Uçak inişe geçtiğinde şöyle bir aşağı bakın ve nefesinizi

Transkript

Uçak inişe geçtiğinde şöyle bir aşağı bakın ve nefesinizi
Tokyo
Uçak inişe geçtiğinde şöyle bir aşağı bakın ve nefesinizi tutun, bavullarınızı
alın ve kapılar açıldığında şehre kapılın. Şehir kocaman, masif ve kalabalık.
New York’a ilk varıştaki panik ve baş dönmesine sebep olan metropol
sendromu burada da var. Tabii Tokyo çok daha yaratıcı ve hayal gücü geniş
bir şehir.
Japon kültürü, sanatta, mimaride, grafikte, sinemada, yemekte kendi
paradigmalarını belirleyen ve özgün bir kültür. İnsan ilişkilerine bakışları,
değer yargıları ve dünya görüşleri de aynı özgünlükte. Teknolojiyle ilişkileri
o kadar hızlı değişiyor ki, ne zaman giderseniz gidin hep geleceğe yolculuk
yapmışsınız gibi hissedebilirsiniz. Zaten gerçekten de Tokyo, zamanda
Amerika’dan da Avrupa’dan da daha ileride. Her zaman gelecekte yaşayan
bir şehir Tokyo. Bu da taşına toprağına, ruhuna sinmiş.
Bu kadarı anlaşılır ama ya Tokyo’nun gelecekte yaşadığı kadar geçmişte de
yaşadığını eklersek? Tokyo aynı zamanda köklerine ve geleneklerine bağlı
bir şehir. Hâlâ annesinin margarinini kullanarak dünyayı hipnotize edebilen
bir yemek kültürüne sahip. Pişirme teknikleri ve mutfak araç gereçlerine
verilen isimlerin çeşitliliğinden ne kadar renkli bir mutfakları olduğu
anlaşılıyor zaten. Dünyada Michelin yıldızlı en çok restorana sahip şehrin
Tokyo olmasına insan gene de önce bir şaşırıyor. Ama evet, Paris’ten bile
çok. Gurme seyahatçiler yaşadı gerçekten de. Şehir keşfedilmeyi bekleyen
bir açık hava damak atölyesi gibi.
Daha daha neleri var, bir koşu gidip baksanıza...
1
Tokyo
>>NEREDE KALMALI?
En İyiler
 Shangri-La Tokyo: Shangri-La’nın en çekici yanı, Tokyo’nun hızlı ve
ışıklı şehir silüetine nazır odalarda sakinlik sağlıyor olması. Odaların
ve süitlerin büyüklükleri 50 m2 ve 269 m2 arasında değişiyor. Otelin
bir de Horizon Club adını verdiği bir servisi var. Bu kulüp hizmetleri
arasında toplantı odaları kullanımı, lostra ve kuru temizleme
hizmetleri, kişisel alışveriş asistanlığı gibi servisler yer alıyor. Otelin
bir İtalyan bir de Japon restoranı bulunuyor.
 Mandarin Oriental: Şehre tepeden bakan otellerden bir diğeri olan
Mandarin Oriental’in tanıdık bildik ihtişamlı stili peşinizden Tokyo’ya
kadar geliyor. Diğer Mandarin’lere göre biraz daha klasik çizgilere
sahip, ancak alıştığınız Mandarin konforu, seyahatinizde bir sürprizle
karşılaşma riskini de ortadan kaldırıyor. Misafirlerin rahatlığına o
kadar düşkünler ki, yastık menüsü sunarak, yabancı bir yerde uyuma
sendromunu tamamen ortadan kaldırmayı amaçlıyorlar. Yemek
konusunda da misafirlerin alışkın olduğu tatlara saygı duyan
Mandarin, İtalyan, Fransız ve Asya mutfaklarından dilediğinizi seçme
imkânı sunuyor. Ayrıca çay köşesinde, geleneksel Japon çay
kültürüyle ilk randevunuza davet ediyor.
 The
Peninsula:
Tokyo’da
büyük
oteller
genellikle
büyük
gökdelenlerin üst katlarına yerleşiyor. Peninsula, müstakil binasında
kendi yağında kavrulmayı seçen bir otel. Konvansiyonel oteller gibi,
lobisi binanın giriş katında bulunuyor. Modern stili ve konforu bir
2
Tokyo
araya
getiren
Peninsula,
tırnak
kurutucudan,
tamamen
karartabileceğiniz camlara kadar her tür teknik ayrıntıyı düşünmüş.
Fransız ve Japon restoranlarından birini seçebileceğiniz gibi,
beslenme uzmanlarının tavsiyelerini uyarak organik ve sağlıklı bir
beslenme programı da takip edebilirsiniz.
 Four Seasons Chinzan-So: Four Seasons’ın Tokyo şubesi, ChinzanSo Bahçesi’nde bulunuyor. Dekorda, Four Seasons’ın tipik klasik ve
rustik stiliyle modern ve şıklık bir araya gelmiş. İş için gelen
misafirlerine özel tercüman ve asistan angaje ediyor. Çocuklarıyla
gelen aileler için, baby sitting, çocuk boy tuvalet ve banyo
seçenekleri, istenilen saatte odaya süt ve kurabiye servisi, çocuklara
özel banyo ürünleri, oyuncaklar ve daha pek çok hizmet sunuluyor.
