Nükleer santral istemiyoruz
Transkript
Nükleer santral istemiyoruz
YIL: 1 SAYI: 109 20 YKR 28 NÝSAN 2006 CUMA ‘Hey Tekstil’in temeli atýldý “Hey Tekstil” Hacýbektaþ'a yapmayý planladýðý tekstil fabrikasýnýn temelini attý. Çilehane'nin karþýsýna yapýlmasý düþünülen fabrikanýn temel harfiyat çalýþmalarý devam ediyor. Hey Tekstil'in sahibi Süreyya Bektaþ'ýn Hacýbektaþ'a yaptýrdýðý fabrikada 500 kiþinin çalýþacaðý bildirildi. Þakir Þenol [email protected] Çadýr Toplumu Çadýr zorunlu hallerde insanlarýn sýðýnmasý için uydurduklarý bir sýðýnma yeridir. Bað ve bahçelerimizde güneþten korunmak için yapýlan gölgeliðe de alaçýk deriz. Son günlerde pazar yerimizde, çadýr görüntülerinden kurtuluyoruz þükür. Ancak bu gidiþle düðün ve cenazelerimizde kurulan çadýr geleneðinden zor kurtulacaðýz gibi.Çadýr kurulmasýndan sonra ses cihazlarý ve elektronik metalik müzik kurulur.Ýnsan kulaðý ve ruhuna kast edercesine hiçbir ses ölçümüne gerek duyulmadan çalgý alemi baþlar. Hollanda tarafýndan her yýl geleneksel olarak düzenlenen ve her yýl farklý bir ülkede yapýlan “Dünya Çocuk Festivali” nin bu yýl Nevþehir'in Ürgüp Ýlçesi'nde gerçekleþtirileceði bildirildi. Alçýsý ihraç ediliyor ‘Nükleer santral istemiyoruz’ Çernobil faciasýnýn 20. yýl dönümünde Anýtpark’ ta toplanan Nükleer Karþýtý Platform, oluþturduðu insan zinciriyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlýðý önüne sloganlar eþliðinde yürüdü. Alman milletvekili Nevþehir'de 'Hayvanlar eðlence unsuru olamaz' Alevi Örgütleri ve Törenler Yüzyýllardýr halka siyasal nedenlerle oluþturulan zihinsel alt yapý bu tür romanlarýn pazarlanmasý için uygun bir zemin sunmaktadýr. Yazarlarýmýza da Batýlý yazarlarýn yazdýðý bazý romanlardan bazý bölümleri tercüme ederek yazmak kalmaktadýr. Türkiye ile baðýntýsýný ise aralara koyduklarý tasavvufi kimi söz ve þiir parçalarý ile kapatmaya çalýþmaktadýrlar. Asýl acý ve düþündürücü olan ise hangi koþullarda ve ne için yazýldýðý belli olan bu çalýþmalarý kimi bilimsel eserlerin Bektaþiliði Türkiye'nin en önemli el sanatlarý merkezlerinden biri olan Nevþehir'in Avanos Ýlçesi'nde alçý kalýplarla yöre topraðýndan yapýlan çanak tavuk ve horozlar çok sayýda ülkeye ihraç ediliyor. Almanya Hýristiyan Demokrat Partisi Milletvekili ve Hukuk Ýþleri sözcüsü Jürgen Gehb, Nevþehir'e gelerek, Almanya Baþbakaný Merkel'in Türkiye'ye bakýþ açýsýnýn dostça olduðunu belirtti. Mustafa Özcivan 1992 yýlýndan beri alevi örgütlenmelerinin içerisindeyim, 2 Temmuz 1993te Pirsultan Abdal Anma Etkinlikleri anýnda Sivas’ta gerici ve cumhuriyet karþýtý yobazlarca 37 can yakýlarak katledilmiþ, buna tepki olarak aleviler dernek ve vakýf düzeyinde yurt içinde ve yurt dýþýnda örgütlenmeleri yogunluk kazanmýþtý. Ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen karanlýk güçler Alevileri provake etmek için mart 1995 te tekrar düðmeye bastýlar ve gazi mahallesinde ve Ümraniye de meydana gelen olaylarda onlarca alevi yurttaþýmýz hayatýný kaybetmiþtir. Geleneksel Çocuk Festivali deðerlendirmek için kaynak olarak kullanýlmasýdýr. Cumhuriyetten kýsa süre önce ve ondan sonra kaleme alýnan bu çalýþmalarýn hedef tahtasýnda sadece Aleviliðin olduðunu söylemek zordur. Aslýnda bu tür çalýþmalarla en savunmasýz durumda olan Bektaþilik örnek gösterilerek diðer tarikatlar Ortodoks Ýslam’a çekilmeye çalýþýlmaktadýr. 22 Nisan'da oynanan derbi maçý sonrasý herkes Fenerbahçe'nin Galatasaray'ý nasýl yendiðini konuþtu, tartýþtý. Ama hiç kimse Fenerbahçe Þükrü Saraçoðlu Stadý'nda dolaþtýrýlan 'hindi'yi ve ona yapýlan eziyeti fark etmedi ve tepki de göstermedi. Doðayý ve Hayvanlarý Koruma Derneði (DOHAYKO) maç sonrasý yaþanan bu olayda, hayvana uygulanan fiziksel eziyeti ve hayvanýn bir eðlence unsuru olarak kullanýlmasýný kýnadý. BEKTAÞ ECZANESÝ Ecz. Tel: 441 31 39 Ev Tel: 441 30 39 2 GÖRÜÞLER Þakir Þenol 28 Nisan 2006 Cuma Mustafa Özcivan Alevi Örgütleri ve Törenler Ýnþaat Mühendisi [email protected] [email protected] Çadýr Toplumu Çadýr zorunlu hallerde insanlarýn sýðýnmasý için uydurduklarý bir sýðýnma yeridir. Bað ve bahçelerimizde güneþten korunmak için yapýlan gölgeliðe de alaçýk deriz. Son günlerde pazar yerimizde, çadýr görüntülerinden kurtuluyoruz þükür. Ancak bu gidiþle düðün ve cenazelerimizde kurulan çadýr geleneðinden zor kurtulacaðýz gibi.Çadýr kurulmasýndan sonra ses cihazlarý ve elektronik metalik müzik kurulur.Ýnsan kulaðý ve ruhuna kast edercesine hiçbir ses ölçümüne gerek duyulmadan çalgý alemi baþlar. Düðün iki kiþiye noldu deli komþuya misali ilgili ilgisiz herkes oynamaya baþlar. Aðlayamadýðýmýzdan mý güleriz bilinmez; üç gün boyunca sanki herkes senin dinlediðin müziði dinlemek ve zevk almak zorunda gibi müzik iþkencesine ve sýnavýna tutuluruz. Oysa, çevreyi müziðinle kirletmeden elektronik aletler kullanýlmadan ince saz icra edilse ve de ara sýra davul zurna peþrevi dinlesek uzaktan. (geçen yýl ayný konuya deðinmiþ ve bir sonuç alamamýþtým) Küçük bir kent olan ilimizde irili ufaklý kurulan gençlerin devam ettiði kafeler vardýr. Sanki gidilebilecek baþka yer varmýþ gibi gençler bu mekanlara takýlýrlar. Ancak , gel gör ki bu mekanlarda canlý müzik yapmak fermana mahsustur. Kimine her gün ziyarete gidilirdi kolluk güçlerince , kimine de ara sýra uðranýrdý. Þimdi yeni yasa gereði bu tür kafelere izin ve ruhsat iþleri yerel yönetimlerin tasarrufuna verildi. Denetleme iþi de belediyelerin . Bu iþletmeler pastane ruhsatý ile iþletiliyorlar.Yasa gereði , pastanelerde müzik yapma izne tabi.O zaman bu iþletmelere kafe ruhsatý verilsin dendiðinde kabul görmez. Yaptýðýn müziðin yüksekliði ölçülür. Çevreden þikayet var denilir.