay
Yıl
Mayıs
1341 Miralay Nuri
Mülazımıevvel
Haziran
1341
Ömer Lütfi
Haziran
1341 Miralay
Kaymakam
Haziran
1341
Seyfeddin
Binbaşı Mustafa
Haziran
1341
Şevket
6
Haziran
1341
6
Haziran
1341
6
Haziran
1341
6
Haziran
1341
6
6
Haziran
Haziran
1341
1341
6
Haziran
1341
6
Haziran
1341
6
Haziran
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
7
Temmuz
1341
8
Ağustos
1341
8
8
Ağustos
Ağustos
1341
1341
8
Ağustos
1341
Makale Adı
Endaht Tenkidatı
Topçu Keşfi ve Topçu İstihbaratı
Piyade Topçunun Nesini Bilmelidir?
Harbden Sonra Muhtelif Hükûmetlerde
Topçu Terakkiyat ve Ta’dilatı
Tanklara Karşı Müdafaa Tecrübesi
Büyük Çaplı Topların Müddet-i Hayatı ve
Barut
Binbaşı Cebecioğlu
Topçunun İsrafatı
Remzi
Topçu, Düşmanın Zeminden Keşfine ve
Yüzbaşı Niyazi
Havadan Tarassuda Karşı Ne Suretle
Gizlenir?
Te’sirat-ı Yevmiyenin Suret-i Hesab ve
Yüzbaşı İsmail
Sebeb-i Lüzumu
Sahil Topları Nasıl Tabiye Edilmelidir?
Hüseyin
Gaz Muharebesi
Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
Ahmet Hamdi
Gelen Arızalar ve Esbabı
Topların Kademeli Olarak Mevâzi’e
Yüzbaşı Nazmi
Yerleştirilmesi Hakkında Birkaç Söz
Miralay Nuri
Endaht Tenkidatı
Mülazımıevvel
Topçu Keşfi ve Topçu İstihbaratı
Ömer Lütfi
Yüzbaşı Niyazi
Piyadelere Karşı Dane mi Şarapnel mi?
Kaymakam
Harb-i Umumi Esnasında Fransa’da İmalat-ı
Seyfeddin
Harbiye
Miralay H. Kemal
Gizlenme
Büyük Çaplı Topların Müddet-i Hayatı ve
Miralay M. Rüşdü
Barut
Mülazımıevvel
Topçulukta Manzara Fotoğrafları
Ahmed Salih
Kaymakam Ahmet Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
Hamdi
Gelen Arızalar ve Esbabı
Te’sirat-ı Yevmiyenin Suret-i Hesab ve
Yüzbaşı İsmail
Sebeb-i Lüzumu
Topçu Mühimmatının Suret-i İkmaline Aid
Son Harbler Daha Kudretli Sahra Topları
Binbaşı Ali Rıza
Tedarikini Zaruri Kılmıştır
Mekteb-i Harbiyede Bomba Toplarına Dair
Binbaşı Feyzi
Verilen Bir Konferans
Topların Kademeli Olarak Mevâzi’e
Yüzbaşı Nazmi
Yerleştirilmesi Hakkında Birkaç Söz
Miralay Nuri
Endaht Tenkidatı
Mülazımıevvel
Topçu Keşfi, Topçu İstihbaratı
Ömer Lütfi
Binbaşı Sabri
Top Muharriklerinin Tabiyesi
Merakıb-ı Havaiyeye Karşı Müdafaa
Topların Kademeli Olarak Mevâzi’e
Yüzbaşı Nazmi
Yerleştirilmesi Hakkında Birkaç Söz
173
Sayı
8
8
8
8
8
8
8
8
8
8
8
8
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
10
10
10
10
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ay
Yıl
Ağustos
1341 Miralay H. Kemal
Gizleme
Kaymakam Ahmed Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
Ağustos
1341
Hamdi
Gelen Arızalar ve Esbabı
Büyük Çaplı Topların Müddet-i Hayatı ve
Ağustos
1341
Barut
Mestur-u Mevzi’i Kâbil Olmayan Açık Arazide
Ağustos
1341
Bataryaların Tabiyesi
Ağustos
1341
Topçulukta Manzara Fotoğrafları
Te’sirat-ı Yevmiyenin Suret-i Hesab ve
Ağustos
1341 Yüzbaşı İsmail
Sebeb-i Lüzumu
Ağustos
1341
Sahil Topları Nasıl Tabiye Edilmelidir?
Kaymakam
Ağustos
1341
Topçulukta İnkılab
Seyfeddin
Mekteb-i Harbiyede Bomba Toplarına Aid
Ağustos
1341 Binbaşı Feyzi
Verilen Konferans
Muharebe Gazlarının Koşum Hayvanatı
Ağustos
1341 Yüzbaşı Ali Hüsnü
Üzerindeki Tesirleri
Ağustos
1341
Avrupa Ordularındaki Terakkiyat - İngiltere
Ağustos
1341
Endaht Tenkidi
Te’sirat-ı Yevmiyenin Suret-i Hesab ve
Eylül
1341 Yüzbaşı Fahri
Sebeb-i Lüzumu
Mermi Evsaf-ı Balistikiyesi ve Mermi Emsal-i
Eylül
1341
Şeklîyesi Nedir?
Yevmi Te’sirat Sebebiyle Mermi Yolunda
Eylül
1341
Vuku’a Gelen Tahavvülat
Kaymakam
Eylül
1341
Topçulukta İnkılab
Seyfeddin
1914’den 1918’e Kadar Almanya’da Mühim
Eylül
1341
Muharebe İmalatının İnkişafı
Mülazımıevvel
Eylül
1341
Topçu Keşfi, Topçu İstihbaratı
Ömer Lütfi
Eylül
1341
Topçunun İstihdamı ve Tabiyesi
Top Ateşimizle Piyademiz Arasındaki Mesafe
Eylül
1341
Ne Kadar Küçültülmelidir?
Topların Kademeli Olarak Mevâzi’e
Eylül
1341 Yüzbaşı Nazmi
Yerleştirilmesi Hakkında Birkaç Söz
Eylül
1341
Merakıb-ı Havaiyeye Karşı Müdafaa
Eylül
1341 Miralay H. Kemal
Topçunun Rolü
Eylül
1341 Binbaşı Sabri
Top Muharriklerinin Tabiyesi
Eylül
1341
Tarassud Zabiti Vezaifi
Eylül
1341 Yüzbaşı Niyazi
Ateş Kuvveti ve Manevra Kudreti
Kaymakam Ahmed Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
Eylül
1341
Hamdi
Gelen Arızalar ve Esbabı
Eylül
1341
Dâ’fi Tayyare Topları
Eylül
1341
Muharebe Endaht Tenkidatı
Yevmi Te’sirat Sebebiyle Vuku’â Gelen
Teşrinievvel 1341
Tahvilat
Teşrinievvel 1341
Topçulukta Manzara Fotoğrafları
Teşrinievvel 1341
Tesirat-ı Hususiye
Kaymakam
Teşrinievvel 1341
Topçulukta İnkılab
Seyfeddin
174
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
10
Teşrinievvel
1341
10
Teşrinievvel
1341
10
Teşrinievvel
10
Teşrinievvel
10
Teşrinievvel
10
Teşrinievvel
10
Teşrinievvel
10
Teşrinievvel
10
10
Teşrinievvel
Teşrinievvel
10
Teşrinievvel
10
Teşrinievvel
10
Teşrinievvel
11
Teşrinisani
11
Teşrinisani
11
11
Teşrinisani
Teşrinisani
11
Teşrinisani
11
Teşrinisani
11
Teşrinisani
11
11
11
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
11
Teşrinisani
11
Teşrinisani
11
Teşrinisani
11
Teşrinisani
11
Teşrinisani
11
Teşrinisani
12
12
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
1914’den 1918’e Kadar Almanya’da Mühim
Muharebe İmalatının İnkişafı
Tarassud Zabiti Vezaifi
Mülazımıevvel
Topçu Keşfi, Topçu İstihbaratı
Ömer Lütfi
1341 Kaimmakam İsmail Topçunun İstihdamı ve Tabiyesi
Topçuda Vezaif-i İrtibatiye Yeni
1341
Talimnameler Mevaddına Nazaran Ne
Surette Te’min Edilir?
Amerikan Ordusunda Sahra Toplarının Holt1341
35 Traktörleriyle Tecrübeleri
Asri Orduların ve Dolayısıyla Topçuluğun
1341 Yüzbaşı Niyazi
Motorlaştırılması
Büyük Çaplı Topların Müddet-i Hayatı ve
1341 Miralay M.Rüşdü
Barut
1341
Tayyare Topunun İ’malinde Çap Meselesi
1341 Yüzbaşı Cevdet
Dâ’fi Tayyare Topları
Kaymakam Ahmed Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
1341
Hamdi
Gelen Arızalar ve Esbabı
Fransızlarda Tarassud Usulü ve Atış Tanzim
1341
Nedir? Nasıl Yapılır?
1341
Muharebe Endaht Tenkidatı
Mülazımıevvel M.
1341
Saha-yı Endaht
Nail
Mülazımıevvel
1341
Topçu Keşfi, Topçu İstihbaratı
Ömer Lütfi
1341 Miralay H. Kemal
Mevzi’ Harbinde Bir Topçu Uçuşu
1341 Binbaşı Amil
Tarassud Zabiti Vezaifi
Binbaşı Mustafa
1341
Sis Tabiyesi
Şevket
1341 Kaimmakam İsmail Topçunun İstihdamı ve Tabiyesi
Zabit Vekili İhsan
Hafif Otomobil Fırkasında Tayyarelere Karşı
1341
Muhiddin
Müdafaa
1341 Miralay Kerameddin Balkan Harbi’nde Topçu
1341
Topçuluğun Motörleştirilmesi Mebahisinden
1341
Tayyare Topunun İ’malinde Çap Meselesi
Kaymakam Ahmed Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
1341
Hamdi
Gelen Arızalar ve Esbabı
1341
Tapalar
Tayyarelere Karşı Usul-ü Endaht
1341 Yüzbaşı Cevdet
Münakaşaları
1341
Tayyarelere Karşı Bataryanın Endahtı
Yüzbaşı Mustafa
1341
Ziya Mesaha Kıtasıyla Endaht
Zeki
Ma’lumat-ı Mütenevvi’ - Yeni İngiliz
1341
Mübareze Arabaları
1341
Kânunuevvel
Miralay Mehmed
(Fevkalade 1341
Ken’an
nüsha)
Kânunuevvel
(Fevkalade 1341
nüsha)
175
1925 Senesi Lehistan Ordusu Büyük
Manevralarında Topçu
Asri Bir Fırkanın Topçu Teşkilatı ve İşbu
Topçunun Ta’riz ve Müdafaada Tarz-ı Aksam
ve İstihdamını Gösterir Bir Mesele-i Harbiye
Sayı
12
13
13
13
13
13
13
13
13
13
13
13
13
13
13
14
14
14
14
14
14
14
14
14
14
14
14
14
14
14
14
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ay
Yıl
Kânunuevvel
(Fevkalade 1341
Topçu Tayyareleri Hakkında Bir Konferans
nüsha)
Kânunusani 1926 Miralay Mehmed Ali Tiz Seda Hakkında
Piyade Refakat Topları Hakkında Fransız
Kânunusani 1926
Nokta-i Nazarı
Bugünkü Sahil Topları ve Usul-ü Tabiye
Kânunusani 1926
Nasıldır?
Zabit Vekili İhsan
Hafif Otomobil Fırkasında Tayyarelere Karşı
Kânunusani 1926
Muhiddin
Müdafaa
Kânunusani 1926 Miralay Kerameddin Balkan Harbi’nde Topçu
Binbaşı Mustafa
Kânunusani 1926
Sis Tabiyesi
Şevket
Kânunusani 1926 Yüzbaşı Adil
Hareket Harbinde Mübarezede Topçu
Kânunusani 1926 Binbaşı
Muharebe Meydanını Sisleyen Mermi
İngiliz Topçu Mübareze Talimnamesi ve Gaz,
Kânunusani 1926
Sis
Tabiyevi ve Sevkulceyşi Topçu Kuvvetlerine
Kânunusani 1926 Yüzbaşı Niyazi
Dair
Kânunusani 1926
Tayyare Topunun İ’malinde Çap Meselesi
Kânunusani 1926 Yüzbaşı Cevdet
Tayyarelere Karşı Atış Usulü Münakaşaları
Binbaşı Cevdet
Müdafaaya Aid Harb-i Umumi
Kânunusani 1926
Nejad
Tecrübelerinden Alınan Mühim Dersler
Kânunusani 1926
Gizleme Tatbikatı
Namluların Yaralanmaları Esbabına Dair
Şubat
1926 Miralay Mehmed Ali
Tedkikat
Namlu Yıpranmasının Atışa Te’siri ve
Şubat
1926
Aşınmış Bir Silahın Te’sirat-ı Hususiyesi
Binbaşı Cevdet
Şubat
1926
Daf’i Tayyare Malzemesi
Nejad
Bugünkü Sahil Topları ve Usul-ü Tabiye
Şubat
1926
Nasıldır?
Şubat
1926
Topçu Teşkilatı “Hafif Obüs - Batarya”
Şubat
1926 Yüzbaşı Adil
Hareket Harbinde Mübarezede Topçu
İngiliz Topçusunun Sevk ve İdaresinde
Şubat
1926
Kumanda Esasları
Şubat
1926 Miralay Kerameddin Balkan Harbi’nde Topçu
Zabit Vekili İhsan
Hafif Otomobil Fırkasında Tayyarelere Karşı
Şubat
1926
Muhiddin
Müdafaa
Şubat
1926 Miralay H. Kemal
Piyade Çerçevesinde Topçu
Şubat
1926 Binbaşı Feyzi
Muhtelif Hükûmetlerin Bomba Topları
Binbaşı Mustafa
Şubat
1926
Sis Tabiyesi
Şevket
Orduların ve Dolayısıyla Topçuluğun
Şubat
1926
Motörleştirilmesi Mebâhisinden
Kaymakam Ahmed Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
Şubat
1926
Hamdi
Gelen Arızalar ve Esbabı
Dağlık Arazideki Hedeflere Atışta Turab
Şubat
1926
Zaviyelerinin Kifayetsizliği ve Grafik Atış
Cetvelleri
Binbaşı Cevdet
Müdafaaya Aid Harb-i Umumi
Şubat
1926
Nejad
Tecrübelerinden Alınan Mühim Dersler
176
Sayı
15
15
15
15
15
15
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Ay
Yıl
Mart
1926 Yüzbaşı Ali Rıza
Mülazımıevvel
Mart
1926
M.Nail
Mart
1926
Mart
1926 Miralay Kerameddin
Mart
1926 Yüzbaşı Adil
Binbaşı Mustafa
Mart
1926
Şevket
15
Mart
1926
15
15
15
15
Mart
Mart
Mart
Mart
1926
1926
1926
1926
15
Mart
15
Mart
15
Mart
16
Nisan
16
Nisan
16
Nisan
16
16
16
Nisan
Nisan
Nisan
Binbaşı Cevdet
Nejad
1926 Fuad
Binbaşı Mustafa
1926
Şevket
Mirliva Mehmed
1926
Rüşdi
1926
1926 Miralay Halil Kemal
1926
16
Nisan
1926 Yüzbaşı Niyazi
16
Nisan
1926
16
16
Nisan
Nisan
1926
1926
16
Nisan
1926
16
Nisan
1926
16
Nisan
1926
17
Mayıs
1926
17
Mayıs
1926
17
Mayıs
1926
17
Mayıs
1926
17
Mayıs
1926 Yüzbaşı Niyazi
17
Mayıs
1926
17
Mayıs
1926
Binbaşı Amil
Miralay H. Kemal
Yüzbaşı Cevad
Binbaşı M. Sırrı
Kaymakam Ahmed
1926
Hamdi
1926 Binbaşı M. Sırrı
1926
Kaymakam Ahmed
Hamdi
Binbaşı Mehmed
Kemaleddin
Binbaşı M. Sırrı
Mülazımıevvel M.
Nail
Mirliva Mehmed
Rüşdi
Miralay Halil Kemal
Binbaşı Mustafa
Şevket
Makale Adı
Paris Üzerine Atış Yapan “Berta” Topu
Namluların Yıpranması
Yandan Tarassud
Balkan Harbi’nde Topçu
Hareket Harbinde Mübarezede Topçu
Sis Tabiyesi
Hareket Harbinde Piyade ve Sahra
Topçusunun El Birliği ile İcra-yı Tesiri
Tarassud Zabiti Vezaifi
Tayyare Tarassuduyla Atış
Topçu Teşkilatı
Makineli Tüfekle Endirekt Atış
Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
Gelen Arızalar ve Esbabı
Tayyare Rasadıyla Münakaşalı Bir Topçu
Atışı
Müdafaaya Aid Harb-i Umumi
Tecrübelerinden Alınan Mühim Dersler
Mukavemet-i Hava
Sis Tabiyesi
Sahil İstihkâmatının Mahiyet ve Ehemmiyeti
Yandan Tarassud
Tayyare Tarassuduyla Atış
Gizleme
Topçu Kuvvetlerinin Tabiyesinde Terakki ve
İnkişaf
Taarruz Hazırlığı Esnasında Düşman
Topçusunun Tahribi
Gece Muharebelerinde Tenvir
Topçu Mermiyatındaki Terakkiyat
Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
Gelen Arızalar ve Esbabı
Te’sirat-ı Hususiye ve Havaiye
Tayyare Tarassuduyla Atış “Tatbiki Misal”
Namluların Yıpranması
Sahil İstihkâmatının Mahiyet ve Ehemmiyeti
Tayyare Tarassuduyla Atış
Sis Tabiyesi
Piyadenin En Mühim Bir Silahı Olan Piyade
Topuna Dair Mütalaat
Tanklara Karşı Müdafaa
Müstakil ve Kuvvetli Topçu Piyadeyi Refakat
Silahlarından ... Kılabilir mi?
177
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
17
Mayıs
1926
17
Mayıs
1926
17
Mayıs
1926
17
Mayıs
1926
18
Haziran
1926
18
Haziran
1926
18
Haziran
1926
18
Haziran
1926
18
18
Haziran
Haziran
1926
1926
18
Haziran
1926
18
Haziran
1926
18
Haziran
1926
18
Haziran
1926
18
Haziran
1926
18
Haziran
1926
18
Haziran
1926
19
Temmuz
1926
19
Temmuz
1926
19
Temmuz
1926
19
Temmuz
1926
19
Temmuz
1926
19
Temmuz
1926
19
Temmuz
1926
19
Temmuz
1926
19
Temmuz
1926
20
Ağustos
1926
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Orduda Muharebe Gazları Ne İdi? Ne Oldu?
Ne Olacak?
Yandan ve Bir Noktadan Tarassudla Atış
Yeni Topçu Talimnamemizin “Muharebe
Kaymakam E. Hakkı
Talim ve Terbiyesi” Kısmı
Binbaşı Mehmed
Te’sirat-ı Hususiye ve Havaiye
Kemaleddin
Fuad
Mukavemet-i Hava
Gravit-i Arziye ve İnkisar-ı Ziyanın
Yüzbaşı Fahreddin Topçulukta İrtif’a Tayini Üzerinden Olan
Te’siri
Kimyevi Harbin Taarruzi Ciheti
Mirliva Mehmed
Sahil İstihkâmatının Mahiyet ve Ehemmiyeti
Rüşdi
Binbaşı Amil
Tarassud Zabiti Vezaifi
Modern Topçuluğun İnkişaf Yolu
Cemahir-i Müttehid-i Amerika’nın Sahra
Topçu Mekteb Alayının Topları ve Vesait-i
Harbiyesi
Mülazımıevvel M.
Atışin Nakli - Mukayese Hedefi
Nail
Mirliva Mehmed
Topçunun Sevk ve İdaresi
Ken’an
1797’de İstanbul’da Bir Fransız Topçu Heyeti
Piyadenin Tedafii Atış Planları ve Topçu
Binbaşı Sadık
Tevkif Atışları
Yeni Topçu Talimnamemizin “Muharebe
Kaymakam E.Hakkı
Talim ve Terbiyesi” Kısmı
Miralay
J.Aleksander
(Fransız
Topçu Hazırlıkları
Erkânıharbiye
Mektebi)
Gravit-i Arziye ve İnkisar-ı Ziyanın
Yüzbaşı Fahreddin Topçulukta İrtif’a Tayini Üzerinden Olan
Te’siri
Dafi’i Tayyare-i Topçuluk Nerede ve Nasıl
Doğdu?
Mirliva Mehmed
Topçunun Sevk ve İdaresi
Ken’an
Mülazımıevvel M.
Atışin Nakli - Mukayese Hedefi
Nail
Yeni Topçu Talimnamemizin “Muharebe
Kaymakam E. Hakkı
Talim ve Terbiyesi” Kısmı
Miralay H. Kemal
Tayyare Vasıtasıyla Tankların Devrilmeleri
Büyük Harbde Alman ve Fransız Bomba
Topları
Müstakbelde Yeni Sahra Topları Ne Gibi
Yüzbaşı Fahreddin
Havassa Haiz Bulunmalıdır?
Kaymakam Ahmed Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura
Hamdi
Gelen Arızalar ve Esbabı
Barut Evsafındaki İhtilafat (İmlâ Şeraitinin
Yüzbaşı Fahreddin
Te’siri)
Mülazımıevvel Ali
Rıza
178
Sayı
20
20
20
20
20
20
20
20
21
21
21
21
21
21
21
21
21
22
22
22
22
22
22
22
22
22
23
23
23
23
24
24
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ay
Yıl
Ağustos
1926
Mihaniki Tapalar
Ağustos
1926 Binbaşı Amil
Tarassud Zabiti Vezaifi
Konak, Konaklı Ordugâh ile Ordugâhlarda ve
Ağustos
1926 Binbaşı Niyazi
İctimalarda Topçu
Mirliva Mehmed
Ağustos
1926
Topçunun Sevk ve İdaresi
Ken’an
Ağustos
1926
Topçunun İnkisam ve Vezaifi
Ağustos
1926 Kaymakam E. Hakkı Fransız Topçusunun Atış Şekilleri
Ağustos
1926
Topçu İstihdam Planları Münasebetiyle
Yüzbaşı Ahmed
Ağustos
1926
Topçu Teşkilatı (Obüs ve Uzun Top)
Cevad
Harbiye Öğr.
Eylül
1926
Mesele-i Asliye Mebahisinden
Nureddin Fuad
Eylül
1926 Binbaşı M. Sırrı
Tayyare Tarassuduyla Atış İçin Oda Talimleri
Eylül
1926 Yüzbaşı Şükrü
Dafi’i Tank Eslihanın Tekâmül ve İnkişafı
Muhtelif Topçu Silahları Arasında Vezaifin
Eylül
1926
Ta’mimi
Mirliva Mehmed
Eylül
1926
Topçunun Sevk ve İdaresi
Ken’an
Muharebe Tatbikatları Hakkında Bazı
Eylül
1926 Binbaşı Sadık
Mülahazalar ve Birkaç Tatbiki Mesele
Eylül
1926
Gizleme
Eylül
1926
Traktör ve Motör Meselesi
Telemetre Kıta’ları Tarafından Yüksek
Eylül
1926 Miralay H. Kemal
Paralanma Noktasıyla Atışın Tanzimi
Teşrinievvel 1926 Binbaşı M. Sırrı
Topçu Eslihasının Suret-i Naklindeki İki Şekil
Teşrinievvel 1926 Ali Rıza
Piyade Topu ve Tank Def’i
İngiliz Manevraları Hakkında Amerikalıların
Teşrinievvel 1926 Miralay H. Kemal
Hüküm ve Kararı
Yüzbaşı Osman
Kara Muharebatında Büyük Menzilli Ağır
Teşrinievvel 1926
Nuri
Topçunun Rolleri
Mirliva Mehmed
Teşrinievvel 1926
Topçunun Sevk ve İdaresi
Ken’an
Teşrinievvel 1926 Mülazım M. Nail
Topçu İstihdam Planlarının Şekl-i Esasisi
Teşrinievvel 1926 Miralay H. Kemal
Büyük Harbde Alman Dağ Topçusu
Teşrinievvel 1926 Yüzbaşı A. Rıza
Muharebe Gazları
Muharebe Tatbikatları Hakkında Bazı
Teşrinievvel 1926 Binbaşı Sadık
Mülahazalar ve Birkaç Tatbiki Mesele
Binbaşı Cevdet
Teşrinisani 1926
Manevra Meselesi
Nejad
Mirliva Mehmed
Teşrinisani 1926
Topçunun Sevk ve İdaresi
Ken’an
Teşrinisani 1926
Müteharrik Topçu Mesaha Kıtaları
Teşrinisani 1926 Binbaşı Amil
Tarassud Zabiti Vezaifi
Yüzbaşı Tevfik
Kânunuevvel 1926
Harbden Alınan Tecrübe ve Dersler
Şevket
Topçunun Harb Tecrübelerinden Bir Defa
Kânunuevvel 1926 Yüzbaşı Şükrü
Daha
179
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Asrî Topçunun Teşkilat ve Sevk ve İdaresine
Aid Esasat ile Bazı Topçu Emir Numuneleri
Asrî Topçunun Teşkilat ve Sevk ve İdaresine
Aid Esasat ile Bazı Topçu Emir Numuneleri
24
Kânunuevvel 1926
25
Kânunusani
1927
25
Kânunusani
1927
25
Kânunusani
1927
25
Kânunusani
1927 Binbaşı Amil
26
Şubat
1927 Yüzbaşı Şükrü
26
Şubat
1927 Binbaşı Sadık
26
Şubat
1927 Yüzbaşı Fahri
26
Şubat
1927
26
Şubat
1927
26
Şubat
1927
26
Şubat
1927
26
Şubat
1927
26
Şubat
1927
26
27
Şubat
Mart
1927
1927
27
Mart
1927
27
Mart
1927
27
Mart
1927
27
Mart
1927
27
Mart
1927
28
Nisan
1927
28
Nisan
1927
28
Nisan
1927
28
Nisan
1927
28
Nisan
1927
28
Nisan
1927
28
Nisan
1927
28
Nisan
1927
Makale Adı
İkinci ve Üçüncü Mesele
Fransa Erkânıharbiye Mektebinde Topçuya
Aid Tatbik Edilen Meselelerden Bir Safha
Tarassud Zabiti Vezaifi
Topçunun Harb Tecrübelerinden Bir Defa
Daha
Neferin Talim ve Terbiyesinde Nasıl Bir Usul
Tatbik Etmeli?
Nişan Vesaitdeki Muhtelif Zaviye Taksimatı
ve Bunlardan Suret-i İstifade
Mülazımıevvel Ferid
1914’de Alman ve Fransız Topçuluğu
Ferhad
Harbde Topçu
Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu
Mülazım M.Nail
Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile
İrtibatı
Binbaşı Amil
Tarassud Zabiti Vezaifi
Yüzbaşı Mehmed
Atış Talimnamesiyle Âlakadar Bazı Cetveller
Sami
Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında
Yüzbaşı Sami
Konferanslar
Su’aller ve Cevablar
Menzilin Rolü
Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu
Mülazım M.Nail
Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile
İrtibatı
Topçunun Açık Atış Mevzilerinden Bir Defa
Yüzbaşı Şükrü
Daha
Kaymakam Hüseyin
Hareket Harbinde Topçunun Sevk ve İdaresi
Vehbi
Fransız Topçusunun Oda Atış Talimleri
Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında
Yüzbaşı Sami
Konferanslar
Taht-ı Sevt Usulüyle Düşman Batarya
Binbaşı Ahmed
Mevzi’inin Kemal-i Sıhhatle Ta’yini
Talim ve Terbiye Raporları
Bataryada Topla Efrad-ı Ders Atışları Ne
Suretle Yapılmalıdır?
