PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi

Transkript

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi
İSTOÇ TİCARET MERKEZİ’NİN ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR.
OCAK - ŞUBAT - MART 2015 SAYI: 42
1 l İSTOÇHayat
başyazı
EKONOMİDE
2015’E BAKIŞ
2014 ekonomisindeki düşük büyümenin rehavetinden kurtulup, verilen
hedefleri yakalamak için doğal etkenler ve dünya konjonktüründeki
yaşanan kırılganlıkları ele alarak en azından eksiye düşmedik
diye kendimizi teselli etmemeliyiz. Çünkü bizim 2023 hedeflerini
yakalayabilmemiz için yıllık yüzde 5’lik bir büyümenin altına inmememiz
gerekiyor.
Yapısal dönüşümler ve verimlilik artışı gibi gelişmeler dünya
ekonomisinde önemli rol oynarken, ülkemiz ekonomisinde de yapısal
dönüşümlerin seri şekilde yapılarak, KOBİ’lere gerekli desteklerin acilen
verilmesi gerekiyor. KOBİ’ler için inovasyon ve AR-GE çalışmaları çok
önem taşıyor. Bu çalışmalara, üniversite-sanayi iş birlikleriyle etkin ve
nitelikli sonuca ulaşabilen platformlar da eklenip, KOBİ’leri daha kaliteli
ve teknolojiyi yakalayabilecek seviyeye getirecek konumun sağlanması
gerekiyor. Daha sonra da markalaşma sürecine gidilmelidir.
Teknolojik bilgi birikimini uygulama alanlarına indirip, gerekli alt yapı
çalışmalarını zaman kaybetmeden gerçekleştirmemiz gerekiyor. Organize
sanayi bölgelerimizin tek tek ele alınarak, çevreye daha duyarlı ve sektör
bazında ihtisaslaşmaları için gerekli çalışmaların yapılması kaçınılmazdır.
Önümüzdeki seçim sürecini göz ardı etmeden dünyadaki ekonomik
kırılganlıkları iyi analiz ederek, 2015 yılının biraz daha sıkıntılı geçeceğini,
ekonomik hesaplarımızı ona göre yapmamızın gereğini beyan eder; barış,
sevgi, hoşgörü ve herkesin birbirine saygı göstereceği bir ülke olmamızı
temenni ederim.
İSTOÇ camiamızın ve tüm iş dünyasının başarılı bir yıl geçirmesini
diliyorum.
Saygılarımla,
NAHİT KEMALBAY
İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı
İSTOÇHayat l 2
14
10
42
-MAR
BAT
OCA
K-ŞU
içindekiler
T 20
15
4
30
32
34
3 l İSTOÇHayat
22
26
İmtiyaz Sahibi
İSTOÇ Ticaret Merkezi Adına
Nahit Kemalbay
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Cumhur Savaşkan
Yayın Kurulu
Mehmet Duyulmuş
Salih Türkay
M. Mustafa Gönül
Mehmet Özcan
Necati Yaşar
Adres
İSTOÇ Ticaret Merkezi 34217
Bağcılar / İstanbul
Tel: (0212) 659 45 00
www.istoc.com.tr
[email protected]
4 Haberler 10 Sektör Analizi 14 Sektör İnceleme Plastik
Reklam için
Nilgün Arda
0212 659 45 00 (4 Hat)
Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci
ile, plastik sektöründe yaşanan gelişmeleri konuştuk.
İSTOÇ Hayat Dergisi
3 ayda bir yayımlanan
bedelsiz süreli yayın organıdır.
18 Üyelerimizi Tanıyalım 22 Gezi Antik kentlerin en çekicisi: Priene
26 Ünlü Söyleşisi Erkan Can: “Tiyatro, oyunculuğun temelidir”
30 Centilmen Erkek dünyasını yansıtan kozmetikten aksesuara kadar
tüm ürünler bu sayfalarda yer alıyor 32 Teknoloji
34 Spor Alper Saruhan: “Pes etmeyi sevmeyen bir karaktere
sahibim” 38 Kültür Sanat 42 Bunları biliyor musunuz? Hayatınızı
kolaylaştıracak pratik bilgiler bu sayfalarda... 44 Sağlık Kadıköy Şifa
Yayına Hazırlık
Genel Yönetmen
Gürhan Demirbaş
Genel Yönetmen Yardımcısı
Eser Soygüder Yıldız
Kadıköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Solak, “Sigara
Görsel Yönetmen
Hakan Kahveci
içenleri bekleyen gizli tehlike: KOAH” 47 Fuar Takvimi
Editör
Betül Topaklı
Grafik&Tasarım
Tijen Kızıler Şahman
Fotoğraf Editörü
Eren Aktaş
Kurumsal Satış Yöneticisi
Özlem Adaş
Tel: 0212 440 27 65
İletişim
Tel: 0212 440 27 63 - 0212 440 29 68
[email protected]
ajansdyayincilik.com
Baskı
Gezegen Basım Ltd. Şti.
www.gezegenbasim.com.tr
Tel: 0212 325 71 25
38
44
İSTOÇHayat l 4
Hüseyin Avni Mutlu’dan
İSTOÇ’a veda ziyareti
İstanbul Valiliği’nden Merkez Valiliği’ne atanan Hüseyin Avni Mutlu, İSTOÇ’a
veda ziyaretinde bulundu.
Eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni
Mutlu’nun İSTOÇ Yönetimi’ni veda ziyareti
7 Ocak 2015’te gerçekleşti. Bağcılar
Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, İSTOÇ
Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kemalbay
ve İSTOÇ Yönetim Kurulu Üyeleri’nin hazır
bulunduğu organizasyonda, Vali Mutlu’ya
İSTOÇ Yönetim Kurulu tarafından veda
yemeği verildi.
Vali Mutlu, İSTOÇ’ta yaptığı konuşmada
şunları söyledi: “İSTOÇ’u, bu güzel iş
merkezini elbette ki tüm Türkiye tanıyor.
İSTOÇ’un herkeste farklı bir ağırlığı ve yeri
var. Ama bizim gönlümüzde İSTOÇ’un
başka bir sevgisi, farklı bir muhabbeti
bulunuyor. Allah bize ne kadar görev
süresi verdiyse kısmetten öte bir şey
yoktur. Ancak bu şehirde dört buçuk yıla
yakın hizmet vermek bir fani için geride
bırakanlarına başta ailesi olmak üzere
bırakılacak en büyük sosyal mirastır.
Hepimizin maddi ve manevi mirasları
var. Maddi miraslar gelip geçicidir fakat
manevi miraslar bırakılacak en kıymetli
sosyal miraslardır diye düşünüyorum. İşte
bu sosyal miras arkada bırakılan hoş bir
sedadır. Onun için bize de hamdolsun,
tabii ki devletimizin takdiri, güveni ve tebliğ
ettiği makamları itibarıyla bizlere İstanbul
Valiliği’nde şerefli bir görevi tebliğ ettiler.
Her zaman bütün mesai arkadaşlarımla
beraber işimizi iyi yapma çabasında
olduk. O mesai arkadaşlarımızın içinde
her zaman belediyelerimiz oldu. İstanbul
Büyükşehir Belediyemiz başta olmak
üzere kıymetli belediye başkanlarımız,
kaymakamlarımız ve tabii ki İstanbullularla
birlikte bu değerli şehri yönetmek için
çaba gösterdik.’’
5 l İSTOÇHayat
İSTOÇ’ta, İkinci El Otomobil Satışlarında
KDV-Vergi Uygulamaları Semineri verildi
İSTOÇ Yönetim Binası’nda 28 Ocak 2015 tarihinde yapılan İkinci El Otomobil Satışlarında
KDV-Vergi Uygulamaları Semineri’ne yoğun ilgi oldu.
İSTOÇ Yönetimi ve Batur Mali Müşavirlik
firmasının beraber gerçekleştirdiği seminer,
Batur Mali Müşavirlik firma yetkilisi H.Cenk
Batur’un sunumuyla gerçekleşti.
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’nde faaliyet
gösteren esnafın katılımıyla gerçekleşen
bilgilendirme seminerinde vergi ve
uygulama sorunlarına değinilip, doğru
vergi ödeme şekilleri anlatıldı. Sanılanın
aksine her otomobilin ikinci el satışında
KDV oranının yüzde 1 olmayacağının yanı
sıra, motorsiklet, ATV, minübüs, kamyon ve
kamyonet gibi araçların tümünde de KDV
oranının yüzde 1 ya da yüzde 18 olmadığı
bilgisi aktarıldı.
Katılımcılara; otomobil, kamyon, kamyonet,
minibüs, motosiklet ve diğer benzeri
araçlardaki KDV ve Gelir-Kurumlar Vergisi
uygulamalarının daha kolay anlaşılması
ve uygulamadaki hataları önlemek ve
bu bağlamda gerek mükellefin gerek
vergi idaresinin birbirleriyle karşı karşıya
kalmalarını engellemek amacıyla
bilgilendirmeler yapıldı. Araba satışı
uygulamasında sıkıntı yaşanmaması adına
kanun maddesi, gümrük tarife listeleri
karışıklığına girmeden araç ve marka
modelleri belirtilerek örneklemeler verildi.
Seminerde son olarak, soru cevap
şeklinde yaşanan sorunlar aktarıldı ve
çözümü noktasında görüş alışverişinde
bulunuldu.
“Garantili Ekspertiz Uygulamaları ve
6502 Sayılı Tüketici Kanunu Semineri” düzenlendi
İSTOÇ Yönetimi; Umran Oto Ekspertiz
ve Tur Assist firmasıyla birlikte
ikinci el araç satışında, “Garantili
Ekspertiz Uygulamaları ve 6502 Sayılı
Tüketici Kanunu” konuları hakkında
bilgilendirme semineri düzenledi.
Umran Oto Ekspertiz Yönetim Kurulu
Başkanı Fatih Özer, Tur Assist Garanti
Sistemleri Müdürü Savaş Ertürk, Umran
Oto Ekspertiz Servis Müdürü Cenap
Fidan ve Tur Assist Garanti Bölge
Sorumlusu Mümin Özenç’in konuşmacı
olarak katıldığı seminerde, 6502 Sayılı
Tüketici Kanunu ikinci el otomobil alım
satımında garanti ve garantili ekspertiz
ve sektörün genel sorunları hakkında
bilgilendirmeler yapıldı.
6502 Sayılı Tüketici Kanunu’na
göre, ikinci el aracı satan kişi alıcıya
karşı bir yıldan az olmama koşuluyla
mesuliyeti var. Bu mesuliyet sadece
galeri benzeri kuruluşlardan tüketicilere
değil, şahıstan şahısa yapılan satışlarda
da satıcı, alıcıya karşı aynı derecede
mesuldür. 6502 Sayılı Tüketici Kanunu
28 Mayıs 2014 tarihinde uygulamaya
başlandı.
İSTOÇHayat l 6
12 No’lu kapıya
dışarıdan tekrar giriş
verilmesiyle ilgili
görüşme yapıldı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Adil
Karaismailoğlu, 5 Mart 2015 tarihinde İSTOÇ’u ziyaret etti.
Ziyarette, İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde yer alan 12 No’lu kapıya
dışarıdan tekrar giriş verilmesiyle ilgili görüşmeler yapıldı.
DUYURU
İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde yaya yolu ve sirkülasyon alanı
niteliğinde olan ortak alanlara hurda, palet ve atık malzemelerin
konulmamasını önemle rica ederiz.
Söz konusu alanlar sitemizin ortak
kullanım alanları olup, dükkanların
sirkülasyon ve müşterilerin
faaliyetlerini sürdürebilmesi
amacıyla herkesin kullanımına
açıktır. Bu alanların hurda ve palet
gibi malzemelerle işgal edilmesi
sitenin genel görünümünü bozuyor,
ticari faaliyet fonksiyonlarını yerine
getirmesine engel oluyor ve işlerin
aksamasına neden oluyor. Aynı
zamanda ticari anlamda kayıplar
yaşanmasına yol açıyor.
Buradan hareketle, bu kısımlara
konulan benzeri nitelikte
malzemeler toplanacak ve TIR
parkındaki hurda sahasına
gönderilecek. Benzeri olayların
yaşanmaması için değerli site
sakinlerimizden bu konuya dikkat
göstermesini rica ederiz.
İSTOÇ’taki reklam alanları
“AjansBu” tarafından işletilecek
İSTOÇ Ticaret Merkezi’nin ortak kullanım
alanları olan elektrik direkleri ve bina yan
cepheleri (otoban cepheleri hariç) reklam
alanlarının işletilmesi, yönetim kurulumuzun
aldığı kararla, AjansBu İletişim Tanıtım
Organizasyon Yayıncılık Sanayi ve Dış
Ticaret Ltd. Şti. tarafından yapılacaktır.
Yıl sonu itibarıyla yan cephelerin reklam
amaçlı kullanılacak alanları alt
kısımlar olarak öngörülmüş
olup, üst birinci kat
seviyesinde bulunan tüm
reklamlar kaldırılacak ve
yeni yapılan düzenlemeler
doğrultusunda belirlenen
alanlar AJANBU tarafından kiralanacaktır.
7 l İSTOÇHayat
Ofis iş yerlerine üye kayıtları yakın bir tarihte başlayacak
Yüksek Katlı İş
Merkezi’nde (YT BLOK)
üç dükkan 77 büro
bulunuyor
YT Blok, İSTOÇ Ticaret
Merkezi’nde Mahmutbey
Sultançiftliği güzergahında,
Mahmutbey Köprüsü yanında
bulunan bir numaralı giriş kapısı
yanında yer alıyor. Zemin katta yer
alan üç adet 635 metrekareyle
1104 metrekare arasında değişen
dükkanın iki katlı olanında
asansör düzenlenmiş olup, iki katlı
dükkanın aynı zamanda site içinde
de girişi bulunuyor. Blokta otopark
katları arasındaki sirkülasyonun
sağlanması amacıyla döner rampa
mevcut. Üç dükkan ve 77 büro
olmak üzere toplam 80 bağımsız
bölümün bulunduğu blokta,
129 kapalı, 60 açık otopark
olmak üzere toplam 189 otopark
yer alıyor.
Toplam İnşaat Alanı:
26.907,00 metrekare
Toplam Bağımsız Bölüm:
80 adet
Bodrum Kat:
5 adet
Zemin Kat:
1 adet
Normal Kat:
13 adet
Kooperatifimiz;
2141 Ada
7 parselde bulunan
C Blok’tan sonraki
ofis tarzında son
projesi olan
YT Blok’a
üye kaydetmeye
başlayacak.
İSTOÇHayat l 8
P Blok
tamamlandı
PB
lok
P Blok; İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde 5’inci Ada’da, camiye yakın konumda,
sitenin ticaret yoğunluğunun en fazla olan bölgesinde, bir bodrum,
bir zemin, iki normal kat ve 1034 metrekare brüt alanı olacak şekilde
planlandı. Kat bazında yaklaşık 288 metrekarelik yekpare alan yapılarak,
asansörlü kullanım ve yangın merdiveni kullanım için düzenlendi. İş
yeri, zemin oturumu 229 metrekare olup, bodrum+zemin+iki normal
olmak üzere toplam 1034 metrekarelik dört kattan müteşekkil müstakil
betonarme binadan oluşuyor. Bina dış cephesi giydirme ve pencereler
ısı camlı alüminyum doğrama cepheli olup, bina çevre düzenlemesi
yapılmıştır. P Blok’ta sekiz araçlık otopark kapasitesi mevcuttur.
üye
sini
bek
liyo
r
P BLOK ÖZELLİKLERİ
Kat No
Brüt İnşaat Alanı
Kullanım Amacı
1. Bodrum Kat
229,00
depo+sığınak
Zemin Kat
229,00
dükkan
1. Normal kat
288,00
dükkan
2. Normal kat
288,00
dükkan
1.034,00
fırsat büyük
olur!
kaçan
9 l İSTOÇHayat
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’nde,
az sayıda kalan iş yerleri için
üye kayıtları devam ediyor.
Birinci ve ikinci el otomobil alımı ve satımına yön veren
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’nde,
az sayıda kalan iş yerleri için son fırsatlar.
İş yerlerinin tapuları anında veriliyor.
n
015’te
Mart 2ibaren
it
in
ş
e
p
5
%2
de
a
v
y
a
60
OTO & TİCARET MERKEZİ
0212 659 45 00 • www.istoc.com.tr
İSTOÇHayat l 10
sektör analizi
2015 yılında gayrimenkul
sektörünün nabzı yine
2015, Türkiye’de 2014’teki stokların hızla tüketildiği,
yeni pazarların oluşturulduğu bir yıl olacak. İstanbul’da
ise Kanal İstanbul ve 3. Köprü gibi birbiri ardına hızla
ilerleyen projelerle dev yatırımlar hayata geçirilecek.
Ayrıca Haziran 2015’te yapılacak genel seçimler de
sektörde bir belirsizliğe ve durağanlığa yol açmayacak.
Sektör aktörleri, emlak sektörünün 2015 yılında genel
itibarıyla yüzde 10-12 oranında büyüyeceğini, bunda
da en büyük dilimi ticari ve turistik projelerin alacağını
söylüyor.
Geçen yılın önemli bir bölümü
gayrimenkul sektörü için bir hayal
kırıklığıydı. Satışlardaki düşüş bir
yana, iş güvenliğiyle ilgili sıkıntılar
ve “inşaatla büyünmez” tartışmaları
diğer yana, sektör oldukça bulutlu
bir dönem geçirdi. Ta ki son dört aya
kadar. Peki, 2015 yılında durum ne
olacak? Sektör aktörlerine göre, 2015
yılında artış eğilimi sürecek. Üzerine bir
de kentsel dönüşümde kilit açılacak
ve yabancı gayrimenkul fonları güçlü
bir şekilde pazara girecek. Yabancı
satışlarındaki artış da cabası olacak.
2015 yılında gayrimenkul sektörünün
nabzı ağırlıklı olarak yine İstanbul’da
atacak. İstanbul’da son dönem
nüfus artışı ve göçlerin etkisiyle hane
halkı sayısının 1 milyon 180 bin artış
gösterdiğini kaydeden sektör aktörleri,
Türkiye nüfusunun yüzde 20’den
fazlasının İstanbul’da yaşadığına ve son
dönemdeki yabancı akınının da hesaba
katıldığında gayrimenkul sektörünün
nabzının ağırlıklı olarak yine İstanbul’da
atacağına vurgu yapıyor.
