kabahatler kanunu - Türkiye Belediyeler Birliği

Transkript

kabahatler kanunu - Türkiye Belediyeler Birliği
Av. Atlla İNAN
Açıklamalı - Gerekçeli KABAHATLER KANUNU
1953 yılında Ankara’nın Beypazarı İlçes Uşakgöl köyünde doğdu. A.İ.T.İ.A
Ekonom-Malye Bölümünü 1976 yılında, A.Ü.A.Ö.F Mahall İdareler
Yönetm Bölümünü 1998 yılında yne aynı fakültenn Halkla İlşkler
Bölümünü 2002 yılında btrd. Halen AÖF Adalet Bölümü öğrencsdr.
T.C. Zraat Bankası Müfettşlğ, üç dönem Beypazarı Beledye Başkanlığı,
Ankara Büyükşehr Beledyes Hesap Dare Başkan Yardımcılığı, T.C.
Zraat Bankası Personel Vakfı Genel Koordnatörlüğü ve Genel Müdürlüğü görevlernde bulundu. Yerl ve yabancı pek çok svl toplum örgütü,
spor kulübü, kooperatf ve şrkette yönetm kademelernde çeştl
görevler aldı. Bunlar arasında Türk Beledyeclk Derneğ Danışma Kurulu
Üyelğ, Mahall İdareler Eğtm Araştırma ve Gelştrme Merkez Yönetm
Kurulu Üyelğ (MİM-Konrad Adenauer Vakfı Türk Beledyecelk Derneğ
ortak kuruluşu), Mahall İdareler Teknolojk Araştırma ve Gelştrme
Derneğ Kurucu Başkanlığı, T. Blşm Derneğ ve TEMA Vakfı üyelkler de
bulunmaktadır. Halen Yerel Kalkınma Derneğ, Blrkşler Hakemler ve
Arabulucular Derneğ, Beledye Başkanları Brlğ Derneğ, Dünya Çocuk
ve Gençlk Derneğ yönetm kurulu üyelkler ve Ankara Büyükşehr
Beledyes Mecls Üyelğ görev devam etmektedr.
1986-1989 yılları arasında Avrupa Konsey yedek üyelğ de yapan Demr,
İnglzce ve Fransızca blmektedr. Yerel Yönetmlerle lgl olarak pek çok
eğtm semnerne ve uluslararası konferanslara konuşmacı olarak
katılmıştır. Aynı zamanda Serbest Muhasebec ve Mal Müşavrlk unvanına da sahptr.
TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ
Av. Atilla İNAN - İbrahim DEMİR
İbrahm DEMİR
1947 yılında Ayaş'da doğdu. Aslen Nevşehr'l br alenn çocuğudur.
Ankara Gaz Lses ve A.U. Hukuk Fakültesn btrd. TODAÎE'de Kamu
Yönetm Uzmanlığı, Ankara Ünverstesnde Kamu Hukuku, Özel Hukuk,
Yüksek Lsans çalışmaları le tahkm ve hukuk İnglzces sertfka
programlarına katıldı. Br sınavı kazanarak İngltere'de yabancı dl öğrenm yaptı. Başta Sayıştay olmak üzere çeştl Kamu Malyes konularında
tek başına veya arkadaşlarıyla 60 ktap yayımladı. Ayrıca edeb konularda
da ktapları vardır. Br arkadaş gurubuyla 18 yıl Mal Hukuk Dergsnn, 10
yıl süreyle Sayıştay Dergsnn sorumlu müdürlüğünü üstlenmştr. Bu
güne değn 4050'nn üzernde yayımlanmış makales vardır. Halen Blrkşler Hakemler ve Arabulucular Derneğnn Genel Başkanlığı, Bundan
başka br gazetede kültür-sanat konularında makaleler yapmakta, İslam
ahlakı üzerne de ncelemeler yayınlanmaktadır.
Aynı zamanda Yemnl mal müşavr unvanına sahptr. Ankara barosu
avukatlarından olup sadece uzmanlık alanıyla lgl konularda çalışmalar
yapmaktadır.
Uzun yıllar beledyeler brlğnn düzenledğ eğtm çalışmalarında görev
alıp yüzün üzernde eğtm semnernde hale hukuku ve kamu görevllernn sorumlukları alanında bldrler sunmuştur. Başkent Ünverstes
Hukuk Fakültesnde Lsans ve Lsans Üstü öğrenm yapan öğrenclere
İhale Hukuku Dersler vermektedr. Fatma Hanım le evl olup, k kızı ve k
torunu vardır.
Açıklamalı - Gerekçel
KABAHATLER
KANUNU
2
Tunus Caddesi No: 12 Kavaklıdere / ANKARA
Tel: (0312) 419 21 00 | Faks: (0312) 419 21 30
www.tbb.gov.tr
ISBN: 978-975-6311-83-7
Av. Atilla İNAN - İbrahim DEMİR
Ankara 2014
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ
AÇIKLAMALAR – İÇTİHATLAR
ve
MADDE GEREKÇELERİ
KABAHATLER
KANUNU
İbrahim DEMİR
Av. Atilla İNAN
Beypazarı E.Bel.Bşk.
SMMM
Aralık, 2014
Ankara
TBB
|i
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ
Tunus Caddesi No: 12, 06680
Kavaklıdere / ANKARA
Tel: (0 312) 419 21 00
Faks: (0 312) 419 21 30
www.tbb.gov.tr
[email protected]
ISBN: 978-975-6311-91-2
Tasarım:
Gizem GÖZ
Bilal BERBER
Baskı:
KORZA YAYINCILIK BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ
Büyük Sanayi 1. Cadde No: 95/1
İskitler / ANKARA
Tel: (0 312) 342 22 08
Faks: (0 312) 341 14 27
www.korzabasim.com.tr
[email protected]
ii | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
 Sigara Yasağı, Kamu İhaleleri ve 6111 sayılı Torba Yasa
Çerçevesindekiler de Dâhil İdari Yaptırımlarla İlgili Tüm
Mevzuat
 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun’un Kabahatler Kanunu’nu
İlgilendiren Bölümleri (Torba Yasa)
 Maliye Bakanlığı 442 Sayılı Tahsilat Genel Tebliği
 İç İşleri Bakanlığı 100 ve 1666 sayılı Genelgeleri
 5328, 5348, 5560, 5728, 5918, 6009, 6111, 6217 ve 6352 sayılı
Kanunlar.
 4207, 5261, 5727, 5739, 5752, 5917, 6111, 6354, 6487 ve 6552
sayılı Kanunlar. Tütün ve Tütün Mamulleri (Sigara Yasağı)
ile İlgili Tüm Mevzuat
 İdari Yaptırımlarla İlgili Danıştay, Yargıtay, Uyuşmazlık
Mahkemesi ve Diğer Mahkeme Kararları
 Başvuru ve İtiraz Dilekçe Örnekleri
 Kabahat İçeren Özel Kanunlar
TBB
| iii
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
iv | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ÖNSÖZ
Günlük hayatımızda hemen, hemen her gün karşılaştığımız "kabahat" kelimesi, genelde, kimsenin üzerine almadığı, her zaman karşısındaki şahısa ait olduğunu ileri sürdüğü olumsuz bir tutum veya
eylemi ifade edegelmiştir.
Her zaman karşılaşabileceğimiz kabahatlerle ilgili bir tutum veya davranış, kimi zaman kendimizin işlediği, kimi zaman bize veya
topluma karşı işlenen bir tutum veya eylem şeklinde karşımıza çıkabilir. Yani günlük hayatımızda gerek fail olarak ve gerekse mağdur
olarak her zaman kabahatlerle iç içe olabileceğimiz yadsınamaz bir
gerçektir. Bu nedenle kişi ve toplum olarak bizleri en fazla ilgilendiren kanunların başında Kabahatler Kanununun geldiği şüphesizdir.
Türkiye'nin, AB Uyum Yasaları Çerçevesinde gerçekleştirdiği
Türk Yargı Hu- kukunda Reform Çalışmaları sonucunda; Türk Ceza
Kanununda yaptırım gerektiren "cürüm" ve "kabahatler" birbirinden
ayrılarak, suçlar Ceza Kanununda, Kabahatler ise ayrı bir Kanunla
düzenlenmiştir.
Kabahatleri; Türk Yargı Sistemi içinde bağımsız bir düzenlemeye
götüren Ka- bahatler Kanunu 30 Mart 2005 tarihinde T.B.M.M. de
kabul edilmiş ve 31 Mart 2005 tarih ve 25772 sayılı (mükerrer) Resmi
Gazetede yayımlanmış, yürürlük tarihi 1 Nisan 2005 olarak tespit
edilmişti. Ancak, 31.03.2005 tarih ve 25772 sayılı (mükerrer) Resmi
Gazetede yayımlanan 5328 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunla yürürlük tarihi 01. 06. 2005 tarihine ertelenmiş ve bu tarihte de yürürlüğe girmiştir.
Bu Kanun halk arasında "Medeniyet Kanunu-Medeni Olun
Kanunu" gibi isimlerle de adlandırılmaktadır. Kabahatler Kanunu ile,
Kabahat içeren diğer kanunlardaki farklı kurallar ve uygulamalar
giderilmeye çalışılırken, idari para cezaları ve tedbirlerin, karar alma
mekanizmaları, mercileri, uygulamaları, tahsili ve bu konulardaki
başvurulacak kanun yolları belirli prensip ve yöntemlere bağlanmıştı.
Kabahatler Kanununun 1. Maddesinde "amaç ve kapsam" 2.
Maddesinde ise kabahatin tanımı yapılarak; "Kabahat deyiminden,
TBB
|v
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
kanunun karşılığında idari yaptırım uygulamasını öngördüğü haksızlık anlaşılır" denilmiştir. Kanunun 3. Maddesinde ise; "Bu Kanunun
genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır." hükmü getirilerek, Kabahatler Kanununa, Kabahat içeren diğer
tüm kanunlar için "Genel Kanun" niteliğini kazandırılmıştı.
Bu hususlar gerek Kanunun Genel Gerekçesinde ve gerekse Adalet Komisyonu Raporunda da belirtilmiş ve konu ile ilgili olarak idari
yaptırım ve cezalarla ilgili çeşitli kanunlarda oldukça sık bir şekilde
idarî nitelikte ceza yaptırımlarına yer verilmekte olduğundan bahsedilerek bu bağlamda yürürlüğe konan kanunlarda veya kanun hükmünde kararnamelerde kazuistik hükümlere yer verilmekte olduğu
vurgulanmış, Kabahatler Kanunu ile de söz konusu kazuistik düzenlemeler arasında bir sistem birliğinin oluşması öngörülmüştü. Bunlar
arasında oluşan ahenksizliğin giderilmesi için, idarî nitelikteki yaptırımlarla ilgili olarak genel bir kanuna ülkemiz açısından büyük bir
ihtiyaç bulunduğunun önemine dikkat çekilmişti.
Ancak, daha sonra çıkan bazı Özel Kanunlarda "Kurumun, Kabahatler Kanuna tabi olmadığı" veya idari yaptırımlara karşı başvuru merciinin "İdari yargı olduğu" yönünde Kabahatler Kanununun
aksine maddeler konularak idari yaptırımlarla ilgili yargı yollarında
değişiklere gidilmiş, bazı kurumların idari yaptırımlarına itirazın
idari yargıda bazılarının ise adli yargıda çözümlenmesi gibi bir durum ortaya çıkmış ve suretle en azından itiraz mercileri açısından
birlik sağlanamamış, Anayasa Mahkemesinin Kabahatler Kanununun
3. maddesini iptal etmesi üzerine 5560 sayılı Kanun ile Kabahatler
Kanununun 3. maddesinde yapılan değişiklikle de bu Kanununun
Genel Kanun olma niteliği bir nebze de olsa zedelenmiştir.
Kabahatler Kanunun TBMM' de Kabulünden bu güne kadar, yürürlük tarihi dahil birçok kez değişikliğe uğradığı görülmektedir.
Diğer önemli bir konu ise; Kabahatler Kanununun Genel Gerekçesinde “Örneğin, idarî nitelikte bir yaptırım olarak para cezasına,
ceza muhakemesi süreci sonucunda mahkeme tarafından hükmedilmez; bu ceza, idarî görev yapan bir kişi veya kurul tarafından verilir.
Bu cezalar, adlî sicile kaydedilmez, ödenmediği takdirde hapse dönüştürülmez." denilmesine rağmen, TBMM.ce kabul edilen ve
09.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunla Kabahatler
Kanunu eklenen 43/A maddesi ile bu husus göz ardı edilerek mahkemelerin görmekte oldukları ceza davalarında yine bu maddede
belirtilen hususlarla sınırlı kalmak kaydı ile dava konusu ile ilgili
tüzel kişilere 10.000,-TL.den 2.000.000,- TL.'ye kadar, yine 02.07.2012
vi | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
tarih ve 6352 sayılı Kanunun 102. maddesi ile eklenen 43/B maddesi
ile de 5237 sayılı Kanunun 278. maddesinde düzenlenen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen tüzel kişilere Cumhuriyet Savcısı
tarafından bin Türk Lirasına kadar idari para cezası vermesi hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, uygulamada bir
çok aksamalar meydana gelmiş, bazı kişi ve kurumların hiç alakaları
olmadıkları halde Kabahatler Kanununun muhatabı haline geldikleri
görülmüş, yetkili mahkemelerin tespiti hususları ortaya çıkmış, gerek
uygulamadan doğan sorunlar, gerek sık sık yapılan değişikliklerin
ortaya çıkardığı olumsuzluklar ve gerekse adli yargıda görülmesi
gereken davalarda adli yargının bu konuda henüz belli bir birikiminin ve ihtisaslaşmanın olmaması ve yargı mercilerinin kararlarına
karşı yapılan itirazların en yakın ağır ceza mahkemelerinde sonuçlanması ve bu kararların kesin olması başka itiraz yollarının bulunmaması ve bu nedenlerle verilen kararlarla ilgili içtihatların oluşmaması gibi hususlar ortaya çıkmış, bu suretle ortaya çıkan sorunların
çözümlenmesi de zorlaşmıştır. Örneğin; Kamu İhale Kanunu, Kamu
İhale Kurumu ile ilgili uyuşmazlıklar, (Ki bu hususlara ve çözümle- rine kitabımızda ayrıntılı olarak yer verilmiştir.) Gümrük Müşavirlerinin Kanunu açısından Kanunun 14. "İştirak" maddesinin uygulanması hususundaki çözümsüzlüklerin hala devam etmesi, İş Kanunu ve yeni düzenleme ile kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilgili
hususları sayabiliriz.
Yürürlüğe girmesinden bu yana 6 yıl gibi kısa bir sürede bazı
maddeleri Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen ve bir çok değişikliğe uğrayan ve yine bu süre içerisinde yeni düzenlenen Kanunlarla kendisine yollamada-atıfta bulunulan (Örneğin; halkımızın hemen hemen tamamına yakın bir bölümünü doğrudan veya dolaylı
olarak ilgilendiren 6354 ve 6487 sayılı tütün ve Tütün Mamulleri ile
ilgili Kanunlar- 6111 sayılı Torba Yasa gibi) Kabahatler Kanununun
uygulayıcılar ve yaptırımlara maruz kalanlara yol göstermesi açısından yeniden irdelenerek açıklamalı bir kitap haline getirilmesi zaruret haline geldiği kanaati ile kitabımızın yenilenmesine karar verdik.
Yaptırımları uygulayan kamu kuruluşları kadar, hakkında yaptırım uygulanacak insanların da, görevlerini, yetkilerini, sorumluluklarını hak ve yetkilerin kullanma biçimlerini, hak arama yollarını bilmeleri, hukuk devleti ve sağlıklı bir toplum düzenini gerçekleştirebilmek
için bir ihtiyaç ve toplumsal bir görev niteliği kazanmıştır. Kitabımız
bunu gerçekleştirebilme amacı ile , temel hukuk bilgisi ve uygulama
TBB
| vii
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
deneyimi olan bir ekip tarafından hazırlanmıştır. Bütün kitaplar ve
ulaşılabildiğince bütün makalelerden yararlanılmağa çalışılmıştır.
Ancak Kabahatler Kanunu uygulaması ile ilgili mahkeme içtihatlarının henüz oluşmadığı da bir gerçektir. Bu nedenle Kitabımızda kabahatlerle ilgili yüksek yargı kararlarına yer verilmemiştir. Bunun sebebi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunun eski kanunlara göre çok önemli
değişiklikler ve yenilikler getirmiş olması, dolayısıyla, kanunun yürürlüğe girmesinden önce oluşmuş yargı kararları ve içtihatların emsal gösterilmesi ve uygulanabilmesi zorlaşmış, hatta bir çok kabahat
için bu içtihatların ve kararların emsal olma imkanları dahi kalmamasıdır.
Bunun dışında, Kabahatler Kanunuyla yapılan düzenlemelerle,
idari yaptırımlara karşı başvuru yolları ve yerleri tamamen değiştirilmiş, bu husustaki itirazların en son ağır ceza mahkemelerinde karara bağlanması hüküm altına alınmış, bu düzenlemelerle itirazların
yüksek yargı organlarına gitmesi imkansız hale gelmiş, Yüksek mahkemelerin yerini Sulh Ceza ve Ağır Ceza Mahkemeleri almıştır. Eserimizde söz konusu mahkeme kararlarından yararlanılarak ihtiyacın
karşılanması yoluna gidilmiştir.
Kabahatler Kanunu hukukumuzda yeni bir sistem içerisinde düzenlenmeğe çalışıldığından, sürekli değişim ve gelişim içerisindedir.
Biz uygulayıcılara ve araştırmacılara düşen, bu değişimin olumlu
yönde olması için çaba göstermek ve eksiksiz bir şekilde izleyebilmektir. Uygulayıcılara, idari para cezaları ile ilgili bütün mevzuatın
eksiksiz olarak verilmesine çalışılmıştır. Bu meyanda, görevlilere çalışmalarında yardımcı olabilmek için; hesaplama örnekleri yanında,
tutanak, idari yaptırım kararı ve kanun yoluna başvuru dilekçesi örnekleri kitap ekinde sunulmuştur.
Ülkemizin hızlı bir toplumsal, sosyal, kültürel, demografik, ekonomik ve tek- nolojik gelişim ve değişim sürecinden geçmekte olduğu hepimizin malumudur. Türk hukuk mevzuatında da, bu gelişme
ve değişime ayak uydurabilmek için başta temel kanunlarımız olmak
üzere bir çok kanunumuzda değişiklikler, yenilikler ve düzenlemeler
yapılırken Kabahatler Hukukunun bir sisteme oturtulması gerekmiş,
Avrupa Birliği'ne girme yolunda yarım asra yakın bir süredir yaptığımız çalışmalar ve uğraşlar sonucunda büyük bir ivme kazanmıştır.
Tüm bahsolunan hususların ışığı altında yüzünü batıya dönmüş,
çağdaşlığı yakalamaya özen gösteren ve bu yolda emin adımlarla
ilerleyen Ülkemizde, hukuksal bir yeri olan Kabahatler Kanunu da bu
değişim içindeki yerini almış bulunmaktadır. Çağdaşlığı yakalama
viii | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
yolunda kuralları sağlıklı bir şekilde oluşturmanın yanında, uygulamanın da bu amaca uygun bir şekilde gerçekleşmesi siz uygulamacılar sayesinde gerçekleşeceğine inanmaktayız.
Kitabımızın ilgililere ulaşması için yayımını gerçekleştirilmesini
sağlayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Sayın Dr. Kadir TOPBAŞ beyefendiye, kitabın yayımında her daim ilgisini ve desteğini esirgemeyen Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri sayın Hayrettin GÜNGÖR beyefendiye,
Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreter Yardımcısı sayın Cevdet
SÖKMEN beyefendiye ve Türkiye Belediyeler Birliği çalışanlarına
teşekkürlerimizi sunarız.
Atilla İNAN - İbrahim DEMİR
2014 - ANKARA
TBB
| ix
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
x | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
İÇİNDEKİLER
Önsöz............................................................................................................ V
İçindekiler ................................................................................................... Xİ
Kabahat İçeren Kanunlar (Alfabetik Sıralı)....................................... XXİİİ
Kabahatler Kanunu Tasarısı Genel Gerekçesi ......................................... 3
Genel Gerekçe .......................................................................................................... 3
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ..................... 13
Adalet Komisyonu Raporu ................................................................................... 17
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi .................. 24
KABAHATLER KANUNU
BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler ........................................................................ 40
BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Tanım, Kanunîlik İlkesi ve Kanunun
Uygulama Alanı ....................................................................................................... 40
Madde 1 Amaç ve kapsam....................................................................................... 40
Madde 2 Tanım ....................................................................................................... 40
Madde 3 Genel kanun niteliği ................................................................................ 41
Madde 4 Kanunîlik ilkesi...................................................................................... 41
Madde 5 Zaman bakımından uygulama ................................................................. 41
Madde 6 Yer bakımından uygulama ....................................................................... 41
İKİNCİ BÖLÜM Kabahatten Dolayı Sorumluluğun Esasları .............................. 41
Madde 7 Kabahatin ihtimali davranışla işlenmesi .................................................. 41
Madde 8 Organ veya temsilcinin davranışından dolayı sorumluluk ..................... 42
Madde 9 Kast veya taksir ........................................................................................ 42
Madde 10 Hata ....................................................................................................... 42
Madde 11 Sorumluluk ............................................................................................ 42
TBB
| xi
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Madde 12 Hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler ...... 42
Madde 13 Teşebbüs ................................................................................................. 43
Madde 14 İştirak ..................................................................................................... 43
Madde 15 İçtima ..................................................................................................... 43
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İdarî Yaptırımlar ................................................................... 44
Madde 16 Yaptırım türleri ..................................................................................... 44
Madde 17 İdarî para cezası ..................................................................................... 44
Madde 18 Mülkiyetin kamuya geçirilmesi ............................................................. 45
Madde 19 Saklı tutulan hükümler .......................................................................... 46
Madde 20 Soruşturma zamanaşımı ........................................................................ 46
Madde 21 Yerine getirma zamanaşımı ................................................................... 47
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları .......................... 48
Madde 22 İdarî yaptırım kararı verme yetkisi ........................................................ 48
Madde 23 Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi ........................................... 48
Madde 24 Mahkemelerin karar verme yetkisi ......................................................... 48
Madde 25 İdarî yaptırım kararı .............................................................................. 48
Madde 26 Kararların tebliği ................................................................................... 49
Madde 27 Başvuru yolu .......................................................................................... 49
Madde 28 Başvurunun incelenmesi ....................................................................... 50
Madde 29 İtiraz yolu .............................................................................................. 51
Madde 30 Vazgeçme ve kabul ................................................................................. 52
Madde 31 Masrafların ve vekalet ücretinin ödenmesi ............................................ 52
İKİNCİ KISIM Çeşitli Kabahatler ......................................................................... 52
Madde 32 Emre aykırı davranış.............................................................................. 52
Madde 33 Dilencilik................................................................................................ 53
Madde 34 Kumar .................................................................................................... 53
Madde 35 Sarhoşluk ............................................................................................... 53
Madde 36 Gürültü .................................................................................................. 53
Madde 37 Rahatsız etme ......................................................................................... 53
Madde 38 İşgal........................................................................................................ 54
Madde 39 Tütün mamüllerinin tüketilmesi ........................................................... 54
Madde 40 Kimliği bildirmeme ................................................................................ 54
Madde 41 Çevreyi kirletme ..................................................................................... 55
Madde 42 Afiş asma................................................................................................ 56
Madde 43 Silah taşıma............................................................................................ 56
Madde 43/A Tüzel kişilerin sorumluluğu .............................................................. 56
Madde 43/B Tüzel kişilerin bildirim yükümlülüğü................................................ 57
Ek Madde 1 ............................................................................................................ 57
Geçici Madde 1 ...................................................................................................... 57
Geçici Madde 2 ...................................................................................................... 58
Geçici Madde 3 ...................................................................................................... 58
Madde 44 Yürürlük ................................................................................................ 58
Madde 45 Yürütme ................................................................................................. 58
xii | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KABAHATLER KANUNUNUN
MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ
AÇIKLAMALAR
Madde 1 Amaç ve Kapsam ......................................................................... 63
Gerekçe .................................................................................................... 63
Açıklama .................................................................................................. 64
Madde 2 Tanım........................................................................................... 73
Gerekçe .................................................................................................... 73
Açıklama .................................................................................................. 73
Madde 3 Genel Kanun Niteliği .................................................................. 77
Gerekçe .................................................................................................... 77
Açıklama .................................................................................................. 78
Madde 4 Kanunilik İlkesi............................................................................ 81
Gerekçe .................................................................................................... 81
Açıklama .................................................................................................. 81
Madde 5 Zaman Bakımından Uygulama ................................................... 82
Gerekçe ................................................................................................... 82
Açıklama ................................................................................................. 82
Madde 6 Yer Bakımında Uygulama ........................................................... 85
Gerekçe .................................................................................................... 85
Açıklama .................................................................................................. 85
Madde 7 Kabahatin İhmali Davranışla İşlenmesi ...................................... 87
Gerekçe .................................................................................................... 87
Açıklama .................................................................................................. 87
Madde 8 Organ veya Temsilcinin Davranışından Dolayı Sorumluluk ..... 89
Gerekçe .................................................................................................... 89
Açıklama .................................................................................................. 90
Madde 9 Kast veya Taksir .......................................................................... 92
Gerekçe .................................................................................................... 92
Açıklama .................................................................................................. 93
Madde 10 Hata ........................................................................................... 94
Gerekçe .................................................................................................... 94
Açıklama .................................................................................................. 94
Madde 11 Sorumluluk ................................................................................ 96
Gerekçe .................................................................................................... 96
Açıklama .................................................................................................. 96
Madde 12 Hukuka Uygunluk Nedenleri İle Kusurluluğu Ortadan Kaldıran
Nedenler ....................................................................................................... 97
Gerekçe .................................................................................................... 97
Açıklama .................................................................................................. 98
Madde 13 Teşebbüs................................................................................... 103
TBB
| xiii
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Gerekçe .................................................................................................. 103
Açıklama ................................................................................................ 103
Madde 14 İştirak ....................................................................................... 105
Gerekçe .................................................................................................. 105
Açıklama ................................................................................................ 106
Madde 15 İçtima ....................................................................................... 106
Gerekçe .................................................................................................. 107
Açıklama ................................................................................................ 107
Madde 16 Yaptırım Türleri ...................................................................... 109
Gerekçe .................................................................................................. 109
Açıklama ................................................................................................ 109
Madde 17 İdari Para Cezası...................................................................... 111
Gerekçe .................................................................................................. 112
Açıklama ................................................................................................ 112
Madde 18 Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi ............................................. 122
Gerekçe ................................................................................................. 122
Açıklama ................................................................................................ 123
Madde 19 Saklı Tutulan Hükümler ......................................................... 126
Gerekçe .................................................................................................. 126
Açıklama ................................................................................................ 127
Madde 20 Soruşturma Zaman Aşımı ....................................................... 128
Gerekçe .................................................................................................. 129
Açıklama ................................................................................................ 129
Madde 21 Yerine Getirme Zamanaşımı ................................................... 133
Gerekçe .................................................................................................. 133
Açıklama ................................................................................................ 133
Madde 22 İdarî Yaptırım Kararı Verme Yetkisi ....................................... 134
Gerekçe .................................................................................................. 135
Açıklama ................................................................................................ 135
Madde 23 Cumhuriyet Savcısının Karar Verme Yetkisi.......................... 136
Gerekçe .................................................................................................. 136
Açıklama ................................................................................................ 136
Madde 24 Mahkemenin Karar Verme Yetkisi .......................................... 137
Gerekçe .................................................................................................. 137
Açıklama ................................................................................................ 137
Madde 25 İdarî Yaptırım Kararı .............................................................. 138
Gerekçe .................................................................................................. 138
Açıklama ............................................................................................... 138
Madde 26 Kararların Tebliği .................................................................... 139
Gerekçe .................................................................................................. 140
xiv | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Açıklama ................................................................................................ 140
Madde 27 Başvuru Yolu ........................................................................... 142
Gerekçe .................................................................................................. 143
Açıklama ................................................................................................ 144
Madde 28 Başvurunun İncelenmesi ......................................................... 148
Gerekçe .................................................................................................. 150
Açıklama ................................................................................................ 150
Madde 29 İtiraz Yolu................................................................................ 152
Gerekçe .................................................................................................. 153
Açıklama ................................................................................................ 153
Madde 30 Vazgeçme ve Kabul .................................................................. 156
Gerekçe .................................................................................................. 156
Açıklama ................................................................................................ 156
Madde 31 Masrafların ve Vekalet Ücretinin Ödenmesi .......................... 157
Gerekçe .................................................................................................. 157
Açıklama ................................................................................................ 157
Madde 32 Emre Aykırı Davranış ............................................................. 157
Gerekçe .................................................................................................. 158
Açıklama ................................................................................................ 159
Madde 33 Dilencilik ................................................................................. 160
Gerekçe .................................................................................................. 160
Açıklama ................................................................................................ 161
Madde 34 Kumar ...................................................................................... 162
Gerekçe .................................................................................................. 162
Açıklama ................................................................................................ 163
Madde 35 Sarhoşluk ................................................................................. 164
Gerekçe .................................................................................................. 164
Açıklama ................................................................................................ 164
Madde 36 Gürültü.................................................................................... 165
Gerekçe .................................................................................................. 165
Açıklama ................................................................................................ 165
Madde 37 Rahatsız Etme .......................................................................... 168
Gerekçe .................................................................................................. 168
Açıklama ................................................................................................ 168
Madde 38 İşgal ......................................................................................... 169
Gerekçe .................................................................................................. 169
Açıklama ................................................................................................ 169
TBB
| xv
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun .. 173
Madde 39 Tütün Mamullerinin Tüketilmesi........................................................ 183
Gerekçe .............................................................................................................. 183
Açıklama ........................................................................................................... 183
Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine
Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun .............................. 187
Genel Gerekçe ....................................................................................................... 193
Madde Gerekçeleri ............................................................................................... 194
Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu Raporu ........................ 195
5727 Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanununun
Açıklaması............................................................................................................ 199
Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ......................................................... 199
Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi Ve Kontrolü Hakkında Kanun .... 237
1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu.......................................................... 247
Denizli İlinde Bulunan Playstation ve Oyun Yerlerine 12 Yaş
ve Altındaki Küçüklerin Alınmaması İle İlköğretim ve Ortaöğretim
Öğrencilerinin Okul Saatleri Olan 08.00 İle 18.00 Saatleri Arasında
Alınmaması ve Bu İşyerlerinde Sigara İçilmemesine Dair Karar .............. 250
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin
Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik .......................................................... 252
Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması ve
Piyasaya Arzına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ................ 284
MADDE 40 Kimliği Bildirmeme .............................................................. 296
Gerekçe .................................................................................................. 296
Açıklama ................................................................................................ 296
MADDE 41 Çevreyi Kirletme .................................................................. 299
Gerekçe .................................................................................................. 300
Açıklama ................................................................................................ 301
MADDE 42 Afiş Asma ............................................................................. 309
Gerekçe .................................................................................................. 309
Açıklama ................................................................................................ 310
MADDE 43 Silah Taşıma ......................................................................... 311
Gerekçe .................................................................................................. 311
Açıklama ................................................................................................ 312
Madde 43/A Tüzel Kişilerin Sorumluluğu .............................................. 313
43/ A Değişikliği İle İlgili Genel Gerekçe .............................................. 314
Madde 43/A - Açıklama .......................................................................... 315
xvi | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
MADDE 43/B Açıklama ........................................................................... 318
EK MADDE 1 ........................................................................................... 323
Gerekçe .................................................................................................. 323
Açıklama ................................................................................................ 323
GEÇİCİ MADDE 1 Para Birimi ............................................................... 324
Gerekçe .................................................................................................. 324
Açıklama ................................................................................................ 324
GEÇİCİ MADDE 2 ................................................................................... 324
Gerekçe .................................................................................................. 324
Açıklama ................................................................................................ 324
GEÇİCİ MADDE 3 Henüz İptal Davası Açılmayan Cezalar .................. 325
Gerekçe .................................................................................................. 325
Açıklama ................................................................................................ 325
MADDE 44 Yürürlük............................................................................... 325
Gerekçe .................................................................................................. 325
MADDE 45 Yürütme ............................................................................... 325
EKLER
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı
Uygulama İç Genelgesi Seri No : 2006/1 .......................................................... 351
İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü
Para Cezaları İle İlgili Genelge 2005/100 ......................................................... 361
İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü
Kabahatler Kanunu’nun Uygulanması İle İlgili 2005/1666 Sayılı Genelge ....... 364
Karayolları Trafik Kanunu Hükümleri Gereğince Uygulanan İdari Para
Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Usul ve Esaslar İle
Kullanılacak Alındılar, Tutanaklar ve Defterler Hakkında Yönetmelik ...... 379
Yeniden Değerleme Oranları ............................................................................. 394
İdari Yaptırımlarla İlgili Karar Örnekleri ......................................................... 395
Hak Arama Yollarına İlişkin Dilekçe Örnekleri .............................................. 400
Kabahatler Kanunu İle İlgili Anayasa Mahkemesi Kararları ........................ 403
Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları..................................................................... 430
Kabahatlerle ile İlgili Diğer Mahkeme Kararları ............................................. 441
KABAHAT İÇEREN DİĞER KANUNLAR
Adli Sicil Kanunu ................................................................................................. 485
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ................................... 485
TBB
| xvii
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu ........................ 485
Askerlik Kanunu ................................................................................................. 486
At Yarışları Hakkında Kanun ............................................................................ 486
Avukatlık Kanunu ............................................................................................... 486
Bankacılık Kanunu .............................................................................................. 487
Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ......................................................... 487
Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar
Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun ................................. 488
Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu ...................................................... 488
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ................................ 489
Çay Kanunu .......................................................................................................... 489
Çeltik Ekimi Kanunu ........................................................................................... 489
Çevre Kanunu ...................................................................................................... 490
Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun ............................................... 490
Deniz İş Kanunu .................................................................................................. 490
Denizlerde ve Yurt Yüzeyinde Görülen Patlayıcı Madde ve Şüpheli
Cisimlere Uygulanacak Esaslara İlişkin Kanun ............................................... 491
Dernekler Kanunu ............................................................................................... 491
Devlet İstatistik Enstitüsünün
Görev; Yetki ve Kuruluşu Hakkında Kanun (Mülga) .................................... 491
Doğal Gaz Piyasası Kanunu (Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması ve Doğal Gaz Piyasası Hakkında Kanun) ...................................... 493
Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun .......................................................... 493
Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraat İşlerinde Kullanılan Zehirli ve
Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkanlara Mahsus Kanun ........... 493
Elektrik Piyasası Kanunu .................................................................................... 494
Elektronik İmza Kanunu ..................................................................................... 494
Erişme Kontrollu Karayolları Kanunu .............................................................. 494
Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ................................................ 495
Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının
Belirlenmesi Hakkında Kanun ........................................................................... 495
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ......................................................................... 495
Gecekondu Kanunu ............................................................................................. 496
xviii | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanunu ............................................. 496
Genel Nüfus Yazımı Kanunu ............................................................................. 496
Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun ................................ 497
Hafta Tatili Hakkında Kanun ............................................................................ 497
Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu .................................................................. 497
Hayvanları Koruma Kanunu ............................................................................. 498
Hemşirelik Kanunu ............................................................................................. 498
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu .............................................................. 498
Hususi Hastaneler Kanunu ................................................................................ 499
İl Özel İdaresi Kanunu ........................................................................................ 499
İlköğretim ve Eğitim Kanunu ........................................................................... 500
İmar Kanunu ........................................................................................................ 500
İpek Böceği ve Tohumu Yetiştirilmesi ve
Muayene Ve Satılması Hakkında Kanun ......................................................... 500
İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu ..................................................... 501
İş Kanunu .............................................................................................................. 501
İşsizlik Sigortası Kanunu .................................................................................... 502
Kara Avcılığı Kanunu.......................................................................................... 502
Karayolları Trafik Kanunu ................................................................................. 503
Karayolu Taşıma Kanunu ................................................................................... 503
Kıyı Kanunu ......................................................................................................... 504
Kimlik Bildirme Kanunu .................................................................................... 504
Köy Kanunu ......................................................................................................... 505
Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu ........................................ 505
Limanlar Kanunu ................................................................................................. 505
Maden Kanunu .................................................................................................... 506
Madeni Ufaklık ve Hatıra Para Bastırılması Hakkında Kanun ..................... 506
Mahalli İdareler İle Mahalle Muhtarlıkları Ve İhtiyar Heyetleri Seçimi
Hakkında Kanun .................................................................................................. 506
Meslek Eğitimi Kanunu ..................................................................................... 508
Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu ............................................................... 509
Milli Piyango Teşkiline Dair Kanun ................................................................. 509
TBB
| xix
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Noterlik Kanunu .................................................................................................. 510
Nüfus Kanunu ...................................................................................................... 510
Nüfus Hizmetleri Kanunu .................................................................................. 510
Optisyenlik Hakkında Kanun ............................................................................ 511
Organik Tarım Kanunu ....................................................................................... 511
Orman Kanunu ................................................................................................... 511
Öğle Dinlenmesi Kanunu ................................................................................... 512
Öğrencilerle İlgili Bazı Basılı Evrakın Milli Eğitim Bakanlığınca
Hazırlanması, Bastırılması ve Satılması Hakkında Kanun ............................ 512
Öğretici ve Teknik Filimler Hakkında Kanun ................................................. 513
Ölçüler ve Ayar Kanunu ..................................................................................... 513
Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ......................................................... 513
Özel Öğretim Kurumları Kanunu .................................................................... 514
Pamuk Islahı Kanunu .......................................................................................... 514
Pasaport Kanunu ................................................................................................ 514
Petrol Kanunu ..................................................................................................... 515
Petrol Piyasası Kanunu ....................................................................................... 515
Polis Vazife Ve Selahiyet Kanunu .................................................................... 515
Posta Kanunu ....................................................................................................... 516
Pul ve Kıymetli Kağıtların Bayiler ve Memurlar Vasıtasiyle
Sattırılmasına ve Bunlara Satış Aidatı Verilmesine Dair Kanun ................... 516
Radiyoloji, Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve
Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanun .......................................... 517
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun .............. 517
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun .......................................................... 518
Sanayi Sicili Kanunu ............................................................................................ 518
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ....... 519
Sendikalar Kanunu .............................................................................................. 519
Seriri (...) Taharriyat ve Tahlilat Yapılan ve Masli Teamüller Aranılan
Umuma Mahsus Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarları Kanunu .............. 521
Sermaye Piyasası Kanunu .................................................................................. 522
Sıcak ve Soğuk Maden Sularının İstismarı İle
Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanun ................................................................ 522
xx | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Sıtmanın İmhası Hakkında Kanun .................................................................... 523
Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (Lpg) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ............................................ 523
Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve
Sınıflandırılması İle Desteklenmesi Hakkında Kanun ................................... 524
Sivil Savunma Kanunu ....................................................................................... 524
Siyasi Partiler Kanunu......................................................................................... 525
Sosyal Sigortalar Kanunu
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ....................................... 525
Spor Müsabakalarında Şiddet ve
Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun .......................................................... 525
Su Ürünleri Kanunu ........................................................................................... 526
Şeker Kanunu ....................................................................................................... 526
Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ........................ 527
Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu ........................... 528
Telgraf ve Telefon Kanunu ................................................................................ 528
Telsiz Kanunu ...................................................................................................... 529
Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanun ............ 529
Turizmi Teşvik Kanunu ..................................................................................... 530
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ........................................................ 530
Türk Bayrağı Kanunu .......................................................................................... 531
Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun ..... 532
Türk Diş Hekimleri Birliği Kanunu ................................................................... 532
Türk Sivil Havacılık Kanunu ............................................................................. 532
Türk Tabipleri Birliği Kanunu ........................................................................... 533
Türk Ticaret Kanunu ........................................................................................... 533
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu ............. 534
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ............................................................. 534
Türkiye Radyo-Televizyon Gelirleri Kanunu .................................................. 534
Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla
Kara Suları Dahilinde İcrayı San’at ve Ticaret Hakkında Kanun ................. 535
Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun ........................ 535
Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması İle Tütün Ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve
TBB
| xxi
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Dış Alım Ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ......................................... 536
Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle
Yapılacak Yardımlara Dair Kanun .................................................................... 536
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu .............................................................................. 536
Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında Kanun ............... 537
Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340
Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanun.......... 538
Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkındaki
Kanunun Bazı Maddelerini Değiştiren 1608 No.Lu Kanuna Ek Kanun ...... 538
Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve
Uygulanmasına Dair Kanun .............................................................................. 538
Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına,
Türk Veteriner Hekimleri Birliği İle Odalarının Teşekkül Tarzına ve
Göreceği İşlere Dair Kanun ............................................................................... 539
Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun .............................................. 540
Yabancıların Türkiye’de İkamet Ve Seyahatleri Hakkında Kanun ............... 540
Yardım Toplama Kanunu ................................................................................... 540
Yazılı Ve Basılı Kağıtların Kese Kağıdı Olarak
Kullanılmamasına Dair Kanun .......................................................................... 541
Yem Kanunu ......................................................................................................... 541
Yeraltı Suları Hakkında Kanun .......................................................................... 542
Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun ........ 543
Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun ............................................... 543
Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu .................................................... 543
Zorunlu İlköğrenim Çağı Dışında Kalmış Okuma-Yazma Bilmeyen
Vatandaşların, Okur-Yazar Duruma Getirilmesi veya Bunlara İlkokul
Düzeyinde Eğitim-Öğretim Yaptırılması Hakkında Kanun .......................... 544
KAYNAKÇA............................................................................................ 545
xxii | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KABAHATİÇEREN KANUNLAR
(Alfabetik Sıralı)
KANUN ADI
KANUN
NO
R.G.
YAYIM
TAR.
R.G.
SAYISI
SAYFA
NO
Adli Sicil Kanunu
5352
1/6/2005
25832
485
Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun
6183
28/7/1953
8469
485
Basın Mesleğinde Çalışanlarla
Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında
Kanun
5953
20/6/1952
8140
488
Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve
Yargılama Usulü Kanunu
353
26/10/1953
11541
485
Askerlik Kanunu
1111
1217/7/1927
631-635
486
At Yarışları Hakkında Kanun
6132
15/7/1953
8458
486
Avukatlık Kanunu
1136
7/4/1969
13168
486
Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanunu
5464
1/3/2006
26095
487
Bankacılık Kanunu
5411
1/11/2005
35983
487
TBB
| xxiii
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KANUN
NO
R.G.
YAYIM
TAR.
R.G.
SAYISI
SAYFA
NO
Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu
2527
2/7/1934
2741
488
Fındık Üretiminin Planlanması
ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanun
2844
18/6/1983
18081
495
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve
Yatırım Sistemi Kanunu
4632
7/4/2001
21366
489
Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer
Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu
1479
14/9/1971
13956
495
Çay Kanunu
3092
19/12/1984
18610
489
Çeltik Ekimi Kanunu
3039
23/6/1936
3337
489
Çevre Kanunu
2872
11/8/1983
18132
490
Çiftçi Mallarının Korunması
Hakkında Kanun
4081
7/7/1941
4853
490
Deniz İş Kanunu
854
29/4/1967
12586
490
Denizlerde ve Yurt Yüzeyinde
Görülen Patlayıcı Madde ve
Şüpheli Cisimlere Uygulanacak
Esaslara İlişkin Kanun
4536
27/2/2000
23977
491
Dernekler Kanunu
5253
23/11/2004
25649
491
53
23/6/1962
111365
491
3153
28/4/1937
3591
517
KANUN ADI
Devlet İstatistik Enstitüsünün
Görev; Yetki ve Kuruluşu Hakkında Kanun
Radiyoloji, Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi
Müesseseleri Hakkında Kanun
xxiv | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KANUN
NO
R.G.
YAYIM
TAR.
R.G.
SAYISI
SAYFA
NO
Doğal Gaz Piyasası Kanunu
(Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması ve Doğal
Gaz Piyasası Hakkında Kanun)
4646
2/5/2001
24390
493
Spor Müsabakalarında Şiddet ve
Düzensizliğin Önlenmesine Dair
Kanun
5149
7/5/2004
25455
525
Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve
Ziraat İşlerinde Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkanlara
Mahsus Kanun
984
12/3/1927
575
493
Eczacılar ve Eczaneler Hakkında
Kanun
6197
24/12/1953
8591
493
Elektrik Piyasası Kanunu
4628
3/3/2001
24335
494
Elektronik İmza Kanunu
5070
23/1/2004
25355
494
Erişme Kontrollu Karayolları
Kanunu
1593
11/6/1972
14212
494
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
5846
31/12/1951
7981
495
Gecekondu Kanunu
775
30/7/1966
12362
496
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli
Parkı Kanunu
4533
20/2/2000
23970
496
Genel Nüfus Yazımı Kanunu
1543
9/3/1972
14123
496
Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve
Denetlenmesine Dair Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
Kanun
5179
5/6/2004
25483
497
Hafta Tatili Hakkında Kanun
394
54
497
Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu
3285
16/5/1986
19109
497
Hayvanları Koruma Kanunu
5199
1/7/2004
25509
498
KANUN ADI
TBB
| xxv
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KANUN
NO
R.G.
YAYIM
TAR.
R.G.
SAYISI
SAYFA
NO
Hemşirelik Kanunu
6283
2/3/1954
8647
498
Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu
1086
2-34/7/1927
622-623624
498
Hususi Hastaneler Kanunu
2219
5/6/1933
2419
499
İl Özel İdaresi Kanunu
5302
4/3/2005
25745
499
İlköğretim ve Eğitim Kanunu
222
12/1/1961
10705
500
İmar Kanunu
3194
9/5/1985
18749
500
İpek Böceği ve Tohumu Yetiştirilmesi ve Muayene ve Satılması
Hakkında Kanun
859
19/6/1926
402
500
İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu
1262
26/5/1928
898
501
İş Kanunu
4857
10/6/2008
25134
501
İşsizlik Sigortası Kanunu
4447
8/9/1999
23810
502
Umuru Belediyeye Müteallik
Ahkamı Cezaiye hakkındaki
Kanunun Bazı Maddelerini
Değiştiren 1608 No.Lu Kanuna
Ek Kanun
2575
Sıcak ve Soğuk Maden Sularının
İstismarı İle Kaplıcalar Tesisatı
Hakkında Kanun
927
30/6/1926
408
522
Kara Avcılığı Kanunu
4915
11/7/2003
25165
502
Türkiye Sahillerinde Nakliyatı
Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla
Kara Suları Dahilinde İcrayı
San’at ve Ticaret Hakkında
Kanun
815
28/4/1926
358
535
Karayolları Trafik Kanunu
2918
18/10/1983
18165
503
Karayolu Taşıma Kanunu
4925
19/7/2003
25173
503
KANUN ADI
xxvi | TBB
538
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KANUN
NO
R.G.
YAYIM
TAR.
R.G.
SAYISI
SAYFA
NO
Kıyı Kanunu
3621
17/4/1990
20495
504
Kimlik Bildirme Kanunu
1774
11/7/1973
14591
504
Köy Kanunu
442
7/4/1340
68
505
Yazılı ve Basılı Kağıtların Kese
Kağıdı Olarak Kullanılmamasına
Dair Kanun
3517
15/7/1938
3960
541
Kültür Yatırımları ve Girişimlerini
Teşvik Kanunu
5225
21/7/2004
25529
505
Limanlar Kanunu
618
20/4/1341
95
505
Maden Kanunu
3213
15/6/1985
18785
506
Madeni Ufaklık ve Hatıra Para
Bastırılması Hakkında Kanun
1264
6/6/1970
13512
506
Mahalli İdareler İle Mahalle Muhtarlıkları Ve İhtiyar Heyetleri Seçimi
Hakkında Kanun
2972
18/1/1984
18285
506
Meslek Eğitimi Kanunu
3308
19/6/1986
19139
508
Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu
3634
16/6/1939
4234
509
Milli Piyango Teşkiline Dair Kanun
3670
11/7/1939
4255
509
Noterlik Kanunu
1512
5/2/1972
14090
510
Nüfus Hizmetleri Kanunu
5490
29/4/2006
26153
510
Nüfus Kanunu
1587
16/5/1972
14189
510
Optisyenlik Hakkında Kanun
5193
26/6/2004
25504
511
Organik Tarım Kanunu
5262
3/12/2004
25659
511
Orman Kanunu
6831
8/9/1956
9402
511
Öğle Dinlenmesi Kanunu
6301
8/3/1954
8652
512
KANUN ADI
Muayene Ve Satılması Hakkında
Kanun
TBB
| xxvii
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KANUN
NO
R.G.
YAYIM
TAR.
R.G.
SAYISI
SAYFA
NO
Öğrencilerle İlgili Bazı Basılı
Evrakın Milli Eğitim Bakanlığınca Hazırlanması, Bastırılması ve
Satılması Hakkında Kanun
2866
27/7/1983
18117
512
Öğretici ve Teknik Filimler
Hakkında Kanun
3122
18/2/1937
3537
513
Ölçüler ve Ayar Kanunu
3516
21/1/1989
20056
513
Özel Güvenlik Hizmetlerine
Dair Kanun
5188
26/6/2004
25504
513
Özel Öğretim Kurumları Kanunu
625
18/6/1965
12026
514
Pamuk Islahı Kanunu
2903
1/2/1936
3221
514
Pasaport Kanunu
5682
24/7/1950
7564
514
Petrol Kanunu
6326
16/3/1954
8659
514
Petrol Piyasası Kanunu
5015
20/12/2003
25322
515
Polis Vazife Ve Selahiyet Kanunu
2559
14/7/1934
2751
515
Posta Kanunu
5584
8/3/1950
7451
516
Pul ve Kıymetli Kağıtların Bayiler ve Memurlar Vasıtasiyle
Sattırılmasına ve Bunlara Satış
Aidatı Verilmesine Dair Kanun
3468
4/7/1938
39503
516
Rekabetin Korunması Hakkında
Kanun
4054
13/12/1994
22140
518
Sanayi Sicili Kanunu
6948
24/4/1957
9593
518
Pul ve Kıymetli Bayiler ve Memurlar Vasıtasiyle Sattırılmasına
ve Bunlara Satış Aidatı Verilmesine Dair Kanun
3468
4/7/1938
39503
516
KANUN ADI
xxviii | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KANUN
NO
R.G.
YAYIM
TAR.
R.G.
SAYISI
SAYFA
NO
Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun
298
2/5/1961
10796
519
Sendikalar Kanunu
2821
7/5/1983
18040
519
Seriri (...) Taharriyat ve Tahlilat
Yapılan ve Masli Teamüller
Aranılan Umuma Mahsus Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarları Kanunu
992
30/3/1927
580
521
Sermaye Piyasası Kanunu
2499
30/7/1981
17416
522
Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması İle
Desteklenmesi Hakkında Kanun
5224
21/7/2004
25529
524
Sıtmanın İmhası Hakkında Kanun
7402
11/1/1960
10402
523
Sıvılaştırılmış Petrol Gazları
(Lpg) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
5307
13/3/2005
25754
523
Sivil Savunma Kanunu
7126
13/6/1958
9931
524
Siyasi Partiler Kanunu
2820
24/4/1983
18027
525
Sosyal Sigortalar Kanunu
506
29,30,31/7
ve
1/8/1964
1176611779
525
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu
5510
16/6/2006
26200
525
Su Ürünleri Kanunu
1380
4/4/1971
13799
526
Şeker Kanunu
4634
10/4/2001
24378
526
Tababet ve Şuabatı San’atlarının
Tarzı İcrasına Dair Kanun
1219
14/4/1928
863
527
Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına
Karşı Korunma Kanunu
4373
5310
528
KANUN ADI
TBB
| xxix
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KANUN
NO
R.G.
YAYIM
TAR.
R.G.
SAYISI
SAYFA
NO
Telgraf ve Telefon Kanunu
406
21/2/1340
59
528
Telsiz Kanunu
2813
7/4/1983
18011
529
Tohumlukların Tescil, Kontrol
ve Sertifikasyonu Hakkında
Kanun
308
29/8/1963
11493
529
Turizmi Teşvik Kanunu
2634
16/3/1982
17635
530
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
4077
8/3/1995
22221
530
Türk Bayrağı Kanunu
2893
24/9/1983
18171
531
Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun
5252
13/11/2004
25642
532
Türk Diş Hekimleri Birliği Kanunu
3224
25/6/1985
18792
532
Türk Sivil Havacılık Kanunu
2920
19/10/1983
18196
532
Türk Tabipleri Birliği Kanunu
6023
31/1/1953
8323
533
Türk Ticaret Kanunu
6762
9/7/1956
9353
533
Veteriner Hekimliği Mesleğinin
İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği İle Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere
Dair Kanun
6343
18/3/1954
8661
539
Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği İle Odalar ve Borsalar
Kanunu
5174
1/6/2004
25479
534
Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanunu
2954
14/11/1983
18221
534
Türkiye Radyo-Televizyon Gelirleri Kanunu
3093
15/12/1984
18605
534
KANUN ADI
xxx | TBB
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KANUN
NO
R.G.
YAYIM
TAR.
R.G.
SAYISI
SAYFA
NO
Türkiye Sahillerinde Nakliyatı
Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla
Kara Suları Dahilinde İcrayı
San’at ve Ticaret Hakkında
Kanun
815
28/4/1926
358
535
Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun
4207
26/11/1996
22829
535
Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve
Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması İle Tütün Ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış
Alım Ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
4733
9/1/2002
24635
536
Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle
Yapılacak Yapılacak Yardımlara
Dair Kanun
7269
25/5/1959
10213
536
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu
1593
6/5/1930
1489
536
Umuru Belediyeye Müteallik
Ahkamı Cezaiye Hakkında
Kanun
486
17/5/1340
70
537
Umuru Belediyeye Müteallik
Ahkâmı Cezaiye Hakkındaki
Kanunun Bazı Maddelerini
Değiştiren 1608 Nolu Kanuna Ek
Kanun
2575
Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun
4703
KANUN ADI
Umuru Belediyeye Müteallik
Ahkâmı Cezaiye Hakkında 16
Nisan 1340 Tarih Ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini
Muaddil Kanun
538
11/7/2001
24459
538
TBB
| xxxi
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KANUN
NO
R.G.
YAYIM
TAR.
R.G.
SAYISI
SAYFA
NO
Yabancıların Çalışma İzinleri
Hakkında Kanun
4817
6/3/2003
25040
540
Yabancıların Türkiye’de İkamet
Ve Seyahatleri Hakkında Kanun
5683
24/7/1950
7564
540
Yardım Toplama Kanunu
2860
25/6/1983
18088
540
Yazılı Ve Basılı Kağıtların Kese
Kağıdı Olarak Kullanılmamasına Dair Kanun
3517
15/7/1938
3960
541
Yem Kanunu
1734
7/6/1973
14457
541
Yeraltı Suları Hakkında Kanun
167
23/12/1960
10688
542
Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında
Kanun
3573
7/2/1939
4126
543
Ziraat Yüksek Mühendisliği
Hakkında Kanun
7472
13/5/1960
10504
543
Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu
6968
24/5/1957
9615
543
Zorunlu İlköğrenim Çağı Dışında Kalmış Okuma-Yazma Bilmeyen Vatandaşların, OkurYazar Duruma Getirilmesi veya
Bunlara İlkokul Düzeyinde
Eğitim-Öğretim Yaptırılması
Hakkında Kanun
2841
18/6/1983
18081
544
KANUN ADI
xxxii | TBB
KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ
KABAHATLER KANUNU
TASARISI
GENEL GEREKÇESİ
TBB
|1
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
2 | TBB
KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ
KABAHATLER KANUNU TASARISI
GENEL GEREKÇESİ
T.C. Başbakanlık
10.3.2005 Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü
Sayı: B.02.0.KKG.0.10/101-1073/1084
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA1
Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 28.2.2005 tarihinde kararlaştırılan "Kabahatler Kanunu Tasarısı" ile
gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Haksızlık oluşturan bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında,
izlenen suç politikası etkili olmaktadır. Ancak, bir fiilin suç veya kabahat
olarak tanımlanmasında, bunun esasen haksızlık ifade etmesi gerektiği hususu göz önünde bulundurulmalıdır. Esas itibarıyla haksızlık ifade etmeyen,
hukuka aykırı olmayan bir fiil hiçbir surette suç veya kabahat olarak tanımlanamaz.
Haksızlıklar arasında bu yönde bir tasnif yapılması durumunda; bu
tasnifte, hukuka aykırı olan fiilin ifade ettiği haksızlık içeriği esas alınmalıdır.
Bu bakımdan, esasen hukuka aykırı olan ve haksızlık ifade eden fiiller
arasında suç veya kabahat olarak bir ayırım yapılması, bir nitelik farkı oluşturmamaktadır.
Söz konusu tasnif, haksızlıklar arasındaki nicelik farkına dayanmaktadır. Bu tasnif, haksızlıklar arasında sadece bir işlem farklılığı doğurmaktadır.
Örneğin, suçlar kural olarak ancak kasten işlenebilirler. Eğer kanunda
açıkça belirtilmişse, taksirle işlenen fiil de istisna olarak suç oluşturabilir.
Buna karşılık, Tasarıda benimsenen sisteme göre, kabahat türünden haksızlıklar kural olarak hem kasten hem de taksirle işlenebilirler. Ancak, sadece
Dönem: 22 Yasama Yılı: 3 T.B.M.M. (S. Sayısı: 840). Kabahatler Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/993)
1
TBB
|3
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
kasten veya taksirle işlenebilen fiilin kabahat oluşturabileceği konusunda
kanunda hüküm bulunabilir.
765 sayılı Türk Ceza Kanununun sistemine göre, failin cezalandırılabilmesi için, kabahat teşkil eden fiilin gerçekleşmiş olması yeterli sayılmıştır.
Kabahat türünden bir suçun işlenmesi açısından failin kasten mi yoksa taksirle mi hareket ettiğinin araştırılmasına gerek yoktur (m. 45, f. 2). Objektif
sorumluluk rejiminin benimsendiği 19 uncu yüzyıl ceza hukuku anlayışının
bir ürünü olan bu düzenlemenin doğru olmadığını ifade etmek gerekir. Aslında bu düzenleme, kabahat türünden bir suç işleyen kişi aleyhine olan bir
sonuç ortaya çıkarmaktadır. Şöyle ki, örneğin bir başkasının malvarlığına
taksirle zarar verilmiş olması durumunda kişi cezalandırılmayacaktır. Çünkü, başkasının malvarlığına zarar verme (nası ızrar) suçu ancak kasten işlenebilir (m. 516). Buna karşılık, kamu makamlarından gerekli izin alınmaksızın başkasına ait binanın duvarlarına afiş yapıştırmak, yazı yazmak gibi
fiiller dolayısıyla failin cezalandırılabilmesi için kastının sabit olması gerekmemektedir (m. 536).
Keza, suça teşebbüs cezalandırılabilir iken, Tasarıda benimsenen sisteme göre, kabahate teşebbüs kural olarak cezalandırılmamaktadır. Suça iştirakte suç ortakları arasında fail ve şerik (azmettiren veya yardım eden) ayırımı yapılmaktadır. Tasarıda benimsenen sisteme göre, kabahate iştirakte ise,
tek tip fail sistemi kabul edilmiştir.
Tekerrür bakımından da suçlarla kabahatler arasında önemli farklılıklar
bulunmaktadır.
Kabahatleri suç olmaktan ve ceza kanunlarının kapsamı dışına çıkarma
eğiliminin bir sonucu olarak; çeşitli hususlarda düzenleme getiren özel kanunlarda bazı fiiller karşılığında idarî yaptırımlar öngörülmektedir. Başka
bir deyişle, bu fiiller, "idarî suçlar" olarak tanımlanmaktadırlar.
Bu fiiller karşılığında, genellikle parasal nitelikte bir yaptırım öngörülmektedir. Ancak, bu parasal yaptırım, bir ceza hukuku yaptırımı olan "adlî
para cezası" değil; idarî yaptırım olarak "idarî para cezası" niteliği taşımaktadır.
Belirtmek gerekir ki, her ikisi de belli bir miktar paranın kişiden alınıp
Devlet Hazinesine intikalinden ibaret gibi görünürse de; adlî nitelikteki para
cezası ile idarî nitelikteki para cezası arasında, karar veren merci, yaptırımın
infaz sureti, yaptırıma bağlanan kanunî neticeler bakımından önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Örneğin, idarî nitelikte bir yaptırım olarak para cezasına, ceza muhakemesi süreci sonucunda mahkeme tarafından hükmedilmez; bu ceza, idarî
görev yapan bir kişi veya kurul tarafından verilir. Bu cezalar, adlî sicile kaydedilmez, ödenmediği takdirde hapse dönüştürülmez.
4 | TBB
KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ
İdarî nitelikteki "para cezası", bir uyarı (ikaz) fonksiyonu gördüğü gibi,
kamu açısından oluşmuş olan zararın giderilmesi amacına da hizmet edebilir. Bu nedenle, idarî para cezasının mislî nitelikte olması mümkündür.
Özellikle ekonomik hayata ilişkin düzenlemeler kapsamında oldukça sık
bir şekilde idarî nitelikte ceza yaptırımlarına yer verilmektedir. Bu bağlamda
yürürlüğe konan kanunlarda veya kanun hükmünde kararnamelerde kazuistik hükümlere yer verilmektedir. Bu kazuistik düzenlemeler arasında bir
sistem birliğinin varlığından söz edilemez. Bunlar arasında bir ahenksizlik
hakim bulunmaktadır. Bu nedenle, idarî nitelikteki yaptırımlarla ilgili olarak
genel bir kanuna ülkemiz açısından büyük bir ihtiyaç bulunmaktadır. Bu
düşüncelerle hazırlanan bu Tasarıda, idarî yaptırımları gerektiren fiiller yani
kabahatler açısından kanunîlik ilkesi, zaman bakımından uygulama ve sorumluluk esasları, zamanaşımı, idarî yaptırımların hukukî niteliği, çeşitleri
ve sonuçları, bu yaptırımların yerine getirilmesi rejimi gibi konular, bir sistematik çerçevesinde düzenlenmiştir.
Tasarı içeriğinde ayrıca, bazı özel kabahat tanımlarına yer verilmiştir.
Bu kabahatlerden bir kısmını, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 1 Nisan
2005 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkması dolayısıyla yaptırımsız kalan
bazı kabahatler oluşturmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin idarî yaptırım gerektiren fiiller dolayısıyla hüküm içeren çeşitli kanunlardaki usule ilişkin düzenlemelerle ilgili olarak
verdiği anayasaya aykırılık kararları karşısında; bu Kanun Tasarısında idarî
yaptırım kararlarına karşı yargı yolu gibi konularda ayrıca düzenleme yapılmamıştır.
TBB
|5
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA2
Başkanlığınızca 10.3.2005 tarihinde esas komisyon olarak Komisyonumuza havale edilmiş olan "Kabahatler Kanunu Tasarısı" Komisyonumuzun
15.3.2005 tarihli 14 üncü birleşiminde görüşülmüş, geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edilmiş, ancak maddelerin ayrıntılı bir biçimde incelenerek düzenlenmesi için üç kişilik bir alt
komisyona havale edilmiştir.
Tasarı, Komisyonumuzun 22.3.2005 tarihli 15 inci birleşiminde, Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek ile Adalet Bakanlığı, Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı temsilcileriyle Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku öğretim üyelerinin de katılmalarıyla alt
komisyonca hazırlanan metin esas alınarak incelenip görüşülmüş, maddeler
üzerindeki kabul, ilave ve değişiklikler sırasıyla aşağıda açıklanmıştır:
Tasarının "Genel İlkeler" şeklindeki Birinci Kısım başlığı "Genel Hükümler" olarak değiştirilmiştir.
Tasarıda hüküm bulunmamakta ise de, kabahatlerin ve bunlar karşılığında öngörülen idari yaptırım kararlarının bir idari işlem olmasının ötesinde, ceza hukukunun genel prensipleriyle yakın ilişki içinde olduğu düşüncesiyle; kabahatler karşılığında öngörülen idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararlarına karşı idari yargıya değil, ceza mahkemesine
başvurulabilmesini mümkün kılan düzenleme yapılmıştır. Bu nedenle, 1 inci
maddeye iki bent eklenerek, kabahatler dolayısıyla karar alma süreci ve idari
yaptırım kararlarına karşı kanun yolu da Tasarının kapsamına ithal edilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, böyle bir düzenlemenin yapılmasına gerek de
duyulmaktadır. Zira, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine
ilişkin kararlarlarla ilgili olarak, yerine getirilmeden önce, adli denetim
imkânının ve bu suretle kesinleşmenin sağlanması gerekir. Böylece, kişiler
açısından hukuki güvence sağlanmış olur. Aksi takdirde, idari yaptırım kararları genel bir idari işlem olarak değerlendirilerek kararın verildiği tarih
itibarıyla icraya konulabilecektir. Ancak idari yargı yoluna başvurulması
üzerine idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdiği takdirde bu
yaptırımlara ilişkin kararların yürütülmesinin durdurulması mümkün olabilecektir.
Tasarının 2 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Tasarının "Genel kanun niteliği" başlıklı 3 üncü maddesi metninde,
yeni Türk Ceza Kanununun 5 inci maddesi hükmüne paralel olarak, Tasarı-
Adalet Komisyonu Raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu 23.3.2005 Esas
No: 1/993 KararNo: 72
2
6 | TBB
KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ
nın uygulama alanını daha açık bir şekilde ortaya koymaya yönelik değişiklik
yapılmıştır.
Tasarının 4 ilâ 14 üncü maddeleri aynen kabul edilmiştir.
"İçtima" başlıklı 15 inci maddenin ikinci fıkrasına, kesintisiz (mütemadi) kabahatler dolayısıyla idari yaptırım uygulanmasında esas alınacak fiil
sayısını belirlemeye yönelik bir cümle eklenmiştir.
Tasarının 16 ncı maddesi aynen kabul edilmiştir.
"İdari para cezası" başlıklı 17 nci maddenin dördüncü fıkrasının başına
"Kesinleşen" sözcüğü eklenmiştir. Ayrıca, söz konusu fıkra kapsamında,
tahsil edilen idarî para cezasının kanunla belirlenen bir oranının ilgili kamu
kurum ve kuruluşunun hesabına aktarılmasına yönelik bir düzenleme yapılmıştır.
Söz konusu maddenin altıncı fıkrasında idari para cezasının bir an önce
tahsil edilmesini sağlamaya yönelik bir teşvik hükmüne yer verilmiştir.
Yedinci fıkrası hükmü, ayrı bir madde olarak düzenlenmek üzere, madde metninden çıkarılmış, yedinci fıkra olarak teselsül ettirilen sekizinci fıkradaki "Yeni" ibaresi metinden çıkarılmıştır.
"Mülkiyetin kamuya geçirilmesi" başlıklı 18 inci maddenin üçüncü fıkrasında el-koyma ve muhafazanın süresine bir açıklık getirmek amacıyla
"verilinceye" ibaresi "kesinleşinceye" olarak değiştirilmiş, maddeye eklenen
sekizinci fıkra ile, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin kararların kesinleşmesi halinde yerine getirileceğine açıklık getirilmiştir.
Tasarının 19 uncu maddesi aynen kabul edilmiştir.
"Soruşturma zamanaşımı" başlıklı 20 nci maddenin üçüncü fıkrasında
yapılan değişiklikle, nispi para cezasını gerektiren kabahatlerde soruşturma
zamanaşımı süresi beş yıldan sekiz yıla çıkarılmıştır.
"Yerine getirme zamanaşımı" başlıklı 21 inci maddenin ikinci fıkrasında zamanaşımı sürelerinin artırılmasına yönelik değişiklik yapılmıştır.
Madde metnine üçüncü fıkra olarak eklenen hükümle, mülkiyetin kamuya
geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresine açıklık getirilmiştir. Maddenin
teselsül ettirilen dördüncü fıkrasında, zamanaşımı süresinin kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlayacağı yönünde değişiklik yapılmıştır.
"Tekerrür" başlıklı 22 nci maddesi kabahatlerde tekerrür hükmüne gerek görülmediğinden metinden çıkarılmıştır.
Tasarının Dördüncü Bölüm başlığı "Karar Verme Yetkisi ve Kanun
Yolları" olarak değiştirilmiştir.
Tasarının 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki "konumundaki kişi"
ibaresi gereksiz görülerek metinden çıkarılmış, 22 nci madde olarak kabul
edilmiştir.
TBB
|7
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Tasarıya 22 nci maddeden sonra gelmek üzere "Cumhuriyet savcısının
karar verme yetkisi" başlığıyla 23 üncü madde olarak yeni bir madde eklenmiştir.
Tasarıya 23 üncü maddeden sonra gelmek üzere "Mahkemenin karar
verme yetkisi" başlığıyla 24 üncü madde olarak yeni bir madde eklenmiştir.
17 nci maddenin yedinci fıkrası ayrı bir madde olarak düzenlenerek,
Tasarıya 24 üncü maddeden sonra gelmek üzere "İdari yaptırım kararı"
başlığıyla 25 inci madde olarak eklenmiştir.
Tasarıya 25 inci maddeden sonra gelmek üzere "Kararların tebliği"
başlığıyla 26 ncı madde olarak yeni bir madde eklenmiştir. Bu madde kapsamında tebligatla ilgili karşılaşılabilecek bütün sorunları gidermeye yönelik
düzenleme yapılmıştır.
Tasarıya 27 nci madde olarak eklenen hükümlerle, idari para cezası ve
mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı sulh
ceza mahkemesine başvuru yolu ve bu başvuruya ilişkin usul düzenlenmiştir.
Bu başvurunun incelenme ve değerlendirilmesine ilişkin süreçte izlenecek yöntem ise, Tasarıya 28 inci madde olarak eklenen hükümlerle düzenlenmiştir.
Tasarıya eklenen 29 uncu madde ile, sulh ceza mahkemesinin kararına
karşı itiraz kanun yolu düzenlenmiştir. Bu düzenleme karşısında; ağır ceza
mahkemesi, itirazı kabul etmesi halinde, itiraz eden tarafa göre itirazın kabulünün yanı sıra idari yaptırım kararının veya sulh ceza mahkemesi kararının
kaldırılmasına karar verir.
Tasarıya eklenen 30 uncu madde ile, idari yaptırım kararlarına karşı
kanun yolu başvurusundan vazgeçme ve idarenin bu başvuruyu kabulü
düzenlenmiştir.
Tasarıya eklenen 31 inci maddede, kanun yolu başvurusunun harçsız
olduğu ve başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflarla vekalet ücretinin
başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Tasarının 32 nci madde olarak teselsül ettirilen 24 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "Yeni" ibaresi metinden çıkarılmıştır.
Tasarının 33 üncü madde olarak teselsül ettirilen 25 inci maddesinin
birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş ve "Yeni" ibaresi
metinden çıkarılmıştır.
Tasarının 34 üncü madde olarak teselsül ettirilen 26 ncı maddesinin birinci, Tasarının 35 inci madde olarak teselsül ettirilen 27 nci maddesinin
birinci, Tasarının 36 ncı madde olarak teselsül ettirilen 28 inci maddesinin
birinci ve ikinci fıkralarındaki "Yeni" ibareleri metinden çıkarılmıştır.
8 | TBB
KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ
Tasarıya "Rahatsız etme" başlığı altında mal veya hizmet satışı sırasında bu amaçla kişilerin taciz edilmesi ve yüksek sesle müşteri daveti gibi
uygulamaların önüne geçilmesi amacıyla yeni 37 nci madde ilave edilmiştir.
Tasarının 38 inci madde olarak teselsül ettirilen 29 uncu maddesinin
birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş; birinci ve ikinci
fıkralarındaki "Yeni" ibareleri metinden çıkarılmış, maddeye özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmak amacıyla üçüncü fıkra eklenmiştir.
Tasarının 39 uncu madde olarak teselsül ettirilen 30 uncu maddesindeki "Yeni" ibareleri metinden çıkarılmıştır. Birinci fıkrasındaki "yirmi" ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş, ayrıca fıkranın sonuna bu hükmün, tütün
mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmayacağı hususunda
bir cümle eklenmiş, iki ve üçüncü fıkralarda yer alan "iki" ibareleri "elli"
olarak değiştirilmiştir.
Tasarının 40 ıncı madde olarak teselsül ettirilen 31 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "alınır" ibaresi "alınabilir" olarak; üçüncü fıkrasındaki
"muhtar" ibaresi "köy muhtarı" olarak değiştirilmiş ve birinci fıkrasındaki
"Yeni" ibaresi metinden çıkarılmıştır.
Tasarının 41 inci madde olarak teselsül ettirilen 32 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş ve "Yeni" ibaresi
metinden çıkarılmıştır.
Tasarının 42 nci madde olarak teselsül ettirilen 33 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi "yirmi" olarak, üçüncü fıkrasındaki "yüz"
ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş; birinci ila altıncı fıkralarındaki "Yeni"
ibareleri metinden çıkarılmıştır. Uygulama alanının sınırlandırılması amacıyla, bu maddeye dokuzuncu, özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmak
amacıyla onuncu fıkralar ilave edilmiştir.
Tasarının 43 üncü madde olarak teselsül ettirilen 34 üncü maddesinin
birinci fıkrasındaki "Yeni" ibareleri ile beşinci fıkrası metinden çıkarılmış,
dördüncü fıkraya "para cezasına" ibaresinden sonra "kolluk veya" ibaresi
eklenmiş, özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmak amacıyla beşinci fıkra
ilave edilmiştir.
Tasarının 44 üncü madde olarak teselsül ettirilen 35 inci maddesindeki
"yüz" ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş ve "Yeni" ibaresi metinden çıkarılarak madde başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiştir.
28.1.2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para
Birimi Hakkında Kanun hükümleri karşısında; Tasarıya Geçici 1 inci madde
eklenmek suretiyle, bu Kanundaki "Türk Lirası" ibaresinin geçici bir süre
için "Yeni Türk Lirası" olarak anlaşılmasının sağlanması amaçlanmıştır.
Tasarıya eklenen geçici 2 nci madde ile, idare mahkemelerinde görülmekte olan davalarla ilgili geçiş hükmüne yer verilmiştir.
TBB
|9
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Tasarıya eklenen geçici 3 üncü madde ile, daha önce verilmiş olan idari
para cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla
birlikte dava açma süresinin geçmemiş olması halinde, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde 27 nci madde hükümlerine göre
sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabilmesine imkân tanınmıştır.
Tasarının yürürlüğe ilişkin 36 ncı maddesi 45 inci, yürütmeye ilişkin
37 nci maddesi 46 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere saygı ile arz olunur.
10 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
KABAHATLER KANUNU
MADDE METİNLERİ
GEREKÇELERİ VE
AÇIKLAMALARI
5560 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Genel ve Madde Gerekçeleri, Komisyon Raporları ve
Kanun Teklifinin Kabahatler Kanununu İlgilendiren Bölümleri
TBB
| 11
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
12 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA3
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ekte sunulmuştur.
Gereğini saygılarımızla arz ederiz.
10/10/2006
Bekir Bozdağ
Ramazan Can
Yozgat
Ahmet Çağlayan
Kırıkkale
Uşak
Vahit Erdem
Kırıkkale
Hakkı Köylü
Kastamonu
Mehmet Dülger
Antalya
Recep Özel
Isparta
Alim Tunç
Uşak
Hacı Biner
Van
Hasan Kara
Kilis
Afif Demirkıran
Batman
Muzafer Külcü
Çorum
GENEL GEREKÇE
Bilindiği üzere, ceza adalet sistemimizi oluşturan temel ceza kanunları olarak adlandırılan Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu,
Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun ve Adli Sicil Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Keza, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile
3/7/2005 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu da sırayla 15/7/2005 ve
20/7/2005 tarihlerinde yürürlüğe girmişlerdir.
Geçen zaman içerisinde yukarıda bahsedilen kanunların uygulanmasında bazı maddeler yönünden tereddütlerin oluştuğu, farklı
uygulamaların yapıldığı, uygulama birliğini sağlayacak Yargıtay içtihatlarının da henüz oluşmadığı görülmüştür.
Öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi
Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ve kanun koyucuya yeni düzenleme yapılması konusunda zaman tanınmıştır. Bu karar nedeniy-
Dönem: 22 Yasama Yılı: 5, TBMM (S. Sayısı: 1255) Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 11
Milletvekilinin; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkinKanun Teklifi veAdalet
Komisyonu Raporu (2/870)
3
TBB
| 13
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
le, kanunun uygulamasında oluşacak boşluğu gidermek amacıyla,
söz konusu maddenin yeniden düzenlenmesi zorunlu hale gelmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra, idarî yaptırım kararı gerektiren
fiiller ve suç açısından uygulama birliği sağlanması, uygulamada
ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi, mevzuatımıza yeni giren uzlaşma gibi bazı müesseselere işlerlik kazandırılması amacına yönelik
değişiklikler yapma gereği duyulmuştur.
Diğer yandan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda hak yoksunluklarıyla ilgili olarak süresiz hak yoksunluğu kabul edilmemesine karşın, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun geçici 2 nci maddesinde, diğer
kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına
veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin belli
hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümlerin saklı tutulması ve saklanmış hakların geri verilmesi yolunun da kapalı tutulması nedeniyle uygulamada ciddi sorunlar ortaya
çıkacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı
belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya
mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları
hakları tekrar kullanabilmelerine imkan tanıyan bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
İşbu Kanun Teklifiyle, yukarıda bahsedilen hususlarda ortaya
çıkan tereddütlerin giderilmesi ve ihtiyaçların karşılanması amaçlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Maddeyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci
maddesine sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere fıkra eklenmiştir.
Adli para cezasının hapis cezasına seçimlik yaptırım olarak kabul
edildiği hallerde, cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi bağlamında mahkeme, önce kişi hakkında hapis cezasına mı yoksa adli
para cezasına mı hükmedeceğini karara bağlar. Bu tercihin yapılmasında sadece suçlunun kişiliği dikkate alınmalıdır. Bu tercih, aslında
cezanın bireyselleştirilmesi yöntemlerinden birini oluşturmaktadır.
Bu bakımdan söz konusu belirlemede failin geçmişi, sosyal ilişkileri,
fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin
geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların yanı sıra, ekonomik
durumu da göz önünde bulundurulur.
14 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
Bu tercih sonucunda mahkemenin kişi hakkında adli para cezasına hükmetmeyi kararlaştırması halinde, adli para cezasının hesaplanmasında esas alacağı gün sayısını, hapis cezasının belirlenmesi ve
bireyselleştirilmesi ile ilgili olarak 61 inci maddede öngörülen usul ve
sırayı izleyerek belirleyecektir.
Madde 27- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiştir. Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin yürürlükte
olan metnine göre, bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki
kabahatler hakkında da uygulanacak- tır. Bunun sonucu olarak Kabahatler Kanununun kanun yoluna ilişkin hükümleri diğer kanunlarda yer alan idarî para cezasını gerektiren bütün fiiller açısından da
uygulanabilecektir. Ancak, bu uygulama, üst kurullar tarafından verilen idarî para cezalarına ilişkin olarak yargı yolu bakımından bir
tartışmaya neden olmuştur. Üst kurullar tarafından belli sektörlerdeki faaliyetlerin denetlenmesi bağlamında yüksek meblağlarda idarî
para cezaları verilebilmektedir. Bu itibarla, madde metninde, özellikle
üst kurullara ilişkin kanunlarda bu kurulların vereceği idarî para cezalarına karşı ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya gidilebilmesine
imkân tanıyan bir düzenleme yapılmıştır.
Madde 28- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üç
ve dördüncü fıkraları değiştirilmiştir. İdari para cezalarının tahsil
yetkisi ve gelir kaydı konusunda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununa ekli cetvellerin esas alınması ve Kabahatler Kanununun etkin ve hızlı bir şekilde uygulanabilirliğinin sağlanması amacıyla söz konusu değişiklikler yapılmıştır.
Madde 29- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin
ikinci fıkrası değiştirilmiştir.
Düşük miktardaki idari para cezaları ile ilgili olarak belirlenen
soruşturma zamanaşımı sürelerinin uygulamada yetersiz görülmesi
dolayısıyla, üst sınır itibariyle ellibin Türk lirasından az idari para
cezasını gerektiren kabahatlerde soruşturma zamanaşımını yeniden
belirlemiştir.
Madde 30- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin
beşinci fıkrası değiştirilmiş ve maddeye yeni fıkralar eklenmiştir.
Maddenin beşinci fıkrasında, idarî yaptırım kararını bu Kanunun 24
üncü maddesine göre mahkemenin vermesi halinde, bu karara karşı
ancak itiraz yoluna gidilebileceği hususuna açıklık getirilmek için
değişiklik yapılmıştır.
TBB
| 15
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Cumhuriyet savcısı, suç oluşturduğu iddiasıyla yapılan şikayet
üzerine bir fiille ilgili olarak soruşturma başlatır. Soruşturma sonucunda, fiilin suç oluşturmadığı kanaatine vararak, fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Ancak, Cumhuriyet savcısı
bu fiilin kabahat oluşturduğu gerekçesiyle, fail hakkında idarî para
cezasına karar verir. Bu durumda, şikayetçi, fiilin suç oluşturduğu
iddiasıyla Cumhuriyet savcısının kararına itiraz edebilir. Buna karşılık, fail, davranışının kabahat de oluşturmadığını ileri sürerek hakkında verilen idarî para cezasının kaldırılmasını talep edebilir. Bu gibi
durumlarda kanun yolu bakımından nasıl bir yol izlenmesi gerektiği
hususuna açıklık getirmek için madde metnine altıncı fıkra eklenmiştir.
Yedinci fıkra olarak madde metnine eklenen hükümle, aynı sorunun kovuşturma evresinde ortaya çıkması haline özgü çözüm getirilmiştir.
Madde metnine sekizinci fıkra olarak eklenen hükümle, Kabahatler Kanununun düzenlemelerinin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmiştir.
Madde 31- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine
fıkra eklenmiştir. İdarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunulan
sulh ceza mahkemesinin sadece başvurunun reddi veya kabulü yönünde karar verebilmesi, ortaya bir eksikliği çıkarmıştır. İdarî düzene
aykırı fiillerle ilgili olarak kanunlarda idarî para cezası maktu değil,
alt ve üst sınırları gösterilmek suretiyle de belirlenebilmektedir. Kanunda idarî para cezasının alt ve üst sınırlarının gösterildiği kabahatten dolayı somut olayda idarî para cezasına karar verilmesinin gerekmesine rağmen, verilmiş olan idarî para cezasının kabahat fiilinin
oluşturduğu haksızlıkla orantılı olmaması halinde; mahkemenin verilen idarî para cezasında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne
karar verebilmesini sağlamak için işbu değişiklik yapılmıştır.
Madde 32- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesine "ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak" ibaresi eklenmek suretiyle 5083 sayılı Kanunda öngörülen para birimi bakımından benimsemiş olduğu sistemin idarî para cezalarında uygulanması sağlanmıştır.
Geçici Madde 1- Maddede yapılan düzenlemeyle, hükme bağlanmış ancak henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda uzlaşma kapsamının genişletilmesi gerekçe gösterilerek bozma kararı verilmesinin
önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
16 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
Madde 42- Yürürlük maddesidir.
Madde 43- Yürütme maddesidir.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Yozgat Milletvekili Bekir BOZDAĞ ile 11 milletvekilinin «Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/870)»,
Başkanlığınızca, 11/10/2006 tarihinde Komisyonumuza havale edilmiştir.
Komisyonumuz; Zonguldak Milletvekili Köksal TOPTAN Başkanlığında, Komisyon Başkanlık Divanı üyeleri; Başkanvekili, Isparta
Milletvekili Recep ÖZEL, Sözcü, Kırıkkale Milletvekili Ramazan CAN
ve Katip üye Kilis Milletvekili Hasan KARA ile diğer Komisyon üyeleri; Adıyaman Milletvekili Fehmi Hüsrev KUTLU, Ağrı Milletvekili
Halil ÖZYOLCU, Ankara Milletvekili Haluk İPEK, Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU, Artvin milletvekilleri Orhan YILDIZ,
Yüksel ÇORBACIOĞLU, Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK,
Çorum milletvekilleri Feridun AYVAZOĞLU ile Muzaffer KÜLCÜ,
Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri AKBULUT, Gaziantep Milletvekili Mahmut DURDU, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet YILMAZCAN, Kastamonu Milletvekili Hakkı KÖYLÜ, Malatya Milletvekili
Muharrem KILIÇ, Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN, Ordu Milletvekili Enver YILMAZ, Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN,
Uşak Milletvekili Ahmet ÇAĞLAYAN ile Yozgat Milletvekili Bekir
BOZDAĞ'ın ve Komisyonumuzun Uzmanları Cemil TUTAL ve Mustafa DOĞANAY'ın; Hükümeti temsilen Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü Niyazi GÜNEY,
yine aynı Genel Müdürlük Daire Başkanı Hakim Zekeriya YILMAZ
ve Tetkik Hakimi Mehmet ÖKMEN ile Yargıtay Başkanlığından Tetkik Hakimi Gürsel YALVAÇ, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından,
Cumhuriyet Savcısı Ramazan ÖZKEPİR ile Gazi Üniversitesi Hukuk
Fakültesi öğretim üyeleri, Prof. Dr. Cumhur ŞAHİN ve Prof. Dr. İzzet
ÖZGENÇ'in katılımlarıyla söz konusu Teklifi (2/870), görüşmüş ve
Komisyonumuzca Teklif üzerinde yapılan değişiklikler aşağıda sırasıyla açıklanmıştır.
Teklifin 1 inci ve 2 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Teklife, insan ticareti suçunun fuhuş amacıyla yapılabileceği de
göz önünde bulundurularak 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 80
TBB
| 17
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
inci maddesinde değişiklik öngören önerge kabul edilmiş ve 3 üncü
madde olarak eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
Teklifin 3 üncü maddesi 4 üncü madde olarak, 4 üncü maddesi 5
inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
"Kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza"
kuralı gereğince, hırsızlık suçunu işlemek için başkasının konutuna
girilmesi veya mal varlığına zarar verilmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmetmek gerekir. Ancak, her iki suçun
temel şekli, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suç olduğu için; örneğin konut dokunulmazlığını işlemek suretiyle hırsızlık
suçunun işlenmesi halinde, konut dokunulmazlığının temel şekli uzlaşma kapsamına girmekte ve fakat, hırsızlık suçu uzlaşma kapsamı
dışında kalmakta ve bu durumlarda, uygulamada, hırsızlık suçundan
dolayı soruşturmanın bekletilmesi veya ayrı yürütülmesi gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Belirtilen sakıncanın ortadan kaldırılması
amacıyla 5237 sayılı Kanunun 142 nci maddesine fıkra eklenmesini
öngören önerge kabul edilmiş ve Teklife, 6 ncı madde olarak eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
Teklifin 5 inci maddesi 7 nci maddesi olarak, 6 ncı maddesi 8 inci
madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5237 sayılı Kanunun 227. maddesinin sekizinci fıkrasında, fuhuş
suçunun mağduru konumundaki kişilerin, örneğin bulaşıcı hastalık
taşımaları dolayısıyla tedaviye tabi tutulmasının yanı sıra ya da buna
ihtiyaç duyulmaması halinde sadece psikolojik terapi uygulanmasını
sağlayacak düzenleme içeren önerge, Teklife, 9 uncu madde olarak
eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
Teklifin 7 nci maddesi 10 uncu madde olarak, 8 inci maddesi 11
inci madde olarak, 9 uncu maddesi 12 nci madde olarak, 10 uncu
maddesi 13 üncü madde olarak, 11 inci maddesi 14 üncü madde olarak, 12 nci maddesi 15 inci madde olarak ve 13 üncü maddesi 16 ncı
madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Teklifin 14 üncü maddesinde, 5271 sayılı Kanunun "Tutuklama
nedenleri" başlıklı 100 üncü maddesinin uygulamasında ortaya çıkmış olan tereddütlerin giderilmesi amacıyla değişiklik yapılmış ve 17
nci madde olarak kabul edilmiştir.
Ağır ceza mahkemesi dışındaki ceza davalarına bakan mahkemelerin görevine giren suçların karmaşıklığı, delillerin toplanmasındaki güçlük, tutukluluktan beklenen amaç göz önünde bulundurul18 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
mak ve uygulamada ortaya çıkmış olan ihtiyacın giderilmesi amacıyla 5271 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasında değişiklik öngören önerge kabul edilmiş ve Teklife 18 inci madde olarak eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
Teklifin 15 inci maddesi 19 uncu madde olarak, 16 ncı maddesi
20 nci maddesi olarak ve 17 nci maddesi 21 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
Teklifin 18 inci maddesinde aşağıda açıklanan gerekçelerle değişiklik yapılmış ve 22 nci madde olarak kabul edilmiştir.
Suç işlendiği hususunda yeterli şüphe bulunması halinde mutlaka kamu davası açılması gereğini ifade eden kamu davasının mecburiliği ilkesi, hiçbir ülke ceza muhakemesi mevzuatında istisnasız bir
biçimde uygulanmamaktadır. Nitekim 1412 sayılı Kanunda da bu
ilkenin istisnaları yer almakta idi. Yeterli suç şüphesinin bulunduğu
her durumda kamu davası açılacak olması nedeniyle yargının iş yükünün aşırı şekilde ağırlaşması, yargılama sürecinin zorunlu olarak
yavaş işlemesi gibi sebeplerle, Anayasamızın ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin kabul ettiği makul sürede yargılanma hakkı ve
Devletin makul sürede yargılama yükümlülüğünün gereği yerine
getirilememektedir. Bu nedenle Kıta Avrupası hukuk sistemine dahil
birçok ülkede de, kamu davasının mecburiliği ilkesine çok sayıda
istisna getirilmiş, bu ilke adeta kural olmaktan çıkmıştır. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin ihlali nedeniyle Türkiye'nin tazminat ödemek zorunda kaldığı fiillerin ezici çoğunluğunun da makul sürede
yargılanma ilkesinin ihlali ile ilgili olduğu düşünüldüğünde, yeterli
suç şüphesi bulunan her soruşturma konusunun yargılama makamları önüne getirilmesinin sakıncalarının, aksi yöndeki sakıncalardan çok
daha fazla olduğu kolaylıkla görülebilecektir. Yoğun iş yükü nedeniyle uzun süren ve yetersiz incelemeye dayalı olarak yapılmak zorunda kalınan yargılamaların, ayrıca bu nedenlerle ortaya çıkan adli
hataların, sosyal barışı olumsuz etkiledikleri de muhakkaktır. Bütün
bu nedenlerle, çağdaş ülkelerdeki gelişmelere de paralel olarak, kamu
davasının mecburiliği ilkesine, sınırlı sayıda ve kapsamda da olsa,
bazı istisnaların getirilmesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kabul ettiği bir yaklaşımdır.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi, sadece şüpheli açısından değil, aynı zamanda mağdur açısından da ele alınması gereken
bir kurumdur. Gerçekten, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile
ilgili düzenlemeyi, şüphelinin yargılanmamasından ziyade mağduru
koruma, tatmin yollarından birisi olarak değerlendirmek gerekir.
TBB
| 19
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Kamu davasının açılmasının ertelenmesinin, müessese olarak
sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi için, kapsamına giren suçların
başlangıçta sınırlandırılması amaçlanmıştır. Uzlaşma kapsamına giren suçlarla ilgili olarak uzlaşmaya ilişkin hükümler bağlamında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecektir. Ancak,
soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olmakla birlikte,
etkin pişmanlık hükümlerinin öngörüldüğü suçlar dolayısıyla uzlaştırma yoluna gidilemeyecektir. Önerilen bu değişikliğe göre, söz konusu suçlarla ilgili olarak, üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis
cezasını gerektirmesi koşuluyla, 171 inci maddeye eklenen fıkralarda
aranan diğer koşulların varlığı halinde, uzlaştırma kapsamına girmese dahi, kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecektir. İkinci fıkranın (b) bendinde yapılan değişiklik karşısında,
maddenin altıncı fıkrası metinden çıkarılmıştır.
Teklifin 19 uncu maddesinde aşağıda açıklanan gerekçelerle değişiklik yapılmış ve 23 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
Yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 647 sayılı
Cezaların İnfazı Hakkında Kanundaki düzenlemesi itibariyle, erteleme, bir koşullu atifet kurumu niteliği taşımakta idi. Buna göre, deneme süresi içerisinde yeni bir suçun işlenmemesi halinde, "mahkumiyet vaki olmamış" sayılmakta idi. Keza, erteleme, sadece hapis cezası açısından değil, "ertelemenin bölünmezliği" kuralı gereğince,
diğer bütün ceza hukuku yaptırımları bakımından da, kural olarak,
aynı sonucu doğurmakta idi. Buna karşılık 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun sisteminde ise, erteleme, sadece hapis cezasına özgü bir
infaz rejimi olarak düzenlenmiştir. Bu bakımdan, yeni sistemde artık
"ertelemenin bölünmezliği" kuralından söz etmek mümkün değildir.
Hapis cezası açısından bir infaz rejimi olarak kabul edilen ertelemede,
hükümlü, denetim süresi zarfında kasıtlı yeni bir suç işlemediği ve
kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davrandığı takdirde,
hakkında hükmolunan "hapis cezası" infaz edilmiş sayılacaktır. Şayet
hakkında hapis cezasının yanı sıra ya da sadece adli para cezasına
veya güvenlik tedbirine hükmedilmişse, adli para cezası ve güvenlik
tedbirleri bakımından erteleme söz konusu olmayacaktır. Bu durum,
ertelemeyi hükümlü açısından, yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Türk
Ceza Kanunu sistemindeki düzenlemeye nazaran daha ağır sonuçlar
doğuran bir kurum haline getirmiştir. Bu nedenle kurumlar arasındaki dengeli geçişi sağlamak amacıyla, Türk Ceza Hukukuna ilişkin
yeni mevzuatımızda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, bir
kurum olarak düzenlenmesi bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır.
20 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
Cezaya mahkumiyete bağlı yoksunlukların doğmaması için, kişi
açısından, denetim süresi zarfında yeni bir suç işlememesi ve özellikle mağdurun mağduriyetini gidermek amacına yönelik olarak kendisine yüklenen belirli yükümlülüklere uygun davranması koşuluyla,
hakkında cezaya hükmedilmemesi, toplum barışının sağlanması bakımından, cezaya mahkumiyete nazaran daha etkili olabilecektir.
Bu amaca hizmet eden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, müessese olarak hukuk sistemimize kazandırılmasında bir gereklilik bulunmaktadır. Ancak, söz konusu kurumun sağlıklı bir şekilde
uygulanabilmesi için, kapsamına giren suçların sınırlı tutulması düşünülmüştür. Bu mülahazayla, 231 inci maddeye eklenmesi öngörülen beşinci fıkradaki somut olayda hükmolunan hapis cezasına ilişkin
iki yıllık sınır bir yıla indirilmiştir. Keza, on dördüncü fıkrada yapılması önerilen değişiklikle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması
müessesesinin sadece soruşturulması ve kovuşturulması şikayete
bağlı suçlarla ilgili olarak uygulanabilmesi amaçlanmıştır.
Teklifin 20 nci maddesiyle değiştirilen 5271 sayılı Kanunun 253
üncü maddesinin on dokuzuncu fıkrasında, uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu 20 nci madde 24 üncü madde olarak kabul
edilmiştir.
Teklifin 21 inci maddesiyle değiştirilen 5271 sayılı Kanunun 254
üncü maddesinin ikinci fıkrasında, uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla değişiklik yapılmıştır.
Uzlaşma bağlamında belirlenen edimin yerine getirilmesini sağlamak
amacıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinde, sanığın beş yıllık bir denetim süresine tabi tutulmasına gerek
bulunmamaktadır. Burada uzlaşma bağlamında belirlenen edimin
yerine getirilme süresince hükmün açıklanması geri bırakılacağı için
karışıklığa engel olmak amacıyla, "denetim süresi" yerine, "geri bırakma süresi" ibaresi kullanılmıştır. Söz konusu 21 inci madde bu
değişiklikle 25 inci madde olarak kabul edilmiştir.
Teklifin 22 nci maddesi 26 ncı madde olarak, 23 üncü maddesi 27
nci madde olarak, 24 üncü maddesi 28 inci madde olarak, 25 inci
maddesi 29 uncu madde olarak, 26 ncı maddesi 30 uncu madde olarak, 27 nci maddesi 31 inci madde olarak, 28 inci maddesi 32 nci
madde olarak, 29 uncu maddesi 33 üncü madde olarak, 30 uncu
maddesi 34 üncü madde olarak, 31 inci maddesi 35 inci madde olarak, 32 nci maddesi 36 ncı madde olarak, 33 üncü maddesi 37 nci
TBB
| 21
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
madde olarak ve 34 üncü maddesi 38 inci madde olarak aynen kabul
edilmiştir.
Teklifin 35 inci maddesiyle, 5395 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde düzenlenen kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile ilgili
olarak, koşulları ve uygulama şekli bakımından Ceza Muhakemesi
Kanununda yer alması öngörülen bu kuruma ilişkin düzenlemeye
yollamada bulunulmuştur. Ancak maddede, sadece erteleme süresi
bakımından istisna hükmüne yer verilmiştir. Bu düzeltmelerle söz
konusu madde 39 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
Teklifin 36 ncı maddesiyle, 5395 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili
olarak, koşulları ve uygulama şekli bakımından Ceza Muhakemesi
Kanununda yer alması öngörülen bu kuruma ilişkin düzenlemeye
yollamada bulunulmuştur. Ancak maddede, sadece denetim süresi
bakımından istisna hükmüne yer verilmiştir. Bu düzeltmelerle söz
konusu madde 40 ıncı madde olarak kabul edilmiştir.
Teklifin 37 nci maddesi 41 inci madde olarak, 38 inci maddesi 42
nci madde olarak, 39 uncu maddesi 43 üncü madde olarak ve 40 ıncı
maddesi 44 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Teklifin 41 inci maddesi, 5237 sayılı Kanunun 80 inci maddesinde yapılması öngörülen değişikliğe paralel olarak söz konusu Kanunun 227 nci maddesinin üçüncü fıkrasının da yürürlükten kaldırılması amacıyla değişiklik yapılarak 45 inci madde olarak kabul edilmiştir.
Teklifin Geçici 1 inci maddesi, Başkanlığımıza verilen redaksiyon
yetkisine dayanılarak düzeltilmek suretiyle kabul edilmiştir.
Teklifin 42 nci maddesi 46 ncı madde olarak ve 43 üncü maddesi
47 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Teklifteki maddeler, görüşülmesi sırasında redaksiyona tabi tutulmuştur.
22 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Başkanlığa
saygı ile arz olunur.
Başkan
Başkanvekili
Sözcü
Köksal Toptan
Recep Özel
Ramazan Can
Zonguldak
Isparta
Kırıkkale
Kâtip
Üye
Üye
Hasan Kara
Fehmi Hüsrev Kutlu
Halil Özyolcu
Kilis
Adıyaman
Ağrı
Üye
Üye
Üye
Haluk İpek
Feridun Fikret Baloğlu
Yüksel Çorbacıoğlu
Ankara
Antalya
Artvin
(İmzada bulunamadı)
(Karşı oyum ektedir)
(Karşı oy vardır)
Üye
Üye
Üye
Orhan Yıldız
Mehmet Küçükaşık
Feridun Ayvazoğlu
Artvin
Bursa
Çorum
(Karşı oyum ektedir)
(Karşı oyum ektedir)
Üye
Üye
Üye
Muzafer Külcü
Mustafa Nuri Akbulut
Mahmut Durdu
Çorum
Erzurum
Gaziantep
Üye
Üye
Üye
Mehmet Yılmazcan
Hakkı Köylü
Muharrem Kılıç
Kahramanmaraş
Kastamonu
Malatya
(Karşı oyum ektedir)
Üye
Üye
Üye
Süleyman Sarıbaş
Orhan Eraslan
Enver Yılmaz
Malatya
(Toplantılara katılmadı)
Niğde
(Karşı oyum ektedir)
Ordu
Mehmet Nuri Saygun
Tekirdağ
Karşı oyum ektedir)
Ahmet Çağlayan
Uşak
Bekir Bozdağ
Yozgat
TBB
| 23
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 11 Milletvekilinin Teklifi
ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesine sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
"(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz."
MADDE 9- 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "alt ve üst sınırları veya bunlardan
birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak" ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE 10- 5252 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "birinci fıkrada belirtilen kanunlarda alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte,"
ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE 11- 5252 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2) 1 Haziran 2005 tarihinden önce yürürlüğe girmiş kanunlarda;
a) Ağır hapis iken, birinci fıkra uyarınca hapse dönüştürülen cezalar, kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir yıl, üst sınır
yirmi dört yıl olarak,
b) Hapis cezalarında kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt
sınır bir ay, üst sınır beş yıl olarak, uygulanır."
MADDE 12- 5252 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer
alan "31
Aralık 2006" ibaresi, "31 Aralık 2008" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 27- 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 3- (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
24 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır."
MADDE 28- 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü ve
dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu
idareleri tarafından verilen idari para cezalarının ilgili kanunlarında
1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile
Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idari
para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları kendi
bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idari para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler
saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tabidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine
karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi
halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil
edilmek üzere Maliye Bakan- lığınca belirlenecek tahsil dairelerine
gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından
verilen idari para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu
kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idari para cezaları, ilgili kanunlarında özel
hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur.»
MADDE 29- 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
«(2) Soruşturma zamanaşımı süresi;
a) Yüz bin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde beş,
b) Elli bin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde dört,
TBB
| 25
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
c) Elli bin Türk Lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde üç, Yıldır.»
MADDE 30- 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
«(5) İdari yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.
(6) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu
gerekçesiyle idari yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya
yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idari yaptırım kararına
karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir.
(7) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu
gerekçesiyle idari yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idari yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu
merciinde incelenir.
(8) İdari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi
ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık
iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görülür.»
MADDE 31- 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine sekizinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra
numaraları buna göre teselsü1 ettirilmiştir.
«(9) İdari para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği
kabahatler dolayısıyla verilmiş idari para cezasına karşı başvuruda
bulunulması halinde, mahkeme idari para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.»
MADDE 32- 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer
alan «Bu Kanunda» ibaresinden sonra gelmek üzere, «ve 1 Haziran
2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idari para
cezaları ile ilgili olarak» ibaresi eklenmiştir.
GEÇİÇİ MADDE 1- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kesinleşmemiş olmakla beraber hükme bağlanmış olan dosyalarda, uzlaşma kapsamının genişlediğinden bahisle bozma kararı
verilemez.
MADDE 42- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 43- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
26 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
Adalet Komisyonunun Kabul Ettiği Metin
ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
61 inci maddesine sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkra eklenmiş ve diğer fıkra numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
"(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz."
MADDE 12- 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürür- lük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 13- 5252 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "birinci fıkrada belirtilen kanunlarda alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte,"
ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 14- 5252 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2) 1 Haziran 2005 tarihinden önce yürürlüğe girmiş kanunlarda;
a) Ağır hapis iken, birinci fıkra uyarınca hapse dönüştürülen cezalar, kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir yıl, üst sınır
yirmi dört yıl olarak,
b) Hapis cezalarında kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt
sınır bir ay, üst sınır beş yıl olarak, Uygulanır."
MADDE 15- 5252 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer
alan "31
Aralık 2006" ibaresi, "31 Aralık 2008" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 31- 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 3- (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
TBB
| 27
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, Uygulanır."
MADDE 32- 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü ve
dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu
idareleri tarafından verilen idari para cezalarının ilgili kanunlarında
1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile
Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idari
para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları kendi
bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idari para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler
saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tabidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine
karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi
halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil
edilmek üzere Maliye Bakan- lığınca belirlenecek tahsil dairelerine
gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından
verilen idari para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu
kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idari para cezaları, ilgili kanunlarında özel
hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur."
MADDE 33- 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2) Soruşturma zamanaşımı süresi;
a) Yüz bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş,
b) Elli bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört,
28 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
c) Elli bin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde
üç, Yıldır."
MADDE 34- 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
"(5) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.
(6) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu
gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya
yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına
karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir.
(7) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu
gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu
merciinde incelenir.
(8) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi
ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık
iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür."
MADDE 35- 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine sekizinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra
numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
"(9) İdarî para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği
kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına karşı başvuruda
bulunulması halinde, mahkeme idarî para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir."
MADDE 36- 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer
alan "Bu Kanunda" ibaresinden sonra gelmek üzere, "ve 1 Haziran
2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para
cezaları ile ilgili olarak" ibaresi eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hükme bağlanmış olmakla beraber henüz kesinleşmemiş olan
dosyalarda, uzlaşma kapsamının genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez.
MADDE 46- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 47- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
TBB
| 29
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
30 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
5326 SAYILI KABAHATLER
KANUNUNUN 6.12.2006 TARİH
VE 5560 SAYILI ÇEŞİTLİ
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA İLİŞKİN
KANUNLA
DEĞİŞİK MADDELERİNE
İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
TBB
| 31
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
32 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
Yasal değişikliğe ilişkin maddeleri açıklarken kanunun genel gerekçesinin de göz önünde bulundurulmasında yarar görülmüştür.
GENEL GEREKÇE4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ekte sunulmuştur.
Gereğini saygılarımızla arz ederiz.
10/10/2006
Bekir Bozdağ
Ramazan Can
Ahmet Çağlayan
Yozgat
Kırıkkale
Uşak
Vahit Erdem
Recep Özel
Hasan Kara
Kırıkkale
Isparta
Kilis
Hakkı Köylü
Alim Tunç
Afif Demirkıran
Kastamonu
Uşak
Batman
Mehmet Dülger
Hacı Biner
Muzafer Külcü
Antalya
Van
Çorum
GENEL GEREKÇE
Bilindiği üzere, ceza adalet sistemimizi oluşturan temel ceza kanunları olarak adlandırılan Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu,
Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun ve Adli Sicil Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Keza, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile
3/7/2005 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu da sırayla 15/7/2005 ve
20/7/2005 tarihlerinde yürürlüğe girmişlerdir.
Geçen zaman içerisinde yukarıda bahsedilen kanunların uygulanmasında bazı maddeler yönünden tereddütlerin oluştuğu, farklı
Dönem: 22, Yasama Yılı: 5, TBMM (S. Sayısı: 1255) Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve
11 Milletvekilinin; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu (2/870)
4
TBB
| 33
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
uygulamaların yapıldığı, uygulama birliğini sağlayacak Yargıtay içtihatlarının da henüz oluşmadığı görülmüştür.
Öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi
Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ve kanun koyucuya yeni düzenleme yapılması konusunda zaman tanınmıştır. Bu karar nedeniyle, kanunun uygulamasında oluşacak boşluğu gidermek amacıyla,
söz konusu maddenin yeniden düzenlenmesi zorunlu hale gelmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra, idarî yaptırım kararı gerektiren
fiiller ve suç açısından uygulama birliği sağlanması, uygulamada
ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi, mevzuatımıza yeni giren uzlaşma gibi bazı müesseselere işlerlik kazandırılması amacına yönelik
değişiklikler yapma gereği duyulmuştur.
Diğer yandan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda hak yoksunluklarıyla ilgili olarak süresiz hak yoksunluğu kabul edilmemesine karşın, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun geçici 2 nci maddesinde, diğer
kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına
veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin belli
hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümlerin saklı tutulması ve saklanmış hakların geri verilmesi yolunun da kapalı tutulması nedeniyle uygulamada ciddi sorunlar ortaya
çıkacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı
belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya
mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları
hakları tekrar kullanabilmelerine imkan tanıyan bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
İşbu Kanun Teklifiyle, yukarıda bahsedilen hususlarda ortaya
çıkan tereddütlerin giderilmesi ve ihtiyaçların karşılanması amaçlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 9- Maddeyle, 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında değişiklik yapılmıştır. Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama şekli- ne ilişkin 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası metninde alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak
gösterilmiş bulunan para cezaları" ibaresine; buna karşılık 5 inci
maddenin ikinci fıkrasında ise, alt ve üst sınırlarından birisi veya
bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte," ibaresine yer ve34 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
rilmiş olması, para cezasının alt ve üst sınırlarının her ikisinin de gösterildiği suç tanımlarında özellikle 5. maddenin ikinci fıkrası bağlamında uygulamada bir tereddüde neden olmuştur. Bu tereddüdün
giderilebilmesi amacıyla, Yürürlük Kanununun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasında yer alan alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin
gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak" ibaresi metinden çıkarılmıştır.
Madde 10- Maddeyle, Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama şekline ilişkin 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasında yapılan değişikliğe paralel olarak ve aynı gerekçelerle, Yürürlük Kanununun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan alt ve
üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte", ibaresi metinden çıkarılmıştır.
Madde 12- Maddeyle, 5252 sayılı Kanunun, geçici 1 inci maddede yer alan
31 Aralık 2006" ibaresi, ilgili kanunlarda gerekli değişikliklerin
yapılmasına imkan sağlamak amacıyla 31 Aralık 2008" olarak değiştirilmiştir.
Madde 27- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiştir. Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin yürürlükte
olan metnine göre, bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki
kabahatler hakkında da uygulanacak- tır. Bunun sonucu olarak Kabahatler Kanununun kanun yoluna ilişkin hükümleri diğer kanunlarda yer alan idarî para cezasını gerektiren bütün fiiller açısından da
uygulanabilecektir. Ancak, bu uygulama, üst kurullar tarafından verilen idarî para cezalarına ilişkin olarak yargı yolu bakımından bir
tartışmaya neden olmuştur. Üst kurullar tarafından belli sektörlerdeki faaliyetlerin denetlenmesi bağlamında yüksek meblağlarda idarî
para cezaları verilebilmektedir. Bu itibarla, madde metninde, özellikle
üst kurullara ilişkin kanunlarda bu kurulların vereceği idarî para cezalarına karşı ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’a gidilebilmesine
imkân tanıyan bir düzenleme yapılmıştır.
Madde 28- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üç
ve dördüncü fıkraları değiştirilmiştir. İdari para cezalarının tahsil
yetkisi ve gelir kaydı konusunda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununa ekli cetvellerin esas alınması ve Kabahatler Kanununun etkin ve hızlı bir şekilde uygulanabilirliğinin sağlanması amacıyla söz konusu değişiklikler yapılmıştır.
TBB
| 35
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Madde 29- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin
ikinci fıkrası değiştirilmiştir.
Düşük miktardaki idari para cezaları ile ilgili olarak belirlenen
soruşturma zamanaşımı sürelerinin uygulamada yetersiz görülmesi
dolayısıyla, üst sınır itibariyle elli bin Türk lirasından az idari para
cezasını gerektiren kabahatlerde soruşturma zamanaşımını yeniden
belirlemiştir.
Madde 30- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin
beşinci fıkrası değiştirilmiş ve maddeye yeni fıkralar eklenmiştir.
Maddenin beşinci fıkrasında, idarî yaptırım kararını bu Kanunun 24
üncü maddesine göre mahkemenin vermesi halinde, bu karara karşı
ancak itiraz yoluna gidilebileceği hususuna açıklık getirilmek için
değişiklik yapılmıştır.
Cumhuriyet savcısı, suç oluşturduğu iddiasıyla yapılan şikayet
üzerine bir fiille ilgili olarak soruşturma başlatır. Soruşturma sonucunda, fiilin suç oluşturmadığı kanaatine vararak, fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Ancak, Cumhuriyet savcısı
bu fiilin kabahat oluşturduğu gerekçesiyle, fail hakkında idarî para
cezasına karar verir. Bu durumda, şikayetçi, fiilin suç oluşturduğu
iddiasıyla Cumhuriyet savcısının kararına itiraz edebilir. Buna karşılık, fail, davranışının kabahat de oluşturmadığını ileri sürerek hakkında verilen idarî para cezasının kaldırılmasını talep edebilir. Bu gibi
durumlarda kanun yolu bakımından nasıl bir yol izlenmesi gerektiği
hususuna açıklık getirmek için madde metnine altıncı fıkra eklenmiştir.
Yedinci fıkra olarak madde metnine eklenen hükümle, aynı sorunun kovuşturma evresinde ortaya çıkması haline özgü çözüm getirilmiştir.
Madde metnine sekizinci fıkra olarak eklenen hükümle, Kabahatler Kanununun düzenlemelerinin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmiştir.
Madde 31- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine
fıkra eklenmiştir. İdarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunulan
sulh ceza mahkemesinin sadece başvurunun reddi veya kabulü yönünde karar verebilmesi, ortaya bir eksikliği çıkarmıştır. İdarî düzene
aykırı fiillerle ilgili olarak kanunlarda idarî para cezası maktu değil,
alt ve üst sınırları gösterilmek suretiyle de belirlenebilmektedir. Kanunda idarî para cezasının alt ve üst sınırlarının gösterildiği kabahatten dolayı somut olayda idarî para cezasına karar verilmesinin ge36 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
rekmesine rağmen, verilmiş olan idarî para cezasının kabahat fiilinin
oluşturduğu haksızlıkla orantılı olmaması halinde; mahkemenin verilen idarî para cezasında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne
karar verebilmesini sağlamak için işbu değişiklik yapılmıştır.
Madde 32- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesine "ve 1
Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak" ibaresi eklenmek suretiyle
5083 sayılı Kanunda öngörülen para birimi bakımından benimsemiş
olduğu sistemin idarî para cezalarında uygulanması sağlanmıştır.
Geçici Madde 1- Maddede yapılan düzenlemeyle, hükme bağlanmış ancak henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda uzlaşma kapsamının genişletilmesi gerekçe gösterilerek bozma kararı verilmesinin
önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Madde 42- Yürürlük maddesidir.
Madde 43- Yürütme maddesidir.
TBB
| 37
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
38 | TBB
KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI
KABAHATLER KANUNU
TBB
| 39
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KABAHATLER KANUNU
Kanun Numarası: 5326
Kabul Tarihi: 30/3/2005
Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 31/3/2005 Sayı : 25772 (M.)
Yayımlandığı Düstur: Tertip : 5 Cilt : 44
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç ve Kapsam, Tanım, Kanunîlik İlkesi
ve Kanunun Uygulama Alanı
Amaç ve kapsam
Madde 1- (1) Bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlâkı, genel
sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla;
a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler,
b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idarî yaptırımların türleri ve sonuçları,
c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci,
d) İdarî yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu,
e) İdarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar,
Belirlenmiş ve çeşitli kabahatler tanımlanmıştır.
Tanım
Madde 2- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî
yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.
40 | TBB
KABAHATLER KANUNU
Genel kanun niteliği
Madde 3- (Değişik: 6/12/2006-5560/31 md.)
(1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,
uygulanır.
Kanunîlik ilkesi
Madde 4- (1) Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından
belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir.
(2) Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı,
ancak kanunla belirlenebilir.
Zaman bakımından uygulama
Madde 5- (1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler
bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen
idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından
derhal uygulama kuralı geçerlidir.
(2) Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği
zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz.
Yer bakımından uygulama
Madde 6- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından
uygulamaya ilişkin 8 inci maddesi hükümleri, kabahatler bakımından
da uygulanır. Ancak, kanunlarda aksine hüküm bulunan haller saklıdır.
İKİNCİ BÖLÜM
Kabahatten Dolayı Sorumluluğun Esasları
Kabahatin ihmali davranışla işlenmesi
Madde 7- (1) Kabahat, icraî veya ihmali davranışla işlenebilir.
İhmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için kişi açısından belli
bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı gereklidir.
TBB
| 41
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Organ veya temsilcinin davranışından dolayı sorumluluk
Madde 8- (1) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ
veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi
hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte
çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide
özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
(4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da
hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanır.
Kast veya taksir
Madde 9- (1) Kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan
hallerde, hem kasten hem de taksirle işlenebilir.
Hata
Madde 10- (1) Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin hükümleri, ancak kasten işlenen kabahatler bakımından uygulanır.
Sorumluluk
Madde 11- (1) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuk hakkında idarî para cezası uygulanamaz.
(2) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî
para cezası uygulanmaz.
Hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran
nedenler
Madde 12- (1) Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde,
Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu
ortadan kaldıran nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından
da uygulanır.
42 | TBB
KABAHATLER KANUNU
Teşebbüs
Madde 13- (1) Kabahate teşebbüs cezalandırılmaz. Ancak, teşebbüsün de cezalandırılabileceğine dair ilgili kanunda hüküm bulunan
haller saklıdır. Bu durumda, Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse
ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da
uygulanır.
İştirak
Madde 14- (1) Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak
etmesi halinde bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para
cezası verilir.
(2) Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, kabahate iştirak
eden ve bu niteliği taşımayan kişi hakkında da fail olarak idarî para
cezası verilir.
(3) Kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişi hakkında,
diğerlerinin sorumlu olup olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın
idarî para cezası verilir.
(4) Kanunda özel faillik niteliğini taşıyan kişi açısından suç, diğer
kişiler açısından kabahat olarak tanımlanan fiilin, bu niteliği taşıyan
ve taşımayan kişiler tarafından ortaklaşa işlenmesi halinde suça iştirake ilişkin hükümler uygulanır.
İçtima
Madde 15- (1) Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi halinde
bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir. Bu kabahatlerle ilgili olarak
kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her birinin uygulanmasına karar verilir.
(2) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille
işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye
kadar fiil tek sayılır.
(3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır.
TBB
| 43
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İdarî Yaptırımlar
Yaptırım türleri
Madde 16- (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî
yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.
(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.
İdarî para cezası
Madde 17- (1) İdarî para cezası, maktu veya nispi olabilir.
(2) İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur.
(3) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III)
sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para
cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen
oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler
tarafından verilen idarî para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir.
Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî
para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum
ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para
cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik
durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak
ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı
tahsil edilir.
(4) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar,
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik
kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları,
ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri
tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafın44 | TBB
KABAHATLER KANUNU
dan verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî
para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde
genel hükümlere göre tahsil olunur.
(5) İdarî para cezası tamamen tahsil edildikten itibaren en geç bir
ay içinde durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilir.
(6) Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi,
ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu
karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.
(7) İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak
üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen
yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî
para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz.
Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki idarî para cezaları açısından uygulanmaz.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi
Madde 18- (1) Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine, ancak
kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir.
(2) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, eşyanın;
a) Kullanılmaz hale getirilmesi,
b) Niteliğinin değiştirilmesi,
c) Ancak belli bir surette kullanılması,
Koşullarından birinin yerine getirilmesine bağlı olarak belli bir
süre geciktirilebilir. Belirlenen süre zarfında koşulun yerine getirilmemesi halinde eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar
verilir.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşinceye
kadar ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından eşyaya elkonulabileceği gibi; eşya, kişilerin muhafazasına da bırakılabilir.
(4) Eşyanın mülkiyeti, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçer.
(5) Eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebilmesi için fail hakkında idarî para cezası veya başka bir idarî yaptırım
kararı verilmiş olması şart değildir.
TBB
| 45
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(6) Kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar
verilebilir.
(7) Mülkiyeti kamuya geçirilen eşya, başka suretle değerlendirilmesi mümkün olmazsa imha edilir.
(8) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi
halinde yerine getirilir.
Saklı tutulan hükümler
Madde 19- (1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen
belirli bir süre için;
a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
b) İşyerinin kapatılması,
c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,
Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun
hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.
Soruşturma zamanaşımı5
Madde 20- (1) Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez.
(2) (Değişik: 6/12/2006-5560/33 md.) Soruşturma zamanaşımı süresi;
a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş,
b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört,
c) Ellibin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç,
yıldır.
(Ek cümle: 13/2/2011-6111/22 md.) Ancak, 89 uncu maddesi hariç
olmak üzere 1111 sayılı Askerlik Kanunu, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi
Hakkında Kanun, 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna
31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle, bu maddenin ikinci fıkrasında
yer alan “Ancak” ibaresinden sonra gelmek üzere “, 89 uncu maddesi hariç olmak üzere”
ibaresi eklenmiş ve metne işlenmiştir.
5
46 | TBB
KABAHATLER KANUNU
Sunulması Hakkında Kanun, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu,
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ve 6001 sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda belirtilen
ve idari para cezasını gerektiren fiilin işlendiği tarihi takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar idari para cezası verilerek tebliğ
edilmediği takdirde idari yaptırım kararı verilemez, verilmiş olanlar
düşer.
(3) Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı
süresi sekiz yıldır.
(4) Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar.
(5) Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır.
Yerine getirme zamanaşımı
Madde 21- (1) Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde
idarî para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine getirilemez.
(2) Yerine getirme zamanaşımı süresi;
a) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar
verilmesi halinde yedi,
b) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar
verilmesi halinde beş,
c) Onbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar
verilmesi halinde dört,
d) Onbin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi
halinde üç,
Yıldır.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi
on yıldır.
(4) (Değişik: 23/7/2010-6009/37 md.) Zamanaşımı süresi, kararın
kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar.
(5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez.
TBB
| 47
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları
İdarî yaptırım kararı verme yetkisi
Madde 22- (1) Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye
ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu görevlileri yetkilidir.
(2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir.
(3) İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu
kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.
(4) 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerlidir.
Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi
Madde 23- (1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye
yetkilidir.
(2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu
ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî
yaptırım kararı verebilir.
(3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir.
Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî
yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir.
Mahkemenin karar verme yetkisi
Madde 24- (1) Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı
verilir.
İdarî yaptırım kararı
Madde 25- (1) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta;
a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi,
b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili,
c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller,
d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği,
48 | TBB
KABAHATLER KANUNU
Açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil,
işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır.
