İşçi ve Gençlik Dernekleri Federasyonu (DİDF) - DIDF

Transkript

İşçi ve Gençlik Dernekleri Federasyonu (DİDF) - DIDF
BIR
LI K
TE
GUC
LUY
UZ
İşçi ve Gençlik Dernekleri Federasyonu (DİDF)
Isçi ve Gençlik Dernekleri Federasyonu (DIDF)
Fédération des Associations des Travailleurs et des Jeunes
310, Allée du Dragon
91000 Evry
01 60 78 70 11
www.DIDF-France.fr
Mart 2015
2
Başlarken,
Elinizdeki bu broşür, İşçi ve Gençlik Dernekleri
Federasyonu’nun (DİDF) temel amaç ve perspektifleri
hakkında bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır.
Demokratik, gönüllü ve kolektif bir işleyişe sahip olan
derneklerimizde, her üye görüş bildirme, seçme ve
seçilme hakkına sahiptir.
Her türlü milliyetçiliğe ve insanların din-ırk temelinde
bölünüp ayrıştırılmasına karşı ‘işçilerin birliği halkların
kardeşliğini’ esas alan DİDF, politik, sosyal ve kültürel
alanlarda işçilerin, gençlerin ve kadınların sorun, ihtiyaç
ve özlemleri doğrultusunda çalışmalar yürütmektedir.
Federasyonumuzun kuruluş nedenlerinden ve
başlıca uğraşlarından biri, aynı sorun, ihtiyaç ve kaderi
paylaşan insanlar arasında milliyetçi bölünmelere karşı
çıkmak, ırkçılıkla mücadele etmek oldu. Farklı etnik
ve dini kökenlere sahip olmanın asla düşmanlık ve
bölünme nedeni olamayacağından hareket eden DİDF,
politik malzeme yapılan göçmen emekçilerin, kadınların
ve gençlerin ‘politikanın aktörleri’ haline gelmesini
savunuyor.
Federasyonumuz, göçmen işçilerin, gençlerin ve
kadınların politik, sosyal ve kültürel yaşama daha aktif
katılmaları gerektiğine inanıyor.
Ortak
sorunlarımız
karşısında
çözümler
geliştirebilmek için birlikte hareket etmekten başka
yolumuz yoktur. DİDF, sizleri ortak özem ve taleplerimiz
etrafında birleşmeye ve ortak mücadele etmeye davet
ediyor.
DİDF Merkez Yönetim Kurulu
3
FRANSA İŞÇİ VE GENÇLİK DERNEKLERİ
FEDERASYONU
4
DİDF, Fransa’nın değişik bölgelerinde faaliyet yürüten
çeşitli derneklerin 2003 yılında bir araya gelmesiyle kuruldu.
Türkiyeli göçmen işçilerin, gençlerin ve kadınların siyasal
ekonomik, sosyal ve kültürel alandaki hak ve taleplerini
savunmak ve her türlü milliyetçiliğe, bölünmüşlüğe,
ayrımcılığa karşı, yerli-yabancı tüm emekçilerin birliğini
sağlamak ve ortak yaşamı savunmak amacıyla kurulun
DİDF, yıllardır politik, kültürel, ve sosyal alanda bu amaçlar
doğrultusunda
çalışmalar yürütüyor. Bugün Fransa
genelinde dernekleri bulunan DİDF, göçmenlerin dini ve
etnik kimlikleriyle tanımlanıp, içinde yaşadığı toplumdan
ayrılmasına karşı çıkmakta, hangi etnik ve dini kökenden
olursa olsun, emekçilerin, gençlerin ve kadınların ortak
ihtiyaç ve özlemleri için bir araya gelmesini savunmaktadır.
Fransa’nın ve içinde yaşadığımız toplumun bir parçası olan
Türkiyeli göçmenlerin iş, eğitim, sağlık, sosyal haklar vb.
konularda yaşadığı sorunları dikkate alan DİDF, işsizliğe, sosyal
hakların kısıtlanmasına, eğitim ve sağlık haklarının paralı
hale getirilmesine, demokratik hakların sınırlanmasına karşı
sendikalar ve çeşitli demokratik, sosyal kurumlarla birlikte
hareket etmeyi esas alarak, göçmenlerin bu hareketin etkin bir
parçası olması için uğraş vermektedir.