Topçunun Açık Atış Mevzilerinden Bir Defa
Yüzbaşı Şükrü
Daha
Yüzbaşı Ahmed
Müdafaa-i Hava’iye Topçusuna Aid İstatistiki
Cevad
Bazı Ma’lumat
Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu
Mülazım M.Nail
Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile
İrtibatı
Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında
Yüzbaşı Sami
Konferanslar
Fransa’da Mayi Kampında Topçu Atışları
180
29
29
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Mayıs
1927
Mayıs
1927
29
Mayıs
1927
29
Mayıs
1927 Yüzbaşı Şükrü
29
Mayıs
1927 Yüzbaşı Sami
29
Mayıs
1927 Mülazım M. Nail
29
Mayıs
1927
29
29
Mayıs
Mayıs
1927
1927
30
Haziran
1927
30
Haziran
1927
30
30
Haziran
Haziran
1927
1927
30
Haziran
1927
30
Haziran
1927
30
Haziran
1927
30
30
Haziran
Haziran
1927
1927
30
Haziran
1927
31
Temmuz
1927
31
Temmuz
1927
31
Temmuz
1927
31
31
Temmuz
Temmuz
1927
1927
31
Temmuz
1927
31
Temmuz
1927
31
32
32
Temmuz
Ağustos
Ağustos
1927
1927
1927
32
Ağustos
1927
32
Ağustos
1927
Sayı
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Fransa’da Mayi Kampında Topçu Atışları
Topların Asrileştirilmesi
Mevzi Harbinde Taarruzda Topçunun Sevk
ve İdaresi
1914 Senesinde Almanlara Karşı Fransız
Topçusunun Fa’ikiyyeti Meselesi
Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında
Konferanslar
Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu
Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile
İrtibatı
Mülazımıevvel Ferid
Cebhane İkmali Meselesi
Ferhad
Topçu Atışları Hakkında Kısa Bir Tedkik
Şuun
Tayyarelere Karşı Atış Mesele-i Asliyesine
P. Vauthier
Müteallik Notlar
Yüzbaşı Mehmed
Memleketimizde Toplara Cer Vasıtası Olarak
Rıza
Şimdilik Motor Kabul Edilmemelidir
Yarınki Makine ve Gaz Harbi
Şükrü
Hafif Topçuda Mihaniki Cer
Mayi Kampında Mütehassis Bir Komisyon
Ma’rifetiyle İcra Edilen Tırtıllı Traktör
Tecrübeleri
Fransız Topçu Teşkilatı
Eslihanın Terakki ve İnkişafında Amil Olan
Esas Noktalar ve Bunların Yekdiğeriyle Olan
Derece-i Münasebetleri
Yayılmış Avcılara Karşı Atış
Fransız Topçu Atışlarına Dair
Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında
Yüzbaşı Sami
Konferanslar
Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında
Yüzbaşı Sami
Konferanslar
Batarya Zabiti Vezaifi
Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu
Mülazım M. Nail
Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile
İrtibatı
Fransız Topçu Atışlarına Dair
Miralay H. Kemal
Piyade Topları
Çanakkale, Sina Ceziresinde Arabistan
Yüzbaşı Şükrü
Filistin ve Süveyş Kanalı’nda Macar Topları
Seyyar Orduda Topçunun Uzak Mesafelere
Te’sirini ve Atış Hâkimiyetini Te’min Edici
Asrî Top ve Obüsler
Fransız Ağır Topları
Yüzbaşı Cevad
Ecnebi Ordularda Daf’i Tayyare Topçuluğu
Şükrü
İstikbalde Harb ve Motor
Ahiren İngiliz Ordusunun Motorlu Kıtalarla
Binbaşı Niyazi
Yaptığı Tatbikat
Tarassud Zabiti Vezaifi ve Muharebenin
Binbaşı Amil
Devre-i İstikrarında
181
32
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Ağustos
1927
32
Ağustos
1927 Mülazım M. Nail
32
33
33
Ağustos
Eylül
Eylül
1927
1927
1927
33
Eylül
1927
33
Eylül
1927
33
Eylül
1927
33
Eylül
1927
33
Eylül
1927
33
Eylül
1927
33
Eylül
1927
34
Teşrinievvel
1927
34
Teşrinievvel
1927
34
Teşrinievvel
1927
34
Teşrinievvel
1927
34
Teşrinievvel
1927
34
35
35
Teşrinievvel
Teşrinisani
Teşrinisani
1927
1927
1927
35
Teşrinisani
1927
Sayı
35
35
36
Teşrinisani 1927
Teşrinisani 1927
Kânunuevvel 1927
36
Kânunuevvel 1927
36
36
Kânunuevvel 1927
Kânunuevvel 1927
37
Kânunusani
1928
37
Kânunusani
1928
37
Kânunusani
1928
37
Kânunusani
1928
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Hava Gemilerine Karşı Müdafaa
Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu
Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile
İrtibatı
Düşman Topçusu Nerededir?
Düşman Topçusu Nerededir?
Mıknatısı İnhiraf
Mülazımıevvel Ferid
Topçu Atışlarına Dair
Ferhad
1918 İlkbahar Taarruzu ve Sekizinci …
Ordusu İçin Atış Silindiri Hakkında Verilen
Talimat
Mülazımıevvel
1915’de Verdün’de Bir Tahrib Atışı
Şevket
Yüzbaşı Nail
Uzun Meselelerin Grafikman Halli
Topçunun Mevzi’lerde Yapacağı Toprak
İşleri
Bir Bataryanın Muharebe Atışı
Mülazımıevvel
Mermi Yolu Hakkında Bilgiler
Necabeddin
Büyük Harb ve İstiklal Harbi’ndeki Topçunun
İstihdamı ile Bugünkü ve Bugünden Sonraki
Tarz-ı İstihdamları Arasındaki Bazı Fark
Dr. Binbaşı E. Reşid Harici Balistik Düsturlarının Çıkarılması
7,5 Salik Topun Refakat Topu Olarak
Miralay E. Pagezy
İsti’mali
Muharebe Arabalarının Tabiyece Olan
Kaymakam Rasim
Kadranları
Düşman İstihbarat Vazifelerine Karşı
Topçunun Müdafaa Vasıtaları ve Mukabil
Tertibat Alınması
Nişancılık Terbiyesi Usulü
Nişancılık Terbiyesi Usulü
Yüzbaşı Nazmi
Fırka Topçusunun Suret-i Teslihi
Danimarka Ordusuna Kabul Edilen Şnayder
Yüzbaşı Remzi
Sistemi Ağır Sahra Topu ile Ağır Obüsün
Tecrübeleri
Dr. Binbaşı E. Reşid Balistik Düsturlarının Çıkarılması
Dağlık Arazide Topçu
Binbaşı Ferid
Top Mihanik Mermileri
Kaymakam Hüseyin
Topçumuzun İstihdamı ve Ateş İdaresi
Vehbi
Muharebe Gazları, Sis, Mikroplar
Kimyevi Zehirlerden Gazlar
Mülazımıevvel Ferid
Topçuluk Topoğrafyası
Ferhad
Tayyare Topçusu
Taarruzda Piyade ve Topçunun El Birliğiyle
Kaymakam Sadık
Çalışıp İşlemesi Nasıl Olur?
Kaymakam Hüseyin
Sık Avcı Hatlarına Karşı Atış
Vehbi
182
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
38
Şubat
1928
38
Şubat
1928
38
Şubat
1928
38
Şubat
1928
39
Mart
1928
39
Mart
1928
39
Mart
1928
39
Mart
1928
39
Mart
1928
39
39
40
Mart
Mart
Nisan
1928
1928
1928
40
Nisan
1928
40
Nisan
1928
40
Nisan
1928
40
Nisan
1928
40
Nisan
1928
41
Mayıs
1928
41
Mayıs
1928
41
Mayıs
1928
42
Haziran
1928
42
Haziran
1928
42
Haziran
1928
42
Haziran
1928
42
43
Haziran
Temmuz
1928
1928
43
Temmuz
1928
43
43
Temmuz
Temmuz
1928
1928
43
Temmuz
1928
43
Temmuz
1928
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Mülazımıevvel Ferid
Topçuluk Topoğrafyası
Ferhad
Tayyarelere Karşı Atış Mesele-i Asliyesine
Müteallik Notlar
Tayyarelere Karşı Küçük Çaplı Modern
Silahlar
Mülazımıevvel Ferid Fenni Nokta-i Nazardan Geri Tepmenin
Ferhad
Tedkiki
Mülazımıevvel Ferid
Topçuluk Topoğrafyası
Ferhad
Topçunun Suret-i Harbiyesi Hakkında
Tedkikat
Yüzbaşı Mehmed
İstikbalin Refakat Eslihası
Nail
Muharebe Gazları
Çev.: Yüzbaşı
Piyade Topları Nasıl Olmalıdır?
Şükrü
Bir Taarruz Hazırlığında Grupça Atışlar
Şuun
Dafi’i Tayyare Toplarının Te’siri
Yüzbaşı Ahmed
Sahil Müdafaasında Kara ve Deniz
Nazmi
Hareketlerinin Tevhidi
Yüzbaşı Mehmed
İstikbalin Refakat Eslihası
Nail
Taarruzda Muharebe Mıntıkaları ve
Topçunun … Hakkında Birkaç Söz
Binbaşı Niyazi
Topçu Muharebeleri
1 Husus Sıra Numerolu Topçu Atış
Talimnamesi
Kaimmakam Rasim Tayyare Topçusu
Yüzbaşı Ahmed
Sahil Müdafaasında Kara ve Deniz
Nazmi
Hareketlerinin Tevhidi
Kaymakam V.
Buchalet / Yüzbaşı Fırka Topçusunun Suret-i Teslihi
Nazmi
Çev: Yüzbaşı
Düşman Topçusuna Atış Hakkında
Mehmed Nail
Mülahazat
Muharebe Tatbikatları Hakkında Bazı
Mülahazalar ve Birkaç Tatbikî Mesele
Zayıf Tahkim Edilmiş ve Fakat Kuvvetli
Tutulmuş Bir Sahra Mevzi’ine Taarruz
Tarassud Tarzları, İrtibat ve Muharebe ve
Atış Nokta-i Nazarından
Miralay H. Kemal
Yeni Sahra Topları Meselesi
Miralay H. Kemal
Yeni Sahra Topları Meselesi
Topçu Atış Talimnamesinde Anlaşılamamış
Binbaşı M. Sırrı
Bazı Hususlar
Yüzbaşı Nazmi
Tarassudun Ehemmiyeti
Yüzbaşı Cevad
Topçu Teşkilatı
Topçu Neferlerine İrtibat Hakkında Neler
Yüzbaşı Nazmi
Öğretmeli?
Yüzbaşı İsmail
Mec’deki Topçu Tabiye Tedkik Merkezi
183
Sayı
44
44
44
44
44
44
44
45
45
45
45
45
45
46
46
46
46
46
46
46
46
46
47
47
47
47
47
47
47
48
48
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ay
Yıl
Ağustos
1928 Miralay H. Kemal
Arabalı Kıtaların Harb Tertibi Yürüyüşleri
Topçunun Hareket Kabiliyeti Hakkında
Ağustos
1928
Tedkikat
130 km’den Paris’i Bombardıman Eden
Almanların En Uzun Menzilli Topları
Ağustos
1928 Yüzbaşı Ali Rıza
Hakkında Şimdiye Kadarki Neşriyattan Elde
Edilen Malumat
Ağustos
1928
Bir Konferans
Muharebeye Tutuşurken Dikkat Edilecek
Ağustos
1928 Kaymakam Sadık
Şeyler
Topçu Atış Talimnamesinde Anlaşılamamış
Ağustos
1928 Binbaşı M. Sırrı
Bazı Hususlar
Ağustos
1928
Piyade Fırkası Topçu Teslihatı
Miralay Hüseyin
Eylül
1928
İzaha Muhtaç Birkaç Nokta
Vehbi
Topçu Atış Talimnamesinde Anlaşılamamış
Eylül
1928 Kaymakam M. Sırrı
Bazı Hususlar
Eylül
1928
Uzak ve Yakın Muharebe Topçusu
Eylül
1928
Piyade Fırkası Topçu Teslihatı
Eylül
1928
Topların Yeni Bir Surette Gruplandırılması
Eylül
1928
Müdafaada Bir Taburun Atışları
Teşrinievvel 1928 Miralay H. Kemal
Kum Sandığında Atış ve Tarassud Talimi
Teşrinievvel 1928
Muharebede Topçunun Gruplanması
Teşrinievvel 1928 Feyzi
Silahlar ve Tahkim Usulleriyle Alakası
Teşrinievvel 1928 Kaymakam M. Sırrı Bir Mütalaa
Otomobilleri Uzun Ağır Topların Kabiliyet-i
Teşrinievvel 1928
Hareket ve Atışı Hakkında Mütala’a
1926’da 184’üncü Otomobilli Uzun Ağır
Teşrinievvel 1928
Topçu Alayının Dördüncü Grubunun Hareketi
Mülazımıevvel
Teşrinievvel 1928
Gaz Mermiyatı ile Bir Atış Şekli
Mehmed Şevket
Teşrinievvel 1928 Kaymakam M. Sırrı Topçuda Silahla Spor Talimleri
Fransa’da Mec’de Tayyare Topçu Kursunda
Teşrinievvel 1928
Tedris Edilen Dinleme Vasıtaları Hakkında
Malumat
Teşrinisani 1928 Miralay H. Kemal
Koşulu Topçunun Topları
Paul Baloş, Çev.:
Teşrinisani 1928 Binbaşı Derviş
Kimyevi Harp
Takiyüddin
İlerde Yapılacak Muharebelerde Müstahkem
Teşrinisani 1928 Yüzbaşı Remzi
Mevkilerin Rolü
Mermiyatın Tesisatı ve İstimallerinin Şerait-i
Teşrinisani 1928 Yüzbaşı Recep Lütfi
Umumiyesi
Topçulukta Yeni Esaslar ve Zamanımızın
Teşrinisani 1928 Yüzbaşı Şükrü
Topçuluğu
Çev.: Yüzbaşı
Şebeke-i Mümasiye ile Atışın Tespit ve
Teşrinisani 1928
Mehmet Nail
Tanzimi
Teşrinisani 1928 Bursalı Halit Cevdet Ecnebi Ordularında Hafif Obüs
Haygel, Çev.:
Kânunuevvel 1928
Asri Tank Defi Silahları
Yüzbaşı Lütfullah
Kânunuevvel 1928 Kay. Sadık
Müdafaada Gizli Ateş Tuzakları
184
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
48
Kânunuevvel 1928 Kay. Sırrı
48
Kânunuevvel 1928
48
48
48
48
48
49
49
49
49
49
49
49
49
49
50
50
50
50
50
50
50
50
51
51
51
51
51
51
Makale Adı
Sahil Topçularının Muhtaç Olduğu Aletlerden
Lankbazis ve Teferruatı
Çev. Yüzbaşı
Piyade ile Topçu Arasında Manevi İrtibat
Bahattin
Kânunuevvel 1928 Halit Cevdet
Ecnebi Ordularında Hafif Obüsler
Çev.: Binbaşı Derviş
Kânunuevvel 1928
Muharebe Arabaları
Takyettin
Atmosfer Tesiratının Atışlara Tesiriyle Hava
Kânunuevvel 1928 Kemaleddin
Raporlarından Edilen İstifadeler
Kânunuevvel 1928 Yüzbaşı Ferit Ferhat Demir Yolu Topçusu
Kânunuevvel 1928 Mlz. Necati Nazif
18. Asırda Sahra Topçu Malzemesi
Kânunusani 1929 Yüzbaşı Remzi
Top Malzemesindeki Tekamüle Bir Nazar
Kânunusani 1929 Miralay H. Vehbi
Makineli Tüfeklere Karşı Atış
Topçu Atışları Korkunç Bir Ateş Kasırgası
Kânunusani 1929 Kay. Sadık
Gibi Yapılmalı
Haygel, Çev.:
Kânunusani 1929
Asri Piyade Topları Hakkında Bir Mütalaa
Yüzbaşı Lütfullah
Kânunusani 1929 Mlz. Necati Nazif
18. Asırda Sahra Topçu Malzemesi
Nakliye Müfettişliğinin Meslektaşlarına
Kânunusani 1929
Beyanatı
Dr. Heigi, Çev.:
Zırhlı Otomobiller İnşasında Mermiye Karşı
Kânunusani 1929
Yüzbaşı A. Şevket Emin Lastikler
Çev.: Miralay M.
Nakliye Hidematına Dair Harp Tecrübeleri
Kânunusani 1929
Hayri
Tetkikatı
Binbaşı Konton,
Kânunusani 1929 Çev.: Yüzbaşı
Yabancı Ordularda Motorlanma Meselesi
A.Şevket
Şubat
1929 Miralay H. Kemal
Fiiliyat Sahasında Topçu
Topçu Taburunda Bir Kadro Tatbikatı
Şubat
1929 Binbaşı Muzaffer
Meselesi
Şubat
1929 Şükrü
Topçulukta Yeni Esaslar
Miralay E. Pagezy,
Refakat Topu Olarak 7,5 Santimetreliğin
Şubat
1929 Çev.: Mlz. Nuriddin
Kullanılması Hakkında
Fuat
Şubat
1929 Çev.: Mlz. İhsan
Mesafelerin Stadya ile Ölçülmesi
Binbaşı Konton,
Şubat
1929 Çev.: Yüzbaşı A.
Motorlu Teçhizatı Harbiye
Şevket
Kay. Müller, Çev.:
Hamut ve Gögülük Koşum Takımlarının
Şubat
1929
Yüzbaşı A. Şevket Mukayeseleri
Çev.: Miralay M.
Şubat
1929
Motosiklet Bölüğü
Hayri
R. Grenouillet, Çev.:
Mart
1929
Muharebe Gazlarına Karşı Korunma Çareleri
Yüzbaşı Şeref
Bir Topçu Taburunun İleri Karakolda Sureti
Mart
1929 Binbaşı A. Rıza
İstihdamı
Mart
1929 Çev.: Mlz. İhsan
Mesafelerin Stadya ile Ölçülmesi
Umumi Harpten Evvelki Topçu Tabiyesinin
Mart
1929 Yüzbaşı Osman
Sebebi İflası
Mart
1929
Bugünkü Topçu Tabiyesinin Esasları
Topçu Taburunda Bir Kadro Tatbikatına Ait
Mart
1929 Binbaşı Muzaffer
İkinci Mesele
185
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
51
Mart
51
Mart
51
Mart
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Çev.: Miralay M.
Hayri
Çev.: Miralay M.
1929
Hayri
Çev.: Yüzbaşı A.
1929
Şevket
Harbin İlanı Zamanındaki Teşkilat
1929
52
Nisan
1929 Yüzbaşı Osman
52
52
52
Nisan
Nisan
Nisan
52
Nisan
52
Nisan
52
Nisan
52
Nisan
53
53
Mayıs
Mayıs
1929 Binbaşı Muzaffer
1929 Yüzbaşı Emin
1929 Çev.: H. Cevdet
Çev.: Mlz. Raci
1929
Osman
1929 Mlz. Nazmi
Çev.: Miralay M.
1929
Hayri
Binbaşı Martel,
1929 Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
1929 Kay. Sadık
1929 Miralay Seyfettin
53
Mayıs
1929
53
Mayıs
53
Mayıs
53
Mayıs
54
Haziran
54
54
Haziran
Haziran
Binbaşı Giesecke,
1929 Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
1929
Çev.: Yüzbaşı A.
1929
Şevket
Miralay J. Foulon,
1929 Çev.: Kaymakam
Sadık
1929
1929 Binbaşı Muzaffer
54
Haziran
1929 Binbaşı İhsan
54
Haziran
54
Haziran
54
Haziran
54
Haziran
1929 General Kamon
Kaymakam R.
1929
Heinzel
General Piyerret,
1929 Çev.: Yüzbaşı
Ahmet Şevket
1929
54
Haziran
1929 Yüzbaşı Esat
54
Haziran
1929
55
Temmuz
1929
55
Temmuz
1929
55
Temmuz
1929
Motosiklet Bölüğü
Fransa’da Makine Mahrukat Meselesi
Umumi Harpten Evvelki Topçu Tabiyesi
Neden İflas Etti. Bugünkü Topçu Tabiyesinin
Esasları
Topçu Taburunda Kadro Tatbikatı Meseleleri
II. Tertip Dinleme - Birinci Kısım
Defi Muharebe Arabası Silahları
Yeni Silahlar
Motorlaştırma
Müstakbel Harpte İlave Arabaları
Motosikletler. “Mümkünat ve Tasavvurat”
Yabancı Ordularda Motorlanma Meselesi
Talimname Nasıl Okunur ve Okutulur?
Topçu Sınıfına Mahsus Tabiye Tatbikatı
Süvari Fırkalarında Süvari Topçusunun
Evsaf, Kuvvet ve Vazifeleri
1925 Model Göğüslüklü Koşum Takımı
Yatak Alıştırmak
Orduda Vesaiti Nakliye
At Koşulu Bir Fırka Topçu Alayında Talim ve
Terbiyenin Tanzimi
Hava Müdafaa Topçusu (Tayyare Topçusu)
Topçu Taburunda Kadro Tatbikatı
Süvari Fırkalarında Süvari Topçusunun
Vazifeleri
Motorlaştırma
11. İzonzo Melhamesinde Topçunun Sureti
İstimali
Yabancı Ordularda Motorlanma Meselesi
Şoför Ehliyetnamesi
Karbüratörün Motor Üzerinde Umumi
Tesirleri
Çev.: Yüzbaşı
Ahmet Şevket
Otomobilin Menşe ve Ehemmiyeti
Miralay J. Foulon,
Çev.: Kay. Sadık
Bir Mesele ve Bir Atış
At Koşulu Bir F. Top. A.da Talim ve
Terbiyenin Tanzim ve Programı
Hava Müdafaa Topçusu (Tayyare Topçusu)
186
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Mukabil Batarya Vazifesi Hakkında Bir
Mütalaa
55
Temmuz
1929 Kay. V. Buşale
55
Temmuz
55
Temmuz
55
55
Temmuz
Temmuz
Kay. R. Heinzel,
1929 Çev.: Yüzbaşı
Lütfullah
Miralay A.Kalbfus,
1929 Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
1929
1929
56
Ağustos
1929 Şükrü
56
Ağustos
1929 Binbaşı Ali Rıza
56
Ağustos
1929
56
Ağustos
56
Ağustos
56
Ağustos
56
56
56
Ağustos
Ağustos
Ağustos
57
Eylül
1929
57
Eylül
1929 Binbaşı Ali Rıza
57
57
Eylül
Eylül
1929 Kay. Sadık
1929 Kay. Sadık
57
Eylül
1929 Çev. Binbaşı Salih
57
Eylül
57
Eylül
1929 Yüzbaşı Ragıp
Yüzbaşı Nazım
1929
Mustafa
57
Eylül
1929 Binbaşı A. Besim
57
Eylül
1929
57
Eylül
1929
57
Eylül
1929
58
58
58
58
Teşrinievvel
Teşrinievvel
Teşrinievvel
Teşrinievvel
1929
1929
1929
1929
58
Teşrinievvel
1929
Kay. R. Heinzel,
1929 Çev.: Yüzbaşı
Lütfullah
1929 Çev.: Yüzbaşı Emin
Miralay J. Foulon,
1929 Çev.: Kaymakam
Sadık
1929
1929
1929 Yüzbaşı Hüsamettin
11’inci İzonzo Melhamesinde Topçunun
Sureti İstimali
Büyük Harp Esnasında İktisadi Harp ve
Münakalat
Şoförlerde Aranılacak Vasıflar
Gece Talim ve Terbiyesi
Topçulukta Yeni Esaslar ve Zamanımız
Topçuluğu
Tesadüfi Taarruzda Bir topçu Taburunun
Sevki İdaresi
Sahil Topçularına Lazım Olan Aletlerden
Şakuli Telemetre
II. İzonzo Melhamesinde Topçunun İstihdamı
Hava Müdafaa Topçusu
At Koşulu Bir Fırka Topçu Alayında Talim ve
Terbiyenin Tanzim ve Programı
Gece Talim ve Terbiyesi
Konma
Emniyet
Muharebede Piyade ile Topçunun Tevhidi
Hareket ve Faaliyeti
Tesadüfi Taarruzda Bir Topçu Taburunun
Sevki İdaresi
Muharebe Derinliği
Talimname Nasıl Okunur ve Okutulur?
Sahil Topçusunun Görerek ve Görmeyerek
Atışı
Tank
Muharebe Arabaları Tabiyesi
Cihan Harbi Tecarübüne Göre Topçunun
Techiz, Teslih, Teşkil ve Tabiyesinde Vukua
Gelen İnkılaplar ve Terakkiler
Topçulukta Yeni Esaslar ve Zamanımız
Şükrü
Topçuluğu
Çev.: Yüzbaşı Emin Hava Müdafaa Topçusu
Binbaşı Giesecke,
Araba Yapmakta Esaslar
Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
Sahra Topunun Menzili Ne Olmalıdır?
Tankların Tabiyesi
Kay. Sadık
Talimname Nasıl Okunur ve Okutulur?
Kay. Sadık
Ateşin Şekilleri
Tesadüfi Taarruzda Bir Topçu Taburunun
Binbaşı A. Rıza
Sevki İdaresi
187
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
58
Teşrinievvel
Yüzbaşı E.M.
1929 Beniez, Çev.:
Binbaşı Salih
Sahil Müdafaası
58
Teşrinievvel
1929 Binbaşı A. Besim
Cihan Harbi Tecarübüne Göre Topçunun
Teçhiz, Teslih, Teşkil ve Tabiyesinde Vukua
Gelen İnkılaplar ve Terakkiler
58
Teşrinievvel
1929
58
Teşrinievvel
1929
58
Teşrinievvel
58
Teşrinievvel
58
Teşrinievvel
1929 Binbaşı Rıfkı
Binbaşı Giesecke,
1929 Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
1929
59
Teşrinisani
1929 Binbaşı A. Besim
59
Teşrinisani
1929
59
Teşrinisani
1929
59
Teşrinisani
Yüzbaşı E.M.
1929 Beniez, Çev.:
Binbaşı Salih
59
Teşrinisani
1929
59
Teşrinisani
1929
59
59
60
60
60
Çev.: Selim
Fahreddin
Taarruzun İstinadı - Refakat Ateşleri
Araba Yapmakta Esaslar
Tekerlek Aksamının Şekli İnşası
Cihan Harbi Tecarübüne Göre Topçunun
Teçhiz, Teslih, Teşkil ve Tabiyesinde Vukua
Gelen İnkılaplar ve Terakkiler
Alay Muharebe Tatbikatından; Hareket
Harbi, Mevzilere Taarruz
Piyade ve Topçunun Sıkı Surette Birlikte
Çalışmaları
Sahil Müdafaasında Ağır Toplar
Geri Çekilmede Bir Topçu Taburunun Sevki
İdaresi
Her Top Tayyareye Karşı Kullanılabilir mi?
Binbaşı Giesecke,
1929 Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
Binbaşı Giesecke,
Teşrinisani 1929 Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
Kânunuevvel 1929
Kânunuevvel 1929
Yüzbaşı E.M.
Kânunuevvel 1929 Beniez, Çev.:
Binbaşı Salih
Teşrinisani
60
Kânunuevvel 1929
60
Kânunuevvel 1929
60
Kânunuevvel 1929 Binbaşı A. Besim
60
60
Kânunuevvel 1929 Miralay H. Kemal
Kânunuevvel 1929
Binbaşı Giesecke,
Kânunuevvel 1929 Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
60
Topçulukta Terakkiyat ve Teceddüdata Ait
“Şüun”
At Üzerinde Sevküidareye Ait Araba Maneji
Araba Yapmakta Esaslar
Muhtelif Sistemleri Tetkik ile Bir Arabanın
Hareket Kabiliyetindeki Avamili Araştırmak
Topçu ile Piyade Arasındaki İrtibat
Her Top Tayyareye Karşı Kullanılabilir mi?
Sahil Müdafaasında Ağır Toplar
Bataryaları İki Takıma Bölmek İcap Eder mi
ve Bu Maksada Muvafık mıdır?