Kararların tebliği
Madde 26- (1) İdarî yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve
süresi açık bir şekilde belirtilir.
(2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı
başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan
kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir.
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde
ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir.
Başvuru yolu
Madde 27- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi
tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine
başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde
idarî yaptırım kararı kesinleşir.
(2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi
gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın
kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir.
(3) Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh
ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi,
iki nüsha olarak verilir.
(4) Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler,
bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir
sebep dayanaklarıyla gösterilir.
(5) (Değişik: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının
mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz
yoluna gidilebilir.
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilTBB
| 49
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
mesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde
incelenir.
(7) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına
karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.
(8) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği
işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına
ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte
idarî yargı merciinde görülür.
Başvurunun incelenmesi
Madde 28- (1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme
sonucunda;
a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh
ceza mahkemesine gönderilmesine,
b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu
idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek
kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde
başvurunun usulden kabulüne,
Karar verilir.
(2) Başvurunun usulden kabulü halinde mahkeme dilekçenin bir
örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder.
(3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği
tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir.
Başvuru konusu idarî yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının
bir örneği, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme,
işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak verilir.
(4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir
örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re'sen tarafları çağırarak belli
bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın
yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat
50 | TBB
KABAHATLER KANUNU
edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine
engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir.
(5) Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve keşfe ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da uygulanır.
(6) Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir,
bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur.
(7) Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan
tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen tarafın kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda
açıklar.
(8) Mahkeme, son karar olarak idarî yaptırım kararının;
a) Hukuka uygun olması nedeniyle, "başvurunun reddine",
b) Hukuka aykırı olması nedeniyle, "idarî yaptırım kararının
kaldırılmasına",
Karar verir.
(9) (Ek: 6/12/2006-5560/35 md.) İdarî para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idarî
para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.
(10) Üçbin Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru
üzerine verilen kararlar kesindir. 6 7
İtiraz yolu
Madde 29- (1) Mahkemenin verdiği son karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği
tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yapılır.8
6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanunun 35 inci maddesiyle sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere (9) numaralı fıkra eklenmiş ve diğer fıkra numarası buna göre (10) olarak teselsül
ettirilmiştir.
7 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “İkibin”
ibaresi “Üçbin” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
6
TBB
| 51
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(2) İtirazla ilgili karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir.
(3) Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak “itirazın kabulüne” veya “itirazın reddine” karar verir.
(4) Mahkemenin verdiği karar taraflara tebliğ edilir. Vekil olarak
avukatla temsil edilme halinde ayrıca taraflara tebligat yapılmaz.
(5) (Değişik: 31/3/2011-6217/27 md.) İdarî yaptırım kararının ağır
ceza mahkemesi tarafından verilmesi halinde bu karara karşı Ceza
Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir.
Vazgeçme ve kabul
Madde 30- (1) Kanun yoluna başvuran kişi, bu konuda karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebilir. Vazgeçme halinde bir
daha aynı konuda başvuruda bulunulamaz.
(2) İlgili kamu kurum ve kuruluşu da mahkeme tarafından karar
verilinceye kadar kanun yolu başvurusunu kabul ederek idarî yaptırım kararını geri alabilir.
Masrafların ve vekalet ücretinin ödenmesi
Madde 31- (1) İdarî yaptırım kararına karşı başvuru yolu harca
tâbi değildir.9
(2) Kanun yoluna başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflar ve
vekalet ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödenir.
İKİNCİ KISIM
Çeşitli Kabahatler
Emre aykırı davranış
Madde 32- (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması
amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren
makam tarafından karar verilir.
(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir.
31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yargı
çevresinde yer aldığı ağır ceza mahkemesine” ibaresi “Ceza Muhakemesi Kanununa göre”
şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
9 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “kanun
yoluna başvurulması” ibaresi “başvuru yolu” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
8
52 | TBB
KABAHATLER KANUNU
(3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı
maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.
Dilencilik
Madde 33- (1) Dilencilik yapan kişiye, elli Türk Lirası idarî para
cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire elkonularak
mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine
mülkî amir veya belediye encümeni karar verir.
Kumar
Madde 34- (1) Kumar oynayan kişiye, yüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir. Ayrıca, kumardan elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir karar
verir.
Sarhoşluk
Madde 35- (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu
bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur.
Gürültü
Madde 36- (1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde
gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.
Rahatsız etme
Madde 37- (1) Mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız
eden kişi, elli Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezası vermeye kolluk veya
belediye zabıta görevlileri yetkilidir.
TBB
| 53
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
İşgal
Madde 38- (1) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın
meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal
eden veya buralarda mal satışa arz eden kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan,
cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşaat
malzemesi yığan kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından yüz
Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
Tütün mamullerinin tüketilmesi
Madde 39- (1) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün
mamulü tüketen kişiye, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu
görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu fıkra
hükmü, tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmaz.
(2) Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kabahatin özel hukuk kişileri
tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde bu ceza
ilk başvurulan kolluk birim yetkilileri tarafından verilir. Kamuya ait
toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde idarî para cezası verme
yetkisi bakımından birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir
açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden
kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu ceza, şikâyet üzerine en yakın kolluk birimi yetkililerince verilir.
Kimliği bildirmeme
Madde 40- (1) Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu
görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya
gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutularak
durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği
açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır.
54 | TBB
KABAHATLER KANUNU
(3) Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.
Çevreyi kirletme
Madde 41- (1) Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya
depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yirmi Türk Lirası idarî
para cezası verilir. Bireysel atık ve artıkların atılması halinde de bu
fıkra hükmü uygulanır.
(2) Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye, beşyüz Türk Lirasından beşbin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen
veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana
bırakan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(4) İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. İnşaat faaliyetinin bir
tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel kişi hakkında verilecek
idarî para cezasının üst sınırı beşbin Türk Lirasıdır. Bu atık ve artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilir.
(5) Kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa
veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye elli Türk Lirası idarî para
cezası verilir. Bu eşyanın toplanması hususunda belediye tarafından
belirli aralıklarla yılda üç günden az olmamak üzere belirlenen günler önceden uygun araçlarla ilân olunur.
(6) Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait
sair bir yere bırakan kişiye ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bunların kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil
edilir.
(7) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye zabıta
görevlileri karar verir.
(8) Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idarî para cezasına karar verilmeyebilir.
(9) Bu madde hükümleri, belediye sınırları içinde uygulanır.
(10) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
TBB
| 55
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Afiş asma
Madde 42- (1) Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel
kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, yüz
Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Aynı içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır.
(2) Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı
izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz. Bu
izinde, afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilir.
Bu afiş ve ilânlar izin verilen gerçek veya tüzel kişi tarafından bu sürenin dolmasını müteakip derhal toplatılır. Toplatma yükümlülüğüne
aykırı hareket edilmesi halinde birinci fıkra hükmüne göre idarî para
cezası verilir.
(3) Bu afiş ve ilânların kaldırılmasına ilişkin masraflar da ilgili
kişilerden ayrıca tahsil edilir.
(4) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.
(5) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
Silah taşıma
Madde 43- (1) Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna
göre yasak olmayan silahları park, meydan, cadde veya sokaklarda
görünür bir şekilde taşıyan kişiye, kolluk tarafından elli Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Tüzel kişilerin sorumluluğu
Madde 43/A- (Ek: 26/6/2009-5918/9 md.)
(1) Daha ağır idarî para cezasını gerektiren bir kabahat oluşturmadığı hallerde, bir özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcisi
ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte bu tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından;
a) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
1) 157 nci ve 158 inci maddelerinde tanımlanan dolandırıcılık suçunun,
2) 235 inci maddesinde tanımlanan ihaleye fesat karıştırma suçunun,
3) 236 ncı maddesinde tanımlanan edimin ifasına fesat karıştırma
suçunun,
4) 252 nci maddesinde tanımlanan rüşvet suçunun,
56 | TBB
KABAHATLER KANUNU
5) 282 nci maddesinde tanımlanan suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunun,
b) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160
ıncı maddesinde tanımlanan zimmet suçunun,
c) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan kaçakçılık suçlarının,
ç) 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun Ek
5 inci maddesinde tanımlanan suçun,
d) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun
8 inci maddesinde tanımlanan terörün finansmanı suçunun,
tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, ayrıca bu tüzel
kişiye onbin Türk Lirasından ikimilyon Türk Lirasına kadar idarî
para cezası verilir.
(2) Bu madde hükümlerine göre idari para cezasına karar vermeye, birinci fıkrada sayılan suçlardan dolayı yargılama yapmakla
görevli mahkeme yetkilidir.
Tüzel kişilerin bildirim yükümlülüğü
Madde 43/B– (Ek: 2/7/2012-6352/102 md.)
(1) 5411 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde tanımlanan; bankalara, finansal kuruluşlara veya paranın sayım ve incelemesini yaparak
bankalara destek hizmeti veren kuruluşlar ile mevzuat çerçevesinde
dövize ilişkin işlemler yapmasına izin verilen şirketlere, her ne amaçla
olursa olsun ibraz edilen paranın sahte olduğunun anlaşılması halinde, 5237 sayılı Kanunun 278 inci maddesinde düzenlenen bildirim
yükümlülüğü yerine getirilmediği takdirde, bu maddede sayılan tüzel
kişilere Cumhuriyet savcısı tarafından bin Türk Lirasından beşbin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Ek Madde 1- (Ek: 11/5/2005-5348/5 md.)
(1) 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan
vergi mahkemelerinin görevine ilişkin hükümler saklıdır.
Geçici Madde 1- (1) Bu Kanunda ve 1 Haziran 2005 tarihinden
sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili
olarak geçen "Türk Lirası" ibaresi karşılığında, uygulamada, 28.1.2004
tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi
TBB
| 57
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Hakkında Kanun hükümlerine göre ülkede tedavülde bulunan para
"Yeni Türk Lirası" olarak adlandırıldığı sürece bu ibare kullanılır. 10
Geçici Madde 2- (1) Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idarî
yaptırım kararları hakkında uygulanmaz.
Geçici Madde 3- (1) Daha önce verilmiş olan idarî para cezasına
ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte
dava açma süresinin geçmemiş olması halinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde 27 nci madde hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabilir.
Yürürlük
Madde 44- (1) Bu Kanun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girer. 11
Yürütme
Madde 45- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanunun 36 ncı maddesiyle bu maddede yer alan "Bu
Kanunda" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe
giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak" ibaresi eklenmiş ve metne işlenmiştir.
11 Bu maddede yer alan "1 Nisan 2005“ ibaresi, 31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanunun
Geçici 1 inci maddesiyle "1 Haziran 2005“ şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
10
58 | TBB
KABAHATLER KANUNU
5326 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN
MEVZUATIN VEYA ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN
İPTAL EDİLEN HÜKÜMLERİN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ
GÖSTERİR LİSTE
Değiştiren
Kanunun/
İptal Eden
Anayasa Mahkemesinin
Kararının
Numarası
5326 sayılı Kanunun değişen veya
iptal edilen maddeleri
Yürürlüğe Giriş
Tarihi
5328
44
31/3/2005
5348
EK MADDE 1
18/5/2005
5560
3, 17, 20, 27, 28, GEÇİCİ MADDE 1
19/12/2006
5918
43/A
9/7/2009
6009
21
1/8/2010
6111
20
25/2/2011
6217
20, 28, 29, 31
14/4/2011
6352
43/B
5/7/2012
TBB
| 59
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
60 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
KABAHATLER KANUNUNUN
MADDE GEREKÇELERİ VE
KONU İLE İLGİLİ
AÇIKLAMALAR
TBB
| 61
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
62 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
KABAHATLER KANUNUNUN MADDE
GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ
AÇIKLAMALAR
KABAHATLER KANUNU
Kanun No
Kabul Tarihi
: 5326
: 30.3.2005
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç ve Kapsam, Tanım, Kanunilik İlkesi ve
Kanunun Uygulama Alanı
Amaç ve Kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla;
a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler,
b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idarî yaptırımların türleri ve sonuçları,
c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci,
d) İdarî yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu,
e) İdarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar,
Belirlenmiş ve çeşitli kabahatler tanımlanmıştır.
MADDE 1 - GEREKÇE
Madde 1.- Madde metninde, kabahat türünden haksızlıkların yaptırım
altına alınmasıyla genel olarak toplum düzeninin, genel ahlâkın, genel sağlığın, çevrenin ve ekonomik düzenin korunmasının amaçlandığı belirtilmiştir.
Bu amaca yönelik olarak Tasarıda kabahatlere ilişkin genel ilkeler, bu haksızTBB
| 63
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
lıklar karşısında uygulanabilecek idarî yaptırımların türleri ve sonuçları ile
idarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar belirlenmiştir.
Ayrıca, Tasarıda, 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer almasına rağmen,
5237 sayılı Kanunda suç olarak tanımlanmayan çeşitli haksızlıklar, anlaşılabilir ve hukuk tekniği bakımından uygulanabilir bir biçimde özel kabahatler
olarak tanımlanmıştır. Ancak, belirtilmelidir ki, Tasarı kapsamında tanımlanan bu özel kabahatler, sınırlayıcı değildir.
MADDE 1 - AÇIKLAMA
A- Yasanın Amacı
5326 sayılı Kabahatler Kanun ile gerçekleştirilmek istenen amaçlar;
a) Toplum düzeni, b) Genel ahlak,
c) Genel sağlık, d) Çevre,
e) Ekonomik düzen, şeklinde belirlenmiştir.
Hukukun adaleti sağlamak görevi yanında toplum düzenini korumak
görevi de vardır. Kimi zaman bu amaç adalet ilkesinin önüne bile geçebilmektedir. Hukuk, kurallara aykırı davrananlar hakkında
yaptırımlar koyarak, toplum düzenini sağlamaya çalışır.
Kabahatler Kanunu, "toplum düzeni" kavramına açıklık getirerek onun çeşitli görünümlerini düzenlemiştir. Toplum düzeninin görünüm biçimleri, genel ahlak, genel sağlık, çevre, ekonomik düzen,
olarak sayılmıştır. Kuşkusuz toplum düzenini korumak bütün hukuk
kurallarıyla sağlanmak istenen müşterek amaçtır. Kabahatler Kanunu
ise konuya, hukuksal (yani tazminat yaptırımları) değil ceza yaptırımları açısından bakmaktadır. Ceza yaptırımlarında da, Ceza Kanunu kapsamı dışında kalan idari yaptırımlar (idari cezalar) biçimi, yasanın düzenleme alanını oluşturmaktadır.
Hukukumuz kural olarak idari ve adli yargı ayrımı üzerine kurulu bir sisteme dayanmaktadır.
Kabahat olarak anılan idari para cezaları, bir idari işlem ve onun
sonucu olarak ortaya çıkan bir idari yaptırım türüdür. Böylesine idari
yaptırımların, idari yargı düzeni içerisinde denetiminin sağlanması
Anayasa mahkememizin içtihatları ile benimsediği yerleşmiş bir anlayışa dayanmaktadır. (Anayasa mahkemesinin 08.10.2002 tarih, E.
2001/225, K. 2002/88 sayılı 17.02.2004 tarih ve E.2003/72, K. 2004/24
sayılı kararları)
64 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Yerleşmiş Anayasa mahkemesi kararlarına göre, idari para cezaları, bir idari işlem olarak kabul edilip, bu işlemlere karşı idari yargı
idari yargı yollarına, kanun yollarına gitme anlayışı benimsenmişken,
Kabahatler Kanununu ile konu bir adli işlem olarak kabul edilip, Sulh
Ceza ve Ağır Ceza Mahkemelerinde sonuçlanan kanun yolları anlayışı benimsenmiştir. Bu sistem değişikliği Kabahatler kanunun temel
özelliklerinden birini oluşturmaktadır.
B-Yasanın Kapsamı
Klasik ceza hukukuna göre, toplum düzenine zarar veren suçlar
kanunlarla belirlenip bunların cezaları mahkemelerce verilir. Bir başka deyişle suç ve ceza denildiğinde öncelikle, mahkemelerce karara
bağlanan adli nitelikteki suç ve cezalar akla gelmektedir.
Hızlı kentleşme ve sanayileşme olgusu karşısında, toplumun denetiminin azalması, kuralların ihlalini artırmış, bu durum mahkemelere de yansıyarak, onların iş yükünü baş edilmez bir boyuta getirmiştir. Mahkemelerin iş yükünü azaltma çabaları, bir kısım hafif nitelikteki suçları adli suç olmaktan çıkarma eğilimini artırmıştır. Böylelikle bazı idari mercilere ceza verme yetkisi tanınmıştır.
Sanayi devriminin ardından 18. yüzyılda İdari Ceza Hukuku ve
Genel Ceza Hukuku ayrımı yapılmaya başlanmıştır. Değinilen ayrım
sonucunda kabahat olarak adlandırılan idari cezalar suç olmaktan
çıkarılıp, bunların karara bağlanması işlemleri mahkemelerden alınarak idareye verilmiştir.
Yurdumuzda kabahatler 765 sayılı Ceza Kanununda yer alırken,
pek çok konuda idareye ceza verme yetkisinin tanındığı görülmektedir. 5237 sayılı Yeni Ceza Kanununda kabahatlere yer verilmeyerek,
kabahatler adli suç olmaktan çıkarılmıştır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile idari cezayı gerektiren eylemler, genel esaslar başlı başına
bir kanunla, yani Kabahatler Kanunu ile düzenlenmiştir. Diğer yasalarla düzenlenen idari yaptırımların genel hükümleri bir esasa bağlanarak bu kanunla bir disiplin altına alınmıştır.
5326 sayılı yasada kabahatlerin tanımı yapılarak, bu konuya ilişkin olarak a) Genel İlkeler, b) İdari Yaptırımların Türleri ve Sonuçları,
c) Karar Alma Süreci, d) İdari Yaptırıma İlişkin Kararlara Karşı Kanun Yolu, e) İdari Yaptırım Kararlarının Yerine Getirilmesine İlişkin
Esaslar, belirlenmiştir.
Toplum düzenini ve genel ahlakı korumak ve sürdürmek Kamunun görevi olduğu için öncelikle “Kamu” kavramına açılık getir-
TBB
| 65
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
mek gerekir. Bu konuda bize 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu yardımcı olacaktır.
Söz konusu Kanunun 2 nci maddesi kamu kurumu niteliğinde
kurumları belirlemiştir. Bunlar Merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşur.
Bir başka deyişle, yukarıda belirlenen kurumlar genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin ifade etmekte olup, yine aynı Kanunun
3. maddesi söz konusu kamu kurumlarının somut biçimde belirlenmesini sağlamaktadır.
Buna göre, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, değinilen Kanuna ekli (I), (II) sayılı cetvellerde gösterilmiş olup aşağıda
gösterilmiştir. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar aynı Kanuna ekli
(III) sayılı cetvelde, sosyal güvenlik kurumları ise aynı Kanuna ekli
(IV) sayılı cetvelde yer alan kamu kurumlarıdır.
Mahalli idareler ise yetkileri belirli bir coğrafi alan ve hizmetlerle
sınırlı olarak kamusal faaliyet gösteren belediye, il özel idaresi ile
bunlara bağlı veya bunların kurdukları veya üye oldukları birlik ve
idareleri ifade eder. Kamu Mali Yönetim Kontrol kanununu kapsamına giren kamu kuruluşlarını gösteren cetveller aşağıda gösterilmiştir.
(I) SAYILI CETVEL (Değişik: 22/12/2005-5436/12 md.)
GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi
2) Cumhurbaşkanlığı
3) Başbakanlık
4) Anayasa Mahkemesi
5) Yargıtay
6) Danıştay
7) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
8) Sayıştay
9) Adalet Bakanlığı
10) Millî Savunma Bakanlığı
11) İçişleri Bakanlığı
12) Dışişleri Bakanlığı
13) Maliye Bakanlığı
14) Millî Eğitim Bakanlığı
66 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
15) Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
16) Sağlık Bakanlığı
17) Ulaştırma Bakanlığı
18) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
19) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
20) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
21) Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
22) Kültür ve Turizm Bakanlığı
23) Çevre ve Orman Bakanlığı
24) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği
25) Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı
26) Jandarma Genel Komutanlığı
27) Sahil Güvenlik Komutanlığı
28) Emniyet Genel Müdürlüğü
29) Diyanet İşleri Başkanlığı
30) Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı
31) Hazine Müsteşarlığı
32) Dış Ticaret Müsteşarlığı
33) Gümrük Müsteşarlığı
34) Denizcilik Müsteşarlığı
35) Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı
36) Avrupa Birliği Genel Sekreterliği
37) Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu
38) Devlet Personel Başkanlığı
39) Özürlüler İdaresi Başkanlığı
40) Türkiye İstatistik Kurumu
41) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
42) Gelir İdaresi Başkanlığı
43) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
44) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
45) Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
46) Tarım Reformu Genel Müdürlüğü
47) Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
48) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü
49) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü
TBB
| 67
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
50) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü
51) Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü
52) Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü
(II) SAYILI CETVEL (Değişik: 22/12/2005-5436/12 md.) ÖZEL
BÜTÇELİ İDARELER
A) YÜKSEKÖĞRETİM KURULU, ÜNİVERSİTELER VE YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜLERİ
1) Yükseköğretim Kurulu
2) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (1)
3) İstanbul Üniversitesi
4) İstanbul Teknik Üniversitesi
5) Ankara Üniversitesi
6) Karadeniz Teknik Üniversitesi
7) Ege Üniversitesi
8) Atatürk Üniversitesi
9) Orta Doğu Teknik Üniversitesi
10) Hacettepe Üniversitesi
11) Boğaziçi Üniversitesi
12) Dicle Üniversitesi
13) Çukurova Üniversitesi
14) Anadolu Üniversitesi
15) Cumhuriyet Üniversitesi
16) İnönü Üniversitesi
17) Fırat Üniversitesi
18) On dokuz Mayıs Üniversitesi
19) Selçuk Üniversitesi
20) Uludağ Üniversitesi
21) Erciyes Üniversitesi
22) Akdeniz Üniversitesi
23) Dokuz Eylül Üniversitesi
24) Gazi Üniversitesi
25) Marmara Üniversitesi
26) Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
27) Trakya Üniversitesi
28) Yıldız Teknik Üniversitesi
68 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
29) Yüzüncü Yıl Üniversitesi
30) Gaziantep Üniversitesi
31) Abant İzzet Baysal Üniversitesi
32) Adnan Menderes Üniversitesi
33) Afyon Kocatepe Üniversitesi
34) Balıkesir Üniversitesi
35) Celal Bayar Üniversitesi
36) Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi
37) Dumlupınar Üniversitesi
38) Gaziosmanpaşa Üniversitesi
39) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
40) Harran Üniversitesi
41) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
42) Kafkas Üniversitesi
43) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
44) Kırıkkale Üniversitesi
45) Kocaeli Üniversitesi
46) Mersin Üniversitesi
47) Muğla Üniversitesi
48) Mustafa Kemal Üniversitesi
49) Niğde Üniversitesi
50) Pamukkale Üniversitesi
51) Sakarya Üniversitesi
52) Süleyman Demirel Üniversitesi
53) Zonguldak Karaelmas Üniversitesi
54) Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
55) Galatasaray Üniversitesi
56) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Ahi Evran Üniversitesi
57) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Kastamonu Üniversitesi
58) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Düzce Üniversitesi
59) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
60) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Uşak Üniversitesi
61) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Rize Üniversitesi
62) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Namık Kemal Üniversitesi
63) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Erzincan Üniversitesi
TBB
| 69
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
64) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Aksaray Üniversitesi
65) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Giresun Üniversitesi
66) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Hitit Üniversitesi
67) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Bozok Üniversitesi
68) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Adıyaman Üniversitesi
69) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Ordu Üniversitesi
70) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Amasya Üniversitesi
71) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi
72) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Ağrı Dağı Üniversitesi
73) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Sinop Üniversitesi
74) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Siirt Üniversitesi
75) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Nevşehir Üniversitesi
76) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Karabük Üniversitesi
77) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Kilis 7 Aralık Üniversitesi
78) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Çankırı Karatekin Üniversitesi
79) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Artvin Çoruh Üniversitesi
80) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Bilecik Üniversitesi
81) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Bitlis Eren Üniversitesi
82) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Kırklareli Üniversitesi
83) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
84) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Bingöl Üniversitesi
85) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Muş Alparslan Üniversitesi
86) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Mardin Artuklu Üniversitesi
87) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Batman Üniversitesi
88) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Ardahan Üniversitesi
89) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Bartın Üniversitesi
90) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Bayburt Üniversitesi
91) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Gümüşhane Üniversitesi
92) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Hakkari Üniversitesi
93) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Iğdır Üniversitesi
94) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Şırnak Üniversitesi
95) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Tunceli Üniversitesi
96) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Yalova Üniversitesi
97) (Ek: 1/4/2010-5979/4 md.) Türk-Alman Üniversitesi
98) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
70 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
99) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Bursa Teknik Üniversitesi
100) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) İstanbul Medeniyet Üniversitesi
101) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi
102) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Konya Üniversitesi
103) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi
104) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Erzurum Teknik Üniversitesi
105) (Ek: 31/3/2011-6218/2 md.) Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
B) ÖZEL BÜTÇELİ DİĞER İDARELER
1) Savunma Sanayi Müsteşarlığı
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
3) (Ek: 25/6/2009-5917/47 md.) Atatürk Araştırma Merkezi
4) (Ek: 25/6/2009-5917/47 md.)Atatürk Kültür Merkezi
5) (Ek: 25/6/2009-5917/47 md.)Türk Dil Kurumu
6) (Ek: 25/6/2009-5917/47 md.)Türk Tarih Kurumu
7) Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsü
8) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
9) Türkiye Bilimler Akademisi
10) Türkiye Adalet Akademisi
11) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu
12) Karayolları Genel Müdürlüğü
13) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
14) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü
15) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü
16) Orman Genel Müdürlüğü
17) Vakıflar Genel Müdürlüğü
18) Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü
19) Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü
20) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
21) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
22) Türk Akreditasyon Kurumu
23) Türk Standartları Enstitüsü
24) Millî Prodüktivite Merkezi
25) Türk Patent Enstitüsü
26) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
TBB
| 71
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
27) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
28) Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı
29) İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi
30) Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı
31) Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı
32) GAP Bölge Kalkınma İdaresi
33) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
34) (Ek: 28/9/2006-5548/36 md.; İptal: Anayasa Mahkemesi’nin
25/12/2008 tarihli ve E.: 2006/140, K.: 2008/185 sayılı Kararı ile.)
35) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu
36) (Ek: 21/9/2006-5544/31 md.) Meslekî Yeterlilik Kurumu
37) (Ek: 24/3/2010-5978/30 md.) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı
38) (Ek: 28/12/2010-6093/14 md.) Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı
(III) SAYILI CETVEL
(Değişik: 22/12/2005-5436/12 md.) DÜZENLEYİCİ VE
DENETLEYİCİ KURUMLAR
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
2) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
3) Sermaye Piyasası Kurulu
4) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
5) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
6) Kamu İhale Kurumu
7) Rekabet Kurumu
8) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
(IV) SAYILI CETVEL (Değişik: 16/5/2006-5502/42 md.) SOSYAL
GÜVENLİK KURUMLARI
1- Sosyal Güvenlik Kurumu
2- Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü
Yukarıda yer verilen kamu tüzel kişiliği tasnifine dahil kamu tüzel kişileri ile bu tasnifte yer almayan diğer kamu tüzel kişilerine idari para cezası verme yetkisi kanunla verilmiş olması halinde, bu tüzel
72 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
kişilerce verilecek idari para cezaların- da 5326 sayılı Kanunla getiren
genel esaslara uyulması gerekmektedir.
5326 sayılı Kanun idari para cezası verme yetkisini Cumhuriyet
Savcılarına ve Mahkemelere de vermiş olup bu merciiler tarafından
verilen idari para cezaları hakkında da bu Tebliğde yapılan açıklamalara göre işlem yapılacaktır.
Tanım
MADDE 2- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî
yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.
MADDE 2 - GEREKÇE
Madde 2.- Madde metninde, genel olarak kabahate ilişkin bir tanım yapılmıştır. Bu tanımlamada, suç gibi, kabahatin de bir haksızlık oluşturduğu
vurgulanmıştır. Esas itibarıyla haksızlık oluşturan bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında, izlenen suç politikası etkili olmaktadır. Haksızlıklar arasında bu yönde yapılan tasnifte, hukuka aykırı olan fiilin ifade ettiği
haksızlık içeriği esas alınmaktadır.
Esasen hukuka aykırı olan ve haksızlık ifade eden fiiller arasında suç
veya kabahat olarak bir ayırım yapılması, bir nitelik farkı oluşturmamaktadır. Söz konusu tasnif, haksızlıklar arasındaki nicelik farkına dayanmaktadır.
MADDE 2 - AÇIKLAMA
Yasanın 2. madde hükmüyle "kabahat" teriminin tanımı yapılarak, “karşılığında yasayla idari yaptırım uygulanması öngörülen haksızlık”
olduğu belirlenmiştir.
İdarenin, bazı hukuka aykırı eylemler hakkında ceza uygulamasının dayanağı, Anayasanın 38. maddesinin 10. fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre; “İdare kişi hürriyetinin
kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz". Bu düzenlemeyle, idarenin kişi hürriyetini kısıtlayabilecek yaptırımlar uygulayamayacağı belirlenirken, kişi hürriyeti kısıtlamayan nitelikteki
yaptırımlar uygulayabilmesine de imkan tanımaktadır.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre kabahat, " uygunsuz hareket,
çirkin yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet" anlamlarını taşımaktadır.
Hukuk Tekniği açısından ise, suç ve kabahat ayrılığı, suçun ağırlığına, topluma ve bireye verdiği zarara göre belirlenmektedir. Kabahat daha hafif yaptırımlarla cezalandırılan haksızlıkları ifade etmek
için kullanılmaktadır. Suçun ve cezanın ağırlığı veya hafifliği ise o
ülkenin bu konudaki politikasına bağlıdır. Örneğin içki içmek, şeriat
hukukuna göre ağır bir suç sayılmakta iken, hukukumuzda içki içTBB
| 73
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
mek suç kabul edilmeyip, sarhoş olarak başkalarının huzur ve sukununu bozacak şekilde davranışlarda bulunmak kabahat sayılmaktadır.
Kentleşme, sanayileşme ve nüfus artışı hafif suçlarda sürekli bir
artışı yanında getirdiği ve mahkemelerin bunları karara bağlama imkanı azaldığı için, idareye tanınan yetki gün geçtikçe artmaktadır.
İdareye tanınan yetki, kişi özgürlüklerini kısıtlayamayacak nitelikte yaptırımlar şeklinde olabilir. Bu da, idari para cezaları şeklinde
olmaktadır. Bireyin mal varlığında azalmayı gerektiren para cezaları
da mülkiyet hakkı gibi temel hak ve özgürlüklerdendir. Anayasamızın 13. maddesine göre bütün temel hak ve özgürlükler Kanunla sınırlanabileceği için böyle bir sınırlamayı öngören Kabahatlerle ilgili
yaptırımlar da ancak Kanunla düzenlenebilir. Bu temel ilke Anayasa
Mahkemesinin 11.06.2009 tarih ve E.2007/115, K.2009/80 sayılı kararında da tekrarlanmıştır.
Bu arada Kamu İhale kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunlarına dayanarak verilen kamu ihalelerinden yasaklama kararlarının ve geçici ve kesin teminatın irat kaydedilmesi işlemlerinin "kabahat" niteliğinde olup olmadığı tartışılabilir. Bu tartışmayı ilkin yasaklama kararları açısından incelediğimizde öncelikle yasaklama çeşitlerini irdelememiz gerekmektedir.
Bilindiği gibi, yasaklama kararlarının bir kısmı idari nitelikte organlar tarafından verilir. Bunlara idari mercilerce verilen yasaklama
kararları ve mahkeme ilamına dayanmaksızın verilen yasaklama kararları örnek olarak gösterilebilir.
Gerek, doğrudan idari mercilerce verilen yasaklama kararları,
gerekse C.Savcılarının kamu davası açmasıyla (Kamu İhale Kanunu
kapsamında) doğan yasaklamalar, idari nitelikte yasaklama örnekleridir.
Kamu davasını bir yargı merciinin açması, kanımızca bu şekilde
doğan yasaklama kararını idari yaptırım olmaktan çıkarmaz. Çünkü
bu tür karar bir yargılama süreci içerisinde mahkeme kararı şeklinde
sonuçlanmış değildir.
Görüldüğü üzere, gerek idari mercilerce verilen, gerekse
C.Savcılarının kamu davası açmasıyla doğan yasaklama yaptırımları
idari nitelikte yaptırımlardır.
Ayrıca, mahkeme ilamının içeriğinde bulunan yasaklama yaptırımları (cezalar) vardır. Bunlar yargı kararlarıyla verilen ve yargısal
nitelikte olan yaptırımlardır. Mahkeme kararı şeklinde somutlaşan
74 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
yasaklama kararları idari mercilerce verilmediği için bunların kabahat niteliğinde olduğu savunulamaz.
Bu durumda yargısal bir karar niteliğinde olan yasaklama kararlarının "kabahat " niteliğinde olduğunu savunmak imkanı olmamakla
berber, Kabahatler Kanunun 2 inci maddesinde yer alan; açıklık karşısında idari mercilerce verilen ve uygulanan bir yaptırım olması nedeniyle yasaklama kararlarının Kabahat tanımına girdiğinde şüphe
yoktur.
Konu yine ihale mevzuatında yer alan geçici teminatlar açısından irdelendiğinde, bazı koşullar gerçekleşmediğinde isteklilerin yatırdığı geçici teminatlar idare tarafından irat kaydedilebilmektedir.
Kamu İhale Kanuna göre geçici teminatın irat kaydedilebileceği haller
aşağıda sayılmıştır. Bunlar;
1- Kamu İhale Kanununun 10 uncu maddesinde; a) Ekonomik ve
mali yeterlik, b) Mesleki ve teknik yeterliğin belirlenmesi için aranan
belgeler gösterildikten sonra, ihale dışı bırakma halleri sayılmış,
maddenin son fıkrasında ise;
"Bu madde kapsamında istenen belgelerden hangilerinin taahhütname olarak sunulabileceği Kurum tarafından belirlenir. Gerçeğe
aykırı hususlar içeren taahhütname sunulması veya ihale üzerinde
kalan istekli tarafından taahhüt altına alınan durumu tevsik eden
belgelerin sözleşme imzalanmadan önce verilmemesi halinde bu
durumda olanlar ihale dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir" hükmü getirilmiştir.
2- Kamu İhale Kanununun 11 inci maddesinde, ihaleye katılamayacak olanlar sayıldıktan sonra, maddenin son fıkrasında;
"Bu yasaklara rağmen ihaleye katılan istekliler ihale dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir. Ayrıca, bu durumun tekliflerin değerlendirmesi aşamasında tespit edilememesi nedeniyle
bunlardan biri üzerine ihale yapılmışsa, teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir." denilmektedir.
3- Kamu İhale Kanununun 37/2 nci maddesi hükmüne göre,
"Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri eksik olduğu veya teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olmadığı 36
ncı maddeye göre ilk oturumda tespit edilen isteklilerin tekliflerinin
değerlendirme dışı bırakılmasına karar verilir. Ancak, teklifin esasını değiştirecek nitelikte olmaması kaydıyla, belgelerde bilgi eksikliği bulunması halinde idarece belirlenen sürede isteklilerden bu
eksik bilgilerin tamamlanması yazılı olarak istenir. Belirlenen süTBB
| 75
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
rede bilgileri tamamlamayan istekliler değerlendirme dışı bırakılır
ve geçici teminatları gelir kaydedilir.” Hükümleriyle geçici teminatın irat kaydedilmesi şeklinde idari yaptırımlar düzenlenmiştir.
4- Bundan başka Kamu İhale Kanununun 44 üncü maddesi;
"İhale üzerinde kalan istekli 42 ve 43 üncü maddelere göre kesin
teminatı vererek sözleşmeyi imzalamak zorundadır. Sözleşme imzalandıktan hemen sonra geçici teminat iade edilir.
Bu zorunluluklara uyulmadığı takdirde, protesto çekmeye ve
hüküm almaya gerek kalmaksızın ihale üzerinde kalan isteklinin
geçici teminatı gelir kaydedilir.” hükmünde gösterildiği üzere, bir
başka şekilde geçici teminatın irat kaydına ilişkin düzenleme bulunmaktadır.
Yine aynı maddedeki bir başka düzenlemede de “Ekonomik
açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibinin de sözleşmeyi imzalamaması durumunda ise, bu teklif sahibinin de geçici teminatı gelir
kaydedilerek ihale iptal edilir." şeklinde bir hükümle geçici teminatın irat kaydına ilişkin bir yaptırım düzenlenmiştir.
5- 52/5 inci maddesi hükmünde;
"Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle isteklilerin teknik
değerlendirmeye esas bütün belgelerinin ihale dokümanında istenilen şartlara uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği incelenir. Belgeleri eksik olan veya istenilen şartlara uygun olmadığı tespit edilen
isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılır. Ancak, teklifin esasını değiştirecek nitelikte olmaması kaydıyla belgelerde bilgi eksikliği bulunması halinde, idarece belirlenen sürede isteklilerden
bu eksik bilgilerin tamamlanması yazılı olarak istenir. Belirlenen
sürede eksik bilgileri tamamlamayan istekliler değerlendirme dışı
bırakılır ve geçici teminatları gelir kaydedilir." Şeklinde de bir başka geçici teminatın iradına ilişkin yaptırım düzenlenmiştir.
6- 52/12 nci maddesi hükmünde;
"Yapılan görüşmede anlaşma sağlandığı halde ihale üzerinde
kalan isteklinin sözleşme imzalama yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde, idarece geçici teminatı gelir kaydedilir. Bu durumda, teklif fiyatının ihale yetkilisince uygun görülmesi kaydıyla,
ikinci en yüksek toplam puana sahip istekli ile de görüşme yapmak
suretiyle sözleşme imzalanır. İkinci isteklinin sözleşme imzalama
yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde, idarece geçici teminatı
gelir kaydedilir." denilerek, danışmanlık hizmetlerinde belge eksikliğini tamamlamayan ve sözleşme için sorumluluklarını yerine getir76 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
meyen istekliler hakkında geçici teminatın irat kaydedileceğine ilişkin
bir başka yaptırım düzenlenmiştir.
Değinilen durumlarda idari mercilerce verilen kararlar sonucunda para cezası şeklinde yaptırımlar uygulandığı açık olduğuna göre,
geçici teminatın irat kaydedilmesine ilişkin konuların da “kabahat"
tanımına girdiğinden kuşku duymamak gerekir.
Ancak "kesin teminatların" irat kaydedilmesi açısından aynı gerekçeleri ileri sürmek kanımızca mümkün değildir. Çünkü sözleşmelerin imzalanmasından sonra, tarafların eşitliği ilkesi içerisinde sözleşmenin uygulanması aşamasına geçilmiştir. Sözleşmenin uygulanması aşamasında da "kesin teminatın irat kaydedilmesi işlemi idarenin kamu gücünden kaynaklanan bir yetkisi olmayıp sözleşmeden
kaynaklanan bir yetkisidir. Belirtilen nedenlerle sözleşmenin uygulanması ile ilgili konuda sözleşeme öngörülen yaptırımların uygulanması Kabahatle Kanununun kapsamı dışında kalmaktadır” şekilde
tasnif edilmesi mümkündür.
Genel Kanun Niteliği
MADDE 3- (Değişik: 6/ 12/ 2006 - 5560/ 31 md.)(1)
Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri,
diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya
geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.
MADDE 3 - GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiştir. Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin yürürlükte olan metnine göre, bu
Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacaktır. Bunun sonucu olarak Kabahatler Kanununun kanun yoluna
ilişkin hükümleri diğer kanunlarda yer alan idarî para cezasını gerektiren
bütün fiiller açısından da uygulanabilecektir. Ancak, bu uygulama, üst kurullar tarafından verilen idarî para cezalarına ilişkin olarak yargı yolu bakımından bir tartışmaya neden olmuştur. Üst kurullar tarafından belli sektörlerdeki faaliyetlerin denetlenmesi bağlamında yüksek meblağlarda idarî para
cezaları verilebilmektedir. Bu itibarla, madde metninde, özellikle üst kurullara ilişkin kanunlarda bu kurulların vereceği idarî para cezalarına karşı ilk
derece mahkemesi olarak Danıştay'a gidilebilmesine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmıştır..
TBB
| 77
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
MADDE 3 - AÇIKLAMA
Anayasa mahkemesinin 1.3.2006 tarih E.2005/108, K.2006/35 sayılı kararı ile Kabahatler Kanununun 3. maddesini Anayasaya aykırı
bulunarak iptal olunmuş, ayrıca aynı kararda bu durumun doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden iptal hükmünün kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından
başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine de karar verilmiştir.
Yasa koyucu, Anayasa Mahkemesinin verdiği süre içerisinde
6.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu ön görülen sürede yasalaştırmıştır. Söz konusu
kanun, 19 Aralık 2006 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış bulunmaktadır.
Kanunun önceki şekli, özel kanunlardaki dağınık biçimde yer
alan idari yaptırımları disiplin altına almayı amaçlayarak, Kabahatler
Kanununun genel hükümler başlığı altında düzenlenen amaç, kapsam, tanım, genel kanun niteliği, kanunilik ilkesi, zaman bakımından
uygulama, yer bakımından uygulama, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları, yaptırım türleri, soruşturma zaman aşımı, karar verme
yetkisi ve kanun yolları başlık veya üst başlığı altında sayılan genel
ilkelerin diğer bütün özel kanunlardaki kabahat fiilleri hakkında da
uygulanmasını benimsemiştir. Anayasa mahkemesi bu düzenleme
içerisinde "... yalnızca yaptırımın türünden hareketle ve idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alanlar gözetmeden, bunları
da kapsayacak biçimde başvuru yolu, itiraz, bunlara ilişkin usul ve
esasların değiştirilmesini” anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir.
Yasa koyucu yeni kanunda, söz konusu Anayasa Mahkemesi kararını göz önünde bulundurarak sadece kanun yolları yani yargısal
hak arama yolları ile ilgili olarak diğer kanunlardaki, Kabahatler Kanunundan farklı olan düzenlemeleri korumak durumunda kalmıştır.
Bir başka deyişle Kabahatler Kanunundaki kanun yollarına ilişkin
düzenlemeler, eğer farklı kanun yolu düzenlemeleri varsa, diğer idari
para cezaları hakkında geçerli olmayacaktır.
Kanun yolları dışında Kabahatler Kanununun genel hükümler
bölümünde düzenlenen hükümler, idari para cezası veya mülkiyetin
kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün eylemler hakkında
uygulanacaktır.
Kuşkusuz bu durum, özel kanunlardaki dağınıklığı sürdüreceğinden uygulamada bazı sorunlara neden olacaktır.
Bir mahkemenin, Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi hükmünün
Anayasa'ya aykırı olduğu hakkındaki başvuru kararında," Anayasa Mahke78 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
mesinin 1.3.2006 günlü, E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararında idarenin
kamu gücünü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemlerinin
idari yargı denetimine tabi olacağı belirtilmiş iken getirilen yeni düzenlemede adli yargının genel görevli kabul edilmesinin iptal kararı gerekçesinin
dikkate alınmadığını gösterdiği, idare hukuku ilkelerine göre tesis edilmiş
olan işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmesi için bu yönde yasal
bir düzenlemenin varlığının koşul olarak aranmasının Anayasaya aykırı
olduğu,..." ileri sürülmüşse de, Anayasa Mahkemesi 11.06.2009 tarih ve
E.2007/115 K.2009/80 sayılı kararında "...İdarî yargının denetimine bağlı
olması gereken idarî bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasa koyucu tarafından adlî yargıya bırakılabilir.
Kabahat konusu eylemlerin çeşitliliği ve idari yaptırımların uygulanma alanı
dikkate alındığında, idari yargı teşkilatına oranla daha yaygın olan sulh
ceza mahkemelerine başvuru olanağı tanınmasının, hak arama özgürlüğünü
kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı ve idari yaptırımlara karşı sulh ceza mahkemelerine başvurulabileceği yolunda getirilen düzenlemenin haklı nedenini oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu Yasa kuralı Anayasanın 125., 153.
Ve 155. maddelerine aykırı değildir; iptal isteminin reddi gerekir..." gerekçeleriyle başvuru talebini reddetmiştir.
Kanun yoluna ilişkin düzenleme farklılıkları kimi zaman hangi
yargı yoluna (yani idare mahkemelerine mi yoksa adli mahkemelere mi) başvurulacağı konusunda kimi zamanda süre açısından farklılıklar şeklinde olmaktadır. Bir başka deyişle yargı yoluna başvurma
yedi gün, bir ay, doksan gün gibi farklı sürelere bağlanmaktadır. Kanımızca bu süreler, Kabahatler Kanunundan farklı kanun yolu düzenlenen durumlarda dikkate alınmalı, kanun yolu açısından, Kabahatler Kanununda öngörülen adli yargı yolları açısından, başvuru
sürelerindeki farklılıklar dikkate alınmamalıdır. Aksi halde ortaya
çıkacak durum, hukuk düzenine önü alınmaz zararlar verebilecektir.
Görüldüğü gibi, Kabahatler Kanununun genel hükümleri, idari
yaptırım gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanır. Bu husus Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinde 6.12.2006 tarihinde değişiklik
yapan hükmün gerekçesinde yer alan “…bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacaktır..."
şeklindeki ifadesi ile açık bir şekilde belirtilmiştir.
Kabahatle ilgili diğer kanunlarda özel hüküm bulunmayan hallerde uygulanması öngörülen, Kabahatler Kanununun genel hükümleri, söz konusu Kanunun 32 nci maddesine kadar olan kısmını kapsayan Birinci Kısım hükümleridir. Kanunun 1 ve 4 üncü bölümlerini
TBB
| 79
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
kapsayan bu hükümler, genel hükümler, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları, karar verme yetkisi ve kanun yolları konularını içermektedir.
Bu arada, Kamu İhalelerinden yasaklama ve teminatın irat kaydedilmesine ilişkin İhale mevzuatındaki hükümlerin Kabahatler kanunu kapsamı dışında kaldığı düşüncesi açısından söz konusu kanunun saklı tutulan hükümlerle ilgili
19 uncu maddesini tartışmak gerekir.
Kabahatler Kanununun genel hükümler bölümünde yer alan,
"Saklı tutulan hükümler" başlığı altında düzenlenen 19 uncu madde
hükmünde, "Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir
süre için;
a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
b) İşyerinin kapatılması,
c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden
alıkonulması,
Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır." denilmektedir.
Söz konusu hüküm tahlil edildiğinde, yasaklama konularının, Kabahatler Kanunu kapsamı dışında kalmadığı düşünülmektedir. Çünkü, yasaklama
kararları "bir meslek veya sanatın yerine getirilmemesi" niteliğinde değildir.
Bir işin yapılmasının kamu ihalelerine katılma açısından kısıtlanmasıdır.
Meslek veya sanatın ya da müteahhitliğin devam etmesi önlenmiş değildir
sadece kamu ihalelerine katılma konusunda bir kısıtlama getirmiştir. Ayrıca,
yasaklama kararı, "iş yerinin kapatılması" niteliğinde de kabul edilemez.
Çünkü, yasaklama süresince iş yeri faaliyetlerini çalışma alanı kısıtlanmış
olsa dahi sürdürmektedir.
Bundan başka, yasaklama işlemi "ruhsat veya ehliyetin geri alınması"
niteliğinde de değildir. Çünkü, ihalelere katılabilmek için verilen bir ruhsat
söz konusu olmadığı gibi, bunun geri alınmasından da söz edilemez.
Kaldı ki, "kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması"nın kamu ihalelerinden yasaklamayla hiçbir ilgisi yoktur. Kabahatler Kanununun bazı haklar tanıdığı, 19 uncu madde hükmünde
ise bu hakların kullanılması açısından bazı kısıtlamalar getirdiği göz önünde
tutulursa, söz konusu hükmün genişletilerek yorumuna, ve bunun sonucunda
bu hakların kullanılmasına set çekilmesine hukukun genel ilkeleri cevaz
vermez.
Bu nedenlerle, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile 4735 sayılı Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununda yer alan yasaklayama ilişkin hükümlerin,
80 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Kabahatler Kanununun 19 uncu maddesinde yer alan "saklı tutulan hükümler" arasında bulunmadığı düşünülmektedir. Bundan başka, yasaklama kararları konularında, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nda özel hükümler de bulunmaktadır.
Yukarda gerekçeleriyle açıklamaya çalıştığımız gibi, kamu ihalelerinden yasaklama ve teminatın irat kaydedilmesine ilişkin ihale mevzuatındaki
hükümler, Kabahatler kanunun saklı tutulan hükümleri arasına girmemektedir. Yani kendi özel kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde Kabahatler
kanunun genel hükümlerini uygulamak gerekecektir.
Kanunilik İlkesi
MADDE 4- (1) Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda
açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici
işlemleriyle de doldurulabilir.
(2) Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı,
ancak kanunla belirlenebilir.
MADDE 4 - GEREKÇE
Madde 4.- Madde metninde, suçta kanunilik ilkesine nazaran, kabahatler açısından daha esnek bir sistem kabul edilmiştir. Buna karşılık, ikinci
fıkrada, idari yaptırımlar açısından, cezada kanunilik ilkesine paralel bir
hükme yer verilmiştir.
MADDE 4 - AÇIKLAMA
Evrensel bir hukuk kuralı olan cezaların kanuniliği ilkesi Anayasamızın 38/2 maddesinde de yerini bulmuştur. Söz konusu anayasa
hükmüne göre; "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun
suç saymadığı bir fiiden dolayı cezalandırılamaz. Kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır
ceza verilemez. Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak
kanunla konulur."
Kanunsuz suç ve ceza olamayacağına ilişkin temel ilkenin hem
"suç" hem de "ceza" ile ilgili bir yönü vardır. Cezalar açısından bu
temel ilkeye hiçbir şekilde dokunulmadan kesin bir biçimde uyulurken, suçun belirlenmesi açısından T.Ceza Kanununa göre bir ölçüde
esneklik getirilmiştir. Bir başka deyişle idari düzenlemelerle idarenin
genel ve düzenleyici işlemleriyle, kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve içerisinde düzenleme yapılabilir. Böylece bir düzenlemenin yöntemi yasada gösterilmemiştir. Kanımızca
Tüzük veya Yönetmelik şeklinde bir düzenleme mümkündür. Tebliğ-
TBB
| 81
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ler, tamimler şeklinde düzenlemeler yapılması yasanın ruhuna aykırı
olur.
Hiçbir şekilde, idarenin düzenleyici işlemleriyle cezaların a) türü,
b) süresi,
c) miktarı konularında hüküm konulamaz.
Değinilen konuların mutlaka kanunla belirlenmesi şarttır.
Zaman Bakımından Uygulama
MADDE 5- (1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler
bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen
idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından
derhal uygulama kuralı geçerlidir.
(2) Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği
zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz.
MADDE 5 - GEREKÇE
Madde 5.- Maddenin birinci fıkrasında, zaman bakımından uygulama
ile ilgili olarak yeni Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya
ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanabileceği vurgulanmıştır. Ancak, idarî yaptırımların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı kabul edilmiştir.
İkinci fıkrada, zaman bakımından uygulama kurallarının uygulanmasıyla ilgili sınırlayıcı bir hükme yer verilmiştir. Buna göre, kabahatin ne
zaman işlendiğini belirleme açısından, neticenin meydana geldiği zaman
değil, münhasıran fiilin gerçekleştiği zaman dikkate alınmalıdır.
MADDE 5- AÇIKLAMA
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri aynen kabahatler hakkında da uygulanır. Bu
konudaki 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesine göre,
a) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç (kabahat) sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik
önlemi uygulanamaz.
b) İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre bir eylem suç
olmaktan (kabahat olmaktan) çıkarılmış ise kimseye ceza verilemez
ve güvenlik önlemi uygulanamaz. Bir ceza veya güvenlik tedbiri
alınmasına karar verilmiş olsa dahi uygulanamaz ve kanuni neticeleri
kendiliğinden ortadan kalkar.
82 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
c) Suçun (Kabahatin) işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun
ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin
lehine olan kanun hükümleri uygulanır.
d) Güvenlik önlemleri hakkında, karar zamanında yürürlükte
bulunan kanun hükümleri uygulanır.
e) Geçici veya süreli kanunların yürürlükte bulundukları süre
içinde işlenmiş suçlar (kabahatler) hakkında uygulanması sürdürülür. Yasanın yürürlük süresi içinde işlenip te cezası yasanın yürürlük
süresi içerisinde gerçekleştirilmeyen kabahatlerde geçici ve süreli
yürürlükten kalksa bile ceza uygulanması sürdürülür. Yasa değişikliği birden çok ise failin en fazla lehine olan yasa hükmü uygulanır.
Yeni Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya
ilişkin 7/1 maddesi uyarınca, işlendiği zaman yürürlükte bulunan
kanuna göre suç (Kabahat) sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza
verilemez.
Bundan başka, işlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre
suç sayılmayan bir eylem nedeni ile de ceza verilemez ve güvenlik
önlemi uygulanamaz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7/2. maddesine göre; suçun
(kabahatin) işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı olduğunda failin
lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur. Bir başka deyişle failin
lehine olan kanun geçmişe uygulanır. (makable şamil olur)
Failin durumunu ağırlaştıran kanunlar geçmişe uygulanmaz.
Kural, kanunların yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren hemen
uygulanabilir olmalarıdır. Bu ilkeye "derhal uygulama kuralı" adı
verilir. Ancak bu kuralın lehe kanunlar olduğunda geçmişe uygulanması, yeni kanunların ağır hükümler taşıması halinde eski kanunlar zamanında işlenen eylemlere eski kanunların uygulanması şeklinde istisnaları vardır.
5237 sayılı kanununun 7/4. maddesine göre, geçici veya süreli
kanunlar daha sonra değiştirilse bile, yürürlükte bulundukları süre
içinde işlenmiş suçlar hakkında uygulanmaya devam edilir. Böyle bir
hükmün konulmasının amacı, kanunların çıkarılışı sırasında söz edilen olağan üstü durumdan daha sonra yasal değişiklikler yapılarak
yararlanmaların önlenmesidir.
Ceza kanununun zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallar Kabahatler içinde aynı biçimde uygulanır. Uygulanacak kuralların belirlenmesi açısından eylemin işlenme zamanının belirlenmesi
TBB
| 83
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
gerekir. Kabahatin işlendiği zamanı saptamak açısından da neticenin
meydana geldiği zaman değil eylemin gerçekleştiği zamanı belirlemek önem taşımaktadır.
Bu arada Kamu ihalelerinden Yasaklama yaptırımlarının ve teminatın irat kaydedilmesine ilişkin yaptırımların zaman bakımından
uygulanması nasıl olacağı konusu tartışılabilir. Kendi özel yasalarında hüküm bulunmadığı için konuya Kabahatler Kanunun bu konuya
ilişkin 5 inci maddesine göre hareket edileceği açıktır. Kabahatler
Kanununun 5/1 maddesi, "(1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler
bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî
yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir.
(2) Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz."
düzenlemesini getirmiştir.
Madde hükmünde açıkça belirtildiği üzere, Kabahatler Kanununun zaman bakımından uygulanması Türk Ceza Kanununun 7 nci
madde hükümlerine göre yapılacaktır. Türk Ceza Kanunun 7 nci
Maddesinde, "(l) İşlendiği zaman yürür- lükte bulunan kanuna göre suç
sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan
bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri
uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve
kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar.
(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
(3) Güvenlik tedbirleri hakkında, infaz rejimi yönünden hüküm zamanında yürürlükte bulunan kanun uygulanır.
(4) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde
işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir. " denilmiştir.
Derhal uygulama kuralı, yaptırım kurallarının yürürlüğe girdiği
andan itibaren meydana gelen olaylara uygulanmasıdır. Fiilin hareket unsuru oluştuğu zaman, hukuka aykırılık işlenmiş sayılır.
Uygulanacak kanunun uygulanması, yanında yasaklamayı gerektiren davranışın ne zaman işlenmiş sayılacağının belirlenmesini de
beraberinde getirmektedir. Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nda yasaklamayı gerektiren davranışın işlendiği
zaman konusunda bir hüküm yer almamaktadır. Ancak, söz konusu
84 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
kanunlarda, yasaklamayı gerektiren fiil veya davranışın tespit tarihinden söz edilmiş, tespit tarihine ilişkin boşluk Danıştay İçtihatları
ile doldurulmuş, Danıştay'ın bu konudaki İçtihadı Kamu İhale Tebliğinde de yer almıştır.
Yasaklamayı gerektiren fiil ve davranışın işlendiği tarih hakkında değinilen yasalarda özel hüküm olmadığı için bu konuda genel
hüküm niteliğinde olan Kabahatler Kanununun 5/2 maddesi hükmünün uygulanabileceği düşünülmektedir. Söz konusu hükme göre,
yasaklamayı gerektiren fiil veya davranış, failin icrai veya ihmali
davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu
zaman bu bakımdan dikkate alınmaz.
Kanımızca, fiilin işlendiği zaman, soruşturma ve yerine getirme
zaman aşımı bakımından önem taşıyacaktır.
Yer Bakımından Uygulama
MADDE 6- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin 8 inci maddesi hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kanunlarda aksine hüküm bulunan
haller saklıdır.
MADDE 6 - GEREKÇE
Madde 6.- Madde metninde, kabahatler açısından yer bakımından uygulama ile ilgili olarak yeni Türk Ceza Kanununun 8 inci maddesi hükmüne
atıfta bulunulmuştur. Böylece, bu Tasarı hükümlerinin kural olarak ancak
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik alanında işlenen kabahatler açısından uygulanabileceği kabul edilmiştir. Buna karşılık, istisna olarak, ilgili
kanunda belli bir kabahatin yurt dışında işlenmesi halinde dahi Türkiye'de
idarî yaptırım uygulanabileceğine dair hüküm bulunabilir.
MADDE 6- AÇIKLAMA
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya
ilişkin hükümleri kabahatler hakkında da uygulanır. Bu hüküm suçlar için istisnasız uygulanırken kabahatler için aksine hüküm konulabilir. İstisnaya ilişkin hükümlerin mutlaka kanuna dayanması gerekir. Diğer düzenleyici işlemlerle yani tüzük, yönetmelik, genelge gibi
kurallarla yer bakımından uygulama hükümlerine istisna getirilemez.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya
ilişkin 8. madde hükümlerine göre ;
a) Türkiye'de işlenen suçlar (kabahatler) hakkında Türk Kanunları uygulanır. Türkiye'de işlenmiş sayılma açısından, eylemin kısmen veya tamamen Türkiye'de işlenmesi veya eylem yurt dışında
TBB
| 85
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
işlense dahi sonucun Türkiye'de gerçekleşmesi halinde suç (kabahat)
Türkiye'de işlenmiş sayılır. Türkiye'de işlenme açısından yasa ayrıntılı düzenlemeler getirmiştir.
Türk kara ve hava sahaları ile Türk kara suları Türkiye sınırları
içinde düşünülür. Değinilen kavramları bu konuları düzenleyen uluslar arası veya ulusal kurallarla belirlenir.
b) Açık denizde veya açık deniz üzerindeki hava sahasında işlenen kabahatlerde, deniz veya hava aracının Türkiye'ye ait olması halinde Türk Kanunları uygulanır.
c) Açık deniz veya açık deniz üzerindeki hava sahasında Türk
deniz veya hava araçlarıyla işlenen kabahatlerde Türk kanunları uygulanır. Uçak veya geminin hangi ulusa ait olduğu mülkiyet esaslarına göre belirlenmelidir. Türk Devleti veya vatandaşlarına ait gemi ve
uçaklar Türkiye'ye ait sayılır.
Çok ortaklı işletmelerde gemiler için gemi sicili, uçaklar için kayıtlı olduğu ticaret sicili esas alınabilir.
e) Türkiye Devletine ait deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla işlenen kabahatlerde, gemi veya uçak nerede olursa olsun Türk
Kanunları uygulanır
f) Türkiye'nin kıta sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde teşhis edilmiş sabit platformlarda işlenmiş kabahatlerde Türk
Kanunları uygulandığı gibi söz konusu tesislere karşı işlenen kabahatlerde de Türk kanunları uygulanır.
Kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölge kavramları ulusları anlaşmalar ve Devletler hukuku kurallarına göre belirlenir.
Uluslararası anlaşmalarla, yukarıdaki belirtilen esasların aksine
hüküm konulabilir. Anayasamıza göre, uluslararası anlaşmalar da
kanun hükmünde olup iç hukuk düzenlemelerine göre önceliği bulunmaktadır.
Kabahatler kanununun 22.maddesinin son fıkrası hükmü ülke
açısından yetki dışında görev alanı açısından bir belirleme yapmıştır.
Bu hükme göre; idari kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak
ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görev alanlarına giren yerlerde
işlenen kabahatler dolayısı ile idari yaptırım uygulanabilir. Bir başka
belediye sınırları içinde diğer bir belediyenin idari yaptırım uygulama yetkisi yoktur. Bununla beraber ilçe belediyeleri sınırları içerisinde işlenen kabahat eylemleri konusunda büyük şehir belediyelerinin
yetkili olacağında kuşku yoktur.
86 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Özellikle büyük şehir belediye sınırları içerisinde ilçe belediyelerinin birbirine sınırdaş olmaları nedeniyle bir belediye sınırları içerisinde işlenen kabahat eyleminden diğer belediye sınırları içerisinde
bulunan bir başka şahsın zarar görmesi mümkündür. Böyle durumlarda hukuka aykırı eylemin gerçekleştiği yer belediyesinin yaptırımı
uygulaması gerekir. Başka belediye sınırları içersinde zarar görenlerin şikayetleri zararlı eylemin gerçekleştiği yer belirlendiğinde ilgili
belediyeye havale edilmelidir.
İKİNCİ BÖLÜM
Kabahatten Dolayı Sorumluluğun Esasları
Kabahatin İhmali Davranışla İşlenmesi
MADDE 7- (1) Kabahat, icraî veya ihmali davranışla işlenebilir.
İhmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için kişi açısından belli
bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı gereklidir.
MADDE 7 - GEREKÇE
Madde 7.-Madde metninde, kabahatin hem icraî hem de ihmali davranışla işlenebileceği hususuna açıklık getirilmiştir. Ancak, suçlarda olduğu
gibi; ihmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için, kişi açısından belli bir
icraî davranışta bulunma hususunda hukuki yükümlülüğün varlığına vurgu
yapılmıştır.
MADDE 7- AÇIKLAMA
Kural olarak, kişiler, eylemlerinin hukuka aykırı olmasından sorumlu tutulur. Eylem aktif bir davranış türüdür. Ancak kimi zaman
kişiler, eylemleri olmaksızın, yani pasif tutumları nedeni ile de sorumlu tutulurlar. Pasif tutum nedeniyle sorumluluk istisnai hallerde
mümkündür.
Yasanın 7. maddesi kabahatin hem aktif davranışla hem de pasif
tutumla işlenebileceğini öngörmüştür. Yasada pasif tutum, ihmali
davranış olarak ifade edilmiştir. Pasif tutum veya ihmali davranış
nedeniyle sorumluluğun doğması için bazı koşulların gerçekleşmesi
aranmaktadır. Yasada aranan bu koşullar;
a- Kişi için yasada belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğünün yasalarla öngörülmüş olması,
b- Yasalarda öngörülen icrai davranışta bulunma yükümlülüğüne kişinin uymamasıdır.
TBB
| 87
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Kişinin bir icrai davranışta bulunmakla yükümlü olmasına karşın bunu yerine getirmemesi halindeki ihmali davranışı idari yaptırımı gerektirebilir. İhmalden kaynaklanan sorumluluğun doğabilmesi
için, failin kanundan veya sözleşmeden doğan yükümlülüğünü, hareketsiz kalmak şeklinde yerine getirmemesi aranır. Bu durum sözleşmeye dayanıyorsa "garantörlük kurumuna götürür". (Necati Meran, Açıklamalı Kabahatler Kanunu sf. 16)
Garantörlük a) Kanundan, b) Sözleşmeden, c) Tehlikeli eylemin
tahmin edilen sonucu olarak doğabilir.
Kanundan doğan garantörlük, ya da koruma ve gözetim yükümlülüğü, velayet veya vesayet ilişkisi şeklinde ortaya çıkabilir. Veli
veya vasinin koruma ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmemesi
sorumluluk doğurabilir.
Koruma ve gözetim yükümlülüğünün sözleşme ile üstlenildiği
halde yerine getirilmemesi de sorumluluk doğurur. Sözleşmenin
mutlaka yazılı olarak yapılması şart değildir. Önemli olan, koruma ve
gözetim yükümlülüğünün iradi olarak ve gönüllü biçimde üstlenilmesidir. (Necati Meran age, sf.18)
Öngörülen tehlikeli fiilden kaynaklanan durum ,meydana getirilen tehlikeli eylemin tahmin edilen sonucunu önlemek için gerekli
işlemlerin yapılmamasıdır. Örneğin trafik kazasına neden olan kişinin, kaza sonucunda yaralanan kişileri tedavi yerlerine götürmemesi
halidir. Bu durumda fail ön gelen herhangi bir zarar sonucunu değil,
kendi davranışının sonucunu giderme görevini yerine getirmek zorunda olup yerine getirmeme halinde sorumlu tutulmaktadır.
Konuyu yasaklama kararları ve teminatın irat kaydedilmesi açısından irdelediğimizde bir ihmali davranışın söz konusu yaptırımlara
neden olup olamayacağını da tartışmak da yarar vardır. Bilindiği
gibi, bir yaptırım gerektiren davranış ihmali veya icrai olabilir. İcrai
davranışla hukuka aykırılık, hukuka aykırı eylemin fiilen gerçekleştirilmesi halidir.
İhmali davranışta ise, fiilen yapılan bir eylem bulunmamaktadır.
İhmali bir davranışa hukuksal bir sonuç bağlanması için o konuda
icrai bir davranışta bulunma hususunda yasayla konulmuş bir yükümlülüğün konulmuş olması gerekir.
Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
belli bir davranışta bulunması zorunluluğu getirildiği halde, buna
uyulmaması halinde yasaklama yaptırımı uygulanabilir. İhmali davranışla yasaklama kararı verilip verilmeyeceği konusunda Kamu İha88 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
le Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda düzenlemeler
olmadığı için Kabahatler Kanununun 7 nci maddesi hükmünün uygulanabileceği düşünülmüştür. Söz konusu madde hükmünde, "Kabahat, icraî veya ihmali davranışla işlenebilir. İhmali davranışla işlenmiş
kabahatin varlığı için kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı gereklidir." denilmektedir.
Organ veya Temsilcinin Davranışından Dolayı Sorumluluk
MADDE 8- (1) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ
veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
( 2 ) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı
olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi
hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte
çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
( 3 ) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide
özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
( 4 ) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya
da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli
olmaması halinde de uygulanır.
MADDE 8 - GEREKÇE
Madde 8.-Madde metninde, tüzel kişi hakkında da kabahat dolayısıyla
idarî yaptırım ve bu bağlamda idarî para cezası uygulanabileceği kabul edilmiştir. Yeni Türk Ceza Kanununun sisteminde tüzel kişi hakkında suç dolayısıyla ceza yaptırımı uygulanamaz. Buna karşılık, idarî para cezasının niteliği ve amacının farklılığı dolayısıyla, bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
işlenen kabahat nedeniyle bu tüzel kişiye de idarî para cezası verilebilecektir.
Tüzel kişi hakkında idarî yaptırım uygulanabilmesi, organ veya temsilci
sıfatıyla tüzel kişi adına hareket eden ya da tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde istihdam edilen kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanmasına engel teşkil etmez. Bu durumda tüzel kişi ile gerçek kişilere verilen idarî para cezasının tahsili açısından müteselsil sorumluluk da kabul edilemez. İdarî para
cezası, bir ceza hukuku yaptırımı niteliği taşımamakla birlikte; bir kamu
hukuku yaptırımı olması dolayısıyla ve uygulanmasıyla güdülen amacın
gerçekleşebilmesi için ancak hakkında uygulanan kişi üzerinde etkili olabilmelidir. Bu bakımdan, Tasarının sisteminde, işlenen kabahat nedeniyle veri-
TBB
| 89
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
len idarî para cezası ile ilgili olarak müteselsil sorumluluk kabul edilmemiştir.
Maddenin bir ve ikinci fıkraları hükümlerinde bu düşünceler esas alınmıştır.
Üçüncü fıkraya göre, suçlardan farklı olarak, iştirak ilişkisinde tek tip
faillik sisteminin benimsendiği kabahatlerde, özel faillik niteliğini taşıyan
kişinin yanı sıra, bu niteliği taşımayan kişi de, fail olarak sorumlu tutulacaktır.
Dördüncü fıkrada, organ veya temsilci sıfatıyla ya da hizmet ilişkisine
dayanarak gerçekleştirilen fiiller açısından özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını
oluşturan işlem herhangi bir nedenle bilahare hukuka aykırı bulunarak iptal
edilebilir. Ancak, buna rağmen iptal öncesinde gerçekleştirilen kabahatler
açısından bu madde hükümlerine göre idarî yaptırım sorumluluğu devam
eder.
MADDE 8-AÇIKLAMA
5237 sayılı T.Ceza Kanununun 20. maddesi uyarınca ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin gereği olarak, tüzel kişiler hakkında
ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak suç dolayısı ile bazı güvenlik
önlemleri alınmasına imkan tanınmıştır.
Kabahatler kanunu ise ceza kanunundan farklı olarak, tüzel kişiler hakkında idari yaptırımlar uygulanmasına olanak tanımıştır.
Yasal Düzenlemeye göre;
a- Tüzel kişinin organı,
b - Temsilcilik görevi yapan kişi,
c- Organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde görev üstlenen kişinin görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, tüzel kişi hakkında idari yaptırım uygulanabilir.
Yasada belirlenen görevlilerin, davranışlarında tüzel kişinin sorumlu tutulabilmesi için, değinilen görevlilerin eylemleri ile tüzel
kişinin çalışması arasında bir illiyet bağı olması gerekir. Bu illiyet
bağı kurulmadığı taktirde değinilen görevlilerin her eyleminden tüzel
kişinin sorumlu tutulması gerekir ki, böyle bir durum mantık kurallarıyla bağdaşmaz.
Yasada "tüzel kişinin organı" ifadesi kullanılmıştır. Bu organ Yönetim Kurulu olabileceği gibi Denetim Kurulu da olabilir. Ancak daha önce belirtilen illiyet bağı ilkesi her halükarda aranır. Yani görev
kapsamında işlenmiş kabahat olması mutlaka gerçekleşmiş olmalıdır.
90 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Tüzel kişilerin Genel Kurulları da yasalara göre tüzel kişinin organı sayıldığından, Genel Kurul üyelerinin davranışlarından tüzel
kişinin sorumlu olup olmayacağı tartışılabilir. Yasanın yazılış biçiminden bir sorumluluk doğabileceği anlamı çıkmakta ise de, böyle
bir durumda nedensellik bağının kalmayacağı düşünülmektedir.
Tüzel kişi hakkında yaptırım uygulanırken, eylemi gerçekleştiren gerçek kişi hakkında da yaptırım uygulanabilir. Bir başka deyişle
aynı eylemden hem tüzel kişi hem de onun adına eylemde bulunan
gerçek kişi ayrı ,ayrı cezalandırılabilir.
Yasanın gerekçesinde, değinilen durumda, müteselsil sorumluluk olmadığı açıkça belirtilmiştir. Eğer müteselsil sorumluluk olsa idi,
sorumlulardan birinin sorumluluğunu yerine getirmesi halinde diğeri
sorumluluktan kurtulurdu.
Bazı ortaklıkların tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Örneğin adi
şirket veya adi ortaklık türü işletmelerin ayrı bir tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Böyle bir tüzel kişiliği olmayan ortaklıkta da ortaklığı
temsile yetkili kişilerin veya ortaklığın faaliyeti çerçevesinde görev
üstlenen kişinin davranışından ortaklık veya iş sahibi kişi de tüzel
kişilerde olduğu gibi sorumlu tutulabilecektir. Böyle bir durumda
hem iş sahibine hem de fiili icra eden kişiye ayrı, ayrı ceza yaptırımı
uygulanması mümkündür.
Hem tüzel kişi veya iş sahibi hem de fiili işleyen kişiye ayrı, ayrı
idari ceza uygulaması mümkün olup, bunun takdiri idareye aittir. İki
ayrı ceza uygulaması zorunluluğu yoktur. Tek bir ceza veya iki ayrı
ceza uygulanması gerekip gerekmeyeceği idarenin takdirine kalmıştır.
Bazı durumlarda organ veya temsilcilik ilişkisi ya da hizmet ilişkisi, hukuken geçerli olmayabilir. Fiili işleyenin hareketi ile tüzel kişi
veya iş sahibi arasında fiilen görev bağı olduğu saptandığında organ
veya temsilcilik ilişkisi veya hizmet ilişkisi hukuken geçersiz sayılsa
bile ceza yaptırımları uygulanır.
5237 sayılı T.Ceza Kanununun 60. maddesi uyarınca, özel hukuk
tüzel kişisine verilen yetkinin kötüye kullanılması halinde, mahkemece iznin iptaline karar verilebilir. Ancak Kabahatler Kanununda
böyle bir yaptırım öngörülmemiştir.
Bununla birlikte, Kabahatler Kanununun 18. maddesine göre
mülkiyetin kamuya geçirilmesi için ise kanunda açık bir hüküm bulunması gerekir.
TBB
| 91
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Yasaklama ve teminatın irat kaydedilmesi açısından organ veya
temsilcinin sorumlulukları nasıl belirlenir ? diye sorulabilir.
Hukuka aykırı eylemler gerçek kişiler tarafından işlenir. Tüzel
kişilerin bir eylemde bulunması ihtimali yoktur. Ancak, gerçek kişilerin eylemleri nedeniyle tüzel kişilerin sorumlu tutulabilmesi için özel
yasal düzenlemeler olması gerekir.
Bu konuda Kamu İhale Kanunu'nun 58 ve 59 uncu maddelerinde
ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinde ortakların ve tüzel kişilerin sorumluluğu hakkında özel düzenlemeler vardır.
Ancak, organlarının sorumluluğu hakkında özel hüküm bulunmamaktadır. Kanımızca, bu durumda Kabahatler Kanununun 8 inci
maddesine göre hareket edilebileceği düşünülebilir. Söz konusu
madde hükmünde, "(1) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ
veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev
üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı
tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da
idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu
faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi
hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
(4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanır." denilmektedir.
Kast veya Taksir
MADDE 9- (1) Kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan
hallerde, hem kasten hem de taksirle işlenebilir.
MADDE 9 - GEREKÇE
Madde 9.- Suçlar kural olarak, ancak kasten işlenebilirler. Ancak, kanunda açıkça belirtilmiş olması halinde, taksirle işlenen fiil de istisna olarak
suç oluşturabilir.
Buna karşılık, Tasarıda benimsenen sisteme göre, kabahat türünden
haksızlıklar kural olarak hem kasten hem de taksirle işlenebilir. Ancak, sadece
kasten veya taksirle işlenebilen fiilin kabahat oluşturabileceği konusunda
kanunda hüküm bulunabilir.
92 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Fakat, Tasarının sisteminde, kabahatler açısından da idari ceza sorumluluğunun kabulü yani idari para cezasına karar verilebilmesi için, fiili işleyen gerçek kişinin en azından taksire dayalı kusurunun varlığı gerekir. Başka bir deyişle, kabahatler bakımından objektif sorumluluk kabul edilmemiştir.
MADDE 9 - AÇIKLAMA
Kabahat, yasada açık bir hüküm bulunmadığı taktirde hem kasten hem de taksirle işlenebilir. Bir başka deyişle sorumluluğun doğması için taksir yeterlidir. Yasanın açıkça “kast”ın aranmasını belirttiği konularda, sorumluluğun doğması için kast unsuru aranır.
Kast veya taksirin gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek yargılama sürecinde hep yargıçların görevi olmuştur. Kast ve taksiri belirleme işinin idari mercilere tanınmış olması, hem hukuk tekniği
hem de bilgi ve deneyim eksikliği nedeniyle sorunlar yaratabilecektir.
Kabahatlerin manevi unsurunu yasaklama yaptırımları açısından irdelersek, İhale mevzuatında bu konuda özel bir düzenleme
bulunmamaktadır. Bu konuda düzenleme olmaması hiçbir zaman
ihale mevzuatına göre verilen idari yaptırımlarda manevi unsurun
aranmayacağı anlamına gelmez. Kanımızca bu durumda kabahatler
kanunun 9 uncu maddesi hükümlerini her olayda aramak gerekmektedir.
Yasada "kast" ve "taksir" gibi ceza hukuku kavramlarından söz
edildiği için bunları açıklamak gerekmektedir.
Taksirle işlenmiş eylemlerde de irade vardır. Ancak bu irade, eyleme yönelmiş olup eylemin sonucunu kapsamamaktadır. Bir başka
deyişle, fail eylemi istemiş ancak eylemin sonucunu istememiştir.
Kast da ise hem eylem hem de eylemin sonucu fail tarafından istenmiştir.
Taksirle işlenen bir eylem dolayısı ile idari yaptırım uygulanabilmesi için;
a) Hukuka aykırılığın taksirle işlenebileceği yasada gösterilmeli,
b) Eylem failin iradesiyle gerçekleşmeli,
c) Sonuç istenmese bile öngörülebilir nitelikte olmalı,
d) Eylem ile sonuç arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
5237 sayılı yürürlükte olan T.Ceza Kanununun 30.maddesine göre; "Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları
bulunmayan bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısı
ile taksirli sorumluluk hali saklıdır.
TBB
| 93
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Söz konusu hükme göre ise, ilgilinin kastı veya taksirinin olmadığı hallerde, yasaklama yaptırımının uygulanamayacağı, bir başka
deyişle, bilerek ve isteyerek yapılmayan veya özen yükümlülüğü
yerine getirilmesine karşın hukuka aykırılığın ortaya çıktığı durumlarda yaptırım uygulanmayacağı düşünülmektedir.
Hata
MADDE 10- (1) Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin hükümleri, ancak kasten işlenen kabahatler bakımından uygulanır.
MADDE 10 - GEREKÇE
Madde 10.- Madde metninde, yeni Türk Ceza Kanununun hata
hallerine ilişkin hükümlerinin ancak kasten işlenen kabahatler açısından ya da kabahatin kasten işlenmesi haliyle ilgili olarak uygulanabileceği kabul edilmiştir.
MADDE 10 - AÇIKLAMA
Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi cezalandırılamaz. İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi cezalandırılamaz.
Madde metnine göre, kabahatlerde hataya ilişkin olarak yukarıda belirttiğimiz ceza kanunundaki hataya ilişkin hükümler, sadece
kastla işlenen kabahatlerde uygulanabilir. Bir başka deyişle taksirle
işlenebilen kabahatlerde ceza kanununun hataya ilişkin hükümlerini
uygulama olanağı yoktur.
Yukarıda metni yazılı olan ceza kanununun hükmüne göre, eylemin gerçekleştiği sırada suçun yasal tanımındaki unsurlarını bilmeyen kişi, kasten hareket etmiş sayılmaz. İlke olarak suçun unsurları,
eylem, fail, mağdur, suçun maddi konusu ve nedensellik bağıdır. Bu
unsurların birinde hataya düşen fail kasten hareket etmiş sayılmaz.
Yukarıda gösterilen T.Ceza Kanununun 30/4. maddesine göre işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda hataya düşen kişi cezalandırılmayacaktır.
Failin, kabahat oluşturan eylemin, hukuka aykırı olduğunu bildiği kabul edilir. Kanunu bilmemenin mutlak olarak imkansız bulunduğu hallerde, failin kanunu bilmemesi imkansız sayılır. Örneğin
bazı evrensel kabahatlerin bir ülkeden diğerine değişmeyeceği gerçe94 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
ği karşısında böylesi hukuka aykırılıkların bilinmediği kabul edilemez.
Buna karşılık, kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak amacıyla
her ülkeni kendi koşullarına göre düzenlemeler yaptığı konularda
birey söz konusu kuralları bilmeyebilir. Örneğin bir ülkeye turist olarak gelenler için, aşı ve sağlık önlemlerine ilişkin kuralları bilmemek
bir mazeret olabilir. Böyle durumlarda o ülkenin vatandaşları ile yabancılar arasında kuralların uygulanması açısından farklılık olabilecektir.
Ceza hukuku açısından, suçun maddi unsurlarında bilgisizlik,
eksik veya yanlış bilgi sonucu oluşan hata halinde failin kasıtlı hareket etmeyeceği, koşulları varsa taksirli eylem nedeniyle sorumlu tutulacağı kabul edilir.
Failin, eyleminin hukuka aykırılığı bilmediği şeklindeki iddiası,
onun bilgi düzeyi, eğitimi, yaşı, içinde bulunduğu kültürel ve sosyal
çevre koşulları göz önünde bulundurularak değerlendirilebilir. Fiilin
sakınılamayacak bir hatadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, her olayın koşulları ve sanığın sübjektif durumuna göre cezayı veren makam ve merciler tarafından belirlenecektir.
Kamu İhale Kanunu açısından "Hata" halinin yasaklama kararlarında söz konusu olup olmayacağı tartışılabilir.
Kabahatler Kanununun 10 uncu maddesi uyarınca, Türk Ceza
Kanununun "Hata" hallerine ilişkin hükümleri, ancak kasten işlenen
kabahatler hakkında uygulanır.
Kasten işlenen idari yaptırımlar hakkında uygulanacak Türk Ceza Kanununun 30 uncu maddesi aşağıda belirtilmiştir.
"(1) Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları
bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli
sorumluluk hâli saklıdır.
(2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
(3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların
gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından
yararlanır. "
Söz konusu hükümler göz önünde tutularak, yasaklama kararları verilirken hataya ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi düşünülmektedir.
TBB
| 95
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Sorumluluk
MADDE 11- (1) Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış
çocuk hakkında idarî para cezası uygulanamaz.
(2) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî
para cezası uygulanmaz.
MADDE 11 - GEREKÇE
Madde 11.- Madde metninde, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuğa ya da işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli
derecede azalmış olan akıl hastasına idari para cezası verilemeyeceği belirtilmiştir.
MADDE 11 - AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununa göre, kabahatlerle ilgili sorumluluğun doğabilmesi için failin fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş olması şarttır. On beş yaşını doldurmayanlar, kabahatler kanununda öngörülen haksız eylemleri işlemiş olsalar dahi ceza verilmez.
Türk Ceza Kanununa göre ceza sorumluluğu 12 yaşın doldurulmuş olması şartına bağlanmışken, Kabahatler Kanununda sorumluluk yaşı 15 olarak belirlenmiştir. Ayrıca akıl hastaları da işlediği
fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamıyor veya fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmışsa, idari
para cezası verilmez.
Kanımızca, ceza sorumluluğu için akıl hastası olmamak yeterli
sayılmalıdır. Akıl hastalığı olsa bile bunun fiilin anlam ve sonuçlarını
algılama derecesin tespitini veya fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği olup olmadığının tespitinin idareye bırakılması
yerinde olmamıştır.
Reşit olmayan istekli ve yüklenicilere İhale hukukunda ön görülen yaptırımlar irdelendiğinde; Ceza ehliyeti açısından Kamu İhale
Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, kanımızca Kabahatler Kanununun 11 inci
maddesi hükümlerine göre hareket edilebileceği düşünülmektedir.
Hukuken hak ehliyetine sahip olmak açısından reşit olmak veya
irade özgürlüğüne sahip olmak şart değildir. 18 yaşın altında olan
veya akıl malulü olan bir kimse de şirket ortağı olabilir veya ticari iş
yapılabilir. Böyle bir durumda olanlar medeni hakları kullanma ehli96 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
yetini, veli veya vasileri aracılığıyla gerçekleştirebilirler. Veli veya
vasilerin davranışları nedeniyle, kanımızca velayet veya vesayet altında bulunan kimselere ceza verilmesi esasları Kabahatler Kanununun 8 inci maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne
göre, ""(l) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci
olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin
bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da
idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu
faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi
hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
(4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanır. "
Yukarda belirtilen madde hükmünde gösterildiği üzere reşit olmayan veya irade özürlüsü olan iş sahibi hakkında yaptırım uygulanması kesin olmayıp, idarenin taktirine bağlıdır.
Hukuka Uygunluk Nedenleri İle Kusurluluğu Ortadan Kaldıran
Nedenler
MADDE 12- (1) Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.
MADDE 12 - GEREKÇE
Madde 12.- Madde metninde, Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleriyle kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerine ilişkin hükümlerinin kabahatler açısından da uygulanabileceği kabul edilmiştir. Ancak, Tasarıda aksine hüküm bulunan haller saklı tutulmuştur.
Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenlerine ilişkin hükümleri, hakkın kullanılması, görevin yerine getirilmesi, meşru savunma ve ilgilinin rızası olmak üzere dört ana grupta toplanabilir. Kusurluluğu etkileyen
nedenlere ilişkin hükümleri ise, kusurluluğu azaltan veya ortadan kaldıran
nedenler olarak iki gruba ayrılabilir. Maddenin düzenlemesine göre, hukuka
uygunluk nedenleri ile zorunluluk hali, cebir veya tehdit etkisinde olma,
hukuka aykırı ve fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi gibi kusurluluğu
TBB
| 97
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ortadan kaldıran nedenlerin varlığı halinde, idarî para cezasına karar verilemeyecektir. Ancak, yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile ilgili olarak Tasarıda
ayrı hükümlere yer verilmiş olması dolayısıyla, Türk Ceza Kanununun bu
hallere özgü hükümleri kabahatler açısından uygulanamayacaktır. Keza,
Türk Ceza Kanununun örneğin haksız tahrik gibi kusurluluğu azaltan nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler açısından uygulanamayacaktır.
MADDE 12 -AÇIKLAMA
Hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran
nedenler konusunda kabahatler kanununda hüküm bulunmayan
durumlarda Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.
Kabahatler Kanununda yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile ilgili
özel hükümler bulunduğu için belirtilen konularda ceza kanunu değil, kabahatler kanununun hükümleri uygulanır. Bunun dışındaki
hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler konusunda T.Ceza Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
Değinilen konulardaki T.Ceza Kanunundaki düzenlemeleri,
I- Hukuka Uygunluk Nedenleri,
II-Kusurluluğu Ortadan Kaldıran Nedenler , Başlıkları altında
incelemekte yarar vardır.
I- Hukuka Uygunluk Nedenleri
T. Ceza Kanununa göre hukuka uygunluk nedenleri a) Hakkın
Kullanılması, b) Görevin Yerine Getirilmesi, c) Meşru Müdafa, d)
İlgilinin Rızası halleridir.
a) Hakkın Kullanılması,
5237 sayılı T.Ceza Kanununun 26. maddesine göre; "Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez". Hukuk kurallarına dayanan bir hakkını kullanan kimse hukuka aykırı hareket etmiş sayılmaz. Bireyin hakkının mutlaka yasadan kaynaklanması gerekmez. Bu hak kanundan
doğabileceği gibi, tüzük, yönetmelik, genelge, tebliğ şeklinde idari
düzenlemelerden de doğabilir. Kurallarla düzenlenmiş olmak koşuluyla bir mesleğin icrası da hakkın kullanılması şeklinde olabilir. Ancak söz konusu hakkın doğrudan doğruya kullanılabilir olması aranır. Eğer bir hak kurallarla tanınmış olsa dahi, bir mercinin izni ile
kullanılabilecekse, o mercinin izni gerçekleşmedikçe hakkın doğduğu
söylenemez.
Hakkını kullanan kişiye idari yaptırım uygulanamaması için,
yukarıda anlatıldığı gibi, failin hukuk düzenince kabul edilmiş bir
hakkının olması, hakkın kullanılması ile işlenen eylem arasında nedensellik bağının olması, failin davranışının hakkın kötüye kullanıl98 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
ması niteliğinde olmaması gerekir. Bir başka deyişle fail hakkını kullanırken hukuk kuralları ile belirlenen sınırların dışına çıkmamalıdır.
b) Görevin Yerine Getirilmesi,
Başta Anayasa, Devlet Memurları Kanunu ve T.Ceza Kanunu
kurallara uygun olarak verilen bir emri yerine getiren, görevini gerçekleştiren kimseye sorumluluk yüklenemeyeceğini düzenlemiştir.
Ceza sorumluluğu açısından: Kabahatler Kanununun atıfta bulunduğu 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 24. maddesine göre; " Kanun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.
Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz.
Hukuksal açıdan emir, yasalarla yetkili kılınmış bir merci tarafından, belli bir konuda yapılması veya yapılmaması gereken bir eylemi içeren ve ast durumunda bir kişiye yöneltilen irade açıklamasıdır.
Emrin yasal olması için biçim ve içerik yönüyle yasalara uygun
olması aranır. Ast durumunda olan memur her emri biçim ve içerik
yönünden değerlendirmek hakkına sahiptir. Bu arada emri vereninde
yetkili olması gerektiğinde kuşku yoktur.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez.
Aksi taktirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.
Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellediği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu
olur".
Hiyerarşik yapı içinde, amirin verdiği emrin hukuka uygun olması halinde, verilen bu emrin yerine getirilmesi, görevin ifası anlamında hukuka uygun olacaktır. Eğer emir hukuka aykırı ise ve astın
bunu denetleme olanağı yoksa emri yerine getiren yine sorumlu olmaz. Ancak astın aldığı emrin hukuka aykırı bularak amirine bildirme imkanı varsa, amirin emri yazılı olarak yenilemesi halinde, emri
yerine getiren sorumlu olmaz. Bu durumda sorumluluk emri verene
aittir.
Eğer emir hukuka aykırılıktan öte suç da oluşturuyorsa, bu durumda hem emir veren sorumlu olur, hem de yazılı emir alsa dahi
emri yerine getiren de sorumlu olur.
c) Meşru Savunma
Kabahatler Kanunun, T.Ceza Kanununa atıfta bulunması nedeniyle meşru savunma halinde de sorumluluk doğmaz.
TBB
| 99
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Kabahatler Kanununun atıfta bulunduğu 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 25. maddesine göre; "Gerek kendisine ve gerek başkasına
ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı
ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı
faile ceza verilmez". T.Ceza Kanununun 25. maddesinin gerekçesine
göre, her türlü hakka yönelik haksız saldırı meşru savunmanın konusunu değiştirebilir. Bundan başka, haksız saldırının,
aa) Gerçekleşen haksız saldırı,
bb) Gerçekleşmesi muhakkak haksız saldırı,
cc) Tekrarı muhakkak haksız saldırı şeklinde olmalıdır.
Bu nedenle haksız saldırı ile mutlaka karşı karşıya gelmek şart
olmayıp, saldırının gerçekleşmesinin yakın ve tekrarının muhakkak
olması hallerinde de meşru savunmaya uygun koşulların varlığından
söz edilir.
Meşru savunma için aranan diğer bir koşulda, savunma ile ilgili
yönüdür. Bu da savunmanın saldırı ile orantılı biçimde olması koşuludur. Saldırıya uğrayan kişi, bu saldırıyı etkisiz kılacak bir ölçüde,
bir davranış içinde bulunduğu taktirde, meşru müdafaa hukuka uygun olacaktır. Doğal olarak saldırı ve savunma arasındaki ölçülü uygunluğu o andaki içinde bulunulan durum ve koşullara göre belirlemek gerekecektir.
T.Ceza Kanununda "zorunluluk hali" hukuka uygunluk nedenleri arasında sayıldığı halde, Kabahatler Kanununun 12. maddesinin
gerekçesinde zorunluluk hali, kusurluluğu kaldıran veya azaltan neden olarak belirtilmiştir. Bizde Kabahatler Kanununun sistemine uygun olarak, zorunluluk halini, hukuka uygunluk nedenleri arasında
değil, kusurluluğu kaldıran nedenler arasında inceleyeceğiz. Ancak
bu arada Meşru Savunmada bir saldırı söz konusu olmakta iken, zorunluluk halinde tehlike söz konusu olmaktadır.
d- İlgilinin Rızası
Kabahatler Kanununun hukuka uygunluk nedenleri arasında,
T.Ceza Kanununa atıfta bulunarak kabul ettiği diğer bir kurumda
"ilgilinin rızası" dır. Bir başka deyişle Kabahat yaptırımını gerektiren
bir haksızlığı ilgili kabul ettiği taktirde, kabahat olmaktan çıkacaktır.
İlgilinin rızasının hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilebilmesi için, rızanın kişinin üzerinde mutlak surette tasarrufta bulunabileceği bir hakka ilişkin olması gerekir. Ayrıca kişinin bu hakla
ilgili olarak rıza açıklamaya ehil olması şarttır.
100 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Yasa tasarısında daha önce "mağdurun rızası" ifadesi da sonra
"ilgilinin rızası" veya "kişinin rızası" olarak değiştirilmiştir. Böylelikle
yasa hükmünün Kabahatler Kanunu açısından daha geniş bir şekilde
uygulanması olanağı sağlanmıştır.
Yukarıda değinildiği gibi, mağdurun rızasının hukuka uygunluk
nedeni olarak kabul edilebilmesi için, tasarrufu kişiye bağlı olan bir
hakkın ihlal edilmesi gerekir. Bir başka deyişle, kamu düzeni ile ilgili
Devletin ve toplumun çıkarlarının zarara uğradığı hallerde, bir rıza
aranmaz, olsa bile hukuka uygunluk nedeni olmaz.
II- Kusurluluğu Ortadan Kaldıran Nedenler
Eylemin haksız veya hukuka aykırılığı kabul edilmekle beraber,
eylemde kusur olmadığı için sorumluluk doğmayan veya ceza yaptırımı uygulanmayacak durumlar, kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler başlığı altında düzenlenmiştir.
Kabahatler Kanununun 12.maddesinin gerekçesine göre; kusurluluğu ortadan kaldıran haller;
a) Zorunluluk hali,
b) Cebir veya tehdit etkisinde olma,
c) Hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi,
Şeklinde belirtilmiştir. Belirtilen kavramları, atıfta bulunulan
T.Ceza Kanununun hükümlerine göre açıklamak gerekmektedir. a)
Zorunluluk Hali Konuyu düzenleyen T.Ceza Kanununun 25/2 maddesi hükmüne göre; "Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka
yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka surette korunmak olanağı bulunmayan ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve
kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. Bir eylemin zorunluluk nedeni işlendiğinin kabulü yani failin kusur ve sorumluluğunun olması için, tehlike ve bu tehlikeden korunmaya ilişkin koşulların değerlendirilmesi
şarttır.
Meşru savunmada, bir saldırı söz konusu iken, zorunluluk halinde bir tehlike söz konusu olduğunu unutmamak gerekir. Zorunluluk halinde, karşı karşıya kalınan ağır ve muhakkak tehlikeye kişinin
kendisini bilerek neden olmaması şarttır.
Örneğin, elindeki paketi ile yoldan karşıya geçerken üzerine gelen bir araçtan kaçmak isterken, elindeki paketi atarak çevreyi kirleten bireye idari para cezası uygulanmaması gerekir.
b) Cebir ve Tehdit Etkisinde Olma
TBB
| 101
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Kabahatler Kanununun atıfta bulunduğu T.Ceza Kanununun
"Cebir ve Şiddet, korkutma ve tehdit" başlığını taşıyan 28. maddesi
hükmüne göre; "Karşı koyamayacağı ve kurtulamayacağı cebir ve
şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç
(kabahat) işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve
şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır".
Bir hukuk düzeni karşılıklı saygı ve barış esasına dayanır. Barış
ve karşılıklı saygı düzeninin bozulduğu yerde cebir, şiddet, korkutma
ve tehdit söz konusu olabilir. Kurallara aykırı olarak, park parası isteyen, bununla da yetinmeyip tehdit ve korkutma davranışlarında
bulunan bir serseriden korunmak amacıyla bireyin belediyeye ait
korkuluklara veya kanepelere zarar vermesi halinde, ceza yaptırımı
zararı veren kişiden değil cebir ve şiddet kullanan kimseden alınabilir.
Cebir veya tehdit etkisinde kaldığı için, failin eyleminden dolayı
sorumlu tutulmaması, cebir veya tehdidin belli bir ağırlıkta olmasını
gerektir. Karşı konulamayacak veya kurtarılamayacak nitelikte olan
cebir veya tehdit sorumluluktan kurtulma nedeni olabilir.
d) Hukuka Aykırı ve Fakat Bağlayıcı Emrin Yerine Getirilmesi
Kabahatler Kanununun atıfta bulunduğu T.Ceza Kanununun
28/3 maddesi hükmüne göre; " Konusu suç teşkil emir hiçbir suretle
yerine getirilmez. Aksi taktirde yerine getiren ile emri veren sorumlu
olur. Kanunun 28/4 maddesi hükmüne göre de emrin, uygulayıcı
tarafından uygun olmadığının denetlenmesinin kanunla engellendiği
durumlarda, uygulayan değil konusu suç teşkil eden emri veren sorumlu tutulur.
Kanun, askerlik ve güvenlik hizmetleri alanında, bazı koşullarda
emrin içeriğinin hukuka uygunluğunun ast tarafından denetlenmesi
mümkün değildir. Buna göre 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun
41/2. maddesi ve 2559 sayılı Polis ve Selahiyetleri Kanununun 2/3.
maddesinde sayılan hallerde, emir derhal yerine getirilir, emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene ait olur.
Kusurluluğu ortadan kaldıran hallerde ihale mevzuatında ön görülen yaptırımlarının uygulanıp uygulanmayacağı yine bu konuda
ihale mevzuatında özel hüküm bulunup bulunmadığına bağlıdır.
Değinilen konularda Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanunu'nda özel hükümler bulunmadığı için, kanımızca Kabahatler
Kanununun 12 nci maddesinin uygulanabileceği düşünülmektedir.
Söz konusu madde hükmüne göre, bu konuda Türk Ceza Kanunu
102 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
hükümleri idari yaptırımlar hakkında da uygulanmalıdır. Belirtilen
nedenlerle, meşru savunma ve zorunluluk hali, İdarenin rızası (Türk
Ceza Kanunu Md. 26), sınırın aşılması (Türk Ceza Kanunu Md.27),
cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit (Türk Ceza Kanunu Md. 28), haksız tahrik (Türk Ceza Kanunu Md. 29), hallerinde yaptırım uygulanmaması gerekir. Bu durum, idari yaptırımlarda manevi unsur aranmasının doğal sonucudur.
Teşebbüs
MADDE 13-(1) Kabahate teşebbüs cezalandırılmaz. Ancak, teşebbüsün de cezalandırılabileceğine dair ilgili kanunda hüküm bulunan haller saklıdır. Bu durumda, Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.
MADDE 13 - GEREKÇE
Madde 13.- Madde metninde, kabahatlere teşebbüsün kural olarak cezalandırılmayacağı kabul edilmiştir. Ancak, belli bir kabahate teşebbüsün de
cezalandırılabileceği konusunda ilgili kanunda hüküm bulunan haller saklı
tutulmuştur. Bu hallerde Türk Ceza Kanununun teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
MADDE 13 - AÇIKLAMA
Kabahate teşebbüs ediyor diye, kimseye idari ceza uygulanamaz.
Kabahatler kanununun temel ilkesi kabahate teşebbüs halinde ceza
verilmemesidir. Ancak yasa temel ilkesinin yukarda düzenlenen biçimde olmasına karşın, kanunlarda özel hüküm bulunan hallerde,
kabahate teşebbüs halinde de ceza verilebileceği öngörülmüştür. Ancak mevcut yasalarda böyle bir hükme rastlanmamıştır. Çünkü teknik
olarak kabahate teşebbüs hali mümkün görülmemektedir.
Örneğin Yargıtay 2.C.D. 6.5.1999 T. E. 1999/4461, K.1999/5996
sayılı kararında, av yasağı döneminde av tüfeğiyle dolaşma halinde
eylemin kabahat nevinden olması nedeniyle teşebbüs hükümlerinin
uygulanmayacağına karar verilmiştir.
Yukarıda belirtildiği gibi kabahate teşebbüsü yaptırıma bağlayan
özel bir yasa hükmü olmamakla beraber gerektiğinde yararlanılabilmesi için "teşebbüs" ve "gönüllü vazgeçme" kavramlarını açıklamakta
yarar vardır.
5237 sayılı T.Ceza Kanununun 35. maddesinde "teşebbüs" teriminin tanımı yapılmıştır. Bu hükme göre; kişinin işlemeyi kastettiği
bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya gerçekleştirmeye
TBB
| 103
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
başlayıp ta elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması halinde
teşebbüsten söz edilir.
Aynı kanunun 36. maddesine göre; fail suçun gerçekleştirilmesi
için gerekli eylemelerden gönüllü olarak vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını ya da sonucun ortaya çıkmasını önlerse
sorumlu tutulmaz.
"Teşebbüs "halinde ihale mevzuatında öngörülen yaptırımların
uygulanıp uygulanmayacağı da bu konudaki özel düzenlemelerde
hüküm olup olmamasına bağlıdır. Türk Ceza Kanununun 35 inci
maddesi uyarınca, kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu, elverişli hareketler ile doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamadığında teşebbüsten söz edilir.
Teşebbüs için yaptırım uygulanabilecek durumlarda, Kabahatler
Kanunun
13 üncü maddesinin yollamasıyla, Türk Ceza Kanununun teşebbüs ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı ifade
edilmiştir.
Suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin gereği, yasada sayılan haller
dışında, Kabahatler Kanununun 13 üncü maddesine göre teşebbüsün
cezalandırılmaması belirtilmesine rağmen, Kamu İhale Kanununun
17 nci ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 25 inci maddesinde
sayılan yasak fiil veya davranışlar arasında bazı fiil veya davranışlara
teşebbüs edilmesi hallerinde yasaklama yaptırımı uygulanabilmektedir.
Teşebbüs halinde ihale hukukun ilişkin mevzuata göre yaptırımlar uygulanırken söz konusu yaptırımlara indirim uygulanır mı? Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda, teşebbüs
halinde yasaklama kararı verile- bileceği öngörülmüş olmasına rağmen, bunun nasıl uygulanacağı belirlenmemiş- tir. Hukuka aykırı
eylem veya davranışı icra edenle buna teşebbüs eden arasında bir
ayrım yapılması gerektiği, hukuk mantığı ve hakkaniyetin gereğidir.
Kabahatler Kanununun konuyla ilgili 13 üncü maddesinde, değinilen durumlarda Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümlerinin uygulanması öngörülmüştür.
Türk Ceza Kanununun 35 inci maddesinde ise, "Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadar indirilir" denildiğinden, teşebbüs halinde verilecek cezalarda değinilen oranda indirim
yapılmalıdır. Bu durumda, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Söz-
104 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
leşmeleri Kanununda hüküm bulunmadığı için kanımızca Kabahatler
Kanununun genel hükümlerinin uygulanabileceği düşünülmektedir.
İştirak
MADDE 14- (1) Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak
etmesi halinde bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para
cezası verilir.
(2) Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, kabahate iştirak
eden ve bu niteliği taşımayan kişi hakkında da fail olarak idarî para
cezası verilir.
(3) Kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişi hakkında,
diğerlerinin sorumlu olup olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın
idarî para cezası verilir.
(4) Kanunda özel faillik niteliğini taşıyan kişi açısından suç, diğer
kişiler açısından kabahat olarak tanımlanan fiilin, bu niteliği taşıyan
ve taşımayan kişiler tarafından ortaklaşa işlenmesi halinde suça iştirake ilişkin hükümler uygulanır.
MADDE 14 - GEREKÇE
Madde 14.- Maddenin birinci fıkrasında, kabahatlere iştirak haliyle ilgili olarak tek tip fail sistemi kabul edilmiştir. Kabahatin işlenişine iştirak eden
kişiler arasında fail ve şerik (azmettiren veya yardım eden) ayırımı gözetilmemiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, bağlılık kuralının özgü suçlardaki fonksiyonu kabahatler bakımından kabul edilmemiştir. Özel faillik niteliğini taşıyan kişinin işlediği kabahate bu niteliği taşımayan kişinin iştirak etmesi
halinde, bu kişi de fail olarak idarî para cezası ile cezalandırılabilecektir.
Üçüncü fıkrada, kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş
bir fiilin varlığının gerekli ve yeterli olduğu kabul edilmiştir. Bunun sonucu
olarak, kabahatin işlenişine iştirak eden kişilerden birinin, örneğin kusur
yeteneğinin olmaması, diğer ortakların idarî para cezası ile cezalandırılmasını engellemez.
Herhangi bir kişi açısından kabahat oluşturan fiil, özel faillik niteliğini
taşıyan bir başkası açısından suç oluşturabilir. Maddenin dördüncü fıkrası,
bu hallere özgü ve fakat sadece iştirakle ilgili bir hüküm içermektedir. Kişi,
kendisi açısından kabahat oluşturan fiili tek başına işlemiş olsaydı, kabahatten dolayı hakkında idarî para cezası verilecekti; ancak, özel faillik niteliğini
taşıyan bir kişi ile birlikte bu fiili işlemiş olduğu için, artık hakkında idarî
para cezası değil, özel faillik niteliğini taşıyan kişinin işlemiş bulunduğu
TBB
| 105
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
suça iştirakten dolayı Türk Ceza Kanununun iştirake ilişkin hükümlerine
göre hapis veya adlî para cezasına hüküm olunacaktır.
MADDE 14 - AÇIKLAMA
Ceza kanununda asıl fail ve suça katılanın cezaları birbirinden
farklıdır. Kabahatlerde ise haksız davranışa birden fazla kişi katılmış
olsa dahi aralarında bir ayrım yapmaksızın bu kişilerin her biri hakkında fail olarak aynı miktarda para cezası verilir.
Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, örneğin belirli bir
görev nedeniyle idari para cezasının öngörüldüğü bir kabahat fiilinde, o görevlinin durumu özel faillik olarak kabul edilir. Bir başka deyişle kabahatlere iştirak halinde, tek tip faillik sistemi benimsenmiştir.
Kabahatin işlenişine iştirak eden kimseler arasında asıl fail ve katılan
ayrımı yapılmamıştır.
Böylesi durumlarda, eğer özel fail niteliğindeki görevlinin kabahat fiiline bu özelliği taşımayan bir kişi katılmış ise, katılan kişiye de
asıl fail gibi idari para cezası verilir.
Kabahatlerde iştirakten dolayı ceza verilebilmesi için kabahat fiilinin kasten işlenmiş olması şarttır. Bir başka deyişle taksirle işlenebilen kabahatlerde iştirakten söz edilemez. Bunun sonucunda da taksirle işlenen kabahatlerde asıl fail dışında kalan iştirakçilere idari ceza
uygulanamaz. Aynı şekilde kabahatin işlenişine iştirak eden kişilerden birinin kusur yeteneğinin olmaması diğer iştirakçilerin idari para
cezası ile cezalandırılmalarını engellemez.
Eğer eylem iştirakçiler açısından kabahat, asıl fail açısından suç
niteliğinde ise, konuya T.Ceza Kanununa göre suça iştirake ilişkin
hükümler uygulanır.
İçtima
MADDE 15- (1) Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi halinde bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir. Bu kabahatlerle ilgili olarak
kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her birinin uygulanmasına karar verilir.
(2) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı, ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille
işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye
kadar fiil tek sayılır.
106 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
(3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır.
MADDE 15 - GEREKÇE
Madde 15.- Maddenin birinci fıkrasında, Türk Ceza Kanununun farklı
neviden fikri içtimaa ilişkin hükmüne paralel bir düzenleme yapılmıştır.
Ancak, bu hüküm, sadece idarî para cezaları açısından uygulanabilir. Bu
itibarla, bir fiille gerçekleştirilen birden fazla kabahatten her biri açısından
idarî para cezası dışında başka idarî yaptırımlar öngörülmüş ise, bu yaptırımların hepsine birden karar verilir.
Maddenin ikinci fıkrasında, Türk Ceza Kanununun zincirleme suça
ilişkin hükümlerinin kabahatler açısından uygulanamayacağı vurgulanmıştır. Bir kabahatin birden fazla işlenmesi durumunda gerçek içtima hükümlerine göre, her bir fiille ilgili olarak ayrı ayrı idarî para cezasına karar verilecektir.
Bir fiil, bazı durumlarda hem suç hem de kabahat oluşturabilir. Maddenin üçüncü fıkrası, bu hallere özgü ve fakat sadece içtima ile ilgili bir hüküm içermektedir. Bu gibi durumlarda kişi hakkında sadece suçtan dolayı
ceza veya güvenlik tedbirine hükmedilebilecektir; fiilin kabahat oluşturması
dolayısıyla ayrıca idarî yaptırım uygulanamayacaktır. Böylece, "non bis in
idem" kuralına suçlarla kabahatler arasında da geçerlilik tanınmıştır. Ancak,
suçtan dolayı ceza veya güvenlik tedbirine hükmedilemeyen hallerde, kabahat
dolayısıyla yaptırım uygulanabilecektir.
MADDE 15 - AÇIKLAMA
Bir fiil ile birden fazla kabahat fiili işlenmiş ise, bir fiilden bir ceza uygulanacağına ilişkin evrensel ceza hukuku ilkesine göre, sadece
en ağır para cezasının öngörüldüğü idari para cezası verilir. Ancak
söz konusu kabahatlerle ilgili olarak, yasalarla idari para cezalarından başka idari yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her
biri ayrı, ayrı uygulanır.
Bu durum 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 44. maddesinde yer
alan "fikri içtima" hükümlerinin uygulanmasıdır. T.Ceza Kanununun
44. maddesinde, "İşlediği bir fiil ile birden fazla suçun oluşmasına
sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır" denilmektedir. Kabahatler Kanununun 15. maddesindeki düzenleme, fikri içtimanın kabahatlere uyarlanmış şekli olarak görülmektedir.
Örneğin, idarenin, kabahat niteliği taşıyan bir emrine aykırı olarak, çevreyi kirleten kişiye hem emre aykırılık hem de çevreyi kirletTBB
| 107
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
me nedenleriyle ayrı, ayrı yaptırımlar uygulanmaz. Bu iki haksızlıktan daha ağır olan yaptırım uygulanır.
Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde, her bir fiil için ayrı, ayrı idari para cezası uygulanır.
Kesintisiz eylemlerle işlenebilen, yani süreklilik gösteren eylemlerle tek bir sonuç doğuran nitelikte bir kabahat fiili söz konusu ise,
idari yaptırım kararı verilinceye kadar gerçekleşen fiiller, tek bir fiil
sayılıp bir ceza verilir. Karar tarihinden sonraki eylemler başka bir
yaptırım konusu olur.
Eğer bir eylem, yasada hem kabahat hem de suç olarak belirlenmiş ise, sadece ağır nitelikte olan suçtan dolayı yaptırım uygulanır.
Örneğin güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin, karayolunda
araç sürmeleri T.Ceza Kanununda suç, Karayolları Trafik Kanununda
kabahat olarak kabul olunmuştur. Bu durumda kabahatler kanunu
uyarınca, fail hakkında sadece T.Ceza Kanununa göre ceza ve güvenlik tedbirine hükmedilerek kabahat nedeniyle ayrıca idari yaptırım
uygulanmayacaktır.
Kanunun 24. maddesine göre, önüne gelen olay nedeniyle, kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturması halinde, davaya bakan
mahkeme tarafından da idari yaptırım verilebilir. Olayda mahkeme
idari yaptırım kararı vermiş ise ayrıca ilgili idari merciin bir idari
yaptırım kararı alması mümkün değildir.
Ancak mahkeme kabahat nedeniyle, bir yaptırım uygulamasına
karar vermemişse, bu durumda ilgili idarenin, aynı konuda idari yaptırım uygulama yetkisinin olup olmadığı tartışılabilir. Bu boşluğu
dolduran uygulama örnekleri henüz bulunmamaktadır.
Kanımızca mahkeme kararıyla bir kabahat nedeniyle bir yaptırım uygulanamışsa bu kesin hüküm niteliğinde olduğu için idarenin
ayrıca bir yaptırım uygulaması mümkün görülmemektedir.
"İçtima” nın nasıl yapılacağına ilişkin olarak Kamu İhale Kanunu ve
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yukarıda belirttiğimiz gerekçeler ışığında, kanımızca bu durumda Kabahatler Kanununun genel hükümleri arasında yer alan "İçtima" ya ilişkin 15 inci madde hükmünün ışık tutabileceği düşünülmektedir. Söz konusu madde hükmünde; "(1) Bir fiil ile birden fazla
kabahatin işlenmesi halinde bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî
para cezası öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir. Bu kabahatlerle
108 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
ilgili olarak kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her birinin uygulanmasına karar verilir.
(2) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili
olarak ayrı, ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır.
(3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır. " denilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İDARÎ YAPTIRIMLAR
Yaptırım Türleri
MADDE 16- (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî
yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.
(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.
MADDE 16 - GEREKÇE
Madde 16.- Maddenin birinci fıkrasında, kabahatler karşılığında uygulanacak idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirler olarak iki ana
gruba ayrılmıştır. İkinci fıkrada ise, idarî tedbirler olarak mülkiyetin kamuya
geçirilmesi ve ilgili kanunlarda belirtilen diğer tedbirler olarak ifade edilmiştir. İlgili kanunlarda yer alan tedbirlerin çeşitliliği karşısında, bunların sınırlayıcı bir şekilde sayılmasından sarfınazar edilmiştir.
Türk Ceza Kanununda müsadere, suç karşılığında bir güvenlik tedbiri
olarak düzenlenmiştir. Buna karşılık Tasarıda, kavram kargaşasına neden
olmamak için, kabahatlerle bağlantılı olarak müsadere kavramı yerine, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ifadesi kullanılmıştır. Bu yaptırımın konusunu
oluşturan eşya ve sair malvarlığı değerinin mülkiyetinin Devlete veya sair
bir kamu kurum ve kuruluşuna geçmesi söz konusu olabileceği için, mülkiyetin Devlete geçirilmesi ifadesi değil, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ifadesi
benimsenmiştir.
MADDE 16 - AÇIKLAMA
Kabahat şeklindeki haksızlıklara uygulanacak yaptırımlar;
a) İdari para cezası b) İdari tedbir şeklinde ikiye ayrılır.
İdari tedbirler ise;
a) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi (Müsadere)
b) İlgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olarak düzenlenmiştir.
TBB
| 109
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
İdari para cezaları, izleyen maddelerde ayrıntılı olarak incelenecektir. Burada idari tedbirlere ağırlık verilecektir.
Kabahatler kanununda somut olarak verilen idari tedbir örneği
"mülkiyetin kamuya geçirilmesi" dir. Kanunun 16. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, Kabahatler Kanununda "müsadere" terimi yerine "mülkiyetin kamuya geçirilmesi" deyimi kullanılmıştır.
Bu durumda, her iki terimin eş anlamlı olduğu- nu kabul etmek gerekecektir. Kabahatler kanununda başka bir idari tedbir örneği yoktur.
Söz konusu yasa, diğer kanunlarda yer alan tedbirler şeklinde, başka
yasalardaki bu konuya ilişkin hükümleri mahfuz tutmuştur.
Mutlaka yasal dayanağı olmak koşuluyla değişik idari tedbirlerin alınması mümkündür. Ancak bu yasal düzenlemelerle getirilen
tedbirlerin, kabahat fiilinin niteliklerine ve idari ceza hukuku ilke ve
yöntemlerine uygun olması gerektiği tartışmasızdır.
"... Başvuru kararında, idari tedbirlerin kapsamı belirlenirken mülkiyetin kamuya geçirilmesinin yanı sıra "ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler" ifadesine yer verilmesinin bilinmeyen yeni bir kavramın ortaya çıkmasına neden olduğu, ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerin neler olduğunun anlaşılamadığı, anlaşılamayan bu düzenlemeye göre ilgililerin cezalandırılmasının hukuk devleti ilkesine uygun bulunmadığı ve Anayasanın 2.
maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür..." gerekçeleriyle Anayasa
Mahkemesine başvurulmuştur. Ancak Anayasa Mahkemesi
11.06.2009 tarihli kararında, "...Kabahatler Kanununun 16. maddesinin
(l) numaralı fıkrasında kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu belirtildikten
sonra itiraz konusu (2) numaralı fıkrasında, idari tedbirlerin, mülkiyetin
kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu ifade
edilmiştir.
Yasa'nın 2. maddesinde, idari yaptırımların ve idari yaptırıma konu
eylemlerin tümünün kanunla belirlenmesi esası kabul edilmiştir. Yasanın 4.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında da "Kabahat karşılığı olan yaptırımların
türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir." denilmiştir.
Bu durumda, bir eyleme idari yaptırım uygulanabilmesi için kanunda
öngörülmüş olması zorunludur. Kanunla öngörülen bir idari yaptırımın
belirsizliğinden ise söz etmek mümkün değildir. Bu husus, iptali istenilen
kuralda belirtilen mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbiri yönünden geçerli
olduğu gibi diğer idari tedbirler yönünden de geçerlidir. Diğer idari tedbirlerin, itiraz konusu kuralda "ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler" olarak
belirtilmesi de bu durumu daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
110 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Öte yandan, idari tedbirlerin çok çeşitli olmaları ve her zaman yeni tedbirlerin de yasa koyucu tarafından öngörülebilecek olmaları nedeniyle, tüm
idari tedbirlerin bir metin içinde tahdidî olarak sayılması zorunluluğundan
söz edilemez.
İtiraz konusu kuralda belirtilen idari tedbirler, mevcut yasal düzenlemelerde yer alan tedbirleri ifade ettiğinden ve bu düzenleme ile yeni bir ceza
yaratılmadığından, suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık bulunmadığı gibi belirsizlik ve öngörülemezlikten söz edilebilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasanın 2. ve 38. maddelerine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir..." gerekçeleriyle iptal istemini
reddetmiştir.
Kamu ihalelerinde öngörülen yaptırımların, Kabahatler Kanunu
açısından niteliğini belirlerken, geçici teminatların irat kaydedilmesinin durumu para cezalarına benzetilebilir. Kanımızca yasaklama kararlarının daidari tedbir olduğu düşünülmektedir.
İdari Para Cezası
MADDE 17- (1) İdarî para cezası, maktu veya nispi olabilir.
(2) İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur.
(3) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III)
sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para
cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen
oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler
tarafından verilen idarî para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir.
Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî
para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum
ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para
cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik
durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak
ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı
tahsil edilir.
TBB
| 111
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(4) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar,
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik
kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları,
ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri
tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî
para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde
genel hükümlere göre tahsil olunur.
(5) İdarî para cezası tamamen tahsil edildikten itibaren en geç bir
ay içinde durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilir.
(6) Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi,
ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu
karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.
(7) İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak
üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen
yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî
para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz.
Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki idarî para cezaları açısından uygulanmaz.
MADDE 17 - GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 17. maddesinin üç ve dördüncü fıkraları değiştirilmiştir. İdari para cezalarının tahsil yetkisi ve gelir kaydı konusunda
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerin
esas alınması ve Kabahatler Kanununun etkin ve hızlı bir şekilde uygulanabilirliğinin sağlanması amacıyla söz konusu değişiklikler yapılmıştır.
MADDE 17 - AÇIKLAMA
Kabahatler kanunun da öngörülen temel yaptırım idari para cezasıdır. Kabahatler Kanununun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanması, söz konusu yasada idari
para cezası verilmesi ve tahsiline ilişkin ilke ve yöntemlerin ayrıntılı
bir biçimde düzenlenmesini gerektirmiştir.
112 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Bütün para cezaları, idari para cezası niteliğinde değildir. Para
cezalarının; a) Adli Para Cezaları, b) Tazminat Niteliğinde Para Cezaları, c) Medeni Para Cezaları, d) Disiplin Para Cezaları, e) İdari Para
Cezaları adında çeşitleri vardır.
İdari para cezalarına en çok benzerlik gösteren, adli para cezalarından ayıran en önemli özellik, idari para cezalarının bir yargı organı
tarafından yargılama hukuku esaslarına göre değil, idare hukuku
esaslarına göre, idari merciiler tarafından verilmesidir. Ayrıca idari
para cezaları, adli sicile kaydedilmez, ödenmediği takdirde hapse
dönüştürülemez.
A- İdari Para Cezalarının Çeşitleri
İdari para cezaları yasalarla belirli ve değişmez bir miktar olarak
belirlenebileceği gibi, değişken biçimde de tespit edilebilir.
Kabahatler Kanununun 17. maddesi, idari para cezalarının maktu veya nispi olarak iki şekilde belirlenebileceğini hükme bağlamıştır.
Maktu kelimesinin Türk Dil Kurumu Sözlüğünde kelime anlamı,
"Kesilmiş, kesik, kesin olarak değeri biçilmiş" olarak gösterilmiştir.
Maktu para cezası ise, belirli ve değişmez bir miktar olarak alınan
para cezası olarak kabul edilir.
Belirli oranlar kullanılarak, orantılar yapılarak belirlenen para
cezaları ise nispi para cezalarıdır.
Örneğin, Kabahatler Kanununun 33. maddesine göre, dilencilik
yapan kişiye verilen 50 TL. idari para cezası maktu idari para cezasına örnektir.
Yasada asgari ve azami miktarların belirli bir şekilde gösterilip,
bu miktarlar arasında belirlenme imkanı olan idari para cezaları da
maktu idari para cezasıdır.
