16 Ağustos 2016 - Kesin Karar Gazetesi

Transkript

16 Ağustos 2016 - Kesin Karar Gazetesi
-
Ceylan’dan hasta ziyaretleri
Çorumlu genç
Marmaris’te boğuldu
Çorum’da yaşayan 17
yaşındaki lise öğrencisi
Hakan Karıncalı tatil için
geldiği Muğla’nın
Marmaris ilçesinde boğularak can verdi. Olay, ilçeye
20 kilometre uzaklıktaki
Orhaniye Mahallesi
Kızkumu Plajı'nda meydana geldi.
Sayfa 3’te
Her fırsatta hastane ziyaretinde bulunan Çorum Milletvekili Ahmet Sami Ceylan,
hem hastalara moral kaynağı oluyor, hem de
hastane çalışmalarını ve sorunları yakından
takip ediyor.
AK Parti Çorum Milletvekili, Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ahmet
Sami Ceylan, Çorum Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde tedavi gören hastaları ziyaret
etti.
Sayfa 3’te
Yýl: 1 Sayý: 216
Gün­lük­Si­ya­si­Bağımsız­Ga­ze­te
16 Ağustos 2016 SALI
Çorum zıplasın istiyoruz
Çorum Valisi Necmeddin Kılıç, önümüzdeki günlerde kamuoyu ile çok güzel projeler paylaşacaklarını, Çorum'a yarınlara, geleceğe hazırlayacak büyük yatırımlar üzerinde yoğunlaştıklarını belirterek, "Çorum zıplasın istiyoruz" dedi.
Çorum Organize
Sanayi Bölgesi
Yönetim Kurulu'nun
olağan toplantısı
Vali Necmeddin
Kılıç'ın başkanlığında gerçekleştirildi.
Dün kahvaltı programı ile başlayan
toplantıda Vali Kılıç
Çorum’un gelişmesi
için yapılması gerekenleri anlattı.
Depreme
Dikkat Çektiler
İnşaat Mühendisleri Odası
Çorum Temsilciliği Başkanı
Özgür Kılıç ve yönetim kurulu
17 Ağustos depreminin yıldönümü nedeniyle basın açıklaması
yaptı.
Sayfa 7’de
Yalçın Kılıç'ın
oğlu sünnet oldu
Çorum
Esnaf
ve
Sanatkârlar Odaları Birliği
(ÇESOB) Başkanı Yalçın
Kılıç'ın oğlu Onur Kılıç, sünnet olarak erkekliğe ilk adımını attı.
Sayfa 3’te
Sayfa 5’te
Trafikte hata
yapan yandı
Türkiye'de 2
milyon 895 bin
kişi işsiz
‘Geri adım
atmayacağız’
Organize Sanayi Bölge
Müdürlüğü’nde düzenlediği basın
toplantısında Çorum’daki FETÖ
soruşturmalarına dair gazetecilerin sorularını yanıtlayan Vali
Necmeddin Kılıç, devletin sağlığına kavuşması için bütün kurumların senkronize olmuş bir şekilde el
birliği, güç birliği ve işbirliği içerisinde ciddi adımlar attığını ifade
Sayfa 5’te
etti.
Sayfa 4’te
Sayfa 4’te
Betül ve Altuğ
dünya evine girdi
Çorum’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün
(FETÖ) darbe girişimine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında daha
önceden gözaltına alınan 12 kişi daha
dün adliyeye sevk edildi. Zanlıların
sağlık raporu için hastaneye getirilişi
sırasında bir kişinin kucağındaki küçük
çocuğuyla gözaltında bulunması dikkat
Sayfa 3’te
çekti.
Betül Erden, Altuğ Yardımcı dünya evine girdi.
Hafta sonu düzenlenen düğünle dünya evine
giren genç çifti sevenleri yalnız bırakmadı. TED
Koleji Öğretmenlerinden Kadir Erden ve Fatih
Sultan Mehmet İlkokulu öğretmeni Nebahat
Erden’in kızları Betül ile Yasemin Yardımcı ve
merhum işadamı Atilla Yardımcı’nın oğlu
Altuğ’un Anitta Otel Balo Salonu’nda düzenlenen düğün töreninde, genç çiftin nikah şahitliklerini Doktor Adnan Erden ve İşadamı Vedat
Sayfa 8’de
Türk yaptı.
FETÖ soruşturmasında 9 kişi tutuklandı
Kızılkaya
ailesinin
mutlu günü
Sayfa 8’de
3
FETO zanlısı 12 kişi
adliyeye sevk edildi
Hastanede on bin koroner anjiyografi yapıldı
MÜSİAD’dan
destek
Sayfa 3’te
2
ÇEKVA
burs
başvurusu
Sayfa 2’de
Sayfa
2
Diş eti hastalıkları erken
doğuma neden olabiliyor
Diş eti problemlerinin düşük doğum erken
doğum gibi bebeğin ve annenin sağlığını etkileyen sorunlara yol açabileceği söylendi.
Diş Hekimi Periodontoloji Uzmanı Yrd. Doç.
Dr. Serdar Sütcü, gebelikte tüm hormonal dengenin değiştiğini ve yeniden yapılandığını
belirterek, diş eti hastalıklarının önceden kontrol altına alınmasının büyük önem taşıdığını
söyledi.
Anne adayının hamile kaldığı günden itibaren
ağız bakımına daha fazla özen göstermesi
gerektiğine işaret eden Sütcü, hamilelik boyunca da rutin diş hekimi kontrollerine gidilmesi
gerektiğini bildirdi.
Düşük ağırlıklı bebek doğuran ya da erken
doğum yapan annelerin ağızları incelendiğinde
diş eti iltihapları, kemik kayıpları olduğunun
gözlendiğini belirten Sütcü, "Bu nedenle mümkünse gebe kalmadan önce ya da gebeliğin 3-6
ayları arasında diş eti problemlerinin kontrol
altına alınması gerekiyor."
ERKEN TEŞHİS TEDAVİDE
BAŞARIYI GETİRİYOR
Sütcü, diş eti hastalıklarının erken teşhisinin
ağız ve vücut sağlığıyla ilgili sorunlara yol
açmadan başarıyla tedavi edilebildiğini dile
getirerek, koruyucu yaklaşımın ve erken teşhisle yapılan tedavinin maliyetinin de düşük olduğunu belirtti.
