somut olmayan 00 - THBMER

Transkript

somut olmayan 00 - THBMER
GAZ‹ ÜN‹VERS‹TES‹ TÜRK HALKB‹L‹M‹
ARAfiTIRMA VE UYGULAMA MERKEZ‹ (THBMER)
GAZ‹ UNIVERSITY TURKISH FOLKLORE
RESEARCH AND TRAINING CENTER (THBMER)
GAZ‹ ÜN‹VERS‹TES‹
TÜRK HALKB‹L‹M‹ ARAfiTIRMA VE UYGULAMA MERKEZ‹
YAYINLARI: 2
Gazi University Turkish Folklore
Research and Training Center Publications: 2
© Bu kitab›n bütün haklar› Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araflt›rma
ve Uygulama Merkezi’ne aittir. Kaynak gösterilerek al›nt› yap›labilir.
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL
M‹RASIN MÜZELENMES‹
SEMPOZYUM B‹LD‹R‹LER‹
MUSEUMING
THE INTANGIBLE CULTURAL HERITAGE
SYMPOSIUM PAPERS
Yay›na Haz›rlayanlar / Edited by
M. Öcal O⁄UZ
Tuba SALTIK ÖZKAN
Gazi Üniversitesi THBMER Yay›n›
Ankara 2004
ISBN- 975-507-122-9
Sempozyum Düzenleme Kurulu / Organisational Committee
Prof. Dr. M. Öcal O⁄UZ, Gazi Üniversitesi
Cesim ÇELEB‹, K.T.B. Araflt›rma ve E¤itim Genel Müdür Yrd.
Doç. Dr. ‹smet ÇET‹N, Gazi Üniversitesi
Doç. Dr. Naciye YILDIZ, Gazi Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Hamiye DURAN, Gazi Üniversitesi
Ahmet ÇAKIR, K.T.B. Halk Kültürü Arafl. Daire Baflkan›
Sempozyum Dan›flma Kurulu / Editorial Committee
Prof. Dr. Ülker AKKUTAY (G.Ü. Rektör Yard›mc›s›)
Prof. Dr. Ars›n AYDINURAZ (UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Baflkan›)
Mahmut EVKURAN (K.T.B. Araflt›rma ve E¤itim Genel Müdürü)
Bask› / Print
Baflak Matbaac›l›k • 384 27 61
ÖNSÖZ / INTRODUCTION
Küresel kitle kültürünün günden güne alan›n› daraltt›¤› halk kültürü, UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras›n Korunmas› Sözleflmesi ile XIX. yüzy›lda
“folklor” teriminin ortaya ç›k›fl›yla yaflad›¤› ilk alt›n ça¤dan sonra yeniden dünya kamuoyunun dikkatini çekti. 17 Ekim 2003 tarihinde 32. UNESCO Genel Kurulu’nda
kabul edilen Somut Olmayan Kültürel Miras›n Korunmas› Sözleflmesi, dünyay› tek biçimli bir yap›ya do¤ru götüren, kültürel çeflitlili¤i ve zenginli¤i yok eden vahim geliflmelere dikkat çekerek, halk kültürünün korunmas›n› ve gelecek kuflaklara olumlu bir
miras olarak aktar›lmas›n› öngörmektedir. Sözleflme, koruma biçim ve ölçütlerini 40
maddede tan›mlamaktad›r. Buna göre, her ülke kendi halk kültürünü, insanl›¤›n somut olmayan kültür miras› olarak kabul edecek, bunun korunmas›n› sa¤layacak ve
özellikle genç kuflaklar›n bu miras› olumlu ve gerekli bir toplumsal de¤er olarak ö¤renmelerinin süreçlerini oluflturacakt›r. Sözleflmede bu süreçler tan›mlan›rken, temel
e¤itim kurumlar›nda somut olmayan kültürel miras›n ba¤›ms›z bir ders olarak okutulmas›, üniversitelerde bu konuyu araflt›ran ve genç kuflaklara ö¤retilmesini amaçlayan
kurumlaflmalar›n gerçeklefltirilmesi, bas›n yay›n organlar›n›n somut olmayan kültürel
miras›, insanl›¤›n yaratt›¤› ortak kültür de¤eri olarak olumlulayan ve korunmas› gere¤ini ortaya koyan programlar yapmas›, üniversite ve öteki ilgili kurumlarda somut olmayan kültürel miras›n ça¤dafl tekniklerle arflivlenmesi ve müzelenmesi gibi konular
öne ç›kar›lmaktad›r.
Somut Olmayan Kültürel Miras›n Korunmas› Sözleflmesi’nin “Somut Olmayan
Miras›n Ulusal Ölçekte Korunmas›” bafll›kl› III. Bölümünün “Koruman›n Di¤er Süreçleri” adl› 13. ve “E¤itim, Duyarl›l›k ve Kapasitenin Güçlendirilmesi” bafll›kl› 14. maddesi, konumuz aç›s›ndan önem tafl›maktad›r. 13. maddede yasal düzenlemelerle idari ve bilimsel kurumlaflmalar›n, müze, arfliv gibi dokümantasyon merkezlerinin kurulmas› ve mevcutlar›n güçlendirilmesi gereklili¤i üzerinde durulurken, 14. maddede
e¤itim kurumlar›nda yap›lmas› gerekenler anlat›lmaktad›r.
UNESCO’nun 1972 y›l›nda kabul etti¤i ve mimari, sit alanlar›, tarihi yap›lar gibi
somut kültür varl›klar›n›n korunmas›n› amaçlayan sözleflmesinden 21 y›l sonra kabul
edilen ve somut olmayan kültür varl›klar›n›n korunmas›n› hedefleyen bu yeni sözleflmesine, dünya ilk olumlu tepkilerini vermeye bafllam›flt›r. Bu olumlu tepkilerden birisi de ülkemizde, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› ile UNESCO Milli Komisyonu’nun katk›lar›yla Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araflt›rma ve Uygulama Merkezi’nin 04-06
Mart 2004 tarihlerinde gerçeklefltirdi¤i “Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi” bafll›kl› sempozyumdur. Bu sempozyumla, Türk halkbiliminin inceleme alan›n›
oluflturan kültür ürünlerinin nas›l müzelenmesi gerekti¤i konusu, alan uzmanlar› ve
bilim adamlar›nca üç gün boyunca tart›fl›l›rken, bir anlamda, ICOM’un öncülü¤ünde
02-08 Ekim 2004 tarihlerinde Kore Cumhuriyeti’nin baflkenti Seul’de yap›lacak olan
“Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi Uluslar Aras› Sempozyumu”na haz›rl›k yap›lm›flt›r.
Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R›za Ayhan, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Müsteflar› Prof. Dr. Mustafa ‹sen ve UNESCO Milli Komisyonu Baflkan› Prof. Dr. Ars›n Ayd›nuraz’›n aç›l›fl›na birer konuflmayla kat›ld›¤› sempozyum, Gazi Üniversitesi Bas›n ve
Halkla ‹liflkiler biriminin çaba ve katk›lar›yla bilim ve bas›n çevrelerinden de yak›n il-
3
gi görmüfl, sözü geçen UNESCO sözleflmesinin kamuoyu taraf›ndan tart›fl›lmas›na
öncülük etmifltir. 03 Mart 2004 tarihinde TV8 adl› televizyon kanal› “Erkan Tan’la
Baflkentten” program›na Sempozyum Düzenleme Kurulu Baflkan› Prof. Dr. M. Öcal
O¤uz’u davet ederek, canl› yay›nda konunun tart›fl›lmas›n› sa¤lam›fl, Gazi Üniversitesi’nin radyo, televizyon ve gazetesi konuyu haber yapm›flt›r.
Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi sempozyumun ev sahipli¤ini yapm›fl,
ayn› fakültenin Gazi Türk Halkbilimi Toplulu¤u ö¤rencileri ise, sempozyumun sekreteryas›n› üstlenerek konuklara ve kat›l›mc›lara iyi bir bilimsel ortam haz›rlamak için
ola¤anüstü çaba harcam›fllard›r.
Dokuz oturum halinde gerçekleflen sempozyumun birinci oturumunu Umay Günay ve Sulayman Kay›poy, ikinci oturumunu Fikret Türkmen ve Fuzuli Bayat, üçüncü oturumunu Ahmet B. Ercilasun, dördüncü oturumunu Talat S. Halman, beflinci
oturumunu fierif Aktafl ve Nihat Boydafl, alt›nc› oturumunu Hilmi Yavuz ve S›d›ka Bulduk, yedinci oturumunu Ensar Aslan, sekizinci oturumunu Abdurrahman Güzel ve
Nevzat Gözayd›n, dokuzuncu oturumunu ise Gürbüz Erginer ve Erman Artun yönetmifltir.
Elinizdeki kitap bu sempozyumun bildiri ve tart›flmalar›ndan oluflmaktad›r. Sempozyum Düzenleme Kurulu’nun, 35 bildiri özetini sunulabilir bulmufl olmas›na karfl›l›k, bunlar aras›nda 3 bildiri sunulmad›¤› ve tart›fl›lmad›¤›, dört bildiri metni ise konuyla do¤rudan ilgili bulunmad›¤› için bu kitapta yer almam›flt›r.
Sempozyumun bildiri d›fl› konuflmalar› ve tart›flmalar›, bildirilerin sunulufl biçimine ve oturum s›ras›na göre kitaba al›nm›flt›r. Bu konuflmalar›n deflifre ifllemleri Türk
Halkbilimi Yüksek Lisans ö¤rencileri Emine Aydo¤an ve Nilgül Aytuzlar taraf›ndan
yap›lm›flt›r.
Somut Olmayan Kültürel Miras›n Korunmas› Sözleflmesi kapsam›nda, bildirilerden Türkçe bilmeyenlerin de yararlanmas› amac›yla, kitaba, bildiri ve konuflma bafll›klar›n›n, anahtar kelimelerin ve özetlerin ‹ngilizceleri de konulmufltur. ‹ngilizce metinler, Bilkent Üniversitesi Yüksek Lisans ö¤rencisi David Selim Sayers taraf›ndan haz›rlanm›flt›r.
Bildirilerin görselleri numara verilmek suretiyle metinle iliflkilendirilerek kitab›n
sonuna konulmufltur. Foto¤raflar bafll›kl› bu bölümde kimi sempozyum karelerini de
bulabileceksiniz. Ayr›ca, kitab›n sonunda soyad› s›ras›na göre kat›l›mc›lar›n özgeçmiflleri yer alm›flt›r.
12-13 Aral›k 2002 tarihinde düzenledi¤imiz “Türkiye’de Halkbilimi Müzecili¤i ve
Sorunlar›” sempozyumunun bildirilerini içeren bu serinin birinci kitab›nda, 02-08
Ekim 2004 tarihlerinde Seul’de gerçeklefltirilecek olan uluslar aras› sempozyumdan
önce, Türkiye olarak, ulusal düzeyde “Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi Sempozyumu”nu gerçeklefltirmeyi Merkez olarak hayal etti¤imizi yazm›flt›m. fiimdi, dünyada somut olmayan miras›n müzelenmesi konusunda ilk sempozyumu gerçeklefltirmenin ve bildirilerini yay›mlaman›n mutlulu¤unu yafl›yoruz.
Bize bu mutlulu¤u yaflatan yukarda ad›n› sayd›¤›m kifli ve kurumlar baflta olmak
üzere, bu eserin ortaya ç›kmas›nda pay ve emek sahibi olan bütün yönetici, meslektafl ve ö¤rencilerimize sonsuz teflekkürlerimi sunuyorum.
M. Öcal O¤uz
Ankara 2004
4
‹Ç‹NDEK‹LER / TABLE OF CONTENTS
ÖNSÖZ / INTRODUCTION ..................................................................................3
‹Ç‹NDEK‹LER / TABLE OF CONTENTS ..............................................................5
AÇILIfi KONUfiMALARI/ OPENING SPEECHES
Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araflt›rma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.
Dr. M. Öcal O¤uz'un Konuflmas›/Opening Speech by Prof. M. Öcal O¤uz,
Director of Gazi University Turkish Folklore Research and Training Center ............9
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Baflkan› Prof. Dr. Ars›n Ayd›nuraz'›n
Konuflmas›/Opening Speech by, Prof. Ars›n Ayd›nuraz, President of Turkish
National Committee for UNESCO................................................................................11
Somut Olmayan Kültürel Miras Neden ve Nas›l Korunmal› ve Nas›l Müzelenmeli:
Sorunlar, Çözümler ve Ülkemizden Örnekler/Why and How Must Intangible
Cultural Heritage be Preserved and Exhibited: Problems, Solutions and
Examples From Various Countries..............................................................................57
Metin EK‹C‹
III. OTURUM /SESSION 3
Görsel ve ‹flitsel Halkbilimi Müzelerine Do¤ru/Toward Audio-Visual Folklore
Museums......................................................................................................................67
Ensar ASLAN
Müzeleme Aç›s›ndan Halk ‹nançlar› ve Halk Hekimli¤i Uygulamalar›nda
Animasyon/Animation as a Method of Presenting the Application of Folk
Beliefs and Folk Medicine in Museums ................................................................70
Mustafa SEVER
Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Müsteflar› Prof. Dr. Mustafa ‹sen'in Konuflmas›/
Opening Speech by, Prof. Mustafa ‹sen, The Undersecretary of Ministry of
Culture and Tourism ..................................................................................................13
Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R›za Ayhan'›n Konuflmas›/Opening speech
by Prof. R›za Ayhan, Gazi University Rector ............................................................14
I. OTURUM / SESSION 1
A¤›t, Sosyal Tarih ve Etnografya/Lament, Social History and Etnography ............15
‹lhan BAfiGÖZ
Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi Ba¤lam›nda Üniversitelerin
‹fllevleri “Gaziantep Üniversitesi Çal›flmalar›ndan Örnekler”/Functions of
Universities in the Continuity (Existence) of Abstract Cultural Inheritance
‘Studies Done at the University of Gaziantep’ ..........................................................74
Gonca TOKUZ
Sanal ve Gösterimci Müzecilik/Virtual and Presentational
Museum Approaches ..................................................................................................79
Nerin KÖSE
Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesinde Genel Prensipler ve Baz›
Uygulamalar/General Principles and Some Practices Regarding the Exhibition
of Intangible Cultural Heritage in Museums ..............................................................31
Sabahattin TÜRKO⁄LU
II. OTURUM /SESSION 2
Sözlü Gelenek Ürünlerinin Senkretizmi (Derleme, Arflivlefltirme ve Müzelefltirme
Sorunlar› Üzerine)/The Syncretism of the Products of Oral Tradition (On Problems
of Collection, Archiving and Exhibition in Museums) ..............................................36
Sulayman Turduyeviç KAYIPOV
Mimarl›¤›n Saray›: Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müze Mekan›nda
Nesnelleflmesi/The Palace of Architecture: The Objectification of Intangible
Cultural Heritage in the Museum Space ....................................................................46
Ayflen SAVAfi
Folklor Aç›k Hava Müzelerinde Sergileme/The Exhibition of Folklore
in Open-Air Museums ................................................................................................52
Alparslan SANTUR
"Söz" Art›k Müzede: Kültürel Bellek, Küreselleflme ve E¤itim Ba¤lam›nda
Sözlü Kültürün Korunmas› ve Duyarl›l›k Gelifltirilmesi Üzerine/Orality in Museums:
Awerness-Raising and Safeguarding Regarding the Intangible Cultural Heritage
in the Context of Cultural Memory, Globalization and Education ............................84
Evrim ÖLÇER
"Performans Teori" Ba¤lam›nda Sözlü Kültür Ürünleri'nin Müzelenmesi Sorunu
Üzerine Baz› Görüfl ve Düflünceler/“Some aspects of and ideas on the issue of
saving products of verbal culture in museums with the employment of
performance theory"....................................................................................................90
Ruhi ERSOY
IV. OTURUM /SESSION 4
Oturum Baflkan› Talat S. Halman'›n Konuflmas› ..................................................98
Sözlü Kültür Ürünlerinin Müzelenmesi ‹le ‹lgili Baz› Sorunlar/Some Problems
Regarding the Preservation of Oral Culture Products in Museums ..........................99
Fuzuli BAYAT
5
6
Bursa ‹li Cumal›k›z›k Köyü Mutfak Kültürü Üzerine Bir Araflt›rma/A study
on the Cumal›k›z›k Cuisine ......................................................................................104
S›d›ka BULDUK
Nilgün SEV‹NÇ
Yasemin DEM‹RC‹O⁄LU
E¤lence-Müze ‹liflkisi ve Türk E¤lence Gelene¤i Araflt›rma-Uygulama Merkezi/
The relations of the museum and entertainment and the Turkish
Entertainment center/museum..................................................................................152
Nebi ÖZDEM‹R
Geleneksel Türk Mutfa¤› Örne¤inde Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelerde
Sergilenmesi/The Preservation of Intangible Cultural Heritage in Museums: The
Example of Traditional Turkish Cuisine....................................................................108
Zümrüt NAHYA
V. OTURUM /SESSION 5
Oturum Baflkan› Prof. Dr. fierif Aktafl'›n Konuflmas›............................................113
Nasrettin Hoca F›kralar›n›n Sergilenmesi Üzerine Tasar›m Denemesi/Summary
of a Trial Design for the Exhibition of Nasreddin Hodja Jokes ................................114
Nüket TÖR
Geleneksel Tiyatro Müzecili¤i Üzerine Bir Öneri/A Suggestion Regarding the
Exhibition of Traditional Theater in Museums ..........................................................170
Nilüfer Zeynep ÖZÇÖREKÇ‹ GÖL
VIII. OTURUM /SESSION 8
Türk Destanlar›n›n Müzelenmesi/The Preservation of Turkish
Epics in Museums ......................................................................................................178
Necati DEM‹R
Halk Hikâyelerinin Nesne Dünyas›n›n Tespiti ve Müzeleme Önerileri/
The determination of the objects in folklore stories and proposals
for their exhibition ......................................................................................................186
Refiye OKUfiLUK fiENESEN
Masallar›n Müzelenmesi ve Ana Okulu Ö¤rencilerine Anlat›m›/The Preservation
and Passing On to Kindergarden Children of Folktales via the Museum ..............118
Selami FEDAKAR
Halk Kültürü Ürünlerinden Âfl›kl›k Gelene¤inin Müzelenmesi Üzerine Baz›
Düflünceler/Some Thoughts on Exhibiting the Minstrel Tradition,
one of the Products of Folk Culture, in a Museum ..................................................124
IX. OTURUM /SESSION 9
Türk Halk Müzi¤i ve Çalg›lar›n›n Kültürel Turizm, Kültürel Miras Ba¤lam›nda
Müzelerde Sergilenmesi Üzerine Bir Yaklafl›m / An Approach to the Exhibition
of Turkish Folk Music and Instruments in Museums in the Context of
Cultural Tourism and Cultural Heritage....................................................................194
Murat KARABULUT
Nilgün ÇIBLAK
VI. OTURUM /SESSION 6
Soyut Kültürün Ontolojik Temelleri ve Bir Objektivasyon Modeli/The
Ontological Foundations of Concrete Culture and a Model of Objectivation ........133
Nihat BOYDAfi
Türk Halk Müzi¤inin Müzelenmesi Sorunlar›/The Problems Of Exhibiting
The Turkish Folk Music In A Museum ......................................................................206
S›tk› Bahad›r TUTU
Prof. Dr. M. Öcal O¤uz'un Kapan›fl Konuflmas› ..................................................213
Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi ‹le ‹lgili Bir Proje Tasar›m›/A project
about the presentation in museums of immaterial cultural inheritance ................137
P›nar SOMAKCI
KATILIMCILARIN ÖZGEÇM‹fiLER‹ /BIOGRAPHIES ............................................214
FOTO⁄RAFLAR / PHOTOGRAPHS ..........................................................................224
ABD'de Greenfield Village Aç›khava Müzesinde Yaflat›lan Zanaatlar ve
Gelenekler/Alive artifacts and traditions in Greenfield Village, USA ......................141
Aysen SOYSALDI
VII. OTURUM /SESSION 7
Köy Seyirlik Oyunlar› Kültürel Miras›n›n Müzelenmesi/Exhibiting the entertaining
plays of a village that form part of cultural heritage ................................................147
Erman ARTUN
7
8
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
AÇILIŞ KONUŞMALARI/ OPENING SPEECHES
GAZ‹ ÜN‹VERS‹TES‹ TÜRK HALKB‹L‹M‹
ARAfiTIRMA VE UYGULAMA MERKEZ‹ MÜDÜRÜ
PROF. DR. M. ÖCAL O⁄UZ'UN KONUfiMASI
Opening Speech by Prof. M. Öcal O¤uz, Director of
Gazi University Turkish Folklore Research and Training Center
Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi konusuna geçmeden önce,
bizde ve dünyada son günlerde çok tart›fl›lan “somut olmayan kültürel miras”
kavram›n›n ne oldu¤u üzerinde durmak istiyorum. Bilindi¤i üzere, 1972 y›l›nda
UNESCO, kabul etti¤i bir sözleflme ile, somut diyebilece¤imiz tarih ve kültür miras›n›, sit alanlar›n› koruma alt›na alm›flt›r. Dolay›s›yla bu sözleflme, örne¤in Ayasofya müzesinin, Süleymaniye Camiinin veya Pamukkale’nin korunmas›n› garanti alt›na al›rken, di¤er yandan bir mitolojik anlat›n›n, Karagöz’ün, bir Anadolu
masal›n›n veya bir meddah hikayesinin korunmas› üzerine herhangi bir düflünce
ortaya koymamaktad›r. O tarihten bugüne, bu alanlar›n d›fl›nda kalan kültürel
miras›n korunmas› üzerine uluslar aras› toplumun gelifltirdi¤i düflünceler do¤rultusunda 17 Ekim 2003 tarihinde “Somut Olmayan Kültürel Miras›n Korunmas›
Sözleflmesi” ad›yla UNESCO Genel Kurulu’nda bir sözleflme imzaland›. fiimdi bu
sözleflmenin ulusal meclislerde görüflülerek hayata geçmesi süreçleri devam etmektedir.
Bu sözleflmede somut olmayan miras kavram› befl bafll›k alt›nda toplanm›fl
ve tan›mlanm›flt›r:
a) Dilin Somut Olmayan Kültürel Miras’›n aktar›lmas›nda bir araç ifllevi gördü¤ü sözlü anlat›mlar ve sözlü gelenekler. Konuyu Türk anlat› türleriyle s›n›rlayarak örneklendirecek olursak, mitler, efsaneler, masallar, destanlar, hikayeler,
a¤›tlar, ninniler, türküler vb.
b) Gösteri sanatlar›. Bu bafll›k alt›nda de¤erlendirilebilecek Türk halkbilimi
ürünleri ise, âfl›k icra ve fas›llar›, karagöz, meddah, ortaoyunu, köy seyirlik oyunlar› gibi tiyatro örnekleri ve halk müzi¤i ve halk oyunlar› icralar› vb.
c) Toplumsal uygulamalar, ritüeller ve festivaller. Do¤um, sünnet, evlenme,
askere u¤urlama, ölüm gibi geçifl dönemi gelenek ve görenekleri, toy, flölen,
bayram, y›l dönümü gibi her türlü geleneksel toplanma biçimleri ve bunlara dayal› geleneksel uygulamalar, inançlar vb.
d) Halk bilgisi, evren ve do¤a ile ilgili uygulamalar. Halk›n geleneksel kültürel yap› içinde oluflturdu¤u halk hekimli¤i, halk baytarl›¤›, halk meteorolojisi vb.
e) El sanatlar› gelene¤i. Usta ç›rak iliflkisi içinde ö¤renilen ve seri üretime
dayanmayan bak›rc›l›k, kalayc›l›k, demircilik, semercilik, yorganc›l›k, sepetçilik
gibi geleneksel meslekler.
9
An›lan sözleflmede bütün bu alanlardaki yap›lacak ifller ve öngörülen politikalar içinse flu üç madde üzerinde özellikle durulmaktad›r:
1) Somut olmayan kültür varl›klar›n›n ortaö¤retimden üniversiteye kadar
okullarda ders olarak okutulmas›;
2) Bas›nda, medyada belli bir kota ayr›larak somut olmayan miras› olumlulayan programlar›n yap›lmas›,
3) Bu miras›n arflivlenmesi ve müzelenmesi.
Dolay›s›yla bu sözleflme ile ortaya konulan koruma program›n›n üç temel
unsurundan bir tanesini müzeleme konusu oluflturmaktad›r. Somut olmayan bir
miras› somutlaflt›rma denemesi olan müzeleme nas›l gerçeklefltirilmelidir sorusu,
sözleflmenin imzalanmas›ndan sonra bütün dünyada sesli olarak düflünülmeye
bafllanm›flt›r.
19. yüzy›ldan bugüne kadar aç›k hava müzeleri konusunda baflar› elde etmifl ülkeler, somut olmayan miraslar›n› müzeliyorlard›. Ancak bu sözleflme ba¤lam›nda bu miras›n müzelenmesini bir soru haline getirmek sözleflmeden sonra
ortaya ç›km›flt›r. Dünyada belki de “Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi” ad›yla ilk kez bir sempozyum düzenlenmektedir. Yani ülkemiz dünyada ilk
kez, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Araflt›rma ve
E¤itim Genel Müdürlü¤ü ve Gazi Üniversitesi arac›l›¤›yla bu alana öncülük ederek, somut olmayan kültürel miras nas›l müzelenmelidir sorusunun bilimsel cevab›n› aramaktad›r. Bunun ikinci ad›m›n› Kore Cumhuriyeti’nin baflkenti Seul’de,
ICOM taraf›ndan 2-8 Ekim 2004 tarihleri aras›nda yap›lacak olan “Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi Uluslar Aras› Sempozyumu” oluflturacakt›r.
Yani birinci s›rada Türkiye’nin ulusal sempozyumu ikinci s›rada Kore Cumhuriyeti’nin uluslar aras› sempozyumu bu alandaki iki önemli ilk ad›m› oluflturmaktad›r. Bu bak›mdan bu ülkenin bir ö¤retim üyesi, ayd›n›, vatandafl› ve Gazi Üniversitesi’nin bir mensubu olarak bu organizasyonun bir parças› olmaktan gurur
duyuyorum. Bu faaliyetin gerçeklefltirilmesinde, G.Ü. Rektörü Prof. Dr. R›za Ayhan Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Müsteflar› Prof. Dr. Mustafa ‹sen ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Baflkan› Prof. Dr. Ars›n Ayd›nuraz’›n katk› ve deste¤i çok
önemlidir.
Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araflt›rma ve Uygulama Merkezi henüz iki
y›ll›k bir geçmifle sahip olmas›na ra¤men, flu anda üçüncü önemli sempozyumunu organize etmektedir. Merkezin “Türkiye’de Halkbilimi Müzecili¤i ve Sorunlar›”
adl› bir kitab› yay›mland›, “Türk Halkbilimi Araflt›rma ve Uygulama Merkezi Uygulamal› Türk Halkbilimi Müzesi” ad›yla merkeze ait bir müze aç›ld›. Bütün bu faaliyetleri gerçeklefltirmemiz maddi ve manevi olarak üniversitemizin ve yukar›da
ad› geçen di¤er kurum ve kurulufllar›n destekleriyle olmufltur. Bu çal›flmalar›n,
Türk halk kültürünün araflt›r›lmas›, derlenmesi ve uluslar aras› alana tafl›nmas› ve
as›l önemlisi gelecek kuflaklara aktar›lmas› konusunda iyi bir hareket noktas› oldu¤una dair inanc›m› belirtmek istiyorum.
10
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
UNESCO TÜRK‹YE M‹LL‹ KOM‹SYONU BAfiKANI
PROF. DR. ARSIN AYDINURAZ’IN KONUfiMASI
Opening Speech by, Prof. Ars›n Ayd›nuraz,
President of Turkish National Committee for UNESCO
UNESCO’nun ilgi alanlar› çok genifl olmakla birlikte bu alanlar›n içinde kültürün özel bir yeri vard›r. UNESCO belki de kültürün ele al›nd›¤› tek uluslar aras› örgüttür. UNESCO somut olmayan miras derken bir karmaflay› m› gündeme
getiriyor olabilir. Çünkü “somut olmayan” demekle sanki soyut bir fley imaj› yarat›l›yor. Oysa somut olmayan miras diye betimledi¤imiz bu alan asl›nda çok somuttur. Somut olmayan miras›n somut niteli¤i Japonya vatandafl› olan UNESCO
Genel Direktörü Say›n Koïchiro Matsuura’y› harekete geçirmifltir. 1972’de yürürlü¤e giren ve daha çok tap›naklar, han ve hamamlar gibi somut olarak adland›rd›¤›m›z kültür varl›klar›n› hedef alan bir sözleflme mevcuttur. Bu sözleflme ve sözleflmenin gere¤i olarak oluflturulan Dünya Miras Komitesi o kadar öne ç›kt› ki,
kültürün di¤er ö¤eleri biraz ihmal edilir gibi alg›land›. Bu bak›mdan Genel Direktör kendi ilgi alan› olmas› nedeniyle “somut olmayan kültürel miras” olarak adland›r›lan ve ihmal edilen bu ö¤eleri öne ç›karan bir yaklafl›m› 1972 sözleflmesindeki etkinli¤e benzer bir paralel etkinlik olarak örgütlemifltir. Bu örgütlemede
Türkiye’nin pay› büyüktür. ‹stanbul’da Kültür Bakanl›¤› taraf›ndan Somut Olmayan Kültürel Miras Toplant›s› düzenlenmifltir. Dünyan›n önde gelen ülkelerinin
kat›l›mc›lar›n›n konu ile burada tan›flmas› bak›m›ndan somut olmayan kültürel
miras›n UNESCO ortam›nda ele al›nmas›nda Türkiye’nin katk›s› önde gelmektedir. Paris’te arka arkaya düzenlenen toplant›larda, Türkiye kat›l›mc›lar› aras›nda
yer alan Say›n Öcal O¤uz’un katk›lar› büyük olmufltur. Türkiye’de bulunan ve yeterince yararlanamad›¤›m›z beyinlerin bu konuda fikir üreterek hükümetlere bilgi iletmesini sa¤lamak üzere UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nda Somut Olmayan Kültürel Miras ‹htisas Komitesi oluflturulmufltur. Say›n Öcal O¤uz bu komitenin de üyesidir.
Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleflmesi’nden önce somut olmayan miras
kavram›n›n UNESCO ortam›nda ele al›nmas› bak›m›ndan “Sözlü ve Somut Olmayan Miras Baflyap›tlar› Komisyonu” oluflturulmufltur. Üye ülkeler ön görülen
kriterlere uygun önerilerini sunmufllard›r. Bu öneriler do¤rultusunda Türkiye,
UNESCO Milli Komisyonu ‹htisas Komitesi ve Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun kat›l›m›yla “Meddah Hikâyeleri” bafll›kl› bir dosya ile UNESCO’ya bafl
vurdu ve geçti¤imiz aylarda meddah hikâyeleri sözlü ve somut olmayan miras
11
baflyap›tlar› aras›nda yerini alarak tescillendi. Bu arada bir endikatif listemiz
mevcuttur. Bu listemizde Mevlevî Semazenleri, Ahlat’taki Selçuklu Mezarlar› ve
Ahîlik gelene¤i yer almaktad›r. UNESCO taraf›ndan istenilen bu liste önümüzdeki günlerde Milli Komisyonca araflt›r›larak Kültür ve Turizm Bakanl›¤›’na sunulacakt›r.
‹nsano¤lunun üretkenli¤i biyolojik çeflitlili¤inden dolay› çok genifltir. Kültürel
çeflitlilik olarak öngörülen aç›l›m›n dayana¤› da biyolojik çeflitliliktir. Bu bak›mdan kültürel çeflitlilik gibi istismara çok aç›k bir konunun biyolojik çeflitlili¤in do¤al ürünü oldu¤unu görmek ve bu zenginli¤i kollamak t›pk› biyolojik çeflitlili¤in
kollanmas›ndaki duyarl›l›¤›m›z gibi görevimizdir. Somut olmayan kültürel miras
yaklafl›m› kültürel çeflitlili¤i ortaya koyan bir sergileme çabas›, kültürel çeflitlili¤e
sahip ç›kma çabas›d›r. Bu bak›mdan bu önemli olgunun böyle bir sempozyumda gündeme gelmesini sa¤layanlara teflekkürlerimi sunar›m.
12
GAZ‹ ÜN‹VERS‹TES‹ REKTÖRÜ
KÜLTÜR VE TUR‹ZM BAKANLI⁄I MÜSTEfiARI
PROF. DR. MUSTAFA ‹SEN’‹N KONUfiMASI
PROF. DR. RIZA AYHAN’IN KONUfiMASI
Opening speech by Prof. R›za Ayhan, Gazi University Rector
Opening Speech by, Prof. Mustafa ‹sen, The Undersecretary
of Ministry of Culture and Tourism
Hem u¤raflt›¤›m alan hem özel merak›m itibar›yla hayat›n bafllang›ç dönemlerinden beri çevremde olup bitenlere mümkün oldu¤u kadar ilgi göstermeyi,
bunlar›n fark›nda olmay› kendisine hedef edinmifl birisiyim. Ama itiraf edece¤im
husus flu; Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Müsteflarl›¤›’na bafllad›ktan sonra bir fleyi
fark ettim ki Türkiye’nin kültürel zenginli¤i bizim fark ettiklerimizin çok ötesinde
bir tablo ortaya koyuyor. Sahip oldu¤umuz bu birikimin dünyayla mukayesesini
yapmak ve bu mukayese çerçevesi içinde Türkiye’ye nas›l bir perspektif, nas›l
bir vizyon çizmek mümkün olabilir, yerimiz nedir, bu yerimizi nas›l de¤erlendirebiliriz sorusundan yola ç›karak yapt›¤›m tahlil denemesinde de ulaflt›¤›m flöyle
bir nokta var: Sektörlerin küreselleflme olgusu çerçevesinde yerlerini tespit etmek ve bunu bir üst kademeye tafl›mak gibi bir yükümlülükleri vard›r. Türkiye’nin dünyada birinci ligin en üst s›ralar›nda yar›flabilece¤i alanlardan birisi sahip oldu¤u kültürel birikimdir. Topkap› Saray› Müzesi, ‹stanbul Arkeoloji Müzesi
dünyan›n çok zengin ö¤eler içeren, çok k›ymetli örnekleridir. Ancak biz Topkap›
Saray›’n›n sahip oldu¤u birikimin sadece beflte birini sergileyebiliyoruz. Geri kalan son derece önemli objeler sergilenemiyor. Henüz biz bu sorunlarla bafl edemezken UNESCO “Somut Olmayan Kültürel Miras” kavram›n› ortaya att› ve biz
de bunun müzelenmesini tart›flmaya açt›k. Türkiye’nin bu alanda da çok zengin
bir birikimi vard›r ve bu birikimi iyi kullanarak dünyada önde gelen ülkelerden birisi olma imkan› elde edebilir. Meseleye biraz da turizmci gözüyle bak›lacak olursa, birkaç rakam vermek konuyu ayd›nlatacakt›r. Londra y›lda 60 milyon, Paris
55 milyon, Roma 20 milyon turist a¤›rlamaktad›r. Ad›n› yeni duymaya bafllad›¤›m›z Prag ise y›lda 12 milyon turist a¤›rlamaktad›r. Biz ise ‹stanbul’da bu rakam› henüz 3 milyona ç›karamad›k. Oysa ‹stanbul sa¤lad›¤› imkanlar itibar›yla bu
flehirlerden daha fazla art›ya sahiptir. Tüm bunlar bize flunu gösteriyor; yapmam›z gereken çok ifl var, çal›flmam›z gereken çok yeni alan var. Bu yeni alanlardan bir tanesi de somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi meselesidir. Bunlar› yavafl yavafl bir plan çerçevesi içinde Türkiye’nin gündemine açaca¤›z. Bugün burada bunun örneklerinden birini görüyoruz. Bu alanda dünyada yap›lan ilk
toplant› budur. ‹flte öncülük etmek böyle bir fleydir. Tekrar Öcal O¤uz’a, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’na, Gazi Üniversitesi Rektörlü¤üne, Kültür ve Turizm Bakanl›¤›n›n Araflt›rma ve E¤itim Genel Müdürlü¤üne teflekkür ediyorum.
13
Küreselleflme 20. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru, iki kutuplu dünyan›n tek kutuplu
hale dönüflmesiyle ortaya ç›km›flt›r. Bu küreselleflme olgusu daha ziyade bizi iktisadî alanda ilgilendirmeye bafllam›flt›r. Herkes gündelik hayat› istikametinde saat bafl› döviz ve borsa piyasas›n› dikkate al›yor. Bütün dünyada durum ayn›d›r.
Acaba konuflulmas› gereken hususlar sadece bunlardan m› müteflekkildir? Acaba 21. yüzy›lda önceki yüzy›lda sahip oldu¤umuz de¤erler önemsizleflecek mi,
küreselleflme bizi sadece iktisadî alanda m› ilgilendiriyor, art›k ulusalc›l›k, fonksiyonunu yitirdi mi, her fleyi küresel aç›dan de¤erlendirmek mi gerekir, insano¤lu bu küresel yap›n›n içine girerse mi daha mutlu olur? Ekonominin bu kadar
a¤›rl›kl› konufluldu¤u, iktisadî hayat›n hayatla özdeflleflti¤i bir dünyada insan› insan yapan de¤erleri konuflabilmek fevkalade önemlidir. E¤er, insan, insan olarak varl›¤›n› devam ettirecekse, e¤er milletler tarihten ald›klar› fluurla o zenginliklerini devam ettireceklerse mutlak surette o de¤erlere sahip ç›kmal›d›rlar. Tarihten gelen bu birikim mutlaka muhafaza edilmelidir. Acaba bu birikim sadece
somut de¤erlerden mi ibarettir? Somut olmayan de¤erler içinde yer alan O¤uz
Ka¤an Destan›, Nasreddin Hoca f›kralar›, Kelo¤lan masallar› ve Köro¤lu veya
Karacao¤lan fliirleri, dü¤ün veya bayram gelenekleri, halk oyunlar› ve e¤lence
kültürü gibi tarihi derinliklerimizden gelen de¤erler ihmal mi edilmelidir? Sadece
tap›naklar›m›z ve binalar›m›z m› sergilenmeli? Kanaatimce, insan› insan yapan
milleti millet yapan temel de¤erler, sadece somut varl›klar ve de¤erlerle de¤il somut olmayan varl›klarla da mutlaka nitelendirilmelidir. Birlikte gülüp birlikte
üzüldü¤ümüz bu de¤erlerin araflt›r›lmas›, derlenmesi ve korunmas› hususunda
Öcal O¤uz’un gösterdi¤i basiret ve liyakat her zaman bütün akademik çevreler
taraf›ndan takdire flayan bulunmufltur. Bu sempozyumun baflar›lara vesile olmas›n› dilerim.
14
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
I. OTURUM / SESSION 1
Ölüm veya benzeri bir felaket üzerine yak›lan halk türküsüne a¤›t denir A¤›t
bir yas töreninin sözle ifade edilen parças›d›r. Ölümle veya bir felaketle ilgili olmad›¤›, mutlu bir olaya ba¤land›¤› halde dü¤ün türkülerinin bir bölümü a¤›tt›r.
Ad›na da “gelin a¤latma” denir. A¤›t böyle bir törenin parças› oldu¤u için bu törene kat›lanlar, törenin yap›ld›¤› yer, ölen kiflinin sosyal statüsü, sosyal yap›,ölümün nas›l meydana geldi¤i gibi unsurlar a¤›d›, yani a¤›t etmeyi veya a¤›t yakmay› etkiler. Bugün, kitaplarda ka¤›t üzerinde okudu¤umuz a¤›t metinleri, onu
yarat›p yaflatan sosyal çevrenin içine yerlefltirilerek incelenmelidir.
Bu tören ya cenaze daha kald›r›lmadan, yahut kald›r›ld›ktan k›sa bir zaman
sonra ölü evinde yap›l›r. A¤›tlar bu törenin d›fl›nda, bu törene kat›lmayanlarca da
edilebilir. Törene kat›lmadan a¤›t edenlerin içinde âfl›klar›m›z da vard›r. Âfl›klar›n
siparifl ile a¤›t yazd›klar›n› da biliyoruz.
A¤›t etme tek bir aileyi ilgilendiren kiflisel bir olay de¤ildir. A¤›t etme köyün
veya afliretin sosyal yap›s›na ba¤l›, yani (ceremonial) bir törendir. (Wolf:97) . Bu
törenin beklenenlerin kat›l›m› ile yap›lmas› sosyal yap›da gerginlikleri azalt›r,
küslü aileleri bar›flt›r›r. Böylece sosyal birimin yap›s› güçlenir. Bunun tersi de vard›r. Yolunca ve beklenenlerin kat›lmas› ile yap›lmayan bir a¤›t töreni sosyal yap›y› kötü etkiler, aileler aras›nda küskünlükler ve gerginlikler yarat›r. Bunun için
Gemerek’li Fadi kad›n önemli bir ifli oldu¤undan, ilk gün a¤›t törenine kat›lamay›nca, ikinci gün ölü evine koflarak bu ödevi yerine getirir. (Gemerek’te 1943 te
yap›lan bir a¤›t töreninden, özel arflivimde not) Gene bunun için törene kat›lanlar›n içinden a¤lamak gelmese de, a¤lar gibi yaparak ölü yak›nlar›nin boynuna
sar›l›rlar.
A¤›t kad›n yarat›c›l›¤›n›n eseridir. Erke¤in hakim oldu¤u toplumda a¤›tlar,
kad›na yarat›c›l›¤›n› ifade etmek ›çin tan›nan say›l› olanaklardan biridir. A¤›t etmeye kat›lan kad›nlar ölen insan›n efli, annesi, bac›lar›, emmi ve day› k›zlar›,
uzak yak›n akraba ve dostlard›r. Baz› kaynaklar a¤›t etmeye erkeklerin de kat›ld›¤›n› söylüyor. (Görkem:19). Yaflar Kemal de “Kürtlerde ölülerin üstüne erkekler de a¤›t yakarlar”, dedikten sonra “ Erkekler ölü mezara götürülürken, hep bir
a¤›zdan a¤›t söylerler" diyor. (Gö¤celi: 27) Erkeklerin hep bir a¤›zdan , koro ile
a¤›t söylemesini benim akl›m alm›yor. Erkekler a¤›t etmeye kat›ls›n kat›lmas›n,
elimizde a¤›t töreninde erkeklerin söyledi¤i metinler yok. Olsayd› bunlar›, kad›nlar›nki ile karfl›laflt›rmak olana¤›n› bulacak, böylece kad›n erkek yarat›c›l›¤› aras›ndaki fark› anlayacakt›k.
A¤›tlar halk edebiyat› türleri içinde kat›ks›z do¤açlama söylemenin en iyi örneklerindendir. Ölünün bafl ucunda a¤›t eden kad›n›n uzun boylu düflünecek, a¤›d› zihninde oluflturacak, ona en güzel biçimi verecek vakti yoktur. Hemen orac›kta, akl›na geldi¤i gibi a¤›d› söyleyecektir. Manzum halk edebiyat› türlerinin ço¤u ve âfl›k fliiri yarat›c› insan›n zihninde, uzunlu k›sal› bir yaratma sürecinden geçer. A¤›tta böyle bir süreç yoktur veya bu süreç çok k›sad›r. A¤›da kat›lanlar›n
ölünün elbiselerini elinde tutmas›, birbirinin boynuna sar›lmas›, a¤lamas›, a¤lar
gibi yapmas› a¤›d› yakmak için gerekli çok k›sa bir zaman sa¤lar. A¤›t bu k›sa
anlardan faydalan›larak yarat›lacakt›r. Daha evvelki a¤›tlardan al›nan gezici dizelerin a¤›tlarda çoklu¤u bu nedenledir. A¤›tta sözlü yaratma ile sözlü gösterim birbirinden ayr›lam›yor. Bunlar›n aras›na bir zaman girmiyor; iki ifl ayn› zamanda
yap›l›yor
Aralar›nda sesi güzel olanlar, a¤›t etme gelene¤ini iyi bilenler de olsa, a¤›da
kat›lan kad›nlar, genellikle profesyonel a¤›tç›lar de¤ildir. Baz› bölgelerde para veya de¤erli fleyler karfl›l›¤›nda, a¤›t eden “ a¤›tç› ve sa¤›tç›lar” ›n varl›¤›n› biliyoruz. Bu a¤›tç›lara verilen de¤erli fleyler para oldu¤u gibi ölenin eflyalar› da olabilir. Bu kad›nlardan Hasibe ve Telli Hatun’un adlar› verilmifltir ( Gö¤celi:31) A¤›t
etme törenine böyle usta kad›nlar kat›lm›flsa, onlar›n a¤›tta bask›n bir yeri olacak, a¤›t bir solo halini alabilecek, daha uzun ve düzenli olacakt›r. Böyle a¤›tla-
15
16
A⁄IT, SOSYAL TAR‹H VE ETNOGRAFYA
Lament, Social History and Etnography
‹lhan BAfiGÖZ
ABSTRACT
The present article is a study of the lament in the social context and claims that the
recorded lament texts alone will not be sufficient to understand the tradition. The lament ,
as a ceremonial behaviour, is influenced by the individual horizon of the participants, their degree of relation to, and the social status of the deceased, the structure of the society,
and the social status of the deceased. The lament is performed solely by women, which
means it provides excellent datas, to understand women’s word view and emotion. Furthermore, since the lament is performed next to the body of the deceased, which leaves no
time for the oral creation, it is purely improvised. As such it may contribute a great deal to
understand the problem of oral creation of poetry. The theory of “Right of Passage” forwarded by Van Gennep, claims that the most important aspect of the lament is to integrate the
deceased to the world of deads. The Present study is critical to the theory in that it did not
include the examination of the lament which deals only with this wordly problems of relatifs who lost their support, material or emotional. Consequently, the lament tradition,
should be considered as a “ right of passage of separation.”
Key words: Lament tradition. Social history. Etnography.
Mektup sald›m da varmad›
Tel vurdum ayn› gelmedi
Alamanya herbeylesin
Gayri kardafl›m kalmad›.
Bir Avflar a¤›d›ndan
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
r›n törenden kopup, a¤›t olarak halk›n dilinde yaflamas› daha kolayd›r. A¤›t töreninde a¤›t etmeyi bilen birden çok kad›n varsa, o vakit a¤›t ikili veya üçlü , karfl›l›kl› söylenen metinler halini alacakt›r. Elimizdeki a¤›t metinlerinde ana ile k›z›n, gelinle kaynanan›n, eflini kaybeden kad›nla baflka bir kad›n›n a¤›da koflulduklar›n› belirten metinlerin bulunmas› bunu gösterir.
A¤›t ölü evinde edilirken basit ve monoton bir ezgi ile söylenir. Bu, a¤›rl›¤›
söze yükleten bir ezgidir. Reinhart a¤›tta sözden çok melodinin a¤›r bast›¤› görüflünde. Bu görüfl ancak törenden kopup, türkü haline gelen a¤›tlar için do¤ru olabilir. Zaten Reinhart kendisi de inceledi¤i a¤›tlar›n ölü töreninin d›fl›nda derlendi¤ini, müzi¤in de ancak a¤›tlar böyle “objektif” hale geldikten sonra metne kofluldu¤unu belirtmektedir. (Re›nhart :193)
A¤›tlar›n ölünün bafl ucunda Neva veya Uflflak makam›nda söylendi¤i veya
a¤›da kaval ve cö¤ür gibi çalg›lar›n efllik etti¤i, günümüzde görülmüyor.. Haydar
Avc›, özel bir törende, Zeybeklerin ölümünde, hem ba¤lama çal›nd›¤›n›, hem
a¤›tlar yak›ld›¤›n›, hem de “Yas zeybe¤i” denen bir zeybek oynand›¤›n› bildiriyor.
(Avc› :41) Bugün Zeybeklik denen olay da art›k yok.
A¤›tlar anonim halk edebiyat› örnekleridir. Ancak bu anonimlik a¤›tlarda
karmafl›kt›r. Daha ölünün baflucunda yak›l›rken a¤›d› yaratmaya birden art›k insan kat›labilir. Bu kat›l›m çeflitli flekilde olur. Ya bir kad›n a¤›d› bafllat›r ve bir zaman tek bafl›na götürür; bu kad›na daha sonra baflka kad›nlar kat›labilir; veya
a¤›da koflulan her kad›n, s›ra ile bir dörtlük söyler. Bu durumda söylenen dörtükler aras›nda bir biçim, hatta anlam birli¤i de bulunmayabilir . A¤›da kat›lan kad›nlar, önlerinde yatan ölü için de¤il de, daha evvel kaybettikleri bir yak›nlar› için
de, orada a¤›t yakabilirler.(Gö¤celi:25) Demek oluyor ki, a¤›tta de¤iflik insanlar
taraf›ndan söylenen dörtükler tek bir kad›n yarat›s› gibi derlenmekte ve yaz›ya
geçirilmektedir.. Böylece a¤›t daha yarat›lma an›nda tek bir insan ve tek bir olay
için yarat›lma özelli¤ini kaybeder.
Hemen hemen hiçbir a¤›t, törende ortaya ç›kt›¤› an yaz›ya geçirilmifl de¤ildir. Ölümün büyük üzüntüsü içinde kimse a¤›d› kaydetmeyi düflünmez. Yay›nlanan a¤›tlar›n hepsi, törenden sonra bir kiflinin hat›rlad›¤› veya hat›rl›yor sand›¤›
biçimde bize ulaflm›flt›r. A¤›t yas töreninden sonra onu hat›rlayan insan›n haf›zas›na, de¤erler sistemine, a¤›t bilme yetene¤ine göre önemli bir oluflum geçirir,
belli ölçülerde yeniden yarat›labilir. Bu ikinci insan a¤›d› ilk yakan kad›n da olabilir. Ama o, a¤›d› art›k baflka koflullar içinde hat›rlayacakt›r. Baflka kad›nlar›n da
katk›s› ile yak›lan a¤›d› kendisinin gibi yazd›rabilecektir. Üstelik erkek a¤›t etmedi¤i halde derlenen a¤›tlar›n bir k›sm›n› yazd›ranlar erkeklerdir. Bunun için a¤›d›
düzene sokan, uzunlu¤unu k›sal›¤›n› sa¤layan as›l bu ikinci insand›r; gelene¤i bu
insan tafl›r. Bu gelenek tafl›y›c›lar› tek bir a¤›t töreninde veya çeflitli törenlerde
edilen a¤›tlar› bir araya getirebilir. Bu ikinci insan törene kat›lan öteki insanlar›n
yapt›¤› gibi a¤›d› k›sa bir zamanda yaratmak zorunda de¤ildir. Onun a¤›d› derleyip toparlayacak, düzene sokacak vakti vard›r. Derlenen a¤›tlar bu insan›n da
damgas›n› tafl›r. Bunun için Yaflar Kemal a¤›d› kimin yakt›¤›n› araflt›r›rken, “iflin
içinden ç›kam›yor”. (Gö¤celi:25) Bu ikinci oluflumun içindeki insanlar bazan a¤›d› yakan›n ad›n› da verirler. Bu bilgiye güvenilmemelidir.
A¤›tlar genellikle belli uyak ve hece düzenleri içinde söylenir. A¤›d› oluflturan dörtlüklerin say›s› ve bu dörtlüklerin uyak düzeni de¤ifliktir. On sekiz dörtlükten oluflan Rediflerin A¤›d› bu biçimlerin hepsini bir araya getirmifl. Bu a¤›ttan
dörtlükler veriyorum.
1. Sekiz heceli Avflar A¤›d› uyak düzeni: abcb.
Kaman’da kalmad› uflak
Asker oldu sürü ile
Sabahacak yat›lm›yor
Gelinlerin zar› ile.
2. Sekiz heceli mâni düzeni: aaba.
Redif gider sürü ile
Sa¤dan soldan geri ile
Yetifl sen Battal› Gazi
Hazireti Ali ile.
3.Divan-› Lugat it Türk’teki a¤›tlar›n ve baz› türkülerin düzeni: aaab.
Redif has bahçenin gülü
Hocam caminin bülbülü
Yaylalar›n mor sümbülü
Koç Da¤›n›n kar› ile
4. Ayr›ks› bir düzen:abbc.
Ahmet Beyim son kesenim
Seni de koymam s›radan
Celal’im versin yaradan
O¤lans›z›m biri ile.
5. Ayr›ks› bir düzen: aaaa.
Dü¤ün gurdum usul yollu
G›z›m senin ad›n Güllü
El g›nal› yüzü gann›
fiah bak›fll› dudu dilli.
6. Baflka bir ayr›ks› düzen:abcd.
‹rbaham hocana u¤ra
Tütününü ufak do¤ra
Odan ›ss›z kald› deyi
Yerinme eflim yerinme (Özdemir:69)
Bu ayr›ks› düzenler,yukarda belirtti¤imiz gibi, a¤›t edenlerin profesyonel sanatç› olmamalar› ve a¤›t ederken düflünüp tafl›nacak zamanlar›n›n k›sal›¤› ile izah
edilebilir.
17
18
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
A¤›tlar aras›nda bu uyak düzeninin d›fl›na ç›kmamakla beraber dizelerdeki
hece say›s› on biri bulan örnekler de vard›r.
A¤›t yakmak için gerekli zaman›n çok k›s›tl› olmas›, a¤›t yakanlar›n professyonel a¤›tç›lar olmamas› ve a¤›t›n do¤açlama edilmesi, bazan, hiçbir uyak düzenine uymayan, mensur a¤›tlar›n ortaya ç›kmas› sonucunu vermifltir. Bir örnek:
“fiafak oldu tan yerleri at›yor, garip bülbül gül dal›nda ötüyor, herkes sevdi¤ini ald› yat›yor, kardafl›m da sevdi¤inden ayr› yat›yor. Koca babam›n o¤lu! Elinin asas› babam›n o¤lu! Cebinin kesesi babam›n o¤lu! Duvar dibinde koyan babam›n o¤lu! Duvar dibinde koyan babam›n o¤lu, Yar›n molla gelir, al›r gider gelini, babam›n o¤lu! All› göçünü yükletir babam›n o¤lu! Üç senedir doktor elinde
gezen babam›n o¤lu! Derdine derman olmad›¤›m kardafl›m, Yaresine merhem olmad›¤›m kardafl›m! Gencecik kardafl›m!” (Bali:96)
A¤›tlarda gerçekçilik ve abart›
A¤›t, ölüm veya benzeri bir felaket için yak›l›p söylendi¤i için a¤›d›n konusunu ve nak›fllar›n› bu trajedi belirler. Ölen insan›n kiflili¤i, ölümün nas›l meydana geldi¤i, sosyal çevre, ölüm zaman›, geride kalanlar›n durumu, ölenin topluluk
içindeki yeri, toplumun etnografyas› a¤›da yans›r. A¤›t edilen yer, evden baflka,
hastane avlusu, otobüs önü gibi veya hamam gibi (Sivas’ta hamamda yas kald›r›l›rken a¤›tlar söylenirmifl.) (Örnek: 86) bir mekân olabilir. O vakit a¤›t bu yeni
çevrelerden nak›fllar alacak, do¤al yas çevresinin d›fl›na düfltü¤ü için belki daha
k›sa olacakt›r
A¤›t bize ölüm olay›n› ayr›nt›lar› ile anlatmaz. A¤›t bu olaya fluras›ndan buras›ndan dokunur ve olay›n kalanlarda do¤urdu¤u ac›y›, y›k›lm›fll›¤› ve üzüntüyü
anlat›r. A¤›t, olay› bütün ayr›nt›lar› ile anlatmasa da, biz a¤›tlarda, ölüm olay›na
büyük bir aç›kl›k ve gerçekçilikle dokunuldu¤unu görürüz. Bu dokunmalar ölüm
olay›n›n en çarp›c› yanlar›n› bizim gözlerimizin önüne serer.
A¤›tlar bize ölen insan›n ad›n› verebilir:“Nazl› Anflam›n gann› üleflin, bir çulunan getirmifler”; (Görkem :294) öldürenin ad›n› verir: “Seni vuran deli Fazl›,
kollar› kökünden düfle” (Esen, Anadolu A¤›tlar›: 83). A¤›t bize ölümün nerede
yer ald›¤›n› da söyler: “ Gazas› Gozan Guyuluk köyünde” (Görkem: 283); “Yarsuvat’ta öldürmüfller, o da bana zor geliyor” (Görkem:378).
A¤›tlar bu gerçekçi yaklafl›m› daha da ileri götürür. Biz onlarda, afliretin veya köyün etnografyas›n›, âdetlerini, törelerini, insanlar›n giyim kuflam›n›, ifl hayat›n›, insan ve do¤a manzaralar›n› da buluruz. Bunlar aras›nda Avflar ve Türkmen etnografyas›nda bilmedi¤imiz elemanlara da raslar›z. Dede Korkut Destan›ndaki O¤uz Beyleri gibi,(Gökyay:20) Avflar yi¤itlerinin de kulaklar›na küpe
takt›¤›n› a¤›tlardan ö¤reniyoruz: “Kula¤› alt›n küpeli, o¤lum kona¤a ç›km›yor.”
(Özdemir 121)
Üzerine a¤›t yak›lan olaylar, bize toplumumuzun uygarl›k düzeyini, insan›n
insanla, insan›n do¤a ile iliflkilerini, yaz›l› kanunlar›n köy ve göçebe toplumunun
gerçekleri ile ne ölçüde ba¤daflt›¤›n›, ne ölçüde uyguland›¤›n›, insanlar›m›z›n e¤itim düzeyini, kanunlara ba¤l›l›¤›n› renkli hayallerle çarp›tmadan, dobra dobra anlat›r.Bir köyün hayvanlar› öteki köyün otla¤›nda yay›l›r, kavga ç›kar, adam
ölür.(Özdemir:236).Tarla s›n›r›n›n belirsizli¤i yüzünden anlaflmazl›k olur, akraba
birbirini vurur.( Özdemir:239,244). Dü¤ünde kafay› çekenler, keyf olsun diye silahlar›n› boflalt›r, adam ölür.(Özdemir:231) Baba kaç›r›lan k›z›n›n, afliret beyi kaç›r›lan bac›s›n›n intikam›n› almak için birbirini seven gençleri öldürtür. (Gökmen:225). Ailenin hayvan sürüsü çal›n›r, mal sahipleri sürünün pefline düfler, h›rs›zlar mal sahibi üç kardefli öldürür.( Özdemir:221). Afliretler yayla ve mera yüzünden çat›fl›r, insanlar ölür. (Özdemir:227). Kardefl, sevgili tutmufl diye bac›s›n› vurur, halbuki bac› iftiraya u¤ram›flt›r.(Özdemir:156) Afliretin yaylas›n› gasbeden a¤a ile köylüler kavga eder, ölenler olur.(Özdemir:227) Sevdi¤i k›z› kaç›ran
delikanl› köyün a¤as›na s›¤›n›r, a¤a güzel k›za sahiplenir, delikanl› a¤ay› vurur.(Özdemir:165) Evli kad›n sevgilisi ile kaçar, koca kaçan kad›n› öldürür.(Özdemir:168). Baba, k›z›n› nikahl› kocas›n›n evine göndermez. K›z babas›n› b›çaklar, baba ölür.( Özdemir:141) Genç k›z istedemedi¤i erkekle evlendirildi¤i için
kendini asar. (Özdemir:172). Asker kaça¤›n› bir kuyuda saklarlar, havas›zl›ktan
ölür.(Özdemir:261) Asker kocas›ndan hasta haberi gelir, kar›s› kay›n pederini
al›p k›flta k›yamette Kars’a kadar gider; kocas›n›n ölüsü ile karfl›lafl›r. (Özdemir:73) Bac›s›n› kaç›ran genci, k›z›n kardefli vurur. (Özdemir:162) . Hasta doktora götürülemez veya doktor peflin para almadan bakmaz, hasta ölür. (Özdemir:295) Asker pehlivand›r bölükte bütün erleri yener, yüzbafl›s›n›n da s›rt›n› yere getirir. Bunu onur meselesi yapan yüzbafl› pehlivan askeri fena dö¤er, asker
ölür. (Özdemir:93). Ana, hasta o¤lunu görebilmek için yayan yap›ldak Gedikli
Okuluna ulafl›r. O¤lu ölmüfltür.(Özdemir:71). Birinci Dünya Savafl›nda, Kafkas
Ordusunun üçte ikisi, 60 bin kadar asker Sar›kam›flta Allahuekber Da¤lar›nda
donarak ölür. Yemen’de, çöl yaz›da binlerce asker hastal›ktan, açl›ktan, susuzluktan k›r›l›r. A¤›t yak›lan insanlar aras›nda eceli ile ölenler elbet var.Say›n Özdemir’in kitab›na ald›¤› 150 a¤›ttan 40 kadar› eceli ile ölmüfl say›l›yor. Bunlar›n
aras›nda 9 kardeflin ayn› günde ölümleri var. Bunlara eceli ile ölmüfl diyebilir miyiz? Ölüm nedenleri a¤›tlarda anlat›lan öyle facialard›r ki, kiflilerin bafl›na gelmifl
de olsa, bozuk insan iliflkilerinin, çarp›k toplum kurumlar›n›n, toplum gerçe¤i ile
kanun gerçe¤inin uzlaflmazl›¤›n›n, nihayet cahilliklerin ac› hikayesini söyler bize.
Onlar› okurken bir a¤›r ceza mahkemesinin zab›tlar›n› okur gibi oluruz.
A¤›tlar›n içinde öyleleri de var ki, onlarda önemli tarih olaylar›n›n, hiçbir yerde yay›nlanmam›fl, yerel ve gerçek ayr›nt›lar›n› buluruz. 1909 y›l›nda Haç›n’da
(Adanaya ba¤l› bugünkü Saimbeyli) bir Ermeni ayaklanmas› olur. Müslüman
Türkler ak›l almayacak iflkencelerle öldürülür. Facian›n yerel ayr›nt›lar›n›, olaya
tan›k olan, ad›n› san›n› bilmedi¤imiz bir kad›n›n a¤›d›ndan ö¤reniriz.
19
20
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Amir memur demeyerek
Hep bir ipe ba¤lad›lar
Bekiro¤lu Deda’y›
Demirinen da¤lad›lar.
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
kadar tarihçilerimiz de, bugün bile tart›fl›p duruyor. Ama kim bilir kaç kardeflini
bu savaflta kurban veren bac›, flafl›p yan›lmadan, Avflar içindeki köyünden, tarih
olay›n›n gerisinde yatan gerçe¤i kolayca yakal›yor ve parma¤›n› gerçek suçluya
uzat›yor:
Sekiz gavur bir gelince
Osman›m› flafl›rd›lar
Baban çetebafl› deyi
Hac’Ahmedi piflirdiler.
Mektup yazd›m da varmad›
Tel vurdum ayn› gelmedi.
Alamanya harbeylesin
Gayri kardafl›m kalmad›.
Sen çete toplad›n deyi
Çalg›y›nan yüzüyorlar.
Bebekleri kaynatm›fllar
Kuzu eti ye diyorlar.
Enfiyeci Hüseyini
Tellerinen bo¤uyorlar.(Özdemir:77)
Ya¤ kazan›n› kurdular
Çocuklar› kaynatt›lar
Gün görmeyen han›mlar›
Süngü ile oynatt›lar. (Esen. Anadolu A¤›tlar›:90)
Bu gör¤ü tan›¤›n›n verdi¤i bilgiden kuflku duyamazs›n›z. Olaylara yukardan
bakan tarihçi de facian›n bu yanlar›n› göremez. A¤›t sosyal tarihtir.
A¤›tlar›m›z aras›nda “Ay›nkac› türküleri” veya “Ay›nkac›lar üzerine yak›lan
a¤›tlar” denen a¤›tlar var. Bunlar sosyal tarihimiz aç›s›ndan baflka önemli bir konuyu yans›t›r.. Ay›nkac› tütün kaçakç›s› demektir. Daha Birinci Dünya Savafl›ndan evvel, tütünümüz Osmanl› Borçlar ‹daresince (Düyun-u Umumiye)yabanc›
bir tekele ba¤lanm›flt›. Tütün yetifltirici, tütününü istedi¤i yerde, istedi¤i fiyatla
satamazd›; yabanc› tekele, yabanc› tekelin biçti¤i fiyattan verecekti veya tütününü kaçak satacakt›. Kaçak tütün sat›nca da suçlu oluyor, tütün kolcular›nca yakalan›p mahkemeye veriliyor ve hapse at›l›yordu. Afla¤›daki metin, tütününü kaç›r›rken, kolcular taraf›ndan öldürülen bir ay›nkac› için yak›lan a¤›ttan al›nm›flt›r:
Hac›lar köyüne bast›¤›m oldu
Tütünümün dengi yast›¤›m oldu
Aman dostlar bak›n benim halime
Sebebim tütünü bas›n yareme.(Esen. Anadolu Türküleri: 289)
A¤›tlar›n gereçekçili¤i, olay›n en can al›c› taraf›n›n, en yal›n biçimde de olsa
yüzeysel bir gözlemine dayanm›yor. A¤›t zaman zaman tar›hçinin bile çözemedi¤i karmafl›k iliflkiler yuma¤›n› kolayca çözüyor, olaya yön veren as›l sebebi gözler önüne seriyor. Birinci Dünya Savafl›na niçin ve nas›l girdi¤imizi, ayd›nlar›m›z
21
Bir tarih gerçe¤ini bu kadar yal›n, k›sa ve süsten, püsten uzak, dobra dobra
söylemek büyük bir anlat›m gücüne iflarettir, bence has fliirin ta kendisidir. Eskilerin “ O¤uz üslubu “ veya” O¤uz tarz› “dedikleri, hiçbir süse ve yapmac›¤a kaçmadan, söylemek istedi¤ini cinsel de dahil, do¤rudan söyleyen ifade biçimidir bu.
A¤›tta ölüm karfl›s›nda insanl›¤›n ortak duygular› yans›r.. Bu duygu ölümün
arkada b›rakt›¤› yaln›zl›k duygusudur; korkudur; efl, dost, evlat yoksunu olmaktan do¤an büyük ac›d›r. Toplumdaki sosyal ve ekonomik konumu kaybetmenin
endiflesidir. Al›fl›lm›fl ve sevilen hayat tarz›n›n d›fl›na düflmek kayg›s›d›r.. Kocas›n› kaybeden gencecik kad›n›n sevmek ve sevilmek iste¤idir. Bu duygular aç›k
saç›k söylenir.
Kadan›z alay›m eller
Sahipsizlik ne zorumufl. (Esen. Anadolu A¤›tlar›:187)
Dud’elin (Dudu elini) koynuna sokmufl
Diyorkine kald›m öksüz (Esen. Age: 96)
Anal›¤›n kötü huylu
Uyan Alim sabah oldu. (Esen. Age: 53)
Bazan ölüm karfl›s›ndaki duygu sembollerle ifade edilir. Evinden, eflinden
dostundan, h›s›m akrabas›ndan ve do¤a çevresinden ç›kar›larak tek bafl›na evinin kap›s›na b›rak›lan flu gözü yafll› gelin imaj›, kozmik âlemde yaflayan bir yaln›zl›k tanr›ças› gibidir:
D›flar›ya bakt›m›d›
Kap›da bir gelin a¤lar. (Esen.Age:133)
Yayla çiçe¤i sembolu ile ifade edilen al›fl›lm›fl hayat son nefes verilirken bile bir teselli, bir huzur kayna¤› olabiliyor a¤›tlarda.
Bu y›l yayla yaylamad›m
Git yayladan çiçek getir.
Veya
Görmedim yayla çiçe¤in
Git yayladan çiçek getir. (Esen. Aeg:191)
22
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Göçebe hayat›n› yayla ve çiçekle sembollefltiren benzer dizeleri biz Karac’o¤lan fliirinde de buluruz. Onun fliirinde göçebe toplumu “ Ala karl›, mor
sümbüllü da¤larla, serin esen garbi yelleriyle, al çiçekli korularla, üzerine rahmet
ya¤an güllerle, kamalakl› boz ard›çl› tepelerle, çimenli çiçekli yaylalarla” bezenerek karfl›m›za ç›kar. Göçebe do¤an›n ayr›lmaz bir parças›d›r.
Afla¤›daki örnekler aç›kça gösteriyor ki, a¤›tlar elbet ölen için yak›l›yor.
Ama,a¤›t as›l,ölümle, psikolojik ve sosyal durumlar› daha da a¤›rlaflan geride kalanlar›n türküsüdür. A¤›t bunlar›n sorunlar›n›, kayg›lar›n›, üzüntülerini, yar›n için
korkular›n› dile getirir. A¤›tta, ölüm de¤il, hayat yo¤unlukla yans›r. A¤›tta öbür
dünya veya cennet, cehennem, günah, sevap gibi nak›fllara hemen hiç raslanmaz. A¤›tta dünyan›n sorunlar› vard›r. Bu sorunlar çeflitlidir.
Erke¤i kaybolan ailenin sosyal konumunu kaybetmekten duydu¤u korku ve
üzüntü a¤›tlardad›r. Bunun en iyi anlat›m›n› “konuk a¤›rlamak” iliflkisinde buluruz. Afla¤›daki dizelerden anlar›z ki, “konuk a¤›rlamak” köyde ve aflirette sosyal
bir iliflkidir. Bunun için önemsenmektedir. Ölüm gibi korkunç bir y›k›mla karfl›laflt›¤› anda bile kad›n, evine inecek konu¤u kimin a¤›rlayaca¤›ndan kayg›lanmaktad›r:
Musa sar›l›r kendire
Misafiri kim indire. (Esen. Age: 117)
O vakit aran gününü
Odana inerse beyler. (Esen. Age: 156)
Ölüm denen y›k›m›n getirdi¤i korkunun en somut örne¤ini, kocan›n sa¤l›¤›nda aile içinde güvenle yaflayan gelinin evden kovulma korkusunda buluruz:
Bana evden ç›k diyorlar
Senin ad›n yok diyorlar. (Esen. Age:158)
Beni evden kovuyorlar
Tel ile haber bildirdim. (Esen. Age: 176)
Beni burdan ko¤ucular
Benim evim de¤il gibi. (Özdemir: 69)
Kad›n›n baflka bir korkusu mal›n›n elinden al›nmas›d›r. A¤›ttan anlafl›l›yor ki
kad›na “Sa¤l›¤›nda kocan mal›n› bize ba¤›fllad› “ diye bir yalan uydurulmufl. Kad›n t›pk› bir yarg›ç önünde gibi “isbat, flahit” soruyor a¤›tta:
Mal›m sana heba (hibe olacak) demifl
Han› isbat› flahad›. (Esen. Age: 70)
Çobana yapt›¤› ifl için verien y›ll›k ücretin ad› “hak”t›r. Anadolunun çok yerinde buna çoban hakk› denir.Bu hak para ile beraber ayakkab›, çorap, bir kat
uruba (elbise)gibi fleyler de olabilir. Ölüm, çoban› da korkutmaktad›r; ya hakk›n› alamazsa:
23
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Çoban idim hak’›m bitti
Göçemiyom korusundan.( Esen .Age:131)
A¤›tta geride kalan kad›n›n baflka korkular› ve sorunlar› da var. Yetim kalanlara o bakacakt›r, yedi ergen o¤lan› evermenin , gebe gelinin ve cahil k›z›n sorumlulu¤u da onun omuzundad›r:
Çad›rda bohça bozulur
Yetimler bakar gözüme. (Esen. Age: 123)
Gitme vezir o¤lum gitme
O¤lunun yedisi ergen. (Esen. Age. 158)
Gelin yüklü k›z›m cahil
Var kar› akl›n› yitir. (Esen. Age. 157)
A¤›tta yataklarda yaln›z kalan genç kad›n›n beden s›z›s› vard›r:
Gündüzüm de gündüz amma
Gecem geçiyor zar›nan (Boratav. Folklor ve Edebiyat II. 458)
Sar›lak da bile yatak
Kakülü kaküle katak. (Esen. Anadolu A¤›tlar›. 55)
Kad›n erke¤inin yatakta eksikli¤ini, eski k›rg›nl›klar› büyük bir piflmanl›¤a
döndürecek kadar kuvvetle duyar:
Küsüp de ayr› yatt›¤›m
Periflan›m Sar› Beyim. (Boratav. Age:458)
Köy ve afliret ekonomisi, ister hayvanc›l›k, ister tar›m olsun, daha çok erkek
gücü ile çekip çevrilen bir ekonomidir. Erke¤in eksilmesi ekonomik düzende sars›nt›ya, çöküntüye, periflanl›¤a neden olacakt›r. Tarlada kalan çift, sat›lmayan
süt ve peynir, bak›ms›z kalan develer, K›s›k köyünde kalan ka¤n›, bahar›n ham›
al›nacak öküzler, sesi art›k duyulmayan kahve dibe¤i, sahipsiz kalan yurt, a¤›tlarda verilen insan ac›s›na gerçekçi bir fon sa¤lar. Bazan cans›z do¤a ve evin kap
kaca¤› bile bu fonda yerini al›r. Bahar gelince öküzler hemen çifte koflulmayacak, bir zaman d›flarda yürütülerek ham› al›nacakt›r. Bunun s›k›nt›s› da a¤›tlardad›r:
Eller öküz ham’al›yor.
Vard›m ah›r› arad›m. (Özdemir:104)
Ham›za flehire gitti
Kim sat›c› (satacak) peynirini. (Özdemir:101)
K›s›ktan ka¤n› ç›km›yor
Yayla kald› melil melil.(Özdemir:101)
24
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Uyanman m› babamo¤u
Bö¤üryol’da deven seyip (Özdemir:101)
Kulak yara kafa k›r›k
Bu benim kardafl›m de¤il.(Gökmen:288)
A¤ konakta yüksek yap›
Eser poyraz dö¤er tipi
Ya neylesin ›ss›z kald›
Çifte oda çatal kap›.(Özdemir:122)
Ö¤le ikindi aras›
Azg›n eflimin yaras›
Bir kurfluncuk s›k da öldür
Zor olur kama yaras›.(Özdemir:288)
Kad›n a¤›tlarda ölen kocan›n, kardeflin, bac›n›n cesedine bakarken, baflka
halk edebiyat› türlerinde görmedi¤imiz, zor izah edilir bir gerçekçilik sergiliyor.
Bu korkunç ölüm sahnelerini anlat›rken kad›n, o kadar gerçekçi, o kadar objektiftir ki , bu davran›fla ad vermekte güçlük çekersiniz. Kad›n, ac›n›n korkunç boyutu önünde acaba tafl kesilmifl de duygusuz mu kalm›flt›r? Yahut bu korkunç
kanl› gerçe¤i oldu¤u gibi kabul edecek kadar büyük bir cesaretin mi sahibidir?
Veya felaketin böylesine inanmakta güçlük mü çekiyor?Hangisi olur olsun, büyük bir yarat›c› güce sahip olan kad›n, ölüm karfl›s›nda da büyük bir dayanma
gücü gösteriyor.. Görünen odur ki, a¤›tlar›n en içli ve duygusal örnekleri ölen insan›n felaketine böyle yal›n bakmaktan do¤uyor:
Hele bak›n flu iflime
Kellesiz meyit(ölü) getirdim. (Gökmen:348)
fiöyle dönüp bakd›m›d›
Kan bulaflm›fl poflusuna.(Gökmen:291)
Aslan Ziyam yerde yatar
Sa¤ eyiyle yara tutar.(Gökmen:260)
Kardefl tarlaya y›k›lm›fl
Kan›n› yal›yor itler.( Gö¤celi:37)
Kufllar yemifl çal›ya konmufl
K›pk›rm›z› olmufl dal›m.(Gö¤celi:43)
Tomsu¤un ard›na pusmufl
Ö¤ürdükçe kanlar kusmufl. (Gö¤celi:43)
Balta ile öldürmüfller
Çad›ra boyanm›fl kan›. (Gökmen:224)
Kör olas› kötü Hac›
Niflan alm›fl alt›n difle.(Özdemir:238)
Emmiler selam söyleyin
Sinek çokuyor yaraya.( Özdemir:215)
Aslan›m da bakamad›m
Kurt oynam›fl a¤ döflüne.( Özdemir:216)
25
A¤›tlar›m›zda bir as›lma sahnesi var. Müftünün A¤›d›nda. Gene bir Ermeni
ayaklanmas› yüzünden, galiba 1909 da, Talat Pafla bölgeye gider. ‹syan› k›flk›rtan Ermeni önderleri kaç›p kurtulur. Talat Pafla Müslüman k›flk›rt›c›lardan Müftüyü ve arkadafllar›n› ast›r›r. A¤›t bu olaya yak›lm›fl. Bu a¤›tta François Villon’un “
As›lm›fllar›n Ballad›” adl› fliirindeki yal›n ve dokunakl› fliirselli¤i bulursunuz.15 inci yüzy›lda yaflayan ve F›rans›z fliirinin gerçek kurucusu say›lan Villon’un fliirinde flöyle bir dize var:
fiurada as›lm›fl›z üçer befler. (Villon:53)
Müftünün A¤›d› daha dokunakl› ve çarp›c› bir tablo çizer.
Müftümün sakal› kara
Yusufumu çekmen dâra
Kefenleri bo¤az›nda
As›lm›fllar s›ra s›ra. (Özdemir:320)
Yukarda örneklerini verdi¤imiz bu gerçekçi anlat›mdan a¤›t, ölen insan›n
özelliklerini belirtirken ayr›l›r. Böyle sahnelerde destans› bir abart› ile karfl›lafl›r›z.
Afla¤›daki dörtlük Köro¤lu Destan›ndan al›nm›fl gibidir:
Silkinip ata binince
At alt›nda dört bükülür
Kanr›l›p k›l›ç at›nca
Bir kar›fl yere kak›l›r. (Gö¤celi: 302)
Hikayede Köro¤lu Silistre kahraman›n›n bafl›na k›l›c› öyle indirir ki, k›l›ç pehlivan› ve at› ikiye böldükten sonra bir kar›fl yere saplan›r.(Müdami’nin Köro¤lu Silistre Seferinden). Baflka örnekler:
Fifle¤ini parlak düzer
Beflinci orduyu bozar
On sekiz seneden beri
Kelle koltu¤unda gezer.(Gökmen:360)
Y›ld›r›m gibi görünür
Yürüyünce yer yar›l›r
Sö¤üt gibi sallan›r da
Kekili iki bölünür.
26
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Öyle de¤il mi komflular
Bel bir tutam boy minare (Özdemir:87)
Al at alt›nda savrulur
Kuyruk kulunca devrilir. (Esen. Anadolu A¤›tlar›: 72)
Odas› y›ld›z ›fl›kl›
Sofras› gümüfl kafl›kl›. (Esen. Age. 132)
A¤›tlardaki destans› abartman›n içinde, bazan, Türk halk edebiyat›nda raslamad›¤›m›z yepyeni imajlar da yer al›r:
Çi¤ ya¤m›fl çimen b›y›kl›
Hani benim aslan o¤lum.(Gökmen:242)
Bu abart›l› anlat›m bizi destanla a¤›t aras›nda bir iliflki aramaya götürür. Homeros’un destanlar›nda, G›lgam›fl destan›nda a¤›t önemli bir yer tutar. Manas
Destan›n›n bir kolu, Kököteyin Afl›, tümden bir a¤›t törenine ayr›lm›flt›r. Büyük
destan araflt›r›c› Bowra, “Heroic Poetry” adl› klasikler aras›na giren eserinde, destanla a¤›t aras›ndaki iliflkiye flöyle de¤inir: “A¤›t, kahramanl›k toplumunun (heroic society) duygular›n› dramatik bir objektiflikle de¤il, kiflisel bir duygulanma
ile anlat›r. Epik fliir, anlat›m sihir kaynakl› olmaktan kurtulup, insan odakl› olmaya evrilince ortaya ç›km›fl görünüyor. Bu oluflum, epik fliire benzeyen ve bir hayli memlekette yayg›n olan a¤›t ve methiyelerden etkilenmifltir. Methiye, kahraman›n baflar›lar›n› onun önünde ve olaydan hemen sonra anlat›r. A¤›t ise ayn› ifli
kahraman›n ölümünden sonra, ac› ve piflmanl›klar içinde söyler. Destan, a¤›t ve
methiye birbirine o kadar benziyor ki, aralar›nda bir iliflki olmal›. A¤›t ve methiye, tarih bak›m›ndan daha eski. Bu eskilik sadece onlar›n daha basit ve kiflisel
olmalar›ndan de¤il, baz› toplumlarda epik fliir bulunmad›¤› halde, a¤›t ve methiyenin bulunmas›ndan da anlafl›l›yor. E¤er bizim ileri sürdü¤ümüz gibi a¤›t ve
methiye destan fliirinden daha önce ise, o vakit destan fliiri, destan-öncesi fiamanl›k fliirindeki, a¤›t ve methiyelerdeki ruhtan etkilenince ortaya ç›km›fl olmal›d›r.” (Bowra:10-11).
A¤›tlar›n dikkate de¤er bir yan› daha var. Bürokraside görev alm›fl hiçbir
kimsenin ölümü üzerine a¤›t yak›lmam›fl.Yaln›zca bir köy ö¤retmeni ile, bir lise
ö¤retmeninin ve bir subay›n ölümü için a¤›t edilmifl. Bu iki ö¤retmen ve subay
gerçekten sevilen insanlar olmal›. Bunu halk›n Osmanl› bürokratlar›n› oldu¤u kadar, Türkiye Cumhuriyetinin bürokratlar›n› da sevmedi¤i ile izah ediyorum
Dü¤ün Türküleri mi A¤›t m›?
Bir felakete veya ölüm olay›na ba¤l› olmad›¤i halde, baz› dü¤ün türküleri
a¤›t karakteri gösterir. Mutlu bir olay›n a¤›da dönüflmesi, ataerkil aile yap›s›nda,
genç k›z›n varaca¤i evde bafl›na geleceklerin, pek öyle sevinilecek fleyler olmamas›na ba¤l›d›r. Kocas›n›n evinde onu, anne olana kadar veya daha do¤rusu er-
27
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
kek çocuk do¤urana kadar, zor ifller, hor görülme, irdenme ve de¤ersiz say›lma
beklemektedir. Bu duygular hem evlenecek k›z›n, hem onun anas›n›n ve komflular›n›n türkülerinde dile gelir.. K›z›n›n yeni bir hayata göçmesi olay› karfl›s›nda
anan›n duygusu üzüntü ve ac›d›r. Elinin ula¤› k›z› evden g›decektir. Hele uzak bir
yere gidiyorsa, türkünün dedi¤i gibi, “uzak yere k›z vermen el olur gider”.
Atlad› geçti efli¤i
Sofrada kald› kafl›¤›
Gitti evin yak›fl›¤›
A gelin k›nan kutl’olsun
Evde dirli¤in datl’olsun. (Özbek:406)
Tuz kab›n› tuzsuz koyan
Koc’evleri ›ss›z koyan
Anas›n› k›zs›z koyan
Yarenim k›nan kutl’olsun
Orda dirli¤in tatl’olsun. (Özbek:409)
Yeni evinde gelini bekleyen kotü koflullar› komflular da dile getirir ve geline
iyi dilekler sunarlar. Bu dileklerin bir k›sm› Tanr›’ya yakar›flt›r, gelinin iflini
kolaylaflt›rs›n diye:
O da gelin oluyor
Kah›r evine var›yor
Mevlam gelini güvegiye flirin göstere (Özbek:416)
Geline iyi dilekler sunan türkülerin aras›nda çok gerçekçi olan› da var:
A¤lama k›nan kutl’olsun
Sa¤d›¤›n inek sütl’olsun
Vard›¤›n yerler tatl’olsun (Özbek: 411)
Gelin olacak k›z›n türküde dile gelen duygular› daha kar›fl›k›r. Bir yandan
ana evini terkedece¤i için üzüntülüdür:
Doldur p›nar doldur ben gider oldum
Anam› babam› terkeder oldum.(Özbek:414)
Öte yandan anas›na babas›na, kardefline sitemi vard›r. K›z oldu¤u için ona
pek deger vermemifllerdir baba evinde. Pek uygun bir zaman olmasa da giderayak içini döker:
Ç›ks›n yüce da¤ bafl›na seyran eylesin
Anam›n o¤lu var beni n’eylerin.(Özbek:414)
Baba pazara vard›n m›
Bana al yeflil ald›n m›
fiu da k›z›ma dedin mi? (Özbek:406)
28
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Gardafl ekme¤in artt› m›
Baba ekinin bitti mi?
Elk›z› keyfin yetti mi
‹flte geldim gidiyorum.(Özbek:405)
K›z daha da ileri gidecek gelin al›c›lar kap›ya dayan›nca onlar› “can al›c›”olarak nitelendirecektir:
fiimdi gelir gelin al›c›lar
Gelin de¤il can al›c›lar.(Baflgöz:265)
Gelin yeni evinde ne yapsa hora geçmiyece¤inin ve “elk›z›” olarak görülece¤inin bilincindedir..
Türküler bunu büyük bir yal›nl›kla ifade eder:
Ev süpürürüm tozlu da derler
Esbap yurum kirli de derler
Afl pifliririm tuzlu da derler. (Baflgöz :265)
‹flin enteresam yan› flu ki, k›na gecesine kat›lanlar, gerçekten aglamasa da,
türküler onlar› a¤lamaya zorlayan bir gayret içinde. Yani töresel bir a¤lama söz
konusu. Demek bu koflullar öyle bir gelenege bagl› ki, törende gerçekten a¤lamayanlar, sembolik olarak a¤lamaya zorlan›yor. 1958 y›l›nda, Nuri Üstünses’ten
derledigim, Orta Anadolu’da yayg›n olan bir türkü bunu aç›kça belirtiyor.
K›z sana da gerek bir ana
Aglayas›n yana yana
‹ki gözüm can›m ana
Bugün ayr›l›k günüdür . Uhuu uhhu (Aglama taklidi yap›yor türkü.)
K›z sana da gerek bir bac›
A¤alyas›n ac› ac›
‹ki gözüm can›m bac›
Bugün ayr›l›k günüdür. Uhuuu uhhhu
K›z sana da gerek bir baba
A¤layas›n kaba kaba
‹ki gözüm can›m baba
Bugün ayr›l›k günüdür. Uhuu uhuu.
Van Gennep cenaze torenini de, insan hayat›na ba¤l› öteki törenler gibi, “bir
geçifl töreni “ olarak görür ve geçifl törenleri için gelifltirdi¤i teori içinde yorumlar. Ona göre, do¤um, baba olma, erginlik, evlenme, gebe kalma, ölüm gibi olaylar yap› bak›m›ndan birbirine benzer. Bunlar sadece biyolojik geçifller de¤ildir,
baz› törenlerle kutsanmad›kca insan , biyolojik olarak evlense de , sosyal olarak
evlenmemifl say›l›r. Bunu sa¤lamak için toplum çeflitli inan›fllara ba¤l› törenler
29
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
yapacakt›r. Ayn› fley mevsim de¤iflmeleri, bir memleketten öteekine geçifl için
de do¤rudur. ‹nsan bir biolojik durumdan veya bir sosyal konumdan ötekine geçerken evvela 1.Eski konumundan ayr›lacak (Separation). 2.Bir zaman ortada,
marginal bir durumda kalacak. (liminal situation ),3. Sonra yeni duruma sokulacakt›r (integration). Gennep cenaze törenini de böyle görüyor. Ve bu törenin en
önemli eylemlerinin bir durumdan ayr›lma de¤il, gidenin ölüler dünyas›na uymas›n› sa¤lamaya (‹ntegration) yönelik oldu¤unu ileri sürüyor. Ancak O, a¤›tlar üzerinde durmuyor. (Gennep:146-165).Dursayd›, o vakit ölenin de¤il as›l geride kalanlar›n yeni duruma al›flmas›n›n önemini görecek, yani bunun bir ayr›lma (separation) eylemi oldugunu görecekti. A¤›tlar bu eylemi aç›kça ortaya koyor.
KAYNAKLAR
Avc›, Haydar(2001). Zeybeklik ve Zeybekler. Verlag Anadolu Yay. Hückelhhoven,
Germany.2001:41).
Bali, Muhan (1997). A¤›tlar, T.C. Kültür Bakanl›¤›, Baflvuru kitaplar›, Ankara.
Boratav, Pertev Naili. (1982) Folklor ve Edebiyat II. Adam Yay›nlar›.Istanbul.
Bowra, C.M.( 1964) Heroic Poetry, Macmillan &Co. London.
Esen, Ahmet fiükrü (1982). Anadolu A¤›tlar›,Türkiye ‹fl Bankas› yay›nlar›, Ankara.
Aç›klama ve Dizin:Pertev N. Boratav ve Remy d’Or.
Esen,Ahmet fiükrü(1986) Anadolu Türküleri, Türkiye ‹fl Bankas› Yay›nlar›, Ankara.
Yay›na Haz›rlayan: Pertev N. Boratav, Fuat Özdemir.
Gö¤celi, Yaflar Kemal.(1992).A¤›tlar.Toros Yay›nevi, Istanbul.
Gökyay, Orhan fiaik (1973). Dedem Korkudun Kitab›, Milli E¤itim Bakanl›¤› yay. ‹stanbul
Görkem,‹smail. (1992). Türk Edebiyat›nda A¤›tlar:Çukurova A¤›tlar›,Akçay Yay.Ankara.
Örnek, Sedat Veyis.[1971] Anadolu Folklorunda Ölüm. Ankara Üniversitesi Dil ve
Tarih-Co¤rafya Fak.yay›n› 218. Ankara.
Özbek, Mehmet (1975).Folklor ve Türkülerimiz. Ötüken Yay›nlar›,‹stanbul.
Özdemir, Ahmet Ziya( 1994). Öyküleriyle A¤›tlar,Kültür Bakanl›¤› yay. Ankara.
Re›nhart, Kurt (1974). Güney A¤›tlar›n›n Biçimleri, 1. Uluslararas› Folklor Semineri
Bildirileri, Kültür Bakanl›¤› yay.Ankara.
Uyguner, Emin(1957). Kand›ra’dan Derlenen Türküler. Türk Folklor Araflt›rmalar›,
Say› 91. Istanbul.
Villon,François(1982). As›lm›fllar›n ballad›. Orhan Veli’nin Çeviri fiiirleri , Can Yay›nlar›.‹stanbul.
Wolf,Eric R.(1966) Peasants. Prentice Hall Inc.Englewood Cliffs, New Jersey.Foundations of Modern Anthropology Series.
30
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹NDE
GENEL PRENS‹PLER VE BAZI UYGULAMALAR
General Principles and Some Practices Regarding the
Exhibition of Intangible Cultural Heritage in Museums
Sabahattin TÜRKO⁄LU
ABSTRACT
The exhibition of intangible cultural heritage in museums can take place in open-air
museums and museums in buildings. In either of these cases, there is a need for concrete
artifacts related to the exhibition’s content. These can be assembled under two headings,
which are concrete objects on the one hand and descriptive documents on the other. Concrete artifacts may be obtained as the result of archaeological work, or else may comprise
of ethnographic objects or works of art. Descriptive documents may be pictures, miniatures or engravings, photographs, maps and other forms of graphical representation. One of
the most important tools in this kind of exhibition is also the limited usage of writing. The
only way to minimize the inconveniences arising from the usage of writing, on the other
hand, is the employment of visual material. Documents and films in formats such as barkovision and multivision may aid visual representation. However, long, plotted movies are
a prohibitively expensive and therefore commercial way of visualization. The big-budget
movie Troy may be seen as an example for this latter course.
Key words: Exhibition in museums, concrete objects, visualization, the movie Troy
Somut olmayan kültürel de¤erlerin toplanmas›, korunmas› ve müzelefltirilmesi karar›n› alan UNESCO’yu karar›ndan dolay› elbette alk›fll›yoruz. Bundan
böyle bu türden uygulamalar›n her ülkede geniflletilece¤i söylenebilir. Ancak bir
çok ülke, kendi insiyatifi ile zaten bu konulara el atm›fl, derlemelere bafllam›fl,
hatta müzelefltirme denemeleri yap›lmaya bafllanm›flt›r.Bir çok konuda oldu¤u
gibi ça¤›m›zda, Müzecilik konusunda da evrensel bir dayan›flma içine girilmifltir.
Bunu sa¤layan yine UNESCO’ya ba¤l› ICOM adl› örgüttür.Bu kurulufl, y›ll›k toplant›lar› ve yay›n organlar›yla Müzecilik konusunda dünyadaki geliflmeleri ve yeni teknolojileri tüm dünya müzelerine iletmeye çal›fl›r.
Bütün bunlara ra¤men, do¤rusunu söylemek gerekirse “Somut olmayan
kültürel de¤erlerin müzelefltirilmesi” konusu müzecilikte en az ele al›nan konulardan biri olarak kalm›flt›r. Bunu bir tarafa b›raksak bile ülkemizde somut olan ve
ad›na “Etnografik” dedi¤imiz objelerin korunmas› ve müzelefltirilmesi konusunda
dünyadaki bir çok ülkenin hala çok gerisinde oldu¤umuzu eski bir müzeci olarak
itiraf etmenin üzüntüsünü ve ac›s›n› duyuyorum.
31
Somut olmayan de¤erlerin müzelerde sergilenmesi konusu bir yönüyle hukukta vaka usülü veya matematikteki çok bilinmeyenli problemlerin çözüm yollar›n› aramaya benzemektedir.Konuyla ilgili veriler, içinde de¤iflik uzmanlar›n da
bulunaca¤› müzeciler kuruluna verilecek ve bunun en etkili, en çarp›c› ve en ö¤retici biçimiyle nas›l sergilenece¤ine karar verilmesi istenecektir. Bence müzecili¤in en zevkli yanlar›ndan biri de budur. Elbette baflar›l› uygulamalar yapmak
kofluluyla...
Konuyla ilgili sunumlar iki farkl› türden müzede yap›labilir:
1-Aç›k Hava Müzeleri,
2-Kapal› müzeler.
Bu sempozyumla ilgili belgelerden birinde, konunun bir Aç›k hava müzesinde de¤erlendirilmesi istendi¤i fleklinde ibare gördüm. Dünyadaki aç›k hava müze örnekleri göz önüne al›nd›¤› zaman somut olmayan kültür ürünlerinin bu kategorideki müzelerde sergilenmesinin her zaman mümkün olmayaca¤› anlafl›lacakt›r. Aç›k hava müzeleri çeflitli ülkelerde ortadan kalkmakta olan ve daha çok
köy yerleflmelerinde görülen konut ve iflyeri örneklerinin içindeki eflya ve malzemeyle beraber tafl›narak bir arazide toplu olarak sergilenmesiyle oluflturulur. Ziyaretçiler bir mimari birimden ç›k›p, di¤er birime girerler. Ortam ve atmosfer
mümkün oldu¤u kadar orijinal ve otantik olarak korunmaya çal›fl›lm›flt›r.
Aç›k havada ç›plak do¤an›n içinde, mitolojik konular muhtemelen çok daha
etkili olarak canland›r›labilir.Ça¤dafl teknolojik imkanlar de¤erlendirilerek Türkiye gibi zengin mitolojik repertuara sahip bir ülkede milli efsaneler veya Anadolu’nun antik ça¤ efsaneleri özellikle ses ve ›fl›k gösterileri ile canland›r›labilir.Bunun için yüzlerce konu bulunabilir. Dede Korkut öyküleri,Ergenekon Destan›,Truva efsanesi v.b.gibi çok çarp›c› örnekler vard›r.Aç›k havada gerçekleflen ve
Anadolu’nun her köflesinde yaflayan tek örnek ise H›drellez gelene¤idir.
Kapal› müzelerde yap›lacak sergilemelere gelince bu konuda önemli bir
noktay› hemen belirtelim;Müzecilikte somut olmayan kültürel de¤erleri görsel ve
iflitsel yollar›n d›fl›nda tan›tmak,anlatabilmek adeta imkans›zd›r.Bu nokta esas
al›narak yap›lacak sunumlarda üç yol denenir;Görüntülü anlat›m,kaydedilmifl
sesle anlat›m ve yaz›l› anlat›m.Bunlardan birincisi için elde malzeme olmayabilir veya s›n›rl› ölçüde materyal vard›r.Buna karfl›l›k afla¤›da aç›klayaca¤›m›z gibi
görsel malzeme bulmak mümkündür.
Müzelerde objeleri veya olaylar› sesli olarak anlatmak her zaman yararl› olamamaktad›r.Bunun nedeni genellikle sesli anlat›mlar›n geriye dönüflünün olmay›fl›d›r.Verilen bilgi flayet iyi anlafl›lmam›fl ise tekrar ettirme flans› azd›r. Dinleme
cihazlar› böyledir.Kald› ki birçok müze ortam›nda do¤adan,flehirden veya ziyaretçilerden gelen seslerin belirli bir merkezden elektronik ses ayg›tlar›yla yap›lan
aç›klamalar› engelleyece¤i aç›kt›r.O halde müzelerde yaz›l› anlat›m kaç›n›lmaz
olmaktad›r. Bunlar göz önüne al›narak somut olmayan kültürel de¤erlerin müzelefltirilmesinde her fleyden önce uyulmas› gereken prensipleri belirtelim.
32
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Konular nas›l sergilenmeli
* Sergilenmek istenen konu,önce çok iyi özetlenmelidir.Burada ölçü,konuya yabanc› birinin anlayabilece¤i s›n›rlar olabilir.
* Çarp›c› ve birbirini tamamlayan noktalar iflaretlenmelidir
* Bu noktalar foto¤raflanmal› veya seslendirilmelidir.
* Bu gösteriler s›ras›nda varsa rastlanan eksikler giderilmeli, daha önce verilemeyen ba¤lant›lar yaz› ile tamamlanmal›d›r.
* Üç boyutlu obje yoksa tasvirli ve yaz›l› anlat›m için duvar vitrinleri kullan›lmal›d›r.
* Ortaya ç›kan taslak,orta kültür tabakas›ndan kiflilere gösterilmeli,prova
sunumlar yap›lmal›d›r.
* Anlat›m malzemesi bol ve kapsaml› konular için oda-vitrinler oluflturulabilir. Bu tür sergilemelerde efektler önemli rol oynar. Ses efektleri bir nevi canland›rma say›l›r.Olayla ilgili sesler uygun melodilerle zenginlefltirilebilir.Böylece etki
güçlendirilebilir. Eski bir kahvehane, bir çeyiz odas› veya sünnet odas›,KaragözHacivat’a ait malzeme ve oyunlar,Orta oyunu(bu her iki konuda da Y›ld›z Saray›
Tiyatro Müzesinde benim de katk›lar›mla küçük seksiyonlar oluflturulmufltur.)
v.b. gibi konular, somut objeleri,gelenekleri ve uygun müzikal melodileriyle bu
yolla sergilenebilir. Yukar›da sözü edilen ses ve ›fl›k gösterilerinin minyatür bir örne¤i bu tür sergilemelerde de uygulanabilir.Önemli olan uygun tonda ›fl›¤› isabetli yere projekte etmektir.Halk el sanatlar›yla u¤raflanlar ve her türlü zanaat erbab›n›n kendi atelyeleri,araç ve gereçleriyle bir araya topland›¤› esnaf müzelerinde
mankenlerle ve uygun efektlerle geleneksel eski uygulamalar vurgulanabilir,eski
Ahi gelenekleri canland›r›labilir. Bizde ve Bat› ülkelerinin büyük bir k›sm›nda bu
tür müzelerin kurulma¤a bafllanm›flt›r.Bazen, Leyden’de (Hollanda) oldu¤u gibi
eski bir yap› içersinde bütün zanaat erbab› zanaatlar›n› icra ederken, bazen Dromondville(Kanada) ve Bokrek(Belçika)da oldu¤u gibi aç›k hava müzelerinde ba¤›ms›z birimler halinde, bazen de Bursa ve Efes Müzesi Etnografya bölümü,Musee des arts et traditions populaires(Fransa)ve fiam(Suriye) Etno¤rafya Müzesinde oldu¤u gibi müzenin bir seksiyonu olarak yap›lm›fl de¤iflik uygulamalar
vard›r. Edirne’de ise de¤iflik mahiyette bir uygulama yap›lm›flt›r.Trakya üniversitesi taraf›ndan Beyaz›t külliyesi içindeki Darüflflifa’da gerçeklefltirilen uygulamada Osmanl› döneminde ak›l ve sinir hastalar›n›n müzikle nas›l tedavi edildi¤i çeflitli müzecilik teknikleriyle anlat›lma¤a çal›fl›lmaktad›r.
Görüldü¤ü gibi hangi yolla olursa olsun somut olmayan de¤erlerin sergilenmesinde en önemli katk› ve etkiyi sa¤layan faktörler aras›nda maddi yani somut
ürünler önemli rol oynuyor. Bunlar› da iki kategoride ele almak gerekir.Somut
objeler ve tasvirli belgeler.Somut objeler her nevi arkeolojik buluntular,etno¤rafik veya sanat eseri eflyalar olabilir.Tasvirli belgelere örnek olarak konuyla ilgili
olmak kofluluyla her çeflit resim,minyatür,gravür,foto¤raf,harita,kroki ve grafik
çizimleri kullanmak mümkündür..Asl›nda somut olmayan kültürel ve tarihi olaylarla ilgili müzelerimizde ve kütüphanelerimizde pek çok eser,belge ve obje vard›r.Bunlar yoksa bile hayali resimler ve minyatürler yap›lmal›,özellikle ulusal konular› hikaye eden tasvirli görüntüler için bu dallarda çal›flan sanatç›lar teflvik
edilmelidir.
Zaman zaman müzelerde canl› mankenlerle de canland›rmalar yap›labilir.Bu
konuda Topkap› Saray›ndaki müdürlü¤üm s›ras›nda yap›lan uygulamalar› örnek
olarak göstermek istiyorum. Burada. Atmosfer ve dekor haz›r ve orijinal oldu¤u
için mekan ve o devrin k›yafet, araç ve gereçlerine sad›k kalmak kofluluyla bu
türden canland›rmalar yap›lmas› düflünülmüfl ve gerçekten de seyirci üzerinde
olay›n tarihteki cereyan tarz› yani somut olmayan yanlar›n›n anlat›m›nda büyük
ölçüde baflar›l› olunmufltur.Bunun gibi ünlü besteciler taraf›ndan yaz›lm›fl opera
ve tiyatrolar da ayn› mekanlarda temsil edildi¤i zaman çok etkili olmaktad›r.
Somut objelerin bir bölümü müzelerde sergileniyor olmakla birlikte bu kez ilgili olduklar› gelenek,olay veya efsane hakk›nda yeterli bilgi verilmemekte,anlat›m, ziyaretçinin genel kültürüne ba¤l› kalmaktad›r. Etno¤rafya müzelerinde sergilenen el oyalar› bu konuda örnek gösterilebilir; Köylü kad›n ve genç k›zlar›m›z›n bütün ruhsal dünyas›n›n tercüman› say›lan yüzlerce oya örne¤inin alt›nda sadece “i¤ne oyalar›” diye bir etiket vard›r.
