telgraf 463 - Telgraf Gazetesi – Londra

Transkript

telgraf 463 - Telgraf Gazetesi – Londra
Trafalgar
Meydanında
Yastıklar
Havada
Uçuştu
Sayfa 8’de
Londra’da
Faşistler ve
Anti Faşistler
Karşılıklı
Eylem
Gerçekleştirdi
Sayfa 11’de
Erol İncedal
Davasında
Karar: 42 Ay
Hapis Cezası
Sayfa 14’te
telgraf.co.uk
Carşamba,
08/04/2015
Sayı
HAFTALIK HABER GAZETESİ
463
Yeşiller: PKK Terör
Listesinden Çıkartılmalı
Geçtiğimiz hafta, Haringey Kürt Toplum Merkezinde Yeşillerin Kuzey
Londra milletvekili adaylarıyla yapılan halk toplantısında, adaylar
kendilerini tanıtıp bölgelerindeki sorunlar için sundukları çözümleri
anlattılar. Adaylar, aynı toplantıda PKK’nin terör listesinden çıkartılması
için Britanya devletine çağrıda bulundular ve bu konuda Kürt toplumuna
desteklerini sunmaya devam edeceklerini beyan ettiler.
Uzun yıllar Kürt toplumuna ve siyasi mücadelesine
destek veren Yeşiller Partisi Avrupa Parlamenteri Jean
Lambert’ın da hazır bulunduğu toplantıda, PKK’nin
Britanya halkına herhangi bir tehdit olmadığı belirtilirken,
PKK’nin Birleşmiş Milletler ve bir çok Avrupa ülkesinin
terör listesinde yer almadığına dikkat çekildi.
Kürt toplumunun yoğun olarak yaşadığı, Kuzey
Londra’nın altı seçim bölgesi, Enfield North, Hackney
North, Hackney South, Hornsey & Wood Green,
İslington North ve Tottenham adaylarının katıldığı
toplantıda, özellikle Kobane süreciyle Kürtlerin OrtaDoğudaki rollerinin önemini gördüklerini ifade ettiler.
KNK temsilcisi Michelle Allison tarafından yönetilen
toplantıda, Yeşiller seçim vaatlerini anlattılar. Asgari
çalışma saat ücretin 2020’ya kadar £10 olması, yeni iş
alanlarının yaratılması, adil kira ücretleri ve kiracılara
daha fazla güvence verilmesi, sosyal konutların inşa
edilmesi, NHS ve diğer kamu hizmetlerinin korunması
ve iklim değişikliğine karşı çalışma yürütülmesinin
Yeşillerin en öncelikli çalışmaları arasında olduğu
anlatıldı. Toplantının başında konuşan Allison, Daiş’in
saldırıları sonucunda Kobane’de 200 bin insanın
yerinden edilmesine ve devam eden insani sorunlara
dikkat çekti.
Kürtlerin Yeşillere oy vermelerinin neden önemli olduğunu
anlatan Lambert, şöyle konuştu: ‘‘Kürtlerin Yeşillere neden
oy vermeleri gerektiğini düşündüğümde, sizlerin çevreye
ne kadar duyarlı olduğunuzu, kendiniz ve çocuklarınız
için sağlıklı bir çevreyi ne kadar önemsediğinizi biliyorum.
Ama aynı zamanda, sadece çevreyi değil, insanlar için
yaşam kalitesini de önemsiyoruz. Biz, insanların düzgün
bir yaşam sürdürebilmeleri gerektiğine inanıyoruz.
Geçinmek için yeterli gelirlerinin olması gerektiğine
inanıyoruz bu yüzden de asgari ücretin geçimi sağlayacak
seviyede olmasını, işyerinde yüksek seviyede çalışma
koşullarının olması gerektiğini, iyi iş imkanları ve uygun
fiyatta kaliteli konutların olması, eğitim düzeyinin yüksek
olması ve sağlık kurumunun korunması gerektiğine
inanıyoruz.’’
Lambert, gerek Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki barış
süreci olsun, gerekse Kobane’nin yeniden inşası ve
Rojava’da inşa edilen demokratik sistem olsun, Parti
olarak Kürt halkını desteklemeye devam edeceklerini
belirtti.
Haberin devamı sayfa 2’de
Mahkeme
Şilan Özçelik’in
Tutukluluğunun
Devamına Karar Verdi
Şilan Özcelik’in terör suçlamasıyla 1 Nisan’da çıkartıldığı
mahkemede, savunma avukatının tutuksuz yargılanma talebi
ret edildi. Merkezi Kriminal Mahkemesi, Old Bailey önünde
toplanan birçok kişi mahkemenin kararını protesto ederek,
Britanya hükümeti ve yargısının Kürtleri kriminalize etmeye
çalışmaktan vazgeçmesini talep etti.
Haberin devamı sayfa 16’da
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
2
HAFTALIK
HABER
GAZETESI
ROJNAMEYA
NÛÇEYAN A
HEFTANE
Editör
Alaettin Sinayiç
[email protected]
Muhabirler
Esra Türk
Erem Kansoy
Baş sayfadaki haberin devamı...
Toplantıda Yeşiller partisi Kuzey
Londra milletvekili adayları hazır bulunarak seçim bölgeleri ile ilgili çözüm
önerileri sundular.
Tottenham adayı, Dee Searle,
kendisini siyasetçiden daha çok insan
hakları aktivisti olarak tanımladığını ve
bu sebepten Yeşiller partisinden aday
olduğunu ifade etti. Uluslararası Af
Örgütü’nde çalıştığı dönemde Kürt insan hakları savunucularıyla tanıştığını
ve onların cesaret ve iradelerinin kendi
üzerinde kalıcı etki bıraktığını ifade
etti.
Edmonton adayı, David Flint,
iklim değişikliğinden endişelendiği
için Yeşiller’e katıldığını, fakat bununla birlikte sistemde bir çok sorunun
olduğunu görebildiğini anlattı. Ana
akım partilerinin para, bütçe ve büyümeden bahsettiklerini, fakat Yeşillerin
insanların yaşamlarını nasıl sürdürebileceklerinden bahsettiklerini ve daha
eşit bir toplumun nasıl oluşacağıyla ilgilendiklerini ifade etti.
Hackney North adayı, Heather
Finlay, ülke için en önemli konulardan
birisinin kamu hizmetlerinin, özellikle NHS’in korunması olduğunu ve
Kürtleri kesintilere karşı eylemlerde
sıkça gördüğünü dile getirdi.
Hornsey ve Wood Green adayı,
Gordon Peters, 1980’li yıllarda Hackney belediyesinde çalıştığı dönemde
Kürtlerle tanıştığını ve Rojava’da
oluşan ekolojik yaşamı takdir ettiğini
belirtti.
Hackney South & Shoreditch
adayı Charlotte George uzun vadede
ortaklaşa çalışmaların önemli olduğuna
vurgu yaptı. Film yapımcısı olan
George, Yeşiller’den aday olmasının
sebebinin,
sığınmacılarla
çalışan
birisi olarak, herkese insani olarak
yaklaşmalarını önemsediğini belirtti.
Hackney’de, özellikle ev fiyatlarının
büyük sorun olduğuna ve evlerin ticaret
yerine ihtiyaç olarak görülmesi için
Yeşillerin ciddi stratejileri olduğunu
anlattı.
İslington North adayı, ve aynı zamanda İslington belediye encümeni
olan Caroline Russell, yol güvenliği
konusunda ve bununla birlikte toplumu
etkileyen bir çok konuya ilişkin çalışma
yürüttüğünü ifade etti.
Adaylar kendilerini tanıttıktan
sonra katılımcılar yorum ve soru ilettiler. Kürt toplumu olarak, PKK’nin
terör listesinde olmasından kaynaklı,
devamlı olarak kriminalize edildiklerini ve toplum merkezlerinin zaman zaman Charity Commission’ın olumsuz
yaklaşımına yol açtığını ifade etmeleri
üzerine George bunun adil olmadığını
ifade etti.
Birleşik Krallık genelinde 7
Mayıs’ta yapılacak parlamento seçimleri için 20 Nisan’a Kadar https://
www.gov.uk/register-to-vote Seçim
Kaydınızı Yapabilirsiniz.
[email protected]
Grafiker
Yüksel Adıgüzel
[email protected]
Yayın Sahibi
Tel News Ltd.
Adres
33 Dalston Lane
London, E8 3DF
Telefon
0207 9230 838
0742 9481 490
Web
www.telgraf.co.uk
Reklam
Dilek Bozkurt
0743 836 9969
[email protected]
[email protected]
Soru ve görüşleriniz:
[email protected]
BÜYÜK
REKLAM
KAMPANYASI
Kürt ve Türk toplumuna
ulaşmanın en iyi yolu
Tüm reklamlarınızda
%30 indirim
Tüm seri ilanlarınız
ÜCRETSİZ
www.telgraf.co.uk
[email protected]
07429481490 | 02079230838
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
3
4
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
HDP Britanya Seçim Koordinasyonu
Çalışmalarına Hız Verdi
7 Haziran seçimleri için seçmen listesinin kesinleştiği, milletvekili adaylarının açıklandığı bir zamanda
HDP Britanya Seçim Koordinasyonu, bölge toplantıları ile Londra’daki seçim çalışmalarına hız veriyor.
26 Nisan’da Lee Valley Athletics Centre’de
Gülten Kışanak’ın katılacağı bir miting
gerçekleştirecek olan HDP Britanya Seçim
Koordinasyonu, seçmenlerin yoğunluklu olarak
yaşadığı, Hackney, Tottenham, Harringey ve
Enfield bölgesinde 11 Nisan Cumartesi günü
saat 15.00 – 17.00 arasında bölge toplantıları
gerçekleştirilecek.
Bölge toplantılarında seçim süreciyle ilgili bilgi verileceği gibi bu bölgelerde seçim
çalışması yapmak isteyen HDP Britanya Seçim
Gönüllülerinin kayıtları yapılacak, bölgelerde
semtlerin ihtiyaçlarına göre Seçim Grupları
kurularak o bölgelerde yoğunlaşmış bir seçim
çalışmasının startı verilecek.
HDP Britanya Seçim Koordinasyonu,
bu bölgelerde yaşayan tüm koordinasyon
bileşenlerinin üyelerini ve HPD Seçim Gönüllüsü olmak isteyen herkesi kendi bölgesindeki
toplantılara katılmaya çağırıyor. Bu bölgeler
dışında yaşayan ama HDP Seçim Gönüllüsü olmak isteyenler de kendilerine en yakın bölgeye katılarak gerek o bölgelerde, gerekse de
bulundukları bölgelerde seçim çalışmaları yapmak için görev alabilirler.
HDP Britanya Seçim Koordinasyonu
iletişime geçmek için [email protected]
veya 07833 897898 iletişim bilgilerini kullanabilirsiniz.
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
5
Dr İbrahim Okçuoğlu Londra’da Süreci Değerlendirdi
Gik-der’de Pazar günü iki ayrı etkinlik gerçekleştirildi.
İlk olarak, her ayın ilk Pazar günü düzenli olarak
yapılan kahvaltı gerçekleştirildi. Kahvaltı sonrasında
ise bu sene yedincisi gerçekleştirilecek olan Gik-Der
Kültür ve Sanat Festivalinin son hazırlıkları hakkında
bilgilendirme yapıldı.
Kahvaltıdan
sonra
ise,
konuşmacı olarak Dr. İbrahim
Okçuoğlu›nun katıldığı “GaziGezi-Rojava Halk Ayaklanmaları”
adlı panel gerçekleştirildi.
Şehitler için saygı duruşuyla
başlayan
panelde
İbrahim
Okçuoğlu, Gezi sürecini Arap halk
ayaklanmalarını ve Rojava devrimini değerlendirerek panelin ilk
bölümünü bitirdi. İkinci kısım ise
katılımcıların soru ve görüşleriyle
ilerleyerek, panelist Okçuoğlu’nun
son sözleriyle bitirildi.
“Egemenlerin
eskisi
gibi
yönetememesi, yönetilenlerinde
eskisi gibi yönetilmeyi reddetmesi bir devrimci durumdur”
değerlendirmesiyle
başlayan
Okçuoğlu “Gezi’de bunu yaşadık”
dedi. “Orada birikmiş öfke patladı
ve toplumun her kesiminden insan
sokaklardaydı” diyen Okçuoğlu,
“buna karşılık Gezide sokağa
çıkan on binlerince insanın büyük
çoğunluğunun örgütlülükten yok-
sun, kendi bireysel inisiyatifleriyle
bu kalkışmada yerini almış insanlardan oluştuğunu belirterek, “zaten tersi olsaydı yani örgütlü bir
şekilde sokalar da olsaydık, bugün
Türkiye siyaseti çok farklı yerlerde olurdu” dedi.
Arap isyanlarına da değinen
Okçuoğlu,
Arap
Baharı
tanımlamasının burjuvaziye ait
olduğunu söyleyerek, “Arap
halklarının isyanları olmuştur,
ama buradaki ayırt edici nokta
örgütlü güçlerin hazırlıksızlığı,
güçsüzlüğü olmuştur” dedi. Ortaya çıkan devrimci duruma müdahale edemeyen örgütlü güçler,
ayaklanmalardaki inisiyatifi ele
alamamış, bunu yerini emperyalistlerle işbirliği içindeki kuvvetler
doldurmuştur” dedi.
“Rojava’da yaşananlarsa tam
tersidir. Örgütlü güç yani PYD,
Suriye’de ortaya çıkan yeni duruma karşı iki gerici güçten birini
tercih etmeyerek, kendi yolunu
çizmiştir. Rojava’da Kürtler, iki
emperyalist bloğa karşı 3.yolu
tercih ederek devrimi inşa etmektedirler. İlan edilen toplumsal
sözleşme ile her kimliğin, her cinsiyetin ve inancın eşit temsiliyet
hakkı garantiye alınmıştır” diyen
Okçuoğlu, bunların lafta değil,
kağıt üzerinde değil, yaşamın
içerisinde bizzat uygulandığını
gördüklerini belirterek Cezire
Kantonuna yaptıkları gezideki
izlenimlerini aktardı. “En altta
komünler vardır, her bir komün
mahallede yaşayanların sorunlarını
ve
ihtiyaçlarını
bilmektedir.
Yukarıya doğru semt meclisleri,
bölge meclisleri ve kanton
meclisleri vardır. Buralarda kararlar kişilere göre değil, çoğunluğun
ihtiyaçlarına göre demokratik
bir şekilde alınmaktadır” dedikten sonra örneğin Qamışlo’da on
kadar komün olduğunu söyleyerek, ihtiyaçlara göre komünlerin
oluştuğunu belirtti.
Kobane direnişine de değinen
Okçuoğlu, “bugün dünyaynın dört
bir yanından insanlar gericiliğe
karşı savaşmak ve Kürtlere destek
olmak içim Kobane gidiyorlar.
Biz bunu daha önce İspanya’da
gördük”dedi.
Okçuoğlu sözlerini Rojava
devrimine destek ve sahiplenme
çağrısı yaparak bitirdi.
6
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
7
Blair’in Başdanışmanı:
HDP ve PKK sürece
daha fazla dahil edilmeli
1995-2007 yılları
arasında Britanya
Başbakanı Tony Blair’in
başdanışmanlığını yapan
ve IRA ile barış görüşmelerinde
başmüzakereci olarak yer alan
Jonathan Powell’a göre çözüm
sürecinin en önemli sorunu tek
ayaklı yürüyor olması. “Türkiye’de Hakan Fidan ile Öcalan’ın
görüşmesine dayanan bir ayak var, bu çok önemli
ve büyük bir başarı, ancak bu, sürecin yalnızca bir
ayağı. Bunun yanısıra HDP ve dağlardaki gerillalar var. Üç ayağın da var olduğu sağlam bir durum, yalnızca tek ayaklı bu durumdan daha çok
hayatta kalma şansına sahip olur.”
MİKROSKOPTAN DEĞİL
TELESKOPTAN BAKMAK
“Bir mikroskoptan bakmak yerine mesafe
alarak bir teleskoptan bakarsanız, böyle. Siz
burada her gün ‘geçen hafta ne oldu? Dün ne
söylendi?’ diyerek yakından bakıyorsunuz ve bir
iyi, bir kötü oluyor. Aynı şey Kuzey İrlanda’da
bize de oldu. İnsanlar bazen aşırı iyimser bazen
de aşırı kötümser oluyorlar. Ancak uzun vadedeki
gelişmelere bakmak gerekir.”
ÜÇÜNCÜ TARAF ANLAŞMAYI
KOLAYLAŞTIRIR
İngiliz diplomat, sürece katılacak üçüncü bir
tarafın da anlaşmayı kolaylaştıracağını belirtiyor.
“Aslında üçüncü tarafın olması kesinlikle gerekli değildir. Örneğin Güney Afrika örneğinde,
OKTAY
ŞAHBAZ
Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı
[email protected]
Ulusal Öğretmenler Sendikası (NUT) Konferansından notlar
anlaşmaya üçüncü taraf olmadan ulaşıldı. Ancak
son 30 yıla baktığımızda görüyoruz ki üçüncü
taraf olduğunda bir anlaşmaya varmak çok daha
kolay oluyor. Üçüncü taraf varsa süreç başarıya
ulaşmakta çok daha fazla şansa sahip.”
Powell’a göre bu nedenle Avrupa Birliği ve
ABD’nin de barış görüşmelerine daha fazla destek
vermesi gerekiyor.
SEÇİMİN SONUÇLARI SÜRECİ ETKİLER
İMC TV haber müdürü Hamza Aktan’a
konuşan Powell, dışarıdan bakıldığında sürecin
başarılı olduğunu düşünüyor. Bunu da ilginç bir
benzetmeyle anlatıyor:
Eğitim Köşesi
Genel seçimde alınacak sonuç da sürecin seyrini etkileyecek güçte olacak. Powell, HDP’nin
barajı geçip geçmemesinin önemli sonuçları
olacağını söylüyor.
“Eğer HDP barajı geçerse PKK’nin bir daha
şiddete geri dönmeyeceğini söyleyebiliriz. Bu bir
yönüyle çözüme katkı sağlar. Diğer yandan eğer
Meclis’e giremezlerse bu bir sorundur ve o zaman barış sürecinin kendisi daha da önem kazanır.
Çünkü Kürt vatandaşlar kendilerinin Meclis’te
temsil edilmediğini hissedeceklerdir.”
Halen Britanya’nın Libya özel temsilciliği
görevini yürüten Jonathan Powell, dünyadaki
silahlı çatışmaların çözümü üzerinde çalışan Inter
Mediate isimli düşünce kuruluşunun da kurucusu.
Kendi deneyimleri ve çözüm önerilerini anlattığı
“Teröristlerle Konuşmak” isimli kitabı önceki
hafta Türkçe’de yayınlandı.
Kaynak: IMC TV
CAFE • OFF LICENCE/MARKET • KEBAB TAKE AWAY • FISH & CHIPS RESTAURANT
İŞ KREDİSİ, SİGORTA
BTL Mortgage, Is Kredisi, Business Plan ve Marketing Planlari
MORTGAGE (BTL)
Ve iş yeri krediniz icin tamamen guvenebileceginiz tek isim:
Finans sektöründe de 25 senedir toplumumuzun hizmetindeyiz.
SAİM KÖKSAL
ARCIS FİNANCE & MANAGEMENT CONSULTANCY
73 Silver Street, Edmonton, London N18 1RP | [email protected] | www.arcisfinance.com
Tel: 0208 803 4545 – 0208 344 7744 Mobile: 079 31 33 22 32
WE ARE DIRECTLY AUTHORISED AND REGULATED BY FSA, CONSUMER CREDIT LICENCE NO: 632 555
YOUR MORTGAGE IS AT RISK IF YOU DO NOT KEEP UP REPAYMENTS ON A MORTGAGE OR OTHER LOANS SECURED ON IT
Bu hafta sizler ile 3-7 Nisan arasında, yaklaşık 5000 delegenin katıldığı
ve İngiltere’nin Leeds, Harrogate bölgesinde yapılan NUT konferansından
bahsedeceğim. Bizzat katıldığım NUT’nin yıllık konferansında öne çıkan
tartışmaları sizinle paylaşmak istedim. Yaklaşık 350 bin üyesi ile, hem
İngiltere’nin hem de Avrupa’nın en büyük öğretmen sendikası olan NUT’nin bu
seneki konferansında 4 yaş öğrenciler için Temel Seviye Belirleme sınavı, eğitim
bütçesi, öğretmenlerin iş yükü ve artan ırkçı ve göçmen karşıtı uygulamaların
eğitime yansıması öne çıkan başlıklar oldu. Konferansta ayrıca geçen günlerde
Yalova Valisi Selim Cebiroğlu’nun incelemelerde bulunmak için gittiği Termal
Fen Lisesi’nde, dershanede kıyafetlerini beğenmediği için azarlayarak sınıftan
kovduğu ve daha sonra hayatını kaybeden öğretmen Halil Serkan Öz’de
unutulmadı.
NUT konferansında en çok tartışılan konu hiç şüphesiz 7 Mayıs’taki genel
seçimler sonrası eğitim bütçesinin ne olacağı oldu. Genel seçimlere yaklaşırken
gerek İşçi Parti’si, gerekse de Muhafazakar Parti’nin okul bütçeleri hakkında
kaçamak cevap vermeleri öğretmenleri kaygılandırıyor. Muhafazakarların okul
bütçesinden %12, İşçi Parti’nin ise %10 kadar gerçek anlamda kesinti yapması
bekleniyor. Konferansa katılan delegeler bu kesintilerin sonucunda bir çok okulun başta öğretmen kesintisi olmak üzere, araç ve gereç, yardımcı öğretmen,
danışmanlık gibi bir çok servisin kesilmeyle karşı karşıya olacağını dile getirdiler. Bu konuyu uzun bir sure tartışan delegeler yeni hükümetin okul bütçesine enflasyona göre artış belirlemediği takdirde 2015’in ilk döneminden itibaren grev
kararı alacaklarını söylediler.
Konferansta en çok tartışılan diğer bir tartışma ise 4 yaşında , yani Reception
sınıfına giden, öğrenciler için 2016 yılından itibaren hayata geçirilecek Temel
Seviye Belirleme sınavı oldu. İlkokul yeni müfredatı altında hayata geçecek bu
uygulama aslında öğrencilerin bir çok bilgiyi yaratıcı, deney ve tecrübe ederek
öğrenmesi yerine sınava dayalı bir eğitim anlayışı ile öğretmeyi dayatıyor. Ayrıca
daha 4 yaşını doldurmayan çocukların sınav stresi ile tanışmalarını sağlayacak.
Bu uygulamayla okulu sevmeyen, okuldan korkan, zevk almayan, öğrenmeyi
sadece kağıt üzerinde yapılan bir aktivite olarak gören nesiller yetiştirilecek.
Bu konuyu oldukça dikkate alan delegeler yapılan oylamada %100 oy ile bu
sınavları boykot edeceklerini ve bunların uygulanmaması için gerek okullarda
gerekse de toplumda aileleri bilgilendireceklerini söylediler.
