Forum Trabzon
Transkript
Forum Trabzon
Editör Genel Yönetmen Ahmet Oğuz TORAMAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Murat KÜÇÜK Haber Merkezi Onur KAYA Sevgi YALÇIN Aydın KAYDI Görsel Yönetmen Yaren ÖZ Reklam Satış ve Pazarlama Yönetmenleri Asiye KARADEMİR Şenay KIZIL Mali İşler Özgür ÖRK Arzu DAYI Nerihan ALTINKAYA Yazarlar Berrin YANGINÖZÜ • Didem MORALIOĞLU Dilara KIZILÇAY • Okan ARAS Özcan YAZICI • Sinan ASILYAZICI • Vedat DİRİKER Yılmaz PEKMEZCAN Hukuk Hasan İÇÖZ Sahibi: Ekonomi Yayınları AŞ adına Gökçin ARAS Yönetim Yeri: İçerenköy Mah. Değirmenyolu Sok. Kutay İş Merkezi A Blok Ataşehir/İstanbul T. +90.216. 575 44 20 (pbx) F. +90.216. 575 44 24 Baskı Gün Ajans Tasarım Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi F Blok 1NF3 Topkapı-İSTANBUL Tel.: 0212 674 37 29 Yayın Dili / Konusu Türkçe / Perakende sektörü İletişim: Yazı İşleri: [email protected] Reklam: [email protected] Abonelik: [email protected] www.marketdergisi.com Market dergisi yerel süreli yayındır. Aylık yayımlanan dergimiz, Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir. Market dergisinin içerik ve tasarımı Ekonomi Yayınları AŞ tarafından yaptırılmış olup, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. Market dergisinde yer alan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı ile Market markası ve logosu Ekonomi Yayınları AŞ’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz. Dergide yer alan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir. Ekonomi Yayınları AŞ, yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler nedeniyle doğabilecek maddi manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir. Murat Küçük Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Perakendenin nabzını tutan Marquette Plus’tan bir kez daha merhaba; Perakende dünyası, satışları artırmak için birçok yöntem deniyor. Bunlardan birisi de günümüzün en popüler konularından “nöromarketing”. Nöromarketing ile tüketicinin bilinçaltındaki satın alma kararlarına müdahale edilebiliyor. Dosya konumuzda, nöromarketingi tüm yönleriyle uzmanlarına sorduk. Ekranların sevilen yüzü Mesut Yar ile gündeme dair her şeyi konuştuk ve size keyifle okuyacağınız bir röportaj hazırladık. Türkiye’nin en önemli melek yatırımcılarından Aslanoba Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Aslanoba ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide genç yatırımcılar için önemli bilgiler aldık. Trabzon’un buluşma noktası olan Forum Trabzon AVM’yi, birbirinden güzel fotoğraflarla sayfalarımıza taşıdık. Ülkemizin en eski tekstil markalarından Çift Geyik Karaca’nın Lefkoşa mağazasını ve Beğendik tarafından satın alınan Real’in Gebze mağazasını sizler için fotoğrafladık. Paketli ekmek piyasasının yükselen markalarından Doygun Ekmek’in Ticaret ve Pazarlama Müdürü Murat Sertan Sağmanlı, firmanın yaşadığı hızlı büyümeyi Marquette Plus’a anlattı. Kahvenin gurmesi Gloria Jean’s Coffees Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Dinçerler’in, Pril Marka Müdürü Özden Sevimli’nin ve Schafer Yönetim Kurulu Üyesi Murat Aslan’ın röportajlarını da Marquette Plus’da okuyabilirsiniz. Yazı, formda geçirmek isteyenler Beslenme Uzmanı Taylan Kümeli’nin yazısına bakmadan geçmemeli. Otomobil tutkusunu başka bir boyuta taşıyan E. Özgörkey Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özgörkey ve Başkan Yardımcısı Selim Özgörkey’in otomobil koleksiyonundan en güzel fotoğrafları sizler için hazırladık. Perakendenin tecrübeli isimlerinden Vedat Diriker’in Pakistan gezisinden ilginç notları da dergimizde bulacaksınız. Spor sayfamızdaysa bu yıl ilk kez düzenlenen Avrupa Oyunları Bakü 2015’i masaya yatırdık. Keyifli okumalar 1 İçindekiler 2 İçindekiler 8 CarrefourSA yatırımları hız kesmiyor 9 Paşabahçe Bağdat Caddesi’ni çok sevdi enbüyüğü şimdi 15 Avrupa’nın de Antalya’da 36 Farkında olmak: Berrin Yangınözü 42 Levi’s’la kendi modanı yarat 04 Mesut Yar Mesut Yar yeni projesiyle geliyor 10 Tasarım Trabzon’un buluşma noktası: Forum Trabzon Perakende devlerinden 43 otel atılımı 48 Sosyal medya: Özcan Yazıcı Ramazanda herkes 56 İnegöl AVM’de Şahan Gökbakar 64 perakendeci oldu Türkiye’nin sanayi lideri yine 65 Tüpraş oldu 66 Danışman: Sinan Asılyazıcı 16 Hasan Aslanoba “Melek” gibi yatırımcı Hasan Aslanoba 38 Mehmet Dinçerler Kahvenin gurmesi Gloria Jean’s Coffees basın ödülleri 67 Ekonomi sahiplerini buldu Müzik / Cenk Erdem 68 Ben Madonna’yım... 73 3’üncü nesil kahve deneyimi Türkiye’de Migros mayıs ayında 80 atağa kalktı 86 Moda Güzellik saçla başlar... Perakende Grubu 89 Doğuş dünya markasıyla anlaştı 92 Konuk: Meltem Etcheberry 46 Tasarım Çift Geyik Karaca’dan kaliteye yakışan mağazalar 52 Murat Sertan Sağmanlı 174 çeşit ürünüyle Doygun Ekmek büyümeye devam ediyor Gezi: 106 Pakistan - Vedat Diriker İçindekiler 22 Dosya Pazarlamadaki psikoljik boyut Nöromarketing 58 Tasarım 70 Özden Sevimli Yeni konseptiyle yeni Real 74 Müze Key Museum’da otomobilin görkemli geçmişine yolculuk Henkel, 2015’in ilk yarısından memnun 82 Murat Aslan Bir başarı hikayesi: Schafer 98 Aktüel Kısmet ve sessiz gemi... 3 4 Röportaj Mesut Yar yeni projesiyle geliyor AVM’lerin fiyat ve çeşitlilik bakımından birçok avantaj getirdiğini belirten ekranların sevilen yüzü Mesut Yar, süpermarketler içinse “Tartışmaya gerek bile yok. Eğer hacimli bir aileyseniz ev ekonomisi adına başka da bir şansınız yok.” dedi. Türkiye ekonomisine güvendiğini belirten başarılı televizyoncu yeni projelerini de anlattı Röportaj Bildiğimiz kadarıyla yeni bir projeniz var, proje hakkında biraz bilgi rica edebilir miyiz? Yeni bir projeden ziyade “yenilenme” diyelim biz buna. Aslında işin yarışma kısmı Türkiye’de fenomen olmuş bir format. İçine benim bir parça daha profesyonel olduğum talk şovu da katınca, alışılmışın dışında ve yeni şeyler vadeden bir izlence çıkıyor ortaya. Detaylara çok girmeden söyleyeyim ki, yeni izleyici evreninin bir hayli hoşlanacağı bir iş olacak. Rahat ve sıcak habercilik anlayışıyla ezberleri bozdunuz, izleyiciyle aranızdaki bağı neye borçlusunuz? Rahatlıktan ziyade samimiyet diyelim buna. Sokaktaki, gençken ve yaş aldıktan sonraki Mesut nasılsa o adam giydiği her gömlekte kendini değiştirmedi. İzleyici ekrandaki insanın kendini izole etmesini sevmiyor. Çok ortalıkta bir tipim. Halkın devam ettiği mekanlara ve coğrafyalara devamlılığım var. Hal böyle olunca görünen samimiyet sokağa da yansıyor. Ama öyle fazla rahat ve lakayt olduğumu söyleyemem. Hatta kimi zaman bir parça somurtuğum da diyebilirim. Yine de olmaz denileni yapıp, habere getirdiğim mizah ve enerjik tavır için başlarda öfke, sonradan alkış aldığımı gördüm. Bir ilk olmak da önemliydi kısacası. Türkiye ekonomisi ve gündemi konusundaki tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Açıkçası habercilik yıllarımda meselelerin çok daha fazla içindeydim. Şimdilerde sıradan vatandaşın önermeleriyle bakıyorum gündeme. Fikrim hiç bir zaman bilgimin önüne geçmiyor. Malum siyasetin sıcağı neredeyse yaşamın her alanına vur- muş durumda. Bir miktar serinleme, hafif bir gaz boşalması her zaman işe yarar bizim ülkede. Ekonomide dünya nereye gidiyorsa Türkiye’nin farklı bir yere gittiğini düşünmüyorum. Baksanıza komşu iflas bayrağı çekti. Şükür ki biz hala üreten ve haddini bilen bir ülkeyiz çoğunluk olarak. Artı değer ürettikçe de umudumu kaybetmiyorum açıkçası. Sizi ekran önünde hep siyah kıyafetler içinde görüyoruz, bir stil danışmanınız var mı? Yurt dışından alışveriş yapıyor musunuz? Siyah; asıl adamı, ekran ve sahnede ilgi odağı haline getirir. Dolayısıyla bir tercihten çok psikolojik bir sonuçtur siyahlı adam olmam. Dünya talk şovlarının da üniforması diyebiliriz siyah takım elbiseye. Açıkçası geç- 5 6 Röportaj tiğimiz günlerden itibaren mavilendim. Yaz ekranında bunaltmamak için izleyiciyi. Odakta da bir sapma olmadı şükür. Bu arada evet, alışverişi çok seven ve yapan biri olarak yurt dışından özellikle parfüm koleksiyonuma nadir parçalar, ayakkabı ve aksesuar gibi detaylar toplarım. Süpermarkette indirim varsa piyango gibi geliyor Perakende sektörüne geldiğimizde tüketim alışkanlıklarınız konusunda neler söyleyebilirsiniz? Yaşayan herkes tüketir. Kimi az, kimi çok. Kimi hacmine göre kimi de hacminden fazla. Ailesini daha çocukken kaybetmiş biri olarak tüketimde istiap haddinin dışına çıkmam, çıkamam. Alışverişlerde daha ölçülü, bütçeyi yıkmayacak şeyleri edinmeye çalışırım. Sanırım sadece eşim için gözüm kararabiliyor. Pişman olmadan açılabiliyorum. Toparlanması güç olacak şekilde değil tabii ki... AVM ve süper marketlerin hızla yaygınlaştığı ve pazarı büyüttüğü aşikâr. Bu konuda ne düşüyorsunuz? Büyük kentlerin olmazsa olmazı her ikisi de. Hız cağında ve sosyal çevrelerin öbekleştiği yerlerde yaşıyoruz hayatı. Bakkalların ve küçük esnafın da içinde olduğu bir yerleşik ekonomik sistemimiz var. Ama AVM’ler çeşitlilik ve fiyat aralıkları bakımından kimi zaman çok daha iyi açılar getiriyor bütçeye Süpermarketleri tartışmaya gerek bile yok. Eğer hacimli bir aileyseniz ev ekonomisi adına başka da bir şansınız yok. Bir de promosyon filan çıkarsa arada, insan biletine amorti çıkmış gibi seviniyor fena mı? Alışverişlerinizi yaparken nelere dikkat edersiniz? Bakın o konuda çok hassa olmakla birlikte kör noktada durma gibi bir de zaafım var. Herkeste olanın bende de olması gibi bir takıntım yok. Farklılıkları sever, farklılığı uzun soluklu yaşamak isterim. İşin bede- li neyse öder, kötü bir ürüne bedel ödemekten kaçınırım. Bir de hakikaten reyonlar arasında kaybolmayı seven biriyim:) Röportaj: Asiye Karademir Marquette, Temmuz 2015 8 Haberler CarrefourSA yatırımları hız kesmiyor Büyüme stratejisi çerçevesinde yatırımlarına hızla devam eden CarrefourSA, Samsun’daki ilk hiper marketini hizmete açtı Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden CarrefourSA, hizmet noktalarını genişletmeye devam ediyor. Bu çerçevede CarrefourSA’nın Samsun’daki ilk hiper marketi CarrefourSA Genel Müdürü Mehmet T. Nane ve çok sayıda davetlinin katılımıyla hizmete açıldı. Samsun CarrefourSA Hiper’in açılışını yapan CarrefourSA Genel Mü- dürü Mehmet T. Nane: “Karadeniz Bölgesi’nin en büyük ve gelişmiş illerinden biri olan Samsun’daki ilk hiper marketimiz, yatırım planımızın önemli bir parçasını oluşturuyor. Burada Samsunlulara CarrefourSA güvencesi altında binlerce ürünü ulaştıracağız, Tarladan Sofraya projemiz çerçevesinde bölgenin taze gıda ihtiyacını en iyi şekilde karşılayacağız.” dedi. Market 3 bin metrekarelik bir satış alanına sahip CarrefourSA’nın Samsun’daki ilk hiper marketi, 3 bin metrekarelik satış alanında taze gıdadan kırtasiyeye, teknolojiden beyaz eşyaya 40 binin üzerinde ürün çeşidi ve 80 personeliyle hizmet verecek. Yeni marketin açılmasıyla birlikte CarrefourSA’nın Samsun’daki market sayısı 11’e ulaşmış oldu. Haberler Paşabahçe Bağdat Caddesi’ni çok sevdi Geniş ürün yelpazesi ve müşterilerine sunduğu benzersiz alışveriş deneyimiyle hayatın her anını güzelleştirmeyi amaçlayan Paşabahçe Mağazaları, Caddebostan’da yeni mağazasını faaliyete geçirdi. Bu açılışla birlikte Bağdat Caddesi’ndeki mağaza sayısını ikiye çıkartan Paşabahçe Mağazaları, Caddebostan Mağazası’nda ‘Yaşam’ ve ‘Butik’ konseptleri adı altında yaklaşık 4 bin ürüne yer veriyor. Toplam 450 metrekarelik alana sahip olan yeni mağazada Selçuk Demirel, Latif Demirci ve Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi Türkiye’nin ünlü sanatçılarının fikir ve çizgilerini taşıyan ‘İmza’ ve ‘Yansımalar’ koleksiyonlarının şık, fonksiyonel ve dekoratif ürünleri de müşterilerin beğenisine sunuluyor. Paşabahçe Caddebostan Mağazası’nın ‘Butik’ bölümünde ise Tür- kiye’nin zengin tarihsel ve kültürel mirasını gelecek nesillere aktarma misyonu ile bir sosyal sorumluluk projesi olarak ele alınan ve sınırlı sayıda üretilen ‘Tarih-Kültür-Cam Koleksiyonları’ bulunuyor. 9 10 Tasarım Tasarım Trabzon’un buluşma noktası: Forum Trabzon Geçtiğimiz günlerde 8’inci yaşını ziyaretçileriyle birlikte kutlayan, yılda 10 milyondan fazla ziyaretçi ağırlayan Forum Trabzon Alışveriş Merkezi, bölge halkının uğrak yeri. 72 bin metrekare alana kurulu olan AVM, Karadeniz’in hırçın dalgalarından esinlenerek tasarlandı. Forum Trabzon Yönetimi, AVM’nin detaylarını bizim için paylaştı 11 12 Tasarım “2008 Haziran’ından bu yana Trabzon’da hizmet veren ve Doğu Karadeniz’in en büyük alışveriş merkezi olma özelliğini taşıyan Forum Trabzon, bu yıl Haziran’da 8’inci yılına girmiş olmanın heyecanını yaşıyor. Karadeniz Bölgesi’nin en büyük projelerinden biri olan Forum Trabzon, 72 bin metrekare alan üzerine 1 kapalı otopark ve 3 ticari kat olarak inşa edilerek 49 bin metrekarelik kiralanabilir alanında 150’den fazla mağaza ve yaklaşık 20 kiosk ile ziyaretçilerine alışveriş, yemek ve eğlence için birbirinden cazip fırsatlar sunuyor. Yılda 10 milyondan fazla ziyaretçi ağırlayan Forum Trabzon, sadece Trabzon halkına değil bölge halkına da hizmet veriyor. Ayrıca AVM, tasarımıyla da dikkat çekiyor. Karadeniz’in hırçın dalgalarına öykünen hareketli çatısı, mimarisi ve denize nazır keyifli terası AVM’yi Karadeniz’in beğenilen çekim merkezi ya- pıyor. Forum Trabzon, ziyaretçileriyle buluşturduğu Koçtaş, Migros, Teknosa, Cinemaximum, Marks& Spencer, Tommy Hilfiger, Lacoste, Netwok ve Mango gibi 160’dan fazla ulusal ve uluslararası pek çok ünlü markasıyla alışverişe yeni bir boyut kazandırıyor. Trabzon ve çevre illerinin 8 salonlu en büyük sinema kompleksinin yanı sıra yine bölgenin tek buz pateni pistini ve bowling salonunu da bünyesinde bulunduruyor.” Forum Trabzon’un yaptığı etkinliklerden ve AVM’nin özelliklerinden bahseden AVM yönetimi, şunları söyledi: “Ayrıca AVM’lerin aynı zamanda sosyalleşme ve yaşam merkezleri de olduğunun bilinciyle ziyaretçilerimizin rahat etmesi ve mutlu ayrılmaları için pek çok hizmet sunmaktayız. Bebek bakım ve emzirme odası, mescit, engelli arabası, bebek arabası, emanet dolabı, ATM, Online che- Tasarım ck-in, ücretsiz otopark, bisiklet parkı, Kids Club çocuk bakım evi önde gelen hizmetlerimizdir. Forum Trabzon’da yaptığımız organizasyonlarda, etkinliklerde her zaman ilkleri, en iyileri hayata geçirmeye, ziyaretçilerimize merak ettiklerini, yenileri vermeye çalışıyoruz. İlk ve büyük organizasyonlarımız arasında 2012 yılında tüm Forum alışveriş merkezleri olarak hayata geçirdiğimiz “Luis Figo Forum Alışveriş Merkezle- rinde Seni Seçsin, Hayallerin Gerçek Olsun” projesi gösterilebilir. Dünya futbol starı Luis Figo’yla işbirlikteliği yaptığımız ve yetenekli çocukları seçmeler sonunda belirleyip İnter-Milan yaz kampına gönderdiğimiz bu proje, çok yoğun ilgi gördü ve bu organizasyonda birçok genç yetenek şansını denedi. Hatta Trabzon’dan 1 şanslı yetenek, bu yaz kampına katılmaya hak kazandı. 13 14 Tasarım Bir başka “ilk” çalışmamızda çok popüler Wipe Out yarışmasının bir parkurunu Forum Trabzon’da kurmuştuk ve katılan ziyaretçilerimiz çok keyifli anlar yaşamıştı. Ünlü rock grubu Manga ile işbirliği yaptığımız “İşte sahne Senin” ziyaretçilerimizi eğlendirirken genç sesleri müzik endüstrisine kazandırmayı da hedefleyen bir proje oldu. Geçen seneyse Darüşşafaka Doğuş Basketbol işbirlikteliği ile yaptığımız “Oyunda Kal” projesi, yine sporda genç yetenekleri keşfetmeyi he- defleyen bir sosyal sorumluluk projesiydi. Bunların yanı sıra hayata geçirdiğimiz ticari kampanyalarımızla ziyaretçilerimize keyifli alışveriş yaparken bazen lüks bir otomobil, bazen yeni bir teknoloji ürününü kazanma fırsatını da sunuyoruz. Yaz dönemindeyse özellikle yabancı turist ziyaretçilerimize yönelik hazırladığımız turistik şehir ve bölge haritası, otellerden shuttle servisi ve Forum Trabzon’daki mağazalarda geçerli özel indirim kuponlarıyla ziyaretlerini daha keyifli kılmaya çalışıyoruz.” Haberler Avrupa’nın en büyüğü şimdi de Antalya’da 20 ülkede 800’den fazla mağazasıyla Avrupa’nın en büyük spor perakende zinciri olan Decathlon’un Antalya mağazası kapılarını açtı. Decathlon’un Türkiye’deki 11’inci mağazası olan Antalya mağazası, 2 bin 500 metrekare alanda 50’yi aşkın spor dalından yaklaşık 75 bin ürün sunuyor Ankara Kent Park, Forum İstanbul, Marmara Forum Istanbul, Ataşehir Brandium, İzmir Optimum, Samsun Piazza, Adana Optimum, Mersin Palm City Carrefour, Mall of İstanbul, Bodrum Midtown Ortakent’te olmak üzere Türkiye’de toplam 10 megaspor mağazası bulunan Decathlon Türkiye yatırımları hız kesmiyor. Spor tutkusunu yaymaya hızla devam eden Decathlon, Türkiye’deki 11’inci mağazasını bugün Antalya’da açtı. 20 ülkede 800’ü aşkın mağazası bulunan, cirosu 6.5 milyar Euro olan ve tüm dünyada 55 bin çalışanı bulunan Avrupa’nın en büyük spor perakende zinciri Decathlon, Türki- ye’de Mayıs 2010’dan beri faaliyet gösteriyor. 