Diş eti hastalıklarının en önemli belirtisinin diş
etlerinde kanama olduğunu anlatan Sütcü, diş
etlerinde büyüme, diş etlerinde çekilme ve şekil
bozukluğu, diş ve diş etinin birbirinden ayrılması, diş ve diş eti arasındaki doğal derinliğin
artması, diş boylarının uzaması, dişlerde hassasiyet, kamaşma, aralarının açılması ve dişlerin
sallanması gibi durumların da diğer belirtiler
arasında yer aldığını söyledi.
SAĞLIKLI DİŞ ETLERİ
İÇİN NE YAPMALI?
Yrd. Doç. Dr. Sütcü düzenli diş fırçalamanın
önemli olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'de
2015 yılı verilerine göre, kişi başına diş fırçası
kullanım sayısının düşük, tüketilen diş macununun ise bir tüpten daha az olduğunu hatırlattı.
Sütcü, diş eti sağlığını korumak için yapılması
gerekenler için, şunları kaydetti:
"Sabah ve gece yatmadan önce günde iki defa
dişlerinizi fırçalayın. Eğer diş eti hastalığınız
var ise bu süre yeterli olmayabilir, daha uzun
fırçalama yapmanız gerekebilir. Üç ayda bir diş
fırçanızı değiştirin. Yılda bir ya da iki defa diş
hekiminize muayene olmayı ihmal etmeyin.
Günlük ağız bakımında tek başına dişlerin fırçalanması yeterli değildir. Mutlaka ara yüz fırçaları ve diş ipiyle diş aralarının temizliği
yapılmalıdır. Gerek normal, gerekse elektrikli
fırçalar, doğru teknikle uygulandıklarında
oldukça etkin temizlik yaparlar. Uzmanların ara
yüz fırçalarını uygulamalı olarak hastalara göstermeleri zorunludur ve bu fırçalar mutlaka
doğru teknik ile uygulanmalıdır."
Özellikle hamilelik döneminden itibaren anne
adaylarının bilgilenmesi ve bilinçlenmesinin
çok önemli olduğunu vurgulayan Sütcü,
"Kişilere diş fırçalama alışkanlığının ve diş
bakımının çocuk yaşlarda kazandırılması önemli. Yarının geleceği çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras ağız bakımı alışkanlığının
kazandırılmasıdır. Sağlıklı dişler ve diş etleri,
sağlıklı yaşamın da anahtarıdır" dedi.
Elektrik kesintisi
Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş. Çorum
Koordinatörlüğü tarafından, Çorum’da yapılacak
olan teknik çalışmalar nedeniyle “Programlı
Elektrik Kesintisi” uygulanacağı açıklandı.
Kamuoyunun önceden bilgilendirilmesi
amacıyla Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş. Çorum
Koordinatörlüğü’nden yapılan açıklamada, elektrik kesintisi uygulanacak olan bölgeler, zaman
dilimi ve işin içeriği şöyle:
19.08.2016 Tarihinde Çorum İli Merkez
İlçesinde 08:30-18:00 saatleri arasında Proje Tesis
Çalışmaları'' nedeniyle; İçeridere Bağları Mevkii
bir kısmı ve Hacı Kerim Caddesi bir kısmına programlı olarak elektrik verilemeyecektir.
GÜND
­ EM
ÇEKVA burs başvuruları
için son tarih 10 Eylül
Çorum Eğitim ve Kültür Vakfı
(ÇEKVA)’nın 20162017 burs başvuruları 110 Eylül 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Başvurular
ÇEKVA’nın www.cekva.org.tr adresli
internet sitesi üzerinden kabul edilecek.
İnternetten yapılan başvurular ön başvuru niteliğinde olup, ön başvuruların
incelenmesinin ardından, ön elemeyi
geçen öğrenciler mesaj ve email
yoluyla mülakata tabi tutulacaklar.
Mülakatta başarılı olan öğrenciler,
istenilen belgelerle birlikte kesin
kayıt için başvuruda bulunacaklar.
ÇEKVA bursuna başvuru şartları şu
şekilde açıklandı:
“Geçmiş yıllarda karşılıksız olarak
verilen burslar 20152016 yılından itibaren geri ödemelidir. Bursiyerler,
vakıftan alınan burs ayı kadar bursu,
mezuniyetinden en fazla 2 yıl içinde
başlamak üzere, vicdani yükümlülük
kapsamında; vakfa geri ödemekle
sorumludurlar.
Çorum nüfusuna kayıtlı (farklı ilden
olup, üniversite öncesi öğrenimini
Çorum ve ilçelerinde tamamlamış
olanlar, halen ailesi Çorum ve ilçelerinde ikamet edenler dahil ),
4 yıllık devlet üniversitelerinde okumaya hak kazanmış, (Özel Üniversitelerin 4 yıllık bölümlerinde sadece
%100 burslu okuyan öğrenciler dahil)
Başka bir kurumdan burs almayan
(Başbakanlık ve KYK bursu hariç)
Maddi desteğe ihtiyaç duyan ve
Başarılı: Alttan hiç dersi olmayan
öğrenciler ile; (bu öğrencilerde ortalama aranmayacaktır)
Alttan en fazla 1 dersten sorumluluğu
olan ancak; not ortalaması 2.50 nin
üzerinde olan (4'lük sistemde) öğrencilerin başvuruları kabul edilecektir.
ÖN ELEMEYİ GEÇEN
BURSİYER
ADAYLARINDAN
İSTENİLECEK BELGELER:
İlgili Nüfus Müdürlüklerinden alınacak, aile fertlerinin bilgilerini gösteren Vukuatlı
-Nüfus Kayıt Örneği,
Nüfus cüzdan fotokopisi,
Burs başvuru dilekçesi, (İnternet sitemizden indirebilirsiniz)
Maddi durumu gösterir beyanname
örneği , (İnternet sitemizden indirebilirsiniz)
Vicdani Yükümlülük Taahhütnamesi
(İnternet sitemizden indirebilirsiniz)
Transkript, (Yeni kayıtlarda ve
Hazırlık sınıfından 1.sınıfa geçen
öğrencilerde
transkript aranmayacaktır. Hazırlığı
bitiren öğrenciler için sınıfını başarı
ile tamamladığını gösterir belge)
Öğrenci belgesi veya üniversite kayıt
belgesi
1 adet vesikalık fotoğraf,
Ailede çalışanlara ait güncel gelir
bildirimlerini gösteren belge (çalışanların bağlı bulundukları kurumlardan
alacakları bordro , emekliler için
SGK emeklilik hizmetlerinden alınacak emekli maaşını gösterir belge,
serbest yada mevsimlik çalışanların
vergiye tabi matrahı gösteren belge
yada ortalama aylık gelirini gösteren
onaylı belge)
Not: Bankalardan alınmış maaş
dekontları maaş bildirim belgesi yerine geçmez.