Örneğin, Kabahatler Kanununun 36. maddesine göre; gürültünün ticari işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde gerçek
veya tüzel kişiye 1000 TL. den 5000 TL ye kadar verilebilecek idari
para cezası asgari ve azami miktarlar arasında değişebilme özelliği
taşımasına karşın, maktu bir idari para cezasıdır.
Buna karşılık 10.6.1926 tarih ve 927 sayılı Sıcak ve Soğuk Maden
Sularının İstismarı ile Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanunun Ek-2
maddesi uyarınca, beher şişe için verilen para cezası, nispi para cezası
örneğidir.
Aynı şekilde 8.3.1950 tarih ve 5584 sayılı Posta Kanununun 59/2.
maddesi hükmü uyarınca verilmemiş posta ücretlerinin dört kat alıTBB
| 113
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
nacağına ilişkin idari para cezası da kanımızca nispi idari para cezası
örneğidir.
Kimi zaman, haksızlığın tekrarı halinde uygulanacak ceza değişken bir esasa bağlanmaktadır. Örneğin 3.3.2001 tarih ve 4628 sayılı
Elektrik Kanununun 11/g maddesinde düzenlendiği şekilde; "Uygulanacak para cezasının tutarı cezaya muhatap tüzel kişinin bir önceki
mali yılına ilişkin bilançosundaki gayri safi gelirinin yüzde onunu
aşamaz" şeklinde bir hüküm bulunmaktadır. Bu durumda tekerrür
halinde uygulanacak idari cezanın değişken olması nedeniyle nispi
idari para cezası olduğunu kabul etmek gerekecektir.
Bundan başka, Sendikalar Kanununun 58/1 maddesinde öngörülen, ilan ve bildirimleri yapmayanlara asgari ücretin brüt tutarına
göre katlanarak hesaplanan ceza da nispi para cezalarına örnek gösterilebilir.
Genellikle para cezaları maktu olarak belirlenmiş olup istisnai
hallerde nispi idari para cezası uygulaması görülmektedir.
İdari para cezasının maktu veya nispi niteliğinin belirlenmesi,
özellikle soruşturma zaman aşımının belirlenmesi açısından önem
taşımaktadır.
B- İdari Para Cezalarının Özellikleri
a) Alt ve Üst Sınırlar Arasında Belirlenebilmesi
Adli suçlar içerisinde yer alan para cezalarının alt ve üst sınırlar
içerisinde belirlenip, bu sınırlar içerisinde hakime taktir yetkisinin
verilmesi ceza hukukunun temel ilkelerinden birisi olarak kabul
edilmektedir. Kabahatler Kanunu bu temel ilkeyi göz önünde bulundurarak yasanın belirlediği alt ve üst sınırlar arasında idareye de taktir hakkı tanımıştır.
İdare tarafından taktir hakkı kullanırken yani alt ve üst sınırlar
arasında belirleme yapılırken, işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile
failin kusuru ve ekonomik durumunun göz önünde bulundurulması
gerekecektir. Yasanın gerekçesi de böyle bir açıklama olması bile sosyal hukuk devleti anlayışı içerisinde başka bir yorum mümkün olmazdı.
b) Ödeme Mercii İlgili Kamu Kurumuna Göre Değişmektedir.
5560 sayılı Yasa ile önemli bir değişiklik yapılarak, idari para cezalarının tamamen Devlet Hazinesine ödenmesi ilkesinden vazgeçilmiştir. 10.12.2003 tarih ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan Kamu İdareleri tarafından verilen idari para cezalarının ilgili kanunlarında
114 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
1.6.2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı yine önceden olduğu gibi hazineye gelir kaydedilecektir. Bir başka deyişle
mahalli idareler ve sosyal güvenlik kurumları dışındaki kamu kurumlarınca verilen idari para cezaları Hazineye gelir kaydedilmeye
devam olunacaktır.
Burada dikkat edilecek hususu Cumhuriyet Başsavcılıkları ve
mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarıdır. Söz konusu
mercilerce idari para cezası verildiğinde konu hangi kurumla ilgili
olursa olsun buna bakılmayarak idari para cezası hazineye yatırılacaktır.
Hazineye yatırılacak idari para cezaları hakkında 437 sayılı Tahsilat Genel Tebliği esaslarında fazla bir değişiklik yapılmamış olmakla beraber söz konusu tebliğ yerine 12.05.2007 tarihinden itibaren 442
seri numaralı Tahsilat Genel Tebliği yürürlüğe konulmuştur.
Tahsilat özel kanunlarında aksine bir hüküm yoksa 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulleri Hakkında Kanuna göre yapılacaktır.
Yasada getirilen en önemli değişiklik Mahalli İdareler ve Sosyal
Güvenlik Kurumları tarafından verilen idari para cezalarının kendi
bütçelerine gelir kaydedilmesidir. Bunların tahsil usulü hakkında
özel kanunlarında aksine bir hüküm olmadığında 6183 sayılı Amme
Alacakların Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanacaktır.
Bu husus başta belediyeler olmak üzere tüm mahalli idareleri
büyük bir ölçüde rahatlatmış ve bu tür idari para cezalarının toplanmasının kendilerine bir külfet olması önlenmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesindeki idari para cezalarının Devlet
Hazinesine yatırılması hususunun belediyelerimizi büyük sıkıntı içine soktuğu hususunda çeşitli dergilerde yaptığımız çalışmaların
olumlu etkisini görmekten mutluluk duyuyoruz.
5560 sayılı Kanunun 32. maddesi ile Kabahatler Kanununun 17.
maddesi üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle belediyelerin uyguladıkları idari para cezalarının kendi bütçelerine gelir kaydedilmesi
ile belediyelerin hem gelirleri, hem de yaptırım güçleri artmış olacaktır.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca verilen idari
para cezaları kimi zaman hazineye, kimi zaman kendi idaresine yatırılacaktır. Bu koşullarda nasıl hareket edileceği, idari para cezasını
düzenleyen kendi kanunlarındaki hükümlere tabi olacaktır.
TBB
| 115
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
c) Taksitle Ödeme
Kabahatler Kanununun 17/3 maddesi hükmüyle, idari para cezalarına taksitlendirme olanağı tanınmıştır. Taksitlendirme olanağı
yasaya göre;"Kişinin Ekonomik durumunun müsait olmaması" koşuluna bağlanmıştır. Bu durum fakru zaruret hali demek anlamına gelmez. Kişi yoksul olmamakla birlikte o sırada ödeme sıkıntısı, nakit
darlığı içerisinde olabilir.
Kişinin ekonomik durumunun müsait olup olmadığının taktirinin idareye bırakılmadığı kanaatindeyiz. Belirtilen durum idari para
cezasına muhatap kişinin tercihine bırakılmıştır. Kanımızca idare de
kişinin tercihine göre hareket etmelidir.
Taksit yöntemi tercih edildiğinde, ödeme bir yıl içinde dört eşit
parçaya bölünür. İlk taksitin peşin ödenmesi şarttır. Bir yıl içinde dört
eşit taksit belirlenirken yasada mali yıl veya takvim yılı şeklinde bir
belirleme yapılmadığından, cezanın doğduğu tarihten itibaren 12
aylık bir sürenin esas alınması gerektiği kanısındayız.
İdari para cezasının 4 eşit taksitle ödenmesinin, bir miktar, bir de
zaman yönü vardır. Kanımızca yasa ceza miktarının dört eşit kısma
bölünmesini belirlemiştir. Ödeme zamanları, bir yıl içinde tamamı
alınacak ve miktar yönüyle dört eşit miktara bölünmek suretiyle, idarece belirlenecek tarihlerde olması kanımızca mümkün bulunmaktadır. Bir başka deyişle, taksit dönemlerinin üçer ay olması şart değildir. İdarenin, failin ekonomik durumunu gözeterek, esnafsa vergi
durumunu, çiftçi ise hasat zaman göz önünde tutarak taksit zamanlarını belirleyebilmelidir.
Taksitlerin belirlenen tarihlerde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale gelir ve
tamamının tahsil edilmesi gerekir.
Bu arada Kabahatler kanuna göre yapılacak taksitlendirmelerde teminat ve tecil faizi aranmayacağını belirtmek gerekir. Tahsilat
Genel Tebliğinde de belirtildiği üzere; taksitlendirme işlemi cebren
takip ve tahsil muamelesini durduran nitelik taşımakla birlikte, idari
para cezalarının düzenlendiği kanunlarda yer alan ek mali yükümlülükleri kaldırmadığından, kanuni ödeme süresinde ödenmeyen idari
para cezalarının taksitlendirilip taksitlendirilmemesine, başvuru veya
itiraz yoluna gidilip gidilmemesine bakılmaksızın ilgili kanununda
öngörülen ek mali yükümlülüğün uygulanması ve tahsili gerekmektedir
116 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
d) Tahsil İşlemi Özel Kanunlarda Aksine Hüküm Yoksa Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre Yapılır.
Sorumlunun kendi rızası ile, para cezasını ödememesi halinde,
tahsilat 6183 sayılı Kanun esaslarına göre yapılır. Tahsilat sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerle ilgili değilse veya kamu kurumu niteliğinde olan kurumların kendi gelirleri arasında sayılmıyorsa
tamamı hazineye gelir kaydedilir.
Kuşkusuz ilgilinin rızası dışında taksitlendirme yapılmaz. Cezanın tamamı peşin olarak ödenebilir. Peşin ödeme halinde cezanın ¼’ü
indirilir. Kanun yollarına başvurmadan ve başvuru süresi dolmadan
yapılan ödemeler peşin ödeme sayılır.
e) Cezalar Her Takvim Yılında Yeniden Değerleme Oranında
Güncelleştirilir.
İdari para cezalarının öngörüldüğü yasalardaki idari para cezası
tutarları, o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır.
Her yıl yeniden değerleme oranıyla yasalardaki idari para cezaları artırılması esası, nispi para cezaları hakkında uygulanmaz.
Eski tarihli kanunlarda öngörülen para cezalarının günün koşullarına uygulanması ülke olarak yaşadığımız kronik enflasyon ortamında önemli bir konu olmuştur. Eski tarihli yasalardaki ceza miktarlarının para değerinin aşırı düşmesi nedeniyle, günün koşullarına
uygulanması amacıyla 4.11.2004 tarih ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun çıkarılmış ve
bir kanunun 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmüştür. Ancak bu kanunun yürürlüğü 5328 sayılı kanunla 1.6.2005 tarihine getirilmiştir. Söz konusu yasa Cumhuriyet öncesi ve cumhuriyet
döneminde çıkmış bütün kanunlardaki para cezalarını 31.12.2002
tarihine kadar güncelleştirmiştir.
Yasanın güncelleşmeye esas aldığı en son 31.12.2002 tarihi ile yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihleri arasında, para cezalarında bir değişiklik yapılmayacaktır. Ancak para cezalarına ilişkin kanun hükümlerinde daha sonra bir değişiklik olmuşsa, misil uygulamasında kanunun ilk çıktığı tarih değil, en son değişikliğin yapıldığı tarih esas
alınacaktır.
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanununun 4. maddesine göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun dışındaki kanunlarda yer alan para cezalarından nispi niteTBB
| 117
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
likteki vergi ve resim cezaları, nispi para cezaları ve tazminat kabilinden değişen orana bağlı bulunan para cezaları hariç olmak üzere,
kanun ve tüzüklerde alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak gösterilmiş
bulunan para cezalarından (idari ve disiplin para cezaları dahil);
a) Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk kurulduğu tarihten önce
yürürlüğe girmiş bulunan bütün kanun ve tüzüklerde yazılı olup da,
daha sonraki tarihlerde TBMM'nce miktarına dokunulmamış para
cezaları 142.860 katına,
b) Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul olunup da;
1- 31.12.1939 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları 85.715 katına,
2- 1.1.1940 tarihinden 31.12.1945 tarihine kadar yürürlüğe girmiş
bulunan kanunlardaki para cezaları 57.145 katına,
3- 1.1.1946 tarihinden 31.12.1959 tarihine kadar yürürlüğe girmiş
olan kanunlardaki para cezaları 28.570 katına,
4- 1.1.1960 tarihinden 31.12.1970 tarihine kadar yürürlüğe girmiş
olan kanunlardaki para cezaları 14.285 katına,
5- 1.1.1971 tarihinden 31.12.1977 tarihine kadar yürürlüğe girmiş
olan kanunlardaki para cezaları 8.570 katına,
6- 1.1.978 tarihinden 31.12.1980 tarihine kadar yürürlüğe girmiş
bulunan kanunlardaki para cezaları 2.860 katına,
7- 1.1.1981 tarihinden 31.12.1987 tarihine kadar yürürlüğe girmiş
olan kanunlardaki para cezaları 1.430 katına,
8- 1.1.988 tarihinden 31.12.1993 tarihine kadar yürürlüğe girmiş
bulunan kanunlardaki para cezaları 44 katına,
9- 17.10.1996 tarihli ve 4199 sayılı, 21.5.1997 tarihli ve 4262 sayılı
kanunlarla değişik 3918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu istisna olmak üzere,
1.1.1994 tarihinden
31.12.1998
tarihine
kadar yürürlüğe
girmiş olan kanunlardaki para cezaları 29 katına,
10- 1.1.999 tarihinden 31.12.1999 tarihine kadar yürürlüğe girmiş
bulunan kanunlardaki para cezaları 5 katına,
11- 1.1.2000 tarihinden 31.12.2000 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 4 katına,
12- 1.1.2001 tarihinden 31.12.2001 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 3 katına,
118 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
13- 1.1.2002 tarihinden 31.12.2002 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 2 katına, çıkarılmıştır.
Bu düzenlemeye göre, kanunlarda geçen mahalli idareler ile ilgili
her türlü para cezalarının, 1.6.2005 tarihinden itibaren kanunların
yürürlüğe giriş tarihleri esas alınarak sadece misil uygulaması yapılarak artırılacak ve 1.1.2005 tarihinden itibaren Yeni Türk Lirası uygulamasına geçilmiş olması nedeniyle, çıkan miktar YTL'ye çevrilecektir. 31.01.2004 tarih ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
Para Birimi Hakkında Kanunun değişik 2 maddesine göre, ilgili kanunları gereğince uygulanacak adli ve idari para cezalarının hesaplanmasında ve ödenmesinde, bir Yeni Türk Lirasının (1 YTL) altında
kalan tutarlar dikkate alınmayacaktır. Bununla beraber 1 Ocak 2009
tarihinden itibaren YTL ibaresi yerine TL(Türk lirası) ibaresinin kullanıldığını belirtmekte de yarar görülmüştür.
Ayrıca, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin (7)
numaralı fıkrasına göre idari para cezaları her takvim yılı başından
geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan
edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacaktır.
18.11.2005 tarihli ve 25997 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 353
sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre 2005 yılı için yeniden değerleme oranı %9.8 olarak belirlenmiştir.
Bir örnek vermek gerekirse;
12.9.1960 tarih ve 80 sayılı Belediyelerce Kurulan Toptancı Hallerin Sureti İdaresi Hakkında Kanunun 7.11.1995 gün ve 22456 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan 4131 sayılı Kanununla değişik 4. maddesinin 6. fıkrası gereğince, bu kanun ile bu kanuna istinaden yürürlüğe
konulacak yönetmelik esaslarına aykırı hareket edenler hakkında
2.500.000- liraya kadar para cezası ile 15 güne kadar faaliyetten men
cezasını vermeye belediye başkanları, başkan yardımcıları ve şube
müdürleri yetkili kılınmıştır. Yasa değişikliği 1995 yılında yapıldığı
için, misil uygulamasına yani uygulamaya esas tarih bu tarih alınıp
29 kat artırım uygulanacaktır. Söz konusu para cezası, 5252 sayılı yasanın 4. maddesi uyarınca 29 kat arttırılarak, 1.6.2005 - 31.12.2005 tarihleri arasında en fazla 72.50 YTL olarak uygulanmıştır.
2006 yılında ise, 2005 yılı için yeniden değerleme oranı %9.8 olarak belirlenmesi nedeni ile, en fazla 72.50x1.098=79.00 YTL hesaplanmıştır.
TBB
| 119
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Yukarıda açıklandığı üzere eski tarihli kanunlardaki para cezalarının uygulanmasına ilişkin kanun en son 31.12.2002 tarihli kanunları
esas alarak belirlemeler yapmış, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda 31.12.2002 tarihi ile 01.06.2005 tarihi arasındaki
para cezalarının durumunun ne olacağı tartışma konusu olmaktadır.
Bir görüş, iki tarih arasındaki cezalarında o yıllara ait yeniden
değerleme oranında artırılması gerektiğini savunmaktadır. (Necati
Meran, Açıklamalı Kabahatler Kanunu, 2006 Ankara Sf. 55) Kanımızca, yeniden uygulamaya ilişkin Kabahatler Kanununun 17/7 maddesi
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girdiğinden bu hükmün makable şamil olarak (geçmişi kapsayacak şekilde) uygulanması mümkün değildir.
Bir başka deyişle, 31.12.2002 ile 01.06.2005 tarihleri arasındaki
para cezalarına güncelleme işlemi yapılmamalıdır. Yıllara göre yeniden değerleme oranları kitabımızın ekinde gösterilmiştir.
e-) Red ve İade İşlemleri
Haksız ve yasalara aykırı olarak tahsil edilen idari para cezalarının red ve iade işlemlerinin nasıl yapılacağı Tahsilat Genelgesinde
ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; Tahsil edilmiş idari
para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi gerektiği takdirde, red ve
iade işlemleri; genel bütçeye dahil dairelerin yaptığı tahsilatlarda,
tahsilatı yapan saymanlık tarafından, diğer idarelerin tahsil ettiği
idari para cezalarında ise ilgili kurum tarafından yerine getirilecektir.
f-) Ölüm Halinde İdari Para Cezaları Hakkında Yapılacak İşlemler Ölüm halinde idare para cezaları hakkında yapılacak işlemler 442
Sayılı Tahsilat genelgesinde ayrıntılı şekilde açıklanmıştır. Söz konusu genelgedeki açıklamalar aşağıda sunulmuştur;
"Bilindiği gibi, 6183 sayılı Kanunda adli ve idari para cezalarının amme borçlusunun ölümü halinde terkin edilip edilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Ancak, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın[9] 38 inci maddesinin yedinci fıkrasında "Ceza sorumluluğu şahsidir." hükmü yer almaktadır.
Anayasanın bu hükmü ile şahısların işledikleri idari veya adli suçlara
istinaden gerek adli gerekse idari merciler tarafından verilen cezaların yalnızca o kişiye yönelik olarak infaz edilmesi gerektiği hüküm altına alınmaktadır.
120 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Diğer taraftan, 12/10/2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
"Ceza sorumluluğunun şahsîliği" başlıklı 20 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında "(1) Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden
dolayı sorumlu tutulamaz." hükmü,
"Sanığın veya hükümlünün ölümü" başlıklı 64 üncü maddesinde de
"(1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir.
Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında
davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.
(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin
olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur." hükmü, yer
almaktadır.
Ayrıca, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 96 ncı maddesinde de
5237 sayılı Kanunun 64 üncü maddesine paralel hüküm yer almakta idi.
Bu itibarla, Anayasanın 38 inci maddesi hükmü ile mülga 765 sayılı
Türk Ceza Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer verilen hükümler nedeniyle, cezaya muhatap kişinin ölümü halinde mahkemeler tarafından verilen adli para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi gerekmektedir.
Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının infazı gerektiğinden, bu tutarlar ve
eşyalar gerek terekeden gerekse mirasçılardan aranılacaktır.
Öte yandan, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince, çeşitli kanunlardaki hükümlere dayanılarak tatbik edilmesi
öngörülen ve idarelerin düzenleme yapma ve ceza verme yetkileri gereğince
verilen idari para cezalarının, özel kanunlarda belirlenen sürelerde ödenmemesi ve bu cezaların kesinleşmesi halinde, takip ve tahsil işlemlerinin 6183
sayılı Kanun çerçevesinde yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır.
İdari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda, cezaya muhatap
olan kişilerin ölümü halinde idari para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir hüküm bulunmaması koşuluyla, Anayasanın 38 inci maddesinde yer verilen "Cezaların
Şahsiliği" ilkesi gereğince, bu idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi
icap etmektedir.
Örneğin, trafik para cezalarının düzenlendiği 2918 sayılı Karayolları
Trafik Kanununda, trafik para cezası verilen amme borçlusunun ölümü halinde bu amme alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip
edilmeyeceği yönünde bir düzenleme bulunmadığından, kendisine trafik para
TBB
| 121
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
cezası verilen amme borçlusunun ölümü halinde bu alacak, borçlunun mirasçılarından takip edilmeksizin tahsilinden vazgeçilecektir.
Tüzel kişilere yönelik olarak verilen adli veya idari para cezalarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı
Kanun hükümlerine göre sorumlu tutulan ortaklar ve/veya kanuni temsilcilerin ölümü halinde, cezaya tüzel kişilik muhatap olması nedeniyle, mirası
reddetmemiş mirasçılarından bu alacakların takibine devam edilecektir."
Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi
MADDE 18- (1) Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi
suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine,
ancak kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir.
(2) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, eşyanın;
a) Kullanılmaz hale getirilmesi,
b) Niteliğinin değiştirilmesi,
c) Ancak belli bir surette kullanılması,
Koşullarından birinin yerine getirilmesine bağlı olarak belli bir
süre geciktirilebilir. Belirlenen süre zarfında koşulun yerine getirilmemesi halin- de eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar
verilir.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşinceye
kadar ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından eşyaya el konulabileceği gibi; eşya, kişilerin muhafazasına da bırakılabilir.
(4) Eşyanın mülkiyeti, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçer.
(5) Eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebilmesi için fail hakkında idarî para cezası veya başka bir idarî yaptırım
kararı verilmiş olması şart değildir.
(6) Kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar
verilebilir.
(7) Mülkiyeti kamuya geçirilen eşya, başka suretle değerlendirilmesi mümkün olmazsa imha edilir.
(8) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi
halinde yerine getirilir.
MADDE 18 - GEREKÇE
Madde 18.- Madde metninde, bir idarî tedbir olarak mülkiyetin kamuya
geçirilmesi yaptırımına ilişkin hükümler düzenlenmiştir.
122 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbirine ancak ilgili kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir. Müsadereden farklı olarak, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, idarî nitelikte bir karardır. Bu tedbirin konusunu, ancak kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle
elde edilen eşya oluşturabilir.
İkinci fıkrada, bu tedbire karar verilmesinin belli bir süre geciktirilebileceği koşullar belirlenmiştir. Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi
suretiyle elde edilen eşya, fail tarafından örneğin yurda sokulmadan belli bir
süre içinde başka bir ülkeye götürülüp kullanıldığı, kullanılamaz hale getirildiği veya sahibine iade edildiği takdirde mülkiyetin kamuya geçirilmesine
karar verilmeyebilecektir.
Üçüncü fıkrada, mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilmeden önce, kamu görevlileri tarafından eşya üzerinde kısa süreli el koyma tedbirine
başvurma imkânı tanıyan bir düzenleme yapılmıştır.
Dördüncü fıkrada, bu tedbirin konusunu oluşturan eşyanın mülkiyetinin, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçeceği kabul edilmiştir.
Beşinci fıkradaki düzenlemeyle mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararının, bir idarî tedbir niteliğinde yaptırım olduğu vurgulanmıştır.
Altıncı fıkrada kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar
verilebileceği kabul edilmiştir. Kaim değer kavramından ne anlaşılması gerektiği hususuyla ilgili olarak Türk Ceza Kanununun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin madde metinleri ve gerekçelerine bakılmalıdır.
Son fıkrada, mülkiyeti kamuya geçirilen eşyanın imhasına ilişkin koşul
belirlenmiştir.
MADDE 18- AÇIKLAMA
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi Kabahatler Kanununda öngörülen tedbir niteliğinde bir idari yaptırımdır. Bu terimin ceza hukukunda karşılığı müsadere olup ancak mahkeme kararıyla uygulanabilir.
Kabahatler Kanununda ise aynı yetki idari mercilere verilmiş bulunmaktadır.
Kabahatler Kanununda kullanılan "el koyma" terimi yerine, 5237
sayılı T.Ceza Kanununda "müsadere" terimi kullanılmıştır. Söz konusu T.Ceza Kanununun 54. maddesi eşya müsaderesi, 55. maddesi
kazanç müsaderesi konularını düzenlemiştir. Değinilen 54. madde
hükmüne göre, iyi niyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla,
kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur.
TBB
| 123
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Yine 5237 sayılı kanununun 55. maddesinde, suçun işlenmesi ile
elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi
için sağlanan menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine
karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Kabahatler Kanununa göre, mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbirinin konusu ancak; a) Kabahatin konusunu oluşturan, b) Kabahatin işlenmesi suretiyle elde edilen eşya oluşturabilir.
T.Ceza Kanununda müsadereye, ancak yargı organları karar verebilirken, kabahatler kanununa göre, mülkiyetin kamuya geçirilmesine yasayla yetkili kılınmak koşuluyla idari mercilerde karar verebilir.
Kanunsuz suç ve ceza olmaması ilkesi mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımı uygulanırken de aranır. Yasalarda açık bir hüküm
olmadıkça ,söz konusu yaptırımın uygulanması olanağı yoktur.
Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi yaptırımı uygulanırken, tedbirin
konusu, kabahat fiilinin konusunu oluşturan ya da işlenmesi suretiyle
elde edilen eşyadır. 18.madde 2. fıkra düzenlenme tarzından mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımının, kararın alınmasını ardından
hemen uygulanması gerektiği anlamı çıkmaktadır.
Kararın uygulanması,
a- Kullanılmaz hale getirilmesi b- Niteliğinin değiştirilmesi
c- Ancak belli bir surette kullanılması, koşullarından birinin oluşumuna bağlı olarak bir süreye bağlanabilir.. Kanımızca değinilen
durumlar fiili imkansızlık halleridir. Yani fiilen yaptırımın uygulama
imkanı olmayan hallerdir. Örneğin kabahatler kanununu oluşturun
eşyanın Türkiye' de olmaması halinde yaptırımın uygulanması imkansızdır.
Belirlenen süre zarfında koşulun yerine getirilmemesi, yani söz
konusu eşya kullanılır hale getirildiği, niteliği belirgin hale geldiği
veya belirli bir surette kullanılmaya başlandığı taktirde mülkiyeti
kamuya geçirilir. Kanımızca , belirli bir süre tanınması hem de bu
süre zarfında koşullara uyulmaması sonucunda mülkiyetin kamuya
geçirilmesinde ayrı, ayrı kararlar alınması gerekir.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşmedikçe
uygulamaya konulamaz. Kararın kesinleşebilmesi için ;
a- Kararın ilgili idarenin yetkili ve görevli mercileri tarafından
verilmesi,
124 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
b- Alınan kararın bu kanunun 26. maddesi uyarınca 7201 sayılı
Tebligat
Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ işlemlerinin tamamlanmış olması,
c- Tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde ilgilinin kanun
yollarına başvurmamış olması gerekir.
d- Yargının başvuru veya itiraz talebini reddetmesi gerekir.
Kanun yoluna başvurulup ta mahkeme tarafından da idari yaptırım kararı verilmişse, bu madde hükmü uygulanmaz.
Mülkiyetin Kamuya geçmesine ilişkin karar kesinleşinceye kadar, uyuşmazlık konusu mal üzerinde idare muhafaza tedbirleri alabilir. Alınacak önlemler ilgili idare tarafından doğrudan koruma önlemi alma, yani el koyma şeklinde olabileceği gibi kişilere koruması
için emanet olarak bırakma şeklinde de olabilir. Emanet bırakılan,
kişi, kanımızca mal sahibi de olabilir.
Değinilen işlemlerin olay açıklanarak bir tutanakla belgelenmesi
şarttır. Söz konusu tutanakta, malı muhafaza altına alan memurun
veya diğer kişinin yanında işlemi yapan memurunda imzasının bulunması gerekir.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi kesinleştiğinde, mülkiyet, yasada belirtilen ilgili kamu kuruluşuna geçer. Yasalarda mülkiyetin hangi kamu kuruluşuna geçeceği hakkında hüküm yoksa mülkiyet devlete geçer.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı verilebilmesi için, fail
hakkında bir idari para cezası veya başka bir idari yaptırım uygulanması şart değildir. Diğer idari yaptırımlarla birlikte bu yaptırım
uygulanacağı gibi, yalnız başına yani başka bir yaptırım söz konusu
olmaksızın da uygulanması mümkündür.
Kabahatler Kanununun 18/7 maddesi hükmü, mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilen malın "Kaim değerinin" de kamuya
geçirilmesine karar verebilir. Kaim Değer malın para olarak karşılığıdır. Bir başka deyişle eşyanın değeri kadar para tutarının mülkiyetinin kamuya geçmesi demektir. Doğal olarak bu durumda malın değerlendirilmesinin objektif bir şekilde yapılması şarttır. Malın değerlendirilmesinin nasıl yapılacağı hakkında yasada hüküm yoktur.
Kuşkusuz malın yeniliği, eskiliği, sağlamlığı, kullanışlığı faktörleri
değerlendirilmesini etkileyecektir. Yasada belirli bir usul öngörülmediği için idarenin bu değerlendirmeyi çeşitli şekillerde yapabileceği
sonucuna varılmaktadır.
TBB
| 125
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Değerlendirme işleminde de değerlendirme usulü ile değerlendirme miktarını içeren tutanak düzenlenmesi şarttır.
Kaim değerin kamuya geçirilmesi için; eşyanın, 5237 sayılı
T.Ceza Kanununa göre,
a- Ortadan kaldırılması, b- Elden çıkarılması,
c- Tüketilmesi,
d- Müsaderesinin başka bir suretle mümkün olmaması, gerekmektedir. Bu koşulların varlığını taktir yetkisi idareye aittir. Değinilen koşulların varlığı mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı alınırken
aranır ve değer o zamanki koşullarla göre belirlenir. Mülkiyet kamuya geçtikten sonra değerlendirme veya satış işlemleri Kamu İhale
Kanununa göre değil 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre yapılır.
Çünkü Kamu mallarının satımı konusunda 2886 sayılı Devlet İhale
Kanunun hükümleri hala yürürlükte bulunmaktadır.
Mülkiyeti kamuya geçirilen malın mutlaka satışı gerekmez.
Mülkiyet hakkına sahip olan kamu kuruluşu mülkiyetin sağladığı
bütün hakları çeşitli şekillerde kullanabilir. Eğer mülkiyeti kamuya
geçirilen eşya başka bir suretle değerlendirilmesi mümkün olmazsa
imha da edilebilir.
Mülkiyetin Kamuya geçirilmesi ile malın kamuya geçişi, kamuya
geçtikten sonra satışı, gerek duyulduğunda imhası işlemleri, ilgili
kurumun ayniyat muhasebesi kayıtlarında işlemler yapılarak gerçekleştirilmelidir.
Saklı Tutulan Hükümler
MADDE 19- (1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;
a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
b) İşyerinin kapatılması,
c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,
Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun
hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.
MADDE 19 - GEREKÇE
Madde 19.- Çeşitli kanunlarda idarî yaptırımı gerektiren fiiller bağlamında, meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat
ve ehliyetin geri alınması gibi yaptırımlara belli bir süre için karar verilebileceğine dair hükümler bulunmaktadır. Dikkat edilmelidir ki, bu yaptırımlara,
126 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
meslek ve sanatın yerine getirilmesinin, işyerinin çalışmasının veya ruhsat
ve ehliyete dayanarak faaliyette bulunulmasının bir tehlike oluşturması
aranmamaktadır. Bu bakımdan belirtilen yaptırımlar, ilgili kanunlarda bir
idarî tedbir olarak değil, bir idarî ceza olarak öngörülmüşlerdir.
Meslek ve sanatın yerine getirilmesinin, işyerinin çalışmasının veya
ruhsat ve ehliyete dayanarak faaliyette bulunulmasının genel güvenlik, genel
sağlık veya genel ahlâk açısından zararlı ve hatta tehlikeli olması dolayısıyla
uygulanması halinde, belirtilen yaptırımların bir idarî tedbir niteliğinde
oldukları kuşkusuzdur.
Belirli bir süre için uygulanmaları ve bu nedenle idarî ceza niteliğini
taşımaları dolayısıyla; söz konusu yaptırımlar, bu Tasarıda benimsenen idarî
yaptırım sistemiyle bağdaşmamaktadırlar.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, özel kanunlarda yer alan belli bir süre için
bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat ve
ehliyetin geri alınması gibi yaptırımların ceza sorumluluğunun şahsîliği
kuralıyla bağdaştığını söylemek de her zaman mümkün değildir. Örneğin
çalışmasının herhangi bir zarar veya tehlike ifade etmemesine rağmen, işyerinin kapatılması, geçimini bu işten sağlayan kişilerin belli bir süre de olsa,
işsiz kalmasını sonuçlayacak ve bu işyerinde sunulmakta olan hizmetten
başkalarının yararlanmasını engelleyecektir.
Genel bir kanun niteliğinde olan bu Tasarının kanunlaşması halinde,
ilgili kanunlarda yer alan bu yaptırımların etkisiz kalmasının uygulamamız
açısından ortaya çıkarabileceği muhtemel sakıncaları giderebilmek için bu
madde hükmü kabul edilmiştir. Ancak, bilahare, bu kanunlardaki idarî yaptırım rejimlerinin bu Tasarıda benimsenen genel kurallarla uyumunun sağlanması gerekmektedir.
MADDE 19 - AÇIKLAMA
Kabahatler kanunun 3. maddesi uyarınca, kabahatler kanununun genel hükümleri, diğer yasalardaki kabahatler hakkında da uygulanır. Söz konusu yasanın genel hükümleri arasında yer alan, 16.
maddesi ise, kabahatler karşılığında uygulanacak idari yaptırımlar,
idari para cezaları ve idari tedbirlerdir. İdari tedbirler de mülkiyetin
kamuya geçirilmesi ve diğer yasalarda yer alan diğer tedbirler olarak
belirlenmiştir.
Bu yasanın 19. maddesinde belirtilen;
a- Bir meslek ve sanatın yerine getirilmesi, b- Bir işyerinin kapatılması,
c- Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
TBB
| 127
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
d- Kara, deniz veya hava nakil aracının tariften veya seyrüseferden alınması, şeklindeki tedbirler, yasanın gerekçesine göre "ilgili
kanunlarda yer alan diğer tedbirler" kapsamına girmez. 19. maddede
sayılan idari işlem türleri başlı başına idari ceza niteliğindedir ve bir
tehlikeyi önleme amacı taşımaktadır. Değinilen İdari yaptırımlar,
Kabahatler Kanunu ile bağdaşmamakla beraber, yapılacak düzenlemelerle gerekli uyum sağlanıncaya kadar, söz konusu yasa hükümlerinin korunması zorunlu bulunmuştur. Bu zorunluluğu gerçekleştirmek açsından kaldırılmaları yerine ,söz konusu hükümlerin korunmalarını sağlamak açısından bu madde hükmü getirilmiştir.
Bu nedenle söz konusu 19. madde hükmü ile diğer kanunlardaki
idari yaptırımlar Kabahatler Kanunundaki idari yaptırım sistemine
uygun hale getirilinceye kadar, geçerli sayılmaktadır. Belirtilen özelliği nedeniyle söz konusu madde hükmü, adı öyle olmasa bile bir
geçici madde niteliği taşımaktadır.
Yasanın kapsam maddesinde açıkladığımız gerekçelerle, geçici
teminatların irat kaydedilmesine ilişkin kararların para cezası niteliğinde olduğu açık olmakla beraber yasaklama karalarının saklı tutulan hükümler arasına girip girmediği tartışılabilir. Ancak bu konuyu
açıklığa kavuşturan bir içtihat da henüz oluşmuş değildir. Bununla
beraber şahsi görüşümüz (3 üncü maddenin açıklama kısmında belirttiğimiz gibi) yasaklama kararlarının Kabahatler kanununda düzenlenen saklı hükümler arasına girmediği yolundadır.
Soruşturma Zaman Aşımı
MADDE 20- (1) Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez.
(2) (Değişik: 6/12/2006-5560/33 md.) Soruşturma zamanaşımı
süresi;
a) Yüz bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş,
b) Elli bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört,
c) Elli bin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç, yıldır.
3) Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı
süresi sekiz yıldır.
(4) Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar.
128 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
(5) Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır.
(6) (EK: 13.2.2011 – 6111 S.K. MD.22) Ancak, (Ek İbare : 31.3.2011
– 6217 S.K. Md. 27) 89 uncu maddesi hariç olmak üzere 1111 sayılı
Askerlik Kanunu, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunu, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun,
4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri
Kanunu ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda belirtilen ve idari para cezasını gerektiren fiilin işlendiği tarihi takip eden takvim yılının son günü bitimine
kadar idari para cezası verilerek tebliğ edilmediği takdirde idari yaptırım kararı verilemez, verilmiş olanlar düşer
MADDE 20 - GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 20. maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiştir.
Düşük miktardaki idari para cezaları ile ilgili olarak belirlenen soruşturma zamanaşımı sürelerinin uygulamada yetersiz görülmesi dolayısıyla,
üst sınır itibariyle ellibin Türk lirasından az idari para cezasını gerektiren
kabahatlerde soruşturma zamanaşımını yeniden belirlemiştir.
MADDE - 20 AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 20. maddesinde, soruşturma zaman aşımının tanımı ve zaman aşımı süreleri belirlenmiştir.
Yaptırımlarda, iki türlü zaman aşımı söz konusu olur. Biri soruşturma ile ilgili, yani yaptırım uygulayacak idari merciin olayı öğrenmesi ile ilgilidir. Diğeri de verilen bir idari kararın yerine getirilmesi
ile ilgilidir.
Bir haksız eylem gerçekleştiği zaman, idare yasada öngörülen
sürelerde bir karar alabilir. Yasada öngörülen süreler dolduğu zaman
bu yetkisi kalmaz.
Soruşturma zaman aşımı süreleri yaptırımın,
a) Maktu para cezası olması,
b) Nispi para cezası olması, açısından ayırıma tabi tutulmuştur.
Nispi para cezasını gerektiren kabahatlerde zaman aşımı süresi
sekiz yıldır. Yani haksız eylemin işlendiği veya neticenin gerçekleştiği
tarihten başlayarak 8 yıl geçince idare para cezası uygulayamaz.
TBB
| 129
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Maktu para cezası gerektiren kabahatlerde, para cezasının miktarına göre farklı süreler belirlenmiştir. Belirlemeye esas olan para
cezası miktarlarında para birimi Yeni Türk Lirası değil (YTL değil)
Türk Lirasıdır. YTL için ön görülen geçiş döneminden sonra ki uygulama göz önünde tutularak böyle bir düzenleme getirilmiştir.
5560 sayılı Kanunun 33. maddesi ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun
20. maddesinde yapılan değişikliğe göre;
a) 100.000TL. veya daha fazla para cezalarını gerektiren kabahatler beş yıl
b) 50.000TL. veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde dört yıl
c) 50.000TL den az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde üç
yıldır. Bunla beraber : 13.2.2011 – 6111 S.K. MD.22 ile yapılan eklemeyle yasada tadadi olarak sayılan kanunlara dayanılarak verilen
kabahat yaptırımlarında söz konusu süre çok daha aşağıya çekilmiş
bulunmaktadır. Yasaya yeni eklenen özel hükümler ve sınırlı olarak soruşturma zamanaşımı özel olarak belirtilen durumlar aşağıda
gösterilmiştir. Bunlar ;
a-1111 sayılı Askerlik Kanunu,(89. madde ile verilen idari yaptırım cezaları hariç) 1111 sayılı Askerlik Kanunun 89 uncu maddesi
kolaylık olmak üzere aşağıda gösterilmiştir.
“Sınıf ve tertibatı belirlenmiş olanlardan, yapılan bildirim veya duyuru
üzerine birlikte sevk edilecekleri emsallerinin sevk tarihinin son gününe
kadar gelmeyen ve bu durumları 47 nci maddede yazılı özürlerinden ileri
gelmediği belirlenenler ile sevk edildikten sonra askerliğini yapacağı kıtaya
gitmeksizin kaçanlardan elde edilip de erteleme hakkı bulunmayanlar derhal
sevk olunurlar.
Bunlardan yedek subay yetişme şartlarını taşıyanlar, muayyen zamanlarda birliklerine veya yedek subay yetiştiren sınıf okullarına sevk edilirler.
Bakaya iken ertelemesi yapılmış olanlar, ertelemelerinin bittiği tarihi
takip eden ilk mesai günü sevk edilirler.
Barışta, kabul edilebilir bir özrü olmaksızın;
a) Yoklama kaçaklarından birlikte son yoklamaya tabi oldukları doğumluların yurt genelinde normal sevk yılı içindeki son kafilesi gönderilmiş bulunanlar için, son kafilenin gönderilmesi tarihinden,
b) Saklılardan yaşıtlarının yurt genelinde normal sevk yılı içindeki son
kafilesi gönderilmiş bulunanlar için, son kafilenin gönderilmesi tarihinden,
c) Bakaya kalanlar için, bakaya kaldıkları tarihten,
130 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
d) İhtiyat erattan çağrılıp da birlikte işleme tabi olduğu kişiler gönderilmiş bulunanlar için, en son gönderilme tarihinden,
e) Yoklama kaçağı, saklı veya bakaya olup olmamasına bakılmaksızın
askerlik şubesince sevk edildiği kıtasına katılmayan veya geç katılanlar için,
kendilerine tanınan kanuni yol süresinin bitiminden, itibaren dört ay içinde
gelenler iki yüz elli, yakalananlar bin; dört aydan sonra bir yıl içinde gelenler beş yüz, yakalananlar iki bin; bir yıldan sonra gelenler yedi yüz elli, yakalananlar üç bin Türk Lirası idarî para cezasıyla cezalandırılır. Bir yıldan
sonra tamamlanan her takvim yılı için kendiliğinden gelenler ayrıca bin,
yakalananlar ayrıca iki bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
Ancak, bu eylemlerinden sonra askerlik şubesince ilk sevk edildikleri kıtalara
gecikmeksizin katılmaları halinde haklarında verilecek idarî para cezalarının
yarısı verilir.
Bu madde uyarınca verilecek idarî para cezalarına ilişkin evrak, yükümlünün bağlı olduğu askerlik şubesi başkanlıklarınca yükümlünün nüfusa
kayıtlı olduğu yer mülki idare amirliklerine gönderilir ve idarî para cezası
ilgili il ya da ilçe idare kurullarınca verilir.
Bu madde uyarınca verilen idarî para cezaları hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununda öngörülen kanun yoluna müracaat edilebilir. Bu cezaların yerine getirilmesi askerlik hizmetlerinin sonuna
bırakılır. Bu süreler içinde zamanaşımı işlemez.”
Barışta, dördüncü fıkra uyarınca verilen idarî para cezası kesinleştikten sonra dördüncü fıkrada sayılan eylemlerden herhangi birini
işleyenler ile bu eylemleri seferberlik ve savaş halinde işleyenler hakkında askerlik şubelerince suç dosyaları hazırlanarak yükümlünün
nüfusa kayıtlı olduğu yer Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.”
b-2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu,
c- 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu,
d- 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar
Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun,
e- 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması
Hakkında Kanun,
f- 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, g- 5490 sayılı Nüfus
Hizmetleri Kanunu
k- 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda belirtilen ve idari para cezasını gerektiren hallerdir. Yukarda sayılan yasalarda sayılan idari para cezası verilmesi gerektiren durumlarda , idari para cezasını gerektiTBB
| 131
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ren fiilin işlendiği tarihi takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar idari para cezası verilerek tebliğ edilmediği takdirde
idari yaptırım kararı verilemez, verilmiş olanlar düşer.
Konuyu bir örnekle açıklamak gerekirse 1.11.2010 yılında idari
para cezasını gerektiren bir fiil işlendiğinde bu yılı takip eden 2011
yılının son günü bitene kadar bir tebligat yapılmadığı takdirde
herhangi bir idari yaptırım kararı verilemez. Bu kurala aykırı olarak bir idari yaptırım kararı verilmişse soruşturma zamanaşımına
uyulmadığı için alınan bu karar geçersiz olur.
Yasada belirtilen 4 yıllık soruşturma zaman aşımı süresi 50.000,TL - 100.000,-TL arasındaki, 3 yıllık soruşturma zaman aşımı süresi
50.000TL den az cezalar hakkında uygulanacaktır.
Eğer yasalarda öngörülen cezanın asgari ve azami miktarları öngörülmüşse ve bu miktarlardan biri esas alınırsa zaman aşımı süresi
değişiyorsa, kanımızca fail lehine olan had yani asgari ceza miktarı
esas alınarak zaman aşımı süresi belirlenmelidir.
Bu maddedeki zaman aşımı, T.Ceza Kanununun 66. maddesinde
düzenle- nen dava zaman aşımı ile benzerlik taşımaktadır. Her iki
düzenleme şeklinde de zaman aşımı süreleri fiilin işlendiği tarihi esas
almaktadır. Eğer fiil devam eden bir nitelik taşıyorsa temadinin kesildiği neticenin ortaya çıktığı tarihte işlemeye başlar.
İdari ceza aynı zamanda T.Ceza Kanununda öngörülen bir suçu
da oluşturuyorsa, zaman aşımı süreleri söz konusu adli suça ilişkin
dava zaman aşımı süreleri esas alınarak belirlenecektir. Suçlara ilişkin
zaman aşımı süreleri 5237 sayılı Y.Türk Ceza Kanununun 66. maddesinde düzenlenmiştir. Konumuz Kabahatler Kanunu olduğu için ceza
hukukunu ilgilendiren oranda ayrıntılara inilmemiştir.
Geçici teminatın irat kaydedilmesi kararlarının verilme zamanı
konusunda Kamu İhale kanununda bir hüküm olmadığı için bu konuda Kabahatler kanunun genel hükümlerine gidilmesi gerektiği
kanısındayız. Ancak kamu ihale yasaklama kararları hakkında Kamu
İhale Kanunu 58 inci madde ve Kamu İhale Sözleş- meleri Kanunun
26 ıncı maddelerinde yer alan "yasaklama kararları yasaklamayı gerektiren fiil veya davranışın tespit edildiği tarihten itibaren kırk
beş gün içinde verilir" hükmü karşısında özel bir düzenleme getirildiği savunulabilir.
Yasaklamayı gerektiren fiil veya davranışın tespit edildiği tarih
konusu pek çok tartışmalar neden olmakla beraber, Danıştay içtihatları ile yasaklamayı gerektiren istem yazısının ilgili bakanlığa ulaştığı
tarih olarak kabul edilmektedir.
132 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
1 Ocak 2009 tarihinden itibaren YTL yerine TL ibaresi kullanılmaya başlanılmıştır.
Yerine Getirme Zamanaşımı
MADDE 21- (1) Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde
idarî para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine getirilemez.
(2) Yerine getirme zamanaşımı süresi;
a) Elli bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi,
b) Yirmi bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş,
c) On bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört,
d) On bin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç, Yıldır.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi on yıldır.
(4) (23/7/2010 tarih ve 6009 sayılı Kanunun 37. Maddesi ile değişik şekli)
Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar.
(5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine
başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez.
MADDE 21 - GEREKÇE
Madde 21.-Madde metninde, kabahat dolayısıyla karar verilen yaptırımların yerine getirilmesi zamanaşımı süreleri ve sonuçlarına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
MADDE 21 - AÇIKLAMA
Bu madde ile düzenlenen zaman aşımı süreleri verilen bir kararın yerine getirilmesi ile ilgilidir. Bir başka deyişle bir idari para cezasına ilişkin kesinleşen karar yasada öngörülen sürelerde uygulanmadığı taktirde zaman aşımına uğradığı için uygulanabilme olanağı
kalmaz.
Yerine getirme zaman aşımı kuralı, T.Ceza Kanununun
68.maddesinde öngörülen ceza zaman aşımı ile benzerlik taşımaktadır.
Bu maddede maktu veya nispi ceza ayırımı yapılmamıştır. Çünkü nispi ceza da somutlanarak belirli bir miktar olarak belirlenmiştir.
Yasadaki düzenleme daha önceki maddede olduğu gibi Yeni
Türk Lirası değil, Türk Lirası esas alınmıştır.
TBB
| 133
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Yasa hükmüne göre, zaman aşımı süreler;
50.000TL. veya daha fazla idari para cezası verilmesi halinde yedi yıl,
20.000TL. veya daha fazla idari para cezası verilmesi halinde beş
yıl,
10.000TL. veya daha fazla idari para cezası verilmesi halinde
dört yıl,
10.000TL. den az idari para cezası verilmesi halinde üç yıl olarak,
belirlenmiştir.
20.000TL - 50.000TL. arasındaki cezalarda beş yıl, 10.000TL 20.000TL
arasındaki cezalarda dört yıl, zaman aşımı süresi uygulanacaktır.
Mülkiyetin Kamuya geçirilmesine ilişkin kararlar için zaman
aşımı süresi on yıldır.
Para cezasına ilişkin kararın kesinleşmesi, yani uygulanabilir
olması için gerekli bütün işlemlerin tamamlanması şarttır.
Kararın kesinleşmesi, idari yaptırım kararının Tebligat Kanununa göre ilgiyle tebliğinden sonra kanun yoluna başvurma süresinin
geçmesi tarihinde gerçekleşir.
Zaman aşımı resen dikkate alınması gereken bir konudur. Bu
durum, idarenin gözünden kaçmışsa ilgili her zaman zamanaşımına
uğranıldığını ileri sürmek hakkına sahiptir.
Kanunun yürürlüğe girdiği zamanda zaman aşımı süresi kararın
kesinleşmesi tarihinden itibaren işlemeye başlamakta idi.
Daha sonra bu hüküm; 23/7/2010 tarih ve 6009 sayılı Kanunun
37. Maddesi ile aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(4) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar."
Eğer idari yaptırımın yerine getirilmesine, uygulanmasına ve
başlanmasına ilişkin yasal engeller varsa, zaman aşımı süreleri işlemez.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları
İdarî Yaptırım Kararı Verme Yetkisi
MADDE 22- (1) Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu
görevlileri yetkilidir.
134 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
(2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir.
(3) İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu
kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.
(4) 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerlidir.
MADDE 22 -GEREKÇE
Madde 22- Madde metninde, idarî yaptırımlarla ilgili olarak karar verme yetkisine ilişkin genel bir düzenleme yapılmıştır.
MADDE 22 - AÇIKLAMA
Yasalarda, idari yaptırıma karar verme yetki ve görevi, hangi
idari kurul, makam veya kamu görevlisine tanınmışsa yetki ve görev,
anılan kurul ve görevliler tarafında verilir. Ancak değinilen koşullarda verilen kararlar kesinleşerek uygulamaya sokulabilirler.
Yasada idari yaptırıma karar verecek makam veya merci belirtilmemişse ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri yetkili ve
görevli kabul edilir.
İdari kurul, makam veya kamu görevlileri ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler
dolayısıyla idari yaptırım kararı vermeye yetkilidirler.
Bir başka belediye sınırları içine giren alanda işlenen haksız eylem hakkında diğer belediyenin idari yaptırım uygulama yetkisi olmadığı gibi, belediye sınırları dışında kalan bir yerde işlenen haksız
davranış nedeniyle bir belediyenin yaptırım uygulama görev ve yetkisi olamaz. Daha önce belirdiğimiz gibi, büyük şehir belediyeleri
sınırları içerisinde yetkili mercide sorunlar ortaya çıkarsa, eylemin
gerçekleştiği yer belediyesinin esas alınması gerektiği kanısındayız.
Kabahatler kanunu, 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanununun yer
bakımından yetki kurallarının kabahatler açısından da uygulanmasını öngörmüştür. Ceza muhakemeleri yetki kuralları 12-21 maddelerde düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükümlerine göre, teşebbüste
son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda suçun işlendiği yer makamı yetkilidir.
Aynı hükümlerden hareketle suçlarda olduğu gibi kabahatler hakkında da aynı hükümler uygulanacaktır.
İdari nitelikte yasaklama kararı verme prosedürü ile hangi makam ve mercilerin yetkili oldukları Kamu İhale Kanununun 58 ve 59
TBB
| 135
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
uncu maddelerinde, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 26 ncı
maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu konuda özel hükümler olduğu için söz konusu özel hükümlerin uygulanması gerekip,
genel nitelikte olan Kabahatler Kanununun hükümlerinin uygulanması mümkün görülmemektedir. Aynı şekilde geçici teminatın irat
kaydedilmesi işlemlerinde de özel bir düzenleme olduğu için Kabahatler kanun hükümlerine gidilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Cumhuriyet Savcısının Karar Verme Yetkisi
MADDE 23- (1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye
yetkilidir.
(2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu
ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî
yaptırım kararı verebilir.
(3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir.
Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî
yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir.
MADDE 23 - GEREKÇE
Gerekçesi Yok
MADDE 23 - AÇIKLAMA
Kabahatler kanununun 23. maddesi hükmü, hükümet tasarısında yer almadığı halde, TBMM adalet komisyonunun uygun görmesi
nedeniyle yasa metnine konulmuştur.
Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri Ceza Muhakemesi Kanununun 61. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre,
C.Savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki kolluk görevlileri aracılığı ile, her türlü araştırmayı yapabilir, bütün kamu görevlilerinden
her türlü bilgiyi isteyebilir. Ancak söz konusu yasa ile C.Savcısına
idari yaptırım kararı verme yetkisi verilmediği halde, kabahatler kanunu, idari yaptırım kararı verme yetkisi de tanımıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlük tarihinden daha önceki tarihlerde C.Savcılığının idari yaptırım uygulama yetkisi yoktu.
Kabahatler Ya- sasının yürürlüğe girdiği tarihten sonra yürürlüğe
giren yasalarla C.Savcılarına idari yaptırım uygulama yetkisi verilebilir. Ancak önemle belirtmek gerekir ki, C.Savcılarının doğrudan idari
136 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
yaptırım kararı verebilmeleri için yasalarla kendilerine açık bir yetki
ve görev verilmesi gerekir.
Bununla beraber, C.Savcıları yasalarla açıkça yetkilendirilmiş
olmasa dahi, bir suç dolayısı ile başlatılan soruşturma kapsamında,
bir kabahatin işlendiğini öğrendiğinde durumu ilgili kamu kurum ve
kuruluşuna bildirebileceği gibi kendiside idari yaptırım kararı verebilir. Ancak C.Savcısının böyle bir karar verebilmesi için idari mercilerce aynı eylem nedeniyle önceden idari bir yaptırım kararı vermemiş
olması gerekir. Önceden bir idari yaptırım kararı verilip verilmediğini C.Savcısı araştırıp inceledikten sonra idari yaptırım kararı verebilecektir.
Böyle bir hükmün konulması yasanın sistemine ters düşmekte,
C.Savcısı tarafında verilen idari yaptırımın uygulanması açısında
yanında bazı sorunları taşımaktadır. C.Savcılığı kararı kendisi mi icra
edecek?, ilgili kamu kuruluşları aracılığıyla mı icra edilecek?, haksız
eylemle ilgili dosya eylem ile ilgili dosya Savcılıkta mı kalacak?, yoksa ilgili idari kurula mı verilecektir?. Belirtilen konular yasa hükmünün uygulanmasında bazı sorunları yanında taşıyacaktır. Kanımızca
bu hüküm, yerel yönetimlere güvensizlik izleri taşımakta, bazı haksız
eylemlerin cezasız kalmaması açısından merkezi idarenin yetkisini
vurgulamaktadır.
Mahkemenin Karar Verme Yetkisi
MADDE 24- (1) Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı
verilir.
MADDE 24 - GEREKÇE
Gerekçesi yok
MADDE 24 - AÇIKLAMA
Bu hüküm, hükümet tasarısında yer almadığı halde, TBMM' de
Adalet Komisyonunda eklenmiştir. Kanımızca bu ekleme Kabahatler
Kanununun felsefesi ve sistemiyle bağdaşmamaktadır.
Değinilen yasa hükmüne göre, kovuşturma konusu eylemin kabahat olduğunun anlaşılması halinde, davanın görülmekte olduğu
mahkemece idari yaptırım kararı verilir. Yasa hükmünün düzenleniş
biçimi emredicidir. Bu nedenle konunun idari makam ve merciye
havalesi şeklinde bir yetkinin kullanılması söz konusu olamaz. Mahkeme mutlaka bu yetkiyi kullanarak karar verecektir.
TBB
| 137
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Mahkemenin ceza mahkemesi veya hukuk mahkemesi olduğu
hakkında yasa hükmünde bir açıklık yoktur. Ancak yasanın düzenlenişinde "kovuşturma konusu fiilden" söz edildiği için, karar verecek
mahkemenin ceza mahkemesi olabileceği anlaşılmaktadır.
Mahkemenin önüne gelen davada, konunun suç oluşturmayıp
kabahat olması halinde idari yaptırım kararı verme yetkisi olmakla
beraber, idari mercilerin aynı konuda önceden bir yaptırım kararı alıp
almadığını incelenmesi gerekir.
İdarî Yaptırım Kararı
MADDE 25- (1) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta;
a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi,
b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili, c) Bu
fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller, d) Karar tarihi ve
kararı veren kamu görevlilerinin kimliği,
Açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil,
işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır.
MADDE 25 - GEREKÇE
Gerekçesi Yok
MADDE 25 - AÇIKLAMA
Kabahatler kanununun 25. maddesinde, "idari yaptırım kararına
ilişkin tutanak" tan söz edilmektedir. Tutanak; bir durumu veya olayı
belirlemek için birçok kimsenin veya ilgililerin imzaladığı rapordur
(TDK sözlüğü). Yasada sözü edilen tutanak, haksız eylem ve eylemi
işlemiş olanı ispat etmek için olay yerinde düzenlenen, görevli yanında, görgü tanıklarının da imzasını taşıyan belge anlamında kullanılmamıştır. Yazılı idari yaptırım kararının düzenleniş biçiminin ve
içeriğinin nasıl olacağını belirlemiştir.
Söz konu idari yaptırım kararında bulunması gereken konular
ayrı, ayrı sayılmıştır. Bu unsurların, eksiksiz olarak idari yaptırım
kararında mevcut olması şarttır.
İdari yaptırım kararında bulunması gereken hususlar,
a) Hakkında idari yaptırım kararı verilen kişinin kimliği ve adresi,
b) İdari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili,
c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliler,
d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği,
138 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
e) Fiilin işlendiği yer ve zaman, dır.
İdari yaptırım kararında yukarıda belirtilen hususlar, açık bir şekilde gösterilir.
İdari yaptırım kararında, failin kimlik bilgileri ile kişinin açık adresi yazılır. Bunun yanında idari yaptırımın yasal dayanakları ayrıntılı olarak gösterilmelidir. Ayrıca kabahati oluşturan eylem, eylemin
gerçekleştiği yer ve zaman gösterilerek açıklama yapılmalıdır. Bunlardan başka kabahat fiilini ispat eden bütün kanıtlar, belgede gösterilmeli ve idari yaptırım kararının tarihi ile kararı veren kamu görevlilerinin ad, soy ad ve görev unvanları açıkça belirtilmelidir.
Tutanakta kabahat fiilinin işlendiğini ispata yarayacak delillerin
gösterilmesi aranmakla beraber, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile reddedilen delillerin belirtilmesi gerekmemektedir. Ancak
söz konusu bilgilerin soruşturma dosyası içerisinde olması şarttır.
Kanımızca kabahati oluşturan fiilin işlendiği yer ve zaman gösterilirken, zamanın, yıl, ay, gün belirlemeleri yanında saat olarak da
belirtilmesi gerekir. Yasada, tarih değil zaman şeklinde bir ifade kullanması kanımızca, bu amaca yöneliktir.
Failin adresinin gösterilmemesi, idari yaptırım kararının kaldırılması sebebi olmaktadır. Beypazarı Sulh Ceza Mahkemesinin
10.11.2005 tarih ve E. 2005/229 D.İs, 2 K. 2005/229 D.İs sayılı kararında, İdari yaptırım kararında yaptırım kararı verilen kişinin adresinin
olmaması, idari yaptırım kararının kaldırılma nedenleri arasında gösterilmiştir.
Kararların Tebliği
MADDE 26- (1) İdarî yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201
sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir.
Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir.
(2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı
başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan
kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir.
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde
ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir.
TBB
| 139
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
MADDE 26 - GEREKÇE
Tasarıya,25. maddeden sonra gelmek üzere/'kararların tebliği" başlığı
ile 26. madde olarak yeni bir madde eklenmiştir. Bu madde kapsamında tebligatla ilgili karşılaşılabilecek bütün sorunları gidermeye yönelik düzenleme
yapılmıştır.
MADDE 26 - AÇIKLAMA
İdari yaptırım kararlarının tebliği, idari yaptırım kararı verilen
kişinin gerçek kişi veya tüzel kişi olması açısından farklılık gösterir.
Tüzel kişiye tebliğin yapılabilmesi, yetkili temsilciye tebligat yapılmasını ifade eder. Yetkili temsilcinin birden fazla olması halinde,
bunlardan herhangi birine tebligat yapılması yeterlidir. Tebligat kanununun 12. maddesine göre, bir ticarethanenin işlemlerinde doğan
anlaşmazlıklarda, ticari kişiye tebligat geçerli sayılır. Tüzel kişilerin
yetkili temsilcilerinin herhangi bir sebeple olağan iş saatlerinde iş
yerinde bulunamamaları halinde tebligat orada hazır bulunan çalışanlara yapılabilir.
Yine söz konusu Kanunun 13. maddesi; “…Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır…” denilmektedir.
Gerçek kişilere elden tebligat yapılması, yeni yasanın ifadesiyle
kararın gerçek kişinin huzurunda verilmesi seçeneği varken, tüzel
kişilere tebligatın mutlaka tebligat kanunu hükümlerine göre yapılması gerekir. Tebligat Kanununa göre, tebligat metninde, bu karara
karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve kanun yoluna başvurma
süresi açık bir biçimde gösterilmelidir.
Elden yapılan tebligatta, yani gerçek kişinin hazır olduğu bir durumda tebligat yapılırken, idari yaptırım kararında tebligatın doğrudan yapıldığı açıkça belirtilmelidir.
Ayrıca bildirim yapılırken, failin bu karara karşı başvurabileceği
kanun yolu, mercii ve kanun yoluna başvuru süresi açık ve doğru bir
şekilde belirtilmelidir. Yukarıda tarih ve sayısını gösterdiğimiz Beypazarı Sulh Hukuk Ceza Mahkemesinin kararında, idari yaptırım
kararının kişinin huzurunda verilmesine ilişkin hususun açıkça belirtilmediği, bu karara karşı başvurulacak kanun yolu, mercii ve süresinin yanlış gösterilmesi, idari yaptırım kararının bozma sebepleri arasında gösterilmiştir.
140 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Elden yapılan tebligatta, kişiden, idari yaptırım kararını imzalaması istenilir. İlgili kararı imzalamaya zorlanamaz. İlgili kararı imzalamaktan çekiniyorsa bu durumda ayrıca kararda belirtilir. İdari yaptırım kararının bir örneği ilgili kişiye verilir.
Ayrıca 11.01.2011 tarihinde TBMM’de kabul edilip 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la Tebligat Kanununda
önemli değişiklikler yapılmış olup, buna göre Tebligatların elektronik ortamda da yapılabilmesine ve ilanların da yine elektronik yolla
yapılabilmesine imkan tanınmıştır.
Yasaklama kararlarının Resmi Gazetede yayımlanması tebliğ
sayılır mı? Yukarda açıklanmaya çalışıldığı gibi , idari kararlar ilgiliye tebliğ edilmedikçe yürürlüğe giremez. Kamu İhale Kanunu ve
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda yasaklama kararlarının tebliğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte, söz konusu
madde hükümlerinde, "...Yasaklama kararları, yasaklamayı gerektiren fiil
veya davranışın tespit edildiği tarihi izleyen en geç kırk beş gün içinde verilir. Verilen bu karar Resmi Gazetede yayımlanmak üzere en geç on beş gün
içinde gönderilir ve yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Bu kararlar Kamu
İhale Kurumunca izlenerek, kamu ihalelerine katılmaktan yasaklı olanlara
ilişkin siciller tutulur..." denilerek, yasaklama kararlarının Resmi Gazetede yayımlanacağı ve yayım tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Uygulamada da ilgiliye tebliğ yapılmamakta, kararın yürürlüğü
için Resmi Gazetede yayımlanması yeterli sayılmaktadır. Kanımızca,
kararın Resmi Gazetede yayımlanması ve tebliğ edilmesi farklı konulardır. Ayrıca, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasının, "ilanen tebliğ" yerine geçeceğine ilişkin, söz konusu yasalarda bir açıklık bulunmamaktadır. Bu nedenle, Resmi Gazetede kararın yayımlanmasını, ne tebligat ne de ilanen tebligat olarak kabul edebiliriz.
Bundan başka, yasaklama kararı ile ilgili olarak Resmi Gazetede
yayımlanan metinlerde, kararın ana unsurları yer almamaktadır. Kanımızca, yasal bir tebligatın gerçekleşebilmesi için idari yaptırım tutanağında bulunması zorunlu olan hususların, tebligat metni ve Resmi Gazetedeki duyuru metninde yer alması gerekir. Ancak uygulamada bu zorunluluklara hiç uyulmadığını belirtmekte gerekir. Bu
zorunlulukların ise temel hak ve özgürlükler ve hukuk devleti açısından olmazsa olmaz zorunluluklar olduğunu da hatırlatmak gerekir
Yasaklama kararlarının Resmi Gazetede yayımının tebliğ anlamına gelmediğini belirledikten sonra, yasaklama kararının Resmi
TBB
| 141
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Gazetede yayımlanmasıyla yürürlüğe gireceğine ilişkin Kamu İhale
Hukuku ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunundaki hükümlerin tebliğin yapılmış sayılması anlamına gelip gelmediğini de tartışmakta
yarar vardır.
Tebligat ilgili için bir hak olduğuna göre, Resmi Gazetede yayımlanma ve yürürlüğün yayın tarihinden başlaması ile ilgili
hükmün, tebligat yerine geçmesi şeklinde bir yargıya varılabilmesi
için, konuyu düzenleyen kurallarda bir açıklık bulunması şarttır.
Kamu İhale Hukuku ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda ise böyle açık, yani tebligat hakkını ortadan kaldıran bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu durumda, tebliğ zorunluluğu ve bu konuda Kamu İhale Hukuku ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda açık bir hüküm bulunmaması nedeniyle, Kabahatler Kanununun 26 ncı maddesinde yer
alan, "...(1) İdarî yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi
açık bir şekilde belirtilir.
(2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı
başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan
kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir.
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde
ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir." şeklindeki hükmün uygulanabileceği
düşünülmektedir.
Başvuru Yolu
MADDE 27- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması
halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.
(2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi
gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın
kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir.
142 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
(3) Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh
ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi,
iki nüsha olarak verilir.
(4) Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler,
bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir
sebep dayanaklarıyla gösterilir.
(5) (Değişik: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının
mah- keme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz
yoluna gidilebilir.
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Soruşturma konusu fiilin suç
değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halin- de; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği
takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde
incelenir.
(7) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç
değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halin- de; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat
kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.
(8) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev
alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım
kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle
birlikte idarî yargı merciin- de görülür.
MADDE 27 - GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası değiştirilmiş ve maddeye yeni fıkralar eklenmiştir. Maddenin beşinci fıkrasında
vermesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebileceği hususuna
açıklık getirilmek için değişiklik yapılmıştır.
Cumhuriyet savcısı, suç oluşturduğu iddiasıyla yapılan şikayet üzerine
bir fiille ilgili olarak soruşturma başlatır. Soruşturma sonucunda, fiilin suç
oluşturmadığı kanaatine vararak, fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Ancak, Cumhuriyet savcısı bu fiilin kabahat oluşturduğu
gerekçesiyle, fail hakkında idarî para cezasına karar verir. Bu durumda, şikayetçi, fiilin suç oluşturduğu iddiasıyla Cumhuriyet savcısının kararına itiraz edebilir. Buna karşılık, fail, davranışının kabahat de oluşturmadığını ileri
sürerek hakkında verilen idarî para cezasının kaldırılmasını talep edebilir. Bu
TBB
| 143
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
gibi durumlarda kanun yolu bakımından nasıl bir yol izlenmesi gerektiği
hususuna açıklık getirmek için madde metnine altıncı fıkra eklenmiştir.
Yedinci fıkra olarak madde metnine eklenen hükümle, aynı sorunun kovuşturma evresinde ortaya çıkması haline özgü çözüm getirilmiştir.
Madde metnine sekizinci fıkra olarak eklenen hükümle, Kabahatler Kanununun düzenlemelerinin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmiştir.
MADDE 27 - AÇIKLAMA
Kabahatler kanununa göre alınan idari yaptırım kararlarına karşı
iki kanun yolu öngörülmüştür. Bunlar; a) Başvuru Yolu, b) İtiraz Yoludur. Başvuru yolu yasanın 27. maddesinde, itiraz yolu 29. maddesinde düzenlemiştir.
Yeni yasal düzenlemeyle kendi yasalarında idari yargı yoluna
gidilmesi düzenlenmiş olan konularda bu yargı yoluna gidilebilir. Bu
şekilde özel düzenleme olmayan hallerde Kabahatler Kanununun 27.
maddesinde göre hareket edilecektir.
İdari para cezasına ilişkin kararlar ile mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari tedbir kararlarına karşı, kararın tebliği veya
tevhimi ( Duruşmada yapılan bildirim) tarihinden itibaren en geç on
beş gün içinde o yerin Sulh Ceza Mahkemesine başvurulabilir. Sulh
Ceza Mahkemesine kararın tebliğ veya yüze karşı tebliği tarihinden
itibaren, on beş gün içerisinde yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine başvurulabilir. 15 günlük süre hak düşürücü süredir. Bu süre geçirildiğinde kanunda sayılan haller dışında (mucbir sebep hali) kanun yoluna başvurma hakkı kalmaz. Bu sürenin geçirilip geçirilmediği yetkili organlarca resen dikkate alınır. Bir başka deyişle taraflardan birinin itiraz edip etmemesi önemli değildir.
Kararın tebliğ veya elden yüze karşı verilmesinden başlayarak 15
gün geçtiğinde idari yaptırım kararı kesinleşir. Yani uygulanabilir
hale gelir gerçekleşir. Mücbir sebebin varlığı nedeniyle 15 günlük
sürenin geçirilmiş olması halinde, bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı yine yetkili Sulh Ceza
Mahkemesine başvuru yapılabilir. Mücbir sebeplere dayanarak yapılan başvuru kararın kesinleşmesini ve uygulanmasını engellemez.
Ancak mahkeme kararın uygulanmasını durdurabilir. Mahkemeye
başvuruda idari cezanın uygulanmasını durdurma isteminde bulunulması şart değildir. Ancak böylesi bir durumda mahkemenin dikkati çekmek için yürütmeyi durdurma istemi ve nedenlerinin açıklıkla belirtilmesinde yarar vardır.
144 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Mücbir sebep, kişinin iradesi dışında oluşan, karşı koyamayacağı
veya önleyemeyeceği olağan dışı olayları ifade eder. Deprem, sel,
toprak kayması ve yıldırım düşmesi klasik mücbir sebep örnekleridir.
Kanımızca başvuru hakkını kullanacak kişinin trafik kazasına uğraması, ani hastalanması gibi olaylar ciddi kanıtlarla ispat edilmeleri
koşuluyla mücbir sebep sayılmalıdır.
Sulh Ceza Mahkemesine mücbir sebeplere dayanarak, mücbir
sebeplerin ortadan kalktığı tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılabilecek başvuru hakkında, idari yaptırım kararı verilen kişi tarafından
bizzat yapılabileceği gibi onun kanuni temsilcisi veya avukatı tarafından da yapılabilir. Yasada bu hüküm olmasa dahi belirlenen şekilde hareket edilebileceği bir olgu iken yasanın böyle bir düzenleme
yapması kanımızca gereksizdir.
Kanun yolu olarak Sulh Ceza Mahkemesine yapılacak başvuru
dilekçelerinin iki nüsha verilmesi aranmaktadır. Bu dilekçede idari
yaptırım kararının içeriği, bu karara karşı yasalara aykırılıklar ve delilleri açık bir şekilde gösterilir. Başvuru mücbir sebebe dayanarak
yapılmışsa, karşılaşılan mücbir sebep ve kanıtları dilekçede ayrıntılı
olarak belirtilir. Ayrıca idari yaptırımın uygulanmasının durdurulması isteniyorsa bu durumunda dilekçede belirtilmesinde yarar vardır.
İdari yaptırım kararının mahkemece verilmesi halinde, başvuru
yolu kullanılmayıp sadece itiraz yoluna başvurulabilir. İtiraz yeri ise
Ağır Ceza Mahkemeleridir.
Görülmekte olan bu davada soruşturma konusu fiilin suç değil
de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idari yaptırım kararı verilmesi
halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği taktirde,
idari yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir.
Yine aynı durumda fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat
kararına karşı kanun yoluna gidildiği taktirde, idari yaptırım kararına
karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir.
Eğer görülmekte olan davada idari yaptırım kararının verildiği
işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde idari yaptırım kararına
ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte
idari yargı merciine götürülür.
Kabahatler Kanunun 27. Maddesine 5560 sayılı Yasa İle Eklenen (8)
Numaralı Fıkrasının Anayasaya aykırı olduğu hakkında Anayasa Mahkemesine bir itiraz başvurusu yapılmıştır.
TBB
| 145
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
"İtiraz başvurusunda, idari yaptırımlara karşı açılacak davaların belirli
durumlarda idari yargıda görülmesini öngören itiraz konusu kuralın, hukuki karmaşaya yol açacak nitelikte olduğu, yasaların belirli ve açık olması
ilkesine aykırı olduğu, itiraz konusu kuralın uygulanması ile ilgili olarak
mahkemelerin bile farklı uygulamaları bulunmakta iken kişilerin nerede dava
açacakları konusunda belirsizlik bulunduğu, söz konusu düzenlemenin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, "idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde" ifadesinin de belirsiz olduğu ve idari
işlemlerin istisnai hallerde idari yargıya yöneltilmesi halinin Anayasayla
bağdaşmadığı, itiraz konusu kuralla idari işlem niteliğindeki idari yaptırımların hukuka uygunluk denetiminin idari yargı dışında bırakılması sonucuna yol açtığı, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri ile işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği, yasa ile yapılan belirlemenin ihtiyarilik içermemesi gerektiği, uygulamada ortaya çıkacak farklı uygulamalara göre farklı yargı yerlerinin görevli olmasının Anayasanın 125.,142.
ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür..." Ancak, Anayasa
Mahkemesinin 11.06.2009 tarihli kararında ". İtiraz konusu kural, idari
yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî
yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî
yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görüleceğini hükme bağlamaktadır.
Söz konusu kural, sulh ceza mahkemesine başvurulabilecek idari yaptırım kararları yönünden geçerli olup, bu yaptırım kararı kapsamında idari
yargının görev alanına giren bir başka kararın da verilmiş olması halinde bu
kararın iptali talebiyle birlikte idari yaptırımın iptali isteminin de idari yargı
merciinde görülmesini amaçlamaktadır. Bu suretle, idari yargının görevli
olduğu işlem kapsamında tesis edilen bir idari yaptırım kararının hukuka
uygunluk denetiminin de aynı yargı yerince yapılması sağlanmış olmaktadır.
İdari yaptırım kararlarına ilişkin uyuşmazlıkların hangi hallerde idari
yargı yerlerince çözümleneceği itiraz konusu kuralda açıkça belirtildiğinden,
kuralın belirsizliğinden ve mahkemelerin görevlerinin yasayla belirlenmesi
gerektiği yolundaki Anayasa'nın 142. maddesine aykırılığından söz edilemez.
Öte yandan, idari yargı yerlerinin, idari işlem niteliğindeki tüm idari
yaptırımlardan doğan uyuşmazlıkların çözümünde görevli olması gerekirken
itiraz konusu kuralda yer alan uyuşmazlıklarla sınırlı olarak görevli kılınmasının, Anayasanın 125. ve 155. maddelerine aykırılığı ileri sürülmüş ise
de diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağını hükme bağlayan ve bu kapsamda bulunan idari yaptırım karar146 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
larına karşı sulh ceza mahkemesinin görevli olmasını sağlayan Kabahatler
Kanununun 3. maddesinin (l) numaralı fıkrasının Anayasaya aykırı olmadığının saptanması karşısında, itiraz konusu kural kapsamındaki idari yaptırımlar bakımından idari yargı yerlerini görevli kabul eden Yasanın 27. maddesinin (8) numaralı fıkrasının Anayasanın 125. ve 155. maddelerine aykırılığından söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural Anayasaya aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir." gerekçeleriyle başvuru talebi reddedilmiştir.
Daha önceki maddelerle ilgili maddelerde açıklanmaya çalışıldığı üzere, Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesine göre, "Kabahatler Kanunundaki hak arama yolları (başvuru yolları) diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanır."
Oysa, ne Kamu İhale Kanununda ne de Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanununda yetkili ve görevli mahkemeler hakkında bir hüküm vardır. Ancak Kamu İhale Kanununun 55/1 inci maddesinde, "...Şikayet
başvurusu, ihale sürecindeki işlem veya eylemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla bu işlem veya eylemlerin farkına varıldığı veya farkına
varılmış olması gereken tarihi izleyen günden itibaren 21 inci maddenin (b) ve (c) bentlerine göre yapılan ihalelerde beş gün, diğer hallerde ise on gün içinde ve sözleşmenin imzalanmasından önce, ihaleyi yapan idareye yapılır. İlanda yer alan hususlara yönelik başvuruların süresi ilk ilan tarihinden, ön yeterlik veya ihale dokümanının ilana yansımayan diğer hükümlerine yönelik başvuruların süresi ise
dokümanın satın alındığı tarihte başlar..." denilerek, ihale sürecindeki işlem ve eylemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla önce ilgili idareye şikayet yoluna gidilebileceği düzenlenmiştir. İdarenin belirli
bir süre içinde karar almaması veya ilgili süresinde alınan kararın
uygun bulunmaması halinde ise aynı maddenin 4 üncü fıkrası,
"...Belirtilen süre içinde bir karar alınmaması durumunda başvuru
sahibi tarafından karar verme süresinin bitimini, süresinde alınan
kararın uygun bulunmaması durumunda ise başvuru sahibi dahil
aday, istekli veya istekli olabilecekler tarafından idarece alınan kararın bildirimini izleyen on gün içinde Kuruma itirazen şikayet başvurusunda bulunulabilir." hükmüne göre, Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet yoluna başvurulur.
Bu durumda, yasaklama kararlarının, Kamu İhale Kurumu'nun
alanına girip girmeyeceğinin belirlenmesi gerekecektir. Söz konusu
belirlemeyi yapabilmek için de yasaklama işleminin "ihale sürecindeki bir işlem veya eylem sayılmaması" önemli bir ölçüt olmaktadır. Bu
TBB
| 147
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ölçütü destekleyen diğer ölçütler de, ihale kararının kesinleşmesi
veya ihale sözleşmesinin bağıtlanmasıdır. (Danıştay Dava Daireleri
Kurulu 7.3.2003 gün ve E.2002/725, K.2003/88 sayılı kararında, ihale
kararının kesinleşmesine kadar olan dönemin idari yargının denetim
alanına girdiğini belirlemiştir).
Buna karşılık, Kamu İhale Kurulu 06.01.2005 tarih ve
2005/UY.Z-26 sayılı kararında "...Kanunun 53/b-1 inci maddesi ile
Kurula verilen görev ve yetki, ihale süreci içerisinde ve bu süreçte
sonuç doğuran işlem ve eylemler olarak belirlenmiştir. Kamu İhale
Kurumuna ihalelerden yasaklama kararlarına dair yetki ve görev
verilmemiştir..." denilerek yasaklama kararlarının, Kamu İhale Kurulunun görev alanı dışında olduğu belirlenmiştir. Bu durumda yasaklama kararlarına karşı doğrudan yargıya başvurulması gerekmektedir.
Uygulama bu şekilde olmasına karşın, kamu ihalelerinden yasaklama işleminin, ihale süreci içinde bir işlem olup olmadığı tartışılabileceği gibi, Anayasanın 142 nci maddesi uyarınca mahkemelerin görev ve yetkilerinin ancak kanunla düzenlenebileceği hükmünü, bu hükmün gereği olarak da değinilen belirleme işinin hiç bir
idari mercie bırakılamayacağını hatırlatmakta yarar vardır.
Yasaklama kararlarına karşı görevli yargı mercii konusunda, Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinede, "diğer kanunlarda aksine
hüküm bulunmadığı" için Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen sorularla ilgili yanıtlardan da anlaşılacağı
üzere, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
yasaklama ile ilgili görevli yargı mercii açık bir şekilde düzenlenmemiştir.
Bu durumda, Kabahatler Kanununun genel hükümleri arasında
yer alan "Başvuru Yolu" başlığıyla düzenlenen 27 nci madde hükümlerinin uygulanması gerektiği savunulabilir.
Ancak, uygulamada yasaklama kararlarına karşı, Sulh Ceza
Mahkemelerine başvurulduğunda görevsizlik kararları verilmiştir.
Diğer yandan da idari yargı mercileri davalara bakmayı fiilen sürdürmektedir.
Başvurunun İncelenmesi
MADDE 28- (1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonu- cunda;
148 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh
ceza mahkemesine gönderilmesine,
b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu
idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek
kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde
baş- vurunun usulden kabulüne, Karar verilir.
(2) Başvurunun usulden kabulü halinde mahkeme dilekçenin bir
örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder.
(3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği
tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde mahkemeye cevap verir.
Başvuru konusu idarî yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının
bir örneği, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme,
işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak verilir.
(4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir
örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re'sen tarafları çağırarak belli
bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın
yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat
edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine
engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir.
(5) Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve keşfe ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da uygulanır.
(6) Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir,
bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur.
(7) Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan
tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar.
(8) Mahkeme, son karar olarak idarî yaptırım kararının;
a) Hukuka uygun olması nedeniyle, "başvurunun reddine",
b)Hukuka aykırı olması nedeniyle, "idarî yaptırım kararının kaldırılmasına", Karar verir.
TBB
| 149
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(9) (Ek: 6/12/2006-5560/35 md.) İdarî para cezasının alt ve üst
sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî
para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idarî
para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.
(10) (Değişik madde 6217 sayılı 31.3.2011 tarihli Kanun madde
27) Üç bin Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir
MADDE 28 - GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine fıkra eklenmiştir.
İdarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunulan sulh ceza mahkemesinin
sadece başvurunun reddi veya kabulü yönünde karar verebilmesi, ortaya bir
eksikliği çıkarmıştır. İdarî düzene aykırı fiillerle ilgili olarak kanunlarda idarî
para cezası maktu değil, alt ve üst sınırları gösterilmek suretiyle de belirlenebilmektedir. Kanunda idarî para cezasının alt ve üst sınırlarının gösterildiği kabahatten dolayı somut olayda idarî para cezasına karar verilmesinin
gerekmesine rağmen, verilmiş olan idarî para cezasının kabahat fiilinin oluşturduğu haksızlıkla orantılı olmaması halinde; mahkemenin verilen idarî
para cezasında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilmesini sağlamak için işbu değişiklik yapılmıştır.
MADDE 28 - AÇIKLAMA
İdari yaptırım kararına karşı Sulh Ceza Mahkemesine kanun yoluyla başvurulduğunda, başvurunun yapıldığı Sulh Ceza Mahkemesince bir ön inceleme yapılır. Yapılan ön incelemede, usul, kural ve
ilkelerine uyulup uyulmadığı konunun esastan incelemeye uygun
olup olmadığına karar verilir. Özel Kanunlarında, idari yaptırımlarla
ilgili olarak idari yargıya gidilmesi yolunda hüküm ihdas edilmiş
hususlarda idari yargılama usullerine göre işlem yapılacaktır.
Coğrafi alan itibariyle söz konusu mahkemenin görev alanına girilip girilmediğinin belirlenmesidir. Eğer başvuru, yapılan mahkemenin görev alanına girmeyen bir yerde dava açılmışsa, dosyanın yetkili
sulh ceza mahkemesine gönderilmesine karar verilir. Örneğin Ayaş
sulh ceza mahkemesinde açılması gereken bir davaya Güdül Sulh
Ceza Mahkemesine başvurulmuşsa, ön incelemede Ayaş Sulh Ceza
Mahkemesinin görevli olduğu belirlenerek, dosyanın söz konusu
mahkemeye gönderilmesi kararı verilir.
Konunun yetki alanı yönünden değerlendirmesi yanında, ön incelemede, başvurunun süresi içinde yapılmadığında bu süre, sukutu
hak süresi niteliğinde olduğundan mahkemece süre resen nazara
150 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
alınır. Süresi içinde yapılmayan talepler ret olunur. Eğer mücbir sebepler de belirtilmemişse veya yoksa dava süre açısından ret edilmiş
sayılır. Ayrıca başvuranın menfaat bağının olmaması, konuyla ilgili
olmaması halinde, vekil veya temsilci olmadığının saptanması halinde de dava usulden ret olunur. Eğer dava yetkili kişi tarafından açılmamışsa yine sonuç aynı olacaktır.
Dava usulden ret edilmediği taktirde, esastan incelemesi aşamasına geçilir. Davanın esastan incelenmesi aşamasına geçildiğinde yetkili Sulh Ceza Mahkemesi dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum
veya kuruluşuna tebliğ eder.
Kendisine dilekçe tebliğ edilen ilgili kamu kurum veya kuruluşu,
başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç on beş gün
içerisinde mahkemeye cevap verir. İlgili kamu idaresi, başvuru konusu idari yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneğini
cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye sunar. Eğer idari yaptırım
kararını C.Savcılığı vermiş ise bu mükellefiyeti, savcılığın yerine getirmesi gerekir. Mahkeme gerek duyarsa idari yaptırım işlem dosyasının aslını da ilgili idare ve C.Savcılığından isteyebilir. Kuşkusuz bu
sorumluğunu kusurlu bir şekilde yerine getirmeyen kamu görevlileri
hakkında yargılamaya engel olmakla ilgili Türk Ceza Kanunu hükümlerinin uygulanması mümkündür.
İlgili idarenin cevap dilekçesi idari yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak Sulh Ceza
Mahkemesine verilir. Kanımızca nüsha sayısı yeterli değilse, günümüz koşullarında fotokopi yöntemiyle çoğaltma olanakları bulunduğundan bu durumu sorun yapmamak gerekir. Cevap yazısını aldığında, mahkeme başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir
örneğini tebliğ eder.
Mahkeme ilgililerin talepleri üzerine veya kendi yetkisini kullanarak resen ilgili idareyi ve idari yaptırıma muhatap olanları, tayin
ettiği belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Bu dinleme için belirlenen
günle, tebligatın yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman
olması aranır. Dinleme sırasında taraflar veya vekilleri duruşmada
hazır olabilir. Taraflar mazeret belirtmemişlerse kendileri hazır bulunmadıklarında da karar verilebilir. Bu durum ilgililere yapılan tebligat yazısında açıkça belirtilir.
Yetkili mahkeme gerek duyarsa tanık dinlenmesine bilirkişi incelemesine ve keşfe karar verebilir.
TBB
| 151
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Mahkeme ilgilileri dinledikten ve bütün kanıtları değerlendirdikten sonra, aleyhine idari yaptırım kararı verilen kişi duruşmada hazır
bulunduğunda son sözünü sorar. Son söz hakkı, hakkında idari yaptırım kararı verilenin kanun temsilcisi veya avukatı tarafından da
kullanılabilir.
Mahkeme son kararını duruşmada hazır bulunanların huzurunda açıklar ve
a) Ya açılan dava sonucunda, idari yaptırımın hukuka uygun
olması nedeniyle "başvurunun reddine"
b) Ya da idari yaptırımı hukuka aykırı bularak "idari yaptırım
kararının kaldırılmasına" karar verir.
c) İdari para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği
kabahatler dolayısıyla verilmiş, idari para cezasına karşı başvuruda
bulunulması halinde mahkeme idari para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar,verilir.
6217 sayılı 31.3.2011 tarihli kanun 27 inci maddesiyle yasada
yapılan değişikliğe göre Mahkemenin 3.000 TL.(üç bin Türk lirası)
dahil idari para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararları
kesindir. Kanunun önceki şekline göre kararların kesinliği limiti 2000
TL idi. Daha sonra bu miktar 3000 TL’ye çıkarılmıştır. Kanun hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere 3000 TL aşan idari para cezaları
değil, idari para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar
kesindir. Bununla beraber, Kabahatler Kanununun 29 uncu maddesindeki “Mahkemenin verdiği son karara karşı Ceza Muhakemesi
Kanununa göre itiraz edilebilir” hükmü karşısında miktarı ne olursa
olsun idari yaptırım kararlarlarına itiraz yolunun açık olduğu düşünülmektedir. Böyle bir yorumu haklı kılan yani, miktarı 3000 TL’yi
geçmediği halde itiraz yolunu açık tutan mahkeme kararları da bulunmaktadır. (Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.06.2011 tarih
ve Değişik No:2011/303 sayılı kararında, miktarı 2000 TL’nin altında
olan bir başvuru üzerine, Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine itirazın
yapılabileceği karar bağlanmıştır)
İtiraz Yolu
MADDE 29- (Değişik: 31.3.2011 – 6217 S.K. Md. 27)(1) Mahkemenin verdiği son karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununa göre
itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten itibaren en geç yedi
gün içinde yapılır.
(2) İtirazla ilgili karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir.
152 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
(3) Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak "itirazın kabulüne" veya
"itirazın reddine" karar verir.
(4) Mahkemenin verdiği karar taraflara tebliğ edilir. Vekil olarak
avukatla temsil edilme halinde ayrıca taraflara tebligat yapılmaz.
(5) (Değişik: 31.3.2011 – 6217 S.K. Md. 27) İdarî yaptırım kararının ağır ceza mahkemesi tarafından verilmesi halinde bu karara karşı
Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir.
MADDE 29 - GEREKÇE
Tasarıya eklenen,29. madde ile, sulh ceza mahkemesinin kararına karşı
itiraz kanun yolu düzenlenmiştir. Bu düzenleme karşısında, ağır ceza mahkemesi, itirazı kabül etmesi halinde,itiraz eden tarafa göre itirazın kabülünün yanı sıra,idari yaptırım kararının veya sulh ceza mahkemesinin kaldırılmasına karar verir.
MADDE 29 - AÇIKLAMA
Kabahatler Kanunun 31.3.2011 – 6217 S.K. Md. 27 maddesi ile
yapılan değişiklikten önceki 28. maddesi maddesi hükmüne göre,
Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği kesin nitelikte olmayan kararlarına
karşı, yargı çevresinde yer alan Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilerek kanun yoluna gidilebilmekteydi.
31.3.2011 tarihinde kabul edilen değişikliğe göre ise. Mahkemenin verdiği son karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz
edilebilir.
BİRİNCİ BÖLÜM
İtiraz
İtiraz Olunabilecek Kararlar
Madde 267 - (1) Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde,
mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.
İtiraz Usulü Ve İnceleme Mercileri
Madde 268 - (1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci Maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren
mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt
kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen
beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü
Madde hükmü saklıdır.
(2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde
görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde,
itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
TBB
| 153
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(3) İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir:
a) Sulh ceza hâkiminin kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları asliye ceza mahkemesi hâkimine
aittir.
b) Sulh ceza işleri, asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza işlerini gören mahkeme başkanına aittir.
c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara
yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır
ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen
kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak
kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o
yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza
mahkemesine aittir.
d) Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi,
mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan
mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara
göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.
Dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri
kararlara
yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.”
Kabahatler Kanunun 27 inci maddesine göre idari yaptırım kararlarına karşı yargı organlarında hak arama sulh ceza mahkemelerine başvuru ile yapıldıktan sonra; Sulh ceza hâkiminin kararlarına
yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları asliye
ceza mahkemesi hâkimliğine yapılacaktır. Eğer Sulh ceza işleri, asliye
ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza
işlerini gören mahkeme başkanlığına yapılacaktır.
Kabahatler kanununun 24. maddesi uyarınca, kimi hallerde
mahkemeler de idari ceza verebilmektedir. Eğer karar, ceza Ağır Ceza Mahkemeleri dışında bir mahkeme tarafından verilmiş ise, yine
itiraz Ceza Muhakemeleri kanuna göre yapılacaktır.
Eğer İdari para cezası Kabahatler Kanunun 24 üncü maddesine
göre Ağır Ceza Mahkemesince verilmiş ise bu taktirde, bu karara karşı itiraz mercii; bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar
154 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
hakkındaki itirazlar, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye;
son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine yapılır.
İtiraz, kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde
yapılır. Bu süre hak düşürücü süredir. Sürenin mücbir sebepler dışında geçirilmesi halinde, hakkın kullanılması olanağı yoktur. Tarafların itirazı aranmaksızın söz konusu sürenin geçip geçmediğini hakim resen nazara alır.
İtiraz usulü kural olarak yazılı biçimle olur ancak ceza muhakemeleri kanunun 268 inci maddesine göre; kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve
imzayı mahkeme başkanı veya hâkimin onaylaması gerekir.
İlkin itirazın kararı veren mahkemeye yapılması gerekir. Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını
düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye
yetkili olan mercie gönderir.
İtirazla ilgili kararlar dosya üzerinde inceleme yapılarak verilir..
Bir başka deyişle incelemeler dosya üzerinde, yazılı belgeler üzerinde
yapılır. Duruşma yapılmaz, taraflar dinlenmez, bilirkişi görevlendirilmez ve keşif yapılmaz.
İtiraz incelemesi sonucunda ilgili mahkeme iki şekilde karar verir, a) İtiraz haklı bulunursa "itirazın kabulüne", itiraz yerinde bulunmazsa "itirazın reddine" karar verilir. İtiraz merciinin kararına
itiraz olunan mahkeme yerine geçip yeni bir karar vermesi doğru
değildir. İtiraz mercii mahkeme, kısmen kabule veya kısmen redde
ilişkin bir karar da veremez.
Sulh ceza mahkemesi kararına başvuru yolu ile Asliye Ceza
mahkemesine başvurulmuşsa bundan sonra ağır ceza mahkemesine
başvuru yolu olmadığını düşünüyoruz.
Bundan başka ceza muhakemesi kanunun 309 uncu maddesinde
yer alan “Kanun Yararına Bozma “ MÜESSESESİNİN KANIMIZCA
İDARİ PARA CEZASINA İLİŞKİN KARARLAR İÇİNDE UYGULANMASI İMKANI VARDIR. Çünkü, itiraz usulünün Ceza Muhakemesi Kanununa bağlanması bu olanağı yanında getirmiştir. Değinilen değişiklikten önce kanun yararına bozma yolu kabahatler için
bütünüyle kapalıydı. Kabahatler açısından kanun yararına bozma
yolunun kullanılamayacağına dair Yargıtay Ceza genel Kurulunca
TBB
| 155
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
23.03.2010 tarih ve 2010733 E,2010/58 k sayılı kararı da bulunmaktaydı. Kanun yararına bozma yönteminin değinilen alanda uygulanmayacağı Yargıtay kararları ile istikrar da kazanmıştır. Örneğin Yargıtay ceza Dairesinin 13.04.2010 tarih esas No.200977152, karar no.
201075988 sayılı kararı bu anlayışı pekiştiren kararlardan biridir. Bununla beraber Kabahatler Kanununda 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı
kanunla yapılan değişiklikten sonra itiraz usulünün Ceza Muhakemeleri kanuna bağlanması kanımızca kanun yoluna bozma yolunun
açıldığını göstermektedir. Söz konusu madde hükmüne göre;
“Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz
incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka
aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak
karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın
ilgili ceza dairesine verir.
(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.”
Ancak maddi hata olması ve kararın anlaşılmaz olması hallerinde, tashihi karar yolunun bulunduğu düşünülmektedir. Vekil olarak
avukat temsil ediyorsa, ayrıca avukata tebliğ yapılır asıl taraflara tebliğ yapılmaz. Tarafların avukatı yoksa tebligatın taraflara yapılması
gerekir.
Vazgeçme ve Kabul
MADDE 30- (1) Kanun yoluna başvuran kişi, bu konuda karar
verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebilir. Vazgeçme halinde bir
daha aynı konuda başvuruda bulunulamaz.
(2) İlgili kamu kurum ve kuruluşu da mahkeme tarafından karar
verilinceye kadar kanun yolu başvurusunu kabul ederek idarî yaptırım kararını geri alabilir.
MADDE 30 - GEREKÇE
Tasarıya eklenen 30. madde ile,idari yaptırım kararlarına karşı,kanun
yolu başvurusundan vazgeçme ve idarenin bu başvuruyu kabulü düzenlenmiştir.
MADDE 30 - AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 30. maddesi uyarınca gerek kanun yoluna başvuran kişi, gerekse ilgili kamu kurum ve kuruluşu, mahkeme
156 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
tarafından karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebileceği
gibi karşı tarafın itirazını da kabul edebilir.
Eğer idari yaptırım kararına muhatap olan kişi, karar verilinceye
kadar başvurusundan vazgeçmişse bir daha aynı konuda mahkemeye
başvuruda bulunamaz.
Yine aynı madde hükmüne göre, ilgili kamu kurum veya kuruluşu mahkeme tarafından karar verilinceye kadar, kanun yolu başvurusunu kabul ederek, idari yaptırım kararını geri alabilir. Bu durumda haksız fiil iddiasına karşı idari yaptırımın uygulanması söz konusu olamaz.
Masrafların ve Vekalet Ücretinin Ödenmesi
MADDE 31- (Değişik : 31.3.2011 – 6217 S.K. Md. 27) (1) İdarî
yaptırım kararına karşı başvuru yolu harca tâbi değildir.
(2) Kanun yoluna başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflar ve
vekalet ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödenir.
MADDE 31 - GEREKÇE
Tasarıya eklenen31. maddede,kanun yolu başvurusunun harçsız olduğu ve bu başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflarla vekalet ücretinin
başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
MADDE 31 - AÇIKLAMA
İdari yaptırım kararlarına karşı, gerek Sulh Ceza Mahkemesi gereke ağır Ceza Mahkemesine yapılan başvurular harca tabi değildir.
Bununla beraber başvuru yolları nedeniyle oluşan bütün masraflar, atanmışsa bilirkişi ücreti, yapılmışsa keşif ücret ve vekalet ücreti
başvurusu, savunması ret edilen tarafça ödenir. Buna yargılamayı
yapan mahkemece karar verilir.
Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri
ile kanun yolu çalışmalarının gerçekleştirilmesi amacıyla Devletçe
yapılan her türlü gider ve tarafların yaptığı ödemeler kanun yolu
gideridir. Devlete ait yargılama giderlerine ilişkin kararlar Harçlar
Kanununa göre yerine getirilir.
İKİNCİ KISIM
Çeşitli Kabahatler
Emre Aykırı Davranış
MADDE 32- (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın koTBB
| 157
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
runması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket
eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri
veren makam tarafından karar verilir.
(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir.
(3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı
maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.
MADDE 32 - GEREKÇE
Madde 32.- 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü şöyledir:
"Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni veya genel sağlığın korunması düşüncesiyle kanun
ve nizamlara aykırı olmayarak verilen bir buyruğu dinlemeyen veya bu yolda alınmış bir önleme uymayan kimse, eylem ayrı bir suç oluşturmadığı
takdirde, üç aydan altı aya kadar hafif hapis ve bin liradan üç bin liraya kadar hafif para cezasıyla cezalandırılır."
Söz konusu kabahatin oluşabilmesi için;
a) Yetkili makamlar tarafından hukuka uygun bir biçimde verilmiş bir
buyruk olmalıdır,
b) Bu buyruk, "adlî işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu
düzeni veya genel sağlığın korunması düşüncesiyle" verilmelidir,
c) Bu buyruk, usulen ilân edilmelidir.
Keza, bu madde hükmünün uygulanabilmesi için kanunda açık hüküm
bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bu maddeye istinaden yaptırım uygulanabilir.
Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12/11/1973 tarihli ve
333/705 sayılı Kararı ve pek çok özel daire kararlarında da açıklandığı gibi,
765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesinin uygulanabilmesi için,
özel yasalardan birinde bu maddeye göre cezalandırılacağının hükme bağlanmış olması ve eylemin bütün unsurlarıyla birlikte açıklanması ve ayrıca;,
kanun ve nizamlara aykırı olmayarak yetkili makamlarca verilen bir buyruğun "kamu güvenliği", "kamu düzeni", "genel sağlığın korunması" amacıyla veya "adlî işlemler dolayısıyla" verilmiş olduğunun açıkça anlaşılması
gerekmektedir.
Bu düşünceyledir ki, pek çok kanunda, bu konuda açık hükümlere yer
verilmiştir. Nitekim, 5442 sayılı tl İdaresi Kanununun 11/C ve 32/Ç maddelerinde, il ya da ilçe sınırları içinde, huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanmasının ve
158 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
önleyici kolluk yetkisinin vali ya da kaymakamın ödevlerinden olduğu, anılan amirlerin bunları sağlamak için gereken karar ve önlemleri alacağı; alınan ve ilan olunan karar ve önlemlere uymayanlar hakkında aynı Kanunun
66 ncı maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Anılan 66 ncı maddede ise: "...en büyük mülkiye amirleri tarafından
kanunların verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin tatbik ve icrasına muhalefet eden veya müşkülat
gösterenler veya riayet etmeyenler hakkında, hareketi ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde, Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesi uygulanır" denilmektedir.
Ayrıca, işaret etmek gerekir ki; 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526
ncı maddesinde sözü edilen "kamu güvenliği ve kamu düzeni" kavramları,
idare ve anayasa hukukundaki anlamlarına göre, daha dar bir anlam taşımaktadırlar. (Anayasa Mahkemesinin 28/1/1964 tarihli ve E.1963/128,
K.1964/8 ve Ceza Genel Kurulunun 10/1/1969 tarihli ve 528/471 sayılı kararları).
Madde metninde kullanılan "kamu güvenliği" "kamu düzeni", "genel
sağlığı koruma", "adlî işlemler dolayısıyla olma" koşulları, hukuka uygun
olarak verilen emirle, bu koşullar arasında bağlantı kurmak için kullanılmıştır.
MADDE 32 - AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 32. maddesi hükmüyle yürürlükten kaldırılan 765 sayılı T.Ceza Kanununun 526. maddesi yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle yetkili mercilerin emirlerine aykırılık suçuna kabahat niteliği verilmiştir.
Kabahatler Kanununun 32. maddesine göre yaptırım uygulanabilmesi için, Kabahatler Kanunu ve özel kanunlarda öngörülen Emre
Aykırı Davranışı birbirinden ayırmak gerekir.
a) Kabahatler Kanununa göre emre aykırı davranış.
Kabahatler kanununda öngörülen emre aykırı davranış kabahatinin oluşabilmesi için:
1- Yetkili makamlar tarafından hukuka uygun biçimde verilmiş
bir emir olmalı,
2- Yetkili organlar tarafından verilen emir, adli işlemler, kamu
güvenliği, kamu düzeni, genel sağlığın korunması amaçları düşüncesiyle verilmeli,
3- Verilen emir usulüne uygun olarak ilan edilmelidir. b) Diğer
Kanunlarda Öngörülen Emre Aykırı Davranış
TBB
| 159
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Özel kanunlarda düzenlenmiş olan emre aykırı davranış nedeniyle, Kabahatler Kanunundaki hükmün uygulanabilmesi o kanunda
açık bir hüküm bulunmasına bağlıdır.
Örneğin, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 17.
maddesine göre, devir ve teslimden kaçan veya bu görevi savsaklayan kurucu ve temsilci hakkında eski Türk Ceza Kanununun 526.
maddesine atıfta bulunulduğu için Kabahatler Kanunu hükümlerinin
uygulanması mümkündür.
Bu koşul dışında, Kabahatler Kanununa göre emre aykırı davranış nedeniyle yaptırım uygulanabilmesi için gerekli diğer koşullar
aranır. Ayrıca her iki halde de emre aykırı davranışın başka bir suç
oluşturmaması şarttır.
Verilen emirlerin ihlali halinde Kabahatler Kanununa göre yaptırım gerektirdiği hakkında hüküm olmalıdır. Örneğin bir okul idaresinin okul içerisinde, öğrencilerin nasıl davranması gerektiği hakkındaki emirler, toplumun genelini ilgilendirmediği ve bu konudaki
kuralların ihlali halinde ilgili mevzuatta yasal bir açıklık olmadığı için
idari yaptırımlar uygulanamaz.
Daha önceki düzenlemeye yani 765 sayılı T.Ceza Kanununun
526. maddesine yapılan atıflar, Kabahatler Kanununun 32. maddesine
yapılan atıf olarak kabul edilir. Bu nedenle yasal dayanak gerçekleşmiş sayılır.
Emre aykırı hareket eden kişiye verilecek para cezası miktarı
100-,TL olup, bu ceza emri veren makam tarafından verilir. Emri veren makam yukarda belirtilen koşullarda emir verme yetki ve görevi
olan merciidir.
Dilencilik
MADDE 33- (1) Dilencilik yapan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire el konularak
mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve el koymaya kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine
mülkî amir veya belediye encümeni karar verir.
MADDE 33 - GEREKÇE
Madde 33.- Çocukların, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimselerin dilencilikte araç olarak kullanılması
fiili, ceza hukuku bakımından suç olarak düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanu-
160 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
nuna göre, ayrıca bu suç, bir örgüt faaliyeti çerçevesinde de işlenebilir ve bu
durumda hapis cezası bir kat artırılır.
Burada ise, çocukların, fiziksel veya zihinsel engellilerin dilencilikte
araç olarak kullanılması söz konusu olmayıp, bizatihi dilencilik fiili kabahat
olarak cezalandırılmaktadır. Böylece, başkalarının merhamet ve acıma duygularının istismarı engellenmek istenmektedir.
Dilencilik dolayısıyla idarî para cezasına karar verme yetkisi hem kolluğa hem de belediye zabıta görevlilerine aittir. Kolluğun ve belediye zabıta
görevlilerinin yetki alanı bakımından herhangi bir ayırıma gidilmemiş olup,
görev alanlarına giren yerlerde, bunlar bakımından yarışan bir yetki hali söz
konusudur. Bu kişiler aynı zamanda, dilencilikten elde edilmiş bulunan gelire de el koyma yetkisine sahiptir. Ancak el konulan bu gelirin bir idarî tedbir
olarak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verme yetkisi mülkî amire
veya belediye encümenine aittir. Gelire kolluk el koymuş ise mülkî amir,
belediye zabıtası el koymuş ise belediye encümeni mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verecektir.
MADDE 33 - AÇIKLAMA
Dilencilik hakkında Kabahatler Kanunun yanında T.Ceza Kanununda da hükümler vardır. Ancak bu hükümler kapsam ve içerik
bakımından farklıdır. Bu farkı görmek açısından 5237 sayılı T.Ceza
Kanununun 229. maddesi hükmünü irdelemek gerekir. Söz konusu
madde hükmüne göre;
" Çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişi,
bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi
halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu suçun örgüt çerçevesinde işlenmiş olması halinde, verilecek ceza bir kat artırılır".
Görüldüğü gibi T.Ceza Kanunundaki düzenleme, başkalarını çeşitli şeklerde dilencilikte araç olarak kullananlar için getirilmiştir.
Kabahatler kanunu hükmü ise, ceza kanunu kapsamı dışında kalan,
kendiliğinden, kendi kendine dilencilik yapanları ilgilendirmektedir.
Kanunundaki düzenleme biçimi emredici düzenleme özelliği taşımaktadır. Yetkililer dilencilik eylemini tespit ettiklerinde ceza yaptırımı uygulamak zorun- dadırlar. Kendilerine yasayla bir taktir yetkisi
tanınmamıştır. Dilenciliği gerek- tiren idari para cezası 50-TL. dir. Bu
para cezası verilirken, dilencinin elde ettiği gelire de el konulur ve
mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. Ancak el konulacak
miktar dilencilikten elde edilen gelirdir. Failin üzerinde bulunan paTBB
| 161
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ranın tamamı dilencilikten elde edilmemiş olabilir. Elde edilen paranın dilencilikten elde edilip edilmediğini ispat külfeti idareye aittir.
Kabahatler Kanununun 13. maddesi hükümlerine göre, kabahate
teşebbüs yaptırıma bağlanmaz. Bununla beraber dilencilik için, dilencinin herhangi bir gelir elde etmiş olması şart değildir. Dilencilik eylemlerinin yapılması, kendisini acındırarak yardım istenilmesi, merhamet duygularını istismar edecek şekilde mendil açılması, kabahat
eyleminin unsurlarının oluşması için yeterlidir.
Dilencilik olayında idari yaptırım uygulamasının zorunlu olması
gibi, dilencilikten elde edilen gelire el konularak mülkiyetin kamuya
geçirilmesine de kamu görevlileri mecburdur.
Dilencilik nedeniyle idari para cezasına ve el koymaya hem kolluk, hem de belediye zabıta görevlileri karar verir.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesine, olayı kolluk güçleri tespit etmişlerse mülki amir karar verir. Yasada en büyük mülkiye amiri ifadesi kullanılmamıştır. Sadece mülki amir deyimi kullanıldığı için
kanımızca kolluk güçlerinin amirinin bu konuda yetkili ve görevli
sayılması gerekir.
Dilencilik olayı belediye organlarınca belirlenmişse, mülkiyetin
kamuya geçirilmesinde yetkili mercii belediye encümenidir.
Kumar
MADDE 34- (1) Kumar oynayan kişiye, yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, kumardan elde edilen gelire el konularak
mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve el koymaya kolluk görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir karar
verir.
MADDE 34 - GEREKÇE
Madde 34- Kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kâr ve zararın talihe
bağlı olduğu oyunları ifade etmektedir. Bu bağlamda kumar oynanması için
yer ve imkân sağlanması, Türk Ceza Kanununda suç olarak tanımlanmıştır.
Tasarının bu maddesinde ise, kumar oynanması, bir kabahat olarak tanımlanmış, karşılığında idarî para cezası ve ayrıca, kumardan elde edilen
kazancın mülkiyetinin idarî yaptırım olarak kamuya geçirilmesi öngörülmüştür.
Kumar dolayısıyla idarî para cezasına ve bu suretle elde edilen gelire el
konulmasına karar verme yetkisi sadece kolluğa ait bulunmaktadır. El konu-
162 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
lan gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ise mülkî amir karar verebilecektir.
MADDE 34 - AÇIKLAMA
Kumar hakkındaki Kabahatler Kanunundaki hükümden başka,
TCK' nin 228. maddesinde de bir başka düzenleme vardır. Kabahatler
Kanununda, Ceza Kanununda suç sayılan eylemler dışında kalan
eylemler için idari yaptırımlar uygulanması öngörülmüştür. Ayrıca
kumarın tanımı da T.Ceza Kanununda yapılmıştır. Bu nedenle
T.Ceza Kanununun 228. madde hükmünü incelemekte yarar vardır.
Söz konusu madde hükmüne göre; "Kumar oynanması için yer ve
imkan sağlayan kişi, bir yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır. Çocukların kumar oynaması için yer ve imkan sağlanması
halinde, verilecek ceza bir katı oranında artırılır. Bu suçtan dolayı,
tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Ceza Kanununun uygulanmasında kumar, kazanç amacıyla icra
edilen ve kar ve zararın talihe bağlı olduğu oyunlardır".
Kabahatler Kanununda özel bir tanım yapılmadığı için, Ceza Yasasındaki kumar tanımını kabahatler içinde kabul etmek gerekir. Görüldüğü gibi Ceza Yasasındaki düzenlemede kumar oynanması için
yer ve imkan sağlanması ile bu yer ve imkan sağlamanın bazı özel
biçimleri kurallara bağlanmıştır. Yani çocukların kumar oynaması
için yer ve imkan sağlanması ve tüzel kişilerce kumar için yer ve imkan sağlanması halleri için ayrı yaptırımlar belirlenmiştir.
Yasada amir bir dil kullanılmıştır. Kumar oynandığı belirlendiğinde, görevli idare yaptırım uygulama veya uygulama konusunda
taktir hakkına sahip değildir. Ceza miktarı 100-,TL dir. Aynı zamanda
kumardan elde edilen gelire el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. El koyma ve mülkiyetin kamuya geçirilmesinde de taktir yetkisi yoktur.
Ancak kumardan elde edilen gelire el konulup, mülkiyetin kamuya geçirileceği için, bir paranın veya değerin belirlenmesi önem
taşır. Kumar konusu para dışında bir değer de olabilir.
Kumar oynamak için gerekli hazırlıkları yaptığı halde oyuna
başlanmaması kumar oynamaya teşebbüs olarak kabul edileceği için,
Kabahatler Kanununun 13. maddesi uyarınca yaptırım uygulanmaz.
İdari para cezası vermeye ve el koymaya kolluk görevlileri yetkilidir. Belediye zabıtasının böyle bir yetkisi yoktur. Mülkiyetin kamuya geçirilmesi için mülki amir karar verir. Kolluk görevlisinin böyle
TBB
| 163
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
bir karar vermesi halinde, şekil unsuruna aykırılık nedeniyle karar
kanun yollarına başvurulduğunda bozulur.
Sarhoşluk
MADDE 35- (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu
bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçince- ye kadar kontrol altında tutulur.
MADDE 35 - GEREKÇE
Madde 35- Bu hükmün uygulanabilmesi için, sarhoş olan kişinin, başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunması gerekir. Bunun için, davranışın umuma açık yerlerde gerçekleşmiş olması gerekmez. Örneğin kendi evinde, diğer aile bireylerinin veya komşuların huzur
ve sükununu bozucu davranışlar da bu kapsamda değerlendirilmek gerekir.
Kolluk görevlileri tarafından, bu durumdaki kişiye idarî para cezası verileceği gibi, sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar da kişi kontrol altında tutulur. Böylece, başkalarının huzur ve sükununu bozucu davranışların sürdürülmesi engellenecektir.
MADDE 35 - AÇIKLAMA
Konu Kabahatler Kanununda düzenlendiği gibi, T.Ceza Kanununda düzenlenmiştir. T.Ceza Kanununun 179/3. maddesinde "alkol
veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli
bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen
araç kullanan kişinin" eylemi suç sayılmıştır.
Kabahatler Kanunu açısından sarhoş olarak araç kullanılması
değil başkalarının huzur ve sükunu bozma hali düzenlenmiştir. Sarhoşluk veren maddeler sadece alkollü içkiler değildir. Alkol yanında,
morfin, eroin, esrar, kokain, hatta keyif verici hap kullanmak ta sarhoşluk durumu yaratabilir.
Sarhoşluğun kanunda bir tanım yapılmamıştır. Öğretide sarhoşluk; alkol ya da uyuşturucu bir madde alınması sonucu sinirlerde
depresyon veya kısmi felçler yaratarak iradi hareketleri kısıtlayan bir
durum olarak tanımlanmaktadır.
Sarhoşluk kabahatinin manevi unsuru kasttır. Taksirli bir davranışla söz konusu kabahat işlenemez. Sarhoş olmak mutlaka alkollü
içki alarak gerçekleşmez. Bunlar dışında uyuşturucu veya uyarıcılar
kullanarak sarhoşluk olayı gerçekleşebilir. Sarhoş kişinin eyleminin
gerçekleştiği yerin, kamuya açık yerler olması şart değildir. Başkalarını rahatsız etmek, kişinin kendi evindeki eylemleriyle de gerçekle164 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
şebilir. Başkalarının rahatsız edilmesi, huzur ve sükunet bozacak şekilde davranılmasıdır. Yoksa bizatihi sarhoş olmak yaptırım gerektirmez. Bu durumu belirtmekte toplumun değer yargılarını esas almak gerekir. Sessizce bir yere sızarak yığılmış bir sarhoş, başkalarını
rahatsız edebilir. Ancak böyle bir durum yaptırım gerektirmez. Kanımızca yaptırım uygulanabilmesi için sarhoşun huzur ve sükunu
bozan aktif bir davranışı olmalıdır. Yaptırım unsurları gerçekleştiğinde ceza miktarı 50,-TL dir. Yaptırım kolluk güçleri tarafından uygulanır. Sarhoş kişi ayrıca sarhoşluğun etkisi kalkıncaya kadar, denetim
altında tutulur. Bu konuda belediye zabıtası değil kolluk güçleri yetkili kılınmıştır.
Gürültü
MADDE 36- (1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından
beş bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.
MADDE 36 - GEREKÇE
Madde 36.- Bu madde hükmüyle kişilerin huzurlu ve sakin bir çevrede
yaşama hakkını ihlâl niteliğindeki davranışlar kabahat olarak tanımlanmış ve
karşılığında idarî yaptırım öngörülmüştür.
Ticarî bir işletmenin faaliyeti çerçevesinde bu fiilin işlenmesi halinde,
işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye verilecek idarî para cezası daha ağır
olacaktır.
Bu fiiller dolayısıyla idarî para cezasına karar verme yetkisi, kolluk ve
belediye zabıtası görevlilerine tanınmıştır.
MADDE 36 - AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 36. maddesinin öngördüğü yaptırım uygulanabilmesi için başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde
gürültüye neden olması gerekir.
Gürültü, T.Ceza Kanununun da konusu olmuştur. T.Ceza Kanununun 183. maddesinde ise, başka bir kimsenin zarar görmesine neden olacak şekilde gürültüye neden olan kişinin davranışı suç sayılmıştır.
TBB
| 165
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Kabahatler Kanunundaki haksız eylemin unsuru huzur ve sükunun bozulması, ceza yasasındaki suçun unsuru, başkasının sağlığının
zarar görmesidir.
Gürültünün huzur ve sükunu bozması, bir şikayet sonucu saptanabileceği gibi, kamu görevlilerince kendiliğinde de belirlenebilir.
Kanımızca şikayet yeterli sayılmamalı, davranış genel değer yargılarına göre huzur ve sükunu bozabilecek boyutta olmalıdır. Bu belirlemede kuşkusuz yetkililerin taktir hakkı söz konusu olmakla birlikte,
teknik aletlerle gürültü şiddeti ölçülerek, belli limitleri aşıp aşmadığının belirlenmesi ve ceza uygulaması sırasında bu hususların da dikkate alınması hem daha sağlıklı karar verilmesi, hem hakkaniyet ölçüleri sınırları içinde kalınması ve hem de failin yargıya başvuruda
bulunması halinde idarece delil olarak kullanılması açısından uygun
olacaktır.
Çok hassas bir insanın, bireysel olarak huzurunun kaçması, yaptırım uygulaması açısından yeterli sayılmamalıdır.
Kabahat olarak gürültüye neden olmanın basit ve ağır yaptırımı
gerektiren iki şekli vardır. Basit ve ağır yaptırım uygulamasında ölçüt, gürültüye neden olmanın bir birey tarafından gerçekleştirilmesi
veya bir ticari işletmenin faaliyeti çerçevesinde oluşmasıdır. İşletmenin faaliyet alanında gürültüye neden olma yaptırımı için, gürültülü
müzik yayını yapan gazino ve eğlence yerleri akla gelmemelidir. Gürültülü ve başkalarını rahatsız edici çalışmaların gerçekleştiği fabrika
ve atölyeler de yaptırım uygulanmasının muhatabı olabilir.
Yaptırımın basit şeklinde maktu bir para cezası uygulanır, miktarı da 50 TL. dir.
Madde hükmü gereğince; gürültünün bir ticari işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanacak idari para cezaları
daha da ağırlaştırılmış ve miktarları 1000.-TL ila 5000.-TL arasında
tespit edilmiştir. Yaptırım miktarının belirlenmesinde idari yetkilinin
taktir hakkı söz konusudur. Taktir hakkının belirlenmesinde huzurun
ve sükunun bozulması derecesi, tekrarı, işletmenin ekonomik gücü
gibi ölçütlerin dikkate alınması gerekir. Yaptırım hem belediye zabıta
görevlileri hem de genel idarenin kolluk görevlileri tarafından uygulanır.
Gürültü birden fazla kişinin eyleminden kaynaklanabilir. Birden
fazla kişinin iştirak ettiği kabahatler hakkında, Kabahatler Kanununun 14. maddesi uyarınca, fiile iştirak eden her kişi için ayrı, ayrı yaptırım uygulanır.
166 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Eylem, hem suç, hem de kabahat oluşturduğunda, sadece suçla
ilgili yaptırım uygulanır. Suçla ilgili ceza verilmemesi halinde idari
yaptırım uygulanır.
İdari yetkililerin yukarıda değinildiği gibi sesin, gürültü niteliğinde veya huzur ve sükunu bozma derecesinin tespitinde taktir
hakkı olmakla beraber, böyle bir tespit yapıldığında yaptırım uygulayıp uygulamamakta taktir yetkisi yoktur.
Yasanın düzenleniş tarzı bunu göstermektedir. Kamu görevlisinin idari yaptırım kararı aşamasında; gürültünün huzur ve sükunu
bozup bozmadığı hususunu tespit ederken, bu konudaki şikayetçi
sayısının fazla olup olmadığını değerlendirmesi gerekir.
Kabahatler Kanununun 36. maddesi ile müeyyide altına alınan
gürültü eylemi 2872 sayılı Çevre Kanununa ek 26.4.2006 tarih ve 5491
sayılı Kanunla yeni bir düzenlemeye tabi tutulmuş, "Kişilerin huzur
ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaktır.
Ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri
tarafından gerekli tedbirler alınır" şeklinde bir hüküm getirilmiştir.
Mezkur Kanununun değişik 20. maddesinin (h) fıkrasında ise, "Bu
kanunun 14 üncü maddesine göre, çıkarılan yönetmelikle belirlenen
önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olanlara konutlar için 400 Türk Lirası, ulaşım araçları için
1.200 Türk Lirası, işyerleri ve atölyeler için 4.000 Türk Lirası, fabrika,
şantiye ve eğlence gürültüsü için 12.000 Türk Lirası idari para cezası
verilir" şeklinde bir ifade ile kabahat fiili işleyen ilgililer hakkında
farklı idari yaptırımlar uygulaması yoluna gidilmiştir. Oysa ki Kabahatler Kanununun 36. maddesinde gürültüyle ilgili olarak verilecek
idari para cezaları 50 Türk Lirası ile 5.000 Türk Lirası arasında değişmekteydi.
Çevre Kanununun bu maddeleriyle ilgili olarak; gerek kabahatin
tanımı, gerek idari yaptırım kararı veren merci, gerek para cezası
miktarları ve gerekse kararlara karşı başvurulacak kanun yolları bakımından Kabahatler Kanununun genel ve özel hükümleriyle karşılaştırmalarına 41. madde (Çevreyi Kirletme) bölümündeki açıklamalarımızda yer verilmiştir.
TBB
| 167
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Rahatsız Etme
MADDE 37- (1) Mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız
eden kişi, elli Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezası vermeye kolluk veya
belediye zabıta görevlileri yetkilidir.
MADDE 37- GEREKÇE
Tasarıya "Rahatsız etme" başlığı altında mal veya hizmet satışı sırasında bu amaçla kişilerin taciz edilmesi ve yüksek sesle müşteri daveti gibi
uygulamaların önüne geçilmesi amacıyla yeni 37. madde ilave edilmiştir.
MADDE 37 - AÇIKLAMA
Rahatsız etme eyleminin kabahat sayılması için, mal ve hizmet
satmak amacıyla gerçekleşmesi aranmaktadır.
Yasa hükmünde hangi fiillerin yapılması halinde başkalarının
rahatsız edilmiş sayılacağı belirtilmemiştir. Söz konusu yasanın yasal
düzenlemesinin gerekçesinde bireyin "taciz edilmesi", "yüksek sesle
müşteri davet edilmesi" örnekleri gösterilmiştir. Bundan başka site ve
apartman yönetimi tarafından seyyar satıcı giremez şeklinde yazılı
uyarıların bulunduğu yere alış-veriş amacıyla girmek de rahatsız etmek sayılır.
Rahatsız etmenin alış-veriş amacıyla olduğunda yaptırımı gerektirdiği, diğer rahatsız eylemler için cezai ve idari yaptırım olmadığı
düşünülmemelidir. Mal ve hizmet amacıyla rahatsız etmek, en hafif
rahatsız etme biçimleridir. Sarkıntılık etmek, laf atmak, hakaret etmek
vb. şeklindeki rahatsız etme eylemleri başlı başına suç olduğu için,
Kabahatler Kanununun değil, T.Ceza Kanununun alanına girmektedir.
Yaptırım maktu olarak belirlenmiş olup miktarı 50,-TL dir. Bu
yaptırım hem belediye zabıtası hem de genel idareli kuruluşların kolluk görevlileri tarafından verilir.
Kanımızca "rahatsız etme" nin değerlendirilmesi için subjektif
değerlendirmeler yerine toplumun değer yargıları ölçüt olmalıdır.
Rahatsız etme eylemine birden fazla kişi katılmışsa, bu kişilerden
her biri hakkında idari yaptırım uygulanır.
Rahatsız etme eylemi aynı zamanda suç oluşturuyorsa, faile suçla ilgili bir ceza verilemiyorsa, kabahatle ilgili idari yaptırım uygulanır.
168 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
İşgal
MADDE 38- (1) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın
meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal
eden veya buralarda mal satışa arz eden kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan,
cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşaat
malzemesi yığan kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından yüz
Türk Lirasından beş yüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
MADDE 38 - GEREKÇE
Madde 38.- Toplumun bütün bireylerinin kullanımına tahsis edilmiş
bulunan meydan, cadde, sokak, kaldırım gibi mekanların herhangi bir biçimde işgal edilmesi, ancak, yetkili makamların açık ve yazılı bir izni ile mümkün olabilir. Böyle bir izin olmaksızın, örneğin araç park etmek, seyyar satıcılık yapmak, sergi açmak, gösteri yapmak gibi çeşitli yollarla bu mekanların
işgal edilmesi halinde, belediye zabıta görevlileri tarafından ilgili kişiler hakkında idarî para cezası verilmesi gerekmektedir.
Keza, belirtilen yerlere yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın
inşaat malzemesi yığılması da, maddenin ikinci fıkrasında daha ağır idarî
para cezasını gerektiren bir kabahat olarak tanımlanmıştır.
MADDE 38 - AÇIKLAMA
Yasa hükmünün gerekçesinde de belirtildiği üzere; toplumun
bütün bireylerinin kullanımına tahsis edilmiş, meydan, cadde, sokak,
kaldırım gibi mekanların herhangi bir şekilde işgal edilmesi, yetkili
makamların iznine bağlıdır.
Böyle bir izin alınmadan, örneğin; araç park etmek, sergi açmak,
gösteri yapmak gibi eylemlerle kamuya ait yerlerin işgal edilmesi
halinde idari yaptırımlar uygulanır.
Yasa hükmü bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yaptırım gerektiren eylemlerin iki gruba ayrıldığı görülmektedir.
a- Cadde, sokak, yayaların gelip geçeceği kaldırımların işgal
edilmesi veya buralarda malların satışa konulması
b- Cadde, sokak, yaya kaldırımı gibi kamuya ait yerlere inşaat
malzemesi yığmaktır.
Birinci şıkta belirtilen nitelikte eylemler için maktu ve belirli bir
miktar yaptırım öngörülmüşken, ikinci şıkta belirtilen nitelikte eylemler için 100,-TL den 500,-TL ye kadar idari para cezası uygulanır.
TBB
| 169
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Söz konusu yaptırımlar sadece belediye zabıta görevlileri tarafından uygulanır. Genel idare kolluk görevlileri bu konuda yetkili
kılınmamıştır.
38. maddenin son fıkrası özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmuştur. Bir başka deyişle, işgalle ilgili olarak özel yasalarda farklı
düzenlemeler varsa bu hükümlerin uygulanması gerekmektedir.
Eylem birden fazla kişi tarafından işlendiğinde, olaya katılan her
kişiye ayrı ayrı idari para cezası kesilir. İşgal birden fazla söz konusu
ise her kabahat için ayrı yaptırım uygulanır. Kanımızca kesintisiz
eylemlerle işlenebilen işgal olayında, idari yaptırım kararı verilinceye
kadar eylem tek sayılır örneğin seyyar satıcının işgal ettiği yerden
eşyalarını bir başka yere taşıması halinde, eylem tek sayılır. Bir idari
yaptırım uygulandıktan sonra, işgal devam etmişse ikinci işgal ayrı
bir kabahat oluşturur.
170 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
TÜTÜN MAMULLERİNİN
TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN
KABAHATLER KANUNUNUN
39'UNCU MADDE HÜKMÜNÜN
AÇIKLANMASI VE SİGARA
YASAĞI İLE İLGİLİ MEVZUAT VE
AÇIKLAMALARI
TBB
| 171
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
172 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ
ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA
KANUN12
Kanun Numarası
Kabul Tarihi
Yayımlandığı R.Gazete
Yayımlandığı Düstur
: 4207
: 7/11/1996
: Tarih : 26/11/1996 Sayı : 22829
: Tertip : 5 Cilt : 36
Amaç
MADDE 1– (Değişik: 3/1/2008-5727/2 md.)
(1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak
ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır.
Tütün ürünlerinin yasaklanması13
Madde 2 – (Değişik: 3/1/2008-5727/3 md.)
(1) Tütün ürünleri;
a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,
b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel
hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete
mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında,
c) (Değişik: 24/5/2013-6487/26 md.) Hususi araçların sürücü koltukları ile taksi hizmeti verenler dâhil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,
Bu Kanunun adı "Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun” iken,
3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak
üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
13 Bu madde başlığı "Tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaklanan yerler” iken,
3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli
olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
12
TBB
| 173
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve
öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,
d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde,
tüketilemez.
(2) Ancak;
a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde,
cezaevlerinde,
b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan
denizyolu araçlarının güvertelerinde,
tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu
alanlara onsekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez.
(3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen
müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir.
(4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence
faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün
ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir.
(5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı
alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi
ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir.
(6) Bu Kanunun uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresi tüttürme,
emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş,
hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal
edilmiş maddeyi ifade eder. (Ek cümle: 24/5/2013-6487/26 md.) Tütün
içermeyen ancak tütün mamulünü taklit eder tarzda kullanılan her
türlü nargile ve sigara, tütün ürünü kabul edilir.
Diğer koruyucu önlemler14
MADDE 3 – (Değişik: 3/1/2008-5727/4 md.)
(1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya
alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı
yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden
kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını
yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini,
Bu madde başlığı " Diğer yasaklar ” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
14
174 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak
destek olamazlar.
(2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları
çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz.
(3) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait
araçlarda bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir
uygulamaya gidilemez.
(4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması
yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye,
eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar.
(5) Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya
amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basın-yayın organlarına
ilân verilemez.
(6) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde,
müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez.
(7) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz.
(8) Tütün ürünleri ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile benzerleri onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve
tüketimlerine sunulamaz.15
(9) Onsekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez.
(10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz.
(11) Tütün ürünleri, (…)16 otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla
kargo yoluyla taşınamaz.
(12) Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar çevreye atılamaz.
(13) Tütün ürünleri, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edi4/7/2012 tarihli ve 6354 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi ile bu fıkrada yer alan “Tütün
ürünleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile
benzerleri” ibaresi eklenmiştir.
16 25/6/2009 tarihli ve 5917 sayılı Kanunun 47 nci maddesiyle; bu fıkrada yer alan “yetkili
satıcı olan yerlerin dışında;” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
15
TBB
| 175
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
lemez. Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde
belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz.
(14) Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar
ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz.
(15) (Ek: 4/7/2012-6354/ 9 md.) Tütün ürünleri üretici, ithalatçı ve
dağıtıcı firmaları ile tütün ürünlerinin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler, tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma veya ürünlerle ilişkilendirilemez ve tütün ürünüyle diğer ürün veya hizmetin birbiriyle
ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz. Tütün ürünleri
harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma ve ürünlerin isim, marka,
amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler de, tütün ürünleriyle veya firmalarıyla ilişkilendirilemez ve
ürün veya hizmetin tütün ürünüyle ilişkili olduğu izlenimi verecek
biçimde kullanılamaz, hiçbir ürünün üzerinde tütün ürünlerini çağrıştıran herhangi bir işaret ve renk bulunamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir.
Kontrolün sağlanması17
MADDE 4 – (Değişik: 3/1/2008-5727/5 md.)
(1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal
düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar;
salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında
üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda
tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır.
(2) (Değişik: 3/4/2008-5752/6 md.) Tütün ürünlerinin satışının
serbest olduğu yerlere "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara
ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır." ibaresi Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunca belirlenen usullere uygun olarak yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır.
Bu madde başlığı " Uyarılar” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
17
176 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
(3) (Değişik birinci cümle : 4/7/2012-6354/ 10 md.) Türkiye'de
üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketleri ile tabanı hariç nargile şişelerinin üzerine, en geniş iki yüzünden her birine, bu yüzlerin
alanlarının yüzde altmışbeşinden az olmamak üzere, özel çerçeve
içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı
uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde,
birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik
biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri
ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz.
(4) (Değişik: 4/7/2012-6354/ 10 md.) İthal edilen veya Türkiye'de
üretilen tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde; bu ürünlerin
özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanıltıcı ve eksik bilgi verilemez; tüketimi özendiren, teşvik eden veya
tüketiciyi yanıltan ya da ürünü cazip kılan metin, isim, marka, ibare,
mecaz, resim, figür, işaret veya renkler ve renk kombinasyonları kullanılamaz.
(5) Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya
grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından
çıkarılır.
(6) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün,
üretim, pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde onbeş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna
vermek zorundadır.
(7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve
yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az
doksan dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların
zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların
kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna
teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan
dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî
Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel
kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırTBB
| 177
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
lattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü
alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır.
(8) Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri
bilinçlendirmek üzere ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin
görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır.
(9) Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir olması
için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır.
(10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında
yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur.
(11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41
inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen
ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez.
Ceza hükümleri18
MADDE 5 – (Değişik: 3/1/2008-5727/6 md.)
(1) (Değişik: 4/7/2012-6354/11 md.) 2 nci maddenin birinci ve
dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler
ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler,
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu
maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin onikinci fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda
aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli Türk
Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili kişi
tarafından derhal giderilmesi hâlinde idari para cezasına karar verilmeyebilir.
(2) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 2 nci maddenin (a) bendi
hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yaBu madde başlığı "Yasağa uymayanlar hakkında işlem” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727
sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve
metne işlenmiştir.
18
178 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
sakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumlularına, (…)19 mahalli mülki
amir tarafından bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî
para cezası verilir.
(3) 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, onbeşinci (…)20 fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket edenler,
ellibin Türk Lirasından ikiyüzellibin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilidir.
(4) (Değişik: 10/9/2014-6552/111 md.) 3 üncü maddenin altıncı
fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi hâlinde, yasağa aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşa ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin
tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin
yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir. İdari para cezası
miktarı, on bin Türk lirasından az olamaz. Bu cezaya karar vermeye
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.
(5) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 3 üncü maddenin yedinci
fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(6) 3 üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket
edenler, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Sağlık için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne
göre cezalandırılır.
(7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(8) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(9) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(10) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 3 üncü maddenin ondördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler, mahalli mülki amir tarafın4/7/2012 tarihli ve 6354 sayılı Kanunun 11 inci maddesi ile bu maddenin ikinci fıkrasında
yer alan “işletme sorumluları” ibaresi “işletme sorumlularına” şeklinde değiştirilmiş ve
“denetimi yapan yetkililer tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme
sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere,”
ibaresi metinden çıkartılmış; üçüncü fıkrasında yer alan “beşinci” ibaresinden sonra gelmek
üzere “, onbeşinci” ibaresi eklenmiştir.
20 3/4/2008 tarihli ve 5752 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle bu arada yer alan “ve onbirinci"
ibaresi madde metinden çıkarılmıştır.
19
TBB
| 179
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
dan yirmibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası ile cezalandırılır.
(11) 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların
piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı ikiyüzellibin Türk Lirasından az olamaz.
(13) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(14) (Değişik: 10/9/2014-6552/111 md.) 4 üncü maddenin yedinci
fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde medya
hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki
aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde biri oranında idari para
cezası verilir. İdari para cezası miktarı on bin Türk lirasından az olamaz. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.
(15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan
disiplin hükümleri uygulanır.
16) (Ek: 13/2/2011-6111/202 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/27 md.)
Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekerrürü hâlinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü hâlinde iki kat
artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on
günden bir aya kadar kapatılır.
İdari para cezası
MADDE 6 – (Mülga: 26/2/2008-5739/9 md.)
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi21
MADDE 7 – (Değişik: 3/1/2008-5727/7 md.)
(1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve ondördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya
Bu madde başlığı " Adli para cezası” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 7 nci
maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
21
180 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
ile 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu
oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından karar verilir.
Para cezasına ilişkin hükümler
MADDE 8 – (Mülga: 3/1/2008-5727/8 md.)
Geçici Madde 1 – Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ve tütün mamullerinin bir yıl
süreyle 4 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şart aranmaksızın satışlarına devam olunur.
Geçici Madde 2 – Bu Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası
gereğince ayrı yer tahsisi, 3 üncü maddede yasaklanan reklam panolarının kaldırılması ve 4 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince
yapılması gereken işler Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl
içinde yerine getirilir.
Geçici Madde 3 – (Ek: 3/1/2008-5727/9 md.)
(1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır.
Geçici Madde 4 –(Ek: 4/7/2012-6354/ 24 md.)
(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri, bir yıl içinde 4 üncü maddenin
üçüncü fıkrasına uygun hale getirilir.
(2) 3 üncü maddenin onbeşinci fıkrasında öngörülen düzenleme
üç ay içerisinde yapılır.
Yürürlük
MADDE 9– Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 10– Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
TBB
| 181
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
4207 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN
MEVZUATIN VEYA ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN
İPTAL EDİLEN HÜKÜMLERİN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ
GÖSTERİR LİSTE
Değiştiren
Kanunun/KHK’nin/
İptal Eden Anayasa
Mahkemesi
Kararının
Numarası
4207 sayılı Kanunun değişen veya
iptal edilen maddeleri
Kanunun Adı, 1, 2, 3, 4, 5, 7, 8 ve
Geçici Madde 1
5727
2 nci maddenin birinci fıkrasının
(d) bendi
Yürürlüğe Giriş
Tarihi
19/1/2008
tarihinden 4 ay
sonra 19/5/2008
tarihinde
19/1/2008
tarihinden 18 ay
sonra 19/7/2009
Tarihinde
5739
6
19/5/2008
5752
4, 5
19/5/2008
5917
3
10/7/2009
6111
5
25/2/2011
6354
3, 4, 5, Geçici Madde 4
12/7/2012
6487
2, 5
11/6/2013
6552
5
11/9/2014
182 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
Tütün Mamullerinin Tüketilmesi
MADDE 39- (1) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü tüketen kişiye, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı
kamu görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu fıkra hükmü, tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda
uygulanmaz.
(2) Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kabahatin özel hukuk kişileri
tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde bu ceza
ilk başvurulan kolluk birim yetkilileri tarafından verilir. Kamuya ait
toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde idarî para cezası verme
yetkisi bakımından birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir
açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden
kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu ceza, şikâyet üzerine en yakın kolluk birimi yetkililerince verilir.
MADDE 39 - GEREKÇE
Madde 30.-Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında her türlü tütün mamulü tüketimi yasaktır. Bu yasağa aykırı hareket edilmesi halinde,
ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri idarî para cezası
verebileceklerdir. Böylece, kolay işletilebilecek etkili bir sistem öngörülmüştür.
Özel hukuk kişilerine ait binalarda ise, ancak belirli şartlarda yaptırım öngörülebilmektedir. Tütün mamulü tüketimi kapalı alanda olacak; bu
alanlarda tütün mamulü tüketilemeyeceğine dair açık bir işaret yer alacak ve
bu konuda bir şikâyet bulunacaktır. Şikâyet üzerine, en yakın kolluk birimi
idarî para cezası verme konusunda yetkilidir.
Her türlü toplu taşıma aracında geçerli olan bu yasağa aykırı hareket edilmesi cezalandırılmaktadır. Kamuya ait toplu taşıma araçlarında ceza
verme yetkisi, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlisine ait
olabilecektir. Kabahatin özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma
araçlarında işlenmesi halinde ise, fiil gerçekleştikten sonra ilk uğranılan kolluk biriminin yetkilileri bu konuda idarî para cezası vermeye yetkili kılınmıştır.
MADDE 39 - AÇIKLAMA
Kamu hizmet binaları, toplu taşıma araçları, özel kişilere ait olsa
bile kamuya açık binaların kapalı alanlarında tütün mamulleri kullanılması bazı koşullarla, kabahatler kanununun 39. maddesinde yaptırımlara bağlanmıştır.
TBB
| 183
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Bu konuda ayrıca 7.11.1996 gün ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin zararlarının önlenmesine dair Kanun da bulunmaktadır. (26 Kasım 1996 tarih ve 22829 sayılı R.G. te de yayımlanmıştır). Söz konusu
yasada da idari yaptırımlara ilişkin hükümler bulunmaktadır. 4207
sayılı yasa daha eski tarihli bir yasa olduğu için Kabahatler Kanununun 39. maddesiyle örtüşen konularda, Kabahatler Kanunu 4207
sayılı yasayı değiştirmiş bulunmaktadır. Kabahatler kanununda düzenlememiş konularda ise, 4207 sayılı yasanın hükümleri yürürlüktedir.
Bir kimsenin, kamu hizmet binalarında veya toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketimi, Kabahatler Kanununun 39. maddesi
yanında 4207 sayılı yasanın 5 ve 6. maddelerine aykırılık teşkil eder.
Aynı eylemin, birden fazla kabahat niteliğindeki kurala aykırı olması
halinde daha ağır yaptırımın gerektirdiği hüküm uygulanacağından,
4207 sayılı kanun hükümlerine göre 10 milyon lira para cezası verilmesi gerekir. (4207 sayılı yasa 7.11.1996 tarihinde yayımlandığı için
bu ceza miktarının 29 katı ile çarpılarak 31.12.2002 tarihine uyarlanması gerekmektedir.)
Ayrıca aynı yasa hükmü uyarınca ilgili yerin yetkilisi, yasağa
uymayanı uyarır, aksi halde zabıta marifetiyle bulunduğu yerden
uzaklaştırılır.
Yasada gösterilen yerlerde tütün mamulü tüketilmesi suçun ana
unsurunu oluşturmaktadır. Tütün mamulü tüketilmesi, sadece sigara içilmesi olarak düşünülmemelidir. Sigara yanında, nargile, puro,
pipo içilmesi de başka örnekler arasında sayılabilirler.
Yasa hükmünün düzenleniş biçimine göre, söz konu kabahat fiillerini üçe ayırmak gerekmektedir.
1- Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü tüketmek,
2- Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketmek
3- Özel hukuk kişilerine ait alan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında tütün mamulü tüketmek.
1-Kamu Hizmet Binalarının Kapalı Alanlarında Tütün Mamulü Tüketmek
Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında, bu amaca ayrılmış
bir yerde tüketilmek şartıyla tütün ürünleri tüketmek idari yaptırım
gerektirir.
İdari yaptırım miktarı 50,-TL. dir. Yaptırım, kamu hizmet binasının idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlisi tarafından
184 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
uygulanır. Bunun için her kamu binasında idari birim amirinin yetkili kıldığı bir görevli olması şarttır. Böyle bir görevlendirme olmadıkça
yaptırım uygulanmayacağı gibi görevlendirilenin dışında bir başka
kamu görevlisi tarafından da söz konusu yaptırım uygulanmaz.
Değinilen koşullarda idari yaptırım miktarı 50,-TL.dir.
2- Toplu Taşıma Araçlarında Tütün Mamulü Tüketmek
Kapalı kamu hizmet binalarında olduğu gibi, toplu taşıma araçlarında da tütün mamulü tüketmek idari yaptırım gerektirmektedir.
Bu yaptırım istisnasız bütün yolcuları kapsadığı gibi, şoför, muavin
gibi o araçta bulunan herkes için geçerlidir.
Araç bir kamu aracı ise, belirtilen eylemin işlenmesi halinde,
idari para cezası verme yetkisinin araçta bulunan bir görevliye verilmesi gerekir.
Haksız eylem özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlendiği taktirde, bu ceza ilk başvurulan kolluk
birimi yetkilileri tarafından verilir. Kolluk birimine durumu bildirme
işi uygulamada sorun yaratacaktır. Bu konuda araç sürücülerine özel
sorumluluk getirilmesi yasa hükmüne işlerlik kazandırmak açısından
şarttır.
Toplu taşıma araçlarında haksız eylemin gerçekleşmesi halinde
verilecek para cezası miktarı 50,-TL. dir. Söz konusu cezayı belediye
zabıta görevlilerinin verme yetkisi yoktur. Ancak, belediyeye ait
toplu taşıma araçlarında Belediye Başkanı tarafından bu husus ile
ilgili olarak zabıta veya diğer memurlar görevlendirilmişse idari para
cezaları bu görevlilerce verilir.
3-Özel Hukuk Kişilerine Ait Olan Kamuya Açık Binalarda
Tütün Mamulü Tüketmek:
Özel hukuk kişilerine ait olan kamuya açık binalarda, tütün mamulü tüketilmeyeceğini belirtir açık bir ibare olmadıkça, söz konusu
eylemin işlenmesi halinde idari yaptırım uygulanamaz.
Uyarının belirgin bir şekilde yapılması, herkesin görebileceği bir
yere konulması gerekir. Genellikle "sigara içilmez" şeklinde uyarılara rastlanmaktadır. "sigara içilmez" uyarısının yapıldığı bir yerde pipo veya puro içilmesi kanımızca idari yaptırıma engel sayılmamalıdır.
Bir uyarı olmasına karşın özel hukuk kişilerine ait, kamuya açık
binaların kapalı alanlarında, fiilin işlenmesi halinde 50,-TL. para cezası
verilir. Bu ceza en yakın yerde bulunan kolluk birimi yetkililerince
verilir. Ceza işleminin yapılabilmesi için yasa şikayet koşulu getirmiştir. Yasanın düzenleniş biçiminden, şikayet olmadığında kolluk görevTBB
| 185
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
lilerinin resen yaptırım uygulayamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Ancak her bireyin şikayet hakkı olduğu tartışmasızdır. Belirtilen koşullarda verilecek idari para cezası miktarı 50,-TL dir. Bununla beraber söz konusu miktarların yeniden değerleme katsayı ile güncelleştirileceğini hatırlatmakta yarar vardır.
Kabahatler Kanunu 39. ve 41 maddelerinde tütün ve tütün
ürünleri tüketimi ile ilgili konulara yer verilmekle birlikte, 1996 yılında yürürlüğe giren ve 2008 yılında 5727 sayılı Kanunla büyük
değişikliklere uğrayan 4207 sayılı Kanuna da burada değinmeden
geçemeyeceğiz. 5727 sayılı Kanun hükümleri aşağıda verilmiştir.
186 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ
ÖNLENMESİNE DAİR KANUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN
Kanun No.:
Kabul Tarihi:
5727
3/1/2008
MADDE 1- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun adı "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun" şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 2- 4207 sayılı Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri
tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici
reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması
yönünde düzenlemeler yapmaktır."
MADDE 3- 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Tütün ürünlerinin yasaklanması
MADDE 2- (1) Tütün ürünleri;
a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,
b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim,
ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk
kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus
konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında,
c) Taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,
ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve
öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,
d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez.
(2) Ancak;
a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde,
TBB
| 187
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan
denizyolu araçlarının güvertelerinde, tütün ürünleri tüketilmesine
mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu alanlara on sekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez.
(3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen
müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir.
(4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence
faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün
ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir.
(5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit
edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir.
(6) Bu Kanunun uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresi tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından
imal edilmiş maddeyi ifade eder."
MADDE 4- 4207 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Diğer koruyucu önlemler MADDE 3- (1) Tütün ürünlerinin ve
üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak her ne
suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez.
Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette
olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin
marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar. (2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya
ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz. (3) Tütün ürünleri
sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlere ilişkin
markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez.
(4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması
yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye,
eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar. (5)
Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basın- yayın organlarına ilân
verilemez.
Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde,
müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kul188 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
lanılamaz, görüntülerine yer verilemez. (7) Sağlık, eğitim ve öğretim,
kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz. Tütün ürünleri on sekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz
ve tüketimlerine sunulamaz.
(9) Ons ekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez.
(10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz.
(11) Tütün ürünleri, "yetkili satıcı olan yerlerin dışında" ibaresi
25.06.2009 tarih ve 5917sayılı Kanunun 47/11 md ile kaldırılmıştır.);
otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik
ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz. (12)
Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar
çevreye atılamaz. (13) Tütün ürünleri, on sekiz yaşını doldurmamış
kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde
satışa arz edilemez. Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış
belgesinde belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz. (14) Her türlü
sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler
tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde
üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz."
MADDE 5- 4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kontrolün sağlanması MADDE 4- (1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve buna uymamanın
cezai sonuçlarını belirten uyarılar; salonlarda asgari on santimetrelik
puntolarla, toplu taşım araçlarında üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin
tüketilmesine tahsis edilen alanlarda tütün ürünleri kullanımının
tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır.
(2) Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere en az beş
santimetrelik puntolarla, beyaz zemin üzerine büyük harfler ve siyah
yazı rengi ile, "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve
diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır."
ibaresi yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır.
(3) Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketlerinin
üzerine, en geniş iki yüzünden, bir yüzüne toplam alanın yüzde
kırkından, diğer yüzüne yüzde otuzundan az olmamak üzere özel
çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten Türkçe yazılı
TBB
| 189
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine
de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik
biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri
ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz. (4) Tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde, bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanlış ve eksik bilgi verilemez, aldatıcı tanımlama, marka, renk, figür veya işaret kullanılamaz. (5) Bu
Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik
mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik
Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri
ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır. 6
Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim,
pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği
takdirde on beş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek zorundadır. (7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve
radyolar, ayda en az doksan dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı
diğer alışkanlıkların zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette
yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:0022:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır
ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon
Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık
doksan dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu,
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının
olumlu görüşü alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
tarafından yayınlanması sağlanır. 8 Tütün ürünleri tüketiminin ve
tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri bilinçlendirmek üzere ilgili kuruluşlar ve
sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından bir müfredat hazırlanır. (9) Tütün ürünleri alışkanlığının
bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile
tedavisinin ulaşılabilir olması için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı
tarafından yapılır.
190 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
(10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında
yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî
Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur. (11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun
41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen
ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez."
MADDE 6- 4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ceza hükümleri MADDE 5- (1) Bu Kanunun 2 nci maddesinin
birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri
tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu
maddesi hükümlerine göre; 3 üncü maddenin on ikinci fıkrasına
aykırı hareket edenler Kabahatler Kanununun 41 inci maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. (2) 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların
uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine
getirmeyen işletme sorumluları, işletme iznini veren kurum yetkilileri
tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme
sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen, verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler mahalli mülki amir tarafından
bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile
cezalandırılır. (3) 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve on birinci fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket
edenler, elli bin Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilidir.
(4) 3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde; yerel yayın yapan kuruluşlar, bin Türk
Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal
yayın yapan kuruluşlar, elli bin Türk Lirasından yüz- bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar ver- meye
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir. (5) 3 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir
tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. 6 3
üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Sağlık
TBB
| 191
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne
göre cezalandırılır. (7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından her bir
kişiyle ilgili olarak bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(9) 3 üncü maddenin on üçüncü fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket
edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından on bin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Tütün ürünlerinin satış belgesiz olarak satışının yapıldığı veya satışa hazır tutulduğu yerlerdeki tütün ürünlerine el konulur ve nereden temin edildiğine dair belge ibraz edilememesi halinde, mahallî mülkî amir tarafından bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. (10)
3 üncü maddenin on dördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler mahalli mülki amir tarafından yirmi bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (11) 4 üncü maddenin
birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî para
cezası ile cezalandırılır. (12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü
fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket eden üretici
firmalar, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya
sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı iki yüz elli bin Türk
Lirasından az olamaz. (13) 4 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı hareket eden firmalar Tütün, Tütün Mamulleri
ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından elli bin Türk
Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (14) 4 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşları bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın
yapan televizyon kuruluşları beş bin Türk Lirasından on bin Türk
Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları elli bin
Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezalar, radyo yayını yapan kuruluşlar hakkında ondabir oranında uygulanır. Bu cezaya karar vermeye Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.
(15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku
sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer
alan disiplin hükümleri uygulanır."
192 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
MADDE 7- 4207 sayılı Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Mülkiyetin kamuya geçirilmesi MADDE 7- (1) Bu Kanunun 3
üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve on dördüncü fıkralarındaki
yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya ile 4 üncü maddesinin
üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından
karar verilir."
MADDE 8- 4207 sayılı Kanunun 8 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 9- 4207 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. "GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır."
MADDE 10- Bu Kanunun; 3 üncü maddesi ile değiştirilen 4207
sayılı
Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmü
yayımı tarihinden
18 ay, diğer hükümleri ise yayımı tarihinden 4 ay sonra yürürlüğe
girer.
MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
GENEL GEREKÇE
Dünyanın en yetkili kurumlarınca "Her türlü zararlı alışkanlıklar
arasında en fazla ölüme ve hastalıklara sebep olan madde" olarak nitelenen sigara, her yıl ABD'de 440 bin, Almanya'da 140 bin, İngiltere'de 120
bin, ülkemizde 160 bin, dünya genelinde ise en az 13 milyon kişinin ölümüne ve çok daha fazla insanın da hasta ve ömür boyu sakat kalmasına sebep
olmaktadır. Bu bağlamda kişisel ve toplumsal zararları artık yaygın olarak
bilinmekte olan sigara tüketiminin azaltılması için tüm dünya ülkeleri çeşitli tedbirler almaktadır.
Sigaradan aktif içici olarak etkilenenler dışında içmedikleri halde kapalı
yerlerde içenlerin verdiği zarara, en az onlar kadar iştirak eden milyonlarca vatandaşımızın pasif içici olarak kansere ve benzeri hastalıklara yakalanma riski yüzde 40 olarak ifade edilmektedir. Sigara içenle, sigara dumanı
ile kirletilmiş havayı teneffüs eden veya duman altı olan kişi arasında gördüğü zarar bakımından çok az fark ortaya çıkmaktadır.
Anayasanın 56 ncı maddesine göre, herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede
yaşama hakkına sahiptir, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve
çevre kirlenmesini önlemek, devletin ve vatandaşın ödevidir. Yine Anayasanın 58 inci maddesine göre devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturuTBB
| 193
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
cu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.
7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanun toplumsal sağlığımıza yönelik bu tehdidin ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler öngörmektedir.
Ancak bu Kanun hükümleri de ilgili alanda uygulama açısından yeterli olmamaktadır. Söz konusu Kanunda öngörülen müeyyidelerden dolayı
ancak 49 kişi ceza ödeme durumunda kalmıştır.
İnsan ve toplum sağlığına pek çok zararlar veren tütün ürünlerine halkımız trilyonlar ödemekte, devlet de gelir sağladığı zannı ile baktığı bu sektörden daha fazlasını tütün ürünlerinin sebep olduğu başta kanser olmak
üzere kalp damar hastalıkları ve diğer tahribatları dolayısıyla kat kat ödemektedir.
Teklif ile Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda yapılan değişiklikle kişileri tütün ve tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tedbirleri almak üzere düzenlemeler yapılmaktadır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Madde ile; 4207 Sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan (d) bendinin bu fıkradan çıkarılarak, aynı maddenin
ikinci fıkrasına eklenmesi suretiyle özel hukuk kişilerine ait olan kahvehane,
kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri
tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulmasıyla ekonomik, kültürel ve sosyal
açıdan doğacak mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmaktadır.
Madde 2- Madde ile; 4207 Sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinde
belirtilen kanunun yayımından itibaren verilen bir yıllık sürenin değiştirilerek,
2015 yılının esas alınmasıyla imkanları kısıtlı olan özel hukuk kişilerine ait işletmelerin öngörülen fiziki koşullan sağlayabilmeleri için gerekli
sürenin verilmesi amaçlanmaktadır.
Madde 3- Yürürlük maddesidir.
Madde 4- Yürütme maddesidir.
194 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
ADALET KOMİSYONU RAPORU
Esas No :
2/152
Karar No :
12
Tarih
:
22/2/2008
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınızca, 20/2/2008 tarihinde Komisyonumuza havale
edilmiş olan "Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/152)" Komisyonumuzun 22/2/2008 tarihli
14 üncü toplantısında Teklif sahibi Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ
ile Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Yargıtay ve Askeri
Yargıtay başkanlığı temsilcilerinin katılımıyla görüşülmüş ve geneli
üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul
edilmiştir.
Teklifin geneli üzerindeki görüşmelerde aşağıdaki düşünceler
ifade edilmiştir.
23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda yapılan değişiklik ile Ceza Muhakemesi
Kanununun 231 inci maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması süresinin iki yıla çıkarılmasının örtülü
veya gizli bir af niteliğinde olduğu dile getirilmiş; Askeri Ceza Kanununda değişiklik yapılması amacıyla hazırlanmış olan bu Kanun
Teklifinin alelacele Komisyon gündemine getirildiği, başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere ilgili diğer kurumların görüşlerine
başvurulmadığı ifade edilmiştir.
5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması süresinin iki yıla çıkarılması nedeniyle ortaya
çıkan problemlerin giderilmesi amacıyla bu Kanun Teklifinin hazırlandığı ve öncelikle sorun çıkarılıp daha sonra bunun çözüm yollarını aramanın Yasama ekonomisine ve TBMM'nin kurumsal kimliğine
uygun düşmediği belirtilmiştir.
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçların muhteva ve niteliği, yöneldiği amaç itibariyle
milli güvenliğin korunmasına ilişkin olduğu göz önünde bulundurul-
TBB
| 195
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
duğunda, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar bakımından da istisna getirilmesi gerektiği dile getirilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere 5728 sayılı Kanunun 562 nci maddesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinde
değişiklik yapılarak hükmün açıklanmasında bir yıllık sürenin iki yıla
çıkarıldığı, yapılan bu değişikliğin Genel Kurul aşamasında üç siyasi
parti grubunun ortak önergeleriyle yapıldığı, bu nedenle yapılan eleştirilerin yerinde olmadığı belirtilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinde düzenlenen
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin sürenin iki yıla
çıkarılmasının örtülü bir af olmadığı, aksine sanığa yüklenen suçtan
dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha
az süreli hapis veya adlî para cezası ise bu suçlardan dolayı ceza
almış olanların bu cezalarının açıklanmasının geriye bırakılması suretiyle haklarında hukuki sonuç doğurmasının engellenmiş olacağı, sanıkların verilen bu cezanın alternatif maliyetleri ile yaşamalarının
önüne geçildiği, bu düzenleme ile hakime takdir hakkı verildiği, hakimin somut duruma göre karar verebileceği dile getirilmiştir. Hükmün açıklanmasının ertelenebilmesi için Kanunda öngörülen koşulların teşekkül etmesi ve mahkeme takdirinin, bu koşullar da gözetilerek kullanılabileceği hatırlanmalıdır.
Komisyonumuzda yapılan çalışmalar sonunda, maddeler üzerindeki kabul, ek ve değişiklikler aşağıda açıklanmıştır:
Teklifin 1 inci ve 2 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçların muhteva ve niteliği, yöneldiği amaç itibariyle
milli güvenliğin korunmasına ilişkin olduğu göz önünde bulundurulduğunda ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yer alan suçlarda da hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanmasının önlenmesi amacıyla Teklife 2 nci maddeden sonra
gelmek üzere yeni madde ihdası yoluyla 3 üncü madde eklenmiş ve
diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
Teklifin 3 üncü maddesi, yapılan teselsül nedeniyle 4 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Teklifin 4 üncü maddesinde, yargılama sırasında kişinin kendisini avukat ile temsil ettirmesi halinde, 5320 sayılı Kanununun 13
üncü maddesinde belirlenen tarifeye göre lehine bir vekalet ücretine
hükmedileceği belirtilmiş olup bu hususta özel veya genel vekalet
söz konusu olmadığından madde metninde geçen "özel" ibaresi çıka196 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
rılmış ve yapılan düzenleme çerçevesinde 4 üncü madde, 5 inci madde olarak kabul edilmiştir.
Teklifin 5, 6, 7 ve 8 inci maddeleri yapılan teselsül nedeniyle 6, 7,
8 ve 9 uncu maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
Teklifin 9 uncu maddesinde aşağıdaki gerekçeler doğrultusunda
değişiklik yapılmış ve yapılan teselsül nedeniyle 10 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle 4207
Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun 5 inci
maddesi "ceza hükümleri" başlıklı madde olarak düzenlenmektedir.
Ancak 4207 sayılı Kanunun halen yürürlükte olan 6 ncı maddesi
idari para cezalarını düzenleyen bir mad- dedir. Başka bir deyişle
4207 sayılı Kanunun yeni 5 inci maddesi ile halen yürürlükte olan 6
ncı maddesi arasında aynı konuların düzenlenmesi sebebiyle bir mükerrerlik söz konusudur.
Teklifin 9 uncu maddesiyle, 4207 sayılı Kanunun 19/4/2008 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5 inci maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır. Mükerrer cezalandırmanın önlenmesi açısından yürürlükten
kaldırılması gereken madde, 4207 sayılı Kanunun 6 ncı maddesidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde Teklifin 9 uncu
maddesine,
4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair
Kanunun tarihi eklenmiş, maddede geçen "5" ibaresi, "6" olarak değiştirilmiştir.
Teklifin 10 uncu maddesinde aşağıdaki gerekçeler doğrultusunda değişiklik yapılmış ve yapılan teselsül nedeniyle 11 inci madde
olarak kabul edilmiştir.
5727 sayılı Kanununun 6 ncı maddesi, (4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesini düzenlemektedir) Kanunun yayımı tarihinden itibaren
4 ay sonra, yani 19/5/2008 tarihinde yürürlüğe girecektir. Teklifin 9
uncu maddesiyle 4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesi yürürlükten
kaldırılmaktadır. Söz konusu Kanun Teklifinin yürürlük tarihinin ise
10 uncu maddede yayımı tarihinden itibaren olacağı ifade edilmiştir.
Teklifin 9 uncu maddesinin yürürlük tarihinin Kanunun yayım tarihi
olarak kalması halinde, 4207 sayılı Kanunu ihlal edenlere, Kanununun
yürürlüğe gireceği tarih olan 19/5/2008 tarihine yaptırım uygulanamayacaktır. Bu durum bir hukuk boşluğunun doğmasına neden
olacaktır. Bunun önüne geçilmesi ve normların zaman bakımından
uygulanması ilkesiyle bir çatışmaya yol açılmaması amacıyla, TekliTBB
| 197
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
fin 10 uncu maddenin yürürlük tarihi 19/5/2008 olarak değiştirilmiştir.
1 1 inci madde, yapılan teselsül nedeniyle 12 inci madde olarak kabul edilmiştir.
Teklifteki maddeler, görüşülmeleri sırasında Komisyonumuzca
redaksiyona tabi tutulmuştur.
Raporumuz, Genel Kurula sunulmak üzere Başkanlığa saygı ile
arz olunur.
198 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
5727 TÜTÜN MAMULLERİNİN
ZARARLARININ ÖNLENMESİNE DAİR
KANUNUNUN AÇIKLAMASI:
TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİNE
DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN (5727)
MADDE 1- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun adı "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun" şeklinde değiştirilmiştir.
1. MADDE AÇIKLAMASI:
7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı "Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun"un adı 5727 sayılı Kanunun bu maddesi
ile değiştirilerek "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun" şekline getirilmiştir. Bu madde ile Kanunun
isminin değiştirilmesindeki amaç; sadece tütün ürünlerinin zararlarının önlenmesi değil aynı zamanda kanunda belirtilen hükümlerin ve
yaptırım gerektiren fiillerin kontrolünün de yapılacağı hüküm altına
alınmıştır.
MADDE 2- 4207 sayılı Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün
ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır."
2. MADDE AÇIKLAMASI
Amaç
Eski Madde 1- Bu Kanunun amacı, kişileri tütün ve tütün malullerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklâm, tanıTBB
| 199
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
tım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirler almaktır.
4207 Sayılı Kanunda amacın "Bu Kanunun amacı, kişileri tütün
ve tütün malullerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklâm, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve
tedbirler almaktır." olduğu belirtil- miş ve bu madde hükmü ile daha
çok tütün ve tütün mamulleri içen ve tüketen kişilerin sağlığının korunması ağırlıklı bir düzenleme yapılmış iken; 5727 Sayılı Kanunun
amaç maddesine " herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır." şeklinde bir hüküm konulmak
suretiyle, sadece içenlerin ve tüketenlerin değil, tütün ve ürünlerini
içmeyen veya kullanmayan ancak bunları kullananlardan dolayı çeşitli şekillerde zarar gören kişilerin de (pasif içici) sağlıklarının korunmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Bu hükmün konulması
ile gerçekten de genellikle sigara içilen ortamlarda mecburen bulunmak zorunda olan kişilere tabiri yerinde ise "derin bir nefes alma"
imkanı sağlanmıştır. Burada "Sigara İçme Özgürlüğü ne bazı kısıtlamalar getirilirken, herkesin sağlıklı ve temiz havalı bir ortamda yaşaması hürriyeti üzerindeki kısıtlamanın önündeki engellerin ortadan
kaldırılması yolunda çok önemli bir adımın atılmış olduğunu da
görmüş bulunmaktayız.
MADDE 3- 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Tütün ürünlerinin yasaklanması
Madde 2 – (Değişik: 3/1/2008-5727/3 md.)
(1) Tütün ürünleri;
a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,
b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim,
ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk
kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus
konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında,
c) (Değişik: 24/5/2013-6487/26 md.) Hususi araçların sürücü
koltukları ile taksi hizmeti verenler dâhil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,
ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve
öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,
d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde,
200 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
tüketilemez.
(2) Ancak;
a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde,
cezaevlerinde,
b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan
denizyolu araçlarının güvertelerinde,
tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu
alanlara onsekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez.
(3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen
müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir.
(4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence
faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün
ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir.
(5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı
alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi
ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir.
(6) Bu Kanunun uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresi tüttürme,
emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş,
hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal
edilmiş maddeyi ifade eder. (Ek cümle: 24/5/2013-6487/26 md.) Tütün içermeyen ancak tütün mamulünü taklit eder tarzda kullanılan
her türlü nargile ve sigara, tütün ürünü kabul edilir.”
3. MADDE AÇIKLAMASI:
Tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaklanan yerler Eski
Madde 2 - Sağlık, eğitim-öğretim ve kültür hizmeti veren yerler ile
kapalı spor salonlarında ve toplu taşımacılık yapılan her türlü nakil
vasıtaları ve bunların bekleme salonlarında, kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin görev yaptığı kapalı mekanlarda tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaktır. Bu
gibi mahallerde tütün ve tütün mamullerinin içilebilmesi için ayrı
yerler tahsis edilir. Tahsis edilen yerden, sigara içilmeyen mahallere
duman gidişini engelleyecek, havalandırma, tecrit etme gibi tedbirler
alınır.
Tütün ve ürünleri kullanımın yasaklandığı yerlerin belirtilmesinden önce, Kanunda bahsi geçen "Kapalı Alan"ın tarifini yapmakta
fayda görmekteyiz.
TBB
| 201
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Kapalı alan; "sabit veya seyyar bir tavanı veya çatısı (çadır, güneşlik
vb. dâhil) olan, kapıları, pencereleri ve giriş yolları dışında bütün yan yüzeyleri geçici veya kalıcı olarak tamamen kapatılmış alanlar ile aynı şekilde tavanı veya çatısı olup yan yüzeylerinin yarısından fazlası kapalı bulunan
yerlerdir." şeklinde tarif edilmiştir(Başbakanlık Genelge. 2009/13 madde: 1)
(T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI-Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
4207 sayılı Kanun Hükümlerinin Uygulanması ile ilgili 2009 /44 Sayılı
Genelge eki "4207 SAYILI TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ
ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN" HÜKÜMLERİ
İLE İLGİLİ UYGULAMA REHBERİ. Madde:3.)
Kanuna göre tütün tüketiminin yasak olduğu yerler ise aşağıda
gösterilmiştir. Bunlar; Kamu hizmet binalarının kapalı alanları, koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait
olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanları, Taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere
karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçları,
okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim
kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür
ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanları, kahvehane, kafeterya, birahane, nargile içilen mekânlar, dernek ve vakıflara ait lokaller gibi eğlence hizmeti verilen işletmeler ve lokantalar dâhil kamu ve
özel hukuk kişilerine ait tüm binaların kapalı alanları özel eğitim ve
öğretim kurumları dâhil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumları
ile okul öncesi eğitim kurumlarının, dershanelerin, kültür ve sosyal
hizmet binalarının kapalı alanları ile birlikte açık alanları, apartmanın merdivenleri veya asansörü gibi, kapalı ortak kullanım alanlarıdır.
4207 sayılı Kanunun tütün ürünlerinin tüketilmesini yasakladığı
yerler ile
5727 sayılı Kanunun yasak getirdiği alanlar karşılaştırıldığında;
yeni kanunun yasaklama getirdiği mekanların bir hayli genişlediğini
görmekteyiz. Bunun bil- hassa kendileri tütün ürünü tüketmeyip de,
bu ürünleri tüketen kişilerin havasını kirlettiği ortamlarda bulunmak
zorunda kalan (Pasif içici) insanların sağlığı açısından çok faydalı
olduğu muhakkaktır. Bu yönüyle Kanunun bu hükümleri- nin insanlarımızın sağlığı yönünden önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Eski
4207 sayılı Kanunda "Tütün mamullerinin tüketileceği yerler sadece; " Sağlık, eğitim-öğretim ve kültür hizmeti veren yerler ile kapalı spor
202 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
salonlarında ve toplu taşımacılık yapılan her türlü nakil vasıtaları ve bunların bekleme salonlarında, kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş
veya beşten fazla kişinin görev yaptığı kapalı mekanlarla" sınırlı iken ve
yasak yerlerin belli bölümlerinde "tütün ve tütün mamullerinin içilebilmesi için ayrı yerler" tahsis edilmesi gibi tiryakiler için bir kolaylıklar sağlanmıştı. Ayrıca, her ne kadar 4207 Sayılı Kanunda kamu
hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin
görev yaptığı kapalı mekanlarda tütün ve tütün ürünlerinin içilmesi
yasaklanmışsa da, gerek bu yasakları denetleyecek ve ceza uygulayacak kişilerin dahi bu kurala uymadıkları, gerekse uygulama ve ceza
verme yetkisinin kimde olacağının tam anlamıyla belirli olmaması,
sigara içilen odada 5 veya daha fazla kişi varken, birkaç kişinin odadan dışarı çıkarak sayının 5 kişiden aza düşürülmesi, sigara içilen
odanı camları açılarak, burasının "kapalı alan" olmaktan çıktığı ve
artık sigara içilebileceği gibi çok alaycı ifadeler ve uygulamalarla bu
yasakların delindiği ve uygulamanın başarılı olmadığı bir gerçekti.
Her ne kadar bekleme salonlarında bu yasaklara pek fazla riayet
edilmemişse de 4207 sayılı Kanunun getirdiği yasaklamaların en güzel uygulandığı alanların başında toplu taşıma işinde kullanılan nakil
araçları oldu- ğunu da ifade etmek isteriz.
4207 sayılı Kanunda, bu tür yasaklama getirilen kapalı alanların
belli bölümlerinde tütün ve tütün mamullerinin içilebilmesi için ayrı
yerler tahsis edilmesi gibi bir ayrıcalık getirilmiş ve tahsis edilen yerden, sigara içilmeyen mahallere duman gidişini engelleyecek, havalandırma, tecrit etme gibi tedbirler alınması öngörülmüşse de bu hükümler de pek fazla uygulama imkanı bulamamıştır. Zaten, 5727 sayılı Kanunun uygulaması ile ilgili olarak Başbakanlıkça yayımlanan
2008/6 sayılı Genelge ile de 4207 sayılı Kanuna göre kamu binalarında tütün ürünleri tüketilmesi için tahsis edilmiş alanların kaldırılması
istenmiştir.
5727 sayılı Kanun tütün ürünleri tüketebilecek yerlerle ilgili düzenlemeler de getirmiştir. Buna göre;
1. Kahvehane, kafeterya, birahane, nargile içilen mekânlar, dernek ve vakıflara ait lokaller gibi eğlence hizmeti verilen işletmeler ve
lokantalar dâhil kamu ve özel hukuk kişilerine ait tüm binaların açık
alanları,
2. İkamete mahsus evler,
3. Kanunun istisna saydığı ve tütün ürünü tüketimine özel alan
ayrılabilecek yerler:
TBB
| 203
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
a. Yaşlı bakım evleri (%10)
b. Ruh ve sinir hastalarının yatarak tedavi gördüğü birimler
(%10)
c. Ceza infaz kurumları (%10) - (a-c fıkralarında belirtilen yerler
için bu alanlardan, bu kuruluşların çalışanları ve ziyaretçiler yararlandırılmayacaktır. Bu alanlar, koku ve duman geçişini önleyecek
şekilde tecrit edilmiş ve standartlara uygun havalandırma tertibatı ile
donatılmış, tavanı, kapı ve pencereleri dışında dört tarafı sert zemin
veya duvarla kaplı olacaktır. Alanların kapıları, yangın talimatları da
dâhil olmak üzere, mevcut diğer düzenlemelere uygun, mekanik kapanan kapılar şeklinde olacaktır. Binanın başka bir bölümü veya diğer sigarasız mekânlarla hava irtibatı olan havalandırma sistemleri
olmamalıdır.
Bu alanların duvarlarında tütün ürünleri kullanımının zararlarını anlatan sağlık uyarıları görülebilir yerlere asılmış olacak ve kapılarında tütün ürünlerinin tüketimine mahsus alan olduğunu açıkça
belirten uyarı yazıları bulunacaktır. Bu alanlar başka amaçlar için,
örneğin televizyon odası veya kütüphane olarak kullanılamaz.
d. Şehirlerarası veya uluslar arası güzergâhlarda yolcu taşıyan
denizyolu araçlarının güverteleri (%10) - (Yukarıda sayılan tüm bu
alanlara 18 yaşından küçükler giremez.)
e. Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence
faaliyetlerinin yapıldığı tesisler (toplam seyir alanının % 50'si)
f. Otelcilik hizmeti verilen işletmelerin tütün ürünleri tüketen
müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar
Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılması yasaklanmışsa da, bu tesislerde, tütün ürünlerinin
tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilecektir.
Tütün ve tütün ürünleri tüketimine tahsis edilen alanlarda sigara
ve diğer tütün ürünleri kullanımına izin verilebilmesi için gerekli
koşulların yerine getirilmesini sağlamak o mekânı kontrol eden veya
yöneten kişinin yasal sorumluluğundadır.
Bu alanların binadan sorumlu olan kişinin yazılı izni ile tahsis
edilmiş olması, bu yazılı iznin saklanması ve denetim görevlileri tarafından istenildiği takdirde gösterilmesi gerekir.
Bu alanlarda Kanun hükümlerinin uygulanması ve tedbirlerin
alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorum204 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
luları, işletme izni veren kurum tarafından yazılı olarak uyarılır. Uyarı yazısı işletme sorumlusuna tebliğ edilir.
Yasaklara riayet etmeyenler için;
A) Şahıslara uygulanacak işlemler;
Bu alanlarda tütün ve tütün mamulleri kullanılması durumunda 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39. maddesi gereğince;
a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri,
b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi
yetkilisi,
c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın kolluk birimi
yetkilisi
tarafından 2009 mali yılı için idari para cezası 91 TL uygulanır.
B) İşletmelere uygulanacak işlemler;
Yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme izni veren
kurum tarafından yazılı olarak uyarılır. Uyarıya rağmen verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler Mahalli Mülki Amir
(Vali, Kaymakam) tarafından 2009 mali yılı için 560 TL'den 5600 TL'
ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
4207 sayılı Kanun halk arasında "Sigara Yasağı Kanunu" olarak
ifade edilmekte idi. Ancak, 5727 Sayılı Kanun tütün ürünü ibaresini
çok geniş tutmuş ve "Bu Kanunun uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresi tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal
edilmiş maddeyi ifade eder." hükmünü getirerek, "tüttürme, emme, çiğneme veya burna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak
tamamen ya da kısmen tütün yaprağından yapılmış maddelerin" tamamının kullanımını yukarıda belirtilen yerlerde yasaklamıştır. Yani yasak
sadece sigara içilmesi ile ilgili olmayıp, tamamen veya kısmen tütünden üretilen nargile, puro, pipo, enfiye, tömbeki vb. gibi ürünlerin de
yasak getirilen yerlerde tüketilmeme-sine amirdir.
Kanun, tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve
havalandırma tertibatı ile donatılması gerektiğini de hüküm altına
almıştır.
Buna göre, Kanunda belirtilen özel haller ve mekanlarda tütün
mamulleri kullanılabilecek kapalı yerlerin başkalarını rahatsız etmeyecek ve sağlıklarına zarar vermeyecek koku ve duman geçişini önleTBB
| 205
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
yecek şekilde tecrit edilmesini emretmiş, ayrıca bu yerlerin havalandırma tertibatı ile donatılması hükmünü getirerek tecrit odasında
tütün mamullerini tüketenlerin de daha az zarar görmesini öngörmüştür.
Gerek 4207 ve gerekse 5727 Sayılı Kanunlarla kapalı yerlerde tütün mamullerinin içilmesinin yasaklanması halk sağlığı açısından
faydalı olmuşsa da; başta kamu kurumlarında çalışanlar olmak üzere
kapalı alanlarda sigara içemeyen personelin ve esnafların mesailerini
bırakarak sokaklarda, köşe başlarında sigara içmeleri hem işlerin aksamasına, hem de dışarıda sigara içerken bulundukları psikolojik
ortamın kendilerini kötü yönde etkilemesine, bu hareketlerin hoş bir
görüntü vermemesi ve hem de cadde ve sokaklarda bu kadar çok
sigara içen kişileri gören çocukların bu durumu garipsemelerine, hatta bazılarının da ebe beyinlerine bu konuda akla gelmedik ve cevaplandırılmasında güçlük çekilen sorular sormalarına, bazı küçüklerin
de açıkta sigara içen kişileri örnek alarak veya taklit ederek sigara
içmeye başlamalarına sebebiyet verdiği de bazı çevrelerce ifade edilmektedir.
MADDE 4- 4207 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Diğer koruyucu önlemler
Madde 3 – (Değişik: 3/1/2008-5727/4 md.)
(1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya
alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı
yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden
kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını
yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini,
amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak
destek olamazlar.
(2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları
çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz.
(3) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait
araçlarda bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir
uygulamaya gidilemez.
(4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması
yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye,
eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar.
206 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
(5) Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya
amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basın-yayın organlarına
ilân verilemez.
(6) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde,
müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez.
(7) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz.
(8) Tütün ürünleri ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile benzerleri onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve
tüketimlerine sunulamaz.(2)
(9) Onsekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez.
(10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz.
(11) Tütün ürünleri, (…) (3) otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz. (3)
(12) Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar çevreye atılamaz.
(13) Tütün ürünleri, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde
belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz.
(14) Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar
ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz.
(15) (Ek: 4/7/2012-6354/ 9 md.) Tütün ürünleri üretici, ithalatçı
ve dağıtıcı firmaları ile tütün ürünlerinin isim, marka, amblem, logo
veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler, tütün
ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma veya ürünlerle
ilişkilendirilemez ve tütün ürünüyle diğer ürün veya hizmetin birbiriyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz. Tütün
ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma ve ürünlerin isim,
marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve
alametler de, tütün ürünleriyle veya firmalarıyla ilişkilendirilemez ve
ürün veya hizmetin tütün ürünüyle ilişkili olduğu izlenimi verecek
biçimde kullanılamaz, hiçbir ürünün üzerinde tütün ürünlerini çağrıştıran herhangi bir işaret ve renk bulunamaz. Bu fıkranın uygulanTBB
| 207
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
masına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir.”
4. MADDE AÇIKLAMASI
Eski Madde 3 - Tütün ve tütün mamullerinin isim, marka veya alametler kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımının yapılması veya bunların kullanılmasını teşvik ve özendirici kampanyalar düzenlenmesi yasaktır. On sekiz yaşından küçüklere tütün ve tütün mamulleri
satışı yapılamaz.
Yukarıda görüldüğü üzere 5727 Sayılı Kanunla sigara satışı ile
ilgili reklam, tanıtım, promosyon, satışı ve tüketimini teşvikinin yasaklanması, satıcı ve alıcıların yaş seviyeleri, tütün ürünlerinin satış
yerleri, satış ve pazarlama usulleri ile bunların çevre sağlığı ile bağlantıları konusunda 4207 Sayılı Kanuna göre çok daha kapsamlı ve
caydırıcı hükümler getirilmiştir.
Bu hususlar Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel
Müdürlüğü- nün 2009/44 Sayılı Genelge eki "4207 SAYILI TÜTÜN
ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ
HAKKINDA KANUN HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA
REHBERİ" nde geniş bir şekilde açıklanmıştır. Bahsi geçen "Uygulama Rehberi"inin ilgili
4. DİĞER KONTROL ÖNLEMLERİ bölümünde:
"4.1. Reklâm ve Promosyon Faaliyetleri:
3/1- Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak reklâm ve tanıtımı yapılamayacak, bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemeyecek, etkinliklere
tütün ürünleri üreten ya da pazarlamasını yapan firmalara ait isim, amblem
veya ürünlerini marka ya da işaretleri kullanılarak destek olunamayacaktır.
3/3- Tütün sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu
ürünlerin markalarının tanınmasını sağlayacak bir uygulama yapılamayacaktır.
3/4- Üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünleri bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak
dağıtıla-mayacaktır.
3/5- ütün ürünlerinin isim, logo veya amblemlerini kullanarak bildirim
yapılamayacak, basın-yayın organlarına ilân verilemeyecektir.
3/15- (Ek: 4/7/2012-6354/ 9 md.) Tütün ürünleri üretici, ithalatçı ve
dağıtıcı firmaları ile tütün ürünlerinin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler, tütün ürünleri harici mal
208 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
ve hizmet sektörlerindeki firma veya ürünlerle ilişkilendirilemez ve tütün
ürünüyle diğer ürün veya hizmetin birbiriyle ilişkili olduğu izlenimi verecek
biçimde kullanılamaz. Tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki
firma ve ürünlerin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler de, tütün ürünleriyle veya firmalarıyla ilişkilendirilemez ve ürün veya hizmetin tütün ürünüyle ilişkili olduğu izlenimi
verecek biçimde kullanılamaz, hiçbir ürünün üzerinde tütün ürünlerini çağrıştıran herhangi bir işaret ve renk bulunamaz. Bu fıkranın uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir.
• Yukarıda 4 grup halinde sayılan yasaklara aykırı hareket edenler Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) tarafından 2009 mali
yılı için 56.000 TL'den 280.000 TL' ye kadar idari para cezası ile cezalandırılır. Sayılan bu yasaklara ilişkin herhangi bir faaliyet tespitinde her türlü
delilin (tutanak, fotoğraf, video kaydı gibi) cezayı vermeye yetkili makam
olan TAPDK'ya iletilmesi gerekir. (2011 yılı için bu miktarlar: 76.142 ila
380.715,- TL.dir.)
Tütün firmalarının isimleri, amblemleri veya ürünlerin marka veya işaretleri ya da bunları çağrıştıracak alâmetleri, kıyafet, takı ve aksesuar
olarak taşınamaz.
Bunları taşıyanlara 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39. maddesi gereğince;
a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri,
b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi yetkilisi,
c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın kolluk birimi yetkilisi
tarafından 2009 mali yılı için idari para cezası 69 TL uygulanır. (2011 yılı
için bu miktar 91,-TL.)
3/14- Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve
benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak
şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz.
Tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz. Bunları üreten, dağıtan ve satanlar Mahalli
Mülki Amir (Vali, Kaymakam) tarafından (2009 mali yılı için) 22.400
TL'den 112.000 TL'ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (2015 yılı
için bu miktarlar:
27.203,-TL ila 136.019,-TL.dir.)
TBB
| 209
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
4.2. Yayın Kuruluşları İle İlgili Düzenlemeler:
4/7- Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel
ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en
az doksan dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak
zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların
kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna
teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî
Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel
kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü
alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır.
Buna uygun davranmayan yayın kuruluşları Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından 2009 mali yılı için verilecek idari
para cezaları aşağıdadır:
a) Yerel yayın yapan televizyon kuruluşları 1120 TL'den 5600 TL'
ye kadar, radyo kuruluşları 112 TL'den 560 TL' ye kadar, (2015 yılı
için bu miktarlar: 16.758,- 8.381- TL. ila 134,-/ 678,-TL.dir.)
b) Bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları 5600 TL'den
11.200 TL' ye kadar, radyo kuruluşları 560 TL'den 1200 TL' ye kadar,
(2015 yılı için bu miktarlar: 16.765,- ila 8.381,-TL.dir.)
c) Ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları 56.000 TL'den
280.000 TL' ye kadar, radyo kuruluşları 5600 TL'den 28.000 TL' ye
kadar. (2015 yılı için bu oranlar: 83.839,- 331.117,-TL. ile 6.786,-/
33.934,- TL.dir.)
3/6- Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde,
müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez.
Buna uygun davranmayan yayın kuruluşları Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu (RTÜK) tarafından (2009 mali yılı için) :
a) Yerel yayın yapan kuruluşlar 1120 TL'den 5600 TL' ye kadar,
(2015 yılı için 1.673,-TL'den 8.381,- Tl.ye kadardır.)
210 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
b) Bölgesel yayın yapan kuruluşlar 5600 TL'den 11.200 TL' ye
kadar, (2015 yılı için bu miktarlar: 8.381,- TL. ila 16.765,-TL.dir.)
c) Ulusal yayın yapan kuruluşlar 56.000 TL'den 112.000 TL' ye
kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (2015 yılı için bu miktarlar:
83.839,- TL. ila 167.681,- TL.dir.)
Bu bölümde yer alan düzenlemelere aykırı hareket edildiğinin
tespiti halinde tespite ilişkin belge ve bilgilerle birlikte Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna (RTÜK) bildirimde bulunulacaktır.
4.3. Tütün Ürünlerinin Satışı İle İlgili Düzenlemeler:
3/7- Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz.
• Bu yerlerde tütün ürünleri satışı yapanlar mahalli mülki amir
tara- fından (2009 mali yılı için) 1120 TL idarî para cezası ile cezalandırılır. (2015 yılı için: 1.673,-TL.dir.)
3/8- Tütün ürünleri ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile benzerleri onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve
tüketimlerine sunulamaz.
• Bu yasağa aykırı hareket edenler Türk Ceza Kanununun "Sağlık için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne
göre 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
• Bu yasağın ihlalinin tespiti halinde, tespite ilişkin delillerle
(tutanak, ifade, fotoğraf, video kaydı, tanık gibi) birlikte fiilin işlendiği yerin Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda/bildirimde bulunulacaktır.
3/9- Tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında
18 yaşını doldurmamış kişiler istihdam edilemez.
Buna aykırı hareket edenler Mahalli Mülki Amir tarafından her
bir kişi için (2009 mali yılı için) 1120 TL idarî para cezası ile cezalandırılır. (2015 yılı için 1.673,-TL.dir.)
• Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlerde TAPDK tarafından belirlenen usullere uygun olarak yazılmış "Yasal Uyarı: 18 yaşını
doldurmayan- lara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır" ibaresi rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere
asılır.
• Yasal uyarı yazısı örnekleri ve bunların asılmasına ilişkin daha fazla
bilgi www.tapdk.gov.tr veya www.havanikoru.gov.tr adreslerindeki web
sitelerinden takip edilebilecektir.
4/3-(Değişik birinci cümle : 4/7/2012-6354/ 10 md.) Türkiye'de
üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketleri ile tabanı hariç narTBB
| 211
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
gile şişelerinin üzerine, en geniş iki yüzünden her birine, bu yüzlerin
alanlarının yüzde altmışbeşinden az olmamak üzere, özel çerçeve
içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı
uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde,
birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik
biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri
ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz.
4/4 (Değişik: 4/7/2012-6354/ 10 md.) İthal edilen veya Türkiye'de üretilen tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde; bu
ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile
ilgili yanıltıcı ve eksik bilgi verilemez; tüketimi özendiren, teşvik
eden veya tüketiciyi yanıltan ya da ürünü cazip kılan metin, isim,
marka, ibare, mecaz, resim, figür, işaret veya renkler ve renk kombinasyonları kullanılamaz.
• Buna ilişkin düzenlemeler TAPDK tarafından yapılır. Aykırı hareket edenler TAPDK tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya
sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı (2014 yılım için 380.715,-TL:dir.)
3/11- Tütün ürünleri otomatik makinelerle, televizyon ve internet gibi
elektronik ortamlarda satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz.
Bununla ilgili düzenlemeler TAPDK tarafından yapılacaktır.
3/10- Bu tarz bir ihlal tespitinde ekipler durum tespit tutanağı düzenleyecek ve TAPDK' ya bildirecektir.
• Tütün ürünleri, paket açılarak tek tek veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz.
Aykırı hareket edenler TAPDK tarafından 4733 sayılı Kanunun 8.
maddesinin (j) bendi uyarınca 2015 yılı için 1.673, TL'den 16.765 TL'ye
kadar idari para cezası ile cezalandırılacaktır.
Bu düzenlemeye aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde tespite
ilişkin delillerle birlikte TAPDK' ya bildirimde bulunulacaktır.
3/13- Tütün ürünleri, 18 yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Bununla
ilgili düzenlemeler TAPDK tarafından yapılacaktır.
Bu tarz bir ihlalin tespitinde ekipler durum tespit tutanağı düzenleyecek ve TAPDK' ya bildirecektir.
Bu düzenlemeye aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde tespite
ilişkin delillerle birlikte TAPDK' ya bildirimde bulunulacaktır.
212 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
linde
• Tütün ve tütün ürünlerinin satışı ile ilgili aksaklık tespit edilmesi ha-
"4207 Sayılı Kanun Uygulamaları Tespit Formu" 3 nüsha halinde doldurulacak,
1. nüsha ilgili işletme yetkilisinde, 2. nüsha düzenleme tarihini takiben
3 işgünü içerisinde cezai yaptırım uygulamaya yetkili kuruma gönderilecek,
3. nüsha tl Tütün Kontrol Kurulu sekretaryası tarafından muhafaza edilecektir."
şeklinde açıklamalarda bulunulmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalarda görüleceği üzere 5727 sayılı Kanunla tütün ve tütün mamullerinin kullanılması ile mücadeleye çok büyük önem verilmektedir.
MADDE 5- 4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Kontrolün sağlanması
Madde 4 – (Değişik: 3/1/2008-5727/5 md.)
(1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal
düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar;
salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında
üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda
tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır.
(2) (Değişik: 3/4/2008-5752/6 md.) Tütün ürünlerinin satışının
serbest olduğu yerlere "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara
ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır." ibaresi Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunca belirlenen usullere uygun olarak yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır.
(3) (Değişik birinci cümle : 4/7/2012-6354/ 10 md.) Türkiye'de
üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketleri ile tabanı hariç nargile şişelerinin üzerine, en geniş iki yüzünden her birine, bu yüzlerin
alanlarının yüzde altmışbeşinden az olmamak üzere, özel çerçeve
içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı
uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde,
birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik
biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri
ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz.
TBB
| 213
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(4) (Değişik: 4/7/2012-6354/ 10 md.) İthal edilen veya Türkiye'de üretilen tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde; bu
ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile
ilgili yanıltıcı ve eksik bilgi verilemez; tüketimi özendiren, teşvik
eden veya tüketiciyi yanıltan ya da ürünü cazip kılan metin, isim,
marka, ibare, mecaz, resim, figür, işaret veya renkler ve renk kombinasyonları kullanılamaz.
(5) Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya
grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından
çıkarılır.
(6) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün,
üretim, pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde onbeş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna
vermek zorundadır.
(7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve
yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az
doksan dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların
zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların
kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna
teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî
Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel
kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü
alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır.
(8) Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri
bilinçlendirmek üzere ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin
görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır.
214 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
(9) Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir olması
için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır.
(10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında
yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur.
(11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41
inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen
ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez.”
4. MADDE AÇIKLAMASI Uyarılar
Eski Madde 4 - Tütün ve tütün mamullerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasağı ve buna uymamanın sonuçlarını belirten uyarılar asgari
on santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır veya
yazılır. Bu uyarıların yapılmasından ilgili yerlerin yetkili veya amiri durumundaki kişi veya kişiler sorumludur. Türkiye'de üretilen veya ithal edilen
tütün ve tütün mamulleri paketinin üzerinde açıkça görülebilir ve rahatça
okunabilir şekilde, "Yasal uyarı: Sağlığa zararlıdır" ibaresi konulur. Bu
ibareyi taşımayan tütün ve tütün mamulleri ithal edilemez ve satışa çıkarılamaz. Gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarında satılan veya yolcu beraberinde yurda sokulan tütün ve tütün mamulleri hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanmaz. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ve özel televizyon
kurumları ayda en az doksan dakika tütün ve tütün mamulleri alışkanlığının
zararları konusunda uyarıcı ve eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır.
Madde ile tütün ve mamullerinin yasaklandığı yerlere asılacak
yasal düzenleme ile bunlara uymayanlar konusunda uygulanacak
yaptırımları içeren uyarıların muhtevası, şekil ve ebatları, tütün mamulleri üzerine yazılacak yazılar ile bu konuda Sağlık Bakanlığı, Milli
Eğitim Bakanlığı, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurumu ile Radyo Televizyon Üst Kuruluna verilen görev ve yetkiler belirlenmiştir.
Bu hususlar Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün
2009/44 Sayılı Genelge eki "4207 SAYILI TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN" HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA REHBERİ"
nde geniş bir şekilde açıklanmıştır. Bahsi geçen "Uygulama Rehberi"nin ilgili bölümünde:
TBB
| 215
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
"3.1. Yasal Uyarıların Asılması:
• Tütün ürünleri tüketiminin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme
ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten ve TAPDK tarafından belirlenen usullere uygun olarak yazılmış uyarıların herkes tarafından görülebilir yerlere asılması gerekir. İşaretler o mekân veya aracın yasak kapsamına
girdiğinin ve bu mekân ya da araçlara giren insanların tütün ürünleri tüketmemesi gerektiğinin yazılı olarak anlatılmasıdır. Ayrıca, Kanunun gereklerini yerine getirmek üzere gerekli adımların atıldığının bir göstergesidir.
•. Yasal uyarı yazılarının alt kısmındaki "Bilgi:" sütununa tütün
ürünleri tüketilmesi durumunda, kamu kurum ve kuruluşlarında birim amiri tarafından cezai işlem uygulama yetkisi verilen kişinin, özel hukuk kişilerine ait işletmelerde ise en yakın kolluk kuvveti biriminin iletişim bilgileri
yazılır.
4/1- Kanunda istisna olarak sayılan tütün ürünlerinin tüketilmesine
tahsis edilen alanlarda, tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan
sağlık uyarıları, bu alanların herkes tarafından görülebilecek yerlerine asılır.
4/2- Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlerde TAPDK tarafından belirlenen usullere uygun olarak yazılmış "Yasal Uyarı: 18 yaşını
doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır." ibaresi rahatlıkla görülebilecek ve okunabilecek şekilde asılır.
• Yasal uyarı yazısı örnekleri ve bunların asılmasına ilişkin daha fazla
bilgi www.tapdk.gov.tr veya www.havanikoru.gov.tr adreslerindeki web
sitelerinden takip edilebilecektir.
Bu hükümlere aykırı hareket eden ve gerekli uyarı yazılarını uygun şekilde asmayanlar Mahalli Mülki Amir (Vali, Kaymakam) tarafından (2014
mali yılı için) 1.520 TL idari para cezası ile cezalandırılır". şeklinde bir uygulama getirilmiştir.
Kanunun bu maddesinin 11. fıkrasında "31/12/1960 tarihli ve
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve
kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez."
hükmü getirilerek tütün ve tütün mamullerinin ilan ve reklam giderleri de vergi matrahından düşürülemeyeceği hükmünü getirmiştir.
Bahse konu 193 sayılı Kanunun ilgili bölümünde md.41/7. (3571 sayılı
Kanunun 8'inci maddesiyle eklenen bent) Her türlü alkol ve alkollü
içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklâm giderlerinin
% 50'si (90/1081 sayılı B.K.K. ile (0) sıfır) (Bakanlar Kurulu, bu oranı
% 100'e kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye yetkilidir). şeklinde
ifadesini bulmaktadır. Bu konuda Danıştaya açılan bir dava açılmış,
216 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
Danıştay 4. Dairesinin 22.09.2008 tarih ve 2008/3758 esas kararında "
Bu nedenle, 2 Seri No.lu Kurumlar Vergisi
Genel Tebliği'nin 6. bölümünün 4 ve 6. paragraflarında yer alan,
her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait
ilan ve reklam giderlerinin tamamının ticari kazancın ve kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı ve dolayısıyla
bu tür reklam harcamalarının kanunen kabul edilmeyen gider olarak
dikkate alınması gerektiği yolundaki düzenlemenin alkol ve alkollü
içkilere ilişkin ilan ve reklam giderleri yönünden yürütülmesinin
durdurulmasına, oybirliğiyle karar verildi." denilmek suretiyle, itiraz
konusu giderlerin alkol ve alkollü içkilere ilişkin bölümünün yürütmesinin durdurulmasına karar vermiş, bu suretle, tütün ve tütün
mamulleri ile ilgili ilan ve reklam giderleri Gider Kabul Edilmeyen
Ödemeler olarak kalmıştır. Başka bir değişle tütün ve tütün mamulleri ile ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak gösterilemeyecektir.
4207 Sayılı Kanunun 6. maddesi 26.02.2008 tarih ve 5739 sayılı
Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır. İlgili madde aşağıda gösterilmiştir.
MADDE 9- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun 6 ncı maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
MADDE 10- Bu Kanunun 9 uncu maddesi 19/5/2008 tarihinde,
diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 6- 4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ceza hükümleri
Madde 5 – (Değişik: 3/1/2008-5727/6 md.)
(1) (Değişik: 4/7/2012-6354/11 md.) 2 nci maddenin birinci ve
dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler
ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler,
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu
maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin on ikinci
fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı
davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği
binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli
Türk Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili
TBB
| 217
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
kişi tarafından derhal giderilmesi hâlinde idari para cezasına karar
verilmeyebilir.
(2) (Değişik: 13.2.2011 – 6111 S.K. Md. 202) 2 nci maddenin (a)
bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, denetimi yapan yetkililer tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere, mahalli mülki amir tarafından bin Türk
Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, on beşinci (…) fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket edenler,
elli bin Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilidir.
(4) 3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde; yerel yayın yapan kuruluşlar, bin Türk
Lirasından beş-bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal
yayın yapan kuruluşlar, elli bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.
(5) ) (Değişik: 13.2.2011 – 6111 S.K. Md. 202) 3 üncü maddenin
yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki
amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(6) 3 üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
"Sağlık için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezalandırılır.
(7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(8) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(9) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(10) (Değişik: 13.2.2011 – 6111 S.K. Md. 202) 3 üncü maddenin
on dördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler, mahalli mülki amir tarafından yirmi bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî
para cezası ile cezalandırılır.
218 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
(11) 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların
piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı iki yüz elli bin Türk Lirasından az
olamaz.
(13) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(14) 4 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşları
bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları elli bin Türk
Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile
cezalandırılır. Bu cezalar, radyo yayını yapan kuruluşlar hakkında
ondabir oranında uygulanır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.
(15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan
disiplin hükümleri uygulanır."
16) (Ek: 13/2/2011-6111/202 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/27
md.) Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde
tekerrürü hâlinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü hâlinde iki
kat artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri
on günden bir aya kadar kapatılır.
6. MADDE AÇIKLAMASI
Adli para cezası
Eski Madde 7 - Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası
ile 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenlere on milyon liradan beş yüz milyon liraya kadar ağır para cezası
verilir. Tekerrür halinde bu cezanın yukarı haddine hükmolunur.
Para cezasına ilişkin hükümler
Eski Madde 8 - 6 ncı maddede yazılı para cezaları o yerin en büyük mülki amiri tarafından verilir. Para cezalarına dair kararlar ilgiliTBB
| 219
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
lere Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu Kanuna göre
verilen idari para cezaları 6 1 8 3 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre mahallin en büyük mal memurluğunca tahsil edilir. İdari para cezalarına karşı yedi gün içinde sulh ceza
mahkemesine itiraz edilebilir.
Yukarıda Kanunun ilgili maddesinde de açıkça ifade edildiği gibi, 4207 sayılı Kanunun hükümlerine riayet etmeyenler hakkında
uygulanacak idari para cezaları, idari yaptırımlar, miktarları ve ceza
ve yaptırımların kimler ve/veya hangi kurumlar ve yetkilileri tarafından uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu maddenin bazı fıkralarını iptal eden, 3 Nisan 2008 de kabul
edilen ve 15 Nisan 2008 tarih ve 26848 sayılı R.G.de yayımlanan 5752
sayılı Kanunun 6 ve müteakip maddeleri;
"5752 sayılı Kanun MADDE 6 - b) 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin
Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 3/1/2008 tarihli ve
5727 sayılı Kanun ile değişik 5 inci maddesinin sekizinci, dokuzuncu ve on
üçüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmış ve üçüncü fıkrasında yer alan "ve
on birinci" ibaresi metinden çıkarılmıştır.
MADDE 7- Bu Kanunun; b) 6 ncı maddesinin (b) fıkrası
19/5/2008 tarihinde, yürürlüğe girer.
MADDE 8-Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu Yürütür.
14/4/2008" hükümleri içermektedir.
Kanunla yasak mahallerde tütün ve tütün mamulünü hem tüketenlere ve hem de işletmelere ve işletme sahiplerine verilecek idari
para cezaları ve yaptırımlar ile adli hapis cezalarının kimler veya
hangi makamlar tarafından ve ne miktarlarda verileceği ayrı ayrı ayrı
belirlenmiştir.
A) Kişiye Verilecek Ceza:
Kapalı mekânda tütün ve tütün mamulleri kullanılması durumunda Kabahatler Kanununun 39. maddesi gereği kişiye verilecek
ceza;
a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlilerince,
b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi
yetkililerince,
c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın
kolluk birimi yetkililerince
idari para cezası (2015 yılı için) 60,-TL uygulanır.
220 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
B) İşletmeye Verilecek Ceza:
Yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme izni veren
kurum tarafından yazılı olarak uyarılır. Uyarıya rağmen verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler mahalli mülki amir tarafından (2015 yılı için) 836,- TL'den 8.381,- TL' ye kadar idarî para
cezası ile cezalandırılır.
İşletme kamu kurumu ise görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen memurlar ve kamu görevlileri hakkında disiplin soruşturması açılır.
4207/5727 Kanun hükümlerine riayet etmeyenler hakkında uygulanacak cezalar Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel
Müdürlüğünün 2009/44 Sayılı Genelge eki "4207 SAYILI TÜTÜN
ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ
HAKKINDA KANUN" HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA
REHBERİ" nde geniş bir şekilde açıklanmıştır. Bahsi geçen "Uygulama Rehberi"nin ilgili 5. CEZA UYGULAMA USUL VE ESASLARI
bölümünde;
"5.1 Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Ceza Uygulama Usulleri:
Kamu kurum ve kuruluşlarında idari birim amirleri bir ya da birden
fazla personelini Kanuna aykırı durumlardaki idari para cezasını uygulamak üzere görevlendirecektir. Yetkili personele ait iletişim bilgileri yasal uyarı levhasının üzerinde belirtilecektir.
Kamu kurum ve kuruluşuna ait yer, araç, bina ve tesislerde tütün ürünü tüketildiği haberi alındığında sorumlu personel gerekli
araştırmaları ivedilikle yapacak, araştırma neticesi yeterli delil bulduğunda ya da tütün ürünleri tüketildiğini tespit ettiğinde idarî yaptırım karar tutanağını düzenleyecektir.
Genel anlamda ispat aracı olarak aşağıdaki bilgi, belge ve deliller
kullanılabilecektir:
• Sorumlu birimlerce usulüne uygun olarak tanzim edilen tutanak ve/ veya olay raporu,
• Varsa ihbarda bulunan, şikâyetçinin veya diğer kişilerin beyanlarını içeren tutanak,
• İspata yarayan görsel dokümanlar (fotoğraf, video kaydı vs.)
İdarî yaptırım karar tutanağı üç nüsha düzenlenecektir. Her
nüshası okunaklı şekilde doldurulacaktır. Düzenlenen idarî yaptırım
karar tutanağının bir sureti ilgili kişiye verilecek, bir sureti yaptırım
kararını uygulayan birimde muhafaza edilecek, cezası tahsil edilmeTBB
| 221
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
miş ve kesinleşmemiş tutanakların bir sureti de tahsil için vergi dairelerine gönderilecektir. Yapılan işlem idari yaptırım karar defterine
kaydedilecektir. Tutanağın ilgili bölümüne İdarî Yaptırım Karar Defterinin sıra numarası yazılacaktır. Tutanak yetkili en az iki görevli
tarafından imzalanacaktır. Tutanakların iptali gerektiğinde iptal işlemleri tutanağın üzeri tek çizgi ile çizilmek ve iptal şerhi konulmak
suretiyle gerçekleştirilecektir.
Kararın uygulandığı kişiye;
• İdari para cezasının bir ay içinde ödenmesi gerektiği,
• İdarî yaptırım kararının kendisine tebliğ veya tefhim edildiği
tarihten itibaren en geç 15 gün içinde karara karşı sulh ceza mahkemesine bizzat veya yasal temsilcisi ya da avukatı aracılığıyla başvurabileceği,
• Bu süre içinde başvuru yapılmaması halinde idarî yaptırım kararının kesinleşeceği,
• İdarî para cezasına karşı kanun yoluna başvurmadan önce
ödeme yapması halinde kendisinden ceza miktarının 3/4'ünün tahsil
edileceği,
• Peşin ödemenin, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemeyeceği, hususlarında bilgi verildikten sonra
kişinin karar tutanağını imzalaması istenecektir.
Kişinin imzadan kaçınması hâlinde, bu durum İdarî Yaptırım
Karar Tutanağının "İdari Yaptırım Uygulanan Şahsın İmzası" bölümünde belirtilecektir. İdarî Yaptırım Karar Tutanağının bir nüshası
ilgili kişiye verilecektir.
İdarî para cezası uygulanan kişinin cezanın yazıldığı anda ödemeye rıza göstermesi ya da kanun yoluna başvurmadan cezayı ödemek istemesi hâllerinde, muhasebe yetkilisi mutemedi olarak görevlendirilen personel tarafından yapılan tahsilatta "idarî para cezasının
toplam miktarı, indirilen tutar ve tahsil edilen tutar" ayrı ayrı belirtilmek suretiyle muhasebe yetkilisi mutemedi alındısında gösterilecektir (Örnek: Kapalı alanda tütün ürünü tüketen kişiye idarî yaptırım kararı uygulanması ve yaptırım kararı uygulanan kişinin cezayı
hemen ödemeye rıza göstermesi durumunda, para cezası tutarı (2009
yılı için) 69 TL, indirim tutarı 17,25 TL ve tahsil edilen tutar 51,75 TL
şeklinde ayrı ayrı belirtilmek suretiyle muhasebe yetkilisi mutemedi
alındısında yazılacaktır).
Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde ve başvuruyu bir ay içinde yapması halinde idari para cezasının ilk taksidi222 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
nin peşin ödenmesi koşuluyla bir yıl içinde ve 4 eşit taksit halinde
ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak
ödenmemesi halinde, idari para cezasının kalan kısmının tamamı
tahsil için vergi dairesine bildirilecektir. Taksitlendirme başvurusu
idari yaptırım kararının tebliğini müteakip bir ay içinde bu kararı
veren idareye yapılacak ve talepler bu idareler tarafından değerlendirilip karara bağlanacaktır.
İdarî para cezasına ilişkin idarî yaptırım kararı, kararın ilgiliye
tebliği ya da tefhimi tarihinden itibaren (ilgilinin sulh ceza mahkemesine itiraz etmemesi durumunda) 15 gün geçmesi hâlinde kesinleşir.
Kişi cezayı idarî yaptırım kararı kesinleşmesine müteakiben idarî
para cezasının tahsili için resmî yazı ile ceza kesilen kişinin ikametgâhının bağlı olduğu vergi dairesine gönderilecektir.
İlgili kişinin, idarî yaptırım kararının kendisine tebliği ya da tefhimi tarihinden itibaren 15 gün içinde karar aleyhinde sulh ceza
mahkemesine başvurması hâlinde, yargılama sonuçlanıncaya kadar
idarî yaptırım kararı kesinleşmeyecektir.
Sorumlu personelce tahsilat işlemlerinin yürütülebilmesi için
kamu kurum ve kuruluşlarınca muhasebe yetkilisi mutemetliği görevini yürütecek personel, ilgili muhasebe yetkilisinin muvafakatı da
alınmak suretiyle idari birim amirleri tarafından belirlenecek ve muhasebe yetkilisi mutemedi olarak seçilen personelin adı, soyadı, görev
yeri, unvanı ve imza örneği ile görev ve yetkileri muhasebe yetkilisine yazılı olarak bildirilecektir. Defterdarlık ve Mal Müdürlüklerinden
yeteri kadar muhasebe yetkilisi mutemedi alındısı temin edilecek ve
tahsilat işlemlerinde bu alındılar kullanılacaktır. Belgelerin güvenliği
konusunda gerekli özen gösterilecektir.
Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde,
bu kişilerin her biri hakkında ayrı idarî para cezası verilecek ve ayrı
ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir.
Hem kapalı alanda sigara içen hem de izmaritini yere atan kişiye
işlediği kabahatler için ayrı ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir.
Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi veya ayrı kabahatlerin aynı kişi tarafından işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı
idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir.
Fiili işlediği sırada 15 yaşını doldurmamış çocuk ile akıl hastalığı
nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan
veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli
TBB
| 223
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
derecede azalmış olan kişi hakkında idarî yaptırım karar tutanağı
düzenlenecek, idarî para cezası uygulanmayacaktır.
Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi
gerektiği takdirde ret ve iade işlemleri, tahsilatı yapan muhasebe birimi tarafından yerine getirilecektir.
İdarî yaptırım karar tutanakları, ilgili diğer evrak ve tutulan defterler, bu işlemleri yapan yetkili birimde en az 3 yıl saklanacaktır."
şeklinde belirtilmiştir.
5727 sayılı Kanunla değişik 4207 sayılı Kanun hükümlerine aykırı hareket edenler için uygulanacak idari para cezaları ve yaptırımlar
ile adli cezaları başlıklar altıda inceleyecek olursak;
1.TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN TÜKETİLMESİ SIRASINDA ÇEVREYE VERİLEN ZARARLAR DOLAYISIYLA UYGULANACAK
CEZALAR:
Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kâğıt ve benzeri
atıkları çevreye atanlara Kabahatler Kanununun 41. maddesi 1. fıkrası gereği belediye zabıta görevlilerince idari para cezası uygulaması yapılmakta idi (2011 yılı için) 26,- TL uygulanır.
2. YASAL UYARI LEVHALARININ ASILMAMASI İLE İLGİLİ CEZALAR:
Gerekli uyarı yazılarını uygun şekilde asmayanlar mahalli mülki amir tarafından (2011 yılı için) 1.232,- TL idari para cezası ile cezalandırılır.
3. İLAN, REKLAM ve PROMOSYON YASAKLARINA UYMAYANLAR HAKKINDA UYGULANACAK CEZALAR:
Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetlerini kullanarak reklâm, tanıtım, promosyon, sponsorluk faaliyetleri
yapanlar (2011 yılı için) 61.638,- TL'den 308.194,-TL' ye kadar
TAPDK' nın kararı doğrultusunda cezalandırılır.
Tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri
ürünler üreten, dağıtan ve satanlar mahalli mülki amir tarafından
(2011 yılı için) 24.654,-TL'den
123.277,- TL'ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
Tütün firmalarının isimleri, amblemleri veya ürünlerin marka
veya işaretleri ya da bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve
aksesuar olarak taşıyan kişilere Kabahatler Kanununun 39. maddesi
gereği;
224 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlilerince,
b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi
yetkililerince,
c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın kolluk birimi
yetkililerince idari para cezası (2015 yılı için) 100,-TL idari para cezası uygulanır.
4. YAYIN KURULUŞLARI İLE İLGİLİ YAPTIRIMLAR VE
CEZALAR:
A) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (RTÜK) ile ulusal,
bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar,
ayda en az 90 dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapacaktır. Bu yayınlar, asgari 30 dakikası 17.0022.00 saatleri arasında olmak üzere 08.00-22.00 saatleri arasında
olacaktır.
Buna uygun davranmayan yayın kuruluşları RTÜK tarafından
(2015 yılı için):
• Yerel yayın yapan televizyon kuruluşları 1.673,-TL'den 8.381,TL'ye kadar, radyo kuruluşları 165,- TL'den 836,- TL' ye kadar,
• Bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları 8.381,- TL'den
16.765,- TL' ye kadar, radyo kuruluşları 836,- TL'den 1.794,- TL' ye
kadar,
• Ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları 83.839,-TL'den
419.205,- TL' ye kadar, radyo kuruluşları 8.381,- TL'den 41.841,- TL'
ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
B) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde,
müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanan, görüntülerine yer veren yayın kuruluşları RTÜK tarafından
(2015 yılı için)
• Yerel yayın yapan kuruluşlar 1.673,- TL'den 8.381,- TL' ye kadar,
• Bölgesel yayın yapan kuruluşlar 8.381,- TL'den 16.765,-TL' ye
kadar,
• Ulusal yayın yapan kuruluşlar 83.839,- TL'den 167.681,-TL' ye
kadar,
idarî para cezası ile cezalandırılır.
TBB
| 225
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Bu tür ihlâller, ihlâli fark eden kişi tarafından doğrudan RTÜK'e
bildirilebilir.
5. TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN SATIŞI İLE İLGİLİ YASAKLARA
UYMAYANLAR HAKKINDA CEZALAR:
A) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünleri satışı yapanlara mahalli mülki idare amiri tarafından 1.000-TL’den 5.000-TL’ye kadar idarî para cezası verilir.
B) Tütün ürünlerini 18 yaşını doldurmamış kişilere satan ve tüketimlerine sunanlar Türk Ceza Kanununun "Sağlık için tehlikeli
madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre 6 aydan 1
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
C) Tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında 18
yaşını doldurmamış kişileri istihdam edenler mahalli mülki amir
tarafından her bir kişi için (2015 yılı için) 1.673,- TL idarî para cezası
verilir.
D) Tütün ürünlerinin paketlenmesi ve etiketlenmesinde mevzuata uygun hareket etmeyenler TAPDK tarafından bu yükümlülüklere
aykırı olarak piyasa- ya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî
para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının
miktarı (2015 yılı için) 419.205,-TL'den az olamaz.
E) Tütün ürünlerini otomatik makinelerle, televizyon ve internet
gibi elektronik ortamlarda satanlar ve satış amacıyla kargo yoluyla
taşıyanlar TAPDK kararı doğrultusunda cezalandırılır.
F) Tütün ürünleri paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük
paketlere bölerek satanlar TAPDK tarafından 4733 sayılı Kanunun 8.
maddesi (j) bendi uyarınca (2015 yılı için) 1.673,- TL'den 16.765,TL'ye kadar idari para cezası ile cezalandırılır.
G) Tütün ürünleri, 18 yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan
ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edenler
TAPDK kararı doğrultusunda cezalandırılır.
Kanunun uygulanması ve gerekli tedbirlerin alınması ile ilgili
yükümlülüklerini yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlilerine ceza hukuku sorumlulukları (TCK. 257 madde: GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA gibi.) saklı kalmak kaydıyla, tabi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri uygulanır.
Ayrıca; 01.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 14/k maddesinde
"Madde 14 - Hayvanlarla ilgili yasaklar şunlardır:
226 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
k) Sağlık nedenleri ile gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem yedirmek, acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara, uyuşturucu ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek
veya içecekler vermek." şeklinde bir ifade ile hayvanlara sigara ve
diğer bağımlılık yapan yiyecek ve içeceklerin verilmemesi hüküm
altına alınmıştır. Bu madde hükmüne aykırı hareket edenlere ise aynı
Kanunun 28/k maddesine göre 300,-TL. idari para ceza verilmesi
hükme bağlanmıştır.
Kanunun ilgili maddesi aşağıya alınmıştır.
"Madde 28- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./553.mad)
k) 14 üncü maddenin (a), (b), (c), (d), (e), (g), (h), (ı), (j) ve (k)
bentlerine aykırı davrananlara üç yüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir."
2918 Sayılı KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU'nun 48. maddesine göre ise;
ALKOLLÜ İÇKİ, UYUŞTURUCU VEYA KEYİF VERİCİ
MADDELERİN ETKİSİ ALTINDA ARAÇ SÜRME YASAĞI:
"Madde 48 - Uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini
kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmeleri yasaktır.
(Değişik fıkra: 08/01/2003 - 4785 S.K./3. md.) Uyuşturucu veya
keyif verici maddelerin cinsleri ile alkollü içkilerin etki dereceleri ve
kandaki miktarlarını tespit amacıyla, trafik zabıtasınca teknik cihazlar
kullanılır.
Tespit usulleri ve muayene şartları, Sağlık Bakanlığının görüşüne
uygun olarak hazırlanacak yönetmelikte düzenlenir.
Bu madde hükmüne uymayan sürücüler derhal araç kullanmaktan men olunur.
(Ek fıkra: 17/10/1996 - 4199/20 md; Değişik fıkra: 21/05/1997 4262/4 md.) Toplu taşım araçlarında sigara içilemez. Sigara içenler
hakkında 4207 sayılı Tütün Mamüllerinin Zararlarının Önlenmesine
Dair Kanun hükümleri uygulanır.
(Değişik fıkra: 08/01/2003 - 4785 S.K./3. md.) Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde;
birinci defasında sürücü belgeleri altı ay süreyle geri alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır. İkinci defasında sürücü
belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600.000 lira para
cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri
TBB
| 227
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen
sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya
üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri beş yıl süreyle geri alınır ve altı
aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000
lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme
ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme
ve muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda
sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri
uzmanı muayenesinin yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte
gösterilir.
(Değişik fıkra: 08/01/2003 - 4785 S.K./3. md.) Uyuşturucu ve
keyif verici maddeleri alarak araç kullananlara, eylemi başka bir suç
oluştursa bile ayrıca, altı ay hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000
lira hafif para cezası uygulanır ve sürücü belgeleri süresiz olarak geri
alınır." şeklinde bir ifade ile 4207 sayılı Kanuna atıfta bulunulmuştur.
MADDE 7- 4207 sayılı Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Mülkiyetin kamuya geçirilmesi
MADDE 7- (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü
ve on-dördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her
türlü eşya ile 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının
konusunu oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından karar verilir."
7. MADDE AÇIKLAMASI
Kanunun eski 7. maddesi adli para cezalarını hüküm altına almıştı. Bu madde başlığı ile birlikte 5727 sayılı Kanunla değiştirilerek
mülkiyetin kamuya geçirilmesi şekline gelmiştir.
Adli para cezası
Eski Madde 7 - Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 4
üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenlere on milyon liradan beş yüz milyon liraya kadar ağır para cezası verilir. Tekerrür
halinde bu cezanın yukarı haddine hükmolunur.
Kanunun 7. maddesi ile "Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci,
dördüncü ve on dördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya ile 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya
geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından karar verilir." şeklinde
bir ifadeyle, Kanunun 3. maddesinin 2, 3 ve 14. fıkraları ile, 4. madde228 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
sinin 3 ve 4. fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü
eşya ile tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahalli
mülki idare amirinin karar vereceğini hükme bağlanmıştır. Ayrıca
Kanunun 6. Maddesinin 9. fıkrasında da "3 üncü maddenin on üçüncü
fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir
tarafından bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Tütün ürünlerinin satış belgesiz olarak
satışının yapıldığı veya satışa hazır tutulduğu yerlerdeki tütün ürünlerine el konulur ve nereden temin edildiğine dair belge ibraz edilememesi halinde, mahallî mülkî amir tarafından bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir." şeklinde bir hüküm getirilmişse de bu fıkra 3/4/2008 tarih ve 5752 sayılı Kanunun 6 maddesi
ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi ile ilgili Kanunun 3. ve 4. maddelerindeki hükümlere gelince;
Kanunun 3.maddesi 2. fıkrasına göre sigara firmalarının isimlerini, amblemlerini, marka veya işaretlerini çağrıştıracak alâmetleri
kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz bunu taşıyanlara kabahatler Kanunun 39. maddesine göre idari para cezası verilecektir. Söz
konusu kıyafetin takının ve aksesuarın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine 7. maddeye göre mülki idare amiri yani vali veya kaymakam
karar verecektir.
Yine 3. maddenin 4. fıkrasına göre de Sigara, kişilere eşantiyon,
promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtılamaz. Aksi halde
dağıtılacak ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine 7.maddeye
göre mülki idare amiri yani vali veya kaymakam karar verecektir.
Kanunun 3. maddesi 14. fıkrasına göre ise, Her türlü sakız, şeker,
çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez,
dağıtılamaz ve satılamaz." şeklinde bir hüküm getirilmiş olup, bu
hükme riayet etmeyenler hakkında yukarıda belirtilen idari para cezaları uygulanacağı gibi, mahalli mülki amir tarafından bahse konu
ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi sağlanacaktır.
Yine 7. maddeye göre; Kanunun 4. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında belirtilen hükümlere riayet etmeyenlerin ürünleri için mahalli
mülki idare amiri tarafından mülkiyetin kamuya geçirilmesi müeyyidesi uygulanacaktır.
4207 sayılı Kanunun 6. maddesi 26/2/2008 tarih ve 5739 sayılı Kanunun 9. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.( 5739 sayılı Kanun madde;
TBB
| 229
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
9: "7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun 6 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 10- Bu Kanunun 9 uncu maddesi 19/5/2008 tarihinde,
diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girer.")
MADDE 8- 4207 sayılı Kanunun 8 inci maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
MADDE 9- 4207 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. "GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler,
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır."
9. MADDE AÇIKLAMASI Yürürlük
Eski Madde 9 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
4207 Sayılı Kanunun 4. maddesinin 5. fıkrasında " Bu Kanunda
sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik mesajlarıyla
ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır." Hükmü
getirilmiştir. Bu yönetmeliğin de Sağlık Bakanlığının uygun görüşü
alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
bir ay içinde çıkarılması öngörülmüştür.
Buna mümasil olarak da; 06.01.2005 tarih ve 25692 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan "TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARINDAN KORUMAYA YÖNELİK ÜRETİM ŞEKLİNE, ETİKETLENMESİNE VE DENETLENMESİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK"de yapılan değişiklikler 05.04.2009 tarih ve
27191 sayılı ile 27.02.2010 tarih ve 27506 sayılı Resmi Gazete'lerde
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
MADDE 10- Bu Kanunun; 3 üncü maddesi ile değiştirilen 4207
sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmü
yayımı tarihinden
18 ay, diğer hükümleri ise yayımı tarihinden 4 ay sonra yürürlüğe girer.
10. MADDE AÇIKLAMASI
4207 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının ( d) bendi " Özel
hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez." şeklinde bir hüküm getirmiş idi. Kanun yapıcılar tarafından; Tütün ve
tütün ürünleri yasağının, vatandaşların- tiryakilerin alışkanlıkları da
230 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
göz önünde bulundurularak zamana yayılması ve bir geçiş dönemi
sağlanması açısından Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile
kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde uygulamaya konulması için daha uzun bir zaman tanındığı
görülmektedir.
Buna göre; eğlence hizmeti veren işletmelerdeki yasak
19.07.2009'da yürürlüğe girecek, diğer yasaklar 19.05.2008'den itibaren yürürlükte olacaktır.
MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
11. MADDE AÇIKLAMASI
Yürütme maddesidir.
4207 sayılı TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN'da değişiklik yapan kanunlar aşağıda gösterilmiştir. Bunlar;
19/1/2008 tarihli ve 26761 sayılı RG'de yayımlanan 5727 sayılı,
1/3/2008 tarihli ve 26803 sayılı RG'de yayımlanan 5739 sayılı,
15/4/2008 tarihli ve 26848 sayılı RG'de yayımlanan 5752 sayılı,
25/6/2009 tarihli 27284 sayılı RG'de yayımlanan 5917 sayılı Kanunlardır.
Kanunun uygulaması ile ilgili olarak, önemli hususları tekrar
edecek olursak;
1- Bu Kanunun uygulanmasında, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39,
41 ve diğer maddeleri dikkate alınmalıdır.
2- Kanunun adı "Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine
Dair Kanun" iken, 3/1/2008 tarih ve 5727 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değiştirilmiş ve değişiklik işlenmiştir.
3- Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi
3/1/2008 tarih ve 5727 sayılı Kanununun 10'uncu maddesi uyarınca,
değişikliğin Resmi Gazete ile yayımlandığı 19/1/2008 tarihinden
itibaren 18 ay sonra, diğer değişiklik hükümleri ise 4 ay sonra yürürlüğe girecektir.
4-Bu kanunun dördüncü maddesinin ikinci fıkrası ile, beşinci
maddesinin üçüncü maddesinde yapılan değişiklikler ve aynı maddenin sekiz, dokuz ve on üçüncü fıkralarındaki ilga hükümleri,
3/4/2008 - 5752 md.6 uyarınca 19/5/2008 tarihinde yürürlüğe girecektir.
TBB
| 231
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
5- Bu arada yer alan "on birinci" ibaresi 3/4/2008 - 5752 md.6.ncı
maddesiyle metinden çıkarılmıştır.
6- 6111 sayılı Kanunun 202. Maddesi ile belediye sınırları içinde
belediye encümeninin 4207 sayılı Kanuna göre Tütün ve Tütün Mamulleri (sigara yasağı) ile ilgili olarak uygulayacakları idari para cezası yetkileri ellerinden alınmıştır.
Ancak, 6354 sayılı Kanununun 11. maddesiyle 4207 sayılı Kanunun 5/1 maddesine eklenen hükümlerle, Belediye Zabıtasına aşağıdaki yetkiler verilmiştir.
“(1) (Değişik: 4/7/2012-6354/11 md.) 2 nci maddenin birinci ve
dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler
ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler,
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu
maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin on ikinci
fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı
davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği
binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli
Türk Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili
kişi tarafından derhal giderilmesi hâlinde idari para cezasına karar
verilmeyebilir.”
Toparlayacak olursak, 04.07.2012 tarih ve 6354 sayılı Kanununun
9. maddesi ile 4207 sayılı Kanunun 3/15. maddesine “…(15) (Ek:
4/7/2012-6354/ 9 md.) Tütün ürünleri üretici, ithalatçı ve dağıtıcı
firmaları ile tütün ürünlerinin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler, tütün ürünleri harici
mal ve hizmet sektörlerindeki firma veya ürünlerle ilişkilendirilemez
ve tütün ürünüyle diğer ürün veya hizmetin birbiriyle ilişkili olduğu
izlenimi verecek biçimde kullanılamaz. Tütün ürünleri harici mal ve
hizmet sektörlerindeki firma ve ürünlerin isim, marka, amblem, logo
veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler de, tütün
ürünleriyle veya firmalarıyla ilişkilendirilemez ve ürün veya hizmetin tütün ürünüyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz, hiçbir ürünün üzerinde tütün ürünlerini çağrıştıran herhangi
bir işaret ve renk bulunamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul
ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir...”,
Yine aynı Kanunun 27. maddesi ile 4207 sayılı Kanunun 4/3.
maddesinde “…(3) (Değişik birinci cümle : 4/7/2012-6354/ 10 md.)
232 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketleri ile tabanı hariç nargile şişelerinin üzerine, en geniş iki yüzünden her birine,
bu yüzlerin alanlarının yüzde altmış beşinden az olmamak üzere,
özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve
Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının
aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri
kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil
veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz…”,
Yine aynı Kanunun 11. maddesi ile 4207 sayılı Kanunun 5/1
maddesine “…(1) (Değişik: 4/7/2012-6354/11 md.) 2 nci maddenin
birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri
tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler,
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu
maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin on ikinci
fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı
davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği
binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli
Türk Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili
kişi tarafından derhal giderilmesi hâlinde idari para cezasına karar
verilmeyebilir…”
Yine aynı Kanunun 24. maddesi ile 4207 sayılı Kanuna eklenen
Geçici 4. Maddesi ile “…(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri, bir yıl içinde 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasına uygun hale getirilir.
(2) 3 üncü maddenin on beşinci fıkrasında öngörülen düzenleme
üç ay içerisinde yapılır…”
24.05.2013 tarih ve 6487 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 4207 sayılı Kanunun 2. maddesi 1/c fıkrasında yapılan “…c) (Değişik:
24/5/2013-6487/26 md.) Hususi araçların sürücü koltukları ile taksi
hizmeti verenler dâhil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu
ve havayolu toplu taşıma araçlarında,…”,
2. maddenin 6. fıkrasına “…(Ek cümle: 24/5/2013-6487/26 md.)
Tütün içermeyen ancak tütün mamulünü taklit eder tarzda kullanılan
her türlü nargile ve sigara, tütün ürünü kabul edilir…”
27. maddesi ile 4207 sayılı Kanunun 5/16. maddesine eklenen
“…16) (Ek: 13/2/2011-6111/202 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/27
TBB
| 233
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
md.) Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde
tekerrürü hâlinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü hâlinde iki
kat artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri
on günden bir aya kadar kapatılır…”,
Şeklindeki hükümlerle 4207 sayılı Kanunda gerekli değişiklikler
ve ilaveler yapılmıştır.
Tütün ve tün mamullerinin tüketimi ile ilgili şikayetler ve bu konuda her türlü bilgiye ulaşmak için aşağıdaki adreslerden ve telefonlardan istifade edilebilecektir.
"Alo 184" İhbar Hattı
Sigara yasağına uymayanları ihbar etmek isteyenler polis, zabıtaya başvurabilecek veya "Alo 184" numaralı telefonu arayabilecekleri
gibi, ayrıca, Sağlık Bakanlığının "www.havanikoru.org.tr" ve
"www.saglik.gov.tr" adreslerine de başvuru yapılabileceklerdir.
Ayrıca şu adreslerden de gerekli bilgilere ulaşılabilecektir:
www.duman-sizhavasahasi.org.tr, www.havanikoru.org.tr ve
www.tapdk.gov.tr
MEVZUATIMIZDA TÜTÜN VE MAMULLERİ İLE İLGİLİ
DÜZENLEMELER:
Mevzuatımızda tütün ve tütün ürünlerinin zararlarından korunma ile ilgili olarak ana başlıklar halinde sıralayacak olursak;
1- Anayasamızda Sağlıkla İlgili Maddeler:
T.C. Anayasasında sağlık, çevre ve gençliğin korunması ile sporun geliştirilmesi konusuyla ilgili 56, 58 ve 59. maddeleri yorumsuz
olarak aşağıya alınmıştır.
VIII. Sağlık, çevre ve konut
A. Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması
MADDE 56. - Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve
çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak,
işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden
planlayıp hizmet vermesini düzenler.
Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal
kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.
Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.
234 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
IX. Gençlik ve spor
A. Gençliğin korunması
MADDE 58. - Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü
ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır.
Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.
B. Sporun geliştirilmesi
MADDE 59. - Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve
ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını
teşvik eder.
Devlet başarılı sporcuyu korur.
2-Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun22
MADDE 1. — Dünya Sağlık Örgütü'nün 21 Mayıs 2003 tarihinde
yapılan 56 ncı Dünya Sağlık Asamblesi Toplantısında kabul edilen ve
Türkiye adına 28 Nisan 2004 tarihinde New York'ta imzalanan "Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
MADDE 2. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
3- TÜTÜN KONTROLÜ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ VE 5261
SAYILI YASA
Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) 21 Mayıs 2003 tarihinde yapılan 56. Dünya Sağlık Asamblesi toplantısında kabul edilen ve Türkiye
adına 28 Nisan
2004 tarihinde New York'ta imzalanan "Dünya Sağlık Örgütü
Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi"ni onaylayan 5261 sayılı Yasa,
30/11/2004 tarih ve 25656 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu çerçeve sözleşme,
28 Şubat 2005 tarihinde tüm Dünyada yürürlüğe girmiş olup, bu
sözleşme hükümlerine göre hazırlanması gereken protokoller DSÖ ve
taraf ülkelerce düzenlemektedir. Tütün ve tütün ürünlerinin kullanı-
22
Resmi Gazete Tarihi 30 Kasım 2004, Sayısı 25656, Kanun No:5261, Kabul Tarihi 25.11.2004
TBB
| 235
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
mından kaynaklanan zararların önlenebilmesi amacıyla, Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin (TKÇS) Türkiye'ye uyarlanmış hali "Ulusal Tütün Kontrol Programı", global standartlar oluşturma ve uygulama
açısından
önemli
bir
belge
niteliğindedir.
web:www.sigarasıztoplum.com
4- Ulusal Tütün Kontrol Programı23
"Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi" kapsamında yapılacak çalışmaların planlanması ve ülkemizde sigara tüketiminin kontrol altına alınarak vatandaşlarımızın, özellikle gençlerimizin korunması
amacıyla Sağlık Bakanlığınca 2006- 2010 yıllarını kapsayacak şekilde
bir “ULUSAL TÜTÜN KONTROL PROGRAMI” hazırlanmıştır. (...)
Ulusal Tütün Kontrol Programının uygulanması ve planda yer
alan görevlerin yerine getirilmesi konusunda tüm kamu kurum ve
kuruluşlarınca gereken dikkat ve hassasiyetin gösterilmesini önemle
rica ederim.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
RG (Genelge) :7 Ekim 2006, Tarih : 7 Ekim 2006, Sayı : 26312, Konu :Ulusal Tütün Kontrol
Programı
23
236 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
4207 Sayılı Kanun:
TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE
KONTROLÜ HAKKINDA KANUN24
Kanun Numarası
: 4207
Kabul Tarihi
: 7/11/1996
Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 26/11/1996 Sayı : 22829
Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 36 Sayfa :
Amaç
MADDE 1 – (Değişik: 3/1/2008-5727/2 md.)
(1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak
ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır.
Tütün ürünlerinin yasaklanması25
MADDE 2 – (Değişik: 3/1/2008-5727/3 md.)
(1) Tütün ürünleri;
a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,
b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim,
ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk
kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus
konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında,
c) (Değişik: 24/5/2013-6487/26 md.) Hususi araçların sürücü koltukları ile taksi hizmeti verenler dâhil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,
ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve
öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,
Bu Kanunun adı "Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun” iken,
3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak
üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
25 Bu madde başlığı "Tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaklanan yerler” iken,
3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli
olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
24
TBB
| 237
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez.
(2) Ancak;
a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde,
cezaevlerinde,
b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan
denizyolu araçlarının güvertelerinde,
tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu
alanlara on sekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez.
(3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen
müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir.
(4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence
faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün
ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir.
(5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı
alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi
ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir.
(6) Bu Kanunun uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresi tüttürme,
emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş,
hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal
edilmiş maddeyi ifade eder. (Ek cümle: 24/5/2013-6487/26 md.) Tütün
içermeyen ancak tütün mamulünü taklit eder tarzda kullanılan her
türlü nargile ve sigara, tütün ürünü kabul edilir.
Diğer koruyucu önlemler26
MADDE 3 – (Değişik: 3/1/2008-5727/4 md.)
(1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya
alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı
yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden
kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını
yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini,
amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak
destek olamazlar.
Bu madde başlığı " Diğer yasaklar ” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
26
238 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
(2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları
çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz.
(3) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait
araçlarda bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir
uygulamaya gidilemez.
(4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması
yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye,
eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar.
(5) Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya
amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basın-yayın organlarına
ilân verilemez.
(6) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde,
müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez.
(7) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz.
(8) Tütün ürünleri ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile benzerleri on sekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve
tüketimlerine sunulamaz.27
(9) On sekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez.
(10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz.
(11) Tütün ürünleri, (…)28 otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla
kargo yoluyla taşınamaz. 13
(12) Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar çevreye atılamaz.
(13) Tütün ürünleri, on sekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde
belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz.
4/7/2012 tarihli ve 6354 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi ile bu fıkrada yer alan “Tütün
ürünleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile
benzerleri” ibaresi eklenmiştir.
28 25/6/2009 tarihli ve 5917 say ılı Kanunun 47 nci maddesiyle; bu fıkrada yer alan “yetkili
satıcı olan yerlerin dışında;” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
27
TBB
| 239
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(14) Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar
ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz.
(15) (Ek: 4/7/2012-6354/ 9 md.) Tütün ürünleri üretici, ithalatçı ve
dağıtıcı firmaları ile tütün ürünlerinin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler, tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma veya ürünlerle ilişkilendirilemez ve tütün ürünüyle diğer ürün veya hizmetin birbiriyle
ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz. Tütün ürünleri
harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma ve ürünlerin isim, marka,
amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler de, tütün ürünleriyle veya firmalarıyla ilişkilendirilemez ve
ürün veya hizmetin tütün ürünüyle ilişkili olduğu izlenimi verecek
biçimde kullanılamaz, hiçbir ürünün üzerinde tütün ürünlerini çağrıştıran herhangi bir işaret ve renk bulunamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir.
Kontrolün sağlanması29
MADDE 4– (Değişik: 3/1/2008-5727/5 md.)
(1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal
düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar;
salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında
üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda
tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır.
(2) (Değişik: 3/4/2008-5752/6 md.) Tütün ürünlerinin satışının
serbest olduğu yerlere "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara
ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır." ibaresi Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunca belirlenen usullere uygun olarak yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır.
(3) (Değişik birinci cümle : 4/7/2012-6354/ 10 md.) Türkiye'de
üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketleri ile tabanı hariç nargile şişelerinin üzerine, en geniş iki yüzünden her birine, bu yüzlerin
Bu madde başlığı " Uyarılar” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
29
240 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
alanlarının yüzde altmış beşinden az olmamak üzere, özel çerçeve
içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı
uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde,
birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik
biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri
ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz.
(4) (Değişik: 4/7/2012-6354/ 10 md.) İthal edilen veya Türkiye'de
üretilen tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde; bu ürünlerin
özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanıltıcı ve eksik bilgi verilemez; tüketimi özendiren, teşvik eden veya
tüketiciyi yanıltan ya da ürünü cazip kılan metin, isim, marka, ibare,
mecaz, resim, figür, işaret veya renkler ve renk kombinasyonları kullanılamaz.
(5) Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya
grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından
çıkarılır.
(6) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün,
üretim, pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde on beş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna
vermek zorundadır.
(7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve
yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az
doksan dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların
zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların
kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna
teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî
Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel
kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü
alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır.
TBB
| 241
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(8) Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri
bilinçlendirmek üzere ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin
görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır.
(9) Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir olması
için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır.
(10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında
yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur.
(11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41
inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen
ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez.
Ceza hükümleri30
MADDE 5– (Değişik: 3/1/2008-5727/6 md.)
(1) (Değişik: 4/7/2012-6354/11 md.) 2 nci maddenin birinci ve
dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler
ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler,
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu
maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin on ikinci
fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı
davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği
binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli
Türk Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili
kişi tarafından derhal giderilmesi hâlinde idari para cezasına karar
verilmeyebilir.
(2) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 2 nci maddenin (a) bendi
hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülükle-
Bu madde başlığı "Yasağa uymayanlar hakkında işlem” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727
sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve
metne işlenmiştir.
30
242 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
rini yerine getirmeyen işletme sorumlularına, (…)31 mahalli mülki
amir tarafından bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar idarî
para cezası verilir.(2)
(3) 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, on beşinci (…)32 fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket edenler,
elli bin Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilidir. 16 17
(4) 3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde; yerel yayın yapan kuruluşlar, bin Türk
Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal
yayın yapan kuruluşlar, elli bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.
(5) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 3 üncü maddenin yedinci
fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(6) 3 üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
"Sağlık için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezalandırılır.
(7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(8) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(9) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(10) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 3 üncü maddenin on dördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler, mahalli mülki amir tarafından
yirmi bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
4/7/2012 tarihli ve 6354 sayılı Kanunun 11 inci maddesi ile bu maddenin ikinci fıkrasında
yer alan “işletme sorumluları” ibaresi “işletme sorumlularına” şeklinde değiştirilmiş ve
“denetimi yapan yetkililer tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme
sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere,”
ibaresi metinden çıkartılmış; üçüncü fıkrasında yer alan “beşinci” ibaresinden sonra gelmek
üzere “, on beşinci” ibaresi eklenmiştir.
32 3/4/2008 tarihli ve 5752 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle bu arada yer alan “ve on birinci"
ibaresi madde metinden çıkarılmıştır.
31
TBB
| 243
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(11) 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların
piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı iki yüz elli bin Türk Lirasından az
olamaz.
(13) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(14) 4 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşları
bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları elli bin Türk
Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile
cezalandırılır. Bu cezalar, radyo yayını yapan kuruluşlar hakkında
ondabir oranında uygulanır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.
(15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan
disiplin hükümleri uygulanır.
16) (Ek: 13/2/2011-6111/202 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/27 md.)
Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekerrürü hâlinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü hâlinde iki kat
artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on
günden bir aya kadar kapatılır.
İdari para cezası
MADDE 6– (Mülga: 26/2/2008-5739/9 md.)
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi33
MADDE 7– (Değişik: 3/1/2008-5727/7 md.)
(1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve on dördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya
Bu madde başlığı " Adli para cezası” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 7 nci
maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
33
244 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
ile 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu
oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından karar verilir.
Para cezasına ilişkin hükümler
MADDE 8– (Mülga: 3/1/2008-5727/8 md.)