(Baba, bir hýrsýz tuttum ; getir gelsin gelmiyor, býrak gitsin ,gitmiyor )misali kedi fare oyunu oynanýr kafe sahipleriyle. Ancak görülen o ki deðiþen bir þey yok.Turizmden nemalanmayý düþünürüz. öðrencilerinden nemalanmayý düþünürüz de öðrenci ve turizm kenti nasýl olur ona kafa yormayýz.Siz hiç Konya Mevlana Müzesi çevresinde devasa rekli naylon çadýrlar gördünüz mü ? Siz hiç Kayseri ‘nin büyük meydanlarýnda devasa büyüklükte çevreyi kirleten çadýrlar gördünüz mü?Beðenelim, beðenmeyelim bütün yollarýn O meydana çýktýðý( Cacabey )meydanýna çýktýðý küçük bir kentte sanki mecburmuþ gibi senede birkaç kez çevre hiç düþünülmeden çadýrlar kurulur. Biz bu meydaný hazýr bulmadýk arkadaþlar. Uzun yýllar süren zorlu istimlak çalýþmalarýyla o meydan oluþtu. Kamu Çalýþanlarýnýn Cacabey Meydaný’nda yeni saðlýk yasasýyla ilgili olarak halk oylamasý yapmak için bir metre kare büyüklüðündeki masaya ve yarým metre küplük bir oy sandýðýna tahammül edemeyenler nasýl oluyor da böyle si alaca bulaca çirkin çadýrlarý göremiyorlar.( Tekel binasý ve yanýndaki köy garajý ya da stadyum çevresi bomboþ bir alan isterseniz bir ay kurulu dursun tüm çadýrcýlar)Bu günlerde çocuklara yönelik bir sirkin reklamýný bütün büyük kaldýrýmlarda görüyoruz. Kentimizin ilan , afiþ bilbordlarý neden kullandýrýlmaz da her cadde sirk afiþleriyle donatýlýr?) Velhasýlý el kelam böylesi asfaltlarý bozuk çevresi kirli bir kente ne yerli , yabancý turist istekli gelir ne de üniversite öðrencisi… 1992 yýlýndan beri alevi örgütlenmelerinin içerisindeyim, 2 Temmuz 1993te Pirsultan Abdal Anma Etkinlikleri anýnda Sivas’ta gerici ve cumhuriyet karþýtý yobazlarca 37 can yakýlarak katledilmiþ, buna tepki olarak aleviler dernek ve vakýf düzeyinde yurt içinde ve yurt dýþýnda örgütlenmeleri yogunluk kazanmýþtý. Ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen karanlýk güçler Alevileri provake etmek için mart 1995 te tekrar düðmeye bastýlar ve gazi mahallesinde ve Ümraniye de meydana gelen olaylarda onlarca alevi yurttaþýmýz hayatýný kaybetmiþtir. Bütün bu oyunlara raðmen alevi toplumu sað duyulu davranarak sükunetini korumuþtur. Yýl 2006 aradan on yýlý aþkýn süre geçti aleviler ilk örgütlü toplantýyý 1994 yýlýnda Þahkulu dergahýnda gerçekleþtirmiþlerdi. (hakka yürüyenleri saygý ile anýyorum) Kimler yoktu ki; Mahzuni Þerif, Ali Doðan, Arif Sað, Alirýza Gülçiçek, Musa Eroðlu, Murtaza Demir, Cemal Þener, Ýrfan Çetinkaya, Derviþ Tur, Lütfi Kaleli, Ali Yýldýrým, Selaattin Özel, Necdet Yýldýrým, Yaþar Yýlmaz ve isimlerini sayamadýðým onlarca arkadaþ, dost. O tarihte 40 kiþi ile ALEVÝ BEKTAÞÝ TEMSÝLCÝLER MECLÝSÝ’ni oluþturduk. O kýrk kiþiden kaçý hayatta, kaçý aktif dernekçiliði sürdürüyor, beklivde bir elin parmaklarý kadar... N için böyle bir örgütlenmeye ihtiyaç duyulmuþtu? Alevi toplumu yüzyýllardýr ezilmiþliðin, horlanmýþlýðýn, yok sayýlmanýn, toplum üzerindeki yýlðýnlýðýn ve ölü topraðýnýn atýlmasý gerekiyordu. Alevilerin kendilerini anlatmalarý gerekiyordu ve bu kültürün Anadolu topraklarýnda yani kendi doðduðu topraklarda özgürce yaþamasý ve yaþatýlmasý gerekiyordu. Onun içinde örgütlenme gerekiyordu. Aleviler hiçbir zaman din bezirganlarý gibi inançlarýný siyasete ve ticarete alet etmediler. (örneðini Birlik Partisi ve Barýþ Partisi’nde gösterdiler) Hiçbir alevi örgütlülüðü ülke bütünlüðüne zarar verecek eylemin içine girmedi, hiçbir alevi örgütlülüðü ülkesinin ve ulusunun bölünmesine yönelik hareket etmedi, aleviler hiçbir zaman inançlarýný üst kimlik olarak kullanmadý. Alevi örgütleri taleplerini ilk kez 16 Aðustos 1994’te Hacýbektaþ Veli anma törenlerinde (Sivas olaylarýndan bir yýl sonra) dile getirdiler. Konuþmacý sayýn Lütfi Kaleli idi ve nasýl bir baský altýnda konuþma yaptýgýný kendisi daha iyi bilir, o baský ki devletten geliyordu. Kürsüden bir an önce inmesi için neredeyse mikrofona müdahale ettiler ve konuþma metnini elimizden aldýlar. düþünün ki bu olaylar yanan insanlar bizlerden olduðu halde ve Hacýbektaþ ta meydana geliyor (Buradan 1980 öncesi anma törenlerini düzenleyenlerin hangi zor þartlarda nasýl bir baskýya karþý maddi olanaksýzlýklar içinde direnerek ve aksatmadan organize ettiklerini ve bugünkü rahatlýðýn o günkü mücadelelerin sonucu olduðunu düþünerek o dönemde emeði geçenleri bir kez daha kutluyor onlara saygý duyuyorum). 1997 yýlýna kadar olan iki yýllýk süreçte anma komitesi ve alevi örgütleri arasýnda ilke bazýnda bazý anlaþmazlýklar oldu ancak iliþki hiçbir zaman kopmadý karþýlýklý konuþmalar ve tartýþmalar doðrunun tek olduðunu gösterdi hiç kimse ön yargýlý olmadý,hiç kimsede Alevileri bölücülükle suçlamadý hiç kimse en iyi alevi benim demedi aleviler kendi inanç merkezinde taleplerini dile getirmeleri, varlýklarýný haykýrmalarý kararlaþtýrýldý. “Buradan okuyuculara þunu sormak isterim Aleviler Hacýbektaþ’ta da konuþmayýp nerede konuþacaklar?” 1997 den itibaren Hacýbektaþ veli anma törenlerinde alevi örgütleri adýna yapýlan tüm konuþmalarda (bu konuþmalar törenlerin arþivinde mevcuttur ve Hacýbektaþ seri kitaplarýnda kayýtlýdýr) ulusun birliði,misaký milli sýnýrlarý, Atatürk devrimleri, laiklik, inançlara devletin bakýþýnýn yanlýþlýðý, diyanet, din dersleri ve alevi toplumunun sorunlarý toplumsal sorunlar dile getirildi. Hiç kimse alevi önderliðine soyunmadýðý gibi hiçbir örgüt organize komitesinin önüne geçmedi ve geçirilmedi. Hacýbektaþ Veli anma törenleri ve kültür sanat etkinlikleri Hacýbektaþ belediyesinin öncülüðünde Hacýbektaþlýlardan oluþan bir komite tarafýndan organize edildi. Ancak hazýrlýk çalýþmalarý Türkiye’deki tüm alevi dernek ve vakýflarýnýn da içinde bulunduðu halka açýk tarihi ve saati aylar önce belirlenen toplantýlarla yapýlýr, törenlerin ana hatlarý, konularý belirlenir ve yine Hacýbektaþlýlar’ýn oluþturduðu yürütme komitesi tarafýndan uygulanýrdý. Ankaradaki gözümüz kulaðýmýz Ankara