Ayrıca ailede çalışmayanların da
çalışmadığını belgelemesi gerekir.
İşsizler için muhtardan işsiz olduğu,
çalışmadığını gösterir onaylı yazı ya
da SGK dan hizmet dökümü.
Özel Üniversitede tam burslu okuyanların % 100 burslu okuduğunu
gösterir belge.
(%75, %50, %25 v.s burslu okuyan
adaylar başvurma hakkına sahip
değildir)
Birinci dereceden şehit yakını olan
var ise belgesi.
Çorumlu olmayan fakat; lisans öncesi
öğrenimini Çorum'da tamamlayanlar
için
Çorum'da okuduğunu gösterir okul
diploması örneği
%30 ve üzeri sağlık raporu olanların,
rapor örneği
İl veya İlçe Tarım Müdürlüğünden
alınacak yıllık/aylık tarım gelir belgesi.
Tüm belgelerin ıslak imza ile onaylı
asılları olmalıdır. Onaylanmamış
internet çıktısı, fotokopi veya fax olan
hiç bir belge kabul edilmeyecektir.
Not: Çekva bursları yıllık olup, her
yıl tekrar değerlendirme yapılmaktadır. Geçen yıl ki bursiyerlerinde tekrar başvuru yapması gerekmektedir.
ÇEKVA' ya yapılan burs başvuruları
Sinpaş GYO'ya yapılacak burs başvularından ayrı olarak değerlendirilmektedir.” (Haber Merkezi)
16 Ağustos 2016 SALI
Saç dökülmesinin
şaşırtıcı nedeni
Dr. Levent Acar, çevresel faktörler ve ilaçların
yan etkisi gibi beslenme alışkanlıklarının da
saç dökülmesine neden olduğunu ifade etti.
Saç dökülmesinin önemli bir psikolojik problem teşkil ettiğini ve özgüven duygusuna zarar
verdiğini belirten Dr. Levent Acar, “Bu sorunla
baş etmenin birçok yolu bulunmakla beraber
saç dökülmelerinin önüne geçmek ancak erken
dönemde uygulanacak olan saç mezoterapisi ve
PRP tedavisi ile mümkündür. Erkeklerde saç
dökülmesinde en sık etken genetik faktörler ve
ailesel yatkınlıktır. Ayrıca stres nedeniyle ani
saç dökülmesi, çevresel faktörler, ilaçların yan
etkisi ve beslenme alışkanlıkları da saç dökülmesinde etkilidir.
Erkeklik hormonu dihidro-testosteron (DHT)
saç dökülmesinden sorumludur. Dökülme bölgesinde bu hormonun aktivitesinin arttığı gözlenmiştir. Başın ense ve yan bölgesindeki saçlar DHT hormonundan etkilenmez ve genetik
olarak dökülmemek üzere kodlanmıştır.
Ekildikleri yerlerde de, hayat boyu kalıcı olurlar" şeklinde konuştu.
ERKEKLERE SAÇ EKİMİ ÖNERİSİ
Saç dökülmesi problemi yaşayanlar için, kişisel
görünümünü korumak ve bu sorunla başa çıkmak isteyenlerin bir an önce harekete geçmeleri gerektiğini belirten Dr. Acar, “Erkeklerde saç
kayıplarının (dökülmesinin) tipleri ve sınıflaması: (Bu sınıflamaların dışında saç dökülmeleri olabilir.) Hafif derece kayıp, ön saç çizgisinden başlar (tip 1 ve tip 2). Orta derece
kayıp, üstlerden tepeye doğru ilerler (tip 3, tip
4, ve tip 5).
İleri derece kayıp, tepeden arkaya doğru iner
(tip 6 ve tip 7). Erkeklerde tüm saç dökülmesi
tiplerinde saç ekimi yapılabilir. Hafif ve orta
derecede saç dökülmelerinde 1 seans saç ekimi
yeterli sıklık ve kapama sağlar. İleri derecede
olan saç kayıplarında 1 seans saç ekimi kişiyi
saçsız görünümden kurtarır ve daha iyi bir
görünüm sağlar. Kişi tüm sahaların kapatılmasını ve sıklığın artmasını isterse 2-3 seans saç
ekimi yapılabilir" ifadelerini kullandı.
Hastanede on bin
koroner anjiyografi yapıldı
Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve
Araştırma Hastanesinde 10.000’inci koroner anjiyografi gerçekleştirildi.
Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Reha
Metin Alkan ve Rektör Yardımcısı Prof.
Dr. Nurcan Baykam, Hitit Üniversitesi
Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni
ziyaret etti. Ziyarette, Tıp Fakültesi
Dekan V. Prof. Dr. Mete Dolapçı,
Hastane Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Sinan
Zehir, Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
Başkanı Doç. Dr. Yusuf Karavelioğlu ve
Cerrahi Tıp Bilimleri Öğretim Üyesi Yrd.
Doç. Dr. Adem İlkay Diken hazır bulundu.
Ziyarette yapılan çalışmalarla ilgili
Hastane Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Sinan
Zehir’den bilgiler alan Rektör Alkan,
hastanenin gelmiş olduğu bu noktanın
takdire şayan olduğunu, bu gelişme ve
çalışmaların haklı gururunu yaşadıklarını
söyledi.
Hastanede koroner anjiyografi sayısının
10.000’e ulaştığı ve bu işlemin başarıyla
gerçekleştiği bilgisini aktaran Hastane
Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Sinan Zehir,
kardiyoloji kliniğinde koroner anjiyografi
laboratuvarının kurulduğu 2013 yılından
itibaren 7 gün 24 saat başarıyla gerçekleştirilen koroner anjiyografiyle kalp krizi
geçiren ya da kalp damarında tıkanıklık
bulunan hastaların ameliyata gerek kalmadan tedavi imkânı bulduklarını ifade
etti. Aynı zamanda son yaptıkları koroner
anjiyografinin 58 yaşında kalp krizi geçiren ve buna bağlı kalbi duran hastanın
yeniden canlandırma işlemi ve takibinde
anjiyografi ve stent uygulandığı bilgisini
de veren Yrd. Doç. Dr. Zehir, Kardiyoloji
Kliniğinde gerçekleştirilen 10.000’inci
olgu olan hastanın yeniden sağlığına
kavuştuğunu sözlerine ekledi.
Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Yusuf Karavelioğlu, yap-
tıkları çalışmalarla ilgili bilgiler verdi.