Geçici Madde 1– Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ve tütün mamullerinin bir yıl
süreyle 4 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şart aranmaksızın satışlarına devam olunur.
Geçici Madde 2– Bu Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince ayrı yer tahsisi, 3 üncü maddede yasaklanan reklam panolarının kaldırılması ve 4 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince yapılması gereken işler Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde yerine getirilir.
Geçici Madde 3– (Ek: 3/1/2008-5727/9 md.)
(1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır.
Geçici Madde 4–(Ek: 4/7/2012-6354/ 24 md.)
(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri, bir yıl içinde 4 üncü maddenin
üçüncü fıkrasına uygun hale getirilir.
(2) 3 üncü maddenin on beşinci fıkrasında öngörülen düzenleme
üç ay içerisinde yapılır.
Yürürlük
MADDE 9– Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 10– Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
TBB
| 245
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
4207 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN
MEVZUATIN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE
Değiştiren
Kanun
4207 sayılı Kanunun değişen
maddeleri
Kanunun Adı, 1, 2, 3, 4, 5, 7, 8 ve
Geçici Madde 1
5727
2 nci maddenin birinci fıkrasının
(d) bendi
Yürürlüğe giriş tarihi
Yayım tarihi olan
19/1/2008tarihinden 4
ay sonra 19/5/2008
tarihinde
19/1/2008 tarihinden 18
ay sonra 19/7/2009
tarihinde
5739
6
19/5/2008
5752
4, 5
19/5/2008
5917
3
10/7/2009
6111
5
25/2/2011
6354
3, 4, 5, Geçici Madde 4
12/7/2012
6487
2, 5
11/6/2013
246 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
1593 SAYILI UMUMİ HIFZISIHHA KANUNU
Madde 1- Memleketin sıhhi şartlarını ıslah ve milletin sıhhatine
zarar veren bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin sıhhatli olarak yetişmesini temin eylemek
umumi Devlet hizmetlerindendir.
Madde 2- Bu görev Sağlık Bakanlığınca ifa edilir.
6- 181 Sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hk.
Kan. Hük. Kararname:
Madde 1 - Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, herkesin
hayatının beden ve ruh sağlığı içinde devamını sağlamak, ülkenin
sağlık şartlarını düzeltmek, fertlerin ve cemiyetin sağlığına zarar veren amillerle mücadele etmek ve halka sağlık hizmetlerini ulaştırmak,
sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermelerini temin
etmek için Sağlık Bakanlığının kurulması
5261 Sayılı Kanunla; Dünya Sağlık Örgütünce imzalanan 'Tütün
Kontrol Çerçeve Sözleşmesi' kanunlaşmış olup buradaki amaç, mevcut ve gelecek nesilleri, tütün tüketimi ve tütün dumanına maruz
kalmanın yıkıcı sağlık, sosyal, çevresel ve ekonomik sonuçlarından
korumaktır.
2006/29 sayılı Başbakanlık Genelgesi ekinde; 'Tütün Kontrol
Programı' yayınlanmış olup programın temel hedefi, 2010 yılına kadar ülkemizde 15 yaş üzerinde sigara içmeyenlerin oranını %80'in
üzerine çıkarmak,15 yaş altında ise %100'e yakın olmasını sağlamaktır.
7- Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun34
Ticari Reklamlar ve İlanlar
Madde 16- (Değişik: 6/3/2003-4822/23 md.) Ticari reklam ve
ilânların kanunlara, Reklam Kurulunca belirlenen ilkelere, genel ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına uygun, dürüst ve doğru olmaları esastır. Tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi
noksanlıklarını istismar edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve ilânlar ve örtülü reklam yapılamaz. Aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal ve hizmetlerin
karşılaştırmalı reklamları yapılabilir.
Kanun Numarası : 4077, Kabul Tarihi
: 23/2/1995, Yayımlandığı R. Gazete : Tarih:
8/3/1995 Sayı : 22221, Yayımlandığı Düstur: Tertip : 5 Cilt : 34
34
TBB
| 247
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Reklam veren, ticari reklam veya ilânda yer alan somut iddiaları
ispatla yükümlüdür. Reklam verenler, reklamcılar ve mecra kuruluşları bu madde hükümlerine uymakla yükümlüdürler.
8 - Türk Ceza Kanunu35
Sağlık için tehlikeli madde temini
Madde 194
(1) Sağlık için tehlike oluşturabilecek maddeleri çocuklara, akıl
hastalarına *veya uçucu madde kullananlara veren veya tüketimine
sunan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
9- İllerde 'Tütün Kontrol Kurulu' kurulması ile ilgili;
2007/ 38 sayılı TC Sağlık Bakanlığı Genelgesi;
• İl Hıfzısıhha Meclisi kararı ile "İl Tütün Kontrol Kurulu" oluşturularak sigara ve diğer tütün mamulleri ile ilde yapılan ve yapılacak olan mücadelenin bu kurul koordinesinde yürütülmesi,
• İlde bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite ve
sivil toplum örgütlerinin bu kurula katılımı ile mümkün olduğunca
geniş tabanlı bir mücadelenin sağlanması,
• Öncelikle kamu kurum ve kuruluşları ile kamu görevi yürüten
kurumlarda sigara içme yerlerinin ayrılarak, buralar dışındaki kapalı
mekanlarda sigara içilmesinin engellenmesi,
• 4207 sayılı Kanun gereği 18 yaşından küçüklere sigara satışı ile
okul önleri ve çevresinde sigara satılmaması konusunda gerekli tedbirlerin alınması,
10-İl Hıfzıssıhha Kurul Kararı36
"İl Tütün Kontrol Kurulu" oluşturularak sigara ve diğer tütün
mamulleri ile ilde yapılan ve yapılacak olan mücadelenin bu kurul
koordinesinde yürütülmesi, ilimizde bulunan tüm kamu kurum ve
kuruluşları ile üniversite ve sivil toplum örgütlerinin bu kurula katılımı ile mümkün olduğunca geniş tabanlı bir mücadelenin sağlanmasına,
1- Alınan kararların işleyişinin izlenmesi, kurumlar arasında hızlı işbirliğinin sağlanması amacıyla bu kurul içinde, Vali Yardımcısı
başkanlığında, İl Sağlık Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl
Sosyal Hizmetler
35
36
Kanun No : 5237, Kabul Tarihi : 26.9.2004
Karar Tarihi ve No: 01.11.2007/11
248 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
Müdürlüğü, İl Gençlik ve Spor Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm
Müdürlüğü, İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Çalışma Bölge Müdürlüğü, Tekel Dağıtım ve Pazarlama Başmüdürlüğü, Üniversite, Büyükşehir Belediyesi, Osmangazi Belediyesi, Nilüfer Belediyesi ve Yıldırım Belediyesinin katılımı ile bir "İl Tütün Kontrolü Daimi Komisyonu" kurulmasına,
5- Başta çocuklar, öğrenciler, gençler ve gebeler gibi risk grupları
olmak üzere toplumun tüm kesimlerine, sigaranın insan sağlığına
zararlı etkileri, dumansız çalışma ortamlarının oluşturulmasının gereği ve önemi gibi konularda toplum bilincini artıracak eğitim, konferans, panel vb. etkinliklerin düzenlenmesine,
Oy birliği ile karar verildi.
11- Denizli Valiliği İnternet Kafelerle İlgili Genelge37
İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik 1 Kasım 2007 tarih ve 26687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik internet toplu kullanım sağlayıcıları ve
ticari amaçla internet toplu kullanım sağlayıcılarının yükümlülükleri
ve sorumlulukları ile denetimlerine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektedir. Bu nedenle 13.12.2006 tarih ve 2006/2sayılı Valilik Kararının İnternet Kafelerle ilgili madde ve hükümleri kaldırılarak, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
37
Karar Tarihi : 13/05/2008 Karar Sayısı : 2008/2
TBB
| 249
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
DENİZLİ İLİNDE BULUNAN PLAYSTATİON VE OYUN
YERLERİNE 12 YAŞ VE ALTINDAKİ KÜÇÜKLERİN
ALINMAMASI İLE İLKÖĞRETİM VE ORTAÖĞRETİM
ÖĞRENCİLERİNİN OKUL SAATLERİ OLAN 08.00 İLE 18.00
SAATLERİ ARASINDA ALINMAMASI VE BU İŞYERLERİNDE
SİGARA İÇİLMEMESİNE DAİR KARAR
Amaç
Madde 1 - Denizli İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi
dokunulmazlığının, kamu esenliğinin sağlanması amacı ile playstation ve oyun yerlerinin olumlu amaçlarla kullanımını teşvik etmek,
bilinçsiz kullanımının önüne geçilerek gençler ve çocuklarımız üzerinde oluşturabileceği zararları gidermek amacı taşımaktadır.
Denizli il sınırları içerisinde eğitim ve öğretim gören bazı çocuklarımızın okul saatleri içerisinde okula gitmeyerek playstation ve
oyun yerlerine gittikleri yönünde ailelerden ve okul yöneticilerinden
sürekli bilgiler alınmaktadır.
Bu nedenle, eğitim ve öğretimin olumsuz etkilenmemesi ve küçük yaşta bulunan çocukların sağlıklı bedeni gelişimlerini sağlamak
ve sigara gibi kötü alışkanlıklardan korunmaları amaçlanmaktadır.
Kapsam
Madde 2 - Bu karar Denizli İl sınırları içerisinde playstation ve
oyun yerlerine 12 yaş ve altındaki çocukların yanlarında veli ve
vasileri olmaksızın girişlerine izin verilmemesi, ilk ve orta öğretime
devam eden öğrencilerin okul saatleri olan 08.00 ile 18.00 saatleri
arasında alınmaması ile çocuklarımızın ve gençlerimizin sigara gibi
zararlı alışkanlıklar edinmelerini önlemek amacıyla küçük yaşta
bulunan çocukların bulunduğu kapalı ortamlarda sigara içilmesinin
yasaklanmasını kapsar.
Dayanak
Madde 3 - Bu karar 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/C
maddesi,
5727 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesine Dair
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 5259 sayılı Polis
Vazife ve Selahiyet Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ve İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünün 10656 sayılı yazıları uyarınca hazırlanmıştır.
Genel Esaslar
Madde 4- Bu kapsamda aşağıda belirtilen tedbirler alınmıştır.
250 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
a) 12 yaş ve altındaki çocuklar playstation ve oyun yerlerine
yanlarında veli ya da vasileri olmaksızın alınmayacaktır.
b) Okul saatleri olan 08.00 ile 18.00 saatleri arasında ilk ve orta
öğretim öğrencileri playstation ve oyun yerlerine alınmayacaktır.
c) Playstation ve oyun yerlerine "okulların eğitim ve öğretime
açık olduğu günler 08.00 ile 18.00 saatleri arasında ilk ve orta öğretim öğrencileri giremez" hükmü içeren levhaların asılması zorunludur.
d) Playstation ve oyun yerlerine "5727 sayılı Kanunun uyarınca
tütün mamullerinin kullanılması ve tüketilmesi yasaktır, uymayanlar
hakkında cezai işlem yapılır" hükmü içeren levha asmaları zorunludur. Sigara içilmesini önlemek ve yasağı takip etmek işyeri sahibinin
sorumluluğundadır.
e) Playstation ve oyun yerlerine bilgi beceri arttırıcı veya zeka
geliştirici nitelikte oyunların oynatılması serbesttir. Bu işyerlerinde
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasal düzene, genel güvenliğe ve genel ahlaka zararı dokunacak küçük yaştaki çocukların psikolojik ve fizyolojik gelişimine olumsuz etkisi olabilecek, şiddet-pornografi öğeleri barındıran veya kumar, bahis,
uyuşturucu kullanımı ile benzeri kötü alışkanlıkları özendirici unsurlar içeren oyunların oynatılması yasaktır.
Cezai Hükümler
Madde 5 - Alınan kararlara uymayanlar hakkında; 5442 İl İdaresi Kanunun 66.Maddesi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 32. ve
39.Maddeleri, 2559 sayılı P.V.S.K.'nın 6. ve 17.Maddeleri, 5727 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun
ilgili maddeleri, 5259 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1.Maddesinde
yer alan hükümler doğrultusunda gerekli yasal işlemler yapılacaktır.
Yürürlük
Madde 6 - Bu karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 7 - Bu kararı Denizli Valiliği yürütür.
TBB
| 251
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
12- Tütün Mamulleri Ve Alkollü İçkilerin Satışına Ve Sunumuna İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik38
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan:
TÜTÜN MAMULLERİ VE ALKOLLÜ İÇKİLERİN SATIŞINA VE
SUNUMUNA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA
YÖNETMELİK
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 - (1) Bu Yönetmeliğin amacı; tütün mamulleri ve
alkollü içkilerin, kamu sağlığının ve tüketici haklarının korunması
ile rekabetin tesisi hususları gözetilerek tanıtımına, satışına, sunumuna ve nihai tüketicilere güvenli bir şekilde ulaşmasına ilişkin her türlü
faaliyetin usul ve esaslarını düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2 - (1) Bu Yönetmelik; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin, tanıtımına, satışına ve sunumuna ilişkin faaliyetlerde, kamu
ve birey sağlığının gözetilmesi, rekabetin tesisi, tüketici seçeneklerinin korunması, reklam koşullarının belirlenmesi, tüketici bilincinin
geliştirilmesi ve faaliyetlerin kayıt altına alınması suretiyle piyasa
takip ve kontrolünün sağlanmasına yönelik uyulması gereken usul ve
esasları kapsar.
Dayanak
MADDE 3 - (1) Bu Yönetmelik, 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu, 7/11/1996 tarihli ve 4207
sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun, 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile
8/12/2004 tarihli ve 2004/8235 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesine dayanılarak hazırlanmıştır.
38
Karar Tarihi :7 Ocak 2011, Resmî Gazete :Sayı : 27808
252 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
Tanımlar
MADDE 4 - (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Açık alkollü içki satıcısı: Alkollü içkilerin, piyasaya arz ambalajını açarak mevzuata uygun şekilde nihai tüketiciye satışını ve sunumunu yapan, açık alkollü içki satış belgesini haiz gerçek veya tüzel
kişiyi,
b) Bağlı satış: Bir mal veya hizmet ile birlikte aynı ya da farklı ek
bir mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınmasını içeren
satış sözleşmesini veya eylemini,
c) Bilgi toplumu hizmetleri: Elektronik ticaret, elektronik ortamda
sunulan mesleki faaliyetler, elektronik haberleşme ve bilişim hizmetleri gibi talebe bağlı olarak elektronik araçlarla ve tarafların yüz yüze
gelme mecburiyetleri olmaksızın sağlanan her türlü mal ve hizmetin
tedarikini,
ç) Genç: On beş ile yirmi dört yaş arası dönem içinde bulunan kişiyi,
d) İşyeri: Bu Yönetmelik kapsamına giren ticari nitelikteki faaliyetlere tahsis edilen yerleri,
e) Kampanya: Ürünü veya markayı tanıtmak veya pazar payını
artırmak ya da korumak amacıyla düzenlenen, tüketimi özendirici ve
teşvik edici uygulama ve faaliyetleri,
f) Kurul: Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulunu,
g) Kurum: Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunu,
ğ) Münhasır satıcı: Sadece tütün mamulleri ve/veya alkollü içkilerin, nihai tüketiciye piyasaya arz ambalajında satışını yapan, münhasır tütün mamulü ve/ veya alkollü içki perakende satış belgesini
haiz gerçek veya tüzel kişiyi,
h) Perakende satıcı: Tütün mamulleri ve/veya alkollü içkilerin,
nihai tüketiciye piyasaya arz ambalajında satışını yapan, perakende
satış belgesini haiz gerçek veya tüzel kişiyi,
ı) Promosyon: Ürünü, markayı ya da firmayı tanıtmak, ürünün alımını özendirmek, satışını artırmak veya firmanın ya da markanın imajının güçlendirilmesini sağlamak amacıyla yapılan; aynı
fiyata daha fazla ürün, satışa konu ürünün yanında bedelsiz ya da
indirimli fiyattan verilen aynı ya da farklı ek ürün, ek hizmet veya kazanımları,
TBB
| 253
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
i) Satış belgesi: İşyerlerinde tütün mamulleri satışı ile alkollü
içkilerin satışı ve/veya sunumunun yapılabilmesi için Kurum veya
yetkilendirilmiş merci tarafından verilecek izin belgesini,
j) Sponsorluk: Ürünün tanıtımını amaç edinen ya da tanıtımı
yönünde doğrudan veya dolaylı etkisi olan her türlü olaya, faaliyete
ya da gerçek veya tüzel kişiye katkıda bulunmayı
k) Toptan satıcı: Tütün mamulleri ve/veya alkollü içkilerin, bu
Yönetmelik hükümleri kapsamında satış belgesi almış satıcılara satışını yapan, toptan satış belgesini haiz gerçek veya tüzel kişiyi,
l) Yetkilendirilmiş merci: Yapılan protokol çerçevesinde yetkilendirilen kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını, ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Ortak Hükümler
Satış belgesi alma zorunluluğu
MADDE 5 - (1) Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin toptan ve perakende satışı ile açık alkollü içki satışı faaliyetlerinde bulunacak
kişilerin, faaliyet türlerine göre aşağıdaki belgeleri almaları zorunludur:
a) Tütün mamullerinin perakende satışını yapabilmek için, tütün
mamulü perakende satış belgesi.
b) Alkollü içkilerin perakende satışını yapabilmek için, alkollü
içki perakende satış belgesi.
c) Tütün mamulü ve alkollü içkilerin birlikte perakende satışını
yapabilmek için, tütün mamulü ve alkollü içki perakende satış belgesi.
ç) Münhasıran tütün mamulü ve/veya alkollü içkilerin perakende satışını yapabilmek için, münhasır tütün mamulü ve/veya
alkollü içki perakende satış belgesi.
d) Piyasaya arz ambalajı açılmak suretiyle açık alkollü içkilerin satışını ve sunumunu yapabilmek için, açık alkollü içki satış belgesi.
e) Tütün mamulü ve/veya alkollü içkilerin toptan satışını yapabilmek için, tütün mamulü ve/veya alkollü içki toptan satış belgesi.
(2) İşyerlerine, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili meslek
kuruluşları tarafından özel mevzuatına göre verilen izinler, bu Yönetmelik hükümlerine göre satış belgesi alma mükellefiyetini ortadan
kaldırmaz.
254 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
İşyerlerine ilişkin ortak hükümler
MADDE 6 - (1) Aşağıda yer alan hükümler; tütün mamulleri ve
alkollü içkilerin satışının ve sunumunun yapıldığı gerçek ve tüzel kişilere ait işyerlerinin tümünü kapsar:
a) Bu Yönetmelik kapsamındaki faaliyetler için sabit ve fiziki bir
işyerinin mevcudiyeti aranır. Aynı gerçek veya tüzel kişinin birden
fazla işyerinin bulunması halinde her biri için ayrı satış belgesi alınması zorunludur.
b) Yetkili satıcılar tarafından satış belgesinde belirtilen işyeri adresi dışında satış ve/veya sunum yapılamaz.
c) Alkollü içkilerin bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da
posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla satışı ancak satış belgesini haiz işyerlerinden yapılabilir. Kurumdan faaliyet konusuna ilişkin
yetki belgesi almış alkollü içki satıcıları, bilgi toplumu hizmetleri veya posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla satış ve dağıtım faaliyetlerini, bu Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara uygun şekilde
yapmak zorundadır.
ç) İşyerlerinde; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin satıldığı otomatik satış makineleri bulundurulamaz. Tütün mamulleri ve alkollü
içkiler, her nevi oyun makineleri ile veya farklı yöntemlerle oyun ve
bahse konu edilemez.
d) Bu Yönetmelik kapsamındaki ürünlerin dışında farklı ürünlerin de satıldığı işyerlerinde; Yönetmelik kapsamı dahilindeki ürünler, diğer ürünlerden ayrı ve her türlü denetime imkan verecek şekilde satışa arz edilir ve/veya depolanır.
e) Satış belgeleri, işyerlerinin içerisinde tüketicilerce rahatlıkla
görülebilecek ve okunabilecek uygun yerlere asılır. Kurum sicil numarası, işyeri tabelalarına veya vitrinlerin dış yüzeylerine rahatlıkla görülebilecek ve okunabilecek şekilde yazılır.
f) İşyerinde; on sekiz yaşını doldurmamış kişilere tütün mamulleri ve alkollü içkiler satılamaz veya sunum suretiyle tüketimlerine
arz edilemez. Yaş konusunda tereddüde düşülmesi halinde satıcı,
talepte bulunan tüketiciden kimlik belgesi istemek suretiyle, on sekiz
yaşından büyük olduğu bilgisine ulaşarak satışı veya sunumu gerçekleştirir.
g) İşyerinde, tütün mamulleri ve alkollü içkilerin on sekiz yaşını
doldurmamış kişilere satış veya sunumunun yapılamayacağına ilişkin uyarı yazılarının bulunması ve bu yazıların görülebilen yerlere
okunabilecek şekilde asılması zorunludur. Uyarı yazılarının içeriği,
TBB
| 255
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
şekli ve konumlandırılmasına dair usul ve esaslar Kurum tarafından
belirlenir.
ğ) Satıcılar, ambalajlarında mevzuat uyarınca kullanılması zorunlu olan bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri taşımayan ürünleri ya da taklit veya niteliğine uygun olmayan
işaretleri taşıyan ürünleri, ticari amaçla işyerlerinde bulunduramazlar, nakledemezler, satışa arz edemezler. Birada uygulanacak kod
bandrol hükmündedir.
(2) On sekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün mamulü ve alkollü
içkilerin pazarlanmasında, satışında ve sunumunda istihdam edilemez. Yasal düzenlemeler uyarınca gerçekleştirilen eğitim amaçlı çalışmalar bu hükmün dışındadır.
İKİNCİ KISIM
Satış Faaliyetlerine ve Satış Belgelerine İlişkin Esaslar
BİRİNCİ BÖLÜM
Satış Faaliyetlerine İlişkin Esaslar
Toptan satış faaliyetine ilişkin esaslar
MADDE 7 - (1) Toptan satışlarda aşağıdaki esaslara uyulur:
a) Tütün mamulü ve alkollü içki üreticileri ile ithalatçıları; Kurumdan üre- tim, ithalat ve dağıtım faaliyetleri için almış oldukları
belgelere istinaden, toptan satıcılara ürünlerinin satışını ayrı bir toptan
satış belgesi almalarına gerek bulunmaksızın yapabilirler. Bu kişilerin,
doğrudan açık alkollü içki satıcılarına ve/veya perakende satıcılara
satış yapmak istemeleri halinde toptan satış belgesi almaları zorunludur. Ayrıca; bu kişilerin ve toptan satıcıların, açık alkollü içki satışı
ile perakende satış yapmak istemeleri halinde, faaliyet konusuna
uygun açık alkollü içki satış belgesi ve/veya perakende satış belgesi
almaları zorunludur.
b) Ürün alım-satımı yapılan her bir yer için ayrı satış belgesi
alınması zorunludur. Toptan satış belgeleri, gerçek kişilerde; işletme
sahibinin veya vekilinin başvurusu üzerine şahıs adına, tüzel kişilerde ise; tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili kişi tarafından yapılacak
başvuru üzerine, tüzel kişilik adına düzenlenir.
c) Toptan satıcılar, (a) bendi hükmü saklı kalmak üzere; toptan satış belgesi almamış kişilerden ürün alamazlar, nargile içim yerlerine yönelik yapılan nargilelik tütün mamulü satışı hariç, geçerli
satış belgesi olmayanlara ürün satamazlar. Faaliyetine kendi isteğiyle
256 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
son veren, belgesi iptal edilen veya belgesi geçerliliğini kaybedenlerin, bu durumlarına ilişkin bilgileri Kurumun internet sitesinde yayımlanır. Ürünlerin ticaretine ilişkin satış faturaları ve sevk/taşıma
irsaliyeleri üzerinde, toptan satıcının ve ürün sattığı satıcının Kurum
sicil numarası ile ürünlerin niteliğini tanımlayan marka ve ambalaj
hacmi veya birimi bilgilerine yer verilmesi zorunludur.
ç) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının (c) bendinde sayılan ihlale konu ürünün piyasaya
arzının bir yıla kadar durdurulmasına karar verilmesi ve bu karara
konu ürünlerin Kurumun internet sitesinde ilan edilmesi halinde;
toptan satıcılar, bu ürünlerin perakende satıcılara dağıtımını yapamazlar.
d) Toptan satıcılar, satışını yaptıkları ürünlerin ambalajlarında
bulunması zorunlu olan bandrol ve kodlara ait güvenlik özelliklerinin perakende satıcılar tarafından kontrol edilmesini sağlamak amacıyla,
Kurum tarafından belirlenecek doğrulama materyallerini yeterli sayıda bulundurmak, düzenli olarak ürünlerin kontrollerini yapmak, taklit ve niteliğine uygun olmayan bandrolleri taşıyan ürünleri işyerlerinde ve araçlarında
bulundurmamak ve alım yapan satıcılara talepleri halinde doğrulama materyallerini sunmak zorundadır.
Perakende satış faaliyetine ilişkin esaslar
MADDE 8 - ( 1 ) Perakende satışlarda aşağıdaki esaslara uyulması
zorunludur:
a) Perakende satıcılar, satış belgesi almamış kişilerden ürün alamazlar.
b) 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı Kanun ile 7/11/1996 tarihli ve
4207 sayı- lı Kanunda satış yapılamayacağı belirtilen yerler hariç olmak üzere, işyeri açma ve çalışma ruhsatında belirtilen faaliyet konusu; bakkal, market, süpermarket, hipermarket, kuruyemişçi, büfe
olanlar ile münhasıran tütün mamulü ve/veya alkollü içki satışı
yapan kişiler, perakende satış belgesi talebinde bulunabilirler.
c) Perakende satıcıların faaliyet konusu; tütün mamulü ve alkollü içki olarak seçilen faaliyet konularının her ikisini ya da birini
kapsayabilir ve faaliyet konuları satış belgesi üzerinde ayrı ayrı belirtilir.
ç) Perakende satıcılar; tütün mamullerinin ve alkollü içkilerin,
nihai tüketicilere yönelik arz ambalajlarını bozmak ya da bölmek
suretiyle satış veya sunumunu yapamazlar.
TBB
| 257
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Tütün mamulü satışının yapılamayacağı yerler ve yöntemler
MADDE 9 - (1) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti
verilen yerlerde tütün mamullerinin satışı yapılamaz.
(2) Bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri
dağıtım hizmetleri yoluyla tütün mamulü satışı ve teslimi yapılamaz.
Perakende ve açık alkollü içki satışı ile ilgili işyerlerine ilişkin esaslar
MADDE 10 - (1) Açık alkollü içki satış belgesi bulunmayan perakende satış yapılan işyerlerinde, açık alkollü içki tüketilemez ve sunumu yapılamaz.
(2) Belediye mücavir alanları ve konaklama yerleri hariç olmak
üzere, otoyollarda ve devlet karayollarında bulunan yapı ve tesislerde
alkollü içki satışı yapılamaz.
(3) Öğrenci yurtları, spor kulüpleri, her türlü öğretim ve eğitim
kurumları, kahvehane, kıraathane, pastane, bezik ve briç salonlarında
alkollü içki satışı yapılamaz. Akaryakıt istasyonlarının mağaza ve
lokantalarında ise, hacmen % 5 alkolden fazla alkol içeren alkollü içkilerin satışı yapılamaz.
Alkollü içkilerin, bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla yapılacak satışlarına ilişkin
esaslar
MADDE 11 - (1) Bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da
posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla alkollü içki satışı faaliyetinde bulunmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, faaliyet konusuna
uygun perakende satış belgesi almak, bu Yönetmelikte yer alan usul
ve esaslara uygun faaliyette bulunmak zorundadır.
(2) Alkollü içkilerin, televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçlarıyla satışı yapılamaz.
(3) Öğrenci yurtlarına, spor kulüplerine, her türlü öğretim ve
eğitim kurumlarına, kahvehanelere, kıraathanelere, pastanelere, bezik
ve briç salonlarına; bilgi toplumu hizmetleri ya da posta ve benzeri
dağıtım hizmetleri yoluyla alkollü içki satışı yapılamaz ve teslim edilemez.
(4) Toptan satış belgesini haiz kişiler; toptan satıcılara, perakende veya açık alkollü içki satıcılarına, bilgi toplumu hizmetleri ya
da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla, alkollü içki satışı yapabilirler. Toptan satıcılar, bu tür satışlarında satışın gerçekleştirilece-
258 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
ği internet adresini Kuruma yazılı olarak bildirir ve bu adres, satış
belgesi üzerinde Kurumca belirtilir.
(5) Perakende satış belgesini haiz satıcılar; belgeli açık alkollü içki satıcılarına ve nihai tüketicilere, bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla
ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla alkollü içki satışlarını yapabilirler. Perakende satıcılar; fiziki işyerlerinin yanı sıra internet aracılığıyla açık alkollü içki satıcılarına veya nihai tüketicilere
perakende alkollü içki satışı yapmak istediklerinde, satışın gerçekleştirileceği internet adresini Kuruma yazılı olarak bildirir ve bu adres,
satış belgesi üzerinde Kurumca belirtilir.
(6) Satış belgesi üzerinde yer alan internet adresleri dışında
başka bir internet adresinden satış yapılamaz.
(7) İnternet aracılığıyla alkollü içkilerin satışı için, diğer ürünlerden ayrı ulaşılabilen aynı internet adresi içerisinde ayrı bir sayfa
tahsis edilmesi ve sitenin alkollü içki tanıtımına ve satışına tahsis
edilmiş bölümünde, satışı gerçekleştirecek olan satıcının satış belgesinde belirtilen fiziki işyeri adresi ile satış belgesi üzerinde yer alan
Kurum sicil numarasına yer verilmesi zorunludur.
(8) Farklı internet sitelerinden, alkollü içkilerin satışı için tahsis
edilen internet sayfasına doğrudan bağlantı sağlanamaz. İnternet ortamında, alkollü içki satışına tahsis edilmiş sayfalar dışındaki alanlarda, kullanıcı denetimsiz iç içe otomatik açılan pencereler vasıtasıyla alkollü içki satışı yapılamaz.
(9) Perakende satışa ilişkin internet sayfalarında; alkollü içkilerin
üreticisi veya ithalatçısı, ürün markası, fiyatı, hacmi, kategorisi, menşei bilgisi ve alkol derecesi dışında hiçbir ek ifade yer alamaz. Bu bilgiler, herhangi bir ürünü ya da firmayı ön plana çıkaracak şekilde farklı
renk, boyut ya da yazı formatında yazılamaz. Bu kapsamdaki internet adreslerinde, yazılı veya görsel unsurlar kullanılarak tüketici seçeneklerini azaltacak veya sektörel rekabeti bozacak uygulamalar yapılamaz.
(10) Perakende satışlarda; bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya
da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla yapılan satışlar; on
sekiz yaşını doldurmamış kişilere ürün teslim edilmemesi de dahil
siparişin alınmasından ürününün teslimine kadar geçen sürede işlemlerin mevzuata uygunluğunun sorumluluğu satıcıya ait olmak
üzere, belge sahibinin doğrudan talep sahibinden sipariş alması ve
sipariş konusu ürünün talep sahibine teslimi suretiyle yapılır. Tüketici ile satıcıyı elektronik ortamda buluşturmak suretiyle, alkollü içki
siparişlerinin satıcılar tarafından karşılanmasını internet aracılığıyla
temin etmek üzere aracılık faaliyetinde bulunulamaz.
TBB
| 259
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(11) İnternet üzerinden yapılan perakende satışlarda; ürün bedeli, ancak kredi kartı ya da havale işlemi vasıtasıyla tahsil edilebilir.
İKİNCİ BÖLÜM
Satış Belgelerine İlişkin Esaslar Satış Belgesi başvurusu
MADDE 12 - (1) Bu Yönetmelik kapsamındaki faaliyetlere ilişkin satış belgesi almak isteyenler, Kurumun internet sitesinde yer
alan ve faaliyetin niteliğine uygun olan başvuru formunu elektronik
ortamda doldurduktan sonra ıslak imza veya elektronik imza ile imzalar.
(2) Perakende ve açık alkollü içki satış belgesi başvurularında
başvuru formuna, başvurunun niteliğine göre aşağıda belirtilen belgeler eklenir:
a) Gerçek kişiler adına yapılacak başvurularda;
1) İşyeri açma ve çalışma ruhsatı örneği, açık alkollü içki satışı yapacaklar için ise ilgili mevzuatı gereğince yetkili makamlardan alınacak açık alkollü içki satışına ilişkin ruhsat veya izin belgesi örneği.
2) Belediye teşkilatı bulunmayan yörelerde; perakende alkollü
içki satışı yapılacak yere ilişkin, o yerin bağlı olduğu mülki amirliğin mevzuatına göre yapacağı değerlendirme sonucu olumlu görüşünü belirten yazı.
3) Vergi mükellefiyet kaydına ilişkin belge.
4) Belge bedelinin ödendiğine ilişkin banka dekontu örneği. b)
Tüzel kişiler adına yapılacak başvurularda;
1) İşyeri açma ve çalışma ruhsatı örneği, açık alkollü içki satışı yapacaklar için ise ilgili mevzuatı gereğince yetkili makamlardan alınacak açık alkollü içki satışına ilişkin ruhsat veya izin belgesi örneği.
2) Ticaret unvanının yayımladığı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi
örneği ve yetkili kişilere ilişkin imza sirküleri veya vekâletname örneği.
3) Vergi mükellefiyet kaydına ilişkin belge.
4) Belge bedelinin ödendiğine ilişkin banka dekontu örneği.
(3) Toptan satış belgesi başvurularında başvuru formuna aşağıda
belirtilen belgeler eklenir:
a) Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmış ana sözleşme,
sözleşme değişikliği ve yetkili kişilere ilişkin imza sirküleri.
b) Satış belgesi düzenlenmesi talep edilen yere ilişkin işyeri
açma ve çalışma ruhsatı veya şube tescili.
260 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
c) Toptan satışı yapılması istenilen ürünlerin, üreticisinden veya
ithalatçısından alınmış yetki belgesinin aslı veya noter onaylı örneği,
üretici ve ithalatçıların toptan satış belgesi başvurularında Kurum
mevzuatı doğrultusunda almış oldukları üretim/ithalat veya dağıtım
izin belgelerinin örneği.
ç) Vergi mükellefiyet kaydına ilişkin belge.
d) Belge bedelinin ödendiğine ilişkin banka dekontu örneği.
Satış belgelerinin düzenlenmesi
MADDE 13 - (1) Bu Yönetmelikte belirtilen usullere uygun hazırlanmış olan başvuru formu ile eki belgeler, Kuruma veya yetkilendirilmiş merci bulunması durumunda bu mercie şahsen veya yetkili temsilci vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla iletilir. Şahsen veya yetkili temsilci vasıtasıyla yapılacak başvurular için belgelerin aslının getirilmesi halinde, aslına uygunluğu
kontrol edildikten sonra ilgili görevli tarafından isim ve unvan yazılarak tasdik edilen belge fotokopisi başvuruda kabul edilir. Posta ve
benzeri dağıtım hizmetleri ile yapılması durumunda, belge asılları
veya onaylı suretleri ile başvuru yapılır. Posta ve benzeri dağıtım
hizmetleri ile yapılan başvurunun ulaşmasındaki aksaklıklardan Kurum veya yetkilendirilmiş merci sorumlu tutulamaz.
(2) Kurum veya yetkilendirilmiş merci; başvuru formu ve eki
belgelerde yer alan beyan, bilgi ve belgelerin uygunluğu ile 3/1/2002
tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen hususlara
aykırı bir durumun olmadığını belge ibrazıyla tespit etmesi halinde,
başka bir inceleme yapmaksızın satış belgesini gerçek veya tüzel kişi
adına düzenleyerek teslim eder veya belirtilen adrese, alma haberli
olarak postayla gönderir. Belge ibrazı dışında 3/1/2002 tarihli ve
4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesi hükümleri sadece Kurumca incelenip değerlendirilir. Başvurunun reddi veya kabulü en geç otuz gün
içinde neticelendirilir.
(3) Adi şirketlerin başvurularında; temsile yetkili ortaklardan biri tarafından yapılan başvuru yeterli kabul edilir ve satış belgeleri adi
şirket adına düzenlenir.
(4) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından işletilen kantin ve
sosyal tesis gibi yerler için yapılan belge başvurularında; başvuru sahibinin yetkili olduğunu gösterir belge ile başvurusu üzerine, başvuru formu ve satış belgesi bedelinin yatırıldığına dair dekont dışında
başka belge aranmaz. Bu yerlerin müstecirlerce işletilmesi halinde,
TBB
| 261
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
satış belgesi başvurusunda gerçek ve tüzel kişiler için aranan belgelerin tamamı aranır.
(5) Dernek ve birlik lokallerinde açık alkollü içki satışı yapmak
isteyenlerden, mülki amirlikten alınmış izin belgesi aranır. Açık alkollü
içki satış belgesi; dernek lokallerinin, dernek yönetim kurulu kararıyla dernek adına işletilmesi halinde derneği temsile yetkili sorumlu
müdürden istenen belgelere istinaden dernek adına, müstecir tarafından işletilmesi halinde ise müstecirden istenen belgelere istinaden
müstecir adına düzenlenir.
(6) Karayolu, demiryolu ve havayolunda kullanılan araçlarda
perakende ve açık alkollü içki satışı ve sunumu yönünden, ürün tedarik eden gerçek veya tüzel kişilerin adına satış belgesi düzenlenmiş
bulunması yeterlidir. Denizyolu araçlarının her birine verilecek açık
alkollü içki satış belgeleri için, taşımacılık faaliyetini sürdüren gerçek
ve tüzel kişinin merkez işyeri adresinin bulunduğu yerde başvuru
yapılır.
(7) Alkollü içki sektörünün faaliyetine yönelik fuar, festival ve
şenlik gibi geçici etkinlikler süresince kurulacak stantlarda alkollü
içki satış ve/veya sunumunun yapılması amacıyla, etkinlik süresince
geçerli olmak ve bu Yönetmelikte belirlenen usul ve esaslara uygun
şekilde faaliyet gerçekleştirmek koşuluyla Kurumdan, izin veren bir
yazı talep edilmesi zorunludur. Bu başvurularda, başvuru sahibi veya
etkinliği organize eden gerçek veya tüzel kişi tarafından, faaliyetin
gerçekleştirileceği mahalde yetkili bulunan belediye veya il özel idareleri ya da mülki amirlikten alınmış alkollü içki satışına ilişkin izin
belgeleri aranır. Bu tür başvurularda, Kurum tarafından verilecek
izinler, belediye veya mülki amirden alkollü içki satışı yapmak üzere
izin almış bulunan gerçek ya da tüzel kişi adına, iznin etkinliği organize eden gerçek ya da tüzel kişi tarafından alınmış olması halinde
ise standı kiralayan adına düzenlenir.
(8) Satış belgesini haiz tüzel kişinin bir başka tüzel kişi ile birleşmesi sonucunda yeniden bir tüzel kişilik oluşması veya belgesiz
bir tüzel kişinin belgeli bir tüzel kişiliği devir almak suretiyle kendi
tüzel kişiliği içerisine aktif ve pasifleriyle katması halinde satış belgesine konu edilen faaliyetin sürdürülebilmesi için, devralan tüzel kişilik adına mevzuat hükümleri çerçevesinde, yeniden satış belgesi
alınması zorunludur.
(9) Tüzel kişiler için, tüzel kişiliğin en yüksek karar organının
başkanı ve üyelerinin tamamının veya bir kısmının değişmesi halinde
yeni başkan ve üyeler hakkında değişikliğin vuku bulduğu tarihi ta262 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
kip eden otuz gün içinde, değerlendirilmek üzere Kuruma veya yetkilendirilmiş mercie yazılı bildirimde bulunulur.
(10) Satış belgesi başvurusunda ibraz edilen bilgi ve belgelerde
yer alan hususlardan herhangi birinde değişiklik olması halinde,
değişikliğin vuku bulduğu tarihi takip eden otuz gün içinde, değerlendirilmek üzere Kuruma veya yetkilendirilmiş mercie yazılı başvuruda bulunulması zorunludur.
(11) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
sekizinci fıkrası kapsamında belgesi iptal edilenlerin, iptale konu engellerin ortadan kalktığını tevsik eden belge ile birlikte yapacakları
yeni belge başvuruları üzerine; iptal işleminin yapıldığı yıl içerisinde
bedel alınmaksızın, izleyen yıllarda ise ilgili yıl için geçerli olan bedellerin tahsili suretiyle yeni belge düzenlenir.
(12) Toptan satıcılar, ürünlerinin satış ve dağıtımını yaptıkları
üretici/ithalatçı firmadan aldıkları yetki belgesinin geçerliliğini yitirmesi halinde, geçerlilik süresinin bitimini takip eden otuz gün içinde,
Kuruma veya yetkilendirilmiş merci bulunması durumunda bu mercie yazılı olarak bilgi vermek ve mevcut ürünlerin tasfiyesini müteakiben yetkilendirilmiş mercie başvurmak suretiyle satış belgesi üzerinde gerekli değişikliği yaptırmak zorundadır. Farklı bir üretici/ithalatçı firmadan alınmış yetki belgesi bulunmayan satıcıların tasfiyeyi müteakip satış belgesini Kuruma iade etmeleri şarttır.
(13) Açık alkollü içki satış belgesi başvurusunda ibraz edilen işyeri açma ve çalışma ruhsatı veya açık alkollü içki satışına izin veren
resmî belgede, satış yapılacak döneme ve/veya zaman dilimine ilişkin belirtilen kısıtlamalar açık alkollü içki satış belgesi için de geçerlidir.
(14) Satış belgesi sahipleri;
a) Satış belgelerinin zayi olması halinde, önceden ibraz etmiş
oldukları belgeleri eklemeksizin yeni bir başvuru formu düzenlemek
suretiyle,
b) Belge üzerinde yer alan bilgilerin herhangi birinde değişiklik
olması halinde, değişikliğin niteliğine göre gerekli belgelerin, bildirimin ve önceki satış belgesinin aslının eklenmesi suretiyle, yeniden
satış belgesi başvurusunda bulunabilirler. Bu durumlarda; en geç
otuz gün içerisinde başvurulması zorunludur. Bu hallerde, Kurum
veya yetkilendirilmiş merci tarafından satış belgeleri, bedel alınmaksızın yeniden düzenlenir.
TBB
| 263
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Süre uzatım işlemi ve satış belgelerinin geçerliliği
MADDE 14 - (1) Satış belgelerinin alındığı veya süre uzatım işleminin yapıldığı tarihe bakılmaksızın, faaliyetine devam etmek
isteyen satıcılar takip eden yılın Ocak ayı başından Mart ayı sonuna
kadar süre uzatım işlemini yaptırmak zorundadır. Süre uzatım işlemi; işlemin yapıldığı tarihte geçerli olan süre uzatım işlem bedelinin,
Kurumun ilan ettiği banka hesabına Kurum sicil numarası beyan
edilerek yatırılması suretiyle yapılır. Süre uzatım işlemi belge üzerinde gösterilir.
(2) Bu Yönetmelik kapsamındaki faaliyetlerine kendi isteği ile
son vermek isteyen satıcılar Kuruma bildirimde bulunur. Bu kapsamdaki satıcılar işyerlerinde bulunan ürünlerini bildirimde bulundukları tarihten itibaren otuz gün içerisinde tasfiye eder ve satış
belgelerini Kuruma iade eder. Bu satıcılara ilişkin bilgiler, Kuruma
ulaştığı tarihten itibaren Kurumun internet sitesinde yayımlanır.
(3) Süresi içerisinde süre uzatım işlemini yaptırmayan satıcıların satış belgeleri, süre uzatım işleminin son gününden itibaren otuz
gün sonra geçerliliğini kaybeder ve Kurumun internet sitesinde yayımlanır. Bu kapsamdaki satıcılar, süre uzatım tarihinin bitimini müteakiben ürün satın alamaz ve belgelerinin geçerlilik süresi içerisinde,
ellerinde bulunan ürünleri tasfiye etmeye mecburdur. Belirtilen süre
zarfında süre uzatım işlemi yaptırmayan satıcıların faaliyetine devam etmek istemeleri durumunda, yeniden belge almaları zorunludur.
(4) Satış belgeleri devredilemez. Belge sahibinin ölümü ve mirasçıların faaliyete devam etmek istemeleri durumunda, ölüm tarihinden itibaren doksan gün içinde gerçek kişi adına düzenlenen satış
belgesinin intibakının sağlanması için belgenin alındığı mercie başvurulması gerekir. Mirasçıların faaliyete devam etmek istememeleri
durumunda, işyerinde bulunan ürünlerin intibak süresinin bitiminden itibaren üç ay içinde tasfiye edilmesi zorunludur.
(5) Bu maddede yer alan şekilde satış belgesi geçerliliğini yitirmiş bulunan satıcıların ürünlerinin tasfiyesi; belgelerinin verdiği yetki çerçevesinde satış, ilgili üretici/ithalatçı veya toptan satıcısına
ürünlerin iadesi ya da aynı nevideki belgeyi haiz bir satıcıya devir
suretiyle otuz gün içerisinde tamamlanır.
Satış belgesi bedelleri
MADDE 15 - (1) Bu Yönetmelik kapsamında düzenlenecek
olan satış belgesi bedelleri ile süre uzatım işlem bedelleri; faaliyetin
264 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
niteliğine göre her yıl bir önceki yılın bedelleri esas alınmak ve cari
takvim yılı için geçerli olmak üzere Kurul tarafından belirlenir ve
belirlenen tutarlar Resmi Gazetede yayımlanır.
(2) Faaliyeti sona erenlerin satış belgesi bedelleri iade edilmez.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ürünlerin Satış ve Sunumunda Rekabet ve Reklam
BİRİNCİ BÖLÜM
Tütün Mamullerinin Satış ve Sunumunda Rekabet ve Reklam
Ürün temini ve ürün bulundurma
MADDE 16 - (1) Perakende satıcılar, işyerlerinde bulunduracakları tütün mamulleri ile tüketici seçeneklerini azaltacak veya tüketici
tercihlerini etkilemeye yönelik piyasa istikrarını bozucu nitelikte uygulamalarda bulunamaz.
(2) Üretici, ithalatçı ve toptan satıcılar;
a) Piyasa istikrarını bozacak, tüketici seçeneklerini azaltacak, perakende satıcının ürün bulundurma zorunluluğunu yerine getirmesini
engelleyecek, diğer firmaların faaliyetlerini kısıtlayacak ya da zorlaştıracak şekilde uygulamalar yapamaz.
b) Perakende satıcılarla yapılacak her türlü anlaşmalarda; herhangi bir firmanın ürünleri lehine münhasır uygulama getiren veya
üstünlük sağlayan ya da rekabeti diğer firmalar aleyhine kısıtlayıcı
veya zorlaştırıcı koşullar yer alamaz. Bu tip anlaşmaların tarafı olanlar
birlikte sorumlu kabul edilir.
c) Perakende satıcılara ürün temininde bağlı satış içeren pazarlama yöntemlerini uygulayamaz.
(3) Toptan satıcılar, belgeli satıcıların sipariş verdikleri ürünleri
ticari teamüllere uygun olan makul sürelerde talep eden belgeli satıcının işyerine teslim etmek zorunda olup talep edilmesine rağmen
belgeli satıcılara ürünün makul sürelerde temin edilmemesinden
toptan satıcı sorumludur. Üretici ve ithalatçılar, toptan satıcıların bu
yükümlülüklerini yerine getirmeleri hususunda gerekli tedbirleri alır.
Bu gibi durumlarda Kurumca yazılı olarak bilgilendirilmesi şartıyla,
üretici ve ithalatçılar da toptan satıcılar ile birlikte sorumlu kabul
edilir.
Perakende satış yerlerinde tütün mamullerinin bulundurulma şekli
MADDE 17 - (1) Tütün mamulleri; işyerinin dışarıdan görünmeyen ayrı bir bölümünde, on sekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğruTBB
| 265
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
dan ulaşamaması için tedbir alınmak suretiyle, çalışanların gözetim
ve denetimi altında bulundurulur ve satışı yapılabilir. Ancak bu nevi
işyerlerinde, belirtilen nitelikleri haiz ayrı bir satış bölümünün oluşturulmasının işyerinin fiziki koşulları sebebiyle mümkün olmaması
durumunda, on sekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşamayacağı satış ünitelerinde satışa sunulur.
(2) Birinci fıkra kapsamında aşağıdaki hususlara uyulur:
a) Satış üniteleri veya alanları işyeri dışından görünmeyi hedefleyen şekilde dizayn edilemez.
b) Satış üniteleri işyeri dışına konulamaz.
c) Belgeli satıcılar, tütün mamullerinin işyerinin dışından görünmesini ve on sekiz yaşını doldurmamış kişilerin ürünlere doğrudan
ulaşabilmesini engellemek için, gerek işyerinin fiziki koşullarını gerekse satış ünitelerinin niteliğini ve konumunu uygun hale getirmek
için her türlü tedbiri almak zorundadırlar.
ç) İşyerinin fiziki koşulları sebebiyle, satış ünitesinin içerisinde
bulunan tütün mamullerinin dışarıdan görünmesinin engellenemediği durumlarda, işyerine yerleştirilen satış ünitesinin, içi görünmeyecek şekilde üretilmiş olması gerekir. Herhangi bir satış ünitesinin
bulunmadığı ya da satış ünitesinin sığamayacağı kadar küçük alanlarda satış yapan perakende satıcılar, tütün mamullerini görünür yüzü şeffaf olmayan dolaplarda bulundururlar.
d) Tüketicilerin içeriye girmeksizin alışveriş yapabildiği büfeler
hariç olmak üzere, tütün mamulleri; çocuklara yönelik olan materyaller, çocuk dergileri, kitap ve yayınları ile çocuk kıyafetleri, kırtasiye,
oyuncaklar ile cips, çikolata, şekerleme benzeri çoğunlukla çocuklar
tarafından tüketilen ürünlerle bitişik olan alanlarda satışa arz edilemez.
(3) Satış üniteleri; hiçbir yazılı veya görsel ve işitsel unsurları
içermeyecek, reklam içerikli ibare ve işaretleri taşımayacak, birden
fazla renk kombinasyonu ile dizayn edilmeyecek şekilde, sade olmak
zorundadır. Birden fazla satış ünitesinin bulunması durumunda tüm
satış üniteleri için aynı renkte olma şartı aranır.
(4) Perakende satış yapan işyerlerinde satış üniteleri ile ürünlerin bulundurulma şekli ve satışının yapıldığı yerler herhangi bir
firmaya üstünlük sağlayacak şekilde düzenlenemez. Ürünler satış
ünitelerinde, yatay ya da birleşik uyarıların resimli yüzeylerinin görünmesi engellenmeyecek şekilde, dik olarak bulundurulur. Satış ünitelerinde ürünler grupman olarak bulundurulamaz.
266 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
(5) Tütün mamullerinin markalarını çağrıştıracak şekilde sözcükler, şekiller, resim, renk kombinasyonları ve harfler ile her türlü
alametler, iş yerlerinin içinde, dışında, vitrinlerinde, tabelalarında ve
satış ünitelerinde bulundurulamaz.
(6) Perakende satıcılar, işyerlerindeki satış ünitelerini/alanlarını
bu Yönet- melik hükümlerine uygun olarak düzenlemek zorundadırlar. Üreticiler, ithalatçılar, pazarlama şirketleri ve toptan satıcılar, perakende satıcıları bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak satış üniteleri/alanları düzenlemeye zorlayamaz veya özendiremez.
(7) Perakende satıcılar; sigara haricindeki diğer tütün mamullerini işyerlerinde bulundurmak istemeleri halinde, bu maddede yer
alan düzenlemelere uymak zorundadırlar.
(8) İşyerlerinde birden fazla alanda sigara satışa sunulamaz.
Fiyat bildirimleri
MADDE 18 - (1) Perakende satıcılarca işyerlerinde satışa arz edilen tütün mamullerine ait fiyat bildirimleri;
a) Her bir tütün mamulü markasının bulunduğu rafın altına gelecek şekilde, beyaz zemin üzerine en fazla yirmi punto büyüklüğünde siyah renkli harf ve rakamlarla markanın ve güncel fiyatın yazılması veya,
b) Satışa sunulan her bir tütün mamulünün birim fiyatının ve
markasının yer aldığı, dikdörtgen beyaz zemin üzerine ve en fazla
yirmi punto büyüklüğünde siyah renkli harfler ve rakamlar ile
hazırlanan
listelerin
tütün mamullerinin satış ünitelerinde/alanlarında bulundurulması, suretiyle uygulanır.
(2) Bu maddede belirtilen fiyat bildirimleri ve fiyat listeleri
bir veya birkaç ürüne münhasır bilgiler içeremez.
(3) Üretici ve satıcılar arasında gerçekleştirilen ve tüketiciye yansımayan tamamen ticari bilgileri içeren bildirimler hariç olmak üzere,
her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, amblem, logo,
resim, fotoğraf, alamet ve benzeri unsurları kullanılarak bildirim
yapılamaz, basın-yayın organları ve internet aracılığıyla ilan edilemez,
fiyat duyuruları yapılamaz.
(4) Bu maddeye aykırı düzenlenen fiyat bildirimleri ve fiyat
listeleri, teşvik edici içerikte ve reklam mahiyetinde kabul edilir.
Reklam, kampanya, sponsorluk ve promosyon uygulamaları
MADDE 19 - (1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim,
marka veya alametleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam
TBB
| 267
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya
teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve
pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini
kullanarak destek olamazlar.
(2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları
çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz.
Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz.
(3) Tütün mamulleri; otomatik satış makineleri ile satılamaz,
her nevi oyun makineleri veya farklı yöntemlerle oyun ve bahse konu edilemez. Tütün mamullerinin ödül, bahis, hediye ve benzeri adlarla dağıtımı yapılamaz.
(4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması
yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye,
eşantiyon, promosyon, anket, tanıtım gibi adlar altında bedelsiz veya
yardım olarak dağıtamaz.
(5) Tütün mamulleri belirlenen liste fiyatlarının altında veya bedelsiz olarak, perakende satışa ve/veya her aşamada dağıtıma konu
edilemez.
(6) Herhangi bir tütün mamulünün alınması koşuluna bağlı
kampanya ve promosyon düzenlenemez, eşantiyon, hediye, yardım,
piyango gibi uygulamalar yapılamaz.
(7) Perakende satıcılara ve tüketicilere yönelik olarak bağlı satış
uygulanamaz.
(8) Tütün ürünlerinin, tüketiciyle yüz yüze aktif satış yöntemiyle elden satış ve dağıtımı yapılamaz. Bu nevi satış ve dağıtımlar
tanıtım hükmünde kabul edilir.
(9) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait
araçlarda, bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir
uygulamaya gidilemez. Söz konusu araçlar üzerinde, tütün mamulü
markaları ile markaların tanınmasını sağlayacak her türlü ibare işaretler ile renk kombinasyonları kullanılamaz. Ticaret unvanlarıyla firma
bilgilerine, ancak bu araçların yan yüzeylerinde ve bir yan yüzey alanının yüzde onunu aşmayacak oranda yer verilebilir.
268 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
İKİNCİ BÖLÜM
Alkollü İçkilerin Satış ve Sunumunda Rekabet ve Reklam
Alkollü içkilerin satış, sunum ve tanıtımında genel esaslar
MADDE 20 - (1) Alkollü içkilerin kullanımını ve satışını özendirici veya teşvik edici kampanya, promosyon, reklam ve tanıtım yapılamaz.
Fiyat bildirimleri
MADDE 21 - (1) İşyerlerinde; alkollü içkilerin fiyatlarının bildirimi, alkollü içkilerin satışına tahsis edilmiş bölümlerde yer alması
ve rakam ile yazıların elli puntoyu aşmaması şartıyla yapılabilir. Fiyat baskılı ambalajlar ile fiyat bildirimi yapılması mümkündür.
(2) Fiyat bildirimleri, bu Yönetmelik hükümleri ile belirlenen alkollü içki reklamlarına ve ürün teşhirine ilişkin ilkelere aykırılık
içeremez. Aykırılığın tespiti halinde fiyat bildirimlerinin özendirici
ve teşvik edici mahiyette olduğu kabul edilir.
(3) Bu maddede belirtilen fiyat bildirimleri bir veya birkaç ürüne
münhasır bilgiler içeremez.
Ürün temini ve ürün bulundurma
MADDE 22 - (1) Alkollü içki perakende satıcıları; tüketici talebine
konu alkollü içkileri, piyasa koşullarını ve tüketici taleplerini de dikkate alarak ve tüketicilerin seçeneklerini azaltmayacak nicelikte, aynı
kategorideki birden fazla firmanın ürünleri arasından tercih imkanı
sunabileceği çeşitlilikte işyerlerinde bulundurur. Alkollü içki kategorilerinin tamamının işyerinde bulundurulması zorunlu değildir.
(2) Toptan satıcılar, belgeli satıcıların sipariş verdikleri ürünleri ticari teamüllere uygun olan makul sürelerde talep eden belgeli
satıcıya temin etmek zorunda olup talep edilmesine rağmen belgeli
satıcılara ürünün makul sürelerde temin edilmemesinden toptan
satıcı sorumludur. Üretici ve ithalatçılar, toptan satıcıların bu yükümlülüklerini yerine getirmeleri hususunda gerekli tedbirleri alır.
Bu gibi durumlarda Kurumca yazılı olarak bilgilendirilmesi şartıyla,
üretici ve ithalatçılar da toptan satıcılar ile birlikte sorumlu kabul edilir.
(3) Perakende satış belgesini haiz alkollü içki üretici ve ithalatçı
firmalarının, kendi ticari unvanlarını kullanarak işlettikleri perakende satış yapılan işyerlerinde, münhasıran kendi ürünlerinin satışa
sunulması halinde, bu maddede yer alan ürün teminine ve bulundurmaya yönelik yükümlülükler aranmaz.
TBB
| 269
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(4) Vergisiz satış mağazaları, münhasır alkollü içki satış yerleri,
liman, hava limanı, hava meydanlarında bulunan perakende satıcılar
haricinde; hacmi 20 cl ve altında bulunan ambalajlardaki alkollü içkiler, işyeri açma ve çalışma ruhsatında belirtilen faaliyet konusu bakkal, market, süpermarket, hipermarket, kuruyemiş-çi, büfe olan işyerlerinde bulundurulamaz ve bu yerlerde satışa sunulamaz. Toptan
satıcıların, perakende satıcılara dağıtım yükümlülüğünü yerine getirirken bu sınırlamaya uyması zorunludur.
(5) Üretici, ithalatçı ve toptan satıcılar;
a) Piyasa istikrarını bozacak, tüketici seçeneklerini azaltacak, perakende satıcının ürün bulundurma zorunluluğunu yerine getirmesini
engelleyecek, diğer firmaların faaliyetlerini kısıtlayacak ya da zorlaştıracak şekilde uygulamalar yapamaz.
b) Perakende satıcılarla yapılacak her türlü anlaşmalarda; herhangi bir firmanın ürünleri lehine münhasır uygulama getiren veya
üstünlük sağlayan ya da rekabeti diğer firmalar aleyhine kısıtlayıcı
veya zorlaştırıcı koşullar yer alamaz. Bu tip anlaşmaların tarafı olanlar
birlikte sorumlu kabul edilir.
c) Perakende satıcılara ürün temininde bağlı satış içeren pazarlama yöntemlerini uygulayamaz.
Teşhir
MADDE 23 - (1) Alkollü içkiler, sadece bu ürünlerin satışına
tahsis edilmiş alanda bulunan satış ünitelerinde sergilenir. Ürüne
tahsis edilmiş muhafaza ve soğutma amaçlı üniteler de satış ünitesi
kapsamındadır. Alkollü içkiler, birden fazla satış ünitesinde satışa
sunulabilir ancak satış üniteleri birden fazla alanda/ reyonda konumlandırılarak alkollü içkilere tahsis edilmiş alan bütünlüğü bozulamaz. İşyerindeki alkollü içki reklamları, 24 üncü maddedeki ilkelere
uygun olmak koşuluyla, alkollü içkilere tahsis edilmiş bulunan alan
içerisinde yapılabilir.
(2) Perakende satış yapan işyerlerinde, tüketici seçeneklerini
azaltacak şekilde herhangi bir firmanın ürünleri ve markaları teşhir
edilemez.
(3) Tüketicilerin alış verişini içeriye girmeksizin yapabildiği büfeler hariç olmak üzere, alkollü içkiler; çocuklara yönelik olan her türlü
materyallere bitişik alanlarda satışa arz edilemez.
(4) Perakende satıcılar bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak teşhir düzenlemesi yapmaktan sorumludurlar. Üreticiler, ithalatçı270 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
lar ve toptan satıcılar, perakende satıcıları bu Yönetmelik hükümlerine
aykırı olarak teşhirde bulunma- ya zorlayamaz veya özendiremez.
Reklam, sponsorluk ve promosyon uygulamaları
MADDE 24 - (1) Her çeşit alkollü içkinin televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçlarıyla reklamının yapılması yasaktır.
Bunlar haricinde yapılacak reklam ve tanıtımın, alkollü içki tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ve tıbbi herhangi bir zararlı
etki oluşturmayacak içerikte, ürünün özelliklerini tanıtmaya, tüketiciyi doğru bilgilendirmeye, istismar edici, teşvik edici ve özendirici
olmaksızın marka seçimini kolaylaştırmaya yönelik olması gerekir.
Çocukları ve gençleri hedef alarak ve sportif faaliyetler ile bağ kurulmak suretiyle reklam yapılamaz.
(2) Aşağıdaki ilkelere uygun yapılmayan sponsorluk, kampanya,
promosyon, reklam ve reklam içerikli her türlü faaliyetlerin, istismar
edici, teşvik edici ve özendirici nitelikte bulunduğu, kamu sağlığını
bozucu ve çocuklar ile gençleri etkileyecek içerikte olduğu kabul edilir:
a) Alkollü içkiler bedelsiz, hediye, yardım, ödül, eşantiyon veya
promosyon olarak dağıtılamaz. Üretici ve ithalatçılara ait tesisler ile
toptan satıcılara ait işyerlerinde ve açık alkollü içki satış belgesini
haiz işyerlerinde sunum uygulaması mümkündür.
b) Perakende satıcılara, açık alkollü içki satıcılarına ve tüketicilere yönelik bağlı satış uygulaması yapılamaz.
c) Alkollü içki satışı, ambalajı, sunumu ve tanıtımlarında; din, ırk,
bayrak, siyasi parti, teşekkül, dernek ve vakıflar ile spor kulüpleri ve
takımlarının amblem, flama, sembol ve diğer alametleri ile spor içerikli ifade, şekil ve semboller kullanılamaz.
ç) Alkollü içki markaları ile sportif içerikli her türlü faaliyet,
hizmet ve organizasyonlar ile şirket şeklindeki yapılanmalar da
dahil olmak üzere, spor kulüpleri ve takımları arasında bağ kurulmasına neden olacak uygulamalar yapılamaz. Söz konusu spor kulüpleri ve takımlarının isim ve tanıtımlarında alkollü içki markalarını çağrıştıran isim, logo, amblem ve işaretler kullanılamaz.
d) Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına
giren et- kinlikler ile bu nevi etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin
gerçekleştirileceği mekânlarda, alkollü içki markaları veya alkollü içki
markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurlar kullanılamaz ve bu etkinliklerde satış ve sunum yapılamaz.
TBB
| 271
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
e) Alkollü içki reklamlarında, bireysel ya da toplumsal nitelikli
özel olaylara vurgu yapılarak, alkollü içki içmeyi özel olayların bir
parçası olarak ilişkilendiren içerik kullanılamaz.
f) Alkollü içki reklamlarında hedef kitle olarak gençler ve çocuklar seçilemez; gençler, çocuklar ile genç veya çocuk olmadığı halde
böyle bir imaj veren veya verdirilen kimseler alkollü içki reklamlarında kullanılamaz.
g) Alkollü içki reklamlarında, alkol tüketiminin sportif başarıları
artırdığı vurgulanamaz.
ğ) Alkollü içkilerin reklamının sinema filmleri gösterimi vasıtasıyla yapılması halinde; bu tür reklamlar sadece Kültür ve Turizm
Bakanlığının (18+) olarak sınıflandırdığı sinema filmleri gösterimlerinde yayımlanabilir.
h) Alkollü içkilerin tanıtımına münhasır neşriyat hariç olmak
üzere; gazete, dergi, broşür, katalog, ilan ile diğer yazılı medya ve
elektronik iletişim araçları vasıtasıyla reklam yapılması halinde; çocuklara ve gençlere yönelik hazırlanan sayfa, ek, program, bölümler
ile spor sayfalarında ve bu yayınların ilk ve son kapak ve sayfalarında
alkollü içki reklamları yer alamaz.
ı) Alkollü içki reklamlarında, ürün, önemli derecede yetenek,
dikkat veya zihin açıklığı gerektiren faaliyetlerle birlikte tanıtılamaz.
i) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içki tüketiminin araç kullanımı ile ilişkilendirilmesine dair içerik kullanılamaz.
j) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkilerin tedavi edici özelliklere sahip olduğu, uyarıcı, rahatlatıcı, güçlendirici, üstünlük sağlayıcı etkilerinin bulunduğuna dair içerik kullanılamaz.
k) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkilerin kişisel sorunları
çözebileceği veya tıbbi koruyucu etkiye sahip olabileceği temaları işlenemez.
l) Alkollü içki tüketmemenin zihinsel ve sosyal bakımdan bir
eksiklik olduğunu gösteren reklamlara yer verilemez.
m) Alkollü içki reklamlarında alkolün bırakılması, az içilmesi
veya hiç içilmemesini olumsuz yönde etkileyebilecek bir içerik kullanılamaz.
n) Alkollü içki reklamlarında içki içmemek bir zafiyet olarak gösterilemez.
o) Alkollü içki reklamlarında, içkilerin alkol derecesi tüketiciyi
yanıltmayacak şekilde ve doğru olarak gösterilir; alkollü içkinin kali272 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
tesi ile etkisini içerdiği alkol oranı ile ilişkilendirecek yönde mesaj verilemez.
ö) Alkollü içki reklamlarında doğru, açık ve anlaşılabilir bir
Türkçe kullanılır, argo kelimelere yer verilemez; çeşitli anlamlara gelebilecek ifade veya kelimelerin aldatıcı nitelikteki anlam ya da anlamları kullanılamaz.
p) Alkollü içki reklamlarında, içki içmenin statü sembolü olduğu mesajı verilemez.
r) Alkollü içki reklamlarında, içki içmenin yetişkinlik işareti olduğu mesajı verilemez.
s) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkilerin susuzluğu giderici etkisi olduğu mesajı verilemez.
ş) Alkollü içki reklamlarında, herhangi bir alanda özel başarıya
sahip veya kamuoyunun güvenini kazanmış veya yardım kuruluşları
ile işbirliği içinde olan veya çocuk ve gençler yararına faaliyette bulunan veya medyada isim yapması gibi nedenlerle, çocuk ve gençler için
açıkça veya zımnen örnek teşkil eden veya edebilecek herhangi bir kişi,
karakter veya grup yer alamaz.
t) Alkollü içki reklamları cinselliğin istismarı ile pornografi içeren ifade ya da görüntüler içeremez.
u) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkinin, diğer gıda maddelerinin tüketiminin vazgeçilmez bir tamamlayıcısı olduğunu ima
eden içerik kullanılamaz.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Denetim, Yaptırımlar, Çeşitli ve Son Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Denetim ve Yaptırımlar
Denetim
MADDE 25 - (1) Tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasasında
mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişiler,
ürünlere ve ilgili faaliyetlerine ilişkin olarak, mevzuatla verilen yetki
çerçevesinde Kurum, mülki amirlikler ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından lüzum görülen hallerde incelenebilir ve denetlenebilir. Kurum dışındaki ilgili merciler tarafından yapılan inceleme ve denetimler sırasında tespit edilen Kurum mevzuatına aykırı hususlar ve
aykırılıklara ilişkin olarak yapılan işlemler Kuruma ve/veya yetkili
mercilere bildirilir.
TBB
| 273
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(2) Tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasasında mal veya
hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişiler, yapılacak inceleme ve denetime mani olamaz. Bu kişiler; inceleme ve denetim
yapmakla görevlendirilmiş ve/veya yetkilendirilmiş kişilerce gerekli
görülen ve istenilen her türlü bilgiyi ve belgeyi ibraz etmek zorundadır. Söz konusu bilgi ve belgelerin yazılı istenmesi halinde tebliğ tarihinden itibaren belirtilen süre içerisinde vermek zorundadır.
(3) Belgesiz satışa ilişkin yapılan denetimlerde, satış belgesini
haiz olduğunu beyan eden kişilerin, işyerinde mevcut olması gereken
satış belgesi ile birlikte, her yıl süre uzatım işlemini yaptırmak suretiyle geçerlilik kazanan belgeyi ibraz etmeleri zorunludur. Söz konusu belgenin ibraz edilemediği hallerde Kurumun internet sitesinden
sorgulaması yapılan kişinin, denetime konu işyerine dair alınmış satış
belgesinin faal görünmemesi durumunda, kişinin belgesiz satış yapmakta olduğu tespit edilmiş olur.
Yaptırımlar ve yaptırım sonrası uygulanacak diğer hükümler
MADDE 26 - (1) Bu Yönetmelik veya diğer ilgili mevzuat ile belirlenen düzenlemelerin ihlal edildiğinin tespit edilmesi halinde,
aykırılık içeren fiilin niteliğine göre; ilgili mevzuat hükümleri uyarınca adli mercilere suç duyurusunda bulunulur ve/veya idari müeyyideler uygulanır.
(2) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
beşinci fıkrasında sayılan kabahat fiilleri ile suç kapsamında olan
fiiller dışında; 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanun ve 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı Kanuna veya bu kanunlara göre yürürlüğe konulmuş yönetmeliklere ya da Kurumca verilen belgelerde yer alan
şartlara uyulmadığının tespiti halinde;
a) İlgili gerçek ve tüzel kişiler yazılı olarak uyarılır ve aykırılığın
giderilmesi için uygun bir süre verilir. Bu Yönetmelikte süresi belirlenmeyen işlemler için verilebilecek süre Kurumca belirlenir.
b) Verilen süre sonunda aykırılığın devam etmesi halinde veya
aykırılığın giderilmesinin mümkün olmadığı hallerde süre verilmeksizin Kurumca, gerçek ve tüzel kişilerin aykırılığa konu işyerine
verilmiş bulunan satış belgesi iptal edilir.
c) Bu fıkra uyarınca satış belgesi iptal edilen gerçek ve tüzel
kişilerin, iptale konu işyerine ilişkin yeni belge başvuruları otuz
günden önce değerlendirmeye alınmaz.
(3) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
beşinci fıkrası uyarınca uygulanan idari yaptırımlarda;
274 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
a) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
beşinci fıkrasının (a), (b), (d), (e), (f), (j), (k), (l), (m) ve (n) bentlerinde
sayılan fiillerin, ilk fiilin işlenmesinden sonraki beş yıl içinde üçüncü defa işlenmesi halinde belgelerin iptaline karar verilir.
b) Adına birden fazla satış belgesi düzenlenmiş bulunan gerçek
ve tüzel kişilerin bu fiilleri, belirli bir işyerine matuf olmayıp kişinin
tüm işyerlerini kapsayan bir eylem ise Kurumdan alınmış satış
belgelerinin tamamının, aksi halde aykırılığa konu işyerine verilmiş
olan satış belgesinin iptaline karar verilir.
c) Bu fıkra uyarınca satış belgesi iptal edilmiş olan gerçek ve tüzel
kişiler, iptal tarihini takip eden iki yıl süresince iptale konu işyerlerine ilişkin yeniden satış belgesi alamaz.
ç) Bu fıkrada belirtilen fiiller nedeniyle satış belgesi iptaline konu işyerinde, aynı adreste ve aynı işletme adı altında faaliyette
bulunmak üzere başvuran gerçek ve tüzel üçüncü kişiler de, iptal
işlemine konu işyerine ilişkin iptal tarihini takip eden iki yıl süresince
satış belgesi alamaz.
d) Bu fıkrada belirtilen fiiller nedeniyle belge iptaline konu işyeri, farklı işletme adı altında gerçek ve tüzel üçüncü kişiler adına kayıtlı
bulunsa dahi satış belgesi iptal edilen gerçek ve tüzel kişi satıcılar
tarafından fiilen işletildiğinin tespiti halinde, anılan üçüncü kişiler söz
konusu işyeri için iki yıl süresince satış belgesi alamaz.
e) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
beşinci fıkrasının; (f), (g), (h), (ı) ve (j) bentlerinde yazılı fiiller hakkında idari yaptırım uygulamaya ve bu fiillerin konusunu oluşturan her
türlü eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesi kararını vermeye mahalli mülki amirler, diğer bentlerde yazılı fiiller hakkında idari para
cezası vermeye Kurum yetkilidir.
(4) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanuna, 8/6/1942 tarihli ve
4250 sayılı Kanuna veya 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa aykırılıktan dolayı yargılanması devam edenler
ile mahkûm olanlara veya aynı kanunlara aykırılıktan dolayı iki defadan fazla ön ödemede bulunması nedeniyle haklarında kamu davası
açılmamış ya da düşmüş olanlara satış, dağıtım veya uygunluk belgesi
verilmez; verilmiş olanlar da iptal edilir.
(5) Depolar dâhilinde gerçekleşen mevzuata aykırılıklar, işyerinde gerçekleşmiş kabul edilir.
(6) İşyeri açma ve çalışma ruhsatları ile yetkili idarelerce açık alkollü içki satıcılarına verilen ruhsatlar ve izinlerin iptal edildiğinin
TBB
| 275
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
bildirilmesi veya tespiti halinde, Kurum tarafından verilen satış belgeleri de iptal edilir.
(7) 17 nci, 18 inci, 21 inci, 22 nci ve 23 üncü maddelerde düzenlenen hususlara aykırılığın tespiti ve söz konusu aykırılığın ilk
kez işlenmiş olması halinde; satıcılar yazılı olarak uyarılır ve aykırılığın giderilmesi için on beş gün süre verilir. Bu süre sonunda aykırılığın giderilmediğinin anlaşılması halinde, diğer idari yaptırımlar
uygulanır.
Yetki devri
MADDE 27 - (1) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun ek
1 inci maddesi çerçevesinde; yetki devri suretiyle Kurum adına
3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun uygulamasına ilişkin olarak
bu Yönetmelik hükümlerinin konusunu içeren denetimlerin ve tespit
edilen aykırılığın giderilmesi için süre verilmesi işlemleri ile uyarı
ve idari para cezası uygulanmasının yapılması konularında ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla protokoller yapılabilir. Protokol yapılan
kamu kurum ve kuruluşu, protokol hükümlerini ve bu Yönetmelik
hükümlerini esas alarak denetimleri yerine getirir, idari yaptırımları
uygular ve işlemi takip eden otuz gün içerisinde Kuruma bilgi verir.
İKİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Yönetmelikte hüküm bulunmayan haller
MADDE 28 - (1) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde; ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır.
Yürürlükten kaldırılan yönetmelik
MADDE 29 - (1) 31/12/2002 tarihli ve 24980 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan
ve Perakende Satışı ile Satış Belgelerine İlişkin Yönetmelik yürürlükten
kaldırılmıştır.
Yürürlükten önce yapılmış olan belge başvuruları
GEÇİCİ MADDE 1 - (1) 12 nci maddenin yürürlüğe gireceği tarihe kadar yapılan satış belgesi başvuruları, 31/12/2002 tarihli ve
24980 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Tütün Mamulleri, Alkol ve
Alkollü İçkilerin Toptan ve Perakende Satışı ile Satış Belgelerine İlişkin Yönetmeliğin 5 inci ve 6 ncı maddeleri hükümlerine göre sonuçlandırılır.
276 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
Yürürlükten önce verilmiş satış belgeleri
GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden
önce verilmiş olan ve geçerliliği bulunan satış belgelerinin geçerlilik
süreleri ile 2011 yılı süre uzatım işlemlerine ilişkin usul ve esaslar
Yönetmeliğin yayımlandığı tarihten sonra Kurul kararı ile belirlenir.
Yürürlükten önce satış belgesi almış olan kişilerin, faaliyetine
veya işyerine ilişkin aykırılık durumu
GEÇİCİ MADDE 3 - (1) İlgili kanunlarda yer alan hükümlere
açık aykırılık hallerinde derhal adli/idari yaptırım uygulanmasını
gerektiren haller ile bu Yönetmelikte ayrı süre öngörülen haller saklı
kalmak kaydıyla; bu Yönetmeliğin yayımından önce satış belgesi almış olan kişilerin faaliyetine veya işyerine ilişkin mevcut durumlarının bu Yönetmelik hükümlerine aykırılık içermesi halinde, söz konusu hususların, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6
ay içerisinde Yönetmeliğe uygun hale getirilmesi zorunludur.
(2) 24 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinde
yer alan hususlara ilişkin aykırılıkların, bu Yönetmeliğin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde giderilmesi zorunludur.
Alkol satışı
GEÇİCİ MADDE 4 - (1) Nihai tüketicinin kullanımına yönelik
ambalajlı genel amaçlı etil alkol ve evsel kullanım alkolü, bu ürünlerin satışına ilişkin müstakil bir düzenleme yapılana kadar, toptan
alkollü içki satış belgesini ve perakende alkollü içki satış belgesini
haiz kişilerce bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde satılabilir.
Elektronik imza
GEÇİCİ MADDE 5 - (1) 12 nci maddenin birinci fıkrasındaki
elektronik imza uygulaması, gerekli alt yapının Kurumca tamamlanmasını müteakiben başlar.
Yürürlük
MADDE 30 - (1) Bu Yönetmeliğin;
a) 12 nci maddesi, yayım tarihinden doksan gün sonra, b) Diğer
hükümleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 31 - (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Tütün ve Alkol
Piyasası
Düzenleme Kurumu Başkanı yürütür.
TBB
| 277
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
13 - Tütün Mamulleri Ve Alkollü İçkilerin Satışına Ve Sunumuna İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Uygulaması
Hususunda Başkanlık Açıklaması
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) tarafından yayınlanan Tütün Mamülleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik, beraberinde
çeşitli tartışmalarla birlikte
7 Ocak'ta yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin tanıtımına, satışına, sunumuna ve nihai tüketicilere güvenli bir şekilde ulaşmasına ilişkin faaliyetlere yönelik uyulması gereken her türlü usul ve esasların ayrıntılı
olarak düzenlendiği Yönetmelik akaryakıt istasyonlarındaki market
ve lokantaları da yakından ilgilendiriyor. Özellikle tütün mamüllerinin satışlar içinde önemli bir yer edindiği istasyon marketleri, geniş
bir şekilde yönetmelik kapsamına girmektedir.
Yönetmeliğin perakende ve açık alkollü içki satışı ile ilgili işyerlerine ilişkin esaslarını düzenleyen 10. maddesi de akaryakıt istasyonlarındaki market ve lokantaları yakından ilgilendiriyor. Bu
maddenin 3. fıkrasının 2. bendiyle, "Akarkıt istasyonlarının mağaza
ve lokantalarında, hacmen % 5 alkolden fazla alkol içeren alkollü
içkilerin satışı yapılamayacağı" hükme bağlanıyor. Aynı maddenin
ikinci fıkrası ise belediye mücavir alanları ve konaklama yerleri hariç
olmak üzere, otoyollarda ve devlet karayollarında bulunan yapı ve
tesislerde alkollü içki satışı yapılamayacağı hükmünü getiriyor.
TAPDK'nın internet sitesinde yönetmelikle ilgili yapılan ayrıntılı
açıklama ise şöyle:
Söz konusu Yönetmelik ile; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin
tanıtımına, satışına, sunumuna ve nihai tüketicilere güvenli bir şekilde ulaşmasına ilişkin faaliyetlerle ilgili olarak, kamu ve birey sağlığının gözetilmesi, tüketici seçeneklerinin korunması ilkeleri çerçevesinde, rekabetin tesisi, satış ve reklam koşullarının belirlenmesi ve
faaliyetlerin kayıt altına alınması suretiyle, piyasa takip ve kontrolünün sağlanmasına yönelik uyulması gereken her türlü usul ve esaslar
ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Yönetmeliğin bazı kısımlarına aşağıda yer verilmiştir:
- İşyerlerinde, alkollü içkilerin on sekiz yaşını doldurmamış kişilere satış veya sunumunun yapılamayacağına ilişkin uyarı yazılarının bulunması ve bu yazıların görülebilen yerlere okunabilecek şe-
278 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
kilde asılması yükümlülüğü getirilmiş olup, buna dair usul ve esaslar
ayrıca yayımlanacaktır.
- Alkollü içkilerin, bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da
posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla yapılacak satışlarına ilişkin esaslar ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, başta internet üzerinden
yapılacak alkollü içki satışları olmak üzere, satıcıların uyacakları kurallar belirlenmiştir.
- Tüzel kişilerin temsilcileri aracılığı ile yaptıkları belge başvuruları sonucu düzenlenen satış belgelerinin başvuruyu yapan gerçek
kişi adına değil, temsil edilen tüzel kişilik adına tanzim edilmesi hususu net olarak vurgulanmak suretiyle, geçmişte bu konuda yaşanan
tereddütlerin ortadan kaldırılması hedeflenmiştir.
- Belge başvurularının kabulü veya reddi yönünde Kurum veya
yetkilendirilmiş merci tarafından yapılacak değerlendirmelerde süre
öngörülmüş ve 30 gün içinde anılan başvuruların sonuçlandırılma
mükellefiyeti getirilmiştir. Eski Yönetmelikten farklı olarak, belge
sahibi satıcıların durumlarındaki değişiklikler ile belge zayii gibi durumlarda yapılması gereken işlemlere yer verilerek bu işlemlere netlik
kazandırılmıştır.
- İnternet üzerinden satış belgesi başvurusu yapılabilmesine olanak sağlanmıştır.
- Eski Yönetmeliğe göre satış belgeleri düzenlendikleri yılı takip
eden yılın Ocak ayı sonuna kadar geçerli olmakta iken, yeni Yönetmelik ile uzatım işlemi için öngörülen süre, Ocak - Mart dönemi olmak üzere 3 ay olarak belirlenmek suretiyle belge sahiplerine, süre
uzatım işlemini gerçekleştirmeleri konusunda önemli bir kolaylık sağlanmıştır.
- Üretici, ithalatçı ve toptan satıcıların; perakende satıcılara, açık
alkollü içki satıcılarına ve tüketicilere ürün temininde, bir mal veya
hizmet ile birlikte aynı ya da farklı ek bir mal veya hizmetin satın
alınmasının zorunlu kılınması şeklinde bağlı satış içeren pazarlama
yöntemlerini uygulayamayacağı kuralı getirilmiştir.
- Perakende satış yerlerinde, tütün mamullerinin bulundurulmasında dikkat edilmesi gereken esaslar belirlenmiş olup bu kapsamda;
Tütün mamullerinin, işyerinin dışarıdan görünmeyen ayrı bir bölümünde;
- On sekiz yaşını doldurmamış kişilerin kolaylıkla ulaşamaması
için tedbir alınması suretiyle,
TBB
| 279
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
- Çalışanların gözetim ve denetimi altında bulundurulacağı ve
satışının yapılacağı,
Ancak bu nevi işyerlerinde, belirtilen nitelikleri haiz ayrı bir satış bölümünün oluşturulmasının işyerinin fiziki koşulları sebebiyle
mümkün olmaması durumunda ise tütün mamullerinin,
- On sekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşamayacağı satış ünitelerinde satışa sunulacağı belirtilmiştir.
Satış ünitelerinin veya alanlarının, işyeri dışından görünecek şekilde dizayn edilemeyeceği, satış ünitelerinin işyeri dışına konulamayacağı kuralları getirilmiştir.
İşyerinin fiziki koşulları sebebiyle, satış ünitesinin içerisinde bulunan tütün mamullerinin dışarıdan görünmesinin engellenemediği
durumlarda ise, işyerine yerleştirilen satış ünitesinin, içi görünmeyecek şekilde üretilmiş olması ve herhangi bir satış ünitesinin bulunmadığı ya da satış ünitesinin sığamayacağı kadar küçük alanlarda
satış yapan perakende satıcıların, tütün mamullerini görünür yüzü
şeffaf olmayan dolaplarda bulundurmaları gerektiği hususu açıkça
düzenlenmiştir.
Tüketicilerin içeriye girmeksizin alışveriş yapabildiği büfeler hariç olmak üzere, tütün mamullerinin; çocuklara yönelik olan materyaller, çocuk dergileri, kitap ve yayınları ile çocuk kıyafetleri, kırtasiye, oyuncaklar ile cips, çikolata, şekerleme benzeri çoğunlukla çocuklar tarafından tüketilen ürünlerle bitişik olan alanlarda satışa arz edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Satış ünitelerinin; hiçbir yazılı veya görsel ve işitsel unsurları
içermeyecek, reklam içerikli ibare ve işaretleri taşımayacak, birden
fazla renk kombinasyonu ile dizayn edilmeyecek şekilde, sade olması ve sigara satışına tahsis edilen alanda birden fazla satış ünitesinin bulunması durumunda tüm satış ünitelerinin aynı renkte olması
zorunlu kılınmıştır.
Perakende satış yapan işyerlerinde satış üniteleri ile ürünlerin bulundurulma şekli ve satışının yapıldığı yerlerin herhangi bir firmaya
üstünlük sağlayacak şekilde düzenlenemeyeceği, ürünlerin satış
ünitelerinde, yatay ya da birleşik uyarıların resimli yüzeylerinin
görünmesi engellenmeyecek şekilde, dik olarak bulundurulması zorunluluğu getirilmiştir.
Tütün mamullerinin satış ünitelerinde grupman olarak teşhir
edilemeyeceği,
280 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
Aynı işyerinde birden fazla alanda sigara satışının yapılamayacağı hususları düzenlenmiştir.
- Tütün mamullerinin belirlenen liste fiyatlarının altında veya
bedelsiz olarak, perakende satışa ve/veya her aşamada dağıtıma
konu edilemeyeceği kuralı getirilmiştir.
- Herhangi bir tütün mamulünün alınması koşuluna bağlı
kampanya ve promosyon düzenlenemeyeceği, eşantiyon, hediye,
yardım, piyango gibi uygulamaların yapılamayacağı düzenlemesi
getirilmiştir.
- Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin fiyat bildirimlerinin usul ve
esasları belirlenmiştir.
- Alkollü içkilerin birden fazla satış ünitesinde satışa sunulabileceği ancak, satış ünitelerinin birden fazla alanda/reyonda konumlandırılmak suretiyle alkollü içkilere tahsis edilmiş alan bütünlüğünün
bozulamayacağı kuralı getirilmiştir.
- Alkollü içkilerin; tüketicilerin seçeneklerini azaltmayacak şekilde, aynı kategorideki birden fazla firmanın ürünleri arasından
tercih imkanı oluşturabilecek çeşitlilikte bulundurulması zorunlu kılınmıştır.
- Tüketicilerin alış verişini içeriye girmeksizin yapabildiği büfeler hariç olmak üzere, alkollü içkilerin; çocuklara yönelik olan her
türlü materyallere bitişik alanlarda satışa arz edilemeyeceği hususu
düzenlenmiştir.
- Yönetmeliğin hazırlanma safhasında özellikle alkollü içkilerde
reklam, sponsorluk ve promosyon uygulamalarında; ilgili mevzuatımızın yanısıra, Anayasamızın gençleri alkol düşkünlüğünden korumayı hedefleyen 58 inci maddesi başta olmak üzere, Alkol İle İlgili
Avrupa Şartı, Avrupa Alkol Eylem Planı, AB Komisyonunun Çocuklar ve Ergenler Tarafından Alkol Tüketilmesine Dair Tavsiye Kararı,
Gençler ve Alkol Üzerine Bildirge, Gençlerin Özellikle Ergen ve
Çocukların Alkol Kullanımına İlişkin Konsey Tavsiye Kararı, Dünya
Sağlık Örgütünün Alkol Politikaları Çerçevesi Belgesi, 2010/13/EU
sayılı Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri AB Direktifi, Dünya Sağlık
Örgütü'nün 63. Dünya Sağlık Asamblesinde kabul edilen Zararlı
Alkol Kullanımını Azaltma Küresel Stratejileri gibi birçok uluslararası mevzuat, bir kısım dünya uygulamaları, sivil toplum kuruluşları,
sektör ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri de dikkate
alınmıştır.
TBB
| 281
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Kurumumuzca yayımlanan "Alkollü İçki Reklamlarında Uyulacak İlkeler Hakkında Tebliğ" hükümlerine ilişkin Yargı kararları doğrultusunda düzeltmelerin işlendiği hükümler de dikkate alınmak suretiyle düzenlenmeler yapılmıştır.
Bu çerçevede;
- Alkollü içki satışı, ambalajı, sunumu ve tanıtımlarında; din, ırk,
bayrak, siyasi parti, teşekkül, dernek ve vakıflar ile spor kulüpleri ve
takımlarının amblem, flama, sembol ve diğer alametleri ile spor içerikli ifade, şekil ve sembollerin kullanılamayacağı, alkollü içki markaları ile sportif içerikli her türlü faaliyet, hizmet ve organizasyonlar ile
şirket şeklindeki yapılanmalar da dahil olmak üzere, spor kulüpleri
ve takımları arasında bağ kurulmasına neden olacak uygulamaların
yapılamayacağı, söz konusu spor kulüpleri ve takımlarının isim ve
tanıtımlarında alkollü içki markalarını çağrıştıran isim, logo, amblem
ve işaretlerin kullanılamayacağı düzenlenmiştir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yönetmelikle getirilen bir kısım
hükümler; alkollü içkilere ilişkin, sponsorluk, kampanya, promosyon, reklam ve reklam içerikli her türlü faaliyetin, istismar edici,
teşvik edici ve özendirici nitelikte bulunmaması, kamu sağlığını
bozucu ve çocuklar ile gençleri etkileyecek içerikte olmaması gerekliliği ilkesi esas alınarak ihdas edilmiştir.
- Bu sebeple alkollü içkilerin; bedelsiz, hediye, yardım, ödül,
eşantiyon veya promosyon olarak dağıtılamayacağı belirtilmiştir.
Ancak; üretici ve ithalatçılara ait tesisler ile toptan satıcılara ait işyerlerinde ve açık alkollü içki satış belgesini haiz işyerlerinde sunum uygulaması mümkün kılınmıştır.
- Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinlikler ile bu nevi etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin
gerçekleştirileceği mekânlarda, alkollü içki markalarının veya alkollü
içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurların da kullanılamayacağı ve bu etkinliklerde satış ve sunumun yapılamayacağı düzenlenmiştir. Burada belirtilen ve reklam ile sponsorlukların olumsuz etkilerinden korunması hedeflenen "genç" kavramının kapsadığı kesim,
Dünya Sağlık Örgütü metinlerinde tanımlandığı şekilde, on beş ile
yirmi dört yaş arası dönem içinde bulunan kişileri ifade etmektedir.
Kısaca, bu Yönetmelik ile; ilgili mevzuatın gereği yerine getirilmekte ve uluslararası platformlarda onayladığımız ilkelere uyumlu,
ikincil düzenleme niteliğinde, açıklığı temin edecek hükümler ihdas
edilmektedir.
282 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
Saygılarımla.
Dr. Mehmet KÜÇÜK
Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu Başkanı
14-Tütün Mamullerinin Piyasaya Arz Ambalajı Üzerine Fiyat
Bilgisi Yazılabilmesine İlişkin Tütün, Tütün Mamulleri Ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu Kararı39
Tütün,Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurulu;
2337 sayılı Kurul Kararı çerçevesinde 5/1/2006 tarihli ve
26044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kurul Kararının (B) bendinin;
"B- Firmaların tüketicileri fiyat konusunda bilgilendirmek amacıyla piyasaya arz edilecek tütün mamulü birim paketinin şeffaf ambalajı hariç yan yüzeylerinin birinde veya paketin şeffaf ambalajı
üzerindeki açma şeridinde, sticker kullanılmaksızın 9 puntoyu geçmeyecek şekilde fiyat bilgilerini yazabileceğine; ayrıca açma şeridine
aynı kayıt ve şartla üretici firma adı ve tütün mamulünün markasının da yazılabileceğine," şeklinde değiştirilmesini ve bu değişikliğin
Resmi Gazete' de yayımlanmasını Karar altına almıştır.
15- Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması ve Piyasaya Arzına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik40
12/10/2005 tarihli ve 25964 sayılı Resmî Gazete'de aslına uygun
şekilde yayımlanan "Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi,
Ambalajlanması ve Piyasaya Arzına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik"in eki "İthalat Uygunluk Belgesi"nde yer alan "4 üncü"
ibaresi Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu'nun 13/10/2005 tarihli ve 109/7110 sayılı yazısı üzerine
"5 inci" olarak düzeltilmiştir
39
40
Karar No :2435, Karar Tarihi :8/2/2006
Karar Tarihi : 15 Ekim 2005, Karar No :Tarihli Resmi Gazete , Sayı: 25967
TBB
| 283
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
SARMALIK KIYILMIŞ TÜTÜN MAMULLERİNİN ÜRETİMİ,
AMBALAJLANMASI VE PİYASAYA ARZINA İLİŞKİN USUL VE
ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK41
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
Amaç
Madde 1 — Bu Yönetmelik, sarmalık kıyılmış tütün mamulünün üretilmesi, ambalajlanması ve piyasaya arzına ilişkin üretici ve
dağıtıcılar tarafından alınacak önlemlere ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılmıştır.
Kapsam
Madde 2 — Bu Yönetmelik, sarmalık kıyılmış tütün mamulünün üretilmesi, ambalajlanması ve piyasaya arzına ilişkin üretici ve
dağıtıcılar tarafından alınacak önlemlere ilişkin usul ve esasları kapsar.
Dayanak
Madde 3 — Bu Yönetmelik, 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına,
4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun ile 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı
Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına
Dair Kanun hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
Madde 4 — Bu Yönetmelikte geçen;
Kurul: Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulunu,
Kurum: Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunu,
Sarmalık kıyılmış tütün mamulü: Genetik olarak değiştirilsin ya
da değiştirilmesin tütün yaprağının tamamen veya kısmen hammadde olarak kullanılması ile kıyılarak hazırlanan tütünün yanı sıra, maTütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu Tarafından
yayımlanan yönetmelik12 Ekim 2005 tarih ve 25964 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.
41
284 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
karon ya da sigara kağıdını da içeren ambalaj içinde piyasaya arz
edilen içme amaçlı ürünü,
Sarmalık kıyılmış tütün: Genetik olarak değiştirilsin ya da değiştirilmesin tütün yaprağının tamamen veya kısmen hammadde olarak
kullanılması ile kıyılarak hazırlanan tütünü,
Makaron: Sarmalık kıyılmış tütün mamulünde kullanılan boş filtreli sigara tüpünü,
Yaprak sigara kağıdı: Sarmalık kıyılmış tütün mamulünde kullanılan yaprak halindeki sigara kağıdını, ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Üretim ve İthalat, Ambalajlama ve Piyasaya Arz
Üretim ve ithalat
Madde 5 — Sarmalık kıyılmış tütün mamulü, Kurumdan fabrika
kurma, üretim ve satış izni alan firmalarca üretilir.
Sarmalık kıyılmış tütün mamulü üreticileri, Kurumdan izin almak kaydıyla sarmalık kıyılmış tütün mamulünde kullanılacak yaprak sigara kağıdı veya makaronu kendileri üretebilecekleri gibi iç
veya bu maddede belirtilen esaslar çerçevesinde dış piyasadan da
tedarik edebilirler.
Makaron üreten makineler Kurumdan izin alınmak kaydıyla iç
veya dış piyasadan temin edilebilir. Bu makinelerin nakli, devri ve
ülke dışına çıkarılması Kurum iznine tabidir.
Makaron veya yaprak sigara kağıdı ithal etmek isteyen firmalar
ihracatçı ülkede çıkış işlemleri tamamlanmadan önce bu malzemelerle ilgili belgeleri vererek uygunluk belgesi talebinde bulunurlar. Kurum gerekli göreceği ek bilgi ve belgelerle birlikte inceleyerek ekspertiz yapılmak kaydıyla uygunluk belgesi (EK-1) verir. Bu belge ekspertiz belgesiyle mutabık olması halinde geçerlilik kazanır.
Bu maddeye göre Kurumdan uygunluk belgesi ve/veya izin
alınması, ithalata ilişkin mevzuatta öngörülen diğer şartların yerine
getirilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz.
Gümrük idarelerince, ithal edilecek makaron imal makinesi,
makaron veya yaprak sigara kağıdı için Kurumdan alınmış uygunluk
belgesi ve/veya izin aranır.
Sarmalık kıyılmış tütün mamulü içerisindeki yaprak sigara kağıdı veya makaronlarda kullanılan kağıt, ilgili mevzuatında belirtilen
standartlara uygun olmak zorundadır. Makaronlarda kullanılan filtreler, selüloz asetat (tow) dışında başka bir maddeden imal edilemez.
TBB
| 285
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Yaprak sigara kağıdı veya makaron retiminde kullanılan boya maddeleri, gıda mevzuatına uygun gıda boyası cinsinden olmalıdır.
Sarmalık kıyılmış tütün içine glikoz şurubu, invert şeker şeklinde
tatlandırıcılar ile natürel ve sentetik meyve esansları ve benzeri şeklindeki aromatik koku maddeleri katılamaz.
Ambalajlama ve piyasaya arz
Madde 6 — Sarmalık kıyılmış tütün mamulünün birim ambalajı
içerisinde, tütün miktarı ile orantılı miktarda yaprak sigara kağıdı
veya makaron bulunması zorunludur. Her 1 gram tütün için en fazla 2
adet yaprak sigara kağıdı veya 2 adet makaron bulunabilir.
Sarmalık kıyılmış tütün mamulü birim ambalajı içerisinde bulunan tütün miktarı 50 gramdan az 125 gramdan fazla olamaz.
Diğer şartlar
Madde 7 — Bu Yönetmelik hükümlerine göre sarmalık kıyılmış tütün mamullerini üretmek ve piyasaya arz etmek isteyen firmalar, 10/4/2003 tarihli ve 25075 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan
Tütün Mamulleri ile İlgili Fabrikaların Kurulmasına, Bu Mamullerin
Üretimine, İç ve Dış Ticareti ve Denetlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve 6/1/2005 tarihli ve 25692 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan Tütün Mamullerinin Zararlarından Korumaya
Yönelik Üretim Şekline, Etiketlenmesine ve Denetlenmesine İlişkin
Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile getirilen şartlara uymak zorundadır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Yasaklar, İdari ve Cezai Hükümler
Yasaklar
Madde 8 — Toptan, perakende satıcılar ile tüketicilere arz amaçlı
yaprak sigara kağıdı ve makaron üretim tesisi kurulamaz. Sadece
yasal sarmalık tütün mamulü üreticilerine satmak veya ihraç maksadıyla bu tesisleri kurmak isteyenler Kuruma bildirimde bulunmak
ve izin almak zorundadır.
Sarmalık kıyılmış tütünün, makaron içerisine doldurulmak veya yaprak sigara kağıdına sarılmak suretiyle sigara benzeri şekilde
piyasaya arz edilmesi yasaktır.
Yaprak sigara kağıdı, makaron veya sarmalık kıyılmış tütün ayrı
ambalajlarda veya bölünerek toptan ve perakende satıcılarla, tüketicilere satılamaz.
286 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
İdari ve cezai hükümler
Madde 9 — 4703 sayılı Kanunun, 4733 sayılı Kanunun, 4207
sayılı Kanunun ve 4926 sayılı Kanunun bu Yönetmelikle ilgili hükümlerinin ihlal edilmesi halinde aşağıdaki idari ve cezai hükümler
uygulanır.
a) Bu Yönetmelik hükümlerine uyulmadan üretilen ve/veya piyasaya arz edilen sarmalık kıyılmış tütün mamullerinin piyasaya
arzının yasaklanmasına, piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin piyasadan toplanmasına, tamamen veya kısmen bertaraf edilmesine Kurulca
karar verilir.
b) Bu Yönetmelik hükümlerine uyulmadan sarmalık kıyılmış tütün mamullerini piyasaya arz eden üretici ve/veya dağıtıcılar hakkında 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunun 12 nci maddesinde belirtilen idari para cezalarının uygulanmasına Kurulca karar
verilir.
Yukarıdaki idari yaptırımların yanı sıra;
a) Kurumdan izin almadan sarmalık kıyılmış tütün mamulü veya bu mamulün ayrılmaz parçasını oluşturan sarmalık kıyılmış tütün, makaron veya yaprak sigara kağıdını üretmek üzere fabrika,
tesis veya imalathane kuran ve işletenler, işyeri veya ikametgahlarında söz konusu maddeleri üretenler, satış belgesi almadan bu maddeleri satanlar ile bu suçları işleyenlere yardım edenler hakkında 4733
sayılı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca,
b) Sarmalık kıyılmış tütün mamulü ambalajlarının üzerinde "Yasal uyarı: Sağlığa zararlıdır" ibaresini koymayanlar ile bu ürünlerin
isim, marka veya alametler kullanılarak her ne suretle olursa olsun
reklam ve tanıtımını yapanlar veya bunların kullanılmasını teşvik ve
özendirici kampanyalar düzenleyenler hakkında 7/11/1996 tarihli ve
4207 sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca,
c) Kurumdan izin almadan makaron veya yaprak sigara kağıdı
ithal edenler hakkında 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı Kanunun 3
üncü maddesi uyarınca, Adli mercilere suç duyurusunda bulunulur.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Hüküm bulunmayan haller
Madde 10 — Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde, ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
TBB
| 287
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Geçici Madde 1 — Bu Yönetmeliğin yayımlandığı tarihten önce
sarmalık kıyılmış tütün mamulü ve/veya bu mamulün ayrılmaz parçası olan sarmalık kıyılmış tütün, makaron veya yaprak sigara kağıdı
üreten firmalar, bir ay içerisinde Kuruma müracaat etmek ve izin
almak zorundadır. Firmalar, toptan ve perakende satıcılar ile tüketicilere arz edecekleri bu Yönetmelikte tanımlanan ürün düzenlemeleri
ile üretim tesisine ilişkin değişiklikleri 30/6/2006 tarihine kadar
yapmak zorundadır. 30/6/2006 tarihinden itibaren yaprak sigara
kağıdı, makaron ve sarmalık kıyılmış tütün ayrı ambalajlarda veya
bölünerek toptan ve perakendeci satıcılarla, tüketicilere satılamaz.
Ürün düzenlemelerini ve üretim tesisine ilişkin değişikliklerini yapmayan makaron veya yaprak sigara kağıdı üreticileri bu tarihten sonra ancak yasal sarmalık kıyılmış tütün mamulü üreticilerine satmak
veya ihraç maksadıyla üretim yapabilirler.
Geçici Madde 2 — Kurumdan satış belgesi alan toptan ve perakende satıcılar 30/6/2006 tarihinden itibaren bu yönetmeliğe uygun
olmayan şekilde sarmalık kıyılmış tütün mamulü satışı yapamazlar.
Yürürlük
Madde 11 — Bu Yönetmelik, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 12 — Bu Yönetmelik hükümlerini Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı yürütür.
288 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
Ek-1
T.C.
TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ VE ALKOLLÜ İÇKİLER
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
Belge No
Veriliş Tarihi:
İTHALAT UYGUNLUK BELGESİ
İTHALATÇI FİRMANIN
Unvanı
: Adresi
:
Vergi Dai.ve No : Kurum Sicil No :
Beyanı aşağıda gösterilen ürün için; yapılan değerlendirme neticesinde "Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması
ve Piyasaya Arzına ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliksin 4 üncü
maddesi hükümlerine uygun olarak işbu İzin Belgesi verilmiştir.
Mühür/İmza
İthal Edilecek Maddenin : Cinsi
Miktarı
:
İthal Edileceği Ülke
:
Özellikleri :
Ekspertiz Sonucu
:
:
İmza
Eki: Ekspertiz Raporu
TBB
| 289
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
TAPDK /Yönetmeliğin 23. Madesi Hk.Kurul Kararı
16-Tütün Mamullerinin Üretim ve Ticaretine İlişkin Usul ve
Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 23 üncü Maddesinin Uygulanması
ile İlgili Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu Kararı42
Tütün Mamullerinin Üretim ve Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik'in 23 üncü maddesi çerçevesinde 2011 yılı için
geçerli olmak üzere;
1 - Anılan Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde Tesis Kurma Uygunluk Belgesi karşılığında bu hizmetler için:
a) Sigara üretim tesisleri için her yüz milyon sigara üretim kapasitesi başına 8.615,- (sekiz bin altı yüz on beş) Türk Lirası,
b) Diğer tütün mamulleri için her bir tonluk üretim kapasitesi
başına 107,- (yüz yedi) Türk Lirası, alınmasını,
2 - Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin dördüncü fıkrası
uyarınca da Proje Tadilatı Uygunluk Belgesi karşılığında bu hizmetler için:
a) Sigara üretim tesislerinde her yüz milyon adetlik sigara üretim
kapasitesi artışına neden olan proje değişiklikleri için 1.615,- (bin altı
yüz on beş) Türk Lirası,
b) Diğer tütün mamulleri üretim tesislerinde ise her bir tonluk
üretim kapasite artışına neden olan proje değişiklikleri için 26,90
(yirmi altı Türk Lirası doksan Kuruş) Türk Lirası, alınmasını,
3 - Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin altıncı fıkrası doğrultusunda, Kurumun ve Gelir İdaresi Başkanlığının logolarını içeren
bandrollerin her bin adedi için basım maliyeti hariç 1,64 (bir Türk
Lirası altmış dört Kuruş) Türk Lirası bandrol satış hizmet bedeli
alınmasını,
Bu Kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasını, Karar altına almıştır.
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurul Kararı Karar (No: 6064) Karar Tarihi:15.12.2010 30 Aralık 2010 tarih ve 27801 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanmıştır.
42
290 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
17- Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü Genelge 2009/64
T.C. BAŞBAKANLIK
Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü
Sayı :B.02.1.GÜM.0.06.14.00.010.06.01 15.05.2009
Konu :
GENELGE (2009/64)
Gümrüksüz Satış Mağazalarında satılan sigaralar üzerinde bulunması gereken bilgiler:
Bilindiği gibi, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurumunca hazırlanan Tütün Mamullerinin Zararlarından
Korumaya Yönelik Üretim Şekline, Etiketlenmesine ve Denetlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik 25692/06.01.2005 sayılı/tarihli
Resmi Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir.
Anılan Yönetmeliğin "Etiket Bilgileri" başlıklı 7. maddesi;
"Sigaraların bu Yönetmeliğin 6. maddesindeki metodlara göre
ölçülen zifir, nikotin ve karbon monoksit bırakımları, sigara paketinin
bir yan uzun yüzüne Türkçe olarak ve ilgili yüzeyin en az yüzde
onunu (% 10 unu) kaplayacak şekilde yazılır.
Ağızdan kullanım için tütünler ve diğer dumansız tütün mamulleri dışında kalan tüm tütün mamulleri birim paketinin üzerinde,
açıkça görülebilir ve rahat- ça okunabilir şekilde devamlı surette "Yasal uyarı: Sağlığa zararlıdır" ana uyarısı yer alır. Aynı paket üzerinde
01.01.2006 tarihinden itibaren de, "Sigara/Tütün içmek öldürür" veya
"Sigara/Tütün içmek öldürebilir" ile "Sigara/Tütün içmek size ve
çevrenizdekilere ciddi zararlar verir" şeklindeki iki genel uyarıdan
biri ve Ek-1 de tanımlanan ek uyarılardan biri bulunur.
Yukarıda belirtilen genel uyarılar tütün mamulü birim paketinin
en çok görülebilen geniş yüzeyine, ek uyarılar ise aynı tütün mamulü
birim paketinin en çok görülebilen diğer geniş yüzeyine uygulanır.
Üretici firma tarafından, genel uyarılar ile ek uyarıların kullanım sırası ve süresi dönüşümlü olarak her bir marka için belirlenerek Kuruma
bildirilir. Kurum gerekli gördüğü takdirde kullanım sırasını ve süresini değiştirebilir. Bu uyarılar, ek şeffaf ambalaj hariç olmak üzere
TBB
| 291
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
perakende satışa sunulan her birim paketin yüzeyi üzerine yazılır.
Kurum, bu uyarıların ambalaj yüzeyindeki konumunu belirleyebilir.
Piyasaya arzına izin verilen ağızdan kullanım için tütün ve dumansız tütün mamullerinin birim paketi üzerinde ana uyarının yanı
sıra "Bu tütün mamulü sağlığınıza zarar verebilir ve bağımlılık yapar"
uyarısı bulunur. Bu uyarı, perakende satışta kullanılan her birim paketin şeffaf ambalajlar hariç en çok görülen yüzeyi üzerine yazılır.
Kurum, bu uyarıların ambalaj yüzeyindeki konumunu belirleyebilir.
Bu maddenin ikinci fıkrasına göre gerekli genel uyarı ile dördüncü fıkrasında belirtilen ağızdan kullanım için tütün ve dumansız
tütün mamulleri için uyarı, basılı olduğu birim tütün mamulü paketinin geniş dış yüzeyinin en az yüzde otuzunu (% 30 unu); ikinci fıkra
gereğince basılacak ek uyarı ise aynı tütün mamulünün diğer geniş
dış yüzeyinin en az yüzde kırkını (% 40 ını) kaplamalıdır. Ancak, sigara dışındaki tütün mamulleri için amaçlanmış ve en görülebilir
yüzeyi 75 cm2'yi aşan birim paketlerde, ikinci fıkradaki uyarılar her
bir yüzeyin en az 22,5 cm2'sini kaplamalıdır. Ana uyarı diğer uyarıların kapladığı alanlar dışında yer almalıdır.
Bu maddeye göre tütün mamullerinin ambalajında bulunması istenen zifir, nikotin ve karbon monoksite ait bırakım ibareleri ile uyarı
metinleri;
a) Beyaz zemin üzerine, koyu siyah Helvetica yazı tipiyle basılı
olmalıdır. Punto boyutu Kurum tarafından metin için ayrılan alanda
mümkün olan en büyük bölümünü kapsayacak şekilde belirlenir.
b) İlk harfi hariç küçük harf ile yazılır.
c) Yazılması gereken alana ortalanmış ve paketin üst kenarına
paralel şekilde olmalıdır.
d) Bu maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen tütün mamulleri
hariç, 3 mm'den az, 4 mm'den fazla olmayan, uyarıyı okunamaz hale
getirmeyen veya diğer beyanlarla hiçbir şekilde karışmayan siyah bir
sınır ile çevrelenmelidir.
e) Türkçe olarak yazılmalıdır.
Bu maddede tanımlanan metin ve ibareler bandrol, pul ve benzeri ilaveler üzerine yazılmamalıdır. Yazılar, sabit ve silinmez olarak
basılmalı, başka resim ya da yazılarla ya da paketin açılmasıyla saklanmamalı ve engellenmemelidir. Sigara dışındaki tütün mamullerinde bu metinler, sökülemez nitelikte olması şartıyla yapıştırılabilir.
Kurum, bu maddede belirtilen uyarılara ilaveten sınır çizgisinin
dışında kendisinin referans gösterilmesini isteyebilir.
292 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
Tütün mamullerinin tanımlama ve izlenebilirliğini sağlamak
amacıyla, tütün mamulü birim paketi üzerine, üretim yeri ve zamanını belirleyecek parti numarası veya benzeri bir işaretleme yapılır."
şeklindedir.
"Tütün Mamullerinin Tanımlamalarındaki Kısıtlamalar" başlıklı
9. maddesi de "Tütün mamullerinin ambalajları üzerinde 01.01.2006
tarihinden itibaren belirli bir tütün mamulünün diğerlerine göre daha
az zararlı olduğunu ima eden metin, isim, ticari marka, mecaz veya
diğer işaretler kullanılamaz" hükmünü amirdir.
Anılan Yönetmeliğin "Piyasaya Arz" başlıklı 10. maddesine göre,
piyasaya arz edilecek tütün mamullerinin bu Yönetmelikte belirlenen
düzenlemelere uygun olması zorunludur. Ancak, aynı maddenin
ikinci fıkrasında Yönetmeliğin 5, 7 ve 9. maddelerinde belirtilen tarihlerden önce üretilerek piyasaya arz edilen ve anılan maddelerdeki
gerekli nitelikleri taşımayan tütün mamullerinin en çok bir yıl süre ile
piyasada bulunabilmesine izin verilmektedir.
Yönetmelikte belirtilen teknik detayların uygulanması hakkında
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu Kararı ise 25835/04.06.2005 sayılı/tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bilindiği gibi, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunun gümrüksüz satış mağazalarında satılacak
eşya ile ilgili olarak düzenleme yetkisi bulunmamaktadır. Bu yetki
Gümrüksüz Satış Mağazaları Yönetmeliğinin "Yetki" başlıklı 4. maddesi uyarınca Gümrük Müsteşarlığına aittir.
Bu çerçevede,
a) Yukarıda 7. maddede belirtildiği üzere; nikotin, zifir ve karbonmonoksit bırakım oranları ile genel sağlık uyarılarından ve ek
sağlık uyarılarından birer tanesi maddede belirtilen şartlara uygun
olarak ek şeffaf ambalaj hariç olmak üzere, birim paket ve grupman
ambalajlarında yer almayan (sigara dışındaki tütün mamullerinde,
uyarı metinleri sökülemez nitelikte olmak kaydıyla yapıştırılabilir),
b) Ambalajı üzerinde diğerlerine göre daha az zararlı olduğunu
ima eden "hafif, yumuşak, düşük katranlı, hoş içimli" gibi ibareler ile
bunların yabancı dillerdeki karşılıkları ve diğer metin, isim, ticari
marka, mecaz veya diğer işaretler bulunan,
c) Birim paketleri üzerinde üretim yeri ile asgari ay ve yıl olarak
üretim zamanını belirleyecek kodlama veya benzeri bir işaretleme
bulunmayan,
TBB
| 293
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Tütün mamullerinin, gümrüksüz satış mağazalarında satışına
izin verilmemesi; ancak 5. maddede belirtilen bırakım değerleri ile 7.
maddede belirtilen genel uyarı ve ek uyarıların mağazalarda satılacak
tütün mamullerinde İngilizce olarak yazılması uygun bulunmuştur.
Bırakım miktarları belirtilmesi gereken maddeler ile genel ve ek uyarıların İngilizceleri eklidir (Ek.1).
Öte yandan, genel sağlık uyarıları ile ek sağlık uyarıları iç mevzuattaki dönüşüm hükümlerine bağlı kalmaksızın yer alacaktır.
Görsel muayene sonucunda, uyarıların paket üzerinde kapladığı
alanın oransal büyüklüğü ve uyarı metinlerinin yazımı ile ilgili olarak
yukarıda belirtilen hükümlere aykırılık tespit edilmesi halinde veya
uygulamaya ilişkin başka herhangi bir tereddüt karşısında durumun
ivedi olarak Müsteşarlığa iletilmesi ve alınacak talimata göre işlem
yapılması gerekmektedir.
Bilgi ve gereğini arz/rica ederim.
Müsteşar a.
S. Umman HAMİD OĞULLARI
Genel Müdür V
EK: 1 Liste
DAĞITIM:
Merkez ve Taşra Teşkilatına
294 | TBB
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI
EK-1
Bırakım Miktarları İngilizcesi
1- Nicotine
2- Tar
3- Carbon monoxide
Ana Sağlık Uyarıları İngilizcesi
1- Smoking kills
2- Smoking seriously harms you and others around you
Ek Sağlık Uyarıları Listesi
1) Smokers die younger/Smoking kills/Smoking can kill
2) Smoking clogs the arteries and causes heart attacks and strokes
3) Smoking causes fatal lung cancer
4) Smoking when pregnant harms your baby
5) Protect children ; don't make them breathe your smoke
6) Health authorities can help you stop smoking/Your doctor or
your plarmacist can help you stop smoking
7) Smoking is highly addictive, don't start
8) Stopping smoking reduces the risk of fatal heart and lung diseases
9) Smoking can cause a slow and painful death
10) Get help to stop smoking/consult your doctor/telephone/postal
adress/
internet adress/c/pharmacist
11) Smoking may reducethe blood flow and causes impotence
12) Smoking causes ageing of the skin
13) Smoking can damage the sperm and decreases fertility
14) Smoking contains benzene, nitrosamines, formaldehyde and
hydrogen cyanide
TBB
| 295
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Kimliği Bildirmeme
MADDE 40- (1) Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan
veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutularak
durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği
açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır.
( 3 ) Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.
MADDE 40 - GEREKÇE
Madde 40.- Kamu görevinin gereği gibi ifa edilebilmesi için, herhangi
bir kamu göreviyle ilişkili olarak, kişiler, gerektiğinde, kimlik ve adresleriyle
ilgili bilgileri kamu görevlilerine vermekle yükümlüdür. Bu bilgileri vermekten kaçınan ya da bu konularda gerçeğe aykırı bilgi verenler hakkında, bilgiyi
soran kamu görevlisi tarafından idarî para cezasına karar verilecektir.
Kimliği konusunda bilgi vermediği veya yanlış bilgi verdiği için asıl
kimliği belirlenemeyen kişi, kimliğinin belirlenebilmesi amacıyla tutulabilecek, gözaltına alınabilecek ve gerektiğinde tutuklanabilecektir. Kamu görevlisi tarafından tutulan kişi, Cumhuriyet savcısı tarafından gözaltına alınabilecektir. Gözaltı süresi dolmasına rağmen kimliği belirlenemeyen kişinin, bu
amaçla sulh ceza hâkimi tarafından tutuklanmasına karar verilecektir. Burada ceza muhakemesi amacıyla başvurulan bir koruma tedbirleri söz konusu
olmadığından, bu tedbirler için aranan bütün şartlar aranmayacaktır. Ancak
bu tedbirlere başvurmaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza
Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Örneğin, kişi özgürlüğü
kısıtlaması söz konusu olduğundan, gözaltına almaya Cumhuriyet savcısı,
tutuklamaya ise sulh ceza hâkimi karar verecek, gözaltı süresine uyulacaktır.
Buna karşılık, buradaki amaç farklı olduğundan, gözaltı ve tutuklama için
aranan nedenler ve şartlar burada aranmayacaktır. Kişinin kimliği belirlenir
belirlenmez, özgürlüğü kısıtlayıcı işleme son verilecektir.
MADDE 40 - AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 40. maddesinde, kamu görevlisinin görevi nedeni ile sorması üzerine, kimliğini ve adresini bildirmeyen ya
da gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlar hakkında yaptırımlar öngörülmüştür.
296 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Söz konusu kabahatin ana unsurunu, bir kamu görevlisinin görevine giren bir konuda kişiden kimliğini sorması oluşturmaktadır.
Görevle bağlı olma unsurunun oluşması için, kamu görevlisine yasayla kimlik sorma hakkında bir yetki tanınmış olmalıdır. Ayrıca böyle bir yetkiye sahip olan görevlinin, kimlik sorma eylemini görevle
ilgili olarak yapması şarttır. Hiçbir neden yokken herhangi bir şahısa
kimlik sorulması halinde, görevle ilgili olma koşulu gerçekleşmez.
11.7.1973 tarih ve 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununa göre, bu
kanunda sayılan özel veya resmi, her türlü konaklama, dinlenme bakım ve tedavi tesisleri ve işyerleri ile konutlarda geçici veya sürekli
olarak kalanlar, oturanlar, çalışanlar ve ayrılanların kimliklerinin genel kolluk örgütlerinin her an incelemesine hazır bulundurmak gerekmektedir. Bu sorumluluğu yerine getirmeyen söz konusu kurumların sorumlu işletmecileri hakkında üç milyon lira para cezası verilir.
1774 sayılı yasadaki düzenlemede idari para cezasını gerektiren bir
kabahattir. Bu eylemin kabahatler kanunundaki düzenlemeden farkı,
birinde failin sorumlu işletmeciler olması, diğerinde kimlik sahiplerinin kendisi olması, diğer bir fark ise Kabahatler Kanununda istendiğinde kimlik veya adresle ilgili bilgi vermekten kaçınma veya gerçeğe
aykırı beyanda bulunulmasıdır.
Örneğin 4.7.1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet
Kanununun 17/2. maddesine göre; polis suç işlenmesini önlemek
veya işlenmiş suçların faillerini ele geçirmek için kişilerden, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra kimlik gösterilmesini isteyebilir.
Eğer görevli polis kendi kimliğini göstermeden, bireyden kimlik
bilgisi istemiş ise, kabahatin unsuru oluşmaz. Ayrıca, bir suç işlenmesini önlemek veya işlenmiş suçların faillerini ele geçirmek amacı yoksa yine yasada aranan koşul gerçekleşmemiştir. Doğal olarak suç işlenmesini önleme veya suçun faillerini ele geçirme durumu ilk bakışta anlaşılmaz. Bu durum ilgili memurun değinilen konuda görevlendirilmesi ile idari yapıdaki bir işleyişi bilmeyi gerektirir. Kanımızca
söz konusu görevlendirme öğrenilmedikçe görevlinin yaptırım uygulaması sakat olacaktır. Aksi halde bu yetkinin rast gele kullanılması
sonucu kötüye kullanılma olasılıkları ortaya çıkacaktır.