İşsizliğin,
eğitimsizliğin,
uyuşturucunun,
kimlik
bunalımının içine sokulan gençlerin sorun, ihtiyaç ve
özlemlerini konu alan çalışmalara özel bir ağırlık veren
Federasyonumuz, gençlerin kendi inisiyatifiyle politik, kültürel,
sosyal çalışma ve etkinlikle düzenlemesi için tüm olanaklarıyla
onlara destek vermektedir. DİDF-Gençlik olarak örgütlenen
gençliğimiz bir yandan kendi özgün talepleri için mücadele
ederken bir yandan da her yıl düzenledikleri gençlik yaz ve
kış kamplarıyla, kültür sanat aktiviteleriyle, spor turnuvalarıyla
ve kendi imkanlarıyla çıkardıkları gazete ve dergilerle gençlik
çalışmasını sürdürüyor.
Gençlerin,
kendilerine
çizilen
kaderi
değiştirebileceklerine inanan Federasyonumuz, iş, eğitim, ve
sosyal yaşamda önlerini açacak koşulların yaratılması için çaba
gösterdi. Gençlerin Fransız arkadaşlarıyla birlikte iş, eğitim ve
gelecek talebi için verdikleri mücadeleye her zaman ve tüm
imkanlarıyla destek olmaya çalıştı.
İş ve sosyal hayatta ek zorluklarla karşı karşıya olan kadınların
5
sorun ve ihtiyaçları da, Federasyonumuzun ağırlık verdiği
çalışmalardan biridir.
Kadınlar, kadın olmaktan kaynaklı sorunların yanı sıra,
ayrımcı yasalar ve uygulamalar, geldiğimiz ülkenin sosyal ve
kültürel alışkanlıkları, aile ve toplum yapısı nedeniyle farklı
sorunlara sahipler.
Başta dil problemi nedeniyle toplumsal yaşamda
kendisini ifade etmekte zorlanan, kalifiye olmadığı, meslek
ve iş programlarına tabi tutulmadığı için ucuz iş gücü olarak
kullanılan, yasalar karşısında eşit olmayan göçmen kadınların
sorunları geleneksel aile, toplum yapısı ve alışkanlıkları
nedeniyle iyice zorlaşıyor. Ayrıca yasalarla, ve değişik
uygulamalarla ayrımcılık ve dışlanma sürüyor.
Fransa’daki yaşama uyum gösteren, kendisini buradaki
yaşamın bir parçası olarak tanımlayan kadın ve genç kızların
sayısı giderek artıyor olsa da, gelenek, örf ve adet ya da din
adına, en geri ve ilkel ilişkilerin sürdürülmek istenmesinden
hala kadınlar etkileniyor.
DİDF bu özgün sorunlar karşısında göçmen kadınların iş, sosyal
ve kültürel yaşamı, Fransız ve diğer uluslardan kadınlarla birlikte
ortak sorunları için bir araya gelmesinin sağlanması savunuyor.
Federasyonumuza bağlı dernekler, göçmen emekçilerin
sosyal, kültürel gelişimi ve aydınlanması için yürütülen
faaliyetlerin de merkezi olma çabasındadır. İçinde yaşadığımız
ülkenin ilerici kültür mirasıyla buluşmayı amaçlayan bu
6
çalışmalar çerçevesinde, tiyatrodan müziğe, sinemadan
edebiyata bir çok alanda çalışmalar yapmak da, konserler,
söyleşiler, kitap günleri, sergiler vb. düzenlemektedir.
DİDF, dünya genelinde emekçileri ilgilendiren
siyasal, sosyal alandaki gelişmelere ilgi göstermeye, ezilen
kesimlerin farklı ülkelerdeki hareketleriyle olanakları ölçüsünde
dayanışmaya çalıştı.