Türkiye’nin yalnızca inşaat ve emlak
üretiminde değil, emlak geliştirmede
de büyük bir ivme gösterdiğine
dikkat çeken sektör aktörlerine göre,
Türkiye 6 milyon konut, yaklaşık 8
milyon metrekare kiralanabilir AVM
alanı ve 4 milyon metrekare ofis alanı
üretimini başarıyla geliştirebildi. 2015
yılı Türkiye’de 2014’teki stokların hızla
tüketildiği, yeni pazarların oluşturulduğu
bir yıl olacak. İstanbul’da ise Kanal
İstanbul ve 3. Köprü gibi birbiri ardına
hızla ilerleyen projelerle dev yatırımlar
hayata geçirilecek. Haziran 2015’de
11 l İSTOÇHayat
İSTOÇHayat l 12
sektör analizi
yapılacak genel seçimler de sektörde
bir belirsizliğe ve durağanlığa yol
açmayacak. Çünkü Türkiye neredeyse
tamamen tek ve kuvvetli bir çizgiyi
benimsediği ve giderek daha fazla tek
sesli olduğu için seçimler sektörün
pozitif yükselişine bir handikap
oluşturmuyor. Bilakis alıcı kitle, seçim
sonrası yükselişten etkilenmemek için
seçim öncesi dönemi bir fırsat dönemi
olarak değerlendiriyor.
Bu yıl ticari gayrimenkul ve
turizm yatırımları öne çıkacak
Türkiye genelinde perakende pazarının
büyüme hızına da değinen sektör
aktörleri, Türkiye’de perakende
pazarının büyüme hızının yüzde 8,
AVM’lerde kiralanabilir toplam alanın
ise 7.54 milyon metrekare olduğunu
söylüyor. Bunun 2.17 milyon metrekaresi
ise İstanbul’a ait. Özellikle son beş yıldır
yabancıların AVM ve ticari gayrimenkul
yatırımları en az yüzde 65 oranında
artış gösteriyor. Araplar başta olmak
üzere pek çok AVM, yabancı gruplar
tarafından satın alınıyor. Turizmde de
benzer bir seyir var. Her yıl 10 milyon
turist ağırlayan İstanbul’da 150 bine
yakın yatak ihtiyacı var. İstanbul’da
halen 60 adet beş yıldızlı otele ihtiyaç
bulunuyor. Buradaki rantı gören pek
çok yatırımcının özellikle havaalanı
bölgesinde Basın Ekspress yolunda
turizm imarlı kesimlere otel inşaatına
başladığını belirten sektör aktörleri, aynı
bölgede Capital Tower gibi çok nitelikli
ticari gayrimenkulün, ofis projeleri inşa
ettiğini söylüyor. Sektör aktörleri, emlak
sektörünün 2015 yılında genel itibarıyla
yüzde 10-12 oranında büyüyeceğini,
bunda da en büyük dilimi ticari ve
turistik projelerin alacağını belirtiyor.
Sektör aktörlerine göre 2014 yılı,
ekonomik gelişmelerden ziyade bu
gelişmeleri etkileyen yerel ve global
politik gelişmelerle şekillendi. Önce
17 Aralık olayı oldu ve bununla alakalı
olduğu tahmin edilen bir faiz artışı
yaşandı. Hemen arkasından mart
ayındaki yerel seçimlerin psikozu,
ardından ağustos ayında genel
seçimlerin yarattığı ortam Türk insanını
biraz istim üstünde tuttu. Yatırım
yapmaktan ya da evini değiştirmekten
ziyade biraz hepimiz bu politik konularla
haşır neşir olduk. Fed’in kararları, Suriye
meseleleri, Rusya... Aslına bakılacak
olursa Türkiye, olumlu ya da olumsuz iç
politik gündem ya da petrol-doğalgaz
bazlı global çatışmalar neticesinde
sıkıntılı bir sekiz ay yaşadı. Borçlanma
zorlaştı, insanların algısı değişti. Fakat
bu gelişmelerin ardından seçimlerin
bitmesi ve siyasi dengelerde radikal
bir değişiklik oluşmayacağının ortaya
çıkması, Fed’in elini yavaş tutacağını
açıklaması ve Rusya’nın Ukrayna ile ilgili
tavrıyla insanların psikolojisi rahatladı.
Faiz oranında düşüşle birlikte insanlar
konut yatırımına tekrar yöneldi.
Yabancı yatırımcının ilgisi artıyor
Türkiye, son yıllarda bölgesindeki
konumuna paralel olarak, Kanal İstanbul,
3. Havalimanı, 3. Köprü gibi dünyada
ses getiren büyük kamu projeleriyle
yabancı yatırımcıların dikkatini çekiyor.
Sektör aktörleri, Mütekabiliyet Yasası’yla
artan yabancı yatırımcı ilgisinin,
önümüzdeki yıllarda doğrudan yatırımlar
şeklinde devam edeceğini söylüyor. En
azından kulaklarına gelen duyumların
bu yönde olduğunu dile getiriyor. Çin,
13 l İSTOÇHayat
Hindistan ve Orta Doğu ülkeleri başta
olmak üzere Avrupa’dan ve dünyanın
birçok ülkesinden doğrudan yatırımlar
yapmak isteyen yatırımcıların Türkiye’ye
geldiğini sıkça duyuyoruz. 2015 itibarıyla
yabancı yatırımcıların yatırımlarının
birbiri ardına duyurulması bekleniyor.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin öneminin
daha da artmasını sağlayacak güzel
gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor.
Yabancı yatırımcılar İstanbul’da oturmak
ve çocuklarının üniversite eğitimlerini
İstanbul’da almalarını istiyor. Bu trend
de markalı konut üreticilerinin yabancı
talebini mercek altına alarak yeni projeler
geliştirmeleri için bir fırsat yaratıyor. Son
üç yılda başta İstanbul olmak üzere
Türkiye’de konut metrekare fiyatlarının
ortalamada 2250 TL’lere kadar
yükselmesinin en büyük sebebi yabancı
talebi oluyor.
Konut metrekare fiyatları artar mı?
Hal böyle olunca, “Önümüzdeki
dönemde fiyatlar daha da mı artacak?
sorusunun akıllara geldiğini söyleyen
sektör aktörleri, markalı konut
üreticilerinin, artan maliyetlerden şikayet
ederek konut metrekare fiyatlarının en
kısa zamanda iki basamaklı oranlarda
artması gerektiğini vurguladıklarını
söylüyor. Çünkü uzun zamandan bu
yana artan maliyetleri kendi içlerinde
finanse eden markalı konut üreticileri,
kârlarından feragat ederek bu zamana
kadar direndiklerine dikkat çekiyor. Ne
var ki rekabetin artması, önümüzdeki
dönemde yeni konut projelerinin birbiri
ardına lansmanlarının yapılacak olması,
sektörde rekabeti artıracak bir diğer
unsur. Sektör aktörleri, böyle bir ortamda
konut üreticilerinin tüketicileri bekleme
eğilimine sokacak düzeyde bir fiyat
artışına gidip gitmeyeceklerini de zaman
içinde göreceğimizi söylüyor.
2014’te 2013 rakamları yakalandı
Sektör aktörlerine göre, 2014 yılının
son aylarında faizin düşmesi ve müşteri
psikolojisinin biraz daha rahatlaması
ile başlayan satış artışının yılı kurtarıp
kurtarmayacağını sorduk. Onlara
göre, son dört aylık performansla
yıl toparlandı ve sektör olarak 2013
yılının rakamları yakalandı. Şu anda
faiz oranlarının değişmesini gerektiren
hayati önemde kritik bir mesele yok.
Satışlardaki artışın 2015 yılında da
devam edeceği görünüyor. Özellikle
petrol fiyatları Türkiye ekonomisi üzerine
çok olumlu etki yapıyor şu anda. Bu
yıl Fed’in kararlarının yanı sıra, Avrupa
Merkez Bankası kararları da çok önemli
olacak. Sektör aktörlerine göre, Avrupa
düşünüldüğü gibi hızlı toparlanmıyor.
ABD acı ilacı içti, kovboy zihniyetiyle
bir kerede temizlenip toparlandı. Tabii
burada işaret edilen dolar. Euro biraz
daha zayıf gidecek gibi görünüyor.
Sektör aktörlerine Türkiye’de inşaatla
büyüme olmaz tartışmalarına ilişkin
yorumlarını sorduğumuzda, “Ülkemizde
yıkılıp yeniden yapılması gereken
7.5 milyon konut var. Bunu nasıl
yapacağız? Yerli otomobil, yerli cep
telefonu üretebiliriz ama bu, deprem
riskine açık yeniden yapılması gereken
7.5 konutumuz olduğu gerçeğini
değiştirmez. Bunu çözmek için
gayrimenkul sektörü kolları sıvayacak
bakanlık ve belediyelerle beraber bu işin
altından kalkacaklar. 20 yıllık program
bu da. Onu yapmayalım bunu yapalım
bakış açısına katılmıyorum, ikisini de
yapalım. Türkiye’yi inovatif olarak ileriye
götürecek nesillerin sağlıklı bir şekilde
barınacakları evleri de yaratmamız
gerekiyor” yanıtını alıyoruz.
Sektör aktörlerine göre 2015 yılı, kentsel
dönüşümde adımların hızlanacağı
bir yıl olacak. 2013 ve 2014 yılı yasa
çıktıktan sonra biraz hazırlık süreciyle
geçti. Asıl olan dönüşümün şehir
planlama yaklaşımıyla belediyelerle
birlikte yapılması. Onlara göre, apartman
bazında değil bölge bölge, ilçe ilçe
yapılırsa daha sağlıklı bir şehir yapısına
ulaşabilirsiniz. 2013 ve 2014 bu imar
planlarının yapılması ile geçti.
2015’te sektörü etkileyecek dört trend
1.Türkiye’nin yabancı yatırım çekebilmek için rekabet ettiği ülkeler
arasında Rusya da var. Rusya’dan çıkıp Türkiye’ye gelen fonlar
artacak ve bu gayrimenkule de yansıyacak. Parasını Rusya’dan
çıkarıp uluslararası gayrimenkul piyasasına yatırmak isteyen Ruslar
için de Türkiye yatırım pazarı olacak.
2.Mütekabiliyetin kalkması sonrası 2014’te yabancı alımları
hareketlendi, yaklaşık 3.5 dolarlık yabancı gayrimenkul yatırımı geldi.
2015’te bunun 5 milyar dolara kadar yükselmesi öngörülüyor. Türk
gayrimenkul firmalarının yurt dışı irtibatları artınca ilgi de arttı.
3.SPK’nın yayımladığı gayrimenkul yatırım fonu tebliğinin realizasyon
yılı yine 2015 olacak. Türkiye’de gayrimenkul yatırım fonları
kurulacak. SPK’ya başvuran birçok kurum olduğunu biliyoruz. Bu
yıl Türkiye’de sektörü destekleyecek yeni bir sermaye piyasası aracı
devreye girecek.
4.Enerji verimliliği ve yeşil binalar 2015’e damga vuracak.
İSTOÇHayat l 14
Türkiye
plastik mamul üreticileri
sektör inceleme
Avrupa’nın ikinci büyük üreticisi konumunda
Türkiye plastik mamul üreticilerinin, Avrupa’nın ikinci, dünyanın yedinci büyük üreticisi
konumunda bulunduğunu belirten PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, plastik
üreticilerinin, Türkiye’nin dokuzuncu büyük ihracatçıları olduğunu ve ülke ihracatındaki
paylarının da çeşitli dönemlerde 3,7-4 aralığında gerçekleştiğini dile getirdi.
Türkiye plastik sektörünün, 2014 yılını da
büyümeyle kapattığını söyleyen Plastik
Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim
Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci,
“Yaptığımız analizlerde, sektörümüzün
ülke genel büyümesinin üzerinde bir
oranda büyüme gerçekleştirdiğini hep
gördük. Hatta iki katına kadar çıktığı yıllar
oldu. Bu bilgiler ışığında, 2015 yılı için
de yüzde 5 veya biraz daha üzerinde
bir üretim artışı tahmini yapmak yanlış
olmayacak. Bu da, 37 milyar dolarlık bir
üretim anlamına geliyor” diyor. Plastik
sektörünün bilimsel anlamda en fazla
araştırmanın sürdürüldüğü ve yeni
malzemelerin kullanıma sunulduğu
alanlardan biri olduğuna dikkat çeken
Hüseyin Semerci ile plastik sektörünü
konuştuk.
Hüseyin Semerci
PAGDER hakkında bilgi vererek,
gerçekleştirdiği faaliyetlerden
bahseder misiniz?
Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER)
1969 yılında, ham madde, mamul ve
plastik işleme makineleri imalat ve
ticaretiyle uğraşan girişimcilerimize hizmet
vermek amacıyla kuruldu. Kuruluş yılına
baktığımızda, plastik sanayicilerimizin
ülkemizin ilk sektörel sivil toplum
örgütlenmelerinden birine imza attığını
görüyoruz. Plastiğin, 21’inci yüzyılın
ortalarından itibaren bilimsel gelişmelerle
yaygınlaştığını da göz önünde
bulundurduğumuzda, hem sektörümüzün
hem de derneğimizin, dünyadan zaman
olarak kopuk olmadan harekete geçmiş
olması da önem arz ediyor.
Derneğimizin, kuruluşundan bu yana
iş dünyasına en önemli katkısı, yeni
örgütlenmelerin önünü açmak yoluyla
sivil toplum girişiminin geliştirilmesi
oldu. Kurucu üyesi olduğumuz Plastik
Sanayicileri Federasyonu’nun (PLASFED)
başarısı için de samimiyet ve gayretle
çalışıyoruz. Bu yapılanmanın en önemli
özelliği, sektörel ve coğrafi olarak
örgütlenmeyi desteklemesidir. PLASFED
ve PAGDER olarak, bölgelerde ve
illerde derneklerin kurulmasına destek
vererek, yeni bir örgütlenme modelinin
de temellerini atmaktan son derece
mutluyuz.
PAGDER, bir sivil toplum örgütünün
yapması gereken çalışmaları ciddiyetle,
kurulduğu günden bugüne kadar yaptı,
yapmaya devam ediyor ve gelecekte de
sürdürecek. Öncelikle, mensuplarımızın
ve elbette genel iş dünyasının çıkarlarının
korunmasına ve geliştirilmesine yönelik
karar alıcılar ve kamuoyu nezdinde sektör
savunuculuğu faaliyetlerini yürütüyoruz.
15 l İSTOÇHayat
Sektörümüzle ilgili ekonomik, idari ve
siyasi gelişmeleri takip ediyor ve karar
süreçlerine katılıyoruz. Bilgi, görüş ve
tavsiyelerin yanı sıra, çözümler üretiyoruz.
Sektörümüzün ve genel olarak imalat
sanayisinin sorunlarından biri, nitelikli
eleman yetiştirmek. PAGDER, eğitimin
önemini çok önceleri fark etmiş olan
bir sivil toplum örgütü. Elbette, bir sivil
toplum örgütünden beklenen (sektör
savunuculuğu göreviyle eşit seviyede
bile denebilir) en önemli katkılardan
biri üyelerine, içinde bulunduğu
sektöre ve dolayısıyla topluma menfaat
sağlamasıdır. PAGDER bu kapsamda,
başka sektörlerde örneği çok az görülen
biçimde, 97 ülkede plastik pazarının
durumu, rakipler, dikkat edilecek
hususlar, hangi ürünlerde avantajlar
olduğuna dair bilgileri içeren ve bilimsel
yöntemlerle hazırlanmış “Dünya Plastik
Atlası” adını verdiği önemli bir rehber
hazırladı.
Klasik anlamda, sektörümüzün
saygınlığını artırmak üzere faaliyetler
çerçevesinde kamuoyunda büyük ilgi
gören sosyal sorumluluk projemiz,
“Yuvaya Dönüşen Plastikler”
kampanyamızı başarıyla yürütüyoruz. Bu
yıl projemizin gönüllü elçiliğini üstlenen,
sevilen değerli sanatçımız Mirkelam ve
kampanya çerçevesinde yürüteceğimiz
başka birçok etkinlik ve organizasyonla,
Türkiye’nin en uzun soluklu ve
etkin sosyal sorumluluk projesini
gerçekleştiriyoruz.
Sektör ve iş dünyasındaki
paydaşlarımızla birlikte yurt dışı fuar ve iş
gezilerini organize ediyoruz. Bu yıl içinde
plastik endüstrilerine yönelik teknik bilgi
ve pazarlama-iletişim alanlarında 30’dan
fazla eğitim gerçekleştirdik ve planlı
biçimde sürdürmeye devam ediyoruz.
Örneğin, ekstrüzyon alanında dünyanın
en saygın isimlerinden biri olan, birçok
ülkede 200’e yakın konferans seminer
veren, bu
alanda yazdığı
kitapları “ders kitabı”
olarak okutulan Dr. Chris
Rauwendaal, 8-9 Nisan
2015 tarihlerinde düzenleyeceğimiz
“Ekstrüzyonda Sorun Giderme
Semineri”nde konuşmak üzere Türkiye’ye
geliyor. Eğitim odaklı bu seminerle
makine üreticilerimizin, kullanıcı kişi ve
firmalarımızın bilgi ve birikimi artacak.
Biz de sektör mensuplarımıza bu değerli
bilgilere erişim fırsatı sağlamaktan dolayı
son derece mutluyuz.
PAGDER, iki defa plastik sektörü
algı araştırması yaptırdı ve sektörümüze
yönelik veri sağladı. Buna bağlı bir
arama konferansı düzenleyerek öncelikli
sorunlarımızı belirledik. Her bir sorun
alanına yönelik (plastik ürünlere yönelik
negatif kampanya ve algılar, ham madde,
enerji maliyetleri, mamul ve makine
ithalatı sorunları, sektör standardizasyonu,
yetişmiş-eğitimli eleman, sektörel iş birliği
sayılabilir) girişimlerimiz var ve devam
ediyor. Belirttiğim örnek faaliyetlerin hepsi
bu veri toplama ve arama konferanslarıyla
oluşturulan somut bilgiler ve analizlere
dayalı olarak geliştirilmiş projelerdir.
Küresel alanda AB Plastik Ham
madde Üreticileri Birliği (Plastics Europe),
AB Plastik Mamul Üreticileri Birliği
(EuPC), Uluslararası Plastik Dernekleri
Direktörler Konseyi (CIPAD) ve AB
Plastik ve Kauçuk İşleme Makineleri
Üreticiler Birliği (EUROMAP) üyelikleriyle
de sektörümüzün çıkarlarını koruyor ve
geliştiriyoruz.
Plastik
sektörünün
son 10 yıldaki gelişimi için neler
söylersiniz?
