pdf - WINGS

Transkript

pdf - WINGS
Miami
Kuzey Amerika’nın güneyinde eğlencenin, modanın, kültürün,
sanatın, finansın merkezi sevgili Miami! Uçak inişe geçtiğinde şehri
yukarıdan
seyretmeye
başlamalısınız.
Neredeyse
her
evin
vazgeçilmez parçası olan havuz, tenis kortları ve yeşillikleriyle
mozaikten yapılmış bir tabloyu andırıyor. Havaalanındaki o samimi
“Welcome
to
Miami”
anonsunda
bile
şehrin
sıcaklığını
hissediyorsunuz.
Okyanusta yüzen, sörf yapan, plaj voleybolu oynayan gençlerle ünü
Dünya’ya yayılmış Miami Beach, akşamları eğlencenin kalbinin
attığı Ocean Drive, daha sakin bir yaşamı olan Coconut Groove, her
daim kalabalık alışveriş caddesi Lincoln Road ve Little Havana
gezilmesi gereken, keyifli bölgelerden birkaçı. Madonna, Gloria
Estefan, Julio Iglesias gibi pek çok ünlünün evinin olduğu şehirde
kanal gezisi yaparak evlerine misafir olabilirsiniz, en azından göz
misafiri!
Çift katlı villaları, geniş caddeleri ve yeşilliğiyle düzenli bir şehir
olan Miami, şehre gelenlere Latin Amerika enerjisini geçiriyor.
>>NEREDE KALMALI?
Miami, her zaman popüler bir yerdi ancak gittikçe artan sanat
etkinlikleri ile birlikte hem ziyaretçi kitlesi genişledi ve değişti, hem
de şehrin çehresi. Bu bağlamda aldığımız duyumlara göre meşhur
1
Miami
COMO oteller zinciri de Miami'ye göz dikmiş; hatta 2013'ün
sonbaharında hizmete girmek üzere yeni otelinin hazırlıklarına
başlamış bile! Ama sabrı yetmeyip daha önce gitmek isteyenleri de
yüz üstü bırakacak değiliz, işte otel alternatifleri için derlediklerimiz:
En İyiler
 The Setai: Miami’nin en lüks otellerinden biri olan The
Setai’nin iki binası var. Servisleri ve anlayışı aynı ancak
konseptleri ve dekorasyonları farklı. Bunlardan bir tanesi art
deco tarzında bir bina. Üç tip odası var. En küçük odalar 54-57
m2. Oldukça az bölme ve eşya yerleştirilerek gün ışığı dolu,
ferah ortamlar yaratılmış. Diğer binası, The Tower, çelik ve
camdan yapılmış yüksek bir bina. Odalar teknolojik olarak
diğer binadakilerden daha donanımlı. Odalarda çok gelişmiş
ses sistemi ve büyük ekran televizyon var. Otelin hemen
önündeki beyaz kumlu plaj ve turkuaz rengi deniz,
kartpostallardan fırlamış kadar güzel.
 De Lano South Beach ve Mondrian South Beach: Her iki otel
de aynı gruba aitler. Ancak detaylarda farklılık gösteriyorlar.
De Lano, okyanusun hemen kenarında bulunan otellerden biri.
Çok sayıda farklı oda tipi sunuyor. Böylece herkesin ihtiyacına
ve zevkine uygun bir yaşam alanı sağlıyor. Otelin bir de sushi
ve sake barı var. Otelin mimarı, burayı ‘uyuyan güzelin kalesi’
fikrinden ilham alarak tasarlamış. Neredeyse bütün otel beyaz.
2
Miami
Odalarda ve banyolarda başka renk yok. Yalnızca lobide siyah
ve beyaz bir arada kullanılmış. Bu da ışıklı ve ferahlık veren
bir ortam yaratıyor.
