2020`ye BÜYÜK HAZIRLIK

Transkript

2020`ye BÜYÜK HAZIRLIK
SARTEN
WORLD
www.sarten.com.tr
2014 / Sayı: 07
Sarten Ambalaj iç iletişim yayınıdır
4 ayda bir yayınlanır
2020'ye BÜYÜK
HAZIRLIK
• Z eki Sarıbekir “Hedef bölgesel güç olmak”
• Dev teknoloji yatırımı
• Yeni bina yeni dönem
22
ASSAN GIDA’NIN
KATLAMA PLANI
26
BP CASTROL’UN
YATIRIM AJANDASI
30
GÜLER ELEKTRONİK’İN
YENİ STRATEJİSİ
36
BAK-ON’UN İHRACATTA
YENİ ARAYIŞI
// editör
2020'YE DOĞRU
İLERLERKEN…
S
arten Ailesi olarak 2014’te 42’nci yılımızı yaşamanın gururu içindeyiz. Şirketimizin 42 yıllık
tarihinde, emeklerini ve tecrübelerini bizimle paylaşan çalışanlarımızdan müşterilerimize,
iş ortaklarımızdan tedarikçilerimize teşekkürü bir borç biliriz. Başarımızda ve bugün
geldiğimiz noktada, hiç kuşkusuz tüm paydaşlarımızın emekleri ve alın teri var.
Sarten Ailesi olarak işin ehli insanlarla çalışma prensibimizin bizi başarıya götürdüğüne
inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu prensibimizle hareket ederek üretmeye, yenilikçi olmaya
ve değer yaratmaya devam edeceğiz. Çok çalışma, verimli çalışma, sosyal olma, üstün iş ahlakı,
hep daha iyiye ulaşma gayreti, insanlığa ve ülkemize faydalı olma ilkesi gibi tüm değerlerimize
sonuna kadar sahip çıkarak hepinizle birlikte yarın için çalışmayı sürdüreceğiz.Geleceğe dair önemli
hedeflerimiz, hayallerimiz var. Şirketimizde bu hedefler doğrultusunda yenilikçi bir dönüşüm
geçiriyoruz.
2013’ün başında aldığımız bir kararla ERP’ye (Kurumsal Kaynak Planlama) geçiş
çalışmalarımızı başlatmıştık. SAP ile üzerinde çalıştığımız bu teknolojik dönüşümün ilk aylarını,
başarıyla gerçekleştirdik. Siz Sarten World’ün bu sayısını okurken Sarten, ERP’de canlıya
geçmiş olacak. İlerleyen sayfalarda da bu teknolojik değişimin öyküsünü, bu dönüşümde görev
alan ekibimizin ağzından okuyacaksınız. ERP projesinin bizi 2020’li yıllara ilişkin hedeflerimize
daha kolay ulaştıracağına inanıyoruz.Yeniliklerimiz sadece teknolojik değişimi kapsamıyor
elbette. Türkiye büyüyor. Türkiye büyürken Sarten de bu büyümeden payını alıyor. Son 10
yılda 7 kat büyüdük. Türkiye’nin ve içinde bulunduğumuz ambalaj sektörünün büyümesinin
süreceğine inanıyoruz. Trendler büyümeyi işaret ediyor. Biz de sektörümüzün lider temsilcisi
olarak öncü, yenilikçi ve büyük bir şirket olmanın tüm unsurlarını yerine getirmeye çalışıyoruz.
Sarten Ailesi olarak daha iyi bir ortamda çalışmanın önemli olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle
2014’ün başında yeni binamıza taşındık.
Geleceğe yönelik önemli hedeflerimiz bulunuyor. Ambalajın süpermarketi olmak istiyoruz.
Buna paralel olarak 2020’ye kadar bölgesel bir ambalaj şirketi olmayı da hedefliyoruz. O
zaman 1 milyar dolarlık ciro eşiğini de yakalayabileceğimizi düşünüyoruz. Bütün bu hedefleri
gerçekleştirirken en büyük gücümüz, siz paydaşlarımız olacaksınız. Yenilikçi, kaliteli ve verimli bir
yaklaşımla geleceği sizlerle kucaklamak istiyoruz. Biz hazırız…
İyi okumalar
Sarten World
Yayın Kurulu
3 İÇİNDEKİLER
12
08
06
Sarten’den haberler
Sarten Nijerya’da 123 şirkete ulaştı
Gençlere tam destek
Balıkesir ödülleri sahiplerini buldu
Sarten ihracatta 13 basamak atladı
EMPAC’i tanıyalım
Çevreye yatırım devam ediyor
Metal ambalajda birincilik
Sarten’den büyük hizmet
18
08
Türkiye’nin lider ambalaj
şirketi Sarten, son 10 yılda 7
kat büyüdü. Şirket, ambalaj
tüketiminin artmasına paralel
olarak yatırımlarını ve büyümesini
sürdürecek. Şirketin yönetim
kurulu başkanı Zeki Sarıbekir, 2020
yılından sonra bölgesel bir şirket
olabileceklerini söylüyor ve ekliyor:
“Kontrollü büyümek istiyoruz.”
“Hedef 50 milyon
Euro’ya ulaşmak”
Sarten Bulgaristan fabrikası,
Bulgaristan’ın en büyük lokal metal
4
Dev proje ne getirdi?
Sarten, 2013’te büyük bir
yatırımla SAP projesini devreye
aldı. Projenin ilk yılında 8
modülde canlıya geçiş süreci
başarıyla gerçekleşti. İkinci fazın
hazırlıklarının sürdüğü proje,
şirketin iş yapış süreçlerini
yeniden şekillendiriyor. Projenin
geldiği aşamayı Sarten Ambalaj
Metal Ambalajlar Direktörü ve
SAP Proje Ekip Yöneticisi Avni
Topsak anlattı.
“Kontrollü büyümek
istiyoruz”
12
Gıda, iç pazarda önemli bir
oyuncu. Şirket, 70’in üzerinde
ülkeye de ihracat yapıyor. Şirketin
genel müdürü Hakan Koçoğlu,
önümüzdeki dönemde yeni
ürünlere, yeni kategorilere ve yeni
pazarlara gireceklerini anlatıyor.
ambalaj üreticisi. Bu fabrika, aynı
zamanda Sarten’in Güneydoğu
Avrupa’ya yönelik büyümesinin
merkezinde yer alıyor. Sarten
Bulgaristan Genel Müdürü
Branimir Mladenov, 2020 yılında
50 milyon Euro’luk bir ciroya
ulaşmak istediklerini söylüyor.
22 “3 yıl içinde işimizi 2 katına çıkaracağız”
Kibar Holding’e bağlı olarak
faaliyetlerini sürdüren Assan
26 “2,5 milyon dolarlık yatırım planlıyoruz”
BP Castrol Gemlik Tesisi, 1960
yılında kuruldu. Tesisin müdürü
Yakup Yavuz, Gemlik tesisinin
BP dünyasında ilk 3 tesis içinde yer
aldığına dikkat çekiyor. “Yaptığımız
verimlilik çalışmaları bizi sektörde
farklılaştırıyor” diyen Yavuz,
2014’te verimlilik için 2,5 milyon
dolarlık harcama yapacaklarını
anlatıyor.
30 “En büyük farkımız kalitemiz”
Ortam kokulandırma sektörünün
öncü şirketlerinden Güler
Elektronik, Discover markasıyla
ön plana çıkıyor. Güler Elektronik
SARTEN WORLD - 2014/07
No: 07
Temmuz / Aralık
SARTEN
WORLD
İmtiyaz sahibi
SARTEN Ambalaj San. ve
Tic. A.Ş. adına
Zeki Sarıbekir
Yayın kurulu
38
Zeki Sarıbekir
Zeren S. Güzelbahar
Banu Bayıksel
Ege Tayman
Editörler
Banu Bayıksel, Ege Tayman
Ayşe Işık, Nesrin Kaya
Tasarım
Korkut Çoruh
Tolga Çoruh
Yönetim Kurulu Üyesi ve şirketin
ikinci kuşak temsilcisi Uğur Güler,
sektördeki en büyük farklarının
kaliteleri olduğunu söylüyor.
Önümüzdeki dönem bu kaliteden
ödün vermeden büyümeye devam
edeceklerinin belirtiyor.
34
42 Üç kültürü yaşatan kent
48 Saatte Dünya adlı köşemizde
bu sayımızda Azerbaycan
Cumhuriyeti’nin başkenti Bakü’yü
konu aldık. Tarihi binalarla modern
binaların bir arada bulunduğu
kent, üç kültürden izler taşıyor.
“Dünyanın en büyük blanket ofisi olabiliriz”
Türkiye’de baskı blanketi denince
akla Bakon Mühendislik geliyor.
İtalyan Vulcan’ın en büyük 3.
ofisi ola Bakon, büyümede
iddialı. Şirketin pazarlama ve
satış yöneticisi Tamer Yenibeken,
Vulcan’ın dünyadaki en büyük
blanket ofisi olmak istediklerini
söylüyor. Şirket, iki yıl içinde
Avrupa’ya da ihracat yapmak istiyor.
38 konusunda benzersiz çalışmalar
yapıyor. 2000 yılında ABD’den
Türkiye’ye dönen sanatçı ile arp
sanatını ve bu enstrümana yönelik
çalışmalarını, albümlerini konuştuk.
“Arpın önünü açmaya başladık”
Türkiye’de yetişen, dünya çapında
tanınan önemli arp sanatçısı Şirin
Pancaroğlu, Türkiye’de arpın
tanıtılması ve yaygınlaştırılması
44 Sağlıklı yaşam:
İş’te kas sistemi hastalıklarına
dikkat!
46
Kitap
48
Gezi: 7 bölge 7 butik otel
50 İngilizce
Fotoğraf
Çağrı Kılıçcı
Baskı
Karagön Ofset ve Matbaacılık
Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti.
Cemal Nadir Sok. No:24
Eminönü/Cağaloğlu - İstanbul
Tel: 0212 511 27 29
İletişim
Müjde Kösemen
SARTEN Ambalaj San. ve Tic. A.Ş.
Merkez
Tel : +90 212 275 76 60
Faks : +90 212 272 34 17
Adres
Balmumcu Mah.
Zincirlikuyu Yolu Sok.
No:4 Beşiktaş / İstanbul
Türkiye
E-mail : [email protected]
www.sarten.com.tr
5 GENÇLERE TAM DESTEK
EMPAC'İ TANIYALIM Sarten Ambalaj sosyal sorumluluk faaliyetleri
kapsamında gerçekleştirdiği çalışmalara hızla devam ediyor. Şirketin sponsor olduğu ve geleceğin
bilim adamları ve yöneticilerini yetiştirmek iddiasında olan S.D Fen Lisesi, genç erkekler voleybol
müsabakalarında şampiyon oldu. Okul yetkilileri
Sarten Ambalaj’a öğrencilerin sosyal gelişimine
verdiği katkılardan dolayı teşekkür etti.
S
METAL AMBALAJDA
BİRİNCİLİK
İMMİB’in ( İstanbul Maden ve Metaller
İhracatçı Birlikleri ) her yıl düzenlediği İhracatın
Yıldızları ödül töreninde Metal Ambalaj kategorisinde 1’incilik ödülünü Sarten aldı. 19 Şubat’ta
düzenlenen ödül töreninde ödülü Sarten Yö-
ÇEVREYE YATIRIM
Sarten, çevreye verdiği önemi yeni yaptığı
yatırımlarla sürdürüyor. Türkiye’de
gerçekleştirilen ilk RTO (Regenerative
Thermal Oxidiser) yatırımıyla şirket, Silivri
Fabrikası’nda yapılan RTO yatırımıyla
baca gazları değerlerinin ilgili Türk çevre
mevzuatları ve uluslararası standartlarının
belirttiği limitlerden çok daha düşük bir
düzeyde olmasını sağladı.
netim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir, Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekçi’nin elinden aldı.
arten Ambalaj’ın da üyesi
bulunduğu EMPAC (Avrupa Metal
Ambalaj Birliği), 200’den fazla üretici,
tedarikçi ve ambalaj derneklerinden
oluşan ve sert metal ambalajın
tanıtımını yapmak ve kullanımını
teşvik etmek amacıyla kurulmuş bir
organizasyondur. EMPAC, üyelerinin
23 ülkede 70 binden fazla çalışanı
bulunuyor ve her yıl 5 milyon ton çelik
ve alüminyumdan, her gün tüketicilere
ulaşan 70 milyar adet ambalaj üretiyor.
Sarten CEO’su Zeki Sarıbekir’in
yönetim kurulu üyesi olduğu EMPAC
organizasyonunda yer alan teknik
komisyonlar bünyesinde, Sarten
temsilcileri de aktif olarak yer alıyor.
Sarten yetkilileri kendi tecrübelerini
diğer ülkelerle paylaşırken Avrupa
Birliği nezdinde yapılmakta olan
çalışmaları, Türkiye’de müşterileri ve
bu konuda faaliyet göstermekte olan
ilgili kuruluşlara da iletme imkanı
buluyor.
SARTEN İHRACATTA 13 BASAMAK ATLADI SARTEN’DEN BÜYÜK HİZMET
Sarten, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında Silivri
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’ne 420 metrekarelik
kapalı alana sahip bir teknik atölye binası yaptı. Ocak
ayında açılışı yapılan binanın içinde derslikler, takım
odaları, öğretmen odaları ve eğitimde kullanılacak
metal işleme ekipmanları bulunuyor.
TİM 2013’ün İlk 1000 İhracatçı
Şirketi’ni açıkladı. Sonuçlara göre
2012 yılında 220’nci sırada olan Sarten
Ambalaj, 2013 yılında 13 basamak
birden yükselerek 207’nci sırada yer
aldı. Sarten Ambalaj’ın bu başarısının
arkasında bölgesel güç olma hedefinin
etkisi büyük.
SARTEN NİJERYA'DA
123 ŞİRKETE ULAŞTI
Mafpex Nijerya- 2’nci Uluslararası Makine, Tarım, Gıda&Ambalaj
Fuarı, 6-8 Şubat 2014 tarihleri arasında Nijerya Lagos şehri
Federal Palace Hoteli fuar alanında gerçekleştirildi. Fuarda Sarten
Ambalaj, Tat, Burcu Gıda, Yörükoğlu gibi 17 Türk şirketi de dahil
olmak üzere Nijerya, İtalya, Almanya ve Çin’de yerleşik makine,
tarım, gıda ve ambalaj şirketlerinin stantları yer aldı. Mafpex
Fuarı’na Sarten bünyesinden Sarten İhracat Direktörü Noemi
Ulman ve Sarten Satış Temsilcisi Fatih Çeri katıldı. 123 yerel ve
yabancı şirketle Sarten Ambalaj ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirdi.
6
SARTEN WORLD - 2014/07
// haber
AMBALAJ SEKTÖRÜ BİRİKİMİNİ
AKADEMİYE TAŞIDI
Ambala j Sanayicileri Derneği 'ASD', geçen yıl yüzde
17 büyüyen sektörün eğitim ihtiyaçlarını KARŞILAMAK
amacıyla ASD AMBALA J AKADEMİSİ'Nİ KURDU
AMBALAJ
AKADEMİSİ’NDE
VERİLECEK
DERSLER
• Temel plastik malzemeler
T
• Cam ambalaj
ürkiye ambalaj sektörünün mesleki bilgi
ve yeterliliklerini artırmak ve geliştirmek
amacıyla 22 yıldır eğitimler düzenleyen Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD), tüm eğitim
faaliyetlerini ASD Ambalaj Akademisi çatısı
altında topladı.
Ambalaj Sanayicileri Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı Sadettin Korkut, ASD Ambalaj
Akademisi’nin sektörde birçok şirketin ihtiyaç
duyduğu alanlarda destek sağlayacağını
söylüyor. Bu akademiye neden gerek duyulduğunu ise şöyle açıklıyor:
“Türkiye ambalaj sektörü, 2012 yılında
üretim miktarı olarak 6,35 milyon ton ve ciro
olarak 14 milyar dolara ulaştı. Bir önceki yıla
göre değer olarak yüzde 17 oranında büyüme
gösterdi. 2013 sonuçları dikkate alındığında
ambalaj sektörünün yine aynı büyüme trendini
koruyacağını öngörüyoruz. Dünyada 191
ülkeye ihracat yapıyoruz. 2013 yılının ilk 9
aylık dönemine baktığımızda, ihracatımızın bir
önceki yılın aynı dönemine göre miktar bazında
yüzde 6, değer bazında yüzde 14 artış gösterdiğini görüyoruz. Sürdürülebilir büyümemiz
ancak iyi yetişmiş, teknik bilgi ve beceriye sahip
ve kendisini yaşam boyu geliştirmeye hazır
nitelikli personellerimizle gerçekleşebilir. ASD
olarak bugüne kadar verdiğimiz eğitimlerimizi tek çatı altında topladık. ASD Ambalaj
Akademisi bu nedenlerle sektörde önemli bir
ihtiyaca cevap verecek. 22 yıllık bilgi ve deneyimiyle en iyi eğitimi, sektörden gelen deneyimli
profesyonellerin liderliğinde Türkiye ambalaj
sektörümüzün hizmetine sunacağız.”
• Karton ambalaj
• Fleksibıl ambalaj
• Baskı teknikleri temel eğitimi
• Flekso baskı teknikleri eğitimi
• Ambalaj ve gıda güvenliği eğitimi
• Ambalaj atıkları ve çevre mevzuatı
• Ambalaj tasarımı ve fikri mülkiyet hakları
• Ambalaj ve AB mevzuatı eğitimi
• Ambalaj sektöründe iyi üretim uygulamaları ve hijyen eğitimi
BAŞARILI AMBALAJlAR
BURSLARLA DESTEKLENECEK
Sadettin Korkut/ ASD YÖNETİM KURULU BAŞKANI
TASARIMI DESTEKLİYORUZ Türkiye’de ambalaj alanında eğitim veren, akademik çalışmalar yapan
üniversitelerle işbirliği geliştirmek istiyoruz. Özellikle tasarım eğitimi alan öğrencilerin ambalaj tasarımı alanına yönelmelerini ve sektöre katkı yapmalarını hedefliyoruz.
İLK ÜÇE GİRENLER BURS ALACAK Derneğimiz ve Reed TÜYAP tarafından organize edilen
Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı sponsorluğunda her yıl düzenlenen Ambalaj Tasarımı Ulusal Öğrenci
Yarışması’nda ilk üçe giren proje sahipleri öğrenim hayatları boyunca ASD&TÜYAP Öğrenim Bursu
ismiyle aylık burs alacak. Böylece son 2 yıldır WPO Dünya Ambalaj Örgütü’nün düzenlediği tasarım
yarışmasında ilk üçte yer alma başarımızın da devam ettirilmesine destek olmayı amaçlıyoruz.
7 "KONTROLLÜ BÜYÜMEK
İSTİYORUZ"
Son 10 yilDA 7 kAt büyüyen SArten AmbAlAj, AmbAlAj tüketİmİnİn
ArtmASinA pArAlel olArAk yAtirimlArini ve büyümeSİnİ
SürDürecek. Şİrketİn yönetİm kurulu bAŞkAni zekİ SAribekİr, bölgeDe
büyümenİn kenDİlerİ İçİn önemlİ olDuğunu Söylüyor. 2020'Den
SonrA bölgeSel bİr Şİrket olAcAklArini AnlAtAn SAribekİr,
"kontrollü büyümek İStİyoruz" Dİye konuŞuyor.
S
arten Ambalaj, son 10 yılda hızlı bir büyüme yaşadı.
Öyle ki son 10 yılda 7 kat büyüme kaydetti. Bu büyümede, Türkiye’nin her alanda ambalaja olan ihtiyacının artması, kritik rol oynadı. Ambalaj tüketimin
az olması, süpermarketlerin hızla gelişmesi ve ihracatın büyümesi, önümüzdeki dönemde ambalaja olan talebi daha da
artıracak. Sarten Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir, bu trende paralel olarak kendilerinin de daha hızlı büyüyeceğini söylüyor. “Tüm bu trendleri düşünerek kendimizi
de büyütmeye karar verdik” diyen Sarıbekir, şirket olarak
büyük olmanın gerektirdiği davranışları da sergilemek üzere
harekete geçtiklerini ve önümüzdeki 10 yıla ilişkin stratejik
bir proje geliştirdiklerini anlatıyor. Bunun ilk adımı olan SAP
8
projesinde şirket, haziran ayında canlıya geçti. Ardından
yılın başında şirket, yeni binasına da taşındı. Zeki Sarıbekir,
“Çalışanlarımızın daha iyi bir ortamda çalışması için, büyük
şirket olmak için mekanın da önemli olduğuna inanıyoruz”
diye konuşuyor.
Sarten Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir ile
yeni dönemi, gelecek 10 yılı ve hedeflerini konuştuk:
“Kontrollü büyümek
istiyoruz. Ancak
en uygun ambalaj
türlerine bakıp
yatırımlarımızı bu
alanlara yapacağız.”
10 YILDA 7 KAT BÜYÜDÜK
“Sarten sürekli büyüyen bir şirket. Bu yıl 42’nci yılımızı
kutluyoruz. Türkiye büyürken biz de büyüdük. Özellikle son
10 yılda ciromuz, 50 milyon dolarlardan 350 milyon dolarlara çıktı. Yani 10 yılda 7 kat büyüdük.
SARTEN WORLD - 2014/07
// yeni dönem
SARTEN BÜYÜK HEDEFİn
NERESİNDE?
SÜPER MARKETTEN İLHAM ALIYORUM Ambalajın süpermarketi olmak gibi bir hedefimiz de var. Bu hedefin daha
başındaolduğumuzu söyleyebilirim. Bu çizdiğimiz bir çerçeve. Süpermarket mantığı, bana çok ilham veriyor. Biz birçok dükkandan
alacağımızdan daha uygun fiytlara, daha kaliteli alışverişi marketten yapabiliyoruz. Zamandan tasarruf da ediyoruz. Şu anda
şirketler dünyasında da durum böyle.
ÖNÜMÜZDE UZUN BİR YOL VAR Sonuçta ambalajı sadece bizden alırlarsa önemli bir tasarruf sağlamış olacaklar. Bugün bir
müşteriye gittiğimiz zaman çok rahatlıkla diğer ambalaj ürünlerini de sunabiliyoruz. Şu anda sadece metal ve plastik ambalajlar
üretiyoruz. Ancak bu ileride başka malzemelerden ambalaj üretmeyeceğimiz anlamına gelmez. Ancak söylediğim gibi kontrollü
büyümek istiyoruz. Daha önümüzde uzun yollar var. En uygun ambalaj türlerine bakıp yatırımlarımızı bu alanlara yapacağız.
9 “Türkiye’den 2 saaTlik bir uçuş mesafesi içindeki ülkelerde
büyümek isTiyoruz. çünkü lojisTik olarak ancak o kadar
büyüyebiliyorsunuz.”
Türkiye’nin ihracatına baktığımız zaman 35 milyar dolarlardan 165 milyar dolarlara çıkmış. Yani 5 kat büyümüş. Bizim büyümemizin bir kısmı ihracattan geliyor. Müşterilerimizin ihracatının artmasından ve dolu ürüne olan ihtiyaçtan
kaynaklanıyor. Bunun yanında ambalaja da ihtiyaç büyüyor.
İkincisi, artık Türkiye’nin alım davranışlarında önemli bir
değişiklik var. Alışveriş önem kazanmaya başlıyor. Çocukken annemiz babamız, bakkala, kasaba, manava giderken
şimdi sırf sosyalleşmek için bile süpermarkete gidiyoruz.
Bütün bu gideceğimiz küçük yerlerden alacağımız ürünleri, daha uygun fiyata, daha kaliteli, daha hızlı ve daha iyi
bir ortamda sosyalleşerek bu alımı gerçekleştiriyoruz. Bu
nedenle çağ, yavaş yavaş süper market çağına gidiyor. Bu
da bizi büyütüyor. Kimsenin büyük marketlerde de küçük
marketlerde de peyniri keseyim, tartayım gibi bir vakti yok.
Bu nedenle hızlı bir çağda yaşıyoruz. Bu da ambalaja olan
ihtiyacı daha da artırıyor. Türkiye’de ambalaj tüketimi hala
Avrupa’nın yarısından az. Amerika’nın 3’te 1’i, Japonya’nın
4’te 1’i kadar. Özetle tüketimin az olması, süpermarketlerin gelişmesi, ihracatın büyümesi ambalaja olan talebi daha
da artıracak ve biz de daha da büyüyeceğiz.