Federasyonumuz imkanları ölçüsünde emekçilerin
nitelikli ve ilerici kültürel aktivitelerle buluşmasına özel önem
verdi. Federasyonumuzun sürdürdüğü tüm çalışmalar, işçi, genç
ve kadın üyelerinin gönüllü çabasına ve demokratik katılımına
dayanmaktadır.
İşçiler, gençler ve kadınlar olarak yaşadığımız zorlukları
ancak örgütlü mücadeleyle aşabiliriz. Bireysel çıkar ve rekabetin
körüklendiği günümüzde, genci yaşlısıyla, kadını erkeği, yerlisi
yabancısıyla ortak sorun ve talepler için dayanışmak, elele
vermekten başka bir çözüm yolumuz bulunmuyor. Bu nedenle,
Federasyonumuz ve ona bağlı derneklerimiz, bütün işçileri,
gençleri ve kadınları, ‘bölünmeye, milliyetçiliğe, ayrımcılığa
ve eşitsizliğe’ karşı yürüttüğü çalışmalara katılmaya, destek
vermeye çağırıyor.
Çünkü ortak sorunları ve aynı kaderi paylaşan değişik
uluslardan insanlar, zengin sınıfları daha da zenginleştirmek
pahasına yoksullaşmaktan, varlıklı sınıfların mutluluğu ve huzuru
pahasına sıkıntı ve huzursuzluk çekmekte; dinci-milliyetçi
çevrelerin politikaları sonucu yalnızlaşmaktan kurtulmasının tek
yolu, bölünmüşlüğe son vermekten geçiyor.
7
GÖÇ, FRANSA’DA TÜRKİYELİLER VE DİDF
Fransa’da farklı nedenlerden yaşam alanı olarak
burayı seçmiş yarım milyona yakın Türkiye kökenli göçmen
yaşıyor. Bunların ezici bir çoğunluğu işçi. Yaklaşık %25’i On
dört yaşının altında, % 18’i ise 15 ile 25 yaşı arasında ve %
35’i ise 25 ile 40 yaş arasında. Yani ortalama %80’i 40 yaşın
altında olan genç bir nüfus, ama hala içe kapalı yaşayan bir
topluluk...
Çalışmalarımızı nesnel olarak etkileyen ve dikkat çekilmesi
gereken bir diğer yön ise, Türkiye kökenlilerin Fransa’da
yaşayan göçmen ve göçmen kökenliler içerisinde çok az bir
kesimi temsil etmeleridir. Örneğin bir Almanya’nın tersine,
Fransa iki asırdır bir göçmenler ülkesi olmuş, göçmenler
ile ilişkisinin derin kökleri bulunan bir ülkedir. Fransa’nın
sömürgeci geçmişi durumu daha da derinleştiren bir
etken olmuştur. Dolayısıyla, Almanya’nın tersine burada
8
Türkiyeli göçmenlerin • %35’i 25’ile 40 yaş arasında
• % 80’i 40 yaşının altında
göçmenlikten bahsederken
akla gelen ilk olarak Türkiye
kökenliler
değil,
Arap
kökenlilerdir. Son on-onbeş
yıldır dünya ölçeğinde yaşanan
olaylar, Arap kökenliler ile Müslümanlar arasında dolaysız
bir bağ oluşmasına, ve dolayısıyla da, tüm göçmenleri
Müslümanlaştıran bir çizginin yaygınlaşmasına yol açtı.
Emekçiler için tehlikeli olan bu çizgi, Türkiye kökenlileri bir
çok boyutu ile daha fazla etkilediği de gözle görünür bir olgu
olmuştur.
Fransa’da bir çok veriye göre yaklaşık 10 milyon göçmen, ya da
göçmen kökenli vatandaş yaşıyor. Yapılan değişik araştırmalara
göre, Fransız vatandaşı olan, göçmen kökenli olup da Fransız
doğan, oturum hakkı olan ve kağıtsızlar da eklendiğinde,
Fransa’da işçi sınıfının yaklaşık üçte birini teşkil ediyor. Yalnız
bunlar içerisinde Türkiye kökenlilerin sayısı, genel emekçi
kitleye göre çok sınırlıdır.
