24 temmuz`a doğru basın müzes nde ermen gazetec lere yer ver

Transkript

24 temmuz`a doğru basın müzes nde ermen gazetec lere yer ver
24 TEMMUZ’A DOĞRU BASIN MÜZESİNDE
ERMENİ GAZETECİLERE YER VERİLMESİNİN ZAMANI
GELMEDİ Mİ?
SABAH, Azadamard, CERİDE-İ HAVADİS,
Jamanak, CERİDE-İ ŞARKİYE, Puzontiyon,
CİHAN, Gavroş, MANZUME-İ EFKAR, Ünig,
SAADET, Nor Or, YENİ FİKİR, Yeprad ve
Diğer Gazetelerin Yazar, Editör, Muhabir,
Dizgici ve Basımcı Emekçilerini Özgürlük
Bayramında Saygıyla Anıyoruz.
Ragıp Zarakolu (*)
24 Temmuz, Türkiye’de artık sadece TGC tarafından, Sansürün kalktığı gün olarak hala
kutlanıyor. Oysa 24 Temmuz bir zamanlar, aynı Fransızların 14 Temmuz’u gibi Özgürlük /
Hürriyet Bayramı olarak kutlanırdı. Özgürlük Bayramı, Cumhuriyet döneminde de 30’lu
yıllarda kaldırılana kadar kutlanmaya devam etti.
1908 yarım kalmış demokratik devrimi, coşkusuna her dil, ulus ve inanıştan insanı
katmayı başardığı gibi, sosyalist eylem ve düşünceye de kapı açtı. Sonrasında oluşan
Parlamento’da ilk kez emekten yana konuşmalar yapıldığı gibi, reform önerileri de
getirildi. Bu arada sansürün kalkması ile, liberal, ulusalcı, dinci düşünceler yanında
sosyalist ve anarşist düşünceleri yansıtan çok renkli bir basın da oluştu.
1908 öncesinde de, Osmanlı basınında Ermenilerin önemli bir yeri vardı. Yazarlık ve
muhabirlikten, matbaa emekçiliğine kadar… Aynı zamanda, kitap yayıncılığında,
matbaacılık, klişecilik, ciltçilik alanında da önemli bir yere sahiptiler. Babıali’deki önemli
konumlarının 1960’lı yılların başına kadar devam ettiğini söyleyebiliriz.
Türkiye Gazeteciler Cemiyetini, gecikmiş bir vazife beklemekte. Bilindiği gibi Basın
Müzesinde, suikasta maruz kalan, saldırı sonucu yaşamını yitiren gazetecilerin
resimlerinin yer aldığı bir bölüm var. Bu bölüme en son, keşke yaşasaydı da, oraya
konulmasaydı, sevgili Hrant Dink’in resmi konuldu.
Türkiye basınının önemli, hala yerine getirilmemiş mesleki ve vicdani bir yükümlülüğü
olduğunu düşünüyorum. Osmanlı basınında önemli bir yeri olan ve 1915 toplu
tutuklamaları sonrasında yaşamını yitiren Ermeni gazetecileri ve basın emekçilerine,
Basın Müzesinde yer vermek. Bu gazeteciler sadece Ermeni dilinde çıkan gazete ve
dergilerde değil, aynı zamanda Türkçe çıkan gazetelerde de yayın yönetmeni, baş yazar,
editör, muhabir, dizgici, baskıcı ve klişeci olarak önemli işlevler üstlendiler.
2007 TGC Basın Özgürlüğü ödülünü Hrant Dink ile birlikte almış olmanın üstüme şahsi
olarak da yüklediği sorumluluk var. Bu da katledilen gazeteciler arasında 1915 yılında
katledilen Ermeni gazeteci ve basın emekçilerinin de yer verilmesi için çaba harcamak.
Bunun için adım atmanın Türkiye Gazeteciler Sendikası açısından da manevi bir
sorumluluk olduğunu düşünüyorum
Böylece 1908 Özgürlük Devriminin, sokaklarda, evlerde, toplumsal mekanlarda aylarca
süren, her ulus ve inanıştan insanı ortak özgürlük, kardeşlik, adalet ideallerinde
buluşturan o muhteşem coşkusunu daha farklı biçimde anmış oluruz.
“1908 ağustosunda, Taksim Bahçesi’nde “Meşrutiyet mücadelesinin T ü r k v e E r m e n
i Şehitlerini
Birlikte
Saygıyla
A n m a T ö r e n i”nde, yaptığı
müthiş etkili bir konuşma, bugünlere kadar hafızalarda yer etti” diye anlatıyor Teotig, 11
Nisan Anıtı adlı kitabında. Bu kitap, 1915 uğursuz yılında yitirdiğimiz Ermeni yazar ve
aydınlarının yaşam öykülerini toplayan ve hala önemini yitirmemiş olan, sıcağı sıcağına
1919 yılında İstanbul’da yayınlanmış olan ilk kaynak. Kızıl Pazar diye de anılan, 11 (24)
Nisan toplu tutuklaması böylece ilk kez belgelenmiş oluyordu. Teotig’in 1907 yılından
itibaren çıkarmış olduğu Yıllık’lar, 1915 yılında yitirilen gazeteci ve yazarların
biyografilerine ulaşılmasını çok kolaylaştırmıştı. Bu Yıllık’lar da, çıkmakta olan Ermeni
gazeteleri ve dergileri hakkında da, gazetelerin orijinal başlıkları ile bilgi almak
mümkündü.
KRİKOR ZOHRAB, DİRAN KELEGYAN, KEVORK FERİD, MARDİROS
KUNDAKÇIYAN, KAREKİN GOZİKYAN, KRİKOR TOROSYAN, RUPEN ZARTANYAN,
TANİEL VARUJAN, YERUKHAN VE DİĞERLERİ TÜRKİYE’DEKİ BASIN ŞEHİTLERİ
ARASINDAKİ YERİNİ ALMALI
İstanbul Mebusu Zohrab’ı. Zohrab, başarılı bir avukat ve hak savunucusu olma yanında,
Üniversite’de ders veren, Parlamento’da emekçilerin ve kadınların haklarını savunan,
bunun için yasa teklifleri veren kimliği yanında iyi bir yazar ve gazeteci idi. Basında
sadece bir yazar olarak değil, aynı zamanda bir editör olarak da yer almıştı. Teotig, Krikor
Zohrab’ı şöyle anlatıyor:
Krikor Zohrab : 1806’da, İstanbul’da doğdu. Hasköy’deki
“Şahnazaryan Okulu”nu bitirdikten sonra, “Mektep-i Sultâni”
yani Galatasaray Lisesi’ne devam etti ve hukuk eğitimi
gördü. Hukukçu olarak, uluslar arası bir üne sahip oldu ve
üstlenmiş olduğu davaların tamamına yakınını kazandı.
Gerek savunmalarını yaptığı mahkeme salonlarında, gerek
kitlelerin önünde
konuşurken kürsülerde ve imzasını attığı makaleleriyle
basında, yaptığı her değerlendirmede, arı ve sarih
mantığının izleri fark edilirdi. Türkiye Ermeni Edebiyatı’nın en
gözde simâlarından biridir. Kaleminde, mutlak bir gerçekçilik
eğilimi vardır; daha çok, romanda göreceğimiz bu türü, kısa
öykülerinde kullanabilen usta yazarlardan oldu. Gazete
yazarı olarak, pes etmesini bilmez; kalıplaşmış anlayış ve
köhnemiş zihniyetlere yol vermez; toplumun çürümüşlüğüne
amansız neşteriyle darbeler indirirdi. Yeni ve özgün
fikirlerini, sürekli önererek, çok yerde derin saygı uyandırırdı.
Genç yaşta, İstanbul Ermeni Basınında yazmaya başladı; Hrant Asadur ile 1892-93’te
“Masis”i çıkararak, gazeteye en parlak dönemini yaşattı. 1897’de, en önemli öyküsü
“Kaybolan Kuşak”ı yazdı. Öteki öykülerini ise “Vicdanın Sesi”, “Yaşam Olduğu Gibi” ve
“Sessiz Acılar” başlıklı 3 kitapta toplandı. “Tanıdık Yüzler” adlı yazı dizisinde, Batı Ermenisi
yazarlardan, Arpiyar, Yeğya Keçyan, Mırmıryan, Berberyan, H. Asadur ve Peder Vahan’ı
tanıttı. Şahnazar’ın “Hayrenig” (Vatan) adlı gazetesinde tefrika etmeye başladığı “Nardig”
adlı romanı tamamlanmadan kaldı. Sultan Abdülhamit’in saltanatının son döneminde,
kendine yönelik baskılar arttı ve yargılandı, hatta avukatlık yapma hakkı elinden alındı.
1908’de Meşrutiyet ilan edilene kadar, İstanbul’u terk edip, Fransa’ya yerleşmek dışında
çaresi kalmadı.
Ermeni Ulusal Konseyine Samatya delegesi, Osmanlı Meclisine ise İstanbul Mebusu olarak
seçildi. Orada Vartkes ile birlikte, ateşli konuşmaları ve muhalif hitabeti ile ünlendi.
Hukuk üstüne Fransızca ve Türkçe birçok makale kaleme aldı. Meşrutiyet’in ilânıyla aslında ne kadar aldatıcıydı ve ne geliyorum diyen felâketin ön habercisiydi sanki- vatana
döndü ve bir “Hürriyet Kahramanı” olarak büyük coşkuyla karşılandı.
Zohrab, 24 Nisan’da bir gecede tutuklanan 250 Ermeni aydın arasında değildi ve kaçma
fırsatı olduğu halde, ülkeyi terk etmedi. Bu durumu sonlandırabileceğine inanarak
İstanbul Mebusu olarak,girişimlerde bulundu. Ancak 20 Mayıs 1915 tarihinde tutuklanıp
Halep’e götürüldü ve yargılanmak için Diyarbakır’a sevk edilirken Urfa yakınlarında,
Teşkilat-I Mahsusa mensubu olan, ve gazeteci Zeki Beyin katili olan Çerkes namıyla
maruf Binbaşı Ahmet tarafından başı ezilerek öldürüldü. Osmanlı Parlamentosunun renkli
simalarından biri olan Zohrab’ın öldürülmesi tepkiyle karşılanınca, Binbaşı Ahmet, Divan-ı
Harp’te yargılanarak idam edildi. Binbaşı Ahmet, duruşmasında Van yöresindeki
Ermenileri “temizlemekle” öğündü. İdam cezasında bunlardan çok, çantasından çıkan
mücevherler etkili oldu. “Devlet malı” olan Ermeni servetini “çalmakla” suçlandı.
Zohrab’ın bir mezarı yok. Hala kayıp.
SABAH GAZETESİNİN YAYIN YÖNETMENİ DİRAN KELEGYAN
Kelegyan, öldürüldüğünde 53 yaşındaydı Hiç şüphesiz
Osmanlı Türk ve Ermeni basınının en renkli
kalemlerinden biri Diran Kelegyan’dı. Aynı zamanda
Avrupa basını için de yazıyordu. Diran Efendi,
liberaldi, Ermeni Liberal Partisi Ramgavar’ı
destekliyordu. İttihat Terakki iktidarını eleştiren
Osmanlı muhalefeti içinde yeraldı. Dileriz “Liberal”
eğilimli Sabah Gazetesi, eski editörlerinden Diran
Kelegian’ı hatırlar. Diran Efendi, aynı zamanda
İstanbul Üniversitesinin hocalarından biriydi. Dileriz
İstanbul Üniversitesi Senatosu, bir gün eski
mensupları olan Zohrab ve Kelegyan’ı da hatırlar.