Karavelioğlu, “Yakın zamanda
10.000’inci hastamıza koroner anjiyografi
yapılarak başarıyla tedavi edildiğini
gururla duyurmak istiyoruz. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Sağlık Bakanlığı
arasında yapılan ortak kullanım protokolü
sonrası hızla gelişen sağlık hizmetlerinden birisi olan anjiografi uygulamasıyla
birçok hastanın yaşama tutunması sağlanmış olmasının yanı sıra Çorum dışından
da birçok hastaya başarılı şekilde hizmet
verilmeye devam edilmektedir. Anjio
grafi birimi kurulmadan önce kalp krizi
tedavisi için son derece kıymetli olan
zaman sevk için yollarda geçirilmekte ve
bazı hastalarımızın da yaşamını kaybetmekteydi. Başka şehirlere sevkin önüne
geçilmiş olmasının yanında klap krizi
geçiren hastalara anında müdahale yapılarak birçok hastanın damar tıkanıklığı
açılmış, hastalar kısa sürede normal
yaşamlarına dönebilmiştir” dedi.
Üniversite olarak sağlık konusunda hassas olduklarını ve sağlık alanına büyük
önem verdiklerini ifade eden Rektör
Alkan ise, yaptığı çalışmalarla insanlığa
fayda sağlamayı amaç edinen Hitit Üniversitesi’nin her alanda olduğu gibi sağlık alanında da tıp fakültesi tarafından
gerçekleştirilen başarılı tedavi yöntemleriyle önemli gelişmeler kaydetmeye
devam ettiğini belirtti. Üniversitede yapılan çalışmaların Çorum’u seven herkesi
gururlandırdığını söyleyen Rektör Alkan,
bu çerçevede tıp fakültesinde başarılı bir
kadroyla güzel bir sinerji oluşturulduğunu da vurguladı.
Sayfa
GÜND
­ EM
3
16 Ağustos 2016 SALI
Ceylan’dan hasta ziyaretleri
Çorumlu genç
Marmaris’te boğuldu
Çorum’da yaşayan 17 yaşındaki
lise öğrencisi Hakan Karıncalı
tatil için geldiği Muğla’nın
Marmaris ilçesinde boğularak
can verdi.
Olay, ilçeye 20 kilometre uzaklıktaki Orhaniye Mahallesi
Kızkumu Plajı'nda meydana
geldi. Samsun Veteriner Sağlık
Meslek Lisesi öğrencisi Hakan
Karıncalı tatil için ailesiyle birlikte Marmaris'e geldi. Denizde
yüzmek isteyen genç dalgalara
kapılarak suda kayboldu. Aile bir
süre sonra Hakan Karıncalı'nın
kaybolduğunu fark edip jandarmaya haber verdi. Plajda kaybolan genci bulmak için çalışma
başlatıldı. Marmaris'ten çağrılan
3 dalgıç yaklaşık 4 saatlik çalışmanın sonunda suyun 10 metre
altında gencin cansız bedenine
ulaştı. Evlatlarının ölüm haberini
alan anne ve babası sinir krizleri
geçirdi.
Hakan Karıncalı’nın
Osmancık’ın Baltacı Mehmet
Paşa Köyü Muhtarı Mustafa
Karıncalı’nın oğlu olduğu öğrenildi.
Denizde boğularak genç yaşta
hayata veda eden Hakan
Her fırsatta hastane ziyaretinde bulunan Çorum Milletvekili
Ahmet Sami Ceylan, hem hastalara
moral kaynağı oluyor, hem de hastane çalışmalarını ve sorunları yakından takip ediyor.
AK Parti Çorum Milletvekili,
Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Üyesi Ahmet Sami
Ceylan, Çorum Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde tedavi gören hastaları
ziyaret etti.
Beraberinde AK Parti İl
Başkan Yardımcısı Adnan Tığlı,
Çorum Esnaf ve Sanatkarlar Odaları
Birliği (ÇESOB) Başkanı Yalçın
Kılıç ve bazı partililerle birlikte hastaneyi ziyaret eden Ceylan, bazı incelemelerde bulunup çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Çorum Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Başhekimi Yrd. Doç. Dr.
Sinan Zehir'i makamında ziyaret
eden Milletvekili Ceylan, hastanenin
durumu, yapılan çalışmalar, ileriye
yönelik plan ve projeler, sorunlar ve
talepler hakkında bilgi aldı.
Ceylan, daha sonra hastaları
ziyaret ederek hem moral verdi, hem
de geçmiş olsun dileklerini iletti.
Hastalarla tek tek ilgilenen
Ceylan, milletvekili olarak herkesin
iyi gününde de, kötü gününde de
yanlarında olduğunu söyledi.
Hastanede yatan hastalar ve
hasta yakınları böyle bir ziyaretin
kendilerine moral verdiğini ifade
ederek, Ceylan’a teşekkür ettiler.
Hasta ziyaretleri sırasında
Ceylan
ve
beraberindekilere
Başhekim Sinan Zehir de refakat etti.
FETO zanlısı 12 kişi adliyeye sevk edildi
Çorum’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün
(FETÖ) darbe girişimine yönelik yürütülen
soruşturma kapsamında daha önceden gözaltına alınan 12 kişi daha dün adliyeye sevk edildi. Zanlıların sağlık raporu için hastaneye
getirilişi sırasında bir kişinin kucağındaki
küçük çocuğuyla gözaltında bulunması dikkat
çekti.
Edinilen bilgilere göre, Lokman Hekim
Derneği üyesi olan ve Çorum Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın talimatıyla İl Emniyet
Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan
İbrahim K., Sahure D., Serpil K.,Selvi Ö.,
Salih M., Halim K., Mustafa S., Ertekin A.,
Selahattin Ç., Suat T., Erdal Ş., ve İsmail C.,
emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye
sevk edildi.
KUCAĞINDAKİ ÇOCUKLA
ADLİYEYE SEVK EDİLDİ
Karıncalı'nın cenazesi Muğla
Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.
Karıncalı'nın cenazesinin memleketi Osmancık’’ın Baltacı
Mehmet Paşa Köyü’nde toprağa
verileceği öğrenildi.
Gözaltındaki 12 kişi adliyeye sevk edilmeden
önce sağlık raporu için Çorum Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’ne getirildi. Bu sırada
gözaltındaki bir kadının kucağındaki küçük
bebekle adliyeye sevk edilmesi dikkat çekti.
FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınan zanlılar, sağlık kontrolünden geçirildikten
sonra terör örgütüne üye oldukları iddiasıyla
adliyeye sevk edildi.