Tartışmaların en güçlü bir şekilde geçtiği diğer bir konuda öğretmenlerin
iş gücünün konuşulduğu gündem oldu. Öğretmenlerin çalışma koşullarının
değinildiği gündemde bir ilkokul öğretmenin yaklaşık 50-55 saat, ortaokul
öğretmenin ise her hafta yaklaşık 60 saat çalıştığına değinildi. Bunun gerek
Eğitim Bakanlığı gerekse de sendika araştırmaları ile defalarca kanıtlanmasına
rağmen hiç bir önlemin alınmadığı söylenildi. Haftada sadece 35 saat için ücret
alan öğretmenlerin bu koşullarda hem aileleri hem de kendi sağlıklarını ihmal
ettikleri bir çok delege tarafından dile getirildi. Bu sorunlardan dolayı her hafta
ortalama 3500 öğretmenin mesleği bıraktığı ve böyle devam etmesi durumunda,
çok yakında, İngiltere’de bir öğretmen krizi yaşanacağı söylenildi. Bu konuda
delegeler hükümetin öğretmenlere ve mesleğe daha saygılı olmaları gerektiğini,
performansa göre ücret uygulamasının kaldırılması gerektiğini, sağlıklı bir
iş gücü programı belirlenmesi ve hazırlık için öğretmenlere ek süre tanınması
gerektiğini belirten bir önergeyi onayladılar. Bu önerge ayrıca uygulamaların
yerine gelmemesi halinde grev ve uzun süre iş bırakma gibi eylemliklerin
yapılacağını kapsadı.
Konferansın 4 gününde ırkçılık, göçmenlerin günah keçisi edilmesi ve islamafobi başlıklı önerge en çok tartışılan önerge oldu. Konuşma yapan delegeler hükümetin okullarda yürürlüğe girecek Prevent uygulaması ile beraber
öğretmenlerden deyim yerindeyse ‘casusluk’ yapmalarını istediklerini belirttiler.
Bu konuda söz alan delegeler özellikle son günlerde ırkçı söylemlerin okullara
yansıdığını ve başta Müslüman olmak üzere bir çok göçmen çocuğun hükümet
ve müfettişler tarafından ‘potansiyel terörist’ gibi görüldüğünü söylediler.
Müfettişler öğretmenlerden öğrencileri ile dini konular üzerinden hiç bir sohbet
etmemelerini söyleyip, dini söylemlerde bulunan her öğrencinin okul yönetimlerine veya yetkililere bir an önce şikayet edilmesi gerektiği söylerken, konferansa katılan delegeler onayladıkları önerge ile öğrencileri üzerinde ‘casusluk’
yapmayacaklarını söylediler. Bir çok delege öğretmen bu uygulamanın bugün
Müslüman çocuklara yarın ise oturum izni olmayan çocuklara yapılacağını belirttiler. Konferansa katılan öğretmenler onayladıkları önerge ile yukarıda belirtilenlerin yanında, okullarında, semtlerinde ve yaşadıkları her yerde ırkçılığa, göçmen
karşıtı ve islamafobik uygulamalara karşı mücadele etme kararını onayladılar.
Bunun yanında ırkçılığa, göçmen karşıtlığı ve islamafobik saldırılarda bunlara
karşı faaliyet yürüten Unite Against Fascism (UAF) gibi kurumlar ile daha
yakından çalışma kararı aldılar.
Konferansın yine 4. gününde Türkiye, Yalova’da hayatını kaybeden
öğretmen Halil Serkan Öz unutulmadı. Bu konuda verdiğim acil önerge ile
sendika başkanı Phillipa Harvey konferansa yaptığı açıklamada “Öğretmen
Halil Serkan Öz’e yapılan bu uygulamayı ve Yalova valisini kınıyoruz. Kardes
sendikamız Eğitim Sen’in aldığı boykot ve grev kararını destekliyor Halil Serkan
Öz’ün ölümünden sorumlu olan Yalova valisi hakkında gereken yasal işlemin
bir an önce yapılmasını istiyoruz”, dedi. Açıklama konferansa katılan delegeler
tarafından büyük destek görürken yine bir çok delege sosyal medya aracılığıyla
destek mesajlarını yolladılar.
Bu konferans gösterdi ki önümüzdeki seçimleri kim kazanırsa kazansın
çocuklarımızın eğitimi, sağlık ve diğer kamu alanları gibi tehlikede olacak. Hiç
bir ana parti, genel seçimler öncesi, bu uygulamalara karşı çıkmazken bunlara
karşı mücadelenin öğretmen, öğrenci ve aileler ile birlikte şart olduğu gerçeğini
gözler önüne çıkardı. Önümüzdeki dönem hepimizin çocuklarımızın eğitimine
sahip çıkması için bir şeyler yapması gerekiyor- bence herkes kendini bunun
için hazırlasın!
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
8
Trafalgar meydanında yastık kavgası
Haber/Fotoğraf: Erem Kansoy
Son 6 yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen
ve uyku hastalıklarına dikkat çekmenin
yanısıra vatandaşlara keyifli dakikalar
yaşatmayı amaçlayan dünya genelindeki
yastık kavgası eş zamanlı olarak bir çok
başkentte gerçekleştirildi.
Geleneksel olarak düzenlenen International Pillow Fight
Day, bu yıl oldukça renkli geçti. International Pillow Fight
Day dolayısı ile Urban Playground Movement tarafından
yapılan çağrı ile binlerce katılımcı geçtiğimiz hafta sonu
Londra’nın ünlü Trafalgar meydanında bir araya gelerek
yastık savaşı yaptı.
Gerçekleştirilen etkinlikte uyku rahatsızlıkları ile mücadele eden sivil toplum örgütleri ve hayır kurumları da
destek verdi. Trafalgar meydanını yastıkları ve pijamaları ile
dolduran binlerce katılımcı yapılan konuşmaların ardından
yaklaşık bir saat süren yastık savaşına başladı.
Renkli görüntülerin ortaya çıktığı etkinlikte katılımcılar,
hayır kurumları ve uyku hastalıkları ile ilgili araştırmalar
yürüten kurumlara bağışta da bulundu. 6 yıldır düzenli
olarak gerçekleştirilen etkinlik bu yıl en kalabalık kitle ile
gerçekleşti. Londra dışında, New York, Dubai,Paris gibi
yaklaşık 100 ayrı şehirde de gerçekleştirilen, International
Pillow Fight Day organizatörleri, yastık savaşının halkı
dışarı döktüğünü ve stres atıp mutlu olmalarında yardımcı
olduğunu kaydetti.
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
9
Daiş’e Katılmak Üzereyken Hatay’da Yakalanan
Aynı Aileye Mensup 9 Britanya Vatandaşından
Birisinin Babası İşçi Parti Meclis Üyesi
Daiş’e katılmak için
Türkiye’ye giden ve Suriye
sınırında bulunan Hatay’da
yakalanan Britanya vatandaşı
dördü çocuk dokuz kişinin
aynı aileye mensup olduğu
ortaya çıktı. Dokuz kişiden
birisi olan 21 yaşındaki Waheed Ahmed’in babası Manchester şehri yakınlarındaki
Rochdale bölgesinden
belediye meclisi üyesi.
Oğlu ve 8 akrabası Türkiye’de yakalanan İşçi Partili belediye meclis
üyesi Shakil Ahmed’in Rochdale’de
bulunan evi dün gece ve bu sabah polisler tarafından basıldı.
İşçi Partili belediye meclis üyesi Shakil Ahmed
dair tehlikede olduğunu düşünseydim
yetkililere doğrudan haber verirdim.
Oğlum Manchester Üniversitesi’nde
siyaset ve sosyoloji okuyor, önünde iyi
bir gelecek var. Tek isteğim oğlumla
konuşmak ve en kısa zamanda evine
geri getirebilmek. Böylece neler olduğunu anlayabileceğim.”
Türkiye’de yapılan gerekli sınırdışı
işlemleri tamamlandıktan sonra 9 kişi
Britanya’ya getirilecek.
Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinden dün yapılan açıklamada,
Manchester şehri yakınlarındaki
Rochdale bölgesinden belediye meclisi
üyesi olan Ahmed, İngiliz basınına oğlunun durumundan haberi olmadığını
iddia etti. Ahmed şunları söyledi:
“Ben onu Birmingham’da staj yapıyor sanıyordum. Oğlum iyi bir Müslüman ve İngiltere’ye tamamen bağlıdır.
Bu yüzden orada ne yaptığı anlamıyorum. Eğer oğlumun radikalleştiğine
Suriye’ye yasa dışı yollardan geçmeye
çalışan İngiltere uyruklu dokuz kişinin,
Hatay’daki Oğulpınar Hudut Karakolu sorumluluk bölgesinde yakalandığı
ve daha sonra sınır dışı edilmek üzere
Hatay Emniyet Müdürlüğü Yabancılar
Şubesi’ne teslim edildiği bildirilmişti.
Geçen ay, İstanbul’da havaalanında
yakalanan ve IŞİD’e katılmak üzere
Suriye’ye ulaşmak istedikleri tahmin
edilen üç İngiliz erkek gözaltına alınarak, İngiltere’ye geri gönderilmişti. Bu
üç kişi Londra’daki sorgularının ardından kefaletle serbest bırakılmıştı.
Yine geçen ay, Türkiye üzerinden
Suriye’ye geçerek IŞİD’e katılmak istediği ileri sürülen ve Ankara’da yakalanan İngiliz vatandaşı 21 yaşındaki bir
kadın Türkiye’den sınır dışı edilerek,
Londra’ya gelmesinin ardından İngiliz
polisi tarafından gözaltına alınmıştı.
Jamila Henry isimli kadının 7 Nisan’da
Old Bailey Ağır Ceza Mahkemesi’ne
çıkarılması bekleniyor.
25000 YABANCI IRAK
VE SURİYE’DE
Birleşmiş Milletlerin son açıkladığı rapora göre şuan Irak ve Suriye’de
radikal islamcı gruplar içerisinde yüz
farklı milletten 25 bin kişi bulunuyor.
Britanya’dan Daiş’e katılanların sayısının 2 bin üzerinde olduğu tahmin
ediliyor.
DUYURU
Britanya’daki halk örgütlülüğümüzün çatı örgütü olan BRİTANYA KÜRT HALK
MECLİSİ’nin olağan kongresi gerçekleştirilecektir.
Demokratik birey ve toplumun inşası, Kürt Halk Devriminin başarısı
için önetimlere dahil olalım, kongreye katılım sağlayalım.
Yer:Kürt Toplum Merkezi-KCC/Haringey
Tarih: 12 Nisan Pazar
Saat 14:00
BRİTANYA KÜRT HALK MECLİSİ
AGAHDARÎ
Meclîsa Gelê Kurd Ya Brîtanya kongreya xwe ya asayî lidardixe.
Jibo avakirina civaka demokratîk û serkeftina şoreşa gelê Kurd werin
em tevlî Kongreyê bibin û di rêvebiriyê de cihê xwe bigirin.
CiH: Navenda Civaka Kurd
DEM: 12 Nisan-Yekşem
SAET: 14:00
MECLÎSA GELÊ KURD YA BRÎTANYA
10
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
11
Londra’da faşist Pegida hortladı
Haber-foto: Erem Kansoy
Londra’da faşist ve antifaşist
gruplar karşı karşıya geldi,
faşist Pegida grubuna mensup
protestocular geniş güvenlik
önlemleriyle bölgeye geldi.
Pegida UK antiislam ve faşist grubu hafta
sonu etkinliğinde, anti faşist grupların karşı
gösterisi ile karşılaştı.
Downin Street’de geçtiğimiz hafta sonu
düzenledikleri faşist ve islam karşıtı gösteri
ile yerel basın dikkatini çekmeye çalışan
Pegida UK faşist grubu yine aynı dakikalarda
ayni bölgede gerçekleştirilen ve birçok sivil
toplum örgütü ile sosyal grupların-anarşist
grupların destek verdiği antifaşist eylemle
karşı karşıya geldi.
Sayıları yaklaşık 100 civarında olan faşist
grup Downin Street’deki bakanlığın önüne
İngiliz polisinin geniş güvenlik önlemleriyle
getirildi ve burada yapılan etkinlik boyunca
grup polis kordonundaki güvenlik bölgesinde tutuldu. Faşist Pegida’nın gösterisine
devam ettiği sırada Downin Street’e kitlesel
bir kalabalıkla giriş yapan antifaşist anarşist
göstericiler, Pegida’nın bulunduğu alana
yürüyerek etkinliklerine müdahale etmek
istedi. İngiliz polisinin sert müdahalesi ile
karşılaşan grup kısa bir süreliğine dağıtıldı.
Gerçekleştirilen müdahalenin ardından
iki grup arasına yaklaşık 150 polis memuru
yerleştirilerek bir birlerine müdahale etmeleri engellendi. Kısa bir süre sonra yine
toplanarak faşist gruba doğru ilerlemeye
başlayan antifaşistlere polisin müdahalesi bu
kez daha da sert oldu. Bu esnada bir gösterici
tutuklanırken bir gazetecide polis ile göstericiler arasında sıkışarak hafif yaralandı.
Bölgedeki geniş güvenlik önlemlerini bir
üst düzeye çıkaran İngiliz polisi gösterilerin
devam ettiği sırada Downing Street’e polis
köpekleri ve özel harekat timlerini (riot police) sevketti. Riot polisinin bölgeye giriş
yapması ile antifaşist gruplar içerisinde yer
alan anarşist grup olay yerini terk ederek London Eye’ın bulunduğu bölgeden Pegida Uk
faşistlerine saldırı düzenledi fakat önceden
önlem alan polis grubun buraya ulaşmasına
engel olarak grubu Pegida toplantı alanının
hemen 5 metre ilerisinde sıkıştırdı.
Antifaşist grup, Pegida UK eylemcilerinin toplantısı süresince sloganlar atarak
Pegida’nın sesini bastırdı. Zaman zaman iki
grup arasında yaşanan gerginliklere polis sert
müdahalelerde bulunarak olayların daha da
büyümesine engel oldu.
Faşist grubun antifaşist topluluğa karşı
küfür içerikli sloganlar attığı ve birçoğunun
aşırı alkol etkisi altında olduğu gözlerden
kaçmadı. Öte yandan antifaşist göstericiler içerisinde birçok sivil toplum örgütü
ve duyarlı vatandaşlar bulunurken sadece
anarşist bir grup genç Pegida’ya saldırmak
istedi ve tüm girişimlerinde polisin sert
müdahalesi ile karşılaştı. Antifaşist grubun
eyleminde de polis kordonu çekilerek göstericilere gereksiz bir baskı uygulandı ve
yaklaşık 400 antifaşist gösterici çok dar bir
alanda gösteri yapmaya zorlandı.
“Hitler haklıydı” sloganları ile Pegida
UK faşistleri Downing Street’de yeniden
hortlarken, ayni esnada antifaşist, sosyal
ve eşitlikçi gruplar ise cevap olarak ‘sizler
intihar etmelisiniz siz Nazi atıklarısınız’
sloganlarıyla karşılık verdi.
Düzenlenen gösteride Metropolitan Police sözcüsü yaptığı açıklamada bir gös-
tericiyi küçük patlayıcılar attığı üzere bir
göstericiyi ise düzeni bozduğu gerekçesiyle
gözaltına aldıklarını belirtti.
İki grup arasında yaşanan çatışmalar,
polisin sert müdahaleleri ve grupların
konuşmalarının tamamlanması ile antifaşist
grup sessizce dağılırken, faşist Pegida’lılar
yine polis gözetiminde alanı terk etti.
Londra’nın göbeğinde yaşanan olayda faşist grupların etrafa saçtığı faşist ve
ırkçı söylemler ile bölgedeki turistler de
hem İngiliz polisinin yandaşlığını hem de
İngiltere’deki faşizmin yeniden hortladığına
tanıklık etti.
12
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
13
Kobani’nin Yerel, Bölgesel ve Uluslararası Etkileri
Özgürlüğü için ölümüne direnen Kobani’nin
yarattığı etkiler bölgenin geleceği açısından bugün
de önemini sürdürmekte. Bölgede çıkar çatışmaları
devam etse de IŞİD ile yaşanan çatışmanın
Kürtler’in lehine sonuçlanması, Ortadoğu’nun
kaderini değistirecek stratejik bir etkiye sahip.
Bölgede etkin bir siyasal aktör olarak ortaya çıkan
Kürtler, insanlık onurunun enkaz yığını altında
kalmasına izin vermedikleri bu mücadelenin
meyvelerini toplamaya başlayabilecek mi sorusunun cevabını sonraki dönemlerde hep birlikte
göreceğiz.
Yasemin Kazan - LONDRA
Essex Üniversitesi Siyasal Bilimler
Bölümü’nde doktorasını tamamlayan
ve “Türkiye’de Kürt Ulusal Hareketi:
Direnişin Söylemi” adlı kitabın yazarı
Dr. Cengiz Güneş ile Kobani’nin yerel,
bölgesel ve uluslararası etkileri üzerine
konuştuk.
Y.K. Sizce Kobani direnişinin
yaratmış olduğu ‘etkileri’ nelerdir?
C.G. Öncelikle Kobani, Kürt direniş
tarihinde yeni bir ‘direniş efsanesi’
olarak yerini aldı ve böylece kahramanlık
destanının ana merkezi oldu.Türkiye,
Avrupa ve Kürdistan’ın farklı bölgelerinde geniş siyasal bir hareketlenmenin
oluşmasına katkısı ise yadsınamaz.
Kürtler arasında siyasal dayanışma ve
birliktelik ruhu pekişti. Kobani direnişi,
Kürtler’in uluslararası arenada sempati
kazanması bakımından da önemlidir.
Türkiye’nin tüm engellerine rağmen, PYD
koalisyon güçleri ile ilişkisini geliştirerek
uluslararası desteğini ve meşruiyetini
arttırmayı başardı.
Y.K. IŞİD’in Kürtler’e karşı
yenilgisinin siyasi sonuçları
konusunda ne söyleyeceksiniz?
C.G. Kürt güçleri IŞİD’in ‘yenilmez’
algısını Kobani’de yıktı fakat, halen
Suriye ve Irak’da önemli bir güce sahip
olan IŞİD, Kürdistan’ı hedef almaya devam edecektir. Nihai yenilgisi için henüz
erken; ama en önemlisi ‘yenilmezlik’
imaji sarsıldı. Kürt güçlerinin direnişi ve
koalisyon hava saldırıları IŞİD’in askeri
gücünü epey bir geriletti ve ekonomik
kaynak sağladığı kaçak petrol ticareti alt
yapısı büyük zarar gördü.
“Yenilginin siyasi sonuçları nelerdir” sorusuna net bir cevap vermek biraz
zor. Suriye’de halen devam etmekte olan
iç savaşıda göz önünde bulundurarak
gelişmelere bakılmalı. Bölgede kalıcı bir
barışın sağlanması ancak IŞİD’in yok
edilmesi ile mümkün olacaktır.
larda çatışmalara girdi, ancak Kobani’ye
yaptığı gibi bir saldırıyı henüz rejim
güçlerine karşı yapmış değil. Amaç Suriye
ve Irak’da Sünniler’in yaşadığı yerlerde
bir İslam Devleti kurmak olduğundan,
ilerlemesi devam ederse sonunda rejim
güçleri ile çatışmaya girmesi kaçınılmaz.
Bu da hedeflerine ulaşabilmeleri için
rejimin yıkılması anlamına geliyor. Rejim güçleri ise sınırlı düzeydeki gücünü
stratejik bir sekilde kullanmaya çalışarak,
gerekli olan yerlerde ise saldırılarda bulunuyor. Kanımca güçlerini ve konumlarını
muhafaza edip, uzun dönemli planlarını
uygulayabilmek adına, her iki taraf da
şimdiye dek büyük çapta karşı bir saldırıda
bulunmadı.
Y.K. Suriye rejimi ile IŞİD
arasında yaşanacak olası
çatışmanın Rojava kantonlarına
ne gibi etkisi olur?
C.G. İlerde Rojava kantonlarını hedef
alabilecek çok büyük saldırıların olasılığı
halen mevcut. Çünkü, IŞİD ve Suriye rejimi Rojava kantonlarını tanımadıkları gibi
kendilerine karşı bir tehdit unsuru olarak
görüyorlar. Rojava kantonlarında uygulanan demokrasi modeli IŞİD’in uygulamak
istediği rejim ile taban tabana zıt.
Suriye rejimi ise, Rojava kantonlarının
Suriye’nin bölünmesine yol açacağını
düşündüğünden Kürtler’in taleplerini
reddediyor. Şuan için Rojava’daki kantonal yönetime karşı koyacak güçleri
olmadığından, herhangi bir saldırı
gerçekleştirilmiş değil, ancak böyle bir
güce sahip olduklarında ellerinden geleni
yapacaklarına dair hiçbir şüphem yok.
“Ilımlı” olarak tarif edilen muhalif
grupların da Rojava kantonlarını tanıdığını
söyleyemeyiz.
Bunların
dayandığı
bölgesel güç; Türkiye ve Suudi Arabistan, kantonların temsil ettiği katılımcı
demokrasinin Ortadoğu’da gelişmesini
istemiyor.
Y.K. Türkiye sınırları açısından
Rojava kantonları nasıl bir rol
Y.K. Suriye hükümet güçleri
oynuyor? Türkiye’nin Suriye
ile IŞİD arasında henüz ciddi
politikasına baktığımızda
bir çatışma yok. Sizce böyle
dostunu ve düşmanını iyi
bir çatışma olur mu?
C.G. IŞİD, muhalif grupların kon- ayırdığı söylenebilir mi?
trolündeki yerlerde alan hakimiyetini
arttırdı ve bugüne kadar rejim güçleri ile
çoğunlukla kendi kontrol ettiği nokta-
C.G. Türkiye’nin,
Suriye’deki
Kürt oluşumunun devam etmesini
ve uluslararası güçlerce tanınmasını
istemidiği çok açık. Bunun sebebi,
Rojava’daki kantonların Türkiye’nin ulusal güvenliğini gerçekten tehdit ediyor
olması değil, Türkiye tarafından tehdit
unsuru olarak görülmesidir. PYD “terör
örgütü” olarak tanımlanırken, IŞİD ve El
Nusra’ya savaşçı geçişlerinde kolaylık
sağlanması ve çete üyelerinin Türkiye’de
tedavi edilmesi bu bakış açısının
sonuçlarındandır.
Türkiye’nin, Suriye’de kendisine yakın
bir yönetim kurarak bölgede hakimiyetini
arttırmak için Esad rejiminin yıkılmasını
istediğini biliyoruz. Çünkü Türkiye’nin
İran ile arasındaki bölgesel güç rekabetinde başarılı olması, ancak Suriye’de
istediği gibi bir yönetim kurmakla mümkün olacaktır. Fakat mevcut durumda,
Türkiye’nin Suriye politikası iflas etmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suudi Arabistan ve İran ziyaretleri yeni politikalar
belirlemek adına atılacak adımlar olarak
algılanabilir.
Suriye’deki gidişatın daha da kötüye
gideceğini göz önünde bulundurursak,
iç savaşı sonlandırmak için bölgesel bir
konsensus oluşturulması gerekliliğine
inanıyorum. Kısacası, olay dostunu
düşmanını ayırt etmekten ziyade, çıkarlar
neyi gerektiriyorsa onun yapılıyor
olmasıdır. Türkiye’de Kürt sorunu
algısında kapsamlı bir değişiklik olmadığı
sürece, Rojava kantonları ile yapıcı bir
ilişki geliştirilmesi biraz zor görünüyor.
Y.K. IŞİD, Kürtler,
Ortadoğu, Türkiye ve bölge
ile yakından ilgili Batılı güçler
açısından neleri değiştirdi?
C.G. IŞİD’in
ortaya
çıkması
Ortadoğu’da varolan dengeleri altüst
etti. Batılı güçler, Suriye’de devam eden
iç savaş konusunda tam olarak etkili bir
pozisyon belirlemiş değiller. Batı’nın
başlarda rejim değişikliğinde ısrar etmesi
iç savaşın körüklenmesine sebep oldu.
