Kadınların ekonomik güçlenmesi üst düzey paneli İleriye bakmak

Transkript

Kadınların ekonomik güçlenmesi üst düzey paneli İleriye bakmak
Sayı: 122
Şubat 2016
Kadınların ekonomik
güçlenmesi üst düzey paneli
İleriye bakmak:
UNDP'nin 50. yılı
IFAD kırsal kesimde
yaşam kalitesini artırıyor
Birleşmiş Milletler’den
Genç Gazetecilere Burs
EVUDP'nin
etkileri devam ediyor
İleriye bakmak: UNDP'nin 50. yılı
1966 yılının başlarında, Birleşmiş Milletler ’de yoksullukla mücadele etmek için bir
araya gelen liderler UNDP’yi kurdu.
Ankara, Şubat 2016
O zamanlardan beri hastalıkların yok edilmesinde, açlığın azaltılmasında, işlerin yaratılmasında, kadınların
güçlenmesinde, çocuk ölümlerinin azalmasında, çevrenin korunmasında ve daha pek çok konuda 170’den fazla
ülkede dönüşümsel bir rol oynadık.
50. yılımızda, UNDP insanlar ve gezegenimiz için ileriye bakıyor. Bu gelecek belirsiz. Bir taraftan iklim değişikliği, siyasi
çalkantılar, ekonomik eşitsizlikler ve diğer zorluklar var. Diğer taraftan teknolojik ilerlemeler, muazzam bir ekonomik
büyüme ve en iyi çözümler için daha önce hiç görülmemiş küresel bir mutabakat var.
UNDP olarak biz 50 yıl önce başladığımız işi bitirmek istiyoruz ve yoksulluğu herkes için ve geri dönülmeyecek bir
şekilde bitirmek istiyoruz. Herkesin refaha kavuştuğu, toplumların kapsayıcı olduğu ve gezegenin iklim değişikliğinin
en kötü etkilerinden korunduğu bir dünya hayal ediyoruz. Hiç kimsenin arkada kalmasını istemiyoruz.
Bu Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin gündemi, diğer bir deyişle 2030 Gündemi. Bu gündem önümüzdeki 15 yıl
içinde çalışmalarımıza rehberlik edecek. 2030 Gündemi, dünya tarihinde kalkınma için gösterilecek en iddialı çaba.
UNDP, bu küresel gündemin başarılı olması için liderlik yapmaya hazır.
Biz noktaları bir araya getireceğiz ve uluslararası platformlarda sağlık, enerji, çalışma hayatı ve iklim ile ilgili gösterilen
çeşitli çabaları bütünleştireceğiz. Böylece tüm alanlarda kalkınmanın ilerlemesini sağlayacağız.
Kadın ve kız çocukları ile ilgili çalışmalarımızın sağlık ve yönetişim gibi yaşamın diğer alanlarında da ilerleme
sağlaması gibi çarpan etkisi yaratarak büyük faydalar sağlayacak çalışmaları yapacağız.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nde ilerlemenin hızlandırılmasını sağlayacağımız alanları belirleyeceğiz. Sonuç
olarak herkes için daha refah, adil ve kapsayıcı bir dünyaya sahip olacağız.
Bu sadece yoksul ya da zengin ülkelerin işi değil. Sadece insanların ya da liderlerin de değil. Bu insanlığın geleceği için
ortak bir vizyon ve bunun için size ihtiyaç var.
Suriye krizinden kaynaklanan baskıların
azaltılması için belediyelerle birlikte
çalışıyoruz
11 Ocak 2016, Ankara – Suriye krizi nedeniyle oluşan mülteci akınından yüksek
düzeyde etkilenen ve yerel kaynaklarında baskı oluşan Gaziantep ve Şanlıur fa
Büyükşehir Belediyeleri temsilcilerine katı atık transferi amacıyla altı kamyon
gönderildi.
Ankara, Şubat
2016
ABD Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu tarafından finanse edilen “Etkin Kentsel Atık Yönetimi” projesi ve Avrupa Birliği
tarafından finanse edilen “Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Suriye Krizinin Etkilerini Azaltma” projesi ile tedarik edilen
ve gönderilen kamyonlar, büyük miktarlardaki atıkların belediyeler tarafından kolaylıkla transfer edilmesini
sağlayacak.
Projeler Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından Güneydoğu Anadolu Projesi Bölgesel Kalkınma
İdaresi, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Kilis Belediyesi, Gaziantep
Sanayi Odası ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği içerisinde yürütülüyor.
Proje, Suriye krizi kaynaklı mülteci akınından etkilenen Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa’daki yerel kaynakların üzerindeki
baskıyı azaltmak ve hem yerel halkı hem de geçici koruma altında bulunan Suriyelileri desteklemeyi amaçlıyor.
Öncelikli hedef, geçici koruma altında bulunan Suriyeliler dâhil olumsuz etkilenen toplulukların çalışma hayatına
kazandırılabilme oranlarını artırmak amacıyla geçim kaynaklarının iyileştirilmesi ve yerel nüfusun ve Suriyelilerin
mesleki becerilerinin, çalışma hayatına katılabilme şanslarının artırılması ve geçim kaynaklarının kısa ve uzun vadede
desteklenmesi amacıyla Gaziantep’teki sanayi ve hizmet sektörlerine yönelik mesleki eğitimlerin verilmesi.
Proje, atık yönetimi birleşeni ile Şanlıurfa, Kilis ve Gaziantep illerinin yerel idari kapasitelerinin artırılmasına destek
vererek yerel toplulukların ve Suriyelilerin daha iyi hizmetlerden faydalanmalarını sağlamayı da planlıyor.
Ban kadınların ekonomik alanda
güçlendirilmelerine yönelik ilk üst düzey
panelin kurulduğunu açıkladı
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, kadınların lider kadrolarda yer
almaları ve küresel seviyede kadın ve erkeklerin ücretleri arasındaki farkların
kapatılması amacıyla ilk kez bir üst düzey bir panel kurulduğunu açıkladı.
Ankara, Şubat 2016
Ban, Dünya Ekonomik Forumuna katılmak için bulunduğu Davos’ta konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada “Dünya
kadınlarının konumlarının güçlendirilmesi küresel bir önceliktir” dedi.
Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında önemli ilerlemeler sağlanmış olmasına rağmen kadınların ekonomik alanda
güçlenmelerinin önünde yer alan yapısal engellerin de kaldırılması için acil olarak adımlar atılması gerektiğini belirten
Ban, “Dünya’nın Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşabilmesi için kadınların ekonomik alanda güçlendirmeleri
alanında kuantum sıçramasına ihtiyacımız var” dedi.
BM Kadın Birimi (UN Women) verilerine göre söz konusu panel 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi kapsamında
kadınların ekonomik alanda liderlik seviyesine ulaşması, kapsayıcı, sürdürülebilir ve çevreye duyarlı bir ekonomik
büyüme için tavsiyelerde bulunacak.
Söz konusu panel, İngiltere, Dünya Bankası ve BM Kadın Birimi tarafından destekleniyor. Panelin eş-başkanlığını ise
Kosta Rika Devlet Başkanı Luis Guillermo Solis ve IKEA CEO’su Simona Scarpaleggia yapıyor.
Söz konusu panele çeşitli bölgelerden önde gelen toplumsal cinsiyet ve eşitlik savunucuları, ekonomistler,
akademisyenler, sendika temsilcileri, iş dünyası ve hükümet temsilcilerinin de katılması öngörülüyor.
Bağımsız araştırma sonuçları: IFAD destekli
yatırımlar Türkiye’de kırsal kesimde dar
gelirlilerin yaşam kalitesini artırıyor
Birleşmiş Milletler Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) Bağımsız
Değerlendirme Ofisi tarafından Ankara’da bugün açıklanan verilere göre Türkiye’de
IFAD tarafından desteklenen kalkınma projeleri kırsal kesimdeki yoksulların
gelirlerinde
ar tış ve yaşam kalitelerinde yükselme sağladı.
Ankara, Şubat
2016
Raporda, kırsal kesimde altyapı alanında kaydedilen önemli ilerlemeler sayesinde tarımsal verimliliğin artmasının
sağlandığı ve ticari girişimlerin geliştirildiği ifade edildi. Türkiye’de kırsal kesimlerde tarım ikinci en büyük ve
kadınların en fazla istihdam edildiği alan.
UNDP Türkiye, 2003 yılından beri Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile birlikte çalışıyor ve IFAD’ın sağladığı krediler
ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal katkıları ile fonlanan kırsal kalkınma projelerine uygulama destek hizmetleri ve
teknik destek veriyor. Türkiye’nin ulusal öncelikleri ve politikaları doğrultusunda, UNDP bölgesel farklılıkların
azaltılması ve en az gelişmiş bölgelerde ekonomik güçlenmenin geliştirilmesi için anlamlı politikaların üretilmesini
amaçlıyor.
Toplantıya, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Nihat Pakdil, Tarım Reformu Genel Müdür
Vekili Metin Türker, Kalkınma Bakanlığı Tarım Daire Başkanı Dr. Taylan Kıymaz, Kurum İçi Hizmetler Dairesi Başkanı ve
IFAD Başkan İkinci Yardımcısı Lakshmi Menon, Bağımsız Değerlendirme Ofisi Başkanı Oscar A. Garcia’nın konuşmaları
ile başlandı.
Türk ve IFAD tarafı ilişkilerin daha da genişletilmesi ve derinleşmesinin her iki taraf için de yararlı olacağını ve bu
yönde çalışmaların yoğunlaştırılacağını belirtti.
Bu bağlamda, IFAD yetkilileri, ilişkilerin geliştirilmesine verdikleri önemi belirmek üzere Türkiye’de bir ülke ofisi açmak
için çalışmaları sürdürdüklerini belirtti.
Toplantıya Bağımsız Değerlendirme Dairesi Değerlendirme Başuzmanı ve Türkiye Ülke Programı Değerlendirme
Sorumlusu Miguel Torralba’nın bulguları açıkladığı sunum ile devam edildi.
Raporda IFAD ile Türkiye arasındaki uzun süredir var olan işbirliğinin her iki taraf açısından da stratejik önemi
bulunduğu belirtiliyor. Mali rolünün yanı sıra IFAD’dan 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündeminin uygulanmasında
uzmanlığı ve bilgi birikimini daha etkin şekilde paylaşması bekleniyor.