Türkiye plastik mamul üretimi, 2000
yılındaki 2,7 milyon ton seviyesinden 12
yılda ortalama yüzde 10,8 büyümeyle
2012 yılında 7,2 milyon tona yükseldi.
Küresel krizin ağırlıklı etkiye sahip olduğu
beş yıla bakıldığında ise (2008-2012)
yıllık ortalama büyüme yüzde 6,5 olarak
görülüyor.
2013, sektörümüz için önemli bir yıldır.
Çünkü ülkemize “Avrupa’nın ikinci büyük
plastik üreticisi ülke” sıfatını kazandırdık.
Bu yılı, bir önceki yıla göre değer bazında
yüzde 17 artışla 34.3 milyar TL üretimle
kapattık. Miktar bazında da yüzde 13 artış
sağlandı ve 8.1 milyon ton mamul ürettik.
Sadece 2013 yılında doğrudan mamul
ihracatında 1.7 milyar dolar fazlamız var.
Sektörümüzün toplam dış ticaretteki
sıkıntısı ise ham madde. Ne yazık ki
ülkemizde üretilmediği için mecburen
ham madde ithal ediyoruz ve bunun da
miktarı gerçekten çok yüksek.
Şemsiye örgütümüz PLASFED ve
PAGDER, sektörümüze yönelik detaylı
ve düzenli temel istatistikleri üretiyor.
İSTOÇHayat l 16
stik
Türkiye pla
de
ü
’
4
1
0
2
,
ü
r
sektö
attı.
p
a
k
le
y
e
m
büyü
anında
1.9 or
Yıllık yüzde
ktörümüz,
e
S
.
k
ü
d
ü
y
bü
ik
nel ekonom
e
g
in
iz
m
e
ülk
aralel
p
a
ın
s
a
m
la
yavaş
ızında bir
h
e
m
ü
y
ü
b
olarak
dı.
düşüş yaşa
Bu istatistiklerle yapılan analizleri içeren
raporlarımızı da kamuoyuna açıklıyoruz.
Bu nedenle, net biçimde söyleyebiliriz ki,
yapısal sorunlarımıza rağmen geçen 10
yılda Türkiye ortalama büyüme hızının,
hatta imalat sanayisinin ortalama büyüme
hızının üstünde bir seviyeye çıktık. Bu yıl,
ülke ekonomisine bağlı olarak büyüme
hızımızda bir düşüş tahmin ediyoruz
ama yine de gelişmeyi sürdüreceğiz,
üretimimiz ve ihracatımız artacak.
Ülkemiz plastik sektörü hızlı bir
büyüme dönemiyle Avrupa’nın ikinci,
dünyanın yedinci büyük sektörü oldu.
Mamul bazında dış ticaret fazlası veriyoruz
ve iç piyasanın ihtiyacının hemen hemen
tamamını karşılıyoruz. Bu başarılar iş
dünyamız, çalışanlarımız ve ülkemiz için
gurur vesilesidir.
Son 20 yıl, Türkiye plastik sektörünün
hızlı geliştiği bir dönem oldu. Mevcut
klasik ürünlerden tıptan inşaata, tekstilden
otomotive kadar çok sayıda sanayi
kolunda üretim yetenekleri arttı. Sektörde
ürün bazında uzmanlaşmalar da başladı.
Birçok firmanın otomotiv, beyaz eşya,
elektrik ve elektronik sanayi kollarına
entegre oldukları gözlendi.
Plastik sektörü, sert rekabet
koşullarında rekabet avantajını korumak
için ve elbette üretimini artırmak için
sürekli yatırım yapma ihtiyacı içindedir.
PAGDER ve PLASFED olarak sektörümüz
yatırımlarını ana yatırım belirleyicisi olan
makine ve teçhizat yatırımları üzerinden
takip ediyoruz. Son üç yılda yıllık ortalama
yatırım miktarı 800 milyon dolar dolayında
seyretti.
Yılın ilk dokuz ayı sonunda da
sektörümüzün makine teçhizat yatırımı
640 milyon dolara ulaştı. Yıl sonunda,
bir önceki yıla göre yüzde 16 oranında
artışla, 853 milyon dolarlık bir yatırım
gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Son
üç yılda yıllık ortalama yatırım miktarı
800 milyon dolar dolayında seyretti.
2014’ü 867 milyon dolar makine teçhizat
yatırımıyla tamamladık.
Sektörünüz açısından 2014 yılı nasıl
geçti?
Türkiye plastik sektörü, 2014’ü de
büyümeyle kapattı. Yıllık yüzde 1.9
oranında büyüdük. Sektörümüz,
ülkemizin genel ekonomik yavaşlamasına
paralel olarak büyüme hızında bir düşüş
yaşadı.
Plastik mamullerde, tutar bazında
34.8 milyar dolarlık üretim gerçekleştirdik.
Toplam katma değerimiz ise 14 milyar
dolar oldu. Miktar bazında da 8.2 milyon
ton mamul üretimi yaptık. Türkiye plastik
sanayi, Avrupa’nın ikinci büyük üretici
ülkesi olma özelliğini sürdürdü.
Ham madde ve mamul toplam
ihracatımız 6.1 milyar dolara çıktı. Sadece
mamul bazında ihracatımız ise, 4 milyar
976 milyon dolar. Dış ticaret fazlamız
mamullerde sürdü ve 2014 yılı sonunda
bir önceki yıla göre yüzde 12.4 artarak 1.9
milyar dolar oldu.
Şunu da vurgulamak isterim ki, plastik
mamullerde iç tüketimin yüzde 91’ini yine
yerli imalatla karşılıyoruz. İthalatın payı
sadece yüzde 9 seviyesinde.
Sektör olarak 2015 yılı hedefleriniz
neler?
Yaptığımız analizlerde, sektörümüzün
ülke genel büyümesinin üzerinde bir
oranda büyüme gerçekleştirdiğini hep
gördük. Hatta iki katına kadar çıktığı yıllar
oldu. Bu bilgiler ışığında, 2015 yılı için
de yüzde 5 veya biraz daha üzerinde
bir üretim artışı tahmini yapmak yanlış
olmayacaktır. Bu da, 37 milyar dolarlık bir
üretim anlamına gelir ancak vurguladığım
gibi, gerçekleşmiş verilere dayalı
tahminler yapıyoruz ve 2015’e ilişkin ilk
tahminlerimizi bugünlerde yayınlama
aşamasındayız.
İç pazar koşulları, diğer sektörlerle
çok yakından ilgilidir. Büyüme oranımızı,
Türkiye ekonomisinde ürün verdiğimiz
sektörlerdeki büyüme doğrudan
belirliyor. Ancak istikrarlı büyümemizin
süreceğini şimdiden söyleyebiliriz.
Üretimimizi belirleyecek diğer unsurlar
tahmin edilebileceği gibi ana ihracat
pazarımız olan Rusya, Avrupa ve Orta
Doğu ülkelerindeki talep miktarı, petrol
fiyatlarındaki düşüş nedeniyle, gecikmeli
olarak gerçekleşmesini beklediğimiz ham
madde ucuzlamasından kaynaklı üretim
artışlarıdır.
Plastik sektöründe nasıl bir çeşitlilik
yaşanıyor? Sektörde yeni trendler
neler?
Öncelikle şunu söylemekte fayda
var. Bütün dünya plastiğe ve polimer
teknolojilere olağanüstü boyutta önem
veriyor. Çünkü plastik hangi alanda, hangi
imalat kolunda, hangi üründe kullanılırsa
kullanılsın; maliyet avantajı, ucuzluk,
esneklik ve enerji tasarrufu sağlıyor. Bütün
dünya uçakları, taşıt araçlarını, cihazları,
plastik-polimer teknolojisine dayalı yeni
malzemelerle yapmaya çalışıyor. Taşıt
araçlarının şasilerinin plastik olabilmesi
için ilk prototipler üretilmeye başlandı.
İnşaat ve altyapı sektörlerinde olağanüstü
bir hızla yaygınlaşma söz konusu.
Bildiğiniz gibi, tüm dünyada bir enerji
tasarrufu, enerji verimliliği eğilimi başladı.
Bütün cihazların verimli ve daha az
enerji tüketebilmesi için plastik-polimer
malzemeler en önemli araç durumunda
bulunuyor.
Sektördeki en önemli “trend”,
geçmişten bugüne değişmeyen biçimde
olağanüstü bir Ar-Ge yatırımıdır.
Bugünlerde tabii ki kompozit
malzemelerle, biyo-bozunur malzemeler
ön planda. Ambalaj her zaman olduğu
gibi önemli. Sadece pazarlama açısından
değil, başta gıdaların korunması ve raf
ömürlerinin azaltılması yoluyla, gıda
17 l İSTOÇHayat
güvenliği ve gıdaya daha ucuz erişim
sağlamak için plastik üzerinde yoğun bir
çalışma var. Sektörümüz bilimsel anlamda
en fazla araştırmanın sürdürüldüğü ve
yeni malzemelerin kullanıma sunulduğu
alanlardan biri.
Plastik sektörünün uluslararası
pazarlardaki rekabet düzeyi nedir?
Bu bağlamda dünyadaki konumunu
değerlendirir misiniz?
Gururla tekrarlamak isterim, Türkiye
plastik mamul üreticileri Avrupa’nın ikinci,
dünyanın yedinci büyük üreticisi. Elbette
plastik ilk yatırım maliyeti ucuz olduğu
için her ülkede yatırım var ve bu nedenle
coğrafi olarak küresel ölçekte yaygın bir
üretim söz konusu.
Plastik üreticilerimiz, Türkiye’nin
dokuzuncu büyük ihracatçılarıdır ve ülke
ihracatındaki payları çeşitli dönemlerde
3,7-4 aralığında gerçekleşiyor.
Dünya plastik üretiminde Türkiye’nin
payı yüzde 2,8 seviyesinde. Dünya dış
ticaret hacmi içindeki payımız ise, yüzde 2
seviyesinde. İhracattaki payımız yüzde 1,
ithalattaki payımız ise -yüksek ham madde
ithalimiz nedeniyle- yüzde 3,4 seviyesinde.
Sektörümüzün yapısal sorunlarından
biri olan ham maddede dışa bağımlılık
nedeniyle ve göreli olarak katma değeri
düşük ürünlerdeki yoğunlaşma yüzünden
belirli bir oranda rekabet zorluğu yaşadığı
söylenebilir. Ancak buna karşılık inşaat,
altyapı, otomotiv ve kompozit gibi yeni
teknolojilere yönelik yatırımlar da artıyor.
Bu nedenle sektörümüz iş insanlarının
başarılı girişimleriyle ihracatımızı
sürdürüyoruz, hatta artırıyoruz. Plastik
sektöründe cent düzeyinde çok ağır bir
rekabet olması, coğrafi etkinin çok yüksek
olması nedeniyle küresel pazarda sert ve
riskli bir rekabet olduğunu söyleyebiliriz.
Bizim için geçerli olan risklerin büyük
kısmının diğer ülkeler için de geçerli
olduğunu belirtmekte fayda var.
Sektöre yönelik gördüğünüz sorunlar
neler? Sizce bu konuda hangi adımlar
atılmalı?
Plastik sektörünün öncelikli sorunu,
plastik mamullere karşı bazen de haksız
rekabet amacını taşıyan söylemlerle
oluşturulan olumsuz algıdır. Buna karşı
plastiğe yönelik her türlü bilimsel bilgiyi
cesaretle paylaşıyoruz ve sonuçta da
çevre ve sağlık açısından risklerin sınırlı
olduğu ortaya konuluyor.
Öncelikle herkes bilmeli ki, plastik
mamuller, üretimden-toplanmasına
kadar bütün süreçler düşünüldüğünde
en çevreci ürünlerdir. Hafif olduğu
için taşımadaki akaryakıt miktarını
dahi düşürür. Muadili ürünlerin üretimi
plastiğin bazen 50 katına kadar varan
fazla su tüketimi, karbon salımına
neden olur. Plastikler defalarca geri
dönüştürülebilir ürünlerdir. İnsan sağlığı
açısından da elbette gıda ile temas eden
ürünler bu alanda en önde gelenlerdir ve
çok katı bir mevzuata sahiptir. Bu alanda
son olarak Avrupa Birliği bünyesinde,
gıda güvenliği konusunda bağımsız üst
otorite olarak faaliyet gösteren Avrupa
Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), çok
güncel tartışma olan 'Bisfenol A'- BPA
maddesine yönelik yaptırdığı bilimsel
raporunu açıkladı ve hamilelik dahil
hiçbir yaş grubu için mevcut maruz
kalma seviyelerinde herhangi bir risk
bulunmadığını duyurdu. Dolayısıyla,
bilimsel hiçbir dayanağı olmadan
sürdürülen Bisfenol A-BPA’nın doğmamış
çocuklar dahil tüm insanların sağlığını
olumsuz etkilediği yönündeki asılsız
iddialara bir son verilmesi gerekiyor.
Algı sorununa karşı ise bilgilendirme
çalışmamızı sürdürüyoruz. Her türlü
gelişmeyi kamuoyuna duyuruyor, medya
aracılığıyla bilgilendirme yapıyoruz.
Sosyal sorumluluk projemiz “YUVAYA
DÖNÜŞEN PLASTİKLER” bu alanda
attığımız adımlardan biri.
Diğer bir yapısal sorunumuz da, elbette
ham madde. Ne yazık ki ülkemiz ham
madde yatırımları sektörün büyüme hızının
çok gerisinde kaldı. PETKİM’i çok vakitli
bir şekilde kurmuş olmamıza rağmen
yeterince hızlı büyütemediğimiz için, yerli
üretim kısıtlılığından dolayı ham madde
ithali yapıyoruz. Bu da bizi, kur başta
olmak üzere her türlü fiyat değişimine karşı
duyarlı hale getiriyor, tedarik süreçleri daha
zor oluyor. Yapısal sorunlarımızdan ham
madde tedariğine ilişkin kısa-orta vadeli bir
çözüm yok. Plastik ham madde üretimine
yönelik rafinerilerin kurulması olağanüstü
büyük yatırımlar, kamunun ve sektörün
stratejik olarak karar vermesiyle ortaya
çıkabilecek yatırımlar. İmalat sanayimizin
yapısal sorunları olan, enerji maliyetleri,
taşıma maliyetleri, vergi ve işgücü
maliyetleri, yetişmiş eleman-eğitim sorunu
bizim sektörümüz için de geçerli.
Türkiye ve dünya ekonomisi için neler
söylemek istersiniz?
Elbette ülkemiz ve sektörümüz için
umut verici gelişmelerle başladı. Fırsatlar
ve riskleri görüyor ve analiz ediyoruz.
Tahmin edebileceğiniz gibi ham petrol
fiyatlarındaki düşüş kısmi ve kademeli de
olsa ham madde fiyatlarına yansıyacak.
İlk analizlerimizi yaptık ve gelişmeleri
gözlüyoruz. İmalat sanayisi ve sanayiye
yönelik ekonomi yönetiminin verdiği
beyanatlardan son derece memnunuz.
Umuyoruz açıklanan reformlar hızla
hayata geçer. Son beş yılda faktör
verimliliğinin sınırlı hatta eksi, son 15
yılda ise sanayinin GSYH içindeki payının
neredeyse sabit olduğunu düşünürsek
buna ihtiyacımız var. Dünya ekonomisinde
ise en önemli pazarımız olan Avrupa’nın
büyüme sıkıntıları izlememiz gereken
bir risk. Fiyat gerilemesi nedeniyle petrol
gelirleri azalacak ülkelerle de ciddi bir
ihracatımız söz konusu. Bu da izlememiz
gereken bir diğer riski oluşturuyor.
İSTOÇHayat l 18
Çetin Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Çetin:
“İSTOÇ, ticaretin kalbi oldu”
“İSTOÇ’un firmalar ve alıcıları için değeri ve önemi ciddi anlamda büyüktür. Alışveriş rahatlığı,
büyüklüğü, güzelliği ve çok çeşitliliğiyle İSTOÇ, ticaretin kalbi oldu. Alıcıların her türlü talebine
hitap etmesi nedeniyle akıllara ilk gelen bir merkez olma özelliği taşıyor.”
üye tanıtımı
Çetin Plastik’in 1988 yılında plastik
temizlik malzemeleri üretim ve
pazarlaması yapmak için faaliyete
başladığını söyleyen Çetin Plastik Yönetim
Kurulu Başkanı Haşim Çetin, ürünlerinin
dizayn ve tasarımını firma bünyesinde
gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Firmalarının faydalı model tasarım ve
marka tescili ürünleri olan Flora ve Flosoft
isimleriyle markalaştığını belirten Çetin,
sektördeki gelişmeleri ve yeni teknolojileri
de yakından takip ettiklerini belirtti. Haşim
Çetin ile firmalarının yanı sıra, İSTOÇ
hakkında konuştuk.
Kısaca firmanızı tanıtır mısınız?
1966 yılında Diyarbakır’da doğdum. Evli
ve üç çocuk babasıyım. 1988 yılından bu
yana yani yaklaşık 27 yıldır bu sektörün
içindeyim. Çetin Plastik Yönetim Kurulu
Başkanı aynı zamanda İstanbul Kimyevi
Maddeler ve İhracatçılar Birliği’nin (İKMİB)
iki dönemdir yönetim kurulu üyesiyim.
Çetin Plastik, 1988 yılında plastik temizlik
malzemeleri üretim ve pazarlama alanında
faaliyete başlamış olup, markalarının ve
ürünlerinin yatırımına önem veren bir
firmadır. Ürünlerimizin dizayn ve tasarımını
firma bünyesinde gerçekleştiriyoruz. Ürün
tasarımları geniş çaplı AR-GE araştırmaları
sonucunda oluşuyor. Firmamız,
faydalı model tasarım ve marka tescili
ürünleri olan Flora ve Flosoft isimleriyle
markalaşmıştır. Sektördeki gelişmeleri ve
yeni teknolojileri yakından takip ederek
uyguluyoruz.
Sektörünüz hakkındaki
düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Plastik ev ürünlerinin altın yılını yaşadığı
dönem 1990’lı yıllardır. Günümüzde
ise sektör, günden güne değişen ürün
yelpazesi, renk çeşitliliği ve gelişen
teknolojiyle daha hızlı ve çeşitli ürün
yapabilme adına ikinci altın yılını yaşıyor.
Tabii sektörümüzün bu dönemini daha
da geliştirebilmesi ve yaşatabilmesi;
kendi öz güveniyle yapacağı Ar-Ge
çalışmalarına ve sıra dışı tasarımlarla
sürekli yeniliğe gitmesine, rekabete bağlı
kaliteden ödün vermemesine bağlı.