50 farklı spor dalında amatörden profesyonele, çocuktan yetişkine, her bütçeye uygun spor ekipmanları, spor tekstilleri ve aksesuarları Decathlon mağazalarında sporseverlerle buluşuyor. 15 16 Röportaj “Melek” gibi yatırımcı Hasan Aslanoba Paydaşları için değer yaratan bir şirket olan Aslanoba Group, 68 farklı şirkete toplamda 62 milyon dolar yatırım yaptı ve Türkiye’nin en önemli “Melek Yatırımcı”ları arasında yerini aldı. Aslanoba Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Aslanoba, hem yatırımlarının detaylarını hem de yatırım yapmak isteyenler için püf noktaları bizim için anlattı Röportaj Aslanoba Group’u herkes tanıyor ancak siz 2012 yılında “Melek Yatırımcı” olmaya karar verdiniz ve yatırımlarınıza devam ediyorsunuz. Bize Melek Yatırımcılık kavramını kısaca açıklayabilir misiniz? Varlıklı bireylerin kendi özel sermayelerini, startup denilen erken aşama şirketlerine yatırmasına “Melek Yatırımcı” diyoruz. Bu şirketler genelde internet ve mobil teknolojilerinin avantajını kullanarak işlerini hızlıca büyütme iddiası taşıyorlar ve şirket kurucuları çoğu kez vizyoner ve iyi eğitimli gençlerden oluşuyor. Startup şirketler erken aşamada olduğu için riskleri yüksektir, bu nedenle bir melek yatırımcının riskini dağıtmak için çok sayıda şirkete yatırım yapması gerekiyor. Örneğin, ünlü melek yatırımcı David Rose en az 20 şirkete yatırım yapılmasını tavsiye eder. Bu yatırım alan şirketlerin bazıları batar, bazıları ise inanılmaz derecede başarılı olurlar. Başarılı şirketlerin kurucuları ken- di dâhice yetkinliklerini, internet ve mobil teknolojilerin avantajları ile birleştirerek, şirketlerini çok değerli hale getirebiliyorlar. Sizin portföyünüzde 2-3 tanesi bile çok başarılı olduğunda siz tüm yatırımınızı kurtarmakla kalmıyor, yatırımınızın 4-5 katı geri dönüş sağlayabiliyorsunuz. Ancak, melek yatırımcılıkta bilgi ve tecrübe önemlidir; yeterince bilgi ve tecrübe edinmeden büyük riskler almak doğru değil. Bu yatırımcılığın püf noktasıysa; hangi işi devam ettirip hangi işi sona erdirmek gerekiyor ona karar vermekte. Verimsiz olan işi sona erdirip, oradaki enerjiyi de iyi giden yatırıma harcamalısınız. Böylece iyi giden yatırım size 10 kat daha fazla kazandırabilir. Yalın Girişim (Lean Startup) yaklaşımını da çok duyuyoruz, bu kavramı anlatabilir misiniz? Startup’lar yalın olmak zorunda. Parayı çok harcamamalı, adeta koklamalı. Fazla vakit kaybetmeden, asgari özelliklere sahip bir ürün ile (minimum viable product) pazarı ölçmeli. Çünkü 3’te 2’si daha sonra iş modelini önemli ölçüde değiştiriyor; yani pivot ediyor. Aslında bir startup, bir stratejinin uygulayıcısı olmaktan ziyade, işe yarar bir stratejinin sürekli arayışı içindedir. Melek Yatırımcı veya Girişim Sermayesi olarak, toplam kaç startup’a yatırım yaptınız? Bunlardan kaç tanesi aktif durumda? 2015 Haziran itibariyle, toplamda 68 farklı şirkete, toplamda 62 milyon dolar yatırım yaptım. Bu yatırımlarımdan 60 tanesi aktif durumda, 8 tanesi ya faaliyetini sonlandırdı veya bir gelecek görmediğim için hisselerimi devredip ayrıldım. Yatırımlarınızı seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Öncelikle, bir işin tuttuğunu yani ivmelendiğini görmeliyim. Niş bir pazarda değil; büyük bir pazarda büyük bir sorunu çözüyor olması 17 18 Röportaj gerekir. İkna olabilmem için, müşterisinin problemini ve buna karşılık sunduğu çözümü çok iyi tarif edebilmeli. Hedeflediği kategoride pazara ilk girmenin avantajına sahip olmalı. Yerleşik güçlü bir rakibi aynen taklit eden değil, farklı bir yaklaşımla, kendi kategorisini yaratan bir stratejisi olmalı. Zaten, iyi bir ekibin genelde iyi bir stratejisi de olur; ekibin kalitesini sunumundan bile hemen anlarız. Bir şirkete ne kadar yatırım yapıyorsunuz? İlk yatırım yaptığımda genelde yüzde yüzde 10 ile yüzde 30 arasında hisse alıyorum. Yatırım miktarları da genelde 250 bin dolar ile 2 milyon dolar arasında oluyor. Ancak, bazen devam eden yatırımlardan dolayı tek bir şirkette bile 5 milyon dolara kadar çıkabiliyorum. Kendi girişimleriniz Tazedirekt ve Webnak hakkında bilgi vere- bilir misiniz? İnternet yatırımlarına devam edeceğim; ancak 2015’de kendi girişimlerim Webnak ve Tazedirekt’e daha fazla odaklanmış durumdayım. Tazedirekt.com, şehirli insanın kolayca ulaşamadığı, bol çeşitte taze, doğal veya organik gıdaları, internetten alışverişin ve direkt eve teslimin kolaylığı ile müşterilerine sunuyor. Diğer benzer işlerden en büyük farkımız; kendimize ait büyükbaş ve küçükbaş besi çiftliklerimiz (Boğazköy Çiftliği markası ile); et parçalama tesisimiz ve organik gıda çiftliğimiz (Bostandere Çiftliği markası ile) var. Tüketici ister Web’ten, isterse mobil uygulamamızdan (IOS ve Android) çok kolayca sipariş verebiliyor. Siparişleri, Sipariş Hazırlama Merkezi’mizde hazırlıyor ve dağıtımı da, soğuk zinciri bozmadan, kendi araçlarımız ve personelimizle Ürünleri ya kendi çiftliklerimizde üretiyor veya çok güvendiğimiz tedarikçilerden temin ediyoruz. Temel amacımız; her türlü taze gıdanın en iyisini, en iyi servisle müşterimizin kapısına kadar teslim etmek. Çok yakında, mobil uygulamamızda kredi kartı saklama özelliğini de ilave edeceğiz. Webnak’a gelince; kısaca “Online Nakliye Operatörü” diyebiliriz. Yükünü taşıtmak isteyen şirketler için, Webnak sitemizde yük ilanı açıyoruz. Sahadaki Webnak üyesi kamyoncular, indirdikleri Webnak uygulamamız üzerinden bu ilanları görebiliyor ve bize hemen teklif verebiliyor. En büyük farkımız; mobil uygulama teknolojimiz sayesinde, en iyi fiyatı verebilecek olan kamyoncuyu, en hızlı biçimde bulabiliyoruz. Çünkü Webnak üyesi binlerce kamyoncunun, Webnak uygulamamızın GPS takip özelliği sayesinde nerede olduğunu ve yük arayıp aramadığını biliyoruz. Ayrıca Röportaj akıllı algoritmalar ile bir ilanı sadece müsait olan, konumu ve aracı uygun, ilgili kamyoncuya gösteriyoruz. Yakın zamanda iş modelimizi revize ettik; artık tüm fatura ve ödeme işlemleri üzerimizden geçiyor ve tüm sürece uçtan uca garantili ve sigortalı biçimde aracılık ediyoruz. Bugüne kadar, mobil uygulamamızı 13 bin kişi indirdi ve 4 bin 200 aktif mobil üyemiz var. Diğer tarafta ise, Webnak’a üye şirketler, en iyi fiyatlardan, en hızlı ve en güvenilir şekilde taşıma hizmeti bulabiliyorlar. İstanbul Avrupa, İstanbul Asya, Bursa, İzmir ve Adana olmak üzere, 5 bölgede Webnak Hizmet Noktalarımız var ve bu noktalarda her gün, şartlarımıza uygun onlarca kamyoncuyu sistemimize üye yapıyoruz. Webnak işimizi, yatırımcısı olduğum 19 20 Röportaj kisi yapmaya başladı. Biz artık her işimizi gelecekte mobilin ana kanal olacağını bilerek tasarlıyoruz. Teknoloji ve pazarlama stratejilerimiz büyük çapta mobilitenin avantajlarını kullanmaya dönük olarak ortaya çıkıyor. Mobilitenin sağladığı ekstra avantajlar nedeniyle, son 2 senedir tüm dünyada internet şirketlerine yatırımlar çıldırdı; bizde ise siyasi ve ekonomik kaygılar nedeniyle, normalde gelmesi gereken yatırımlar ertelenmiş durumda. Ancak, fırsatlar çok büyük olduğu için, kimse daha fazla bekleyemez, ben 2016 yılında internet şirketlerimize çok büyük yatırımlar bekliyorum. Bitaksi işine çok benzetiyorum; galiba, ister yük taşıması, isterse insan taşıması olsun, mobil teknolojilerin kullanıldığı lojistik alanını çok seviyorum. 2013 ve 2014’de Webrazzi okuyucuları tarafından Yılın Yatırımcısı seçildim; ancak ben aynı zamanda bir girişimciyim; açıkçası bir gün kendi girişimlerimin de ödül almasını çok isterim. Global bir hedefi olan girişimciler için neler önerebilirsiniz? Global hedefi olan girişimler Türkiye’den çıkabilir; ancak Türkiye’de büyümelerinde zorluk var. Çünkü Türkiye’de sürekli devam eden yatırımlar yapabilecek bir yatırımcı ekosistemi yok; ayrıca global bir projeyi taşıyacak kadar tecrübeli ekiplerin de olmaması önemli bir sorun. Bu nedenle, global olma iddiası varsa, Silikon Vadisi’ne gitmelerini; büyük yatırımcılarla ve tecrübeli ekiplerle buluşmalarını öneririm. Mobil ticaretin geleceği için ne düşünüyorsunuz? Mobil inanılmaz bir hızla büyümeye devam edecek; yakın gelecekte mobil asıl kanal, web ise ikincil kanal durumuna düşecek. Özellikle, bizim gibi gelişen ülkelerde, çok geniş kitleler daha bilgisayarla tanışmadan direkt akıllı cep telefonu kullanarak internet kullanıcısı oluyorlar. Web büyük bir devrimdi, şimdi ise mobil devrim internetin gücüne çarpan et- Siz çok sayıda girişimciden teklif alıyor, çok sayıda şirket inceliyorsunuz. Gördüğünüz kadarıyla en çok hata nerede yapılıyor? Dünyadaki gelişmeleri yeterince takip etmiyorlar; dünyada hangi alanlar çok yatırım alıyor, hangi alanlarda şirketler değer kazanıyor, bunları sürekli yabancı teknoloji bloglarından takip etmeleri; neden-sonuç ilişkilerini anlamaları gerekiyor. Böyle olunca da örneğin yeterince büyük olmayan bir pazarı hedefliyorlar; tam tersine, bir ağaçta, önce en alttaki meyveleri toplamak gerekir. 2 veya 3 kişiden oluşan çok iyi bir ekip kurmaları şart; zincirde zayıf halka olmaması gerekiyor. İlk iş modeli eğer çalışmazsa (ki bu duruma sıkça rastlanır); fazla para yakmadan hızlıca pivot etmeleri (modeli değiştirmeleri) gerekiyor. Unutmayalım ki, start-up’lar var olan bir stratejinin uygulayıcısı değil; işe yarayacak bir stratejinin sürekli arayışı içindedirler. Röportaj: Yaren Öz Marquette, Temmuz 2015 22 Dosya Pazarlamadaki psikolojik boyut Dosya Nöromarketing Pazarlama; firmaların, hangi malların veya hizmetlerin müşterilerinin ilgisini çekeceğini tayin etmeleri ve satışlar, iletişim ve işletme idaresi geliştirmeleri için stratejileri belirlemeleri süreci olarak tanımlanıyor. Şirketler hep daha fazla satışa odaklanırken, tüketici de kısıtlı bütçesiyle ihtiyaçlarını giderme endişesine giriyor. Tam da bu süreçte, şirketlerin pazarlama stratejileri karşımıza çıkıyor. Tüketicilerin kararlarına müdahale ederek satın alma süreçlerini hızlandırmayı hedefleyen şirketler, en uzun vaktini pazarlama stratejilerini geliştirmeye harcıyor. Hal böyleyken, dergimizin bu sayısında birçok firmanın hali hazırda uyguladığı, birçok firmanınsa gündemine aldığı, dünyada örneklerinin hızla arttığı “Nöromarketing” konusunu sektörün önemli isimleriyle birlikte irdeledik Avusturyalı nörolog Sigmund Freud, psikanaliz çalışmalarını yürütürken ruhsal yapıyı buz dağına benzetir ve der ki; “Buzdağının suyun üzerinde kalan küçük parçası bilinci simgelerken altta kalan büyük kütle bilinç dışı bölgesidir. Bilinç dışı alanındaki gereksinimler, istekler, bastırılmış düşünce ve davranışlara yön vermektedir.” Tam da burada günümüzde sıkça duyduğumuz ve gelişmesini büyük bir ivmeyle sürdüren “Nöromarketing” uygulamaları aklımıza geliyor. Pazarlama tarihi bu süreçte yeniden yazılıyor. İnsanları etkileyen alışveriş alışkanlığı değişkenleri, gün geçtikçe somut veriler yerine artık beyne hitap eden daha soyut kavramlar oluyor. Pazarlama teknikleri artık insanları kelimelere dahi dökemedikleri bilinçaltı mesajlarından yakalayarak tüketici haline getiriyor. Peki, ama nereden çıktı bu Nöromarketing? Uygulama alanları nereler? Gelişim sürecinde neler yaşanıyor? Önümüzdeki zaman dilimi bu pazarlama tekniğini nereye götürecek? Türkiye bu gelişimin neresinde? Bu soruların cevabı ve daha fazlası dosya konumuzda… 23 24 Dosya Uzman Psikolog ve Sanat Terapisti Ezgi İçöz “Nöro pazarlama (Neuromarketing), tüketicilerin pazarlama uyaranlarına bilişsel, duyumotor ve duygusal tepkilerini inceleyen yeni bir pazarlama araştırması alanı.” Nöromarketing, yeni bir pazarlama araştırması alanı Nöro pazarlama (Neuromarketing), tüketicilerin pazarlama uyaranlarına bilişsel, duyumotor ve duygusal tepkilerini inceleyen yeni bir pazarlama araştırması alanı. Kısaca anlatmak istersek bir tür beyin okuyarak pazarlama stratejisi geliştirme tekniği olarak da tanımlayabiliriz. Bu yeni alan pazarlama ve reklamların tüketiciler üzerinde etkisini ölçmek için modern nörobilim teknikleri ve teknolojileri kullanır. Bunlar arasında göz ve yüz ifadeleri ile davranışsal analiz gibi nispeten daha basit teknikler kullanılabildiği gibi daha gelişmiş teknolojileri içeren biyometrik ve nörometrik ölçümler ve işlevsel manyetik rezonans görüntüleme gibi teknikler de kullanılabilir. Tüketicilerin tercihlerini neyin belirlediğini anlamaya yarayan, hatta seçim yaparken beynin hangi bölümünün aktive olduğunu gösteren bu modern teknikler aracılığıyla pazarlama sektörü ve tüketici psikolojisi adeta yeniden tanımlanmaya başladı. Pazarlamacılar, on yıllardır tüketicilerin ne düşündüğünü anlamaya çalıştılar ve anket, odak grupları gibi teknikler kullandılar. Nöro pazarlama ise kişinin bilinçli olarak farkında olmadığı beyinsel süreçleri içeren düşünme ve karar verme mekanizmalarını inceleyen bir alan. Bu alandaki yeni teknikler, deneysel ses tasarımları ve prosedürleri ile kullanıldığında, geleneksel tekniklerin ulaşamadığı tüketici karar ve eylemlerine yönelik içgörüler sağladığı gözlemleniyor. Markaların imajları, tercih nedenleri gibi konulara bilimsel açıklama getirebilen bu alan, markalar arası rekabeti ölçmek ve markalara verilen tepkilerin analizi için kullanılıyor. Farklı sektörlerde birçok farklı firma kendi çalışmalarını nöro pazarlama teknikleri ile test ediyor ve reklam çalışmalarında nöro pazarlama tekniklerini kullanıyor. Bu teknikler ürün tasarımı, ürün geliştirme, ürüne tutundurma ve bağlılık gibi birçok amaca hizmet edebiliyor. Nöro pazarlama sektörü bir yandan hızla ilerlerken öte yandan bazı etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. Kimi tüketici hakları savunucuları tarafından kişiyi bilgilendirmeden onun üzerinde etki yaratan bir teknik olarak eleştiriler alabiliyor. Bilinçaltı mesaj verme, tercihlerde manipülasyonlar, davranış kontrolü gibi etik sayılmayacak şekillerde kullanılmasına zemin hazırlayabiliyor. Nöro pazarlamayı geleneksel pazarlama yöntemlerini destekleyecek ve geliştirecek bir alan olarak görebiliriz. Dosya 25 26 Dosya Gelişim Atölyesi Genel Müdürü Özlem Seller “Nöromarketing, ürünün ya da markanın tüketici tarafından sorgulanmaksızın tercih edilmesini sağlayan bir pazarlama stratejisi.” Dünyada beyin teknikleri sürekli gelişmekte Nöromarketing, ürünün ya da markanın tüketici tarafından sorgulanmaksızın tercih edilmesini sağlayan bir pazarlama stratejisi. Nöromarketing, tüketicilerin karar merkanizmalarını kavramak ve karar alış süreçlerin etkilemek üzerine kuruludur. Bu strateji kısaca, “Eye-Traking, EEG ve fMR gibi beyin görüntüleme cihazlarının kullanımıyla, beyin mekanizmaları ve psikolojik işlevler arasındaki ilişkileri kavramak, bunu pazarlama planlarına entegre etmek ve verilmek istenen mesajı tüketiciye geçişini etkili bir biçimde sağlamak” olarak tanımlanabilir. Bu konuyu klasik pazarlama tekniklerinden ayıran özelliklereyse şöyle değineyim; Düşünme/karar alma anında beynin hangi bölgesinin aktif olduğunu saptayan bu yöntem ile tüketicinin gerçek duygu ve düşüncelerine ulaşılabiliyor ve tüketicinin satın alma kriterleri beyin fonksiyonları üzerinden net olarak çözümlenebiliyor. Nöromarketing, öncelikle yüksek maliyetli bir teknik olması bakımından klasik pazarlama tekniklerinden ayrışıyor. Fakat doğru bir araştırma ve uygulama ile sonuç alma oranının yüzde 97’lere vardığı, oldukça ileri bir pazarlama tekniği olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bu uygulamanın gelişim aşamalarına bakacak olursak, dünyada beyin bilimlerinde son 20 yılda çok büyük gelişmeler oldu. Bu gelişmelerin en önemlisi özellikle beyin görüntüleme teknikleri alanında yaşandı. Bu gelişmeler elbette pazarlama stratejilerine de yansıdı; sahadaki uzmanlar beyin bilimlerindeki bulguları anlamaya, yorumlamaya ve uzmanlık alanlarına entegre etmeye başladılar. Dünyada gerek akademik