IFAD Türkiye’de en fazla tarım altyapısı alanında yatırımda bulunuyor. Bu çalışmalar Ardahan, Artvin, Batman, Bingöl,
Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Kars, Muş, Siirt ve Sivas illerinde köy yollarının, sulama sistemlerinin inşası, pazarların ve
taşımacılığın geliştirilmesini kapsıyor.
Kurum İçi Hizmetler Dairesi Başkanı ve IFAD Başkan İkinci Yardımcısı Lakshmi Menon, konuyla ilgili olarak yaptığı
açıklamada, "Kırsal kesimde yaşayan kadın ve erkeklere daha iyi bir yaşam kurmaları için verdiğimiz desteğin daha da
iyi hale getirilmesinin tek yolunun programlarımızın ve projelerimizin bağımsız kişilerce ve hesap verebilir bir şekilde
değerlendirilmesinden geçtiğini biliyoruz” dedi.
Menon, "Çalıştaylar altyapının geliştirilmesi, tarımsal verimlilik ve pazarlara erişim gibi alanlarda yaptığımız
çalışmaların etkisini görme ve ilerisi için daha iyi bir yol belirleme imkânı tanıyor” dedi.
Değerlendirmesi yapılan dört projede kırsal kesimde istihdamın arttırılması ve kırsal kesim yoksullarının sürdürülebilir
güçlü kurumlar oluşturması yönündeki hedefleri ile ilgili olarak ise daha mütevazı sonuçlar alındığı görülüyor. Devlet
desteğinin devam etmesine rağmen, alt yapı ve kırsal kesim finans sektörü ile yetersiz kalan işbirliği nedeniyle
projelerin sürdürülebilir olduğu alanlar kısıtlı kalıyor.
Hâlihazırda uygulanmakta olan bölge temelli hedefleme doğru bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor ve yoksul kırsal
kesim bölgelerinde refah seviyesi yükseltilene kadar sürdürülmesi gerekiyor. Ancak, proje bölgeleri içinde dahi gelir
dağılımında bozukluklar görülüyor ve “yoksul noktaları” hedefleyen projelerin maddi durumları daha iyi olan
çiftçilerden ziyade en yoksul kesimin tam olarak yararlanacağı şekilde dikkatlice tasarlanması ve uygulanması
gerekiyor.
Bağımsız Değerlendirme Ofisi Başkanı Oscar A. Garcia, “IFAD Türkiye ile ortaklığını, ortak finansman imkânlarını,
Bölgesel Kalkınma Ajanslarını ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansının Güney Güney İşbirliği çalışmalarını da
içerecek şekilde daha da güçlendirmeli ve çeşitlendirmeli” dedi. Garcia, köylerin bir konu üzerinde yoğunlaşması,
kapsayıcı kalkınma, çevre ve pazarlar konularında bilgi ve becerilere sahip uygun özel sektör ve STK’lar ile birlikte
çalışmanın IFAD için özellikle yararlı olacağını belirtti.
IFAD, 30 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de toplam maliyeti 661,1 milyon ABD Doları olan 10 projeye 189 milyon ABD
Doları katkı sağladı. Söz konusu projeler kapsamında yapılan çalışmalar 1,3 milyon aileye ulaştı. Projelerle daha ziyade
ekonomik olarak diğer bölgelerin gerisinde kalan yerler üzerinde yoğunlaşıldı.
IFAD kırsal kesime yatırım yapıyor ve kırsal yoksulluğun azaltılması, gıda güvenliği, sağlıklı beslenme ve kırsal kesimde
yaşayanların güçlenmesini amaçlıyor. IFAD 1978 yılından bu yana 445 milyon insana 16,6 milyar ABD Doları hibe
yardımı ve düşük faizli kredi sağlamış bulunuyor. Merkezi Roma’da bulunan IFAD mali konularda uzmanlaşmış bir
Birleşmiş Milletler kuruluşudur.
Bağımsız Değerlendirme Ofisi: Bağımsız Değerlendirme Ofisi, hesap verebilirliği ve yapılanlardan elde edilen
tecrübelerin öğrenilmesini teşvik amacıyla IFAD tarafından finanse edilen politikaları, stratejileri ve operasyonların
değerlendirmesini gerçekleştiriyor. Söz konusu faaliyetlerin ana amacını IFAD’ın ve ortaklarının kırsal kesim
yoksulluğunu azaltma konusundaki performasının güçlenmesi oluşturuyor. IFAD değerlendirmeler sonucu tarım ve
kırsal kalkınma alanında elde edilen bilgi ve tecrübeyi geniş bir kitleyle paylaşıyor.
Birleşmiş Milletler’den Genç Gazetecilere Burs
Dag Hammarskjöld Gazetecilik Fonu, 2016 Programı
gazetecilerin burs başvurularını kabul etmeye başladı.
kapsamında
genç
Ankara, Şubat 2016
Burs programına, radyo, televizyon, yazılı veya internet basın kuruluşlarından birinde çalışan ve Eylül ayında New
York’ta BM Genel Kurulu’nun 71. Dönem toplantılarını izleyerek uluslararası konularda haber hazırlamak isteyen genç
basın mensupları başvurabiliyor.
Program kapsamında, 25-35 yaş grubundan dört basın mensubuna 10 hafta süreyle burs veriliyor. Eylül ayı ortasından
Kasım ayı ortasına kadar geçerli olacak burs kapsamında basın mensuplarının seyahat, konaklama masrafları
karşılanıyor, harcırah veriliyor.
Adayların başvurularını 18 Mart 2016 Cuma gününe kadar yapmaları gerekiyor. Bursa başvurma koşulları, başvuru
formu ve burs ile ilgili diğer konular hakkında bilgiye www.unjournalismfellowship.org internet adresinden
ulaşılabiliyor. Başvuruların işleme konabilmesi için talep edilen tüm bilgi ve belgelerin Dag Hammarskjöld Gazetecilik
Fonuna iletilmesi isteniyor.
Burs kazanan genç gazeteciler, Birleşmiş Milletler’de oturumları takip etme, birçok farklı ülkeden basın mensupları ile
tanışma ve görüşme imkânı elde ediyor. Bu yıl 55’inci kuruluş yıldönümünü kutlayacak olan Dag Hammarskjöld Fonu,
Gazetecilik Bursunun da sponsorluğunu yapıyor.
BM Genel Merkezine akredite basın mensuplarının gönüllülük usulüyle yönettiği Gazetecilere Burs Programı, vakıflar,
şirketler ve diplomatik misyonlardan sağlanan mali katkılar sayesinde faaliyetlerini sürdürüyor. Fon, barış
görüşmelerine destek amacıyla 1961 yılında Afrika’ya gerçekleştirdiği resmi ziyaret sırada bir uçak kazasında yaşamını
yitiren BM’nin ikinci Genel Sekreteri Dag Hammarskjöld anısına kurulmuş bulunuyor.
Bursu 2015 yılında Brezilya, Gana, Hindistan ve Kenya’dan genç gazeteciler kazandı.
Başvuru
koşulları
ve
bursa
uygunluk
konularında
daha
[email protected] e-posta adresine başvurunuz.
fazla
bilgi
almak
için
lütfen
Sanayide enerji tasarrufu sağlamaya yönelik
adımlar fabrika ziyaretleri ile atılıyor
Sanayide Enerji Verimliliğinin Ar tırılması Projesinin bir parçası olarak sistematik
enerji yönetimi konusunda 12 aylık bir mentorluk programına başlandı. Bu
kapsamda 39 şirkete nasıl enerji ve para tasarrufu yapabilecekleri hususunda
destek veriliyor.
Ankara, February 2016
Programa katılan 4 şirket, enerji verimliliği ve enerji yönetimi konusunda çalışan iki uluslararası uzman tarafından
Ocak ayında ziyaret edildi ve uzmanlar tarafından şirketlerin enerji yönetimine ilişkin ilerlemesi gözden geçirildi.
Bu şirketlerden Kayseri’de bulunan Hes Kablo ve
Kırşehir’de bulunan Çemaş Döküm uluslararası ISO
50001standardında enerji yönetim sistemlerine sahip bulunuyor. Hes Kablo Türkiye’nin en büyük kablo üreticisi ve
Çemaş Döküm ise Mercedes gibi birçok firmanın tedraikçisi olan önde gelen döküm üreticisi. Bu şirketlerin, elde
ettikleri tasarrufları artırmaları ve enerji yönetimlerini optimize etmeleri amacıyla bu programa katılmaları sağlandı.
Kayseri’de yer Atlantik Halı ve Orta Anadolu Tekstil ise resmi enerji yönetimi sistemlerini uyguluyor ve gelecek 12
ayda sistemini ISO 50001 ile sertifikalandırmış olmayı hedefliyor. Atlantik Halı, dünya çapında ihracat yapan
Türkiye’nin lider halı üreticilerinden ve Orta Anadolu ise Türkiye’nin ikinci en büyük denim üreticisi.
Programa istekli olarak katılan 4 şirketin de enerji yönetimi konusunda iyi bir ilerleme kaydettiği anlaşıldı. Ziyaretler
her alanda geliştirilebilecek çeşitli enerji tasarrufu fırsatları olduğunu ortaya koydu. Bundan sonra enerji tasarrufu ve
enerji yönetimi ile ilgili fırsatlar ve iyileştirmelere şirketler tarafından araştırılacak.
Sanayide Enerji Verimliliği projesi 7. Enerji
Verimliliği Fuarı ve Forumu'nda yer aldı
7. Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı 14-16 Ocak 2016 tarihleri arasında İstanbul’da
yapıldı.
Ankara, Şubat 2016
Forum ve fuara; enerji verimliliği firmaları, danışmanlık şirketleri, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, kamu ve
özel sektör çalışanlarından yaklaşık 4.000 kişi katıldı. Fuar ve forum, yeni işbirlikleri sağlamak, farkındalığı artırmak ve
enerji verimliliği üzerine çalışan şirketlerin marka algısını güçlendirmek adına önemli bir rol oynadı. Söz konusu fuar
ve forum aynı zamanda katılımcıların bilinçlenmeleri ve enerji verimliliği sektöründeki son gelişmelerden haberdar
olabilmeleri için oldukça aydınlatıcı oldu.