Topçu Alayıyla Muharebe Tatbikatından,
Hareket Harbi Mevzilere Taarruz
Cihan Harbi Tecarübüne Göre Topçunun
Teçhiz, Teslih, Teşkil ve Tabiyesinde Vukua
Gelen İnkılaplar ve Terakkiler; Gözetleme
Yerleri
Gözetleme Yerleri
Şüun
188
Araba Yapmakta Esaslar
Sayı
60
60
61
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
Kânunuevvel 1929 Binbaşı Recep
Yüzbaşı İsmail
Kânunusani 1930
Mahir
Kânunuevvel 1929
61
Kânunusani
1930 Çev.: Yüzbaşı Emin
61
Kânunusani
1930 Kay. Muzaffer
61
Kânunusani
1930 Miralay Seyfettin
61
Kânunusani
61
Kânunusani
61
61
61
61
Kânunusani
Kânunusani
Kânunusani
Kânunusani
62
Şubat
1930 Miralay H. Kemal
Çev.: Yüzbaşı
1930
Şevket
1930 Kay. Sırrı
1930 Binbaşı Recep
1930 Binbaşı Recep
1930 Binbaşı Recep
Yüzbaşı İsmail
1930
Mahir
62
Şubat
1930 Çev.: Yüzbaşı Emin
62
Şubat
1930
62
62
62
Şubat
Şubat
Şubat
1930
1930
1930
62
Şubat
1930
63
Mart
1930
63
Mart
1930
63
Mart
1930
63
Mart
1930
63
Mart
1930
63
Mart
1930
63
Mart
1930
63
Mart
1930
64
Nisan
1930
64
Nisan
1930
64
Nisan
1930
64
64
Nisan
Nisan
1930
1930
Motoru Yağlamak
Motorlu Vasıtaların Sürati ve Bizde Neticesi
Baranof Oda Atış Oyunu Aleti
Muharebede Topçu ile Tayyarenin Birlikte
Çalışması
Asri Fırkalar
Alay Muharebe Tatbikatından Hareket Harbi:
Mevzilere Taarruz
Gözetleme Yerleri
Gaz Muharebeleri Hakkında Tarihî Malumat
Topçu Tabiye Meseleleri
Motorlaşmada Bir Nokta
Motorlu Vasıtaların Sürati ve Bizde Neticesi
Şoför Yetiştirmek
Baranof Oda Atış Oyunu Aleti
Muharebede Topçu ile Tayyarenin Birlikte
Çalışması
Fırka Kumandanlığınca Tanzim Olunacak
Miralay Seyfettin
Planlar
Kay. Sırrı
Topçu Tabiye Meseleleri
E. Binbaşı M. Rüştü Katerpiller Traktörleri
Binbaşı Recep
Şoför Yetiştirmek
Çev.: Yüzbaşı A.
Makinelileşme ve Motorlaşma
Şevket
Kay. Mezon B.,
Büyük Topçu Birliklerinde Ateş İdaresi
Çev.: Yüzbaşı Emin
Kay. Sırrı
Topçu Tabiye Meseleleri
Fırka ve Topçu Kumandanlarının Umumi
Miralay Seyfettin
Çalışma Şekli
Mlz. Cemal
Gaz Hastalıklarının Tedavisi
Çev.: Orhan
Tayyare Defi Vasıtaları Hakkında Umumi
Fahreddin
Malumat
Topçu Keşfi ve İstihbarat Hizmetinin
Ehemmiyeti
E. Binbaşı M. Rüştü Katerpiller Traktörleri
Mlz. Firimen, Çev.: Motorlulaştırılmış Bir Birlikte Talimü Terbiye
Binbaşı M. Cemal
ve İdare
Kay. Mezon B.,
Büyük Topçu Birliklerinde Ateş İdaresi
Çev.: Yüzbaşı Emin
Miralay Seyfettin
Hareket Harbi: Mevzilere Taarruz
Tank ve Zırhlı Oto Bahsi Zırhlı Muharebe
Yüzbaşı A. Nazmi
Arabalarında İnkişaf
Binbaşı Amil
Topçu Keşfi
Topçu Tabiye Meselesi
189
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
Mlz. Firimen, Çev.:
1930
Binbaşı M. Cemal
64
Nisan
64
Nisan
64
Mayıs
1930 Binbaşı M. Cemal
64
64
Mayıs
Mayıs
1930 Kay. Sırrı
1930 Miralay Seyfettin
64
Mayıs
1930
64
Mayıs
65
Mayıs
65
Mayıs
65
Mayıs
66
Haziran
66
Haziran
Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
Mlz. Firimen,
1930 Çev.: Binbaşı M.
Cemal
1930
Çev.: Yüzbaşı A.
1930
Şevket
General I.
1930 Rougueral,
Çev.: Kay. Mezon
1930 Kay. Sırrı
66
Haziran
1930
66
Haziran
1930
66
66
Haziran
Haziran
1930
1930
66
Haziran
1930
66
66
66
66
66
Haziran
Haziran
Haziran
Haziran
Haziran
1930
1930
1930
1930
1930
66
Haziran
1930
67
Temmuz
1930
67
67
67
67
Temmuz
Temmuz
Temmuz
Temmuz
1930
1930
1930
1930
67
Temmuz
1930
67
Temmuz
1930
67
Temmuz
1930
68
Ağustos
1930
Makale Adı
1930
Orduda Kullanılan 1929 Modeli Eyer
Motorlulaştırılmış Bir Birlikte Talimü Terbiye
ve İdare
Beden Noktai Nazarından Muhtasar Tarihçe
ve Tetkikat
Topçu Tabiye Meseleleri
Hareket Harbi: Mevzilere Taarruz
Topçu Muharebecileri İçin Telefonculuk
Dersleri
1930
Tank ve Zırhlı Oto Bahsi
Motorlulaştırılmış Bir Birlikte Talimü Terbiye
ve İdare
Otomobil İmalatında En Son Yenilikleri
Amerikalıların Yeni Kiristi Tankı
Müdafaada Tayyarelere Karşı Işıldakların
Kullanılması
Topçu Tabiye Meseleleri
Topçu Muharebecileri İçin Telefonculuk
Yüzbaşı Remzi
Dersleri
Alay Muharebe Tatbikatı Hareket Harbi:
Miralay Seyfettin
Mevzilere Taarruz
Miralay Seyfettin
Topçu Atış Talimnamesi İzahları
Miralay M. Mazlum Tank ve Zırhlı Oto Bahsi
Çev.: Yüzbaşı
Tanklara Karşı Muharebe Edecek Topçunun
Nazmi
Talimü Terbiye ve Teçhizatı Nasıl Olmalıdır?
Topçu Marşı
Amerika Hava Kuvvetleri
Tabiye Meselesi
Çev.: M.H.
Piyade Fırkasının Cadde Zırhlı Otomobilleri
E. Binbaşı M. Rüştü Katerpiller Traktörleri
İngiliz Ordusunun İkmal Teşkilatının
Mrl. M. Hayri
Motorlandırılması
Çev.: Yüzbaşı
Meydan Muharebesi Topçusu
Osman Nuri
Kay. Sırrı
Topçu Tabiye Meseleleri
Miralay Seyfettin
Topçu Atış Talimnamesi İzahları
Miralay Seyfettin
Alay Muharebe Tatbikatı
Mesele
Çev.: Yüzbaşı A.
Ağırlığın ve Hafif Topçu Kollarının
Şevket
Motorlaştırılması
Çev.: Yüzbaşı A.
Teknik (Fenni) Erkânıharbiye
Şevket
Çev.: Yüzbaşı A.
Asri Usulde Cadde İnşası ile Bunların Askerî
Şevket
Maksatlar İçin Kullanılmaları
Bazı Memleketlerde Taarruzun Topçu
Binbaşı Cevat
Tarafından Hazırlanması
190
Sayı
68
68
68
68
68
68
68
68
68
68
68
69
69
69
69
69
69
69
70
70
70
70
70
70
70
70
70
71
71
71
71
71
71
71
71
72
72
72
72
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Ağustos
1930
Ağustos
1930
Ağustos
1930
Ağustos
1930
Yazar/Çeviren Adı
Kay. Sırrı
Mezon Bey
Kay. Sırrı
Miralay Seyfettin
Makale Adı
Beden Terbiyesi
2. Konferans
Grafik Atış Cetveli
Topçu Atış Talimnamesi İzahları
Ziya Usulü ile Ölçme ve Bu Usulün Topçu
Ağustos
1930 Yüzbaşı Mesut Nuri
Kıtalarında Tatbiki Hakkında Mütalaa
Ağustos
1930 Yüzbaşı Rasim
İki Santimetrelik Makineli Top
Ağustos
1930 Yüzbaşı Remzi
Tanklar
Hava Kuvvetlerindeki Tekemmülün İstikbal
Ağustos
1930 Binbaşı Cevat
Harplerinde Sebep Olacağı Değişiklikler
Ağustos
1930 Yüzbaşı Hüsnü
Cebri İhraç
Ağustos
1930
III. Mesele
Ağustos
1930 Mrl. Hayri Paşa
Muharebe Mesailinden Zırhlı Kıtalar
(Tayyare Topçu Atışı) Mezon Bey
Eylül
1930 Yüzbaşı Emin
Konferanslarından
Eylül
1930 Yüzbaşı Hüsnü
Cebri İhraç
Ziya Usulü ile Ölçme ve Bu Usulün Topçu
Eylül
1930 Yüzbaşı Mesut Nuri
Kıtalarında Tatbiki Hakkında Mütalaa
Eylül
1930 Miralay Seyfettin
Topçu Atış Talimnamesi İzahları
Eylül
1930 Miralay M. Mazlum Tank ve Zırhlı Oto Bahsi
Eylül
1930 Mrl. M. Hayri
Zırhlı Kıtalar
Eylül
1930 Binbaşı M. Rüştü
Fransa’da Yapılan Kamyon Tecrübeleri
Teşrinievvel 1930 Kay. Sırrı
Topçunun Teftişleri Nasıl Yapılmalı
Teşrinievvel 1930 Yüzbaşı Nazmi
Tanklara Karşı Müdafaa
Teşrinievvel 1930 Mrl. H. Kemal
Topçuda Hareket Kabiliyeti
Doğrudan Doğruya Himayeye Memur Bir
Teşrinievvel 1930 Mp. Osman Necdet
Topçu Taburunun Atışı
Teşrinievvel 1930 Miralay Seyfettin
Topçu Atış Talimnamesi İzahları
Teşrinievvel 1930
I. Meselenin Hâl Sureti
Teşrinievvel 1930 Mrl. M. Hayri
Havadis
Teşrinievvel 1930 Binbaşı Recep
Şoför Yetiştirmek
Otomobil İmtihanına Tabi Olanlara Verilecek
Teşrinievvel 1930 Yüzbaşı A. Şevket
Sualler
Teşrinisani 1930 Kay. Sırrı
Topçunun Teftişleri Nasıl Yapılmalı
Teşrinisani 1930 Miralay H. Vehbi
Tanklara Karşı Atış
Teşrinisani 1930 Mrl. H. Kemal
Topçuda Hareket Kabiliyeti
Teşrinisani 1930 Miralay Seyfettin
Topçu Atış Talimnamesi İzahları
Teşrinisani 1930 Miralay Seyfettin
Topçunun İstihdamı
Teşrinisani 1930 Mrl. Nuri
Muharebe Atışına Ait Meseleler ve Tenkit
Otomobil İmtihanına Tabi Olanlara Verilecek
Teşrinisani 1930 Yüzbaşı A. Şevket
Sualler
Teşrinisani 1930 Yüzbaşı A. Şevket Motorlulaşma
Kânunuevvel 1930 Kay. Sırrı
Topçunun Teftişleri Nasıl Yapılmalı
Kânunuevvel 1930 Miralay H. Vehbi
Tanklara Karşı Atış
Kânunuevvel 1930 Miralay Seyfettin
Topçunun İstihdamı
Topçu Atış Mektebindeki Son Kursta Alayla
Kânunuevvel 1930 Mrl. Nuri
Yapılan Muharebe Atışına Ait Meselenin
Mabadi
191
Sayı
72
72
72
72
72
72
73
73
73
73
73
73
73
73
73
73
73
73
73
74
74
74
74
74
74
74
74
74
75
75
75
75
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Kânunuevvel 1930
Kânunuevvel 1930
Kânunuevvel 1930
Kânunuevvel 1930
Kânunuevvel 1930
Yazar/Çeviren Adı
Şükrü
Miralay H. Vehbi
Mrl. H. Kemal
Binbaşı Cemal
Yüzbaşı A. Şevket
Makale Adı
Paris Üzerine Uzaktan Ateş
Topçuda Plan Atışı
Gaz Mermileri
Beden Terbiyesi Esasları
Motorlulaşma
Motorlulaşma, Canlı Nakliye ve Harp
Kânunuevvel 1930 Yüzbaşı A. Şevket
Mıntıkaları
Topçu Atış Mektebi Müdürü Mirliva Nuri
Kânunusani 1931 Mr. Nuri
Paşa’nın Mütalaa ve Tenkidi
Kânunusani 1931 Binbaşı Şükrü
Bugünkü Fransız ve Polonya Topçu Teşkilatı
Kânunusani 1931 Yüzbaşı Emin
Konferansın Devamı
Sahil Atışında İlk Yan ve Mesafe Hesabı
Kânunusani 1931 1. Mlz. Ali
Nasıl Yapılır?
Yeni Bir Paralama Barutu ve Eskilerine
Kânunusani 1931 Mustafa
Nazaran Rüçhanları
Piyadeyi Hemen Takip Edecek Bir (Havan)ın
Kânunusani 1931 Osman Necdet
Projesi
Kânunusani 1931 Yüzbaşı Halil
Derecenin Tahvili
Romanya’da Hayvanların Muharebe
Kânunusani 1931 E. Binbaşı M. Rüştü
Gazlarına Karşı Muhafazası
Kânunusani 1931 Binbaşı Cemal
Spor
Kânunusani 1931 Mlz. İhsan
Ecnebi Topçuluğu
Kânunusani 1931 Binbaşı Rüştü
Yük Otomobilleriyle Kıta Nakliyatı
İngilizlerin 1929 Eylül’ünde Motorlu ve
Kânunusani 1931 Mrl. M. Hayri
Makinelendirilmiş Kıtalarla Yaptıkları
Manevralar
Kânunusani 1931
Otomobillerle Nakliyat Tatbikatı İçin Mesele
Tayyare Defeden Topçu Malzemesinin
Şubat
1931 Binbaşı Cemal
Terakki Yolunu Açması
Şubat
1931 Miralay Seyrettin
Topçunun İstihdamı
Asri Müstahkem Mevki ve Sahil Tahkimatı
Şubat
1931 Yüzbaşı Hakkı
Nasıl Yapılmalıdır
Şubat
1931 Yüzbaşı Halil
Milyemin Tahvili
Alt Tabakalarından Uçan Tayyarelerin
Şubat
1931 Mrl. H. Kemal
Dövülmesi
Şubat
1931 1.Mlz. Ali
İlk Yan Hesabı
E. Binbaşı İsmail
Askerî Talim Meydanlarındaki Jimnastik
Şubat
1931
Hakkı
Sahası Nasıl Olacaktır
Şubat
1931 E. Binbaşı M. Rüştü Mesele Halli
İngilizlerin 1929 Eylülünde Motorlu ve
Şubat
1931 Mrl. M.Hayri
Makinelendirilmiş Kıtalarla Yaptıkları
Manevralar
Mart
1931 1.Mlz. Cevat
Tayyare Define Ait Asri Vasıtalar
Tayyarelere Karşı Atışta Dinleme (Mezon
Mart
1931 Yüzbaşı Emin
B.in Konferanslarından)
Asri Müstahkem Mevki ve Sahil Tahkimatı
Mart
1931 Yüzbaşı Hakkı
Nasıl Yapılmalıdır
Danimarka Topçusunun 1929 Modeli 22 Çap
Çev.: Yüzbaşı
Mart
1931
Uzunluğunda 15 Santimetrelik Yeni Sahra
Ekrem
Obüsü
192
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
E. Binbaşı İsmail
Hakkı
1931 Miralay Seyfettin
Makale Adı
75
Mart
1931
75
Mart
75
Mart
Topçu Atış Talimnamesi İzahları
Gazojenli (Mangal Kömürü Yakan Motorlu)
1931 E. Binbaşı M. Rüştü Otomobil ve Traktörlerin Kıymet ve
Ehemmiyetleri
75
76
Mart
Nisan
76
Nisan
76
Nisan
76
Nisan
76
Nisan
76
Nisan
76
Nisan
76
76
76
77
77
77
77
Nisan
Nisan
Nisan
Mayıs
Mayıs
Mayıs
Mayıs
77
Mayıs
77
77
77
78
78
78
78
78
Mayıs
Mayıs
Mayıs
Haziran
Haziran
Haziran
Haziran
Haziran
78
Haziran
78
78
Haziran
Haziran
78
Haziran
78
78
79
79
79
Haziran
Haziran
Temmuz
Temmuz
Temmuz
Spor Makalesinin Devamı
1931 E. Binbaşı M. Rüştü İşletme Malzemesi Hakkında Esaslar
1931 1. Mlz. Ali
İlk Mesafe Hesabı
Hafif Topçunun Motorlu Vasıtalarla Cer ve
1931 E. Binbaşı M. Rüştü
Nakli Hakkında Amerikan Tecarübü
1931 Ekrem
Otomobilcilik - Zırhlı Arabalar
Amerikan Ordusunda İhtiyat Zabiti Yetiştiren
1931 1. Mlz. Cemal Celal
Kıtalar
Ml. Orhan
1931 Fahreddin ve Selim İtalya’da Hava Defi Topçuluğu
Fahreddin
Sada ve İntişar Hadiseleri. Topçulukta
1931 Binbaşı Şemsettin
Ölçmede Kullanılan Sada Dalgaları Esası
Topçunun İstihdamı. Hareket Harbi Fırka
1931 Miralay Seyfettin
Topçusunun İstihdamı
1931 Kay. Sırrı
Topçunun Teftişleri Nasıl Yapılmalı
1931 Miralay Seyfettin
Balestiki Rüzgâr Kıymetinin Tespiti
1931 Yüzbaşı A. Şevket Otomobilciliğe Dair Faydalı Malumat
1931 Mrl. H. Kemal
Topçu Ateşinin Bir Sahada Toplanması
1931 Kay. Sırrı
II. Safha Teftiş Programı
1931 Miralay Seyfettin
Yan Gözetleme Planı ve Cetveli
1931 Binbaşı Şemsettin Seda ve İntişar Hadiseleri
Işıldak Zabitlerine Mezon Bey’in Sekizinci
1931 Yüzbaşı Emin
Konferansı
1931 E. Kay. Muzaffer
Irak Cephesi’nde Türk Topçuları
1931 E. Binbaşı M. Rüştü Otomobilcilikte Yenilikler
1931 Yüzbaşı A. Şevket Otomobilciliğe Dair Faydalı Malumat
1931 Miralay Seyfettin
Topçu Atış Talimnamesi İzahları
1931 Kay. Sırrı
II. Safha Teftiş Programı
1931 Yüzbaşı Emin
Top Ağız Baskısı
1931 Yüzbaşı Remzi
Topçu Zabitinin Seda (Ölçme Kursu)
1931 Kay. A. Necdet
Fena Saklanmış Topçuya Karşı Atış
Işıldak Zabitlerine Mezon Bey’in Dokuzuncu
1931
Konferansı
1931 Binbaşı Şemsettin Sada ve İntişar Hadiseleri
1931 E. Kay. Muzaffer
Irak Cephesi’nde Türk Topçuları
1. Mlz. Süreyya
1931
Sahil Topçusunun Şimdiki Hâli ve Tekâmülü
Cevdet
1931
Mesele
1931 Mrl. M. Hayri
Motosiklet Bölüğü
1931 Miralay Seyrettin
Topçunun İstihdamı
1931 Kay. Sırrı
II. Safha Teftişleri ve Mermi Yolu Şekilleri
1931 Yüzbaşı Fikri
Ziya Ölçme Bölüğü Hakkında Malumat
193
Sayı
79
79
79
79
79
79
79
80
80
80
80
80
80
80
80
80
80
81
81
81
81
81
81
81
81
82
82
82
82
82
82
82
82
82
82
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ay
Yıl
Temmuz
1931 Binbaşı Şemsi
Sada ve İntişar Hadiseleri
1. Mlz. Süreyya
Temmuz
1931
Sahil Topçusunun Şimdiki Hâli ve Tekâmülü
Cevdet
Fazella Cetvellerinin Kullanılması ve
Temmuz
1931 Dr. Reşit Süreyya
Düsturlarının İstihracı
Temmuz
1931
2. Mesele
Temmuz
1931 Mrl. M. Hayri
Motosiklet Bölüğü
Temmuz
1931 E. Kay. Muzaffer
Sureti Hâl
Temmuz
1931 Yüzbaşı A. Şevket Ağırlığın Motorlulaştırılması
Ağustos
1931 Miralay Seyfettin
Topçunun İstihdamı
Ağustos
1931 Kay. Sırrı
II. Safha Teftişleri ve Mermi Yolu Şekilleri
Ağustos
1931 Yüzbaşı Fikri
Ziya Ölçme Bölüğü
Ağustos
1931 Yüzbaşı Emin
Işıldak Zabitlerine Mezon Bey’in Konferansı
1. Mlz. Süreyya
Ağustos
1931
Sahil Topçuluğu
Cevdet
Fazella Cetvellerinin Kullanılması ve
Ağustos
1931 Dr. Reşit Süreyya
Düsturlarının İstihracı
Ağustos
1931 Yüzbaşı Hakkı
Yeni Sahra Topu
78. Topçu Mecmuasındaki Birinci Mesele
Ağustos
1931
Halli
Yollar Haricinde Hareket Kabiliyetine Malik
Ağustos
1931 E. Binbaşı M. Rüştü
Otomobiller
Ağustos
1931 Yüzbaşı A. Şevket Otomobil Tamir İşleri
İkinci İnönü Muharebesi’nde Sağ Cenah
Eylül
1931 1. Ferik İzzeddin
Grubunda Topçu
Eylül
1931 Miralay Seyfettin
Hareket Harbi: Topçunun İstihdamı
Eylül
1931 Kay. Sırrı
II. Safha Teftişleri
(Topçu İrtibat Heyetleri) ve Piyade ile İrtibat
Eylül
1931 Kay. A. Necdet
Tarzları
Fazella Cetvellerinin Kullanılması ve
Eylül
1931 Dr. Reşit Süreyya
Düsturlarının İstihracı
79. Topçu Mecmuasındaki İkinci Mesele
Eylül
1931
Hakkında
Asri Zırhlı Muharebe Arabalarının Tekâmülü
Eylül
1931 Mrl. M. Hayri
Hazırası
Eylül
1931
Nakliye Meselesi
Başkumandanlık Muharebesi’nde
Teşrinievvel 1931 Miralay Vehbi
Topçumuzun İstihdamı
Teşrinievvel 1931 Yüzbaşı Emin
Tayyare Defi Topunun Kullanılması
Ç:İhtiyat Z.V. Sait
Teşrinievvel 1931
Makineleştirilmiş Kuvvetlerin Tabiyesi
Vahip
Ç:Yüzbaşı M.
Teşrinievvel 1931
Topçu 3. Mesele
Şevket
Teşrinievvel 1931 Kay. Sırrı
Topçunun 2. Safha Teftişleri
I. Mlz. Süreyya
Teşrinievvel 1931
Sahil Topunun Şimdiki Hâli ve Tekâmülü
Cevdet
Teşrinievvel 1931 Miralay Seyfeddin
Topçunun İstihdamı
Teşrinievvel 1931 Ç:Yüzbaşı Hakkı
Yeni Bir Sahra Topuna Doğru
Teşrinievvel 1931 Ç:Yüzbaşı Esat
Alev Geri Püskürtmesi
Motorlu Birliklerin Tayyareye Karşı
Teşrinievvel 1931 Mrl. M. Hayri
Korunması
194
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
82
Teşrinievvel
1931
82
Teşrinievvel
1931
83
Teşrinisani
83
Teşrinisani
83
Teşrinisani
83
Teşrinisani
83
83
83
83
83
83
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
83
Teşrinisani
83
Teşrinisani
83
84
Teşrinisani
Şubat
84
Şubat
84
Şubat
84
84
84
84
Şubat
Şubat
Şubat
Şubat
84
Şubat
84
84
84
Şubat
Şubat
Şubat
84
Şubat
84
Şubat
84
Şubat
84
Şubat
84
Şubat
85
Mayıs
85
85
Mayıs
Mayıs
1931
Yazar/Çeviren Adı
Ç:E.Binbaşı M.
Rüşdü
Makale Adı
Otomobilcilikte Yenilikler
Şuun
Çev.: Mlz. Zafer
Hasan
E. Binbaşı Necati
Salim
1.Mlz. Cevdet
Çev.: Binbaşı İsmail
Hakkı
Çev.: 1.Mlz. Cevat
Miralay Seyfettin
Yüzbaşı Mesut Nuri
Mrl. K. Emin
Yüzbaşı Ferit Ferhat
Binbaşı Amil
Çev.: Yüzbaşı A.
Şevket
Tayyare Defi Toplarının Sureti İstihdamı
Büyük Harpte Topçulukta Vuku Bulan
Değişiklikler Neden Oldu?
1931
Sahil Topçuluğu
Taarruzda Tank ve Topçunun Birlikte
1931
Çalışması
1931
Hava Müdafaasında Işıldaklar
1931
Topçunun İstihdamı
1931
Ölçmede Hava Gözetleme Vazifeleri
1931
Konferans
1931
Toplarda İlk Sürat
1931
Göz ile Doğrudan Doğruya Gözetleme
Şilifinin Sağ Yanı ve Ordunun Koşum
1931
“Topçusu”
Motorlu Birliklerin Tayyarelere Karşı
1931 Çev.: Mrl. M. Hayri
Korunması
1931 E. Binbaşı Hüsnü
81. Sayıdaki Mk. Meselesinin Halli
1932 Mrl. K. Emin
Topçunun Tekâmül ve Sevku İdaresi
1918 B. Alman Taarruzu Esnasında
1932 Çev.: Zati
Topçunun Sevk ve İdaresi
Cihan Harbi Tecrübelerine Göre Topçunun
1932 E. Kay. Besim
Teşkil Vesa…
1932 E. Binbaşı Şükrü
Asri Seddi Çin
1932 Mrl. K. Emin
Konferans Mabat
1932 Yüzbaşı Fikri
Ziya Ölç. Bl. Vezaifinden
1932 Yüzbaşı Remzi
Top. Z.nin Seda Ölç Kursu
Topçu Talimnamelerinin Yeniden
1932 Çev.: Binbaşı Hakkı
Hazırlanması İçin Mütalaalar
1932 Yüzbaşı Ferit Ferhat Namlu Arıza ve Kazaları
1932
Tabiye Meselesinin Halli
1932
Tabiye Meselesi
Parçalara Ayrılarak Topların Tayyarelerle Bir
1932
Mahalden Diğer Bir Mahalle Nakli
1932
Bir Fırkanın Geri Hıdematına Ait Mesele
Tayyare Muharebe Kuvvetlerinin Zırhlı
1932 Çev.: Mrl. M. Hayri Birliklere Karşı Ne Gibi Taarruzi Maksatları
Vardır?