Diran Kelegyan, Teotig’in Yıllık’larında özgeçmişini
şöyle anlatmış :
“20 Eylül 1862’de Kayseri’de doğdum. Ben 6 aylıkken,
ailem İstanbul’a göçmüş. İlköğrenimimi, Hasköy’deki Nersesyan Okulu’nda aldım, sonra
Mezburyan ve Surenyan’da devam ettim. 1880’de Marsilya’daki Yüksek Ticaret Okulu’nun
Bilimler Fakültesi’ne gönderildim ve “Manzume-î Efkâr”a yazılar yolladım yıllarca,
nihayetinde ülkeye döndüğümde, bu gazetenin başına geçtim ve en zor döneminde, 3-4
yıl tamamıyla ben yönettim. Daha sonra, Ermenice yazılı ama Türkçe “Cihan” gazetesini
çıkarttım bir yıl. O zaman, Hamid Vehbi adlı tanınmış bir yazar “Saadet” diye bir gazete
çıkarmaya başlıyordu ve ben de bu gazetenin hem mütercimi, hem de fıkralarını yazar
oldum ve daha sonra da bu gazetenin, başyazarı ve Yazı işleri Müdürü. 1894 olayları
yüzünden, mecburen Yunanistan ve Fransa’ya gittim. Bu arada göğüs hastalığından da
muzdariptim. Beş aylık bir gurbetten sonra İstanbul’a döndüm ve “Ceride-î Şarkiye”,
“Saadet”, “Tarik”e yazmaya ve yönetmeye başladım. Patrik İzmirliyan Hazretleri günüyle,
Patrikhane’nin Mütercim başlığına getirildim. Kıyımlardan sonra Avrupa’ya geçtim ve bu
kez de “19. Century ve Contemporary Review” gazetelerinde “Türkiye ve Hükümdârı” ve
“Yıldız’da Hayat” tefrika yazılarım yayınlandı. Bunlar, kısa zaman sonra Avrupa’nın değişik
ülkelerinde, değişik gazetelerde tercüme edilip yayınlandı. “Daily Mail” gazetesinin 7 ay
boyunca Şark mahreçli havadisler mesulü oldum ve “Daily Graphic” gibi nice gazeteler
için durmadan çalıştım. 1898’de “Avrupa’da yaşayan Osmanlı tebaalılar için” çıkan bir
aftan yararlanarak, nihayet geldim İstanbul’a ve hemen Sabah için çalışmaya başladım.
Bu dönemde Hükümet bazı Türk gazetelerin baş muharrirlerine bazı resmi görevler
vermeyi kararlaştırıldı, ben de (kökenime bakılmaksızın) dolayısı ile Hazine-i Hassa
Sekreteri oldum. Daha sonra siyasi nedenlerin dayatması sonucu, İstanbul’u yeniden terk
edip, bu kez Mısır’a gittim ve “Journal du Caire”e girdim ve sonra da “Bourse Egypiènne”e
de Yazı işleri Müdürü oldum.”
Aynı zamanda Viyana’daki Correspondents Buro ve Paris’teki Press Associé’nin
muhabirliğini yapıyordum. Önce İngilizce “Egyptian Graphic” gazetesini bir yıl boyunca,
sonra da özgürlükçü Türk gazetesi, “Yeni Fikir”i iki yıl boyunca yayınladım. Meşrutiyet
ilanından sonra Tekrar İstanbul’a döndüm ve “Sabah”ın Yazı İşleri Genel Müdürlüğünü
üstlendim. 31 Mart’ın kanlı olaylar esnasında amatörce Şamdancıyan’ın “Dzağik” (Çiçek)
ve “Ararat” (Ağrı), Zohrab’ın “Masis”ine ve “Jamanag” (Zaman gazetelerinde Klanig
(Cigara) takma adını kullandım; Avrupa’da da altı değişik takma adın yanı sıra, Viconte
de Clanigue imzasını da kullandım. “Surhantag” (Haberci) gazetesinde de, Sirayr adıyla
düzenli bir şekilde yazdım ve bir jurnal edilme sonucu, kısa bir süre yazmaya ara
verdikten sonra, yeniden Dionke imzasıyla devam ettim yazmaya...
1879’da, henüz çok gençken, “Geçmiş ve Gelecek Veya Ulusal Yeniden Oluşum” başlıklı
bir defter yayınlamıştım ve bir de “Fransızca- Türkçe Sözlük”.
Diran Kelekyan 13 (26) Ağustos 1915’te şair Taniyel Varujan ve şair Rupen Sevag ile
birlikte, Çankırı yakınlarındaki Tüney’de bir Teşkilat-ı Mahsusa çetesi tarafından katledildi.
Bir mezarı yok. Hala kayıp.
HATPUT’TA BİR YAZAR: YERVANT SIRMAKEŞKHANLIYAN (YERUKHAN)
1870 Temmuz’unda, İstanbul Hasköy’de doğdu. Çoğu,
balıkçıların hayatıyla ilgili, dokunaklı öykülerini, Türkçe ve
Ermenice, “Ceride-i Şarkiye”,“Arevelk” (Doğu) ve “Masis”
gazetelerine yazdı. Birçokları gibi, ortam emniyetsiz
olunca, Varna’ya gitti ve öğretmenlik yaptı. Orada
“Şarjum” (Hareket) gazetesini çıkardı. Bu gazete, daha
sonra Varto’ya nakledildi, keza “Şaviğ” gazetesini çıkardı.
Parseğyan’ın yayınladığı “Vibatert” gazetesinin yayımında,
önemli oranda iştirak etti. Sansürün sertliğinden ötürü Y.
Kağtagan (Y. Göçmen) nam-ı müstearı ile Varna’dan
“Püzantiyon” gazetesine yazılar yolladı. 1904’te Mısır’a
geçti, yazılarını yine yollamaya devam etti ve öğretmenlik
meşgâlesine devam etti. İskenderiye’de evlendi, S. Pürad
ile birlikte “Sisuan” aylık dergisini, ancak iki sayı
yayınlayabildi. Arpiyar’ın ölümünden sonra“Lusaper” (Işık
getiren) ve “Anahid” dergisine yazdı. Meşrutiyet’in
ilânından sonra,
bütün sürgün Ermeni entelektüellerle birlikte soluğunu İstanbul’da aldı ve “Arevelk”
(Doğu) gazetesinin başyazarlığını üstlendi.Günü gününe heyecanlı başmakaleler yazdı ve
Azad Gardzikner (Hür Fikirler) manzumesini yayınladı. Gazetecilik gibi nankör meslekten
bunalmış olarak, Yervant daha nankör bir mesleğe girdi ve… Üsküdar (Aziz) Surp Haç
Okulu’nda Müdür oldu. Üç yıl devam ettikten sonra, 1913 güzünde, Harput’a davet edildi
ve “Jamanag” (Zaman) gazetesine muhabirlikle birlikte, oradaki Ermeni Okulunda
müdürlük yaptı. 1915’in korkunç yılı gelip çattı. Harput’ta tâkipler başladı, Ermeni okullar
kapatıldı ve entelektüeller yani din görevlileri, din adamları, öğretmenler, avukat ve
tâcirler Mezre Hapishanesine tıkıştırıldı, feci işkencelere mâruz kaldı. Sayısız yazı - fikir
emektarları gibi Sırmakeşkhanlıyan’ın da mezarı yok; gözyaşı ve çiçeklerin bırakılabileceği
bir yeri bile yoktur. Fakat, o da, bahtsız arkadaşları gibi, saygı ve hayranlıkla, insanların
önüne eğildikleri yazılı eserlerini bıraktı.
KEVORK DİRATSUYAN ya da KEVORK FERİD, SUÇU İTİLAFÇILARI DESTEKLEMEK
Kevork, öldürüldüğünde 32 yaşındaydı 1883’te İzmir’de doğan ve orada okuyan Kevork
Ferid, Pera’da (Beyoğlu) yaşayan Ermeni Katoliklerindendi . Uzun yıllar Osmanlı
Basını’nda, özellikle “Tasvir-i Efkâr” gazetesinde yazarlık yaptı. Ermeni asıllı bir gazeteci
ve üstelik liberal ve İttihat muhalifi İtilâf’çılardan olduğu için, tehcire yollanmaktan
kurtulamadı. Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
MARDİROS H. KUNDAKÇIYAN, SUÇU KAYSERİ MEBUSLARINI ELEŞTİRMEK
Mardiros, öldürüldüğünde 27 yaşındaydı 1888’de
Kayseri’de doğan, öğrenimini orada yapan Mardiros Efendi,
1909’da yasal bir parti olan Hay Heğapokhagan
Taşnagtsutyun Fırkasına girdi. (Ermeni Devrimci
Federasyonu) daha sonra kendisini geliştirmek için,
İstanbul’a geldi ve Hukuk Fakültesi’ne girdi. Bu bölümü
sorunsuz okuyup, 1913’te mezun olduktan sonra,
mesleğini icra etmeye başladı. Asbarez Agump’a (Meslek
Kulübü) üye oldu ve Kayseri Eğitim Birliği’nin
kurucularından oldu. “Ceride-i Şarkiye” gazetesinde,
memleketi Kayserili mebusların icraatları hakkında, tenkit
yazıları yazdı. Sonunda işte bu
yazılarından dolayı, tehcir esnasında, İstanbul’dan
Kayseri’ye götürülerek, Yakın arkadaşı, avukat Garabed Taşçıyan ile birlikte idam edildi.
Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
MUSTAFA SUPHİ GİBİ Trabzon’da Katledilen BİR SOSYALİST GAZETECİ:
KAREKİN GOZİGYAN (Yesalem)
Karekin, öldürüldüğünde 37 yaşındaydı.Teotig, Cağaloğlu’nda ilk
Mürettipler Derneğini kuran Karekin’in yaşam öyküsünü şöyle anlatıyor:
17 Ağustos 1878’de Palu’da doğdu. Öğrenimini Çarsancak ve Harput’ta
gördü. 1896’da Rusya’ya gitti ve bir fabrikada çalıştı. İşçi sınıfının
mâruz kaldığı sıkıntılar, kendisini sosyalist fikirlere yöneltti. 1901’de
sosyalist fikirleri yayması sebebiyle tutuklandı. İki yıllık hapisten sonra
Cenevre’ye geçti; burada Y. Balyan’la birlikte “Panvor” (İşçi) adlı
sosyalist mecmuayı yayınladı.. 1905’te Rus devrmi patlak verdiğinde,
adını değiştirerek Tiflis’e geçti; sırasıyla “Gyank” (Hayat), “Tsayn”
(Ses) ve “Kordz” (İş) mevmualarını yönetti; bunların hepsi Çarlık
rejimi tarafından kapatıldı. Yurt dışında yayımlanan Sosyalist bir din
görevlisi olan Der Zaven’in çıkardığı “Yergri Tsayn” (Ülke’nin Sesi) mecmualarına değişik
takma isimlerle yazdı. Meşrutiyet’ten sonra İstanbul’a geldi ve “Manzume” gazetesinde
yazmaya başladı. Az sonra Mürettipler Derneği’ni kurdu ve Nazaryants’la birlikte
“NorGyank” (Yeni Hayat) haftalık mecmuasını kurdu; keza “Abaka” (İstikbâl)
mecmuasını. “Toğ Fakt’erı Khosin” (Konuşan Eylemler Olsun) başlıklı kitabı
yayınladı.Evlendi, öğretmenlik yapmak maksadıyla, ailecek Trabzon’a geçti; 1915’e dek
orada kaldı; tehcirde eşiyle birlikte, birçokları gibi Teşkilat-ı Mahsusa çeteleri tarafından
katledildi. Aynı dönemde çalışmak için Trabzon’a gelmiş olan, büyük kısmı Rus tebaalı 36
genç, tehcir adı altında, mavnalarla denize açıldıktan sonra boğduruldu.