 Grand Hyatt: Hem lüks, hem modern, hem de minimal bir alternatif
arayanlar Grand Hyatt’tan memnun kalacaktır. Roppongi’deki
konumu ve çağdaş stili, bir çeşit Lost in Translation deneyimini olası
kılıyor. Odalar aydınlık, geniş ve en iyi teknolojik ürünlerle
donatılmış. 7 restoranı ve 3 barı bulunan otel, restoranlarında farklı
Asya mutfakları üzerine yoğunlaşıyor.
Bunlara Da Bakmaya Değer
Tokyo, hem hesaplı hem de iyi bir otel bulmanın belki de en zor olduğu
şehir. Büyük çoğunluğu, büyük zincirlerin otelleri. Uygun fiyatlı olanlar,
kalmaya
uygun
değil.
Derken,
Tokyo’da
3
otel
bulmak
neredeyse
Tokyo
imkânsızlaşıyor.
Bu
yüzden
nispeten
daha
uygun
fiyatlı
ve
de
güvenebileceğiniz birkaç alternatifi bir araya getirmek istedik.
 Claska Hotel: Claska, Nippon grubuna ait, 15 odası bulunan bir butik
otel. Hem çok popüler hem de az odalı olunca, burada yer bulmak çok
zorlaşıyor. Bu odalardan 9’u batı minimalizmini yansıtırken, üçü
geleneksel Tatami stilini yansıtıyor. Diğer üç oda ise, farklı
tasarımcıların dokunuşlarını taşıyor. Galerisi ve tasarım objelerin
sunulduğu mağazası da bu konsepti tamamlıyor. Şehir merkezine çok
yakın olmaması biraz hayal kırıklığı yaratsa da bunu fiyatıyla telafi
ediyor. Tokyo fiyatları göz önünde bulundurulduğunda bedava bile
sayılabilir.
 Hotel Sunroute Plaza Shinjuku: Türünün en iyi örneklerinden biri.
Bir yandan sade ve gösterişsiz, diğer yandan şık ve sevimli. Merkezi
konumu ve makul fiyatları, büyük artı. Engelli ziyaretçilere göre
düzenlenmiş odaları da var. Kadınlar için de özel bir odaları
bulunuyor. Bu odada, standart odalara ek olarak cilt maskesi, masaj
aleti ve yeşil çay gibi ekstralar bulunuyor. Otelin çok şık bir de
restoranı var.
 The b' Akasaka: Bir turist için gerekli her tür konforu en iyi şekilde
sunan butik bir otel. Tokyo’nun başlıca eğlence ve alışveriş
bölgelerinden biri Roppongi ’de misafirlerini ağırlıyor. Otelin
adındaki b', en iyi yatak konforunu, en iyi kahvaltıyı, en iyi spa
keyfini ve çalışmak için en iyi ortamı temsil ediyor.
Odaların
dekorasyonunda sadelik öne çıkıyor. Sabahları kahvaltı edilen
salonda, öğle ve akşam yemeği servisinde İtalyan mutfağından
alternatifler sunuyor.
4
Tokyo
 Imperial Hotel: Yüz yılı aşkın bir süredir Japon misafirperverliği ile
Imperial Hotel, Japon ve yabancı pek çok misafirin tercihi olmuş.
Otelin genelindeki ihtişam, süitlerine ve odalarına da yansımış.
Geleneksel sukiyazukuri tarzında çay odası, müzisyen misafirler için
müzik odası, Tokyo şehir manzaralı terasındaki kapalı havuz,
Uzakdoğu mutfağı haricinde farklı dünya mutfaklarına sahip
restoranlar, otelin misafirlerine sunduğu imkânlardan birkaçı. 5
yıldızlı otel konforunda uygun fiyatlarla konaklamak isteyenlere
önerilir.
>>NEREDE YEMELİ?
Küçük Sözlük
 Tofu: Soya ile yapılan bir yemek
 Ramen: Sulu noodle yemeği
 Soba: Karabuğdaydan yapılan ince kesilmiş noodle
 İzakaya: Bir çeşit meyhane. Daha çok içki içmek, özellikle de sake
içmek için gidiliyor. Yemekler, içkiye eşlik etsin diye servis ediliyor.
 Robatayaki: Japon usulü gril.
Öğle Adresleri
5
Tokyo
 Tofuya Ukai: Ukai, tofu alanında uzmanlaşmış bir restoran. Pek çok
şubesi bulunuyor. Tokyo şubesi, Tokyo Tower’ın hemen yanında.
Ama siz onun adresine aldırmayın çünkü çok geniş bir bahçenin
ortasında bulunuyor. Şehrin çok dışında kırsal bir yerdeymişsiniz gibi
hissediyorsunuz.
 Ramen Adresleri: Tokyo’daki ramen’ci sayısını kendi belediyesi bile
bilmiyor olabilir. Lüks ramen restoranlarından, seyyar ramencilere
kadar şehir ramen mekânlarıyla dolu. Bizim hazırladığımız öneri
listesi ise şöyle:
 Menya Kissou: Şehrin en ünlü ramen’cilerinden biri. Yemeklerin
lezzetine de diyecek yok ama misafirperverlik ve iyi hizmet sizin için
önemliyse
belki
de
tercih
etmemelisiniz.
