itü kültür ve sanat birliği basın yayın kulübü itü gazetesi İTÜ
Transkript
itü kültür ve sanat birliği basın yayın kulübü itü gazetesi İTÜ
arıYORUM itü kültür ve sanat birliği basın yayın kulübü itü gazetesi GAZETE OKUMAK ALIŞKANLIK YAPAR! yirmi dördüncü sayı, nisan iki bin on üç süreli yayın ISSN: 1305 - 4785 ARI Çekirdek'e başvuru yapan girişimci grupların 30 Nisan'da gerçekleşecek olan jüri sunum gününe davet edildiğine veya edilmediğine dair bilgi maili Nisan'ın 4. haftası taraflarına ulaştırılacaktır... İTÜ Geliştirme Vakfı’nın katkılarıyla... www.gazete.itu.edu.tr 2 ARIYORUM ARIYORUM İTÜ GAZETESİ YAYIN KURULU Genel Yayın Yönetmeni Anıl Güler Yazı İşleri Damla Bayrak Görsel Yönetmen Baran Serdar Sarıoğlu Mizah Oğuz Onur Kul Yayın Danışmanı Fatih Avcı Dağıtım Ahmet Korkmaz Baş Muhabir İlknur İlhan Reklam Ferit Çağlar Gündüz Karikatür Utku Sönmez NİSAN 2013 Haber Kurulu Abdussamet Hatipoğlu, Deniz Sayın, Dilşad Dağtekin, Eren Sönmez, Gizem Akın, Hazal Şener, Hülya Göktaş, Irmak Türe, İlknur İlhan, Kamil Can Erdem, Merve Turhan, Nur Dilara Kılıç, Selçuk Keser, Sena Kıral, Serhat Orhun Urfalı, Tekin Karatepe, Volkan Zengin, Zeynep Kesim. İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İTÜ BASIN YAYIN KULÜBÜ BASIN-YAYIN KULÜBÜ ARIYORUM İTÜ GAZETESİ İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ [email protected], www.gazete.itu.edu.tr, 05416466062 BASKI: STAR MEDYA YAYINCILIK *İTÜ Basın Yayın Kulübü üyeleri Arıyorum İTÜ Gazetesi yayın kurulunun doğal üyeleridir. İsimleri belirtilen kişiler 24. sayıya doğrudan katkısı bulunan üyelerimizdir. 3 ARIYORUM NİSAN 2013 EMEK YERİNDE GÜZEL Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde 7 Nisan Pazar günü Emek sinemasının yıkım kararına tepki olarak yapılan gösteriye Costa Cavras, Mike Newell, Marco Becchis ile Jan Ole Gerster gibi dünyaca ünlü yönetmenler ile Türkiye'deki çok sayıda yönetmen, oyuncu ve sinema yazarı da katıldı. Birkaç yüz kişilik grup içinde, Türkiye'deki sinema izleyicilerinin yakından tanıdığı Cem Davran, Tuncel Kurtiz, Derya Alabora, Ezel Akay, Ahmet Mümtaz Taylan, Defne Halman ve Onur Ünlü gibi pek çok oyuncu ve yönetmen de vardı. Yürüyüşe polisin tazyikli su, biber gazı ve copla sert müdahalede bulunması uluslararası tepki getirdi. “Emek Bizim İstanbul Bizim Platformu” üyelerinin yürüyüşünün ardından, sinemanın bulunduğu Yeşilçam Sokağı'nın İstiklal Caddesi tarafındaki girişi polis panzeriyle kapatıldı. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'ndan yapılan açıklamada, İstanbul Film Festivali'nin yurtdışından gelen konuklarının da bulunduğu topluluğa " müdahalede orantısız güç " kullanıldığı belirtilerek " İstanbul'un kültürel hafızasına sahip çıkmaktan başka düşüncesi olmayan sinemaseverlere yapılanları kınıyoruz. " denildi. Uluslararası sinema eleştirileri federasyonu FIPRESCI'den yapılan açıklamada da, İstanbul Film Festivali'nde kuruluş adına jüri üyesi olan Berke Göl'ün " boğazı sıkılarak " gözaltına alınmasından kaygı duyulduğu açıklandı. Açıklamada, Emek Sineması'nın, aynı yere inşa edilecek bir alışveriş merkezinin üst katlarından birine taşınması planı da eleştirildi. Usta gazeteci Atilla Dorsay, Beyoğlu'nda yapılmak istenen, fakat polisin tazyikli su ve biber gazıyla yaptığı müdahaleyle engellenen yürü- yüşte yer alanlar arasındaydı. 60 yılı aşkın süre Cumhuriyet, Milliyet, Yeni Yüzyıl ve Sabah gazetelerinde yazan Dorsay, gösterinin ardından daha önce " Emek yoksa ben de yokum! " başlıklı bir yazı yazdığını hatırlattı. Dorsay, bu yazısında Emek Sineması'na < kazma vurulduğu gün > gazeteciliği bırakacağını duyurmuştu. Veda yazısında şunları belirtti: “ Bu sinemanın hem kendisi önemliydi, hem de temsil ettiği kültürel altyapı, tarihsel birikim ve yaşam biçimi. Bugün artık Emek yok. Onun gerçek ve de simgesel önemini anlatamadık. Sabah bu ve Taksim Parkı, Çamlıca Camii vb. konularda sütunlarını bana hep açtı, tüm eleştiri ve uyarılarımı kullandı. Sağ olsunlar... Ama hiçbir girişimi değiştiremedik, hiçbir şeyi kurtaramadık. Benim için artık ne sözün, ne de yazının önemi kaldı. Bu belki, artık sessiz kalmanın çığlık atmaktan daha önem kazandığı bir durumdu. Ve bırakmak kaçınılmaz oldu. " Kıdemli yazar sözlerini, okuyucularıyla " bir yerlerde, en azından kitaplarda " buluşma umuduyla noktaladı. İstanbul Film Festivali'nin konuklarından olan dünyaca ünlü yönetmen Costa Cavras da kalabalık içindeydi. Evrensel gazetesinin aktardığına göre Cavras " Bu yapılan tarihi bir hatadır, sinemaya yapılan bir ayıptır. " diye konuştu. MESAJINIZ VAR! HAYATA BİR ADIM PROJESİ KİTAP TOPLAMA KAMPANYASI Değerli İTÜ Mensupları, Bu defa yolumuzu gökyüzünden uzak, güzel gözlü çocuklara çevirdik. Sizlerin de katkılarıyla 20 okula kitap yardımı yapmış bulunmaktayız. Bu ufak kampanyamızda bu sefer de "MALTEPE GENÇLİK VE ÇOCUK CEZA İNFAZ KURUMU"na kitaplarımızı götüreceğiz. Toplumsal olarak "fail" sıfatı yüklediğimiz ve özellikle suça itilmiş çocuklarımızın mağduriyetlerini bir miktar da olsa hafifletmek amacı ile 19 NİSAN CUMA gününe kadar kitaplarınızı (çocukların isteği üzerine özellikle macera ve polisiye türleri) bizlere ulaştırırsanız çok seviniriz. Mekan: İTÜ Kültür Sanat Birliği Gönüllük Kulübü Odası Detaylı Bilgi: Tel: 0 538 659 18 37 / 0 537 732 51 94 İlgili Kişi: Ezgi Demiralp / Nimet Özden -Gülbin Tatlıağız tamamen kendi kararı ve çabasıyla çevresindeki sinemaseverlere ilaveten dilekçeyi ilk imzalayan sanatçı Haluk Bilginer ve Oyun Atölyesi oyuncularının imzalarını aldı. YIKIM SÜRECİ 2009 yılında sinemanın kapanması üzerine, binanın yıkılacağına dair söylentilerin çıkması nadir bir karşı duruşu harekete geçirdi. Kent ölçeğinde anıtsal nitelikte yapılara ilişkin kararların kamu yararını sorgulayan sivil meslek kuruluşlarının yanı sıra sinema endüstrisinden profesyoneller ve sinemaseverler, pek çoğu sosyal medyada örgütlenen buluşma ve imza kampanyalarıyla yıkımı engellemeye kararlı olduklarını her fırsatta dile getirdiler. 2010 yılında bir alışveriş merkezine dönüştürülmesi planlanan Emek sinemasının yıkılmasını öngören projenin açıklanması üzerine, sinemaseverler ‘ Emek Sinemasını Yaşatalım ’ başlıklı bir platform kurarak imza kampanyası başlattılar. Başvuru üzerine mahkeme, 12 Mayıs 2010 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verdi. Abdussamet Hatipoğlu [email protected] Sadece doktorlar değil, MÜHENDİSLER DE HAYAT KURTARIR... Her kan veren bir kahramandır. Üniversitemiz ile Türk Kızılayı'nın ortaklaşa düzenleyeceği kan bağışı kampanyası için Kızılay Kan Bağışı Çadırı 16 - 17 - 18 Nisan 2013 tarihlerinde saat 10:00 - 18:00 arasında İTÜ Ayazağa Kampüsü Mustafa İnan Kütüphanesi önünde, 16 Nisan 2013 tarihinde saat 10:00 - 18:00 arasında İTÜ Maçka Kampüsü Yabancı Diller Yüksekokulu Binası önünde gönüllü kan bağışlarınızı kabul etmek için orada olacaktır. 4 İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ARIYORUM BASIN-YAYIN KULÜBÜ NİSAN 2013 TABAĞIMA DOKUNMA EYLEMİ İTÜ VİDEO OYUN FESTİVALİ GELİYOR Geçtiğimiz hafta ani bir kararla İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka kampüsünde bulunan yemekhanede, öğretim üyelerinin jeton fiyatları iki katına çıkarıldı. Bunun üzerine Maçka’da görev yapan öğretim üyelerinden birçoğu duruma tepkilerini ortaya koymak adına öğlen yemeğini simit ve çay ile yaptılar. Öğrenciler ile aynı yemekleri yedikleri halde sunuş biçimi farkı nedeniyle ödedikleri fazla paraya tepkili olan öğretim üyeleri öğrencilerle aynı yemekhanede yemeğe devam ediyorlar. Maçka kampüsü için hayatta olan bu uygulama artık İTÜ’nün diğer kampüsleri içinde geçerli olacak. Öğretim üyelerinin yemekleri porselen tabaklarda sunuluyor ve öğrencilerin 2 lira ödediği yemeklere 4 lira ödüyorlar. Öğrencilerin öğretim üyesi yemekhanelerine girmeleri ise yasak. “İTÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’nın 15.03.2013 tarihi ve 76 sayılı yazısı ile akademik ve idari personelin ortak kullandığı Maçka, Gümüşsuyu ve Taşkışla yerleşkelerindeki yemekhanelerde sunumun porselen tabakta yapılması gerekçe gösterilerek yemek ücretinin yüzde 100 zamla 2 TL’den 4 TL’ye çıkarıldığı, 2 TL’den yemek yemeye devam etmek isteyen çalışanların öğrenci yemekhanesinden faydalanabileceği duyurulmuştur. Bu uygulama nedeniyle şehir kampüslerinde görev yapan İTÜ çalışanları büyük mağduriyet yaşamaktadır. Bu duruma tepki gösteren İTÜ çalışanları 18.03.2013 tarihinden bu yana yemekhane boykotu yapmaktadır. Bu süreçte sendikamızın uygulamanın geri alınması yönündeki talebi İTÜ Rektörlüğü tarafından geri çevrilmiştir. İTÜ emekçilerinin ve öğrencilerinin yemek hizmetlerine ilişkin sorunlarının bir bölüm olarak ele alınması ve çalışanlar ile onların temsilcileri sendikalarla çözüm üretilmesi gerekirsen, bu şekilde tepeden inme kararlar alınmasını anti demokradik otoriter yönetim anlayışını reddediyoruz ve kınıyoruz. Hukuksuz bir uygulama olan yemek zammı geri alınana kadar mücadelemizi sürdüreceğimizin İTÜ çalışanları ve kamuoyu tarafından bilinmesini istiyoruz.” VII. Üniversiteler Psikolojik Danışma ve Rehberlik Sempozyumu Türkiye genelindeki üniversitelerin Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezlerinin katılımıyla VII. Üniversiteler Psikolojik Danışma Ve Rehberlik Sempozyumu 18-19 Nisan 2013 tarihlerinde, İTÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezince İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde düzenlenecektir. Üniversiteler bünyesinde faaliyet gösteren PDR Merkezlerinin teori ve uygulama alanlarında bu sempozyumlar çok önemli katkılar sağlamaktadır. Mesleki anlamda merkezlerin kendi gelişimlerine ışık tutan, merkezler arası iletişimi yapılandıran ve kuvvetlendiren, alanla ilgili ulusal ve uluslar arası gelişmelerin paylaşımını sağlayan bu sempozyumlar hem PDR Merkezleri çalışanları başta olmak üzere, Psikolojik Hizmetler