Türkiye devletin yurtdışı teşkilatlarının verilerine göre,
Fransa’da çalışan ve işsiz olan Türkiyelilerin toplam sayısı 115
binin altındadır. Yani toplam sayıları yaklaşık yarım milyona
yakın Türkiye kökenlilerin neredeyse 300 bini (bu verilere
göre) çalışabilir nüfus içerisinde değil (nüfusun genç olması,
ailelerin kalabalık olması -INSEE verilerine göre Türkiyeli
ailelerde ortalama 3-4 çocuk var-, kadınların önemli bir kesimin
çalışmıyor olması vs.. gibi nedenler bu verilerin yaklaşık gerçeği
temsil ettiğini gösteriyor).
DİDF, Fransa’da hem Türkiye kökenlilere yönelik bir çalışma
9
yürütürken, hem de sınıf mücadelesinin bir parçası olmaya
çalışıyor.
DİDF
örgütlenmesini din ve milliyet esasına
göre yapan diğer örgütlerden farklı bir yerde duruyor.
Bizim gibi ezilen, sömürülen diğer uluslardan işçi ve
emekçilerle, Fransa işçi sınıfı ve emekçi halklarıyla
birlikte mücadele ederek sorunlarımızın çözümünü
sağlayabilir ve demokratik haklarımızı gerçekleştirebiliriz’
fikriyle yola çıkmıştır.
DİDF, başından beri hem Fransız hükümetlerinin göçmen
gerçeğini görmezlikten gelen ayrımcı politikalarına, hem de
Türk devletinin etnik, kültürel ve dini farklılıkları istismar konusu
yapan dernek vb kurumların, ayrılığı körükleyen çalışmalarına
karşı, biryandan yerli ve yabancı ayrımlarının son bulması ve
10
eşit haklar için, biryandan da yerli ve göçmen halkın hayatın
her alanında birliğini güçlendirmek için çaba gösterdi.
Bu politika ve yaklaşımını yıllar boyunca daha da netleştiren
DİDF, hem ‘dinci-milliyetçi-lobici’ hem de genel olarak Türkiye
merkezli politika yapan diğer göçmen kuruluşlardan her
alanda farklılaştı.
Kendi varoluş nedeni olarak, Türkiye kökenli
emekçilerle diğer uluslardan emekçiler arasında bir ‘köprü’
işlevi görmeyi önüne gör ev koyan DİDF, göçmenlikten kaynaklı
sorunlarda dahil olmak üzere, Türkiyeli emekçilerin sorunlarının
ancak yerli halk ve örgütlerle birlikte çözebileceğine inandı.
Göçmenlerin Entegrasyon Sorunu ve DİDF
Entegrasyon, en kısa ifadeyle, içinde yaşadığı ülke
toplumu ile çok yönlü bir bütünleşme ve o toplumun bir
parçası haline gelme sürecidir. Bunun sorunsuz olmayacağı ve
11
nispeten uzun bir süreç de gerçekleşebileceği de açıktır. Açık
olan bir diğer şey ise, bunu tek değil, iki taraflı bir istek ve çabayı
gerektirdiğidir: Göçmenlerin kendini buna kapatmaması, yerli
toplumunda buna açık olması, entegrasyon açısından gerekli
koşul ve olanakların sunulması, başlıca ön koşulardır.
Pembe tablo yok...