 The Villa by Barton G: Bir zamanlar Gianni Versace’nin
malikânesi olan bina, uzun bir restorasyondan sonra otel olarak
kullanılmaya başlanmış. 10 süiti var. Duvar kâğıtları,
döşemelerin kumaşları, yerdeki mermerler birbirinden çok
farklı desenlerde. Tersine, sarayımsı bir ihtişamı ve yuvarlak
hatlı bir dekorasyonu var. Versace ailesi burayı ilk aldığında,
evin fiyatının 10 katı kadar bir tutarı da dekorasyonuna
harcamışlar. Elton John ve Madonna sık ziyaret eden
misafirleriymiş.
 James Royal Palm Miami: New York ve Chicago'da da
kardeşleri olan James Royal Palm Miami, tabii ki Miami
Beach'te ve tabii ki Ocaen Drive'a ve kumsala üç adımlık
mesafede. 1939'da inşa edilen orijinal Palm Beach binası
tarihin kaderine boyun eğerek yıkılmak zorunda kaldıysa da
şimdiki dekorasyonu ve tasarım öğeleriyle de tarihine ve o
dönemin Miami'sine şapka çıkartmaktan geri kalıyor. Otelin
içinde, Şef Kris Wessel yönetimindeki Florida Cookery, her
Amerikalı ve Amerika ziyaretçisinin hayati ihtiyacı olan
kahveye
doyacağınız
Coffee
Bar,
deniz
ürünlerinde
uzmanlaşmış CATCH, sadece otel misafirlerine öğleden sonra
4'ten geceyarısına kadar hizmet veren bar/lounge South Shore
ve geceyi geceyarısında bitirmek istemeyenler için SL Miami
3
Miami
sizleri yedirmek, içirmek ve Miami usulü şımartmak üzere
bekliyor.
 Townhouse: South Beach’e yakın keyifli otellerden bir diğeri
de Townhouse. Otelden çıkmadan keyif yapmayı sevenler için,
çatıda keyifli bir güneşlenme alanı bulunuyor. Otelin
neredeyse tamamı beyaz. Dekorda bu bembeyaz görünüm,
okyanusun tatlı esintisiyle birleşince tarifsiz bir ferahlık ve
tazelik hissi veriyor. Otelde bir de Bondst Sushi Lounge’un
şubesi bulunuyor. New York’un favorilerinden biri olan
Bondst, ezber bozan ve sushi’nin hakkını veren bir yer.
Denemeden geçmeyin.
Bunlara Da Bakmaya Değer
 The King & Grove Tides South Beach: 1936 yılında inşa
edilen art deco binası South Beach’te bulunuyor. Odaların
dekorunda kum renginin tonları kullanılmış. 4 çeşit süit sunan
otelin en küçük odası 50m2. Bazılarının özel terası da
bulunuyor. Hemen hepsi okyanus manzaralı. Mutfağı, sabah,
öğlen, akşam ve havuz için ayrı menüleri var.
 Perry South Beach: The Perry, 18 katlı binasına yerleştirdiği
340 odası ve 86 süitiyle, Miami’nin büyük otellerinden biri.
Yüksek palmiye ağaçları altındaki havuzu ve hemen
devamında uzanan okyanus manzarasıyla oldukça etkileyici bir
atmosferi bulunuyor. Otelin birden fazla restoranı ve barı var.
4
Miami
Bunlardan biri de STK. STK, hasretli bir bekleyişin ardından
Miami’de açılmış. Hem de The Perry ev sahipliğinde. Fas
esintili bir spası ve gece kulübü gibi bir spor salonu var.
 The Betsy: 1940 yılında yapılan otel, Amerika tarihinin de
önemli olaylarına şahit olmuş. Mesela, 2. Dünya Savaşı
sırasında, Amerikan askerleri burada konaklamışlar ve emir
beklemişler. Şimdilerde ise, geçirdiği yeni tadilat ve James
Franco’nun ziyaretiyle anılıyor daha çok. Sade dekoru ve
klasik çizgileriyle konforlu ve şık bir ortam hazırlamışlar.