TAŞINMA DA BÜYÜMENİN BİR PARÇASI
Tüm bu trendleri düşünerek kendimizi de büyütmeye
karar verdik. Sadece üretim parkımızı büyüterek değil,
şirket olarak büyük olmanın gerektirdiği davranışları da
sergilememiz gerekiyordu. Bunun için önümüzdeki 10
yıla ilişkin stratejik bir proje geliştirdik. Bu projenin ilk aşaması, yazılım sistemimizi değiştirmemizdi. SAP sistemine
geçiş yaptık. Geçen yıl 1 Haziran’da kick off toplantısını
yapmıştık, 1 yıl içinde de canlıya geçmeyi başardık. Bu, bi-
zim için çok önemliydi. Bu sayede maliyetlerimizi ve yönetimimizi daha fazla kontrol altında tutabileceğiz ve daha
fazla çağdaş yönetim tekniklerini uygulayacağız. Bu sayede 2020’lere SAP’yle daha iyi ulaşacağımıza inanıyoruz.
Sonra da binamızı değiştirmeye karar verdik. Kendimize ait bir binaya çıkalım istedik. Bu gördüğünüz binada 97
kişi çalışıyor. Yüksek kuleleri sevmiyorum. Bahçeli bir yer
arıyorduk. Camı açılan, yeşillikler içindeki bu çevreci binamıza taşındık. Burada eskiden başka bir firma vardı. Sahibini tanıyorduk. Uzun zamandır da boş duruyordu. Teklif
ettik ve kabul etti. Geçen ocak ayında da taşındık, 6 aydır
buradayız. Çalışanlarımızın daha iyi bir ortamda olması
için, büyük şirket olmak için mekanın da önemli olduğuna
inanıyoruz. Makine, mekan, malzeme ve insan çok önemli.
Burada hep beraberiz, tüm departmanları bir araya topladık. Genel müdürlük, yönetim, muhasebe, finansman,
insan kaynakları, iç satış, dış satış, lojistik, planlama, satın
alma departmanları aynı bina içinde yer alıyor.
KALİTELİ ÇALIŞMAYA ODAKLANDIK
Geldiğimizde bina aynen bu şekildeydi. Sadece bölmeler
yaptık. Bir de en üst katta bir toplantı, eğitim salonu hazırladık. Geçen yıl eğitimlere 200 bin TL harcadık. Bu tutarın
100 bin TL’sini eğitimlerin verildiği otellere harcamışız. Çok
ilginç bir durum bu. Bu nedenle kendimize ait bir salonumuz olursa eğitim bütçesinden daha fazla payı eğitime ayırabiliriz, eğitimin payını artırırız diye düşündük. Tabii yine
otellerde eğitim olacaktır, ancak bunu minimize edeceğimizi düşünüyoruz. Bu sayede de şu anda bile daha fazla eğitim
almaya başladık. Bütçeden eğitime düşen pay arttı, otele
düşen pay azaldı. Bunun da çok faydasını gördük.
“2014’TE 10 MİLYON DOLARLIK
YATIRIM YAPACAĞIZ”
2013 İYİ BİR YILDI Sarten için 2013, iyi bir yıldı. Belki zor başladı ama yine de büyümeyi sürdürdük. Gıda, endüstriyel ürünler ve
kozmetik olmak üzere 3 ayrı sektöre ambalaj üretiyoruz. Gıdaya baktığınız zaman sektörün yüzde 10’un üzerinde büyüdüğünü
görüyoruz. Tarımsal anlamda iyi bir yazdı. Aynı zamanda turist sayısı da arttı. Daha çok ambalajlı ürünler kullanılmaya başladı. Endüstriyel
ürünlerde tarım iyi gittiği için zirai mücadele ilaçları da iyi gitti. Nakliye bol oldu ve madeni yağ tüketimi arttı. İnşaatın iyi olması boya,
malzeme tüketimine olumlu etki yaptı. Kozmetik ise zor düşüş yaşar.
SEKTÖRLERİMİZ BÜYÜDÜ Baktığınız zaman ambalaj ürettiğimiz sektörlerin büyümesi, üretim ve satış olarak 2013’ü iyi geçirmemizi
sağladı. İhracatta da iyi bir performans gösterdik. Belki Suriye’ye ihracatımız azaldı ama bunu Avrupa’ya ihracatımızla kompanse ettik.
İhracat 500’de boş ambalaj üreterek 207’nci sıradayız. Özetle geçen yıl iyi ve kârlı bir yıldı.
2014’ÜN SEYRİ NASIL? Bu yıla da iyi başladık. Birinci çeyrek geçen yılın yüzde 10 üzerinde. Yatırım yapmamız lazım ve üç yatırım
planlıyoruz. Birincisi matbaa yatırımı. Bunun dışında cam piyasası büyüyor. Camların metal kapakları var. Onunla ilgili bir yatırım
düşünüyoruz. Manisa’daki SARKAP’ın kapasitesini artıracağız. Bunun dışında aerosol kutularının ihracatında Avrupa iyi gitti. Orada da
kapasitemizi artırmak istiyoruz. Bu yıl 10 milyon doların üzerinde bir yatırım yaparız. 2 yıl önce bir tahvil çıkarmıştık. O tahvilin süresi bu
yıl doluyor, onu uzatacağız. 2014’te tahminen yüzde 10 büyürüz.
10
SARTEN WORLD - 2014/07
// yeni dönem
“ÖNCE BÖLGE
SONRA DÜNYA”
BÜYÜMENİN COĞRAFİ SINIRI
2020’ye kadar bölgesel bir ambalaj
şirketi olmak hedefiyle ilerliyoruz.
Biz olaya hep bölge olarak bakıyoruz.
Bölge olarak da eski Osmanlı
İmparatorluğu sınırlarını önümüze
hedef koyuyoruz. Türkiye’den 2 saatlik
bir uçuş mesafesi içindeki ülkelerde
büyümek istiyoruz. Çünkü lojistik
olarak o kadar büyüyebiliyorsunuz.
Bunun üzerinde büyümeye başladığınız
zaman ve merkeziniz İstanbul’da
olduğu zaman lojistik problemler
çıkıyor. Ana imalatınız Türkiye’deyse bu
kadar büyüyebilirsiniz.
2020 SONRASINDA NE OLUR?
Dünya şirketi olmak daha farklı bir
şey. İlk etapta hedefimiz, 2020’e kadar
bölgede başarılı olmak. 2020’den
sonra yapacağımız 10 yıllık hedefte,
nasıl dünya şirketi olabiliriz onu
tartışırız. Ancak baktığımız zaman
dünyada şu anda belli büyüme
noktaları var. Bunlar Türkiye’nin
bulunduğu yeni coğrafya, Güney
Amerika, Asya Pasifik bir de eni yeni
filizlenen Afrika. Şu anda bunlarda
birinin içinde yer alıyoruz. Asya Pasifi
ve Güney Amerika, şu an bizim için
daha uzak pazarlar. Biz kontrollü bir
şekilde büyümek istiyoruz. Ancak,
2020’li yıllarda çok rahat 1 milyar
dolarlık bölgesel bir ambalaj şirketi
oluruz diye düşünüyorum
Bu binanın bizim büyüme hızımıza uygun olduğunu
düşünüyorum. Çocuklara aileler elbise alırken “İnşallah büyüsün de küçük gelsin” der. Sarten’de umarım
daha da büyür ve bu binaya da sığmaz oluruz. Verimli
çalışmak da önemli. Kalite mi, kantite mi önemli, buna
da bakmak lazım. Tabii ki büyümeyle birlikte departmanlar çoğalacaktır, daha fazla kişi olacaktır. Ancak
biz daha kaliteli çalışmaya odaklanmış durumdayız.
ERGONOMİYİ ÖNE ÇIKARDIK
Taşınmanın bize toplam maliyeti 100 bin TL oldu.
Biz taşınmanın çoğunu kendimiz yaptık. Nebi ustamız
ve mimarımız Aysel Yavuz ihtiyacımız olan en uygun
çözümleri bize hazırladılar. Aysel Yavuz, ödüllü bir
mimardır. Zaten mobilyalarımızı olduğu gibi taşıdık.
Fazla da malzeme almadık. Mesela eğitim odasının
masalarını Nebi Usta yaptı. Ofis ortamında verimli
çalışmak adına departmanları bir arada tutmaya çalış-
tık. Ergonomiyi öne çıkardık. Girişe, dışarıyla teması
fazlan olan lojistik, satın alma gibi departmanları topladık. Üst yönetim olarak biz yukarıya çıktık. Hemen
onun altında pazarlama ve ihracat departmanı yer
aldı. En alt katta da daha az dışarıyla ilişkisi olduğu
için muhasebe, finansman, bilgi işlem departmanlarını
koyduk.
Farklı günler düzenliyoruz. Mesela haftada bir sinema gösterimi yapmayı planlıyoruz. Bazı yönetmenleri davet etmek istiyoruz. Kışa doğru belki yoga gibi
dersler verilebilecek. Yukarıdaki eğitim salonumuz da
insan kaynakları tarafından aktif olarak kullanılacak.
Artık günümüzde gençler, bunları talep ediyor. Onların motivasyonu çok önemli. Dışarı çıktıklarında görüyorum parkta oturuyorlar, bahçemizde masalarımız
var. Bu da çalışanları motive ediyor. Burası her yere de
yakın. Beşiktaş İskelesi, metrobüsler, metrolar, Ortaköy hepsi buraya yürüme mesafesinde
11 "HEDEF 50 MİLYON
EURO'YA ULAŞMAK"
SArten bulgArİStAn, bulgArİStAn'in en büyük lokAl metAl AmbAlAj
üretİcİSİ. Ayni zAmAnDA SArten DünyASinin güneyDoğu AvrupA'yA
yönelİk büyümeSİnİn merkezİnDe yer Aliyor. SArten bulgArİStAn
genel müDürü brAnimir mlADenov, büyümelerİnİ SürDüreceklerİnİn
SİnyAllerİnİ verİyor. en büyük heDeflerİnİn İSe 2020 yilinDA
50 mİlyon euro'luk cİroyA ulAŞmAk olDuğunu Söylüyor.
S
arten Bulgaristan, Sarten Ambalaj’ın
Güneydoğu Avrupa’ya açılan yüzü.
Aynı zamanda Bulgaristan’ın en
büyük lokal metal ambalaj üreticisi konumunda. Şirket, sadece Bulgaristan’a
üretim gerçekleştirmiyor. Aynı zamanda bölgede yer alan önemli ülkelere de ihracatı söz
konusu. Sarten Bulgaristan Genel Müdürü
Branimir Mladenov, Bulgaristan pazarının
henüz Sarten Bulgaristan fabrikasının kapasitesini dolduracak büyüklükte olmadığına
söylüyor. Önümüzdeki dönem için de pazarda metal ambalaja olan talebin artmasını
beklemediğini belirtiyor ve “Bu nedenle Sarten Bulgaristan olarak büyümek için ihracata
odaklanmış durumdayız” diye konuşuyor.
Mladenov’un 2020 yılına ait de iddialı
hedefleri mevcut. En büyük hedeflerinin 50
milyon Euro’luk ciroya ulaşmak olduğunu
söyleyen Mladenov, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu, radikal kapasite iyileştirmeleri
ve üretim maliyetlerinde kısıtlamayla ulaşılabilecek bir hedef. Stratejik hedefimiz ise
Sarten Bulgaristan olarak bölgemizde metal
ambalaj tedarikinde liderliği elde etmek.”
Sarten Bulgaristan Genel Müdürü Branimir
Mladenov’la Bulgaristan pazarını, Sarten’in
bu pazardaki yerini ve fabrikanın gelişimini
konuştuk:
Sarten Bulgaristan kaç metrekarelik bir
alana kurulu?
Sarten Bulgaristan, operasyonlarına 2002
yılında başladı. Sarten tarafından onarım ve
bakımdan geçtikten sonra eski bir konserve fabrikasının yerine kuruldu. Tesisin tüm
12
SARTEN WORLD - 2014/07
// fabrika
altyapısı yenilendi. Üretim tesisleri daha
modern, ergonomik, çevre dostu ve üretim
gereksinimleriyle uyum içinde geliştirildi.
Tamamen yeni bir ofis binası da inşa edildi.
Fabrikamız 22 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu. Bunun 11 bin metrekaresi üretim binaları, depolar ve ofis binasına ayrılmış
durumda.
Fabrikanızda kaç kişi çalışıyor? Bunlardan
kaçı üretimde görev alıyor?
Fabrikamızda çalışan 210 kişi içinde 190
kişi direkt olarak üretimde çalışıyor. Sarten
Bulgaristan, kurulduğu ilk günden itibaren
kendi teknoloji departmanına sahip. Bu teknoloji departmanında alanında deneyimli ve
uzman 9 mühendis ve usta görev yapıyor.
Bu mühendislerin görevleri arasında üretim
süreçlerindeki tamir ve bakım, makinelerin
“Profesyonellik, sorumluluk ve disiPlin
sarTen çalışanlarının sahiP olduğu en önemli
karakTerisTik özelliklerdir.”
kapatılması, müşterilere teknik destek gibi
hizmetler yer alıyor.
Fabrikanızda ne tür ambalajlar üretiliyor?
Sarten Bulgaristan’da gıda endüstrisi ve kimya sanayi için hafif metal ambalaj üretiyoruz.
Fabrikanız yılda ne kadarlık bir üretim kapasitesine sahip? Bu kapasite fabrika kurulduğu ilk yıldan bu yana ne kadar artırıldı?
Fabrikamız yılda yaklaşık 120 milyon kutu
üretim kapasitesine sahip. Vardiya sayısına
bağlı olarak kapasitemizi artırmamız mümkün.
Fabrikanın açılışından bu yana kapasitemizi
en az 4 kez artırdık. Bunu da yeni hat ve ekipmanları devreye alarak ve üretimdeki verimliliği artırarak yaptık.
Yıllık üretim hacminiz ve günlük üretim kapasiteniz nedir?
Geçtiğimiz yıl 72 milyon adet üç parçalı kutu
ve 15 milyon adet sıvama kutu üretimi gerçekleştirdik. Tabii ki müşterilerimiz arasında
önemli bir grup olan konserve meyve ve sebze üreticilerinin durumuna bağlı olarak bizim
üretim kapasitemiz de değişkenlik gösteriyor.
Yüksek sezonda fabrikamızın günde yarım
milyondan fazla kutu ürettiği de oldu.
13 “EN BÜYÜK FARKIMIZ
MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ”
Sarten Bulgaristan’ın diğer fabrikalardan teknoloji, yenilik, Ar-Ge gibi konularda
ne tür farklılıkları var?
MODERN ÜRETİM Fabrikamızda modern üretim ekipmanları ve teknoloji kullanıyoruz.
Diğer metal ambalaj üreten fabrikalarla kıyasladığımızda bizim pek çok farklılığımız
olduğunu söyleyebilirim.
PEK ÇOK FARKIMIZ VAR En büyük avantajlarımız ise modern bobin dilme hattı ve
4 renkli UV matbaa makinesine sahip olmamız, sürekli yenilenen kutu hatlarımızın
olması, üretimdeki esnek yapımız, kaliteye verdiğimiz önem olarak sıralanabilir.
ÇEŞİTLİLİK SUNUYORUZ Sürekli yenilenen kutu hatlarımız sayesinde farklı tipte ve
çapta teneke üretme kapasitemiz de mevcut. Ar-Ge departmanımız, müşterilerimize
profesyonel, hızlı ve kaliteli teknik destek sağlıyor.
TALEPLERİ KARŞILIYORUZ Sarten Bulgaristan’ın en büyük avantajı ise müşterileriyle
olan ilişkisi.... Bu sağlam ilişkiyi onlarla sürekli bağlantıda kalarak sağlıyoruz. Aynı
zamanda onların taleplerinin tümünü karşılayabilen ve onlara tam destek verebilen
yapımızla da fark yaratıyoruz.
Sadece ihracat mantığıyla çalışan bir şirket
değilsiniz. Bulgaristan’daki şirketler için de
üretim yapıyorsunuz. Bulgaristan’da kaç
şirketle çalışıyorsunuz?
Sarten Bulgaristan olarak 50 Bulgar şirketine metal ambalaj malzemesi tedarik ediyoruz. Bu 50 şirket arasında Bulgaristan’ın
en büyük konserve gıda üreticileri yer alıyor.
Bulgaristan pazarında Sarten’in ürettiği
ambalajların yeri nedir?
Sarten Bulgaristan, Bulgaristan’ın en büyük lokal metal ambalaj üreticisi konumunda. Pazarda iki tane daha önemli oyuncu
mevcut. Bunun yanında diğer üreticiler çok
küçük üretime sahip ve pazardan çok az pay
alıyor. Bizim rakiplerimize göre en büyük
avantajımız ürün çeşitliliğimiz, yüksek kalitemiz ve müşteri memnuniyetine odaklanmamız diyebilirim.
Fabrikanız Bulgaristan’ın hangi bölgesinde yer alıyor? Bu bölgeyi seçme nedeniniz
neydi?
Fabrikamız Bulgaristan’ın kuzeyinde bulunan
ve önemli endüstri bölgelerinden biri olarak adlandırılan Plevne’de yer alıyor. Bu bölge ülkenin
en verimli tarım alanlarından birine sahip. Daha
önce de belirttiğim gibi Sarten Bulgaristan
eski büyük konserve gıda sanayi oyuncularının
bulunduğu yerde kuruldu. Plevne şehri zaten
güçlü bir sanayi geçmişine ve eğitimli iş gücüne
sahip. Ayrıca Sarten Ambalaj’ın sahipleri olan
Sarıbekir Ailesi’nin de kökenleri Bulgaristan’a
dayanıyor. Bu duygusal nedenle de burada bir
fabrika kurulduğunu söyleyebiliriz.
Fabrikanız üreticilerin kaynaklarına yakınlık bakımından ne durumda?
Metal ambalaj ürünlerinde ulaştırma ana
maliyet kalemini oluşturuyor. Fabrikamız görece olarak müşterilerine yakın bir bölgede.
İhracat olarak bakarsak durum çok daha farklı. Sarten BG yabancı ülke ambalaj tedarikçileriyle rekabet etmek zorunda. Bu tedarikçilerin
çok daha az ulaştırma giderleri oluyor. Bizim
rekabet avantajımız ise esnekliğimiz, kalitemiz
ve müşteriye verdiğimiz destek.
“2020 için kesin bir
hedefimiz var; o da
50 milyon Euro’luk
ciroya ulaşmak. Bu,
radikal kapasite
iyileştirmeleri ve
üretim maliyetlerinde
kısıtlamayla
ulaşılabilecek bir hedef.”
14
SARTEN WORLD - 2014/07
// fabrika
Geçtiğimiz yıllarda fabrikaya yapılmış
en büyük yatırım nedir?
Sarten Bulgaristan olarak temel ilkemiz
sürekli ve yeni, modern ekipman yatırımları yaparak büyümektir. Bu açıdan baktığımda son yıllarda yapılan iki büyük yatırımın
önemli olduğunu düşünüyorum. Birincisi 2
milyor Euro’ya mal olan 4 renkli UV matbaa
makinesi yatırımımız. Diğeri ise dikdörtgen
metal kutular için otomatik üretim hattı....
Ekipman ve makine yatırımlarına paralel
olarak şirketimiz, fabrikanın altyapısına da
düzenli olarak yatırım yapıyor. Geçen aralık ayında Sarten Bulgaristan Plevne bölgesinde “Yılın Yatırımcısı 2013” ödülünü aldı.
Önümüzdeki dönemde yeni yatırım planı var mı?
Evet, şirketimiz yıllık bir yatırım planını
her yıl izliyor. 2014 yılına ait yatırım planlarımız ve bu planların detayları da belirlenmiş durumda.
Teknolojinin ve verimliliğin gelişmesi adına fabrikada yapılan çalışmalardan bahseder misiniz?
Sarten Bulgaristan’ın birincil hedefi
verimliliği artırmak ve maliyetleri azaltmaktır. Modern teçhizat ve makinelere
yatırımın yanı sıra üretim organizasyonunun geliştirilmesine de büyük önem
veriyoruz. Bunun yanında üretim programını optimize etmek, tamirat ve üretim
molaları için ayrılan çalışma sürelerini
azaltmak için de çalışıyoruz. Verimliliğin
bir başka önemli unsuru iş gücünün yeterliliği ve kalitesidir.
“sarTen bulgarisTan,
bulgarisTan’ın en büyük
lokal meTal ambalaj
üreTicisi konumunda.”
15 “SARTEN’İN BÖLGEDEKİ
BÜYÜME ÜSSÜYÜZ”
Bulgaristan pazarının önemi nedir Sarten için?
BÜYÜK ÜRETİCİLER MEVCUT Bulgaristan iki nedenle önemli bir pazar. İlk olarak
konserve sebze ve meyve kategorisinde oldukça büyük üreticiler mevcut.
BÜYÜMENİN MERKEZİNDEYİZ İkinci olarak Balkan bölgesinin ortasında
olması ve AB’ye üye bir ülke olması, Bulgaristan’daki tesisimizi Sarten’in bölgedeki
büyümesinin temeline oturtuyor.
GENİŞ COĞRAFYAYA ULAŞIM Bir anlamda bu bölgedeki büyüme üssüyüz
diyebiliriz. Sarten Bulgaristan’ın ürünleri Romanya, Yunanistan, Sırbistan,
Makedonya, Polonya, Macaristan, Avusturya, Danimarka gibi ülkelere gidiyor.
Sarten Bulgaristan olarak biz üretim personelimize yönelik yıllık olarak planladığımız eğitimler düzenliyoruz. Profesyonellik,
sorumluluk ve disiplin Sarten çalışanlarının
sahip olduğu en önemli karakteristik özelliklerdir.
Teknolojik gelişmeleri Bulgaristan fabrikası ne kadar izliyor? Bu tür teknolojik
yatırımlara ne kadar bütçe ayırıyorsunuz?
Bu konuda Sarten Grup’un Ar-Ge departmanıyla yakın bir işbirliği içindeyiz. Nihai
kararlar kurumun yönetimi tarafından veriliyor. Genel olarak baktığımızda şirketin
bütçesinin yüzde 10’u teknolojik yatırımlara
ayrılıyor diyebiliriz.
kazandırdı. Son 4 yıldaki büyümemizin en
büyük nedeni de bu yatırım oldu diyebiliriz.
Sarten’in Bulgaristan fabrikasının 20’nci
yılında ulaşacağı büyüklük ne olacak? Bu
fabrika Sarten’in 1 milyar dolar ciro hedefine nasıl bir katkı sağlayacak?
Sarten Bulgaristan’ın 2020 için kesin bir
hedefi var, o da 50 milyon Euro’luk ciroya
ulaşmak. Bu, radikal kapasite iyileştirmeleri
ve üretim maliyetlerinde kısıtlamayla ulaşılabilecek bir hedef. Stratejik hedefimiz ise
Sarten Bulgaristan olarak bölgemizde metal
ambalaj tedarikinde liderliği elde etmek.
10’uncu yılınızı geride bıraktınız. O günden bugüne fabrika için dönüm noktaları
neler oldu?
Sarten Bulgaristan için en büyük dönüm
noktası, 2008 yılında yaşandı. Avrupa’da
ekonomik kriz başladı. Bu da şirketimizin cirosuna olumsuz yansıdı. Biz kurulduğumuz
ilk günden beri sürdürülebilir bir büyüme
gösteriyorduk. Bu dönemde şirketimizin satışları önemli ölçüde azaldı. Bu tepki de pazarlama ve satış politikamızı yeniden gözden
geçirmemize neden oldu. Aynı yıl yeni modern UV yazıcı makinemizi satın aldık. 2009
yılında da bu makine faaliyete geçti. Bu yatırım hakikaten şirketimize yeni bir potansiyel
“geçen aralık ayında sarTen bulgarisTan Plevne
bölgesinde yılın yaTırımcısı ödülünü aldı.”
16
SARTEN WORLD - 2014/07
// fabrika
“İHRACAT
ODAKLI
ÇALIŞIYORUZ”
Üretiminizin ne kadarını iç
pazara, ne kadarını yurtdışına
gönderiyorsunuz peki?
PAZAR BÜYÜK DEĞİL Üretimimizin
yüzde 80’ini ihraç ediyoruz. Geri
kalan kısmı ise Bulgaristan pazarı için
üretiyoruz. Bu dağılım aslında oldukça
normal. Sonuçta Bulgaristan pazarı
henüz bizim fabrikamızın kapasitesini
dolduracak büyüklükte değil.
TÜKETİMDE DÜŞÜŞ VAR Üzülerek
söylemem gerekiyor ki son dönemde
Bulgaristan pazarında tüketimde de
bir düşüş söz konusu. Bunun yanında
konserve gıda üreticileri de ekonomik
sorunlarla boğuşuyor. Bu nedenle de
önemli büyümelere imza atamıyorlar.