UNDP ve UNIDO tarafından müştereken yürütülen “Sanayide Enerji Verimliliğinin Arttırılması’’ Projesi de fuardaki
katılımcılar arasında yer aldı. Proje ekibi projenin enerji yönetim sistemi eğitimini ve diğer faaliyetlerini tanıtarak
çeşitli firmaların ve danışmanların ilgisini çekti ve yeni katılımcılarla proje adına irtibat kurulmasını sağladı.
Proje adına uluslararası danışman Erik Gudbjerg, fuar ve forumun katılımcılarına iki farklı sunum gerçekleştirdi. Bu
sunumlardan birisi enerji yönetimi sistemlerinin tanıtımına yönelik olup diğeri enerji verimliliğinin enerji-dışı
faydalarına odaklandı. Gudbjerg’un sunumları geniş bir izleyici kitlesinin dikkatini çekti ve proje hakkında farkındalık
yaratmak açısından çok yararlı oldu.
Fuarda ayrıca proje tarafından bastırılan yeni bir kitapçığın tanımı yapıldı ve kitapçık katılımcılara dağıtıldı: “Enerji Etüt
Rehberi ve Kontrol Listesi”. Söz konusu rehber ve kontrol listesi daha önce UNDP tarafından tutulan uluslararası
uzmanlar tarafından hazırlanmıştı. Bu kitapçık sayesinde enerji etüdü yapanların fabrika performanslarının artması
bekleniyor.
Elektrikli Ev Aletlerinde Enerji Verimliliği
projesi tamamlandı, etkileri devam ediyor
Aralık ayı sonunda kapanan Türkiye’de Enerji Verimli Ürünlerin Piyasa Dönüşümü
Projesi’nin (EVÜdP) kapasite geliştirme alanında elde ettiği sonuçların etkileri
devam ediyor.
Ankara, Şubat 2016
EVÜdP kapsamında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın (BSTB) piyasa denetçilerinin AB Ekotasarım ve Enerji
Etiketleme Mevzuatının uygulaması konusunda eğitimi, 2012 yılında gerçekleştirilmişti ve sonrasında BSTB bu
eğitimleri düzenli hizmet içi eğitim programlarına dâhil etti.
BSTB’nin 13-16 Ocak 2016 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirilen denetçi eğitiminde AB ekotasarım ve enerji
etiketleme mevzuat eğitimi de yer aldı.
Bu eğitimlerin yanı sıra BSTB, yine EVÜdP projesi kapsamında geliştirilen ve uygulanan Piyasa Gözetim ve Denetim
(PGD) Planını yıllık PGD plan ve programlarına dâhil etti ve ayrıca EVÜdP projesi kapsamında geliştirilen Ekotasarım ve
Enerji Etiketleme PGD stratejisi de BSTB’nin PGD stratejisi Dokümanına dâhil edildi.
PODCAST 145
04.01.2016
Suriye kaynaklı göç için
yerelde dayanıklılık
geliştirme
Kürşat Göncü, Gaziantep Sanayi
Odası Genel Sekreteri
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu
bölümde, Suriye kriziyle birlikte artan nüfus nedeniyle özellikle Gaziantep ve
Şanlıurfa’da yerel kaynakların üzerindeki baskıyı hafifletmek ve bölge halkı ile
geçici koruma altındaki Suriyelilerin desteklenmesini amaçlayan bir projeden
bahsedeceğiz. ‘Suriye Krizinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Etkilerinin
Azaltılması’ projesi; Avrupa Birliği finansmanıyla UNDP tarafından
Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı, Gaziantep Belediyesi, Gaziantep Sanayi Odası ve
Şanlıurfa Belediyesi ile işbirliği içinde yürütülüyor. Projenin iki misyonu var:
Belediye hizmetlerine ve bölge halkının ve Suriyelililerin geçim kaynağı
geliştirmelerine destek verilmesi. Proje ile sanayi ve hizmet sektöründe Türk
vatandaşlarına verilen mesleki eğitimler çeşitlendirilerek geçici koruma
altındaki Suriyelilere de açılması, bu yolla bölge halkının ve Suriyeli nüfusun
mesleki becerilerinin geliştirilmesi, iş bulma şanslarının artırılması ve
geçimlerine kısa ve uzun vadede destek olunması hedefleniyor. Sanayi ve
hizmet sektörüne yönelik mesleki eğitimler Gaziantep’te gerçekleştirilecek.
Sanayi sektöründe mesleki eğitim bileşenini üstelenen Gaziantep Sanayi
Odası Genel Sekreteri Kürşat Göncü, sanayiye yönelik mesleki eğitim
ihtiyacının giderilmesinin neden önemli olduğunu şöyle anlatıyor:
Kürşat Göncü: Şimdi Gaziantep’te Türkiye’nin önde gelen sanayi yerleşimi
mevcut. Organize sanayi bölgelerimiz Gaziantep’teki sanayi yapısı. Sektörel
itibariyle Türkiye’de birçok alanda söz sahibi, piyasa belirleyici durumda. 7
milyar dolarlık yıllık ortalama ihracatımız var. Dolayısıyla sanayinin ihtiyacı
olan kalifiye eleman sorunu bizim en önemli sorunlarımızdan bir tanesi
çünkü teknolojiyi yüksek makinalar kullandığımızda, ARGE ve inovasyon
ihtiyacı olan ürünleri ürettiğimizde sonuç eğitilmiş insan gücüne dayanıyor.
Bu ihtiyacı giderebilmek için mevcut eğitim sisteminde gördüğümüz
aksaklıklar dolayısıyla mesleki eleman yetiştirilmesi sanayicinin ihtiyacına
uygun mesleki eleman yetiştirilmesi, mezunların alınması biraz güç. Biz o
nedenle Gaziantep’te işçi ihtiyacının daha kalifiye haline getirilmesi,
sanayicinin bu işçiyi çalışırken, çalıştırmak üzere aldığında adaptasyonunun
sağlanmış, belli niteliklere sahip, o sektörde o üretim dalını ve o makinaları iyi
tanıyabilen, bilgisayar bilgisi olabilen, teorik ve pratiği aynı anda kullanabilen
eleman yetiştirmek istiyoruz. Bunun için biz Gaziantep Sanayi Odası olarak
organize sanayi bölgesinde mesleki eğitim merkezi planladık. Bunu yaparken
hedefimiz söylediğim gibi sanayiye mesleki kaliteye ulaşmış eleman
yetiştirmek.
UNDP Türkiye: Kürşat Göncü’yü dinledik. Geçim kaynaklarının
desteklenmesi çalışmaları mülteci akınından dolayı yerel hizmetlere olan
talep artışından en çok etkilenen illerden olan ve ekonomik kalkınma
açısından en yüksek potansiyeli taşıyan Gaziantep’te uygulanacak. Hizmet
sektörüne yönelik mesleki eğitimlerde Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve
endüstri sektörüne yönelik mesleki eğitimlerde Gaziantep Sanayi Odası
projenin yerel ortakları oldu. Projeyle birlikte, artan olanaklar ve istihdam
imkânlarıyla yerelde geçimleri etkilenen toplulukların geçim kaynaklarının
güçlendirilmesi hedefleniyor. Hizmet ve sanayi sektörüne yönelik mesleki
eğitimlerin verildiği tam etkin merkezlerle, geçici koruma altındaki 3000
Suriyeliye yaşam becerileri ve dil eğitimleri; 600 Suriyeliye sanayi sektörüne
yönelik eğitimler ve 1200 Suriyeliye hizmet sektörüne yönelik eğitimler
verilecek.Kürşat Göncü bu kapsamda sanayi sektörüne yönelik eğitimler için
yapılacak çalışmaları şöyle anlatıyor:
Kürşat Göncü: Bunun için de hedef kitlemizin bir başka yönü olan istihdam
edilecek gruplarda da kendisine uygun bir meslek edinmemiş, var olan
mesleğini daha ileriye götürmek isteyen veya mevcut mesleğini beğenmeyip
daha başka, farklı bir sektörde meslek edinmek isteyenlere yönelik istihdam
ve eğitim politikası yapmayı düşünüyoruz. Böylece hem istihdam eden hem
istihdam edilenin ihtiyaçlarına uygun, kendi arzularına göre planlanmış bir
eğitim ve çalışma modeli oluşturmayı hedefliyoruz. Bunu yaparken Birleşmiş
Milletler Teşkilatı’yla yapılan bir görüşme çerçevesinde Gaziantep’te yerleşik
Suriyeli mültecilerden çalışabilir durumda olanların mevzuata uygunluk
sağlandığı takdirde eğitilmesi konusu da gündeme geldi. Bizim hedefimiz
sanayinin ihtiyacı olan kalifiye elemanı yetiştirmek olduğuna göre bunun
ırkına, cinsine, memleketine, orjinine bakmadan çalışabilir mevzuata uygun,
eğitilmiş insan gücü bizim için Suriyeli de olsa, Fransız da olsa, İngiliz de olsa,
Türk de olsa fark etmiyor. Önemli olan Gaziantep kent entegrasyonuna uyum
sağlamış, istihdam etmeyi kabul eden, kalifiye personel olup kendi eğitimini
alıp iyi bir iş olanağı bulmak isteyen Suriyelilere yönelik eğitimlerde organize
edebileceğimizi Birleşmiş Milletler’le yaptığımız görüşmede söyledik. Bu
çerçevede onlarla vardığımız genel mütabakat doğrultusunda öncelikle Türk
işçilerimiz için istihdam edilebilecek, iyi mesleki eğitim verilebilecek
nitelikteki bir mesleki eğitim merkezinin bir bölümünü de isteyen Suriyeliler
için yapabileceğimizi onlara ifade ettik. Onlarda bu konuda çalışmalarda
bizlere destek olacaklarını söylediler. Amacımız bunlar gerçekleştirmek.
Çalışmalarımızı bu doğrultuda sürdürüyoruz.