Miami’deki pek çok otel gibi, Betsy de biftek ve kokteyller
konusunda oldukça iddialı.
 The Standart Miami: Diğer Standardlarla karşılaştırıldığında,
çok daha ev hissi veren bir yer olduğu söylenebilir. 8 farklı
tipte odası var. Kum rengi mobilyalar ve beyaz döşemeleriyle
ferahlatıcı bir atmosferi var. Bay View Suit’te okyanusa bakan
keyifli bir de balkon var. Ayrıca tüm odaların kendi spa servisi
bulunuyor. Burası çok konforlu ve huzurlu bir ev gibi
gerçekten de.
>>NEREDE YEMELİ?
Kahvaltı İçin En İyi Adresler
 News: Ocean Drive’da bulunan kafe, günün 24 saati açık.
Miami’nin hem en klasik hem de hâlâ en popüler kahvaltı
5
Miami
mekânı. İçinde gazete ve dergi bayii de bulunuyor. Zamanında
Versace’nin de her sabah kahvaltılarını burada ettiği
söyleniyor. Zaten buranın dikkat çekmesindeki etkenlerden biri
de o.
 Balans: Klasik brasserie menülerindeki yiyeceklerin modern
hallerini sunuyorlar. Sabah 8:00’dan itibaren, rezervasyonsuz
gidilebilir. Geç kahvaltılar ve öğle yemekleri için tercih
edilebilir.
 Greenstreet Cafe: Tuğla duvarları ve deri koltuklarıyla aynı
anda hem retro hem de çok genç görünüyor. Öğlen ve akşam
için de menüleri bulunan kafe, kahvaltı konusunda çok
başarılı. Pek çok kahve çeşidi bulunduruyorlar. Amerikan
kahvaltısı, Kıta Avrupası kahvaltısı gibi başlıklar altında
çeşitler sunuyor. Karar verene kadar öğlen olmasın, önceden
kafanızda bir şeyler şekillendirmeye bakın. Aklınızda her ne
varsa burada olacaktır.
 Vesper Brasserie: Kahvaltı ve brunch menüleri için tercih
edilen bir yer. Kahvaltıda sunduğu omlet çeşitleriyle dikkat
çekiyorlar. Kahvaltıyı kaçıranlar ise hafif bir brunch yapmak
için yine burayı tercih edebilirler. O zaman da salata, omlet,
sushi seçeneklerinden birini tavsiye ederiz.
Öğle Yemeği İçin En İyi Adresler
6
Miami
 Joe’s Stone Crab: Joe’s Stone Crab, 100 yıllık bir geleneğe
sahip. Kuşaklar boyu aynı aile tarafından çekip çevriliyor.
Yengeçleri ve turtalarıyla çok ünlüler. Amerika’nın güney
eyaletlerinin
geleneklerini
devam ettiriyorlar.
Filmlerde
anneannelerin yapıp, soğuması için pencere kenarına koyduğu
turtaların gerçek olmuş halleri.
 Michael’s Genuine Food & Drink: Sebzelerin üretim
aşamasından, pişirme tekniklerine ve sunuma kadar yemekle
ilgili her şey bu ekibi çok heyecanlandırıyor. Anlaşmalı
oldukları birkaç çiftlikten alım yapıyorlar yalnızca. Ve de
çiftlik çalışanlarıyla sürekli diyalog halindeler. İyi yemek için
iyi
ve
taze
malzeme
gerektiğini
söylüyorlar.
Ayrıca
Amerika’nın en iyi slow food restoranlarından biri kabul
ediliyorlar.
 Yardbird Miami: Belli başlı birkaç çiftlikle çalışan, ürünlerin
yetiştirilme aşamasını önemseyen restoranlardan biri. O
yüzden yemekler çok taze ve doğal. Orası tamam da, esas
Yardbird yarattığı konsept’le ve yemeklerini sunma şekliyle
insanı kendisine hayran bırakıyor. Klasik Amerikan diner
konseptini şık ve hip bir biçimde yorumlamışlar. Diner’ların o
bol porsiyonlu ve kaba sayılabilecek sunumu nasıl bu kadar
estetik ve iştah açıcı bir hale getirilir diye şaşırtıyor insanı.