TALEBİN ARTMASI BEKLENMİYOR
Önümüzdeki dönem için de pazarda
metal ambalaja olan talebin artması
beklenmiyor. Bu nedenle Sarten
Bulgaristan olarak büyümek için
ihracata odaklanmış durumdayız.
Siz Sarten Bulgaristan’da ne zamandan
beri çalışıyorsunuz? Sarten’le nasıl tanıştınız?
Ben Sarten Bulgaristan’da 2010 yılından bu yana yönetim kurulu başkanı olarak
görev yapıyorum. 2012 yılının başından
itibaren de icra direktörünün görevleri
de bende toplandı. Sarten’i uzun yıllardır
tanıyorum. Geçmişte de Türk sanayisinin
önde gelen ailelerinden biri olan Sarıbekir Ailesi’ne derin bir saygım ve takdirim
vardı. Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı’ndan
emekli olduktan sonra Sarten ailesine katılma fırsatı elde ettim. Bu benim için hem
profesyonel hem de kişisel olarak önemli
bir meydan okuma oldu diyebilirim. Yine
de aynı zamanda heyecanlı ve ödüllendirici bir deneyim de yaşıyorum. Sarten
Bulgaristan’ın büyümesine devam etmesini ve metal ambalaj üretiminde Sarten’in
Güneydoğu Avrupa bölgesinde amiral gemisi olmasını devam ettirmesini ümit ediyorum
17 DEV PROJE
NE GETİRDİ?
2013'te başlayan SaP ProjeSİnİn İlk yılında 8 modülde
canlıya geçİş başarıyla gerçekleştİ. Proje, şİrketİn
İş yaPış Süreçlerİnİ yenİden şekİllendİrİyor. "tüm
Süreçlere, bütün çalışanları naSıl dahİl edeceğİmİzİ
Planlayarak yola çıktık" dİyen SaP Proje ekİP
yönetİcİSİ avnİ toPSak, temel hedeflerİnİn SİStemİ
tabana yaymak olduğunu Söylüyor.
SAP projesinin, nisanda ilk fazının bitmesi
planlanmıştı. Bugün projede hangi aşamadasınız?
Projeye geçen nisan ayında başladık. Projenin 12 aylık bir gerçekleşme süreci oldu. Bu
süre planlanan şekilde tamamlandı. İlk fazda
hayata geçirmek istediğimiz 8 modülümüz
vardı. Bunlar MM (malzeme yönetimi), SD
(satış ve dağıtım), PP (üretim planlama ve
kontrol), HR (insan kaynakları), FI (finans),
CO (kontrol), QM (kalite yönetimi), PS (proje
sistemleri) modülleriydi. Aslında çalışmalarımıza ilk başta 7 modülle başladık. Daha sonra
Ar-Ge süreçleri için kritik olması nedeniyle
proje yönetim modülünü de ekledik. Şu anda
birinci faz tamamlandı ve ikinci faz çalışmalarına başladık.
İkinci fazda hangi modüller yer alacak?
BO ve BW (raporlama ve kontrol) , BPC
(bütçeleme, planlama ve konsolidasyon), PM
(bakım onarım) ve CRM (müşteri ilişkileri yö-
18
netimi) modüllerinin uygulamalarını gerçekleştireceğiz.
Bu modülleri hayata geçirmek için nasıl
bir zamanlama planınız var?
Raporlama modülümüze hemen başladık.
Bunun en önemli nedeni, raporlamalara ihtiyacımızın olması. Bütçe modülüne de haziran
ayı içerisinde başlayacağız ve yıl sonunda tamamlanmış olacak. Bu sayede yeni yılın bütçesini, SAP üzerinde çalıştırabileceğiz. Diğer
iki modülün çalışmaları ise yılın son çeyreğinde başlayacak.
Birinci fazı canlıya geçirirken ne tür zorluklar yaşadınız?
Zorluk, biraz göreceli bir kavram. Geriye
doğru gittiğimizde şirketimizin 20 yıla varan
bir ERP deneyiminin olduğunu görüyoruz.
Ancak SAP’nin getirdiği pek çok yenilik var.
Bunların en başında disiplin yer alıyor. Bu disiplinin yerine getirilmesi konusunda biz de
çalışmalar yaptık. Eski sistem kullanım alışkanlıklarıyla bu sistemden maksimum faydayı
elde etmek mümkün değil. Bu nedenle güçlü
bir ERP kültürümüz olsa da eski alışkanlıklar
zaman zaman zorluklar yarattı. Zaten amacımız da eski alışkanlıklarımızı ortadan kaldırmaktı.
Bir sisteminiz varken neden SAP’ye ihtiyaç duydunuz?
SAP’ye geçişte en kritik noktamız, MRP’nin
(malzeme ihtiyaç planlama) çalıştırılmasıydı.
Bütün kavramsal tasarım çalışmalarında da
kurgu, buna göre yapıldı. MRP çalışmadan
sistem çalışmayacak şekilde tasarlandı. ERP
sistemi üzerinde MRP’nin çalışması gerekiyordu. Bu nedenle temel noktalarımızdan
biri de ERP‘de sağlıklı bir şekilde MRP’yi çalıştırmaktı. Bunun için yapılması gerekenler
sıralandı. Ortaya çıkan yatırım bütçesi de göz
önünde bulundurularak SAP’ye geçmeye karar verdik.
SARTEN WORLD - 2014/07
// yatırım
Ersin Doğan, Başak Arslan, Selçuk Tonta
Maliyet anlamında nasıl bir farklılık görmeye başladınız?
Maliyet yönetiminde muhasebe departmanının çok yoğun çabaları vardı. SAP ile
maliyetlerimizin detaylarına ulaşıp doğru
yönetimsel kararları almaya başladık. Genel
olarak maliyeti görüyorduk, ancak detaylarda sıkıntı vardı. Planlanan maliyet ve gerçekleşen maliyeti ayrı ayrı görme ve karşılaştırmamız mümkün oldu.
Stokta nasıl kazanımlar gerçekleşti?
Stoklarımızı, başlangıçta yüzde 10 oranında düşürme hedefimiz bulunuyordu. Bu hedef 2014’ü kapsıyor. SAP süreçleri, özellikle
MRP’nin çalışmaya başlaması ile birlikte stoklarımızı yüzde 25 aşağı düşürmeyi planlıyoruz.
Müşterileriniz arasında çok önemli şirketler var? Müşterilerinizin sizden böyle bir
beklentisi var mıydı?
Onların talepleri tabii ki bizi etkiledi. Bizim
“EN BÜYÜK HEDEFİMİZ
MALİYETLERİ DÜŞÜRMEK”
ERSİN DOĞAN/SARTEN AMBALAJ MUHASEBE MÜDÜRÜ
Birinci faz canlıya geçtikten sonra SAP’de amaçladığınız geçişi sağlayabildiniz mi?
2 ayda sonuçları görmeniz mümkün oldu mu?
SAP sistemi, entegre bir sistem. Bütünlük varsa SAP’de işler yolunda gidiyor. Eğer
bütünlük yoksa bölümlerden birinin iyi olması, hiçbir anlam taşımıyor. Biz 2 ay boyunca
bunu gözlemledik. Bir bölüm işini aksattığı zaman diğer bölümlerin de işleri aksıyor. SAP
ile ekip halinde çalışmanın zorunlu olduğunun farkına vardık.
SAP projesiyle ilgili hedeferimiz şunlardı: Müşteri tatmini, ucuz ürün üretmek,
zamanında ürünleri gönderebilmek, maliyetleri düşürmek… Satış fiyatları piyasa
koşullarına göre gittiği için onu çok fazla etkileme şansımız yok. Artık bütün dünyada
firmalar hep maliyet odaklı çalışıyor. Bizim de en büyük hedefimiz bunu başarmak.
19 “SARTEN’İN STANDARTLARINI
ERP SİSTEMİMİZE AKTARDIK”
BAŞAK ARSLAN/SARTEN AMBALAJ İÇ DENETİM MÜDÜR YARDIMCISI
İÇ DENETİM İç denetim departmanında çalışıyorum. Bizim hiçbir operasyonel sürecimiz
yoktur, ancak tüm operasyonel süreçleri kontrol etmekten sorumluyuz. Bu nedenle
ERP’nin yapılandırılması sürecinde iç denetimden bir temsilcinin bulunması önemliydi.
Sarten’in ilkeleri arasında şeffaf ve denetlenebilir olmak yer alıyor. Yeni ERP kurgumuzda
da bunu esas aldık. Ben de bu süreçte birebir MM ve PP modül sorumluları ile çalışarak
arkadaşlarıma destek vermeye çalıştım.
DEĞİŞİM Bugüne kadarki gerçekleştirdiğimiz kontroller, bütçeye, geçen yıla ya da geçen
aya göre yapılıyordu. Ancak ideal standartlara göre neredeyiz? Bunu ürün reçetesi için
de düşünebilirsiniz, satış fiyatı için de, lojistik giderleri için de… Bunları detaylı bir şekilde
göremiyorduk. SAP’de Sarten’in standartlarını oluşturmaya, standart süreçlerini ortaya
koymaya çalıştık. Bundan sonra kontrollerimizi, hem iki tarih arası hem de Sarten’in olması
gereken standartlarına göre yapacağız.
SAP sistemine geçişimiz, özellikle çok uluslu
müşterilerimizi mutlu etti. SAP’ye geçiş bu tip
müşterilerin nezdinde itibar da kazandırıyor.
Onlarla aynı dili konuşmaya başlıyorsunuz;
çünkü SAP terminolojisi bütün dünyada yerleşmiş durumda.
Şirket yönetiminin projeye desteği nasıl oldu?
SAP’de canlıya geçince, 1 yıl boyunca her
modülün kavramsal tasarım süreci ayrı ayrı
yürüdü. Burada en kritik nokta, üst yönetimin
sınırsız desteğiydi. Aslında hepimizin Sarten
içinde kritik görevleri bulunuyor. Bu zor süreçte üst yönetimimiz tarafından sürekli desteklendik. Herkes sürece katkıda bulundu.
Yönetim kurulu üyemiz Zeynep Oğuz, projenin tüm aşamalarında yönetimin gözü olarak
aktif rol aldı ve destek sağladı. SAP’den birçok
kazanımlar elde edeceğimizi düşünüyoruz.
Ancak bunu en iyi canlıya geçince gördük. Tabii ki bu bir süreç, her modülü en ideale ulaştırmak belli bir süre alacaktır.
Projenin tam olarak oturması ve hatasız
işlemesi ne kadar sürer sizce?
Birlikte çalıştığımız danışman şirket, canlı
geçiş sürecimizin çok iyi olduğu ve kısa sürede çok yol aldığımız yönünde yorumlar yaptı.
Bu tarz projelerde, genellikle ilk yılın sonunda
her şeyin yoluna girdiği görülüyor. Biz ise canlıya geçiş sürecinden itibaren 34 ay içinde her
şeyin çok iyi çalışmasını sağlamak istiyoruz.
SAP projesine ne kadarlık bir yatırım yapıldı?
Toplamda yaklaşık 2,5 milyon dolarlık bir
yatırımdan bahsedebiliriz.
SAP projesinde çalışanların yaklaşımı nasıldı?
Genelde ERP konuları, bilgi işlemin bir işiymiş gibi görülür. Şirket içinde belli kişiler bu
teknolojik sistemleri yönetir. SAP’nin kurgulanması sırasında en çok konuştuğumuz konu
“vERİ ToPLAMAK İÇİN
oToMASYoNA gEÇTİK”
SELÇUK TONTA/SARTEN AMBALAJ BİLGİ İŞLEM MÜDÜRÜ
VERİMLİLİK SAP ile birlikte fabrikalarda MRP sistemini çalıştırmaya başladık. Bu da fabrikalarda malzeme ihtiyaçlarının belirlenmesi,
bunların tedarik edilmesi, üretim planının müşteri terminine uygun olarak yapılmasını sağladı. Bütün bunlar, hep SAP’nin getirdiği
verimlilikler arasında yer alıyor.
OTOMASYON SAP’ye geçişle birlikte fabrikalardan veri toplanması için otomasyona gittik. Her üretim hattımızın başına ve sonuna
dokunmatik ekranlar kurduk. Fabrikalarda MRP çalıştıktan sonra üretim planı bu ekranlara düşmeye başladı. Hattın başındakiler ne
üreteceklerini ekrandan görüyor. Hattın sonundakiler ise hangi ürünün çıkacağını görüyor. Üretim planlamadan gelen iş emirleri hat
başındaki ekranlara düştükten sonra üretim süreçleri başlıyor.
20
SARTEN WORLD - 2014/07
// yatırım
SAP NASIL KATKI
SAĞLADI?
SATIŞ DAĞITIM Sarten Ambalaj Yurtiçi Lojistik
Operasyon Müdürü Serkan Koyuncu, projede
satış dağıtım modülünde görev alıyor. Koyuncu,
projeyi şöyle anlatıyor: “Müşterilerimize vermiş
olduğumuz ürünün oluşturduğumuz izlenebilirlik yapısıyla ilk tedarik aşamasından son
tüketiciye gittiği noktaya kadar tüm detaylarını
takip edebiliyoruz. Her an kontrol edilebilir bir
süreç yarattık. Bu da müşteri memnuniyetini
artırıyor. Hem de lojistik maliyetlerimizde bir
düşüş gerçekleştirebileceğimizi düşünüyoruz.
Gerçekleştirilen optimizasyon çalışmaları ile
satışın lojistik kısmında yaklaşık yüzde 10’luk
bir maliyet düşüşünü planlıyoruz.”
ÜRETİM PLANLAMA Sarten Ambalaj Üretim
Planlama Müdürü Özgür Avcı, üretim planlama
modül sorumlusu olarak görev yapıyor. Avcı’nın
değerlendirmesi şöyle: “Biz sürekli büyüyen bir
şirketiz. Bu nedenle her geçen gün daha fazla
üretim gerçekleştiriyoruz. Proje ile malzeme
ihtiyaç ve hazırlığı gibi süreçleri daha kolay
ve etkin kontrol ederek stok seviyelerimizi
minimize edebiliyoruz. SAP’ın üretim planlama
departmanına çok büyük katkısı oldu.”
PLASTİK PLANLAMA Sarten Ambalaj Plastik
Planlama Müdürü Levent Şenyer, projeyle ilgili
görüşlerini şöyle aktarıyor: “Plastik departmanımızda herkes sürecin içerisine dahil oldu.
Önceden merkez planlama ve fabrikadaki az sayıda kişi bu işin içinde yer alırken şimdi fabrika
müdürlerimizden operatörlere kadar herkes sürecin içinde yer almaktadır. Bu sayede çalışanlar
işlerini daha bilinçli yapmaya başladı.”
bu oldu. Biz tüm süreçlere, tüm çalışanları dahil ettik, çünkü sistemi tabana yaymak gibi bir
hedefimiz vardı. Bunu gerçekleştirirken bütün
düzeylerdeki çalışanlardan tam destek aldık.
Zaman yönetimi anlamında bu projenin
ne tür artıları oldu?
Şu anda bütün departmanlarda herkesin
normal işlerini SAP üzerinde yaptığı bir yapı
var. Şirket içinde karar veren pozisyonda
onlarca insan var. Fabrikadaki şefimiz de
önündeki veriler ışığında karar veriyor. Bu
kişilerin zaman yönetimi de önemli ve zamanları değerli. Bu kişiler karar vermek ve
doğru veriyi oluşturmak için çok zaman harcıyorlardı. Hatta vakitlerinin yüzde 70’ini
bu verileri oluşturmaya ayırıyorlardı. Şimdi
iş tersine dönüyor. Bu veriler, zaten otomatik oluşmaya başladı. Ayrıca raporlama
modülü çalışmaları da bir taraftan yürüyor.
Saatlerce uğraşılan tablolar, artık herkesin
önüne hazır gelecek. Karar vericiler, belki
de zamanlarının yüzde 20’sini bu tür işlere
ayırıp kalan zamanlarını karar almak için kullanacak
SAP PRojESİNDE
KİMLER göREv ALDI?
Proje sponsoru Zeki Sarıbekir, CEO
Zeynep Oğuz, Yönetim kurulu başkan yrd.
Zeren S. Güzelbahar, Yönetim kurulu başkan yrd.
Kenan Çakır, Genel müdür
Proje yürütme kurulu Zeynep Oğuz, Yönetim kurulu başkan yrd.
Avni Topsak, Metal ambalaj direktörü
Selçuk Tonta, Bilgi işlem müdürü
Ersin Doğan, Muhasebe müdürü
Başak Arslan, İç denetim müd. yard.
Modüller Üretim planlama (PP) Özgür Avcı, Üretim planlama müdürü
Kamil Ersin, Fabrika müdürü
Ersan Türk, Üretim şefi
Selçuk Yıldız, Fabrika müdürü
Hakan Özkan, Üretim şefi
Levent Şenyer, Plastik planlama müdürü
Özlem Şen, Planlama sorumlusu
Fatih Yumak, Üretim planlama müd. yard.plastik
İlyas Daltaban, Üretim planlama müd. yard.
Zeliha Karapınar, Üretim planlama müd. yard.
Hüseyin Albayrak, Üretim planlama uzmanı
İnsan Kaynakları, bordro (HR) Cumhur Çetin, İK müdürü
Müjde Kösemen, İnsan kaynakları uzmanı
Fahrettin Arslan, İK şefi
Kalite yönetimi (QM) Hakan Sertçe, Kalite güvence sistem müdürü
Burcu Altınçapa, Kalite güvence şefi
Hakan Oymacı, Kalite güvence şefi
Feridun Karaca, Kalite güvence şefi
Satış dağıtım (SD) Şener Gerdan, Satış ve pazarlama müd. yard.
Selen Tabak, Satış ve pazarlama müd. yard.
Ergican Özkaymak, Müşteri temsilcisi
Seval Aydınlı, Pazarlama analiz uzmanı
Ersin Gümüş, Ege Bölgesi lojistik şefi
Seçil Göktaş, İhracat operasyon müdürü
Behican Bozoğlu, Sevkiyat sorumlusu
Maliyet muhasebesi, kârlılık analizi (CO) Emrah Yüksel, Muhasebe müdür yard.
Ümit Tahta, Maliyet muhasebesi uzmanı
Mali muhasebe, duran varlık yönetimi, nakit yönetimi, UFRS (FI) Yusuf Yıldırım, Finansman müdürü Samet Kayaköy, Muhasebe müdür yard.
Mehmet Müftüoğlu, Muhasebe müdür yard.
İrem Özsürücü, Finansman müdür yard.
Eray Özkan, Finansman müdür yard.
Malzeme yönetimi (MM) Yakup Fero, Satın alma müd. yard.
Duygu Bakır, Satın alma müd. yard.
Gülçin Çelikel, İthalat operasyon memuru
Serkan Koyuncu, Yurt içi lojistik müdürü
Yeliz Altınsaban, Lojistik şefi
Yiğit Engül, Satın alma ve lojistik direktör sistanı
Proje yönetimi (PS) Ömer Baran, Ar-Ge şefi
Tufan Akar, Ar-Ge maaliyet muhasebe uzmanı
Destek takımı (IT) Ozan Babacan, Bilgi işlem sistem destek uzmanı
Harun Yıldız, Bilgi işlem teknik destek uzmanı
Aytaç Günel, Ege bilgi işlem teknik destek uzm.
21 "3 yıl İçİnde
İşİmİZİ 2 KATINA
ÇIKARACAĞIZ"
Assan gıda, bİr kİbar holdİng şİrketİ. İç pazarda
önemlİ bİr oyuncu olan şİrket, 70'İn üzerİnde
ülkeye de İhracat yapıyor. Şİrketİn genel müdürü
hakan koçoğlu, önümüzdekİ dönemde yenİ
ürünlere, yenİ kategorİlere ve yenİ pazarlara
gİreceklerİnİ Söylüyor.
A
ssan Gıda, Türkiye’nin öne çıkan
gruplarından Kibar Holding’in bir
şirketi. Farklı sektörlerde faaliyet
gösteren Kibar Holding, gıda işine
de oldukça ciddi bir yatırım yapmış durumda.
Assan Gıda, önümüzdeki dönemde atağa hazırlanıyor. Yeni ürünlere, yeni kategorilere ve
yeni pazarlara giriş yapmaya hazırlanan şirket, her şey yolunda giderse 3 yıl içinde mevcut işini 2 katına çıkarmayı hedefliyor. Geçtiğimiz şubat ayında genel müdürlük koltuğuna
oturan Hakan Koçoğlu, ekibiyle birlikte büyüme stratejilerini şekillendiriyor. Koçoğlu, ciddi
bir bilgi birikimine sahip olduklarını ve bunu
da hem iç pazarda hem dış pazarlarda uygulayacaklarını anlatıyor. Assan Gıda Genel Müdürü Hakan Koçoğlu, göreve gelişini, şirketin
hedeflerini Sarten World’e şöyle anlattı:
Şubat ayında genel müdür oldunuz. Öncelikle Assan Gıda ile yolunuzun kesişme hikayesini anlatabilir misiniz?
22
Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan
sonra 3 yıl ABD’ye gittim. Döndükten sonra
kariyerime Unilever’de başladım. Burada satış
departmanında başlayan kariyerim, daha sonra expat olarak Rusya’ya iş geliştirme müdürü
olarak atanmamla devam etti. 3 yıl Moskova’da
görev aldım. Dönüşte ise Wella’da bölüm müdürü olarak başladım. Ben başladıktan yaklaşık
3 yıl sonra da P&G, Wella’yı satın aldı. Wella’nın
genel müdürü olarak yaklaşık 8 yıl P&G
Professional’da görev yaptım. Ondan sonra da
kısa bir süre bir yatırım fonuyla bir proje üzerinde çalıştım. Sonra Assan Gıda ile yollarımız
kesişti. Aslında kariyerime ilk olarak gıdada
başlamıştım. Assan ile kozmetikten sonra tekrar gıda sektörüne geri dönüş yapmış oldum.
Assan Gıda’dan gelen teklifi kabul ederken
sizi neler etkiledi? Assan Gıda’ya geçiş kararını nasıl aldınız?
Kibar Holding, büyük bir grup. Oldukça
farklı alanlarda faaliyet gösteren büyük şir-
ketlere sahip. Holding, gıda işine de çok ciddi
bir yatırım yapmış durumdaydı. Susurluk’ta
ve İzmir’de çok iyi ve büyük fabrikaları bulunuyor. Hem iç pazarda hem de dış pazarlarda
iyi işleri var. Dolayısıyla işin üretim kısmı, ihracat kısmı, işin yapılanması, bana çok heyecan
verici geldi. Oldukça kurumsal bir firma. Kibar Holding’in diğer şirketlerinde olduğu gibi
Assan Gıda’da da çok ciddi büyüme hedefleri
var. Bu hedefler karar vermemde önemli bir
rol oynadı.
Nasıl hedefler bunlar?
Ciddi büyüme planlarımız var. Bu hedefleri, ekibimle birlikte şekillendiriyoruz. Türkiye, çok büyük bir pazar. Assan Gıda’nın
Kingtom, Oba, Colorado ve Merve markaları
altında, salça, ketçap, mayonez ve soslar olarak 1.000’e yakın ürünü bulunuyor. Biz de iç
pazarda ürün portföyümüzü çeşitlendirmek
istiyoruz. Yani içinde bulunduğumuz salça,
ketçap, mayonez ve sos kategorilerine yeni
SARTEN WORLD - 2014/07
// gıda
“2014’te özellikle yeni kategori
ve kanalların devreye girmesiyle
çift haneli büyüyeceğiz.”
fabrikasına sahibiz. Bu fabrikada salça üretiyoruz. Ancak bunun yanında domates bazlı
ürünleri de üretiyoruz. Yani aslında ketçap ve
sos tarafına ciddi bir yatırımımız söz konusu.
“hem iç Pazarımızın
hem ihracaT
Pazarlarımızın
önümüzdeki
3 yıl içinde hızlı
büyüyeceğini
düşünüyoruz.”
ürünler ekliyor olacağız. Türkiye’de var ol
duğumuz segmentlerde daha iyi hizmet verirken yeni segmentlerde de yol alıyor olacağız.
Yurtdışı ayağında iş hacmimizi artıracağız.
Belki herkes bilmiyordur ama Avrupa’nın en
büyük marketlerinin ürünlerini biz yapıyoruz.
Oldukça yaygın distribüsyonumuz ve büyük
hacimli işlerimiz var. Bunları artırıyor olacağız. Olmadığımız yeni ülkelere giriş yapacağız.
Bir de kendi markamızla büyük pay aldığımız
yurtdışı pazarlarımız var. Orada pazar sayımızı artırma hedefimiz bulunuyor. 3 yıl içinde
yeni ürünlere, yeni kategorilere, yeni pazarlara girerek işimizi 2 katına çıkarma gibi bir
hedefimiz bulunuyor.
Yani işin katma değerli kısmı burada mı?