Di¤er taraftan somut olmayan kültürel de¤erler aras›nda aç›k havada halen
uygulan›yor olmas›na ra¤men ilgili belge ve objeleri henüz tam olarak toplanamayan konular da vard›r.K›rkp›nar güreflleri ve flenlikleri bunun için iyi bir örnektir.fiahsen Edirne müzesi müdürü oldu¤um s›rada,1968 y›l›nda bu eksi¤i görerek
bir çal›flma bafllatt›m ve bir y›l gibi k›sa bir sürede birçok malzeme toplayarak
aç›lacak bir seksiyonun ilk çekirde¤ini oluflturdum. Gezenler görmüfllerdir; flu anda Edirne Müzesinde bir K›rkp›nar seksiyonu vard›r.Bundan flöyle bir sonuç ç›kmaktad›r.Somut olmayan bir konunun müzelefltirilmesi için mümkün oldu¤u ölçüde somut olan kültür eflyalar›na da ihtiyaç vard›r.
Bir efsane kendisiyle ilgili yere ait foto¤raflar,planlar,krokiler ile ayn› konuya ait objelerle sergilendi¤i zaman daha iyi anlafl›lmakta ve daha fazla ak›lda kal›c› olmaktad›r.Bunun için Truva sergisi iyi bir örneklemedir.‹lk kez Almanyan›n
çeflitli flehirlerinde gerçeklefltirilen sergide Truva efsanesi’nin gerçek olan veya
olabilecek bütün ayr›nt›lar› bir araya getirilmifl ve anlat›m, bu biçimiyle çok e¤itici ve ö¤retici olmufltur. Yap›lan fludur; Truvan›n sanal kent yerleflmesi ve dokusu son teknolojik görsel (film v.b.) cihazlarla tan›t›lm›fl,Truva efsanesiyle ilgili
dünyan›n birçok yerinden getirtilen belgeler ve tasvirler (bir bölümü hayali de olsa)sergide yer alm›flt›r. Truva kaz›lar›nda ortaya ç›kan eserler efsanenin konusundan çok uzaklaflmamak kofluluyla sergilenerek etkiyi güçlendirmifltir.
Truva örne¤inden de anlafl›laca¤› üzere somut olmayan kültür de¤erlerini
araflt›r›rken Anadolu’nun biz Türklerden önceki kültürlerini göz ard› etmemek ge-
33
34
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
rekir. Anadolu’yu bir kültür mozay›¤›, hatta kültür katmanlar›ndan oluflan bir
co¤rafya olarak kabul etti¤imiz zaman de¤iflik din ve kültürden olan ve dilden dile dolaflan efsaneleri günümüze kadar yaflayan de¤iflik uluslar›n somut olan ve
olmayan kültür de¤erlerinin araflt›rma ve müzelefltirme d›fl› b›rak›lmas› bilimsel
etik’e uymaz. Nitekim Türkiyede de bu uygulamalar evrensel normlardad›r.
Sergilemelerde en önemli anlat›m araçlar›ndan biri de yaz›d›r. Yukar›da belirtildi¤i gibi her türlü malzemenin bitti¤i yerde yaz› adeta can kurtaran simidi gibi imdada yetiflmektedir. Ancak bunun da kurallar›, ölçüleri ve s›n›rlar› vard›r.
Her ne kadar günümüzde bat› ülkelerinde yeni müze teflhirleri veya büyük sergiler, bol yaz› ve tan›t›m panosuyla yap›l›yorsa da ziyaretçilerin bir yaz› panosu veya yaz›larla desteklenmifl vitrin önünde durmas› ve yaz›y› okumak ve eserlere
bakmak için harcayaca¤› zaman›n limitli olmas› gerekti¤ini belirtmemiz gerekir.
Bilindi¤i gibi önemli sergilerde ziyaretçi say›s› fazla oldu¤undan dolay› insanlar›n
vitrin önünde makul ölçüler üzerinde kalmas›, arkadan gelenleri rahats›z etmektedir. Kültür seviyesi s›n›rl› kimselere gelince onlarda, ayr›nt›l› yaz› okuma al›flkanl›¤› hiç yoktur. Yüzeysel gezer yüzeysel ö¤renirler. Yaz›lar› azaltman›n tek yolu ise bol görsel malzemedir.
Somut olmayan de¤erlerin müze sergilerine en iyi destek flüphesiz konuyla
ilgili olarak yap›lm›fl dokumanter filmler, barkovizyon ve multivizyon gösterileridir. Dünyaca tan›nm›fl konular›n uzun metrajl› ve konulu filmleri genifl halk kitlelerine ulaflmak için önemli, ancak pahal› ve ticari bir yoldur. Büyük paralar harcayarak tan›nm›fl artistlere rol verilerek çevrilen Truva filmi bunlardan biridir ve
yak›nda vizyona girecektir.
II. OTURUM /SESSION 2
SÖZLÜ GELENEK ÜRÜNLER‹N‹N SENKRET‹ZM‹ (DERLEME,
ARfi‹VLEfiT‹RME VE MÜZELEfiT‹RME SORUNLARI ÜZER‹NE)
The Syncretism of the Products of Oral Tradition
(On Problems of Collection, Archiving and Exhibition in Museums)
Sulayman Turduyeviç KAYIPOV
ABSTRACT
This presentation will concern itself with the concept of syncretism which, while playing a major theoretical and methodological role in the collection, publishing and analysis of folkloric products of other peoples, has not as yet found its proper place in the field
of Turkology. As a concrete example, we will discuss the role that products of oral tradition, as a part of intangible cultural heritage, may play in an open-air museum that may be
established in an eastern Anatolian village. The word syncretism derives from the Greek
word senkretismós, which has meanings such as uniting and merging. As the Russian
folklorist A. N. Veselovsky has established, folkloric products, apart from being oral, having variants, being anonymous and traditional, can also be described as encompassing
“multi-materials”, or, in other words, being syncretic. What needs to be done is to abandon
the approach which likens products of folklore to those of literature or even subsumes folklore under the general heading literature, and develop methods of research, collection, archiving, preservation, and exhibition which take into account the syncretic nature of the
folkloric product. If such an approach is adopted, the Circassian culture which is being preserved in the Uluampir village of Van’s Ercifl district may be kept alive by turning the village into an open-air museum.
Key words: Syncretism (multi-material), oral culture, Circassian village of Uluampir,
open-air museum
Bu sempozyumu, Türk halk edebiyat› bilim dal›n›n oldukça uzun süren tekâmül ve tekemmül sürecini tamamlay›p, “genifl ve kapsaml›” konular üzerinde yüzeysel eserler üretme düzeyinden “dar ve ince” konular› ele alarak, derin içerikli
çal›flmalar ortaya koyma düzeyine yükseldi¤inin bir belirtisi olarak görmekteyim.
Somut olmayan kültürel miraslar›n müzelefltirilmesi bir bilimsel konu olarak ince, son derece güncel, uygulamal› ayn› zamanda sosyal bilimlerin baflka dallar›yla ba¤lant›l› ve kal›c›d›r; bunun yan›nda sa¤lam teorik ve metodolojik zemini
olmadan çözülmeyecek kadar derindir.
Dikkatinize sunaca¤›m bildirinin mevzuu Türk etno-co¤rafik alan› d›fl›nda tutulursa, hiç de yeni de¤ildir. Sözlü gelenek ürünlerinin, yaz›nsal (edebi/literary/literaturnoe) eserlerden farkl› olarak, malzemesinin sadece dile dayanmad›¤›; aksine sözlü gelenek metninin, dilin ötesinde ses, müzik, hareket, mimik
gibi önemli unsurlar› da bünyesinde bir bütünlük halinde bulundurarak meydana
35
36
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
geldi¤i bilinmektedir. Bu bütünlü¤ü oluflturan ö¤eleri birbirinden ay›rman›n eserin yap›s›n›, kültürel ve estetik de¤erini zedeleyici müdahalelerden olabilece¤i
hakk›ndaki görüfller, ortaya ç›k›fl itibariyle oldukça eskidir. Baflka halklar›n folklorik eserlerinin derleme, yay›mlama, inceleme ve koruma alanlar›nda çoktan
beri teorik-metodolojik rolünü oynamakta olan; fakat bizim Türkoloji sahas›nda
hak etti¤i yeri henüz bulamayan senkretizm kavram› ve anlay›fl› üzerinde durmakla birlikte, Do¤u Anadolu’nun bir köyünde kurulmas› mümkün olan aç›k hava müzesi bünyesinde somut olmayan kültür miraslar›ndan sözlü gelenek eserlerinin alaca¤› yer hakk›ndaki görüfllerimi sizinle paylaflaca¤›m.
Halk fliirleri, türküleri, destanlar›, masallar› gibi folklorik türler geçmiflte her
ne kadar yaz›n (literature/literatura) eserlerine benzetilmifl ise de, dünyan›n
önde gelen araflt›rmac›lar› taraf›ndan sözlü gelenek metniyle yaz›nsal metnin aras›ndaki farkl›l›klar aç›k bir biçimde ortaya konulmufltur. Bir fert taraf›ndan kiflisel
üslupla, yaz›larak oluflturulan, k⤛t üzerinde türetilip k⤛t üzerinde bulundu¤undan (yazar›n müdahalesi olmadan) asla de¤iflmeyen metin ile belli bir zamanmekân ba¤lam›nda ortaya ç›km›fl ve sonra anonimleflmifl üslupla söylenen, söylenince çeflitlenen, haf›zalarda canl› biçimde saklanan ve her “kullan›m›nda” yenilenmesine ra¤men özünü kaybetmeyen dinamik metnin özellikleri bilim adamlar›n›n dikkatini daha as›rlar öncesi çekmifltir. Folklorik metnin; ortaya ç›k›fl, kullan›l›fl ve yap› itibariyle edebî metinden farkl› oluflu hakk›ndaki düflünce ilk defa
XVIII. asr›n ikinci yar›s›nda öne sürülmüfltür. Ayr›ca, bu görüflü Ayd›nc›lar estetikas› temsilcilerinden D.Brown, 1763 y›l›nda yay›mlanan “fiiir ve müzik hakk›nda
düflünceler” isimli eserinde ifade etmifltir. Daha sonra (XVII – XIX. as›rlar aras›nda), folklorik eserleri edebiyattan ay›ran bu görüfl, ‹ngiltere (A.Smith), Fransa
(F.-J.Chastel), Almanya (J.J.Eschenburg, J.G.Herder, J.W. von Goethe), Rusya
(N.N.Derjavin, V.G.Belinskiy) kültür araflt›rmac›lar› ve edebiyatç›lar› taraf›ndan
benimsenmifltir.
Dünyan›n çeflitli halklar›n›n geleneksel kültür ürünlerini irdelemekte önemli
ad›mlar atan tarihi-antropolojik ekol temsilcilerinin çal›flmalar›nda da - dolayl› olsa bile - yaz›nsal eser ile sözlü eser metinlerindeki benzerlik ve farkl›l›k gösteren
noktalar›n aç›klanmas› önemli bir yer tutmufltur (K.Myullengof, von Wackernagel, D. von Lilienkron, L.Uhland v.b.). Genel olarak, sözlü gelenek eserlerinin
senkretik özelliklerine XIX. asr›n ikinci yar›s›na kadar ço¤u zaman estetika ve
edebî elefltiri aç›s›ndan bak›lagelmifl ve sözün tam mânâs›ndaki bilimsel aç›klama Alman bilgini W.Scherer’in 1888 y›l›nda bas›lan “Poetika” isimli kitab›nda yer
alm›flt›r1; fakat folklorik eserlerin sözlü, varyantl›, anonim, geleneksel olmak gibi
mühim özelliklerinden biri olan “çok malzemelilik” yani senkretlik özelli¤ini Rus
folklorcusu A.N.Veselovsky 1881-1886 y›llar›nda St.Petersburg Üniversitesinde
verdi¤i derslerinde daha derinden araflt›rarak, Avrupa ve Rusya bilim adamlar›n›n fikirlerini daha da zenginlefltirerek, sistemli bir görüfl ortaya koymufl ve bu
görüflünü 1993 y›l›nda yay›nlanan “Tarihî poetikaya girifl” bafll›kl› makalesinde
tam olarak ifade etmifltir. Dünya dillerine çevrilen ve bugünkü folklor araflt›rmac›lar› taraf›ndan s›kça baflvurulan bu makalede sözlü gelenek ürünlerinin bahsedilen özelli¤i ilk defa bir terim ile - “senkretizm” terimiyle - belirtilmifltir2. Bu terim Yunancada birleflmek, kaynaflmak anlamlar›n› tafl›yan synkretismós kelimesinden türetilmifltir.
A.N.Veselovsky’in ortaya att›¤› bu düflünce ve terimin daha sonra çeflitli
alanlarda kullan›larak, de¤iflik anlamlar kazand›¤›n› görmekteyiz. Mesela, bugün
dünyan›n bir çok kültür araflt›rmac›lar›n›n eserlerinden “ideolojik senkretizm”, “ilkel senkretizmi”, “sanatsal senkretizm”, “koro senkretizmi”, “türkü senkretizmi”,
“törensel senkretizm” gibi kavram ve kategorilere rastlamak mümkündür3. Bu
ifadelerden anlafl›ld›¤› gibi, bugün senkretlilik anlay›fl› sosyolojinin de¤iflik dallar›nda da kendi yerini bulmufl durumdad›r4.
Halk edebiyat› araflt›rmalar›nda ise baflka kültür incelemelerinden farkl› olarak, senkretizm teriminin daha aç›k, daha net bir anlam kazand›¤›n› görmek
mümkündür. Senkretizm teriminin sözlü gelenek araflt›rmalar›nda tafl›d›¤› mânâlar› üç gruba ay›rabiliriz: 1) Eskil döneme ait kültür unsurlar›n›n, inanç ve dinin,
sanatsall›k ve yararsall›¤›n (utilitarnostœ) parçalanmaz bir bütünlük halinde
bulunmas›; 2) Folklorun geleneksel türlerinde söz, müzik, oyun ve mimi¤in oluflturdu¤u bir bütünlük; 3) Sözlü gelenek eserleri türlerinin senkretizmi - baflka bir
ifadeyle - destans›, lirik ve dram eserlerinin tür niteli¤in gösteren özelliklerinin iç
içe girmifl olmas›.
Bu bildiride senkretizm terimi birbirini tamamlayan bu üç anlamda – en çok
ikinci anlam›nda - kullan›lmaktad›r.5
Senkretizm anlay›fl›n›n Türk folkloru araflt›rmalar›nda da uygulanmas›, yeni
araflt›rma konular›n›n ortaya ç›kmas›yla s›n›rl› kalmaks›z›n, canl›l›¤›n› bu günlerde bile korumaya devam eden Türk sözlü gelene¤i özniteliklerinin: estetik, sanatsal ve sosyo-kültürel de¤erlerinin aç›klanmas›nda; dünya halklar›n›n geleneksel
kültür tipolojisindeki yerini belirtmekte kuvvetli bir teorik ve metodolojik zemin
sa¤layacakt›r.
Türk folklor araflt›rmac›l›¤› da zengin bir geçmifle sahiptir ve kazan›lan deneyimler öyle ki, yeni araflt›rmalarda metot ve metodolojik yenilikleri uygulamakla dünya folklor bilimine katk›da bulunacak kadar önemli fikirlerin ortaya
ç›kmas›n› sa¤layabilecek nitelikteki temel oluflturulmufltur. Ayr›ca Türkologlar
folklorik eserlerin söz konusu senkretizm özelli¤ini hissetmemifl, görmemifl de¤ildir. Türk Dünyas›nda yap›lan çok say›daki folklor araflt›rmalar›nda senkretizm
teriminin kullan›lmad›¤› ve senkretizm anlay›fl›n›n göz önünde bulundurulmad›¤›
halde, incelemeler, sözlü eserin “çok malzemelilik” özelli¤i dikkate al›narak yürütülmüfltür.
Türkiye halk kültürü araflt›rmac›lar›, bilimsel çal›flmalar›nda senkretizm terimi kullanmamalar›na ra¤men, sözlü gelenek ve âfl›k kültürüne ait verimlerin
37
38
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
“tek” malzemeden oluflmad›¤›n›, bu verimleri eser niteli¤ine ulaflt›ran›n sadece
dil olmad›¤›n›, dilin yan› s›ra baflka unsurlar›n da bulundu¤unu görebilmifllerdir.
Dil, müzik, ses, hareket gibi unsurlar›n bir bütünlük sergiledi¤ini saptamak, bilim
adamlar›n›n âfl›k kültürü ve folklor araflt›rmalar›nda kaynaklara bilimsel, do¤ru
yaklafl›mlar uygulamas›n› sa¤lam›fl ve sa¤lam sonuçlara ulaflabilmesi için teorik
temel oluflturmufltur.
Örne¤in, sempozyumumuzun de¤erli kat›l›mc›lar›ndan Prof.Dr.‹lhan Baflgöz’ün “Karac’o¤lan” kitab›, kendi alan›nda önemli çal›flmalardan biridir. Kanaatimce, araflt›rmac›n›n bu eserdeki baflar›s› malzemeye olan yaklafl›m›ndand›r,
baflka bir deyiflle, metodolojisinin do¤ru olmas›ndand›r. Kitab›n 80-81. sayfalar›nda flu cümlelere rastlar›z: “...metnin, yani fliirin sözünün yan›nda, bir saz müzi¤i vard›r; bir de âfl›k›n sesi bu metine efllik eder. Yani âfl›k fliiri söz ile, saz ile,
ses ile bir bütün olarak yaflar. Âfl›k fliirini, bir sanat eseri olarak bu bütün temsil eder (alt›n› ben çizdim – S.K). Metin bir güzel sesten, saz›n eflli¤inde türkü olarak söylenince canlan›r; ç›plakl›ktan ve yaln›zl›ktan kurtulur; ondaki klifle sözler,
yinelemeler art›k dikkati çekmez olur6.” Görüldü¤ü gibi, âfl›k fliirinin bir sanat
eseri olarak alg›lanmas› için sadece söz k›sm›n› almak yeterli olmamaktad›r.
Ayn› eserde, âfl›k kültürü araflt›rmalar›ndaki metodolojik eksikliklere de dikkat çekilmifltir: “Halk fliirini, yahut âfl›k fliirini de¤erlendirirken sadece yay›nlanm›fl metin üzerinde duruluyor. K⤛t üzerinde donmufl olarak karfl›m›za ç›kan
metin, âfl›k fliirini de¤erlendirirken eksik bir kaynakt›r” (s.80). “Halk fliirini soyup
so¤ana çeviren, onu büründü¤ü bütünden ç›kar›p ç›plak b›rakan biziz. Böyle k⤛t üzerinde do¤an ve yaflayan halk fliiri yoktu” (s.82) demektedir.
Demek ki, sözlü gelenek eserleriyle âfl›k kültürü ürünlerinin bilimsel incelenmesinin metodolojik yönü de baz› araflt›rmalarda yerini bulmufl durumdad›r. Fakat, bilim adam›n›n bu önemli görüflleri baflka araflt›rmac›lar›n çal›flmalar›nda
metodolojik temel görevini üstlenmemifltir; ekol veya araflt›rmac›lar grubu taraf›ndan teorik-metodolojik önemi olan temelli bir görüfl olarak uygulamaya al›nmam›flt›r. Bu sadece bir örnektir, bu tür önemli, fakat baflkalar›nca devam ettirilmeyen fikirleri bar›nd›ran çal›flmalar›n say›s› artt›r›labilir. Sözgelimi, çeflitli bilimsel eserlerde yer alan önemli ilmî görüfllerin teorik-metodolojik de¤erine dikkat
çekilmemesi; araflt›rmac›l›k, akademik gelene¤in henüz oluflmamas›; metodolojik aç›dan yaflanmakta olan sistemsizlik, sözlü gelenek araflt›rmalar› dahil, Türkolojinin tüm dallar›n› geride b›rakan, baz› bölümlerini ilkellefltiren faktörlerdendir.
Sözlü gelenek eserlerinin anonim, sözlü, varyantl› ve geleneksel olma gibi
özelliklerinin beraberinde senkretik özelliklerini de tan›mak: önceki folklor araflt›rmalar›nda kullan›lagelen metodolojiyi yenilemek; folklorik ürünü edebî esere
benzeten, hatta onu yaz›n›n (edebiyat›n) bir parças› olarak alg›layan görüfllerden
vazgeçmek; onlar›n yerine yeni - folklorik eserlerin tabiat›na, yap›s›na, görevine
uygun - araflt›rma yöntemi gelifltirmek demektir. Böyle olunca, bir folklor araflt›rmac›s›, kaynak kiflilerden destan, türkü ya da masal derlemesini yaparken,
eserin sadece kelimelerden oluflan k›sm›n› k⤛t üzerine dökmekle yetinmeyecektir. Derleyicinin eserdeki söz, müzik, mimik bütünlü¤ünü bozmadan derleme
yapmaya çal›flmas› gerekecektir. Daha sonra senkretik özellikleri zedelenmeden
derlenen metinleri yay›mlaman›n ça¤dafl araçlar›n› ve yollar›n› arama meselesi
ortaya ç›kacakt›r. Bu tür malzemeleri arflivlefltirme, koruma, saklama, sergileme,
müzelefltirme yöntemleri de gelifltirilmek zorunda kalacakt›r.
Akademik çal›flmalar için, meselâ, bir folklorik eserin poetikas›n›, estetik de¤erini incelemek için, k⤛t üzerine dökülmüfl sözeldoku; sözlü gelenek eserinin
ancak dile ba¤l› k›sm›n› temsil eden eksik kaynak olarak nitelendirilecektir. Çünkü, edebiyat araflt›rmalar›ndaki metin kavram›yla halk edebiyat› araflt›rmalar›ndaki metin kavram› ilk bak›flta t›pat›p benzemelerine ra¤men, anlam itibariyle hiç
de örtüflmezler7. Edebî eserlerdeki metin bütünlü¤ünü nas›l sadece dil malzemeleri oluflturuyorsa, sözlü gelenekte de bu bütünlü¤ü dil, ses, hareket v.b. unsurlar oluflturmaktad›r. Folklorik eserde yer alan bir motifi, ya da bir tak›m söz tekrarlar›n›, klifleli ifadeleri, formülleri; hatta anlat›m esnas›nda söyleyici taraf›ndan
yap›lan duraklamalar› (sot›, retarda¯iq) bile senkretik ba¤lam d›fl›nda izah etmek mümkün de¤ildir.
Böylece, sözlü gelenek eserlerinin senkretik özelli¤ini tan›mak, teorik ve uygulamal› çal›flmalar› ona göre sürdürmek; halk edebiyat› bilim dal›n›n tüm alanlar›n› etkileyecek ve onun baflka sosyal bilim dallar› ile iliflkilerini daha sa¤l›kl› bir
zemine oturtacakt›r. Öncelikle “edebiyat/yaz›n” ile “halk edebiyat›” terimlerinin
kapsad›¤› alanlar aç›kl›¤a kavuflacakt›r. Folklor anlay›fl› ve halk edebiyat› bilim
dal› bafltan bafla de¤iflerek, kendine özgü, gerçek araflt›rma alan›n› bulmufl olacakt›r. Sözlü gelenek eserleri sanat›n baflka türleriyle, örne¤in edebiyatla, onu
araflt›ran ilim ise sosyal bilimlerinin baflka dallar›yla kar›flt›r›lmayacakt›r.
Teknolojinin h›zl› geliflti¤i bu dönemde senkretizm özelli¤i korunarak derlenen folklorik an›tlar› yay›mlaman›n alternatif yöntem ve araçlar›n› da keflfetmek
gerekecektir. Kitap yay›nc›l›¤›n›n krize u¤ramaya bafllad›¤› bu dönemde audio-,
video-, stereo- v.b. elektronik cihazlar›n imkânlar›ndan yararlanmak, ça¤dafl
folklor yay›nc›lar›nca vazgeçilmez hususlardan olacakt›r.
Sözlü gelenek eserlerinin müzelefltirilmesinde de her an bir bulufl gerçeklefltiren ça¤dafl teknolojinin ürünlerini kullanmak suretiyle, bu kültürü mümkün oldu¤u kadar do¤al niteliklerinden uzaklaflt›rmayan uygulamalar yapmak, somut
olmayan kültür miras müzecilerinin vazifesidir. Bu, bir uygulamac›n›n yani müzelefltirme uzman›n›n folklor araflt›rmac›s› ile birlikte yapaca¤› ifltir. Daha do¤rusu, sözlü gelenek eserlerinin özelliklerini iyi bilen halkbilimcinin gözetimi alt›nda;
müzeci, arflivci, dizaync›, tiyatrobilimci ve elektronikçilerin bir araya gelerek çözebilece¤i sorunlardand›r.
39
40
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Bir folklor araflt›rmac›s› olarak, böyle bir müze ortam›n›n nerelerde oluflturulabilece¤ini ve herhangi bir k›rsal alanda kurulan müzede somut olmayan kültür
unsurlar›ndan nelerin bulunmas› gerekti¤ini anlatmaya çal›flaca¤›m. Yukar›da
belirtti¤im gibi, bu görüfllerim Do¤u Anadolu’nun geleneksel kültürü göz önünde
bulundurularak oluflturulmufltur. Burada, Do¤u Anadolu’nun geleneksel kültür
bak›m›ndan oldukça zengin ve kültürü müzelefltirme aç›s›ndan önemli bir bölge
oldu¤unu belirterek, Van ilinin Ercifl ilçesine ba¤l› Ulupamir köyü geleneksel kültüründen somut örnekler vermek istiyorum.
Yaklafl›k çeyrek as›r önce temeli at›lan bu köyde Afganistan Pamiri’nden göç
eden, geleneksel kültürü ve kendilerine özgü hayat tarz›yla öteden beri yabanc›
Türkologlar›n da dikkatini çeken K›rg›z toplumu yaflamaktad›r8. Nüfusu
3000’den fazla olan ve yaklafl›k 300 haneden oluflan bu topluluk çeyrek as›r önce, Afganistan Pamir’inde gelifltirdikleri folklor zenginliklerinin tümünü canl› bir
flekilde buralara yani Do¤u Anadolu’ya getirmifltir. Fakat bugün bu geleneksel
kültür zenginlikleri sosyo-ekonomik ve etno-kültürel ortam›n etkisiyle h›zl› bir biçimde erimeye bafllam›flt›r.
Ulupamirli kültür severlerin, özellikle “Pamir E¤itim, Kültür ve Sosyal Dayan›flma Derne¤i” çal›flanlar›n›n, bu geleneksel kültürü korumak için müspet koflullar›n oluflturulmas› do¤rultusunda düflünmeye bafllad›klar›n›n da sebebi budur.
Gelecekte bu köyde turizm amaçl› bir merkezin kurulmas› ve giderek söz konusu merkezin aç›k hava müzesine dönüflmesi hakk›ndaki düflünceler ne kadar
güncel ve önemli olsa da, ne yaz›k ki, sadece düflünce olarak kalmaktad›r. Bu
düflünceler projelendirilse bile bunlar› destekleyecek kurumlar flimdilik görülmemektedir. Sözgelimi, bu tür sempozyumlar, kongreler baflkentten ziyade Ulupamir gibi ulus kültürünün zengin örneklerini yaflatmakta olan köylerde - canl› ortamda - düzenlenmesinin daha yararl› olaca¤›n› san›yorum.
Ulupamir köylüleri flu anda hem fizikî hem de etno-kültürel bak›mdan bir
adaptasyon süreci yaflamaktad›rlar. Ulupamirlilerin civar köylerdeki insanlarla
sosyo-kültürel iliflkileri oldukça zay›ft›r. Bundan dolay›, köylülerin bir k›sm› K›rg›zistan’a göç etmeyi düflünmekte, bir k›sm› da Afganistan Pamir yaylalar›na geri dönmeyi planlamaktad›r. Ulupamir’den ayr›lmay› düflünmeyen bir üçüncü gurup ise çevreye kendilerini tan›tmak, beraberinde getirdikleri geleneksel kültürü
yok olmaktan kurtarmak; ticaret amaçl› köy turizm merkezini oluflturmak ve gelecekte bu merkezin temelinde aç›k hava müzesinin kurulmas›n› sa¤lamak için
çaba göstermektedirler. ‹flte bu düflünce, kanaatimce, folklorcular taraf›ndan
desteksiz b›rak›lmamal›d›r.
Burada, Ulupamir köyü kültürü ile bizzat ilgilenen, Yüzüncü Y›l Üniversitesinin rektörü Prof.Dr.Yücel Aflk›n’›n flu sözlerini size de duyurmak istiyorum: “Ulupamir, yöremizdeki bambaflka bir köydür. Maalesef, bu köyde yaflayanlar taraf›ndan memleketimize getirilen geleneksel halk kültürünün birkaç sene sonra
erozyona u¤rayaca¤› muhakkakt›r. Bizim vazifemiz, bu kültür henüz ayakta iken
derlemek, araflt›rmak, foto¤raflar çekmek, neticede ona yeni bir hayat vermenin
yolunu aramakt›r” demiflti. Yabanc› ö¤retim üyesi konumunda bulunmama ra¤men, rektörlü¤e sundu¤um “Van K›rg›zlar›” isimli projem ile bizzat ilgilenerek,
1999 y›l›ndan bu yana yüzlerce kaset, binlerce sayfa folklorik ürünler elde etmeme imkân sa¤layan, gerekti¤inde maddî ve mânevî desteklerini esirgemeyen
Prof.Dr.Yücel Aflk›n’›n ismini siz meslektafllar›ma duyurmaktan k›vanç duyuyorum.
Ulupamir köyünde çok aflamal› bir proje üretilerek, turizm amaçl› bir merkezin kurulmas› ve bu merkezin daha sonra aç›k hava müzesine dönüfltürülmesi sadece Do¤u Anadolu de¤il, tüm Türkiye için de önemlidir. Seneler boyu, folklor
ve dil malzemelerini derlemekte oldu¤um bu K›rg›z toplumun çok çeflitli el sanatlar› ürünleri, Ça¤atay Edebiyat› gelene¤ini yans›tan eski bask› ve elyazmas› kitaplar›, halen kullan›lmakta ve yap›lmakta olan eski Türk-Mo¤ol bar›nak çeflitleri, günlük hayatta kullan›lan el yap›m› araç-gereçleri, giyim-kuflam› v.b. maddî
kültür miraslar›yla birlikte somut olmayan kültür kaynaklar› da bu müzeden kendi yerlerini bulabilecektir.
Somut olmayan miras aç›s›ndan bak›l›rsa, Ulupamirlilerin zengin sözlü gelenek sahibi olduklar› çoktan kan›tlanm›flt›. 1970’li y›llarda, bu K›rg›z toplumu Afganistan Pamir yaylalar›nda yaflamakta oldu¤u dönemlerde, çal›flmalar›n› sürdüren Frans›z Türkolo¤u Prof.Dr.Rémi Dor9 ve ABD’li antropolog Prof.Dr. Nazif
Shahrani10 v.s. bilim adamlar›n›n tespit etti¤i geleneksel kültür zenginli¤i bir bütün olarak Van’a tafl›nd›¤› ve bugün de bir k›sm›n›n canl›l›¤›n› sürdürmekte oldu¤u görülmektedir11.
Bugün müzecilerin katk›s›yla somut olmayan kültürel miras içinde afla¤›da
s›ralad›¤›m sözlü gelenek ürünlerinin derlenmesi, korunmas› ve sergilenmesi
mümkündür:
I. Paremiyolojik Eserlerden:
– Alk›fl, karg›fl söyleme gelene¤i;
– Metelder (atasözlei, deyimler);
– Lakamdar (lakaplar, takma ad verme gelene¤i);
– Tils›nd›rmaktar (tekerlemeler ve tekerleme söyleme gelene¤i);
– Tab›flmaktar (bilmece ve bilmece söyleme gelene¤i);
– T›yuular (yasaklamalar, tabular).
II. Epik Eserler
– Comoktor ve comokçuluk (destanlar ve destan söyleme gelene¤i; Manas,
Semetey, Göru¤lu, Gojoycafl v.b. destanlar›n varyant ve versiyonlar›);
– Cöö comoktor, cöö comok aytuu salt› (masallar ve masal anlatma gelene¤i);
– ‹kayalar (hikayeler, efsaneler);
– Küldürgüç sözdör (f›kra anlatma gelene¤i).
41
42
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
III. Lirik Eserlerden:
– Emgek ›rlar› (emek türküleri: “Tüvey-tüvey”, “Kööfl-kööfl” v.b.);
– Afl›gl›k (aflk türküleri);
– Metel ›rlar (didaktik türküler);
– Ölöñdör, dürö (dü¤ün türküleri);
– Ölgöndün ›rlar› (a¤›tlar ve a¤›t söyleme gelene¤i);
– Tarihiy ›rlar (tarihî türküler);
– Sayas›y ›rlar (siyasî türküler);
– Din ›rlar› (dinî türküler);
– Oyun ›rlar› (oyun-e¤lence ve spor türküleri)
IV. Ap›z-Irç› (Afl›k-Ozan) Gelene¤inden:
– Ayt›fltar (at›flmalar);
– Maktoo ›rlar› (övgü fliirleri);
– Kordoo ›rlar› (yergi fliirler);
– Pældæ-flældæ12 ›rlar (erotik fliirler).
V. Halk Müzi¤i Alan›nda:
– Komuz küülörü (komuz ile çal›nan enstrümantal halk müzi¤i);
– Ooz komuz küülörü (metal a¤›z komuzu ile çal›nan enstrümantal halk müzi¤i);
– G›cek küülörü (kemençe ile ya da kopuzla çal›nan enstrümantal halk müzi¤i);
– Çoor küülörü (nefesli çalg›larla icra edilen enstrümantal halk müzi¤i) v.b.
Sözlü gelenek ve halk müzi¤i d›fl›nda son nefesini vermekte olan etnografik,
sosyo-antropolojik miraslar da müzelefltirilmeye tabi tutulmal›d›r. As›rlar öncesinden günümüze kadar canl›l›¤›n› sürdüregelen, toplumun etno-kültürel özelli¤ini temsil eden bu kültür miraslar› siyasi, dinî v.b. yaklafl›mlar uygulamaks›z›n de¤erlendirilmelidir.
Eski Türk geleneklerini, inançlar›n›, zaman, mekan düflüncelerini ve estetik
anlay›fllar›n› bar›nd›ran bir etnik ada fleklindeki bu köyde kökeni eskil mitolojik
düflüncelere dayanan kültür miraslar› da mevcuttur. Bu alanda müzelefltirilmesi
gereken kaynaklar›n baz›lar›n› flöyle s›ralamak mümkündür:
– Bakfl›l›k (flamanl›k gelene¤i);
– Tab›pç›l›k, tam›rç›l›k ve emçilik (halk hekimli¤i, halk tedavi yöntemi);
– Esapdanl›k (halk meteorolojisi);
– C›l esab› (zaman, mekan anlay›fl› ve halk takvimi);
– Mayramdar (bayramlar ve di¤er kutlamalar);
– Ir›mdar (hayvansal ürünleri elde etmede icra edilen merasimler);
– Tölgö, pal, tüfl (fal açma ve rüya tabiri gelene¤i);
– Oçok, ot (ocak ve ateflle ilgili inanç ve gelenekler);
– Sayapkerlik (baytarl›¤›n halktaki flekli);
– Münüflkörlük (y›rt›c› kufl besleme gelene¤i);
– Mergençilik (avc›l›k: köpekle yap›lan av, kuflla yap›lan av, silahl› avc›l›k);
– Çaband›k (çobanl›¤›n sosyal statüsü, hayat tarz›, hayvan besleme, koruma ve kesme gelene¤i);
– Konok kütüü (misafir a¤›rlamak, sofra ve yemekle ilgili gelenekler);
– Törööt (do¤umla ilgili inançlar ve uygulamalar);
– Balaga at koygon (çocu¤a isim verme gelene¤i);
– Erkek bala (erkek çocukla ilgili düflünceler, yafl özelliklerine göre yap›lan
tören ve sünnet dü¤ünü);
– K›z bala (k›z çocukla ilgili düflünceler ve uygulamalar);
– Kelin algan, k›z bergen (evlenme: k›z isteme, dünür olmak, toy);
– S›y›t, afl (ölümle ilgili merasimler);
– Koñfluçuluk (komfluluk, yak›n komflu, uzak komflu; komfluluk iliflkileri);
– Tuugand›k (akrabal›k: akraba, day›, kay›n, güvey, gelin);
– Eldik oyundar (halk oyunlar›: halk›n spor oyunlar›; e¤lenceli oyunlar; ak›l
ve düflünce gelifltirici oyunlar v.s.
Sonuç olarak denilebilir ki, somut olmayan kültürel eserleri müzelefltirme ifli,
onlar› do¤al zemininden koparmadan, esas niteliklerini, onun içinde senkretik
özelliklerini koruyarak derleme, saklama, araflt›rma ve sergileme faaliyetleri ile
s›k› ba¤lant›da gerçeklefltirilmesi gereken, önemli ve kal›c› bir faaliyettir. Bugünkü folklor araflt›rmalar›n›n ›fl›¤›nda ele al›n›rsa, herhangi sözlü gelenek eserini,
senkretik özelli¤ini bozarak, baflka bir deyiflle, sadece söze dayal› k›sm›n› kayda
alma yoluyla derlemek, arflivlefltirmek, sonra da estetik aç›dan incelemek ve yay›mlamak anakronizm olacakt›r. Ulupamir köyü örne¤iyle sundu¤umuz somut
olmayan kültür kaynaklar›n müzelefltirilmesi baflka bir köy için da geçerli olabilecektir.
Kanaatimce, somut olmayan kültürel miraslar›n müzelefltirme ifli, mutlaka
somut kültür miraslar›n›n müzelefltirilmesiyle s›k› bir iliflki kurularak gerçeklefltirilmelidir. Geleneksel kültürün somut örnekleri, onun baflka unsurlar›ndan belli
bir dereceye kadar ayr› tutularak sergilenebilir. Fakat, somut olmayan kültür miras›n› somut kültür miras›ndan koparmak, ay›rmak, kat›fl›ks›z - somut kültür
ö¤elerinin deste¤i olmadan - müzelefltirmeye çal›flmak yanl›fl ve lüzumsuzdur.
Sebebi, baz› somut olmayan kültürel eserlerin, somut unsurlar›n deste¤i olmadan
seyirciye, dinleyiciye ve araflt›rmac›ya iletilmesi oldukça zordur. Örne¤in Ulupamir köyünde yaflamakta olan K›rg›z toplumundan derlenen bir komuz enstrümantal müzi¤inin komuzsuz sergilenmesi düflünülemez. Köyün halk müzi¤i ürünlerinin tümü için bu kural geçerlidir.
Türk sözlü gelene¤inin bugün de canl›l›¤›n› nispeten sürdürmekte olmas›,
müzelefltirme için de¤erli malzemeleri elde etme imkân› sa¤layaca¤› muhakkakt›r. Söz konusu aç›k hava müzesi, folklor eserlerinin canl› müze tarz›nda sergilemek ile birlikte konferans, seminer çal›flmalar›n›, bilimsel araflt›rmalar› gerçek-
43
44
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
lefltirebilecek kapasitede olmal›d›r. Bu tan›t›c›, e¤itici bir merkez olmakla birlikte
bir tak›m bilimsel çal›flmalar› da ortaya koyabilmesi gerekir. Tabiat›yla, böyle bir
müze mutlaka bilimsel statüye de sahip olmal›d›r. Sözlü gelenek eserlerinin metin özelliklerini tan›mayan, folklorik eserlere yaz›nsal yaklafl›m uygulayan bir uzman bu ifli mutlaka yanl›fl yola götürecektir. fiu an sadece Ulupamir köyü de¤il,
tüm Türk dünyas› sadece sergilemekle s›n›rl› kalmayan, sözlü gelene¤in canl›
fleklini oldu¤u gibi muhafaza etmekle birlikte gerekti¤inde bilimsel yay›nlar yapmay› amaçlayan bir müzecili¤e ihtiyaç duymaktad›r.
Sab›rla dinledi¤iniz için teflekkür eder ve sayg›lar sunar›m.
NOTLAR
1
Vostoçnoslaqnskiy folœkpor: Slovarœ nauçnoy i narodnoy termiopogii /
Redkop.: K.P.Kabaflnikov (otv.red.) i dr.-Minsk: Navuka ` t´hn`ka,-1993, c.307-308.
2
Veselovskuï A.‹. ‹storiçeskaq po´tka.-Peningrad, 1940.
3
Vostoçnoslaqnskiy folœkpor: Slovarœ.., c.307.
4
Gaçev G. Ot sinkreti´ma k hudcestvennosti // Vopros› piteratur›.-1958,
No4; Gusv B.E. ‰stetika fopœkpora.- Peningrad, 1967.
5
Son zamanlarda yay›mlanan baz› bilimsel çal›flmalardan “senkretizm” ve “sentetizm” terimlerinin ayn› anlamda kullan›lmaya bafllad›¤›n› görmek mümkündür. Fakat “sentetizim” teriminin günümüz sanat dünyas›nda sinema, ça¤dafl tiyatro, pop flark›s› v.b. yeni estetik ürünlerin yap›sal özelliklerini ve fonksiyonlar›n› aç›klamada kullan›lmas› daha
uygundur.
6
‹lhan Baflgöz, Karac’o¤lan: Dördüncü bas›m.-‹stanbul, 2003, s.80-81.
7
Sözlü gelenek eserinin metni ile yaz›nsal eserin metni aras›ndaki farkl›l›k ve benzerlikler daha önce söz konusu edilmiflti: Kay›pov S.T. Sözlü Gelenekte ve Edebiyatta Metin
Kavram› // Uluslararas› Türk Dünyas› Halk Edebiyat› Kurultay›: Bildiriler: 26-28 May›s
2000.- Ankara, 2002.- S. 459-465.
8
Yabanc› Türkologlar›n eserlerinde: Afgan K›rg›zlar› (Fr. Les K›rgh›z d’Afghan; ‹ng.
The Kirghiz of Afghanistan; Alm. Afganische Kirgizen; Rus. Kirgi´› Afganistana, Afgan
Pamiri K›rg›zlar› (Fr. Les K›rgh›z du Pamir Afghan; ‹ng. The Kirghiz of Afghan Pamirs; Alm.
Afganische-Pamirsche Kirgizen; Rus. Kirgi´› Afganskogo Pamira), ya da Pamir K›rg›zlar› (Fr. Les K›rgh›z du Pamir; ‹ng. The Kirghiz of Pamir; Alm.Pamirsche Kirgizen; Rus.
Kirgi´› Pamira) diye adland›r›lan bu toplum günümüzde Van K›rg›zlar› ismiyle an›lmaktad›rlar.
9
Rémi Dor – Clas M. Naumann. Die Kirghisen Des Afganisceh Pamir.- Akademische
Druck-u. Vernagsanstalt, Graz, 1978; Rémi Dor. “Si tu me di: chante! chante!...”: Documents pour servir a la connaissance de la tradition orale des Kirghiz du Pamir afghan. These pour le doctorat es-lettres par Rémi Dor. Presentee le 22 decembre 1980.— Paris, T.1,
1980.
10
M.Nazif Shahrani. The Kirghiz and Wakhi of Afganistan: Adaptation tu Closed
Frontiers and War, University of Washington Press, Seattle and London, 2002.
11
Kay›pova K.M. Ulupamir K›rg›zlar›n›n Sözli Halk Edebiyat› fiekilleri // Uluslararas›
Türk Dünyas› Halk Edebiyat› Kurultay›: Bildiriler: 26-28 May›s 2000.- Ankara, 2002.- S.
467-475.
12
“æ” harfi kapal› [e] sesini karfl›lamak için al›nm›flt›r.
45
M‹MARLI⁄IN SARAYI: SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL
M‹RASIN MÜZE MEKANINDA NESNELLEfiMES‹
The Palace of Architecture: The Objectification of Intangible
Cultural Heritage in the Museum Space
Ayflen SAVAfi
ABSTRACT
The Palace of Architecture: An Adventure in Art and History is an interesting book
published in Britain in 1840. In the book which is essentially an exhibition catalog, architect George Wightwick is looking for ways to exhibit his collection of artifacts from various
cultures and periods in an imaginary English garden. Both the system developed by the
English architect and his chosen exhibition space give valuable hints as to the exhibition
of non-conrete cultural heritage. One of the most educating examples is the way in which
a building, one of the most concrete expressions of cultural heritage, is proposed to be exhibited in a museum. This article discusses the utility of the order proposed in this imaginary exercise under today’s circumstances.
Key words: Intangible cultural heritage, museum, space
“Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi” ad› alt›nda düzenlenen bu
sempozyumun davet yaz›s›nda yer alan k›sa metin yak›ndan incelendi¤inde, bu
birkaç sat›r›n, ayn› anda bir tan›m› ve bir beklentiyi dile getirdi¤i aç›kça görülmektedir. Davet yaz›s›nda: “halkbiliminin inceleme alan›na giren sözlü anlat›lar›n, geleneklerin, uygulamalar›n, gösterilerin... k›sacas› somut olmayan kültürel
miras›n bir aç›k hava müzesinde nas›l yer almas› gerekti¤i konusunu de¤erlendiren ve/veya tasar›m önerileri getiren” bildirilerin beklendi¤i aç›kça belirtilmektedir. Somut olmayan kültürel miras›n, “halkbilimi müzesinin” do¤al nesnesi olarak ele al›nmas›, son y›llarda benzeri toplant›larda üzerinde s›k durulan küreselleflmenin, kültürel çeflitlilik üzerindeki dolayl› etkilerini anlaman›n ve yorumlaman›n bir yöntemi olabilir diye düflünüyorum. Öte yandan, ad› geçen kültür miras›n›n “bir aç›k hava müzesinde nas›l yer alaca¤›na” yönelik “tasar›m önerisi”nin
ise, bir mimar olarak, yorumlanmas› gereken bir beklenti oldu¤una inan›yorum.
Bu sunumda seçilen mimari örnekler, bu iki konunun, yeniden ve birlikte ele
al›nmas›na katk›da bulunabilecek araflt›rma projeleridir. Ve alt›n› çizmek istedi¤im nokta, ya da bafllang›çtaki varsay›m›m, somut olmayan kültürel miras›n sergilenme yöntemlerinin yine soyut olmayan bir ortamda gelifltirilebilece¤i üzerinedir. Somut olmayan ortam teriminin bu günkü referans› aç›k gibi gözüküyor. Ancak benim seçti¤im sergileme biçimleri ve müze yorumlar›, bundan farkl› ortamlar›n keflfedilebilmesi aç›s›ndan yarat›c›l›¤› zorlayan örneklerdir.
46
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Resim 14'te gösterilen plan, 1840 y›l›nda, ‹ngiltere’de bas›lan bir kitab›n kapak sayfas›ndan al›nm›flt›r. 1802 ve 1872 y›llar› aras›nda yaflayan ‹ngiliz mimar,
George Wightwick, sergi katalo¤u niteli¤i tafl›yan kitab›nda, toplad›¤› farkl› dönem ve kültürlere ait yap›tlar›, bir düzen içinde, hayali bir ‹ngiliz Bahçesi’nde sergilemenin yöntemini araflt›rmaktad›r. Kitab›n bafll›¤›ndan da anlafl›laca¤› gibi,
“Mimarl›¤›n Saray›: Bir Sanat ve Tarih Maceras›”, içinde camilerin, tap›naklar›n,
saraylar›n, ma¤ralar›n, zafer taklar›n›n, kent kap›lar›n›n, lahitlerin ve daha küçük
ölçekte fragmanlar›n topland›¤› ve sergilendi¤i hayali bir ortamd›r. Müzecilik terminolojisine, Frans›z kültür bakanl›¤› da yapm›fl olan sanat tarihiçisi ve müzeci,
André Malraux’un katt›¤›, “musée imaginaire,” ya da hayali müze terimi, bundan
yaklafl›k bir as›r önce Wightwick taraf›ndan yorumlanmaktad›r. Malraux’un hayali müzesi, sanat eserlerinin siyah beyaz fotograflar›n›n derlenmesinden oluflmaktad›r. Benzer bir biçimde Wightwick, seçti¤i yap›tlar› sistematik bir biçimde hayali bir bahçede sergilemektedir. (Resim 14)
Bahçe düzenlemesinde bafll›ca iki eleman bu sistemin kurgusunu netlefltirmektedir: sürekli bir duvar ve bir dolafl›m yolu ya da patika. Duvar bahçeyi anlaml› parçalara bölmek amac› ile kullan›lmaktad›r. Bezenmifl girifl kap›lar› ile delinen bu duvar, bahçeyi, çevrede on, merkezde bir olmak üzere 11 parçaya bölmektedir.1 Antik Hint mimarisinden bafll›yan ve ‹ngiliz mimarisinde sonlanan her
bölüm farkl› bir üslübu içermektedir. Daha önce de belirtti¤im gibi bu bölmeleri
birlefltiren, kitapta avenue olarak an›lan patikad›r. Bu patikadan ilerleyen ziyaretçiler, mimari formlar›n tarih içindeki geliflimini çizgisel bir düzende izlemektedir.
Kitapta bu dolafl›m söyle tariflenmektedir: (Resim 15)
Ana portaldan girip patikada ilerlerlerken sa¤daki ilk kap›dan gireceksiniz
ve bu e¤itici tasar›m›n bölümlerinde iflaretlenen dönüm noktalar›na kadar yürüyeceksiniz.2
Bir baflka deyiflle, patika, müzecinin, mimarl›k tarihinin yeniden keflfedilmesi için simule etti¤i nesneleri yeniden tan›mlad›¤›, kesintisiz bir tarihi araflt›rman›n arac› olmaktad›r. Kitapta seçilen nesnelere ait tarihlere yer verilmemiflde olsa, bu tarihi süreklili¤in kurgusu dolafl›mda net olarak okunabilmektedir. Her bölüm yak›ndan incelendi¤inde içinde binalar›n, bina parçalar›n›n ve hatta binalar›n çizimlerinin bile oldu¤u gözlenmektedir.
Yunan mimarl›¤› bölümünde bir tap›nak ve onun parçalar›n› görmek bu anlamda flafl›rt›c› olmayacakt›r. Bir an için bu hayali müzenin inand›r›c›l›¤›na kap›l›rsak, nesnelerin düzensiz biraradal›¤›n›n, bugün, özellikle halkbilimi müzelerinde, tart›fl›lan otantifikasyon ve özgünlük gibi konular› tart›flma d›fl› b›rakt›¤›;3 öte
yandan, hiç farkl›laflmayan peyzaj ve fiziksel çevrenin, sosyal ve kültürel uygunluk gibi konular› da gözard› etti¤i aç›kça gözlenmektedir. (Resim 16)
Kolleksiyonunu ve sergisini müze olarak adland›rmayan Wightwick, seçti¤i
yap›tlardan baz›lar›n› müze olarak etiketlemifltir. “Yunan Müzesi”, “Norman-Go-
tik Müzesi”ve “Noktal› Gotik Mimarisi Müzesi” gibi. Bugün ülkemizde koruma
alan› olarak saptanm›fl ve korunabilmifl birkaç kasabada yer alan müzelerin adlar›n›n koyulma sürecinde benzer çeliflkiler yaflanmaktad›r. Tarihi bir alan›n müzeye dönüfltürülmesi, ya da ayn› çevreyi paylaflan yap›lar›n çevreleri ile birlikte
müze olarak adland›r›lmas›, Türkiye’de araflt›rma alan› geliflecek bir konudur.
Wightwick’in hayali bahçesinde, müze içinde müze yaratma olgusu, neyin müze
yap›s› neyin sergi nesnesi oldu¤u konusunda net olmayan bir durum ortaya ç›karmaktad›r. Hatta öyleki, baz› durumlarda, neyin yap› malzemesi, neyin yap›
süslemesi, neyin vitirin neyin sergi nesnesi oldu¤unu ayr›flt›rmak olanaks›zlaflmaktad›r. Tüm bunlara eklenen resim galerileri ise durumu iyice karmafl›klaflt›rmaktad›r. (Resim 17)
Hayali patikada ilerleyen ziyaretçiler, temsil edilenle temsil arac›n›, müze binas› ile sergi nesnesini, parça ile bütünü ve eski ile yeniyi birbirinden ay›ramamaktad›r. Burada detaylar›na girmeyece¤imiz bu içiçe geçmifllik, Türkiye’de
halkbilimi müzecili¤inin tart›flma konular›ndan bir di¤eridir. ‹ster yerinde korunarak müzeye dönüfltürülsün isterse yerinden edilerek müzelefltirilsin, bu çak›flma
halkbilimi müzelerinin sergi mekanlar›nda yoruma aç›kt›r. (Resim 18)
Kültür miras›n›n bilinen en somut nesnelerinin somut olmayan bir ortama tafl›nma çabas› burada vermeye çal›flt›¤›m›z yarat›c› örneklerden ilkiydi. Wightwick’in hayali bahçesi, nesnenin somut varl›¤›n› inkar edebilen ender yorumlardan biridir. Burada sunulan ikinci örnek, farkl› bir yaklafl›m› resimlemektedir.
1930 y›l›nda, Fransa’da yay›nlanan bir sanat dergisinde, editor Christian
Zervos, flu anda düzenlenen konferans›n beklentilerini ça¤r›flt›ran bir ça¤r›da bulunur. Mimarlardan, Paris’te, yaflayan sanatç›lar için bir müze tasarlamalar›n› ister. Gelifltirilen öneriler aç›k bir yar›flman›n parças› olacaklard›r. ‹ki dünya savafl› aras›nda Paris ve dönem sanat› hakk›nda detayl› bilgiye sahip olmayan biri için
bile, bu müzenin içermesi beklenen eserlerin say›s›n›n kontrol edilemez olaca¤›n› ön görmek zor olmayacakt›r. Özellikle soyut sanat›n müzelerde sergilenerek
meflrulaflt›r›ld›¤› bu dönemde, sanat eserinin de, resim ve heykelle s›n›rl› olamayaca¤› kesindir. Bu bilinmezlikler içinde, Fransa’da mimarl›k yapmakta olan Le
Corbuseir ve Pierre Jeanneret dergiye bir proje gönderirler. “Modern sanat için
ba¤›ms›z bir müze” ad›n› verdikleri müze binas›, bugün hala mimarl›k disiplininin
vazgeçilmez tart›flma konular›ndan biridir. Bence bu sadece bir bina de¤il ayn›
zamanda bir müze yönetim ve organizasyon sistemi önerisidir. (Resim 19)
Yukar›da sunulan ilk örnekte tüm kurguyu mümkün k›lan duvar, ayn› zamanda bir s›n›r koyucudur. Duvarlar›n içinde kalan bölümler ve tüm bahçe s›n›r› önceden belirlenmifltir. ‹kinci örnek, ‹ngiliz bahçesinin s›n›rlar›n› zorlayan bir
mimari müze araflt›rmas›d›r. S›n›r sözcü¤ü müzecilikte birçok anlamda ele al›nabilir ve bunlardan ço¤u metaforik olabilir. Biz burada sadece iki fiziksel ve birbiri ile iliflkili s›n›rdan söz edece¤iz: kolleksiyon ve yap›. Bir baflka deyiflle, kollek-
47
48
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
siyon oluflumunda koyulacak s›n›rlar; ki bunlar, neyin ne kadar toplanaca¤›n› belirleyecektir. Hiç flüphesiz, bu seçim kriterleri müze yap›s›n›n mimari program›n›n oluflumunda büyük önem tafl›yacakt›. Tavan yüksekli¤i üç metre olan bir
müze kat›na konabilecek nesnelerin yüksekli¤i yaklafl›k iki metre ile s›n›rlan›r. Ya
da her y›l elindeki kolleksiyonu iki kat›na ç›karmay› hedefliyen bir müze idaresinin arfliv, depo ve sergi mekanlar›, çal›flanlar›n›n ve idari kadrosunun bar›nd›r›lmas› ile ilgili de mekansal geniflleme planlar›n›n olmas› beklenir.
Çizimde de görüldü¤ü gibi, sunulan ikinci örnekte, yap›n›n spiral formu, sonsuza kadar büyüyebilecek fiziksel bir yap› önermektedir. ‹lk infla edilecek olan
merkezdeki girifl holü ve ilk sergi duvarlar›d›r. Bundan sonraki aflamalar yeni
nesneler geldikçe üretilecektir. Yap›m maliyetleri ise müzeye eserini ba¤›fllayan
artistler ya da katk›da bulumak isteyen sanat severler taraf›ndan zaman içinde
karfl›lanacakt›r. Böylece, sergi mekan›n›n fiziksel boyutland›rmas›, içinde sergilenecek nesne ile birebir iliflki içinde yap›lacak, önceden konmufl ebatlarla, fiziksel boyutland›rmalara k›s›tl› olmayacakt›r. Sergilenen nesne ile bina aras›nda gelifltirilen bu organik iliflki, hem bir yöntem hem de bir müzecilik elefltirisi olarak
da ele al›nabilir. Bu ayn› zamanda, özellikle son y›llarda varl›¤› sorgulanan, küratörün gücünü de hiçe sayan bir öneridir. Bir çok denemeye ra¤men Le Corbusier’in projesi oldu¤u gibi hayata geçirilememifl, ancak 1952 ve 57 y›llar› aras›nda üretilen, Tokyo Ahmedabad gibi projelerde, bu “organik büyüme” ve büyüyebilen, “s›n›rs›z müze” araflt›rmalar›n›n, donmufl örnekleri infla edilmifltir.
Bu iki s›ra d›fl› mimari örnek, çok somut olan nesnelerin müze nesnesine dönüflümünün örgütlenmesi aç›s›ndan oldu¤u kadar, yaratt›klar› somut olmayan
ortamlarla da sempozyumun araflt›rma alan›na katk›da bulunabilecektir. Somut
olmayan kültür varl›klar›n› müze ortam›nda sergilemek, onlar› nesnelefltirmek
anlam›nda ele al›nabilir. Örne¤in bir gelene¤in sergilenmesinin arac› nesneler
olacaksa sorun farkl› bir boyutta ele al›nmal›d›r. Bir kez nesneleflti¤inde, somut
olmayan kültür varl›klar›n›n tan›m› ve korunmas› ile ilgili son elli y›ld›r tart›fl›lan
konular yeniden gündeme gelecektir.
Bir örnek vermek gerekirse, izleme olana¤› buldu¤um UNESCO Kültür Bakanlar› 3. Yuvarlak Masa Toplant›s›’›nda gündeme gelen, ancak ideolojik yorumlar›n ve yaklafl›m farkl›l›klar›n ortak kabul gören maddelerde tan›m ve sözcük de¤ifliklikleri ile pragamatikleflti¤i tart›flmalarda, koruma aç›s›dan, Somut Olmayan
Miras›n” “Somut” olandan farkl›laflt›¤› noktalar netlikle saptanamam›flt›r. Hiç
flüphesiz, müze bir sergileme mekan› oldu¤u kadar bir koruma, saklama ve onar›m mekan›d›r. Fiziksel bir nesnenin korumas›, restorasyonu, konservasyonu, rehabilitasyonu ile ilgili uzmanl›k dallar›n›n uzlaflmalar› ve özellikle uluslararas› kriterlerini belirlemeleri oldukça zor görünmekte; özellikle ülkemizde, çok baflar›l›
koruma örneklerinin yan›nda, al›nan ve özellikle al›namayan kararlar nedeni ile
yitirilen bir çok somut örne¤e rastlanmaktad›r. Malzemenin, yani fiziksel nesne-
nin korunmas› ve bilgisinin yay›lmas› ile ilgili gelifltirilen terminolojinin, somut olmayan kültür varl›klar› için de geçerli oldu¤unu düflünmek yan›lt›c› olacakt›r.
Bu kavramsal farkl›laflmalar, ICOM bildirgeleri ile standartlar›na ulaflt›¤› var
say›lan müzecilik terimleri için de geçerlidir. Özellikle envanter listeleri ve liste
formatlar› bu farkl›laflmalar›n göstgergelerini oluflturmaktad›r. Sadece bir örnekle aç›klamak gerekirse, bir masa saatinin restorasyonu için gerekli fiziksel tan›m› envantere girecek flekilde evrensellefltirilmifltir. Müzeler için gelifltirilen bilgisayar yaz›l›m programlar› bu bilgi girme yöntemlerini ve terimlerini standartlaflt›rm›flt›r. Öte yandan, bir türkünün envanter notlar›nda, korumaya esas oluflturacak betimlemenin evrensel kodlar› saptanmam›flt›r. Belki de saptanmamal›d›r.
Somut olmayan kültür varl›klar› ile ilgili tek bir envanter notunun, dünyadaki tüm
müzeler aç›s›ndan benimsenebilecek standart bilgiler içermesi süreci, bir çok
ideolojik ve kuramsal tart›flmay› da birlikte getirecektir.
Somut olmayan kültür miras›n›n müze ortam›na tafl›nmas› ile ilgili al›nacak
karar, bilginin nesnelefltirilmesi olacaksa, sergi ve arfliv tasar›m› ile ilgili yarat›c›
fikirlere gereksinim duyulacakt›r. Hiç flüphesiz günümüz iletiflim teknolojileri, bu
ikilemleri en aza indirgeyecek alt yap›y› müzecilerin kullan›m›na sunmaktad›r.
Ancak bu alt yap›n›n nas›l kullan›laca¤›n›n karar› da akademik araflt›rmalara konu olmaktad›r. Sergi mekan› kullan›m›nda yarat›c›l›¤a örnek olabilecek di¤er bir
örnek fazla geliflmifl bir teknolojiye gereksinim duymamaktad›r.
Resim 20'de sunulan sanat eseri, sergilenen nesne ile müze binas›n›n fiziksel ortam› aras›ndaki iliflkiyi sorgularken, müze mekan› ile birlikte sanat eserinin
esnek konumunu da elefltirmektedir. ‹ngiliz as›ll› üç genç sanatç› taraf›dan kusursuzlaflt›r›lan proje, 1988 y›l›nda New York Soho Modern Sanatlar Müzesi’nde sergilenmifl; daha sonra dünyaya bilinen bir sokak gösteri sanat› olarak tekrar yay›lm›flt›r. Bir temsil ortam› olarak tuval üzerinde biçimlenen resmin nesnesinin,
temsilin do¤as› gere¤i müze mekan›nda yeri yoktur. Temsil ancak nesnenin yoklu¤unda mümkündür. O anda müzede olmayan bir nesnenin, olay›n ya da duygunun temsilini asmaya al›flt›¤›m›z müze duvar›nda , nesnenin kendisini görmek
ve iletilmek istenenin ziyaretçiye birebir ve an›nda sunulmas›, yorumlanmas› gereken bir durumdur. Sanatç›lar›n yaratt›klar› “interaktif” bir ortamd›r. Günümüz
müzecili¤inde s›k kullan›lan “interactive” ortam›n, bu flafl›rt›c› alternatifinin, tekrar tekrar alt› çizilen “somutlu¤u” içinde, somut olmayan›n sergilenmesi ile ilgili
de¤erli ip uçlar› sundu¤una inan›yorum. Kanvas üzerine yerlefltirilmifl figürlerin
gerçekli¤i, figürleratif anlat›m›n doruk noktas›d›r. Sergilenen, nesnenin soyutlamas› de¤il kendisidir. (Resim 20)
Öte yandan iletiflim ortam› da müze ortam›n›n kendisidir. Daha basit bir anlat›mla, ziyaretçiler sanat eseri ile konuflabilmektedir. Ben izledi¤im sürece sorulan sorular ve geçen konuflmalar kendi bafl›na bir makale konusu olabilir. Hiç bir
zaman kopyalanamayacak bu çok özgün sanat eserinin müze duvar›ndaki en so-
49
50
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
mut konumu somut olmayan›n sergilenmesi aç›s›ndan ö¤reticidir. Hiç flüphesiz
otantikli¤i benzer bir biçimde üretecek bir müzecilik anlay›fl›n›n bu çarp›c› müze
elefltirisinden edinece¤i deneyimler olacakt›r.
Yukar›da deyinilen projeler, son ikiyüz y›l› aflk›n sürede geliflen müze bilimi
çal›flmalar› ve müzecilik yaklafl›mlar›n›n aras›ndan rastlant›sal olarak seçilen üç
örnektir. Halk bilimi araflt›rmalar›na ba¤l› olarak gelifltirilen müzelerde, benzer nitelikte aray›fllara gidilmesi çok s›k rastlanan bir durum de¤ildir. Ancak yap›lmas› gereken, özellikle müze yöneticisi ya da çal›flan› olmak için çal›flmalar› yapan
genç arkadafllar›n henüz koflullar›n zorluklar› ile k›s›tlanmam›fl yarat›c›l›klar›n›
her yönde desteklemek ve somut olmayan kültürel miras›n müzelerde nesneleflmesinin, en az›ndan bir süre için, ertelenmesinin yöntemlerini araflt›rmaktad›r.
NOTLAR
1
Kitap ve konu ile ilgili genifl bilgi için bak›n›z; Ayflen Savafl. Between Document and
Monument: Architectural Artifact in an Age of Specialized Institutions. MIT, Eylül 1994,
(doktora tezi) ve John Physick ve Michael Darby. Marble Halls, Drawings and Models for
Victorian Secular Buildings. Londra: Eyre & Spottiswoode Ltd., 1973.
2
George Wightwick. The Palace of Architecture: a Romance of Art and History. Londra: James Fraser, 1840, Sayfa 7.
3
Ayflen Savafl. “Sergi Mekan› Tasar›m› ve Ba¤lam Üzerine Notlar”. Türkiye’de Halkbilim Müzecili¤i ve Sorunlar›, 2003, Ankara: Gazi Universitesi.
FOLKLOR AÇIK HAVA MÜZELER‹NDE SERG‹LEME
The Exhibition of Folklore in Open-Air Museums
Alparslan SANTUR
ABSTRACT
In Turkey, it is impossible to say that the techniques employed in the exhibition of traditional, material and concrete cultural expressions in archaeological or ethographical museums are adequate. For the exhibition of intangible cultural values, no museum system
whatsoever is available. It would appear that open-air museums offer the best solution for
the exhibition of traditions and beliefs, folk music and plays, products of folk literature and
cultural expressions that may look concrete, like architecture, clothing, and handicrafts,
which however are intangible in their connections with “invisible” rituals, emotions and
concepts. Such an exhibition technique would also invite the participation of the visitors
and could include the exhibition of folk music and traditional forms of theatre, wedding rituals, holiday traditions, performances of folk literature, and the applied, hands-on exhibition of traditional handicrafts and foods. This form of exhibition would both present concrete material and the context illuminating that material’s actual usage.
Key words: Folklore, museum, folk culture, exhibition
Somut olmayan kültürel de¤erlerin (baflka bir deyiflle manevi kültür de¤erlerinin) müzelenmesinde bafllang›ç noktas›, maddi ve manevi kültür de¤erlerinin
birbiri içine girmifl kavramlar oldu¤u gerçe¤inden hareketle, somut yani maddi
kültür de¤erlerinin müzelenmesi veya sergilenmesi olmaktad›r.
Örne¤in halk mimarisinin ana malzemesi, maddi bir unsur olan konut ve
çevresinde oluflan di¤er yap› birimleri ile iç döfleme biçimleridir. Bu malzemenin
sergilenmesi bize ancak, o yap›yla ilgili teknik özellikler, kullan›lan malzeme, iç
döflemede yer alan eflyalar, kullan›lan araç-gereçler konusunda bir fikir verebilir.
Ancak halk mimarisi örne¤inde, geçmiflten gelen inan›fllara dayanan özellikler
konusunda da ziyaretçilerin bilgilendirilmeleri gereklili¤i, esas›nda bu sempozyumun da ana konusunu oluflturmaktad›r. Temel atma törenindeki pratiklerin yan›nda, eflikle, ocakla, muhtelif ev eflyas›yla ilgili veya evi nazardan korudu¤una
inan›lan uygulamalar buna örnek olarak verilebilir.
Baflka bir örnek olarak geleneksel giyim-kuflam-süslenme ve el sanatlar› ile
ilgili malzemeyi sergilemeniz mümkündür. Ancak bu tür malzemenin ço¤u kez
sadece örtünmek, süslenmek veya süs amac›yla yap›lmad›¤› örne¤in bekar genç
k›z, evli kad›n giyim-kuflam› ve süslenmesi aras›ndaki farklar›n kayna¤›n›n, çeyiz sand›¤› etraf›ndaki geleneksel uygulamalar›n, dokumalarda yer alan motiflerle ilgili inan›fllar›n da belirtilmesi gerekmektedir.
Dolay›s›yla, maddi kültür unsurlar›n›n müzelenmesinden yola ç›k›larak, manevi kültür de¤erlerinin de belirtilmesi ve teflhiri söz konusu olmaktad›r.
51
52
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Bu konuda ‹skandinav ülkeleri, 1800’lü y›llar›n sonunda konuyla ilgili aç›k
hava müzelerinin ilk örneklerinin oluflmas›na öncülük etmifller ve daha sonraki
y›llarda özellikle Avrupa’da bu tür müzeler yayg›nlaflm›flt›r.
Genel olarak geleneksel mimari örneklerin bir alanda sergilenmesi temeline
dayanan folklor aç›k hava müzelerinin as›l ifllevi, zaman zaman geleneksel uygulamalar›n da teflhir edildi¤i ve ziyaretçilerin de bu uygulamalara kat›l›mlar›n›n
sa¤land›¤› bir gösteri alan› olma özelli¤inde ortaya ç›kmaktad›r.
Burada belirtilmesi gereken önemli bir husus, müze alan›nda gerçeklefltirilecek bu tür gösterilerin, sadece bir gösteri olmaktan daha çok, ziyaretçileri bilgilendirmek amac›yla düzenlenmeleri gerekti¤idir. ‹nsanlar›n okuduklar›ndan daha
çok, gördüklerinin ak›llar›nda kald›¤› düflünülürse, mümkün oldu¤u kadar bilgilendirmenin göstererek yap›lmas› gerekmektedir.
Konuyla ilgili müze sisteminde sergilemeden bafllayarak, etkinlik ve gösteriler, e¤itim, tan›t›m-bilgilendirme ve duyuru gibi hususlar›n bir arada ön plana ç›kt›klar› görülmektedir. Burada baz› folklor aç›k hava müzelerindeki uygulamalardan yola ç›k›larak, geleneksel kültür de¤erlerimizin de benzer yöntemlerle nas›l
sergilenece¤i konusunda bir fikir verilmeye çal›fl›lacakt›r:
Sergileme
Folklor Aç›k Hava Müzelerinde malzemenin teflhirinde, birbiriyle ilgili malzemenin bir arada bulundurulmas›na özellikle dikkat edilmektedir. Örne¤in bir çiftlik evi kompleksinde, içlerindeki eflyalarla birlikte ana konut, çal›flanlar›n konutlar›, hayvan bar›naklar›, yiyecek saklama yerleri, araç-gereçler, vb. k›sacas› ilgili dönemde, o çiftlik evi ve çevresindeki tüm birimlerin ve etkinliklerin gözlerde
canland›r›labilece¤i bir sergileme düzenlenmektedir.
Daha önce de konuyla ilgili yaz›lar›mda ifade etti¤im gibi, bu tür bir müzede
örne¤in bir konutu gezerken, ev sahiplerinin k›sa bir süreli¤ine evden ayr›ld›klar› ve birazdan dönecekleri hissine kap›lmamak mümkün de¤ildir. Sadece teflhir
etmek için ortama ayk›r› düflecek bir malzeme orada yer almamaktad›r.
Ayn› durum, geleneksel zanaatkarl›kla ilgili faaliyetlerin gerçeklefltirildi¤i
atölyeler; beslenmeyle ilgili (zeytinya¤›, flarap, un, vb) üretim yerleri için de söz
konusudur.
Etkinlik ve Gösteriler
Folklor Aç›k Hava Müzesi deyince akla gelen ilk husus olmas› bak›m›ndan,
müze alan›nda düzenlenen etkinlikler büyük önem tafl›maktad›r.
Baz› müzelerdeki afla¤›da belirtilen konulardaki uygulamalardan yola ç›k›larak, geleneksel kültür de¤erlerimizle ilgili örnek uygulamalar belirtilmeye çal›fl›lm›flt›r:
Geleneksel Mimari
Yap›y› oluflturan malzemenin elde edilmesi, yap› tekni¤i, inflada kullan›lan
araç-gereçlerin fonksiyonlar›, vb. uygulamalar›n inflaat ustalar› taraf›ndan ziyaretçilere gösterimi konunun tekni¤ini oluflturan birinci bölümdür.
Di¤er yandan zaman zaman müze alan›nda bir geleneksel yap›n›n temel atma, çat›ya bayrak asma uygulamalar›n›n canland›r›lmas›, mevcut konutlarda
ocak,eflik, vb. evin bölümleriyle, nazarl›k ve süslemelerle ilgili gelenekler konusunda ziyaretçilerin bilgilendirilmesi planlanabilir.
Halk Sanatlar›
53
54
En yayg›n uygulama geleneksel sanatkarlar›n, belirli günlerde müze alan›nda bulunan do¤al ortamlar›nda mesleklerini uygulamal› olarak sunmalar› ve
ürünlerini sergilemeleridir.
Halk Oyunlar›-Halk Müzi¤i-Halk Çalg›lar›
Müze alan› içinde, yap›lar aras›ndaki bofl alanlarda veya ahflap platformlar
fleklinde oluflturulacak alanlarda halk oyunlar› gösterileri ve halk müzi¤i konserlerinin düzenlenmesi, konunun canl› teflhirini oluflturmaktad›r.
Halk oyunlar› gösterilerinde, her oyun öncesinde yöre, oyunun ç›k›fl nedeni,
vb. k›sa bir genel bilgi verilmesi, oyunda kullan›lan giyim-kuflam-aksesuarlar ve
di¤er malzemelerle ilgili bilgi verilmesi, oyunlar›n genel görünümleri ile oyunlarda yer alan belli bafll› hareketlerin ayr›ca gösterimi planlanabilir. Ancak söz konusu bilgilendirmenin ayr›nt›ya kaçmamas›, k›sa ve herkesin anlayabilece¤i bir
dilde yap›lmas›nda yarar vard›r.
Birbiri ile ba¤lant›l› olan konunun halk çalg›lar› ile ilgili bölümünü, bir koleksiyon oluflturularak, müze alan› içinde daimi sergilenmesi kapsamaktad›r. Ancak
bu sergileme s›ras›nda, istendi¤inde çalg›lar›n seslerinin de dinlenilmesine olanak
veren bir teknik sistemin kurulmas› sa¤lanmal›d›r.
Geleneksel Tiyatro-Köy Seyirlik Oyunlar›
Karagöz, kukla, meddah, ortaoyunu gösterileri yan›nda, baz› yörelerimizde
hala devam etmekte olan köy seyirlik oyunlar› ekiplerinin davet edilerek, müze
alan›ndaki platformlarda k›sa bilgiler sonras›nda rol paylafl›m›, makyaj, deve, vb.
oyunda kullan›lacak malzemenin haz›rlanmas› gibi oyun öncesi haz›rl›klarla birlikte oyunlar›n teflhir edilmesi, konunun canl› sunumunu oluflturmaktad›r.
Ayr›ca oyunlar›n video gösterimleri, oyunlarda kullan›lan belli bafll› aksesuar ve malzemenin teflhirine yönelik sergilemeler planlanmal›d›r.
Halk Mutfa¤›
Müze alan›nda oluflturulacak bir restoran›n, devaml› olarak geleneksel Türk
mutfa¤›ndan örnekler sunmas› konunun bir bölümüdür. Yine geleneksel Türk
mutfa¤›n›n tan›t›m›na yönelik olarak, belirli zamanlarda, belirli yemeklerin yap›m›n›n uygulamal› gösterileri ve ikram› planlanabilir. Ayr›ca bu gösteriler s›ras›nda, mutfak gelene¤i ile ilgili k›sa sunumlar›n da yap›lmas›nda yarar görülmelidir.
Gelenek-Görenek-‹nan›fllar-Günlük Yaflam
Do¤um, çocukluk ça¤›, sünnet, askere u¤urlama, niflan, evlenme, çevresinde oluflan belli, bafll› geleneksel uygulamalar›n yan›nda, mevsimlik bayramlar,
dini bayramlar, esnafl›k, köy odas› geleneklerinin canland›r›lmas› planlanabilir.
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Bu tür gösteriler öncesinde, ziyaretçilerin iyi haz›rlanm›fl broflür veya sözlü anlat›mlarla bilgilendirilmeleri, uygulamalarda yer alan pratikleri anlamalar› bak›m›ndan büyük önem tafl›maktad›r.
Burada her uygulaman›n bafl›ndan sonuna kadar, tüm ayr›nt›lar› ile aktar›lmas› yerine belirgin olan ve toplu olarak uygulanan geleneksel uygulamalara
a¤›rl›k verilmelidir.
Örnek olarak;
-Do¤um çerçevesinde, lo¤usa flerbetinin da¤›t›lmas›,
-Çocukluk ça¤› çerçevesinde, çocu¤un ilk diflinin ç›kmas› ile ilgili uygulamalar,
-Evlenme çerçevesinde, k›na töreni,
-Mevsimlik bayramlar çerçevesinde, H›drellezde çocuklar›n evleri dolaflarak,
maniler eflli¤inde yiyecek toplamalar›,
-Köy odas› gelenekleri çerçevesinde, odalarda oynanan oyunlar›n gösterimi,
-Oda, kahvehane veya evlerde gerçeklefltirilen toplu e¤lenceler çerçevesinde ferfene, kaz asma gibi yöresel adlarla an›lan uygulamalar›n gösterimi,
-Çocuk ve büyük oyunlar›n›n gösterimi,
Halk Ekonomisi
ve çizimleri yan›nda, ilgili dönemlerdeki geleneksel uygulamalarla ilgili bilgiler de
yer almaktad›r. Müzede düzenlenmesi planlanan özellikle manevi kültürle ilgili
baz› uygulamalar›n ziyaretçiler taraf›ndan daha iyi anlafl›labilmesi bak›m›ndan bu
konu büyük önem tafl›maktad›r.
Müze malzemelerinin bulunduklar› yerlere, malzemeyle ilgili bilgileri kapsayan küçük levhalar›n konulmas› da di¤er bir yöntem olmakla birlikte, fazla tercih
edilmemektedir.
Di¤er yandan son zamanlarda baz› müzelerin internet sitelerinde, ziyaretçilerin interaktif olarak müzeyi gezmelerini sa¤layan teknikler gelifltirdikleri ve bir
bak›ma sanal müzeler oluflturduklar› görülmektedir.
Duyuru
Müze etkinliklerinin y›ll›k ve ayl›k programlar fleklinde halka ve medyaya
duyurulmas›, yay›n organlar›nda (internet dahil) yer almas› konunun ilk bölümünü oluflturmaktad›r. Bu duyurularda ayr›ca müzenin halka aç›k oldu¤u zamanlar,
saatler, girifl ücretleri, indirimler, müzenin konumu, hangi araçlarla nas›l ulafl›laca¤› gibi bilgiler de yer almaktad›r.
Sonuç olarak, somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi olarak ifade
edilen, ancak daha genel bir tan›mla maddi-manevi geleneksel kültür de¤erlerinin tümünü kapsayan söz konusu miras›n müzelenmesi, ancak folklor aç›k hava
müzeleri sistemi içinde mümkün gözükmektedir.
-Hayvanc›l›k çerçevesinde, koç kat›m›, vb. uygulamalar›n gösterimi,
-Geleneksel ulafl›m araçlar›n›n gösterimi,
-Ürün hasat› ile igili gösterimler. (Harman yerinde düvenin kullan›m› gibi.)
Halk Edebiyat›
Belirli günlerde masal ve hikayelerin canland›r›lmas›na yönelik tiyatro gösterilerinin yan›nda, bulunabildi¤i takdirde geleneksel yörelerde masal, hikaye,
f›kra anlatan kiflilere ulafl›larak, bu kiflilerin müze alan›nda bulunan köy odas›,
vb. ortamlarda anlat›mlar›n›n sa¤lanmas› planlanabilir.
E¤itim
Baz› folklor aç›k hava müzelerinin, bünyelerinde bulunan enstitü, vb. kurulufllarla koordineli çal›flmalar› d›fl›nda, esas›nda bu tür müzelerin, her yafl grubuna yönelik e¤itim amaçl› kullan›mlar› da söz konusudur.
Örnek olarak belirli günlerde ö¤rencilerin müzeye götürülerek, müzedeki
malzemeler ve faaliyetler konusunda bilgilendirilmeleri sa¤lanabilir.
Tan›t›m-Bilgilendirme
Müzede teflhir edilmekte olan malzemelerle ilgili tan›t›m ve bilgilendirme,
konunun di¤er önemli bir bölümünü oluflturmaktad›r. Müzeyi tan›t›c› kitapç›klar›n giriflte ziyaretçilere verilmesi, bu konudaki en yayg›n uygulamad›r. Genel olarak bu kitapç›klarda müze malzemelerine nas›l ulafl›laca¤›na iliflkin bir plan yer
almakta, planda harf, say› veya sembollerle malzemenin yeri belirtilmekte ve ana
hatlar›yla malzemeler konusunda, foto¤rafl› bilgiler verilmektedir.
Ayr›nt›l› haz›rlanan baz› broflürlerde ise, müzede yer alan malzemelerin plan
55
KAYNAKLAR
Süreli Yay›nlar:
Santur (Alparslan):1997, “Weald-Downland (‹ngiltere) Aç›k Hava Müzesi”, (Çeviri),
“Folklor/Edebiyat”, Cilt 2, Say› 12, 113-118.S.
Santur (Alparslan): 1998, “Norveç’de Bulunan Aç›k Hava Müzeleri ve K›sa Özellikleri”, (Çeviri), “Türk Halk Kültürü Araflt›rmalar›”, 66-89.S.
Santur (Alparslan): 2000, “Aç›k Hava Müzelerine Bir Örnek Hadeland (Norveç) Halk
Müzesi”, “Türk Halk Kültürü Araflt›rmalar› 1998”, 49-58.S.
Bildiriler:
Santur (Alparslan), 1997, “Aç›k Hava Müzelerinin Gelifliminde Norveç Örne¤i ve Türkiye’de Durum”, V.Milletleraras› Türk Halk Kültürü Kongresi, Ankara.
Santur (Alparslan), 1999, “Norveç Örne¤inde El Sanatlar›n›n Geliflimi ve De¤erlendirilmesinde Aç›k Hava Müzelerinin Önemi”, 2000’li Y›llarda Türkiye’de Geleneksel Türk El
Sanatlar›n›n Sanatsal, Tasar›msal ve Ekonomik Boyutu Sempozyumu, ‹zmir.
Santur (Alparslan), 1999, “Aç›k Hava Müzeleri ‹çerisinde Ahilik ve Esnaf Kültürü”
II.Uluslararas› Ahilik Kültürü Sempozyumu, K›rflehir.
Santur (Alparslan), 2002, “GAP Etkisindeki Bölgede Geleneksel Kültür De¤erlerinin
Korunmas›na ve De¤erlendirilmesine Yönelik Bir Öneri: Aç›k Hava Müzeleri” GAP Çerçevesinde Halk Kültürü Sempozyumu Bildirileri, Gaziantep.
Santur (Alparslan), 2003, “Aç›k Hava Müzeleri (Tan›m›, Türkiye’deki Durumu, Yurtd›fl›ndan Bir Örnek)”, Türkiye’de Halkbilimi Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu, Ankara
56
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
20. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan, yani 1950-60’lardan itibaren bafllayan tart›flmalar sonucunda, 17 Ekim 2003 tarihinde, Paris’te yap›lan 32. UNESCO Genel
Kurulu Toplant›s›’nda “Dünyada Somut Olmayan Kültürel Miras›n Korunmas›
Sözleflmesi”nin benimsenmesi oylamaya sunulmufltur. Bu sözleflmenin amac›;
bütün dünyada yaflat›lmakta olan halk bilgisi yaratmalar›, bilgi ve sanatsal ifadeleri yaflatmada kullan›lacak uluslar aras› bir çerçeve oluflturmakt›r. Oylamadan
sonraki bas›n aç›klamas›n› yapan ve ayn› zamanda toplant›ya baflkanl›k eden
Cezayirli temsilci Muhammed Bedjaoui, ilk flekli imzalanan ve üye ülkelerin incelemeleri sonucunda son flekline kavuflacak olan anlaflman›n içeri¤i hakk›nda
yapt›¤› aç›klamada; “Bütün karmafl›k yap›s›na ra¤men, somut olmayan kültürel
miras kavram›, toplumlar›n kültürel kimliklerini anlamada bir anahtar kavram
olarak herkesin benimsedi¤i ve sonuçta kendini kabul ettiren bir kavram olmufl-
tur” demifltir (Brown; 2004: 1). Türkiye ad›na söz konusu toplant›ya Kültür Bakanl›¤›, D›fliflleri Bakanl›¤› ve UNESCO Türkiye temsilcileri yan›nda, halkbilimi
uzman› olarak Prof. Dr. Öcal O¤uz kat›lm›flt›r.
Söz konusu toplant›da imzalanan sözleflme, halkbilimi araflt›rmalar› ve müzecilik alan›nda çok yeni geliflmelerin oluflmas›n› sa¤layacak niteliktedir. Çünkü
ad› geçen sözleflmeye konu edilen “Somut Olmayan Kültürel Miras” esas› itibariyle halkbilimi alan›n›n araflt›rd›¤› ve inceledi¤i konulardan oluflmaktad›r.
Bildirimiz ana hatlar› bak›m›ndan iki temel kavramdan, yani “somut olmayan kültürel miras “ ve “müze” kavramlar›ndan hareketle, söz konusu miras›n
neden ve nas›l korunmas› ve nas›l müzelenmesi gerekti¤i sorunlar›n›n tart›fl›lmas›, bu konudaki sorunlar, bunlara çözümler ve çeflitli ülkelerde bu iki ana kavram
üzerinde yap›lan tart›flmalar hakk›nda olacakt›r. Burada belli bir ülke veya grup
yaklafl›m›n› teklif etmekten çok, farkl› toplumlar›n konuya yaklafl›mlar›n› sergilemek ve bu suretle somut olmayan›n ne oldu¤u, neden ve nas›l korunmas› gerekti¤i ve neden müzelenmesi gerekti¤ini aç›klamak as›l amaçt›r. Bildirimizin sonunda ise, bizim tekliflerimiz bir sonuç olarak sunulacakt›r.
Prof. Dr. Öcal O¤uz’un Milli Folklor Dergisi’nin 60. say›s›nda “Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleflmesi” (O¤uz; 2003: 247-253) hakk›nda yazd›¤› ilk yaz› ve daha sonra yapt›¤› sempozyum duyurusunda kulland›¤› “Somut Olmayan
Kültürel Miras” ifadesinin pek çok halkbilimci taraf›ndan garipsendi¤ini ve bu garipsemenin de esas› itibariyle “somut” ve “soyut” kavramlar›n›n dilimizdeki anlamlar›ndan kaynakland›¤›n› ve buna bir de “müze” kavram›n›n eklenmesiyle konunun tamamen farkl› alg›lamalara yol açt›¤›n› zannediyorum. Çünkü, müze somut olan kültürel miras›n sergilendi¤i yer olarak düflünülmüfl bir kurulufltur. Hem
somut olmayan, hem de müzelenecek kültürel miraslar nereden bulunacak?
2002 y›l›n›n 12-13 Aral›k günlerinde Gazi Üniversitesi’nde düzenlenen “Türkiye’de Halkbilimi Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu” somut olmayan kültürel miras›n korunmas› ve müzelenmesi konusundaki bu sempozyumun ilk basama¤›yd›. Belki de ilk sempozyum, bu ikinci sempozyumun do¤mas›na ve yerinin
neresi olaca¤›na karar verdi. Sözünü etti¤imiz sempozyumda sunulan bildirilerin
bir k›sm› somut olmayan kültürel miras hakk›ndayd›.
Türkçede kullan›lan “somut” kelimesi, ki eski flekli “müflahhas”, elle tutulan,
gözle görülen ve di¤er duyu organlar› taraf›ndan alg›lanabilen varl›klar için kullan›lan bir kelimedir. Bunun karfl›l›¤› veya z›dd› ise “soyut”, eski flekliyle “mücerret” kelimesidir. Burada kullan›lan “somut olmayan” ifadesi de soyut ve somut
kelimelerinin anlamlar› çerçevesinde ele al›nd›¤›nda, kaç›n›lmaz olarak bir karmafla yaratmakta veya tam olarak neyi ifade etti¤i belirsizleflmekte ve halk bilimci meslektafllar›m›z “somut olmayan” ifadesine somut ve soyut kelimelerinin
anlamlar›ndan yaklaflt›klar›nda, halk bilgisi yaratmalar›yla “somut olmayan” ifadesini örtüfltürmekte belli bir s›k›nt› yaflamaktad›rlar.
“Somut olmayan” ifadesinin ‹ngilizcedeki karfl›l›¤› “Intangible” kelimesidir.
‹ngilizcede somut “Tangible” kelimesiyle karfl›lan›rken, soyut ise “Abstract” keli-
57
58
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RAS NEDEN VE
NASIL KORUNMALI VE NASIL MÜZELENMEL‹:
SORUNLAR, ÇÖZÜMLER VE ÜLKELERDEN ÖRNEKLER
Why and How Must Intangible Cultural Heritage
be Preserved and Exhibited: Problems, Solutions
and Examples From Various Countries
Metin EK‹C‹
ABSTRACT
Intangible cultural heritage mainly comprises of products of folk culture on the levels
of speech and action. In parallel to the changes in the culture producing the cultural heritage, and especially the changes in economic, social and political structures, the contexts
which form the foundation of intangible cultural heritage as well as the persons and groups creating this heritage and keeping it alive are disappearing. The greatest danger to
intangible cultural heritage comes from the economic and social structures brought about
by globalization. Intangible cultural products are the richest field of cultural diversity and
thus need to be preserved. However, a major point of discussion is whether the intangible
cultural products themselves or the economic, social and political context that enables
them to come into being in the first place should be preserved. The potential for development and change implied in the concept of tradition indicates that, rather than the “frozen”
preservation of traditional contexts, the creation of new contexts in an urban environment
is to be expected. In connection with this, the establishment of a “Folk Knowledge Museum” may play an important role. New contexts as established in connection with this museum must be geared towards making intangible cultural heritage sustainable.
Key words: Globalization, cultural diversity, traditional context, new contexts, folk
knowledge museum
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
mesi ile karfl›lanmaktad›r. Bu noktada ortaya ç›kan “Intangible” kelimesi ise “somut olmayan”› ifade etmektedir. Intangible kelimesinin dilimizde tam karfl›l›¤› olmad›¤› için “somut olmayan” ifadesiyle karfl›lanmas› do¤ru bir yaklafl›m olmufltur. Peki bu kelimenin anlam› nedir? Intangible kelimesi “dokunulamayan”, “elle
tutulamayan”, “maddî varl›¤› bulunmayan” anlamlar› tafl›r ki, bu anlamlar›n hepsini “somut olmayan” ifadesi ile karfl›lamak mümkündür. Kelime bu flekilde düflünüldü¤ünde, “kula¤a ve dile özgü ama elle tutulamayan” anlam›nda kullan›ld›¤› aç›k hale gelir. Bu noktadan sonra da, halk bilgisi yaratmalar›n›n söylem ve
eylem ba¤lam›nda olanlar›, yani sözlü halk anlatmalar› ve ifadeleri, halk fliiri,
müziksel yaratmalar› ve oyunlar›, halk inanmalar› ve uygulamalar›n›n “somut olmayan” kavram› içinde yer ald›¤›, baflka bir ifadeyle halk bilgisi yaratmalar›n›n
büyük bir k›sm›n›n bu kapsam içinde bulundu¤u aç›k hale gelir.
UNESCO sözleflme metninde “Somut Olmayan Kültürel Miras” kavram›n›n
neyi ifade etti¤i ise flu flekilde aç›klanm›flt›r: “Belli bir toplumda gelene¤e ba¤l›
olarak ortaya ç›kan geleneksel, popüler veya folk kültürün, baflka bir ifadeyle kolektif eserlerin bütün flekillerini kapsayan bir terimdir. Bu miras; sözlü gelenekleri, görenekleri, dilleri, müzi¤i, dans›, ayin, törenleri ve kutlamalar› içerir. Bu gelenekler ya kültürel ifade flekilleri yoluyla veyahut da çeflitli kültürel faaliyetleri
bir araya toplayan kültürel yerler yoluyla kendilerini a盤a vururlar. Somut olmayan kültürel mirasa yönelik bir odaklanma, geleneksel ve popüler kültürün bir
yaflama tarz› oldu¤unu gösteren, iç içe geçmifl iliflkiler ve paylafl›lan bilgi sistemleri bütünü oldu¤unu vurgulayan sosyal ba¤lamc› bir odaklanma olmak zorundad›r.” (www.icme.icom.museum).
Her ne kadar yukar›daki tan›mda kullan›lan baz› terimlerin kendilerinin de
tan›mlanmaya ihtiyac› varsa da, burada konudan fazla uzaklaflmamak ad›na
bunlar› tart›flmak istemiyoruz. Konumuza dönecek olursak, somut olmayan ifadesi, genel olarak sözel halk bilgisi yaratmalar›n›n tamam›n› ve ayr›ca sözel ve
eylemle ilgili müzik ve dans gibi ve de uygulama ve inanmaya yönelik halk bilgisi yaratmalar›n›n tamam›n› kapsamaktad›r.
Somut olmayan›n neden ve nas›l korunmas› gerekti¤i konusundaki tart›flmalara ve sorunlara geçmeden “müze” ve “müzecilik” konusunda da aç›klama
yapmak san›r›m yerinde olacakt›r. Türkiye’de ço¤u halkbilimci, özellikle sözlü
halk bilgisi yaratmalar› ve geleneksel uygulamalar konular›nda yo¤unlaflanlar,
müze ve müzecilik olgusunu kendilerine çok yak›n hissetmemekte, müze yerine
kütüphane ve arfliv yap›lanmalar›n› daha çok benimsemektedirler. Di¤er taraftan, ülkemizde bulunan müzelerin büyük bir k›sm› daha çok arkeolojik eserlerin
ve baz› etnografik eserlerin oldukça pasif ve içedönük bir anlay›flla sergilendi¤i
ve hatta sergilemekten çok koruma amaçl› olarak bu eserlerin hapsedildi¤i mekanlar olmaktan öteye gidememektedir. Halbuki ça¤dafl müzeler, sanat ve kültür merkezleri olarak kullan›lmakta, belli eserlerin sergilenmesi yan›nda, çeflitli
sosyal etkinliklerin gerçeklefltirildi¤i, yaflanan ve yaflat›lan mekanlar olarak düzenlenmektedir. Bu anlamda ça¤dafl müzecilik, büyük flehir, mega kent, metro-
pol veya bütün flehir kavramlar› içinde her geçen gün azalt›lan kültürel kimlik ve
insanî de¤erlerin yeniden hat›rlat›ld›¤›, aktif birer tan›ma ve tan›tma merkezleri
olarak kullan›lmaktad›r.
“Uluslar Aras› Müzeler Konseyi (ICOM)” en son 2002 y›l›nda müzeyi flöyle
tan›mlamaktad›r: “Müze; ticarî amaçlar d›fl›nda kurulmufl, toplumun hizmetinde
ve toplumun geliflmesine katk›da bulunan, halka aç›k, insanlar›n çevrelerindeki
maddî olgular› e¤itim ve e¤lence, araflt›rma ve e¤lence amaçl› olarak toplayan,
muhafaza eden, sergileyen ve aç›klayan bir kurulufltur. Bunlara ek olarak, afla¤›daki kurulufllar da ‘müze’ kategorisine dahil edilebilir:
Do¤al, arkeolojik ve etnografik abideler, çevreler ve tarihsel an›tlar,
Canl› türlerinden bitki ve hayvanlar›n canl› olarak sergilendi¤i koleksiyonlar› bar›nd›ran kurulufllar,
Bilimsel merkezler ve astronomi merkezleri,
Ticarî amaç d›fl›nda kurulmufl sanat eserlerinin sergilendi¤i galeriler,
Do¤al koruma alanlar›,
Koruma, araflt›rma, e¤itim ve yetifltirme yan›nda, belge toplama ve müzecilik ile ilgili di¤er faaliyetler içinde bulunan ticarî amaca yönelik olmayan kurulufl ve organizasyonlar,
Somut ve somut olmayan kültürel miras kaynaklar›n› yöneten, devaml›l›¤›n› sa¤layan ve koruma imkanlar›na sahip kültür merkezleri ve di¤er kurulufllar.” (Hamilton College, Museum Studies sayfas›n›n html sürümü: http://slovenia.icom.museum/Definicije_muzejev.rtf –)
Bu genel aç›klamalardan sonra, somut olmayan kültürel miras›n neden ve
nas›l korunmas› ve nas›l müzelenmesi gerekti¤i konusundaki tart›flmalar› ve çeflitli ülkelerin bu konudaki yaklafl›mlar›n› de¤erlendirelim. Somut olmayan kültürel miras›n korunmas›n›n gereklili¤i asl›nda tart›flma gerektirmeyecek kadar aç›k
bir sorundur. Koruma gerekçesinin en bafl›nda ba¤lam yer almaktad›r. Kültürel
miras› oluflturan toplumdaki de¤iflmelere paralel olarak, özellikle de ekonomik,
sosyal ve siyasal yap›larda meydana gelen de¤iflmelere paralel olarak, somut olmayan kültürel miras›n temellerini oluflturan ba¤lamlar ortadan kalkmakta ve
sonuçta da bu miras› yaratan, yaflatan ve sürekli k›lan kifli ve gruplar kaybolmaktad›r. Bütün bunlar›n sonucunda da somut olmayan yaratmalar yok olmaktad›r. Bunu bir örnekle aç›klayacak olursak 20. yüzy›l›n ortalar›na kadar icrac›lar› ve temsilcileri bulunan “meddahl›k” gelene¤i günümüzde art›k yok olmufl, temsilcisi kalmam›fl, varsa bile bu gelene¤i icra etmemektir. Di¤er pek çok sözel veya uygulamaya dayal› halk bilgisi gelene¤i de ayn› gelecek kayg›s›yla karfl› karfl›ya gelmifl durumdad›r.
Somut olmayan kültürel yaratmalar›n yok olmas›na yönelik en büyük tehlike “küreselleflme”nin getirdi¤i ekonomik ve sosyal yap›lard›r. Her ne kadar ekonomi ile ilgili teorilerde kültüre yer verilmezse de, kültür ve halk bilgisi teorilerinde kesinlikle ekonomik yap›lar›n yeri ve öneminin vazgeçilmez oldu¤u vurgula-
59
60
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
n›r. Küreselleflme ad› verilen ve asl›nda Avrupa Birli¤i ve ABD merkezli, dünya
çap›ndaki büyük ticarî kurulufllar›n yaratt›¤› ürünler, bu ürünlerin pazarlanmas›nda kullan›lan mekanlar ve uygulanan çeflitli tan›t›m ve kullan›m yöntemleri sonucunda, 19.-20. yüzy›llarda ortaya at›lan modernlik anlay›fl› alt›nda sunulan Avrupal› de¤erlerin benimsetilmesi ve sömürge oluflturma sisteminin benzeri, flimdi de küreselleflme ad› alt›nda büyük ticarî kurulufllar taraf›ndan denenmektedir.
Bunun sonucunda, ayn› anda binlerce kifli “Harry Potter” okumakta, “Yüzüklerin
Efendisi” veya Walt Disney çizgi filmleri seyretmekte ve bunlar›n somutlaflt›r›lm›fl
oyuncak, resim ve ç›kartmalar› çocuklar›n elinden düflmemekte, “Pokemon ç›lg›nl›¤›” bütün çocuklara bir hastal›k gibi bulaflmakta, “Rugrats” karakterlerinin
bütün i¤rençliklerine ra¤men, çocuklar bunlar› izleyip taklit etmeye çal›flmaktad›r. Di¤er taraftan ülkemiz televizyon kanallar›n›n ço¤u bir “reyting” ve pazar
kapma kavgas› içinde “Popstar”, “Biz Evleniyoruz” vb gibi yine küresel flirketler
taraf›ndan desteklenen yar›flma programlar›yla kolay yoldan flöhret ve para kazanma sevdas›na düflmüfl gençlerimizi birer köpek bal›¤› gibi çi¤nemeden yutmakta ve bütün toplum bir büyüye kap›lm›fl gibi, bir köpek bal›¤›n›n bir insan›
yutuflundaki vahflili¤i seyredercesine kendilerini emniyette hissettikleri pencerelerin arkas›ndan bunlar› izlemektedirler. ‹flte bu noktada, ne sözel sanatlar icra
edilebilmekte ne de geleneksel de¤erler sözlü olarak aktar›labilme flans› bulabilmektedir. Sonuç ortada, her geçen gün pek çok sözlü halk yaratmas› küresel olana yenik düflüp kaybolmaktad›r.
Somut olmayan kültürel yaratmalar›n kaybolmas› t›pk› do¤adaki belli canl›
türlerinin yok olmas› veya bizim yaflad›¤›m›z yerlere, eskiden u¤rayan baz› canl›
türlerinin art›k u¤ramamalar›na benzemektedir. Bu türden, “Yok Olma Tehlikesiyle Karfl› Karfl›ya Olan Canl› Türlerinin Korunmas›” hakk›ndaki çeflitli programlar› izlemiflizdir. Belli bir canl› türünün yaflam alanlar›n›n yok edilmesi veya insanlar taraf›ndan istila edilmesinin bu sonuçlar› do¤urdu¤unu ço¤umuz biliriz.
Baz› türlerin yok olmas›n›n do¤an›n dengesini bozdu¤unu ve sonuçta yine insanlar›n zarar gördü¤ü art›k kan›tlanm›fl ve bunun üzerine çeflitli önlemler al›nmakta ve yok olmak üzere olan canl› türlerine yeni yaflam alanlar› sa¤lanarak, eski
do¤al denge yeniden oluflturulmaya çal›fl›lmaktad›r.
T›pk› biyolojik çeflitlili¤in insan taraf›ndan, insan›n aleyhine azalt›lmas›n›n
tehlikeli olmas› gibi, insan›n do¤aya karfl› yaklafl›m›ndaki yerini küresel ticarî kurulufllar almakta ve kendi ç›karlar› do¤rultusunda kültürel çeflitlili¤in yok olmas›na neden olmaktad›rlar. Kültürel çeflitlili¤in yarat›lmas›n› sa¤layan gruplar ekonomi, sosyal ve siyasal etkenler alt›nda kimliklerini kaybetmekte ve böylece kültürel çeflitlili¤in en zengin alan› olan somut olmayan yaratmalar kaybolmaktad›r.