IŞİD’in tüm bölgeyi tehdit eden bir yapıya
dönüşmesi, Batılı ülkeleri müttefiklerinin
güvenliğini sağlamak için aktif olarak
savaşa dahil etti. IŞİD’in ortaya çıkması,
Batı ile Türkiye’nin de bölge politikasına
farklı yaklaşımlarını net bir şekilde ortaya
çıkardı.
Kürtler açısından da, bölgenin önemli
bir aktörü oldukları kanıtlanmış oldu.
Kürtler’in IŞİD ile mücadelesinde
desteklenmesi gerektiği algısı gelişti. Bu
da Kürt hareketinin, özellikle PKK ve
PYD’nin uluslararası arenada tanınmasının
ve kabul görmesinin önünü açmış oldu.
Batı’nın askeri yardımı, Kürtler’in
konumlarını daha da güçlendirebilecek bir
pozisyona gelmesini saglayacaktır.
Y.K. Kobani’nin Türkiye›deki
barış sürecini etkilediğini
söyleyebilir miyiz?
C.G. Kobani için insani yardım koridorunu açmaması ve genel olarak agresif
tavrı barış süreci konusunda Türkiye’nin
ne kadar samimiyetsiz olduğunu göstermiş
oldu. Güven adımları atılmasının önemi
ve de Kürt sorununun bölgesel bir çözüm
gerektirdiği daha net bir şekilde görüldü.
Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü
Suriye’nin ve bölgenin geleceğini hesaba
katmadan mümkün değildir.
Y.K. Kobani Direnişi Kürtler’i
Batılı güçlerin bölgedeki önemli
muhataplarından yapar mı?
C.G. Kobani direnişi Kürtler açısından
Batılı güçler üzerinde olumlu bir etki
yarattı ancak, bu etki kısa vadede Batılı
güçlerin Kürtler’i de dahil ederek Ortadoğu
politikalarında kapsamlı bir değişiklik
yapacağı anlamına gelmez. Unutmayalım
ki PKK halen “terör örgütü” listesinde.
Orta vadede ise Kürtler’in uluslararası
arenada
meşruiyetlerini
arttırması
şüphesiz ki, yeni bir sürecin başlangıcı
olacak ve Kürtler’in meşru bir aktör
olarak kabul görmeleri, onlara önemli
fırsatlar yaratacaktır. Bunun olabilmesi
için Kürtler’in, Ortadoğu’da kalıcı barışın
inşasında önemli bir rol oynayabilecekleri
konusunda, Batılı güçleri ikna etmeleri
gerekmektedir. Aslında şuan ki şartlar bunun için oldukça elverişli. Batı’nın Kürt
sorununun çözümüne katkısı, Ortadoğu’da
kalıcı barışı sağlayabilecek olan Kürtler
açısından çok büyük bir etkendir.
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
14
Erol İncedal Davasında Karar:
42 Ay Hapis Cezası
Erol İncedal bomba yapımı rehberi
materyallerini bulundurmaktan suçlu bulunarak 42 ay hapis cezasına
çarptırıldı. İncedal’ın arkadaşı olan
ve birlikte yargılandığı Mounir Rarmoul-Bouhadjar üç yıl hapis cezası
aldı. Rarmoul-Bouhadjar dava
başlamadan suçunu kabul etmişti ve
davada bulunmamıştı.
İncedal ve Rarmoul-Bouhadjar’ın cezaları,
Çarşamba günü, Merkezi Kriminal Suç Mahkemesi, Old Bailey’de, açıklandı.
İncedal, 2006 Terörle Mücadele Yasası dahilinde, iki ayrı suçtan yargılanmıştı: terör eyleminde kullanılabilinecek bomba yapımını
gösteren belge bulundurmaktan suçlu bulundu;
terör eylemi planlama suçundan geçen hafta
beraat etmişti. Suçlular, cezaların yarısını
tamamladıktan sonra, koşullu olarak serbest bırakılacaklar- her ikisinin yargı süresinde 15 ay cezaevinde tutuldukları göz önünde
bulunduğunda, bu sene içerisinde serbest kalabilmeleri mümkün.
Justice
Nicol,
İncedal’ın
cezasını
açıkladığında
İncedal’ın
terörist
olma
suçlamasında suçsuz bulunduğunu ve RarmoulBouhadjar’ın bu suçtan hiç yargılanmadığını,
göz önünde bulundurduğunu, fakat, ikisinin
de 13 Ekim 2013’te tutuklandıklarında üzerlerinde bulunan hafıza kartında bomba yapma
kılavuzunun olmasının ciddi bir suç olduğuna
dikkat çekti.
Justice Nicol, şöyle konuştu: ‘‘Bu tür
bombaların ölüme, yaralamaya ve yıkıma yol
açma olasılığı açıktır. Patlayıcıların yarattığı
korku, panik ve terör genellikle teröristlerin hedefi amaçları dahilindedir.’’
Çoğunlukla halka ve medyaya kapalı olarak
gizli görülen dava Birleşik Krallık tarihine geçti.
Bir çok önemli bilginin halktan ve medyadan
gizli tutulduğu davanın detaylarının açıklanması
için medya kurumları, avukat aracılığıyla mahkemeye ortaklaşa yaptıkları başvuruyu hakim Justice Nicol ret etti. Medya mensupları, İncedal’ın
terör eylemi planlama suçlamasından nasıl
suçsuz bulunduğunu halkın anlaması için gizli
tutulan belgelerin açıklanmasının halkın yararına
olacağını iddia etmişlerdi.
Justice Nicol’ın bu kararı, davaya ilişkin
önemli bilgilerin kamu tarafından hiç
bilinmeyeceği anlamına geliyor. Hakim kararın
sebeplerini de gizli tuttu.
Parti Liderleri
Televizyonda Karşılıklı
Tartışma Yürüttüler
Birleşik Krallık genel seçimi resmi kampanya sürecine
girmesiyle, parti liderlerinin televizyon tartışmaları da başladı.
Suçluların Suriye’ye geçmek için Türkiye’ye
gittikleri ve iki ülkenin sınırında bir evde
kaldıkları belirtilerek, Suriye’ye geçtikleri kesin
olarak bilinmese de, bu gezide cihatçılarla ilişki
kurdukları belirtildi.
Dava süreci
Geçen yıl Ekim ayında tutuklanan İncedal’ın
arabasında yapılan aramada ele geçirilen
hafıza kartında ‘Bomba yapımı’ ile ilgili belgeler bulunmuştu. İncedal’ın üzerinde ayrıca
eski başbakan Tony Blair ve eşinin ev adresleri
çıkmıştı. Mahkemenin verdiği bilgilere göre
İncedal’a ait Cep telefonunda Daiş terör örgütünü
övücü materyaller bulunmuş.
13 Ekim 2013 tarihinde Londra’da
arabası polis tarafından durdurulan İncedal’ın
Mercedes marka aracına dinleme cihazı
yerleştirilmişti.
Dinlemeye
takılan
bazı
konuşmalar da dava dosyasına eklenmiş durumda. İncedal’ın kayıt altına alınan konuşmalarında,
malzemeleri sağa sola taşımaktan kurtulmak
için ‘gizli bir ev’e ihtiyacı olduğunu; beyazları
sevmediğini ve eğer arabasında bir şey bulunursa
başının belaya gireceğini söylediği belirtiliyor.
İncedal ve Munir Rarmoul-Bouhadjar’ın bir kaç
hafta sonra ekim ayında Londra’nın doğusunda
gözaltına alınırken, savcı Richard Whittam,
zanlılarla birlikte ele geçirilen iphone marka telefonun koruyucusu içinde bomba yapımına ilişkin
bilgiler içeren bir hafıza kartı da bulunduğunu
söyledi.
Perşembe akşamı yedi büyük parti lideri
ITV kanalında canlı yayında ülkeyi etkileyen ve
seçmenin kararını etkileyecek önemli konular
üzerinde sorular cevaplayıp tartıştılar. Liderler,
Yeşiller’den Natalie Bennett, Liberal Demokrat
Parti’den Nick Clegg, Ukip’ten Nigel Farage,
İşçi Parti’den Ed Miliband, Plaid Cymru’den
Leanne Wood, İskoçya Ulusal Parti’den (SNP)
Nicola Sturgeon ve Muhafazakar Parti’den
David Cameron devlet bütçesi, NHS ve sağlık
hizmetleri, göç ve hayat şartları başlıklarına
yönelik sorulan sorulara ilişkin planlarını
açıkladılar.
Tartışma sonunda yapılan YouGov anketinde, SNP lideri Sturgeon’ın en fazla destek aldığı
ortaya çıktı.
Liderlerin ilk olarak kendilerini ve siyasi hedeflerini tanıttıkları konuşmalarında, ilk olarak
söz alan Yeşiller lideri Bennett, önceliklerinin
bankacıları hedef alıp eşitlik yaratmak ve iklim
değişikliğini ele almak olduğunu belirtti.
SNP başkanı Sturgeon, hemfikir olduğu
diğer partilerle ortaklaşa çalışıp ek oda vergisini
kaldıracağını ve NHS’i koruyacağını ifada etti.
Muhafazakar Parti başkanı ve başbakan, David Cameron hükümetin yaptığı çalışmaların
başarılı olduğunu iddia ederek aynı ekonomik
planla devam edilmesi gerektiğini ifade etti.
Galer partisi, Plaid Cymru başkanı Leanne
Wood, Galer halkını parlamentoda en iyi kendi
partisinin temsil edebileceğini ifade etti.
İşçi Parti lideri Ed Miliband, NHS’in bu
dönemde gerilediğine dikkat çekerek, asgari
ücretin sekiz sterline yükselteceğini ve üniversite harcını dokuz bin sterlinden altı bin sterline
düşüreceğini söyledi.
Parti liderlerine ilk olarak yönlendirilen
soruda devletin bütçe açığı ve harcamaların
nasıl dengeleneceği soruldu.
Ukip başkanı Farage, AB üyeliğinin
sonlandırılıp ‘sınırların tekrar kontrol altına
alınması’ gerektiğini ifade etti.
Yeşiller, Plaid Cymru ve SNP’nin söylemleri
daha çok genel halkın yararına yönelikken İşçi
Parti, Liberal Demokrat Parti ve Muhafazakar
Parti daha çok ekonomi ve devlet bütçesinden
bahsettikleri görüldü.
Liberal Demokrat Parti başkanı Clegg,
bir önceki seçimlerde üniversite harçlarını
yükseltmeyeceğini
vaadini
tutamamasına
değinerek,
hatasız
olduğunu
iddia
edemeyeceğini ifade etti. Herhangi bir partinin
seçimlerde oy çoğunluğu alamayacağına dikkat
çeken Clegg, partisinin bu durumda önemli rol
oynadığını dile getirdi.
Ukip lideri Farage’ın ülkenin sorunlarını
tümüyle yabancılara ve AB üyeliğine
bağlamasının yanı sıra yurtdışından gelen
HIV hastalarının Britanya’da tedavi görmelerini eleştirmesi büyük tepki gördü. Wood,
Farage’ın HIV yorumuna tepki olarak ‘kendinden utanmalısın’ demesi stüdyodaki seyirciden
alkış aldı.
Rarmoul-Bouhadjar’ın ‘terörizm için yararlı
malzemeler bulundurmak’ suçlamasını kabul
ettiği belirtildi. Ele geçirilen iphone telefonda
ise, bazı sinagogların fotoğrafları ve Daiş’i
destekleyecek malzemelerin bulunduğu öne
sürülüyor.
Aslen Malatyalı olan Erol İncedal daha bir
yaşını doldurmadan babasını kaybettikten sonra
annesi ve diğer üç kardeşiyle beraber İngiltere’ye
göç ediyor. Alevi bir ailenin çocuğu olan İncedal ortaokul çağında içinde bulunduğu ortamın etkisiyle
İslami görüşe yakınlaşıyor ve daha 17 yaşındayken
Pakistan kökenli bir kadınla evleniyor.
DHKP-C Operasyonunda
Tutuklanan Britanya
Vatandaşının İlginç Bir
Geçmişi var
Geçen hafta DHKP-C’ye yönelik İstanbul›da
düzenlenen operasyonda gözaltına alındıktan sonra
tutuklanan Britanya vatandaşı Stephan Kaczynski’ye
konsolosluk desteğinin sağlandığı belirtildi. Birçok
basın yayın organı Stephan Kaczynski’nin ajan
olabileceğini iddia etti.
Dışişleri
Bakanlığı’ndan
yapılan açıklamada, “Bir Britanya
vatandaşının Türkiye’de gözaltına
alındığını doğruluyoruz. Kendisine
konsolosluk desteği sağlıyoruz” denildi.
Polonya asıllı 52 yaşındaki
Kaczynski’nin Britanya yayın kurumu BBC için 9 yıl çalıştığının iddia edildiği ve daha sonra serbest
gazeteci olarak sol çizgili yayın
organlarında çalışmaya devam ettiğini
belirten Times gazetesi, “Kaczynski
1990’lı yılların sonundan bu yana Türkiye ile ilgili makaleler yazmış. 2002
yılındaki bir makalesinde, DHKP-C
ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle bir
Türk dergisini toplattığı için İngiliz
polisini eleştirmiş” ifadesine yer verdi.
Gazete,
Kaczynski’nin
9
yıl BBC’de çalıştıktan sonra “BBC’nin
sömürgeci bir kurum olduğu” ger-
ekçesiyle
1998
yılında
istifa
ettiğini,
geçen
hafta İstanbul›da
g ö z a l t ı n a
alınmadan
önce
de bir sempozyuma
katılmak
için Türkiye’de
bulunduğunu iddia
ettiğini kaydetti.
I
n
dependent gazetesi ise
İskoçya’dan Türkiye’ye gittiği tahmin
edilen Kaczynski’nin savcı Kiraz’ın
rehin alınması olayıyla ilişkisi olduğu
iddiasını reddettiğini yazdı. Haberde, Kaczynski’nin Britanya’daki
Komünist Parti’nin eski üyesi olduğu
ve Cumhuriyetçi Komünist Ağ isimli
bir internet sitesini hazırlayan ekipte
yer aldığı kaydedildi.
İstanbul’da geçen hafta Gençlik
Federasyonu Derneği, İdil Kültür
Merkezi ve Okmeydanı Haklar ve
Özgürlükler Derneği’nin de aralarında
bulunduğu 38 adrese düzenlenen eş
zamanlı operasyonda DHKP-C üyesi
oldukları iddia edilen ve aralarında
İngiliz vatandaşı Kaczynski’nin de
bulunduğu 24 kişi gözaltına alınmış,
Kaczynski daha sonra mahkemeye
sevk edilerek tutuklanmıştı.
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
15
Brighton’da Newroz Resepsiyonu
Sussex Kürt Toplum Merkezi, 31 Mart Salı günü Brighton&Hove
kentinde 2. Newroz resepsiyonu verdi. Toplum Merkezi’nin
geleneksel hale getirdiği Newroz resepsiyonuna çok sayıda
siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Şehrin
merkezindeki BHASVIC Koleji’nin tarihi salonunda saat 18.30’da
başlayan resepsiyonun katılımcıları aralarında Brighton&Hove
Belediye Başkanı Brian Fitch ve eşi Norah Fitch, Belediye
Başkanı Yardımcısı Denise Cobb, Yeşiller Partisi (Green Party),
İşçi Partisi (Labour Party) ve Muhafazakar Parti’den (Conservative Party) çok sayıda belediye meclis üyesi yer aldı.
Köşe Yazısı
BÜLENT
BİNGÖL
DEVŞİRMECİ İNANÇ KURUMLARI 3
Başlangıçta İnsanlar için yaşam
dürtüseldir, ancak toplumsal değerler (ayıp,
günah, doğru, yanlış, fedakarlık, eşitlik,
emek, onur,...) öğrendikçe yaşam sosyal bilince dönüşüyor.
meler gösteriyordu ; felsefi yakınlığına
göre kimisi doğuştan solcu oluyordu kimisi
doğuştan radikal islâmcı oluyordu. Ama her
halükarda Kürt kimliğini yadsımak zorunda
kalıyorlardı.
İnsanların uygarlığı, refahı, mutluluğu
sahip oldukları maddi manevi kuralların ne
kadar adalete, eşitliğe, özgürlüğe ve yeniliğe
dayandığı ile ilintilidir.
Serbest
piyasa
ekonomisinin
uygulandığı ülkede bu işi ranta çevirmek
isteyen bazı işbirlikçi kişilikler, halkın bu
mağduriyetinden rant elde etmek için devletin asimilasyoncu politikaları çerçevesinde
kendi kimliğini inkar etmeyi inançsal temelde kurumsallaştırdılar.
Tarihte
dinlerin
ortaya
çıkışları
toplumların en çok sosyal siyasal kültürel ve
ekonomik olarak çürüdüğü; adaletsizliğin,
gericiliğin, zorbalığın olduğu dönemlerdir.
Dinler tıkanmış İnsanın sorunlarını dönem
itibari ile çözümler; maddi ve manevi yeni
kodlamalar geliştirir.
Dinlerin bu çıkışı ile toplum belirli kurallarda ortaklaşır; olumsuzluk durumunda
maddi ve manevi yaptırımları olur.
Resepsiyonda, açılış konuşmasını Sussex Kürt Toplum Merkezi adına Merkez’in
Koordinatörü Dr. Salima Taşdemir yaptı.
Dr. Taşdemir, katılımcıları Sussex Kürt
Toplum Merkezi, kurumun çalışmaları
ve Kürt toplumu hakkında bilgilendirirken, dünyanın devletsiz en büyük ulusu olan Kürtlerin kendi anavatanlarının,
Kürdistan’ın, dört ülke (Türkiye, İran, Irak
ve Suriye) arasında bölünmesinden sonra
geçen yüzyıl boyunca her türlü baskıya ve
ayrımcılığa maruz kaldıklarını, katliam ve
soykırımlara uğradıklarını ve bu nedenle
ülkelerini terk edip İngiltere ve dünyanın
başka ülkelerine yerleştiklerini belirtti.
Dr. Taşdemir, dünyanın gözü önünde
gerçekleşen katliam ve soykırımların,
Kürdistan’ın dört parçasında hâlâ devam ettiğini özellikle Rojava ve Güney
Kürdistan’da şu anda çok açık şekilde
yaşandığını görüyoruz, dedi. Bütün bunlara rağmen, çok dilli, çok inançlı, gelenek,
tarih ve kültürüyle çok zengin olan Kürtlerin farklı kültürlere, kimliklere ve inançlara
saygılı olduklarını ve farklı toplumlarla yan
yana barış içinde yaşadıklarını ifade eden
Dr. Taşdemir, birçok anlamının yanında
baharın başlangıcını ifade eden Newroz’un
Kürdistan’da ve dünyada barış ve huzura
vesile olmasını dilediğini belirtti. Etkinliğin
ise, Kürt toplumu ile Sussex bölgesindeki
farklı kurum ve toplumların temsilcileri
ve üyeleri arasında karşılıklı anlayışın,
işbirliğinin ve dostluğun gelişmesine vesile
olmasını arzu ettiğini ifade etti.
Etkinlikte, ayrıca Sussex Kürt Toplum
Merkezi üyelerinden Hikmet Tabak bir
konuşma yaptı. Tabak, konuşmasında
Kürtlerin genel olarak tarihsel mücadelesinden ve şu anda Kürdistan’ın dört
parçasında verilen mücadelelerden bahsetti. Batı devletlerinin Kürtler söz konusu
olduğunda sessizliğe büründüğü eleştirisini
yapan Tabak, özellikle İngiltere’nin NATO
üyesi Türk devleti ile ilişkilerinden dolayı
Kürtlere uygulanan baskı ve katliamları
İşte tamda bu noktada yani dinin toplum üzerindeki ağırlığını gören iktidarlar,
egemenler, sömürücüler dini kontrollerine almak isterler. Dine sığınırken aslında
dinin mülkiyet sahibi olurlar ve din hızla
gericileştirilir. Çünkü egemenlere kitleleri
uyuşturan ve kitleleri çıkarlarına göre kullanacak bir dini kıvam gerekiyor.
Egemenler, toplum sömürücüleri tarih
içinde Sasaniler Zerdüştlüğü, Romalılar
öncesinde savaştığı sonrasında sahiplendiği
Hristiyanlığı, İranlılar Şiiliği, Osmanlılar
Sünniliği, Suudi Arapları Vahabiliği ve
Selefiliği, Türkiye Cumhuriyeti Sünni
Hanefiliği,....kullanmak üzere çıkarlarına
göre dizayn ettiler.
görmezden geldiğini ifade etti. Ayrıca
Rojava’da ve özellikle Kobane’de verilen mücadeleden söz eden Tabak, yakın
dönemde Rojava’da şehit düşen İngiliz
YPG savaşçısı Konstandinos Scurfield da
andı. Bunun dışında, Tabak konuşmasında
Newroz’un ortaya çıkış hikayesinden ve
Kürtler için taşıdığı anlamlardan bahsetti.
Resepsiyon konuğu Brighton & Hove
Belediye Başkanı Brian Fitch de kısa bir
konuşma yaptı. Konuşmasına Newroz’u
kutlayarak başlayan Fitch, faklı toplumların
ve kültürlerin bir arada yaşadığı bir yer
olan Brighton&Hove şehrine Kürt toplumunun birçok açıdan; kültürel olarak,
yapılan etkinlik ve çalışmalarla kentlerine değerli bir katkıda bulunduklarını ve
bunun çok önemli olduğunu söyledi. Belediye Başkanı’nın ardından söz alan eşi
Norah Fitch, Kürt toplumunda kadının
konumundaki değişimlerin çok etkileyici
olduğunu ve kadının verdiği eşitlik mücadelesinin kendisini çok etkilediğini ifade
etti.
Newroz resepsıyonunda sahne alan
Grup Raye Kürtçe’nin üç lehçesinde
şarkılar söyledi. Resepsiyonda ayrıca misafirlere Kürdistan mutfağından yemekler de
takdim edildi.
Mustafa Kemal Batı’dan esinlenerek ve
onların yardımıyla ( Alman, Rus, İtalyan,
İngiliz, Fransız) bir ulus devlet kurdu. Kısa
bir dönem bir kısmıyla işbirliği bir kısmıyla
savaşması yardım kaidesini bozmuyor. Bu
konularda M. Kemal çok pragmatiktir; hepsine yakınlık göstermiş ve kullanmıştır. Misal
Sovyetlerden trenler dolusu silah almış veya
önemli oranda sanayiyi onlara yaptırmış ama
Sovyetlerden taraf olmamıştır.
M. Kemal tek millet (Türk) yaratmak
için İslam’ı bir değirmen olarak görmüş ve
kullanmıştır.
Bu temelde kurulan Türkiye cumhuriyeti kimliği farklı olan (Laz, Kürt, Çerkez,
Boşnak,...) halkları İslam ortaklığıyla
Türklüğe devşirmiştir. Kimlikleri, dilleri,
kültürleri yasaklandı hatta konuşulan kelime
başına para cezası uygulandı.
Öte yandan merkezi Türkçe eğitim , Türk
dil kurumu, Türk Tarih kurumu, Türk silahlı
kuvvetleri, Türk radyo kurumu,... Vb gibi
oluşumlarla havuç ve sopa politikalarıyla
ağır bir Türkleştirme sistemi uygulandı.
Öyle ki farklı Kimlikler için yaşamanın
tek yolu Türk olmak veya Türkçülük dairesinde fikir ve inançlara sahip olmaktan geçiyordu.