Alanında çalışanlara, alanla ilgili birçok konuda tartışma ve fikir alışverişinde bulunma, bilgi ve deneyimlerini aktarma imkanı sağlamıştır. Üniversitemiz ev sahipliğinde yapılacak olan VII. Üniversiteler Psikolojik Danışma Ve Rehberlik Sempozyumu’nun konusu “Üniversite Öğrencilerinde Sosyal Medya Kullanımı ve İnternet Bağımlılığı” olarak belirlenmiştir. Gerçekleştirilecek olan etkinliğe ilişkin detaylı bilgilere ve başvuru işlemlerine web sitesinden ulaşabilirsiniz. Etkinlik tüm İTÜ mensuplarına ücretsizdir. Detaylı bilgi için: www.pdr2013.itu.edu.tr adresini ziyaret ediniz. ATMOS: BİR ATMOSFER SEMPOZYUMU DEPREM MÜHENDİSLİĞİ VE AFET YÖNETİMİ ENSTİTÜSÜ SEMİNERİ Periyodik zamanlarda yapılmakta olan ve atmosfer alanındaki tüm konuları içeren “6th Atmospheric Science Symposium – ATMOS 2013”, 24-26 Nisan 2013 tarihinde İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezinde yapılacaktır. Sempozyumda hava kirliliğinden turizme, enerjiden iklim değişikliğine kadar atmosferin bileşen olduğu konularda uzmanlar, akademisyenler, uygulayıcılar ve kanun yapıcılar biraraya gelecekler ve bu başlıklar üzerinde fikir alışverişinde bulunup tartışacaklardır. Sempozyum 24 Nisan 2013 saat 09.30’da başlayacaktır. İTÜ İnşaat Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Abdüsselam ALTUNKAYNAK, 17 Nisan 2013 Çarşamba günü saat 15:30'da Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü Konferans Salonu'nda “İklim Değişikliği Etkisi Altında Taşkın Haritalarının Oluşturulması” konulu seminer verecektir.Toplantıya tüm öğretim üyeleri, yardımcıları ve öğrencilerimiz davetlidir. İTÜ IEEE Öğrenci Kolu tarafından düzenlenen İstanbul Teknik Üniversitesi Video Oyun Festivali 2013( İVOFest 2013), 18 – 19 Nisan 2013 tarihlerinde İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi’nde sizlerle olacak. Peki katılımcıları neler bekliyor? İTÜ Ayazağa Kampüsü Elektrik-Elektronik Fakültesi önünde 2 gün boyunca kurulacak olan interaktif oyun standlarında eğlenebilirsiniz. ARAL PES Turnuvası ve Guitar Hero yarışması ile renklenecek olan bu bölümde sürpriz çeklişlerle katılımcılara hediyeler dağıtılacaktır. Bunların yanı sıra, düzenleyeceğimiz Oyun Tarihi Sergisi’nde eski oyun konsollarında tekrar oyun oynama imkanına sahip olabilirsiniz. Önce Mario oynayıp, ardından Guitor Hero’ya geçip kendinizi bir zaman tünelinde gibi hissedebilirsiniz. 18 ve 19 Nisan günlerinde; saat 14:00 – 17:30’ da gerçekleştirilecek oyun yapımı eğitimine katılabilirsiniz. 3D Akademi’den gelecek yetkin eğitmenlerle, Unity oyun motoru kullanılarak oyun tasarım ve proglamlama eğitimine katılabilir, 2 günlük eğitimin sonunda verilecek olan sertifikaya sahip olabilirsiniz. Ayrıca eğitime katılarak 3D Akademi’den 1 yıllık eğitim hakkı kazanma fırsatını elde edebilirsiniz. Eğitim kontenjanlarla sınırlıdır. Eğitime katılım formu :http://www.ivo.ituieee. com/ SEEDCAMP GELİYOR Avrupa’nın önemli girişim geliştirme ve kuluçka merkezlerinden biri. Seedcamp girişimlere yatırım ve akıl hocalığı konusunda yardımcı oluyor. Her yıl 2000’in üzerinde başvuru kabul eden, bunlardan yaklaşık 200 tanesine akıl hocalığı, 20 tanesine ise yatırım yapan Seedcamp, her yıl düzenlediği etkinlikler sayesinde girişimcilere kendilerini anlatma imkanı da sağlıyor. 2012 yılından beri Türkiye ile de yakından ilgilenmeye başlayan fakat bir etkinlik düzenlemeyen Seedcamp’in takviminde bu yıl İstanbul da yer alıyor. 5 Nisan’da Belgrad, 23 Nisan’da Kiev’den sonra 30 Nisan’da İstanbul’da düzenlenecek Mini Seedcamp çerçevesinde girişimciler sunum yapma imkanı bulacaklar ve aynı gün içerisinde kazananlar açıklanacak. Bu etkinlik her ne kadar adı “Mini” Seedcamp olsa da oldukça önemli. Her şeyden önce Türkiye’deki girişimcilik ekosisteminin hızlı büyüyor olması bu ilk adımdan sonra Seedcamp’in SEMİNER VAR! yolunun yeniden Türkiye’ye düşmesini sağlayacaktır. Ayrıca Yalım K. Gerger’in ifadesiyle: “Seedcamp gibi Avrupa’nın en önemli melek yatırımcı ağının, İTÜ’ye gelmesinin, yerel girişimler ile Avrupa’daki yatırımcılar arasında önemli bir köprü oluşturmuş olacak”. Yani girişimciler için sadece yatırım ihtimalleri değil, yurtdışı ile daha yakın ilişkiler kurabilmek açısından da önemli. 30 Nisan saat 12.30’ da İTÜ Maslak Kampüsü KSB Oditoryumunda (büyük salon) gerçekleşecek olan etkinliğe katılım ücretsizdir. İTÜ Maden Fakültesi ve BMK KAUM ortak çalışması sonucu 26 Nisan 2013’te “KENDİNİ ve HAYATI %100 KULLAN! “ adlı seminer İTÜ Maden Fakültesi İHSAN KETİN konferans salonunda düzenlenecektir. Konuşmacı olarak katılacak olan Yaşam Tasarım Uzmanı Sevgi KARACA, aynı zamanda jeoloji mühendisi, ögretmen ve annedir. FİBA BULUŞMASI Finans (bankacılık, leasing, faktoring ve sigortacılık) ve finans dışı (havacılık, mağazacılık, gayrimenkul, enerji) alanlarda faaliyet gösteren, marka değeri yüksek iştiraklerden oluşan bir yatırım grubu olan Fiba Grubu üniversitelerimizde lisans veya yüksek lisansını bu yaz tamamlayarak mezun olacak yüksek onur listesi öğrencileri ile biraraya gelmek, hem şirketlerimizi anlatmak, hem onların sorularına cevap vermek istiyor.Fiba Grubunun kurucusu Sn. Hüsnü Özyeğin’in de bizzat bulunarak öğrencilerle sohbet etmeyi arzuladığı toplantı 21 Nisan Pazar günü İstanbul Swiss Otel’de gerçekleşecektir. Etkinliğe katılımı sınırlı sayıda gerçekleştirebileceğimiz için öğrencilerimizden CV’leri ile birlikte başvuru istiyor olacağız. Yapılan değerlendirme sonucunda toplantıya katılım talebi kabul edilenlerin e-mail adreslerine detaylı bir davetiyeyi de ayrıca gönderilecektir. İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ 5 ARIYORUM NİSAN 2013 MEYDAN24’Ü KURUCUSUNDAN DİNLEYELİM Meydan24 ilk ortaya çıktığı günden bu yana İTÜ öğrencilerinin gündemini meşgul ediyor. Çok genel olarak bir tanımlama yaparsak; İTÜ öğrencileri siteye girip (üye olmak şartı getirildi), istedikleri herhangi bir İTÜ öğrencisi hakkında küfür, hakaret vs. içermeyecek nitelikte yorumlar yapabiliyor. Bu sosyal platformu beğenen ve daha ilk günden destekleyicisi olan öğrencilerin dışında, duruma tepkili ve oldukça şikâyetçi öğrenci grupları da var. Bu öğrencilerden bazıları antimeydan24.com adlı bir internet sitesi açma yoluna giderek meydan24.com aleyhinde imza ve dilekçe toplamaya başladılar. Facebook ve Twitter gibi sosyal ortamlarda da yoğun olarak tartışılan bir konu haline geldi. İTÜ rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca Twitter üzerinden yaptığı açıklamasında konuyla ilgili hukuki süreci başlattığını bildirdi. Birincisi meydan24.com’da benim bilgilerim de yer aldığından (kaldırılmasını talep ettim) tarafsız bakış açımı korumak zorunda olduğumdan, ikincisi site ile ilgili hukuki süreç devam ettiğinden dolayı daha fazla fikir beyan etmiyorum. Son zamanların büyük ses getiren olayı ve bu olayın odak noktasındaki Gökçe Sezgin ile konuştum. Kendisi itu24.com ve meydan24.com sitelerinin kurucusu. Sizi bu röportaj ile baş başa bırakıyorum. Meydan24.com adlı internet sitesini kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Meydan24.com projesi, zaten siz hariç herkesin bildiği, sizin hakkınızda söylenen şeylerin sizin tarafınızdan da bilinmesini sağlamak amacıyla oluşturulmuş bir yapı. Kısacası; sadece siz bilmiyordunuz, artık siz de biliyorsunuz. Bu sitemizde yer alan insanlara büyük avantaj sağlayan bir şey. Şimdiye kadar yapılmış sosyal medya projelerinin birçoğunda hepimiz kendi kimliklerimizle var olduğumuz için yapmacık bir dünya söz konusuydu. Biz de biraz daha gerçekler konuşulsun fikriyle ortaya çıkardık bunu. Kimliksiz sohbet, kimliksiz soru-cevap yapıları zaten internet dünyasında var olan şeyler, biz bu yapıları biraz daha Türkiye'de yaygın olan sözlük konsepti ile harmanlayarak yeni bir yapı oluşturduk. Aldığımız geri dönüşlerin oranına bakarsak da güzel bir yapı oluştuğunu söyleyebiliriz. Sitenin ismi konulurken bir ima bir mesaj düşünüldü mü? "hodri meydan gibi" Böyle bir mesaj yok elbette. Meydan isminin geçmesinin nedeni, burada herkesin ortak bir ortamda buluşuyor olması. Siz bir meydana gittiğinizde oradaki herkesi görebiliyorsunuz, herkes tamamen birbirinin gözü önünde. Daha çok bu çağrışımdan yola çıktık. Bu site İTÜ'deki hangi eksik noktayı tamamlıyor? Diğer soruya verdiğim cevap gibi, bu site 'gerçekler' konusundaki eksik noktayı tamamlıyor. Sizin hakkınızda ne düşünüyorlar hiç merak etmiyor musunuz? Elbette ediyorsunuz. Ve biz de diyoruz ki artık burada bu meraka son veriyoruz. Herkesin bilip sizin bilmediğiniz şeyleri siz de bilin istiyoruz. Size ulaşan iyi ve kötü tepkilerin oranı nedir? Bu rakamlar konusunda sitemizin ana sayfasında da bir paylaşımda bulunmuştuk. Sitemizi ulusal basına haber olmadan önce yani ilk 3 gün içerisinde 12.000 farklı kişi ziyaret etti. Burada 12.000 ziyaretten bahsediyorum altını çizmek isterim. 