UNDP Türkiye: Kürşat Göncü. Bu bölüm ile ilgili görüşlerinizi Twitter
üzerinden #yeniufuklar etiketleriyle bizlere iletebilirsiniz. Projenin belediye
hizmetlerine destek veren bileşeni ile de yerel ortakların hizmet sağlama
kapasitesini geliştirmek amaçlanıyor. Bu kapsamda, atıkların tasfiyesi ile ilgili
güçlüklerin yaşandığı dört alan ve belediyenin atığı, belirlenen alana taşıması
ve alanın artan nüfusla birlikte artan atık kapasitesini yönetmesi kapasitesi
desteklenecek.Projenin mesleki eğitim bileşeni ile kalifiye işçi sorununu da
çözeceklerini belirten Kürşat Göncü şunları söylüyor:
Kürşat Göncü: Öncelikle kalifiye işçi eleman bulma sıkıntımız var. Hatta
kalifiye olanı da bulamıyoruz olmayanı da bulamıyoruz. Bunu karşılamak için
buna çıktık. Artı Suriyeli mültecilerden de Gaziantep de istihdam edilmek
isteyenler var olduğunda da bu bizim için ekstra bir işçi arzıydı çalışma
hayatının arzıydı. Buna da bir sakınca görmedik çünkü bizim için başta
söylediğim gibi önemli olan kalifiye nitelikte çalışabilir durumda ve istekli
durumda olan bir işçiyi bulabilmekti.
UNDP Türkiye: Gaziantep Sanayi Odası Genel Sekreteri Kürşat Göncü’nün
bu sözleriyle Yeni Ufuklar’ın bu haftalık da sonuna gelmiş oluyoruz. Bu
bölümde, Suriye kriziyle birlikte artan nüfus nedeniyle özellikle Gaziantep ve
Şanlıurfa’da yerel kaynakların üzerindeki baskıyı hafifletmek ve bölge halkı ile
geçici koruma altındaki Suriyelilerin desteklenmesini amaçlayan bir projeden
bahsettik. Programı İstanbul’da Yodiviki stüdyosunda hazırladık.
Programımıza İstanbul’da FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, yayın
ağımızdaki üniversite radyolarından ve podcast formatında iTunes,
Soundcloud, TuneIn, Pure Connect, Yodiviki, Audioboo ve TTNET Müzik
üzerinden, ayrıca http://tr.undp.org adresi üzerinden ulaşabilirsiniz. Sosyal
medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle,
hoşçakalın.
PODCAST 146
11.01.2016
Kamu Denetçiliği
Serpil Çakın, Kamu Denetçisi
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile bir kez daha karşınızdayız.
Bu bölümde, kamu denetçiliğinden diğer bir deyişle ombudsmanlıktan
bahsedeceğiz. UNDP Türkiye ve Kamu Denetçiliği Kurumu, ‘Kamu Denetçiliği
Kurumu’nun Kurumsal Kapasitesi’nin Güçlendirilmesi’ projesini Mart 2015’te
başlattı. 2017 yılına kadar devam edecek bu proje, Avrupa Birliği’ne katılım
koşullarını yerine getirmek için Türkiye’deki Kamu Denetçiliği Kurumu’na
destek vermek amacıyla idarenin kapasite ihtiyaçlarına ve değerlerine
değiniyor. İlgili taraflar ve toplumun bütünü için düzenlenen sosyal
etkinliklerle Türkiye’de Kamu Denetçiliği Kurumu’nun yetkileri ve işlevi
üzerinde farkındalık düzeyinin artırılması bekleniyor. Kamu Denetçisi Serpil
Çakın, Açık Radyo’nun Altın Saatler programına katıldı ve ombudsmanlıktan
ve Kamu Denetçiliği Kurumu’ndan söz etti. Serpil Çakın, Kamu Denetçiliği
Kurumunu şöyle anlattı:
Serpil Çakın: Kamu Denetçiliği Kurumu ülkemizde yeni bir kurum.
Uluslararası bilinen adı Ombudsmanlık. Aslında kamu denetçisi halk için var
olan bir kurum ama bizdeki isimlendirme çok da çağırışımı yapmıyor. Kamu
Denetçiliği Kurumu’nun ya da ombudsmanlığın hedefi vatandaşın
idarelerden kaynaklı şikâyetlerini çözüme kavuşturmak. İdarenin işleyişinden
kaynaklı sorunlarını hukuka ve hakkaniyete uygunluk açısından denetlemek,
öncelikle uzlaşıyı sağlamak bu çözümün ilk hedefi. Ama uzlaşı sağlanamazsa
tavsiyeye dönüştürmek yapılan incelemeyi ve tavsiyede bulunmak idarelere.
Vatandaşlarımız bize şikâyette bulunuyorlar, bireyler. Şikâyetlerini alıyoruz.
Kamu idarelerinden de bununla ilgili gerekçelerini soruyoruz. O tarafa da
dönmek gerekiyor kamu denetçisi objektif bakması gerekiyor olaylara. Devlet
kurumlarından da gerekçelerini soruyoruz ve iki tarafı bir araya getirmeye
çalışıyoruz. Uzlaştırmaya çalışıyoruz. Varsa eğer bir hatası devlet kurumlarının
ya da idarelerinin onlara bunları düzeltmeleri yönünde uyarı da bulunuyoruz.
Değiştirmeleri yönünde ya da belki vatandaştan özür dilemeleri yönünde.
Sınırlarımız yok bu konuda. Yani istediğimiz şekilde öneri de bulanabiliriz
idareye.
UNDP Türkiye: Kamu Denetçiliği Kurumu Haziran 2012’de kuruldu ve 29
Mart 2013 tarihinden itibaren vatandaşlardan şikâyet almaya başladı. Peki,
hangi durumlarda vatandaşlar Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurabiliyor?
Kamu Denetçisi Serpil Çakın:
Serpil Çakın: Genellikle kamu idarelerinin tüm faaliyet alanlarıyla ilgili
şikâyet imkânınız var. Ama sınırlılıkları şunlar: Eğer konu yargıya intikal
etmişse biz bakamıyoruz. Yani yargıda bir karar verilmiş ve dava görülüyorsa
eğer o konuyla ilgili kamu denetçisi olaya girmiyor. Bunun dışında birkaç tane
yine böyle eğer belirli bir konu içermiyorsa, ya da konu daha önce kuruma
intikal etmiş ve bir çözüme kavuşturulmuşsa yine incelemiyor Kamu
Denetçiliği Kurumu. Ama bunun dışında konu olarak aklınıza gelebilecek işte
eğitim-öğretim, sağlık, kamu personel rejimi, çocuk hakları, kadın hakları her
konuda bir tarafının idare olduğu her konuda kurumumuza başvurabilirler.
Vatandaşlar öncelikle şikâyet ettikleri, sorun yaşadıkları ya da hak ihlalleri
olan idareye gidip başvurup sorunun çözülmesi yönünde ya da hatalı işlemin
geri alınması, düzeltilmesi yönünde başvuru yapmış olmaları gerekiyor. Eğer
bu başvuruyu yapmadan da bizim kurumumuza geldilerse biz yine de iyi
niyetle vatandaş adına o başvuruyu ilgili idareye gönderiyoruz. Bu şunun için
yapılmış bir düzenleme; idareye bir geri dönüp kendini kontrol etme, hatası
varsa düzeltme imkânı veriyoruz. Yani kanun koyucu bu imkânı veriyor.
Düşünsün göremediği bir hatası olabilir, bilmeden ya da istemeden yapılmış
bir hata olabilir. Ve ya bir daha düşündüğünde düzelteceği bir durum olabilir.
Bunları görebilmesi için, değerlendirebilmesi için idareye başvuru koşulu var.
İdareye başvurduktan sonra da oradan 60 günlük kanuni cevap süresi var
idarelerin biliyorsunuz. 60 gün içinde cevap verirse cevap verdiğinden
itibaren, cevap vermez ise de 60 günün bitiminden itibaren 6 ay içerisinde
Ombudsmanlık ya da diğer adıyla Kamu Denetçiliği Kurumu’na
başvurabilirler.
UNDP Türkiye: Serpil Çakın’ı dinliyorduk. ‘Kamu Denetçiliği Kurumu’nun
Kurumsal Kapasitesi’nin Güçlendirilmesi’ projesi amacına ulaşmak için temel
olarak şu yolları izleyecek: Etkili kapasite gelişimi için Kamu Denetçiliği
Kurumu’nun kabiliyetinin arttırılması; Kamu Denetçiliği Kurumu’nun işleyişi
ve yetkileri hakkında kamu farkındalığının yükseltilmesi; Avrupa’daki diğer
Kamu Denetçiliği Kurumları’yla bilgi paylaşma platformlarına katılımın
çoğalması. Kamu Denetçisi Serpil Çakın, Kamu Denetçiliği Kurumu’na
başvuru yapmak isteyenlerin nasıl bir yol izleyeceğini şöyle anlatıyor:
Serpil Çakın: Bize öncelikle bizim web sayfamız aracılığıyla başvurabilirler.
Şu anda insanlar interneti çok kullanıyorlar ama eğer internetten girerek
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun http://www.ombudsman.gov.tr adresinden
başvuramayacaklarsa bulundukları yerdeki kaymakamlık ve valiliklere bir
dilekçe vermek suretiyle Kamu Denetçiliği Kurumu’na gönderilmek üzere
başvurabilirler veya kurumumuza bizzat verebilirler. Ankara’da merkezi var,
İstanbul’da ofisi var. Buralara bizzat başvurabilirler, postayla başvurabilirler.
Yine kurumun web sayfasında adresleri var. Bu adreslerden başvurabilirler, fax
ile başvurabilirler. E-mail ile başvurabilirler ama eğer fax ya da e-mail ile
başvuruyorlarsa 15 gün içinde evrakların aslını göndermek durumundalar.
UNDP Türkiye: Serpil Çakın. Peki, Kamu Denetçiliği Kurumu’na gelen
şikâyetler nasıl bir inceleme sürecinden geçiyor ve nasıl değerlendiriliyor?
Kamu Denetçisi Serpil Çakın’ı dinliyoruz:
Serpil Çakın: Bizim burada uzman bir kadromuz var. Bizim kurumsal
yapılanmamız bir baş denetçi ve beş denetçiden oluşuyor ama her beş
denetçimizin konu paylaşımı ve alanları var. Ve bu alanlarda da çalışan uzman
bir kadromuz var. Bu uzman kadromuz önce gelen şikâyeti inceliyor.