Ama
unutmayın,
restoranlarda çalışanlar ve hizmet anlayışı çok hızlı değişiyor. Buranın
kalabalığı konusunda da uyarmamız gerek. Sıranızın ve siparişinizin
gelmesi için 45-90 dakikaya varan bir süre beklemeniz gerekebilir.
Hafta içi ve tenha saatleri denemekte fayda var.
 Kanda Yabu Soba: 1880 yıllık bir geleneğe sahip. Bahçe içinde ahşap
tek katlı müstakil bir yeri var. Servisi kimonolu garsonlar yapıyor.
Burada
Japonya’daki
akrabalarınızı
ziyarete
gelmiş
gibi
hissedebilirsiniz. Şehrin sakinlerinin de geldiği, turistik olmayan bir
yer. Emsalleriyle karşılaştırıldığında fiyatları da oldukça makul
kalıyor.
 Jangara: Burası da popüler ve kalabalık restoranlardan biri. Grup
halinde gitmiş olsanız bile, ayrı ayrı oturtulabilirsiniz. Burası
tonkotsu’su ile meşhur. Tonkotsu domuz muhteviyatlı bir ramen türü.
6
Tokyo
Ramen ailesinin en sevilen türlerinden biri. Denemek isteyenler için
Jangara iyi bir adres.
 Ichiran: Kapıdaki sıraya aldanmayın çünkü hızlı ilerliyor bayağı. İçeri
girdiğinizde, önce otomatik satış makinesinden bir ramen kuponu
alıyorsunuz. Daha sonra içine konmasını istediğiniz şeyleri tek tek
seçiyorsunuz.
Böylece
gönlünüzün
sultanı
rameninizi
yaratabiliyorsunuz. Bu yüzden belki buraya birkaç kez ramen
denedikten ve ramenle tanıştıktan sonra gelmek daha iyi olabilir.
Oturma alanları bölmelerle ayrılmış durumda. Sınava girmiş bir
öğrenci gibi 3 tarafınız kapalı yiyorsunuz. Tek başınıza kalmak ve
rameni sevdiğiniz gibi yiyebileceğiniz ve kendinizi şımartabileceğiniz
bir yer.
Ayrıca
Bunların dışında her zaman Hayashi, Fuunji, Tetsu ve Harumichi gibi ramen
restoranlarını da deneyebilirsiniz. Hepsi hem turistlerin hem de Tokyoluların
çok tercih ettiği yerler.
Japon Mutfağına Mola
 Café Salvador: Café Salvador, Tokyo’nun yeni keşiflerinden biri.
Kahve yapımında yalnızca çok iyi olgunlaşmış kahve çekirdekleri
kullanılıyor. Menüde ağırlıklı olarak panini, salata ve meyve suyu
7
Tokyo
karışımları var. Menüyü incelemek yerine gözünüzle görerek de seçim
yapabiliyorsunuz.
 Pure Café: Pure Café, şehrin en ünlü vejetaryen ve vegan
mekânlarından biri. Sabah, öğle, akşam, tatlı ve içecekler için ayrı
menüler bulunuyor. Gün boyu sandviç ve organik salata çeşitleri
servis ediliyor. Akşam menüsü biraz daha zengin ve daha farklı
seçenekler de var.
Akşam Yemeği
 Dazzle: Film setlerinden fırlamış gibi görkemli, şık ve popüler. 9
m.’lik tavanı ve hem modern hem klasik stili ve zevkli dekoruyla,
şehrin en konuşulan restoranı olmayı hak ediyor. Menü, füzyon
Avrupa mutfağı olarak özetlenebilir. Şarap mahzeninde 3000’in
üzerinde şişe bulunuyor. Bu dev koleksiyon, restoranın ortasında
bulunan 8 m uzunluğundaki raflarda etkileyici bir şekilde sergileniyor.
Yemekten öncesine ve sonrasına yönelik çeşitli kokteylleri, viski ve
puro seçenekleri, Dazzle’ı daha da keyifli bir hale getiriyor.
 Aronia de Takazawa: Chef Takazawa’nın butik restoranı, dünyanın
en özel restoranlarından biri. Sadece akşam servis veren restoran,
uzun zaman yalnızca iki masaya servis yapıyordu. Ancak yoğun ilgi
nedeniyle Takazawa, birkaç asistan edinip, bir masa daha eklemiş.
Evet, her akşam sadece üç masaya servis yapılıyor. Uzun bir barın
arkasında
Şef
Takazawa’yı,
kesip
doğrarken
ve
pişirirken
görebiliyorsunuz. Az masa olduğu için, Şef malzemeleri kendi eliyle
8
Tokyo
seçecek, o güne özel bir menü hazırlayıp, yemekleri de kendi elleriyle
yapacak zaman bulabiliyor. 11 tabakta füzyon Japon mutfağını
keşfetmece, tatlılar, şaraplar, özel çaylar derken harika bir deneyim
yaşatıyor. Tabii rezervasyon yaptırabilenlere…
 Chez Tomo: Chez Tomo, öğlen ve akşam menüsüyle Fransız
yemeklerinden vazgeçemeyenler ve yöresel mutfağa ara vermek
isteyenler için davetkâr bir seçim. Şık ve sofistike dekoru ve Fransız
şaraplarıyla konsepti tamamlıyor ve herhangi bir Fransız restoranı gibi
görünüyor. Ancak, gitmeden algılarınızı iyice açtığınızdan emin olun.
