11 Nisan – 15 Nisan 2016

Transkript

11 Nisan – 15 Nisan 2016
ANADİL ETKİNLİKLERİ
KAVRAM GELİŞİMİ
AKIL OYUNLARI
SANAT
“Ağaç” ile ilgili akıl grafiği
oluşturuyoruz.
“Ağaç ve Dinozor” adlı kısa animasyon
filmini izliyoruz.
“Dal-gövde-yaprak”, “parça-bütün”,
“geniş-dar” kavramlarıyla ilgili
çalışmalar yapıyoruz.
Ağaçtan neler yapabiliriz?
Araştırıyoruz.
Kağıt olmasaydı ne olurdu?
“Ağaç Evler”, “Meyve Veren Ağaçlar”
sunumlarını izliyoruz.
Yıl sonu sergimiz için ağaçlarımızı
hazırlamaya başlıyoruz.
Atık kağıtlara resim yapıyoruz.
YARATICILIK
MATEMATİK OYUNLARI
Ailemiz ile tasarladığımız “Bahar
Kıyafetlerimiz”i defilemizde
arkadaşlarımıza ve öğretmenlerimize
sunuyoruz.
Geleneksel oyunlarımızı ve dünya
çocuk oyunlarını öğrenmeye devam
ediyoruz. İstop, Değiş Tokuş (Fransa)
Mevsimlere göre ağaçları
eşleştiriyoruz.
Ormanda yaşayan hayvanlarla örüntü
çalışması yapıyoruz (Portfolyo).
“e” sesi ile ilgili çalışmalara devam
ediyoruz.
OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK
“a” sesini tanıyoruz.
“Elma Ağacı Oluşumu” olay sıralama
çalışması yapıyoruz.
PARMAKLAR ÇALIŞIYOR
Atık kağıtlardan “tohum topları”
yapıyoruz.
MEVSİMSEL ETKİNLİKLER /
COOKING
Bahçemizdeki ağaç çeşitlerini inceleyip
gözlemlemek üzere sınıfımız için bir
ağaç seçiyoruz.
Çocuk ve Doğa; Görüntü Var, Renk Yok
Hem baharın getireceği güzel havalar hem de 23 Nisan Çocuk Bayramı yaklaşırken çocukların sadece
parklarda nefes alamayacağını, mutlu olamayacağını düşünen Nil Kayarlar Sarrafoğlu; Çocuk ve Doğa
hareketinin kurucularından Nihal Poyraz Temürcü ile çocukların doğayı yaşaması gerekliliği üzerine
sohbet etmiştir. İlgili yazıyı sizlerle paylaşmanın yararlı olacağını düşündük.
“Çocuk ve Doğa hareketi şu temel fikirden güç alıyor: Doğadaki çocuk, soyu tehlike altında olan bir
türdür ve çocukların sağlığı ile yeryüzünün sağlığı birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.”
Richard Louv(Doğadaki Son Çocuk, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları)
Çocuk ve Doğa serüveni, bir kitabın çocuklarımızın hayatına girmesiyle beraber başlamış. Ceyhan
Temürcü, “Tübitak Popüler Kitaplar”dan çıkan ”Doğadaki Son Çocuk” adlı kitabı çevirirken, çiftin
çocukları Aral ve Ilgaz dokuz aylık göbek sürecini yaşıyorlarmış. Kendi doğa deneyimlerini çocuklarına
aktarma hevesiyle yola çıkan çift, şimdi tüm çocukların her yerde; okulda, tatilde, evlerinin
bahçesinde, doğa ile her fırsatta buluşmasını hedefliyor. “Ağaç kovuklarındaki yosunların
arası kuzenimle benim gizli mektup kutumdu, evcilik oyuncaklarımızı çamurdan yapardık; ünik,
pürüzsüz(!) fincan takımlarımızla oynardık... Hâlâ gölgeler, ağaç ve su arasındaki ışık oyunları benim
için seyirlik bir gösteri; hâlâ akşam ışık altında, düşen kar tanelerinin gölgelerini izlerim keyifle, fındık
bahçesinin kendine has kokusu hâlâ hatırımda. Bu deneyimler rüya gibi kişiye özel saklanır, depolanır,
anlatmayla olmaz ki...” diye anlatıyor Nihal Temürcü. “Şimdinin çocukları, açık havada
koşturamıyorlar, arkadaşlarıyla serbest oyunlar oynayamıyorlar, doğayı deneyimleyemiyorlar, doğanın
kendisini değil, sadece görüntüsünü tanıyorlar. Oysa çocuklar görerek, işiterek, dokunarak,
koklayarak, hissederek; doğrudan deneyimlerle doğayı tanımalılar. İşte bu ihtiyaca karşılık verebilmek
için yola koyuldu Çocuk ve Doğa Hareketi” .