ERMENİLERİN AZİZ NESİN’İ KRİKOR TOROSYAN’IN DA MEZARI YOK
Krikor Torosyan, öldürüldüğünde 31 yaşındaydı. Kim bilir
daha ne kadar değerli eserler verecekti. Türkiye mizahı ve
karikatürünün gelişmesinde Ermenilerin önemli bir yeri ve
katkısı var. Süreli mizah yayıncılığı için de bu geçerli. Bir
çok Mizah dergisinin yazarı ve yayıncısı olan Krikor
Torosyan da, 1915 yıkımından payını aldı. Teotig,
Yıllık’larında onun dergilerinin ön sayfalarına yer verirken,
yaşamı hakkında da şunları anlatıyordu:
Krikor Torosyan : 1884’te Eğin’de doğdu. Çocuk yaşta
İstanbul’a gelerek, ilköğrenimini bitirdikten sonra, bir süre
piyasada memur – tezgâhtar olarak çalıştı. İlk yazıları
“Lila” mizah gazetesinde ciddi konular üzerindeydi.
Kasimi’n ve H. Der Hagopyan’ın telkiniyle haftalık mizahi yazılar yazmaya başladı.
“Manzume”de. Meşrutiyet sonrası, “Gavroş” dergisinde, Odyan ve Hampigyan’la “Dzağik”
mizahi dergisini çıkardı. 1 Nisan 1909’dan itibaren “Gigo”, “Gindo”, “Hugo”, “Guguk”,
“Zurna” ve “Hi hi hi” dergilerinde yazdı. Beş yıl süreyle de “Gigo Yıllığı”nı yaptı. Kullanmış
olduğu takma adları da şunlardır : “Eser hırsızı (İntihalci,) Sessizlikyan” ve “Inger Gigo”
(Yoldaş Gigo).
STEPAN S. KÜRKÇÜYAN: EĞİN’Lİ, 28 YAŞINDA BİR YAYINCI
Stepan, genç yaşına karşın Cağaloğlu’nun becerikli gençlerinden biri idi. Bab-ı Âli’deki
Yeprad (Fırat) ajansının sahibiydi. Kitapçı ve yayıncıydı. Tek suçu, legal bir parti olan,
İttihat Terakki ile birlikte seçimlere katılan Ermeni Devrimci Federasyonu’na üye
olmasıydı. Onun da mezarı yok. Hala kayıp.
AZADAMARD’IN ÇAYCISI DA TUTUKLANDI ve KATLEDİLDİ
11 Nisan tutuklamalarında en ağır darbeyi yiyen gazetelerden biri de, hiç kuşkusuz
Azadamard idi. Polis Cağaloğlu’ndaki yazıhaneyi bastığında, bunun bu semtte her darbe
sırasında tekrarlanan bir ritüel haline geleceğini nereden bilebilirdi ki. Gazete yazıhanesi
basıldığında, gözaltına alınıp, tehcir’e yollananlar arasında gazetenin çaycısı da vardı.
Hampartsum Balayan. Osmanlı yurttaşı olmamasına karşın, O da gazetenin yazar, editör
ve muhabirleri ile birlikte aynı kaderi paylaşacaktı. Herhalde dünyada başyazarından
muhabirine, dizgicisinden matbaacısına, muhabirinden çaycısına kadar en çok çalışanı
kıyıma uğrayan gazete Azadamard olmuştur. Azadamard’ın her gün başyazısı aynı
zamanda Türkçe olarak da çıkardı. Matbuat-ı Dahiliye Müdürü Fazlı Necip’in 2 Şubat 1910
tarihli raporu, Azadamard’ı “yandaş” (İttihat Terakki Hükümetini) destekleyen bir gazete
olarak nitelendiriyor: “İttihat ve Terakki Cemiyeti ile akt-i itilaf eylemiş (antlaşma
yapmış) olan Taşnaksutyun Cemiyeti'nin mürûc-u efkârıdır (yayın organı). Puzantyun
Gazetesi'nden sonra en ziyade mazhar-ı rağbet olmuş (ilgi çekmiş), sahib-i nüfuz (etkili)
Ermeni gazetesidir.” Tarafsız olarak nitelenen diğer Ermeni gazeteleri ise şöyle
değerlendiriliyordu: “JAMANAK: Ermenice. Hıristiyanlığın ve milliyetin haiz-i nüfuz (nüfuz
sahibi) olmasına çalışmakla, beraber menafi-i Osmaniyeye hâdimdir. (Osmanlı'nın
menfaati için çalışır.)ARAVLİK ve HIRAVNİK: Ermenice. Adana Hadisesini müteakip ve
Patrik Efendi'nin istifası üzerine Hükümet-i Hazıra (şu anki hükümet) aleyhinde pek
şiddetle idare-i kelam eyledikleri halde tedricen kesb-i itidal etmişlerdir (yavaş yavaş orta
yola gelmişlerdir).
CERİDE-İ ŞARKİYYE: Ermenice. Hurûf-u Türkçe ibare (Ermeni harfleriyle Türkçe)
Anadolu'da Ermenice bilmeyen Ermenilere mahsustur. İstanbul'da hemen hiç okunmaz.
GAVROS: Ermenice. Bîtaraf neşriyat ve şathiyat (mizah şiirleri) ile iştigal eder.” “Karşıt”
olarak nitelenenler ise:
“ARAVLİK: Ermenice. Ermeni Gazetelerinin yegâne hilâfgir (muhalif) olanıdır. Neşriyatı
alel-ekser (çoğunlukla) erkan-ı hükümetten bazı zevata karşı şahsî ve garazkârânedir.
GARANPAD: Ermenice. Yeni intişara başlamıştır. Sahibinin mesleğine nazaran hilâfgir
olacağı şüphesizdir.”
Bir zamanlar “yandaş” olarak nitelenen “Azadamard” gazetesi, 24 Nisan’da en ağır kayıbı
veren gazete olacaktı. Aşağıda bu gazetenin ağır toplarını tanıtmaya çalışacağız, Teotig’in
toparladığı bilgilerle:
E. AGNUNİ (KHAÇADUR MALUMYAN) : Rus
Ermenistan’ın İran
sınırında, en güneyde bulunan şehiri Meğri (Zogistan)’de
doğdu. İlkin Mşag’da
yazmaya başladı. Uzun bir süre Peterburg’da kalıp,
“Troşag”da (Bayrak) E. Agnuni takma adıyla, Rus
Hükümetlerinin Kafkasya ve Ermenilerine yönelik
politikalarını eleştirdi. 1904’te Paris’teki Jön Türkler ve
Ermeniler Konferansı’na katıldı. 1907’de E. D. F. Genel
Kurulu’nca Jön Türk ve Ermeni İşbirliği Konseyi’ne delege
seçildi. !908 Devrimine giden süreçte katkıları oldu. İstanbul’a bir Hürriyet kahramanı
olarak alkışlarla döndü. “Azadamard”(Özgürlük Savaşımı) bir çok başyazısını imzasız
başyazıyı kendisi yazdı. 5 Mayıs 1915’te, askeri bir eskortla Mebus Dağavaryan, Mebus
Cangülyan, Khajag, Minasyan ve Zartanyan ile birlikte Diyarbakır’da yargılanmak üzere
Ayaş Cezaevinden yola çıkarıldılar. Binbaşı Ahmet, Teğmen Halil ve Nazım’ın yönettiği
Teşkilat-ı Mahsusa çetesi tarafından Diyarbakır yakınlarındaki Karacaören’de katledildiler.
Katiller 1915 Eylül’ünde Cemal Paşa tarafından Şam’da yargı önüne çıkarttırıldılar. Halep
Mebusu Artin Boşgezenyan’ın taebi üzerine 1916 yılında Osmanlı Parlamentosunda bir
soruşturma açıldı.
“Atom”: Harutyun Şahrigyan :
1860’da Şebinkarahisar’da doğdu. Mektep-i Sultâni” yani
Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. 90’lı yıllarda Şahnazar’ın
“Hayrenig” (Vatan) gazetesinde çalıştı. Trabzon’da evlendi
ve 1896’daki meşhur kıyımda, bu uygulamalarıyla
tanınmış Nemlizade Hacı Osman’ın gazabından kaçmak için
Osmanlı Bankası’na sığındı. 13 ay hapis yattıktan sonra
serbest bırakıldı. Batum’a kaçtı, sadece Rusça’yı
öğrenmekle kalmayıp Avukatlık diplomasını alacağı Tiflis’e
gitti. Meşrutiyet’in ilânından sonra, ümitle İstanbul’a
gelenlerden oldu. İlerlemiş yaşına rağmen, aynı eğilmez,
dimdik duruşuyla gerek Osmanlı Meclisi’nde gerekse
Osmanlı Basını’nda, ileri sürdüğü fikirler ve sağlam
mantığıyla, çoklarınn saygısına lâyık oldu. Azadamard gazetesinde ilginç konularda,
imzasız makaleler dizisi hazırladı. Osmanlı Meclis-i Mebusanı’na, Üsküdar bölgesinden
İstanbul mebusu seçildi; İttihatçıların Devlet Şûrası’na üyeliği teklifini ise kabul etmedi.
Yapıtları şunlar: “Devlet Reformu ve Toprak Sorunu” , “Millî Anayasa”, “Reformlar
Sorunu”, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Düşüşünün Tarih”, “Evlilik Sorunu”. “Gayrı
Millileşme” kitabı ise yasaklanarak imha edildi. Ankara yakınlarında işkence yapılarak
öldürüldü. Mezarı yok. Hala kayıp.