düzeyde, gerekse uygulama düzeyinde fonksiyonelliğini giderek artıran bir alan. Özellikle ABD ve Almanya menşeli markalar pazar araştırmalarında bu teknikten çok sık yararlanıyorlar ve verileri stratejilerine entegre ederek itibarlarını artırıyorlar. Dünyaca ünlü markalara danışmanlık veren Nöromarketing uzmanları artıyor. Sürekli gelişen bir alan. Türkiye’de bu pazarlama stratejisini uygulamaya yönelik sadece birkaç araştırma merkezinin bulunması, bu merkezlerin yüksek maliyetlerle iş görüyor olması ve sosyal psikolojiyle pazarlamayı bir arada yürütecek uzmanların azlığı nedeniyle, ülkemiz bazında yüzde yüz fonsiyonel bir alan olmadığını söyleyebiliriz. Yine de alandaki gelişmeyi küresel bazda takip eden şirketler olduğunu gözlemliyoruz ve önümüzdeki yıllarda artan bir ivmeyle canlılık kazanacağına eminiz. Dosya 27 28 Dosya Ipsos Türkiye, Nörobilim ve Dijital Araştırmalar Genel Müdürü Özlem Bulut “Nöromarketing, sinirbilim teknikleri kullanılarak, beynimizin verdiği istemsiz ve anlık tepkileri ölçümlemeye yarayan araştırma yöntemlerinin bütününe verilen isimdir.” Nöromarketing, beynin en ilkel yönelimlerini gözlemliyor Nöromarketing, sinirbilim teknikleri kullanılarak, beynimizin verdiği istemsiz ve anlık tepkileri ölçümlemeye yarayan araştırma yöntemlerinin bütününe verilen isimdir. Nöroaraştırma adını da verebileceğimiz bu yöntemler ile beynimizin en ilkel yönelimlerini gözlemlemeye çalışıyoruz. Bunları bilinçaltı yönelimler veya ilkel beynin uyaranlara verdiği istem-dışı cevaplar olarak da adlandırabiliriz. Ekonomi dalında 2002 yılında Nobel ödülü kazanan Psikolog Daniel Kahneman’ın popüler teorisine göre; insan beyninin iki işletim sistemi var. Çağrışımlara dayalı, hızlı ve istemsiz davranan, duygusal karar vermemizi sağlayan bilinçdışı Sistem 1; kuralcı, nispeten yavaş ve kontrollü davranan, mantıksal karar vermemizi sağlayan bilinçli Sistem 2; Tüketiciler satın almaya karar verirken her iki sistemi de kullanıyor, dolayısıyla hedef kitleniz olan tüketici grubunu tam anlamıyla çözümleyebilmek için her iki karar verme sistemini birden inceliyor olmak gerekiyor. Klasik araştırma yöntemlerini kullanarak Sistem 2’ye dâhil olan mantıklı karar verme sürecini ve sonuçlarını incelemek mümkün iken, birkaç sene öncesine kadar bilinçaltı ve anlık tepkileri ortaya çıkartmak eşit derecede kolay gözükmüyordu. Teknolojik gelişmelerin ivme kazanması ve sinirbilim (nörobilim) dalının akademik alanda gelişmeye başlaması ile birlikte sinirbilim alanında kullanılan teknikler, pazar araştırma teknikleri ile birleştirilerek, nöromarketing yöntemlerinin ortaya çıkmasını sağladı. Ayrıca, genel kanının aksine, nöromarketing tüketicinin bilinçaltını hedef alan, kişileri onlar farkında olmadan etkilemeye yönelik bir pazarlama tekniği değil, bir araştırma alanıdır. Dolayısıyla bu tekniği pazarlama teknikleri ile karşılaştırmak yerine, klasik araştırma teknikleri ile karşılaştırmak daha doğru olacaktır. Nöromarketing’i klasik araştırma tekniklerinden ayırmak çok kolaydır. Klasik teknikler genellikle kişilerin beyanları üzerine kurulmuştur. Nöromarketing’i bu yöntemlerden ayıran özellik ise kişilerin beyanına bağlı kalmadan, tüketicinin henüz kelimelere dökemediği tepkileri ölçebiliyor olmaktır. Örneğin, bir marka veya bir ürün sizin çok hoşunuza gidiyor olabilir, fakat politik veya finansal nedenlerle bu marka veya üründen uzak duruyor olabilirsiniz. Klasik yöntemler bu duruşunuzun nedenlerini bulmaya, nöromarketing ise siz bu düşüncelere varmadan önce, ilk anda verdiğiniz “hoşlanma” tepkisini keşfetmeye yarar. Bu konunun gelişimine bakacak olursak eğer, Nöromarketing kavram olarak 1990’larda Harvard Üniversitesi’nde, terim olarak ise 2002 yılında ortaya çıkmış ve o günden bugüne araştırma gündeminden düşmeyen bir konu olmuştur. 10 sene öncesine kadar nöromarketing sadece birkaç büyük şirketin kullandığı, yüksek bütçeli, lüks bir araştırma yöntemi iken, teknolojinin ilerlemesi ve tekniklerin kullanım kolaylığının artması ile birlikte günümüzde hemen herkesin yararlanabileceği bir araştırma dalı haline geldi. Dünyada birçok firma ürün testleri için nöromarketing çözümlerinden yararlanma peşinde. Birçok firma ise kendi tekniğini kendi geliştiriyor Örneğin 2008 yılında San Diego’daki MindSign firmasının nöromarketing tekniklerinden türettiği nörosinema tekniği oldukça ilgi çekmiş ve günlerce konuşulmuştu. Avatar filmi yayına girmeden önce yapımcı James Cameron filmin fMRI yöntemi ile test edilmesini istemiş ve sonuçta filmi 3 boyutlu izlemenin 2 boyutlu izlemekten daha fazla nöron aktivasyonuna neden olduğunu tespit etmişti. Dosya 29 30 Dosya Pharma Tailor Made Services (PTMS) Kurucu Ortağı Kıvılcım Kayabalı Nöromarketing, karar verme eğilimlerimizi bilimsel bir yol ile açıklamaya çalışan, nörobilim ve müşteri davranışları arasında köprü kurarak pazarlama ve ikna süreçlerini daha iyi anlamamızı sağlayan yeni bir disiplin. “Tüketiciler, ne istediklerini bilmiyor, düşündüklerini net olarak ifade edemiyor, ifade ettiklerini de yapmıyorlar” Nörobilim ile ilgili çalışmaların sağladığı bilgilerin pazarlama dünyasında kullanılmasıyla birlikte nöromarketing kavramı ortaya çıktı. Nöromarketing, karar verme eğilimlerimizi bilimsel bir yol ile açıklamaya çalışan, nörobilim ve müşteri davranışları arasında köprü kurarak pazarlama ve ikna süreçlerini daha iyi anlamamızı sağlayan yeni bir disiplin. Nöromarketing’in amacı, müşterilerin tercihlerini anlayabilmek, bir ölçüde öngörebilmek ve pazarlama etkinliğini ölçmek. Nöromarketing pazar araştırmaları alanında çok güçlü iç görü ve teknikler sağlıyor. Nöromarketing uygulamalarının klasik pazarlama tekniklerinden ayrıldığı noktalara değinirsek, onun içinde şunları söyleyebilirim: Klasik pazar araştırma yöntemlerinde müşterilere ne istedikleri, ne düşündükleri soruluyor ve onların verdikleri rasyonel cevaplara göre pazarlama stratejileri belirleniyor. Ancak son yıllarda gerçekleştirilen çok sayıda önemli nörobilim araştırması bize aslında ne istediğimizi tam olarak bilmediğimizi gösterdi. Şimdiye kadar hep mantıklı ve bilgiye dayalı doğru kararlar verdiğimizi düşündük ancak tüm sistemleri ve davranışları düzenleyen bu mucizevi yapının işleyişi içerisinde birçok işlev tamamen otonom sinir siteminin kontrolü altında bilincimizin dışında gerçekleşiyor; bilgi henüz oluşmadan eylem başlıyor. Tüketiciler, ne istediklerini bilmiyor, düşündüklerini net olarak ifade edemiyor, ifade ettiklerini de yapmıyorlar. İnsan davranışının yüzde 15′lik bölümü bilinç, yüzde 85′lik bölümü ise bilinçaltında şekilleniyor. Nöromarketing araştırma yöntemlerinde onlara yine sorular soruyoruz, ama ne söylediklerini dinlemiyoruz. Onların beyinlerindeki veya vücuttaki fizyolojik değişikliklere bakıyoruz. Nöromarketing araştırmalarında kullanılan‘eye tracking’ ‘voice analysis’ (ses analizi), ‘facial decoding’(ifade tanımlama), EEG (elektroensalogra) ve MRI gibi yöntemler var. buna bağlı olarak dünyada ve Türkiye’de nöromarketing çok büyük bir hızla gelişiyor. Son yıllarda 100’ün üzerinde yeni nöromarketing araştırma firması kuruldu. Bu konuda yazılmış çok sayıda kitap var ve bir kısmı çok popüler oldu. Üniversitelerde bu alanda bölümler ve eğitim programları açılıyor. Önemli firmalar ve bu konuyla ilgilenen araştırmacılar bizim de üyesi olduğumuz Neuromarketing Business and Science Association (NMBSA http://www.nmsba.com/ ) çatısı altında toplandı. Bu konudaki araştırmaların etik kuralların ve bilimsel değerlerin dikkate alınarak yapılmasına önem veriliyor. Nörobilimin bize sağladığı bilgiler, pazarlamanın dışında; liderlik, politika, ekonomi, sinema endüstrisi, eğitim gibi birçok alanda kullanılıyor ve her gün yeni bir şeyler öğrenmeye devam ediyoruz. Nörobilim, insan davranışlarını tanımanın yanı sıra kendi farkındalığımızı artırırken birçok olaya bakış açımızı da değiştirecek. Dosya 31 32 Dosya Eğitimci – Danışman Sinan Asılyazıcı “Pazarlama artık her yerde. Uzun zamandır bu böyle. Bence ilk olarak şu soruyu sormak gerekiyor; neden nöro pazarlama?” Müşterileri yönlendirebilmek artık bir bilim Pazarlama artık her yerde. Uzun zamandır bu böyle. Bence ilk olarak şu soruyu sormak gerekiyor; neden nöro pazarlama? Alışveriş keyif ya da ihtiyaç. Duyulara hitap edebilmek tüm süreçler içerisinde önemli, ama nasıl? Koku önemli bir faktör. Kolay unutulmuyor, insanları etkiliyor, çok farklı alanlarda uygulanabiliyor. Otellerden mağazalara, toplu taşıma araçlarından, uçaklara, kafelere kadar birçok yerde karşımıza çıkıyor. Koku; Mağazalar, marketler ve otellerde yaygın olarak kullanılıyor. Doğru kokuyu bulmak önemli! Zamanlaması önemli, çünkü bilindiği üzere koku sürekli algılanamıyor. Bunun için zaman ayarlanıyor. Doğal olarak yayılan kokuların etkisi zaten malum. Örneğin, kahve değirmeni, fırında poğaça marketlerde cezbedenler içerisinde ilk akla gelenler. Bu nedenle bu bölümler mağazanın girişinden kokunun duyulabileceği şeklinde konumlandırılmaya çalışılır. Koku ve ses; Evet, ikisinin birlikte kullanımının olduğu çalışmada var. Deterjan kokusu ve çarşaf silkeleme sesi gibi. Amaç birçok çalışmada olduğu gibi ev hissi. Müzik; Önemli etkenlerin içerisinde yer almakla beraber başlı başına ele alınması gereken bir konu. Müzik ve tanıtımı yapılan ülke ürünleri üzerinde satışı ölçen çalışmalar var. Müzik etken ama sorduğunuz çoğu kişi seçiminde müziğin etkisinin farkında olmadığını söylüyor. Oysa satış sonuçları ise aksini söylüyor. Perakende de müşterinin mağaza içi davranışları uzun zamandır izleniyor. GSM şebekeleri bu amaçla kullanılıyor. Mağaza içinde geçen sürenin müşteriyi sıkmadan uzatılması önemlidir. Tamamen elektronik ortamda müşterilerin mağaza içinde nereden nereye gittiğini, nerede ne kadar beklediğini, ne kadar sürede hangi raflara baktığını hepsini ölçüyoruz. Bu tip bir çalışma yaptığımdan biliyorum, özellikle metrekaresi büyük olan mağazalarda oldukça işe yarıyor. Müşterinin karar anı gözlemleniyor. Bir de önemli teknolojik gelişmeler içerisinde olan belki biraz konu dışı olabilecek akıllı aynalarda aklıma geliyor. Kozmetikte bile kullanımı var. Alışverişçileri bu şekilde yönlendirmek artık bir bilim. Bence ileride, farkında olarak veya olmayarak daha fazla uygulandığına tanık olacak ve yaşayacağız. Dosya 33 34 Dosya Mind-Up Eğitim Danışmanlık Kurucusu Zafer Polat Koyuncu “İnsanoğlunun her geçen gün daha fazla farkındalık sahibi olması gerektiği bir dünyaya uyanıyoruz ve bu dünyada kendi kararlarımızı kendi yaşamlarımıza uygulayabilmenin zorluğu ile karşı karşıyayız.” Farkındalığın önemi her geçen gün artıyor Derren Brown, reklam ajansında çalışan iki uzmanı programının konuğu olarak ağırlar ve onlara bir reklam görevi verir. Doldurulmuş hayvan satışı yapılacak bir mağaza zincirine isim, logo ve afiş tasarımı yapmaları için 30 dakika süreleri vardır. Bu arada Derren Brown masanın üzerine kendi düşüncelerinin içerisinde bulunduğu bir zarfı kapalı biçimde bırakır. Sonuç! Reklamcıların çalışmaları ile Derren’in bıraktığı zarfın içinden çıkanlar hemen hemen aynıdır. Reklamcılar şaşkın bir şekilde bunun nasıl mümkün olabileceğini düşünürken videolar başa sarılır ve reklamcıları evlerinden aldıkları andan, programın çekileceği yere gelinceye kadar, bilinçli olarak tasarlanmış tüm bilinçaltı uyarıcıları gösterirler. Film izliyoruz, içimizden bir ses “kalk ve dolaptan kola al iç” diyor. Peki, gerçekte bunu diyen kim? Bunu bize dedirten bir şeyler var da biz mi karşı koyamıyoruz? Neden Iphone ve Samsung arasında bir savaş varmış gibi ya onu ya da diğerini almak için deliye dönüyoruz. Neden çok zengin olduğumuzun göstergesi olması için daha pahalı arabaları tercih etmek zorunda hissediyoruz. Hem de hiç ihtiyacımız yokken? İşte bunların hepsi firmaların 2000’li yıllar itibariyle aktif olarak kullandıkları bilinçaltı pazarlama mantığı ile ilgili. Adına ister neuromarketing deyin isterseniz subliminal mesaj içerikli reklam. Bilinçaltı zihnimiz için tasarlanan ve bilinçlice kullanılan bir stratejiler bütünüdür bu yaşadıklarımız. Günümüz dünyasında, sokağa çıktığımızda gördüğümüz her yerde, her şeyde mutlaka bilinçaltı mesajlara maruz kalıyoruz. Evimizde televizyonumuzu açtığımızda zaten en içe işler versiyonlarıyla saldırıya uğruyoruz. Özünde, beynin nasıl çalışıp, nasıl karar verdiğini, bilimsel teknikler ile ölçen ve bunu pazarlamada kullanılabilmesine olanak sağlayan tekniğe “Subliminal Marketing, Neuromarketing” veya “Bilinçaltı Pazarlama” deniyor. Ancak bu zararsız tanımı, zararlı amaçlar doğrultusunda kullanmaya çalışacak olan yapıları düşündükçe insan ürküyor. Sonuç olarak, insanoğlunun her geçen gün daha fazla farkındalık sahibi olması gerektiği bir dünyaya uyanıyoruz ve bu dünyada kendi kararlarımızı kendi yaşamlarımıza uygulayabilmenin zorluğu ile karşı karşıyayız. Hazırlayan: Onur Kaya, Murat Küçük Marquette, Temmuz 2015 Dosya 35 36 Farkında olmak Berrin Yangınözü [email protected] Aptalca fikir yoktur Bize gelen fikri genelde “saçma” ya da “bize uymaz” diye geri çeviriyoruz… Lütfen önyargılı olmayalım. Einsten şöyle demiştir: “Ortaya atılan yeni fikirlerde bir ilginçlik, saçmalık yoksa bu fikirde umut yok demektir.” Dahası başlangıçta aptalca imiş gibi görünen bir fikir, başka fikirlerle birleşince çok yararlı işlere ve başarılara vesile olabilir. İnsanın problem üreten ve problem çözen yönü, onu diğer canlılardan ayıran önemli bir özelliğidir. İnsanoğlu daha yaratılırken problemlerini çözmede kullanabileceği her türlü donanıma sahiptir. Tabii ki bu donanımların çalışır hale gelmesi ise, öğrenmeyle, tanımayla ve eğitimle gerçekleşir. İnsanların ve toplumların problemlerini çözmedeki başarıları da donanımlarının zenginliğine ve onun kullanılabilirliğine bağlıdır. İnsan, hayatı boyunca karşılaştığı problemleri çözerken genelde analitik, alternatifli, esnek, orijinal ve sentezci-sistemci düşünme biçim- lerinden birini veya bunların herhangi bir kombinasyonunu kullanır. Peki bunlar yetiyor mu problem çözmeye… Problemimiz varken başka bireylerin fikirlerine ihtiyacımız olmuyor mu? Daha önemlisi bu fikirleri istemeyi biliyor muyuz? Daha da önemlisi aldığımız fikirleri nasıl bir araya getirip çözüme ulaşıyoruz. Benim size naçizane tavsiyem; bol bol fikir üretin ve fikir ürettirin çalışanlarınıza. Tabii ki bununda yöntemleri var. Beyin fırtınasının temel prensibi şudur: Bir problemi çözmekle görevlendirilen bir grubun üyeleri mümkün olduğu kadar çok fikir üretirler. Buradaki problem illâ da bir sıkıntılı durum olmayabilir. Olumlu bir problem de olabilir… Beyin fırtınası seanslarında üretilen fikirler mantıksız, sıra dışı, çılgınca ve görünüşte imkânsız olabilirler. Burada temel kaide, kesinlikle eleştiri ve kritik olmaması. ‘Nasıl olur?, Bu da mı olur? yahu, hadi be sende!, kafayı mı ye- din !!?’ türünden sözler henüz yeni ortaya çıkmış veya çıkacak olan fikri hemen yok edebilir. Amerikalı Edwin Land 1943’te sahilde küçük kızının fotoğrafını çektiği zaman kızı sabırsızlıkla, “Baba! Niçin resmi hemen şimdi göremiyorum?” diye sormuştu. Bu soru babayı düşünmeye sevk etti. Düşünmesinin semeresini ise, ona ün kazandıran Polaroid makineyi geliştirerek gördü. Burada küçük kızın, o güne kadar düşünülmemiş veya hayata geçirilememiş bir olay için babasına ilham kaynağı olmuştur. Beyin fırtınası yeni keşif ve icatlara zemin hazırlayan yollardan biridir. Aptalca fikir yoktur! Özellikle mağaza yöneticilerimizi mağaza performansını geliştirmeleri açısından personeli ile konuşmaya ve fikirlerini almaya teşvik etmeli, onlara rol model olmalıyız. İyi fikirlerin performansa dönüşeceği başarılı bir olsun. 38 Röportaj Kahvenin gurmesi Gloria Jean’s Coffees 2012 yılı haziran ayında Gloria Jean’s Coffees’in Türkiye Master Franchise hakkını satın alan Grup DNC Gıda Sanayi ve Tic. A.Ş. 17 günde bir mağaza açarak bugün 44 şubeye ulaştı. 