Gerekirse vatandaşla görüşüyor, gerekirse idareyle görüşüyor. Öncelikle tabi
çözüme yönelik çaba gösteriyoruz. O sorunun ya da hak ihlalinin
giderilmesine yönelik çaba gösteriyoruz. Ama bu ikili görüşmelerle sonuç
alınamazsa gerekli bilgi belgeyi toplama yönünde her türlü argümanı
kullanabiliyoruz. İdareden gerekçelerini sorabiliyoruz. Konuyla ilgili
üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından, herkesten görüş alabiliyoruz.
Veya konu teknik bir konuysa eğer bizim de dışımızda özel bir bilgiyi de
gerektiren bir konuysa bilirkişiden yardım alabiliyoruz. Konunun tanıkları
varsa tanıkları dinleyebiliyoruz. Hatta gerekirse de yerinde inceleme
yapabiliyoruz. Bazen öyle durumlar oluyor ki yerine gidip yerinde görmeniz
veya tarafları dinlemeniz gerekebiliyor. Yerinde incelemede yapabiliyoruz ve
bu incelemelerin hepsini 6 ay içerisinde yapmak zorundayız. Şikâyet bize
geldiği, kurum kayıtlarına girdiği andan itibaren 6 ay içerisinde
sonuçlandırmak durumundayız. Genellikle sonuçlandırıyoruz. Ama olasıdır ki
incelemelerimiz devam ediyor ve sonuçlanamazsa biz 6 ayın sonunda
başvuran kişiye bunu bildiriyoruz. Çünkü bu neden önemli kişilerin Kamu
Denetçiliği Kurumu’na başvurduğu zaman dava açma süresi duruyor. Dava
açma süresi 6 ayın sonunda tekrar başladığı için biz vatandaşlarımıza diyoruz
ki 6 aylık inceleme ve araştırma süresi sona ermiştir. Biz incelemelerimizi
bitiremedik şu veya bu sebeplerle, sebeplerini izah ediyoruz. Ama sizin dava
açma süreciniz başladı diye bildirimini de yapıyoruz. Ama yüzde doksanda biz
6 ay bitmeden sonuçlandırıyoruz başvuruları.
UNDP Türkiye: Serpil Çakın, 2013 yılından beri 18.503 başvuru aldıklarını
belirtiyor ve yapılan başvuruların sonuçları ile ilgili şu istatistikleri veriyor:
Serpil Çakın: Bunların yaklaşık 17 bin küsuru de var ama şimdi
hatırlayamadım küsuratını sonuçlandırıldı. Yani elimizdeki dosya sayısı şu
anda 720 civarında. Bunlar da genellikle farklı şekillerde sonuçlanabiliyor.
Bazılarında söylediğim gibi idarelerle görüşmeler yapılıyor. Yani tarafları bir
şekilde uzlaştırıyoruz. Veya sorunu bizim girişimlerimizle çözüme
kavuşturuyoruz.
Bazen
hatırlatıyoruz
idareye
sorumluluklarını,
yükümlülüklerini ya da vatandaşın haklarını hatırlatıp bir şekilde sorunu
çözüme kavuşturuyoruz. Bazen yine bizim çabalarımızla çözüme kavuştuğu
için vatandaş vazgeçiyor şikâyetinden ve bu şekilde sonuçlandırıyoruz. Kimi
zaman idari yollarını tüketmemiş oluyor vatandaşlar ve idareye gönderme
yapıyoruz. Ve bu gönderme sonucu bizden gidince biraz daha etkili
olabiliyor. Ve bu Ombudsmanlık kurumundan başvuru gidince bu etki
sebebiyle çözüme kavuşabiliyor. Ve en son ihtimalde de bunların hiçbiri
gerçekleşmezse tavsiye kararına dönüşebiliyor. Bu tavsiye kararında da
idareye yaptığınız hatalı işlemi düzeltin ya da geri alın veya vatandaştan özür
dileyin, tazmin edin gibi çok farklı seçenekler içerebiliyor. Ya da en son
tavsiyeyle sonuçlanabiliyor.
UNDP Türkiye: Serpil Çakını dinledik. Bu bölüm ile ilgili görüşlerinizi Twitter
üzerinden #yeniufuklar etiketleriyle bizlere iletebilirsiniz. UNDP Türkiye ve
Kamu Denetçiliği Kurumu, Mart 2017’ye kadar devam edecek olan projeyle
Türkiye’deki insan hakları mekanizmasının güçlendirilmesi için beraber
çalışacak. Özetle, Serpil Çakın Kamu Denetçiliği Kurumu’nun Türkiye’deki
rolünü şöyle tanımlıyor:
Serpil Çakın: Vatandaşla devleti bir araya getiren, vatandaşın devletiyle
diyalog kurmasını sağlayan, iyi niyetli ilişkileri geliştiren, evet bir arabulucu
görevi gören vatandaşıyla devleti arasında bir kurum diyebiliriz. Ama şöyle
bir etkisi de var. Ombudsmanlık kurumu ya da Kamu Denetçiliği Kurumu
toplumsal moral güçten alıyor etkisini. Toplum nezdinde kamuoyu nezdinde
kişilerin kamuoyu nezdinde kötü bir kişiliğe ulaşmamak amacıyla kendilerini
düzeltme gayesinden alıyor. Yani biraz böyle ahlaki yönü var diyebilirim. Yani
bir hukuksal yaptırımı yok. Tavsiye kararları var. Evet, tavsiye kararları
uygulanması gereken tavsiye kararları ama toplum nezdindeki o utanmak,
çekinmek gibi bilinç veya duygu oluşturmaktan alıyor o yaptırımını. Kişiler biz
yurtdışı
ziyaretlerimizde
şuna
ulaşmıştık,
ziyaretlerimizdeki
görüşmelerimizde. Kamu Denetçiliği Kurumu ya da ombudsmanlık olarak
isimlendirilen yurtdışındaki kurumlara bireylerin başvurması bile idareciler
açısından başlı başına bir utanç meselesi oluyor. Çünkü insanların zihninde
yarattığı bir güç var.
UNDP Türkiye: Kamu Denetçisi Serpil Çakın’ın Açık Radyo’nun Altın Saatler
programındaki söyleşisinden alıntıladığımız bu sözleriyle Yeni Ufuklar’ın bu
haftalık da sonuna gelmiş oluyoruz. Bu bölümde, kamu denetçiliğinden diğer
bir deyişle ombudsmanlıktan bahsettik. Programı İstanbul’da Yodiviki
stüdyosunda hazırladık. Programımıza İstanbul’da FM bandında ve internette
Açık Radyo’dan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından ve podcast
formatında iTunes, Soundcloud, TuneIn, Pure Connect, Yodiviki, Audioboo ve
TTNET Müzik üzerinden, ayrıca http://tr.undp.org adresi üzerinden
ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar
görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.
PODCAST 147
18.01.2016
Vatandaşla birlikte şeffaflık
ve hesap verebilirlik yönetimi
Sezin Üskent, Proje Uzmanı
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile yeniden karşınızdayız. Bu
bölümde, Trabzon ve İzmir’deki mahalleli kadınlarla birlikte yaptığımız hesap
verebilirlik ve şeffaflık çalışmalarımızdan söz edeceğiz. ‘Vatandaşla birlikte
şeffaflık ve hesap verebilirlik yönetimi’ girişimi, Ekim 2015’te başladı ve 3 ay
sürdü. Yapılan çalışmalar sonucunda İzmir’in Konak ve Trabzon’un Ortahisar
ilçesindeki mahalleli kadınların yönetişimde hesap verebilirlik ve etkinlik
konusundaki algıları ve ihtiyaçları analiz edildi. Bu girişimi yürüten Proje
Uzmanı Sezin Üskent çalışmanın amacını şöyle anlatıyor:
Sezin Üskent: Çalışmayı tamamen iyi yönetişim ilkelerinin hayata
geçirilmesi üzerine kurduk. Temel olarak yerelde vatandaşların, yerel
yönetimlerin karar alma süreçlerine katılımı, dolayısıyla hizmet
planlamasında rol almaları. Bu hizmetler planlandıktan sonra da uygulama
sürecini incelemeleri, izlemeleri. Ve sonuçlarla ilgili kurumlardan bilgi
almalarına yönelik bir kapasite geliştirme çalışması yaptık. Tabii bu daha çok
kapasite geliştirmeyi hedeflese de aslında daha çok biraz farkındalık
boyutunda kaldı.
UNDP Türkiye: Sezin Üskent’i dinledik. Bu girişim kısa bir süre önce sona
eren Kadın Dostu Kentler BM Ortak Programı sırasında yapılan çalışmalardan
ilham aldı. Bu anlamda, Sezin Üskent neden İzmir ve Trabzon’un seçildiğini
şöyle anlatıyor.
Sezin Üskent: Bu çalışma 2012-2014 yıllarında UNDP’nin UNFPA ile birlikte
yürüttüğü Kadın Dostu Kentler programı kapsamında bir mahalle bileşeni
çalışması yapılmıştı. Ve bu mahalle bileşeni çalışması, mahalle düzeyinde
kadınların mahallelerde en çok ihtiyaç duydukları hizmetlerin belirlenmesi,
bu hizmetlerin talep edilmesi ve mahallede kurumlar tarafından
sağlanmasına yönelik çok geniş kapsamlı her türlü kapasiteyi geliştiren,
savunuculuktan hizmet izleme, takip etme, dilekçe yazma, başvuruda
bulunma gibi bütün detaylı yani bir vatandaşlık kapasitesi geliştirmekle ilgili
faaliyetlerden tutun da kurumlarda farkındalık yaratılması, kurumların kendi
planlarını yaparken aslında bu tip mahalle ekipleriyle birlikte çalışmalarına
yönelik de ilk pilot çalışmalarının yapılması çalışmasıydı. Dolayısıyla zaten
illerde özellikle bu çalışmada en iyi performansı sergileyen İzmir ve
Trabzon’da zaten böyle bir kapasite vardı.