Bugün ev hanımları, model farklılığından,
pratiklikten, çok amaçlı kullanımdan
dolayı plastik ürünlerde yeniliğe açık
hale geldi. Her sektörde olduğu gibi
bu sektörde de tüketicinin ihtiyaçlarını
doğru anlamak, onlara hitap etmek ve
ihtiyaçlarını doğru bir şekilde karşılamak
sektörün temel görevleridir.
Plastikten mamul ev eşyaları ve
HORECA (ev dışı tüketim) alanında
Türk ürünlerinin ve markalarının doğal
pazarlarımız olan Orta Doğu, Kuzey
Afrika, Türki Cumhuriyetler, Rusya ve
Avrupa’da tanınırlığı ve pazar payları
oldukça yüksek. Sektör firmaları olarak,
ihracat yaptığımız ülkeleri çeşitlendirmek
için birçok kıtada, uzak coğrafyalara iş
seyahatleri düzenliyor, fuarlara katılıyoruz.
Bu çalışmalarımız inanç ve sabırla devam
ettiği sürece rakip ülkelerin önüne
geçmememiz için hiçbir sebep yok.
Yurt içinde ise dizaynı, kalitesi ve
katma değeri yüksek ürünlere yönelen
firmalarımız rekabet avantajı yakalıyor ve
market raflarında yer buluyor. Öte yandan
İSTOÇ ve diğer satış kanallarımızla
ulaştığımız toptancı ve perakendecilerle
yapılan ticaret halen firmalarımızın
cirolarında en büyük payı oluşturuyor.
Sektöre yeni giren oyuncuların ve
büyüyen firmaların artırdığı rekabetle
birlikte, dolar cinsinden olan ham madde,
makine ve teçhizat girdileri işlerimizi
güçleştirecek ve pozisyon almamızı
zorlaştıracaktır.
Her yeni gün bir öncekinden daha iyi
olmak ve daha çok çalışmak adına
verdiğimiz mücadelede, sektörel
birlik ve derneklerimizin firmalarımızla
yakın temasta bulunarak pazarlama,
ihracat, ürün geliştirme ve imaj
yenileme alanlarında destek vermeleri
sektörümüzü güçlendirecek ve geleceğe
taşıyacak.
İSTOÇ hakkındaki düşünceleriniz
nedir?
İSTOÇ’un firmalar ve alıcıları için değeri
ve önemi ciddi anlamda büyüktür.
Alışveriş rahatlığı, büyüklüğü, güzelliği
ve çok çeşitliliğiyle İSTOÇ, ticaretin kalbi
oldu. Alıcıların her türlü taleplerine hitap
eden bir ticaret merkezi olduğundan
akıllara ilk gelen bir merkez olma özelliği
taşıyor. Ayrıca İSTOÇ, sektörümüzün
görünmeyen yüzüdür hatta adeta
firmalarımızın aynasıdır. Perakende
veya toptancı firmaların nabzı İSTOÇ’ta
atıyor. İSTOÇ, her türden sektörü
bulundurduğundan güzel bir rekabet
ortamı yaratıyor. Müşteri, firmanın
piyasa durumunu İSTOÇ ortamından
anlayabiliyor. İSTOÇ, neredeyse piyasa
şartlarının belirlendiği konumdur.
19 l İSTOÇHayat
üye tanıtımı
Titiz Plastik Dış Tic. ve San. Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Durmuş:
“Ürünlerimizi 60 ülkeye
ihraç ediyoruz”
“İSTOÇ’ta yaklaşık bin metrekarelik bir showroomumuzla
müşterilerimize hizmet veriyoruz. Ürünlerimizi İSTOÇ
mağazamızdan Türkiye’ye ve yaklaşık 60 ülkeye ihraç
ediyoruz.”
Plastik temizlik ve plastik mutfak olmak
üzere 400 civarında farklı ürün üretimi
gerçekleştirdiklerini söyleyen Titiz
Plastik Dış Tic. ve San. Ltd. Şti. Yönetim
Kurulu Başkanı Ahmet Durmuş, şu anda
bünyelerinde 350’ye yakın personel
çalıştığını dile getirdi. Titiz Plastik olarak
2005 yılında, ISO 9001 kalite belgesini
alarak profesyonel çalışma, kaliteli üretim
ve ilkeli yönetimlerini belgelendirdiklerini
aktaran Ahmet Durmuş ile firma
faaliyetleri ve faaliyet gösterdikleri sektör
hakkında konuştuk.
Firmanız hakkında bilgi verir misiniz?
1947 yılında Diyarbakır’ın Çüngüş
Üçpınar Köyü’nde doğdum. Evliyim ve
üç çocuk babasıyım. İstanbul’a ilk 1967
yılında geldim. Söz konusu tarihten 1984
yılına kadar birçok farklı işle meşgul
oldum. 1984 yılında ise küçük bir işletme
olarak Titiz Plastik’i kurdum. Firmamın
adını Titiz koymamın nedeni, karakterim
gibi olmasını istediğimdendir. İlk olarak
plastik el gırgırı üretmeye başladık.
Sonrasında da faraş, kova ve fırça gibi
ürünler üreterek ürün yelpazemizi her
geçen gün biraz daha büyüttük. Şu an
Titiz Plastik olarak, plastik temizlik ve
plastik mutfak olmak üzere 400 civarında
farklı ürün üretimi gerçekleştiriyoruz.
Bünyemizde şu an 350’ye yakın personel
çalışıyor. İstanbul Hadımköy’de 28 bin
metrekare kapalı çalışma ve depolama
alanımız var. Satış mağazası olarak
ise İSTOÇ’ta yaklaşık bin metrekarelik
bir showroomumuzla müşterilerimize
hizmet veriyoruz. İSTOÇ mağazamızdan
Türkiye’ye ve yaklaşık 60 ülkeye
ürünlerimizi ihraç ediyoruz.
Sektörünüz hakkındaki
düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Türkiye’de plastik sektörü son derece
dinamik ve gelişen bir sektör. İç piyasada
firmalar, mevcut pazarlarını korumak
ve artırmak için çaba gösteriyor. Yurt
dışından özellikle Çin’den gelen baskı
ülkemizdeki firmaları daha yenilikçi
olmaya, kaliteli ve uygun fiyatlı ürünler
üretmeye zorluyor. Bu da bizim gibi güçlü
üretici firmaların kendi üretim tekniklerini
tekrar tekrar gözden geçirerek daha
çok geliştirmelerine imkân tanıyor. Bu
yönüyle üretici olarak böyle bir baskıyı
hissetmek bizi daha çok geliştiriyor.
Böylece daha rekabetçi ve profesyonel
hale geliyoruz. Biz ve bizim gibi kaliteden
ve tasarımdan taviz vermeyen firmalar
olduğu sürece Türkiye, çok güçlü plastik
ev gereçleri üreticilerine sahip olmaya
devam edecek.
İSTOÇ Ticaret Merkezi ile ilgili neler
söylemek istersiniz?
Titiz Plastik olarak İSTOÇ’ta ilk olarak
2000 yılında satış mağazamızı açtık ve
o gün bugündür faaliyetimize aralıksız
devam ediyoruz. İSTOÇ Ticaret
Merkezi’nin dünyada eşi benzeri olmayan
çok büyük ticarethanelerin birleşimi
olduğunu söyleyebilirim. Yaklaşık 5 bin
satış mağazasının yer aldığı bu büyük
yapıtın içinde bizlerde olmaktan ve
faaliyetimize burada devam etmekten
dolayı çok memnunuz. Tabii böyle büyük
bir ticaret merkezinde birçok güzelliklerin
ve kolaylıkların yanı sıra, bazen aksaklık
ve olumsuzluklarla da karşılaşmamak
mümkün değil. Bu aksaklıkların hem
İSTOÇ Ticaret Merkezi yönetiminin üstün
çabası hem de bizim gibi mağazası
olan firmaların kurallara uymasıyla
atlatılabileceğini düşünüyorum.
Türkiye ekonomisinin son yıllardaki
seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin son yıllardaki ekonomik
anlamdaki yükselişi gözle görülür
seviyede bulunuyor. Bu yıl yapılacak
genel seçimle de bu yükselişin çok
daha iyi yerlere geleceğinden hiç
şüphem yok. Fakat siz de taktir
edersiniz ki Türkiye’de işsizlik denen
fakat iş olup da çalışmayan insanların
sayısı maalesef her geçen gün daha da
çok artıyor. Bu da ülkemizin ekonomisini
olumsuz yönde etkiliyor. Üreten Türkiye,
güçlü Türkiye demektir. Bizler üretip
ürettiklerimizi de ihraç ettiğimiz sürece
ülkemiz çok daha büyüyecek ve çok
daha güçlü olacaktır.
İSTOÇHayat l 20
üye tanıtımı
Elifplas Plastik San. Tic. Ltd. Şti. Genel Müdürü Yıldıray Özdemir:
“Sektörümüz son yıllarda
hızla gelişiyor”
1986 yılında kurulan firmalarının
1990 yılından sonra plastik ev ürünleri
sektörüne geçiş yaptığını söyleyen
Elifplas Plastik San. Tic. Ltd. Şti Genel
Müdürü Yıldıray Özdemir, 7 bin 500
metrekare alanda ürettikleri ürünlerini 42
ülkeye ihraç ettiklerini belirtiyor. Yıldıray
Özdemir ile firma faaliyetleri ve faaliyet
gösterdikleri sektör hakkında konuştuk.
üye tanıtımı
Firmanız hakkında kısaca bilgi
alabilir miyiz?
1984 yılında İstanbul’da doğdum. Evli
ve bir çocuk babasıyım. 1986 yılında
kurulan Elifplas Plastik San. Tic. Ltd.
Şti., sektördeki faaliyetlerine plastik
şişirmede oyuncak grubu olarak başladı.
1990 yılından sonra plastik ev ürünleri
sektörüne geçiş yapan Elifplas Plastik,
günümüzde 7 bin 500 metrekare alanda
üretim yapıp, ürünlerini 42 ülkeye ihraç
ediyor.
“Sektörümüz son yıllarda
hızla gelişiyor. Hatta bugün
ürün gamı bakımından
dünya ile rekabet edebilir
hale geldi. Artık yeni
tasarımlarda, eski yıllardaki
gibi Avrupa’dan alınan bir
numunenin yapılıp, yıllarca
satılması diye bir durum söz
konusu değil. Günümüzde
artık firmalar kendi Ar-Ge
çalışmalarıyla tasarımlarını
oluşturuyor.”
Sektörünüz hakkındaki
düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Sektörümüz son yıllarda hızla gelişiyor.
Hatta bugün ürün gamı bakımından
dünya ile rekabet edebilir hale geldi.
Artık yeni tasarımlarda, eski yıllardaki
gibi Avrupa’dan alınan bir numunenin
yapılıp, yıllarca satılması diye bir durum
söz konusu değil. Günümüzde artık
firmalar kendi Ar-Ge çalışmalarıyla
tasarımlarını oluşturuyor. Sektörümüz
bu yönde ilerlerken kurumsallaşma
yönünde yerinde sayıyor. Plastik, hâlâ
ucuz ürün ya da halk deyimiyle naylon
sıfatından çıkamadı. Bu durum sektörün
yüksek katma değerli ürün yapmasına ve
gelişmesine engel oluyor. Maalesef söz
konusu durum için sektör temsilcilerimiz
henüz bir çözüm bulamadı.
İSTOÇ Ticaret Merkezi ile ilgili neler
söylemek istersiniz?
İSTOÇ, Tahtakale’den sonra tüm
İstanbul’un ticaret merkezi olup, ulusal ve
uluslararası birçok alanda örnek bir çarşı
haline geldi. Fakat hızla gelişen ekonomi
ve büyüyen ticaret hacmi İSTOÇ çarşısına
gitgide ağır bir yük getiriyor. Öncelikli
sorunların arasında trafik, park alanı ve
ulaşım yer alıyor. Böyle güzide bir ticaret
merkezini daha da hareketlendirmemiz
gerekiyor. Gerek uluslararası reklamla
gerek sosyal sorumluluklarla İSTOÇ’un
sesini duyurmak ve bütün gözleri
üzerimize çevirmemiz gerekiyor.
Türkiye ekonomisinin son yıllardaki
seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ekonomimiz, son 13 yılda gelen iktidarla
birlikte her geçen gün daha da ileriye
gidiyor. Günümüzde dünya genelindeki
kriz ortamından en az etkilenen
ülkelerden biriyiz. Artık işletmeciler kriz
ortamlarından daha az etkileniyor.
21 l İSTOÇHayat
üye tanıtımı
Alp Plastik Ev ve Mutfak Gereçleri Genel Müdürü Hakkı Alpay:
“Yenilikçi, hijyenik
işlevsel ve modüler yapıyı
destekleyen ürünler üretiyoruz”
“Mutfak ve ev gereçleri ürünlerini Moonstar markasıyla
üretiyoruz. Moonstar ürünleri sektörde yeni bir ekol olup daima
yenilikçi, hijyenik, işlevsel ve modüler yapıyı destekleyen
ürünlerdir. Alp Plastik, tamamen kendine özgü tasarımlar
geliştirmesinin yanı sıra, Motek markasıyla da zaman tasarrufu
sağlayan çok çeşitli modern temizlik setleri üretiyor.”
Alp Plastik’i 1986 yılında kurduklarını
söyleyen Firma Genel Müdürü
Hakkı Alpay, mutfak ve ev gereçleri
üretimlerini Moonstar markasıyla
yaptıklarını dile getirdi. Hedeflerinin her
zaman yenilikçi, rekabetçi ve modern
ürünler geliştirmek olduğunu belirten
Hakkı Alpay ile firma faaliyetlerini ve
Türkiye ekonomisini konuştuk.
Kısaca firmanızı tanıtır mısınız?
1986 yılında kurulan Alp Plastik,
mutfak ve ev gereçleri ürünlerini
Moonstar markasıyla üretiyor. Moonstar
ürünleri sektörde yeni bir ekol olup
daima yenilikçi, hijyenik, işlevsel ve
modüler yapıyı destekleyen ürünlerdir.
Alp Plastik, tamamen kendine özgü
tasarımlarını geliştirmesinin yanı sıra,
Motek markasıyla da zaman tasarrufu
sağlayan, çok çeşitli modern temizlik
setleri üretiyor.
prensibimizdir. Her ne iş yaparsanız
yapın asıl olan işinizi sevmenizdir. Bizler
bu uğurda sürekli çalışarak farklı ve
beğenilen faydalı ürünler geliştirmeye
gayret ediyoruz. Bu çalışmalar da bizi
sektörümüzde öncü yapıyor.
Sektörünüz hakkındaki
düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Sektörde bugün olduğu gibi gelecekte
de aynı rekabet kuralları geçerli
olacak. Zaman zaman piyasalardaki
değişimden etkilenen bir sektörde
bulunuyoruz. Her zaman yenilikçi,
rekabetçi ve modern ürünler geliştirerek
sektördeki devamlılığın sağlanması
İSTOÇ hakkındaki düşüncelerinizi
bizimle paylaşır mısınız?
İSTOÇ, tüm bölge ülkelerinin dahi
öğrendiği Türkiye’nin sektöründe en
önemli pazarlama merkezidir. Bunun
daha ileriye taşınması için İSTOÇ’un
ulaşım ve lojistik sorunlarının en
aza indirilmesi gerekiyor. Ayrıca
tanıtım faaliyetlerinin zaman zaman
reklam yoluyla yurt içi ve dışında da
desteklenmesi gerekiyor.
Türkiye ekonomisinin son yıllardaki
seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tüm dünyada olduğu gibi biz de
ülke olarak bazı ekonomik sıkıntılar
yaşıyoruz. Ülkemizin, üretimdeki
teknolojik gelişim ve pazarlama
stratejileriyle bu durumun altından
kalkacağını düşünüyorum. Ticaret
hayatında genel iki kural vardır.
Birincisi, işin mutfağının (üretim) iyi
çalışması, ikincisi servisin (pazarlama)
iyi yönetilmesidir.
İSTOÇHayat l 22
i
s
i
c
i
k
e
ç
n
e
n
i
r
e
l
t
n
e
k
k
i
Ant
Priene
Efes Harabeleri’ne
yaklaşık 100 kilometre
uzaklıkta, Aydın’ın Söke
Ovası’nda kurulmuş
İyon kenti Priene, birçok
gezgin için Anadolu’nun
batı kıyılarındaki antik
kentlerin en çekicisi.
Priene’de kalıntılar,
diğer antik yerleşmelerle
karşılaştırıldığında, çok daha
iyi korunmuş ve ziyaretçilerin
keyifle gezebileceği en
uygun biçimde kazılmış. Ama
hepsinden önemlisi; Priene
ören yeri, tarih meraklılarına,
benzerine hiçbir yerde
rastlayamayacakları bir
samimiyet duygusu yaşatıyor.
Antik Çağ’ın en büyük tarihçilerinden,
“Tarihin babası” Heredot, kitabında
Priene’yi şöyle anlatır: “Panionion’da
toplanan İyonlar, kentlerini bizim
yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü
altına ve en güzel iklime sahip yörede
kurmuşlardır. Güneyden başlayarak ilk
kentleri Miletos’tur; hemen sonra Myus ve
Priene gelir...”
12 İyon kentinden biri olan Priene,
bugün, geçmişten getirdiği çekiciliğini
kaybetmeden, görenleri şaşkına
çevirecek güzelliğiyle selamlıyor
ziyaretçilerini. Sırtını Mykale (Samsun)
23 l İSTOÇHayat
İSTOÇHayat l 24
Dağı’na yaslayan şehir, günümüzden
2000 yıl önce Söke Ovası tamamen
denizken, Antik Çağ’ın en güzel
kentlerinden biri olarak kurulmuş. Halkı
denizcilikle uğraşan Priene, iki büyük
limanı ile bölgenin en önemli ticaret
merkezi olmuş uzun yıllar. Menderes
Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar nedeniyle
şimdi kilometrelerce kara içinde yer
alan Priene kentinin ilk kurulduğu yer
tam olarak bilinmiyor. Ancak kimsenin
inkâr edemediği bir gerçek var ki, o da
mimari çekiciliği. Miletli ünlü şehircimimar Hippodamos’un, kendi adıyla
anılan Hippodamos Planı’na göre, MÖ
350’de bugünkü yerinde yeniden inşa
ettiği Priene, Helenistik dönemin en güzel
kentlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Çam ve servi ağaçlarının gökyüzünde
çizgi oluşturduğu Bafa Gölü ya da
Milas ana yolunu terk edip, Söke’den
içeriye girerseniz Priene tabelasıyla
karşılaşırsınız… 15 kilometrelik SökeGüllübahçe yolundan sonra tabela sizi
bu eşsiz tarihi kente götürür. Gül ve
zakkumlarla, limon, turunç, mandalina ve
portakal ağaçlarıyla kaplı Güllübahçe yolu
size “Priene’ye hoş geldiniz” der sanki.