MÜSİAD’dan şehit ve gazi ailelerine destek
Müstakil Sanayici ve İşadamları
Derneği (MÜSİAD) Çorum Şubesi, 15
Temmuz darbe girişimi sırasında şehit
düşenlerin aileleri ve yaralananlar için başlatılan kampanyaya katkıda bulundu.
MÜSİAD Çorum Şube Başkanı
Mücahid Ahmed Köksal ve bir grup dernek
üyesiyle Ziraat Katılım Bankası Çorum
Şubesi önünde yaptığı açıklamada, 15
Temmuz gecesi büyük bir felaket atlatıldığını belirtti.
Başbakanlıkça, 15 Temmuz'da şehit
olanların ailelerine ve yaralılara yönelik
yardım kampanyası başlatıldığını hatırlatan
Köksal, şunları söyledi:
"Biz de MÜSİAD olarak üyelerimiz
arasında bir kampanya organize ettik ve
bugün Allah izin verirse yardımlarımızı
yerine ulaştıracağız. Bizim yaptığımız çok
küçük bir şey. Ben o gün Ankara'daydım,
yaralıların bir kısmını gördüm. İnsanlar canlarını verdiler, hayati organlarını verdiler.
Dolayısıyla böyle küçük yardımlarla onlara
teşekkür edemeyiz ama Hazreti İbrahim'in
ateşe atıldığı sırada ağzında su taşıyan
güvercin misali çorbada tuzumuz bulunsun
diye bir yardım kampanyası organize ettik."
Kampanya için bağışları çok kısa
sürede topladıklarını vurgulayan Köksal,
katkı yapan dernek üyelerine teşekkür etti.
Köksal ve beraberindekiler, daha
FETÖ soruşturmasında
9 kişi tutuklandı
sonra banka şubesine girerek toplanan parayı yardım hesabına yatırdı. (Çağrı UZUN)
Çorum’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün
(FETÖ) darbe girişimine yönelik yürütülen
soruşturma kapsamında adliyeye sevk edilen zanlılardan 9’u tutuklanırken, 1 kişi de
adli kontrol kararı ile serbest bırakıldı.
Edinilen bilgilere göre, Çorum Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın talimatıyla İl Emniyet
Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan
M.K., A.B., S.Y., H.Ş., M.F.D., Y.Ç., Ö.D.,
E.B., N.Y., A.İ.E. emniyetteki işlemlerinin
ardından adliyeye sevk edildi.
Savcılıkta sorguları tamamlanan zanlılardan
A.İ.E. adli kontrol kararı ile serbest bırakılırken, diğer zanlılar "terör örgütüne üye
olmak" suçundan sevk edildikleri mahkemece tutuklandı. Zanlılar Hitit Üniversitesi
Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde
sağlık kontrolünden geçirildikten sonra
cezaevine götürüldü.
Sayfa
4
Gözleri tehdit
eden sendrom
Uzmanlar, bilgisayar ekranlarının belirli bir
süreden sonra göz sağlığını olumsuz etkilediğini belirtti.
Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı Op.
Doktor Bekir Koç, özellikle bilgisayar, telefon
ve tabletlerin çağın vazgeçilmez teknolojik
ürünler olduğunu ve bu cihazların gözleri
bozup bozmadığı konusunun kullanıcılar tarafından çok merak edildiğini söyledi.
Koç, bu ürünlerin gözde kalıcı hasarlar bırakmadığını belirterek, “Bilimsel veriler ışığında
bu durum ele alındığında bilgisayar ve diğer
cihazların kendilerinin gözde miyop ve hipermetrop gibi refraksiyon kusurlarına veya başka
bir kalıcı göz bozukluğuna yol açtığını gösteren
herhangi bir delil yoktur. Ancak uzun süre
yakın çalışmanın miyopiyi tetiklediğine dair
bulgular mevcuttur. Bu da bu cihazların direk
etkisi olmasa bile uzun süre yakın çalışma
nedeniyle özellikle miyopi gelişebilmektedir"
şeklinde konuştu.
Bu tür teknolojik ürünlerin ekranlarına belirli
bir süreden sonra bakıldığında gözde bazı
hasarların meydana gelebileceğini ifade eden
Dr. Koç, “Computure vision syndrome olarak
tanımlanmış ve Türkçe'ye bilgisayar ekranına
bakma hastalığı olarak çevrilmiş olan bu durum
uzun süre bilgisayar ekranına bakan insanlarda
sık karşıladığımız bir durumdur. Yapılan araştırmalar günlük 3 saatin üzerinde bilgisayar
ekranına bakan kişilerde bu rahatsızlığın görülme oranının yüzde 90'ın üzerinde olduğunu
göstermektedir" ifadelerini kullandı.
20 DAKİKADA BİR GÖZ
EGZERSİZİ YAPIN
Dr. Koç, bilgisayara bakma hastalığının baş
ağrısı, bulanık görme, çift görme, odaklanma
güçlüğü, ışık hassasiyeti, gözlerde kızarıklık ve
batma, gözlerde gerginlik hissi gibi belirtilerinin olduğuna değinerek, bilgisayara bakma
hastalığını tetikleyici etkenlerin olduğunu ifade
etti.
Dr. Koç, “Öncelikle hipermetroi, miyopi ve
astigmatizma gibi düzeltilmemiş refraksiyon
kusurları, gözünüze uygun olmayan gözlükler,
presbiyopi olarak adlandırılan yaşa bağlı yakın
görme güçlüğü, latent refraksiyon kusurları
olarak adlandırılan normal şartlarda hissedilmeyen ancak göz yorgunluğu ile ortaya çıkan
hipermetropi, göz yaşı fonksiyon bozuklukları
ve göz tansiyonu bilgisayar ekranına bakma
hastalığının belirtilerinin ortaya çıkmasına ve
mevcut şikayetlerin şiddetlenmesine neden
olur. Öncelikle göz muayenesi yapılarak daha
önce belirtilen göz hastalıklarının tespiti yapılmalıdır.
Özellikle latent refraksiyon kusurları rutin
muayenede ortaya çıkmayabilir ve bu durumda
ayrıntılı göz muayenesi gerekebilir. Herhangi
bir göz rahatsızlığı tespit edilirse öncelikle bu
hastalıkların tedavisi yapılmalıdır. Bunun dışında bilgisayar ekranının göz seviyesinin altında
olması, sık sık göz kırpma rahatlatıcı yöntemlerdir. Gözlerinizi rahatlatmak için en fazla 20
dakikada bir en az 6 metre uzağa ve yine en az
20 saniye süreyle bakmak aşırı çalışan göz kaslarının gevşeterek rahatlamanızı sağlayabilir"
diye konuştu.