K. KHAJAG (KAREKİN ÇAKALYAN):
Hkajag Özgeçmişini şöyle anlatıyor Teotig’in Yıllık’ında:
1867’de İskenderiye’de (Mısır) doğdum. İlkve orta
öğrenimimi orada aldıktan sonra, 1883’te “Eçmiadzin
Kevorkyan Ruhban Okulu’na gittim. 1986’da oradan
mezun olduktan sonra, Bakû, Kantsag ve Akulis’teki
Ruhban Okullarında öğretmenlik yaptım. Ailem Çakaloğlu diye tanınıyordu. Sonradan
Khajag soyadını aldık. 1899’da, İsviçre’nin Cenevre kentine geçtim ve oradaki
üniversitenin “Sciences Social”,“Toplumsal Bilimler” Fakültesi’ni bitirdim. Önce
İskenderiye’ye, sonra İzmir’e ve daha sonra İstanbul’a gittim. Sekiz aylık bir
mahkûmiyetinden sonra, tekrar Ermenistan’a döndüm ve öğretmenlik yaşamıma tekrar
başladım. Karabağ’daki Şuşi Ruhban Okulu’nu iki yıl yönettim, evlendim ve 1903’te
Tiflis’e yerleşip oradaki Ermenice “Mışag” (Ekin) gazetesinin başına getirildim. Ertesi yıl,
aynı zamanda da, Tiflis’teki Ermeni “Nersesyan Lisesi”nde (tarih, Fransızca ve iktisat)
öğretmenliğe başlamıştım. 1906’da, sosyalist ruhla gazeteler yayınlayabilme imkânı
doğunca, Avedis Aharonyan, Topçuyan ve ben “Haraç” (İleri), “Alik” (Dalga) gibi
gazeteleri kurduk. 1908’de tutuklandım ve Tiflis’teki Medekh ve sırasıyla Bakû, Rosdov ve
Novoçerkask cezaevlerinde yattım. 1912’nin yazında, Aharonyan ve İsahagyan ile
İstanbul’a geldik ve 1913’te Samatya Ermeni Okulu’nun müdürlüğünü üstlendim.
1887’nin Mayıs’ında ilk kez “Mışag” gazetesinde, Taşralı genç kız makalemle, arz-ı endam
ettim; daha sonra) “Murc” (Çekiç), “Daraz” (Giysi) gazetelerinde yazdım. 1896’da
“Devrim Denen Temiz İş’te Mânevi Bir Ahlâksızlık” ve “Halkın Şairi : Kamar Kâtiba”,
1904’te “Türkiye’de Vergiler”, “Vatan ve Ulusal Hareketler”, “Ermeni Hareketi’nin
Nedenleri”, 1905’te “Zemstvo - Kafkasya’nın İhtiyaçları”, 1907’de “Federasyona Doğru”,
1912’de “Ulusçuluk Nedir?”, “Istırap Gecesi”, 1913’te “Sınıf Nedir”, “Eski Doğu ve Ermeni
Tarihi” ni yazdım. Bunlardan başka, Vinagradov’un 3 ciltlik “Ulusların Genel Tarihi”,
Schnitzler, Dostoyevski, Ostrodovoski’den bir sürü kitap ve tiyatro eserleri tercüme
ettim.”Khajag da Diyarbakır yakınlarında katledildi. Mezarı bilinmiyor, hala kayıp.
Büyük Ozan Siamanto da (Atom Yarcanyan) Kayıplardan
Siamanto, 1 Ocak 1878’de, Eğin’de doğdu. 13 yaşında
İstanbul’a gelerek Miricanyan ve Berberyan Okullarında
öğrenimini tamamladı. Osmanlı Bankası Olayı’nda snra
Cenevre’ye gitti. Yurtdışındaki Ermeni Basını içinde,
“Vağvan Tsaynı” (Yarının Sesi) , “Anahid”, “Panper”
(Sözcü), “Şirag”, “Troşag” (Bayrak), Razmig (Savaşçı),
“Joğovurtin Tsaynı” (Halkın Sesi) gazeteleri, giderek
Menkıbe türünde ustalaşan bu yazara, sayfalarını açtılar.
Klasik formatlara riayet etmeden, halk kahramanlarını
kendi sivriye varan dil ve üslubuyla yazıyordu. 1908’de
İstanbul’a gelerek, “Azadamard” gazetesinde Siamanto
Ermeni Edebiyatı’nda “Lirik Şiirin en iyi temsilcisi” olarak
anılmaktadır. Byük şair Ankara yakınlarında Teşkilat-ı Mahsusa çeteleri tarafından
öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
BİR BAŞKA BÜYÜK OZAN TANİEL VARUJAN (Çibukyâryan) :
1884’te, Ermeni Katolik bir aileden, Sivas’ın Pırtnik
köyünde doğdu. 12 yaşında İstanbul’a gelip Pera ve
Kadıköy’deki Mıkhitaryan okullarında okudu. 1902’de
Venedik’teki Murat Rafael Mıkhitaryan Okulu’na davet
olundu. Daha sonra Brüksel Üniversitesi’ni bitirir. Bu
öğrenim yıllarında şiirleri, “Pazmaveb”, ”Keğuni”, ”Anahid”,
”Şirag”, ”Razmig”, ”Hayrenik” gazetelerinde yayınlanmaya
başladı ve birdenbire tüm dikkatleri üzerine çekti.
Meşrutiyet ile İstanbul’a döner. 1909’dan 1912’ye kadar,
Sivas ve Tokat’ta bulunan birçok Ermeni Lisenin
Müdürlüklerini yapar. İstanbul’a döner ve Pera’daki Erm.
Katolik Lusavoriç Okulu’nun başına geçer ve sayısız değerli
öğrenciler yetiştirdi. Ankara yakınlarında öldürüldü. Mezarı
bilinmiyor. Hala kayıp.
BİR BAŞKA BÜYÜK YAZAR ve EDİTÖR RUPEN ZARTARYAN :
1874’te Harput’ta doğdu. Öğrenimini burada yaptı, sonra
öğretmenliğe başladı ve devrimci eğilimleri nedeniyle
tutuklandı. 1904’te Manisa’da öğretmenliğe başladı ve
hakkında adlî tâkibat başlayınca, Bulgaristan’ın Filibe
şehrine kaçtı ; orada “Razmig” (Savaşçı) gazetesini
Meşrutiyet ilânına kadar yayınladı. Takma adları Hraçya ve
(Türkçe) Ejderha oldu. Edebi üslubu gergin ve canlıydı.
Konularını Anadolu’nun manzaralarından, masallarından ve
dövüşken, isyankâr yaşantılarından aldı; böylece göze
çarpan, usta bir düz yazarı ününü kazandı. Değişik gazete
ve dergilerde yayınlanmış düz yazılarını 1910’da
“Tzaykaluys” (Şafağa kadar) yapıtında toplamıştır. Ermeni
köy edebiyatının öncüsü olarak kabul edilmektedir.
İstanbul’a geldikten sonra bir süre “Jamanag” gazetesinde çalıştıktan sonra 1909’da
“Azadamard”gazetesinin editörlüğünü üstlendi. Kendi etrafında başarılı yazarları
toplamayı başarmıştı ve gündelik konularda coşkulu ama imzasız makaleler yazıyordu.
Mitinglerde söylevler verdi. Ermeni Ulusal Meclisi’ne delege seçildi. 1911 – 14’te
“Azadamard Ek”i ve “Pakin” dergilerini yayınladı. Filibe’de yayınladığı “Aslanın Pençesi”
adlı kitabında ise hapishane anıları bulunuyor. Victor Hugo, Maxim Gorki, Anatole France,
Oscar Wilde’ ın kitaplarını Ermeniceye çevirdi. O da Diyarbakır yakınlarında katledildi.
OZAN RUPEN SEVAG (Dr. RUPEN ÇİLİNGİRYAN) :
15 Şubat 1885’te Silivri’de doğdu. İlköğrenimini orada
tamamladıktan sonra Bahçecik’e geçti, sonra Berberyan
Okulu’na devam ederek 1905’te mezun oldu. İsviçre’de
Lozan Ün. Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1910’un Adana
kıyımından çok etkilenerek, “Garmir Kirk”ı (Kırmızı Kitap)
yayınladı. “Verçin Hayerı” (Son Ermeniler) adlı uzun
şiirinde, sanki birkaç yıl sonra vuku bulacak, Büyük
Felâket’i bir kahin gibi öngördü. “Lemani Licı” (Leman
Gölü) yapıtı, şiir olarak en ünlü yapıtıdır. 1914’te Alman
olan eşiyle birlikte, Pera’ya (Beyoğlu) yerleşti ve hekimlik
yapmaya başladı. Azadamard gazetesinde yayınladığı
“Hekimin Not Defterinden Koparılmış Sayfalar”adlı yazı
dizisi, okuyucularca heyecanla okundu. I. Dünya Savaşı başladığında, Bakırköy’de vatanî
görevini, her Osmanlı vatandaşı ve yurttaşı gibi, yerine getirirken, halka tıbbi yardımla
ilgili konferanslar verdiğinde ayakta alkışlandı; ertesi gün de Çankırı’ya “tehcir” edildi, bir
daha hiç geri gelmemecesine ! Ankara yakınlarında katledildi. Mezarı bilinmiyor. Hala
kayıp.
BİR BAŞKA AZADAMARD YAZARI : SARKİS MİNASYAN
1873’te, Yalova’nın Çengiler kasabasında doğdu. Bahçecik Okulu’ndan sonra İstanbul’daki
Getronagan Lisesi’nden mezun oldu.
Olağanüstü yeteneklerinin göze batınca “Hrant”ın aracılığıyla İsviçre’nin Cenevre şehrine
gitti. 1894’ten 1903’e kadar Siyasal ve Sosyal Bilimler Yüksek Okulu’nda eğitim gördü.
Yıllarca, oradan “Troşag” gazetesine “Türkiye üzerine
- dışarıdan bakarak–analiz yazıları” yazdı. Sonra Amerika’ya geçip, Boston’da “Hayrenik”
dergisini yönetti. 1905’te Cenevre’ye döndü ve 1909’a kadar orada
kaldı. Sonra nihayet İstanbul’a gelerek, öğretmenlik ve edebiyatla meşgûl oldu.
I. Dünya Savaşı arifesinde, başlayan Tıp Konferansları vesilesiyle, “Azadamard”da yapıcı
amaçlı, ama nükteli ve sivri eleştiri yazıları yazdı. Aynı gazetede, eğitim ve fıkra yazıları
yazdı. Esayan Lisesi’nde, Dilimizin Zenginlikleri, Felsefe konularında konferanslar verdi.
Fransızca’dan Ermenice’ye, içinde Ermenice’nin değişik lehçelerini de içeren, ilginç bir
sözlük yazdı, ancak maalesef bu sözlük yayınlanamadı. Cenevre’de “Serop Ağpür”
(Kaynak Serop) adlı yapıtı yayımlandı. Edebi takma adı da Aram Aşod olmuştu. O DA 5
Mayıs’ta Ayaş’tan yola çıkarıldı ve asla Diyarbakır’a ulaşamadı. Mezarı bilinmiyor. Hala
kayıp.
BİR DOKTOR, BİN AKADEMİSYEN, BİR MEBUS: NAZARET DAĞAVARYAN
Baron Nazaret “Özgeçmişim” adlı yapıtında, 1862’de Sivas’ta doğduğunu 7 yaşımda
İstanbul’a gelerek SurpPırgiç Okulu’na başladığını; 1878’de Fransa’ya gittiğini anlatıyor.