Kürt halkının çoklu dinsel (Hanefi, Şafi
, Alevi, Ezidi, Hristiyan,...) yapıları da bu
dayatılan ağır Türkçülükten nasibini aldı ve
hızla kendi Kimliğini inkar temelinde sistemle uzlaşma arayışına girdi.
Bu temelde inançlar farklı meyillen-
Bazı kişi ve kesimlerin kurumları
Irkçılığın, kimliksizliğin, ahlaksızlığın,
asimilasyonun rantçısı ve işbirlikçisi durumuna düştüler.
Toplum adına kurdukları inanç kurumları
ile halkımızın sorunlarına sessiz kaldılar.
Kurumlar aracılığı ile inanç sahiplerini
kutuplaştırdılar. Halkın meselesini dil, kültür
ve emek boyutundan koparıp sadece inanç
meselesine dönüştürdüler.
Etlisine sütlüsüne karışmayan her toplumsal sorundan kaçan birer kaçkınlık
merkezi oldular.
Böyle bir örgütlenme ve duruş ile
inançların özünü zedelediler. Binyılların
iyilik direnişi İnançlar, bu özü olmayan kurumlar aracılığıyla içi boşaltıldı. Halkının
yanında ve mücadelesinde yer almayan
hangi İnanç varlığını, özünü, anlamını koruyabilir?
Bu sözde inanç kurumları Devletin toplu
kontrol aracına dönüştüler bunun karşılığında
önleri açıldı. 1993 yılında Devletçe yapılan
Sivas katliamından sonra; Kürt Aleviler mücadaleye dahil olmasınlar diye çuvallarla para
verilen İzzettin Doğan ve ona benzeyen kurumlar Aleviliğe ne katabilir.
Yine aynı şekilde piyasaya sürülen
devşirme Kürt Fethullah Gülen, Mehmet
Metiner, Hizbullah,... Kürtleri özünden
kimliğinden alıkoyma misyon ve ihalesi ile
Islâma ne verebilirler.
Adama sormazlar mı senin kimliğin,
kültürün, dilin yok mu? Senin soyun sopun
haysiyetin yok mu? Senin bu sözde güttüğün
İnancın halkın için değilse kim içindir? Senin
bu inancının adalet, eşitlik, emek, özgürlük amacı yok mu? Senin bu inancın sana
Kimliğini kültürünü dilini kazandırmıyorsa
ne kazandırıyor? Utanmıyor musun halk için
olan inancı halktan izole etmeye? Utanmıyor
musun rantın ve rahatın için bu inancı pazarlamaya?
Kimliği, kültürü, halkı kan revan içinde
ölümüne mücadele verirken onlar seyirci
kalıyorlar. Yada en iyi ihtimalde dayanışmacı
kalıyorlar, sembolik olarak sahipleniyorlar.
Yukarda saydığımız Kürtlerin kişi ve
kurumları; Sünnisi, Alevisi, Ezidisi, ... toplumumuzda çoğunluk değil, azınlıktırlar.
Umarız en kısa zamanda bu kişiler ve
kesimler hatalarını anlar bu yanlıştan, bu
işbirlikçi ve asimilasyoncu hizmetten, bu
günahtan dönerler.
Hak’ın
yolu; dili, kültürü, adaleti,
ekmeği, özgürlüğü ile Halktan geçer ...
Sevgi ile....
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
16
Mahkeme Şilan Özçelik’in
Tutukluluğunun Devamına
Karar Verdi
SUNA ALAN
Şilan Özcelik’in terör suçlamasıyla
1 Nisan’da çıkartıldığı mahkemede,
savunma avukatının tutuksuz
yargılanma talebi ret edildi.
Kürt gencin avukatı, davayı PKK’yi ‘terör örgütleri
listesi’nden ısrarla çıkarmayan İngiltere’nin Kürtlere yönelik kriminalizasyon politikalarının bir parçası olarak niteledi. Hukuksuzluğa tepki gösteren Kürtler ve uzmanlar da
Özçelik’in bırakılmasını talep etti.
Tutuklama gerekçeleri soyut
Şilan Özçelik, 16 Ocak’ta Almanya’dan İngiltere’ye
dönerken Londra Stansted Havaalanı’nda ‘terör’ suçlarıyla
bağlantılı olarak gözaltına alınmıştı. Özçelik 11 Mart’ta
çıkarıldığı mahkemede ise ‘YPJ’ye katılma teşebbüsünde
bulunma’ ve İngiltere’nin 2006 tarihli ‘Terörizm Yasası’nın
5’inci maddesinde geçen ‘Terörizm suçlarını işlemeye niyet etme hazırlığında’ olduğu iddiasıyla tamamen soyut
verilere dayalı bir şekilde tutuklanmıştı. Bırakılma talebi reddedildi
Westminster
Magistrates
Mahkemesi’nde
tutuklandığında kimlik beyanı dışında tek kelime savunma yapmayan Şilan Özçelik›nin yargılanmasına 1
Nisan’da devam edildi. Merkezi Kriminal Mahkemesi,
Old Bailey’de, gerçekleşen ikinci duruşmada hakim Justice Sweeney, savcılığın talebi üzerine Özçelik’in tutuklu
yargılanmasının devamına karar verdi. Dışarda gösteri yapıldı
Duruşmaya katılan Özçelik’in ailesi, hakimin kızlarını
tutuklu yargılama kararını şaşkınlık ve üzüntüyle karşıladı.
Mahkemenin önünde eylem yapanlar da karara tepki gösterek Kürt gencinin bırakılmasını istedi. Şilan Özçelik, 11
Mart’tan bu yana HM Prison Holloway hapishanesinde tutuluyor. Özçelik Çarşamba günkü duruşmaya da video linki ile katıldı; ilk mahkemede olduğu gibi sadece kimlik
beyanında bulundu ve savunma yapmadı. Esas duruşma 7 Eylül’de
Bu duruşma hazırlık duruşmasıydı. Asıl duruşma 7
Eylül’de başlayacak ve 10 gün boyunca devam edecek.
Mahkeme sonunda kararı halktan seçilen jüri üyeleri verecek. Dava kriminalizasyon politikalarının sonucu
Özçelik›in avukatı Ali Has gazetemize yaptığı
açıklamada, davanın İngiltere›nin tepki çeken Kürt
politikasının sonucu olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: «Müvekkilime dava açılmasının tek sebebi PKK›nin
halen ‹terör örgütleri listesi’nden çıkarılmamasıdır. Bu
durum Kürtler açısından bir trajedi çünkü; İngiltere bir
yandan PKK›ye sempati duyduğu ya da yardım yataklık
ettiği gerekçesiyle ülkesinde zulme maruz kalmış Kürtlerin ilticalarını kabul ediyor, öte yandan ise genç bir Kürt
kadınını PKK’ye katılmaya teşebbüs ettiği gerekçesiyle
yargılıyor. Özçelik’in yargılanması, Kürtlerin kriminalize
edilmesinin bir parçasıdır. Kürtler yıllardır bu tür muamelelere maruz kalıyor. Bu dava ise son 14 yıldan beridir
İngiltere’de Kürtlere karşı açılmış ilk ciddi dava olma
niteliğini taşıyor. Bu yönüyle çok önemli bir dava. Sebep
tamamen siyasidir. İngiltere’de Kürtlere yönelik davaların
ve soruşturmaların altında yatan asıl neden uluslararası
konjoktürel ilişkiler, yine Türkiye’yle İngiltere arasındaki
çıkar ilişkileri, diplomasi ve müzakerelerdir. Dolayısıyla
bu tür davaları bu yönüyle de ele almak gerekir.”
Uzmanlar ne diyor?
Konuya ilişkin gazetemize konuşan Londra’daki
Toplumların Kriminalize Edilmesine Karşı Kampanya
-CAMPACC Direktörü Les Levidow da Ali Has ile benzer
açıklamalarda bulundu. Levidow, “Şilan Özçelik, ABD ve
AB tarafından ‘terörist’ örgüt olarak yasaklanan PKK’ye
katıldığı iddia edilerek haksız yere yargılanmaktadır.
İngiltere, Türkiye terör devleti ile danışıklı bir şekilde
Kürt topluluklarının siyasal özerkliğine karşı ‘anti terör’
yasalarını kullanmaya devam etmektedir. İtaatkar bir ABD
müttefiki ve daha fazlası olarak İngiltere hükümeti İslami
terörist grupları, Ortadoğu’daki emperyalist hakimiyetine
engel olan demokratik seküler hareketlere karşı uzun zaman destekledi. Tüm bu nedenlerden dolayı, İngiliz devletinden Şilan›ın yargılanmasının düşürülmesini, serbest
bırakılmasını ve PKK yasağını ortadan kaldırmasını talep
etmeliyiz.”
Uygulama rezalet!
Avustralya’daki Yeni Güney Galler Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan Dr. Vicki Sentas de
karara tepki göstererek, “Şilan›ı ‘terör eylemi için hazırlık’
yapmaktan yargılamak ile İngiliz adalet sistemi, tüm
Kürtlere DAİŞ’e karşı verdikleri öz savunma mücadelesinin terörist olduğu gibi ürpertici bir mesaj gönderiyor.
Şilan ister Kürtlere insani yardım sağlamak, isterse de
DAİŞ’e karşı savaşmaya niyetlensin, neticede bu genç
kadın çelişkili dış politikalar nedeniyle cezalandırılıyor.
Bu kovuşturmaya izin verilmesi ve Şilan›ın Kürtleri
destekleme teşebbüsü nedeniyle potansiyel olarak maksimum ömür boyu hapis cezasıyla karşı karşıya olması bir
rezalet» dedi.
‘Terör listesi’ne karşı durulmalı
Şilan›ın tutuklu olarak yargılanmasına tepki gösterenlerden CAMPACC ve Kürdistan’da Barış Kampanyası
üyesi Desmond Fernandes de İngiliz adalet sistemi ve
polisinin, DAİŞ’e ve Kürtlere yaklaşımdaki farklılıklarını
ortaya koydu. Fernandes şunları söyledi: “Geçtiğimiz sonbaharda İngiltere Parlamentosu önünde DAİŞ’in Kürtlere
ve diğer halklara karşı adaletsizliklerini barışçıl bir şekilde
protesto eden bir Kürt kadın göstericiye polisin saldırısı,
Özçelik›in bu yıl Mart ayında tutuklanması, aynı ay içinde
İngiltere›de Konstandinos Erik Scurfield’in cenazesinin
dönüşünü geciktiren ‘hedefleme operasyonu’ ve dahası
‘kara listeye alma’ ve kontrolsüzce kamuya yönelme
hesabı verilmeyen ‘anti terör’ rejimlerinin bir sonucu
olarak gelişti. BM, ABD, İngiltere, AB’nin PKK’yi kriminalize eden ‘terörizm listeleri’ne karşı etkin bir şekilde mücadele edilmediği ve yürürlükten kaldırılmadığı müddetçe,
Kürt diaspora toplulukları ve yanı sıra bu tür topluluklara
uzanan destek ve onların kendi kaderini tayin hakkı ve anti
soykırım mücadeleleri -hatta bir gösteride PKK bayrağını
havaya kaldırdığı için dokunulmazlığı kaldırılan Alman
milletvekilleri gibi ve benzeri dahil - hedef haline gelecek
ya da kriminalize edilmeye devam edecektir.”
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
17
Kürt Toplum Merkezinde 4 Nisan Kutlaması
Haringey’de bulunan Kürt Toplum
Merkezinde Kürt Halk Önderi
Abdullah Öcalan’ın 66’ıncı
doğum günü kitlesel bir şekilde
kutlandı. Cumartesi günü yapılan
kutlamaya çok sayıda kişi katıldı.
Kutlamada yapılan konuşmalarda “4 Nisan
Önder Apo’nun ve Kürtlerin doğum günü kutlu
olsun. Artık sabrımız kalmadı. 2015 yılı Önder
Apo’nun, Kürt halkının ve Ortadoğu’nun özgür
olacağı yıl olmasını istiyoruz” denildi.
Kutlamada Öcalan’ın yaşamını anlatan kısa
bir sinevizyon gösterimi yapıldıktan sonra üzerinde ‘Rojbuna te piroz be ey Serok’ yazılı ve
PKK bayrağı nakşedilmiş büyük pasta kesilerek
katılımcılara dağıtıldı.
Kutlamada KCK’nin 4 Nisan ile ilgili gönderdiği
mesaj okunduktan sonra Koma Zelal sahneye çıktı.
Kutlama çekilen halaylar ile sona erdi.
18
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
19
Rojava Alternatif Bir Model Sunmuştur
Hamburg’ta 3-5 Nisan
tarihleri arasında
gerçekleştirilen
konferansta Öcalan’ın
düşünceleri ışığında
kapitalizmin yaşadığı
kriz masaya yatırıldı.
Alternatif sistem
olarak Rojava modeli
örnek gösterilirken,
Kobanê’nin tüm dünyaya
umut ve ilham kaynağı
olduğu kaydedildi. İnsanlar ‘çağdaş köle’
Konferansın “Ekolojik Sanayi ve Komünal
Ekonomi“ oturumunda ise Prof. David Graeber
konuştu. Sanayi, komünal ekonomi gibi konulara
değinen Graeber, günümüz dünyasında insanların
birer ‘çağdaş köle’ gibi yaşadığına dikkat çekerek
şu değerlendirmeyi yaptı: “Tarihte kölelik kılıç
ile dayatılıyordu. Ama bugün farklı bir şekilde
yapılıyor. Günümüzdeki yaşam çağdaş köleliktir.
Eskide köleler köle olduklarının farkındaydılar,
sosyal bir ilişkileri vardı. Bugün ise insanlar özgür
olduklarını sanıyorlar ama köleler. Aslında köle
olduklarının farkında değiller.”
Ortadoğu’daki halk ayaklanmalarının bir
devrim olarak görülmesi gerektiğini belirten
Graeber, Rojava’yı da buna örnek gösterdi. Anti-kapitalist ve özgürlükçü
Konferansın son günü ise Rojava’da uygulanan kantonlara ilişin tartışmalar yoğunlaştı. “Alternatif Pratiklerden Çıkarılacak Dersler” başlıklı
oturumda Kobanê Belediye Eşbaşkanı Mustefa
Abdî de bir sunum yaptı. Kobanê’nin tarihi ve sosyo-ekonomi yapısına değinen Abdî, “Saldırı öncesine kadar kurduğumuz komünlerle bir sistem
kurmaya çalıştık. Köy komünlerini kurduk, gençlik ve kadınları federal bir sisteme hazırlamak
için eğitimler başlattık. Bunu yaparken etrafımız
Araplarla çevriliydi. Biz adeta böyle bir ortamda
yeni bir yaşam kurmaya çalıştık. Ancak bu sistemimizi gören gerek rejim ve gerek ise bölgedeki
sömürgeci güçler, saldırılarda bulundular. Kobanê, DAİŞ denen çetelerin hedefi oldu. 6 ay boyunca Kobanê, bu çetelere karşı destansı bir mücadele vererek, tüm dünyanın sembolü oldu” dedi.
Almanya’nın Hamburg kentinde, kapitalizmin yaşadığı kriz ve alternatif sistem olarak
demokratik modernite masaya yatırıldı. “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürdistan’a Barış
İnisiyatifi»nin de aralarında bulunduğu Alternatif
Arayış Ağı (Network for an Alternative Quest),
Hamburg Üniversitesi’nde “Kapitalist Moderniteye Meydan Okumak 2” sloganıyla bir konferans organize etti. 3-5 Nisan tarihleri arasında
gerçekleştirilen konferansa, 20 ülkeden bilim
insanı, akademisyen, düşünür ve siyasetçi katıldı.
Kapitalist moderniteye karşı alternatif yaşam
nasıl inşa edilir odaklı konferansta; ekonomi,
ekoloji, kadın özgürlüğü gibi birçok konu
masaya yatırıldı. Rojava Devrimi deneyimleri
ve kazanımları da ayrı başlıkta ele alındı. Konferans “Kapitalist Moderniteyi Teşhir
Etmek“, “Kapitalist Modernite karşısında
Demokratik Modernite”, “Endüstriyalizm
karşısında Ekolojik Endüstri ve Komünal
Ekonomi”, “Devrimci Teorinin Engellerini
Aşmak”, “Alternatif Pratiklerden Çıkarılacak
Dersler” gibi çok sayıda başlıkta gerçekleşti. Rojava Devrimi umut veriyor
Açılış konuşmasını Prof. Dr. Norman
Peach’ın gerçekleştirdiği Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan›ın da mesaj gönderdiği konferansta, kapitalist moderniteyi teşhir eden sunumlar
yapıldı. “Kapitalist Moderniteyi Teşhir Etmek“
başlıklı oturumda Hindistan’dan gelen Dr. Radha D’Souza “Sanayicilik-Hukuk, Bilim ve Emperyalizm“ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Rojava Devrimi’nin Hindistan’daki gençler
ve öğrenciler için büyük bir ilham kaynağı
ve umut olduğunu söyledi. Kapitalizme karşı
alternatif bir yaşam için direniş ve yeniden
üretimin önemine vurgu yapan Dr. D’Souza,
“Yeni bir bilim geliştirilmesi gerekiyor. Bunun
emperyalist ve sanayiciliğe karşı olması gerekiyor” diye konuştu.
Kadınlar tarih sahnesinde
Dr. Muriel Gonzáles Athenas ise “Bilimcilik-Zihnin Yeniden Sömürgeleştirilmesi” konulu bir sunum yaptı. Atheanes, konuşmasında,
tarihte kadına yönelik şiddet ve cinsiyet
ayrımına değinerek, “Kadın tarih yazımında
hiçbir zaman yer almadı. Erkek egemen zihniyet, tarihi hep kendine göre düzenledi. Kendilerine göre bir tarih yazdılar. Kadınlara karşı
bir cinsiyet ayrımı söz konusu. Fakat feministlerin bugün daha alternatif bir mücadele yürüterek, buna ‘dur’ demeleri lazım. Kadınların
bu gücü var. Bunu doğru bir şekilde yürütmek
gerek” dedi. Atheanes, konuşmasını gösterdiği
bir sinevizyonla da destekledi. Rojava’da birçok halk ve farklı kesimlerin
yaşadığını belirten Mustafa Abdî, “Biz de bu
halkların birlikte özgür ve hoşgörü içerisinde
yaşamaları için kanton sistemini oturtmaya
çalıştık. Bizce bu sistem anti-kapitalist ve özgürlükçü bir sistemdir. Ortadoğu gibi karışık ve feodal bir bölgede ancak bu sistem çözüm olabilir.
Bu sistemi oturtmak için Rojava’nın genelinde
çalışmalar yürütüyoruz” diye konuştu. YPJ Komutanı ile canlı bağlantı
Konferansa Kobanê YPJ komutanı da canlı
bağlantı ile katıldı. Katılımcıların yoğun ilgi
gösterdiği YPJ’liler, “Kapitalist Moderniteye meydan okuyan herkesi selamlıyoruz. Bizler, Rojava’da ona meydan okumakla yetinmeyip ona karşı alternatif bir yaşam kuruyoruz”
dedi. YPJ’lilerin konuşmaları uzun süre ayakta
alkışlandı.
Yalnız değiliz Kanada’dan konferansa katılan Dimitrios
Roussopoulos “Birçok ahlaksız insan bir araya gelerek dünya ekonomisine yön vermeye çalışıyor”
diyerek Davos’u eleştirirken, alternatif olarak
Dünya Sosyal Forumu’nu örnek gösterdi. “Ben,
oradan geldim. 45 bin aktivist, binlerce tartışma
platformuyla krizlere çözüm bulmaya çalıştı.
İnan ki biz yalnız değiliz, binlerce insan dünyada buna karşı mücadele ediyor” diyen Roussopolus, “Kürt Özgürlük Hareketi de bu direnişin
merkezinde yer almaktadır. Çünkü teori ile pratiği
birleştiriyor. Gerçek iktidar sokaktadır bizim bunu
bilmemiz gerekiyor” vurgusunda bulundu. Kapitalist sistemin mücadele ile yıkılacağını vurgulayan Roussopoulos, Latin Amerika’da yaşanan
sosyal adaletsizliğe karşı gençlerin mücadelesinin anlatıldığı bir sinevizyon da göstererek, bu
anlayışın bütün dünyada yayılması gerektiğini
söyledi.
Roussopoulos,
öğrenci
ve
gençlerin
Montreal’de 2012’den itibaren devam eden mücadelesi ve bunun yarattığı sonuçlara da değindi.
Gençlerin iki hükümeti devirerek, halen siyasi gücün sokaklarda olduğunu gösterdiğinin
altını çizen Roussopoulos, mahallelerde ve halk
meclisleri biçiminde örgütlenerek öz yönetimin
sağlanabileceğini ortaya koyduklarını kaydetti. 20
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
21
GİK-DER Kültür ve Sanat Festivali bu yıl 7 yaşında
Aveg-Kon’a bağlı olarak Londra’da çalışmalarını sürdüren Göçmen İşçiler Kültür Derneği (GİKDER), gelenekselleştirerek sürdürdüğü Kültür ve Sanat Festivallerinin yedincisine hazırlanıyor.
Yaklaşık iki aydır hazırlıkları
sürdürülen Festival, son aşamasına geldi. 15 Nisan’da başlayacak olan Festival, beş gün boyunca çeşitli kültürel ve
sanatsal faaliyetlerle gerçekleştirilecek.
Festival kapsamında iki ayrı panel,
belgesel film gösterimi ve konser bulunuyor.
GİK-DER, Kültür ve Sanat Festivalini
neden
düzenlediklerini
şöyle açıklıyor; “bizler Türkiyeli
ve Kürdistanlı toplumumuzun göçmen olarak yaşadığı bu ülkedeki
sorunlarının, uyum problemlerinin,
kültürel dejenerasyonların farkındayız.
Bu yüzden 20 yılı bulan mücadele
tarihimizin son 7 yılında yeni bir
adım atarak Kültür ve Sanat Festivali
düzenlemeye karar verdik. Bizi biz
yapan özelliklerimiz var. Paylaşmak,
dayanışmak, yardımlaşmak, zalime
karşı dik durmak. Özümüzü, mayamızı
gelecek kuşaklara taşımak en büyük
görevimiz. Bundandır ki; halklarımızın
demokrasi mücadelesinde onurlu yerini
alan sanatçılarımıza ve aydınlarımıza
adayarak gerçekleştirdiğimiz festivallerimizin bu yıl teması, Ortadoğu’nun
kadim halklarından; onlarca soykırıma,
katliama uğrayan, yurtlarından sürgün
edilen Ezidi’ler.
Neden Ezidiler?
Ezidiler
çoğu
Osmanlı
İmparatorluğu döneminde olmak
üzere 77 defa büyük katliamlara maruz
kaldılar. Bunların içinde en yakını
olan ise Saddam Hüseyin döneminde yüzlerce Ezidi’nin öldürülmesi,
ardından 2011 yılında yapılan bombalı
saldırılarla 500’den fazla Ezidinin
katledilmesidir. Bu gün ise Ezidi’ler
tarihteki en büyük soykırım ve sürgün
tehdidiyle karşı karşıyalar. Bölge devletleri, özelliklede faşist Türk devleti
ve emperyalistlerin ortaya çıkardığı ve
dizginlerinden boşalırcasına bölgedeki
tüm halklara azgınca saldıran katiller
sürüsü İŞİD’in hedeflerinden birisinin
de Ezidiler olmaması olanaksızdı.