Burayı kesinlikle atlamayın.
 The Dutch Miami: Sabahtan kahvaltı olarak başlayıp, akşam
yemeğine ve gece kokteyl saatine kadar günün her saati için
7
Miami
özel bir menüsü var. Sabahları pancake, omlet ve tost çeşitleri;
öğlen için de sandviç ve pizzalar geniş yer tutuyor. Viski,
şarap ve kokteyl menülerinin satırlar boyu sürüp gittiğini de,
akşam gitmeyi düşünenler için not edelim.
 La Locanda: Miami’de yaşayan insanların da sevdiği bir
İtalyan restoranı. Makarna hamurlarını kendileri yapıyorlar.
Büyük fırınlarında yaptıkları pizzalar da taze ve çıtır hamurlu
oluyor. Uzun beyaz masa örtüleri ve sade su bardakları bir
İtalyan lokantası hissi veriyor.
Akşam Yemeği İçin En İyi Adresler
 Vita: Le Baoli, Fransız Rivierası’nın seçkin restoranlarından
biri. Miami’de de bir şubeleri bulunuyor. Menüsü deniz ürünü
ağırlıklı olsa da, ızgara biftek çeşitleri de mevcut. Akşamları
gece kulübü olan mekân, verdiği konsept partilerle dikkat
çekiyor. Maskeli balolar en popüler olanları.
 Cecconi’s: Burası Miami’nin en iyi İtalyan restoranlarından
biri. Yerlere antik taşlar döşenmiş. Uzun koltuklar ve eski tip
sandalyelerle,
şık
bir
İtalyan
malikânesinin
dekorunu
andırıyor. Gündüz kahvaltı ve akşam kokteylleri için ayrı
menüleri var. Şarap menüsü de oldukça kapsamlı. Gün içinde
carpaccio, pizza, makarna ve risotto gibi klasik İtalyan
yemeklerinden tercihinizi yapabilirsiniz. Ancak tatlıya yer
8
Miami
bırakmaya özen gösterin; el yapımı dondurma ve sorbe
çeşitleri, baştan çıkarıcı.
 Juvia: Şehri ve okyanusu, bir çatı katından izliyorlar. Bu
terasta mor ve beyaz bir arada kullanılmış. Hasır koltuklar,
mor
yastıklar,
Florida’nın
tatilci
ruhunu
yansıtıyor.
Başlangıçlarda Japon ve Fransız mutfağından etkilenmişler.
Ana yemeklerde ise Fransız mutfağının etkisi çok daha baskın.
Yemeğin yanına bir de kokteyl seçimi yapıldı mı, geriye
yalnızca teras keyfi yapmak kalıyor.
 Spiga: Art Deco’nun hakim olduğu bölgede 2 katlı evden
bozma bir binada bulunuyor. İçerinin loş aydınlatması,
yuvarlak geniş masaları ve kırmızı kadife bar tabureleri
romantik bir ortam yaratıyor. Şehrin en şık İtalyan
restoranlarından biri olan Spiga geniş bir yemek ve şarap
menüsüne sahip.
 Nobu: Shore Club’da bulunan Nobu, şehrin yeme ajandasının
ve gece haritasının önemli yerlerinden biri. Atıştırmalık sushi
seçeneklerinin yanı sıra teriyaki ve kushiyaki çeşitleri de
bulunuyor.
Yemekten
sonra
lounge’u
da
oldukça
hareketleniyor.
Atıştırılmalı!
 Flip Burger Bar: Turist olduğu anlaşılmadan, şehrin içine
karışmak isteyen gezginlere özellikle tavsiye ediyoruz. Bu
9
Miami
yerel burgerci, güney eyaletlerinin damak zevkini ve burger
kültürünü çok iyi yansıtıyor.