Paris Ziraat Yüksek Okulu’nda okudu. 1883’te İstanbul’a döndüm; kısa bir süre Ziraat
Bakanlığı’nda çalıştı. Derken Sivas’taki Ermeni Okulumda yönetici oldu. Yetişkinler için bir
Pazar Okulu kurdu ve İstanbul’daki Ermeni gazeteleri için yazılar yazmaya başladım.
1885-1886’da Kadıköy’deki Aramyan Okulu’nda müdürlük yaptı. 1887 başlarında tekrar
Paris’e giderek Sorbonne Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne yazıldı. Bu arada İstanbul’da
kurmuş olduğu Bilimsel Hareket dergisi yayına devam ediyordu.
1897’de ise İstanbul Fransız Hastanesi’nde doktorluk yaptı, 99’da Ermeni Hastanesi’nde
Baştabipliği üstlendi. yaptım. 1896’da hapsedildi, dört ay sonra genel aftan yararlanarak
serbest bırakıldım. 1900’da tekrar cezaevine girdi, ama Fransız Elçiliği’nin müdahalesiyle
serbest bırakıldım. Acak sürekli gözaltındaydı. Arandığımı duyunca, hasta kılığında Fransız
Hastanesi’ne iltica etti. Ancak 4 ay sonra, bir yolunu bulup kapağı Marsilya’ya attı. 1905
sonunda, Kahire’ye yerleşti. Orada Boğos Nubar Paşa’nın himayesine ünlü Ermeni
Hayırsever Derneği’ni kurdu. Meşrutiyet ilânıyla birlikte ailecek İstanbul’a döndü ve
Osmanlı Meclis-i Mebusan’ına, Sivas’tan mebus seçildi. Osmanlı Parlamentosu’nda,
Toprak Sorunu ve Milli Hakların Korunması konularında, tartışmalara katıldım. Ermeni
mebuslarla anlaşmazlığa düşüp, onlardan ayrıldı ve İtilâf Partisi’nin kurucularından biri
oldu. Yapıtları: “Doğal Tarih”, “Ermeni “Alfabesi’nin Bulunuşu”, “Mikrobiyoloji” ,“Evren’in
Kuruluşu”, “YazarKrikor Ağaton Üzerine”, “Ev Hijyeni”, “Cinsel Organlarımız”, “İnsan
Embriyolojisi”, “Hastalıklar Fihristi”, “Darwinizm”, “Ermeni Tarihi’nin Özeti”, “Ermeni Eski
Dinler”,“İnsanlık Anatomisi”, “Sağlık ve Din”… O da 5 Ocak’ta yola çıkarılıp, Diyarbakır’a
ulaşamayanlardandı.
Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
BİR BAŞKA DOKTOR YAZAR: GARABED PAŞAYAN KHAN :
Baron Garabed 1864’te Gedikpaşa’da doğdu, 1888’de
İstanbul Tıbbiyesinden mezun olarak Palu ve Malatya’da
Belediye Tabipliği yaptı. 1889’da Divriği’ye yerleşti.
mesleğini icra etti ve toplumsal sorunlarla ilgilenmeye
başladı. Bir yıl sonra, Kamah’ta Devrimci
gruplar örgütlemekle suçlanarak tutuklandı, idam istemiyle
yargılandı ve Sivas’ta hapis yattı. 1891’de, hâkimin gözünü
tedavi ettiği için, serbest bırakıldı. Şebinkarahisar’da kalıp
doktorluk yaparken, 1892’nin Eylül’ünde yeniden tevkif
edildi. Üç yıl, bir hapishaneden diğerine sürüldü ve devam
eden bir muhakeme sürecinden sonra, ölüm cezası aldı.
İstanbul’daki nişanlısı, Bayan Torkomyan’ın rica ve
yalvarmaları üzerine İngiliz Elçisi, F. Kerry, affedilmesini sağladı. İran’a göç etti ve Tavrej
şehrinde
7 yıl kaldı. Şah’ın özel saray hekimliğine atandı; bir yandan da hayırseverlik ve eğitim
işleriyle uğraştı. 1906’da, İskenderiye’de bir eğitim merkezinin ve Gambetta adında bir
matbaanın sahipliğini üstlendi. Bu matbaada, “Horizon” (Ufuk) gazetesini çıkardı. İran’a
davet edilince İran’ın Bender Gez şehrine gitti ve altı yıl burada kaldı. Türkiye’deki Ermeni
Basını ve Yabancı Basını için yazı yazdı. Ayrıca Avrupa Fransız bilimsel dergileri için,
bilimsel makaleleler de yazdı. Meşrutiyet’in ilânından sonra, İstanbul’a geldi ve Meclis-i
Mebusan’a, Sivas’tan mebus olarak seçildi. Eserleri arasında, “Halkın Dostları”, “Bir Kızın
Hatıra Defteri”, “Bir Demet Öykü”, “Okul Sağlığı”, “Bebek İsimleri”. Ankara yakınlarında
işkence yapılarak öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
KUR’AN ÇEVİRMENİ LEVON LARENTS (KİRİŞÇİYAN) DA KATLEDİLDİ :
1875’te Samatya’da doğdu. Robert Kolej’den mezun oldu.
Bir süre “Püzantiyon” gazetesinde çalıştıktan sonra, siyasal
nedenlerle Amerika’ya göç etti. Yeniden inşâ edilen Ermeni
Sosyal Demokrat Partisine üye arkadaşlarıyla, Boston’da
“Tsayn Hayrenyats” (Vatan’ın Sesi) gazetesini yayınladı.
Mısır’a geçti ve Orozdi Bak mağazasında kâtiplik yaptı.
Arkadaşı Arpiyar’ın katledilişinden sonra, Atina’ya geçti.
Meşrutiyet’in ilânından
sonra İstanbul’a geldi “Trakhdi Yerker” (Cennet Şarkıları)
başlıklı şiir kitabını yayınladı. “Tsayn Hayrenyats” (Vatanın
Sesi) gazetesinin ilk yılında yazı işlerini yönetti ve 1912’nin
başından itibaren ise, “Murc” (Çekiç) gazetesini yayınladı.
“Kuran-ı Kerim”i, H. F. Lynch’in iki ciltlik “Armenia” sını, “Fransız Devrimi Tarihi” ni
Ermenice’ye çevirdi ve yayınladı. Ankara yakınlarında öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala
kayıp.
SADECE YAZAR DEĞİL BÜYÜK BİR ÖĞRETMEN: SiMPAD PÜRAD (Der Ğazarents) :
3 Mart 1862’de Zeytun’da doğdu. 1871 – 80’de Kudüs
Ruhban Okulu’nda öğrenimini tamamladı, 1880 – 82’de
Maraş’ta 1882 – 84’te Zeytun’da (Birleşik) Miyatsyal’de
öğretmen ve müdürlük yaptı. Burada, “Ulniya veya
Zeytun” adlı bir araştırma hazırladı. 1885’te, (Kozan)
Sis’te bir okul açtı ve aynı yıl İstanbul’a gelip edebi
çevrelerle tanıştı. Anadolu’yu karış karış dolaştı,
1895’te sol propaganda yapıyor diye tutuklandı ve
Maraş ve Halep’te tam beş yıl cezaevinde de yattı.
Serbest kalır kalmaz, İstanbul’a geldi ve Kadıköy’deki
Aramyan Okulu’nda bir yıl çalıştı. 1896’da Mısır’a kaçtı
ve kendisini tamamıyla eğitime ve edebiyata verir.
Kahire’de kurduğu okul başarı gösterdi ve bu arada
“Pünig” (Phoeniks) ve “Nor Or” (Yeni Gün) gazetelerini yayınladı. Meşrutiyet ilânından
sonra, soluğu İstanbul’da aldı, “Pünig” gazetesini ve “Kağapar” (Fikir) dergisini 42.
sayıya kadar yayınladı. Yapıtları çoğunlukla devrimci yaşantısından izler taşır: Hapisten
Hapise, Yıldız’dan Sasun’a, Doksanaltı, Zeytunlu Papaz, Sasun’dan Sonra, Kürek
Mâhkumları, Avarayr’ın Kartalı, Özgürlük İçin, Ermeni Tarihi, v.s… Ankara yakınlarında
öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
[Simpad Pürad, Halk arasında "Adana Ağıdı" olarak bilinen ve 1909 Adana katliamı
üzerine yazılıp bestelenmiş olan ünlü "Adanayi voghb" eserinin de sahibidir. /
Gelawej'in notu.]
25’İNDE BİR GAZETECİ HAMPARTSUM HAMPARTSUMYAN :
1890’da İstanbul’da doğdu. Esayan ve Getronagan’dan
mezun oldu. Meşrutiyet’in arifesinde gazeteciliğin ‘ilk’ini
“Surhantag” ın yazı işlerinde yaptı, sonra ta kapanana kadar,
iktisadî, idarî ve hukukî yazılar yazacağı, “Azadamard” a
geçti. “La Turquie”, “L. Herald”, “B. Tagseblatte”, “K.
Zeitung” ve “L’Humanité” gazetelerine muhabirlik yaptı.
Ankara yakınlarında öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
JAK SAYABALYAN (Paylag), (Özgeçmiş):
1888 Haziran’ında Konya’da doğdu. 1896’da Berberyan
Okulu’na devam etti. İki yıl İzmir Amerikan Koleji’nde okudu.
1904’te Konya’da, 5 yıl İngiliz Konsolosluğu’nda mütercimlik
ve konsolos muavinliği yaptı. 1909’da İstanbul’a dönerek
“Şehbal” dergisini yönetti. “Surhantag” gazetesinde mizah
yazıları yazdı. Sonra İstanbul’da çıkan Ermenice gazete,
haftalık dergiler ve yıllıklarda yazıları, “Masis” gazetesinde V.
takma adıyla şiirleri çıktı. 37 yaşında Ankara yakınlarında
öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
KEĞAM PARSEĞYAN :
1883’te İstanbul’da doğdu. İlk öğrenimini, ünlü düşünce,
sanat, kültür insanları ve öğretmenler, Vartkes ve Levon
Şant’ın döneminde, Gedikpaşa Ermeni Okulu’nda yaptı. Henüz
ergen yaşlarındayken gazetecilik mesleğine atıldı;
“Manzume’nin yazı işleri, bu meslekteki bıyıklarının yeni
terlemeye başladığı mekânı oldu, kendisi için. “Azadamard”da
ise, yazılarının yayınlanmaya başlamasından ta bu gazetenin
kapanışına kadar, kalıcı birkaç yazarından bir oldu. Samimi
olduğu, ünlü Şavarş Misakyan ile 1908’e 41. sayıya kadar,
“Aztag” adlı bir edebiyat dergisi çıkardı, sonraları ise, H.