Hacýbektaþ Dernegi idi. O dönemlerde dernek baþkanlýðý yapan sayýn Cafer Gök, sayýn Mustafa Selmanpakoðlu, sayýn Celal Salman hayattalar (sayýn Ulaþ Dinçer hakka yürüdü ýþýk içinde yatsýn). Bu olaylarý niçin anlattým bugüne kadar yapýlan yalan yanlýþ dedikodu ve spekülasyonlara inanýlmamasý ve olaylarý birinci aðýzdan duymanýz için, ayrýca geçtiðimiz günlerde 16 Agustos 2006 da yapýlacak Hacýbektaþ Veli anma törenleri ile ilgili belediyede toplantý yapýldý. Geçmiþte Hacýbektaþ’ta Belediye Baþkanlýðý yapmýþ üç kiþiyiz (Nafiz Ünlüyurt, Ali Eðer, Mustafa Özcivan) Nafiz Ünlüyurt ve Ali Eðer yazý ile toplantýya davet ediliyor , Mustafa Özcivan ne yazýlý ne de sözlü davet edilmiyor. Niçin, sorusunun yanýtýný gelecek yazýmda vereceðim. Saygýlarýmla. Kayseri yolu üzerinde Hacýbektaþ’a 2 km uzaklýkta 7 dekar, imarlý. DENÝZ ÇAY EVÝ Tel: 441 23 41 - 441 24 49 GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam 441 30 09 Kaymakamlýk Yazý Ýþ. 441 34 10 Sos. Yar. ve Day. 441 39 77 Özel Ýdare 441 31 01 Nüfus 441 31 02 Belediye Baþkaný 441 36 51 Milli Eðitim Müd. 441 30 16 Halk Eðitim Müd. 441 30 48 Askerlik Þubesi 441 30 10 Kapalý Spor Salonu 441 35 20 Devlet Hastanesi 441 30 15 Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. 441 36 32 Tapu Sicil 441 32 49 C.Savcýlýðý 441 30 18 Adliye 441 35 38 Adliye 441 30 18 Kütüphane 441 30 19 Müze 441 30 22 Turizm Danýþma 441 36 87 Emniyet Amirliði 441 26 97 Karakol Amirliði 441 36 66 Jandarma 441 30 52 Ýlçe Tarým 441 30 20 Lise 441 37 74 Kýz Meslek Lisesi 441 31 08 Mal Müdürlüðü 441 30 56 Kadastro 441 35 37 Karaburna Belediye 453 51 30 Kýzýlaðýl Belediye 455 61 29 PTT. 441 35 55 T.M.O. 441 31 42 Ziraat Bankasý 441 33 26 Þoförler Cemiyeti 441 30 74 Esnaf Odasý 441 37 42 Tarým Kredi Koop. 441 32 76 TEDAÞ 441 31 42 HABER 28 Nisan 2006 Cuma ‘Hey Tekstil’in temeli atýldý HACIBEKTAÞ - “Hey Tekstil” Hacýbektaþ'a yapmayý planladýðý tekstil fabrikasýnýn temelini attý. Çilehane'nin karþýsýna yapýlmasý düþünülen fabrikanýn temel harfiyat çalýþmalarý devam ediyor. Hey Tekstil'in Sahibi Süreyya Bektaþ'ýn Hacýbektaþ'a yaptýrdýðý fabrikada 500 kiþinin çalýþacaðý bildirildi. 3200 metrekare kapalý alanda yapýlacak olan fabrika için, 450 metrekarekapalý alanlý, üç katlý idari bina yapýlacaðý bildirildi. 2006 yýlý Aðustos ayýnda bitirilmesi hedefelenen fabrikada çalýþacak kiþilere 10 - 15 Mayýs tarihlerinde tekstil kapsamýnda kurs verileceði bildirildi. 4 - 4,5 trilyon lirayý bulacak yatýrýmýn bir benzerinin fabrikayý kuran Aynur Bektaþ'ýn memleketi Çankýrý Cerkez' de hizmet verdiði bildirildi. Alçýsý ihraç ediliyor AVANOS-Türkiye'nin en önemli el sanatlarý merkezlerinden biri olan Nevþehir'in Avanos Ýlçesi'nde alçý kalýplarla yöre topraðýndan yapýlan çanak tavuk ve horozlar çok sayýda ülkeye ihraç ediliyor. Avanos Ýlçesi'nde bulunan Anadolu Çömlekçilik A.Þ. tarafýndan yapýlan çanaklar yurt dýþýnda büyük ilgi görüyor. Daha önce yapýlan çanak tabak, vazo ve tabaklarýn ardýndan üretimi yapýlan canlýlarýyla ayný boyutlardaki hayvan motifleri bahçe dekorasyonlarýnda kullanýlmak üzere Dünya pazarýna sunuluyor. Geçtiðimiz yýl 300'ü aþkýn ürünüyle yurt dýþýna 1 milyon euro ihracat yapan firmanýn en önemli müþterileri arasýnda ABD, Japonya, Almanya, Ýngiltere, Ýtalya, Belçika ve Hollanda yer alýyor. Yurt dýþýna gönderilen tavuk, horoz, fil, kedi, ördek gibi çanak ürünlerinin çok beðenildiðini kaydeden Arslan, Avrupalýlar'ýn bu ürünleri ev içi, bahçe ve teras dekorasyonlarýnda kullandýklarýný da sözlerine ekledi. 3 Geleneksel Çocuk Festivali ÜRGÜP- Hollanda tarafýndan her yýl geleneksel olarak düzenlenen ve her yýl farklý bir ülkede yapýlan “Dünya Çocuk Festivali” nin bu yýl Nevþehir'in Ürgüp Ýlçesi'nde gerçekleþtirileceði bildirildi. Ürgüp Ýlçesi'nde 2006 Kasým ayýnda gerçekleþtirilecek olan '2006 Dünya Çocuk Festivali'ne Fas, Ýspanya, Portekiz, Ýtalya, Meksika, Hollanda ve Türkiye'den 50'ye yakýn çocuk katýlacaðý öðrenildi. Hollanda hükümetinin bu festival için her yýl farklý bir ülkeyi misafir ülke seçtiði bu yýl ise tercihini Türkiye ve Kapadokya olarak kullandýðý belirtildi.Kasým ayýnda Ürgüp'te gerçekleþecek gerçekleþtirilmesi düþünülen “Dünya Çocuk Festivali” ‘nin 10 gün süreceði açýklandý.Bu festivalle farklý ülkelerden gelen çocuk gruplarý, Türkiye'den ve Ürgüp'ten katýlacak çocuk gruplarýyla iç içe olacaklar. Fas, Ýspanya, Portekiz, Ýtalya, Meksika, Hollanda ve Türkiye'den ellinin üzerinde çocuk Ürgüp'te tüm dünyaya barýþ mesajý verecekler. Ürgüp Belediye Baþkaný Bekir Ödemiþ ise; Hollandalý yetkililere hitaben, "Dünyanýn barýþ içerisinde yaþayabilmesi de yarýnlarýn sahibi þimdiki çocuklar sayesinde olacaktýr. Bu doðrultuda düzenlenen bir Dünya Çocuk Festivali'ne ev sahipliði yapmak bizim için ve dünya barýþý için çok anlamlý.Hollandalý heyeti Türkiye'yi seçmelerinden dolayý kutluyor, Ürgüp'te yapýlmasýna karar verdikleri için de teþekkür ediyorum” dedi. Alman milletvekili Nevþehir'de NEVÞEHÝR- Almanya Hýristiyan Demokrat Partisi Milletvekili ve Hukuk Ýþleri sözcüsü Jürgen Gehb, Nevþehir'e gelerek, Almanya Baþbakaný Merkel'in Türkiye'ye bakýþ açýsýnýn dostça olduðunu belirtti. Almanya Hýristiyan Demokrat Partisi Milletvekili ve Hukuk Ýþleri Sözcüsü Dr. Jürgen Gehb, beraberinde Konrad Adenaur Vakfý Türkiye Temsilcisi Frank Spengler ile birlikte Nevþehir Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret etti. Gehb, burada yerel medyanýn sorunlarý hakkýnda bilgi alýþ veriþinde bulundu. Almanya Baþbakaný Angela Merkel'in Türkiye'ye bakýþýný ve Türkiye'nin AB þansýný deðerlendirdi. “Merkel'in görüþü imtiyazlý ortaklýk. Üyelik süreci sonrasýnda kesin üyeliðe kabul edilmesinden ziyade, ucu açýk görüþmelerden yana tavýr koymuþtur. Türkiye'nin reformlarý gerçekleþtirmesi sonrasýnda, ortaklýk konusunda tekrar görüþülmesini istiyor. Çünkü 80 milyon nüfuslu Almanya olarak, vermiþ olduðumuz kararý halkýmýzla birlikte vermemiz gerekiyor. Nüfusumuzu bu kararýmýzýn arkasýna alamazsak bizler de siyasiler olarak sorun yaþarýz" dedi. "Bu 'hayýr' deðildir. Her türlü iliþkilerde bir pazarlýk süreci vardýr. Otomobil alýrken bile pazarlýk yaparsýnýz ama sonuçta alýr veya almazsýnýz. Türkiye'nin reformlarý yerine getirmesi lazým. Türkiye bu süreçte AB'ye belki 10 yýllýk bir süre sonrasýnda üye olmak isteyip istemediðine karar verecek. Neticede yolun sonu kapalý deðil. Bu sürecin sonunu beklemek gerekiyor" diye konuþtu. Acýgöl tanýtýlmayý bekliyor ACIGÖL- Acýgöl'ün iyi tanýtýlmasý halinde bölgenin umut vaat eden bir kuþ cenneti ve yeni bir turizm kapýsý olabileceðini belirtildi. 