2014’ün en hızlı gelişen yatırımcısı olarak Gloria Jean’s Coffees International’dan ödül aldıklarını belirten Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Dinçerler, “Dünyanın en iyi bölgelerinden en kaliteli kahve çekirdeklerini misafirlerimize sunuyoruz.” dedi Röportaj Gloria Jean’s Coffees’in Türkiye’deki hikayesi biraz farklı. Öncelikle bize bunu anlatır mısınız? Gloria Jean’s Coffees ile yollarımız, yeni yatırımlar yapma arayışında olduğumuz bir dönemde kesişti. Orta Doğu ve Balkanlar’da gıda üzerine bazı yatırımlar üzerine çalışıyorduk. Gıda işinde faaliyet gösterdiğimiz için bu arayışlarımız da gıda üzerineydi. Birkaç tane büyük firma ile bazı ülkeler için görüşmeye başladık. Gloria Jean’s Coffees ile de Balkanlar için müzakere ediyorduk. Onlar da bize Türkiye’de ortak aradıklarını ve bu konuda birçok firma ile görüştüklerini söyledi. 1 yıl süren görüşmelerin ardından yaklaşık 18 firma arasından bizi tercih ettiler. 2012 Temmuz ayında operasyona başladık ve bugün 44 mağazaya ulaştık. Yaklaşık 17 günde bir mağaza açmış olduk. Özellikle 2015 bizim için çok verimli oldu, 2 ayda 12 tane şube açtık. 2014’ün en hızlı gelişen yatırımcısı olarak Gloria Jean’s Coffees International’dan ödül aldık. İnsanlar Gloria Jean’s Coffees’i neden tercih etmeli? Biz Gloria Jean’s Coffees olarak dünyanın en iyi kahvesine sahip olduğumuzu iddia ediyoruz. Hizmette hata olabilir, lokasyonda hata olabilir ya da personelimiz anlık hata yapabilir. Ama ben şuna eminim ki biz dünyanın en kaliteli kahve çekirdeklerini müşterilerimize sunuyoruz. Dünyada birçok kahve çeşidi var. Gloria Jean’s Coffees’in küreseldeki stratejisi, dünyanın en iyi bölgelerinden en iyi hasatı misafirlerine sunmak. Biz kalitemize ve hizmetimize sonsuz güveniyoruz. Misafirlerimiz bize “gurme” kahveci diyor. Menünüzde kaç çeşit kahve var? Kahve haricinde hangi ürünleri sunuyorsunuz? Sıcak ve soğuk olmak üzere 50 çeşidin üstünde kahveyi Gloria Jean’s Coffees’lerde bulabilirsiniz. Kahve haricinde çikolata, cheesecake, patisserie ürünleri ve organik ekmeklerden sandviç çeşitlerimiz var. Hem içecek hem de yiyecek olarak glütensiz gıdaları da müşterilerimize sunuyoruz. Vegan ve organik ürünlerimizle, menümüz herkese hitap ediyor. Hangi şehirlerde şubeleriniz var? 19’u İstanbul’da, 7’si Antalya’da, 6’sı Bursa’da, 2’si Ankara’da, 2’si Adana’da ve kalanları da Samsun, Konya, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Muğla Marmaris, Sakarya, İzmir, olmak üzere 13 ilde toplam 44 mağazamız var. Yakın zamanda Diyarbakır’da 2’nci şubeyi açmayı hedefliyoruz. 39 40 Röportaj Yeni nesil, çekirdek kahveyi seviyor Türkiye’de pazar payınız nedir? Perakendede pazar payımız yüzde 15 civarında ve bu artarak büyüyor. Türkiye sıralamasında çikolata grubuna kayan kahve markalarını saymazsak ilk üçün içindeyiz. makine ekipman, mobilya grupları, aydınlatmalar, reklam tabela ve görseller gibi tüm malzemeleri biz sağlıyoruz isim hakkı hariç toplam 650 bin TL + KDV yatırım bedeli mevcut . Mağaza açıldıktan sonra net cirodan aylık yüzde 6 royalty alıyoruz. Bu bedel mağaza takibi, reklam, operasyon ve eğitim için harcanıyor. Franchise sistemiyle de çalışıyorsunuz. Franchise koşullarınız nelerdir? Gloria Jean’s Coffees ailesine katılmak isteyenlerden 50 bin dolar + KDV franchise bedeli alıyoruz. Bu bedelin içinde; isim hakları, personel eğitimi, açılış sürecindeki destek, personel alımları ve operasyon yönetimi gibi konular yer alıyor. Konsept ve mimari çizimi tarafımızdan hazırlanıyor. Bunların dışında; Çekirdek kahvenin Türkiye’deki geleceğini nasıl yorumluyorsunuz? ABD’de kişi başına düşen kahve miktarı yılda 7 kilo, İskandinavya’da bu oran 5,5 kiloya kadar çıkıyor. Türkiye’de ise kişi başına yıllık 1 kilo kahve tüketiliyor. Bunun da yüzde 65’ini Türk kahvesi oluşturuyor. Biz bu oranı artırmak istiyoruz. Türk kahvesi pazarının daha fazla gelişeceğini tahmin etmiyorum. Yeni nesil daha çok çekirdek kahveyi seviyor. Bizim yaptığımız araştırmalara göre Türkiye 5 yıl sonra çekirdek kahve tüketiminde dünyayla aynı standartlara gelecek. Bugün Diyarbakır’da ikinci şubeyi açıyorsak, Elazığ’da çok iyi cirolara ulaşıyorsak buradan bazı mesajlar almalıyız. Kahve sadece ekonomik refahın yüksek olduğu yerlerde tüketilmiyor tüm Türkiye’de çekirdek kahve seviliyor. Cesur AVM yatırımcıları perakendeyi büyüttü AVM’lerin Türkiye perakendesine etkisini nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye’de perakende sektörü son 10 yılda ciddi bir büyüme kaydettiyse bunda AVM’lerin katkısı çok fazla. AVM yatırımcıları bu kadar cesur Röportaj ve agresif büyüme yapmasaydı perakende mevcut büyüklüğüne asla ulaşamazdı. Türkiye’nin neredeyse AVM olmayan şehri kalmadı. Bu perakendeciler için büyük bir fırsat. Yıl sonuna kadar hedeflediğiniz mağaza sayısı var mı? Yılın ikinci yarısında 10 mağaza daha açacağız. 2016 yılında 20- 25 mağaza daha açmayı planlıyoruz. Fakat şunu da belirtmeliyim ki hedeflerimiz Türkiye’nin ekonomik durumu ile ilişkili. Ekonomik göstergeler iyi olduğu sürece hedeflerimizi gerçekleştirmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. En başarılı bulduğunuz mağazanız hangisi? Gloria Jeans Coffees 1979 yılında Chicago’nun Illinois olarak bilinen küçük kasabasında Gloria Jean Kvetco’nun bir hediyelik eşya dükkanı satın alması ile başladı. Bir süre sonra dükkanını bir çeşit gurme kahve dükkanına dönüştüren Gloria Jean Kvetco birkaç yıl içinde mağaza sayısını 11’e yükseltti ve 1986 yılında franchise vermeye karar verdi. 1991’de “Yılın Girişimci Şirketi” seçilen Gloria Jean’s Coffees kısa sürede Kuzey Amerika’nın en büyük kahve zinciri haline geldi. 1995 yılında Avustralyalı iş adamı ve kahve uzmanı Nabi Saleh, ortağı Peter Irvine ile beraber Gloria Jean’s Cof- En memnun olduğum mağazalarımız; merkez şubemiz Küçükçekmece ve Vialand Tema Park AVM. Bu mağazaları açarken bugün yakaladığı rakamlara ulaşacağını beklemiyorduk. Merkez mağazamızı 90-100 metrekare olarak açmıştık. Bugün bu merkez mağazamız 350 metrekare ve talepleri zor karşılayabiliyor. fees’in Avustralya Master Franchise hakkını satın aldı. 1996 yılında Miranda’da (NSW) ilk şubelerini açtılar. Avustralya, kısa bir zaman içerisinde Gloria Jean’s Coffees’in en hızlı büyüyen pazarı haline geldi. 2004 yılında ABD’ye geri dönen Nabi Saleh ve Peter Irvine, Gloria Jean’s Coffees‘in üretim ve uluslararası isim haklarını satın aldı. Gloria Jean’s Coffees ABD ise ülke sınırları içerisinde özerk kalarak faaliyetlerine devam etti. Nabi Saleh ve Peter Irvine, 2009 yılında ABD’den ülke içindeki haklarını da satın alarak markanın tüm dünya üzerindeki sahibi oldu. Röportaj: Murat Küçük Marquette, Temmuz 2015 41 42 Haberler Levi’s’la kendi modanı yarat Levi’s®, içindeki modacıyı keşfetmek, jeanini kendi stiline ve tarzına göre kişiselleştirmek isteyenler için Beyoğlu Levi’s® Mağazası’nda ‘Tailor Shop’ köşesini açıyor Jean’ine kendi imzasını atmak isteyen moda tutkunları, Çarşamba ve Pazar günleri arasında, 16.0020.00 saatleri arasında mağazada hazır bulunacak terzi eşliğinde, jeanleri üzerinde diledikleri değişiklikleri yaptırabilecek. Jeanseverler, en yeni ve en ileri kişiselleştirme trendleriyle donatılan Levi’s® Tailor Shop’ta, harf ve yıldız şekilli yamalardan kumaş harflere, kişisel monogramdan retro örneklemelere kadar kültürel akımları ve söylemleri denimlerine taşıyabilecekler. Heyecanlı ve keyifli kişiselleştirme özelliği sunan Levi’s® Tailor Shop’ta ayrıca, jean daraltma, kesme uygulamaları, sökük ve tamir hizmetleri de olacak. Kendi tarzınızın yanı sıra farklı tarzları da keşfedebileceğiniz ve keyifli bir deneyim yaşayacağınız Beyoğlu’nda bulunan Levi’s® Tailor Shop’ta kişiselleştirme servisi, 1-25 TL fiyat aralığıyla tüm yaz boyunca hizmet verecek. Haberler Perakende devlerinden otel atılımı Türkiye’de perakende sektörünün 3 önemli ismi, Marmaris Bozburun’da turizm yatırımına imza attı Carrefoursa CEO’su Mehmet Nane, Kiler CEO’su Nihat Özdemir ve perakende danışmanı Avi Alkaş ortaklığında gerçekleştirilen MiaMai Butik Otel misafirlerini kabul etmeye başladı. Marmaris Bozburun’da, deniz kenarında, 14 odalı olarak hizmet vermeye başlayan MiaMai, 3 ünlü perakendecinin iş arkadaşlığını, “biraz hobi, biraz işe” dönüştürme düşüncesiyle başladı. Büyük şehirlerin gü- rültüsünden uzaklaşıp sessiz bir tatil cennetinde dinlenmek isteyenler, balayı için farklı mekân arayanlar ile iş toplantılarını keyfe dönüştürmek isteyenleri hedefleyen otel, aynı zamanda mutfağı ile de iddialı. 43 44 Sosyal medya Özcan Yazıcı [email protected] Çok geç kalmadan dijitali iş yapış şekline dönüştürmek İşletmelerin dijitalleşme süreci tüm hızıyla sürüyor. Kuşkusuz her markanın bugün dijitalleşme hikâyesi, sektörü, rekabet koşulları ve işletme ölçeğiyle bağlantılı olarak farklı seviyelerde seyrediyor. Ama görünen o ki, dijitalleşme işletmeler için kritik bir eşiğe gelmiş dayanmış vaziyette. İnternette web sitesi açmak, sosyal medya hesapları oluşturmak, adwords gibi arama motoru reklamcılığından yararlanmak başarı için artık yeterli değil. Peki, ne yapmak gerekiyor? Dijitali pazarlama ve satış faaliyetlerinin, reklamın temel bir unsuru olarak görmekten vazgeçmek gerekiyor. Tez vakitte dijital süreçleri, planlamayı, organizasyon aklını ve yapısını bir bütün olarak “dijital iş yapış şekline” dönüştürmek gerekiyor. Peki, bu ne anlama geliyor? İş yapış şeklinden kastımız ne? Dijital reklamcılığınızla ve sosyal medya hesaplarınız üzerinde görünen eğer yalnızca benzersiz ol- duğunu ve kaçırılmasının çılgınlık olduğunu düşündüğünüz teklifleriniz ise fena halde yanılıyorsunuz. Dijitalin sunduğu muhteşemlik ve bu muhteşemlik üzerine ihya olan, nihai aşamada sunmuş olduğunuz bu tekliflerle değil; velhasıl sizin hizmet ve ürününüzü pazara sunmadan önce başlayan ve hatta hizmet ve ürününüzün satın alınmasından sonra da süren bir yolculuk hikâyesinin tümüdür… Bu hikâye, ürün ve hizmetinizin vaadi (değer), organizasyonunuzun bütününün katılımıyla oluşturulur ve müşterilerin(tüketicilerin) satın alma takdiriyle devam eder; ama bu döngü asla bitmez. Bu nedenledir ki, dijitalleşme işletmenizde yalnızca bir departmana, yalnızca yetkilendirdiğiniz birkaç kişinin uhdesine terk ettiğiniz bir süreç yönetimi değildir. Eğer mevzu bahis kaçınılmaz olan bir “dijital yapış şekline” geçiş ise bu artık organizasyonunuz tümüne ve insan kaynaklarınızın dijital zekâ, yetenek ve katılımına aittir. Bu size çok karmaşık, zor ve imkânsız bir tablo mu sunuyor. Eğer bu tabloyu algılayıp, uyum sağlayacak işletme zekâsı ve dönüşüm beceresi sağlayamazsanız gelmekte olan karmaşa, zorluklar ve imkânsızlıklar nedeniyle ben size yanarım! Elbette çaresiz değilsiniz. İş modelinizi geleneksel bir iş modeli içinde kurmuş ve büyütmüş olsanız da, iş zekânızın, çocuklarınız ve torunlarınızın akıllı telefonlarıyla yeni bir dünya kurduklarını kavramanıza yetmesi gerekiyor. Dijital dönüşümünüzü ve yeni ekosisteme uyumunuzu sağlayacak liderleri işletmenize ve yeni iş planınıza bir an önce dâhil etmelisiniz. Geliştireceğiniz strateji ve süreç planlamasıyla insan kaynakları envanterinizde yer alan her bir çalışanınızın dijital zekâ ve yeteneklerini geliştirmelerini desteklemeniz gerekiyor. Yarın çok geç olmadan! 46 Tasarım Çift Geyik Karaca’dan kaliteye yakışan mağazalar Tasarım Türkiye’nin en eski markalarından olan ve her zaman kaliteyi temsil eden Çift Geyik Karaca, Kıbrıs Lefkoşa’da mağaza açtı. Çift Geyik Karaca Kurumsal İletişim Direktörü Talip Bayram, markanın mağaza konseptini Marquette’e anlattı 47 48 Tasarım Karaca’nın erkek, bayan ve genç erkek markası Toss koleksiyonlarının farklı ihtiyaç ve fonksiyon detayları bir bütün olarak mağaza içinde her ürün grubuna özel çözümler ile tasarlandı. Bu çözümlerin oluşturulması esnasında, Karaca’nın marka geçmişi ve perakende dinamikleri ile birlikte yenilikçi bir mağazacılık düzeni amaçlandı. Yurt içi ve yurt dışında mağazalaşma süreci hızlı yaşandığı için kolay uygulanabilir modüler ve pratik sistemler geliştirilerek her yerde aynı çizginin korunması düşünüldü. Müşterilerimizde kafa karışıklığına ve göz yorulmalarına sebebiyet vermemek için dekorasyonda kurumsal renklerimiz olan siyah ve beyaz Tasarım 49 50 Tasarım Tasarım renklerini kullanarak ürünlerin renk ve özellikleri ön plana çıkarıldı. Kaliteli moda markası olan Karaca’nın ürünlerinde yansıttığı bu imaj mağaza içinde de sergilenmeye çalışılmış ve bunun için siyah ve beyaz renklerde mat cila tercih edilirken, paslanmaz ekipmanlar da satine görünüm ile dekorasyondaki yüksek kalite vurgulandı. Mağaza içi aydınlatma ekipmanlarında enerji verimliliği ve gerçek renk değerlerine en yakın netice verecek modern led teknolojisi tercih edildi. 51 52 Röportaj 174 çeşit ürünüyle Doygun Ekmek büyümeye devam ediyor Röportaj Paketli ekmek piyasasının parlayan yıldızı Doygun Ekmek, 2015’in ilk yarısında önemli bir büyüme yakalayarak sektörün en büyük ikinci üreticisi konumuna yükseldi. Ticaret ve Pazarlama Müdürü Murat Sertan Sağmanlı, başarının arkasında sürekli yenilikçi olmanın etkili olduğunu belirtti. Sektörle ilgili değerlendirmeler yapan Sağmanlı, Türkiye’nin paketli ekmek konusunda daha yolun başında olduğunu ve sektörün büyümeye çok müsait olduğunun altını çizdi Ekonomiyi etkileyen birçok gelişmenin yaşandığı 2015’in ilk yarısı Doygun Ekmek için nasıl geçti? 2015 yılının ilk yarısı firmamız açısından çok güzel geçti ve başarılı bir tabloya imza attık. Bu noktada uluslararası araştırma kuruluşu Nielsen’in pazar payı istatistikleri doğrultusunda bilgi vermek isterim. Sağlıklı ve ambalajlı ekmek üretim sektörünün ikinci büyük markası olarak, tüketicilerin beklentileri doğrultusunda yaptığımız yeniliklerle bu yılın ilk 3 ayında, tüm rakiplerimiz arasında pazar payında en büyük artışı elde etmiş durumdayız. Bu çerçevede Ocak-Mart 2015 döneminde, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre İstanbul’da pazar payımızı yüzde 16,2’den yüzde 23,4’e çıkararak yüzde 45 oranında rekor bir artış sağladık. Aynı dönemde Türkiye’deki pazar payımızı da yüzde 50 artırarak yüzde 7,4‘ten yüzde 11,1’e çıkardık. Hem İstanbul’da hem de Türkiye’de ikinci firma olduk. Ayrıca ambalajlı paketlenmiş ekmek piyasasında faaliyet gösteren büyük ve orta ölçekli firmalar arasında ve diğer kategorisinde, geçtiğimiz yıla göre pazar payını artıran tek firma olduk. 2015 yılının tamamında ise yüzde 25 oranında pazar payı hedefliyoruz. Bu artışın nedenini neye bağlıyorsunuz? Pazar payımızı artırmamızda, farklı ve rakipsiz yeni ürünler üretmek, dost ve kraft ürün gruplarında yapılan yenilikler, ürün yelpazesini tüketici beklentilerine göre revize etmek, dağıtım ağını genişletmek, müşteri memnuniyetini artırmak ve güçlü pazarlama etkili oldu. Bunun dışında bu büyümede “Herkes Ona Çalışıyor” reklam kampanyası, sosyal medyaya ağırlık verilmesi, mikro siteler oluşturularak sağlıklı ekmek bilincinin oluşturulması ve iletişim çalışmaları önemli rol oynadı. 53 54 Röportaj Doygun Ekmek şu an kaç çeşit ürün sunuyor? Doygun’un bugün perakende için 30, profesyonel mutfaklar için 144 olmak üzere toplam 174 çeşit ürünü var. Perakende ürün grubu; tahıllı ekmekler, geleneksel beyaz köy ekmeği, tost, sandviç ve hamburger ekmekleri, uzun ömürlü ürünler, kurabiyeler ve dondurulmuş ürünlerden oluşuyor. Premium ürün grubunda; kraft ambalajlı tam buğday somun ekmeği ve tam çavdarlı somun ekmeği var. Ayrıca yine bu grupta ekmeğini yumuşak sevenlere özel tam buğday, çavdarlı, çok tahıllı ve light tam buğday çeşitleri yer alıyor. Dost ürün grubu ise geleneksel beyaz köy ekmeği, tam buğdaylı ekmek ve çavdarlı ekmekten oluşuyor. Perakende ürünler arasında; tam buğdaylı, çavdarlı, çok tahıllı, kepekli, light, tost, hamburger ve sandviç ekmek çeşitlerinin yanı sıra, sade ve tam buğdaylı tortilla ve galeta çeşitleri, tam buğday unu, tiramisu keki, sade ve kakaolu pasta tabanı, yarı pişmiş donuk simit, açma, poğaça gibi ürünler bulunuyor. Otel, restoran, kafe ve catering firmaları gibi endüstriyel mutfaklara ise Doygun Profesyonel markası ile hizmet veriyoruz. Doygun Profesyonel, ev dışı mutfaklara, simit, açma, poğaça gibi geleneksel tatlardan kruvasan, danish, swirl, mini börekler ve tatlı-tuzlu kurabiyelere kadar 144 farklı lezzet sunuyor. İddialı olduğunuz ürünler nelerdir? En çok hangi ürünleriniz talep görüyor? Doygun olarak “Her Sofraya Uygun” ürünler sunma misyonuna sahibiz ve tüm ürünlerimizde iddialıyız. Bu nedenle her ürünümüzün belli ve sadık bir tüketicisi bulunuyor. Yoğun tahıl ve geleneksel lezzetleri sevenler için kağıt ambalajda tam buğday ve tam çavdar ekmeklerimiz var. Tahılın yoğun olmasını ama ekmeğin yumuşak olmasını isteyenlere uygun ekmeklerimiz var. Hem yumuşak hem de daha az tahıllı, daha hafif lezzetler isteyenlere uygun ekmeklerimiz de mevcut. Beyaz ekmeği tercih edenlere, tost-hamburger-sandviç Röportaj gibi pratik lezzetleri sevenlere özel ekmeklerimiz bulunuyor. “Ambalajlı ekmekte yolun başındayız” Türkiye geneline yayılmayı hedefliyor musunuz? Doygun Nielsen verilerine göre Türkiye çapında ve İstanbul’da ambalajlı ekmek pazarında ikinci büyük firma konumunda. Şu an Türkiye’nin üç ilinde dağıtım yapıyor olmamıza rağmen, Türkiye’nin tamamı olarak bakıldığında da yılın ilk çeyreğinde pazar payını en fazla artıran firma konumundayız. Ürünlerimiz İstanbul, Kocaeli ve Tekirdağ bölgesinde, 2 binin üstünde perakende satış noktasında satışa sunuluyor. Ev dışı tüketim noktalarıyla birlikte ulaştığımız nokta sayısı 3 binin üstüne çıkıyor. Önümüzdeki yıl fabrikamızda ek yatırım da planlıyoruz ve süreç içerisinde satış noktalarımızı Türkiye çapında genişletmeyi hedefliyoruz. Türkiye ekmek piyasasını değerlendirdiğinizde nasıl bir tabloyla karşılaşıyorsunuz? Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) yaptığı Türkiye’de Ekmek İsrafı Araştırması’na göre; Türkiye’de günde 25 bin 300 ton, yılda 9,2 milyon ton ekmek üretiliyor. 250 gramlık standart ekmek büyüklüğü dikkate alındığındaysa günde 101 milyon, yılda 37 milyar ekmek üretiliyor. Ülkemizde bir yılda üretilen ekmeğin parasal karşılığı 26 milyar lira. Türkiye’de üretilen ekmeklerin oldukça önemli bir kısmını dünyadaki örneklerinin tam tersine ambalajsız ekmekler oluşturuyor. Yaptığımız hesaplamalara göre ülkemizde ambalajlı ekmeğin pazar payı yaklaşık yüzde 1,5 civarında. Bu da demek oluyor ki, ambalajsız ekmeğin pazar payı yaklaşık yüzde 98,5. Dünyadaki mevcut durum ile kıyasladığımız zaman ambalajlı ekmek konusunda daha yolun başında sayılırız. Türkiye’deki ambalajlı ve ambalajsız ekmek pazarlarının büyüklüğüne baktığımız zaman dünyadaki gibi bir sonuç görüyoruz. Paketli ekmek pazarında, 2018 yılına kadar toplam üretimde yüzde 48 oranında artış öngörülüyor. Doygun Ekmek’in gelecek planlarında neler var? Tüketim eğrilerinin sürekli arttığı ambalajlı ekmek pazarında yoğun bir rekabet söz konusu. Biz Doygun olarak Türkiye’nin 3 ilinde dağıtım yapıyoruz, buna rağmen Türkiye’nin tamamı olarak bakıldığında da yılın ilk üç ayında pazar payını en fazla artıran firma olduk. Tüketicilerin sağlıklı ve uygun fiyatlı ürün temin edebilmelerine yönelik olarak en iyiye ulaşma misyonuyla hareket ediyoruz. Amacımız, başarı ve kalitemizden ödün vermeden pazar payımızı artırarak Türkiye geneline yayılmak ve özellikle de Doygun Profesyonel markalı endüstriyel ürün gruplarımız ile zaman içinde dünya pazarlarında söz sahibi olmak. Röportaj: Murat Küçük Marquette, Temmuz 2015 55 56 Haberler Ramazanda herkes İnegöl AVM’de 11 ayın sultanı ramazan ayı İnegöl AVM’de dolu dolu yaşanıyor. İnegöl AVM akşam iftar faslıyla, meydan aktiviteleriyle, iftarda leziz menüleri ve ikramlarıyla ramazan boyunca öğlen 12’den gece 12’ye kadar hizmet verecek Açık konsepti, farklı mimarisi ile 2011 yılı Haziran ayında açılan ilçenin tek AVM’si olan İnegöl AVM bölgenin yaşam merkezi konumunda ziyaretçileri için hizmet vermeye devam ediyor. Açıldığı günden bu yana bünyesinde bulundurduğu markaları, sosyal ve yaşam alanları, her hafta sonu ve özel günlerde düzenlediği aktiviteleri, kampanyalarıyla İnegöl’ün alışveriş ve yaşam merkezi olmaya devam ediyor. İnegöl AVM tüm özel günlerde ol- duğu gibi ramazan ayını da ziyaretçilerine dolu dolu yaşatıyor. Öğlen 12’den gece 12’ye kadar hizmet veren İnegöl AVM iftarda ve iftardan sonra ziyaretçileri için ayrıcalıklar sunuyor. İftarda fastfood mağazalarının hazırladığı birbirinden özel menüleriyle hizmet veriyor. Her akşam iftar yapan ziyaretçilere özel ud, ney, tef üçlüsünden oluşan canlı fasıl yapılıyor. Yine iftar yapanlara özel İnegöl AVM hediyelikleri ve ikramlarıyla ziyaretçilerini mem- nun ediyor. Her Çarşamba, Cuma, Cumartesi ve Pazar; orta oyunu, Hacivat-Karagöz, sihirbaz gösterisi, Aşuk Maşuk, drama gibi geleneksel ramazan eğlenceleri iftardan hemen sonra 21.30’da İnegöl AVM sahnesinde hem çocuklar hem de aileler keyifli vakit geçiriyor. Modern yapının içerisinde geleneksel ruhu ziyaretçilerine yaşatan İnegöl AVM bu Ramazan’da yine çok renkli ve eğlenceli. 58 Tasarım Yeni konseptiyle yeni Real Tasarım Temmuz 2014’te Beğendik tarafından Türkiye operasyonları satın alınan Real Hipermarketler Zinciri, 6 yıl aradan sonra ilk mağaza açılışını Gebze Center Alışveriş Merkezi’nde yaptı. Birçok ince ayrıntının kullanıldığı mağazanın konseptini Yüksek İç Mimar Harika Kaya’dan dinledik 59 60 Tasarım “Altı yıl aradan sonra açılan ilk Real mağazası olan Real Gebze Center mağazasını planlarken temel dayanağımız, hali hazırda bir tasarım disiplinine sahip olan Real Hipermarketleri’nin kurumsal kimliğini kaybetmeden, bu kimliğe yeni unsurlar eklenmesi oldu. Yeni unsurlar eklerken ana hedefimiz, Real müşterilerinin alıştıkları kalite, ürün çeşitliliği, hizmet ve fiyatlardan ödün vermeden, mevcut Alman disiplinini, Türklere özgü sıcaklık ile bütünleştirmekti. Real Gebze Center mağazasında, restoran ve taze gıda ürünlerine ayrılan alanları özelleştirecek bir unsur olan kemerleri kullandık. Böylece, kemerler hem alanları belirleyen bir unsur, hem de estetik açıdan mekana farklı bir kimlik kazandıran yapı elemanları olarak konumlandı. Bu alan- Tasarım ların dışında kalan unlu mamuller ve şarküteri bölümlerinde de kumaş tente ve ahşap sundurma kullanma yoluna gittik. Böylece bu bölümler hem özelleşti, hem de buralarda satılan ürünlerin cazibesini destekleyecek tasarım unsurları olarak çekim noktaları haline geldiler. Burada, kullandığımız tasarım dilini biraz daha vurgulamak istediğimiz için reyon alınlarında üç boyutlu pencere görselleri ve bunlarla uyumlu olacak, dili bütünleyecek nitelikte reyon tabelaları kullandık. Standart Real konseptinin dışına çıkarak oluşturduğumuz bu projede sadece yapısal unsurlar değil, bu unsurlara ait renk ve malzemelerde de amaç doğrultusunda değişiklikler yaptık. Daha önce kullanılan beyaz ve gri yerine toprak tonlarını fonda tutarak Real’in kurumsal renkleri ile bütünleştirdik. Bu mağazada, ilklerden biri olarak promosyon 61 62 Tasarım alanlarında ağaçlar kullandık. Bu ağaçlar artık meyve vermediği için çiftçiler tarafından kesilip, odun yapmak için ayrılan ağaçlar arasından seçilip, yapay yapraklar ile bezendiler. Yine restoran duvarlarını süsleyen yapay sardunyalarımız ve bazı bölgelerde kullandığımız yapay bambu, benjamin türü aksesuarlarımızla mağazamıza daha sıcak bir çehre kazandırdık. Mağaza genelinde kategori taçları ve yönlendirme tabelaları yeni tasarım konseptimize ve mağazanın dinamik yapısına uygun şekilde özel olarak çalışıldı. Bunların uygulanması hem projeye görsel bir katkı, hem de müşterilerimiz için alışverişi daha kolay ve zevkli kılacak bir sonuç ortaya çıkardı.” Tasarım 63 64 Haberler Şahan Gökbakar perakendeci oldu Ünlü komedyen Şahan Gökbahar’ın uzun süredir hazırlıklarını yürüttüğü hamburger restoranı Burgerman, 4. Levent’te açıldı. Sinemadan sonra restoran işine giren Şahan Gökbakar, Burgerman isimi hamburgerci açtı. Açılışının geçtiğimiz günlerde yapıldığı Burgerman fast food zinciri, ziyaretçilerini dondurulmamış hamburger köftesi ve dondurulmamış taze patatesiyle karşılayacak. Şahan Gökbahar’ın ortağının ise Fatih Terim’in kızı Merve ile evli olan Ahmet Baran Çetin olduğu biliniyor. Perakendenin “Oscar”ları sahibini buldu Perakendenin Oscar’ları olarak da nitelendirilen Solal Pazarlama Ödülleri, bu yıl Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da yapılan törenle sahiplerini buldu. Alışveriş Merkezleri Konseyi (ICSC) tarafından her yıl düzenlenen etkinliğin bu seneki yıldızları, ECE Türkiye tarafından yönetilen MetroCity Alışveriş Merkezi ve Espark Alışveriş Merkezi oldu. Törende MetroCity AVM, Engelsiz Erişim Derneği’nin katkılarıyla hazırlanıp, ECE Türkiye ve AVEA’nın işbirliğiyle hayata geçirilen “Sesli Adımlar” uygulamasıyla “Sosyal Sorumluluk Kategorisi”nde “Altın Ödül”ü almaya hak kazanırken; Espark Alışveriş Merkezi ise “Gökyüzü Hediyeleri” projesiyle “Teknoloji Kategorisi”nde “Gümüş Ödül”ün sahibi oldu. Haberler Türkiye’nin sanayi lideri yine Tüpraş oldu İstanbul Sanayi Odası (İSO), “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasının 2014 yılı sonuçlarını açıkladı. “Devler Ligi”nde ipi yine Tüpraş göğüsledi. İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmasında 2014 yılında üretimden satışlara göre en büyük kuruluş 37,5 milyar lira ile TÜPRAŞ oldu. Ford 10,5 milyar satış geliriyle ikinciliğini korurken, üçüncülüğe bir önceki yılın dördüncüsü olan Oyak-Renault yükseldi. İSO 500’de toplam kâr, yüzde 22 artışla 27 milyar liraya çıktı. İSO 500, toplam sanayi ihracatının yüzde 40,7’sini gerçekleştirdi. 2014’te İSO 500’ün toplam istihdamı yüzde 5 artışla 580 bin oldu. İSO 500’te yabancı sermayeli şirket sayısı 126’ya geriledi. 2014 yılında zarar eden şirket sayısı 129’dan 83’e geriledi. İSO 500’de toplam kâr yüzde 22 artışla 27 milyar liraya çıktı. LC Waikiki’de üst düzey atama LC Waikiki Kurumsal İletişim ve Reklam Müdürlüğü’ne Sevda Malkoç Atandı. 2012 yılından bu yana LC Waikiki Kurumsal İletişim Müdürü olarak görev yapmakta olan Sevda Malkoç, 1 Haziran 2015 tarihinden itibaren reklam departmanının da sorumluluğunu aldı. Profesyonel iş hayatına 1994 yılında başlayan ve Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Sevda Malkoç; hem ajans hem kurum tarafında birçok şirkette yönetici olarak görev aldı. 65 66 Danışman Sinan Asılyazıcı [email protected] Köprüden önce son çıkış satmak mı? 20 Haziran Cumartesi günkü Hürriyet gazetesindeki haberde CarrefourSA Genel Müdürü Mehmet Nane’nin bir açıklaması var. Özetle şöyle diyor “Satın Alma Molası” başlıklı yazıda: “4 şirkete 500 milyon verdik, şimdi durulma zamanı. Yılsonuna kadar mağaza sayımız 450’den 800’e çıkacak. Satın alma işlemleri tamamlanınca Kiler tabelaları CarrefourSA olacak. Sektör çok hareketli. Önümüzdeki dönemde de bu devam edecek. Ancak biz bir süre durulmayı seçtik. Önümüzde yeni bir satın alma yok. Ancak büyüme çalışmalarımız devam ediyor.” Uzun bir süredir hem yerel hem de ulusal zincirler, organik büyümenin yanı sıra inorganik yolla da büyümeye devam ediyor. Her iki kulvarda da oldukça iyi yatırımlar ve örnek alınan çalışmalarla karşılaşıyoruz. O nedenle biraz yorumlamak birazda bu sürece neden olan konulara değinmek istiyorum. İsteyen mağazasını satar, isteyende satılan bir kuruluşun mağazalarını kısmen ya da tamamen satın alır. Benim burada dikkatimi çeken asıl nokta ise, organize perakendenin yükselen hacmine rağmen sektörde daha iyi olmak için yapılabileceklerin tükenmeden, kurumsal olamama ve/veya iç sorunlar yüzünden satmak durumuna gelmek. Oysa organize perakendenin gereklilikleri konusunda bu kadar geniş bir ortak görüş varken. Danışmanlar, eğitmenler, ekipman üreticileri, tedarikçiler, servis sağlayıcılar ve diğerleri ya yanımızda ya da bir görüşme kadar uzağımızda- lar. Çünkü güçlü ve organize perakende herkese lazım. Başarı ve başarısızlık yan yana dururlar. Başarısızlıklardan ders çıkarmak, başarılardan ise daha farklı kazanımlar çıkarmak mümkün. Unutmayalım ki başarının ortağı çok, başarısızlığın ise pek azdır. Wal – Mart dünyanın şu anda da en büyük perakendecisi. O nasıl ve ne yaptı demeyeceğim. Açın Amerika’daki diğer mağaza zincirlerine bir bakın. Target, Whole Foods, Albertson’s, Wegmans ilk aklıma gelenler. Ya diğerleri? Amerika ve Avrupa’daki diğer perakendeciler? Evet, çareler tükendiyse satmakta bir çaredir. Peki ya varsa? Cevabı organize perakendede bunu gerçekleştiren ve gerçekleştirecek olanlarda. Değişim zorunlu, gelişim ise isteğe bağlıdır. Anonim Haberler Ekonomi basını ödülleri sahiplerini buldu Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) geleneksel “Yaza Merhaba” etkinliği ve “Ekonomi Basını Başarı Ödülleri” töreni, Vodafone Türkiye ana sponsorluğunda Park Bosphorus Hotel İstanbul ve Sony Xperia katkılarıyla gerçekleştirildi Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, törende yaptığı konuşmada, ekonomi gazetecilerini kutlayarak, programa katılımın ve heyecanın ekonominin ne kadar iyi yolda olduğunu gösterdiğini söyledi. Önceleri sadece Ankara’yı takip eden ekonomi basınının daha sonra İstanbul’u ve Anadolu’yu, şimdi de tüm dünyayı yakından takip ettiğini ve bilgilendirdiğini aktaran Aydın, “Onlar bizi, biz onları izliyoruz ve aramızda sağlıklı bir iletişim var.” dedi. Törende dağıtılan ödüller ve sahipleri ise şöyle: - Söyleşi Röportaj (Yazılı Basın) Ceyhun Kuburlu, Hürriyet (Arda’nın ekonomisi) - Söyleşi Röportaj (Televizyon) - Özlem Dalga, Bloomberg HT (Jean Claude Trichet röportajı) - Ekonomi Haberi (Yazılı Basın) Aram Ekin Duran, Ekonomist (TÜSİAD, Yeni DEİK’i mahkemeye verdi) - Ekonomi Haberi (Televizyon) - Sinem Yöndem, Güngör Yılmaz, CNN Türk (Türkiye’nin çocuk işçileri) - Ekonomi Haberi (İnternet) - Dinçer Gökçe, www.hurriyet.com.tr (Faiz paralarını Kızılay’a bağışladılar) - Köşe Yazarı - Hakan Güldağ, Dünya - Ekonomi Programı (Televizyon) - Cem Seymen, CNN Türk (Para Dedektifi) - Ekonomi Programı (Radyo) - Güngör Uras, NTV Radyo (Ayşe Teyze Ne Yapsın) - Grafik Tasarım (Yazılı Basın) - Tayfur Çay, HT gazete (Avrupa’da kutsal ruh ikizi) - Yerel Basın Ödülü - Akın Bodur, Ses Gazetesi (Eve teslim kaçakçılık dönemi) - Jüri Özel Ödülü - Anıl Emre, HT gazete (Mucize diyebilmek için büyüme hızını 30 yıl daha devam ettirmeli) - Jüri Özel Ödülü - Sibel Atik, Ekonomist (Rusya’da 500 milyon dolar yıllık kira gelirimiz var) - Nezih Demirkent Özel Ödülü Şükrü Kızılot, Hürriyet - Namık Ahıska Özel Ödülü - Jülide Yiğittürk Gürdamar, Dünya (İşte Borsa’nın yeni işlem salonu) - Bülent Yardımcı Özel Ödülü - Bora Erdin, Sözcü (Sermayesi 6 lira kazancı 3 bin lira) - Esen Salihoğlu Özel Ödülü - İsa Yazar, Zaman (Toplu ölene maaş var tek başına ölene yok) - Vodafone Türkiye Özel Ödülü Ahmet Can, Hürriyet - Park Bosphorus Özel Ödülü - Burak Coşan, Hürriyet 67 68 Müzik Cenk Erdem [email protected] Ben Madonna’yım, sen kimsin be? Son olarak Mayıs ayında müzik tarihinde herhangi bir kategoride en çok 1 numara çıkaran şarkıcı rekorunu, nefis remixlerle şarkısı “Ghosttown” üzerinden kıran Madonna, Billboard Dance Chart listelerinde 45. kez 1 numara olunca bu konuda rekoru Country listelerinde tam 44 tane 1 numara çıkaran country kralı George Strait’in elinden almıştı. Ne var ki özellikle müzik dünyası ve magazin basını hala Madonna’yı sanki kendini ispat etmesi gerekirmiş gibi, haber yapıp duruyorlar Son olarak Washington Post, Madonna’nın dev star kadrosuyla yayınlanmadan bile heyecan yaratan “Bitch I’m Madonna” videosunu hiç orijinal bulmamışmış. Oysa ki, Dj Snake ve Lil Jon’un 3 milyondan fazla satan şarkı- sı “Turn Down For What” gibi yenilikçi bir elektronik pop şarkısı olan parçanın videosu da rengarenk ve müthiş eğlenceli. Klibin şöhretli misafirleri de Madonna’ya süper sempatik bir saygı duruşunda bulunuyorlar. Misal Beyonce’nin efsa- Müzik nevi “Vogue” hareketi öyle şık ki… Hele hele klibin sonunda Katy Perry’nin pembeler içinde ve o fıstık küpelerle “Sen kimsin be?” çığlığı klibe öyle tatlı yerleştirilmiş ki… Madonna hayranları klibi günlerce bekleyip, önce 24 saat boyunca sadece dijital platform Tidal üzerinden seyredilebiliyor diye bozuldular ama izlemenin yolunu da bir iki saate kalmadan buldular. (Ben dahil) Velhasıl klipte Madonna’nın enerjisi, şarkının geçişleri ve klibin başındaki ikonlaşmış “Like A Virgin” imajıyla o küçük kızlar şenlik havasında. Hem klipte Rita Ora’dan Miley Cyrus’a, Kanye West’ten Katy Perry ve Beyonce’ye kadar müzik dünyasında süperstar kim varsa, hala Madonna’nın yaşına, şöhretine ve başarısına ve her türlü haline laf edenlere gereken cevabı veriyor: Ben Madonna’yım, sen kimsin be? 69 70 Röportaj Henkel, 2015’in ilk yarısından memnun Global satışlarda önemli bir büyüme kaydeden dünyanın en büyük temizlik maddeleri üreticilerinden Henkel Türkiye’de de çamaşır ve ev bakımı grubunda önemli bir büyüme yakaladı. 