Küfeciyan ve Gostan Zaryan ile “Mehyan” dergisini. Umut
vaat eden bir gençti, okuyucuyu kucaklayan edebi, sevimli sayfaları vardı. Ankara
yakınlarında öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
YOKSUL BİR ÇOCUKTU DİKRAN ÇÖGÜRYAN :
1884’te Gümüşhane’de doğdu, ‘yoksul bir çocukluk
geçirdim’ diye yazdıydı bana, kendisi hakkında bilgi
verirken ‘ve minnettarım’ diyerek. 1897’de kaderin garip
bir cilvesiyle Kağadiya’nın Kırmızı Manastırı
Yetimhanesi’nde buldu kendini. Manastır adlı öyküsünde,
buranın iç yaşantısını tahayyül etmiştir. 1903’te,
müşahede altına alınmış olduğu ve daha sonra da kendi
ihtisas alanı olacak, tarih, coğrafya ve yabancı milletler
edebiyat tarihi derslerini, öğretmen olarak verdiği,
Berberyan’dan mezun oldu. Öğretmenlik mesleğini,
İstanbul’daki bir çok Ermeni okulunda da sürdürdü ve aynı
zamanda gazete ve dergilerde, başarılı birçok öykü, şiir ve
eleştiri yazısına imza attı. “Hayreni Tsayner” (Vatan’dan
Sesler) adlı öyküler kitabı Zartaryan Yayıncılık tarafından
yayımlandı. Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı, Avrupa ve Türkiye’deki birçok yere gitti ve
(izlenimlerini) intibalarını basına yansıttı. Umut vaat eden bu kabiliyetli genç, gazete
yazarlığı dalında da başarı gösterdi,1911 ilâ 1912’de M. Şamdancıyan ile üç aylık
“Vosdan” (Kulüp) dergisini çıkardı. Ankara yakınlarında öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala
kayıp.
İLK SPOR GAZETECİSİ ŞAVARŞ KRİSYAN :
9 Haziran 1886’da Beşiktaş’ta doğdu. Sırasıyla
Makruhyan, Bardizag’daki (Adapazarı - Bahçecik)
Amerikyan, Berberyan ve Robert College’de okuyup
mezun olduktan sonra, Paris’te Lycée Jeansont de Boné
ve Londra’daki Sandov Okulları’nda, okuyup Beden
Eğitimi okudu ve diploma aldı. İstanbul’a dönüşünde,
değişik okullarda Bedeb Eğitimi ve Spor-Jimnastik
öğretmeni olarak çalışır. Birçoklarına özel dersler verir.
Birçok banliyölerde spor kulüplerinin kurulmasında
bizzat katkısı olur. 1911 yılının Şubat’ından itibaren ise
“Marmnamarz” (Beden Eğitimi) adıyla, Türkiye’de kendi
tarzında ilk kez, önce aylık sonra da on beş günlük,
resimli spor gazetesi çıkarır.
Tam dört yıl aralıksız yaşamını sürdürebilen ender basın
organlarından olan bu dergi, özellikle çok değişik kesimlerce büyük ilgi gördü ve ilerde
İstanbul veya Osmanlı / Türkiye Ermenilerinin, sportif faaliyetlerini araştıran, birçok yerli
ve yabancı insana, belki de tek dedirtecek kadar değerli-önemli bir kaynakça oldu.
Osmanlı / Türkiye coğrafyasına, zamanın en çağdaş eğitim sistemi olan İsviçre Eğitim
Sistemini, getiren ve kendi kurmuş olduğu Nor Tıbrots’da (Beden Eğitimi) uygulayan,
ünlü pedagog Hovhannes T. Hintliyan ile “Boy Scaut” (İzci) dergisini ve “İr Gyankin
Nıbadagı” (Onun- Hayatının Amacı) adlı kitabını yayınladı. Tutukevinde arkadaşlarına spor
yaptırması “şüpheli” karşılandı. Ankara yakınlarında öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala
kayıp.
FRANSIZCA DA YAZAN ARMEN DORYAN (Hıraçya Surenyan) :
Ocak 1892’de Üsküp’te doğdu. Orada Ermeni nüfusu yoğun olmadığı ve dolayısıyla
Ermeni Okulu bulunmadığından dolayı, önce Rum Okulu’na sonra da Manastır Fransız
Okulu’na gitti. Buradan mezun olduktan sonra, 1911’de İstanbul’daki Pangaltı
Mıkhitaryan Lisesi’nden mezun oldu ve Paris’e gitti. 1914’te Sorbone Üniversitesi’nden
diplomasını aldı ve Başkent İstanbul’a geldi. Burada, eğitim ve edebiyatla uğraştı. Paris’te
bulunduğu yıllarda “L’arène” dergisini ve ayrıca Victor Hugo ve başka Fransız yazarlarını
inceleyen kitaplar yayımladı. Fransız şairleriyle birlikte Pantheist okulu oluşturanlar
arasında yer aldı. Bazı şiirleri, “Şant” dergisinde yayınlandı. Arti Varjaran’da (Çağdaş
Okul) ders verirken, bir akşam okul basıldı ve tutuklanarak götürüldü. Ankara
yakınlarında öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
DİĞER GAZETECİ VE YAZARLAR
ARİS İSRAELYAN (İsrael Dkhruni) : 1885’te Gümüşhane’de
doğdu. Boston’daki “Hayrenik” (Vatan), İstanbul’da “Azadamard”
için yazdı.
1916’da Konya’da bilinmeyen koşullar altında öldü. Mezarı
bilinmiyor. Hala kayıp.
MİHRAN TABAKYAN : 1878’de Adapazarı’nda doğdu. İstanbul
Ermeni Basını’na ait gazetelerde yazarlık yaptı. 1915 Ağustos’unda
Yozgat yolunda öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
[1910 tarihli "Adanayi Dznnteal Dzari"( V. yev H. Der-Nersesyan, Yayınevi) isimli eserinin
orijinal basımı TBMM Kütüphanesinde bulunmaktadır. -Gelawej'in notu.]
HAGOP TERZİYAN (Hagter) : 22 Ağustos 1879’da Hacın’da
doğdu. İstanbul Ermeni Basını’na ait gazete ve dergilere, Hagter,
Hımayyak, Davros, Yito ve Tığtagits (Muhabir) takma adlarıyla,
birçok yazılara imza attı. Adana Kıyımı’ndan kıl payı kurtuldu.
“Fotoğraf Sanatı”, “Adana’daki Hayat” ve beş ciltlik “Adana
Felâketi” kitaplarını yazdı. Son kitabın el yazıları hükümet
tarafından el konuldu. “Hacın’ın Lehçesi” adlı eserinin el yazıları
hâlâ yayınlanmayı bekliyor. 20-24 Ağustos tarihlerinde Yozgat
yakınlarında öldürüldü.
ARİSDAGES KASPARYAN : 1861’de Adana’da doğdu. 1880- 1910 arasında “Manzume”,
“Mecmua-ı Akhbar”, “Püzantiniyon” ve “Surhantag” da (Haberci), Türkçe ve Ermenice,
toplumu ilgilendiren konularda ses getiren makaleler yazdı. “Mecmuayı Lâhikayı Kavanin”,
“Cüzdanı Kavanini Osmaniye”, “Mabadı Lâhikayı Kavaniyn”, “Zeyli Lâhikayı Kavaniyn”,
“Hukuk Müşaviri” ve “İlamat Torbası” önemli kitaplarındandır. Kitaplarının çoğu, ikişer
defa baskı yapmıştır. Bugün hala sahafların gözde kitapları arasındadır.
["Mecmua-i Lahika-i Kavanin; Maba'd-ı Lahika-i Kavanin ve Zeyl-i Lahika-i Kavanin eserleri
için Bkz: (ÖZEGE; 12511 - TBTK; 4730) [Cilt: 2. Cilt] Adanalı Kasparyan, Arisdages, 1312, 432
S., Artin Asaduryan Şirket-i Mürettibiye Matbaası, İstanbul; [Cilt: 3. Cilt 1. Cüz], 1313, 56 S.,
Malumat Matbaası, İstanbul (Talat Öncü Kütüphanesi)-Gelawej'in notu.]
SARKİS PARSEĞYAN (Şamil): Van’lı. “Aşkhadank” (Emek)
gazetesinin Kurucularındandı. Ankara yakınlarında öldürüldü. Mezarı
bilinmiyor. Hala kayıp.
BEDROS KALFAYAN: 1868’de Harput’un (Harput) İçme ilçesinde
doğdu. Rusçuk’ta “Veradzınunt” (Yeniden Doğuş) haftalık dergisini
çıkardı. Daha sonraları bu gazete Paris’te “Abaka” (İstikbâl) ismiyle
devam etti. Ankara yakınlarında öldü. Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
SARKİS SUİN (Süngücüyan): 15 Ağustos 1870’de Beşiktaş’ta
doğdu. Düyun-u Umumiye yöneticilerinden. Abdülhamit döneminde Patrik İzmirliyan’ı
yabancı muhabirlerle buluşturmakla suçlanarak tutuklandı ve 7 yıl hapiste kaldı.
“İravunk” (Hak) gazetesine, S.S. namı müstear’la makaleler yazdı. Adana’daki
Ermenilere yönelik 1909 i toplu kıyım konusunda, inceleme ve araştırma heyetine de üye
seçildi. 1 Haziran 1915’te tevkif edildi. Akıbeti bilinmiyor.
EDVAR BEYAZYAN: 8 Şubat 1873’te Üsküdar’da doğdu. Eczacı ve pek kozacılığı uzmanı.
Bazen “Azadamard” gazetesinde yazdı. Akıbeti bilinmiyor.
HIRAÇ (Hayk Tiryakiyan): 1871’de Trabzon’da doğdu. 1908’de Bodrum kaledesinde
mahpusken Meşrutiyet ilanıyla serbest bırakıldı, İstanbul’a geldi . Adom Şahen’den sonra
“Azadamard” gazetesi ile bazı önemli kitapları yayınladı. Ankara yakınlarında öldürüldü.
Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
ADOM ŞAHEN (Yeritsyants):1875’te Mardin’de doğdu, Meşrutiyet ilanından sonra
İstanbul’da Arax (Aras) adında bir yayınevi kurdu ve buradan ilkin “Azadamard”ı neşretti.
Ayrıca yayınevinde edebi yazılar, okul kitapları ve dergiler yayınladı.“Heine’nin Şiirleri”gibi
tercümelerini Agni takma adıyla yayınladı.
NERSES PAPAZYAN: 1872’de (Kafkasya) Akulis’te doğdu. New
York’taki Colombia Unıversity’de okudu. 1906 sonunda,
Vıramyan’ın yerine ABD’de çıkan “Hayrenik”gazetesinin in
(Vatan) yönetimini üstlendi. Meşrutiyet’in ilanından sonra,
İstanbul’a geldi “Azadamard” yayınlandığında, onun Ermenice
bölümünün başına geçti ve 11 Şubat 1915’e kadar görevini
sürdürdü. Gazetenin cinayet haberlerini de kendisi kaleme
alırdı. Ankara yakınlarında öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala
kayıp.
NERSES ZAKARYAN: 1833’te İzmit’te doğdu.. “Osmanlıca Gramer” kitabı yanında
“Abaka” (İstikbâl) ve “Nor Aşkharh” (Yeni Dünya) gazetelerinde de yazdı. Ankara
yakınlarında öldürüldü. Mezarı bilinmiyor. Hala kayıp.
ARDZRUNİ (Hagop Avedisyan): 1873’te Van’da doğdu. 1895’teki Babıali Nnümayişi
nedeniyle Bulgaristan’a kaçtı ve gıyabında idama mahkum edildi. Bulgaristan’da
öğretmenlik yaptı İstanbul’daki ve yabancı ülkelerdeki bir çok Ermeni gazetelerine yazılar
yazdı.