UNDP Türkiye: Peki, UNDP’nin 3 aylık ‘Vatandaşla birlikte şeffaflık ve hesap
verebilirlik yönetimi’ girişiminde nasıl çalışmalar yapıldı? Yeniden Sezin
Üskent:
Sezin Üskent: Biz bu yeni girişimde bu kapasitenin birazcık izleme,
kurumları daha fazla şeffaf ve daha fazla hesap verebilir olmaya yönelik
davetlerde ve biraz tabiri caizse zorlamalarda bulunmaya yönelik yeni
faaliyetler koyduk. İzmir’de bu çalışmayı daha önceki programda da zaten
pilot olan bir mahalleyle yeni bir mahalleyi de ekleyerek 2 mahallede yaptık.
Bir mahallede daha çok eğitim ve kadınların belediyeden mahallede bulunan
mahalle merkezinin yeniden yapılanmasına yönelik taleplerinin iletilmesi ve
belediyenin de buna yönelik planlarını mahalleliye aktarması üzerine
kurguladık. İkinci mahallede de belediye bir semt merkezi organize etmişti.
İzmir’de bu çalışmayı Konak Belediyesiyle yaptık. Belediye yeni bir mahalle
merkezi yapmıştı, ikinci pilot mahalleye. Fakat merkez çok yeni kurgulandığı
için hangi hizmetlerin vatandaşlar tarafından istendiği ve var olan hizmetlerin
vatandaşlar tarafından değerlendirilmesine yönelik bir vatandaş memnuniyet
ve öneri anketi çalışması düzeyinde tuttuk. Ve her iki çalışma için de
mahallede belediye yöneticilerinin katıldığı toplantılar yaptık. Aynı zamanda
belediyeye de, belediye ve Konak Kent Konseyi’ne de mahalle düzeyinde
çalışmaların önemi, vatandaşların mahalleden planlanan bütün hizmetlere
yönelik kararlara katılımı ve kurumların mahallede hayata geçirdikleri
projeleri hakkında hesap verebilirlikleriyle ilgili mahalleye geri bildirim
yapmalarına yönelik eğitim, kapasite geliştirme ve farkındalık çalıştayları
düzenledik. Trabzon’da çalışmanın içeriği birazcık daha farklılaştı. Trabzon’da
Ortahisar Belediyesi ve Ortahisar Kent Konseyi’yle çalıştık. Ortahisar Kent
Konseyi Kadın Meclisi, Ortahisar Belediyesi’nin stratejik planını bir kadın bakış
açısıyla daha doğrusu bir toplumsal cinsiyet bakış açısıyla inceledi. Planın
bütün hazırlık sürecinden, faaliyetlerin belirlenmesi ve performans inceleme
kriterlerinin değerlendirilmesine kadar paydaş katılımı ne kadar sağlandı,
kadın örgütleri ne kadar bu çalışmanın içinde yer aldılar. Trabzon’un yerel
eşitlik eylem planı bu planın hazırlıklarında ne kadar yol gösterici oldu. Ve
plan kapsamında planlanan bütün kadınlara yönelik hizmetlerin kadınların
doğrudan faydalandığı hizmetlerin tabi buna sadece kadına yönelik
hizmetler değil mahallelerde yapılan bütün hizmetlerin kadın bakış açısıyla
da planlanmasına yönelik şube müdürleri, belediye meclisinin eşitlik
komisyonu üyeleri ve STK’ların yer aldığı büyük bir çalıştay organize ettiler.
Tabii mutfakta planı inceleme belediyedeki şeffaflık yönetimi sistemlerini
tespit etmek gibi çalışmalarda yaptılar.
UNDP Türkiye: Kısa süreli bu çalışma sürdürülebilir sonuçlar elde etti. Sezin
Üskent bu sonuçları ve sonuçların nasıl devam ettirilip iyileştirileceğini şöyle
anlattı:
Sezin Üskent: Bu iki çalışmanın iki türlü de sürdürebilirlik boyutu olduğunu
söyleyebiliriz. Birinci boyutu illerin özellikle de pilot kentlerin kendi
içlerindeki boyutu. Öğrendik ki İzmir’de mahallede yapılan bu vatandaş
karnesinin sonuçları yeni hizmet planlamasına dâhil olacak. Ve belediye yeni
mahalle toplantıları yapmak üzere de harekete geçti bir boyutu bu. İkinci
boyutu mahallenin daha fazla karar mekanizmalarında yer alabilmesi için
kent konseyi, kent konseyinin bir muhtarlar meclisi var. Fakat muhtarlar
meclisini biraz daha katılımcı bir hale getirebilmek için mahallelerde de
mahalle gönüllülerinden oluşan ismine henüz karar vermedikleri ama kısaca
mahalle komiteleri diyebileceğimiz yapılanmalara gitmek üzere kent konseyi
bu yıl ciddi çalışmalar yapmaya karar verdi ve bunun ilk çalışmasını
gerçekleştirdiler. Ortahisar’daki uygulama sürdürülebilirliği ise kadın meclisi
bu çalışmayı konseyin bütününe yayarak aslında konseyinde bir mahalle
temelli bir izleme sistemi kurması gerektiğini, konseyinde mahalle
temsilciliklerinin ya da mahalle ekiplerinin, gruplarının olması gerektiğini
gündeme getirmiş oldu. Bunun üzerine bir çalışma yapacaklar. Sadece kadına
yönelik hizmetler değil aslında kentin bütününe yönelik hizmetlerin daha
detaylı incelenmesi ve şeffaflığının sorgulanması ile ilgili yeni çalıştaylar
yapacaklar. Ayrıca Trabzon genelinde, Trabzon Yerel Eşitlik Eylem Planı’nın da
izleneceği, büyük bir izleme raporu hazırlayacaklar. Ve umarız bu raporu 8
Mart’ta yayınlayacaklar. Bunlar illerin kendi planları. Ama tabi bu yetmez.
Bunun yeterli olduğunu düşünmüyorum ben bu işteki yol arkadaşları olarak.
Türkiye’de bu tip örneklerin daha üst ölçekli politikalarla desteklenmesi ve iyi
uygulama örneklerinin de artması için özellikle mahalle odaklı çalışmaların
arttırılması, farklı kentlerde farklı pilot uygulamaların söz konusu olabileceği
büyük kapsamlı mahalle düzeyinde bir katılım projelerinin ya da projelerde
bu tip katılım bileşenlerinin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü
mahalle hakikaten giderek daha fazla önem kazanan, planlamada, kararlara
katılımda çok daha temel bir düzey olmaya başladı. Dolayısıyla bu konunda
ileride hazırlanacak yeni kamu yönetimi projelerinin, yeni vatandaş temelli
projelerin çerçevesini oluşturması gerektiğini düşünüyorum.
UNDP Türkiye: Yeni Ufuklar’ın bu bölümüyle ile ilgili görüşlerinizi Twitter
üzerinden #yeniufuklar etiketleriyle bizlere aktarmanız mümkün. 3 aylık bu
girişimde mahalleli kadınlarla hesap verebilirlik ve şeffaflık konusunda
çalışmalar yapıldı. Sezin Üskent, İzmir ve Trabzon’da bir araya geldiğimiz
kadınların hesap verebilirlik ve şeffaflık algıları ile ilgili gözlemlerini şöyle
aktarıyor.
Sezin Üskent: Aslında tabi şeffaflık ve hesap verebilirliği bizim anladığımız
anlamda yani gerçek teknik karşılığıyla algılamış olduklarını söyleyemem.
Temel olarak birkaç tane algı var yaptığımız görüşmelerde ortaya çıkan.
Birincisi evet kadınlara hesap verebilirlik nedir dediğinizde aile içindeki hesap
verebilirlikten çok güzel örnekler verebiliyorlar. İşte bizim günlük harcama
bütçemiz şu kadar, ben alışverişe gittim, şunları aldım. Geldiğim zamanda
eşimle bunları paylaştım gibi çok basit şekilde kurgulayabiliyorlar. Kurumların
da aslında onlara karşı verdikleri sözleri ne kadar hayata geçirdikleriyle ilgili
bir yaklaşım üzerinden bir hesap verebilirlik algıları var. Bir taraftan da çok
genel bir kabul var. O da şöyle ki; kurumların genelde vatandaşların fikrini
sorduğunu ama bu fikirden ne kadar yararlanıp yararlanmadığı konusunda
vatandaşların hiçbir bilgisinin olmadığını söylüyorlar. Bu birinci algı. İkinci
algı; kurumların onların istediği her şeyi yapabileceğini, yapması gerektiğini
daha doğrusu düşünüyorlar. Dolayısıyla bir temel vatandaşlık bilgilerinde
eksiklikler var. Yani hangi kurum, hangi hizmeti nereye kadar sağlar, hangi
kurum neden ne kadar sorumlu gibi bir kurumları birbirinden ayırt etme ya
da işte merkezi kurumların il teşkilatlarıyla yerel yönetimler arasındaki bu
temel farklılıkları bilmek gibi bir algıları yok. Hele de dezavantajlı
mahallelerde bu hiç yok. Dolayısıyla da bu mahallelere daha çok belediyeler
yakın durdukları için ve belediyeler mahalle temelli çalışmalar yaptıkları için
her şeyi belediyeden bekliyorlar. Belediyede bir noktaya kadar aracı olabiliyor.
Bir noktadan sonra hele onun sorumluluğuna girmiyorsa konunun takibini
bırakıyor. Yani il müdürlükleri vatandaşa özellikle mahalle düzeyinde
yaklaşmaktan çok uzaklar, eğer bu bir sosyal hizmet değilse. Sosyal hizmette
biraz daha yakın oluyorlar. Bir diğer konu bu yanlış algıdan dolayı kurum
belediye benim için her şeyi yapmalı çünkü ben onları oraya getirdim gibi
yanlış bir yargı var. Bu algıdan dolayı da eğer bir şeyi yapmazsa çok ciddi
anlamda şikâyet ediyorlar. Yani aslında hesap verebilirlik hikâyesi vatandaş
gözünde şikâyetten ibaret. Yani ya çok istiyorlar ya da her şeyden şikâyet
ediyorlar. Ama gerçek anlamda bir hani bu kurum bir biz ne istemişiz, bunun
ne kadarı yapılmış, ne kadarı yapılmamış ve neden yapılmamış gibi çok temel
soruları sormuyorlar. Vatandaşta böyle bir durum var.