Gezilerinde çocuklarla birlikte ekolojik çiftliklere, köylere, ormanlara, kırlara, derelere, tarlalara
gidiyor,onların ekolojik yaşam pratikleriyle tanışmalarına; çiftlik hayvanlarını sevmelerine, tarladan
çilek toplamalarına, ağaçtan elma koparmalarına, ekmek yapıp ve ateşte pişirmelerine; bitki ve
hayvanları, onların yaşam alanlarını tanımalarına; ayaklarını çamura ve suya sokup, ağaçlara
tırmanmalarına önayak oluyorlar.
Maryland Üniversitesi Prof. JaneClark’ın tanımlamasından ortaya çıkan bir deyim olan ‘kutulanmış
çocuklar’ deyimine odaklanmış Çocuk ve Doğa Hareketi: “…..zamanlarını araba koltuklarında, mama
sandalyelerinde ve televizyon oturaklarında geçiriyorlar. Dışarıda pusetlere konuyor ve itilerek
hareket ettiriliyorlar. Bu çocuk kutulama işlemleri güvenlik amacıyla yapılıyor ama çocukların uzun
vadedeki sağlıklarını riske atıyor.”
** Kutulanmış çocuklar deyiminin, şehir kültüründe büyüyen fidanlarımız; çocuklarımıza ne kadar
uyduğundan bahsediyor Temürcü: “Beton bloklar arasından hava almak için küçük şehir parklarına
çıkardığımız çocuklara, asıl ihtiyaçları olan doğada serbest zaman geçirme fırsatları yaratmamız
gerekiyor.”
Çocuklarımızın doğayla yeniden bütünleşmesi için en büyük sorumluluk biz anne-babalara düşüyor,
ayrıca teyzelere, halalara, amcalara, dayılara, büyükanne ve büyükbabalara...
Lütfen haftanın en az bir gününü çocuklarınızla birlikte ve mümkün olduğunca açık havada, doğada
geçirin. Onların sağlığı ve geleceği için en iyi yatırım bu olacaktır.
Alıntı: http://www.yesilist.com/cms.php?u=cocuk-ve-doga-goruntu-var-renk-yok&id=37
GÖRSEL SANATLAR: Pastel tekniği ile kelebek ve arılar yapacağız.
BEDEN EĞİTİMİ: Top atma ve tutmaya yönelik çalışmalar
yapacağız. Pilates dersimizde denge ve kuvvet çalışmaları yapacağız.
DRAMA: “İlkbahar” konulu ifade ve doğaçlama çalışması yapacağız.
MÜZİK: Tschaikovsky ‘nin hayatını öğrenip müziklerini dinleyeceğiz.
ORFF: Sınıftaki eşyaları kullanarak ritim çalışması yapacağız.
RİTM ve DANS: Hip-hop dansı çalışacağız.
23 Nisan provaları yapacağız.
BALE: Kareografik dans ve streching çalışmaları yapacağız.
SATRANÇ: “Tek Kale Matı”nı öğrenmeye devam edeceğiz.
SERAMİK: Seramik kili hazırlama ve uygulama çalışması yapacağız.
BİLİM MUTFAĞI: Işık renkleri var hayatımda, en güzel
gökkuşağında!!!
Bu hafta, seslerden ‘R’i yakından tanıdık. Bu sesle başlayan kelimeleri öğrendik ve
konuyla ilgili el-çalışması yaptık. ‘The Letter R’ şarkısını söyledik. 1’den 30’a kadar
sayıları tekrar ettik. ‘İlkbahara Merhaba’ konumuza başladık ve konuyla ilgili kelimeler
öğrendik. İlkbaharı anlatan resim çalışması yaptık ve ‘Peep and the Big Wide World:
Spring Thing’ adlı kısa çizgi filmi izledik. ‘Spring is Here’ ‘What’s The Weather Like?’,
‘Good Morning’ şarkılarını öğrendik.
Gelecek hafta, seslerden ‘H’i öğreneceğiz. Bu sesi el çalışmasıyla pekiştirdikten sonra
‘The Letter H ’ şarkısını söyleyeceğiz. İlkbahar konumuza, eşleştirme ve kelime
oyunlarıyla devam edeceğiz. Okulumuzun bahçesinde konuyla ilgili öğrendiğimiz
şarkıları söyleyeceğiz
Kazanımlar: Sound for this week: R is for: rat, rabbit, rain, rainbow, rocket, racoon.