119 kuþ türünün barýndýðý göle sabah saatlerinde gelenler, göl kenarýnda tatlý su kaynaklarýndaki kuþlarý daha yakýndan görme þansýný yakalýyor. Acýgöl, fotoðraf çekmeyi seven doða tutkunlarý için de farklý bir seçenek oluþturuyor. 16 bin 500 hektar alana sahip olan Acýgöl, sýð bir tektonik göl özelliði taþýyor. Göl, daðlardan gelen akýmlarla, kaynak sularýyla ve Baþmakçý Ýlçesi'nden gelen Kocaçay'ýn sularýyla besleniyor. Kaynaklarýn bulunduðu kesimlerde tatlý su bitki örtüsüne rastlanýyor. Yaz aylarýnda gölün sularýnýn büyük bölümü çekiliyor. Hem sulak alanda hem de çevresindeki daðlarda üreyen bir kuþ türü olan angut, gölde yýl boyunca çok sayýda görülüyor. Türkiye'de flamingonun ürediði 5 alandan birisi olarak bilinen Acýgöl'de, flamingo kolonisinin bulunduðu biliniyor. 4 ARAÞTIRMA 28 Nisan 2006 Cuma 10 Yüzyýllardýr halka siyasal nedenlerle oluþturulan zihinsel alt yapý bu tür romanlarýn pazarlanmasý için uygun bir zemin sunmaktadýr. Yazarlarýmýza da Batýlý yazarlarýn yazdýðý bazý romanlardan bazý bölümleri tercüme ederek yazmak kalmaktadýr. Türkiye ile baðýntýsýný ise aralara koyduklarý tasavvufi kimi söz ve þiir parçalarý ile kapatmaya çalýþmaktadýrlar. Asýl acý ve düþündürücü olan ise hangi koþullarda ve ne için yazýldýðý belli olan bu çalýþmalarý kimi bilimsel eserlerin Bektaþiliði deðerlendirmek için kaynak olarak kullanýlmasýdýr. Cumhuriyetten kýsa süre önce ve ondan sonra kaleme alýnan bu çalýþmalarýn hedef tahtasýnda sadece Aleviliðin olduðunu söylemek zordur. Aslýnda bu tür çalýþmalarla en savunmasýz durumda olan Bektaþilik örnek gösterilerek diðer tarikatlar Ortodoks Ýslam’a çekilmeye çalýþýlmaktadýr. Onlara bu çalýþmalarý yaptýran dönemin düþünsel zeminidir. Osmanlý Devleti’nin son iki yüz yýlýnda ulema ve tarikatlar arasýnda karþýlýklý bir mücadele devam etmiþtir. Ulema sýnýfýnýn din dýþý saydýklarý Tarikat ehlini yasaklamak ve halk içindeki etkinliðini bitirmek için elinden geleni yaptýðý görülür . (Mustafa Kara, Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi, Dergâh Yay, 4. Bs Ýstanbul,1998 s.325.) Batýcý kimi aydýnlarýn da tarikatlara en az Medreseler kadar tepkili olduðu görülmektedir. Bunlarýn eðitim aldýðý Batýlý ülkelerde de tarikatlara yönelik düþmanlýk bulunmakta ve bu koþullarda yetiþen aydýnlar önyargýyla dolu alarak Ýstanbul’a dönmekteydiler. Günümüzde bile Almanya'da tarikatlar devlet ve halkýn gözünde olumsuz bir görünüme sahiptir. Tanzimat sonrasýnda Batýcý aydýnlarýn fikirlerinin oluþumunda tarikatlara karþý tepkinin altýnda yatan neden buydu. Laiklik konusunda oldukça ileri þeyler söyleyen Ali Süavi bile, tekke ve zaviyelerin Ýslam ülkelerini uygarlýk, sanat ve ticarette geri býraktýðýný düþüncesindedir. (“Dini Ýslah Beyannamesi”, Saçak Dergisi, Mayýs 1984, S. 23) Yine Ahmet Rýza Bey modernist bir kiþiliðe sahip olmasýna raðmen dine önem veriyor; tekke þeyhlerini münafýklýkla suçluyordu. Ona göre tekke þeyhleri ahlak ve efkârý fesada uðratan bir unsur olarak çalýþýyorlardý. (Þerif Cumhuriyetin Kuruluþ Sürecinde Atatürk ve Aleviler Mardin, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri, Ýletiþim Yay., 5.bas., Ýstanbul,1994, s.182-183.) Yine ayný fikirleri pozitivist batýcý Celal Nuri de savunmuþtur. (Mehmet Demirci, Türkiye’nin Çaðdaþlaþma Sürecinde Tarikatlar, Türkiye Günlüðü, S. 45, s.17.) Ulemaya göre dinden çýkmýþ, Batýcýya göre medeniyet düþmaný bu yerler derhal kapatýlmalýydý. Cumhuriyetten kýsa süre önce ister Ýslamcý ister Batýcý olsun aralarýndaki tek ortak nokta tarikatlarýn ilgasýydý. (Ýbrahim Bahadýr, Cumhuriyetin Kuruluþ Sürecinde Atatürk ve Aleviler, Kalan Yay., Ankara, 2002, s.103.) Böyle bir düþünsel ortamda yetiþen yazarlarýn bu konuda iyi þeyler yazmasýný beklemek güçtür. Yukarýda bahsedilen romanlarýn böyle bir düþünsel ortamda çýkmýþ olmasýný gözden kaçýrmamak gerekir. Yazarlarýn yaptýðý zaten zan altýnda kalmýþ ve kendini savunamayacak durumdaki Bektaþiliði malzeme yaparak tüm tasavvuf ehlini gözden düþürme çabasýdýr. Bu iftiralarýn 1924 sonrasýnda yoðunlaþmasýnýn en önemli nedeni devletin yasaklarýna ideolojk destekle bu yasaklamayý meþrulaþtýrma gayreti idi. Mehmet Arif, Binbir Hadis adlý kitabýnda "Devletin alacaðý makul tedbirler ve icraatlar ile eli kalem tutan din kardeþlerimizin yardým ve gayretlerine ihtiyaç duyulmaktadýr" (A. Taþgýn, Bektaþilik-Kýzýlbaþlýk Eleþtirileri www.aleviten.com) diyerek bu yazýlarýn asýl gerekçesini açýklýyordu. Bu gerekçe dini olmaktan çok siyasiydi. Aslýnda bu durum yukarýda açýklandýðý gibi siyasal erkin muhalefete her fiili hareketininin ardýndan böyle suçlama kampanyalarýnýn açýlmasý, siyasetin fiili hareketine dinden bir meþruiyet kazandýrma çabasýdýr. Ayný dönemlerde Nur Baba üzerinden Bektaþiliðe yönelik eleþtiriler kadar olmasa da oldukça desteði olan Nakþibendilere bile kimi eleþtiri yazýlarýnýn kaleme alýndýðý görülüyor. (Muharriri Ahmed Vaid, “Kadýnlar Tekkesi”, Resimli Ay Dergisi, Sene 1, S. 9, 1924, s. 2728.