Çok ilginç tatları, alışılmışın dışında kombinasyonlarda tatma şansı
bulacaksınız.
Ön
yargılarınızı
otelde
bıraktığınızdan
ve
tat
duygunuzun keyifli bir maceraya hazır olduğundan emin olun.
 Quintessence: Quintessence, bronz renkli bakır ve siyah derinin
yarattığı uyumlu ve sofistike görüntüyle hemen etkiliyor. Öğlen ve
akşamları servis yapıyorlar. Ancak bir menü gelmesini beklemeyin.
Zira basılı bir menüleri yok. Günün taze malzemeleriyle şef o gün
neler yapmışsa onları yiyebiliyorsunuz. Ayda altı gün kapalılar. Bu
günler genelde Pazar günleri oluyor. Plan yapmadan önce iletişime
geçmekte fayda var.
 Maru: Maru, şehrin iyi bilinen izakaya’larından biri. Maru, fiks
menüler sunuyor. Bunlardan birini seçtiğinizde tabakların biri gidip
biri gelmeye başlıyor. Sushi ve sashimilerle başlayıp çeşitli balık ve
pirinç yemekleriyle devam ediliyor. Sakenin yanı sıra şarap
seçenekleri de bulunuyor. Şehrin öz ahalisinin de severek geldiği bir
yer.
9
Tokyo
 Gaya: Gaya, Tokyo’nun en meşhur izakaya’sı. Fiks menülerinin
arasında vejetaryen ve vegan menüler de bulunuyor. Sushi’ye biraz
ara verip, organik sebze yemeklerinin tadını çıkarmak isteyenler için
de hoş bir seçenek. Vejetaryen veya değil, tüm tabaklar makrobiyotik
beslenme prensibinden yola çıkılarak hazırlanıyor. Ve de her şey o
kadar lezzetli ki, sağlıklı beslenme denince akla gelen tüm tatsız
tuzsuz yemekler hafızanızdan silinecek.
 Inakaya: “Oturmaya mı geldik” konseptli yemek nasıl olur demeyin.
Her tür teknolojinin öncüsü Japonlar onu da bulmuşlar. Uzun “u”
şeklinde bir masada herkes yerini alıyor. Etrafınızda yiyecek dağları
ve onları kesip biçip pişirmeye hazır şefler… Bir yemek sipariş
ediyorsunuz, garsonunuz ocak tarafına doğru bağırıyor. Sipariş
ağızdan ağza bağıra bağıra şefe kadar gidiyor. En son şef de bir nida
patlattıktan sonra robatayaki başlıyor. Hem eğlenmek hem de güzel
şeyler yemek için gidilebilir.
Japon Mutfağına Akdeniz Molası
 L’Estudi: L’Estudi’nin şefi ve sahibi Josep Barahona Viñes, İspanyol
ve Katalan mutfağını da kendisiyle beraber Tokyo’ya taşımış. Sadece
8-10 kişilik yer var ve bu da samimi bir ev ortamı yaratıyor. Burada
yer bulamazsanız üzülmeyin, şefin Akasaka Biz Tower içinde Bikini
isminde çok popüler bir restoranı daha var.
10
Tokyo
 Il Ristorante: Il Ristorante, Bulgari Hotel’in içinde bulunan bir
İtalyan restoranı. Risottolarıyla, raviolisiyle ve şarap menüsüyle tipik
bir İtalyan restoranı. Hem de Bulgari şıklığı ve zarafetiyle bir arada.
 Enoteca Pinchiorri: Floransa’dan sonra Tokyo’da da açılan restoran,
şehrin en beğenilen İtalyanlarından biri. 42. kattaki konumuyla
etkileyici bir şehir manzarası sunuyor. İsminden de tahmin edileceği
gibi çok iyi bir de şarap menüleri var.
Sushi
Tokyo’da ramen mi daha bol sushi mi bilinmez. Gezdiğiniz yerlerden kendi
sushi mekânlarınızı da keşfedeceğinizden şüphemiz olmadığından uzun bir
sushi kılavuzu yazmak yerine birkaç önerimizi paylaşıyoruz.
 Sushi Dai: Tsukiji Balık Pazarı’ndaki sushi restoranlarından biri.
Kuyruk uzun ama zaten masada uzun uzun yemek yenen bir yerde
değil. Sushiler bir yandan hazırlanırken, bir yandan da mutfağın
önündeki tezgâhtan kapışılıyor. Tokyo’nun olmazsa olmazlarından,
tabii zaman sorununuz yoksa.
 Daiwa Sushi: Tsukiji Balık Pazarı’ndaki sushi restoranlarından bir
diğeri. Dekor mütevazı ama sushiler iddiali. Dilerseniz barda,
dilerseniz
masanızda
yiyebiliyorsunuz.
Fiyatları
çok
uygun.
Malzemeler taze ve şehir içinde geniş bir hayran kitlesine sahip.
 Daisan Harumi: Şehrin en gurme sushi restoranı diyebiliriz. Elde
yazılmış menülere bakarak karar verebilirsiniz elbette. Ancak Şef’in
söylediklerine de kulak vermekte fayda var. Boşuna masa masa
11
Tokyo
dolaşmıyor kendisi. Her balığın nereden geldiğini, ne kadar süredir
restoranda olduğunu, balığın ağırlığını vs size anlatıyor. Böylece en
iyi tercihi yapmanızı sağlıyor.