Göçmenlerin yerli halkla yakınlaşması ve toplumsal
yaşama katılım noktasında bir ilerleme sağlanmış olmasına
karşın, bunun henüz olması gerekenin gerisinde olduğunu
belirtmeliyiz. Bu durum sadece dil yetersizliğine sahip birinci
kuşak için değil burada yetişmiş kuşağın azımsanmayacak bir
kesiminin de aynı boyut da olmasa da geçerlidir. ’Getto türü’
yerler başta olmak üzere ‘içe kapalı kültürel yaşam ve ilişkiler’
de bir zayıflama ve değişim olsa da, bu sorun henüz kırılabilmiş
aşılabilmiş değil. Hatta, son yıllarda göçmenlerin daha çok
‘etnik ve İslami kimlikle tanımlanmaları ve ilgili ilgisiz bir çok
konuda ‘günah keçisi’ haline getirilmesi sonucu, karşılıklı olarak
önyargılarda bir artıştan ve en azından göçmenlerin belli
kesimleri içerisinde ‘içe kapanma’ eğiliminde bir güçlenmeden
söz etmek mümkün.
Diğer taraftan entegrasyon alanındaki sorunların,
sadece kültürel boyuta indirgenemeyeceği açık. Entegrasyon
açısından oldukça önem taşıyan göçmen çocukların eğitimi
alanında yaşanan sorunları belirtmek lazım. Buna, göçmenlere
yansıması çok daha fazla olan işsizlik, yoksulluk, ve konut
12
alanında yaşanan, sosyal-kültürel yaşamı ve ilişkileri büyük
ölçüde belirleyen sorunları da eklemeliyiz!
Biz ‘entegrasyon alanında yaşanan sorunların çözümü
bir yana, yerli halkla göçmenler arasına daha kalın duvarlar
örmeye, karşılıklı önyargıları ve güvensizliği kışkırtmaya hizmet
eden bu kirli propagandaya son verilmelidir’ diyoruz. Bugün
göçmenlerin yerli halkla kaynaşması açısında ihtiyaç olan
şey, bu tarz kirli propaganda değil, sorunların çözümüne,
entegrasyonun teşvikine hizmet edecek politikaların gündeme
getirilmesi, göçmen politikalarının ihtiyaca uygun olarak
yeniden düzenlenmesidir.
Biz entegrasyonun teşviki ve başarısı açısından, başka
şeylerin yanı sıra, yaşam merkezi Fransa olan herkese vatandaşlık
hakkı tanınmasını ; başta kadınlar olmak üzere göçmenlerin
dil öğrenebilmeleri için ihtiyacı karşılayabilecek düzeyde kurs
ve olanak sunulmasını, göçmenlerin buradaki kültürel-sosyal
hayata katılımlarının teşvik edilmesini, kreşlerden başlayarak,
eğitim alanındaki sorunlara köklü çözümler getirilmesini,
ayrımcı uygulamalara son verilmesini savunuyoruz.
13
TÜRKİYE DEVLETİ VE GÖÇMENLER
Türk devlet politikası, göçmen kitleyle uzun yıllar
sadece önemli bir ‘döviz kaynağı’ olma yönüyle ilgilendi.
Türkiyeli göçmenlerinin ve çocuklarının yaşadıkları
sorunlar ve bunların çözümü (-istismarın ötesine de-)
ne resmi kurumların nede aynı doğrultuda faaliyet
yürüten ‘milliyetçi’, ‘din istismarcısı’ akım ve çevrelerin
gündemi oldu. Zamanla ‘vatana, millete, devlete bağlılık’
propagandasının yerini, ‘dilinizi, kimliğinizi, benliğinizi,
kültürünüzü unutmayın !’, ‘Türk toplumu olarak kendi
14
aramızda kenetlenelim ‘çağrıları almaya başladı. Entegrasyon
savunuluyor gösterilmeye çalışıldı. Zamanla, ‘entegrasyon
savunusunun’ yanına ‘Türk toplumunun en geniş birliğini
sağlamak’ üzere, konsolosluğun ve bizatihi Milli Güvenlik
Kurulunun himayesinde, milliyetçilerden din istismarcılarına
ve lobicisine kadar bir çok örgüt ve çevrenin bir araya geldiğigetirildiği platformlar oluşturuldu.