Vocabulary for next week: Spring is Here: Spring, birds, flowers,
children, park, kite, hot.
Sound for next week: H is for: hot, house, hat, horse, heart.
•Bu hafta “Bahar Defilesi”
yapacağımızı,
•16 Nisan 2016 Cumartesi
günü “Bahar Şenliğimiz”
olacağını
unutmayalım !..
Üç Haydut
Özgün Adı: The Three Robbers
Yazan ve resimleyen: Tomi Ungerer
Çeviren: Güneş Onaran, Sinan Erzen
Yaş grubu: 3+
Mephisto Kitaplığı, 2015,
32 sayfa, sert kapak
ISBN: 978-605-87495-7-3
İstesek de istemesek de çoğumuz önyargılarımızla hareket ederiz. Ne kadar objektif olmaya çalışsak da
derinlerde bir yerde eski yargılarımız fısıldamaya devam eder. Pek çok kişinin çocuk kitaplarıyla ilişkisinde
de önyargıların rolü büyüktür. Çocuklar için yazılmış kitaplardan beklentilerimiz bellidir: Kitap iyiyi, doğruyu
söylemeli; mümkünse bir şeyler öğretmelidir. Söz konusu olan resimli bir kitapsa sevimli çizgiler daha çok
puan toplar. Hele bir de çocuk kitaplarıyla yeni yeni tanışan, çiçeği burnunda bir ebeveynseniz, önyargınız
çocuğunuzu olumsuz her şeyden korumak gibi tuhaf, anlaşılmaz bir içgüdüyle ittifak kurar. Sırf çocuğu
canavarlardan korkmasın diye ona Tostoraman’ı okumaya çekinen, Vahşi Şeyler Ülkesi’nin o müthiş
figürlerinden ürken ya da uykusuzluk çeken Koyun Russell’ın çocuğuna kötü örnek olacağını düşünen
ebeveynler biliyorum. Bu kişilerin ”Üç Haydut”un kapağına bakınca ne mi yapacaklar? Ürkecek, tedirgin
olacak, kitabı çocuklarına okuyup okumama konusunda kararsızlık yaşayacaklar. Kendileri bilir…
Ödüllü yazar ve çizer Tomi Ungerer imzası taşıyan “Üç Haydut”, 1961 yılında yayımlanmış. Aradan geçen
sürede yirmiye yakın dile çevrildiğine ve milyonlarca adet sattığına göre özel bir kitap olduğuna kuşku yok.
Kitabı özel kılan alışılageldik resimli kitap kriterlerini ters yüz etmesi. Adından belli zaten;
kahramanlarımız üç haydut. Daha kitabın kapağında göz göze gelince tedirgin ediyorlar bizi. Yakaları
yukarıya kadar kaldırılmış pelerinleriyle iyice aşağı çekilmiş şapkalarının arasından görünen sinsi bakışlar
yenilir yutulur cinsten değil. İçlerinden birinin elindeki çift taraflı balta ile tedirginliğimiz iyice artıyor. Bu
kitaptan hayır gelir mi?
“Bir zamanlar üç korkunç haydut yaşardı,” diye başlayan masalı okudukça, tedirgin olmakta ne kadar haklı
olduğumuzu düşünmeden edemiyoruz. Birincisi alaybozan tüfeği, ikincisi karabiber körüğü, üçüncüsü de
kocaman kırmızı bir balta taşıyan bu haydutların işi gücü, gece karanlıkta pusu kurup yağma yapmak çünkü.
Yolunu kestikleri faytonlardaki insanlar arasında dehşete düşmeyen yok.
Günün birinde, yine soygun için yola fırlayan haydutların karşısına içinde sadece küçük bir kız bulunan bir
fayton çıkıyor. Hiç sevmediği halasının yanına gönderilmekte olan Tiffany adlı bu küçük öksüz, üç haydut
tarafından götürülmeye bırakın üzülmeyi, mutlu bile oluyor. İşte dönüşümün başladığı yer! Haydutlar
Tiffany’yi SICAK bir battaniyeye sarıp mağaralarına götürür, YUMUŞAK bir yatağa yatırırlar. Ertesi gün
haydutların mağaradaki zulasını gören Tiffany’nin sorduğu “Bunlar ne işe yarıyor?”sorusu ikinci ve asıl
kırılma noktası olur. O ana kadar zenginlikleriyle ne yapacaklarını hiç düşünmeyen haydutların artık bir
amacı vardır. Tiffany gibi öksüzleri aramaya başlar, onlara yaşayabilecekleri harika bir şato alır ve
kendilerininkinden farklı olarak kırmızı pelerinler giydirirler. Yıllar geçer, bir zamanların üç haydudu
soygunlarıyla değil, büyüttükleri çocukların minnetiyle anılırlar.