 Sushi Gin: Burası, Saeko Tsunashima’nın 90’larda açtığı bir restoran.
Annesinden öğrendiği tariflerle başlamış önce işe. Zamanla mutfak
eğitimi alarak ve ekibini kurarak burayı daha da geliştirmiş. Teriyaki
çeşitlerinin ağırlıkta olduğu menüsünün yanı sıra bir de sushi menüsü
var.
 Sushi Mizutani: Burası, küçük bir binanın zemin katında bulunuyor.
Rezervasyonsuz yer bulmak mümkün olmadığı gibi, İngilizce
konuşarak rezervasyon da yaptıramıyorsunuz. Ya birkaç cümle
Japonca pratik edip aramak gerekiyor, ya da otelinizden sizin adınıza
rezervasyon yaptırmasını istemek. Bunu kendilerini beğenmişlikten
yapmıyorlar. Burayı İngilizce bilmeyen bir karı koca işletiyor. Eğer
bozuk da olsa birkaç şey söylerseniz çok da hoşlarına gidiyor. ‘Zemin
kattaki minnacık bir sushici için neden bu kadar uğraşalım, şehir sushi
kaynıyor’ diyebilirsiniz. Ancak burası 3 Michelin yıldızlı sayılı
restoranlardan biri aynı zamanda. “Üç”ün altını çiziyor, başka da bir
şey demiyoruz.
 Depachika: Japonya’da alışveriş merkezlerinin alt katı yemek
bölümüne ayrılıyor. Restoranlar, marketler, şarküteri ve pastaneler
burada yer alıyor. Mutfağa, ağız tadına biraz düşkün olanların mutlaka
gitmesi gerek. Nihombashi Mitsukoshi, ISETAN Shinjuku, Daimaru
ve
Matsuya
Ginza
yemek
merkezlerinden birkaçı.
12
katlarıyla
öne
çıkan
alışveriş
Tokyo
>>GECE KUŞLARINA
Karaokeli Eğlence
 Lovenet: Lovenet’in 33 tane temalı odası var. Her biri çok özel bir
çalışmayla ve ince detaylar düşünülerek hazırlanmış. Morocco Suite,
Candy Room ve Aqua Suite bunların bir kısmı. Özellikle Aqua
Suite’te bir küvetin içinden şarkı söylemek, Lovenet’in en popüler
aktivitesi. Bunların dışında jakuzili özel odalar da hizmete sunuluyor.
 Big Echo Karaoke: Big Echo, en ünlü ve en yaygın karaoke
mekânlarından biri. Grubunuzun sayısına göre farklı temalardaki
odalardan birini seçebiliyorsunuz. Hello Kitty temalı oda ise dillere
destan. Hafta sonları, odaları dolaşıp katılabilecek ekip arayanlar
olabiliyor.
 Karaoke-Kan: Karaoke-Kan zincir karaoke barlardan biri. Biz
Shibuya şubesini şiddetle tavsiye ediyoruz. Sofia Coppola da Lost in
Translation filmindeki bir sahne için burayı tercih etmiş. 80’lerin
şarkılarına hayli vâkıf olduklarını da ekleyelim.
Na-Karaoke Eğlence
 Bar Tender: Tokyo’nun efsanevi barı ve onu efsane yapan, efsanevi
barmeni Kazuo Ueda’yı göz ardı etmeyin. Burası bir kokteyl tapınağı
olarak biliniyor. Ueda, tek bir kokteyl hazırlamak için normalden çok
uzun bir süre harcıyor ama farkını hemen fark ettiriyor.
13
Tokyo
 Go-To-Eleven: Modern, minimal ama etkileyici bir stili var.
Gitmeden mutlaka programına bakılması gereken bir yer. Zira burada
dünyaca ünlü gruplar ve çok önemli kulüplerde müzik yapmış DJ’ler
iş başında.
 Amrta: Loş ışıklı, şık bir yer. Genelde caz yapan gruplar burada
müzik yapmakta oluyor. Yemek sonrası muhabbet edip bir şeyler
içmeye gelen hoş bir kalabalığı var.
 XEX: Deri koltukları ve alçak masalarıyla sofistike bir görünüme
sahip. Hem şefinin lezzetli yemeklerini yiyebilir, hem barmenlerinin
kokteyllerinden tadabilir, hem de baristalarının kahvelerinden
içebilirsiniz. Yemek ve sonrasında canlı performanslara da ev
sahipliği yapıyor.
 Peter at the Peninsula: Adından da anlaşıldığı gibi, Peter, The
Peninsula otelde bulunuyor. Peter isimli restoranlarının yanında aynı
isimli bir de bar bulunuyor. Kokteyl, şampanya ve puro seçenekleriyle
iddialı bir yer. Çok da şık, yaratıcı ve zarif bir atmosferi var.
>>YA BAŞKA?
Alışveriş
 Lumine: Lumine, Shinjuku istasyonu etrafında üç farklı binaya
dağılmış durumda. Büyük moda isimlerinin mağazalarının yanı sıra
daha küçük butiklerin de yer aldığı bir alışveriş merkezi. Lumine 1’de
Tomorrowland, Dressterior ve Edition; Lumine 2’de Bonjour Records,
14
Tokyo
Opening Ceremony ve Adam et Rope, Lumine Est’de ise Joyrich,
Anatomy of Hearing, Destination Tokyo, Hysteric Glamour ve
Ciaopanic atlanmaması gerek yerler.