Demir Raylar Üzerinde Hareket Eden Havalı
1932 Mrl. M. Hayri
Lastik Tekerlekli Otomobil ve Yanıcı
Maddeler
1932
Yeni Bir Vesaiti Nakliye
Topçunun Sahil Müdafaasında Sevk ve
1932 Mrl. K. Emin
İdaresi
1932 E. Binbaşı Rahmi
Topçuda Ön Heyet
1932 E. Kay. Sadık
Topçunun Muharebede İşlemesi
1931
195
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
85
Mayıs
1932 E. Binbaşı M. Şükrü
85
85
85
85
85
85
85
Mayıs
Mayıs
Mayıs
Mayıs
Mayıs
Mayıs
Mayıs
1932
1932
1932
1932
1932
1932
1932
85
Mayıs
1932 Miralay Dr. Mazhar
85
85
Mayıs
Mayıs
1932 Yüzbaşı Suphi
1932 Çev.: Zati
86
Ağustos
1932 Miralay K. Emin
86
86
86
86
86
86
86
86
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
1932
1932
1932
1932
1932
1932
1932
1932
86
Ağustos
1932 Rasim
86
86
86
Ağustos
Ağustos
Ağustos
1932
1932
1932
86
Ağustos
1932 Çev.: Mrl. M. Hayri
86
Ağustos
1932 Binbaşı Recep
86
86
86
86
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
1932 Çev.: Zati
1932
1932
1932 Çev.: Zati
86
Ağustos
1932 Çev.: Zati
87
87
Teşrinisani
Teşrinisani
87
Teşrinisani
87
Teşrinisani
1932 Binbaşı Şükrü
1932 Çev.: Zati
Çev.: Yüzbaşı Safi
1932
Hüsamettin
1932 Çev.: Mlz. Cemal
87
Teşrinisani
1932 Mrl. K. Emin
87
Teşrinisani
1932 Kay. İ. Hakkı
87
Teşrinisani
1932 E. Binbaşı Hüsnü
Yüzbaşı Ferit Ferhat
E. Binbaşı M. Rüştü
Çev.: Zati
Binbaşı Recep
E. Binbaşı Hüsnü
Çev.: Zati
Miralay Seyfettin
Çev.: Yüzbaşı Emin
Çev.: Binbaşı Hakkı
Yüzbaşı Fikri
Reşit Süreyya
Yüzbaşı Ferit Ferhat
Mrl. K. Emin
Makale Adı
Topçu Atış Mp.de Son Kursta Tatbik Edilen
Mesele
Değişir Gömlekler
84 Numaradaki Tabiye Meselesinin Halli
84 Numaradaki Tabiye Meselesinin Halli
Lehistan Ordusunun Topları
Yabancı Ordularda Motorlaşma
Yağlama ve Yağlar
Millî Canlı Nakil Vasıtaları ve Islahı Hayvanat
Nakil Vasıtalarının Zehirli Gazlarla
Bulaşması
Arabacılık Talim ve Terbiyesi
Motorla Beygir Arasındaki Mücadele
Oyalama Muharebesinde Topçunun Sevk ve
İdaresi
Topçu Mevzilerini Gizleme
Fırka Topçusunun Kullanılması
Yan Gözetlemesiyle Atış
Topçunun Ateş İdaresi
Ziya ile Ölçme Vazifesinden
Yeni Harp Aletleri
Telemetre
Asri Sahra Topunun Çap Meselesi
Sahra Topu Asri Muharebe Metalibine Vefa
Edebilir mi?
Tabiye Meselesi ve Mesele Halli
İki Santimetrelik Topun İmali
Rusya Kızıl Ordunun Topçu Teşkilatı
At Koşulu Arabalarda Lastik Çemberli
Tekerlekler
Motorlu Kıtalara Mahsus Talimname
Tetkiklerinden
Otomobilcilik Talim ve Terbiyesi
Nakliye Kısmı Tabiye Meselesi Halli
Nakliye Meselesi
Motorlu Vesait ile Balonların Takibi
Büyük Bir Taarruz Harbinde Tanklarla
Topçunun Birlikte Çalışması
Dağ Topçusunun Hususiyeti
Müdafaada Yakın Muharebe Topçusu
Müşterek Hareketlerde Tayyareler
Yürüyüş Kollarının Havaya Karşı Müdafaası
Asri Gözetleme Ölçme Taburunun
Kullanılması
Sahil Bataryasının Bir Harp Gemisiyle Basit
Bir Surette Mukayesesi
Topçunun Demir Yol Vasıtalarında Bindirme
ve İndirme Talim ve Tatbikatı
196
Sayı
87
87
87
87
87
87
87
87
87
87
88
88
88
88
88
88
88
88
88
88
88
88
88
88
88
88
88
88
88
89
89
89
89
89
89
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ay
Yıl
Teşrinisani 1932 Binbaşı Hakkı
Topçu Hesap Sürgüsü
Teşrinisani 1932 Mlz. Namık Kemal Suni Sis
86 Numaralı Mecmuadaki Tabiye
Teşrinisani 1932
Meselesinin Halli
Teşrinisani 1932
Evvelki Tabiye Meselesinin Devamı
Çev.: Yüzbaşı
Yollar Üzerinde Nakliyat ve Seyrüsefer
Teşrinisani 1932
Ahmet Feyzi
Teşkilatı
“Omnia” Mecmuası’nın 1930 Senesine Ait
Teşrinisani 1932 Çev.: Yüzbaşı Esat
Nüshalarından Sualler ve Cevaplar
Benzin Sarfiyatının Değişmesine Tesir Eden
Teşrinisani 1932 Binbaşı Recep
Hususlar
Teşrinisani 1932 Yüzbaşı Suphi
Talim ve Terbiye
Cer İşlerinde Top ve Traktörde Aranılacak
Teşrinisani 1932 Binbaşı Recep
Vasıflar
86 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye
Teşrinisani 1932
Meselesinin Halli
Şubat
1933 1. Ferik İzzeddin
Asri Sahra Topunun Çap Meselesi
Tesadüf Muharebesinde Topçunun Sevk ve
Şubat
1933 Mrl. K. Emin
İdaresi
Tek Top ve Takımın Muharebede
Şubat
1933 Kay. Süreyya
Kullanılması
Çev.: E. Yüzbaşı
Topçunun Sevk ve İdare ve Piyade ile
Şubat
1933
Necabettin
Müşterek Tesiri
Şubat
1933 E. Binbaşı Hüsnü
Demir Yol Vasıtalarında Bindirme ve İndirme
Şubat
1933 Mlz. İ.Hakkı
Ordumuzda Muharebe Köpekleri
Şubat
1933 Çev.: S. Hikmet
Topçunun Gaz Mermisi
Şubat
1933 Binbaşı Hakkı
Topçu Hesap Sürgüsü
Şubat
1933 Yüzbaşı Ferit Ferhat Telemetre
Şubat
1933 E. Kay. Muzaffer
Irak Cephesi’nde Türk Topçuları
87 Numaralı Mecmuadaki Tabiye
Şubat
1933
Meselesinin Halli
Şubat
1933
Tabiye Meselesi
Şubat
1933
Yunan Ordusunun Tensiki
Şubat
1933 Çev.: Zati
Alman Ordusunda Beygir ve Motor
Şubat
1933 Mrl. Hayri
Bir Fırkanın Geri Hidematına Ait Mesele
Seferde Yaralı Hayvanların Nakli ve Nakil
Şubat
1933
Vasıtaları
Şubat
1933
Uzak Şarkta Zırhlı Silahlar
İngilizlerin Motorlu Vasıtayla Afrika’da
Şubat
1933 Mrl. Hayri
Yaptıkları Tecrübeler
Şubat
1933 Yüzbaşı Suphi
Neferin Hatıratına Fikrî Levhalar
Mayıs
1933 Mrz. Rasim
Asri Sahra Topunun Menzil ve Çap Meselesi
E. Yüzbaşı
Mayıs
1933
Piyadenin Topçu ile Birlikte Tesiri
Necabettin
Batarya Planının Yapılış Tarzı ve Atışı
Mayıs
1933 Kay. İ. Hakkı
Hakkında Bazı Mütalaalar
Mayıs
1933 Mlz. Selim
Yana Dönme İmkânı Nasıl Ölçülmelidir?
Topçunun Deniz Vasıtalarında Bindirme,
Mayıs
1933 E. Binbaşı Hüsnü
İndirme Talim ve Tatbikatı
Çev.: E. Yüzbaşı
Mayıs
1933
Asri Top İnkişafı İçin Mütalaalar
Şinasi
197
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
89
Mayıs
1933 Mrl. K. Emin
89
89
Mayıs
Mayıs
89
Mayıs
1933 Yüzbaşı F. Ferhat
1933 Binbaşı Hakkı
Çev.: E. Yüzbaşı
1933
Seyfi
89
Mayıs
1933
89
89
Mayıs
Mayıs
1933
1933
89
Mayıs
1933
89
Mayıs
1933
89
89
Mayıs
Mayıs
1933
1933
89
Mayıs
1933
89
Mayıs
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
90
Ağustos
Ağustos
1933
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
Ağustos
1933
90
90
90
Ağustos
Ağustos
Ağustos
1933
1933
1933
Makale Adı
Büyük Harpten Sonra Topçulukta Vukubulan
Yenilikler
Telemetre
Topçu Hesap Sürgüsü
Dinleme Cihazı ve İlave Aletleri
88 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye
Meselesinin Halli
Tabiye Meselesi
E. Kay. Muzaffer
Irak Cephesi’nde Türk Topçuları
Ordular Gelecek Harplere Nasıl
İ. Hakkı
Hazırlanıyorlar
İngiltere’de Tankların Piyade ile Müşterek
Hareketi
Binbaşı Recep
Motorlu Vasıtaların Gidiş ve Geliş Yolları
Binbaşı Recep
Bir Motorlu Vasıtanın Tonkilometre Masrafı
(Motosikletler Kadrosu) İmalatta Kullanılan
Çev.: Yüzbaşı Esat
Malzeme
Medeni Başlıklar ve Parmak Uçları İspitlere
Üzengi Tertibatıyla Bağlı Tekerleklerde
Yüzbaşı Hüsamettin
Gevşemelere Karşı Hareket Esnasında
Yapılacak Sıkıştırma Tertibatı
Hava Kuvvetleri ve Tayyare Defi Topçusu
Mrl. K. Emin
Nasıl Kullanılıyor
Miralay Rasim
Dağda Topçunun Hareket ve Muharebesi
E. Yüzbaşı
Topçu Taburunun Sevk ve İdaresi
Necabettin
Yüzbaşı F. Ferhat
Telemetre
Sahil Toplarının Tabiyesi ve Aletle Atışı,
Kay. İsmail Hakkı
Aletle Atış Yapmak İçin Hangi Aletler
Lazımdır
Topçunun Deniz Vasıtalarında Bindirme ve
E. Binbaşı Hüsnü
İndirme Talim ve Tatbikatı
Çev.: E. Yüzbaşı
Münferit Toplara Verilecek Tabiye Meseleleri
Ziya
ve Küçük Vazifeler
Miralay Ziya İbrahim Sahra Toplarının Çap ve Menzili
1914-1918 Harbi’nde Gaz Muharebesinin
S. Hikmet
Kabul Sebebi ve Elde Edilen Neticeler
89 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye
Meselesinin Halli
Tabiye Meselesi
E. Kay. Muzaffer
Irak Cephesi’nde Türk Topçuları
III. GL. 6. Tip. Büssing Kamyonlarının
Binbaşı Recep
Hizmete Hazırlanması, Kullanılması, Bakımı
Binbaşı Rıfkı
Bir Zırhlı Otomobil Keşif Kolu
Otomobil Bölüklerinde Gece Yürüyüş
Yüzbaşı Zeki
Talimleri
Nakliye Birliklerinin Karlı, Yağmurlu ve Sisli
Kay. Veli
Havalarda Yürüyüş ve Konma Hareketleri
Çev.: Yüzbaşı Esat Motosikletle Viraj
Bir Fırkanın Geri Hidematına Dair Mesele
Askerî Havadis
198
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
91
Teşrinisani
1933 Mrl. K. Emin
91
Teşrinisani
1933 Mrz. Rasim
91
Teşrinisani
1933 Yüzbaşı F. Ferhat
91
Teşrinisani
1933 Miralay İsmail Hakkı
91
Teşrinisani
1933 E. Kay. Şükrü
91
Teşrinisani
1933 Binbaşı Sedat
91
Teşrinisani
1933 S. Hikmet
91
Teşrinisani
1933 E. Miralay Abidin
91
Teşrinisani
1933
91
91
Teşrinisani
Teşrinisani
1933
1933 E. Miralay Muzaffer
91
Teşrinisani
1933
91
Teşrinisani
1933
91
Teşrinisani
1933 Kay. Şevket
91
Teşrinisani
1933 Yüzbaşı A. Fevzi
91
Teşrinisani
1933
92
Şubat
1934 Mrl. K. Emin
92
Şubat
1934 E. Miralay Muzaffer
92
92
Şubat
Şubat
92
Şubat
1934 Miralay Rasim
1934 E. Binbaşı Nurettin
E. Binbaşı
1934
Mükerrem
92
Şubat
1934 E. Binbaşı Nurettin
92
Şubat
1934
92
92
Şubat
Şubat
E. Yüzbaşı
Necabettin
1934 E. Miralay Muzaffer
1934 Mlz. Cemal
92
Şubat
1934 Binbaşı Enver
92
Şubat
1934 E. Miralay Abidin
92
Şubat
1934 Yüzbaşı F. Ferhat
92
Şubat
1934
Makale Adı
Alman ve Fransız Muharebe Usulleri, Atış
Kaideleri, Aralarındaki Farklar
Dağda Topçunun Hareket ve Muharebesi
Telemetrecilerin Talim ve Terbiyesinde Ana
Hatlar
Sahil Toplarının Tabiyesi ve Aletle Atış
Asri Sahra Toplarında Üç Mühim Unsurun
Çapla Münasebeti
El Dürbünleri Hakkında Faideli Malumat ve
Telemetreli El Dürbünleri
1914-1918 Harbi’nde Gaz Muharebesinin
Kabul Sebebi ve Elde Edilen Neticeler
Dâhilî Balistik Nazariyelerinden Bazılarının
Mütalaasıyla Amelî Sahaya Tatbiki
90 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye
Meselesinin Hâl Sureti
Tabiye Meselesi
Irak Cephesi’nde Türk Topçuları
Sarı Emin Paşa Haz.nin Hâl Tercümesi ve
Fotoğrafı
Yabancı Ordularda Piyade ve Süvarinin
Motorlanması
Vakti Seferde İkmal İşleri ve Nakliye Kıtaları
Komutanlarının Vazifeleri
Otomobillerde Gazojen Motorlarının Tatbiki,
Gazojen Motorlarının Benzin Motorlarıyla
Mukayese, Faide ve Mahzurları
90 Numaralı Mecmuadaki Meselenin Hâl
Sureti
Çanakkale Muharebelerinin Ehemmiyeti,
Osmanlı Topçuları, Alınan Dersler ve
Çıkarılan Neticeler
Topçu Kumandanı ve Topçu ile Piyadenin
Birlikte Tesir ve Muharebeleri
Dağda Topçunun Hareket ve Muharebesi
Sahil Müdafaası Hakkında Bir Tetkik
Büyük Harpteki Değişikliklere Göre Bugünün
Topçusu
Çıkarmalar Hakkında Esaslı ve Teferruatlı
Bilgiler
Müdafaa Topçusu ve Buna Müteallik Bazı
Düşünceler
Irak Cephesi’nde Türk Topçuları
Topçu Zabit Keşif Kolu ve Vazifeleri
Modern Tayyare Makineleri ve Bugünkü
Dinlemeler
Dâhilî Balistik Nazariyelerinden Bazılarının
Mütalaasıyla Amelî Sahaya Tatbiki
Kumanda Aletlerine Dair Tetkikler
91 Numaralı Mecmuadaki Tabiye Meselenin
Hâl Tarzı
199
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
92
Şubat
1934
92
Şubat
1934 Kay. Veli
92
Şubat
1934 Yüzbaşı Suphi
92
Şubat
1934 Yüzbaşı Feyzi
92
92
93
93
Şubat
Şubat
Mayıs
Mayıs
1934
1934
1934
1934
93
Mayıs
1934 E. Binbaşı Nurettin
93
Mayıs
1934
93
Mayıs
1934 Mrl. K. Emin
93
Mayıs
1934 Mül. Cemal
93
Mayıs
1934 Binbaşı Nurettin
93
Mayıs
1934 Yüzbaşı Nusret
93
Mayıs
1934 Mül. Selahattin
93
Mayıs
1934
93
93
Mayıs
Mayıs
1934
1934
93
Mayıs
1934
93
Mayıs
1934 Kay. Veli
93
Mayıs
1934 Yüzbaşı Suphi
93
Mayıs
1934 Yüzbaşı Feyzi
93
93
94
94
Mayıs
Mayıs
Ağustos
Ağustos
1934
1934
1934
1934
94
Ağustos
1934
94
Ağustos
1934
94
Ağustos
1934
94
Ağustos
1934
Binbaşı Şevki
E. Kay. Şükrü
Miralay Rasim
E. Binbaşı Nurettin
E. Binbaşı
Mükerrem
Makale Adı
91 Numaralı Mecmuadaki Tabiye Meselenin
Devamı
Tatbikat Safha Teftişlerinde Nakliye
Birliklerine Verilecek Vazifeler
Atın Çekme ve Taşıma Kudretlerini Tayin
Etmek
Otomobillerde Gazojen Motorlarının Benzin
Motorlarıyla Mukayese Faide ve Mahzurları
İspirtonun Motorlarda Kullanılması
Otomobillerle Kıta Nakliyatı
Sahil Topçusunun Hedefleri
Sahil Müdafaası Hakkında Bir Tetkik
Çıkarmalar Hakkında Esaslı ve Teferruatlı
Bilgiler
Büyük Harpteki Değişikliklere Göre Bugünün
Topçusu
Büyük Harpteki Şark (Kafkas) Cephesi’nde
Osmanlı Topçuları Nasıl Kullanıldı ve Alınan
Neticeler
Topçu Zabit Keşif Kolu ve Vazifeleri
Alçak Uçuşlarla Yapılacak Taarruzların ve
Bunlara Karşı Mücadelenin Ehemmiyeti
Hakkında Tetkikler
Tayyarenin Pike ile Bombardıman Atışları
Karşısında Tayyare Defi Topçusu
Neferin Gaz Defteri
92 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye
Meselesinin Hâl Tarzı
Tabiye Meselesi
Kemalettin Sami Paşa Hazretlerinin Resmi
Başvekil Paşa Hazretlerinin Hâkimiyette
İntişar Eden Makalesi
Tatbikat Safha Teftişlerinde Nakliye
Birliklerine Verilecek Vazifeler
Atın Çekme ve Taşıma Kuvvetlerini Tayin
Etmek
Otomobillerde Gazojen Motorlarının Benzin
Motorlarıyla Mukayese Faide ve Mahzurları
Binbaşı Şevki
E. Kay. Şükrü
E. Miralay Muzaffer
Miralay Rasim
İspirtonun Motorlarda Kullanılması
Otomobillerle Kıta Nakliyatı
Büyük Taarruzda Topçularımız
Sahil Topçusunun Hedefleri
Gece Hareket ve Muharebeleri Lüzum ve
Kay. Fevzi
Ehemmiyeti
E. Kay. Şükrü
Oyalama Muharebesinde Topçu
Avusturya Sevk ve Muharebe
E. Binbaşı Nurettin Talimnamesinin Müdafaa Bahsine Ait Tetkik
ve Mütalaalar
E. Miralay Muzaffer Irak Cephesi’nde Türk Topçuları
200
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
94
Ağustos
94
Ağustos
94
Ağustos
94
94
94
94
95
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Teşrinisani
95
Teşrinisani
95
Teşrinisani
95
Teşrinisani
95
95
Teşrinisani
Teşrinisani
95
Teşrinisani
95
Teşrinisani
95
Teşrinisani
95
Teşrinisani
95
Teşrinisani
95
95
96
96
Teşrinisani
Teşrinisani
Şubat
Şubat
96
Şubat
96
Şubat
96
Şubat
96
Şubat
96
Şubat
96
Şubat
96
Şubat
96
Şubat
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Büyük Harpte Çanakkale’ye Yapılmış Olan
1934 Yüzbaşı Nizamettin Büyük Deniz Zorlaması ve Bundan Bugün
İçin Alınacak Öğütler
1934 Yüzbaşı Şeref
Topçu Ölçme Kıtaları Hakkında Bir Tetkik
Dâhilî Balistik Nazariyelerinden Bazılarının
1934 E. Miralay Abidin
Mütalaasıyla Amelî Sahaya Tatbiki
1934
III. Tabiye Meselesinin Hâl Tarzı
1934
IV. Tabiye Meselesi
1934 Yüzbaşı Suphi
Acemilerin Arabacılıktan Talim ve Terbiyesi
1934 E. Kay. Şükrü
Otomobillerle Kıta Nakliyatı
1934 E. Miralay Muzaffer Irak Cephesi’nde Türk Topçuları
Büyük Harpte Çanakkale’ye Yapılmış Olan
E. Yüzbaşı
1934
Büyük Deniz Zorlaması ve Bundan Bugün
Nizamettin
İçin Alınacak Öğütler
Alman Topçu Talimnamelerindeki Son
1934 E. Kay. Şükrü
Değişiklikler
Fransızlarda Ecramı Semaviye Vasıtasıyla
1934 Yüzbaşı Ekrem
Topografi İstikamet Tayinleri
1934 E. Kay. Süreyya
Topçuda Piyade Talim ve Terbiyesi
1934 Mlz. Hilmi
Grafik Atış Cetvellerinin Kullanılması
Yüzbaşı Ferit
Sahra Topları İçin (Gölge Hattı) ile Tevcih
1934
Kalfaoğlu
Usulü
94 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye
1934
Meselesinin Hâl Tarzı
1934
Tabiye Meselesi
Merhum Oto. Yüzbaşı Esat Efendi’nin Hâl
1934
Tercümesi
Zırhlı Muharebe Arabaları Motorlarının
1934 Mrl. M. Hayri
Soğutma Tertibatı Su ile mi Yoksa Hava ile
mi Olmalı?
1934 E. Kay. Şükrü
Otomobillerle Kıta Nakliyatı
1934
Bizdeki Askerî Neşriyat
1935
Ateş Kesafeti ve Sanatın Kudreti
1935 Yüzbaşı Şeref
Oyalama Muharebesinde Topçu
Büyük Topçu Birliklerinde Ateş İdaresi ve
1935 Alb. Feyzi
Tesiratın Diğer Sınıflarla Birleştirilmesi
1935 Tümg. Kemal Koçer Tanklara Karşı Topçu
Fransızlarda Yıldızlar Vasıtasıyla Topografi
1935 Yüzbaşı Ekrem
İstikamet Tayini
Topçu Sınıfında Münferit Talim ve Terbiye
1935 Alb. Şahap
Safhası ve Bu Safha İçinde Alay
Komutanlarının Tesirleri
Koşulu ve Yüklü Bataryalarda Muharebe
1935 Yüzbaşı Nizamettin
Talim ve Terbiyesine Bir Bakış
Suni Sis, Vasıtaları, Sisin Kullanılması
1935 Yüzbaşı Cemal
Hakkında Tetkikler
1935
Görünmeyen Şualarla Fotoğraf Keşfi
95 Sayılı Mecmuadaki Tabur ve Batarya
1935
Komutanlarına Mahsus Tabiye Meselesinin
Hâl Sureti
201
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
96
Şubat
1935
96
Şubat
1935
96
Şubat
1935
96
Şubat
1935
96
Şubat
1935
96
96
97
Şubat
Şubat
Mayıs
1935 Yb. Şükrü
1935
1935
97
Mayıs
1935 Yüzbaşı Cevat
97
Mayıs
1935 Alb. Feyzi
97
Mayıs
1935 Tümg. Kemal Koçer
97
Mayıs
1935 Binbaşı Cevdet
97
Mayıs
1935 Yb. Rahmi Egemen
97
Mayıs
1935
97
Mayıs
1935
97
97
97
97
97
98
Mayıs
Mayıs
Mayıs
Mayıs
Mayıs
Ağustos
1935 Yb. Rahmi Egemen
1935 Prof. Rene Fournier
1935 Yüzbaşı Suphi
1935
1935
1935
98
Ağustos
1935 Yb. Şükrü
98
98
98
Ağustos
Ağustos
Ağustos
1935 Yüzbaşı Abdullah
1935
1935 Binbaşı Cevdet
98
Ağustos
1935
98
Ağustos
1935
98
Ağustos
1935 Yüzbaşı Cemal
98
Ağustos
1935 Yüzbaşı Fuat
98
Ağustos
1935
98
98
98
98
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
1935 Tğm. Kâzım
1935 Yüzbaşı Subhi
1935 General H. Ünsal
1935
Makale Adı
95 Sayılı Mecmuadaki Top. Alay ve Tugay
(L) K.larına Mahsus Tabiye Meselesinin Hâl
Tarzı
Tabur ve Batarya Komutanlarına Mahsus
Tabiye Meselesi
Topçu Alay ve Tugay Komutanlarına Mahsus
Tabiye Meselesi
Tümg. Hayri Tarha’nın Hâl Tercümesi ve
Fotoğrafı
Bir İtalyan Bakımına Göre Motorlaşma ve
Makineleşme
Otomobillerle Kıta Nakliyatı
Güzel Sözler
Ateş Desteği ve Başarış Kabiliyeti
Tyy. Df. Topçuluğunun Havacılığa Yaptığı
Tesir
Büyük Topçu Birliklerinde Ateş İdaresi
Alman Topçu Talimnamelerindeki
Değişiklikler
Topçu “Ateş Şekilleri” Yeni Talimatnamede
Nasıl Olmalı
Almanların Yeni Piyade Havanı
96 Sayıdaki Topçu Tabur ve Batarya
Komutanlarına Ait Meselenin Hâl Tarzı
96 Sayıdaki Topçu Alay ve Tugay
Komutanlarına Ait Meselenin Hâl Tarzı
Türk Ağır Topçusunun Tarihçesi
Römork Çekmenin Hususiyetleri
Erbaşlara Arabacılık Öğütlerim
Güzel Sözler
Bir Yararlık Örneği
Tanklara Karşı Topçu
Asri Harp Vasıtalarının Topçu Tabyesinde
Yaptıkları Değişiklikler
Dağda Topçu
Topçu Atışlarını İhzar ve İdaresi
Yana Dönme Miktarı Nedir, Nasıl Ölçülür?
Sovyet Topçu Muharebe Talimatnamesinde
Yenilikler
Tyy. Df. Toplarında Kumanda Cetvellerinin
Ehemmiyeti, Ne Suretle Tertip Edileceği ve
Kullanılacağı
Suni Sis, Vasıtaları, Sisin Kullanılması
Hakkında Tetkikler
İdman ve Beden Riyazetlerinin Zuhuru
Topçu Tabur ve Batarya Komutanlarına Ait
Tabiye Meselesi
Dizel Motorları
Binicilik
Rus Ordusunda Tankların Kullanma Tarzı
Güzel Sözler
202
99
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Teşrinisani 1935
99
Teşrinisani
1935 Yb. Şükrü
99
99
99
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
1935
1935
1935
99
Teşrinisani
1935
99
Teşrinisani
1935
99
99
99
99
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
1935
1935
1935
1935
99
Teşrinisani
1935
99
100
Teşrinisani
Şubat
1935
1936
100
Şubat
1936
100
Şubat
1936
100
Şubat
1936
100
Şubat
1936
100
Şubat
1936
100
Şubat
1936
100
Şubat
1936
100
Şubat
1936
100
Şubat
1936
100
101
101
101
101
Şubat
Mayıs
Mayıs
Mayıs
Mayıs
1936
1936
1936
1936
1936
101
Mayıs
1936
101
Mayıs
1936
101
101
Mayıs
Mayıs
1936
1936
101
Mayıs
1936
Sayı
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Atışın Kaydırılması
Asri Harp Vasıtalarının Topçu Tabiyesinde
Yaptıkları Değişiklikler
Tümg. Kemal Koçer Cephanelikler Hakkında
Yb. Rahmi Egemen Topçu Küçük Çap Atışı
Tğm. Halit
Hesabi Geriden Kestirme
Yeni Alman Talimnamelerinde Topçuya Ait
Yb. Şükrü Alaçam
Değişiklikler
98. Sayıdaki Topçu Tabur ve Batarya
Komutanlarına Ait Meselenin Hâl Tarzı
Yb. Rahmi
Topçu Tuğ. ve A.K.larına Ait Tabiye Meselesi
İtalyan Topçusu
Yb. Şükrü Alaçam 1934 İngiliz Manevrası
Yüzbaşı Nusret
Yeni Otomobillerde Dikkat Edilecek Hususlar
Soğuğun Karbürasiyon Üzerinde Yaptığı
Tesirler ve Buna Karşı Karbüratörlerde
Yüzbaşı Nusret
Yapılan Yenilikler. Zenith Ralantistop
Tertibatı
Güzel Sözler
Tümg. Kemal Koçer Menzil Yarışı
Ölçme Kıtalarının Hareket Muharebesinde
Binbaşı Mesut
Kullanılmasını Kolaylaştıracak Usuller,
Sebepler ve Vasıtalar
Motorlaştırma ve Makineleştirmede
Karşılaşılan Teknik Güçlükler
Yüzbaşı Cevat
Dinleme Aletlerinin Teknik Esasları
Ozanalp
Binbaşı Ekrem Fuat Balistik Âleminde Yeni ve Önemli Bir İcat
99. Sayıdaki Topçu ve Tuğ. Komutanlarına
Ait Tabiye Meselesinin Hâl Sureti
Topçu Tabur ve Batarya Komutanlarına Ait
Tabiye Meselesi
Yüzbaşı İshak Pekin Türk İstiklal Savaşı’nda Hendek Vakası
Orduların Makineleşmesi ve Bu
H.Ü.