 Pinocchio: Ocean Drive’da bulunan Pinocchio, oldukça küçük
bir yer. Mutfağı ve dolabı hemen açıkta duruyor. Özellikle
paninileriyle çok meşhur. Seçtiğiniz malzemelerle, kendi
panininizi yapabileceğiniz gibi, hazır seçeneklerden birini de
tercih edebilirsiniz. Öğlen verilecek küçük bir mola sırasında
atıştırmak ve espresso içmek için ideal.
 David’s Cafe: David’s Cafe, Kübalı bir ailenin açtığı sevimli
bir kafe. 35 yıldır burada Küba mutfağından yemekler
sunuyorlar. Gün içerisinde uygun fiyata leziz ve dev sandviçler
alabileceğiniz bir yer.
>>GECE KUŞLARINA
 Liv Night Club: Miami gece hayatının ünlü gece kulüplerinden
biri. Ahşap dans pisti, VIP lounge’ları ve renkli ışıklarıyla
eğlenceli bir gece vaat ediyorlar. Elektronik, house ve tekno
müzik yapan DJ’ler gece boyunca performans sergiliyorlar.
 Van Dyke Café: Van Dyke Café’nin üst katında akşamları
canlı müzik oluyor. R&B, soul ve caz müzisyenleri buranın
ufak sahnesine çıkıyor; Miamililer de burada caz dinlemekten
ve dinlerken de çikolatalı sufle yemekten büyük keyif
alıyorlar.
10
Miami
 Bardot: Miami gençlerinin sık gittiği bir bar aslında Bardot.
Köşelerdeki koltuklara oturabilirsiniz. Ancak bu hınca hınç
dolu barda, herkes ayakta ve barın önünde oluyor. Çoğunlukla
Amerikalı rock ve indie gruplar sahne alıyor.
 Mansion: Mansion ismi Miami’nin gece hayatıyla özdeşleşmiş
isimlerden biri. Kışkırtıcı partilerin düzenlendiği ve enerji
trafosu DJ’lerin performans sergilediği bir mekân. Önceden
bilet almak gerekiyor.
 Mynt:
Mynt
Lounge
da
DJ
performansları
eşliğinde
kurtlarınızı dökebileceğiniz bir adres. Paris Hilton, Lindsay
Lohan, Colin Farrell, Britney Spears ve daha bir çok ünlü
ismin eğlenmek için seçtiği adres. Eğlenmeye gelen ünlü
ünsüz herkesin adeta bir şıklık ve stil yarışında olduğunu da
belirtelim.
>>YA BAŞKA?
Alışveriş
 Alchemist: Henüz inşaatı bitmemiş bir bina iskeletine
benzeyen ve aslında otopark olan bir binanın 5. katında hizmet
veriyor. Dıştan cam bir kutunun içine yerleşmiş gibi
görünüyor.
Ünlü
tasarımcıların
ve
moda
koleksiyonlarından parçalar bulmak mümkün.
11
evlerinin
Miami
 Webster Miami: Webster Miami, Miami Beach’te bulunan
birkaç katlı bir mağaza. Ünlü markaların ve tasarımcıların
kadın ve erkek koleksiyonlarından klasik ve spor parçaları bir
araya getiriyorlar. Tom Ford, Chanel, Alexander McQueen ve
Balenciaga burada bulabileceğiniz markalardan birkaç tanesi.
 C. Madeleine’s: Burası dünyaca ünlü bir vintage dükkânı.
Ünlü tasarımcılar, burayı bir moda müzesi gibi gezip ilham
arıyor. Müdavimleri arasında ünlü top modeller de var. Büyük
bir giyinme odası gibi tasarlanmış olan mağazada, zaman
zaman moda çekimleri de yapılıyor.
 Ondademar: Moda dergilerinin anlata anlata bitiremediği bir
plaj
giyim
markası.