 Billionaire Boys Club: Erkekler için spor ve günlük kıyafetler
tasarlayan bir marka. Jay-Z’nin burayı tercih etmesi, isimlerinin çok
daha geniş bir kitle tarafından duyulmasını sağladı. Yakın zamanda,
Billionaire Girls Club adında kadınlar için de tasarımlara başlamış
bulunuyorlar.
 Beautiful People: Beautiful People, Japon tasarımcı Hidenori
Kumakiri’nin ellerinde hayat buluyor. Hem kadın hem erkek
koleksiyonu var. Şehirli, pratik, rahat ve genç bir ruhu var.
 Lounge by Francfranc: Japonya’da iç mekân tasarımında ismi
duyulmuş bir firma olan Francfranc tarafından yeni kurulmuş bir
konsept mobilya mağazası. Farklı alanlarda çalışan tasarımcılarla
ortak ürünler tasarlıyorlar. Yanınıza ne kadarını sığdırabilseniz kârdır.
 Elttop Teb Issey Miyake: Issey Miyake hayranlarının mutlaka ziyaret
edeceğinden eminiz. Ama burası sadece bir Issey Miyake mağazası
değil. Pek çok tasarımcının ürünleri burada satışa sunuluyor. Daha çok
bir konsept mağaza gibi. Ayrıca vitrin ve mekân tasarımı da çok
ilginç, bir butikten çok sanat galerisini andırıyor.
 Yahji Yamamoto: Yahji Yamamoto, moda dünyasının en ünlü
tasarımcılarından biri. Çok da karizmatik bir duruş sergileyen
Yamamoto, 1943 doğumlu olmasına rağmen genç tasarımcılara taş
çıkartır bir hayal gücüne ve genç bir ruha sahip.
15
Tokyo
 Shosaikan ve Ito-ya: Shosaikan bir kalem butiği. Ito-ya ise kâğıt ve
origami mağazası. Kalem, mürekkep ve kâğıt çeşitlerinden kendinize
hoş bir takım oluşturmanız için bakabileceğiniz adreslerden ikisi
sadece.
 Shimada Yosho: 40 yıldan uzun bir süredir, Tokyo’da sanat ve
tasarım kitaplarının ilk akla gelen ismi. Güzel sanatlar, grafik tasarım,
fotoğraf, yemek ve porselen gibi alanlarda özelleşmiş kitapları burada
bulabilirsiniz.
 Carre Moji: Geleneksel kaligrafi sanatını çok daha modern ve stilize
çizgilerle devam ettiriyorlar. Buradan aldığınız bir eseri ofise veya eve
astığınızda, duvarınıza dövme yapmışsınız gibi olacak.
 Morita: Tokyo’nun moda merkezi Aoyama’da bulunan dükkânda,
kimono, furoshiki ve tiyatro kostümleri gibi geleneksel kıyafetlerden
bulabilirsiniz. Kumaş seçeneklerinden alabilir ve daha sonra zevkinize
göre diktirebilirsiniz.
 Ishii Collection: Çok ufak bir yer olmasına aldanmayın, ne hazineleri
doldurup taşırmışlar. Koleksiyonundaki antika mobilya ve ev eşyaları
15.
yüzyıla
kadar
gidebiliyor.
Teşhirdeki
ürünleri
sık
sık
değiştiriyorlar.
 Antiques Nishikawa: Nishikawa, antika porselen eşyalar satıyor.
Günlük kullanıma uygun olanlar da var, yalnızca sergilenebilecek
olanlar da. Ürünlerin tümü büyük bir özenle seçilmiş. Hepsi çok zarif
ve şık.
 Kappabashi:
malzemeleri
Bu
satan
sokak
tamamen,
dükkânlardan
16
restoranlardan
oluşuyor.
Şef
ve
mutfak
bıçaklarından
Tokyo
surikogi’lere Japon mutfağının olmaz olmazsa araç gereçlerini burada
bulabilirsiniz. Yemek kitaplarına göz gezdirebilir, plastik yiyecek
figürlerinden hediyelik bakabilirsiniz.
 Manga: Manga aramanıza gerek bile olmayacak. Manga ve figür
dükkânları her köşeden fırlayacak, hiç merak etmeyin.
Aktiviteler
 Maid Cafés: Bu fetiş kafelerin sayısı 200’ü çoktan geçmiş bulunuyor.
Artık Tokyo’yu Maid Café deneyimi olmadan düşünmek pek
mümkün değil. Akihabara’dakilerden birini tercih edebilirsiniz.
Temalar arasında çoğunlukla manga’lar var. Bunların dışında French
Maid, Viktoryen dönem, lise gibi konseptler de çok kullanılıyor.
 Kabuki: Kabuki izlemeden olmaz. 17. yüzyıldan günümüze devam
ettirilen bu müzikli ve danslı oyunlar Japon kültürünün önemli bir
parçası. Kubiki-za Theatre veya National Theatre of Japan’in
programlarına bir göz atmakta fayda var.