Kabahat eyleminin ikinci unsuru, görevli kamu görevlisinin
sorması üzerine, kişinin kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten
kaçınması ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması şarttır. Bir başka
deyişle ya kimlik veya adres bilgilerinin verilmemesi ya da bu bilgilerin sağlıklı verilememesi halinde yaptırımın unsurları oluşur. Doğal
TBB
| 297
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
olarak değinilen durumun incelenmesi için ön koşul, söz konusu bilgilerin açıkça istenilmesidir. Kimlik ve adres bilgileri istenilmeden
bilgi verilmiyor ya da yanlış bilgi veriliyor diye yaptırım uygulanması yasal olamaz.
Kimlik ve adres konusunda bilgi verilmemesi veya yanlış bilgi
verilmesi halinde, söz konusu kişi tutularak durumdan C.Savcısı haberdar edilir. Kişi, kimliği belirleninceye kadar göz altına alınır ve
gerekirse tutuklanır.
Göz altına alma ve tutuklama ilke ve esasları açısından Ceza
Muhakemeleri Kanunu uygulanır.
Kişinin kimliği belirlenmesi halinde göz altı ve tutuklama kararı
verilmez veya uygulanan gözaltı ve tutuklamaya son verilir.
Kabahatler kanununun yanında 5237 sayılı T.Ceza Kanununun
206. maddesinde de, "Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip
kamu görevlisine yalan beyanda bulunmak" suç sayılıp ceza yaptırımı uygulamasını gerektirmektedir.
Ceza Yasasında, resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip kamu
görevlisine gerek kimlik, gerek adres gerekse başka bir şekilde yalan
beyanda bulunan kişiye hapis cezası verilmesi öngörülmüştür. 765
sayılı önceki Ceza Yasasının 343. maddesindeki düzenlemeyle, kimlik
ve sıfat gibi belgelerin düzenlenirken yalan beyanda bulunulması
yasanın sahtecilik başlığı altına düzenlendiği için çelişkili uygulamalara neden olmakta idi. Kimi zaman olaya yüz kızartıcı suçlarla ilgili
sonuçlar bağlanmakta idi. Yürürlükte olan ceza yasası her türlü yalan
beyanı suç saymış ancak işlenen suçu sahtecilik bölümünden çıkararak bağımsız bir suç olarak düzenlemiştir. Böylelikle bu suç hakkında
sahtecilikle ilgi kuran yaklaşımlar bütünüyle önlenmiştir. T.Ceza Yasasının 206. maddesinde öngörülen suçun unsurlarının oluşması için,
söz konusu yasanın gerekçesine göre, kişinin beyanını alan memurun, beyanın doğruluğunu tahkik edip buna kanaat getirdikten sonra
resmi belgeyi düzenlemek durumunda olması yani beyanla bağlı
olması şarttır.
Kuşkusuz aynı eylem için hem Kabahatler Kanununun 40. maddesi, hem de 5237 sayılı TCK' nin 206.maddesi koşulları birlikte gerçekleşmişse, daha ağır yaptırımı gerektiren T.C.K. 206.maddesi hükümleri uygulanacaktır. Hem Kabahatler Kanununun 40.maddesi
hem de TCK 206. maddesinin hükümlerinin birlikte uygulanarak
aynı eylem için iki yaptırım uygulanması mümkün değildir.
298 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Doğal olarak Kabahatler Kanunundaki hükümle, 5237 sayılı yasanın 206. maddesindeki hükmün ayrımını iyi yapmak gerekecektir.
Bu ayırımı yaparken,
1- Öncelikle kimlik veya adres bilgilerinin verilmesinden kaçınılmış ve eylem bu sınırlar içinde kalmışsa Kabahatler Kanununun
40. maddesinin uygulanması gerekeceğini,
2- Kimlik veya adres konusunda yanlış bilgi verilmiş ancak resmi bir belge düzenlenmemiş veya bu yanlış bilgiler resmi belge düzenlenmesine esas olmamışsa yine kabahatler kanununun 40. maddesi hükmünün uygulanması gerekeceğini,
3- Kimlik ve adres bildirimiyle ilgili yalan beyan sonucunda,
resmi bir belge düzenlenmemiş ve bunun tahkiki için görevliye bir
imkan tanınmamışsa
ilgili hakkında 5237 sayılı TCK' nun 206. maddesi hükümlerinin
uygulanamayacağı kanaatindeyiz.
Kimlik konusunda yalan ve yanlış bilgi vermekle ilgili diğer bir
suçta, 5237 sayılı Kanununun 230. maddesinde düzenlenen gerçek
kimliğini saklamak suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptıran
kişi ile ilgili suçtur. Değinilen durumda da yanlış kimlik veren kişi
hakkında Kabahatler Kanununun 40. maddesi değil TCK'nun 230.
maddesi hükmünü uygulamak gerekecektir. Yaptırım uygulamaya
yetkili görevli, görevi ile ilgili olarak kimlik sormaya yetkili kamu
görevlisidir. Bu kamu görevlisi belediye zabıta görevlisi veya genel
idareye bağlı kolluk görevlisi olabileceği gibi onların dışında bir kamu görevlisi de olabilir. Ancak bu kamu görevlisinin görevi ile ilgili
olarak kimlik ve adres araştırmaya yetkili ve yaptığı işin bu araştırmayı gerektirmesi aranır.
Çevreyi Kirletme
MADDE 41- (1) Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına
veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yirmi Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Bireysel atık ve artıkların atılması halinde de
bu fıkra hükmü uygulanır.
( 2 ) Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde
işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye, beş yüz Türk Lirasından beş
bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
( 3 ) Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen
veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana
bırakan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
TBB
| 299
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
( 4 ) İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirasından üç bin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. İnşaat faaliyetinin bir
tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel kişi hakkında verilecek
idarî para cezasının üst sınırı beş bin Türk Lirasıdır. Bu atık ve artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilir.
( 5 ) Kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa
veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye elli Türk Lirası idarî para
cezası verilir. Bu eşyanın toplanması hususunda belediye tarafından
belirli aralıklarla yılda üç günden az olmamak üzere belirlenen günler önceden uygun araçlarla ilân olunur.
( 6 ) Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait
sair bir yere bırakan kişiye iki yüz elli Türk Lirası idarî para cezası
verilir. Bunların kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil
edilir.
( 7 ) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye zabıta
görevlileri karar verir.
( 8 ) Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idarî para cezasına karar verilmeyebilir.
(9) Bu madde hükümleri, belediye sınırları içinde uygulanır. (10)
Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
MADDE 41 - GEREKÇE
Madde 41.- Medenî bir toplumda, meydan, cadde, sokak gibi toplumu
oluşturan bütün fertlerin kullanımına ait alanların temiz ve yaşanılır bir
halde bulundurulması gerekmektedir. Bu nedenle, evsel ve bireysel atık ve
artıklar ancak bunların toplanmasına ve depolanmasına özgü yerlere bırakılabilirler. Bu yükümlülük aynı zamanda, bu tür atık ve artıkların toplanacağı ve depolanacağı yerlerin varlığını ve ulaşılabilir olmasını zorunlu kılmaktadır.
Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde daha ağır
idarî para cezası öngörülmektedir.
Üçüncü fıkrada, hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan
kesilmesi veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakılması, ayrı bir kabahat olarak tanımlanmıştır.
Dördüncü fıkrada, inşaat atık ve artıklarının bunların toplanmasına ve
depolanmasına özgü yerler dışına atılması ayrı bir kabahat olarak tanımlan300 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
mıştır. Bu kabahat karşılığında idarî para cezasından ayrı olarak, atık ve
artıkların bulunduğu yerden kaldırılması dolayısıyla yapılan giderlerin de
ilgili kişiden tahsil edilmesi öngörülmüştür.
Beşinci fıkrada, kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını
bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya
kamuya ait sair bir yere bırakan kişi de cezalandırılmaktadır. Ancak, bu fıkra
hükmünde belediyelere bir yükümlülük getirilmektedir. Buna göre, her yıl,
örneğin ocak, mayıs, eylül ayının belirli bir günü gibi, yılın çeşitli günlerinde ve yılda en az üç kez olmak üzere, belediyeler tarafından, bu tür eşyanın
toplanma günleri önceden belirlenerek uygun araçlarla halka duyurulacaktır. Ancak bu günlerde belli bir saate kadar ev eşyası dışarıya bırakılabilecektir.
Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da
bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait herhangi bir yere
bırakan kişiye de bu fiilinden dolayı idarî para cezası verilecektir.
Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezası verme yetkisi belediye zabıta
görevlilerine aittir. Ancak ilgilinin bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen
kirliliği derhal yok etmesi halinde idarî para cezası verilmeyebilir. Böylece
söz konusu madde kapsamında özel bir etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir.
MADDE 41 - AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 41. maddesi, belediye sınırları içinde
çevreyi kirletmeyi kabahat olarak nitelendirip idari yaptırma bağlamıştır. Yaptırıma bağlayan kamu görevlisi belediye zabıta görevlisidir. Bu nedenle köylerde bu yaptırımı uygulama olanağı yoktur.
Söz konusu yaptırımın uygulanabilmesi için evsel ve bireysel
atık ve artıkların toplanmasına ve depolanmasına özgü yerler olması
ve bu yerlerin belirlenmesi şarttır. Çünkü bu belirleme yapılmadan
söz konusu yerler dışına atmanın yaptırıma bağlanması olanağı yoktur.
Yasanın gerekçesinde söz konusu atık ve artıkların toplanacağı
ve depolanacağı yerlerin varlığı yanında bu yerlere ulaşılabilir olmasının da zorunlu olduğunu belirtmektedir.
Bu durumda atık ve artıkların toplanacağı ve depolanacağı yerlerin hemen ulaşılamayacak kadar uzak bir yerde olması halinde,
yasada öngörülen yaptırım uygulanamayacaktır. Kanımızca çöp sepetleri, kutuları ve çöp bidonları atıkların toplanıp, depolanacağı yer
örnekleri olarak kabul edilmelidir.
TBB
| 301
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Çevreyi kirletmeye ilişkin idari para cezasının özellikleri Kabahatler Kanununun 41. maddesinin 7, 8, 9, 10. fıkralarında belirlenmiştir. Buna göre; 1- Çevreyi Kirletmeye İlişkin kabahatler hakkında,
idari para cezaları belediye sınırları içinde, belediye zabıta görevlileri
tarafından uygulanır.
2- Söz konusu çevre kirliliği, buna sebep olan kişi tarafından
derhal giderilmesi halinde idari para cezası uygulanmayabilir. Böyle
bir durumda çevre kirliliğinin giderildiğini tespit ve buna bağlı olarak ceza uygulamasının gerekip gerekmediğine karar yetkisi, belediye zabıtasına aittir. 3- Özel kanunlarda özel hükümler düzenlenmişse, Kabahatler Kanunu değil bu konudaki özel hükümler uygulanacaktır. Örneğin 9.8.1983 gün ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 8. maddesinde, özel bir hüküm bulunup, bu hükme göre; "Her türlü atık ve
artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen
standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde
alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri
faaliyetlerde bulunmak yasaktır". Söz konusu madde hükmüne
uyulmaması halinde ise, söz konusu yasanın 20/1 fıkrasında farklı bir
yaptırım öngörülmüştür.
Çevreyi kirletme kabahat fiilinin çeşitleri yasada özel olarak sayılmıştır. Yasada sayılan bu kabahat çeşitlerine göre farklı yaptırımlarda öngörülmüştür.
Yasada sayılan çevreyi kirletme çeşitleri aşağıda gösterilmiştir.
1- Evsel Atık ve Artıklar
Kabahatler Kanununun 41/1. maddesinde değinilen evsel atık
ve artıklar, evde yaşamaktan kaynaklanan, çöp sayılabilen her türlü
atık ve artıklardır.
Belediye sınırları içinde evsel atıkların toplandığı veya depolandığı yerler önceden yetkililerce belirlenmiş olmalıdır. Bu yerler atık
ve artıkların yani çöplerin görevlilerce toplandığı yerler olarak anlaşılmalıdır. Yetkililerce belirlenen yerler yanında onların toplanacağı
zaman da önemlidir. Yetkili organlarca belirlenen zamanlar dışında
çöp bırakmak halinde de idari yaptırımlar uygulanır.
2- Yemek Pişirme ve Servis Yerlerinin Atık ve Artıkları
Kabahatler Kanununun 41/2. fıkrasında, atık ve artıkların, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atılmasının, fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde, yaptırımı arttırıcı bir ceza uygulaması ön- görülmüştür. Ağırlaştırıcı yaptı-
302 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
rım uygulamasının nedeni, söz konusu yerlerin temizlik kurallarına
daha fazla uyması gerekliliğinden kaynaklanmaktadır.
Çevre temizliliğinin yemek pişirme ve servis yerlerince işlenmesi
halinde işletme sahibi ister gerçek kişi, ister tüzel kişi olsun 500.-TL 5000.-TL arasında idari para cezası verilir.
Yasanın lafzi yorumuna göre, yemek pişirme ile servis hizmetlerinin birlikte aranması gerekmektedir. Ancak, sadece yemek pişirme
faaliyetleri yapılıp da aynı mekanda servis hizmetleri yapılmayan,
örneğin yemek fabrikası gibi işletmelerde de söz konusu idari yaptırımın uygulanmasının yasanın lafzı ile bağdaşmamasına rağmen
amacına uygun olduğu kanaatındayız.
3- Tahsis Edilen Yer Dışında Hayvan Kesimi veya Kesilen
Hayvan
Atığı İle Çevre Kirliliği
Kabahatler Kanununun 41/3. maddesi, tahsis edilen yerler dışında hayvan kesimi veya kesilen hayvan atıklarının toplama ve depolama yerleri dışında bırakan kişiye 50.-TL. idari para cezası verilir.
İdare tarafından önceden belirlenen süreler içerisinde yine önceden tespit edilen toplama veya depolama yerlerine havyan atıklarının, bu arada tabii ki kurban atıklarının da bırakılmasının cezayı gerektirmeyeceğini düşünmekteyiz.
Kanunun ilgili maddesinde; kesilen hayvan atıklarının belediyece kaldırılması halinde, bu masrafların ilgililerden alınacağına dair
bir hüküm bulunmamakla birlikte, bu tür giderlerin de failin tespiti
halinde ilgilisinden tahsil edilmesinin uygun olacağı görüşündeyiz.
4- İnşaat Atıkları
İnşaat atık ve artıkları evsel atıklardan farklı olarak özel toplama
ve depolama yerlerine bırakılmalıdır. Onların evsel atık ve artıklar
gibi genel toplama ve depolama yerlerine belirli bir saatte de olsa
ceza yaptırımından kurtulmayı sağlamaz. İnşaat atıklarının mutlaka
bu işlere özgü yerlere bırakılması gerekir. İnşaat atığı bir özel şahsa
ait ise idari yaptırım 100.-TL3.000.-TL dir. Eğer inşaat faaliyetinin bir tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel kişi hakkında verilecek idari para cezasının
üst sınırı 5.000.-TL. dir. Atıklar bulunduğu yerden belediyece öngörülen yere taşınmışsa, atıkların kaldırılmasına ilişkin masraf ayrıca cezaya muhatap olan gerçek veya tüzel kişiden tahsil edilir.
TBB
| 303
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
5- Kullanılmaz Hale Gelen veya İhtiyaç Fazlası Ev Eşyası
Yasanın 41. maddesinin 5. bendinde kullanılmaz hale gelen veya
ihtiyaç fazlası ev eşyasının idarece belirlenen günün dışında çevreye
bırakan kişiye 50 YTL idari para cezası verilmesi öngörülmüştür. Yasada idarece "belirlenen gün" ifadesi kullanılmışsa da bu ifadenin
belirlenen gün ve yer olarak kabul edilmesi gerektiği kanısını taşıyoruz.
İdarece belirlenen gün ve yerde söz konusu eşya bırakılmışsa
herhangi bir yaptırımın uygulanması mümkün değildir. İdarece belirlenen gün ve yerler dışında, tespit edilen koşullara uyulmadan söz
konusu eşyanın bırakılması halinde yaptırımın uygulanmasında kuşkuya yer yoktur. Ancak idare tarafından yer ve zaman belirtilmemiş
ise yaptırımın uygulanıp uygulanmayacağı önem kazanmaktadır.
Kanımızca yasa hükmü idareye bazı görevler vermiş ve bu konuda emredici bir dil kullanmıştır. Bir başka deyişle belde sakinlerinin kullanılmaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası eşyanın bırakılabileceği yer ve zamanı idare göstermek zorundadır. Bu belirleme; a) Yılda
üç günden az olmamalı, b) Belirlenen gün ve yerler önceden uygun
araçlarla ilan olunmalıdır.
İdarece, Yasada öngörülen koşullara uyulmadan bir belirleme
yapılmışsa ya da hiçbir şekilde belirleme yapılmamışsa kanımızca
yasada öngörülen yaptırımın uygulanması imkanı yoktur. Belediyelerimizin yer ve zaman belirleme ile bunların duyurulması konularında
dikkatli olmalarında yarar vardır. Yer ve zaman tespiti yapılmadan
ve bununda halka duyurulmadan uygulanacak idari yaptırım kararlarına karşı ilgilisince kanun yollarına başvurulması halinde, mahkemece idari yaptırım kararının iptali her zaman söz konusu olabilecektir.
Duyurma yönteminin uygun araçlarla yapılması şarttır. Burada,
halka duyuru konusunda en etkili iletişim araçlarının kullanılması ve
geniş halk kitlelerine ulaşılması uygun olacaktır.
6-Kabahatler Kanununun 41/ 6. maddesi hükmü uyarınca kullanılmaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da
bunların bazı parçalarını sokağa veya kamuya ait bir yere bırakanlara idari para cezası verilmesi öngörülmüştür. Söz konusu eylemi
yapanlara iki yüz elli Türk lirası para cezası verilir. Ayrıca bunların
kaldırılması ile ilgili giderler de failden alınır.
304 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Genellikle söz konusu araçları bırakanlar, onların sahipleri olabilir. Ancak yasa sahipleri terimini kullanmamıştır. Eylemi işleyenlerin
sahiplerinden başkaları olabileceğini de düşünmüştür.
İlgili kişi belediye tarafından, bu amaçla özel depolama yerini
göstermediğini veya ilan etmediğini ispat ettiği taktirde kanımızca
verilen ceza kaldırılabilir.
7- Söz konusu idari para cezaları belediye zabıta görevlilerince
uygulanır.
8- Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal yok edilmesi halinde yetkililerce idari para cezası
verilmeyebilir. Kanun böyle bir hükme yer vererek etkin pişmanlık halinde ceza verilmeyebileceğini öngörmüştür.
9- Madde hükümleri belediye sınırları içinde uygulanır.
10- Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
Ancak, 2006 yılında kitabımızın 1.baskısının hazırlandığı sırada;
2872 sayılı Çevre Kanununda önemli değişiklikler yapan 5491 sayılı
ek kanun
26.04.2006 tarihinde kabul edilmiş ve 13.05.2006 tarihinde 26167
sayılı Resmi
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanununun
41. maddesinde "Çevreyi Kirletme" başlığı altında çevre kirliliği
ile ilgili idari yaptırımları hüküm altına almış bulunmakta idi.
Ancak yukarıda bahsetmiş olduğumuz 5491 sayılı Çevre Kanununun 20/s maddesinde de çevreyi kirletenlerle ilgili olarak idari
yaptırımlara yer verilmiş ve "Umuma açık yerlerde her ne şekilde
olursa olsun çevreyi kirletenlere 100 Türk Lirası idari para cezası verilir." şeklinde bir düzenlemeye yer verildiği görülmüştür.
İlk bakışta bu düzenleme Kabahatler Kanununun 41. maddesi
hükümlerini geçersiz kılıyor gibi gözükmekte ise de, kanunun 27.
maddesinde "Bu kanunda yazılı fiiller hakkında verilecek idari nitelikteki cezalar, bu filer için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel olmaz" şeklinde bir hükme yer verilerek, diğer kanunlarda dolayısıyla Kabahatler Kanununun 41. maddesindeki idari
yaptırımların da ayrıca uygulanabileceğini hüküm altına almıştır.
TBB
| 305
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Söz konusu değişikliklerle, Kabahatler Kanunu kapsamına giren
gürültü ve çevre kirliliği ile ilgili hükümler de bulunmaktadır. Kabahatler Kanunu fazla eski tarihli bir yasa değildir. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, kabahatler hukukunu ceza hukukundan bağımsız bir düzen içerisinde birleştirmeyi amaçlamıştır. Diğer
yasalardaki farklı kuralları ve hükümlerin farklılıkları giderilmeye
çalışılırken, idari yaptırım kararlarının alınması, uygulanması, para
cezalarının tahsili ve idari yaptırımlara karşı hak arama yolları belirli
ilke ve yöntemlere bağlanmaya çalışılmıştır.
Kabahatler Kanunu ile getirilen en önemli değişikliklerden birisi
de, idari yaptırım kararlarına karşı daha önce idari yargı yoluna gitmek şeklindeki anlayışın değiştirilerek bu konudaki uyuşmazlıkların
adli yargıda (Sulh Ceza Mah- kemeleri) çözülmesi esası olmuştur.
5326 sayılı Kanun henüz bir yaşını bile dol- durmadan, getirdiği sistemden çıkılarak Çevre Kanunu ile ilgili idari yaptırım kararlarında
yine eski anlayışa dönülmüştür.
26.4.2006 tarih ve 5491 sayılı Kanunla Çevre Kanununda yapılan
değişiklikler ile Kabahatler Kanununun alanına giren gürültü, çevreyi
kirletme, hava ve toprağın kirletilmesi gibi çevre konularında idari
yaptırım kararlarının uygulanması, idari para cezaları vermeye yetkili organlar, tekerrür ve kanun yolları konularında çok önemli farklılıklar oluşturulmuştur. Bu önemli farklılıklardan hangilerinin uygulanacağını bir sorun olarak ele aldığımızda; yeni yasa, eski yasa, özel
yasa , genel yasa ölçütleri kullanılması gerekir.
Çevre Kanunu, Kabahatler Kanununa göre daha yeni bir kanundur. Bu ölçüt esas alındığında daha yeni bir yasa olduğu için Çevre
Kanunun önceliği olduğunda kuşku yoktur. Diğer ölçüt ise genel
veya özel kanun niteliğidir. Kanımızca Çevre Kanunu ile ilgili hükümler, konu çevre olarak ele alındığında genel niteliktedir. Ancak,
idari yaptırımlar ve para cezaları ile ilgili konularda Kabahatler Kanununun genel nitelikte olduğunu düşünmekteyiz. Bu nedenle Çevre
Kanunu değişiklikleri ile Kabahatler Kanununda düzenlenen gürültü
ve çevre kirliliği ile ilgili yaptırımların değiştirildiği sonucuna varılmaktadır. Ancak bu arada çevre kanununun 27. maddesindeki "Bu
kanununda yazılı fiiller hakkında verilecek idari nitelikteki cezalar,
bu fiilleri için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel
olmaz" hükmü, cezalar açısından her iki kanunun birlikte uygulanabileceğini düzenlemektedir. Bir eylem için birden fazla ceza uygulanması hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Bu durumun
çözümü Yasama organın yeni bir düzenleme ile çözebileceği veya
306 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Anayasa Mahkemesi yargılaması ile çözülebilecek bir konu özelliği
taşımaktadır. Yukarıda belirtilen hüküm karşısında her iki yasa hükmü de yürürlükte olduğu için, biz Çevre Kanunundaki, özellikle söz
konusu yasadaki değişiklikleri de belirtmekte yarar bulduk.
Çevre Kanunu değişikliği kişilerin huzur ve sükununu, beden ve
ruh sağlığını bozacak şekilde gürültü ve titreşim oluşturulmasını yasaklamıştır. Bu konuda idareye faaliyetin durdurulması, ve faaliyetin
durdurulması için ilgililere süre verilmesi esasları getirilmiştir.
Faaliyetin durdurulması için süre verilmesinin ceza verilmesini
engellemeyeceği düzenlenmiştir.
Gürültüde bir çevre kirliliği sayıldığı, yasada sayılan tanım kapsamına girdiği için, gürültü ile kişilerin huzur ve sükununu, beden ve
ruh sağlığını bozacak nitelikte olsun yani ister kabahat ister suç niteliğinde olsun ayrıca 100 Türk Lirası idari para cezası uygulanacaktır.
Bu ceza aynı kanunun 20/5. bendi hükmüne göre, söz konusu eylemin kurum, kuruluş ve işletmelerce gerçekleştirildiğinde üç kat uygulanacaktır. Yine Çevre Kanununun 23. maddesi uyarınca, söz konusu eylemler fiillerin işlenmesinden itibaren üç yıl içinde birinci
tekrarında bir kat, ikinci ve ardından gelen tekrarlarında iki kat artırılarak verilecektir.
Çevre Kanunundaki idari cezalarla Kabahatler Kanunundaki cezalar ayrı, ayrı cezalar olduğu için Çevre Kanununa göre çevreyi kirletenler ile gürültü ve titreşim oluşturanlara ilişkin idari cezalarda,
idari yaptırım kararlarını verme yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığına
aittir. Bu yetkiyi söz konusu Bakanlık İl Özel İdarelerine, Çevre Denetim Birimlerini kuran Belediye Başkanlıklarına, Denizcilik Müsteşarlığına, Sahil Güvenlik Komutanlığına ve Bakanlıkça uygun görülen
diğer kurum ve kuruluşlara devredilebilir.
Kanunda, Bakanlığın bu yetkilerini hangi belediyelere (Çevre Birimini oluşturmuş olsa bile) ne şekilde devredeceği belli kurallara
bağlanmamıştır. İleride, siyasi mülahazalarla bu yetkilerin bilhassa
belediyelere devrinde objektif kriterlerin göz önünde bulundurulmayacağı kuşkusunu taşımaktayız. Kaldı ki, çevre denetim birimini
oluşturamayan küçük belediyelerin kanun karşısındaki durumlarının
ne olacağı da belirsizlik taşımaktadır.
Çevre Kanununda, idari yaptırımlarla ilgili tutanak ve ceza
makbuzlarının basımı ve kullanılması ile ilgili olarak da Kabahatler
Kanunundaki düzenlemeden farklı bir uygulamaya gidildiği görülmüştür.
TBB
| 307
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Kanunun 25. maddesi 3. fıkrasında idari para cezalarının tahsil
usulü hakkında Kabahatler Kanunu Hükümleri uygulanacağı hüküm
altına alınmıştır.
5491 sayılı Kanunun 24. maddesi, Kabahatler Kanununun 17/4.
maddesi hükmünü göz önünde bulundurarak, "Bu kanunun 12 nci
maddesinin 1 nci fıkrasının uyarınca denetim yetkisi verilen kurum
ve merciler tarafından verilen idari para cezalarının yüzde ellisi, bu
Kanun uyarınca yapılacak denetimlerle ilgili harcamaları karşılamak
ve diğer çevre hizmetlerinde kullanılmak üzere bu kurumların bütçesine gelir kaydedilir,..." şeklinde bir hüküm getirmiştir. Bu su- retle,
Kabahatler Kanununda belirlenen idari para cezalarının Kanun ilk
çıktığında Devlet hazinesine yatırılması nedeni ile büyük gelir kaybına uğrayan belediyelerimiz daha sonra yapılan yasal düzenlemelerle
idari para cezalarının tamamının kendi bütçelerine bırakılması dolayısıyla rahatlamışlardır.
Söz konusu idari yaptırım kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde idare mahkemesinde dava açılabilir.
Çevre Kanunu, hem dava açma süresi hem de dava açılacak
mahkeme açısından Kabahatler Kanunundan ayrı bir düzenleme getirmiştir. Farklı itiraz süreleri ile hak arama mercilerinin farklı biçimde düzenlenmesinin uygulamada pek çok karışıklıklara neden olacağı düşünülmektedir.
Bundan başka umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun
çevreyi kirletenlere 100 TL. idari para cezası öngörülmüştür.
Ceza yargılamasını gerektirse de, sadece kabahatler Kanunu
kapsamında idari para cezası da olsa, o yaptırımlardan ayrı olarak
ayrıca 100 TL. idari para cezası öngörülmektedir.
Aynı kabahat fiilini işleyen bir kişiye, farklı kurum ve kuruluşların ayrı ayrı ceza uygulayabilecekleri göz önünde bulundurularak,
mükerrerliği belirlemek ve önlemek için başta merkezi idare olmak
üzere ceza vermeye yetkili kurum ve kuruluşlarca bir idari ceza sicili
tutulması gerekecektir. Bu sicilin ne denli sağlıklı ve düzenli olacağı
başka bir konu olmakla birlikte yeni düzenlemelerin kırtasiyeciliği
artıracağı ortadır.
Özellikle hak arama yoları konusunda Kabahatler Kanunun getirdiği sistem henüz yerleşmemişken, Çevre Kanunu ile ilgili idari
para cezalarında eski düzene dönülmesi uygulamada pek çok sorun
yaratabilecek nitelikte görülmektedir.
308 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Hukuk bir sitem ve düzen içerisinde istikrar sağlamayı amaçlar.
Kanunlar da bu ana amacın en önemli aracıdır. Bu nedenle öncelikle
yasaların bir istikrar içerisine olması gerekir. Yasaların bir sistem ve
istikrar içinde olmamasının hukuka saygı duygusuna çok büyük zararlar verebileceği düşünülmektedir.
Afiş Asma
MADDE 42- (1) Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak
kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın
özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye,
yüz Türk Lirasından üç bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir. Aynı içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır.
(2) Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz. Bu
izinde, afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilir.
Bu afiş ve ilânlar izin verilen gerçek veya tüzel kişi tarafından bu sürenin dolmasını müteakip derhal toplatılır. Toplatma yükümlülüğüne
aykırı hareket edilmesi halinde birinci fıkra hükmüne göre idarî para
cezası verilir.
(3) Bu afiş ve ilânların kaldırılmasına ilişkin masraflar da ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilir.
(4) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya
belediye zabıta görevlileri karar verir.
(5) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
MADDE 42 - GEREKÇE
Madde 42.- Toplumun tüm bireylerinin kullanımına tahsis edilmiş bulunan meydan ve parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar
veya alanlara; yetkili makamlardan açık ve yazılı bir izin alınmadıkça, bez,
kağıt ve benzeri afiş veya ilân asılması, bu madde hükmü ile kabahat olarak
tanımlanmıştır. Görüntü kirliliği oluşturan bu şeyler, özel kişilere ait alanlara da, ilgilisinin rızası bulunmadıkça asılamaz. Doğal olarak, bu tür afiş ve
ilânlar tek nüsha olmayacağından, aynı içerikte olmak kaydıyla, sayısı ne
kadar olursa olsun, bütün afiş ve ilânlar tek fiil olarak kabul edilmektedir.
Böylece, birinci fıkra hükmünde özel bir içtima hükmüne yer verilmiştir.
Yetkili makamdan verilen izne dayalı olarak afiş ve ilân asılması durumunda, fiil hukuka uygun olacaktır. Ancak bunun sağlıklı kontrolü için izin
yazısında afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açıkça gösterilmelidir.
İzinde gösterilen sürenin sonunda afiş ve ilânların, izin alan kişi tarafından derhal toplatılmaması, kabahat oluşturmaktadır. İlgilisi tarafından topTBB
| 309
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
lanmadığı için, bu afiş ve ilânların kamu adına toplatılması halinde, ayrıca
toplatma masrafı da tahsil edilir.
Seçim döneminde afiş ve ilân asılması hususu seçim mevzuatında
özel olarak düzenlendiğinden, bu hüküm bakımından kapsam dışı bırakılmıştır.
MADDE 42 - AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununda kurallara aykırı biçimde afiş ve ilan
asılması kabahat olarak nitelendirilerek idari yaptırım gerektirmiştir.
Yasanın gerekçesinde görüntü kirliliği yaptırımın nedenini göstermekle beraber, estetik açıdan bir sanat eseri sayılabilecek afiş ve ilanlar da yasalarda öngörülen koşullara uyulmadığında yaptırımı gerektirmektedir.
Yasanın 42. maddesindeki kabahat fiillerini, kamuya ait alanlara
ve özel kişilere ait alanlara yönelik olmak üzere iki ana gruba ayırarak
incelemekte yarar vardır.
1- Kamuya Ait Alanlara Yetkili Makamlardan İzin Almaksızın
Afiş Asılması:
Yetkili makamlardan açık ve yazılı izin almaksızın, meydanlara
veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar
veya alanlara, afiş ve ilan asanlara idari para cezası verilir. Afiş ve
ilan bez, kağıt veya naylon gibi malzemeler üzerine basılı olabilir. Yasa bu konuda bir tahdit getirmemiştir.
Yetkili makamın verdiği yazılı izin belgesinde, afiş ve ilanın asılı
duracağı zaman dilimi mutlaka açık bir şekilde gösterilir. Bu süre dolduğunda afiş ve ilanı kaldırma sorumluluğu izin verilen kişiye aittir.
Bu yükümlülük süre dolduğunda yerine getirilmediğinde, izinsiz ilan
ve afiş asılmasına ilişkin hükümler aynen uygulanır.
Yaptırım miktarı 100,- ila 3.000.-TL dir. Aynı içerikteki afişler ne
miktarda olursa olsun tek bir fiil sayılır, bunun sonucunda da tek
bir yaptırım uygulanır. Kanımızca afiş ve ilanın çok sayıda olması
hali, yaptırımın azami miktara yakın miktarlarda belirlenmesi nedeni
sayılabilir.
2- Özel kişilere ait alanlara afiş ve ilan asılması halinde, gerekli
izinin söz konusu kişiden alınması gerekir. Yasada rızadan söz edildiği için muvafakat sonradan da alınabilir. Rızanın alınıp alınmadığını kamu idaresinin kendiliğinden bilmesi olanağı yoktur. Böyle bir
durumda idarenin kendiliğinden harekete geçmesi mümkün değildir. Ancak ilgililerin şikayete etmesi halinde idare harekete geçip
yaptırım uygulayabilir.
310 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Afiş ve ilanlara ilişkin yaptırımdan başka onların kaldırılması da
gerekir. Söz konusu afiş ve ilanların kaldırılmasına ilişkin masraflar,
kurallara aykırı olarak afiş ve ilanları asanlardan ayrıca tahsil edilir.
Kabahatler Kanununun 42. maddesi uyarınca verilen yaptırımlara kolluk ve belediye zabıta görevlileri karar verir.
Afiş ve ilan asmaya ilişkin özel kanunlarla düzenleme olduğunda kabahatler kanunu değil özel kanun hükmü uygulanacaktır.
Örneğin seçim döneminde afiş ve ilan asılması, seçim mevzuatında özel olarak düzenlendiğinden, kurallara aykırılık halinde Seçim
Kanununda öngörülen yaptırımlar uygulanacaktır.
Afiş asma eylemine iştirak eden her kişiye fail gibi idari par cezası uygulanır. Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde, her bir
kabahat oluşturan eylem için ayrı ayrı idari para cezası verilir. Ancak Kabahatler Kanununun 42. maddesindeki özel bir düzenleme ile
aynı içerikteki afiş ve ilanların asılması eylemleri birden fazla olsa
dahi, bütün eylemler tek bir eylem kabul edilmektedir.
Daha önce belirttiğimiz gibi, Kabahatler Kanunun 42. maddesinde izinsiz ve rızasız afiş asma eylemiyle ilgili uygulanacak yaptırımlara ilişkin düzenlemeler getirilmişti.
Ancak, yukarıda 36. ve 41. maddelerle ilgili açıklamalarımızda
belirttiğimiz 5491 sayılı Çevre Kanunun 20/s. Maddesindeki idari
yaptırımların; yetkili makamlardan izin almadan veya özel şahısların
rızası olmadan afiş asan veya aldıkları izin süresi sonunda afişleri
kaldırmayan kişiler hakkında da uygulanabileceği, bu fiilin de çevreyi kirletme sayılabileceği ve bu durumda da hem Kabahatler Kanunu
hem de Çevre Kanunu hükümleri çerçevesinde işlem yapılabileceği
görüşünü taşıyoruz.
Silah Taşıma
MADDE 43- (1) Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna
göre yasak olmayan silahları park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşıyan kişiye, kolluk tarafından elli Türk Lirası idarî
para cezası verilir.
MADDE 43 - GEREKÇE
Madde 43.- Ruhsatsız olarak bulundurulan av tüfeğini, maddede belirtilen yerlerde görünür bir şekilde taşınması kabahat olarak tanımlanmış ve
karşılığında idarî para cezası öngörülmüştür.
TBB
| 311
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
MADDE 43 - AÇIKLAMA
2521 sayılı avda ve sporda kullanılan tüfekler, nişan tabancaları ve av bıçaklarının yapımı, alımı, satımı ve bulundurulmasına
dair kanun, taşınması yasak olmayan silahları belirlemiştir. Buna göre;
a- Yivsiz av tüfekleri: Avda ve atıcılık sporunda kullanılan ve
namlularında yiv-set bulunmayan tüfeklerdir.
b- Spor ve nişan tüfekleri ve tabancaları: Hava ve gaz basıncıyla
çalışan ateşsiz, namluları yivli veya yivsiz olan, uluslar arası standartlara uyan tüfek ve tabancalardır.
c- Av Bıçağı: Sadece avda kullanılan, av hayvanlarını kesmeye,
yüzmeye ve parçalamaya yarayan oluksuz, sırtı küt veya testereli
bıçaklardır. Buna karşılık 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile
Diğer Aletler Hakkında Kanunun kapsamında yasak olan silahlardır.
2521 sayılı Yasa yukarıda belirtilen silahların taşınması ve bulundurulmasını belgeye bağlamıştır. Söz konusu silahlar yasada
öngörülen belgelere dayandığında, taşınması yasak olmayacaktır.
Kabahatler Kanununun 43. maddesinde ruhsatsız olarak bulundurulan yasak olmayan silahların, park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bil şekilde taşıyan kişiye idari para cezası verilmesi
öngörülmüştür. Bu hükümde söz konusu olan fiil 6136 sayılı Yasa
kapsamına girmeyen silahlar için söz konusu olabilir. 6136 sayılı Yasa
kapsamına giren silahlar hakkında kabahatler kanununun söz konusu
43. madde hükmü değil 6136 sayılı yasa hükümleri uygulanır.
Eski TCK'nın yürürlükte bulunduğu dönemde, 2521 sayılı Avda
ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının
Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanununun 13.
maddesinde; "Yivsiz tüfek ruhsatnamesi olmadan yivsiz av tüfeği
bulunduran ve taşıyanlar hakkında Türk Ceza Kanununun 549.
maddesindeki ceza hükümleri uygulanır ve ayrıca tüfeğin müsaderesine hükmedilir." Denilmekteydi. 765 sayılı TCK'nun yürürlükten
kaldırılmasıyla doğan boşluk bu madde hükmü ile doldurulmuştur.
Madde hükmünün uygulanabilmesi için ruhsatsız olarak bulundurulan av tüfeğinin, görünür bir şekilde taşınması idari yaptırımı
gerektirmektedir.
Umuma açık olmayan yerlerde bulundurmak veya umuma açık
yerlerde görünmeyecek şekilde taşımak, kabahat oluşturmaz.
Yaptırım miktarı 50.-TLdir. Yaptırımı belediye zabıtası değil kolluk kuvvetleri tarafından uygulanabilecektir.
312 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Kabahatler kanununun 43. maddesi yasak olmayan silahların
halka açık yerlerde, görünür bir şekilde taşınmasını idari yaptırıma
bağlamıştır. Söz konusu silahların ruhsatsız olsa dahi, görünmeyecek
bir şekilde taşınması ya da herhangi bir yerde bulundurulması halinde yasanın aradığı koşullar gerçekleşmediğinden herhangi bir idari
yaptırım uygulaması söz konusu olmayacaktır.
Kanımızca silahın kılıflı olması onun görünür bir şekilde taşınmasını önlemez. Bir başka deyişle kılıf içinde bulunsa dahi bir silahın
halka açık yerlerde taşınması halinde Kanununun 43. maddesine göre
idari yaptırım uygulanabilir.
Tüzel Kişilerin Sorumluluğu
Madde 43/A - (Ek: 26.6.2009 - 5918/m.9) (1) Daha ağır idarî para cezasını gerektiren bir kabahat oluşturmadığı hallerde, bir özel hukuk
tüzel kişisinin organ veya temsilcisi ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi
tarafından;
a) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
1) 157 nci ve 158 inci maddelerinde tanımlanan dolandırıcılık suçunun,
2) 235 inci maddesinde tanımlanan ihaleye fesat karıştırma suçunun,
3) 236 ncı maddesinde tanımlanan edimin ifasına fesat karıştırma suçunun,
4) 252 nci maddesinde tanımlanan rüşvet suçunun,
5) 282 nci maddesinde tanımlanan suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini aklama suçunun,
b) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160
ıncı maddesinde tanımlanan zimmet suçunun,
c) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan kaçakçılık suçlarının,
ç) 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun Ek
5 inci maddesinde tanımlanan suçun,
d) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesinde tanımlanan terörün finansmanı suçunun,
tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, ayrıca bu tüzel kişiye
on bin Türk Lirasından iki milyon Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir.
TBB
| 313
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(2) Bu madde hükümlerine göre idari para cezasına karar vermeye, birinci fıkrada sayılan suçlardan dolayı yargılama yapmakla görevli mahkeme yetkilidir.
43/ A DEĞİŞİKLİĞİ İLE İLGİLİ GENEL GEREKÇE
Sınır aşan suçların giderek yaygınlaştığı günümüzde, uluslararası boyutta en fazla tartışılan konulardan birini de "yolsuzlukla mücadele" oluşturmaktadır. Gerek bireysel olarak gerek organize suç örgütleri aracılığıyla
işlenen yolsuzluk eylemleri, çok çeşitli suç tiplerini bünyesinde barındırmakta; suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanmasından, rüşvet,
özel ve kamu sektöründe yolsuzluk, tüzel kişilerin sorumluluğu gibi birbiriyle doğrudan ya da dolaylı bağlantılı muhtelif hukuki mülahazaları ilgilendirmektedir. Bu bağlamda, Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik müzakereleri
ve Ülkemizin üyesi olduğu Avrupa Konseyi (AK) ve Ekonomik İşbirliği ve
Kalkınma Örgütü (OECD) gibi uluslararası kuruluşlar nezdinde yerine
getirilmesi gereken yükümlülüklerin birbiriyle örtüştüğü gözlemlenmektedir.
Avrupa Birliği müzakereleri sürecinde yolsuzlukla mücadele konusu;
"özgürlük, güvenlik ve adalet", "sermayenin serbest dolaşımı", "mali
kontrol" gibi birden fazla müktesebat başlığında ele alınmakta olup; bunlardan "sermayenin serbest dolaşımı" faslında, "Ülkemizin kara para aklanmasının önlenmesine ilişkin mevzuatını müktesebatla uyumlaştırması" hususu
müzakerelerin başlaması için açılış kriteri olarak öngörülmüştür. Nitekim
bu hususlar, 2007 Türkiye İlerleme Raporunda da vurgulanmıştır. Diğer
yandan, OECD bünyesinde çalışmalarını yürüten Mali Eylem Görev Gücü (FATF) ve Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvet Verilmesinin Önlenmesi
Çalışma Grubu Tavsiye Kararları ile Avrupa Konseyi bünyesindeki Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) tavsiye kararları; kara para aklama
da dahil olmak üzere yolsuzlukla mücadele ile ilgili mevzuatımızda muhtelif değişiklik çalışmalarını gündeme getirmiştir.
Bu bağlamdaki uluslararası yükümlülüklerimizi yerine getirmek amacıyla hazırlanan Tasarıyla Türk Ceza Kanununda, Ceza Muhakemesi Kanununda, Kabahatler Kanununda ve Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda
çeşitli değişiklikler yapılmaktadır.
MADDE GEREKÇELERİ
Türk Ceza Kanununun 20 nci maddesinde tüzel kişiler hakkında ceza
yaptırımı uygulanamayacağı, ancak suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbirlerinin uygulanabileceği düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesinde ise tüzel kişiler hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbiri olarak faaliyet izninin iptali ve müsadere kararı verilebileceği
düzenlenmiştir. Bir özel hukuk tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde ve bu tü314 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
zel kişinin yararına olarak bir suç işlenmesi halinde, tüzel kişi bakımından
adli para cezasına hükmetmek mümkün değilse de, bu tüzel kişilerin faaliyetlerinin hukuk zemininde disipline edilebilmesini temin amacıyla, organlarını oluşturan veya temsilcisi sıfatını taşıyan kişilerin en azından dikkat
ve özen yükümlülüğünü vurgulamak için; belirli suçların bir özel hukuk
tüzel kişisinin yararına olarak işlenmesi halinde, bu suçları işleyen kişiler
hakkında mahkumiyet kararı verildiği takdirde, ayrıca bu tüzel kişi hakkında
da idari para cezası verilebilmesine imkan tanımak gerekmiştir. Yapılan
düzenlemede, tüzel kişinin yararına olarak işlenen suçlar sayma yöntemi ile
belirlenmiştir.
Yolsuzlukla mücadele ile ilgili olarak taraf olduğumuz sözleşmeler bakımından uluslar arası alanda maruz kaldığımız eleştirilerin önüne geçmek
amacıyla, Kabahatler Kanununa eklenen yeni bir maddeyle, bir özel hukuk
tüzel kişisinin organ veya temsilcisi ya da organ veya temsilci olmamakla
birlikte tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından,
yolsuzluk olarak nitelenen bazı suçların tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, tüzel kişiye de idari para cezası verilmesine imkan tanınmıştır.
MADDE 43/A - AÇIKLAMA:
Bu düzenlemeye göre, bir özel hukuk tüzel kişisinin organ veya
temsilcisi olmamakla birlikte, bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
görev üstlenen bir kişi tarafından, yasada sayılan bazı suçların, tüzel
kişinin yararına işlemesi halinde, bu tüzel kişiye on bin Türk Lirasından iki milyon Türk Lirasına kadar idari para cezası verilmesi gerekmektedir. Yasal düzenlemeden açıkça anlaşılacağı gibi emredici
bir dil kullanmıştır. Bir başka deyişle, yasada sayılan özellikleri belirtilen bireylerin davranışları nedeniyle tüzel kişilerin sorumsuzluğu
esas olup istisnai hallerde onların sorumluluğuna gidilebilirken 43/A
maddesine göre yasada belirtilen suçlar söz konusu olduğu hallerde
bunlardan yararlanabilecek tüzel kişilerin sorumluğu kesin bir dille
belirlenmiştir. Para cezası yaptırımı uygulanması kesin olup hakime
10.000,Tl ile 2.000.000,00 Tl arasında ceza uygulanabilmesi hakkında
taktir hakkı tanınmıştır. Her nedense yasada verilen para cezasının
idari para cezası olduğu belirlenmiştir. Bir başka deyişle bir mahkeme idari para cezası verme durumunda olmaktadır.
Kuşkusuz bu uygulamayı, Yasada da belirtildiği üzere esasa
ilişkin yargılamayı yapmakla görevli mahkeme verecektir.
Söz konusu hükmü, bir yargı merciinin idari para cezası vermesi
ve Kabahatler Kanununun genel hükümleri açısından tartışmakta
yarar görülmüştür.
TBB
| 315
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Demokrasinin güvencesi olarak kuvvetler ayrılığı ilkin yasama,
yargı ve yürütme erklerinin ayrımını ve bunların faaliyet alanlarının
birbirine karşı korunması esasına dayanır.
Kuvvetler ayrımı ilkesinin ayrımında organik ve faaliyetin niteliği ölçütleri kullanılmaktadır. Organik ölçüt, kararı veren veya işlemi yapan merciin, yargı organı, yasama organı ve yürütme organı
olmasını esas alır. Bu ölçüt göz önünde bulundurulduğunda, mahkemelerin aldığı bütün kararlar yargısal, parlamentonun aldığı bütün kararlar da yasama faaliyetidir. Şekli denilecek bu ölçüt, yargı
mercilerinin yapmak zorunda olduğu idari işlemler, idari mercilerin
yaptığı düzenleyici işlemler ve parlamento organının da yapılması
gereken idari işlemler dikkate alındığında yetersiz kalır.
Bu durumda alınan karar veya yapılan işin niteliğinin de dikkate
alınması zorunlu olmuştur. Yani, alınan karar hangi erk tarafından
alınırsa alınsın işin niteliğine bakılması gerekmektedir. Bu özellikle
yargı organlarının ve yasama organının faaliyetleri açısından önem
kazanmaktadır. Böylelikle parlamento çalışmalarının düzeni, çalışanların (parlamenterler değil) tayin, terfi ve disiplin işleri, parlamento
yetkilileri tarafından alınsa dahi yasama faaliyeti olarak kabul edilmez. Bu tür parlamento faaliyetleri idari yargının denetimi dışında
bırakılamaz.
Aynı şekilde, yargı mercilerinin de, yasama organı gibi bazı idari
işlemleri olabilir. Bu tür kararlarda herhangi bir idari işlem gibi kabul
edilir.
Konu, idari para cezaları açısından irdelendiğinde, olayımızda
bir mahkemenin hiç de hafif olmayan idari para cezası verdiği görülmektedir. Yani bir yargı organı, adı idari para cezası olan bir yaptırım uygulamaktadır.
Gerçi, Kabahatler Kanununun 24 üncü maddesine göre;
"...Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması
halinde, mahkeme tarafından idari yaptırım kararı verilir...". Ancak,
yargı organınca verilen idari yaptırım kararı, Kabahatler Kanununda
kabahat olarak düzenlenen, niteliği itibariyle de kabahat olan bir eylemdir.
Oysa, Kabahatler Kanununun 43/A maddesinde düzenlenen yaptırım,
a) Yasada sayılan suçlar açısından, kabahat niteliğinde değil, bir
suç niteliğinde yargılamayı gerektiren eylemlere dayanmakta,
316 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
b) Bir tüzel kişinin yararına işleyip işlememesi gibi bir uyuşmazlığın çözülmesine bağlanmaktadır.
Belirtilen nedenlerle, Kabahatler Kanununda sayılan, kabahatler
kapsamından çıkıp, başlı başına suç olan fiillerle ilişkili bulunmaktadır.
Kabahatler Kanunu açısından, giriş bölümünde değinildiği gibi,
idari para cezasına öncelikle Sulh Mahkemesine başvurulup, Sulh
Mahkemesi kararına karşı da Ceza Muhakemeleri Kanununa göre itiraz edilmektedir.
Ancak, söz konusu idari yaptırım mahkeme tarafından verildiği
için Kabahatler Kanununun 27/5 inci maddesi uyarınca, mahkeme
kararına karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir. Bu konu ise, ilgili bölümde ayrıntıları ile incelenmiştir.
Kabahatler Kanununun 27/7 nci maddesini, söz konusu Kanunun 43/A maddesinde sayılan suçlar ve bununla ilgili idari yaptırımlar için uygulama imkanı yoktur. Çünkü, söz konusu madde hükümleri "soruşturma konusu fiilin suç değil de Kabahat oluşturduğu
idari yaptırımlarla" ilgilidir. Oysa 43/A maddesin- de öngörülen yaptırımlar hem suç hem de idari yaptırım gerektiren konulardır.
Kanımızca, kamu yolları açısından çözümü, Kabahatler kanunu
çerçevesinde değil, söz konusu mahkemenin esasa ilişkin kararının
tabi olduğu kanun yolu sistemi içerisinde çözmek daha uygun olacaktır.
Bu konuda, Ceza Muhakemeleri Kanunundaki düzenlemeler
özel hüküm kabul edildiğinde sorun kalmayacaktır.
Kural olarak suçların süjesi insanlardır. Sadece insanlar bilerek
veya isteyerek yani suçun manevi unsurunu gerçekleştirerek suç işleyebilirler. Bu ilke kabahatler açısından da prensip olarak kabul edilmiştir. Kabahatler Kanunun 9 uncu maddesinde yer alan;"kabahatler,
kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde, hem kasten kem taksirle işlenebilir." Hükmü de ceza hukukunun temel ilkesini kabahatler
açısından tekrarlamıştır. Bir başka deyişle, kural olarak kabahatler
tüzel kişiler tarafından işlenemez. Ancak bu hükmün istisnası söz
konusu hükmün ikinci fıkrasında yer almıştır. Eğer kanunlarda açıkça
hüküm yer almışsa tüzel kişilere de kabahatli davranışları nedeniyle
yaptırım uygulanabilecektir.
Kanunda açıkca düzenlenen istisnalardan biri Kabahatler Kanunun 8 inci maddesinde düzenlenen "Organ veya temsilcinin davranışlarından dolayı sorumluluk" halidir. Bu hükme göre, kabahati
gerektiren bir davranışı nedeniyle organ veya temsilciye ceza verilirTBB
| 317
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ken tüzel kişiye de ceza verilebilmektedir. Yani tüzel kişiye ceza verilmesi takdire bağlıdır. Asıl olan organ veya temsilcinin cezalandırılması olup gerektiğinde tüzel kişiye de ceza uygulanabilmektedir.
"Tüzelkişilerin sorumluluğu" başlığını taşıyan madde ile, getirilen sorumlukta takdire bağlı olan tüzel kişilerin sorumlu tutulması
hali zorunlu hale getirilmiş, ceza verme yetkisi de idareden alınarak
hakime tanınmıştır. Bununla beraber söz konusu uygulama sadece
yasada sayılan suçlar için uygulanabilecektir.
Kabahatler Kanununun 43/A maddesiyle düzenlenen, mahkemelerce verilen idari para cezaları, yargı mercilerince verilen idari
yaptırım özelliği açısından çok ilginç bir durum sergilemektedir.
Öngörülen cezaların ağırlığı nedeniyle, bu yaptırımın idari mercilere değil, yargı mercilerine tanındığı düşünülmektedir.
Uygulamada karşılaşılacak bir başka sorun, kanun yolları açısından yaşanacaktır. Kanımızca, değinilen konularda Kabahatler Kanununda öngörülen kanun yolları yerine, ilgili mahkemenin esasa
ilişkin kararı ile birlikte temyiz yoluna gidilmesi daha uygun olacağı
düşünülmektedir.
Tüzel kişilerin bildirim yükümlülüğü
Madde 43/B – (Ek: 2/7/2012-6352/102 md.) (1) 5411 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde tanımlanan; bankalara, finansal kuruluşlara
veya paranın sayım ve incelemesini yaparak bankalara destek hizmeti veren kuruluşlar ile mevzuat çerçevesinde dövize ilişkin işlemler
yapmasına izin verilen şirketlere, her ne amaçla olursa olsun ibraz
edilen paranın sahte olduğunun anlaşılması halinde, 5237 sayılı Kanunun 278 inci maddesinde düzenlenen bildirim yükümlülüğü yerine getirilmediği takdirde, bu maddede sayılan tüzel kişilere Cumhuriyet savcısı tarafından bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
MADDE 43/B AÇIKLAMA
Madde hükmünde düzenlenen verilecek idari para cezasının
koşulları aşağıda belirtilmiştir.
A - Kanun hükmüne göre; cezanın muhatabı,
a) Bankalar,
b) Finansal kuruluşlar,
c) Paranın sayımı ve incelemesini yaparak bankalara destek hizmeti veren kuruluşlar,
318 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
d) Mevzuat çerçevesinde dövizle işlemler yapmasına izin verilen
şirketlerin olması, gerekmektedir.
B- Bu firmaların ibraz edilen paranın sahte olduğunun tesbiti
aranan ikici koşuldur.
C- Söz konusu firmaların 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 278 inci
maddesine göre suçu bildirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi
aranan üçüncü koşuldur. Sayılan koşullar gerçekleştiğinde C.Savcısı
tarafından bin Tük Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para
cezası verilecektir.
Madde hükmünde açıkça belirtildiği üzere, ceza verme yetkisi
Cumhuriyet Savcısına verilmiştir. Ceza miktarını da bin Türk Lirası
ile beşbin Tük Lirası arasında olabilir. Değinilen iki miktar arasında
takdir yetkisi de Cumhuriyet Savcıs tarafından kullanılabilecektir..
İdari para cezası verilmesi gereken olayın, suçu bildirmeme eyleminin ortaya çıkması halinde söz konusu olacağı tartışmasızdır.
Ancak bu durumun kanımızca mahkeme kararıyla somutlaştıktan
sonra verilmesi daha uygun olacaktır.
Bilindiği üzere, 5237 sayılı T. Ceza Kanununun 278 ,nci maddesi,
“…(1) İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İşlenmiş olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması halen mümkün bulunan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi,
yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Mağdurun onbeşyaşını bitirmemiş bir çocuk, bedensel veya ruhsal
bakımdan engelli olan ya da hamileliği nedeniyle kendisini savunamayacak
durumda bulunan kimse olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek
ceza, yarı oranında artırılır.
(4) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişiler bakımından cezaya hükmolunmaz. Ancak, suçu önleme yükümlülüğünün varlığı dolayısıyla ceza sorumluluğuna ilişkin hükümler saklıdır…” hükmünü taşımaktadır.
İdari para cezasını gerektiren “bildirim yükümlülüğünü yerine
getirmeme” şartının, bildirmeme suçuna ilişkin hükmün verilmesinden sonra mı, yoksa mahkemece hüküm verilmeden önce mi? verilebileceği madde hükmünde açıkça gösterilmemiştir.
Kanımızca, C.Savcısına tanınan yetkinin hüküm karara bağlandıktan sonra verilmesinin hukuk mantına daha uygun olacağı düşünülmektedir. Kanımızca böyle bir yorum, ceza verilebilmesinin şartı
olarak belirlenen “İbraz edilen paranın sahte olduğunun anlaşılması
TBB
| 319
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin tesbiti” şartının
da doğal bir sonucudur.
Cezaya muhatap olabilecek kuruluşlar Kanunda sayılmıştır.
Bunlar, 5411 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde sayılan bankalar,
finansal kuruluşların hemen hemen hepsidir. Bu konuya açıklık getirmek açısından Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde sayılan
kuruluşları bilmekte yarar vardır.
Söz konusu madde hükmünde;
“…Bu Kanunun uygulanmasında;
İlişkili Bakan: Başbakan veya görevlendireceği Devlet Bakanını,
Kurul: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunu,
Kurum: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunu,
Başkan: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanını,
Merkez Bankası: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Anonim Şirketini,
Fon: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunu,
Fon Kurulu: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulunu,
Fon Başkanı: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulu Başkanını,
Kredi kuruluşu: Mevduat bankalarını ve katılım bankalarını,
Kuruluş birlikleri: Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları
Birliğini,
Banka: Mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve
yatırım bankalarını,
Mevduat bankası: Bu Kanuna göre kendi nam ve hesabına mevduat kabul etmek ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet
gösteren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubelerini,
Katılım bankası: Bu Kanuna göre özel cari ve katılma hesapları
yoluyla fon toplamak ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubelerini,
Kalkınma ve yatırım bankası: Bu Kanuna göre mevduat veya
katılım fonu kabul etme dışında; kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren ve/veya özel kanunlarla kendilerine verilen görevleri yerine getiren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki
kuruluşların Türkiye'deki şubelerini,
Finansal holding şirketi: İçlerinden en az bir tanesi bir kredi kuruluşu olmak şartıyla bağlı ortaklıklarının tümü veya çoğunluğu
kredi kuruluşu veya finansal kuruluş olan şirketi,
320 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Şube: Elektronik işlem cihazlarından ibaret birimler hariç olmak
üzere, bankaların bağımlı bir parçasını oluşturan ve bu kuruluşların
faaliyetlerinin tamamını veya bir kısmını kendi başına yapan, sabit
ya da seyyar bürolar gibi her türlü işyerini,
Merkez şube: Yurt dışında kurulu bir bankanın Türkiye'de açtığı
şubeyi, birden fazla şubenin olması hâlinde ise Kuruma bildirilecek
ve Kurulca onaylanacak şubeyi,
Fon bankası: Mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu, bu Kanunla
yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve bu Kanun
uyarınca temettü hariç ortaklık hakları ile yönetimi ve denetimi Fona intikal eden bankalar ile Fonun çoğunluk hissesine sahip olduğu
bankaları,
Finansal kuruluş: Kredi kuruluşları dışında kalan ve sigortacılık, bireysel emeklilik veya sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmak veya bu Kanunda yer alan faaliyet konularından en az birini
yürütmek üzere kurulan kuruluşlar ile kalkınma ve yatırım bankaları
ve finansal holding şirketlerini,
Kontrol: Bir tüzel kişinin; sermayesinin, asgarî yüzde ellibirine sahip
olma şartı aranmaksızın, çoğunluğuna doğrudan veya dolaylı olarak sahip
olunması veya bu çoğunluğa sahip olunmamakla birlikte imtiyazlı hisselerin
elde bulundurulması veya diğer hissedarlarla yapılan anlaşmalara istinaden
oy hakkının çoğunluğu üzerinde tasarrufta bulunulması suretiyle veya herhangi bir suretle yönetim kurulu üyelerinin karara esas çoğunluğunu atayabilme ya da görevden alma gücünün elde bulundurulmasını,
Ana ortaklık: Kontrolündeki ortaklıklar ile Kurul tarafından belirlenen
usûl ve esaslarla tanımlanan ortaklıkların finansal tablolarını kendi nezdinde
konsolide eden banka veya finansal holding şirketini,
Bağlı ortaklık: Ana ortaklığın kontrolü altında faaliyet gösteren ortaklıkları,
Nitelikli pay: Bir ortaklığın sermayesinin veya oy haklarının doğrudan
veya dolaylı olarak yüzde on veya daha fazlasını teşkil eden paylar ile bu
oranın altında olsa dahi yönetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren
payları,
Hâkim ortak: Bir ortaklığı doğrudan ya da dolaylı olarak, tek başına veya birlikte kontrol eden gerçek veya tüzel kişiyi,
Yöneticiler: Bankanın yönetim kurulu, denetim komitesi ve kredi komitesi başkan ve üyeleri ile genel müdür, genel müdür yardımcıları ve imza
yetkisine sahip mensuplarından; bölge müdürleri, şube müdürleri ve genel
müdürlük merkez teşkilatında yer alan bölüm, kısım, grup ve bunlara eşdeğer isimler altında faaliyet gösteren birimlerin yöneticilerini,
TBB
| 321
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Mevduat: Yazılı ya da sözlü olarak veya herhangi bir şekilde halka duyurulmak suretiyle ivazsız veya bir ivaz karşılığında, istendiğinde ya da belli
bir vadede geri ödenmek üzere kabul edilen parayı,
Tasarruf mevduatı: Mevduat bankaları nezdinde açtırılan, gerçek kişilere ait ve münhasıran çek keşide edilmesi dışında ticari işlemlere konu olmayan mevduat hesaplarını,
Özel cari hesap: Katılım bankalarında açılabilen ve istenildiğinde kısmen veya tamamen her an geri çekilebilme özelliği taşıyan ve karşılığında
hesap sahibine herhangi bir getiri ödenmeyen fonların oluşturduğu hesapları,
Katılma hesabı: Katılım bankalarına yatırılan fonların bu kurumlarca
kullandırılmasından doğacak kâr veya zarara katılma sonucunu veren, karşılığında hesap sahibine önceden belirlenmiş herhangi bir getiri ödenmeyen ve
anaparanın aynen geri ödenmesi garanti edilmeyen fonların oluşturduğu
hesapları,
Katılım fonu: Katılım bankaları nezdinde açtırılan gerçek ve tüzel kişilere ait özel cari hesap ve katılma hesaplarında yer alan parayı,
(Değişik: 13/2/2011-6111/142 md.) Destek hizmeti kuruluşu: Bankaların, mevduat veya katılım fonu kabulü, nakdî, gayrinakdî her cins ve surette
kredi verme ve bu Kanunun uygulamasında kredi olarak sayılan işlemler
dışında kalan faaliyetlerini banka adına gerçekleştiren; ya da reklamının
yapılması hariç olmak üzere mevduat veya katılım fonu kabulü dışındaki
faaliyetlerinden herhangi birinin pazarlanması da dâhil gerçekleştirilmesinde
bankaya yardımcı nitelikte hizmet veren kuruluşları,
Kıyı bankacılığı: Bankacılık faaliyetleri, kurulu bulunulan ülke harici
ile sınırlı tutulan veya ülke genelinde uygulanan ekonomik ve malî mevzuata tâbi olmayan ya da kurulu bulunulan ülkede yerleşik olanlardan mevduat
ve fon kabulünün yasaklandığı bankacılığı,
İfade eder…” denilmiştir.
Kanımızca, bankalar, finansal kuruluşlar ve bankalara destek
hizmeti veren kuruluşlar açısından ayrım yapılmadığından, değinilen
madde kapsamına girmek koşuluyla bütün kuruluşlar cezanın muhatabı olabilirler. Bir başka deyişle değinilen yasa hükmünde sayılan
“Banka: Mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma
ve yatırım bankalarını,
Mevduat bankası: Bu Kanuna göre kendi nam ve hesabına mevduat kabul etmek ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet
gösteren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubelerini,
322 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Katılım bankası: Bu Kanuna göre özel cari ve katılma hesapları
yoluyla fon toplamak ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubelerini,
Kalkınma ve yatırım bankası: Bu Kanuna göre mevduat veya
katılım fonu kabul etme dışında; kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren ve/veya özel kanunlarla kendilerine verilen görevleri yerine getiren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki
kuruluşların Türkiye'deki şubelerini,
Finansal holding şirketi: İçlerinden en az bir tanesi bir kredi kuruluşu olmak şartıyla bağlı ortaklıklarının tümü veya çoğunluğu
kredi kuruluşu veya finansal kuruluş olan şirketi,
Şube: Elektronik işlem cihazlarından ibaret birimler hariç olmak
üzere, bankaların bağımlı bir parçasını oluşturan ve bu kuruluşların
faaliyetlerinin tamamını veya bir kısmını kendi başına yapan, sabit
ya da seyyar bürolar gibi her türlü işyerini,
Merkez şube: Yurt dışında kurulu bir bankanın Türkiye'de açtığı
şubeyi, birden fazla şubenin olması hâlinde ise Kuruma bildirilecek
ve Kurulca onaylanacak şubeyi,
Fon bankası: Mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu, bu Kanunla
yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve bu Kanun
uyarınca temettü hariç ortaklık hakları ile yönetimi ve denetimi Fona intikal eden bankalar ile Fonun çoğunluk hissesine sahip olduğu
bankaları,
Finansal kuruluş: Kredi kuruluşları dışında kalan ve sigortacılık, bireysel emeklilik veya sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmak veya bu Kanunda yer alan faaliyet konularından en az birini
yürütmek üzere kurulan kuruluşlar ile kalkınma ve yatırım bankaları
ve finansal holding şirketleri” cezanın muhatabı olabileceklerdir.
EK MADDE 1- (Ek: 11/ 5/ 2005 -5348/ 5 Md.)
(1) 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan
vergi mahkemelerinin görevine ilişkin hükümler saklıdır.
EK MADDE 1-GEREKÇE
Gerekçesi yok
EK MADDE 1- AÇIKLAMA
5326 sayılı Kabahatler Kanununa, sonradan 5348 sayılı kanunla
eklenen bu hükümle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan Vergi
Mahkemelerinin görevine giren hükümler saklı tutularak bu kanunda
yer alan usullerin vergi Mahkemesinde uygulanmaması temin edilTBB
| 323
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
miştir. Bir başka deyişle Kabahatler Kanununun uygulanması ile ilgili
idare ile olan uyuşmazlıklarda Vergi Mahkemelerine gidilmeyip, bu
konuda öngörülen Sulh Ceza Mahkemesi ve bazı hallerde diğer itiraz
mercilerine başvurularak çözüm aranacaktır.
Para Birimi
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanunda ve (Ek: İbare 06.12.2006 5560 S.K. 36 md.) 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren
diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak geçen "Türk
Lirası" ibaresi karşılığında, uygulamada, 28.1.2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun
hükümlerine göre ülkede tedavülde bulunan para "Yeni Türk Lirası"
olarak adlandırıldığı sürece bu ibare kullanılır.
GEÇİCİ MADDE 1 - GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesine "ve 1 Haziran
2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak" ibaresi eklenmek suretiyle 5083 sayılı Kanunda öngörülen
para birimi bakımından benimsemiş olduğu sistemin idarî para cezalarında
uygulanması sağlanmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1 - AÇIKLAMA
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun
yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005 tarihinden sonrası için yeni sisteme
geçiş sadece Kabahatler Kanunu açısından değil onun yanında söz
konusu tarihten sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idari para
cezaları hakkında da göz önünde tutulacaktır.
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği
tarih itibarıyla idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen
idarî yaptırım kararları hakkında uygulanmaz.
GEÇİCİ MADDE 2 - GEREKÇE
Tasarıya eklenen geçici 2.madde ile, idare mahkemelerinde görülmekte
olan davalarla ilgili geçiş hükümlerine yer verilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2 - AÇIKLAMA
Kanunun geçici 2. maddesiyle, Kabahatler Kanununun yürürlüğe girdiği 1 Nisan 2005 tarihi itibariyle, idare mahkemelerinde açılmış
bulunan davalarda, Kabahatler Kanunu uygulanmayacaktır. Yani
idare mahkemelerinde görülen davaların o prosedür içinde sonuçlanması beklenerek, bu kanunda öngörülen görevli ve yetkili mahkemelere intikali gerekmeyecektir.
324 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Henüz İptal Davası Açılmayan Cezalar
GEÇİCİ MADDE 3- (1) Daha önce verilmiş olan idarî para cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte dava açma süresinin geçmemiş olması halinde, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde 27 nci madde
hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabilir.
GEÇİCİ MADDE 3 - GEREKÇE
Gerekçesi Yok
GEÇİCİ MADDE 3 - AÇIKLAMA
Kanunun geçici 3. maddesi ile, bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce verilmiş olan ancak henüz iptal davası açılmamış, ve iptal
davası açma süresi dolmamış hallerde, Sulh Ceza Mahkemelerine
başvurulabileceği öngörülmüştür. Değinilen süreler dolduğu için bu
hükmü uygulamada yeri kalmamıştır.
Yürürlük
MADDE 44- (1) Bu Kanun 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girer.43
MADDE 44 - GEREKÇE
Gerekçesi Yok
Yürütme
MADDE 45- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Bu maddede yer alan "1 Nisan 2005" ibaresi, 31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesiyle "1 Haziran 2005" şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
43
TBB
| 325
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
5326 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN
MEVZUATIN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE
K. No.
Farklı tarihte yürürlüğe
giren maddeler
Y. giriş tarihi
5328
5348
44
Ek Madde 1
31/3/2005
18/5/2005
Değiştiren 5326 sayılı Kanunun değiştirilen mad- Yürürlüğe
Kanun No.
deleri
giriş tarihi
5560
3,17,20,27,28 ve Geçici Madde 1
19/12/2006
5918
6009
6111
43/A
21
20
9/7/2009
1/8/2010
25/2/2011
6217
20, 28, 29, 31
14/4/2011
326 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
EKLER :
1. Tahsilat Genel Tebliği (Seri No: 442)
2. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama İç Genelgesi Seri No:206/1
3. İçişleri Bakanlığı Mahali İdareler Genel Müdürlüğü Para Cezaları İle
İlgili Genelge 205/100
4. İçişleri Bakanlığı Emniyet Gen.Müd. Kabahatler Kanunun’nun Uygulanması İle İlgili 205/16 Sayılı Genelge
5. Karayolları Trafik Kanunu Hükümleri Gereğince Uygulanan İdari Para Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Usul ve Esaslar İle Kullanılacak Alındılar, Tutanaklar ve Defterler Hakkında Yönetmelik ve Ekleri
6. Yeniden Değerleme Oranları
7. İdari Yaptırımlarla İlgili Karar Örnekleri
8. İdari Yaptırımlarla İlgili Dilekçe Örnekleri
9. İdari Para Cezaları Ve Yaptırımlar İle Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi
İle İlgili Örnek Yargı Kararları
10. Kabahat İçeren Diğer Kanunlar
TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ44
SERİ NO: 442
Bilindiği gibi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu 1.6.2005 tarihinde
yürürlüğe girmiş ve anılan Kanunun bazı maddelerinin uygulamasına ilişkin olarak 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.
19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun bazı maddelerinde
değişiklik yapılmıştır.
5560 sayılı Kanunla 5326 sayılı Kanunda yapılan değişiklik neticesinde idari para cezalarının uygulamasına yönelik aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüş ve uygulamanın tek bir tebliğde düzenlenmesi amacıyla 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde
yapılan açıklamaların ilgili bölümleri de bu tebliğe alınmıştır.
44
Tahsilat Tebliği 12 Mayıs 2007 Tarih ve 26520 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanmıştır.
TBB
| 327
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
I - KABAHATLER KANUNU KAPSAMINA GİREN İDARİ
PARA CEZALARI
5326 sayılı Kabahatler Kanununun 2 nci maddesi ile Kabahat;
kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık olarak tanımlanmış, 16 ncı maddesi ile de kabahatler karşılığında uygulanacak idari yaptırımlar; idari para cezası ve idari tedbirler
olarak tasnif edilmiştir. Anılan madde idari tedbirleri mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olarak
tanımlamıştır.
5560 sayılı Kanunun 31 inci maddesi ile 5326 sayılı Kanunun 3
üncü maddesi değiştirilmiş ve madde metni;
"(1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır." şeklinde düzenlenmiştir.
Yapılan düzenleme ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun genel
kanun olma niteliği korunmakta, sadece idari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda belirlenmiş olan kanun yollarının uygulanması saklı tutulmaktadır.
Dolayısıyla, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda
kanun yoluna ilişkin özel bir düzenleme bulunması halinde bu hükümler uygulanacaktır.
Buna göre, 5326 sayılı Kanunun kanun yolu dışındaki diğer genel hükümleri tüm idari para cezaları hakkında uygulanacak, idari
para cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin özel
bir düzenlemenin bulunmaması halinde 5326 sayılı Kanunun idari
yaptırım kararlarına karşı getirdiği kanun yoluna ilişkin hükümleri
de uygulanacaktır.
Bu itibarla, idari yaptırım kararlarında bulunması gereken hususlar, kararların ilgililere tebliğ usulü, özel kanununda hüküm bulunmaması koşuluyla idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna
ilişkin hükümler (başvuru yolu ve süresi, itiraz yolu ve süresi), ödeme usulü, zamanaşımı, idari para cezalarının gelir kaydedileceği kamu idareleri gibi düzenlemeler genel hükümler olup, ilgili Kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
328 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Diğer taraftan, 5326 sayılı Kanun hükümlerine aykırı hükümler
getiren yeni Kanunların yürürlüğe girmesi halinde, yeni kanunla getirilmiş olan hükümlerin uygulanacağı tabiidir.
1/6/2005 tarihinden önce işlenen kabahatler ile ilgili olarak bu
tarihten sonra alınan idari yaptırım kararları sonucunda verilen idari
para cezaları hakkında 5326 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
II - İDARİ PARA CEZASI VERMEYE YETKİLİ OLAN KAMU
TÜZEL KİŞİLERİ
5326 sayılı Kanuna göre cezalandırılması öngörülen fiillerin tespitini ve ceza verilmesini gerçekleştiren kamu tüzel kişileri ile bunların organlarının, haksızlığı tespit etme ve ceza verme yetkileri kanunlardan kaynaklanmaktadır.
Kamu tüzel kişileri, görevleri gereği verecekleri idari para cezalarının uygulamasını, 5326 sayılı Kanunda yer alan genel esaslara
bağlı kalarak yapacaklardır.
Kamu tüzel kişilerinin görev alanları dikkate alınarak aşağıdaki
şekilde tasnif edilmesi mümkündür.
a) Devlet Tüzel Kişiliği: Devlet Tüzel Kişiliğini oluşturan kamu
idareleri, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleridir. 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer
alan kamu idareleri Devlet Tüzel Kişiliğini oluşturur.
b) İdari Kamu Kurumları: Devlet Tüzel Kişiliğinin öteden beri
yürüttüğü kimi hizmet ve faaliyetleri yerine getirmek üzere kanunla
kurulmuş olan kamu tüzel kişileridir. Bu kamu idareleri 5018 sayılı
Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin (B) bölümünde yer alan özel bütçeli
idarelerdir. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü örnek olarak verilebilir.
c) Mahalli İdareler: Mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere kurulmuş olan mahalli idareler; il özel idareleri, belediyeler ve
köylerden oluşmaktadır.
d) İktisadi Kamu Kurumları: İktisadi alanda faaliyette bulunmak için oluşturulan kamu tüzel kişileri, iktisadi kamu kurumları
olup bu kurumlara T.C. Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Devlet
Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü, Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş.
örnek olarak verilebilir.
e) Sosyal Kamu Kurumları: Bu kurumlar, insanların sosyal haklarını ve güvenliklerini karşılamak ve sağlamak üzere oluşturulmuş
olan kamu tüzel kişileridir. Bu kurumlar, 5018 sayılı Kanuna ekli (IV)
TBB
| 329
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
sayılı cetvelde yer alan Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ve Sosyal Güvenlik Kurumudur.
f) Bilimsel Kamu Kurumları: Bu kurumlar, bilimsel, teknik ve
kültürel alanlarda faaliyette bulunmak üzere oluşturulmuş olan tüzel
kişiliklerdir. Bu kurumlara 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin
(A) bölümünde yer alan özel bütçeli idareler örnek olarak gösterilebilir.
g) Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları: Bu kurumlar, belli mesleklere mensup insanların zorunlu olarak katıldıkları ve
bağlı oldukları tüzel kişiliklerdir. Bu kurumlara, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Eczacılar Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği örnek olarak gösterilebilir.
h) Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar: Serbest piyasa ekonomisinde faaliyette bulunan işletmelerin, tüketicilerin hak ve menfaatlerinin korunması, piyasanın düzenlenmesi, denetlenmesi, piyasanın
rekabet esasları çerçevesinde işler duruma getirilmesi ve bu çerçevede denetleyici ve gerekiyorsa yaptırımlar uygulayıcı bağımsız idari
nitelikli kuruluşlardır. Bu kurumlara, 5018 sayılı Kanuna ekli (III)
sayılı cetvelde yer alan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Telekomünikasyon Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Kamu
İhale Kurumu, Rekabet Kurumu ile Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu ile (III) sayılı cetvelde yer
almayan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve Şeker Kurumu örnek
teşkil etmektedir.
Yukarıda yer verilen kamu tüzel kişiliği tasnifine dahil kamu tüzel kişileri ile bu tasnifte yer almayan diğer kamu tüzel kişilerine idari para cezası verme yetkisi kanunla verilmiş olması halinde, bu tüzel
kişilerce verilecek idari para cezalarında 5326 sayılı Kanunla getiren
genel esaslara uyulması gerekmektedir.
5326 sayılı Kanun idari para cezası verme yetkisini Cumhuriyet
Savcılarına ve Mahkemelere de vermiş olup bu merciiler tarafından
verilen idari para cezaları hakkında da bu Tebliğde yapılan açıklamalara göre işlem yapılacaktır.
III - İDARİ PARA CEZASI VERMEYE YETKİLİ OLAN KAMU
TÜZEL KİŞİLERİNCE YAPILACAK İŞLEMLER
Kabahatler Kanunu uyarınca idari yaptırım olarak idari para cezası uygulayan idarelerce aşağıdaki açıklamalara göre işlem yapılacaktır.
330 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
A - İdari Yaptırım Kararlarında Yer Alacak Bilgiler
5326 sayılı Kanunun 25 inci maddesine göre idari yaptırım kararlarında;
a) Hakkında idari yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresinin,
b) İdari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiilinin, c)
Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün delillerin, d) Karar tarihi
ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliğinin, e) Fiilin işlendiği yer
ve zamanın, bulunması zorunludur.
İdari yaptırım kararında, söz konusu bilgilerin yanı sıra idari para cezasının ödeme süresi, ödeme yeri, idari yaptırım kararına karşı
kanun yolu (mercii ve süresi), indirimli ödeme hakkı, taksitlendirme
talep etme hakkı, ödeme yapılmaması halinde uygulanacak müeyyideler ile tebliğ tarihi bilgilerine yer verilmesi gerekmektedir.
İdari yaptırım kararlarına; kararın ilgilisine huzurda tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması halinde kararın verildiği esnada,
7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmesi halinde
de idarede kalan nüshalara tebligatı müteakip tebliğ tarihi yazılacaktır.
İdari yaptırım kararının idarede kalan nüshalarında, 5326 sayılı
Kanun hükümlerine göre kararın kesinleşme tarihine de yer verilecektir.
İdari yaptırım kararı uygulayan idarelerce hakkında idari para
cezası verilen kişinin T.C. kimlik numarası/vergi kimlik numarası da
kararda gösterilecektir.
İdari yaptırım kararlarını tutanak tanzimi suretiyle uygulayan
idarelerce düzenlenecek tutanaklarda, idari yaptırım kararlarında
bulunması gereken ve yukarıda açıklanan tüm bilgilere yer verilmesi,
tutanakların seri ve sıra numaralarının birbirini takip eder şekilde
bastırılması, görevli personele zimmetle teslim edilmesi, tutanakların
iptal edilmesi gerektiğinde, iptal işlemlerinin tutanağın üzeri çizilmek
ve iptal şerhi konulmak suretiyle gerçekleştirilmesi, tutanakların güvenliği konusunda gerekli özenin gösterilmesi icap etmektedir.
B - İdari Yaptırım Kararlarının Tebliğ Usulü
5326 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinde,
"(1) İdari yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat
Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde
bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir
şekilde belirtilir.
TBB
| 331
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(2) İdari yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı
başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan
kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir.
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idari yaptırım kararları her halde
ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir." hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre, idari yaptırım kararlarının ilgililere yukarıda belirtilen tebliğ usulüne göre tebliğ edilmesi zorunludur.
C - İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi
Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasında "Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi
gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953
tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca
belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları
ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından
tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve
Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları,
ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur." hükmü yer almaktadır.
Buna göre, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para
cezalarının 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilebilmesi için,
bu cezalara ilişkin idari yaptırım kararlarının kesinleşmesi gerekmektedir.
Kabahatler Kanunu, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen ve süresinde ödenmeyen idari para cezalarının takip ve tahsilinde idari yaptırım kararlarının kesinleşme şartını aramamaktadır. Ancak, bu idari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda yer alan
hükümlerin dikkate alınacağı tabiidir.
İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna başvurulmaması
veya kanun yoluna başvurulması halinde yargılama aşamalarının son
bulması neticesinde idari para cezalarının takip edilebilir aşamaya
gelmesi, idari para cezasının kesinleşmesidir.
Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla değişik 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi hükmü nedeniyle idari para
332 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin düzenlemenin bulunması halinde, bu düzenlemelerin uygulanması gerektiğinden, idari para cezalarının kesinleşmesi aşağıdaki şekilde olacaktır.
1) Kabahatler Kanununa Göre İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi: 5326 sayılı Kanunun 27 ila 31 inci maddelerinde idari yaptırım
kararlarına karşı başvuru yolu, başvurunun incelenmesi, itiraz yolu,
vazgeçme ve kabul ile masrafların ve vekalet ücretinin ödenmesi hususları düzenlenmiştir. Söz konusu hükümlere göre, idari yaptırım
kararları;
i) Kararın ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde
sulh ceza mahkemesine başvurulmadığı takdirde bu sürenin bitiminde,
ii) Kanuni süresinde sulh ceza mahkemesine başvurulması halinde,
- Sulh ceza mahkemesinin kararına itiraz edilmemiş ise kararın
taraflara tebliğini takip eden 7 nci günün bitiminde,
- 2.000,-YTL'ye kadar (bu tutar dahil) idari para cezalarına ilişkin
sulh ceza mahkemesinin karar tarihinde,(31.3.2011 – 6217 S.K. Md.
27 ile bu miktar üç bin (3.000 TL) TL’ye çıkarılmıştır)
iii) Sulh ceza mahkemesi kararına ya da mahkemeler tarafından
verilen idari yaptırım kararlarına karşı ağır ceza mahkemesine itiraz
edilmesi halinde itiraz üzerine verilen karar tarihinde, kesinleşmektedir.
iv) Kabahatler Kanunun 27 nci maddesine 5560 sayılı Kanunla
eklenen;
(6) numaralı fıkra ile soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi ve kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edilmesi halinde idarî yaptırım kararına karşı başvurunun kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin
karara karşı yapılacak itirazı inceleyen itiraz merciinde inceleneceği
hükme bağlandığından,
(7) numaralı fırka ile kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi ve
fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidilmesi halinde, idarî yaptırım kararına karşı itirazın da
beraat kararını inceleyen mercide inceleneceği hükme bağlandığından, bu durumlarda kesinleşme kanun yollarının tüketilme- sine bağlı olarak belirlenecektir.
TBB
| 333
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
v) Kabahatler Kanununun 27 nci maddesine 5560 sayılı Kanunla
eklenen (8) numaralı fıkrasında ise idarî yaptırım kararının verildiği
işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına
ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte
idarî yargı merciinde görüleceği düzenlenmiş olduğundan, bu kapsamdaki idari yaptırım kararları idari yargılama sürecine bağlı olarak
kesinleşecektir.
2) Kanun Yolu Saklı Tutulan Hallerde İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi: İdari para cezasına yönelik Kabahatler Kanununun hükümleri dışında kanun yolu öngörülmesi halinde, ilgili kanunlarında
yer verilen kesinleşme nedenlerine bağlı olarak idari para cezaları
kesinleşecektir.
D - İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı ve Tahsili
Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanun ile değişik 17 nci
maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında;
"(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu
idareleri tarafın- dan verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında
1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile
Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî
para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi
bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler
saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine
karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi
halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil
edilmek üzere Maliye Bakan- lığınca belirlenecek tahsil dairelerine
gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından
verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu
334 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel
hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur."
hükmü yer almaktadır.
Söz konusu hükümlerin incelenmesinden de görüleceği gibi,
5560 sayılı Kanunla idari para cezalarının gelir kaydedileceği yer,
tahsilata yetkili merci ve tahsil usulleri değiştirilmiş, belirtilen unsurlar idari para cezaları itibarıyla farklı belirlenmiştir.
1 - İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı
5560 sayılı Kanun ile 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikle idari para cezalarının gelir kaydının, idari para cezasını veren kamu idaresi ve bütçeler itibarıyla yapılacağı hüküm
altına alınmıştır.
Buna göre;
- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında
1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile
Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler ta- rafından verilen idarî
para cezaları genel bütçeye,
- Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine,
- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile diğer kamu
kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, genel bütçeye, gelir
kaydedilecektir.
2 - İdari Para Cezalarının Tahsil Usulü ve Tahsile Yetkili Merci
5326 sayılı Kanunun 5560 sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinde idari para cezalarının tahsil usulü; idari para cezasını veren
kamu idaresi ve idari para cezasının düzenlendiği kanunlara göre
belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre;
- Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına
ilişkin kesinleşen kararlar, Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil
daireleri tarafından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun hükümlerine,- Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendileri tarafından,
ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, 6183 sayılı
Kanun hükümlerine,
TBB
| 335
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile diğer kamu
kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve;
a) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları kendileri tarafından, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı
takdirde genel hükümlere,
b) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekenler ise özel bir belirleme yapılmamış olması halinde Maliye Bakanlığınca belirlenecek
tahsil daireleri tarafından 6183 sayılı Kanun hükümlerine, göre takip
ve tahsil edilecektir.
Genel hükümlere göre takip ve tahsil edileceği belirtilmiş olan
idari para cezaları süresinde ödenmediği takdirde, 2004 sayılı İcra ve
İflas Kanununa göre takip edilecektir.
Tebliğin bu bölümünün "3- Ödeme Zamanı ve Yeri" alt bölümü,
6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilecek idari para cezalarına yönelik açıklamaları içermektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre takip ve tahsil edilecek
idari para cezalarında ise ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı
tabiidir.
3 - Ödeme Zamanı ve Yeri Ödeme Zamanı
5326 sayılı Kanunda idari para cezalarının ödeme süresine ilişkin
herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Bu husus dikkate alındığında,
idari para cezalarının ödeme süresi, ilgili kanunlarında düzenlenen
hallerde bu sürelerdir.
İdari para cezalarının ilgili kanunlarında ödeme zamanı gösterilmemiş ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 37 nci maddesine göre ödeme süresinin tayini gerekmektedir.
Buna göre, özel kanunlarında ödeme süresi belirtilmemiş idari
para cezalarının, Kabahatler Kanununun 26 ncı maddesine göre ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde ödenmesi gerektiğinden, idari yaptırım kararını veren kamu tüzel kişilerince idari
yaptırım kararlarında "ödemenin 1 ay içinde yapılması gerektiği"
hususu belirtilecektir.
Ödeme Yeri
Tebliğin bu bölümünün "1- İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı"
başlıklı alt bölümünde idari para cezalarının gelir kaydedileceği kamu idareleri belirlenmiştir. İdari para cezalarının ödeme yeri de gelir
kaydedilecek kamu idaresine göre farklılık göstermektedir.
336 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Bu bölümde yapılan açıklamalar genel bütçeye gelir kaydedilecek idari para cezalarının ödeme yerini belirlemekte olup, genel bütçeye gelir kaydedilmeyecek idari para cezalarının ödeme yeri ise ilgili
mevzuatına göre belirlenecektir.
Bu itibarla, genel bütçeye gelir kaydedilecek idari para cezalarının, idari yaptırım kararlarının kesinleşmesinden önce ve sonra olmak üzere ödeme yeri aşağıda belirtilmiştir.
a) İdari Yaptırım Kararlarının Kesinleşmesinden Önce Ödeme
Yeri
İdari yaptırım kararı veren idareler; idari para cezalarını, kanuni
ödeme süresi içinde ya da idari yaptırım kararlarının kesinleşmesinden önce ödemek isteyen kişilerden tahsil edecek ve tahsil ettiği tutarları Hazine hesaplarına aktaracaktır.
İdari yaptırım kararları genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri
tarafından verilmiş ise söz konusu cezalar, muhasebe yetkilisi mutemetleri ve muhasebe birimleri (merkez muhasebe birimi, mal müdürlükleri ve defterdarlık muhasebe müdürlükleri) vasıtasıyla tahsil edilecektir. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin bankalar aracılığı ile tahsilat yetkisi bulunması halinde bu idarelerin banka hesaplarına da ödeme yapılacaktır.
Mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları ve 5018 sayılı Kanuna ekli
(III) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerince verilen idari para cezaları ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 4925 sayılı Karayolu
Taşıma Kanunu ve 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanuna göre verilen idari para cezaları kesinleşmeden önce muhasebe yetkilisi mutemetlerine ve vergi dairelerine
veya vergi daireleri adına tahsilat yetkisi bulunan bankalara ya da
posta idaresine ödenecektir.
İdari yaptırım kararları 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde
yer alan özel bütçeli kamu idareleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezaları,
bu idarelerin ilgili muhasebe birimlerine veya görevlendirilen personeline ya da banka hesaplarına ödenebilecektir.
Gerek 5326 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerekse bu Kanunda değişiklik yapan 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce yapılan düzenlemeler nedeniyle kanuni ödeme
süresi içinde vergi dairelerine ödenen para cezaları, bu bölümün
üçüncü paragrafında belirtilenler hariç olmak üzere, bundan böyle
TBB
| 337
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
kanuni ödeme süresi ve kararın kesinleşmesi süresi içerisinde idari
yaptırım kararı veren idarelere ödenecektir.
b) İdari Yaptırım Kararlarının Kesinleşmesinden Sonra Ödeme
Yeri
İdari yaptırım kararlarının kesinleşmesi üzerine ödemeler, ilgili
vergi dairesinin hesabının bulunduğu bankalara veya vergi dairelerine yapılacaktır.
Ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ödenmeyen idari para
cezasına ilişkin idari yaptırım kararları, kesinleşmesini müteakip tahsil için; borçlu gerçek kişi ise ikametgahının, tüzel kişi ise kanuni veya
iş merkezinin bulunduğu yerde- ki vergi dairesine, birden fazla vergi
dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi
dairelerine gönderilecektir. Ancak, 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı
cetvelde yer alan kamu idarelerince verilen ve ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ödenmeyen idari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararları ise kararların kesinleşmesini müteakip tahsil için borçlunun gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine gönderilecektir.
6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere vergi
dairesine gönderilen idari para cezalarına karşılık idarelerce tahsilat
yapılmayacaktır. Ancak, tahsil edilmek üzere vergi dairelerine gönderilmiş olan idari para cezalarına yönelik tahsilat yapılması halinde,
önceden gönderilen idari yaptırım kararı ile ilgisi sağlanmak suretiyle
tahsil edilen tutarlar vergi dairesine bildirilecektir.
İdari yaptırım kararı veren idareler, kanuni ödeme süresi içerisinde ya da kararların kesinleşmesinden önce yaptıkları tahsilatların
dayanağı olan idari para cezası kararlarını/tutanaklarını vergi dairelerine göndermeyeceklerdir.
4 - İndirim Uygulaması
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (6) numaralı fıkrasında
"Kabahat dolayısıyla idari para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin
rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara
karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez." hükmü yer almaktadır.
Anılan hüküm ile yapılan düzenleme;
338 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
1 - İdari para cezasını veren kamu görevlisine, para cezasının verildiği anda ödeyen kişilerin yaptığı ödemelerde indirim uygulanacağı,
2 - İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen
kişilerin indirim hakkından yararlanacağı, yönündedir.
İdari para cezasının indirimli olarak ödenebilmesi için ödemenin
kanun yoluna başvurmadan önce yapılması zorunlu olduğundan,
indirim;
- Kanun yolu 5326 sayılı Kanunda düzenlenen hükümlere göre
belirlendiği hallerde idari yaptırım kararının tebliğ tarihinden itibaren geçecek 15 günlük başvuru süresi, mahkemeler tarafından verilen
idari yaptırım kararlarında ise kararın tebliğ tarihinden itibaren geçecek 7 günlük itiraz süresi,
- Kanun yolu 5560 sayılı Kanunla değişik 5326 sayılı Kabahatler
Kanununun 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi
hükmü uyarınca idari para cezasının düzenlendiği kanundaki kanun
yolu olması halinde, bu kanunlarda yer alan dava açma süresi, içinde
yapılacak ödemelere uygulanacaktır.
Bununla birlikte, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda
7 gün, 15 gün, 30 gün gibi ödeme süreleri bulunmakta, ödeme süresi
ilgili kanununda yer almayan idari para cezaları da 6183 sayılı Kanunun 37 nci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içinde
ödenmektedir.
Peşin ödeme indirimi, amme alacağının kanuni ödeme süresi
geçtikten sonra uygulanamayacağından, dava açma süresinden daha
az ödeme süresi olan para cezaları için indirim, ödeme süreleri içerisinde yapılan ödemelerle sınırlı olacaktır. Buna karşın, kanuni ödeme
süresi dava açma süresini aşan para cezalarında ise peşin ödeme indirimi dava açma süresi içerisinde yapılan ödemelere uygulanacak, bu
süreden sonra yapılan ödemelerde ise peşin ödeme indirimi uygulanmayacaktır.
Örneğin, ödeme süresi ilgili kanununda 30 gün olarak tayin
edilmiş olan idari para cezasının kanun yoluna yönelik bir düzenlemenin bulunmaması durumunda, 5326 sayılı Kabahatler Kanununa
bağlı olarak kanun yolu hükümleri uygulanacağından, peşin ödeme
indirimi kanun yoluna başvuru süresi olan 15 gün içerisinde yapılan
ödemelere uygulanacaktır. Örnekteki idari para cezasının, ilgili kanununda dava açma süresinin 60 gün olarak tayin edilmiş olduğunun
TBB
| 339
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
kabul edilmesi halinde, peşin ödeme indirimi, ödeme süresi olan 30
gün içerisinde yapılacak ödemelere uygulanacaktır.
İdarelerce kanuni ödeme süresi içerisinde yapılan tahsilatlarda
peşin ödeme indirimi uygulanıp uygulanmayacağı yukarıda yapılan
açıklamalar çerçevesinde tespit edilecek, tahsilat esnasında düzenlenecek makbuzlarda idari para cezası tutarı, indirim tutarı ve tahsilat
tutarı ayrı ayrı gösterilecektir.
Peşin ödeme indirimi, idari para cezasının tamamı üzerinden
nakden veya ilgili mevzuatı gereği kabul edilmiş olması şartıyla çekle
defaten yapılacak ödemelere uygulanacak, kısmi ödemelere uygulanmayacaktır.
5 - Taksitlendirme Uygulaması
5326 sayılı Kanunun 5560 sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasında "... Kişinin ekonomik durumunun müsait
olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi
koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar
verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde,
idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir." hükmüne
yer verilmiştir.
Bu madde hükmüne göre, taksitlendirme başvurusu idari yaptırım kararının tebliğini müteakip kanuni ödeme süresi içinde bu kararı veren idareye yapılacak ve talepler bu idareler tarafından değerlendirilerek karara bağlanacaktır. Kanuni ödeme süresinden sonra
yapılan taksitlendirme başvurularının değerlendirilmeyeceği tabiidir.
Taksitlendirme talebi kabul edilen borçlular; 4 eşit taksit halinde
ve birinci taksit idari para cezasının kanuni ödeme süresi içinde, geri
kalan 3 taksiti ise idari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl
içerisinde idarece belirlenecek sürelerde ödeyecektir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale gelecek ve tahsil için durum genel bütçeye
gelir kaydedilecek idari para cezaları için ilgili vergi dairesine bildirilecektir. Genel bütçeye gelir kaydedilmeyen idari para cezalarında ise
muaccel hale gelen para cezasının ilgili kanunlar uyarınca tahsile yetkili mercilerce takip ve tahsil işlemlerine başlanacaktır.
Tebliğin III/C bölümünde açıklandığı gibi, genel bütçeye gelir
kaydedilmesi gereken idari para cezalarının 6183 sayılı Kanuna göre
takip ve tahsil edilebilmesi için, bu cezalara ilişkin idari yaptırım kararlarının kesinleşmesi gerekmektedir.
340 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Taksitlendirme uygulaması kanun yoluna başvuruyu engellememektedir. Dolayısıyla, taksitlendirilen idari para cezası hakkında
dava da açılmış ve yargılama sürecinde ödenmesi gereken taksitlerin
süresinde veya tam olarak ödenmemiş olması halinde, ödenmemiş
olan bu taksit tutarlarının muaccel hale geldiği gerekçesiyle takip
işlemlerine başlanılmasına, idari yaptırım kararı kesinleşmediğinden,
kanunen imkan bulunmamaktadır. Ancak, borçlu tarafından rızaen
ödeme yapılabileceği tabiidir.
Dava sürecinin bir yıllık taksitlendirme süresinden fazla olması
halinde idarece verilecek bir yıllık süre geçersiz sayılacaktır.
Dava sürecinin idarece verilen taksitlendirme süresinden az olması halinde ise dava sürecinde ödenmeyen taksit tutarlarının, ödeme süresi gelmemiş taksit veya taksitler ile birlikte geri kalan taksit
ödeme süreleri içerisinde eşit tutarlar halinde ödenmesine müsaade
edilecektir. Bu durumda da taksitlerin süresinde ödenmesi şartı aranılacak, taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde
idari para cezasının kalan kısmının takip ve tahsiline başlanılacaktır.
Kabahatler Kanunu, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen ve süresinde ödenmeyen idari para cezalarının takip ve tahsilinde idari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, idari yaptırım kararlarının kesinleşme
şartını aramamaktadır. Bu durumda, kanun yoluna başvurulmuş
olması idari para cezasının takibini etkilemediğinden, taksitlendirilen
idari para cezasının taksitlerinin tam ve zamanında ödenmemesi halinde alacağın muaccel hale geleceği ve takip edilebileceği tabiidir.
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesine göre yapılacak taksitlendirmelerde teminat ve tecil faizi aranılmayacaktır.
Ancak, bu maddeye göre yapılan taksitlendirmeler, cebren takip
ve tahsil muamelesini durduran nitelik taşımakla birlikte, idari para
cezalarının düzenlendiği kanunlarda yer alan ek mali yükümlülükleri
kaldırmadığından, kanuni ödeme süresinde ödenmeyen idari para
cezalarının taksitlendirilip taksitlendirilmeme-sine, dava açılıp açılmadığına bakılmaksızın ilgili kanununda öngörülen ek mali yükümlülüğün uygulanması ve tahsili gerekmektedir.
E - Genel Bütçeye Gelir Kaydedilmesi Gereken İdari Para Cezasını Tahsil Eden Kamu Tüzel Kişileri Tarafından Tahsil Edilen
Tutarların Hazine Hesaplarına Aktarılması
İdari yaptırım kararı uygulayarak kanuni ödeme süresi ya da kararların kesinleşme süresi içerisinde tahsilat yapan genel bütçe kapTBB
| 341
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
samındaki kamu idareleri, tahsil ettikleri idari para cezalarını bu
amaçla açılmış hesaplara bütçe geliri kaydedeceklerdir.
Genel bütçe kapsamında olan kamu idareleri dışında kalan idareler; tahsil ettikleri idari para cezalarını, tahsil ettikleri ayı takip eden
ayın 7 nci günü, bu tarihin Resmî tatile rastlaması halinde tatili izleyen ilk iş günü, Aralık ayı içeri- sinde tahsil edilen tutarı ise bütçe
yılının son iş günü, mesai saati bitimine kadar; borçlunun vergi kimlik numarası, T.C. kimlik numarası, adı soyadı/unvanı, tahsilat tarihi,
idari para cezası tutarı, tahsilat tutarı, tahsilatın indirimli veya taksitle
yapılması halinde bu durumu belirtir şerh ve tutar, tahsilata konu
makbuzların seri sıra numaraları, tahsilat sırasında ek mali yükümlülük tahsil edilmiş ise bu tutar, ayrı ayrı belirtilmek suretiyle düzenlenecek listeler ile idarenin bulunduğu yerde; tek vergi dairesi varsa bu
vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi varsa süreksiz vergileri tahsil etmekle görevli vergi dairelerine yatıracaktır. Bu idareler söz konusu tutarları nakden ödeyebilecekleri gibi vergi dairelerinin T.C.
Ziraat Bankası nezdindeki saymanlık hesabına da vergi tahsil alındısı
karşılığında ödeyebileceklerdir.
Anılan idareler bu Tebliğde belirtilen sürelerde tahsil ettikleri tutarı, Hazine hesaplarına aktarmadıkları takdirde, haklarında yapılacak cezai kovuşturma dışında süresinde aktarılmayan tutar, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı
ile birlikte anılan Kanun hükümlerine göre aktarmada geciken idareden cebren takip ve tahsil edilecektir.
IV - MAHKEMELER VE CUMHURİYET SAVCILARI TARAFINDAN VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI
5326 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinde, kovuşturma konusu
fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkemeler tarafından idari yaptırım kararı verileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun diğer hükümleri ile birlikte konu değerlendirildiğinde, mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarına karşı
itiraz mercii, ağır ceza mahkemeleri olup mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarına karşı ağır ceza mahkemelerine itiraz edilmemesi veya itiraz sonrası verilen karar üzerine kesinleşen idari yaptırım kararı, tahsil edilmek için borçlu; gerçek kişi ise ikametgahının,
tüzel kişi ise kanuni veya iş merkezinin bulunduğu yerdeki vergi
dairesine, birden fazla vergi dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine gönderilecektir.
342 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Mahkemeler tarafından verilen idari para cezaları yine mahkemelerce ilgilisine tebliğ edileceğinden, mahkemelerce kovuşturmalar
sırasında tespit edilen kabahatlere yönelik verilecek idari para cezalarının hükmedildiği kararlarda, idari para cezalarının düzenlendikleri
özel kanunlarda yer alan ödeme sürelerine de yer verilmesi gerekmekte, bu yönde özel kanunlarda bir düzenlemenin yer almaması
halinde ise idari para cezalarının 6183 sayılı Kanunun 37 nci maddesine göre bir ay içinde ödenmesine yönelik bir hükmün kararda bulunması icap etmektedir. Bu itibarla, mahkemeler tarafından verilen
kararlarda ödeme süresine yönelik bir hükmün yer almaması halinde,
vergi daireleri tarafından ilgili mahkemelerden ödeme sürelerine yönelik bir açıklama talep edilmesi gerekeceği tabiidir.
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde düzenlenen peşin ödeme
indirimi, daha kısa ödeme süresi olmaması koşuluyla mahkeme kararına karşı itiraz süresi olan 7 gün içinde yapılacak ödemelere uygulanacak; taksitlendirme uygulaması ise mahkeme kararında yer aldığı
takdirde, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tayin edilen
ödeme süresi içerisinde yapılan başvuru üzerine tahsilatla görevli
vergi dairelerince yapılacaktır.
Ancak, bu taksitlendirmenin 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesi ile ilgisi bulunmadığından vergi dairelerince 5326 sayılı Kanuna
göre yapılan taksitlendirmelerde teminat ve tecil faizi alınmayacağı
tabiidir.
5326 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde ise Cumhuriyet Savcısının; Kanunda açıkça hüküm bulunması halinde bir kabahat dolayısıyla idari yaptırıma karar verme yetkisi bulunduğu düzenlenmiştir.
Cumhuriyet Savcıları tarafından verilen idari para cezaları, bu
Tebliğin III'üncü bölümünde açıklanan esaslar çerçevesinde işleme
tabi tutulacak, ancak bu idari para cezalarının ödeme süresi, ödeme
yeri ve taksitlendirilmesi işlemleri ise bu bölümde yer alan açıklamalara göre belirlenecektir.
V - İDARİ PARA CEZALARININ TAHSİL ZAMANAŞIMI
6183 sayılı Kanunun 102 nci maddesinde "Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren
5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait
hususi kanunlardaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.
Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler
kabul olunur." hükmü yer almaktadır.
TBB
| 343
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
5326 sayılı Kanunun "Yerine getirme zamanaşımı" başlıklı 21 inci
maddesinde ise;
"(1) Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî para
cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık
yerine getirilemez.
(2) Yerine getirme zamanaşımı süresi;
a) Elli bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar
verilmesi halinde yedi,
b) Yirmi bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına
karar verilmesi halinde beş,
c) On bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar
verilmesi halinde dört,
d) On bin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi
halinde
üç, yıldır.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi
on yıldır.
(4) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren işlemeye başlar.
(5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez." hükmü bulunmaktadır.
Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, Kabahatler Kanunu
kapsamındaki idari para cezalarının tahsil zamanaşımı süresi, Kanunun 21 inci maddesine göre tespit edilecektir.
Ancak, 6183 sayılı Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerinde düzenlenen tahsil zamanaşımını kesen haller ile tahsil zamanaşımının
işlememesi halleri ayrıca dikkate alınacaktır.
5326 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (5) numaralı fıkrasında
yer alan "Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez." hükmü, idari para cezalarının kesinleşme sürecinde
geçen sürenin zamanaşımını durduran bir neden olarak düzenlendiğinden, bu hükmün de tahsil zamanaşımının işlemeyeceği haller olarak dikkate alınması gerektiği tabiidir.
Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip ve tahsil
edilmemekle birlikte 5326 sayılı Kanun hükümlerine tabi idari para
344 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
cezaları hakkında da anı- lan Kanunun 21 inci maddesinde düzenlenen zamanaşımı hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir.
VI - VERGİ DAİRELERİNCE YAPILACAK İŞLEMLER
1) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezası
uygulayan idarelerce, kanuni ödeme sürelerinde ya da kesinleşme
süresi içerisinde tahsil edilemeyen ve kesinleşen idari para cezalarına
ilişkin idari yaptırım kararlarının, 6183 sayılı Kanuna göre takip ve
tahsil edilmek üzere görevli vergi dairelerine gönderilmesi üzerine
vergi dairelerince;
- İdari yaptırım kararının kesinleşip kesinleşmediği kontrol
edilmesi, kesinleşmeden önce tahsil için intikal ettirilmiş kararlar bulunması halinde, bu kararların işleme alınmayarak ilgili idareye geri
gönderilmesi,
- İdari para cezalarının takibine, 6183 sayılı Kanunun 55 inci
maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliğiyle başlanılması,
gerekmektedir.
2) İdari yaptırım kararının kesinleşme tarihi, idari para cezasının
zamanaşımının başlangıç tarihi olduğundan, kesinleşme tarihi vergi
dairesi kayıtlarında ayrıca izlenecektir.
3) Mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları ve 5018 sayılı Kanuna
ekli (III) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerince verilen idari para
cezaları ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre verilen idari para cezalarının
tebliği, 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre ilgili mercilerce yapılacaktır.
Söz konusu cezaların, peşin ödeme indiriminden yararlanılarak
ödenmek istenmesi halinde, cezanın verildiği anda kamu görevlisine
yapılacak ödemelerdeki indirim uygulamasının yanı sıra, vergi dairelerine ve vergi daireleri adına tahsilata yetkili bankalara ve postanelere yapılan ödemelerde de bu Tebliğin III/D-4 bölümünde yapılan
açıklamalar çerçevesinde peşin ödeme indirimi uygulanacaktır.
5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para
cezalarının peşin ödeme indiriminden yararlanılarak ödenmek istenmesi halinde, indirimin geçiş ücreti hariç idari para cezası tutarına
uygulanmasına özellikle dikkat edilecektir.
5326 sayılı Kanuna göre taksitlendirme talebi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539
TBB
| 345
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanuna göre verilen idari para cezaları için ilgili vergi dairesine yapılacak ve talep vergi dairesince sonuçlandırılacaktır. Taksitlendirme
uygulamasında bu Tebliğin III/D-5 bölümünde yapılan açıklamalara
uyulacaktır.
4) Vergi daireleri idari para cezalarının tamamını tahsil ettikleri
tarihten itibaren bir ay içinde durumu ilgili idarelere bildireceklerdir.
VII - RED VE İADE İŞLEMLERİ
Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi
gerektiği takdirde, ret ve iade işlemleri; genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerinin yaptığı tahsilatlarda, tahsilatı yapan muhasebe
birimi tarafından, diğer idarelerin tahsil ettiği idari para cezalarında
ise idarenin, para cezasını yatırdığı vergi dairesi tarafından yerine
getirilecektir.
Diğer taraftan, idari para cezalarının Hazine hesaplarına aktarılmadan önce iade edilmesinin gerektiği durumlarda, ret ve iade
işlemlerinin tahsilatı yapan idareler tarafından yerine getirileceği tabiidir.
Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idari para cezalarının her hangi bir sebeple ret ve iadesi gerektiği takdirde, iade işlemlerinin ilgili kurumlarca yapılması gerekmektedir.
VIII- ÖLÜM HALİNDE İDARİ PARA CEZALARI HAKKINDA YAPILACAK İŞLEMLER
Bilindiği gibi, 6183 sayılı Kanunda adli ve idari para cezalarının
amme borçlusunun ölümü halinde terkin edilip edilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Ancak, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38 inci
maddesinin yedinci fıkrasında "Ceza sorumluluğu şahsidir." hükmü
yer almaktadır.
Anayasanın bu hükmü ile şahısların işledikleri idari veya adli
suçlara istinaden gerek adli gerekse idari merciler tarafından verilen
cezaların yalnızca o kişiye yönelik olarak infaz edilmesi gerektiği hüküm altına alınmaktadır.
Diğer taraftan, 12/10/2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
"Ceza sorumluluğunun şahsîliği" başlıklı 20 nci maddesinin (1)
numaralı fıkrasında "(1) Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz." hükmü,
346 | TBB
KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
"Sanığın veya hükümlünün ölümü" başlıklı 64 üncü maddesinde
de "(1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar
verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine
hükmolunabilir.
(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî
para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama
giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm,
infaz olunur." hükmü,
yer almaktadır.
Ayrıca, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 96 ncı maddesinde de 5237 sayılı Kanunun 64 üncü maddesine paralel hüküm yer
almakta idi. Bu itibarla, Anayasanın 38 inci maddesi hükmü ile mülga
765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda
yer verilen hükümler ne- deniyle, cezaya muhatap kişinin ölümü halinde mahkemeler tarafından verilen adli para cezalarının tahsilinden
vazgeçilmesi gerekmektedir. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının infazı gerektiğinden, bu tutarlar ve eşyalar gerek terekeden gerekse mirasçılardan aranılacaktır.
Öte yandan, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı
fıkrası gereğince, çeşitli kanunlardaki hükümlere dayanılarak tatbik
edilmesi öngörülen ve idarelerin düzenleme yapma ve ceza verme
yetkileri gereğince verilen idari para cezalarının, özel kanunlarda
belirlenen sürelerde ödenmemesi ve bu cezaların kesinleşmesi halinde, takip ve tahsil işlemlerinin 6183 sayılı Kanun çerçevesinde yerine
getirileceği hüküm altına alınmıştır.
İdari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda, cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde idari para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca
bir hüküm bulunmaması koşuluyla, Anayasanın 38 inci maddesinde
yer verilen "Cezaların Şahsiliği" ilkesi gereğince, bu idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi icap etmektedir.
Örneğin, trafik para cezalarının düzenlendiği 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda, trafik para cezası verilen amme borçlusunun ölümü halinde bu amme alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde bir düzenleme bulunmadığından, kendisine trafik para cezası verilen amme borçlusunun
TBB
| 347
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ölümü halinde bu alacak, borçlunun mirasçılarından takip edilmeksizin tahsilinden vazgeçilecektir.
Tüzel kişilere yönelik olarak verilen adli veya idari para cezalarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre sorumlu tutulan ortaklar
ve/veya kanuni temsilcilerin ölümü halinde, cezaya tüzel kişilik muhatap olması nedeniyle, mirası reddetmemiş mirasçılarından bu alacakların takibine devam edilecektir.
IX - DİĞER HUSUSLAR
1 - 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 5560 sayılı Kanunla
değişmeden önceki hükmünde, idari para cezasının Devlet hazinesine ödeneceği (genel bütçeye gelir kaydedileceği) ve tahsilata yetkili
merciin Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerinin olduğu yönünde
düzenleme yer almaktaydı.
5560 sayılı Kanunla 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yapılan değişiklik sonucunda, idari para cezalarının gelir kaydı, tahsil
usulü ve tahsile yetkili merci, idari para cezasını veren kamu idaresi,
bütçeler ve idari para cezasının düzenlendiği kanunlar esas alınarak
belirleneceği yönünde düzenleme getirilmiştir.
5326 sayılı Kanunun genel usul kanunu olması ve 5560 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerin de usul hükümlerine ilişkin olması dikkate alındığında, 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 19/12/2006
tarihi itibarıyla;
Tahsil edilmiş olan ve 19/12/2006 tarihinden önce de genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarının, genel bütçeye
gelir kaydedilmesi,
Takip işlemlerine başlanıldığı halde tahsil edilememiş olan idari
para cezaları tahsil edildikten sonra, 5560 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe bağlı olarak ilgili bütçeye gelir kaydedilmesi,
Tahsile yetkili mercii değişen idari para cezalarının;
a) Takip ve tahsil işlemleri başlatılmış olanların takip ve tahsiline
takibi başlatan idare tarafından devam edilmesi,
b) Takip ve tahsil işlemleri başlatılmamış olanların ise yetkili kılınan idarelere gönderilmesi, gerekmektedir.
2 - 16/12/2005 tarihli ve 26025 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği, bu Tebliğin yayımı ile yürürlükten kaldırılmıştır. Tebliğ olunur.
348 | TBB
EKLER
EKLER
TBB
| 349
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
350 | TBB
EKLER
EKLER
MALİYE BAKANLIĞI
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
UYGULAMA İÇ GENELGESİ SERİ NO : 2006/1
SAYI : B.07.1.GİB.0.71/7100-118
VALİLİĞİNE (Defterdarlık: Gelir Müdürlüğü)
5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 31.03.2005 tarih ve 25772 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Anılan Kanunun uygulamasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği, 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 16.12.2005 tarih ve 26025
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinde, bu Kanunun genel kanun niteliğinde olduğu belirtilerek, Kanunun genel
hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, Kanunun yürürlük tarihi olan
01.06.2005 tarihinden önce yürürlüğe girmiş olan tüm kanunlarda yer
alan idari para cezaları hakkında Kabahatler Kanununun genel hükümleri uygulanacaktır.
Örneğin, idari yaptırım kararlarında bulunması gereken hususlar, kararların ilgililere tebliği usulü, yasal başvuru süreleri ve başvuru yolları, ödeme usulü, zamanaşımı, idari para cezalarının Devlet
geliri sayılması yönündeki hükümler genel hükümler olup, ilgili kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi 5326 sayılı Kanun hükümleri
uygulanacaktır.
TBB
| 351
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde idari para cezalarının
Devlet hazinesine ödeneceği hükme bağlanmıştır. Kanunun yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden sonra alınan idari yaptırım kararları
gereğince tahsil edilen idari para cezalarından hiçbir kuruma pay
aktarılmayacak, ancak bu tarihten sonra yürürlüğe giren kanunlarda,
Kabahatler Kanunu hükümlerinden farklı düzenleme içeren hükümlerin bulunması halinde, bu hükümler Kabahatler Kanunundan sonra
düzenleme getirmiş olduğundan, özel hüküm olarak dikkate alınıp
uygulanacaktır. Bu durumlarda Bakanlığımızca yapılacak düzenlemelere göre işlem yapılacaktır.
İdari yaptırım kararlarını tutanak tanzimi suretiyle uygulayan
idareler, düzenlenecek tutanakları 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde belirtilen tüm bilgilere yer verecek şekilde kendileri bastıracaktır. Ancak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile 4925 sayılı
Karayolu Taşıma
Kanununa göre verilen idari para cezaları için kullanılacak tutanakların basımı ve dağıtımı önceki düzenlemeler doğrultusunda Bakanlığımızca yapılmaya devam edilecektir.
437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde vergi dairelerince yapılacak iş ve işlemler aşağıda açıklanmıştır.
I - VERGİ DAİRELERİNE GÖNDERİLEN İDARİ YAPTIRIM KA- RARLARI İLE İLGİLİ YAPILACAK İŞLEMLER
İdari para cezası vermeye yetkili olan kamu tüzel kişileri ve bu
kişilerce yapılacak işlemler ile idari yaptırım kararlarında yer alması
gereken bilgiler 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde belirtilmiştir. İdari yaptırım kararlarının 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil
edilmek üzere görevli vergi dairelerine gönderilmesi üzerine ;
1) İdari para cezası vermeye yetkili kamu tüzel kişilerince verilen
ve ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ödenmeyen idari para
cezaları,
2) Mahkemeler ve Cumhuriyet Savcılarınca verilen idari para cezaları,
3) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen Trafik
Para Cezaları, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre verilen
idari para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve
idari para cezaları ayrı, ayrı değerlendirilecektir.
352 | TBB
EKLER
İdari yaptırım kararları, 5326 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi
uyarınca kararı veren kamu tüzel kişilerince ilgililerine 7201 sayılı
Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilecektir. Bu itibarla, idari para cezasının ilgili mevzuatında tebliğ usulüne ilişkin özel hüküm
yer alsa dahi uygulanmayacağından, idari para cezalarının tebliğ
usullerine ilişkin olarak Bakanlığımızca daha önce yapılan düzenlemelere göre işlem yapılmayacaktır.
Buna göre, 01.06.2005 tarihinden sonra verilen idari yaptırım kararlarının tebliğ işlemlerinin 5326 sayılı Kanunun belirlediği esaslar
çerçevesinde kararı veren kurumca yerine getirilmesi, 01.06.2005 tarihinden önce verilen idari yap- tırım kararlarının tebliğ işlemlerinin
ise ilgili mevzuatta belirtilen esaslara göre yapılmaya devam edilmesi
gerekmektedir
1- İDARİ PARA CEZASI VERMEYE YETKİLİ KAMU TÜZEL KİŞİLERİNCE VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI
Ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ilgili kuruma ödenmeyen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararları, kesinleşmesini ve ödeme süresinin geçmesini müteakip tahsil için borçlunun
ikametgahının, tüzel kişilerin kanuni veya iş merkezlerinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine gönderilecektir. Vergi dairelerince, idari para cezası vermeye yetkili kamu tüzel kişilerince verilen idari yaptırım kararlarının, kararı alan idare
tarafından tebliğ edilip edilmediği ve kararın kesinleşip kesinleşmediği kontrol edilecektir.
İdari yaptırım kararlarının kesinleşmesi 437 Seri No.lu Tahsilat
Genel Tebliğinin III/C bölümünde açıklanmıştır. Buna göre, ödeme
ve kesinleşme süresi içerisinde ilgili kuruma ödenmeyen idari para
cezaları yetkili vergi dairelerince takip ve tahsil edileceğinden, kesinleşmeden ve ödeme süresi geçmeden önce vergi dairelerine intikal
ettirilen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararları işleme
alınmayarak ilgili kuruma iade edilecektir.
İdari yaptırım kararlarının vergi dairesine intikali üzerine yukarıda belirtilen hususlarla ilgili gerekli kontroller yapıldıktan sonra
idari para cezaları "Olay Kayıt ve Hesap Defteri"ne kaydedilmek suretiyle tahakkuk ettirilecektir. Ayrıca, defterin "NOT" sütununda,
idari yaptırım kararını gönderen kurum ile kararın tebliğ ve kesinleşme tarihleri belirtilecektir. Olay Kayıt ve Hesap Defterine kayde-
TBB
| 353
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
dilmek suretiyle tahakkuk ettirilen idari para cezalarının takip işlemlerine ödeme emri düzenlenmek suretiyle başlanacaktır.