Makineleşmeye Müessir Olan Düşünceler
Yüzbaşı Nusret
Elektrik Teçhizatı ve Kış
Kaymaz
Güzel Sözler
İtalyan Topçusu
Ecnebi Ordularda Topçu İnkişafları
Topçu Keşfi İçin Notlar
Yb. Hilmi
Toplarda Nişan Vasıtalarının Ayarı
Hava Mukavemetine Dair Bazı Mülahazalar
Hilmi
ve F (ve) Tabii
100. Sayıdaki Topçu Tabur ve Batarya
Komutanlarına Ait Tabiye Meselesinin Hâl
Sureti
Yüzbaşı Suphi
At Çılbırda Niçin Çalıştırılır, Nasıl Çalıştırılır?
Nakliye Okulu Konferans Serisinden
Talim ve Terbiye Teftişlerinde Yüksek
Derecede Muvaffak Olan Subaylarımız
203
101
101
102
102
102
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Ay
Yıl
Mayıs
1936
Mayıs
1936
Ağustos
1936
Ağustos
1936
Ağustos
1936 Binbaşı Bedri
102
Ağustos
1936
102
Ağustos
1936
102
102
102
102
102
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
1936
1936
1936
1936
1936
102
Ağustos
1936
102
Ağustos
1936
102
Ağustos
1936
102
102
102
102
103
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Teşrinisani
1936
1936
1936
1936
1936
103
Teşrinisani
1936
103
103
103
103
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
1936
1936
1936
1936
103
Teşrinisani
1936
103
Teşrinisani
1936
103
Teşrinisani
1936
103
Teşrinisani
1936
103
Teşrinisani
1936
103
Teşrinisani
1936
103
103
104
Teşrinisani
Teşrinisani
Şubat
1936
1936
1937
104
Şubat
1937
104
Şubat
1937
Sayı
Makale Adı
Bizdeki Askerî Neşriyat
Güzel Sözler
Baskının Rolü
Tekniğin Topçu Tabiyesine Tesiri
Plan Atışı ve Hususi Tesirler
Tank Taarruzlarına Karşı Koymada Topçu
Tekniği
Yüzbaşı Ali
Zırhlı Muharebe Vasıtalarına Karşı Ağır
Keskiner
Silahların Kullanılması
Yüzbaşı Şükrü
Keşif ve İstihbarat İşleri
Havaya Karşı Aktif Müdafaa
Orhan Erkut
Veter İltihabı
Ordu Vasıta ve Malzemesinin Birleştirilmesi
Halit Birsan
Hava Mukavemetinin Bittecrübe Tayini
Yüksek İhtirakli ile Atışta 3 Nirengi Noktası
Hikmet Suphi
İanesiyle (A) Postasının Yerini Tayin
Tip Saniyeleri Topçu Hava Ölçme Kıtaları
Binbaşı Cevdet
Tarafından Nasıl Ölçülür?
Top. Tb. Bt. Komutanlarına Ait Tabiye
Meselesi
101. Sayıdaki 2. Meselenin Halli
Arazide Oto Sporu Talim ve Terbiye
Yüzbaşı Suphi
Develer Nasıl Mahlukturlar?
Güzel Sözler
Tanklara Karşı
Ecnebi Ordularda Topçu İnkişafları Yeni
Tayyare Topu
Kütle Ateşi - Baskın Ateşi
Binbaşı Emin
Topçunun Muharebede Kullanılması
Yüzbaşı M. Kanat
Fransa’da Havaya Karşı Korunma
Binbaşı Bedri
Tekniğin Topçu Tabiyesinde Tesiri
Almanya’da En Son Talimnamelere Göre
Yb. Şükrü Alaçam
Topçunun Sevk ve İdaresi
Topçuya Tabiye Bilgileri ve Topçunun Piyade
Yüzbaşı Cemal
ile Muhtelif Muharebe Hareket ve
Aydın Alp
Safhalarında İrtibatı ve Birlikte Çalışma
Tip Saniyeleri Topçu Hava Ölçme Kıtaları
Binbaşı Cevdet
Tarafından Nasıl Ölçülür
Ordu Hayvanları Ahırda Mı Yoksa Açık
Binbaşı Sıtkı Sevin
Havada Mı Yatırılmalı?
Top. Tb. ve Bt. Komutanlarına Ait Meselenin
Hâl Tarzı
Dağ Top Kıtaları ile Top Semerleri Üzerinde
Binbaşı Ziya Işık
Bir İnceleme
Yb. Suphi
Develer Nasıl Mahlukturlar?
Güzel Sözler
Tümg. Kemal Koçer Amerikan Kıyı ve Boğaz Topçusu
Binbaşı Mesut Koç Tank Taarruzu Karşısında Topçunun
Gündüz
Tertiplenmesi
Tümg. Kemal Koçer Teslihat ve İktisat
204
Sayı
104
104
104
104
104
104
104
104
104
104
104
105
105
105
105
105
105
105
105
105
105
105
105
105
105
105
105
105
106
106
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ay
Yıl
Şubat
1937 Tümg. Kemal Koçer Bataryaların Havaya Karşı Korunmaları
Hareket Savaşlarında Bir Tümen
Şubat
1937 Binbaşı S. Karan
Topçusunun Telefon Bağlanışı ve
Haberleşme Temelleri
Yüzbaşı Cemal
Topçuya Tabiye Bilgileri, Topçu ile Piyade
Şubat
1937
Aydın Alp
Arasında İrtibat ve Birlikte Çalışma
Şubat
1937
Tanklara Karşı Topçu
Yüzbaşı Cevdet
Sahil Topçu Mermilerinin Gemi Zırhlarına
Şubat
1937
Ozanalp
Giriş ve Tesiri
Şubat
1937
Meselenin Halli
Panhard Gazojenleri, Bakım, Sevk ve İdare
Şubat
1937 Yüzbaşı Nusret
Tarifnamesi
Şubat
1937 Yüzbaşı Suphi
Sınıfımızda Biniciliğe Olan İhtiyacımız
Vefat Eden Emekli General Hasan Kıpçak’ın
Şubat
1937
Hâl Tercümesi
Şubat
1937
Merhum Binbaşı Burhan
Şubat
1937
Emekli Top.Alb. Cemil
Mayıs
1937 Yb. Rahmi Egemen Sevk ve İdare - Topçu
Topçunun Motorlaştırılması ve Sevk ve
Mayıs
1937 Yb. Şükrü Alaçam
İdaresi
Mayıs
1937 Tümg. Kemal Koçer Yüksek Topçu Okulu: Verdün
Ö.Yüzbaşı Ali
Topçu Muhabere Talimnamesinden; Ateş
Mayıs
1937
Yöney
Şekilleri ve Kullanılışı Kısımlarının İzahı
Yüzbaşı M. N.
Mayıs
1937
Işıldakların Tabiyece Kullanılması
Kanad
Tank Defi Silahlarıyla Piyade Havanlarının
Mayıs
1937 Binbaşı M. Arulat
Bugünkü Durumları Hakkında
Topçunun Sevk ve İdaresi Bakımından Yeni
Mayıs
1937 Yb. M. Erkmen
Sevk Talimnamesine Genel Bir Bakış
Binbaşı Bedri
Mayıs
1937
Kıyı Muharebeleri
Dolonay
Hareket Savaşlarında Topçuda Telsiz
Mayıs
1937 Binbaşı S. Karan
Bağlantılarla Haberleşme ve Atış Yönergesi
Topçu Tabiye Meselesi 1/100.000 İstanbul
Mayıs
1937 Yb. Rahmi
Paftasına Göre
Panhard Gazojenleri, Bakım, Sevk ve İdare
Mayıs
1937 Yüzbaşı Nusret
Tarifnamesi
Mayıs
1937 Yüzbaşı Suphi
Sınıfımızda Biniciliğe Olan İhtiyacımız
Binbaşı Bedri
Mayıs
1937
Gaz Maskeleriyle Talim ve Terbiye
Dalmay
Eşkali Talimiyeden İki Daire Üzerinde
Mayıs
1937 Binbaşı Baki
Binmek
Mayıs
1937 Yüzbaşı Hakkı
Topçu Keşif Kolları
Çevirme Hatası Nedir? Tashih Çareleri Neler
Mayıs
1937 Tğm. Nihat
Olmuştur? Nasıl Olmalıdır?
Mayıs
1937
Güzel Sözler
Yüzbaşı Cemal
Ağustos
1937
İstikbalin Kıyı Tahkimatı
Sancak
En Son Alman Talimnamesine Göre Tabur
Ağustos
1937 Yb. Şükrü Alaçam ve Batarya Ön Heyetleriyle Topçu İrtibat
Heyetinin Vazifeleri
205
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
106
Ağustos
106
Ağustos
106
Ağustos
106
106
106
Ağustos
Ağustos
Ağustos
106
Ağustos
106
Ağustos
106
Ağustos
106
Ağustos
106
Ağustos
106
Ağustos
106
Ağustos
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
107
Teşrinisani
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Sahil Topçusu ve Bunlar ile Muharebe
Edecek Gemilerin Topçuluk ve Tesir
Bakımından Birbirlerine Mukayesesi
1937 Binbaşı M. Arulat
Piyade Havanları
81 mm’lik Stok Brand Havanı Hakkında
Sahra Topçu Talimname Komisyonunun
1937 Binbaşı Emin Gürler
Raporunu İhtiva Eden Bir Makalenin
Fransızca Suretinden
1937
Ö.Yüzbaşı Ali
Yönay
1937 Yb. Haydar Aladar Bataryanın Amelî Bir Tarzda Yetiştirilmesi
1937 Tümg. Kemal Koçer Sovyet Rusya’da Kuvvet Kaynakları
1937 Alb. Amil Gemayen Şarapnel Atışları
Mihaniki Tapalarının Meydana Çıkmasının
1937 Tğm. Nihat Tulunay
Sebepleri
1937 Tğm. A. Enver Eralp Manzara Planı
105 Sayılı Mecmuaya Konan Tabiye
1937
Meselesinin Hâl Tarzı
1937 Yüzbaşı Suphi
Sınıfımızda Biniciliğe Olan İhtiyacımız
Cellastic Pompasız ve Arızasız Tekerlek
1937
Lastikleri
Çev.: Yüzbaşı
1937
Otomobil Salonundaki Ağır Kamyonlar
Nusret Kaymaz
1937
Güzel Sözler
Çev.: Binbaşı Sıtkı
1937
Orduların Motorlaşma Hududu
Ortaç
Binbaşı Mesut
1937
Tümen Topçusunun Tanklarla Muharebesi
Koçgündüz
Atğm. Vasfı
Sahil Topçuluğunda İstihkâmcılık
1937
Sertdemir
Bakımından Bilinmesi Lazım Gelen Esaslar
Yüzbaşı Rahmi
Piyade Mangasının Muharebe Talim ve
1937
Sanalan
Tatbikatı
Topçu Sınıfının Talim ve Terbiye Teftişleri
1937 Binbaşı Cevdet
Hakkında Düşünceler
Prof. Salih Murat
1937
İlmî, Sınai ve Askerî Reşarjler
Özdilek
Top ve Cephanelerin Muayenesi Korunması
E. Alb. Ahmet
1937
ve Bunlarda Zuhura Gelen Arızalar ve
Hamdi
Kazalar
Yüzbaşı Ekrem
1937
Güneşle Topografi İstikamet Tayini
Öztürk
1937
106 Sayılı Mecmuadaki Meselenin Devamı
Asri Ordularda Motorlaşma, Motorlu Birlikler
1937 Yb. Hüsnü Göktuğ İkmal Nakliyatı, Motorlu ve Canlı Nakliye
Kolları
Binbaşı Orhan
1937
Tökezlemenin Başlıca Sebebi
Erkurt
Binbaşı Niyazi
Hayvanların Yiyecekleri, İçecekleri ve
1937
Egemen
Mekulatın Muayenesi Hakkında Malumat
1937 Çev.: Ş.Dilmaç
Arazide Oto. Sporu Talim ve Terbiyesi
Çev.: Atğm. Neşet
1937
Ordu Nakliye Arabalarında Yenilikler
Yılmazkurt
Ö.Yüzbaşı Suphi
1937
Arabacılığa Dair Düşünceler ve Tetkikler
Sidal
1937
Güzel Sözler
206
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Çev.: Muharrem
Kanad
Alb. Feyzi Yenal
Çev.: Muharrem
Kanad
Çev.: Binbaşı M.
Natık
Yüzbaşı H. Fikri
Orhon
Binbaşı Emin Gürler
108
Şubat
1938
108
Şubat
1938
108
Şubat
1938
108
Şubat
1938
108
Şubat
1938
108
Şubat
1938
108
Şubat
1938
108
Şubat
1938
108
Şubat
1938 Yb. Hüsnü Göktuğ
108
Şubat
1938
108
Şubat
108
Şubat
Çev.: Nusret
Kaymaz
Yüzbaşı Zeki
1938
Kaymanalp
1938 Yb. Recep Çakar
108
Şubat
1938 Yb. Hamdi Turgay
108
Şubat
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
109
Mayıs
İspanya Muharebelerinde Toplar
Gaz ve Topçuluk
Tayyareler Durdurulabilir
Yüksek İhtirakli Atımlarla Atış Tanzim Takımı
Topografyası
Yüksek İhtirakli Takımdan Gaye ve Takımın
Çalışma Tarzı
Şarapnel Atışı Hakkında
Top ve Cephanelerin Muayenesi Korunması
ve Bunlarda Zuhura Gelen Arızalar ve
Kazalar
106, 107 Sayılı Mecmualardaki Meselenin
Hâl Tarzı
Asri Ordularda Motorlaşma, Motorlu Birlikler
İkmal Nakliyatı, Motorlu ve Canlı Nakliye
Kolları
E. Alb. Ahmet
Hamdi
Otomobillere Tatbik Edilen Dizel Motorları
Motorlu Vasıtalar Nasıl Kullanılmalıdır
Motorlu Vasıtaların Tamir ve Bakım İşleri
Trakya Manevralarının Yabancı
Memleketlerdeki Akisleri
Çev.: Yb. İ. Hakkı
Almanya Topçu Birliklerinin Yeni Teşkilatı
Tunaboylu
1938 Tümg. Kemal Koçer Topçunun İnkişafı
Yüzbaşı V. Şterin,
1938 Çev.: Tğm. Şevki
Tankların Tayyareye Karşı Müdafaası
Ünlü
Bataryaların Alev ve Duman Bakımından
1938 Binbaşı Emin Gürler
Gizlenme Dereceleri
Yüzbaşı Cevat
1938
Fotoğrametri
Pürten
1938 Alb. Amil Germeyan Topçulukta Manzara Fotoğrafları
Yüzbaşı H. Fikri
Yüksek İhtirakli Takımdan Gaye ve Takımın
1938
Orhon
Çalışma Tarzı
1938 Binbaşı Emin Gürler Şarapnel Atışı Hakkında
Top ve Cephanelerin Muayenesi Korunması
E. Alb. Ahmet
1938
ve Bunlarda Zuhura Gelen Arızalar ve
Hamdi
Kazalar
Koşum Takımlarında Hamut mu? Göğüslük
1938 Binbaşı Baki
mü?
Ö. Yüzbaşı Y. Ziya
1938
15. Asırda Türk Topçuluğu Hakkında
Arıker
1938
108 Sayılı Mecmuadaki Meselenin Devamı
Asri Ordularda Motorlaşma, Motorlu Birlikler
1938 Yb. Hüsnü Göktuğ İkmal Nakliyatı, Motorlu ve Canlı Nakliye
Kolları
Çev.: Nusret
1938
Otomobillere Tatbik Edilen Dizel Motorları
Kaymaz
1938 Yb. R. Çakar
Kazada Baskının (Frenin) Rolü (Gaz İdaresi)
1938
207
Sayı
109
109
109
110
110
110
110
110
110
110
110
110
110
110
110
111
111
111
111
111
111
111
111
111
111
111
111
111
111
111
112
112
112
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ay
Yıl
Mayıs
1938 Tğm. İbrahim Oral Otomobil Tekniğinin Birinci Konferansı
İngiltere’de bugünkü Topçu Teşkilleri ve
Mayıs
1938
Silahları
Çev.: Yb. İ. Hakkı
Mayıs
1938
Çin - Japon Savaşı’nda Japon Topçusu
Tunaboylu
Alb. Muzaffer
Ağustos
1938
Büyük Taarruzda Topçularımız
Tuğsavul
Ağustos
1938 Tümg. Kemal Koçer Savaş Yıllarından Beri
Ağustos
1938 Tümg. Kemal Koçer Ağırlaşan Malzeme ve Hayvan
Topçu Ateşi Altında Mangaların Hareket
Ağustos
1938 Tğm. Selim Soley
Tarzı
Binbaşı B. Sıtkı
Yeni İtalyan Topçu Talimnamesi Hakkında
Ağustos
1938
Ortaç
Bazı Mütalaalar
Ö. Yüzbaşı Zühtü
Silahlanma Yarışında Ağır Toplar ve Bu
Ağustos
1938
Poyraz
Topları Taşıyan Muharebe Gemileri
Ağustos
1938 Binbaşı Emin Gürler Gürler Oda Atış Aleti
Binbaşı Reşit
Bofors Dağ Topunun Grafik Atış Cetveli ve
Ağustos
1938
Erkmen
Kullanılması
Yüzbaşı M. N.
Ağustos
1938
Geri Sahalarda Hava Bombardımanları
Kanat
Ağustos
1938 Alb. Feyzi Yenal
Gaz ve Topçuluk
Yüzbaşı Nusret
Ağustos
1938
Otomobillere Tatbik Edilen Dizel Motorları
Kaymaz
Ağustos
1938 Tğm. İbrahim Oral Otomobil Tekniğinin Birinci Konferansı
Teşrinisani 1938 Tümg. Kemal Koçer Hava Tehlikesi Karşısında Yürüyüş Kolları
Teşrinisani 1938 Yüzbaşı M. Kanat
İstikbalin Kıyı Topçu Tahkimatı
Teşrinisani 1938 Yb. İbrahim Cedim Hava Kuvvetlerinin Cebri Keşfi
Binbaşı B. Sıtkı
Piyadeyi Modern Tank ve Topçu ile
Teşrinisani 1938
Ortaç
Desteklemek
Teşrinisani 1938 Yüzbaşı H. Tümer Taarruz ve Müdafaada Ateş Planı
Teşrinisani 1938 Tümg. Kemal Koçer Ani Hedeflere Karşı
Ö. Yüzbaşı İhsan
Teşrinisani 1938
Topçu ve Tayyare
Bingöl
Teşrinisani 1938 Tğm. A. Enver Eralp Tesire Ait Toprak İşleri
İtalyan Ordusunun Habeş Harbi’ne Girişi
Teşrinisani 1938 Binbaşı Sıdkı Sevin
Esnasında, Canlı Muharriklerin Servis Şekli
Yüzbaşı Y.
Teşrinisani 1938
At Seçimi ve At Terbiyesi
Cindoruk
Yüzbaşı Kemal
Tayyare Def Topçunun Vazife ve
Teşrinisani 1938
Yalım
Hususiyetleri
Teşrinisani 1938 Binbaşı N. Çakıt
Topçu Tabiye Meselesi
Tğm. Kâzım
Teşrinisani 1938
İştialde Avans ve Kullanılması
Kırıkkanat
Yüzbaşı Nusret
Teşrinisani 1938
Praga Traktörünün Karbüratörü
Kaymaz
Teşrinisani 1938 Yüzbaşı Fuat Ülgür Motosikletler
Şubat
1939 Tümg. Kemal Koçer Paraşüt Birliklerinin Rolü
Tayyarelerin Yürüyüş Kollarına Yaptıkları
Şubat
1939 Yüzbaşı M.N. Kanat
Tesirler ve Korunma Çareleri
Süvari Hücumlarında Topçu Azap Meydan
Binbaşı Recep
Şubat
1939
Muharebesinde Bir Türk Bataryasının
Balkan
Kahramanca Savaşı
208
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Er Ders ve Muharebe Atışı Hakkında Bir
Mütalaa
Tümg. Kemal Koçer Türklerin Silah Fenni Tarihinde Rolleri
Yüzbaşı Y.
At Seçimi ve At Terbiyesi
Cindoruk
Hatıralara Hürmet (General Kemal Koçer)
Topçu Tabiye Meselesi
Bir Fransız Sahra Topçu Taburunda
Ütğm. Sadri Sarp
Tatbikatlar
Astğm. Neşet
Frenler Meselesi
Yılmaz Kurt
Yüzbaşı Nusret
Motorlu Vasıtalarda Bakım İşi
Kaymaz
Yüzbaşı Zeki
Oklama ve İşaretleme
Akmanalp
Sovyet Ordusunda Tankların ve Motorlu
E. Tümg. Kemal
Birliklerin İstihdamı ve Bunlara Karşı Def ve
Koçer
Tard
Topçu Tabur Karargâhında Yeni Esaslara
Alb. Şükrü Alaçam
Göre Vazife Bölümü
Harp Tarihi Tetkiklerine Müstenit Görerek
Alb. Vahit Aykor
Nişan Vazifeleri
Işıldak Ölçme Takımı Gözetlemesiyle İhtirakli
Tğm. Turgut Sunalp
Tanzim Atışı
Yüzbaşı Cevat
Asri Kıyı Topçusunun Elektrikli Malzemesi ve
Ozanalp
Işıldaklar
Yüzbaşı Cevat
Kıyı Topçuluğuna Bir Bakış
Ozanalp
Tğm. Vasfi
Top. ve Nk. Sb.ları Yol Keşfinden Neler
Sertdemir
Bilmelidir?
Ütğm. Sadri Sarp
Raportör Universal
Alb. Rıfat Öztorun
Tabiye Meselesi
Tğm. İ. Ural
Otomobil Teknik Konferansı
Astğm. Neşet
(Aero Dinamik ve Hunun İntikali Hareket
Yılmazkurt
Tertibatı) Üzerinde Tesiri
Yüzbaşı Nusret
Bir Otomobil Kolunun (Veya Kısmının)
Kaymaz
Yürüyüşü
Yüzbaşı Suphi Sidal Arabacılığa Ait Tetkik ve Düşünceler
Tümg. Vehbi
Başkomutan Meydan Muharebesi’nde
Kocagüney
Topçumuz
Yüzbaşı Cevad
Bugünkü Kıyı Müdafaa Sisteminin ve
Ozanlar
Donanmanın Kabiliyetleri
Cephe Gerilerine Yapılan Hava
Yüzbaşı M. Kanad Taarruzlarının Hususiyetleri ve Muhtelif
Muharebelerde Elde Edilen Tecrübeler
İtalyan, Alman, Sovyet Ordularında Tankların
Yüzbaşı H. Ezgeç
Taarruz Şekilleri
Yüzbaşı Gıyas Aran Motorlu Sahra Topçuda Kısa Yürüyüşler
Çev.: Ütğm. Sadri
Hava Defi Topçusunun Kudreti
Sarptır
Topçu Atış Okulunun Büyük Birliklerle
Yaptığı Atış Tatbikatı
Tenkitler
112
Şubat
1939 Alb. Vahit Aykor
112
Şubat
1939
112
Şubat
1939
112
112
Şubat
Şubat
1939
1939
112
Şubat
1939
112
Şubat
1939
112
Şubat
1939
112
Şubat
1939
113
Mayıs
1939
113
Mayıs
1939
113
Mayıs
1939
113
Mayıs
1939
113
Mayıs
1939
113
Mayıs
1939
113
Mayıs
1939
113
113
113
Mayıs
Mayıs
Mayıs
1939
1939
1939
113
Mayıs
1939
113
Mayıs
1939
113
Mayıs
1939
114
Ağustos
1939
114
Ağustos
1939
114
Ağustos
1939
114
Ağustos
1939
114
Ağustos
1939
114
Ağustos
1939
114
Ağustos
1939
114
Ağustos
1939
209
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
114
Ağustos
114
Ağustos
114
114
Ağustos
Ağustos
115
Teşrinisani
115
Teşrinisani
115
Teşrinisani
115
115
115
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
115
Teşrinisani
115
Teşrinisani
115
Teşrinisani
115
115
Teşrinisani
Teşrinisani
115
Teşrinisani
115
Teşrinisani
115
Teşrinisani
115
Teşrinisani
115
Teşrinisani
115
116
117
Teşrinisani
117
Mayıs
117
Mayıs
117
Mayıs
117
Mayıs
117
Mayıs
117
Mayıs
117
Mayıs
Mayıs
1939
Yazar/Çeviren Adı
Çev.: Neşet
Yılmazkurt
Makale Adı
Frenler Meselesi
Petrol ve Petrol Yerini Tutan Yanıcı
Maddeler
1939 Yüzbaşı Suphi Sidal Arabacılığa Dair Tetkikler
1939 Yüzbaşı Fuat Ülgür Praga Traktörleri ile Çekme İşi
Ütğm. Enver
Zırhlı Otomobillerin Topçu ile Birlikte
1939
Tunçalp
Çalışması
1939 Yüzbaşı M. Kanad Motorlu Nakliye Kollarıyla Yapılan Yürüyüş
Topçuda Kıyı Müdafaasında İleri Sürülmüş
1939 Alb. Vahit Aykor
Mevziler ve Kabatebe Mantelli Takımı
1939 Alb. Süreyya Bilgin Bataryanın Yürüyüşünde İnzibat Tedbirleri
1939 Binbaşı Emin Erkut Topçu Sınıfının Telsizle Muhabere İrtibatı
1939 Alb. Şükrü Alaçam Bataryanın Muharebe Teftişi
Yüzbaşı Fahreddin
1939
Dört Noktadan Geriden Kestirme
Atabek
Yüzbaşı A. Enver
1939
Yüksek İhtirakli ile Atış Tanzim Takımı
Eralp
Tayyareleri Dinleme Vasıtasıyla Keşif
1939 Ütğm. Sadri Sarptır
Edilmesi
1939
Tabiye Meselesi
1939
Hatıralara Hürmet
Silah ve Cephanelerin İhzar, İmal ve İstihlaki
1939 Lütfullah Ecevit
Hakkında Büyük Harpte Elde Edilen
Tecrübeler
Fransa’da Muhtelif Sınıfların Tatbikat
1939 Ütğm. Sadri Sarptır
Kampları
1939
Haberler
Ö. Yüzbaşı Nusret Benzinle Çalışan Motorlar Başka Yanıcı
1939
Kaymaz
Maddelerle Çalışılabilir mi?