Görkemli ve anıtsal yapılarla bezenmiş
Roma kentlerinden farklı olan Priene,
küçük ve işlevsel bir İyon kenti. Mykale
Dağı’na yaslanmış kentin, Belus’un
oğlu Aegyptus yönetiminde İyonlar
tarafından kurulduğu kabul ediliyor.
Roma İmparatorluğu’nun altın çağında
ve Helenistik dönemde yaratılan üstün
nitelikteki eserlerin yanı sıra Bizans
döneminde de piskoposluk merkezi
olması, kentin kültürel olarak ayakta
kalmasını sağlamış. Ayrıca, Antik Çağ’ın
yedi bilgesinden biri sayılan filozof ve
hukukçu Bias da çocukluğunu MÖ 6.
yüzyılda Priene’de geçirmiş. Bilge Bias
gibi kişiler kente karşı saygıyı daha da
artırmış.
25 l İSTOÇHayat
Büyük İskender Evi, Söke Ovası’nın
sonsuzluğuna bakıyor
Priene’nin tarihinde, Büyük İskender’in
payı da büyük. MÖ 334’te kente gelen
Büyük İskender, Priene’nin konumu için
önerilerde bulunmuş. Yeni kent inşa
edilirken, Athena Tapınağı’na kendi adı
yazılırsa, yapım masrafını üstleneceğini
söylemiş. Priene’liler de bu isteği kabul
etmiş. Bugün Büyük İskender Evi olarak
tanımlanan kalıntı, Söke Ovası’nın
sonsuzluğuna bakıyor. Tapınak, varlığını
biraz da İskender’i bile etkileyen bu
manzaraya borçlu.
Büyük İskender’in ölümünün ardından
çıkan karışıklıklardan dolayı şehir eski
gücünü yitirir. Roma, 155 yılında şehri,
Bergama ve Kapadokya krallarının elinden
kurtarmak durumunda kalır. Kapadokya
kralının asi oğlu Orophernes, Romalıların
şehri alması ile Priene’ye gömdüğü
hazinesine ulaşır ve adak olarak Athena
Tapınağı’nı onartır. Roma ve Bizans
yönetimi altında zenginleşen şehir, MS 13.
yüzyılda ise Türklerin egemenliğine girer.
Büyük düzgün taş işçiliği ile işlenmiş kale
duvarları sayesinde Priene, bugün de
ayakta. Kazı çalışmalarının devam ettiği
antik kentte, tarihin izlerini taşıyan eserler
gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Her iz,
bir anlam taşıyor. Yörenin taş ocaklarından
sağlanan mermerlerde, yıkımın dışında bir
bozulma yok. Kentin inşasında yararlanılan
mermer ocakları ne yazık ki günümüze
ulaşamamış. Ancak yöreye özgü, kentin
yapımında da kullanıldığı sanılan gri, siyah
dokulu mermerler yine de çıkarılıyor.
Bunlar, günlük kullanımda vazo, çanak ve
figüratif süs eşyası olarak işleniyor…
Priene antik kentine çıkmadan önce,
kazı evinin de yol kıyısında yer aldığı
küçük ve sevimli bir meydan var. Bizans
su kemerinden dökülen suyun yanında,
büyük çınar ağacının altındaki havuzlu
lokanta, mermer atölyesi, mandalina
ağaçlarını çevreleyen pansiyon ve
ağaçların gölgesindeki kahveler, evler
ve bahçeler bu meydanın kimliğini
oluşturuyor…
Priene aslında bugünkü yerinde
kurulmamış. Kent, Menderes’in getirdiği
alüvyonların eski limanı doldurması
sonucu, MÖ 350’de bu yamaca
taşınmış. Priene kenti, özellikle agora ve
çevresindeki gezinti yollarıyla, insanların
oturup dinlenebileceği basamaklarla
donatılmış. Bu yaşam biçimi çağımızın
Ege’sine hiç de yabancı değil. Çünkü
günümüzde de yaşam, sokakta geçmeye
devam ediyor.
Gökyüzünü aralayan sarp kayalık ve
Mykale Dağı’nın güney yamaçlarında,
Menderes Ovası’ndan görünen sırtta,
Priene kentini simgeleyen beş yivli
İyon sütunu yükseliyor… Gelin de bu
muhteşem manzaraya kayıtsız kalın!
Kentin simgesi: Athena Tapınağı
Kentin en gösterişli yapısı Athena
Polias Tapınağı. Priene’nin en eski
yapısı olan tapınak, Menderes Ovası’nı
görmesini sağlayan doğal bir taraçaya
özenle yerleştirilmiş. Yüksek işçilik
eseri bir merdivenle çıkılan tapınağın
ön cephesinde altı kolon bulunuyor.
Tapınağın mimarı, Dünyanın Yedi
Harikası’ndan biri olan Mausoleum’u
(Bodrum’daki Halikarnas Mozolesi) inşa
eden Pytheos. Priene kentinin, çevresinde
geliştiği tapınak, Antik Çağ’dan bu yana
dünya mimarisinin klasik yapılarından biri
olarak kabul ediliyor.
Tapınağın yapımına MÖ 4. yüzyılın
ortalarında başlanmış. Tapınakta malzeme
olarak Mykale Dağı’ndan çıkan yerel
mermer kullanılmış. Aynı zamanda kentin
en masraflı yapısı olan Athena Tapınağı’nın
inşaatı, kentin mali sıkıntılarından dolayı,
300 yıl kadar sürmüş. Tapınak, Büyük
İskender’in yardımlarıyla bitirildiği için bir
pronaos duvarına İskender’in adını taşıyan
bir kitabe yerleştirilmiş. Adı bu görkemli
tapınağa yazılmamış olsaydı, Büyük
İskender efsanesi günümüze kalır mıydı?
İnsan sormadan edemiyor!
Amfiteatr: Priene’nin ruhu
Kentin en ilginç yapılarından biri, Helenistik
döneme ait küçük ölçekli amfiteatr. 1,5
adalık yer işgal eden amfiteatr, 6 bin 500
kişilik. Yapımına kentin kuruluşundan
sonra başlanan amfiteatr, doğal bir
gezi
Priene aslında bugünkü
yerinde kurulmamış. Kent,
Menderes’in getirdiği
alüvyonların eski limanı
doldurması sonucu, MÖ
350’de bu yamaca taşınmış.
Priene kenti, özellikle agora
ve çevresindeki gezinti
yollarıyla, insanların oturup
dinlenebileceği basamaklarla
donatılmış.
yamaçta inşa edilmiş. MÖ 300’lerde
oditoryumun oturma yerleri ve merkezi
orkestra yapılmış. Bu erken tarihte,
geçici bir ahşap sahne binası olduğu
tahmin ediliyor. MÖ 200’lerde ise,
mermer oturma yerleri ilave edilmiş.
Bu dönemde, oyunların sıkıştırılmış
toprak zeminli orkestra bölümünde
sahnelendiği sanılıyor. Dönemin
amfiteatrlarında, oturma yerleri güneşe
ve yağmura karşı tentelerle korunurdu.
Priene Amfiteatrı’nda bu tenteleri tutan
direklerin yerleştirildiği çukurlar hâlâ
görülebiliyor.
İSTOÇHayat l 26
Tiyatro
oyunculuğun
temelidir
“Oyuncuların hem ezber hem disiplin açısından tiyatro kökenli
olmaları daha iyi. Karakterin nasıl yaratılacağını, yolunu
yordamını nasıl bulacağını bilir ve zorlanmazlar. Tiyatro, zaten
oyunculuğun temelidir. Tiyatroyu bilmeden direkt televizyona
geçen oyuncular zorluk çekebilir.”
Türk sinema ve dizi oyuncusu aynı zamanda yapımcı olan Erkan Can’ı “Takva” ve “Gemide” gibi
pek çok başarılı filmde gösterdiği unutulmaz performanslardan tanıyoruz. Bugüne kadar iyi, derin
ve güzel karakterlere ruh veren Erkan Can, Kara Para Aşk’ta hayranlarının karşısına bir hayli “kötü”
Tayyar karakteriyle çıkıyor. Her role hakkını veren usta oyuncu, “Tayyar sosyete kötüsü. Biraz da
psikopat, acımasız aynı zamanda saygın bir iş adamı. Çiçek sulayan, oğluna ve balıklarına düşkün
biri. Ben de bunu denemek istedim” diyor. Dizi ve sinema sektörünün sorunları olduğuna değinen
Erkan Can’ın oyunculukla ilgili söyledikleri de özellikle yeni nesil oyuncular için “kutsal metin”
olacak nitelikte.
rin
Rol aldığım projele
ve
hepsinin yeri ayrı
ama
güzellikleri farklı
“Dar Alanda Kısa
va” ve
Paslaşmalar”, “Tak
iğim
“Gemide” çok sevd
r alıyor.
filmler arasında ye
Kara Para Aşk dizisinde kötü karakteri canlandırıyorsunuz. Tayyar’ın diğer kötülerden
farkı ne?
Tayyar, sosyete kötüsü. Biraz da psikopat, acımasız aynı zamanda saygın bir iş adamı. Çiçek
sulayan, oğluna ve balıklarına düşkün biri. Ben de bunu denemek istedim. Seyirci, izlediği
adamın kötü biri olduğunu bildiği için iyi takip ediyor. Dizimiz iyi gidiyor. Senaryo kıvrak, merak
uyandırıcı ve dramatik. Yani seyircinin istediği her şey var. Seyirci, bunu merak ediyor ve izliyor. Bu
etkenlerden dolayı da reytinglerde iyi seviyede bulunuyor.
Tiyatro kökenli oyuncu olmanın avantajları nelerdir?
Oyuncuların hem ezber hem disiplin açısından tiyatro kökenli olmaları daha iyi olur. Karakterin
nasıl yaratılacağını, yolunu yordamını nasıl bulacağını bilir ve zorlanmazlar. Tiyatro, zaten
oyunculuğun temelidir. Tiyatroyu bilmeden direkt televizyona geçen oyuncular zorluk çekebilir.
Tiyatro benim ilk aşkım, beni dinç tutuyor. Bu duyguyu anlatmak çok zor.
27 l İSTOÇHayat
Erkan Can
ünlü söyleşisi
İSTOÇHayat l 28
Bir oyuncuda olması gereken
özellikler nelerdir?
Disiplin, sete erken gelmek,
her dakika hazır olmak ve
rolü oynarken kafanın başka
yerde olmaması. Dış dünyadan
kendilerini soyutlamaları lazım.
Eğer senaryonun içindelerse her
şey daha kolay oluyor. Bu da
nasıl olur bilmiyorum, o yöntemi
herkes kendi bulacak. Bu anlatılır
ya da öğretilir bir şey değil. Zaten
okudukça bunlar çorap söküğü
gibi gelir. Yaptıkları işi en iyi
şekilde yapmaları gerekir. Bu iş
öyle boyacı küpü gibi daldır çıkar
olmuyor. Zaman, süreç meselesi
ve şarap gibi yıllanmak gerekiyor.
İşte oyunculuk böyle bir şey. Tabii
bazı yetenekler var ki onlara bir
şey diyemiyorum.
Bazı yetenekler dediniz, kimler
mesela?
Oyuncunun dışında da çok
yetenekli kameramanlar, görüntü
yönetmenleri ve sinema yazarları
var. İyi gençler sektöre arkadan
geliyor. Engin Akyürek ve Kenan
İmirzalıoğlu çok güzel oynuyor.
Onlar jön, görselleri, vücut dilleri
önemli, işlerini disiplinli yapıyorlar.
Dizi izliyor musunuz,
beğendiğiniz diziler neler?
Hepsini baştan sona izliyorum.
Seksenler dizisi hoşuma gidiyor,
geçmişe döndürüyor. Olgun
Şimşek’in oynadığı Yalan Dünya da
bana ayrı bir keyif veriyordu. Mesela
Kurt Seyit ve Şura’nın başka bir stili,
anlatımı vardı, Rus klasiği gibi.
Ödüllü bir oyuncu olarak ödül
almanın sizin için anlamı nedir?
Yaptığınız işin insanlar nazarında
takdir edilmesi ruhunuzu okşuyor.
Ödüller bir nevi yük aslında.
Çünkü ödül aldıktan sonra onun
üzerine çıkmanız gerektiğini
düşünüyorsunuz.
29 l İSTOÇHayat
Rol aldığınız projelerden hangileri
sizin için daha farklı?
Rol aldığım projelerin hepsinin yeri
ayrı ve güzellikleri farklı ama “Dar
Alanda Kısa Paslaşmalar”, “Takva”
ve “Gemide” çok sevdiğim filmler
arasında yer alıyor.
Dizi sektörü hızla gelişiyor. Ancak
dizi süreleri hâlâ çok uzun ve
sektörden görüştüğümüz herkes
bundan şikayetçi. Siz bu durumu
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Diziler, şu anda futboldan sonra
ikinci sırada yer alıyor. Herkes güzel
dizi seyretmek istiyorsa, dizi süreleri
kısaltılmalı. Dizilerin 90 dakika olması
kaliteyi düşürüyor. 90 dakika yazmak,
üretmek ve çekmek çok zor. Müzik
koyuyorsun, bakışmalar oluyor,
bundan kurtulmalı. Dünyada standart
45 dakika, hadi bizde 60 dakika olsun.
Medya patronları, iş adamları herkesin
bu ortak paydada birleşmesi ve reklam
pastasını tekrar bölmeleri gerekiyor.
O zaman onlar da kazanacak biz
de kazanacağız. Setteki arkadaşları
görüyorsunuz; dur durak bilmeden
çalışıyorlar, gerçekten çok eziliyorlar,
olmuyor. İş kısalırsa herkesin işi
kolaylaşacak ve seyirci tabanca gibi
diziler seyredecek. Bu da zaman içinde
olacak diye ümit ediyorum.
Türk sinemasının gidişatını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Film sayısı artıyor. Yani sektörde bir
hareket var. Ve zamanla hepsi rayına
oturacak. Türk sineması olarak bir
tarzımız yok. Bir kareyi görüyorsun
Fransız filmi, Rus filmi olduğunu
anlıyorsun. İran filmi diyorsun, yazı
karakterinden bile anlıyorsun. Biz,
dağınığız. Ancak zamanla bir şeyler
olacak, eminim.
Bir filmi izlediğinizde yönetmenini
anlıyor musunuz?
Nuri Bilge Ceylan tarzından anlaşılıyor.
Türkiye’de yönetmen tarzı da yok.
Sinemada geçiş süreci yaşıyoruz.
Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?
Zor, kızımı hep uyurken sevdim.
Şu an 11 yaşında. Güzel bir baba kız
ilişkimiz var.
Oyuncu olmak isteyen gençlere
neler tavsiye edersiniz?
İlk tavsiyem, çok okumaları. Ülkenin
siyasi durumlarını takip etmeleri
gerekiyor. Çünkü sanat bunlardan
ayrı değil. Halkın dışında değil,
içinde yaşıyoruz. Köşe yazarlarını,
bütün edebiyat eserlerini okumaları
gerekiyor. O zaman birinden ders almak
gerekmiyor, zaten okuduklarımız bizi
eğitiyor. Okudukça insanın ufku açılıyor
ve kendi yolunu buluyor.
İSTOÇHayat l 30
Atasay, erkekler
için birbirinden
farklı ve özel
tasarımlar sunuyor
Atasay’ın erkek mücevher markası Vive Le
Roi, erkekler için birbirinden farklı ve özel
tasarımlarıyla öne çıkıyor. Asimetrik tarzın
ön planda olduğu erkek modasının yeni
trendlerinden biri olan çark şeklindeki kol
düğmeleri ve Aşk Tanrısı Eros’un oklarını
simgeleyen siyah pırlantalı ve deri ip kullanılan
ok kolye, erkekleri kendini değerli hissettirmek
için tasarlandı. Ayrıca piramit motifli siyah
pırlanta kelepçe bilezik trendy tarzıyla öne
çıkarken, siyah deri kullanılan pırlantalı silindir
bileklik ve çelik örgü tellerin ayrı bir hava
kattığı altın bileklikler tasarımlarıyla ön plana
çıkıyor.
Geleneksel el işçiliği modern
görünümle buluşuyor
Gardıropların vazgeçilmez aksesuarlarından olan deri ayakkabı ve çantalar,
Tergan kalitesiyle yeniden yorumlanıyor. Geleneksel el işçiliğini modern
görünümle buluşturan marka, dikkatleri ayaklara çekmeyi başarıyor. Tarz
sahibi erkekler, hafta içi ofiste, hafta sonu dışarı çıkarken casual modellerle
stilini tamamlıyor.
Deriyi orijinal ve şık aksesuarlarla birleştirerek farkındalık yaratmayı başaran
çanta koleksiyonları ise markanın ayakkabılarıyla ayrılmaz bir bütünlük
sağlıyor. Deri çantalar taş rengi, lacivert ve kahverengi tonlarıyla her kıyafetle
kolaylıkla kombinleniyor.
31 l İSTOÇHayat
Odunsu, aromatik ve baharatlı
Modern erkeğin zevkleri, güçlü bir
duruş, modern tasarım, keskin çizgiler
ve yüksek teknolojik araçlar etrafında
şekilleniyor. Mont Blanc Emblem
bu ihtiyaçların tamamlayıcısı olarak
kendinden emin, asil, disiplinli ve kararlı
duruşa sahip erkeğin adeta imzası
niteliğinde... Şimdi ise Mont Blanc,
daha yoğun notalara sahip Emblem
Intense ile Emblem’e daha güçlü ve
asil bir yorum getiriyor. Montblanc’in
klasik tasarımını benzersiz malzemelerle birleştirmek arzusuyla hazırlanmış
Emblem Intense, Meisterstück Solitaire Royal Legrand dolma kalemden
ilham alıyor. Emblem Intense, tazelik hissi veren, odunsu, baharatlı ve
aromatik bir koku... Üst notalarında, turunçgil kokteyli, ferahlatıcı bir
greyfurt karışımı ve kakuleyle kişniş tohumu ikilisinin yarattığı tazelik
hissiyle karşılaşıyorsunuz. Orta notalarında yoğun olarak buzlu menekşe
yapraklarının uyumu açığa çıkıyor. Tarçın kabuğu ve hindistan cevizi
notalarıyla zenginleştirilip, pomarose (elma tadındaki gül esintileri) ile
sarmalanıyor. Alt notalarında ise değerli ağaçlar, paçuli, zarif kadife ve süet
uyumuyla vurgulanarak, oldukça maskülen koku açığa çıkarıyor.