Ürünleri
bazı
Harvey
Nichols
mağazalarında da satılan marka kadın, erkek ve çocuklar için
plaj giysileri tasarlıyor. Mayo ve bikinilerin yanı sıra, çanta,
pareo, sandalet gibi plaj aksesuarları da bulmak mümkün.
 Dogbar: Hayır, bu sefer ki adresimiz sizin için değil,
köpeğiniz için! Dogbar, köpeğiniz için esprili tişörtler, farklı
stillerde tasmalar, komik oyuncaklar bulabileceğiniz bir yer.
Müzeler
 Miami Design District: Design District, moda, mimari, tasarım
ve sanat alanında, yaratıcı deneyimlerin bir araya getirildiği bir
mahalle. Bu mahallenin sokaklarında sanat galerileri ve
12
Miami
müzelerin yanı sıra, ayakkabı, takı ve mobilya tasarımcılarının
mağazaları bulunuyor.
 Frost Art Museum: Bir üniversite müzesi olan Frost Art
Museum, yerel düzeyde, sanat duyarlılığı ve farkındalık
yaratmak için kurulmuş. Yerel ve Amerikalı sanatçıların
çağdaş sergilerini konuk ediyorlar.
 The Wolfsonian: Müze, 1885-1945 yıllarından yaklaşık
120.000 parçalık bir koleksiyona sahip. Sanat eserleri
üzerinden tarihi, sosyal ve teknolojik dönüşümleri izliyorlar.
Modernizmin ne olduğu ve eleştirisi üzerine odaklanıyorlar.
 Miami Art Museum: 1996 yılından bu yana 20. ve 21. yüzyılın
uluslararası sanat işlerini toplayan müze, bu koleksiyonunun
yanı sıra geçici sergilere de ev sahipliği yapıyor. Özellikle
Amerika, Avrupa ve Afrika kıtalarından çıkma işlere
odaklanan müze Pazartesi günleri kapalı, Cumartesi - Pazar
günleri 12:00-17:00, diğer günlerde ise 10:00-17:00 arası açık.
Gitmeden Önce Göz Atılacaklar
 Elmore Leonard: Leonard, romanları ve senaryolarıyla tanınan
Amerikalı bir yazar. ‘Get Shorty’ ve ‘Rum Punch’, yazarın
Miami’de geçen romanlarından en iyi örnekler. ‘Rum Punch’,
daha sonra Tarantino tarafından sinemaya uyarlanmıştı.
Uyarlama, ‘Jackie Brown’ adıyla, gösterime girdi.
13
Miami
Ya Diziler
Miami Vice & CSI Miami, Miami’yle özdeşleşen televizyon
yapımları. Daha heyecanlı, daha sofistike ve yine bol Miamili - ve
kanlı -
bir şeyler izlemek isteyenlere şiddetle hiddetli Dexter’ı
tavsiye ediyoruz.
Aman Aman!
Miami’de sezon Aralık-Mart ayları arasında. Önceden rezervasyon
yaptırmakta fayda var. Haziran-Kasım ayları ise fırtına ayları.
Sıkıcı Bilgiler
Havaalanından şehir merkezine taksiyle 20 dakikada ve $30-35 ödeyerek
varabiliyorsunuz.
Barda alınan her içki için $1 bahşiş veriliyor.
Taksiler pahalı değil.
Miami’de araba kiralamak uygun ve şehri rahatça gezebilmek için
şart.
14

Benzer belgeler

bu yaz bodrum`da italyan rüzgarı esiyor - Astas

bu yaz bodrum`da italyan rüzgarı esiyor - Astas Holding’in ev sahipliğinde ve Mandarin Oriental Hotel Group yetkililerinin de katılımıyla gerçekleştirilecek olan eşsiz davet, seçkin davetlilere unutulmayacak bir gece yaşatacak. Bu özel davete iş...

Detaylı