Özellikle Şengal ve çevresinde Ezidi
halkına yapılanlar insanlık tarihinin
gördüğü en büyük vahşetlerden birisidir. Sadece katledilmek ve sürgün tehlikesiyle karşı karşıya kalmadı Ezidiler.
Aynı zamanda kadınları ve çocukları
pazarlarda köle ve cariye olarak satıldı,
sayısını bilemediğimiz genç kadınlar
bu vahşete maruz kalmamak için kendi
hayatlarına son verdi. Büyük bir kısmı
zorla göç ettirilse de bölgede Şengal
Direniş birlikleri adı altında örgütlenen bu halkın onurlu evlatları Kobane direnişi ve zaferinin açtığı yoldan
örgütlenerek büyüyor, özgürlükleri
için savaşıyorlar. Yerinden yurdundan
edilen Ezidiler ise çadır kentlerde ve
dağlarda yaşam savaşı veriyorlar.
Yüzünü güneşe dönerek ibadet
eden bu insanlar hakkında çok az
şey biliyoruz ve belki de pek çoğu
yanlış olan bu bilgilerimizle onlar
hakkında bazen hüküm verip, bazen
de anlamaya çalışıyoruz. Bu nok-
tada bizler; Göçmen İşçiler Kültür
Derneği (GİK-DER) olarak, bu yıl
7.sini düzenleyeceğimiz Kültür ve
Sanat Festivalimizi “EZİDİ”lere adamaya karar verdik. Bir haftaya yayılan
Festivalimizde; Ezidileri anlamak,
öğrenmek ve tanımak istiyor, acılarına
ortak, direnişlerine ses olmak istiyoruz.
Festival programı
Festival 15 Nisan günü yapılacak
Resepsiyonla start verecek. Resepsiyonda Ezidileri tanıtan bir belgesel gösterimi yapılacak. Ayrıca Gik-Der Lokalinde
resim sergisi açılacak ve sergi festival
boyunca izlenebilecek.
Festival kapsamında iki ayrı
panel bulunuyor. İlk panel 17 Nisan
Cuma günü gerçekleştrilecek olan
“Soykırımlarda Ezidi Kadın Gerçeği”
bağlığını taşıyor ve Londra SKB ve Roj
Women tarafından örgütleniyor. Panelin konuşmacıları ise Hatice Güden ve
Hane Agar.
İkinci panel, aynı zamanda festivalin kapanış etkinliği olacak ve 19 Nisan
Pazar günü gerçekleştirilecek. Panelin
konusu “Ezidilerin Dünü Bugünü ve
Yarını”. Konuklar ise Ezidi halkının
içerisinden geliyor. Avrupa Parlementosu eski milletvekili Feleknas Uca ve
Ezidi Konfederasyonu Eş Başkanı Ali
Atalay.
16 Nisan Perşembe günü ise Belgesel Film gösterimi gerçekleştirilecek.
Yönetmenliğini Aso Haji’nin yaptığı
Lalish Mihrani (Işığın Toprakları Laleş)
isimli belgesel film gösterimi olacak.
Festivalde 18 Nisan günü ise kon-
ser etkinliği olacak. Konserin bu yılki
konukları ise Suavi, Tara Jaff, ZeleMele
ve Ali Sizer.
Önceki Festivaller
Gik-Der Kültür ve Sanat Festival-
lerinin ilkini Nazım Hikmet’e adadı.
Sonraki yıllarda ise sırasıyla Kutsiye
Bozoklar, Kazım Koyuncu, Hrant Dink,
Musa Anter ve Cigerxwin’e adanan festivaller Londra’da ilgiyle takip edilen
kültürel etkinlikler arasında yerini aldı.
22
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
23
Gençler, Gençlerin
Geleceği İçin Çalışıyor
Britanya Alevi Gençlik Federasyonu tarafından 19 Nisan’da organize edilecek ‘Kariyer Gününde’ gençlerin gelecekteki kariyerlerini belirlemelerinde
yardımcı olunacak. Konuyla ilgili gazetemizi ziyaret eden Alevi Gençlik Federasyonu üyeleri etkinliğin amacını bizlerle paylaştılar.
19 Nisan’da Cemevi’nde gerçekleştirilecek Kariyer Gününde tüm gün boyunca gençlere motivasyon sunumları, çalışma atölyeleri ve tartışmalarla gelecekteki kariyerlerini nasıl seçecekleri konularında
yardımcı olunacak. Daha çok Kolej
ve Üniversite öğrencilerini hedefleyen çalışma kapsamında birçok farklı
alandan profesyonel kişiler etkinlikte motivasyon konuşmaları yapıp
gençlerin sorularını yanıtlayacak.
Konuşmacıların arasında siyasetçiler,
akademisyenler ve başarılı işadamları
bulunuyor.
Gençlik Federasyonu üyelerinden Esin Güneş ve Erbil Erbil bu
çalışmalarının
amacına
ulaşması
halinde bu çalışmayı daha da
genişleterek devam ettireceklerini
ifade ettiler. ‘Birçok aile dil bariyerinden kaynaklı çocuklarına eğitim ve
meslek seçme konusunda çok rehberlik yapamıyor, bu çok ciddi bir boşluk
yaratıyor bu anlamda. Yaptığımız bu
çalışma ile biraz da bu boşluğu doldurma hedefimiz var.’’
Programın
tamamen
İngilizce
olacağı etkinlik sadece Alevi toplumuna mensup gençlere değil tüm
gençlere açık. Etkinlikte yapılacak
çalışma atölyelerinde CV hazırlama ve
iş görüşmeleri tartışılacak. Ayrıca gençlere özgüven kazandırma konusunda
çeşitli tartışmalar yürütülecek.
Kariyer gününe, aralarında Ersan & Co Avukatlık
Bürosu, Matbaa, Tad Restaurant, National Careers
Servise ve Citizens UK gibi resmi kurumlar da
destek veriyor.
Enerji İçecekleri Çocukların
Sağlığını Olumsuz Etkiliyor
Britanya’nın en büyük Öğretmen Sendikalarından birisi olan NASUWT, enerji içeceklerinin çocukların sınıfta davranışlarını bozduğunu ve kafein
yüklü bu içeceklerin, uyuşturucu kullanımını özendirebileceği uyarısında bulundu.
Sendikanın Genel Sekreteri Chris Keates,
öğrencilerin sabahın ilk saatlerine kadar uyanık
kalabilmek için enerji içeceği kullandığını, sonra uykusuzlukla baş edebilmek için yeniden bu
içeceklere başvurduğunu belirterek çok sayıda
öğretmenin bu konuda kaygılı olduğunu belirtti.
NASUWT, okullarda enerji içeceği konusunda
başlattığı kampanya kapsamında, aşırı derecede
enerji içeceği tüketimiyle alkol, esrar ve mephedrone adlı keyif verici madde kullanımı arasında
bağlantı olduğunu söyleyen Swanswell adlı yardım
örgütüyle işbirliği yaptı.
Swanswell, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı konusunda çalışmalar yürütüyor.
Bu dernek, çok sayıda genç bağımlının uzmanlara, uykusuzluk ve anksiyeteyle başa çıkmak
için alkol ve uyuşturucuya başladığını söylemesi
üzere alarma geçtiğini belirtiyor.
Bu belirtilerin aşırı miktarda, yüksek oranda şeker içeren yiyecek ve içecek tüketilmesine bağlı olduğu belirtiliyor.
Hannah Broughton adlı dernek görevlisi “Uyuşturucunun enerji seviyesini düşürmesine karşı uyarıcı olarak kafein kullanan birçok çocuk kısır döngüyle karşı karşıya. Birçok kişi kafeinin ne kadar
zararlı olabileceğini bilmiyor” dedi.
Ne kadar tüketilmeli?
Swanswell’e göre ergenlik çağındaki bir
kişinin 200 mg›dan daha fazla kafein tüketmemesi
gerekiyor. Bu, aynı zamanda İngiltere Gıda
Standartları Kurumu›nun hamile kadınlar için
önerdiği miktar.
500 ml enerji içeceğinde 144-160mg kafein bulunuyor. 500 gram kolada ise 39.6mg. Bir enerji
içeceğindeki kafein miktarının üç espresodaki kadar olduğu belirtiliyor.
İngiltere Meşrubatçılar Derneği Başkanı Gavin Partington, “Büyük kahve zincirlerindeki kahveler, birçok enerji içeceğininkinden daha fazla
kafein içeriyor. Ancak her yiyecek ve içecekte olduğu gibi enerji içeceklerinin de ölçülü tüketilmesi
gerekiyor” dedi.
24
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
25
HDP’den halklar ve
inançlar listesi
HDP’nin 7 Haziran listesi, Alevilerden İslamcılara, Türklerden Ermenilere, işçilerden akademisyenlere, kadınlardan ekolojistlere,
LGBTİ’lerden Kürtlere, halklar,
inançlar ve tüm ezilenlerin
listesi oldu.
Erdoğan’ın damadı ve şoförü
AKP listesinden aday. Adı
yolsuzlukla anılan Buca
Belediye Başkanı Şeboy da
adaylar arasında.
HDP’nin 7 Haziran listesi, Alevilerden İslamcılara, Türklerden Ermenilere,
işçilerden akademisyenlere, kadınlardan
ekolojistlere, LGBTİ’lerden Kürtlere, halklar, inançlar ve tüm ezilenlerin listesi oldu.
HDP eş genel başkanlarından Figen Yüksekdağ Van,
Selahattin Demirtaş İstanbul 1. bölge 1. sıra adayları.
İmralı heyeti üyelerinden Sırrı Süreyya Önder Ankara
1. bölge 1. sıra, Pervin Buldan İstanbul 3. bölge 1. sıra,
İdris Baluken Diyarbakır 1. sırada aday gösterildi. DTK Eş Genel Başkanı Selma Irmak Hakkari 1. sıra,
HDK Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü İzmir 1. bölge
1. sıra adayı.
Milletvekili Leyla Zana Ağrı 1. sıra, SDP Genel
Başkanı Rıdvan Turan Adana 1. sıradan aday oldu.
ALEVİ VE ERMENİ TEMSİLCİLER HDP LİSTESİNDE
İslami yazar Hüda Kaya İstanbul 1. bölge 2. sıranın
adayı oldu. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel
Başkanı olan Turgut Öker, İstanbul 2. bölge 1. sırada
aday. Kadın davalarının önemli avukatlarından Filiz Kerestecioğlu 2. sıra, akademisyen Sezai Temelli 3.
sırada yer aldı. HDP Gençlik Koordinasyonu’nun adayı
Şerife Erbay da 4. sırada aday gösterildi. 2. bölge listesinde Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği’nin Başkanı
Tahsin Yeşildere de yer aldı.
Ermeni Karabet Paylan İstanbul 3. bölge 2. sıranın
adayı. Milletvekili Levent Tüzel 3., Hubyar Sultan Alevi
Kültür Derneği’nin başkanı 4. sıradan aday oldu. Ekoloji
hareketinin aktivistlerinden akademisyen Beyza Üstün de
3. bölgeden aday.
GEZİ DİRENİŞÇİSİ 2. BÖLGEDEN ADAY
İstanbul 1. bölge listesinde Belediye-İş Sendikası
2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm, kadın ve işçi
davalarının avukatı Sezin Uçar, Ermeni Murat Mıhçı,
Gezi direnişinde polisin attığı gaz bombasıyla bir gözünü
kaybeden Çağdaş Küçükbattal, uzun yıllar kadın özgürlük mücadelesinde yer alan işçi Fatma Saygılı dikkat
çeken isimler.
Ermeni Flor Uluk Benli, kadın özgürlük mücadelesinde yer alan Emine Güngör Öztürk İstanbul 2., kadın
özgürlük mücadelesinde yer alan Hülya İmak, vicdani
retçi Halil Savda da 3. bölge listelerinde yer aldı.
İZMİR›E ALEVİ ADAY
İzmir›in 2. bölge adayı olarak Müslüm Doğan dikkat
çekiyor. Doğan, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği genel
başkanlığı yapıyordu. 29 Mart yerel seçimlerinde İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan Adayı olan sanatçı Pınar
Aydınlar, İzmir 1. bölge 2. sıra adayı.
İslamcı kimliğiyle bilinen gazeteci yazar Ayhan Bilgen, Kars 1. sıradan Meclis›e girecek.
Akrabalar, yandaşlar,
rüşvetçiler AKP
listesinde
HDP’nin barajı geçmesi durumunda milletvekili
çıkaracağı illerden biri olan Kocaeli’nde ilk sırada Ali
Haydar Konca aday oldu. Bursa’dan da uzun süre Kürt
siyasi partilerinde çalışan Asiye Kolçak aday oldu.
ESKİ AP MİLLETVEKİLİ UCA AMED’DEN ADAY
Eski AP Milletvekili Feleknas Uca, Amed 4. sıra
adayı. Adaylığı ana medyada tartışılan Altan Tan 5.
sıradan aday oldu.
CHP Antep Büyükşehir Eski Belediye Başkanı Celal
Doğan, Antep 1. sıra, Eski AKP kurucularından Dengir
Mir Mehmet Fırat, Mersin 1. sıra, Maraş katliamı üzerine
araştırmaları ile tanınan yazar Aziz Tunç Maraş 1. sıradan
aday oldu.
Akademisyen Mithat Sancar Mardin 1. sıra adayı,
Süryani milletvekili Erol Dora, 3. sıradan aday oldu.
Artuklu Üniversitesi’nde Yaşayan Diller Enstitüsü
Müdürü Kadri Yıldırım Siirt’ten Meclis’e girecek. Amed Belediye Eski Başkanı Osman Baydemir
ile Abdullah Öcalan›ın yeğeni Dilek Öcalan Urfa, Roboskîli ailelerden Ferhat Encü Şırnak›tan aday oldu.
ÇEVRECİ AVUKAT BARTIN ADAYI
Loç Vadisi avukatlarından Ermeni Diren Cevahir Şen,
Bartın’dan aday. LGBTİ Barış Sulu, Eskişehir’den aday oldu. Gezi direnişi sırasında “Kırmızı Fularlı Kız” olarak
tanınan ve cezaevinden sonra HPG’ye katılan Ayşe Deniz
Karacagil’in annesi Nuray Erçağan Antalya’dan aday
oldu. KADIN ADAY ORANI YÜZDE 48
HDP kadınların partisi olduğunu gösterdi. Adaylarının
yüzde 48’i kadın olurken, bu oran CHP ve AKP’de yüzde
18’de kaldı.
“Kadın parti” sloganıyla siyasi çalışmalarını sürdüren
ve tüm örgütlerinde eşbaşkanlık sistemini uygulayan
HDP, milletvekili aday listelerinden sözünü gerçeğe
dönüştürürken, AKP ve CHP’de kadınların temsiliyeti
yüzde 25›i bile bulamadı.
Ağırlıklı olarak bir kadın, bir erkek şeklinde fermuar
sistemin uygulayan HDP’nin adaylarından 268’i kadın
oldu. HDP, “7 eksik”le eşit temsiliyeti yakaladı. CHP’den 550 milletvekili adaylarından sadece 103
kadın. CHP, yüzde 18 oranı ile kadın örgütlerinin talep
ettiği eşit temsiliyetin çok altında kaldı.
AKP’de de 99 kadın aday olarak gösterildi. AKP de
CHP ile aynı yüzde de kaldı.
AKP, 7 Haziran genel seçimleri için
milletvekili aday listesini Yüksek Seçim
Kurulu’na
sundu.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın damadı ve şoförü listede.
Adı yolsuzlukla anılan Buca Belediye
Başkanı Şeboy da, AKP listesinden
Meclis’e girecek.
ERDOĞAN’IN DAMADI LİSTEDE
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı
Berat Albayrak, İstanbul 1. bölge 6.
sıradan Meclis’e girecek. Albayrak’ın 17
Aralık yolsuzluk operasyonunun delili
olarak gösterilen ve Erdoğan’ın “Paraları
sıfırlayın” talimatını verdiği konuşmada
geçen Şehrizar Konakları’nın bulunduğu
bölgeden aday gösterilmesi dikkat çekti.
AKP listesinde, Cumhurbaşkanı
Erdoğan’a
en
yakın
isimler
arasında yer alan danışmanı Mustafa
Varank’ın kuzeni de dikkat çekti. Fatma
Varank, İstanbul’dan milletvekili adayı
olarak gösterildi.
Fatma Varank, 2012-2013 yıllarında
Ankara 1. Bölge Tabiat Varlıklarını
Koruma
Komisyon
Üyesiydi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı için verilen
imar planına onay veren isimler arasında
yer aldı. İstanbul 3. Havalimanı ve Kanal
İstanbul gibi talan projelerinin de planlama süreçlerinde koordinasyon görevlisi
olarak yer almıştı.
“Erdoğan’ın şoför” olarak tanınan
Ahmet Hamdi Çamlı, İstanbul 2. bölge
16. sıradan aday gösterildi. ‘RÜŞVETÇİ CHP’Lİ’ LİSTEDE
AKP’nin İzmir 1. bölge 3. sıra adayı;
geçmişte CHP’li olarak Buca Belediye Başkanlığı yapan Cemil Şeboy
oldu. 1994’ten itibaren üç dönem belediye başkanı olan Şeboy, 2009 yılında
Buca Belediyesi’ne yönelik yolsuzluk
operasyonları sonrasında 22 gün tutuklu
kalmıştı. ‘Rüşvet’ gibi suçlardan 60 yıl
hapis cezası istemiyle yargılanan eski
CHP’li Şeboy, 7 Haziran seçimlerine
AKP’den katılıyor.
SATIŞ SÖZLEŞMESİNİ İMZALAYAN
GÜNDOĞDU AKP ADAYI
Kamu
emekçilerinin
“satış
sözleşmesi” olarak tanımladığı yüzde
3’lük ücret zammına imza atan MemurSen’in Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu
milletvekilliği ile ödüllendirildi, Ankara
1. bölge 2. sıradan aday gösterildi.
Başbakan
Yardımcısı
Yalçın
Akdoğan, Ankara 1. bölge 1. sırada aday
gösterildi.
YANDAŞ GAZETECİLER LİSTEDE
Televizyonlardaki
tartışma
programlarında
yaptığı
AKP
propagandasıyla tanınan akademisyen
Hüseyin Yayman İstanbul 1. bölgeden
14. sırada aday oldu.
Kabataş yalanına sahip çıkan
gazeteciler Mahmut Övür ve Markar
Esayan AKP listesinden İstanbul adayı
oldu. Yandaş gazeteci Muhsin Kızılkaya
Mersin 3. sıra ile ödüllendirildi.
BBP’nin eski genel başkanı Muhsin
Yazıcıoğlu’nun damadı Mustafa Afşin
Yazıcıoğlu İstanbul 3. bölge adayı. Önceki seçimlerde Hatip Dicle›nin
milletvekilliğinin
düşürülmesiyle
Meclis›e giren Oya Eronat, Amed’de
yeniden aday gösterildi.
Deniz Baykal’ın CHP Genel Başkanı
olduğu dönemde en yakınında bulunan
isimlerdin biri olan Savcı Sayan, İzmir
2. bölge 7. sırada listeye girdi.
EŞİNİ DÖVEN ÜRÜN YENİDEN ADAY
Aday listesinde kadınlara yer vermeyen AKP, eşini dövdüğü açığa çıkan
Halil Ürün’ü, yeniden aday gösterdi.
Ürün, Afyon 1. adayı.
Milletvekili Mehmet Metiner,
İstanbul 3. bölge 12. sıradan aday. Orhan Miroğlu, Mardin’den
sıradan aday gösterildi.
1.
GÖKÇEK’İN OĞLU LİSTEDE YOK
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
“Umarım aday gösterilmez” dediği
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek
aday gösterilmedi.
ŞENTOP: ERDOĞAN›IN GENİŞ
MANADA MÜDAHALESİ VAR
AKP Genel Başkan Yardımcısı
Mustafa Şentop, yaptığı açıklamada
aday listesiyle ilgili olarak “Sayın
Cumhurbaşkanımızın ayrıca listeleri
görmesine gerek yok. Onun koyduğu
ilkeler çerçevesinde siyaset yapıyoruz.
Erdoğan’ın aday listesine müdahalesi
var mı? Geniş manada evet” dedi. Kadın aday: HDP 268, CHP 103, AKP 99, MHP 40
Aday listeleri açıklanmadan önce en çok merak edilen
konu partilerin kadınlara tanıyacağı kontenjandı. HDP
268 kadın aday gösterirken, CHP 103 kadın adaya yer
verdi. En düşük sayı ise AK Parti’de oldu. AK Parti’nin
kadın adayı sayısı 99. MHP’den ise 40 kadın aday oldu.
Partiler Yüksek Seçim Kurulu’na
(YSK) milletvekili aday listelerini teslim etti. Listelerden önce en çok merak edilen konulardan birisi de kadın
adayların sayısıydı.
Bu
konuda
aday
listeleri
açıklanmadan önce yarı yarıya kadın
aday göstereceğini beyan eden HDP
sözünü tuttu. HDP’nin listelerinde 268
kadın aday yer aldı.
İkinci sırada ise CHP geliyor.
CHP’nin milletvekili aday listelerinde
kadın aday sayısı 103.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Mustafa Şentop, listeyi teslim ettikten
sonra bu konuda bilgi verdi. Şentop,
“550 adaydan 451’i erkek, 99’u kadın”
dedi. MHP ‘nin kadın adayı sayısı 40’ta
kaldı. MHP yöneticileri daha önce
yaptığı açıklamalarda bu sayının 50’yi
bulacağını belirtmişti.
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
26
Karmate Grubunun Kurucusu
Resul Dindar’da Karadeniz
Şöleninde Yerini Alacak
Karadeniz müziğinin sevilen seslerinden Selçuk Balcı ve Niyazi
Koyuncu ile birlikte Karmate grubunun kurucularından olan Resul
Dindar da 19 Nisan’da Londra’da yapılacak konserde sahne alacak.
Karadeniz’e gönül vermiş sanatçıların sahne
alacağı büyük gece 19 Nisan’da Wood Green’de
bulunan Dominion Center’da yapılacak. Dev gecede Karadeniz’in tanınmış sanatçıları Resul Dindar,
Selçuk Balcı, Niyazi Koyuncu, Zeynep Başkan
ve Metin Öztem gibi usta isimler Londra’daki
müzikseverlerle buluşacak.
2008 yılı Temmuz ayında arkadaşlarıyla birlikte Karmate (değirmen) grubunu kuran ve grubun
solistliğini yapan Resul Dindar Karmate bünyesinde,
Nani ve Nayino adlı iki albüm çıkardı. 2012 yılında
gruptan ayrılarak müziğe tek başına devam eden Resul Dindar Divane adlı ilk solo albümünü yayınladı.
Resul Dindar seslendirdiği Türkçe, Lazca, Megrelce, Gürcüce ve Hemşince şarkılarla büyük bir
kitlenin hayranlığını kazanmış durumda.
Konser ile ilgili bir açıklama yapan organizatör Mehmet Korkmaz, “Horon ve kemençe ile renklenecek gecede, birbirinden değerli seslerin sizler için seçtikleri Karadeniz ezgileri ile eğlenceye
doyacaksınız” dedi. Yeni nesil Karadeniz müziğinin
en sevilen isimlerinden Balcı, konserde özel
konukları ve sürprizleriyle müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşatacak.
İlk albümü “Patika” ve geçen yaz çıkan ikinci
albümü Mila’dan en sevilen şarkıları seslendirecek
olan Selçuk Balcı, “Dağların Karı Yetmez”, “Hani
Sevduğum Hani”, “Beni Düşünmedun Mi?” gibi son
yılların en çok dinlenen, internette milyonlarca kez
tıklanan türkülerini sevenleri için seslendiriyor.