Parker 5th, yazı
tarzınıza uyum sağlıyor
Dolma kalem, tükenmez kalem, roller kalem ve mekanik
kurşun kalem yazım modlarına alternatif olarak uzun
süren araştırmalar sonunda son tüketici ihtiyaçlarından
yola çıkarak üretilen yenilikçi Parker 5th, yazım teknolojisi
sayesinde ucu bir gece boyunca açık kalsa dahi
kurumuyor. Isı ve basınç değişikliklerinden etkilenmediği
için kağıda bulaşmıyor. Yedek refilleri sayesinde ise
sorunsuz olarak ucu değişiyor. Şık tasarımı sayesinde
dolma kalem şıklığında rahat günlük yazım imkanı sağlayan
kalemin sadece birkaç sözcük yazdıktan sonra sezgisel bir
şekilde yazı tarzınıza uyum sağladığını fark edeceksiniz.
Ferre
Milano’dan stile
güç katan saat
tasarımları
Dünyaca ünlü Ferre Milano, şık ve iddialı
modelleriyle tarz sahibi saat tutkunlarına
günün her anında eşlik ediyor. Markanın
ikonik logosu “F”’nin kasa üzerinde
ustaca bir zarafetle kullanıldığı yeni
koleksiyon, farklı kordon modelleri ve
renk seçenekleriyle klasik ve modern
çizgileri harmanlıyor.
İtalyan şıklığının önde gelen
temsilcilerinden olan Gianfranco
Ferre’nin imzasını taşıyan
koleksiyona kadranda ve kordonda
kullanılan renkler ayrı bir cazibe
katıyor. Koleksiyonda turuncu,
pembe ve bronz hemen göze çarpıyor.
Modeller yuvarlak ya da dikdörtgen
kasa seçeneği de sunuyor. Moda
akımlarında yer alan renkleri
koleksiyonuna taşıyan Ferre Milano,
tarz meraklılarını kendine çekiyor.
İSTOÇHayat l 32
Üstün ses kalitesi ve
rahatlık bir arada
Quadro akıllı
gözlükler
15MP’ye kadar
fotoğraf çekebilecek
Philips Ses Sistemleri, alanında güçlü ürünleriyle
profesyonel DJ’ler için üstün ses kalitesi ve rahatlık
sağlıyor. “Philips SHL3565 DJ Kulaklığı”, kulaklık yastıkları
ve kumaş bantları sayesinde rahatlık sunarken, derin
baslarıyla da en iyi ses performansına ulaşıyor. “Philips
SHL3565 DJ Kulaklığı”, müziği yaşam biçimi hâline getiren
DJ’lerden ilham alınarak üretildi. Philips SHL3565 DJ
Kulaklığı ile hem mükemmel bass tınılarını yakalayacak
hem de 165 derece kulaklık döndürebilme özelliğiyle parça
miksi üzerinde çalışırken kusursuz konfora kavuşacaksınız.
SHL3565, bu özelliğiyle yalnızca DJ’ler için değil, dışarının
sesini algılamak isteyen müzikseverler için de müthiş bir
seçenek sunuyor. Üstelik rahat kulaklık yastıkları ve kumaş
baş bantlarıyla onu taktığınızı bile hissetmiyorsunuz.
Giyilebilir teknoloji alanında hızlı gelişimini sürdürmek
isteyen Quadro güneş gözlüğü formundaki akıllı
gözlüklerini nisan ayında satışa sunacağını duyurdu.
13 Nisan’da satışına başlanacak olan Quadro akıllı
gözlüklerle 15MP’ye kadar fotoğraf çekebilecek,
1080P formatında video kaydedebilecek ve bunları
yaparken müzik dinleyebileceksiniz. Bluetooth ve
Wi-Fi bağlantı seçeneklerine sahip Quadro akıllı
gözlüklerle gözlüğünüzdeki görüntüyü telefonunuz
üzerinde canlı takip etmek ya da görüşmelerinizi
gözlüğünüzle yapmanız mümkün olacak. Hatta
Quadro akıllı gözlüğünüzü PC’ye bağlayıp web-cam
olarak kullanmanız bile mümkün. Model seçeneğine
göre dört-altı saat arasında kullanım imkanı sunan
Quadro akıllı gözlüklerle, bu yaz çok daha eğlenceli
geçecek gibi görünüyor. Quadro akıllı gözlük serisi
farklı görünüm özelliklere sahip olmakla beraber dört
farklı modelle satışa sunulacak.
33 l İSTOÇHayat
Acer V3, beyaz rengi ve
şık ince tasarımıyla
dikkat çekiyor
Acer’ın bugünün dijital ihtiyaçları için optimize edilmiş
performansa, eğlence ve iletişim araçlarına sahip 13,3 inç
dizüstü bilgisayarı Acer V3, beyaz rengi ve şık ince tasarımıyla
dikkat çekiyor. Sadece 1,5 kilogram ağırlığında olan ve
çantanıza bile kolayca sığabilen Acer V3-317, 1,70GHz işlemci
hızına sahip. 500GB sabit diski ve 4GB belleğiyle tüm iş ve özel
dosyalarınızı kolayca depoluyor.
Windows 8.1 yazılımıyla gelen, Intel i5 işlemcili ve 8GB
SSD’ye sahip olan Acer V3-317, eş zamanlı birçok uygulamayı
kullanmak, müzik dinlemek, internetten video, film izlemek
ve oyun oynamak gibi çoklu görevler için ihtiyacınız olan
performansı garanti ediyor. 7,5 saate varan pil ömrü,
comfyView teknolojisine sahip HD geniş ekranı ve ekran
arkasındaki LED aydınlatmasıyla bilgisayar başında uzun
saatler boyunca rahatça çalışabilirsiniz. Tasarım yönünden,
kapağı parlak bir kaplamaya sahip. Gelişmiş konfor ve
üretkenlik için şık ve ergonomik Acer yumuşak klavye, çoklu
hareket özelliğine sahip bir touchpad ile tamamlanıyor.
Netlik ve detay
kompakt
kamerada buluşuyor
Sony, yeni FDR-AXP35 Handycam ile, Gelişmis Optik Görüntü
Sabitleme ve 4K 100Mbps yüksek bit hızlı kayıt özellikleriyle,
tüketici video kamera pazarındaki performansını zirveye
taşıyor. Yeni FDR-AXP35, FDR-AX100 4K Video Kamera’ya
kıyasla yaklaşık yüzde 30 daha küçük ve yüzde 20 daha hafif.
Yeni FDR-AXP35 modeli, geniş açıdan artırılmış teleskopik
zuma kadar değişen odak uzaklıklarında 4K video çıktısının
net ve dengeli olmasını sağlayan ve büyük takdir toplayan
Gelişmis Optik Görüntü Sabitleme (B.O.SS) teknolojisini
içeren ilk 4K video kamera oldu. Bu, özellikle de her karedeki
verilerin muazzam miktarlarda olmasından ötürü görüntü
sabitlemenin sıklıkla bir zorluk teşkil ettiği 4K çekimde fayda
sağlıyor. 4K videonun, kamera tarafından 100 Mbps gibi
son derece yüksek bir bit hızında gelişmiş XAVC S video
formatında kaydedilebiliyor olması, yüksek hızlı sensör
okuma sayesinde her karede olağanüstü detay ve en düşük
düzeyde bozulma olması anlamına geliyor.
Alper Saruhan
İSTOÇHayat l 34
n
e
y
e
m
v
e
s
i
“Pes etmey
”
m
i
b
i
h
a
s
e
r
e
t
k
a
r
a
k
bir
Son altı yıdır Tip-1 diyabet olduğunu söyleyen Türkiye’nin tek diyabetli profesyonel
basketbol oyuncusu Alper Saruhan, “Profesyonel basketbol yaşantım devam ederken
bu rahatsızlıkla karşılaştım. Öncelikle hayatımı bir sisteme oturttum. Sporcu sağlığı,
beslenmesi ve düzeni nasıl olması gerekiyorsa benim için de bunlar geçerli. Hayattaki
hedeflerinizi gerçekleştirmeniz için çabalarken birçok engelle karşılaşabilirsiniz ama ben
bu engeli aştım” diyor.
Türk Telekom ve Uşak Sportif gibi
birçok başarılı takımda kaptanlık yapan
Türkiye’nin tek diyabetli profesyonel
basketbol oyuncusu Alper Saruhan,
basketbol, diyabet ve hayatı üzerine sıcak
ve samimi açıklamalar yaptı.
Basketbol serüveniniz nasıl başladı?
Basketbolla tanışmam küçük yaşlarda
oldu. Sporcu bir aile yapısının içinde
bulunuyordum. Rahmetli dayım Murat
Develi, Ankara basketbolunun içinden
gelen biriydi. Onun sayesinde yedisekiz yaşlarımda Ankara DSİ takımında
basketbol hayatıma başladım.
Türkiye’deki basketbol altyapısı
hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’deki basketbol altyapısı, Avrupa
ya da Amerika kadar ciddi çalışmalar ve
istikrar içinde değil ne yazık ki. Geçen
yıl kazanılan Erkekler Avrupa Gençler
Şampiyonluğu’ndan sonra gelecek her
başarı, istikrarın habercisi olacaktır.
Değerli antrenörlerin altyapılara verdikleri
önemi bizzat biliyorum ve takip ediyorum.
Fakat Türkiye geneline bakıldığı zaman,
altyapılar için yapılan organizasyonlar
ve gelecek için yatırım çalışmalarının
daha büyük hedefler doğrultusunda
uygulanması düşüncesindeyim. Türkiye,
spor için çok büyük bir maden, doğru
işlendiğinde başarı kaçınılmaz olacaktır.
Diyabetin profesyonel spor
yaşamına engel olmadığının bir
örneğisiniz. Bununla başa çıkmayı
ve hedeflerinize engel olmamasını
nasıl başardınız?
Son altı senedir Tip-1 diyabetim.
Profesyonel basketbol yaşantım devam
ederken bu rahatsızlıkla karşılaştım.
Öncelikle hayatımı bir sisteme oturttum.
Sporcu sağlığı, beslenmesi, düzeni
nasıl olması gerekiyorsa benim için de
bunlar geçerli. Bunlara, taviz vermeden
35 l İSTOÇHayat
Alper Saruhan
İSTOÇHayat l 36
uyuyorum. Bir diyetim var. Şekerimin
ani yükselmesini ya da düşmesini
engelliyorum ve dengede tutmaya
çalışıyorum. Çok sık şeker ölçümü
yapıyorum ve buna göre insülin dozlarımı
ayarlıyorum. Hayattaki hedeflerinizi
gerçekleştirmeniz için çabalarken birçok
engelle karşılaşabilirsiniz ama ben bu
engeli aştım.
Kendinizi en iyi hissettiğiniz an…
Kullandığım şutun çemberden geçtiğini
hissettiğim an…
NBA’deki favori oyuncunuz…
Tabii ki basketbolun tanrısı Michael
Jordan…
En büyük hayaliniz…
Basketbol oynarken de çok hayalim var.
Ama bir gün “Couch” olmak istiyorum.
Basketbol hayatınızdaki en unutulmaz
anınız…
Oyak Renault’da oynarken, Türkiye Kupası
final maçına çıktığım an…
Hayatınızın dönüm noktası
diyebileceğiniz bir olay…
Diyabet olmam.
Play Station’da futbol mu basketbol
mu?
İkisini de çok sevmem, favorim GTA serisi…
Favori uzun yol şarkınız…
Film müzikleri dinlemeyi severim.
Favori spor ayakkabınız…
Nike Kobe-4
En bilge sözünüz…
Ne kadar çok bilgi, o kadar küçük ego; ne
kadar az bilgi, o kadar büyük ego…
Kahramanınız…
Babam…
Diyabetli gençlere örnek olan
bir yaşam tarzınız var. Sizin
yolunuzdan ilerlemek isteyen genç
basketbolculara tavsiyeleriniz
nelerdir?
Ben, pes etmeyi sevmeyen bir karaktere
sahibim. Hayatın içinde zorluklar tabii
ki olacaktır. Genç olmak, bu zorluklara
göğüs germeyi ve onlara boyun eğmemeyi
gerektirir. Bunun için yapılacak tek bir
şey var: “hedef koymak” ve “çalışmak”.
Eğer engellerin üzerine gitmezsen onu
aşıp aşamayacağını bilemezsin. Eğer
çalışmaktan vazgeçip durursan, arkandan
gelenler sana yetişir ve geçer. Tek bir
gerçek var ki o da, karar vermek ve
sonuna kadar gitmek.
Diyabette farkındalığı artırmaya
yönelik çalışmalar yapıyorsunuz.
Bu konuda gelecekte neler yapmayı
planlıyorsunuz?
Ne yazık ki diyabet, tüm dünyada hızlı
yayılan bir rahatsızlık. Benim kardeşimde
de diyabet var. Yemek alışkanlıklarının
artık “fast food”a dönüşmesi, genetiği
değiştirilmiş besinlerin artık hayatımızın
merkezinde olması, stresli bir yaşam tarzı
ve genetik faktörler diyabetin yayılmasını
hızla artırıyor. Bu durumdan kurtulmanın
en kesin çözümlerinden birinin “spor”
olduğuna inanıyorum. Genel bir duyarsızlık
örneği “bana bir şey olmaz” demektir.
Fakat insanımız yanılıyor. Her an diyabet
olabilirsiniz. Bilinçli beslenme, düzenli bir
hayat ve bunun içine sporu da eklediğiniz
zaman, kaliteli yaşam size kapılarını
açar. Bunları anlattığım konuşmalar ve
toplantılar oluyor. Sıklıkla gündeme taşıyıp
insanların farkındalıklarını artırıyoruz.
Umarım devlet destekli bir proje oluşur
ve bunun içinde Türkiye’de de duyarlılığı
artıran bir çalışma yapabiliriz.
Basketbol kariyerinizde bundan
sonraki hedefleriniz nelerdir?
Türkiye Basketbol Ligi’nde kupa
kazanmak, en büyük hedefim ve arzum.
Saha içinde kendinize belirlediğiniz
ve size şans getirdiğine inandığınız
bir atış noktanız var mı?
Köşeleri severim. Üçlük çizgisinin
gerisinden kullandığım atışlarımı daha da
severek yapıyorum.
Maçlara nasıl hazırlanırsınız?
Bir uğurunuz var mı?
Maçlardan önce mutlaka dua ederim.
Tüm olumlu enerjimle sahaya çıkmaya
çalışırım ve takım arkadaşlarıma tek tek
sarılırım.
Saha dışındaki Alper Saruhan
neler yapar?
Kafa olarak, sezon içinde saha dışında
olamıyorum. Aklımda genellikle işim
ve takımın başarısı oluyor. Yazları, çok
güzel değerlendirdiğimi söyleyebilirim.
Eşimle beraber mutlaka yurt dışı
seyahati yapmaya çalışıyoruz. Yeni
yerler görmek ve tecrübe etmek, farklı
toplumların kültürlerini öğrenmek, çok
hoşuma gidiyor ve bizi vizyon olarak çok
geliştiriyor.
37 l İSTOÇHayat
Maçlardan önce
mutlaka dua ederim.
Tüm olumlu enerjimle
sahaya çıkmaya
çalışırım ve takım
arkadaşlarıma tek tek
sarılırım.
İSTOÇHayat l 38
MIMAR SINAN
HAKKINDAKI EN
KAPSAMLI SERGI
9 NISAN’DA AÇILIYOR
“MAVI SEYYAHLAR:
ROMARE BEARDEN VE
BEDRI RAHMI
EYÜBOĞLU’NUN
SANATI”, SISMANOGLIO
MEGARO’DA
SERGILENECEK
Tarih: 15 Nisan-17 Mayıs 2015
Yer: Sismanoglio Megaro
Columbia Global Centers
Turkey ve Yunanistan İstanbul
Başkonsolosluğu iş birliğinde
düzenlenen “Mavi Seyyahlar:
Romare Bearden ve Bedri
Rahmi Eyüboğlu’nun Sanatı”
adlı sergi, Yunanistan İstanbul
Başkonsolosluğu’nun İstiklal
Caddesi’nde yer alan Sismanoglio
Megaro binasında sanatseverlerle
buluşacak. Amerikalı sanatçı
Romare Bearden’ın Homer’in
Odysseia destanından esinlenen
ve sanatıyla özdeşlesen “Siyahi bir
Odyssesia” (A Black Oddyssey)
isimli çalışmaları New York ve
Paris’ten sonra İstanbul’a geliyor.
Sergi, Bearden’in eserlerinin yanı
sıra, Türk modern resminin en
önemli temsilcilerinden Bedri
Rahmi Eyüboğlu’nun, Eyüboğlu
aile koleksiyonunda yer alan ve
Anadolu temalarını Batılı teknikle
harmanladığı özel bir seçkiyi de
izleyici ile buluşturacak.
Tarih: 9 Nisan -31 Mayıs 2015
Yer: MSGSÜ Tophane-i Amire
Kültür ve Sanat Merkezi
Tüm zamanların en önemli mimari
dehalarından ve günümüzde
kullanılan tanımlama ile tarihin ilk
“starchitect”lerinden yani “yıldız
mimar”larından biri olan, yapıtlarıyla
hem kendi dönemine hem de
günümüz mimarlığına ışık tutan
Mimar Sinan hakkında bugüne
kadar düzenlenmiş en kapsamlı ve
multi-teknolojik sergi 9 Nisan’da
Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi (MSGSÜ) Tophane-i
Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde
kapılarını açıyor. Mimarlık
tarihimizin en önemli simgesi olan,
yaratıcı dehasıyla klasik Osmanlı
mimarisinde gerçekleştirdiği eşsiz
yapıtlarını hem kültürümüze hem de
dünya mimarlık mirasına kazandıran
Mimar Sinan, ölümünün 427’nci
yılında “Mimar Sinan ve Yaratıcı
Dehanın Şaheserleri” sergisiyle
anılıyor. MSGSÜ, Mimar Sinan
Araştırma ve Uygulama Merkezi,
MSGSÜ İç Mimarlık Bölümü ve
Allevents ortaklığında düzenlenen
“Mimar Sinan ve Yaratıcı Dehanın
Şaheserleri” sergisi, 9 Nisan-31
Mayıs 2015 tarihleri arasında
İstanbul’daki MSGSÜ Tophane-i
Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde
izlenebilecek.