‹flte bu nedenlerden dolay› somut olmayan miras› korumak gerekmektedir.
Somut olmayan kültürel yaratmalar›n korunmas›nda, herhangi bir kültürel
grubun kendi bafl›na küresel güçlerle mücadele etmesi mümkün de¤ildir. Bu
noktada yine küresel olgulardan yararlan›p, küresel bir organizasyona gereksi-
nim vard›r ki, bu da UNESCO gibi gücü olan ve bütün üyeleri taraf›ndan benimsenen bir küresel oluflumla mümkün olacakt›r. Baz› tart›flmalarla birlikte UNESCO’nun bütün dünya ülkelerini kapsayacak bir anlaflma metni oluflturabilmesi
gerçekten büyük bir baflar›d›r.
Bu noktada dikkatimizi çeken bir noktay› da paylaflmak istiyoruz. Somut olmayan kültürel miras›n korunmas› anlaflmas›n› destekleyen, uygulamaya çal›flan
ülkelerin, birkaç istisna d›fl›nda, büyük bir k›sm› geliflmekte olan ülkelerdir. Baz›
ülkeler ise, sömürge olmaktan yeni kurtulmufl, ancak siyasal sömürge olmaktan
kurtulmufl olsalar bile ekonomik ba¤›ml›l›klar› devam eden ülkelerdir. Örne¤in,
Zimbabwe, Zambiya, Polonya, Macaristan ve Güney Kore gibi ülkeler sadece birkaç örnektir. Gerek Öcal O¤uz’un yaz›s›ndan ve gerekse yapm›fl oldu¤umuz internet araflt›rmas› ve özellikle ABD’deki halkbilimcilerle yaz›flmalar›m›z sonucunda, özellikle ABD’nin hâlâ bu anlaflmay› imzalamad›¤›n› ve çeflitli nedenlerle bu
sözleflmeye karfl› ç›kt›¤›n› ö¤rendik. ABD’li halk bilimcilerin tezlerinden ço¤u
kendi ülkelerindeki bilimsel ve halkbilimi teorileri bak›m›ndan kendilerine göre
hakl› olabilir, ancak politik anlamda sözleflmeyi kabul etmemeleri ise, tamamen
küresel yap›lar› oluflturan ticarî kurulufllar›n etki ve bask›lar›ndan kaynaklanmaktad›r.
Somut olmayan kültürel miras›n korunmas›n›n gereklili¤ini bu flekilde aç›klad›ktan sonra, bu miras›n korunmas›n›n nas›l olmas› gerekti¤i konusundaki tart›flmalar› ve bu konudaki teklif ve sorunlar› ele alman›n yararl› olaca¤›n› düflünüyorum. UNESCO’nun teklifinde, her fleyden önce kültürel miras›n belgelenmesinin gereklili¤i yer almaktad›r. Tabiî ki, bunu yapacak olan da Kültür ve Turizm
Bakanl›¤› ve ba¤l› taflra teflkilatlar›d›r. Zaten birkaç y›ld›r süren kültür varl›klar›
envanter çal›flmas› yap›ld›¤›n›, ancak bu çal›flman›n daha çok somut olan kültürel mirasla ilgili oldu¤unu, en az›ndan ‹zmir’deki çal›flmalardan biliyoruz.
Bu tür bir belgeleme çal›flmas› temelde iyi bir yöntem olmakla birlikte baz›
tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Belirlenen ve belgelenen kültürel miraslar›n her hangi bir telif hakk› yönetmeli¤ine tâbi olmamalar› durumunda, bunlar›
kendi ç›karlar› için kullanmak isteyen ticarî kurulufl ve gruplar›n istismar›na daha aç›k hale gelecekleri aç›kt›r. Buna engel olmak için bu belgeleme ifliyle efl zamanl› olarak telif haklar› ve sahiplik konusunda yeni düzenlemeler yap›lmal›, kültür ve tabiat varl›klar›n› koruma kanununa bu yeni düzenlemeler eklenerek söz
konusu kanun güncellenmelidir.
Bundan sonraki tart›flma ise, hangi halk bilgisi veya somut olmayan kültürel miras›n korunmas› gerekti¤ine karar vermektir. Yine bu çerçevede korunmas› gereken kültürel miras kategorisi içinde yer alan ürünler mi, yoksa bu ürünlerin yarat›lmas›n› sa¤layan ekonomik, sosyal ve siyasal ba¤lam m›d›r? Bu ba¤lam
geleneksel ba¤lam m› olmal›, yoksa geleneksel yaratmalar›n sürdürülebilir ve
yeniden yarat›labilir olduklar› yeni ba¤lamlar da bu ifl için ayn› görevi görebilir
mi?
Somut olmayan kültürel yaratmalar›n azalmas›, bozulmas› ve art›k icra edil-
61
62
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
memelerinin temel nedeni, bu yaratmalar› oluflturan sanatç›lar›n ve onlar›n içinde yetiflip, sanatlar›n› icra ettikleri gelene¤in ve gelene¤in yaflama kabiliyeti buldu¤u sosyal ve ekonomik ba¤lam›n sürdürülebilir olmas›yla mümkündür. Örne¤in meddahl›k gelene¤i ve bu gelene¤in icrac›lar› olan sanatç›lar›n kaybolmas›n›n temel nedeni, toplumsal ve ekonomik yap›da de¤ifliklikler olmas› sonucu, bu
gelene¤in icra edilebilece¤i ortam›n ve bu gelene¤e yönelik talebin azal›p, bitmesi ve bu konuda bir önlem al›nmam›fl olmas›yla ilgilidir.
fiu halde, somut olmayan kültürel miras›n korunmas›n›n, bu miras›n üretti¤i
verimleri korumak de¤il, bu miras› oluflturan sanat ve sanatç›l›k gelene¤ini korumaktan geçti¤ini benimseyebiliriz. Zaten, Öcal O¤uz’un yaz›s›nda da ifade etti¤i
gibi, imzalanan sözleflme bu miras›n sürdürülebilir olmas›n› sa¤lamay› amaçlamaktad›r (O¤uz; 2003: 250) Bu noktada ortaya ç›kan sorun ise, somut olmayan
kültürel miras›n yarat›ld›¤› ba¤lam›n, sosyal ve ekonomik yap›lar›n nas›l korunaca¤› meselesidir. Çünkü somut olmayan kültürel miras kapsam›ndaki yaratmalar›n ço¤u, k›rsal kesimdeki ba¤lamlarda, oradaki sosyo-ekonomik yap›lara ba¤l› olarak oluflmufl ve zamanla kök salm›fl olmas›na ra¤men, günümüzde bu yap›lar h›zla de¤iflmektedir. Yine kent ortam›nda da h›zl› bir de¤iflme söz konusudur. Bu durumda sosyo-ekonomik yap›ya ba¤l› olan ortamlar›n korunmas› ya
çok zor, ya da hiç mümkün de¤ildir. Bu durumda ne yap›labilir? Ça¤dafl halk tan›m›nda oldu¤u gibi, halk›n hem k›rsal hem de kent kesiminde bulundu¤u noktas›ndan konuya yaklafl›p, “gelenek” kavram›n›n da kendi içinde belli bir de¤iflme ve geliflme içerdi¤ini ve buna ba¤l› olarak da geleneksel ba¤lamlar›n dondurulmufl olmas›n› sa¤lamak yerine, kent ortam›nda yeni ba¤lamlar, yani somut olmayan kültürel miras›n kendini sürdürülebilir k›laca¤› yeni icra yerleri oluflturmakla mümkündür. Böylece, hem kentlileflme olgusuna bir destek, hem de somut olmayan kültürel miras›n korunmas›nda ve yaflat›lmas›nda bir yol bulmak
mümkün olacakt›r. Bu noktada ortaya ç›kan tek sorun ise, halk bilgisi ürünlerinin do¤as›na müdahale edilip, edilmemesi ve bunun sonucunda oluflacak ürünlerin ne kadar halk bilgisi ürünü say›laca¤› sorunudur. E¤er, halkbilimciler olarak
bizler bu yönlendirmeyi yapmazsak, bilinçsiz olarak baz› çevrelerin yapaca¤›
yönlendirmeler, ticarî çevrelerin istismar› sonucunda zaten bu de¤iflme olmaktad›r. Hiç yönlendirme olmamas› durumunda ise, bu ürünlerin içinde olufltu¤u gelenek tamamen yok olmaktad›r.
Yukar›da tart›flt›¤›m›z noktada, yani yeni ba¤lamlar oluflturulmas› noktas›nda ise, kurulacak olan “Halk Bilgisi Müzesi” oldukça önemli hale gelmekte, düflündü¤ümüz ça¤dafl ba¤lamlardan birini oluflturmada bir örnek teflkil etmektedir. 2002 y›l›nda yap›lan “Halk Bilimi Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu”nda
böyle bir müzenin nas›l olmas› gerekti¤i belli ölçülerde tart›fl›lm›fl ve farkl› ülkelerden örnekler tan›t›lm›flt›. Bize göre, kurulacak olan müze, eski müzecilik anlay›fl›n›n temelini oluflturan, sadece belli görsel malzemenin sergilenmesi anlay›fl›
üzerine kurulmamal›, sergiledi¤i ve sürekli güncelledi¤i görsel unsurlar›n doku-
nulabilirli¤i, materyal özelliklerinin anlafl›l›rl›¤›n› sa¤layacak bir sergileme yöntemi yan›nda, somut olmayan kültür ürünlerinin belli bir program içinde sürekli
olarak icra edildi¤i bir mekan olmal›d›r. Yaflayan, yaflat›lan ve somut olmayana
ba¤lam oluflturan bir müze kurmak mümkündür. Böylesi bir mekan ise, sadece
müze kavram›n›n pek çok kiflinin kafas›nda oluflan belli cans›z eserlerin sergilendi¤i bir mekan› olmak yerine; ö¤renilen, ö¤retilen, canl› k›lan bir e¤itim ve yaflam merkezi olarak düflünülmelidir. Böylece hem somut olmayan› korumak ve
yaflatmak, hem de müzenin kendi kendini finanse edecek bir birim olmas› sa¤lanacakt›r.
Somut olmayan kültürel miras›n korunmas› veya yeni yaflam alanlar› sa¤lanarak sürdürebilir k›l›nmas› tabiî ki sadece oluflturulacak bir halk bilgisi müzesiyle mümkün de¤ildir. Öcal O¤uz’un sözleflme metni hakk›nda yazd›¤›” Yorumlar”
k›sm›nda da ifade etti¤i gibi, özellikle e¤itim kurumlar›nda bu iflin ilkö¤retimden
itibaren ö¤retiminin yap›lmas›, valilik ve belediyeler gibi kamu kurulufllar›n›n
destekleriyle kentlerin çeflitli yerlerinde aç›lan ve aç›lacak e¤itim, ö¤retim, sergi
ve kültür merkezlerinde somut olmayan miras›n yaflat›lmas›na yönelik faaliyetler
yap›lmas›, çeflitli sanat galerileri ve müzik flirketleriyle dernek ve vak›flar›n bu çal›flmalar› desteklemesi ile istenilen amaca ulaflmak mümkündür. Bu noktada
halkbilimi e¤itimi alm›fl uzmanlardan yararlan›lmas› ise mutlak bir zarurettir.
Bu noktada tart›fl›lmas› gereken bir konu da, somut olmayan›n korunmas›n›
sa¤laman›n amac›n›n ne oldu¤udur. UNESCO toplant›lar›ndaki tart›flmalardan ve
çeflitli ülkelerin konuyla ilgili olarak yapt›klar› çal›flmalardan ö¤rendi¤imiz kadar›yla, somut olmayan› koruman›n çeflitli amaçlar› oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.
Bunlardan en önemli olanlar ise, “kimlik oluflturma”, “sömürge olmaktan kurtulma” ve “ticarî alanlar yaratma” olarak özetlenebilir.
Avrupa ülkelerinin kimlik sorunu meselesini 19. yüzy›lda tart›flmaya bafllay›p, 20. yüzy›l›n ikinci yar›s›na kadar tart›flt›klar› ve iki dünya savafl›n›n nedenleri aras›nda kimlik meselesinin oldu¤u bilinmektedir. Somut olmayan kültürel miras› büyük ölçüde korumay› baflard›klar› için, söz konusu sözleflmeyi imzalama
konusunda çekingen davranmalar› ise buradan kaynaklan›yor olsa gerektir. Di¤er taraftan, baflta Güney Kore ve Japonya olmak üzere Asya ülkelerinin ve baz› Do¤u Avrupa ülkelerinin bu konudaki çabalar›, yani somut olmayan kültürel
miras› koruma konusundaki gayretleri aç›kt›r. Çünkü hem Kore hem de Japonya küresel yaratmalardan en çok s›k›nt› çeken ve genç kuflaklar›n›n kimlik örgülemesinde ciddi sorunlar yaflayan ülkelerdir.
Afrika ülkeleri ise, kültürel sömürge olmaktan kurtulma ve Avrupal› sömürgecilerin ülkelerinin oluflturdu¤u e¤itim ve kültür kurumlar›n›, kendi kültürel kurumlar› haline getirme ve bu arada belli bir ticaret potansiyeli oluflturma kayg›s›yla kültürel miras› koruma kayg›s› içindedir. Baz› Afrika ve Güney Amerika ülkeleri ile baz› Do¤u Avrupa ülkeleri ise konuya tamamen ticari yönden bakmakta ve bu yolla ülkelerine gelecek turist say›s›nda sa¤lanacak bir art›fl ile yeni kaynaklar yaratabileceklerini düflünmektedirler.
63
64
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Bu örneklerden yola ç›karak Türkiye’de yap›lacak çal›flmalar›n amac›n›n belirlenmesi de çok büyük bir önem arz etmektedir. Çünkü, Avrupa Birli¤i’ne girmeye haz›rlanan Türkiye, halihaz›rda çeflitli küresel etkiler alt›nda kalmaktayken,
Avrupa Birli¤i içinde yer almas›yla birlikte bu etkinin oran› artacakt›r. Gerekli önlemler al›nmazsa belki zengin, ama kimliksiz bir Türkiye süreciyle karfl›laflmak
olas›d›r. Bize göre, Türkiye’de somut olmayan kültürel miras›n korunmas› çal›flmalar›n›n amac›, temelde Türk kültürel kimli¤inin sürdürülebilir olmas›n› sa¤lamak olmal›d›r.
Konuyu bir sonuca ba¤lamak gerekirse, flöyle bir özetle bitirmek yerinde
olacakt›r:
1. Somut olmayan kültürel miras temelde halk bilgisi yaratmalar›d›r.
2. Küreselleflme etkileri süratle somut olmayan kültürel yaratmalar›n sosyoekonomik ba¤lam›n› ve yaratmalar›n kendilerini yok etmektedir.
3. Somut olmayan kültürel miras korunmal›d›r ve bu koruma, yaflatma anlam›nda düflünülmelidir.
4. Somut olmayan kültürel miras›n korunmas›nda kullan›lacak yöntem, bu
miras›n oluflmas›n› sa¤layan ba¤lam›n sürekli k›l›nmas›yla mümkündür.
5. Geleneksel ba¤lamlar› korumak ve yaflatmak her zaman mümkün de¤ildir.
6. Geleneksel ba¤lamlar› korumaya çal›flmakla birlikte, somut olmayan kültürel miras›n yaflat›lmas›nda yeni ba¤lamlar oluflturmak gerekmektedir.
7. Somut olmayan kültürel miras›n yaflat›lmas› için kurulacak olan “Halk
Bilgisi Müzeleri” motor görevinde olacak kültür merkezleri olarak tasarlanmal›d›r.
Bu müzeler di¤er kurumlar›n faaliyetleriyle desteklenmelidir.
8. Somut olmayan kültürel miras›n yaflat›lmas›nda h›zla kaybolan mirasa
öncelik verilmeli ve ilk çal›flmalar bunlar üzerine kurulmal›d›r. Âfl›kl›k gelene¤i bu
konuda bir bafllangݍ oluflturabilir.
9. Somut olmayan kültürel miras›n yaflat›lmas›nda amaçlar belirlenmelidir.
10. Türkiye’de yap›lacak somut olmayan kültürel miras›n yaflat›lmas› çal›flmalar› öncelikli olarak Türk kültürel kimli¤ini yaflatmaya, daha sonra da ekonomik getiri elde etmeye yönelik olmal›d›r.
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
TARTIŞMALAR
S. TÜRKO⁄LU: Neden “halk kültürü müzesi” de¤il de “halk bilgisi müzesi”
ifadesini kullan›yorsunuz?
M. EK‹C‹: Kültür kelimesinin kapsam› antropologlar taraf›ndan çok farkl› alg›lanmakta ve araflt›r›c›lar taraf›ndan 120 farkl› tan›m› yap›lmaktad›r. Bundan
dolay›d›r ki kültür kelimesinin tam olarak neyi ifade etti¤i belli de¤ildir. Bu nedenle ben “halk bilgisi” terimini tercih ediyorum.
KAYNAKLAR
Brown (Michael F), “Sufeguarding Intangible”, www.williams.edu/90/native, s. 1.
http://museumsnett.no/icme/icmenews36.html#2004
http://slovenia.icom.museum/Definicije_muzejev.rtf –
O¤uz (M. Öcal), 2003, “Halk Bilimi Çal›flmalar›n›n Yeni Dönemi: Somut Olmayan
Kültürel Miras›n Korunmas› Sözleflmesi”, (Milli Folklor), 60, 247-253.
65
66
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
III. OTURUM /SESSION 3
GÖRSEL VE ‹fi‹TSEL HALKB‹L‹M‹ MÜZELER‹NE DO⁄RU
Toward Audio-Visual Folklore Museums
Ensar ASLAN
ABSTRACT
Traditional production modes, along with their master practitioners, are being displaced as a result of technological developments. It is important that the intangible cultural
products comprising the traditional lifestyle of the people be researched, recorded and preserved with the goal of their transmission to future generations alongside concrete cultural
products. The preservation in museums of intangible cultural products cannot be thought
of separately from concrete cultural products. The museums in which these products will
be exhibited can be of traditional or modern nature. However, in modern museums, the
presentation of the products should be aided by audio-visual methods utilizing modern
technology. Museum buildings should contain archives, libraries, audio-visual exhibition
rooms, research units and administrative departments. Museums of this kind may also serve an important purpose in the context of tourism.
Key words: Traditional culture, preservation in museums, audio-visual exhibition,
cultural tourism
Yaklafl›k befl bin y›ll›k tarihi geçmifliyle, yeryüzünün en eski yerleflim alanlar›ndan biri olan Anadolu, Hititler’den Türkiye Cumhuriyetine kadar uzanan tarihi
süreçte say›s›z din, dil, ›rk, kültür ve uygarl›klara sahne olmufltur. Bir yandan eski uygarl›klar›n Anadolu’da oluflturduklar› kültürler, di¤er yandan Türklerin tarih
sahnesine ç›kt›klar› yerleflim yerleri olan Asya’dan tafl›y›p getirdikleri de¤erler,
Anadolu co¤rafyas›nda bir halk kültürü mozai¤inin oluflmas›na neden olmufltur.
Ayr›ca Hint, Arap ve ‹ranl›lar›n masal, hikâye ve söylenceleri gibi bir çok halk
kültürü unsurunun sözlü yolla Anadolu üzerinden bat›ya aktar›lmas›, ülkemizin
halk kültürü ürünleri bak›m›ndan ne kadar çeflitli ve zengin bir hazineye sahip oldu¤unu ortaya koymaktad›r.
Somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi kavram›yla bizim burada tespite çal›flt›¤›m›z amaç, hedef ve yöntem, toplumun geleneksel yaflam biçimini
oluflturan her türden soyut kültür ürünlerini araflt›r›p ortaya ç›kararak, maddi/somut kültür örnekleriyle birlikte gelecek nesillere aktarmak amac›yla koruma alt›na almak ve sergilemektir.
Geliflen uygarl›¤a ba¤l› olarak h›zl› bir flekilde de¤iflen kültürel olaylar, soyut
kültür ürünlerinin ve kültür araç gereçlerinin de de¤iflip yok olmas›na neden olmaktad›r. Teknolojik geliflmeler ve makineleflme; usta mal›/elyap›m› her çeflitten
geleneksel malzemeyi ustalar› ile birlikte tarihe gömmektedir.
67
Her nak›fl›nda bir öykü, bir türkü bulunan duygu yüklü kilimler, analar›m›z›n
baflucunda sallanan aynal›, oymal› çam beflikler “Bebe¤in befli¤i çamdan”, “Aynal› beflikte bebek beledim” ninnileri ile birlikte unutulup kaybolmaya yüz tutmufltur. S›rma ifllemeli entariler, all› pullu yemeniler, ç›ng›rakl› kepçeler, oniki
burç ifllemeli bak›r tepsiler, Alaaddin’in Lambas› efsanesine kaynak teflkil eden
bezir ç›ralar› gibi bir çok malzeme, öyküleri türküleri ve hat›ralar› ile birlikte yok
olmaktad›r. Eyvanl› konaklar, beton mimarinin görkemi ve ekonomik gücü karfl›s›nda y›k›lmaktad›r. Bu nedenle art›k “yüksek eyvanlarda bülbüller ötmüyor”, gökdelenlerden disko müzik sesleri geliyor.
Bu örneklerden de anlafl›laca¤› gibi; somut olmayan kültür ürünlerinin müzelenmesi maddi kültür ö¤elerinden ayr› düflünülemez. Yani sözlü ürünlerin, özellikle sergilenmesi aflamas›nda maddi unsurlar›n göz ard› edilmemesi gerekir.
Sergi mekanlar›n›n o ürünün öyküsüne, söylencesine ve otanti¤ine uygun olmas›, onun “zamanda” yaflat›lmas›n› sa¤layacakt›r.
Müzelenecek ve sergilenecek ürünün türüne uygun bir yap› tekni¤i belirlenmelidir. Bu konuda, sanat tarihçilerinin, arkeologlar›n ve mimarlar›n bilgilerinden
yararlan›lmal›d›r. Bu yap› gruplar›, ürünlerin türüne göre ya modern yap›lar ya da
geleneksel yap› tarz› olabilir. Geleneksel yap› tarz› kullan›m› için, eski binalar›n
sökülerek ayn› yap› malzemesiyle müze alanlar›n›n otanti¤ine uygun olarak yeniden kurulmas› (restitution) fleklinde olabilir.
Bu yap› teknikleriyle kurulacak yap› gruplar› esas olarak iki amaca uygun
olmal›d›r:
1. Ürünlerin, modern teknolojiden yararlanarak görsel ve iflitsel olarak muhafazas›. (Müze, arfliv, kütüphane vb.)
2. Ürünlerin görsel ve iflitsel olarak sergilenmesi.
Halkbilimi araflt›rma ve inceleme alan›na giren her türden sözlü anlat›lar›n ve
halk kültürü gösteri unsurlar›n›n müze-sergi ortam›nda sunulmas› için özgün kültürel animasyon tasar›mlar› haz›rlanmal›d›r.
Sergi mekanlar›nda akustik özelli¤e sahip, masal, hikaye, destan, türkü vb.
dinleti salonlar› bulunmal› ve bu salonlar, dinleti, film, slayt gibi görsel sergileme
cihazlar›yla donan›ml› olmal›d›r. Bu mekânlarda, ürünler otanti¤ine uygun olarak
tefrifl edilmeli ve izleyiciler için oturma gruplar› yerlefltirilmelidir. Hatta izleyicinin
yaln›z olarak girip istedi¤i masal›, hikayeyi veya türküyü dinleyebilece¤i müstakil kabin veya odac›klar oluflturulmal›d›r.
Bu müzeler, arfliv, müzeleme, kütüphane, görsel ve iflitsel sergileme salonlar› yan›nda çal›flma, araflt›rma, inceleme ve de¤erlendirme üniteleriyle, idari birimlerinin bulundu¤u halkbilimi yap› kompleksleri niteli¤inde olmal›d›r.
Daha genifl mekânlarda, örne¤in Köro¤lu versiyonlar›n›n görsel mizanseninde Köro¤lu anlatmalar› ve türkülerinin dinletilmesi, Dede Korkut’taki Bay›nd›r
Han’›n ak çad›r›nda kurdu¤u divan›nda beyleri ile yapt›¤› konuflmalar ve ald›¤›
68
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
kararlar›, Kelo¤lan ve Nasrettin Hoca anlatmalar›n›n görsel olarak dinletilesi gibi
daha bir çok ürün otantik yap›s›na uygun olarak düzenlenip sergilenmelidir.
Ekonomik ve kültürel geliflmenin önemli bir aya¤›n› oluflturan turizm sektörü, giderek kendisine yeni yeni alanlar aramaktad›r. Deniz turizmi yan›nda da¤,
yayla, do¤a ve kültür turizminin önemli bir olgu olarak geliflti¤i aç›k bir flekilde
görülmektedir. Bu nedenle planlanan bu görsel ve iflitsel kültür müzelerinin bir
yandan kültürümüzü tan›tmak, bir yandan da turizm alanlar›n› çeflitlendirip geniflletmek bak›m›ndan son derece yararl› olaca¤› düflüncesindeyiz.
Biraz daha genifl, büyük düflündükçe hayallerinizin bile s›n›rlar›n› zorlayan
ve bizi fantastik âlemlere sürükleyerek büyük heyecan yaflatan bu proje Türk
halkbilimi tarihimizin en büyük gururu olacakt›r.
Bu projenin gerçekleflmesi için her türlü deste¤i verece¤ini ümit etti¤imiz
Kültür ve Turizm Bakanl›¤› ile Gazi Üniversitesine, bu konudaki azmi çal›flkanl›¤› ve fedakârl›¤› ile bu hayallerimizi gerçeklefltirece¤ine yürekten inand›¤›m genç
bilim adam›, sevgili dostum Prof. Dr. Öcal O¤uz’a Türk halkbilimcileri ad›na tebrik ve flükranlar›m› sunuyorum.
MÜZELEME AÇISINDAN HALK ‹NANÇLARI VE
HALK HEK‹ML‹⁄‹ UYGULAMALARINDA AN‹MASYON
Animation as a Method of Presenting the Application
of Folk Beliefs and Folk Medicine in Museums
Mustafa SEVER
ABSTRACT
Museums make it possible for folk beliefs concerned with applied folk medicine to be
preserved through animations, while products of folk medicine or altermative pharmacology may also be exhibited in museums. Research has shown that the visual component
plays a great part in the learning process. Thus, the audio-visual nature of an animated
representation of cultural values will have a lasting effect on the viewer. In a museum based on this approach, goals like the presentation and dissemination of culture can be reached more effectively by the employment of theatrical methods. In the context of folk beliefs, practices of folk medicine should be presented in the form of a theatre show with the
participation of the audience. Thus, the entertaining and educating uses of folklore may be
served together.
Key words: Applied folklore museum, folk medicine, animation
“Uygulamal› aç›k hava müzesi”,veya “Uygulamal› halkbilim müzesi” olarak
dile getirilen müze, yöresel kültürleri sergileyen, bu sergileme esnas›nda da dilimizde “müzelik” tabiriyle anlat›lan statikli¤i aflan ve kültürel de¤erleri canl› bir
görünüme kavuflturan müze olacakt›r. Halk kültürü de¤erlerinin müzelenmesi
anlam›nda halk hekimli¤i ba¤lam›ndaki inanç ve uygulamalar›n animasyonu, ifllevleri aç›s›ndan toplumsal dayan›flma duygusunun pekifltirilmesine katk› sa¤lay›c› bir etkinliktir. Bu etkinlikte halk›m›zca çeflitli özür ve hastal›klar›n, rahats›zl›klar›n giderilmesi yönündeki uygulamalar, uygulamal› halkbilim müzesinde teatral anlamda canland›r›labilir. Çünkü, “bu müzecili¤in temel kavramlar› aras›nda ‘uygulama’, ‘canland›rma’, ‘ulusal kal›t’, ‘küreselleflme’ ve ‘kültür turizmi’ yer
almaktad›r. Do¤al olarak kabul edilmelidir ki yaflayan bir kültürün müzelenmesi
ile arkeolojik maddî verilerinden baflka elimizde bilgi ve belge bulunmayan ölü
kültürlerin müzelenmesinde farkl›l›klar olacakt›r.” (O¤uz 1992: 48)
Tebli¤imizde halk hekimli¤i uygulamalar› ba¤lam›nda halk inançlar›n›n animasyonu ve halk hekimli¤inde alternatif farmakoloji olarak adland›r›lan halk
ilaçlar›n›n sergilenebilirli¤i üzerinde durulacakt›r.
Herhangi bir kültürel de¤erin animasyonundaki ses ve hareketler, izleyenler
69
70
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
üzerinde kal›c› etkiye sahiptir. Zira, ‹ngiliz filozof Jonn Locke’nin araflt›rmalar›na
göre (Çilenti 1988:36) kiflinin ö¤renme süreci içinde görsel(%83)-iflitsel (%10)
etkinliklerin toplam rolü %93 gibi bir orana ulaflmaktad›r. Bu bilgiden hareketle
kiflinin kimlik ve kiflili¤ini ö¤renme ve gelifltirmede teatral uygulamalar›n -ki, bu
uygulamalara kiflinin kat›l›m›n›n da sa¤land›¤›/sa¤lanaca¤› düflünülürse- öneminin yads›namazl›¤› ortaya ç›kacakt›r. Çünkü, hedeflenen müzecilik anlay›fl› içerisinde maddî gelir yan›nda ve daha önemlisi ulusal kültürün tan›t›m› ve süreklili¤ini sa¤lama, kültür aktar›m›, yani insanlar› “ulusal kültür de¤erlerine göre e¤itme” (Ac›payaml› 1985:11) söz konusudur. Çünkü, teatral anlamda canland›r›lan
pratiklerin eski inanç ve törenlerin günümüzdeki uzant›lar› oldu¤u flüphe götürmez bir gerçekliktir. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda öngörülen müzecilik anlay›fl› çerçevesinde animasyonun kullan›m› bir zorunluluk olarak görülmektedir; çünkü “kültürel de¤erlerin yaflat›lmas›nda en tabiî ve en etkili metot, e¤lence unsurunun
kullan›lmas›d›r.”(Eker 1999:62); ki animasyon yoluyla halk inançlar› ve uygulamalar› yeni nesillere bir e¤lenme–ö¤renme fleklinde aktar›labilir. J.Singer, oyunun yararlar›n› s›ralarken (Akt. Cengiz 1997:55) kiflide, paylaflma ve baflkas›n›n
hakk›na sayg› gösterme, imgelemin ve yarat›c›l›¤›n genifllemesi, görev alma gibi hasletlerin geliflmesinin oyun yoluyla olaca¤›n› belirtmektedir.
Uygulamal› halkbilimi müzecili¤i anlay›fl›nda seyircinin kat›l›m›, daha do¤rusu sergilenen de¤erleri yaflayarak, üreterek ö¤renmesi hedeflenmektedir. Müze
bu yönüyle geçmiflle gelecek aras›nda organik bir ba¤ oluflturacak, müze ziyaretçisi vitrini de¤il, do¤rudan do¤ruya hayat› seyredecektir; ki seyredilen kültürel
de¤er, burada animasyonu yap›lan inanç, daha ilgi çekici, daha ö¤retici ve daha
e¤lendirici olacakt›r. (Önder 1985: 16). Söz ve hareket birlikteli¤inin sahnelenmesi, bir ritüelin canland›r›lmas› olarak de¤erlendirilebilir ve bu ritüelin canland›r›lmas›nda rol alan kifli veya kifliler, ritüelin bir parças› durumundad›rlar. Canland›rmaya kat›lan seyirci, canland›rman›n hem öznesi hem de nesnesi durumunda
olma ba¤lam›nda canland›rmay› bizzat yaflayacakt›r. Ayn› flekilde sözgelimi
çömlek yap›m›n› seyreden bir turist toplulu¤undan baz› kiflileri tezgah›n bafl›na
geçiren çömlek ustas›, belki bunu bir jest olarak yap›yor ve yapt›r›yorsa da, tezgah bafl›ndaki turiste onu olay›n içine çekerek de¤iflik bir haz tatt›rmaktad›r. Bu
aç›dan ele al›nd›¤›nda kimi inanç ve pratiklerin halkbilimi müzesinde izleyenlerin
kat›l›m›n›n da sa¤lanarak uygulanabilir oldu¤u görülmektedir; ki halk hekimli¤i
gelene¤i içinde birer tedavi prati¤i olan ve bir oyun fleklinde uygulana gelen dalak kesme, aydafll›¤› giderme, köstek/duflflak kesme, flifle veya bardak çekme ve
nazar› giderme uygulamalar› çerçevesinde kurflun dökme, tütsüleme, tuz çevirme, vb. pratikler, uygulamal› halkbilimi müzesinde teatral anlamda sergilenebilir. Buna bir örnek olmas› aç›s›ndan dalak kesme uygulamas›n› gözümüzün önüne getirelim:
Dala¤› fliflen kifli sedire yat›r›l›r. Bafl›n›n yan›na so¤an, sarm›sak, vb. konu-
lur. Ocakl› kifli, elinde balta veya nacak ile hastaya do¤ru k›zg›n bir edâyla yürür. Orada bulunanlardan biri seslenir:
- Nereye giden?
- Ankara’ya giderim.
- Ankara’da ne yapan?
- Dalak keserim
- Kesemezsin
- Keserim.
- Kesemezsin
- Keserim
Bu konuflma, “keserim, kesemezsin” inatlaflmas› fleklinde sürerken elinde
balta olan ocakl›, baltay› h›fl›mla hastan›n bafl› yan›ndaki so¤ana, sarm›sa¤a vurur. Hastan›n anî olarak korkutulmas› amaçlanan bu uygulamada dalak kesilmifl
olur. Halk hekimli¤i ba¤lam›nda tedavi flekilleri genel olarak sözlü/konuflmal› k›s›m ve uygulama k›sm› olarak iki k›s›mdan (Ac›payaml› 1961:102) meydana gelir; ki bu da uygulamalar›n animasyona müsaitli¤ini gösterir. Uygulamada sergilenen “oyun, içgüdüsel ve e¤itsel deneyimin bir parças›d›r. Oyun arac›l›¤›yla birey, yaflam›n daha sonraki dönemlerinde izlenecek fleylerin deneyimini yapar. O,
bir bak›ma yaflama haz›rlanma ve kal›tsal özellik olma niteli¤indedir.” (Eker
1999:64)
Uygulaman›n yap›ld›¤› yöredeki mekan›n bir benzerinin dekor olarak kullan›laca¤› böylesi bir canland›rmada yöresel kostüm ve dil kullan›m›na da gereken
özen gösterilmeli; izleyenlerde gerçeklik hissi uyand›r›lmal›d›r.
Ziyaretçinin aktif kat›l›m›n›n da hedeflendi¤i animasyon uygulamalar›yla bu
müzecilik anlay›fl›n›n amaçlar› gerçekleflmifl olacakt›r. Zira, izledi¤i canland›rma
karfl›s›nda kifli, “izlediklerinden yola ç›karak kendini ve çevresini sorgular”, (Yalç›n-Aytafl 2002:1) geçmiflle yaflananlar aras›nda bir de¤erlendirme yapma ihtiyac› hisseder. “‹nsanlar›n dinlenme ve e¤lenme arac› olarak girifltikleri bütün eylemler, oyun” (Boratav 1994:233) olarak de¤erlendirilir; insan dinlenirken e¤lenir, e¤lenirken de ö¤renir. Çünkü, canland›rmada ö¤renme ve e¤lenme birlikteli¤i söz konusudur. Günümüzün sanal ve ticarî ortamlar›nda kifli, daha çoklukla
da ilkö¤retim yafl›ndaki çocuklar, oyunu tek bafllar›na oynamakta, toplumsall›ktan yaln›zl›¤a do¤ru bir yol almaktad›rlar; tabiat›yla, toplumla iç içelik, yerini yaln›zl›¤a b›rakmaktad›r. Bu aç›dan kültürel animasyon uygulamalar›na yer veren
uygulamal› halkbilimi müzesi, bir aç›k ö¤renim ve ö¤retim kurumu ifllevselli¤iyle insanlar›n ö¤renmeyi e¤lence fleklinde baflarmalar›na imkan sa¤layacakt›r. Zira, bilinen bir gerçektir ki e¤itim-ö¤retim faaliyetlerinde yap›lan ve izleyenlerin de
kat›l›m›n›n sa¤land›¤› animasyonlarda izleyenler daha çok bilgilenmekte, ö¤rendiklerini haf›zalar›nda daha kolay saklamaktad›r ki bu da izleyen kiflinin düflünme, yorumlama ve düflündüklerini uygulama becerilerinin geliflmesine katk›da
bulunmaktad›r.
71
72
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Halk hekimli¤i alan›nda ilaç olarak kullan›lan bitki ve terkipler sergilenebildikleri gibi uygun paket ve ambalajlarda pazarlanabilir de. Hatta, müze ziyaretçilerinin oturup dinlenebilece¤i bir mekanda, uygulama bölümünde, s›cak ve so¤uk yiyecek ve içecek, reçel, marmelat, vb. fleklinde de sunulabilirler. Sözgelimi
dut, i¤de, kuflburnu, bö¤ürtlen, kay›s›, kekik, nane, nar ekflisi, ayva yapra¤›, vd.
hangi hastal›klar›n tedavisinde nas›l ve ne oranda kullan›ld›¤› bilgileriyle ziyaretçilere sunulabilir. Halk›n çaya koku vermek üzere çaya katt›¤› ve günümüzde yerini “aromatik çay”a b›rakan karanfil de çaya kat›larak müzenin uygulama bölümünde sunulabilir. Bu uygulama yoluyla uygulamal› halkbilim müzecili¤i alan›nda e¤itilen veya e¤itilmekte olan kiflilere, örne¤in halkbilimi ö¤rencilerine staj
yapma imkan› da sa¤lanm›fl olur. Zaten, bu tür bir müzecilikte “ziyaret edilmeyle e¤itim, kültür aktar›m› ve gelir”(O¤uz 2002:48) amaçlanm›flt›r. Ayr›ca, hem
bir tedavi malzemesi (nazar› önleme veya giderme) hem de tak› ve ev süsü olarak halen baz› köy evlerinde duvar süsü olarak kullan›lan üzerlik ve karanfilden
yap›lan tak›lar sergilendi¤i gibi bunlar›n sat›fllar› da yap›labilir.
Sonuç olarak, halk kültürünün, “Türk kültürünün tek tip olmad›¤›n›, her köyün, her kasaban›n kültürünün özde ayn› ama ayr›nt›larda farkl› flekillendi¤i, rengi, çeflnisi farkl› pek çok ö¤eyi bünyesinde bulundurdu¤u” (Er 2001:56) gerçe¤inden hareketle halk kültüründen etkin bir flekilde yararlan›labilmesi, halk kültürünün tan›t›lmas› ve ifllevsellik ba¤lam›nda yaflama geçirilmesi için halk bilimi
müzelerinin ivedilikle kurulmas› ve ifllerlik kazand›r›lmas› gerekmektedir.
KAYNAKLAR
ACIPAYAMLI, Orhan (1961), Türkiye’de Do¤umla ‹lgili Âdet ve ‹nanmalar›n Etnolojik Etüdü, Atatürk Ün. Ed. Fak. Yay., Erzurum
(1985), “Aç›k Hava Müzesinin Niteli¤i ve Fonksiyonu Ne Olmal›d›r?”, Folklor Aç›k
Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkânlar› Semp. Bild. (13-15 Haziran 1985), Kültür
ve Tur. Bak. Yay. Ank
BORATAV, Pertev Naili (1994), 100 Soruda Türk Folkloru, Gerçek Yay.,‹st.
CENG‹Z, Serpil (1997), “Alan, Zaman, Kurallar ve Amaç Çerçevesinde Oyunun Neli¤i Üzerine”, Folklor/Edebiyat, say› 11, Eylül-Ekim
Ç‹LENT‹, Kamuran (1988), E¤itim Teknolojisi ve Ö¤retim, Kad›o¤lu Matbaas›, Ank.
EKER, Gülin Ö¤üt (1999), “Küççe Dü¤ünü’nün Çocuk Geliflimi ve E¤itimi Aç›s›ndan
De¤erlendirilmesi”, Milli Folklor, say› 42, Yaz
ER, Tülay U¤uzman (2001), “Turizm Sektöründe Türk Kültüründen Etkin ve Etkili Bir
Biçimde Yararlan›lmas› gereklili¤i”, Türk Folklorunun Turizm Aç›s›ndan De¤erlendirilmesi
Semp. Bild. (19-21 Ekim 2000/ ‹st.), Kültür Bak. Yay., Ank.
O⁄UZ, M. Öcal (2002), Küreselleflme ve Uygulamal› Halkbilimi, Akça¤ Yay., Ank.
ÖNDER, Mehmet (1985), “Aç›k Hava Folklor Müzelerine Do¤ru”, Folklor Aç›k Hava
Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkânlar› Semp. Bild., Kültür ve Tur. Bak. Yay. Ank.
YALÇIN, A.-AYTAfi, G. (2002), Tiyatro ve Canland›rma, Akça¤ Yay., Ank.
73
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
BA⁄LAMINDA ÜN‹VERS‹TELER‹N ‹fiLEVLER‹
“Gaziantep Üniversitesi Çal›flmalar›ndan Örnekler”*
Functions of Universities in the Continuity (Existence) of Abstract
Cultural Inheritance ‘Studies Done at the University of Gaziantep’
Gonca TOKUZ
ABSTRACT
In this study, what is being understood by the term ‘continuity of abstract cultural inheritance’ is discussed. The responsibilities of universities in this context are presented.
Possible future projects regarding this mission are included as proposed at the University
of Gaziantep. The coordination of woman and man plays an important role in the entertainment life of Gaziantep. Here, we find musical and theatrical performances. In this discussion, the term ‘play’ will be used not as denoting ‘all public plays’, but rather the plays utilized in entertainment life. A collection of plays will be performed by students at the University of Gaziantep, Theatre and Turkish Folklore Group. All performances will be followed by experts on the subject, and critics should also be invited. The main intention here
is to form a repertory of women-centered and men-centered plays at the University of Gaziantep. In this study, the women-centered plays named ‘Karao¤lan’ and ‘Sürütme Oyunu’ are presented as examples from Gaziantep. Both plays are musical, and performed by
women at evening indoors entertainments. The instruments used are the clay drum and
sometimes a tambourine with cymbals. The two plays will be performed by students, then
recorded and followed by participants during presentation. Providing the continuity of these cultural activities cannot be achieved only by recordings. The main function of the university is to provide the continuity of this activity. When a repertory of women-centered
and men-centered plays in the entertainment life is prepared, these will be performed as
part of the University’s academic calender, free of charge to the viewing public, at the University of Gaziantep Student Cultural Center. When this is achieved, the plays will be performed to all tourists visiting Gaziantep at scheduled times and days.
* I would like to acknowledge to Dr. Ruhi Ersoy, lecturer at the University of Gaziantep, Arts and Science Faculty, Department of Turkish Language, for his scientific support
and help.
Keywords: Entertainment life in Gaziantep, women-men plays in Gaziantep, cultural
inheritance
Üniversiteler, özerk, insana sayg›l›, hoflgörülü, insanlar›na, kurumlar›na ve
topluma güvenen, bilimsel gerçeklere dayal› kararlar alabilen, aç›klayabilen, nitelikli insanlar yetifltiren, kat›l›mc›l›¤› temel alan, toplumu ile bütünleflen, topluma liderlik eden, temel ve uygulamal› bilimsel araflt›rmalar› ile toplum ve ülke
kalk›nmas›na katk›da bulunan kurumlard›r.
74
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Günümüzün ça¤dafl üniversiteleri sadece e¤itim-ö¤retim yapan, bilgi üreten,
üretti¤i bilgiyi yayan, araflt›rmalarda bulunan kurumlar olmaktan ç›km›fl, faaliyet
alanlar›n› toplumun beklenti ve ihtiyaçlar›na göre yönlendiren, bu alanda sorumluluk alan, giriflimlerde bulunan özellikle geliflmekte olan ülkelerde, bölgelerde
yenilikçi ayn› zamanda geçmifline sahip ç›kan öncü kurumlar olmufllard›r.
Teknoloji ve onun getirdi¤i yeni de¤erler, davran›fl kal›plar›, sosyal kurumlar› zorlamakta, yeni de¤er ve davran›fl kal›plar› ortaya ç›kmaktad›r. Söz konusu
bu de¤erler ve davran›fl kal›plar›n›n ça¤›n flartlar› ve ulusal kültürle sentezlenmifl
yeni bir terkip olabilmesi için hiç flüphesiz folklor disiplinine ve söz konusu disiplinin önemini kavrayan yöneticilere büyük sorumluluklar düflmektedir.
Yukar›da özetlenen üniversitelerin görev ve sorumluluklar› çerçevesinde somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi konusunda da ilk akla gelen kurumlar›n üniversiteler olmas› kaç›n›lmazd›r. Kültürel miras›n derlenmesi, belgelenmesi, arflivlenmesi, insanl›¤›n hizmetine sunulmas›, paylafl›m›, böylece ortak kültürel miras›n korunmas›na katk›da bulunulmas› zaten Üniversitelerin görevleri aras›ndad›r. Üniversiteler bu görevi k›s›tl› imkanlarla, özveriyle yerine getirmeye çal›flmaktad›r. Önemli olan bu çal›flmalara kat›l›m› art›rabilmek, kollektif bilinci
oluflturabilmektir.
Bir örnek oluflturulmas› aç›s›ndan sizlere Gaziantep Üniversitesinin bu konuda yapm›fl oldu¤u ve planlad›¤› çal›flmalardan baz› örnekler sunmaya çal›flaca¤›z:
Somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi ile ilgili gerçeklefltirmeyi tasarlad›¤›m›z projelerimizden sadece bir bölümünü oluflturan “Gaziantep E¤lence
Yaflam›”n›n müzelenmesi örne¤ini burada ele almaya çal›flaca¤›z.
Çal›flmam›z›n seyri flu flekilde geliflecektir; önce e¤lence yaflam› bölge haritas›; kent, ilçe, k›rsal kesim olarak tespit edilip derlenecek, derlenen e¤lenceler
içerisinde o günkü koflullar› yarat›larak canland›r›labilecek olanlar tespit edilecek, sahneye konulacak, söylenen flark› ve türküler notaya al›nacak, icra edilecek, kaydedilecek, arflivlenecek, bu konuda zengin bir müze oluflturulacakt›r.
Müzedeki eserler araflt›rmac›lar›m›z›n kullan›m›na aç›k olmas›n›n yan› s›ra, ili,
bölgeyi, ülkeyi ziyaret eden heyetlere, gruplara, turistlere ve halka belli zamanlarda gösteriler fleklinde sunulacak, kitle iletiflim araçlar› yard›m›yla yurt çap›nda yayg›nlaflt›r›larak kültürel miras›m›za sahip ç›k›lacakt›r. Söz konusu bu projenin ilk uygulamas› olarak ortaya koydu¤umuz bölümü ve öyküsünü flu flekilde
özetleyebiliriz:
Gaziantep ili kent merkezi e¤lenceleri kapsam›nda, kad›n e¤lenceleri olarak
bilinen müzikli kad›n oyunlar›ndan “Karao¤lan” ve “ Sürütme Oyunu” örnekleri
hareket noktam›z olacakt›r. Her iki oyun kad›nlar›n gece toplant›lar› ve e¤lencelerinde, kapal› mekanlarda oynanmakta, müzik aleti olarak darbuka ve bazen de
tef kullan›lmaktad›r.
Karao¤lan Oyununda bir kad›nla erke¤in birbirlerine duyduklar› aflk ve sevgi anlat›l›r. Oyunda iki kifli rol al›r. Oyunculardan birisi erkek k›l›¤›na girerek “Karao¤lan” rolünü üstlenir. Oyuncuya makyajla kal›n kafllar, burma b›y›klar v.s. yap›l›r. Di¤er oyuncu süslenir, güzel elbiseler giyer. Oyun, her iki oyuncunun karfl›l›kl› göbek atarak oynamas›yla bafllar. Oyun süresince biri erkek, di¤eri kad›n iki
oyuncu birbirlerine karfl› istek ve arzular›n› dile getirirler. Oyun do¤açlama oynand›¤›ndan oyuncular, ortama, yeteneklerine göre, oyuna yeni espriler katarak,
oyunu monotonluktan kurtar›rlar. Hatta ortama göre, bazen müstehcen ö¤elerin
ilave edildi¤i de belirtilmifltir. Oyun, türkülü oyunlarda oldu¤u gibi türkünün bitmesiyle sona erer. Karao¤lan oyunundan baz› bölümlerin Gaziantep’teki Karagöz
oyunlar› aras›nda küçük bölümler halinde yer ald›¤› da tespit edilmifltir.
Kar› K›za Tepsi Gelmifl (G’ari K›za Tepsi Gelmifl) oyununa “Sar› K›za Tepsi
Geldi” ve “Sürütme” oyunu da denilmektedir. Oyunda yafll›, evlenmeye geç karar vermifl niflanl› bir k›za o¤lan evi taraf›ndan gönderilen hediyeler alayl› bir dille anlat›lmaktad›r. ‹ki kad›n taraf›ndan oynanan, bazen seyircilerin de kat›ld›¤› bir
oyundur. Oyunculardan birisi makyaj yap›larak kad›n yafll›, çirkin bir hale getirilmifltir. Oyunculardan biri “G’ari K›za Tepsi gelmifl diyerek” elindeki tepsi ile
odaya girer. Tepside eski bir ayakkab›, terlik, süpürge i¤ne, k›r›k tabak, fincan
gibi kullan›lamayacak, gereksiz eflyalar vard›r. Üzerinde örtü vard›r, örtü kald›r›larak tepsinin içerisindeki eflyalar alayl› bir dille tek tek seyircilere gösterilir. Tüm
malzemeler say›l›rken seyirciler de baz› k›s›mlarda oyuna kat›l›r, niflanl› k›z sinirlenir, tepki verir, itiraz eder.
Filme çekilen her oyun özetlenen aflamalardan geçirildi. Derleme çal›flmalar›ndan sonra oyunlar seçildi. Oyun türküleri Türk Musikisi Devlet Konservatuar›
ö¤retim elemanlar› taraf›ndan notaya al›nd›. Kültür Merkezi Halk Bilimi ve Tiyatro Toplulu¤u ö¤rencileri ile toplant›lar yap›larak, amaç ve yap›lacak ifller, özetlendi, ö¤renciler büyük istekle ve heyecanla bu projede görev almay› kabul ettiler. Seçilen oyunlar kad›n oyunlar› oldu¤undan k›z ö¤renciler sahnede, erkek ö¤renciler sahne gerisinde görev almak üzere görev da¤›l›m› yap›ld›. Gruplar oluflturuldu. Giyilecek k›yafetler ve dekor haz›rland›. Bu arada ö¤rencilerle ve kaynak
kiflilerle fikir al›flveriflinde bulunuldu.
Ulafl›labilen kaynak kifliler davet edilerek oyunlar›n provalar›n› izlemeleri
sa¤land›. Amaç tahmin edilebilece¤i gibi, elefltirilerin al›nmas› - ki bu durum asl›na en uygunluk ilkesine katk›da bulunmak ve icran›n sunumu esnas›nda kaynak flah›slara oyunlar›n varsa de¤iflik versiyonlar›n› hat›rlatmak için- yap›lm›flt›r.
Gerekli notlar al›nd›. En son olarak Gaziantep Üniversitesi ö¤rencileri taraf›ndan
oynanan oyunlar yine Gaziantep Üniversitesi ö¤rencileri taraf›ndan kayda al›nd›.
Böylece Gaziantep ‹li kad›n oyunlar›ndan ikisi, belleklerden, kitap sayfalar›n›n
aras›ndan ç›kar›larak canland›r›lm›fl oldu.
Derleme aflamas› hariç tüm çal›flmalarda Üniversite Fen Edebiyat Fakültesi
75
76
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Türk Halk Bilimi Anabilim Dal›, Türk Musikisi Devlet Konservatuar›, Gaziantep
Meslek Yüksekokulu Radyo TV Bölümü, ö¤retim elemanlar› ve ö¤rencileri ile Gaziantep Üniversitesi Ö¤renci Kültür Merkezi Türk Halk Bilimi ve Geleneksel Türk
El Sanatlar› Toplulu¤u ö¤rencileri aktif olarak görev alm›fllard›r.
Üniversitemizde folklor çal›flmalar›nda sürekli birbirleriyle irtibat halinde
olan birimlerimiz hakk›nda k›saca bilgi verecek olursak: Fen Edebiyat Fakültesi
bünyesinde Türk Halk Bilimi Anabilim dal› 2003 y›l›nda kurulmufltur, Ö¤renci
Kültür Merkezi Türk Halk Bilimi Ö¤renci Toplulu¤umuz 2000 y›l›ndan beri faaliyettedir. Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuar› 1988 y›l›nda,
Gaziantep Meslek Yüksekokulu Radyo TV bölümü 1998 y›l›nda aç›lm›flt›r. Ö¤renci kültür merkezinde hizmet veren Geleneksel Türk El Sanatlar› toplulu¤unu da
bunlara ilave edebiliriz. Üniversitemizin halihaz›r durumda 2 KW kapasiteli kapal› devre yay›n yapan televizyonu ve radyosu bulunmaktad›r. Üniversitede her türlü teknik donan›ma sahip 500 kiflilik gösteri salonu yan›nda, çeflitli büyüklükte
salonlar, Ö¤renci Kültür Merkezinde çal›flma salonlar› ve Radyo TV bölümünde
ve Ö¤renci Kültür Merkezinde kay›t stüdyolar› vard›r.
2004 y›l› içerisinde bildirimizde örnek olarak sundu¤umuz iki oyuna ek olarak birkaç erkek oyunu ile kad›n-erkek birlikte oynanan oyunlar haz›rlanacak ve
may›s ay›nda Üniversite bahar flenliklerinde tümü üniversite personeli, ö¤rencileri ile birlikte halka sunulacakt›r. ‹lk sunumdan sonra oluflan oyun repertuar›na
yeni oyunlar eklenerek, hangi oyunlar›n hangi tarihlerde izlenebilece¤i kamuoyuna duyurulacak ayr›ca Üniversite TV’nde belli bir takvime ba¤l› olarak yay›mlanacakt›r.
Çal›flman›n en son aflamas›n›n Gaziantep Üniversitesi ile Gaziantep ‹l Müzesi iflbirli¤i ile yaflama geçirilmesi düflünülmüfltür. Ancak, daha sonra Gaziantep
Üniversitesi Müzesinin kurulmas› gündeme gelince, Gaziantep Üniversitesi Müzesinde gerçeklefltirilmesinin daha uygun olaca¤› kan›s›na var›lm›fl, müzenin kurulma çal›flmalar› h›zland›r›lm›flt›r. Somut Kültürel Varl›klar›m›z›n müzelenmesi ile ilgili çal›flmalar h›zla devam ettirilmifl ve Üniversite Müzesinin kurulmas› için gerekli ifllemler tamamlanarak Bakanl›k onay›na sunulmufltur. Söz konusu bu müze binam›z›n içerisindeki bir salonda da yukar›da bahsetti¤imiz anlamda somut
olmayan ve canl› icraya ba¤l› olarak sunulan kültürel göstergelerimizi sergilemeyi programlamaktay›z.
Bu çal›flmalara ilaveten, somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi Ba¤lam›nda Üniversitelerin yapaca¤› çal›flmalardan örnekleri ço¤altmak mümkündür. Bu konuda Gaziantep Üniversitesinde yap›lan bir di¤er çal›flma Gaziantep
Meslek Yüksekokulu Aflç›l›k Program› ö¤rencilerin Türk Mutfa¤› ve Yöresel Mutfak dersi uygulamalar›d›r. Bu uygulamalara yörede yaflayan yafl› 60-70’in üzerinde olan kaynak kifliler davet edilerek ö¤rencilere do¤rudan ve ilk elden Gaziantep Mutfak Kültürünün aktar›lmas› sa¤lanmakta, ö¤rencilerin önce orijinal ye-
mek tariflerine, sonra kendi çabalar›yla mutfak kültürüne ulaflmalar›n›n yolu aç›lmaktad›r. Yap›lan uygulamalar sadece yöreyle s›n›rl› de¤ildir, tüm bölge ve Türk
mutfak kültürünü kapsayacak flekilde geniflletilmektedir. Böylece ilgi duyan,
araflt›ran, inceleyen, sentezleyen, motivasyonu yüksek, ö¤renirken e¤lenen,
mutfak kültürünü ö¤renirken di¤er ulusal ve uluslararas› kültür ö¤eleriyle de tan›flan ça¤dafl ö¤renci modeli ortaya ç›kmaktad›r.
Uygulamalar›n› bizzat ilk kaynaktan ö¤renen aflç› aday› ö¤renciler kendi yöre mutfak kültürü üzerine güzel çal›flmalar yapm›fllard›r. Bu çal›flmalar o y›l içerisinde kullan›ld›¤› gibi, daha sonraki y›llarda da ö¤rencilere kaynak ve örnek
teflkil etmektedir. ‹leride bu çal›flmalar›n, ö¤renci derleme ve uygulama çal›flmalar›n›n bir araya getirilmesi ve genifl kitlelere ulaflt›r›lmas› düflünülmektedir. Bu
uygulama tüm Türkiye için Türk Halk Mutfak Kültürü konusunda çal›flmalara güzel örnek teflkil edebilir.
Sonuç olarak flunu söyleyebiliriz ki; bu çabalarla, kat›l›mc› bireylerin say›s›
art›r›lmadan, toplum bilinçlendirilmeden di¤er kurum ve kurulufllar›, sivil toplum
örgütlerini, kitle iletiflim organlar›n› ve do¤rudan bireylerin kat›l›m›n› sa¤lamadan
k›sa vadede sonuç almak ne yaz›k ki zor görülse de, iyi niyetli çabalarla arzulanan hedefe ulaflmak da hayal de¤ildir. Geliflmifl ülkelerde bu görevi üniversiteler
ile paylaflan bilimsel araflt›rma-uygulama merkezleri özel ve resmi kurum ve kurulufllar›n, sivil toplum örgütlerinin say›s›n›n artmas› örne¤inden hareketle dile¤imiz odur ki; Ülkemiz de bu alanda di¤er ülkeler aras›nda h›zla yerini alabilsin.
77
78
NOTLAR
*Çal›flmam esnas›nda akademik yard›mlar›n› esirgemeyen üniversitemiz ö¤retim elemanlar›ndan Dr.Ruhi Ersoy’a, oyunlar›n sahneye konulmas›nda eme¤i geçen Ö¤r.Gör.Y›lmaz K›l›nç ve oyun türkülerini notaya alan Ö¤r.Gör.Fahri Çepik’e teflekkür ederim.
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SANAL VE GÖSTER‹MC‹ MÜZEC‹L‹K
Virtual and Presentational Museum Approaches
Nerin KÖSE
ABSTRACT
Television, the Internet, and similar technological developments are having an adverse effect on traditional culture. Tourism may be noted as an additional detrimental factor.
Inner migration and globalization, products of industrialization, also have a negative effect
on traditional culture. Unfortunately, the “Law for the Protection of Cultural and Natural
Resources” is more concerned with concretecultural products. For the preservation in museums of intangible cultural heritage, two methods may be proposed. These are virtual and
presentational (live) methods of exhibition. The purpose of exhibition in museums is the
preservation and passing on to future generations of intangible cultural heritage. For this
to take place, public awareness, organizations connected to local authorities, educational
institutions, the tourism sector, and universities must become involved with the issue.
Key words: Technological developments, traditional culture, virtual museum exhibitions, presentational museum exhibitions
Ziya Gökalp’in "milli, de¤iflmez, hissi, töresel ve geleneksel" olarak tan›mlad›¤› ve bu özellikleriyle “medeniyet”ten ay›rd›¤› kültür (Turan, ss:16-18) bir milletin maddi ve manevi ürün ve yönlerinin tümünü içine al›r. Milli olmas› sebebiyle baflka milletlerle paylafl›lamad›¤› gibi her milletin maddi ve ruhsal özelliklerine
ba¤l› olarak farkl›laflabilir de. Bir baflka ifadeyle bir milletin kültürel yap›s›, onun
kültürünü meydana getiren unsurlarda gizlidir (Turan, ss:20-27).
UNESCO taraf›ndan Dünya Mimari Miras Listesi’ne kabul edilen Anadolu
topraklar›yla bizim ya da de¤il, di¤er ülkelerde yaflayan Türklerin kültür miras›
bugün büyük bir tehdit alt›ndad›r. Halkbilimi söz konusu oldu¤unda da benzer
tehlikelerle karfl›laflmaktay›z. Çünkü Türk kimli¤ini oluflturan en önemli hususlardan biri olan gelenek göreneklerimiz, inanç ve pratiklerimiz, yaflay›fl tarz›m›z,
de¤er yarg›lar›m›z, beslenme-giyim kültürümüz, sözlü anlat›lar›m›z sürekli ve h›zl› bir de¤iflme alt›ndad›r. Söz konusu de¤iflimin sebeplerini ise flu flekilde de¤erlendirmek mümkündür:
1.Herfleyden önce yukar›da sözünü etti¤imiz de¤erlerimizi sahiplenme konusunda toplum olarak yeteri kadar bilinçli de¤iliz. Çünkü yenili¤i, uygar olmay›
baflka milletler gibi giyinme, yaflama olarak kabul ediyoruz.
2. Televizyon, internet gazetecili¤i, CD’ler, sinemalar, cep telefonlar› vb. teknolojik icatlar›n geleneksel kültürümüz üzerindeki olumsuz etkisi ortadad›r.
79
3. Bilindi¤i üzere turizm, global anlamda dünyan›n en büyük ve h›zla büyüyen sektörlerinden biridir. Birinci derecede de do¤al, kültürel ve tarihi kaynaklara ba¤l› olarak varl›¤›n› sürdüren bu sektörde turist, geliflmifl ülkelerin de¤erlerinin tafl›y›c›s› durumundad›r. Turizmin geliflmifl ülkelerden geliflmekte olanlara
do¤ru gerçekleflti¤i düflünülecek olursa, geldikleri bölgelerin davran›fl kal›plar›n›,
giyimlerini, âdetlerini hatta örgüt biçimlerini gittikleri yörelere tafl›yacaklar›; bizim kültür yap›m›z› etkileyecekleri aç›kt›r. Bir baflka ifadeyle turizm, kültür tahribat›m›z› da beraberinde getirmektedir. Çünkü turizm, kültürel, siyasal ve çevresel yönleri de olan toplumsal ve sosyal bir hareketliliktir.
4. De¤iflen ve geliflen dünya içinde düflünce yap›m›z, k›l›k k›yafetimizle birlikte hayat tarz›m›z da de¤iflmifl; özellikle büyük flehirlerde yaflaman›n sonucunda geleneksel yaflama, düflünme, davranma vb. de¤erlerimizin yan›s›ra gelenek
ve göreneklerimizde, inanç ve pratiklerimizde, de¤er yarg›lar›m›zda bir çeflit kültür floku ve erozyonu kaç›n›lmaz olmufltur. Ayr›ca turizm ülkemiz insanlar›n›n
zevk ve be¤enilerini de de¤ifltirmifl, suç iflleme oran›, kumar tutkusu gibi konularda bir artma baflgösterirken Türk aile yap›s›nda da gözle görülür bir bozulma
ortaya ç›km›flt›r.
5. Endüstrileflme sürecinde ifl olanaklar›n›n artmas› nedeniyle d›flar›dan ve
içeriden (k›rsal kesimden büyük kentlere) bir göç bafllam›fl; özellikle iç göç yaflayanlar›n aile yap›lar›nda ve iletiflimlerinde bir bozulma meydana gelmifltir. Asl›nda bu bozulma yeni gelinen çevreye olan imrenmenin, özenmenin de göstergesidir. Temelinde göçenlerin yeni çevrelerine duyduklar› ayak uydurma düflüncesinin yatt›¤› bu imrenme ve özenme çabalar›n›n çok yönlü bir kültürel bozulmaya yol açaca¤›, baflta gençler olmak üzere yeni ve bat›l› bir yaflam standard›na ulaflabilmek amac›yla buna de¤er bulduklar› yerlerde ifl kurmalar›n›n veya çal›flmalar›n›n da söz konusu imrenme ve özenme duygusunu artt›raca¤› ortadad›r.
6. Küreselleflme dedi¤imiz dünya bar›fl›n› hedef alan ve ülkeleraras› iflbirli¤ini amaç edinen geliflme sonucunda da de¤er yarg›lar›m›zda, olaylara bak›fl aç›m›zda, yaflam biçimimizde büyük bir de¤iflim meydana gelmifl; büyük flirketlerdeki teknik, idare ve iflletme gibi sahalarda yabanc› uzmanlar›n ifl görmesi ise,
bu de¤iflimi h›zland›rm›flt›r.
Yukar›da sadece birkaç›n› sayd›¤›m›z kültür erozyonunu yaratan hususlar ve
bu erozyonun görüntüleri, hala devam etmektedir. Alt›nc› Befl Y›ll›k Kalk›nma
Plan›’nda (1990-1994) “... kültür ve do¤a de¤erlerinin korunmas› ve de¤erlendirilmesi, a¤›rl›kl› konulard›r” denilmesine, 2863 say›l› “Kültür ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma Kanunu”nun ç›kar›lmas›na ve ilgili Bakanl›¤a ba¤l› olarak ‹zmir, Denizli baflta olmak üzere pek çok bölgede Kültür ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma Kurullar› kurulmas›na ra¤men söz konusu kanuna uyarak ad› verilen kurullar daha
çok tafl›nmaz kültür varl›klar›n› korumaya yönelik çal›flmalara girmifller; halk bilimine yönelik maddi ve manevi kültür ürünleri özellikle son y›llarda ya müzeler-
80
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
de veya törenlerde, toplant›larda sergilenmifl ya sadece halkbilimciler ve ilgili kurumlar bu konuyla ilgilenmifller ya da özel ellerde korumaya al›nm›fl veya baz›
bölgelerde yöresel giyim-kuflam, efsaneler, halk oyunlar› ba¤lam›nda, ancak turizm amaçl› olarak yaflat›lmaya devam edilmektedir. Bu yüzden al›nmas› gereken pek çok önlem, yap›lmas› gereken pek çok fley vard›r ve kültür müzecili¤i
de bunlardan biridir.
Halkbilimin soyut ürünlerinin müzelenmesi konusunda yap›lacaklar›, iki k›s›mda de¤erlendirmek mümkündür:
1.Sanal müzecilik
2.Gösterimci (canl›) müzecilik
1. SANAL MÜZEC‹L‹K
Bilgi ve iletiflim teknolojilerindeki h›zl› geliflmeler, yeni bir ça¤ yaratm›flt›r.
Bilgi ça¤› olarak da de¤erlendirece¤imiz bu ortamda geleneksel uygulamalar yetersiz kalmakta; teknolojik geliflmeler yeni yap›lar, yeni yaklafl›mlar yaratmaktad›r. Özellikle Web, bütün kurumlar ve sahalar için kay›ts›z kal›nmamas› gereken
bir vizyonu sergilemektedir. Bu sayede milletlerin folklorik ürünlerini internet yoluyla ö¤renmek daha kolaylaflacakt›r. Üstelik bir bölgenin folkloru hakk›nda bilgi edinmek için insanlar›n broflür, kitap, resim vb. edinmesine gerek kalmayacak; bu konuda zaman kaybetmeyecektir. Çünkü istenilen bilgi daha çabuk, daha renkli, daha do¤ru olarak parmaklar›n›n ucundad›r.
‹nternet sadece di¤er ülkeler için de¤il, kendi insanlar›m›z için de bir iletiflim
arac›d›r. Yetmifl milyonu aflk›n bir milletin her ferdinin, her bölgenin geleneksel
özelliklerini bilmesi, mümkün de¤ildir. O sebeple kurulacak bir folklor sitesi ile
bir gelene¤in veya inanc›n farkl› bölgelerdeki, hatta ayn› bölgenin ayr› yörelerindeki uygulan›fl›, söz konusu gelene¤in ve uygulaman›n ad› ile uygulan›fl sebepleri hakk›nda daha detayl› ve do¤ru bilgi edinmek mümkün olabilecektir. Bu flekilde bölgeler aras› kültür al›flverifli ve kültür turizmi yap›laca¤› da, anlafl›labilecektir.
Gelelim böyle bir sitenin nas›l haz›rlanaca¤›na ve nelere dikkat edilmesi gerekti¤ine... Bir bölgenin geleneksel hayat›n› siteye aktar›rken;
-Bölgenin veya yörenin Türkiye co¤rafyas›ndaki yerini gösteren bir harita,
-Bölgenin k›sa bir tarihi,
-Bölgenin kültürel ve etnik yap›s›,
-Bölgeyi tan›t›c› foto¤raflar, filmler, konuflmalar,
-Bölgenin folklorunu yans›tan uygulamal› görüntüler verilmeli ve bu görüntülerin do¤al ortam›ndan al›nmas›na dikkat edilmeli; verilen bilgilerin alt›na uygulaman›n yöredeki ad›, geçmifli (tarihi), uygulama sebebi, varsa o güne kadar
bu konuda görülen de¤iflimin yönleri ve sebepleri hakk›nda bilgi aktar›lmal›d›r.
Ancak bu bilgi ve görüntülerin aktar›ld›¤› tarihin esas al›nmas›; ileride muhtemel
de¤iflimler için esneklik yarat›lmas› flartt›r.
Bu konuda söylenecek son fley, Web sitesinin haz›rlanmas›nda do¤ru ve
profesyonel bir ekiple yola ç›kman›n ve belirtilen aflamalar› yerine getirirken hedef kitleyi gözönünde bulundurman›n flart oldu¤udur.
2. GÖSTER‹MC‹ (Canl›) MÜZEC‹L‹K
Somut olmayan kültürel miras›n korunmas›nda ve sürdürülmesindeki ikinci
yol ise gösterimci müzecilik olarak belirlenebilir. Bir gelene¤in veya inanc›n asl›na uygun olarak canland›r›lmas›, en geçerli olan› da do¤al ortam›ndan al›nmas›
demek olan canl› müzecilik, Web sitesi için söylediklerimizin sergilenmesidir.
2004 y›l›nda 8 Ocak’›nda Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Türk Dili ve
Edebiyat› ö¤rencileriyle” Türk Dünyas›’nda Mutfak Kültürü” konulu bir sergide
gerçeklefltirdi¤imiz gösterimci müze örne¤i de, bu yollu çal›flmalar›m›zdan biri ve
Türkiye’de Halkbilimi amaçl› ilk çal›flma idi. Bulgur yap›m›, haflhafl çekimi ve dövülmesi, çi¤ köfte, saç böre¤i, Arnavut böre¤i, limonata, tarç›n çay›, mant› yap›m›n›n yan›s›ra kömürde Türk kahvesi ikram›n›n yap›ld›¤›, yufka aç›l›p makarna
(eriflte) kesildi¤i bu görsel flölen, tek konu üzerinde düzenlenmifl bir uygulama
fleklindeydi.
Manevi kültür unsurlar›m›z›n gelecek nesillere de aktar›labilmesi ve içinde
pek çok inançla birlikte korunup yaflat›labilmesi için öncelikle yap›lmas› gerekenler flunlard›r:
1. Herfleyden önce halk›m›z›n bu konuda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Geleneksel hayat›m›z›n bu renkli, kültürel hayat›m›z›n evrelerini yans›tan gelenek-göreneklerimiz, inanç ve pratiklerimizin önemi, korunmas› gereklili¤i anlat›lmal›; bu konuda konferanslar verilmeli, sergiler aç›lmal› hatta afifller bast›r›lmal›d›r. Kamu oyu denilen, toplumun bu en büyük potansiyeline ça¤›n h›zl› de¤ifliminin fayda ve güzellikleri yan›nda kültürümüzün renklerine olan olumsuz tesirleri mutlaka anlat›lmal›d›r.
2. Bu konuda yerel yönetimlere büyük ifller düflmektedir. Kültür müdürlükleri, bu konuda geziler, konferanslar düzenleyip sergiler açmal›d›r.
3. E¤itimcilerin de bu konuda yapacaklar› fleyler olmal›d›r. Hangi aflamada
olursa olsun, e¤itimci kesim bilhassa özel günlerde o gün ve konu ile ilgili çal›flmalar, geziler, gösteriler düzenlemeli, hatta f›rsat e¤itimi gözden kaç›r›lmamal›d›r. Özellikle çal›flanlar›n bir görevi de, kültürümüzün manevi unsurlar›n› korumakta ö¤rencilere ve çevreye rehber olmak olmal›d›r.
4. Sonuncu ve belki de en önemli husus ise, befleri co¤rafyan›n kültür turizmi ve uygulamal› flehircilik sahas›nda çal›flanlar›yla iflbirli¤i yapmakt›r. Bu yolla
soyut kültürel miras›m›z›n sadece korunmas› de¤il, tan›t›lmas› yönünde de
önemli ad›mlar at›laca¤›, ortadad›r.
5. Üniversitelerin ve ilgili di¤er kurumlar›n uygulama merkezleri açmalar›yla
belirli zamanlarda otomatik olarak yürütülecek sergi ve gösterilerle somut olmayan kültürel miras›m›z›n yaflat›lmas› mümkün olabilir.
81
82
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
6. Büyük otellerde bayram, tatil vb. özel gün ve durumlarda bu konuda animasyonlar tertip edilebilir.
Gelelim bu hususta alt yap›y› oluflturduktan sonra söz konusu kültürel miras›m›z›n canl› müzecilik yoluyla nas›l korunaca¤›na... Hemen belirtmeliyiz ki soyut kültürel miras›n müzelenmesinde iki esas vard›r:
1. Sergilemek, göstermek,
2. Sürdürmek, devaml›l›¤›n› sa¤lamak.
Bunun için yap›lacaklar ise flöyle özetlenebilir:
1. E¤itimin, her aflamas›nda özel ya da de¤il baz› günler, gelenek-görenek,
inanç ve pratiklerin yerinde görülmesi ya da canland›r›lmas› sa¤lanabilir. Bu
amaçla gezi programlar› ile tertip edilebilir.
2. Üniversitelerin halkbilimi anabilim dallar›nca çeflitli yörelerden gelen ö¤rencilerin yard›m›yla belli bir konu üzerinde canl› gösterimci sergiler aç›labilir.
3. ‹lgili yerel yönetim, birim ve kurumlarla iflbirli¤i yap›larak projeler
haz›rlan›p yar›flmalar düzenlenerek soyut kültürel miras›m›z kayda al›nabilir ve
özellikle turistik amaçl› gezilerde otobüslerde video-bant fleklinde gösterilebilir;
bu kay›tlar Web sitesine aktar›labilir.
4. Bu konu ile ilgili kadrolu elemanlar yetifltirilip görevlendirilebilir.
Sadece birkaç›n› aktard›¤›m›z bu yollarla gelenek-görenek ve inanç turizmi
de yap›labilece¤i, Alt›nc› Befl Y›ll›k (1990-1994) kalk›nma plan›nda “kültür ve
“do¤a kaynaklar›n› koruma ve de¤erlendirme”nin a¤›rl›kl› konular olarak ele al›nd›¤› unutulmamal›d›r.
KAYNAKÇA
Turan, fierafettin Türk Kültür Tarihi, 1990. Ankara: Bilgi Yay›nlar› Özel Dizi: 24
"SÖZ" ARTIK MÜZEDE: KÜLTÜREL BELLEK, KÜRESELLEfiME
VE E⁄‹T‹M BA⁄LAMINDA SÖZLÜ KÜLTÜRÜN
KORUNMASI VE DUYARLILIK GEL‹fiT‹R‹LMES‹ ÜZER‹NE
Orality in Museums: Awerness-Raising and Safeguarding
Regarding the Intangible Cultural Heritage in the Context of
Cultural Memory, Globalization and Education
Evrim ÖLÇER
ABSTRACT
Regarding on the UNESCO’s “Convention for the Safeguarding of the Intangible Cultural Heritage” we have to discuss new ways for the continuity of the oral culture. The process of globalization and social transformation came with the danger of losing the intengible cultural heritage of the human race. To avoid the disappearence and destruction of the
intengible cultural heritage, the problematic relationship between globalization and cultural memory has to be resolved. One way of solving this problem is to keep this heritage in
museums. But in the process of museuming, experts have to change their viewpoint. The
purpose of the new museums must be to raise awereness at all levels of community. Children have a special importance for the contunity of cultural heritage. The new museums
may be called “Applied Intengible Cultural Heritage Museums”. In these museums, children can participate in all performed activities such as storytelling. Children’s interaction
with the nature of their oral culture provides them with a sense of identity and continuity,
which will help achive the goal of promoting respect for cultural diversity.
Key words: cultural memory, globalization, intangible cultural heritage.
“Söz” ve “müze” aras›ndaki iliflkinin tarih öncesine uzanan bir yolculu¤u vard›r. Yunan mitolojisinde, sanat tanr›çalar› ya da esin perileri olarak bilinen Zeus’un dokuz k›z›, Musalar epi¤in, müzi¤in, fliirin, tarihin, dans›n koruyuculu¤unu
üstlenirler. Latince kökenli museum -yani müze- kelimesi de kökenini bu dokuz
tanr›çaya verilen addan al›r. Bu anlamda, antik dönemde Musalar’a verilen
“söz”ün koruyuculu¤unun “Somut Olmayan Kültürel Miras›n Korunmas›” sözleflmesiyle Musalar’›n modern tap›naklar› say›labilecek müzelere devredilmesi oldukça anlaml›d›r. Burada hedeflenen müzelerin, “söz”ün ve üretti¤i kültürel kodlar›n korunmas›n›n kültürel bellekteki dönüflüm ve geliflim süreçlerine, h›zla tek
tipleflen bir dünyada katk›lar›n› tart›flmakt›r.
UNESCO’nun Eylül- Ekim 2003’de toplanan 32. Genel Konferans›nda Somut Olmayan Kültürel Miras›n Korunmas›’n› hedefleyen sözleflmenin “e¤itim” ve
“duyarl›l›k gelifltirme” konular›na özellikle önem verdi¤i göz önüne al›nd›¤›nda,
yap›lacak bilimsel çal›flmalar›n kuramsal aç›dan sa¤lamlaflt›r›lmas›, daha çok
83
84
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
pratik yönü ile ele al›nan müzecilik sorunlar›na farkl› bak›fl aç›lar› getirilmesini
gerekli k›lm›flt›r. Bu çerçevede, günümüz müzecilik anlay›fl›n› “küreselleflme”,
“kültürel bellek” ve “e¤itim” gibi kavramlar ekseninde de¤erlendirerek, müze
kültürünün oluflturulabilmesini hedefleyen baz› öneriler dile getirilecektir. Burada
öncelikle, bir müze kültürünün oluflturulabilmesi için gerekli oldu¤u düflünülen
“duyarl›l›k” gelifltirme ve “bilinç” oluflturma yöntemleri ile “kültürel bellek” ve
“küreselleflme” kavramlar› aras›ndaki iliflki ele al›nacakt›r. Ard›ndan, oluflturulmas› hedeflenen duyarl›l›k ve bilinç aflamalar›n›n, önerilecek müze modeli yard›m›yla nas›l biçimlendirilebilece¤ine dair öneriler s›ralanacak ve en sonunda her
bir öneri irdelenerek tart›flmaya aç›lacakt›r.
Sözü edilen “kültürel bellek” kavram›, toplumlar›n bir ortak kimlik oluflturma
çabas›yla gelene¤i restore ederek hat›rlad›klar›n›n tümünü içeren yönüyle ele
al›nm›flt›r. Küreselleflme ise kültürel belle¤in yap›s›n› de¤ifltirme gücü olan, dolay›s›yla da, toplumlar›n hat›rlama biçimlerine müdahale edebilecek yönleriyle de¤erlendirilmifltir. Bu ba¤lamda, bir toplumun belle¤ine kaydederek gelecek kuflaklara aktard›¤› kültürün, küreselleflme karfl›s›nda bir tak›m savunma ve süreklili¤i sa¤lama biçimleri gelifltirmesi kaç›n›lmazd›r. Küreselleflme karfl›s›nda kültürel belle¤in korunmas› için yap›lmas› gerekense, söz konusu kültüre bilinçli yaklafl›mlar getirebilmek ve bu kültür etraf›nda duyarl›l›k gelifltirmek olacakt›r.
Küreselleflme ile kültürel bellek kavramlar› aras›nda do¤rudan bir iliflki bulunmaktad›r. Kültürel bellek, içersinde kimlik ve aidiyet duygular›n›, süreklili¤i,
gelene¤i ve bu belle¤in ürünleri olarak gösterebilece¤imiz somut olmayan kültürel miras› içerirken, küreselleflme kavram› bir yan›yla çok kültürlülük ve evrenselli¤i gündeme getirir; di¤er yan›yla da tek tipleflme tehlikesini gözler önüne serer. Kültürel bellekte korunanlar, ba¤›ms›z flekilde kendilerini yeniden üreten veya kendi kendilerine iflleyen mekanizmalar de¤ildirler. Kültürel bellek tarihin her
döneminde d›flardan müdahalelere aç›k bir yap›ya sahip olmufltur. Bugün kültürel belle¤e müdahale edenin küreselleflme oldu¤u düflünüldü¤ünde, gelene¤in
korunabilmesi ve tek tipleflmenin önüne geçilebilmesi için sözünü etti¤imiz müdahalenin bilinçli bir müdahaleye dönüfltürülmesi adeta bir zorunlulu¤a dönüflmektedir. Bu noktada tart›fl›lmas› gerekense, küreselleflmeyle birlikte ortaya ç›kabilecek tek tipleflme karfl›s›nda öncelikle, kültürel bellek arac›l›¤›yla tafl›nan
kültür ürünlerini daha sonra da küreselleflmenin ayd›nl›k yüzü olarak tan›mlayabilece¤imiz çok kültürlülü¤ün müzeler arac›l›¤›yla nas›l korunaca¤›d›r. Müzeler
arac›l›¤›yla küreselleflmenin getirdi¤i tek tipleflmenin önüne tam anlam›yla geçilemeyece¤i gerçe¤i ak›lda tutularak, müzelerin söz konusu tek tipleflmenin yönünü de¤ifltirebilecek ve bilinç dönüflümü sa¤layabilecek ifllevleri oldu¤u söylenebilir.
Bilindi¤i gibi Somut Olmayan Kültürel Miras›n Korunmas› sözleflmesinin
önemli maddelerinden birini de “koruma” kavram› alt›ndaki tespit, belgeleme,
araflt›rma, koruma alt›na alma, yok olmas›n› önleme, üretim, de¤erlendirme, kuflaktan kufla¤a aktar›m›n› sa¤lama, özellikle de formel olan ve olmayan e¤itim
süreçlerinde bu kültürel miras›n farkl› görünümlerinin canland›r›lmas› oluflturu-
yor. Sözleflmede söz konusu somut olmayan kültürel miras›n okullarda ders olarak okutulmas› üzerinde de durulmakta. Küreselleflmenin karfl›s›nda gelenek aktar›m›n›n okullarda ders olarak okutulmas› yoluyla afl›lanmas› elbette ki olumlu
bir geliflme olacakt›r. Ne var ki, buna ek olarak söz konusu duyarl›l›¤›n formel olmayan e¤itim biçimleriyle gelifltirilmesi, hayat›n tam da içinden ç›kan sözlü kültür ürünlerini yaflam alanlar›ndan çok da fazla uzaklaflt›rmamak anlam›na gelecek ve sözleflmeyle hedeflenen bilinç düzeyini pekifltirecektir. Formel olmayan
e¤itim biçimi olarak elbette ki farkl› yaklafl›mlar gelifltirilebilir fakat, burada formel olmayan e¤itim biçimi olarak önerilebilecek, öncelikle somut olmayan kültürel miras›n korunmas› ekseninde gelenek aktar›m›n›n e¤itim yükümlülü¤ünün
müzeler arac›l›¤›yla gerçeklefltirilmesidir.
Bu noktada, küreselleflme karfl›s›ndaki kültürel bellekteki somut olmayan
kültürel miras›n durumunu ele almak uygun olacakt›r. ‹lk olarak, somut olmayan
kültürel mirasa karfl› duyarl›l›k gelifltirme yollar›n›n neler oldu¤u tespit edilmelidir. Ard›ndan, oluflturulan bu duyarl›l›¤›n bilinç haline dönüfltürülme yollar› aranmal›d›r. Bu aflamalardan sonra izlenmesi gereken müzeleme yöntemleri üzerinde durulmal› ve sonuç olarak da somut olmayan kültürel miras› da içine alarak
küreselleflmeyi olumlu bir düzeye tafl›yacak olan kültürel belle¤in nas›l olaca¤›
üzerinde durulmal›d›r.
Kuflaktan kufla¤a de¤iflime u¤ram›fl sembol ve imajlar bütününden oluflan
somut olmayan kültürel miras olgusuna karfl› duyarl›l›k gelifltirme yöntemlerinin
bafl›nda kuflkusuz e¤itim kurumlar›yla iflbirli¤i gelmektedir. Sözlü kültürün restorasyonunda, yeniden üretiminde ve aktar›larak bir gelene¤e dönüfltürülmesinde
ifllevsel ve hatta yaflamsal olan “çocuksuluk” göz önüne al›nd›¤›nda, müzeleme
çal›flmalar›nda ilk elden hedef olarak belirlenmesi gereken de çocuklar olmal›d›r.
Bu nedenle, sözlü kültürün müzelenmesi sorununda, e¤itim kurumlar› ile iflbirli¤i
içerisinde okul çocuklar›n›n ve gençlerin e¤itilmesinin kaç›n›lmaz oldu¤u düflünülmektedir. Bu nedenle somut olmayan kültürel miras duyarl›l›¤›n› gelifltirmeye
ilk önce e¤itim kurumlar›yla iflbirli¤i yaparak bafllamak gerekmektedir.
Müze kültürünün oluflturulmas› içinse, öncelikle çocuklarda ve e¤itimcilerde
bir müze kültürü oluflturulmas› ba¤lam›nda müze yönetiminin aktif eylem planlar› haz›rlamas› uygun olacakt›r. Bu eylem planlar›nda öncelik, çocuklar›n müzeye getirilmesinin teflvik edilmesi olmal›d›r. Ö¤rencilerin bir müze kültürü oluflturmas›nda etken olan e¤itimcilerin konu hakk›nda bilgilendirilerek e¤itim programlar›n›n düzenlenmesi gerekir. Bu tür programlar sayesinde e¤itimcilerde müze
kültürüne ve somut olmayan kültürel mirasa karfl› bir duyarl›l›k gelifltirilmesi
mümkün olacakt›r.
Peki ama bu duyarl›l›¤›n bilinç aflamas›na ulaflmas› nas›l gerçekleflecektir?
Öncelikle Müze ziyaretleri belli bir program çerçevesinde haz›rlanaca¤›ndan her
grubun müzeye ziyaretinden önce kat›l›mc› say›s› ve profili belirlenerek müze
içerisindeki faaliyet alanlar›n›n tespit edilmesi gerekecektir. Bu nokta çocuklar›n
kat›l›m› s›ras›nda karmaflaya neden olunmamas› için önemlidir. Müzedeki atölye
çal›flmalar›nda çocuklara söz konusu kültürel miras›n oluflum süreçleri uygulamal› olarak gösterilece¤inden çocuk elefltirel bir bak›fl aç›s› kazanacakt›r.
85
86
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Atölye çal›flmalar› okuldaki yükümlülüklerin bir parças› olarak sunulmal›
böylelikle de e¤itimin müze öncülü¤ünde okulda da devam› sa¤lanmal›d›r. Müzeye gelen her çocuktan atölyelerde oluflturdu¤u sözlü kültür ürününü çevresindeki bir baflka arkadafl›na ya da ailesine anlatmas› sa¤lanacakt›r. Böylelikle de
çocuktan çocu¤a bir somut olmayan kültürel miras iletiflim a¤› oluflturulabilecektir. Ya da müzelerde edindikleri bilgileri, ilerleyen zamanlarda okul içinde düzenlenecek programlarda verilerine sunmalar› sa¤lanabilir.
Müzelerin yetiflmifl eleman ihtiyac›n›n gönüllüler arac›l›¤›yla sa¤lanmas›n›n
çift tarafl› bir etkisi olacakt›r. Bu tür bir uygulama hem müzenin mali yükünü
azaltacak hem de gönüllüler yard›m›yla somut olmayan kültürel miras a¤› geniflletilebilecektir. Bu gönüllüler üniversite ö¤rencileri ya da emekli e¤itmenler aras›ndan seçilebilir.
Somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi gündeme geldi¤inde ak›llara
tak›lan baz› sorular olacakt›r. Bu sorulardan ilki sözlü kültür ürünlerinin arflivleme mant›¤›n›n ötesinde müzelenip müzelenemeyece¤i sorunu olarak görülmektedir. Somut olmayan kültür ürünlerinin müzlenemesi belki de en ak›lc› olarak
uygulamal› bir müze anlay›fl›yla gerçeklefltirilebilecektir. Bu noktada projelendirilebilecek müzelerin “Uygulamal› Somut Olmayan Kültürel Miras E¤itim Müzeleri” olarak düflünülmesi gerekmektedir.
Scott T. Swank, “The History Museum” adl› makalesinde tarih müzelerinin
ifllevlerinden bahsederken, bu müzelerin kolektif belle¤in oluflumunda ve yeniden üretiminde yaflamsal oldu¤unu vurguluyor. Ard›ndan da kolektif belle¤in,
baz› sosyal ve etnik gruplar hatta aileler için hat›rlamalar›n›n rafine edilmifl hali
oldu¤unu ve bu gruplar›n da kolektif belle¤i sürekli beslediklerine ve desteklediklerine dikkat çekiyor. Bunun nedenini de, bu davran›fl›n onlar›n kimliklerini koruyarak süreklili¤ini sa¤lamalar›na yard›mc› olarak toplum içindeki ifllevselliklerini
artt›rmalar›na ba¤l›yor (Swank 85). Swank’›n tarih müzeleri ile kolektif belle¤in
aras›ndaki yaflamsal ba¤la ilgili sözleri, ayn› fikirlerin folklor müzeleri için de geçerli olabilece¤ini düflündürüyor. Elbette ki, tarih müzeleri ile somut olmayan
kültürel miras müzeleri aras›nda baz› farklar›n bulunmas› kaç›n›lmazd›r. Tarih
müzesindeki sergileme ve sunum anlay›fl›n›n ayn›s›n›n gerçeklefltirilmesi sözlü
kültür ürünlerinin sergilenece¤i müzede tek tipleflme karfl›s›nda korunmas›ndan
çok kaderine terk edilmesi anlam›na gelecektir.
Dünyada kat›l›mc› bir anlay›flla iflletilen “çocuk müzeleri” bulunmaktad›r. Bu
çocuk müzeleri Uygulamal› Somut Olmayan Kültürel Miras E¤itim Müzeleri için
ilham verici özellikler tafl›maktad›rlar. Çocuklar bu müzelerde bütün gün kalarak
e¤itici atölye çal›flmalar›na kat›lmaktad›rlar. Uygulamal› somut olmayan kültürel
miras müzeleri projelendirilirken tarih müzelerinden yararlan›ld›¤› gibi çocuk müzelerinden de yararlanmak mümkün görünmekte. Uygulamal› müzelerinin mimari yap›s› da yerel özellikleri içerecek biçimde haz›rlanmal›d›r. Sözlü kültür yaflam›n içinde daha çok hangi alanda varl›k gösteriyorsa o mekan›n bir benzerinin
müze içinde düzenlenmesi gerekecektir. Böylece çocuk, kültürün üretim ve yaflam alan›yla tan›flma f›rsat› yakalayacakt›r.
Uygulamal› Somut Olmayan Kültürel Miras E¤itim Müzeleri’nde en önemli
görevlerden biri de flüphesiz müze yönetimine düflmektedir. Müzenin iflleyifli çoklu ve kat›l›mc› bir anlay›flla ve tak›m ruhuyla yönlendirilmelidir. Bunun için projelendirme aflamas›nda müzenin misyonu, iletiflim politikas›, gösterimi yap›lacak
ürünlerin seçiminde titizlik gösterilmesi sa¤l›kl› bir biçimde, uzmanlar taraf›ndan
belirlenmelidir.
Müze içersinde çocuklarla iletiflim kuracak elemanlar›n pedogojik formasyon sahibi olmalar›na dikkat edilmelidir. Bunun için, gönüllülerle iflbirli¤i yap›labilir. Sözü edilen gönüllüler grubu emekli e¤itimciler aras›ndan oluflturulabilir. Bu
e¤itimciler müze içersinde ö¤rencileri yönlendirme ve bilgilendirmede aktif olarak kullan›labilirler.
Her fleyden önce sözlü kültür ürünleri performansa dayal› türlerdir. Dolay›s›yla her anlat›mda ya da her gösterimde yeniden do¤ma özelliklerini içlerinde
bar›nd›r›rlar. Performansa dayanan özelliklerine içkin bir baflka yön de bu ürünlerin spontan olmalar›, yani ana göre flekil alarak de¤iflebilmeleridir. Sözlü kültür
ürünlerinin bu özellikleri do¤rultusunda bir masal›n, hikayenin, ninninin, destan
ya da bilmecenin müzelenmesi aflamas›nda gözden kaç›r›lmamas› gereken baz›
noktalar bulunmaktad›r. Söz müzeye arflivleme mant›¤›yla konuldu¤unda ifllevini yitirecek, zaman›n bir noktas›nda dondurulmufl, toplumsal gerçeklikten ve süreklili¤inden uzaklaflt›r›lm›fl olacakt›r. Bu nedenle, sözlü kültürün de¤iflken ve dönüflken yap›s› göz önüne al›narak, bu ürünleri müzelerde dondurmak yerine yaflat›lmalar› daha uygun olacakt›r.
Uygulamal› Somut Olmayan Kültürel Miras E¤itim Müzelerinde düzenlenecek performans odalar›nda gerçe¤ine uygun canland›rmalar yap›lmal›d›r. Örne¤in, masal odas›nda gerçek bir masalc› bulunmal›d›r. Performans odalar›nda
gösterimciler çocuklara konudan sapmalar›yla ya da ortama göre flekillendirilmesiyle ya da her anlat›m›nda yeniden do¤an nitelikleriyle gerçe¤e en yak›n biçimde bir gösterim gerçeklefltirmelidirler. Bu yolla çocu¤un, gelene¤e ve kültürel mirasa karfl› bir merak gelifltirmesi hedeflenmelidir.
Ancak, çocukta salt bir merak uyand›rmak hedeflenen bilinç aflamas› için
yeterli olmayacakt›r. Bu nedenle, çocuklar performans odalar›ndan sonra müze
içersindeki atölyelere yönlendirilmelidirler. Bu birimlerde ise çocuklara sözlü kültür ürünlerinin üretim süreçleri ve biçimleri anlat›larak onlardan kendi masallar›n›, bilmecelerini ya da hikayelerini oluflturmalar› istenecektir. Burada sözlü kültürü oluflturan ö¤elerin teknolojiyle birlefltirilmesi böylelikle de küreselleflmenin
tek tiplefltirmenin ötesindeki ifllevlerinden yararlan›lmas› sa¤lanm›fl olacakt›r.
Masal söz, ses ve mimikten oluflan bir gösterim oldu¤undan bu gösterimin çeflitli kay›t aletleriyle monitorize edilmesi buna örnek olarak gösterilebilir. Bu yolla
her gösterimde yeniden do¤an sözlü kültür ürünlerini dondurmak ya da arflivlemenin ötesinde müzeleme yöntemleri gelifltirilmifl olacakt›r.
Di¤er bir öneri olarak okullarda ufak çapl› sözlü kültür müzelerinin oluflturulmas› gündeme getirilebilir. Mümkünse ö¤rencilerin katk›lar›yla oluflturulacak bu
müzelerde masal nas›l anlat›l›r ya da benzeri sorularla tart›flma ortamlar›n›n ya-
87
88
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
rat›lmas› çocu¤un kat›l›mc› profilini gelifltirecektir. Ö¤rencilerin sadece masal
dinlemeye de¤il masal anlatmaya da özendirilmesi gelene¤in sürdürülebilirli¤ini
gelifltirecektir. Burada sözü edilen sürdürülebilirlik, gelene¤in ve oluflturdu¤u sistemlerin kesintisiz, bozulmadan, afl›r› kullan›mla tüketilmeden sürdürülebilmesi
olarak de¤erlendirilmelidir. Kültürel süreklilik bilincinin gerektirdi¤i her kufla¤›n
bir önceki dönemden edindi¤i kültürel de¤er ve göstergeleri di¤er kültürlerle etkileflime girerek ve varolana yenilerini ekleyerek gelecek kuflaklara aktarma sorumlulu¤udur.
Bu sorumluluk gere¤ince, Uygulamal› Somut Olmayan Kültürel Miras E¤itim Müzelerinde konu hakk›nda araflt›rma yap›labilecek ya da okul çocuklar›n›n
araflt›rma yapabilecekleri bir arfliv ve kütüphanenin bulunmas› e¤itimin tamamlay›c›l›¤› aç›s›ndan önem tafl›maktad›r. Bu tür bir organizasyon elbette ki maddi
olarak bir tak›m yükler getirecektir. Bu yüklerin hafifletilmesi amac›yla müzenin
belirlenmifl bir bölümünde kitap, kaset, müzede sergilenen eflyalar›n kopyalar›
gibi ürünlerin sat›fl› gerçeklefltirilebilir. Bir di¤er çözüm de geleneksel mutfak kültürünün yer alaca¤› bir mutfa¤›n ifllevsellefltirilmesi olabilir. Müzenin bir bölümünde yer alacak e¤lence park›nda ise, geleneksel çocuk oyunlar› ve oyuncaklar› çocuklar›n hizmetine sunulabilir.
Sonuç olarak, önerilen müze yap›s› arac›l›¤›yla somut olmayan kültürel miras› da içine alarak küreselleflen bir kültürel bellek kavram›n›n oluflmas› mümkün olaca¤› söylenebilir. Bilindi¤i gibi somut olmayan sözlü kültür ürünleri kendi içersinde sürekli dönüflen ve de¤iflen, kuflaktan kufla¤a kendini yeniden üreten bir yap›ya sahiptir. Bu tür bir yap›ya sahip olan sözlü kültür ürünleri do¤al yaflam alanlar›ndan al›p uygulamal› müzelere koyuldu¤unda, bu ürünlerin canl›l›klar›n› yitirmemeleri için kat›l›mc› ziyaretçi profiliyle birlikte hareket edilmesinin
daha verimli sonuçlar elde edilmesinde faydal› olaca¤› düflünülmektedir. Gençlerin, gönüllülerin ve müze yöneticilerinin iflbirli¤iyle yeniden dolafl›ma giren yaflam›n içinden ç›kan sözlü kültür ürünleri modern bir çizgiye yaklaflt›r›larak da olsa sürdürülebilir konuma tafl›nabilecektir. Kültürel mirasa kazand›r›lan bu ifllevsellik küreselleflme karfl›s›nda tek tipleflme tehlikesi bulunan somut olmayan kültürel miras› çok kültürlü bir biçime dönüfltürerek bilinç düzeyimizi geçmiflle ba¤lar›n› hat›rlayarak eflzamanl› ilerleyen bir küreselleflme anlay›fl›na tafl›maya yard›mc› olacakt›r. Bu yolla yerel olan somut olmayan kültürel miras evrensel bir
çok kültürlülü¤e ve süreklili¤e kavuflacakt›r.
KAYNAKLAR
Assmann, Jan. Kültürel Bellek. Çev. Ayfle Tekin. ‹stanbul: Ayr›nt› Yay›nlar›, 2001.
Kavanagh, Gaynor. Makink Histories in Museums. London: Leicester University
Press, 1996.
Shills, Edward. “Gelenek”. Do¤u Bat›. Ankara: Do¤u Bat› Yay›nlar›, Kas›m, Aral›k,
Ocak 2003-04. s.25. 101-31.
Swank, T. Scott. “The History Museum”. The Museum A Reference Guide. Ed. Michael Steven Shapiro. London: Greenwood Press, 1990.
89
“PERFORMANS TEOR‹” BA⁄LAMINDA SÖZLÜ KÜLTÜR
ÜRÜNLER‹’N‹N MÜZELENMES‹ SORUNU ÜZER‹NE
BAZI GÖRÜfi VE DÜfiÜNCELER
“Some aspects of and ideas on the issue of saving products
of verbal culture in museums with the employment
of performance theory"
Ruhi ERSOY
ABSTRACT
In this report, which will proceed following the fundamental approaches of Performance Theory, the evaluation criteria of products of verbal culture will be examined and
the forms of analysis employed with regard to these will be discussed. In this discussion,
two approaches will be highlighted. One of them is the idea of saving products of verbal
culture in a museum in their own context. The second is the idea of using new media tecnologies by transferring the products into the environment of electronic culture.
Key Words: Verbal culture, performance theory, saving in the museum, applied folklore, the environment of electronic culture
Bildiride, Performans Teori’nin temel yaklafl›mlar›na göre, sözlü kültür ürünlerinin de¤erlendirilme kriterleri üzerinde durulacak ve söz konusu ürünlerin ele
al›n›fl biçimleri tart›fl›lacakt›r. Bu tart›flmada iki yaklafl›m ön plânda tutulacakt›r.
Bunlardan birincisi sözlü kültür ürünlerinin kendi ba¤lam›nda müzelenmesi fikri,
di¤eri ise söz konusu ürünlerden hareketle oluflturulacak yeni terkiplerin elektronik kültür ortam›na aktar›larak medyada kullan›lmas› fikridir.
1970’li y›llarda ortaya ç›kan ‘Performans Teori’; gösterimci, ba¤lamsal ve
icrac› kuram diye Türkçe’ye çevrilmektedir. Baflka bir ifadeyle, ‘Performans’
kavram›, ‘icra’ veya ‘gösterim’ anlam›nda folklorun ifllevselli¤ini ön plâna ç›karan tüm yaklafl›mlar› bünyesinde toplayan genifl bir flemsiye terim olarak da tan›mlanabilir. Söz konusu bu yaklafl›mla sözlü kültür ürünleri, ‘fosilleflmifl kültür’
de¤erlerinin ötesinde ‘yeni oluflan kültür’ de¤erlerini inceleyen bir disiplin olma
hüviyetine kavuflmufltur (Williams1973, 3-16; Çobano¤lu: 1999, 258-264).