Sanayide Yapılmış Yeni Bir Otomobilin
1939 Çev.: Ütğm. İ. Oral
Tesellüm ve Tecrübesi Hakkında Konferans
1939 Tğm. Hüsnü Erzik Praga T 6 Traktörlerinin Kabiliyetleri
BULUNAMAMIŞTIR
1940 Alb. Süreyya Bilgin Gece Hareket ve Muharebelerinde Topçu
Yüzbaşı Cevad
Tay Defi Birliklerinin Yürüyüş, Mevzi Keşfi ve
1940
Ozanalp
Seçimi İşleri
Çev.: Yüzbaşı
1940
Almanların Lehistan Seferi
Muharrem Kanad
Çev.: Yüzbaşı
1940
Askerî Şuun
Muharrem Kanad
Yüzbaşı Muharrem Mayınlar, Gördükleri İşler, Dökülmesi,
1940
Kanad
Toplanması ve Tahribi
Batarya ile Yüksek İhtiraklı Takımının
1940 Ütğm. Sait Sönmez
Anlaşması
7,5 Vikers Ty. Df. Top. Mahsus Grafik Atış
1940 Mehmet Kansavaş
Cetvelinin Kullanılması
Kıyı Bataryalarının Gözetleme Yerleri ve
1940 Şevket Topçu
Çalışma Sistemleri
1939 Ütğm. İ. Oral
210
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ütğm. Muzaffer
Akın
Yüzbaşı Fahrettin
1940
Atabek
117
Mayıs
117
Mayıs
117
Mayıs
1940 Ütğm. Reşat Bir
117
Mayıs
1940 Neşet Alıveren
117
Mayıs
117
Mayıs
117
Mayıs
117
Mayıs
118
Ağustos
118
Ağustos
118
Ağustos
118
Ağustos
118
Ağustos
118
118
118
Ağustos
Ağustos
Ağustos
118
Ağustos
118
118
Ağustos
Ağustos
118
Ağustos
118
Ağustos
118
Ağustos
1940 Ütğm. Kemal Ateş
Ütğm. Neşet
1940
Yılmazkurt
Yüzbaşı İbrahim
1940
Oral
Yüzbaşı Süleyman
1940
Alptekin
Tümg. Vehbi
1940
Kocagüney
1940 Alb. Şükrü Alaçam
Tğm. Mehmet
1940
Kansavaş
Ütğm. Kemal
1940
Yalçınalp
Ütğm. Enver
1940
Tunçalp
1940 Tğm. Sadri Orkan
1940 Binbaşı Refik
1940 Binbaşı Fikri Orhon
Yüzbaşı Fahri
1940
Atabek
1940 Yb. Kâzım Önalp
1940 Alb. Abdullah Lav
Ütğm. Neşet
1940
Yılmazkurt
Ütğm. Neşet
1940
Yılmazkurt
1940 Binbaşı Suphi Sidal
119
Teşrinisani
1940
119
119
119
119
119
119
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
1940
1940
1940
1940
1940
1940
119
Teşrinisani
1940
119
Teşrinisani
1940
119
Teşrinisani
1940
119
Teşrinisani
1940
Top ve Mermi Patlamalarında Doğan Sesler
ve İstifade Sualleri
Thales M.B.E. Tipi Hesap Makinesinin
Tarifatı, Kullanılması
Top Seslerinin Mahiyeti ve Bunların Osilograf
Cihazları Tarafından Kayıt Edilmesine Tesir
Eden Hususlar
Harp Tarihine Ait Bazı Malumat ve Küçük Bir
Tetkik
Akümülatör Şarj Makineleri
1940
Ordu Nakliye Arabalarında Yenilikler
Petrol ve Petrolün Yerini Tutan Yanıcı
Maddeler
Motorlu Vasıta İstihlahları
Sakarya’da 30 Ağustos
Topçuda Ateş Planı
Tayyare Defi Toplarında Aranılan Vasıflar
Topçu Fotoğraf Kıtalarında Hesapla Nokta
Tayini
Zırhlı Otomobillerin Topçu ile Çalışması
Fena Saklanmış Topçuya Karşı Atış
Akümülatörlerimize Nasıl Bakalım
Barometrelerle Yapılacak Dört Tashih
Tales Marka Hesap Makinesi
Kıta ve Müesseselerde Ayniyat Muhasipliği
Tabiye Meselesi
Seferberlik İşleri
Seyrüsefer Notları
Arabacılığa Dair Tetkikler
Bir Fransız Motorlu Topçu Taburunun
Alb. Şükrü Alaçam
Yürüyüşü
Alb. Şükrü Alaçam Tanklara Karşı Topçunun Tabiyesi
Alb. Sami Topçu
Tanklara Atış
Alb. Şükrü Alaçam Taburda Ateş İdaresi
Ütğm. Sait Sönmez Topçu Teodolitleri
Bahattin Pakar
Işıldak ve Dinleme Cihazları
Yb. Cemal Tulunay İç Balistik Ana Meselesi
Yüzbaşı Fahri
Tales Marka Hesap Makinesi
Atabek
Alb. Abdullah Lav
Meselenin Halli
İngiliz Kuvvetlerinin Fransa’da Motorlu
Alb. İbrahim Cedim
Kıtaları
Alb. İbrahim Cedim Büyük Harpte Suriye Filistin
211
Sayı
119
119
120
120
120
120
120
120
120
120
120
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Ay
Yıl
Teşrinisani 1940 Ütğm. Ş. Gökten
Teşrinisani 1940 Binbaşı Suphi Sidal
Çev.: Alb. Şükrü
Şubat
1941
Alaçam
Tuğb. Süreyya
Şubat
1941
Bilgin
Şubat
1941 Alb. Şükrü Alaçam
Şubat
1941 Alb. Sami Topçu
Şubat
1941 Yb. Fuat Çobanoğlu
Tğm. Mustafa
Şubat
1941
Tamer
Ö. Yüzbaşı Cevad
Şubat
1941
Ozanalp
Yüzbaşı Fahri
Şubat
1941
Atabek
Şubat
1941 Yb. Cemal Tulunay
120
Şubat
1941
120
120
120
Şubat
Şubat
Şubat
1941
1941
1941
120
Şubat
1941
120
Şubat
1941
120
Şubat
1941
121
Mayıs
1941
121
Mayıs
1941
121
Mayıs
1941
121
Mayıs
1941
121
Mayıs
1941
121
Mayıs
1941
121
Mayıs
1941
121
Mayıs
1941
121
Mayıs
1941
121
Mayıs
1941
121
Mayıs
1941
121
121
Mayıs
Mayıs
1941
1941
Makale Adı
T. 6. Praga Traktörlerinin Çalıştırılması
Arabacılığa Dair Tetkikler
Ateş Silindiri
Tanklara Karşı Müdafaada Topçu
Şekillerle Topçu Atış Kaideleri
Motorlu Topçu Alayının Teşkilatı
Namluların Mukavemet Hesapları
40 Santimetrelik Tayyare Defi Makinalı
Topun Nişangâhının Kullanılması
Tayyare Defi Topçusunun Kullanılmasında
Prensipler
Tales Marka Hesap Makinesi
İç Balistik
Tayyare Defi Topçu Dinleme Aletlerinde
Yüzbaşı M. Luiz
Talim, Terbiye
Ütğm. Ekrem Yalım Topçu Taburunda Ateş Toplanması
Yb. Celal Ertuğ
Kışla Sağlık Bilgisi
Yb. Cevat Orkan
Topçu Tabiye Meselesi
Yüzbaşı Kâzım
Amerikan Ordusunun Motorlaştırılması
Kırıkkanad
Ütğm. Neşet
Sürat ve Sarfiyat
Yılmazkurt
Binbaşı Suphi Sidal Arabacılığa Dair Tetkikler
Esas İstikamet, Seçilmesi, Kontrolü ve
Tespiti Hazırlanmış Mevzilerde Esas Topun
Alb. Sami Topçu
ve Esas İstikametin Tespiti, Hedeflerin
Tespiti
Örtme, Yürüyüş, Konma ve Muhtelif
Ütğm. Nizamettin
Muharebe Şekillerinde Tayyare Defi
Çoker
Topçusunun Kullanılması
Y. Mühendis B.
Alman Hava Kuvvetlerindeki Işıldaklar
Paker
Kıyı Bataryalarında Batarya Kıtalarının
Ütğm. Sami Ardaç
Yetiştirilmesi
Tğm. Nusret
Yüksek İhtirakli Takımının Grafik Usullerle
Baycan
Çalışması
Yer Ölçme Bölüklerinde Hesapla Nokta
Ütğm. Kemal
Tayininde İstikamet Zaviyelerinden İstifade
Yalçınalp
ile Güçlükleri Yenme Usulleri
Akümülatörün Tarifnamesinden
Binbaşı Cemal
İç Balistik Ana Meselesi - Mahiyeti
Tulunay
Tümg. V. Ünüvar
Manevi Terbiye
Ö. Yüzbaşı Behzat Motorlu Topçu Birliklerinde Motor Kursları
Balkış
Nasıl Yapılmalıdır?
Ö. Yüzbaşı Behzat Topçuda Plan Vazifesi, İleri Sürülmüş
Balkış
Gözetleyici
Yb. Cevdet Orkan
Günün Hayati Meselesi “Tank Defi”
Yb. Cevdet Orkan
Meselenin Halli
212
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
İyi Bir Motorlu Vasıta Öğretmeni Nasıl
Olurum
Ütğm. Neşet Yılmaz 402 Pojö Marka Bir Arabanın Seyrüsefer
Kurt
Defteri
Tümg. Vehbi
Mühendishane (Topçu Okulu) Sakarya
Kocagüney
Bölgesinde
10 Temmuz 1941 günü Topçu ve Topçu
Okulundan Diploma Alan Topçu ve Haritacı
Subayların Ayrılık Töreninde Okul K.Kur. Alb.
Şükrü Alaçam’ın Yeni Mezunlara Karşı
Hitabesi
Okul Mezunları Namına Bir Genç Subayın
Komutanın Hitabesine Mukabelesi
Tümg. Vehbi
Zırhlı Birliklerin Taarruzu ve Karşı Koyma
Kocagüney
Ütğm. Sami Ardaç Kısaltılmış Atış Muhtıraları
Ö. Yüzbaşı Kemal
Topçunun Keşif Hizmeti ve Keşif Kolları
Duraman
Yüzbaşı Fahri
Tales Marka B.E. Tipi Hesap Makinesinin
Atabek
Tarifatı
Yüzbaşı İ. Öral
Tank Tekniği
Binbaşı Fuad Ülgür Motosikletlerle Talim ve Terbiye
Yüzbaşı Kırıkkanat, Praga Traktörlerinin Kullanılması, Bu
Traktörlerle Yapılacak Çekişler ve
Ütğm. Şefik Gökten Bucurgataların Faaliyeti
Tümg. Vehbi
Atalarımızda At Sevgisi ve Bakımı
Kocagüney
Tuğb. Süreyya
Büyük Topçu Birliklerinin Taarruz ve
Bilgin
Müdafaada Kullanılması
Yüzbaşı İ. Öral
Tank Tekniği
Mekanize Birliklerin Yarma Hareketine
Girişlerinde Topçu Himayesi
Çev.: Yb. Cevdet
İleri Sürülmüş Gözetleyicilikten Yetiştirme
Orkan
2,5/60 sm’lik C.A. Modeli Tayyare Defi
Ütğm. Muzaffer
Makinalı Toplarının Korektörlerinde Bulunan
Vural
Rüzgâr İstikamet Tablası ve Sürat Tırtıllı
Vidasının Kullanılması
Askerler İçin Manialı Koşu Pisti
Tümg. Veysel
Tümen Topçusunun Tank Definde Piyadeye
Ünüvar
Yardımı
Tğm. Memduh
Topçunun Geceleyin Mevzilenmesi
Ünlütürk
Yb. Cevdet Orkan
Topçu Muharebe Tayyareleri
Her Rütbedeki Topçu Komutanlarının,
Yüzbaşı Turgut
Muhtelif Muharebe Şekillerinde Topçunun
Yurdabak
Sevk ve Muharebesi İçin Yapacakları
Tekliflere Esas Olacak Düşünceler
Yüzbaşı Muharrem Tayyare Defi Makinalı Top ve Tüfekleriyle
Kanat
Atış ve Vuruş İmkânları
Ö. Yüzbaşı Behzat
Topçu Atış Emri Örnekleri
Balkış
121
Mayıs
1941 Alb. İbrahim Cedim
121
Mayıs
1941
122
Ağustos
1941
122
Ağustos
1941
122
Ağustos
1941
122
Ağustos
1941
122
Ağustos
1941
122
Ağustos
1941
122
Ağustos
1941
122
122
Ağustos
Ağustos
1941
1941
122
Ağustos
1941
123
Teşrinisani
1941
123
Teşrinisani
1941
123
Teşrinisani
1941
123
Teşrinisani
1941
123
Teşrinisani
1941
123
Teşrinisani
1941
123
Teşrinisani
1941
124
Şubat
1942
124
Şubat
1942
124
Şubat
1942
124
Şubat
1942
124
Şubat
1942
124
Şubat
1942
213
Sayı
124
124
124
125
125
125
125
125
125
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ay
Yıl
Şubat
1942 Ütğm. Ekrem Süel Ordu ve Spor
Irak Cephesi’nde Türk Topçuları (Birinci
Şubat
1942
Felahiye Muharebesi’nde) Tğm.
(Tümgeneral) Tuğsavul’un Hatıralarından
Arazide Motorlu Vasıta Sevk ve İdaresinin
Şubat
1942 Alb. İbrahim Cedim
Nazari ve Esasları
Hava ve Hususi Tesirlerin Bulunması ve
Mayıs
1942 Ütğm. Sait Sönmez
Giderilmesi
Kıtalarda Topçu Teodolitteriyle A ve B
Mayıs
1942 Ütğm. Sait Sönmez
Postalarının Talim ve Terbiyesi
Stroskopik Usulüyle (Fotoğrafla) Nokta ve
Mayıs
1942 Ütğm. Halil Tunçer
Mesafe Tayini
Yüzbaşı Sami
Kıyı Bataryalarında Gözetleme Yerlerinde
Mayıs
1942
Ergenekon
Bulunacak Bazı Cetveller
Bir Tayyare Defi Bataryasında Atışa ve Atış
Mayıs
1942 Tğm. M. Özsoy
Esaslarına Konacak Gözetlemelerin
Hazırlanması
Ağır Sahra Obüsleriyle Görerek Nokta
Yüzbaşı Behzat
Mayıs
1942
Atışlarıyla Düşman Zırhlı Kulelerini Tahrip
Balkış
Etmek
125
Mayıs
1942
Yüzbaşı N.Kemal
Asna
Hava Nakliyatıyla Kara Nakliyatı Arasındaki
Münasebet
125
Mayıs
1942
Tümg. Vehbi
Kocagüney
Dikkatli Bir Tevcihe Emin Bir Gözetlemeye
Dayanan Atışın Mutlu Tesiri
125
Mayıs
1942
Binbaşı Nusret
Kaymaz
Motorlu Nakliye Birliklerinin Havaya Karşı
Korunması
125
Mayıs
1942
Yüzbaşı K.
Kırıkkanat
126
Ağustos
1942
Arızacı Veya Depanör Ne Demektir? Nasıl
Seçilir ve Nasıl Yetiştirilir?
Mutlu İki Olay
126
Ağustos
126
Ağustos
Yüzbaşı Emin
Özerkılıç
1942 Yb. Cevdet Orkan
126
Ağustos
1942 Yb. Cevdet Orkan
126
Ağustos
1942 Ütğm. Naci Asutay
Ateş Planında Piyade Ağır Silahlarıyla Topçu
Arasında Müşterek Tesir
Topçunun Tankla Birlikte Çalışması
126
Ağustos
1942 Tğm. Fethi Alaçam
Yüksek İhtiraklıda Atım Gözetleten Aleti
1942
Topçulukta Pratik Hesap Usulleri
Dağlık Arazide Topçu Açılması
126
Ağustos
126
Ağustos
Çatal Teşkili, Tanzim Atışlarının Dağılma
1942 Ütğm. Reşat Gülsoy
Bakımından İncelenmesi
1942 Ütğm. Ekrem Süel Müteharrik Zırhlı Gözetleme Yeri
126
Ağustos
1942
126
Ağustos
Yüzbaşı Rıza
Bir Motorun Soğutulması
Altınbaş
1942 Binbaşı Suphi Sidal Arabacılığa Dair Tetkikler
126
Ağustos
1942
127
128
129
Binbaşı Suphi
Hamutlu ve Göğüslüklü Koşum Takımlarının
Dalkılıç
Faide ve Mahzurları
BULUNAMAMIŞTIR
BULUNAMAMIŞTIR
Teşrinievvel
Muhaberecilik Hakkında Topçularla
Konuşma III
1943
214
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Korg. Paul Hasse,
1943 Çev.: Alb. Cevdet
Orkan
Binbaşı Ralf Van
1943 Vynk Fa., Çev.:
Yüzbaşı Ekrem Süel
1943 Alb. Vefik Omay
Yüzbaşı Hazim
1943
İşgüven
129
Teşrinievvel
129
Teşrinievvel
129
Teşrinievvel
129
Teşrinievvel
129
Teşrinievvel
1943
129
Teşrinievvel
1943
129
Teşrinievvel
1943
129
130
131
131
131
Teşrinievvel
1943
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
1944
1944
1944
131
Teşrinisani
1944
131
Teşrinisani
1944
131
Teşrinisani
1944
131
Teşrinisani
1944
131
Teşrinisani
1944
131
Teşrinisani
1944
131
Teşrinisani
1944
131
131
131
Teşrinisani
Teşrinisani
Teşrinisani
1944
1944
1944
131
Teşrinisani
1944
131
Teşrinisani
1944
132
Mayıs
1945
132
Mayıs
1945
132
132
Mayıs
Mayıs
1945
1945
132
Mayıs
1945
Tümg. Vehbi
Kocagüney
Makale Adı
Tayyare Defi Toplarıyla Atış
Zırhlı Vasıta Defi Topları Mevzileri Hakkında
Bazı Düşünceler
Tabiye Meselesi
Tabiye Sahasında Ses Ölçme Keşfinden
Korunma
9,4 cm’lik Tayyare Defi Toplarının Alçak
Uçuş Yapan Tayyarelere Karşı Top Çavuşu
Tarafından Kullanılacak Mustatil Mikanın
Tarifnamesi
Topçunun İleri Alınması ve Hazırlık Ateşi
Motorlarda Kullanılan Yanıcı Maddelerle
Yağlama Maddelerine Katılan Sentetik
Cisimler
Yüzbaşı İ.Öral
Alüminyum
BULUNAMAMIŞTIR
Alb. Arif Bilen
Yan Gözetlemesiyle Atış
Alb. Cevdet Orkan İş Topu Hakkında Tetkikler
Yb. Emin Gürler
Topçunun Teknik Ateş İdaresi
Tayyare Defi Topçu Çalışmasına Genel Bir
Yb. Baki Taneri
Bakış
Binbaşı Cevat Ogan Tayyare Defi Toplarıyla Manş’a Karşı Atış
Yüzbaşı Hazım
Tabiye Sahasında Işık Ölçme Keşfinden
İşgüven
Korunma
40 mm’lik Tayyare Defi Toplarında Pike
Yüzbaşı Ekrem Süel Yapan Hedefler İçin Verilmesi Gereken Yan
İnhirafının İzahı
Tğm. Memduh Aytür Topçuluğun Bugünkü Durumu
Yeni Silahlara Ait Bilgi: a) Kanatlı Bomba, b)
Alman Raket Topları
129 Sayılı Topçu Mecmuasındaki Tabiye
Alb. Vefik Omay
Meselesinin Halli
Ansiklopedi Saatinde Dinlediklerimiz
Harp Tarihinden
Muaşeret Adabından Bazı Bilgiler
Binbaşı Saim
Zırhlı Birliklerde Keşfe Verilecek Ehemmiyet
Eroğluer
Zırhlı Birliklerde Gece Şoför Talim ve
Yüzbaşı Orhan İlter
Terbiyesi
Yb. Baki Taneri
Roket Topları
Yüzbaşı Sedat
9,4 Uçaksavar Toplarıyla (Tecrübe Atışı)nı
Kirtetepe
Nasıl Yapalım
Tğm. Emin Seyrek Çıkarmada Uçaksavar
Yb. E. Gürler
Tabiye Bakımından Ateş İdaresi
Yüzbaşı Burhan
Sahil Def Tardına Ait Esaslar
Ercan
Yüzbaşı Seyit
Göker
215
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Görünmeyen Hedeflere Atış (9,4’lük
Toplarla)
Radyolokasyonlar Tabiyesi
132
Mayıs
1945 Ütğm. Vecihi Akın
132
Mayıs
132
Mayıs
132
Mayıs
132
Mayıs
132
Mayıs
1945 Yüzbaşı Ferit Dora
Yüzbaşı Recep
1945 Dakan, Ütğm. Şeref Ölülere Saygı
Gürler
Yüzbaşı Neşet
1945
Motorlu Vasıtaların Bakımı
Yılmazkurt
Yüzbaşı Neşet
1945
Benzin Ölçme Aletleri
Yılmazkurt
Ö.Yüzbaşı Nedim
1945
Bir Birlikte Okutma ve Yazdırma Birincisi
Ergün
BULUNAMAMIŞTIR
Tümg. Vehbi
1946
İkinci Dünya Savaşı’nda Topçulukta Gelişme
Kocagüney
Yüzbaşı Yaşar
Topçu Alayının Savunmada Geri Hizmet ve
1946
İnoğlu
İkmal İşleri
1946 Yüzbaşı A. Başar
Topçunun Gece Mevzilenme Hazırlıkları
1946 Yüzbaşı Ekrem Süel Kısa Bazla Kestirme
1946
Hesabı Atış Planı
Ö. Yüzbaşı
Bir Topçu Taburunun Sevk ve İdaresine Ait
1946
Bahaettin Ertürk
Mesele
1946
Sayın Kocagüney Ayrılırken
1946 Binbaşı Arif Koral
En Ağır Amerikan Havanları
Yakın Muharebe Esasları Üzerindeki Rus
1946
Düşünceleri
10,5 23 sm’lik Skoda Dağ Obüsleri Grafik
1946 Yüzbaşı M.Özgüner
Atış Cetvelleri
1946 Ö. Yüzbaşı H.Öncü Pratik Rüzgâr Ölçme Aleti
1946 Tğm. M. Özgüneş
Tespit Şeridi Nereye Dikilmelidir?
1946 Çev.: N. Enüstün
Topçunun Taarruzda Kullanılması
Ağ.Uçs. Bt. Hususi ve Hava Tesirlerinin
1946
Giderilmesi
1946 Ütğm. F. Çebi
Işıkdaklarda Ark Lambası
1946 Alb. A. Weinnig
Kara Hedeflerine Karşı Radar
1946 Çev.: N. Enüstün
2. Dünya Harbi’nde (Roketler)
1946 Çev.: N. Enüstün
V-2 Atom Devrinin Silahı
Tankların Düşman Topçusuna Karşı
1946 Yüzbaşı E. Tunçalp
Muharebesi
Çev: Atğm. Kemal
1947
Sokak Muharebesinde Topçu
Soğancılar
Yüzbaşı Mustafa
1947
Bataryada Muharebe Araçları
Zağpus
Tuğg. John
Charteris
1947
Bugünkü İngiliz Ordusunda Topçu
Çev: Ö.Yüzbaşı
Hüseyin Türkücü
Naim Şaen Batarya Dürbünü ile Stereoskopik Manzara
1947 Yüzbaşı Halil
Fotoğrafının Alınması
Tuncer
Ağır Uçaksavar Topçuluğunda Yakın
1947 Ütğm. Nejat Alpat
Hedeflere Atış
133
134
Temmuz
134
Temmuz
134
134
134
Temmuz
Temmuz
Temmuz
134
Temmuz
134
134
Temmuz
Temmuz
134
Temmuz
135
Aralık
135
135
135
Aralık
Aralık
Aralık
135
Aralık
135
135
135
135
Aralık
Aralık
Aralık
Aralık
135
Aralık
136
Temmuz
136
Temmuz
136
Temmuz
136
Temmuz
136
Temmuz
216
Sayı
136
136
136
136
137
138
139
140
140
140
140
140
140
140
140
140
140
140
141
141
141
141
141
141
141
141
141
141
141
142
142
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ay
Yıl
Temmuz
1947 Yüzbaşı Ferit Dora Uçaksavar Topçuluğunda Hedef Seçme
Temmuz
1947 Yüzbaşı Ferit Dora Uçaksavar Topçuluğunda Ateş İdaresi
Temmuz
1947 Yb. Albert J.Weining Geleceğin Uçaksavar Topçusu
Çev.: Binbaşı
Temmuz
1947
Topçu Roketleri
Ertuğrul Erkmen
BULUNAMAMIŞTIR
BULUNAMAMIŞTIR
BULUNAMAMIŞTIR
Amerikan Atış Talimnamesine Göre Atış
Kasım
1948 Binbaşı Yaşar Polat
Tanzimleri
Binbaşı A. Enver
Sağ ve Yukarı Değerleri Belli Olmayan İki
Kasım
1948
Eralp
Gözetleme Yerinden Atışın Tanzimi
Yüzbaşı Ekrem
Kasım
1948
Bir Amerikan Topçu Taburunda Telli İrtibat
Yalım
Yüzbaşı Ahmet
Kasım
1948
Tabur Ateş İdaresi Merkezi
Yıldız
Yüzbaşı Nurettin
Kasım
1948
Topçu Gözetleme Tayyareciliği
Türsan
Binbaşı Vefik
Kasım
1948
Fena Hayvanlar
Kongurtay
Yüzbaşı H. T.