Evet, orada çok ciddi bir katma değer var.
Burada da bizim çok ciddi bir bilgi birikimimiz
söz konusu. Uzun yıllardır Avrupa’daki marketlere de üretim yaptığımız için dünyadaki
trendleri de yakından takip ediyoruz. Kuzey
ülkeleri, yeni trendleri daha yakından takip
ediyor. Mesela nişastasız ketçap bir örnektir,
organik ürünler bir diğer örnektir. Tüketiciden gelen de ciddi bir istek var. AR-GE’miz de
bu trendleri ciddi çalışarak yeni ürünler üretiyor. Bugün biz birçok ürünü Avrupa’dan edindiğimiz tecrübelerle yine oraya satıyoruz. Sos
ve ketçap kategorilerinde Avrupa’dan da kaynaklanan çok ciddi bir bilgi birikimine sahibiz.
Bu bilgi birikimini, şimdi Türkiye’deki pazara
da uyarlamak istiyoruz. Bunun üzerine çok
ciddi çalışmalarımız var. Geçen yılın ortalarında yeni markalarımız lanse edildi. Colorado
markamız, şu anda piyasada.
Yeni ürünlere gireceğinizi söylüyorsunuz.
Ne tür yeni ürünlere gireceksiniz? İnovatif
ürünler mi çıkaracaksınız?
Bizim en temel işimiz, domatesten salça
üretmek. Salça da birçok sosun ve ketçabın
aslında hammaddesi. Türkiye’nin en verimli
Anlattıklarınızdan Türkiye pazarında etkinliğinizi artıyor olacağınızı görüyoruz.
Türkiye’ye baktığımızda nasıl bir pazar
görüyoruz?
Kârlılık çok yüksek değil. Yabancı ve yerli
çok büyük şirketler pazarda rekabet ediyor.
23 “SARTEN TÜRKİYE’DEKİ
İYİ FİRMALARDAN BİRİ”
15 YILLIK İŞBİRLİĞİ Sarten, 1999 yılından yani neredeyse kuruluşumuzdan beri teneke
kutu ve plastik şişe gibi ambalajlarda birlikte çalıştığımız bir iş ortağımız. Biz aslında
süreç içinde stratejik işbirliklerine çok inanıyoruz. Sarten gibi bizim ambalajımızı yapan
firmalar d bu sürecin çok önemli bir parçası. Tüketiciye en iyi ürünü vermek için yaptığımız
çalışmalarda da, ürünün geliştirilmesinden üretilmesine paketlenmesinden tüketicinin
alabileceği rafa koyulmasına kadar geçen süreç bizim için çok önemli.
İŞ ORTAKLARININ ROLÜ Orada bizim iş ortaklarımızla olan ilişkimiz çok kritik. Yeni
ürünler geliştirmede, tüketiciye ulaşacak en iyi ürünü geliştirmede Sarten ile birlikte
çalışıyoruz zaten. Bu yıl da oturduk, çok önemli planlar yaptık. Dolayısıyla bu bir zincir.
Sadece ürünü üreten değil, zincirin tüm halkasının verimli ve iyi çalışması gerekiyor.
Türkiye’de çok iyi firmalar var. Sarten de bunlardan biri…
Bunların yanında orta ve küçük şirketlerin sayısı da bir hayli yüksek. Ben şuna inanıyorum:
Günün sonunda işin paketinden ürün geliştirmesine pazarlama aktivitelerinden dağıtıma
kadar zor bir süreç söz konusu. Bu artan rekabet içerisinde bu süreci en iyi yöneten şirketler,
diğerlerinden bir adım önde oluyor. Globalleşen dünyada, diğer sektörlerde de olduğu gibi
bu işleri en iyi yapanların ayakta kaldığı, bunları
yapamayanların da elendiği bir sürece doğru
gidiyoruz. İşini doğru yapan, katma değer yaratan ve en önemlisi de tüketicisinin isteğini anlayıp bunlara cevap verebilen şirketlerin haricindekiler ya birleşecekler ya da yok olacaklar.
Bu alanda Tat, Assan Gıda gibi büyük şirketler var. Nasıl bir rekabet yaşanıyor?
Şu anda gerçek anlamıyla kârlılık odaklı,
ürün geliştirme odaklı, iyi hizmet vermeye çalışan büyük şirketler var. Ama bunun yanında
uzun dönemdir zarar eden, uygulamalarıyla
bunu sektöre de gösteren şirketler de var. Bu
da sektörün içinde kötü bir rekabeti getiriyor.
Büyükler Türkiye’de gerekli ölçeğe ulaştı mı?
Ulaşma yönünde giden şirketler var ama belli
bir yerden sonra pazar konsolide olacak. Eğer
tüketiciye istediklerini veremezlerse, katma değer yaratamazlarsa küçük şirketlerin önemli bir
kısmı oyundan çekiliyor olacak. Ekonominin kanunu böyle. Süreç böyle işliyor. Burada belki niş
ürünler üreten, farklı bir şey yakalamış olan, katma değeri yüksek ürünler üreten firmalar ayakta
kalabilir. Ama diğerlerine çok şans tanımıyorum.
İşin bir de ihracat tarafı var.
İhracat tarafında bütün şirketler gerekli altyapıya sahip değil. Mesela biz 70 ülkeye ihracat
yapıyoruz. Bu bizim için büyük bir avantaj, her
24
firma bunu yapamıyor. Dolayısıyla biz işin sadece
salça kısmında kalıp fabrikamızı 3 ay çalıştıran bir
şirket değiliz. 12 ay boyunca çalışan, AR-GE’si,
ihracatı, satış ve pazarlama organizasyonu çalışan bir şirketiz. AR-GE’ye, yeni ürüne yatırım
yapmaya da zamanımız var. Bu da bize bir avantaj
getiriyor. Dünyaya açıldıkça hem oradaki tüketici
trendlerini takip edebiliyoruz hem belli marjları
elde edebiliyoruz hem de ciddi bir know how
oluşuyor. Bunu da hem Türkiye pazarına hem de
yurtdışı pazarlara uygulayabiliyoruz.
Şu an Assan Gıda ihracat ağırlıklı mı çalışıyor?
Yüzde 50 ihracat, yüzde 50 iç pazar şeklinde çalışıyoruz. Avrupa, Afrika, Arap ülkeleri ve
Amerika’ya ihracatımız var.
Burada bir değişiklik hedefleniyor mu?
Bu böyle devam eder. İkisi de hızlı büyüyeceği
için yüzdesel olarak aynı kalır. Ama hem iç pazarımızın hem de ihracat pazarlarımızın önümüzdeki
3 yıl içinde hızlı büyüyeceğini düşünüyoruz.
Yurtdışında henüz gitmediğiniz pazarlar var
mı?
Var, tabii ki. Ortadoğu’da karışıklıklardan
dolayı bir süre ara verdiğimiz pazarlarımız söz
konusu. Burada önümüzdeki yıllarda suların biraz daha durulacağını düşünüyoruz. Orada fırsatlar var, oraya tekrardan girişimiz söz konusu.
Uzakdoğu’da enteresan bir pazar var. Oraları
bizim için bir hedef.
Mesela Afrika son dönemde çok konuşulan bir
bölge. Sizin radarınızda var mıdır?
Afrika bizim için de önemli bir pazar. Ancak
şöyle bir durum söz konusu; orada çok düşük
kaliteli, düşük fiyatlı ürünler satılıyor. Fakat pazarda segmentler oturmaya başladı. Dolayısıyla
hakan koçoğlu,
“büyüme
sTraTejilerini
ekibimle
birlikTe
şekillendirdik”
diyor.
SARTEN WORLD - 2014/07
// gıda
ASSAN GIDA’NIN
YENİ
BÜYÜME PLANI
orada da kaliteli ürünlere doğru bir ihtiyaç
oluşmaya başladı. Kaliteli segment içerisinde bu bölge bizim de hedefimizde yer alıyor.
Ancak, genel pazara baktığımızda düşük fiyatlı, düşük kaliteli ürünleri tercih eden bir
ağırlık söz konusu.
Assan Gıda’nın en büyük pazarı neresidir?
Kendi markamızla en çok Cezayir’e mal
satıyoruz. Ancak ihracat cirosu olarak bakarsanız en önemli pazarımız Avrupa’dır.
Son 5 yılda gıda sektöründe 80’den fazla
birleşme ve satın alma yaşanmış. Sizin bulunduğunuz kategoriler bu anlamda nasıl?
Bizim kategorilere de böyle bir ilgi var.
Sonuçta Türkiye, yurtdışı yatırımcısı için
cazip bir pazar. Aslında Türkiye, yatırımcı
için enteresan bir ülke. Gerek büyük nüfusu gerek gelir seviyesiyle. Gerçi milli geliri
bir noktada kaldı ama yükselme trendi,
önümüzdeki 5 yıl içinde devam edecek. Bu
özellikleriyle Türkiye, yatırımcı için cazip.
Gıda da temel tüketim maddesi olarak bence ilgilerini çekiyor. Şu aralar biraz gözlem
döneminde olabilirler. Ama yurtdışından
gelen ciddi bir ilgiden söz edebiliriz. Bunu
takip edebiliyorum.
Yeni yatırım planları var mı?
Her zaman için ajandamızda yatırım planı var. Yeni stratejimiz, yeni yapılanmamız
doğrultusunda ajandamızda duruyor. Hem
kendi işimize yakın hem de gıda sektöründe farklı alanlarda yatırım olasılıklarına
bakıyoruz.
1
Ciddi büyüme planlarımız var.
Bu hedefleri, ekibimle birlikte
şekillendiriyoruz.
2
İç pazarda ürün portföyümüzü
çeşitlendirmek istiyoruz.
Salça, ketçap, mayonez ve sos
kategorilerine yeni ürünler ekliyor
olacağız.
3
Türkiye’de var olduğumuz
segmentlerde daha iyi hizmet
verirken yeni segmentlere de yol
alıyor olacağız.
4
Yurtdışı ayağında iş hacmimizi
artıracağız. Oldukça yaygın
distribüsyonumuz ve büyük hacimli
işlerimiz var. Bunları artıracağız.
5
Olmadığımız yeni ülkelere giriş
yapacağız.
6
Kendi markamızla ihracat
yaptığımız pazarlarımızın sayısını
artırma hedefimiz bulunuor.
7
3 yıl içinde yeni ürünlere, yeni
kategorilere, yeni pazarlara girerek
işimizi 2 katına çıkarma gibi bir
hedefimiz bulunuyor.
8
Geçen yıl tek haneli büyüdük.
Bu yıl ise özellikle yeni kategori ve
kanalların devreye girmesiyle çift
haneli büyüyeceğiz.
2013 yılına döndüğümüzde genelde sektörünüz, özelde şirketiniz yılı nasıl geçirdi?
Sektörünüz ve siz ne kadar büyüdünüz?
Geçen yıl tek haneli büyüdük. İşimizin bir
kısmı ihracat olduğu için 2013, birçok sektör için zor bir yıl olduğu halde biz büyüme
sağladık. 2014’e gayet iyi başladık. Çift haneli büyüme rakamlarına ulaştık. Özellikle
soslar da bu sene ciddi bir büyümemiz var.
2014 yılına ilişkin sektör ve şirkete yönelik büyüme planları nasıl? Sektör 2014 yılında nasıl yol alır? Bunun size yansımaları
nasıl olur?
Bu yıl ise özellikle yeni kategori ve kanalların devreye girmesiyle çift haneli büyüyeceğiz. Pazar ise yaklaşık yüzde 4 5 ile
büyüyor
25 "2,5 MİLYON
DOLARLIK YATIRIM
PLANLIYORUZ"
yAkup yAvuz, bp cAStrol gemlİk mADenİ yAğ
teSİSİ'nİn müDürü... bp'nİn cAStrol'le AnlAŞmASinDAn
bu yAnA teSİSte görev yApiyor. gemlİk teSİSİnİn
bp DünyASinDA İlk 3 teSİS İçİnDe yer AlDiğini
Söyleyen yAvuz,"yAptiğimiz verİmlİlİk çAliŞmAlAri
bİzİ SektörDe fArklilAŞtiriyor" Dİye konuŞuyor.
B
P Castrol Gemlik Tesisi 1960 yılında kuruldu. İlk faaliyet kapsamı
akaryakıt lojistiği ve depolaması
olan tesis, 1964 yılından bu yana
madeni yağ üretimi yapıyor. Tesisin en belirgin özelliği, BP dünyasında verimlilik anlamında ilk 3 tesisten birisi olması. BP Castrol
Gemlik Madeni Yağ Tesis Müdürü Yakup
Yavuz, kendisine ait teknoloji merkezi olan
ilk tesis olmasının da BP Castrol Gemlik Madeni Yağ Tesisi’ni farklılaştırdığını söylüyor. 3
yıldır sıfır kazasızlıkla çalışan tesisin 15 yıldır
otomotiv ana üreticisi olan müşterilerinden
tek bir şikayet bile almamış olmasına dikkat
çekiyor. Yavuz, tesis bünyesinde verimlilik
anlamında da pek çok çalışma yaptıklarına
değiniyor ve bu çalışmaları şöyle özetliyor:
“2008 yılında yalın üretim projeleri kapsamında tesisimizde 9 tane yeşil kuşak yetiştirdik. 6 Sigma uyguladık. Ben de bu yeşil
kuşaklardan biriyim. 2011 yılında bir tazeleme sürecine girdik. 2013 yılında da tesisten
1 arkadaşımızı operasyonel mükemmellik
lideri olarak tayin ettim. Bu arkadaşın tek işi
tesisi verimli hale getirmek. Her bir departmana
da bir ekip üyesi tayin ettim. Şimdi verimliliği artırmak için bir proje takımımız var. 2014 yılında
verimliliği artırmak için 2,5 milyon dolarlık harcama planı yapıyoruz.”
BP Castrol Gemlik Madeni Yağ Tesis Müdürü Yakup Yavuz’la tesisin nasıl kurulduğunu, önemli dönüm noktalarını ve mevcut kapasitesini konuştuk:
Tesisiniz kaç yılında kuruldu?
1960 yılında kuruldu. Tesisin ilk faaliyet kapsamı akaryakıt lojistiği ve depolamasıydı. 1962
yılında buraya bir de madeni yağ tesisi yapıldı.
Madeni yağ pazarı sektörüne BP bu tesisle birlikte girdi. 1964 yılında da madeni yağ üretimi
başladı.
“Gemlik, kendisine
ait teknoloji
merkezi olan
ilk tesis olma
özelliğini taşıyor.”
Tesisinizin kapasitesi nedir?
Tesisimiz 70 bin metrekarelik bir alana kurulu. Gemlik’te sahil tarafında ilk kurulan tesis.
Hatta fabrikanın yolunu bile BP kendisi yapıyor.
1964 yılından bu yana kurulum kapasitesi 150
milyon litre. Biz bunun yaklaşık yüzde 50’sini
kullanıyoruz.
“gemlik’Te sahil Tarafında ilk kurulan
Tesis biziz. 1964 yılından bu yana kurulum
kaPasiTemiz 150 milyon liTre.”
26
SARTEN WORLD - 2014/07
// akaryakıt
Neden Gemlik tercih edildi tesis için?
Akaryakıt ve madeni yağ sektöründe ticaret yapan tüm şirketlerin, maliyetleri kontrol
etmek için denize ve sahile sınırının olması
gerekli. Diğer türlü rekabet etme şansınız
kalmıyor. Bizim ürünlerimizin çoğu sıvı ve
dökme. Bu malzemeler gemiyle taşınıyor. Bu
nedenle limanı olan bir yerde olmamız gerekiyordu. Ancak her yerde liman var. Gemlik’in
tercih edilme nedeni, hammaddenin ürüne
dönüştükten sonraki satışıyla ilgili. Biz Castrol ve BP olarak özellikle benzinli motor ve
yüksek teknolojik ürünlere odaklanmış bir
markayız. Bu nedenle ürünlerimizin yüzde
50’sini Marmara Bölgesi’ne satıyoruz. Dolayısıyla Gemlik, o dönem için hammadde getirilmesi, pazarın bu bölgede yoğunlaşması
ve ulaşılabilirlik açısından cazip bir yerdi. BP,
özellikle emniyetli iş yeri ve çevresel hassasiyetlerinden dolayı da sanayinin merkezinden ziyade sanayinin dışında kendine özgü
kompakt bir tesiste yer almak istedi. Tüm bu
nedenlerle Gemlik tercih edildi.
Bir yerin ilk tesisi olmanın maliyeti yüksek olmadı mı?
Böyle bir tesisi Gebze Organize Sanayi
Bölgesi’ne kurmakla burada kurmak arasında yüzde 20’lik bir fark olduğu muhakkak.
Sonuçta buradaki altyapıyı da BP kendisi
oluşturdu. Diğer yerlerde olmanın en büyük
avantajı bu yerlerin ortak giderlerinin olmasıdır. Örneğin arıtma bunlardan biri. Bizim
kendimize ait arıtmamız var. Güvenlik ve
gümrükleme faaliyeti de aynı şekilde. Bu da
maliyetleri artırıyor.
“biz casTrol ve
bP olarak özellikle
benzinli moTor
ve yüksek
Teknolojik ürünlere
odaklanmış bir
markayız.”
27 Tesisinizin 1996 yılından bu yana geçirdiği önemli eşik noktaları neler oldu?
Tesisimize 1996 yılından bu yana hammadde depolama kapasitesinin artırılmasına
yönelik her yıl yatırımlar yapıldı. 1996 yılında
BP Mobil’le bir işbirliği yaptı. O yıl BP tesisinin Mobil’in Selviburnu’ndaki tesisine taşınması kararı çıktı. BP, 1996 yılında burada bir
çekirdek ekip bırakma koşuluyla oraya taşındı. 2000 yılına kadar madeni yağ üretimini
Selviburnu’ndan yapıldı.
BP akaryakıt arama, platform kurma ve
boru hatları yapma ve altyapı konusunda çok
Taşınmanın ardından tesiste yapılan yatırımlar neler oldu?
2000 yılında tesisimiz yaklaşık 1,5 yıl süren
çok ciddi bir modernizasyona girdi. 250 kişi
bu tesisin altyapısını hazırlamak için çalıştı.
Bu modernizasyon çalışmalarından sonra
neler değişti?
BP Castrol’ü satın alınca Mobil’le ayrılma
kararı aldı. O dönemde iki markanın birleşmesinin getirdiği pazar avantajını yakalamak
adına tank sahası ciddi anlamda büyütüldü.
Yaklaşık yüzde 70 oranında bir genişleme
“bP global genelinde gemlik Tesisi,
emniyeT ve yüksek Teknolojik verimlilik
anlamında ilk 3’Te yer alıyor.”
güçlü bir marka. 2000 yılında madeni yağ
üretimini güçlendirmek için sadece bu işe
odaklı çalışan Castrol’ü satın aldı. Ben o sırada
Castrol’de çalışıyordum. Castrol’ün Körfez’de
bir tesisi vardı. Bu tesisten denize iskelesi olmamasından dolayı vazgeçildi. Gemlik tesisimiz de o zamanlar aktif olduğu ve iskelesi de
olduğu için yönetim bütün operasyonu buraya
taşıtı.
gerçekleştirildi. Castrol ve BP’nin dolum
hatları tesise geri getirildi ve kuruldu. Yine
2000 yılında tesisimiz bünyesinde bir teknoloji merkezi kuruldu.
Türkiye’de teknoloji merkezi olan başka
tesisler var mıydı sizin sektörünüzde?
Teknoloji merkezi olan tesis sayısı çok
azdı. Castrol, yüksek teknoloji, verimlilik ve
çevresel çıktılara odaklanmış bir marka. Böyle
bir markanın lokal teknoloji merkezinin olması
kaçınılmazdı. Eğer siz sadece merkezi teknolojiye bağlı kalırsanız ülkesel farklılıkları kaçırırsınız. Castrol’ün İngiltere, Almanya, Çin ve
Hindistan gibi ülkelerde de merkezleri var. Bu
merkezler ülke beklentilerini çok dikkate almaksızın sadece yüksek performans ve dünya
çapındaki emisyonlara odaklanıyor. Merkezlerden çıkan reçete tasarımlı ürünler dünya çapındaki standartlara göre gerçekleştiriliyor. Fakat
Türkiye’de kullanılanla Avrupa’daki kullanılan
araç gamı ve motor yapısı aynı değil. Beklentiler
de aynı değil. Türkiye’deki teknoloji merkezi de
Türkiye ve bu bölgedeki müşterinin sesini dinleyerek onların beklentilerini İngiltere teknoloji merkezine aktarıyor. Oradaki standartları
Türkiye’nin beklentilerine uyarlayarak çalışmayı
ilke edindik.
2000 yılında ne kadarlık bir yatırım yapıldı?
Yaklaşık 2 milyon dolar civarında bir yatırım
planlandı. Daha sonra da her yıl en az 700 bin
dolarlık ek yatırım yapıldı tesise. Emniyet teknolojisi bizim birinci önceliğimiz. İkincisi ürün
kalitesi ve teknoloji, üçüncü olarak da servis
kalitesini artırmaya yatırım yapıyoruz.
Yakup Yavuz, Gemlik
Tesisi’nin içinde yer
alan Sarten Tesisi’nde,
Sarten Ambalaj
çalışanlarıyla birlikte.
28
SARTEN WORLD - 2014/07
// akaryakıt
Bu yaptığınız yatırımlardan verimlilik anlamında nasıl bir geri dönüş elde ettiniz?
BP global genelinde Gemlik, emniyet ve
yüksek teknolojik verimlilik anlamında ilk 3’e
giren bir tesistir. Türkiye içinde de örnek alınıyoruz. Bizim her yıl sektör içinden pek çok
ziyaretçimiz oluyor. Biz de rakiplerimizi davet
ediyoruz. Süreçlerimizi de anlatıyoruz. Bunu
sosyal sorumluluk kapsamında görüyoruz. Emniyet ve sektöre fayda bizim gönüllük üzerine
yaptığımız bir şey. Biz geçen yıl 400 müşteri
ağırladık tesiste. Bizim ürünlerimizi kullanan
Ford, Mercedes, BMW, Temsa gibi otomotiv
sektöründen bu işin nasıl yapıldığına ilgi duyan,
anlamaya çalışan herkese kapımız açık.
BP dünyasında ilk 3’e girmenin anlamı ne?
3 yıldır sıfır kazasızlıkla çalışıyoruz mesela. 15 yıldır bir tane dahi otomotiv ana
üreticisinden müşteri şikayetimiz yok. BP
dünyası yaptığı verimlilik çalışmaları sonucunda 2013 yılında 1 milyon 200 bin dolarlık
bir tasarruf elde etti. Bunun 800 bin doları
Gemlik’ten kaynaklandı.
Ne tür verimlilik çalışmaları yaparak bu tasarrufu elde ettiniz?
Biz yatırımlar yaparak tasarruf elde etme
yoluna gitmedik. Mevcut iş süreçlerimiz
üzerinde çalıştık. 2008 yılında yalın üretim
projeleri kapsamında bu tesiste 9 tane yeşil
kuşak yetiştirdik. 6 Sigma uyguladık. Ben de
bu yeşil kuşaklardan biriyim. 2011 yılında
bir tazeleme sürecine girdik. 2013 yılında da
tesisten 1 arkadaşımızı operasyonel mükemmellik lideri olarak tayin ettim. Bu arkadaşın
tek işi tesisi verimli hale getirmek. Her bir
departmana da bir ekip üyesi tayin ettim. Bu
arkadaşları 2013 yılında Avrupa’ya eğitim almaları için gönderdim. Şimdi bir proje takımımız var. 2014 yılında verimliliği artırmak için
2,5 milyon dolarlık harcama planımız var.
Madeni yağ pazarının kapasitesi nedir
Madeni yağ pazarının kapasitesi 450-500
milyon litre civarında. Ancak pazarı segmentlere bölmek gerekiyor. Madeni yağ tek
bir ürün değil. Madeni yağ dediğiniz zaman
dizel motorlar, benzinli motorlar, endüstriyel yağların hakim olduğu bir pazardan söz
ediyorsunuz. BP Castrol olarak biz, odaklan
dığımız yüksek teknolojik ürünler pazarında
ve benzinli motor yağlarında güçlü olmak
istiyoruz. Pazarda bizi marka olarak tercih
eden müşteriler genelde yüksek teknoloji
üreten şirketler oluyor. Son kullanıcı olarak
da aracını seven vatandaş bizim hedef kit-
lemiz. Bizim ürünümüz yüksek teknolojik,
verimli ve performanslı. Maliyetleri çok yüksek. Yüksek teknoloji ürünlerinde pazar payımız yüzde 29,2. PETDER verilerine göre
de toplam madeni yağ pazarından aldığımız
pay yüzde 21,6.