12.000 farklı kişi. Bunlardan yalnızca 179 tanesi ismini sayfadan sildirmek istediklerini söylediler. Bunların da hepsi 'kötü tepki' olarak adlandırılacak şeyler değildi. Kendi hakkında yazılanları öğrenmek istemediğini vs kibarca söyleyerek bu işlemi gerçekleştirenler bu 179 kişi içerisinde yoğunlukta olanlardı. Siteyi beğenenler hangi özelliklerini beğenmeyen ve şikayette bulunanlar hangi özelliklerini size dile getiriyor? Siteyi beğenenler, anonim oldukları için burada yapaylığın değil gerçek şeylerin konuşulması ve de kendileri hakkında düşünülenlerin takip edilebilmesinin olanak sağlaması konusunda fikir beyan ettiler. Bu fikirler esnasında güzel öneriler de çıktı ve hemen uyguladık. Örneğin siteye üye olmayanların yorumları görememesi burada daha biz bize bir ortam yaratılmasını sağladı ki bu da kaliteyi büyük ölçüde arttırdı. Şikayette bulunanlar isimlerinin izinleri dışında kullanıldığı konusunda fikirlerini beyan ettiler. Bu kişilerin isimleri zaten başvuruları ile kaldırıldı. Hatta daha sonrasında bir bekleme olmasın diye direkt olarak kendilerinin üye olmaksızın kaldırabilecekleri bir sistemi de sitemize entegre ettik çok kısa bir süre içerisinde. Facebook ve Twitter gibi sosyal ortamlardaki konuşmaları takip ediyor musunuz? Açıkçası çok fazla takip etme fırsatı bulamıyorum. İlk hafta çok yoğun geçti. Test yayını olmamızdan dolayı bir yandan yazılımsal geliştirmeler, diğer yandan röportajlar ve çeşitli görüşmeler derken sadece göz gezdirebiliyorum. Göz gezdirdikçe de moralim yerine geliyor. Daha ilk haftasından birçok insan için vazgeçilmez bir platform olması bizim bile tahmin edebileceğimizin çok üzerinde. Biraz daha işler yoluna girdiğinde diğer sosyal medya hesaplarını kapatarak meydan24.com üzerinde takılacaklarını söyleyenlerden, Türkiye'deki büyük sosyal medya mecraları sahibi büyüklerimizin 'yolun açık olsun' mesajlarına kadar birçok şey motivasyonumuzu arttırmamızı sağlıyor. Bir kişinin isminin fotoğrafının iradesi ve bilgisi dışında (kendi rızasıyla üye olmadan) kamuoyuna üzerinde yorum yapılmak için açılması etik ve hukuk değerlere aykırı değil midir? İnternet üzerinde indekslenebilir verilerin kullanımı bizim icat ettiğimiz bir şey değil. Bu google'la başlayan bir süreç ve günümüzde hem Türkiye'de hem dünyada birçok platform tarafından kullanılmakta. Üstelik bu platformlardan öyle isteğinizle kaldırabilme ihtimaliniz de yok. Biz ise tek bir tık ile kaldırabilme özelliğini de sunuyoruz. Sistemimizde sadece kişilerin adları olduğundan dolayı bir kişisel bilgi depolanması da söz konusu değil. Üstelik bu tip sistemler Türkiye'yi bırakın İTÜ öğrencileri arasında da birçok sitede kullanılan bir şey. Kişilerin bilgilerine nerelerden ulaştığınız konusunda bizi aydınlatır mısınız? Kişi bilgilerinin tümü İTÜ'nün kullanıma açık İTÜ REHBER sayfası üzerinden indekslenerek elde edilmiştir. Zaten bunu en başından beri ifade etmekteyiz. Rektör Mehmet Karaca attığı bir twit ile olaya hukuki açıdan el attığını duyurdu. İletişime geçtiniz mi? Rektörlük konu hakkında bir inceleme başlattığını twitter üzerinden duyurdu. Biz de sizler gibi konuyu twitter üzerinden öğrendik. Meydan24.com üzerinden para kazanıyor musunuz? Meydan24.com hiçbir gelir modeli olmayan bir yapı. Zaten öyle bir durum olsaydı bu sistemi İTÜ bünyesinde değil de herkese açık olarak yapardık. Bu kendi okuduğumuz okul içinde bir sosyal platform oluşturmak amacıyla yapılmış, hem tasarlanması hem kullanması bize zevk veren bir yapı. Siteyi hazırlama aşamasında bilişim hukuku ve yayıncılık hukukunun ilgili tüm maddelerini incelediniz mi? 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi hakkındaki kanun bizim kapsamına girdiğimiz bir kanun. Bu kanunu sadece yayıncılar değil internet kullanan herkesin bir kez okuması gerektiğini düşünüyorum. Hepimiz haklarımızı bilmeliyiz yalnızca yayıncılar değil. Geçen bu kısa süreçte dönüp baktığınızda "iyi bir iş başardığınızı" düşünüyor musunuz? İyi bir iş başardık dersek kendimizi pohpohlamış oluruz, bu da başarı yolunda alınabilecek en ağır darbe olur sanırım. O yüzden şu anda 'iyi bir iş başarma yolunda şimdilik işler yolunda' diyebiliriz. En doğru tanımlama bu olur herhalde. Şu anda diğer üniversitelerin de büyük öğrenci topluluklarından ve ya öğrenci konseylerinden teklifler alıyoruz onlara da bu hizmeti açmak için. Bu konuda gerekli altyapı çalışmalarına başladık bile. Umarım bir daha röportaj yapma ihtimalimiz olur da bu sefer sadece başarıları konuşuyor oluruz. Röportaj: Anıl Güler, gü[email protected] antimeydan24.com’dan bazı karşıt düşünceler: @Mehmetcakici91 Kimse için izinsiz hesap açılamaz. İstenmeyen yorumlar yazılamaz. Yazanda yazdıranda sonuçlarına katlanır #antimeydan24 @m_marangoz "Şahıs bilgilerini izinsizce yayınlamak suretiyle kazanç elde etmek" Küçük girişimcilik serüveninizi sonlandıran tanım #antimeydan24 @emine_byk bazı şeylerin suyu çıktı iyice nasıl bi saçmalıktır meydan24 ya..#antimeydan24 @ozanydn #antimeydan24 meydan24 geri vitese takmış gidiyor ama yayında tuttukları saatlerdeki ihlallerin kayıt altına alındığından haberleri yok. @yamansel şikayet dilekçesinde zaten sorumlu isim yazıyor, gereken yapılır umarım bu sosyal medyacılık oyununa #antimeydan24 @itu_sonhaber Her şeyi geçin,insanların birbirleri hakkında isimsiz bir şekilde atıp tutması nasıl bir zevktir. Bu çürümüşlüğün ta kendisidir #antimeydan24 Bu sayfadaki tüm kişiler ve olaylar tamamen hayal ürünüdür. Gerçek kişilerle ilgisi yoktur. İsim ve resim benzerliklerinden Arıyorum İTÜ Gazetesi sorumlu değildir. 6 16’ncı Uluslararası Kukla Festivali bu yıl, son yıllarda kukla prodüksiyonlarına repertuvarında düzenli bir şekilde yer veren, geleneksel kukla sanatımızı seyirciyle, modern kuklayla İstanbulluları buluşturduğu için Onur Ödülünü İBB Şehir Tiyatroları’na veriyor. Festival bu yıl 15 Ülkeyi Konuk Ediyor Uluslararası Kukla Festivali Türkiye başta olmak üzere İngiltere, İspanya, İtalya, Avusturya, Meksika, Norveç, Romanya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Hollanda, Yunanistan gibi ülkelerin yanı sıra, Almanya-Fransa-İsviçre ortak yapımı prodüksiyonla birlikte 30 gösteriyi konuk ediyor. Fransız K.M., Forum İstanbul, Marmara Forum, Caddebostan K.M., İBŞT Kadıköy-küçük Kemal-Gaziosmanpaşa sahneleri, kukla Cafe, Lycee St. Pulcierie, Zağrofyan lisesi tiyatro salonu, Oyuncak Müzesi, Terakki Lisesi tiyatro salonu, Doğa Koleji tiyatro salonu, Adıgüzel Güzel Sanatlar Lisesi tiyatro salonu, Arkeopera, Ortaköy meydanı ve Şermola performans festivalin mekanları arasında. tiyatrosu geleneğinden bahsedecek. Hazırladığı her performansıyla seyircisini şaşırtan ve büyüleyen Fransız grup Philippe Genty topluluğundan Scott Koehler, tiyatro öğrencileri ve oyuncularıyla birlikte oyunculuk, dans, hareket, kukla ve obje canlandırması üzerine iki ayrı workshop verecek. Tüm bu etkinliklerin yanı sıra festival, silüet ve gölge tekniklerini bir arada kullanarak stop motion tekniğinde hazırlanmış ‘Prens Ahmed’in Maceraları’ adlı filme ev sahipliği yapıyor. Kuklalar İstiklal Caddesi’nde İstiklal Caddesi’nin gelenekselleşmiş Beyoğlu tramvayı festival boyunca fotoğraf sanatçısı Mauro Foli’nin kukla ve kuklacı fotoğraflarını sergiliyor. İstiklal caddesinde gezen herkes mobil sergiyi görme fırsatı yakalayacak. Festivali destekleyenler Festival bu yıl İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’nın desteği ile İstanbullularla buluşuyor. Ayrıca her yıl olduğu gibi Forum İstanbul, Marmara Forum, İtalyan Kültür Merkezi, Cervantes Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu, Dimitrie Candemir Romben Kültür Merkezi, Goethe Enstitüsü, Avusturya Kültür Ofisi, Meksika Büyükelçiliği, Lycee St Pulcerie ve İstanbul Karagöz Kukla Vakfı işbirliğiyle gerçekleşiyor. Sergi, Konferans, Workshop ve Film Forum İstanbul Festival Programı 11 Mayıs gösterisiyle Festival Renkleniyor Kuklacı, yazar ve araştırmacı Toni Rumbau, son kitabı ‘Routes of Pulcinella’ dan esinlenerek ‘Pulcinella’nın Yolculuğu’ isimli konferansıyla Avrupa başkentlerindeki halk kukla BASIN-YAYIN KULÜBÜ NİSAN 2013 16. Uluslararası Kukla Festivali için geri sayım başladı… İstanbul’u yıllardır rengârenk bir kukla şölenine çeviren Uluslararası İstanbul Kukla Festivali bu yıl 16’ncı yılını kutluyor. Cengiz Özek’in Sanat Yönetmenliğinde, 8 – 19 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek festival, masa kuklasından ipli kuklaya, Bunraku’dan el kuklasına, gölge oyunundan video performanslarına, gelenekselden moderne, zengin içeriğiyle seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ARIYORUM 14:30 Geleneksel Hint İpli Kukla Gösterisi: Kathpuli (Meksika) 15:00 İpli Böcek Kukla Gösterisi: İpli Böcek Sirki (İngiltere) 15:30 Pantomim ve kukla şovu: Mask, Kukla ve Pantomim (Hollanda) 18:30 Geleneksel Hint İpli Kukla Gösterisi: Kathpuli (Meksika) 19:00 İpli Böcek Kukla Gösterisi: İpli Böcek Sirki (İngiltere) 19:30 Pantomim ve kukla şovu: Mask, Kukla ve Pantomim (Hollanda) Marmara Forum Festival Programı 12 Mayıs 14:30 Geleneksel Hint İpli Kukla Gösterisi: Kathpuli (Meksika) 15:00 İpli Böcek Kukla Gösterisi: İpli Böcek Sirki (İngiltere) 15:30 Pantomim ve kukla şovu: Mask, Kukla ve Pantomim (Hollanda) 18:30 Geleneksel Hint İpli Kukla Gösterisi: Kathpuli (Meksika) 19:00 İpli Böcek Kukla Gösterisi: İpli Böcek Sirki (İngiltere) 19:30 Pantomim ve kukla şovu: Mask, Kukla ve Pantomim (Hollanda) Benim Gözümden Dünya Albert Einstein / çev: Demet Evrenosoğlu Benim Gözümden Dünya'da, Albert Einstein'ın hayata, yaşadığı dünyaya ve bilimsel çalışmalarına dair görüşlerini bulacaksınız. Büyüleyici, esprili ve zekice gözlemler, büyük bir kalbi ve az rastlanır bir aklı açığa vuran samimi itiraflar... Benim Gözümden Dünya bu özel kişiliği, kendi yazdığı ya da başkası tarafından kaleme alınan hiçbir kitapla kıyaslanmayacak bir açıklıkta gözler önüne seriyor. Einstein insanlığa, yardımlaşmanın hakim olduğu barış dolu bir dünyaya ve bilimin yüce amaçlarına inanıyordu. "İyi ve Kötü," "Din ve Bilim," "Aktif Pasifizm," "Hıristiyanlık ve Yahudilik," "Azınlıklar" ve "Bir Arapa Mektup" gibi farklı konu başlıklarının ele alındığı Benim Gözümden Dünya işte bu inançların savunması niteliğindedir. “İnsanın gerçek değeri kendi kendisinden özgürleşmeyi ne ölçüde ve ne anlamda becerebildiğiyle belirlenir.” - A. Einstein Tanrı Beyni Tiger & M. McGuire / çev: Ayşe Seda Toksoy Baş döndürücü İspanyol katedralleri. New England’daki sivri kubbeli şapeller... Gecekondu mahallelerinde Pazar ayinlerinin yapıldığı dükkân önleri... Vatikan. Kyoto’daki Şinto tapınakları. Bunlar, bilinen 4.200 ayrı inanç grubunun -diğer bir deyişle dinin- fiziksel ifadeleridir. Aynı zamanda Google’a din sözcüğünü yazan meraklı ve talihsiz bir araştırmacının karşısına neden 370.000.000 madde çıktığının da açıklamasıdır. Din, kayda değer pek çok eylem, sayısız olay ve birçok