(Çev:Ahmet Taþgýn) Yazar tarafýndan þeyhin uyanýklýðý, kadýnlarý sömürmesi ve iyi niyetli insanlara yönelik suistimaller yarý gerçek yarý hikâye edilerek anlatýlýr. (Muharriri Ahmed Vaid, “Kadýnlar Tekkesi”, Resimli Ay Dergisi, Sene 1, S. 9, 1924, s. 27) Aslýnda bu iftiralarýn her ne kadar muhatabý Alevi Bektaþi topluluklar olarak gösterilse bile eleþtiriler bütün tasavvuf ve tarikatlara yöneliktir. Bu romanlarda geçmiþten devir alýnan bir Alevi batini düþmanlýðý kadar, ayný dönemdeki tarikatlara karþý olumsuz yaklaþýmýn da etkisi olmasý muhtemeldir. Kadýnlar Tekkesi adýyla Nakþileri de eleþtiren yazýlarýn bulunmasý bizleri bu konuda böyle bir yargýya itmektedir. Geçmiþteki iftira geleneðini günümüzde sürdürenlerin baþýnda “Sufi Gözüyle Kadýn” kitabýyla Süleyman Uludað gelmektedir. (Süleyman Uludað, Sufi Gözüyle Kadýn, Ýnsan Yay., Ýstanbul, 2003, s.119.) Uludað'a göre, “Abdallarda zina aranmaz bunlarda iffet ve namus meselesi çok geniþ, çok serbesttir. Kadýnlar bu tarikattan olanlara karþý hiç örtünmezler. Balým Sultan’dan sonra Bektaþiler kadýnlý erkekli, içkili müzikli ayinler düzenlerler ” Bu arada Uludað Aleviliðe karþý düþmanca yazýlmýþ eserinde doðru bulduðu þu düþünceleri aktarýr. “ Ýshak Efendi Kaþifü’l-Esrar isimli eserinde Bektaþi babalarýnýn tarikata giren müritleri tomruða vurduklarýný yani onlarla yatýp kalktýklarýný söyler ve buna örnekler verir. Bu arada mum söndürme ayinlerinden söz edilir.” Uludað, esaslarýndan uzaklaþmýþ Bektaþi tarikatýn da bazý konularda çok nadir olarak bu tür olaylar görülmüþ olabileceðini söyleyip Ýshak Efendi’ye destek verir . (Süleyman Uludað, Sufi Gözüyle Kadýn, Ýnsan Yay., Ýstanbul, 2003, s.117.) Uludað, “Tasavvuf adý altýnda faaliyet gösteren bazý sapkýn (Heretik) zümrelerde iffet kavramýnýn olmadýðý, zinanýn günah sayýlmadýðý, yoldaþlarýna ikrar olmak üzere kadýn takdim ettikleri bazen ayinlere alýnan içkili toplantýlarda coþan sapkýnlarýn çýrýlçýplak olarak sarmaþ dolaþ olduklarý, hatta buna hakikate ve insanlýðýn sýrrýna ermenin bir aracý olarak gördükleri bilinmektedir” diyerek konu üzerindeki görüþleri daha da netleþmektedir.(Süleyman Uludað, Sufi Gözüyle Kadýn, Ýnsan Yay., Ýstanbul, 2003 s.118.) Bunun arkasýndan Þii Batýni bir özellik taþýyan Huriye ve Hululiye’den örnekler verir. Yine Horasan’da mum söndürme olaylarýnýn olduðunu haber yazar. Uludað, Heretik zümrelerdeki bu alýþkanlýklarýn Alevi Bektaþilikte de bulunduðunu adým adým yaklaþarak anlatmaya baþlar. Ona göre, “Abdallar gerçek anlamda evliya olup Allah’ýn sevgili kullarý ve dostlardýr. Fakat Anadolu’da Abdal adý verilen bir zümre vardýr ki bunlarýn mezhebi son derece geniþtir. Ýffet fikrine yabancýdýrlar. Öyle Abdallar vardýr ki bir garip kendilerine misafir olsa onun bir günlüðüne, bir haftalýðýna evlenmesi ona hakkýný vermesini sonra ayrýlýp gitmesini ve bu kadýnýn o kimsenin kim olduðunu bilmemesini isterler” burada kaynak göstermemekte sanki olayda görgü tanýðý sýfatýyla yazmaktadýr. Uludað alt yapýsýný oluþturduðu görüþlerin alýntý yaptýðý iftiralarýn doðruluðunu kendisi de onaylamaktadýr. “Yukarýda söylenenlerin tamamýný asýlsýz saymak yanlýþtýr. Ýslam aleminde tasavvuf perdesi altýnda faaliyet gösteren bazý sapkýn zümrelerin mum söndürme ve kadýnlý–erkekli içkili ve üryan ayinler yapma adetlerinin bulunduðu anlaþýlmaktadýr. Bektaþiliðin kadýn konusundaki yaklaþýmý ve görüþleri Yakup Kadri Karaosmanoðlu’nun Nur Baba romanýna konu olmuþtur. Beþeri aþk ile ilahi aþkýn birlikteliði, bazen iç içe oluþu bazen biriyle öbürünün kamufle ediliþi bu eserde baþarýlý þekilde tasvir edilmiþtir” (Süleyman Uludað, Sufi Gözüyle Kadýn, Ýnsan Yay., Ýstanbul, 2003, s.119.) der. Alevi Bektaþilere yönelik saldýrýlar saltanata uþaklýk eden kimi din adamlarýnca cumhuriyet öncesinde ve sonrasýnda edebi eserlerde kullanmýþlardýr. Halk arasýnda söylenen “yukarýda bir yalan söyledim aþaðýda ben de inadým” sözünü kanýtlarcasýna bu iftiralarý piyasaya sürenlerin günümüzdeki temsilcileri olan Uludaðlar ayný þeyi gerçek gibi tekrarlamakta mahsur görmemektedir. Daha vahimi bunlarý yazanlarýn laik devletimizin okullarýnda Alevilerin paralarýyla yetiþmiþ olmasýdýr. En korkuncu ise bunlarýn üniversite kürsülerinde hoca sýfatýyla ders verip saygý görmelerdir. Türkiye’de toplumsal barýþý için bütünleþtirici bir eðitime ihtiyaç duyulan mekânlarda Uludað gibiler kin tohumlarý atmaktadýr. Günümüzde kentleþme ve ortak yaþam çeþitli inanç gruplarýný iç içe yaþama zorunluluðu bu türden iftiralarýn gerçeði yansýtmadýðýný ortaya koymasý bakýmýndan önemli olmuþtur. Ýnançlar arasý kavgadan medet umanlara inat ortak mekanlarda birbirleriyle saygýlý bir iliþkiyi geliþtirme konusunda umut verici geliþmeler saðlanmýþtýr Sonuç olarak Alevi Bektaþilerdeki kadýn derviþ geleneði halkýn hafýzasýnda en küçük bir þüphe duymadan kutsanmaya devam etmesine raðmen, saltanat uþaðý ulema artýklarýnca bunun bir sapkýnlýk olduðu iftirasý her dönemde sürdürüldüðü Uludað’ýn da bunun son temsilcilerinden birisi olduðu görülüyor. BÝTTÝ NOT: Ýbrahim Bahadýr’ýn bu yazý dizisini www.hacibektaslilar.com sitemizde de okuyabilirsiniz. 