Kasım
1948
Uçaksavar Toplarının Gizlenmesi Hakkında
Reolfin
Yüzbaşı Burhan
Kasım
1948
Hafif Uçaksavar Toplarında İzlerin Mütalaası
Erman
4 sm’lik Toplarıyla Hassas Bölge
Kasım
1948 Ütğm. Münir Eke
Savunmalarının Nasıl Yapılacağı
Çev.: Yüzbaşı
Kasım
1948
Kıyı Topçusunun Geleceği
Hüsamettin Tanyer
Ö.Yüzbaşı Mukim
Kasım
1948
Ses Bölüğü ile Tanzim Atışı
Ertung
Yb. Muharrem
Şubat
1949
Dünkü ve Bugünkü Topçuya Genel Bir Bakış
Kızıloğlu
Amerikan Atış Talimnamesinin Bazı
Şubat
1949 Alb. Emin Gürler
Kısımlarına Ait İncelemeler
Şubat
1949 Yüzbaşı Sami Ergil Düzeltilmiş Toprak Alçısı
Yüzbaşı Necati
Şubat
1949
Topçu Atış Dershanesi
Yıldır
Şubat
1949 Binbaşı Etem Alkan Hedef Tesirli Tapalar
Şubat
1949 Yüzbaşı F. Güzaltan Türklerde Topçuluk ve Barutçuluk
10,5 ve 7,5 sm’lik Amerikan Toplarının İcra
Şubat
1949 Çev.: Bedri Sargun Mekanizmasındaki Azot Basıncının Vasıtalı
Bir Şekilde Muayenesi
Çev.: Tümg. Rüştü Türkiye’de Bulunan Amerikan Askerî Yardım
Şubat
1949
Erdelhun
Kurulu
Yüzbaşı Tevfik
Şubat
1949
Top Tevcih Radarının Sıhhat Derecesi
Ercan
Çev.: Binbaşı
Şubat
1949
Kıyı Topçu Radarı
Muharrem Kanat
Şubat
1949 Yb. Gıyas Aran
Önemli Üç Konu
Binbaşı A. Enver
Mayıs
1949
Kundağı Motorlu Topçu
Eralp
Binbaşı Fuat
Amerikan Sistemi Gözetlemeli Atış Planının
Mayıs
1949
Erertem
Hazırlanması
217
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
142
Mayıs
1949
142
Mayıs
1949
142
Mayıs
1949
142
Mayıs
1949
142
Mayıs
1949
142
Mayıs
1949
142
Mayıs
1949
142
Mayıs
1949
142
Mayıs
1949
142
Mayıs
1949
143
Ağustos
1949
143
Ağustos
1949
143
Ağustos
1949
143
Ağustos
1949
143
Ağustos
1949
143
Ağustos
1949
143
Ağustos
1949
143
Ağustos
1949
143
Ağustos
1949
143
Ağustos
1949
143
143
Ağustos
Ağustos
1949
1949
144
Kasım
1949
144
Kasım
1949
144
Kasım
1949
144
Kasım
1949
144
Kasım
1949
144
Kasım
1949
144
Kasım
1949
Yazar/Çeviren Adı
Yüzbaşı Oğuz
Akalın
Çev.: Yüzbaşı Sabri
Ozan
Çev.: Ö.Yüzbaşı
Necati Yıldır
Yüzbaşı Sedat
Kirtetepe
Çev.: Yüzbaşı
Burhan Gürsel
Makale Adı
Roket Topçusu
Yeni Silahlar ve Yeni Tabiye
Topçuda Piyadeciliğin Ehemmiyeti
Uçaksavar Silahlarında Atışın Hazırlanması
Radyo ile İdare Edilen Bombalar
Amerikan Obüs Bataryalarındaki 0,50 İnçlik
Browning HB. M2. Mt.de Acemi Talimi ve
Hava Hedeflerine Atış
Çev.: Alb. Safi
Amfibi Harekâtta Denizden Ateş
Ertürk
Desteğindeki Gelişmeler
Yüzbaşı Reşat
Tevcih Hatalarının Tesisi ve Tevcih Açısının
Gülsoy
Hesabı
Yüzbaşı Ahmet Işık Balestiki Rüzgâr
Merhum E.Top.Alb. Tophaneli Mustafa
Denker
Ö.Yüzbaşı Ekrem
Pusu Bataryaları, Gezici Bataryalarla İş
Öncü
Topları ve İkiz Bataryalar
Binbaşı Fuat
Ölçmeye Dayanan Atış Planı
Erertem
Binbaşı Etem Alkan Kundağı Motorlu Topçu
Binbaşı A. Enver
Ateş Mevziinde Yapılacak Tahkimatta Göz
Eralp
Önünde Bulundurulması Gerekli Hususlar
Çev.: Ö.Yüzbaşı
Yeni Bir (Terrain Board) Atış Eğitim Masası
Necati Yıldır
Yüzbaşı Rüştü
Hafif Uçaksavar Toplarının Mevzilendirme
Aktürk
Şartları
Yüzbaşı Sedat
Uçaksavar Silahlarında Atış Tanzimi, Usulü
Kirtetepe
ve Gözetlenmesi
Yüzbaşı Ferit Dora Ağır Uçaksavar Toplarında Nişancılık Eğitimi
Ö.Yüzbaşı Şefik
Işıldaklar Hakkında Genel Bilgi, Işıldakların
Erdener
Çalışmaları ve Tabiyesi
Binbaşı Seyfullah
Liman Savunma Komutanlığı Erkânı ve
Yıldam
Liman Savunmasında İstihbarat İşleri
Yb. Gıyas Aran
Düşman Topçusunun Keşfi
Eğitimde Üstün Başarı Gösteren Subaylar
Amerikan Atış Tanzimlerinden Mesafe Çatalı
Binbaşı Yaşar Polat
Usulü
Binbaşı Fuat
Amerikan Sistemi Atışın Özellikleri
Erertem
Orta Vuruş Noktası ve Yüksek Paralanma
Yüzbaşı Ahmet Işık
Noktalarıyla Tanzim Atışı
Yanma Müddetinden İstifade Edilerek
Ütğm. Nuri Bulucu
Gözetlemeli Atış Planı Yapmak
Yüzbaşı Ahmet
Topçu Telsizlerinin Yeni Hususiyetleri
Tümay
Çev.: Topçu Okulu
Hava Gözetlemesinde Kazaların Önlenmesi
Tercüme Bürosu
Yüzbaşı Vecdet
Kara Kuvvetleri Hafif Havacılığı
Soydan
Çev.: Tğm. Turhan
Tümay
218
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Yüzbaşı Rüştü
Aktürk
144
Kasım
1949
144
Kasım
1949 Yüzbaşı Münir Eke
144
Kasım
1949
144
Kasım
1949
144
Kasım
1949
144
Kasım
1949
144
145
Kasım
Şubat
1949
1950
145
Şubat
1950
145
Şubat
1950
145
Şubat
1950
145
Şubat
1950
145
Şubat
1950
145
Şubat
1950
145
Şubat
1950
145
Şubat
1950
145
Şubat
1950
145
Şubat
1950
145
145
Şubat
Şubat
1950
1950
146
Mayıs
1950
146
146
Mayıs
Mayıs
1950
1950
146
Mayıs
1950
146
Mayıs
1950
146
Mayıs
1950
146
Mayıs
1950
146
Mayıs
1950
146
Mayıs
1950
146
Mayıs
1950
146
Mayıs
1950
Makale Adı
Hafif Uçaksavar Topçuluğunda Tekâmül
4 sm’lik Otomatik Uçaksavar Toplarında
Tutukluklar Sebepleri ve Giderilmesi
Yüzbaşı Ekrem Süel M8 Komuta Aletine Genel Bir Bakış
Mevzilenmiş Bir Topçu Taburunun Havaya
Yüzbaşı Ferit Dora
Karşı Korunması
Yüzbaşı
Radar
Abdurrahman Atun
Yüzbaşı Rahmi
Hava Savunma Kareler Şebekesi
Özpınar
Alb. Baki Taneri
Kara Ordusunda Kullanılan Sahra Radarları
Binbaşı Enver Eralp Uzun Menzilli Alman Topları
10,5 / 24,5 sm’lik Amerikan Sahra Obüsleri
Ütğm. İhsan Güleç
ile Tanklara Karşı Atış
Yb. Ruhi Aktay
Mukabil Havanlarla Savaş
Binbaşı Fahreddin Atom Bombası Füzelerle Büyük Mesafelere
Atabek
Atılabilir mi?
Binbaşı Necati Yıldır Bugünün Roketleri
Yüzbaşı Alpaslan
Motorlu Topçu ile Kundağı Motorlu Topçunun
Orhon
Karşılaştırılması
Yüzbaşı Hüsamettin
II. Dünya Harbi’nde Topçuluğun Terakkisi
Tanyar
Yüzbaşı Yusuf
Zırhlı Kuvvetlerin Desteklenmesinde
Erten
Topçunun Kullanılması
Şimdiki ve Gelecekteki Ağır Uçaksavar
Yb. İhsan Özgen
Topçuluğumuza Genel Bir Bakış
Yüzbaşı Niyazi
Günün Hava Savunma Problemi
Gürses
Yb. Muharrem
75 mm’lik Kıyı Bataryaları İçin Ateş İdare
Kanad
Usulleri
Yb. Gıyas Aran
Savaş Haber Almasında Üç Faktör
Yüzbaşı Ahmet Işık Mıknatıs İbre ve İnhiraflar
Yb. Seyfullah
Tümen ve Kolordu Topçusunun Muharebe
Yıldam
İçin Tertiplenmesi
Alb. Yusuf Ersoy
Atış Usullerinin Şekillerle Tatbiki
Binbaşı Ş. Ünsal
Makineli Kuvvetlere Karşı Savunma
Amerikan Sistemine Göre Tümen
Yüzbaşı Fethi Tansı
Topçusunun İrtibatları Nasıl Olmalıdır
Ütğm. Doğan
Elektroniğin Savaşta Rolü
Gündüz
Yüzbaşı Hüsamettin
Geleceğin Uçaksavar Savunması
Tanyar
Ö.Yüzbaşı Ferit
Alman Hava Savunmasından Elde Edilen
Dora
Dersler
Ütğm. Müin
9,4152 cm’lik Uçaksavar Toplarında Anormal
Demirus
Şartlara Ait Düzeltmeler
Ö.Yüzbaşı Rüştü
Hafif Uçaksavar Top Nişan Aletleri
Aktürk
Yüzbaşı Kadri
SCR-584 Top Tevcih Radarı
Göktürk
Topçu Taburlarının Ateş Mevziindeki Yer
Yüzbaşı Cahit Ağar
Ölçme İşleri
219
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
1950
Yazar/Çeviren Adı
Binbaşı Fahreddin
Atabek
Makale Adı
146
Mayıs
147
Ağustos
1950 Binbaşı Raci Alpsan
147
Ağustos
1950 Çev.: Cenap Kiner
147
Ağustos
1950
Batarya Ateş İdare Merkezi
147
Ağustos
147
Ağustos
147
Ağustos
1950 Yb. Cevat Ozanalp
147
Ağustos
1950 Yb. İhsan Özgen
147
Ağustos
1950
Ordu Motorlu Vasıta Bakım Teşkilatı ve Bu
Teşkilatın Çalışması
Telli ve Telsiz Şebekelerin Yekdiğerini
Tamamlaması
Ağır Uçaksavar Topçu Tabiyesinde Yeni
Prensipler
Ağır Uçaksavar Toplarında Özel Tesirlerin
Atışla Bulunması
Ağır Uçaksavar Top Atışlarının Yapılışı ve
İdaresi
147
Ağustos
1950
147
Ağustos
1950
147
Ağustos
1950
148
Kasım
1950
148
Kasım
1950
148
Kasım
1950
148
Kasım
1950
148
Kasım
1950
148
Kasım
1950
148
148
Kasım
Kasım
1950
1950
149
Şubat
1951
Yüzbaşı Fevzi
Erdenözer
149
Şubat
1951
Binbaşı Fikret
Akçalı
149
Şubat
1951 Ütğm. Nuri Buluca
149
Şubat
1951
149
Şubat
1951
149
Şubat
1951
149
Şubat
1951
Çev.: Yb. Muharrem
Kanad
Binbaşı Fikret
1950
Akçalı
Yüzbaşı Burhan
1950
Gürsel
Yüzbaşı Bahattin
Ertingu
Ütğm. Ertuğrul
Sabuncu
Yb. Gıyas Aran
Yüzbaşı Muhsin
Bayhan
Çev.: Binbaşı Sami
Tarhan
Binbaşı Edvin L.
Harloff
Çev.: Yüzbaşı
Ramiz Ersayın
Yüzbaşı Fevzi
Erdenözer
Yb. Muharrem
Kanad
Çev.: Yüzbaşı Esat
Aldoğan
Yb. Gıyas Aran
Yüzbaşı Radi Eruz
Nirengilerin Kontrolü ve Ayaklandırılması
İkinci Cihan Harbi Tecrübelerine Göre
Tümen Topçusunun Tabiye Görevleri
Taarruzun Hazırlanmasında Topçu Tabur
Komutanının Göz Keşfi
Topçunun Birleştirilmesi
Kor. Ölç. Tb.nun Kullanılması
Topçu Yer Ölçmesinde Astronominin Önemi
Muhabere Emniyeti
Topçu Hava Gözetlemesi
Normandiya’da Topçumuz
Topçu Birliklerinin Kullanılması ve Özellikleri
Kıyı Savunmasının İkinci Cihan Harbi’ne
Göre Yeni Vecheleri
Uçaksavar Harekât Odasının Hazırlanması
ve Çalıştırılması
Kor. Ölç. Tb.nun Kullanılması
Acele Hâllerde Ses Ölçme ile Atış Tanzimi
Tüm. Top.nu (Top. A.nı) Teşkil Eden Top.
Tb.larının Gözetlemeli Atış Planlarının
Birleştirilmesi ve Ateş Toplama Usulleri
Motorlu Birliklerde Komutan Denetlemeleri
Bir Hedefin Görülmesiyle Ateş Altına
Alınıncaya Kadar Muhtelif Merkezlerde
Yapılacak İşler
Yüzbaşı Ekrem Süel Güdümlü Mermiler
Yüzbaşı Ekrem
Sahra Kablo Devrelerinin Bakımı
Acun
Yb. Cevat Ozanalp Hava Savunmasının Genel Prensipleri
Yüzbaşı Rüştü
40 mm’lik M 5 A 2 Modeli Komuta Aleti
Aktürk
220
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
149
Şubat
149
Şubat
149
Şubat
149
Şubat
150
Mayıs
150
Mayıs
150
Mayıs
150
Mayıs
150
Mayıs
150
Mayıs
150
Mayıs
150
Mayıs
150
Mayıs
150
Mayıs
150
Mayıs
150
Mayıs
150
Mayıs
151
Ağustos
151
Ağustos
151
Ağustos
151
Ağustos
151
Ağustos
151
Ağustos
151
Ağustos
151
Ağustos
Yazar/Çeviren Adı
Yüzbaşı Sedat
Kirtetepe
Binbaşı O. Kâzım
1951
Atok
1951
Makale Adı
Havadan Taarruzlar ve Karşı Tedbirler
Moral Üstüne Düşünceler
Amerikan Metotlarına Göre Harp Esiri, Kaçak
ve Sivillerin ve Düşmandan Elde Edilen
Malzeme ve Vesikaların İncelenmesi
Bir Ölçme Bölüğünde Işık Ölçme Tk.nın Kısa
1951 Ütğm. S. Kayakutlu
Bazla Çalışması
Yüzbaşı Muin
Gizleme ve Sahra Topçusundaki Bugünkü
1951
Güneş
Önemine Genel Bir Bakış
Hedef Şebekesi ile Atışta İlk Esasların
1951 Yüzbaşı Sait İrez
Kaydırma Usulü ile Bulunması
Ütğm. Cemalettin
İnce Tanzimde Ateş İdare Merkezi Vasıtası
1951
Korkut
ile Kıymetlendirmeler
Çev.: Yb. Muharrem
1951
Dünyada 125 Kilometre Yüksekten Bakış
Kanad
Karanlıkta Muharebe ve Bu Muharebede
1951 Yb. Nihat Turgay
Topçunun Eğitim Esasları
Ordu Emrindeki Uçaksavar Topçusunun
1951 Yb. Cevat Ozanalp
Kullanılmasına Ait Prensipler
1951 Yb. İhsan Özgen
Kore Savaşı ve Uçaksavar Topçusu
Yüzbaşı Nurettin
1951
Hafif Uçaksavarlar İçin Kore’den Dersler
Türsan
1951 Binbaşı Necati Yıldır Genç Havacılarımızla Bir Konuşma
Ütğm. Suphi
1951
Kısa Meydan Tekniği
Gürsoytrak
Kolordu ve Tümen Topçusu Yer Ölçmesinin
Yüzbaşı Muhsin
1951
Yapılışı ve Yer Ölçme Haber Merkezinin
Bayhan
Tesisi
Yüzbaşı Hüseyin
Kıtalarda Şoför Kurslarının Teşkili ve
1951
İncier
Şoförlerin Seçilmesi
Yüzbaşı Mustafa
1951
Kore Kahramanlarına Vatandan Sesleniş
Kepir
Yb. Selahattin
1951
Taarruzda Topçu ve Ateşleri
Karatamu
Tanzim Görevlerinin Uygulanmasında Ateş
Yüzbaşı Fevzi
1951
İdare Merkezlerinde Kullanılan Çeşitli
Erdenözer
Cetvellerin Doldurulması Usulleri
Yüzbaşı Ali Şahin
1951
Sahra Topçusunun Mevzi Değiştirmesi
Kağu
Hedef Şebekesi Usulü ile Atışta İnce
Tanzimden Evvel ve M51 Tapası ile Yapılan
1951 Yüzbaşı Sait İrez
İnce Tanzime Dayanan Gözetlemeli Atış
Planının Yapılması
Yüzbaşı İskender
1951
Hafif Uçaksavar Nişan Aletlerindeki Gelişme
Atasoy
12,7 mm’lik (0,50 inç) Makineli Tüfekler
Ütğm. Mehmet
1951
Havaya Karşı Tabiye Edilirken Tüfekler
Özgüneş
Arasındaki Mesafe Ne Kadar Olmalıdır?
Yüzbaşı Rıza
M8 Komuta Aletinin (10 Numaraları) 1
1951
Köksoy
Numaralı Komuta Aletiyle Olan Farkları
Yüzbaşı Fethi
Radarların Yeni Kullanılan Şekilleri ve
1951
Alaçam
İnkişafları
1951 Yb. Hidayet Arkun
221
Sayı
151
151
151
151
152
152
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Ay
Yıl
Ağustos
1951 Binbaşı Necati Yıldır
Ütğm. Selahattin
Ağustos
1951
Kayakutlu
Ütğm. M. Emin
Ağustos
1951
Selek
Yüzbaşı İbrahim
Ağustos
1951
Orga
Yüzbaşı Refik
Kasım
1951
Soykut
Çev.: Yüzbaşı Sami
Kasım
1951
Küçük
152
Kasım
1951
152
Kasım
1951
152
Kasım
152
Kasım
152
Kasım
1951 Yüzbaşı Lütfü Eğin
152
Kasım
1951
152
Kasım
1951
152
Kasım
153
Şubat
153
Şubat
1952 Yüzbaşı Ahmet Işık
153
Şubat
1952
153
Şubat
153
Şubat
153
Şubat
1952
153
Şubat
1952
153
Şubat
1952
153
Şubat
1952
153
Şubat
1952
154
Mayıs
1952
Çev.: Ütğm. Necip
Torumtay
Yüzbaşı Sedat
1951
Celasun
Yüzbaşı Rüştü
1951
Aktürk
Yüzbaşı Vecdet
Soydan
Binbaşı Fikret
1951
Akçalı
Yüzbaşı Sedat
1952
Celasun
Makale Adı
Hava Gözetlemesine Toplu Bir Bakış
Meteoroloji Postasının Çalışması
Işık Kısa Bazı ile Hedeflerin Kestirilmesi,
Topçuya Bildirilmesi ve Atış Tanzimi
Motorlu Araçlarda Çeşitli Ateşleme
Donanımları ve Görevleri
Kore’de Türk Topçusu
Rus Ordusunda Taarruzda Topçu
Kore’de Topçu Kullanılması ve Düşman
Kuvvetlerinin Topçu Mevzilerine Sızmasına
Karşı Alınan Tedbirler
Bir İleri Sürülmüş Gözetleyici Kore’den
Bildiriyor
Savunmada Topçu
Kore’de Karada Kullanılan Uçaksavar
Topçusu
Ağır Uçaksavar Silahlarının Atış Usul ve
Kaideleri
Bir Hava Meydanının Savunması
Kore Savaşlarında Kullanılan Kara Ordusu
Gözetleme Uçağı
Motorlu Birliklerde Soğuk ile Mücadele
Taarruzda Topçunun Kullanılması
Yüzbaşı Süleyman
Sevin
Yüzbaşı Sabahattin
1952
Sayınsoy
Yüzbaşı Fethi
1952
Alaçam
Yüzbaşı Niyazi
Gürses
Çev.: Yüzbaşı
Burhan Gürsel
Yüzbaşı Vecdet
Soydan
Yüzbaşı Fethi
Yılmaz
Binbaşı Adil
Türkoğlu
Yüzbaşı Refik
Soykut
Amerikan Atış Cetvelleriyle Metro ve Özel
Düzeltmelerin Hesaplanması
Hücum Atışı
Atış Odası (Tenrainbord) Çalışması
Güdümlü Mermiler ve Uçaksavar
Topçusunun Gelecek Harplerdeki Şekli
Muhtelif Muharebe Şekillerinde Hava
Savunması ve Uçaksavar Birliklerinin
Kullanılması (Amerikan Ordusu Seferî
Hizmet Talimnamesi FM 100-5 Esaslarına
Göre)
Piyade ve Zırhlı Tümenlerde Uçaksavar
Savunması
Hafif Uçaklarda Havadan İkmal Hizmeti
Transit Ayarları
Motorlu Araçlarda Kullanılan Akünün Görevi,
Parçaları, Muayene ve Bakımı
İleri Muharebe Arazisindeki Topçu Heyetleri
222
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
154
Mayıs
1952
Yüzbaşı Sedat
Celasun
Topçuda Gözetleme
154
Mayıs
1952
Çev.: Binbaşı N.
Yıldır
Ulusal Endüstri ile Ordu Arasındaki
Münasebetler ve Geçen Dünya Savaşından
Alınan Derslere Göre Yeni Silahlar
154
Mayıs
1952
154
Mayıs
154
Mayıs
154
Mayıs
154
Mayıs
154
Mayıs
154
Mayıs
154
Mayıs
154
154
Mayıs
Mayıs
155
Ağustos
155
Ağustos
155
Ağustos
155
Ağustos
155
Ağustos
155
Ağustos
155
Ağustos
155
Ağustos
155
Ağustos
155
Ağustos
155
Ağustos
155
Ağustos
156
Kasım
156
Kasım
Binbaşı Mukim
Ertung
Çev.: Binbaşı N.
Yıldır,
1952
Yüzbaşı Sedat
Kirtetepe
Tümen Topçusunda Cephane İkmali
Uçaksavarda Tabiye Doktrinleri
Ağır Uçaksavar Bataryasının Mevzi Keşfi ve
İşgali Hakkında Temel Bilgiler
Hava İndirmelerine Karşı Uçaksavar
1952 Yüzbaşı Ferit Dora
Topçusu
Yüzbaşı Vecdet
Hafif Uçakların Bir Piyade Keşif Kolu ile
1952
Soydam
Birlikte Çalışması
Yolların Pist Olarak Kullanılması ve İniş
1952 Ütğm. Necdet Uluer
Tekniği
Topçu Meteoroloji Raporları (Raporların
1952 Hüsnü Ersoy
Açıklanması ve Eski Silahlarda Kullanılması)
Binbaşı Cemal
Atış İdare Gereçleri Koruyucu Bakım
1952
Türüng
Esasları
1952 N. Duygun
Ordu ve Disiplin
1952 Ali Rıza Yalt
Moral Eğitimi Üzerine
Tümg. Rüştü
Topçu Üsteğmen Mustafa Vasfi’nin (323-31)
1952
Pekdemir
Şehadeti
Binbaşı İhsan
1952
Savunmada Yapılan Ateşler
Göksel
1952 Yüzbaşı Cihat Akyol Bugünkü Savaş Telakkisine Göre Topçu
Yüzbaşı Hüsamettin
1952
Kundağı Motorlu Topçunun Tekâmülü
G. Tanyar
Ütğm. Edmund A.
Kore’de Kundağı Motorlu Uçaksavar
1952
Krekorian
Topçusu
Binbaşı Mc. Carthy,
1952 Çev.: Ütğm. Rahmi Ağır Uçaksavar Topçuluğunda Hedef Seçimi
Önen
Yüzbaşı Dündar
Hafif Uçaksavar Komuta Aleti (M5A1) ile Atış
1952
Sevhan
İdaresi
Yüzbaşı Vecdet
Kara Ordusu Havacılığının Döner Kanatlı
1952
Soydan
Uçakları (Helikopter)
Yüzbaşı Hüsnü
1952
Topçu İçin Meteoroloji
Ersoy
Binbaşı Fikret
1952
Motorlu Vasıtalarda Beklenilen Gelişmeler
Akçalı
1952 Ütğm. Cengiz Taner Atom Topu ve Yeni Bir Taşıt Uçağı
Yüzbaşı Hikmet
1952
Komutanlık Öğrenilebilir
Aslanoğlu
155 mm’lik Obüslerin Yana Dönüş Miktarının
1952 Yb. T.N. Dupuy
Arttırılması
Çev.: Yüzbaşı
Televizyonun Muharebe Sahasında
1952
Hüsamettin Tanyar Kullanılması
1952 Yüzbaşı Ekrem Süel
223
Sayı
156
156
156
156
156
156
156
156
156
156
156
156
157
157
157
157
157
157
157
157
157
157
157
Yayın Tarihi
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Ay
Yıl
Kasım
1952 Yüzbaşı Cihat Akyol Ateş Üstünlüğü ve Topçu
Yüzbaşı Hasan
Kasım
1952
Nehir Boylarında Savunmada Topçu
Sağlam
Topçu Birliklerinin İkmalinde Lüzumlu
Kasım
1952 Binbaşı M. Ertung
Dağıtım Belgesi ile Mühimmat İstek
Belgesinin Açıklanması
Alb. Arthur H.
VT. (Radarlı) Tapalar İçin Deneme Atışı
Kasım
1952
Bender
Hedefi
Jonathan Norton
Kasım
1952
Güdümlü Mermiler
Leonard
Binbaşı Tehedove Telsizle İdare Olunan ve Manş Yerine
Kasım
1952
Wyek
Kullanılan Uçakları Koruyunuz
Yüzbaşı Blaine
88. Hava İndirme Uçs. Taburunun (Snowfall)
Kasım
1952
Young
Tatbikatı
Ütğm. Suphi
Kasım
1952
Anormal Hava Şartlarında Harekât
Gürsoytrak
Ütğm. A. Ertuğrul
Kasım
1952
Karbüratör Buzlanması ve Önlenmesi
Sabuncu
Kasım
1952 Ütğm. Cengiz Taner Mevzii Hava Tahmini
Motorlu Araçlar Üzerinde Bulunan
Kasım
1952 Binbaşı A. Türkoğlu Eudüksiyon Bobinlerinin Vazifesi, Çalışması
ve Parçaları
Çev.: Ütğm. Niyazi
Kasım
1952
3,5 inçlik Roket Atıcı
Tayanç
Binbaşı Hüsamettin
Şubat
1953
Geniş Bir Cephede Savunmada Topçu
Tanyar
Yb. Leon F. Lavole, Kore’de Hareket Kabiliyetinden ve Tahrip
Şubat
1953
Kudretinden Fevkalade İstifade Edilen, 155
Çev.: İsmet Öktem mm’lik Kundağı Motorlu M41 Obüsü
Alb. William J.
Wuest,
Şubat
1953
Ağır Uçaksavar Tekâmül Tarihçesi
Çev.: Binbaşı
Muzaffer Vural
Ağır Uçaksavar Topçusunun Sahra Topçusu
Şubat
1953 Ütğm. Rahmi Önen
Görevinden Kullanılması
Şubat
1953 Binbaşı Ferit Dora Uçaksavar Devamlı Talimatı
Çev.: Yüzbaşı Refik
Şubat
1953
Sahra Topçusunda Radarın Kullanılması
Doğantan
Hafif Uçaksavar Topçusunun Hava
Çev.: Yüzbaşı
Şubat
1953
Savunmasında Kullanılmasına Ait Temel
Sedat Güneral
Tabiye Prensipleri
Ordumuzda Yeni Kullanılmaya Başlanan M 5
Şubat
1953 Bçvş. Naci Durusoy - A 1 Komuta Aletli 40 mm’lik Hafif
Uçaksavar Topları
Yüzbaşı Vecdet
Şubat
1953
Gece Seyrüseferi
Soydan
Şubat
1953 Yb. Gıyas Aran
Hava Fotoğrafları
Tümen Topçusunda İkmal Subayının ve Mal
Binbaşı Mukim
Şubat
1953
Sorumlusunun Görevleri Bunların Mal
Ertung
Saymanı ile Münasebetleri
224
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
157
Şubat
Ütğm. Bill Mauldin,
1953 Çev.: Ütğm.
Mehmet Özgüneş
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
Mayıs
1953
158
159
Mayıs
Ağustos
1953
1953
159
Ağustos
1953
159
Ağustos
1953
159
Ağustos
1953
159
Ağustos
1953
159
Ağustos
1953
Makale Adı
Hayalete Benzeyen Koreli Komünist (Ku klux
klan) (x) ların Taarruzuna Uğradığımız Gece
Yerinde Değiştirme ve Üzerinden Aşarak
Taarruzda Piyade Tümen Topçusunun
Kullanılması
Ütğm. İ. Hakkı Oğuz Topçu Muharebe İdare Yerleri
16 Tamdan Büyük Hedef Açısı ile İnce
Yüzbaşı Sait İrez
Tanzim Atışında Sıra Atışı Kıymetlendirme
Cetvelinin Kullanılması Usulü
İkinci Cihan Savaşı’nda Fransa Cephesi’nde
Yüzbaşı Namık İçke
Uçaksavar Silahlarının Rolü
Alb. William J.