TÜRK KAHVESININ
500 YILLIK ÖYKÜSÜ
TOPKAPI SARAYI
MÜZESI’NDE
Tarih: 21 Şubat-15 Haziran 2015
Yer: Topkapı Sarayı Müzesi
Osmanlı topraklarında başlayıp
dünyanın öteki ucuna yayılan 500 yıllık
bir serüven… Küçük kırmızı bir meyvenin
çekirdeğinden dünyanın dört bir yanına
yayılan birbirinden farklı sosyokültürel
ortamlar… Topkapı Sarayı Müzesi ve
Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları
Derneği, kahvenin 500 yıllık öyküsünü
gözler önüne sermek amacıyla kahve
ve kahve kültürüne ait eserleri bir
araya getirdi. Başta Topkapı Sarayı
Müzesi koleksiyonları olmak üzere pek
çok müze, özel müze, kütüphane ve
koleksiyonlar eserlerinden oluşan “Bir
taşım keyif-Türk kahvesinin 500 yıllık
öyküsü” sergisi, kahvenin Osmanlı
kültürü içinde oluşturduğu özgün
seremoniyi ortaya çıkardı. Kültür ve
Turizm Bakanlığı’nın himayesinde
Topkapı Sarayı Müzesi’nde açılacak
olan sergi, bugüne kadar Türkiye’deki
kahve ile ilgili açılan en kapsamlı sergi
özelliğinde. Çoğu ilk kez sergilenen
eserlerle birlikte tarihi, kültürel ve sosyal
öğelerin bir araya geldiği sergi, kahve
bitkisinin botanik özellikleri, dünyadaki
yayılımı ve pişirme teknikleriyle birlikte,
Osmanlı topraklarında yarattığı sosyal
ortama, keyif ve ikram kültürüne, 16.
yüzyıldan 20. yüzyıla tarihlenen eserler
üzerinden tanıklık ediyor.
GENÇ RESSAM
FEYZAN ALASYA,
“ÜSTÜN INSAN”IN
HIKAYESINI RESIMLE
BULUŞTURDU
Tarih: 14 Mart- 4 Nisan
Yer: Galeri Diani
Feyzan Alasya, sanatçı Tarık
Kartal ile “insanlık” üzerine
yaptığı sohbet önce hikayelere
dönüşüyor, sonra da tuvallerde
hayat buluyor.
“Son Mutasyon”, insanoğlunun
zihinsel yolculuğunun ulaşacağı
son noktayı anlatıyor.
Sanatçı, duyarlı ve bilinçli insana
bir çeşit üstün insana ve olmasını
hayal ettiğimiz dünyaya duyulan
özlemin hikayesini anlatırken
çocuk-insan simgesini kullanıyor.
Alasya, hikayesi ile eş
zamanlı gelişen resimlerini
“Şeklen insan olarak görülen
figürlerin en önemli özellikleri
telepatik yetenekleri, sezgisel
üstünlükleri, bilinç, ahlak ve
sevgi düzeylerinin günümüz
insanından çok ileride olması”
sözleriyle anlatıyor.
k it
ap
MUTLULUĞUN
SAKINCALARI
Yazar: Elizabeth Farrelly
Yayınevi: Yapı Kredi
Yayınları
YETERSIZ BAKIYE
Yazar: Karin Karakaşlı
Yayınevi: Can Yayınları
Bugüne kadar yazdıklarıyla
gerek insanlar gerekse
ülkeler, toplumlar arasına
çekilen sınırların en
netameli bölgelerinde
cesurca gezinen Karin
Karakaşlı, Yetersiz
Bakiye’de 2002 ile 2014
yılları arasında yazdığı
12 öyküyü bir araya
getiriyor. Aşk ve erk
mücadelelerinden kitlesel
cinayetlere, ruhsuzlaştırılan
kentlerden yok edilen
toplumsal değerlere
geniş bir güzergâhta yol
alırken kendi elleriyle,
bile isteye küçülttüğü
dünyasına sıkışan
insanlığın dramını anlatıyor.
Yetersiz Bakiye, kimlikleri
sınırlayan çizgilerin, farklı
açılardan bakıldığında
bazen ne kadar zavallıca
görünebildiğini fark ettiren
bir eser.
YOLUN SONU
NERESI?
Yazar: Serkan Koktay
Yayınevi: Koyu Kitap
Yolun Sonu Neresi?,
farklı zaman dilimlerinde,
birbirinden farklı
kişilerin hayatlarından
kesitler sunan; buna
karşılık acı, mutluluk,
sevme ve sevilme gibi
duyguların ise her ne
olursa olsun değişmez
unsurlar olduğunu ve
aynı kaldığını gösteren
bir kitap. Kitabın her
bir sayfasını okurken;
sesini duyduğunuz
ve görebildiğiniz
herkese dokunma hissi
uyandıran ve hayatlara
olumlu yönde katkıda
bulunabileceğiniz
sımsıcak bir hikaye.
Mutluluğun Sakıncaları’nda
doyumsuz bir tüketim
toplumuyla karşı karşıyayız…
Aynı zamanda göz
alabildiğine uzanan beton
yığınlarının, asfaltların ve
reklam panolarının arasına
serpiştirilmiş, mantar gibi
bitiveren muazzam ve şaşaalı
alışveriş merkezlerinin, geniş
arabalarla süslü kocaman
evlerin diyarındayız.
İnsanların gitgide daha
da miskinleşip televizyon
karşısında pineklediği bir
dünya burası... Estetikten
etiğe, siyasetten tasarıma
kadar birçok konuya yakınlığı
nedeniyle “Rönesans
kadını” olarak tanımlanan
ödüllü eleştirmen Elizabeth
Farrelly, bu kitabında dünya
üzerinde bıraktığımız devasa
ayak izlerimizi inceleyerek
sayısız hasara yol açan
alışkanlıklarımızdan niçin
kopamadığımızı, neden
küçük ölçekli, insani
boyutlarda mekânlar
yaratamadığımızı ve
doğaya saldırmaktan
vazgeçemediğimizi
sorguluyor.
HAYAT SIL BAŞTAN
Yazar: Kate Atkinson
Yayınevi: Yapı Kredi
Yayınları
Ursula Todd, 1910
yılının soğuk ve karlı bir
gecesinde, varlıklı bir İngiliz
bankacı ile karısının üçüncü
çocuğu olarak doğdu. Bu
dünyada daha ilk soluklarını
alamamıştı ki, ölüverdi.
Aynı soğuk ve karlı gecede,
gürbüz ve kanlı canlı bir
bebek olarak Ursula Todd
doğdu ve en hafif deyimiyle
sıra dışı bir yaşama adımını
attı. Ursula yıllar içinde, tıpkı
doğduğunda olduğu gibi,
farklı şekillerde yaşayıp
ölmeye başladı. İçinde
bulunduğu dünya ise bir
kıyameti yaşıyordu: Tarihteki
en büyük iki savaşın
tarifsiz korkunçluğu...
Kate Atkinson’ın bu ilginç
romanını bitirdiğinizde başa
dönüp yeniden okuma
isteği duyacaksınız. Hayat
Sil Baştan, çılgın, gülünç
ve şaşırtıcı derecede
dokunaklı...
KANATLARIM
HEP CAN ACISI
Yazar: Esra Uçar
Yayınevi: Destek
Yayınları
Yirmi yılı aşkın süredir
gazetecilik ve yayıncılık
yapan, medya dünyasının
başarılı ismi Esra Uçar’ın
ikinci romanı Kanatlarım
Hep Can Acısı, en
ümitsiz zamanlarda
hayata tutunmanın sırrını
veriyor adeta… Yazar,
yaşamla inanç arasındaki
derin bağı ölüm
üzerinden kurguladığı
yeni romanında okurlarını
duygusal bir macerayla
baş başa bırakıyor.
İSTOÇHayat l 40
ZUHAL OLCAY
BAŞUCU ŞARKILARI 3
Türkiye’nin en önemli oyuncu ve
şarkıcılarından Zuhal Olcay, 1990’lı
yıllara damgasını vurmuş, akıllarda
kalmayı başararak geçmişten
günümüze gelmiş en güzel
şarkıları tekrar yorumladığı “Başucu
Şarkıları 3” ile sevenlerinin karşısına
yeniden çıkıyor.
İlhan Şeşen’den Cem Karaca’ya,
Ahmet Kaya’dan Erhan Güleryüz’e
kadar birçok sanatçının en
beğenilen şarkılarının yer aldığı
toplam dokuz parçadan oluşan bu
yeni çalışma, sanatçının hayranları
tarafından oldukça beğenileceğe
benziyor.
KAYAHAN
BOB MARLEY
KAYAHAN’IN
EN İYILERI 1
EASY SKANKING IN BOSTON
‘78
Türk pop müziğinin
şüphesiz en önemli
ustalarından biri olan değerli
besteci Kayahan’ın, yıllara
damgasını vurmuş, en
beğenilen şarkılarının ünlü
sesler tarafından yeniden
yorumlandığı anma albümü,
“Kayahan’ın En iyileri 1” ismi
ile hayranlarıyla buluşuyor.
Tarkan’dan Sezen Aksu’ya,
Candan Erçetin’den Ajda
Pekkan’a kadar birçok ünlü
ses tarafından yorumlanan
toplam 20 parça ve iki CD’lik
albüm, sanatçının hayranları
için hem bir arşiv hem de
müzikal bir şölen niteliği
taşıyor.
CEM ADRIAN
SANA BUNLARI HIÇ
BILMEDIĞIN BIR YERDEN
YAZIYORUM
Türk pop müziği kulvarında
önemli bir gırtlağa sahip günümüz
sanatçılarından Cem Adrian,
yeni çalışması “Sana Bunları Hiç
Bilmediğin Bir Yerden Yazıyorum”
ile müzikseverleriyle buluşuyor.
Toplam 12 şarkıdan oluşan
albüm, sanatçının çıkardığı
albümler arasındaki en iyi
yapıtlardan biri olmaya aday gibi
görünüyor.
Efsane müzisyen ve reggae’nin kralı
olarak tanınan Bob Marley’in, daha
önce hiç yayınlanmamış bir konser
kaydı bulundu. 1978 yılında Boston’da
verdiği konserin kayıtlarından derlenen
“Easy Skanking in Boston ‘78” isimli
albümü, sanatçının hayranları için
muhteşem bir sürpriz oldu.
Toplam 13 parçadan oluşan konser
kaydı, sanatçıya gönül vermiş tüm
hayranlarının arşivine şimdiden girmiş
tarihi bir yapıt niteliği taşıyor.
sinema
KOCAN KADAR
KONUŞ
Yönetmen: Kıvanç
Baruönü
Oyuncular: Ezgi Mola,
Murat Yıldırım, Nevra
Serezli
KUZU
Yönetmen: Kutluğ
Ataman
Oyuncular: Nesrin
Cavadzade, Cahit Gök,
Mert Taştan
Köyün en fakir ailesinin
hanımı olan Medine, oğlu
Mert’in sünneti için köyde
ufak da olsa bir şölen
yaparak toplum içinde
varlık gösterebilmeyi çok
arzular. Şölen için tandırda
pişirmek üzere bir kuzuya
ihtiyacı vardır. Kocası
İsmail’in tek derdiyse şehre
gelen şarkıcıdır. Mert’in
ablası Vicdan, kardeşini
eğer düğün için kesecek
kuzu bulamazlarsa onu
keseceklerine inandırır.
Kesilmekten korkan
Mert, düğün için kuzu
aramaya başlar. Şölen
günü yaklaştıkça, fakirlik
ve toplum baskısı ile
baş etmeye çalışan
Medine, misafirlerine
unutamayacakları bir ziyafet
verecektir.
ANNIE
Yönetmen: Will Gluck
Oyuncular: Quvenzhané
Wallis, Jamie Foxx,
Cameron Diaz
Annie (Quvenzhané
Wallis), New York’un sert
sokaklarında hayatta
kalabilmeyi başaracak
kadar güçlü, sert bir
koruyucu anneyle birlikte
yaşayan iyimser ve
mutlu bir kızdır. Ancak
hayatı, Will Stacks (Jamie
Foxx) adlı New York
belediye başkanı adayı,
kampanyası çerçevesinde
onu himayesine alınca
tamamen değişecektir.
Şebnem Burcuoğlu’nun çok
satan Kocan Kadar Konuş
romanından uyarlanan film,
bu toprağın kadınlarının
daha çocukken nasıl koca
bulmaya programlandıklarını
anlatıyor. Bu kadınların
arasında 30 yaşındaki
Efsun (Ezgi Mola) gerçek
aşkı, sevgiyi, dürüstlüğü
arar ama diğer kızlar gibi
numara yapmayı, trip atmayı,
erkeği parmağının ucunda
oynatmayı bilmez. Bu yüzden
bu yaşına kadar düzgün bir
ilişkisi olmamıştır. Efsun’un
kadınlığın kitabını yazmış
İzmirli ailesi ise ona kadınlığı
öğretmeye kararlıdır. Efsun
da nihayet kendini Türk
kızlarına emanet eder. Ailesi
tepeden tırnağa yeniledikleri
Efsun’u takdim etmeye
hazırlanırken Efsun’un
karşısına hiç unutamadığı,
üstüne yenisini koyamadığı
lise aşkı Sinan (Murat
Yıldırım) çıkar.
FOKUS
Yönetmen: Glenn
Ficarra, John Regua
Oyuncular: Will Smith,
Rodrigo Santoro,
Stephanie Honore
Tecrübeli bir dolandırıcı
olan Nicky (Will Smith),
genç ve güzel Jess’i
(Margot Robbie)
koruması altına alır
ve ona bildiği her şeyi
öğretmeye başlar.
İşler iyi gitmektedir,
ancak aralarındaki
ilişkinin romantik boyut
kazanmasıyla her
şey karman çorman
olacaktır.
KARANLIK YERLER
Yönetmen:
Gilles Paquet- Brenner
Oyuncular:
Charlize Theron, Chloe
Grace Moretz, Nicholas
Hoult
Küçüklüğünde ailesinin
vahşi bir şekilde
öldürülmesine tanık olan
bir kadın, bu tür cinayetleri
çözmeye yeminli gizli
bir örgüt tarafından o
günü yeniden yaşamaya
zorlanacaktır.
İSTOÇHayat l 42
İyi bir gece uykusunun ipuçları
Günlük yaşamda farklı nedenlere bağlı olarak sırt ve boyun ağrısı oluşabilir. Bu durum uyku düzenini bozar ve ağrıyla iyi
bir uyku uyumak mümkün olmaz. Hatta bazı ağrı kesicileri rahatlamak amacıyla kullansanız bile, yan etkileri nedeniyle
uykusuzluk sebebi olabilir. Böylece ağrıya bağlı gece boyunca iyi bir uykuyla dinlenmemiş vücut, kötü bir güne başlar.
İşte, iyi bir gece uykusunun ipuçları:
Yatak seçimi çok önemli
Yatağınız vücut ağırlığını desteklemeli,
vücudun şeklini alacak kadar yumuşak
olmamalı ya da sert bir zemin gibi
baskı yapmamalı, orta sertlikte bir
yatak seçilmeli. Yatak, iskelet sistemine
uyumlu olmalı. Yatak tercihinde,
zaman zaman popüler olan ürünlere
değil, gerçekten sağlıklı olanlara itibar
edilmeli. Yatak aksesuarlarına da aynı
özen gösterilmeli. Yatak seçimini,
tercih ettiğiniz markanın showroom
mağazasında yatak üzerinde yatarak,
sağa sola dönerek deneyerek yapın.
Yastık deyip geçmeyin
Gece boyunca boyun duruşunuzun
doğru olması ve iyi nefes alıp verme
için en uygun yastığı seçmelisiniz.
Yastık derken başınızı koyacak
bir yastığın yanı sıra vücudunuzu,
dizlerinizi destekleyen yastıklar da
tercih edebilirsiniz. Amaç güzel bir
uyku. Yastık seçiminde, yastığın boyun
boşluğunu desteklemesine özen
göstermelisiniz. Boyun yüksekliği
bireyden bireye değişeceği için yastık
yüksekliği çok önemli. Yatış şekli boyun
ağrılarında, sırtüstü ya da yan olmalı.
Meditasyon ya da zihni özgür
bırakmak
Yatmadan önce rahat ve sakin bir
ortamda basit bir meditasyonla zihninizi
rahatlatabilirsiniz. Oksijenli bir ortamda
uyumaya önem verilmeli. Hayatınızdaki
keyifli bir ana odaklanın ya da size
mutluluk veren bir objeyi düşünün.
Bir başkasının yapacağı minik bir
masaj yine daha iyi bir uykuya sizi
hazırlayabilir. Alınan önlemlere rağmen
uyku bozukluğu mevcut ise, mutlaka
profesyonel destek alınmalı. Uykunun
derin aşamasına geçemeyen kişilerde
bazı hormonlar yeterince salgılanamaz
ve kas spazmı gelişir. Bu da boyundaki
problemlere sebep olabilir ya da
artırabilir.
İdeal uyku pozisyonlarını deneyin
İdeal bir uykunun doğru pozisyonu var.
Özellikle yan şekilde, dizleri hafifçe karına
çekerek yatılan pozisyonda omurga
gerilimi düştüğü için rahat bir uyku sizi
bekler. Yine uygun bir yastıkla boynu
desteklemek, ayak bilekleri arasına kadar
uzanan bir başka yastıkla karın bölgesi
ve göğüs ağırlığını hafifletmek yapılması
gerekenler arasında yer alır. Yana yatma
pozisyonu rahat gelmiyorsa sırt üstü
uyunabilir, burada da boyun altına iyi
bir yastık seçimi, dizlerin altını hafif
yükseltmek için küçük bir yastık koymak
gerekir. Böylece bel üzerindeki basınç
azaltılmış olur.
Yatarken yeme içmeye son verin
Eğer gece boyunca vücuttaki günlük
faaliyetin devam etmesini istemiyorsanız
yatmadan iki üç saat evvel yeme içmeyi
bırakın. Günlük faaliyetten kastımız
da vücudun enerji üretiminin sürmesi,
sindirim sisteminin aralıksız çalışması ve
kalp gibi hayati organların dinlenmeye
fırsat bulamaması. Gece boyunca
uykunuzun bir kaç kez bölünerek tuvalet
ihtiyacının belirmesi de rahatsızlık veren
sonuçlardan. Dikkat edilmesi gereken
bir başka konu ise yatmadan önce
kafein içerikli ve alkollü içeceklerden
uzak durulması.