2014 yılında Ar-Ge çalışmalarına 413 milyon avro harcama yaptıklarını belirten Pril Marka Müdürü Özden Sevimli, sürdürülebilirliğin önemine de değindi. Sevimli, Henkel’in sürdürülebilirlik felsefesini şu sözlerle ifade etti: “Daha az tüketerek, daha fazlasını başarmak.” Röportaj Henkel, dünyada ve Türkiye’de 2015’in ilk yarısını nasıl geçirdi? Zorlu bir ortamın söz konusu olduğu birinci çeyrekte Henkel güçlü bir performans göstererek, 2015 mali yılına iyi bir başlangıç yaptı. Satışlarımızı ve gelirlerimizi bir kez daha artırdık. Piyasaya sunulan yenilikçi ürünlerimiz, güçlü organik büyüme ve geçen yılki satın almaların etkisiyle, global olarak günümüze kadar olan en yüksek çeyrek dönem satışlarını gerçekleştirdik. Tüm iş birimlerimiz de bu başarılı performansa katkıda bulundu. Global satışlarımız yüzde 12,7 artarak, 4 milyar 430 milyon avroya yükseldi. Organik büyüme yüzde 3,6 olarak gerçekleşti. Faaliyet karı yüzde 14,1 artarak 707 milyon avroya ulaştı. Düzeltilmiş vergi öncesi kar marjı yüzde 16’ya ulaştı. Çamaşır ve ev bakımı grubunda sektörde kaçıncı sıradasınız? Özellikle bizimde içinde bulunduğumuz çamaşır ve ev bakımı iş birimi, 2015’in ilk çeyreğinde karlı büyüme devam etti. Çamaşır ve ev bakımında yaşadığımız yüzde 5,2’lik organik büyümeyle pazarda lider olduk. Bu durum, pazar paylarının artmasını sağladı. Nominal olarak çamaşır ve ev bakım alanındaki satışlar yüzde 13,2 oranında artışla 1 milyar 298 milyon avroya ulaştı. Türkiye’de de aynı şekilde 2015 yılına başarılı bir giriş yaptık. Pril’den 2 yeni ürün Piyasaya yeni ürünler sundunuz. Önemli Ar-Ge çalışmaları sonrası ortaya çıkan bu ürünlerin özellikleri nedir? Pril Türkiye’nin ilk sıvı bulaşık deterjanı olarak 1963 yılında Türk tüketicisiyle buluştu. Ürünümüz 40 yılı aşkın süredir, tüketici ihtiyaçları doğrultusunda kendini yeniliyor. 2014 yılında dünyada ilk defa elde yıkama bulaşık deterjanlarına enzim teknolojisini kullanarak önemli bir inovasyona imza attık. Pril yenilenen enzim teknolojisi ile yağlara ve kurumuş kirlere karşı üstün performans gösteriyor. Bunun yanı sıra, ön yıkama etkili Pril Gold serisi ve ellere karşı hassas Pril Losyon ürünlerimizle birlikte zengin bir portföye sahibiz. Şimdi de yaza özel seri “Açelya’nın Mutfak Sırları” ile mutfaklara ferahlık getiriyoruz. Açelya Akkoyun’un mutfak sırlarından esinlenerek “Pril Açelya’nın Mutfak Sırları” serisini geliştirdik. Günümüzde sürdürülebilirlik kavramına önem veren firmalar bir adım öne çıkıyor. Henkel’in sürdürülebilirlik çalışmalarından bahsedebilir misiniz? Sürdürülebilirlik stratejimiz; daha az tüketerek, daha fazlasını başarmak. Müşterilerimize, tüketicilere, içinde bulunduğumuz toplumlara ve şirketimize daha fazla değer yaratıyoruz. Bunu da daha az çevresel ayak iziyle yapıyoruz. Sürdürülebilirlik konusunda kendimize kısa ve uzun vadeli hedefler koyduk. Ürettiğimiz her bir ürünün, sürdürülebilirlik stratejimizde tanımlanan altı odak noktasının en az birine katkıda bulunmasını hedefliyoruz. Bu konudaki altı odak noktamızı şunlar oluşturuyor: Enerji-iklim, malzemeler-atıklar, su-atık su, sosyal gelişim, performans, sağlık-güvenlik. Sürdürülebilirlik stratejimizi başarılı bir şekilde uygulamak için, ürünlerimizin bu altı odak 71 72 Röportaj noktasından en az birine katkıda bulunması bizim için önemli. Bunun yanı sıra, iş ortaklarımızla çalışmalar yürütüyoruz ve Henkel çalışanlarını da bu konuda eğitmek için pek çok çalışma yapıyor. Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde sektör lideri Sürdürülebilirlik çerçevesinde yapılan çalışmalar ürünlere de yansıyor mu? Sürdürülebilirlikte liderliği yalnızca bir sorumluluk olarak değil, aynı zamanda rekabet gücünü sürekli artırmak için de bir fırsat olarak görüyoruz. Daha fazla değer ile daha iyi performans sunan ve daha az çevresel ayak izine sahip ürünler geliştirmeye odaklanmış durumdayız. 2014 sonu itibarıyla global olarak, enerji verimliliğini yüzde 20 oranında geliştirdik, su kullanımını yüzde 19 azalttık, üretim birimi ba- şına atık miktarını yüzde 18 azalttık ve iş güvenliği performansını yüzde 25 artırarak önemli bir ilerleme kaydettik. Henkel’in sürdürülebilirlikteki başarıları 2014’te de devam ederken şirket ulusal ve uluslararası sürdürülebilirlik ölçümlerinde ve endekslerinde ilk sıralardaki yerini korudu. 2014 yılında bir kez daha Dow Jones Sürdürülebilirlik Endekslerine girmeyi başaran Henkel, 1999 yılında kurulduğundan beri Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde sekiz kez sektör lideri olarak yer aldı. Sosyal sorumluluk adına hangi çalışmaları yürütüyorsunuz? Kurumsal vatandaşlık, şirketimizin kültürümüzün önemli bir parçası. Kurumsal gönüllülük, sosyal iş birlikleri, ürün markalarının katılımıyla gerçekleşen projeler ve acil yardımlar, sosyal sorumluluk programımızın önemli kısmını oluşturuyor. Örneğin, kurumsal gönüllülük konusunda “Make an Impact on Tomorrow” adlı bir programımız var. Bu programla Henkel çalışanlarının ve emeklilerinin, gönüllü olarak gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projelerine finansal yardım, ürün yardımı ve projelere gerekli zamanın ayırabilmesi için ücretli izin veriyoruz. Yürüttüğümüz sürdürülebilirlik elçileri programıyla çalışanlarımıza sürdürülebilirliğin önemini; meslektaşlarına, tedarikçilere, müşterilere, tüketicilere ve ayrıca öğrencilere daha iyi aktarabilmesi için eğitimler sağlıyoruz. Sektörünüz için Ar-Ge çalışmaları vazgeçilmez bir konu. ArGe’ye ayırdığınız bütçeyi öğrenebilir miyiz? Sürdürülebilir inovasyonlar kapsamında 2014 yılında, araştırma ve geliştirme alanında yaklaşık 2 bin 650 çalışan istihdam ettik ve bu alanda 413 milyon avro değerinde yatırım gerçekleştirdik. Röportaj: Murat Küçük Marquette, Temmuz 2015 Haberler 3’üncü nesil kahve deneyimi Türkiye’de Dünya’da her geçen gün hızla yayılan 3 üncü dalga kahve akımı, Stoa Coffee ve Japonyanın dev markası Hario kahve ekipmanları ile Türkiye’de bu akıma yön verecek. Hario kahve ekipmanlarını otomatik filtre kahve makinelerinden ayıran en önemli özelliği, demleme süresini, kullanılacak kahve miktarını ve sıcaklığını tamamen sizin kontrolünüzde olması. Böylelikle kahvenin demleme sürecindeki tüm aşamalarının sizin kontrolünüzde olmasını sağlayarak, kahvenin özü ve aromalarını daha belirgin şekilde ortaya çıkartıp kendi karakteristik kahvelerinizi hazırlayabilirsiniz. Evde, ofiste ve seçkin kafelerde rahatlıkla kullanabilecek HARIO V60 Dripper, Syphon ve Buono Kettle gibi farklı demleme aparatları farklı ve özel bir kahve deneyimi sunuyor. Hero Baby logosunu yeniledi Hero Baby kurulduğu 1886 yılından bugüne ilk kez logosunu değiştiriyor. Kaliteli ve güvenli gıda üretme misyonunu markanın yeni görsel kimliğiyle de harmanlayan Hero Baby, ürünlerini yeni ambalajında sunacak. Hero Baby annelerin pratik kullanımları için özel olarak geliştirilen ağız ve alt kısımları genişletilmiş yeni kavanozlarını çevreye saygılı camlardan üretiyor. Hero Baby vakumlu kapak teknolojisiyle de ürün güvenliğini ön planda tutuyor. Yeni logosuna ilk olarak kavanoz mamalarında geçiş yapan Hero Baby, 2015 yılı içinde tüm ürünlerinde ve iletişim mecralarında yeni logosunu kullanmaya başlayacak. 73 74 Müze Key Museum’da otomobilin görkemli geçmişine yolculuk Müze E. Özgörkey Grubu İcra Kurulu Başkanı Murat Özgörkey ile İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Selim Özgörkey’in koleksiyonerlik ruhundan doğan Key Museum, 1886 yılında üretilen ilk otomobil, 1885 üretimi ilk motosiklet gibi otomobil dünyasının kıymetli parçalarına ev sahipliği yapıyor. İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na 30 kilometre uzaklıkta olan müzeye, havalimanından 20-25 dakika, İzmir’den ise 30 dakika gibi kısa bir sürede ulaşılıyor. Mekan, an- tik çağların en önemli yerleşim merkezlerinden biri olan Efes Antik Kenti ile aynı rota üzerinde. Ayrıca on yılı aşkın süredir kazı çalışmaları devam eden Metropolis Antik Kenti, müzeye ev sahipliği yapan Torbalı’ya 10 kilometre mesafede yer alıyor. 75 76 Müze BMW, Mini, Mercedes-Benz, Cadillac, Ford ve Porsche markalarının ilk otomobillerinin yanı sıra 1880’li yıllardan başlayıp, 2011 yılına dek uzanan otomobil koleksiyonu, yedi bin metrekare alan üzerine kurulu müzede sergileniyor. Key Museum’da, II. Dünya Savaşı öncesinde otomobilleri süsleyen kaput amblemlerini de görmek mümkün. Müzede 50’li yıllara ait Shell benzin istasyonu, 1900’lü yılların başından 1960’lara kadar gelen benzin pompaları ve otomobil temalı eşarplar, müzenin içeriğine hareket katan ve farklılaştıran unsurlardan… Müze Müze kurulmadan önce örnekler incelendi Key Museum’un dünya çapında bir müze olması hedefiyle yola çıkan E. Özgörkey Grubu İcra Kurulu Başkanı Murat Özgörkey ile İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Selim Özgör- key, dünya tarihinde yer edinmiş modelleri koleksiyonlarına katıyor. Müzenin, Türkiye’nin yanı sıra ABD ve Avrupa başta olmak üzere, dünyanın pek çok noktasından gelen parçalarla oluşturulan bir koleksiyona ev sahipliği yaptığını söyleyen Murat Özgörkey düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: “Key Museum’u kurmadan önce dünyadaki ünlü klasik otomobil müzelerinin hepsini gezdik. Bu otomobillerin sergilendiği, yarıştığı, madalya kazandığı global organizasyonları yakından takip 77 78 Müze ediyoruz. Müzemizde her detayın orijinalliğini korumasına ve eskisinden daha iyi konumda olmasına önem veriyoruz. Tüm bu detaylı çalışmalar, müzemizi farklı kılmak hem ülkemizdeki hem de dünya- daki koleksiyonerlere yeni ufuklar sunmak ve Torbalı’ya kültürel bir yatırım gerçekleştirmenin bilinciyle devam edecek. Yakın bir zamanda farklı alanlardaki koleksiyonlarımızı da müzede sergileyeceğiz.” İzmir’e yapılan en büyük kültürel ve turistik yatırımlardan olan KEY Museum, pazartesi ve salı hariç olmak üzere haftanın 5 günü, saat 10.00 ile 17.00 arasında açık. 80 Haberler Metro, Güneşli mağazasını yeniledi Türkiye’de 25’inci yılını kutlayan Metro Toptancı Market, Türkiye’de açtığı ilk mağazası olan Güneşli mağazasını yenilenen yüzüyle müşterileriyle buluşturdu. Metro Toptancı Market, Türkiye’de ilk kez Güneşli mağazasında “5 Dünya Projesi” adı verilen bir modele geçti. Bu mode- le göre gıda dışı tüm ürünler, Mutfak Dünyası, İşyeri ve Ev İhtiyaçları, Ofis&Medya, Sezon ve Tekstil&Ayakkabı olmak üzere beş farklı kategoriye ayrıldı. Bu projeye göre her bir dünyada birbirini tamamlayan ürünler tüketicilerle buluşuyor. Metro Toptancı Market Türkiye Genel Müdürü Kubilay Özerkan, müşterilerinin hayatını ve alışverişini kolaylaştıracak çözümler üzerinde çalıştıklarını belirterek, 5 Dünya Projesi’nin bu anlayışın bir ürünü olduğunu söyledi. Ayrıca Özerkan, yeni modelin tüm Metro’larda uygulanacağını da belirtti. Migros mayıs ayında atağa kalktı Migros’tan Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada Mayıs ayı içerisinde 4 adet Migros, 16 adet Migros Jet ve 1 adet Macrocenter formatında toplam 21 adet satış mağazasının hizmete açıldığı belirtildi. Migros’un yurt içindeki mağaza sayısı bin 197’si süpermarket, 24’ü hipermarket olmak üzere bin 221 oldu. Yurt dışındaki 45 iştiraki ile birlikte şirketin toplam mağaza sayısı bin 266. Geçtiğimiz yılsonuna baktığımızda Migros’un bin 148’i yurt içinde olmak üzere toplam bin 190 mağazası bulunuyordu. Haberler Ceylan Karavil Park’ta önemli atama Alışveriş merkezi kiralaması ve yönetimi Bilfinger Real Estate Türkiye tarafından gerçekleşen Diyarbakır Ceylan Karavil Park’ın AVM Müdürlüğüne Mert Sakaklı atandı. Lisans eğitimini Anadolu Üniversitesi iktisat bölümünde tamamlayan Mert Sakaklı, profesyonel iş yaşamına 1996 yılında başladı. 19 yıllık iş yaşamı süresince perakende sektörünün; sinema, tekstil ve mobilya alanlarında bölge müdürlüğü, iş geliştirme müdürlüğü ve Türkiye satış müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1974 doğumlu ve evli olan Sakaklı, Karavil Grup ve Ceylan Grup ortaklığında yatırımı gerçekleştirilen Ceylan Karavil Park Alışveriş Merkezinde Haziran ayından itibaren yeni görevine başladı. BİM ilk 10’a girdi Brand Finance tarafından hazırlanan Türkiye’nin En Değerli Markaları - Turkey 100 çalışması açıklandı. BİM 1 milyar 387 milyon dolarlık marka değeriyle 9’uncu sırada yer aldı. Brand Finance tarafından “Türkiye’nin En Değerli Markaları-Turkey 100” çalışmasının 8’incisi tamamlandı. “Türkiye’nin en değerli markaları 2015” listesinde ilk sırayı 2 milyar 516 milyon dolarlık marka değeriyle Akbank alırken, bunu marka değeri 2 milyar 475 milyon dolar olan Türk Telekom ve değeri 2 milyar 445 milyon dolar olan İş Bankası takip etti. Türk Hava Yolları 2 milyar 219 milyon dolarlık marka değeriyle listede dördüncü sırada, Garanti Bankası 1 milyar 953 milyon dolar değeriyle beşinci, Arçelik de 1 milyar 845 milyon dolar değeriyle altıncı sırada yer aldı. Bu kuruluşları 1,7 milyar dolarlık değeriyle Turkcell izlerken, marka değeri 1 milyar 393 milyon dolar olan Yapı Kredi sekizinci oldu. Gıda perakendesinin en önemli markalarından BİM, 1 milyar 387 milyon dolarlık marka değeriyle 9’uncu oldu. Ülker Bisküvi 745 milyon dolarlık marka değeriyle 14’üncü, 547 milyon dolar marka değeriyle Migros 18’inci sırada yer aldı. 81 82 Röportaj Bir başarı hikâyesi: Schafer 2009 yılında Alman Schafer’ın 80 ülkedeki isim hakkını alan Aslan Ticaret, yaptığı yatırımlarla Schafer’ı dünyanın önemli zücaciye markaları arasına sokmayı başardı. Büyük bir başarının hikayesi olan Schafer’ın geleceği, ikinci nesil tarafından başarıyla yazılmaya devam ediyor. Yönetim Kurulu Üyesi Murat Aslan ile enine boyuna Schafer’ın yolculuğunu konuştuk Schafer’dan önceki süreç bugün gelinen noktanın temelini oluşturuyor. Bu süreci bizimle paylaşır mısınız? Ticari hayatımız, babam Tuncay Aslan’ın 1980 yılında kurduğu mutfak gereçleri satışı yapan Aslan Ticaret’le başladı. Firmamız zamanla büyüyerek önemli markaların önce şehir, sonra bölge ve en sonunda da Türkiye distribütörlüğünü üstlendi. 20’ye yakın markanın, Türkiye dağıtım operasyonu yıllar boyunca Aslan Ticaret tarafından başarıyla yürütüldü. O dönemler arzın düşük, talebin fazla, doğal olarak da kârlılığın yüksek olduğu yıllardı. Satış konusunda önemli rakamlara ulaşmayı başaran firmamız bu alanda önemli bir şirket oldu. Schafer’ın hikâyesi nasıl başladı? 2004 yılında sadece çelik grubunda faaliyet gösteren Schafer’ın Türkiye hakları tarafımızca satın alındı. O dönem Schafer sadece çelik Röportaj grubunda bulunuyordu. Ülkemizde çatal-bıçak grubu genelde yemek takımı ile birlikte satılıyordu. Biz satış oranımızı yükseltmek için ürün gamını genişlettik ve sofra ürünlerinin tamamını Schafer ürünleri arasına ekledik. Bunun sonucunda Türkiye’de çok iyi satış rakamlarına ulaştık. Bu durum zamanla öyle bir hale geldi ki biz Türkiye’de, Schafer’ın toplam iş hacmini yakaladık. 2009 yılında, 80 ülkede Schafer’ın isim hakkını satın aldık. Böylece Schafer’ın merkez operasyonu Türkiye oldu. İsim haklarını aldıktan sonra hangi yatırımları yaptınız? Ürün çeşitliliği genişletildi mi? Öncelikle ürünlerimizi bayilere doğ- 83 84 Röportaj rudan sunduk. Ürün gamımıza ciddi yatırım yaptık. Bizden önce 40 çeşit olan ürün kalemini 5 ana kategoride 4 binin üzerine çıkardık. Dizi ve TV programlarına sponsor olarak geniş kitlelere ulaştık. Schafer’ın kendi mağazalarını kurması nasıl başladı? Yurt dışında işler nasıl ilerliyor? Müşterilerimizden mağazalaşma konusunda bize ciddi bir talep geldi. 