28 Nisan 2006 Cuma TBD, bilimkurgu yazarlarýný yarýþmaya çaðýrýyor Türkiye Biliþim Derneði, Bilim Kurgu Öykü Yarýþmasý’nýn bu yýl yedincisini düzenledi. Yarýþma ile ilgili olarak TBD tarafýndan yapýlan açýklama ve yarýþma koþullarý þöyle: Bilimkurgucular, kalem baþýna! Belki de baþdöndürücü hýzýndan rahatsýzlýk duyduðumuz teknolojik geliþimi, olasý çözümleriyle birlikte insanlýðýn bugün yaþadýðý veya yarýn yaþayacaðý sorunlarýn zehirini; zeki tasarýmlarýnýza ve keskin buluþlarýnýza yataklýk eden düþgücünüzün denetimi ve bilimin size sunduðu dünya bilgisinin kavliyle kantara vurmanýzýn zamaný geldi... Çünkü yýl 2006 ve TBD Biliþim Dergisi Bilimkurgu Öykü Yarýþmasýnýn yedincisi baþlýyor... Yarýþmamýzla ilgili bilgilerinizi www.tbd.org.tr adresinden veya Remzi Kitapevi tarafýndan 2005 yýlýnda yayýmlanan ve geçmiþ yarýþmalarda ödül almýþ öykülerden oluþan “Bilimkurgu Öyküleri” adlý kitabý okuyarak tazeleyebilirsiniz... Öykülerinizi sabýrsýzlýkla bekliyoruz... YARIÞMA KOÞULLARI 1. SONUÇ VE ÖDÜLLER Yarýþmayý kazanan öyküler 1 Kasým 2006 tarihinde açýklanacak, ödül töreni, 8 Kasým 2006 tarihinde TBD Biliþim Haftasý Etkinlikleri’nde Ankara’da yapýlacaktýr. Ödül olarak birinci gelen yarýþmacýya kiþisel bilgisayar, ikinci gelen yarýþmacýya avuçiçi bilgisayar, üçüncü gelen yarýþmacýya da digital kamera verilecektir. 2. KATILIM KOÞULLARI Yarýþmaya TBD Yönetim için: • Öykü Microsoft Office, Word kelime iþlemci programýyla font türü olarak “Arial”, font büyüklüðü olarak “12” seçilerek yazýlmalý ve e-postaya ekli bir dosya olarak gönderilmelidir. • Öykü dosyasýnýn içinde yazarla ilgili hiçbir bilgi olmamalý, yalnýzca rumuz bulunmalýdýr. • Öykü uzunluðunun kâðýt ortamýnda gönderilen öykülerle ayný olmasý beklenmektedir. • e-Postaya ekli diðer bir dosyanýn içinde yazarýn açýk adý, kýsa özgeçmiþi, açýk adresi ve telefon numarasý bulunmalýdýr. 4. SEÇÝCÝ KURUL Hakan Erdem, Bülent Akkoç, Orhan Bursalý, Gökhan Tok, Yasemin Altun 5. YAPITIN TESLÝMÝ Postayla gönderilen öyküler için: Yukarýda belirtilen biçimde 6 (altý) kopya olarak hazýrlanan yapýt, 1 Aðustos 2006 tarihine dek Türkiye Biliþim Derneði Çetin Emeç Blv. 4.c. No 3/11-12 06450 A. Öveçler – ANKARA adresine elden teslim edilmeli, iadeli-taahhütlü posta ya da kargoyla gönderilmelidir. e-Postayla gönderilen öyküler için: Yapýt, 1 Aðustos 2006 tarihine dek [email protected] adresine gönderilmelidir. web: www.tbd.org.tr Kurulu üyeleri ile TBD Biliþim Dergisi Yayýn Kurulu Üyeleri dýþýnda herkes katýlabilir. • Öykü Türkçe yazýlmalýdýr. • Konu serbesttir, ancak bilimkurgusal ögeler aranacaðý kuþkusuzdur. • Öykü, daha önce herhangi bir yarýþmada ödül almamýþ olmalýdýr. • Her yazar yalnýzca bir öyküsüyle yarýþmaya katýlabilir. • Dereceye girecek öyküler TBD Biliþim Dergisinde yayýmlanacaktýr. TBD Biliþim Dergisi isterse, yarýþmayý kazanan öykülerle, seçici kurulun yayýmlanmaya deðer bulduðu öyküleri kitap olarak yayýmlayabilir. 3.YAPITIN BÝÇÝMÝ Postayla gönderilen öyküler için: • Öykü, A4 boyutundaki kâðýtlarýn bir yüzüne, çift aralýklý olarak daktilo ya da bilgisayarla yazýlmalýdýr. Bu koþula uymayan yapýtlar deðerlendirmeye alýnmayacaktýr. • Öykünün uzunluðunun 10 sayfayý aþmamasý beklenmektedir. • Yapýtýn üzerinde yazarla ilgili hiçbir bilgi olmamalý, yalnýzca rumuz bulunmalýdýr. • Yapýtla birlikte gönderilecek kapalý zarfta, yazarýn açýk adý, kýsa özgeçmiþi, açýk adresi, telefon numarasý, varsa e-posta adresi yer almalý; rumuz kapalý zarfýn üzerine de yazýlmalýdýr. e-Postayla gönderilen öyküler 1 SOLDAN SAÐA: 1 1) 1991'de yazdýðý "Elveda Alyoþa" öykü kitabýyla Sait Faik Öykü Ödülü'nü, 1993 yýlýnda da "Kedi Mektuplarý" romanýyla Yunus Nadi Roman Ödülü'nü alan 2) Ýçinde diri balýk saklanan, denizden ayrýlmýþ havuz. -Töre, yol yordam. 3) Ýnatçý, ayak direyen. -Bir çeþit yumurtalý süt tatlýsý. 4) Tekil ikinci kiþi. -Söz verme. 5) Atýlgan, gözü pek, yiðit. -Baston, 6) Tamirat. -Ülkemizin plaka iþareti. 7) Yanarken güzel koku veren bir aðaç, -Ezan okunan yer. 8) Ýnsan öldüren. -Þarkýcýlar topluluðu. 9) Çok uçta bulunan. -Yakýt olarak kullanýlan kurutulmuþ sýðýr tersi. 10) Karþýt, -Hava olaylarý. 2 YUKARIDAN AÞAÐIYA : 9 1) Muhtemel, mümkün, -Erkek sýðýr. 2) Tekrar. -Hademe. 3) Teselli bulan. -Bir yayýn kurumu. 4) Kurþun borularýn aðzýný açmakta kullanýlan ucu sivri takoz. -Topluluk, zümr 5) Güzel sanat. -Çoðunlukla sývý maddeleri koymak için kullanýlan, metalder yapýlmýþ, silindir biçiminde, üstü kapalý kap. 6) Mide. -Borudan kol almakta kullanýlan baðlantý parçasý. 7) Kap aðýrlýðý. -Yapý, heykel gibi þeylerin 2 3 4 5 6 7 8 9 10 3 4 5 6 7 8 10 taslak durumundaki küçük örneði. 8) Binicilikte atýn bayaðý yürüyüþüne verilen ad. -Gül þarabý. 9) Boyun eðen. -Bir ses düzeni. 10) Haftanýn son günü. -Aþý boyasý. 1936. Mýsýr'da Kral Fuad'ýn beklenmeyen ölümü nedeniyle 16 yaþýndaki Prens Faruk kral oldu. 1941. Memurlarýn öðrencilik yapmalarý yasaklandý. Aþýrý Türkçü bir dergi olan Bozkurt dergisinin çýkýþýna izin verildi. 1945. Ýtalya'nýn faþist lideri Benito Mussolini ve sevgilisi Clara Petacci Ýtalyan partizanlarý tarafýndan kurþuna dizildi ve cesetleri bir benzin istasyonunda ayaklarýndan asýlarak teþhir edildi. 1956. Ýstanbul Ýþçi Sendikalarý Birliði Kongresi toplandý. Ýþçiler "Grevsiz sendikalar, cereyansýz ampul gibidir " dedi. 1960. Ýstanbul Üniversitesi öðrencileri, üniversite Merkez binasýnda hükümet aleyhine gösteri yaptý. Güvenlik güçleri, gösterilere müdahale etti. Güvenlik güçlerinin üniversiteden ayrýlmasýný isteyen rektör Sýddýk Sami Onar, tartaklanarak Emniyet Müdürlüðü'ne götürüldü. Gösterilerde, Orman Fakültesi öðrencisi Turan Emeksiz öldü. Ankara ve Ýstanbul'da sýkýyönetim ilan edildi. 1966. Genelkurmay Baþkaný Cemal Tural, bir genelgeyle "Komünizmle Mücadele Metodlarý" kitabýnýn askeri okullar ders programý içine alýnacaðýný açýkladý. 1967. Bilirkiþi raporuyla müstehcen olmadýðý belirlenen "Kadýnlar I-ýh Derse" oyunu, Oraloðlu Tiyatrosu'nda yeniden sahnelenmeye baþladý. 1969. Fransa'da yapýlan referandumda "hayýr" oylarýnýn fazla çýkmasý üzerine devlet baþkaný De Gaulle istifa etti. 1971. Sýkýyönetim Türkiye Büyük Millet Meclis'inde kabul edildi. Cumhuriyet ve Akþam gazeteleri 10 gün süreyle kapatýldý. 1972. Televizyon programlarýnýn seyredilir hale getirilmesi için yerli film gösterilmesi kararý alýndý. 