UNDP Türkiye: Kadınların yönetişimde hesap verebilirlik ve etkinlik
konusundaki algılarının ve ihtiyaçlarının analiz edildiği bu girişim,
çalışmaların yapıldığı mahallelerde küçük çaplı girişimlerin geliştirilmesini ve
uygulanmasını desteklemeyi amaçladı. Aynı zamanda yerel yönetim ve hesap
verebilirlik konularında hem mahalleli kadınlara hem de kurumlara kapasite
geliştirme eğitimleri sağlandı. Girişim kapsamında, vatandaşların yerel karar
alma süreçlerine daha çok katılması ve bu süreçlerin yine vatandaşlarca etkin
bir şekilde izlenmesi için tavsiyeler geliştirildi. Sezin Üskent, kadınların hesap
verebilirlik ve şeffaflık konusundaki algılarının değişmesinde UNDP’nin bu
girişiminin nasıl bir fayda sağladığını şöyle anlatıyor.
Sezin Üskent: Tabii yani aslında hesap verebilirliğin tek başına bir şey
olmadığını, hesap sormanın da tek başına bir şey olmadığını, bunun bir süreç
olduğunu, yani bizim önce planlamaya katılmamız gerektiğini, katılırsak
uygulamayı izlersek ancak ondan sonra hesap vermenin bir parçası olduğunu
birazcık gördüler. Bir diğer konu kurumlar için çok önemliydi. Kurumlar hep
biz zaten kıt kaynaklarımızla bir şeyler yapıyoruz. İşte vatandaşta bizden talep
ediyor, onları da kaynaklarımız ölçüsünde bu işe dâhil ediyoruz gibi böyle
birazcık daha kendi dezavantajlıklarından bahsediyorlardı. Ama en azından
Trabzon’da yapılan çalışma gösterdi ki tamam kısıtlı kaynaklarla bir şeyler de
yapıyorsanız bile bizi bu sürece dâhil etmeniz gerekiyor. Bunun mesajını çok
güzel aldılar bence. Ve ben inanıyorum ki özellikle kent konseyi kadın
meclisinin dâhil olduğu yani örgütlü kadınların dâhil olduğu sistemlerde
hesap verebilirlikle ilgili, karara katılmakla ilgili problemler daha kolay
çözülecek. Yani bu iş birazcık kurumsallaşma istiyor. Bir nokta da şu peki biz
her yerde bu kadar ciddi örgütlenme boyutlarıyla da karşılaşmıyoruz tabii ki.
Özellikle de dezavantajlı nüfusun yaşadığı yerlerde. Bu mahalleler için bu
gruplar için ne yapılması gerekir derseniz kurumların aslında daha fazla
mahalleye gitmeleri ve vatandaşlarda bir karara katılma alışkanlığı
kazandırmaları gerekiyor vatandaşa çünkü şimdiki sistem kurumların da işine
geliyor. Yani vatandaş gelmesin, sorgulamasın, istemesin istiyorlar. Dolayısıyla
vatandaşa yakın durma kurumun ya belirli birimlerinin sorumluluğu gibi
oluyor ya da sadece mış gibi olsun diye yapılıyor. Kurumlar bir kez daha
aslında vatandaşa yakın durmalarının ve vatandaşla bir şeyler yapmalarının
gereğini anlamış oldular. Ve en azından vatandaş karnesi örneğinde bir araçla
tanışmış oldular. Yani umarız bu aracı kullanmaya devam ederler.
UNDP Türkiye: ‘Vatandaşla birlikte şeffaflık ve hesap verebilirlik yönetimi’
projesinin uzmanı Sezin Üskent’in bu sözleriyle Yeni Ufuklar’ın bu haftalık da
sonuna gelmiş oluyoruz. Bu bölümde, Trabzon ve İzmir’deki mahalleli
kadınlarla yürüttüğümüz hesap verebilirlik ve şeffaflık çalışmalarımızdan
bahsettik. Programı İstanbul’da Yodiviki stüdyosunda hazırladık.
Programımıza İstanbul’da FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, yayın
ağımızdaki üniversite radyolarından ve podcast formatında iTunes,
Soundcloud, TuneIn, Pure Connect, Yodiviki, Audioboo ve TTNET Müzik
üzerinden, ayrıca http://tr.undp.org adresi üzerinden ulaşabilirsiniz. Sosyal
medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle,
hoşçakalın.
PODCAST 148
01.02.2016
Sürdürülebilir turizm ve
kalkınma
Ceren Gökçe, Project Associate for
Sustainable and Community
Based Tourism, UNDP in Turkey
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile yeniden birlikteyiz. Bu
bölümde önemli çalışma alanlarımızdan biri olan sürdürülebilir turizmden
bahsedeceğiz. UNDP Türkiye kalkınma için turizmin neden önemli olduğunu
düşünüyor? Sürdürülebilir ve toplum temelli Turizm Projeleri Sorumlumuz
Ceren Gökçe hem dünya hem Türkiye için turizm sektörünün son durumunu
şöyle anlatıyor.
Ceren Gökçe: Dünyadaki gayri safi milli hasılanın yüzde dokuzu ve her on
bir işten bir tanesini sağlayan bir sektör bu ve bir buçuk trilyon dolarlık
ihracat hacmi yani dünya ihracatının yüzde altısından söz edeceğiz. Ve hizmet
ihracatının da yüzde otuzunu oluşturan bir sektör bu. 1950 yılında 25 bin
uluslararası turist varken 2014’te bu rakam 1.13 milyara ulaşmış ve 2030
yılında biz 1.8 milyar insanın uluslararası turist olarak faaliyetlere katılacağını
düşünüyoruz. Ve yine aynı yıl için 6 milyar iç turist bekleniyor. Yani kendi
ülkesi içinde gezecek insan bekleniyor. Neden gezdiğimize bakalım. Türkiye
içerisinde yüzde yetmişimiz yakınlarını ziyaret etmiş geçtiğimiz yıl. Önemli bir
yüzdemiz gene sağlık için seyahat etmiş. Ve yüzde sekizimiz ancak tatil
maksatlı gezmiş. Ancak bu önceki yıllara kıyasla çok daha yükselme trendinde
olan bir rakam. Bu da turizmin ülkemizde büyüme eğilimi gösteren bir sektör
olduğuna işaret ediyor. Nerelerde kalmışız diye bakacak olursak akraba
evlerinde en çok kalmışız. Kendi yazlıklarımızda kalmışız ve otellerde
konaklamışız. Hiç azımsanmayacak miktar 4 milyar kişi otellerde konaklamış.
Bu da aslında çok ciddi bir iş hacmi yaratıyor. Çok ciddi istihdama katkı
sağlıyor. Ülkemize en çok girişi İstanbul ve Antalya illerinden olurken bizler
Türkiye’den en çok Gürcistan ve Yunanistan’a seyahat etmişiz. İç turist
sayısında ülkemizde yüzde 0.8 düşüş gözlemişiz. Ancak aynı dönem
içerisinde yurt dışına çıkışlarımızı yüzde 4.4 arttırmışız. Yani ne demek ki gelir
düzeyimiz yükselmiş, demek ki merak faktörü etken olmuş ve yurt dışına
çıkışlarımız artmış. 8 milyon kişi yurt dışına çıkmış. Geçen yıla oranla yüzde 9
bir artışla 10 milyon Türk, seyahat aktivitelerine katılmış. Ortalama 7 buçuk
geceleme yapmışız ve ilk çeyrekte iç turizmde 3 milyar TL gelir bırakmışız
ülkemizdeki turizm sektörüne. Ve nasıl gezdiğimize bakacak olursak yüzde
doksan sekizimiz kişisel planlamayla gezmiş. Yüzde sadece 2’miz paket
turlara katılmış. Bu da bize gösteriyor ki artık kişisel deneyimler ön planda.
Daha farklı turizm eğilimleri yükselişte. Bu da olaylara aslında biraz daha farklı
bakmamızı gerektiren bir durum. 4 binden fazla tesisimiz ve ciddi bir yatak
kapasitemiz var.
UNDP Türkiye: Diğer bir deyişle sürdürülebilir ve kapsayıcı bir kalkınma için
hem dünyamızın hem de insanların yaşam koşullarının iyileştirilmesinde
sürdürülebilir turizm anahtar bir görev üstleniyor. Ceren Gökçe UNDP
Türkiye’nin sürdürülebilir turizm anlayışını şöyle aktarıyor:
Ceren Gökçe: Biz tematik bir yaklaşım ve ziyaretçi yönetimi perspektifiyle
sürdürülebilir toplum temelli turizm projeleri yürütmek üzerinde çalışıyoruz.
Biliyorsunuz çalışma alanlarımız çevre iklim değişikliği, kesişen tematik
alanlarımız var. Özel sektör, toplumsal cinsiyet eşitliği vesaire gibi. Ve biz
turizmle kapsayıcı sürdürülebilir büyüme altında çalışıyoruz. Sürdürülebilir
toplum temelli turizme biz fakirliği önlemenin, büyümenin, insani
kalkınmanın ve çevre, tarih, kültür değerlerini korumanın bir aracı olarak
görüyoruz. Doğru yapılandırmanın bir aracı olarak görüyoruz. Doğru
yapılandırıldığında, doğru uygulandığında turizmin büyümeye, fakirliği
önlemeye, kalkınmaya ve çevre korumaya katkı vereceğini biliyoruz. Ve az
evvel de bahsettiğimiz gibi sürdürülebilir yerel kalkınmanın önemli bir aracı
olarak gördüğümüz sürdürülebilir toplum temelli turizmle ilgili de 2007’den
beri yaklaşık 10 yıldır Türkiye ofisimiz aktif olarak çalışıyor. Ve bu projelerimizi,
yine çok önem verdiğimiz bir alan olan ortaklıklarla yürütüyoruz. Bir Kültür
Turizm Bakanlığı ortaklığımız var 2007’den beri süren ve yine 2007’den beri
süren Anadolu Efes ortaklığımız var. Bu üçlü ortaklık modelleri bizim hem her
türlü faaliyeti yürütürken hayatımızı çok kolaylaştıran hem de yerelin
sağladığı faydayı çok ciddi şekilde arttıran, katma değer sağlayan ortaklıklar.