Karadeniz müziğinin yenilikçi ismi Niyazi Koyuncu da aynı gecede müzikseverler ile buluşmaya
hazırlanıyor. Karadeniz müziğinin efsane ismi
Kazım Koyuncu’nun kardeşi olan Niyazi Koyuncu,
Karadeniz’in renkliliği, yöre halkından duyduğu
ezgiler ve gözlemlediği kültürlerle müziğinin
bugünkü altyapısını oluşturmuştur. Daha önce Lazca
‘karanlıktaki ışık’ anlamına gelen “Seritana” adlı
etnik müzik grubunu kuran ve grubun solistliğini
yapan Niyazi Koyuncu, sanatın en çok sokakta
var olduğuna inanmış ve buradaki gerçeklikten
beslenmiştir.
Herkesin “kendi dilinde” özgürlük şarkıları
söyleyeceği bir dünyayı düşleyen sanatçı, ilk solo albümü “Muço Pa” (nasıl yapayım)’da, dinleyenlere;
Türkçe, Lazca, Gürcüce, Megrelce ve Hemşince
şarkılarla sesleniyor. “Muço Pa” ile bizlere hayatı sorgulatan Niyazi Koyuncu, dünyayı güzelleştirmenin
yolunu, farklılıkların bir araya gelmesinde görüyor.
“Dev Sanatçılarla Karadeniz Şöleni” kapsamında
ayrıca bölgenin çok sevilen isimleri Zeynep Başkanı
ve Metin Öztem de sevenleriyle buluşacak. Doğtaş
ve Jetset Travel ana sponsorluğunda yapılacak olan
gece ile ilgili detaylı bilgiyi 07415346618 no’lu telefondan almak mümkün.
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
KÜLTÜR SANAT
27
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
28
Sudoku Zor
Sudoku Basit
KARİKATÜRLER
Day-Mer, Turkish
and Kurdish
Community Centre
Day-Mer is a community organisation established in
1989 to address the various issues and needs of the Turkish, Kurdish and Turkish Cypriot
communities. Its current activities include a comprehensive education service, centre
based general and business advice services, a vibrant drop-in centre with many social and
cultural events and vibrant youth and women’s groups.
Volunteer Manager
Salary Offered: £21,145
[£26,430 pro-rata for 4 days per week]
Day-Mer is seeking to employ a Turkish speaking Volunteer Manager to work with
Turkish/Kurdish/Turkish Cypriot heritage families in Hackney and Haringey affected by, or
experiencing domestic violence. This is part of an exciting project funded through The Big
Lottery Fund’s Reaching Communities programme.
Specifically the project aims to tackle the isolation suffered by women and young people by
raising awareness about issues affecting them, by facilitating access to support available,
by empowering them to deal with issues through information and trainings and by providing
progression routes into personal and professional development opportunities such as
community involvement, employment, education and training opportunities.
The successful candidate will have a background of education and experience in a
community as well as family and women’s services setting. Knowledge of the issues
affecting Turkish/Kurdish/Turkish Cypriot communities and families is essential, as is being
an open communicator who is flexible enough to relate to people at all levels.
The funding for this post is in place until June 2018.
For an application form for the post, please contact the Administration Team at Day-Mer,
Former Library, Howard Road, London, N16 8PU, 020
7275 8440 or email at [email protected]. Email or
paper applications will be accepted.
The closing date is Friday, 27th March 2015 at 5pm.
Interviews will be held on Tuesday, 31st March 2015.
Please keep this time free in case you are shortlisted.
Day-Mer is committed to equality of opportunity.
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
29
Arcola Tiyatro’da ‘Dağların Şarkıları’ Konseri
İngiltere’nin başkenti Londra’da
‘’Dağların Şarkıları’’ isimli
Kürtçe müzik konserinde
Kürdistan’ın dört bölgesinden kilamlar seslendirildi.
Londra SOAS Üniversitesi’ne
bağlı olarak Kürtçe şarkıları
toplama ve arşivleme yoluyla
gerçekleştirilen Kürtçe Şarkı
Kitabı projesinin bir parçası
olarak düzenlenen konserde aynı zamanda
Kobanê’de inşa edilecek bir Müzik Akademisi
için çalışmaların başlatıldığı aktarıldı.
Şarkıcı ve gazeteci Suna Alan ve etnomüzikolog Ed
Emery tarafından düzenlenen ‘’Dağların Şarkıları’’ isimli
klasik Kürtçe müziği konseri, Londra Arcola Tiyatrosu’nda
gerçekleştirildi. Etnomüzikolog Ed Emery tarafından
açılışı yapılan programda Emery, konserin hem Kürt kültürel hem de politik geçmiş ve deneyimlerini dinleyiciye
aktarması itibariyle önemli olduğunu söyledi. Emery bu
konserin ayrıca Londra SOAS Üniversitesi’ne bağlı olarak
sahne performansları, ses kaydı, video kaydı yoluyla Kürtçe
şarkıları toplama ve arşivleme yoluyla gerçekleştirdikleri
Kürtçe Şarkı Kitabı projesinin de bir parçası olduğunu belirtti. Emery devamla Kobanê’de Kürt müziği, dansı ve bir
bütün Kürdistan’dan şarkıların araştırılıp öğretilebileceği
ve arşivlenebileceği bir Müzik Akademisi’nin kurulması
için Londra SOAS Üniversitesi’ne bağlı olarak girişimlerde
bulunduğunu ve gönüllü müzisyenlerden oluşacak bir ekip
ile bu girişimin pratik adımlarını önümüzdeki yıl atmayı hedeflediklerini söyledi.
İki bölüm şeklinde düzenlenen programda çeşitli
sanatçılar sahne alırken seslendirilen her eserin tarihsel konusu, hikayesi Ed Emery tarafından dinleyiciye anlatıldı.
Programın ilk bölümünde dört parça Kürdistan’ı temsilen
Şeroyê Biro, Hesen Zîrek, Mihemed Şêxo’dan Kürtçe Klasik
şarkıları şarkıcı Suna Alan tarafından seslendirildi. Kürt
müziğine büyük katkıları olan bu sanatçıların yaşamlarından
bahsedildi, eserler tanıtıldı. Şarkılara Roskar Nasan (ud) ve
Hamit Sağ (bendir) eşlik ettiler. Ardından Alevi deyiş ve
ezgilerini güçlü yorumuyla dile getiren Bergüzar Erdoğan’ın
yanısıra genç şarkıcılar Ülkem Yılmaz ve Zeliha Çiçekli
Kürtçe halk şarkılarını seslendirdiler. Şarkılara, Grup Raye
üyeleri Rıza Koyupınar (perküsyon), Salman Sobe (gitar) ve
Soner Gölbaş (bağlama, klarnet) eşlik ettiler.
Suna Alan ve Grup Raye ile devam eden programın ikinci
bölümüne, Ez Xelef im kilamı ile başlandı ve kilama İngiltere
Alevi Gençler Birliği Folklor Ekibi, Xelef halk oyunu ile
eşlik etti. Ardından Ermeni Katliamı’nın 100 yılı vesilesiyle
Ermenice bir eser seslendirildi. Şarkıcı Alan’ın bestelediği
ve 2012 yılında yaşamını yitiren modern Kürt şairi Arjen
Arî’ye ait şiiri Tu Bihata ilk kez burada seslendirildi. Bu
bölümde seslendirilen eserler arasında Dêrsim Katliamı’nın
anlatıldığı Heyder Heyder; 1950 Kore Savaşı’nda yaşamını
yitiren Dêrsimli Xidir’ın annesinin yaktığı ağıt; 1909 yılında
Türkmenlerin yakıp yıktığı Cengê Şirvan Kürt köyünden
kaçırılan ve Buhara pazarında satılan Kürt kadınlarının
şarkısı olarak bilinen Horasan yöresine ait Lê Yarê; kimyasal
silah ile katledilen Kürt kadın savaşçı ve sanatçı Delila’ya
ait Zilan; Kürt Romanlarını anlatan Romani yer aldı. Program kadın şarkıcıların birlikte seslendirdiği Keça Kurdan
kilamı ile sona erdi.
PAZ-DER Yeni
Yönetimini Belirledi
Başkent Londra’da çalışmalarını Pazarcıklar
Sosyal ve Kültürel Dayanışma Derneği
(PAZDER UK) üçüncü olağan genel kurulunu
gerçekleştirdi.
Tottenham’da bulunan dernek binasında gerçekleştirilen kongre divan
seçimi ile başladı.
Paz-Der’in eski yöneticileri tarafından okunan faaliyet ve mali
raporlarından sonra seçim gündemine geçildi. Yapılan seçimde yeni
yönetim kuruluna aşağıdaki isimler seçildi:
“Duran Ortaç, Saadet Altuntaş, Bedriye Budak, Mustafa İtmeç, Hüseyin Ungan, Elif Angi, Selver Culpan, Güler Kebene, Mehmet Talan,
Malik Ateş, Ali Taşyurdu, Elif Tumay, Ali İçboyun, Erdal Ülgür, Mustafa
Ülgüplü, Nilgün Demircioğlu, Sultan Eser, Bülent Gökpınar, Ali Tuğcu,
Doğan Gökpınar.”
Denetleme Kurulu “İbrahim Tuaç, Halil Kartalkanat, Mustafa
Sawran”dan, Disiplin Kurulu da “Hasan Kebene, Hüseyin Nazlıkol, Hüseyin Sidar, Ali Sıkyürek, Ali Ender Cemgil”den oluştu.
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
30
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
Bu sayfada
£10
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
DRİVİNG LAND
ŞOFÖR OKULU
T.C Nüfus cüzdanımı,
T.C Sürücü ehliyetimi,
T.C Pasaportumu
kaybettim.
Hükümsüzdürler.
Kısa sürede fazla para harcamadan
ehliyet almak, güvenli sürücü
olmak için vitesli & otamatik
direksiyon dersleri verilir.
Erken test günü alınır
Deniz Gezici
Ali 07723921216
Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip
olmak için henüz gec değil, özel ve grup
dersleri ile kendinizi yeniden
kesfetme zamanı.
Deniz Dogrusoz
Personal Trainer
07455947693
www.deniz-personal-tranining.com
ALTUN
CLEANING
SERVICES
07427424619
Ufuk Kaya
07405891522
MEM Painting
and Decoration
El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel
el sanatları.
Her türlü boya ve dekorasyon
işi itina ile yapılır.
Hurdar Sinop Tel:07448 654 828
07984 513 968
TOPCU MOBILE CAR MECHANIC
Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır
REPAIRS
SERVICING
DIAGNOSTICS
PRE-MOT/FAILURES
AHMET TOPCU
07415106521
07405756462
Horizon Books
Kitap Satış Temsilcisi
Hurdar Hand
Crafts
Özel Türkçe
Dersi
Türkçe diksiyon ve gramer
dersleri verilir.
Diren Yalçın
07504 662756
Mahmut Söylemez
BALINZA LAUNDRY &
CLEANING SERVICES
Her türlü çamaşır yıkama işi
yapılır. Evden alıp eve teslim
servisimiz mevcuttur.
One 2 One
English
for children and adults
07428336181
OREL
BOOKKEEPING
& ADMIN
07768282295
[email protected]
Yıldız Adıgüzel
Qualified English Language Teacher
SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL,
IELTS & BUSINESS ENGLISH
For more information and Free consultation:
t 0753 4491 623
e [email protected]
ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
31
Bu sayfada
£30
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
SOUTHBURY
LAUNDRETTE
Self Service Laundry
Service Wash
İroning Service
020 8804 3725
467 Southbury Road,
Enfield EN3 4HX
Located between Tesco and
Southbury station
ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015
9
TIFAQA OL Û DESTHILATDARIYÊ
VEYSÎ ESEN-A.Welat
Ol xizmeta çi dike?
MIROV bala xwe bide ol ji qesra
desthilatdaran qet derneket. Gelo mirov
dikare bibêje ku xwedê cihê xwe guhert?
Di aliyê desthilatdaran de sifata xwedê
guherî. Bi olê re wekî xweda desthilatdar be, serwer be, serwerê ezman û gerdûnê xwedê be serwerê ser rûyê erdê jî
yan zarokên wî ne yan jî nebiyên wî yan
siya wî (zîlullah) bin. Bi xwe nake dide
kirin. Gotinek heye dibêje: “Xwedê ji
derdê nezanan xwe da ezman.” Di baweriya olê de jiyan ji bo axretê ye. Jiyan
bi xwe jî fanî ye, em hatine em ê biçin.
Hemû liv û tevger di bin banê xwedê de
di nav tevgerê de ye. Şaşîtî neke! Bihûşt
diçe “bi rastî jiayn di vir de tune ye, tev
xeyal e. mirov jiyana xwe dide olê, ol jî
wî/ê dişîne gorê. Ma mirî dikarin bijîn?
Ne pêkan e. ev hezaran sal e wisa ye. Ol
xîzmeta çi dike?
Hêza hin mirovên olî têr nedikir ku
bibin desthilatdar lê ol wekî derfet
dîtin ku berî her kesî text zeft kirin.
Mirovên bi dil û mêjî jî bi wan bawer
in ji bo wan şer kirin lê kesên ol ji xwe
re wekî derfet dîtin desthilatdar bûn
û komên mirovan fedayê xwe kirin
Bingeha hemû olan li ser bingeha ku
xwe ji desthilatdariyê rizgar bike ye. Kesên wekî pêxember pêşengiya vê dikin. Ew
kes, nêrînên xwe bi derdora xwe re parve
dikin; “ka em çi bikin?” Kesên vê nêrînê
diparêzin ji aliyên desthilatdaran ve tên
teşhîrkirin û reşkirin. Ji bo tu kes ji wan
bawer neke derdoran li wan teng dikin.
Piranî kesên serî li hemberî desthilatdaran
rakirine ji warê xwe koçber bûne(hîcret),
terikandine, ji bo têkoşînê li warekî din
geriyane. Yan pişta xwe yan jî berê xwe
dane cihekî ango hêzekê.
Jehrkirina civakê
Her ola ku derdikeve berhemeke xam
e. Ji bo desthilatdaran, di destpêkê de
çawa teşe bidê wisa xwe tekûz dike. Di
destpêkê de şaman (zanyarên ewil) hêza
di gerdûnê de hîn dibû (Anîmîzm) li ser
civakê, li ser koma xwe, ji hêla neyînî ve
û ji bo desthilatdariyê bi kar dianî? Bi vê
hêzê ve ruhên jiyanî yên civakê jî êrîşan
re vekirin. Şamanî dît ku di hêza xwezayê
de ka çi dewlemendî hene, fikrek xerab li
pêş xist. Ji ber ku “dîkta” ango desthilatdarî her tim di kêmînê de ye, çawa nêçir
bike, zanista civakê li hemberî civakê bi
kar anîn. Baweriya mirovan bi çi dihat, bi
çi re mijûl dibûn anîn dijberî hev. “Zîhniyeta Şaman ev e ku te ji çi bawer kir,
bi wê li dijî te şer bike”. Civakê sedema
jiyana xwe “wîze(enerjî)” di xwezayê
de didît. Wisa pê re dijiya, wisa wateyar
pîroziyê didayê. Lê Şaman çi kir? Ew
pîroziya xist teşeyek din, xist qalikan.
Çavên wê yên ku rastiya “dîtber” didîtin
jî kor kirin. Jehrkirina civakê bi nirxên civakê ve, bi pîroziyên civakê ve hat kirin.
Mirov dikare bibêje ku êrîşên destpêkê bi
vê riya hîleyê ve tê destpêkirin; “êdî pez
bû xwedî şivan.” Li civakê xwedî derket.
Wekî civakê ji xwezayê wê dûr bixe. Ew
kedî kir kom bi kom kişand nava difika
xwe.
Xapandina civakê
Pergala Şaristaniya Sumeran tifaqeke
şaman + rahîp + şef e. Ev her sê diyarde
risteka wan a bi bandor heye. Di baweriyê de du(2) tirsan dide çêkirin; yek bi
tirsa dagirkeriya leşkerî ya talanê ku warê
mirovan talan dike. Ya din jî tirsa rahîpxweda. Mirov jî pêşeroja xwe fikaran dike.
Ev fikar mirovan dixe nav hewldanên
cuda, çawa bikaribe xîzmeta wî bike da
ku neyê cezakirin. Ev dibe sedama karakterên cuda yan kole yan jî berxwedêr. Tu
berxwedêr bê hêz nabe, hêz jî bê tundî û
desthilatdariyê nabe. Hêj wê demê dudilî
dide çêkirin. Teşeyekî alternatîf çênake
lê berdewamiya xwe çêdike. Lêhûrbûna
desthilatdariyê ya Zîguratan bû mînaka
dê jî. Çawa serahîp digot û rahîbên din
radigihandin û civakên di Zîguratê de jî
pêk dianîn heman awayî Xwedê kelam an
jî ferman dikir. Pêxemberan bang dikirin
û kesên ji wê dê jî pêk dianîn. Cudahiya
di navberê de tenê rahîp xwe vedişart lê
di nava jiyanê de bû û di pişt perdeyê de
dida kirin. Olên yekxweda jî “ew” bilindê
ezmanan kirin, ji jiyanê qut kirin. Çîrokên
rahîp li gorî civaka xwe kirin, xwedê jî
yên xwe da pêkanîn. Tirsa xwedayên olî
ji ya rahîban zêdetir bû. Tiştên ku neyê
dîtin tirsa wî zêdetir e. Bi kurdan de jî
balkêş e heta nebîne bawer nake.
Cudatiya ol û pergalê
Pergal teşeyekî dixuyê, serweriya xwe
heye, kesên pê bawer in ji her tiştên mirovane qût dibin. Lê di gotinê de ji her kesî
mirovatir û xwe mirovperest û berpirsê
civakê jî dibînin. Her mirovî bi hêza xwe
ve dixin bin xizmeta xwe. Çi kar û xebat were kirin jê re tê kirin. Serwerî tenê
hêza zorê naxebitîne, bi qanihkirinê te
dixebitîne. Desthilatdarî xwe wisa pîroz
dide nîşandan. Her kesî dixe bin bandora
xwe û ji xwe re îtaetê dide kirin ango
“tu nebî mirovatî tune ye.” Ol jî ji bo
zehmetkişandina civakê çîrokên azadiyê
dide afirandin. Ji bo her kes gavek biavêje, xizmeta wê bike wê baweriyê jiyanî
bike “di nav şaristaniyê de, jixwe di serwerbûna li ser mirovan de di her mirovî
de xereza desthilatdariyê daye çêkirin.
(Mirov gotî mêr) “ola vê xeteriyê dibîne
serî radike, xwe ser text tînin xwar û diçin
li şûna wan rûdinên.” Hêza hîn mirovên
olî têr nedikir ku bibin desthilatdar lê
bi olê wekî derfet dîtin ku berî her kesî
text zevt dikirin. Mirovên bi dil û mêjî
jî bi wan bawer in ji bo wan şer dikirin
lê kesên olê ji xwe re wekî derfend dîtin
desthilatdar bûn û komên mirovan kirin
fedayê xwe. Hz. Îbrahîm pêşengê olên
yekxwedayî ye. Wekî hişyariya li hemberî desthilatdariyê rista wî pir mezin e.
riyeke revê da nîşandan li warê azadiyê
geriya. Riha terikand, li Kenanê nestirî
çû Misrê. Ji ber Nemrûd reviya berê xwe
ber bi Fîrewîn ve kir. Ger armanc azadî
ye, cudahiya Nemrûd û Fîrewîn çi ye? Ev
ola Îbraniya yekxwedayî di navbera du
desthilatdariyan de teşe girt. Lê desthilatdariyeke ez bibêjim destpêka bingeha ola
Îbranî ji desthilatdariyê ne qut e. ji ber
ku sê tiştan dihêle xira nke, narûxîne jê
re pêwîst dike. Piştî wî kî dest avêt pirsgirêka azadiyê wî j îsê tiştên xwe li ser
civakê ferz kir. Bi olê re desthilatdarî bû
gerdûnî, xwedê bû gerdûnî.
Tifaqa yekem
Di dîrokê de heta roja me ya îro kesên dewlemend olperest in. Textên xwe
desthilatdar in. Mezintir û biçûkatiya
desthilatdariyê tune ye. Hz. Îsa çi armanc
dikir?(Keça Sîman). Qraliyeta Qudsê.
Divê desthilatdariya Romayê pirsgirêkên
civakê çareser neke. Ez ê bi desthilatdariya xwe çareser bikim. Bû qurbanê
desthilatdariyê lê xeyala wî ya qraliyeta
Romayê pêk hat. Gelê pirsgirêk çareser
bûn? Berevajiyê wê Ewropa, Amerîka,
Rojhilata Navîn tev bû, pirsgirêkên mezintir derketin. Kî mezin bû? Desthilatdarî,
xirîstiyantî perçe bû belav bû. Tifaqa
yekem di dîrokê de ya ol û desthilatdariyê, ola xiristiyantî û desthilatdariyê
Romayê ye. “Roma, Îsa li çarmixê nexist li çerxa desthilatdariya xwe zêde kir.”
Hz. Muhammed, ereban wî mezin nekirin
an jî bawermendên wî, wî mezin nekirin.
Tacîran, bazirganan wî mezin kirin. Ola
wî firotin desthilatdaran. Heta li ser navê
wî Osmanî çûn Îspanya, Ewropa, Afrîka
desthilatiya ola îslamê bilind kirin. Mêjî
û warê civakan dagirkirin. Azadî bû talan, azadî bû fetîh, xwestina wî bû mirin. Îslam aştî ye. Ka em bala xwe bidinê
desthilatdar û civak kengê û li ku aştî
ne… (Dê bidome) ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015
8
Sînorên Kobanê Gihaştin Çemê Firatê
Hêzên YPG/YPJ’ê yên li hemberî çeteyên DAIŞ’ê berxwedaneke destanî nîşan dan,
operasyonên xwe yê yên
paqijkirina derdora Kobanê ji
çeteyên DAIŞ’ê, dewam dikin.
Şervanên ku bi azadkirina gelek
gund û gundikan re berê xwe
dan bajarokê Sirrînê, derbên
giran li çeteyan dixin.
Li dû azadkirina navenda Kobanê, operasyonên paqijkirina derdora kantonê dewam
dikin. Hêzên YPG/YPJ ên ji sê baskan ve
derketin operasyonê, li eniya rojhilat herî
dawî gundê Bexdikê azad kirin û 10 km xwe
nêzî Girê Spî (Til Ebyad) kirin. Li eniya rojava jî bajarokê Şiyoxê ji çeteyan hat paqijkirin û şervanên YPG/YPJ’ê xwe gihandin
Çemê Firatê.
Şervanên ku li her du eniyan derbên giran
li çeteyan dixin, li eniya başûr jî nahêlin çete
xwe bilivînin û bi pêş ve diçin. Ev pêşketin,
sînorê berê yê dema ragihandina kantonê jî
derbas kir.
LI GELEK NUQTEYAN DAWÎ LI
HEBÛNA ÇETEYAN HAT ANÎN
Li eniya başûr, xeta ji Girê Sevê, Gundê
Aşme, gundê Kuneftar û Gundê Toraman
ên di ragihandina Kantonê de weke sînor
hatin îlankirin hatin azadkirin. Di çarçoveya
operasyonên li dijî çeteyan de, ji vî sînorê
berê wêdetir hêzên YPG/YPJ’ê hin gund
û qadên stratejîk jî ji çeteyan paqij kirin.