kışkırtıcı sanat eseri üreten bir süreçtir. Ama kadim kutsal metinlerin sayfalarını bir yana bırakacak olursak, insan uğraşlarının en etkili ve kalıcı olanlarından birine sebep olan ve onu yaşama geçiren, olgunun temelinde ne yatmaktadır? ''Men in Groups'', ''The Imperial Animal'', ''The Pursuit of Pleasure'', ''Optimism: The Biology of Hope'', ve ''The Decline of Males'' gibi çok satan kitapların yazarı ve bir çok bilimsel derginin editörü antropolog Profosör Lionel Tiger ile, aralarında ''Darwinian Psychiatry'' nin de bulunduğ,u onun üzerinde kitabın yazarı ve Ethology and Sociobiology dergisinin editörü psikiyatr Michael McGuire' ın birlikte yazdıkları 'Tanrı Beyni', din olgusunu nörolojik ve antropolojik açıdan inceleyen bir kitap. Dinin doğasını araştıran iki bilimci, beyne odaklanıyorlar. Evrimsel biyoloji temelinde, din konusunda hayati sorulara yanıt arıyorlar: Dinin amacı ne? Nasıl ortaya çıktı? Kaynağı nedir? Neden bilinen bütün kültürlerde aynı biçimlere sahip? Yanıtları pozitif bilimlerin, özellikle nörolojik bulguların ışığında değerlendiren yazarlar, dinin kaynağını diğer primatlarda da saptıyorlar. ''Tıpkı bedenin hamağa uzandığı zaman, barfikse asıldığı zamandan daha rahat olması gibi, beyin de kuşku duyduğu zamanlara kıyasla inanç duyduğu zaman daha rahattır...'' Düşüncenin Kökeni Andrew Koob / çev: Nilgün Güngör Glianın Sırrı Çözülüyor: Beynimizin Çalışmasına, Yaralanmaların İyileştirilmesine ve Beyin Hastalıklarının Tedavisine Yardım Eden Beyin Hücresi. Beyin hücrelerinizin yüzde doksanı glia hücreleridir, ama yakın zamana dek bilim insanları bu hücrelerin beynimizi bir arada tutmanın ötesinde pek bir şeye yaramadığını düşünüyorlardı. Yeni araştırmalar glia hücrelerinin zekanın kavranması, psikiyatrik bozukluk ve beyin yaralanmalarının iyileştirilmesi, hatta Alzheimer, Parkinson ve Lou Gehrig hastalıklarının tedavisinde kilit rol oynayabileceğini gösteriyor. Beyin bilimci Andrew Koob, Düşüncenin Kökeni'nde bu dikkate değer hücreler hakkında öğrendiklerimizi ortaya koyarak insan beynine ilişkin kavrayışımızı dönüştüren şaşırtıcı bir bilimsel öykü anlatıyor. Glia hücrelerinin beyninizin büyümesini nasıl sağladığını ve nasıl olup da bilim insanlarının şimdiye dek düşündüğünden çok daha büyük uyum yeteneğinin olduğunu... eşsiz dalgamsı iletişimlerinin insanın bilgi süreçlemesinde ne denli kritik bir rol oynayabileceğini... glia hücreleriyle beyin tümörleri arasındaki sıkı bağlantıların tedavi sürecini nasıl etkileyebileceğini… ve hatta glia hücrelerinin görünen rolünün her düşüncenizi ve rüyanızı nasıl etkilediğini... keşfedin! 7 ARIYORUM İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ NİSAN 2013 İTÜ TİYATRO KULÜBÜ İTÜ Tiyatro Kulübü; İTÜ Sahnesi, Timis Oyuncuları ve Taşkışla Sahnesi olmak üzere üç ayrı tiyatroyu bünyesinde barındırır. İTÜ Sahnesi; 1997 yılından beri faaliyetlerini sürdüren, değişimin ve dinamizmin yanında süreklilik ve kalıcılık arayışı da olan bir üniversite tiyatro topluluğudur. Her türlü deneyimin biriktirilmesine önem veren İTÜ Sahnesi, biriktirdiklerini aktararak yeniden ürettikleriyle, üniversitedeki ve gündelik hayattaki akışa alternatif bir ritm sunar. Gelecek gösterimler: İTÜ Sahnesi’nin 17 Nisan Çarşamba günü saat 19:00’da İTÜ Maslak KSB Oditoryum’da ‘ Hanımların Dikkatine ’ adlı oyununun prömiyeri vardır. Aynı oyun 26 Nisan Cuma günü saat 18:30’da İTÜ Maslak KSB Oditoryum’da tekrar oynayacaktır. Timis Oyuncuları 2005 yılı Şubat ayında İTÜ Tiyatro Kulübü bünyesinde kuruldu. Kuruluş aşamasında grup 2 - 4 yıllık oyunculuk tecrübesi olan oyunculardan oluşmaktaydı. Açılımı ‘ TiyatroMiyatroİstanbul ’ olan Timis, tiyatronun neden miyatro olduğunu da şöyle açıklar: Çünkü tiyatro gündeliktir; söylenen yalandır, küçülen hayattır, büyüyendir, ölendir, sağ kalandır, bizimdir… Çünkü tiyatro dalga geçendir; hayatla, olanla, olmayanla, kendiyle… Çünkü tiyatro deformedir; bir şekle ait değildir, deneyseldir, yorumsaldır… Çünkü tiyatro muhaliftir; dokuz köyden kovulandır, statükoyu reddedendir, değişendir… Çünkü tiyatro sınıfsızdır; herkesindir, hiç kimsenindir, yapanındır, izleyenindir. Çünkü tiyatro; Ulaşılamayan asalet, Öğreten adam, Hayatın altın anahtarı vs. Değildir. Çünkü tiyatro miyatrodur… Gelecek gösterimler: Timis Oyuncuları’nın 18 Nisan Perşembe günü saat 18:30’da İTÜ Maslak KSB Oditoryum’da ‘ Mahmud ile Yezida ’ adlı oyunu oynayacaktır. Taşkışla Sahnesi, 2006 yılının Ekim ayında tiyatro faaliyetinde bulunmak için bir araya gelen İTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin, Atölye Tiyatro Topluluğu’nun desteğiyle kurduğu bir topluluktur. Gelecek gösterimler: Taşkışla Sahnesi’nin 16 – 17 Nisan günlerinde saat 19:00’da Taşkışla Ortabahçe veya Habitat Holü'nde ‘ Scapin’in Dolapları ’ adlı oyunu oynayacaktır. Zeynep Kesim İTÜ UÇAK UZAY MÜHENDİSLİĞİ American Institute of Aeronautics and Astronolitics (AIAA), misyonu havacılık alanında istihdam sağlamak ve havacılık bilimine, teknolojik, politik ve mühendislik olarak destek sağlamak olan, modern Amerikan havacılığının temellerini atan kurumdur. UÇAK - UZAY Mühendisliği Kulübü, Amerika’da AIAA tarafından düzenlenen Design/Build/Fly yarışmasına katılan grup tarafından kurulmuştur. Kulübün genel amacı bünyesinde bulunan takımlara önderlik etmekti. Fakat zamanla UUMK, fakülte bünyesindeki ögrencileri birbirleri ile kaynaştırmayı, grup halinde çalışmalarını sağlamak için, ayrıca ögrencilerin derslerde teorik olarak gördükleri konuları pratiğe dökmelerini sağlayacak çeşitli kurslar düzenliyor. Kulüp, üyelik formunu dolduran ve yıllık 20 TL üyelik ücretini (bu ücretin amacı; seminerler ve etkinliklerde bastırdığımız afişler bastımak ve dağıtılan ikramları karşılamak) veren her ögrenciye kapısını açıyor. Üyelerine kendilerini geliştirecekleri eğitimler, seminerler ve etkinlikler düzenliyor. Kulüp, model uçak kursları, derslerde kullanılan çizim ve analiz programlarını ögrenmeye yönelik eğitimler düzenliyor. UUMK yurtdışında birçok kurum ile ilişkide olup, Avrupa’da bulunan Euroavia (Avrupa Hocası Uzay birliği) kuruluşuna istanbul temsilcisi olarak üyedir. Bünyesinde ATA, UYARI, PARS, DEVRİM, MULTİCOPTER ve BALON takımlarını barındırıyor. ATA İnsansız hava aracı ile yurtdışında Design/Build/Fly yarışmasına hazırlanıyor. UYARI Yurtdışında düzenlenen CanSat mikro uydu yarışmasına kutu kola büyüklüğündeki uydusu ile katılıyor. DEVRİM ve PARS Bu roket takımları fırlatma amaçlı çalışıyorlar. Ülkemizde fırlatma yapamadıklar için yurtdışına gidip orada sertifikasyon alıyorlar. Bu yaz döneminde de sertifikasyon almak için yurt dışına gidecekler. MULTİCOPTER Bu takım bu sene yeni kurulduğu için herhangi bir yarışmaya hazırlanmıyor. Şuan ön bilği almak için toplanmış olan bir takımdır. BALON Meteorolojik ölçü yapabilmek için kurulan bir takımdır. Henüz uçuşu gerçekleşmedi. 8 ARIYORUM NİSAN 2013 İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ İTÜ ROBOT OLİMPİYATLARI BİRİNCİLERİNİ BULDU 11-12-13 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilen İTÜ robot olimpiyatlarına 803 proje ön kayıt yaptırdı ve 8000’e yakın ziyaretçi katıldı. Yapılan anketler sonucunda yarışmacıların ve ziyaretçilerin çok memnun kaldıkları görüldü. Ayrıca birçok ziyaretçiden alınan yoruma göre Türkiye’de yapılan robotik organizasyonlarının en iyisi İTÜRO ! İTÜRO’da yapılan robot yarışları ve birinci gelen robotlar Çizgi İzleyen Kategorisi Görev Tanımı Bu kategoride robotlar siyah pist üzerine beyaz veya beyaz pist üzerine siyah çizgilerin üstünde kalarak parkuru tamamlamaya çalışırlar. Yangın Söndüren Kategorisi Mikro Sumo Kategorisi Görev Tanımı Bu kategoride robotlar, yaptıkları ikili karşılaşmalarda rakip robotu pistin dışına itmeye çalışırlar. Görev Tanımı Bu kategoride robotlar, parkurun odalarında bulunan mumları verilen süre içinde söndürmeye çalışırlar. 1. Olan Okul: Orta Doğu Teknik Üniversitesi 2. Olan Okul: Zile Endüstri Meslek Lisesi 3. Olan Okul: Zile Endüstri Meslek Lisesi 1. Olan Okul: Taşdelen Koleji 2. Olan Okul: Taşdelen Koleji 3. Olan Okul: Pendik Endüstri Meslek Lisesi 1. Olan Okul: Bahçecik Endüstri Meslek Lisesi 2. Olan Okul: Balıkesir İMKB Endüstri Meslek Lisesi 3. Olan Okul: Adil Karaağaç Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Mini Sumo Kategorisi Süpürge Kategorisi Görev Tanımı Bu kategoride robotlar basamakları çıkıp inerek parkuru tamamlamaya çalışırlar. Görev Tanımı Bu kategoride robotlar, yaptıkları ikili karşılaşmalarda rakip robotu pistin dışına itmeye çalışırlar. Görev Tanımı Bu kategoride robotlar, üzerinde pirinç taneleri bulunan pisti verilen süre içinde temizlemeye çalışırlar. 1. Olan Okul: Zile Endüstri Meslek Lisesi 2. Olan Okul: Hava Harp Okulu 3. Olan Okul: Hava Harp Okulu 1. Olan Okul: Zile Endüstri Meslek Lisesi 2. Olan Okul: Adil Karaağaç Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi 3. Olan Okul: Zile Endüstri Meslek Lisesi 1. Olan Okul: Zile Endüstri Meslek Lisesi 2. Olan Okul: İTÜ Robotus Ekibi 3. Olan Okul: Bahçecik Endüstri Meslek Lisesi Merdiven Çıkan Kategorisi Labirent Kategorisi Görev Tanımı Bu kategoride robotlar, ezberleme ve uygula- ARIYORUM İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ NİSAN 2013 İTÜFest’13 Geliyor Her yıl geleneksel olarak düzenlenen İtüfest; 13-17 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Teknik Üniversitesi – Ayazağa Kampüsü’nde öğrencilerle buluşacak. Türkiye’nin sevilen seslerinin vereceği konserlerin yanı sıra, tüm gün boyunca bungee jumping, carting ve paintball ile festival katılımcıları eğlenceli zamanlar geçirecek. Ayrıca; gündüz etkinlikleri içinde, amatör rock grupları da konserler verecek. İtüfest’in etkinlik takvimiyse şöyle: ma olmak üzere iki bölümden oluşan labirent şeklindeki parkuru tamamlamaya çalışırlar. 