Vergi Daireleri İşlem Yönergesinde idari para cezaları için de tutulması öngörülen "Harç ve Para Cezaları İle Diğer Amme Alacakları
İçin Hesap Defteri" bundan böyle idari para cezaları için tutulmayacaktır. Bu kısımda belirtilen idari para cezalarının taksitlendirilmesi,
taksitlendirme planlaması ve ödeme süresi içerisinde taksit tutarlarının tahsili, idari yaptırım kararını veren kurumca gerçekleştirilecektir. Ancak, taksitlerin eksik ödenmesi veya zamanında ödenmemesi
halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale geleceğinden,
ilgili kurum tarafından bildirilen tutarların takip ve tahsili yukarıda
belirtilen esaslar çerçevesinde görevli vergi dairesince yerine getirilecektir.
2- MAHKEMELER VE CUMHURİYET SAVCILARI TARAFINDAN VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI
5326 sayılı Kanunun 24 üncü maddesine göre, mahkemeler
tarafından verilen idari para cezalarına ilişkin kararlar borçlunun
ikametgahının, tüzel kişilerin kanuni veya iş merkezlerinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi bulunması
halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine. gönderilecektir.
Mahkemeler tarafından verilen idari para cezaları yine mahkemelerce ilgilisine tebliğ edileceğinden, mahkemelerce kovuşturmalar
sırasında tespit edilen kabahatlere yönelik olarak verilecek idari para
cezalarının hükmedildiği kararlarda, idari para cezalarının düzenlendikleri özel kanunlarda yer alan ödeme sürelerine de yer verilmesi
gerekmekte, bu yönde özel kanunlarda bir düzenlemenin yer almaması halinde ise idari para cezalarının 6183 sayılı Kanunun 37 nci
maddesine göre bir ay içinde ödenmesine yönelik bir hükmün kararda bulunması icap etmektedir. Bu itibarla, mahkemeler tarafından
verilen kararlarda ödeme süresine yönelik bir hükmün yer almaması
halinde, vergi daireleri tarafından ilgili mahkemelerden ödeme sürelerine yönelik bir açıklama talep edilmesi gerekmektedir. Kamu tüzel
kişileri tarafından verilen idari yaptırım kararlarının muhatapları
tarafından dava konusu yapılması sonucunda mahkemeler tarafından bu kararların onanması, bu kararların idari merciler tarafından
verilen idari para cezası niteliğini değiştirmediğinden, vergi dairelerinin, mahkemeler tarafından verilen idari para cezaları ile diğer ku-
354 | TBB
EKLER
rumlarca verilen idari para cezaları ayrımına özellikle dikkat. Etmeleri gerekmektedir.
Diğer taraftan, mahkemeler tarafından verilen adli para cezaları
Kabahatler Kanunu çerçevesinde değerlendirilmeyecek, adli para
cezaları ile ilgili işlemler önceki düzenlemelere göre yerine getirilecektir.
5326 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde, Cumhuriyet savcısının kanun- da açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla
idari yaptırım kararı vermeye yetkili olduğu belirtilmiştir. Cumhuriyet savcılarının verdiği yaptırım kararlarına karşı itiraz süresi 15 gün
olup bu kararların kesinleşmesinde de kamu tüzel kişileri tarafından
verilen idari yaptırım kararlarına dair hükümler dikkate alınacaktır.
Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılarınca verilen idari yaptırım
kararlarının vergi dairelerince alınması üzerine ilgili vergi dairesi
tarafından gerekli kontroller yapıldıktan sonra idari para cezaları
Olay Kayıt ve Hesap Defterine kaydedilerek tahakkuk ettirilecektir.
Ayrıca, ilgili defterin "NOT" sütununa kararı gönderen mahkeme
veya Cumhuriyet savcılığı ile kararın tebliğ tarihi yazılacaktır. Bununla birlikte, yukarıda yer alan süre ile ilgili açıklamalara göre vergi
dairesince belirlenen kararların kesinleşme tarihi.de "NOT". sütununda belirtilecektir. Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılarınca
01.06.2005 tarihinden sonra verilen idari para cezaları için bu cezaları
düzenleyen kanunlar esas alınarak belirlenmiş olan ekteki vergi türü
kodları kullanılacaktır.
2.1. Peşin Ödeme İndirimi
5326 sayılı Kanun uyarınca, kanun yoluna başvurmadan Cumhuriyet savcılarının verdiği idari yaptırım kararlarının tebliğ tarihinden itibaren geçecek 15 günlük başvuru süresi (dava açma) ile itiraz
yoluna gidilmeden mahkemeler tarafından verilen idari yaptırım
kararlarında kararın tebliğ tarihinden itibaren geçecek 7 günlük itiraz
süresi içerisinde borcun tamamına yönelik defaten yapılacak ödemelerde, borçlunun talebi aranmaksızın, peşin ödeme indirimi uygulanacaktır.
İdari para cezasının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra ödenmesi durumunda peşin ödeme indirimi uygulanmayacaktır. Kanuni
ödeme süresinin 15 günlük başvuru yolu süresinden veya 7 günlük
itiraz süresinden daha az olması durumunda, sadece kanuni ödeme
süresi içerisinde defaten yapılan ödemelere indirim uygulanacaktır.
TBB
| 355
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Tahsilat esnasında düzenlenecek alındılarda ve bordrolarda idari
para cezası tutarı, indirim tutarı ve tahsilat tutarı ayrı ayrı gösterilecektir. Ayrıca, indirimli tahsilatların Olay Kayıt ve Hesap Defterine
kaydı sırasında bu husus şerh edilecektir.
2.2.Taksitlendirme
Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılarınca verilen idari para cezalarında sadece ilgili kararda yer alması halinde taksitlendirme uygulaması yapılacaktır.
Belirtilen kararlarda taksitlendirme ile ilgili hüküm bulunması
ve ceza muhatabının yazılı olarak talep etmesi üzerine, taksitlendirme
talebi kabul edilen borçlular, borçlarını 4 eşit taksit halinde, birinci
taksidi idari para cezasının kanuni ödeme süresi içerisinde, kalan 3
taksidi ise idari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içerisinde, mahkeme veya Cumhuriyet savcılarınca belirlenen sürelerde
veya süre belirtilmemişse vergi dairesince belirlenecek sürelerde,
ödeyeceklerdir.
Bu durumda, vergi dairesince ekte yer alan idari para cezaları
için düzenlenmiş taksitlendirme formları, ilgisine göre iki örnek düzenlenerek vergi dairesi müdürü ya da yetkili kılacağı personel tarafından imzalanacak ve bir örneği ceza muhatabına verilecektir. Formun diğer örneği ise idari para cezası ile ilgili diğer belgelerle birlikte
muhafaza edilecektir. Ayrıca Olay Kayıt ve Hesap Defterinde taksit
uygulamasının yapıldığı belirtilecek ve taksitlerin zamanında ödenip
ödenmediği titizlikle izlenecektir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel
hale gelecek ve kalan tutar derhal takip ve tahsil edilecektir.
3- 2918 SAYILI KARAYOLLARI TRAFİK KANUNUNA GÖRE
KESİLEN TRAFİK PARA CEZALARI, 4925 SAYILI KARAYOLU
TAŞIMA KANUNUNA GÖRE KESİLEN İDARİ PARA CEZALARI, 5539 SAYILI KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN UYARINCA TAHSİLİ
GEREKEN GEÇİŞ ÜCRETİ VE İDARİ PARA CEZALARI
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre kesilen trafik para
cezaları, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre kesilen idari
para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve
idari para cezalarına ilişkin kararların muhataplarına tebliği, 5326
sayılı Kanun hükümlerine göre ilgili idarelerce yapılacaktır.
356 | TBB
EKLER
Dolayısıyla, 14.09.2004 tarih ve 2004/9; 14.09.2004 tarih ve
2004/10 ; 21.10.2004 tarih ve 2004/12 Seri No.lu Uygulama İç Genelgelerinde yer alan tebliğ ile ilgili düzenlemeler, 01.06.2005 tarihinden
itibaren verilen idari yaptırım kararları için yürürlükten kaldırılmıştır. Anılan genelgelerin tebligat dışındaki diğer düzenlemelerinin
uygulamasına devam edilecektir.
3.1. Peşin Ödeme İndirimi
Bu bölümde belirtilen cezaların, peşin ödeme indirimi uygulanacak süre içerisinde defaten ödenmesi halinde, cezanın verildiği anda
muhasebe yetkilisi mutemetlerine (sayman mutemetlerine) yapılacak
ödemelerdeki indirim uygulamasının yanı sıra, vergi dairelerine ve
bankalara yapılan ödemelerde de peşin ödeme indirimi uygulanacaktır. İndirim uygulaması yapılarak düzenlenecek alındı ve bordrolarda
ceza tutarı, indirim tutarı ve tahsil edilen tutar ayrı ayrı gösterilecektir.
5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para
cezalarının peşin ödeme indirimi uygulanacak süre içerisinde defaten
ödenmesi halinde, indirimin sadece idari para cezası tutarına uygulanmasına ve geçiş ücretinden indirim yapılmamasına özellikle dikkat edilecektir.
3.2. Taksitlendirme
5326 sayılı Kanuna göre taksitlendirme talebi, bu kısımda belirtilen idari para cezaları için tahsile yetkili kılınan vergi dairesine yapılacak ve talep bu vergi dairesince değerlendirilip karara bağlanacaktır.
Buna göre, ceza muhatabının taksitlendirme talebinin vergi dairesi müdürü ya da yetkili kılacağı personel tarafından uygun bulunması halinde, ekte yer alan idari para cezaları için düzenlenmiş taksitlendirme formları, ilgisine göre, iki örnek düzenlenecek ve imzalanıp
bir örneği borçluya verilecektir. Formun diğer örneği ise idari para
cezası ile ilgili diğer belgelerle birlikte muhafaza edilecektir.
Taksitlendirme talebi kabul edilen borçlular, borçlarını 4 eşit taksit halinde, birinci taksidi idari para cezasının kanuni ödeme süresi
içerisinde, kalan 3 taksidi ise idari para cezasının tebliğ tarihinden
itibaren bir yıl içerisinde, vergi dairesince belirlenecek sürelerde ödeyeceklerdir.
Trafik para cezaları ve Karayolu Taşıma Kanunu idari para cezalarına, ilgili kanunları gereğince vade tarihinden itibaren aylık %5
TBB
| 357
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
oranında faiz uygulanacağından, vergi dairelerince, söz konusu formların düzenlenmesi sırasında bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir.
Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari
para cezasının kalan kısmı muaccel hale geleceğinden kalan tutar,
derhal takip ve tahsil edilecektir.
3.3. İlişik Kesme İşlemleri
Araçların fenni muayenelerinin yapılabilmesi için "Fenni Muayene İzin Belgesi"nin düzenlenmesi sırasında, ödeme zamanı gelmemiş idari para cezası taksitleri dikkate alınmayacak; araçların satış ve
devirlerinde "Motorlu Taşıtların Satış ve Devrine Ait İlişik Kesme
Belgesi"nin düzenlenmesi sırasında ise vadesi gelmemiş taksitlerin
tamamının tahsili yoluna gidilecektir.
II- KAMU TÜZEL KİŞİLERİ TARAFINDAN TAHSİL EDİLEN
İDARİ PARA CEZALARININ HAZİNE HESAPLARINA AKTARILMASI
Genel bütçeye dahil daireler tarafından idari yaptırım kararı uygulanarak kanuni ödeme süresi veya kararların kesinleşme süresi
içerisinde tahsil edilen idari para cezaları bu amaçla açılmış hesaplara
bütçe geliri olarak kaydedilecektir.
Genel bütçeye dahil daireler dışında kalan idareler ise; tahsil ettikleri idari para cezalarını 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinin
III/E bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde listeler ile birlikte
idarenin bulunduğu yerde tek vergi dairesi varsa bu vergi dairesine,
birden fazla vergi dairesi varsa süreksiz vergileri tahsil etmekle görevli vergi dairelerine yatıracaklardır. Bu idareler söz konusu tutarları
vergi dairelerine yatırabilecekleri gibi vergi dairelerinin T.C. Ziraat
Bankası nezdindeki muhasebe birimi hesabına (saymanlık hesabına)
vergi tahsil alındısı karşılığında da ödeyebileceklerdir.
Anılan idareler tahsil ettikleri tutarları 437 Seri No.lu Tahsilat
Genel Tebliğinde belirtilen sürelerde Hazine hesaplarına aktarmadıkları takdirde, haklarında yapılacak cezai kovuşturma dışında, süresinde aktarılmayan tutar 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre
hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte anılan
Kanun hükümlerine göre aktarmada geciken idareden cebren takip ve tahsil edilecektir.
Genel bütçeye dahil daireler dışında kalan idareler, belirtilen listeleri yetkili vergi dairelerine gönderecek, ilgili vergi dairesi de bu
listelerde gösterilen toplam tutar üzerinden tahakkuk işlemini gerçek358 | TBB
EKLER
leştirecektir. Ayrıca, anılan listeler ile birlikte tahakkuk ve tahsilata
ilişkin düzenlenen diğer belgeler her bir kurum bazında açılacak dosyalarda muhafaza edilecektir. Söz konusu idari para cezalarının tahakkuk ve tahsilatı sırasında kullanılmak üzere "9301" vergi kodu,
"GENEL BÜTÇE DIŞINDA KALAN KURUMLAR TARAFINDAN
YATIRILAN İ.P.C." vergi türü uzun adı, "KTYC" vergi türü kısa adı
ve "0009301006" özel işlem numarası tanımlanmış olup otomasyonlu
vergi daireleri sistemlerine aktarılmıştır.
Otomasyonsuz vergi dairelerinde ise belirlenen vergi kısa adı
düzenlenecek belgelere yazılacaktır.
III-DİĞERHUSUSLAR
1) Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi gerektiği takdirde, ret ve iade işlemleri; genel bütçeye dahil dairelerin yaptığı tahsilatlarda, tahsilatı yapan daire tarafından, diğer idarelerin tahsil ettiği idari para cezalarında ise idarenin para cezasını yatırdığı vergi dairesi tarafından, iadelerle ilgili genel düzenlemeler
çerçevesinde yerine getirilecektir.
Diğer taraftan, tahsil edilen idari para cezalarının hazine hesaplarına aktarılmasından önce iade edilmesinin gerektiği durumlarda,
ret ve iade işlemlerinin tahsilatı yapan idareler tarafından yerine getirileceği tabiidir.
2) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre kesilen trafik para cezaları, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre kesilen idari
para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve
idari para cezalarının tahsile yetkili vergi dairesinden başka bir vergi
dairesine peşin ödeme indirimli olarak ödenmek istenmesi halinde,
indirim yapılarak tahsil edilen tutar yetkili vergi dairesine aktarılacaktır.
Adına tahsilat yapılan vergi dairesince indirimin yerinde olup
olmadığı hususu araştırılarak gerekli işlemler yapılacaktır.
Söz konusu idari para cezalarının taksitle ödeme talebinin ise
tahsile yetkili vergi dairelerine yapılması gerekmekte olup başka vergi dairelerine gelen bu talepler ivedilikle yetkili vergi dairesine bildirilecektir. Taksitlendirme talebi ile birlikte idari para cezasının
1/4'ünün ödenmek istenmesi halinde borçlunun talebi üzerine bu
tahsilatlar yapılarak yetkili vergi dairesine taksitlendirme talebi ile
birlikte aktarılacaktır.
TBB
| 359
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
3) 5326 sayılı Kanun uyarınca peşin ödemelerde yapılan %25 indirim tutarlarının Genel Bütçe Muhasebe Yönetmeliğinin 311/a-1 inci
maddesi hükümlerine göre muhasebeleştirilmesi gerekmektedir.
4) Kabahatler Kanunu çerçevesinde tahsil edilecek idari para cezaları ile ilgili kullanılacak vergi türü kodları ile muhasebe kayıtları
sırasında kullanılacak yardımcı hesap kodlarına ilişkin liste ekte yer
almaktadır. Konu ile ilgili bilgisayar programları otomasyonlu vergi
daireleri sistemlerine aktarılmıştır. Otomasyonsuz vergi dairelerinde
ise belirlenen vergi kısa adları düzenlenecek belgelere yazılacaktır.
360 | TBB
EKLER
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MAHALLİ İDARELER GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ PARA CEZALARI İLE İLGİLİ GENELGE 2005/100
T.C.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü
Sayı: : B050MAH065000/9345-82440 (300-313)
Konu: Para cezaları
22.9.2005
GENELGE 2005/ 100
………………………… .VALİLİĞİNE
1.6.2005 tarihinden itibaren 1608 sayılı Kanun uyarınca belediye
encümenince verilecek para cezalarının alt ve üst sınırları ile miktarının tespiti hakkında Bakanlığımıza yapılan başvurular nedeniyle,
aşağıdaki hususlara açıklık getirilmesine gerek duyulmuştur.
Belediye organlarınca uygulanan idari para cezalarının hesaplanmasında, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun (28.07.1999 tarih ve
4421 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile değişik) Ek 1 inci maddesinin
(a) ve (b) bendi ile misil uygulaması, Ek 2 nci maddesi ile de yeniden
değerleme oranı sistemi getirilmişti. Ancak, 13.11.2004 tarih ve 25642
sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe
giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanunun 12 nci maddesi ile 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı
Türk Ceza Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten
kaldırılmıştır.
1608 sayılı Kanunun (3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanunun 1 inci
maddesiyle değişik) 1 inci maddesinde; "Belediye meclisi ve encümenlerinin kendilerine kanun, tüzük ve yönetmeliklerin verdiği görev ve yetki dairesinde alacakları kararlara aykırı hareket edenlere ve
belediye kanun, tüzük ve yönetmeliklerinin yasakladığı veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara 50 liraya kadar hafif para
cezası düzenlemeye ve üç günden on beş güne kadar ticaret ve sanat
icrasından men'e ve Türk Ceza Kanununun 536, 538, 557, 559 ve 577
nci maddeleriyle 553 üncü maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri salahiyettardır...." denilmekte, adı
TBB
| 361
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
geçen Kanuna 5.12.1960 tarih ve 151 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle
ilave edilen Ek 1 inci maddede de; "Belediyelerce tanzim edilmiş olan
çeşitli nakil vasıtalarına ait ücret tarifelerine riayet etmeyenler hakkında belediye encümenlerince 1608 sayılı kanuna göre ceza verildikten başka bir aya kadar meslek ve sanattan men cezası da verilir ve
bu gibilerin ehliyeti alınmak üzere keyfiyet trafik teşkilatına bildirilir.
Bu kararlar aleyhine itiraz 1608 sayılı kanun hükümlerine tabidir."
hükmü yer almaktadır.
Bu husus dışında ilgili kanunlarında bahsi geçen para cezalarının, 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde belirtilen artırım uygulanarak, yine ilgili kanunlarında öngörülen kişi ya da organlarca bildirilmesi halinde 5393 sayılı Belediye Kanununun 34 üncü e maddesinin (e) bendi uyarınca belediye encümenince verilmesi gerekmektedir.
Yukarıda sayılan mevzuat hükümleri çerçevesinde;
a)1608 sayılı Kanunun (3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanunun 1
inci maddesiyle değişik) 1 inci maddesine göre; belediye meclisi ve
encümenlerinin kendilerine kanun, tüzük ve yönetmeliklerin verdiği
görev ve yetki dairesinde alacakları kararlara aykırı hareket edenlere
ve belediye kanun, tüzük ve yönetmeliklerinin yasakladığı veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara 50 liraya kadar hafif para
cezası düzenlemeye ve üç günden on beş güne kadar ticaret ve sanat
faaliyetinden yasaklamaya belediye encümenlerinin yetkili olduğu
belirtildiğinden ve buradaki para cezası 5252 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesi uyarınca 85.715 katına çıkarıldığından (08.01.1940 tarihinde
yapılan değişiklikle para cezasında herhangi bir değişiklik yapılmadığından, kat uygulanmasında Kanunun ilk yürürlüğe girdiği
15.05.1930 tarihi esas alınmıştır.) 01.06.2005 tarihinden itibaren
(50x85.715= 4.285.750.- TL) 4,29.- YTL olarak uygulanacaktır.
b) 1608 sayılı Kanunun 5.12.1960 tarih ve 151 sayılı Kanunla eklenen 2 nci maddesinde, 1608 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde kayıtlı cezayı gerektiren hususları bizzat gördükleri taktirde il merkezi
olan yerlerdeki belediye başkanları ile bulunduğu takdirde başkan
yardımcıları, şube müdürleri ve belediye başkanlarının bizzat yetki
verdikleri müdürler seviyesindeki ilgili görevliler re'sen 25 liraya
kadar hafif para cezası tertibine ve 4 güne kadar ticaret ve sanat icrasından men'e, diğer yerlerdeki belediye başkanları ile bulunduğu
takdirde başkan yardımcılarının re'sen 10 liraya kadar hafif para cezası tertibine ve bir gün ticaret ve sanat icrasından men'e yetkili olduğu öngörülmektedir.
362 | TBB
EKLER
Ancak burada öngörülen ve 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca 14.285 katına çıkarılan 25 ve 10 liraya kadar hafif para
cezasının, il merkezlerin- de 0,36.- YTL, diğer yerlerde 0,14.- YTL olarak uygulanması gerekmekle birlikte, 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun değişik 2 nci maddesine
5335 sayılı Kanunun 22 nci maddesi ile eklenen fıkraya göre 1
YTL'nin altındaki tutarlar dikkate alınmayacağından, 1608 sayılı Kanuna göre herhangi bir para cezası uygulaması yapılsa bile, cezanın
tahsili imkansız bulunmaktadır.
5326 sayılı Kabahatler Kanununa aykırı eylemler hakkında Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen cezaların belediye zabıtasınca
verilebileceği, ancak bu cezaların tahsili aynı Kanunun 17 nci maddesi uyarınca Devlet Hazinesince (illerde defterdarlık muhasebe müdürlüğü, ilçelerde mal müdürlüklerince) yapılacağından, düzenlenen
ceza tutanaklarının bir örneğinin ilgili kuruma gönderilmesi sağlanmalıdır.
TBB
| 363
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
KABAHATLER KANUNU’NUN UYGULANMASI İLE İLGİLİ
2005/1666 SAYILI GENELGE
T.C.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
Emniyet Genel Müdürlüğü
Sayı
Konu
:B.05.1.EGM.0.11.05.01.- 1666 13/09/2005
:Kabahatler Kanunu'nun Uygulanması.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 31 Mart 2005 tarihinde Resmî
Gazete'de yayımlanmış ve 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
A. Kanunun İçeriği
Kabahatler Kanunu'nun gerekçesinde de belirtildiği üzere kabahatleri suç olmaktan ve ceza kanunlarının kapsamından çıkarma eğilimi nedeniyle bu Kanun hazırlanmış ve fiilleri işleyenlere idarî yaptırımlar getirilmiştir.
Bu fiiller karşılığında, idarî para cezası ve idarî tedbirler öngörülmüştür. İdarî para cezası bir ceza hukuku yaptırımı olan "adlî para
cezası" niteliğinde değildir.
Adlî para cezası ile idarî para cezası belli bir miktar paranın kişiden alınıp Devlet Hazinesine intikalinden ibaret gibi görünse de; adlî
nitelikteki para cezası ile idarî nitelikteki para cezası arasında, karar
veren merci, yaptırımın infaz sureti, yaptırıma bağlanan kanunî neticeler bakımından önemli farklılıklar bulunmaktadır.
B. Genelgenin Kapsamı
Bu genelge 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32-43'üncü maddelerinde yer alan "emre aykırı davranış", "dilencilik", "kumar", "sarhoşluk", "gürültü", "rahatsız etme", "işgal", "tütün mamullerinin tüketilmesi", "kimliği bildirmeme", "çevreyi kirletme", "afiş asma" ve "silah
taşıma" kabahatlerine, genel kolluk kuvvetleri, belediye görevlileri ile
Kanun'un 39 ve 40'ıncı maddeleri bakımından ilgili kamu kurum ve
kuruluşları idarî amirleri ve kamu görevlilerince uygulanacak idarî
yaptırımlara ilişkin esas ve usûlleri kapsar.
364 | TBB
EKLER
C. Sorumlu Birimler
Kabahatler Kanunu'nun uygulanmasından bütün kolluk birimleri, belediye zabıta görevlileri ve Kanun'un 39 ve 40'ıncı maddeleri
bakımından kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili idarî birim amirleri
ve yetkili kamu görevlileri sorumludur.
Ancak, Kabahatler Kanunu'nda yazılı ve (B) bölümünde sayılan
çeşitli kabahatleri işleyenler hakkında idarî yaptırım karar tutanağı
düzenlemeye sorumluluk alanları içinde aşağıdaki görevliler yetkilidir:
a) Öncelikle Polis Merkezi/Karakol Amirlikleri, İlçe Jandarma/Jandarma Karakol Komutanlıkları ile Sahil Güvenlik Bot Komutanlıkları birim amirleri/ komutanları veya yetkilendirecekleri personel,
b) Yukarıda sayılanlar dışında, yetkili kolluk amirleri/komutanları ile yetkilendirecekleri diğer kolluk personeli,
c) Görev alanına giren konularda Belediye Zabıta amir ya da
müdürleri veya yetkilendirecekleri belediye zabıta görevlileri,
d) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri,
e) Görevi ile bağlantılı olarak 40'ıncı maddenin uygulanması bakımından ilgili ve yetkili kamu görevlisi.
Ç. İdarî Yaptırım Karar Tutanağında Yer Alacak Konular
Kabahat fiilinin işlendiğini haber alan sorumlu birim personeli
neticeye varmak için gerekli araştırmaları yapacaktır. Araştırma neticesi kabahat fiilinin işlendiğine dair yeterli delillerin varlığı, kabahatin tespit edilmesi ve kabahat fiiline uygulanacak yaptırımın kendi
görev alanına girmesi halinde, idarî yaptırım karar tutanağını düzenleyecektir.
İdarî yaptırım karar tutanağında;
a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi,
b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili,
c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller,
d) Kesilen idarî para cezasının miktarı ile peşin ödeme yapılmış
ise miktarı,
e) Karar tarihi ve kararı veren sorumlu birimlerdeki yetkili personelin kimliği,
TBB
| 365
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
f) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi amacıyla el koyma işlemi yapılmış ise el konulanın ne olduğu ve miktarı,
g) Sarhoşluk nedeniyle kabahati işleyenin kontrol altına alınması
işlemi, açık bir şekilde yazılacaktır.
D. İdarî Yaptırım Kararı Uygulanabilecek Kişiler
Esas olarak kabahati işleyen gerçek kişi hakkında idarî yaptırım
kararı uygulanır.
Bunun yanında;
a) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci
olmamakla birlikte (aralarında temsilcilik veya hizmet ilişkisinin
dayanağını oluşturan hukuken geçerli bir işlem veya belge olmasa
dahi) tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen gerçek kişinin, bu görevi kapsamında işlediği kabahatten dolayı, hem tüzel kişi
hem de kabahati işleyen gerçek kişi,
b) Temsilci sıfatıyla hareket eden gerçek kişinin (aralarında temsilcilik veya hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan hukuken geçerli
bir işlem veya belge olmasa dahi) bu sıfatla bağlantılı olarak işlediği
kabahatten dolayı temsil edilen ve kabahati işleyen gerçek kişiler,
c) Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin (aralarında temsilcilik
veya hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan hukuken geçerli bir işlem veya belge olmasa dahi) bu faaliyet çerçevesinde işlemiş olduğu
kabahatten dolayı, iş sahibi kişi ve kabahati işleyen kişi hakkında da,
idarî yaptırım kararı uygulanabilir.
Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuk ile akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği
önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî para cezası uygulanmaz. Ancak bu kişiler hakkında diğer idarî tedbirler alınacaktır.
E. İdarî Yaptırım Kararının Dayanağı Olabilecek Deliller
İşlenen kabahatlere ilişkin deliller, kabahatin kendine has koşulları göz önünde bulundurularak değerlendirilecek ve buna göre tespit edilecektir.
Genel anlamda ispat aracı olarak aşağıdaki bilgi, belge ve maddi
deliller kullanılır:
a) Sorumlu birimlerce usulüne uygun olarak tanzim edilen tutanak ve/veya olay raporu,
b) Varsa ihbarda bulunan, şikayetçinin veya diğer kişilerin beyanlarını içeren tutanak,
366 | TBB
EKLER
c) İspata yarar görsel, işitsel ve yazılı dokümanlar,
d) Resmî kurumlar tarafından tanzim edilen raporlar, yazılar ile
tesis edilen işlemlere ilişkin düzenlenen belgeler (hekim raporu, adli
mercilerden gelen yazılar vb.),
e) Kabahat fiilinin işlendiğine dair ele geçirilen maddi her türlü
delil,
f) İmkânlar ölçüsünde uzman görevlilerce yapılan teknik cihaz
ölçüm sonuçları,
F. İdarî Yaptırım Kararının Uygulandığı Kişiye Yapılacak Bildirimler
Kararın uygulandığı kişiye; - İdarî yaptırım kararının kendisine
tebliğ veya tefhim edildiği tarihten itibaren en geç on beş gün içinde
karara karşı sulh ceza mahkemesine bizzat veya yasal temsilcisi ya da
avukatı aracılığıyla başvurabileceği,
- Bu süre içinde başvuru yapılmaması halinde idarî yaptırım kararının kesinleşeceği,
- İdarî para cezasına karşı, itiraz süresi içinde ödeme yapması halinde kendisinden bunun 3/4'ünün tahsil edileceği,
- Peşin ödemenin kişinin bu karara karşı itiraz hakkını etkilemeyeceği, hususlarında bilgi verildikten sonra, kişinin karar tutanağını
imzalaması istenecektir. Kişinin imzadan kaçınması hâlinde, bu durum İdarî Yaptırım Karar Tutanağı'nın "İdari Yaptırım Uygulanan
Şahsın İmzası" (II.8) bölümünde belirtilecektir. İdarî Yaptırım Karar
Tutanağı'nın bir nüshası ilgili kişiye verilecektir.
G. İdarî Yaptırım Kararı'nın Kesinleşmesi ve Uygulanması
G.1. İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin
idarî yaptırım kararı, kural olarak kararın ilgiliye tebliği ya da tefhimi
tarihinden itibaren (ilgilinin sulh ceza mahkemesine itiraz etmemesi
durumunda) 15 gün geçmesi hâlinde kesinleşir.
İdarî yaptırım kararı, kesinleşmesine müteakiben idarî para cezasının tahsili için mahallin en büyük mal memuruna resmî yazı ile
gönderilecektir.
İdarî yaptırım kararının ilgiliye tebliği ya da tefhimi tarihinden
itibaren 15 gün içinde idarî para cezasının ödenmesi hâlinde, cezanın
3/4'ü tahsil edilecektir.
Kabahat dolayısıyla idarî para cezası verilmesinin ardından, ilgilinin rıza göstermesi halinde kamu görevlilerince tahsilat işlemlerinin
yürütülebilmesi için bu genelgenin H/c bölümünde belirtilen birimTBB
| 367
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
lerin sayman mutemetliği görevini yürütecek personeli, il ve ilçe dairelerinin itâ amirlerinin onay veya yazıları ile belirlenecek ve "Sayman Mutemedi Alındılarının" alınacağı saymanlıklara bildirilecektir.
Sayman mutemetlerine, mal sandıklarınca kullanıldıkça yenisi verilmek üzere yeteri kadar Sayman Mutemedi Alındısı verilecektir. Mal
sandıklarından temin edilen alındılar, bu görevlilerce İdarî Yaptırım
Kararı düzenlemekle yetkili kılınan personele imza karşılığı zimmetle
teslim edilecektir.
İdarî para cezası uygulanan kişinin cezanın yazıldığı anda ödemeye rıza göstermesi ya da kanun yoluna başvurmadan cezayı ödemek istemesi hâllerinde, sayman mutemedi veya yetkilendirilmiş
kamu görevlileri tarafından yapılan tahsilatta "idarî para cezasının
toplam miktarı, indirilen tutar ve tahsil edilen tutar" ayrı ayrı belirtilmek suretiyle sayman mutemedi alındısında gösterilecektir. (Örnek: Kumar oynamak kabahati dolayısıyla idarî yaptırım kararı uygulanması ve yaptırım kararı uygulanan kişinin cezayı hemen ödemeye
rıza göstermesi durumunda, para cezası tutarı 100 YTL, indirim tutarı
25 YTL ve tahsil edilen tutar 75 YTL şeklinde ayrı ayrı belirtilmek
suretiyle sayman mutemedi alındısında yazılacaktır.)
G.2. İlgili kişinin, idarî yaptırım kararının kendisine tebliği ya da
tefhimi tarihinden itibaren 15 gün içinde karar aleyhinde sulh ceza
mahkemesine başvurması hâlinde, Kabahatler Kanunu'nun 28 ve
29'uncu maddelerinde yer alan mahkeme işlemleri tamamlanıncaya
ve mahkeme bir karara varıncaya kadar idarî yaptırım kararı kesinleşmeyecektir.
H. İdarî Yaptırım Karar Tutanağının Düzenlenmesi
a) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanağın şekli ve içeriği gerçek
ve tüzel kişiler ile kararı uygulayan birimlere göre ayrı ayrı hazırlanmıştır (Ek 1, Ek 2, Ek 3, Ek 4, Ek 5, Ek 6, Ek 7, Ek 8 ve Ek 9).
b) İdarî yaptırım karar tutanağı dört nüsha düzenlenecektir. Her
nüshası okunaklı şekilde doldurulacaktır. Düzenlenen idarî yaptırım
karar tutanağının bir sureti kabahati işleyen kişiye verilecek, bir sureti yaptırım kararını uygulayan birimde muhafaza edilecek, bir sureti
de mahallin en büyük mal memuruna gönderilmek üzere kabahatin
işlendiği yerin ilgili kolluk birimine (Belediyelerde bağlı olunan Zabıta Amirliğine) teslim edilecektir.
c) Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığı taşra birimleri yönünden İdarî Yaptırım
Karar Defteri tutmaya ve uygulanan idarî yaptırım kararı sonrası
368 | TBB
EKLER
karara ilişkin iş ve işlemleri yürütmeye, idarî yaptırım kararının uygulandığı yerin bulunduğu mıntıka Polis Merkezi/Karakolu, İlçe
Jandarma Komutanlıkları/ Jandarma Karakol Komutanlıkları ile Sahil Güvenlik Bot Komutanlıkları yetkili ve sorumludur. Bu birimlerce
teslim alınan idarî yaptırım karar tutanağı, kararın kesinleşmesinden
itibaren tahsil için mahallin en büyük mal memuruna gönderilecektir.
d) Tutanakta ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanacaktır. Tutanağın ilgili bölümüne İdarî Yaptırım Karar Defterinin sıra numarası yazılacaktır. Tutanak yetkili en
az iki görevli tarafından imzalanacaktır.
e) Kabahatler Kanunu'nun 39 ve 40'ıncı maddeleri çerçevesinde
idarî birim amirleri veya yetkilendirdikleri kamu görevlileri ile göreviyle bağlantılı olarak ilgili ve yetkili kamu görevlilerince düzenlenen
ve kesinleşen idarî yaptırım karar tutanakları da ilgili kamu kurum
ve kuruluşları tarafından tahsil için mahallin en büyük mal memuruna gönderilecektir (Ek 9).
f) El konulan gelir var ise el koyma tutanağı ile birlikte ilgili kolluk birimine (Belediyelerde bağlı olunan Zabıta Amirliğine) teslim
edilecek ve bu birimlerce de bu gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi için mülkî idare amirinden veya belediye encümeninden karar
alınacaktır. Karar yazısının ekinde el koyma tutanağı da bulunacaktır.
g) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi
halinde yerine getirilecektir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin
karar da idarî yaptırım kararının kesinleşmesine ilişkin usule tabidir
(G BÖLÜMÜ).
h) Mal veya gelirin mülkiyeti kanunda açık hüküm bulunan hallere bağlı olarak ilgili kamu kurum ve kuruluşuna geçmesi durumunda bu kuruluşa, devlet hazinesine geçmesi durumunda da mahallin mal memurluğuna, mal veya gelir el koyma tutanağı, karar ile
birlikte teslim edilecektir.
Bu hususlar mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin kararda
açıkça belirtilecektir.
i) Yapılan işlem İdarî Yaptırım Karar Defteri'ne (Ek 10) kaydedilip, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar tutanağının bir
nüshası ilgili dosyasında muhafaza edilecektir.
13. I. İdarî Yaptırım Kararı'nın Uygulanmasına İlişkin Esaslar
a) İşlenen bir kabahat nedeniyle Kabahatler Kanunu'nun uygulanmasın- da usul açısından öncelikle Kanun'da düzenlenen hükümler esas alınacak, bu Kanun'da düzenlenmeyen hususlarda ise 5271
TBB
| 369
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yer alan genel hükümlere göre
işlem yapılacaktır.
b) Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde,
bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para cezası verilecek ve
ayrı ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir.
c) Sadece idarî para cezası öngörülen durumlarda, bir fiil ile birden fazla kabahat işlenmiş ise en ağır idarî para cezası gerektiren kabahat için tek idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir.
d) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde bu nedenle idarî yaptırım kararı
verilinceye kadar fiil tek sayılacaktır.
e) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece
suçtan dolayı yaptırım uygulanacak bu halde idarî yaptırım karar
tutanağı düzenlenmeyecektir.
f) Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuk ile akıl
hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî yaptırım karar
tutanağı düzenlenecek ancak idarî para cezası uygulanmayacaktır.
Ancak idarî yaptırım karar tutanağının idarî tedbirler bölümüne alınan idarî tedbirler yazılacaktır.
g) Bir kabahat nedeniyle idarî yaptırım kararı uygulanmasına
rağmen kabahate konu olan eylemlerine devam etmekte ısrar edenler
hakkında 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nun 17'inci
maddesine göre adlî işlem yapılacaktır.
h) Gerçek kişinin yokluğunda bu kişi hakkında, temsilcisinin
yokluğunda da tüzel kişi hakkında düzenlenen idarî yaptırım kararları, ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ
edilecektir.
i) İdarî yaptırım kararlarına itirazlar Kabahatler Kanunu'nun
27'inci maddesine göre sulh ceza mahkemelerine yapılacaktır.
j) Bu genelgede öngörülen idarî para cezaları Yeni Türk Lirası
olarak uygulanır.
k) İdarî yaptırım karar tutanakları, kabahate ilişkin hazırlanan
diğer evrak ve tutulan defterlerin, bu işlemleri yapan yetkili birimde
saklanma süresi en az 2 yıldır.
l) Kabahatler Kanunu ve bu genelge hükümleri Türkiye'de yaşayan yabancılar hakkında da uygulanır. Yabancılara idarî yaptırım
370 | TBB
EKLER
kararı uygulanması hâlinde İdarî Yaptırım Karar Tutanağı ve Defteri
buna göre düzenlenecektir.
İ. Kanun'da Düzenlenen Kabahat Türleri
İ. 1. Emre Aykırı Davranış (Kabahatler Kanunu'nun 32'inci
Maddesi)
Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu
güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk
Lirası idarî para cezası verilecektir. Bu cezaya emri veren makam
(Cumhuriyet savcısı, hakim veya mülki amir gibi) tarafından karar
verilecektir. Bu hâlde emre aykırı davranış fiilini tespit eden kamu
görevlileri, karar verilmek üzere durumu emri veren makama iletecek ve emri veren makamın cezalandırmaya ilişkin yazılı kararını
tanzim edeceği İdarî Yaptırım Karar Tutanağına ekleyecektir.
Kabahatler Kanunu'nun 32'inci maddesi, ancak ilgili kanunda
açıkça hüküm bulunan hâllerde uygulanacaktır.
1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 526'ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan atıflar, Kabahatler Kanunu'nun
32'inci maddesine yapılmış sayılmıştır.
Kabahatler Kanunu'nun gerekçesinde de belirtildiği üzere söz
konusu kabahat ile ilgili idarî yaptırım uygulayabilmek için;
a) Yetkili makamlar tarafından hukuka uygun bir biçimde verilmiş bir emir o olacak,
b) Bu emir, "adlî işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve
kamu düzeni veya genel sağlığın korunması düşüncesiyle" verilmiş
olacak,
c) Bu emir, usulen ilân edilecektir. Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için diğer kanunlarda açık hüküm bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan
hâllerde bu maddeye istinaden yaptırım uygulanabilecektir.
Bir çok kanunda, bu konu ile ilgili açık hükümlere yer verilmiştir. Nitekim, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/C ve 32/Ç maddelerinde, il ya da ilçe sınırları içinde, huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanmasının ve önleyici kolluk yetkisinin vali ya da kaymakamın
ödevlerinden olduğu, anılan amirlerin bunları sağlamak için gereken
karar ve önlemleri alacağı; alınan ve ilân olunan karar ve önlemlere
uymayanlar hakkında aynı Kanun'un 66'ncı maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir.
TBB
| 371
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Belirtilen Kanun'un 66'ncı maddesinde ise: "...en büyük mülkiye
amirleri tarafından kanunların verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve
usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin tatbik ve icrasına
muhalefet eden veya müşkülat gösterenler veya riayet etmeyenler
hakkında, hareketi ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde, 765 sayılı
Türk Ceza Kanunu'nun 526'ncı maddesi (Kabahatler Kanunu'nun
32'inci maddesi) uygulanır" denilmektedir.
İdarî yaptırım karar tutanağının "İhlâl Edilen Kanun/Karar sayısı" bölümüne idarî para cezasına dayanak teşkil eden emri veren makam ve emrin tarih ve sayısı yazılacaktır.
İ. 2. Dilencilik (Kabahatler Kanunu'nun 33'üncü Maddesi)
Kolluk veya belediye zabıta görevlilerince, dilencilik yapan kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir.
El konulan gelir var ise, el koyma tutanağı ile birlikte ilgili kolluk
birimine veya belediye zabıta birimine teslim edilecek ve bu birimlerce de el konulan gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi için mülki
idare amirinden veya belediye encümeninden karar alınacaktır. Karar
yazısının ekinde el koyma tutanağı da bulunacaktır.
El konulan ve mülkiyeti kamuya geçirilen gelir, el koyma tutanağı ve kararı ile birlikte ilgili kolluk birimince veya belediye zabıta
birimince kararın kesinleşmesinden itibaren mahallin en büyük mal
memuruna gönderilecektir.
Kabahatler Kanunu'nun gerekçesinde de belirtildiği üzere çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda
bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişiler 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu (TCK)'nun 229'uncu maddesine göre suç işlemektedirler. Bunlar hakkında 5237 sayılı TCK
hükümleri uygulanacaktır.
İ. 3. Kumar (Kabahatler Kanununun 34'üncü Maddesi)
Kumar; zaman ve mekâna bağlı olmaksızın, kazanç amacıyla kâr
ve zararın talihe bağlı olduğu oyunları ifade etmektedir. Kabahatler
Kanunu'na göre kumar oynayan kişi kabahat işlemiş olur. Kumarın
mesken, kapalı mekânlar veya açık alanlarda oynanması da kabahat
fiilini oluşturur.
Kabahatler Kanunu'nda kumar oynanması, bir kabahat olarak
tanımlanmış, karşılığında idarî para cezası öngörülmüştür. Bu nedenle kumar oynanması için yer ve imkân sağlayanlara 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu'na göre, oynayanlara ise Kabahatler Kanunu'na göre
372 | TBB
EKLER
işlem yapılacaktır. Kolluk görevlileri kumar oynayan kişiye, yüz Türk
Lirası idarî para cezası verecektir.
El konulan gelir var ise el koyma tutanağı ile birlikte ilgili kolluk
birimine teslim edilecek ve bu birimlerce gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi için mülkî idare amirinden karar alınacaktır. Karar yazısının ekinde el koyma tutanağı da bulunacaktır.
El konularak mülkiyeti kamuya geçirilen gelir, el koyma tutanağı
ve karar ile birlikte ilgili kolluk birimince kararın kesinleşmesinden
itibaren mahallin en büyük mal memuruna gönderilecektir.
İ. 4. Sarhoş Olarak Başkalarının Huzur ve Sükûnunu Bozmak
(Kabahatler Kanununun 35'inci Maddesi)
Kolluk görevlilerince sarhoş olarak başkalarının huzur ve
sükûnunu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, elli Türk
Lirası idarî para cezası verilecektir.
Kabahatler Kanunu'nun gerekçesinde de belirtildiği üzere bu
hükmün uygulanabilmesi için, sarhoş olan kişinin, başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde davranışlarda bulunması gerekir.
Kişinin alkol aldığı doktor raporu veya mevcutsa alkol metre ile tespit edilecek, doktor raporu veya varsa alkol metre çıktısı, yoksa alkol
metre ölçümüne ilişkin tutulan tutanak delil olarak evraka eklenecektir. Bunun için, davranışın umuma açık yerlerde gerçekleşmiş olması
gerekmez. (Örneğin kendi evinde, diğer aile bireylerinin veya komşuların huzur ve sükûnunu bozucu davranışlar da bu kapsamda değerlendirilecektir.)
Bu yaptırımın uygulanabilmesi için şahsın hem huzur ve sükûnu
bozması hem de alkollü olması şartı gerekmektedir.
Sarhoş olan ve idarî yaptırım kararı uygulanan kişi ikaz edilerek
ailesine veya güvenilir bir kişiye teslim edilecek veya kişi kolluk biriminde sarhoşluğu geçinceye kadar kontrol altında tutulacaktır. Kollukça kontrol altına alınan kişinin bir yakınına veya belirlediği bir
kişiye gecikmeksizin bilgi verilecektir. Kontrol altına alınan kişi yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması hâlinde durumu vatandaşı
olduğu devletin konsolosluğuna bildirilecektir. Gerektiğinde kontrol
altına alınan kişinin kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat
veya beden bütünlüğü bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek
için kolluk tarafından gerekli önlemler alınacaktır. Sarhoşluğu geçince kişi serbest bırakılacaktır.
TBB
| 373
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
İ. 5. Gürültü (Kabahatler Kanunu'nun 36'ncı Maddesi)
Kolluk veya belediye zabıta görevlilerince başkalarının huzur ve
sükûnunu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir.
Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
hâlinde, işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirası'ndan
beş bin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilecektir.
İşletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye uygulanacak idarî para
cezasının miktarı belirlenirken, işlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin ekonomik durumu göz önünde bulundurularak verilecek cezanın miktarı takdir edilecek ve bu takdirin
gerekçesi İdarî Yaptırım Karar Tutanağı'nın "Elde Edilen Deliller"
bölümünde belirtilecektir.
Gürültünün tespit edilmesinde, öncelikle ihbar veya şikayet incelenecek ve buna ilişkin tanzim edilen tutanak İdarî Yaptırım Karar
Tutanağı'nın ekine konulacaktır.
İ. 6. Rahatsız Etme (Kabahatler Kanunu'nun 37'nci Maddesi)
Kolluk veya belediye zabıta görevlilerince, mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız eden kişiye, elli Türk Lirası idarî para
cezası verilecektir.
Umuma mahsus veya umuma açık yerlerde veya işyeri ve konutlara gelmek suretiyle, bu yerlerde bulunan kişileri herhangi bir talebi
bulunmaksızın meşgul ettikleri tespit edilenlere bu ceza uygulanacaktır.
İ. 7. İşgal (Kabahatler Kanunu'nun 38'inci Maddesi)
Bu kabahate idarî yaptırım kararı uygulamaya sadece belediye
zabıta görevlileri yetkilidir.
Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın, meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden veya
buralarda mal satışa arz eden kişilere elli Türk Lirası; yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın, meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşâat malzemesi yığan kişilere
de yüz Türk Lirası'ndan beş yüz Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilecektir.
İşlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin
ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, verilecek cezanın
miktarı takdir edilecek ve bu takdirin gerekçesi İdarî Yaptırım Karar
Tutanağı'nın "Elde Edilen Deliller" bölümünde belirtilecektir.
374 | TBB
EKLER
Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. Özel kanuna tâbi hâllerde
ilgili kanun hükümleri uygulanacaktır.
İ. 8. Tütün Mamullerinin Tüketilmesi (Kabahatler Kanunu'nun
39'uncu Maddesi)
Bu bölümde tütün mamullerinin tüketilmesi ile ilgili Kabahatler
Kanunu'nun kolluğa ve kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili idarî
birim amirlerine yetki verdiği konulara ilişkin düzenleme yapılmıştır.
Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü tüketen kişilere, ilgili idarî birim amirinin yetkilendirdiği kamu görevlileri
tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bu hüküm
tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmayacaktır.
Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli Türk
Lirası idarî para cezası verilecektir. Kabahatin kamuya ait toplu taşıma araçlarında işlenmesi hâlinde idarî yaptırım kararını ilgili idarî
birim amirinin yetkilendirdiği kamu görevlileri uygulayacaktır.
Özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında
tütün mamullerinin tüketilmesi hâlinde tüketen kişilere başvurulan
ilk kolluk birimi tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir.
Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların
kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir
açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden
kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bu ceza, şikâyet
üzerine kolluk kuvvetlerince verilecektir.
İ. 9. Kimliği Bildirmeme (Kabahatler Kanunu'nun 40'ıncı
Maddesi) Görevle bağlantılı olarak sorulması hâlinde, yetkili kamu
görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya
gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye yetkilendirilmiş kamu görevlisi tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir.
Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutulacak, yetkili kamu görevlisi durumdan yazılı olarak Cumhuriyet savcısını
derhâl haberdar edecektir. Bu kişi kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri çerçevesinde gözaltına alınabilecek ve gerekirse tutuklanabilecektir. 2559 sayılı Polis
Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nun 17'inci maddesi hükmü saklıdır.
Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda yakalama ve gözaltına alma işlemlerine derhâl son verilecektir.
TBB
| 375
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
İ. 10. Çevreyi Kirletme (Kabahatler Kanunu'nun 41'inci Maddesi)
Bu kabahat ile ilgili olarak idarî para cezasını vermeye ve miktarını takdire belediye zabıta görevlileri yetkilidir.
- Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yirmi Türk Lirası idarî para cezası
verilecektir. Bireysel atık ve artıkların atılması hâlinde de bu hüküm
uygulanacaktır.
- Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi hâlinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye, beş yüz Türk Lirası'ndan beş
bin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilecektir.
- Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana
bırakan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir.
- İnşâat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirası'ndan üç bin
Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilecektir. İnşâat faaliyetinin
bir tüzel kişi adına yürütülmesi hâlinde bu tüzel kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı beş bin Türk Lirası'dır. Bu atık ve
artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilecektir.
-İşlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin
ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, verilecek cezanın
miktarı takdir edilecek ve bu takdirin gerekçesi İdarî Karar Yaptırım
Tutanağı'nın "Elde Edilen Deliller" bölümünde belirtilecektir.
-Kullanılamaz hâle gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların
toplanmasına ilişkin belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya
ait sair bir yere bırakan kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bu eşyanın toplanması hususunda belediye tarafından belirli
aralıklarla yılda üç günden az olmamak üzere belirlenen günler önceden uygun araçlarla ilân olunacaktır.
-Kullanılamaz hâle gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair
bir yere bırakan kişiye iki yüz elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bunların kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil
edilecektir.
-Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhâl giderilmesi hâlinde idarî para cezasına karar verilmeyebilecektir..
376 | TBB
EKLER
-Kabahatler Kanunu'nun 41'inci maddesi hükümleri, belediye sınırları içinde uygulanacaktır.
-Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
İ. 11. Afiş Asma (Kabahatler Kanununun 42'inci Maddesi)
Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki
kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait
alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, kolluk veya belediye zabıta görevlilerince yüz Türk Lirası'ndan üç bin Türk Lirası'na
kadar idarî para cezası verilecektir. Aynı içerikteki afiş ve ilânlar, tek
fiil sayılacaktır.
Ancak yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar için idarî para cezası uygulanmayacaktır. Bu
izinde, afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilecektir. Bu afiş ve ilânlar izin verilen gerçek veya tüzel kişi tarafından
bu sürenin dolmasını müteakip derhâl toplatılacaktır. Toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi hâlinde yüz Türk Lirası'ndan üç
bin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilebilecektir. Bu afiş ve
ilanların kaldırılmasına ilişkin masraflar da ilgili kişilerden ayrıca
tahsil edilecektir.
İşlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin
ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, verilecek cezanın
miktarı takdir edilecek ve bu takdirin gerekçesi İdarî Karar Yaptırım
Tutanağı'nın "Elde Edilen Deliller" bölümünde belirtilecektir.
Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. Bu bağlamda Kabahatler
Kanunu'nun gerekçesinde de belirtildiği gibi seçim döneminde afiş
ve ilân asılması hususu seçim mevzuatında özel olarak düzenlendiğinden, bu hükmün kapsamı dışında bırakılmıştır.
İ. 12. Silâh Taşıma (Kabahatler Kanununun 43'üncü Maddesi)
Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna göre yasak olmayan silâhları park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir
şekilde taşıyan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası
idarî para cezası verilecektir.
Kabahatler Kanunu'na göre idarî ceza uygulanabilmesi için iki
unsurun bir arada olması gerekmektedir: Birincisi, hava veya gaz
basıncıyla çalışan avda veya atıcılık sporunda kullanılan ateşli ya da
ateşsiz tüfekler gibi yasak olmayan ancak yetkili makamlardan ruhsat
almayı gerektiren silâh bulunması, ikincisi bu silâhın park, meydan,
cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşınması gerekmektedir.
TBB
| 377
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
İşlem yapılan kişiler hakkında sadece idarî yaptırım kararı uygulanacak, silâhların mülkiyetinin kamuya geçirilmesi işlemi tesis edilmeyecek ve yapılan işlem sonrası silâh ilgiliye teslim edilecektir.
J. Genelgenin Uygulanması
Bu genelgenin dağıtımı, sorumlu birimler/görevliler tarafından
uygulanmak üzere en alt birimlere kadar sağlanacaktır.
Genelgenin uygulanmasından ve takibinden yetkili ve görevli sıralı amirler sorumlu olacaktır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun uygulanmasının, yukarıda
belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yürütülmesi yönünde bilgi ve
gereğini arz ve rica ederim.
378 | TBB
EKLER
KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU HÜKÜMLERİ GEREĞİNCE
UYGULANAN İDARİ PARA CEZALARININ TAHSİLİNDE VE
TAKİBİNDE UYGULANACAK USUL VE ESASLAR İLE
KULLANILACAK ALINDILAR, TUTANAKLAR VE DEFTERLER
HAKKINDA YÖNETMELİK45
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, 13/10/1983 tarihli ve
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda belirtilen hükümlere aykırı
hareket edenler hakkında düzenlenecek Cumhuriyet Savcılığına Sevk
Tutanağı, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile bu idari para
cezalarının tahsilatı sırasında düzenlenecek Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısının şeklini, içeriğini, teminini ve
kullanma esaslarını; para cezalarının tahsilinde ve takibinde uygulanacak usul ve esasları; Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel
Komutanlığı personeli ile Ulaştırma Bakanlığının ve Karayolları
Genel Müdürlüğünün ilgili birimlerinin merkez, bölge il ve ilçe kuruluşlarında görevli ve yetkili kılınmış personelinden alındı ve tutanak
düzenleyeceklerin niteliklerini, yetki sınırlarını, hangi hallerde hangi
belge ve tutanakları düzenleyeceklerini, koordinasyon ve işbirliği esaslarını belirlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik;
a) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile bu idari para cezalarının tahsilâtı sırasında düzenlenecek Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısının
şeklini, içeriğini, teminini ve kullanma esaslarını, tahsil ve takibini,
b) Kimlerin hangi hallerde Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile bu idari para cezalarının tahsilâtı sırasında düzenlenecek Trafik Para Cezası Muhasebe
Yetkilisi Mutemedi Alındısı düzenlemeye yetkili olduklarını,
45
6 Nisan 2011 tarih ve 27897 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
TBB
| 379
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
c) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı ve
tutanak düzenlemeye yetkili personelin bağlı oldukları kuruluşların,
alındı ve tutanaklar hakkında yapacakları işlemleri,
ç) Kimlerin hangi hallerde araçların tescil plakasına göre tutanak
düzenleyebileceğini ve bu konuda yapılacak işlemleri,
d) Trafik idari para cezalarının ödenme süresini, yerini, şeklini ve
tahsilâtı yapan kuruluşların sorumluluklarını,
e) Trafik idari para cezalarının belirlenen sürelerde ödenmemesi
halinde yapılacak işlemleri ve diğer işbirliği esaslarını,
f) Trafikten men edilen araçlar ile geçici olarak geri alınan sürücü belgeleri için düzenlenecek tutanakları ve bunların defter kayıtlarına ilişkin hususları, kapsar.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 121 inci maddesine dayanılarak
hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen deyimlerden;
a) Ceza puanı: Karayolları Trafik Kanununun kabahat saydığı
fiillerden dolayı haklarında idari para cezası uygulanan sürücülere,
aldıkları her ceza için Karayolları Trafik Yönetmeliğinde belirtilmiş
olan puanı,
b) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı: Karayolları Trafik Kanununda öngörülen ve karar vermeye cumhuriyet savcılarının yetkili
olduğu kabahatlerin tespiti amacıyla yetkililerce tanzim edilen tutanağı,
c) Genel zabıta: Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel
Komutanlığının genel kolluk personelini,
ç) Karayolları Genel Müdürlüğü personeli: Karayolları Trafik Kanununun yetki vermiş olduğu hükümler doğrultusunda, işlenmiş
olan kabahatten dolayı işlem yapmak üzere Karayolları Genel Müdürlüğünce görevli ve yetkili kılınmış personeli,
d) Muhasebe Yetkilisi Mutemedi: Karayolları Trafik Kanununda
öngörülen fiiller karşılığında alındı ve tutanak düzenlemeye yetkili
personelce kullanılmak üzere, Maliye Bakanlığının ilgili biriminden
trafik para cezası muhasebe yetkilisi mutemedi alındılarını, trafik
idari para cezası karar tutanaklarını ve cumhuriyet savcılığına sevk
tutanaklarını teslim almaya ve teslim etmeye, bu tutanaklar karşılı380 | TBB
EKLER
ğında tahsil edilen trafik idari para cezalarını Maliye Bakanlığının
ilgili biriminin veznesine teslim etmeye yetkili kılınan personeli,
e) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı: Karayolları Trafik Kanununun kabahat saydığı ve karşılığında idarî para cezası öngörülmüş fiiller hakkında yetkililerce tanzim edilen tutanağı,
f) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı: Karayolları Trafik Kanununda öngörülen fiiller karşılığında yetkililerce
tahsil edilen para karşılığı olarak düzenlenen ve kural ihlalinde bulunanlara verilen makbuzu,
g) Trafik zabıtası: Karayolları Trafik Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen zabıtayı,
ğ) Ulaştırma Bakanlığı personeli: Karayolları Trafik Kanununun
yetki vermiş olduğu hükümler doğrultusunda, işlenmiş olan kabahatten dolayı işlem yapmak üzere Ulaştırma Bakanlığının ilgili birimlerinde görevli ve yetkili kılınmış personeli, ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı,
Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı, Araç Trafikten Men
Tutanağı, Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı ve Trafik İdari Para
Cezası Karar Tutanağının Şekli, İçeriği ve Basımı, Alındı ve
Tutanak Düzenlemeye Yetkili Kılınanlar, Tutanakların
Düzenlenme Usul ve Esasları
Düzenlenecek alındı ve tutanakların şekli, içeriği ve basımı
MADDE 5 – (1) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısının şekli ve içeriği 30/12/2006 tarihli ve 26392 sayılı 3.
Mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Merkezi Yönetim Muhasebe
Yönetmeliğinde (Örnek No 9) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağının şekli ve içeriği (Ek-1)’de, elektronik ortamda düzenlenen Trafik
İdari Para Cezası Karar Tutanağının şekli ve içeriği (Ek-2) ve (Ek-3)’te,
Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağının şekli ve içeriği (Ek-4)’te,
elektronik ortamda düzenlenen Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağının şekli ve içeriği (Ek-5)’te, Mazbatalı Tebligat Zarfının şekli ve
içeriği (Ek-6)’da, Araç Trafikten Men Tutanağının şekli ve İçeriği
(Ek-7)’de, Geçici Olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağının şekli
ve içeriği ise (Ek- 8)’de gösterilmiştir.
(2) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı,
Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı ve Trafik İdari Para Cezası
TBB
| 381
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Karar Tutanağı, Maliye Bakanlığınca bastırılır ve yetkili kılınmış kuruluşlara dağıtılmak üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek birime
veya kuruma gönderilir. Bu Yönetmelikte belirtilen tutanaklar elektronik ortamda da üretilebilir ve düzenlenebilir. Buna dair diğer usul
ve esaslar İçişleri ve Maliye Bakanlıklarınca müştereken belirlenir.
Alındı ve tutanak düzenlemeye yetkili kılınanlar
MADDE 6 – (1) Alındı ve tutanaklar, Karayolları Trafik Kanununda belirtilen hükümlere aykırı hareket edenler hakkında ve yetki
sınırları içinde;
a) Trafik zabıtası,
b) Trafik zabıtasının bulunmadığı veya yeterli olmadığı yerlerde genel zabıta,
c) Ulaştırma Bakanlığı ile Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili birimlerinin merkez, bölge il ve ilçe kuruluşlarında görevli ve yetkili kılınmış personeli,
tarafından düzenlenir.
Alındı ve tutanakların teslim alınması ile birimlerince yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esaslar
MADDE 7 – (1) Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesine göre; alındı
düzenlemeye yetki verilen kuruluşlardan görevlendirilecek muhasebe yetkilisi mutemedi sayılan ve kefalete tabi tutulan personele mal
sandıklarınca, kullanıldıkça yenisi verilmek üzere yeteri kadar alındı,
Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ve Cumhuriyet Savcılığına
Sevk Tutanağı verilir. Alındıların her sayfası bağlı oldukları kuruluşun
resmi mührü ile mühürlenir.
(2) 6 ncı maddede belirtilen görevliler tarafından;
a) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı,
İdari Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı Kayıt ve
Zimmet Defterine (Ek– 9),
b) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanakları, Trafik İdari Para
Cezası Karar Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defterine (Ek–10),
c) Cumhuriyet Savcılıklarının yetkisine giren kabahatlerle ilgili
düzenlenen Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanakları Cumhuriyet
Savcılığına Sevk Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defterine (Ek–11),
ç) Trafikten men edilen araçlar için düzenlenecek olan Araç
Trafikten
Men Tutanakları, Araç Trafikten Men Tutanağı Kayıt ve Zimmet
Defterine (Ek–13),
382 | TBB
EKLER
d) Geçici olarak geri alınan sürücü belgeleri için düzenlenen Geçici Olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanakları, Geçici Olarak
Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defterine (Ek–
14), kaydedilerek, kullanılmak üzere yetkili personele zimmet karşılığı
verilir.
Alındı ve tutanakların düzenlenmesi ve teslimine ilişkin usul
ve esaslar
MADDE 8 – (1) Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında sayılan personel, muhasebe yetkilisi mutemedi olarak görevlendirilmeden alındı karşılığı idarî para cezası tahsil eder.
(2) Alındı ve tutanakların her nüshası okunaklı olacak şekilde,
sabit, mürekkepli veya tükenmez kalemle tam ve eksiksiz doldurulur. Alındılar düzenleyen tarafından, tutanaklar ise düzenleyen/düzenleyenler ve kural ihlalinde bulunan tarafından imzalanır.
a) Alındılar üç nüsha olarak düzenlenir. Birinci nüshası kural
ihlalinde bulunan ilgiliye, ikinci nüshası görev hitamında, dip koçanı
ise bittikten sonra bağlı olunan kurumun muhasebe yetkilisi mutemedine teslim edilir.
b) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı (Ek-1) üç nüsha olarak düzenlenir. Birinci nüshası kural ihlalinde bulunan ilgiliye verilir,
ikinci nüshası görev hitamında tutanağı düzenleyen görevlinin bağlı
olduğu kurumun ilgili birimine muhafaza edilmek üzere teslim edilir.
Ceza tutanaklarına ilişkin bilgiler elektronik ortama aktarılarak cezanın kesinleşmesinden sonra yedi iş günü içinde tahsil ve takip için
elektronik ortamda Maliye Bakanlığına gönderilir. Dipkoçanı ise bittikten sonra tutanakların teslim alındığı kurumun ilgili birimine
teslim edilmek üzere bağlı olunan kurumun muhasebe yetkilisi mutemedine verilir.
c) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı (Ek-4) dört nüsha olarak düzenlenir. Düzenlenen tutanakların üç nüshası görevlinin bağlı
olduğu kuruma teslim edilir. Kurumdaki ilgili birim tarafından, tutanak Cumhuriyet Savcılığına Sevk Defterine (Ek–12) kaydedilerek birinci ve üçüncü nüshaları bir üst yazı ile birlikte ilgili Cumhuriyet
Savcılığına yedi iş günü içerisinde gönderilir, tutanağın ikinci nüshası kurumda muhafaza edilir. Dip koçanı ise, bittikten sonra tutanağın teslim alındığı mal sandığına teslim edilmek üzere bağlı olunan
kurumun muhasebe yetkilisi mutemedine teslim edilir.
(3) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağının taşınabilir veya el
cihazlarıyla elektronik ortamda (Ek–3) üretilerek düzenlenmesi ve
TBB
| 383
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
kural ihlalinde bulunana ihlalin gerçekleştiği yerde tebliğ edilmesi
halinde;
a) Tutanak, düzenleyen/düzenleyenler ile kural ihlalinde bulunan tarafından imzalanır.
b) Tutanak iki nüsha olarak düzenlenir. Tutanağın bir nüshası
kural ihlalinde bulunan ilgiliye verilir, ikinci nüshası ise görev hitamında bağlı olunan kurumun ilgili birimine teslim edilir ve kurumda
muhafaza edilir. Ceza tutanaklarına ilişkin bilgiler cezanın kesinleşmesinden sonra yedi iş günü içinde tahsil ve takip için elektronik ortamda Maliye Bakanlığına gönderilir.
(4) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağının sabit/masa üstü
cihazlarla elektronik ortamda (Ek–5) üretilmesi halinde;
a) Tutanak üç nüsha olarak düzenlenir ve düzenleyen/düzenleyenler tarafından tüm nüshaları imzalanır.
b) İki nüsha tutanak bir üst yazı ile birlikte Cumhuriyet Savcılığına gönderilir, bir nüshası ise kurumda muhafaza edilir.
(5) Birkaç trafik kuralının bir arada ihlal edilmesi halinde, alındı
ve tutanaklara her ihlal için fiile uyan kanun maddeleri ayrı ayrı yazılır. Aynı anda üçten fazla ihlal tespit edildiği durumlarda, ilgili maddeler için yeni alındı/tutanak düzenlenir.
(6) İhlal edilen trafik kuralına ilişkin olarak düzenlenen Trafik
İdari Para Cezası Karar Tutanağında belirtilen idari para cezasının,
ilgili tarafından peşin olarak ödenmek istenmesi halinde, idarî para
cezası alındı düzenlenmek suretiyle tahsil edilir.
(7) Kullanılan alındıların iadesinde ve tahsil edilen paraların
tesliminde aşağıdaki usul ve esaslar uygulanır;
a) Görevlilerce alındı karşılığı tahsil edilen paraların muhasebe
yetkilisi mutemedine tesliminde, muhasebe yetkilisince de kendisine
teslim edilen paraların ilgili mal sandığı veznesine yatırılmasında,
Maliye Bakanlığınca belirlenen şekil ve parasal sınırlara uyulur.
b) Bu fıkranın (a) bendinde belirtilen parasal sınır aşılmamış
olsa dahi, alındıların bitip bitmediğine bakılmaksızın tahsil edilen
paralar, ilgili mal sandığı veznelerine yatırılmak üzere alındı koçanı
ile birlikte her yedi günde bir muhasebe yetkilisi mutemedine, Trafik
Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı Kayıt ve Zimmet
Defteri (Ek–9) üzerinde yapılan zimmet kaydı düşülmek suretiyle
teslim edilir. Belirlenen parasal sınıra ulaşılması halinde, yedi günlük
süre beklenilmez.
384 | TBB
EKLER
c) Muhasebe yetkilisi mutemedine teslim edilen ve bu fıkranın
(a) bendinde belirtilen parasal sınırın altında kalan paraların, bu görevli tarafından en geç üç iş günü içerisinde ilgili mal sandığı veznesine yatırılması mecburi olup, malî yılın son iş gününde bu sürelere bağlı kalınmaksızın yapılan tahsilâtların mal sandığı veznesine
yatırılması zorunludur. Belirlenen parasal sınıra ulaşılması halinde, üç
iş günü olarak belirlenen süre beklenilmez.
ç) Muhasebe yetkilisi mutemedine teslim edilen alındı dip koçanları, yapılan tahsilâtın tarih ve seri numarasına göre Muhasebe
Yetkilisi Mutemetleri Kasa Defterine işlenir. Kasa defteri sayfaları arasına karbon kâğıdı konularak iki nüsha doldurulur.
d) Bu şekilde doldurulan Kasa Defteri ve alındı dip koçanları,
yapılan tahsilâtla birlikte ilgili mal sandığı veznesine teslim edilir.
e) Görevliler tarafından işlem yapılarak bitirilen alındıların dip
koçanları, Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı
Kayıt ve Zimmet Defterinde (Ek–9) düşüm yapılarak muhasebe yetkilisi mutemedine, bu görevli tarafından da ilgili mal sandığına teslim
edilir.
Araçların tescil plakasına göre tutanak düzenlenmesi
MADDE 9 – (1) Karayolları Trafik Kanunu gereğince yetkili kılınmış personel tarafından, Karayolları Trafik Kanununun ilgili maddelerinde belirtilen kural ihlallerinde bulunan araçların tescil plakaları üzerinden, araç veri tabanında bulunan bilgisayar kayıtları veya
araç tescil dosyasındaki bilgiler esas alınarak sahiplerine cezai işlem
uygulanır.
(2) Bu şekilde düzenlenen tutanaklar, gereği yapılmak üzere görevlilerin bağlı bulundukları kuruluşun ilgili birimine teslim edilir.
Araçların tescil plakasına göre düzenlenen tutanaklar hakkında
yapılacak işlemler
MADDE 10 – (1) Karayolları Trafik Kanunu gereğince yetkili kılınmış personel tarafından araçların tescil plakasına göre düzenlenen
trafik idari para cezası karar tutanakları;
a) Kural ihlalinin tespit edildiği tarihteki araç sahibi ve gerekli
bilgiler, araç veri tabanında bulunan bilgisayar kayıtlarından tespit
edilerek tutanağın ilgili bölümleri doldurulur. Araç sahibi ve gerekli
bilgilerin bilgisayar kayıtlarından tespit edilememesi halinde, bilgiler
aracın tescil dosyasının bulunduğu trafik tescil kuruluşundan yazılı
olarak veya elektronik sistemle temin edilir.
TBB
| 385
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
b) Tutanağın tebligat işlemlerine ihlalin tespit edildiği tarihten
itibaren on iş günü içinde başlanarak, Karayolları Trafik Kanununun
116 ncı maddesi hükümleri uyarınca araç sahibine, sahibi birden fazla ise tescil kaydının ilk sırasındaki sahibine posta yoluyla tebligat
yapılır.
c) Tutanağın birinci nüshası Mazbatalı Tebligat Zarfı (Ek–6) içine
konularak ilgilisine tebliğ için gönderilir. Yapılan tebligatta idarî para
cezasına ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliğ veya tefhimi tarihinden itibaren 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler
Kanununun ilgili maddelerinde belirtilen süre ve şartlar doğrultusunda yetkili sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği ve bu süre
içerisinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararının kesinleşeceği belirtilir. Tutanağın ikinci nüshası kurumda muhafaza edilir, dipkoçanı ise bittikten sonra tutanakların teslim alındığı kurumun ilgili birimine teslim edilmek üzere bağlı olunan kurumun muhasebe yetkilisi mutemedine verilir.
ç) Karayolları Trafik Kanununun ilgili maddeleri gereğince araç
sürücüsü ile birlikte ayrıca araç sahibine/işletenine/yük gönderene
de idari para cezası öngörülen durumlarda, aracın tescil belgesi ve
diğer belgelerdeki bilgiler esas alınarak, araç sahibine/işletenine/yük
gönderenine tescil plakası üzerinden Trafik İdari Para Cezası Karar
Tutanağı düzenlenir. Bu şekilde araç sahibi/işleteni/yük göndereni
adına tanzim edilen tutanaklar, görevlilerin bağlı oldukları kuruluşun
ilgili birimine (a) bendi hükümleri uyarınca işlem yapılmak üzere teslim edilir.
(2) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağının sabit/masa üstü
cihazlarla elektronik ortamda (Ek–2) üretilerek düzenlenmesi halinde;
a) Tutanak iki nüsha olarak düzenlenir ve düzenleyen/düzenleyenler tarafından tüm nüshaları imzalanır.
b) Tebligat işlemlerine on iş günü içinde başlanılır. Tutanağın
birinci nüshası Mazbatalı Tebligat Zarfı (Ek–6) içine konularak, Karayolları Trafik Kanununun 116 ncı maddesi hükümleri uyarınca araç
sahibine, sahibi birden fazla ise tescil kaydının ilk sırasındaki sahibine posta yoluyla tebligat yapılır. Yapılan tebligatta idarî para cezasına ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliğ veya tefhimi
tarihinden itibaren Kabahatler Kanununun ilgili maddelerinde belirtilen süre ve şartlar doğrultusunda yetkili sulh ceza mahkemesine
başvurulabileceği ve bu süre içerisinde başvurunun yapılmamış
olması halinde, idarî yaptırım kararının kesinleşeceği belirtilir.
386 | TBB
EKLER
c) Tutanağın ikinci nüshası ilgili birimde muhafaza edilir.
(3) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağının taşınabilir cihazlarla elektronik ortamda (Ek–3) üretilerek düzenlenmesi halinde;
a) Tutanak iki nüsha olarak düzenlenir ve düzenleyen/düzenleyenler tarafından tüm nüshaları imzalanır.
b) Tebligat işlemlerine on iş günü içinde başlanılır. Tutanağın
birinci nüshası Mazbatalı Tebligat Zarfı (Ek–6) içine konularak, Karayolları Trafik Kanununun 116 ncı maddesi hükümleri uyarınca araç
sahibine, sahibi birden fazla ise tescil kaydının ilk sırasındaki sahibine posta yoluyla tebligat yapılır. Yapılan tebligatta idarî para cezasına ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliğ veya tefhimi
tarihinden itibaren Kabahatler Kanununun ilgili maddelerinde belirtilen süre ve şartlar doğrultusunda yetkili sulh ceza mahkemesine
başvurulabileceği ve bu süre içerisinde başvurunun yapılmamış
olması halinde, idarî yaptırım kararının kesinleşeceği belirtilir.
(4) Tebliğ edilen tutanaklara ilişkin bilgiler, cezanın kesinleşmesinden sonra takip ve tahsili için yedi iş günü içinde elektronik ortamda Maliye Bakanlığına gönderilir.
Yabancı ülkede kayıtlı araçlara uygulanan trafik idari para cezalarının tebliği, takibi ve tahsili
MADDE 11 – (1) Yabancı ülkelerde kayıtlı araçların sürücülerine
Karayolları Trafik Kanununa istinaden düzenlenen trafik idari para
cezası karar tutanaklarına ilişkin bilgiler, ivedilikle elektronik ortama
aktarılır.
(2) Yetkililerin dur uyarısına rağmen durmayarak seyrine devam eden, trafik kural ihlalinde bulunan, ancak durdurulması mümkün olmayan veya durdurulması trafik güvenliği açısından tehlike
teşkil eden, trafik kuralını ihlal ettiği teknik cihazlarla tespit edilen
ve yabancı ülkelerde kayıtlı araçların tescil plakasına göre düzenlenen trafik idari para cezası karar tutanaklarına ilişkin bilgiler ivedilikle elektronik ortama aktarılır ve bu tutanaklar gümrük kapılarında
aracın sürücüsüne tebliğ edilir.
(3) Trafik idari para cezası karar tutanaklarına ilişkin gümrük
kapılarında yapılacak ödemeler kabul edilir.
(4) Yabancı ülkede kayıtlı araçların sürücüsüne, sahibine, işletenine veya gönderenine uygulanan, ancak tebliğ edilemeyen trafik
idari para cezalarına ilişkin tutanaklar tebliğ edilmek üzere,
11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 25 inci maddesi
gereğince ilgili ülke Büyükelçiliğimize/ Başkonsolosluğumuza gönTBB
| 387
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
derilmek üzere Dışişleri Bakanlığına gönderilebileceği gibi doğrudan
Valiliklerimizce de ilgili ülke Büyükelçiliğimize / Başkonsolosluğumuza gönderilebilir.
(5) İçişleri, Maliye ve Ulaştırma Bakanlıkları ile Gümrük Müsteşarlığı, yabancı ülkede kayıtlı araçların sürücülerine, sahiplerine,
işletenlerine veya gönderenlerine uygulanan trafik idari para cezalarının tebliği, takibi ve tahsili konusunda gerekli tedbirleri alabilir.
Trafikten men edilen araçlar için kullanılacak tutanak ve defterlerin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar
MADDE 12 – (1) Karayolları Trafik Kanununun ilgi maddeleri gereğince bu Kanunla yetkili kılınan görevliler tarafından;
a) Trafikten men edilen araçlar için üç nüsha olarak “Araç Trafikten Men Tutanağı” (Ek-7) düzenlenir.
b) Tutanağın bir nüshası kural ihlali yapan sürücüye verilir, bir
nüshası ise birimde oluşturulacak dosyada muhafaza edilir ve trafikten men edilen araca ilişkin bilgiler “Trafikten Men Edilen Araç
Defteri (Ek-15)”ne kaydedilir.
(2) Bu tutanağın elektronik ortamda üretilmesi halinde, iki nüsha olarak düzenlenir.
Geçici olarak geri alınan sürücü belgeleri için kullanılacak tutanak
ve defterlerin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar
MADDE 13 – (1) Karayolları Trafik Kanununun ilgili maddeleri
gereğince bu Kanunla yetkili kılınan görevliler tarafından;
a) Geçici olarak geri alınan sürücü belgeleri için dört nüsha olarak
“Geçici
Olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı” (Ek-8) düzenlenir.
b) Tutanağın birinci nüshası sürücü belgesi geri alınan sürücüye
verilir, ikinci nüshası bilgisayar veri girişi işlemlerini yapan birime
gönderilir. Üçüncü nüshası ise geri alınan sürücü belgesi ile birlikte
birimde oluşturulacak dosyada muhafaza edilir.
c) Geçici olarak geri alınan sürücü belgesi, “Geçici Olarak Geri
Alınan Sürücü Belgeleri Kayıt Defteri (Ek-16)”ne kaydedilir. (2)
Elektronik ortamda üretilmesi halinde, tutanak iki nüsha olarak düzenlenir.
388 | TBB
EKLER
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Para Cezalarının Ödenmesinde Takip Edilecek Usul ve Esaslar ile
Para Cezalarının Ödenebileceği Yerler ve İşlemler, Para Cezalarının
Ödenme Süresi, Başvuru Yolu
Para cezalarının ödenmesinde takip edilecek usul ve esaslar ile
para cezalarının ödenebileceği yerler ve işlemler
MADDE 14 – (1) İlgilinin rıza göstermesi halinde idarî para cezası
derhal tahsil edilir.
(2) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağında yazılı idarî para
cezaları muhasebe yetkilisi mutemetlerine, vergi dairelerine veya
Maliye Bakanlığınca tahsile yetkili kılınan bankalar ile PTT idaresine
ödenebilir.
(3) İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen
kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara
karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.
(4) Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde
idarî para cezasının, ilk taksidinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir ay
içerisinde vergi dairesine müracaat edilmesi halinde, bir yıl içinde
ve dört eşit taksit halinde ödenebileceğine ilgili vergi dairesince karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(5) Trafik idari para cezalarını tahsil eden banka veya PTT idaresi,
Maliye Bakanlığınca tespit edilen süre içinde, Maliye Bakanlığının
ilgili birimine elektronik ortamda bilgi vermek zorundadır.
(6) Banka veya PTT ile yapılan ödemelerde paranın bankaya veya
PTT’ye yatırıldığı tarih ödeme tarihi sayılır.
(7) PTT veya bankalar aracılığıyla yapılacak idarî para cezası tahsilâtında, ilgili kanunlarda ve Maliye Bakanlığı koordinasyonuyla
yapılacak protokollerde yer alan hükümler dikkate alınır.
Para cezalarının ödenme süresi
MADDE 15 – (1) Trafik idarî para cezaları yetkili memurlarca
derhal tahsil edilir. Ödeme derhal yapılmadığı takdirde, para cezalarının, tutanağın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekir. Bir ay içinde ödenmeyen cezalar için her ay % 5 faiz uygulanır.
Aylık faizin hesaplanmasında ay kesirleri tam ay olarak dikkate alınır. Bu suretle bulunacak tutar cezanın iki katını geçemez.
TBB
| 389
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(2) Süresinde ödenmeyen ve kesinleşen idarî para cezaları,
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir.
Başvuru yolu
MADDE 16 – (1) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağına karşı,
kararın tebliği tarihinden itibaren en geç 15 (on beş) gün içinde sulh
ceza mahkemesine itiraz için başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kesinleşir.
(2) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi
ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık
iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.
(3) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürelerin geçirilmiş olması halinde, bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi
gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın
kesinleşmesini engellemez; ancak mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Alındı ve Tutanakların Teslim ve Takibinde Kullanılacak Defterler
ile Tutanakların Saklanma Süreleri
Alındı ve tutanakların teslim ve takibinde kullanılacak defterler
MADDE 17 – (1) Alındı ve tutanakların teslim ve takibinde kullanılacak defterler aşağıda belirtilmiştir;
a) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı
Kayıt ve Zimmet Defteri (Ek–9),
b) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defteri (Ek–10),
c) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defteri (Ek–
ç) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Defteri (Ek–12),
d) Araç Trafikten Men Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defteri (Ek-13),
e) Geçici olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı Kayıt ve
Zimmet
Defterine (Ek-14),
f) Trafikten Men Edilen Araç Defteri (Ek-15),
390 | TBB
EKLER
g) Geçici Olarak Geri Alınan Sürücü Belgeleri Kayıt Defteri (Ek16),
(2) Bu defterlerden (Ek-9) Maliye Bakanlığınca, (Ek-10), (Ek-11),
(Ek-12), (Ek-13), (Ek-14), (Ek-15) ve (Ek-16), yetkili kılınan görevlilerin bağlı oldukları kuruluşlarca bastırılarak ilgili birimlere dağıtımı
yapılır.
(3) Alındı ve tutanaklar teslim edilirken, ilgili kayıt ve zimmet
defterine kaydedilerek, teslim eden ve alan görevliler tarafından imzalanır.
Tutanakların saklanma süreleri
MADDE 18 – (1) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ve Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanaklarının dip koçanları, bittikten sonra
muhasebe yetkilisi mutemedince alındı ve tutanakların teslim alındığı
kurumun ilgili birimine teslim edilir. Bu tutanakların trafik kuruluşlarında kalan nüshaları on beş yıl süreyle arşivlenerek saklanır ve
süresi sonunda usulüne göre imha edilir.
(2) Araç Trafikten Men Tutanağı ve Sürücü Belgesi Geri Alma
Tutanağının dosyada muhafaza edilen nüshaları ile tutanakların dip
koçanları beş yıl süreyle arşivlenerek saklanır ve süresi sonunda usulüne göre imha edilir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 19 – (1) 27/1/1989 tarihli ve 20062 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Trafik Para Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Esas ve Usuller ile Kullanılacak
Belgeler Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
Tutanak bilgilerinin elektronik sistemle aktarılması
GEÇİCİ MADDE 1 (1) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanaklarındaki bilgilerin Maliye Bakanlığına elektronik sistemle aktarılmasına
1/7/2011 tarihine kadar başlanır.
(2) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanaklarındaki bilgilerin
Maliye Bakanlığına elektronik sistemle aktarılmasına başlanıncaya
kadar, bu tutanaklar birer nüsha fazla düzenlenir ve trafik idari para
cezasının kesinleşmesini müteakiben Trafik İdari Para Cezası Karar
Tutanağı Sevk Listesine (Ek–17) kaydedilerek, yedi iş günü içinde
TBB
| 391
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Maliye Bakanlığının tutanağın düzenlendiği yerde belirlemiş olduğu
birime veya kuruma takip ve tahsili için gönderilir.
Geçmiş dönem evraklarının kullanımı
GEÇİCİ MADDE 2 – İçişleri ve Maliye Bakanlıklarınca belirlenecek tarihe kadar, bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce basımı
yapılmış olan, Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi
Alındıları, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanakları ve Cumhuriyet
Savcılığına Sevk Tutanaklarının kullanımına devam edilir.
Yürürlük
MADDE 20 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 21 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini İçişleri, Maliye,
Bayındırlık ve İskân ve Ulaştırma Bakanları birlikte yürütür.
Karayolları Trafik Kanununa Göre
Par.Cez.Tah.Hk.Yönetmelik Ekleri
YÖNETMELİĞİN EKLERİ
1 – Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Ek-1
2 - Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Ek-2
3 - Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Ek-3
4- Cumhuriyet Savcılığı Sevk tutanağı Ek-4
5-Cumhuriyet Savcılığı Sevk tutanağı (Elektronik ortamda düzenlenen) Ek-5
6 – Tebliğ Mazbatalı Zart Ek-6
7 – Araç Trafikten Men Tutanağı Ek-7
8 – Geçici Olarak sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı Ek-8
9 - Trafik Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı Kayıt Ve
Zimmet Defteri Ek-9
10 - Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Kayıt Ve Zimmet
Defteri Ek-10
11 - Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı Kayıt Ve Zimmet
Defteri Ek-11
12 - Cumhuriyet Savcılığına Sevk Defteri Ek-12
13 - Araç Trafikten Men Tutanağı Kayıt Ve Zimmet Defteri Ek-13
14 - Geçici Olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı Kayıt Ve
Zimmet Defteri Ek-14
392 | TBB
EKLER
15 - Trafikten Men Edilen Araç Defteri Ek-15
16 - Geçici Olarak Geri Alınan Sürücü Belgeleri Kayıt
Defteri Ek-16
17 - Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Sevk Listesi Ek-17
TBB
| 393
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
YENİDEN DEĞERLEME ORANLARI
2005 den günümüze (2011) yeniden değerleme oranları Yeniden Değerleme Oranı
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanun 'un 4/b bendi uyarınca, 1.1.1981 tarihinden
31.12.1987 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki
para cezaları bin dört yüz otuz katına çıkartılmış olup bu maddeye
göre hesaplanan ve 1.4.2005 tarihinden itibaren geçerli olan para cezaları miktarları aşağıdaki gibidir.
Bu durumu göre 3194 sayılı İmar Kanunu'na göre verilebilecek
para cezalarının miktarında azalma olmuştur.
YENİDEN DEĞERLEME ORANLARI
2015
Yılı yeniden değerleme oranı
%10,11
2014
Yılı yeniden değerleme oranı
%3,93
2013
Yılı yeniden değerleme oranı
%7,80
2012
Yılı yeniden değerleme oranı
%10.26
2011
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 387)
%7,7
2010
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 387)
%2,2
2009
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 387)
%12
2008
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 387)
%12
2007
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 377)
%7,2
2006
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 363)
%7,8
2005
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 353)
%9,8
2004
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 341)
%11,2
2003
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 325)
%28,5
2002
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 310)
%59
2001
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 301)
%53,2
2000
Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 288)
556
394 | TBB
EKLER
İDARİ YAPTIRIMLARLA İLGİLİ KARAR ÖRNEKLERİ
KARAR ÖRNEĞİ (1)
T.C.
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
KABAHAT EYLEMLERİ KAYIT DEFTERİ : 2006/ .......................
KARAR NO : 2006/ ...............
TARİH : .........................
İDARİ YAPTIRIMA YER OLMADIĞI HAKKINDA KARAR
DAVACI : K.H.
İTİRAZ EDEN : İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı
HAKKINDA İDARİ YAPTIRIM KARARI
VERİLEN KİŞİ : 1-Ad Soyad, Açık Kimliği, Adresi, TC Kimlik No:...
İDARİ YAPTIRIM KARARI VERİLMESİNİ GEREKTİREN KABAHAT FİİLİ :
Ehliyetsiz Araç Kullanmak
DELİLLER: Trafik Suç Tutanağı, Araç Trafikten Men Tutanağı İhbar Yazısı, Nüfus Kayıt Örneği
FİİLİN İŞLENDİĞİ YER VE ZAMAN:
.................................. İlçesi - ...............................İli
.................................. Karayolu 32. Km. 28.03.2006
İlçe Jandarma Bölük Komutanlığının 30.03.2006 tarih ve
.................................. Sayılı yazısı ile ........... hakkında 2918 sayılı Karayolları Kanununun 36. maddesine aykırı davranarak "Ehliyetsiz araç
kullanmak" suçundan, idari yaptırım kararı uygulanması için Cumhuriyet Başsavcılığımıza suç duyurusunda bulunulmuştur.
İlgili kanunun 36. maddesine göre adı geçenin sürücü belgesi
olmadan trafiğe çıktığı, tespit edilmişse de, 5326 sayılı Kabahatler
Kanununun 11/1. maddesi gereğince, sürücü …..' nin olay anında 15
yaşını doldurmadığından hakkında herhangi bir yaptırıma yer olmadığına, verilen kararın bir nüshasının adı geçen sürücü ve İlçe
Jandarma Bölük Komutanlığına tebliğ edilmesine, kararın tebliğinden
itibaren en geç 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine yazılı olarak
şahsen, temsilcisi veya avukatı vasıtası ile başvuruda bulunabileceğine, itiraz kanun yolu açık olmak üzere 5326 sayılı Kanununun 23/1.
maddesi gereğince karar verildi. 12.03.2006
C. Başsavcısı
TBB
| 395
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KARAR ÖRNEĞİ (2)
T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
……………..KAYMAKAMLIĞI İDARİ PARA CEZASI KARARI
BİLDİRİMDE BULUNAN .......................................: Dernekler Büro
Şefliği
HAKKINDA İDARİ PARA CEZASI
VERİLEN KİŞİ
: Ahmet UNUTKAN
.................................. Güzelleştirme Derneği Başkanı, Namık oğlu
01.07.1956
Ankara doğumlu, Ankara İli ............................... İlçesi..........................
Köyü nüfusuna kayıtlı T.C.Kimlik No ........................................
ADRESİ
Mahallesi ..................................... Cad .............................. Sk ............ No:İDARİ PARA CEZASINI
GEREKTİREN FİİL .......... : Derneğe Ait Tutulması Gereken
Defterleri Tutmamak
OLAYIN TESPİT TARİHİ : ...................... 30.03.2006
UYGULANACAK KANUN MADDELERİ: 5253 Sayılı dernekler
Kanunun 32 md. ve
Kabahatler Kanununun İlgili Maddeleri.
DELİLLER........................................Dernekler Büro Şefliği. Dernekler
Büro Şefliğince
Düzenlenen Tutanak
KARARI VEREN........................ : KAYMAKAMI Ad, Soyad.
KARAR TARİHİ........................... 05.04.2006
İlçemizde faaliyet gösteren ....................... Güzelleştirme Derneğinin 2005-2006 yıllarında tutulması gereken defterlerin tutulmadığı,
Dernekler Büro Şefliğince düzenlenen tutanaktan anlaşılmıştır. Bu
surette dernek yöneticileri yapmaları gereken görevi yerine getirmediklerinden dolayı Dernekler Kanununun ilgili maddelerine aykırı
davranmışlardır.
KARAR
1- Dernekler Kanununun 32/d maddesine göre tutulması gereken def- terlerini tutmayan dernek yöneticilerine (Dernekler Kanununun 33/2 maddesi, “Bu kanunun 32. maddesinde geçen dernek
396 | TBB
EKLER
yöneticileri ibare- si, dernek yönetim kurulu başkanını ifade eder)
hükmünü taşıdığından dolayı Dernek Başkanı Ahmet UNUTKAN’ a
Dernekler Kanununun 32/d, 33/2. maddeleri hükümlerine göre …..
YTL idari para cezası ve- rilmesine,
2- 5326 sayılı Kanunun 26. maddesine göre kararın ilgiyle 7201
sayılı Teb- ligat Kanunu hükümlerine göre tebliğine, yine aynı kanunun 26 ve 27. maddeleri gereğince kararın ilgiliye tebliği tarihinden
itibaren en geç 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine başvuru hakkının bulunduğuna,
Kabahatler Kanununun 22. ve Dernekler Kanununun 33/3.
maddelerine da- yanarak karar verdim.
KAYMAKAM
Ad, Soyadı
TBB
| 397
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KARAR ÖRNEĞİ (3)
T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
…….. BELEDİYE BAŞKANLIĞI MÜLKİYETİN KAMUYA
GEÇİRİLMESİ KARARI
BELEDİYE ENCÜMENİNİ
TEŞKİL EDEN ÜYELER
Bel.Bşk. (Ad,Soyad) Yazı İşleri Md.(Ad,Soyad) Hesap İşleri
Md.(Ad,Soyad), Üye (Ad,Soyad), Üye (Ad,Soyad)
TOPLANTI TARİHİ ve KARAR SAYISI...........: 21.03.20062006/22.132
TALEP EDEN ..............................: Zabıta Müdürlüğü
HAKKINDA MÜLKİYETİN KAMUYA
GEÇİRİLMESİNE KARAR VERİLEM KİŞİ :
Ahmet YOLDABULAN
Mehmet oğlu 07.07.1992 doğumlu ……….İli …… İlçesi….. nüfusuna
ka- yıtlı ……. T.C.Kimlik ..............................
ADRESİ ………………………………….: ……… Mahallesi……..
Sokak……… No:……..
EYLEMİ: Dilencilik
İŞLENDİĞİ YER: …….. Caddesi Üzeri
OLAY TARİHİ : 06.03.2006
İHLAL EDİLEN KANUN MADDELERİ :
Kabahatler Kanunu 33. maddesi
DELİLLER: Zabıtanın Düzenlediği İdari Yaptırım Tutanağı, TeslimTesellüm Belgesi, Para Sayım Tutanağı, Tespit ve El Koyma Tutanağı
Belediye Encümeni, yukarıda adı ve soyadları yazılı üyelerin katılımı ile top landı. Zabıta Müdürlüğünün ….. 15.03.2006 tarih ve …..
sayılı rapor ve ekleri Encümene havale edilmekle görüşüldü.
1- Eylemi gerçekleştiren kişinin 15 yaşını doldurmamış olması
nedeniyle Kabahatler Kanununun 11/1. maddesi gereğince hakkında
33. maddenin 1. fıkrasındaki para cezasının uygulanmasına yer olmadığı,
398 | TBB
EKLER
2- Kabahatler Kanunu hükümleri gereğince süresi içinde yargıya
başvuruda bulunulmadığı, dolayısıyla karar kesinleştiğinden, aynı
kanunun 18. maddesi göz önünde bulundurularak adı geçen şahsın
üzerinde bulunan ve el konulan 80.50,-TL' nin (seksen türk lirası elli
kuruş) Mülkiyetinin Kamuya Geçirilmesine ve mezkur meblağın Kanunun 18/4. maddesi uyarınca Belediye bütçesine gelir kaydedilmesine,
3- Rapor ve eklerinin incelenmesi, yapılan tespit, araştırma ve
alınan ifadeler sonucunda 15 yaşını doldurmayan oğluna dilencilik
yaptırdığı sabit olan babası Mehmet YOLDABULAN hakkında da
TCK' nun 229. maddesi hükümleri gereği, C.Savcılığına suç duyurusunda bulunmasına,
Gereği İçin kararın Hesap İşleri Müdürlüğü, Zabıta Müdürlüğü,
Yazı İşleri Müdürlüğü ve İlçe Vergi Dairesi Müdürlüğüne gönderilmesine oy birliği ile karar verildi. 21.03.2007
Belediye encümen Üyeleri
TBB
| 399
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
HAK ARAMA YOLLARINA İLİŞKİN DİLEKÇE ÖRNEKLERİ
............................................ SULH CEZA HAKİMLİĞİNE
- Başvuruda Bulunan : İsim ve Adres
- İdari Yaptırım Kararı Veren Kuruluş: ............Belediye Zabıta
Müdürlüğü
- İdari Yaptırım Kararının Tebliğ veya Teklifin Tarihi : 22/3/2006
- İdari Yaptırım Kararının Konusu: Dilencilik
I- OLAY
Kurşunlu Cami avlusunda dilencilik yaptığım iddia edilerek Belediye Zabıta Yetkililerince hakkımda idari yaptırım kararı ile 54,YTL para cezası verilmiş, ayrıca üzerimde taşıdığım 250,-YTL ye el
konulmuştur.
Oysa hakkımda verilen idari yaptırım kararı yerine değildir.
Çünkü ben dilencilik hiç yapmadım, yaşlı ve yorgun olmam nedeniyle yol kenarında dinlenirken dilencilik yaptığım sanılarak hakkımda
işlem yapılmıştır.
Ayrıca hakkımda verilen idari yaptırım kararında, söz konusu
karara karşı başvurabileceğim mercii ve süresi gösterilmemiştir. El
konulan para dilencilik nedeniyle kazanılan para değil kendi paramdır.
İSTEM
Gerçeğe aykırı olarak düzenlenen idari yaptırım tutanağı ve buna dayanarak verilen idari yaptırım kararı yasal şartlara uymadığından söz konusu 54,-YTL idari yaptırımın kaldırılmasını,
Haksız el konulan 250,- YTL paranın iadesini saygılarımla arz ederim.
28.03.2006
Başvuruda Bulunan
İsim ve İmza
Ekler
1- İdari Yaptırım Kararı
2- El Koyma Kararı
400 | TBB
EKLER
.................................. SULH CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
- Başvuruda Bulunan: Ali Akbulut , Adres
- İdari Yaptırım Uygulayan Mercii: ........................... Em.Md.
- İdari Yaptırım Tebliğ Tarihi: 01.05.2006
- İdari Yaptırım Kararının Konusu: Sarhoşluk
I-OLAY
........................................ İlçesi Belediye sınırları içerisinde, sarhoşluk
iddiasıyla hakkında 54,-YTL idari para cezası verilmiştir.
Sarhoş olmama karşın kimseyi rahatsız etmediğim, huzur ve sükunu bozmadığım halde hakkımda kanuna aykırı olarak ceza verilmiştir. Sızmış vaziyette olduğum ve kimseyi rahatsız etmediğim konusunda şahitlerim vardır.
Hastanede olmam nedeniyle davayı on beş günlük süre içerisinde açamadım. Söz konusu sürede hastanede olduğum hakkında
rapor sunulmuştur.
II-İSTEM
Süresi içerisinde yapamadığım başvurunun kabulünü, kimseyi
rahatsız etmediğim hakkında tanıkların dinlenmesini ve kanuna aykırı olarak verilen 54,-YTL cezanın kaldırılmasını saygılarımla arz ederim. 30.05.2006
Adı Soyadı İmza
EKLER:
1-İdari Yaptırım Kararı
2-Hastaneden Alınan Rapor
3-Tanık Rıza SAKİN (Cumhuriyet Mahallesi Kireçli sk. No:5) Tanık Aydın Şimşir (Leblebici Mahallesi Çilingirci sok No:9)
TBB
| 401
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ANKARA NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
- Başvuruda Bulanan : Ali Akbulut
- Kararı Onaylayan Mahkeme ............Sulh Ceza Mahkemesi
- Mahkeme Kararı Esas No:
- Mahkeme Kararının Tebliğ Tarihi: 11.04.2006
I-OLAY
Sarhoş olarak kimsenin sükununu bozmadığım halde hakkımda
54,- YTL idari yaptırım verilmiş, açtığım dava süresini geçirdiğim
için gerekçesi ile redde- dilmiştir.
Oysa itiraz süresi içerisinde hastanede bulunduğumu, belgeleyen rapor yasalara aykırı olarak dikkate alınmamış ve yargılamaya
esastan bakılmamıştır.
II- İSTEM
Hastaneden aldığım rapor, idari yaptırım kararının tebliğ tarihinden sonra 15 gün süre içerisinde hastanede kaldığım kanıtladığından
ve bu durum mucbir sebep niteliğinde olduğundan Sulh Ceza
Mahkemesinin söz konusu raporu dikkate almayarak verdiği kararın bozulmasını ve hakkımda verilen 54,-YTL para cezasının kaldırılmasını arz ederim. 13.04.2006
İtiraz Yoluna Başvuran
Ali AKBULUT
EKLER:
1- Mahkeme ilamı
2- Hastane raporu.
402 | TBB
EKLER
KABAHATLER KANUNU İLE İLGİLİ
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
Esas Sayısı Karar Sayısı :2005/108 :2006/35
Karar Günü : 1.3.2006
İTİRAZLARIN KONUSU :
A - 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun;
1 - 3. maddesinin,
2 - 23. maddesinin (1) numaralı fıkrasının,
3 - 24. maddesinin (1) numaralı fıkrasının,
4 - 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasının,
5 - 28. maddesinin,
6 - 29. maddesinin,
7 - Geçici 2. maddesinin,
8 - Geçici 3. maddesinin,
B - 4.11.2004 günlü, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 11.5.2005 günlü, 5349 sayılı
Yasa ile değiştirilen 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının,
Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 36., 123., 125.,
128.,
138., 140., 142., 153. ve 155. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
istemidir.
I - OLAY
Bakılmakta olan davalarda, itiraz konusu kuralların Anayasa'ya
aykırı oldukları kanısına varan Mahkemeler iptalleri için başvurmuşlardır.
IV - İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince değişik
tarihlerde yapılan ilk inceleme toplantılarında öncelikle uygulanacak
kural sorunu üzerinde durulmuştur.
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre,
mahkemeler bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları yasa ya
da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa'ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduTBB
| 403
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ğu kanısına varırlarsa o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine
başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince
açılmış ve görevine giren bir dava bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak
yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların
çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz
yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı "Kabahatler Kanunu"nun 29., Geçici
Madde 2 ve Geçici Madde 3 maddelerinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemelerin bakmakta oldukları davalarda uygulanma olanağı
bulunmadığından, bu maddelere ilişkin başvuruların Mahkemelerin
yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
Dosyalarda eksiklik bulunmadığından itiraz konusu diğer kurallarla ilgili olarak işin esasının incelenmesine, OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN İNCELENMESİ
Esas 2005/72, 2005/108, 2005/123 ve 2005/169 sayılı dosyaların
konusunu oluşturan başvurularda yürürlüğün durdurulması istemlerinin koşulları oluşmadığından REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI - ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin raporlar, itiraz
konusu ve ilgili görülen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları
ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A - Birleştirme Kararı
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun kimi madde,
fıkra veya ibareleriyle, 4.11.2004 günlü, 5252 sayılı "Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 11.5.2005
günlü, 5349 sayılı Yasa ile değiştirilen 7. maddesinin (4) numaralı
fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularına ilişkin olarak
2005/72, 2005/111, 2005/112, 2005/118, 2005/121, 2005/123,
2005/144, 2005/157, 2005/168, 2005/169, 2006/1 ve 2006/14 Esas
sayılı davaların, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2005/108 Esas
sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, birleştirilen davaların esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin 2005/108 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, OY BİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
404 | TBB
EKLER
B - 5326 Sayılı Yasa'nın 3. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının
İncelenmesi
1) Anlam ve Kapsam
Kabahatler Kanunu'nun "Genel kanun niteliği" başlıklı itiraz konusu 3. maddesinde, "Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki
kabahatler hakkında da uygulanır." denilmek suretiyle, Kanun'un Birinci
Kısmındaki maddelerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da
uygulanacağı belirtilmiştir.
Madde gerekçesinden, özel kanunlarda dağınık biçimde yer alan
idari yaptırımların disiplin altına alınarak, özel kanunlarda kabahat
türünden fiillerin tanımlanması ve bu fiiller karşılığında öngörülen
idari yaptırımların belirlenme- sinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Böylece, Kanun'un bu kısmında düzenlenen amaç ve kapsam, tanım,
genel kanun niteliği, kanunilik ilkesi, zaman bakımından uygulama,
yer bakımından uygulama, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları,
yaptırım türleri, soruşturma zamanaşımı, karar verme yetkisi ve kanun yolları başlık veya üst başlığı altında sayılan genel ilkelerin özel
kanunlardaki kabahat fiilleri hakkında da uygulanması benimsenmiştir.
Yasa'nın 2. maddesindeki kabahat deyiminden, kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılmaktadır. 16. maddede, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari
yaptırımlar, idari para cezası ve idari tedbirler olarak belirlenmiştir.
İdari tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda
yer alan diğer tedbirlerdir.
İtiraz konusu 3. maddede "Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır" denilmektedir. Bu kuralın
2. maddedeki tanımla birlikte incelenmesinden, 5326 sayılı Kanun'un
idari yargının görev alanını da kapsadığı anlaşılmaktadır. Ancak,
Yasa'nın 19. maddesiyle bu kapsamın daraltılarak, diğer kanunlarda
kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat veya ehliyetin geri alınması, kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya
seyrüseferden alıkonulması gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili
kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya
kadar saklı tutulmaktadır.
Yasa'nın 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise, idari para
cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kaTBB
| 405
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
rarına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on
beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği belirtilmektedir. Bu kuralın, ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler dışındaki,
idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari
yaptırım kararları için uygulanacağı açıktır.
2) Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında, kuralın, hukuk devletinin unsurlarından
olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkeleri ve idarenin her türlü eylem
ve işleminin idari yargı denetimine tabi tutulması gereği ile bağdaşmadığı bu nedenle Anayasa'nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasanın 125 maddesinin birinci fıkrasında, "idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır"; 140. maddesinin birinci fıkrasında, "Hakimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak
görev yaparlar"; 142. maddesinde "Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir"; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, "Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka
bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme
merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar" denilmektedir. Bu kurallara göre, Anayasa'da idarî ve adlî
yargının ayrılığı kabul edilmiştir. Bu ayrım uyarınca idarenin kamu gücü
kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idarî yargı,
özel hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tâbi olacaktır.
Buna bağlı olarak idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş
takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir.
Ceza hukukundaki gelişmelere koşut olarak, kimi yasal düzenlemelerde basit nitelikte görülen suçlar hakkında idari yaptırımlara
yer verildiği görülmektedir. Daha ağır suç oluşturan eylemler için
verilen idari para cezalarına karşı yapılacak başvurularda konunun
idare hukukundan çok ceza hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle adli
yargının görevli olması doğaldır. Ancak, idare hukuku esaslarına
göre tesis edilen bir idari işlemin, sadece para cezası yaptırımı içermesine bakılarak denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli
yargıya bırakılması olanaklı değildir.
Bu durumda, itiraz konusu kuralla diğer yasalardaki kabahatlere yollama yapılarak, yalnızca yaptırımın türünden hareketle ve idari
yargının denetimine tabi tutulması gereken alanlar gözetilmeden,
bunları da kapsayacak biçimde başvuru yolu, itiraz, bunlara ilişkin
usûl ve esasların değiştirilmesi, Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine
aykırıdır, Kural'ın iptali gerekir.
406 | TBB
EKLER
İtiraz konusu kural Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edildiğinden Anayasa'nın 2. maddesi yönünden
ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu görüşe katılmamışlardır.
C - 5326 sayılı Yasa'nın 23. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrası ile
5252 sayılı Yasa'nın 7. Maddesinin (4) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1) Anlam ve Kapsam
Kabahatler Kanunu'nun "Cumhuriyet savcısının karar verme
yetkisi" başlıklı 23. maddesinin itiraz konusu (1) numaralı fıkrasında;
"Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat
dolayısıyla idari yaptırım kararı vermeye yetkilidir" denilmektedir. Maddenin (2) ve (3) numaralı fıkralarında ise soruşturma aşamasında bu
yetkinin nasıl kullanılacağı düzenlenmektedir.
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanun'un "Hafif hapis ve hafif para cezalarının idari para
cezasına dönüştürülmesi" başlıklı 7. maddesiyle, kanunlardaki "hafif
hapis" veya "hafif para" cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari
para cezasına dönüştürülmüş; itiraz konusu (4) numaralı fıkrada da,
"Bu madde hükmüne göre idari para cezasına karar ver- meye Cumhuriyet
savcısı yetkilidir" denilmiştir. Böylece, daha önceki düzenlemelerde bu
çerçevede yer almayan idari yaptırım kararı verme yetkisi Cumhuriyet savcısına da tanınmaktadır. Ayrıca, kanunlarda "hafif hapis" ve
"hafif para" cezası öngörülen, ancak anılan Kanun gereğince "idari
para cezası"na dönüştürülen yaptırımlarla ilgili olarak karar vermeye
de Cumhuriyet savcısı yetkili kılınarak, Kabahatler Kanunu'nun 22.,
23. ve 24. maddelerinde belirtilen sisteme bir istisna getirilmiştir.
2) Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararlarında, genel idare esaslarına göre kullanılan idari
yaptırım kararı verme yetkisinin, genel idare ve idarenin bütünlüğü
ilkelerine aykırı olarak Cumhuriyet savcısına bırakılmasının Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 123., 125., 128., 138., 140.,
142. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 123. maddesinde idarenin, kuruluş ve görevleriyle
bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği, kuruluş ve görevlerin
merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandığı, kamu
tüzelkişiliğinin, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye
dayanılarak kurulacağı; "Yargı yolu" başlıklı 125. maddesinin ilk fıkrasında da idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun
TBB
| 407
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
açık olduğu; 128. maddesinde ise Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve
sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, belirtilmektedir.
İtiraz konusu kurallar 5326 sayılı Yasa'nın 22., 23. ve 24. maddeleri ve aynı Yasa'nın 3. maddesinin iptal gerekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde, Cumhuriyet savcısının kabahat dolayısıyla idari
yaptırım uygulamasının istisnaî olduğu, hafif hapis ve hafif para cezasından dönüştürülenler dışında bu konuda asıl yetkinin idareye
tanındığı görülmektedir. Cumhuriyet savcısına bu yetkinin tanınması
nedeninin görevsizlik kararı verilerek işin uzatılması yerine süratle
bitirilmesi olduğu anlaşıldığından, düzenlemelerin Anayasa'nın
123., 125. Ve 128. maddelerine aykırı olmadığı gibi, davaların en az
giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasını öngören Anayasa'nın 141. maddesiyle de uyumlu olduğu kanısına varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle iptal istemlerinin reddi gerekir.
Kuralların Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 10., 11, 138.,
140., 142. ve 155. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu karara değişik gerekçe ile
katılmışlardır.
D- 5326 sayılı Yasa'nın 24. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1) Anlam ve Kapsam
Kabahatler Kanunu'nun "Mahkemenin karar verme yetkisi"
başlıklı 24. maddesinin itiraz konusu (1) numaralı fıkrasında; "Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idari yaptırım kararı verilir" denilmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 2. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (f) bendi uyarınca kovuşturma, iddianamenin
kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade
etmektedir. Buna göre, mahkemelerin kabahat nedeniyle idari yaptırım kararı verme yetkisi, yargılama sırasında eylemin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde söz konusu olabilir. Bu da, isnat
edilen suçun niteliğinin değişmesi veya davanın yanlışlıkla açılması,
ancak buna ilişkin iddianamenin geri çevrilmemiş olması halinde
mümkün olabilir. Bu düzenleme biçimiyle, kovuşturma evresinde
fiilin kabahat olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dos-
408 | TBB
EKLER
yanın görevli idari mercii veya cumhuriyet savcısına gönderilmesi
yerine, işin süratle sonuçlandırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
2) Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında, bir idari işlem olan idari yaptırım kararı
verme yetkisinin idare içinde yer almayan mahkemelere bırakılmasının Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 123., 125., 128. ve 138.
maddelerine aykırılığı ileri sürülmüştür.
5326 sayılı Yasa'nın 23. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 5252
sayılı Yasa'nın 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasına ilişkin gerekçelerin bu kural yönünden de geçerli olması nedeniyle Anayasa'ya aykırı
olmadığı sonucuna varılan Kural'ın iptali isteminin reddi gerekir.
Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu karara değişik gerekçe ile katılmışlardır.
E - 5326 sayılı Yasa'nın 27. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrası ile
28. Maddesinin İncelenmesi
Başvuru kararlarında itiraz konusu kurallarla, idarenin kamu
gücünü kullanarak verdiği idari yaptırım kararları nedeniyle çıkan
uyuşmazlıkların çözümünün idari yargı yerine adli yargıya bırakılmasının Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 36., 125., 140., 142. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Yasa'nın 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında idari para cezası
ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına
karşı başvuru yeri ve süresi düzenlenmekte; 28. maddesinde ise başvurunun incelenme yöntemi belirtilmektedir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun İkinci Kısmında "Çeşitli kabahatler" başlığı altında düzenlenen fiilleri, ağırlıklı olarak 765 sayılı
Türk Ceza Kanunu'nun 526. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş
olan kabahatler oluşturmaktadır. 5252 sayılı Yasa'nın 7. maddesiyle,
çeşitli yasalarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen
yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür. Yaptırımın adının
yasa ile "idari" olarak değiştirilmesinin, bu tür yaptırım uygulanacak
eylemlerin gerçekte ceza hukuku alanına giren suç olma özelliklerini etkilemeyeceği açıktır.
5326 sayılı Yasa'nın 3. maddesinin iptal gerekçesi doğrultusunda, cezaî karakteri ağır basan bu eylemler açısından verilen idari para
cezası ve/veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımlarına karşı
başvurunun sulh ceza mahkemesince kanunda belirtilen usule göre
incelenmesinde, Anayasa'nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırılık
bulunmamaktadır. İtirazın reddi gerekir.
TBB
| 409
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Kuralların Anayasa'nın 36., 140. ve 142. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu karara farklı gerekçe ile katılmışlar, Şevket APALAK ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT ise, "5326
sayılı Kanun'un 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasının iptal edilmesi
gerektiği" düşüncesiyle bu görüşe katılmamışlardır.
VII - İPTAL HÜKMÜNÜN YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN
SORUNU
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun itiraz konusu 3. maddesinin
iptaline karar verilmesiyle meydana gelen hukuksal boşluk kamu yararını olumsuz yönde etkileyecek nitelikte olduğundan, Anayasa'nın
153. maddesi ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 53. maddesi uyarınca, yeni
düzenleme yapması için yasama organına süre tanımak amacıyla iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay
sonra yürürlüğe girmesi uygun bulunmuştur.
VIII - İPTAL NEDENİYLE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı "Kabahatler Kanununun 1.3.2006
günlü, E. 2005/108, K. 2006/35 sayılı kararla iptal edilen 3. maddesine ilişkin iptal hükmünün yürürlüğe girmesinin ertelenmesi nedeniyle, bu maddeye ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE, 1.3.2006 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
IX - SONUÇ
A - 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı "Kabahatler Kanununun;
1 - 3. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Sacit ADALI ile Mehmet ERTEN'in karşı oyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2 - 23. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
3 - 24. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
4 - 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Şevket APALAK ile Osman Alifeyyaz
PAKSÜT'ün karşı oyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
5 - 28. maddesinin, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B - 4.11.2004 günlü, 5252 sayılı "Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 11.5.2005 günlü, 5349
410 | TBB
EKLER
sayılı Yasa ile değiştirilen 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
C - 5326 sayılı Yasa'nın iptal edilen 3. maddesinin doğuracağı
hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden,
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa'nın
53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince İPTAL
HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
1.3.2006 gününde karar verildi.
TBB
| 411
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI46
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı
Karar Sayısı : 2009/80
Karar Günü : 11.6.2009
: 2007/115
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEMELER :
1- Aydın Bölge İdare Mahkemesi (Esas: 2007/115)
2- Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
(Esas: 2008/78)
3- Danıştay Sekizinci Dairesi
(Esas: 2007/61)
4- İzmir 1. İdare Mahkemesi
(Esas: 2007/79)
5- Ankara 14. İdare Mahkemesi (Esas: 2007/47)
6- Bursa 4. Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2007/54)
7- Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2007/52)
İTİRAZLARIN KONUSU : 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun;
1- 2. maddesinin,
2- 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle değiştirilen
3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin,
3- 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının,
4- 27. maddesine 5560 sayılı Yasa'nın 34. maddesiyle eklenen (8)
numaralı fıkranın,
Anayasa'nın 2., 5., 9., 125., 138., 140., 142., 153., 155. ve 157. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemidir.
I- OLAY
İdari yaptırımlara karşı açılan davalarda, itiraz konusu kuralların
Anayasa'ya aykırı oldukları kanısına varan Mahkemeler iptalleri için başvurmuşlardır.
II- İTİRAZ VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİ- NİN GEREKÇELERİ
Başvuran Mahkemeler 5326 sayılı Yasa'nın,
- 2. maddesi ile ilgili olarak özetle;
Kabahat tanımının belirsiz olduğu, kanunda "kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık" kabahat olarak tanımlanmakla birlikte bu tanımdan idari yaptırımın ne
46
26 Kasım 2009 tarih ve 27418 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
412 | TBB
EKLER
olduğunun anlaşılamadığı, hukuk dev letinin unsurlarından olan belirlilik ilkesi ile hukuki güvenlik ilkesi uyarınca yasa kurallarının anlaşılabilir açıklıkta olması gerekirken kabahat tanımı yapılırken bu ilkeye
uyulmadığı, tanımda yer alan idari yaptırım ve haksızlık kavramlarını
açıklayıcı bir düzenlemenin de bulunmadığı, hukukçuların dahi eksiksiz
anlayamadığı kabahat tanımının vatandaşlarca anlaşılmasının beklenemeyeceği, kabahat tanımının açık olmamasına rağmen kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesi gereğince kişilerin bu düzenlemeye göre cezalandırılacak olmasının Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu,
- 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile ilgili olarak özetle;
Anayasa Mahkemesinin 1.3.2006 günlü, E:2005/108, K:2006/35
sayılı kararında idarenin kamu gücünü kullandığı ve kamu hukuku
alanına giren işlem ve eylemlerinin idari yargı denetimine tabi olacağı belirtilmiş iken getirilen yeni düzenlemede adli yargının genel
görevli kabul edilmesinin iptal kararı gerekçe- sinin dikkate alınmadığını gösterdiği, idare hukuku ilkelerine göre tesis edilmiş olan işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmesi için bu yönde yasal
bir düzenlemenin varlığının koşul olarak aranmasının Anayasa'ya
aykırı olduğu, söz konusu düzenlemenin mahkeme kararlarına
uyulmasının zorunlu olduğunu belirten kurala aykırı olduğu, Anayasa ile benimsenen yargı ayrılığı rejimine göre idari yargının görevli
olması gereken idari işlemlerin denetiminde yasa koyucu tarafından
adli yargının görevli kılınabilmesinin mümkün olmadığı ve yasa
koyucunun bu konuda takdir hakkının bulunmadığı, Anayasa Mahkemesi kararında yer alan gerekçe dikkate alınmaksızın yeni yasal
düzenleme yapılmasının kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırılık oluşturduğu, idarenin yürütmekle yükümlü olduğu hizmetleri gereği gibi
yerine getirebilmesi amacıyla idare hukuku alanındaki düzene aykırı
davranışlar nedeniyle yaptırım uygulama yetkisi ile donatıldığı; idari
yaptırımlar arasında yer alan ve idari bir yasağa aykırı davranılması
nedeniyle idari makamlarca kamu gücünün kullanılması suretiyle
verilen idari para cezaları nedeniyle çıkacak uyuşmazlıklarda idari
yargının görevli olduğu, idari işlem ve eylemlerin denetiminin bu
konuda uzman olan idari yargı yerine adli yargıya bırakılmasının
hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri olan etkin yargılama ilkesiyle bağdaşmadığı, önceden ceza kanununda yer alan ve adli ceza ile
müeyyidelendirilen kabahatlerin ayrı bir kanunla düzenlenerek idari
ceza ile müeyyidelendirilmesinden sonra bu işlemlere karşı açılacak
davalarda adli yargının görevlendirilmesinin anılan süreçle de bağTBB
| 413
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
daşmadığı, bu düzenlemenin her biri tipik idari işlem olan kabahatler
sebebiyle verilen idari para cezalarına karşı açılan davaların idari
yargı yerlerinde görülmesi gerektiği yolunda Anayasa Mahkemesi'nce verilen geçmiş tarihli kararlara da aykırı olduğu, idare hukuku
ilkelerine göre tesis edilen bir idari işlemin idari para cezası niteliğini
taşıması nedeniyle denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli
yargıya bırakılmasının Anayasa'ya aykırı olduğu, Askeri Yüksek
İdare Mahkemesinin görev alanı dışında kalan idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklarda genel idari yargının görevli olduğu,yargı ayrılığının benimsendiği Anayasal rejimde idari işlemlere
karşı adli yargının görevlendirilmesinin hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı bulunduğu,
belirtilen nedenlerle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2., 5., 125.,
138., 153.,
155. ve 157. maddelerine aykırı olduğu,
- 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile ilgili olarak özetle;
İdari tedbirlerin kapsamı belirlenirken mülkiyetin kamuya geçirilmesinin yanı sıra "ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler" ifadesine yer verilmesinin bilinmeyen yeni bir kavramın ortaya çıkmasına
neden olduğu, ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerin neler olduğunun anlaşılamadığı, anlaşılamayan bu düzenlemeye göre ilgililerin
cezalandırılmasının hukuk devleti ilkesine uygun bulunmadığı ve
Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu,
- 27. maddesine 5560 sayılı Yasa'nın 34. maddesiyle eklenen (8)
numaralı fıkrası ile ilgili olarak özetle;
İdari yaptırımlara karşı açılacak davaların belirli durumlarda idari yargıda görülmesini öngören itiraz konusu kuralın, hukuki karmaşaya yol açacak nitelikte olduğu, yasaların belirli ve açık olması
ilkesine aykırı olduğu, itiraz konusu kuralın uygulanması ile ilgili
olarak mahkemelerin bile farklı uygulamaları bulunmakta iken kişilerin nerede dava açacakları konusunda belirsizlik bulunduğu, söz
konusu düzenlemenin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, "idari
yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde"
ifadesinin de belirsiz olduğu ve idari işlemlerin istisnai hallerde idari
yargıya yöneltilmesi halinin Anayasa'yla bağdaşmadığı, itiraz konusu
kuralla idari işlem niteliğindeki idari yaptırımların hukuka uygunluk
denetiminin idari yargı dışında bırakılması sonucuna yol açtığı, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri ile işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği, yasa ile yapılan belirlemenin
ihtiyarilik içermemesi gerektiği, uygulamada ortaya çıkacak farklı
414 | TBB
EKLER
uygulamalara göre farklı yargı yerlerinin görevli olmasının Anayasa'nın 125.,142. ve 155. maddelerine aykırı olduğu, savını ileri sürmüşlerdir.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun, itiraz konusu kuralları da içeren 2., 3., 16. ve 27. maddeleri şöyledir;
MADDE 2- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî
yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.