West,
Ağır Uçaksavar Topçusunun Tekâmülü
Çev.: Binbaşı
Muzaffer Vural
Ağır Uçaksavar Bataryalarında Elektrikle
Binbaşı Şefik
İntikalin Kalbi “Gözetleme Akümülatörleri”nin
Erdener
Kullanılması
Yüzbaşı Muzaffer
Dağ Muharebelerinde Kara Ordusu
Tüzün
Havacılığının Karşılaşacağı Özellikler
Binbaşı Muhsin
Alidat ve Alidatın Sahra Topçusu Yer
Bayhan
Ölçmesinde Kullanılması
Topların ve Topçu Malzemesinin Sudan
Yüzbaşı Necdet
Nakli ve Derin Sulardan Geçiş İçin
Bora
Malzemenin Hazırlanması
Ütğm. Mustafa Ok Atom Pili ve Enerjisi
Çev.: Yb. Gıvas
Amerikan Topçu Okulundan Haberler
Aran
Joseph E. Melenson
Jr.,
Ford Bliss’deki Subay Namzet Okulu
Çev.: Yüzbaşı Sadri
Peksöz
Çev.: Yüzbaşı
Kara Ordusu Deniz Topçusu Ateşi Hakkında
Süleyman Sevin
Ne Bilmelidir
Çev.: Yüzbaşı Fahir Muhtelif Sınıfların Mayın Harbi Eğitimi Nasıl
Otuk
Olmalıdır
Ali Rıza Yalt
Moral ve Disiplin
Yüzbaşı Münür Eke Emirler
Çev.: Yüzbaşı Seyfi
Silahlı Kuvvetler Konuşuyor
Aykılıç
Çev.: Yüzbaşı
Geri Tepme, Sıhhat ve Nüfuz Kabiliyeti
Sedat Celasun
Seyyar Orduda Uçaksavar Topçusu ve
Binbaşı Hüsamettin
Uçaksavar Topçusunun Kara Desteğinde
G. Tanyar
Kullanılması
Vaşington’da Tecrübesi Muvaffakiyetle Sona
Eren 75 mm’lik Uçaksavar Otomatik Topu
Binbaşı Niyazi
Hava Savunmasında Hava Kuvvetleriyle
Gürses
Uçaksavar Birlikleri Arasında İş Birliği
Yüzbaşı Muzaffer
Timur
225
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Uçaksavar Topçusunun Kara Taarruzlarına
Karşı Yakın Savunması
Yüzbaşı Memduh
Kıyı Müstahkem Mevkilerinde Topçunun
Ünlütürk
Görevleri ve Haber Alma Devamlı Talimatı
Çev.: Binbaşı İhsan Roma ile Lizbon Arasında NATO Hakkında
Göksel
Bir İlerleme Raporu
Binbaşı Saffet
Test Usulüyle İnsanları Vasıflandırma
Sipahigil
Çev.: Yb. Haydar
Ateş Destek Koordinasyonu
Sukan
Çev.: Yüzbaşı Sadri
Komutanlık
Peköz
Yüzbaşı Nizami
Vegas ve Etrafındaki Muharebe İleri
Mutlu
Karakollarında Savunma Muharebeleri
Muharebelerde Topçu Taburunun 1,5 - 2
Binbaşı Faruk
Dakikada Hedef Üzerine Ateş
Güventürk
Toplayabilmesi İçin Bazı Tavsiyeler
Topçu Birlik Karargâhlarında Teşkilat ve Yazı
Ütğm. İ. Hakkı Oğuz
İşleri
Yüzbaşı Süreyya
Yeni Hafif Uçaksavar Tabiyesi
Yüksel
Binbaşı Muzaffer
Uçaksavar Topçusunun Tekâmülü
Vural
Ütğm. Muzaffer
Uçaksavar Topçusu Gözü ile Bombardıman
Ünsal
Tabiyesi ve Yer Hedeflerine Taarruz Tekniği
Yüzbaşı Refik
Ağır Uçaksavar Ateş İdare Sisteminde Son
Doğantan
Yenilikler
Kirpi Atışı Niçin Yapılır ve Bugün Buna
Ütğm. Rahmi Özen
Lüzum Var Mıdır?
Çev.: Yüzbaşı
Garantili Çabuk Çatal
Süleyman Sevin
Binbaşı H. Behçet
Radarların Geleceği Hakkında Düşünceler
Gürsan
Ütğm. A. Rıza Yalt Personel İdaresi ve Moral
Binbaşı Cihat Akyol Hazırlık Atışı
Ütğm. A. Rıza Yalt Eğitim Merkezleri
Binbaşı Reşat
Hafif Uçaksavar Tb. Muharebe İdare Yeri
Sağesen
Ütğm. Adnan
90 mm’lik Amerikan Topları ile Atışa Ait
Sarper
Bilgiler
9,4 cm’lik Uçaksavar Mermilerine Tatbik
Binbaşı Vasıf Aytuğ Edilen Z.T.Z. S/30 Fgl Alman Tapaları
Hakkında Bir Tetkik
Hesap Cetveli ile Yapılan Çarpma ve Bölme
Ütğm. Cengiz Taner İşlemlerinde Ondalık Yerinin Tayini ve
Cetvelle Kare ve Karekök Alınması
Ütğm. Necati Süral Uçak Kazalarının Sebepleri ve Önlenmesi
Yüzbaşı Nizami
Atom Harbinde Destek Sınıflarının Rolleri
Mutlu
Yüzbaşı Münir Eke İkmal Prensipleri
Yüzbaşı Hasan
Kumandan ve Kumandanlık
Sağlam
Yüzbaşı Fevzi
Tanklarla İleri Sürülmüş Gözetleyicilik
Erdenözer
159
Ağustos
1953 Binbaşı Ferit Dora
159
Ağustos
1953
159
Ağustos
1953
159
Ağustos
1953
159
Ağustos
1953
159
Ağustos
1953
160
Kasım
1953
160
Kasım
1953
160
Kasım
1953
160
Kasım
1953
160
Kasım
1953
160
Kasım
1953
160
Kasım
1953
160
Kasım
1953
160
Kasım
1953
160
Kasım
1953
160
161
161
Kasım
Şubat
Şubat
1953
1954
1954
161
Şubat
1954
161
Şubat
1954
161
Şubat
1954
161
Şubat
1954
161
Şubat
1954
161
Şubat
1954
161
Şubat
1954
161
Şubat
1954
162
Mayıs
1954
226
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
162
Mayıs
162
Mayıs
162
Mayıs
162
Mayıs
Binbaşı Cemal
Gürlek
Binbaşı Muzaffer
1954
Vural
Yüzbaşı Cihat
1954
Ardağ
1954 Ütğm. Rahmi Önen
162
Mayıs
1954
Ütğm. Adnan
Sarper
162
Mayıs
1954
Ütğm. Suphi
Gürsoytrak
162
Mayıs
1954 Binbaşı Necati Yıldır
1954
Makale Adı
İleri Sürülmüş Gözetleyicinin Muhabere
Faaliyeti
Hava - Kara Kuvvetleri Müşterek
Harekâtında Uçaksavar Topçusu
Müstakbel Uçaksavar Düşünceleri
Amerika’nın En Yeni ve En Büyük Topu
12,7 mm’lik M2 Brovnik Ağır Namlulu
Makineli Tüfeklerde Tutukluklar ve
Giderilmesi
Helikopterler ve Orduda İstihdam Tarzları
Binbaşı Hikmet
Aslanoğlu,
Yüzbaşı Ertuğrul
Taciroğlu
Binbaşı M. Hadi
Ergin
Ütğm. İsmail Sayın
Binbaşı Vasıf Aytuğ
Yüzbaşı Nizami
Mutlu
Yüzbaşı Hüseyin
İncier
Binbaşı Rasim
Süerdem
Binbaşı Saffet
Sipahigil
163
Ağustos
1954
163
Ağustos
1954
163
163
Ağustos
Ağustos
1954
1954
163
Ağustos
1954
163
Ağustos
1954
163
Ağustos
1954
163
Ağustos
1954
164
Kasım
1954 Ütğm. A. Özveren
164
Kasım
1954
164
Kasım
1954
164
Kasım
1954
164
Kasım
1954
164
Kasım
1954
164
Kasım
1954
164
Kasım
1954
164
Kasım
1954
164
Kasım
1954
164
Kasım
1954
164
Kasım
1954
İnsan İdaresinde Psikolojinin Rolü ve İdare
Prensiplerine Toplu Bir Bakış
Pratik Kumandanlık Metodları
8,76 - 21 İngiliz Sahra Topları İçin Metro
Raporu Çözmek
Bir Uçaksavar Bataryasının Havadan Nakli
Kore’de Uçaksavar Bataryası
Kore Savaşı’nda Sahra Topçu Haber Alma
Kısmı Nasıl Çalıştı
El Aletlerinin Kullanılması
Subay Vazife ve Vasıfları
Askerî Psikolojiye Bir Nazar
Komünist Çin Ordusunun Taarruz Doktrini ve
Tabiyesi
Yüzbaşı Mustafa Ok Bir Tetkik Yazısı
Binbaşı Faruk
Ön Heyetler ve İş Topları
Güventürk
Binbaşı Kemal Koç Ateş Desteğinde Donanma
Bçvş. H. Ali
Haber Merkezi Çalışması
Yurtsever
Binbaşı Rüştü
Uçaksavar Topçusunun Kara Görevi
Aktürk
Sinnimni ve Kunuri Savaşlarında Uçaksavar
Binbaşı Vasıf Aytuğ
Bataryası
Yüzbaşı Ertuğrul
Buzlanma
Sabuncu
Binbaşı Ahmet Işık Ölçme Taburunun Tabiyece Kullanılması
Binbaşı Mukim
Akaryakıt İkmali
Ertung
Binbaşı Hüseyin
Kıtalarda Şoför Eğitimi Nasıl Olmalıdır
İncier
Yüzbaşı Cemal
Gece Görüşü Sağlayan Elektronik Cihazlar
Altan
227
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Tesadüf Muharebesinde Taarruzda
Topçunun Rolü
M-7 Kundağı Motorlu 105 mm’lik Obüslerin
Ütğm. Nazım Özveri
Teknik ve Taktik Özellikleri
Sahra Topçusunun Kanada ve
Yüzbaşı Ertuğrul
Amerikalılarca Kullanılışı
Sabuncu
Yüzbaşı M.Emin
Mesafe Uygun
Öztüzün
Binbaşı Niyazi
Bugünün Hava Savunması
Gürses
20.30 mm’lik Uçaksavar Topları ile (Hispano
Suiza) A.S Mümessillerinin Temmuz 1953
Binbaşı Vasıf Aytuğ
Ayında Zir Poligonunda Yaptığı Gösteri
Atışları Üzerine Bir Etüt
Binbaşı Ferit Dora Uçaksavar Hakem Hizmetleri
Müşterek Kara - Hava Harekâtında
Binbaşı Cemal
Kullanılan Muhabere İrtibatları
Gürlek
Çev.: Ütğm. Emcet
Mk-5 STFKİ Nişangâhı
Edizel
Binbaşı Niyazi
Mühimmat İkmalinde Kullanılan Terimler
Sakarya
Binbaşı Hikmet
Moral Kuvvet En Kudretli Silahtır
Aslanoğlu
165
Şubat
1955 Binbaşı Hadi Börü
165
Şubat
1955
165
Şubat
1955
165
Şubat
1955
165
Şubat
1955
165
Şubat
1955
165
Şubat
1955
165
Şubat
1955
165
Şubat
1955
165
Şubat
1955
165
Şubat
1955
166167
166167
166167
166167
166167
166167
166167
166167
166167
166167
166167
166167
166167
166167
Ağustos
Ağustos
Ağustos
Ağustos
1955 Ütğm. Lami Süngü
Bir Arazi Tatbikatı Nasıl Hazırlanır
Binbaşı Ziya
1955
Güçkan
Binbaşı Esat
1955
Aldoğan
Binbaşı Niyazi
1955
Gürses
Piyade - Topçu İş Birliği
Hafif Uçaksavar Silahları ile Tanzim Atışı
Hava Savunmasının Ana Unsurları
Ağustos
1955 Binbaşı Vasıf Aytuğ
Ağustos
1955
Ağustos
1955
Ağustos
1955
Ağustos
1955
Ağustos
1955
Ağustos
1955
Ağustos
1955 Yüzbaşı Münir Eke
Ağustos
1955
Ağustos
Makale Adı
Yüzbaşı Mehmet
Özgüneş
Yüzbaşı A. Ertuğrul
Sabuncu
Binbaşı Rasim
Süerdem
Ütğm. Mustafa
Gürbüz
Yüzbaşı Necip
Torumtay
Ütğm. Hüsnü
Ölçerel
Binbaşı Muzaffer
Vural
L.S. Waddell,
1955 Çev.: Teoman
Sipahigil
228
40 mm’lik Uşaksavar Toplarına Bofors
Fabrikasının Tatbik Ettiği Yenilikler
Yeni Bir Tabiye Silahı Atom
Dağlarda Uçuş ve Meteorolojik Tuzak
Zafer ve Zafer İmanı
M19 A1 Hafif Uçaksavar Silahı
Muharebe Meydanının Hâkimi: Topçu
Askerî Emniyetin Vazifeleri
Hafif Uçaksavar Topçusunun Piyadeyi Yakın
Desteklemede Kullanılması
Hava Savunma Unsurları (Tayyare Kontrol
ve İhbar Sistemi)
Amerikan Paraşütçülüğünün Tarihi
Sayı
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
168
Kasım
168
Kasım
168
Kasım
168
Kasım
168
Kasım
168
Kasım
168
Kasım
169170
169170
169170
169170
169170
169170
169170
169170
169170
169170
169170
169170
169170
169170
171172
171172
171172
171172
171172
Mayıs
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Emekli General Sedat Doğruer’in (317 - 30)
Hâl Tercümesi
1955
Yüzbaşı A. Ertuğrul
Taktik Harekâtta Güdümlü Mermilerin Rolü
Sabuncu
1955 Binbaşı Cihat Akyol Atom Topu Üzerine Düşünceler
40 mm’lik Uşaksavar Toplarına Tatbik Edilen
1955 Binbaşı Vasıf Aytuğ
Yenilikler
1955 Saffet Sipahigil
Haber Alma - Psikolojik Savaş
Binbaşı Hüseyin
Araçlarda Soğutma Sistemlerinin Muhafaza
1955
İncier
ve Bakımı
Binbaşı Rıfat
1955
İnsan ve İdare
Berksoy
Yüzbaşı M. Fatih
1956
Atom Topu veya 280 mm’lik Top
Özsu
1955
Yakın Hava Desteğinin Gözle İdaresi
Mayıs
1956 Binbaşı Ahmet Işık
Mayıs
1956
Mayıs
1956
Mayıs
1956
Mayıs
1956
Mayıs
1956
Mayıs
1956
Mayıs
1956
Mayıs
1956
Mayıs
1956
Mayıs
1956
Mayıs
1956
Mayıs
1956 Tuğg. Şefik İlter
Kasım
1956 Tümg. Fahri Ateşalp Hatıralara Hürmet
Kasım
1956 Yb. Mazhar Ersoylu
Kasım
1956
Kasım
Kasım
Binbaşı Kemal
Birkan
Yüzbaşı M. Emin
Öztüzün
Yüzbaşı Sabahattin
Vardar
Binbaşı Selahattin
Kızılırmak
Yüzbaşı A. Rıza
Yalt
Yüzbaşı Selahattin
Çetiner
Yüzbaşı A. Rıza
Yalt
Yüzbaşı Mücahit
Uçkan
Yüzbaşı A. Rıza
Yalt
Ütğm. Şevket
Özkale
Tümg. E. T.
Williams
Ders Atışlarının Tertibi ve İdare Şekli
İyi Bir Batarya Subayı Mısınız?
Ağır Uçaksavar Bataryalarının
Mevzilenmesinde İz Planları
Uçaksavar Birliklerinde Kumandan
Denetlemesi
Yeni Silahlar Hakkında Dünya
Gazetelerinden Haberler
Yeni Silahlar
Atom Başlıklı Füzeler Yeryüzünü Muharebe
Meydanına Çevirecek
Topçu İstihbaratında (Toprap) ve (Havrap)’ın
Önemi
Acıya Katlanmasını Öğreniniz
Kumanda Sanatında Yeni Değişiklikler Var
Mıdır?
Müessir Topçu Desteği Kıymetinden Bir Şey
Kaybetmemiştir
Millî Harp Prensipleri
Yüzbaşı Fevzi
Erdenözer
Yüzbaşı İsmail
1956
Tamer
Atomik Silahların Askerî Harekâta Olan
Tesirleri
Topçu Atışlarında Alınması Gereken Emniyet
Tedbirleri
Terenbord’un Kullanılması
1956 Yb. Sedat Kirtetepe Beklediğimiz Hava Savunması
229
Sayı
171172
171172
171172
171172
171172
171172
171172
171172
173
Yayın Tarihi
Ay
Yıl
Yazar/Çeviren Adı
Makale Adı
Kasım
Hollanda Singnaalapparaten Firması
1956 Binbaşı Vasıf Aytuğ Tarafından İmal Edilen L4,3 Radarı Üzerinde
Bir İnceleme
Kasım
1956 Binbaşı Ferit Dora
Müstakbel Uçaksavar Savunması
Kasım
1956
Binbaşı Nusret
Sezginer
Yüzbaşı A. Rıza
1956
Yalt
Hazar Atışlarında Müteharrik Hedef Çekme
Aletlerindeki İnkişaf
Dünya Gazetelerinden Ordu ile İlgili Yeni
Buluşlar
Kasım
1956
Kati Netice Piyadenindir
Kasım
1956 Binbaşı Vasıf Aytuğ Energa Tanksavar Tüfek Bombaları
Kasım
1956
Kasım
1956 Semuhi Yazır
Kasım
174
Mayıs
1957
174
Mayıs
1957
174
Mayıs
1957
174
Mayıs
1957
174
Mayıs
1957
174
Mayıs
1957
Ömer Faruk
Beneklitaş
Topçu Marşı
30 Ağustos
BULUNAMAMIŞTIR
Yüzbaşı Halim
Hücum Atışı
Bozkurt
Yüzbaşı Halim
Hedefi Ateş Altına Alacak Sahra Topçu
Bozkurt
Birliğinin Seçimine Tesir Eden Faktörler
Yüzbaşı Orhan
Ateş Desteği Muharebede Başarı İçin Esastır
Haznedaroğlu
Yb. Sedat Kirtetepe Uçaksavar Topçu Planları
Uçaksavar Eğitim Atışlarında Emniyet
Binbaşı S.
Tedbirleri ve Emniyetle Görevli Personelin
Kızılırmak
Vazifeleri
Binbaşı Kemal
Harpte En Büyük Faktör Moraldir
Birkan
230
Yayım İlkeleri
1. Çalışmalar 5.000 ile 7.000 kelime arasında olmalıdır.
2. Gönderilecek çalışmaların daha önce yurt içi veya yurt
dışında herhangi bir yerde yayımlanmamış olması gerekir. Fakat
bilimsel toplantılarda (kongre, sempozyum, seminer, vb.) sunulan ve
tam metni yayımlanmamış bildiriler, sunulduğu yer ve tarih belirtilmek
şartıyla kabul edilir.
3. Yazıların elektronik ortamda (CD/DVD) veya elektronik posta
(elmek) ile gönderilmesi gerekmektedir. (Makaleler MS Word belgesi
olarak e-posta: [email protected] adresine ya da PC uyumlu CD-ROM çıktıları ile birlikte- gönderilecektir.)
4. Yazılar; Microsoft Word’de tek satır aralığı, Arial ve 10 punto;
kâğıt ölçüsü A4 olacak şekilde hazırlanmalıdır. Metin içinde yer alacak
resimler ve tabloların bu ölçülere uyması gerekmektedir.
5. Türkçe çalışmalarda, yazının başlığı ve yazar ad(lar)ının
altında 100 - 500 kelimeyi geçmeyecek şekilde bir Türkçe öz ve
anahtar kelimeler yer almalı; bunu takiben İngilizce başlık, öz ve
anahtar kelimeler verilmelidir. İngilizce çalışmalarda, yazının başlığı ve
yazar ad(lar)ının altında 100 - 500 kelimelik bir İngilizce öz ve anahtar
kelimeler yer almalı; bunu takiben Türkçe başlık, öz ve anahtar
kelimeler verilmelidir. Her iki öz de tek satır aralığı ve Arial 8 punto ile
yazılmalıdır. Anahtar kelimeler, 5 - 7 kelime arasında olmalıdır.
6. Tablo, şekil, resim ve belgelere başlık verilmeli; başlıklar
tablo, şekil, resim ve belgelerin altında yer almalıdır.
7. Kaynaklara göndermeler dipnotlarla değil, metnin içinde
açılacak yay ayraçlarla yapılmalıdır. Ayraç içindeki sıra; “yazar(lar)ın
soyadı, kaynağın yılı, sayfa numaraları” şeklinde olmalıdır.
Karşılaşılabilecek farklı durumlar şöyle örneklenebilir:
- kanıtlanmıştır (Ünalp, 1998: 160 - 165).
- (İlhan, 1998: 16 - 20) belirtmektedir.
- kanıtlanmıştır (Çalışkan ve Keskin, 2008: 286 - 7).
- (Yıldırım, 2001a: 19 - 40; 2002b: 18 - 30) belirtmektedir.
8. Metnin içinde atıfta bulunulan kaynaklar, makalenin sonunda
“Kaynaklar” başlığı altında toplanır. Kaynaklarda yer alan yayınlar,
aşağıdaki yazım şekilleri dikkate alınarak belirtilmelidir.
- Shaw, Stanford J. (2006), The Ottoman Empire in World War I,
Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
- Taylor, A. J. P. (1966), The First World War, Jarrold & Sons
Ltd., England.
- Köprülü, Fuad (1959), Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Türk
Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
- Kurat, Yuluğ Tekin (1967), “How Turkey Drifted into World War
I”, Studies in International History, (ed. D.C. Watt, K. Bourne)
Longmans, London.
- http://www.cdlorg/russia/273-5.cfm (Erişim Tarihi: 18 August
2011).
- Gökçe, Nilüfer - Karlıkaya, Esin (2001), “1829 - 1914 Yılları
Arasında Edirne’de Görülen Salgın Hastalıklar ve Sağlık Hizmetleri”,
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, C 18, S 2, Edirne.
9. Makalede yer alan ekler, metodolojik ayrıntıları ve ek bilgileri
içermelidir. Birden fazla ek olduğu durumda EK A, EK B başlıkları
kullanılmalıdır. Eklere kaynaklardan sonra yer verilmelidir.
10. Yazarın akademik unvanı, görevi, bağlı bulunduğu kuruluş
ve elektronik posta (elmek) adresi ilk sayfanın altına 8 puntoluk
dipnotla yazılmalıdır.
Yazıların Değerlendirilme Süreci
Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi’nde, en az 2 (iki) hakem
tarafından incelenip “Yayımlanabilir” oluru alınmış bilimsel makaleler
yayımlanır.
Yayın Kurulu tarafından gerek duyulduğunda hakem sayısı
artırılabilir.
Hakemler yazıları; özgünlük, bilimsel katkı, ilgili literatürden
yararlanma düzeyi, bilimsel makale hazırlama düzenine uygunluk,
(varsa) alan araştırmasında kullanılan yöntem ve bulgular, üslup ile
önemli buldukları diğer unsurlar açısından değerlendirerek yazılı
görüşlerini Yayın Kuruluna iletirler.
Hakemler tarafından düzeltme talep edilirse düzeltmelerin
Yayın Kurulunun uygun gördüğü sürede tamamlanıp tekrar
gönderilmesi beklenir.
Düzeltilmiş makaleler yeniden hakemlerin görüşüne sunulabilir.
“Yayımlanabilir” kararı verildikten sonra yazı yayım sırasına
alınır.
Dergiye gönderilen tüm yazılar önce Yayın Kurulu tarafından ön
değerlendirmeye alınır. Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi kapsamında
yer alması öngörülmüş konular ile doğrudan ilişkili olmayan ya da
bilimsel bir yazı biçimine içerik ve şekil açısından uygun olmayan
yazılar, Yayın Kurulu tarafından hakemlik süreci başlatılmadan geri
çevrilir ya da ilgili değişiklik önerilerinde bulunulur.
Bilimsel
Yayımlanacak
yapılabilir.
çalışmalar, Türkçe veya İngilizce hazırlanabilir.
makalelerde esasa ilişkin olmayan düzeltmeler
Makalesi yayımlanan yazarlara telif ücreti ödenir.
Makalesi yayımlanan yazara makalesinin yayımlandığı sayıdan
beş adet dergi gönderilir.
Makalelerin yazarları ve makaleleri değerlendiren hakemlerin
isimleri karşılıklı olarak gizli tutulur.
Publication Guidelines
1. The articles should be 5,000 - 7,000 words long.
2. The articles sent to the Journal should not be previously
published in any publication either in Turkey or elsewhere. However,
the papers, which were presented at scientific meetings (congresses,
symposiums, seminars, etc.) but of which the full texts have not been
published yet, can be accepted on condition that the date and the
name of the seminar, symposium or congress are stated in due form.
3. The articles should be sent electronically (in a CD / DVD) or
through e-mail. (The articles must be sent to [email protected] in MS Word
format or mailed as CD-ROM compatible with PC (with the hard
copies).
4. The articles should be submitted in Microsoft Word, singlespaced, Arial 10-font size and on A4 paper format. The figures and
tables in the text should be in line with these sizes.
5. For contributions in Turkish, the title of the article and the
name(s) of the author(s) should be followed by an abstract between
100 - 500 words, and keywords in Turkish. Subsequently, the title,
abstract and keywords should be given in English. Likewise, for
contributions in English, there should be an abstract of 100 - 500
words and keywords in English after the title of the article and the
name(s) of the author(s). Then, the title, abstract and keywords should
be given in Turkish. The abstracts in Turkish and in English should be
written in single space, Arial 8 font size. The number of keywords
should be between 5 and 7.
6. Tables, diagrams, photographs and documents should
include captions underneath.
7. References should not be given in footnotes but in
parentheses within the text. The order in parentheses should be as
such; “the surname of the author(s), the year of publication, and the
page numbers”. Alternative cases can be exemplified as follows:
- is proved (Ünalp, 1998: 160 - 165).
- (İlhan, 1998: 16 - 20) stated that…
- is proved (Çalışkan and Keskin, 2008: 286-7).
- (Yıldırım, 2001a: 19-40; 2002b: 18-30) stated that...
8. The references that are made within the text should be listed
at the end of the paper under “References” heading. Publications
listed in the References part should be written in the following style:
- Shaw, Stanford J., The Ottoman Empire in World War I, Türk
Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2006.
- Taylor, A. J. P., The First World War, Jarrold & Sons Ltd.,
England, 1966.
- Köprülü, Fuad, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara, 1959.
- Kurat, Yuluğ Tekin, “How Turkey Drifted into World War I”,
Studies in International History, (Ed. D.C. Watt, K. Bourne) Longmans,
London 1967.
- Gökçe, Nilüfer - Karlıkaya, Esin (2001), “1829 - 1914 Yılları
Arasında Edirne’de Görülen Salgın Hastalıklar ve Sağlık Hizmetleri”,
Medical Journal of Trakya University, Vol. 18, Issue 2, Edirne.
- http://www.cdlorg/russia/273-5.cfm (Accessed on 18 August
2011).
9. The appendices to an article should include methodological
details and additional information. If there are more than one
appendix, they should be classified as Appendix A, Appendix B, etc.
The appendices should follow the references.
10. The academic title, profession, professional affiliation, and
e-mail address of the author should be given in footnote at the bottom
of the first page, in Arial 8 font.
The Assessment Process
The Journal of Military History Studies publishes scientific
articles approved as “publishable” by at least 2 (two) referees.
When necessary, the Editorial Board could increase the number
of referees.
The referees assess articles in terms of originality, scientific
contribution, level of referring to the related literature, relevance to
scientific article format, methodology used in field research and
findings (if available), style and other points of significance; and
convey their views to the Editorial Board, in black and white.
Should the referees suggest revisions, it is expected that the
author(s) revise and submit the article within a period of time given by
the Editorial Board.
Revised articles may be submitted to the consideration of the
referees once more.
After being qualified as “publishable”, the articles take their
place on the publication list.
The initial assessment of all the articles sent to the Journal is
made by the Editorial Board. The Editorial Board is entitled to refuse
or demand revisions on the articles, without submitting to peer review,
that are not directly related to the issues relevant to the scope of
Journal of Military History Studies and/or not in compliance with
scientific format in terms of content and style.
Scientific contributions may be submitted either in Turkish or in
English. The points that are irrelevant to the essence may be revised
by the Editorial Board.
Royalties are paid to the authors for their published articles.
The author whose article is published receives five copies of the
issue in which his article appears.
Names of the authors and referees are reciprocally kept
confidential.

Benzer belgeler