1974. Eski cumhurbaþkanlarýndan Celal Bayar , demokrasi ile baðdaþmadýðý gerekçesiyle, tabii senatörlük önerisini geri çevirdi. 1975. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Baþkaný Bülent Ecevit Erzincan'da taþlý ve silahlý saldýrýya uðradý. 1979. Ýstanbul Sýkýyönetim Komutanlýðý'nýn 1 Mayýs kutlamalarýný yasaklama kararýna uymayacaklarýný açýklayan Devrimci Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu (DÝSK) genel baþkaný ve 4 yöneticisi gözaltýna alýndý. 1987. Yaklaþýk 5 yýldýr süren Barýþ Derneði Davasý sonuçlandý. Askeri mahkeme 12 sanýða 6 ay ile 4 yýl arasýnda deðiþen hapis cezalarý verirken, Barýþ Derneðinin kapatýlmasýný da kararlaþtýrdý. 1988. Ermeni örgütü ASALA'nýn kurucusu Agop Agopyan Atina'da kimliði belirlenemeyen iki kiþi tarafýndan vurularak öldürüldü . 1993. Ümraniye çöplüðünde biriken metan gazý patladý. Çöp daðý kayarak on üç gecekondunun üzerine yýðýldý. 39 kiþi öldü. 1997. 1993’te imzalanan Kimyasal Silahlar Antlaþmasý yürürlüðe girdi. Rusya, Irak ve Kuzey Kore antlaþmayý imzalamadý. 2005. Norveç'te ilk kez bir kadýn, erkeðe tecavüz etmekten mahkum edildi. Bergen kentinde görülen davada kadýna 9 ay hapis cezasý verildi. Bugün doðanlar: 1442. Ýngiltere Kralý IV: Edward. 1758. ABD’nin 5. Cumhurbaþkaný James Monroe. 1908. Avusturyalý iþ adamý ve antiNazi direniþçi Oskar Schindler. 1912. Fransýz direniþ savaþçýsý Odette Sansom. 1924. Zambia Baþkaný Kenneth Kaunda. Bugün ölenler: 1945. Benito Mussolini’nin Ýtalyan sevgilisi Clara Petacci, kurþuna dizilerek. 1954. Fransýz iþçi lideri, Nobel Barýþ Ödülü sahibi Léon Jouhaux. 1976. Tiyatro oyuncusu Muammer Karaca Ayrýntý için: http://www.bianet.org/diger/arsiv.htm 6 28 Nisan 2006 Cuma 'Hayvanlar eðlence unsuru olamaz' 22 Nisan'da oynanan derbi maçý sonrasý herkes Fenerbahçe'nin Galatasaray'ý nasýl yendiðini konuþtu, tartýþtý. Ama hiç kimse Fenerbahçe Þükrü Saraçoðlu Stadý'nda dolaþtýrýlan 'hindi'yi ve ona yapýlan eziyeti fark etmedi ve tepki de göstermedi. Doðayý ve Hayvanlarý Koruma Derneði (DOHAYKO) maç sonrasý yaþanan bu olayda, hayvana uygulanan fiziksel eziyeti ve hayvanýn bir eðlence unsuru olarak kullanýlmasýný kýnadý. Doðayý ve Hayvanlarý Koruma Derneði (DOHAYKO) sözcüsü Nesrin Çýtýrýk yaptýðý açýklamada þunlarý söyledi: ''Hayvanlara vahþetin iþkencenin, tecavüzün yoðun biçimde yaþandýðý günümüzde “hayvanlarýn sembol olarak kullanýlmasý ve bu baðlamda verilecek mesajlarýn” dikkatle seçilmesi gerektiðini düþünüyoruz. Fenerbahçe maçý sonrasý “hindinin stadda dolaþtýrýlmasý” olayýnda hayvana uygulanan fiziksel sýkýntýdan daha da önemlisi, sporun “evrensel ruhuna ve kalitesine” uygun olmayan “erotik ve argo” bir söylem için kullanýlmýþ olmasýdýr. Baþta Fener Bahçe kulübü olmak üzere “tüm spor klüplerinin söylemlerinin ve yaklaþýmlarýnýn” toplumda “rol model” olarak örnek alýndýðýný biliyoruz. Þiddetin, küfürün, argonun ilkokullara kadar indiði günümüzde, gerek Fenerbahçe gerek diðer spor kulüplerinin topluma mesajlar verme konusunda “sosyal sorumluluklarýnýn” arttýðýna inanýyoruz. Mesajlarýmýzýn hem Fenerbahçe’nin hem de diðer spor kulüplerinin “deðerli yönetimleri ve taraftarlarýnca” dikkate alýnacaðýný ümit ediyoruz. Sporun, evrensel boyutta, toplumda sadece bedensel geliþimin deðil, "insani ve ahlaki deðerlerinin" de geliþtirilmesini amaçladýðýna ve bunun gereðinin yapýlmasýna inanýyoruz.'' Aðalar ve Hacýbey konaklarý restore ediliyor KIRÞEHÝR - Kýrþehir'in ta-rihi ve kültürel zenginliklerinden biri olan Aðalar ve Hacýbey Konaðý yeniden restore edileceði bildirildi. Aðalar ve Hacýbey Konaðý'nýn yeniden restorasyon çalýþmalarý için 2006 yýlý yatýrým programýnda 650.000. YTL ödenek ayrýldý. Cumhuriyet Dönemi sivil mimarlýk örneklerinden olan Aðalar Konaðý (1939 yýlýnda Enver Ekinci tarafýndan yaptýrýlmýþ) ile ayný tarihi özelliklere sahip Hacýbey Konaðý (Mehmet Doðu tarafýndan yaptýrýlmýþ) 2003 yýlýnda kamulaþtýrýlmýþtý. Kültür ve Turizm Bakanlýðýna tahsis edilen her iki konakta, Kültür ve Tabiat varlýklarýný koruma kurulu kararýyla tescil edilerek, 2005 yýlýnda Bakanlýkça yaptýrýlan Restorasyon, Resititüsyon ve Rölöve projeleri onaylanmýþtý. Yeni açýklanan 2006 yýlý yatýrým programýnda 650.000. YTL ödenek ayrýlan her iki konaðýn restorasyon çalýþmalarýna yakýnda baþlanarak, restorasyonlarý ve rölöveleri tamamlandýktan sonra Aðalar Konaðý “Kýrþehir Evi”, Hacýbey Konaðý ise “Kent Tarihi Müzesi” olarak kullanýlacak. Zihinsel Engelliler Ýddialý NEVÞEHÝR - Çalýþmalarýný Nevþehir Belediyesi bünyesinde kurulu bulunan Kapadokya Eðitim Merkezi(KAPEM)’de zihinsel engelliler eðiticisi olarak sürdüren Þükran Ýnce’nin sorumluluðundaki Nevþehir ’li zihinsel engelliler, Çankýrý’da 28-30 Nisan tarihleri arasýnda düzenlenecek Zihinsel Engelliler Basketbol ve Atletizm Grup birinciliði müsabakalarýna iddialý hazýrlanýyorlar. Zihinsel Engelliler Eðiticisi Þükran Ýnce nezaretinde çalýþmalarýný yoðunlaþtýran Nevþehir’li zihinsel engelliler,Çankýrý’da 28-30 Nisan tarihleri arasýnda Ýç Anadolu, Doðu ve Güney Doðu Anadolu bölgesindeki zihinsel engelli Basketbolcüleri ve Atletleri bir araya getirecek yarýþma için çalýþmalarýný Damat Ýbrahim Paþa Spor salonunda sürdürüyorlar. Zihinsel Engelliler Federasyonu’nun 2006 yýlý takviminde de yer alan yarýþmalara oldukça iyi hazýrlandýklarýný belirten Ýnce, 3 gün süre ile devam edecek grup yarýþmalarýnda iyi bir derece elde ederek Mayýs ayý içerisinde düzenlenecek zihinsel engelliler Türkiye finaline katýlmayý hedeflediklerini belirtti. Sahibi: Hacýbektaþlýlar A.Þ. adýna Naci Özçelik Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Aydýn Þimþek Genel Yayýn Yönetmeni: Osman Çoban Yönetim Yeri: Çarþý içi Esnaf Kefalet Koop. binasý kat: 2 Hacýbektaþ/ Nevþehir Tel-Faks: 0384 441 39 47 E-mail: [email protected] Þirket e-mail: [email protected] E-groups: [email protected] Web: www.hacibektaslilar.com Baský: Hacýbektaþlýlar A.