İhracat yapıyor musunuz?
Pazarı düşünürken sadece Türkiye pazarını
düşünmemek gerekiyor. Özellikle son 3 yıldır
ürettiğimiz ürünlerin yüzde 10’unu Rusya,
Türki Cumhuriyetler, Kuzey Kıbrıs, Kazakistan, Yunanistan’a gönderdik. Hedefimiz bu
pazarlarda daha da ciddi noktalara gelmek
“TEK TEDARİKÇİMİZ SARTEN”
Sarten’le ne zamandır çalışıyorsunuz?
Sarten’le bu sektöre girdiğim 1999 yılından bu yana çalışıyorum. İlk kez Castrol’de işe başladım. O zaman Castrol kendi ambalajını kendisi
üretiyordu. Daha sonra bu işi dışarıya verelim diye düşündük. Sarten zaten teneke üretimiyle ilgili arada bir çalıştığımız bir tedarikçiydi. BP ile de
Sarten’in tanışıklığı daha eskilere dayanıyor. Sarten de, “Biz sizin makinenizi alır bu işi yaparız” dedi. Sarten de bize Gebze’deki plastik tesisinden
ambalaj üretmeye başladı. Ben o zaman kalite güvence departmanında çalışıyorum. O günden bu yana çalışıyoruz birlikte.
Bu tesis içinde Sarten’in bir üretim yeri var sanıyorum. Bu nasıl gelişti?
Buraya geldiğim zaman yönetim maliyet avantajından dolayı Gemlik’te bir yer verme kararı aldı. Aynı işi Sarten yine yapsın ancak bizim
tesislerimiz içinde yapsınlar istedik. Sarten’in burada kısıtlı bir alanda bir tesisi var. Biz bu kadar önemsiyoruz ambalajı. Bizim için ambalaj neden
önemli: Castrol, hacminin çoğunluğunu odaklandığı segment itibarıyla küçük ambalajlı satar. Bu sektörde varil, bulk tankerlerle yüklenen, teneke
ve bidonlar var. Sarten, yılların vermiş olduğu pozitif iletişimle bu işi çok iyi yapıyor. Süreci de biz kendi tesisimizde yönetebildiğimiz için Sarten
kendi departmanımızdan farklı değil. Bu nedenlerle plastik ambalaj ve tenekede tek tedarikçimiz Sarten.
29 "EN BÜYÜK FARKIMIZ
KALİTEMİZ"
GÜLER ELEKTRONİK ORTAM KOKULANDIRMA SEKTÖRÜNÜN
ÖNCÜ ŞİRKETLERİNDEN. EN FAZLA DISCOVER MARKASIYLA
ÖNE ÇIKMIŞ DURUMDA. TÜRKİYE 'NİN İLK OTOMATİK SPREY
PÜSKÜRTÜCÜ MAKİNESİNİ ÜRETEN GÜLER ELEKTRONİK'İN
YÖNETİM KURULU ÜYESİ UĞUR GÜLER İLE KONUŞTUK .
O
rtam kokulandırma sektörünün Türkiye’deki
geçmişi çok da uzun değil. 90’lı yılların başında
bu alanda faaliyetlerine başlayan Güler Elektronik de Discover markasıyla bu alanın öncü
şirketlerinden... Güler Elektronik Yönetim Kurulu Üyesi
Uğur Güler, uzun yıllardır bu işin içinde olmalarının kendilerinin avantajı olduğunu söylüyor. Yaygın bir pazarlama ağına
sahip olmalarını da sektördeki farklarından biri olarak
sıralıyor. Ancak Güler en fazla kalitelerine vurgu yapıyor
ve şöyle devam ediyor:
“Bizim en büyük farkımız kalitemiz. Bunun dışında ürün
çeşitliliğimiz de bize avantaj sağlıyor. Bu çeşitlilik sayesinde
farklı segmentlere ulaşabiliyoruz. Açıkçası bu ürün grubunda rakiplerimizde böyle bir skala yok.”
Güler Elektronik Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Güler’le, ortam kokulandırma sektörlerindeki geçmişlerini, yeni dönem
hedeflerini ve stratejilerini konuştuk:
30
Şirket ne zaman kuruldu ?
1979 yılında halen yönetim kurulu başkanımız olan babam Hasan Güler tarafından kurulan şirketimiz, 1990’lı
yıllara kadar elektronik sektöründe faaliyet gösterdi. Bu dönemde radyodan kasetçalara, CD çalardan televizyona kadar birçok elektronik cihazı tüketicinin beğenisine sunduk.
Bu kadar farklı bir sektörden aerosol sektörüne geçiş
nasıl oldu peki?
1990’lı yıllara kadar babam Hasan Güler elektronik sektöründe devam etme kararı almıştı. 90’lı yılların ardından
kozmetik sektörüne geçiş yapıldı. Kozmetik dendiğinde akla
hep bayanların kullandığı ürünler geliyor ancak bizim orijinimiz elektronik olduğu için ortam kokulandırma sektörüyle
kozmetiğe merhaba dedik.
Bu sektöre ise o dönemde elektronik sektöründe rekabet farklı bir boyuta ulaştığı için geçtik diyebilirim. Zaten
SARTEN WORLD - 2014/07
// kozmetik
bir arayış içindeydik. Boşluk olan niş bir alana yatırım yapmak istiyorduk. Açıkçası Hasan Bey, bu tarz niş işleri tespit
etmekte çok başarılıdır. Bu nedenle hem elektronik geçmişimizi kullanabileceğimiz hem de farklı bir alanda kendimizi göstereceğimiz otomatik sprey püskürtücülerle ortam
kokulandırma sektörüne girdik. Türkiye’de otomatik parfüm
sıkan makineyi üreten ilk ve halen tek şirketiz. Zaman içinde
koku püskürtücü makineler bizim markamız olan Discover
ile özdeşleşmeye başladı.
Bu sektöre ilk girdiğinizde ne tür zorluklarla karşılaştınız?
Bu pazar niş bir alan olduğu için hızlı ilerledik diyebilirim.
Bu hızlı çıkışımız 2003 yılına kadar da devam etti. Piyasada
kendi üretimini yapan tek şirkettik. Daha sonra pazara dünya markaları girdi. Bu dönemde rekabet daha da hareketlendi. Daha çok fiyat odaklı bir rekabet vardı. Biz de bu duruma
göre kendimizi yeniden konumlandırdık. Kendi ithalat birimimizi kurduk, daha verimli ürün üretimi üzerine çalıştık. Bu
sayede maliyet avantajı elde ettik.
Başka hangi markaları üretiyorsunuz?
Halen piyasada tek yerli üretici olarak yılda ortalama 2
milyon adet sprey püskürtücü üretiyoruz. Kazancımızı, öz
sermayemize yatırarak her geçen gün daha da büyüyen şirketimiz farklı sektörlerde de ticaret yapıyor. Discover başta
olmak üzere Exosual, Mascot, Jenix ve Nowa gibi herkesin
aşina olduğu birçok tescilli markanın sahibiyiz.
Sizin için rekabet neleri değiştirdi?
Sektörde ciddi şekilde pazarlama kampanyaları yapılmaya başlandı. Bu noktada daha önce ürünle tanışmayan
insanlar da pazara dahil oldu. Rakipler girince pastadan pay
kapmak yerine, pastanın büyümesine neden oldular. Bu dönemde de biz sürdürülebilir büyümemizi sürdürdük. Hatta
pasta büyüdüğü için çok ciddi satış artışları da yakaladık.
31 Rekabet çetinleştiğinde biz de ürün çeşitliliğimizi artırdık.
Odağımız zaten artık elektronik sektöründen ortam kokulandırma ürünlerine tamamen dönmüş oldu.
veriyorduk. Yine bu dönemde büyük toptancılarla çalışıyorduk. Şu anda ise bunlara ek olarak ulusal marketlerde de varız, toptancılarımızda yine perakende
kanallarına satış yapıyorlar. Toplamda ise 2 bin noktaya
ulaşıyoruz.
İhracata ne zaman başladınız?
Kozmetik sektörüne geçimizle birlikte ihracatımız da
başladı. Kozmetikte 40’a yakın ülkeye ihracatımız var.
Şirketiniz için dönüm noktası olarak adlandıracağınız
Ağırlıklı olarak Ortadoğu’ya ürün gönderiyoruz. Avrupa’ya
neler oldu?
Biz piyasaya çok hızlı girdik açıkçası. Hiç olmayan bir
ürün göndermek diğer bölgelere göre biraz daha zahmetli.
ürünle başladık. Buradaki en büyük avantajımız da biYine de Avrupa ülkelerinden Almanya, İtalya, İngiltere ve
zim üretici bir şirket olmamız. İthal mal ufak bir hatada
Fransa’ya da satışlarımız var. Ancak odak bölgemiz Ortaelinizde kalabilir. Üretim bizim elimizde olduğu için biz
doğu diyebilirim. Trendin nereye gideceği belli olmuyor.
süreçleri çok iyi takip edebiliyoruz. Her türlü hatanın
Avrupalı bu tarz ürünlere doymuş durumda. Ancak örnereden kaynaklandığını anında bulup düzeltebiliyoruz.
neğin Afrika’da bu ürünler çok daha kıymetli. İhracatımız
Bu da bize avantaj sağlıyor. Zaten bu
şu anda ciromuzun yüzde 50’sini
nedenle de arıza oranlarımız çok düoluşturuyor. Bu oranı daha da fazla
Kozmetik
şüktür.
artırmayı hedefliyoruz.
Piyasaya ilk girdiğinizde hangi
kanalları kullandınız? Şu anda kaç
noktaya ulaşıyorsunuz?
İlk önce kendi toptancılarımıza
ve perakende noktalarına ürün
sektörüne
geçİşimizle
birlikte
ihracatımız da
başladı.
40’a yakın
ülkeye
ihracat YAPIYORUZ.
İlk kez üretime geçişiniz ve fabrika
açılışınız nasıl gerçekleşti?
İstanbul Fatih’te kurulan şirketimiz,
2002 yılında üretim hattının tamamını
Hadımköy’deki ilk fabrikamıza taşıdı.
Bu tarihten itibaren ürünlerimizi 12
bin metrekarelik kapalı alana sahip
bu fabrikamızda üretmeye başladık.
2008 yılında ise ikinci fabrikamızı satın aldık. 14 bin metrekare kapalı alana sahip olan bu fabrikamızla birlikte,
artık ilk fabrikamızda aerosol dolumlar yapılırken, elektronik montaj, plastik enjeksiyon, kalıphane gibi süreçleri
ikinci fabrikamızda yapmaya başladık. 2012 yılında ise
genel merkezimizi Fatih’ten İstoç’a taşıyarak piyasanın
hareketli olduğu bu ticaret merkezine gelmiş olduk.
Rakiplerinizden nasıl farklılaşıyorsunuz?
Bizim en büyük farkımız kalitemiz. Bunun dışında
ürün çeşitliliğimiz de bize avantaj sağlıyor. Bu çeşitlilik
sayesinde farklı segmentlere ulaşabiliyoruz. Açıkçası bu
ürün grubunda rakiplerimizde böyle bir skala yok. Pazarda daha eski bir şirket olmamız da bizim avantajımız. Bu
tecrübemiz de daha yaygın bir ağa sahip olmamıza neden
oluyor.
“İHRACATTA GÜÇLÜYÜZ”
40 ÜLKEYE İHRACAT Ürünlerimiz, başta Avrupa Birliği ülkeleri ile komşu ülkeler olmak üzere dünya genelinde 40’tan fazla ülkeye
ihraç ediliyor. İhracat ayağında oldukça güçlüyüz. Başlıca ihracat yaptığımız ülkeler arasında Almanya, Arnavutluk, Azerbaycan,
B.A.E, Bulgaristan, Cezayir, Danimarka, Ermenistan, Fransa, Gambiya, Gürcistan, Hollanda, Hırvatistan, Irak, İran, İsviçre, İtalya,
Kamerun, Kıbrıs, Kırgızistan, Kosova, Libya, Lübnan, Makedonya, Mısır, Nijerya, Romanya, Rusya, Senegal, Sırbistan, Slovenya,
Suriye, Tunus, Ukrayna, Ürdün, Yunanistan bulunuyor.
GÜÇLÜ PAZARLAMA AĞI Türkiye’de de ürünlerimiz, Adese, Bauhaus, CarrefourSA, Tesco-Kipa, Koçtaş, Macro, Migros, Office
1 Superstore, Tansaş, Tekzen gibi zincir marketlerde, online alışveriş sitelerinde satılıyor. Ayrıca geniş pazarlama ağımız sayesinde
tüketiciye kolaylıkla ulaşıyoruz. Ürünlerimiz ayrıca ihraç ülkelerinin birçoğunda da zincir marketlerde bulunuyor.
32
SARTEN WORLD - 2014/07
// kozmetik
Bu pazarda sizi en fazla zorlayan konular neler oldu?
Fiyat rekabeti çok çetin geçiyor. Bu durum da ürüne
yansıyor. Tüketici elektronik sprey püskürtücü makineyi
sürekli kullanmıyor. Her defasında yenisini alıyor, fiyatı
uygun olduğu için algısı da değişmiş durumda. Makinelerin değeri kalmıyor.
Hedeflerinizden bahsedelim. Farklı alanlara girmeyi
planlıyor musunuz?
Biz sürekli yeni ürünler çıkarıyoruz. Ancak bu tarz
ürünleri her zaman bulup, yakalayıp, çıkarmak çok zor.
Sonuçta siz bir ürünü burada Ar-Ge çalışmaları yaparak
binbir zahmetle ortaya çıkarıyorsunuz, ondan sonra bu
ürün çok kolay kopyalanabiliyor. Burada bir sorun var.
Tescilli markalarımızdan tutunda, tasarım tescili bize ait
olan şişelerimizi kadar kopyalayan birçok ürünümüz var.
Bu nedenle bir ürünü ortaya çıkarmak çok zor, ancak hızlı koşan bir ürünü kopyalamak çok kolay. Ürün gamımızı
genişlettiğimiz ve çeşitlendirdiğimiz için biz sürdürülebilir bir büyümeye de imza atmayı başardık.
İhracat anlamında nasıl bir hedefiniz var?
İhracatımızın cirodan aldığı payı yüzde 50’nin üzerine çıkarmayı istiyoruz. Yurtdışıyla çalışmak çok daha
kolay ve zahmetsiz olabiliyor. Bu nedenle yurtdışına
odaklanmak istiyoruz. Nakit çalışıyorsunuz, dolayısıyla
ihracatta ne kadar büyürsek bizim için o kadar avantaj.
En büyük farkımız müşteri memnuniyeti ve kalite diyorsunuz.
Bu tam olarak ne anlama geliyor?
Müşterilerimizin memnuniyeti bizim için her şeyden
önemli. Kalite kontrol aşamasında alınan üretim raporları, ürünlere verilen lot numaralarıyla en küçük bir müşteri şikayetinde bile geçmişe dönerek şahit numunelerden
üründeki problemin kaynağına ulaşabilecek durumdayız.
Kalite ve fiyat dengesini iyi ayarlayarak müşterilerimize
optimum faydayı sağlamaya çalışıyoruz.
Kalite konusundaki yaklaşımınızdan bahseder misiniz?
Ürünlerimize vermiş olduğumuz garanti sürelerimiz,
ürünlerimizi nasıl bir özenle ürettiğimizin bir göstergesi. Piyasaya sunduğumuz ürünlerimizin plastik baskı
aşamasından tutun da ambalajlanmasına kadar birçok
kalite kontrol aşamasından geçmektedir. Zaten şirketimizi tanıyanlar Discover=Kalite felsefemizi bilir. Ürünlerimizin satışını yapan diğer şirketler ürünlerimiz çıkar
çıkmaz numune talebi yerine gözleri kapalı olarak sipariş
geçebilmektedir. Bu da bizim için büyük bir gurur. Ürünlerimizin REACH kayıtları gerçekleştirilmiş olup, TÜV
Rheinland-Almanya’dan onaylı TÜV, CE, EMC, SGS ve
GMP, ayrıca Intertek’ten onaylı RoHS belgeleri ile EC
onaylı ISO 9001 ve ISO 14001 belgeleri bulunuyor.
Sarten’le ne zamandır tanışıyorsunuz?
Aslında kalitemizden bahsetmişken, bu başarıyı yakalamamızda bize büyük destek sağlayan fakat kamera ar-
“HEDEF PAZARI BÜYÜTMEK”
YENİ ÜRÜNLER EKLİYORUZ Yeniliklerde öncü olan şirketimiz Ar-Ge
çalışmalarına, her dönemde olduğu gibi ağırlık veriyor. Ürün gamına olan
ürünü üretmek yerine yeni ürünler eklemeyi tercih ediyoruz. Böylece pazarın
küçülmesindense daha da büyümesini hedefliyoruz.
REKABET İTİCİ GÜÇ Rekabet, şirketlerin kendisini dinç tutmasını, her zaman
yarışta olduklarını unutmamalarını sağlayan itici bir güç. Adaletli olduktan
sonra rekabetin olmasından yanayım. Fakat rekabet ederken başka şirketlerin
ürün isimlerini veya tasarımlarını kullanmak rekabetten çıkarak ürün
kopyalamasına giriyor. Bu da piyasayı kısır bir döngüye sokuyor.
kasında kalan tedarikçilerimizi unutmamalıyız. Sarten de
başarılı tedarikçilerimizin en büyüklerinden. Sektöründe
tartışmasız lider olan Sarten, esnek termin süreleri, rekabet edilebilir fiyat anlayışı ve yüksek kalitede ürettiği
ürünleri ile bizler için her zaman başarılı bir partner oldu,
20 yıldır başarıyla yürüdüğümüz bu yolda iş ortaklığı dışında da çok sıkı bir gönül bağımız olduğunu söyleyebilirim.
Önümüzdeki döneme ilişkin hedefleriniz neler?
Güler Elektronik her zaman hedeflerini yüksekte tutar. Her geçen yıl daha da büyüyerek tesisleşme, istihdam, üretim ve pazarlama alanında kendini geliştirmek
en büyük hedeflerimiz. 2014 yılının ilk 5 aylık döneminde de ciromuzu yükselttik, bu yılki hedef ciromuz ise 20
milyon dolar.
“Biz piyasaya çok hızlı girdik. Hiç
olmayan bir ürünle başladık.
Buradaki en büyük avantajımız da bizim
üretici bir şirket olmamız.”
Uzakdoğu’da da bir ofisiniz var. Bunun nedeni nedir?
Herkesin malumu Uzakdoğu’dan gelen ürünler, tüketiciyi kalite olarak tatmin etmese de fiyat olarak insanları cezbediyor. Şu an halihazırda üretmiş olduğumuz
ürünlerimiz fiyat anlamında Uzakdoğu ile rekabet edebilecek düzeyde olup, kalite anlamında açık ara öndedir.
Oradaki gelişmeleri yakından takip edebilmek adına
kurmuş olduğumuz ofisimiz oradaki gözümüz, kulağımız oldu.
Özel markalı ürünler de üretiyorsunuz. Hangi sektörlere üretim yapıyorsunuz?
Kendimize ait markalarımız altında üretmiş olduğumuz ürünlerin yanı sıra Türkiye’nin ileri gelen şirketleri
için promosyon veya satış amaçlı üretmiş olduğumuz
özel markalı ürünlerimiz var. Yine Türkiye’nin ileri gelen
çeşitli ilaç firmalarına promosyonel ürünler üretiyoruz.
Bunun yanı sıra yurtiçi ve yurtdışındaki ulusal zincir
marketlere ve yurtdışındaki müşterilerimize özel markalı ürün üretimi gerçekleştiriyoruz
33 "DÜNYANIN EN BÜYÜK
BLANKET OFİSİ OLABİLİRİZ"
Türkİye'de baskı blanketİ denİnce akla Bak - On MühendİsLİk
gelİyor. Üretİcİsİ İtalyan Vulcan'ın en büyük 3'üncü ofİsİ
olan Bak - On, büyümede İddİalı. Şİrketİn pazarlama ve satış
yönetİcİsİ Tamer Yenİbeken, Vulcan'ın dünyadakİ en büyük
blanket ofİsİ olmak İstedİklerİnİ söylüyor. Şİrket, İkİ yıl
İçİnde Avrupa'ya da İhracat yapmak İstİyor.
B
ak-On Mühendislik, baskı blanketleri pazarının yüzde 70’ine sahip.
20 yıllık şirket, son iki yıldır üreticisi Vulcan’ın dünyadaki en büyük
3’üncü ofisi olma başarısını gösterdi. Şirketin
önümüzdeki döneme yönelik önemli hedefleri var. Bak-On Mühendislik Pazarlama ve Satış Yöneticisi Tamer Yenibeken, önümüzdeki
iki yıllık süreçte Vulcan’ın dünyadaki en büyük blanket ofisi olmak istediklerini söylüyor.
Planlar içerisinde Avrupa’ya ihracat da bulunuyor. Avrupa’dan ithal edilen yarı mamul
ürünlerin işlenerek yine Avrupa’ya satılması
ajanda da yer alıyor. Yenibeken, “İşimizi uzmanlaştığımız alanda büyütmeyi planlıyoruz.
Önümüzdeki yıllarda hizmet verdiğimiz nokta ve ülke sayısını artıracağız” diye konuşuyor. Bak-On Mühendislik Pazarlama ve Satış
Yöneticisi Tamer Yenibeken ile gerçekleştirdiğimiz söyleşimizin detayları şöyle:
rerek bu alandaki en büyük kurumsal şirket
unvanını aldı. Mekanik hizmetin ardından
web baskının vazgeçilmez unsuru Vulcan
disbritörlüğü ile büyüyen şirketimiz, bu yıl
20’inci yılını kutluyor.
Şirketinizin nasıl bir kuruluş öyküsü var?
Kim tarafından, ne zaman kurulmuş?
Bak-On Mühendislik, 1994’te makine mühendisi Tacettin Varol ile elektrik mühendisi
Fuat Tosun tarafından kuruldu. Şirketin ilk
etapta amacı, gazetelerin web baskı makinelerine mekanik hizmet vermekti. Bak-On,
Türkiye’de çalışan gazete baskı makinelerinin yüzde 70’inin kurulumunu gerçekleşti-
Neden yabancı bir markanın distribütörlüğü alınmış?
Ülkemizde baskı blanketi ile ilgili üretim
yok. Türkiye, matbaacılıkta ithalatla yaşayan
bir ülke. Zaman içerisinde muhtelif kimyasallar ve mürekkepler Türkiye’de üretilmeye
başlandı. Fakat baskı blanketi, teknolojisi
çok yüksek olan bir ürün grubu olduğu için
Türkiye’de hala üretilemiyor. Bu konuda dünyanın en büyük üreticisi Vulcan’dır. O dönemde de kurucularımız Vulcan ile işbirliği yapmış.
“Türkiye’nin her yerine ulaşıyoruz. Toplamda
hizmet verdiğimiz müşteri sayısı 900
civarında. 55 ana ve tali bayimiz var.”
34
Peki böyle bir iş kurma fikri nereden geliyor akıllarına?
Kurucularımız Hürriyet Gazetesi’nin eski
teknik müdürleri. Zaten bu makineleri kuran ekibin başında görev alıyorlar. Hürriyet
sonrasında gazetelere mekanik hizmet ver-
SARTEN WORLD - 2014/07
// matbaacılık
“AMBALAJA
İLGİ ARTIYOR”
NASIL BİR SEKTÖR? Türkiye’de
kağıt matbaacılığının hem parkur
olarak hem insan gücü olarak son
derece yetenekli bir sektör olduğu
söylenebilir. 75 milyonun çok
daha üzerine hitap edebilecek bir
parkur, yatırım var. Sektörde son
2 yıldır kağıttan, teneke ve plastik
ambalaja doğru bir ilgi söz konusu.
Çünkü kağıt tarafında pazarın çok
da büyümeyeceği öngörülüyor.
75 milyonluk bir nüfusta okuma
oranının düşük olduğu da dikkate
alınarak yatırımcı ve üreticiler
ambalaj tarafına daha fazla
heyecan gösteriyor. Dolayısıyla
biz de yönümüzü bu tarafa doğru
çeviriyoruz.
mek için şirketi kuruyorlar. Gazetelerin büyüme sürecinde olmasından ötürü önemli
bir boşluk doldurulmuş oluyor. Diğer web
makineleri ve Almanya baskı tesisleri ile
birlikte konusunda uzman bir mühendislik
şirketi yaratılmış oluyor.
matbaalarına, ambalaj grubuna, teneke ofsete kadar matbaanın muhtelif branşlarına
uzanıyor. Bugün itibarıyla Bak-On, 2011 ve
2012’de Vulcan bünyesindeki dünyanın en
büyük 3’üncü satış ofisi oldu. Bunda Sarten
Ambalaj’ın da büyük payı var.