Söz konusu etti¤imiz bu kavram, metni anlamak için metnin anlat›ld›¤› ortam› anlama fikrinden do¤mufl, antropoloji çal›flmalar›n›n, sözlü kültür ürünlerine
uyarlanmas›yla bafllam›fl ve geliflerek günümüzdeki fleklini alm›flt›r. Bu yöntem
ve yaklafl›mlar sayesinde sözlü kültür ürünleri yorumlanabilir hâle gelip anlam ve
derinlik kazanm›flt›r. ‹nceleme konusu yap›lan herhangi bir sözlü kültür ürününün
90
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
hangi ortam ve flartlarda icra edildi¤ini göz önüne alarak çal›flmalar yapan bu
yaklafl›m, icra esnas›nda; icra mekân›, icra tarihi, icra zaman›, icra nedeni, icra
biçimi, icrac› kimli¤i gibi unsurlar› context (ba¤lam) olarak ele al›r ve söz konusu bu unsurlar› incelemeye dahil eder. (Ekici 1998 Dundes 1964'ten: 106-120)
Sözlü kültür ürünlerine bu tarz yaklafl›mlar sözlü kültür ürünlerini geçmiflin
kal›nt›lar› olmaktan ç›kar›p neden sonuç iliflkilerinin yorumlanarak de¤erlendirilmesine katk› sa¤lam›flt›r. Zîrâ sözlü kültür ürünleri, toplumun ortak mal› olan haz›r kal›plar›n deneyimleri pekifltirecek flekilde biçimlendirilmesiyle oluflan ve yaz›l› metinden yoksun oldu¤u için toplum belle¤inde yüzy›llarca geliflerek varl›¤›n› sürdüren canl› organizmalar bütünüdür. Sözlü ürünler halk›n bilincinde sözle
biçimlendikleri için, sözün ilk kayna¤› olan düflünce gelifltikçe haz›r deyifllerin
kullan›m› da daha ince bir ustal›k kazanarak ifade alan›n› geniflletmifltir. (Ong
1995: 50-52).
Bilindi¤i gibi, sözlü kültürden maksat sadece sözle üretilen edebiyat de¤ildir;
sözlü kültür, insan yaflam›n›n bütününü kapsayan, toplumun ve o toplum içinde
fertlerin kendilerini gerçeklefltirme sürecinin tamam›n› kapsar.
Sözlü kültür alan›nda yap›lan çal›flmalar›n bir sonucu olarak, zaman›n ihtiyaçlar›na göre yeni ürünler meydana gelmekte ve bu ürünler sadece köylülerde
de¤il; toplumun bütün sosyal gruplar› aras›nda kendini göstermektedir. (Y›ld›r›m:
198548) Sözlü kültür ürünlerinin söz konusu bu özelli¤i, onun canl› bir varl›k oldu¤unu ve bu kültür içinde flekillenen insanlar›n bu ürünleri canland›rd›¤›, hayat›n canl›l›¤› ile söz ve günlük hayat arac›l›¤›yla bu ürünlerin yaflanan güne tafl›nd›¤› ifade edilebilir.
Sadece metni kaydederek, ihtiyaç duyulan bütün tahlilleri yapabileceklerini
farz etmekle halkbilimcilerin yan›lg›ya düfltüklerini belirten Dundes, kaynak flahs›n verdi¤i malzeme hakk›nda düflünce belirtmesinin çok nadir olarak teflvik edildi¤ini belirtir. Halbuki, bu husus, en çok teflvik edilmesi gereken bir özelliktir diyerek, kaynak flah›slara, anlatt›klar› malzemenin önemi hakk›nda ne düflündüklerinin sorulmas›n›n önemini vurgular. Baflgöz ise bu do¤rultuda, kaynak kiflinin
repertuar çal›flmas›nda ara sözün önemini vurgulayarak metnin anlafl›lmas›nda
arasözlerde sakl› olan ba¤lamla ilgili detaylar›n mutlaka göz önünde bulundurulmas› gerekti¤ini vurgular. (Baflgöz: 2001, 86/105)
Di¤er bir ifadeyle, sözlü kültür çal›flmalar›nda; doku, metin ve ba¤lam aras›ndaki iç içe geçmifl iliflkiyi göz önünde bulundurmak bir mecburiyettir. Ba¤lamda meydana gelen bir de¤ifliklik dokudaki bir de¤iflikli¤i aç›kça etkilemektedir.
En basit bir örnekle; bayan bir anlat›c› veya dinleyici, gelenek çevresinde kullan›lmas› sak›ncal› bir kelimeyi anlat›dan ç›karmasa da onu de¤ifltirebilir. (Ekici:
1998 Dundes 1964'ten)
Di¤er taraftan sözlü kültür ürünleri, bir icra ortam›nda, teatral olarak, icra
edilmekte, oynanmaktad›r. Metin, söz konusu bu icra ortam›n›n sadece bir unsu-
rudur, ama icra ortam› sadece metinden ibaret de¤ildir. ‹cra ortam›nda icrac›n›n
hareketi, dinleyicisi, dekoru ve do¤al olarak sergilenen icra/gösterim ve icra yeri de de¤erlendirilmeye al›nma durumundad›r. Sözlü kültür metinlerinin üzerinde
yap›lan çal›flmalar›n as›l amac›, söz konusu bu metinleri icra edenleri ve icras›na
kat›lanlar›, icra ortam›n› bir bütün halinde anlamak için olmal›d›r.
Genel hususiyetleri hakk›nda bilgi vermeye çal›flt›¤›m›z sözlü kültür ürünleri
do¤al ba¤lam›nda üretildi¤i andan itibaren toplumsal yaflam›n dinamiklerini
oluflturmaya bafllam›fllard›r. Mitler, destanlar, masallar, halk hikâyeleri, halk
inançlar›, bunlardan baz›lar›d›r. Söz konusu ürünler, yaflamlar›n› do¤al ortamda
sürdürdükleri yer ve zamanda pek çok sosyo-kültürel ihtiyaçlara cevap verip kültürde süreklili¤i sa¤lam›fllard›r.
Günümüzde küresel ölçekte büyük bir h›zla ilerleyen teknolojik geliflmeler,
sözlü ürünlerin kültürel bir de¤er olarak yaflamas› ve yaflat›lmas› için nelerin yap›labilece¤i hususunda ulusal ve uluslararas› baz› kurum ve kurulufllar› harekete
geçirmifltir. Söz konusu bu çal›flmalardan birisi de bu ürünleri müzeleme fikridir.
“Müze” kavram› akla ilk önce, zaman içinde donmufl ve dondurulmufl kültürel göstergelerin sergilenmesi gibi bir düflünceyi getiriyor. Oysa yukarda da de¤indi¤imiz gibi canl› bir organizma olarak karfl›m›zda duran sözlü kültür ürünlerini nas›l olur da geçmiflin kal›nt›lar›n›n dondurularak sergilenmesi gerçe¤iyle efl
tutabiliriz.
E¤er sözlü ürünleri müzelemekten maksat, bu ürünlerin içerisinde ad› geçen
somut kültür ürünlerini sözelin somutu gibi alg›lay›p söz konusu bu objeleri bir
araya getirip ad›na “sözlü ürünler müzesi” denen sözün sustu¤u belle¤in olmad›¤› bir müessese oluflturmaksa sorun çok k›sa yoldan çözülür demektir. Fakat
e¤er niyetimiz sözlü kültür ürünlerini ba¤lam›yla bir bütün olarak alg›lay›p, canl›
bir gösterim olarak müzelemekse bu kez de daha baflka sorunlarla karfl›lafl›r›z.
Örne¤in ad› müze olarak oluflturulacak bir mekânda, sözlü kültür ürünü kapsam›na giren bir ürün olarak, gelenek temsilcisi afl›klar› bu mekânda sürekli icrada bulundurdu¤umuzu düflünelim. Do¤al icra ba¤lam›ndan kopart›lm›fl ve sun’î
bir ba¤lamda icra yapt›r›lan bu sanatkârlar icras›n›, performans›n› ne kadar do¤al sergileme imkân›na sahip olabilir ve bu durum yukarda bahsedilen sözlü kültür araflt›rma disiplini gerçe¤iyle ne kadar uyumlu olur, tart›flma götürür.
Söz konusu bu tarz uygulamaya; “müzeleme”, “koruma”, “sembolik olarak
yaflatma”, “sergileme” denilebilir, hattâ bu tarz oluflturulacak icraya dayal› müzelerin kültürel birer gösterge olarak sembollefltirilip sunulmas›n›n da olumlu ifllevleri mutlaka göz önünde bulundurulmal›d›r.
Fakat e¤er bizim as›l peflinde oldu¤umuz sözlü ürünün süreklili¤i ve s›cakl›¤›ysa, yapay olarak oluflturulan bu tarz icralar, kanaatimizce; gerek gelene¤in
devam›na gerekse söz konusu icra edilen ürünün kiflisel ve toplumsal ifllevlerine
çok s›n›rl› olarak katk›da bulunabilir.
91
92
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
O hâlde bu durumda bir taraftan folklor ürünlerini turizm maksatl› bir araya
toplayarak sunma düflüncesinden kaynaklanan yapay ba¤laml› icra mekânlar›
oluflturulurken di¤er taraftan da gelene¤in as›l devam›n› sa¤layacak olan sözlü
kültür ürünlerinin yaflad›klar› do¤al ba¤lamlar›nda müzelenmesi efl zamanl› yürütülmelidir.
Bu durumu k›sa birkaç örnekle somutlaflt›racak olursak: Erzurum, Kars ve
Kayseri’de yaflayan âfl›kl›k gelene¤i geleneksel icra mekân› olarak herkesçe bilinen âfl›k kahvehânelerinde yaflamaktad›r ve ac›d›r ki bu kahvehâneler kapanmaya yüz tutmufltur. Oysa bu mekânlar do¤al bir müze olarak alg›lansa ve söz
konusu bu mekânlar ve icrac›lar her konuda desteklenmifl olsalar buralar do¤al
müze olarak yaflat›labilir. E¤er maksat buray› tan›tmak ve kültürel bir gösterge
olarak sunmaksa, yetkili merciler bu mekânlar› do¤al müze formunda sunup,
hattâ gelen ziyaretçileri do¤al icra ba¤lam›na katabilirler.
Di¤er taraftan kutsal a¤aç ve kutsal mekan kültlerinden hareketle Anadolu’nun pek çok yerinde ziyaretler ve ziyaret mekânlar› vard›r ve bu mekânlar pek
çok sosyo-psikolojik ifllevler üstlenmektedir. Söz konusu bu mekânlar hangi il
veya ilçe s›n›rlar›ndaysa oralar›n yetkilileri taraf›ndan tespit edilip, temizlik ve bak›m ifllerinin yap›lmas›yla koruma alt›na al›n›p hem halk inançlar› ile ilgili bir ritüel müzesi olarak sergilenebilir, hem de yöre insan› üzerindeki sosyo-psikolojik
rehabilite ifllevi devam etmifl olur. Söz konusu örnekleri ço¤altmak mümkündür.
Öte yandan sözlü kültür ürünlerine bak›fl›m›z, toplumsal ifllevini tamamlam›fl
ve elektronik kültür hayat› karfl›s›nda yaflama alan›n› kaybetmek üzere olan ve
her kaybolmaya yüz tutmufl kültürel unsurlara karfl› yapt›¤›m›z bir muamele olan
birer numunesini gelecek kuflaklara hat›ra olarak saklamak fleklinde olmamal›d›r. Bunun yerine, sözlü kültür ürününün geçirdi¤i evreleri göz önünde bulundurarak yaz›l› ve elektronik kültür ortamlar›na uyum ve aktar›m konusunda nelerin
yap›labilece¤i tart›fl›lmal›d›r.
Uygarl›k tarihinin gelmifl oldu¤u bu noktada dünya üzerinde kendi yerelini
evrensellefltirme mücadelesi verip hakim güç olma yolunda ilerleyen her güçlü
devlet, kendi ulusal birikiminden yola ç›karak ihtiyaç duydu¤u kültür, sanat, turizm, sinema, reklam gibi pek çok alanda aç›l›mlar›n› kendi folklor mahsûllerinden karfl›lamaktad›rlar.
fiimdi k›saca; Türk Sözlü Kültür mahsûllerinin ça¤›n flartlar›na göre de¤erlendirilerek, Türk toplum yap›s›n›n ihtiyaçlar›n›, kendi kaynaklar›ndan karfl›layabilme, muhafaza etme ve yeni terkipler oluflturup kullanarak yaflatma ilkesinden
hareketle müze kavram›na yeni bir form verme ad›na nelerin yap›labilece¤ine
dair baz› görüflleri tart›flmaya çal›flaca¤›z.
Öncelikle Türk sözlü kültür metinlerinden olan; destan, masal, halk hikayesi gibi ürünlerin senaryolaflt›r›larak filme çekilmesi birinci aflama olarak düflünülebilecek bir ifltir. Zira bu konu ile ilgili 1950’li y›llarda ülkemizin Güney Anado-
lu bölgesinde sözel malzemelerimiz üzerinde çal›flama yapan W. Eberhard flu tespiti yapm›flt›r.
“…Büyük bir ihtimalle, afl›k hikayeleri,zamanla daha genifl kitlelere seslenen ve stil aç›s›ndan Amerikan ve Avrupa modellerinden etkilenmifl, popüler romanlara dönüflecektir.Bugün geliflme iki yol izlemektedir…afl›k hikayelerini kullanan, Türk film sanayii ve türkülerle ilgilenen Türk müzik sanayii.bu gibi durumlarda 36 saatlik bir hikaye,iki saatlik bir film haline gelebilir ve bir türkünün
üç dakikal›k plak olabilmesi için baz› m›sralar›n›n at›lmas› gerekir.Ülkenin sanayileflmesi gibi yeni geliflmeler do¤rultusunda hükümetin afl›k hikayelerini modernlefltirerek bir propoganda arac› olarak kullanma giriflimine henüz rastlanmam›flt›r.Bu gibi giriflimler Sovyetler birli¤inde gözlense de Türkiye de uygulanacak
93
94
gibi görünmüyor.” (Eberhard: 2002:6-7)
Eberhard’›n bu tespitinden sonraki y›llarda onun Türkiye için henüz söz konusu de¤il dedi¤i sözel hikaye metinlerinin sinemaya uyarlanma meselesi k›smen de olsa gerçekleflmifltir Köro¤lu, Battalgazi, Kara Murat gibi çekimlerle kal›nmay›p Kelo¤lan, K›rk Haramiler gibi masal unsurlular da senaryolaflt›r›l›p filme
çekilmifltir.
Di¤er taraftan, kolektif kimli¤in inflâs›nda halk terbiyesi ve ritüellerin medya
metinlerine dönüfltürülerek (Cantek: 1999, 5-14). Toplumsal dinamiklerin göstergesi olan ve ortak duygu ve düflünceyi yans›t›p toplum üzerinde milli romantik duyufl tarz›n›1 gelifltirecek metinler uyarlama yolu ile medyada kullan›lmal›d›r.
Bu konuda az da olsa TRT’nin söz konusu bu tarz Klâsik Türk Romanlar›n› sinemalaflt›rma projesi oldukça anlaml›d›r.
Fakat bu durum bununla s›n›rl› kalmay›p as›l ikinci aflama diye adland›rd›¤›m›z ve söz konusu bu sözel metinlerden ilham alarak gelene¤in do¤as›nda var
olan; geliflim, de¤iflim ve dönüflüme ayak uydurarak modern anlamdaki kültür
ve sanat ihtiyaçlar›na cevap verebilecek yeni terkiplerin oluflturulmas› sa¤lanabilir.
Söz konusu bu durumla ilgili L.Degh flu tespiti yapmaktad›r; “Halkbilimi olarak adland›rd›¤›m›z kavram, popüler medya sayesinde bütün topluma ifllemektedir. Buna halkbilimi denmesinin nedeni sadece modern tüketicilerin ihtiyaçlar›na uymas› için eski formlar›n de¤ifltirilmesi de¤ildir.Halkbilimi malzemeleri,gözlerimizin önünde bir çiçek gibi açarak ve kendini yeniden üreterek,daha güçlü
bir flekilde daha fazla otorite ve prestijle donanm›fl olarak yeni formlar fleklinde
karfl›m›za ç›kar demektedir.” (Birkalan: 2000, 48).
Bu tespitlerden ilham alan Hande Birkalan ise flu de¤erlendirmeyi yapmaktad›r; “Geleneksel halk kahramanlar› da çömlekler,hikayeler ve halk danslar› gibi belirli de¤iflim süreçleri içinde karfl›m›za ç›karlar.Bu karfl›laflmalardan biri Kemal Sunal’›n filmlerindeki ‹nek fiaban tiplemesidir. ‹nek fiaban karekterinde, geleneksel halk kahramanlar›n›n ve Halk Felsefesi nin günümüzdeki izlerini,bir
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
baflka deyiflle,modern yorumlar›n› görürüz. ‹nek fiaban kimi zaman kelo¤lan
edas›yla masal›ms› bir anlat›n›n saf ve temiz kahraman›`, kimi zaman Nasrettin
Hoca’n›n nüktedanl›¤›yla modern bir komedyen, kimi zaman da Köro¤lu’nun
sosyal düzene bafl kald›r›s›nda kiflilefltirilen sosyal eflk›ya olarak görüntülenir.
‹nek fiaban, Kelo¤lan, Nasrettin Hoca ve Köro¤lu’nda çarp›c› bir flekilde betimlenen geleneksel halk kahramanlar› ve felsefeleri ›fl›¤›nda modern zamanda vücut
Bunlara ek olarak sözlü kültür ürünlerini elektronik kültür ortam›na aktarmakla kalmay›p söz konusu ürünlerden hareketle oluflturulabilecek yeni terkiplerin medyada kullan›m› üzerine çal›flmalar yap›lmal›d›r. Bu ürünlerin gerek ba¤lam›nda müzelenmesi hususunda, gerekse elektronik kültür ortam›na uyarlan›p
oluflturulacak yeni terkiplerle medyada kullan›m› hususunda çeflitli proje yar›flmalar› düzenlenmelidir.
bulmufltur, art›k.” (Birkalan2000:47)
Bu de¤erlendirmeler bize flunu bir kez daha gösteriyor ki ça¤›m›zda gelenek
ve de¤iflimin art›k tek boyutlu de¤il, birden fazla boyutta irdelenmesi bir zarurettir. Günümüzde ayakta kalabilen güçlü gelenekler, modern ça¤da mutlaka de¤iflime u¤rayacakt›r, fakat özünü yitirmeden yeni ihtiyaçlara da cevap verecektir.
Birkalan’›n ifadesindeki ‹nek fiaban tiplemesinde gördü¤ümüz sadece sözel metinlerin senaryolaflt›r›lmas› meselesi olmay›p, genifl çapta halk kahramanlar›ndan
ve onlar›n felsefesinden etkilenmifl olan, halk kahramanlar›n›n gelenek sürecinde ama de¤iflime parelel olarak yaflam bulmas›d›r.(Ersoy 2002)
Sözel metinlerin ve dolay›s› ile halk kahramanlar›n›n esin kayna¤› olarak yeni bir d›fla vurum formu olarak tart›flt›¤›m›z söz konusu bu uygulaman›n medyam›za yans›yan en son kahraman› “Ekmek Teknesi” dizisindeki Heredot Cevdet
tiplemesidir ki bu karakterin etraf›nda oluflturulan ba¤lam, icra edilen ürün, icrac›, icra mekân›, anlat›c› ve dinleyici, icra ortam›, anlat›c› ve dinleyici aras›ndaki
iletiflimsel iliflki gibi hususiyetler aç›s›ndan de¤erlendirdi¤imizde t›pk› modern anlamda bir hikâyeci âfl›k tiplemesinin canland›r›ld›¤› görülmekte ve bu tipleme
hem icra ortam›ndaki kat›l›mc›lar hem de elektronik kültür ortam› vas›tas›yla evlerindeki izleyiciler üzerinde icra performans› ve icra konular› aç›s›ndan büyük tesir uyand›rmaktad›r.
Sonuç olarak önerilerimizi özetlersek, ülkemizde hangi unsurlar›n somut olmayan ulusal kal›t oldu¤u ve bunlar›n müzelenmesi gerekti¤i bir an önce tespit
edilmeli ve söz konusu bu ürünleri ba¤lam›nda müzeleme ile ilgili hayata geçirilebilir projeler üretilerek bu projeleri hayata geçirecek ekipler oluflturulmal› ve bu
ekipler de bilimsel üst kurul taraf›ndan denetlenmelidir.
Bu günlerde üzerinde çal›flmalar yap›lan yerel yönetimler yasa tasar›s›nda
bu konu gündeme getirilmeli ve yerel yöneticiler kendi mücavir alan› içinde bulunan ve ba¤lam›nda müzelenmesi mümkün olabilecek unsurlardan sorumlu tutulmal›d›r. Hepsinden önemlisi yerel yöneticilere bu konunun önemini kavratacak bir e¤itim çal›flmas› yap›lmal›d›r.
Öte yandan müzelemenin yap›laca¤› yerlerin yöneticileri, sivil toplum örgütleri ile bir araya gelip bilimsel kurulun tavsiyeleri do¤rultusunda kendi bölgelerindeki somut olmayan kültürel olgu ve pratiklerin hem kolektif bilinç ve bir arada
yaflama fluurunun oluflmas›na katk›da bulunmas› noktas›nda hem de söz konusu bu mekanlar›n turizme kazand›r›lmas› hususunda çal›flmalar yapmal›d›rlar
95
NOTLAR
1
Bu konu ile ilgili daha genifl bilgi için Bkz; fierif AKTAfi, Millî Romantik Duyufl Tarz› ve Türk Edebiyat›, Türkiye Günlü¤ü, Say›: 38,39,40., Ankara.
KAYNAKÇA
CANTEK, Levent (1999), Kolektif Kimli¤in ‹nflaas›nda Halk Terbiyesi ve Ritüellerin
Medya Metinlerine Dönüfltürülmesi, Folklor/Edebiyat, C.5, S.20, s.5-14, Ankara.
B‹RKALAN (2000), Gelenek, Halk Kahramanlar›, Popüler Medya ve ‹nek fiaban,
Folklor/Edebiyat, C.6, S.23, s.47-53, Ankara.
EBERHARD Wolfram (2002), Güneydo¤u Anadolu’dan Afl›k Hikayeleri, Çeviren:
Müfide KOCAO⁄LAN VAN DER HOEVEN, T.D.K. Yay., Ankara,2002.
ÇOBANO⁄LU, Özkul. (1999) Halk Bilimi Kuramlar› ve Araflt›rma Yöntemleri Tarihine Girifl, Ankara, Akça¤ Yay›nevi
ONG, Walter J.(1995) Sözlü ve Yaz›l› Kültür / Sözün Teknolojileflmesi, (Çev. Sema
Postac›o¤lu Banon), ‹stanbul: Metis Yay›nlar›
YILDIRIM, Dursun, (1985) Türk Folklor Araflt›rmalar›n›n Problemleri, Erdem AKM
Dergisi, C.I, S.2, 1985:545-557.
DUNDES, Alan, (Yaz 1998) Doku Metin ve Konteks, (Çeviren: Metin Ekici), V/38,
(106-120).
BAfiGÖZ, ‹lhan, (Yaz 2001) Sözlü Anlat›mda Ara Söz, Türk Hikâye Anlat›c›lar›n›n
fiahsi De¤erlendirmelerine Ait Bir Durum ‹ncelemesi, (Çeviren: Metin Ekici), VII/50, (86105).
ERSOY,Ruhi (2002) Sözlü Kültür Ortam› kaynaklar›n›n Medyada Kullan›lmas› Ba¤lam›nda Gaziantep’te Nevruzla ‹lgili Bir ‹nanc›n TRT Arflivine Kazand›r›lmas› Serüveni,
Halk Kültürlerinin Medya Aç›s›ndan De¤erlendirilmesi Uluslararas› Sempozyumu, Sakarya. 12-13-14- Aral›k 2002, (Bas›lmam›fl Sempozyum Bildirisi).
96
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
TARTIŞMA
Z. NAHYA: Somut olmayan kültür ürünü olarak küfürleri, kap› efli¤inden toz
al›p çocu¤un a¤z›na sürmek ve dalak kesmek gibi gelenekleri müzemizde sergileyecek miyiz, sergilemeyecek miyiz? Bence bunlar› müzelerde sergileyemeyiz.
Hatta bunlar› insan›m›z› e¤iterek ortadan kald›rmal›y›z.
S.T. KAYIPOV: Gelene¤in olumlusu olumsuzu yoktur. Bu yaklafl›m halkbilimi prensiplerine ayk›r›d›r. Bunu müzede ya da herhangi bir yerde yans›tmak
mümkündür.
M. EK‹C‹: Bir noktada Kay›pov’un düflüncelerine kat›lm›yorum. Çünkü bilimsel çal›flmalar örneklemeler yapmak demektir. Örnekler üzerinden gidilmelidir. Temsilde önemli olan, üçüncü boyutta tart›flmam›z gereken Türk kültürünün,
Türk halk bilgisinin neleri temsil edece¤ini seçmek zorunlulu¤udur. Bunlar› yapmadan yap›lacak bir müzeleme Türkiye’de bir kaos yaratacakt›r. Di¤er taraftan
halk neyi uygulamak istiyorsa onu uygulamaya devem ederken, biz bilimsel anlamda belli bir seçme yapmak zorunday›z.
R. ERSOY: Ortaça¤ Savafl Tarihi Müzesi incelendi¤inde bu gerçeklerin sunulmas› ziyaretçileri savafla teflvik etmemektedir.
F. TÜRKMEN: Probleme bir çözüm önerisi getirmek gerekirse, kimi ürünleri arflivlemek ve kimilerini de müzelemek bir çözüm olabilir. Folklorda küfürler de
dahil her fley arflivlenir, hatta folklorun “mahrem dosyas›” vard›r.
97
IV. OTURUM /SESSION 4
OTURUM BAfiKANI TALAT S. HALMAN'IN KONUfiMASI
Somut olmayan kültür varl›klar› konusu beni öteden beri çok heyecanland›r›yor. Özellikle UNESCO’nun bunu benimsemifl olmas› dünya kültürüne büyük
yararlar sa¤layacakt›r. Somut olmayan de¤erler genellikle ele de¤mekten umutsuzdur. Bir ses, bir nefes, bir dokunufl, bir p›r›lt›, bir ›fl›lt› içinde insanl›k yaflant›s› evrensellik tafl›sa da kaybolmaya mahkumdur. UNESCO’nun yapmaya çal›flt›¤›, bu anl›k yaflant›lar› sonsuz bir zamana dönüfltürmektir. UNESCO altm›fl y›la
yak›n tarihinin en yarat›c› çal›flmalar›ndan en yaflamsal çal›flmalar›ndan birini
gerçeklefltiriyor. Somut olmayan kültür varl›klar›n›n müzelenmesi ve yok olmaktan kurtar›l›p korunmas› yeniden yarat›lmas›, somut hayata kavuflturulmas›
olumlu anlamda küresellefltirilmesi. Bizde bunun öncüsü Gazi Üniversitesi’nin
mucezivî temsilcisi dostum Öcal O¤uz’dur.
Plastik sanatlar›, arkeolojiyi, mimariyi vaktin ve vandalizmin y›k›c›l›¤›ndan
esirgemek mümkündür. Ama uçup giden bir ›sl›¤›, çölün ›ss›zl›¤›ndaki bir türküyü, bir özel söyleflideki derin bir felsefî düflünceyi gelecek ça¤lar için, uygarl›k
için nas›l saklayaca¤›z? Harika bir ninni, güçlü ve özgün bir dua, bir avuç insan›n konufltu¤u diller, yaln›zca bu sözlü gelenekte süren yarat›lar ölüme mahkum
mudur? Hay›r diyor UNESCO, ve hakl›d›r da. Nas›l somut flaheserler korunuyorsa, nas›l dünya kültür miras›ndaki görkemli yap›lar tüm insanl›k için esirgeme alt›ndaysa somut olmayan de¤erler de teknoloji sayesinde yaflat›labilecektir. Filmlerle, ses kay›tlar›yla, bilgisayar kay›tlar› ve internetle, yeni müze ve arflivlerle
özellikle bu amaçla kurulacak olan somut olmayan kültür varl›klar›n› muhafaza
edip sergileyecek olan müzeler sayesinde yaflat›labilecektir. Biz küreselleflmeyi,
bat›n›n kendini tüm dünyaya hakim k›lmas› olarak düflünüyor ve bundan hakl›
olarak ürküyoruz. Bunu önlemeliyiz ancak kültürel küreselleflme birçok kültür
de¤erlerini ve türlerini, unutulmufl ya da görmezlikten gelinmifl özellik ve güzellikleri, evrensel sahnelere tafl›yacakt›r. UNESCO, bunun f›rsat›n› ve gerekli olan
yarat›c›l›k malzemesini bize sa¤lamaktad›r. Somut olmayan varl›klar› ak›llara
durgunluk verecek kadar zengin olan ülkemizde hepimize azimle, bilinçle, heyecanla üstlenilmesi gereken bir görev düflmektedir. Bunun öncülü¤ünü Gazi Üniversitesi ve Öcal O¤uz yapmaktad›r.
98
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
1. Sözlü kültüre dayal› malzemelerin müzelenmesi, halkbilimi ürünlerine bak›ld›¤›nda daha zordur. Nitekim sözel olarak yaflayan zengin Türk halk edebiyat›n›n arflivlenmesi konusunda ister Türkiye, isterse de d›fl Türklerde baz› çal›flmalar yap›lm›flt›r. Ancak sözel kültürün görülür hale getirilmesi ve sergilenmesinin
metot ve yöntemi ayr›ca ifllenmelidir. Burada, en büyük sözlü kültür arflivinin, insan beyni oldu¤unu da unutmamak laz›md›r. O halde sözlü kültürü yaflatan kaynak kiflilerin, ki halen de derlenmemifl veya yaz›ya aktar›lmam›fl ürünler onlar›n
haf›za mekanizmas›nda korunmaktad›r, müzelerde yeri ve rolünün ne olaca¤› belirlenmelidir.
Sözlü kültürün korunmas› gereken esas malzemesinin insan oldu¤unu göz
önünde bulunduran Azerbaycan Millî Meclisi, 2003 Temmuz ay›nda Folklor ürünlerinin ve Folklor kaynaklar›n›n korunmas› hakk›nda bir kanun kabul etmifltir.
Müzeleme yolunda at›lan ilk ad›m niteli¤inde olan folklor kaynaklar›n›n korunma-
s›n›n devlet güvencesi alt›na al›nmas›, sözlü kültür ürünleri de dahil olmakla müzelemenin bafllang›c›d›r.
2. XXI. yy. karfl›s›nda duran en büyük sosyo-kültürel sorun, sözün müzelenmesi meselesidir. Bat› Avrupa, halk kültürünün müzelenmesi konusunda öncülük etse de sözlü kültürün müzelenmesinin yöntemlerini iflleyip, haz›rlamam›flt›r.
Ancak zaman geçtikçe sözlü kültür ürünleri h›zla kaybolmakta, tarihin arflivine
at›lmaktad›r. Oysa milletleri millet yapan etmenlerin bafl›nda kültür ve onun ayr›lmaz bir parças› olan söze dayal› kültür gelmektedir.
O halde evrensel bir de¤ere sahip kültürü ve bu kültürün tafl›y›c›lar› olan kiflileri koruma alt›na almakla sözlü kültürün müzelenmesinin bafllad›¤›na iflaret etmek mümkündür. Nitekim kültür ekolojisinin tafl›y›c›lar› olan kiflilerin halen ça¤dafl teknik araçlardan – video, slayt, film vs.- faydalan›larak görsel anlat›m tasvirlerinin (slayt, foto¤raf, DVD, film vs.) genifl bir flekilde yayg›nlaflmamas› da
sözlü kültür malzemelerinin müzelenmesindeki eksikliklerden biridir. Zaman geçtikçe bu kiflilerin azalmas›, icra ortamlar›n›n h›zla geliflen teknoloji karfl›s›nda
kaybolmas› araflt›rma aç›s›ndan da baz› eksikliklere sebep olacakt›r. Bu ba¤lamda sözlü kültür malzemeleri denildi¤inde yaln›z destan, masal, efsane, atasözü
metinleri de¤il ayn› zamanda bunlar› söyleyenlerin anlat›m ortamlar›ndak› ifllevlerini belgeleyen malzemeler de kast edilmelidir.
H›zla geliflen ve de¤iflen dünyada kitle iletiflim araçlar› arac›l›¤›yla yay›lan
sözlü kültür ürünleri teknolojiye yenik düflmüfl durumdad›r. Sözlü kültür, teknolojinin getirdi¤i flartlara ayak uydurmak zorunda kalm›fl, sanayeleflmenin getirdi¤i küreselleflme sürecinde yeni bir sosyo-kültürel dokuyla karfl› karfl›ya kalm›flt›r. Art›k sözlü ve yaz›l› kültür ortamlar› ile beraber elektronik kültür ortam› gibi
terimler ortaya ç›km›fl, do¤al ortamlar›n bozulmas›, köylerden flehirlere tafl›nma
vs. sonunda geleneksel sözlü kültür ortam› yok olacak duruma gelmifltir. Sözlü
kültür, kavram olarak önümüzdeki y›llarda köklü de¤iflmelere maruz kalacak veya en az›ndan kavram olarak ortadan kalkacakt›r.
Müzeleme, bir bak›ma sözlü kültürün bir k›sm›n› ça¤dafl teknik imkanlarla
belgesellefltirmektir ki, bu ›ss›z yok olman›n karfl›s›n› al›r ve gelecek kuflaklara
bir araflt›rma alan› sa¤lar. O halde müzeleme ile kaybolmakta olan sözlü kültürümüzün koruma alt›na al›nmas› iflin bir taraf› olacak, iflin di¤er taraf› araflt›rma
ve incelemeden ç›kacak etno-kültürel birlik mesaj› ve en esas› pasionar (L.Gumilyev’in ifadesi) ruhu kald›rma olacakt›r.
Müzeleme, sözlü kültürü araflt›rmak için yeni bir boyut kazand›rmakla kalmayacak, ayn› zamanda millî kültür politikas›n›n ve millî ideolojinin paradigmas›n› oluflturacak, üst kimlik meselesini bilimsel temellere oturtacakt›r.
Somut olmayan kültürün müzelenmesi, yeni kültür ortam›na uyum sa¤lamak, teknolojik kültürün bir an önce sözlü kültür ortam›n› daraltmas›n› ve sonunda kayba u¤ratmas›n› beklemek yerine teknolojik kültürün bütün olumsuz gibi
görünen taraflar›n› da sözlü kültürün lehine çevirebilmek gerekir.
99
100
SÖZLÜ KÜLTÜR ÜRÜNLER‹N‹N MÜZELENMES‹
‹LE ‹LG‹L‹ BAZI SORUNLAR
Some Problems Regarding the Preservation of
Oral Culture Products in Museums
Fuzuli BAYAT
ABSTRACT
The biggest socio-cultural problem facing the twenty-first century is the preservation
of the spoken word in museums. In a quickly developing and changing world, we are witnessing how products of oral culture are falling prey to quickly developing mass communication technology. Oral culture has been forced to adapt to the standards imposed by
technology and has been confronted with new socio-cultural patterns arising out of the
trend of globalization caused by industrialization. Alongside written and oral culture,
terms like electronic culture have emerged, and as a result of the destruction of natural environment, migration from villages to cities, and similar factors, oral culture is on the brink
of destruction. Preservation in museums means that a part of oral culture may be documented thanks to new technological developments. Thus, total destruction can be avoided
and a field of research may be opened up for future generations. Thus, while preservation
in museums is one part of the needed programme for helping oral culture continue to exist,
the other part is an ethno-cultural message of unity which will result from research and
analysis. The preservation in museums of intangible culture implies that while adaptation
to a new cultural environment is required, we do not wait for the negative aspects of technological culture to edadicate traditional oral culture, but rather try and use the positive sides of new technology to support oral culture.
Key words:Technology, electronic culture, socio-cultural pattern
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Sözlü kültürün sergilenmesi meselesi somut olan kültür miras›n›n sergilenmesinden tam farkl› bir flekilde gerçeklefltirilmelidir. Folklorun yaz›ya geçirilmesi, bilindi¤i gibi somutlaflmad›r. Nitekim sözlü kültür, icra ortam›nda sözlü kültürdür. O halde folklorik yöreleri bütün rit, merasim, tören özelikleri ile korumak ve
canl› flekilde sergilemek gerekir. Avrupada uzun y›llardan beri yap›lan festifal
gösterileri somut olmayan kültürün bir bak›ma müzelenmesi ve sergilenmesidir.
Türk halklar›nda Nevruz flölenleri ve yap›lan uygulamalar, bu aç›dan bak›ld›¤›nda somut olmayan kültür miras›n›n müzelenmesinden baflka bir fley de¤ildir. Yap›lacak esas ifl masal, efsane anlat›mlar›ndan tutun tören gösterilerine ki buraya
evlenmeyle ilgili bir dizi uygulamalar dahildir, canl› tutmak ve gelenekten kopmam›fl folklorik malzemeleri özenle icra ortam› fleraitinde, do¤al görüntüsüyle
müzelemektir.
Söylenen her hangi bir folklor metni kavram›na, söyleme sürecinde söyleyicinin pantomimikas›, hareketi, ses tonu, kelime kullan›m›, marjinal sözler, dinleyici ortam› ve dinleyicinin tepkisi, kullan›lan araçlar (saz, ba¤lama, davul, ney,
tütek vs.) da dahildir. Klasik anlamda müzeleme, metnin yaln›z birinci taraf›n›
kapsar durumdad›r. ‹kinci taraf yaln›z icra ortam›nda faaliyete geçer. Metnin anlafl›lmas› ikinci taraf›n göz ard› edilmemesi ile mümkündür. O halde gelene¤i yaflatan canl› müze oluflturulmal›d›r.
O halde somut olmayan kültür miras›n› a) aç›k ve b) kapal› olmak üzre iki
flekilde müzelemek mümkündür. Nitekim otantik ortam› bulunan baz› köylerin ve
kasabalar›n aç›k hava müzesi haline dönüfltürüldü¤ü gibi sözlü kültürün zengin
oldu¤u bölgeler de aç›k hava müzesi haline getirilebilir. Bunun için gerekli kayg›
ve dikkatin yan›s›ra bir de do¤al flartlar› muhafaza etmek, teknolojinin imkanlar›n› sözlü kültür ortam›n› bozma¤a de¤il, ortam› sa¤lama¤a yöneltmek laz›md›r.
3. Sözlü kültür müzelerinin bafll›ca özelli¤i, folklor müzeleri olarak tan›mlanan aç›k hava müzelerinden farkl› olarak hem de kapal› ortamda düzenlenmesidir. Geliflen dünyada mimarisi ve sanat eserleriyle ünlü olan baz› flehirlerin bütünlükle aç›k hava müzesi özelli¤i tafl›mas› ve olmas› bak›m›ndan sözlü kültürün
zengin oldu¤u köyleri, küçük yaflay›fl yerlerini, bölgeleri de bütünlükle sözlü kültür müzesi ilan etmek mümkündür. Ancak bununla beraber kapal› müzelerin de
oluflturulmas› hem koruma hem de sergileme aç›s›ndan çok büyük öneme sahiptir.
Sözlü kültür tarihîlik (tarihi süreç içinde mevcuttur ve bu süreç içinde flekillenir, geliflir ve yeni biçimler al›r.) ve toplumsall›k (bireylerin görüflünden s›yr›larak toplumun ortak görüflünü, zevkini, toplumun gizli bilgisini yans›t›r.) kategorileri ba¤lam›nda varl›¤›n› sürdürdü¤ü için müzeleme bu iki olguya dayanmaktad›r.
4. Somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi ile ilgili bir di¤er önemli
mesele de sözlü kültür ürünlerini korumakla ve sergilemekle kültür belgelerini,
özellikle de sözlü kültür malzemelerinin komflular taraf›ndan haks›z yere benimsenilmesinin önüne geçmektir. Somut olarak örneklersek bin y›ld›r Ermenilerin
Türk masallar›n›, türkülerini, ata sözlerini, efsanelerini, mitolojik inançlar›n›
adaptasyon, çeviri, al›nt› yolu ile benimsedi¤i bilinen bir gerçektir. Al›nacak en
önemli tedbir, her ne kadar geç de olsa sözlü kültür ve genelde folklor müzelerinin Türk dünyas›n›n her yerinde bir an önce hem de koordineli bir flekilde düzenlenmesi, ça¤dafl müzecilik taleplerine uygun bir biçimde kurulmas›d›r.
5. De¤inilmesi gereken bir nokta da yeni ba¤›ms›zl›k kazanm›fl Türk Cumhuriyetlerinin millî kültür politikalar›n›n olmamas› ve bu nedenle kültürün di¤er
sahalar›nda oldu¤u gibi sözlü kültür alan›nda da temel araflt›rmalara sebebiyyet
verecek programlar›n olmamas›d›r. Bu durumda somut olmayan kültür ürünlerinin müzelenmesi konusunda Türkiye öncüllük etmeli, di¤er Türk Cumhuriyetlerinde bu tip müzelerin kurulmas›na yard›mc› olmal›d›r. Sözlü kültürün incelenmesinde Türk Cumhuriyetlerinde gereken teorik birikimi yeni teknolojik ve elektronik ça¤da pratik olarak, mesela müzeleme örneginde uygulamak laz›md›r.
Somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi konusunda Türkiye d›fl› Türk
cumhuriyetlerinde baz› çal›flmalar yap›lm›flt›r. Mesela Azerbaycan’da Bilimler
Akademisinin bünyesinde 1940’larda aç›lan ve halen de faaliyet gösteren Edebiyat Müzesi, Kazakistan’›n eski baflkenti Alma-At›’da kurulan müzik müzesi ve di¤er cumhuriyetlerdeki kapal› etnografya, tarih, satranç, minyatür kitab vs. müzeler sözlü kültür müzesinin kurulmas›nda ilk tecrübe olarak de¤erlidir. Ancak ça¤dafl müzecilik bak›m›ndan belki de yeterli de¤ildir. Nitekim ister edebiyat müzesi, isterse de etnografik müzeler örneginden ç›kan sonuçlara göre eski sovyetler
birli¤inde statik müze anlay›fl› ön planda olmufltur, oysa sözlü kültür müzesi dinamik yap›l› olmal› ve ifllevi bak›m›ndan icran›n canl›l›¤›n› yans›tabilmelidir.
Do¤al olarak ilk önce müzeler ayr› ayr› cumhuriyetlerde kurulmal›d›r. Ancak
Türk kültürü bir bütündür ve onun korunma alt›na al›nmas› bulundu¤umuz co¤rafya ile s›n›rlanamaz. Aksi halde bir üst kimligimiz olan Türk kültüründen de¤il,
Türkiye, Azerbaycan, Özbekistan, Altay vs. kültürlerinden konuflmak ve bu anlay›flla yetinmek zorunda kalaca¤›z. Zaten Bat› bilim dünyas› da bugüne kadar
Altay, Sibirya, Orta Asya kültür terimini kullanmay› tercih etmifltir. Zengin ve somut olmayan kültürümüzü göstergeye dayal› somut verilere, yani müzelere dönüfltürmek zaman› çoktan gelmifltir. Geçen her gün somut olmayan sözlü kültürümüzün yok olmas›, unutulmas› ile sonuçlan›r. Bir millet yaln›z ekonomisi ile
zengin de¤ildir, kültürü ile zengin ve bakidir.
Somut olmayan kültürün müzelenmesi afla¤›daki problemlerin de çözümlenmesini sa¤layacakt›r:
a. Kaybolan sözel kültürümüzün korunmas› sa¤lanacak.
b. Araflt›rma, inceleme için temel laboratuar oluflturulacak.
c. Dünyan›n en büyük ekonomik güçlerinden birini oluflturan kültür turizmine çok büyük katk›da bulunacak
101
102
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
d. Türk Cumhuriyetlerinde milli politika ve ideolojilerin kurulmas›nda önemli rol oynayacak
e. En esas› Türk dünyas›n› Avrupa merkezci zihniyetin ortaya koydu¤u tüketici toplum vasf›ndan kurtaracak, üretici toplum vasf›na kavuflturacak, bizi daha iyi tan›may› sa¤layacak.
Ayr›ca sözlü kültür müzelerinde yaz›l› belgeler, ses ve görüntü malzemeleri
s›n›fland›r›lmal›, araflt›rma için haz›r hale getirilmelidir. Nitekim Azerbaycan Edebiyat Müzesi edebî eserlerin sergilenmesi ve korunmas›n›n yan›s›ra bir araflt›rma
birimi haline de gelmifltir. Bir önemli mesele de somut olmayan kültür miras› müzesinin teknik aç›dan donat›lmas› ve kaybolmakta olan baz› merasim ve ritlerin
video yaz›lar›n›n animasyon tasar›mlar›n› oluflturmakt›r.
Gizli bir flekilde süren kültürleraras› mücadelede küreselleflme yeni dünya
düzenini sa¤layacak ve sözlü kültür bu düzenin temel tafl›n› oluflturacakt›r. Müzeleme bu temel tafl›n biçimini ortaya koyma yolunda gerekli ad›m olacakt›r.
Sözlü kültür de¤erimizi yaln›z bu yolla evrensel de¤er fleklinde dünya medeniyetinin hizmetine sunabiliriz.
Sanatsal, bilimsel ve tarihi eserlerin sakland›¤›, gösterimi için sergilendi¤i
müzelerin üzerine daha zor bir görev düflmektedir: Sözlü kültürü koruma alt›na
almakla millî de¤erlerimizin, geleneksel yaflam›m›z›n ve düflünce tarz›m›z›n kaybolmas›n›n karfl›s›n› alacak ve Türk sözlü kültürünün eriflilmez zenginli¤ini gelecek kuflaklara aktaracak, bunlar› sergilemek ise Türk milleti için bir gurur kayna¤› olacakt›r. Aç›k hava müzeleri ve somut olmayan kültür malzemeleri müzeleri küreselleflen dünyada kaybolmam›z› engelleyecek, bizi Greko-Latin kültür
potas› içinde erimekten kurtaracak, milli kimli¤imizi pekifltirecektir. Sözlü kültür
müzesi bir bak›ma millî bilinci kuvvetlendirecek ve bizi dünyaya tan›tmakta
önemli katk›lar sa¤layacakt›r.
KAYNAKLAR
Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu Bildirileri, (1985), Anraka, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi
Türkiye’de Halkbilimi Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyum Bildirileri, (2003), Ankara,
Gazi Üniversitesi THBMER Yay›n›
103
BURSA ‹L‹ CUMALIKIZIK KÖYÜ MUTFAK KÜLTÜRÜ
ÜZER‹NE B‹R ARAfiTIRMA
A study on the Cumal›k›z›k Cuisine
S›d›ka BULDUK
Nilgün SEV‹NÇ
Yasemin DEM‹RC‹O⁄LU
ABSTRACT
The village of Cumal›k›z›k affiliated with the Bursa province is an open-air museum
with a historical background of 700 years. The village has a rich socio-cultural heritage.
Among its cultural assets and cultural wealth, the nutritional culture has a distinct and
prominent place. The most part of the income of people in the Cumal›k›z›k village comes
from the sale of the beverages and food produced by the people themselves. A great part
of the produced food are those products unique to Cumal›k›z›k cuisine. This present study
has been planned in an effort to transfer the foods and dishes cooked on special days in
this village where there is such a diversified and rich nutritional culture from one generation to the next and thus enable the new generations to adopt our culture more easily. The
aspect of nutritional culture should have a significant place with respect to the “exhibition
in museums of the intangible cultural heritage”.
Key words: Cumal›k›z›k, cuisine culture, preservation in museums
Dünyada sosyo-kültürel ve ekonomik yönden birbirinden çok farkl› ve çeflitli co¤rafi ve iklim özelliklerinde yaflayan pek çok say›da topluluk bulunmaktad›r.
Bu sebeple de her toplumun ve her ülkenin kendi sosyal yap›s›na ve kültürüne,
gelenek, görenek ve al›flkanl›klar›na göre flekillenen bir de mutfak kültürü vard›r.
Kültürümüzün bu boyutunu yeni nesillere tafl›mak di¤er maddi kültür ö¤elerinin
daha bask›n oldu¤u alanlar kadar kolay de¤ildir. Yemek yap›m›nda kullan›lan
maddi ö¤elerden olan araç-gereçler kadar bu araç ve gereçlerin fonksiyonlar› ve
yemeklerin öyküleri de bir o kadar önemlidir.
Bu çal›flma “somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi” konusunda
mutfak kültürünün de önemli bir yere sahip olmas› gerekti¤i düflüncesiyle, zengin bir mutfak kültürüne sahip Cumal›k›z›k köyünde geçmiflten günümüze tafl›nabilmifl özel günlerde yap›lan yemeklerin yeni nesillere de do¤ru bir biçimde aktar›labilmesi, böylece yeni nesillerin de kültürümüze daha kolay sahip olabilmeleri için yap›lamas› gerekenleri belirlemek amac›yla planlanm›flt›r.
Öncelikle Cumal›k›z›k köyünü tan›tmak gerekmektedir. Bursa iline ba¤l›,
kentin do¤usunda 10 Km uzakl›kta yer alan, 700 y›ll›k geçmifliyle bir aç›k hava
müzesi niteli¤inde olan Cumal›k›z›k köyü, zengin bir sosyo-kültürel mirasa sahip-
104
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
tir. Bu kültürel zenginlikleri aras›nda mutfak kültürünün de önemli bir yeri vard›r.
Bursa’n›n yak›n çevresinde özgünlü¤ünü koruyan en önemli yerleflim alanlar›ndan biri olan Cumal›k›z›k köyü, 1200’lü y›llar›n sonunda Tokat’tan Bursa yak›nlar›na gelen ve Karakeçili afliretinden yurtluk isteyen, O¤uz boylar›ndan K›z›klar›n Bursa’n›n do¤usunda Uluda¤ yamaçlar›nda oluflturdu¤u Yedi K›z›k köyünden (Hamaml›k›z›k, Cumal›k›z›k, Fidyek›z›k, Derek›z›k, Bay›nd›rk›z›k, ve De¤irmenlik›z›k) biridir.
Uluda¤’›n kuzeyindeki dik etekler ile vadilerin aras›nda s›k›fl›p kalan yöre
köylerine “k›z›k” ad› verilmifltir.
Köylerin birbirinden ayr›lmas› için dereye yak›n olana Derek›z›k, fidye verene Fidyek›z›k, de¤irmeni olana De¤irmenlik›z›k ve k›z›k köylerinden topluca gidilerek Cuma namaz› k›l›nan köye de “Cumal›k›z›k” adlar› verilmifltir. Di¤er bir
rivayete göre de “K›z›k” bir Türkmen boyudur. Orhangazi, kendisinden yurtluk isteyen “K›z›k”lara bu yöreyi ba¤›fllad›. Kardefller de birbirine yak›n bu köyleri kurdular ve köyler kurucular›n ad›yla an›ld›.
1920-22 y›llar›ndaki Yunan iflgali nedeniyle di¤er k›z›k köyleri yanarken, tesadüf eseri yanmadan kurtulan Cumal›k›z›k köyü en eski Osmanl› k›rsal mimari
örneklerini günümüzde de yaflatmaktad›r.
Cumal›k›z›k, su kaynaklar› bak›m›ndan zengin, verimli topraklar üzerine kurulmufl ve geçim kayna¤› bahçe tar›m› olan bir köydür. Bu verimli topraklarda
narenciye d›fl›nda her türlü meyve ve sebze üretilebilmektedir. Özellikle ahududu, bö¤ürtlen ve kiraz üretilen en yayg›n ürünlerdir. Eskiden ipek üretimi ve kestanecilik köyün en önemli kazanç kayna¤›n› olufltururken, zamanla zirai hastal›klar nedeniyle bu sektör yok olmufltur.
Cumal›k›z›k halk› yaflam›n ço¤unu avluda geçirmektedir.
Buralarda k›fll›k yiyecekler haz›rlanmakta, ›hlamur kurutulmakta, çiçek yetifltirilmekte, farkl› tar›m faaliyetleri gerçeklefltirilmekte ve çamafl›r y›kanmaktad›r. Ayr›ca ekmek avlularda bulunan ocaklarda piflirilmektedir.
Bahçe içinde yer alan ve günümüzde de ço¤unlukla ekmek yap›m› için kullan›lan bu ocaklar nadiren yemek piflirmek için de kullan›lmaktad›r. (Resim 2122)
Evlerde bulunan ara kat da k›fl odas› olarak kullan›lmaktad›r. K›fl için haz›rlanan g›dalar kurutulmufl meyve ve sebzeler saklanmakta, bu alanlar so¤utucu
depo görevi görmektedir.
Cumal›k›z›k’ta özel gün ve bayramlara özgü geleneksel etkinlikler günümüzde de yerine getirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu günler ve bu günlerde haz›rlanan yemekler afla¤›da sunulmufltur.
Do¤um
Özellikle do¤um sonras›nda lo¤usaya yeflil mercimek, kesme hamur, süt ve
yo¤urt ile haz›rlanan ve üzerine tereya¤› gezdirilerek servis edilen yeflil mercimek
çorbas›; tarç›n, k›rm›z› flerbet boyas›, toz fleker ve karanfilin kaynat›lmas› ile haz›rlanan lo¤usa flerbeti;
- bebek 40 günlük oldu¤unda lo¤usa macunu ve un, yumurta ve suyun yo¤rulmas› ile haz›rlanan, hamurun aç›lmas› ve fleritler halinde kesildikten sonra
ya¤da k›zart›lan ve flerbete at›larak haz›rlanan “mafifl” konuklara ikram edilir.
Dü¤ün
Dü¤ünlerde ço¤unlukla pirinç çorbas›, etli yaprak sarmas›, etli nohut yeme¤i, pirinç pilav› ve et, tatl› olarak da mafifl ve baklava ikram edilir.
Ölüm
Cumal›k›z›k’ta evden cenaze ç›kt›¤›nda, cenazeyi y›kamada kullan›lacak su
için ocak yak›l›r ve ayn› ateflte helva haz›rlan›r. Akflam›nda mevlit okutulur ve
helva ikram edilir.
Kandiller
Kandillerde lokma ve cevizli un helvas› ikram edilir.
CUMALIKIZIK MUTFA⁄I YEMEKLER‹
Çorbalardan en çok kestaneli tarhana çorbas›, mercimekli umaç çorbas›, dide çorbas› yap›lmaktad›r. Sebze yemekleri daha çok bal›k otu salatas›, bal›k otu
kavurmas›, Yaban maydanoz salatas›, yaban maydanoz kayganas›, tavlama, k›z›lbacak kayganas› (Resim 23), marul kayganas›, ve acur kaba¤› kayganas›d›r.
Bölgede ceviz a¤açlar›n›n çok olmas› ve yetiflmesi sayesinde ceviz yiyecek
haz›rlamada s›kl›kla kullan›lmaktad›r. Hamur iflleri aras›nda, cevizli eriflte, cevizli börek, nohutlu mant› ve kuzu kulakl› tirit, tatl›lardan kuymak ve oturtma en s›k
yap›lanlard›r. Köyde yap›lan k›fll›k haz›rl›klardan baz›lar›, üzüm ve duttan yap›lan
sirkeler, sebze kurutmas› (fasulye, patl›can), tarhana, eriflte ve kuskustur.
Bu zengin kültürü gelecek nesillere tafl›mak için;
1. Göçler nedeniyle farkl› kültür birikimi olan kiflilerle komfluluk, al›flverifl ve
seyahat gibi toplumsal de¤iflimler mutfak kültürüne de yans›m›flt›r. Bu kültürün,
sürekli aç›k kalan sergilerle güncelli¤ini korumak ve devaml›l›¤›n›n sa¤lamak oldukça önemlidir.
2. Mutfak araç-gereçlerinin ömürleri kullan›m süresine ba¤l› olarak de¤iflmektedir. Yiyeceklerin haz›rlanma s›kl›¤› azald›kça bu araçlar›n da kullan›m› azalaca¤›ndan kaybolma tehlikesiyle karfl› karfl›ya kalmaktad›rlar. Bu araç ve gereçlerin geçmiflten günümüze ve daha sonraya özelliklerini kaybetmeden tafl›nabilmesi için, müzelenmesi gereklidir. Ancak, müzelenen bu araçlar›n sadece fiziki
özelliklerinin de¤il fonksiyonel boyutunun da sergilenmesi gerekmektedir. Bunun
için müzeyi gezenlere bu fonksiyonel özellikler, demostrasyon yap›larak görsellefltirilebilir. Gerekirse maketler kullan›lmal›d›r.
3. Bu sergilerin sadece mutfa¤a ait maddi kültür ürünlerinin sergilenmesi ile
s›n›rland›r›lmamas›, bu ürünlerin öykülerini anlatan resimler, metinler, karikatürler vb. medyalarla desteklenmesi mutfak kültürünün baflar› ile yans›t›lmas›n›
sa¤layacakt›r.
105
106
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
4. Ayr›ca bu kültürü yaflatmak üzere restoran vb toplu beslenme sistemlerinin oluflturulmas› ve sadece bu kültürü yans›tan yiyecek ve içeceklerin servis
edilmesi Cumal›k›z›k mutfak kültürünün nesiller boyunca yaflat›lmas›na katk›da
bulunacakt›r.
SONUÇ VE ÖNER‹LER
Cumal›k›z›k örne¤inde oldu¤u gibi, mutfak kültürümüzün ve tarihsel geçmiflimizin önemli bir parças› olan yemekleri ve bu yemeklerin haz›rlanmas›nda kullan›lan araç ve gereçleri, gelecek nesillere özünü yitirmeden ulaflt›rabilmek ve
güncelli¤ini koruyabilmek için “somut olmayan bu kültürel miras›” nesiller boyunca yaflatmak için yerel yönetimlere, yöre halk›na, üniversitelere ve halkbilimi
araflt›r›c›lar›na büyük görevler düflmektedir.
KAYNAKLAR
Ak›nc›türk N. K›z›klardan Kalan Yap›sal De¤erler ve Cumal›k›z›k. Bursa Defteri,
s.111, ‹stanbul, 2001.
Dosto¤lu N. Cumal›k›z›: Yediyüzy›ll›k Bir Osmanl› Vak›f Köyünün Yaflat›lmas›. Bursa
Halk Kültürü (I.Bursa Halk Kültürü Sempozyumu Bildiri Kitab›), s.265, Bursa, 2002.
K›l›ç Y. Kara Ç. Eskiflehir Yemek Kültürünün Süresiz Sergilenebilmesi Üzerine Düflünsel Tasar›lar. Türkiye’de Halkbilimi Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyum Bildirileri, Ankara,
2003.
O¤uzo¤lu Y. Bursa K›z›k Köylerinin Tarihsel Kökeni,, Bursa Defteri, s. 81-88, ‹stanbul, 2001.
GELENEKSEL TÜRK MUTFA⁄I ÖRNE⁄‹NDE SOMUT OLMAYAN
KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELERDE SERG‹LENMES‹
The Preservation of Intangible Cultural Heritage in Museums:
The Example of Traditional Turkish Cuisine
Zümrüt NAHYA
ABSTRACT
Cultural values are under the threat of practices of globalization. This makes the process of preservation in museums very important. Especially intangible cultural products
must be accommodated in museums already containing concrete cultural products. Today, museums containing concrete cultural products in Turkey are named museums of
ethnography, the extention of an old practice. The products exhibited in these museums
are presented in a way that is not sufficiently educational. If a open-air folklore museum is
to be established, planning must begin with the establishment of an archive based on research in the area of the preservation of intangible cultural heritage. This museum space
must also contain units such as a folklore library and a documentation center for folk culture. In the space allocated to the museum for intangible culture, visitors must be informed
via audio-visual methods utilizing computer technology. In such a museum, a visitor surveying a traditional type of kitchen must also be able to get simultaneous computerized information on that kitchen. This method will help the rich traditional cuisine of Turkey to
stay alive and get known by more people.
Key words:
Traditional cuisine culture, open-air folklore museum, audio-visual exhibition
Geleneksel Türk Mutfa¤›; yaflat›larak, araflt›rma bulgular› arflivlenerek ve de
geliflen teknoloji kullan›larak korunmas›; gelecek kuflaklara aktar›lmas› gereken
bir kültür de¤erimizdir.
Bizler mutfa¤›n›n tad›n› bilerek yaflayan, araflt›rmalar›n› yap›p verilerini arflive edebilen, yay›nlar yapabilen, görsel zevkini de yaflayan belki de son nesil olabiliriz.
Soyut, somut bütün kültürel de¤erlerimiz küreselleflme anlay›fl› ve uygulamalar› karfl›s›nda bize göre tehlike alt›ndad›r. Her fleye ra¤men yaflatmak en güzel korumad›r ama mümkün olabilecek midir?
Özellikle somut olmayan kültür de¤erlerinin somut olanlar›n›n korunabildi¤i,
sergilenebildi¤i müzelerde, birlikte korunmas› bir çözüm yoludur diye düflünerek
bu tür müzecili¤e öneriler getirmeye çal›flaca¤›z.
Bugün ülkemizde somut kültür de¤erlerinin sergilendi¤i müzelere “Etnografya Müzesi” ad› verilmifltir. Bu bir zamanlar halkbilimini Folklor ve etnografya olarak ikiye ay›ran ve Folklorun manevi kültür, Etnografyan›n ise maddi kültür alan›n› inceledi¤ini kabul eden görüflün ürünüdür. Günümüz halkbilimcileri bu görü-
107
108
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
flü çoktan tarihin sayfalar›na göndermifltir. Etnografya ismi de sadece bizim müzelerimizde kalm›flt›r. Bu sempozyum sonuçlar›, bu müzelerin sadece etnografya
ad›yla ve iflleviyle ne kadar yetersiz kald›¤›n› ve oralarda da de¤iflimin kaç›n›lmaz
oldu¤unu ortaya koyacakt›r kan›s›nday›z.
Öncelikle “Etnografya Müzeleri” ya da Müzelerin Etnografya seksiyonlar› somut olmayan kültür de¤erleri kullan›larak, özellikle mutfak araç-gereçlerinin sergilendi¤i bölümleri nas›l zenginlefltirebiliriz konusunu k›saca ele almak istiyoruz.
Etnografya müzelerinin bugünkü durumunu de¤erlendirirsek; bir bölümde cam
vitrinler içersinde k›ymetli kap-kacak, cam, eflya vb. araçlar sergilenmektedir.
Bir baflka köflede ise sini sofra, ortas›nda bir tencere etraf›nda birkaç kapakl›, kapaks›z sahan, su kaplar›, ayran ya da hoflaf tas›, tahta kafl›klarla donat›lm›flt›r,
sofran›n yak›n›nda bir testi, biraz ötede duvar kenar›nda el y›kamak için bir ibrik,
le¤en konmufltur, duvara da el kurulamak için peflkir as›lm›flt›r. Aç›klamalar etiketlere k›sa k›sa yaz›lm›fl objelerin kenarlar›na konulmufltur.
Art›k bu müzelerin görsellikle yetinmemesi, bilgilendirmeyi de görev edinmesi gerekir. Yeterlili¤i tart›flmal› envanter defterleri ya da gelifltirilmifl envanter
kartlar›ndan bilgi edinmek doyurucu olmamaktad›r. Hele bir de yöresel bir müze
ise alan› daralt›lm›fl oldu¤undan müzeye kazand›r›lm›fl mutfak araç-gereçleri ile
ilgili bilgi toplamak çok daha kolay olacakt›r. Yörenin mutfak gelene¤i her yönüyle, A’dan Z’ye araflt›r›p derlenmeli, ses kay›tlar›, video çekimleri vb. kay›tlar
yap›lmal›d›r. Bu, zengin bir arfliv oluflumunu sa¤layacakt›r. Elde edilen bu dokümanlar›n müze ziyaretçilerine sunulacak görsel-iflitsel malzeme haline dönüfltürülmesi ve sunumu bir baflka aflamad›r.
Pek çok yöremizde içleri dayal› döfleli konaklar›m›z müze görevi yapmaktad›r. ‹steyen ziyaretçilere müze görevlisi k›sa bilgiler vermektedir. Asl›nda konaklar›n giriflleri ço¤u kez genifl ve hafif lofltur. Mekan›n büyüklü¤üne uygun boyutta bir ekranda bir görevlinin VCD’ye takt›¤›; yörenin ev hayat›n› oda oda, mutfak,
kiler, banyonun kullan›m›n› görsel-iflitsel olarak anlatan, bir nineyi torunlar›na
masal anlat›rken gösteren, CD’yi izledikten sonra kona¤› gezen ziyaretçiler yöreyi, yöre insan›n›, yaflam tarz›n› aç›kças› somut olmayan kültürel miras› daha iyi
tan›yacakt›r.
Somut olmayan kültür miras› Aç›k Hava Halkbilim Müzesi’nde nas›l yer almal›d›r sorusuna geldi¤imizde; daha yo¤un araflt›rmalar sonucunda bir arfliv sahibi olmak daha bir önem kazanmaktad›r. Soyut somut ay›rt etmeksizin bütün
konularda yap›lan derlemelerin kay›t malzemeleri (bant, video bant, slayt vb.)
sistematik olarak arflive edilmelidir. Çeflitli kurum, kurulufl ve kiflilerde bulunan
derleme kay›t malzemeleri de bir flekilde bu arflive kazand›r›lmal›d›r. Bu arfliv somut olmayan kültür miras›n›n korunma merkezidir. Kurulacak müzenin ilk ad›m›
at›lm›fl olacakt›r.
Böyle bir arfliv somut kültür ürünlerinin sergilenece¤i Aç›k Hava Halkbilim
Müzesi için de zaten gereklidir.
Arflivin yan› s›ra zengin bir Halkbilim ‹htisas Kütüphanesinin müze bünyesinde oluflturulmas› da göz ard› edilmemelidir. Bu mekana; arfliv-kütüphane yarar-
lanma salonu, özel çal›flma odalar›, konferans salonu da eklendi¤inde okuyucuya, baflvurulara aç›k bir “Halk Kültürü Dokümantasyon Merkezi” kurulmufl olacakt›r.
Aç›k Hava Halkbilim Müzesi ve Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi konusu gündeme gelmeden önce düflünülen “Türkiye Folklor Aç›k Hava
Müzesi”nin oluflumunda bir Bilgilendirme Merkezi öngörülmüfltü. Bu merkezde
arfliv, kütüphane, konferans salonu ve araflt›rma için gelenlerin faydalanma esnas›nda kullanabilece¤i teknik donan›ml› odalar›n yer almas› planlanm›flt›.
‹ster bu merkezin bulundu¤u binada ister ayr› bir binada somut olmayan kültür miras› müzesi için bir mekana ihtiyaç vard›r. Bu mekanda ziyaretçilerin k›sa
süreli kullan›m› için yeterli say›da bilgisayar yer almal›d›r.
Bilgisayarlarda müze ziyaretçilerine sunulacak görsel-iflitsel malzemenin haz›rlanmas› ikinci basama¤› oluflturmaktad›r.
Günümüz geliflmifl bilgisayar sisteminde uzun ömrü ve görüntü kalitesi nedeniyle CD kullan›m› tercih edilmektedir. Arflivlerdeki malzemelerin hizmete sunumunda da CD kullan›m› yayg›nlaflmaktad›r. Bu müzenin arfliv malzemesi de
CD’lere yüklenmelidir. Ancak müzede ziyaretçi hizmetine sunulacak CD’lere detayl› bilgi aktar›m› müze sorumlular›n›n karar verece¤i bir husus olacaksa da bizce ana hatlar›yla bilgi verilmesi yeterli olacakt›r. Çünkü müze ziyaretçilerinin ziyaret süreleri, ilgi alanlar›, e¤itim durumlar› zaman içinde anlafl›lacak belki detayl› belki de ana hatlar›yla oluflturulmufl CD’ler yapma karar›n› ortaya ç›karacakt›r.
Bir Aç›k Hava Halkbilim Müzesinde ana hatlarla CD oluflturmak bile bir belgesel haz›rlamakla eflde¤erdedir diye düflünüyorum. Konya evini gezip gelmifl bir
ziyaretçinin Konya’n›n somut olmayan kültür miras› konusunda görmek, iflitmek
has›l› ö¤renmek isteyece¤i konular› bir halkbilimci olarak hayal etti¤imde karfl›ma Himalaya da¤lar› ç›kmaktad›r. ‹flte bu nedenle haz›rlanacak CD’lerin ana hatlar›yla oluflturulmas›n› öneriyoruz. 81 ili olan, kültürel zenginli¤i bilinen bir ülkede böyle bir müze oluflturdu¤umuzu da ak›ldan ç›karmamak gerekmektedir.
Çünkü her ilin somut olmayan kültürel de¤erlerinin CD’leri haz›rlanacakt›r. Yabanc›lar›n da ziyaret edece¤i düflünüldü¤ünde en az iki dilde hizmet vermek gerekecektir. Bu çal›flmalar sonucunda somut olmayan kültürel de¤erleri kapsayan
genifl çapl› bir veri bankas› meydana getirilmifl olacakt›r.
Daha fazla bilgi edinmek isteyen olursa, o da Aç›k Hava Halkbilim Müzesinin Dokümantasyon Merkezi’ne yönlendirilebilecektir.
Geleneksel Türk Mutfa¤› Müzesi’nde ise somut olmayan kültür de¤erlerinin
müzelenmesindeki uygulamalar›n yap›lmas› gereklidir. Ancak bu müzede daha
da detayl› CD’lerin haz›rlanmas› imkan› vard›r.
Müzeye yeterli say›da bilgisayar yerlefltirilmelidir. Gelen ziyaretçi bilgisayar
kullan›m›n› bilmiyorsa müze görevlisi yard›mc› olmal›d›r. Bilgisayar ekran›n bafl›na geçti¤inde seçti¤i yörenin bir geleneksel mutfa¤›n›n genel görünümüyle karfl›laflacakt›r. Bilgi edinmek istedi¤i objeye dokunarak ya da t›klayarak konu ile ilgili bilgilerin gösterildi¤i bir kutucuk aç›lacak ve yaz›l› olarak ziyaretçinin istedi-
109
110
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
¤i bilgiler ekrana gelecektir. Bu arada kulakl›k kullan›larak bu bilgiler sesli olarak da al›nabilecektir. Örne¤in ocak hakk›nda bilgi edinmek isteyen ziyaretçiye
oca¤›n nas›l yap›ld›¤›, nas›l kullan›ld›¤› vb. anlat›l›rken görsel olarak da k›sa enstantaneler sunulacakt›r. Mutfaktaki baflka bir objeye geçildi¤inde de ayn› flekilde
bilgiler aktar›lacakt›r. Oca¤›n alt bafll›klar› s›raland›¤›nda belki ziyaretçi atasözleri alt bafll›¤›n› t›klayacakt›r. Aç›ld›¤›nda yörede ocakla ilgili söylenen atasözleri ile
karfl›laflacakt›r. ‹nan›fllar alt bafll›¤›n› t›klad›¤›nda “Oca¤a tuz dökülmez, insan›n
oca¤› söner” diyen bir inan›fl da karfl›s›na gelebilecektir. Beslenme bafll›¤›n› t›klad›¤›nda yemekler, içecekler s›ralanacak, ö¤renmek istedi¤i yeme¤i t›klad›¤›nda yeme¤in malzemeleri ve yap›l›fl› köflede bir kutu içinde yaz›l› olarak görülebilecektir. Ayn› esnada yöreden bir kad›n›n bu yeme¤i haz›rlay›fl›ndan sofrada sunufluna kadarki süreci enstantaneler halinde ekrandan izleyebilecektir.
Daha fazla bilgiye ulaflmak isteyenlerin yine müzenin dokümantasyon merkezine yönlendirilmesi uygun olacakt›r.
Sade bir vatandafl olarak bir bayan ziyaretçi Aç›k Hava Halkbilim Müzesi’ndeki bir evin mutfa¤›na girdi¤inde, öylesine bir canl› görüntüyle karfl› karfl›ya
geldi¤inde etkilenip “bu evin kad›n› bu mutfakta ne yiyecekler ve içecekler yapar acaba” diye düflünmeden mutfaktan ç›kamaz. Daha sonra gezdi¤i Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’nden ayr›l›rken bu merak›n› gideren bir CD’yi edinebilme imkan› sunuldu¤unda daha bir etkilenmifl olarak ayr›lmaz m› dersiniz.
Müzenin tan›t›m› ve gelirlerinin artt›r›lmas› da ayr› bir konu olmal›d›r.
Aç›k Hava Halkbilim Müzesi bünyesinde, müze dokusuna uyumlu Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’nin de yer almas›yla bir bütünlük ortaya ç›kacakt›r.
Sessiz Aç›k Hava Müzesi böylece sesli, görüntülü yani yaflayan bir müze konumunu kazanm›fl olacakt›r.
Aç›k Hava Halkbilim Müzesi geleneksel mutfak sunumu için bir de lokantaya sahip olmal›d›r. Müze mevsimlik bayram kutlamalar›na ev sahipli¤i yapmal›d›r. Bu kutlamalar›n konusuna uygun yöresel yemekler ziyaretçilere tan›t›lmal› ve
aç›k havada ya da lokanta da bu yemekleri tatma imkan› verilmelidir.
Geleneksel Türk Mutfa¤› Müzelerinde müze gelirlerine katk› sa¤lamak amac›yla baz› ürün sat›fllar› da yap›labilir. Yöre mutfa¤›n› tan›tan kitapç›klar, bir yeme¤in tabakta sunumunu gösteren ve arkas›ndan da tarifinin verildi¤i kartpostallar, görsel-iflitsel yolla yöresel yemeklerin yap›l›fl›n›, sunumunu, saklan›fl›n› anlatan CD’ler gelir getirici ürünler olabilir.
Küreselleflme rüzgarlar› önünde savrulmaya zorlanan halk kültürü de¤erlerimizi Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi ile bütünlefltirilmifl Aç›k Hava Halkbilim Müze’leri içinde yaflatarak, “Dokümantasyon Merkezinde” kay›t alt›na al›nm›fl olarak koruyaca¤›m›za inan›yorum. Kültürel miras›n tan›nmas› ve tan›t›lmas› amac›yla internet hizmeti verme imkan› da oluflturuldu¤unda sonuç mükemmel olacakt›r.
Geleneksel mutfak kültürümüzde böylesine titiz ve mükemmel bir yemek piflirildi¤inde sadece görüntüsünü görenler “yeme de yan›nda yat, eline sa¤l›k”
derler. Birbirini bütünlefltirici bu müzeleri gerçeklefltireceklere ne mutlu.
111
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
TARTIŞMA
M. EK‹C‹: Otantiklik kavram›n›n halkbilimciler için neyi ifade etti¤ini bu
sempozyum ortam› içerisinde yeniden tart›flmal›y›z. Otantiklikle, belli metinleri
ve belli olgular›, belli zaman diliminde ve mekanlarda dondurmay›, sabitlemeyi
ve tamamen eski olan fleyleri koruma alt›na almay› m› hedefliyoruz? Yoksa otantiklik konsepti içerisinde yenilenebilir olan ö¤elerin yenilenmesine izin veren bir
yaklafl›m› ve yenileflme süreçlerine aç›k olan bir anlay›fl› benimsemek mi do¤ru
olacakt›r? Bu üzerinde en çok tart›flmam›z gereken konulardan birisidir.
S. TÜRKO⁄LU: Zümrüt Han›m millî bir müze teklif etti ancak somut olmayan kültürel de¤erlerin korunmas› bak›m›ndan yerel müzelerin daha ifllevli olaca¤› düflüncesindeyim.
Say›n Bayat somut olmayan kültürel miras konusunda tüm Türk dünyas›n›
hedefledi. Bat› dünyas›n›n Türk kültürünü telaffuz etmemelerine karfl›l›k baz› tedbirler olarak bu tür müzeler kurulabilir mi?
F. BAYAT: Ben bu teklifimle bugün gündemde olmayan bir konuyu dile getirdim. E¤er befl ya da on y›l sonra da böyle bir mesele söz konusu olmazsa o zaman yaln›zca Türkiye’deki Türk varl›¤›ndan söz edilebilir. ‹stanbul ya da Ankara
gibi büyük flehirlerde, tüm Türk dünyas›n› ister soyut ister somut anlamda canland›rabilecek müzelerin oluflturulmas› flu anda detayl› olarak bahsedilebilecek
bir konu de¤ildir.
112
V. OTURUM /SESSION 5
OTURUM BAfiKANI
PROF. DR. fiER‹F AKTAfi’IN KONUfiMASI
Oturuma bafllamadan önce bu sempozyumu düzenleyen, bütün hayat›n›
halkbilimine adayan Öcal O¤uz’a teflekkür ediyorum. Biz daha önce içerik mi flekil mi, muhteva m›, öz mü diye tart›fl›rken flimdi bir de somut kültür, soyut kültür daha do¤rusu somut olan soyut olan tart›flmas› gündeme gelmifltir. Bunun arkas›nda maddi olmayan kültür mü var? Bu maddi olmayan kültür acaba bizi biz
yapan de¤erler manzumesinin tamam› de¤il midir? Acaba bugün bizim asli problemlerimizin bafl›nda kendimizi anlamamak m› var? Öyleyse bu sempozyumun
arkas›ndaki dikkat, bizi biz yapan de¤erleri anlayarak yaflamaya ça¤›rma olmal›d›r. Halkbilimi olmadan, bir millete vücut veren kültür ilimlerinin gelifliminden
söz edilemez.
NASRETT‹N HOCA FIKRALARININ SERG‹LENMES‹
ÜZER‹NE TASARIM DENEMES‹
Summary of a Trial Design for the Exhibition
of Nasreddin Hodja Jokes
Nüket TÖR
ABSTRACT
I am considering it a duty to add Nasreddin Hodja as an important symbol into our
Museum of Intangible Turkish Cultural Heritage with all his humor, sharp intelligence and
didacticism. The humor of Nasreddin Hodja is a living, analytical, useful, and constructive humor. This positive structure could be used in education to bring up open-minded and
constructive young people. To be able to understand the humor of Nasreddin Hodja, just
taking a quick view into one main word or sentence of one joke is sufficient. This is because of his naked, plain, public language. He gives lasting messages with simple words and
short speeches. He is a language trainer who gives power to the public language. He enriches our language in meaning with his idioms, proverbs and allusions, and colours and
brightens the language with living examples. The Hodja’s humor should be remembered.
There are many ways to make his mentality live on: The Hodja’s stories take place in village houses, orchards and fields so that these places could be animated in open-air museums. Workshops could be arranged with the participation of actors, children and folklorists. These kinds of projects could become part of the educational process in cooperation
with schools. To update the Hodja’s stories for children and for young people, mascots and
figures of the Hodja could be generated. Hopefully, with the help of all these projects, Nasreddin Hodja will live on through the ages.
Keywords: Nasreddin Hodja, Museum, Folklore
Müzi¤i, mutfa¤›, halk tiyatrosu, giyim kuflam ve tar›m araç, gereç, koleksiyonlar›, Karagöz ve Türk Folkloru belgeleri merkeziyle hem sosyal bilimlerin bir
uygulama alan›, hem ö¤retim ve hem de tan›tma ifllevlerini bünyesinde kaynaflt›ran örnek bir kurulufl diye tan›mlanan, Folklor Aç›k Hava Müzesine kültürel miraslar›n›z›n önemli bir simgesi olan Nasrettin Hoca’y› eklemeyi önemli bir görev
say›yorum. Bu nedenle Nasrettin Hocam›z› an›msayal›m.
‹nsan düflüncesine en kolay girifl yolu mizaht›r. E¤itim mesajlar› da mizah
yoluyla kiflilere benimsetilebilir.
Nasrettin Hoca mizahi Türk Halk›n›n meselelerini yaflayan, topluma yararl›
ve yap›c› bir mizaht›r. Bu olumlu özellikler ayn› ölçüler içinde gerçekçi, yararl› ve
yap›c› insanlar yetifltirmekte kullan›labilir.
‹nceledi¤im 295 Nasrettin Hoca f›kras›nda bulunan e¤itici mesajlar› 35 bafl-
113
114
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
l›k alt›nda toplad›m, fakat zaman›n s›n›rl› olmas› sebebiyle belli bafll›lar›n› sunuyorum.
a) ‹yimserlik, Hayata Ba¤l› ve Ümitli Olmak: “Ya tutarsa”
b) Özelefltiri Yapabilme: “Hey gidi gençlik” f›kras›
c) Hoflgörülü Olma: “Sen de Hakl›s›n” f›kras›
d) ‹çki Al›flkanl›¤›n›n Kötülü¤ü:
e) D›fl Görünüfle Önem Vermeme: “Ye kürküm ye” f›kras›
f) Dini ‹nançlar: Hocam›z keramete, muskaya, nefese de pek itibar etmeyip
akl›n yolunu gösterir. Allah’›na yalvar›r onunla konuflur, dertleflir bazen da sitem
eder. Nasrettin Hoca’n›n Tanr›ya inanc› do¤al, zorlamas›z, s›ms›cak bir sevgidir.
Nasrettin Hoca f›kralar›n›, bafltan sona anlatmaya gerek kalmadan temel söz
veya cümle, hangi f›kradan bahsetti¤imizi anlatmaya yeter. Bu da Hoca’n›n f›kralar›nda yal›n halk dilinin kullan›lmas›ndand›r. Hoca’n›n en az sözle böyle kal›c›
mesajlar vermesi onun halk diline güç katm›fl bir dil e¤itimcisi olmas›ndand›r.
Atasözü, deyim ve telmihleriyle Nasrettin Hoca dilimizi kelime ve anlam aç›s›ndan zenginlefltirir. Canl› örnekleriyle dili renklendirir, ayd›nlat›r.
‹pe un seriyor diye sitem ederiz dostlar›m›za…Mavi boncu¤um sende diyenlerden kaç›n›p, umudumuzu flu da¤›n ard›na b›rak›r›z…derken…. Yorgan gider
kavga biter. Yer yer s›k›nt›larla dolu hayatta Hoca’n›n sözleri yüzümüze gülüfl,
kula¤›m›za küpe olur.
F›kralar›nda ortaya ç›kan e¤itici mesajlar›yla Hoca, insan sevgisi, esneklik,
zekâ gibi ça¤dafl özellikler tafl›yan bir kiflilik çizerek bafll› bafl›na bir e¤itim de¤eri yaratmaktad›r. Hoca’y› tüm çizgileri ve felsefesi ile insan›m›za, çocuklar›m›za
tan›tmal›y›z.
Nasrettin Hoca’y› bir e¤itim konusu ve hazinesi olarak ele almal›, her derecedeki okulumuzda onu ifllemeliyiz, karikatüre çok uygun çizgileriyle Hocam›z
milli karikatürümüzün esin kayna¤› olmal›d›r. Ressam›m›z resmini, heykelt›rafl›m›z heykelini yapmal›; hikâyecimiz, romanc›m›z hikâyesini, roman›n› yazmal›d›r.
Tiyatromuz, sinemam›zla, televizyonumuz, gazetemizle elele vermeli, Türk güldürü kaynaklar›na e¤ilmeliyiz.
Türk e¤itim ve kültürüne, Türk toplumuna, Nasrettin Hoca kiflili¤inin önemli katk›lar› olabilir.
Günümüzde Nasrettin Hoca karikatürleri, çizgi hikâyeleri diyebilece¤imiz kitaplar yay›mlanmaktad›r.
Nasrettin Hoca Kelo¤lan’a ‹ngilizce ö¤retiyor.
Nasrettin Hoca, uzaya gidiyor.
Nasrettin Hoca 21.Yüzy›lda tekrar aram›zda ses kasetleri..
Çizgi filmleri yap›lmaktad›r.Örneklerini izleyece¤imiz bu ürünlerde Hoca’n›n
f›kralar›n›n temel özelliklerini bulam›yoruz. Bilindi¤i gibi Hocan›n f›kralar›;
a) K›sad›r,
b) Dili yal›nd›r, az sözle kal›c› mesajlar verir ve bu, f›kran›n en son cümlesi
olur. Hocan›n günümüzde de yaflayan deyimleri, özgün sözleri Türk Dilini zenginlefltirmifl, ona canl›l›k katm›flt›r. Dil özelliklerini yitiren f›kralar niteli¤ini de kaybeder. Nasrettin Hoca’n›n f›kralar›nda;
c) Kol gücüne, kaba kuvvete ya da maddi güce yer yoktur.
d) Küfür, kötü sözler bulunmaz.
e) Hocan›n içki içti¤i sarhofl oldu¤u f›kras› yoktur.
Kötü al›flkanl›klar› olanlar› toplum içinde utand›r›r, herkesi onlara güldürür
vb. tüm bu özellikleri tafl›mayan yay›mlar›n, Hocan›n f›kralar›n›n kuflaktan kufla¤a aktar›lmas›na katk›lar› olamaz. Önce bu yay›mlar›n çok iyi denetlenmesi gerekir. Heykel konusu ayr› bir üzüntü konusu, Hocan›n acemi ellerden ç›km›fl kaba saba heykelleri yerine düzgün heykelleri konulmal›.
Hocan›n müze ortam›nda canland›r›lmas› ile ilgili olarak ABD’de yap›lan bir
sergileme örnek teflkil edebilir.
“Bütün Yollar ‹yidir” adl› sergilemede;
“Ziyaretçiler video bantlar arac›l›¤›yla, nesnelerin ard›ndaki öyküleri, kiflisel
an›lar› ve aile tarihlerini ya da birtak›m malzemelerin üretimini, bunlar›n gündelik yaflamdaki yerini, gördükleri eserlerin dans ya da törenlerdeki kullan›m›n› anlatan yaklafl›k iki düzine ayr› sesi do¤rudan dinleyebiliyorlar. Bu anlat›lar› birbiriyle uyumlu k›lmak; t›pk› çevresindeki nesnelerle ziyaretçiyi bir m›knat›s gibi
kendine çeken bilgi istasyonlar›nda yer alan ve ekran›na dokununcaya kadar
sessiz kalan herhangi bir anlat›m kayd›na yönelmek gibi ziyaretçinin elinde. Baz› istasyonlarda, dokunmatik bir panoda, her biri söz gelifli, ya da gereçlerin kuflaktan kufla¤a aktar›lmas› gibi bir konuda, iki ilâ dört dakikal›k bir anlat›y› içeren çoklu tematik seçenekler var. Burada ileri teknoloji serginin ana çizgisini
oluflturuyor, çünkü bu ekranlar olmaks›z›n, “Bütün Yollar” sergisi, vitrinlere yerlefltirilmifl eserler, k›sa etiketler ve sergilenen nesneleri seçen kiflileri tan›tan orta
ölçekli bir panolar toplulu¤undan ibaret kal›rd›. Yüksek teknolojinin kullan›ld›¤›
programlar ziyaretçinin sergi içinde kendine özgü bir yol çizmesini sa¤l›yor.
“Bütün Yollar ‹yidir” sergisinin, o bir sürü video istasyonuyla, genel izleyici
aç›s›ndan daha kolay ulafl›l›r oldu¤u aç›k. Elbette, baz› küçük çocuklar, sergideki dokunmatik ekranlara, sadece bunlar›n harekete geçtiklerini görmek için dokunup, yorumlara hiç dikkat göstermediler. Fakat ço¤u ziyaretçi gösterinin mant›¤›na çabucak ayak uydurdu, kendi yolunu seç, diledi¤in derinlikte sunulan bilgiyi bul, elinden geldi¤i kadar›n› çekip ç›kar. Burada belki dokunmatik ekran teknolojisine pek aflina olmayan birkaç yafll›ca ziyaretçi, sadece nesneleri ve etiketleri incelemeyi tercih etti.”1
1) Hocan›n f›kralar›n›n geçti¤i ortamlar say›l›d›r. Köy yaflam›n›n k›s›tl› ortamlar›, köy evi, bahçe, bostan, tarla …gibi yerler ve benzerleri düzenlenebilir.
Çocuklar, Tiyatro sanatç›lar›n›n, konservatuar ö¤rencilerinin görev alaca¤› (Konservatuar ö¤rencileri do¤um günlerinde, tan›t›mlarda y›lbafllar›nda palyaço canland›rmalar› yapmaktad›r.) bu ortamlarda f›kra canland›rmalar›na kat›labilir.
115
116
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Oyunla e¤itim “ça¤›n çocu¤unu” yetifltirmede çok daha zevkli ve kal›c› olabilir.
Ankara’da Sö¤ütözü’nde Atatürk’ün dinlenmek için çekildi¤i mütevaz› k›r evinin
“ kulübe” sinin etkileyici bir örne¤i yap›lm›fl, mankenlerin, yiyeceklerin yer ald›¤› ortamda bize o dönemi yans›t›yor. Atatürk Orman Çiftli¤indeki Atatürk’ün evi
de bir uygulama örne¤i olabilir.
2) Belirli süreler içinde bu canland›rman›n yap›laca¤› panolarda belirtilir.
Okullarla iflbirli¤i yap›larak bu proje e¤itim süreci içinde gerçeklefltirilebilir. “Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi” toplant›s›nda ö¤rendi¤imize göre
Milli E¤itim Bakanl›¤› müfredat düzenlemelerinde kültürel de¤erlerimizi canland›rma uygulamalar›na yer vermektedir.
3) Müzelerde, Nasrettin Hocan›n figürleri; oyuncak fleklinde Hocan›n kavu¤u, efle¤i, düdü¤ü, hindisi üretilebilir. Çocuk odalar›na, arabalara, Noel baba,
oyuncak ay›lar yerine konulabilir. Bütün bu düzenlemeler büyüklere Hoca’y› hat›rlatabilir, çocuklar ve gençler için Hoca güncelleflebilir.
Bu çal›flmalar:
a) Anadolu Nasrettinin kimli¤inde Anadolu insan›n›n hayat›n› etkileyen sosyal, ekonomik, tarihi, siyasi etkenler nelerdir?
b) Bu etkenler o dönem Anadolu insan›n›n evlerine, ifl yaflamlar›na, giyimlerine, inançlar›na nas›l yans›r?
c) Anadolu Nasrettinin temel hayat felsefesi, buna ba¤l› olarak davran›fl biçimleri toplumunu etkilemifl midir? Bu etkiler sürmekte midir?
Sorular›na cevap olabilecek yeni araflt›rmalara da yön verebilir ümidini tafl›yorum.
NOTLAR
1
Ph›l›p Scranton, “ Kent ve Toplumsal Tarih Müzelerinde YorumlaSorunlar›” Kent,
Toplum, Müze, ‹st.2001, s.6.7.
KAYNAKLAR
Gönlübol Mehmet, “Aç›l›fl Konuflmas›”, Folklor Aç›k - Hava Müzelerinin Türkiye’de
Kurulma ‹mkânlar› Sempozyumu Bildirileri, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi Yay›nlar›: Ankara, 1985.
Mardan, Burçak (Editör). Kent, Toplum, Müze. ‹st.2001.
Scranton, Ph›l›p. “Kent ve Toplumsal Tarih Müzelerinde Yorumlama Sorunlar›” Kent,
Toplum, Müze. ‹stanbul,2001 s.6.7.
Tör, Nüket, E¤itim De¤erleri Aç›s›ndan Nasrettin Hoca F›kralar› (Yay›nlanmam›fl
yüksek, lisans tezi) Ankara, 1986.
Uysal.E.Ahmet “Folklor Aç›k -Hava Müzelerinin Kurulmas›nda Göz Önünde Bulundurulmas› Gereken ‹lkeler”, Folklor Aç›k Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar›
Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1985 s.21.26.
Türkiye’de Halk Bilimi Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyum Bildirileri, Ankara, 2003.
117
MASALLARIN MÜZELENMES‹ VE
ANAOKULU Ö⁄RENC‹LER‹NE ANLATIMI
The Preservation and Passing On to Kindergarden Children
of Folktales via the Museum
Selami FEDAKAR
ABSTRACT
As a result of various societal developments, Turkish folktales, which are among Turkey’s intangible cultural heritage, are losing their contexts of production and performance
and are being replaced by new technological products with content deriving from foreign
cultures. However, it is possible to recreate, in line with modern societal developments, these contexts of production and performance for folktales, whose main purposes are to educate and entertain. A work plan, the main features of which will be discussed in this paper, may offer solutions for presenting the Turkish folktale in new contexts and approach
new generations. The work plan proposed in this paper comprises the following processes:
Establishing the repertoire of the folktales to be used and the props needed in their presentation, preparing the storytellers and aforementioned props, establishing a program of folktale days and hours during which the tales will be performed at museums and kindergardens, and finally, performing the tales and taking the children around the props prepared
for the occasion. This work plan has the purpose of acquainting children with their traditional cultural valuees and ensuring that these come into play in forming their own cultural identity.
Key words: Folktale, museum, education, national culture
Bir toplumun ulusal kimli¤inin oluflmas›nda önemli rol oynayan kültür unsurlar›, onlar› oluflturan ve gelifltiren topluma has özellikleri yans›t›rlar. Bu kültürel unsurlar, bir taraftan söz konusu toplumu di¤er toplumlardan ay›r›rken, di¤er
taraftan yerelden ulusala ve ulusaldan evrensele do¤ru tafl›narak, dünya kültürel
miras›n›n renklenmesi ve zenginleflmesine katk› sa¤lamaktad›r.
Ulusal kültür unsurlar›n›n yarat›lmas›ndaki en önemli yap› tafllar›ndan olan
somut olmayan kültür yaratmalar›, günümüzde, bir taraftan küreselleflmenin etkisiyle yerini belli uluslar›n, özellikle de bat› toplumlar›n›n, kültür ürünlerine b›rakmak zorunda kal›rken, di¤er taraftan da sosyal dengesizlikler, ekonomik yetersizlikler, plans›z kentleflme vb. gibi nedenlerle önce icrâ edilmemeye, sonra
farkl› amaçlarla kullan›l›p bozulmaya ve sonuçta da yok olma tehlikesiyle karfl›
karfl›ya gelmifltir.
Somut olmayan kültürel miras›n önemli bir bölümünü oluflturan sözlü kültür
ürünlerinin korunmas›, günümüz flartlar›na ba¤l› olarak yeniden yarat›lmas›, yarat›m ortamlar›n›n haz›rlanmas› ve gelecek nesillere aktar›m›n›n devam› için, sözlü kültür miras›m›z›n, ça¤dafl sosyal, ekonomik olgular ve teknolojik geliflmeler
118
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
dahilinde, yeni bir yarat›m ve sunum ortam›n›n haz›rlanmas› amac›na yönelik
projelerin oluflturulmas› bir zorunluluk olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r.
Bildirimizde, yayg›n olarak bilinen sözlü kültür ürünlerinden masallar›m›z›n
ça¤dafl bir müze ortam›nda ve anaokullar›nda anlat›m› ve tan›t›m› ile baz› masal
unsurlar›n›n bir müze ortam›nda sergilenmesi konusundaki düflüncelerimizi paylaflaca¤›z.
Sözlü kültür ürünlerinden masallar›n temel dinleyici kitlesini çocuklar oluflturmaktad›r. Masallar›n e¤lendirme ifllevinin yan›nda e¤itim ve kültürel unsurlar›n gelecek nesillere aktar›lmas› gibi ifllevleri de bulunmaktad›r. Bu ifllevlerinden
dolay›, çocuklar›n ana dilinin geliflmesine, hayal gücünün zenginleflmesine yard›mc› olan masallar, önemli bir e¤itim ve ö¤retim arac›d›r. Ayr›ca, çeflitli kültürel unsurlar› aktarma özellikleri sayesinde masallar, çocuklar›n içinde yaflad›klar› toplumun sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve etik de¤erlerini ö¤renmelerinde
önemli bir de¤er olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r.
‹letiflim alan›ndaki teknolojik geliflmelerin de etkisiyle büyük bir h›z kazanan
küreselleflme ak›m› ile sosyal, siyasal ve ekonomik yap›lardaki de¤iflmeler, masallar›n baz› ifllevlerini veya ifllevsel etkilerini kaybetmesine neden olmaktad›r.
Ça¤dafl iletiflim araçlar›ndan özellikle görüntülü olanlar, yani televizyon, sinema
ve bilgisayar arac›l›¤›yla yay›lan bat›l› toplumlar›n kültür yaratmalar› olan çeflitli
çizgi film, bilgisayar oyunlar› vb. ürünler, çocuklar› çok h›zl› bir flekilde kendi kültürlerinde var olan masal ve di¤er halk anlat›lar›n› dinlemekten uzaklaflt›rmaktad›r.
Bu durum ise, bir taraftan çocuklar›n fiziksel gelifliminde hareketsizlik, beslenme ve göz bozuklu¤u gibi sorunlar yarat›rken, di¤er taraftan çocuklar›n yarat›c›l›¤›n›n geliflmesini olumsuz bir flekilde etkilemektedir. Televizyon ve bilgisayarda somutlaflt›r›lan karakterler ve oluflturulan görüntülü imaj dünyas›, çocuklar›n hayal dünyalar›nda yeni yaratmalar oluflturmalar›na ve farkl› düflünüp, düflüncelerini aktarmalar›na engel olmaktad›r. Bu durumun do¤al bir sonucu olarak
da, toplumsal de¤erleri yans›tan ve çocuklara ulusal kültür unsurlar›n› tan›tan ve
benimseten masal gibi sözlü kültür ürünlerini dinlemekten uzaklaflan çocuklar,
kendi kültürel de¤erlerini yeterince ö¤renememekte ve ayn› zamanda kendi kültürel de¤erlerine yabanc›laflmaktad›rlar.
Yukar›da bahsetti¤imiz pek çok olumsuz özelli¤ine ra¤men, çizgi film ve bilgisayar oyunlar›, geliflmifl bir teknoloji ile üretildikleri için renkli, canl› ve hareketli olmalar›ndan dolay›, çocuklar için oldukça ilgi çekici hale gelmifltir. Burada
vurgulamak istedi¤imiz, bilgisayar ve televizyon teknolojilerine karfl› olufl fleklinde alg›lanmamal›d›r. Belirtilmek istenen husus, bu teknolojik olgular›n kullan›m›ndaki içerik yabanc›laflmas›d›r. Hem teknik yaratmalar ve hem de bunlar›n
kullan›m›ndaki içerikler yabanc› oldu¤unda do¤al olarak, yeni kuflaklar›n kendi
toplumlar›ndan izole olmalar› ve kendi toplumlar›na yabanc›laflmalar› kaç›n›lmaz
bir sonuçtur.
Kurulacak olan ça¤dafl bir müze ortam›nda Türk yaratmas› olan masallar›n
anlat›m›n›n yap›lmas› ve çeflitli masal dünyas› unsurlar›n›n sergilenmesi, yukar›-
daki olumsuzluklar›n ortadan kald›r›lmas›na, masallar›m›z›n ve bunlar›n içinde
tafl›nan Türk toplumuna özgü de¤erlerin çocuklar için cazip hale getirilmesine
yard›mc› olacakt›r. Bu durumda ortaya ç›kan sorun ise, kendi yaratmalar›m›z
olan masallar›n aktar›m›n›n nas›l yap›lmas› ve sergilenmesi gerekti¤i sorunudur.
Bir proje olarak düflündü¤ümüz, masallar›n ça¤dafl bir müze ortam›nda canl› icrâs›n›n yap›lmas›, baz› masal unsurlar›n›n sergilenmesi ve bu icrân›n ilk önce
bir proje kapsam›nda belirlenecek anaokullar›nda sürdürülmesi çal›flmas›, hem
çocuklar›m›z›n daha iyi e¤itim alarak, kültürel de¤erlerimizle beslenmesini sa¤layacak hem de müzede sergilenen unsurlar› görmeye gelen çocuklarla, kurulmas› planlanan “Somut Olmayan Kültür Ürünleri Müzesi” aras›nda sa¤lam ba¤lar kurularak, müzenin daha aktif ve canl› olmas› sa¤lanacakt›r. Böylece, söz konusu müze, baz› cans›z nesnelerin sergilendi¤i bir yer de¤il, anlat›lanlarla sergilenenler aras›nda bir ba¤ kurmaya çal›flan genç kuflaklarla yaflat›lan ve yaflanan,
dinamik bir yer olma özelli¤i kazanacakt›r. Masallar›n anaokullar› ve müzede icrâs› ve baz› masal unsurlar›n›n müzede sergilenmesiyle ilgili tekliflerimiz ana hatlar› itibariyle dört aflamal› bir çal›flma program›ndan oluflmaktad›r:
1. Anlat›lacak masal metinleri repertuar›n›n ve sergilenecek masal unsurlar›n›n tespiti.
2. Masal anlat›c›lar›n›n ve sergilenecek unsurlar›n haz›rlanmas›.
3. Masallar›n müzede ve anaokullar›nda anlat›m› için “Masal Anlatma Saatleri ve Günleri” program›n›n oluflturulmas›.
4. Masallar›n anlat›m› ve masal unsurlar› sergisinin ö¤rencilere gezdirilmesi.
Çal›flman›n birinci aflamas›nda, anlat›lacak olan masal repertuar›n›n oluflturulmas› ve masal anlat›c›lar›n›n haz›rlanmas› söz konusu olacakt›r. Bu aflamada,
masal metinlerinin seçilmesi için halkbilimi uzmanlar› ve çocuk psikolojisi uzmanlar›ndan oluflan bir ekibin ortaklafla çal›flmas› gerekmektedir. Masallar›n seçiminde dikkat edilecek hususlar›n bafl›nda, repertuar›n öncelikle ulusal ve evrensel de¤erlerin a¤›rl›kl› olarak ifllendi¤i Türk masallar›ndan oluflturulmas› ve
ayn› zamanda, seçilen masallar›n anaokulu çocuklar›n›n geliflimine uygun özellikleri tafl›mas› gerekmektedir.
Masal repertuar› oluflturulurken dikkat edilecek bir baflka husus, masallar›n
halk aras›nda anlat›ld›¤› gibi mi, yoksa söz konusu uzmanlar taraf›ndan yeniden
düzenlenmifl fleklinin mi kullan›lmas› gerekti¤idir. Repertuar› oluflturacak masallar, içerdikleri mesajlar bak›m›ndan anaokulu çocuklar›na uygun olan, çocuklara verilmesi düflünülen kültürel, toplumsal ve etik de¤erleri etkili bir flekilde aktaran ve türünün özelliklerini tam olarak tafl›yan masallar olmal›d›r. Söz konusu
özelliklere sahip olan masallar herhangi bir de¤ifliklik yap›lmadan repertuara dahil edilebilir. Bununla birlikte, halkbilimciler ve çocuk psikologlar›ndan oluflan
ekip taraf›ndan, masal metinlerinin, anaokulu çocuklar›n›n geliflimine uygun hale getirilmeleri veya verilen mesajlar›n daha aç›k bir flekilde aktar›lmas› ve masallar›n anaokulu çocuklar›n›n anlayaca¤› seviyeye getirilmesi gibi düzenlemeler
yap›labilir.