Þ. Matbaasý Bala Mah. Bektaþ Efendi Sk. No: 38 Hacýbektaþ Tel-Faks: 0384 441 29 16 Pazar günleri yayýnlanmaz. Yayýn Türü: Yerel Süreli Yayýn Saðanak Yaðmur En Yüksek 0C 19 En Düþük 0C 3 ‘Nükleer santral istemiyoruz’ Kadýnýn iffeti, erkeðin þiddeti HABER MERKEZÝÇernobil faciasýnýn 20. yýl dönümünde Anýtpark’ ta toplanan Nükleer Karþýtý Platform, oluþturduðu insan zinciriyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlýðý önüne sloganlar eþliðinde yürüdü. “Nükleer santral istemiyoruz”, “Nükleer sizin güneþ bizim olsun”, “Nükleer sizin, Sinop bizim”, “Bergama’da kazandýk, sýra Sinop’ta”, “Güneþ bize yeter, nükleere hayýr”, “Nükleerci bakan istemiyoruz”, “Nükleer yalana son verilsin” sloganlarý atan nükleer karþýtlarý, ellerinde taþýdýklarý afiþ, döviz ve pankartlarla taleplerini ortaya koydular. Nükleer Karþýtý Platform adýna Enerji Bakanlýðý önünde basýn açýklamasý yapan Elektrik Mühendisleri Odasý Yönetim Kurulu Baþkaný Kemal Ulusaler, 20 yýl önce bugün Çernobil’de yaþanan kaza ile Hiroþima’ya atýlan atom bombasýndan 4 kat daha fazla radyasyonun dünyaya yayýldýðýný anýmsatarak, bunun insanlýk üzerindeki etkisinin 20-25 yýl sonra görülebildiðine dikkat çekti. Ulusaler, “Bugünler risklerin ortaya çýkacaðý günlerdir. 35 yýllýk yýlan hikayesi yeniden gündeme getiriliyor. Bu yýlan hikayesi de deðil, bu tamamen yalan, talan hikayesidir” diye konuþtu. AKP Hükümeti’ nin iþ baþýna geldiðinde yerli kaynaklara yönelme sözü verdiðini anýmsatan Kemal Ulusaler, hükümeti verdiði sözleri tutmasý ve nükleer santral macerasýndan vazgeçmesi konusunda uyardý. “Nükleer lobilere, Fransa’ya verilen sözler mi yoksa yurttaþlara verilen sözler mi önemli” diye soran Ulusaler, kurulmasý planlanan nükleer enerji santralarýnýn 20 yýl sonra enerji Yalcýn Yusufoðlu talebinin ancak yüzde 4 gibi bir bölümünü karþýlayacaðýný kaydetti. Ulusaler, “Bütün fýrtýna bu yüzde 4 için koparýlmakta. Aslýnda bu fýrtýna nükleer lobiler için koparýlmaktadýr” dedi. Kemal Ulusaler, Türkiye’nin hidrolik potansiyeline dikkat çekerken, “Su akýyor, AKP bakýyor” diye konuþtu. Ulusaler, bugün ülkenin 4 bir tarafýna milyarlarca dolar harcanarak erken uyarý sistemleri kurulduðunu belirtirken, þunlarý söyledi: “Bu nükleer santrallarýn güvenilir olmadýðýnýn göstergesidir. Aslýnda çok korkuyorlar. Korku, daðlarý, sýnýrlarý aþýyor. Nükleer santral pahalýdýr, ekonomik deðildir. Ýstihdam saðlamayacaðýný da üstüne basarak söylüyoruz. Kalýcý istihdam istiyorsanýz, güneþ, rüzgar santrallarýna yatýrým yapýn diyoruz. Hiçbir özel sektör sübvansiyon, garanti elde etmeden nükleer santralarla yanaþmak istemiyor. Geçtiðimiz Kasým ayýnda Lâra isimli kadýn þarkýcý Ýbrahim Tatlýses’in programýnda Tatlýses’ in kadýn dövdüðüne inanmadýðýný söylediydi. Tatlýses ise; “Dövdüm ama piþmaným” deyince Lâra; dayak yiyen kadýnlar için “kaþýnmýþlardýr” sözüyle fikrini beyan etti. Veya bir baþka medyatik kadýn Hülya Avþar “bir kadýn dayak yerse hak etmiþtir” türünden görüþ açýklýyor. Ya da Þile’de kadýna tecavüz eden polis memuru “kýrmýzý mont giymiþti, tahrik oldum” diye kendisini savunuyor. Toplumumuzda hayli yaygýn olan erkek dayaðýndan üst katmandakiler de nasiplerini alýyorlar. Son aylarda medyaya böyle olaylar sýk sýk yansýdý.Ama o kadýnlardan hemen hiç birisinin kendisini dövdüðü için kocasýndan ya da erkek arkadaþýndan ayrýldýðýný duymadýk. Hem dövülerek aþaðýlanmalarý medyaya yansýdý (yani çok daha aþaðýlandýlar), hem de evliliklerini veya beraberliklerini devam ettirmekte bir mahzur görmediler. Bu bir toplumsal kültürdür. Adam eþini döver, dayaða tanýk olanlar veya kadýnýn çýðlýklarýný duyanlar “karý-koca arasýna girilmez” diye müdahale etmezler. Haklýdýrlar da, zira dayakçý erkek onlara “karým deðil mi, hem severim de, hem döverim” diyecektir. Daha kötüsü, dayak yiyen kadýn da öyle söyleyebilir, “size ne, kocam deðil mi, sever de, döver de” diyebilir. Fakat öyle de olsa, böyle de olsa, hiç bir insan dövülmekten hoþlanmaz. Dayaðýn insana verdiði fiziki acý kadar, o aþaðýlanmanýn getirdiði onur kýrýlmasý da önemlidir. Hatta, fiziki acý geçer, ama hakaret görmenin izi insanýn belleðinde, iç dünyasýnda uzun yýllar yaþar.Bütün istatistikler ve saptamalar þiddete gören evli kadýnlarýn önemli bir bölümünün þikayet etmediðini, hatta yakýn çevresine (annesine, babasýna, kardeþlerine) bile duyurmadýðýný, çünkü utandýðýný veya çocuklarýný düþünerek sustuðunu gösteriyor. Kocasýndan dayak yiyen kadýnlarýn konu komþudan nasýl utandýðýna kendi yaþamýmýzda tanýk olmuþuzdur. Oysa, utanmasý gereken þiddete uðrayan deðil, þiddeti uygulayan kiþidir. Fakat, tutucu toplumsal ön yargýlar o denli kuvvetli ki, döven erkek utanacaðýna, dövülen kadýn utanýyor. Bütün bunlara raðmen, kadýný döven erkeðin makbul karþýlandýðý doðru deðildir. Öyle tipler konu komþu ve mahalleli tarafýndan sevilmezler, fakat çevreden kayda deðer bir baský ve karþý koyuþ da görmezler. Sosyal kültürümüz bu durumlarda baþkalarýnýn aile iþlerine karýþmamaktan yanadýr (oysa, baþka durumlarda aile iþlerine en çok karýþan gene ayný insanlardýr,) erkeðin eþini dövmesine çoðunlukla alkol, asabiyet gibi mazeretler bulunarak vicdanlar rahatlatýlýr. ERKEK ÞÝDDETÝNÝN TARÝFÝ Birleþmiþ Milletler “Kadýna Yönelik Þiddetin Yok Edilmesi Bildirgesi” kadýn üzerindeki þiddeti “cinsiyete dayalý ve kadýnlarda fiziksel, cinsel, psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü sonucunu doðuran ya da bu sonucu doðurmaya yönelik özel hayatta veya kamu yaþamýnda gerçekleþebilen her türlü davranýþ, tehdit, baskýdýr ya da özgürlüðün keyfi þekilde