SAKO: Kafkasya’da doğdu. “Kağapar” (Fikir) gazetesinin yazı işlerinde çalıştı. Osmanlı’nın
Meşrutiyet ilân etmesiyle İstanbul’a geldi ve tehcire yollanana kadar, burada kaldı.
VIRAMŞABUH ARAPYAN: Malkara’da doğdu. Sonrasında Osmanlı
Ordusu’na girdi ve silah yapımcısı olarak çalıştı. Daha sonra Sanaa’ya,
yollandı; oradan “Azadamard” gazetesine Vram takma adıyla, yazılar yazdı.
1915’in başında, İstanbul’da bulunuyordu. Akıbeti bilinmiyor.
LEVON AĞABABYAN: 1887’de Pağeş’te (Bitlis) doğdu, “Azadamard”
gazetesinde yazarlık yaptı; matematik öğretmeniydi. 1915’te öldü.
KEVORK HÜRMÜZ: 1868’de İstanbul’un Ortaköy semtinde doğdu,
Venedik Murad Rafael (Mıkhitaryan) Okulu’nda okudu. Avrupa gazeteleri
için muhabirlik yaptı ve sırf “Times” Gazetesi muhabirliği tehcire gönderilmesine neden
oldu..
Ermeni Katolik Cemaatine mensuptu. Pera’da (Beyoğlu) yaşayanlardandı. Öldürüldü.
ONNİK MAĞAZACIYAN: 1878’de İstanbul’da doğdu. Babıâli
caddesindeki “Hayrenik” (Vatan) gazetesinde ciltçilik müessesesinin
sahibiydi. Türkiye’nin ilk Asya ve Avrupa topraklarıyla birlikte
haritasını, ayrıca Cep Atlası olarak yayımladı. Kumkapı’da
Haraçtimaser Ingerutyun (İlerici Toplum) adlı, modernliğe ve
ilericiliğe açık bir toplumsal derneğin başkanıydı. Bu cemiyet,
zararlı telakki edilerek, tehcire yollandığı zannedilmekte. 1915
Ağustos’unda serbest bırakılma emrine karşın, Tuney’de çete
tarafından katledildi.
ONNİK SIRABYAN: 1878’de Erzincan’da doğdu. Ailecek Filibe’ye
yeleşti. Meşrutiyet’in ilânından sonra İstanbul’a gelerek Partoğ
Zoryan ile Lusağpür Yayınevi’ni (Işık Kaynağı) kurdu. Ankara
yakınlarında öldürüldü.
PARTOĞ ZORYAN (Jirayr): 1 Ocak 1879’da Tamzara’da doğdu,
18 yaşında Filibe’ye geçti. R. Zartaryan, o zamanlar “Razmig”
(Mücadeleci) gazetesini çıkarırken bir süre sonra bu gazetenin
yöneticiliğini yaptı. Meşrutiyet’in ilânından sonra, İstanbul’a geldi
ve Onnik Sırabyan ile LusağpürYayınevi’ni kurdu. “Meğraked”
(Balcı) adlı çocuk ders kitaplarını,
“Yergrakordzi Paregamı” (Ziraatçının Dostu) adında, o zamanlar için çığıraçacak nitelikte
yararlı, profesyonel bir el kitabını yayımladı. Ankara yakınlarında öldürüldü.
HOVHANNES KILIÇYAN: Divrikli’dir. 37 yaşında Çakmakçılar’da Kitapçı ve kırtasiye
dükkanı açtı. Önemli ders kitapları serisinin yayıncısı olmuştu. Ankara yakınlarında
öldürüldü.
ARDAŞES FERAHYAN: Muş’luydu. Yeprad (Fırat) Koleji’nde öğrenci olup, İstanbul’a
gelerek Hukuk Fakültesi’nin derslerine dinleyici olarak katıldı. Sonra Sosyal Demokrat
Hınçag Fırkası’nın üyesi ve bu partinin gazetesi “Gaydz” ın (Kıvılcım) muharriri oldu. 25
yaşında sürüldü.
ARTİN MISIRLIYAN ve ARMENAG ARAKELYAN “Azadamard” ın makinistleriydiler,
daha 21 yaşında idiler ve Ayaş’a sürüldüler, oradan da ölüm yürüyüşüne…
SUZİGYAN: İstanbul Samatya semtinden gazeteciydi. Konya’daki Rusya
Konsolosluğu’nun mütercimliğini de yapmıştı. Sürgün yollarını kaldırmadı sağlığı.
BEDROS KÜRDYAN (Bedig): Bardizag’lı (Adapazarı-Bahçecik) bir gençti. Türk ve
Ermeni gazetelerinde sürekli yazardı. Meşrutiyet vesilesiyle yayıma başlattığı (Mücadele)
Baykar gazetesini sadece bir sayı çıkarabildi. Ferdi sürgüne kelepçelerle gönderildi ve
Meskene’de öldürüldü.
ASADUR D. MADTEOSYAN: Avukat, Türk-Ermeni gazetelerde muharrirdi.
YERVANT ÇAVUŞYAN: İstanbullu, 49 yaşında. Güzel Sanatlar Okulunda matematik
öğretmeni, "Tzayn Hayrenyatz" (Vatanın Sesi) yayını imtiyaz sahibi ve “Çarkçılık” adlı
Türkçe teknik kitabın yazarı. Fırat nehrinin kenarında, Meskene ve Der Zor arasında,
Hamam diye bir yerde öldü.
HAGOP ŞAHBAZ: Vanlı. 50 yaşında, Meşrutiyetten sonra İstanbul'a geldi, bir ara
Patrikhanede sekreter olarak çalıştı. “Kürt-Ermeni Halk Şarkıları” adlı bir araştırmanın
yazarı.
İŞKHAN (NİGOĞAYOS BOĞOSYAN): 1879’da Karabağ’da doğdu; “Aşkhadank”
(Çalışma) gazetesine yazdı. Van yöresinde değişik nümayiş ve toplantılarda konuşmalar
yapmaya ve konferanslar vermeye ve hele eğitimle ilgilenmeye başladı. 1915 yılında Van
Valisi Cevdet Bey’in davetine giderken kalleşçe pusuya düşürülerek öldürüldü.
VIRAMYAN (ONNİG TERTSAGYAN): 1871’de İstanbul’da doğdu. Şahnazar’ın
“Hayrenik” (Vatan) gazetesinde Okimta (Ermenice O, k, t harflerinin okunuşlarının
birleşiminden oluşan) nam-ı müstearı ile, dikkat çekici makaleler yazdı. Cenevre’de geçti
“Troşag” (Bayrak) gazetesinin yazı işlerinde çalıştı. Daha sonra Amerika’ya geçti ve orada
bulunan “Hayrenig” gazetesinde yazmaya başladı. İstanbul’a döndüğünde Azadamard
(Kurtuluş Savaşı) gazetesinde çalıştı. Bazı imzasız başyazıları kendisi yazdı.
Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın ikinci seçiminde Van’dan mebus seçildi. Van’ın meşhur
Vali’si Cevdet bey, 1915 yılında Van’lı İşkhan’ı katlettikten sonra, onu telefonla Konağa
davet etti ve Hükümet Konağı’ndan bir daha geri gelmedi.
ARDAŞES SOLAKYAN: Van’da doğdu. 1901’de, Yeramyan Okulu’ndan mezun olduktan
sonra, öğretmenliğe başladı. 1908’de memleketi Van’da tiyatro kurdu. “Indanik” (Aile)
adlı yazmış olduğu piyesi, bizzat sahneye koydu; sonra başka piyesler yazmaya devam
etti. İstanbul’un birçok gazetesinde yazmanın yanı sıra, 1906’da “Asub” adlı iptidai
şartlarda mütevâzı ve “Goçnag” (Çan) adlı bir başka, bu sefer nizami, bir gazete çıkardı.
Vali Cevdet’inEmriyle arkadaşları ile birlikte tutuklanıp, 4 / 7 Nisan 1915 tarihine kadar
hapiste kaldı ve sonra da öldürüldüler.
DİKRAN ODYAN (ASO): 1880’de Van’da doğdu, ilköğrenimini burada tamamladı. 1896
– 1906’da İran’da öğretmenlik yaptı, değişik nam-ı müstearlarla değişik gazetelerde
yazılar yazdı. “Yergir” (Ülke) gazetesini yayınladı. “Garmir Orer” (Kızıl Günler), “Havse”,
“Tadasdan” (Muhakeme), “Vahe”, “Tützaznuhi” (Kadın Kahraman) adında kitaplar yazdı
ve yayımladı. Hapiste vahşice katledildi.
GARABED DANTEYAN: Van ve çevresindeki okullarda öğretmenlik yaptı; “Goçnag”
(Çan) dergisi yazarlarındandı. Hapiste vahşice katledildi.
PROF. GARABED SOĞİGYAN: 1874’te Harput’ta doğdu; bölgenin Amerikan Koleji’nden
mezun oldu. Dilbilimci ve kimya öğretmeni olarak Yeprad (Fırat) ve Tılgadentsi okulunda
çalıştı. 1890 yılında R. Zartaryan’ın arkadaşı olarak edebi çalışmalara bilfiil katıldı.
Yayınlanmamış şiir kitabı vardı. Osmanlı’da ve Amerika’da yayınlanan gazetelerde
Gamsar takma adıyla yazılar yazdı. 1910’da “Yeprad” (Fırat) adlı onbeş günlük bir dergi
yayınladı.
Harput Amerikan Hastanesi’nde dövülerek öldürüldü.
PROF. DONABED LÜLECİYAN: 1876’da Harput’ta doğdu ; Kolej’den mezun oldu.
Burada, öğretmen olarak yıllarca görev yaptıktan sonra, 1908’de Amerika’ya gitti ve
Cornell ve Yale üniversitelerinden mezun oldu. Erzurum’da öldü. Longfellow’un “İvancello”
adlı eserini tercüme etti. Gerisinde, henüz basılmamış, birçok eser bıraktı; Amerikan ve
Osmanlı gazetelerinde, sayısız makaleler yazdı. Edebi metinlerde kullandığı takma isim
Pakrat’tı.
JİRAYR HAGOPYAN (SARKİS NALBANTYAN): 1890’da Harput’ta doğdu ; öğrenimini
Kolej’de ve Tılgadentsi okullarında gördü. Amerika’ya geçti; gazetelerde yazmaya başladı.
1912’de Venedik’e gitti; oradan Anadolu’ya geçti; çeşitli okullarda müdürlük yaptı.
İstanbul dergi ve takvimlerine yazdı. 1915’te Harput Hapishanesinde şehit oldu.
MİHRAN İSPİRYAN: 1873’te Sivas’ta doğdu, öğrenimini Halep’teki Fransız ve Ermeni
okullarında gördü; Sivas’ta Mektep-i Millet’te beş yıl Fransızca ve Ermenice öğretti.
İstanbul’da yayınlanan Ermenice gazetelere Vıruyr, Espero, Narhim, Bued, Muşeğ ve Dork
takma adlarıyla yazdı.