 Sumo Güreşi: Hadi itiraf edin, canlı bir sumo güreşi görmek ilginç
olmaz mı? Küçük bir araştırma yaparak veya otelinizden yardım
isteyerek kaçmaması gereken bir maç bulabilirsiniz. Veya size uygun
tarihteki herhangi bir maça gidebilir, daha deneysel bir hale
getirebilirsiniz bu deneyimi.
 Origami Kaikan: Burası tamamen origamiye adanmış bir yer. Hem
galeri, hem mağaza, hem de bir workshop merkezi. Altı kata birden
yayılmış durumda olan Kaikan’da sürprizlere hazır olun. Origami adı
17
Tokyo
altında gördüğünüz her şeyi de unutun. Kâğıttan daha neler
yapılabildiğine şok olacaksınız.
 Takeshita St. & Yoyogi Park: Bir Pazar günü buraya uğrayın.
Göreceksiniz ki Tokyo’da her Pazar kostümlü parti. Gençler
kendilerini ifade etmek için kostümleri ve makyajlarıyla burada
toplanıyorlar. Yaratıcılık, moda trendi, sosyolojik fenomen gibi
beklentileriniz varsa burada karşılanacağından hiç şüpheniz olmasın.
 Togo-Jinja: Togo Jinja bir bit pazarı. Hem de şehrin en büyük
pazarlarından biri. Antika eşyalar, porselen takımlar ve eski film
afişleri bulabileceğiniz bir yer. Fiyatlar pazarlığa açık elbette ama
Japonca bilmeden pazarlık etmek biraz zor.
Müzeler
 Tokyo National Museum: 1872’de kurulan müze oldukça büyük bir
koleksiyona sahip. 110.000’in üzerinde parçaya sahip. Japonya
ağırlıkta olmak üzere, tüm Asya kültürlerinden arkeolojik eserler ve
sanat eserleri koleksiyonda yer alıyor.
 Hara Museum of Contemporary Art: Roppongi’deki müze en eski
çağdaş sanat müzelerinden biri. Hem Japonya’dan hem de Amerika ve
Avrupa’dan önemli sanatçıların eserleri burada bir arada.
 National Art Center: 20. ve 21. yüzyıla odaklanan bir modern sanat
müzesi. Daha çok resim üzerine yoğunlaşıyor. Tokyo Üniversitesi de
burada bir araştırma merkezine sahip.
18
Tokyo
 Nezu Museum: Çin ve Japon kültürlerinden arkeolojik eserlerin yanı
sıra, kaligrafi, seramik ve tekstil sanatlarının örnekleri de sergileniyor.
 Calm & Punk Gallery: Burası genç sanatçıların eserlerini sergileme
fırsatı buldukları bir sanat galerisi. Türünün en bilinen ve saygı
duyulan örneklerinden biri. Bu zamana kadar kaçırdığınız sergiler sizi
üzmesin, şimdi gidebildiğinize gidin.
 Bld Gallery: Çağdaş fotoğraf sanatı üzerine yoğunlaşmış bir galeri.
Mağazasında her yerde bulamayacağınız çok iyi fotoğraf kitapları,
baskılar ve tişörtler bulunuyor.
 Nanzuka
Gallery:
Nanzuka,
çağdaş
sanatçıların
en
radikal
söylemlilerine kapılarını açıyor ve eserlerini sergileyebilecekleri bir
mekân
sağlıyor.
Politik
göndermeleri
hayli
kuvvetli
eserler
görebilirsiniz.
 21_21 Design Sight: Roppongi’de açılan müze Japonya’nın ilk
tasarım müzesi. Issey Miyake, Taku Satoh ve Naoto Fukasawa gibi
Japonya’nın ünlü tasarımcıları tarafından destekleniyor.
Kaçamaklar
 Kyoto: Dünyanın en yaşanabilir 11. kenti seçilen Kyoto’ya bu kadar
yaklaşıp da görmeden dönmeyin. Gittik, geziyoruz ama nerede
kalacağız diye panik yapmayın. Lükslerinden alışkanlıklarından
vazgeçemeyenler Hyatt Regency’ye buyursun. Maceraya doyamadık
diyenler de 9 Hours Capsule Hotel’de misafir olsun.
19
Tokyo
 Hakone: UNESCO’nun jeolojik park ilan ederek koruma altına aldığı
yerlerden biri. Tokyo’dan 70 km. uzakta. 14 bin nüfuslu küçük bir yer.
Lüks bir retreat deneyimi için Tsubaki’de, daha mütevazı bir gezi için
de Ichinoyu Honkan’da kalabilirsiniz.
Gitmeden Göz Atılacaklar
 ‘Lost in Translation’: Sophia Coppola’nın unutulmaz filmi. Bill
Murray ve Scarlett Johansson’un oynadığı film, Tokyo’da avare avare
dolaşan yalnız iki Amerikalı’nın hikâyesini anlatıyor.
 ‘Enter The Void’: Filmin epilepsi hastaları için uygun bir film
olmadığı konusunda uyararak başlayalım. Gaspar Noé, 2.5 saatlik bu
filmde Japonya’nın yer altını ve üstünü keşfe çıkıyor. Bazıları filmden
yuhlayarak çıkarken, bazıları da filmi ayakta alkışlıyor. Eleştirmenleri
ikiye bölen bu Tokyo filmini gitmeden mutlaka görmelisiniz.