1. Olan Okul: Stabil Grup 2. Olan Okul: Marmara Üniversitesi 3. Olan Okul: Sakarya Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Kendini Dengeleyen Kategorisi Görev Tanımı Bu kategoride ters sarkaç modelini temel alan robotlar kendilerini dengelemeye çalışırlar. 1. Olan Okul: Sabancı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi 2. Olan Okul: Balıkesir İMKB Endüstri Meslek Lisesi 3. Olan Okul: Sabancı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Deniz Sayın [email protected] 13 Mayıs 2013 Pazartesi: Gündüz etkinlikleri: Bungee jumping, amatör rock grupları, carting, paintball Akşam etkinlikleri: Konserler: • 19.30 Pinhani • 21.30 Sezen Aksu 14 Mayıs 2013 Salı: Gündüz etkinlikleri: Yaşayan Kütüphane 10.00 – 18.00 Goal Ball (görme engelli futbolu) Bungee jumping, amatör rock grupları, carting, paintball Akşam etkinlikleri: Konserler: • 19.30 Redd • 21.30 Gripin • 00.30 Gece Sineması 15 Mayıs 2013 Çarşamba: Gündüz etkinlikleri: Yaşayan Kütüphane 10.00 – 18.00 Goal Ball (görme engelli futbolu) Bungee jumping, amatör rock grupları, carting, paintball Akşam etkinlikleri: Konserler • 19.30 Malt • 21.30 Teoman 16 Mayıs 2013 Perşembe: Gündüz etkinlikleri: Bungee jumping, amatör rock grupları, carting, paintball Akşam etkinlikleri: Konserler • 19.30 Bulutusuzluk Özlemi • 21.30 Sıla • 00.30 Gece Sineması 17 Mayıs 2013 Cuma: Gündüz etkinlikleri: Bungee jumping, amatör rock grupları, carting, paintball Akşam etkinlikleri: Konserler • 19.30 Bedük • 21.30 Sertab Erener • 00.30 Silent Party Serhat Orhun URFALI / Gümüşsuyu 9 10 ARIYORUM NİSAN 2013 İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ 11 ARIYORUM İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ NİSAN 2013 Türk edebiyatı Londra'da Dünyanın en iyilerinden olan Fuar'ından açılışını ünlü yazar Elif Şafak yaptı. Şafak'ın, konuşmasında kullandığı "Çok seslilik önemli ama sessiz harfleri de gözden kaçırmayın" ifadesi dikkati çekti. "Uçan Süpürge" 16. kez havalanacak Fuara konuşmacı olarak katılan Doğan Hızlan da, yine katılımcılar arasında bulunan yazar Adalet Ağaoğlu'nu 'Türk edebiyatının yaşayan yapı taşı' olarak nitelendirdi. "Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali", bu "BENİM ÜLKEM KÜLTÜREL MUCİZEDİR" yıl 9-16 Mayıs tarihleri arasında 16. kez beyaz perdede Bakan Çelik, her ülkenin tek cümleyle tanımlanabileceği halde Türkiye’nin çok sayıda cümle seyirciyle buluşacak. kurmadan tanımlanamayacağını anlatırken, Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, festivalin tanıtımı ve "Çocuk Gelinlerin Peşinde-2" projesi kapsamında yürütülen çalışmalarla ilgili basın toplantısı düzenledi. Festivalin 15 bölüm ve 110 filmden oluştuğunu kaydeden Kınal, filmlerin Kızılırmak Sineması, Alman Kültür Merkezi ve Ankara'daki 9 üniversite kampüsünde gösterileceğini belirtti. Derneğin yönetim kurulu başkanı Halime Güner, "Şakaya gelmeyecek kadar önemli konular" olarak belirttiği çocuk gelinleri ve festivali özellikle bugün gündeme taşımak istediklerini söyledi. Kınal, festivalde "Onur Ödülü"nün 120'yi aşkın filmde rol alan Perihan Savaş ile Zeynep Aksu'ya, "Bilge Olgaç Başarı Ödülü"nün ise kuaför ve makyöz olarak girdiği sahne hayatına filmlerde oynadığı rollerle dikkati çeken Suzan Kardeş'e verileceğini açıkladı. Güner, Türkiye'nin ilk kadın film festivali Uçan Süpürge'nin, aynı zamanda Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu'nun (FIPRESCI) ödül verdiği tek kadın filmleri festivali olduğunu vurguladı. Onur ödülü Perihan Savaş ile Zeynep Aksu'ya Festival Koordinatörü Özlem Kınal da bu yılki temayı "...rağmen...' dayanışma devinim" belirlediklerini ve bunun hayatın her alanında zorluklara mücadele eden kadınların danışmalarına da çağrı niteliğini taşıdığını ifade etti. Yazar Elif Şafak, Londra Kitap Fuarı’nda Türkiye’nin Odak odak ülke olarak yer almasını sevindirici bulduğunu belirtti. Şafak, "Türkiye’den çok sayıda tanıdık sima var. Sesli bir katılımla Türkiye’nin bu fuarda yer aldığını görmek çok güzel. İngilizler de ilgi ve merakla bekliyor. Bunlara tanıklık etmek çok güzel" diye konuştu. MFÖ Türkiye’nin en köklü müzik gruplarından olan MFÖ, tamamıyla kendilerine ait söz ve bestelerden oluşan albümleri, çıktıkları yurtiçi ve yurtdışı konserleri ve aldıkları sayısız ödüller ve getirmiş oldukları yeniliklerle Türk pop müziği tarihinin simgesi olmuşlardır. 1966 yılında Mazhar Alanson ve Fuat Güner’in tanışmaları ile başlayan beraberlik, 1971 yılında ikilinin çıkardıkları “Türküz Türkü Çağırırız” adlı albümle devam etmiş ve aynı yıl Özkan Uğur’un da katılması ile “MFÖ” nün 36 yılı aşan birlikteliklerinin temeli atılmıştır. MFÖ, en önemli çıkışını 1984 yılında “Ele Güne Karşı” albümüyle yaptı. Albüme adını veren bu şarkı, o dönem yılın şarkısı seçildi. Bunu, 1985 yılında “Peki Peki Anladık”, 1986 yılında “Vak The Rock”, 1987 yılında “No Problem”, 1989 yılında “Best of MFÖ”, 1990 yılında “Geldiler”, 1992 yılında “Agannaga” ve “Dönmem Yolundan”, 1995 yılında Rock sound’u ağırlıklı “M.V.A.B” izledi. ÖNEMLİ BİLGİ: - Etkinlikte 18 yaş sınırlaması vardır. - Organizasyon şirketi, etkinlik için uygun görmediği kişileri bilet bedelini iade etmek koşuluyla etkinlik mekanına almama hakkına sahiptir. Yer: Jolly Joker İstanbul Tarih – Saat: 20 Nisan 2013 Cumartesi – 22.00 Ücret: VIP - 145.00 TL Normal - 68.00 TL Nereden Alınır: Biletix Çağrı Merkezi: 0216 556 98 00 Biletix Satış Noktaları, www.biletix.com, mekan gişe Kınal, bu yıldan itibaren ilk kez verilecek festival "Tema Ödülü"nün ise "Onunla ilgili ne söylense eksik kalır" diyerek Yıldız Kenter'e takdim edileceğini belirten Kınal, festivalin "Genç Cadı ve FIPRESCI ödülleri'nin kapanış töreninde belli olacağını söyledi. Festivalin Devlet Opera ve Bale'sinin gösterisiyle açılacağını ifade eden Kınal, festivalde film gösterimlerinin yanı sıra yönetmen ve oyuncularla söyleşi, panel ve sergilerin de olacağını kaydetti. JOKOND İLE Sİ-YA-U BUBLE SHOW ŞEVVAL SAM’LA KARTPOSTALLARDAKİ İSTANBUL’UN MUSİKİSİ: RED KİT Yapı Kredi Kültür Merkezi tarafından düzenlenen Red Kit sergisi Türkiyede bir çizgi roman kahramanı üzerine yapılan ender sergilerden biridir. “Red Kit Kadıköy'de” sergisinde; serginin yapılacağı Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi küçük bir Red Kit kasabasına dönüştürüldü. Bu salonda evler, posta arabaları ve ünlü çizgi roman karakterleri Red Kit, Düldül, Daltonlar, Rintintin, Billy the Kid, Calamity Jane ve diğerleri bulunuyor. Ayrıca karakterlerin oluşum süreçleri, Red Kit evreninin perde arkası, Red Kit'e özgü dünya görüşü ve korsan çizimli albüm kapaklarından İzzet Günay-Sadri Alışık'lı "Yani benim ülkem bir topraktan ibaret değildir, bir kültürel mucizedir" dedi. ELİF ŞAFAK: FUARA TANIKLIK ETMEK ÇOK GÜZEL sinema afişlerine dek Red Kit'in Türkiye macerası bu sergide. Yer:Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi/KADIKÖY TARİH:10 NİSAN-30 NİSAN Geçtiğimiz sezonlarda İstanbul Musikisi konser serisi ile büyük beğeni toplayan ve yoğun ilgiyle karşılaşan Şevval Sam ve İncilâ Bertuğ kültürel ve estetik bilgisi yok olmakta olan İstanbul’u ve müziğini bu kez eski İstanbul kartpostalları ile anlatan çok farklı ve özel bir proje ile tekrar karşımızda. Şevval Sam’ın güzel sesiyle hayat bulan müziklerin İncilâ Bertuğ’un besteciler, şairler, fıkralar, nükteler, hatıralar ve fotoğraflarla yarattığı büyülü bir atmosferle buluşacağı bu özel gece sizi İstanbul’un geçmiş zamanlarında masalsı bir yolculuğa çıkaracak. Sezonun kaçırılmaması gereken etkinliklerinden biri daha… Yer: İş Sanat Kültür Merkezi Tarih – Saat : 25 Nisan 2013 Perşembe – 20.00 Ücret: Tam 56.00 TL İndirimli 46.00 TL Nereden Alınır: Biletix Çağrı Merkezi: 0216 556 98 00 Biletix Satış Noktaları, www.biletix.com, mekan gişe 20 NİSAN-28 NİSAN Muhteşem gösterileri ve sihirli baloncuklarıyla Dünya’da kendisini izleyen herkesi büyüleyen babası Fan Yang gibi; yeteneğiyle herkesi şaşırtan Melody Yang, Trump Towers Mall’da, müzik, ışık ve lazer efektleri eşliğindeki benzersiz gösterisiyle herkese inanılmaz bir deneyim yaşatacak. BİLET FİYATLARI 1. Kategori - 72.75 TL 2. Kategori - 56.00 TL 3. Kategori - 39.00 TL TRUMP TOWERS MALL/MECİDİYEKÖY Nilüfer 13 Düet 17 Nisan 2013 21:00 •İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu Bilet fiyatları : 1. Kategori - 168.00 TL 6. Kategori - 61.50 TL 2011 yılında yayınlanan “Nilüfer 12 Düet” albümünün devamı olan “Nilüfer 13 Düet” albümünün tanıtım konseri İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Satış listelerinde 1 numarada yer alan albümün tek konseri, 17 Nisan 2013 tarihinde İstanbul Kongre Merkezi’nde Hürriyet Aile İçi Şiddete Son Acil Yardım Hattı yararına yapılacak. Konserde Nilüfer’le birlikte Bulutsuzluk Özlemi, Emre Aydın, Feridun Düzağaç, Gece, Gripin, Kargo, Model, Mor ve Ötesi, Pinhâni ve Zakkum sahneye çıkacak. Nazım Hikmet ‘in 1929 yılında kaleme aldığı "Jokond ile Siyau" adlı şiirde Leonardo Da Vinci ‘nin ünlü Jokond'u, Lauvre müzesini gezmeye gelen Şanghaylı Si-ya-u'ya aşık olur. Siya-u, Paris'teki 1 Mayıs olaylarında tutuklanıp, Şanghay’a gönderilince Jokond da Louvre'den kaçıp aşkının peşine düşer. Zeliha Berksoy, bu fantastik ve politik şiiri etkileyici yorumuyla tek kişilik bir gösteri olarak sahneye taşıyor. YER: Semiha Berksoy Opera Vakfı Adres: Rumeli Cd. Matbaacı Osmanbey Sok. Bekiroğlu İş Merkezi No: 36 Osmanbey TARİH:17 NİSAN-1 MAYIS BİLET FİYATLARI: Tam 34.50 TL, Öğrenci 24.50 TL Mark Knopfler İstanbul'a geliyor Rock müziğin efsanevi ismi Mark Knopfler, 27 Nisan'da yeni solo albümü 'Privateering'in tanıtımı kapsamında İstanbul’da. 2013 yılının Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında 25 ülkede, 72 konser verecek olan sanatçı, sekizinci solo albümü "Privateering" tanıtımı için 8 kişilik orkestrası ile İstanbul'da olacak. 