GÜND
­ EM
16 Ağustos 2016 SALI
Yalçın Kılıç'ın oğlu sünnet oldu
Çorum Esnaf ve Sanatkârlar
Odaları Birliği (ÇESOB) Başkanı
Yalçın Kılıç'ın oğlu Onur Kılıç, sünnet
olarak erkekliğe ilk adımını attı.
Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim
ve Araştırma Hastanesi'nde sünnet olan
Onur Kılıç'ın kirvesi ise AK Parti İl
Başkan Yardımcısı Adnan Tığlı oldu.
AK Parti Çorum Milletvekili,
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Üyesi Ahmet Sami Ceylan da sünnet
olan Onur Kılıç'ı hastanede ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti.
Kılıç ailesini tebrik eden
Milletvekili Ceylan, "Allah, sağlıklı,
mutlu bir ömür versin. Darısı damatlığına" dedi.
Kılıç ise kendilerini bu anlamlı
günde yalnız bırakmayarak ziyaret eden
Milletvekili Ceylan'a teşekkür etti.
Ceylan, Hitit Üniversitesi
Türkiye'de 2 milyon
895 bin kişi işsiz
Türkiye'nin Mayıs ayına dair işsizlik
rakamları açıklandı. Geçen yılın aynı
dönemine göre 0,1 puan artışla yüzde
9,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsiz sayısı 2 milyon 895 bine yükseldi.
Türkiye'de işsizlik oranı, mayısta
geçen yılın aynı dönemine göre 0,1
puan artışla yüzde 9,4 seviyesinde
gerçekleşti.
YAKLAŞIK 3 MİLYON
İŞSİZ VAR
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı
yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı
Mayıs döneminde geçen yılın aynı
dönemine göre 106 bin kişi artarak 2
milyon 895 bin kişi oldu.
İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 9,4
İşsizlik oranı ise 0,1 puanlık artış ile
yüzde 9,4 seviyesinde gerçekleşti.
Aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı
0,1 puanlık azalış ile %11,3 olarak
tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24
yaş) işsizlik oranı 0,4 puanlık artış ile
%17,4 olurken,15-64 yaş grubunda bu
oran 0,1 puanlık artış ile %9,6 olarak
gerçekleşti.
İSTİHDAM ORANI
YÜZDE 47,5
TÜİK tarafından yapılan açıklamaya
göre, istihdam edilenlerin sayısı 2016
Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Başhekimi Yrd. Doç. Dr. Sinan
yılı Mayıs döneminde, bir önceki yılın
aynı dönemine göre 795 bin kişi artarak 27 milyon 867 bin kişi, istihdam
oranı ise 0,6 puanlık artış ile %47,5
oldu.
TARIMDA ÇALIŞAN SAYISI
AZALDI
Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan
sayısı 234 bin kişi azalırken, tarım
dışı sektörlerde çalışan sayısı 1 milyon 29 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin %19,9'u tarım, %19,3'ü sanayi,
%7,7'si inşaat, %53,1'i ise hizmetler
sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı
dönemi ile karşılaştırıldığında hizmet
sektörünün istihdam edilenler içindeki
payı 1,6 puan, inşaat sektörünün payı
0,5 puan artarken, tarım sektörünün
payı 1,4 puan, sanayi sektörünün payı
ise 0,7 puan azaldı.
İŞGÜCÜNE KATILMA
ORANI %52,5 OLARAK
GERÇEKLEŞTİ
İşgücü 2016 yılı Mayıs döneminde bir
önceki yılın aynı dönemine göre 902
bin kişi artarak 30 milyon 763 bin
kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,8
puan artarak %52,5 olarak gerçekleşti.
Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,7 puanlık artışla %72,5,
Zehir'den de Onur Kılıç'ın tedavisi hakkında bilgi aldı.
kadınlarda ise 0,8 puanlık artışla
%32,9 olarak gerçekleşti.
KAYIT DIŞI
ÇALIŞANLARIN ORANI
%33,8 OLARAK
GERÇEKLEŞTİ
Mayıs 2016 döneminde herhangi bir
sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı
olmadan çalışanların oranı, bir önceki
yılın aynı dönemine göre 0,2 puan
azalarak %33,8 olarak gerçekleşti.
KAMU İSTİHDAMI %5,5
ARTTI
Maliye Bakanlığı tarafından derlenen
verilere göre, 2016 yılı II. döneminde
toplam kamu istihdamı 2015 yılının
aynı dönemine göre %5,5 oranında
artarak 3 milyon 622 bin kişi olarak
gerçekleşti.
MEVSİM ETKİLERİNDEN
ARINDIRILMIŞ İSTİHDAM
AZALDI, İŞSİZLİK ARTTI
Mevsim etkilerinden arındırılmış
istihdam bir önceki döneme göre 4
bin kişi azalarak 27 milyon 430 bin
kişi olarak gerçekleşti. İstihdam oranı
değişim göstermeyerek %46,8 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz
sayısı bir önceki döneme göre 146 bin
kişi artarak 3 milyon 131 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,4
puanlık artış ile %10,2 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış
işgücüne katılma oranı bir önceki
döneme göre 0,2 puan artarak %52,1
olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete
göre istihdam edilenlerin sayısı, hizmet sektöründe 53 bin, sanayi sektöründe 5 bin kişi artarken, inşaat sektöründe 11 bin, tarım sektöründe 50 bin
kişi azaldı.
Trafikte hata yapan yandı
Doğrudan kazaya karışmasa bile trafikte
kural ihlali yaparak hem maddi hem de
bedeni zarara neden olan sürücüler de
artık, kazalarda sorumlu tutulacak.
Sigortanın şartlarında yapılan değişiklikle, doğrudan kazaya karışmasa bile trafikte kural ihlali yaparak hem maddi
hem de bedeni zarara neden olan sürücüler de kazalarda sorumlu tutulacak.
Diğer yandan Türkiye Sigorta Birliği,
bir açıklama yaparak, trafik sigortası
primlerinde kanun değişikliklerinin gerçekleştiği mayıs ayı itibariyle başlayan
düşüşün ağustos ayı itibariyle yüzde
15'e ulaştığını belirtti.