18 ay gibi bir sürede, yurt içinde Aslan Ticaret olarak 17 tane mağaza açtık. Yurt dışında da franchise sistemiyle 11 mağazaya ulaştık. Kosova, İran Irak, Azerbaycan, Ukrayna ve Arnavutluk’ta mağazalarımız müşterilerimize hizmet sunuyor. Bunun haricinde Kazakistan, Polonya ve Rusya ile görüşmelerimiz devam ediyor. Yurt dışında tüm ürünlerin bir arada sunulduğu bir konsept yok. Mağazalarımız oralarda dikkat çekiyor. AVM’lerden önemli teklifler alıyoruz. Yurt dışında zücaciye alışverişleri genelde kategori mağazalarından ya da süpermarketlerden yapılıyor. Özellikle perakendenin gelişmediği ülkelerde durum tamamen böyle ilerliyor. Schafer olarak buralarda konsept mağaza yatırımları ile mutfak ihtiyaçlarının tek bir noktadan karşılanmasını amaçlıyoruz. Ürünlerinizin hepsi Türkiye’de mi üretiliyor? Schafer ürün gruplarının yüzde 70’e yakını Türkiye’de üretiliyor. Bunun dışındakiler ürünün muhteviyatına göre en uygun ülkelerden tedarik ediliyor. Silikon gruplar Güney Kore’den, bazı özel tencereler Avrupa’dan, steak çatal-bıçak takımları Amerika Birleşik Devletleri’nden, porselenler Polonya’dan, kemik tozu bazlı ürünler Bangladeş’ten geliyor. İnternet kanalında satışınız var mı? E-ticaret kanalı Schafer’in en önemli mağazası. Schafer adıyla ürettiğimiz tüm ürünleri burada satışa sunuyoruz. İnternet mağazasında hem bayi ürünleri hem de mağaza ürünleri var. Fiyatlar mağaza ve bayilerle aynı. Sanal mağazamızın cazibesini fiyat üzerinden değil kampanya ve hediyeler üzerinden artıracağız. Röportaj: Murat Küçük Marquette, Temmuz 2015 Haberler Journey Adapazarı ve Niğde mağazalarını açtı 1996’dan bu yana ‘şıklığına önem veren, rahatlığından ödün vermeyen stil sahibi kadınların markası Journey, büyümeye devam ediyor. Journey Adapazarı mağazası, geçtiğimiz günlerde Agora AVM’de açıldı. Zemin kat 47 numarada yer alan 183 metrekare büyüklüğündeki mağaza Adapazarı’ndaki ilk mağaza olma özelliğini taşıyor. Mayıs ayı içerisinde açılan bir diğer Journey mağazasıysa Niğde Dr. Sami Yağız Caddesi’nde açıldı. Bölgenin en işlek noktalarından birinde yer alan mağaza, ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Diyarbakır’ın alışveriş merkezi açıldı Türkiye’nin en büyük alışveriş platformu Multi Turkey’nin yeni alışveriş merkezi Forum Diyarbakır, ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Multi Turkey’nin ülke genelindeki 15’inci alışveriş merkezi olan Forum Diyarbakır açıldı. Bölgede bugüne kadar önemli yatırımlara imza atan Altındağ Gayrimenkul Yatırım Geliştirme İnşaat şirketinin yüzde 50 ortaklığıyla hayata geçen ve toplam 120 milyon avro yatırım yapılan Forum Diyarbakır, 54 bin metrekare kiralanabilir alan üzerinde 135 yerli ve yabancı kuruluştan oluşan seçkin bir marka karmasıyla hizmet verecek. Forum Diyarbakır’da, aralarında Koçtaş, Media Markt, Tommy Hilfiger, Simit Sarayı, Kahve Dünyası, Roman, Paul&Shark, Vakko ve W gibi, Forum Alışveriş Merkezlerinde ilk kez tüketiciyle buluşacak markalar da yer alacak. 85 86 Moda Şenay Kızıl [email protected] Güzellik saçla başlar... Güzellik, dünyanın kuruluşundan bugüne insanların en büyük zaafı ve en büyük arzusu olmuştur. Tarih boyunca gücün ve cazibenin sembolü olan saçlar, binlerce yıldır olduğu gibi günümüzde de önemli bir statü ve güzellik unsuru olarak görülmekte. Saç; üzerine binlerce şairin on binlerce mısra döktüğü bu güzel hazine, biz kadınları yerine göre muzip, masum, ağırbaşlı, gösterişli, çarpıcı ya da muhteşem gösterebilecek paha biçilmez bir aksesuar. Bu sebeple, bu kıymetli hazinenin değerini bilmek ve bakımlı saçlara sahip olmak için, biz kadınların saç bakımına büyük bir hassasiyetle yaklaşmamızda fayda var. Sıkı şekilde toplanmış at kuyrukları, örgüler, iri bohem dalgalar… Bu sezon doğallık, makyajda olduğu gibi saçlarda da ön planda olacak. En büyük tavsiyem hangi model, renk ya da kesimi tercih ederseniz edin doğallıktan uzaklaşmadan yapmanız. Çünkü bu senenin en büyük saç trendi kesinlikle “doğallık”. Gelin 2015 İlkbahar/Yaz saç trendlerine bir göz atalım… Saç dalgasın da bohem esintisi Her geçen gün saçlarda, makyajlarda abartıdan uzak doğala yakın bir havaya bürünüyor. Eskiden görmeye alıştığımız abartılı makyajlar ve düğün Moda saçlarını ne mutlu ki artık görmüyoruz. Bakımlı olmanın, aşırıya kaçılmadan yapılabileceğinin farkındayız artık. Saçlardaki bohem dalgalarda bunun en büyük belirtisi. Fönlenmiş ancak abartılmamış, bukle bukle yapılmamış, doğal havasını çok bozmadan yapılan dalgalar 2015 ilkbahar/yaz sezonunun favori modellerinden. Vazgeçilmezimiz, at kuyruğu Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi at- kuyruğu, iki farklı toplama şekliyle bu sezonda moda. Bu sene defilelerde de gördüğümüz gibi saç modelleri oldukça uzun. Tepeden toplanan atkuyrukları da, boyun hizasından toplanan modellerde bu sene hem günlük hem de özel zamanların vazgeçilmezi olmaya devam edecek. Salaş toplanmış saç örgüleri Daha salaş bir görünümle yapılan örgüler rahat kullanımıyla da ön planda olacak. Yazın uzun saç kullanmanın zorluklarından şikayet eden bayanlar için örgü, oldukça iyi bir alternatif. Topuzlar sadeliğe kavuşuyor Sıra dışı topuz modelleri, 2015 ilkbahar/yaz defilelerinde yer aldı. Ancak bu topuzlar klasik topuzlardan çok daha farklı. Saç örgüsü ile harmanlanan topuzları bu yaz sık sık göreceğiz muhtemelen. Yapılan her topuz doğallıktan uzaklaşmadan şıklığımıza şıklık katacak. 87 88 Moda Islak görünümlü saçlar İşte bu yazın yeni trendi, ıslak görünümlü saçlar. Yaz ayları için oldukça uygun bir model olan ıslak görünümlü saçlar, 2015 ilkbahar/yaz sezonunda yine favori modellerden. Saçlar aksesuarlar ile bahara doyacak Bu sezon saçlarda oldukça fazla aksesuar çeşidi göreceğiz. Saçlarımızın süsleri, bizim de en önemli aksesuarlarımız saç bantları, taçlar, çiçekli tokalar, taşlı taraklar ve saç fularları sıklıkla kullanılacak aksesuarlar arasında. 2015 ilkbahar/yaz sezonunun enerjisini tokalarla ve saç aksesuarlarıyla yansıtabilir, stilinize sıra dışılık katabilirsiniz. Saçlar ışıltısına kavuşuyor Işıltılı kahveler, platin sarıları ve şarap tonları... Rengârenk bir sezon bizi bekliyor. 2015 sezonunda saçlar hiç olmadığı kadar renkli ve ışıltılı görünecek. Sarı saçlar yeni sezonda daha ışıltılı olacak. Bu saç rengi uygulamasında saç dipleri doğal ve daha koyu tonlarda başlıyor, uçlara doğru inildikçe açıklı koyulu sarı tonlarıyla saç aralarına ışıltı katılıyor. Safi turuncu görünen kızıl saçlar artık geride kaldı. 2015 sezonunda turuncu alt tonlu saçlara, şarap tonlarıyla yapılan gölgelendirmeler çok popüler olacak. Daha doğal ve çekici duran bu renk, özellikle beyaz tenli renkli gözlü kadınlar için oldukça uygun bir renk. Geçtiğimiz sonbahar/kış sezonunda oldukça popüler olan ombre sarı saçlar, yeni sezonda biraz ton değişimine uğruyor. Bu saç rengini uygularken diplerden koyu tonlarda başlanılıyor ve uçlara doğru açılan saçların arasına birkaç farklı sarı ton ile gölgelendirme yapılıyor. Oldukça fresh bir görüntüye sahip olan bu tonlama favorilerimden. Kahverengi saçlar yeni sezonda daha çarpıcı bir görüntüye bürünüyor. Elmacık kemikleri hizasından başlayarak saç uçlarına doğru inen ışıltılar, kahverengi saçlara daha romantik bir hava katacak. Haberler Doğuş Perakende Grubu dünya markasıyla anlaştı Doğuş Perakende Grubu, 1996 yılında kurulmasına karşın kısa sürede patlama yapan ve ABD’de Nike’ı zorlamaya başlayan Under Armour’u Türkiye’ye getirmeye hazırlanıyor. Firmanın başına ise Intersport’tan tanınan Aydın Kanatlı getirildi. Ekonomist dergisinin haberine göre distribütörlük anlaşmasını imzalanma aşamasında. 20112014 yılları arasında Intersport’un genel müdürlüğünü üstlenen Kanatlı, Under Armour’ın genel mü- dürü olduğunu sosyal medyadan duyurdu. 3 milyar dolar ciro Dünyada popülaritesi giderek artan Under Armour’ı Türkiye’ye sokmak için uzun süredir birçok grup yarışıyordu. Vepa Group, Gözalan Grubu ve İş Girişim Sermayesi şirketi olan Sportive markayla görüşmeler gerçekleştirmişti. Nike’ı kaybettikten sonra New Balance ile ciddi bir çıkış yakalayan Vepa, Under Armour ile yaptığı görüşmelerden sonuç alamamış, Converse ile yollarını ayırdıktan sonra yeni marka arayışında olan Gözalan Grubu ise adeta direkten dönmüştü. Hatta iddialara göre iki şirket arasında bir iyi niyet anlaşması bile imzalanmıştı. Fakat son anda devreye giren Sportive’in şu an işi bitirdiği piyasada ciddi olarak konuşulurken, sürpriz bir şekilde markanın distribütörü Doğuş Holding oldu. 89 90 Haberler Genç tasarımcıların rüyaları gerçek oldu Marmara Park Alışveriş Merkezi bu yıl 6’ncısı gerçekleşen Dream Style Tasarım Yarışması’nın finaline ev sahipliği yaptı. 195 genç tasarımcının başvuru yaptığı yarışma da seçilen 20 genç tasarımcı, rüyalarını gerçekleştirmek için kıyasıya bir rekabete girdi. Yarışmanın Jürisinde; ünlü modacı Cemil İpekçi, podyumların unutulmaz ismi Deniz Akkaya, ünlü organizatör Banu Noyan, şarkıcı Reyhan Karaca, Marmara Park AVM Müdürü Ozan Canbolat, ITU Moda Program Başkanı Prof. Dr. Cevza Candan, Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Piraye Yüksel ve Ajans Sahibi Tümay Özokur yer aldı. Lüks tüketimde ilk akla gelen marka Vakko 75 yılı aşkın köklü geçmişi ile moda kavramına farklı bir bakış açısı ve sunum getiren Vakko, bugün Türkiye’nin övünç duyduğu markaların arasında yer alıyor. Araştırma şirketi DORinsight’ın gerçekleştirdiği “Lüks Pazarlama Araştırması”nda, Vakko’nun Türk halkı nezdindeki değeri gözler önüne serildi. Araştırma sonuçlarına göre 18 yaş ve üzerinde, AB SES (sosyoekonomik statü) segmentine mensup, Türkiye genelinde kadın ve erkekler ile yapılan araştırmada, tüketicilerin aklına gelen ilk yerli lüks markalar sorgulamasında Vakko yüzde 32’lik oranla ilk sırada yer alıyor. Vakko daha çok “35 yaş ve üzeri grupla, A SES segmentine mensup kişilerin” ilk aklına gelen lüks yerli marka olurken, “Yardımlı ve yardımsız akla ilk gelen yerli lüks marka skorları” toplandığında yine Vakko’nun yüzde 64 ile öne çıkan ilk marka olduğu görülüyor. Haberler Metro Market’in Global CEO’su belli oldu Dünyanın lider toptancı marketi Metro Toptancı Market’te önemli bir görev değişikliği gerçekleşti. Metro Toptancı Market Rusya’da Genel Müdür olarak görev yapan Pieter Boone mevcut CEO Olaf Koch’un yerine geçecek isim olarak belirlendi. Hollanda asıllı Pieter Boone, CEO’luk görevinin yanı sıra Olaf Koch, Mark Frese, Pieter Haas ve Heiko Hutmacher’in yanında beşinci üye olarak Metro’nun Yönetim Kurulu’nda da yer alacak. Boone, yeni görevine 1 Temmuz’da başlayacak ve Metro’yu mali yılın sonuna kadar Koch ile birlikte yönetecek. Pieter Boone kimdir? Yöneticilik kariyerine 1992 yılında SHV MAKRO Toptancı Market’te başlayan Pieter Boone, o zamandan bu yana MAKRO’nun Asya ve Güney Amerika çalışmalarında çeşitli görevler üstlendi. 2011 yılında Metro Group’a transfer olan Boone, Metro Toptancı Market Rusya’da Operasyon Direktörü ve ardından da Genel Müdür olarak çalıştı. VİKO, 35’inci yılını coşkuyla kutladı Anahtar ve priz sektörünün inovatif ve lider kuruluşu VİKO, 35’inci kuruluş yıl dönümü ve “Bizden Bize Paylaşım Toplantısı” kapsamında tüm çalışanlarının katılımı ile önemli bir organizasyon gerçekleştirdi. Programa VİKO Yönetim Kurulu Başkanı Toshihide Arii, CEO Nusret Kayhan Apaydın, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler, çalışanlar ve aileleri katıldı. VİKO’nun 750 çalışanı ve aileleri gurur verici bir birlikteliğe daha imza attı. Kutlamalar VİKO CEO’su Nusret Kayhan Apaydın’ın açılış konuşması ile başladı ve hazırlanan yıl dönümü kutlamalarıyla devam etti. 109 ödül sahibini buldu, çalışanlar Zeynep Dizdar ile coştu “VİKO Tanıma Takdir Ödüllendirme Sistemi”ne göre belirlenen kıdem - teşvik kapsamındaki 109 ödül 35’inci kuruluş yıl dönümü kutlamalarında sahiplerini buldu. VİKO’da 5, 10, 15 ve 25’inci yılını dolduran çalışanlara, üst yöneticiler tarafından birer plaket takdim edildi. Ünlü sanatçı Zeynep Dizdar’ın sahne aldığı coşkulu organizasyonda, gün boyu çeşitli animasyon ve aktiviteler eşliğinde doyasıya eğlence hakimdi. 35’inci kuruluş yıl dönümü için hazırlanan özel pastanın kesilmesiyle birlikte çalışanların dile getirdikleri, “35. Yılımızı Kutlarken Başarı Öyküleri Yazmaya Devam Edeceğiz” sloganı ve oluşan coşkulu görüntüler günün en anlamlı karesini oluşturdu. 91 92 Konuk Meltem Etcheberry [email protected] Pop-Up Store nedir? Uluslararası mimari terminolojisinde Pop-Up Store diye adlandırılan butik tasarımı, markaların kısa süreliğine sergileme amaçlı kurdukları geçici nitelikte satış alanları, bir nevi butikleridir. Retail açısından incelendiğinde, marka için Pop-Up Store’ların ne amaçla, nerede ve ne zaman yapılması (ve ya yapılmaması) gerektiği stratejik bir karar gerektirir. Her ne ka- dar geçici bir operasyon gibi tanımlansa da sadece uzun vadeli yatırımlara yönelmiş markaların gerçekleştirebileceği bir uygulamadır. Zira markanın, sektöründeki gelişmelere yönelik açılım kapasitesi gelişmiş, finansal açıdan yeterli, bütçe organizasyonu uygun ve özellikle de ticari bağlamda güçlü olması gerekir. Aksi durumda bu saydığım niteliklere henüz erişmemiş firmaların Pop-Up Store yapmaması çok daha uygun olur. Retail açısından baktığımızda PopUp Store’un pek çok değişik amacı olabilir, bunlar kısaca: • Yeni bir ülkede ilk imaj tanıtımı (marka, ürün, PR gibi) • Müşterileri markayla tanıştırma, yeni müşteri kazanma • Marka görünürlüğünü ve bilinirliği arttırma • AVM’lerde butik yerine geçici ta- Konuk nıtım ve bilahare kalıcı bir yer elde edebilmek • Dönemsel sergileme (event) • Yeni bir ürünün lansmanı • Yeni mekansal konseptin vurgulanması • Özellikle yılbaşı, Noel ve ya Chinease New Year gibi ticari bakımdan çok önemli dönemlerde o şehirde var olan butiğe artı bir değer katma ve kazanç sağlama Markanın bir ülkede henüz tanınmışlığı az ise, Pop-Up Store’ların tasarım bakımından genel butik konseptine bağlı kalması doğru olur. Dolayısıyla, müşteri burada normal olarak butikte bulacağı görsel ve iletişimsel deneyimi yaşamalıdır. Bu açıdan bakıldığında Pop-Up Store’larının özellikle AVM’lerdeki konumu tıpkı bir butik yeri seçimi kadar önemlidir. Çevresi irtibatta olduğu markalar markanın kategorisine uygun olması arzu edilen sonuçlara ulaşmak bakımından son derece etkilidir. Aksi halde istenilen başarıya ulaşılamaz. Bazen uluslararası platformda tanınmış sanatçılarla işbirliği yapılarak çok farklı bir tasarıma da gidilebilir. Bu genelde çok bilinen uluslararası markaların (Maison) reklam amaçlı uyguladıkları bir yöntemdir ve imaj ve ticari bakımdan getirisi hayli fazladır. Bu tarz çalışmalarda sanatçının getireceği mekansal değişikliklerin yanı sıra müşteri ağırlama, sunumlar, ayrıcalıklı CRM uygulamaları da marka tarafından yapılabilir. Buradaki amaç müşterilere tamamen bir sürpriz ve unutulmaz bir alışveriş deneyimi yaşatmaktır. Doğaldır ki, bu görsel olarak geçici gibi ifade edilen dönemin ticari olarak kalıcı hale getirilip, zihinlerde yer edinmesi ve sürekli hatırlanması bağlamında yeni bir packaging (özel çanta, paketleme, sunuş vb) de tüm bu farklılığın bir parçası olabilir. Müşteri ile ilişkinin son ana dek sürdürebilmesi bakımından, ödeme şekilleri de işlevsel olarak daha kolay halledilir biçimde olmalıdır. Aynı zamanda, PR, marka tanıtımını daha eğlenceli hale getirebilecek farklı bir tasarım eklenebilir. Buna yönelik merchandising sistemi de kurulabilir. Güvenliğin optimal hale getirilmesi bu organizasyonun başarılı olmasında önemli bir rol oynar. Bu hem müşterilerin serbestçe dolaşımının yanı sıra, hem de ürünlerin korunması anlamında mekanın kurgulanması ve sergileme elemanlarının tasarımlarında ele alınması gereken bir husustur. Ayrıca lojistik, transport ve stoklama (model stock) için en optimal alan verilmelidir. Burada doğru zaman ve optimal Time-Line kullanımı son derece önemlidir. 