119
120
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Masal repertuar›n›n düzenlenmesinde, seçilen masallar›n gelifligüzel verilmesi yerine, çocuklara aktar›lmak ve benimsetilmek istenen mesajlar ve bunlar› içeren masallar›n özelden genele do¤ru ya da basitten karmafl›¤a do¤ru bir s›ralamayla anlat›lmas› daha etkili olacakt›r. Örne¤in; önce anne-baba, kardefl sevgisini, daha sonra arkadafl ve ö¤retmen sevgisi ve daha sonra da vatan, millet sevgisini konu edinen masallar›n bir s›ra içinde anlat›lmas›, çocuklar›n bu kavramlar› daha iyi anlay›p, benimsemesini sa¤layacakt›r.
‹kinci aflamada ise önemli iki çal›flma bulunmaktad›r. Bunlardan ilki, masal
anlat›c›lar›n›n belirlenmesi ve e¤itilmesidir. Masallar›n kim taraf›ndan ve nas›l sunulaca¤› sorunu, bu aflamada ilk olarak üzerinde durulmas› gereken konudur. Bizim teklifimiz, masallar›n okuma fleklinde veya herhangi bir flekilde masal anlatabilme yetene¤ine sahip kifli veya kifliler taraf›ndan de¤il, masal anlat›m›n› gerek jest ve mimikleri ve gerekse çeflitli ses ve vücut hareketleriyle canland›rma
yetene¤ine sahip uzman kifliler taraf›ndan anlat›lmas›d›r.
Masal anlat›c›lar›n›n, canland›rma (dramatize) fleklindeki sunumu yapabilecek kifliler, yani tiyatro e¤itimi alm›fl veya canland›rma (dramatize) yetene¤i olan
kiflilerden oluflturulacak uzman kifliler olmas› son derece önemlidir. Bu uzman
masal anlat›c›lar›; Güzel Sanatlarla ilgili Fakültelerin Tiyatro Bölümü ö¤rencilerinden, amatör tiyatroculardan veya canland›rma yetene¤i olan ö¤renciler aras›ndan seçilebilir. Bu kiflilere halkbilimi ve çocuk psikolojisi alanlar›nda belli bir
e¤itim verilmesi uygun olacakt›r. Seçilen anlat›c›lar›n, tiyatro bölümü veya anaokulu ö¤retmenli¤i bölümü ö¤rencilerinden oluflturulmas› halinde, masal anlat›m›n›n onlar için kendi meslekleriyle ilgili bir staj haline getirilmesi de söz konusu olabilir. Böylece, masal anlat›c›lar› için ödenecek ücretler sorununa da bir çözüm getirilebilir.
Masal anlat›c›lar›n›n haz›rlanmas›nda, canland›rma (dramatize) yetene¤i yan›nda, dikkate al›nacak bir baflka önemli nokta ise, anlat›c›lar›n dili kullanma yetene¤i ve çocuklarla iyi iletiflim kurabilmesine yönelik haz›rl›kt›r. Gerekirse, anlat›c›lar›n haz›rlanmas› aflamas›nda, iyi iletiflim kurma ve Türkçeyi düzgün konuflmalar›n› sa¤lamaya yönelik haz›rl›klar da yap›labilir.
Masal anlat›c›lar›n›n haz›rlanmas› s›ras›nda üzerinde durulmas› gereken bir
baflka nokta ise, bu anlat›c›lar›n çocuklar taraf›ndan kolayca benimsenmesini
sa¤layacak flekilde adland›r›lmalar› ve giyecekleri k›yafetle ilgilidir. Bu noktada,
masal anlat›c›lar›na gelenekteki “Masalc›” ve “Masal Anas›” adland›rmalar›na
benzer isimler verilmesinin olumlu katk›lar sa¤layaca¤›n› düflünüyoruz. Masal
anlat›c›lar›, “Masal Ablas›” veya “Masal A¤abeyi” fleklinde adland›r›labilir. Yine,
masal anlat›c›lar›n›n belli bir gelene¤i veya masal karakterini ve bunun yan›nda
müzenin ad›n› ve özelli¤ini yans›tan bir k›yafetleri olmal›d›r. Çeflitli ülkelerde farkl› kültür unsurlar›n› yans›tmada ve benimsetmede uygulanan bu türden k›yafetlerin haz›rlanmas› ve bu k›yafetlerin çocuk zihninde oluflturaca¤› imaj son derece önemlidir.
Bu aflamada üzerinde durulmas› gereken ikinci önemli konu ise, müzede
hangi masal unsurlar›n›n nas›l sergilenece¤idir. Bu konuda, özellikle sahne tasar›m› ve mizansen haz›rlama konusunda deneyimli uzman kiflilerle birlikte çal›fl›lmas› daha iyi sonuç elde edilmesini sa¤layacakt›r. Bize göre bu aflamada yap›lmas› gereken, baz› masal kahramanlar›n›n ve masal dünyas›ndan belli yer ve büyülü nesnelerin somut hale getirilmesidir. Örne¤in; bir Kelo¤lan karakterinin çeflitli boyut ve hareketlerini sembolize eden flekiller veya kurnazl›¤›yla ünlü tilkinin
farkl› olaylardaki yar› hareketli heykelcikleri yap›labilir. Yine, sihirli bir k›l›ç veya
tafl›n, veyahut da bir masal kahraman›n›n yaflad›¤› bir ma¤ara veya bahçenin küçültülmüfl boyutta bir fleklinin yap›m› yer almaktad›r. Bunlar›n yan›nda, belli masal metinlerinin sesli olarak anlat›m› kaydedilip çocuklar›n bunlar› dinlemeleri
sa¤lanabilir. Baz› masal karakterlerinin bilgisayar üzerinde s›n›rl› animasyonlar›
yap›l›p, çocuklar›n müze gezisi s›ras›nda bunlar› görmeleri ve dokunmalar›
sa¤lanabilir veya kendi animasyonlar›n› oluflturmalar›na yönelik düzenekler haz›rlanabilir. Ayr›ca, boyama kitab›, maske, karakter resimleri, ç›kartmalar ve logolarla çocuklar›n masal karakterleri ve dünyas› ile bütünleflmeleri sa¤lanabilir.
Üçüncü aflama “Masal Anlatma Saatleri ve Günleri” program›n›n oluflturulmas› aflamas›d›r. Masal metinlerinin belirlenmesi, masal anlat›c›lar›n›n ve sergilenecek masal unsurlar›n›n haz›rlanmas›ndan sonraki aflama, masallar›n müzede
ve anaokullar›nda belli bir program içinde yürütülmesiyle ilgilidir. Masal anlat›m›n›n, çocuklar›n bir defa kat›lacaklar› bir uygulama olmas› yerine, bir program
çerçevesinde gerçeklefltirilecek uzun süreli bir uygulama olmas› kültürel olgular›n çeflitli metin ve ba¤lamlar içinde aktar›m›n›n yap›lmas›, bu aktar›mdaki unsurlar›n kavranmas› ve çocuk e¤itimi bak›m›ndan daha verimli olacakt›r.
Burada programdan kast edilen, saat ve gün belirlemesi yapman›n ötesinde, oluflturulan masal repertuar›ndaki bütün masallar›n belli bir grup çocu¤a aktar›m›n›n sa¤lanmas›d›r. Bu aktar›m, müze ortam›nda yap›labilece¤i gibi, anaokullar›nda haftan›n belirli gün veya günlerinde yap›labilir. Her aktar›mdan sonra, e¤er aktar›m okulda yap›lm›fl ise, çocuklar müzeye davet edilerek müzede
aktif bir flekilde masal unsurlar›n› ö¤renmelerini sa¤layacak bir gezi düzenlenebilir. E¤er aktar›m müzede yap›lm›fl ise, yine masal anlatma ve dinlemeyi takiben o masal unsurlar›n›n bulundu¤u birim çocuklara gezdirilebilir.
Masal sunumlar›n›n yap›laca¤› anaokullar› taleplere göre belirlenebilece¤i
gibi, uygulaman›n bafllang›c›nda müzeye yak›n anaokullar›n› tercih etmek, bu
uygulaman›n tan›t›lmas› ve yayg›n bir hale getirilmesi için uygun olacakt›r. Müze ortam›nda gerçeklefltirilecek sunumlar ise, sürekli veya haftan›n belirli günlerinde ve okullardan gelecek taleplere ba¤l› olarak düzenlenebilir.
Çal›flman›n dördüncü ve son aflamas› iki k›s›m olarak düflünülmelidir. ‹lk
olarak, önceden haz›rlanm›fl olan anlat›c›lar›n, belirlenmifl program çerçevesinde
dinleyici kitlesini oluflturacak çocuklarla bir araya gelmeleri sa¤lanacak ve bu bir
araya gelifllerde, anlat›c›lar, haz›rlad›klar› masallar› çocuklara bir gösteri fleklin-
121
122
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
de anlatacaklard›r. Masallar›n bir gösteri fleklinde sunulmas› çocuklar›n ilgisini
çekecektir. Bunun yan›nda, masal anlat›m› s›ras›nda çocuklar›n sadece dinlemeleri de¤il, aktif olarak kat›lmalar›n› da sa¤lamak gerekmektedir. Masal anlat›m›
s›ras›nda baz› bölümlerin çocuklar taraf›ndan tekrar edilmesi veya yap›lan baz›
taklitlere onlar›n da kat›lmas› ya da anlat›c›n›n, anlat›m s›ras›nda soraca¤› k›sa
cevapl› sorularla çocuklar anlat›ma dahil edilmelidir. Böyle bir sunumla, masal
anlat›m›nda hareket unsurunun da kullan›lmas›, farkl› ses tonlamalar› ve taklitlerle karakterlerin canland›r›lmas› sa¤lanm›fl olur. Bu flekilde yap›lacak bir masal
sunumu, hem çocuklar›n ilgisini çekecek, hem de onlar›n masal dinleme al›flkanl›¤› kazanmalar›nda etkili olacakt›r.
Dördüncü aflaman›n ikinci k›sm›nda; müzede sergilenen masal bölümü çocuklara gezdirilmelidir. Burada; masal saati içinde anlat›lan masal kahramanlar›n›n resimlerini içeren boyama kitaplar›, çeflitli resimler, ç›kartmalar, anne-babalar›n çocuklara bu masallar› okumalar›n› sa¤layacak resimli masal kitaplar›,
ses ve görüntü kay›tlar›n›n bulundu¤u masal bölümü gezdirilecektir. Müzede yap›lacak anlat›mlardan sonra, çocuklar›n müzeyi gezmeleri ve anlat›lan masallarla ilgili ürünlerle tan›flmalar› sa¤lanacakt›r. Bu ürünler, müzeyi çocuklar için daha cazip hale getirecek, dinledikleri masal› benimsemelerini ve masallar›n çocuk
e¤itimi içerisinde daha genifl bir alanda kullan›lmas›n› sa¤layacakt›r. Çocuklar›n
bu ürünlerle tan›flmas› s›ras›nda, mümkün oldu¤u kadar çok soru sormalar› ve
bu sorular›n cevaplanmas› sa¤lanarak, çocuklar›n masal dünyas› ile bütünleflmesi ve gerçek dünya ile masal dünyas› aras›ndaki iliflkiyi daha iyi bir flekilde kurmalar› söz konusu olacakt›r.
Somut olmayan kültür ürünlerimiz aras›nda bulunan masallar›m›z kendi yarat›m ve aktar›m ba¤lamalar›n› çeflitli toplumsal geliflmeler sonucunda kaybetmekte ve bunlar›n yeri yeni teknolojik yaratmalardaki yabanc› kültürlere ait içeriklerle doldurulmaktad›r. Temel ifllevleri aras›nda ö¤retmek, e¤itmek ve e¤lendirmeyi sayabilece¤imiz masallar›n, yarat›m ve aktar›m ba¤lamlar›n› ça¤dafl toplumsal oluflumlara uygun flekilde yeniden oluflturmak mümkündür. Bu çerçevede yap›lacak, yukar›da ana özelliklerini tart›flt›¤›m›z ve halen tart›flmaya aç›k tuttu¤umuz, bir çal›flma plan› ile oldukça güçlü bir kültürel temele sahip olan Türk
masallar›n› yeni bir ba¤lamda sunmak ve bunlardan ça¤dafl ortamlarda genç kuflaklar›n yaralanmas›n› sa¤layacak flekilde yararlanmak mümkündür.
Yukar›da teklif etti¤imiz çal›flma hem kurulacak olan somut olmayan kültür
ürünlerinin müzelenmesine ve hem de Türk sözlü halk yaratmalar›ndan masallar›n yeniden ifllevsel hale getirilmesine katk›da bulunacakt›r. Yap›lacak ciddi bir
çal›flma ile, Türk kültürünün devaml›l›¤›, küreselleflme olgusu karfl›s›nda kendini
koruyabilmesi ve küresel de¤erlere kendi de¤erlerinden katk›da bulunmas›na
katk› sa¤lanacakt›r.
123
HALK KÜLTÜRÜ ÜRÜNLER‹NDEN ÂfiIKLIK GELENE⁄‹N‹N
MÜZELENMES‹ ÜZER‹NE BAZI DÜfiÜNCELER
Some Thoughts on Exhibiting the Minstrel Tradition,
one of the Products of Folk Culture, in a Museum
Nilgün ÇIBLAK
ABSTRACT
The minstrel tradition, which has an important place among Turkey’s intangible cultural heritage, is an original art form based on original performance rituals and a tradition
that has stayed alive from the sixteenth century to our day. On the other hand, the minstrel tradition has weakened since the nineteenth century due to socio-cultural changes
which have effected that the structure in which new minstrels are educated was eroded.
Thus, it is crucial that the visual or visualizable elements of the tradition be preserved and
passed on to future generations. This presentation contains ideas on how the minstrel tradition and its established placein Turkish cultural history may be preserved and exhibited
in an open-air museum.
Key words: Cultural heritage, minstrel tradition, preservation in museums
Âfl›k tarz› fliir gelene¤inin kayna¤›n›, Orta Asya Türk uygarl›¤› içinde aramak
gerekir. ‹slâmiyet öncesi dönemlere ait en eski Türk flairleri, Tonguzlar›n “flaman”, Mo¤ol ve Boryatlar›n “bo” veya “bugué”, Yakutlar›n “oyun”, Altay Türklerinin “kam”, K›rg›zlar›n “baks›-bakfl›”, O¤uzlar›n “ozan” ad›n› verdikleri ve sihirbazl›k, rakkasl›k, musikîflinasl›k, hekimlik gibi birçok özellikleri kendilerinde toplayan kiflilerdir. Halk aras›nda büyük bir yeri ve önemi bulunan bu kifliler, flölen,
s›¤›r, yu¤ gibi dinî veya toplumsal amaçl› törenlerde kopuz eflli¤inde fliirler söylerlerdi. Hükümdar›n huzurunda, onun kahramanl›¤›n› ve büyüklü¤ünü dile getiren, o günkü savaflta ya da avda meydana gelen kahramanl›k sahnelerine dair
övgülerde bulunan veya eski kahramanlar›n destanlar›n› terennüm eden bu “flair-sihirbaz”lar, Türk fliirinin en eski sözlü ürünlerini meydana getirmifllerdir (Köprülü, 1989: 56-72).
Türkler ‹slâmiyet’i kabul ettikten sonra da halk aras›nda, orduda, hatta hükümdar saraylar›nda söz konusu flairler, önemli bir yere sahipti. Gazneli ordular›ndaki Türk boylar› aras›nda ve Karahanl›lar döneminde halk flairlerinin bulundu¤unu ve o zaman Türkler aras›nda kullan›lan çeflitli müzik aletlerinin adlar›n›,
Divan u Lügat’it-Türk’ten ö¤renmekteyiz. Yine Selçuklular ile Harezmflahlar’da
ve ard›ndan Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda da askerî muz›kan›n bulunmas›, o dönemlerde halk flairlerinin bulundu¤unu bizlere göstermektedir (Köprülü, 1989:
157-161). Dolay›s›yla göçebe toplumun ürünü olup epik tarzda fliirler söyleyen
124
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
ve ozan-baks› ad› verilen bu sanatç›lar, ‹slâmiyet kültür dairesine girilmesinden
sonra da sosyal hayatta etkisini sürdürerek, Anadolu’da 15. yüzy›la kadar varl›¤›n› devam ettirmifltir.
Anadolu’nun Türklefltirilmesi ve ‹slâmlaflt›r›lmas› yolunda önemli bir görev
üstlenmifl olan tasavvuf ve buna ba¤l› olarak ortaya ç›kan tasavvufî halk fliiri, 13.
yüzy›lda yetifltirdi¤i Yunus Emre ile önemli bir boyut kazanm›fl, daha sonraki dönemlerde etkisini artt›rarak geliflimini sürdürmüfltür (Düzgün, 2000: 52). Yine ayn› yüzy›ldan itibaren saray›n bulundu¤u, siyasî ve idarî otoritenin yerleflti¤i kentlerde, ‹slâm uygarl›¤› dairesine ba¤l› olarak Arap ve Fars edebiyatlar› etkisinde
yüksek zümreye hitap eden soyut nitelikli divan edebiyat› oluflmaya bafllam›flt›r.
Ancak bunlardan tekke edebiyat› sadece belirli bir dinî gruba; divan edebiyat› ise
flehir merkezlerinde yaflayan yüksek zümreye ait bulunmaktad›r. Halk›n büyük
ço¤unlu¤una seslenen, hemen her kesimden ya da s›n›ftan insanlar› etkisi alt›na
alan ortak bir edebiyata ihtiyaç duyuldu¤u da aç›kça ortadad›r. Halk, ‹slâmiyet
öncesi dönemin sanatç›s› ozan-baks›’dan farkl› yeni bir sanatç› istemektedir. Nitekim 15. yüzy›lda ozan kelimesine “geveze, herzegû” gibi olumsuz anlamlar da
yüklenmeye bafllanm›flt›r.
Bu bak›mdan Türkler, yeni yurt edindikleri Anadolu co¤rafyas›nda yeni bir
kültürel kimlik kazan›nca, millî öze ba¤l› epik fliirler söyleyen ozan-baks›lar›n yerini ‹slâmî öze ba¤l› lirik fliirler söyleyen ve kendisine “âfl›k” ad› verilen yeni bir
sanatç› tipi alm›flt›r. Göçebelikten yerleflik hayata geçerek yeni bir toplum düzeninin kurulmas›, destan anlat›c›s› ozan›n yerine âfl›k tipinin geçmesinde etkili olmufltur. Âfl›klar, kopuz yerine saz çalmaya, epik fliirler yerine yerleflik hayata
ba¤l› koflmalar söylemeye bafllam›flt›r (Artun, 1996: 16).
Bir baflka deyiflle âfl›k tipi, ozan-baks› gelene¤inin, ‹slâmiyet’ten sonra tasavvufî düflünce ve yaflay›fl tarz› ile birleflmesinden do¤an yeni bir tiptir (Günay,
1999: 178). Sosyo-kültürel hayattaki de¤iflikliklere ba¤l› olarak 16. yüzy›lda varl›¤› sona eren ozan-baks› gelene¤i, âfl›k tarz› edebiyat›n oluflumunu etkileyen
önemli bir unsurdur. Ancak âfl›k tarz›, ozan-baks› gelene¤inin bir uzant›s› de¤ildir. Âfl›k edebiyat›, söz konusu gelenek ile tasavvufî ak›mlar ve tarikat edebiyatlar›n›n, bunun yan› s›ra divan edebiyat›n›n etkisiyle meydana gelmifl yeni bir oluflumdur.
Âfl›k edebiyat› temsilcilerine verilen âfl›k ad›, fliir biçimlerinin bir k›sm›, aflk
anlay›fl›n›n soyutlu¤u ve Tanr› vergisi say›lmas›, büyük âfl›klara “Hak âfl›¤›” denilmesi, Anadolu’da oluflan tekke edebiyat›n›n etkisidir. Bu etki 13. yüzy›lda Yunus Emre ile Türkmenler aras›na girmeye bafllam›flt›r. Âfl›¤›n ola¤anüstü güçlerle donat›lmas›, onun usta bir sanatç› olmas›na zemin haz›rlayan dolu içme törenlerinin yap›s›, Orta Asya flamanl›¤›n›n etkisi, daha genifl aç›dan eski Türk halk
inan›fllar›n›n izleri olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Özellikle âfl›k hikâyelerinde, Dede Korkut’tan gelen epik edebiyat›n izleri aç›kça görülmektedir. Kent kültürüne
aç›k yerlerde ise, klâsik edebiyat›n âfl›k edebiyat› üzerindeki etkisi hem dilde
hem biçimde hem fliir imajlar›nda kendini gösterir. Dolay›s›yla âfl›k edebiyat›, bu
üç alandan meydana gelen yeni bir sentezdir. Âfl›k, Tanr› ile mistik birlik arayan
derviflle, dans ve müzik eflli¤inde fliirler söyleyen kam-ozanlardan ifllevsel olarak
ayr›d›r. O, kahvehane, han, dü¤ün evleri gibi kutsal olmayan yerlerde halk› e¤lendiren ve din d›fl› konularda fliirler söyleyen bir sanatç›d›r (Baflgöz, 1977: 254).
Âfl›k, saz çalmas›n› bilen, usta-ç›rak iliflkisi içinde yetiflen, fliirlerini irticalen
söyleyen, genellikle hece veznini kullanan, at›flma yapabilen, bade içti¤ini belirten, diyar diyar dolaflan ya da bu özelliklerden bir bölümüne sahip olan sanatç›d›r. Âfl›¤›n bir baflka özelli¤i ise, naz›m tarz›nda söyledi¤i ürünlerin yan› s›ra aflk
ve kahramanl›k konulu halk hikâyeleri de anlatmas›d›r.
Kendisine “saz flairi, ozan, halk ozan›, sazl› ozan, halk flairi, Hak flairi, Hak
âfl›¤›, halk âfl›¤›, badeli âfl›k, meydan flairi, kalem flairi, çö¤ür flairi vb.” (Sakao¤lu, 1986: 247) adlar verilen âfl›k, fliirlerinde aflk, özlem, yi¤itlik, ölüm, toplum,
din, zamandan flikâyet ve do¤a gibi bireysel ve toplumsal konular› dile getirmifltir.
Âfl›k edebiyat›nda sanatç›, kendi yaratmalar›n›n yan›nda usta mal› deyiflleri
de dile getirir. Âfl›k, kendine has üslûbuyla özgün ürünler yarat›r, ancak bu ürünlerin meydana getirilmesi s›ras›nda gelene¤in kendisine sundu¤u haz›r kal›plardan da yararlan›r.
Bir baflka deyiflle âfl›kl›k, ça¤lar süren deneyimlerden geçerek biçimlenmifl,
kendine özgü icra töresi gelene¤e dayal› yap›s›, âfl›k olmak, âfl›kl›¤› sürdürmek
için uyulmas› gereken kurallar› bulunan bir gelenektir (Artun, 2001: 34). Âfl›k olmak isteyen kifli, bu gelene¤in kurallar›na uymakla yükümlüdür. Bu da usta bir
âfl›¤›n yan›nda belirli bir süre e¤itim almakla gerçekleflir. Buna göre âfl›k aday›,
usta bir âfl›¤›n yan›na ç›rak olarak girer (kap›lan›r) ve ondan ayak kurallar›n›,
âfl›k makamlar›n›, do¤açlama fliir söylemeyi, divana ç›kmay›, usta mal› eserleri
nakletme tekni¤ini, at›flma / karfl›laflma yapmay›, hikâye anlatmay› k›sacas› gelene¤in gereklerini ö¤renir. Ç›rak, ustas›yla beraber seyahate ç›karak di¤er âfl›klar› ve onlar›n âfl›k makamlar›n› tan›r, farkl› çevredeki de¤iflik kültürleri gözlemleyerek bilgi ve görgüsünü artt›r›r. Dolay›s›yla bu e¤itim ona hem fliir yap›s›n›n
ustal›klar›n›, inceliklerini ö¤retir hem de kal›plaflm›fll›¤›n› aktar›r. Bu süre aday›n
yetene¤ine göre artar ya da azal›r. Ç›rakl›k dönemini tamamlayan âfl›¤a, ustas›
taraf›ndan icazetname yani mesle¤i sürdürebilme yetkisiyle beraber bir de mahlas verilir. Mahlas ya da di¤er ad›yla tabfl›rma, âfl›klar›n fliirlerinin birbiriyle kar›flmas›n› engellemek amac›yla kullan›lan bir takma ad olup bu ürünlerin yarat›c›lar›n›n günümüze kadar aktar›labilmesini sa¤lam›flt›r. Âfl›kl›k gelene¤inde rüyada bade içme motifi de önemli bir yer tutmaktad›r. Buna göre baz› âfl›klar, rüyalar›nda H›z›r Peygamber’in ya da bir pirin kendilerine bade sunmas› ve bir güzelin resmini göstermesi sonucunda âfl›k olduklar›n› ve bu olay›n ard›ndan dillerinin çözülerek saz çal›p fliir söylemeye bafllad›klar›n› belirtmektedirler. Rüyada “er
125
126
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
dolusu” içenler kahramanl›k konulu, “pir dolusu” içenler ise âfl›kâne konulu fliirler söylemifllerdir.
Rüya motifi, âfl›klar için bir hareket ve bafllang›ç noktas›d›r. Âfl›klar›n gerçek
hayat hikâyelerine bak›ld›¤›nda rüya görene kadar belirli bir süre usta bir âfl›¤›n
yan›nda ç›rakl›k yapt›klar› görülmektedir (Artun, 2001: 67). Bu gelenek, Türklerin ‹slâmiyet öncesi inanç sistemlerine ait olup kutsal kifliler olarak kabul edilen
ozan-baks› gelene¤iyle Anadolu’da da varl›¤›n› sürdürmüfl görünmektedir.
Tarihî süreç içerisinde özellikle Azerbaycan ve Türkiye sahas›nda etkili olan
ve Türkiye’de bugün de etkisini sürdüren âfl›kl›k gelene¤i, temsilcilerinin sanat
gücüne, halk, ayd›n ve yönetici çevreler taraf›ndan kabulüne ba¤l› olarak, geliflimini sürdürdü¤ü co¤rafî alan ve yüzy›llara göre flekillenmifltir (Yak›c›, 2003:
166).
Anadolu sahas›nda âfl›k tarz› fliir gelene¤i, 16. yüzy›ldan itibaren güçlü temsilciler yetifltirmeye bafllam›flt›r. Karacao¤lan, Köro¤lu, Hayalî gibi güçlü âfl›klar›n yer ald›¤› 16. yüzy›lda, özellikle ordu flairlerinin önemli bir yer tuttu¤u gelenek, divan fliiri etkisinden uzak sade bir dille genellikle sekizli ve on birli hece ölçüsüyle destan, koflma, türkü tarz›nda zengin ürünler vermifltir (Yak›c›, 2003,
166). 17. yüzy›lda Âfl›k Ömer ve Âfl›k Gevherî’nin fliirlerinde görüldü¤ü üzere,
özellikle kasaba ve flehir çevrelerinde yaflayan, belirli bir e¤itim alm›fl âfl›klarda,
divan flairlerine özenme e¤ilimi bafllam›flt›r. Dolay›s›yla bu dönemdeki saz flairlerinin ürünlerinde, hem flekil hem içerik bak›m›ndan divan fliirinin etkisini görmek
mümkündür. Bu durum 18. yüzy›lda da devam etmifltir. Öte yandan 18. yüzy›l
âfl›klar› aras›ndan ünü günümüze kadar ulaflabilecek büyük sanatç›lar yetiflmemifltir.
19. yüzy›l ise, âfl›k edebiyat›n›n en güçlü dönemi olarak kabul edilir. Hece
ve aruz ölçüsüyle de¤erli eserler veren birçok âfl›k, söz konusu yüzy›lda, halk, ayd›n kesim ve devlet taraf›ndan maddî ve manevî destek görmüfltür. Bu dönemde
bat›l›laflma e¤ilimine ba¤l› olarak yeniçeri oca¤›n›n kapat›lmas›, tanzimat›n ilân
edilmesi gibi birtak›m yenileflme hareketleri bafllat›lm›fl ve bunlar›n insanlara anlat›labilmesi için sanatç›lardan yararlan›lm›flt›r. Bu sanatç›lar›n bafl›nda da diyar
diyar gezerek görüp yaflad›klar›n› çeflitli yerlerde dile getiren âfl›klar gelmektedir.
Bu nedenle 19. yüzy›lda, Türkiye genelinde âfl›k mektepleri olarak bilinen kahvehaneler (âfl›k, semaî, meydan kahveleri vb.) ço¤alm›fl ve özellikle ‹stanbul’da
kahvehane say›s› 20’nin üzerine ç›km›flt›r. Devlet, bu kahvehaneler arac›l›¤›yla
âfl›klar› teflkilâtland›rm›fl, onlara meslekteki bilgi, icra yetene¤i ve sanatsal güçlerine göre o dönem için iyi denilebilecek oranda maafl ba¤lam›flt›r (Yak›c›, 2003:
166). ‹stanbul’da saray›n di¤er illerde ileri gelenlerin deste¤ini alm›fl olan bu dönem âfl›klar›, divan fliirinin etkisiyle aruzlu flekillerde birçok fliir söylemifllerdir.
Bayburtlu Zihnî, Dertlî, Erzurumlu Emrah gibi aruzlu türlere yönelen âfl›klar›n yan› s›ra Dadalo¤lu, Deli Boran, Gündefllio¤lu gibi Karacao¤lan gelene¤ini sürdü-
ren âfl›klar›n da gelenekte önemli bir yeri bulunmaktad›r. Bu dönemin bir di¤er
özelli¤i ise, Emrah, Ruhsatî ve fienlik kollar› denilen âfl›k kollar›n›n oluflmas›na
zemin haz›rlamas›d›r.
20. yüzy›lda âfl›kl›k gelene¤i eski önemini kaybetmeye bafllam›flt›r. Cumhuriyetin ilân edilmesiyle beraber sosyal hayatta meydana gelen de¤iflmeler, âfl›klar zümresini yaratan ve besleyen toplumsal koflullar› da etkisi alt›na alarak onlar›n yavafl yavafl ortadan kalkmas›na ve büyük merkezlerden k›rsal çevrelere,
geliflmenin az oldu¤u yerlere do¤ru çekilmesine neden olmufltur. Öte yandan yine bu yüzy›lda yetiflen âfl›klar, millîleflme hareketine ba¤l› olarak dilde sadeleflmeye ve hece ölçüsüyle millî naz›m flekillerimize uygun olarak fliirler söylemeye
bafllam›fllard›r. Yaflayan âfl›klar›n gelene¤i sürdürmesine yard›mc› olmak amac›yla 1931 y›l›nda Ahmet Kutsi Tecer, 1964’te ‹brahim Aslano¤lu taraf›ndan Sivas’ta “âfl›klar bayram›” yap›lm›flt›r. Bundan iki y›l sonra, 1966’da, Konya’da düzenlenen âfl›klar bayram›n›n düzenli hale getirilmesiyle gelenek yaflat›lmaya çal›fl›lm›flt›r (Artun, 2001: 44-45). Âfl›k Veysel, Âfl›k Ali ‹zzet Özkan, Âfl›k Ferrahî,
Âfl›k Murat Çobano¤lu, Âfl›k Feymanî vb. sanatç›lar bu dönemin önde gelen temsilcileri aras›nda yer almaktad›r.
Günümüzde ise iletiflim araçlar›n›n yayg›nl›k kazanmas›, buna ba¤l› olarak
bilginin kitlelere çok k›sa bir sürede ulaflt›r›labilmesi, sanayileflmenin h›zla ilerlemesiyle beraber köylü ile flehirli aras›ndaki kültür farkl›l›¤› yavafl yavafl ortadan
kalkmaya bafllam›flt›r. ‹fl bulma amac›yla köyden kente yap›lan göçler yoluyla;
okuma, askerlik hizmetini yerine getirme, evlenme vb. çeflitli sebeplerle flehre giderek burada yaflayanlar arac›l›¤›yla ya da radyo, televizyon, gazete gibi çeflitli
iletiflim araçlar›n›n köylere kadar gelmesi, ulafl›m sa¤lanamayan k›rsal çevrelere
yol ve bunun yan› s›ra okul yap›lmas›yla köy insan› kent kültürüne s›k› s›k›ya
ba¤lanm›fl durumdad›r. Bu da halk›n yaflam fleklinin buna ba¤l› olarak da sanat
anlay›fl› ve zevkinin de¤iflmesine yol açm›flt›r. Toplumdaki bu çok yönlü de¤iflmeden âfl›kl›k gelene¤i de nasibini alm›fl, âfl›k varl›¤›n› devam ettirebilmek için
yeni ortam ve flartlara uyum sa¤layarak sanat›n› yeniden flekillendirmeye ve gelenek d›fl› düflüncelerle beslenmeye bafllam›flt›r.
Âfl›klar, fliirlerini müzik yani saz eflli¤inde, hece ölçüsüyle ve gelenekteki naz›m flekilleriyle söylemeye devam etmektedir (Artun, 2001: 53). Ancak günümüzde âfl›k fliirinin en belirgin özellikleri kaybolmak üzeredir. Baz› âfl›klar, fliirlerini do¤açlama söyleme yerine k⤛da yazarak oluflturmaktad›r. Böylelikle fliirlerini düflüne düflüne yazan âfl›k, gelene¤in kendisine sundu¤u fliir malzemesini oldu¤u gibi kullanmaktan kurtulmakta, kiflisel yaratma yetene¤ini daha rahat bir
flekilde sergileyebilmektedir. Yine âfl›klardan bir k›sm›, mahlas (tabfl›rma) yerine
kendi ad ve soyadlar›n› kullanmaya bafllam›flt›r. 1960’lardan sonra baz› âfl›klar
ise, “âfl›k” ad›n› b›rak›p kendilerine “ozan”, “halk ozan›” gibi adlar vermifllerdir.
Bu sözcü¤ün eski epik fliirler söyleyen ozan-baks› ile bir iliflkisi yoktur. Türk dilinin yenileflme süreci içinde ayd›n flairlerin 1950’li y›llardan itibaren “ozan” ad›-
127
128
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
n› tercih etmeleri sonucu halk flairleri de ayn› ad› kullanm›flt›r (Baflgöz, 1986:
257). Bu durum âfl›klar›n, ayd›n flairlerden etkilendi¤ini göstermesi bak›m›ndan
önemlidir.
Âfl›k tarz› fliir gelene¤inin ürünleri günümüzde sözlü, yaz›l› ve elektronik kültür ortamlar›nda üretilmekte ve yay›lmaktad›r. Yaz›l› kültür ortam›na geçifl, matbaan›n 19. yüzy›l›n bafllar›ndan itibaren Osmanl›’da yayg›nlaflmas›yla gerçekleflmifltir. Âfl›klardan bir k›sm› yazd›klar› veya söyledikleri destan ve koflma tarz›ndaki fliirleri bast›rarak satmaya bafllar, sahaf ve baz› ilgili kifliler âfl›klar›n tasnif
ettikleri halk hikâyelerini bast›rmak suretiyle bu sürece kat›l›r. Âfl›k tarz› fliir gelene¤i, sözlü ve yaz›l› kültür ortamlar›nda icra edilmekteyken yeni iletiflim araçlar›n›n icad›yla beraber elektronik kültür ortam›nda da icra edilir hale gelir. Bu
dönemde âfl›k mahsulleri, önce gramofon ard›ndan radyo yay›nlar›yla halkla buluflur. Radyo yay›nlar›ndan baflka 1960’l› y›llarda plâklar, 1970’lerden sonra kasetler ve yine yetmifllerde bafllay›p seksenlerin sonuna do¤ru devlet tekelinden
ç›karak yayg›nlaflan televizyon kanallar› âfl›klara yeni icra alanlar› sunar (Çobano¤lu, 1999: 248-249).
Önceleri köy köy, flehir flehir dolaflarak köy odalar›nda, dü¤ünlerde, asker
ocaklar›nda, kahvehanelerde, saray ya da konaklarda ve belirli bir grup karfl›s›nda fliirler söyleyen âfl›klar, yaz›l› ve elektronik kültür ortam›na geçilmesiyle beraber çok genifl bir kitleye seslenmeye bafllam›flt›r. Bu yeni ortamda âfl›k, seyirci
ile yüz yüze de¤ildir; seyirci âfl›¤› kitab›ndan, kasetinin üzerindeki resminden,
radyodan ya da televizyondan tan›maktad›r.
Elektronik kültür ortam› iletiflim teknolojisinin âfl›klar taraf›ndan kullan›lmas›yla beraber mahallî ezgiler, yurdun hatta dünyan›n dört bir yan›na kolayl›kla
ulaflm›flt›r. Bunun do¤al sonucu olarak mahallî âfl›k havalar›, radyo ve televizyonun da etkisiyle yerel seviyeden ulusal seviyede bilinir ve çal›n›r hale gelmifltir.
Özellikle büyük flehirlerde yayg›nlaflan saz-ba¤lama okullar›nda bu mahallî ezgilerin ö¤retilmesiyle de yeni yetiflen âfl›klar aras›nda sadece bir yörenin de¤il birkaç yörenin ezgileri kullan›lmaya bafllanm›flt›r (Çobano¤lu, 2000: 156). Böylelikle unutulmak üzere olan mahallî havalar›n yeniden canland›r›l›p yaflat›lmas›
sa¤lanm›flt›r.
‹letiflim ça¤›nda âfl›klar›n yetiflmelerinde öncekilere göre farkl›l›klar görülmektedir. Günümüz âfl›¤›, eskiden oldu¤u gibi usta-ç›rak iliflkisi içerisinde de¤il
âfl›k ve halk hikâyeleri kitaplar›n› okuyarak, radyo ve kasetçalar dinleyerek kendisini yetifltirmektedir (Boyraz, 2001: 165). Bu da âfl›k adaylar›n›n “gizli ç›rakl›k”
ad› verilebilecek bir dönemden geçmelerine neden olmaktad›r. Buna göre âfl›k
olmak isteyen kifliler, âfl›k tarz› ürünleri içeren kasetleri dinlemekte ve bunlar› usta bildikleri âfl›klara dinleterek onlar›n elefltiri ve önerilerini almaktad›r (Çobano¤lu, 2000: 156-157). Bu yolla kendilerini yetifltirmeye çal›flmaktad›r.
‹letiflim ça¤›n›n araçlar›, âfl›k tarz› fliir gelene¤inin çok genifl çevrelere yay›lmas›n› sa¤lam›flt›r, ancak söz konusu teknolojik geliflmeler âfl›kl›k gelene¤inin
temel özelliklerinde önemli de¤iflmelere neden olmufltur. Âfl›k, fliirlerinde yeni
çevre ve yeni insan tipinin beklentilerini karfl›layacak flekilde bar›fl, insan sevgisi, birlik ve beraberlik, kutsal de¤erlere ba¤l›l›k gibi toplumsal konulardan bahsetmeye bafllam›flt›r. Buna karfl›l›k âfl›kl›k gelene¤ini besleyen sözlü gelene¤in
zay›flamas›, usta-ç›rak iliflkisinin eski önemini kaybetmesi âfl›klar› olumsuz yönde etkilemifltir. Usta bir âfl›¤›n yan›nda yetiflme f›rsat› bulamayan günümüz âfl›klar›n›n, kafiye, redif, ayak, naz›m flekilleri ve türleri, âfl›kl›k kurallar›, âfl›k fas›llar› vb. konularda temel bilgileri eksiktir. Kulaktan dolma bilgilerle ya da di¤er
âfl›klar› dinleyerek kendilerini yetifltirmeye çal›flan âfl›klar, gelene¤i tam olarak
uygulayamamaktad›r. Bugün “do¤açlama” fliir söyleyen, “at›flma – karfl›laflma”
yapan, “muamma”, “lebde¤mez / dudakde¤mez” tarz›nda fliirler söyleyen, “halk
hikâyesi” anlatabilen, “âfl›k makamlar›”na özgün ürünlerle katk› sa¤layan, “âfl›k
fas›llar› ya da toplant›lar›”nda gelene¤e uyan âfl›klar›n say›s› oldukça azalm›flt›r.
Âfl›kl›k gelene¤inin korunmas› ve söz konusu görsel ya da görsellefltirilebilir
ürünlerinin hem âfl›k adaylar›na hem de halka tan›t›lmas›, bunlar›n yaflat›lmas› ve
gelecek kuflaklara aktar›m›n›n sa¤lanabilmesi için önlemler al›nmal›d›r.
Somut olmayan kültürel miraslar›m›zdan biri olan âfl›kl›k gelene¤inin kendine özgü do¤al yap›s› korunarak bir aç›k hava müzesi kapsam›nda sergilenmesi
gerekmektedir. Bu konuyla ilgili görüfllerimizi flu flekilde s›ralayabiliriz:
1. Âfl›k kahvehanelerinin, âfl›kl›k gelene¤inin geliflimi ve yaflat›lmas› aç›s›ndan önemli bir yeri olmufltur. ‹lk kez 16. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru ‹stanbul’da aç›lan kahvehanelerde, âfl›k tarz›n›n “usta mal›” eserleri çal›narak hem eski âfl›klar
hat›rlanm›fl hem de onlar›n fliirleri yeni âfl›klara nakledilmifl, âfl›klar aras›nda karfl›laflmalar / at›flmalar yap›lm›fl, muammalar as›lm›fl, halk hikâyeleri anlat›lm›flt›r. Günümüzde özellikle âfl›klar›n bulundu¤u ya da yetiflti¤i illerde bu tarz “âfl›k
kahvehaneleri” aç›lmal› ve bu kahvehaneyi iflletmek üzere görevli kifliler seçilmelidir. Haftada ya da tespit edilen belirli günlerde burada hem yerel hem de yak›n çevre illerden di¤er âfl›klar›n toplanarak gelene¤in kendine özgü icra töresi
içerisinde sürdürülmesine olanak tan›nmal›d›r. Yeterli say›da âfl›¤›n bir araya gelemedi¤i durumlarda bilen bir usta âfl›¤›n halk hikâyesi anlatmas› sa¤lanmal›d›r.
Bu toplant›lara halk›n da kat›labilmesi için önceden yerel televizyon kanallar› ya
da di¤er süreli yay›nlar arac›l›¤›yla duyurular yap›lmal›, belirlenen yerlere afifller
as›lmal›d›r. Bu tarz etkinliklerin düzenli olarak yap›labilmesi için kahvehaneyi iflletmek ve söz konusu toplant›lar› organize etmekle görevli kifli /kifliler ile sürekli olarak kahvehaneye gelen ve gelene¤in yaflat›lmas›nda katk›s› bulunan usta
âfl›k / âfl›klara devlet taraf›ndan belirli bir maafl ba¤lanmal›d›r.
2.Y›l›n belirli günlerinde ve s›rayla çeflitli illerde olmak üzere âfl›k fas›llar›n›n
tüm canl›l›¤›yla yaflat›laca¤› “âfl›k flenlikleri” düzenlenmeli ve bu flenliklere yurt
genelindeki âfl›klar davet edilmelidir. Kültür Bakanl›¤›, etkinli¤in yap›ld›¤› yerin il
valili¤i ve yine ayn› ildeki üniversitenin ilgili birimleri taraf›ndan ortaklafla düzenlenecek olan bu flenlikler, geleneksel hale getirilmeli ve her y›l bir flehirde yap›l-
129
130
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
mal›d›r. Bu yolla asl›nda bir nevi âfl›klar aras›nda eskiden yayg›n olarak sürdürülen seyahate ç›kma gelene¤inin ifllevleri devam ettirilebilecektir. Bir baflka deyiflle söz konusu flenlikler arac›l›¤›yla âfl›klar birbirlerini daha yak›ndan tan›yacak,
aralar›nda bilgi al›fl-verifli sa¤lanarak de¤iflik âfl›k makamlar›n›, ayak kurallar›n›,
yar›flmay›, geçmifl âfl›klar›n eserlerini ö¤renme f›rsat› yakalayacak, di¤er taraftan
gezip gördükleri bu yerler sayesinde bilgi ve görgülerini artt›rarak daha genifl
çevreye seslenebileceklerdir. Bu tarz etkinlikler, yeni yetiflmekte olan âfl›k adaylar› için de bir bak›ma e¤itim süreci oluflturacakt›r. Öte yandan flenliklerin belirli
bölümlerinde yap›lacak yar›flmalarla dereceye giren âfl›klara çeflitli ödüller verilerek usta âfl›k olma yolunda teflvikte bulunulacakt›r. ‹zleyici olarak kat›lan halk
da hem gelene¤i hem de yaflayan temsilcilerini yak›ndan tan›yacakt›r.
3. Âfl›kl›k gelene¤inin yaflat›lmaya çal›fl›ld›¤› ve usta âfl›klar›n bugün de yetiflti¤i flehirler tespit edilerek buralarda müzeler aç›lmal›d›r. Âfl›k tarz› fliir gelene¤inin olufltu¤u 16. yüzy›ldan günümüze her dönemin güçlü temsilcileri, mevcut
cönk ve mecmualardaki fliirleri ya da fliir kitaplar›yla, flecereleriyle, özel eflyalar›
ya da resimleriyle hatta uzman kiflilerin yapt›¤› heykelleriyle tan›t›lmal›d›r. Âfl›klara ait özel köflelerde onlar›n hayatlar›na dair bilgiler de verilmelidir. Ayr›ca müzenin ziyaret edilmesi s›ras›nda ziyaretçilere âfl›klar›n kasetleri de dinletilmelidir.
4. Âfl›kl›k gelene¤inin ve temsilcilerinin genifl bir kitleye tan›t›labilmesi için
sanal ortamda site aç›lmal›, bu sitede âfl›k ve gelenekle ilgili bütün bilgiler yer almal›, kaynak eserler ya da çal›flmalara kolayl›kla ulafl›labilmeli, ayr›ca siteye yöneltilen tüm sorular yan›tlanmal›d›r. Konuyla ilgili olarak araflt›rmac› ve akademisyenlerden de yard›m al›nmal›d›r.
5. Âfl›kl›k gelene¤inin geçmiflte oldu¤u gibi bütün canl›l›¤›yla korunup yaflat›labilmesi için e¤itim-ö¤retim kurumlar›na da çeflitli görevler düflmektedir. Özellikle üniversitelerde âfl›klar› tan›t›c› etkinlikler düzenlenmeli, bu etkinliklere yöresel ya da yurt çap›nda usta âfl›klar davet edilerek ö¤rencilerin sözlü kültür ortam›nda gelene¤in temsilcilerini tan›malar›na f›rsat sa¤lanmal›d›r. Yine üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyat› bölümlerinin ilgili derslerinde âfl›klarla ilgili tezler yapt›r›lmal›d›r.
6. Bas›n organlar›nda zaman zaman âfl›kl›k gelene¤ini devam ettiren güçlü
âfl›klara yer verilerek onlar›n kat›ld›¤› etkinlikler, bu etkinliklerde ald›klar› derece
ya da ödüllerden bahsedilmelidir. Ayr›ca radyo ve televizyon kanallar›nda âfl›klarla ilgili programlar yap›lmal›d›r. Böylelikle hem âfl›kl›k mesle¤i özendirilmeli
hem âfl›klar›n di¤er âfl›klar› dinleyip takip ederek kendi sanat›n› ve fliirini daha da
gelifltirmesine yard›mc› olunmal› hem de halka, yaflayan âfl›klar tan›t›lmal›d›r.
7. Âfl›klar›n yetiflti¤i ve âfl›kl›k gelene¤inin sürdürülmeye çal›fl›ld›¤› illerde
“Âfl›klar› Koruma ve Yaflatma Derne¤i” aç›lmal›, bu dernekler ayn› ilden ya da
farkl› yörelerden âfl›klar›n bir araya gelebildi¤i, sorunlar›n› tart›fl›p çözüm bulabildi¤i, âfl›klarla ilgili yap›lacak etkinlikler hakk›nda bilgi verildi¤i, öte yandan genç
ve yetenekli âfl›k adaylar›n›n saz çalmay›, do¤açlama fliir söylemeyi, kafiye ve
ayak kurallar›n›, usta mal› eserleri k›sacas› âfl›kl›k gelene¤ini ö¤rendi¤i bir yer
haline getirilmelidir. Bilindi¤i üzere günümüzde usta-ç›rak iliflkisi zay›flam›flt›r. Bu
bak›mdan söz konusu dernekler, usta âfl›klar›n yeni âfl›klar› denetleyebilmelerine
olanak sa¤lamas› yönüyle de ifllevsellik kazanmal›d›r. Böylelikle gelene¤i usta
âfl›klardan ö¤renerek eskisi gibi sürdürebilecek âfl›klar yetifltirilebilecektir.
Sonuç
Yaflad›¤›m›z dönemde sosyo-kültürel hayatta meydana gelen de¤iflimler,
âfl›kl›k gelene¤ini büyük ölçüde etkisi alt›na alm›flt›r. Âfl›klar, kendilerini yetifltirip halktaki geliflimi ve de¤iflimi yakalay›p günümüz insan›n›n zevkine uygun, ancak âfl›kl›k gelene¤inin temel özelliklerinden yani özünden ayr›lmadan yeni ürünler vermeye devam etti¤i sürece yaflamaya devam edecektir. Di¤er taraftan gelene¤in korunup yaflat›labilmesi ve gelecek kuflaklara aktar›labilmesi için âfl›klar›n yan› s›ra gencinden yafll›s›na, halk›ndan ayd›n kesimine, yerel yöneticisinden
en üst yetkilisine, bas›n-yay›n organlar›na vb. pek çok kifliye önemli görevler
düflmektedir. Herkes üstüne düflen görevi yerine getirdi¤i sürece 16. yüzy›ldan
günümüze kesintisiz olarak devam etmifl ve güçlü temsilciler yetifltirmifl olan
âfl›kl›k gelene¤i, daha uzun bir süre Türk kültür tarihindeki yerini ve önemini korumaya devam edecektir.
131
132
KAYNAKLAR
Artun (Erman), 1996, Günümüzde Adana Âfl›kl›k Gelene¤i (1966-1996) ve Âfl›k Feymanî, Adana, Adana Valili¤i ‹l Kültür Müdürlü¤ü Yay›nlar›.
Artun (Erman), 2001, Âfl›kl›k Gelene¤i ve Âfl›k Edebiyat›, Ankara, Akça¤ Yay›nlar›.
Baflgöz (‹lhan), 1986, “Halk Edebiyat› ve Folklor”, Folklor Yaz›lar›, ‹stanbul, Adam
Yay›nlar›, s.252-258.
Boyraz (fieref), 2001, “‹letiflim Araçlar›n›n Ozanl›k Gelene¤i Üzerindeki Etkileri”,
Folklor / Edebiyat, C.VII, S. XXVI, s. 163-168.
Çobano¤lu (Özkul), 1999, “Elektronik Kültür Ortam›nda Âfl›k Tarz› fiiir Gelene¤i
Ba¤lam›nda Çukurova Âfl›klar› Üzerine Tespitler”, III. Uluslar Aras› Çukurova Halk Kültürü Bilgi fiöleni (Sempozyumu), Bildiriler, Adana, Adana Valili¤i’nce Yay›mlanm›flt›r, s.246253.
Çobano¤lu (Özkul), 2000, Âfl›k Tarz› Kültür Gelene¤i ve Destan Türü, Ankara, Akça¤
Yay›nlar›.
Düzgün (Dilaver), 2000, “Âfl›k Tarz› fiiir Gelene¤i ve Erzurumlu Emrah”, Millî Folklor, C.6, Y.12, S.47, s.52-55.
Günay (Umay), 1999, Türkiye’de Âfl›k Tarz› fiiir Gelene¤i ve Rüya Motifi, 3. b., Ankara, Akça¤ Yay›nlar›.
Köprülü (M. Fuad), 1989, Edebiyat Araflt›rmalar›, 3. b., ‹stanbul, Ötüken Yay›nlar›.
Sakao¤lu (Saim), 1986, “Ozan, Âfl›k, Saz fiairi ve Hak fiairi Kavramlar› Üzerine”, III.
Milletleraras› Türk Folklor Kongresi Bildirileri, I. Cilt Genel Konular, Ankara, KTB M‹FAD
Yay›nlar›, s. 247-251.
Yak›c› (Ali), 203, “Türk Âfl›kl›k Gelene¤i ‹çinde Kastamonu’nun Yeri ve Önemi”, Millî Folklor, C.8, Y.15, S.60, s. 165- 169.
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
VI. OTURUM /SESSION 6
SOYUT KÜLTÜRÜN ONTOLOJ‹K
TEMELLER‹ VE B‹R OBJEKT‹VASYON MODEL‹
The Ontological Foundations of Concrete
Culture and a Model of Objectivation
Nihat BOYDAfi
ABSTRACT
Culture is, in the broad sense, an objectivation. Therefore, any definition of concrete
culture is essentially unacceptable. Whenever the live being is trying to explain the abstract and express it, he or she creates culture in the broad sense and works of art in the narrow sense. In this presentation, the preservation in a museum of abstract culture, and thus
its objectivation, will be traced via an example and the negative result of this attempt will
be evaluated.
Key words: Culture, objectivation, adam otu belief
… Kültür denilen fenomenin, baflka bir söyleyiflle bizi biz yapan hikayelerin
tan›m›n›n tart›flmal› oldu¤unu biliyorum. Kültür, sanat gibi aç›k kavram oldu¤u
için tan›m› da de¤iflkendir. Kültürel antropologlar ve ontolojistler kültürü, reel varl›¤›n üst tabakas› olarak flekillendirirler. Gerek ‹slam düflünürleri, gerekse Eflatun,
Aristo, Hegel, N. Hartmann gibi Bat›l› düflünürler reel varl›¤› analiz etmeye çal›flm›fllard›r. Bafllang›çta metafizik karakterli olan bu analizler, giderek daha nesnel
bir yap›ya ulaflm›flt›r. Ça¤dafl ontoloji reel varl›¤› tabakalardan meydana gelen piramidal bir yap› olarak aç›klar. Reel varl›k tabakalardan meydana gelir ancak homojen bir yap›dad›r. Ontoloji reel varl›¤› naif bir bak›flla ele al›r ve tabakalar› afla¤›dan - yukar›ya, somuttan - soyuta, reelden – irreele ulaflan bir piramidal yap›
olarak flekillendirir. Ça¤dafl varl›k bilimcilere göre bu piramidal yap› flöyledir;
133
Görüldü¤ü gibi varl›¤›n temeli inorganik (cans›z, maddi) tabakad›r ve varl›¤› o tafl›r, s›rasiyle organik tabaka (canl›) ruhi varl›¤›, ruhi tabaka da tinsel tabakay› (kültür tabakas›n›) tafl›r.
Tabakalar bofllukta durmazlar afla¤›dan yukar›ya do¤ru bir yetkinlik ›skalas› olmadan flekillenirler, üst tabakalar alt tabakalar taraf›ndan tafl›n›rlar. Maddi
tabaka yay›lma bak›m›ndan en genifl tabakad›r fakat orada üreme yoktur. Canl›
tabaka da genifl bir tabakad›r ve hayat (üreme) onun yenili¤idir. Canl›lar s›rasiyle bitki, hayvan ve insanlardan meydana gelir. Canl›lardan birisinde, özellikle ruhi olaylar vard›r. Bu tabaka ruhi tabakad›r, özelli¤i bilinç (bilme) bu tabakan›n
novumudur. ‹nsan içe bak›fl metoduyla kendini kavrad›¤› gibi d›fl dünyay› da
kavrar. Ruhi tabaka insan taraf›ndan tafl›n›r, orada matematik, boyut yoktur ancak nerde insan varsa orada ruhi olay vard›r.
Ruhi tabakan›n üstünde gene onun taraf›ndan tafl›nan tinsel varl›k (tabaka)
yer al›r. Tinsel varl›k kültür tabakas›d›r. ‹flte kültür bu tabaka da bulunur. Bu tabakan›n genel özelli¤i ortaklafla olmas›ndad›r. Ancak tinsel varl›k homojen bir
yap›da de¤ildir. Tinsel varl›¤› flöyle flekillendirelim;
Yukar›da belirtti¤i gibi tinsel varl›k (kültür tabakas›) havada durmaz objektiv ve kiflisel tinler taraf›ndan tafl›n›r. Kültürü yaratan ve tafl›yan ruhi bireyler veya onlar›n oluflturdu¤u toplumdur.
Gerek kiflisel tin ve gerekse objektiv tin canl›d›r, ancak objektivleflmifl tin
cans›zd›r. Canl› tin de¤iflir ve fakat objektivleflmifl tin de¤iflmez ölümsüzdür. Objektivleflmifl tin dar anlamda sanat denilen evrene iflaret eder. Mesela, Mevlana,
Goethe ve Tolstoy’un eserlerinde tortulaflan, nesnelleflen tinleri ölümsüzdür. Baki’nin bu kubbede sonsuzlu¤a giden, nesnelleflen tini, kendisinin de belirtti¤i gibi
ölümsüzdür. Baki kalan bu kubbede hofl bir sada imifl. Hattatlar ise bu dileklerini flöyle ifade ederler:
“Kat›p fena bulur, gene asar-› hamesi
Baki kal›r bu alem de bir zaman”
Efesli Erostrates, ölüp gidece¤ini unutulaca¤›n› anlay›nca, bir gece, (Büyük
‹skender’in do¤du¤u gece) dünyan›n yedi harikas›ndan biri say›lan Artemis Mabedini yakm›fl ve güya unutulmaktan! kurtulmufltur! Romal› bir flair (Ovidus),
eserlerine iflaret ederek, “büsbütün ölmeyece¤im” diyor.
134
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Gerek kiflisel tin, gerekse objektiv tin nesnelleflir. Yani soyut olan duygu ve
düflünceleri biçimlendirir. Bu biçimlendirmeye objektivasyon (biçimlendirme,
nesnellefltirme) diyoruz.
Genifl anlam›yla kültür, daha önce söyledi¤imiz gibi, bir objektivasyondur.
E¤er kültür bir objektivasyonsa ki öyledir, soyut kültür tan›m›, bilhassa varl›kbilimcilerin kabul edebilece¤i bir tan›m de¤ildir. fiöyle ki canl› tin soyutu anlat›rken, d›fla vururken, genifl anlamda kültürü, dar anlamda sanat eserlerini oluflturur. Her öz ve içerik bir biçimde görünüfle ulafl›r. Bu bir ontik zorunluluktur. Dilin
bizzat kendisi yaz›, bir objektivasyondur. Soyut görünüfle ulaflmak için zorunlu
olarak, bir ön yap›ya, maddi yap›ya muhtaçt›r. Yoksa var olamaz.
fiimdi… (kat›lmasak bile) soyut kültürün müzelenmesini, yani nesnelleflmesini bir örnekle yeniden somutlaflt›ral›m!
‹nsano¤lu bu planete ayak bast›¤› günden beri hayat denilen do¤um-ölüm
aras›ndaki süreyi, öncelikle uzatmak istemifltir.
Ve gönül Tanr›s›na der ki:
Pervam yok verdi¤in elemden;
Her mihnet kabulum yeter ki
Gün eksilmesin penceremden
Cahit S›tk›’n›n da dile getirdi¤i (nesnellefltirdi¤i) gibi, insano¤lu dolce vita’n›n devam› için her çareye bafl vurmufltur. Bu çareler aras›nda bir tanesi var
ki (__ki Anadolu kaynakl›d›r). Gerçek ten traji komiktir. Anlatal›m.
Sa¤l›k kültüründe ad› çok s›k kullan›lan ve patl›cangillerden Adamotu (Abdusselam otu, Kan kurutan, Adam kökü, Sevda otu, Muhabbet otu, Hac› otu) denilen flifal› bir bitki vard›r. Halikarnas Balikç›s› ahir zamana kalan birkaç tanesini Ege’de görmüflmüfl. Latincesi Mandragora Officinarium veya Mondragora Autumnalis yada Mondragor’dur. Araflt›rmad›m ama (benim gibi yafl› belli bir rakam›n üstünde olanlar bilirler) sihirbaz Mandrake’nin marifetleri bu otla iliflkili olmal›d›r. Bu otun toprakta olan kökleri insana benzermifl! Ve bu yüzden Adamotu denirmifl. Söylendi¤ine göre hiçbir bitki bunun kadar bat›l inan›fllara konu olmam›flt›r. Soyut kültür mü? Adam otu güya cennet bitkisidir. Antik kültürde iksir ondan yap›l›rd›. Aflka bire birdir, k›s›rl›¤› giderir, insan› zengin eder. Büyücülükte kullan›l›r, büyücüler, büyü iflleminden önce ellerini ondan elde edilen bir
kremle ovarlarm›fl! Has›l› her derde deva bir marifetli bitki. Hatta öyle k›ymetli
imifl ki, köklerinin sahtesi bile yap›l›rm›fl! Eskilerin söyledi¤ine göre, bitkimizin
bunca marifetleri yan›nda çok tehlikeli bir yan› da varm›fl! Bitki sökülüp ç›kar›l›r
– ç›kar›lmaz bir 盤l›k atarm›fl. Bu 盤l›¤› duyan ot sökücünün a¤z› çarp›l›r yüzü
e¤rilirmifl! Bu tehlikeden korkan insanlar flöyle bir tedbir al›rlarm›fl!
Önce Adamotu’nun köklerinin etraf› iyice aç›lacak, insana benzeyen kökler
kopar›lmaya haz›r hale getirilecek! Sonrac›¤›ma efendime söyleyim, otumuzun
çatal köküne bir ip ba¤lanacak. ‹pin bir ucu da bir za¤ar›n kuyru¤una ba¤lana-
cak. Ç›¤l›¤›n duyulmayaca¤› bir mesafeye çekilip, za¤ar güdüklenecek! Yekinen
it otu kopard›¤› gibi gelecek! Kocaman bir aferinden sonra, insan›n akl›na flu soru gelmez mi? ‹tlerin, za¤arlar›n a¤z› niçin çarp›lmaz, kemçikleflmez acaba? Al›n
size arka plan› polifonik bir soru! ‹flin yoksa araflt›r dur!
‹flte Sevda otu’nun çevresinde halk beyninde üretilen soyut inan›fllar böyle
nesnelleflmifltir. E¤er bu objektivasyon, üç boyutlu bir biçime getirilecek ve müzelenecekse, flöyle yap›labilir: Muhayyel müze’nin sa¤l›k kültürüyle ilgili bölümünde, Adamotu ve köküne ba¤l› ipin ucunda bir za¤ar, kabartma veya roundpose olarak sergilenebilir. ‹bret al›nacak bir olay olan bu tür soyut kültür de unutulmaktan kurtulur. Kurtulmas›na kurtulur da insano¤lu bu görüntüden bir ders,
k›ssadan hisse ç›kararak, eflref-i mahlukat veya zübde-i alem olan insana ve hayat›na hak etti¤i sayg›y› gösterir mi?
Bütün tek tanr›l› dinlerde hatta dinsiz kültürler de bile temel felsefe, insan ve
hayat›na sayg› üzerinedir. ‹nsan›n do¤a ile iliflkisinin sonucu ortaya ç›kan insanl›¤›n ortak miras› olan kültür flöyle dursun, hayvan ve bitki türlerinin, giderek yok
oldu¤unu, ibretle, dehfletle görüyoruz, duyuyoruz. Ölüm s›ras›, irreel olarak, insana m› geliyor, yoksa geldi mi, bilmiyoruz. ‹nsan reel olarak yaflamaktad›r, yaflamak organizman›n isteklerine boyun e¤mekse, bu do¤rudur. Elden ne gelir?
Aflk ölümün gülümseyen yüzü imifl! ‹nsan do¤duktan sonra ölüme do¤ru fani bir
yolculu¤a bafllar. Bu yolculukta yüzümüzü güldüren tek fley aflkt›r. Ancak bu aflk›n neleri kapsad›¤› önemli bir sorudur. Seyr-i afaki mi, seyr-i ruhani mi yoksa
seyr-i ilahi midir? Ama bu aflk›n sanatla kültürle, insanla yak›n iliflkisi vard›r.
Böyle biline! Adamotu ve za¤ar objektivasyonunu müzeler de gören insanlar›n
yüzünde belirecek traji-komik bir tebessüm insanl›¤›n gelece¤i için bir ümit ›fl›¤›
olarak yorumlanabilir mi? Bu sorunun cevab›n› bilime, sanata, kültüre duyarl› insanlara b›rak›yorum.
135
136
KAYNAKLAR
Eyubo¤lu, S. : Mavi- II, ‹stanbul, 2000
L. Randall, William : Bizi Biz Yapan Hikayeler, (Ç; fi. Süer Kaya), ‹stanbul, 1999
Moran, Berna : Edebiyat Kuramlar› Ve Elefltiri, ‹stanbul, 1985
Tanp›nar, A.H. : Yaflad›¤›m Gibi, ‹stanbul
Tunal›, ‹smail : Estetik, ‹stanbul, 1979
Tunal›, ‹smail : Sanat Ontolojisi, ‹stanbul, 2002
Timuçin, Afflar : Estetik, ‹stanbul, 2000
Turgut, ‹hsan : Sanat Felsefesi, ‹zmir, 1991
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
‹LE ‹LG‹L‹ B‹R PROJE TASARIMI
A project about the presentation in museums
of immaterial cultural inheritance
P›nar SOMAKCI
ABSTRACT
This study aims at protecting immaterial cultural inheritance and making it survive.
A project is put forward for this purpose. According to this project, it is argued that it is
much better to collect indoor and outdoor museums under the same umbrella, since in this
way, visitors would find the chance to see all the relevant parts of cultural inheritance in
one place. In this project, some advice is also submitted about how to arrange the rooms.
It is expected that in case this project is put in use it would be very beneficial both for museums and cultural inheritance in general.
Key Words: Culture, cultural inheritance, museum, project.
Girifl
Kültür; tarihi, toplumsal geliflme süreci içinde yarat›lan bütün maddi ve manevi de¤erler ile bunlar› yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullan›lan, insan›n
do¤al ve toplumsal çevresine egemenli¤inin ölçüsünü gösteren araçlar›n bütünüdür. K›saca, bir topluma özgü düflünce ve sanat eserlerinin bütünüdür(Parlat›r
vd.1998:1437).
Bu çal›flman›n amac›, somut olmayan kültürel miras›n yaflat›l›p, korunmas›n› ve gelecek nesile, en iyi flekilde, oldu¤u gibi aktar›lmas›n› sa¤lamakt›r.
Çal›flmada, halkbiliminin inceleme alan›na giren, sözlü anlat›lar›n, geleneklerin, uygulamalar›n, gösterilerin k›sacas› somut olmayan kültürel miras›n bir
müzede nas›l yer almas› gerekti¤i konusu araflt›r›l›p, de¤erlendirilmifl ve müzeleme yöntemi ile ilgili bir proje ortaya at›lm›flt›r. Bu projenin, somut olarak anlafl›labilmesi için konular, kapal› alan ve aç›k (hava) alan müzesi alt bafll›klar›nda ele
al›nm›fl, somut olmayan kültürel miras›n sergilenmesi, eserlerin yap›s›na göre
ayr›flt›r›larak, çeflitli önerilerde bulunulmufltur.
Kültürel de¤erlerin korunmas›, yaflat›lmas› ve tan›t›lmas› ad›na, yap›lan önerilerin ülkemize faydal› olabilece¤i umulmaktad›r
Müzecilik
Müze, sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin
sakland›¤›, halka gösterilmek için sergilendi¤i yer veya yap›d›r(Parlat›r
vd.1998:1621).
Müze, kültürel varl›klar›n korunmas› konusunda özel bir önem arzeder. Mü-
137
zecilik tarihine flöyle bir k›saca gözatmak gerekirse; Türkiye’de Cumhuriyet’in
ilan›na kadar müze kurma çal›flmalar› s›n›rl› kalm›flt›r. Cumhuriyet’in ilan›ndan
sonra Atatürk’ün kültür varl›klar›n›n yayg›nlaflt›r›lmas›na verdi¤i önem nedeniyle
ça¤dafl Türk müzecili¤i büyük bir geliflme göstermifltir. Nitekim Cumhuriyet ilan
edildi¤i s›rada Türkiye’de yaln›zca, “Asar-› Atika Müzesi” ad›yla ‹stanbul Arkeoloji Müzeleri, Aya ‹rini’de kurulmufl olan Askeri Müze, Süleymaniye Külliyesinin
imaretinde yeralan “Evkaf-› ‹slamiye Müzesi” ile Anadolunun birkaç büyük kentinde aç›lm›fl “Müze-i Hümayun” flubeleri bulunmakta idi.
Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda Milli E¤itim Bakanl›¤›na ba¤l› olarak kurulan
“Türk Asar-› Atikas›”, her türlü arkeolojik ve etnografik buluntunun toplanmas› ve
korunmas›na yönelik çal›flmalar› üstlenmifltir. Anadolunun birçok ilindeki kilise,
cami, han vb. gibi an›tsal yap›lar onar›larak yeni müzeler kurulmufltur. ‹çindeki eflyalarla birlikte müzeye dönüfltürülen “Topkap› Saray›” 1927’de ziyarete aç›lm›flt›r. Yine ayn› y›l Konya’da Mevlana Dergah› müze haline getirilmifltir. Ülkenin müze olarak tasarlanan ilk yap›s› olan “Ankara Etnografya Müzesi” 1930 y›l›nda ziyarete aç›lm›flt›r. Ayr›ca Bursa, Adana, Manisa, ‹zmir, Kayseri, Afyon, Bergama ve
Edirne’de yeni müzeler kurulmufltur. Müzecilik faaliyetleri daha sonraki y›llarda da
devam etmifl, yurdun hemen hemen her köflesinde çok say›da müze kurulmufltur.
Bugün ülkede Kültür Bakanl›¤›na ba¤l› 99 adet müze müdürlü¤ü ve bu müdürlüklerin denetiminde faaliyet gösteren 91 adet özel müze ve 1028 adet koleksiyoner
bulunmaktad›r(www.kultur.gov.tr). Türkiye’de 1982 y›l›ndan itibaren 18-24 May›s
tarihleri aras›nda “Müzeler Haftas›” düzenlenmektedir.
Müze Çeflitleri
Müzeleri; cinsine, statüsüne, mekan›na, ba¤l› oldu¤u kuruma göre vb. çeflitli alanlarda grupland›rmak mümkündür. Dünyadaki müzeler; sanat müzeleri, tarih müzeleri, antropolojik müzeler(arkeoloji,etnoloji), do¤a ve tarih müzeleri, bilim ve endüstri müzeleri, çeflitli uzmanl›k dallar›yla ilgili müzeler(cam, tütün, flarapvb.)olarak s›n›fland›r›lm›flt›r.
Türkiyedeki müzeler ve an›tlar ise, daha farkl› grupland›r›lm›flt›r; tarih ve sanat müzeleri, arkeoloji ve etnografya müzeleri, arkeoloji müzeleri, etnografya
müzeleri, an›t müzeler, müze evler, devrim müzeleri, askeri müzeler, özel müzeler, aç›k hava müzeleri(www.kultur.gov.tr).
Müzeleme, mekan›na göre flu flekilde ikiye ayr›labilir;
• Kapal› Alan Müzesi
• Aç›k (Hava) Alan Müzesi
Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi ‹le ‹lgili Bir Proje Tasar›m›
Kültürel de¤erlerimiz, bizim en önemli varl›¤›m›zd›r. Bunlar›n korunmas›, yaflat›lmas› ve tan›t›lmas›, uygun olarak düzenlenmifl bir müzeleme yöntemiyle ancak gerçekleflebilir.
Bunun için afla¤›daki flu proje ortaya at›lm›flt›r:
Somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi, kapal› alan ve aç›k alan olmak üzere her ikisininde bir arada oldu¤u tek bir mekanda sunulabilir.
138
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Bu durum tüm eserlerin birarada bulunmas› aç›s›ndan büyük kolayl›k sa¤layaca¤› gibi kültürel de¤erlerin sergilenmesinde da¤›n›kl›¤› önleyecektir. Böylelikle ziyaretçiler, tarih, sanat, kültür, e¤lence gibi Anadolunun tüm yöresel özelliklerini ayn› mekanda ve ayn› anda yaflayabilme imkan› bulabileceklerdir(Miniatürk Rehberi 2003:3).
Bu projenin, daha somut olarak anlafl›labilmesi için konular, kapal› alan ve
aç›k alan müzesi alt bafll›klar›nda ele al›nm›fl, somut olmayan kültürel miras›n
sergilenmesi, eserlerin yap›s›na göre ayr›flt›r›larak, afla¤›daki önerilerde bulunulmufltur.
1. Kapal› Alan Müzesi
Ad›ndan da anlafl›laca¤› gibi eserlerin sergilenirken d›fl hava flartlar›ndan
olumsuz etkilenmemesi için, oluflturulmufl kapal›, koruyucu mekanlard›r.
Kapal› alan müzesi içersinde eserlerin yap›s›na göre çeflitli mekanlar oluflturulabilir:
• Bir mekan (oda) kütüphane olarak oluflturulabilir. Burada Halkbilimi ile
ilgili tüm kaynaklar muhafaza edilebilir. Ses kay›tlar› ile ilgili düzenleme yap›labilir. Kay›tlar walkman(kulakl›k) cihazlar› ile dinletilebilir. Ayr›ca kütüphanede,
bilgisayar ortam›nda kaynaklar›n yerleflim düzeni gösterilebilir.
• Ayr› bir mekanda yörelere göre grupland›r›lm›fl k›yafetler, aksesuarlar,
antika eflyalar gibi etnografik bir çal›flma sergilenebilir.
• Yine bir mekan, konser salonu olarak düzenlenebilir. Buralarda görsel ve
iflitsel etkinlikler yap›labilir. (halk oyunlar›, konserler, törenler vb.) Yine ayn› salon içinde multivizyon gösterileri sunulabilir. Bu gösteride, yörelerin tarihi gelifliminden, törelerine, flivesel konuflmalar›ndan manilerine, mutfa¤›na kadar düzenlenmifl belgesel çal›flmalarla kültürel miras›m›z tan›t›labilir.
• Ayr› bir mekanda halk çalg›lar›m›z sergilenebilir.Böylece çalg›lar›n geçirdi¤i evrimler gözlenebilir. Yine bu mekanda her çalg›n›n önüne “guide sistemi”(elektronik ses yay›n›) yöntemiyle çalg›n›n tarihsel ve yap›sal özellikleri ‹ngilizce ve Türkçe seçenekleriyle gelen ziyaretçilere dinletilebilir. Hatta mümkünse,
her çalg›n›n sesi yine bu yöntemle örneklendirilebilir.
• Son olarak kapal› alan müzesi içinde bir mekanda, yöresel hediyelik eflya, kitap, Cd vb. sat›fl› yap›larak müzeye ayr›ca ek gelir sa¤lanabilir.
2. Aç›k Alan Müzesi
Ad›ndan da anlafl›laca¤› gibi d›fl hava flartlar›ndan etkilenmeyen kültürel
eserlerin sergilenmesi için oluflturulmufl üstü aç›k mekanlard›r.
Aç›k alan müzesi içersinde eserlerin yap›s›na göre çeflitli mekanlar oluflturulabilir:
• Öncelikle aç›k hava müzesinin bir bölümünde minyatür bir park “Türkiye
Haritas›” fleklinde düzenlenebilir. Denizler, nehirler, göller, yeflillikler minyatür flekilde yapay olarak sergilenebilir. Her flehrin bulundu¤u yere gelindi¤inde yine
“guide sistemi” yöntemiyle istenirse flehrin temel özelliklerini tan›t›c› yine ‹ngilizce ve Türkçe seçenekli kay›tlar ziyaretçilere dinletilebilir.
• Yörenin halk flairleri, ozanlar› ve bilim adamlar›n›n vb. büstleri yap›larak
onlar hakk›nda da yine tan›t›c› kay›tlar hatta eserleriyle ilgili örneklemeler ziyaretçilere sunulabilir.
• Aç›k hava müzesinde bir baflka mekan, anfi tiyatro olarak düzenlenebilir.
Buralarda yine zaman zaman etkinlikler (konser,folklor, tören)yap›labilir. Böylelikle insanlar müzeye çekilerek, müze her zaman canl› tutulabilir. Medya yoluyla
da bu tarz etkinlikler duyurularak turizme de katk› sa¤lan›r.
• Yine aç›k hava müzesinde mutfa¤›m›zdan örnekler sunma ad›na, yöresel
yemeklerin yap›ld›¤› ve yendi¤i restaurantlar oluflturularak Türk mutfa¤› tan›t›lmas›yla, müzeye ek gelir sa¤lanabilir.
• Zaman zaman kültürel miras›n aktar›m› için festivaller düzenlenebilir.
Karnaval tarz› aç›khava yürüyüflleri, e¤lenceleri yap›labilir. Bu yürüyüflte, yöresel k›yafetler, çalg›lar halk oyunlar› ve törenleri tan›t›labilir.
Sonuç ve Öneriler
Müzeler toplumun çeflitli kesimlerinin beklentilerine cevap verecek içerik ve
niteliklere sahip olduklar› sürece baflar›l› say›l›rlar. Bu konuda müze binas›n›n,
müzenin konumunun koleksiyonlar›n›n, eser sergileme ve sunuluflun kullan›lan
e¤itsel metot ve ifllevlerin ayr› ayr› de¤eri vard›r. Özetle müze, ziyaretçi için vard›r denebilir(www.kultur.gov.tr).
Kültürlerin de¤ifltirilmeden, yozlaflt›r›lmadan oldu¤u gibi daha sonraki nesillere aktar›lmas› gerekir. Müzeleme yöntemi, kültürel miras› en do¤ru biçimiyle
aktaran canl› kaynaklard›r.
Gelecek nesillerin kültürünü unutmamas›, gelenek, göreneklerini koruyup
yaflatabilmesi aç›s›ndan önemli unsurlard›r. Somut olmayan kültürel miras›n örneklerini, yukar›da belirtilen proje kapsam›nda yani aç›k alan ve kapal› alan müzelerinin tek bir çat› alt›nda toplanmas› ile ziyaretçiler, miras›m›z› somut olarak
yaflayabilirler.
Müzeleme yöntemiyle unutulmaya yüz tutmufl eserler kal›c› hale getirilerek
ebedilefltirilebilir.
Kültürünü yaflatan ve ö¤reten milletler, gelece¤e daha güvenle bakan sa¤lam birer toplum olurlar.
Sonuç olarak, somut olmayan kültürel de¤erlerimiz bizim en önemli varl›¤›m›z oldu¤u için, bunlar›n korunmas›, yaflat›lmas› ve tan›t›lmas› konusunda her
birey hassas davranmal› ve üzerine düflen görevleri yapmal›d›r.
139
140
KAYNAKLAR
Madran,E., 1997, “Cumhuriyetin ‹lk Otuz Y›l›nda Koruma Alan›n›n Örgütlenmesi II,
ODTÜ Mimarl›k Fakültesi Dergisi, cilt:17, say›:1-2, Ankara.
Parlat›r, ‹.Gözayd›n, N.Zülfikar H, 1998, “Türkçe Sözlük”, Türk Dil Kurumu Yay›nlar›:
549, Ankara,
2003, Miniatürk Rehberi, Kültür A.fi. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Yay›nlar›, ‹stanbul.
http://www.kultur.gov.tr
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Halkbilimi alan›nda önemli bir yere sahip olan etnografya müzelerinde bir
çok eser, gerçek kullan›m ortamlar›nda sergilenmeye çal›fl›l›r. Bunlar› izlerken
gerçekten zengin bir kültürel ba¤lama yerlefltirilmiflse o ortamda yaflar gibi olursunuz.Sanki oradaki nesneler size baz› hikayeler anlat›r.
Nesneler konuflur mu? Evet, nesneler ziyaretçilere sadece müze personeli
yoluyla ve onlar›n yorumlad›¤› mesajlarla konuflur ve nesneler hikayelerin konusuna yön verir. Herhangi bir nesne zengin kültürel ba¤lam›na yerlefltirildi¤inde
önem ve anlam kazan›r.
E¤er hikayelerin nesneleri yoksa ne olur? Buna cevap ise “Nesneleri olmayan hikayeler müze hikayeleri de¤ildir.” fleklinde olacakt›r.
Bu durumda “nesneler müzenin kalbidir” denilebilir. (bkz:http://www.thehenryford.org/research/publication/symposium2002/papers/carson.asp)
Ayr›ca müzelerin görevi, eserlerin yada nesnelerin bak›m›, korunmas›, sa-
hiplenmesinin yan›nda güvenli ve hikayelerini anlatan bir ortamda sergilenmesini sa¤lamakt›r. Fakat müzelerin cazip mekanlar haline getirilebilmesi için baz›
cesaretli aktivitelerle, hareketli gösteriler düzenleme yoluna giderek yaflayan
müzeler haline dönüflmesi, günümüz müzecilik anlay›fl›n›n gereklerindendir.
Özellikle ülkemizde müzelere yeteri kadar yerli ziyaretçinin gelmemesinin
nedeni sadece görsel amaçl› inceleme gezilerine cevap verebilir olmas›d›r. Klâsik müze sistemi d›fl›nda; yeflil alanlar›, gezinti – piknik – çocuk oyun alanlar› geleneksel restoranlar›, tiyatro – sinema gösteri salonlar›, halk›n kat›l›m›yla düzenlenen mevsimlik ve dini bayram etkinlikleri, özel kutlamalar ve çeflitli toplant› ya
da törenlerin yap›labildi¤i aç›k hava müzeleri dinlenme, e¤lenme, e¤itim ve bilim
merkezleri olarak halk›n ilgisini çekecektir.
ABD. 1888 y›l›nda Amerikan Folklor Society özel bir kurulufl olarak çal›flmaya bafllam›flt›r. Bu dernek temel itibariyle antropoloji ve ‹ngiliz edebiyat› alanlar›ndan gelen bilim adamlar› taraf›ndan yönlendirilmifltir. Ancak federal hükümetler halkbilimi çal›flmalar›na destek vermemifl, üniversitelerde de halkbilimi
çal›flmalar› yap›lamam›flt›r. Yine de Amerikan toplumunu oluflturan çeflitli guruplar kendi kültürel varl›klar›n› korumak ve sürdürmek için hemen her eyalet içinde dernekler kurmufl, bireysel olarak veya küçük guruplar halinde çeflitli festivaller düzenleyip kendi kültürel geçmifllerini gelecek nesillere aktarmak amac›yla
çeflitli adlar alt›nda araflt›rma merkezleri ve müzeler kurmufllard›r. (M. Ekici;
“ABD.de Halkbilimi Müzecili¤i,” Türkiye’de Halkbilimi Müzecili¤i ve Sorunlar›
Sempozyum Bildirileri, G.Ü.THBMER yay. Ankara, 2003)
Amerikan halk kültürü araflt›rma anlay›fl›, ça¤dafl Amerikan toplumu taraf›ndan yaflanan ve yaflat›lan de¤erlerin k›rsal yada kentsel kesim ay›r›m› yapmadan araflt›r›lmas›, incelenmesi ve paylafl›lmas› düflüncesi üzerine kurulmufltur.
Bu ba¤lamda aile hayat›, adetler, inan›fllar, ayinler ve kutlamalar, teknik icatlar
ve beceriler, mimari tarz, geleneksel kostümler ve el sanatlar›, müzik, dans,
oyun, drama ve yemek piflirme al›flkanl›klar› Greenfield Village gibi birçok aç›k
hava müzesinde yaflat›lmakta ve ziyaretçilerle paylafl›lmaktad›r.
Michigan State, Dearborn, 20900 Oakwood Boulevard mevkiinde kurulmufl
olan Greenfield Village; folklor aç›k hava müzesine gerçek bir örnektir. Buras› genifl bir köydür. Ad›nda müze terimi yer almamaktad›r. Ancak ayn› alan içinde
Henry Ford müzesi de yer ald›¤› için Greenfield Village ve Henry Ford müzesi olarak an›lmaktad›r.
Amerikan tarihinin 300 y›ll›k geçmiflini sergileyen bu müze 90 acres (‹ngiliz
dönümü) üzerinde kurulmufltur. 1929 da Henry Ford düzinelerce binay› ve milyonlarca zanaat eserini bir araya getirerek Amerikan›n bu alanda en zengin koleksiyonlar›ndan birini oluflturmufltur.
Bu müzeyi gezdi¤inizde sokaklar›n, binalar›n, ve iç mekanlar›n güzelli¤inin
aksine Amerikan tecrübesini, kültürünü ve gelene¤ini kendi kendinize keflfedebilirsiniz.
Henry Ford’un genifl bir aç›k hava müzesi vizyonu olarak ortaya ç›kan bu
141
142
ABD'DE GREENFIELD VILLAGE AÇIKHAVA MÜZES‹NDE
YAfiATILAN ZANAATLAR VE GELENEKLER
Alive artifacts and traditions in Greenfield Village, USA
Aysen SOYSALDI
ABSTRACT
Greenfield Village is not only a vast outdoor museum. Its historic re-creations and
crafts also add to the celebrations of the American experience. Covering a period of more
than 300 years of history and a space of over 90 acres, Greenfield Village is the place to rediscover America’s greatest historical attraction. Greenfield Village offers educational and
research programs. These programs include the ceramics internship, the Simmons internship, the historical resources internship and the Clark Travel to collections research grant
program. Greenfield Village also offers seasonal historical representations of civic and domestic celebrations. Craftworks include ceramics, weaving, knitting, glassworks, woodworks, wool spinning, and the silk mill. Artisans constantly perform demonstrations to the
visitors. Whether the style of transportation is by foot, by steam-powered locomotive, on
one of the horse-drawn carriages, or in a model T, visitors can experience the open air and
the charm of taking a scenic tour through Greenfield Village (www.TheHenryFord.org). In
conclusion, Greenfield Village provides educational experiences based on authentic objects, stories and lives from America’s traditions of ingenuity. There is no such outdoor museum in Turkey. Potentially, the rich Turkish cultural heritage can be displayed in a museum such as Greenfield Village in the local alive traditional villages. Such a museum would inspire old and new generations to learn from these traditions to help shape a better future.
Key words: Handicrafts, traditions, open-air museum, Greenfield Village
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
köy; bugün hiç tahrip olmadan korunan ve hizmet veren tarihi bina, tren istasyonu, atölyeler, ma¤azalar, banka, oyun alanlar›, ekilip dikilen tarlalar, restoranlar,
Henry Ford’un otomobil müzesi, Edison’un çal›flma park›, restore edilmifl otel evler ve gezi alanlar› ile bir yerleflim merkezini and›r›r. (Visitor’s guide, America’s
greatest History Atraction, the Henry Ford.)
Burada buharl› trenle bafllayan geçmifle yolculuk; tarihi kostümleriyle size
rehberlik eden görevlilerle Amerikan evlerindeki hayat, atölyelerdeki canl› üretimin ilgi çekici deneyimleri, yollarda gördü¤ünüz kocaman tek tekerlekli bisikletlere binen insanlar ve antika arabalarla yap›lan gezilerle zenginlefltirilmifl Amerikan hikayeleriyle devam eder. (Resim 24, 25, 26, 27, 28)
Bugün hala gerçek zanaatkarlar burada geçmiflte gelece¤in nas›l flekillendi¤ini göstermektedir.
Craftwork bafll›¤› alt›nda yer alan zanaat atölyeleri; dokuma, seramik, kereste, matbaa, cam, ipek çekme atölyeleri ve un de¤irmenidir.
Bu artizan binalar›, çevre düzenlemeleriyle birlikte, ifllerlik bütünlükleri korunarak tafl›nm›flt›r. Örne¤in Un de¤irmeninin çark› su ile döndürülmekte ve un yapabilmektedir.
Bu atölyelerde çal›flan ustalar her an demonstrasyon halinde üretim yapmakta ve izleyicilerin dikkatini dakikalarca gösterilere çekmektedir. Ayr›ca üretilen ürünler sat›fl ma¤azalar›nda sat›lmaktad›r.(Resim 29, 30, 31, 32)
Özellikle seramik ve cam atölyeleri en aktif çal›flan ve ziyaretçilerin dikkatini çeken yerlerdir. Geleneksel Amerikan seramiklerinin nas›l flekillendi¤ini, gözünüzün önünde eski usûl f›r›nda ve ocakta erimeye bafllayan camlar›n nas›l vazolara dönüfltü¤ünü izleyebilirsiniz.
Ayr›ca eski moda merakl›lar› için kostümler de bulmak mümkün. örne¤in bir
flapka dükkan›nda 1800’lü y›llar›n kostümü içinde flapkalar›n bak›m, onar›m ve
reprodüksiyonlar› ve yapma çiçeklerini yapan yafll› bir han›m›n rehberli¤inde eski moda flapkalar› izleyebilir ve istedi¤inizi giyip resim çektirebilirsiniz. (Resim
33, 34, 35, 36, 37)
Müzede ‹ntörnlük
Simmons ‹ntörnlük Program› kapsam›nda intörnlük baflvurular› bir y›l önceden yap›l›yor. Ancak bu programa kat›labilmek için adaylar›n sanatsal ustal›¤›n›n yan›nda güçlü iletiflim yetene¤i ve sunum becerisine de sahip olmalar› isteniyor.
‹ntörnlük program›na tarih, Amerikan halk bilim, müzecilik ve bu alanlarla
iliflkili bilim dallar›ndan mezun ö¤renciler baflvurabiliyor. Bu program kat›l›mc›lara ola¤anüstü mesleki deneyimler ve Amerikan tarihinin en önemli olaylar›n›
yaflayarak ö¤renme f›rsat› sa¤l›yor.
Örne¤in seramik atölyesine ödemeli bir ifl olarak may›s ve haziran aylar›nda al›nan intörnler burada çal›fl›rken ustal›k ve teknikleri büyük oranda ö¤renme
ve gelifltirmede eflsiz bir f›rsat ortam› bulurlar. Bu intörnler erken Amerikan seramiklerinin üretiminde, flekillendirmeden dekorasyonuna her aflamas›nda çal›fl›r-
lar. Ayr›ca intörnlere bu sektörde var olabilmeleri için kendi form ve dekorasyonlar›n› üretebilme f›rsat› da verilir. Her intörn bir usta olarak hizmet veren workshop sorumlusunun gözetiminde çal›fl›r.
Tarihi Araflt›rmalar Enstitüsü ise intörnleri müze çal›flmalar›n› çeflitli yönleriyle anlamalar› için çal›flmalara daha kapsaml› kat›lmaya cesaretlendirir.
Simmons intörnlük program› kapsam›nda bir “ses kay›tl› plak (disk) dökümantasyon projesi” de yer almaktad›r. The Henry Ford: Bu müzede yaklafl›k
7500 plaktan oluflan XX. yüzy›l›n genifl bir gramofon plak koleksiyonuna sahiptir. Bu koleksiyon Henry Ford taraf›ndan toplanm›fl ve öncelikle 1910 – 1929 y›llar›na ait Edison Diamond’›n plak kay›tlar›d›r.bu plaklar büyük oranda dönemin
popüler müzik stillerini yans›t›r ve ünlü müzisyenlerini içerir. Bu projede intörn;
proje yöneticisi ve envanter kay›t görevlisi ile çal›fl›r. ‹ntörnün görevi ise kataloglama yapmakt›r. (bkz: www.TheHenryFord.org)
Kutlama programlar›
The Henry Ford Greenfield Village’de Amerikan deneyimini hayata geçirmeyi hedeflerken sergilerin, demomstrasyonlar›n yan›nda otantik geleneksel kutlamalarla her yafltan ziyaretçileri zaman içinde yolculu¤a ç›kararak Amerikan halk›n›n gerçek hayat hikâyelerini gerçek ortamlarda yaflatmay› amaçlam›flt›r.
Bu programlar Greenfield Village Program Araflt›rma grubu taraf›ndan, aylarca önceden internette ilan edilerek kat›l›mlar›n kaç kiflilik kapasiteye ulaflaca¤› araflt›r›l›r ve art›fl raporlar› haz›rlan›r. (bkz: www.TheHenryFord.org)
Greenfield Village’de mevsimlik, tarihi ve toplumsal olaylar›n›n yan›nda
Amerikan halk›n›n farkl› zamanlardaki kutsal bayramlar› da kutlama programlar› kapsam›ndad›r. Bu programlar sonbaharda hasat günleri, antika araba festivali, cad›lar bayram› (Halloween), flükran günü (Thanksgiving), paskalya-yortu
(Easter), Cristmas gibi kutlamalard›r.
Sonbahardaki “hasat günleri” 7 eylülden 31 ekime kadar özel programlarla
kutlan›r. Bu programlar aras›nda geleneksel yemek piflirme gösterileri ile tarihi
sonbahar yemeklerini tatma f›rsat›, dans ve e¤lencelerle hasat toplama iflleri de
yer al›r. Bu ifller isteyen ziyaretçilerle birlikte, ve onlara ö¤retilen eski usullerle
yap›l›r. Ürün toplama ise atalar›n›n kulland›¤› buharl› ürün toplama makineleri
kullan›larak yap›l›r.
Sonbaharda a¤açlar›n renkleri k›rm›z›n›n her tonundan sar›ya, yeflilden kahve tonlar›na inan›lmaz güzelli¤e büründü¤ü için özellikle geziler bu mevsimde düzenlenmektedir. Bu gezilerde köy içindeki ulafl›m; yürümenin yan›nda buharl›
tren, atl› arabalar, fayton yada T model motorlu eski Amerikan arabalar›yla yap›lmaktad›r.
Yine eylülün ilk hafta sonunda “antika araba festivali” düzenlenir. Bu festivale 1933’ten önce üretilen motorlu araçlar kat›labilir. Festival günlerinde araba
sahipleri aileleri ile birlikte 1930’lu yada daha önceki y›llar›n kostümleri içinde
gelirler ve arabalar›n› görücüye yani jüri ve halk›n be¤enisine sunarlar. Köy o
günlerde antika araba kamp›na dönüflür. Festivalin sonunda jüri en güzel ve en
143
144
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
bak›ml› antika arabay› seçerek ilan eder. Hafta sonu boyunca antika araba merakl›lar› enfes tarih tad›ndaki kendi arabalar›n›n motorlar›n› çal›flt›rarak köy sokaklar›nda gezmenin zevkini sürdürürler.(Resim 38)
Greenfield Village’de Henry Ford araba müzesi ve büyük bir tiyatro binas› da
yer almaktad›r. Bu tiyatroda gelen ziyaretçilere müzedeki programlar hakk›nda
bilgilendirici tan›t›m filmleri ve Amerikan deneyiminin belgeseli de gösterilmektedir. Bu köy müzenin, bir günde gezilmesi ve tam olarak her biriminin incelenmesi imkans›zd›r. Bu yüzden turlar düzenlenmekte ve hafta sonlar› burada geçirilmektedir.
Sonuç
Greenfield Village'de bir aç›k hava müzesinde bulunabilecek her fley düflünülerek yer seçimi yap›lm›fl, binalar›n yerleflim planlamas› kusursuz projelendirilmifl, iç donan›mlar› ve dekorasyonlar› eski haline sad›k kal›narak yap›lm›flt›r.
Ayr›ca gelen ziyaretçilerin her türlü ihtiyaçlar› düflünülerek e¤lence alanlar›, tarlalar, genifl yollar, park yerleri, kal›nacak yerler, al›fl verifl merkezleri ve restoranlar müze alan› içinde yer almaktad›r.
Bugün var olan müzelerimizin yetersizli¤i bilinen bir durumdur. Kültür ve Turizm Bakanl›¤›n›n bugünden sonraki müze projelerinde uzun vadeli ve somut olmayan kültürel miras›m›z›n zenginli¤ini de hesaba katarak, yurtd›fl›ndaki bu tür
müze örneklerini inceleyerek projeler üretmesi, bütün Türk halk›na ve kültürüne
yap›lacak en iyi hizmet olacakt›r. Öyle bir müze ki el sanatlar›m›z›n hepsi orada
icra edilebilir, sat›fla sunulabilir, milli kimli¤i olan gösteri sanatlar›m›z›n hepsi bu
müzedeki gerçek icra ortamlar›nda hayat bulabilir, gelen ziyaretçilerin Tütk konaklar›nda a¤›rlan›p, eski k›raathanelerde çaylar›n›, Türk kahvelerini yudumlayarak, binbir gece masallar›nda yaflar gibi büyülü bir Türk tecrübesinin inan›lmaz
zenginli¤inin tad›na varabilecekleri bir yer olmal›d›r. Binalar›n iç donan›m› asl›n›n
ayn›s› yani reprodüksion üretimle dekore edilmelidir. Binlerce y›ll›k geçmifle sahip Türk kültürünü dünyaya tan›tmak Türk kültüründe gerçekte olmayan dansöz
oynatarak yap›lmamal›d›r. Gerçek kimli¤imizde olan orta oyunu, meddah yada
geleneklerimizdeki s›ra geceleri, k›na geceleri, dü¤ün hamamlar› gibi saymakla
bitmeyecek geleneksel törenlerimizin ne kadar ilgi çekici gösteriler yada gelen
yabanc› turistlerin kat›lmak ve bizzat içinde yaflamak isteyecekleri sunumlard›r.
Bu müzenin Safranbolu gibi yaflayan tarihi yap›s›n›n bozulmad›¤› bir baflka köy
ya da ilçemiz boflalt›l›p, restore edilerek ve o köy halk›na da yak›n bir yerde yeni yerleflim merkezi oluflturularak, hatta yapabilecekleri baz› ifllerde e¤itilip ifl verilerek de gerçeklefltirilebilece¤i düflünülebilir. Çünkü bilindi¤i gibi Amerikan halk›n›n geleneksel bina yap›lar› ahflap ve yap›m›, hatta tafl›n›p baflka bir yere montaj›n›n yap›lmas› kolayd›r. Nitekim Greenfield Village böyle kurulmufltur. Bu bak›mdan restore edilen tarihi bir yerleflim merkezi gerçek bir aç›k hava müzesi
olacakt›r.
145
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
TARTIŞMA
A. SANTUR: Say›n P›nar Somakç›’n›n bildirisindeki müze tasnif sistemi üzerinde durmak istiyorum. Kapal› alan müzesi, aç›k alan müzesi gibi bir tasniften
söz ettiler. Fakat dünya müze sisteminde, Uluslararas› Müze Konseyi’nde böyle
bir ifadenin yer ald›¤›n› sanm›yorum. ICOM aç›k bir dille müze sistemini tan›mlam›fl, aç›k hava müzeleriyle ilgili ayr›nt›l› bir aç›klama yapm›flt›r. Burada, folklor
malzemelerini hedef alan müze sistemi aç›k hava müze sistemi olarak ele al›nm›flt›r. Bizim kapal› alan müzesi veya aç›k hava müzesi gibi iki ayr› tasnif sistemi yapmam›z ne kadar do¤ru olur? ‹kinci olarak aç›k hava müzesi asl›nda hem
aç›k alanlar›yla hem kapal› alanlar›yla bir bütünlük teflkil eden bir müze sistemidir. Aç›k hava müzeleri ayn› zamanda arflivleriyle, kütüphaneleriyle, daimi servis
salonlar›yla, toplant› salonlar›yla, ziyaretçileri bilgilendiren seksiyonlar›yla bir bütündür. Burada aç›k alandaki sergilemeler malzemenin büyüklü¤üne ba¤l› olarak
daha büyük bir alan› kapsayabilir. Ancak bu aç›k alandaki malzemelerin dahi her
biri birer kapal› sergileme alan›n› ifade ediyor. Kapal› alan müzesi olarak ifade
edilen, a¤›rl›kl› olarak arkeoloji müzeleridir. Arkeoloji müzelerinin de bir tak›m
malzemelerinin aç›k havada sergilendi¤i görülür.
P. SOMAKÇI: Müze çeflitleri konusunda cinsine, statüsüne ve mekan›na göre grupland›rmalar oluflmufltur diye bahsetmifltim. Buradan yola ç›karak mekan›na göre her ikisini ayr› ayr› tasnif ettim.
A. AKTAfi: Roma aç›k hava müzesinin kütüphanesi ve herhangi bir bilgilendirme yeri yok. Sadece aç›k havada bulunmakta ve birkaç bloktan oluflmaktad›r. Say›n Alparslan Santur’un söyledikleriyle pek ba¤daflm›yor. Biraz aç›klama
yapabilir mi?
A. SANTUR: Son zamanlarda ülkemizde nereden duyuldu bilemiyorum ama
biz aç›k hava müzesinin kurulmas› için çaba harcarken arkeolojik kal›nt›larla ilgili müzelerin adlar›n›n de¤ifltirilerek aç›k alan müzesi haline getirildi¤i görülüyor.
Bunlardan bir tanesi de ne yaz›k ki Roma Müzesi. Roma Müzesi sadece arkeolojik kal›nt›lar› olan bir müze olup, bana göre ve ICOM’un yapt›¤› müze tasnif sistemi çerçevesinde bir aç›k hava müzesi de¤il bir arkeoloji müzesi veya aç›k alan
sergilemesidir. Bu yanl›fll›k, biz folklor aç›k hava müzesini kuruncaya kadar devam edecek gibi geliyor.
146
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
VII. OTURUM /SESSION 7
Geçmiflin kültür de¤erlerini belirli bir düzen içerisinde korumak ve sergilemek için oluflturulan aç›k ve kapal› ortamlara müze denilmektedir. Günümüzde
müzeler; kültür varl›klar› ile ilgili tafl›n›r tafl›nmaz tüm yap›, eflya, belge, an›t ve
kal›nt›lar› tespit ve tescil etmek, korunmalar›n› sa¤lamak, bunlar› de¤erlendirerek insanl›¤›n hizmetine sunmak gibi ifllevlerle donat›lm›flt›r. ‹ster binlerce y›l, isterse yüz y›l öncesine dayans›n, belirli bir uzunlu¤a sahip geçmifli olan, kaybolmaya yüz tutmufl pek çok konudaki eserler müzelerde korunmakta ve insanlar›n
görüflüne sunulmaktad›r. Bilime, sanata ve sosyal yaflama yönelik çeflitli amaçlar tafl›yan, toplumun geliflmesi ve e¤itilmesi için vazgeçilmez olan müzeler; devletler, kurumlar hatta kifliler taraf›ndan kurulup gelifltirilmektedir.
Anadolu’nun çok zengin tarihi geçmifline ve bu geçmiflin bize b›rakt›¤› kültürel de¤erlere karfl›l›k müzecilik faaliyetleri ülkemizde ciddi anlamda 19. yüzy›lda ele al›nmaya bafllanm›fl, bu alanda bilimsel çal›flmalar ise Cumhuriyet’in ilan›ndan sonra h›z kazanm›flt›r. Milli kültürümüzün sergilendi¤i müzelerin ço¤almas› ve yurt çap›nda yayg›nlaflmas› ise 1920’li y›llardan itibaren Atatürk’ün bu konuya verdi¤i önemin sonucudur.