SENEKERİM H. KALYONCUYAN: 1882’de Suşehri’nde doğdu. Sivas Amerikan ve
Merzifon Anadolu Kolejlerinden mezun oldu. Ermenice ve Tarih dersleri verdi. Ermenice
gazetelerde yazdı. İngilizce’den birçok tercümeleri de vardı.
GARABED BARSAMYAN: Sivaslı’lıdır, Meşrutiyet’ten sonra basımevi açtı. “Gapira” ve
“Hoğtar” gazetelerini kurdu. Varujan’ın “Dırdunçk Y. Demircibaşyanin” (Yeğya
Demircibaşyan’ın Şikâyetleri) adlı eserini ve Anadolu’daki bazı Ermeni yazarlarının
kitaplarını yayımladı. 34 yaşında öldürüldü.
KARNİG TUĞLACIYAN: 1888’de İstanbul’da doğdu. Getronagan Lisesi’nden mezun
oldu. Türkçe “Manzume” ve Hagop Der Hagopyan’ın “Orakir” (Günlük) gazetelerinin
yazarı oldu. Paris’ten dönüşünde Sivas’a Fransızca öğretmeni olarak tayin edildi.
RUPEN RAKUPYAN: Mancılık’lı. Amerika’da Columbia Üniversitesi’nden mezun
oldu. “Goçnag” gazetesinin Yönetmenliğini yaptı. 1912’den itibaren Sivas Öğretmen
Okulu’nda pedagog – psikolog olarak görev yaptı. 35 yaşında öldü.
ARAM ADRUNİ: Gürün’lüdür. Öğrenimini Sivas’ta tamamladıktan sonra Eğin yöresinde
öğretmenlik yaptı. Daha sonra Erzincan’a geçti ve felâket yılına kadar orada kaldı.
1908’de kendi girişimiyle “Haraç” (İleri) gazetesini yayınladı.
ARAM ŞİŞEYAN: Erzincanlı. Ercincan ve Sanasaryan okullarını bitirdi. Meşrutiyet
ilânından sonra İstanbul’a geldi, Ermeni Ramgavar (Demokrat) Partisinin organı olan
“Veradzınunt” (Yeniden Doğuş) dergisinin başyazarı oldu. 1913’te Hukuk Mektebi’nden
mezun olarak, memleketine döndü.
PİLOS: Bayburtludur. İşçi olarak çalışmak için Rusya’ya gitti. 1905 Devriminden sonra
Türkiye’ye döndü. 1907’de Erzurum’da devrimci çalışma yürüttü. “Haraç”ta (İleri) yazdı.
33 yaşında öldü.
ARŞAG TÜTÜNCÜYAN: 1878’de Erzincan’da doğdu. Ercincan Okulu’ndan mezun
olduktan sonra Erzincan, Kemah ve Erzurum’da altı yıl öğretmenlik yaptı. 1903’ten
itibaren, Osmanlı’nın Ermenice gazetelerinde A. Seruni takma adıyla yazılar yazdı.
PROF. ARAKEL G. SIVASLIYAN: Kayseri’nin Muncasun köyünde 1859’da doğdu. 1890 94’te, Amerikan Carlyton Üniversitesi’nin Gökbilimi ve Matematik bölümlerinde
doktorasını tamamladı. Birçok bilimsel makaleleri Türk ve yabancı dergilerde yayınlandı.
Tokat’a yakın, Çiftlik yöresinde 1915 Ağustos’unda öldürüldü.
PROF. HOVHANNES HAGOPYAN: Ekim1862’de Muncusun’da doğdu. 1869’da
‘Merzifon Koleji’nden mezun oldu ve orada Türkçe öğretmenliği yaptı. İstanbul Devlet
Hukuk Okulu’nu bitirdi. 1904’te Amerika’da Massachussette Eyalet Üniversitede mastır
yaptı. “Püzantiyon” ve “Nor Ayk” (Yeni Şafak) gazetelerinde makaleleri yayınlandı.
Tokat’a yakın, Çiftlik yöresinde 1915 Ağustos’unda öldürüldü.
GAGİK OZANYAN: 1882’de Şabinkarahisar’da doğdu. Merzifon Anatdolu
Koleji’nde okudu.1903 – 6’da doğduğu yerin okulunda öğretmenlik yaptı.
İstanbul’da çıkan Ermenice gazetelere yazdı ve Merzifon’da Hayguni adlı
15 günlük mecmuayı yayımladı. 1915 Nisan’ında sürgüne gönderildiği kafile ile birlikte
Sivas’ta katledildi.
HOVHANNES KAZANCIYAN: 3 Nisan 1870’de Tokat’ta doğdu. 1892’de “Arevelk”
(Doğu), gazetesine makaleler yazdı; Ayrıca İstanbul’un bütün diğer Ermeni gazete ve
mecmualarında yazıları yayınlandı. Bu arada en kapsamlı eseri “Etiyopya’da Taşra
Ermenicesi”, Viyana’da basıldı, 1908 - 10’da “Bugünkü Ermenice Grameri”ni 3 kitapta
topladı. Bir süre de H. Şahnazar’ın çıkarttığı “Hayrenik” (Vatan) mecmuasında yazdı. 24
Nisan toplu tutuklamasından o da nasibini aldı.
(Âşık) AŞUĞ ŞAHNAZAR (MARURAS AŞUĞYAN): Kafkasya’lı bir sosoyal demokrattı.
Meşrutiyet’te İstanbul’a geldi ve bir süre öğretmenlik yaptı. “Eğitimin Sesi” mecmuasını
sadece iki sayı yayımlayabildi. Tokat’ta öldürüldü.
VARTAN MİSİRYAN: 1887’de Divriği’ye bağlı Zımara’da doğdu. 1911’de İzmir
Sultaniyesi’nde ve Mesrobyan Okulu’nda İngilizce öğretmenliğine başladı. “Aşkhadank”
(Çalışma) gazetesine makaleler yazdı.. Rakka’dan Der Zor’a giden yolda katledildi.
YEBİSGOBOS NERSES TANİYELYAN: 16 Mayıs 1868’de Zeytun’da doğdu; özverisi ve
acılarla dolu hayatıyla hatırlanan bir din adamıoldu. ‘Zeytun isyanını tertipçilerden biri’
olarak suçlandı ve Halep’te hapsedildi; affa uğrayarak İskenderun’a sürüldü; Patrik
Ormanyan’ın delaletiyle İstanbul’a getirildi. Sis’li Vatrabed nam-ı müstearıyla, İstanbul
gazetelerine yazılar yazdı;
VARTABED KEĞAM TEVEKELLİYAN: Şabinkarahisar’da doğdu. 1912 – 15’te Kiğı’da
Dini Önderlik yaptı. “Nor Gışir, nor arjek” (Yeni Ölçü, Yeni Değer) eserini yazdı.
“Hayrenik” ve “Azadamard” gazeteleri ve diğer mecmualarda yazdı.
VARTABED BARKEV TANİYELYAN: 1881’de Hasköy’de doğdu.
1905’te Vartabed oldu. Dini Önder olarak, Kütahya, Afyonkarahisar ve Bayburt’ta görev
yaptı. 1914 sonlarında, Bursa’ya gitti ve “Luys” (Işık) ve “Dacar” (Mabed) gazetelerinde
yazdı.
KAHANA VARTAN ASLANYAN: 1863’te Pingyan’da doğdu. İlk öğrenimini orada
tamamladıktan sonra 3 yıl eczacılık okudu. 1864’te İstanbul’da bir kitabevi kurdu.
İstanbul Ermeni gazetelerinde, din ve ahlak konularında makaleler yazdı. Felâket
günlerinde Harput hapishanesinde iki eser yazdı; diğer aydınlarla birlikte, ateşe verilen
binada yanarak öldü.
VARTABED STEPAN SARYAN: Trabzon’lu. 1877’de Vartabed oldu. Roma’da İlahiyat
Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, Venediksularında, asırlardır Ermenilere ait olan
İsola St. Lazzaro (Surp Ğazar) Adası’nadöndü. Sırasıyla, öğretmenlik, Pazmaveb
dergisinin yöneticiliğini yaptı ve nihayet vatanı Trabzon’an’a döndü, okul müdürlüğü
yaptı.
VARTABED GARABED DER SAHAGYAN: 1882’de Muş’ta doğdu. 1902’de Vartabed
oldu. Manastır ve Rafayelyan okullarında öğretmenlik yaptı ve Almanya’nın Friburg
şehrine gitti. İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Surp Ğazar Adası’na döndü ve burada
“Pazmaveb” dergisini yönetti. Zarif şiirleri ve edebi araştırmaları yayınlandı. Öğretmenlik
vazifesiyle 1914’te Trabzon’a gitti; ve bir daha dönmedi.
VARTABED PEDER BOĞOS KASBARYAN: Viyana Mıkhitaryan ekolünden; 1880’de
Mardin’de doğdu ve 1906’da Vartabed oldu. Roma’da İlahiyat diploması aldı. Arada bir
“Pazmaveb” dergisinde yazdı.
RAHİP ISTEPAN SARYAN: Trabzon Mıhitaryan Okulu Müdürü.Roma’dan Teoloji ve
Felsefe doktorasına sahipti. Dini eserlere sahipti. “Eagneru dzakumı” (Canlıların Doğuşu)
ve “Maknisagan kun” (Uyku Mıknatısı) gibi eserleri vardı. Latince, İtalyanca, Fransızca
biliyordu.
GARABET DER-SAHAKYAN: Trabzon Mıhitaryan Okulunda eğitimciydi. Dil bilimci ve
şairdi. “Pazmaverb” dergisinde makaleleri vardı. “İm Asdğı” (Yıldızım) adlı şiirinde hayatı
azizleşir.
Sonsöz
Dileriz, Basın Müzesinde katledilen gazeteciler bölümüne, 1915 yılında yaşamını
yitiren, Ermeni kimlikli, başyazarı, editörü, muhabiri ve basın emekçisi ile tüm
bu değerli insanların anısına bir köşe düzenlenir. Cağaloğlu ve Beyoğlu’nda, bu
gazete, dergi, yayınevi ve kitapçıların geçmişte bulunduğu, hanların, binaların
kapılarının yanına bir anı plaketi konulur. Yazarların anısına da aileleri ile
yaşadıkları apartmanların ya da evlerin duvarlarına, onları saygıyla anımsatan
bir şeyler yazılır. Bunun herkesin çoktan hak etmiş olduğu huzuru, biraz olsun
hissettireceği ve bir utancı da her zaman diri tutacağı beklentisi ile.
(*) 2007 yılında TGC’nin Basın Özgürlüğü Ödülünü, Hrant Dink ile birlikte almış olmanın yüklediği sorumluluk
ile.
www.gelawej.net 2006
Yazışma Adresi: [email protected]

Benzer belgeler

1915 öncesi nde osmanlı impar ator luğu`nda

1915 öncesi nde osmanlı impar ator luğu`nda Mas Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş. Hamidiye Mahallesi Soğuksu Caddesi No: 3 34408 Kağıthane - İstanbul / Tel: (212) 294 10 00 Sertifika No: 12055

Detaylı