“Üç Haydut”u okuduğunuz zaman zihninizde birçok soru peş peşe sıralanıyor: Kötülük nedir? Her insan
kötü müdür? Yoksa her kötünün içinde iyi bir taraf var mıdır? Amaçsızlık ve bir amaca sahip olmak
insanın yaşam seyrini nasıl şekillendirir? Ungerer, kitabında bunları ve fazlasını söylüyor okura. 2007
yılında uzun metrajlı bir animasyonu da yapılan Üç Haydut, ABD’nin çoktan klasikleşmiş çocuk
kitaplarından. Sıra dışı konusu, çarpıcı illüstrasyonları ve yalın anlatımıyla umarım burada da sevilir ve
klasikleşir. Önyargısı olanlar ise önyargılarını bir kenara bırakabilirler. Çünkü onlara şunu gönül
rahatlığıyla söyleyebiliriz: ”Üç Haydut ”bir sevgi kitabı…
*** Bu yazı,” İyi Kitap”ın Mart 2016 tarihli 82. sayısında yayımlanmıştır.
Çocuk ve Yaratıcılık
En genel anlamıyla yaratıcılık; “bilinen şeylerden yeni bir şeyler çıkarmak, özgün
bir senteze varmak, sorunlara yeni çözüm yolları bulmak, varlıklar ve olaylar
arasında yeni ilişkiler kurmak ve böylece orijinal bir düşünce şeması içinde yeni
yaşantı, deneyim, fikir ve ürünler ortaya koymak” şeklinde tanımlanabilir.
Bu özelliğin ortaya çıkması çok küçük yaşlara dayanır, fakat gereken önem
verilmezse ve çeşitli uyaranlarla desteklenmezse zamanla sahip olduğu
potansiyelini kaybedebilir. Bu nedenle erken yaşlarda, eğitimciler ve aileler
tarafından çocukların yaratıcılık yeteneğine önem verilmeli ve gelişebilmesi için
de desteklenmelidir.
Neler yapabiliriz?
Çocuklarımızla oyun oynamalı, ona dokunmalıyız.
Dışarıdan aldığımız oyuncakları ve materyalleri çocuğumuza sunmanın yanı
sıra evdeki ve çevresindeki malzemeleri kullanarak da yeni ürünler yaratmaya
çocuklarımızı özendirmeliyiz.
Çocuklara birçok şeyi keşfedebileceği ve deneyebileceği ortamlar yaratmaya
çalışmalıyız.
Çocuklarımızın yakın ve uzak çevresini tanımasına fırsat verici geziler
düzenlemeli; neye bakması, neyi görmesi, neyi duyması gerektiği konusunda yol
gösterici olmalıyız.
İstediklerini yapabilmeleri için onlara belirli miktarlarda bağımsızlık hakkı
tanımalıyız.
Çocuklarımızın hayal gücü ile ortaya koydukları ürünlerine müdahale
etmemeliyiz.
Eleştirmemeli, çocuklarımızın düşüncelerini olduğu gibi kabul etmeye
çalışmalıyız.
Onların sonu gelmeyen sorularını bıkmadan, onların anlayabileceği düzeyde ve
doğru olarak cevaplamalıyız.
Sonuçtan çok sürece önem verdiğimizi vurgulamalı ve bunu çocuklarımıza
göstermeliyiz.
Farklı çözüm yolları bulmaları için zaman vermeliyiz.
Çocuğumuzla beraber zaman geçirirken onun yaratıcılığını destekleyici koşullar
oluşturmalıyız.
Ünlü ressam Picasso’nun “Ben bütün ömrüm boyunca bir çocuğun yaratıcılığına
kavuşmak için çabaladım.” sözleri, bir çocuğun yaratıcılığını en güzel anlatan
ifadedir.

Benzer belgeler

11 Nisan – 15 Nisan 2016

11 Nisan – 15 Nisan 2016 olacak, kitabı çocuklarına okuyup okumama konusunda kararsızlık yaşayacaklar. Kendileri bilir… Ödüllü yazar ve çizer Tomi Ungerer imzası taşıyan “Üç Haydut”, 1961 yılında yayımlanmış. Aradan geçen ...

Detaylı