1996’da Vulcan ile yapılan anlaşmadan
sonra iş nasıl gelişiyor?
Tüm baskı grupları için blanket önemli bir
materyal ve makineye takmanız için çelik ya
da alüminyum aparatlara ihtiyaç var. Bu mekanik işin Türkiye’deki ilk atölyesi Bak-On
Mühendislik bünyesinde kuruldu. Dolayısıyla o dönemde bütün gazetelere, matbaa
sektörüne, teneke ofset matbaalarına verilen bu hizmet çıtalama işiyle sağlanıyor.
Bu gelişmeyle Bak-On, baskı blanketi konusunda Türkiye’deki önemli bir merkez oldu.
Hem üreticinin büyük olması hem de BakOn’un sağladığı teknik mekanik hizmetle iş
kendini büyütüyor. Şirket, Türkiye pazarının
yüzde 70’ine hizmet verir hale geliyor. Gazetelerle başlayan bu iş, daha sonra kağıt
Peki Vulcan dışında zaman içerisinde
hangi ürünler devreye giriyor?
Vulcan dışında Türkiye distribütörlüğünü
yaptığımız 11 dünya markası bulunuyor.
Bunların hepsi matbaa sektörünün çok
yakından tanıdığı önemli üreticiler. Rollin,
Dupont, Vanson, Planatol, Folex, Technotrans, Megtec, matbaacıların en çok ilgilendiği üreticiler. Ancak asıl branşımız Vulcan
baskı blanketleri.
AMBALAJIN YERİ Nüfusumuza
göre ülkenin ambalaj konusunda
küçümsenmeyecek bir hacimde
olduğu anlaşılıyor. Artan tüketim
ve paketli ürünlerin tüketiminin de
artması ambalajın her branşında
büyüme getiriyor. Biz de bütün
branşlarda kendimize büyüme
hedefleri koyduk. Tüm üreticilerimiz
de ambalaj gruplarıyla ilgili
çalışmalarını artırıyor. Yani dışarıdan
bakınca da ülkemizde heyecan verici
bir tablo var.
BÜYÜME HIZI Bundan 3-4 yıl
önceye kadar sektörün kağıt tarafı
çok hızlı büyüdü. Bugün ise burada
bir yavaşlama söz konusu. Talebin
çok üzerinde bir arz var. Dolayısıyla
bundan sonra kağıt tarafında bir
büyüme öngörülmüyor. Buradaki
yatırımların dışarıya yönelmesi
gerekiyor ki bunu yapabilecek
çok yetenekli matbaalarımız da
var. Ambalaj cephesinde yapılan
yatırımlar ve gelişmeler daha dengeli
gözüküyor. Sanırım birkaç yıl daha
yeni ambalaj yatırımlarını duymaya
devam edeceğiz.
Yani esas olarak Bak-On, baskı blanketi
ile tanınıyor diyebiliriz...
Evet, Bak-On, baskı blanketiyle anılıyor.
İsmimiz daha çok “Vulcan” olarak telaffuz
ediliyor. Yaptığımız iş ile anılıyor olmak da
işimize verdiğimiz önemi ifade ediyor.
35 “ÜRETİCİMİZ SARTEN’E
ÖZEL BLANKET ÜRETTİ”
TERZİ USULÜ HİZMET Sarten ile olan baskı blanketi işbirliğimiz, 15 yıldır devam ediyor.
Bütün fabrikalarının istedikleri ebatlara ve karakteristik taleplerine göre terzi usulü hizmet
sağlıyoruz. İstanbul’daki matbaalara 2 saat içerisinde sevkiyat yapabilecek kadar hızlandık.
Daha önce 2 gün olan sevkiyatımızı, artık gün içerisinde gerçekleştirebilecek yeteneği
edindik. Sarten Ambalaj, kalite odaklı bir ekip ve onlara bu hizmeti hızlı bir şekilde veriyor
olmak bizim için de keyif verici bir durum.
SARTEN’LE BÜYÜDÜK Sarten ekibinin yüksek kalite beklentisi bizi de sürükledi. Bizi
kalitemizi ve yeteneklerimizi artırmaya yönlendirdiler. Sarten ile beraber biz de büyüdük ve
teneke ambalaj konusunda tecrübe edindik. İşbirliğimiz süresince tüm fabrikaların
taleplerine cevap verebilmek adına üreticimizle birlikte ders çalıştık. Baskı blanketi gibi
çok zor bir üründe, ilk defa üreticimiz, bir şirkete özel blanket üretti. Yani Vulcan AR-GE
departmanı, Sarten’e özel blanket üretti. Son 3 yıl içerisinde yapılan test ve geliştirmeler
doğrultusunda üretilen blanket, Sarten Ambalaj onayı ardından Avrupa ve Japon teneke
baskı tesislerinde de olumlu sonuçlar aldı.
Bugün Bak-On Mühendislik ne büyüklükte bir şirkettir?
Bugün 35 kişilik bir ekibe sahibiz. Şirketimizin atölyeleri ve ofisi, 4 bin metrekarelik
bir alandan oluşuyor. İki tane teknik mekanik atölyeye sahibiz. Bu atölyelerde yarı
üretim dediğimiz bir süreç söz konusu. İthal
ettiğimiz ürünleri, bir üretim sürecinden
geçiriyoruz. Blanketlerin çıtalanmasıyla birlikte muhtelif kesim, ebatlama ve paketleme
unsurları söz konusu. Günlük olarak 400
tane blanketin çıtalanarak matbaalara gönderilmesi gerçekleşiyor. Yine yarı mamul
olarak gelen bazı ürünlerin işlenip pazarlanması söz konusu. Bunun dışında bizim ürünlerimiz ciddi stok gerektiriyor. Dolayısıyla
büyük bir depo ve ürünlerin işlenebilmesi
için bir alan gerekiyor. Biz 4 bin metrekarelik alanın her santimetresini kullanıyoruz.
Kaç müşteriniz var? Hangi sektörlere hitap ediyorsunuz?
Matbaa sektörünün bütün branşlarına
hizmet veriyoruz. Gazete, dergi, kağıt matbaaları, karton ambalaj, sürekliform, teneke
ambalaj, plastik ambalaj gibi baskının olduğu
tüm branşlarda hizmetimiz var. Ambalaj son
iki yıldır biraz daha ön plana çıktı. Özellikle
teneke ve plastik ambalaj. Toplamda hizmet
verdiğimiz müşteri sayısı 900 civarında. 55
ana ve tali bayiimiz var. Türkiye’nin her yerine ulaşıyoruz. Türk Cumhuriyetleri ve son 2
yıldır Arap ülkeleri de bizden hizmet alıyor.
Ne kadarlık bir ihracatınız bulunuyor?
Blanket konusunda tüm Avrupa ülkelerinde mümessillikler mevcut. Dolayısıyla sadece Türk Cumhuriyetleri ve Arap ülkelerine
ihracatımız söz konusu. Adet bazında yıllık
2-3 bin adet blanket çıtalayarak ihraç ediyoruz.
Türkiye’de ne kadarlık bir iç pazardan
bahsetmek mümkün?
Türkiye’de yıllık blanket tüketimi, ortalama 100 bin metrekare civarında. Bunun
yüzde 60-70’ini hem direkt hem de bayisel
bazda Vulcan ile sağlıyoruz. Geriye kalan
pazar ise 5 veya 6 parçaya bölünüyor. Tamamı ithal edilen gruplardan oluşuyor. Blanket
pazarı nüfusumuza göre Avrupa’nın oldukça
gerisinde.
Toplamda sattığınız kaç ürün var?
Biz ürünlerimize grup olarak bakıyoruz.
11 distribütörlüğümüz var. Bunun dışında
“İki yıl içinde Türkiye’de hizmet verdiğimiz
ürünleri, işledikten sonra Avrupa’ya satmayı,
ihraç etmeyi hedefliyoruz.”
36
distribütör olmadığımız, ithal ettiğimiz yaklaşık 10 farklı ürün kalemimiz bulunuyor.
Yedek parça, kimyasal, mürekkep ve web
ünitelerimiz de bünyemizde mevcut. Sadece Vulcan blanket çatısı altında 41 farklı
seri bulunuyor. Toplamda 100 kalem farklı
üründen bahsetmemiz mümkün.
2013 matbaacılık için nasıl bir yıldı?
Herkes için zor bir yıldı. Matbaacılık, bütün alanlara hizmet veren bir sektör. İnşaattan otomotive tüm sektörlerle çalışıyor.
Hepsinde bir yavaşlama yaşanınca bu matbaacılık sektörüne de yansıdı. Fakat sektörde doldurulması gereken boşluklar var. Yönünüzü iyi tayin ederseniz bu boşluklardan
istifade ederek zor dönemlerden geçebileceğimizi öngördük. Burada da bizim çıkış
noktamız ambalaj grubu oldu. Çünkü bütün
sektörlerin bir ambalaj heyecanı var. Bu heyecandan istifade ederek zor ve sıkıntılı süreci geçirebildik. Hedeflerimizi şirket olarak
yakalamayı bu sayede başardık. 2013, bizim
için zor bir yıldı ama kötü bir yıl değildi.
Ne kadar büyüdünüz?
Geçmiş yıllarda yakaladığımız oranları
yeniden görmek sektörün genelinde çok
mümkün değil. Hedeflerimizi yakalayabildiğimizi söyleyebilirim. Ancak hedefler, sadece
rakamsal değil hizmet verdiğiniz nokta sayısı
azalmadan ve kayıp vermeden yılı bitirebilmek de çok önemliydi. Branşımızda yüzde 70
pazar payına sahip olmak için bugüne kadar
çok hızlı büyüme kaydettik. Aynı oranda büyüme sağlamak için zor bir süreç. 2014 sonuna kadar yüzde 15 büyüme hedefimiz var.
SARTEN WORLD - 2014/07
// matbaacılık
“AVRUPA’YA
İHRACAT YAPMAK
İSTİYORUZ”
HEDEFİMİZ BÜYÜK Son 2 yıldır
blanket alanında dünya üçüncüsü
olduk. Bundan sonra hedefimiz
daha büyük. Çünkü önümüzde yine
çok zor geçeceğini düşündüğümüz
birkaç yıl daha var. Bu birkaç yılı,
hizmetlerimizi, yatırımlarımızı daha
da artırarak büyümeyi planlıyoruz.
Türkiye’de hizmet verdiğimiz
ürünleri, belki işledikten sonra
Avrupa’ya satmayı, ihraç etmeyi
hedefliyoruz. Önümüzdeki iki yıl
içinde dünyanın en büyük blanket
ofisi olma hedefimiz de bulunuyor.
Üreticimiz ve hizmet verdiğimiz
ekipler en büyük destekçimiz.
Bütün sektörlerde kârlılık anlamında bir
sıkıntı söz konusu. Sizin sektörünüzde durum nasıl?
2013 öncesinde de kârlılıklarda düşüş öngörülüyordu. Marjlar düşüyor. Eskiden 10 lira
kazanabilmek için 30 liralık mal satılırken şimdi 50 liralık mal satmak gerekiyor. Dolayısıyla
marjların aşağı düşmesi ve ticari koşulların
gittikçe zorlaşması tüm sektörü yoruyor. Biz
de şirket olarak Türkiye’deki şartlara ayak uydurmaya çalışıyoruz. Türkiye’de uzun bir vade
kavramı var. Matbaacılık sektörü de bu uzun
vadelerle yaşayan bir sektör.
2014’ün ilk 6 ayını geride bıraktık. Bu yıl
nasıl gelişiyor?
Türkiye, ilk 6 ayda bir seçim geçirdi. Seçim
dönemleri, matbaaları heyecanlandıran dönemlerdir. Hizmet verdiğimiz alanlarda seçim öncesi, seçim hazırlıkları ve sonrası matbaaları hareketlendirdi. İlk 6 aylık periyotta
hedeflerimizin üzerindeyiz. Bu da bizim için
keyifli bir durum. Dolayısıyla ilk 6 ay iyi geçti. Bundan sonra yılın son 6 ayının daha keyifli olacağını düşünüyoruz. Önümüzde bir
seçim daha var. Umarız bu da sektörümüze
olumlu yansır.
Ne kadarlık bir vadeden bahsediyoruz?
Sektör, ortalama 4-6 aylık vadelerle çalışıyor. Ambalaj grubu bu konuda biraz daha iyi.
Onlar marjları küçük olmasına rağmen daha
makul vadelerle hareket edebiliyor. Ancak
finans maliyeti ve ithalat riski kârlılığınızı sürekli tehdit eden önemli etkenler.
Cumhurbaşkanlığı seçimi yerel seçim kadar hareket yaratır mı?
Direkt olarak hareket yaratmaz. Ama hükümetlerin seçim dönemlerinde bir seçim
politikası oluşuyor, ekonomiyi canlı tutmaya
çalışıyorlar. Böyle bir ortamdan matbaaların
da istifade edeceğini düşünüyoruz
NOKTA SAYIMIZ ARTACAK
Kapasitemizi artırarak hizmet
vermeyi planladığımız, yatırımımızı
buna göre yaptığımız çok özel
ürünlerimiz var. İki yıllık periyotta
Türkiye’ye verdiğimiz hizmeti
artırmak ve bunun yanında
ihracatımızı da büyütmek gibi bir
planlama söz konusu. Avrupa’dan
gelen malzemeyi işleyip tekrar
Avrupa’ya satma durumu bizim
için çok keyif verici. İşimizi
uzmanlaştığımız alanda büyütmeyi
planlıyoruz. Önümüzdeki yıllarda
hizmet verdiğimiz nokta ve ülke
sayısını artıracağız. Çalışmalar
arasında Avrupa’nın önemli
üreticilerine buradan destek
sağlamak da bulunuyor.
37 "ARPIN ÖNÜNÜ
AÇMAYA BAŞLADIK"
Şİrİn Pancaroğlu, Türkİye'de yetİşen, dünya çapıNda
tanınan önemlİ bİr arp sanatçısı. Onu benzerlerİnden
ayıran en önemlİ özellİğİ İse arpın tanıtılması ve
yaygınlaştırılması konusunda yaptığı benzersİz
çalışmalar. 2000'de ABD'den Türkİye'ye dönen sanatçı,
arpın gİrmedİğİ bİrçok yere gİttİ, konserler verdİ.
Türkiye’de klasik müzik dinlenmiyor diye bir algı var.
Uzun yıllar yurtdışında yaşadınız. Orada durum nedir?
Hakikaten klasik müzik, elit bir kesimin müziği midir?
Zor bir soru aslında. Bir defa klasik müzik dediğimiz zaman bunu doğu ve batı diye ayırmamak gerektiğini düşünüyorum. 5-6 yıldan beri hem klasik Türk müziği hem de
klasik batı müziği çerçevesinde çalışmalar yapıyorum. Bunun dışında popüler müziklere yönelik de çalışmalarım var.
Dolayısıyla Türkiye’de çalışan bir müzisyen olarak çalışma
alanımı genişletmek ihtiyacı hissettim. Bunda meraklarımın etkili olduğu kadar Türkiye’de yaşayıp sadece klasik
“Değerli sanatçılar mesleklerine küsmüş
durumda. Çünkü sizi beğeniye taşıyacak
mekanizmalarda aksaklıklar var.”
batı müziği yapılırsa zorlanacağım düşüncesi de mevcut.
Bir orkestra, eğitim kurumu gibi bir yerde kadronuz varsa
kendinizi idame ettirebilirsiniz. Ama benim gibi tamamen
bağımsız çalışan bir müzisyen için sadece klasik batı müziği icra edip Türkiye’de konser gelirleriyle ayakta kalmak
mümkün değil maalesef. Bu, ekonomik açıdan bir gösterge.
Benim motivasyonum ekonomik kökenli olmasa da iyi ki bir-
38
den çok müzik türüne meraklıyım dediğim çok oluyor. Tabii
ki klasik müziğin dinleyici kitlesi az. Ama bir o kadar da lezzetli! Aslında iyi olan müziğin dinleyici kitlesi genelde azdır.
Neden az kişi tarafından dinleniyor iyi müzik?
Bu, hep biraz böyle oldu. Az demek “az” değil aslında.
Nicelik mi nitelik mi? Sadece Türkiye değil dünyada böyle
bir eğilim var. İnsanların daha çok tükettiği müzikler daha
gündelik oluyor. Fast food gibi düşünün. Niye dünyada
fast food bu kadar yaygın? Çünkü üretim maliyeti düşük,
hazırlanma süreci uzun değil. İnsanlar bunu niye tüketiyor? Alternatif yok mu? Var... Ama muhakkak arkasında
güçlü bir marka varlığı ile çok trendi hale geldiği için tüketiyorlar. Bu tür müzikler arasından da çok iyi örneklerin
çıkabildiğini unutmamak gerekir. İyi müzik, bir elitin malı
değildir. Şu da var: Pazar insanlara hızlı yaşamayı, yemeyi
dayatıyor. Dolayısıyla hangi müziği dinlediğinizi de biraz
pazar dayatıyor diye düşünüyorum. Eğer sosyal refahı
yüksek bir ülkede yaşıyorsanız kaliteli, iyi müzikleri destekleme işini doğrudan kültür politikalarının, mevzuatlarının içine koyuyorlar. Türkiye’de de destekleyici mekanizmalar var tabii ki. Oralardan iyi sonuçlar çıkıyor mu, bu bir
soru işareti. Ama tespitiniz doğru, klasik müziğin dinleyici
SARTEN WORLD - 2014/07
// müzik
kitlesi bellidir. Büyük sayılara ulaşmaz, böyle bir hedefi de
pek yoktur. Cumhuriyet öncesi, Osmanlı’nın son dönemlerinde klasik batı müziği dinlenmeye ve icra edilmeye
başlanmış bizde. Belli bir lezzet de oluşmuş zaman içinde.
Ciddi bir yerel kültür de var. Ama Türkiye’de bu kültürü
yukarı taşıyacak mekanizmaların eksik olduğunu düşünüyorum. Yani çok iyi işler var, çok iyi besteciler var. Ancak
bunları ortaya çıkaracak bir sürü yan sektör Türkiye’de
eksik. En basit örneği, büyük bir konserle ilgili gerçek bir
değerlendirme yazısını gazetelerde göremezsiniz.
Daha çok popüler müzik ana akım medyada yer bulabiliyor.
Evet, işte bunlar hep ekonomik ilişkiler, trendlerle ilgili.
Hepsi birbirini besliyor. Gönlünü bu yola adamış müzisyenlerin popüler olmak gibi bir gayesi genelde olmuyor.
Fakat Türkiye’de çok fazla husumet var. Çünkü çok az
sayıda insan, bu kısıtlı dinamiklerin belirlediği döngünün
içerisinden sıyrılabiliyor. Dolayısıyla çok değerli sanatçılar mesleklerine küsmüş durumda doğal olarak. Çünkü
bakıyorsunuz, ülkenin mekanizmaları çok topal. Sizi takdire ve beğeniye taşıyacak, üretmenizi sağlayacak mekanizmalarda çok ciddi aksaklıklar söz konusu. Bu Türkiye için
üzerinde durup düşünülmesi gereken bir konu. Çünkü
Türkiye’de kaynak var, fakat doğru yere kanalize olmuyor.
Özel sektör de çok ciddi kaynak sağlıyor…
Tabii somut örnekler var önümüzde. Bunlar daha çok
uluslararası olup Türkiye’de gerçekleşen etkinlikler. Ancak yerel kültüre, buranın sanatçısına, müzisyenine gerçek anlamda destek bağımsız çalışan müzisyenler için
kaynaklar yok gibi. 2007 yılında Arp Sanatı Derneği’ni
kurdum. Bunun birden çok nedeni var tabii ki. Bunlardan
biri de tüzel bir çatıya ihtiyacınız oluyor ki projeleriniz için
fon başvurusu yapabilin. Ben bir albüm yapmak istiyorum
diye bir plak şirketine gidin, neredeyse hiçbir masrafa katkıda bulunmuyorlar, zar zor basıyorlar. Bizden olan müzik üretimine hiç yatırım yok. Başbakanlık Tanıtma Fonu
gibi bir kaynak var. Kültürel çalışmalar için oldukça ciddi
kaynaklara sahip bir fon. Bizim gibi dernekler bu fona
başvurabiliyor. Ancak hibe şeklinde değil. Şunu diyorlar:
Harca, fatura et, ödeyelim. Biz Başbakanlık Tanıtma Fonu
ile proje gerçekleştirdik. Bizim gibi 2011’de daha çiçeği
burnunda sayılabilecek bir dernek için önemli de bir projeydi. Tamamen üretime dayalı, istihdam yaratan, yepyeni
bir çizgisi olan bir projeydi.
39 eğitimi Türkiye’de başlıyor. Hükümetler arası anlaşmalarla İtalyan arp hocaları ders vermek üzere Türkiye’ye
geliyor. Bu hocalar bir kuşağı tam olarak yetiştiremeden
geri gönderiliyor. Ama tabii güzel atılmış temeller bunlar.
Arpın ana vatanıyla ilgili değişik bilgiler var. Orada
netleşme var mı?
Aslında arp bütün medeniyetlerde var. Çünkü avlanmaktan esinlenerek ortaya çıkarılmış. Okun yaydan fırlatılırken çıkardığı sesten etkilenerek oluşturulmuş bir
çalgı. Dolayısıyla Mezopotamya çok önemli. Bir bolluk
simgesi olarak yer almış orada. Ortaçağda bir iktidar simgesi. Çin’de görüyorsunuz, Aztek’te var. Ama hangi tarafta daha öne çıkmışın hesabını yapmak bence mümkün
değil. Antik bir çalgı. Dolayısıyla böyle bir çalgıya anavatan tespit etmek zor. Ama Antik Yunan’ın bunu tek başına
sahiplenmesi doğru değil. Ortaçağ İslam kültürlerinde tamamen tasavvufi
bütün
bir değeri var.
“Arp
medeniyetlerde
var. Avlanmaktan
esinlenerek
ortaya çıkarılmış.
Tamamen antik
bir çalgı.”
Projeyi gerçekleştirmek adına
inanılmaz cambazlıklar yapmamız
gerekti. Veresiye çalışmamız demekti bu. Bizim gibi 50 üyesi olan bir derneğin özkaynakları ne
olabilir ki? Bu tabii bizim gibi STK’ların boynunu çok büküyor. AB fonlarına bakalım. O fonlar hibeyle işliyor ama Avrupa, kendi katma değerlerini bize dayatıyor. Bizim Avrupai olmadan önce yerel olarak kalkınmamız gerekiyor. Bu
fonlarda da bu bakış açısı eksik.
Bu topraklarda arp, nasıl bir evrim geçirmiş? Onun izini sürebildiniz mi?
1610’dan sonra çeng bu topraklarda görülmüyor, yok
oluyor. Birtakım küçük arplar, padişahlık döneminde sarayda kullanılmak üzere getiriliyor. Biz de arpın izini sürmek için dernek olarak bir rapor hazırlıyoruz. Türkiye’de
geçmişe baktığımızda en önemli arp sanatçısının merhum
Sevin Berk olduğunu görüyoruz. Benim de hocamdı. Ankara Devlet Konservatuarı kuruluyor ve o dönemde arp
Arp Sanatı Derneği’ni kurduk dediniz. Orada eğitimler de veriyor musunuz?
Ayda bir kere atölye çalışması yapıyoruz. Ama tabii burada şöyle bir sıkıntı var. Arp, çok geniş bir çalgı ailesine
sahip. Aslında arp dediğimiz zaman bir
sürü çalgıdan bahsediyoruz. Değişik ebatlarda, değişik
maliyetlerde ve değişik kültürlerde kullanılan çalgılar var.
2000 yılında ABD’den Türkiye’ye döndüğümden beri bir
şekilde çalarak epey bir iştah kabartmak bana nasip oldu.
Hiç konser yapılmamış yerlerde konserler verdim. Arpın
girmediği birçok noktaya girdim, görülmediği birçok yere
gittim. Arp çalmak isteyen insanlar oluştu bu süreçte.
Derneğin web sitesinden bize yazdılar hep. Bunlara bir
türlü arzu ettiğimiz yanıtı veremedik. Çünkü benim çaldığım çalgıların maliyeti, 20 bin dolardan başlıyor. İnsanlara bunu söyleyemiyorsunuz. Mandallı, küçük arplar var
ve 2005 yılında bunların ithalatının başlamasını sağladık.
Bir firma ilgilendi, üreticiyle bağlantı kurduk. Onlar da
Türkiye’ye getirdi. Ama yine de 3.500 Euro’luk bir maliyet var ki, Türkiye’de bu çalgıyı yaygınlaştırmak için çok
yüksek bir rakam.
“DÜNYADAKİ İLK ÇENG
ALBÜMÜ OLACAK”
HAZİRANDA ÇIKTI Sarten Ambalaj’ın destek olduğu çeng albümüm, “Çengnağme” raflarda yerini aldı.