93 94 Sağlık Beslenme Uzmanı Taylan Kümeli Tatilde kilo almamanın yolları Tatile çıkarken “Eyvah, kilo alacağım” diye düşünmeyin. Aksine, bu dönemi kilo vermek için ideal bir zaman dilimi olarak görün ve önerilerimize bir göz atın Yaz aylarında pek çok kişi diğer sezonlara oranla daha formda olmak ister ancak uzayan akşam saatleri, artan grup eğlenceleri ve yemekli sohbetler kişileri daha çok yemek yemeye iter. Bunun sonucu tabii ki kilo almaktır. Bu durumla karşılaşmamak için bazı önlemler almanız gerekiyor. Öncelikle tatile, kilo alacağım korkusuyla değil, daha çok hareket ve dengeli beslenmeyle form tutacağım mantığıyla çıkın. Normal beslenme alışkanlıklarınızı yanlış yönde değiştirmediğiniz, ara öğünleri atlamadığınız, alkole saldırmadığınız, açık büfedeki her yemeğin veya tatlının tadını merak Sağlık etmediğiniz müddetçe tatiller kişilerin günlük fiziksel aktivitelerini artırmalarından ötürü form tutulacak dönemler olarak değerlendirilebilir. Taze yemekler yiyin Mümkün olduğunca doğala yakın, kendi natürel yapısını ve tazeliğini koruyan besinleri tercih edin. Yaz ayları çok bereketlidir; çok çeşitli sebze ve meyveler manavlarda yerini almıştır. Bunları mümkün oldu- ğunca taze ve çok çeşitli tüketmeye, günlük yemek pişirmeye gayret edin. Akdeniz tarzı beslenin Yemeklerinizde zeytinyağı kullanmaktan şaşmayın. Zeytinyağlı yemekler açık büfelerin de vazgeçilmezlerindendir. Vitamin, mineral ve posa açısından zengindirler. Fakat dışarıda tüketilen zeytinyağlılar iyi bir seçim gibi gözükse de, içerik olarak ideal ölçüden daha fazla yağla hazırlananlar, aşırı yağ tüketimine neden olabilecekleri için kilo artışına yol açabilirler. Bu yüzden yağ içeriğinden emin olmadığımız durumlarda sebzelerin suyunu ve yağını süzerek tüketmeniz daha doğru olur. Sebzelere odaklanın Taze, haşlanmış, zeytinyağlı ya da söğüş olarak tüketilebilecek tüm sebzelere yaz aylarında ağırlık ve- 95 96 Sağlık rin. Öğle ve akşam için sebze yemeklerini, ızgaraların yanında sebze garnitürlerini ve salataları tercih etmek sebze alımını artırmanın kolay yollarıdır. Yemeği aceleye getirmeyin Daha uzun yemek saatleri, beyne doyma iletisinin gönderilmesiyle ilişkili olarak kişilerin daha az yemelerine, dolayısıyla kalori kısıtlamalarına neden olur. Fast food restoranlarda hızlıca yenen yüksek kalorili gıdaların ekstra bir hızla yağ depolanmasına neden olmasına bu yüzden şaşmamalı. Tatlı bir kaçamak Yaz aylarında serinletici yemek veya içecekler, hatta tatlılar pek çok kişinin yaz beslenmesi anlayışı çerçevesindedir. Bu keyiften mahrum kalmadan, kilo grafiğimizi koruyarak tatlı kaçamaklar yapmak için yaz meyvelerini buz, light dondurma veya yağsız yoğurt eşliğinde tüketebilirsiniz. nun için her zaman yanınızda sağlıklı atıştırmalıklar bulundurun. Yağ alımını azaltın Tereyağında kızartılmış veya yağlı soslarla sote edilmiş yemek ve garnitürlerden, patates kızartması ile servis edilen yemeklerden, kremalı, koyu soslu, et soslu, tavada kızartılmış, mayonezli, sote yapılmış, derin yağda kızartılmış yemeklerden uzak durun. Mümkün olduğunca basit pişen yemekleri tercih edin. Fırınlanmış, kendi suyunda pişmiş, ızgara edilmiş, buharda pişmiş, sıcak su veya süt içinde pişmiş, fırında kızartılmış olan yemekler arasından tercihinizi yapın. Daha çok sıvı alın Yaz sıcaklarında artan su kayıplarını karşılamak için vücuda yeterli sıvı temin edilmelidir. Bunun için bol su için, vücudunuza soğuk-sıcak bitki çayları, light limonatalar ve soda alımıyla destek veriln. Mevsim sebze ve meyveleri oldukça yüksek su içeriği ile sıvı alımına katkı sağlayabilir. Özellikle salatalık yüksek su içeriği ile iyi bir alternatiftir. Alkolden ise uzak durmaya çalışın. Ara öğünlerde kontrollü olun Yüzmek, bol oksijen almak, bol hareket etmek kişileri çok sık acıktırabilir. İlk önünüze gelen dondurmacı, gözlemeci, simitçi, mısırcı veya buzda badem sizi kışkırtabilir. Bu- Fiziksel aktivitenizi artırın Spor ve fazla fiziksel aktivite kilo kontrolünün en önemli parçalarındandır. Bunun için özellikle sabahın erken saatlerinde veya akşamüstü geç saatlerde kendi performansınızla uyumlu bir spor dalını seçmeli, düzenli olarak ve zaman planlamasına dikkat ederek spor yapmalısınız. 98 Aktüel A. Oğuz Toraman [email protected] Kısmet ve sessiz gemi… Sene 1968… Bu senenin adıyla hep farklı anılacak bir neslin çocukları, tüm dünyada seslerini yükseltiyordu. 16 Haziran günü, 12 yaşındaki annem Gülgün, babası Kemal Bey’in Beyoğlu’ndaki ofisinde mekanik Facit hesap makinesinin koluyla uğraşmayı bırakarak babasıyla birlikte İstiklal Caddesi’ne çıkar. Müthiş bir kalabalık, gururlu ve mutlu yüzler; 3 yıl önce Caddebostan’dan yelkenlisiyle dünya seya- hatine yolculadıkları Kemal Bey’in çocukluk arkadaşı Sadun ve eşi Oda Boro’nun yurda dönüşünü kutlamaktadır. Yıllar sonra o günkü gurur ve mutluluğu aynı heyecanla bizlere aktarmıştı, annem… Sadun Boro, dünyanın çevresini “Kısmet”i ile dolaşan ilk Türk denizci… 1928’li imiş dedemden 3 yaş küçük, Erenköylü’ymüş… Biri bana, “insanlar ismiyle büyür” demişti çocukken, o zamandan sonra ne zaman bir yeni isim duysam, sözlüğe davranır olmuştum. Sadun Boro’yu duyduğumda da öyle yaptım; Arapça’dan geliyormuş, kutlu, uğurlu, mübarek demekmiş… Evet, adı gibi bir adam değil mi diye düşünmüştüm bir de soyadındaki ikinci “o” “a” olsaymış, tam olurdu diye… Mübarek adam ve ona yüreğini veren, inanan, güvenen Alman asıllı eşi Oda… Alman asıllı olduğunu vurgulamak nedense… Tam olarak 2 yıl 10 ay 6 gün… Bundan 50 sene önce o dönemin koşullarında vira diyor, Sadun ve Oda… Aktüel Yürek ister değil mi? İster… Liselilerin özelikle Galatasaraylıların parmak ile gösterildiği o dönemde, hele İngiltere’de eğitim görmüş kaç tane tekstil mühendisi vardı acaba ülkemde? Karı koca el ele verip bir tekstil devi yaratabilirlerdi belki ama onlar el ele tutkularının peşinden gitmeyi tercih etti. Kimine göre 10 kimine göre 10,5 kimine göre 11 metrelik, “Kısmet”leriyle… En iyisi uygun olan en kısa zamanda Rahmi Koç müzesine gidip “Kısmet”i görmek, bir okşamak… O kadar okyanusa dünyaya tanıklık etti Kısmet… İlk “Sadun ile Oda” idi, “Deniz” ile döndüler… Onları “Tanıl ile Annette”, “Osman ile Zuhal” (onlar da Deniz ile döndüler), “Göran ile Ayfer”, “Mehmet ile Elaine”, “Hakan ile Sophie”, “Cumhur ile Mayisa” takip etti… Onlardan geriye kalan çocukları Deniz, Kısmet, 5 kitap ve elbette daha pek çok şey… Ve gök kubbe altında hoş bir seda… 99 100 Aktüel Son sözler Yahya Kemal’in Sessiz Gemisi’nden… Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu! Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden… 102 Spor Hazırlayan: Oğuzhan Emre Avcı - Murat Küçük Bakü’de olimpiyat şöleni İlki Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Avrupa Oyunları, birçok farklı dalda onlarca farklı ülkeden sporcunun yarışına sahne oldu. Daha önce bu büyüklükte hiçbir organizasyona ev sahipliği yapamayan Azerbaycan’daki oyunlara halk yoğun ilgi gösterdi. Oyunlar, 2016 Rio Yaz Olimpiyatları öncesinde sporculara kendilerini sınama şansı da verdi Azerbaycan’ın başkenti Bakü, tarihte ilk kez düzenlenen Avrupa Oyunları’na ev sahipliği yaptı. Bu, Azerbaycan’da şu ana kadar düzenlenen en büyük spor organizasyonu olma özelliğini taşıyor. 2012 yılının aralık ayında düzenlenen Avrupa Olimpiyat Komitesi Genel Kurulu’nda yapılan oylamanın ardından düzenlenmesine karar verilen Avrupa Oyunları Bakü 2015’e 20 farklı branşta 49 ülkeden 6 binin üzerinde sporcu katıldı. Avrupa Oyunları Komitesi de gelişmelerden gayet memnun.12 tanesi mevcut olan ve 6 tanesi yeni yapılan toplam 18 modern tesis, otoriteler tarafından tam puan aldı. Her dört senede bir tekrarlanacak Avrupa Oyunları, 2016 Rio Yaz Olimpiyatları öncesinde sporculara kendilerini sınamaları için fırsat sunarken, bazı branşlarda da eleme turnuvası özelliği taşıyor. Spor “Ceylan ve Nar” Kültürel zenginliğin ön planda tutulduğu şölenin logosu ise ülkenin doğasından ve mirasından ilham alınarak tasarlanan “Ceylan” ve “Nar”. Ceylan; ülkenin gururlu tarihini, nar ise ülkenin umut dolu geleceğini temsil ediyor. Operasyon direktörü Simon Clegg, “Avrupa Oyunları sadece Azerbaycan için değil, Avrupa için de çok büyük organizasyon olacak.” değerlendirmesinde bulundu. Açılışını yeni inşa edilen 68 bin seyirci kapasiteli Bakü Olimpiyat Stadyumu’nda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in yaptığı oyunlara Cumhur- başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türk Cumhuriyetleri devlet başkanları da katıldı. Türkiye oyunlara 81 kadın, 109 erkek olmak üzere toplam 190 sporcuyla katıldı. Avrupa ve dünya şampiyonu Türk milli güreşçi Taha Akgül’ün spor elçisi seçilmesi ise ülkemiz için bir başka gurur kaynağı oldu. Oyunlarda Türk sporcular; atıcılık, atlama, artistik jimnastik, badminton, 3x3 basketbol, bisiklet, boks, eskrim, görme engelli judo, güreş, kano, karate, masa tenisi, okçuluk, plaj voleybolu, sambo, senkronize yüzme, sutopu, tekvando, triatlon, voleybol ve yüzme dallarında mücadele etti. Zirve Rusya’nın 79 altın, 40 gümüş ve 45 bronz olmak üzere 164 madalyayla organizasyonu tamamlayan Rusya, genel sıralamada birinciliği elde etti. Rusya’yı, 21 altın, 15 gümüş, 20 bronz ile toplamda 56 madalya kazanan Azerbaycan takip etti. Büyük Britanya 18 altın, 10 gümüş, 19 bronz, toplamda 47 madalyayla üçüncü sırada yer aldı. Türkiye ise 6 altın, 4 gümüş ve 19 bronz ile 29 madalya toplayarak oyunları 14’üncü sırada bitirdi. 103 Spor 104 Hazırlayan: Murat Küçük Eto’o, Antalya’da Yılın transferi gerçekleşti. Daha önce adı sıklıkla Türk takımlarıyla anılan dünyaca ünlü yıldız futbolcu Samuel Eto’o Antalyaspor’a imza attı. Başkanı Gültekin Gencer ve ekibi kendilerine tahsis edilen özel uçakla Milano’ya giderek oyuncuyu 3 milyon avrodan 3 yıllık anlaşmaya ikna etti. Kariyerinde Real Madrid, İnter, Chelsea gibi takımlar bulunan 34 yaşındaki Kamerunlu santrfor, asıl patlamayı ise 2004-2009 yılları arasında Barcelona’da yaptı. Kırmızı beyazlı kulübün bir dönem Eto’o ile birlikte Barcelona’da önemli işlere imza atan Ronaldinho ile de ilgilendiği iddia ediliyor. Ve Karşıyaka şampiyon Basketbolda Pınar Karşıyaka destanı yazıldı... Ufuk Sarıca’nın öğrencileri, sezon başlarken şampiyonluğun iki favorisi olan Fenerbahçe Ülker’i 3-1’le yarı finalde, Anadolu Efes’i de final serisinde 4-1’le geçerek tam 28 yıl sonra şampiyon oldu. Final serisinin ilk maçını 95-92 Anadolu Efes kazanmasına rağmen, daha sonra 86-85, 71-65 ve 91-88’le üst üste 3 maç kazanan Karşıyaka, Abdi İpekçi’deki 5’inci maça şampiyonluk için çıktı. Bu maçı da 85-71 kazanan Pınar Karşıyaka, taraftarının yoğun desteği altında Türkiye Basketbol Ligi’nde şampiyonluğu elde etti. Özlenen şampiyonluk, Karşıyaka’da coşkuyla kutlandı. Spor Demirören’le yeniden Türkiye Futbol Federasyonu başkalık seçimi Ankara Marriot Otel’de yapıldı. Genel kurulda, delegeler önce başkanlık sonra da yönetim kurulu seçimi için oy verdi. Seçime tek aday olarak giren Yıldırım Demirören, oy kullanan 219 delegenin geçerli 214 oyunu alarak bir kez daha başkanlık koltuğuna oturdu. Demirören yaptığı teşekkür konuşmasında, futbol camiasının büyük bir aile olduğunu belirterek, “Bizi de bu aileye başkan seçtiniz. Biz kardeşiz. Kollarımız herkese açık, bundan bir şüpheniz olmasın. Bu genel kurulun bize yüklediği büyük sorumluluğun bilincindeyiz. Her zamankinden daha büyük şevkle, heyecanla görevimizi yerine getireceğiz.” diye konuştu. Formula 1’e 7 milyar avroluk teklif Amerikan emlak kralı Stephen Ross, ismi açıklanmayan Katarlı bir şeyhle birlikte otomobil yarışları turnuvası Formula 1’i 7 milyar avro karşılığında almak için harekete geçti. İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times’ın ha- berine göre, 75 yaşındaki emlak kralı Ross, 2008’de Amerikan futbol takımı Miami Dolphins’i satın alarak spor alanına yatırım yaptı. Ross’un şimdiki planının ise, Formula 1’in yüzde 35,5’ini Londra merkezli yatırım şir- keti CVC Capital’den, yüzde 5’ini de Formula 1 Başkanı Bernie Ecclestone’den satın almak. Stephen Ross ve ismi açıklanmayan Katarlı şeyhin 7 milyar avroluk teklifi önümüzdeki haftalarda yapacağı belirtiliyor. 105 106 Gezi Küreselleşmenin uzak durağı Pakistan Gezi Globalizm - küreselleşme kimileri için ümit kimileri için korku yaratan bir sözcük. Kimileri için enternasyonalizm hayallerinin sonu, kimileri içinse yeni bir ümit… Fikirler, kültürler, milliyetler, kavramlar birbirine geçiyor, sınırlar ötesi bir etkileşim, ticari, ekonomik, kültürel bir bütünselleşmeyi getiriyor. Ben endişeyle izleyenler grubuna dâhilim. Yani böyle bir grup varsa. Yeni dergimizin gezi yazılarına da yer vereceğini öğrenince gezdiğim kadarıyla ve fotoğraflarla da tespit ettiğim üzere, küreselleşmenin çok uzağında bir dünyanın da hala var olduğunu görüp göstermek heyecanına kapıldım. Çok değil, bir kaç sene önce motosikletle gezdiğim Pakistan’dan fotoğraflar bunlar. Aslında bir kaç bin kilometre ötede ama baktıkça göreceksiniz ki bir kaç yüzyıl ötede olmanın izlerini taşıyor ve küreselleşmenin zerre uğramadığı topraklar bunlar. 107 108 Gezi Bu tespit, yüreklere su mu serpmeli yoksa sahip olduğumuz gelişmişliğe dua mı etmeli ben kararsız kalmıştım. Perakende sektörünün depolamadan lojistiğe ve satışa kadar çeşitli alanlarında tecrübe kazanmış biri olarak bu dünyayı görmek benim için keşif tadındaydı. Lojistiğin ana unsurlarından biri olan akaryakıt tedariği ya da ürün taşıma yöntemlerinin ve araç bakımlarının yerelliğini koruyor olduğunu görmek belki de sevindirici. Ya da sağlık sektörüyle ilgili ipuçları taşıyan “Family Dental Clinic” fotoğrafı da bizim sektörün dışında olmakla birlikte farklı bir ticareti belgeliyor, diş hekiminin çalışma şekliyle ilgili fotoğrafları şimdilik paylaşmıyorum. Gezi Et ürünlerinin saklama, teşhir ve satış yöntemleriyle ilgili durumu göreceğiniz ve büyük ihtimalle soğuk zincirin şiddetle kırılmış olduğu kasap da yine küreselleşmenin çok uzağında. Yeme içme sektöründeki konseptle ilgili ipuçları taşıyan fotoğraf da Pakistan’daki son günümüz şerefine verdiğimiz ziyafet sırasında çekildi. Batıya ve daha batıya yaptığım yolculuklarda hep aynı satış yöntemleri, hep aynı conseptler ve aynı markalarla karşılaşıp dünyanın renklerini hızla kaybederek tek tipleşmekte olduğuna hayıflanırken doğudaki bu manzara pek çok soru getiriyor akla. Sizi bu sorular ve fotoğraflarla baş başa bırakıyorum… Gezi: Vedat Diriker, Pakistan Marquette, Temmuz 2015 109 110 Etkinlik Candan Erçetin Candan Erçetin, “Turkcell Yıldızlı Geceler” kapsamında 29 Temmuz tarihinde Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda sahne alıyor. Lindsey Stirling Dünyanın en popüler keman virtüözü Lindsey Stirling, uzun yıllar süren bir bekleyişten sonra ilk kez İstanbul’da! 29 Temmuz 2015 21:00 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi,İstanbul Sean Paul Bir neslin şarkılarıyla büyüdüğü ve hala yeni çıkan parçalarıyla müzikseverlerin kalbini fetheden Sean Paul, 25 Temmuz’da İstanbul’u sallamaya geliyor. “She Doesn’t Mind”, “Temperature”, “We Be Burnin”, “Got 2 Luv U”, “Get Busy”, “Come On To Me”, “Bailando” gibi single’larıyla ve Beyonce ile yapmış olduğu “Baby Boy” düetiyle hayatınıza giren dans müziğinin fenomeni Sean Paul, Maslak Arena Festival Çadırı’nda müzikseverlerle buluşuyor. 20 kişilik kadrosuyla muhteşem sahne şovları ve olağanüstü performansları ile Rapsody Travel & Events farkıyla 2015 yazının unutulmaz gecelerinden biri gerçekleşecek. 25 Temmuz 2015 21:00 Maslak Arena, İstanbul 14 Temmuz 2015 21:00 Zorlu Performans Sanatları Merkezi-Turkcell Sahnesi, İstanbul Etkinilik Duman Başarılı rock grubu Duman, 17 Temmuz’da Fun Beach Club’ta sahne alacak. Eğlenceli ve coşkulu sahne performanslarıyla tanınan ve 2000’lerin başından bu yana gençlerin sevgilisi haline gelen Duman, şehrine geliyor. Son albümü “Darmaduman” ile hayranlarına yeniden merhaba diyen başarılı grup, sevenleri ile buluşmaya hazırlanıyor. 17 Temmuz 2015 21:15 Fun Beach Club, İzmir Sezen’li Yıllar Terminatör: Genisys Yıl 2029... İnsanların direniş önderi John Connor, makineler imparatorluğu Skynet’in ölümcül gücüne karşı savaşmaktadır. Joh Connor, sadık dostu Çavuş Kyle Reese’i 1983 yılına geri gönderir ve katil bir robot tarafından takip edilmekte olan annesi Sarah Connor’ı kurtarması için görevlendirir. Bu sayede insan ırkının geleceğini korumuş olacaktır. Ne var ki Kyle Reese 1980’lerin Los Angeles’ına vardığında karşılaştığı şey bildiği anlamda bir geçmiş değildir. Olayların beklenmedik bir şekilde yön değiştirmesi, zaman çizgisinde kırılmaların yaşanmasına neden olur. 26 Haziran itibariyle sinemalarda Sezen Aksu sizi 40 yıllık bir yolculuğa çıkartıyor. Son kırk yıldır hayatımızın fonunda hep onun sesi ve müziği vardı. Olağanüstü sesi, unutulmaz besteleri, şarkılarında insanın iç dünyasındaki serüvenine dair gözlemleri, dünyanın baş döndürücü hızına yetişme çabası, Türkiye’nin siyasi ve kültürel iklimin değişiminin birinci elden tanıklığının da yer aldığı 40 yıla damga vuran o müthiş şarkıları benzersiz bir ekibin işbirliği ile hayat buluyor. 14 Temmuz 2015 21:15 Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi, İstanbul 111 112 Alışveriş hayattır Eser: Sadık Pala / Üçge 2012 Karikatür Albümü’nden