Di nava van herêmên ji çeteyan hatin paqijkirin de gundên Caxdê yên Jêrîn û Jorîn
ku piraniya şêniyên wê Ereb in, Gundê
Qereqozax û mezrayên wê, du pirên li ser
rêya Helebê, Gundê Birhîso, gundê Xeruz,
gundê Aşme yê Tirba Suleyman Şah berê lê
bû, Gundê Nasîro, Gundê Geydede, Gundê
Sîno û Gundê Çelebî ku hînê çete lê ne,
cih digirin. Febrîqeya Çîmento ya ku li vê
herêma stratejîk e, bi temamî ji çeteyan hat
paqijkirin. Bi vî rengî ji başûr heta rojava
seranserê Çemê Firatê ji çeteyan hat paqijkirin.
HÊZÊN YPG/YPJ’Ê HER
BI PÊŞ VE DIÇIN
Hêzên YPG/YPJ’ê yên ji bo paqijkirina
herêmê ji çeteyan her bi pêş ve diçin, ji bo
bajarokê Sirrînê yê ku çete ji xwe re weke
navendeke girîng bikar tîne paqij bikin, pêngavên xwe dewam dikin.
TAKTÎKÊN ŞER ÊN
ÇETEYAN GUHERÎN
Çeteyên ku ji ber derbên giran li eniya
başûr ketin nava şikestineke mezin, tê gotin
ku ji ber vê têkçûnê taktîkên xwe yên şer
guhertine. Çeteyên ku di dema hewldanên
dagirkirina Kobanê û piştî wê de serî li gelek rêbazên tearûzê didan, ji ber darbeyên
xwarin, neçar man rêbaza şer biguherînin
û bi gelek koman hewl dide bi êrîşa xwe
berdana nav, encamê bi dest bixin.
Çeteyên DAIŞ’ê yên ku ji aliyê leşkerî
ve neçar mane roj bi roj gavekê bi paş ve
biavêjin, hewl didin neteweperestên Ereb ên
li herêmên ew lê ne, sor bikin.
Ji fermandarên YPG’ê yên eniya başûr
Hakki Serhed destnîşan kir ku tevî berdêlên
giran jî ew pêngavên xwe yên paqijkirinê
dewam dikin û di çarçoveya van pêngavan de hêzên wan ên li Başûr û Rojava li
seranserê Çemê Firatê gihaştine hev.
ÊRÎŞA XWEKUJÎ YA
ÇETEYÊN TESLÎM BÛN
Fermandarê YPG’ê Serhed der heqê taktîka nû ya çeteyên DAIŞ’ê serî lê didin de
agahî da û anî ziman ku çeteyên DAIŞ’ê ji
ber ku dizanin ew çeteyên zevt dikin nakujin, bi zanebûn teslîm dibin û piştre li hemberî hêzên YPG/YPJ’ê yên nêzî wan dibin
êrîşa xwekujî pêk tînin. Fermandar Serhed
ragihand ku çete vê rêbaza êrîşê gelekî bikar
tîne û destnîşan kir ku ji bilî êrîşên xwekujî
ti alternatîfeke leşkerî ya çeteyan nemaye.
Serhed da zanîn ku ji ber pêngavên wan
ên paqijkirin, çete êdî ji siya xwe jî ditirsin
û destnîşan kir ku emrekî kurt ê DAIŞ’ê
maye.
ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015
7
5+1, di mijara nukleera Îranê de li hev kirin DAIŞ’ê Dêra Meryem
El-Ezraa hilweşand
Beşek ji Dêra dîrokî Meryem El-Ezraa ya
li gundê Asûriyan Til Nesrî yê Til Temirê,
ji aliyê çeteyên DAIŞ’ê ve bi teqemeniyan
ve hat hilweşandin.
Îran û welatên 5-1 lihev kirin. Bi Îranê re di welat wê bên daxistin. Di zêdebûna uranymijara bernameya nukleerê de lihevhatin
umê de wê biçin kêmbûnekê. Lê belê wê
pêk hat. Îranê kêmkirina zêdebûna nukxebata nukleera sivîl bidomîne.
Lihevkirina bi welatên 5-1 re li Tehranê bi coşeke mezin
leerê qebûl kir. Li beramberê vê jî wê amhat pêşwazîkirin. Îraniyan got: “Ev pêkanîna bê edelet ya li
bargoyên navneteweyî bên rakirin. Li gorî li welatê me, di serî de sanayiya wesayît, hewa, petrolê asteng
hevkirinê, hejmara 19 hezar santrîfujunên li dike. Lihevkirinek bi vî rengî wê pêşketine ma pêk bîne.”
Di navbera IMF û Yewnanîstanê de alozî
Di navbera Yewnanîstan û
IMF’ê de ku li ser dayîna deynan muzakere tên meşandin,
alozî didome. Hat hînbûn ku
IMF’ê banga vegerê li heyeta
muzakereyê û pisporên li
Atînayê kiriye.
Li gorî nûçeya di kovara Der
Spîegel a Elman de cih girtiye
hevdîtinên di navbera Fona Pere a
Navneteweyî (IMF) û Yewnanîstanê
de xitimîne. Kovarê diyar kir ku bi
ketina navberê ya betlana Paskalya re,
pisporên IMF’ê heta navîna mehê ji
bo carek din venegerin, ji Atînayê derketine.
Hat hînbûn ku paskalyaya Ortodoks jî ji bo vekişîna burokratên
IMF’ê bûye hincet. Muzakereyên
têkildarî deyndayînê ya di navbera
IMF û Yewnanîstanê de encam neda û
aliyan hev û din sûcdar kirin. IMF’ê
roja Çarşemê daxuyaniyek da û hat
gotin ku bi hikûmeta Yewnanîstanê re
çar rojan tenê muzakereyek rast hatiye
meşandin.
Musteşarê Wezareta Maliyeyê ya
Yewnanîstanê Nîkos Theokarakîs jî
got burokratên IMF kesên ku di vê
mijarê de qels bûne. Theokarakîs da
Li derya di navbera Lîbya
û Sîcîlya de bi sedan
penaber hatin rizgarkirin
Bi zêdebûna pevçûnên li Lîbyayê re, koça mirovên
ji vî welatî ber bi Ewropayê jî zêde bû. Bi sedan
penaberên li peravên Îtalyayê bêçare man, ji aliyê
keştiyeke leşkerî ya Îzlanda ve hatin rizgarkirin.
Li gorî nûçeyên medya Îtalyayê, 318 penaberên li derya
di navbera Lîbya û girava Sîcîlya de hatin dîtin, ji aliyê
keştiya Landhelgisgaeslan a artêşa Îzlanda ve hat rizgarkirin. Hat ragihandin ku keştî bi penaberên rizgarkirî re, duh
zanîn ku pereyê ku wê hefteya dawî
bidana, wê nedin.
Wezareta Maliyê ya Yewnanîstanê
jî gotibû wê welatî wî di dayîna deynan de zehmetiyê nekişîne. Alîkarê
Wezîrê Maliyê Dîmîtrîs Mardas got ku
li gorî daneyê destê wan ew di aliyê
dayîna deynan de pirsgirêkan najîn.
danê êvarê li bendera Pozzallo ya Sîcîlyayê sekinî ye.
Hat ragihandin ku di nava penaberên hatine rizgarkirin
de 5 jinên ducanî, herî kêm 14 zarok hene û jinên ducanî
rakirine nexweşxaneyê. Li gorî agahiyan, penaber tevî
Sûdan, Gana, Fas, Malî û Morîtanyayê ji 13 welatên cuda
hatine. Her wiha polîsê Îtalyayê nasnameya 8 kesên ku tê
texmînkirina qaçaxçiyên mirovan e, lêkolîn dikin.
Bi zêdebûna pevçûnên li Lîbyayê re, koça mirovên ji
vî welatî ber bi Ewropayê jî zêde bû. Ji bo xwegihandina
welatên Yekîtiya Ewropayê (YE) hejmara koçberên di salên
dawî de di ser Derya Spî re derbasî Îtalyayê dibin, zêde
bûye. Bi tenê par li gorî hejmarên fermî 170 hezar penaber
xwe gihandine peravên Îtalyayê. Lê belê, bi mirovên bi
qaçaxî derbasbûne re tê texmînkirin ku ev hejmar gelekî
zêdetir e. Di sala 2014’an de zêdeyî 3 hezar kes li Derya Spî
jiyana xwe ji dest dabûn.
Li gorî agahiyên hatin bidestxistin, çeteyên DAIŞ’ê
Dêra Meryem El- Ezraa ya li gundê Til Nesrî ku li
başûrrojavayê Til Temirê ye, bi teqemiyan teqand. Di
encamê teqînê de aliyê çepê yê Dêrê rûxiya.
Tê zanîn ku çeteyên DAIŞ’ê di êrîşên xwe yên ku di
23’ê meha Sibata 2015’an gundên Xabûr ên Til Temir
kiribûn hedef de Dêra El- Reban Besiyo ya li gundê Til
Hirmizê rûxandin, Dêra Şamiyê ya bi navê Mar Cercis
tê nas kirin û Dêra Til Cizîrê ya bi navê Mar Yûnan tê
nas kirin, şewitandin. Li gel van kiryaran çeteyan Dêra
El- Qedîs Mar Toma ya li gundê Om El- Kêf kirin hedef
û ziyanên madî çêkirin.
Her wiha çeteyên DAIŞ’ê Mizgefta Eyad Bin Xenem
EL- Eşerî ya li bajarê Til Temir ku mizgefta tekane ye li
bajêr nêmêj lê tê kirin, bi hawanan rûxandin.
Duyemîn civîna Sûriye
li Moskowayê destpê kir
Civîna duyem a bidestxistina çareseriya
li Sûriyê îro li paytexta Rûsya Moskowayê destpê kir.
Ji bo bidestxistina çareseriya li Sûriye civîna ku bi
serpereştiya Rûsya li Moskowa hate destpêkirin, bi heman armancê civîna duyem li avahiya Wezareta Derve
ya Rûsya destpê kir. Hevserokê PYD’ê Salih Muslim ku
tevlî civînê bûn, diyar kir ew hêvîdar in ku derfetên ji bo
rawestandina xwîna li Sûriyeyê diherike, bên nirxandin.
Tê payîn ku nûnerên Neteweyên Yekbûyî jî tevlî civînê
bibin.
Civîna duyem a çareseriya ji bo krîza li Sûriyeyê li
paytexta Rûsya Moskowa tê lidarxistin. Tevî 28 kesên
berê tevlî civînê bûn gelek kesên nû jî tevlî civîna îro
destpê kir bûn. Hate zanîn ku wê nunerek ji Neteweyên
Yekbûyi (NY) tevlî civînê bike. Encama ku ji civînê
derkeve wê bi danezanekê bi rejîmê re parve bikin û piştî
wê civîn li ser wê danezanê berdewam bike.
Li ser navê PYD’ê Hevserokê PYD’ê Salih Muslim û
nûnerê Fransa yê PYD’ê Xalid Îsa, Alîkara Wezîrê Karên
Derve yê Kantona Cizîrê Emîne Osê, Wezîrê Mafê Mirovan a Kantona Cizîrê Sanbarib Barson û Serokê Konseya Erzaq û Lojistîkê Fener El Kihêt ku ji aliyê Rûsya
ve hatibûn vexwendin, beşdarî civînê bûn
ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015
6
DI DEMA ÎSLAMIYETÊ DE WÊJE
Û ROLA MEDRESEYAN
Ji gelek rewşenbîr û zanistên
ku bi hêjayî qala wan tê kirin tevan di beşên cuda yên medreseyên
li Kurdistanê de xwe gihandine.
Medreseyên Kurdistanê ji derveyî
zarokên kurdan ên ereb, azerî,
endonezyayî, çerkez, çeçen, laz,
gurcî û fars jî gelek ciwanan perwerdeya xwe temam kirine û vegeriyane welatê xwe.
SEDAT CAN –
SERDAR DEVÎREN/A.Welat
Di civaka kurd de hebûna têgeha ronakbûnê
nêzî hezar salan e ji hêla
medreseyên li Kurdistanê ve pratîze bûye û bi
pêş ketiye. Ji sala 950’yî
vir ve medreseyên li
Kurdistanê vê pêşengiya
xwe domandine
Piştî hatina îslamê li Kurdistanê rewş bi gelemperî hat guhertin û serdemeke nû dest pê kir. Di
nav civakê de çîn û tebeqeyên nû
çêbûn. Her çiqasî komên kurdan
li hemberî seferên îslamê demek
dirêj li ber xwe dan jî vê yekê zêde
nedomiya. Tebeqeyên jor bi îslamiyetê û bi rêya şîroveya wê ya sunî
firsenda desthilatdariyê bi dest xist
û bi xwe re veguherînên bi kok û
bingehîn pêk anîn. Bi pêşengiya
tebeqeyên jor hişmendiya îslamiyetê li Kurdistanê belav bû.
Bi bicihbûna îslamê re civakbûneke dualî pêk hat. Tebeqeya
jor bi şoreşa feodal re civakên xwe
yên begîtiyê pir zêde mezin kirin
lê tebeqeya jêr û beşên civakê yên
li çiya û baniyan li dijî zordestiya
desthilatdariya îslamî derketin. Bi
awayekî xweparastinê xwe bi rêxistin kirin û bi rêya terîqet û mezheban civakbûna xwe zindî hiştin.
Bivê nevê li hemberî îstîlaya
îslamî wan jî parastina xwe di wê
çarçoveyê de dikir.
Formên cuda yên bîreweriya
îslamî ku dabeşbûna çînî xurt
dikirin jî xwe bi şêweyên terîqet û
mezheban nîşan didan. Tebeqeya
Di dema îslamê de medreseya yekemîn di 622’yan de li
Medîneyê vebûye. Li Kurdistanê jî di sala 950’yî de li herêma
Hemedanê hatiye vekirin.
hiyerarşîk a jor, kengê ji bîreweriyên qebûl e û eşîrê bihurî ket bin
nîrê formên bîreweriya îslama sunî
û mezhebên wê yên cuda; ew roj
bingeha lawazbûna ziman, çand
û wêjeya kurdî hat avêtin. Yanî bi
destên kurdan çanda wan, zimanê
wan û wêjeya wan hat tepisandin.
Lê tevî vê teslîmiyeta tebeqeya jor,
tebeqeya jêr jî di serî de elewîtî û
komên civakê yên çiyayî xwe bi
şêweyên terîqetên tesewufî berbiçav dikirin.
Îslamiyetê tesîreke nebaş li
pêşketina zimanê kurdî kiriye. Piştî
îslamê li Kurdistanê, çand, ziman,
wêje û jiyana civakî ya kurdan bi
giştî ket bin tesîra zimanê erebî.
Ji ber ku pirtûka muqedes Quran
bi zimanê erebî bû, xwendin û xetimkirina wê jî ferz bû bi erebî be.
Lewma jî êdî zimanê perwerde û
xwendinê li Kurdistanê bû erebî.
Li Ewropayê bi pêşketin û bicihbûna dînê xirîstiyaniyê zimanên
wan welatan bi pêş ket. Heta ji bo
pêşketina wan zimanan pêşengî jî
kir. Sedema vê yekê jî ew e ku wan
kitêba muqedes Încîlê wergerandin zimanên xwe. Bi vî awayî
bi xêra wergerandina pirtûka
muqedes hemû welatên Ewropayê
bûn xwediyên zimanekî dewlemend, wêjeyeke yekgirtî, neteweyî, xweser, pêşketî û nivîskî.
Bi hatina dînê îslamê re pergala perwerdeyê ya li Kurdistanê
jî veguherî zimanê erebî. Bêguman vê yekê li ser ziman û wêjeya
kurdî tesîreke neyînî çêkiriye. Bi
pêşketin û belavbûna îslamiyetê
re êdî xwendegehên olî ku bi navê
medreseyan tên zanîn bûn navenda perwerdeyê.
Li ser vê pergala nû ya perwerdeyê, dan û standina di navbera
seyda, mela, feqî û şagirtan de
cihên xwendin û perwerdeyê
mizgeft û medrese bûn. Zimanê
xwendin û perwerdeyê jî erebî
bû. Dersên ku dihatin dayîn bi
awayekî giştî gramera erebî, şertên
îslamê, felsefeya îslamê, ebced
û dersên şerîetê bûn. Ev ders bi
tevahî bi erebî dihatin dayîn. Zimanê kurdî bi tenê ji bo îzah û
şerhkirina wan ders û usûlên tevlihev dihat bikaranîn. Yanî kurdî
zimanê duyemîn bû ew jî ji bo
alîkariyê dihat bikaranîn. Salê
destpêkê rewşa medreseyan wisa
be jî di nava demê de medreseyan
jî di pergala perwerde û xwendinê
de guhertin pêk anîn. Yanî giranî
dan zimanê kurdî. Heta wisa bû
ku piraniya dersan bi zimanê kurdî
hatin dayîn. Jixwe rista medreseyan jî piştî wan guhertinan diyar bû.
Di civaka kurd de hebûna têgeha ronakbûnê nêzî hezar salan e ji
hêla medreseyên li Kurdistanê ve
pratîze bûye û bi pêş ketiye. Ji sala
950’yî vir ve medreseyên li Kurdistanê vê pêşengiya xwe domandine. Di medreseyên Kurdistanê
de ligel alimên kurd endamên kêmarên li Kurdistanê dijîn jî perwerde dîtine. Di hêla ronakbûyîn û
perwerdeyê de di asta herî jor de
medreseyan pêşengî kirine.
Di vir de armanc ew e ku civaka kurd bi rêya perwerdeya medreseyan bi dînê îslamê ve were
girêdan. Mixabin ev daxwaza wan
heta astek jî pêk hatiye. Ji medreseya li Kurdistanê ya yekemîn de
Baba Tahirê Uryan rewşenbîrê
kurd ê hêja jî derketiye.
Rewşa medreseyan heta demekê li ser esasê dînî çûye lê piştî
ku Selahedînê Eyubî yê kurd di
nav dewletê de peywir digire naveroka perwerdeyê û dersên ku li
medreseyan tên dayîn jî diguherin.
Dema serdema Selahedînê Eyubî
(1175-1250) de li rex her mizgeftê
medreseyek jî hatiye avakirin. Di
van medreseyan de ne tenê perwerdeya olî, li rex perwerdeya olî
hiqûq, tendirustî, rêveberî, înşaet
û hwd. cur bi cur ders tên dayîn.
Dîsa li medreseyên Kurdistanê
tenê ne îlmê îslamê, her wiha di
gelek şaxên îlm û zanistê de jî
dersên nû li medreseyên Kurdistanê tên dayîn. Piştî guhertinê
êdî giranî didin zimanê kurdî û ev
yek di tevahî medreseyên Kurdistanê de bi cih dibe. Bi vê yekê re
ev çanda medreseyan li seranserê
Kurdistanê belav dibe û bi demê re
bêhtir xurt û bi kok dibe…
ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015
5
ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015
4
‘Li Îrlandayê jinên ji nêrînên cuda li hev hatin civandin’
Nivîskar Yildiz Ramazanoglû ya ku di
civîna Hewldana Jinê ya ji bo Aştiyê
de tecrûbeya pêvajoya çareseriyê ya
li Îrlandayê vegot diyar kir, ku jinên
hewl hat dayîn li derveyî pêvajoyê
werin hiştin, ji aliyê ‹Koalîsyona
Jinên Bakurê Îrlandayê› ve tevlî pêvajoyê hatin kirin. Ramazanoglû got,
«Vê koalîsyonê, jinên ji nêrînên dijber
jî li hev civand.»
Di civîna Hewldana Jinê ya ji bo Aştiyê de, mijara «Di pêvajoyê de rojeva jinê» hat nîqaşkirin.
Di civîna li avahiya Karşi Sanat de destpêkê
Doç. Dr. Ayşe Betul Çelîk mafê axaftinê wergirt.
Çelîk da xuyakirin ku yek ji faktorên sereke yên
bi ser xistina pêvajoya aştiyê, tevlîkirina gelek
aktoran li pêvajoyê ye. Çelîk got, “Rêveçûna
diyalog ji gelek qenalan ve, gelekî girîng e. Di
vir de civaka sivîl dikeve dewrê.” Doç. Dr. Çelîk
mînaka Bûrûndî da û got, “Jinên Bûrûndiyî tevlî
pêvajoyê nayên kirin. Lê belê hema bêjin li ber
derî sekinînin û tevlî pêvajoyê bûn. Piştre ji sedî
30 tevlî bûn û di hin xalan de hiştin ku guhertin li
gorî zayendiya civakî bê kirin.”
Doç. Dr. Çelîk ragihand ku tevlîbûna aliyê
sêyemîn garantiya pêvajoyê ye û got, “Dema
aliyekî sêyemîn hebe, di pirsgirêkên baweriyê de
dikare rewşa xetimandî ji holê rake. Lê belê divê
her du alî jî baweriya xwe bi aliyê sêyemîn bîne.
Aliyê sêyemîn wê gotinên ku her du alî nikarin
ji raya xwe ya giştî re bêjin, bîne ziman û bi vî
rengî zexta li ser aliyan ji holê rake.”
‘MEKANÎZMAYÊN BAWERIYA
PÊ ZÊDE DIKIN, GIRÎNG E’
Doç. Dr. Çelîk da xuyakirin ku ji bo bikarhatina mekanîzmayên baweriya pê zêde dike, divê
rêveberiya siyasî li derve neyê hiştin û got, “Ji bo
Tirkiyeyê; rawestandina çêkirina qereqolan, serbestberdana girtiyên nexweş, guhertina zimanê
lîderan, mekanîzmayên girîng ên baweriya pê
zêde dikin e.”
Di rûniştina duyemîn de jî nivîskar Yildiz
Ramazanoglû, tecrûbeya ÎRA vegot. Ramazanoglû
bi balkişandina ser girîngiya ‘guhdarîkirina li hev’
a di pêvajoyên çareseriyê de dest bi axaftina xwe
kir û pişt plana dîrokî ya pirsgirêka Îrlandayê vegot.
Ramazanoglû got, “Li herêmeke ji 2,5 mîlyon
mirovî, 40 hezar mirov ketin girtîgehê, 4 hezar kesan jiyana xwe ji dest dan. Malbatek bi tenê nema
ku vê êşê bandor lê nekir. Ti tevgereke çekdarî ji
ber xwe ve destpê nake. Ji ber ku di xwezaya mirov de ev nîne. Piştî van zextan ÎRA aktîf dibe.”
Ramazanoglû Peymana În a bi Xêr a di sala
1998’an de hat morkirin vegot û axaftina xwe
wiha dewam kir: “Di sala 1998’an de Peymana în
a bi Xêr hat morkirin. Di rewşeke ku kêfxweşiya
vê peymanê dihat jiyî de, li derve bombe diteqiyan. Mijara çekê, heta asta dawî dewam dike. Di
sala 2014’an de peymaneke nû hat morkirin. Bi vê
peymanê re hat xwestin nuqteyên di Peymana În
a bi Xêr de xumamî mane bên temamkirin û rê û
rêbazên şopandina vê bên diyarkirin.”
‘DIVÊ DI DESTPÊKÊ DE DAWÎ
LI DIJMINKIRINÊ BÊ ANÎN’
Ramazanoglû da zanîn ku li Îrlandayê komîsyonên lêpirsînê hatine avakirin, mafê gel heye
ku der heqê mirinan de bibe xwedî agahî û got,
“Dema em li Îrlandayê dinêrin, diyar dibe ku em
hînê gelekî li paş in. Li Tirkiyeyê, der heqê mirinan de hînê komîsyonek jî tineye.”