 ‘In The Realm of the Senses’: Japonya’daki sosyo-ekonomik sınıflara
yakından bakan bir film olmasına rağmen, erotik sahneleri nedeniyle
buluşmayı umduğu geniş kitlelere ulaşamamış bir film. Çağdaş Japon
sanat sinemasını takip edenlerin çok beğenerek izleyeceği bir film.
 ‘Shall We Dance’: 1937’de Fred Astaire’in oynadığı filmin 1996’da
yapılmış ve Tokyo’da geçen versiyonu. Ve evet, Jennifer Lopez’in
oynadığı versiyondan çok daha iyi.
Modern Japon Sineması
20
Tokyo
Japon sineması, sanat ve korku filmi piyasalarının tozunu attırıyor uzunca
bir süredir. Yönetmen sinemalarına yakından bakmak isteyenlere Akira
Kurosawa, Yasujiro Ozu, Hayao Miyazaki, Takashi Miike gibi yönetmenleri
şiddetle tavsiye ediyoruz.
Kitap
 ‘Japon Modernleşmesi ve Osmanlı’: Japonya o kadar kendi şahsına
münhasır bir kültüre sahip ki, alıştığımız paradigmalar onu anlamaya
yetmiyor. Kaleyi içeriden keşfetmek isteyenler, ülkenin tarihiyle ilgili
birkaç şey okuyabilirler. İnternette “History of Japan” araştırmaları
sizi pek çok kitaba yönlendirecektir zaten. Bir Japonya-Osmanlı
karşılaştırması olsa da okusak diyenler ise Selçuk Esenbel’in ‘Japon
Modernleşmesi ve Osmanlı’ adlı kitabını okuyabilirler.
 Yemek Kitapları: Madem Tokyo’ya gidiyorsunuz, oradan alacağınız
malzemelerle döndüğünüzde kendi sushi denemelerinizi yapmaya
başlayabilirsiniz. Tokyo’da yemek kitaplarına göz gezdirmeyi
unutmayın sakın. Gitmeden de Michael Ashkenazi ve Jeanne Jacob’ın
Japon
yemek
kültürü
üzerine
hazırladıkları
kitaba
bir
göz
gezdirirseniz dersine çalışmış bir gurme olarak seyahat edebilirsiniz.
 Haruki Murakami: Japonya’nın en ünlü yazarı. Nobel’i kıl payı
kaçırmış olması çok büyük şaşkınlık yaratmıştı. Türkçe’ye de hızla
çevrilmekte olan Murakami mutlaka okunması gereken bir yazar.
Yeni başlayanlar için ‘Sahilde Kafka’yı öneririz.
21
Tokyo
 Kenzaburo Oe: Oe, Nobel ödüllü ve ünlü bir yazar. Politik duruşuyla
da sık sık gündeme gelen bir entelektüel aynı zamanda.
Aman Aman!
Adres sistemini anlamak zor olabiliyor. PS ve harita kullanmak daha faydalı
olabilir. Çok kısa kalmayacaksanız 3G’li bir telefon edinmenizde fayda var.
Bu konuda Go Mobile’a başvurabilirsiniz. Metro istasyonları ve rotalarını da
yanınızda bulundurmanız işe yarayacaktır.
Her gün onlarca kez caddelerde karşıdan karşıya geçiyorsunuzdur. Fakat
Tokyo’da Shibuya meydanında karşıdan karşıya geçmek neredeyse bir
tören! Kesişen bütün caddelerin trafik ışıkları aynı anda kırmızıya dönüyor
ve bekleyen on binlerce insan istediği yöne devam ediyor. Aman, boş
bulunup da caddenin ortasında durmaya kalkışmayın!
Sıkıcı Bilgiler
Narita Havaalanı’ndan şehre taksiyle 1 saatte varılıyor ve yaklaşık 27.000¥
tutuyor. Haneda Havaalanı ise çok daha yakın. Yarım saatte ve 6000¥
ödeyerek şehre varabiliyorsunuz. Taksi fiyatları Londra, New York
fiyatlarına yakın. Ancak taksiciler adresleri çok iyi biliyor. Gideceğiniz yere
optimum rotadan götürüyorlar. Ancak çoğunlukla yalnızca Japonca
konuşuyorlar.
22
Tokyo
Bahşiş bırakmaya gerek yok. Gülümseyerek ve selamlayarak çıkış yapmanız
yeterli. Pek çok küçük işletmede kredi kartı geçmiyor.
Yılın ilk günleri, 29 Nisan - 5 Mayıs arası ve 15 Temmuz haftası pek çok yer
kapalı oluyor.
Bilgi almak için 104’ü, polis için 110’u, ambulans için 119’u arayın.
23

Benzer belgeler

hesaplı bütçeyle japonya

hesaplı bütçeyle japonya seçenekleri, istenilen saatte odaya süt ve kurabiye servisi, çocuklara özel banyo ürünleri, oyuncaklar ve daha pek çok hizmet sunuluyor.  Grand Hyatt: Hem lüks, hem modern, hem de minimal bir alte...

Detaylı

pdf - WINGS

pdf - WINGS menüler bulunuyor. Gün boyu sandviç ve organik salata çeşitleri servis ediliyor. Akşam menüsü biraz daha zengin ve daha farklı seçenekler de var.

Detaylı