Trafikte kusurlu hareket yapan sürücüler
de kazalarda sorumlu tutulacak. Hazine
Müsteşarlığı, trafik sigortasının genel
şartlarında değişik yaptı ve yeni uygulama, geçtiğimiz hafta Resmi Gazetede
yayımlanarak, başladı. Buna göre, doğrudan kazaya karışmasa bile trafikte
kural ihlali yaparak hem maddi hem de
bedeni zarara neden olan sürücüler de
artık, kazalarda sorumlu tutulacak ve
zarar, kusuru oranında kendi trafik
sigortasından karşılanacak. Böylece yeni
düzenleme ile trafik sigortası kapsamına
'temassız kaza' kavramı da girmiş oldu.
TEMASSIZ KAZA NE
DEMEK?
Sigortacılar, yeni düzenlemenin, trafik
kurallarına uymayarak, trafikte sakıncalı
hareket yapan sürücülere yönelik olduğunu belirterek, bu şekilde araç kullanarak kazaya neden olan sürücülerin bazı
durumlarda temas olmadığı gerekçesiyle
hukuken kazadan sorumlu tutulmadıklarını söyledi. Yeni genel şartlara, 'kazanın
temassız olması sorumluluğa engel
olmaz' maddesi eklendiğini vurgulayan
sigortacılar, şu açıklamaları yaptı:
"Örneğin, bir araç, dikkatsizce ara yoldan ana yola çıkıyor ve o sırada ana yoldan gelen de çarpmamak için aracı ani
kırıp, başka bir araca çarpıyor. ya da siz
normal yolunuzda seyrederken, başka
bir araç aniden önünüze çıkıyor, siz de
ona çarpmamak için direksiyonu kırıp,
kaldırımdaki yaya çarpıyorsunuz. Bu tür
kazalar çok oluyor. Sizin hiçbir suçunuz
yokken bir anda suçlu hale geliyorsunuz. Bazı durumlarda mahkemeler de,
kusurlu hareket edenin hiçbir teması
olmadığını gerekçe gösterip, tüm sorum-
luluğu kazayı yapana yüklüyor ve zararı
çarpan sürücünün sigorta şirketi karşılıyor. Oysa yeni düzenleme ile kazaya
sebebiyet veren de artık sorumlu olacak,
kusuru oranında zarara katılacak ve
sigorta açısından hasarlı sürücü olarak
değerlendirilecek."
TAZMİNAT İÇİN ÖNCE
SİGORTA, SONRA MAHKEME
Hazine trafik sigortası genel şartlarında
bir değişiklik daha yaparak, kazalarda
zarar görenlere, mahkemeye gitmeden
önce sigorta şirketlerine başvurma
zorunluluğu da getirdi. Bu düzenleme,
Nisan ayında çıkan trafik sigortası kanununda da yer alıyordu. Buna göre; özellikle trafik kazalarında sakat kalanlar ya
da yakınını kaybedenler, tazminat talebi
için önce sigorta şirketine başvuracak.
Şirket, bu talebi 15 gün içinde yazılı
olarak cevaplandıracak. Sigorta şirketinin vereceği tazminat beklentiyi karşılamaz ise tüketici, o zaman hukuk yoluna
başvuracak. 15 günlük sürenin sonunda
tazminat tutarında anlaşma sağlanamadığı durumda hem sigorta şirketi hem de
tüketici arabulucuya da başvurabilecek.
Bakanlık 37 bin kişi
hakkında inceleme başlattı
Milli Savunma Bakanlığı, FETÖ tarafından
düzenlenen 15 Temmuz darbe girişiminin
ardından TSK'da görev yapan subayları tek tek
inceleme kararı aldı. 37 bin subayın ailesi ve
okudukları okullar araştırılacak.
Milli Savunma Bakanlığı’nın bugüne kadar personel bilgilerine erişim hakkı bulunmuyordu.
YAŞ öncesi personel bilgilerini kontrol etmek
isteyen Milli Savunma Bakanı bile bu bilgilere
ulaşamıyordu. Şimdi uzman ekip o sistemde
FETÖ araştırması yapmaya başladı. Milli
Savunma Bakanlığı, ÖSYM'ce yapılan askeri
lise sınavlarının 16 yıllık geçmişinde kopya
çekenlere yönelik incelemede 4 binden fazla
subayın FETÖ ile bağlantılı olduğu belirlendi.
FETÖ'cülerin parlak subayları, generallerin kızlarıyla tanıştırıp, evlendirerek aileye sızdığı da
tespit edildi.
SUBAY KOCALAR DARBE
GİRİŞİMİNDE AKTİF ROL ALDI
KPSS 2010'da soruları çaldığı tespit edilen 102
öğretmen adayının subay kocalarının 15 temmuz gecesi darbe girişiminde aktif rol oynadığı
belirlendi. O subaylar hakkında YAŞ için dosya
hazırlandı. Ancak tasfiye edileceklerini gören
FETÖ'cüler darbe girişiminde bulundu.
Kopyacı kadın memurların TSK'ya yerleşen
subay eşleri darbe girişiminde aktif rol oynadı.
FETÖ'cü subaylardan 30'unun, tespit edilmemek için eşlerini boşadığı belirlendi. FETÖ'cü
subayların sicil puanlarının da yüksek olduğu
tespit edildi. Kıtalarda görev yapan askerlerin,
görev yaptığı kıtadan çıkan her gazi ve şehit
nedeni ile sicil puanlarında düşüş yaşandığı,
buna karşın FETÖ üyelerinin risksiz karargahlarda çalıştığı ve terfilerinde himaye edildiği
anlaşıldı.
Kredi faizini
devlet ödeyecek
Ekonomi Bakanı Zeybekci, stratejik öneme
sahip yatırımlar için 20 yıllık vergi muafiyeti
getirileceğini söyledi. Kredi faizinin devlet tarafından karşılanması gibi tarihi adımlar da yolda.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "yatırımcıların önünü açmak için ne gerekiyorsa
yapılmalı" çağrısının ardından, yatırımların
cazibesinin artırılması için yeni teşvik mekanizması devreye giriyor. Yatırım destek paketiyle
beraber Doğu ve Güneydoğu'ya yönelik kapsamlı paket de bu hafta açıklanacak. Pakette,
üretim tesislerine taşınma desteği, kurumlar
vergisi muafiyeti, çağrı merkezlerinin bölgede
kurulması için teşvik, genç girişimci merkezi
kurulması, danışmanlık destekleri gibi birçok
başlık yer alıyor.
Yeni teşvik paketi ile Başbakan Binali Yıldırım
başkanlığındaki ekip yatırımcıları karşısına alarak, yapacağı yatırımın türüne, yatırımı yapacağı bölgeye göre özel teşvikler verecek.