Kültürlerin somut olmayan alan›na; diller, dinler, gelenekler, görenekler, töreler, ard›ndan; anonim halk edebiyat›n›n sözlü ürünleri, seyirlik oyunlar, ritüeller,
mitler vd. girer. Soyut kültür ve miras›n›n da korumaya al›nmas› art›k uluslararas› bir konudur. Bilgi ve e¤itim boyutuna a¤›rl›k vererek, somut olmayan kültürel
miras›n saptanmas›, korunmas›, teflviki ve aktar›lmas›n› hedef alan politikalar gelifltirilmelidir. Somut olmayan kültürel miras kültürel çeflitlili¤in aynas›d›r.
Uygarl›klar› oluflturan yüzy›llar boyu birikmifl somut olmayan kültürler ve
miraslar korunmal› sahiplenilmeli. Somut olmayan kültürel miras ça¤dafl evrensel de¤erlere, insan haklar›na sayg›l› olmal›, bunlarla çat›flmamal›. Bunun için
yüzlerce de¤il binlerce y›l önce oluflmufl ve özellikle dinsel anlam ve yapt›r›m kazanarak kemikleflmifl pek çok gelene¤in dikkatle ele al›nmas› gerekiyor.
Somut olmayan kültürel miras›n çok boyutlu ifadesi bir yandan insanlar›n ve
insan topluluklar›n›n kültürel kimliklerinin ana kaynaklar›ndan bir k›sm›n› olufltururken, öte yandan da tüm insanl›¤›n paylaflt›¤› ortak bir servettir. Bu miras›n
kökleri yerel tarihlerin ve do¤al çevrelerin derinliklerine uzan›r ve di¤er ögelerin
yan› s›ra, bir o kadar çeflitli dünya görüflünü yans›tan çok say›da dilde ifade bulur. Kültürel çeflitlili¤in korunmas› için gerekli temel unsurlardan biridir.
Somut olmayan kültürel miras, her düzeydeki bireylerin ve insan topluluklar›n›n de¤erler ve ahlak standartlar› arac›l›¤› ile dünyay› kavray›fl flekillerini ifade
etmelerine olanak veren bir dizi yaflayan ve sürekli olarak yeniden yarat›lan yol
ve yöntemlerden, bilgiden ve ifade yollar›ndan oluflur. Somut olmayan kültürel
miras, insan topluluklar› aras›nda bir ait olma ve devaml›l›k yarat›r ve bu nedenle de yarat›c›l›¤›n ve kültürel yarat›n›n ana ögelerinden biri olarak kabul edilir. Bu
aç›dan bak›ld›¤›nda, kültürel mirasa, somut olan ve olmayan kültürel miras aras›ndaki dinamik ba¤lar› ve bunlar›n birbirleri ile olan yo¤un al›flveriflini dikkate
alan kapsaml› bir yaklafl›m›n geçerli k›l›nmas› gerekmektedir.
Somut olmayan kültürel miras›n korunmas› ve aktar›lmas› esas olarak bu
mirasla ilgili olan aktörlerin bu konudaki niyetlerine ve etkin müdahalesine ba¤l›d›r. Bu sürecin sürdürülebilir k›l›nmas› için, hükümetlere tüm ilgili taraflar›n demokratik kat›l›m›n› sa¤lamaya olanak verecek önlemleri almak görevi düflmektedir.
Çat›flmalar, afl›r› ticarileflme, denetimsiz kentleflme veya k›rsal alanlardaki
çöküntü nedeniyle, yok olma veya marjinalleflme tehlikeleri ile karfl› karfl›ya olan
somut olmayan kültürel miras›n son derece k›r›lgan oluflu, hükümetlerin somut
olmayan kültürel miras›n hangi kapsam içinde ifade edildi¤i ve yay›ld›¤›n› dikkate alan kararl› eylemlerini gerekli k›lmaktad›r.
Küreselleflme süreci, bir yandan somut olamayan kültürel miras›n tek düzeleflmesini ciddi bir tehdide dönüfltürürken, öte yandan da a¤›rl›kl› olarak yeni bilgi ve iletiflim teknolojileri arac›l›¤› ile bu miras›n yay›lmas›n› olanakl› k›labilir ve
böylelikle korunmaya de¤er bir dijital miras da yaratabilir. Bu nedenle küreselleflme tüm insanlar için ortak bir referans dizisinin ortaya ç›kmas›n› olanakl› k›larak, baflkalar›n›n daha iyi anlafl›lmas›na ve çeflitlili¤e sayg› duyulmas›na yol
açacak dayan›flma de¤erlerini ve hoflgörüyü teflvik edebilir.
Kalk›nman›n temellerinin oluflturulmas›, somut olmayan kültürel miras›n bar›nd›rd›¤› de¤er ve uygulamalar›n zenginlefltirilmesine dayal› çok yönlü bir kalk›nma vizyonunun do¤mas›n› gerektirmektedir. Somut olmayan kültürel miras,
147
148
KÖY SEY‹RL‹K OYUNLARI
KÜLTÜREL M‹RASININ MÜZELENMES‹
Exhibiting the entertaining plays of a village that
form part of cultural heritage
Erman ARTUN
ABSTRACT
The following rules must be taken into consideration in order to exhibit the entertaining plays of a village that are part of intangible cultural heritage
1) The exhibition in a museum must be done by experts.
2) The entertaining plays of a village must be performed in their natural environment.
3) The exhibition must be done in the context of a reproduction of its real environment.
Key words: Village, entertaining plays, exhibiting, museum, play
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
yaflam verdi¤i kültürel çeflitlilik gibi, sürdürülebilir kalk›nma ve bar›fl›n garantisidir.
Bilgi ve e¤itim boyutuna a¤›rl›k vererek, somut olmayan kültürel miras›n
saptanmas›, korunmas›, teflviki ve aktar›lmas›n› hedef alan politikalar gelifltirilmelidir. Kültür, uluslar› birbirlerine yak›nlaflt›rmakta, insanlar›n bar›fl ve hoflgörü
içinde yaflamalar›n›n temelini oluflturmaktad›r. Bu nedenle, insanl›¤›n kültür birikimi içinde önemli yer tutan “Somut Olmayan Kültürel Miras” konusunun uluslararas› toplumun dikkatine sunulmas› ve insanl›¤›n bu de¤erli hazinesine gereken ilginin gösterilmesi özel bir önem tafl›maktad›r.
Toplumlar›n yaflam biçimlerini belirleyen öyküler, destanlar, kuflaktan kufla¤a, dilden dile aktar›lan ve kültürel zenginli¤in temelini oluflturan, “Somut Olmayan Kültürel Miras” konusuna e¤ilecek olmalar›, dünya halklar›n›n bu zenginliklere verdikleri önemi belirgin bir biçimde ortaya koymaktad›r. Kültürel de¤erlere
sahip ç›k›lmas› sa¤l›kl› bir sürdürülebilir geliflmenin temellerinin pekifltirilmesi
bak›m›ndan vazgeçilmez bir ögeyi oluflturmaktad›r. Kültürel zenginlik, yarat›c›l›¤› beraberinde getirmekte, yarat›c›l›k da sa¤l›kl› ekonomik ve toplumsal geliflmeyi desteklemektedir.
Kültürel çeflitlili¤imizin aynas›n› oluflturan ve k›saca somut olmayan kültürel
miras olarak adland›r›lan miras›n korunmas› gereksinimine dikkat çekecek
ad›mlar zaman›nda at›lmad›r. Sözlü kültür, insanlar›n belle¤inin bütün toplumlarda yaflamas›n›n ön kofluludur. Ancak böylelikle medeniyetler kültürü korunabilir. Korumak için bilmek laz›md›r. ‹nsanlar›n iletiflimi dilledir. ‹nsanlar›n yerini
kimse alamaz. Dillerin yerini kimse alamaz. Her y›l yüzlerce lisan kayboluyor.
Onun için dilleri mutlaka korumal›y›z.
Dünyada bugün uygarl›k olarak niteledi¤imiz de¤erler bütünü, insanl›¤›n
ulaflt›¤› düzeyi göstermektedir. Bu de¤erlerin oluflmas›nda toplumlar›n birbiriyle
etkileflim içinde olan kültürlerin de kuflkusuz büyük katk›s› bulunmaktad›r. Dünyam›z›n bu kültürel zenginli¤inin ve çeflitlili¤inin korunup gelifltirilmesini sa¤lamak hepimize düflen bir görevdir.
Kuflkusuz korunacak gelene¤in, en az›ndan, ‘’ça¤dafl evrensel de¤erlere, insan haklar›na sayg›l› olmas›’’, bunlarla çat›flmamas› gerekiyor. Bunun için yüzlerce de¤il binlerce y›l önce oluflmufl ve özellikle dinsel anlam ve yapt›r›m kazanarak kemikleflmifl pek çok gelene¤in dikkatle ele al›nmas› gerekiyor. Sierra-Leone’de k›z çocuklar›n›n sünnet edilmesi ya da Nijerya’da evlilik d›fl› iliflki kuran
kad›n›n tafllanarak öldürülmesi gelene¤inin korunmas›n› düflünmek bile insanlar› tedirgin ediyor.
Köy Seyirlik Oyunlar›
1)Ritüel Kökenli Töresel Seyirlik Oyunlar
ye zorlam›flt›r. ‹lkel insanlar bu de¤ifliklikleri büyü yoluyla etkileyebilece¤ine
inanm›fl, günefli do¤urmak, ya¤muru ya¤d›rmak, yemiflleri oldurmak, hayvanlar› üretmek ve bahar› getirmek için büyü törenleri yapm›fllard›r. Bu törenlerde
Tanr›n›n ölüp dirilmesi olay› canland›r›lm›flt›r. Bahar›n bafllang›c›nda gün dönümlerinde yap›lan ölme ve dirilme olay›n› canland›ran bu törenlerin amac› üstün
güçleri etkilemek, de¤iflimi h›zland›rmakt›r. ‹lkel insan ya da topluluklar, yaflamlar›n› daha iyi sürdürebilmek ve güçlükleri yenmek için büyü tören gibi çeflitli
yollara bafl vurmufllard›r ‹lkel insanlar dünyaya geldikleri ilk dönemlerde meydana gelen do¤a olaylar›n›n nedenlerini çözememifl ve bu olaylar›n etkilerine karfl›
korunmak için törenler yapm›fllard›r.
Köy seyirlik oyunlar› üreme, hasat, do¤an›n canlanmas› ve ölümü gibi konulara dayanmas› dolay›s›yla y›l›n belli zamanlar›nda oynanan oyunlard›r. Bir
baflka ifadeyle, belirli bir takvime göre ortaya ç›karlar. a.Do¤an›n Canlanmas›
‹çin Oynanan Oyunlar b.Hasat Sonu Oynanan Oyunlar c.Hayvanlar›n Üremesi
‹çin Oynanan Oyunlar (Saya Gezme)
2)E¤lence Amaçl› Seyirlik Oyunlar
Do¤al olaylar›n de¤iflkenli¤i ilkel insanlar› do¤rudan etkilemifl, her y›l do¤ada meydana gelen büyük de¤ifliklikler, insanlar› bu de¤ifliklik üzerinde düflünme-
Ritüel kökenli seyirlik oyunlar›n tarihçesindeki geliflim e¤lence amaçl› seyirlik oyunlar için de geçerlidir. Ancak ritüel törenlere dayanan seyirlik oyunlar zamanla toplumsal konular› iflleyen oyunlar haline dönüflmüfl, ayn› zamanda e¤itici ve e¤lendirici bir özellik kazanm›flt›r. ‹nsan do¤aya egemen olmaya bafllad›kça büyü yapmaya da eskisi kadar ihtiyaç duymam›flt›r. Bunun sonucunda, bu
oyunlar›n ifllevi azalm›fl, zamanla komik ögeler girmifltir. Ayr›ca oynama zamanlar›n›n da de¤iflmesi bu oyunlar›n dü¤ünlerde, bayramlarda özel günlerde sadece e¤lence için oynanmalar›n› ortaya ç›karm›flt›r. Bu ayn› zamanda toplumun
sosyal, ekonomik ve kültürel de¤iflimlerinin de bir sonucudur (fiener, 1993: 23;
Artun, 1993:11; Özhan, 1992:187: Ant, 1975:4; Karada¤, 1978:12; Kazmaz,
1983:170; Artun, 1998:171).
Bildirimizde somut olmayan kültürel miraslar›m›zdan köy seyirlik oyunlar›n›n müzelenmesi konusundaki görüfllerimizi flöylece s›ralayabiliriz:
1. Arflivleme, müzeleme, bilimsel yay›n yapma, dondurmaya yönelik korumad›r. Gelifltirme kuflaktan kufla¤a aktar›m›n› sa¤lama, e¤itim ve ö¤retim kurumlar›nda ve medyada yaflamas›n› ve toplumda de¤er kazanmas›n› sa¤lamad›r.
E¤itim ve ö¤retim kurumlar›nda ve medyada “Geçmifli biliyorsan›z kendinizi gelece¤e haz›rlayabilirsiniz” düflüncesi ifllenmelidir.
2. Somut olmayan kültürel miras›n aç›k hava müze teflhirlerinde (sergileme)
görsel aç›dan yeterli olmas› aran›r. Bu nedenle müzeleme ve sergileme uzmanlarca yap›lmal›d›r.
3. Geçmiflle bugünü birlefltiren de¤erler topluca bir aç›k hava müzesinde
sergilenmelidir. Somut olmayan kültürel miras›n do¤al ortam› genellikle köy ortam› oldu¤u için örnek bir Türk köyü kurulmal›d›r. Köy seyirlik oyunlar› köyler-
149
150
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
de avlularda ve odalarda oynand›¤› için erkeklerin oynad›klar› oyunlar avluda,
kad›nlar›n oynad›klar› oyunlar evde sergilenmelidir.
4. Oyunlar› oynayan oyuncular›n mankenlerine oyun giysileri giydirilmeli,
oyunun do¤al ortam› haz›rlanmal›d›r.
5. Köy seyirlik oyunlar›n› tan›tan yaz› ve resimler haz›rlanmal›d›r. Bunlar sergilenirken elektronik panolardan (bilboard) yararlan›labilir. Panoda sunumu yap›lan nesneyle ilgili film gösterisi yer alabilir.
6. Aç›k hava müzesinin rehber kitab›, broflür, afifl, plan, etkinlik programlar› haz›rlanmal› ve kaynak yay›nlar sergilenmelidir.
7. Köy seyirlik oyunlar› belli günlerde oynanarak küreselleflmenin tek biçimlilefltirme tehlikesine karfl› korunmal›d›r.
8. Günümüz internet teknolojilerinin kazand›¤› ivmede müzenin sanal bir örne¤inin olmas› kaç›n›lmazd›r. Bunun için gerekli bilgisayar ve yaz›l›m alt yap›s›
gereksinimi karfl›layacak biçimde oluflturulmal›d›r. Yap›lacak sitede foto¤raflar,
gerekirse video görüntüleri yer almal›, kataloglar içinde sergilenen ürünlerle ilgili bilgiye kolayca ulaflabilmek için bir arama motoru da konulmal›d›r. Sitenin ara
yüzü görsel olarak ilgi çekici olmal›, dikkati da¤›tmayacak, konuya odakl› bir ana
sayfa haz›rlanmal›d›r.
9. Sanal ortamda yap›lacak bir müzede web kameralar› arac›l›¤›yla canl› yay›n yap›labilir. Sanal ortamda genifl bir aç›k hava müzesi içinde bir alanda yap›labilece¤i gibi her bir ürün için ayr› birer müze sitesi yap›labilir. Bunlar aras›ndaki ba¤lant›lar, gönderimler kendi içinde kurulabilir.
10. Sanal ortamda bugüne kadar yap›lan yay›nlar›n sergilendi¤i bir sanal kitap müzesi de aç›labilir. Bu gerçek ortamlar için de geçerli bir durumdur.
SONUÇ:
Geçmifl kuflaklar›n ald›¤› kararlar gelecek kuflaklar› do¤rudan etkilemektedir. Kültürel miras›n korunmas› ve gelecekteki kuflaklara sunulmas› amac›na yönelik çabalar desteklenmelidir. Bu toplant›da dile getirilecek görüfllerin, yap›lacak tart›flmalar›n ve al›nacak kararlar›n kültürel zenginliklerimizin, gelecek kuflaklara yitirilmeksizin iletilmesi yönünden bir dönüm noktas› oluflturaca¤› inanc›yla hepinize baflar› ve esenlikler diliyorum.
KAYNAKLAR
Artun, Erman (1993), Cemal Ritüeli ve Balkanlardaki Varyantlar›, Kültür Bakanl›¤›
Yay›nlar›, Ankara.
Artun, Erman (1998), Tekirda¤ Halk Kültürü Araflt›rmas›, TGY‹D Yay›nlar›, Tekirda¤.
And, Metin (1975), Ritüel Niteli¤i, TFA Y›ll›¤›, Ankara.
Karada¤, Nurhan (1978), Köy Seyirlik Oyunlar›, Ankara.
Kazmaz, Süleyman (1983), Köy Tiyatrosu, II. Milletleraras› Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara.
fiener, Sevda (1993), Oyundan Düflünceye, Gündo¤an Yay›nlar›, Ankara.
151
E⁄LENCE-MÜZE ‹L‹fiK‹S‹ VE TÜRK E⁄LENCE GELENE⁄‹
ARAfiTIRMA-UYGULAMA MERKEZ‹
The relations of the museum and entertainment
and the Turkish Entertainment center/museum
Nebi ÖZDEM‹R
ABSTRACT
In this paper, the relations between the museum and entertainment are determined
and clarified. Firstly, some information about specific cases is given. Afterwards, it is explained why the museums, usually dubbed “temples of seriousness”, utilize entertainment,
usually described as being non-serious. In the end, some suggestions are given on the establishment and management of a Turkish Entertainment Center/Museum.
Key Words: Entertainment Museum, Turkish Entertainment Center/ Museum.
Bu bildiride, Türk kültürünün etkin geleneklerinden biri olan e¤lence alan›ndaki yarat›lar›n ça¤dafl müzecilik yaklafl›mlar› kapsam›nda de¤erlendirilmesi tart›fl›lacakt›r. Türk kültürünün en dinamik, ilgi çekici, gösterim boyutu güçlü, dolay›s›yla küresele h›zla tafl›nan alanlar›ndan birini oluflturan ve içinde dans, müzik, yiyecek-içecek, gelenek, görenek, giysi gibi pek çok geleneksel ya da popüler yarat›y› içeren e¤lence gelene¤inin müzelenmesi ya da kültür araflt›rma ve
uygulama merkezi kapsam›nda de¤erlendirilmesinde kullan›lacak yöntem ve
yaklafl›mlar›n belirlenmesi ve gelifltirilmesi, bu bildirinin temel amac›n› oluflturmaktad›r.
A. Kavramlar:
a.E¤lence:
Gelece¤in en tutulan mesleklerinden biri, hiç kuflkusuz ki, mutluluk bilimini
uzmanl›¤› olacakt›r. Disiplinler aras› nitelik tafl›yacak bu bilim dal›, her türlü yaflam sorunlar›n› çözen ancak bir türlü mutlulu¤a ulaflamayan insano¤luna mutlulu¤unu yaflayabilme olanaklar› yaratmaya çal›flacakt›r. Bu yarat›lar›n, yöntem,
araç ve ortamalar›n›n bafl›nda da geçmiflte oldu¤u gibi gelecekte de “e¤lence”
olacakt›r.
Çeflitli sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik ve hatta bilimsel kayg›lar yüzünden e¤lence, yaflam›n merkezinden uzaklaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Mutluluk biliminin temel amaçlar›ndan biri de e¤lencenin yaflamsal öneminin yeniden anlafl›lmas›n› sa¤lamak olacakt›r.
Özellikle modernite ve geç-modernite ya da sibernik ça¤›n insan›, ifline çok
zaman ay›rarak yaflam düzeyini yüseltmekle mutlu olaca¤›n› düflünmüfltür. Bu
kadar çal›flman›n karfl›l›¤›nda, çok kere h›zla tüketilen anl›k yapay mutluluklarla
yetinmek durumunda kalm›fl ve kalmaktad›r.
152
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Nitekim verimlilik peflinde koflanlar, e¤lenceye ayr›lan süreyi art›rmaya çal›flmaktad›rlar. Di¤er bir deyiflle, “ifli e¤lenceye-e¤lenceyi ifle dönüfltürme” çabas› içindedirler. Çünkü, gereksiz ve abart›lm›fl bir ciddiyetin, yaflam›n her alan›nda yarat›c›l›k ve özgünlü¤ü yok etti¤i belirlenmifltir. Gerçekte abart›l› ciddiyet,
gülünçlük ve mizahili¤e çok daha yak›nd›r.
Her topluluk, gelenek üzerinde kendi e¤lence dünyas›n› veya sistemini yaratm›fl ve dolay›s›yla e¤lence kavram›, yaflan›lan kültür dönemine ve ortam›na
göre yeni anlamlar ve ifllevler kazanm›flt›r (genifl bilgi için bkz. Özdemir 2001).
Kültürel bir olgu olarak e¤lence, bir taraftan müstakil bir alana özgü gelene¤i, di¤er taraftan da kültürün di¤er geleneklerinin yarat›ld›¤›, yaflat›ld›¤›, aktar›ld›¤› ve dönüfltürüldü¤ü bir ortam› ifade etmektedir. Bu aç›dan tan›mland›¤›nda
e¤lence, insanl›¤›n en etkin kültürel dinamiklerinden biridir.
Türk kültürü aç›s›ndan e¤lence terimi, “sataflma, alay, faydas›zl›k, haylazl›k,
kolay ifl”in yan›nda “latife yapma, hoflça vakit geçirme, zevk, durma, kalma,
cünbüfl, avutma, toplant›, flenlik, oyun arac›, keyif sürme, dans, müzik, oyun, tören, ferahlama, ikram, yeme-içme, dinlenme gibi” anlamlar› ifade edecek flekilde kullan›lm›flt›r. Sözlüklerimiz e¤lence ile ilintili pek çok kelimeyle doludur. Bu
sözcükler, “e¤lenme eylemini ve ifllevini (avutmak, keyfetmek, zevketmek, ferahlamak vb.), e¤lence mekan›n› (lunapark, e¤lence merkezi, dreamland vb.),
e¤lence araç ve türünü (tombala, tavla, sal›ncak, parti vb.), e¤lencedeki içecekleri (çay, kokteyl vb.) ve e¤lence etkinliklerini (dans, müsamere, gösteri, oyun
vb.) belirtmektedir (TDK 1957, 1967, 1971, 1972, 1988; Özdemir 2001).
1933-35 y›llar› aras›nda gerçeklefltirilen derlemelerden elde edilen ve 1952
y›l›nda Türkiye’de Halk A¤z›ndan Söz Derleme Dergisi’nin Folklor Sözleri ad›yla
yay›mlanan 6. cildindeki malzemelerin büyük bir bölümü e¤lence ile ilgilidir(TDK
1952). Bu say› adeta, Türk halk e¤lenceleri sözlü¤ü gibidir. Günümüzde bu kelimelerden baz›lar›, art›k kullan›lmamaktad›r. Yaflam biçimlerinde de¤iflmeler sonucu “aba atma, arap oyunu, aynu faynu, çelken, dan›fl›k yeme¤i, ç›vga, golanka, k›zz›k, honça, kifli afl›, s›ra gezmek, oturak, tolaka oyunu, afl›k oyunu, yüzük
oyunu, sançmak, yom, sohbet yeme, s›ra gezme, flirince”nin yerini “aqua park,
fantasyland, türkübar, saloon, gameland, aktivcenter, internette sörf, chat, televole, Türkstar vb.” alm›flt›r.
Geçmifl dönemlerde odu¤u gibi günümüzde de kültür de¤iflmelerinin büyük
bir bölümü, yerel-sözel kültürün egemen oldu¤u yerleflim birimlerinde yap›lmaktad›r. Günümüzde ise nüfusun ço¤unlu¤unun yaflad›¤› kentlerdeki insanlar›n
özellikle e¤lence sistemlerini esas alan kültür bilimi çal›flmalar› yap›lsa, daha k›sa sürede ve daha az maliyetle istendik sonuçlar elde edilebilir. Bu tür çal›flmalar›n yap›lmamas›, herhalde e¤lence gibi ciddiyet karfl›t› bir nitelik tafl›d›¤› varsay›lan alandan tutarl› verilerin elde edilemeyece¤ine olan bilim d›fl› savdan kaynaklanmaktad›r.
Türklerin, ölüm d›fl›ndaki, bütün geçifl dönemi etkinliklerinin büyük bir bölümünü e¤lenceler oluflturmaktad›r. Bu türden e¤lencelerin genellikle dinsel uygulamalarla içiçe oldu¤u görülür. ‹nanç-e¤lence birlikteli¤i, ‹slamiyet’le birlikte or-
tadan kalkmam›fl sadece biçim de¤ifltirmifltir. Türk sosyo-kültürel yaflam›nda bu
ikiliye çok kere siyaset de efllik etmifl ve etmektedir. Hanl›k döneminde toylar,
e¤lencelerin yan›nda kurbanlar›n adand›¤› ve kurultaylar›n topland›¤›, devlet yönetimiyle ilgili kararlar›n al›nd›¤› toplumsal etkinliklerdir. Bu gün de siyasilerin
yerel festival, tören ve e¤lencelere kat›lmaya özen göstermeleri, Türk siyasal kültüründeki süreklili¤i göstermesi bak›m›ndan dikkat çekicidir.
“Toy, flölen, potlaç” gibi kutlama ve e¤lence geleneklerine sahip Türkler için
e¤lence, “gönül açan”d›r (Özbekler: köngil aç›fl; K›rg›zlar: könül açu; Kültür Bakanl›¤› 1991: 204-205). Yeni co¤rafya ve dinle birlikte Türk insan› “felekten bir
gün çalmaya, felekten kam almaya”(A¤akay 1956: 32-36) çal›flm›flt›r. Bir süre
“çat›lan keyifler” yerini, özellikle ekonomik sorunlar›n doru¤a ç›kt›¤› dönemlerde
“eller havada vur patlas›n, çal oynas›n” alm›flt›r. ‹nsanl›k tarihi yak›ndan incelendi¤inde, e¤lencenin doru¤a ç›kt›¤› dönemlerin hep buhranl› devirlerle eklemli oldu¤u görülmektedir. “Televole” adl› kültürel ürün, bu durumun Türkiye’deki son
örneklerinden biridir.
Kitle ya da tüketim kültürünün egemenli¤inin onayland›¤› bugün, e¤lence
“sat›labilen ve çok türlü, genifl insan gruplar›n›n hofllanabildi¤i herhangi bir anlat›, gösteri ve yaflant›lar” fleklinde tan›mlanmaktad›r (Barnouw ve Kirkland 1992:
50). Dolay›s›yla e¤lence, yerel ya da flu ana kadar bilinen ba¤lam ve anlamlar›ndan farkl› olarak bir tüketim unsuruna dönüfltürülmektedir. Kitle kültürü profesyonelleri bu ifllemin ilk aflamas› olarak da var olan e¤lence geleneklerinden yararlanmaktad›r. Süreç, kayna¤›n amaca uygun taraflar›n›n yeni biçimlerle ve tektürlefltirilerek tüketicilere sunulmas› fleklinde gerçekleflmektedir. Böylelikle e¤lendi¤ini sanan günümüz insan›, hem kendisini hem de geleneksel e¤lence sisteminde yer alan unsurlar› tüketmektedir.
Özetle sanal ve elektronik e¤lence araç ve ortamlar›, geleneksel e¤lence sistemleri üzerinde san›landan daha büyük etkiler yapmaktad›r. Bu sempozyumun
da temel amac›, ulusal düzeyde söz konusu kültürel tüketimin en h›zl› yafland›¤›
somut olmayan alanlardaki özgün yarat›lar› kurtarmak, yaflatmak ve gelifltirmektir, di¤er bir ifadeyle “tats›z meyveye” dönüflmesinin önüne geçmektir.
Bireyin nas›l, nerede, ne zaman ve ne ile e¤lenece¤i önceden planlanmaktad›r. Üretim band›n›n h›z›na yetifltirilmeye kodlanan tüketiciler, e¤lenemeyen
ancak “az sonra” komutlar›yla e¤lenceyi takip eder hale getirilmektedir. Birey,
tüketti¤i sürece var oldu¤u yan›lsamas› içine çekilmekte, çok k›sa yapay e¤lenceleri tadabilmek için daha fazla üretmek ve çal›flmak zorunda kalmaktad›r.
Kitle iletifliminin ortaya ç›kmas›yla birlikte kültürün, dolay›s›yla e¤lencenin,
bir endüstriye dönüfltü¤üne iflaret eden Tania Modleski, Gillian Skirrow’dan atfen, ilerde kitle e¤lencesini tafl›yan uydular›n yan›nda kablonun 60-70 kanal aras›nda yerel kalarak bir gettoya dönüflece¤ini belirtir(Modleski 1998: 34). Neil
Postman da “Televizyon: Öldüren E¤lence” adl› kitab›nda kamusal söylemin ortadan kald›r›l›fl›na dikkat çekerek bu türden e¤lenceleri “tükenmifl kapitalizmin
kal›nt›s› ya da kapitalizmin olgunlaflm›fl tats›z meyvesi” nitelendirmektedir (Postman 1994: 12).
153
154
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Yine, “faydas›z, bofl ifl” olarak nitelenen e¤lencenin, bugün dünyan›n getirisi en yüksek ekonomik sektörlerinin bafl›nda gelmesi de flafl›rt›c›d›r. Örne¤in Disneyland ve Hollywood, mali aç›dan, dünyadaki pek çok ülkenin bütçesinden daha büyük bir bütçeye sahiptir. Ayn› durum, eloktronik oyun sektörü için de geçerlidir.
Kentlerin tutsa¤› haline gelen ça¤dafl insan, “ifl-bofl zaman, kamusal -özel,
siyaset-aile, ifl yaflam›-duygusal hayat” gibi dikkatle ve yapay olarak bölünmüfl
alanlarda yaflamak zorunda b›rak›lm›flt›r(Modleski 1998: 140-141). Bu bölünmüfllü¤ün yaratt›¤› gerilim de yarat›lan yeni ürün ve alanlarla giderilmeye, ortadan kald›r›lmaya çal›fl›l›r. Birey, oldukça büyük bedeller ödeyerek elde etti¤i bu
dinlenme ve e¤lenme alanlar›nda, bu ikilemi yaratanlar›n nesnesi olmaya devam
eder ve bir türlü yaln›z kalamaz. Yarat›lan kitle kültürü ürünleri, bireyin ifl d›fl›, bofl
zamanlar›nda da kuflatmaya devam eder. E¤lence nedenleri ve biçimleri, sözde
birey ad›na, kurgulan›r ve üretilir. Birey, daha ne isteyecektir?, ona sadece tüketmek kal›r. Birey e¤lenirken kendini tüketme durumunda b›rak›l›r. Seçme hakk›na ancak tüketilirken sahip olunur. Gündelik yaflam›n çark› içindeki kentli insan,
bu çark›n d›fl›nda geçirece¤i anlar için bütün yaflam›n› anlaml› olarak alg›lama
yan›lsamas›na kendini kapt›r›r. Bir haftal›k tatil köyü tatili için bütün y›l çal›flt›¤›n› unutup, orada geçirece¤i veya geçirdi¤i anlar›n hülyas›na kendini b›rak›r. Bu
gerçekli¤in, e¤lence ba¤lam›ndaki içinin boflalt›lmas›ndan baflka bir fley de¤ildir.
Modleski bu durumu “gerçeklikte yok edilen, fiilen ortadan kalkt›ktan sonra kendini temsil edecek biçimde, imge ve ideolojide yeniden sunulmas›” fleklinde aç›klar(Modleski 1998: 150). Benzer bir de¤erlendirme de televizyon için yap›labilir:
Kitle kültürünün egemen oldu¤u toplumlarda(bu konuda h›zla yol alan Türk toplumu da dahil olmak üzere), ideolojik olarak yönlendirilen bir be¤eni yan›lsamas›n›n sunulmas› ve dolay›s›yla seyircinin sahte ve yavan hazlar vaadiyle gönlünün rahatlat›lmas› söz konusudur. Modleski çal›flmas›n›, h›zla çarp›k kentleflme
ve kültürel erozyon yaflayan Türk toplumu için de geçerli olan, Jacques Ellul’nun
flu çarp›c› sözleriyle bitirir:
Büyük flehir hayat›, büyük ölçüde katlan›lmaz hale gelirken e¤lence t e k nikleri gelifltirildi. fiehrin yol açt›¤› ac›y› e¤lence yoluyla kabul edilebilir hale getirmek kaç›n›lmaz oldu (Modleski 1998: 198).
E¤lence olgusuyla ilgili son yorumlar›n sahipleri, küreselleflme karfl›tlar›d›r.
Zygmund Bauman, bu yorumcular›n bafl›nda gelmektedir. “Zamansal-mekansal
mesafelerin teknolojik olarak iptal edildi¤i, kamusal mekanlar›n(normlar›n yarat›ld›¤› yerlerin) tükendi¤i, tek tipli¤in ve sonucunda da hoflgörüsüzlü¤ün egemen
oldu¤u, sak›nman›n ve ayr›lman›n(birlikteli¤in de¤il) bafll›ca hayatta kalma stratejisi durumuna geldi¤i, yerellerin küreselleri seyretti¤i, cezbetme ve ayartma
üretimine ayarlanm›fl bir endüstrinin hakim oldu¤u, var oldu¤u bilinmeyen bir
deneyimi yaflaman›n tek bafl›na büyük bir e¤lence olarak alg›land›¤›, iyi bir tüketicinin e¤lenceye düflkün bir serüvenci olmas› gerekti¤inin kabul edildi¤i, hayatlar› boyunca gönüllerince gezmekten ve sunulan e¤lencelere göre gidecekleri yerleri kendileri seçmekten tatmin olmufl, kendilerine seyahat etmeleri için
adeta yalvar›lan ve siber-uzayda/mekanda kozmopolit bir yaflam süren, heyecan
aray›c› ve deneyim toplay›c› s›fatlara sahip geçmodern/postmodern insanlar›n
bulundu¤u, bunun aksine gidecekleri yerin genelde baflkalar›nca belirlenen ya da
yerele ba¤l› hareket imkanlar› ellerinden al›nan ve yapacak bir fleyleri olmad›¤›
için bol, gereksiz ve bofl zaman›n yükü alt›nda ezilen, di¤er bir deyiflle zamanlar›nda hiçbir fley olmayanlar›n yaflad›¤›, yapay olarak yarat›lm›fl ve öznel olan bir
yetmezlik duygusunun egemen oldu¤u, zaman-mekan kenetlenmesinin, engelsiz
enformasyon aktar›m›n›n ve anl›k iletiflimin yaflam› etkisi alt›na ald›¤›, hareketsizli¤in d›fllanma, yerelli¤in de toplumsal sefalet ve gerilik göstergesi olarak kabul edildi¤i ve daha da önemlisi bütün bu durumlar›n sorgulanmas›n›n bir kenara b›rak›ld›¤› “yeni dünya düzeni, yani küreselleflme, gerçekte Kennet Jowitt’in
ifadesiyle “yeni dünya düzensizli¤i” ba¤lam›nda (Bauman 1999) “e¤lence”yi
araflt›rmak dahi, ayr›cal›¤›n farkl› bir flekilde ifadesi olarak de¤erlendirilebilir.
b. Müze ve Müzecilik:
Müze kavram›n›, bu olguya getirilen elefltirilerden hareketle aç›klamak daha
kestirme bir yol olacakt›r. Müzeyle ilgili elefltirlerin özellikle geçen asr›n son çeyre¤inde yo¤unlaflt›¤› görülmektedir. Bu kuruma karfl› getirilen sald›r›lar, daha
çok kurulufl ve belki de klasikleflmifl halinin var olufl nedenini oluflturan “seçkinci(elitist) ve seçici tavra” yöneliktir. Bu tav›r, daha çok koleksiyon, mekan, insan
ve etkinlik alanlar›nda daha belirgindir.
Eski ça¤lar›n müzeleri olarak, adak ve di¤er sunular›n sergilendi¤i tap›naklar kabul edilmektedir. Asl›nda dinsel mekanlar (kilise, cami vb.) müze ifllevlerini as›rlar geçse de devam ettirmektedir. Daha sonra kurum olarak ilk müzeler,
saray (Louvre Saray›, Topkap› Saray›), flato (Avusturya- arflidük Ferdinand von
Tirol’un Ambras fiatosu) ve köflk(Çinili Köflk) gibi dünyevi hakimlerin yaflam
alanlar›nda oluflmufl ve geliflmifltir. Bilhassa II. Dünya Savafl› sonras›na kadar
müzeler, baflkentlerde, klasik üslupta infla edilmifl, haflmetli yap›lar içinde faaliyet göstermifltir.
Seçkinci yaklafl›m, koleksiyonlar›n ya da sergi malzemelerinin toplanmas›
ve sergilenmesinde de geçerlili¤ini korumufltur. Bu kapsamda kullan›lan ilk ölçüt, “tarihilik”tir. Ancak buradaki ölçütü iflletenler, genellikle insanl›k tarihinin
tek katmanl› ve do¤rusal bir çizgide ilerleyen elitlerin tarihinden ibaret oldu¤unu
kabul etmifllerdir. Bu nedenle soylu ve seçkinlere ait her türlü unsur, tarihidir ve
do¤al olarak müzelerde saklanacak kadar de¤erlidir. Müzeler dinsel ve resmi
söylem tap›naklar› olarak, geçen asr›n ortalar›na kadar sosyo-kültürel yaflamda
yer alm›flt›r. Adak ve sunulara kral, padiflah ve soylular›n eflyalar› ilave edilmifltir.
Bu kapsamda dikkati çeken ikinci ölçüt, “estetiklik”tir. ‹lk dönem koleksiyoncu ve müze yöneticileri, “estetik” ölçütlere uygun olan yarat›lar› toplama ve
sergileme kayg›s› tafl›m›fllard›r. Avrupa’da ilk müzelerin koleksiyonlar›, baz› merakl› düklerin (Fransa, Bourgogne dükleri; Avusturya, Berry dükleri) benzer kayg›larla toplad›klar› sanat eserlerinden oluflmufltur. Di¤er bir ifadeyle, seçkinlere
155
156
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
ait ya da elitist ölçütlerle seçilen flaheserler, seçkin mekanlarda sergilenmifltir.
Ancak ilk dönemde koleksiyonculu¤un ve müzecili¤in maliyetini, ancak seçkinlerin ve soylular›n karfl›layabilece¤i de burada hat›rlanmal›d›r. Günümüzde baz›
müze yöneticilerinin konuflmalar›nda rastlanan “müzede sergilecek de¤erde olmal›” vurgulamalar›, söz konusu tutumun kal›nt›lar› olarak de¤erlendirilebilir.
Seçkinci yaklafl›m›n belki de en belirgin oldu¤u alan, insani aland›r. Müze temelde, bina, koleksiyon ve ziyaretçi üçlemesinden meydana gelmektedir. Müze
binas› ve koleksiyonlar›n›n belirlenmesinde söz sahibi olanlar, ziyaretçilerin de
belirli niteliklere sahip olmalar›ndan yana tav›r sergilemifllerdir. “Müzeler öncelikle uzmanlar içindir, s›radan insan›n çal›flan ya da ziyaretçi olarak bu sistem içinde yer almas›na gerek yoktur” fleklindeki fikirler, uzun süre müzecilerin ço¤unlu¤u taraf›ndan savunulmufltur.
Çok kere seçkinlere ait mekanlarda ve yine onlara ait eflyalar›n öncelikle tarihi bir belge olarak saklanmas› ve sonra da sergilenmesi, uzun süre müzelerin
temel ifllevleri olarak kabul edilmifltir. Yani, seçkinci tav›r faaliyet alan›n› da belirlemifl ve biçimlendirmifltir.
K›saca özetlenen bu seçkinci yaklafl›m, klasik müzecili¤in de sonunu haz›rlam›flt›r. II.Dünya Savafl›’ndan sonra bu yöndeki elefltiriler, 1980’li y›llardan itibaren yo¤unluk ve çeflitlilik kazanm›flt›r. Yaklafl›k 250 y›ll›k tarihinde müze olgusu,
son on befl y›l içinde oldu¤u kadar sorgulanmam›flt›r:
Elefltiriler öncelikle müzenin ne olmad›¤›na yöneliktir: Müzeler, “koleksiyonlar›n sakland›¤›, gündelik yaflam›n d›fl›nda, tek türlü, ço¤ulcu olmayan, seçkincili¤in ve merkeziyetçili¤in egemen oldu¤u, sadece belli, onaylanm›fl bir belle¤in
sergilendi¤i, nesnelerin engeller arkas›ndan sunuldu¤u, binalar›n, eflyalar›n ve kiflilerin yüceltildi¤i, kutsand›¤›” mekanlar de¤ildir.
Müze bilimi, son on befl y›ldaki elefltirilerle, bir anlamda kuramsal altyap›s›n› oluflturmaya bafllam›flt›r. 20. yüzy›l›n bafl›nda ortaya ç›kan bu bilim dal›n›n çal›flanlar›, yar›m asra yak›n bir süreyi rehberler yay›mlayarak geçirmifltir. Belki de
bu yüzden akademiyada gerekti¤i yeri alamam›flt›r. Bu son dönem tenkitlerinin
daha çok tarih, halkbilimi, sosyoloji, etnoloji gibi di¤er sosyal bilimlerin öz elefltirilerinden kanakland›¤› görülmektedir. Bu bilim dallar›, müzeleri kendi yaklafl›mlar› do¤rultusunda dönüflüme u¤ratarak yeni yaflam alanlar› elde etme çabas› içindedirler. Her ne amaçla yap›l›rsa yap›ls›n, bu türden elefltiriler, müzelere bir
dinamizm kazand›rm›flt›r. Günümüzde müzelerin ne olmas› gerekti¤i ya da misyonlar› da flu de¤erlendirmelerle ortaya konulmaktad›r:
Müzeler, “sorunlara çözümlerin üretilmesine yönelik sergilerin aç›ld›¤›, görünmeyenin-farkedilmeyenin öyküsünün anlat›ld›¤›, ilham perilerinin uçufltu¤u,
dönüflümün ve tarafs›zl›¤›n temel ilke say›ld›¤›, yerelin ulusala ve küresele tafl›nd›¤›, tarihin bütün katmanlar›n›n birlefltirildi¤i, yeni bilgi ve gerçeklerin üretildi¤i,
farkl›l›klar›n alg›land›¤› ve gelifltirildi¤i, hoflgörü ve bar›fl›n tesis edilip pekifltirildi¤i, tarihin bo¤mad›¤›, nesnelerin de¤il öykülerin sunuldu¤u, kolayca ulafl›labilen
ve yararlan›labilen, yasaklar›n de¤il özgürlüklerin geçerli oldu¤u, tap›naktan çok
forum alanlar› olarak nitelenen, yaflam›n bütün kesim ve alanlar›n›n yer ald›¤›,
mali ve idari özerkli¤e sahip, ça¤dafl yönetim biliminin esaslar›na göre yönetilen,
etkileflimci tekniklerin kullan›ld›¤›, insan›n merkez kabul edildi¤i ve sistemin buna göre oluflturuldu¤u, ziyaretçi ile ayn› dili konuflma kayg›s›n›n önemsendi¤i,
her türlü yaflam etkinli¤inin kolayl›kla gerçeklefltirilebildi¤i, ço¤ulcu ve disiplinler aras› yaklafl›mlar›n ve etkinliklerin icra edildi¤i, kimlik sorunlar›n›n çözümlendi¤i, yaflam›n kalitesinin art›r›lmas›na katk›lar›n sa¤land›¤›, iletiflimin en üst düzeyde yafland›¤›, ayd›nlaman›n ve bilinçlenmenin ortaya ç›kt›¤›, çok türlü araflt›rma ve uygulama olanaklar›na sahip, özetle geçmiflin özümlenerek bu günün kavrand›¤› ve gelece¤in kuguland›¤›” yap›lard›r (ayr›nt›l› bilgi için bkz. Türkiye Ekenomik ve Toplumsal Tarih Vakf› 2000 ve 2001).
Küreselleflme, kitle iletiflim alan›ndaki h›zl› geliflmeler, e¤itim düzeyinin yükselmesi, ideolojik yönelmeler veya yeni moda düflünceler, eski paktlar›n çöküflü
ve yeni birliklerin ortaya ç›k›fl›, gizlili¤in zorlaflmas›, dünya kamuoyunu belirleyen
dinamiklerin çeflitlenmesi ve benzerleri, yeni kavramlar›n yarat›lmas›na neden
olmaktad›r. ‹nsanl›k, yak›n dönemde teokratik, endüstriyel, iktisadi ve elektronik
ça¤larda bulamad›¤› mutlulu¤u, 21. asr›n “kültür ça¤›”nda yakalamaya çal›flmakta ve bu konuda da oldukça aceleci davranmaktad›r. Bu yeni kavramlardan
biri de “dünya miras›”d›r. “Dünya miras›” olgusunun ortaya ç›k›fl› ve ça¤dafl toplumlarda bu bilincin geliflmesi, müzecilik aç›s›ndan yeni de¤erlendirmelerin yap›lmas›n› gerektirmektedir. Ça¤dafl insan, art›k dünyan›n herhangi bir yerinde tarihsel ve kültürel de¤erlerin yok olmas›na duyars›z kalmamaktad›r. Afganistan ve
Irak’taki tahrip ve ya¤malamalar karfl›s›ndaki tepkiler bu bilincin göstergeleridir.
Bu bilince ulaflanlar, tarihi ve kültürel de¤erlerin, kendi ba¤lamlar›nda, yani co¤rafyalar›nda sergilenmesi ve yaflat›lmas› gerekti¤ini, savunmaya bafllam›fllard›r.
Keza, müze bilimi kapsam›nda dile getirilen, ürünlerin ba¤lam ve öyküleriyle birlikte sunulmas› gerekti¤i yolundaki yaklafl›m da bu tezin güçlenmesine neden olmufltur. Bu da yasal ya da yasal olmayan yöntemlerle ba¤lamlar›ndan kopar›lan
yarat›lar›n vatanlar›na iadesini gündeme getirmifltir. Bu türden eserlere sahip,
özellikle Bat›’daki müzeler aç›s›ndan bu geliflme büyük bir tehlike(?) oluflturmaktad›r.
Art›k bu gün sadece somut varl›klar›n de¤il, somut olmayan varl›klar›n da
“dünya miras›” olarak kabul edilmesi, özellikle geleneksel yarat›lar›n derlenmesinin, korunmas›n›n, sunulmas›n›n ve gelifltirilmesinin gereklili¤ini ortaya ç›karm›flt›r. Bu tür ürünler ve ortamlarla ilgili yeni yaflam alanlar› gereklidir. Müzeler,
böylelikle bu türden ürünleri de dikkate alarak gerekli dönüflümleri gerçeklefltirmek zorunda kalmaktad›r veya kalacaklard›r. Bu durum, klasik müze yap›lanmas›ndaki çözülmenin de temel nedenlerinden birini oluflturmaktad›r. Müzeler bu
dönüflümü gerçeklefltiremedikleri takdirde, ki öyle görünmekte, çok amaçl› olarak kullan›labilecek “kültür merkezleri, kültürel araflt›rma-uygulama merkezleri”
ya da farkl› bir oluflum müzelerin yerini alacakt›r. Keza bu gün müzelerin büyük
bir bölümü, özellikle faaliyetlerindeki çeflitlenmeler dikkate al›nd›¤›nda, birer kül-
157
158
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
tür merkezine dönüflme yolunda olduklar› gözlenmektedir. Bu karmafla, yeni oluflumlar›n alt-yap›s›n› oluflturmaktad›r.
Müzecilik alan›ndaki geliflmeleri örneklemek bak›m›ndan yaklafl›k 200 müzenin veya bu ifllevde kullan›lan mekan›n bulundu¤u, özetle flehrin tamam›n›n
genifl bir müze olarak alg›land›¤› ve bu yöndeki restorasyon çal›flmalar›n›n devam etti¤i Almanya’n›n Berlin flehri hakk›nda bilgi vermek yeterli olacakt›r. Berlin, Avrupa’n›n “kültür baflkenti” olarak yeniden düzenlenmektedir. Berlin’de “M›s›r Müzesi ve Papirus Koleksiyonu, Müttefikler Müzesi, Savafl-Karfl›t› Müzesi,
Commerzbank- Bankac›l›k Müzesi, T›p Tarihi Müzesi, Metro Müzesi, Görme Engelliler Müzesi, Enerji Müzesi, Berlin Duvar› Belgeri Merkezi, Etnoloji Müzesi, ‹tfaiye Müzesi, Film Müzesi, Esnaf ve Zanaatkarlar Müzesi- Berberlik Müzesi, Kenevir Müzesi, Dünya Kültürleri Evi, Yurt/Vatan Müzesi, Yahudi Müzesi, Kreuzberg- fiehir Geliflimi ve Sosyal Tarih Müzesi, El Sanatlar› Müzesi, Labirent Çocuk
Müzesi, Hava Kuvvetleri Müzesi, Eflyalar Müzesi, Berlin Merkezi Müzesi, Müzik
Aletleri Müzesi, Kukla Tiyatrosu Müzesi, Erotik Müze, Spor Müzesi, fiehir Tarihi
Müzesi, Vitra Tasar›m Müzesi, Gizli Müze (kad›n sanat› üzerine), Çamafl›rhane
Müzesi, Orman Müzesi, Su Sporlar› Müzesi, fieker Müzesi”nin yan›nda çok say›da müze, arfliv (Turfan Metinleri Arflivi de dahil), belge merkezi, an›t yap›lar bulunmaktad›r. Bu müzeler, çocuk, genç, aile ve yetiflkinler yönelik özel etkinlikler
düzenlemektedir. Keflif müzecili¤i kapsam›nda çocuklara yönelik “kübizm, renkler ve kelimeler, bronz, plastik-grafik-çizim, metropol çocuklar›, fleker, çiftçilersanat-tarih, uzay, bitkiler dünyas›, laterna, tiyatro oyunlar›, yaz› ve yazma araçlar›, çocuk edebiyat› eserleri ve yazarlar›, flairleri, dinazorlar, mineraller, org”
hakk›nda ayr›nt›l› ve uygulamal› programlar gerçeklefltirilmektedir. Her müze
kendi alan›yla ilgili olarak “ibranice ö¤retimi, uzaydaki ola¤anüstü patlamalar,
film tarihi, savafl karfl›tl›¤›” gibi konular› içeren gençlik programlar›na da sahiptir. Orman Müzesi ailenin bütün üyelerinin kat›labilece¤i ve rehber eflli¤inde ormanda gece gezintilerinden ibaret “Gecenin, tabiat›n sesleri” adl› programlar düzenlerler. Bu arada baz› müzeler(Yahudi Müzesi gibi), ailelerin kuflluk (Familienbrunch) yemeklerini yiyebilecekleri flekilde donat›lm›fllard›r. “20.yüzy›l›n insanlar›(foto¤raf sergisi), kent tasar›m›, Goya, Picasso’nun resimlerindeki temalar,
renkler, iletiflim, film tarihi, kent tarihi ve kültürü, endüstri yap›lar› ve lojmanlar,
fabrikalar” ile ilgili sergi, kurs ve gezi etkinlikleri sayesinde yetiflkinlere hizmet
vermektedirler (SMS ile Museums-Journal’›n 2003 ve 2004 say›lar›, Küpper
2000)
Ayn› flekilde Alman müze bilimcileri, 2002 Ekim ay›nda Detmold’taki Freilichtmuseum’da düzelenen “Kültür Tarihinde Toplama ve Araflt›rma” adl› toplant›da, “müzecili¤in bugünkü durumu, uzmanlaflma, fotografi, mültimedya” konular›n› tart›flm›fllard›r. “Ulusal ya da yerel anmlamda çifte toplaman›n (ayn› ürünün farkl› müzelerce toplnmas›) engellenmesi, müzeler aras›nda sanal bir iletiflim
a¤›n›n sa¤lad›¤› üst seviyede iletiflimin önemi, koleksiyonlar›n oluflumundaki
toplumsal etki, toplumun bütün yönlerinin önemli ve sergilenme¤e de¤er oldu¤u,
toplumsal geliflme ve e¤ilimlerin (küreselleflme, dinamizm, göçler, çok-kültürlülük vb.) koleksiyonlar üzerindeki etkisi, günümüz yaflam›nda aç›k hava müzelerinin özellikle kentlerdeki dev al›flverifl merkezlerine folklorik hediyeler gönderen
kurumlara dönüfltü¤ü, müzelerin erken postmodernizmin vitrinlerine dönüfltü¤ü
ve bu kapsamda derlenen kitlesel ürünlerin(bilhassa taklit folklor yarat›lar›) belirli bilgileri içerecek flekilde kodland›¤› ve bu anlamlar›n da okunmas› gerekti¤i,
belirli bir koleksiyonda yer alan nesnelerin her birisinin öyküsünün önemli (toplanma an›ndan bugüne kadarki hikayelerinin, koleksiyonlar içindeki ifllevleri vb.)
ve bu öykülerin de mutlaka görsel-iflitsel araçlar arac›l›¤›yla sunulmas›n›n flart oldu¤u, genel anlamda nesnelerin ba¤lam ve öyküleriyle birlikte derlenip gösterilmesinin yararlar›, bugün müzelerin depolama sorunlar›yla bo¤ufltu¤u, baz› müzelerin koleksiyonlar›n› gözden geçirerek önemsiz oldu¤una karar verilenleri att›¤›, farkl› türdeki malzeme için (film, foto¤raf, ses-görüntü kaseti, giysi ve di¤er
nesneler) depolama için genifl alanlara ve depolama tekniklerinin(bilgisayarl› s›n›fland›rma/ kataloglama, yerlefltirme/raflama koruma/ kutulama, havaland›rma
sistemleri) gelifltirilmesine ihtiyaç duyuldu¤u, öykülerin aktar›m›na (mültivizyon
sunumlar› vb.) a¤›rl›k vermenin koleksiyonlara daha az zaman ayr›lmas›na neden oldu¤u, kalite belgesine sahip olunmas› gerekti¤i, foto¤raflar›n görsel bir anlat›m araçlar› oldu¤u gerçe¤inden hareketle her müzede geliflmifl bir foto¤rafç›l›k
biriminin bulunmas›n zorunlulu¤u, ayn› flekilde filmlerin de müzecilerin en önemli araçalr›ndan oldu¤u, bilgisayar ortam›ndan yarat›lan ürünlerin gösteriminin
nesnenin orijinalli¤ine etkileri, müzelerin insan-nesne iliflkisini önemsemeleri gerekti¤i ve nesnelerin gündelik söylemin oluflturulmas›ndaki etkisinin de sunumlarda dikkate al›nmas› gerekti¤i” toplant›da tart›fl›lan konular olarak öne ç›kmaktad›r (Carstensen 2003).
B. E¤lence-Müze ‹liflkisi:
Müzecilik alan›ndaki bu elefltiriler ve öneriler ile di¤er yaflam alanlar›ndaki
h›zl› geliflmelerin yan›nda özellikle kültür biliminin yaflamla eklemlenme çabalar›, müze ve e¤lence gibi birbirine hiç de yak›n olmad›¤› kabul edilen iki olgunun
bir arada de¤erlendirilmesini gerektirmifltir. Bir tarafta, klasik anlay›flla “ciddiyet
tap›naklar›” müzeler, di¤er tarafta da “sözde gayri ciddiyetin yap›-bozucu e¤lence unsurlar› ve mekanlar›”.
Müzecilik alan›nda arkeoloji, sanat tarihi müzelerinin yan›nda “aç›k hava
müzesi, bilim ve teknoloji müzesi, do¤a müzesi, e¤itim müzesi, çocuk ve oyuncak müzesi, toplumsal tarih müzesi, ” gibi yeni müze türlerinin ortaya ç›kmas›,
bu birlikteli¤i do¤uran temel nedenlerin bafl›nda gelmektedir. Nitekim yeni misyonlar, ça¤dafl ifllev ve kapsam belirlemelerinin yap›lmas› ve etkin araç ve yöntemlerin kullan›lmas› ile gerçeklefltirilebilirdi. “Kutsama ve yüceltme”nin yan›nda
“e¤itme, araflt›rma, bilgi üretme-aktarma-yayma, sorun çözme, sa¤altma, gelir
elde etme, hoflgörü ve bar›fl› tesis etme-köklefltirme, farkl›l›¤› gelifltirme, bofl zamanlar›n istendik biçimde de¤erlendirilmesi ve yaflam kalitesinin art›r›lmas›” gibi ifllev alan›ndaki çeflitlenme, müze yöneticilerinin her türlü toplumsal kesimi
159
160
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
daha uzun sürelerle kendi mekanlar›nda tutmaya yöneltti. Özellikle genç ve çocuklar›n müzelerin hedef kitlesi haline gelmesi, farkl› yöntem, teknik ve etkinliklere gereksinim duyuldu¤unu ortaya koydu. Ayr›ca, meslek yaflam›ndaki bask›
ve s›n›rlamalardan s›k›lan yetiflkinlere müzeler, “varl›¤›n›n fark›na varma, yaflad›¤›n› hissetme, kendisi için bir fleyler yapma, dinlenme”, özetle “özgürleflme”
mekanlar› olarak hizmet vermeliydi. Yine h›zla de¤iflen sosyo-kültürel yaflamda
benzer ifllevleri üstlenen yeni araçlar›n (iletiflim araçlar›, internet, e¤lence merkezleri, sinemalar, tema parklar vb.) ac›mas›z rekabet ortam›nda müzeler, klasik
yöntem ve yaklafl›mlar›na sar›larak mücadele edecek güçleri kalmam›flt›.
Yaflam›n merkezinde yer alabilmek için müzeciler, “hoflça vakit geçirtme ve
e¤lendirmeyi” de temel ilke olarak benimsemek zorunda kald›lar. Bu kabul, binan›n, koleksiyonlar›n, yönetim anlay›fl›n›n ve sisteminin, etkinliklerin, her türlü
mali ve idari politikalar›n yeniden kurgulanmas›n› ve düzenlenmesini de beraberinde getirmifl, di¤er bir ifadeyle “e¤lence yap›-bozuculu¤unu” bir kez daha göstermifltir. Gerekli dönüflümleri gerçeklefltirmeyen kurumlar›n büyük bir bölümü,
bu direnmenin bedelini, “ziyaretçisiz” kalarak ödemifllerdir. Bu dönüflüm, öncelikle aç›k hava, e¤itim, do¤a ile bilim ve teknoloji müzelerinde gerçekleflmifltir.
Bu tür müzeler, e¤lendirici etkinlikler (deney yapma, dinazorlar›n, a¤açlar›n yafl›n› belirleme, film çekme, simülasyon kabinlerinde uzayda seyahat etme, geleneksel dü¤ün e¤lencesine kat›lma, dansetme, flark› söyleme, oyun oynama, canland›rma vb.) düzenleyerek yaflam›n cezbe merkezleri haline gelmifllerdir. Son
dönemde bu müzelerin dahi, bilim ve e¤lencenin birlefltirildi¤i uzay parklar› gibi
yeni elektronik-sanal ortamlarla mücadele etmek zorunda kald›klar› düflünüldü¤ünde, klasik müzecilik yaklafl›mlar›n›n etkisini çoktan yitirdi¤i anlafl›lmaktad›r.
Müzeler, art›k ilgi çekici etkinlikler düzenlemek ya da koleksiyonlar›n› yaflamdaki de¤iflme ve dönüflümlerle efl-zamanl› olarak zenginlefltirmek zorundad›rlar. Ça¤dafl müzecilik yaklafl›mlar›, art›k “yaflamdaki her unsurun ve öykünün
ifllenmeye de¤er oldu¤unu” savunmaktad›r. Müzeler, sadece geçmiflle ilgili de¤il
bu günün, hatta gelece¤in ürünlerini sergileme ve öykülerini anlatma peflindedir.
Bu nedenle “kahve, bal›kç›l›k araç ve gereçleri, iflçi giysileri, ayakkab›lar, resimli kartlar, sinema afiflleri, telefon kartlar›, plaklar, kasetler, sigara ambalajlar›, flifleler, özel eflyalar, gezegenler aras› yolculuk, oyuncak bebek ve trenler, iç çamafl›rlar›, hatta yalan dahi (ki bu adla Berlin’de bir müze vard›r, bu da yalan de¤ildir)” ça¤dafl müzelerde de¤erlendirilen unsurlardan baz›lar›d›r.
Müzelerin gerçek anlamda halka aç›l›m›yla birlikte, mekanlar›n en verimli
flekilde kullan›mlar› gerekmifltir. Sergi salonlar›na oturma banklar›n›n konulmas›na uzun süre karfl› ç›k›ld›¤› bilinmektedir. Günümüzde ise müzeler, “do¤um günü partileri, dü¤ünler, veda yemekleri, kokteyller, konserler, caz ve rock günleri,
satranç turnuvalar›, atölye çal›flmalar› vb.” etkinliklerin rahatl›kla gerçeklefltirilebildi¤i mekanlara sahiptir. Ça¤dafl müzeciler art›k idari özerklik için öncelikle
mali aç›dan güçlenmenin gereklili¤inin bilincindedirler.
Bu noktada belirtilmesi gereken di¤er bir geliflme de “e¤lencenin ifllevleri
konusundaki bilinçlenmedir”. San›lan›n aksine e¤lencenin “e¤itim, sa¤altma, bilgilendirme ve bilinçlendirme, gelir elde etme, verimlili¤i art›rma, farkl› kültürel
de¤erlerin üretimini-icras›n›-yay›m›n› sa¤lama, kimlik edindirme ve pekifltirme,
kamuoyunu yönlendirme ve biçimlendirme” gibi ekonomik, siyasal, kültürel,
sosyo-psikolojik ifllevleri bulundu¤u farkedilmifltir (Özdemir 2001: 269-295). Örne¤in günümüzde insanlar,sorunlar›n› dahi e¤lence yöntemlerinden yararlanarak
ifade etmektedirler. Özetle, müze ile e¤lencenin ifllevlerinin de birbiriyle örtüfltü¤ü görülür.
E¤lence olgusunu yap›lar›na eklemleyen müzelerin, daha demokratik kurumlar haline geldikleri belirlenmifltir. E¤lence, içinde yer ald›¤› ba¤lam›n yap›s›n›, sistemini esneklefltirmekte, insanilefltirmektedir. Böyle ortamlarda farkl› düflünceler özgürce ifade edilmektedir. Fikirler veya bireyler, gruplar foruma dönüflen bu tür müze ortamlar›nda karfl›laflarak birbirlerini tan›ma, anlama ve uzlaflma imkan›n› elde etmektedirler. E¤lence unsurlar›n›n etkin kullan›m›yla sa¤lanan çok türlülük, bir taraftan toplumsal bar›fla katk› sa¤larken di¤er taraftan da
müzelerin hareket ve etki alanlar›n› geniflletmektedir.
Asl›nda müzelerin e¤lenceyi keflfetmeleri, yaflan›lan kültür ça¤›yla ilgilidir.
Her devir kendi insan›n› ve tercihlerini yarat›r. Hele “in-out”lar›n egemen oldu¤u
günümüzde bu de¤iflim daha h›zl› gerçekleflmektedir. ‹kincil/ elektronik kültür,
popüler kültür, kitle kültürü ça¤›nda h›zla de¤iflen ve çeflitlenen e¤lence yarat›lar› ço¤unluktad›r. Klasik müzeler, tarihin k›s›tl› hazinesini tüketince konu ve malzeme s›k›nt›s› çekmeye ve dura¤anlaflmaya bafllad›lar. Müzenin ifllevlerini yüklenme amaçl› farkl› yap›lar›n ortaya ç›kmas› ve bunlar›n bilhassa yaflanan döneme, hatta gelece¤e odaklanmalar› da, e¤lence-müze iliflkisini zorunlu k›lm›flt›r.
Art›k müzeler, di¤er konularda oldu¤u gibi, neyin toplanmas› gerekti¤i konusunda da karars›zl›k içine düflmüfllerdir. Ne, nas›l, niçin toplan›p sergilenecektir?, sorular› müzecilerin uykular›n› kaç›maya bafllam›flt›r. Bu ba¤lamda, geçmiflin klasik müzecileri daha flansl›yd›lar, çünkü rakipleri ve ac›mas›z elefltirmenleri henüz
do¤mam›fl ya da güçlenmemifllerdi. Seçkinci yaklafl›m› benimseyenlerin, “s›radan” olarak nitelendirdikleri e¤lenceleri benimsemeleri kolay olmam›flt›r.
Öte yandan geleneksel kültür, uzun süre, aç›k hava müzelerinin d›fl›nda, klasik müzelerde yer edinememifltir. Edebiyat, tarih, sanat, siyaset, bilim gibi yaflam›n pek çok alan›nda da geçerlili¤i bilinen bu seçkinci tutum sonucu gelenekselyerel d›fllanm›fl ya da yok say›lm›flt›r. Müzeler de bu nedenle, uzun süre kap›lar›n› geleneksel kültür yarat›lar›na açmam›fllard›r. S›radan insanlardan oluflan kesimin müzeciler taraf›ndan hedef kitle olarak seçilmesi, bir devrim olarak nitelenmelidir. Türkiye’de henüz geçekleflmemekle birlikte art›k müzeler, komflu Fatma
Teyze’nin ya da yorganc› Ali Day›’n›n öyküsünü anlatmaktad›r. Yerelin ya da gelenekselin müzelerde yer almas›, müzecili¤in tür ve nicelik bak›mlar›ndan geliflmesini sa¤lam›flt›r (art›k aile müzeleri var).
Günümüzde müzeler, “yerelin kürelese tafl›nd›¤› vitrinler” olarak adland›r›lmaktad›r. ‹letiflim teknolojisindeki geliflmeler, seçkinci yaklafl›mlar›n d›fllad›¤›,
161
162
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
yerel veya geleneksel kültür yarat›lar›na yeni yaflam alanlar› sa¤lam›flt›r. Di¤er
bir ifadeyle klasik müzelerin yerele kap›lar›n› açmas›na da gerek kalmam›flt›r. Nitekim günümüzün sanal ortam›ndaki yerel kültür sitelerinde Anadolu’daki veya
dünyan›n fiziksel olarak ulafl›lmas› mümkün olmayan herhangi bir yerindeki yerel yarat›lar hakk›nda kolayca bilgi edinilebilmektedir. Asl›nda sanal kültür müzeleri, klasik müze eylemlerinin de (randevu almak, ulafl›m araçlar› kullanmak,
bilet almak, rehberi dinlemek, grup halinde hareket etmek, ayakta engeller arkas›ndaki seyretmek, sunulanla yetinmek, broflür almak vb.) sorgulanmas›na neden olmaktad›r. Art›k yerel, keflfedilmeyi beklememektedir. Böylelikle müzeciler,
bir anlamda temel ilgi çekme yöntemlerinden biri olan “egzotik” yarat›lar sunma
imkan›n› kaybetmek üzeredirler. Sanal ortamdaki yerel kültür siteleri ya da müzelerinde sergilenen yarat›lar incelendi¤inde, maddi kültür(çömlek, hal›, kilim,
tak›, yap›, tar›m aletleri, yemek vb.) ve e¤lence yarat›lar›n›n (dans, türkü, f›kra,
festival, flenlik, tiyatro vb.) ço¤unluk teflkil etti¤i görülmektedir. Bu noktada kitle iletiflim araçlar›, bir taraftan yerel kültürlerin, dolay›s›yla e¤lence geleneklerinin içinin boflalt›lmas›na neden olurken, di¤er taraftan da yayg›nlaflmas›na ve yaflamas›na katk›da bulunmaktad›r. Bu ba¤lamda, sanal siteler de aktif e¤lence
müzeleri olarak adland›r›labilir.
Geleneksel veya yerel de¤erlerin büyük bir bölümünün e¤lence unsuru ya da
e¤lence ba¤lam›nda üretilen ve icra edilen yarat›lar oldu¤u hat›rland›¤›nda, e¤lence müzelerinin gerçek ya da sanal anlamda zaten var oldu¤u görülecektir. E¤lence, içinde yer ald›¤› sistemi h›zla kendilefltirme yetene¤ine sahiptir. Bu nedenle kültürel yarat›lar›n ba¤lamlar›yla birlikte sunulmas› ya da gösterimi, do¤al olarak e¤lence sisteminin de dikkate al›nmas›n› gerektirmifltir.
Özellikle ‹skandinav ülkelerinde geliflen aç›k hava müzelerinde, geleneksel
mekanlarda sergilenen maddi kültür unsurlar›n›n yan›nda e¤lence etkinlikleri büyük bir yer kaplamaktad›r. Genellikle yerel yemeklerin yendi¤i ve içki/içeceklerin içildi¤i bu e¤lence ortamlar›nda geleneksel müzik, dans ve tiyatro örnekleri
sergilenmektedir. Di¤er bir ifadeyle, aç›k hava müzelerinin de e¤lence yan› a¤›r
basmaktad›r.
Dünyada müzecilik alan›nda müstakil e¤lence müzeleri de bulunmaktad›r.
Bunlar daha çok kitle kültürü ba¤lam›nda yarat›lan e¤lence ürünlerinin de¤erlendirildi¤i gerçek/sanal mekanlard›r. Örne¤in otuz üç bin metrekarelik bir alanda
kurulan Hollywood E¤lence Müzesi’nde (Hollywood Entertainment Museum)
film, televizyon ve radyo yap›mlar›, ses kay›t unsurlar›, yeni medya ve e¤lence
sanatlar› ile teknoloji kapsam›ndaki di¤er yarat›lar› hakk›nda bilgiler verilmekte,
interaktif sergiler düzenlenmekte ve perde arkas› ziyaretçilere aç›lmaktad›r. Bu
müze içinde E¤lence Sanatlar› E¤itim Merkezi de faaliyet göstermektedir. Kültür
ve ekonominin birlefliminden do¤an e¤lence endüstrisinin bu “tap›na¤›”nda, en
çok ziyaretçi çeken 2001 y›l›ndaki sergilerden biri, popüler kültürün e¤lence tanr›çalar›ndan “Marilyn Monroe”nun poster ve afifllerinden oluflmaktayd›
(www.hollywoodmuseum.com). Ayn› flekilde Sony E¤lence Müzesi (Sony Pictu-
res Entertainment Museum) ve Elektronik E¤lence Müzesi, ikinci sözlü kültür ortam›n›n e¤lence müzelerine örnektir (http://digilander.libero.it/crash_76/
hem.htm ve www.sonypicturesmuseum.com).
Oyun parklar›, tematik e¤lence parklar› ve e¤lence merkezleri de, çok kere
e¤lence müzeleri olarak tan›mlanmaktad›r. “Lunapark, dreamland, gameland/center, fantasyland, tatilya, space center, aquapark, uzay ya da bilim merkezi” gibi küçük e¤lence mekanlar›n›n yan›nda, Disneyland gibi büyük e¤lence
yerleflkeleri de bulunmaktad›r. Disneyland, dünya e¤lence endüstrisinin en
önemli merkezlerinden birisidir. Çizgi kahramanlar›n ekseninde yarat›lan bu e¤lence dünyas› her y›l binlerce kifli taraf›ndan ziyaret edilmektedir. Bu merkezin
üretilerine (yast›k, dü¤me, parfüm, kaset, lamba, tak›, çatal, kukla ve say›s›z
oyuncak) dünyan›n her yerinde rastlamak mümkündür. Disneyland’›n bu derecede yayg›nlaflmas›n›n nedenlerinden biri de, çizgi kahramanlar›n› (Goofy, Pluto,
Micky Mouse, Donald Duck ve di¤erleri) farkl› ülkelerde ve farkl› geleneksel motiflerle donat›lm›fl ve farkl› öykülerle maceradan maceraya sürüklemesidir.
Sinema ve televizyon gibi kitle iletiflim araçlar›n›n da müzelerin ifllevlerini
yerine getirme iddias› tafl›d›¤› bir gerçektir. ‹letiflim araçlar›, müzelerin kaynaklar› aras›nda say›lsa da, bunlar bir süre sonra nesne olmaktan ç›k›p özneleflmifllerdir. E¤lence endüstrisinin bu temel iki alan›, ayn› zamanda e¤lence müzeleri olarak da tan›mlanabilir.
Turizmin ortaya ç›k›fl›yla birlikte tarihi kal›nt›lar›n yan›nda özellikle yerel kütür ortam ve yarat›lar›na ilgi artm›flt›r. Yerel müzeler için turistler, yeni ziyaretçi
kitlesi olarak ortaya ç›km›flt›r. Turistik bölgelerde, müze olmamakla birlikte sat›fl
a¤›rl›kl› farkl› mekanlar da ortaya ç›km›flt›r. Tak› dükkanlar›, kuyumcu hanlar›,
çömlek atölyeleri, lokantalar, hal› çiftlikleri, bunlardan baz›lar›d›r. Turistik kentler adeta aç›k hava müzelerine dönüflmüfltür. Bu aç›k hava müzelerindeki e¤lence amaçl› mekanlar›n d›fl›ndakilerin de tan›t›m ve pazarlaman›n etkili bir yöntemi olarak çeflitli e¤lenceler düzenlemektedirler. Hal› çiftliklerindeki dansöz ya da
geleneksel dans gösterileri bu türdendir. Burada otel, motel, tatil köyü gibi mekanlarda düzenlenen animasyon gösterilerinde popüler kültür ürünlerinin yan›nda geleneksel e¤lence unsurlar›ndan da yararlan›lmaktad›r. Hatta baz› tatil mekanlar›, e¤lence araflt›rma- uygulama merkezi gibi çal›flmaktad›r. Türkiye’de
halkbilimciler, henüz bir aç›k hava müzesi ortaya ç›karamazken, turizmin aç›kgöz giriflimleri çok say›da aç›k hava müzesi kurmufllard›r. Di¤er bir ifadeyle, Türkiye’nin e¤lence merkezli faaliyet gösteren çok say›da aç›k hava müzesi bulunmaktad›r (?). Türkiye’de sosyal bilimler her zaman oldu¤u gibi, yaflam› arkadan
takip etmektedir.
C.Türk E¤lence Gelene¤i Araflt›rma-Uygulama Merkezi/ Türk E¤lence Müzesi’nin Kurulufl ve ‹flleyifliyle ‹lgili Baz› De¤erlendirmeler:
a. Bu merkez, Türk E¤lence Müzesi ya da Türk E¤lence Gelene¤i Araflt›rmaUygulama Merkezi, ad›yla kurulmal›d›r. Müze teriminin eskimiflli¤i, etkisizleflmesi, anlamsal karmaflal›¤› ve e¤lence ile bir aradal›¤›ndaki sorunlar, ikinci seçene¤in tercih edilmesi için gerekçeler oluflturabilir.
163
164
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
b. E¤lence Gelene¤i Araflt›rma-Uygulama Merkezi/ Türk E¤lence Müzesi,
Türk e¤lence gelene¤inin yan›nda, di¤er kültürlerin e¤lence geleneklerini de bilimsel yöntemler ve verilerden hareketle araflt›r›l›laca¤›, sunulaca¤› ve gelifltirilece¤i disiplinler aras› misyona sahip olarak yap›lanmal› ve iflletilmelidir. Merkezin
misyonu/lar› yaflamdaki de¤iflmelere paralel olarak, h›zla yeniden düzenlenmelidir.
c. Bu merkez, toplumsal yaflam›n en yo¤un oldu¤u, di¤er bir ifadeyle iç-d›fl
turizmin kesiflti¤i, bütün toplum kesimlerinin kolayca ulafl›labildi¤i, ürünlerin kolayl›kla aktar›m ve sat›fl›n›n yap›labildi¤i, bilimsel kurumlara yak›n bir noktada
infla edilmelidir.
d. Binalar›n yap›m›nda geleneksel mekanlar› (yurt/göçer çad›r›, dü¤ün evi,
han, saray, köflk, köy odas› vb.) örnek al›nabilir. Günümüzde yerelin, gelenekselin moda oldu¤u da dikkate al›nd›¤›nda, dünyadaki ça¤dafl aç›k hava müzeleri
örnekleri incelenerek, zengin geleneksel Türk mimarisi kapsam›ndaki yap›lar, bu
merkezin fiziksel mekanlar›n› oluflturabilir. Ya da var olan bu türdeki mahalleler
ya da bölgeler restore edilerek, merkez taraf›ndan kullan›labilir. Binalar›n, tek ya
da en fazla iki katl› olmas›na özen gösterilmelidir. Geleneksel yap›lar, birden fazla e¤lence etkinli¤inin ayn› zamanda yap›lmas›na olanak sa¤layacak flekilde belirli aral›klarla infla edilmelidir. Mekan, e¤lence aç›s›ndan önemli olmakla birlikte, bir meydan ateflinin etraf›nda da e¤lence düzenlenebilece¤i hat›rda tutulmal›d›r. Bu konuda Kastamonu, Safranbolu örnekleri, dikkate de¤erdir. Seçilen arazi
üzerine, illerin ya da ülkelerin, topluluklar›n kendi yerel evlerini, mekanlar›n› yapmalar› sa¤lanabilir. Örne¤in Rize evinin ve iç düzenlerinin Rizelilerce, Kastamonu evinin de Kastamonulularca yap›lmas›, merkezin kurulufl aflamas›ndaki giderlerini de azaltacakt›r. Y›l›n belirli zamanlar›nda bu mekanlarda o yörelerle ilgili etkinliklerin yap›lmas›, merkezin amac›na da uygundur. Merkez, böylelikle kolayca yerelle iletiflim kururak araflt›rma ve gelifltirme faaliyetleri yürütebilir. Ancak,
bu tür mekanlar›n say›lar›n›n, temel giderlerinin de ilerde sorun olmayacak flekilde, belirlenmesinde yarar vard›r. Mekanlar›n yap›m›nda, prefabrik yap›m tekniklerinin kullan›lmas›n›n zorunlulu¤u, merkezin dönüflüm yetene¤inin güçlendirilmesi aç›s›ndan çok önemlidir. Bu arada, çevre düzenlemelerinde de geleneksel
yap›ya sad›k kal›nmal›d›r. Mekanlar›n güvenlik, ses, ayd›nlatma, iklimleme/klima sistemleri, mutlaka bu iflin uzmanlar› taraf›ndan gerçeklefltirilmeli ve bilgisayar ortamlar›ndan yönetilmesi sa¤lanmal›d›r. Su, elektrik, do¤algaz ve kanalizasyon sistemlerinin yap›m›na, büyük önem verilmelidir.
e. Bu merkez, bilgileri yaflama aktarma yetene¤i geliflmifl akademisyenlerle
altyap›s›n› oluflturulurken mutlaka ça¤dafl yönetim ilkelerini benimsemifl profesyoneller taraf›ndan iflletilmelidir (Burada kültür bilimi uzmanlar›n›n, ayn› zamanda yan dal olarak yönetim bilimleri alan›nda da e¤itim almalar› gerekti¤i vurgulanmal›d›r). Çal›flanlar›n, farkl› alanlarda uzmanlaflm›fl kiflilerden olufltu¤unu ve
görev tan›mlar›na bak›lmaks›z›n herkesin bu yap› için çok önemli oldu¤unu, herkesin kabul etmesi gereklidir. Bu merkez, ünvanlar›n de¤il, üretkenli¤in, verimli-
li¤in ve yarat›c›l›¤›n mekan› olmal›d›r. Bu nedenle de her türlü farkl›laflma sembolü, bu ortamlara zarar verecektir.
f. Bu kurumun sahipleri, öncelikle ziyaretçiler, sonra çal›flanlar, daha sonra
da destekçiler, kuruculard›r. Bu kabulün herkes taraf›ndan benimsenmesi sa¤lanmal›d›r.
g. Bu merkezin hedef kitlesi, toplumun bütün kesimleri ve dünyan›n di¤er
milletleridir. Kurulufl, iflletim ve gelifltirme dönemlerinde bu temel kabulün hareket noktas› seçilmesi gerekmektedir. Fiziki mekan›n, koleksiyonlar›n ve etkinliklerin planlanmas› ve gerçeklefltirilmesinde ayr›mc› stratejilerin (kad›n, erkek, çocuk, genç, memur, iflçi, yönetici, kentli, köylü, ‹zmirli, Ankaral›, yerli, yabanc›
vb.) yerine bütünlefltirici yaklafl›mlar esas al›nmal›d›r. Bu, kurumun ulusal ve küresel bar›fl›n tesis edilmesine, pekifltirilmesine ve sürdürülmesine katk› sa¤lama
fleklinde tan›mlanan misyonunun gerçeklefltirilmesi için de çok önemlidir. Bu
merkez, e¤lenceden hareketle, insanl›¤›n çok-türlü öyküsünü anlatacakt›r.
h. Merkez, seçkinci yaklafl›mlar›n d›fl›nda, demokratik ilkelerle yönetilmelidir ve görev tan›mlar› da buna göre yap›lmal›d›r(müze kuruluflu ve iflletimi hakk›nda genifl bilgi için bkz Özdemir 2003). Müdür ya da CEO, yasaklar, s›n›rlamalar koymak ve denetlemek yerine çal›flanlar›n görevlerinin kolaylaflt›r›c› yönetim
stratejilerini ilke edinmelidir. Bu merkezi, e¤lencenin do¤as› gere¤i farkl› bir yönetim anlay›fl›n› da d›fllayacakt›r. Günümüzde belki de ça¤dafl ilkelere göre yönetilen iflletmelerin bafl›nda e¤lence endüstrisi gelmektedir. Bu ça¤dafl yönetim,
çal›flanlar›n görevlerini severek yapmalar›na, dolay›s›yla da bu güven ortam›nda
mesleki disiplinin ve oto-kontrolün geliflmesine neden olacak, sonuçta da merkezin verimli¤i artacakt›r. Çal›flan›n kendini buldu¤u ve aflt›¤› ortamlarda, yarat›c›l›k ve üretimin artt›¤›n› belirlenmifltir.
i. Genelde kültür, özelde de e¤lence gelene¤i için çeflitlenme, temel dinamiktir. Çeflitlenme, yaratma, yayg›nlaflt›rma ve dönüflümün temel güdüsünü
oluflturur. Bu nedenle, bu merkez insan, etkinlik, yarat› ya da koleksiyon ba¤lam›nda çok-türlü ve esnek (yeni durumlara h›zla uyum sa¤layabilecek) bir yap›ya sahip olacak flekilde kurulmal›d›r. Bu esnek yap›lanma, merkezin dinamizmi
ve rekabet gücü aç›s›ndan çok önemlidir.
j. Çok-türlülük, demokratik yap›lanman›n da gerekçelerinden biridir. Bu
merkez, kutsama veya yüceltme tap›na¤› olarak de¤il, araflt›rma, gelifltirme, forum, uzlaflma, özgürleflme, bütün toplum kesimlerinin, geleneklerin ve kültürlerin yer ald›¤› bir mekan olarak planlanmal›d›r. Berlin’deki Freie Üniversitesi’nin
Dahlem’deki Etnoloji Müzesi’nin galerileri flu anda(2003-2004) Hindistan’daki
Budistlerin(“Anmut und Askese” adl› heykel merkezli sanat sergisi, yaklafl›k dört
aya yak›n bir süredir sergilenmeye devam etmektedir), Azteklerin, Meksikal›lar›n(halk sanat›), ‹ranl›lar›n (1890’da Tahrah’da gündelik yaflam) ve Kuzey Amerika K›z›lderililerinin(Mitostan Moderniteye, adl› sergide k›z›lderilerin yaflam› ve
kültürü hakk›nda bilgi veriliyor) kültürüne ait yarat›larla doludur. Ayn› müze yap›s› içindeki Gençlik Müzesi’nde ise Afrika’dan Avustralya'ya kadar uzanan bir
165
166
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
co¤rafyadaki yerel kültürlere ait foto¤raflar yer almaktad›r. Ayn› müze, Humbolt
Üniversitesi’nin düzenledi¤i, Brezilya günlerine de katk›da bulunmaktad›r.
k. Bu merkez, müstakil ya da Türk Kültürü Araflt›rma ve Uygulama Merkezi’nin kapsam›nda da oluflturulabilecektir. Genel bir kültür bilimi araflt›rma ve uygulama merkezinin, yaflayabilmesi için e¤lence gelene¤inin ortam ve unsurlar›n›
etkili bir flekilde kullanmas› gerekmektedir. Aksi takdirde mali ve idari özerkliklerini elde edemeyen müzeler, h›zla malzeme depolar›na dönüflmektedirler. ‹ster
ba¤›ms›z, isterse üniversite gibi bir kurum içinde yer als›n, mutlaka “özerk” olmal›d›r. Bu nedenle merkezin, “karl›l›¤›” temel edinen bir iflletme fleklinde kabul
edilmesi gereklidir. Mali aç›dan güçlülük, araflt›rma faaliyetleri aç›s›ndan hayati
önem tafl›maktad›r. E¤lence, gelir getiricilik yetene¤i en yüksek kültürel aland›r.
E¤lence merkezinin, zengin koleksiyonlar ve faaliyet programlar›yla bunu kolayl›kla baflarabilecektir.
l. Kurulacak bu merkez, Türk milletinin ve di¤er uluslar›n e¤lence geleneklerini, tarihin bafllang›ç döneminden itibaren bilimsel yöntemlerle araflt›rmay› hedeflemelidir. Bu hedefe ulaflmak için her türlü veri ve kaynaktan (kitap, minyatür, duvar resmi, foto¤raf, tablet, film, ses-görüntü kasedi, ma¤ara resmi vb.)
oluflan bir belge merkezi oluflturulmal›d›r ve bu hazine sürekli gücellenmelidir.
m. Bu merkezde, kitle iletiflim araçlar›ndan etkili bir flekilde yararlanan geliflmifl bir iletiflim birimine(geliflmifl sistem ve uzmanlar) sahip olmal›d›r. Bu merkez, sadece kurum içi de¤il, kurum d›fl› bölgesel, ulusal ve uluslar aras› iletiflimi
en üst seviyede sa¤lamal›d›r. Bu birim, merkezin her türlü bas›m ve yay›m ifllemlerinini de yürütebilecek flekilde oluflturulmal›d›r.
n. Bu merkezdeki koleksiyon ile araflt›rma ve uygulama faaliyetlerin tarihi
süreç dikkate al›narak düzenlenmesi, sistemin iflleyiflini kolaylaflt›rabilir. Türk e¤lence gelene¤i, ‹slamiyet öncesi ve sonras›(Selçuklu ve Osmanl› dönemleri vb.)
ile Cumhuriyet dönemi fleklinde üç temel döneme ayr›larak araflt›r›labilir ve sunulabilir. Her dönem de kendi içinde çeflitli ölçütlere göre kümelenebilir. Örne¤in
Cumhuriyet dönemi Türk e¤lence gelene¤ini afla¤›daki flekilde s›n›fland›rmak
mümkündür(Özdemir 2001):
n.1. Ritüel Kaynakl› E¤lenceler: Nevruz(21, 22, 23 Mart), H›d›rellez(22 nisan, 6 May›s, may›s ay›n›n ilk haftasonu), Çömçe Gelin, Cigor (fiubat ay›nda,
ay›n ilk göründü¤ü gün bafllar 3 gün sürer), Yumurta Bayram›, Kolada Gecesi
(birçok köyde 18 Ocak gecesi), Cemal (genellikle sonbahar veya bu¤day ekim
zaman›), Tavuk Gecesi, Bocuk Gecesi (8 Aral›k), Yo¤urt Bayram›(16-18 may›s),
Nazari Günü(14 May›s), K›flyar›s›, Çi¤dem E¤lencesi vb.
n.2. Dini Günler ve Bayramlarla ‹lgili E¤lenceler: Ramazan Ay›, Ramazan ve
Kurban Bayramlar› ile ilgili e¤lenceler.
n.3. Geçifl Dönemleriyle ‹lgili E¤lenceler: Do¤um, sünnet, askere gitme, evlilik vb.
n.4. Mevsimlik Toplant›, Gezinti ve E¤lenceler
n.4.1. K›fl Toplant› ve E¤lenceleri: S›ra, Gezek, Yaren, Oturak Alemi, Gün,
Davet vb.
n.4.2. Di¤er Mevsimlerdeki Gezinti, Toplant› ve E¤lenceler
n.5. Yöresel fienlik, Festival ve Panay›rlarla ‹lgili E¤lenceler: Bamya, peynir,
süt, so¤an, lale, biber, sarm›sak, dut, pekmez festival/flenlik vb.
n.6. Resmi Günler ve Bayramlarla ‹lgili E¤lenceler: Ulasal (19 May›s Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayram›, 29 Ekim Cumhuriyet Bayram›, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram›, 30 A¤ustos Zafer Bayram›) ve yerel
(kurtulufl günleri, Atatürk’in yöreyi ziyaret y›ldönümleri, il/ilçe/belediye olma
günleri) bayram ve günlerle ilgili e¤lenceler.
n.7. Kent Yaflam› Kökenli Toplant› ve E¤lenceler: Do¤um günü ve evlilik y›ldönümü kutlamalar›, mezuniyet gecesi, bekarl›¤a veda partileri, flirket geceleri,
hemflehrilik geceleri vb.
n.8.Di¤er E¤lenceler: Hayvanlarla ilgili gürefl ve dö¤üfller gibi...
Yukar›da örneklenen bu tasla¤›n yaflama geçirilmesi, merkezin oluflmas› ve
yaflamas› için yeterli olacakt›r. Bu kadar zengin bir alanla ilgili araflt›rmalar›n yap›lmas›, mekan ve koleksiyonlar›n oluflturulmas› ve etkinliklerin planlanmas›,
uzun zaman alacakt›r.
o. Daha önce aç›kland›¤› üzere e¤lence, “sözel edebiyat (destan, mani, tekerleme, masal, flafl›rtmaca, f›kra, efsane, halk hikayesi vb.), yiyecek ve içecekler, müzik (halk müzi¤i, rock, jazz, arabesk vb.), dans (geleneksel ve modern
dans türleri), tiyatro (halk tiyatrosu, klasik tiyatro vb.), giyim-kuflam (bayraml›klar, tören giysileri vb.), inanç (kurban, adak vb.), oyun (yar›flmalar, gürefller, yar›fllar vb.), erotik ö¤e, koku, gezinti, hediye” gibi farkl› türden kültürel yarat›lar›n
karmafl›k bir bileflkesidir. Türk e¤lence gelene¤inin istendik flekilde sunulabilmesi için, bu farkl› kültürel alanlarla ilgili araflt›rma ve uygulama faaliyetlerinin de
yap›lmas› zorunludur. Bu da, ancak disiplinler aras› oldu¤u kadar, kültür bilimi
içinde de alanlar aras› ortak çal›flmalarla ve al›flverifllerle gerçekleflebilecektir. Bu
yap›sal unsurlar›n sadece geleneksel kültür kapsam›nda de¤il, popüler kültür/kitle kültürü gibi farkl› aç›lardan da de¤erlendirilmesi gerekti¤i aç›kt›r.
E¤lencelerin araflt›r›lmas› ve uygulanmas› ile gelifltirilmesi safhalar›nda, “e¤lencenin adland›r›lmas›, düzenlenme zaman ve süresi ile mekan›, düzenleyici ve
kat›l›mc›lar›, e¤lendiricileri (dansöz, köçek, halk dans› ekibi, yerel/profesyonel
canland›r›c›lar, saz tak›mlar›, çalg›c›lar vb.), kurallar›, bafllang›ç ve sonuç kal›plar›, e¤lence araçlar› (tavla, ka¤›t, tombala, tef, elektronik oyun araçlar›)” gibi
unsurlar›n da dikkate al›nmas› yararl› olacakt›r.
Sonuç olarak, e¤lence-müze iliflkisi kaç›n›lmaz, e¤lenceyi merkez edinen bir
kültür araflt›rma ve uygulama merkezinin kurulmas› zorunluluk, e¤lence araflt›rma ve uygulama merkezinin oluflturulmas› ise gelecekte yaflamakt›r.
167
168
KAYNAKLAR
A¤akay, M.Ali (Hazl.).Türkçede Mecazlar Sözlü¤ü, Ankara, Do¤ufl Matbaas›, 1949.
“Türkçede Yak›n Anlaml› Kelimeler Sözlü¤ü, Ankara, Türk Tarih Kurumu Bas›mevi,
1956.
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Barnouw, Erik ve C. E. Kirkland (1992) “Entertainment”, Richard Bauman (edt.by)
Folklore, Cultural Performances and Popular Entertainments, New York, Oxford University
Press, 1992: 50-53.
Bauman, Zymund (1999) Küreselleflme, (Çev. Abdullah Y›lmaz), ‹stanbul, Ayr›nt› Yay›nlar›.
Carstensen, Jan (2003) Die Dinge umgehen?Sammeln und Forschen in kulturhistorischen Museen, Schriften des Westfalischen Freilichtmuseums Detmold, Bd. 23.
Kültür Bakanl›¤› (1991), Karfl›laflt›rmal› Türk Lehçeleri Sözlü¤ü, Ank., Baflbakanl›k
Bas›mevi.
Küpper, Anke (2000) Berliner Museen, L&H Verlag, Hamburg.
Modleski, Tania. E¤lence ‹ncelemeleri, (Çev.Nurdan Gürbilek), ‹stanbul, Metis Yay›nlar›, 1998.
Museums-Journal, 2003- 2004 say›lar›.
Museumsinsel Berlin, Das Kuratorium, SMB (Staatliche Museen zu Berlin), OktoberNovember-Dezember 2003 ve Januar-Februar-Marz 2004.
Özdemir, Nebi (2001) Türk Halk E¤lenceleri, (yay›mlanmam›fl doç. sunusu) Ankara.
“(2003)“Müze-Çocuk ‹liflkisi ve Çocuk Kültürü Merkezi ile ‹lgili Baz› D e ¤ e r l e n d i r meler”, Gazi Üniversitesi, Türkiye’de Halkbilim Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu Bildirileri, (12-13 Aral›k 2002) Ankara:
Postman, Neil (1994) Televizyon: Öldüren E¤lence (Çev.Osman Ak›nhay), ‹stanbul,
Ayr›nt› Yay›nlar›.
Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf› (2000) Müzecilikte Yeni Yaklafl›mlar,
Küreselleflme ve Yerelleflme, ‹stanbul.
“(2001) Kent, Toplum, Müze Deneyimler-Katk›lar (Ed. Burçak Madran), Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 87-90.
Türk Dil Kurumu (1952)Türkiye’de Halk A¤z›ndan Söz Derleme Dergisi, VI, Folklor
Sözleri, Ankara, Türk Tarih Kurumu Bas›mevi.
“(1957) Türkiye’de Halk A¤z›ndan Söz Derleme Dergisi, V, ‹ndeks, Ankara, Türk Tarih Kurumu Bas›mevi.
“(1967 Tarama Sözlü¤ü, III, E-‹, Ankara, Türk Tarih Kurumu Bas›mevi.
“(1971) Kavramlar Dizini, I, Ankara, Ankara Üniversitesi Bas›mevi.
“(1972) Türkiye’de Halk A¤z›ndan Derleme Dergisi, V, E-F, Ankara, Türk Tarih Kurumu Bas›mevi.
“(1988) Türkçe Sözlük, Ankara, Türk Tarih Bas›mevi.
http://digilander.libero.it/crash_76/hem.htm
www.hollywoodmuseum.com
www.sonypicturesmuseum.com
169
GELENEKSEL T‹YATRO MÜZEC‹L‹⁄‹ ÜZER‹NE B‹R ÖNER‹
A Suggestion Regarding the Exhibition of
Traditional Theater in Museums
Nilüfer Zeynep ÖZÇÖREKÇ‹ GÖL
ABSTRACT
In the globalizing world, interest in local cultures is increasing. For the promotion of
local culture, museums even today preserve their role as the most important medium. In
this context, traditional theatrical arts which have an important place in traditional culture
(shadow theater, puppeteering, oral storytelling, illusionism and the like) may be appropriately preserved and continued in "Museums of Traditional Theater".
In this paper, the issues surrounding the foundation, services and target audiences of
such a possible museum as well as its long-time targets have been discussed. It is among
the conclusions that in the globalizing world, the Museum of Traditional Theater should
provide services with the help of interactive telecommmunication technology, and that
such services would have great benefits for promotion and cultural tourism.
Key Words: Theater, museum, shadow thatre, puppeteering
Küreselleflen dünyada, yerel kültürlere karfl› ilgi artm›fl, tek tipleflmeye karfl› gelifltirilen tepki ise yerel kültürlerin öneminin bir kez daha anlafl›lmas›n› yani
bir anlamda yeniden fark edilmesini sa¤lam›flt›r. Yerel kültürlerin, ulusala, ulusaldan evrensele katk›da bulunmas› söylemi, di¤er bir deyiflle insanl›¤›n ortak kültürüne kendi rengimiz ile katk›da bulunma çabas›n›n en somut göstergelerinden
biri de müzelerdir. Ülkemiz Uluslar aras› Müzeler Konseyi (International Counccil
Of Museum (ICOM) üyesidir. Bu kurulufl, Aç›k Hava Müzelerinin kurulmas›n› tavsiye karar› alarak üye ülkelere duyurmufltur. Ülkemizde, bu konuyla ilgili kiflisel
çabalar 1950 li y›llarda bafllam›flt›r. Aç›k Hava Müzeleri konusu ilk kez, 1982 y›l›nda Ankara’da düzenlenen “1. Milli Kültür fiuras›”nda ele al›nm›flt›r. 1985 y›l›nda ise Kültür ve Turizm Bakanl›¤›, Ortado¤u Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Rektörlü¤ünün iflbirli¤i ile Folklor Aç›k Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu düzenlenmifltir. Bu sempozyumda aç›k hava müzeleri ayr›nt›l›
olarak ele al›n›p, irdelenmifl öneriler sunulmufltur. Ayn› y›l Ortado¤u Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ye ait Eymir Gölü alan›nda Aç›k Hava Müzesi Kurma çal›flmalar› bafllat›lm›fl ancak sonuca ulaflt›r›lamam›flt›r. Birkaç duyarl› bilim adam› ve
araflt›rmac› taraf›ndan bu konuyla ilgili çal›flmalar devam ettirilmiflse de bu iyi niyetli çal›flmalar yeterli olmam›flt›r. 18 y›l ara ile Gazi Üniversitesi 12-13 Aral›k
2003 tarihinde “Türkiye’de Halk Bilim Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu düzenlenmifl, bu konu etrafl›ca incelenmifl, ça¤dafl müzecilik nas›l olmal›d›r sorusu
dünyada var olan örneklerden yola ç›k›larak tan›mlanm›flt›r. Ayn› sempozyumda
170
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
bu konudaki sorunlar›n nas›l çözülece¤i konusunda de¤iflik öneriler de sunulmufltur. ‹lk Halkbilimi Müzesinin, 1891 y›l›nda Skansen (Stokholm) de aç›lmas›
dikkate al›nd›¤›nda Halkbilimi Müzesi kurmakta bir hayli gecikmifl oldu¤umuz
görülmektedir. Biz “aç›k hava müzeleri” veya Halkbilimi Müzeleri üzerinde tart›fl›rken, ABD, Almanya, Fransa, ‹ngiltere, Japonya gibi dünyaya yön veren ülkeler ile ‹skandinav ülkeleri müzecilik kavram›n› yeniden yap›land›rarak, ça¤dafl
yaklafl›mlar oluflturmufllard›r. Üniversitelerde bu konu ile ilgili bölümler açarak
konunun akademik ortamda geliflmesini sa¤lam›fl ve alanda hizmet verecek uzman personeli yetifltirmifltir. Bu süreci geriden takip eden ülkemizde, bu gün bile ulusal düzeyde kapsaml› bir aç›k hava müzesi veya di¤er bir deyiflle Halkbilim
Müzesi bulunmamaktad›r. Biz Halkbilimi Müzesi kurma önündeki engelleri nas›l
aflaca¤›m›z› düflünüp tart›fl›rken, di¤er dünya ülkeleri bu konuda yeni aç›l›mlar
oluflturmaya devam ederek, somut olmayan kültürel miras›n da nas›l müzelenece¤i sorusunu gündeme getirmifltir. Bilindi¤i gibi bu sempozyumda somut olmayan kültürel miras›n ülkemizde nas›l müzelenece¤i sorununu de¤erlendirmek
üzere bir araya gelmifl bulunmaktay›z. Biz de bu çerçevede Geleneksel Tiyatro
Müzesi Nas›l olmal›d›r sorusunu yan›tlamaya çal›flaca¤›z. Bunu yan›tlamaya da
tiyatro nedir sorusu ‹le bafllamay› uygun gördük. Tiyatro sözcü¤ü Yunanca’da
“seyirlik yeri” anlam›na gelen theatron’dan türetilmifl, dilimize ‹talyanca’daki teatro sözcü¤ünden geçmifltir. ‹nsan›n varoluflu ile bafllayan tiyatro sanat› sürekli
iyiyi ve güzeli bularak insanlara sunmay› amaçlam›flt›r. Tiyatronun en önemli ifllevi, bireyi e¤itmek, bu yolla kitleleri bilinçlendirmek, toplumsal sorunlar›n çözüm yollar›n› göstererek, toplumsal e¤itim arac› olmakt›r. Ça¤dafl tiyatronun
kayna¤› olan geleneksel tiyatro da bu ifllevlerini sürdürerek günümüze kadar
ulaflm›flt›r. Bafllang›c› ilk toplumlardaki ayinlere dayanan seyirlik oyunlar, ayn›
zamanda gölge oyunu ve kukla tiyatrolar›n›n da temelini olufltururlar. Bafl›ndan
geçen olaylar› anlatan ilk anlat›c› ile konuflma yetisinin geliflmesi sonucu olaylar› söze dayal› hareketlerle anlatan, söz sanat› yapan meddah sonuçta ayn› ifllevi
yerine getirirler. Seyirlik oyunlar, toplumlar›n geçirdi¤i evrelere göre biçimlenirler. Bu nedenle geleneksel tiyatro, bir ulusun özgün kültürel yap›s›n›n çarp›c› bir
örne¤idir. Ülkemiz, bu aç›dan çok zengin bir kültürel yap›ya sahiptir. Medyan›n
etkisi ile küçülen dünyada, de¤iflimden en fazla etkilenen kültür ürünlerimizden
olan Geleneksel Tiyatronun bu nedenle, bir an önce müzelenmesi gerekmektedir. Bu türden bir giriflimin daha fazla gecikmesi halinde özgün kültürel yap›n›n
yans›mas› olan bir tiyatro kavram›ndan da ulus olarak uzaklaflm›fl olaca¤›z.