Önemli bir çalışma. Çeng unutulmuş bir Osmanlı çalgısı, bir arp . Hakikaten kültürel bir mirasın su yüzüne çıkması gibi bir şey.
Dünyada ilk defa bir çeng albümü yayınlanmış olacak. Haziran başında albüm raflarda yerini aldı. Çeng albümü ile
yurtdışında birkaç festivale katılacağız. Fransa, İtalya ve İran’a gideceğimiz kesinleşti ve tahminim artacak.
SARTEN İLE İŞBİRLİĞİ Zeynep Oğuz ile kızının arp dersleri vesilesiyle tanıştık. Zeynep Hanım, bana yazarak eğitmen danıştı.
Daha sonra derneğimizin üyesi oldu. Çeng albümü için sponsor aradığımı elektronik bültenimi okuyarak haberdar olmuş ve
konuyu Sarten nezdinde paylaşmış. Çok güzel bir hareket tabii ki… İhtiyacı görüp seferber oldu Zeynep Hanım ve de Sarten’in
bir kültürel mirasa sahip çıkmasına, çok tekil bir işe destek olmasını sağladı. Çok müteşekkirim.
40
SARTEN WORLD - 2014/07
// müzik
İzmir’de Türk malı arp yapıldı diye haberler çıkmıştı.
Evet, işte o bizim çalışmamızla oldu. İzmir’de çok değerli bir müzisyen arkadaşım Bora Uymaz’a sürekli anlatıyordum bu konuyu. İzmir’de Levent Güleç adında çok değerli
bir kanun üreticisi olduğunu söyledi. “Ondan isteyebiliriz
arp yapmasını” dedi. Yani Bora, ön ayak oldu. İşte sivil toplum da böyle bir şey. Herkes konunun bir ayağını sahiplenip çözebiliyor. İzmir’de yerli malı bir arp üretimi gerçekleşti. Bu da maliyeti düşürdü. İlk arpı bitireli çok kısa bir
süre oldu. Yavaş yavaş siparişler gelmeye başlıyor. En son
Kosova’daydım. Onlar da batıdan alıyorlar. “Bizden alın”
dedim. Dolayısıyla çok mutlu ve heyecanlıyız bu konuda.
Arpın önünü açtığımızı sonunda hissetmeye başladık.
Peki arpla ilgilenenlerin size yazdığını söylediniz.
Arpla ilgilenen nasıl bir kitle ve profil var?
Gençler ilgileniyor. İş dünyasından da ilgi olduğunu
memnuniyetle söyleyebilirim. Mesela Coca-Cola’nın
genel müdürü Galya Molinas, amatör olarak arp çalıyor. Dernek üyelerimiz ve yönetim kurulumuzda iş
dünyasından, ETS, Ernst&Young gibi firmaların üst düzey yöneticileri bulunuyor. Ya kendileri doğrudan ya da
çocukları arp çalıyor. Yetişkinlerin bu enstrümana ilgi
duyması bence çok önemli. Yetişkin amatörlerin varlığı,
herhangi bir müziğin gelişmesi için bence çok önemli bir
olgu. Çünkü bazen gençler veya çocuklar anne baba dayatmasıyla saz çalıyorlar. Ama ağırlıklı olarak kadınlar bu
enstrümana ilgi duyuyor.
“DERNEK ENERJİMİ
YÜKSELTİYOR”
GÜNLÜK HAYAT Evliyim ve bir oğlum var. Sabah oğlumu okula bırakıyorum.
Sonrasında mutlaka sahilde yürüyüş yaparım. Çalışma hayatı zaten benim için
bundan sonra başlar. 9:30-10’a doğru da kendi çalışmalarıma geçebiliyorum.
Genelde bu çalışmalar için saat 15:00’a kadar da vaktim oluyor. Sonra oğlumu
okuldan alıp onunla ilgileniyorum. Şehir dışı ve yurtdışı konserler olduğunda da
ailemden destek istiyorum.
ZAMAN YETMİYOR Akşamları da çalışmayı seviyorum. Ancak yalıtım olmadığı
için evimde çalışamıyorum. Komşular şikayetçi oluyor. Bu da 2014’te çözmek
istediğim bir konu zira geceleri de çalışabilmem gerekiyor. Haftanın birkaç günü
derneğe geliyorum, burada çalışmalarımız oluyor. Zaman yetmiyor yani… Ama
dernek çalışmaları, kendi projelerim kadar enerjimi yükseltiyor. Bu ülkedeki
karamsarlığın panzehiri gibi benim için.
OLUMLU ETKİLENİYORUM 23,5 metrekarelik bir alanımız var. Bunu da
Beşiktaş Belediyesi’nin desteğiyle sağladık ki bunu almak kolay değildi. Ama
belediye güzel bir hizmet yapmış oldu. Bütün bunlar bana çok değerli görünüyor.
Beni olumlu etkiliyor. Birilerine dokunmak beni mutlu ediyor. Neticede popüler
olmak için yola çıkmadık. Hizmet etmek için, evet.
Atölye çalışmalarına kimler geliyor?
14 yıldır kabarttığımız iştahı doyuramamak benim
içimde bir ukde olarak kalmıştı. Ama şimdi bu ihtiyaca
cevap verebileceğiz. Ayda bir yaptığımız atölyede hiçbir ön koşul aramıyoruz. 5 yaştan 45’e kadar değişik yaş
gruplarından katılımcılarımız arpla ilk kez tanışıyor. Bu
yıl başladık çalışmalara ve güzel bir ortam oluştu. Atölyede müzikte iletişim nasıl kurulur, müzik nedir, müziğin
dili nedir gibi konuları işliyoruz. Konuları çoğaltabiliriz
de. İnsanlar severek gelmeye başladı. Başlangıçta bir
gruptu. Şimdi yetmedi, ikinci bir gruba da eğitim verdiğimiz aylar oluyor. Önümüzdeki yıl 15 günde bir atölye
yapmaya başlayacağız.
Yavaş yavaş gidip belki kurumlarda da bu çalışmaları
yapabiliriz. Çünkü iletişimi güçlendiriyor müzik. Konuşmadan müzik üzerinden nasıl iletişim kuruluyor, nasıl
beraber çalışabiliriz gibi sorulara yanıt verdiği gibi, takım
çalışmasını güçlendirecek egzersizleri de müzik doğal
olarak barındırıyor. Atatürk demiş hani, “Hayatta insana
müzik lazım değildir. Hayat müziktir” diye. Çok ilginç bence. Beden dilini okumak, geri çekilmek, gerektiğinde ileri
atılmak gibi dinamikler üzerinden bir doğaçlama atölyesi
bizimkisi. Rengarenk bir şey. Müzikle hikaye yazıyoruz.
Bizim çok hoşumuza gidiyor. Yavaş yavaş bu fikirleri geliştirecek küçük bir proje ile özel sektörün desteğini alıp
ihtiyacı olan kesimlere ulaşmayı istiyoruz. Örneğin okullarda böyle bir çalışma desteklenebilir ve çok da güzel bir
sosyal sorumluluk projesi hayata geçer. İşte böyle temel
şeyler hedeflemek gerekiyor. Türkiye’de bunlar eksik
41 ÜÇ KÜLTÜRÜ YAŞATAN KENT
"BAKÜ'DE Expo Center"a doğru yol alırken İlk olarak gözümüze
tarİhİ bİnalarla modern bİnaların bİr arada bulunması çarptı.
A
zerbaycan Cumhuriyeti’nin başkenti Bakü, Hazar Denizi’nin batı
kıyısında yer alıyor. Bakü, Kafkasların en önemli kültür ve ticaret
merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Ayrıca kent, Hazar Denizi’nin de en önemli
limanı durumunda.
Azerbaycan, bir petrol ülkesi olarak öne
çıkıyor. Petrol yatakları verimliliği açısından
Hazar Denizi’nin dünyada üçüncü sırada
olduğu söyleniyor. Nüfusun büyük çoğunluğunu Azeri Türkler oluşturuyor. Halkın
yüzde 96’sını Müslümanlar ve yüzde 4’ünü
Hıristiyanlar oluşturuyor. Sayıları az da olsa
Yahudiler de yaşıyor. Geçtiğimiz aylarda
bu ülkeye bir iş seyahati gerçekleştirdik.
Seyahatimizin amacı Bakü’de 22-24 Mayıs
42
tarihlerinde düzenlenen 20’nci Uluslararası
Gıda ve Gıda Sanayi Fuarı’nı (World Food
Azerbaijan 2014) ziyaret etmekti. THY ile
2 saat 45 dakikalık bir uçuş sonrası Bakü
Haydar Aliyev Havaalanı’na indiğimizde saatlerimiz gece yarısını gösteriyordu. Ülkeye
giriş işlemlerimizi tamamladıktan sonra havalimanından taksi ile otelimize doğru yola
çıktık.
KÜLTÜREL ZENGİNLİK
Ertesi sabah kahvaltıyı otelimizde yaptıktan sonra fuarın gerçekleştiği Expo Center’a
doğru yola çıktık. Yolda ilk olarak gözümüze
tarihi binalar ile modern binaların bir arada
bulunması çarptı. Kentte hem Sovyet döneminin hem İslam dünyasının hem de Avrupa
SARTEN WORLD - 2014/07
// 48 saatte dünya / bakü
Oxana Jelezeglo, Natalia Urum ile
birlikte Bakü’nün tarihi yapısı Kız
Kalesi’nin önünde (solda). Oxana
Jelezeglo, Sarten’in Bakü’deki
müşterilerinden Intigam Hajiyev
ile birlikte (ortada). Bakü’nün eski
yerleşim bölgesi olan Eski Şehir
(Old Street) ihtişamı ile gezilmeyi
değer bir yer (üstte).
AZERbAycan mutfağı, bizim damak tadımıza
oldukça uygun. Azeri mutfağı, çok çeşitli pilav
ve et yemekleriyle öne çıkıyor.
mimarisinin eserleri bir arada bulunuyor.
Birçok ülkeden temsilcilerin katıldığı fuara
tarım, hayvancılık, balıkçılık, süt ve süt ürünleri ile ambalaj ve paketleme gibi sektörlerden şirketler iştirak etmişti. Bu fuarı ziyaret
etmekteki temel amacımız, yeni müşteri ilişkilerimizi geliştirmekti. Ayrıca Azerbaycan
pazarındaki payımızı artırmak da hedeflerimiz arasındaydı. Burada pek çok şirket temsilcisiyle temas etme fırsatı bulduk.
EŞSİZ AZERİ MUTFAĞI
Fuar ziyaretimizi tamamladıktan sonra
akşam yemeği için müşterimizle buluştuk.
Müşterimiz bizi Azeri restoranında ağırladı. Şehir manzaralı restoranı ve lezzetli
Azeri mutfağının yemeklerini çok beğendik.
Azerbaycan mutfağı, bizim damak tadımıza
oldukça uygundu. Yoğurt, Azeri sofralarının olmazsa olmazı. Azeri mutfağı, sahip
olduğu çok çeşitli pilav ve et yemekleri ile
öne çıkıyor. Eşsiz lezzetlerin ve keyifli bir
gecenin eşlik ettiği akşam yemeğinde müşterilerimizle işbirliğimizi konuştuk. Yemeğe
ülkenin politik hareketliliğinden kültürüne
kadar uzanan geniş bir yelpazede şekillenen
sohbetimiz renk kattı. THY’nin 20:45 uçağı ile bu keyifli yolculuğumuza son vererek
İstanbul’a döndük.
KIZ KALESİ’Nİ MUTLAKA GÖRÜN
Bakü seyahatimiz sırasında Kız Kalesi’ni
de görme fırsatımız oldu. “Maiden’s Tower”
olarak da anılan Kız Kalesi, Bakü’nün sem-
bolü olmuş durumda. Kız Kalesi’nin, İstanbul’daki Kız Kulesi gibi pek çok hikayesi var.
Rivayete göre Kız Kalesi yapıldığı dönemde
Hazar Denizi’nin içindeymiş. Hazar’ın suları
küresel ısınma etkisiyle azalınca kule karada
kalmış. Kız Kalesi hakkında efsaneler arasında en yaygın olanı ise yerel bir hükümdarın
kızının kalenin terasından suya atlamasıyla
ilgili olan trajik hikayedir.
Kalenin yüksekliği 28 metre, çapı 16-16,5
metre, duvarlarının kalınlığı dip tarafta 5
metre, yukarı tarafta ise 4 metredir. Kale,
silindir biçimli asıl kaleden ve güney taraftan
ona birleşmiş olan büyük destek duvardan
oluşuyor. Sekiz kata ayrılan kalenin her katı,
taş tavanlı ve kubbeli. Kalenin XII. yüzyılın
birinci yarısında yapıldığı düşünülüyor
43 DR. TANSEL MAHMUT ŞİNAL
"İŞ"TE İSKELET SİSTEMİ
HASTALIKLARINA DİKKAT!
Çalışanların en sık yaşadığı hastalıklardan biri de kas ve
iskelet sistemindeki rahatsızlıklar... Öyle ki AB'deki çalışanların
yüzde 24'ü sırt, yüzde 22'si kas ağrılarından yakınıyor.
K
as ve iskelet sistemi hastalıkları,
neden hepimizin ortak önceliğidir? Kas ve iskelet sistemi hastalıkları, işle ilgili olarak Avrupa’da
en sık karşılaşılan rahatsızlıklardır. AB’deki çalışanların yaklaşık yüzde 24’ü
sırt ağrısından ve yüzde 22’si de kas ağrılarından yakınmaktadır. Her iki rahatsızlık
da yeni üye devletlerde daha yaygındır. Sırt
ağrısından yakınanların sayısı, çalışanların
yüzde 39’unu ve kas ağrısı şikayeti olanların
sayısı da çalışanların yüzde 36’sını oluşturmaktadır. Kas ve iskelet sistemi hastalıkları,
sadece çalışanlara kişisel rahatsızlık vermek
ve gelir kaybına sebep olmakla kalmayarak
aynı zamanda işletmeleri ve ulusal ekonomileri de etkilemektedir. Kas ve iskelet sistemi hastalıklarını konu alan 2007 Avrupa
Kampanyası’nın teması “Yükü hafiflet!” şeklinde seçilmiştir. Bu kampanya, tüm AB üye
devletleriyle EFTA ülkelerini kapsamaktadır.
HANGİ HASTALIKLARI KAPSAR ?
İşle ilgili kas ve iskelet sistemi hastalıkları
kas, eklem, tendon, bağ, sinir ve kemik gibi
vücut yapılarında ve bunlara lokalize olmuş
KAS VE İSKELET SİSTEMİNDE RAHATSIZLIĞI OLAN
ÇALIŞANLARIN YENİDEN İŞ YAŞAMINA ENTEGRE
EDİLMESİ KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR.
44
kan dolaşım sisteminde görülen, yapılan iş
ve işin yapıldığı ortamın etkisiyle gelişen ya
da alevlenen bozukluklardır. İşle ilgili kas
ve iskelet sistemi hastalıklarının birçoğu,
kümülatif rahatsızlıklardır ve uzun bir zaman boyunca yüksek ya da düşük yoğunluktaki yüklere tekrar tekrar maruz kalmanın
sonucunda ortaya çıkar. Ancak kas ve iskelet
sistemi hastalıkları, akut travmalarla da oluşabilir (Bir kaza sonucunda oluşan kırıklar
gibi). Bu hastalıklar genellikle sırt, boyun,
omuzlar ve üst uzuvları etkilemekle birlikte
alt uzuvları da etkileyebilir. Kas ve iskelet
sistemi hastalıklarının gelişiminde, fiziksel
ve biyomekanik faktörler, organizasyonel
ve psikososyal faktörler, bireysel ve kişisel
faktörler gibi çok değişik faktörler rol oynar.
Bunlar hastalığın gelişiminde tek başına rol
oynayacağı gibi çeşitli kombinasyonlar halinde de etki edebilir.
NASIL MÜCADELE ETMELİYİZ?
Kas ve iskelet sistemi hastalıklarıyla mücadele
edebilmek için entegre bir yönetim yaklaşımı
SARTEN WORLD - 2014/07
// sağlıklı yaşam
POTANSİYEL
FAKTÖRLER
NELER?
Fiziksel faktörler
• Kuvvet uygulamak (Örneğin
kaldırmak, taşımak, çekmek, itmek, araç
kullanmak gibi)
• Hareketlerin tekrarlanması
• Biçimsiz ve statik duruşlar. (Örneğin
ellerin omuz hizasından yüksekte
tutulduğu duruş biçimleri ya da uzun
süreli ayakta durmak veya oturmak)
• Araç ve yüzeylerin lokal kompresyonu
• Titreşim
• Soğuk ya da aşırı sıcak
• Kötü ışıklandırma (Örneğin kazaya
sebep olabilir)
• Yüksek gürültü düzeyleri (Örneğin
vücudun gerilmesine sebep olabilir)
Organizasyonla ilgili ve
psikososyal faktörler
gerekli. Bu yaklaşım, sadece yeni hastalıkların
önlenmesini değil aynı zamanda halihazırda
kas ve iskelet sistemi hastalıklarından şikayeti
olan çalışanların iş yerinde tutulması, rehabilitasyonu ve yeniden iş hayatına kazandırılmalarını da içermelidir. Önleyici tedbirler, kas
ve iskelet sistemi hastalıklarının gelişiminde
rol oynayabilecek tüm faktörleri göz önünde
bulundurmalı ve vücut üzerindeki toplam
yükü değerlendirmelidir. Normalde, kas ve
iskelet sistemi rahatsızlıklarına sebep olan
tek bir faktör yoktur. Problemlerin ortaya
çıkmasında rol oynayan stres, titreşim, soğuk
ve iş organizasyonu gibi çok çeşitli faktörler
bulunmaktadır.
9 KRİTİK ÖNLEM
• İş yükünün çok fazla olması,
gerçekleştirilen görevler üzerinde bir
kontrol mekanizmasının bulunmaması
ve otonomi düzeyinin düşük olması
1 Kas ve iskelet sistemi hastalıklarına • İş memnuniyetinin düşük olması
YAKALANANLARA NELER YAPILMALI?
Öncelikle rehabilitasyon olanakları sağlanmalı. Kas ve iskelet sistemi hastalıklarından
şikayeti olan ya da geçmişte bu tür hastalıklar
geçirmiş olan çalışanların, yeniden iş yaşamına entegre edilmesi de kritik önem taşıyor.
Onların işlerine devam etmelerini sağlamak
kritik önem taşıyor
9 Çalışanlarınıza uygun talimatlar verin sebep olabilecek risklerden kaçının
2 Kaçınmanın mümkün olmadığı durumlarda bu riskleri değerlendirin
• Yüksek hızda, tekrarlı, monoton
çalışma
4 Yapılan işi bireye göre uyarlayın
• Meslektaşlardan, gözetmenlerden
ve yöneticilerden yeterince destek
alınamaması
5 Değişen teknolojilere ayak uydurun
Bireysel faktörler
6 Tehlikeli olanları, güvenli olan ya da
daha az tehlikeli olanlarla değiştirin • Geçmişe yönelik sağlık öyküsü
3 Risklere kaynağında müdahale edin
7 Vücut üzerindeki yükün tamamını ele
alan tutarlı bir genel önleme politikası
geliştirin
8 Bireysel koruyucu tedbirlerden önce toplu koruyucu tedbirlere ağırlık verin
• Fiziksel kapasite
• Yaş
• Obezite
• Sigara tiryakiliği
45 BİR TEK ŞEY
G
ary Keller ve Jay Papasan’ın kaleme aldığı kitap, olağanüstü sonuçların ardındaki şaşırtıcı yalın gerçek “Bir
Tek Şey” diyor. Dikkatinizin daha az dağılmasını ve önünüzde yapacak daha az
işinizin olmasını istersiniz. Oysa günlük
e-postalar, mesajlar, tweet’ler, yazışmalar ve toplantılar önünüze birer engel
olarak çıkıp dikkatinizi dağıtır, strese
girmenize neden olur. İş ve aile hayatınızda sizden aniden talep edilen şeyler
yüzünden ikileme düşersiniz. Peki, bunun bedeli nedir? İkinci sınıf işyerleri,
zamanında yetiştirilemeyen işler, daha
az kazanç, daha az terfi ama bol miktarda stres. Keller ve Papasan, hayatınızı odakladığınız bir tek şeyi bulmanıza
yardımcı olma iddiasında.
TERS İNOVASYON
GELECEĞİ ÜRETENLER
C
hris Anderson’un kaleme aldığı,
“Geleceği Üretenler” adlı kitap
KoçSistem’in katkılarıyla Türkçeye
çevrildi. Wired Dergisi’nin editörü olan
Anderson, kitabında yeni bir sanayi
devriminin yolda olduğunun sinyallerini veriyor. “Üretim internete taşındıktan sonra artık hiçbir şey eskisi olmayacak” diyen Anderson, girişimcilik ve
inovasyonun hız kazanacağını ve pazarlara girişin önündeki engellerin ortadan kalkacağını anlatıyor. Anderson
kitapta, dijital çağın üretim merkezlerinde, süreçlerinde özetle her aşamasında yaratacağı değişimi irdeliyor.
V
ijay Govindarajan ile Chris Trimbel tarafından kaleme
alınan Ters İnovasyon adlı kitap, tüm dünyada büyük ilgi
uyandırdı. Bu kitabın Türkçe çevirisi, Modus Kitap tarafından
yayınlandı. PepsiCo Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Indria K. Nooyi’nin önsözünü yaptığı kitapta, inovasyona yepyeni
bir bakış açısı getiriyor. Kitapta yazarlar, inovasyonun bütün
dünyayı kucaklayan bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğinin altı çiziyor. Yazarlar, kitaplarında dünyadan onlarca ilham
veren ters inovasyon deneyimlerinden bolca örnek veriyor.
Kitaptan çok etkilendiğini söyleyen General Elektrik CEO’su
Jeffrey R. Immelt, “Govindarajan ve Trimble, küreselleşmenin
bir sonraki aşaması için bir taslak öneriyor” diye konuşuyor.
21. YÜZYILDA
ULUSLARARASI PAZARLAMA
C
em Kozlu, Türkiye’nin yetiştirdiği başarılı profesyonellerden biri. NCR, P&G, Komili, THY,
gibi pek çok şirkette yönetici olarak görev alan
Kozlu, Coca- Cola gibi pek çok şirkette de danışman ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaya devam ediyor. Cem Kozlu, iş dünyasında elde
ettiği bilgi ve deneyimleri kitapları aracılığıyla hay-
46
ranlarıyla paylaşıyor. Kozlu, geçtiğimiz aylarda “21.
Yüzyılda Uluslararası Pazarlama” adlı kitabın genişletilmiş ve güncellenmiş 13. baskısını yayınladı.
Yazar, bu kitabıyla uluslararası pazarlamaya yönelmiş firma yöneticilerine ve dış ticaretle ilgilenenlere uluslararası pazarlamanın temel kavramları ve
uygulaması konusunda görüşlerini aktarıyor.
SARTEN WORLD - 2014/07
// iş kitapları
CEO HAZIM KANTARCI
KARİYER VE VAROLUŞ
S
E
abancı Holding’in eski CEO’larından Hazım Kantarcı’nın “CEO
Hazım Kantarcı” adlı kitabının genişletilmiş yeni baskısı çıktı. 2000-2003
yıllarında Türkiye’nin en büyük grubu
Sabancı’yı yöneten Hazım Kantarcı,
kitabında Sabancı Topluluğu’ndaki 32
yıllık birikim ve anılarını okuyucularla
paylaşıyor. Yazar, topluluğun gelişimini
ve yükselişini, kurumsal yönetime geçiş arayışında yaşananları içeriden bir
bakış açısıyla aktarıyor. Aile şirketlerinin kurumsal yönetim sürecinerehber
olacak deneyimleri paylaşan Kantarcı,
yöneticiler için sürekli gelişimin yaşanmış örneklerini aktarıyor.
BÜYÜK YATIRIMCILAR
lma Yayınevi, İş ve Yönetim Felsefesi
Serisi’nden Daniş Navaro’nun “Kariyer ve Varoluş” adlı kitabını yayınladı. Daniş Navaro, yöneticilik yaşamının yanı sıra
deneyimlerini koçluk ve yarı zamanlı öğretim üyeliği ile genç nesillere aktaran değerli bir profesyonel. Navaro kitabında,
meslek seçimi öncesinde bulunanlar ve
kariyer yaşamlarının başlarında bulunan
yeni nesil için pek çok konuyu ele alıyor.
Çalışma hayatı ve kariyer için gençlere
felsefenin ışığında bir yol haritası sunuyor. Yazar, “Çalışma sorunu varoluşsal bir
sorundur ve insanın kendisiyle hesaplaşmasını gerektiren önemde ve uzunlukta
bir yaşam dönemini kapsar” diyor.