Uyku vücudun yenilenmesi için
önemli bir bileşendir. Farklı etkenlere
bağlı bel ve boyun ağrısı çekenlere
iyi bir uyku zorunluluk gibi görünse
de, uyku asıl olarak beslenme gibi
sağlıklı bir insan vücudunun da günlük
ihtiyacıdır.
43 l İSTOÇHayat
Yorgunluğun gerçek sebepleri
Yorgunluk, iş hayatınız, aile yaşamınız
ve sosyal ilişkilerinizi çok olumsuz
etkiler. Peki, toplumda çok sık rastlanan
yorgunluğun nedenleri neler?
Susuzluk: Normal bir susuzluk (ki bu
kilonuzun yüzde 3’ünün kaybına yol
açabilir) beyninizi tembel yaradılışlı yapar.
Bu da siz de konsantrasyon eksikliğine
yol açar. Bir daha ki sefer kendinizi halsiz
ve tembel hissettiğinizde sadece yemek
yemeye ihtiyacınız olduğunu düşünmeyin.
Bir veya iki bardak su içmeyi deneyin.
Cep telefonları: Yatağa yatmadan
cep telefonlarınızı kapattığınızdan emin
olun. Sadece cep telefonları değil, mavi
ışık saçan tüm elektronik cihazlar uyku
hormonu olan melatonini bastırır. Ulusal
Uyku Vakfı tarafından 2011 yılında yapılan
bir ankette, 19-29 yaşları arasındaki
gençlerin yüzde 20’sinin arama, mesaj
veya e-mail alımından dolayı haftanın
birkaç gecesi uykularından uyandıkları
neler?
ortaya çıkmıştır. Uyumadan önce
telefonunuzu kapatın.
İlaç: Birçok ilacın enerji düşürücü yan etkisi
vardır. Bunların başında antidepresanlar,
bazı alerji, migren ve tansiyon ilaçları
gelir. Yeni bir ilaca başlamadan önce
normalden daha fazla uyuşuk olmamak
için doktorunuzla alternatifler hakkında
görüşün. Eğer alternatifiniz yoksa ilacınızı
yatmadan önce için.
Fazla egzersiz: Egzersiz yaptığınız zaman
vücudunuz stres hormonu kortizolun
etkisinden uzaklaşır ve terleme sürecini
uzatır. Örneğin, normal bir oranda 30
dakikadan fazla koşmak, kortizol üretiminin
hızını artırır. Aralıklarla yapılan egzersiz,
sağlam bir egzersizle birleştirilebilir.
Böylelikle kortizol hormonunu kontrol
altında tutarsınız.
hücrelerinizi temizler. Eğer
günde 18 miligram demir
almıyorsanız, vücudunuz
normal çalışmıyor ve
savaşıyor demektir.
Kendinizi bitkin ve harap
hissedebilirsiniz.
Düşük demir
seviyeniz
kansızlığa
yol açabilir.
Eğer bitkin
hissediyorsanız,
doktorunuzdan
basit bir kan
testi isteyin. Belki
tamamlayıcı demir
ilacı almanız
gerekebilir.
Demir eksikliği: Mineraller
vücudunuzdaki oksijeni taşır ve
Sarımsağın faydaları saymakla bitmiyor
Yemeklerde, salatalarda, mezelerde ve
soslarda verdiği o harika lezzetiyle sarımsak
sofraların vazgeçilmezidir. Sarımsağın
kendine has kokusundan ve tadından
“allisin” adlı madde sorumludur. Sarımsağın
içinde bulunan “allisin” maddesinin
yüzyıllardır hastalıklara karşı insanları
koruduğu biliniyor. Tansiyonu çok düşük
olan kişiler, sarımsak alerjisi olanlar ve mide
rahatsızlığı olan kişiler dışında herkesin
sarımsağı güvenle tüketebileceğini belirten
uzmanlar, sarımsağın faydalarını saymakla
bitiremiyor.
1. Sarımsak, yaklaşık 30 adet sülfür
bileşiği, çeşitli enzimler ve amino
asitler, flavonoidler mineraller, A, B ve C
vitaminleri içerir.
2. Sarımsağın, prebiyotik özelliği vardır.
Probiyotikler, vücut için faydalı
bakterilerin etkinliğini ve sayısını
artırmaya yardımcı olur. Dolayısıyla
sarımsak, bağışıklık sistemi üzerinde
olumlu etkilere sahiptir. Vücudun
savunma mekanizmasını güçlendirir. Bu
nedenle düzenli tüketilmelidir.
3. Sarımsağın içinde bulunan vitaminler,
mineraller ve prebiyotik özellikler
sindirim sistemi üzerinde olumlu etkiye
sahiptir.
4. Sarımsak kolesterol problemine de iyi
geliyor. Kandaki iyi huylu kolesterolü
(HDL) yükseltip, kötü huylu
kolesterolü (LDL) ve
trigliseriti düşürüyor.
5. Tansiyonu yüksek
olan kişiler
de sarımsağı
düzenli
tüketmeye çalışmalılar. Çünkü sarımsak
tansiyon düşürücü etkiye sahip.
6. Sarımsak, kansere karşı da koruyucudur.
Yapılan bilimsel çalışmalar, düzenli
sarımsak yiyenlerin, sarımsak
yemeyenlere oranla mide kanserine
yüzde 50 daha az yakalandığını
göstermiştir.
7. Damar sertliği sorununa karşın sarımsak
iyi bir koruyucudur.
8. Kan şekerinin dengelenmesine yardım
eder.
9. Sarımsak, sigaranın, kirli hava
koşulları ve çeşitli kimyasalların
vücuda verdiği zararlı etkilerin
giderilmesi için de çok
önemlidir. Vücutta biriken
toksinlerin atılmasına
yardımcı olur.
sağlık
İSTOÇHayat l 44
KadıköyŞifa Kadıköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Solak
Sigara içenleri bekleyen gizli
tehlike: KOAH
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), hava yollarını daraltan, solunumu güçleştiren bir
hastalıktır. Hastalığın en önemli sebebi sigaradır. Sigaranın bırakılması KOAH gelişme riskini
azaltan ve hastalığın ilerlemesini durduran tek ve en etkili girişimdir. KOAH için kullanılan
ilaçlar sadece hastaların nefes darlığı şikayetlerini azaltmak için kullanılır. Bu nedenle
KOAH tedavisinin temelini sigarayı bırakmak oluşturur.”
Dünyada her yıl 3 milyona yakın insan Kronik Obstrüktif
Akciğer Hastalığı (KOAH) nedeniyle ölüyor. Ölüme
neden olan hastalıklar sıralamasında KOAH, şu an
beşinci sırada olmasına rağmen 2030 yılında üçüncü
ölüm nedeni olması öngörülüyor. KadıköyŞifa Kadıköy
Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Solak,
KOAH hakkında bilinmesi gereken en önemli bilgileri
veriyor.
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı
(KOAH) nedir?
Hastalığın en önemli sebebi sigaradır. Sigara
dumanıyla hava yollarına ve hava keseciklerine zararlı
gazlar ve maddeler dolar. Yıllar geçtikçe bu zararlı
gazlar ve maddeler bronşların ve hava keseciklerinin
yapısını bozmaya başlar. Bunun sonucunda
bronşların hastalanması ve tıkanmasıyla bronşit, hava
keseciklerinin harabiyeti ve parçalanmasıyla amfizem
ortaya çıkar. Akciğerlerde ortaya çıkan bu tıkanıklıklar
ve bozulmalar sonucunda kana oksijen geçişi azalır ve
vücudun oksijensiz kalmasıyla pek çok ciddi rahatsızlık
doğar.
45 l İSTOÇHayat
Tedavinin
temelini sigaranın
bırakılması
oluşturur. İlaçlar
bronşları genişletip
nefes darlığını
azaltır ve uzun
süreli kullanımda
akciğerdeki
hasarları önler.
Sigarayı bırakmayan
kişilerde ilaçların
fazla bir yararı
olmamaktadır.
Sigara içmeye
devam edenlerde,
hastalığa bağlı
belirtiler her geçen
yıl bir önceki yıldan
daha da kötüye
giderek, yaşam
konforunu bozar ve
hayatı ciddi olarak
tehdit eder bir hal
alır.
KOAH gelişiminde en önemli risk
faktörleri nelerdir?
En önemli risk faktörü, sigara içilmesidir.
Sigara içen her dört–beş kişiden birinde
KOAH ortaya çıktığını, ülkemizde en az 5
milyon KOAH hastası olduğunun tahmin
edildiğini ve hastaların önemli bir kısmının
hastalıklarının farkında olmadıklarını
söyleyebilirim. Kişiler, şikâyetleri çok
rahatsız edici olmadıkça doktora
gitmemektedir. Oysa ki KOAH, ilerleyici bir
hastalıktır ve sigarayı bıraktıktan sonra bile
hasarların tamamen ortadan kaybolması
çok zordur. Ancak sigaranın bırakılmasıyla
hastalığın ilerlemesi yavaşlar. Sigara
bırakılmazsa hastalık hızla ilerler.
Peki, KOAH sigarayı bırakınca düzelir
mi?
KOAH ilerleyici bir hastalıktır. Sigarayı
bıraktıktan sonra bozuklukların tamamen
ortadan kaybolması çok
zordur. Ancak sigaranın
bırakılmasıyla hastalığın
ilerlemesi yavaşlar. Aksi
halde çok hızlı ilerler.
Sigaranın bırakılması
KOAH gelişme riskini
azaltan ve hastalığın
ilerlemesini durduran tek
ve en etkili girişimdir.
KOAH için kullanılan
ilaçlar sadece
hastaların nefes
darlığı şikayetlerini
azaltmak için kullanılır.
Bu nedenle KOAH tedavisinin temelini
sigarayı bırakmak oluşturur.
KOAH’ın belirtileri nelerdir?
Öksürük ve balgam çıkarma önceleri
sadece sabah görülür. Az miktardadır
ve sigara
içmenin doğal bir sonucu
olarak kabul edildiğinden genellikle
önemsenmez. Aslında öksürük ve az
miktarda balgam çıkarma KOAH’ın
erken habercisi olabilir. Sigara içmeye
İSTOÇHayat l 46
(ödem) başlar. Kalp yetmezliği gelişen
hastalarda hastalığın ileri dönemlerinde
nefes darlığı çok şiddetlenir ve hastalar
evden dışarı çıkamaz hale gelir. Bu
dönemdeki hastalar artık günün
yarısından çoğunda oksijen makinesine
bağlı kalırlar.
KOAH nasıl teşhis ve tedavi edilir?
Sıklıkla 40 yaş üstü erişkinlerde nefes
darlığı, öksürük ve balgam şikâyetleri
olanlarda ve uzun süreli sigara içimi,
tozlu, dumanlı iş yerlerinde çalışma
öyküsü bulunanlarda KOAH’tan
şüphe edilmelidir. Teşhis için solunum
fonksiyon testleri kullanılarak hava akımı
kısıtlılığının varlığı saptanmalıdır.
Tedavinin başarılı olması için;
1. Sigaranın bırakılması,
2. Kirli havalı ortamlardan kaçınılması,
3. Düzenli ilaç kullanılması gerekir.
devam edilirse, hastalık ilerler, öksürük
şiddetlenir ve balgam miktarı artar. Nefes
darlığı hastalığın erken dönemlerinde
hızlı yürümede ve merdiven çıkarken
ortaya çıkarken, hastalığın ilerlemesiyle
istirahatte dahi nefes darlığı ortaya çıkar.
Sigara içen kişilerde bu şikâyetler
ortaya çıktığında hemen bir sağlık
kuruluşuna başvurulması gereklidir.
Çünkü erken teşhis ve sigaranın
bırakılmasıyla bu ilerleyici ve akciğerleri
harap eden hastalıktan kurtulmak
mümkün olabilir. Bu dikkate alınmazsa
ilerleyen dönemlerde kandaki oksijen
miktarının azalmasına bağlı olarak başka
önemli rahatsızlıklar ortaya çıkar. Bu
rahatsızlıklar;
• Aşırı terleme,
• Dilde, dudaklarda ve parmak
uçlarında morarma,
• Şiddetli baş ağrıları,
• Geceleri uykusuzluk ve gündüz
uyuklama,
• Unutkanlık, dikkatsizlik, aşırı sinirlilik,
• Cinsel güçte azalma,
• Hazımsızlık, karında şişkinlik ve
kabızlık,
• Eller ve ayaklarda uyuşma, yanma
hissi ve ellerde titreme.
Hastalığın daha da ilerlemesiyle kalp
yetmezliği gelişir ve ayaklarda ödem
(su toplanması) başlar. Kalp yetmezliği
gelişen hastalarda nefes darlığı
çok şiddetlenir ve hastalar günlük
ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelirler.
Bu aşamadaki hastalar genellikle sürekli
oksijen makinesi kullanma ihtiyacı
hissederler.
KOAH evreleri
nelerdir?
KOAH hafif,
orta, ağır
ve çok ağır
olmak üzere
dört evrede
incelenir.
Çok ağır
evrede kalp
yetmezliği
meydana
gelebilir ve
ayaklarda
su toplama
Tedavinin temelini sigaranın bırakılması
oluşturur. İlaçlar bronşları genişletip
nefes darlığını azaltır ve uzun süreli
kullanımda akciğerdeki hasarları önler.
Sigarayı bırakmayan kişilerde ilaçların
fazla bir yararı olmamaktadır. Sigara
içmeye devam edenlerde, hastalığa
bağlı belirtiler her geçen yıl bir önceki
yıldan daha da kötüye giderek, yaşam
konforunu bozar ve hayatı ciddi olarak
tehdit eder bir hal alır.
47 l İSTOÇHayat
2015 YILI YURT İÇİ FUARLARI
Organizatör
İstanbul Fuarcılık İstanbul Fuarcılık
Life Media Fuarcılık
Yağmur Fuarcılık
İZFAŞ İzmir Fuarcılık
Pozitif Fuarcılık
UBM NTSR Fuar
Efem Fuarcılık
Platform ve E Fuarcılık
Pozitif Fuarcılık
UBM İstanbul
Batı Akdeniz Fuarcılık
Reed Tüyap Fuarcılık
Domino Fuarcılık
Tüyap Adana
Start Fuarcılık
İstanbul Fuarcılık
Sinerji Fuarcılık
UBM ve Gösteri Fuarcılık
Akort Tanıtım
HKF Fuarcılık
İFO İstanbul
İFO İstanbul Fuar
Akort Tanıtım
Fiera Milano
Vakıf Fuarcılık
Malatya Belediyesi
Fuar Adı
Kırtasiye Fuarı 2015
Toysist 2015
10. İdeal Home
Pack-İst 2015
Plastech Fuarı
Aymod Fuarı
9. Aydınlatma Tek. Fuarı
4. Av, Silah Fuarı
Beauty Eurasia 2015
Aysaf Fuarı
F1 İstanbul 2015
Hasyurt Tarım Fuarı
Anufood Eurasia
Kidex
Adana İdeal Ev Fuarı
Altın ve Mücevher Fuarı
Evteks 2015
Çin Ürünleri Fuarı
CPHI İstanbul 2015
Gapshoes
Viv Türkiye 2015
İSG Avrasya İş Sağlığı
REW İstanbul 2015
Trikonfex
Asya Tedarik Ürünleri
34. Kitap Fuarı
Dini Yayınlar Fuarı
Konu
Kırtasiye ve ofis malzemeleri
Oyuncak, oyun malzemeleri
Züccaciye, hediyelik eşya
Fleksibıl ambalaj ürünleri
Plastik, ambalaj ve teknolojileri
Ayakkabı, çanta, kemer
Aydınlatma çözümleri
Av ve avcılık silahları
Kozmetik, güzellik, parfüm
Ayakkabı yan sanayi ürünleri
Gıda, gıda işleme
Tarım teknolojileri
Gıda ve içecek ürünleri
Çocuk ve anne gereçleri Mefruşat, züccaciye, ev tekstili
Altın, mücevher, gümüş
Ev tekstili
Genel ticaret
İlaç, ilaç bileşenleri
Ayakkabı, terlik, saraciye
Tavukçuluk ve teknolojileri
İş güvenliği ekipmanları
Geri dönüşüm, çevre teknolojileri
Triko, triko ipliği
Asya tedarik ürünleri Basılı sesli ve görüntülü yayınlar
Kitap, süreli yayınlar, kırtasiye
Tarih
1-4 Nisan
1-4 Nisan
2-5 Nisan
2-5 Nisan
8-11 Nisan
15-18 Nisan
16-19 Nisan
23-27 Nisan
30 Nisan-2 Mayıs
6-9 Mayıs
13-15 Mayıs
13-17 Mayıs
14-16 Mayıs
14-17 Mayıs
14-17 Mayıs
15-17 Mayıs
19-23 Mayıs
3-6 Haziran
3-6 Haziran
10-13 Haziran
11-13 Haziran
11-13 Haziran
11-13 Haziran 10-13 Haziran
18-21 Haziran 18 Haziran-7 Temmuz
18-26 Haziran
Yer
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İzmir
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Antalya
İstanbul
Ankara
Adana
Gaziantep
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Gaziantep
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Gaziantep
İstanbul
İstanbul
Malatya
2015 YILI YURT DIŞI FUARLARI
Organizatör
UİB
Selten
UBM Rotaforte
iMMİB
İTO
Hannover Fairs
Meridyen
Selten
EİB
Fuar Adı
Automec Feira 2015
Food and Hotel Indonesia
Oroaarezzo
Plast
Türk İhraç Ürünleri Automechanika Dubai
Sial Brasil
Africa’s Big Seven
Summer 2015
Konu
Binek araç sanayisi
Gıda ve içecek
Kuyumculuk ve mücevherat
Plastik ve kauçuk
Genel ticaret Otomotiv
Gıda ve gıda işleme
Gıda, kozmetik, ev ve mutfak gereçleri
Gıda ve içecek
Tarih
7-11 Nisan
15-18 Nisan
18-21 Nisan
5-9 Mayıs
14-17 Mayıs
2-4 Haziran
9-11 Haziran
21-23 Haziran
28-30 Haziran
Yer
Brezilya
Endonezya
İtalya
İtalya
Bosna Hersek
BAE
Brezilya
Güney Afrika
ABD
İSTOÇ TİCARET MERKEZİ’NİN ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR.
OCAK - ŞUBAT - MART 2015 SAYI: 42

Benzer belgeler

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi İSTOÇ Ticaret Merkezi Adına Nahit Kemalbay Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cumhur Savaşkan Yayın Kurulu Mehmet Duyulmuş Salih Türkay M. Mustafa Gönül Mehmet Özcan Necati Yaşar Adres İSTOÇ Ticaret Merkez...

Detaylı