UNDP Türkiye: UNDP Türkiye 2004 yılından beri paydaşları ile birlikte
sürdürülebilir turizm projeleri yürütüyor. Ceren Gökçe beraber çalıştığımız
paydaşlarımızı ve turizm projelerindeki temel hedeflerimizi şöyle anlatıyor:
Ceren Gökçe: 2004-2010 yılları arasında UNDP projeleri içinde turizm
bileşeni olan projelere bakalım. 150 milyon dolar toplam bütçe görüyoruz.
2011’de de yıllık 30 milyon dolara ulaşan bir portföye bakıyoruz. 2015’te ise
devam eden 200’den fazla projemiz var. Bu projelerin yoksulluğu önleme,
yerel kalkınma boyutunda sürdürülebilir fayda sağlama amacıyla
uygulanmasına doğrudan ulusal ortaklarla birlikte biz hareket etmeyi tercih
ediyoruz Türkiye Ofisi’nde. Ve STK’ları, üniversiteleri ve özel sektörü de içeren
bir çalışma modelimiz var ve bu doğrultuda özel sektörün gelişimi içinde
mikro işletmelerin, Kobilerin gelişimini ve farklı iş birliği modellerini de
destekliyoruz. Ve yine az evvel bahsettiğim gibi destinasyon bazlı yani
sürdürülebilir turizmin ve sürdürülebilir destinasyonların gelişmesini
destekleyerek çevreye duyarlı bir gelir kaynağı yaratırken, bio çeşitliliği
korumayı, gelecek nesillerinde sahip olduğumuz çevre kültür değerlerinden
faydalanmasını aslında amaçlıyoruz. Ve bu doğrultuda da aslında biz
sürdürülebilir turizmi pek çok farklı kitleye hitap eden, pek çok farklı kitleye
fayda sağlayan bir araç olarak konumlandırabiliriz. Taraflar kimler bir kere
işletmeler, sektör çalışanları, ev sahibi toplumlar yani yerel halk, misafirler
yani turistler. Biz doğal, tarihi kültürel mirası da burada bir paydaş olarak
görüyoruz. Ayrıca hani tüm bunları koruma kullanma dengesi içerisinde
kendilerine bırakmayı amaçladığımız bir de gelecek nesiller var, bizim paydaş
olarak gördüğümüz. Bu doğrultu da kalkınma boyutunda sürdürülebilir
turizm, turizmin sağladığı sosyo-ekonomik kazançların tüm paydaşlar
arasında adil paylaşıldığı, yoksulluğun azaltıldığı bir ekonomik faaliyetin
ortaya çıkmasına çalışıyor aslında ya da biz bunu yaratmaya çalışıyoruz
diyebiliriz.
UNDP Türkiye: Peki, UNDP Türkiye’nin 2004 yılından beri yaptığı
çalışmalarda neler başarıldı? Birkez daha Ceren Gökçe:
Ceren Gökçe: 2007 yılından 2012 yılına kadar uygulaması devam etmiş bir
Datur projemiz var. Çoruh Vadisi İsbir Uzundere Yusufelinde devam etmiş
Anadolu turizmi geliştirme projemiz. Aslında çok da güzel bir sonuç alındı bu
projeyle ve Uzundere turizm merkezi ilan edildi. Yine aynı yıllarda devam
etmiş 2008-12 arasında bir Doğu Anadolu’da kültür turizmi için ittifaklar ortak
programımız vardı. Burada da çok güzel bir uygulama modeli, çok güzel bir iş
birliği modeli aslında gündemdeydi. UNDP, UNESCO, UNİCEF, Dünya Turizm
Örgütü ve 1000 Yıl Kalkınma Hedefleri Fonu işbirliğiyle yürütülen bir proje
söz konusuydu. Bunları 2012 yılı sonu itibariyle farklı bir ölçeğe taşıma kararı
verdi Türkiye ofisimiz. Ve Kültür Turizm Bakanlığımızla birlikte sürdürülebilir
toplum temelli turizm kapasite geliştirme projemiz gündemde. 2017 yılını,
2017 sonuna kadar şuanda devam etmesi söz konusu ve bu projenin amacı
aslında bakanlığımızın merkez ve taşra teşkilatında sürdürülebilir toplum
temelli turizmin uygulama kapasitesinin arttırılması. Bu anlamda ülkemizdeki
yasal ve finansal kapasitelerinde bir şekilde geliştirilmesi ve seçilen alanlarda
pilot çalışmaların yapılması. Şuanda 2 pilot üzerinde çalışıyoruz. Cumalı Kızık
ve Kemaliye. Bursa ve Erzincan. Bir diğer projemiz içinde bir küçük hibe
bileşeni de olan ve yine bizim çok önem verdiğimiz kamu, özel sektör, UNDP
işbirliğini ön plana çıkaran bir proje. Gelecek Turizm’de sürdürülebilir turizm
destek
fonu.
En
başta
söyleyeyim
bu
projenin
detaylarını
gelecekturizmde.com adresinden ulaşılabilir. Ve her yıl bahar aylarında biz bu
proje için hibe çağrıları açıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda desteklenen projeler
Bursa Misi Köyü’nde ipek böcekçiliğinin de desteklendiği, yüzde yüz Misia
projesiydi. Seferihisar’da Seferihisar’ın geleneksel mutfağı projesi, Aslan
Tepe’de Malatya’nın mirası Aslan Tepe projesi, Urfa’da dünyanın en eski
tapınağı Göbeklitepe projesi, Safranbolu’da Safranbolu Hatırası projesi ve
Mardin’de de kadın liderliğinde sürdürülebilir turizm gelişimlerinin
yaratılması projesi. Bu altı projede çeşitli modeller yarattık biz. Bu projenin
temel amaçlarından biri modeller yaratmak. Ve bunun sonunda sevindirici
bazı gelişmelerde gördük. Örneğin Misi köyünde bizim canlandırma
hedefiyle yola çıktığımız ipek böcekçiliğini Bursa Nilüfer Belediyesi
sahiplenerek il ölçeğine yaydı. Bir diğer projemizde Safranbolu projemizde
Safranbolu Hatırası’nda hem misafirin hediyelik eşya davranışları, hem
üreticinin ihtiyaçları doğrultusunda araştırmalar yapıldı. Ve bunların
sonucunu biz ulusal ölçeğe farklı şekillerde taşıyor olacağız önümüzdeki
dönemlerde. Bu yıl yine hibe çağrılarımıza yüzlerce başvuru geldi. Bunlar
arasından çok zorlu bir süreçte elemeler yaptık aslında. Çok çok iyi projeler
geldi. 2016 yılında da 3 projeyi her sene olduğu gibi 3 projeyi desteklemeye
karar verdik. Bunlardan bir tanesi Edremit. Gastronomi turizmi alanında
gerçekleştireceğimiz Nar kadınla, Edremit’in geleneksel tatları projesi. Bir
diğeri Keçiborlu ilçesi Lavantayla kalkınıyor projesi. Bu bir kırsal turizm
desteği. Ve birde Adana Saimbeyli Kendi Kelebeğini Keşfet projesini
destekliyor olacağız. Bu da bir ekoturizm projesi. Yine modeller yaratıyor
olacağız. Ve önümüzdeki dönem özellikle bunları çalışırken birde bunun az
evvel bahsettiğimiz paydaşlardan biri olan sorumlu turist boyutu var. Bunu da
derinleştiriyor olacağız. Bu konularla ilgili bilgi almak isterseniz bizlere her
zaman ulaşabileceğiniz gibi web sitemizi de takip edebilirsiniz. Burada da
güncel haberlere ulaşabilirsiniz.
UNDP Türkiye: UNDP Türkiye’nin Sürdürülebilir ve Toplum temelli Turizm
Projeleri Sorumlusu Ceren Gökçe’nin bu sözleriyle Yeni Ufuklar’ın bu haftalık
da sonuna gelmiş oluyoruz. Bu bölümde önemli çalışma alanlarımızdan biri
olan sürdürülebilir ve toplum temelli turizmden bahsettik. Programı
İstanbul’da Yodiviki stüdyosunda hazırladık. Programımıza İstanbul’da FM
bandında ve internette Açık Radyo’dan, yayın ağımızdaki üniversite
radyolarından ve podcast formatında iTunes, Soundcloud, TuneIn, Pure
Connect, Yodiviki, Audioboo ve TTNET Müzik üzerinden, ayrıca
http://tr.undp.org adresi üzerinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde
kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.
UNDP Türkiye'de iş ilanları
Çevrimiçi İletişim Teknik Uzmanı (Son başvuru tarihi - 4 Şubat 2016)
İdari Asistan/Çevirmen (Son başvuru tarihi - 7 Şubat 2016)
Satın Alma ve Sözleşme Müdürü (Son başvuru tarihi - 7 Şubat 2016)
Finans Asistanı (Son başvuru tarihi - 7 Şubat 2016)
Tüm ilanlar için buraya tıklayın.
Katkıda Bulunanlar
Editör: Faik Uyanık
Asistan: Nazife Ece
Stajyer: Gülce İpci
Bu sayıya katkıda bulunanlar: Birce Albayrak, Deniz Tapan, Necmettin
Tokur, Pelin Rodoplu
UNDP Türkiye’yi takip edin:
© 2014 UNDP Türkiye
Yeni Ufuklar’ın tüm hakları UNDP Türkiye’ye aittir. Yeni Ufuklar dergisinin
kaynak gösterilmesi ve ilgili linkin verilmesi kaydıyla dergiden alıntı yapılabilir.

Benzer belgeler

Yoksulluk ölçümlerine yeni bir yaklaşım Sürdürülebilir turizm

Yoksulluk ölçümlerine yeni bir yaklaşım Sürdürülebilir turizm ekonomik olarak güçlendirilmesinin desteklenmesi için olası girişimlerin belirlenmesi de yer alacak. Yapılan istişarelerde, yeni bir 2015 sonrası kalkınma gündeminin şekillenmesi ve tanımlanması iç...

Detaylı

Yoksullukla mücadele için yaratıcı ve açık diyalog Ekvator Ödülü

Yoksullukla mücadele için yaratıcı ve açık diyalog Ekvator Ödülü 2007’den beri devam eden çalışmalarla proje illerinde meyveciliği yaygınlaştırmak ve çiftçilerin gelirlerinde kayda değer bir artış sağlamak amaçlandı. Projeye başlanmadan önce Batman’ın Sason ilçe...

Detaylı