5 Ekim'de başlayacağı dünya turnesinin 35. konserini İstanbul'da gerçekleştirecek olan efsanevi rock yıldızı, Romanya konserinin ardından İstanbullu rock severlere 5 yıl aradan sonra yeniden müzik ziyafeti verecek. TEKSAS KATLİAMI 3D: Yıl 1969, Vietnam Savaşı nın başlangıç günleriydi. ABD de ölü sayısı felaket boyutlarda, kayıpları ölçülemez düzeydedir. Askeri canavarı beslemek için gençlere asker çağrısı yapılmaktaydı. Sıra 18 yaşındaki Dean Hill’e gelir. Ama Dean henüz yoklamaya gidemeden Vietnam’dan yeni dönmüş olan abisi Eric Dean a sürpriz yapmaya karar verir. Kendisini çok seven nişanlısı Cirrisse’nin tüm endişelerine rağmen abisi deniz kuvvetlerine tekrar katılarak ona göz kulak olmak ister. Ne yazık ki Dean’ın planları Eric’in planları ile uyuşmamaktadır. Dean’ın niyeti basitir; Askeri çağrı belgesini bir kenara bırakıp, kararlı kız arkadaşı Bailey ile Meksika ya kaçmaktır. Ama her iki çift savaşta ne olacağını bilmeden son büyük eğlence için Teksas’a gider. Yolculuklarının başlamasından kısa bir süre sonra dört genç saldırgan motorsikletçi kişiler Holden ve kız arkadaşı Alex tarafından korkutulur. Alex grubun jipini takip ederken ciddi bir kaza yapmalarına yol açar. Chirrisse araçtan dışarı fırlar. Alex yaralı üçlüyü soymaya çalışırken, Şerif Hoyt olay yerine gelir ve her şeyi alt üst eder. Chirrisse yakındaki bir çalılıkta saklanarak, şerifin arkadaşlarını tartaklamasını izler. Chirrisse nin bilmediği şey, Hoyt'un onları Hewitt ailesine götüreceğidir. Burada gençleri, Hoyt un sonra Leatherface olarak tanınacak korkunç canavara dönüşmek üzere Thomas ile Hewitt ailesinin diğer üyelerini beklemektedir. Chirrisse ailenin yaptıkları korkunçluklara tanık olur ve yaşamaları için tek umudun kendisi olduğunu anlar. Film 19 Nisan 2013’te sinemalarda olacak. BEZİRGAN İstanbul Halk Tiyatrosu'ndan yeni bir Moliere yorumu! İstanbul Halk Tiyatrosu, Moliere'in başyapıtı Tartuffe'ü yepyeni bir uyarlamayla sahneye getiriyor. Tartuffe'ün kim olduğunu biliyoruz ama peki nereden çıktı bu Tartuffe? Nasıl oldu da girdi hayatımıza; talan etti herşeyi? İşte bu sorulara yanıt arayan oyunun sürprizleri var: Biri aramıza yeni katılan bir parlak oyuncu daha: Şebnem Bozoklu. İkincisi hizmetçi kız rolünde Bahtiyar Engin ve evin büyük annesi rolünde Erkan Can. Ama sürprizlerin en büyüğü hem Orgon hem Tartuffe rollerini canlandıracak olan Cem Davran! Yer: Kozyatağı Kültür Merkezi Tarih – Saat: 22 Nisan 2013 Cumartesi – 20.00 Ücret: Tam 35.00 TL İndirimli 25.00 TL Nereden Alınır: Biletix Satış Noktaları KARAYEL POYRAZ Film, Karadeniz’den İstanbul’a gelen farklı düşüncelerdeki gençlerin yaşamını konu alıyor. Üniversite dönemlerinde kurulmuş bir müzik grubundaki oldukça yakın arkadaşların bir süre sonra 'ideal müzik mi?', 'piyasa müziği mi' derken yaşadıkları görüş ayrılıkları sebebiyle dağılmaları ve sonrasında da çok yakın dostlarının ölüm savaşı vermek zorunda kalmasıyla birleşmelerini anlatıyor. Film, 19 Nisan’da gösterime girecek. 12 ARIYORUM NİSAN 2013 İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ BASIN-YAYIN KULÜBÜ NİSAN 2013 UNIFEB-İTÜLÜ ASLANLAR-UNIBJK : 3 RENK 1 ARADA NTVSpor ziyaretlerine bir mola verme kararı aldık. Fakat bir sonraki sayıda Mehmet Demirkol röportajını okuyor olacaksınız. Bu sayıda İstanbul Teknik Üniversiteli üç konuğum var : Tolga Çakal (UNIBJK) , Emre Kocadereli (İTÜLÜ ASLANLAR) , Canberk Acar (UNIFEB). Kendilerini Basın Yayın Kulübü odamızda ağırladım. Ne yalan söyleyeyim birbirleri ile bu kadar iyi iletişim içinde olduklarını tahmin etmiyordum. Onların aralarındaki bu koordinasyonun , röportajı yapma aşamasına gelmemde çok katkısı oldu. Üzerlerine taraftarı oldukları kulüplerin formalarını , eşofmanlarını giyip, davetimi kırmayarak sorularımı cevaplandırdılar. Öncelikle bir detayı belirterek başlayayım: Kendilerine herhangi bir “reislik, liderlik, başkanlık” sıfatı taşıyıp taşımadıklarını sordum espriyle karışık. Ama bu üç taraftar grubunun da İTÜ ayakları için veya herhangi bir üniversite ayağı için böyle bir durum söz konusu değil. Aldığım ortak cevap bir yönetim kurulları olduğu, bu yönetim kuruluna bağlı komiteler ve okul sorumluları olduğu yönündeydi. Tolga, Emre ve Canberk bulundukları grupların okul sorumlularından. UNIFEB, UNIBJK ve ULTRASLAN’ın neredeyse bütün üniversitelerde alt grupları var fakat Tolga, Marmara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nin kişisel bazı sorunlar yüzünden UNIBJK adına üye okullar arasında olmadığını belirtti. Emre, okul sorumlusu olma sürecini şöyle anlatıyor: “Bu süreç hazırlıkta açılan stand ile başlar. Foruma üyelikle devam edip organizasyonlara katıla katıla ilerliyor. Bizim 8-10 kişilik bir yönetim kurulumuz mevcut. Bunların içinde sosyal sorumluluk projeleriyle ilgilenen, tribün ile ilgilenen ve kasa ile ilgilenen arkadaşlar oluyor. Bir tane de oy birliğiyle ortak karar ile temsilci çıkartılıyor. Demokratik bir süreç var. Son sınıfa gelen bir alttakine görevi bırakıyor, işleri öğretme açısından faydalı bir durum.” Tolga: “Bu model hepimiz için geçerli. Eskiden biz de işler bu yöntem ile yürümüyordu fakat bu modeli benimsememizin çok faydası oldu, eskiden 7-8 kişinin bir araya gelip vakit geçirdiği bir grupken şimdi kalabalıklaşmaya başladı.” Aslında bu okul sorumlusu olma yolunda alaturka düzen işliyor diyebiliriz. Kendini sevip saydıran ve organizasyonlara katılım-katkı sağlayan kişiler sivriliyor. Emre, bazılarının daha ilk tanışma standında kendini belli ettiğini söylüyor. “Üçünüz birleşin size bir kulüp odası verelim” Biraz derinlere inip açıyoruz sohbeti: Pankart, afiş vs. işlerinizi yaptığınız bir atölyeniz var mı diye soruyorum. İTÜ içerisinde belirli bir yerleri yok. Bu tarz çalışmalar için Gölet’i tercih ediyorlar genel olarak. Bu kısım biraz ilginç, Emre şöyle söylüyor: “Benden önceki arkadaşın zamanında okula bir kulüp olma başvurusu olmuş. Fakat ‘üç taraftar grubu birleşin size tek oda tahsis edelim’ teklifi gelmiş.” UNIFEB , UNIBJK , İTÜLÜ ASLANLAR kendi ağızlarından söyledikleri gibi tam olarak legal gözükmüyorlar. Ayazağa’daki yemekhanenin önünde stand açacakları zaman eski rektörlük binasındaki Dış İşleri Enformasyon’dan; Maçka’da stand açacakları zaman ise İdari İşlerden izin alıyorlar. Canberk: “Tüm üyeler İTÜ’lü olmasına rağmen dışarıdan gelen birinden farkımız olmuyor.” Herşeye rağmen okul yönetimi çok fazla zorluk çıkarmıyor bu konularda. Fakat bazı büyük organizasyon yapma hayalleri gerçekleşmiyor tabi; ödül töreni düzenlemek, futbolcularla panel yapmak vs. gibi. Tolga, özel okullarda bu durumun tam tersi olduğunu belirtiyor:“Özel okullarda idare yardımcı olup salon imkanlarını sağlıyor.” İTÜLÜ ASLANLAR sosyal sorumluluk projesi olarak bir sinema gecesi düzenlemek istemişler Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde fakat önceliğimiz kulüplerde cevabını almışlar. “Hiçbir organizasyonda taraftar grupları kar elde etmez” Finans durumları ne alemde, ne kadar üyeleri var diye merak ettim: UNIBJK ve İTÜLÜ ASLANLAR üyelik kartları veriyor 10 liraya. Bunun belirli bir miktarı okul kasasına kalıyor. Aynı durum atkı satışlarında da geçerli. Canberk:“Biz UNIFEB olarak kart satışı yapmıyoruz. Masraflar yönetim kurulunun cebinden çıkıyor.” UNIBJK’nin 11,000 civarı üye sayısı var genel olarak. İTÜLÜ ASLANLAR bu sene 198 üyelik almışlar. Canberk ilk etaptaki üye alımının aldatıcı olduğunu ve devam eden üye sayısının az olduğunu belirtiyor. UNIFEB 200 üyelik almış fakat aktif kişi sayısı 70-80 civarıymış. Her üç grubun da üzüldüğü bir durum: haberleşme ve bir organizasyon için toplu konuşma sağlanmasında “forum kültürü”nün giderek azalması. Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlardan iletişimi tabi ki sağlıyorlar fakat onlar için forumun yeri ayrı. Nostaljik ve samimi havasıyla yeni model sosyal ortamlardan daha farklı. Emre, Facebook ve Twitter’a forumda açtığımız etkinliğin linkini koyarak üyeleri öyle yönlendirmeye çalışıyoruz diyor. Canberk, hem forum kültürünün daha manevi bir tarafı olduğunu hem de kayıt tutma işlerinde daha işlevsel olduğunu söylüyor. Peki gelelim yoğunluk durumlarına. Ortak kanı ve verdikleri cevaplar yine hemen hemen aynı. “Bu iş gönül işi sevda işi, kimse bize zorla yaptırmıyor.” Şikayetçi değiller. Tolga’nın okuldaki altıncı senesi, eğer ertesi gün bir dersin vizesi ve Beşiktaş’ın deplasman maçı çakışıyorsa; onun tercihi Beşiktaş. Fark ediyorum da üzerlerindeki renkler hariç 3 yılda yaklaşık 9-10 maç yaptım İTÜ Stadyumu’nun hemen alt tarafındaki halı sahalarda. Benim şanssızlığım mıdır bilinmez hep yağmurlu havalara denk geldim. Maç esnasında fark etmiyor tabi insan o mücadele içindeyken ; yağmur yağsa da kar yağsa da , hava ne kadar soğuk olursa olsun o bir saatlik dilimde pek de hissedilmiyor vücut sıcak olunca. Fakat maç bitince… İTÜ Basketbol takımının kuvvetli olduğu zamanlarda Eşekarısı taraftar grubu kurulmuş. İbrahim Kutluay, Harun Erdenay’ın oynadığı zamanlardan söz ediyoruz. O dönem spor birliği de takımla birlikte deplasmanlara gitmeleri için otobüs tahsis ediyormuş. Fakat Genç Fenerbahçeliler taraftar grubu bir anda hesap sorma havasına bürünerek, İTÜ takımlarına biz de destek veriyoruz size ne oluyor demişler. Bunun üzerine yaşanan sıkıntılarla Eşekarısı faaliyeti durdurmuş. Şu anda İTÜ takımlarına aktif bir destekleri yok ama maçları takip ettiklerini belirtiyorlar. Tolga: “Bazen agresifliğini törpüleyemeyen arkadaşlar çıkıyor fakat o anda mutlaka ‘Ne yapıyorsun arkadaşım sen, dikkat et tavırlarına’ uyarısını yapacak biri oluyor.” Tolga, bir defasında metrobüs camını indiren Beşiktaş taraftarlarından dayak yediğini bile söyledi. Gelelim can alıcı noktalardan birine: POLİSLER. Neredeyse bütün tribünler polislerden çevik kuvvetlerden şikayetçi. Dışarıdan baktığınızda polislere tekme atan, onlarla çatışan taraftarlar görüyorsunuz ve çoğunuz küfrediyorsunuz bu ne taşkınlık diye içinizden geçiriyorsunuz. Ama olayların iç yüzü farklı. Elbette Tolga’nın tabiriyle ‘agresifliğini zaman zaman törpüleyemeyen taraftarlar’ oluyor fakat şöyle bir örnek dinledim: “Bir Beşiktaş taraftarı stadın yakınlarında kaldırıma oturmuş bağcıklarını bağlıyordu. Çevik kuvvetten bir polis gelip ortada hiç neden yokken çocuğun sırtına tekmeyi savurdu.” Bunu gören diğer taraftarlar haliyle polise saldıracak ve olay dışarıya ‘taşkınlık yapan taraftar , polise vuran taraftar’ olarak yansıyacak. İşlerin detayını asıl mağdur taraftan dinleyince anlaşılıyor. Muamele gerçekten hoş değil taraftara karşı, Ayazağa’daki halı sahalar Anıl Güler [email protected] bayağı bir ortak noktaları var. İlerideki verecekleri cevaplarda da göreceksiniz. “Taraftara insan muamelesi yapılmıyor!” Önemli bir konu: Futbolda şiddet. UNIFEB, UNIBJK ve İTÜLÜ ASLANLARIN taraftar tanımlamaları tam üniversite gençliğine yakışacak cinsten. Gönülden tebrik ediyorum. Son derece bilinçli ve kararlılar. Daha önce gruplarınızda vukuatlar çıktı mı diye sordum. Canberk:“UNIFEB’in herhangi bir ürününü giyen bir kimsenin davranışlarına çok dikkat etmesi gerekir. Bizler üniversiteliyiz, belirli bir altyapısı olan ve hayattan beklentileri olan insanlarız. Bu etik anlayışa aykırı davrananlar ihraç edilir.” diyor. 