Müzenin ad› ne olmal›d›r: “Geleneksel Türk Tiyatrosu Müzesi” ad›n›n, müze
kavram›n›n ça¤dafl müzecilik anlay›fl› çerçevesinde tan›t›lmas› ile amac›n› en uygun tan›mlayacak isim olaca¤›n› düflünmekteyiz.
Müzenin Amac› Ne olmal›d›r: Geleneksel Türk Tiyatrosunun özgün yap›s›yla tan›nmas›na katk› sa¤layan ulusal nitelikli bir müze olmal›, geleneksel tiyatrodan hareketle güçlü bir ulusal tiyatronun oluflmas› amac›na yönelik hizmet üret-
melidir. Müze bu konuda yap›lacak araflt›rma ve inceleme çal›flmalar›n› düzenleyecek bir enstitüyü bünyesinde kurmal›, bilimsel içerikli araflt›rma ve inceleme
çal›flmalar› enstitü taraf›ndan gerçeklefltirilmelidir. Geleneksel tiyatro konusunda
yap›lacak bilimsel çal›flmalara destek sa¤lamal›d›r. Müze, geleneksel tiyatro alan›nda Türkiye çap›nda en kapsaml› araflt›rma ve inceleme merkezi olmal›d›r.
Elinde bu alana ait malzeme bulunan kamu kurum ve kurulufllar ile, özel kurumlar›n ve kiflilerin birikimleri birlefltirilerek ulusal bir merkez haline getirilmelidir.
Bu merkezde oluflturulacak kütüphane ve arflivin yan› s›ra aç›lacak kurslarla da
e¤itim hizmeti verilmelidir. Geleneksel tiyatro gösterilerinin, nitelikli bir yap›da
halka ulaflmas› sa¤lanmal›d›r. Bütün bu çal›flmalar, tiyatro tarihimiz konusunda
toplumsal bilinç oluflturacak biçimde planlanmal›d›r.
Müze Nerede Kurulmal›d›r: Ankara’n›n baflkent oluflu bile tek bafl›na ulusal
bir müzenin burada kurulmas› için yeterli bir nedendir. Bilimsel araflt›rma merkezlerinin ve üniversitelerin baflkentte yo¤unlaflmas›, müzeden araflt›rma amaçl›
yararlanacak olan hedef kitlenin büyük ço¤unlu¤unu Ankara’da toplam›flt›r. Ankara’n›n co¤rafi konumu, ülkenin büyük bir bölümüne eflit uzakl›kta olup, birçok
bölgeye geçifl noktas›nda bulunmaktad›r. Bu nedenler, müzenin Ankara’da olma
gerekçesini kuvvetlendirmektedir. Müzeye katk› sa¤lamas›n› düflündü¤ümüz en
önemli kuruluflun Kültür ve Turizm Bakanl›¤› olmas› da, müzenin Ankara da olmas› düflüncesini destekleyen di¤er önemli bir etkendir.
Müzenin ‹fllevi Ne Olmal›d›r: Müze’de bilimsel araflt›rma ve inceleme çal›flmalar› yap›lmal›d›r. Enstitünün yapaca¤› bilimsel çal›flmalardan yararlanarak, bu
alanda ça¤dafl yorumlar›n yap›lmas›na olanak sa¤lanmal›d›r. Müze geleneksel tiyatro konusunda bu zamana kadar yap›lan bütün yay›nlar› ve görsel malzemeyi,
bünyesinde toplayarak zengin arfliv oluflturmal›, bu arfliv ise, bilimsel çal›flmalara kaynak olmal›d›r. Toplanan görsel ve etnografik malzemeler sergilenerek, tan›t›m yap›lmal›d›r. Müzede yer alan materyal bu alandaki e¤itim ihtiyac›n› gidermede kullan›lmal›d›r. Gösteriler yolu ile kuflaklar aras› kültürel aktar›m sa¤lanmal›d›r. Bu birim sanal ortamda hizmet üretmeli, uluslararas› alanda bu konudaki kültürel zenginli¤imizin tan›t›m› yap›lmal›d›r.
Müze Nerede Yer Almal›: Müze kent merkezinde, kolay ulafl›m sa¤lanabilen
bir alanda kurulmal›d›r.
Etkinlikleri Neler Olmal›d›r: Geleneksel Tiyatronun her dal›nda haftada en az
bir kez gösteri gerçeklefltirilmeli bu gösterilerin programlar› ayl›k olarak haz›rlan›p, duyurular› önceden yap›lmal›d›r. Bu gösteriler yafl gruplar›na göre, okul öncesi çocuklar, ortaö¤renim ça¤›ndaki çocuklar, yetiflkinler ve yabanc› turistler
için ayr› kategorilerde düzenlenmelidir. Müze gösterilerden, etnografik malzeme
sat›fl›ndan ve e¤itim amaçl› düzenlenen kurslardan elde edilen gelir ile kendini finanse etmeli, devlete yük oluflturmayarak kendi giderlerini karfl›layacak biçimde planlanmal›d›r. Gösterilerin sa¤l›kl› bir biçimde yürütülebilmesi ise, bu müze
bünyesinde kurulacak olan bir tiyatro toplulu¤u ile mümkün olacakt›r. Bu tiyat-
171
172
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
roda konservatuar mezunu sanatç›lar›n yan› s›ra bu alanda usta ç›rak iliflkisi içinde yetiflmifl sanatç›lar›n da istihdam› yap›lmal›d›r. Kurulacak tiyatro ile, müzede
yap›lacak olan gösterileri gerçeklefltirecek sanatç› sorunu çözülmüfl olacak, hem
de alandan gelen bilimsel içerikli malzemeleri kaynak alarak, gelenekselden
esinlenip, günümüze uygun ça¤dafl yorumlar›n yap›labilmesine olanak tan›yan
bir tiyatro anlay›fl›n›n yerleflmesini sa¤layacakt›r. Bu tiyatro sayesinde müze,
gösteri merkezi ifllevini de yerine getirmifl olacakt›r. Bu toplulukta ise, sanatç›,
sanat yönetmeni, dramaturg yazar, sahne tasar›mc›s›, teknik personel (makyajc›, terzi, ›fl›kç›, ses teknisyeni vb.) yer almal›d›r. Bu toplulukta yer alan sanatç›lar geleneksel tiyatronun en az bir dal›nda uzmanlaflarak hizmet vermelidir. Bütün bu gösterilerin yap›labilmesi için müzede yeterli say›da gösteri salonlar› ile
genifl bir d›fl mekan olmal›d›r.
Müzedeki Hizmet Birimleri Kütüphane ve Arfliv Nas›l fiekillendirilmelidir:
Bu kütüphanede, Geleneksel tiyatro alan›ndaki bütün yay›nlar›n bir örne¤i bulundurulmal›, bu alandaki en kapsaml› kütüphane olarak hizmet sunulmal›d›r. Kütüphanede, bu güne kadar oynanm›fl bütün oyunlar›n (kukla, karagöz, ortaoyunu) metinleri, meddah hikayeleri, bu konulardaki eski yazma metinler, yap›lm›fl
incelemeler ve tezler yer almal›d›r.
Bu arflivde bu güne kadar Geleneksel Tiyatro konusunda yap›lan gösterilerin elde edilebilen görüntüleri, filmleri, ses kay›tlar› ile gösterilerde kullan›lan etnografik malzemeye ait görüntüler (foto¤raf ve dialar) yer almal›d›r. Görsel belgelere (akar filmlere, dialara) ulaflabilecek izleme odalar› oluflturulmal›d›r. Müzeye gelen ziyaretçiler, izlemek istedikleri oyunlar› müzede yer alacak listeden saptayarak bu odalarda izleyebileceklerdir. Bu dokümanlar›n CD'leri haz›rlanarak
hizmet kolaylaflt›r›lmal›d›r.
Müze bünyesinde Geleneksel Tiyatro dedi¤imizde akl›m›za gelen her alan
temsil edilmelidir. Bunlar, köy seyirlik oyunlar›, kukla, gölge oyunu (Karagöz),
ortaoyunu, meddahl›k, hokkabazl›k, vantrilokluk, ip cambazl›¤›, illüzyonistler
(gözba¤c›lar) dir. Bu tiyatro türlerine ait araflt›rma inceleme yap›lmal›, yay›nlar
ve dokümanlar bulundurulmal›, bu gösteri türlerine ait, sahne düzenleri, etnografik (kukla örnekleri, karagöz tasvirleri, bütün gösterilere ait kostüm örnekleri,
perde çeflitleri, oyun tak›mlar›, ses düzenleri, hokkabaz ve illüzyon araçlar›, köy
seyirlik oyunlar›na ait kostüm, dekor, maske, kullan›lan müzik aletleri) malzeme
tasnif edilerek, ayr› salonlarda sergilenmelidir. Gölge oyunu, kukla, köy seyirlik
oyunu hakk›ndaki teflhir salonlar› ayr› ayr› olmal›d›r. Bütün bu sergilenen malzemelerin, yeniden yap›labilmesi, amac›yla atölyeler kurulmal› bu atölyelerde yeni
örnekler üretilmelidir.
Atölyelerde kadrolu elemanlar(tasvir sanatç›lar›, kukla yap›mc›lar›, maske
yap›mc›lar› vb.) görev yapmal›d›r. Üretilen, ürünler ise iyi bir iflletmeci mant›¤› ile
pazarlanmal›d›r. Ayr›ca Müzede e¤itim çal›flmalar›na da önem verilerek, kukla
yap›m›, tasvir yap›m›, kostüm dikimi, maske yap›m›, dekor yap›m›, kukla, kara-
göz oynat›m› konular›nda, oyunculuk (ortaoyunu ve köy seyirlik oyunlar› konular›nda) kurslar düzenlenerek e¤itim verilmelidir.
Köy Seyirlik Oyunlar› Nas›l Müzelenmeli: Köy Seyirlik oyunlar›nda kullan›lan giyim kuflam, dekor ve makyaj malzemeleri d›fl›nda sergilenebilecek somut
tek sunum, oyunlar›n tespit edilmifl görüntüleri olacakt›r. Oyuncunun yetene¤ine
ba¤l› olarak do¤açlama geliflen bu gösterilerde oyun metni kullan›lmamaktad›r.
Bu nedenle görsel malzeme tasniflenip, ilgililere sunulmal›d›r. Bu tasnifleme
oyunlara göre yap›lmal› oyunun yöresi ve yöredeki farkl› adland›rmalar belirtilmelidir. Oyunlar›n indeksleri haz›rlan›p, CD olarak bulundurulmal›d›r. Ziyaretçiler bu bilgilere müzeyi tan›tan bilgisayarlar arac›l›¤› ile ulafl›p, izlemek istedi¤i
oyunu saptayarak CD'den izlemelidir. Ayn› hizmet sanal ortamda da sunulmal›d›r. Müzede, köy seyirlik oyunlar› gösterileri belirli periyotlarla canl› olarak yap›lmal›d›r. Bu gösterilerin yap›laca¤› mekanlar do¤al ortama uygun olarak düzenlenmelidir. Oda içi oyunlar kapal› mekanlarda oynanabildi¤inden, bu oyunlar›n
oynanabilece¤i geniflçe bir köy odas› dizayn edilmeli, bu dizayn yap›l›rken izleyici de düflünülmelidir. Oyunlar› izleyecek olan seyirci için portatif oturma araçlar› bulundurulmal›d›r. Oynanan oyunun dekoru ve yöresini yans›tacak malzemeler bulundurulmal›d›r. Oda içi oyunlar bu mekan›n d›fl›nda oynanmas› gerekti¤inde müze içinde yer alacak çok amaçl› gösteri salonlar›ndan yararlan›lmal›d›r.
Dramatik nitelikli köy seyirlik oyunlar›n›n genellikle aç›k alanda ve geceleri
oynand›¤› dikkate al›narak, do¤al ortama uygun bir mekan haz›rlanmal›d›r. Bu
mekan, müzenin ana hizmet binas›ndan ba¤›ms›z olarak düflünülmeli, müzedeki
di¤er etkinlikleri ve ziyaretçi girifl ç›k›fl›n› aksatmamas› amac›yla hizmet binas›n›n ön giriflinde yer almamal›d›r. Ayn› zamanda, k›yafetlerin ve maskelerin haz›rlanmas›na uygun, modern tiyatro binalar›ndaki soyunma odalar›n›n yerini tutacak olan birim ile dekorlar›n korundu¤u deponun bu alanda do¤al yap›y› bozmadan yerlefltirilmesi fonksiyonellik sa¤layacakt›r. Köy Seyirlik oyunlar›nda kullan›lan bir çok malzeme (çift sürme oyununda kullan›lan saban, çingen oyununda
kullan›lan kalbur,sac aya¤›, vb araçlar) bu alanda do¤al ortam›n oluflmas›na da
katk› sa¤layacakt›r. Gösterilerin yap›laca¤› mekan›n do¤al ortam› tan›mlamas›
gereklili¤inden hareketle köy meydan› biçiminde düzenlenmesi gerekti¤ini belirtmifltik. Bu mekanda, oyunlar›n sergilenebilmesi için flu özelliklere sahip olmas›
gerekmektedir. Alan›n ortas›nda oyunlar›n oynanaca¤› daire biçimli do¤al görünümlü bir platform yer almal›, etraf›nda ise izleyicilerin oyunu rahat izleyebilece¤i bir düzenleme yap›lmal›d›r. Bu düzenleme yap›l›rken, köy meydan›nda bulunan köy kahvesi, köy çeflmesi, köy bakkal›, birkaç eve yer verilmelidir. ‹zleyici
mekanlar› bu evlerin dam›, kahvenin önü, biçiminde düzenlenmelidir. Oturmak
için ise aç›k alanlarda düflünülen beton bloklardan oluflan anfi tiyatro anlay›fl›ndan uzaklafl›larak, do¤al ortamda zaten var olan kütük parçalar›, tahta sandalye
veya has›r iskemlelerle bu ihtiyaç giderilmelidir. Ayr›ca bu gösterilerin k›fl aylar›nda ve ya¤›fll› havalarda da yap›labilece¤i düflünülüp, geleneksel yap›y› bozmayacak oyun mekan›n›n ve izleyicilerin ya¤murdan etkilenmeyece¤i pratik çö-
173
174
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
zümler üretilmelidir. Müze bünyesinde yer alan sergileme konular›n› içeren merakl›lar›n koleksiyon ihtiyac›n› karfl›layacak etnografik malzemenin de sat›fl›n›n
yap›labilece¤i bir ma¤azan›n bu alanda yer almas› uygun olacakt›r. Bu malzemeler ise e¤itim amaçl› düzenlenecek kurslar çerçevesinde müzedeki atölyelerde
yap›lmal›d›r. Gösterilerin büyük bölümünün akflam yap›laca¤› düflünülerek, ayd›nlatma sistemi do¤al yap›y› bozmayacak biçimde dizayn edilmelidir. Bu mekanda gündüz yap›lacak gösterilerden hizmet binas›n›n etkilenmemesi için ses
yal›t›m› sa¤lanmal›d›r. Çünkü ayn› anda bina içinde di¤er gösterilerin yap›labilece¤ini, kütüphane ve arfliv hizmetlerinin yürütülebilece¤i düflünülmelidir. Bu alan
a¤açland›r›lm›fl, ve ülkemizin floras›n› yans›tan çiçeklerle düzenlenerek, gösteriler d›fl›nda da ziyaretçilerin dinlenme alan› olarak düflünülmelidir. Bu alandaki
köy kahvesi de geleneksel sunuma uygun çay ikram› yapmal›d›r. Ulusal düzeyde yayg›nl›k kazanm›fl baz› yiyecekler de bu alanda sat›fla sunulmal›d›r.
Gölge Oyunu) (Karagöz) nas›l müzelenmelidir: Karagöz konusundaki bütün
yay›nlar›n bir kopyas› toplanarak müzeye kazand›r›lmal›d›r. Karagöz oyun metinlerinin tamam› eski ve yeni haliyle tasnif edilerek okuyucuya sunulmal›d›r. Karagöz ve tasvir sanatç›lar›n›n biyografilerine ayr›nt›l› olarak kütüphanede yer verilmelidir. Tasvir yap›m teknikleri ayr›nt›l› olarak görsel ve yaz›l› malzeme ile yer
almal›d›r. Ülkemizde bulunan bütün tasvir koleksiyonlar› baflta Kültür ve Turizm
Bakanl›¤›n›n elinde bulunan koleksiyonlar olmak üzere birlefltirilerek koleksiyon
sahiplerinin ve tasvir tiplerinin ayr›nt›l› olarak tan›t›m› ile (bilgileri eflli¤inde) sergilenmelidir. Tasvir Yap›m›ndaki eski ve yeni teknikler, sanatç›s›na göre de¤iflen
ekoller ayr›nt›l› olarak örneklerle sergilenmeli, eski ve yeni tasvir yap›m atölyelerinden örnekler bulundurulmal›d›r.
Kukla Nas›l Müzelenmelidir: Kukla, türleri konusunda ayr›nt›l› perde çeflitleri (el kuklas›, ipli kukla, iskemle kuklas›, köylülerin yatarak oynatt›¤› kukla) kukla örnekleri, eski kukla yap›m atölyeleri, dönemlerine göre sergilenmelidir. Ayr›ca kukla yapan sanatç›lara ait özel eflyalar, foto¤raflar yer almal›d›r. Etnografik
malzemeye ulafl›lamayan alanlarda bunlar›n resimleri, minyatürleri, çizimleri veya foto¤raflar› da salonlarda teflhir edilmelidir.
Orta Oyunu Nas›l Sergilenmelidir: Orta Oyunundaki sahne, dönemlerine
göre sergilenmeli, sahne dekoru bulunulamazsa bunlar›n çizimleri, minyatürleri,
resimleri, foto¤raflar›na yer verilmelidir. Ortaoyunu oyuncular›na ait, sahne görüntüleri ile özel kostüm koleksiyonlar› isim belirtilerek sergilenmelidir.
Meddahl›k Nas›l Sergilenmelidir: Meddahl›k, en iyi eski bir meddah kahvesi içinde sergilenebilecektir. Bu kahve do¤al ortam›yla sergilenmeli, içinde meddah k›yafetleri, meddah foto¤raflar›, çizimler, minyatürler, meddahlar›n kulland›klar› malzemeler yer almal›d›r.
‹llüzyon ve Cambazl›k: Ülkemizde, bu alanda gösteri yapan sanatç›lar tespit
edilmeli, bu sanatç›lara ait özel koleksiyonlar ve görsel malzemeler toplanarak
sergilenmelidir.
Sonuç olarak, müzede yer alan bütün teflhir salonlar›, kütüphane ve arfliv
ayn› zamanda tüm dünyadaki ilgililere sanal ortamda hizmet sunulmal›d›r. Bu
müze geleneksel tiyatro alan›nda yap›lacak bilimsel toplant›lar›n, festival ve flenliklerin de gerçeklefltirilece¤i bir biçimde düzenlenmelidir. K›saca söz etmeye çal›flt›¤›m müzenin kurulmas› ile bu alanda, araflt›rma, inceleme, uygulaman›n bir
arada yap›laca¤› çok amaçl› ve kaliteli hizmetin sunulaca¤›, bütüncül anlay›fla
uygun flekillenmifl bir mekan hayat bulmufl olacakt›r. Y›llard›r eksikli¤ini hissetti¤imiz, çok amaçl› ve e¤itime katk› sa¤layacak, Ulusal Tiyatro Müzesi de kurulmufl olacakt›r. Söz konusu müze yaln›zca bilimsel içerikli çal›flmalara kaynakl›k
etmekle kalmayacak, kültür turizmi aç›s›ndan da çok önemli bir ziyaret alan› haline gelerek ülkemizin ihtiyac› olan tan›t›ma da çok önemli bir katk› sa¤layacakt›r. Bu yolla geleneksel tiyatronun genç kuflaklara sa¤l›kl› aktar›m› yani kültürel
devaml›l›k sa¤lanm›fl olacakt›r. Üzerinde yaflad›¤›m›z co¤rafya Anadolu tarihsel
süreç içinde bir çok uygarl›¤a ev sahipli¤i yapm›fl, bu kültürleri kendi potas›nda
birlefltirerek bir senteze ulaflt›rm›flt›r. Çok kültürlü bir yap›n›n yans›mas› olan Geleneksel Türk Tiyatrosunun tan›t›m›n›n yap›lmas› dünya ortak kültür miras› içinde hak etti¤i yeri almas›, toplum olarak sorumlulu¤umuz olmal›d›r.
175
176
KAYNAKLAR
Kitaplar:
-Ant,(Metin), Geleneksel Türk Tiyatrosu (Kukla-Karagöz-Ortaoyunu), Bilgi Yay›nevi,
1969 Ankara.
Bildiriler:
Çetin Yücel (Ayfle), 2003, “‹ngiltere’de Beamish Aç›k Hava Müzesi” Türkiye’de Halkbilim Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu, Ankara.
Erden, (Atilla), 1985, “Kurulmas› Düflünülen Aç›k Hava Folklor Müzesi Üzerine Düflünceler” Folklor Aç›k- Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 67-70.S.
Karpuz, (Haflim), 2003, “Dünyada ve Türkiye’de Halkbilim Müzecili¤i Üzerine Bir De¤erlendirme” Türkiye’de Halkbilim Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu, Ankara.
Özdemir (Nebi), 2003, “ Müze-Çocuk ‹liflkisi ve Çocuk Kültürü Merkezi ile ilgili Baz›
De¤erlendirmeler” Türkiye’de Halkbilim Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu, Ankara
Özhan, (Mevlüt), 1994, “Geleneksel Tiyatro Derlemelerinin Önemi ve Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü (HAGEM) nün Derleme Çal›flmalar›” 1. Türk
Halk Kültürü Araflt›rma Sonuçlar› Sempozyumu, Ankara. 1996,103-112 S.
Santur, (Alparslan), 1997, “Aç›k Hava Müzelerinin Gelifliminde Norveç Örne¤i ve
Türkiye’de Durum”, 5.Milletleraras› Türk Halk Kültürü Kongresi, Ankara.
Internet kaynaklar›
www.theatremuseum.vam.ac.uk.
www.vtliving.com/eventts/bread and puppet/index.shtml
www.culture.gr.museum of the shadow theatre
www.waseda.ac.jp-tokyo+suboucch› theatre museum.
www.dogubati.com/tiyatro_tarih.asp
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
TARTIŞMA
M. SEVER: Ben Nebi beye bir soru sormak istiyorum: Özellikle Irak’taki müzelerin ya¤malanmas› daha do¤rusu ya¤malat›lmas› veya Afganistan’da özellikle heykellerin imha edilmesi veya ettirilmesiyle acaba egemen bir kültür anlay›fl›na m› gidiliyor? Sizin özellikle t›rnak içinde söyledi¤iniz dünya miras› kavram›
ile küreselleflmeye bir alt yap› m› haz›rlan›yor? Bu konudaki aç›l›m› merak ediyorum.
N. ÖZDEM‹R: Küreselleflme, somut olmayan kültür varl›klar›, dünya miras›
kavram› klasik müzeler için büyük tehlike. Bu yeni düflünceler, dünya varl›klar›n›n mekan›nda sergilenmesi gerekti¤ini getiriyor. O zaman bu dünyadaki yasal
ya da yasal olmayan yollardan edinilmifl kültür varl›klar›n›n de¤iflimi dönüflümü
için büyük bir tehlike oluflturuyor. Dünyadaki küreselleflme kavram›yla ilgili altyap› oluflturan insanlar, bu tür fleylerin büyük olas›l›kla hesaplar›n› yapamad›lar.
Bu kavramlar olufltu, ortaya ç›kt›. Küreselleflmenin etkilerini daha çok görece¤iz.
VIII. OTURUM /SESSION 8
TÜRK DESTANLARININ MÜZELENMES‹
The Preservation of Turkish Epics in Museums
Necati DEM‹R
ABSTRACT
Epics contain a lot of information about a people’s history. At the same time, they are
important texts containing many linguistic peculiarities. In the context of rapid cultural
changes, it is crucial that epics be exhibited in museums so that the cultural and historical richness they present is preserved and and transmitted to future generations. In this paper, ways of presenting the Turkish epics to a large audience in both closed and open-air
environments under the utilization of contemporary materials and interpretations are presented.
Key words: Epic, cultural change, closed and open-air museums
Girifl:
Destanlar ola¤anüstü olaylar›n ifadesidir. Büyük kahramanlar›n ve ideallerin
belgeleridir. Destanlar, mücadelelere konu olan idealin büyüklü¤üne göre flekillenip daha sonraki nesillere intikal ederler. Hareketsiz toplumlar›n ve milletlerin
destanlar› olmaz.
Destanlar, milletlerin tecrübelerinin bir aynas›d›r. Milletler yaflad›klar› hürriyet aflk› ve mücadelelerini, büyük baflar›lar›n› ve sevinçlerini, derin nefret ve kinlerini; ac›, keder ve hasretlerini destanlaflt›r›r. Milletler destanlar›n› kendileri yarat›r. Türkler çok say›da destan sahibidir. Hayat tecrübelerinin bir sonucu olarak
ortaya koyduklar› pek çok destan› da dünya milletleriyle paylaflm›fllard›r.
Destanlar, zoru baflarman›n hikâyeleridir. Baflar›lmas› hemen hemen imkâns›z olaylar›n zekâs› ve gücü ile meflhur bir kahraman veya kahramanlar taraf›ndan olumlu bir sonuç ile bitirilmesi, destanlar›n genel olarak konusudur. Bu olaylar baz› destanlarda bir milletin yok olmas› veya varl›¤›n› sürdürmesi gibi hayatî
meselelerdir. Baz›lar›nda ise ola¤anüstü baflar›lar anlat›lmaktad›r.
Türkler, tarih boyunca çok genifl co¤rafyalara yay›ld›klar›ndan âdeta hareketin sembolü olmufllard›r. Anavatanlar›nda ve gittikleri yerlerin ço¤unda de¤iflik
unsurlara karfl› mücadele etmek zorunda kalm›fllard›r. Bu mücadelelerin bir k›sm› destanlaflarak tarih boyunca milletin haf›zas›ndan silinmeyip ebedîleflmifltir.
Çeflitli dönemlerde edebiyat›m›za yans›yan bu önemli tarihî olaylar yaz›ya da geçirilmifl ve destan olarak adland›r›lm›flt›r.
Destanlar›n kültür tarihimizde çok önemli yerleri vard›r. Onlar edebî bir ürün
olmakla beraber tarihin k›r›k dökük aynalar›d›r. Yani destanlar›n konular› ço¤unlukla tarihî gerçeklere dayanmaktad›r. Geçmifl zaman içerisinde gerçekleflmifl
olaylar, yaflam›fl kahramanlar ve mekânlar hakk›ndaki bilgileri, hiç de¤ilse ana
177
178
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
hatlar›yla, ö¤renmemizi sa¤lamaktad›rlar. Bu türdeki yaz›l› metinler dikkatli bir
flekilde incelendi¤inde uzak tarih ile ilgili çok k›ymetli malzemeler elde edilmektedir.
Tarihî unsurlar›n yan›nda milletlerin geçmiflteki âdet, gelenek, görenek ve
yaflay›fl tarzlar› ile ilgili olarak belki de hiç bir kaynakta bulunmayan bilgiler destanlarda yer almaktad›r. Bu tür eserler ayn› zamanda yaz› dilinin önemli belgeleridir. Türkçenin tarihî seyrinin araflt›r›lmas›nda çok önemli malzemelerdir. Genellikle halk a¤z›ndan derlenip yaz›ya geçirildi¤i için konuflma dilinin özelliklerini
çok yönlü aksettiren bu yaz›l› metinler, tarihî Türkçe aç›s›ndan âdeta bir hazine
durumundad›r.
K›sacas› tarihî geçmiflimiz hakk›nda merak etti¤imiz çok fleyi ö¤renme f›rsat› buldu¤umuz bu eserler, çok say›da gerçe¤e de tan›kl›k etmektedir.
1. Türk Destanlar›na Genel Bir Bak›fl:
Yaz›ya geçirilen veya bilinen önemli Türk destanlar›n› iki grup alt›nda incelemekteyiz.
1.1. ‹slâmiyetin Kabulünden Önceki Türk Destanlar›: ‹slâmiyet öncesinde teflekkül etmifl destanlar›n bir k›sm›nda a¤›rl›kl› konu Türklerin yok olmas› veya
varl›klar›n› sürdürmesi iken bir k›sm›nda da çeflitli unsurlarla mücadeledir. Mücadele edilen unsurlar tabiat veya çeflitli milletlerdir. ‹slâmiyet öncesi destanlardan
en önemlileri; Alp Er Tonga Destan›, O¤uz Ka¤an Destan›, Bozkurt Destan›, Ergenekon Destan›, Uygur Destan›’d›r.
Dede Korkut Destan› ve Manas Destan› geçifl dönemine aittir denilebilir. Yani bu destanlarda ‹slâmiyet öncesi ve ‹slâmî unsurlar iç içedir.
1.2. ‹slâmî Türk Destanlar›: Bu devir içerisinde yer alan destanlar, Anadolu’da Türk kültürüyle flekillenmifltir. Fakat bir k›sm›n›n kahramanlar›, konusu ve
co¤rafyas› Türklükle ilgili de¤ildir. Konuya birkaç aç›dan bakmak zorunlu oldu¤u için ‹slâmî daire içerisinde teflekkül etmifl destanlar›n tasnifi oldukça zordur.
Destanî halk hikâyeleri de diyebilece¤imiz Hz. Ali Cenkleri, Hamza-nâme1,
Müseyyeb-nâme2 ve Ebû Müslüm-nâme3; Arap veya ‹ranl› kahramanlar çevresinde flekillenmifltir. Bunlar›n co¤rafyas› da Anadolu de¤ildir. Türklerin ‹slâmî kimli¤inden dolay› ad› geçen eserler tercüme veya telif yoluyla Türkçeye kazand›r›lm›flt›r. Tercüme ve telifler yap›l›rken de Türk muhayyilesiyle zenginlefltirilmifltir.
‹slâmî kimlikten, sade dille çevrilmifl olmas›ndan ve Türk muhayyilesinden dolay›, Anadolu Türkleri bu eserlere gereken ilgiyi göstermifl ve millîlefltirmifltir.
Battal Gazi Destan› da kaynak bak›m›ndan yerli de¤ildir. Ancak Türk muhayyilesiyle flekillendi¤i için millî destanlar›m›z aras›nda yer almaktad›r. Tamamen Türk kültür ve tarih unsurlar›yla biçimleflmifl Dâniflmend Gazi Destan› ve
Saltuk Gazi Destan› ‹slâmî daire içerisinde yer almaktad›r.
Yukar›da da belirtti¤imiz gibi, Türkler Anadolu’yu vatan yapt›ktan sonra bu
co¤rafyada üç tane önemli destan vücuda getirmifllerdir. Türk kültür abideleri
içerisinde yer alan bu eserler; Battal Gazi Destan›, Dâniflmend Gazi Destan› ve
Saltuk Gazi Destan›’d›r.
Türk Dünyas›’n›n bütün destanlar›n› dikkate ald›¤›m›zda her hâlde binin üze-
rinde Türk destan›yla karfl› karfl›ya kal›r›z. Dolay›s›yla Türk Dünyas›’n›n bütün
destanlar›n› müzede sergileyebilmek mümkün görünmemektedir.
Biz bildirimizde Anadolu’da oluflmufl Türk destanlar›n›n müzelenmesi konusu üzerinde durmaya çal›flaca¤›z.
Anadolu’da teflekkül etmifl ilk Türk destan› Battal Gazi Destan›’d›r4. Anadolu’da oluflmufl destan zincirinin ilk halkas›d›r. Kaynaklar Zatü’l-himme/Zü’l-himme/Delhemma ad›yla bilinen Arapça eserden tercüme edildi¤ini veya tesirinin
bulundu¤unu söylemektedir5. Konu bak›m›ndan Türklerle ilgili olmamas›na ra¤men, Türk muhayyilesiyle flekillendi¤i için millî bir destan kimli¤i kazanm›flt›r.
Türkler taraf›ndan çok sevilmesinin sebebi, Battal Gazi’nin ‹slâmiyetin yay›lmas›
u¤runa kahramanl›k göstermesi ve kahramanl›¤›n mekân›n›n Anadolu olmas›ndan kaynaklan›yor görünmektedir. Bu destan millî olarak düflünüldü¤ü için di¤er
Anadolu Türk destanlar› olan Dâniflmend Gazi Destan› ve Saltuk Gazi Destan›’na
kaynakl›k etmifltir.
Anadolu’da, Malatya’dan bafllay›p ‹stanbul’a kadar uzayan çizginin kuzeyinde kalan k›sm›n Dâniflmend Gazi ve gaza arkadafllar› taraf›ndan fethini anlatan
Dâniflmend Gazi Destan› ise ‹slâmî-Türk Destanlar›n›n ilk örne¤idir.
Bu destanlar›n Anadolu co¤rafyas›ndaki son örne¤i ise Dâniflmend Gazi Destan› ile konu aç›s›ndan benzerlik gösteren Saltuk Gazi Destan›’d›r.. Saltuk Gazi
Destan›’n›n birinci derecede kahraman› “Sar› Saltuk, Anadolu’da, özellikle Rumeli’de Müslümanl›¤› yayan büyük velî-kahraman s›fat›yla as›rlarca tebcil edilmifltir. fiahsiyeti etraf›nda yaln›z Müslümanlar aras›nda de¤il, Türk hâkimiyetinin ulaflt›¤› birçok sahada, bilhassa Balkanlar’da etrafl› bir menk›be hâlesi teflekkül etmifltir”6. Bu menk›belerin halk a¤z›ndan derlenerek yaz›ya geçirilmesiyle
Saltuk Gazi Destan› ortaya ç›km›flt›r.
Ço¤unlukla Osmanl› döneminde yaz›ya geçen veya flekil alan bu menk›bevî metinler, Müslüman Türklerin maddî ve manevî fetihlerini konu edinmesinden
ve sade dille vücut bulmas›ndan dolay›, devletin en uzak köylerinden saray›na,
ordusundan edebiyat dünyas›na kadar her muhitinde ilgi görmüfl ve okunmufltur.
Anadolu’nun bir bölümünün Müslüman Türkler taraf›ndan fethini menk›bevî
olarak anlatan Dâniflmend Gazi Destan›, kültür ve medeniyet tarihimizin incelenmesi aç›s›ndan önemli bir eserdir. Türünün di¤er örnekleri Battal Gazi Destan› ve
Saltuk Gazi Destan’na göre tarihî bilgilere daha uygun oldu¤undan ve abartmalara fazla yer vermemesinden dolay› birçok tarihçi taraf›ndan kaynak kabul edilmifltir.
Eser, tarihî özellikleriyle beraber, XIV. ve daha önceki yüzy›llarda Anadolu’nun co¤rafî durumu ile Türklerin gelenek, görenek ve hayat tarz›n›n incelenmesi aç›s›ndan önemli bir kaynakt›r. Dede Korkut Hikâyeleri’nin co¤rafyas›na
yak›n bir yerde, Tokat’ta yaz›lm›fl olan destan, çeflitli konularda mukayese için
de k›ymetli bir belgedir.
O¤uz Türkleri 1071 Malazgirt Savafl›’ndan sonra Anadolu’ya girmifl, uzun
süre bu co¤rafyay› vatan yapma mücadeleleri vermifllerdir. Bizans Devleti’nin direnci Malazgirt Savafl›’nda büyük ölçüde k›r›ld›¤› için çok k›sa bir zaman içerisin-
179
180
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
de ‹stanbul Bo¤az›’na yaklaflm›fllard›r. Ancak genel anlamda durum böyle iken
Anadolu içlerinde kalan çok say›daki Bizans toplulu¤u bu co¤rafyay› Türklere
teslim etmemek için uzun y›llar direnmifllerdir. Ayr›ca Anadolu’nun pek çok yöresine Türkler girmekte zorlanm›fllard›r. Bizanslar ile Türkler aras›nda bu mücadeleler devam ederken pek çok insan maddî ve manevî anlamda insan üstü faalliyetlerde bulunmufl; Hac› Bektafl-› Veli, Ahi Evran, Mevlâna Celâleddin Rumî,
... gibi baz› flahsiyetlerin faaliyetleri efsaneleflmifltir.
Bu al›fl›lm›fl›n üzerindeki mücadelelerde Dâniflmend Gazi ve Saltuk Gazi’nin
ola¤an üstü gayretleri ise destanlaflm›flt›r. Dâniflmend Gazi ve Saltuk Gazi’nin çevresinde geliflen olaylar daha sonra yaz›ya geçirilmifl, böylece Dâniflmend Gazi
Destan›7 ve Saltuk Gazi Destan›8 gibi çok önemli iki destan günümüze ulaflm›flt›r.
Dâniflmend Gazi Destan›, Malazgirt Savafl›’ndan hemen sonra Anadolu’da
bafllayan Türk-Bizans mücadelelerini anlatmaktad›r. Malatya’dan bafllay›p Türkiye’nin kuzey k›sm›n›n nas›l Türk vatan› yap›ld›¤›n› anlatmaktad›r. Yani mekân
bugünkü Türkiye’nin Malatya, Kayseri ve Ankara’dan ‹stanbul Bo¤az›’na çekilecek bir çizginin kuzeyidir.
Türk destan gelene¤i içerisinde Dâniflmend Gazi Destan›’ndan sonra yer
alan Saltuk Gazi Destan›, ayr›ca son halka olma özelli¤i de tafl›maktad›r. Türk
kahramanl›¤›n›n destanîleflmifl hikâyelerinden biridir. Sar› Saltuk isimli bir Türk
bahad›r›n›n menk›bevî mahiyetteki hikâyelerini içermektedir. Bu hikâyeler halk
aras›nda anlat›lmaktayken Cem Sultan’›n dikkatini çekmesi ve maiyetindeki
Ebü’l Hayr-› Rûmî’yi9 görevlendirmesi neticesinde, XV. yüzy›l›n son dönemlerinde (muhtemelen 1474-1480 tarihleri aras›) yaz›ya geçirilmifltir10.
Hikâyeler Sar› Saltuk’un hayat›n›, savafllar›n›, kerametlerini ve XIII. yüzy›lda
cereyan etmifl baz› olaylar› içermektedir. Üç ciltten oluflan eser, kurulufl itibariyle Battal Gazi Destan›, Dâniflmend Gazi Destan› ve Dede Korkut Hikâyeler ‘ne
benzemektedir.
Saltuk Gazi Destan›’n›n mekân› ise çok genifltir. Daha aç›k bir ifade ile Anadolu’dan bafllay›p Avrupa, Asya ve Afrika’n›n en uç bölgelerine uzayan bir sahay› içerisine almaktad›r.
Saltuk Dâniflmend Gazi Destan›’dan anlafl›ld›¤›na göre Sar› Saltuk, XIII. yüzy›lda yaflam›fl, Anadolu ve Rumeli’nin Türkler ad›na fethinde birinci derecede rol
alm›fl bir Türk kahraman›d›r. Yukar›da da bahsedildi¤i gibi faaliyet alan› Anadolu’da bafllar. Daha sonra haks›zl›k, kanunsuzluk ve kötülüklerin bulundu¤u bütün
yeryüzüne kadar uzar. Yani Sar› Saltuk, nerede kötülük ve kanunsuzluk varsa
bunlar› düzeltmek için oradad›r.
Bu çerçeve içerisinde Saltuk Gazi Destan›’na göre Sar› Saltuk, Rumeli’ye yani Avrupa’ya iki büyük sefer düzenlemifl, uzun süre bu bölgede kalm›fl, çeflitli
güçlerle mücadele etmifl, Tanr›’n›n da kendisine verdi¤i insan üstü yetenek ve
güçlerle baflar›l› olmufltur.
Biz konuyu fazla da¤›tmamak için Türkiye’de flekillenmifl üç destan›n üzerinde duraca¤›z. Ayn› metotla veya gelifltirilebilecek metotlarla di¤er Türk destanlar›n›n da müzelenmesi sa¤lanabilir.
3.Türk Destanlar›n›n Müzelenmesinin Sa¤layaca¤› Yararlar:
Türkiye’de Türk destanlar›n›n kapal› veya aç›k alanda ça¤dafl malzeme ve
yorumlarla genifl kitlelere sunulmas› flimdiye kadar yap›lmam›flt›r. Hatta belki de
hiç düflünülmemiflti. Bu yüzden muazzam bir kültür zenginli¤inden Türk milleti
yararlanamamaktad›r.
Türk destanlar›n›n aç›k veya kapal› alanda sergilenmesinin faydalar›n› flöyle s›ralayabiliriz:
3.1. Türk destanlar›n›n korunmas› sa¤lanacakt›r.
3.2. Türk destanlar›n›n sergilenmesi sa¤lanacakt›r.
3.3. Türk destanlar›n›n bir mekânda toplanmas› sa¤lanacakt›r.
3.4. Türk destanlar›n›n daha bilimsel bir s›n›fland›r›lmas› sa¤lanacakt›r.
3.5. Önemli bir kültür miras›m›z›n korunmas› ve nesillere aktar›lmas› sa¤lanacakt›r. Böylece bütün nesiller tarihimizi ve kültürümüzü tan›yacaklard›r.
3.6. Türk destanlar›n›n e¤itici ve ö¤reticili¤i bütün insanl›¤›n hizmetine sunulmufl olacakt›r.
3.7. Türk milletinin dünya medeniyetine katk›s› ortaya koyulmufl olacakt›r.
3.8. Türk destanlar› uluslar aras› boyutta daha iyi tan›t›lm›fl olacakt›r.
3.9. Dünya milletlerinin Türkleri ve Türk kültürünü daha iyi tan›malar›n› sa¤layacakt›r.
4. Türk Destanlar›n›n Müzede Sergilenmesi:
Destanlar›n müzelenmesi, bir baflka deyiflle müzede amac›na uygun sergilenmesinde mekân birinci derecede önemlidir.
Destanlar hem kapal› alanda hem de aç›k hava müzelerinde sergilenebilir.
Bu durumda Türk kültürünün en önemli unsurlar› aras›nda yer alan Türk
destanlar›, kütüphanelerin tozlu raflar› aras›ndan günefl ›fl›¤›na ç›kacakt›r. Dolay›s›yla Türk destanlar› gibi bir kültür hazinesinden müzeyi ziyaret edebilen istisnas›z herkes yararlanabilecektir.
As›l konumuz olmamakla birlikte destanlar›n kapal› müzelerde sergilenmesi
konusunda da düflüncelerimizi k›saca aktarmaya çal›flaca¤›z.
5. Destanlar›n Kapal› Alanda Sergilenmesi:
5.1. Destan yazmalar›n›n as›l nüshalar›, bulunam›yorsa asl›na uygun bir biçimde oluflturulacak bütün kopyalar›n›n müzelerde uygun stantlarda sergilenmesi.
5.2. Destanlar›n baz› sayfalar›n›n resminin çekilmesi, büyütülüp tablo biçimine getirtilip sergilenmesi.
5.3. Destanlar›n günümüz Türkçesine aktar›lm›fl k›sa özetlerinin okunabilecek bir boyutta yaz›lmas›, tablo biçimine getirtilip sergilenmesi.
5.4. Destanlardaki önemli kahramanlar›n ve önemli olaylar›n ressamlara
çizdirilerek tablo biçimine getirtilip sergilenmesi.
6. Destanlar›n Aç›k Hava Müzesinde Sergilenmesi:
Destanlar›n aç›k hava müzesinde; genifl alanlarda, toplumu kucaklayan biçimde sergilenmesi daha kolay ve daha isabetli olacakt›r.
181
182
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Destanlar›n aç›k hava müzesinde sergilenmesini, bizzat projesini çizdi¤imiz
flu anda bitmifl olan ve bir kültür park› görünümü veren Niksar fiehitler An›t› çerçevesinde aç›klamak istiyoruz:
6.1. Destan yazmas›n›n kitap biçiminin rölyef olarak yap›lmas› ve sergilenmesi.
6.2. Destanlar›n baz› önemli sayfalar›n›n rölyef olarak (rulo veya kitap biçiminde) yap›lmas›. Destanlar›n baz› önemli sayfalar›n›n heykel biçiminde de sergilenmesi mümkündür.
6.3. Destanlar›n günümüz Türkiye Türkçesine aktar›lm›fl k›sa özetlerinin
okunabilecek bir boyutta rölyef olarak yaz›l›p sergilenmesi.
6.4. Destanlardaki önemli kahramanlar›n rölyef veya heykel biçiminde yap›l›p sergilenmesi.
6.5. Destanlardaki önemli olaylar›n rölyef veya heykel biçiminde yap›l›p sergilenmesi.
Yap›lan bu çal›flmalarla destan›n tamam›na yak›n› yans›t›labilir ve bir bütünlük oluflturulabilir. Türk destanlar›n›n tamam› bu duruma getirilebilir.
7. Destanlar›n Aç›k Hava Müzesinde Sergilenme Biçimleri:
Destan›n kitap biçimi, önemli olaylar›n geçti¤i bölümler ve sayfalar, özetleri, destan kahraman› ve yard›mc› kahramanlar flu flekilde sergilenebilir:
7.1. Tafl yontu: Destan›n kitap biçimi, önemli olaylar›n geçti¤i bölümler ve
sayfalar, özetleri, destan kahraman› ve yard›mc› kahramanlar tafl yontulup flekil
verilerek sergilenebilir.
7.2. Demir iskelet destekli çimento ile yap›l›p sergilenebilir. Detaylar el yontu ile sonradan ifllenmelidir.
7.3. Polyester kal›p al›p çelik iskelet kurarak, elyaf destekli, polyesterle oluflturulabilir. Sonradan patina, nikelaj yaparak konu ortaya ç›kar›labilir.
7.4. Bak›r levha dövülerek kompozisyon oluflturulup ve sonra nikelaj, patina ve çerçeve yap›larak panolara yerlefltirilebilir.
7.5. Destan kahramanlar› büyük, anlaml› ve o günün k›yafetlerini tafl›yan biçimde, yaklafl›k 500x500-250x250 gibi panolarda sergilenebilir.
7.6. Figürler üç boyutlu rölyef-kabartma olabilece¤i gibi üç boyutlu heykel
durumuna da getirilebilir. Burada heykelin ana form ve ruha uygun geri plan zenginlefltirilebilir. Beton-mermer ve sümerlit gibi d›fl kaplama yap›labilir.
7.7. Rölyef pano haz›rland›ktan sonra konuya uygun destan metni yan›na ifllenebilir.
7.8. Bu rölyeflerin perspektif boyut kazanmas› için, dik ve yatay betondan
zemin oluflturulmas› lâz›md›r.
8. Sergileme Malzemelerinin Dayan›kl›l›¤›:
8.1. Tafl›n dayanma süresi 500 ile 1000 y›l aras›nda de¤iflmektedir.
8.2. Polyesterden yap›lm›fl panolar›n d›fl müdahale olmaks›z›n dayan›kl›l›¤›
100-150 y›ld›r. Polyester pano, çelik iskelet ve elyaf destekli haz›rlanmas›ndan
sonra dayan›kl›l›¤› daha da artmaktad›r. Ters taraftan dolgu destekli, çimento,
kum kar›fl›m› veya alç› kum kar›fl›m› harçla takviye edilebilir. Bu durumda d›flar›dan yap›lan tafl vb. tahrip amaçl› müdahalelere dayan›kl›l›¤› iki kat›na ç›kabilir.
8.3. Oksitlenme durumu önlenebilirse bak›r›n ömrü ise 50-75 y›ld›r.
Sonuç:
H›zl› bir kültür de¤iflmesi yaflayan Türk toplumu, destanlar›n› müzelerde sergilemesi durumunda kökünden kopmadan kendi kültürünü ça¤dafl medeniyetlere tan›tmas› bak›m›ndan önemli bir aflama kaydetmifl olacakt›r.
Destanlar›n müzelerde sergilenmesi ile önemli kültür miraslar›m›z›n korunmas› ve nesillere aktar›lmas› sa¤lanacakt›r. Böylece nesiller tarihimizi ve kültürümüzü tan›yacaklard›r. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün, “Türk çocu¤u
ecdad›n› tan›d›kça daha büyük ifller yapmak için kendinde kuvvet bulacakt›r.”
sözü gerçekleflmifl olacakt›r.
183
NOTLAR
1
Hamza-nâme içeri¤i zengin bir eserdir. Genellikle Hz. Peygamber’in amcas› Hz.
Hamza’n›n macera dolu hayat›, kahramanl›klar› ve savafllar› çevresinde oluflmufltur. Bununla birlikte ‹slâmiyetin önde gelen flahsiyetleri ile ilgili konular da eserde yer almaktad›r
(Genifl bilgi için bk. Lütfi Sezen, Halk Edebiyat›nda Hamzanâmeler, Kültür Bakanl›¤› yay.,
Ankara 1991).
2
Müseyyeb-nâme, edebiyat araflt›r›c›lar›n›n gözünden kaçm›fl bir eserdir. Destan›n
kahraman› Müseyyeb bin Muhtar ile ilgili olarak tespit edebildi¤imiz en eski bilgiler Saltuk-nâme’de geçmektedir. Sar› Saltuk M›s›r’a gider ve Sultan-› M›sr’› bulur. Sultan-› M›sr,
ona birçok k›ssa anlat›r. Bu k›ssalar›n içerisinde Hz. Ali ile Haricîler aras›nda geçen mücadeleler de yer almaktad›r. Sultan-› M›sr’›n rivayet etti¤i bu hâdiseler içerisinde Müseyyep
Gazi, Haricîlere karfl› mücadele eden önemli bir flah›s olarak zikredilir ve faaliyetleri anlat›l›r (fiükrü Halûk Akal›n, Ebü’l-Hayr-› Rumî - Saltuk-nâme, C. I, Ankara 1988, s. 222224). Müseyyeb Gazi’nin hayat› ve fleceresi hakk›nda kaynaklarda yeteri kadar bilgi bulunmamaktad›r. Mevcut kaynaklardaki bilgilerde ise birlik yoktur. ‹mamiye fiias› adl› eserde Müseyyeb b. Necebe el-Ferazî olarak tan›t›lmaktad›r (Edhem Ruhî F›glal›, ‹mamiye fiias›, ‹stanbul 1984, s. 114). Hadikat’s-süedâ ise Müseyyeb-i Ka’kâ’-i Huza’î olarak geçmektedir (fieyma Güngör, Fuzulî-Hadikatü’s-süedâ, Ankara 1987, s. 81, 454). Saltuk-nâme’de geçen bu bilgilerin d›fl›nda Müseyyeb Gazi ve destan› ile ilgili olarak hiçbir edebiyat
tarihinde bilgiye rastlanmam›flt›r. Kutlu Özen, Divri¤i Halk Kütüphanesi’nde (Divri¤i Halk
Kütüphanesi, H. 6086/37 numarada kay›tl› olup 200 sayfad›r. 1786’da istinsah edilmifltir.)
ve Kangal’a ba¤l› Karanl›k köyünde (Ekber Özdemir’in flahsî kitapl›¤›ndad›r. 204 sayfa
olan eser, 1885-86’da istinsah edilmifltir.) eserin iki yazma nüshas›n› tespit ederek bir tebli¤inde tan›tm›flt›r. Kutlu Özen, Müseyyeb Gazi Destan›, IV. Uluslaras› Türk Halk Edebiyat› ve Yunus Emre Semineri, (Yay›mlanmam›fl bildiri), Eskiflehir 11-13 May›s 1989). Burhan Paçac›o¤lu, Divri¤i nüshas› üzerinde çal›flarak yay›mlamaya haz›r hâle getirmifltir
(Burhan Paçac›o¤lu, Müseyyeb-nâme, Sivas 1996). Eserin ilk kez kim taraf›ndan kaleme
al›nd›¤› belli de¤ildir. Elde bulunan nüshalar, istinsah etmek suretiyle ço¤alt›lm›flt›r. Müstensihlerinin ismi yazmalarda yer almad›¤›ndan bilinmeyenler aras›ndad›r.
3
Irène Melikoff, Ebû Musl›m, Paris 1962.
4
Battal Gazi Destan›, VIII. yüzy›lda Emevî-Bizans savafllar›nda meflhur olmufl Battal
Gazi isimli bir kahraman›n din için yapt›¤› savafllar› konu edinen destan veya destanî halk
hikâyesidir. Menâk›b-› Gazavât-› Seyyid Battal Gazi, Hikâyet-i Seyyid Battal Gazi, Seyyid
Battal Gazi Menk›beleri, Kitab-› Battal Gazi gibi pek çok isimle de bilinmektedir. Anadolu’da teflekkül etmifl destan zincirinin ilk halkas›d›r. Di¤er Anadolu Türk destanlar› olan Dâniflmend Gazi Destan› ve Saltuk Gazi Destan› ‘na kaynakl›k etmifltir. Kaynaklar Zatü’l-himme/Zü’l-himme/Delhemma ad›yla bilinen Arapça eserden tercüme edildi¤ini veya tesirinin
184
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
bulundu¤unu söylemektedir. Ayn› iddialar Bizans destan› Digenis Akritas için de yap›lm›flt›r. Yap›lan araflt›rmalar bu düflüncenin do¤ru olmad›¤›n› ortaya ç›karm›flt›r. Konu, ayn›
olaylar›n üç farkl› millet taraf›ndan destanlaflt›r›lmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Eserin
kim taraf›ndan kaleme al›nd›¤› belli de¤ildir. Ayn› problem yaz›ld›¤› zaman için de geçerlidir. Fakat yaz›l›fl tarihi hemen hemen kesin olan Dâniflmend Gazi Destan›’nda (1244-45)
Battal Gazi ve gaza arkadafllar› ile ilgili bilgilerin bulunmas›, bu eserden önce yaz›ld›¤›n›
kesin olarak ortaya koymaktad›r. Bununla beraber iki eserin pek çok müflterekleri bulunmaktad›r. Muhtemelen XI-XIII. yüzy›llar aras›nda teflekkül etmifl, XIII. yüzy›lda kaleme al›nm›flt›r. ‹lk fleklinin mensur oldu¤u bilinmektedir. Darendeli Bekâyî 1183 (M. 1769-70)’te
eseri özetleyerek manzum olarak yeniden yazm›flt›r. Bafltan bafla ikili dünya görüflüne dayanmakta, dinî farkl›l›ktan kaynaklanan mücadeleler tek tarafl› olarak ele almaktad›r.
fiimdiye kadar hiçbir dinî kaynakta rastlan›lamayan ve do¤rulanamayan bir rivayetle destana girifl yap›l›r.
5
Marius Canard, “Delhamma, épopée Arabe Des Guerres Arabo-Byzanties”, Byzantion, Bürüksel 1935, s. 283.
6
Mehmet Demirci, “Târih fiuuru ve Dervifl Gaziler Hakk›nda”, Türk Dünyas› Tarih dergisi, S. 20, 1988, s. 47.
7
Dâniflmend-nâme ile ilgili genifl bilgi için bk. Necati Demir, Dâniflmend-nâme I, (Critical Edition), Published at The Department of Near Eastern Languages and Civilizations
Harvard University, Harvard 2002, 216 s.; ayn› yazar, Dâniflmend-nâme II, (Turkish Translatio), Published at The Department of Near Eastern Languages and Civilizations Harvard
University, Harvard 2002, 230 s.; Dâniflmend-nâme III, (Linguistic Aramysis), Published at
The Department of Near Eastern Languages and Civilizations Harvard University, Harvard
2002, 215 s.; ayn› yazar, Dâniflmend-nâme IV, (Fascimile) , Published at The Department
of Near Eastern Languages and Civilizations Harvard University, Harvard 2002, 263 s.
8
Saltuk-nâme için bk. fiükrü Halûk Akal›n, Ebü’l-Hayr-› Rûmî - Saltuk-nâme I, Kültür
ve Turizm Bakanl›¤› yay., Ankara 1987, 534 s.; ayn› yazar, Ebü’l-Hayr-› Rûmî - Saltuk-nâme II, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› yay., Ankara 1988, 371 s.; ayn› yazar, Ebü’l-Hayr-› Rûmî - Saltuk-nâme III, Kültür Bakanl›¤› yay., Ankara 1990, 456 s.; ayn› yazar, “Ebu’l-Hayr› Rûmî’nin Saltuk-nâme’si”, TDAY Belleten 1992, Ankara 1195, s. 37-59; Kemal Yüce, Saltuk-nâme’de Tarihî, Dinî ve Efsanevî Unsurlar, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Yay., Ankara
1987. Necati Demir, “Saltuk-nâme’nin Girifl K›sm›na Göre Sar› Saltuk’un fieceresi ve Anadolu’daki Baz› fiehirlerin Müslüman Türkler Taraf›ndan Fethi”, Revak (Sivas Vak›flar Bölge Müdürlü¤ü Dergisi), Sivas 1992, s. 83-91; ayn› yazar, “Saltuk-nâme’nin Yeni Bulunun
Alt›nc› Nüshas› Üzerine”, Bilge, S. 15, K›fl 1998, s. 58-61.
9
Saltuk-nâme’yi halk a¤z›ndan derleme suretiyle yaz›ya geçiren Ebü’l Hayr-› Rûmî
hakk›nda hem eser hem de di¤er kaynaklarda fazlaca bilgi yoktur. Ayr›ca flu ana kadar
Ebü’l Hayr-› Rûmî’nin yazd›¤› as›l nüsha hâlâ bulunamam›flt›r. Bulunan nüshalar as›l nüshadan istinsah yoluyla ço¤alt›lm›fl metinlerdir. Yak›n zamana kadar eserin metinleri ele geçirilemedi¤inden konu ile ilgili bilgiler ancak seyahat-nâmelerden ve tarihî kaynaklardan
temin edilebiliyordu. Bu bilgiler ise yetersiz, çeliflkili ve sa¤l›ks›z durumda oldu¤undan ihtiyaçlara cevap veremiyordu. Bu nüshalardan birini bulmak ilk defa ‹smail Hakk› Uzunçarfl›l›’ya nasip olur. Bahsedilen nüshay› Abdülbâki Gölp›narl›, 1936 y›l›nda yay›mlad›¤› Yunus Emre, Hayat› adl› eserinde tan›t›r. Daha sonraki y›llarda bu nüsha üzerinde çeflitli araflt›rmalar yap›l›r. 1989 y›l›nda Dr. fiükrü Halûk Akal›n bir makalesinde Saltuk-nâme’nin o
zamana kadar befl nüshas› bulundu¤unu haber verir (fiükrü Halûk Akal›n, “Saltuk-nâme’nin Yeni Bulunan Nüshalar› ve Baz› Düflünceler” Türk Kültürü Araflt›rmalar›, C.
XXVI/2, Ankara 1989, s. 229-234). Alt›nc› nüshan›n bulunuflu ile ilgili yaz› ise Bilge dergisinde taraf›m›zdan duyrulmufltur (Necati Demir, “Saltuk-nâme’nin Yeni Bulunun Alt›nc›
Nüshas› Üzerine”, Bilge, S. 15, K›fl 1998, s. 58-61).
10
Abdülbâki Gölp›narl›, Yunus Emre, Hayat›, ‹stanbul 1936.
185
HALK H‹KÂYELER‹N‹N NESNE DÜNYASININ TESP‹T‹
VE MÜZELEME ÖNER‹LER‹
The determination of the objects in folklore
stories and proposals for their exhibition
Refiye OKUfiLUK fiENESEN
ABSTRACT
Museums play an important role in advancing the culture level of a society. In recent
years, oral folklore studies have started to use theoretical and applied folklore studies
which higlight the atmosphere of an expression. The best way to pursue while exhibiting
intangible cultural heritage must be evaluating all work of art on its own merits. In this
context, at the beginning the environment of the object has to be researched thoroughly.
In this paper, some steps are taken toward the determination of the environment of the objects in Turkish folklore stories and how these can be exhibited in a folklore museum.
Key words: folklore stories, exhibiting in a museum, the environment of folkloric objects
Bir toplumun kültür düzeyinin yükseltilmesinde müzelerin önemi büyüktür.
Müzeler, sanat yap›tlar›n› görünür k›lar, anlamland›r›r ve de¤er kazanmalar›n›
sa¤lar. Sanatç›lar› payelendirirken sanat pazar›n› da hareketlendirir.
Müzeler bilgi edinmede en güven veren kurumlar s›ralamas›nda, okullardan
sonra kitaplarla beraber ikinci s›rada yer almaktad›r. Çocuklar› ve gençleri müzelere götürerek tarih ve kültür bilinci afl›lanmal›d›r.
Eski folklor anlay›fl›nda kaybolan kültür de¤erlerinin derlenmesi ve bu de¤erlerin halka yeniden benimsetilmesi düflüncesi a¤›r bas›yordu. Oysa günümüzde art›k halk kavram›n›n tan›m›ndan bafllamak üzere yeni yaklafl›mlarla karfl›lafl›yoruz. Yeni folklor anlay›fl› geçmifle do¤ru tarihsel derinlik, ça¤dafl kente do¤ru kültürel genifllik içinde halkbilimi ürünlerine bakmay›, kaybolanlar›n yan›nda
yeni üretimlerin de bulundu¤unu fark ederek onlar› da çal›flma kapsam›na almay› hedeflemektedir.
Bu ba¤lamda art›k dünyada etnografya müzeleri yerlerini halkbilimi müzelerine b›rakmaktad›r. Çünkü canl› bir organizma olan kültürden, bu kültürün gösterimleri ve üretimleri aras›nda yer alan kimi maddi unsurlar› ay›rarak incelemenin ve baflka bir biçimde de¤erlendirmenin do¤ru olmayaca¤› görülmüfltür.
Müzecili¤in temel amac› hedeflenen objelerin ziyaret edilmesidir. Ziyaretle hedeflenen ise e¤itim ve kültür aktar›m›d›r. Müzecili¤in, objelerin korunmas› ve antik de¤er aç›s›ndan en risksiz alanlar›ndan biri olarak halkbilimi müzecili¤i, gösterimi hedefleyen uygulamalar›, halk kültürünü canland›rmada kulland›¤› teknikler
186
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
ve yerinde üretim gibi yap›laflmalar›yla “edilgen ziyaretçi” yerine “ kat›l›mc› ziyaretçi” profilini gelifltirerek, her alanda edilgen olmaktan s›k›lan ça¤dafl insan›n bu
yöndeki ihtiyaçlar›na ve merak›na da cevap verebilecektir (O¤uz; 2002: 49).
Müzeler, objelerin yaln›zca sergilendi¤i statik mekanlar olmaktan ç›kar›lmal›d›r. Sürekli yaflayan, canl› ve ziyaretçileri ile objeler aras›nda birebir iletiflim kurma çal›flmalar›n›n yo¤unlaflt›¤›, ailelerin topluca gelebilece¤i, konferanslar izleyebilece¤i, yemek yiyip al›flverifl yapabilece¤i “ kültür merkezleri “ ve “ davetkâr
marketler “ haline gelebilirse ça¤dafl iflletmecilik yap›lm›fl olur. Ça¤dafl müzecilik, halkbilimi ürünlerinin araflt›r›lmas›, sergilenmesi, bu ürünlerin yeniden üretilerek sosyal dokuya, kültür turizmine ve ekonomiye kazand›r›lmas›na çal›flmal›d›r. Bunun yan› s›ra araflt›rma, sergileme ve kazand›rma süreçlerini içine alan ve
halk hayat›n›n bütün ürün ve unsurlar›yla uygulamal› veya sinevizyon vb. canland›rma teknikleriyle teatral bir ortamda gösterimi sa¤lanmal›d›r.
Son y›llarda sözlü folklor çal›flmalar›, anlat›m ortam›n› öne ç›karan kuramlar› ve uygulamal› halkbilimi yöntemlerini kullanmaya bafllam›flt›r. Bu çal›flmalar,
sözlü ürünlerin yap›s› üzerine yap›lan çal›flmalar›n ifllevleri yönüyle de ele al›nmas›n› ve yeniden ifllevlendirilmesini önermektedir. Halkbilimi ürünlerine toplum
hayat›nda yeniden ifllev kazand›rma, uygulamal› halkbiliminin görevleri aras›ndad›r. Ulusal kal›t›n müzelenmesi ve küresellefltirilmesi sorunu da yine halkbiliminin görevleri aras›nda yer al›r.
Sözel ürünlerin küresele kazand›r›lmas›, görsellefltirme çabalar›n›n baflar›s›na ba¤l›d›r. Bu nedenle sözelin nesne dünyas›na girmek, bu dünyay› müzecilik,
görsel sanatlar, medya, yeniden üretim ve uygulama gibi çok amaçl› olarak somutlaflt›rmak gerekmektedir.
Müzelenmesine karar verilen halkbilimi varl›¤›n›n ortaya ç›k›fl›ndan müzelenmesine kadar geçirdi¤i evreler, halk hayat› araflt›rmalar›n›n ulaflt›¤› bütün ayr›nt›lar› görecek ve gösterecek, bu arada ziyaretçisini olay›n ve oluflumun içine çekecek, gösterimi yaflant›ya dönüfltürecek tarzda yap›lmal›d›r. Türk halk hayat›n›
bütün ürün ve unsurlar›yla canland›rarak yeniden üreten ve bunu baflta kültür turizmi olmak üzere çok amaçl› olarak planlayan müzecilik anlay›fl›, halkbilimi çal›flmalar›na ve halk kültür hayat›na yeni bir ivme kazand›racakt›r (O¤uz; 2002:
49).
Uygulamal› halkbilimi çal›flmalar› içinde somut olmayan kültürel miras›n nas›l müzelenebilece¤i sorusu büyük önem tafl›maktad›r. Halkbilimi müzeleri kurulurken, halk edebiyat› metinleri içinde geçen nesnel dünya dikkate al›nmal›, halk
edebiyat› metinlerini çözümlemek isteyen araflt›r›c›, bu müzeleme tekni¤inden
yararlanmal›d›r.
Günümüzde köyden kente göçlerin do¤urdu¤u sorunlardan birisi de yeni
neslin kendi kültürüne yabanc›laflm›fl olmas›d›r. Köy hayat›ndan kent hayat›na
geçildikçe ortam ve ihtiyaç farkl›l›klar› nedeniyle pek çok nesne bilinmeyen, ta-
n›nmayan fleyler haline gelmifltir. Günümüz gençlerinin dünyas›nda art›k halkbilimsel nesneler birer obje olarak bile canlanamamaktad›r. Bu durumda halk kültürü ürünleri de etki güçlerini yitirmektedir. Çünkü bu nesnelerle bir dünya görüflü, bir yaflam biçimi aktar›lmaktad›r. Nesneyi tan›mayan bir genç kufla¤a sözlü
kültür ürünü içindeki felsefeyi, hikmeti kavratmak çok güçtür.
Halk edebiyat› metinleri aras›nda geçen nesneler, bu gün art›k pek ço¤u yok
olmufl yüzlerce meslek kolu taraf›ndan üretilen nesnelerdir. Bu nesneleri yap› ve
ifllevleri yönüyle kavramak ve kavratmak uygulamal› halkbilimi müzelerinin iflidir. Uygulamal› halkbilimi müzeleri bunun yan› s›ra yerel kültür de¤erlerini “kültür turizmi” baflta olmak üzere yeniden halk hayat›na kazand›rmaya çal›fl›r.
Halk edebiyat› metninde nesnenin halk hayat›ndaki yap› ve ifllevi, üretim
teknik ve biçimlerini ö¤renmek, metni çözümlemekte önemli rol oynar. Halk
edebiyat› metnindeki nesneler etraf›nda somutlaflt›r›lan halk hayat›n› kavramak
gerekmektedir. Halk edebiyat› metnini anlayabilmek için o metinde geçen nesnenin halkbilimsel yap›, ifllev ve analizine yer veren somut ve görsel dünyaya girmek gerekmektedir. Bu nesnelerin metin içindeki ifllevlerini yorumlayabilmek
için önce somutlaflt›rmam›z gerekmektedir. Somutlaflt›r›rken de kendi dönemini
ve anlat›m ortam›n› baz almak laz›md›r. Bunun yan› s›ra nesnenin mitolojik arka
plan› ve bu konuda oluflmufl halk inançlar›n› araflt›rarak sonuçlar› ba¤lamlar›yla
somutlaflt›rmak gerekmektedir.
Somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi konusunda izlenecek yol, her
ürünü kendi içinde de¤erlendirmek olmal›d›r. Bu ba¤lamda önce ürünlerin nesne
dünyas› araflt›r›lmal›d›r. Bu durumda nesne dünyas› ikiye ayr›labilir: 1) Anlat›m
ortam›n›n nesne dünyas› (metnin metin d›fl›ndaki nesne dünyas›) 2) Metinlerin
nesne dünyas›. Ancak bu noktada hangi metinler ve hangi anlat›m ortam›n›n
esas al›naca¤› sorunu karfl›m›za ç›kmaktad›r.Bilindi¤i gibi halk hikâyesi metinleri çeflitli nitelikleriyle birbirinden farkl› nitelikler tafl›yabilmektedirler.Anlat›m ortamlar› ise yöreden yöreye de¤iflebilmektedir.Bu durumda yap›lmas› gereken
fley Türk hikâye anlatma gelene¤ini en karakteristik flekilde yans›tan metinlerin
ve anlat›m ortamlar›n›n seçilmesidir.Seçilen metinler ve canland›r›lan ortam hikâye anlatma gelene¤inin genel anlamda bir bileflkesi olmal›d›r.
Halk bilimi ürünlerinin oluflmas›, süreklili¤i ve bu güne tafl›narak gelme süreci hep kültürel kal›t›mla, o kültürün bir üyesi, yaflat›c›s› ve tafl›y›c›s› olarak kültürel bilince sahip olmakla gerçekleflmekteydi. Bu sebeple kolektif bilimin ürünü
say›lan halkbilimi ürünlerinde tümüyle kendimizi ve kendi kültür de¤erlerimizi
buluruz. Ortak yaflant›da paylafl›lan ve kat›l›mla zenginleflen, fertleri ayn› zeminde buluflturan fley kültür ö¤eleridir. Halkbilimi ö¤elerinin arka plan›ndaki tasar›m,
say›s›z bilimin kabulleriyle belirlenmifl olan de¤erler, kodlar ve derin anlamlardan
oluflur. Fert buna duygusal, düflünsel olarak kat›lmakta, bu süreç ürünü zenginlefltirmektedir. Yani halkbilimi ürünü say›lamayacak kadar çok kat›l›m, paylafl-
187
188
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
ma ve anlamlarla ortak olma zeminidir. Bu da onun tümüyle yorumlama ve anlamaya aç›k oldu¤unu ifade eder (Arslan;1999:27-28). Halk hikâyeleri de bu kolektif bilincin üyelerindendir. Büyük bir ço¤unlu¤unun musannifini bilmedi¤imiz
halk hikâyeleri, as›rlar boyunca ozan, âfl›k ve meddahlar arac›l›¤›yla halk›n hikâye ihtiyac›n› gidermifl, yeni çevreler ve zamana ba¤l› de¤iflmelerle zenginleflerek
günümüze kadar gelebilmifltir.
Orta Asya destan gelene¤inden flekillenip Anadolu’da yerleflik hayata geçilmesiyle birlikte yeni bir biçim alarak Divan edebiyat› ve Halk edebiyat› gibi iki
farkl› kolda geliflme gösteren hikâyecilik gelene¤i, 16. yy dan Tanzimat’›n ilan›na kadar bir geliflme içinde olmufltur. Tanzimat’›n ilan›yla Bat› kültürüyle tan›flan
Türk toplumu bünyesinde meydana gelen sosyal ve kültürel de¤ifliklikler, hikâye
gelene¤ini de etkilemifl, daha sonra Cumhuriyetle birlikte gelen yeni yaflama biçimi içinde hikâyecilik köy ve flehir çevrelerinde farkl› bir seyir izlemifltir. fiehirde ayd›n, okumufl kitleye yönelen ama kayna¤›n› yine halktan alan modern hikâyecilik, köy ve kasaba çevrelerinde ise hala bütün canl›l›¤›yla yaflayan sözlü
bir halk hikayecili¤i gelene¤i ve kültürü vard›r. Ayn› dönemlerde birbirine paralel olarak yaflayan bu ürünlerden halk hikâyeleri bafllang›çtan itibaren di¤erine
konu, tema, anlatma flekilleri olarak zaman zaman kaynakl›k etmifl, zaman zaman da ilham vermifltir. Modern Türk hikâyesi geliflirken halk hikâyesi hiç ölmemifl ancak toplumun ve günün de¤iflen koflullar›na göre baz› de¤iflikliklere u¤ram›flt›r (Özön;1985; 115-130).
Türkler’in ‹slamiyeti kabulünden önce ve sonra okuma yazman›n geç yay›ld›¤› köy ve kasaba halklar› için ozan ve âfl›klar›n haf›zalar› adeta kitap görevi
görmüfltür. Onlar türkülü aflk hikâyelerini, destanlar› ve mensur hikâyeleri, sözlü
olarak bu güne kadar yayla, çad›r ve köy çevrelerinde, ilginin canl›l›¤› ölçüsünde devam ettirmifllerdir (Elçin;1969: 92-93).
Günümüzde âfl›k edebiyat› ürünleri, kitle iletiflim araçlar›yla yay›lmaya bafllam›flt›r. Özellikle Cumhuriyetten sonra köylerden kentlere göç sonunda köy ve
flehir kültürü iç içe girmifltir. 1940-1950’li y›llarda hikâyeler, âfl›k hikâyelerinin
konular›ndan faydalanan Türk film sanayi ve flark›larla ilgilenen Türk müzik sanayii sayesinde bir geliflme göstermifltir. Ancak bu kullan›mlarda 36 saatlik bir
hikâye 2 saate inmifl, flark›n›n üç dakikal›k plak olabilmesi için baz› m›sralar veya dörtlükler kaydedilmemifltir (Eberhard;2002:7). 1950 y›l›ndan sonra ise Türkiye büyük bir yap›sal de¤ifliklik geçirmifltir. Son 50 y›l içinde köylerden kentlere do¤ru olan büyük göç, ‹stanbul, Ankara, ‹zmir, Adana gibi kentlerde iflsizlik,
elektrik, yol, su, gecekondulaflma gibi büyük sorunlar› beraberinde getirmifltir.
Bu da¤›n›k ve düzensiz kentleflme, köyden gelenleri köy kültürüyle kent kültürü
aras›nda s›k›flt›rm›flt›r. Bu olgu geleneksel halk kültürünü de etkilemifltir (Artun;1996:23-24). Halk hikâyeleri daha çok k›rsal kesimde anlat›lmaya devam
ederken flehirlerin içlerinde köylerden gelen hikâyeciler de bir ölçüde gelene¤i
yaflatmaya devam etmifllerdir.
Bütün bunlar halk hikâyelerinin zaman içindeki y›pran›fl›n›n nedenleri aras›nda say›labilir. Hikâyeci âfl›klar toplumdaki h›zl› kültürel de¤iflimden her geçen
gün biraz daha etkilenip gelenekten kopmaya bafllam›fllard›r. Ancak bu gün az
da olsa seslendikleri bir kitle vard›r.
Hikâyeci âfl›klar›n en büyük geçim kaynaklar›ndan birisi olan dü¤ünler art›k
geleneksel olarak de¤il, yeni âdetlere göre yap›lmaktad›r. Köylerde zenginlerin
dü¤ünleri bile eskisi gibi uzun sürmemekte, köy a¤alar› veya köyün zenginleri
âfl›klara eskisi gibi bol para vermemektedir. Do¤al olarak hikâyeciler de hikâyelerini k›sa kesmekte, uzun epizotlar› ç›karmaktad›rlar. De¤iflik rivayetlerini bildikleri halk hikâyelerini, ra¤bet görmedikleri için k›saltan âfl›klardan ö¤renen yeni
hikâyeciler, do¤al olarak hikâyeleri k›salt›lm›fl flekilleriyle naklediyorlar (Okuflluk;2000:33).
Bildirimizde Türk Halk Hikâyelerinin nesne dünyas› ile ilgili baz› tespitlerimizi ve bunlar›n bir uygulamal› halkbilimi müzesi içinde nas›l sergilenebilece¤i ile
ilgili önerilerimizi anlatmaya çal›flaca¤›z.
1. Yap›lacak ifllemler uygulama ve canland›rma bafll›klar›nda de¤erlendirilebilir. Uygulamadan kastedilen müzelenmek istenen kültür varl›¤›n›n bütün unsur
ve detaylar›yla ziyaretçilerin aktif kat›l›m›n› sa¤layacak flekilde tiyatrolaflt›r›lmas›d›r (O¤uz; 2002: 52). Canland›rmadan kastedilen ise elektronik veya mekanik
kimi görsel teknikleri kullanarak, müzelenen kültür varl›¤›n›n bütün unsur ve detaylar›yla görsellefltirilmesidir.
2. Bu durumda uygulama bafll›¤›na uygun olarak halk hikâyeleri anlat›m›
özel günlerde teatral uygulamalarla canland›r›labilir. Halk hayat›n›n tam zamanl›
uygulanabilir simgeleri ve ses, görüntü kayd›, bilgisayar tasar›m› v.b. canland›rmal› gösterimleri sa¤lanabilir.
3. Bir uygulamal› halkbilimi müzesi içinde hikaye gelene¤inin canl› olarak
yaflad›¤› bölgelerden birisi örnek al›narak bir köy kurulabilir. Geleneksel mimarisiyle, bitki örtüsüyle, günlük yaflamda kullan›lan araç ve gereçleriyle, k›saca d›fl
ve iç yap› özellikleriyle geleneksel bir köy ortam› yarat›labilir.
4. Hikâyeler genellikle k›fl›n köy odalar›nda köyün zenginlerinin evlerinde ya
da herhangi birisinin evinde anlat›l›r. Uygulamal› halkbilim müzesi içinde tasarlanan bu mekan en az 50 kifliyi alabilecek flekilde düzenlenmelidir.
5. Birebir yap›lan canland›rmada evin sahipleri de olmal›d›r. Çünkü halk hikâyesi anlat›lan ortamda ev sahipleri misafirlere yer göstermekte, ikramda bulunmaktad›r. Anlat› gelene¤inde bu önemli bir ayr›nt›d›r. Konu hakk›nda k›sa bir
e¤itimden geçirilen müze görevlileri ya da ilgili üniversite ö¤rencileri bu ifli üstlenebilirler.
6. Hikâye anlatma ortam› haz›rland›ktan sonra özel günlerde hikâye anlat›labilir. Hikâyeci âfl›k hikâyesini anlat›rken gürültü yap›lmaz, konuflulmaz, yerli
yersiz yorumlar yap›lmaz, içeriye girip ç›k›lmaz vs. Bütün bu kurallar âfl›k taraf›ndan anlat›n›n bafl›nda dinleyiciye hat›rlat›labilir.
189
190
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
7. Hikâye anlat›l›rken hikâyeci âfl›k zaman zaman mola verir, kahve, çay, su
içer. Dinleyicilere de aralarda f›nd›k, f›st›k, ceviz, leblebi, kuru üzüm, pestil, melengiç kahvesi, kömbe, bu¤day ya da dar› hedi¤i, kavurga ikram edilir. Görevli
ev sahibi geleneksel k›yafetleri içerisinde uygun yerlerde âfl›¤a ve dinleyicilere
ikramda bulunabilir.
8. Hikâye anlatan âfl›¤a, hikâyesini bitirmesinin ard›ndan kimi bölgelerde
para, kimi bölgelerde ise bir hediye bohças› verilir. Bu bohçan›n içinde hal›, kilim, havlu, gömlek, mintan, takke, el örmesi yün çorap, eldiven, namazl›k gibi
insanlar›n maddi güçleri ölçüsünde haz›rlad›klar› hediyeler olur. Hikâye anlat›m›
sona erdikten sonra görevli ev sahibi âfl›¤a teflekkür edip bu nesnelerden baz›lar›yla dolu bir bohçay› âfl›¤a hediye edebilir.
9. Saz, halk hikâyesi anlatan âfl›¤›n vazgeçilmez enstrüman›d›r. Saz ad›yla
genellefltirilen müzikli alet, ba¤lama, cura gibi enstrümanlard›r. Bu nedenle müzede saz›n gelenekteki çok önemli yerini vurgulayan bir canland›rma yap›labilir.
Baflka bir stantta, en iyi ba¤lamalar›n yap›ld›¤› a¤açlar›n tan›t›m›ndan bafllayarak saz›n üretim sürecindeki her basamak görsellefltirilebilir. Ba¤lama ustalar›yla anlafl›larak hikaye anlat›lan günlerde ba¤lama yap›m›yla ilgili bilgiler de bu
stanttan verilebilir. Yap›m› tamamlanm›fl ba¤lamalar orijinal ve minyatür boyutlar›yla merakl›lar›na ve hediyelik eflya arayanlara yönelik olarak pazarlanabilir.
10. Eskiden yaflayan âfl›klar birbirleriyle ilgili karfl›l› deyiflme, ba¤lama- muamma yar›flmas› yapmakla kalmay›p halk hikâyesi tasnifi yar›flmas› da yaparlarm›fl. Bir âfl›k filan zamanda yaflayan âfl›¤›n 7 hikâyesi oldu¤unu veya kendisiyle
yafl›t olan âfl›¤›n 3 hikâyesi oldu¤unu duyunca, onun karfl›l›¤›nda de¤iflik ad ve
konularda hikâyeler tasnif edermifl. Âfl›klar› dinleyenler, bir âfl›¤›n di¤erine üstünlü¤ünü bu yollarla ölçerlermifl. Birbirini geçmek için her dalda yar›flan âfl›klar,
tasnif ettikleri hikâyeleri, köy dü¤ünlerinde, odalarda, meclislerde anlat›rlar, ç›raklar›na da anlatt›r›rlarm›fl. Bir çok hikâyenin günümüze kadar gelmesinde bu
gelenek etkili olmufltur (Okuflluk;2000:78). Bu gelene¤i yeniden canland›rmak
için y›lda bir kere geleneksel halk hikâyesi anlatma yar›flmalar› düzenlenebilir.
Bu yar›flmalar usta mal› hikâyelerle ve bu âfl›klar›n kendi tasnif ettikleri hikâyelerle iki ayr› dalda yap›labilir.
11. Gerek halk hikâyesi anlatma uygulamalar› gerekse halk hikâyesi anlatma yar›flmalar› medya, ilan, afifl yöntemiyle halka, ilgilenenlere duyurulabilir.
12. Meslek, çocuk, genç, halk e¤itim gruplar›na yönelik programlar haz›rlan›p bu programlar görsel verilerle desteklenip halk hikâyecili¤i gelene¤i tan›t›labilir.
13. Halk hikâyeleri metinleri yeniden gözden geçirilip düzenlenebilir ve çocuklar›n de¤iflik yafl gruplar›na göre uyarlamalar yap›larak çocuk kitaplar› haline getirilebilir.
14. Düzenlenen halk hikâyesi metinlerinden çocuklara yönelik olarak çizgi
filmler haz›rlanabilir. Böylece kültür varl›¤›m›z›n önemli tafl›n› oluflturan halk hikâyelerimiz çocuklar›m›z›n belle¤inde bat› kültürünün unsurlar› yerleflmeden yer
edebilir ve kültürel bilinç, küçük yafllardan kazan›labilir.
15. Halk aras›nda tan›nan hikâye kahramanlar›n›n heykelleri haz›rlan›p
otantik k›yafetleri ve ortamlar› içinde canland›r›labilirler.
16. Hikâyeci âfl›klar›n sesleri, müzikleri, stüdyoda kaydedilip kasetler haz›rlanabilir.
17. Halk hikâyesi anlatma uygulamalar›, tan›t›c› yaz› ve resimlerle, elektronik panolarla halka duyurulabilir.
18. ‹nternette halk hikâyeleri ile ilgili siteler aç›labilir, foto¤raf ve video görüntüleriyle site zenginlefltirilebilir.
19. Müze içinde halk hikâyeleriyle ilgili yay›nlar›n sat›fl›n›n yap›ld›¤› bir stant
aç›labilir.
191
192
KAYNAKLAR
Arslan, (Mustafa) ve Köktürk (Milay), 1999; Halkbiliminde Teori ve Yöntem Aray›fllar›, Milli Folklor, S. 41, s. 27-28.
Artun, (Erman), 1996, Günümüzde Adana Âfl›kl›k Gelene¤i (1966-1996) ve Âfl›k
Feymâni, Adana, Adana Valili¤i Yay›nlar›.
Eberhard, (Wolfram), 2002, (Çev. Müfide Kocao¤lan Van Der Hoeven), Güneydo¤u
Anadolu’dan Âfl›k Hikâyeleri, Türk Dil Kurumu Yay›nlar›.
Elçin, (fiükrü), 1997, Halk Edebiyat› Araflt›rmalar›, Ankara, Akça¤ Yay›nlar›.
O¤uz, (Öcal), 2002, Küreselleflme ve Uygulamal› Halkbilimi, Ankara, Akça¤ Yay›nlar›.
Okuflluk, (Refiye), 2000, Adana Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyecili¤i Gelene¤i, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yay›nlanmam›fl Doktora Tezi.
Özön, (M. Nihat), 1985, Türkçe’de Roman, ‹stanbul, ‹letiflim Yay›nlar›.
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
TARTIŞMA
IX. OTURUM /SESSION 9
M. EK‹C‹: Necati Demir’in sundu¤u bildiride yer verilen, Anadolu sahas› ‹slamî dönemi olarak da adland›r›lan Türk destanlar›n›n yaz›ya geçirilme sebebi
nedir? Refiye fienesen’e sormak istedi¤im konu ise hangi metinler ve hangi ortamlar nesne dünyas› olarak tespit edilmeli? Ortak bir nesne dünyas›na gitmeyi
mi hedefliyoruz yoksa belli bir ortam› tercih etmemiz söz konusu olabilir mi? Nesne dünyas›n›n tespitinde sadece tek bir metni mi esas alaca¤›z, yoksa farkl› metinlerdeki nesne dünyalar›n›n ortak bir bileflkesine, bir sentezine gitmek gibi bir
düflüncesi mi var?
N. DEM‹R: Anadolu Türk destanlar›n›n yaz›ya geçirilmesinin sebepleri konusu çerçevesinde Battal Gazi destan›n›n hangi sebeple, hangi tarihte ve nas›l yaz›ya geçirildi¤ini bilmiyoruz. Yaln›z Arapça yaz›lm›fl destanlardan kopya edildi¤i
söyleniyor. Daniflmend Gazi destan›n›n II. ‹zzeddin Keykavus’un bizzat ilgilenmesi ile yaz›ld›¤›n› düflünüyoruz. Çünkü Daniflmend Gazi destan›n›n içerisinde bununla ilgili bilgiler var. Salt›k Gazi destan› da, Cem Sultan’›n Ebulhayri Rumi’yi
destan›n yaz›ya geçirilmesi için görevlendirmesiyle oluflur. 10 y›l gibi bir zaman
içerisinde Ebulhayri Rumi bütün Anadolu’yu ve belki Rumeli’yi de dolaflarak bu
destan› yaz›ya geçirir. Ben Anadolu Türk destanlar›n›n niye yaz›ya geçirilmedi¤ini düflünmeye bafllad›m. Daniflmend Gazi, Salt›k Gazi destanlar›na benzeyen pek
çok destan›n oldu¤unu fakat yaz›ya geçirilmedi¤ini alan araflt›rmas› yapt›¤›m s›rada belirledim. Anadolu fatihi her Türk beyinin afla¤› yukar› bir destan› olabilece¤ini düflünüyorum. Fakat yaz›ya geçirilmemifltir.
M. EK‹C‹: Bu soruyu sormam›n amac› fluydu: Yaz›ya geçirmenin arkas›nda
belli bir milli hassasiyet, Türk kültürel kimli¤ini oluflturmak konusundaki ilk deneyimlerden yararlanmak mi yatmaktayd›. Somut olmayan kültürel miras›n korunmas›ndaki amac›n da ayn› kültürel kimli¤i oluflturma konusundaki hassasiyetimizden kaynakland›¤› düflünülecek olursa, ‹slami dönem Türk destanlar›n›n yaz›ya geçirilmesindeki hassasiyetle bugün bu sempozyumda bulunma amac›m›z
Türk kültürel kimli¤inin sürdürülebilir k›l›nmas›yla aras›nda bir paralellik kurma
olgusu üzerineydi.
R. fiENESEN: Metin hocam›n sordu¤u soru, üzerinde düflündü¤üm bir soruydu. Ben bildirimde daha çok anlat›m ortam›n›n nesne dünyas›n› tespit etmeye çal›flt›m. Asl›nda baflta ikisini birden ifllemeyi düflünüyordum. Ama sonra sizin sordu¤unuz hangi metinlerin al›nmas› gerekti¤i konusundaki soru benim de
kafam› kurcalad›. Metinler çok say›da ve yörelere göre de¤ifliklik gösteriyorlar.
Metinlerin incelenmesi, de¤erlendirilmesi için daha fazla zamana ihtiyaç vard›. O
nedenle metinlerle ilgili tespitler burada eksik kald›. Burada esas olan müzelemek ise bir müze içinde bütün ürünleri korumam›z mümkün de¤il. Seçim yapmak durumunday›z. Belki genel ö¤eler al›narak bir tespit yap›labilir. Çünkü hedefledi¤imiz fley asl›nda, insanlara böyle bir gösterimi yaflatmak ve insanlar› bir
ölçüde bilgilendirmek, e¤lendirmek, kültürün bu flekilde korunmas›n› sa¤lamakt›r. Bu anlamda da çok ayr›nt›lara girmeden Türkiye genelinde ortak olan hikaye
anlatma gelene¤i tespit edilmeli, bu flekilde sergilenmelidir.
Kültürel turizm, kültürel miras:
Bulundu¤u co¤rafi konumu bak›m›ndan dünyan›n önemli ülkeleri aras›nda
bulunan Türkiye, özellikle kültür turizmi aç›s›ndan da son derece zengin bir potansiyele sahiptir. Avrupa’ya olan yak›nl›¤›, kolay ulafl›labilirli¤i vb nedenlerden
her y›l milyonlarca kiflinin tercih etti¤i yerler aras›ndad›r. En son verilere göre
2003 y›l›nda on dört milyon turisti a¤›rlam›flt›r. Ne var ki turist say›s›n›n bu denli yüksek olmas›na karfl›n ülke ekonomisine katk›s› di¤er ülkelere göre son derece azd›r. Pek çok ülke turizm sayesinde ayakta kalabilmektedir. Ülke ekonomilerine katma de¤er, ilave gelir olarak kabul edilen turizm alan›ndan ülkemizin yeterince faydalanamad›¤›n› da belirtmek gerekir. H›zla geliflen dünyam›zda alter-
193
194
TÜRK HALK MÜZ‹⁄‹ VE ÇALGILARININ KÜLTÜREL TUR‹ZM,
KÜLTÜREL M‹RAS BA⁄LAMINDA MÜZELERDE
SERG‹LENMES‹ ÜZER‹NE B‹R YAKLAfiIM
An Approach to the Exhibition of Turkish Folk Music
and Instruments in Museums in the Context of
Cultural Tourism and Cultural Heritage
Murat KARABULUT
ABSTRACT
Tourism has an important place and a long history in the culture and life of mankind.
In modern and economically powerful cultures, tourism is a social phenomenon. At the same time, tourism is one of the main industries of the world and and a means of development for many third-world countries, often having a locomotive-like effect on these countries’ economies. The phenomenon of tourism, which has in the main been examined by
western sociologists, has a history of over half a century. It is a known fact that developed
countries placing a lot of importance on tourism use the methods and techniques of tourism anthropology, tourism sociology, folklore, archaeology, etc. while researching the
phenomenon of tourism. The main factors on which cultural tourism is based are cultural
heritage and cultural attractions. Eventhough the word heritage connotes many deeper
meanings, it should here be understood in the context of historical relics that have reached
the present day. Museums, which are among the fundamental parameters on which the
culture industry is based, are a main attraction point for cultural heritage. The mission and
vision that needs to be adopted by museums in this context must lead to healthy approaches to planning, programming and marketing.
Key words: Cultural heritage, cultural tourism, focal point, museum, musical representation
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
natif turizm alanlar›na bir yönelifl söz konusudur. Bu alanlar›n içerisinde ise kültürel amaçl› seyahatler gelmektedir ki bu amaçla seyahat edenlerin oran› son y›llarda yüzde k›rklara kadar varm›flt›r. Kültürel amaçl› gezilerden kastedilen her
çeflit sanat olay›, müze ziyaretleri, konser, festival v.b alanlard›r. Tebli¤imize konu olan müze ziyaretleri ise temel de turizm faaliyetinin de bir parças›n› yani
“Özel ‹lgi Turizmi” olarak da ifade edilebilecek yönünü oluflturmaktad›r.
Kültürel miras Avrupa turizminde her zaman etkin bir ürün olmufltur.Tahminlere göre uluslararas› turizmin %37’sini oluflturarak, her y›l Avrupa’da 35 milyon uluslar aras› turist hareketini sa¤lamaktad›r. Bu nedenle sürpriz olmayacak
bir flekilde, kültürel turizm Avrupa Birli¤i Turizm Eylem Plan›n›n ilk oluflumunda
önemli bir katk› sa¤lam›flt›r. Avrupa komisyonuna göre, “Turizm, özellikle Kültürel turizm genifl anlamda öncelikli dikkat ister”. (Richards 1994:97.) Turizm
araflt›rmalar›n›n pek ço¤u Avrupa’da ve di¤er bölgelerde kültürel turizmin gelecekte esas geliflme alan› olaca¤›n› ifade etmektedir. (Januarius 1992), (Zeppel
ve Halt 1992)
Avrupa kültürel turizme verilen önemin büyümesi, büyük ölçüde ekonomik
ve sosyal nedenlere ba¤lanmaktad›r Sosyal miras kavram›n üzerindeki bilincin
etkinleflmesi, kültürün demokratikleflmesi gibi sosyal e¤ilimler kültürel turizm
üzerindeki ilgiyi art›rmaktad›r. Bu etkinliklerin ikisi de kültür ve sanata olan ilgiyi
geniflletmek için yard›mc› olmaktad›r. Yüksek düzeydeki e¤itimin de Avrupa’daki kültürel turizm kavram›n› atefllemekte oldu¤u düflünülmektedir. Ek olarak kültürel turizm, kiflilerin hareketlili¤inin artmas› ve genel anlamda bofl zaman›n çoklu¤uyla da artmaktad›r. (Richards 1994:97..)
Kültürel miras kaynaklar›n›n turistlerin temel e¤ilim noktas› olmas› bu alana
ilgiyi art›rmaktad›r. Turizm pazarlamas›nda kültürel ürünlere verilen önem de bu
nedenle artmaktad›r.
Kültürel miras, turist aç›s›ndan farkl› deneyimler ve yenilikler olarak alg›lanmakla birlikte ayn› zamanda ticari kültürel ürün pazar›d›r. Gelecekte kültürel
ürün pazar›n›n bu yöne kaymakta oldu¤u aç›kça görülmektedir. Bu pazar›n henüz keflfedilmeye bafllanmas› ülkemizde yeni olmakla birlikte kültürel turizm
odakl› ülkelerin bu alanda son derece mesafe kat ettikleri görülmektedir. Bu ülkelerin bafl›nda ise Tunus ve di¤er Afrika ülkeleri ile Avustralya, ve Amerika gibi ülkeleri saymak gerekir.
Yap›lan araflt›rmalar (Cohen, Simson, Littrell, Anderson, Horners, Bulundell,
Toops, v.d) göstermektedir ki, turistler farkl› kültürlere ve kültürel ürünlere karfl›, kendi toplum ve hayat tarzlar›n› yans›tan ürünlerden daha fazla önem vermektedirler (Cohen 1993:1-3)
Kültürel gücün çekicili¤inin içinde turistleri sembolize eden bolca örnekler
vard›r. Bunun örnekleri ‹ngiltere’deki Beamisch Aç›k Hava Müzesinde veya yine
‹ngiltere’de Wigon Pier ‹ronlaridge’de görülebilir. ‹ngiliz Turist Dairesi yaklafl›k 7
milyon insan›n ‹ngiliz Müzesini ziyaret etti¤ini tahmin etmekte iken Birleflik Krall›¤›n en çok ziyaret edilen tarihi mülkü Londra Kulesi 2.3 milyon ziyaretçi kabul
etmektedir. Bu önemli rakamlar Avrupa’n›n en çok ziyaret edilen kültürel çekici-
likleri karfl›laflt›r›ld›¤›nda bile s›n›rl› görünmektedir. (Frans›z Pompidou merkezine
y›lda 8 milyon ziyaretçi gelmektedir.) Genifl popüler kültür seviyesinde, Disney
World Florioda da 12 milyon civar›nda ziyaretçi ile modern turizm dünyas›ndaki
en büyük kültürel ikonay› ispat etmektedir.
Avrupal›lar, kültürel turizm üzerinde çal›flmalar›nda bulunan, müzelerin
(%59) ve tarihsel abidelerin (%56) ile en popüler kültürel turizm çekicilik kategorisinde iken kültürel miras merkezleri (%37),sanat galerileri (%24) ve temsil sanatlar› (%22) ›l›ml› ilgi basamaklar›n› karfl›lamaktad›r. Çal›flmada turistler özel ve
genel olmak üzere iki kategoride bulunmufltur. Özel kültürel turistler, özellikle
kültürel eserleri ziyaret ederek seyahat etmekte,de¤erlendirmede bunun genel
olarak seçtikleri gidece¤i yer önemli veya çok önemli oldu¤u iken genel kültürel
turistler daha önemsiz oldu¤u ve kültürel çekiciliklerindeki ilgilerle geçirmektedir. (Grafik 1-2-3)
Örneklemek gerekirse, üye devletler ve eyaletler, kültür ile turizm aras›ndaki iliflkinin fark›na varmal›d›rlar ve kültürel turizmin geliflimini h›zland›rmak için
aktif kat›l›mlar sa¤lamal›d›rlar. Geliflmelerin en iyi ev sahibi toplumu göstermesi
ve politikalar›n özel firmalar›n ahenkli ilerlemesini sa¤lamas› gereklidir. Bu da,
mevcut yap›lar›n restore edilmesi, atalardan kalan kültürel oluflum veya yaklafl›mlar›n ev sahibi toplum esas al›narak canland›r›lmas›n› içermelidir.
Kültürel turizmin en önemli görevi, kaynaklar›n›, bütün oluflum alan›n›, flehir
merkezlerinin korunmas›, de¤irmen ve kiliselerin korunmas›, müzelerin olanaklar›n›n gelifltirilmesi, kalelerin otellere dönüfltürülmesi, müzik faaliyetlerinin ve
festivallerinin yeniden canland›r›lmas›nda kullanmakt›r. Bütün bunlar yöre halk›n›n ve ziyaretçilerin kendilerini yans›tmalar›n›n bir sebebidir.
Ev sahibi yöre halk› ve turistler için hayat kalitesini, kültürel etkileflim ve e¤lenceyi kültürel turizm sa¤lar. Buna ek olarak, yöre halk› için temel gelir kayna¤› ve ev sahibi toplum için ise ifl imkan› sa¤lar. Turizm ile kültürün birbirinden
ayr› olmad›¤› da anlafl›lm›flt›r. Kültürel turizm yeni bir terim olsa bile, bu olgu yeni de¤ildir. Kültür ve turizmin bir araya gelmesi y›llarca çok popüler bir konu olmufltur
Bu araflt›rmalar geçmiflten gelen miras›n korunmas›, yaflat›lmas› ve ço¤alt›lmas›yla yaflayan kültüre uyum sa¤lanmas› hedeflenmektedir. Yap›lan araflt›rmalar yönetim ve tahsisat yap›s› için kültürel turizme katk›da bulunacakt›r. Kültürel
miras turizmi analizi büyük ölçüde tarihi flehirleri kapsamaktad›r. Bu noktalarda
da kültürel miras turizmi kullan›m› ortaya ç›kmaktad›r. Bu tart›flmalar da geçmiflin nas›l korunaca¤› ve günümüzde nas›l sunulaca¤› önem kazanmaktad›r.(Richards 1994)
Ülkemiz turizm endüstrisi, y›ll›k turist say›s›n› 2010 y›l›nda 20-30 milyona ç›karmay› amaçlayan ve devlet taraf›ndan yürütülen bir stratejinin etkileriyle karfl›
karfl›yad›r. Uluslararas› ziyaretçi say›s›ndaki bu planl› art›fl›n, 70 milyon nüfusu
olan bir ülke üzerinde siyasi, ekonomik, çevresel, sosyal ve kültürel etkilere yol
açmas› muhtemeldir. Kaç›n›lmaz olarak da bu büyümeyi karfl›layabilmek için yeni projeler ve stratejiler gelifltirilmelidir. Özel ilgi turizmi içerisinde de¤erlendirilen
195
196
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
kültürel cazibe yerleri aras›nda yer alan müzeler yerel ve uluslar aras› ziyaretçi pazar›ndaki büyümeyi karfl›layabilecek uygun pazar alanlar›ndan en dikkat çekici
yerleri aras›ndad›r. Müze v.b.kültürel alanlar büyük ilgi gördüklerinden, tarihsel
miras ve kültürel turizm ba¤lam›nda büyümenin önemli bir bölümünü oluflturmaktad›r. Uluslararas› turizmde ileride oluflacak büyüme, Ülkemizin zengin kültürel
potansiyelinin sa¤l›kl› olarak de¤erlendirilmesi ve bunlara yönelik insan kaynaklar› ile bu amaca yönelik alt yap›lar›n oluflturulmas› ile mümkün olacakt›r.
Bugüne kadar turizm araflt›rmalar›nda olay›n bu yönü yeteri kadar dikkate
al›nmam›flt›r. Bu makale, gelecekte kurulmas› amaçlanan ulusal bir müze projesini farkl› bir boyuttan ele alarak incelemektedir. Odaklanan ana noktalardan biri, kültürel turizmin ana kaynaklar› aras›nda yer alan müzelerin önemini vurgulamak, ikinci nokta, müzelerde halk müzi¤i ve çalg›lar›n›n nas›l sergilenmesi gerekti¤ini analiz ederek, gelecekte planlama,programlama ve pazarlama için farkl› öneriler ve yaklafl›mlar ortaya koymakt›r. Ayr›ca konunun kültürel miras ve
kültürel turizm ba¤lam›n›n önemini vurgulamak ve halk müzi¤i ve çalg›lar›n›n
müzelerde sergilenmesi üzerine müzik ve çalg› için envanter bilgileri ile çözüm
önerileri getirmektir. Bir baflka aç›dan ise Ulusal Müze gibi turizmle ilgili projelerin, turizm endüstrisine bir “katma de¤erli kültürel ürün” olarak desteklenmesi
için bir temel sa¤lamaya yöneliktir.