BİZİM ŞİRKET
T
B
ürkiye İş Bankası Yayınları Glen
Arnold’un “Büyük Yatırımcılar” adlı
kitabını okuyucuyla buluşturdu. Usta
borsacılardan yatırım derslerinin anlatıldığı kitapta, Benjamin Graham, Philip
Fisher, Warren Buffett, Carles Munger,
John Templeton, George Soros, Peter
Lynch, John Neff, Anthony, Bolton’dan
oluşan 8 para sihirbazının servet edinme konusundaki sırlarını ortaya çıkarıyor. Yazar, bu yatırımcıların başarılarını,
stratejilerini, tekniklerini ve onların deneyimlerini okurlarla paylaşıyor.
izim Şirket” adlı kitap, Dr. Sevgi Perek
tarafından yazıldı. Yazar, Türkiye’nin
ekonomik anlamda motor gücü olan aile
şirketlerinin geçmişine yolculuk ediyor.
Bu süreçte ise birçok aile şirketinin yaşadığı gerçekleri göz önüne seriyor. Altın Kitaplar tarafından yayınlanan kitap,
Türkiye’deki aile şirketleri araştırmalarını bir araya topluyor. Aile şirketlerinin
çöküş nedenleri, yeni nesil için kariyer
önerileri, aile anayasası, devir, emeklilik
ve vasiyet planlaması gibi başlıklarda da
bilgi ve tavsiyelerde bulunuyor.
OKUMA KÖŞESİ
Ünvan
Zeliha Karapınar
(Üretim planlama müdür yardımcısı)
İrem Özsürücü
(Finansman müdür yardımcısı)
Ali Kalan
(Dış ticaret operasyon uzmanı)
Aziz Yağcı
(Satınalma müdürü)
Şükran Gürten
(Muhasebe uzmanı)
Selen Tabak
(Avrupa ihracat müdür yardımcısı)
En sevdiği kitap türü
En sevdiği yazar
En son okuduğu kitap
Tavsiye ettiği kitap
Polisiye
Elif Şafak-Ahmet Ümit
Kürk Mantolu Madonna
(Sabahattin Ali)
Olasılıksız
(Adam Fawer)
Polisiye-gerilim
Jean Christophe Grange
Kinyas ve Kayra
(Hakan Günday)
Da Vinci Şifresi
(Dan Brown)
Şiir
Özdemir Asaf
Kırılmadık Bir Şey Kalmadı
(Özdemir Asaf)
Öfke Tuzağı
(Les Carter)
Kişisel gelişim
Mümin Sekman
Sunum
(Banu Gökçül)
Ya bir yol bul ya bir yol aç ya da yoldan çekil
(Mümin Sekman)
Biyografi-roman
Ayşe Kulin
Hayal
(Ayşe Kulin)
Serenad
(Zülfü Livaneli)
Polisiye-psikoloji-kişisel gelişim
Ahmet Ümit
Ustam ve Ben
(Elif Şafak)
Kukla
(Ahmet Ümit)
47 7
BÖLGE
BUTİK OTEL
tAtil mekAnı herkeS için kritik önem tAŞıyor.
biz De bu neDenle SADece yAz için Değil her
mevSim giDilebilecek, 7 Ayrı bölgeDe yer AlAn 7
butik oteli Sizler için bir ArAyA getirDik.
LİKYA RESIDENCE HOTEL
AKDENİZ / ANTALYA / KAŞ
Antik Likya’nın bölgedeki esintileri ismini vermiş bu otele.
Profesyonel ve güler yüzlü ekibi, bölgedeki en kaliteli hizmeti
sunmak için yarışıyor. Onlar her şeyi düşünürken, size tatilin
keyfini çıkarmak kalıyor. Otel politikası gereği sadece yetişkinlere
hizmet veriliyor. Gözleri yormayan taş mozaiklerle bezeli sade iç
mekanı, şık tasarımlı odalar ve SPA destekliyor.
www.likyakalkan.com
VILLAGE PARK COUNTRY
RESORT
MARMARA / İSTANBUL / BEYKOZ
Riva Deresi’nin manzarası, çam ağaçlarının kokusu, spor yaparken bir yandan
da hayvanlarınızla gönlünüzce vakit geçirebileceğiniz imkanlar sunuyor. Şömineli süitler, jakuzili ve Türk hamamlı odaları olan bu mekan, dinlenmek için ideal.
Tüm odalar farklı renkte ve detaylarla dizayn edilmiş durumda. Hepsinde özel
tasarlanmış seramik objeler, tablolar ve
el boyaması örtüler kullanılmış olması da
dikkat çekici. Village Park bünyesinde açılan Matsu SPA bedensel, zihinsel ve ruhsal arınma aromaterapi bakımları da vaat
ediyor. Shiatsu, refleksoloji, Thai ve sıcak
taş masajı, el-ayak bakımı yaptırabileceğiniz SPA’nın saunası çam ağaçlarıyla dolu
oksijen bahçesine bakıyor. Jakuzi ve Türk
hamamını da unutmayın...
www.villagepark.com.tr
48
GRIFFON BOUTIQUE
HOTEL
EGE / İZMİR / FOÇA
Yaklaşık 100 yıldır burada önce zeytinyağı fabrikası, sonra da marangozhane olarak hizmet veren binalar, aslına uygun restore edildi. Farklı konseptlere sahip odalarda tarih, günümüz konforu ile
kucaklanmış durumda. Tüm odalar taştan ve 20-30 metrekarelik
geniş bir alana sahip. Deniz sadece 200 metre uzaklıkta. Denize
girerken her an yunusları görmek mümkün. Griffon Otel’de oda,
kahvaltı hizmeti veriliyor. Alakart restoranda usta aşçıların elinden çıkan nefis Ege ve Akdeniz yemeklerini de tatmanız mümkün.
www.griffonbutikotel.com
SARTEN WORLD - 2014/07
// gezi
AKŞEMSETTİNOĞLU KONAĞI
KARADENİZ / BOLU / GÖYNÜK
Hacı Nuri Efendi tarafından 19’uncu yüzyılın sonlarında bölgenin en iyi
ustalarına inşa ettirilen Osmanlı konağı, 1993 yılında Nebiler Ailesi tarafından aslına uygun olarak restore ettirildi. Göynük’ün en büyük konağı
olma özelliği taşıyor. Haremlik ve selamlıktan oluşan konak, mimari açıdan
Göynük’teki diğer binalardan farklı olarak cumba veya benzeri çıkıntı taşımıyor. Konak, dört kattan oluşuyor. Sıcak yaz akşamlarında bahçesinde
keyifli saatler geçirilebilir, dostlarınızla bir mangal ziyafeti yaşayabilirsiniz.
Konak ayrıcı birçok film ve dizide de kullanıldı.
ÖYKÜ E Vİ CAVE HOTEL
KAR’S OTEL
KAPADOKYA / ÜRGÜP
KARADENİZ / BOLU / GÖYNÜK
Eski ismi aravan, “Şehrin durgunlaştığı yer” anlamına gelen Ayvalı
Köyü’nde, peribacaları ile şekillenmiş kaya odalarından oluşan özel bir adres. Geniş mağara odaların her biri farklı renklerin güzelliğine bürünmüş.
Jakuzili yeşil, şömineli sarı ya da beyaz balayı süiti, aileler için mavi süit,
mutfaklı kırmızı süit, kemerli turkuaz oda, eflatun deluxe oda bu mekanda
bulabileceğiniz seçenekler. Üstelik tüm odaların kendine ait terasları mevcut. Kapadokya turunun ardından zengin DVD arşivinden bir film seçip
odanızda sinema keyfi yapmanız da mümkün. www.oykuevi.com
Yaklaşık 40 yıl Rusya yönetiminde kalan Kars’ta, günümüzde de özellikle mimaride Rus izlerini görmek mümkün. Ağaçlı caddeler boyunca küçük Petersburg havasında süslü konaklar sıra sıra dizili. Sanki
Asya’nın tozlu bir köşesinde unutulup kalmış bir Çehov dekoru. O
dekoru oluşturan yapılardan biri Kar’s Otel, 2013’te yenilendi. Beyaz
bir kuğuyu andıran bir görünüm kazandı. Konsept cüretkar, iç mekan
tamamen beyazın tonlarıyla döşeli.
www.karsotel.com
MARİDİN HOTEL
GÜNEYDOĞU ANADOLU / MARDİN
Çağların yaşam izlerini taş duvarlarında taşıyan görkemli
Mardin Konağı... Muhteşem bir taş işçiliği gösterisiyle tarihi
mimarisi korunarak ince ince restore edilmiş. Tarihin ruhunu
yansıtan odalarında kendinizi o dönemlere ait hissedebilir,
konforun da tadını çıkarabilirsiniz. Hamamı, saunası ve özel
mağarada bulunan kuyu suyuyla dolu şok havuzu ise otelin
içindeki gizemli sürprizlerden.
www.maridin.com
49 "WE WANT
TO GROW
CONTROLLED"
Sarten, is the leader package company of
Turkey. The company grew 7 times in the last
10 years. It will survive its investments and
grow parallel to the package consumption
increasing. CHAIRMAN AND CEO Of The Company
Zeki Sarıbekir mentions that the growth in
the region is very important. He says that they
can be a regional PLAYER after 2020 adding
that "we want to grow controlled".
50
S
arten Package, has grown very fast in
the last 10 years. It has grown 7 times
in the last 10 years. The need of Turkey has increased in every fields. This need
has played a critical role in this growing. The
improvement of the supermarkets and the
growing of the export is going to increase the
demand for package. The Management Board President Of The Company Zeki Sarıbekir says that they are going to grow faster as
parallel to this trend.
“We have decided to make us grow by thinking all of these trends” says Sarıbekir. He
adds that they are showing all of the behaviours neede for being a great company. He says
that they have developed a strategic Project
fort he following 10 years. The first step of
this is the SAP Project. I has been realized in
June. After that, the company has been carried to its new building. Zeki Sarıbekir says that
“we believe that th environment is also very
important to become a great company and
for our workers to work better”. We have talked to Zeki Sarıbekir fort he new period, their
goals and the following 10 years.
SARTEN WORLD - 2014/07
// english summary
SUPERMARKET ERA
Sarten is a continously growing company.
We are celeberating our 42th year this year.
When Turkey is growing, we are growing
too. Especially, our thurn over has been
increased from 50 Million Dollars to 350
Million Dollars in the last 10 years. That’s;
we have grown 7 times in the last 10 years.
When we look at the export figures of Turkey, It has increased from 35 Billion Dollars
to 165 Billoin Dollars. That’s it has grown 5
times. A part of our growing is coming from
the export. Secondly, There is an important
change in the buying behaviours of Turkey
anymore.
Shopping is starting to gain importance.
When we were children, our mothers, fathers, were going to grossey stores. Today
we are going to supermarket even only for
being socialized. We have the opportunity
of buying more qualified, chepaer, more
suitable products from better, greater places by being socialized. In the old times, we
could only make shopping from the smaller
places. That’s why; we are entering supermarket era slowly. This is making us grow.
Nobody wants to waste time in the smalla
markets. We are living in a very fast era. This
era makes the need for the package more.
The package consumption in Turkey is less
than the half of the Europe, I over 3 of USA
and 1 over 4 of Japan. Briefly; since the consumption is fewer, the improvement of the
supermarkets, the growing of the exports
are increasing the demand fort he package
and we will grow more.
Later on; we have decided to change our
building. We wanted to have a building belonging to ourselves. 97 people are working
in this building. I don’t like high towers. We
searched for a building with garden. We
have been carried to this green area having
and open windov having building. There
was another firm here in the old. We had
known its owner. This building was empty
for a long time. We have been carried last
January, we are here for 6 months. We be-
lieve that the working environment is
very important fort he motivation and
the concantration of our workers. This
is a condition of being a great company.
Machinery, environment, materials and
people are very important. We are all together here. General management, administration, finance, H&R, inner selling,
outer selling, logistic, planning, buyuing
accounting departments are in the same
building.
10 YEAR STRATEGIC PLAN
We have decided to make us grow by thinking all of these trends. We had to show the
behaviours to be grown as company, not only
by making grow our production park. That’s
why, we have developed a 10 year strategic
plan. The first step of this Project was to develop our software system. We have passed
to the SAP system. Last year, on June 1st; we
had organized a kick off convention. We suceeded to pass to the live in 1 year. This was
important for us. Thanks to this; we are going
to apply contemporary management techniques more and we will be able to take our
costs and management under control more.
We believe that we will arrive 2020 better
with SAP.
51 "WE WILL DOUBLE OUR JOB IN
THE FOLLOWING THREE YEARS"
Assan food is a Kibar Holding Company. The company is a very
important player in the inner market. It makes exportation
more than 70 countries. The general manager of the company
Hakan Koçoğlu says that they will enter the new products,
new categories and new markets in the following period. "We
have a goal like doubling our job with these investments" says
Koçoğlu, adding that they have very serious growth goals.
A
ssan Food is a company of Kibar
Holding which is one of the best
– known groups of Turkey. Kibar
Holding is activating in different groups.
It has also made very serious investments
to the food sector. Assan Food is being
prepared for the attack in the following
period. The company is being prepared for
the entrance to the new categories, new
products, new markets. If everything goes
on its way, the company is aiming to double its existing job in the following three years. Hakan Koçoğlu is one of the arthitects
of this plan. He says that they had shaped
their growth strategies with his team. He
has sat down the management armchair in
the last February. He says that they have
52
a serious information accumulation and
they will apply this both in the inner market and in the outer market. Assan Food
Genaral Manager Hakan Koçoğlu has told
the Sarten World his coming to his duty
and the goals of the company as follows:
What has affected you when you accepted the offer you received from Assan
Food? How did you decide your passage
decision to Assan Food?
Kibar Holding is a great group. It has
companies which are activating in very
different areas. The holding had made
serious investments to the food sector.
We have very good and great factories in
Susurluk and İzmir. It has good jobs both
in the inner market and in the outer market. As a result; the produciton, exportation parts of the job, realization of the job
made me feel excited. It is a very institutional firm. Assan Food has serious growth
goals just like in the other companies of
Kibar Holding. These goals made me feel
very excited.
What kind of goals were these?
We have serious growth plans. We are
shaping these goals with my team. Turkey is a very big market. Assan Food has
brands called Kingtom, Oba, Colorado
and Merve. Under these brands; it has
almost 1000 products as sauce, ketchup,
mayonnaise and gravys. We also want to
SARTEN WORLD - 2014/07
// english summary
diversify our product portfolyo in the inner market. That is; we are going to add
new products to the sauce, ketchup, mayonnaise and gravy categories. While we
will serve better in the segments we are
existing in Turkey, we will also take way
toward the new segments. We will also
increase our job volume in the abroad.
Maybe everybody doesn’t know but we
are making the products of the greatest
markets of Europe. We have very broaded distribution and great volumed jobs.
We will increase these. We have also markets where we are making exportation
with our own brands. We are realizing exports in the great volumes. We are aiming
to increase our market number. We have
a goal to double our job by entering new
products, new categories and new markets in three years.
You talk about the new products. What
kind of new products are you going to
enter? Are you going to supply innovative products?
Our fundamental job is to produce sauce from tomato. Sauce is also the real raw
material of many gravy and ketchup. We
have the most productive factory of Turkey. We are producing sauce in this factory. But, besides we are also producing
tomato based products. I mean, indeed we
have a serious investment to the ketchup
and gravy side.
53 "WE ARE PLANNING
2,5 MILLION DOLLAR
INVESTMENT"
Yakup Yavuz is the manager of BP Castrol Gemlik Factory.
He is serving in the factory since BP had negotiated with
Castrol. That's why he domInates all of the details of the
factory. Yavuz says that Gemlik factory is taking place
in the first 3 establishment in the BP World. He declares
that the productivity affairs they had done are making
different themselves. He points out their assertive goals in
the meaning of the investments belonging to the following
era. He says that "we are making a 2.5 Million Dollar
expenditure plan in 2014 to increase the PRODUCTIVITY.
In which year was your factory founded?
It was founded in 1960. The first activity
context of the establishment was fuel logistic and storage. Additionallay, a metallic oil
establishment was constructed here. BP
has entered the metallic oil sector with this
establishment. Metallic oil production has
started in 1964.
What is the capacity of the factory?
Our factory is builded over a 70 Thousand metersquare area. It’s the first establishment founded in the coast side in
Gemlik. Even, the way of the factory is being contructed by PB own. Its installation
capacity is 150 Million litre since 1964. We
are using nearly 50 percent of this.
Why was Gemlik prefered fort he foundation of the establishment?
All of the companies in the fuel and metallic oil sector are in need of having boundaries to the sea and coast to control the
costs. Otherwise, you have no chance in
the competition. Most of our products are
liquid and casting. These materials are being carried with the ships. That’s why we
should be in a place where there is harbour. But, there is harbour everywhere. Being
prefered of Gemlik is about the sales of the
product which is turned from raw material into processed product. We, as Castrol
and BP, are a brand focused on especially
benzinli engine and high – tech products.
That’s why, we are selling 50 percent of our
products to Marmara Region. Consequently
Gemlik has been a suitable place for bringing
raw materials, the concentration of the market in this region and the accessibility. BP has
prefered in a kompakt and special own to the
establishment out of the industrial region. Bp
has not prefered a location in the center of
the industry because of its environmental and
secured working place sensitivenesses. Thet’s
why Gemlik has been prefered.
Hasn’t the cost of being first establishment
been high?
Absolutely; there is a % 20 difference
between the foundation of such a establishment in Gebze Organized Industry Region
and here. As a result; the infrastructure here
54
SARTEN WORLD - 2014/07
// english summary
was composed by BP own. The greatest advantage of being in the other places is that
these places have common expenditures.
For example, refining is one of them. We
have a refining belonging to us. The security
and customs clearance activities are also the
same. These are also increasing the costs.
*What were the turning points of the
factory since 1996?
Investments were realized every year to
increase the raw material storage capacity
since 1996. There had been a cooperation
with BP Mobil in 1996. It was decided fort
he establishment to be carried to the place
of Mobil in Selviburnu. BP was carried there
in the condition of leaving a core team here
in 1996. Metallic oil production had been realized in Selviburnu until 2000. BP is a very
strong brand in the subjects of enforcing metallic oil production, constructing the pipelines and infrastructure. BP had bought Castrol
working focused only on this work to enforce
metallic oil production in 2000. I was working
in Castrol in that time. There was a establishment of Castrol in the gulf. This establishment
was forgone since it had no landing pier. Our
Gemlik establishment was active had landing
pier in that times and the management has
carried all of its operations here.
What had the investments been after
being carried of the factory?
Our factory has entered a very serious
modernization process for about 1,5 year in
2000. 250 people has worked to prepare
the infrastructure of this establishment.
What has chnaged after these modernization affairs?
When BP had bought Castrol, it decided
to leave the cooperation with Mobil. Tank
area has been seriously increased to catch
the market advantage which the unification of this two brand in that period gave.
An about 70 percent growth has been realized. The dolum lines of Castrol and BP
was brought back and founded up again.
Also a technology institute has been founded in the structure of our establishment
in 2000.
55 "THE GOAL IS
TO REACH
50 MILLION EURO"
SaRten Bulgaria is the greatest local metal
package producer of Bulgaria. In the same time,
it is in the center of the growing of Sarten
World aimed to Southeast Europe. Sarten
Bulgaria Factory Manager BRANIMIR MLADENOV is
giving the signals about they will survive their
growing. He says that their greatest aim is to
reach 50 Million Euro TURNOVER in 2020.
How many meters squared area has
Sarten Bulgaria been founded over?
Sarten Bulgaria has started its operations in Bulgaria in 2002. Sarten was founded over an old konserve factory after a
reparation and bakım by Sarten. All of the
infrastructure of the establishment was
updated. The production establishmentler was developed in accordance with the
needs of production. These establishments are friendly with the environment
and ergonomic. A completely new office
56
building was constructed too. Our factory is being founded over a 22 Thousand
kilometer square area. 11 Thousand kilometer square area is left fort he production buildings, depolar and office building.
How many workers are working in your
factory? How many of them are working in the production?
210 people are working in our factory.
190 of them are working directly in the
production. Sarten Bulgaria has its own
technology department since its first foundation day. 9 expert and experienced
in their own area engineer are on duty in
this technology department. There are
services like tamir and curing in the production processes, technical supports to
the customers in the duties of these engineers.
What kind of packages are being produced in your factory?
We are producing light metal package
SARTEN WORLD - 2014/07
// english summary
for the chemical industry and food industry in Sarten Bulgaria.
What is the production capacity of
your factory per year? How much was
the capacity of the factory increased
since its foundation?
Our factory has nearly 120 Million
boxes production capacity per year. It’s
possible for us to increase our capacity
related with the labor shift number. We
have increased our capacity at least 4
times. We have done this by using new
equipments and new lines and by increasing the productivity.
What is your production volume per
year and production capacity per
day?
Last year, we have realized 72 Million
three parted boxes and 15 Million deep
boxes production. Of course, our production capacity shows changes up to
the positions of the conserve fruit and
vegetable producers who are important groups between our customers.
Our factory has also made production
more than half million boxes per day in
the high season.
You are not a company working only
export logic. You are also making
production fort the companies in Bulgaria. How many companies are you
working with in Bulgaria?
As Sarten Bulgaria, we are supplying
metal package material to 50 Bulgarian company. The greatest conserve
food producers of Bulgaria are existing
in these 50 companies.
What is the place of the packages
which Sarten is producing in the Bulgaria market?
Sarten Bulgaria is in the position of
the greatest local metal package producer of Bulgaria. There are also two
more important players in the market.
Besides, the other producers have
very little production and their market
share is very little. I can say; our greatest advantage to our opponents is
that we have product diversity, high
technology and we are focusing to the
pleasure of the customner.
57 // english summary
"WE CAN BE THE
GREATEST BLANKET
OFFICE OF THE WORLD"
Bank – On Engineering is being remembered first when press blanket
is mentioned in Turkey. The company has 70 percent of the market.
Italian Vulcan is the producer of Bank – On. It is the biggest
3rd Office of Vulcan. It has assertive growth goals. Bank – On
Engineering Marketing and Sales Manager Tamer Yenibeken is telling
that they are aiming extend their jobs in their experitse area.
Being the greatest blanket Office of Vulcan all around the World,
is existing in their plans. The company wants to be more active in
export. It will sell product to Europe in the next two years. To
increase the number of the countries and points which are göne,
is also exisiting in the agenda.
company is composed of a 4 Thousand
m2 area. We have two technical mechanical workshop. A process we call “half
production” is being realized. We are
taking the products we had imported to
a production process. Various cutting,
sizing and packaging factors with the
strip making of the blankets are being
realized. 400 blankets are being strip
makingk per day anda re being sent to
the presses. Semi finished products are
being processed anda re being marketed. Besides, our products are in need
of serious stock. Consequently; a great
wareroom and area for the processing
of the products are needed an area. We
are using every cm of the 4 Thousand m2
area.
How many customers do you have? To
which sectors do you hitap etmek?
We are serving to all of the branchs of
the press sector. In all od the branches
of the press like newspaper, magazine,
paper presses, cartoon package, constantform, tin package, plastic package we
are serving. Package is coming first for
last two years. Especially tin and plastic
package. The number of the customers
we are serving is about 900. We have 55
main and collateral dealer in produce. We
are arriving everywhere of Turkey. Turkish Republics and Arabic countries are
also taking service for two years.
What is the amount of your export?
We have representative offices about
Blanket in the European Countries. Consequently, we have export only Turkish
Republics and Arabic Countries. We are
exporting 2.000-3.000 blanket by making strips.
What is the foundation story of your
company? When and by whom was it
founded?
Bank – On Engineering was founded
by machine engineer Tacettin Varol and
electric engineer Fuat Tosun in 1994. The
first goal of the company was to give mechanical service to the web press machines
of the newspapers. Bak – On has realized
the installation of 70 percent of the newspaper press machines working on Turkey.
58
It has got the official title of the greatest
institutional company in this area. Our company, which is celeberating its 20th year, is
growing with Vulcan distributorship which
is a unforgoable factor of the web press in
addition to the mechanical service.
What is the growth of Bank – On Engineering Company today?
Today, we have a team composed of 35
people. The workshops and office of our
How many products do you have which
you are selling?
We are looking at our products as group. We have 11 distibutorships. Besides;
there are 10 different product kinds of
us which we are importing. In those products, we are not distributors. Reserve
material, chemical, ink and web units are
existed in our structure. Only under the
name of Vulcan blanket roof, there are 41
different series. It is possible for us to talk
about 100 different kinds of products.
SARTEN WORLD - 2014/07

Benzer belgeler