13 ARIYORUM İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Okul , o iki halı sahayı kullanan öğrencilere İTÜ Stadyumu’nun soyunma odalarını kullanma imkanını veriyor. Bu imkan güzel ama o sırılsıklam ve terli vücutla , bir de üzerine yorgunluk eklenince stadyuma varması bile bazen güçleşiyor. Anıl Güler, Tolga Çakal, Emre Kocadereli, Canberk Acar, Serhat Orhun Urfalı onca adamla uğraşmak mı zor geliyor nedir polislere. Tolga: “Biber gazının bağımlısı olduk ama sinüzütlere iyi geliyor diyor.” Bir tribünde meşale yandığında eğer oraya polis girerse çekirdek çitleyen adam da arada kaynıyor. Sonu ne oluyor o adamın? Arabaya kadar bir dayak , arabada hoş geldin dayağı ve karakoldan uğurlarken hoşça kal dayağı. Aynen taraftarlara terörist muamelesi yapan polislerden olduğu gibi bir diğer ortak şikayet medyadan. Küfür her tribünün olmassa olmazı fakat bu küfürler maç esnasında kalıyor. Çıkan kavgalarda mutlaka taraftarların suçu var fakat medya özellikle derbilerden bir hafta önce ‘Acaba kan çıkacak mı?’ propagandasına başlıyor. Endüstrileşen futbolun ruhunun giderek erozyona uğradığı son zamanlarda artık taraftarlara müşteri gibi yaklaşılması ne kadar acı. Halbuki oyunu oyun yapan tribünün coşkusu değil mi? Lig Tv ve kulüpler artık nasıl daha çok kar edebilirim, nasıl daha çok taraftarı sömürebilirim, nasıl onların üzerinden paramı katlayabilirim kafasındalar. Haliyle çıkacak taraftar grubu kavgaları ekmeklerine yağ sürüyor diyebiliriz. Lig nasıl sonuçlanır? Hepsinden kafalarındaki sıralamaları aldım. Ne kadar ısrar etsem de benim Bursaspor’u koydurtamadım ilk üçe: Tolga “Birinci Galatasaray olur; ikinci hiç belli olmaz.” Emre “Birinci Galatasaray” İkinci ve üçüncüyü söylemeye gerek duymadı, şampiyonluğa odaklanmış durumda. Röportaja katkılarından dolayı Serhat Orhun Urfalı’ya teşekkür ederiz. Canberk “Birinci Fenerbahçe, ikinci Galatasaray üçüncü de Beşiktaş” Galatasaray ile aradaki puan farkının azlığından ve Kadıköy derbisinden umutlu. CANBERK Muslera Hasan Ali Semih Sivok Gökhan Sneijder Meireles Selçuk İnan Oğuzhan Sow Burak TOLGA Muslera Ziegler Semih Sivok Gökhan Sneijder Selçuk Fernandes Oğuzhan Sow Burak Diyelim ki başkansınız ve her finansal imkanınız var ? Canberk Lazio’dan Hernanes’i tercih etti. “Baroni ile olmuyor bir oyun kurucuya ihtiyaç var.” Emre İbrahimovic hayranı. Tam bu arada Tolga araya girip Sneijder ve Drogba’yı hatırlatarak gözünüz doysun gözünüz diye sitem ediyor. Sıra Beşiktaş’a gelince de Tolga sol bek sıkıntısından muzdarip: Gareth Bale! Son olarak teknik direktörlerini değerlendirmelerini istiyorum. Tolga, Aybaba konusunda çelişkili ama bu kadar sıkıntılı bir sezonda daha iyisini de beklemezdim diyor. Sadece son zamanlardaki daha ilk yarıdan hata yapan oyuncuyu oyundan alma huyuna sinirli. “Bu sezon ‘aldık herhalde’ dediğimiz çok maç berabere bitti, sakatlıklar da büyük problem..” Emre: “Fatih Terim’i biri beğenmiyorsa önce bir oturup düşünürüm. Artık o ne derse doğrudur kafasındayım biraz da , bizim için ilah gibi.” Canberk: “Aykut Kocaman belki coşkulu bir futbol oynatmıyor ama sisteminin Avrupai olduğunu ve Avrupa da çok işe yaradığını hepimiz gördük. Ben memnunum.” EMRE Muslera Hasan Ali Semih Sivok Gökhan Sneijder Selçuk Fernandes Oğuzhan Drgoba Burak Bahsettiğim halı sahaların yanında 3 adet bekçi kulübesi var birbiri ile birleştirilmiş. İçinde bir tane görevli var. Dekont toplama , asayiş vs. işlere bakıyor. Hadi maç sonunda öğrencilerin üzerlerindeki ıslak kıyafetleri değiştirmesini geçtim ; maçtan önce eşyaların o kulübelerde tutulmasına da izin verilmiyor. Görevli kendine göre haklı : “Bir hırsızlık , çalınma durumlarında bu mesuliyeti ben üzerime alamam , okul bana emanet eşya alma görevini vermedi.” Bu dertten muzdarip olarak Beden Eğitimi Bölüm Başkanı Derya Ahmet Kocabaş’a sordum konuyu. Yine yağmurda yapılmış bir maç sonrasıydı ve hem maç kıyafetlerimin hem maç sonrası giyeceklerimin ıslanmış olması dolayısıyla birazcık kızgındım itiraf ediyorum. Neden o halı sahaların yanına birer soyunma kabini konmuyor hocam diye sordum : “O sahalar 2008'de Beden Eğitimi Bölümü'nün bilgisi dışında sözde hediye olarak yapıldı ve herhangi bir soyunma odası, su, elektrik bağlantısı yoktu. O sahaların ikisinin kaldırılıp, bütünleşik tek bir saha olarak genişletilmesi projem var, bunun için de oraya çok yatırım yapamıyorum. Bir sporcu olarak dediklerinin farkındayım ve eleştirisini ben de yapıyorum. Sorun kısa zamanda farklı bir şekilde çözülecek inşallah” yanıtını aldım. İnşallah bu sorun imkanlar dahilinde kısa sürede çözülür , biz de ıslak maç kıyafetlerini saha kenarında değiştirmek ya da ıslak kıyafetlerle evlere yurtlara gitmek durumundan kurtuluruz. Son olarak ; ha..ha..haaaapşuu…. 14 ARIYORUM NİSAN 2013 SACHMALAMA TÜRKÇE DE NEYMİŞ? Prof. Dr. Orhan KURAL [email protected] Eline sağlık Rüştü Erata. Bir ülke “lisanını” kaybederse, her şeyini kaybeder diye düşünmüş, dolaşmış, uğraşmış ve araştırmış. “Sachmala Türkçe de Neymiş?” başlıklı ibret alınacak bir eser yayınlanmış. Konfüçyüs’e soruyorlar. “Bir ülkeye yönetmeye çağırılsanız, yapacağınız ilk iş ne olurdu?” Konfüsyüs yanıtlıyor: “Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle işe başlardım.” Dil kusurlu olursa sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz, yapılması gerekli şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gerektiği gibi yapılamazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlığa düşen halk ne yapacağını işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir.” ve yüzü güzel manken bozuntuları maalesef gençliğe örnek teşkil ediyor. Bunun sonucunda Atatürk’ün öğretmenliğini yaptığı Türkçe’mizin son halinden size bazı acı örnekler. İnsan kitabın sayfalarını çevirdikçe yeni yeni bilgiler edinip “dilimiz” adına daha da üzülüyor. Hayatlarında ciddi bir yazı okumamış, ancak 150 kelime ile Türkçe konuşup, sadece vücudu a) Yabancı egemen güç kendi dilinin konuşulması için ağır baskı uygular. Bu baskı tepeden aşağı (teşvikler, devletin yasaları yoluyla) ve aşağıdan yukarı (halkta özenti ve moda yaratı- Bir devlet hastanesinde hasta yakınmaları! - Doktor Bey bacaklarımda valiz var (varis olacak.) - Ben de Habitat B var mı? (hepatit olmalı) - Bende süper tansiyon var. (yüksek tansiyon demek istiyor) Dil bilimci David Crystal, 2000 yılında basılan “Dillerin Katli” adlı kitabında, bir dilin yaşamsal tehlikeye girdiğinin belirtilerinden ve yok olma yolunda geçirdiği üç evreden söz ediyor: larak) adım adım ilerler. b) İki dilli dönem. Ulusal dilin kullanım alanı azalıyor. Eğitim her düzeyde yabancı dilden yapılmaya başlanır. Her kesimden herkes işi gücü bırakıp yabancı dil öğrenme yokuşuna sürülür. Meslek veya bilimsel başarı yerine, herkes yabancı dil sınavlarına girmekle oyalanır. c) Gençler artık yabancı gücün dilini kendi ulusal dilinden daha iyi bilirler ve “eski dili” kullanmaktan adeta utanır olurlar. Veli ile çocuklar arasında iletişim bozulur. Yavaş yavaş ulusal dilin yerini yabancı dil tamamen alır. Biz hangi aşamadayız, lütfen siz karar verin. Aşağıdaki “örnekler” günümüzün Türkiye’sinde “işyerlerinden” seçilmiştir. Belinda’s Canteen (Acaba Belinda Hanım bu kantinde ne yapıyor.) Cactus Cafe Bar (Katiyen kaktüs olmamalı.) Great Hong Kong Expex Restaurant (İnanın, bir Amerikalı bu ismi hemen anlar.) Medishop (Sağlığın satıldığı ev olmalı.) Kiddyland (Vallahi, İngilizce lügatta bile bu kelime bulunamadı.) Odeon Cineplex Sinemaları (Antik Yunanı seven sinema meraklısı çok olmalı.) Sticker Club (“küçük bir yapışkan” kağıt sevenler burada toplanıyor olmalı.) Appetito (İtalyanlara müjde) İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ Dönercity (Yorumu size bırakıyorum.) Bunların Türkçeleri de var, ama ısrarla gene de kullanılıyor! Demo (tanıtım), Spiker (sunucu), Firstlady (Hanımağa), Super – Hiper gross market (mağaza), Billboard (İlan tahtası), Mega (Büyük), Mikro (Küçük), Final (Son), İşte size ülkemizin coğrafyasından tatil köyü adları! Club Turan Prince, Eldorador Palmariva, Prate’s Beach Clup, Sol Muna Hotel İşte ülkemizin en popüler radyo ve elevizyonları! ATV, CNBC-E, Cine 5, CNN, Flash, HBB, Joy TV, NTV, Number One, Power, Show, Star, Metro FM, Radyo Plus, TV 8, News 6 ve daha niceleri! İşte piyasadaki bisküvi markaları! Biskot, Biskrem, Canpare, Çizi Kraker, Çukosandviç, Haylayf, Jumbo, Negro, Luna, Mont Blanc, Toto, Finger, Petit Beurre. Makalemin “satır sayısı” sınırı aştı ama Türkçemizin nasıl yok edildiğinin örnekleri kolay bitmez, bu arada güzel Türkçe dili adım adım eriyor! El