Bir madalyonun iki yüzü
Entegrasyonun, dini ve milli farklılıklar üzerine
oturtulmuş bir politika ile bir arada savunulması tam bir iki
yüzlülüktür. Bu, kendi içinde çelişen ve en küçük bir tutarlılığı
olmayan bir politikadır. Bir yandan , ‘kimliğimizi, benliğimizi,
kültürümüzü koruyalım’ şiarı edinilecek ama öte yandan da
‘içe kapalı bir yaşama’ karşı çıkılacak ve kaynaşma savunulacak
! Bu mümkünmüdür ?
Göçmenleri dışlayan ayrımcı politikalarla, ‘etnik, kültüreldinsel kimliğe’ dayalı politikalar, aslında aynı madalyonun iki
yüzü durumundadır.
Sınırlar içerisinde sosyal bir gerçeklik olarak ‘çok
kültürlülük ‘ten söz etmek mümkündür. Bu alandaki farklılıklar
konusunda gerekli hoşgörü ve anlayışın gösterilmesinin, bunun
bir zenginlik olarak görülüp değerlendirilmesinin gerektiği
açıktır. Ancak sözü edilen çevrelerin aslında entegrasyon
diye savundukları, içinde yaşanılan toplumla çok yönlü olarak
15
yakınlaşma ve süreç içerisinde kaynaşma değil’ etnik kültürel
ilişkileri kendi içinde süren ve gettolaşmayı öngören topluluklar
arası ilişkidir. Bu ise entegrasyon değil paralel yaşam yada
paralel toplum savunuculuğudur.
Farklılıkları değil, ortak yanları öne çıkarmalıyız
Türkiye kökenli göçmenlerin etnik kimliklerini, dini
duygularını politik istismar konusu yapanlar, göçmenlerin
bugünü ve geleceğini de karartmaya hizmet ediyorlar. ‘Etnik
ve dinsel kimlik’ üzerinden savunulan politikaların göçmen
işçiler ve çocukları açısından anlamı : Daha fazla kendi içine
kapanma ve yerli halkla araya duvar örme, daha fazla dışlanma
ve ayrımcı politikalara muhatap olma, daha geri sosyal sosyalkültürel ilişkilere, daha kötü çalışma ve yaşam koşullarına ve
daha kalitesiz eğitime mahkum olmak demektir.
DİDF ; hangi gerekçe ve görünüm arkasında olursa olsun
‘etnik ve dini farklılıklar’ üzerinden politika yapılmasına kesin
bir biçimde karşı çıkıyor: Bunu, gerici-milliyetçi ve bölücü bir
çaba olarak mahkum ediyor. Türkiye kökenli göçmenleri, kendi
geleceklerinin de karartılması demek olan bu politikalara prim
vermemeye, içinde yaşadığı toplumla gerçek bir kaynaşma
için daha bilinçli ve yoğun bir çaba içerisinde olmaya çağırıyor.
DİDF ; ‘İçe kapanmak yerine, bu toplumun dilini, kültürünü,
olumlu olan her şeyini öğrenmek-tanımak, benimsemek ve
paylaşmak, bu ülkenin sosyal-kültürel ve siyasal yaşamına daha
etkin bir tarzda katılmak için, çaba gösteriyor !
16
Göçmenlerle yerli halk arasındaki bölünmüşlükten ve
önyargılardan çok yönlü çıkar sağlayan çevreler, politikalarını
etnik-kültürel farklılıklar üzerine kurarken, lafta değil gerçekte
entegrasyondan, kaynaşmadan yana olanlarda tersinden, ortak
yanları öne çıkarmak, girişimlerini-çabalarını bunun üzerinden
yükseltmek zorundadırlar. Fransız toplumu gibi göçmenlerde
sosyal kültürel açıdan homojen bir bütün değildirler. Göçmen
ve yerli işçilerin-gençlerin, çalışma yaşamından günlük
ilişkilere, eğitim alanına kadar sosyal ve kültürel hayatın bir çok
alanında, mensubu oldukları ‘etnik ve dini kimlikle bağlantılı
farklılıklardan çok daha fazla şeyi paylaştıkları ; sadece ortak
sorun ve endişelere değil, aynı zamanda ortak çıkar ve taleplere
de sahip oldukları açıktır.