Bu araflt›rman›n iflaret etti¤i amaç müze ve müzecili¤i s›n›fland›rarak incelemek de¤ildir. Tersine bu çal›flma, somut ve somut olmayan kültürel miras› kültürel turizm ba¤lam›nda inceleyerek müzecili¤i farkl› boyuttan ele almaktad›r.
Özellikle bu araflt›rma müzenin kültürel turizm ba¤lam›nda ekonomik potansiyelini ortaya koymas› bak›m›ndan da önemlidir. Bir taraftan ekonomik potansiyele
dikkat çekerken di¤er taraftan da müzik ve müzik aletlerinin müzelerde nas›l sergilenmesi ve bunlardan faydalan›lmas› gerekti¤i noktas›n› ayd›nlatmakt›r. Bu
yolla müzecili¤in kültürel turizm eksenli boyutunu tart›flmaya açmakt›r.
Dünyada turizm ikinci dünya savafl›ndan sonra çok h›zl› bir ilerleme ve geliflme göstererek, uluslar›n iktisadi, sosyal ve kültürel hayat›nda son derece
önemli bir alan olarak ortaya ç›km›flt›r. Bunun sonucu olarak ülke ekonomilerine önemli girdiler kazand›r›lm›flt›r. Turizmin genel yap›s›n› deniz, kum ve günefl
oluflturmakla birlikte 3K olarak da formüle dilen alan›n derinli¤inin içinde kültür
yatmaktad›r. Turizm henüz üzerinde çal›flma yap›lmaya bafllanan bir alan olmakla birlikte ayn› zamanda son derece h›zl› geliflme gösteren bir aland›r. ‹nsanlar›n
günlük hayatlar›ndan, yo¤un ifl temposundan, stresli ortamlardan uzaklaflarak
farkl› bir hayat tarz›n› k›sa süreli de olsa ö¤renme arzusu kültürel turizmin bafllang›ç noktas›n› oluflturmaktad›r. Elbette bireyleri seyahat etmeye yönelten daha
farkl› fikirler ve olaylar olabilir. Turizm kavram›n›n ve boyutunun oldukça genifl
olmas›ndan bunlar üzerinde durulmayacakt›r. Ancak turizmin can damar›n› oluflturan faktörler aras›nda insanlardaki geçmifli ö¤renme iste¤i tebli¤imize konu
olan kültürel turizmin daha dikkatli incelenmesini gerekli k›lmaktad›r.
Kültürel turizm kavram olarak çok derin konular› ve disiplinleri içine almakla birlikte kültürel turizmden genel olarak anlafl›lan, kültürel etkinliklerin ve olay-
lar›n özel önemi ve konumunu içerir.Bu etkinlikler genel olarak sanat olaylar›; tiyatro, konser, gösteriler v.b ile tebli¤imizin konusunu ilgilendiren müze ziyaretlerini içerir.Turistler bu faaliyetlerin bir veya bir kaç› için seyahat edebilir.Bunun
için verilebilecek en iyi örnek Amerika’da Pensilvanya’da bir aç›k hava müzesini
and›ran yerde bütünüyle eski hayat tarz›n› yaflayan Amishler’dir. Amishler elektrik ve telefon gibi modern araçlardan uzak geleneksel hayat tarz›n› sürdürmektedirler. Yapm›fl olduklar› el yap›m› eflyalar ve piflmifl yiyeceklerden önemli gelir elde etmektedirler. Her y›l yüz binlerce insan bu insanlar›n nas›l yaflad›klar›n› görmek ve onlar gibi yaflamak için buray› ziyaret etmektedir. Tamamen gelenesel
olarak böyle bir hayat› yaflamak ve denemek için, Amerikal›lar yüzbinlerce dolar› gözlerini k›rpmadan harcayabilmektedirler. Bu örnek bile konunun ekonomik
boyutunu yans›tmas› bak›m›ndan son derece önemlidir.
Turizm alan›ndaki kültürel araflt›rma ve çal›flmalar›n oldukça az oldu¤unu
belirtmek gerekir. Fakat son y›llarda turizmin kültürel boyutu üzerinde iyi bir oluflum gözlenmekte ve daha ileriki geliflmeler için umut ›fl›¤› görünmektedir. Kültürel turizm her ne kadar, oldukça genifl bir kavram› içerse de bu alan›n temel
parametresini halkbilimi, arkeoloji, antropoloji, tarih v.b disiplinlerin ilgileri ön
planda gözükmektedir. Kültürel turizm, seyahat eden turist ile gitti¤i yerdeki halk
aras›nda sosyal ve kültürel bir iliflki kurar. Buna ra¤men turist ile yerel halk aras›nda farkl› beklentiler, düflünceler, istekler farkl› alg›lamalar› da beraberinde getirebilir. Bu ve benzeri konular bir bütün olarak kültürel turizmin içerisinde incelenmelidir.
Dünyada insanlar›n turizm alan›nda yap›lan çal›flmalardaki davran›fllar› farkl› farkl› olmaktad›r.Bununla birlikte kültür daima turizmin önüne geçmifl içinde
yer alm›flt›r. Bunun için verilebilecek en güzel örnek baflta turizm alan›nda Kapadokya ad›yla bilinen Nevflehir yöresidir. Buras›, tam olarak kültür amaçl› seyahatlerin odak noktas›n› oluflturmaktad›r. Do¤al bir aç›k hava müzesini and›ran
yöreyi bu amaçla her y›l milyonlarca kifli ziyaret etmektedir. Kültürel turizm
amaçl› seyahatlerde kültür; turizmi her bak›mdan destekleyen ve içine alarak
besleyen en önemli sosyal olayd›r. Ayn› zamanda ekonomik aç›dan da turizm
endüstrisinin can damar› ve lokomotifidir. Dünyada ve ülkemizde kültürel amaçl› gezilerin içerisinde müze ziyaretleri ayr› bir yer tutmaktad›r ki, bu sayede milyarlarca para bu geziler için harcanmaktad›r.
Müze, müzecilik gibi kavramlar genel anlamda kültürel birikimlerin sakland›¤›, depoland›¤›, sergilendi¤i yerlerdir. Her ne flekilde olursa olsun müze kavram›, turistik anlamda görülecek, gezilecek yerlerin en baflta gelen ilgi alan›d›r. Ayn› zamanda kültürel turizmin odak noktas›n› oluflturur. Bu bak›mdan müzeyi
aç›klarken bu noktalar› gözden uzak tutmamak gerekir. ‹nsanlar her ne flekilde
olursa olsun kendi geçmiflini, kültürel zenginli¤ini ö¤renmek arzusundad›r. ‹flte
bu duygu ve düflünce beraberinde kültürel hareketlenmenin, seyahat etmenin ilk
aflamas›n› oluflturur. Bireyin k›sa süreli(en az bir gün olmak flart› ile) sürekli ikamet etti¤i yerden baflka bir yere yapaca¤› ziyaret turizmi ifade eder. Genel olarak turizmin tan›m› bu flekilde yap›lmakla beraber, müze ziyaretleri bireyin ken-
197
198
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
di iste¤ine ba¤l› olarak gerçeklefltirdi¤i bir harekettir. Müze ziyaretlerini salt bu
flekilde aç›klaman›n yan›nda, sürekli ikamet edilen yerde bulunan, gün içerisinde yap›lan ziyaretler de olabilir. Her ne flekilde olursa olsun müze ziyaretleri turizmin içerisinde yer alan bir olgudur.
Müze ve Canland›rma:
Somut olmayan kültürel miras›n tan›t›m›n›n en etkin yolu canland›rmad›r.
Canland›rma, birkaç yaklafl›mla aç›klanabilir. Birincisi, icraya dayanan halk
müzi¤i ürünlerinin, ziyarete gelen birey yada gruplar veya müze içerisnde oluflturulan mekanlarda belli gruplar taraf›ndan icra edilmesine f›rsat tan›nmas›d›r. Ziyaret esnas›nda uzun süreli icralardan ziyade birkaç türkünün söyletilmesi ve ö¤retilmesi, gelen ziyaretçi için farkl› bir deneyim olacakt›r. Bu sayede yüzlerce türkünün fakl› ortamlara tafl›narak söylenmesi ve yaflat›lmas› mümkün olabilecektir. Bu asl›nda yeni bir yaklafl›m fleklidir. Denenmemifl bir yaklafl›m olsa da, kaybedilecek bir fley yoktur. Böylelikle kültürel ürünün en eski formu korunmufl olacak ve eski kültürel de¤erlerle tarihi bir ba¤ kurulmufl olacakt›r. ‹kincisi cd, kaset gibi teknolojik imkanlardan faydalanmad›r. Halk türkülerinin bu yolla dinlenilme imkan›na f›rsat verilmifl olacakt›r. Ücüncüsü çalg›lar›n kendisinin k›sa bilgilerle tan›t›m› ve seslerinin dinletilmesine dayanmaktad›r. Sistematik olarak
farkl› farkl› bölgelerde yerel müzik icralar›nda kullan›lan çalg›lar›n ses renkleri, t›n›s›, yap›s› v.b unsurlar› çalg›lar›n tan›t›lmas›nda faydal› olacakt›r.
Canland›rma, somut olmayan kültürel sanatlar için önemli bir organizasyon
fleklidir. Canland›rma ayn› zamanda kültürel ürünün tüketiciyle buluflma noktas›d›r. Eski dönemlere ait türkü ve ezgilerin dinlenilmesi, söylenmesi bu geleneksel sanat›n yaflamas›, korunmas› ve gelecek kuflaklara aktar›lmas› bak›m›ndan
da son derece önemlidir. Di¤er bir aç›dan kültürel amaçla seyahat eden turist
içinde bir deneyim f›rsat›d›r.
Somut olmayan kültürel miras içerisinde de¤erlendirilen halk müzi¤i, makro düzeyde incelendi¤i gibi mikro düzeyde de incelenebilir. Makro aç›dan bu kültürel ürünler farkl› kanallarla turizm amaçl› seyahat eden birey veya gruplara aktar›labilir. Türkülerin cd, kaset, nota yay›n› v.b unsurlar› ile gelir elde edilmesi
planlan›rken, mikro aç›dan bunlar›n istenilen türkü ve ezgilerin dinlenilmesine f›rsat verilebilir. Cd, kaset, nota yay›n›, belgeleme, görsel veya yaz›l› teknik imkanlar› kullanma flekli kültürel iletiflimin bir yoludur.
Kültürel canland›rma için animasyon uzmanlar›ndan faydalanmak gerekir.
Ne yaz›k ki ülkemizde kültürel animasyonlar üzerinde e¤itim yap›lmad›¤›ndan bu
alanda çal›flacak uzmanlara ciddi flekilde ihtiyaç vard›r. Bu alan›n uzmanlar›n›n
yetifltirilebilece¤i yerlerin bafl›nda ise üniversitelerin Halkbilimi bölümleri
gelmektedir.
Müze ziyaretleri, bir bak›ma hayallerin gerçeklerle bulufltu¤u kültürel merkezlerdir. Bu ziyaretler, psikolojik aç›dan ihtiyaçlar› gidererek bir memnuniyet
sa¤lamal›d›r. Bu endüstri kendi do¤as›nda de¤iflken elementlere sahip olmal›d›r.
Ve olabildi¤i kadar de¤iflkenleri ve farkl›l›klar› ayr›nt›l› olarak inceleyerek yerel
kültüre ait unsurlar› dikkatli bir planlama ve programlama ile sergilemelidir.
Unutulmamal›d›r ki müze ziyaretleri s›n›rl› bir süre içinde yap›l›r. Yüzlerce
binlerce eserin tek tek incelenmesi, oldukça uzun zaman al›r. Bu bak›mdan s›n›rl› zamanda kültürel ürünlerin do¤ru olarak tan›t›lmas› için k›sa, öz, aç›k ve net bilgi vermek yerinde olur. Gelen ziyaretçinin özelli¤ine ve ne istedi¤ine ba¤l› olarak
k›sa doyurucu aç›klamalara da haz›rl›kl› olmak gerekir. Bu amaçla konunun uzmanlar›na ihtiyaç duyulur.
Müze ziyaretleri kültürel turizmin önemli bir halkas›n› oluflturur. Müze ayn›
zamanda kültürel miras›n topland›¤›, sergilendi¤i bir yer olmakla birlikte kültürel
miras›n da merkezi konumundad›r. Miras turizmi, bir çeflit merak turizm tipi olarak tan›mlanabilir. Bununla beraber, çekimin derecesi, kal›fl›n uzunlu¤u ve turistik ürünü etkilemedeki rolü gibi önemli faktörler için, önemli kapsama alanlar›
oluflturulur. Bu ba¤lamda Jenkins flunlar› söyler;
“Bir kültürel nesne, yabanc› turistlerin ziyaret etmesi için kendine ait yeterli
bir de¤ere sahip olmal›d›r. Hindistan’daki Taj Mahal yada M›s›r’daki Piramitler gibi birinci derece çekimler turistlerin bu ülkeleri gezmelerine neden olur. ikinci derece çekim yerlerine sahip yerler de, turistlerin ülkeye ulaflt›klar›nda ziyaret ettikleri ilk yerlerdir.” Ama gidilecek yerlerdeki ilk seçim de¤illerdir.” (1993:175) Müzeler bu aç›dan ziyaret edilecek kültürel çekim yerlerinin önemli ve ilk akla gelen yerleri aras›ndad›r..(Nuryanti 1996:249-260)
Bundan dolay› kültürel çekim ile pazar›n birbirleriyle olan iliflkisine özen gösterilmelidir. Ayr›ca Miras turizminin, Kültür turizminin bir parças› oldu¤unu ve birçok turist için tatil yerlerinin seçiminde kültürün ikinci nitelik tafl›d›¤›n› kabul etmek gerekir. Buna ra¤men kültürel merkezli yerler, birinci öncelikli yer olarak ziyaret edilebilir. Bu türden ziyaret yerlerinin ziyaretçi profiline bak›ld›¤›nda, özellikle yabanc› ziyaretçi bak›m›ndan kültürel amaçl› yap›lan gezilerin büyük ço¤unlu¤unu orta yafl ve üzeri kiflilerin yapt›¤› bilinen bir gerçektir. Ancak kültürel cazibe yerlerinin konumu, çekicili¤i, ulafl›labilirli¤i gibi faktörler dikkate al›nd›¤›nda
yerli ve yabanc› turistlerin yafl s›n›rlar›n›n daha alt s›n›rlara indi¤i de bilinen bir
husustur.
Müze Kavram›na Yaklafl›m: Planlama, Programlama ve Pazarlama
Müze kültürel anlamda düflünüldü¤ünde çok yönlü bir olayd›r. Müze genel
anlamda serbest zaman içerisinde ziyaret edilen kültürel eksenli bir faaliyettir.
Ayn› zamanda turizm aç›s›ndan bir kültürel animasyon fleklidir. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda müze ve müzecilik kültürel animasyonlar›n pasif-aktif merkezli ve kültürel deneyim merkezli olarak iki yaklafl›mda alg›lamak mümkündür. Pasif-aktif
merkezli yaklafl›m içerisinde soyut veya somut olmayan kültürel de¤erlerin gezi
esnas›nda görülmesi, seyredilmesi, uygulanmas›, yaflanmas›d›r.Bu aç›lardan
müze kültürel birikimin, kültürel miras›n deposunu, ürünün en son halkas›n› oluflturur. Ayn› zamanda müze bir kültürel bofl zaman de¤erlendirme merkezidir. Bu
bak›mdan müze toplumun kültürel dinamiklerinin yap›s›n›,bir iskelet ve sosyolkültürel bir kurum olarak sunar.
Gelecekte kurulmas› düflünülen müzelerin planlanmas› yönetilmesi için
amaçlar›n ayr›nt› ve metotlar› önemlidir. Amaç genellikle temelde kültürel mira-
199
200
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
s›n korunmas› olmakla birlikte bu miras›n tan›t›m›, pazarlanmas› bir kültürel ürün
olarak ekonomik yönleri dikkate al›nmal›d›r. Metotlar hakl› nedenlerle sosyo-kültürel, koruma, ekonomik, mimari ve daha birçok de¤iflik bak›fl aç›lar›ndan elde
edilen düflünceleri ba¤layarak amaçlar› meydana getirir. Baz› bak›fl aç›lar›, nelerin de¤erlendirilmesi, nelerin, nas›l? Nerede? Ne flekilde sunulmas› ve uygulanmas› bütün bunlar›n korunarak tan›t›lmas›d›r.Farkl› kullan›m flekilleri ve alanlar›n›n olup olmad›¤›, uygun bir duruma getirilerek yeniden kullan›mlar› ile ilgili hususlar al›nan kararlar› etkiler. Genellikle bu alanlarda, kültürel kimli¤in yans›malar› toplum beklentisi ve düflüncesi ve benzer psiklojik ihtiyaçlara cevap verilebilirli¤i gibi faktörlerin somut olarak belirtilmesi zordur.
Yaklafl›mlar ve kurulacak bir müze plan›ndaki metotlar, genellikle yeniden
canland›rman›n de¤iflik derecelerinin uygulanmas› veya çal›fl›lmas›, sergilenme
flekilleri ve koruma aras›nda bir denge oluflturur.
Deneyim merkezli yaklafl›m, belli bir zaman diliminde s›n›rl› olarak yap›lan
etkinlikleri içine al›r ve belli bir süreç dahilinde devam eder.Bireyin tamamen inisiyatifinde iste¤ine ba¤l› olarak iflleyen bir süreçtir. Bu deneyim kültürel deneyimlerden ald›¤› zay›f ya da güçlü tatminlerle ve di¤er baflka duygularla ulafl›lan
tatmin derecesi ile ilgilidir. Bu Abraham Maslow taraf›ndan söylenen öz-gerçeklik teorisine uygun bir yaklafl›md›r.
Yaklafl›mlar ve kurulacak bir müze plan›ndaki metotlar, genellikle yeniden
canland›rman›n de¤iflik derecelerinin uygulanmas› veya çal›fl›lmas›, sergilenme
flekilleri ve koruma aras›nda bir denge oluflturur.
Müze ile ilgili yaklafl›mlar, afla¤›daki bütün kavramlar›n bileflimini içermektedir.
Müzenin korumas›: kültürel ürünlerin yani somut ve somut olmayan folklorik ürünlerin sa¤l›kl› olarak müzelerde; sosyal, ekonomik, rekreatif alanlarda de¤er ve anlam›n› sürdürebilmesi için gösterilen gayret.
Müze mekan›na görünüm kazand›rma: yap›sal de¤ifliklerle, mekan›n kalitesi, fiziksel ortam ve aktivitelerin canl›l›l›¤› ve sergilenecek ürünlerin dekorasyonu
için yap›lan çal›flma.
Müze mekan›n›n yeri: Gerekli olan flartlar›n yerine getirilerek, de¤erini yitirmifl olan fiziksel mekan›n rekreasyon flartlar› da dikkate alarak tekrar eski durumuna getirilmesi için yap›lan çal›flma.
Müze içi mekanlar›n yenilenmesi: Folklorik ürünlerin sergilenmesi ile ilgili
neyin, nerede, nas›l olmas› gerekti¤i için gösterilen gayret. Bu yaklafl›m tarzlar›,
kurulacak müze için kültürel mekanlar›n durumuna yerine göre farkl›l›k gösterebilir.
Müze pazarlamas›:Kimi müzeler yeterince tan›nmam›flt›r. Bu bak›mdan pazarlamaya ihtiyaç duyulur. Pazarlama için de do¤ru stratejiler gelifltirmek gerekir. Müzenin tan›t›lmas› do¤ru programlamayla da yak›ndan ilgilidir. Ayr›ca müze içinde sergilenecek kültürel ürünlerde bir o kadar önemlidir. Eldeki kültürel birikimlerin analizi, sistematik olarak verilecek bilgiler, kültürel ürününün dolays›yla müzenin cazibe merkezi oluflturacak ve müzeyi turizm çekicikleri aras›na katabilecek unsurlard›r.
Gelecekte kurulmas› planlanan müze projesi için flu sorulara cevap al›narak
bafllan›lmas› yerinde olacakt›r. Nas›l bir müze? Nerede bir müze (yer seçimi) Nas›l bir pazarlama? Farkl›l›k ne olmal›? Müzede neler yer almal›? Nas›l bir tan›t›m?
Rakipler var m›? gibi sorulara cevap aranarak hedefler belirlenerek farkl› yaklafl›mlar ortaya konmal›d›r. Bu sorular bundan sonra at›lacak ad›mlar için bir bilgi
niteli¤indedir. Kararlar için geçerli olmamakla birlikte kültürel ürünün pazarlanmas› için olmazsa olmaz temel yaklafl›mlard›r. Bu yaklafl›mlar› bir plan dahilinde
analiz etmek gerekirse:
1.Sorunun ortaya konulmas›: Böyle bir müze projesinde, müze program›n›n
do¤ru ve sa¤l›kl› olarak uygulanmas› için temel amaç bilgilendirme ile bafllan›lmas›n› gerektirir.
2.Bilgilerin toplanarak üzerinde de¤erlendirme yap›lmas›. Gelecekte müzenin sorunsuz olarak yürütülmesi, hedeflerinin ortaya konulmas› için sa¤l›kl› bilgiye ihtiyaç vard›r.
3.Hedeflerin ortaya konulmas›: Gelecekteki haz›rlanan pazarlama stratejileri ile hedeflerin belirlenerek anlafl›l›r hale getirilmesi ve ortaya konulan hedeflere
ulaflmay› ifade eder.
4.Kurulacak müze için hareket plan›na karar verilmesi (kültürel ürünün pazarlanmas›): Bu plan uygulama için bir araya gelen yöneticilerin, personel ve örnek projelerin destekleri ve vaat edilenlerden alakal› olmal›d›r. Müze pazarlanmas› sahip olunan kaynaklar› düzenleyen bir metottur, bu aç›dan ürünün pazar üzerindeki etkileri baflar›da en büyük flansa sahiptir. Bu, pazarlama kar›fl›kl›¤› olarak
bilinen çeflitli operasyonlar› içerir ki bu ürünler, tan›t›m, fiyatlar, sat›fl, da¤›t›m,
iletiflim,bilgilendirme, ulafl›m, kültürel çekicilik gibi temel parametrelerden oluflmaktad›r.
5.Müze projesi plan›n›n aç›l›m›n›n yap›lmas› ka¤›da dökülmesi: Komite ve
yönetim: personel pazarlama projelerini belirledi¤inde bunlar› ka¤›da dökmeli
böylece girdiler ve ç›kt›lar ölçülebilir.Bu sayede müze gelirlerinin kontrolü sa¤lanmal›d›r.
6.Uygulama, organizasyon ve kontrol: Organizasyon planlamas›, kontrolleri ve ölçülmesi yöneticin sorumlulu¤udur. Yönetici, pazarlama kar›fl›kl›klar›n›
kontrol ederken otoriteye gerek duyar. Otoritenin olmad›¤› yerde sa¤l›kl› geliflme
ve büyüme olmaz.
7.Kontrol: Müze girifl ve ç›k›fllar›n›n kontrolü son derece önemlidir. Günün
en son tekniklerinden faydalan›larak kontrol sa¤lanmal› gerekirse bunun için özel
güvenlik birimi oluflturulmal›d›r.
8. De¤erlendirme: Teknik imkanlar ile sorumlu kifliler koordineli olarak, belirlenecek günlerde de¤erlendirme yaparak eksiklikler tespit edilmeli daha sonraki aflamalarda yap›lmas› gerekenler tespit edilerek bu hususlar giderilmelidir.
Sonuç:
Her ne flekilde olursa olsun gelecekte kurulacak bir ulusal müze projesinin
bütün rekreatif alanlar› içine alacak flekilde planlanmas› daha do¤ru olacakt›r.
Böyle bir yaklafl›m›n dikkate al›nmas›, yap›lan harcamalar›n bofla gitmemesi
201
202
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
için de gereklidir. Bunun için planlamac›lar, kültür araflt›rmac›lar›, yerel yönetimler, uygulay›c›lar ve sivil toplum örgütleri bu sürecin önemli halkalar›n› oluflturur.
Böyle bir birliktelik bundan sonra ç›kabilecek sorunlar›n daha kolay afl›lmas›na
da katk› sa¤layabilecektir.
Müze, kültürel birikimlerin depoland›¤› yerler olarak bilinmekle beraber, ülkemiz müze ve müzecilik konusunda özellikle kültürel miras›n sergilenmesi aç›s›ndan ciddi sorunlarla karfl› karfl›yad›r. Gelecekte kurulmas› karar verilen müzeler için gelifltirilen planlama ve politikalar son derece önemlidir. Politkalar uygulan›l›rken konunun kültürel turizm boyutu ve ekonomik potansiyeli hesaba kat›lmal›d›r.
Müze, kültürel miras›n dolays› ile kültürel turizmin can damar› say›labilecek
mekand›r. Asl›nda bu kavramlar birleri ile iç içe girmifl bir zincirin halkalar› gibidirler. Müze, miras ve turizm aras›ndaki karmafl›kl›k, gerilim ve iliflkiler hiçbir çal›flman›n odak noktas› olmam›flt›r. Dolays›yla bu konu üzerinde s›n›rlama ve bu
konuyu anlamadaki eksiklik apaç›k ortadad›r. Müze bir anlamda kültürel turizm
ba¤lam›nda, geçmiflin kültürel de¤erlerinin zenginlefltirilmesi, geçmifl ile flimdiki
zaman ve gelecek aras›ndaki ba¤lar› daha güçlü hale getirmek için odak nokta,
kültürel çekim merkezi için bir miras merkezidir.
Kültürel amaçl› yap›lan müzeler, özel ilgi turizminin bir fleklidir. Miras, kültür
ve turizm aras›nda özel bir ilgi vard›r. Bu alanlar birbirleri ile iç içe geçmifl karmafl›k bir yap› gibi görünse de her alan›n kendine has özellikleri birbirleri ars›ndaki iliflkilerin ayr›lmaz paradigmalar›n› oluflturmaktad›r. Kültürel amaçl› bir müze projesinde baflar› bekleniyorsa, bu alanlar›n birbirleri ile olan iliflkilerine ve
ba¤lant›lar›na dikkat edilmelidir. Müze ziyaretleri sosyal bir fenomen olarak bireylerin hayatlar›nda ve gündeminde olan bir olgudur. Bu bak›mdan müze
konusuna salt bir kültürün korunmas›, depolanmas› olarak bakmamak gerekir.
Geliflmekte olan ve geliflen ülkelerde, müze projelerinde buna ba¤l› olarak kültürel turizm alan›nda baflar›l› olunmak isteniyorsa, konu büyük bir dikkatle planlanmal›, gelifltirilmeli, düzenlenmeli ve pazarlanmal›d›r. Bunun için ç›k›fl yolu kültürel ürünlerde yatmaktad›r. Halkbilimi ise kültürel zenginginli¤in en önemli halkas›n› oluflturur. Bu aç›dan konuyu farkl› yaklafl›mlarla ele alarak incelemek gerekir.
EK- l
HALK MÜZ‹⁄‹ ÜRÜNLER‹N‹N MÜZELENMES‹NDE D‹KKAT ED‹LMES‹ GEREKEN
HUSUSLAR ÜZER‹NE ‹NCELEME FORMU (MÜZ‹K ÜRÜNLER‹ ‹Ç‹N)
TÜRKÜ B‹LG‹ S‹STEM‹ (TBS)
ÜRÜN NO
:
TÜRKÜNÜN ADI (Yöresel veya baflka bilinen ad›)
:
TÜRKÜNÜN YÖRES‹
:
TÜRKÜNÜN FORMU(Uzun hava veya k›r›k hava)
:
ARfi‹VE GEL‹fi TAR‹H‹ :
ARfi‹VE GEL‹fi DURUMU
:
DERLEYEN
:
DERLEND‹⁄‹ TAR‹H
:
KAYNAK K‹fi‹
:
TÜRKÜYÜ K‹MDEN Ö⁄REND‹⁄‹
:
TÜRKÜYÜ NE ZAMAN Ö⁄REND‹⁄‹
:
TÜRKÜNÜN HANG‹
ÇALGILAR ‹LE KAYDED‹LD‹⁄‹ :
TÜRKÜNÜN HANG‹ ORTAMDA DERLEND‹⁄‹
(Barana, yaren, e¤lence, dü¤ün v.b)
:
TÜRKÜNÜN YAYGINLI⁄I
(Hangi yerlerde daha çok söyleniyor)
:
DERLEYEN‹N K‹ML‹⁄‹ :
Ad›,Soyad›, mesle¤i, Ö¤renim Durumu v.b.
:
ENVANTER B‹LG‹LER‹N‹ ‹fiLEYEN‹N K‹ML‹⁄‹ :
KAYNAK K‹fi‹ KÜNYES‹
Ad› Soyad›, Do¤um yeri ve y›l›, Mesle¤i,
Ö¤renimi, ikamet adresi :
TÜRKÜNÜN ÖZELL‹KLER‹
:
(YÖRESEL ADI) (Hoyrat Gazel, Bozlak v.b)
VARSA TAVIR ÖZELL‹KLER‹
(Konya, Zeybek, Silifke v.b)
:
TÜRKÜNÜN NOTASI
:
MOT‹F
:
ÜSLUP :
FORM
:
TÜRKÜNÜN ‹CRA ORTAMI
:
Türkü derlendi¤i zaman icra ortam›n›n nas›l oldu¤u konusunda mutlaka bilgi verilmelidir.
Türkü notaya al›n›rken hangi çalg›lardan notaya al›nd›¤› belirtilmelidir. Gerekirse ayn› türkün çeflitleri (varyant)de notaya al›nmal›d›r.
Kaynak kifli seçiminde saz›na hakim veya sesine hakim kifliler öncelikli olmal›d›r.
KAYNAKLAR
(1) COHEN, Erik, (1993), “ ‹ntroduct›on, Investigation Tourist Arts”, Annals of Tourism Research, Vol. 20, pp. 1-8, 1993.
(2) NURYANT‹, Wiendu, (1996), “Heritage and Postmodern Tourism,” Annals of Tourism Research, Vol.23, no.2, pp. 249-260,1996 Bu çal›flmadan genifl olarak faydalan›lm›flt›r.
(3) R‹CHARDS, G., (1994), “Culturel Tourism ‹n Europe”, Progres ‹n Tourism, Recreation and Hospitality Management. Vol.5. Newyork v.d.
(4) _____________., “Progres in Tourism, Recreation and Hospitality Management”,
Vol.5 Newyork,v.d. (CP. Cooper and A.Lockwood).
203
204
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
EK 2
HALK MÜZ‹⁄‹ VE ÇALGILARININ MÜZELERDE DE⁄ERLEND‹R‹LMES‹
ÜZER‹NE ‹NCELEM FORMU
HALK MÜZ‹⁄‹ VE ÇALGILARI B‹LG‹ S‹STEM‹ (HMÇBS)
ÜRÜN NO :
ADI (YÖRESEL ADI) :
YÖRES‹ :
TÜRÜ
:
KOLEKS‹YONA GEL‹fi TAR‹HÎ :
KOLEKS‹YONA GEL‹fi B‹Ç‹M‹ :
KAYNA⁄I:
B‹LG‹Y‹ K‹MDEN ALDI⁄I:
KOLEKS‹YONA GEL‹fi‹NDEK‹ DURUMU
:
ONARIM GÖRÜP GÖRMED‹⁄‹ :
BUGÜNKÜ DURUMU
YAPILDI⁄I DÖNEM / TAR‹H
:
KULLANILDI⁄I DÖNEM :
HANG‹ C‹NSE A‹T OLDU⁄U (A¤aç cinsi)
:
DERLEYEN‹N K‹ML‹⁄‹
Ad› Soyad›
:
Do¤um yeri ve y›l›
:
Mesle¤i :
Ö¤renimi :
‹kamet adresi
:
ENVANTER B‹LG‹LER‹N‹ ‹fiLEYEN‹N K‹ML‹⁄‹ :
KAYNAK K‹fi‹ KÜNYES‹
:
Ad› Soyad›
:
Do¤um yeri ve y›l›
:
Mesle¤i :
Ö¤renimi :
‹kamet adresi
:
ÇALGIDA KULLANILAN MALZEME ÖZELL‹KLER‹
:
Ad› (YÖRESEL ADI)
:
C‹NS‹
:
RENG1 :
TÜRÜ (Hangi a¤açtan yap›ld›¤›) :
MALZEME ADI (YÖRESEL ADI) :
YAPIM TEKN‹⁄‹ :
MOT‹F
:
ÜSLUP
:
TÜRKÜNÜN, ÇALGININ KULLANIMINA VE ‹CRASINA
‹L‹fiK‹N ÖZELL‹KLER
:
KULLANIM fiEKL‹ (Özel kullan›m flekli varsa) :
KULLANIM SIRASI (varsa)
KULLANIM YER‹ VE AMACI
:
ÇALGININ TEKN‹K Ç‹Z‹M‹
:
ÇALGININ Ç‹Z‹M‹ (Varsa)
:
205
TÜRK HALK MÜZ‹⁄‹N‹N MÜZELENMES‹ SORUNLARI
The Problems Of Exhibiting The Turkish Folk Music In A Museum
S›tk› Bahad›r TUTU
ABSTRACT
The written music works, the sound recordings, the instruments etc. are the members
of the tangible stratum of music. The intangible stratum of music is the effect of melody,
rhythm and harmony on the audience. In any folklore museum to be established, each of
these two strata must play a role in the presentation of Turkish Folk Music. In an effective
and productive presentation, the audience and the performer, who are the important elements of context, have to be brought together. Here, the circumstances of live and/or
symbolical exhibitions are discussed. In addition, the performers of Turkish Folk Music are
categorized and the conditions of performance for these performers are examined.
Key Words: Intangible, Turkish folk music, museum, folklore.
Geleneksel veya di¤er müzik yaratmalar›nda, iki katmandan bahsetmek
mümkündür. Bunlardan birincisi, müzi¤in somutlaflt›r›lm›fl yan›d›r. Baflka bir ifade ile söylemek gerekirse, bu somutlaflt›rma, herhangi bir müzik yaratmas›n›n
ka¤›t üzerinde gösterimini sa¤layan nota veya ses kayd› ve çalg› gibi nesnelerin
meydana getirdi¤i d›fl katmand›r. ‹kinci katman ise, müzi¤in ezgi, ritim ve armonisinin dinleyicide yaratt›¤› etkiden kaynaklanan somut olmayan taraft›r.
Türk halk müzi¤i yaratmalar›n›n ça¤dafl bir müzede sergilenmesi aflamas›nda, her iki katman›n da ideal bir flekilde temsil edilmesi ve sergilenmesi düflünülmelidir. Somut unsurlar olan nota, ses kayd› ve çalg›lar›n müzede sergilenmesinde klasik müzecilik yöntemleri kullan›labilir. Fakat, klasik müzecilik yöntemleri
kullan›larak, müzi¤in sadece somut katman›n›n sergilenmesi, söz konusu halk
müzi¤i yaratmalar›n›n somut olmayan katman›n›n göz ard› edilmesi sonucunu
do¤uraca¤›ndan eksik bir sergileme ve temsil yap›lm›fl olacakt›r. Müzi¤in somut
katman›ndan çalg›lar›n sergilenmesi, e¤er onlar›n sesleri duyurulamayacaksa,
onlar›n çal›m tekni¤i gözlenemeyecekse, sadece müzi¤e özel bir yak›nl›¤› bulunanlara, halk müzi¤i yaratmalar›n›n sadece tek bir yönü ile ilgili, yani geleneksel
çalg›larla ilgili baz› ipuçlar› sunulmas›ndan öteye geçmeyecektir. Somut katman›n bir di¤er birimi olan, halk müzi¤i yaratmalar›n›n notalar›n›n sergilenmesi ise,
sadece nota okuyabilen, müzikle u¤raflan kiflilere sunulan bir hizmet olacakt›r.
Buna göre, somut olmayan katman göz ard› edilerek, somut katmandan çalg›
veya notalar›n sergilenmesi ve temsili söz konusu oldu¤unda, yap›lan sergileme
veya müzeleme çok da verimli sonuçlar do¤urmayacakt›r.
Müzi¤in yarat›m ve icra ba¤lam›n›n vazgeçilemeyecek en önemli unsurlar›,
icrac› ve dinleyicidir. Kurulacak olan bir müzede, canl› olarak ya da teknolojik
206
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
olanaklar›n deste¤i ile gerçeklefltirilebilecek duysal ve görsel icralar, yarat›m veya yeniden yarat›m ba¤lam›n›n bu iki vazgeçilmez parças›n›n buluflmas› f›rsat›n›
yaratacakt›r. ‹fllevsel Halkbilimi Kuram›n›n kurucular›ndan olan Malinovski’nin;
“flüphesiz metin çok önemlidir, fakat ba¤lams›z metin ölüdür” ifadesi, halk bilgisi ürünlerinin müzik boyutu için de geçerli olabilecek niteliktedir (Çobano¤lu;
1999:225). Halk müzi¤i yaratmalar›n›n notalarla gösterilmesi mutlaka çok
önemlidir. Ama, halk müzi¤i yaratmalar›n›n somut olmayan katman›n›n da sergilenebilir hale gelmesi, bu yaratmalar›n flekil, yap›, içerik ve ifllev gibi özelliklerini daha anlaml› ve alg›lanabilir hale getirecektir. Sözünü etti¤imiz tarzda bir sunum ise, ancak kurulacak halk bilgisi veya halkbilimi müzesinin bir kültür merkezi ifllevini de üstlenmesiyle gerçekleflebilecektir.
Geleneksel müzik yaratmalar›ndaki temel yap›lardan somut olmayan katman›n temsili ve sergilenmesi gereklili¤i üzerinde durduktan sonra, bu sergileme
ve sunumun nas›l ve kimler taraf›ndan yap›lmas› gerekti¤i konusunda da baz›
teklifler getirilmelidir. Bu do¤rultuda, Türk halk müzi¤i icrac›lar›n›n kimlikleri
üzerinde durmak yerinde olacakt›r. Halk müzi¤i yaratmalar›n›n icrac›lar› iki farkl› kimlikle karfl›m›za ç›kabilir. Bunlardan birincisi, günlük hayatta, içerik bak›m›ndan yap›lan iflle ilgili, ya da ilgisiz yaratmalar›, profesyonellik flart›na ba¤l› olmadan seslendirenlerdir. Türk halk müzi¤i icrac›lar› aras›nda karfl›lafl›labilecek ikinci icrac› tipi ise do¤rudan profesyonellikle ilgilidir. Birinci grubun seslendirdikleri, herhangi bir iflle u¤rafl›rken hoflça vakit geçirmek için söylenen ve bazen de o
iflle ilgili olan türküler, çocuklar›n oyunlar›na efllik eden ezgiler ya da ninni gibi
örneklerdir. Hal› dokuyan bir k›z›n ya da tarlada ekin biçen insanlar›n çal›flma ritimlerinin düzenlenmesi ifllevine de sahip olan bir türküyü seslendirmeleri veya
bebe¤ini uyutan bir annenin ninni söylemesi müzik konusunda profesyonellik gerektirmemektedir. Profesyonel olmayan icrac›lar, bir aç›k hava müzesinde canl›
olarak yer alabilece¤i gibi, kapal› bir mekanda maketler arac›l›¤› ile de sembolize edilebilir. Kapal› mekanda maketler arac›l›¤› ile gerçeklefltirilmesi düflünülecek temsili sunumda, ziyaretçiye, ilgili bölümde bulunan kulakl›kl› bir dinleme
sisteminden hem konuyla ile ilgili ses efektlerini, hem de ilgili müzik örneklerini
duyma olana¤› sa¤lanabilir.
Bu grubun müzede temsili, ele alaca¤›m›z profesyonel icrac›lar›n sunumlar›na göre daha az problem içermektedir. Buna ra¤men, söz konusu grubun icra
edece¤i yaratmalar uzman kiflilerce, titizlikle seçilmelidir. Aksi halde, hal› dokuyan bir k›z›n, kaset yahut radyodan ö¤rendi¤i bir pop müzik flark›s›n› veya bir
Türk halk müzi¤i yaratmas›n›n dejenere olmufl fleklini seslendirmesi, günümüzün
koflullar›nda hiç de uzak bir olas›l›k de¤ildir. Di¤er taraftan, sunulacak müzik yaratmas›n›n, temsil edilen bölge ile ne derecede iliflkisi oldu¤u bile, üzerinde dikkatle durulmas› gereken bir husustur.
Türk halk müzi¤i icrac›lar› çerçevesinde karfl›lafl›labilece¤imiz ikinci kimlik
ise do¤rudan profesyonellikle ilgilidir. Bu bafll›k alt›nda incelenebilecek olan
âfl›klar, geleneksel bir e¤itim sistemi çerçevesinde yetiflirler ve icralar›n› kat›ld›k-
lar› tören ya da toplant›larda, belli geleneksel kurallar içerisinde, bir getiri karfl›l›¤›nda gerçeklefltirirler. Dolay›s›yla âfl›¤›n icras›n›n, flair ya da müzikçi gibi âfl›kl›k gelene¤i içinde yetiflmemifl kiflilerce temsil edilmesi, yeniden yaratma aflamas›nda baz› süreçlerin atlanmas›na neden olabilecektir. Bunun karfl›l›¤›nda, müzede memur gibi devaml› görev yapacak bir afl›¤›n bulundurulmas› ise, âfl›¤›n yaratma eyleminde büyük rol oynayan do¤al ortamdan kopar›lmas›n› gerektirece¤inden, âfl›¤›n üretiminin miktar ve kalitesinde azalma söz konusu olacakt›r. Ayr›ca, do¤al ortamdan eksiltilecek bir halka, zay›f da olsa yaflamaya devam eden
gelenek zincirinde bozulmaya yol açacakt›r ve böylelikle gelene¤in devam süresinin k›salmas›na sebep olunaca¤› da unutulmamal›d›r.
Bütün bu sorunlar karfl›s›nda dahi, Türk halk müzi¤inde önemli bir yeri olan
âfl›kl›k gelene¤inin, ça¤dafl bir müzedeki temsilinden vazgeçilmesi düflünülmemelidir. Ça¤dafl bir müzede kendisini temsil etmesi gereken âfl›¤›n, müzede devaml› bir memur olarak görevlendirilmesi yerine, müzede belirli periyotlarla görev almas› yoluna gidilmesi, yukar›da söz etti¤imiz olumsuz etkileri en aza indirgeyecektir. Bu noktada önem kazanan soru, müzede sunum yapacak âfl›¤›n hangi yöntemle, nas›l seçilece¤idir. Âfl›¤›n seçiminde, hali haz›rdaki âfl›klar flenli¤i,
âfl›klar bayram› ve benzeri düzenlemeler belirleyici olarak kullan›labilece¤i gibi,
bunlara eklenebilecek yeni düzenleme ve seçme ölçütleri de bu seçimde sa¤l›kl› bir sonuca ulafl›lmas›n› sa¤layacakt›r. Bu düzenlemelerde derece alan âfl›klar›n, belli periyotlarla müzede sunum yapmalar›, kendilerine verilecek ödül kapsam›nda ele al›nabilir. Ayr›ca, bu periyotlar içerisinde düzenlenebilecek e¤itim
seminerleri tarz›ndaki çal›fltaylar, gelene¤in devaml›l›¤›nda yeni bir soluk olarak
da de¤erlendirilebilir. Yaz döneminde düzenlenen çal›fltaylara, Türk müzi¤i ve
halkbilimi ö¤rencilerinden oluflturulacak gruplar›n, en az›ndan misafir olarak kat›l›mlar›n›n sa¤lanabilmesi, onlara da uygulamaya yerinde tan›kl›k edebilecekleri bir saha açm›fl olacakt›r.
Türk halk müzi¤inin profesyonel icrac›lar› bafll›¤› alt›nda, âfl›kl›k gelene¤ine
mensup olmayan, ilk yaratma eyleminde rolü olmas› flart›ndan âfl›kl›k gelene¤ine göre çok daha uzak bir noktada bulunan ve yeniden yaratma aflamas›nda ise
bir afl›¤a göre daha s›n›rl› olanaklara sahip olan, sadece söyleme ve çalma iflleminden sorumlu bir gruptan daha söz etmek gerekir. Bu grubu oluflturan bireyler, örgün veya geleneksel ya da hiçbir flekilde planl› olmayan bir e¤itim süreci
sonunda yetiflmifllerdir. Söz konusu icrac›lar, yeniden yaratma aflamas›nda, kurallar› oldukça kesin bir gelene¤e ba¤l›, dolay›s›yla bir nebze de olsa koruyucu
bir kalkan alt›ndaki âfl›klara göre, de¤iflen, daha do¤rusu neyi tüketece¤inin aray›fl›nda olan toplumun etkilerine daha fazla maruz kalm›fllard›r. Farkl› tarihlerde
de olsa, Avrupa’da ve Avrupa kültürünün bask›n bir flekilde sürdü¤ü co¤rafyalarda da bu tür etkilerle karfl›lafl›lm›flt›r. Bu konuda görüfl bildiren Theodor Adorno, bu durumda icrac›n›n, önünde ne kodlanm›fl ise aç›mlamak ya da bir pazar
olarak toplumun, yeniden üretici konumunda bulunan kendisiden istediklerine ve
beklentilerine uymaya çal›flmak gibi iki seçenekle karfl› karfl›ya kald›¤›n› belirt-
207
208
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
mektedir. (Oskay; 1995: 41) Dolay›s›yla toplumsal de¤iflimin olumsuz etkilerine
maruz kalm›fl söyleyici-çal›c›lar, yaratmalar›, özellikle arabeskleflmenin ve di¤er
yabanc› kültür bask›lar›n›n flekillendirdi¤i icra ö¤eleriyle yo¤urarak sunar duruma gelmifltir. Örgün ya da geleneksel e¤itim almam›fl söyleyici-çal›c›lardan,
özellikle kentlerde bulunanlar, bu bozulmalar›n daha çok gözlendi¤i bir kolu oluflturmaktad›r. Örne¤in, dü¤ünlerde müzik iflini üstlenen kifliler, toplumun da beklentileri do¤rultusunda, yabanc›laflman›n en üst seviyede var oldu¤u paçal türleri ya da geleneksel halk müzi¤i ürünlerinin yabanc›laflma ak›m›na kurban edilmifl
flekillerini seslendirmeyi, kent yaflam›n›n art›k kabul gören bir yönü olarak sürdürmektedir. Bu problem, önüne bir hamle ile geçilebilecek boyutlar› çoktan aflm›flt›r. Bu problemin en büyük zarar› ise, belli bir kuflaktan itibaren bireylerimizin ve yabanc›lar›n, söz konusu uygulamalar›n büründü¤ü flekli, Türk kültürünü
yans›tan de¤erler olarak kabul etmeleri tehlikesidir. Halbuki, toplumsal yaflam›m›z›n her alan›na de¤iflik ölçülerde de olsa sirayet etmifl ve etmekte olan bu temelsiz uygulamalar, daha do¤rusu uygulama bozukluklar›, Türk kültürünü yans›tmas› gereken gerçek yüzümüzü gizleyen birer maskeden baflka bir fley de¤ildir. Kendinizi bir yabanc› yerine koyarak bakarsan›z, Türk kültürünü uluslararas› ölçekte temsil eden uygulama ve nesneler sayesinde, kültürümüzü sadece Orta Do¤u ile s›n›rl› özellikte görmeniz kaç›n›lmazd›r. Örne¤in, göbek dans›n›n uluslararas› sahada kültürümüzün simgesi olarak abart›l› sunuluflu, bu yanl›fl anlafl›lman›n bir örne¤ini oluflturmaktad›r. Dolay›s›yla, Türk kültürü aç›s›ndan ideal bir
sunumu simgelemesi gereken halk bilgisi müzelerinde, baz›lar› meflhur olmuflsa
da, söyleyici-çal›c› grubunun bu dejenere örneklerinin yer almas› özellikle uzak
durulmas› gereken bir durumdur.
Türkiye, bir çok ülkenin aksine dört mevsimi bir y›l içinde yaflayabilmektedir. Asl›nda, kültür ve sanat hayat›m›z da çok farkl› bir noktada de¤ildir. Yukar›da bahsetti¤imiz söyleyici-çal›c› grup, her ne kadar dejenerasyona en aç›k grupsa da, bu grupta yer alan baz› birey veya topluluklar, hala dejenere olmam›fl icra ö¤elerini muhafaza edebilmektedir. Bu birey ya da topluluklar›n, bir kültür
merkezi ifllevini de üstlenece¤i muhtemel olan halk bilgisi müzelerinde düzenlenebilecek, birkaç güne, hatta bir haftaya yay›labilecek etkinliklerde misafir edilmesi, eldeki bu de¤erlerin sunulabilmesi f›rsat›n› yaratacakt›r. Yöre ya da törenlerin adlar› ile an›labilecek etkinliklerde, bu grubun, örgün e¤itim kurumlar›ndan
yetiflmifl müzikçilerce temsil edilmesi de mümkündür. ‹cra gelene¤inin titizlikle
tespit edilmesi, yöresel tav›r ve a¤z›n da dikkatlice incelenmesi ve canland›rma
boyutunun da sunuma eklenmesi flartlar› ile yap›lacak bir sunum, pek çok aç›dan doyurucu sonuçlara ulaflmam›z› sa¤layacakt›r. Hatta, bu konuda Türk Müzi¤i okullar›m›za baz› projeler haz›rlamalar› teklif edilmesi de düflünülebilir. Akademisyenlerin ve gözetimlerindeki ö¤renci gruplar›n›n haz›rlayabilece¤i etkinliklerin, bilimsel ölçütlerle oluflturulabilmesi halinde, uygulama aç›s›ndan e¤itsel bir
ifllevi de tafl›yan malzemeler olarak kullan›m› mutlaka de¤erlendirilmelidir.
Türk halk müzi¤i icrac›lar›n›n profesyonel olmayan birinci bölümünün ve
profesyonel olanlar›n söyleyici-çal›c› grubundaki kolunun müzede temsili sunumlar›n›n, konservatuvarlardan yetiflmifl bireylerce gerçeklefltirilmesinin mümkün oldu¤u konusu üzerinde durduktan sonra, söz konusu bireylerin sahip olmas› gereken nitelikler de ele al›nmal›d›r. Bu bireyler, her fleyden önce temsili bir
sunumu gerçeklefltirecek olduklar›ndan, drama e¤itiminin, en az›ndan temelleri
ile karfl›laflm›fl olmal›d›rlar. Bir grup müzikçinin, yap›lacak etkinliklerin düzenlenmesinde müzik sorumlusu, beraberinde bahsedilen temsili sunumun icras› için
sürekli istihdam›n›n düflünülmesi halinde ise, bu kiflilerin e¤itim süreçlerinin niteliklerine biraz daha dikkatlice e¤ilmek gerekir. Bu kifliler, mutlaka yeterli bir
halkbilimi e¤itiminden geçirilmifl olmal›d›r. Türk müzi¤i konservatuvarlar›n›n bugünkü ö¤retim sistemi içinde, her ne kadar Halkbilimi (Folklor) dersi olsa da, bu
yeni oluflumda görev almas› düflünülecek bireye verilmifl olan bu dersin, tek bafl›na ve bu yo¤unlukta, bireye yeterlilik kazand›rmayaca¤› aç›kt›r. Gerçekçi bir
bak›fl aç›s›yla, bütün e¤itim sürecinin tekrar yap›land›r›lmas›n› gerektirecek bir
at›l›m›n, k›sa sürede sonuç vermesinin olanaks›zl›¤›n› belirtmek yerinde olacakt›r. Buna karfl›n, uzun vadeli planlar mutlaka tart›fl›lmal›d›r. Bu durumda, istihdam edilecek bireylerin, drama ve halkbilimi konular›n› içeren, en az bir y›l sürecek bir e¤itimden geçirilmeleri gerekmektedir. Bu elemanlar, mutlaka birer y›ll›k
sözleflmelerle çal›flt›r›lmal› ve her y›l sözleflme yenileme zaman›nda, gerçekçi bir
performans de¤erlendirmesine tâbi tutulmal›d›r. Müzedeki etkinliklerin rotas›n›
saptama inisiyatifini kullanacak yeterlilikte olmas› gereken bu bireylerin, y›l içerisinde düzenleyece¤i ya da görev alaca¤› etkinliklerin niteliklerine göre belirlenmifl puanlardan toplad›klar› kadar›n›n, belirli bir baraj› aflmas›, sözleflme yenileme flart› olarak belirlenmelidir. Her sene de¤iflik kiflilerden oluflturulacak bir hakem kurulu, bu puanlarla ilgili ifllemleri gerçeklefltirecek idari konumlara, kiflilerin performanslar›yla ilgili raporlar› sunmal›d›r.
Ça¤dafl bir halk bilgisi müzesinin kurulmas› ile do¤acak olanaklar›n en do¤ru ve verimli flekilde de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için, müzede sunum yapacak ya da temsili gerçeklefltirecek Türk halk müzi¤i icrac›lar›n›n kimlikleri üzerinde durdu¤umuzda, bunlar›n ça¤dafl bir müzede nas›l yer almalar› gerekti¤i konusunda flu sonuçlar› s›ralayabiliriz:
1. Profesyonel olma flart›ndan ba¤›ms›z icrac›lar›n, denetim alt›nda kendilerinin sunum yapmas› veya yukar›da sözünü etti¤imiz tarzda yetiflmifl konservatuvar mezunlar›n›n bu grubu temsili veyahut bu grubun müzik ve efekt destekli
kapal› mekanda maketlerle sembolize edilmesi mümkündür.
2. Profesyonel icrac›lar›n önemli bir kolu olan âfl›klar, halk bilgisi müzesinde
kendilerini temsil etmelidirler. Sunum yapacak âfl›klar, yar›flma biçiminde düzenlenecek organizasyonlarla tespit edilmeli ve yukar›da bahsetti¤imiz olumsuz etkilerin en aza indirgenmesi için müzede belli periyotlarla görev almal›d›rlar.
3. Profesyonel icrac›lar›n di¤er kolu olan söyleyici-çal›c›lardan dejenere olmayanlar, müzede düzenlenecek etkinliklerde görev almal›d›rlar. Ayr›ca, bu gru-
209
210
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
bun, bilimsel flartlar içinde tasarlanm›fl projeler do¤rultusunda, örgün e¤itim kurumlar›ndan yetiflmifl müzikçiler taraf›ndan temsil edilmesi de mümkündür.
Bu tespitlerden sonra flunu da belirtmek gerekir ki, kurulacak halk bilgisi
müzesi kültürümüzün tan›t›m› yolunda baz› e¤itsel ifllevleri de üstlenebilir. Bugün, ilkö¤retim okullar›m›zda, dünya kültürlerinin ö¤rencilerimize tan›t›lmas›
için, bu kültürlerin halk ezgileri ö¤rencilerimize müzik derslerinde ö¤retilmektedir. Biz de ülkemiz kültürünü tan›mak isteyen, Türkiye’ye gelme f›rsat›n› yakalam›fl yabanc›lara, halk bilgisi müzesi zemininde bu hizmeti sunabiliriz. Müzeyi gezmeye gelen ailelerin çocuklar›na, k›sa ve kolay bir türkü ö¤retilebilir. Bu hizmeti
ise, di¤er faaliyetlerde kullanmay› düflündü¤ümüz örgün e¤itim kurumlar›ndan
yetiflmifl müzikçilerin ya da buraya uygulamaya gelmifl konservatuvar ö¤rencilerinin sunmalar› mümkündür.
Halk müzi¤ini, sadece e¤lendirme ya da duygular› ifade ifllevi üstlenen bir
araç olarak görmek do¤ru de¤ildir. Türk halk müzi¤i, bizi bir arada tutan ö¤eleri
bünyesinde bar›nd›ran bir iletiflim köprüsü olma özelli¤ini de tafl›maktad›r. Dolay›s›yla, halk müzi¤inin icras›n›n, günümüzün dejenere e¤lence mekanlar› veyahut televizyon ekranlar› çap›nda gerçekleflmesi yeterli olmayacakt›r. ‹cra sahas›n›n belirtti¤imiz e¤lence mekanlar› ile estetik ve etik kayg›lardan uzak bir flekilde, sadece reyting hesaplar› do¤rultusunda program haz›rlayan televizyon yap›mlar› ile s›n›rland›r›lmas›, kültürümüzün her alan›nda karfl›laflt›¤›m›z arabeskleflme, yabanc›laflma ak›m›na halk müzi¤ini biraz daha itecektir.
Yanl›fl olan, söz etti¤imiz alanlarda halk müzi¤i yaratmalar›n›n sergilenmesi
de¤il, bu sektörlere malzeme verecek bir yaklafl›m›n henüz benimsenmemifl olmas›d›r. Sözü edilen halk bilgisi müzeleri, turistik bir de¤er de tafl›makla birlikte,
insan›m›z›n kendi kültürü hakk›ndaki bilgilerini ve kendi kimlik olgular›n› tazelemesi yolunda da büyük bir ad›m olacakt›r.
KAYNAKLAR
Akdo¤u (Onur), 1995, Türk Müzi¤inde Türler ve Biçimler, ‹zmir, Can Ofset.
Artun (Erman), 2001, Afl›kl›k Gelene¤i ve Afl›k Edebiyat›, Ankara, Akça¤ Yay›nlar›.
Çobano¤lu (Özkul), 1999, Halk Bilimi Kuramlar› ve Araflt›rma Yöntemleri Tarihine
Girifl, Ankara, Akça¤ Yay›nlar›.
Halk Biliminde Kuramlar ve Yaklafl›mlar, 2003, Yay. Haz. Gülin Ö¤üt Eker; Metin Ekici; M. Öcal O¤uz; Nebi Özdemir, Ankara, Milli Folklor Yay›nlar›.
Köprülü (M. Fuad), 1989, Edebiyat Araflt›rmalar› I, ‹stanbul, Ötüken Yay›nlar›.
Oskay (Ünsal), 1995, Müzik ve Yabanc›laflma (Aristo, Huizinga ve Adorno Aç›s›ndan
Bir Ön Çal›flma), ‹stanbul, Der Yay›nlar›.
Ekici (Metin), 2003, “Halk Bilimi Araflt›rmalar›nda Üçüncü Boyut”, “Milli Folklor”, 60,
72-77.
211
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
TARTIŞMA
N. YILDIZ: Murat beyin “Türk Halk Müzi¤i ve Çalg›lar›n›n Kültürel Turizm,
Kültürel Miras Ba¤lam›nda Müzelerde Sergilenmesi Üzerine Bir Yaklafl›m” bafll›kl› bildirisinde ben çalg›lar›m›z nas›l sergilenecek diye bir tebli¤ bekledim. Oysa
bildirinin bafll›¤›n› “kültürel turizm, kültürel müzeler nas›l olmal›d›r” fleklinde de¤ifltirseydi belki muhtevayla bütünleflece¤i için daha anlafl›l›r olabilirdi.
S. TÜRKO⁄LU: Murat bey yapt›¤› yeni derlemelerle eskiden yap›lan derlemelerdeki yanl›fll›¤› tespit etmifl. Bu durumda eskiler yanl›fl derlemifl mi oluyor
yoksa sadece ölçülerde mi bir farkl›l›k var? Ayr›ca Naciye Y›ld›z’›n belirtti¤i gibi
esas önemli konu halk çalg›lar› konusuydu. Çünkü Türkiye’de bugüne kadar iki
tane çok önemli müze yap›lamam›flt›r. Bunlardan biri halk giysileri müzesi di¤eri halk çalg›lar› müzesidir.
M. KARABULUT: Aç›klama f›rsat› verdikleri için hocalar›ma teflekkür ederim. Ben de onlara kat›l›yorum. Tebli¤imde ben müzik ve çalg›lar› bir bütün olarak düflündüm. Bana göre müzikle çalg› iki temel unsurdur. Çalg› olmadan müzik yap›lamayaca¤›na göre iki unsuru birlikte düflünmek gerekir. Ancak olay›n
bir baflka boyutu da kültürel turizm ve kültürel miras boyutuydu. Ben her fleyden
önce yöntemli bir yaklafl›m ortaya koydum. Ayr›ca sizlere sunmak istedi¤im 2.
bölüm vard›. Haz›rlad›¤›m slaytta 120 halk çalg›s›n›n resmi bulunmaktad›r. Bunlar Milli Folklor Araflt›rma Dairesi Baflkanl›¤›’n›n arflivinden edinilmifltir. Biz ilerde Türkiye’de halk çalg›lar› müzesinin kurulmas› için çalg›lar›n resimlerini ve
kendilerini alm›flt›k. Bu çalg›lar› Atatürk Kültür Merkezi’nin deposuna koymufltuk. Maalesef depoda çürümüfller. Bunu da belirtmek istedim.
A. SANTUR: Murat beyin de ifade etti¤i gibi bu sazlar geçmifl tarihlerde müze oluflturulmas› amac›yla al›nm›flt›. Fakat çalg›lar›n sergilenmesine müsait bir
mekan bulunamam›flt›r. fiu anda biz bu çalg›lar›n sergilenebilir durumda olanlar›n› tespit etmeye çal›fl›yoruz. Mekan bulundu¤u taktirde bunlar›n sergilenmesi
söz konusu olacakt›r.
212
PROF. DR. M. ÖCAL O⁄UZ’UN
KAPANIfi KONUfiMASI
Öncelikle somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesinin bir soru olarak
gündeme gelmesi ve Türk halkbilimcilerin bunu tart›flmaya bafllamas› önemlidir.
Bu bak›mdan iki üç günlük bir sempozyumla bu tart›flman›n bitirilmesinin mümkün olmad›¤› aç›kt›r. Somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesi, çok boyutlu, çok farkl› aç›lardan bak›lmas› gereken bir konudur. Her fleyden önce müzeyle ilgili bir konudur. Bunun için müzenin tarihini, müzenin mant›¤›n› bilmek, müzenin gelece¤ini iyi kavramak laz›m. Bu gelecek içerisinde kültürel miras kavram› ve bunun bafl›na bir epitetle somut olmayan getirilerek bunlar›n hepsi nas›l
harmanlanacak, nas›l sunulacak, nerde sunulacak gibi son derece ucu aç›k tart›flma alanlar› var. Somut olmayan kültürel miras ve bunun müzelenmesi, e¤itim
sistemimiz içinde ilk okuldan bafllayarak ders olarak okutulmas›, medyada
olumlu bir sunumla yer almas› gibi tart›flmalar dünyada sözleflmeden sonra gündeme geldi ve h›zla tart›fl›lmaya devam ediyor. Önümüzdeki ekim ay›nda Kore’de yap›lacak bir sempozyumda bu tart›flma uluslar aras› boyutta yürütülecektir. Belki bu anlamda, somut olmayan miras sözleflmesinden sonra dünyada ilk
defa somut olmayan kültürel miras›n müzelenmesinin bu terimlerle Türkiye’de
tart›fl›yor olmaktan, Türkler olarak tart›fl›yor olmaktan kendimize bir pay da ç›karabiliriz. Bu da dünyadaki geliflmeleri yak›ndan izleyen Türk halkbilimi dünyas› için gurur vericidir.
Sempozyum Düzenleme Kurulu çok iyi bilmektedir ki, bu önemli toplant›,
baflta Gazi Üniversitesi, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› ve UNESCO Milli Komisyonu
olmak üzere, kimi kurum ve kiflilerin sa¤lad›¤› maddi ve manevi destek sayesinde gerçekleflebilmifltir. Sempozyumun siz de¤erli kat›l›mc›lar› ise, uzak yak›n illerden gelerek bilginizi, düflüncenizi bizlerle paylaflt›n›z. Bu sempozyumda sundu¤unuz bildirilerle ileride kurulmas› planlanan halkbilimi aç›k hava müzesinin
düflünce temellerini oluflturdunuz. Bundan sonraki akademik hayat›n›zda da bu
konuyu düflünmeye, araflt›rmaya ve tart›flmaya devam edece¤inizden emin olarak teflekkürlerimi arz ediyorum.
KATILIMCILARIN ÖZGEÇM‹fiLER‹ /BIOGRAPHIES
fierif AKTAfi
1963-1967 aras›nda Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde yüksek ö¤renimini tamamlayan fierif Aktafl, Prof. Dr. Kaya Bilgegil’in yönetiminde haz›rlad›¤› “Refik Hâlid Karay’›n Eserleri Üzerine Bir Araflt›rma” adl› tezi ile, 1973’te edebiyat doktoru unvan›n› ald›. 1975’te Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde uzman olarak çal›flmaya bafllad›, 1976’da ayn› fakültede doktor
asistan oldu. 1978-1979 tarihleri aras›nda Atatürk Üniversitesi taraf›ndan Fransa’ya
gönderildi. “Ahmed Rasim’in Eserlerinde ‹stanbul” adl› tezi ile1981‘de doçent,
1987’de profesör oldu. 1989-1995 tarihleri aras›nda Kâz›m Karabekir E¤itim Fakültesi Dekan› olarak çal›flt›. 1996-1997 ö¤retim y›l›nda Ahmet Yesevi Türk–Kazak Üniversitesinde rektör yard›mc›s› olarak görev yapt›. 1988-2001 tarihleri aras›nda K›r›kkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde Ö¤retim
Üyesi ve Bölüm Baflkan› olarak çal›flt›. 2001’de Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümüne geçti. 2002 y›l›nda ayn› bölümde Bölüm Baflkan› oldu ve halen ayn› görevi sürdürmektedir.
Erman ARTUN
‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünü 1971
y›l›nda bitirdi. 1984-1988 y›llar› aras›nda Yugoslavya Belgrat Üniversitesi Filoloji Fakültesi Do¤u Dilleri Bölümü'nde çal›flt›. 1988 y›l›nda Yugoslavya Prifltine Üniversitesi'nde doktora çal›flmas›n› tamamlad›. 1988-1991 y›llar› aras›nda Trakya Üniversitesi'nde çal›flt›. 1991 y›l›ndan beri Çukurova Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü
Türk Halk Edebiyat› Anabilim dal›nda ö¤retim üyesi olarak çal›flmaktad›r.
Ensar ASLAN
1970 y›l›nda Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyat› Bölümünden mezun oldu. Ayn› y›l fakültede Halk Edebiyat› alan›nda akademik hayata bafllad›. 1974 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde Prof. Dr. fiükrü Elçin yönetiminde haz›rlad›¤› “ Ç›ld›rl› Âfl›k fienlik” adl› çal›flmas›yla Edebiyat Doktoru unvan›n› ald›.1977-1979 y›llar›nda ABD’nin ‹ndiana Üniversitesi’nde alan› ile ilgili çal›flmalarda bulundu. 1984 y›l›nda doçent, 1991 y›l›nda
profesör oldu. Dicle Üniversitesinde uzun y›llar Dekanl›k, Enstitü ve Yüksekokul Müdürlü¤ü gibi çeflitli idari görevlerde bulundu. 1987 y›l›ndan beri Dicle Üniversitesi E¤itim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü Baflkanl›¤› yapmaktad›r.
Ars›n AYDINURAZ
1965 y›l›nda Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Yüksek Mühendisli¤i Bölümünü bitirdi. Ayn› y›l “Atom ve Çekirdek Fizi¤i” Kürsüsüne asistan olarak atand› ve
ertesi y›l Fizik Yüksek Mühendisi ünvan›n› ald› . Prof. Dr. Harald Perlitz yönetiminde
213
214
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
doktora çal›flmalar›na bafllad›ktan sonra 1967-1968 döneminde SIDA (Swedish International Development Authority) bursunu kazanarak, Uppsala (‹sveç) Üniversitesi Fizik Bölümünde araflt›rmalar›n› sürdürdü. 1969 y›l›nda “Fen Doktoru” ünvan›n› ald›.
Ocak 1971’de kazand›¤› UNESCO bursu ile ‹ngiltere’nin CAMBRIDGE Üniversitesine,
doktora sonras› araflt›r›c› olarak gitti. ‹ki y›l süre ile bu üniversitenin CAVENDISH laboratuvarlar›nda bilimsel araflt›rmalar›n› sürdürdü .1985 y›l›nda Ankara Üniversitesi
Fen Fakültesi Fizik Bölümü Baflkan Yard›mc›l›¤›na atand›. 1988-1990 y›llar› aras›nda
Dekan Yard›mc›l›¤› yapt›. 1992’de UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Yönetim Kurulu’na seçildi. 1993 ve 1997’de yap›lan Genel Kurullarda ayn› göreve yeniden seçildi.
25 Kas›m 1994’te UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Baflkan Vekilli¤ine ve 10 May›s
1995’te de, halen devam eden, Baflkanl›¤›na seçildi.
S›d›ka BULDUK
Ankara K›z Teknik Ö¤retmen Okulu Aile Ekonomisi ve Beslenme Bölümünden
mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Sa¤l›k Bilimleri Enstitüsü Beslenme ve
Diyetetik program›nda 1984 y›l›nda bilim uzmanl›¤›, 1989 y›l›nda ayn› bölümde doktora derecesi ald›. Gazi Üniversitesi Meslekî E¤itim Fakültesi Çocuk Geliflimi ve Ev
Yönetimi E¤itimi Bölümü Aile Ekonomisi ve Beslenme E¤itimi Anabilim Dal›nda
1990 y›l›nda Doçent, 2002 y›l›nda ise ayn› bilim dal›nda Profesör ünvan› ald›. Halen
Gazi Üniversitesi Aile Ekonomisi ve Beslenme E¤itimi Anabilim Dal›nda görev yapmaktad›r.
R›za AYHAN
1971 y›l›nda Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmufltur. 1985
y›l›nda Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde doktora ö¤renimini tamamlam›flt›r. 1988 y›l›nda G. Ü. ‹ktisadî ‹darî Bilimler Fakültesinde Doçentlik ünvan›,1994
y›l›nda G. Ü. Hukuk Fakültesinde Profesör ünvan› alm›flt›r. 2000 y›l›nda Gazi Üniversitesi Rektörlü¤üne atanm›flt›r.
‹lhan BAfiGÖZ
1940 y›l›nda bir devlet bursu kazanarak Dil ve Tarih-Co¤rafya fakültesine kabul
edildi. 1944 y›l›nda bu fakültenin Türk Dili ve Edebiyat› Enstitüsünü bitirdi ve Pertev
Naili Boratav’›n asistanl›¤›n› yaparak 1949 y›l›nda folklor ve halk edebiyat› doktoras›n› verdi. 1960 y›l›nda Ford Foundation’un bir bursunu kazanarak Amerika’ya gitti.
4 y›l Kalifornia Üniversitesinde lecturer olarak çal›flt›ktan sonra 1965 y›l›nda Indiana
Üniversitesine asistan profesör olarak atand›. 1997 y›l›na kadar bu üniversitede Türk
Folkloru ve Halk Edebiyat› okutttu ve Türkçe program›n›n direktörlü¤ünü yapt›.1997
y›l›nda emekli olduktan sonra üc y›l birer semestr Bilkent Üniversitesinde konuk profesör olarak görev yapt›. fiimdi Van 100 y›l üniversitesinde ayn› görevi sürdürüyor.1983 y›l›nda Amerikan Folklor Cemiyeti onur üyeli¤ine seçildi.
Fuzuli BAYAT
1984 y›l›nda Azerbaycan Yabanc› Diller Enstitüsü Frans›z-‹ngiliz Dili Bölümünü
üstün baflar›yla ve master derecesi alarak bitirdi. 1990 y›l›nda Özbekistan Bilimler
Akademisinin Dil ve Edebiyat Enstitüsünde doktora tezini savunarak "Doktor of Philosophie" ünvan›n› ald›. 1997 y›l›nda üst aflama doktora tezini savunarak Filoloji ‹limler Doktoru, "Doktor of Sciences" (Profesör) ünvan›n› ald›. Halen Gaziantep Ünv. Fen
Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde ö¤retim üyesidir.
Nihat BOYDAfi
1964 y›l›nda Ankara Üniversitesi E¤itim Fakültesinde lisans ve yüksek lisans›n›
tamamlad›. 1985 y›l›nda Ankara Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesinde doktoras›n› tamamlad›. Halen Gazi Üniversitesi E¤itim Fakültesi Güzel Sanatlar E¤itimi Bölümü Resim E¤itimi Bölümünde Ö¤retim Üyesidir.
215
Nilgün ÇIBLAK
1993 y›l›nda Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nden mezun oldu. 1994 y›l›nda Mersin Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nde Araflt›rma Görevlisi olarak akademik hayat›na bafllad›. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 1995 y›l›nda yüksek
lisans›n›, 2001 y›l›nda da doktora ö¤renimini tamamlad›. Doktora ö¤renimi için gönderildi¤i Çukurova Üniversitesi’nden 2002 y›l›nda Mersin Üniversitesi’ne döndü. fiubat 2003’te Mersin Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’ne Yard›mc› Doçent olarak atand›. Halen bu üniversitede ö¤retim üyesi olarak görev yapmaktad›r.
Necati DEM‹R
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünden mezun oldu. 1996 y›l›nda doktoras›n› bitirdi. Cumhuriyet Üniversitesi E¤itim Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyat› E¤itimi Bölümüne Yard›mc› Doçent olarak atand›. 2000 y›l›nda doçent oldu. Halen ayn› görevi sürdürmektedir.
Yasemin DEM‹RC‹O⁄LU
1996 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyebetik bölümünden mezun
oldu. 1999 y›l›nda H.Ü. Sa¤l›k Bilimleri Enstitüsü Beslenme ve Diyebetik program›nda yüksek lisans ö¤renimini tamamlad› ve halen ayn› enstitüde doktora ö¤renimine
devam etmektedir. Ayn› zamanda Gazi Üniversitesi Mesleki E¤itim Fakültesi Çocuk
Geliflimi ve Ev Yönetimi E¤itim Bölümü Beslenme Anabilim dal›nda Araflt›rma Görevlisi olarak çal›flmaktad›r.
Metin EK‹C‹
1984 y›l›nda Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nden mezun oldu ve 1985 y›l›nda Ege Üniversitesi’nde göreve bafllad›.1987 y›l›nda bafllad›¤› Yüksek Lisans ö¤renimini, Prof Dr. Fikret TÜRKMEN dan›flmanl›¤›nda haz›rlad›¤› tez ile1989 y›l›nda tamamlad›, 1991 y›l›nda gitti¤i WisconsinMadison Üniversitesi’nde, Doktoras›n› 1996 y›l›nda tamamlad›.1997 y›l›nda, Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü, Halk Bilimi Anabilim
Dal›’na Yard›mc› Doçent olarak atand›. 1998 y›l›nda Doçent oldu, yaklafl›k bir y›l ka-
216
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
dar Texas-Tech Üniversitesi, Türk Sözlü anlatmalar› Arflivi’nde araflt›rmac› olarak çal›flt›ktan sonra, 1999 y›l›nda E. Ü. Türk Dünyas› Araflt›rmalar› Enstitüsü, Halkbilimi
Anabilim Dal›’na Doçent olarak atand›. Doç. Dr. Metin EK‹C‹, halen Ege Üniversitesi, Türk Dünyas› Araflt›rmalar› Enstitüsü Türk Halk Bilimi Anabilim Dal› Ö¤retim Üyesi kadrosunda görevli olup, bu enstitüde lisansüstü dersler vermekte ve Türk Dünyas› Edebiyatlar› Anabilim Dal› Baflkanl›¤› ve ayr›ca E.Ü. Türk Dili Bölümü Baflkanl›¤›
görevlerini yürütmektedir.
Nilüfer Zeynep ÖZÇÖREKÇ‹ GÖL
1984 y›l›nda H.Ü. TDE Bölümü Türk Halk Bilimi Anabilim Dal›nda ö¤renime
bafllay›p, 1988 y›l›nda mezun oldu. Ayn› y›l Kültür Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma
Dairesinde Folklor Araflt›rmac›s› olarak göreve bafllad›. 1998-1990 y›llar› aras›nda
Çorum ‹l Kültür Müdürlü¤ünde görev yapt›. 1990 y›l›nda M‹FAD Halk Edebiyat› ve Tiyatrosu fiubesinde göreve bafllad›. 2001-2003 y›llar› aras›nda Ankara Devlet Geleneksel Türk Tiyatrosu Toplulu¤u Müdürlü¤ü görevini vekaleten yürüttü. Halen Araflt›rma ve E¤itim Genel Müdürlü¤ü Gösteri Sanatlar› Toplulu¤u fiubesinde görev yapan
araflt›rmac›, halk mutfa¤› ve Gaziantep Folkloru konular›nda da çal›flmalar›n› sürdürmektedir.
Ahmet Bican ERC‹LASUN
1963’te ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nde lisans e¤itimine bafllad›. 1967’de Atatürk üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’ne asisitan olarak atand›. Kars’tan derledi¤i metinlere dayanarak haz›rlad›¤› “Kars
‹li A¤›zlar› - Ses Bilgisi” adl› teziyle 1971’de “doktor” ünvan›n› ald›. 1976-1977 aras›nda Amerika Birleflik Devletleri’nin Seattle flehrinde Üniversity of Washington’da
misafir araflt›r›c› olarak bulundu. 1979 y›l›nda “Kutadgu Bilig’de Fiil” adl› teziyle doçent oldu.1983’te ek görevli Gazi Üniversitesi Gazi E¤itim Fakültesi’nde Türk Dili ve
Edebiyat› Bölümü’nün baflkanl›¤›na getirildi. 1986’da Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat
Faktültesi’ne profesör olarak tayin edildi ve bu fakültenin Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nü kurdu. 1992’de Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ça¤dafl Türk Lehçeleri ve Edebiyatlar› Bölümü kurulunca bu bölümün baflkanl›¤›na getirildi. Halen bu
bölümde ö¤retim üyesidir.
Gürbüz ERG‹NER
Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Etnoloji Bölümünden 1970 y›l›nda mezun oldu.
Milli Folklor Enstitüsü, Ankara Etno¤rafya Müzesi, TRT Ankara Televizyonunda çal›flt›. 1976 y›l›nda Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Etnoloji kürsüsünde Asistan olarak
atand›. 1985 y›l›nda ayn› üniversitede etnoloji alan›nda Doçent ünvan›n› ald›. A. Ü.
D.T.C.F Etnoloji Anabilim Dal› Baflkan› olarak görev yapm›fl olan Erginer, halen ayn› fakültenin Halkbilim bölümünde bölüm baflkan›d›r.
Ruhi ERSOY
1995 y›l›nda Erciyes Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünden mezun oldu. 1999 y›l›nda Çanakkale Üniversitesinde Yüksek Lisans Program›ndan mezun oldu. Halen Gaziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat›
Bölümünde Ö¤retim Eleman›d›r.
Selami FEDAKAR
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nden 1994’de
mezun oldu. 1995’te E.Ü. Türk Dünyas› Araflt›rmalar› Enstitüsü’nde Araflt›rma Görevlisi olarak çal›flmaya bafllad›. 1997-1998 y›llar›nda Özbekistan’da bulundu.
1998’de E.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’ne Araflt›rma Görevlisi olarak atand›. 1999’da E.Ü. SBE, Türk Halk Bilimi ABD Yüksek Lisans Program›’ndan, 2003’de ise Doktora Program›’ndan mezun oldu. Halen E.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nde Araflt›rma Görevlisi olarak çal›flmaktad›r.
217
Nevzat GÖZAYDIN
1963 y›l›nda Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünden
Mezun oldu. 1974 y›l›nda Federal Almanya Mainz Üniversitesinde doktoras›n› tamamlad›. 1978-1981 y›llar› aras›nda Gazi Üniversitesi Bas›n Yay›n Yüksek Okulunda
Halk Edebiyat› Yard›mc› Doçenti, 1986 y›l›nda A. Ü. D.T.C.F.’de Halkbilimi Doçenti
olmufltur.
Umay GÜNAY
1968 y›l›nda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Co¤rafya Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyat› bölümünden mezun oldu. 1973 y›l›nda Atatürk Üniversitesi Sosyal ve ‹dari
Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde, Prof. Dr. Mehmet Kaplan dan›flmanl›¤›nda “Elaz›¤ Masallar› (Metin-‹nceleme)” adl› doktora tezini haz›rlayarak “Edebiyat Doktoru” ünvan›n› ald›. 1980 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat› bölümünde “Afl›k Tarz› fiiir Gelene¤i ve Rüya Motifi” adl› çal›flmas›yla Doçent oldu. 1985-1991 y›llar› aras›nda H. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Halkbilimi Anabilim Dal› Baflkanl›¤›n› Yürüttü. 1990 y›l›nda Ayn› bölümde Profesör oldu. 1991-1995 y›llar›
aras›nda H. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› bölümü Baflkanl›¤› görevini
üstlendi. 1996-1997 y›llar› aras›nda Londra Üniversitesi (University of London), SOAS’da “Misafir Professör” ünvan›yla görev yapt›ktan sonra Türkiye’ye dönerek 1999
y›l›nda Hacettepe Üniversitesindeki görevinden emekli oldu.
Abdurrahman GÜZEL
1970 y›l›nda Orientalisches Institut an der Universitaet Wien’de (Viyana Üniversitesi Edebiyat Fakültesi fiarkiyat Enstitüsü Türkoloji Bölümü) lisans e¤itimini tamamlad›. 1973 y›l›nda ayn› üniversitede (Orientalisches Institut an der Universitaet
Wien) doktoras›n› da tamamlayarak 1974 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve
‹dari Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümüne Ö¤retim Görevlisi olarak
atand›. 1980 y›l›nda Doçent olan Güzel, 1983 y›l›nda Giessen Üniversitesinde misafir
Ö¤retim Üyesi olarak iki sömestr ders verdi. 1985 y›l›nda Profesör oldu ve ayn› y›l
Gazi Üniversitesine atand›. 1994-1998 y›llar› aras›nda Çanakkale 18 Mart Üniversitesinde rektörlük yapt›. 2003 y›l›nda Gazi Üniversitesi E¤itim Fakültesinden emekli oldu.
218
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Talat Sait HALMAN
Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyat› Bölümü’nün ve Türk Edebiyat› Merkezi’nin
baflkan› olan Prof. Dr. Talât Sait Halman, 1954 y›l›nda Columbia Üniversitesi Siyaset
Bilimi Bölümü’nde yüksek lisans›n› tamamlad›. 1988 y›l›nda Bo¤aziçi Üniversitesi taraf›ndan onursal doktor ünvan› verilen Prof. Halman, Bilkent Üniversitesi’nden önce
Columbia Üniversitesi (1953-1960), Princeton Üniversitesi (1966-1971 ve 19721980) ve Pennsylvania Üniversitesi’nde (1984-1986) Türk Dili, edebiyat› ve kültürü,
‹slâm ve ‹slâm kültürü ile Ortado¤u konular›nda dersler verdi ve New York Üniversitesi Ortado¤u Dilleri ve Edebiyatlar› Bölümü’nde (1986-1996) bölüm baflkanl›¤› yapt›. Ayr›ca, Türkiye’nin ilk kültür bakan› (1971), D›fliflleri Bakanl›¤›’na ba¤l› olarak
Kültür ‹flleri Büyükelçisi (1980-1982) ve UNESCO Yönetim Kurulu Üyesi (19911995) olarak da görev yapm›flt›r.
baflkan›, ayn› zamanda K›rg›z Devlet Pedagoji Üniversitesinin K›rg›z Dili ve Edebiyat›
Kürsüsünde doçent, 1987-88 e¤itim-ö¤retim y›l›nda Moskova’daki SSCB Yazarlar
Birli¤i alt›ndaki Edebiyat Enstitüsü Tercüme Teorisi ve Prati¤i Kürsüsünde doçent,
1992-95 y›llar›nda Biflkek Sosyal Bilimler Üniversitesinin Türkoloji Fakültesinin Kurucu Dekan›, Dekan›, Rektör Yard›mc›s› olarak çal›flt›.1996’da Biflkek’teki Çüy Üniversitesi K›rg›z ve Rus Filolojisi Bölümü Profesörü kadrosuna geçti. 1997 y›l›ndan beri Yüzüncü Y›l Üniversitesinin Fen-Edebiyat Fakültesinin Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde Sözleflmeli Ö¤retim üyesi olarak çal›flmaktad›r.
Mustafa ‹SEN
1975 y›l›nda Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› bölümünden mezun oldu. 1979 y›l›nda ayn› bölümde doktora ö¤renimini tamamlad› ve
ayn› y›l bu bölüme Araflt›rma Görevlisi olarak atand›. 1981-1983 y›llar› aras›nda
Belgrad Üniversitesi Filoloji Fakültesi Do¤u Dilleri Bölümünde okutman olarak bulundu. 1983 y›l›nda Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat›
Bölümünde Yard. Doç. oldu. 1988 y›l›nda Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde Doçent, 1994 y›l›nda ayn› bölümde Profesör oldu.
1997-2000 tarihleri aras›nda ayn› fakültede Dekanl›k yapan ‹sen 2000-2002 y›llar›
aras›nda Baflken Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde Ö¤retim Üyesi olarak bulunmufl, 2002 y›l›nda Turizm ve Kültür Bakanl›¤› Müsteflar› olmufltur.
Murat KARABULUT
1991 y›l›nda Gazi Üniversitesi E¤itim Fakültesi Müzik E¤itimi Bölümünden mezun oldu. 1995 y›nda Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü Türk Halk Edebiyat› alan›nda yüksek lisans; 2002 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü Türk Halkbilimi Anabilim
Dal›nda Doktoras›n› tamamlad›. Halen Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde Yard›mc› Doçent olarak görev yapmaktad›r.
Sulayman TURDUYEV‹Ç KAYIPOV
1975 y›l›nda K›rg›z Devlet Üniversitesinin Filoloji Fakültesi K›rg›z Dili ve Edebiyat› Bölümünden mezun oldu. 1975-78 y›llar›nda K›rg›zistan Devlet Kitap Palatas›nda bibliyograf, K›rg›z ‹limler Akademisinin Dil ve Edebiyat Enstitüsüne araflt›rmac›
olarak çal›flt›. 1978-80 y›llar› Moskova’daki SSCB ‹limler Akademisinin Aleksey Maksimoviç Gorkiy ad›na Bütün Dünya Edebiyat› Enstitüsünün Folkloristika Bölümünde
stajörlük ve 1981-84 y›llar› aras›nda asistanl›k yapt› ve “Er Töfltük Destan›n›n Sanat
Dili (K›rg›z ve Di¤er Türk Versiyonlar› Üzerinde)” konusundaki doktora tezini asistanl›k yapt›¤› Enstitünün Uzmanlaflm›fl ‹lmi Kurulunda savundu. 1985-91’de K›rg›z ‹limler Akademisinin Dil ve Edebiyat Enstitüsünde araflt›rmac›, bafl araflt›rmac›, bölüm
219
Nerin KÖSE
1981’de DTCF Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nden mezun olmufltur. “Türk Halk
Edebiyat›nda K›sa Hikayeler” adl› çal›flmas› ile yüksek lisans›n›; “Seyfülmülük Hikayeleri Üzerinde Mukayeseli Bir Araflt›rma” adl› teziyle de doktoras›n› tamamlam›flt›r.
1998 y›l›nda doçent olan Nerin Köse, halen E.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü Halkbilimi ABD baflkanl›¤› görevini yürütmektedir.
Zümrüt NAHYA
Ankara Üniversitesi DTCF Etnoloji kürsüsünden mezun olduktan sonra 1970’de
Milli Folklor Enstitüsü’nde Folklor Araflt›rmac›s› olarak göreve bafllad›. Son görevi
Eski Kültür Bakanl›¤› Halk Kültürünü Araflt›rma Dairesi Baflkanl›¤›’d›r.
M. Öcal O⁄UZ
1984 y›l›nda KTÜ Fatih E¤itim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünden mezun oldu.1985-1988 y›llar›nda Kültür Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi Baflkanl›¤›nda Folklor Araflt›rmac›s› olarak görev yapt›. 1987 y›l›nda yüksek lisans›n›,
1991 y›l›nda da doktoras›n› Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde tamamlad›. 1988-1992 y›llar› aras›nda Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyat› Bölümünde Araflt›rma görevlisi olarak çal›flt›. 1992 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halkbilimi Anabilim Dal›nda Yard›mc› Doçenti ünvan› ald›. 1995 y›l›nda Halkbilimi Doçenti oldu. 2002 y›l›nda Profesör olarak Gazi Üniversitesi'ne geçti ve Türk Halkbilimi Bölümü'nün kurulufl çal›flmalar›n› yürüttü.
Evrim ÖLÇER
1998 y›l›nda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Co¤rafya Fakültesi’nin Ça¤dafl
Türk Lehçeleri ve Edebiyatlar› Bölümü’nü bitirdi. 1997-2000 y›llar› aras›nda Bilkent
Üniversitesi ve UNICEF Türkiye Milli Komitesi’nde idari görevlerde bulundu. 2003 y›l›nda Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyat› Bölümü’nden “Türkiye Masallar›nda Toplumsal Cinsiyet ve Mekan Alg›s›” adl› tez çal›flmas›n› tamamlayarak mezun oldu.
Nebi ÖZDEM‹R
Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü Türk Halkbilimi anabilim
Dal›nda Ö¤retim Üyesidir. Kültür Bilimi alan›nda araflt›rmalar yap›yor. Halen Almanya’n›n Berlin kentindeki Freie Üniversitesinde misafir ö¤retim üyesi olarak çal›flmaktad›r.
220
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Alparslan SANTUR
1978 y›l›nda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Co¤rafya Fakültesi Etnoloji Bölümünden mezun oldu. Ayn› y›l göreve bafllad›¤› Türkiye Kalk›nma Vakf›’n›n Ankara
Merkez, Diyarbak›r ve Tarsus fiubelerinde kalk›nma projelerinde yer ald›. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde bafllayan kamu hizmeti, 1986 y›l›ndan beri Kültür ve Turizm Bakanl›¤›’n›n s›ras›yla Milli Folklor Araflt›rma Dairesi, Halk Kültürünü
Araflt›rma Dairesi, Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü ve son
olarak Araflt›rma ve E¤itim Genel Müdürlü¤ü adlar›n› alan biriminde Folklor Araflt›rmac›l›¤›n›n ard›ndan, fiube Müdürü ünvan›yla devam etmektedir.
kültesi El Sanatlar› Anabilim Dal›nda Doktoras›n› tamamlayan Aysen Soysald›, ayn›
anabilim dal›nda 1993-2000 y›llar› aras›nda Bölüm Baflkanl›¤› yapm›flt›r. 2001 y›l›ndan bu yana G. Ü. Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesi El Sanatlar› E¤itimi Bölümü Tekstil Dokuma Örgü Anabilim Dal›nda Ö¤retim Görevlisidir.
Ayflen SAVAfi
1984 y›l›nda ODTU Mimarl›k Fakültesinden ikincilikle mezun oldu. 1985-1987
y›llar› aras›nda ayn› fakültede Araflt›rma görevlisi olarak kald›. 1987-1995 y›llar› aras›nda akademik çal›flmalar›na ‹ngiltere ve Amerika’da devam etti.1995 y›l›nda Türkiye’ye dönerek ODTU Mimarl›k Fakültesinde Ö¤retim Görevlisi oldu. Birçok müzecilik çal›flmas›nda görev yapm›fl olan Doç. Dr. Ayflen Savafl ODTU Rektör Dan›flman›
olarak görev yapmaktad›r.
Mustafa SEVER
1986'da Uluda¤ Üniversitesi Necatibey E¤itim Fak. Türk Dili ve Ed. E¤itimi Bölümü'nü bitirdi. 1986-1995 aras› MEB bünyesinde ö¤retmen olarak çal›flt›. 19952003 aras› Mersin Üniversitesi'nde okutman ve ö¤retim görevlisi olarak çal›flt›.
1995'te Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde "Erciyes Yöresi Masallar›nda
Tipler" konulu teziyle yüksek lisans›n›; 2001'de de Hacettepe Üniversitesi Edebiyat
Fak. Türk Dili ve Ed. Bölümü Türk Halkbilimi Anabilim Dal›'nda "Mersin ve Yak›n
Çevresi Halk ‹nançlar› ve Halk Hekimli¤i" konulu teziyle doktoras›n› tamamlad›. Halen Gazi Ün. K›rflehir E¤t. Fak. Türkçe E¤itimi Bölümü'nde ö¤retim üyesi olarak çal›flmaktad›r.
P›nar SOMAKCI
1993 y›l›nda Selçuk Üniv. E¤itim Fak. Müzik E¤itimi Bölümünden mezun oldu
ve ayn› bölüme 1994 y›l›nda Araflt›rma Görevlisi olarak atand›.1995 y›l›nda Selçuk
Üniversitesi’nde yüksek lisans e¤itimini, 2000 y›l›nda da Gazi Üniversi’nde Doktora
e¤itimini tamamlad›. 1999 y›l›nda Gazi Üniv. E¤itim Fak. Müzik E¤itimi Bölümüne
Ö¤retim Görevlisi olarak atand›. 2000 y›l›nda Haliç Üniv. Konservatuvar Türk Müzi¤i
Bölümüne Ö¤retim Görevlisi olarak atand›. Hâlen, Haliç Üniv. Konservatuvar Türk
Müzi¤i Bölümünde Ö¤retim Üyesi ve Bölüm Baflkan› olarak görevine devam etmektedir.
Aysen SOYSALDI
1981 y›l›nda Ankara K›z Tenik Ö¤retmen Okulu ‹flleme Dokuma Örgü Bölümünden mezun oldu.1990 y›l›nda Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü El Sanatlar›
E¤itimi Anabilim Dal›nda Yüksek Lisans›n› tamamlad›. Ayn› y›l G. Ü. Sosyal Bilimler
Enstitüsünde Sanatta Yeterlilik kazand›. 1993 y›l›nda G. Ü. Mesleki Yayg›n E¤itim Fa-
221
Refiye fiENESEN
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nden 1992 ‘de mezun oldu. Ayn› y›l Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde yüksek lisans ö¤renimine bafllad›.. 1993 y›l›nda Çukurova Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nde Türk Halk Edebiyat› Anabilim
Dal›’nda Araflt›rma Görevlisi olarak çal›flmaya bafllad›. 1994 y›l›nda, Prof. Dr. Erman
Artun dan›flmanl›¤›nda haz›rlad›¤› “Adana Efsaneleri Araflt›rmas› Derleme-‹nceleme”
bafll›kl› yüksek lisans tezini tamamlad›.1999 y›l›nda Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’ne ö¤retim görevlisi olarak atand›.
2000 y›l›nda Prof. Dr. Erman Artun dan›flmanl›¤›nda haz›rlad›¤› “ Adana Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyecili¤i Gelene¤i Araflt›rmas›” bafll›kl› doktora tez çal›flmas›n› tamamlad›. 2002 y›l›nda ayn› bölümde Türk Halk Edebiyat› Anabilim Dal›nda yard›mc› doçent kadrosuna atand›. Halen Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nde yard›mc› doçent olarak çal›flmaktad›r
Gonca TOKUZ
Samsun E¤itim Enstitüsü Sosyal Bilimler ve Anadolu Üniversitesi ‹fl ‹daresi bölümlerinden mezun oldu. Halen Gaziantep Üniversitesi Genel Sekreterli¤i görevini yürütmektedir.
Nukhet TÖR
Ankara Üniversitesi DTCF Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünü bitirdi. AÜ E¤itim
Bilimleri Fakültesinde Yüksek Lisans; GÜ-Türk Dili ve Edebiyat› Ö¤retimi Bölümünde Doktora yapt›. 1984 y›l›ndan bu yana ODTÜ Türk Dili Bölümünde ö¤retim üyesidir.
S›tk› Bahad›r TUTU
Ege Üniversitesi, DTMK, Temel Bilimler Bölümü’nden 1998’de mezun oldu.
EgeÜniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Sanat Müzi¤i Anabilim Dal›nda Yüksek Lisans Program›’n› 2001’de tamamlad›. 2002’de E.Ü. Türk Dünyas› Araflt›rmalar› Enstitüsü, Türk Halk Bilimi ABD’nda Doktora e¤itimine bafllad›. 2000’den beri E.Ü.
DTMK’nda Okutman olarak görev yapmaktad›r.
Fikret TÜRKMEN
1967 y›l›nda Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünden mezun oldu. 1968 y›l›nda Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü Halk Edebiyat› Anabilim Dal›nda Asistan oldu. 1969
y›l›nda doktora yapmak üzere ‹stanbul’a Prof. Dr. Mehmet Kaplan’›n yan›na gönderil-
222
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
di. 1972 y›l›nda “Afl›k Garip Hikayesi Üzerine Mukayeseli Bir Araflt›rma” isimli doktora tezini tamamlad›. 1974 y›l›nda Fransa’ya gönderildi. Paris’te Prof. Dr. Pertev Naili Boratav’›n yan›nda Sorbonne’daki folklor metodolojisi ve halk edebiyat› ile ilgili
ders seminer ve konferanslara kat›ld›. 1976 y›l›nda Türkiye’ye dönerek 1978 y›l›na
kadar Atatürk Üniversitesinde bulundu. 1978 y›l›nda Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Fakültesine atand›. 1980 y›l›nda “Tahir ile Zühre” isimli eseri ile Doçent oldu. 1986
y›l›nda “Nasrettin Hoca F›kralar›” adl› tezi ile profesör oldu.
Sabahattin TÜRKO⁄LU
1960 y›l›nda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Co¤rafya Fakültesinin Arkeoloji
bölümünü bitirdi.Uzun hizmet y›llar›,Türkiye’nin önemli ve gözde müzelerinde yöneticilik ve uzmanl›k yaparak geçti. Türkiye’nin tarih ve kültür kronolojisine parelel bir
seyir takip eden meslek yaflam›nda Anadolu’nun eski kültürlerini,arkeolojik dönemlerini ayr›nt›l› olarak tan›ma ve araflt›rma imkan› buldu. Avusturya Bilimler Akademisi,Arkeologlar derne¤i,Türkiye Yazarlar Sendikas› ve F‹JET (Uluslararas› turizm yazarlar› birli¤i) üyesidir.
FOTOĞRAFLAR / PHOTOGRAPHS
Hilmi YAVUZ
fiair, anlat› yazar› ve felsefeci Hilmi Yavuz, ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki ö¤renimini yar›da b›rakarak 1964 y›l›nda ‹ngiltere’ye gitti ve BBC Radyosu
Türkçe Yay›n Servisi’nde çal›flmaya bafllad›. Bu s›rada devam etti¤i Londra Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden 1969 y›l›nda lisans derecesini ald›. 1974’ten beri Bo¤aziçi
ve 1977’den bu yana da Mimar Sinan Üniversitelerinde felsefe, fliir kuram› ve uygarl›k tarihi dersleri verdi. Geçmifl y›llarda Meydan Larousse Ansiklopedisi’nin yaz› kurulunda ve Geliflim Yay›nlar›’nda çal›flan Hilmi Yavuz, flimdi ise Can Yay›nlar›’n›n fliir dizisini yönetiyor ve Bilkent Üniversitesi'nde Türk edebiyat› üzerine dersler veriyor.
223
224
FOTO⁄RAFLAR
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Foto¤raf 1: 1. Oturum
Baflkanlar›:
Umay Günay
Süleyman T. Kay›pov
Foto¤raf 4:
Konuflmac›:
Sempozyumun
‹lhan Baflgöz
Aç›l›fl Kokteylinden
Foto¤raf 5: 2. Oturum.
Oturum Baflkanlar›:
Foto¤raf 2:
Fikret Türkmen
Sempozyumun ilk oturu-
Fuzuli Bayat
munun gerçekleflti¤i
Konuflmac›lar:
Mimar Kemaleddin
S. Kay›pov
Salonu'ndan...
A. Savafl
Foto¤raf 6: 3. Oturum.
Oturum Baflkan›:
A. Bican Ercilasun
Konuflmac›lar:
225
Foto¤raf 3:
E. Aslan
Sempozyumun
M. Sever
Aç›l›fl Kokteyli
G. Tokuz
226
FOTO⁄RAFLAR
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Foto¤raf 10: 7. Oturum.
Foto¤raf 7: 4. Oturum.
Oturum Baflkanlar›:
Oturum Baflkan›:
Hasan Özdemir
Talat S. Halman
Ensar Aslan
Konuflmac›lar:
Konuflmac›lar:
Z. Nahya
N.Z. Özçörekçi Göl
F. Bayat
E. Artun
Y. Demircio¤lu
N. Özdemir
Foto¤raf 8: 5. Oturum.
Oturum Baflkanlar›:
Foto¤raf 11: 8. Oturum.
fierif Aktafl
Oturum Baflkanlar›:
Nihat Boydafl
Abdurrahman Güzel
Konuflmac›lar:
Nevzat Gözayd›n
N. Tör
Konuflmac›:
S. Fedakar
R. fienesen
Foto¤raf 9: 6. Oturum.
Oturum Baflkanlar›:
227
Hilmi Yavuz
Foto¤raf 12:
S›d›ka Bulduk
Sempozyumun
Konuflmac›lar:
gerçekleflti¤i G.Ü.
P. Somakç›
Fen Ed. Fak. 75. Y›l
N. Boydafl
Konferans Salonu
228
FOTO⁄RAFLAR
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Foto¤raf 13:
Sempozyumun son günü
kat›l›mc›lar Fen Edebiyat
Fakültesi'nde toplu halde
Foto¤raf 15
Foto¤raf 16
Foto¤raf 17
Foto¤raf 14
229
230
FOTO⁄RAFLAR
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Foto¤raf 20
Foto¤raf 18
Foto¤raf 21
Foto¤raf 19
Foto¤raf 22
231
Foto¤raf 23
232
FOTO⁄RAFLAR
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Foto¤raf 24:
Greenfield
Village'de
buharl› tren
Foto¤raf 27: Amerikan evinde mutfak 2
Foto¤raf 25:
Tarihi
kostümleri ile
rehberlik
eden
görevliler ve
ziyaretçiler
Foto¤raf 26:
Foto¤raf 28: Amerikan evinde (Henri Ford'un evi) oturma odas›
Amerikan
evinde mutfak 1
233
234
FOTO⁄RAFLAR
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Foto¤raf 29: Eski araba tamirhanesi
Foto¤raf 31:
Seramik atölyesi
ve üretilen
seramik kaplar 2
Foto¤raf 30: Seramik atölyesi ve üretilen seramik kaplar 1
Foto¤raf 32: Seramik atölyesinden genel görünüfl
235
236
FOTO⁄RAFLAR
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Foto¤raf 33: 19. yy. flapka dükkan›
Foto¤raf 35: fiapka dükkan›nda yapma çiçekler
Foto¤raf 34: Dükkandaki flapkalardan örnekler
Foto¤raf 36: Dokuma atelyesinde bir tekarl› dokuma tezgah›
237
238
FOTO⁄RAFLAR
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL M‹RASIN MÜZELENMES‹
Grafik 1
Foto¤raf 37: Trikotaj atelyesinden bir görünüfl
Grafik 2
Foto¤raf 38: Antika (eski) araba festivalinden bir görünüfl
Grafik 3
239
240

Benzer belgeler