MADDE 3- (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin
kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,uygulanır."
MADDE 16- (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî
yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.
(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.
MADDE 27- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya
tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.
(2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi
gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın
kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir.
(3) Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh
ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi,
iki nüsha olarak verilir.
(4) Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler,
bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir
sebep dayanaklarıyla gösterilir.
TBB
| 415
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
(5) (Değişik: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının
mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz
yoluna gidilebilir.
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Soruşturma konusu fiilin suç
değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği
takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde
incelenir.
(7) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç
değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına
karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.
(8) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev
alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür."
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararlarında Anayasa'nın 2., 5., 9., 125., 138., 140., 142.,
153., 155. ve 157. maddelerine dayanılmış, 38. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca yapılan
ilk inceleme toplantılarında, Kabahatler Kanunu'nun;
A- 2. maddesi, 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi,
16. maddesinin (2) numaralı fıkrası ve 27. maddesinin (8) numaralı
fıkrasının iptali isteminde bulunulan E.2007/115 sayılı dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN ile A. Necmi ÖZLER'in karşı oyları ve oyçokluğuyla karar verilmiştir.
B- 3. maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin iptali isteminde bulunulan E.2007/47, E.2007/52, E.2007/54, E.2007/61,
E.2008/78 sayılı dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
C- 3. maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile 27. maddesinin (8) numaralı fıkrasının iptali isteminde bulunulan E.2007/79
sayılı dosyada öncelikle uygulanacak kural sorunu üzerinde durulmuştur.
416 | TBB
EKLER
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre,
mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun
ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa'ya aykırı
görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi
olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması
ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde
ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada
olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davada Kabahatler Kanunu'nun 27. maddesinin (8)
numaralı fıkrası uyarınca görevli olan İdare Mahkemesince yapılan
itiraz başvurusunda, .12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle değiştirilen 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun
3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin, bakılmakta olan
davada uygulanma olanağı bulunmadığından bu bende ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER ile Şevket APALAK'ın karşı oyları ve oyçokluğuyla, 5560 sayılı Yasa'nın 34. maddesiyle 5326 sayılı Yasa'nın 27.
maddesine eklenen (8) numaralı fıkranın, dosyada eksiklik bulunmadığından, esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN İNCELENMESİ
Esas 2007/52, 2007/54, 2008/78 sayılı dosyaların konusunu oluşturan başvurularda yürürlüğün durdurulması istemlerinin koşulları
oluşmadığından reddine, Esas 2007/115 sayılı dosyanın konusunu
oluşturan başvuruda yürürlüğün durdurulması isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına, oy birliğiyle karar verilmiştir.
VI- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin raporlar, itiraz konusu yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ile
bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten
sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
TBB
| 417
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
A- Birleştirme Kararları
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun kimi madde,
fıkra ve bentlerinin iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularına ilişkin olarak 2007/47, 007/52, 2007/54, 2007/61, 2007/79, 2008/78 Esas
sayılı davaların, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2007/115 Esas
sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, birleştirilen davaların esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin 2007/115 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 11.6.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B- Anayasaya Aykırılık Sorunu
1- Yasa'nın 2. Maddesinin İncelenmesi
Başvuru kararında, kabahat tanımının belirsiz olduğu, kanunda
"kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık" kabahat olarak tanımlanmakla birlikte bu tanımdan idari yaptırımın ne olduğunun anlaşılamadığı, hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ilkesi ile hukuki güvenlik il- kesi uyarınca yasa
kurallarının anlaşılabilir açıklıkta olması gerekirken kabahat tanımı
yapılırken bu ilkeye uyulmadığı, tanımda yer alan idari yaptırım ve
haksızlık kavramlarını açıklayıcı bir düzenlemenin de bulunmadığı,
hukukçuların dahi eksiksiz anlayamadığı kabahat tanımının vatandaşlarca anlaşılmasının beklenemeyeceği, kabahat tanımının açık olmamasına rağmen kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesi gereğince kişilerin bu düzenlemeye göre cezalandırılacak olmasının Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün Anayasa'ya aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak
koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık incelemesi yapabileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 38.
maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır.
Anayasa'nın 38. maddesinin ilk fıkrasında, "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı
cezalandırılamaz", denilerek "suçun yasallığı", üçüncü fıkrasında da
"ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur" denilerek "cezanın yasallığı" ilkesi vurgulanmıştır. "Suç ve cezanın yasallığı" ilkesi uyarınca bir hukuk devletinde, ceza yaptırımına
418 | TBB
EKLER
bağlanan her eylemin tanımı yapılarak suçlar kesin biçimde ortaya
konulmalıdır.
Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devletinin temel
ilkelerinden biri "belirlilik"tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin
hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve
kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve
nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı
koruyucu önlem içermesi zorunludur. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup yasal bir düzenlemede hangi somut eylem ve
olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bireyin, belirli bir kesinlik içinde bilmesi gerekmektedir. Birey ancak bu
durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve
işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Kabahatler Kanunu'nun "Tanım" başlıklı 2. maddesinde, "Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını
öngördüğü haksızlık anlaşılır." denilmektedir.
Kabahatler Kanunu'nda yer alan düzenlemelerin toplum düzenini, genel ahlakı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla getirildiğinin ifade edildiği Yasa'nın 1. maddesi de,
kabahat olarak tanımlanan eylemlerin kapsamının belirlenmesi bakımından önem taşımaktadır.
İtiraz konusu kuralla kabahatin tanımlanmasında eylemin niteliğinden ziyade, yaptırımın niteliğine vurgu yapılmış ve kanunun,
karşılığında idarî yaptırım uygulanması öngördüğü haksızlıklar, kabahat olarak tanımlanmıştır.
Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların
kapsamı ise Yasa'nın 16. maddesinde belirlenmiş ve idari yaptırımlar, idari para cezası ve idari tedbirler olarak ifade edilmiştir.
"Kabahat" tanımı yapılmak suretiyle, daha önce idari yaptırıma
tabi olmayan bir eylem, idari yaptırıma tabi kılınmamakta, aksine
kanunla idari yaptırıma tabi kılınmış eylemler kabahat olarak adlandırılmaktadır. Bir başka deyişle, itiraz konusu kural ile yapılan
kabahat tanımı, daha önce suç olmayan bir eylemi suç niteliğine dönüştürmemektedir.
İtiraz konusu kuralla, bir eylemin kabahat olarak kabulü için bu
eylemin karşılığında kanunun mutlaka bir idari yaptırım uygulanmaTBB
| 419
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
sını öngörmüş olması esas alındığından, söz konusu düzenlemede
yeni bir suç yaratılmamakta, suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık bulunmamaktadır. İdari yaptırımlar yönünden ise söz konusu
yaptırımların kanunla öngörülmüş olması gereğine yer verilmek suretiyle yasal düzenlemelere atıfta bulunulduğundan, yaptırımı yasa ile
belirlenen bir eylemin belirsizliğinden ve öngörülemezliğinden söz
edilebilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Şevket APALAK bu görüşe katılmamıştır.
2- Yasa'nın 31. Maddesiyle Değiştirilen 3. Maddesinin (1) Numaralı
Fıkrasının (a) Bendinin İncelenmesi a) Genel Açıklama
1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren Kabahatler Kanunu, "Genel
Hükümler" ve "Çeşitli Kabahatler" başlıklı iki kısımdan oluşmaktadır.
Kabahatler Kanunu'nun "Genel kanun niteliği" başlığını taşıyan 3.
maddesinde "Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler
hakkında da uygulanır." denilmek suretiyle, Kanun'un Birinci Kısmındaki maddelerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
Söz konusu madde, Anayasa Mahkemesinin 1.3.2006 günlü,
E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi
kararlaştırılan iptal kararının gerekçesi şöyledir:
"Anayasa'nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, "idarenin her türlü
eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır"; 140. maddesinin birinci fıkrasında, "Hakimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak
görev yaparlar"; 142. maddesinde "Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir"; 155. maddesinin
birinci fıkrasında da, "Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka
bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi
olarak bakar" denilmektedir. Bu kurallara göre, Anayasada idarî ve adlî
yargının ayrılığı kabul edilmiştir. Bu ayrım uyarınca idarenin kamu gücü
kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idarî yargı, özel
hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tâbi olacaktır. Buna
bağlı olarak idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde
adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş takdir
hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir.
420 | TBB
EKLER
Ceza hukukundaki gelişmelere koşut olarak, kimi yasal düzenlemelerde basit nitelikte görülen suçlar hakkında idari yaptırımlara yer verildiği
görülmektedir. Daha ağır suç oluşturan eylemler için verilen idari para
cezalarına karşı yapılacak başvurularda konunun idare hukukundan çok
ceza hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle adli yargının görevli olması doğaldır.
Ancak, idare hukuku esaslarına göre tesis edilen bir idari işlemin, sadece
para cezası yaptırımı içermesine bakılarak denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılması olanaklı değildir.
Bu durumda, itiraz konusu kuralla diğer yasalardaki kabahatlere yollama yapılarak, yalnızca yaptırımın türünden hareketle ve idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alanlar gözetilmeden, bunları da kapsayacak biçimde başvuru yolu, itiraz, bunlara ilişkin usûl ve esasların değiştirilmesi, Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırıdır, Kural'ın iptali gerekir."
22.7.2006 günlü, 26236 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan iptal kararının yürürlüğe girmesinden önce çıkarılan 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesi şu şekilde değiştirilmiştir:
"(l) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır."
b) Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararlarında, Anayasa Mahkemesi'nin 1.3.2006 günlü,
E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararında idarenin kamu gücünü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemlerinin idari
yargı denetimine tabi olacağı belirtilmiş iken getirilen yeni düzenlemede adli yargının genel görevli kabul edilmesinin iptal kararı gerekçesinin dikkate alınmadığını gösterdiği, idare hukuku ilkelerine
göre tesis edilmiş olan işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmesi için bu yönde yasal bir düzenlemenin varlığının koşul olarak
aranmasının Anayasa'ya aykırı olduğu, söz konusu düzenlemenin
mahkeme kararlarına uyulmasının zorunlu olduğunu belirten kurala
aykırı olduğu, Anayasa ile benimsenen yargı ayrılığı rejimine göre
idari yargının görevli olması gereken idari işlemlerin denetiminde
yasa koyucu tarafından adli yargının görevli kılınabilmesinin mümkün olmadığı ve yasa koyucunun bu konuda takdir hakkının bulunmadığı, Anayasa Mahkemesi kararında yer alan gerekçe dikkate
alınmaksızın yeni yasal düzenleme yapılmasının kuvvetler ayrılığı
ilkesine aykırılık oluşturduğu, idarenin yürütmekle yükümlü olduTBB
| 421
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
ğu hizmetleri gereği gibi yerine getirebilmesi amacıyla idare hukuku
alanındaki düzene aykırı davranışlar nedeniyle yaptırım uygulama
yetkisi ile donatıldığı; idari yaptırımlar arasında yer alan ve idari bir
yasağa aykırı davranılması nedeniyle idari makamlarca kamu gücünün kullanılması suretiyle verilen idari para cezaları nedeniyle çıkacak uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğu, idari işlem ve
eylemlerin denetiminin bu konuda uzman olan idari yargı yerine
adli yargıya bırakılmasının hukuk devleti ilkesinin gereklerinden
biri olan etkin yargılama ilkesiyle bağdaşmadığı, önceden ceza kanununda yer alan ve adli ceza ile müeyyidelendirilen kabahatlerin
ayrı bir kanunla düzenlenerek idari ceza ile müeyyidelendirilmesinden sonra bu işlemlere karşı açılacak davalarda adli yargının görevlendirilmesinin anılan süreçle de bağdaşmadığı, bu düzenlemenin
her biri tipik idari işlem olan kabahatler sebebiyle verilen idari para
cezalarına karşı açılan davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği yolunda Anayasa Mahkemesi'nce verilen geçmiş tarihli kararlara da aykırı olduğu, idare hukuku ilkelerine göre tesis edilen bir
idari işlemin idari para cezası niteliğini taşıması nedeniyle denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılmasının
Anayasa'ya aykırı olduğu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görev alanı dışında kalan idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklarda genel idari yargının görevli olduğu,yargı ayrılığının benimsendiği Anayasal rejimde idari işlemlere karşı adli yargının görevlendirilmesinin hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı bulunduğu, belirtilen nedenlerle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2., 5., 125., 138., 153., 155. ve 157.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır"; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, "Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka bir idarî
yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.
Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak
bakar" hükmü yer almaktadır.
İtiraz konusu bent, Kabahatler Kanunu'nun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağını öngörmektedir.
Kabahatler Kanunu'nun idari yaptırım kararlarına karşı kanun
yoluna ilişkin diğer hükümlerinde de, bu yaptırımlardan doğan
uyuşmazlıklarda görevli yargı mercileri belirlenmiştir. Kabahatler
Kanunu'nun 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, idari para cezası
422 | TBB
EKLER
ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına
karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş
gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği belirtilmektedir.
Anılan maddenin (8) numaralı fıkrasında da "İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî
yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin
iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görüleceği ifade edilmektedir. Yasa'nın 19. maddesinde de, diğer kanunlarda kabahat
karşılığında öngörülen belirli bir süre için; bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat veya ehliyetin geri
alınması, kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar
saklı tutulmaktadır.
Başka bir ifade ile Kabahatler Kanununda genel görevli mahkeme olarak sulh ceza mahkemesi görevli kılınmakla birlikte belirli
durumlarda idari yargı mercilerinin görevli olduğu kabul edilmiş,
belirli idari yaptırımlara ilişkin hükümlerin ise ilgili kanunlarda bu
Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulması kararlaştırılmıştır.
İtiraz konusu kural, idari yaptırım kararlarına karşı başvurulacak kanun yolunun ilgili kanunlarda özel olarak düzenlenmiş olması halinde söz konusu hükümlerin uygulanmasını, idari yaptırımlara
karşı başvurulacak kanun yolları bakımından diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde Kabahatler Kanunu hükümlerinin
uygulanmasını öngörmektedir.
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, yasama organı, yapacağı düzenlemelerde daha önce
aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını göz önünde
bulundurmak, bu kararları etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmamak, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak yükümlülüğündedir. Başta yasama organı olmak üzere tüm organlar kararların yalnız sonuçları ile değil, bir bütünlük
içinde gerekçeleri ile de bağlıdır. Kararlar gerekçeleriyle, yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini içerirler ve yasama etkinliklerini
yönlendirme işlevi de görürler. Bu nedenle, yasama organı düzenTBB
| 423
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
lemelerde bulunurken iptal edilen yasalara ilişkin kararların sonuçları
ile birlikte gerekçelerini de göz önünde bulundurmak zorundadır.
Bir yasa kuralının Anayasa'nın 153. maddesine aykırılığından
söz edilebilmesi için iptal edilen önceki kural ile "aynı" ya da
"benzer nitelikte" olması, bunların saptanabilmesi için de öncelikle,
aralarında "özdeşlik" yani amaç, anlam ve kapsam yönlerinden
benzerlik olup olmadığının incelenmesi gerekir.
Kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü
kabahatlerden bir kısmının ceza hukuku kapsamında suç niteliği taşıdığı açıktır. Nitekim, Kabahatler Kanunu'nun İkinci Kısmında "Çeşitli kabahatler" başlığı altında düzenlenen fiilleri, ağırlıklı olarak 765
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 526. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan kabahatler oluşturmaktadır. Ayrıca, çeşitli yasalarda yer
alan ve yaptırımı hafif hapis ya da hafif para cezası veya her ikisi olan
fiiller, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanun'un 7. maddesiyle idari para cezasına dönüştürülmüşlerdir. Uygulanacak yaptırımın yasa ile "idari" para cezasına dönüştürülmesinin bu tür yaptırım uygulanacak eylemlerin gerçekte
ceza hukuku alanına giren suç olma özelliklerini etkilemeyeceği açıktır.
İtiraz konusu kuralla, bir yandan cezai karakteri ağır basan eylemler açısından verilen idari para cezası ve/veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin yaptırımlara karşı sulh ceza mahkemesine
karşı başvurulabilmesi sağlanmakta iken, diğer yandan idari yaptırımlara karşı yasalarla idari yargı mercilerinin görevli kılındığı durumlarda ilgili yasa hükümlerinin uygulanması sağlanmakta, bir
başka deyişle bu davalarda idari yargı yerlerinin görevli oldukları
kabul edilmektedir.
Söz konusu düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 1.3.2006 günlü,
E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda ve ilgili kanunlarda idari yargı mercilerinin görevli olduğunun
belirtildiği idari yaptırımlardan doğan uyuşmazlıklarda Kabahatler
Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmek suretiyle bu
uyuşmazlıkların çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olması
kabul edilmiş ve bu anlamda idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alan gözetilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, kural, daha önce iptal edilen düzenleme ile özdeş nitelikte değildir.
Anayasa Mahkemesi'nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasada adlî ve
idarî yargı ayrımına gidilmiş ve idarî uyuşmazlıkların çözümünde
424 | TBB
EKLER
idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, kural olarak idare hukuku alanına giren konularda idarî yargı,
özel hukuk alanına giren konularda adlî yargı görevli olacaktır. Bu
durumda idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun
mutlak bir takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir.
İdarî yargının denetimine bağlı olması gereken idarî bir uyuşmazlığın
çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasa koyucu tarafından adlî yargıya bırakılabilir. Kabahat konusu eylemlerin
çeşitliliği ve idari yaptırımların uygulanma alanı dikkate alındığında,
idari yargı teşkilatına oranla daha yaygın olan sulh ceza mahkemelerine başvuru olanağı tanınmasının, hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı ve idari yaptırımlara karşı sulh ceza mahkemelerine başvurulabileceği yolunda getirilen düzenlemenin haklı nedenini oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu Yasa kuralı Anayasa'nın 125.,
153. Ve 155. maddelerine aykırı değildir; iptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU,Şevket
APALAK, Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamıştır.
Kuralın Anayasa'nın 2., 5., 138. ve 157. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
3- Yasa'nın 16. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
Başvuru kararında, idari tedbirlerin kapsamı belirlenirken mülkiyetin kamuya geçirilmesinin yanı sıra "ilgili kanunlarda yer alan
diğer tedbirler" ifadesine yer verilmesinin bilinmeyen yeni bir kavramın ortaya çıkmasına neden olduğu, ilgili kanunlarda yer alan diğer
tedbirlerin neler olduğunun anlaşılamadığı, anlaşılamayan bu düzenlemeye göre ilgililerin cezalandırılmasının hukuk devleti ilkesine uygun bulunmadığı ve Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün Anayasa'ya aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak
koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık incelemesi yapa-
TBB
| 425
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
bileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 38.
maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır.
Anayasa'nın 38. maddesinde ifadesini bulan suç ve cezanın yasallığı ilkesi uyarınca bir hukuk devletinde, ceza yaptırımına bağlanan
her eylemin tanımı yapılarak, suçlar kesin biçimde ortaya konulmalıdır.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan "belirlilik" ilkesi de, hukuksal güvenlikle bağlantılı
olup kişinin, yasada hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal
yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir kesinlik içinde bilebilmesini gerekli kılar.
Kabahatler Kanunu'nun 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasında
kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari
para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu belirtildikten sonra
itiraz konusu (2) numaralı fıkrasında, idari tedbirlerin, mülkiyetin
kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu ifade edilmiştir.
Yasa'nın 2. maddesinde, idari yaptırımların ve idari yaptırıma
konu eylemlerin tümünün kanunla belirlenmesi esası kabul edilmiştir. Yasa'nın 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasında da "Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir." denilmiştir.
Bu durumda, bir eyleme idari yaptırım uygulanabilmesi için
kanunda öngörülmüş olması zorunludur. Kanunla öngörülen bir idari yaptırımın belirsizliğinden ise söz etmek mümkün değildir. Bu
husus, iptali istenilen kuralda belirtilen mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbiri yönünden geçerli olduğu gibi diğer idari tedbirler yönünden de geçerlidir. Diğer idari tedbirlerin, itiraz konusu kuralda
"ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler" olarak belirtilmesi de bu
durumu daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Öte yandan, idari tedbirlerin çok çeşitli olmaları ve her zaman
yeni tedbirlerin de yasa koyucu tarafından öngörülebilecek olmaları
nedeniyle, tüm idari tedbirlerin bir metin içinde tahdidî olarak sayılması zorunluluğundan söz edilemez.
İtiraz konusu kuralda belirtilen idari tedbirler, mevcut yasal düzenlemelerde yer alan tedbirleri ifade ettiğinden ve bu düzenleme ile
yeni bir ceza yaratılmadığından, suç ve cezaların kanuniliği ilkesine
aykırılık bulunmadığı gibi belirsizlik ve öngörülemezlikten söz
edilebilmesine olanak bulunmamaktadır.
426 | TBB
EKLER
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Şevket APALAK bu görüşe katılmamıştır.
4- Yasa'nın 27. Maddesine 5560 sayılı Yasa İle Eklenen (8) Numaralı Fıkranın İncelenmesi
İtiraz başvurusunda, idari yaptırımlara karşı açılacak davaların
belirli durumlarda idari yargıda görülmesini öngören itiraz konusu
kuralın, hukuki karmaşaya yol açacak nitelikte olduğu, yasaların belirli ve açık olması ilkesine aykırı olduğu, itiraz konusu kuralın uygulanması ile ilgili olarak mahkemelerin bile farklı uygulamaları bulunmakta iken kişilerin nerede dava açacakları konusunda belirsizlik
bulunduğu, söz konusu düzenlemenin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, "idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş
olması halinde" ifadesinin de belirsiz olduğu ve idari işlemlerin istisnai hallerde idari yargıya yöneltilmesi halinin Anayasa'yla bağdaşmadığı, itiraz konusu kuralla idari işlem niteliğindeki idari yaptırımların hukuka uygunluk denetiminin idari yargı dışında bırakılması sonucuna yol açtığı, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri ile
işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği,
yasa ile yapılan belirlemenin ihtiyarilik içermemesi gerektiği, uygulamada ortaya çıkacak farklı uygulamalara göre farklı yargı yerlerinin
görevli olmasının Anayasa'nın 125.,142. ve 155. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır"; 142. maddesinde
"Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama
usulleri kanunla düzenlenir"; 155. maddesinin birinci fıkrasında da,
"Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar" denilmektedir.
İtiraz konusu kural, idari yaptırım kararının verildiği işlem
kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren
kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin
hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî
yargı merciinde görüleceğini hükme bağlamaktadır.
Söz konusu kural, sulh ceza mahkemesine başvurulabilecek idari yaptırım kararları yönünden geçerli olup, bu yaptırım kararı kapsamında idari yargının görev alanına giren bir başka kararın da veTBB
| 427
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
rilmiş olması halinde bu kararın iptali talebiyle birlikte idari yaptırımın iptali isteminin de idari yargı merciinde görülmesini amaçlamaktadır. Bu suretle, idari yargının görevli olduğu işlem kapsamında tesis edilen bir idari yaptırım kararının hukuka uygunluk denetiminin de aynı yargı yerince yapılması sağlanmış olmaktadır.
İdari yaptırım kararlarına ilişkin uyuşmazlıkların hangi hallerde
idari yargı yerlerince çözümleneceği itiraz konusu kuralda açıkça belirtildiğinden, kuralın belirsizliğinden ve mahkemelerin görevlerinin yasayla belirlenmesi gerektiği yolundaki Anayasa'nın 142. maddesine aykırılığından söz edilemez.
Öte yandan, idari yargı yerlerinin, idari işlem niteliğindeki tüm idari yaptırımlardan doğan uyuşmazlıkların çözümünde görevli olması
gerekirken itiraz konusu kuralda yer alan uyuşmazlıklarla sınırlı olarak
görevli kılınmasının, Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığı ileri
sürülmüş ise de diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde
idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin Kabahatler Kanunu
hükümlerinin uygulanacağını hükme bağlayan ve bu kapsamda bulunan idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemesinin görevli
olmasını sağlayan Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığının saptanması karşısında, itiraz
konusu kural kapsamındaki idari yaptırımlar bakımından idari yargı
yerlerini görevli kabul eden Yasa'nın 27. maddesinin (8) numaralı fıkrasının Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığından söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural Anayasa'ya aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, A. Necmi
ÖZLER, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamıştır.
VII-YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun;
1- 2. maddesine,
2- 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine,
3- 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasına,
4- 27. maddesinin, 5560 sayılı Yasa'nın 34. maddesiyle eklenen
(8) numaralı fıkrasına, yönelik iptal istemleri, 11.6.2009 günlü, E.
2007/115, K.
428 | TBB
EKLER
2009/80 sayılı kararla reddedildiğinden, bu madde, fıkra ve bentlere ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE, 11.6.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VIII- SONUÇ
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun;
1- 2. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Şevket APALAK'ın karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin Anayasa'ya
aykırı olmadığına ve itirazın
REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın
karşı oyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3-16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Şevket APALAK'ın karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
4- 27. maddesinin, 5560 sayılı Yasa'nın 34. maddesiyle eklenen (8)
numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, A.
Necmi ÖZLER, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşı
oyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
11.6.2009 gününde karar verildi.
TBB
| 429
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2007/165
Karar No
: 2008/181
Karar Tarihi
: 7.7.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 54. maddesinin birinci fıkrasına aykırılık nedeniyle verilen para cezasına karşı
yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2007/402
Karar No
: 2008/187
Karar Tarihi
: 7.7.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Uyuşmazlık Mahkemesi'nce; 2918 sayılı Yasa'nın 116.
maddesinde öngörülen biçimde araç tescil plakasına göre verilen para cezasına karşı açılan davaların, adli yargının görev alanında görüldüğü ve Sulh Ceza Mahkemesince, uyuşmazlığın özü olan ceza tutanağının içeriğine ilişkin olarak yargılama yapılarak işin esası hakkında karar verildiği dikkate alındığında; asıl para cezasının zamanında
ödenmemiş olmasından dolayı arttırılan para cezasına karşı yapılan
itirazın da ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
430 | TBB
EKLER
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2007/437
Karar No
: 2008/188
Karar Tarihi
: 7.7.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Yakıt ve Atıklara İlişkin Tebliğ (Dış Ticarette Standardizasyon:
2005/3) uyarınca, 30.000 Mton antrasit ithalatı için alınan Kontrol
Belgesi kapsamında; davacı şirket tarafından verilen Taahhütnamenin 15. ve 16. maddelerine aykırı olarak evrakların geç gönderilmesi
nedeniyle, aynı Taahhütnamenin 21/b maddesinde yazılı bedelin
(cezai şart) ödenmesi ve cezai şartın zamanında ödenmemesi durumunda yine aynı taahhütname uyarınca 6183 sayılı Kanuna göre işlem yapılacağının bildirilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/10
Karar No
: 2008/216
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2918 sayılı Yasa'nın 65/1-f md. uyarınca verilen idari
para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/12
Karar No
: 2008/217
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 3194 sayılı Kanunun 42. md uyarınca verilen idari para
cezasına karşı açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi
gerektiği hk.
TBB
| 431
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/40
Karar No
: 2008/219
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5149 sayılı Yasa'nın 23. md. uyarınca verilen idari para
cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi
gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/41
Karar No
: 2008/220
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4458 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca verilen para cezasına karşı açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi
gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/45
Karar No
: 2008/221
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ
YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/46
Karar No
: 2008/222
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2872 sayılı Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına
karşı açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
432 | TBB
EKLER
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/81
Karar No
: 2008/225
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 3213 sayılı Maden Kanunu uyarınca verilen idari para
cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi
gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/109
Karar No
: 2008/232
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5179 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına
karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği
hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/119
Karar No
: 2008/234
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ
YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/154
Karar No
: 2008/239
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5149 sayılı Yasa'nın 23. md uyarınca verilen idari para
cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi
gerektiği hk.
TBB
| 433
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/168
Karar No
: 2008/241
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5253 sayılı Dernekler Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas no
: 2008/196
Karar no
: 2008/250
Karar tr
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5179 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına
karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği
hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/225
Karar No
: 2008/256
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE
çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/230
Karar No
: 2008/257
Karar Tarihi
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca verilen
idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
434 | TBB
EKLER
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas no
: 2008/273
Karar no
: 2008/264
Karar tr
: 13.10.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu
uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2007/562
Karar No
: 2008/276
Karar Tarihi
: 17.11.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Suya vaki müdahalenin önlenmesi ve kaynak üzerine
yapılmış tesislerin kal'ine karar verilmesi istemiyle açılan davanın
ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/115
Karar No
: 2008/297
Karar Tarihi
: 17.11.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2813 ve 406 sayılı Kanunlar dayanak alınarak çıkarılan
Yönetmelik uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın,
İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/145
Karar No
: 2008/301
Karar Tarihi
: 17.11.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu uyarınca verilen idari
para cezasına karşı açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
TBB
| 435
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/158
Karar No
: 2008/304
Karar Tarihi
: 17.11.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 2918 sayılı Yasanın 48/5. ve 47/1-a maddelerinin ihlali
nedeniyle trafik zabıtasınca davacıya para cezası verilmesine ilişkin
tutanağın iptali istemiyle açılan davanın,5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun'la değişik 3.maddesi ve aynı Kanunun
27.maddesine 5560 sayılı Kanun'la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir
arada değerlendirildiğinde, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/165
Karar No
: 2008/306
Karar Tarihi
: 17.11.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca
verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/229
Karar No
: 2008/314
Karar Tarihi
: 17.11.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu uyarınca verilen idari
para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/283
Karar No
: 2008/325
Karar Tarihi
: 17.11.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesine göre tesis
edilen imar para cezasına ilişkin işlemden doğan ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önce İdare Mahkemesinde açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin
gerektiği hk.
436 | TBB
EKLER
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/290
Karar No
: 2008/329
Karar Tarihi
: 17.11.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 3194 sayılı Kanun'un 42. maddesi uyarınca verilen idari
para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas no
: 2008/356
Karar no
: 2008/344
Karar tr
: 17.11.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5324 sayılı Kozmetik Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/396
Karar No
: 2008/346
Karar Tarihi
: 17.11.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu uyarınca verilen
idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/13
Karar No
: 2008/355
Karar Tarihi
: 22.12.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Sermaye Piyasası Kurulunca verilen idari para cezasının bildirimi, ödeme zamanı, yöntemi ve kesinleşmesinden sonra
ödenmemesi halinde 6183 sayılı Kanuna göre işlem yapılacağına ilişkin Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından düzenlenen İdari Para Cezası Bildirim Tutanağının iptali istemiyle açılan davanın İDARİ
YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
TBB
| 437
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/204
Karar No
: 2008/378
Karar Tarihi
: 22.12.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 47/A maddesi uyarınca verilen ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı
Kanunla değişik 3. maddesi kapsamına giren idari para cezasına karşı
yapılan itirazın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği
hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/209
Karar No
: 2008/379
Karar Tarihi
: 22.12.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca
verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/249
Karar No
: 2008/385
Karar Tarihi
: 22.12.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca verilen
idari para cezasına karşı yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas no
: 2008/323
Karar no
: 2008/406
Karar tr
: 22.12.2008 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin
gerektiği hk.
438 | TBB
EKLER
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/29
Karar No
: 2009/35
Karar Tarihi
: 02.03.2009
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 1475 sayılı İş Kanunu uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önce İdare Mahkemesinde açılan davanın, İDARİ
YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/125
Karar No
: 2009/37
Karar Tarihi
: 02.03.2009 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2918 sayılı Yasa'nın 47 ve 48. maddelerinin ihlali nedeniyle davacıya para cezası verilmesine ilişkin tutanağın iptali istemiyle açılan davanın, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesi ve
aynı Kanunun 27. maddesinin sekizinci fıkrası hükmü bir arada değerlendirildiğinde, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği
hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/253
Karar No
: 2009/45
Karar Tarihi
: 02.03.2009 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 1608 sayılı Yasa uyarınca verilen para cezası ve işyeri
kapatmaya karşı açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/300
Karar No
: 2009/46
Karar Tarihi
: 02.03.2009 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
TBB
| 439
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/380
Karar No
: 2009/57
Karar Tarihi
: 02.03.2009 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca verilen idari para cezasına
karşı yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği
hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2009/93
Karar No
: 2009/100
Karar Tarihi
: 13.04.2009 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu uyarınca verilen
idari para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE
çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/369
Karar No
: 2009/112
Karar Tarihi
: 04.05.2009 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5179 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına
karşı yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği
hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Esas No
: 2008/432
Karar No
: 2009/120
Karar Tarihi
: 04.05.2009 (Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : "30 gün geçici olarak meslekten alıkoyma" cezası ile cezalandırılan ve bu cezası yerine getirilen doktor olan davacı tarafından, cezanın İdare Mahkemesince iptali ve bu kararın Danıştay'ca
onanması üzerine açılan manevi tazminat davasının İDARİ YARGI
YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
440 | TBB
EKLER
KABAHATLERLE İLE İLGİLİ DİĞER MAHKEME KARARLARI
T.C.
YARGITAY
9. CEZA DAİRESİ
E. 2007/6748
K. 2008/9130
T. 17.7.2008
• İDARİ PARA CEZASI (4857 Sayılı İş Kanunu'nda Öngörülen
İdari
Para Cezaları 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'na Tabi Olduğu)
• YENİDEN DEĞERLEME ORANI (İdari Para Cezası - Suç Tarihi İti- barı İle Artırılmaları Gerektiği/Ancak Suç Tarihinin 2005 Yılı
Olduğu Gözetildiğinde Artırım Yapılmasının Olanaklı Olmadığı)
• İŞ KANUNU'NDA ÖNGÖRÜLEN CEZALAR (4857 Sayılı Yasada Öngörülen İdari Para Cezalarının 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'na Tabi Olduğu)
4857/m.107 5326/m.17/7
ÖZET : 4857 sayılı İş Kanunu'nda öngörülen idari para cezaları
5326 sayılı Kabahatler Kanunu 'na tabidir. Buna göre, suç tarihi itibarı
ile yeniden değerleme oranına göre artırılmaları gerekir. Ancak suç
tarihinin 2005 yılı olduğu gözetildiğinde artırım yapılması olanaklı
değildir.
DAVA : 4857 sayılı İş Kanunu'na aykırılıktan A ... Ambalaj ve
Kutu sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkında anılan Kanun'un 107/a
maddesi uyarınca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü'nün yazısı ile uygulanan 7.144.60 Yeni Türk Lirası
idari para cezasına yapılan başvurunun kabulü ile cezanın kaldırılmasına dair, ( Ankara Yedinci Sulh Ceza Mahkemesi)'nin 17.05.2006
tarihli ve 2006/372 müteferrik sayılı kararına yapılan itirazın kabulü
ile A ... Ambalaj ve Kutu sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin anılan
Kanun'un 107/a maddesi uyarınca 7.144.60 Yeni Türk Lirası idari
para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, ( Ankara Beşinci Ağır Ceza
Mahkemesi )'nin 20.11.2006 tarihli ve 2006/399 değişik iş sayılı kararı
ile ilgili olarak;
TBB
| 441
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi'nin 21.12.2006 tarihli ve
2006/7208- 7585 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un
12/1-b maddesi uyarınca 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırıldığı, 4. maddesinde ise 5237 sayılı Kanun dışındaki kanunlarda yer alan nispi cezalar hariç kanun ve tüzüklerde gösterilmiş bulunan idari ve disiplin
para cezaları da dahil olmak üzere yürürlüğe giriş tarihleri esas alınarak değişik oranlarda artırıma tabi tutulduğu ancak 01.01.2002 tarihinden sonra yürürlüğe giren kanunlarda yer alan para cezaları için
bir artırım öngörülmediği,
Somut olayda uygulanan 4857 sayılı Kanun'un da 22.05.2003 tarihinde kabul edilip, 10.06.2003 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak
aynı gün yürürlüğe girdiği,
Yürürlük tarihinin 01.01.2002 tarihinden sonra olması nedeniyle
anılan yasada öngörülen para cezalarının 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 4. maddesi ile artırıma tabi tutulmasının mümkün olmadığı, 765 sayılı Türk
Ceza Kanunu'nun da suç tarihinde yürürlükte olmadığı, 4857 sayılı
Kanun'da öngörülen idari para cezalarının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na tabi olduğu, anılan Yasa'nın 17/7. maddesi uyarınca suç tarihi itibariyle yeniden değerlendirme oranında arttırılacağı ancak suç
tarihinin 2005 yılı olduğu ve artırım yapılmasının olanaklı bulunmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesinde isabet
görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca
anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı'nın
27.04.2007 gün ve 22263 sayılı kanun yararına bozma ta- lebine atfen,
Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 07.06.2007 gün ve 2007/96778 sayılı tebliğnamesi ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla dosya
incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR VE SONUÇ : Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Ankara Beşinci Ağır Ceza
Mahkemesi'nin 20.11.2006 gün ve 2006/399 D.İş sayılı kararının
CMK'nın 309. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre uygulama yapılarak idari para cezasının 5.000 YTL'ye indirilmesine, infazın buna göre yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay C.Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 17.07.2008 gününde oybirliğiyle
442 | TBB
EKLER
T.C. YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2007/11-243
K. 2007/258
T. 4.12.2007
• HIRSIZLIK ( Yasalardaki Ayrık Durumlar Hariç Suç Önceki
Bir Tarihte İşlenmiş Olsa Bile 01.06.2005 Tarihinden Sonra Ödenmeyen Adli Para Cezalarına Gecikme Zammı Uygulanmasına Karar Verilemeyeceği )
• ADLİ PARA CEZASININ SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ ( Yasalardaki Ayrık Durumlar Hariç Suç Önceki Bir Tarihte İşlenmiş Olsa
Bile 01.06.2005 Tarihinden Sonra Ödenmeyen Adli Para Cezalarına
Gecikme Zammı Uygulanmasına Karar Verilemeyeceği - Hırsızlık )
• GECİKME ZAMMI UYGULAMASI ( Yasalardaki Ayrık Durumlar
Hariç Suç Önceki Bir Tarihte İşlenmiş Olsa Bile 01.06.2005 Tarihinden Sonra Ödenmeyen Adli Para Cezalarına Gecikme Zammı Uygulanmasına Karar Verilemeyeceği - Hırsızlık )
765/m. 491 647/m. 4, 5
5237/m. 141
5275/m. 106, 122 5326/m. 17
6183/m. 51 5271/m. 309
ÖZET : Uyuşmazlık, hırsızlık suçundan yargılanan sanığa verilen adli para cezasının süresinde ödenmemesi halinde gecikme
zammı uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Yeni Ceza Hukuku sistemimizde para cezalarıyla ilgili olarak suça
ilişkin yaptırım olarak adli para cezası; kabahate ilişkin yaptırım olarak da idari para cezası kabul edilmiştir. İdari para cezaları 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmektedir. Adli para cezaları
ise, 5275 Sayılı Kanuna göre tahsil edilmektedir. Anılan kanunda,
süresinde ödenmeyen adli para cezaları bakımından gecikme zammı
uygulanacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Yasalarda sayılan ayrık haller hariç suç önceki tarihte işlenmiş olsa dahi 01.06.2005
tarihinden sonra, ödenmeyen adli para cezalarına gecikme zammı
uygulanmasına karar verilemez. Açıklanan hususlar dikkate alınmadan hatalı şekilde gecikme zammına hükmedildiğinde bu yanılgılı
hükmün yasa yararına bozma yoluyla düzeltilmesi mümkündür.
TBB
| 443
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
DAVA : Sanık Fatma'nın hırsızlık suçundan 765 sayılı TCY'nın
91/3,522/1,59/2 ve 647 Sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 900.YTL adli para cezası ile, dolandırıcılık suçundan ise 765 sayılı TCY'nın
504/3,80 ve 59/2. maddeleri gereğince 1 yıl 11 ay 10 gün hapis ve
2.326.- YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 765 sayılı TCY'nın
72-74. maddeleri uyarınca, verilen cezaların içtimaı ile sonuç olarak 1
yıl 1 ay 10 gün hapis ve 3.226.- YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, para cezasının miktarı, sanığın ekonomik durumu nazara
alınarak 647 Sayılı Yasanın 5. maddesi gereğince birer ay ara ile 15
eşit taksite alınmasına, taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi
durumunda kalanın defaten tahsiline, ödenmeyen kısma 6183 Sayılı
Yasanın 51. maddesinde belirtilen oranın yarısı kadar gecikme zammı
uygulanmasına ilişkin olarak Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesinden
verilen 13.06.2006 gün ve 6-187 sayılı hükmün Yargıtay'ın esas denetiminden geçmeksizin kesinleşmesinden sonra Adalet Bakanlığı
tarafından yasa yararına bozma başvurusunda bulunulması üzerine
Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce 27.09.2007 gün ve 6996-5993 sayı ile;
"... 1- 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 01.06.2005
tarihinden sonra yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 'un 122. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış bulunması karşısında, 647 Sayılı Kanunun 4786 Sayılı
Kanunla değişik 5/5. maddesi uyarınca ödenmeyen para cezasına
6183 Sayılı Kanunun 51. maddesinde belirtilen gecikme zammının
yarısı oranında gecikme zammı ilavesine karar verilmesinde,
2- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun 'un 99. maddesinin 1. fıkrasında "Bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır. Varlıklarını ayrı ayrı korurlar, ancak bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107. maddenin uygulanması yönünden mahkemeden bir
toplama kararı istenir." şeklindeki içtima ile ilgili düzenlemelere yer
verilmesi karşısında, sanığın ayrı eylemler nedeniyle aldığı mahkumiyet hükümlerinin toplanmak suretiyle hüküm kurulmasında isabet
görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun
309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 03.09.2007 gün
ve 44742 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay
C.Başsavcılığı'nın 14.09.2007 gün ve K. Y.B12007/183635 sayılı ihbarnamesiyle daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla incelenip
gereği görüşüldü:
444 | TBB
EKLER
Olağanüstü yasa yolu olan kanun yararına bozma yapılabilmesi
için, olağan ve olağanüstü kanun yolarından herhangi birine başvurma olanağının bulunmaması gerekir.
İncelenen dosya içeriğinden, hükümlünün, 765 ve 647 Sayılı Yasalar uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi nedeniyle, 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesi uygulandığından, hükmün, infazı sırasında
tereddüt doğması durumunda 5275 Sayılı Yasanın 98 ve devamı
maddeleri uyarınca mahkemesinden karar alınması mümkün bulunup tüm kanun yoları tüketilmediğinden kanun yararına bozmaya
atfen düzenlenen ihbarnamedeki, ( 1 ) numaralı bozma istemi yerinde
görülmediğinden ve 765 sayılı TCK'nun 491/3, 55/1, 5912, 504/3, 80,
59/2 ve 647 Sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca hükmolunan cezaların 765 sayılı TCK 'nun 72 ve 74. maddeleri uyarınca içtima ettirilmesinde bir isabetsizlik görülmediği cihetle kanun yararına bozmaya
atfen düzenlenen ihbarnamedeki ( 2 ) numaralı bozma isteminin
CMK'nun 309. maddesi uyarınca reddine..." karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 1.11.2007 gün ve 183635
sayı ile; "01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 Sayılı Kanunun
122. maddesi ile 647 Sayılı Yasa yürürlükten kaldırılmıştır. 5275 Sayılı Kanunun 106. maddesinde süresinde ödenmeyen adli para cezaları
bakımından gecikme zammı uygulanacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla, suç 01.06.2005 tarihinden önce işlenmiş
olsa dahi 647 Sayılı Kanunun yürürlükten kalktığı 01.06.2005 tarihinden sonra, ödenmeyen adli para cezası yönünden anılan yasanın
5/5. maddesine dayanılarak gecikme zammı uygulanmasına karar
verilemez. Bu nedenle, somut olayda yerel mahkemenin, ödenmeyen
adli para cezası bakımından gecikme zammına hükmetmesi yasaya
aykırıdır.
Hükmün bünyesine dahil olan bu hatalı uygulamanın 5275 Sayılı
Yasanın 98. maddesine dayanılarak mahkemeden istenecek bir kararla hükümden çıkarılması, dolayısıyla mevcut yasaya aykırılığın infaz
aşamasında mahallinde giderilmesi mümkün değildir. Bu aykırılık,
ancak temyiz gibi olağan veya hükmün yasa yararına bozulması gibi
olağanüstü yasa yolu denetimleri ile giderilebilir. Bu nedenle, Adalet
Bakanlığının yerinde bulunan isteminin kabulü ile yerel mahkeme
hükmünden gecikme zammı uygulamasına dair bölümün çıkartılması gerekmektedir." görüşü ile itiraz etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmekle, Ceza Genel
Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen olayda;
TBB
| 445
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Yerel mahkeme, 28.07.2003 tarihinde işlenen hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarından dolayı yaptığı yargılama sonunda 13.06.2006 tarihli hükümle, sanığa iki ayrı suçtan verdiği para cezalarını içtima
ederek sonuçta 3.226.- YTL adli para cezası ile cezalandırmış, bu
cezayı 647 Sayılı Yasanın 5. maddesine göre taksitlendirdikten sonra,
taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi durumunda kalanın defaten tahsiline, ödenmeyen kısma 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesinde
belirtilen oranın yarısı kadar gecikme zammı uygulanmasına karar
vermiştir.
Adalet Bakanlığı, süresinde ödenmeyen adli para cezasına 647
Sayılı Yasanın 5/5. maddesinde belirtilen gecikme zammının uygulanamayacağını belirterek hükmün yasa yararına bozulması isteminde
bulunmuşsa da, özel daire bu istemi reddetmiş, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı ise, yasa yararına bozma isteminin isabetli olduğu görüşüyle itiraz etmiştir.
Görüldüğü üzere, özel daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki hukuki uyuşmazlıklar:
1- Halen yürürlükte olan mevzuat itibarıyla sanığa verilen adli
para cezasının süresinde ödenmemesi halinde 647 Sayılı Yasanın 5/5.
madde ve fıkrasında belirtilen gecikme zammının uygulanıp uygulanamayacağı,
2- Hatalı biçimde gecikme zammına hükmedildiğinde, bu yanılgının hükmün yasa yararına bozulması yöntemiyle düzeltilip düzeltilemeyeceği hususlarına ilişkindir.
Hukuki sorunun sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi bakımından öncelikle, para cezalarının tahsil yöntemine ilişkin yasal düzenlemeler tarihi süreç içinde ortaya konulmalı, 2003 yılında gerçekleştirilen ve süresinde ödenmeyen para cezalarına gecikme zammı
uygulanmasını sağlayan yasal değişikliklerin sonuçları ve 647 Sayılı
Yasanın bilahare yürürlükten kaldırılmasının gecikme zammı uygulamasını hangi tarihte ve ne oranda etkilediği değerlendirilmelidir.
Mahkemelerce verilen ve esasen bir miktar paranın Devlet hazinesine ödenmesinden ibaret olan para cezaları ile diğer kamu alacaklarının takip ve tahsili hususları önceden beri ayrı kuralara konu
edilmiş ve farklı yasalarda düzenlenmiştir. Genel olarak kamu alacakları, 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkındaki Yasa'ya göre tahsil edilmektedir. Mahkemelerden
verilen para cezaları ise önceleri 765 sayılı Türk Ceza Yasası'nın 19 ve
24. maddelerinde öngörülen yöntemle yerine getirilmekte iken,
446 | TBB
EKLER
13.07.1965 tarih ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Yasa'nın
yürürlüğe girmesi ile birlikte bu yasanın 5. maddesinde kabul edilen
yönteme göre Cumhuriyet Savcılıkları tarafından tahsil edilmeye başlanmıştır. Bilahare bu yasa da 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa'nın
122. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, halen adli para cezaları
5275 Sayılı Yasanın 106. maddesine göre Cumhuriyet savcılıkları tarafından tahsil edilmektedir.
647 Sayılı Yasanın 5. maddesinde öngörülen yöntemde, kesinleşmiş mahkumiyet ilamı Cumhuriyet Savcısına verildiğinde, bu makam tarafından bir ödeme emri çıkarılmakta, süresinde ödenmeyen
adli para cezası Cumhuriyet Savcısının kararıyla hapse dönüştürülmekte, ceza bu suretle yerine getirilmekteydi. Genel kural, mahkemelerce verilen adli para cezalarının 647 Sayılı Yasanın 5. maddesinde öngörülen şekilde tahsili ise de, üç farklı durumda bu yöntemin
dışına çıkılması ve para cezasının diğer bazı kamu alacaklarının
tahsilini düzenleyen 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre yerine getirilmesi zorunlu hale gelmektedir.
Bunlardan ilki: Küçüklerin 18 yaşını bitirmeden önce işledikleri
suçlardan verilen para cezalarının süresinde ödenmemesidir. Bu halde, para cezası hapse çevrilemeyecek, cezanın 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsili için ilam, Cumhuriyet Savcılığı tarafından
mahallin en büyük mal memurluğuna gönderilecektir ( 647 s.y. md.
5/7-son ) .
İkinci hal: Adli para cezasını süresinde ödemeyen büyüklerin bu
cezaları 3 yılı aşmayacak biçimde hapse çevrilmesine rağmen para
cezasının tamamının karşılanmamasıdır. Bu durumda da, hapse çevrilemeyen artık para cezası bölümü 6183 Sayılı Yasa hükümlerine
göre tahsil edilecektir ( 647 s.y. md. 5/7- son ) .
Üçüncü durum ise, herhangi bir özel yasada, mahkemece verilen para cezasının 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edilmesi
gerektiği yolunda özel bir hüküm bulunmasıdır. Nitekim, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki Yasa'nın 4. maddesindeki özel hüküm nedeniyle, anılan yasanın 3. maddesine göre
verilen para cezaları ile, halen yürürlükten kalkmış bulunan 1918
Sayılı Yasaya göre hükmedilen tazmini nitelikteki para cezaları ve 353
Sayılı Yasa gereğince askeri mahkemeler tarafından verilen istirdat,
haciz ve tazminata dair hükümler 6183 Sayılı Yasa hükümleri gereğince tahsile konu edilmektedir.
TBB
| 447
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Bir kısım kamu alacaklarının takip ve tahsili yöntemi ise
21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Yasa'da düzenlenmiştir. Yasanın 1. maddesinde bu yasanın uygulanabileceği kamu alacakları tanımlanmıştır. Buna göre, bir
alacağın kamu alacağı sayılabilmesi için, Devlete, il özel idarelerine
veya belediyelere ait bir alacak olması gerekir. Ayrıca bu yasaya göre
takip ve tahsil edilecek kamu alacakları da, kendi içinde asli ve fer'i
ayrımına tabi tutulmuştur.
Asli kamu alacakları; vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait yargılama gideri vergi cezası ve para cezasıdır.
Fer'i kamu alacakları ise; kamu alacaklarının vadesinde ödenmemeleri sonucu ortaya çıkan gecikme zammı, haksız çıkma zammı
( 213 s. YUK. md. 58) pişmanlık zammı ( 213 s. YUK. md. 371 ) ,
faizler, tecil faizi ve takip giderlerinden oluşmaktadır. Maddenin
ikinci fıkrası ile, Türk Ceza Yasası'nın para cezalarının tahsil şekli ve
hapse çevrilmesi hakkındaki hükümleri saklı tutulmuştur. Saklı tutulan hükümler, 765 sayılı Türk Ceza Yasası'nın kamusal nitelikteki
adli para cezalarının tahsil ve infaz yöntemi ile ilgili 19 ve 24. maddeleri ile bu maddeleri değiştiren 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Yasa'nın 5. maddesidir. Ancak bu yasal normların yürürlükten kaldırılmış olması karşısında, saklı tutulan hükümlerin, bunların yerine
ikame edilen 5237 sayılı Türk Ceza Yasası'nın 52. maddesi ile 5275
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa'nın 106.
maddesi olduğu kabul edilmelidir. Bu demektir ki, genel kural itibarıyla mahkemelerce verilen para cezalarının tahsili 6183 Sayılı Yasa
hükümlerine tabi değildir. Bununla birlikte adli para cezalarının,
bazı özel yasalarda yapılan atıflardan dolayı veya 647 ve 5275 Sayılı
Yasalara göre tahsil olanağı kalmadığı için ve bu yasalardaki açık
hükümlerin gereği olarak 6183 Sayılı Yasaya göre tahsili mümkündür.
Gecikme zammının 6183 ve 647 sayılı yasalardaki düzenlemeleri
değerlendirildiğinde; 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesinin 2003 yılında 5035 Sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki halinde, süresi içinde ödenmeyen kamu alacağına gecikme zammı uygulanacağı, ancak
213 sayılı Vergi Usul Yasası'na göre uygulanan vergi ziyaı cezası
dışında, ceza mahiyetinde olan kamu alacaklarına gecikme zammı
tatbik edilmeyeceği belirtilmiştir. Yine, 2003 yılında 4786 Sayılı Yasa
ile değişiklik yapılmasından önce, 647 Sayılı Yasada, adli nitelikteki
para cezalarının süresinde ödenmemesi halinde gecikme zammı uygulanmasını öngören bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
448 | TBB
EKLER
Ancak 647 Sayılı Yasanın 5. maddesine 08.01.2003 tarih ve 4786
Sayılı Yasanın 1. maddesi ile 5. fıkra eklenmiş ve mahkemelerin, 647
Sayılı Yasaya göre takip ve tahsili gereken para cezaları süresinde
ödenmediği takdirde gecikme zammı uygulanmasına karar verebilmesi olanağı sağlanmış, sadece gecikme zammının oranı bakımından
6183 Sayılı Yasanın 51. maddesine gönderme yapılarak, o maddede
belirlenen oranın yarısı kadar bir gecikme zammı uygulanacağı ifade
edilmiştir. Bilahare, bu yeni düzenlemeyle paralellik sağlamak için
bu kez 25.12.2003 tarih ve 5035 Sayılı Yasanın 4. maddesi ile 6183
Sayılı Yasanın 51/3. maddesi de değiştirilmiş ve mahkemeler tarafından verilen ceza mahiyetindeki kamu alacaklarından, diğer kamu
alacakları bakımından 1. fıkrada öngörülen 'oranın yarısı kadar gecikme zammı alınması benimsenmiş, ayrıca önceki düzenlemede de
mevcut olan, Bakanlar Kurulu'nun gecikme zammı oranlarını artırma
ve indirme yetkisi muhafaza edilmiştir.
Oran bakımından benzer görülse de, bu iki yasada öngörülen
gecikme zamları çeşitli yönleriyle birbirinden ayrılmaktadır. Öncelikle
647 Sayılı Yasaya göre gecikme zammı uygulanması için, zorunlu
olarak bir mahkeme kararına ihtiyaç bulunmaktadır. Oysa, 6183 Sayılı Yasaya göre gecikme zammının uygulanabilmesi için mahkeme
kararına gerek yoktur; koşuları doğduğunda tahsile yetkili makam
kendiliğinden gecikme zammını takip ve tahsil edebilecektir. Öte
yandan, 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesinde öngörülen gecikme
zammı, mahkemelerce verilen adli nitelikteki bütün para cezaları
bakımından uygulanabildiği halde, 6183 Sayılı Yasanın 5113. maddesindeki gecikme zammının uygulanabilmesi için, adli para cezasının
özel yasadaki bir hüküm nedeniyle doğrudan 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre yerine getirilmesi gereken bir ceza olması veya 647
Sayılı Yasaya göre infazı gereken bir para cezasının ödenmemesinden
dolayı aynı yasanın 5/7 -son maddesindeki koşular oluştuğu için
cezanın 6183 Sayılı Yasaya göre tahsil mecburiyetinin doğmuş bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle; bu para cezasının 6183
Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsili gereken bir kamu alacağı niteliğine dönüşmesi zorunludur. Bir diğer husus da, gecikme zamlarının
başlangıç tarihlerinin farklı olmasıdır. Şöyle ki; 647 Sayılı Yasanın
5/5. maddesine göre alınması gereken gecikme zammı, Cumhuriyet
Savcılığının ödeme emrinin tebliği üzerine 30 günlük süre içinde
ödeme yapılmaması halinde, bu sürenin bitim tarihinden itibaren başlarken, 6183 Sayılı Yasanın 51/3. maddesinde düzenlenen gecikme
TBB
| 449
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
zammı, yasanın 37. maddesinde belirlenen ödeme zamanı esas alınmak suretiyle hesaplanıp uygulanabilecektir.
İki ayrı yasada düzenlenmiş olan gecikme zamlarının farklarını
bu şekilde ortaya koyduktan sonra, 647 Sayılı Yasanın 01.06.2005
tarihinde yürürlükten kalkmasından sonraki hukuki durumu da değerlendirmek, bu tarihten sonra işlenen suçlar yönünden yürürlükteki mevzuata göre gecikme zammı uygulanması olanağının bulunup
bulunmadığı, varsa hangi yasaya göre uygulanacağı sorununu da
incelemek gerekmektedir.
Yeni Ceza Hukuku sistemimizde para cezalarıyla ilgili olmak
üzere; suça ilişkin yaptırım olarak adli para cezası, kabahate ilişkin
yaptırım olarak da idari para cezası kabul edilmiştir. 5326 sayılı
Kabahatler Yasası'nın 17/4. maddesi uyarınca, idari para cezaları
6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edilecektir. Adli para cezaları ise 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı Hakkında
Yasa'nın 106. maddesinde öngörülen yönteme göre yerine getirilecektir. Anılan maddede, süresinde ödenmeyen adli para cezaları bakımından gecikme zammı uygulanacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak 647 Sayılı Yasaya benzer bir düzenleme bu yasada da mevcuttur. Gerçekten de, 5275 Sayılı Yasanın 106/4-son maddesine göre, çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezası ile hapis
cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezalar hapse çevrilemeyecek, bu durumda ilam, adli para cezasının tahsili için Cumhuriyet Başsavcılığı'nca mahallin en büyük mal memuruna
verilecek, tahsilat da 6183 Sayılı Yasaya göre yapılacaktır. Öte yandan,
106. maddenin 3, 5, 6, 7 ve 11. fıkralarına göre, büyükler hakkında
hükmedilen adli para cezaları ödenmediğinde Cumhuriyet Savcısının kararıyla hapse dönüştürülecek, ancak tek bir hükümle verilen
adli para cezası yerine en fazla üç, birden çok hükümle verilen adli
para cezaları yerine ise en fazla beş yıl hapis çektirilebilecek, infaz
edilen hapsin süresi adli para cezasını tamamıyla karşılamadığı takdirde, geri kalan adli para cezasının tahsili 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre gerçekleştirilecektir.
Görüleceği üzere, 647 Sayılı Yasanın yerine yürürlüğe girmiş
bulunan 5275 Sayılı Yasada, ödenmeyen adli para cezalarına gecikme
zammı uygulanmasını emreden bir düzenleme olmadığı için, bu yasa
hükümlerine göre tahsili gereken adli para cezalarına gecikme zammı
uygulanması olanağı da bulunmamaktadır. Buna mukabil, yukarıda
açıklanan iki ayrıksı durumda, adli para cezalarının 6183 Sayılı Yasa
hükümlerine göre tahsil edilmesi zorunlu hale gelecek, ayrıca bu ya450 | TBB
EKLER
sanın 51. maddesindeki koşular oluştuğu takdirde, ödenmeyen adli
para cezasına gecikme zammı uygulanması da mümkün olabilecektir. Ancak bu gecikme zammı, 6183 Sayılı Yasadaki özel düzenlemeden doğduğu için, gecikme zammı tatbikinin adli para cezasına ilişkin
mahkeme ilamında ayrıca karar altına alınmasına ve açıklanmasına
ihtiyaç bulunmamaktadır.
01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından lehe yasa
değerlendirmesi yapılarak, 765 sayılı Türk Ceza Yasası ile 647 Sayılı
Yasanın daha lehe sonuç verdiği saptanıp hüküm kurulduğunda, 647
Sayılı Yasanın 5/5. maddesinde öngörülen gecikme zammına da
hükmedilip hükmedilemeyeceği sorununu yukarıdaki açıklamalar
ışığında incelediğimizde;
Gecikme zammının ihdas nedeni, 4786 Sayılı Yasanın Genel Gerekçesinde şu sözlerle açıklanmıştır. "Uygulamada para cezasına
hükümlü kişi uzun süre yakalanamadığında, para değerindeki düşüş
nedeniyle ceza caydırıcı vasfını kaybetmekte, yakalandığında para
cezasını ödeyerek hapis yatmaktan kurtulmaktadır. Tasarıyla kesinleşmiş para cezasını geç ödemek suretiyle bundan çıkar sağlayanların bu istifadelerine son vermek amacıyla, mahkemece para cezasına
hükmolunduğunda, ödenmeyen para cezasından gecikme zammı
alınmasına da karar verilmesi esası getirilmektedir."
4786 Sayılı Yasa ile getirilen düzenlemenin amacı, Bakanlar
Kurulu'na gecikme zammı oranını değiştirebilme yetkisinin verilmiş
olması, "para cezasının bir miktar paranın Devlet hazinesine ödenmesinden ibaret" olduğu yolundaki yasal tanımlama ve gecikme
zammının gerek kabahat gerekse suçlar bakımından öngörülen ceza
ve tedbirler arasında sayılmamış olması karşısında, gecikme zammının ceza niteliğinde olmadığı, fer'i kamu alacağı niteliğinde olduğu
anlaşılmaktadır. Bu alacağın doğumuna esas olan 647 Sayılı Yasanın
5/5. maddesindeki düzenleme ortadan kaldırıldığına göre, yasama
organının bu yeni tasarrufu ile, Devletin ileride doğması muhtemel
fer'i alacağını tahsil etmeme iradesi ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Öte yandan, bu alacağın doğması, para cezasının süresinde ödenmemesi koşuluna bağlıdır. Alacağın doğumuna esas olan yasal dayanak 01.06.2005 tarihinde ortadan kalktığından, bu tarihten sonra artık
böyle bir alacağın doğması ihtimali de bulunmamaktadır.
O halde, suç önceden işlenmiş olsa dahi, 647 Sayılı Yasanın yürürlükten kalktığı 01.06.2005 tarihinden sonra, ödenmeyen adli para
cezası bakımından anılan yasanın 5/5. maddesine dayanılarak gecikme zammı uygulanmasına karar verilemeyecektir. Bu tarihten önce
TBB
| 451
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
verilen hükümlerin yasa yolu denetimi nedeniyle bu tarihten sonra
temyiz yoluyla incelenmesi evresinde de, gecikme zammı uygulanmasına ilişkin bölümün Yargıtay'ca 1412 sayılı CYUY'nın 322. maddesiyle tanınan yetki kullanılarak hüküm fıkrasından çıkartılması
gerekecektir. Ayrıca, hükme dahil olan bir husustaki yanılgının, olağan ve olağanüstü yasa yolarına başvurulması suretiyle ve yasada
öngörülen denetim mercileri tarafından giderilmesi olanağı bulunduğundan, gecikme zammı uygulamasına ilişkin yanılgının da yasa
yararına bozma başvurusu üzerine Yargıtay'ca düzeltilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi ise; yerinde görülmeyen itirazın reddi gerektiğini belirterek karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin 27.09.2007 gün ve 6996-5993 sayılı kararının ( 1 ) nolu yasa yararına bozma isteminin reddine ilişkin bölümünün KALDIRILMASINA,
3-Adalet Bakanlığı'nın, ödenmeyen adli para cezalarına 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesi uyarınca gecikme zammı tatbik edilmesinin mümkün bulunmadığı, hükmün bu nedenle yasa yararına bozulması gerektiği yolundaki isteminin kabulüne, Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 13.06.2006 gün ve 6- 187 sayılı kararın
5271 sayılı CY'nın 309. maddesinin 4. fıkrasının ( d) bendi uyarınca
YASA YARARINA BOZULMASINA, CYUY'nın 322. maddesiyle tanınan yetki uyarınca aykırılığın giderilerek yerel mahkeme hükmünden "adli para cezasının ödenmeyen kısmına 6183 Sayılı Yasanın 51.
maddesinde belirtilen oranın yarısı kadar gecikme zammı uygulanmasına" ibaresinin çıkartılmasına,
4-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı'na tevdiine, 04.12.2007 günü oyçokluğu ile karar verildi.
452 | TBB
EKLER
T.C. YARGITAY
2. CEZA DAİRESİ
E. 2003/20552
K. 2005/14276
T. 4.7.2005
• YASAK AVLANMA ( Mühre Kurup Çığırtkan Kullanarak Çevre Kanunu Md. 20. Çerçevesinde Değerlendirileceği/İdari Para
Cezası Öngörüldüğü )
• İDARİ PARA CEZASI ( Mühre Kurup Çığırtkan Kullanarak
Yasak Avlanmak - Çevre Kanunu Md. 20. Çerçevesinde Değerlendirilmesi Gereği ) • MÜHRE KURUP ÇIĞIRTKAN KULLANARAK
YASAK AVLANMA ( İdari Para Cezası Öngörüldüğü - Çevre Kanunu Md. 20. Çerçevesinde Değerlendirileceği )
2872/m.20 5326/m.17
ÖZET : Sanığa atılı mühre kurup çığırtkan kullanarak avlanmaktan ibaret eyleminin 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi ve bu maddede idari para cezası öngörülmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekir.
DAVA : Yasak yöntemle avlanmak suçundan sanık Muammer'in
yapılan yargılaması sonucunda; beraatine müdahil idarenin tazminat talebinin reddine dair ( UŞAK ) 1. Sulh Ceza Mahkemesinden
verilen 27.11.2002 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil
idare vekili tarafından istenmekle ve dosya C.Başsavcılığının
22.10.2003 tarihli tebliğnamesiyle dairemize gelmekle yapılan inceleme
sonunda gereği düşünüldü:
KARAR : Müdahil idare vekilinin temyiz isteminin yasak yöntem ile avlanmak suçundan kurulan beraat hükmü ile tazminat talebinin reddi kararına ilişkin olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
İddianame de sanığa atılı mühre kurup çığırtkan kullanarak avlanmaktan ibaret eyleminin 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesi
çerçevesinde değerlendirilmesi ve bu maddede idari para cezası öngörülmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, müdahil idare vekilinin temyiz
itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepden dolayı BOZULMASINA, 4.7.2005
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
TBB
| 453
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO :2009/145
İTİRAZ EDEN VEKİLİ : Rasim Çelik Makina İth. İhrc. San.ve
Tic. A.Ş.
KARŞI TARAF :Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu :
TALEP : İdari Para Cezasına itiraz
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz şirket vekili marifetiyle vermiş olduğu itiraz dilekçesinde Ankara C. Başsavcılığı tarafından muteriz şirket hakkında sözleşmeli avukat bulundurmadığından bahisle 29.12.2008 tarihinde
2008/7053 - 5626 sayılı idari yaptırım kararı ile verilen idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulmuştur.
Muteriz şirket itiraz dilekçesi içeriğinde suç tarihi itibariyle sözleşmeli avukat bulundurulduğunu ve buna ilişkin belgelerin dilekçeye ekli olarak ibraz olunduğu bildirilmiştir.
Dosya itiraz doğrultusunda belgeler ve kabahat dosyası ile idari
yaptırım da-yanığı belgeler celpolunmak suretiyle bilirkişiye tevdii
olunmuş, bilirkişi tarafından celpolunan belgelerin ve delillerin incelenmesi neticesinde; itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz olunan belgelerin muhtasar beyanname ve tahakkuk fişlerinin ücret sözleşmesini
teyit eder yönde düzenlendiği, yasal süre içerisinde vergilerin ödendiği belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan inceleme, toplanan deliller, içeriği ve neticesi delillerle teyit olunan bilirkişi raporu nazara alınmak suretiyle
muterizin itirazının yerinde olduğu söz konusu idari para cezasının
usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla itirazın kabulüne karar
verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; İtirazın KABULÜ ile; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 29.12.2008 T. Ve
2008/7053 E. - 5626 K. Kabahat Defter no'lu idari yaptırım kararının
İPTALİNE, Yapılan yargılama gideri olan 150,00 TL. bilirkişi ücretinin
kamu üzerinde bırakılmasına,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 18/05/2009
454 | TBB
EKLER
Katip : 96770 Hakim : 33853
BİLİRKİŞİ RAPORU
T.C.
BEYPAZARI
SULH CEZA MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
ESAS NO
: 2005/229 D.İş.
KARAR NO
: 2005/229 D.İş.
HAKİM : .............. KATİP
:................
İTİRAZ EDEN : Salim KÖROĞLU - Develik Sokak No:43 Beypazarı adresinde ikamet eder.
A.İTİRAZ OLUNAN: Beypazarı Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av ........................ Caddesi Beypazarı.
İTİRAZ TARİHİ
: 01.09.2005
KARAR TARİHİ
: 10.11.2005
Yukarıda açık kimliği yazılı Salim KÖROĞLU mahkememize
vermiş olduğu itiraz dilekçesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
İtiraz eden Salim KÖROĞLU tarafından mahkememize verilen
01.09.2005 tarihli dilekçesi ile Beypazarı Belediye Başkanlığının
25.08.2005 tebliğ tarihli 18.05.2005 tarih ve 03 nolu zabıt varakası ile
tespit edilen suç için Beypazarı Belediye Başkanlığı Encümeninin
22.08.2005 tarih ve 2005/34. 300 sayılı kanun ile 111,35 YTL cezalandırıldığından bahisle verilen cezanın kaldırılması için itiraz dilekçesi
vermiştir.
İtiraz eden Selim KÖROĞLU mahkememize vermiş olduğu itiraz dilekçe- sinde; kendisine Beypazarı Belediye Başkanlığının
25.08.2005 tebliğ tarihli 18.08.2005 tarih ve 03 nolu zabıt varakası ile
tespit edilen için Beypazarı Belediye Başkanlığı Encümeninin
22.08.2005 tarih ve 2005/34. 300 sayılı kanun ile 111,35 YTL cezalandırıldığını, Belediye Yasaklarına aykırı hareket edilmesi halinde 1608
sayılı kanunun 03.01.1940 tarih ve 3764 sayılı kanunla değişen 1.
maddesine göre hafif para cezaları 04.11.2004 tarih 5252 sayılı
TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki kanunla yapılan
değişiklikle bu kapsamda verilecek para cezalarının 4.29YTL olarak
belirtildiğini, bazı belediyelerin bu miktarı
TBB
| 455
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
124,00YTL olarak uyguladığını, kendine ise 111,35YTL olarak ceza verildiğini, 30.03.2005 tarih ve 5326 Kabahatler Kanununun 38.
maddesine göre bu kapsamda verilecek cezanın 50.00YTL olarak belirlendiğini, verilen cezanın kaldırılmasını beyan etmiştir.
Aleyhine itiraz olunan Belediye Başkanlığı vekili Av. Alaattin
YILDIZ savunmasında; İtiraz eden Salim KÖROĞLU' nun Develik
sokak no 43 sayılı yerde dükkanının olduğunu, bu dükkanın ön ve
yan tarafına sandalye ve masa koyarak yolu kapattığını, bu fiili nedeniyle zabıta memurlarınca kendisine para cezası verildiğini, Zabıta
Mevzuatının 6. maddesinde Belediye Meclisinin 11.01.1990 tarihli
kabul edilen Tembih namenin 14. maddesinde itiraz eden Salim KÖROĞLU' nun eyleminin suç olarak yasaklı işlerden olduğunu kabul
ettiğini, 18.05.2004 tarih ve 04.6 sayılı Meclis toplantısında 2004 yılı
için uygulanacak maktu para cezalarının 111.350.000TL olarak kararlaştırıldığını, 2005 yılı için 123.82YTL olması 4421 sayılı kanunun
hükmü ise İç İşleri Bakanlığının 01.06.2005 tarihinden itibaren uygulanacak Belediye Para Cezalarının TCK' nun yürürlük ve uygulama
şekli hakkındaki 5252 S.K.'nun 7. maddesi gereğince en az 120.00YTL
en fazla 18.000YTL olması gerektiğini belirtildiğini bu nedenlerle itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
SONUÇ VE GEREKÇE
Dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden olay 18.08.2005 tarihinde ve
eylemin "yaya yoluna masa koyarak yaya yolunu kapattığı" olduğu
anlaşılmış olup olay tarihinde yürürlükte olan 5326 sayılı Kabahatler
Kanununun 38. maddesinde "işgal" başlığı altında 50 YTL. İdari para
cezası şeklinde müeyyideye bağlanmıştır. Aynı yasanın 25 ve 26.
maddelerinde idari yaptırım kararının ve bu kararın tebliğ hususundaki uyulması gereken kuralları düzenlemiştir. Bu belirtilen yasa hükümleri karşısında olayda, 18.08.2005 tarihli tutulan zabıt varakasında idari yaptırım kararı verilen kişinin adresinin olmadığı, idari yaptırım kararının kişinin huzurunda verilmesine ilişkin hususun açıkça
belirtilmediği, bu karara karşı başvuracağı kanun yolunun, merci ve
süresinin zabıt varakasında yanlış gösterildiği, encümen kararının
tebliğinde de kanun yolunun, mercii ve süresinin hiç gösterilmediği
anlaşılmış olup Kabahatler Kanunundaki idari yaptırım kararının
şekil şartlarına uyulmadığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda yukarıda
belirttiğimiz gibi kişinin eylemi 5326 sayılı Kabahatler Kanununun
38. maddesi gereğince idari para cezası verilmesi gerekirken verilen
idari para ceza yanlış verilmiştir.
456 | TBB
EKLER
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı usulüne uygun olmayan
idari para cezasının iptaline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Hukuka aykırı olması nedeniyle Belediye Encümeninin
22.08.2005 tarih ve 2005/34.300 İDARİ YAPTIRIM KARARININ
KALDIRILMASI
2- Beypazarı Belediye Başkanlığının 18.08.2005 tarih ve 03 nolu
zabıt varakası ile tespit edilen ve 22.08.2005 tarih ve 2005/34.300 sayılı kararı ile verilen 111.35YTL cezanın iptali için kararın Beypazarı
Belediye Başkanlığına gönderilmesine,
3- Resen yapılan 2 adet tebligat gideri olan 7 YTL yargılama giderinin, Kabahatler Kanununun 3182 maddesi gereğince Beypazarı
Belediye Başkanlığından tahsili için harç tahsil müzekkeresi yazılıp
Mal Müdürlüğüne verilmesine,
4- Kararın itiraz edene ve aleyhine itiraz olunan Beypazarı Belediye Başkanlığı vekili Av. Alaattin YILDIZ' a tebliğine,
Dair verilen karar Kabahatler Kanununun 28/9 maddesi gereğince kesin olarak dosya üzerinde karar verildi.10.11.2005
TBB
| 457
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DOSYA NO
:2009/145
DAVALI
:K.H
DAVACI
:Rasim Çelik Makine İth.İhr.San. A.Ş :
SUÇ TARİHİ :09/04/2008
KONUSU
:1136 Sayılı Yasanın 35/3. Maddesine Muhalefet
İDARİ PARA CEZASI MİKTARI: 11. 249, 00+4, 50 (Tebligat gideri dahil) PEŞİN ÖDEME HALİNDE İNDIRIMLİ:8 . 437, 00+4, 50
(Tebligat gideri dahil
OLAYLAR
Ankara Ticaret Odasının şirket ile ilgili Ticaret Sicili Memurluğunun bildirdiği sermaye miktarının, Ticaret kanunun 272. maddesinde belirtilen miktarın 5 katından fazla olduğunda,
5728 sayılı kanunla değişik 1136 sayılı kanunun 35. maddesi ile
değişikliğe göre sermaye miktarı Ticaret Kanununun 272. maddesinde belirtilen 50,000 YTL miktarın 5 katı ve daha üzerinde olan şirketlerin sözleşmeli avukat bulundurma zorunluluğunu hüküm altına
alınmıştır.
Şirketlerin sözleşmeli avukat bulundurmamanın yaptırımı 1136
sayılı yasanın 35/2. fıkrasında belirtildiği gibi (16 yaşından büyüklerin) brüt ücretinin bir aylık brüt tutarının iki katı kadar para cezası
verilir hükmünün yürürlüğe girdiği 11 Şubat 2008 tarihi itibariyle
hesaplanan kanun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aylar itibariyle
Mart, Nisan, Mayıs, Haziran 608,40*2 (iki katı)=1216/4(ay)=4864 YTL,
artış nedeniyle Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım için
638,70*2(iki katı)=1277*5(ay)= 6385 = toplam 11249 YTL para cezasını
öngörüldüğü,
Yukarıda belirtilen idari para cezasının giderleri ile birlikte tebliğ
tarihinden itibaren 15 gün içerisinde yatırılması gerektiği gibi itirazın
aynı süre içerisinde Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine yapılabileceği,
Aksi takdirde kesinleşen idari yaptırım kararının 5326 sayılı kabahatler kanunun 17/4 maddesi gereğince 6183 sayılı yasa hükümleri
gereğince tahsil edilmek üzere VERASET HARÇLAR VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜNE gönderileceğine dair 29/12/2008 Tarihli İDARİ
YAPTIRIM KARARI 17/01/2009 tarihinde Davacı kuruma tebliğ
edilmiş ve Davacı kurumda 28/01/2009 havale tarihli dilekçe ile Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine yasal süresi içerisinde İTİRAZ'DA bulunmuş.
458 | TBB
EKLER
İNCELEMELER
Davacı kurum vekili itirazlarında;
İlgili cezada suç tarihi olan 09/04/2008 tarihinde müvekkil şirketin sermayesinin büyüklüğüne göre sözleşmeli avukat bulundurma
zorunluluğundan bahsedilmiş sözleşmeli avukatının bulunmadığı
gerekçesi ile ceza tahakkuk ettirilmiş.
Dilekçe ekinde sunulan 26/07/2007 tarih 30656 Yev.Nolu Yenimahalle 3. Noterliğince tanzim edilmiş Genel Vekaletname,
01/09/2007 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi, 29/09/2007 tarih, 93
nolu, 28/10/2007 tarih, 156 nolu, 20/10/2008 tarih, 174 nolu ve
15/12/2008 tarih, 183 nolu, serbest meslek makbuzları ve ekinde bulunan stopaj ödeme dekontlarının bulunduğu, müvekkil şirketin
01/09/2007 tarihinden bu yana sözleşmeli avukatlığını yapmaktayım. Dediği.
Verilen idari yaptırım kararının esasını müvekkil şirketin sözleşmeli avukat bulundurmaması hükmü teşkil etmekte olup, ekteki
belgelerden müvekkil şirketin suç tarihi ve öncesinde sözleşmeli avukatının olduğunu. Bu durumda idari yaptırım kararı usul ve yasaya
aykırı olup, verilen cezanın kaldırılması talebinden ibarettir.
GÖRÜŞ VE KANAAT
Davacı vekilince dosyaya sunulan dilekçe eklerinde; 26/07/2007
tarih, 30656 Yevmiye Nolu Yenimahalle 3. Noterliğince tanzim edilmiş Genel Vekaletname, 01/09/2007 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi, 29/09/2007 tarih, 93 nolu, 28/10/2007 tarih, 156 nolu,
20/10/2008 tarih, 174 nolu ve 15/12/2008 tarih, 183 nolu, 7 adet serbest meslek makbuzu suretleri, Serbest meslek makbuzlarının stopajlarının yattığına dair 18 sayfadan oluşan Muhtasar Beyannameleri ve
tahakkuk fişlerinin.
Sözleşme maddelerine uygun olarak düzenlendiği, düzenlenen
serbest meslek makbuzlarına ait stopaj vergilerinin yasal süresi içerisinde tahakkuk ettirildiği.
Ve Böylece yasaya uygun şekilde avukatlık sözleşmesinin bulunduğu. 23/03/2009 tarihli Mahkemece Baro'ya yazılan yazının sonucuna göre. Taktir sayın Mahkemeye ait olmak üzere arz olunur.
04/05/2009
BİLİRKİŞİ
Mehmet DİLSİZ
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bağımsız Dış Denetçi
TBB
| 459
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/129
HAKİM
: SEYHAN AKSAR 33853
KATİP
: YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN
: METİN KAYA
VEKİLİ
: Av. YAVUZ DERSAN
KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu.
İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 27/01 /2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz Metin Kaya Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
tarafından hakkında verilen idari para cezasının usul ve yasaya aykırı
olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur.
İtiraz doğrultusunda deliller toplanmış, kabahat dosyasına ilişkin dosya örnekleri dosyamıza celpolunmuştur.
Yapılan incelemede söz konusu idari para cezasının Metin Kaya
hakkında verildiği görülmüştür.
Evrak üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tüm evrakların
birlikte değerlendirilmesinde yasanın amir hükmü gereği 1136 Sayılı
Yasanın 35. maddesi gereği verilmesi gereken idari para cezasının
ancak anonim şirketler hakkında verilebileceği yasanın amir hükmü
olmasına rağmen şahıs hakkında kesilen idari para cezası usul ve
yasaya aykırı olduğundan muterizin itirazı yerinde görülerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HUKUM: Yukarıda açıklandığı üzere;
itirazın KABULÜ ile; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca verilen 26/12/2008 T. 2008/4799 Kabahat - 2008/6968 K. Numaralı idari para cezasının İPTALİNE,
Kararın taraflara tebliğine, Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza
Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 23/11/2009
Katip 96770
Hakim 33853
460 | TBB
EKLER
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/87
HAKİM
: SEYHAN ORKUN 33853
KATİP
: YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN
:ANTEK ANKARA TEKEL SATICILARI
GID. TİC. Ve SAN. AŞ.
KARARINA İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU : İdari para cezasına itiraz.
İTİRAZ TARİHİ
: 19/01/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muterriz ANTEK ANKARA TEKEL SATICILARI GID. TİC. ve
SAN. AŞ. YETKİLİSİ FUAT KOL, 19/01/2009 havale tarihli itiraz
dilekesi ile Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından verilen 29/12/2008 T. Ve 2008/42942008/6987 Karar sayılı kararın fusul
ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur. Muterriz itiraz dilekçesi içeriğinde Antek Ankara Tekel Satıcıları Gıda Ticaret ve San. A.Ş. ile tüm ortaklarının ölüm, iflas, tasfiye
nedeni ile 2005 yılından bu yana hiçbir ticari faaliyetinin mevcut olmaması nedeniyle genel kuru toplantısı yapılamadığından şahsının
hiçbir yetki ve sorumluğunun bulunmadığından bahisle itirazda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İtiraz ile birlikte dayanak belgeler dosyamıza C. Savcılığından
celpolun- muş, yapılan incelemede; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler
Bürosu tarafından verilen idari yaptırım kararının 1136 Sayılı Yasaya
muhalefet suçundan dolayı verildiği görülmüş, soruşturma evrakının
yapılan incelemesinde; her ne kadar şüpheli tarafından suçlama kabul edilmemiş ise de; Ticaret Sicil Memurluğunun 18/07/2008 T. ve
191191/20173 sayılı kararı ile imza sirkülerinden şirketin halen faaliyette olduğu ve talepte bulunanın şirket yetkilisi olduğu anlaşılmakta
itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE, Kararın itiraz edene tebliğine,
TBB
| 461
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içerisinde Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak
üzere karar verildi.
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO :2009/101
HAKİM KATİP
: SEYHAN AKSAR
İTİRAZ EDEN VEKİLİ :TAHSİN YILMAZ
: Av. HASAN GÜRAY
KARARINA İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası
İTİRAZ TARİHİ : 22/01 /2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca verilen
idari para cezasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunulmuştur.
Muteriz itiraz dilekçesi içeriğinde muterizin Polat Rulman A.Ş.
yetkilisi olmayın Orta Doğu Rulman A.Ş. yetkilisi olduğu, söz konusu şirketin sözleşmeli avukatının bulunduğu, buna ilişkin avukatlık
sözleşmesi ile imza sirküsünün iptal edildiği belirtilerek usul ve yasaya aykırı idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulduğu
görülmüştür.
Kabahat dosya fotokopisi dosyamıza celpolunmuş, deliller toplanmış dosya bilirkişiye tevdii olunmuştur. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesi muterizin itirazlarının dayanağının bulunmadığının belirtildiği görülmüştür.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, idari para cezası tutanağı
içeriği itibariyle bilirkişi raporunda belirtilen nedenlerde göz önüne
alınmak suretiyle yasal dayanağı bulunmayan itirazın reddine karar
verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Dosyada yapılan bilirkişi gideri 200,00 TL.'nin itiraz edenden
tahsili ile hazineye gelir kaydına, Kararın itiraz edene tebliğine, Evrak
462 | TBB
EKLER
üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere
karar verildi. 23/11/2009
Katip 96770
Hakim 33853
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/150
HAKİM
:SEYHAN AKSAR
KATİP
: YASEMİN KILIN
İTİRAZ EDEN VEKİLİ : ÇTM. Çağ Tıp Merkezi A.Ş.
KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 22/10/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İtiraz eden ÇTM Çağ A.Ş. vekilleri marifetiyle 30.01.2009 tarihinde vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler
Bürosunca
1136 Sayılı Yasanın 35/2 maddesi gereğince şirkette sözleşmeli
avukat bulundurmadıklarından bahisle haklarında verilen idari para
cezasının şirkette sözleşmeli avukat bulundurulduğundan bahisle,
ibraz olunan 06.05.2008 tarihli imzası resmi makamlarca onaylanmamış tasdiksiz ücret sözleşmesi örneği ile ibraz olunan ve süreklilik
arzetmeyen bir kısım serbest meslek makbuzları ibraz edilmek suretiyle usul ve yasaya uygun olmayan idari para cezasının kaldırılması
talebinde bulunulmuştur.
İtiraz dilekçesi üzerine idari para cezasına ilişkin belgeler dosyamıza celpolunmuş, dosya itiraz doğrultusunda incelenmek üzere
bilirkişiye tevdii olunmuştur.
Bilirkişi tarafından muterizin itirazı doğrultusunda resmi kayıt
ve belgeler incelenerek rapor dosyamıza ibraz olunmuştur. Mahkememizce itirazın yapılan bilirkişi incelemesi ve deliller doğrultusunda sözleşme tarihi nazara alınmak suretiyle sözleşme tarihi 06.05.2008
TBB
| 463
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
tarihi olduğu gibi bunun dahi tarihinin Noter tarafından onaylanmadığı, söz konusu sözleşmenin damga vergisinin yatırıldığına dair bir
kayıt olmadığı, muterizinin itirazını teyit eder şekilde itirazın kabulünü gerektirir kesin kati delil ibraz edilmediği anlaşılmakla bilirkişi
raporu da nazara alınmak suretiyle itirazın yasal dayanığının bulunmadığı anlaşıldığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.'nin itirazda bulunandan tahsili ile
hazineye gelir kaydına,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil
olmak üzere karar verildi. 22/10/2009
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/121
HAKİM
: SEYHAN AKSAR 33853
KATİP
: YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN
:BAYDARLAR PETROL ÜRÜNLERİ
TİC. A.Ş.
KARARINA İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu.
İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 21/10/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İtiraz eden Baydarlar A.Ş. Vekili marifetiyle 26.01.2009 tarihinde
vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler
Bürosunca 1136 Sayılı Yasanın 35/2 maddesi gereğince şirkette sözleşmeli avukat bulundurmadıklarından bahisle haklarında verilen
idari para cezasının şirkette 01.01.2008 tarihinden itibaren sözleşmeli
464 | TBB
EKLER
avukat bulundurulduğundan bahisle usul ve yasaya uygun olmayan
idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunmuştur.
itiraz dilekçesi üzerine idari para cezasına ilişkin belgeler dosyamıza celpolun-muş, dosya itiraz doğrultusunda incelenmek üzere
bilirkişiye tevdii olunmuştur.
Bilirkişi tarafından muterizin itirazı doğrultusunda resmi kayıt
ve belgeler incelenerek rapor dosyamıza ibraz olunmuştur.
Mahkememizce itirazın yapılan bilirkişi incelemesi ve deliller
doğrultusunda muteriz tarafından tarihi resmi makamlarca onanmış
bir sözleşme örneğinin ve vekaletnamenin ibraz edilmediği, söz konusu sözleşme tarihi onaylanmamış sözleşme ibraz edilmesine rağmen buna ilişkin damga vergisi beyanının bulunmadığı, aynı zamanda söz konusu şirket yetkilisinin resmi makamlara vermiş olduğu ve
bilirkişi raporunda gösterilen beyanlar nazara alınmak suretiyle itirazın yasal dayanığının bulunmadığı anlaşıldığından reddine karar
verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE, Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.'nin itiraz edenden
tahsili ile hazineye gelir kaydına, Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil
olmak üzere karar verildi. 22/10/2009
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/76
HAKİM : SEYHAN ORKUN
KATİP : YASEMİN KILIN
İTİRAZ EDEN :KTR DANIŞMANLIK VE MÜŞ. A.Ş. V.
KARŞI TARAF :Av. Mustafa Asım KAHYAOĞLU
TALEP EDEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu.
İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezasına itiraz
TBB
| 465
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
TALEP TARİHİ : 16/01/2009
KARAR TARİHİ :18/05/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz şirket vekili marifetiyle vermiş olduğu itiraz dilekçesinde Ankara C. Başsavcılığı tarafından muteriz şirket hakkında sözleşmeli avukat bulundurmadığından bahisle 23.12.2008 tarihinde
2008/9389 - 6893 sayılı idari yaptırım kararı ile verilen 11.249 TL. idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulmuştur.
Muteriz şirket itiraz dilekçesi içeriğinde suç tarihi itibariyle sözleşmeli avukat bulundurulduğunu ve buna ilişkin belgelerin dilekçeye ekli olarak ibraz olunduğu bildirilmiştir.
Dosya itiraz doğrultusunda belgeler ve kabahat dosyası ile idari
yaptırım dayattığı belgeler celpolunmak suretiyle bilirkişiye tevdii
olunmuş, bilirkişi ta- rafından celpolunan belgelerin ve delillerin incelenmesi neticesinde söz konusu avukatlık sözleşmesini destekleyen
belgelerin ibraz olunmadığı ve bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan inceleme, toplanan deliller, içeriği ve neticesi delillerle teyit olunan bilirkişi raporu nazara alınmak suretiyle
muterizin itirazının yerinde olmadığı, idari yaptırım kararının usul
ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla itirazın reddine karar verilerek
aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen
itirazın REDDİNE,
Dosyada yapılan bilirkişi ücreti 150,00 TL.'nin itiraz edenden
tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil
olmak üzere karar verildi. 18/05/2009
Katip 96770
Hakim 33853
466 | TBB
EKLER
T.C
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO: 2009/588
HAKİM
:SEYHAN AKSAR 33853
KATİP
: YASEMİN KİLİN 96770 :
İTİRAZ EDEN :AHMET HAMDİ AYAN
VEKİLLERİ
: Av. M. Rasim
KARARINA İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU: İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 30/04/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İtiraz eden Ahmet Hamdi Ayan (AHSEL İnş. A.Ş. yetkilisi) marifetiyle 29.04.2009 tarihinde vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile Ankara
C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca 1136 Sayılı Yasanın 35/2-3
maddesi gereğince şirkette sözleşmeli avukat bulundurmadıklarından bahisle haklarında verilen idari para cezasının şirkette sözleşmeli
avukat bulundurulduğundan bahisle buna delil olarak serbest meslek
makbuzlarının bulunduğu belirtilerek delil olarak örnekleri ibraz
edilmek suretiyle usul ve yasaya uygun olmayan idari para cezasının
kaldırılması talebinde bulunulmuştur.
İtiraz dilekçesi üzerine idari para cezasına ilişkin belgeler dosyamıza celpolun-muş, dosya itiraz doğrultusunda incelenmek üzere
bilirkişiye tevdii olunmuştur.
Bilirkişi tarafından muterizin itirazı doğrultusunda resmi kayıt
ve belgeler incelenerek rapor dosyamıza ibraz olunmuştur.
Mahkememizce itirazın yapılan bilirkişi incelemesi ve deliller
doğrultusunda yasanın aradığı anlamda tarihi resmi makamlarca
onanmış bir vekalet sözleşmesinin bulunmadığı ve bunun ibraz edilmediği, salt serbest meslek makbuzlarının örnekleri dosyaya ibraz
edilerek sözleşmeli avukat bulundurulduğuna dair bunun delil olarak yeterli olduğu yönünde muteriz iddia ve itirazının yasal dayanağı
olmadığı anlaşılmakla bilirkişi raporu da nazara alınmak suretiyle
itirazın yasal dayanığının bulunmadığı anlaşıldığından reddine karar
verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
TBB
| 467
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.'nin itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil
olmak üzere karar verildi. 22/10/2009
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO: 2009/155
HAKİM : SEYHAN AKSAR 33853
KATİP : YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN : YENİGÜN İNŞAAT SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : Av. MESUT ADAN
KARARINA
İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 22/10/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz Yenigün inşaat A.Ş. Vekili marifetiyle 03.02.2009 tarihinde ikame etmiş olduğu itiraz davası ile Ankara C. Başsavcılığı
Kabahatler Bürosunca haklarında verilen idari para cezasının usul ve
yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur.
Muteriz itiraz dilekçesi içeriğinde Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca haklarında verilen idari para cezasının dayanağının
1136 Sayılı Yasanın 35. maddesine aykırılıktan dolayı verildiğini, ancak söz konusu yasal yükümlülüğün yasanın yürürlüğünden çok
daha önce yerine getirildiğini beyan ederek dayanağı bulunmayan
idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulduğu görülmüştür.
İtiraz ile birlikte dayanak belgeler, makbuzlar, sicil dosyası örneği dosyamıza celpolunmuş, dosya bilirkişiye tevdii olunmuştur.
468 | TBB
EKLER
Bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda eski tarihli noterlikten düzenli iş yapma vekaletinin bulunduğu, bu vekalet gereği
faturanın kesildiği belirtilmiş ise de, mahkememizce yapılan incelemede söz konusu vekaletnamenin 31.12.2001 tarihinde 60174 yevmiye
no ile düzenlenmiş dava vekaletnamesi olduğu, yasanın aradığı anlamda bir avukatlık sözleşme örneği olmayıp tarihi ve imzası onaylanmamış ayrı bir sözleşme ile yapılmış bir hukuki danışmanlık ve
avukatlık sözleşmesi örneğinin dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
İşbu belgeler doğrultusunda yasada açıkça yazılı sözleşme zorunluluğu olmasına rağmen muteriz tarafından imzası ve özellikle
tarihi resmi makamlarca onaylanmış bir sözleşme örneği bulunmadığı ve dosyamıza ibraz edilmediği anlaşılmakla yasal dayanağı bulunmayan itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm
tesisi cihetine gidilmiştir.
HUKUM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.'nin itirazda bulunandan tahsili ile
hazineye gelir kaydına,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil
olmak üzere karar verildi. 22/10/2009
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO: 2008/1605
HAKİM : SEYHAN ORKUN 33853
KATİP : YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN : Büyükhanlı Kardeşler Turizm Yatırım İnşaat
ve Ticaret A.Ş. Atatürk Blv. No:
VEKİLİ :Av. Tahsin KOÇ
KARŞI TARAF : Ankara C. Başsavcılığı
İTİRAZ KONUSU
: Kabahatler Bürosu : İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
:22/12/2008
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
TBB
| 469
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
22.12.2008 tarihli itiraz dilekçesi ile Büyükhanlı A.Ş. haklarında
Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından verilen
2008/6537 K. numaralı para cezasının usul ve yasaya uygun olmadığından bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur.
Muteriz itiraz dilekçesi içeriğinde 11.03.2008 tarihli Avukatlık
Sözleşmesi bulunduğunu belirtmiştir.
Dosyaya deliller toplanmış, toplanan belgeler doğrultusunda
dosya bilirkişiye tevdii olunmuştur. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde idari para cezası verildiği tarih itibariyle usul ve
yasaya uygun olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi tarafından yapılan inceleme doğrultusunda idari para
cezasının usul ve yasaya uygun olduğu, itirazın yasal dayanağı bulunmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HUKUM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Dosyada yapılan masraf olarak bilirkişi ücreti 200,00 TL.'nin itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil
olmak üzere karar verildi. 13.04.2009
T.C.
ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/100
KARARA İTİRAZ EDEN
: 1. ONAY BOYA
VEKİLİ :İbrahim Müteferrika Sk. No: 13/1 Rüzgarlı
Ulus/ANKARA
KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 23/11/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda:
470 | TBB
EKLER
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz Metin Kaya Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
tarafından hakkında verilen idari para cezasının usul ve yasaya aykırı
olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur.
İtiraz doğrultusunda deliller toplanmış, kabahat dosyasına ilişkin dosya örnekleri dosyamıza celpolunmuştur.
Yapılan incelemede söz konusu idari para cezasının Metin Kaya
hakkında verildiği görülmüştür.
Evrak üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tüm evrakların
birlikte değerlendirilmesinde yasanın amir hükmü gereği 1136 Sayılı
Yasanın 35. maddesi gereği verilmesi gereken idari para cezasının
ancak anonim şirketler hakkında verilebileceği yasanın amir hükmü
olmasına rağmen şahıs hakkında kesilen idari para cezası usul ve
yasaya aykırı olduğundan muterizin itirazı yerinde görülerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
İtirazın KABULÜ ile; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca verilen 23/12/2008 T. ve 2008/6136 Kabahat - 2008/6853 Karar
numaralı idari para cezasının İPTALİNE,
Kararın taraflara tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil
olmak üzere karar verildi. 23/11/2009
T.C. ANKARA
1. SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT NO HAKİM
: 2008/275
HAKİM
: HAYRİ KESKİN 29859
KATİP
:İLKAY SEÇME 10008
DAVACI
:NESLİ
KARŞI TARAF :ANKARA C.BAŞSAVCILIĞI KABAHATLER
BÜROSU
DAVA
:İdari Para Cezasına İtiraz
DAVA TARİHİ
: 20.03.2008
KARAR TARİHİ
: 16.07.2008
TBB
| 471
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Davacı tarafından Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
aleyhine açılan itiraz davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama
sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 19.02.2008 tarih ve
2008/745 Kabahat - 2008/844 Kabahat Nolu kararı ile, başkalarının
huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültü yapmak eylemi nedeniyle 5326 sayılı Yasanın 36. maddesi gereğince 58 YTL idari para cezası
verilmiş ise de, 15.05.2007 tarihli şikayet dilekçesi üzerine Ankara
C.Savcılığının 2007 92745 sayılı dosyasında hakaret ve tehdit suçundan şüpheliler hakkında soruşturma başlatıldığı, idari para cezası
uygulanan, başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültü
yapmak eyleminin ise herhangi bir tanıklıkla tespit edilmediği, sadece müştekinin mücerrel iddialarına dayanarak idari para cezası verilmesinin de hukuka uygun olmadığı anlaşılmakla, söz konusu cezanın iptaline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca,
1 Muteriz Nesli DÜZTAŞ'ın itirazının reddine,
2 Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 19.02.2008
tarih ve
2008/745 Kabahat - 2008 811 Karar sayılı idari para cezasının İPTALİNE,
Dair; 5326 sayılı Kanunun 28/9 maddesi gereğince verilen kesin
karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.
16.07.2007
T.C. ANKARA
1 .SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT. NO
:2008/526
HAKİM :HAYRİ KESKİN 29859
KATİP :İLKAY SEÇME 10008
DAVACI :ALPERSAN GİDA VE İHT MAD TİC L11) ŞTİ :
VEKİLİ :Av.Seher GÖKALP
DAVALI :VALİLİĞİ İL TARIM MÜDÜRLÜĞÜ
DAVA : İdari Para Cezasına İtiraz
DAVA TARİHİ :05.06,2008
KAR AH TARİHİ
:06.11.2008
472 | TBB
EKLER
Davacı şirket tarafından Ankara Valiliği İl Tarım Müdürlüğü
aleyhine açılan itiraz dava s in m dosyası üzerinde yapılan yargılama
sonunda;
GERECİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Ankara Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 14.05.2008 tarih ve 2002
sayılı karan ile 5179 sayılı kanunun 29 maddesine aykırı olarak faaliyette bulunulduğundan bahisle davacıya 5000 YTL idari para cezası
verilmiş ise de; davacı şirkette idari para cezasına ilişkin denetimin
Dazkırı İlçe Tarım Müdürlüğünce yapıldığı idari para eczasının ise
Ankara İl Tarım Müdürlüğü tarafından düzenlendiği ayrıca kararda
denetleme yapılan firma, ürün ve ürün miktarının açıkça belirtilmediği anlaşılmakla itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM:Yukarda belirtilen gerekçe uyarınca
1-Muteriz Alpersan Gıda ve Ilıt Mad Tic Ltd Şti vekili Av.Aysun
Bican'ın itirazının kabulüne
2- Ankara Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 14,05.2008 tarih ve
2002 sayılı idari para cezasının İPTALİNE
Dair.5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde
Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda
açıkça okunup usulen anlatıldı. 06.11.2008
T.C. ANKARA
1 .SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT. NO
: 2008/634
HAKİM :HAYRİ KESKİN 29859
KATİP :İLKAY SEÇM E 10008
DAVACI :UR-K AY GIDA TUR İŞL SAN TİC LTD ŞTİ
VEKİLİ :Av.Gülay GÖKMOĞOL
KARŞI TARAF :KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
DAVA :İdari Para Cezasına İtiraz
DAVA TARİHİ :15.07.2008
KARAR TARİHİ
:15.07.2008
Davacı tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine açılan
itiniz davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TBB
| 473
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü Kontrolörlüğünün 10.06.2008 tarih ve 104544 sayılı karan ile
davacı işletmenin 200& yılında uygulanacak fiyat tarifelerinin süresi
içinde Kültür ve Turizm Bakanlığına on ay 1 atılmaması nedeniyle
2634 sayılı kanunun değişik 3 3/a maddesi gereğince verilen 2,412
YTL idari para cezasında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarı da belirtilen gerekçe uyarınca
1-UR-KAY Gıda Tur .İşi San Tic Ltd Şii vekili Av.Gülay Gökmogol'un itirazının REDDİNE
Dair 5326 saydı kanunun 29/1 maddesi gereğince 1 gün içinde
Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda
açıkça okunup usulen anlatıldı.17.L0.2008
TC. ANKARA
1 .SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT.NO
:2008/670
HAKİM
:HAYRİ KESKİN 29859
KATİP
:İLKAY SEÇME 10008
DAVACI
:KIRIKKALE VALİLİĞİ İL ÖZEL İDARESİ
VEKİLİ
: Av.Enver KILIÇ
KARŞI TARAF :ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK B.
DAVA
:İdari Para Cezasına itiraz
DAVA TARİHİ :05.08.2008
KARAR TARİHİ:10.10.2008
Davacı tarafından Çalışına ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara
Bölge Müdürlüğü aleyhine açılan İtiraz davasının dosyası üzerinde
yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Her ne kadar İtiraz eden tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğünün tarafından düzenlenen
05.10.2007 tarih ve 200.03 S 39.71 sayılı idari para cezasına itiraz edilmiş ise de; işyerinde sağlık birimi oluşturulmaması, işyeri hekimi,
sağlık memuru, hemşire bulunmaması, işçi sağlığı ve iş güvenliği
kurulu oluşturulmaması ve yer altı akaryakıt tanklarının dolum
menhollerinde gaz birikimine müsait boşluklar olup havalandırma
boruları olmaması, yemekhanede çalışan 6 işçinin portör muayenesinin yaptırılmaması nedeniyle 4857 sayılı iş kanununun 108 - 105/3-2
474 | TBB
EKLER
maddeleri gereğince verilen toplam 2.615 YTL idari para cezasında
usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından talebin reddine karar vermek gerekmişti.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca
1-Muteriz Kırıkkale Valiliği İl Özel İdaresi vekili Av.Enver Kılıç'ın itirazının
REDDİNE
Dair,5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde
Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda
açıkça okunup usulen anlatıldı. 10.10.2008
TC. ANKARA
1 .SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT. NO
:2008/750
HAKİM :HAYRİ KESKİN 29859
KATİP :İLKAY SEÇME 10008
DAVACI :ÖZBAŞLAR DAYANIKLI TUKETİM MAL. TİC. LTD
ŞTİ
VEKİLİ :Av.Ali DURBÎN
KARŞI TARAF : TRT HASILAT DAİRESİ BAŞKANLIĞI
DAVA :İdari Para Cezasına İtiraz
DAVA TARİHİ : 14.08.2008
KARAR TARİHİ
:08.05.2009
Davacı tarafından TRT Genel Müdürlüğü aleyhine açılan it ıra?,
davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama Bununda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TRT Genel Müdürlüğü Hasılat Dairesi Başkanlığının 03.06.2004
tarih ve 1050-2244 sayılı kararı ile bandrolsüz cihaz satıldığından bahisle davacı firmaya 2.212,500 TL idari para cezası verilmiş, söz konusu cezaya karşı davacı tarafın- dan Ankara 8. İdare Mahkemesine
itiraz edildiği, Ankara 8,. İdare Mahkemesinin 31.03.2006 tarih ve
2005/18 E-2006/603 K sayılı kararıyla itirazı kabul ederek cezayı iptal
elliği, bu karara TRT tarafından Bölge İdari Mahkemesine yapılan
itiraz sırasında kanun değişikliğiyle söz konusu itiraza bakmanın
Sulh Ceza Mahkemesi görev alanına girdiği ve 8.İdare Mahkemesinin
27.05.2008 tarih ve 2008/745 E - 2008/873 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği, daha sonra davacının mahkememize başTBB
| 475
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
vurduğu anlaşılmış olup, 3093 Sayılı TRT Gelirleri Kanununda bandrolsüz ve etiketsiz satış yapan imalatçı ve ithalatçı firmalara satışı
yapılan cihazın satış bedeli kadar, satın alanlara cihazın rayiç bedelinin yarısı kadar para cezasının uygulanacağı, imalatçı veya ithalatçı
olmayan firmaların ise cihazı satmaları ile değil, satın almaları ile
cezai yaptırım uygulanabileceği belirtilmiş olup, davalı şirketin imalatçı veya ithalatçı firma olmadığı, bu nedenle ceza düzenlenirken
şirketin bandrolsüz cihaz devir veya satın alırken tespit yapılmasının
gerektiği, bu durumda davacı şirketçe bandrolsüz cihaz satın alırken
tutulan her hangi bir tutanak olmadan cezai işlem uygulanamayacağı
anlaşılmakla talebin kabulüne ve idari para cezasının iptaline karar
vermek gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca
1-Muteriz Özbaşlar Dav Tuk Mal.Tic T.td Şili vekili Av.Ali Durbin'in itirazının KABULÜNE,
2-TRT Genel Müdürlüğü Hasılat Dairesi Başkanlığının 03.06.2004
tarih ve1050-2244 sayılı idari para cezasının İPTALİNE,
Dair, 5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde
Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda
açıkça okunup usulen anlatıldı.08.05.2009
T.C ANKARA
1 .SULH -II CEZA MAHKEMESİ
MÜT. NO:
:2009/27
HAKİM
:HAYRİ KESKİN 29859
KATİP
:İLKAY SEÇME 10008
DAVACI
:BAYINDIR İNŞ TUR TİC SAN AŞ
VEKİlİ
:Av.Dilara Gizem BOZAT
KARŞI TARAF :ANKARA C.BAŞSAVCILIĞI KABAHATLER
BÜROSU
DAVA
:İdari Para Cezasına İtiraz,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Ankara C,Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 28.11.2008 tarih ve
2008/5743 Kabahat -2008/6526 Karar Nolu ilamı ile şirket bünyesinde sözleşmeli avukat bulundurulmadığından bahisle 1136 SY 35/3
maddesi gereğince 11.249 YTL idari para cezası verilmiş olup davacı
şirket ile avukatı arasında yapılan avukatlık hizmet sözleşmesinin
476 | TBB
EKLER
dosyada bulunmadığı anlatılmakla itirazın reddine vermek gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca
Muteriz Bayındır İnş Tur Tİc San AŞ vekili Av.Dilara Gizem Bozat'ın itirazının REDDİNE
Dair,5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde
Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi.27.02.2009
T.C. ANKARA
1 .SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT.NO
:2009/119
HAKİM
:HAYRİ KESKİN
KATİP
:İLKAY SEÇME
DAVAC I
:ATEMO TEKS İNŞ.DAY.TÜK.MAL.SAN.
VEKİLİ
:Av. Köksal AVCIAYDIN
KARŞI TARAF :ÇSGB BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ DAVA
:
İdari Para Cezasına İtira
DAVA TARİHİ : 02.02.2009
KARAR TARİHİ:21.04.2009
Davacı tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara
Bölge Müdürlüğü aleyhine açılan itiraz davasının dosyası üzerinde
yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğünün 10.01 -2009 tarih ve 1971A3.06 sayılı kararı ile belirlenen gün
ve saatte davete icabet edilmediği, bilgi ve belgelerin ibra/ edilmediğinden bahisle 4857 Sayılı Kanunun 92/2-108 maddesi uyarınca 8.000
YTL idari para cezası verilmiş ise de kurum tarafından çıkarılan tebligatın 7201 Sayılı tebligat kanununun 12-13, maddelerine uygun olarak tebliğ edilmediği tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporundan anlaşılmakla itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca
1-Muteriz Atemo Teks İnş Day Tuk Mal San ve Tic Ltd Şii vekili
Av.Koksal Avcıaydın'ın itirazının KABULÜNE
TBB
| 477
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
2-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğünün 10.01.2009 tarih ve S. 197183.06 sayılı idari para cezasının İPTALİNE
Dair,5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde
Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi.21.04.2009
T.C. HATAY
2. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2007/283
KARAR TARİHİ
: 29.04.2010
ÖZET:idari yaptırıma konu,itiraz eden şirket tarafından üretilen
ancak beyan edilmediği iddia olunan 302.116,44 ton cevherin mali
kayıtlarda yer aldığı, 1.1.2005-6.4.2005 tarihleri arasında sevk fişlerinin haftalık olarak stok teslimi seklinde kullanıldığı, 7.4.2005 tarihinden sonra ise stok teslimi şeklinde Maden İşleri Genel Müdürlüğünün irsaliyelerinin kullanıldığı,stok çıkışında da Maliye Bakanlığı
irsaliyelerinin kullanıldığının davalı idarece görevlendirilen tetkik
heyeti raporu ile belirlendiği;
Belirlenen bu durum karşısında , davacı şirket hakkında denetim
sonucunda yıllık üretimi eksik bildirdiğinin tespit edildiğinden bahisle Maden Kanunun 12. Maddesi uyarınca idari yaptırım kararı
düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğu,
T.C. ZONGULDAK
3.SULH CEZA MAHKEMESİ (DEĞİŞİK KARAR)
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2008/409
DEĞİŞİK İŞ KAR.NO :2008/61
KARAR TARİHİ
: 14.11.2008
ÖZET:Dosyada toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşler Genel Müdürlüğü'nün 03/08/2007 tarih ve 205127 sayılı yazısı ile tarafına verilen
821.704,00 YTL idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğundan talebin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde kurulmuştur.
478 | TBB
EKLER
T.C.
ZONGULDAK
1.AĞIR CEZA MAHKEMESİ
(DEĞİŞİK İŞ KARAR) DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/21
ÖZETİ:Zonguldak 3. Sulh Ceza Mahkemesine idari para cezasının kaldırılması için başvurulduğu, bu mahkemenin 14/11/2008 tarih, 2008/409-61 D. İş sayılı kararıyla başvuruyu reddettiği anlaşılmıştır.
İdari para cezası Karayolları 15. Bölge Müdürlüğünün dosyada
bulunan 22/02/2007 tarihli daha önce alman HUİB'nin maden ocağında yapılan üretimde malzeme kalitesinde düşüş meydana gelmesi
nedeniyle ocak aynasının yeri değiştirilerek çalışmaya devam edildiği
ve yapılan kontrolde daha önce alınan hammadde üretim izin belgesi
ruhsat alanı dışına taşıdığının tespit edildiği belirtilerek, ruhsat alanı
dışına taşılan bölge içinde hammadde üretim izin belgesi verilmesi
talebi üzerine Maden işleri Genel Müdürlüğünce izin talebinin değerlendirilmesi için yerinde tespit sırasında da izin istenen bölgede
hammadde üretimi yapıldığının tespiti üzerine verildiği açıktır. Bu
duruma göre daha önce Karayolları 15. Bölge Müdürlüğünün
HUİB'nin bulunduğu alan dışında itiraz eden şirket tarafından kalker
hammaddesi üretim ve sevkiyat işlerinin yapıldığı hususunda bir
itilaf yoktur, üretim yapılan miktar ocak yerinin ocak başı satış fiyatı
konusunda da bir itilaf söz konusu olmayıp itiraz üretim yapan şirketin söz konusu alanda ruhsat ve işletme izni olduğu hususuna dayanmakta ayrıca yönetmelik değişikliğiyle yaptırımın ortadan kalktığı belirtilmekte olup, itiraz eden şirket tarafından ibraz edilen arama
ruhsatı, işletme izni, işletme ruhsatı doğal taş ve mermerle ilgilidir.
Ayrıca idare tarafından tespit edilen ve Karayolları 15. Bölge Müdürlüğünün Maden İşleri Genel Müdürlüğüne yazdığı yazıda belirttiği
ve daha önce alınan üretim izni dışında üretim yapıldığı alana ilişkin
yerde de üretim izni verilmesi istenilen bölgede hammadde üretimi
ve sevkiyatının yapılmasına olanak sağlayacak izin belgesi niteliğinde
değildir.
Yine Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 42. Maddesinin
15/07/2007 tarihli değişikliği 3213 sayılı Maden Kanununun 12/5
maddesindeki yaptırımı kaldırır ya da uygulamasını engeller nitelikte
değildir. Kanundaki yaptırımın yönetmelikle değişmesi de mümkün
değildir.
TBB
| 479
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
Yukarıda açıklanan nedenlerle Zonguldak. 3. Sulh Ceza Mahkemesinin kararma yönelik itirazın reddi yönünde karar verilmiştir.
T.C.
FETHİYE 2. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2010/577
KARAR TARİHİ
: 4/12/2010
ÖZETİ:Yukarıda açıklanan gerekçeler ve 10/06/2010 tarih ve
5995 sayılı Kanunun 6. Maddesi dikkate alındığında itiraz edilen şirketin ruhsatı olduğu halde üretim izni olmadan faaliyette bulunması
halinde hakkında idari para cezası uygulanamayacağı sonradan yürürlüğe giren bu hükmün 5326 sayılı kabahatlar kanununun 5/1
maddesi gereğince itiraz eden lehine uygulanmasının gerektiği anlaşıldığından itirazın kabulüne karar verilmiştir.
T.C. AKSARAY
2. SULH CEZA MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2007/496
KARAR TARİHİ
: 05.05.2008
ÖZET:Ruhsatlı alan içinde, ancak işletme izin alanları dışında
üretim faaliyetinde bulunulması durumunda ruhsat sahibi uyarılarak
işletme izni alanı dışındaki faaliyet durdurularak teminat irat kaydedilir.
(Ek fıkra: 15/07/2007r- 26583 S.R.G Yön\4.madde) Üretim veya
işletme izni olamadan satış amacıyla ruhsatın ait olduğu grupla maden üretim yaptığı tespit edilen arama ve işletme ruhsat sahalarındaki üretim faaliyetleri durdurulur. Sevkiyatın sevk fişi ile yapılmadığının tespiti halinde Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre,
bu üretim ve satış beyan edilerek devlet hakkının ödenmediğinin
tespiti halinde de yani maddenin 4.fıkrasına göre işlem yapılır dendiği, dolayısıyla dosyada yapılan incelemede idari para cezası verilen
şirketin maden ruhsatının olduğu, ruhsatın ait olduğu grupta üretim
yaptığı, sevkiyatın sevk fişi ile yapıldığı, üretim ve satış beyan edilerek devlet hakkının ödendiğinin dosyadaki evraklardan anlaşıldığı ve
yine ceza hukukunun genel prensipleri gereği işlendikten sonra yürüdüğe giren kanuna ve yönetmeliğe göre suç sayılmayan bir fiilden
dolayı da kimsenin cezalandırılamayacağı, böyle bir ceza hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkacağı ve yine
480 | TBB
EKLER
suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun
uygulanır ve infaz olunur dendiği, dolayısıyla 15.07.2007 tarihinde
26583 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Maden Yasası uygulama
yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik gereği itiraz
eden vekilinin itirazının 5326 sayılı yasanın 28. maddesi gereğince
kabulü ile idari yaptırım kararının kaldırılması yönünde aşağıdaki
şekilde karar vermek gerekmiştir.
TBB
| 481
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
482 | TBB
KABAHATLER KANUNU İLE İLGİLİ KANUNLAR
5326 SAYILI KABAHATLER
KANUNU İLE
İLGİLİ KANUNLAR
TBB
| 483
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KABAHAT İÇEREN
DİĞER KANUNLAR
484 | TBB
KABAHATLER KANUNU İLE İLGİLİ KANUNLAR
KANUN NO: 5352
ADLİ SİCİL KANUNU
Kabul Tarihi: 25/5/2005
Yayımlandığı R.Gazete: Tarih: 1/6/2005 Sayı : 25832
Yayımlandığı Düstur: Tertip : 5 Cilt : 44 Sayfa:
İLGİLİ MADDELER
MADDE 4MADDE 5————————————————————————
KANUN NO: 6183
AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA
KANUN (*)
Kabul Tarihi: 21 Temmuz 1953
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 28 Temmuz 1953 - Sayı: 8469
3.t. Düstur, c.34 - s.1658
İLGİLİ MADDELER
MADDE 55 MADDE 61
MADDE 112MADDE 113MADDE 114 ————————————————————————
KANUN NO: 353
ASKERİ MAHKEMELER KURULUŞU VE YARGILAMA USULÜ
KANUNU
Kabul Tarihi: 25 Ekim 1963
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 26 Ekim 1963 - Sayı: 11541 (1.
Mükerrer) 5.t. Düstur, c.2 - s.2122
İLGİLİ MADDELER
MADDE 43 -
TBB
| 485
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
KANUN NO: 1111
ASKERLİK KANUNU (*)
Kabul Tarihi:21 Haziran 1927
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı:12 - 17 Temmuz 1927 - Sayı: 631635 3.t. Düstur, c.8 - s.866
İLGİLİ MADDELER
MADDE 87 –
MADDE 94 ————————————————————————
KANUN NO: 6132
AT YARIŞLARI HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi: 10 Temmuz 1953
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 15 Temmuz 1953 - Sayı: 8458
3.t. Düstur, c.34 - s.1531
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1MADDE 4.MADDE 7 ————————————————————————
KANUN NO: 1136
AVUKATLIK KANUNU
Kabul Tarihi: 19 Mart 1969
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 7 Nisan 1969 - Sayı: 13168
5.t. Düstur, c.8 - s.1694
İLGİLİ MADDELER
Madde 35 Madde 35/AMadde 150 -
486 | TBB
KABAHATLER KANUNU İLE İLGİLİ KANUNLAR
KANUN NO: 5411
BANKACILIK KANUNU
Kabul Tarihi: 19 Ekim 2005
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 1 Kasım 2005 - Sayı: 25983 (1.
Mükerrer)
ONDÖRDÜNCÜ KISIM
Yaptırımlar, Soruşturma ve Kovuşturma Hükümleri
BİRİNCİ BÖLÜM
İLGİLİ MADDELER
MADDE 146
MADDE 147.MADDE 148.————————————————————————
KANUN NO: 5464
BANKA KARTLARI VE KREDİ KARTLARI KANUNU
Kabul Tarihi: 23/2/2006
Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 1/3/2006 Sayı : 26095
Yayımlandığı Düstur: Tertip : 5 Cilt : 45 Sayfa:
İLGİLİ MADDELER
MADDE 35 –
MADDE 36 –
MADDE 37 –
MADDE 38 –
MADDE 39 –
MADDE 40 –
MADDE 41 –
MADDE 42 –
MADDE 43
MADDE 44
MADDE 45 –
MADDE 46
TBB
| 487
AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU
MADDE 47 –
MADDE 48 –
GEÇİCİ MADDE 1 –
GEÇİCİ MADDE 2 –
GEÇİCİ MADDE 3 –

Benzer belgeler