Ortak yaşamın üzerinden yükseleceği temel, insanların
iradesi dışında mevcut olan ve zaman içerisinde değişmesi
kaçınılmaz olan farklılıklar değil, etnik, dinsel ve veya kültürel
kökeni ne olursa olsun, insanların toplumsal yaşam içerisindeki
konumları, ortak sorun ihtiyaç ve özlemleri paylaşıyor
olmalarıdır. İşyerlerinde, okullarda, semtlerde objektif olarak
var olan bu ortak zemin, atılacak adımlarla, kurulacak ilişki
ve diyaloglarla tamamlanırsa, kimi farklılıklar bir ‘sorun’
olmaktan çıkacak, ortak değerler belirleyici hale gelecektir.
Ve biz, önyargıları, bölünmüşlüğü kışkırtma çabalarının boşa
çıkarılması, sürecin göçmenlerle yerli halkın çok yönlü olarak
yakınlaşması ve giderek kaynaşması yönünde ilerlemesinde,
bunun tayin edici olduğuna inanıyoruz.
17
GÖÇMEN ÇOCUKLARIN EĞİTİM VE GELECEK SORUNLARI
Gerek aile birleşimi gerekse de doğumlar nedeniyle,
70’li ve 80’li yıllardan itibaren göçmen çocuk ve gençlerin
sayısında yoğun bir artış yaşandı. Göç realitesini, onun
ortaya çıkardığı ihtiyaçları görmezden gelen siyasiler,
göçmen çocuklarının sorun ve ihtiyaçlarına cevap verecek
bir yaklaşım içine girmediler. Burada doğup büyüyen bu
gençler çoğunlukla ‘yabancı’ olarak, ana babalarına çizilen
kaderle baş başa bırakıldılar.
Çoğunlukla eğitimde başarısızlık, krimanilize, işsizlik
vb sorunlarla birlikte anılan göçmen gençler, içinde
bulundukları toplumsal koşullar görmezden gelinerek,
tehdit ve yasaklarla ‘terbiye’ edilmeye çalışıldılar. Öyle ki kimi
partiler ve medya organları işi, onların yaşadığı sorunları,
18
dini, etnik ve kültürel değerlerle açıklamaya kadar götürdü.
Göçmen çocuk ve gençlerin bugün eğitim düzeyi ve
gelecek şansı açısından çok ciddi sorunlarla yüz yüze oldukları
biliniyor ve herkes tarafından dile getiriliyor. Ancak bunların
nedenleri ve çözümleri konusunda gerekli ve gerçekçi adımlar
neredeyse yok gibi.
Federasyonumuz bu konuda, göçmen çocuklarının
eğitim alanında yaşadığı sorunlarla ilgili iki temel nokta
üzerinde durmaktadır : İlki, Fransa’da eğitim sisteminde yaşanan
yetersizlikler, ikincisi ise göçmen çocukların ihtiyaçlarını hesaba
katan destekleyici bir programın olmayışı. DİDF, tüm Türkiye
kökenli göçmen emekçileri, eğitimin yetersizlikleri konusunda
aynı sorunu yaşayan Fransız velilerle dayanışma içerisine
girerek, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak için Okul Aile
Birliklerinde daha aktif yer almaya çağırıyor.
19
DİDF 2014 KONGRE KARARLARI
Fransa’da yaşayan Türkiyeli göçmenlerin ve Türkiye
kökenli emekçilerin bulundukları ülkede seçme ve seçilme
hakkının önündeki engellerin kaldırılmasını istemektedir.
On yıllardan buyana Fransa’da yaşadığı ve çalıştığı halde,
bırakalım genel seçimleri, bulunduğu yerleşim biriminin
belediye yönetimini belirlemeye bile katılamamak, medeni
demokratik bir haktan mahrum bırakılmak demektir.
DİDF, tüm Türkiye kökenli emekçileri, esas olarak bu hakkın
kazanılması, Fransa’da eşit sosyal ve siyasal hakların elde
edilmesi için mücadeleye vermektedir.