Fatiha! AYDINLANMA GEREKSİNİMİ İLE IŞIK KİRLİLİĞİ ARASINDAKİ ÇİZGİ KALKMASIN En son ne zaman gökyüzüne bakıp da yıldızları gördünüz? Geceler gündüzden farksız, gökyüzü aydınlık, yıldızlar kayıp… Şehirlerin günden güne büyümesi, açık alanların aydınlatılması, park ve bahçelerin çoğalması ve nüfusun artmasıyla gökyüzüne yayılan ışık miktarı çoğalmakta. Peki bunun bize ve çevremize zararı yok mudur? Işık kirliliğinin çevreye zarar verdiği, gökyüzünü görme hakkımızı elimizden aldığı ve gökyüzüne yönlendirilmiş yanlış aydınlatma kaynaklarının atmosferde bulunan toz tanecikleri ve moleküllere çarparak gökyüzünün doğal fonunu bozarak parlak bir hale getirdiği, geceleri görüşü bozduğu, güvenlik ve konforu düşürdüğü, insan sağlığına, ayrıca ekosistem ve hayvanlara zarar verdiği, enerji israfına neden olduğu yadsınanamaz gerçeklerdir. Işık kirliliği; bölgelerin, aydınlatılması gereken zaman dışında ve gereksiz düzeyde aydınlatılması sonucu ortaya çıkan çevresel bir sorundur. Daha iyi görmek, çevreyi güzelleştirmek, güvende olmak, ticarette reklam yapmak gibi konularda çevremizi aydınlatma ihtiyacı duysak da, ne yazık ki hem Türkiye’de hem de dünyada gereksiz ve kötü gece aydınlatmaları mevcut. Hava kirliliği, su kirliliği kadar tehlikeli olmasa da, sağlıklı bir çevrede yaşamak için ışık kirliliği hakkında daha duyarlı olmamız gerekmektedir. Kontrolsüz Güç, Güç Değildir: Kirliliktir. Atmosferdeki toz tanecikleri ve moleküllere çarparak parlak bir ışık bulutu şeklinde çıplak gözle rahatlıkla görülebilen bu kirlilik, insan sağlığını ve ekosistemi olumsuz etkilemekte, doğal formu bozmakta ve enerji israfına neden olmaktadır. Artmakta olan nüfusla birlikte hızla büyüyen şehirlerdeki cadde ve sokak aydınlatmaları, park ve bahçelerin aydınlatmaları, binaların, gökdelenlerin dış cephelerindeki aydınlatmalar, sıkça rastlanılan reklam panoları, güvenlik amacıyla açık bırakılan lambalar, kendi başlarına zararsız gibi görünseler de, gecenin karanlığını katleden bir kirlilik yaratmaktadır. Yanlış yer ve zamanda kullanılan bu aydınlatmalar yalnızca kullanılan enerjinin boşa gitmesidir. Kirliliğin neden olduğu gök parlaması, uzaydaki gök cisimlerinin, yıldızların görülememesi nedeniyle astronomi çalışmalarını olumsuz etkiler. Gökbilimciler, gökyüzünde meydana gelebilecek önemli ve ani değişimleri gözlemlemekte zorlanmakta, bu sebeple yapacakları çalışmalar için gökyüzünün açık olduğu karanlık bölgeleri tercih etmektedirler. Uzay istasyonları da şehrin ışıklarından korunmaya çalışılmaktadır. Ekosistemdeki Tahribatları Işık kirliliği ekolojik sistemler için de ciddi bir tehlikedir. Hayvanların yön bulma yetilerini zayıflatarak göçleri direk etkiler. Örneğin; geceleri takım yıldızlarına bakarak yön belirleyen göçmen kuşlar, yanlış aydınlatılan bölgelerdeki ışıklara aldanarak gidecekleri yönü kaybetmekte, telef olmaktadır. Benzer şekilde, geceleri yumurtalarından yeni çıkan deniz kaplumbağaları da aşırı ışık sebebiyle yönlerini şaşırmakta ve İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIN-YAYIN KULÜBÜ Ne Yapmalı? Öncelikle bilinmesi gereken, ihtiyaç duyulan miktarda ve doğru yönlendirilmiş ışıklandırmayı sağlamaktır. Işığın gökyüzüne yönlenmesi ya da yeryüzüne paralel olmasından mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Dekoratif amaçlı ışıklandırmalar, ticari ve reklam amaçlı panolar, parklarda ve spor sahalarında kullanılan projektörler gece yarıları kapatılmalıdır. Gecenin belli saatlerinden sonra aydınlatma şiddeti azaltılmalı, loşlaştırma ünitelerinden yararlanılmalıdır. Gözlem istasyonlarının yakınında yerleşime izin verilmemelidir. Enerji tasarrufu sağlamak amacıyla elektrik enerjisini ışık enerjisine çevirmede en verimli ve ışığı saçmayan lambalar tercih edilmelidir. Aşağıdan yukarı doğrultulmuş projektörlerden ve küresel aydınlatmalardan kaçınılmalıdır. Gün be gün artmakta olan bu kirliliği önlemek için alınması gereken önlemler, herkes üzerine düşeni yaptığında bize daha yaşanabilir bir çevre sağlayacaktır. Çevreyi korumak adına, enerji tasarrufu sağlamak adına, astronomi adına herkes bu konuda daha bilinçli olmalı ve üzerine düşenleri yapmalıdır. Unutulmamalıdır ki, çok ışık iyi aydınlatma demek değildir. Serdar Erbay / Ayazağa Katkılarından dolayı Meteoroloji Bölümü öğrencisi Tuğçe Küçükkurtoğlu’na teşekkür ederiz. NİSAN 2013 15 Bosch Ev Aletleri ve National Geographic Channel işbirliği ile Nat Geo kâşifi Thomas Culhane Türkiye’ye geliyor Beyaz eşya sektöründe Avrupa’nın enerji verimliliği lideri olan, doğa dostu yaklaşımı ile sosyal sorumluluk bilincini ilke edinen Bosch Ev Aletleri ve çevreyi koruma konusunda öncü marka National Geographic Channel, üniversite öğrencilerini çevre hakkında bilinçlendirecek. İki çevreci markanın işbirliği kapsamında Nisan ayında Türkiye’ye gelecek olan National Geographic kâşifi, şehir planlamacı Thomas Culhane, üniversitelerde seminerler aracılığıyla gençlere iklim değişikliği, çevre koruma ve sürdürülebilirlik konularında bilgiler verilecek. 16.03.2013, İstanbul – “Yaşam için Teknoloji” sloganıyla sadece bugünü değil, geleceğimizi de iyileştiren Doğa Dostu Teknoloji’nin mimarı Bosch Ev Aletleri, Ekim 2012 itibariyle başlayan National Geographic Channel işbirliğiyle şimdi de alanında uzman Nat Geo kâşifi Thomas Culhane’i Türkiye’ye getiriyor. Özellikle yeşil teknolojiler ve güneş enerjisi konularında uzman olan Culhane, 24-29 Nisan tarihlerinde İstanbul, ve Ankara’daki çeşitli üniversitelerde düzenlenecek olan seminerler aracılığıyla öğrencilere yaşadıkları şehirlerde çevre kirliliğini azaltma, tasarruf etme yöntemlerini kendi deneyimleri doğrultusunda aktaracak. Bosch Çevre Seminerleri’nin gerçekleşeceği üniversiteler ve tarihleri: yok olmaktadır. Kirlilikten etkilenen kelebek ve diğer gece böcekleri tozlaşmayı sağlayamadığından tükenmekte, gece canlıları ışıktan olumsuz etkilendiğinden yerlerinden geç çıkmakta ve çiftleşme sağlanamamakta, tropikal bölgelerde ışığa maruz kalan mercanların renkleri ve ekolojik sistemleri bozulmaktadır. Bunların yanı sıra, kirliliğin neden olduğu en büyük problem enerji israfıdır. Aydınlatmanın gereğinden fazla olması ve yanlış yönlendirilmesi sebebiyle pahalı ve geri dönüşümü olmayan bu enerji boşa gitmektedir. Termik santrallerde minimum seviyede olması gereken sera gazları da, gereğinden fazla harcanan bu enerji sebebiyle artmaktadır. ARIYORUM İSTANBUL İstanbul Teknik Üniversitesi - Taşkışla Kampüsü, 24 Nisan Çarşamba 11.30 Yıldız Teknik Üniversitesi –Davutpaşa Kampüsü 25 Nisan Perşembe 10.30 Marmara Üniversitesi - Göztepe Kampüsü, 25 Nisan Perşembe 14.00 ANKARA Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 26 Nisan Cuma 10.30 Hacettepe Üniversitesi, Beytepe Yerleşkesi 26 Nisan Cuma 14.00 İZMİR Dokuz Eylül Üniversitesi, Tınaztepe Yerleşkesi 29 Nisan Pazartesi 14:00 Galapagos ödüllü “Doğa Macerası” çok yakında Facebook’ta Bosch ve Nat Geo işbirliği bununla sınırlı kalmıyor. İşbirliği, 8-30 Nisan tarihleri arasında Bosch’un resmi Facebook sayfasında gerçekleşecek olan online bir yarışma ve bu yarışmayı kazanan 5 çift ile Mayıs ayında gerçekleştirilecek yepyeni bir doğa macerasını kapsıyor. Zorlu bir mücadele sonucu parkuru en hızlı ve en doğru şekilde tamamlayan çift ise büyük ödül olan Galapagos’ta doğa ile iç içe muhteşem bir macera kazanıyor. Şanslı yarışmacıları, doğa harikası Galapagos’ta National Geographic Kâşifi Lynn Fowler eşliğinde 10 günlük bir gemi macerası bekliyor. Daha önce hiç görülmemiş türde balıklar ve kuşlar, deniz kaplumbağaları, penguenler ve oyuncu deniz aslanları bu macerada kazanan çifte eşlik ediyor. Santa Cruz, Bartolome, Fernandina, Isabela ve daha birçok ada ise bu geminin rotasında yer alıyor. Katılan diğer yarışmacılar ise Bosch ve Nat Geo’dan sürpriz ödüller kazanma şansına sahip oluyor. Bosch Ev Aletleri Hakkında 125 yılı aşkın süredir Bosch ismi, ev aletleri alanında gelişimde, teknolojide, kalite ve güvenilirlikte uzman olarak anılmaktadır. Kurucusu Robert Bosch’un ‘yaşam için teknoloji’ geliştirmek hedefine uygun olarak bugün de Bosch, insanların günlük yaşamını kolaylaştıran ve hayat kalitelerini yükselten ürün ve teknolojiler sunmaya devam etmektedir. Bugün Bosch, ev aletleri pazarında Avrupa’nın lider markasıdır. Bosch’un soğutucuları, çamaşır ve bulaşık makineleri, pişiricileri ve diğer tüketici ürünleri dünyanın dört bir yanında satışa sunulmaktadır. Kalite ve teknolojide mükemmellik anlayışı, Bosch ürünlerinin tasarımına da yansımıştır. İnsana ve doğaya saygılı davranma prensibi, kuruluşundan itibaren Bosch’un kurumsal felsefesi olmuştur ve bugün de enerji tasarruflu, doğal kaynakları koruyan, sürdürülebilir ürünler ve üretim süreçleri olarak hayata geçmeye devam etmektedir. National Geographic Channel Hakkında Bilgilendirirken eğlendiren belgeselleri ile izleyiciyi ekrana bağlayan National Geographic Channel, Türkiye’de DIGITURK 184. Kanal, Kablo TV, Teledünya 189. Kanal, Tivibu Ev 103. Kanal ve Tivibu Web’de 24 saat boyunca yayında. National Geographic Channels International (NGCI) bildiklerimizi, dünyayı görüş şeklimizi ve bizi yaşamaya iten şeyleri sorgulayan programları ile izleyicileri merakla yaşamaya davet etmektedir. National Geographic Television (NGT) ve FOX Entertainment Group’un ortak sahibi olduğu bir girişim olan NGCI, National Geographic Cemiyetinin, National Geographic Channel, National Geographic Channel HD, Nat Geo Wild, Nat Geo Wild HD ve Nat Geo Adventure isimli beş kanalı üzerinden yaptığı keşif, koruma ve eğitim faaliyetlerine katkıda bulunmaktadır. National Geographic Channel (NGT ile Fox Cable Networks Group’un bir ortak girişimi olan NGC ABD’de dahil) global olarak 173 ülkede, 37 dilde yayınlanıyor ve 435 milyon evde seyrediliyor. www.natgeotv.com/tr www.bosch-home.com/tr /natgeotvturkiye /BoschHomeTurkiye #natgeotvturkiye