Ramazanoglû ragihand ku li Îrlandayê ji
şervanên berê heta mexdûran her kes tevlî pêvajoyê bûne û got, “Pêvajoya muzakereyê ya li cem
me, mîna ku di navbera du hêzên siyasî de derbas dibe, xuya dike. Mirov hînê nehatine nuqteya
rû bi rû bûn û fêmkirina hev. Li Îrlandayê beriya
her tiştî dest ji cinawirkirin û dijminkirinê hat
berdan.”
Ramazanoglû diyar kir ku di rewşeke mirov ji
hev bawer nakin de pêwîstî çavekî sêyemîn heye.
Ramazanoglû hevdîtinên li Belfastê yên bi
jinan re bibîr xist û got, “Jin, tevî ewçend êşên
giran jî, dema diaxivîn di dilê wan de nefreteke
biçûk jî nebû. Li wir jî dijminatiya lijinê hebû.
Gurûha dixwaze jinan li derveyî pêvajoyê bihêle,
mîna li her deverê li wir jî heye. Lê belê mêr fêm
dikin ku bêyî wan nabe. Jin, li şûna mehkûmkirinê bi zimanê jiyana bi hev re diaxivin. Koalîsyona Jinan a Bakurê Îrlandayê jinên ji nêrînên dijberê hev jî li hev civand. Ji bo avakirina civakî
senaryoyek amade kirin. Ya ku li hemberî her
gotinê were gotin, diyar kirin. Ji bo sererastkirina
xerabiyên şer, navend ava kirin.”
Di rûniştina dawî ya civînê de ku jinên beşdar
pirs û nêrînên xwe parve kirin, mijara kar û barên
jin di pêvajoya çareseriyê de bikin, hat nîqaşkirin.
HDK’ê danezana encamê ya
Konferansa Elewiyan aşkera kir
Di danezana encamê ya Konferansa Elewiyan a HDK’ê de hat
destnîşankirin ku polîtîkayên qetlîamkar ên li dijî Elewiyan û
gefên li Rojhilata Navîn dewam dikin û hat gotin ku pêwîstî bi
rêxistinbûyîneke xurt û têkoşîna hevpar a gelan heye.
Konferansa Kongreya Demokratîk
a Gelan (HDK) ya li ser cihê Elewiyan
di siyaset, jiyana demokratîk û dîrokê,
pirsgirêkên wan û pêşniyarên çareseriyê, bendewariyên Elewiyan ên der heqê
Tirkiye û pêşerojê de û avakirina perspektîfeke hevpar a siyasetê, bi dawî bû.
Di konferansa 4-5’ê Nîsanê ya li
Stenbolê de nûnerên gelek saziyan, kesayet û pîrên Elewiyan, akademîsyen,
nivîskar, hunermend, nûnerên rêxistinên civakî yên demokratîk û sendîka
amade bûn.
‘KOMKUJIYÊN DI DEMA
OSMANIYAN DE BI KOMARÊ
RE DEWAM KIRIN’
Di danezana encamê ya konferansê
de hat ragihandin ku Komarê, polîtîkayên komkujî û asîmîlasyonê yên
dema Osmanî dewir girtiye û di dema
Komarê de derfet ji Elewiyan re nehatiye dayîn ku weke nasnameyeke
serbixwe bijîn. Di danezana encamê
de hat destnîşankirin ku komkujiyên
Elewiyan ên bi damezrandina Komarê
re destpê kirin, bi Koçgirî, Dêrsim,
Mereş, Çorûm, Sêwas û Gaziyê dewam
kiriye.
Hat ragihandin ku di çarçoveya
qewimînên siyasî yên li Tirkiye û Rojhilata Navîn de hewl tê dayîn ku Elewî
li nava pevçûnên mezhebî werin bicihkirin û bibin qurbanê polîtîkayên
şer. Di danezana encamê de daxwaz û
pêşniyarên çareseriyê yên Elewiyan jî
hatin destnîşankirin.
DAXWAZ Û PÊŞNIYARÊN
ÇARESERIYÊ
Di danezana encamê de ev daxwaz
û pêşniyarên çareseriyê yên Elewiyan
hatin destnîşankirin:
“Serokatiya Karê Diyanetê ya ku
weke saziyeke bi destê dewletê yekkirina olî pê tê birêvebirin, ji holê bê
rakirin; ol û bawerî ji qada sivîl re bên
hiştin.
Dersên olî yên ji neçarî û bijartî bên
rakirin, dest ji feraseta olîkirina perwerdeyê were berdan, bersiv ji perw-
sirgûn û koçberiyê hatine kirin bê çareserkirin, zerarên wan bên tezmînkirin.
Jinên Elewî ji ber nasnameya xwe
ya baweriyê li zexteke piralî û binpêkirinê tên. Li gel vê eykê jinên Elewî li
qadên civakî, çandî û siyasî ji nedîtî ve
tên. Bi destpêkirina ji saziyên Elewiyan
re li hemû sazî û rêxistinbûyînên siyasî,
pêşî li temsîliyeta wekhev were vekirin
û mekanîzmayên vê werin avakirin.
Sîstema dergaha ocaxan bi zimanê
dayikê yê bawermendan ji nû ve bikeve
meriyetê.”
‘PÊWÎSTÎ BI RÊXISTINBÛYÎN Û
PIŞTEVANIYEKE XURT HEYE’
erdeya bi zimanê dayikê re were dayîn.
Jiyaneke laîk û azadîparêz a dewletê destê xwe ji ol vekişandiye û ol
jî ji nava dewletê vekişiyaye, were
mayîndekirin.
Statuya qanûnî ji îbaretxaneyên
Elewiyan re were naskirin, dergah û
navendên baweriyê yên hatine girtin
û desteserkirin ji xwediyê wan re bên
dayîn. Dawî li polîtîkayên asîmîlasyon
û dagirkeriyê yên li hemberî dergahên
Elewî Bektaşî yên li derveyî Tirkiyeyê
were anîn.
Gotin û heqaretên nivîskî û devkî
yên cihêkariyê li Elewî û komên din
ên ol û mezheban dike, were sûcê nefretê werin qebûlkirin, tedbîr li hemberî van were girtin û pêkanînên qanûnî
di vî warî de bên bikaranîn.
Dewlet dest ji polîtîkayên xwe yên
asîmîlasyonê yên dest li hişmendî, girse
û nirxên pîroz ên Elewiyan berde.
Di karên cemawerî û taybet de ji
Elewiyan re kota bê naskirin, di bicihkirina kar de wekheviya firsendî were
dayîn.
Ji bo lêkolînkirina komkujiyên di
rêveçûna dîrokê de bi serê Elewiyan
de hatine, komîsyonên heqîqetê werin
avakirin. Mexdûriyeta Elewiyên neçarî
Di danezana encamê de hat ragihandin ku dema şerên emperyalîst ên li Rojhilata Navîn, hovîtiya DAIŞ, El Qaîde,
El Nûsra, Boko Haram û komkujiyên li
hemberî gelên bêparastin li ber çavan
were girtin, diyar dibe ku civata Elewî
pêwîstiyê bi rêxistinbûyîneke xurt û
têkoşîneke bi bandor a bi hemû saziyên
demokratîk û gelên bindest a li dijî zaliman heye. ‘ELEWÎ DESTEKÊ DIDIN
PÊVAJOYÊ Û 10 XALAN’
Di dewama danezana encamê de hat
diyarkirin ku Elewî destekê didin pêvajoya çareseriyê, ji bo avakirina welatekî
laîk, azadîparêz û demokratîk dixwazin
bi hemû tecrûbeyên xwe yên dîrokî tevlî pêvajoya muzakereyê bibin û hat gotin, “Elewî, 10 xalên tevgera siyasî ya
Kurd ji bo çareseriyê pêşniyar kiriye, ji
bo demokrasî û aştiyê erênî dibînin. Li
hemberî vê yekê nêzîkatiya AKP’ê ya
li pêvajoya muzakereyê neyînî dibînin
û ji ber vê helwesta AKP’ê bi fikarin.”
ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015
3
Berdewama nuçeya rûpela
pêşîn
JIYANEK ALTERNATÎF
PÊKANE
Li ser esasê nêrînên Rêberê
Gelê Kurd Abdullah Ocalan konferansa ‘Meydan Xwestina ji
Modernîteya Kapîtalîst re 2’ de
ya li Hamburgê hatî li dar xistin
de Hevseroka PYD’ê Asya Abdullah bi dirûşmên ‘Bijî YPJ’ hat
pêşwazîkirin.
Hevseroka PYD’ê Asya Abdullah di rûniştina ‘Modernîteya
Demokratîk’ a Konferansê de mafê
axaftinê girt û di axaftina xwe
de pergala netewe-dewletê rexne
kir. Abdullah wiha got: “NeteweDewlet, ji bo berjewendiyên xwe
yên biçûk hemû gelan di bin zextan de dihêle. Ji ber vê bi mîlyonan
mirov li cîhanê hatin qetilkirin, bi
zextan re rû bi rû man. Armanc ev
bû ku mirovan bê îrade bihêlin û
tine bikin. Em li Rojava li dijî vê bi
felsefe û alternatîfek nû paradîgmayekê datînin holê. Em şoreşek
fikrî pêk tînin. Li Rojava gel biryara xwe bi xwe dide. Hewcedariyên xwe bi xwe pêk tîne. Ji bo vê
komun hatine avakirin. Ji bo çareseriya pirsgirêkan komîsyon hatine
avakirin. Ev di heman demê de ji
bo çareserkirina aborî derbasdar e.
Ev rewş di qada dîplomasî û parastinê de jî derbasdar e.” Abdullah
di berdewamiya axaftina xwe de
diyar kir ku li dijî pergala ku dixwazin ava bikin gelek êrîş hene û
got: “Ji gelek navendan êrîş hene.
Li dijî van êrîşan berxwedanek
mezin heye, hate astengkirin. Bi
taybet jinan rolek mezin lîst.”
Yek ji organîzatora Konferansê Havîn Guneşer jî di axaftina
xwe de kapîtalîzm bi awayekî
tund rexne kir û got: “Li hemû
cîhanê jiyanek alternatîf pêkane.
Rojava mînak e. Fikrên Rêberê
Gelê Kurd Abdullah Ocalan yên
têkildarî kapîtalîzmê de baş nayên
fêmkirin. Divê li dijî modernîteya
kapîtalîst têkoşîn bê pêşxistin.
Jiyanek alternatîf ancax wisa pêkane. Hêviya me ev e ku rojekê
Ocalan azad bibe û em van nêrînan
bi wî re nîqaş bikin.
Emîne Ayna jî di axaftina xwe
de Rojbûna Rêberê Gelê Kurd
Abdullah Ocalan pîroz kir. Ayna
kapîtalîzm wek çavsoriyê nirxand
û got: “Dewlet biryara ku wê civak çawa bijî dide. Ji ber vê divê
em hiqûqa dewletê red bikin. Ger dewlet têkiliya civak û kes a
bi dewletê re saz bike wê demê
divê em vê red bikin. Divê em vê têkoşîna sîvîl a demokratîk dikare
edaletê pêk bînin.”
pêk bê û got: “Civaka Sîvîl li dijî
netewe-dewletê dikare rolek cidî
PROJEYA OCALAN
bilîze. Di vir de em dikarin şoreşa
JI BO GELAN E
Rojava bibînin. Divê ne pergalek
Mîchael Panser di axaftina xwe netewe-dewlet, pergalek xwe disde dem bi dem ji Rêberê Gelê pêre gelan bê avakirin. Çareseriya
Kurd Abdullah Ocalan mînak krîzê jî di vir de ye. Li Îmraliyê
nîşan dan û got: “Ocalan dibêje nêrînên Ocalan mezin bûne, wî her
ku; li cihê ku hêz hebe berxwedan tişt derbas kir.”
jî heye. Ev gotin nêzîkatiya wî ya
Federico Venturini jî di axaftina
li dijî netewe-dewlet û dethilatxwe
de got ku divê li dijî pergala
dariyê nîşan dide. Dîsa pergala,
kapîtalîst
modernîteya demokratîk
nêzîkatiya Ocalan a li hember jinê
bê
parastin
û divê ev li aliyê civakê
û pergala dixwaze pêş bixe, pergabên
belavkirin.
la azadîxwaz û demokratîk e. Divê
‘Ne milkiyet lê muşterek’
ev bên dîtin.”
Piştî axaftina hat kirin Hevseroka PYD’ê Asya Abdullah li salonê
ji aliyê sedan kesî ve bi dirûşma,
‘Bijî YPJ’ li ser piyan li çepikan
dan.
Dr. Tamîr Bar-On jî diyar kir
ku çareseriya Ocalan ne tenê ji bo
Kurdan e, ji bo hemû gelên Tirkiyeyê ye. Bar-On îdîa kir ku pergala
ku Ocalan dixwaze pêş bixe bi
Dr. Muriel Gonzales Athenas
jî di biwara dîroknivîsandin, zanist û li derve hiştina jinan yan jî
cudakeriya li dijî jinan de gotarek
pêşkêş kir. Athenas bi gotara xwe
îşaret pê kir ku bi awayekî qesdî
jin li derveyî dîrokê, zanistê hatine
hiştin û di çarçoveya fikrî ya vê
helwestê de hîna guhertin nîne.
Wê xwest ku alternatîf werin
damezrandin. Silke Helfrich jî
di biwara muşterekan (hemî) de
weke alternatîfa têgihiştina milkiyetê pêşniyar kir. Helfrich got, ev
pêvajoyek e û ne diyardeyek e, bi
minaqeşaya mirov û civakan pêk
tê û derfetê dide gihiştina mekan û
navgînên hilberînê. ‘Serketina Kobanê ya Atîna ye’
Yek ji gotarên din ên balkêş
ya Dimitris Roussopoulos civîna
“bêexlaqan” a li Davosê bi bîr xist,
behsa forûma cîhanê ya dawî a li
Tûnisê kir û got, “bawer bikin em
ne tenê ne”. Roussopoulos paşê
behsa raperîn û tevgera xwendekar
û ciwanan a li bajarê Kanada Montrealê kir. Wî îşaret pê kir ku ji
2012´an û vir ve ji vê tevgerê hat
ku du hukûmetan ji desthilatdariyê bixîne û got, «Hêza meydan û
kolanan heye». Wî her weha îşaret
pê kir ku li bi vê tevgerê re li Montrealê xwerêxistinkirina civakê bi
pêşketiye bi rêya meclîsan û êdî li
van meclîsan ne bi tenê nîqaş tên
kirin, biryar jî tên stendin û têkiliyên civakî û cîrantiyê jî ji nû ve tên
sêwirandin. Li gorî Roussopoulos
bi vî awayê meydanên siyasetê
yên bajêr ji nû ve siyasî dibin.
Herî dawî Roussopoulos banga
hevgirtina û piştgiriya bi Rojavayê
Kurdistanê re û berxwedana Yewnanistanê li dijî ferzên siyaseta neolîberal kir: “Serketina Kobanê ya
Atînayê ye, ya Atînayê jî ya Kobanê ye.” Li Londrayê konsera ‘Stranên çiyê’
Li paytext Londonê
li Şanoya Acrola bi
navê ‘Stranên Çiyê’’
konsereke muzîka
Kurdî hat lidarxistin.
Di konsera ku ji 4 parçeyên Kurdistanê
klam hatin gotin, wek parçeyek projeya Pirtûka Stranên Kurdî ya bi rêya komkirinarşîvkirina stranên Kurdî pêk hat, hat ragihandin ku ji bo Akademiyeke Muzîkê ya wê
li Kobanê bê avakirin xebat hatine destpêkirin.
LI KOBANÊ AKADEMIYA MUZÎKÊ
Etnomuzîkolog Ed Emery ê bi stranbêj
û Rojnamevan Sûna Alan re axaftina vekirina konserê kir, got ku konser ji bo bi çanda
Kurdî re paşêroja polîtîk û tecrûbeyên wê
ji guhdaran re bê ragihandin girîng e. Emery anî ziman ku ji bo li Kobanê Akademiyeke Muzîkê ya wê muzîka Kurdî, dans û
bi awayekî giştî stran bên lêkolînkirin û
arşîvkirin bi Zanîngeha SOAS a Londra
re wê bikevin nav hewldanan û bi ekîbeke
muzîsyenên dilxwaz re armanc dikin gavên
pratîk sala pêşiya me biavêjin.
KLAMÊN ELEWIYAN Û STRANÊN
GELÊRÎ YÊN KURDÎ HATIN GOTIN Di bernameyê de ku hunermendên cur bi
cur derketin dikê, dîrok û çîroka her berhema hat gotin ji aliyê Ed Emery ve hat vegotin. Di yekemîn beşa bernameyê de bi wesîleya temsîla 4 parçeyên Kurdistan klamên
Şeroyê Biro, Hesen Zîrek, Mihemed Şêxo
ji aliyê Suna Alan ve hatin gotin. Roskar
Nasan (ud) û Hamît Sad (bendîr) tevlî klaman bûn. Paşê Berguzar Erdogan klamên
Elewiyan, Ulkem Yilmaz û Zelîha Çîçeklî
stranên gelêrî yên Kurdî gotin. Endamên
Grûp Raye, Riza Koyupinar (perkusyon),
Salman Sobe (gîtar) û Soner Golbaş (saz,
klarnet) tevlî stranan bûn.
Duyemîn beşa bernameyê bi Suna Alan û
Grûp Raye bi strana Ez Xelef im dewam kir
û Ekîba Folklor a Yekîtiya Ciwanên Elewî
ya Îngîltere bi lîstîka gelêrî ya Xelef tevlî
klamê bû.
KOMKUJIYÊN ERMENIYAN Û
DÊRSIMÊ NEHATIN JIBÎR KIRIN
Paşê bi wesîleya 100. salvegera Komkujiya Ermeniyan berhemeke bi zimanê
Ermenî hat gotin. Di vê beşê de klamên
têkildarî Komkujşya Dêrsimê jî hatin gotin.
Bername bi klama Keça Kurdan bi dawî bû.
ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015
2
Xaçepirs
Bersiva Hefteya Borî
PÊKENOK
WELLEH BI
TE RE JÎ NABE
Jina mirovekî goyi ligel wî
pir cirnexweş e, ew û jina xwe
her demê şer dikin û jinik diçe
mala bavê xwe. Piştre mêrê
wê li pey diçe û wê tîne. Bi
vê rewşê çend salên wan derbas dibin. Dawiyê rojekê jinik
Ji min nayê
Ez dê rabim hemî xewnên xwe bişewitînim…
Ez dê rabim hemî helbestên xwe bikujim..
Ji min nayê ku rabim!
Ji min nayê ku bimirim!!
Ji min nayê jî ku ji bînahiya çavên te birijim..
Ehmed Hûseynî
diçe mala bavê qwe, mêrik
sond diqwe ku hew here bîne
û dibêje:
-Bi xwedê ez hez nakim tu
bêyi, lê ne bi te re diqede, ne
jî bê te.
HDK’ê
danezana
encamê ya
Konferansa
Elewiyan
aşkera kir
‘Li Îrlandayê
jinên ji
nêrînên
cuda li
hev hatin
civandin’
Di dema
îslamiyetê
de wêje û
rola medreseyan
Rupel 4
Rupel 4
Rupel 9
telgraf.co.uk
Çarşem,
08/04/2015
Şoreşa
Rojava
Hêvî ye
Di Konferansa li Hamburgê de
ya Modernîteya Kapîtalîst de,
alternatîfên kapîtalîzmê û fikrên
Ocalan hatin nîqaşkirin. Di
konferansa ku 3 rojan berdewam
kirî de şoreşa Rojava û berxedana
Kobanê wek mijara sereke
derket pêş. Ji Brîtanya jî gelek
akademîsyen û aktivîst tevlî
konferansê bûn û nêrînên xwe
pêşkêş kirin. Li bajarê Hamburgê ji 3 ta 5´ê Nîsanê de
konferansa duyem a minaqeşekirina fikr û têgehên
Ocalan bi navê “Meydanxwestina Modernîteya
Kapîtalîst II” pêk hat. Ji Ewrûpa, Kurdistan,
Rojhilata Navîn, Asya û Efrîkayê, kesên wek David
Graeber, David Harvey, John Holloway û Dimitris
Roussopoulos tevlî konferansê bûn û bi gotarên
xwe konferans dewlemendkirin.
Hêjmar
ROJNAMEYA HEFTEYÎ
463
Prof. Graeber: Mirov weke ‘koleyên
hemdem’ dijîn
Di beşa bi serenava “Sanayiya Ekolojî û Aboriya
Komunal“ de Prof. David Graeber axaftinek kir û
got ku di cîhana me ya îro de koletiyeke hemdem
tê jiyîn. Prof. Graeber anî ziman ku çareserî jî wê bi
şoreşeke di sedsala 21. de mimkun be.
Prof. Graeber got, “Di dîrokî de koletî bi zora şûr
dihat ferzkirin. Lê îro bi şêwazên cuda ye. Jiyana
di roja me de koletiya hemdem e. Berê kole di
ferqa koletiya xwe de bûn. Têkiliyên wan ên civakî
hebûn. Îro mirov wer dihizirin ku azad in, lê kole
ne. Di rastiyê de ne di ferqê de ne ku kole ne.”
Prof. David Graeber, diyar kir ku pêwîst e raperîna
gel a li Rojhilata Navîn wek şoreşekê bê dîtin û
Rojava wek mînak da.
Sê rojan di celseyên bi navê “Li hemberî Modernîteya
Kapîtalîst, Modernîteya Demokratîk”, “Teşhîrkirina
Modernîteya Kapîtalîst”, “Li dijî Kapîtalîzmê,
Pîşesaziya Ekolojîk û Aboriya Civakî”, “Bihurîna ji
Astengên Teoriya Şoreşger”, “Dersên ji Pratîkên
Alternatîf” de minaqeşeyên bi beşdariya guhdaran
jî bernameya konferansê dewlemendtir kir.
Zanyara Hindistanî Dr. Radha D´Souza di axaftina
xwe de îşaret pê kir ka çawa Rojava û têkoşîna
gelê Kurd bi giştî li dor fikra azadiya civakê tesîrê
dike li gelan û her weha li Hindistaniyan û hêviyê
diafirîne. D´Souza nexasim tesîra Împeryalîzmê û
destwerdana wê li dinyayê derxist pêş û girîngiya
alternatîfên şoreşger jî bin xêz kir. D´Souza got, ji
ber ku di civaka gundewarî ya li Hindistanê de hîna
jî fikra “Komarên Gundan” yên beriya mîhtingeriya
brîtanî li Hindistanê tesîrdar e, fikra xwerseriya
demokratîk û konfederalîzma demokratîk pir bi
dilê wê ne û gelek Hindistanî jî bi heman rengî
difikirin. Wê xwest ku bîra berxwedana gelan li dijî
kolonyalîzm û împeryalîzmê ji holê ranebe û weke
mînak jî tevgera Gader û projeya wê ya “Azad
Hindustan” a beriya bi sedsalî nîşan da.
Berdewama nuçeyê di rûpelê 3´yan de ye
Sînorên Kobanê
Gihaştin Çemê Firatê
Hêzên YPG/YPJ’ê yên li hemberî çeteyên DAIŞ’ê
berxwedaneke destanî nîşan dan, operasyonên xwe yê yên
paqijkirina derdora Kobanê ji çeteyên DAIŞ’ê, dewam dikin.
Şervanên ku bi azadkirina gelek gund û gundikan re berê xwe
dan bajarokê Sirrînê, derbên giran li çeteyan dixin.
Rupel 8

Benzer belgeler