DİDF kuruluşundan itibaren öteki benzer örgüt ve
kurumlardan farklılaşan bir platforma sahip oldu. Başlangıçta
20
farklı sebep ve özlemlerle bu ülkeye göç etmiş olmasına karşın,
buradaki Türkiyeli emekçilerin bir zaman sonra artık burada
kalıcı hale geldiklerini gerçeği ortadadır. DİDF tüm çalışmasını
bu perspektiften hareketle planlıyor.
Bunun en başta gelen anlamı, Fransa’da yaşayan ve çalışan
Türkiye kökenli işçi ve gencin, bu ülkenin emekçileriyle aynı
kaderi paylaşması, benzer sorun ve taleplere sahip olmasıdır.
Böyle bir durumda ortak emekçi örgütlerinde birleşmek,
sendikal ve siyasal düzeyde çok yakın bir işbirliği içerisinde
bulunmak kaçınılmazdır.
21
Gençlik
Her toplumun genç kesimi daha canlı, dinamik, atılgan,
fedakar olanıdır. Her bir kişinin yaşamında en derin izleri
bırakan ve hem kendine, hem de içinde yaşadığı topluma en
yararlı olduğu dönem kuşkusuz ki gençlik çağlarıdır.
DİDF, “gelecek gençliğindir” şiarıyla hareket ederek, gençlere
her alanda daha çok inisiyatif ve sorumluluk tanınmasını, tüm
çalışmalarına yol gösteren bir prensip olarak kabul ediyor.
DİDF, burada yaşayan Türkiye kökenli gençlere dayatılan
bedelli askerlik gibi uygulamalara son verilmesini savunuyor.
22
Türkiye’nin demokrasi güçleriyle dayanışma
Fransa’da ve değişik Avrupa ülkelerinde yaşayan
milyonlarca Türkiye kökenli emekçi, genç ve göçmen var. Ve
bunların, içinden çıkıp geldikleri toplumla ve Türkiye ile hala
özel bir bağları da var olmaya devam ediyor.
Türkiye’de olup biten her gelişme bizi de bir miktar ilgilendiriyor.
En azından, dünyanın başka herhangi bir ülkesinde
yaşananlardan daha farklı bir gözle ve ilgiyle izliyoruz.
Fransa’da yaşayan Türkiye kökenli işçiler ve gençler, gerici,
otoriter, zalim siyasi iktidarlara karşı, Türkiye’nin demokrasi
ve ilerleme güçleriyle dayanışmalarını ifade etmişlerdir. DİDF,
aynı duyguları sahiplenmekte ve önümüzdeki dönemde de
Türk ve Kürt halklarının demokrasi ve özgürlük mücadelesiyle
dayanışma içerisinde olmayı, Fransız sınıf kardeşlerimizi ve
ilerici demokratik çevrelerinin dayanışmanın bir parçası olması
için mücadele yürütüyor.
23
Kadın
Her toplulukta olduğu gibi bizim Federasyon olarak
içerisinde çalışma yaptığımız toplumun da yaklaşık yarısını
kadınlar teşkil etmektedir. Fransa’daki Türkiye kökenliler ve
göçmenlerin azımsanmayacak bir bölümü çeşitli fabrikalarda,
atölyelerde, çoğunlukla da ücreti düşük, güvencesi olmayan, en
kötü işlerde çalışan emekçi kadınlardır. Bir kısmı da şu veya bu
nedenle üretim dışında tutulup evdeki emeği yok sayılanlardır.
Biz İşçi ve Gençlik Dernekleri Federasyonu olarak emekçiler
arasında ırk, milliyet, din gibi ayırımlara karşı olduğumuz gibi,
insanların cins temelinde bölünüp ayırıma tabii tutulmasına da
karşıyız.
24
İşçi ve Gençlik Dernekleri Federasyonu (DİDF)
Fédération des Associations des Travailleurs et des Jeunes
310, Allée du Dragon
91000 Evry
www.DIDF-France.fr