Sabah'tan Hazal Ateş'in haberine göre vergi ve
benzeri yüklerin azaltılması, yatırım izin sürelerinin kısaltılması, işgücü piyasasının rekabetçi
hale getirilmesi, ticari uyuşmazlıkların hızlı
şekilde çözülmesi, finansmana erişimin kolay
ve güvenli hale getirilmesi konusunda bir dizi
yeni adım atılacak.
TEŞVİK ANLAYIŞI DEĞİŞİYOR
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, yeni teşvik
sisteminin ayrıntılarını anlattı. Zeybekci, teşvik
sisteminde yeni bir anlayışın yaşama geçirileceğini belirterek, "Paket Çankaya'da biraz daha
detaylandırıldı. Yeni birçok düzenleme içeriyor.
Seçtiğimiz bu firmaların ihtiyacı her neyse,
arazi, enerjide garanti, liman, yol altyapısı ne
gerekiyorsa devlet olarak vereceğiz. Bakanlar
Kurulu kararıyla şirkete özel bir kereye mahsus
teşvik vereceğiz. Bu şirketin yerli ya da yabancı
olması da fark etmeyecek. Kim yatırım yapıyorsa ona vereceğiz" diye konuştu.
HEDEF STRATEJİK YATIRIMLAR
Ekonomi Bakanlığı'nca yürütülen stratejik alanlara yönelik çalışma da yıl sonunda tamamlanacak. Belirli kapasitedeki şirketler davet edilerek
Başbakan Binali Yıldırım'ın başkanlığında
pazarlık yapılacak. Onların talebi, ihtiyaçları
göz önünde tutularak teşvikler verilecek.
Stratejik sektörlerin başında savunma, sağlık,
petrokimya ve elektronik geliyor.
“NORMALLEŞME ZAMANI GELDİ”
Bakan Zeybekci, 15 Temmuz darbe girişimi
sonrası hayatı normalleştirmenin önemine dikkat çekerek, "Sağa sola bakmanın zamanı geçti.
Şimdi önümüze bakma zamanı. 24 merkezde
başlattığımız kampanyaya ek olarak yeni adımlar da atılıyor.
Sayfa
5
GÜND
­ EM
16 Ağustos 2016 SALI
Çorum zıplasın istiyoruz
Çorum Valisi Necmeddin Kılıç, önümüzdeki günlerde kamuoyu ile çok güzel projeler paylaşacaklarını, Çorum'a yarınlara, geleceğe hazırlayacak büyük yatırımlar üzerinde yoğunlaştıklarını belirterek, "Çorum zıplasın istiyoruz" dedi.
Çorum Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu'nun olağan toplantısı Vali Necmeddin Kılıç'ın başkanlığında gerçekleştirildi.
Dün kahvaltı programı ile başlayan toplantıda Vali Kılıç Çorum’un gelişmesi için yapılması gerekenleri anlattı.
Çorum Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu
Olağan Toplantısı OSB Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Dün OSB Toplantı Salonu’nda gerçekleşen toplantıya Çorum Organize Sanayi Bölgesi (OSB)
Müteşebbis Heyeti Üyesi Mustafa Yağlı, TSO Başkanı
Çetin Başaranhıncal bazı daire müdürleri de katıldı.
Toplantıda basın mensuplarına bir açıklama yapan Vali
Kılıç, Çorum'u turizm, tarım - hayvancılık ve sanayi
olmak üzere üç ana koldan hamleler yapmaya hazırladıklarını belirterek, "Şu anda Çorum sanayisini çok
ileri noktalara götürebilecek, sıçrama hamleleri yaptırabilecek çok güzel projelerimiz, hayallerimiz var.
Bunlar olgunlaştıkça kamuoyu ile paylaşacağız.
Çorum'da çok güzel şeyler olsun, Çorum zıplasın istiyoruz. Onlarca yılı bir yıla sığdıralım istiyoruz.
Aklımızı, gönlümüzü, gücümüzü ortaya koyuyoruz.
Bu ile ve bu ilin yarınlarına, çocuklarımıza, torunlarımıza daha iyi bir gelecek bırakmamak için, alanı boş
bırakmadan, tüm alanı doldurarak planlamaya, planladıklarımızı da icra etmeye gayret ediyoruz" diye
konuştu. Vali Kılıç, konuşmasında şu ifadelere yer
verdi:
TURİZM MASTER PLANI UYGULANACAK
“Çorum, gelişmeye müsait illerimizden bir tanesi.
Türkiye coğrafyasına baktığımızda da gelişme emareleri gösteren, hatta hızlı gelişmeyi yakalayabilecek
illerimizden bir tanesi Çorum. Çorum'daki gelişme
daha ileriye gitme, daha yaşanabilir bir il olma ve
Türkiye sanayisinde, ticaretinde, ekonomisinde, turizminde, tarımında ve hayvancılığında hatırı sayılır bir il
olma şansı elbette ki çok yüksek görülüyor.
Çorum'da yapılacak çalışmalarımızı üç ana başlık
altında yoğunlaştırmak istiyoruz. Alacahöyük, Hattuşa
bölgesinin yer aldığı, Başkent Ankara'ya çok yakın bir
iliz. Dolaysıyla ilimizdeki turizm potansiyelinin yeterince değerlendirilmesi halinde şu an 50-60 bin civarında olan turist sayısının 500 bin ve daha yukarılara
çıkması gerekiyor. Bunun için gerekli tedbirlerin alınması şart. Dolaysıyla turizm master planı çalışmamız
var.
TOPRAKLAR SU İLE BULUŞACAK
Yine tarım ve hayvancılık noktasında çok şanslı bir
iliz. Orta Karadeniz Bölgesindeyiz, Türkiye ortalaması
ile kıyasladığımızda daha iyi yağış alabiliyoruz.
Hayvancılık noktasında coğrafyamız önemli oranda
boş, coğrafik yapı olarak hayvancılığa çok müsait bir
yapımız var. Önemli tarım arazilerine sahibiz ancak
sulanabilir tarım arazilerinin içerisinde suyu götürebileceğimiz arazi miktarının artması gerekiyor. Kırsal
alandaki altyapı çalışmalarının tamamlanmasıyla da
beraber kırsal alanı daha yaşanabilir, daha çok gelir
elde edilebilir mekanlar haline getirdiğimizde köyden
kente göçü durdurmak, hatta tersine çevirmenin de
mümkün olabileceğini düşünüyoruz ama asıl
Çorum'un sürükleyici sektörü sanayi olmak durumundadır. Zaten Çorum Türkiye'de sanayide bir markadır.
Ürettiği bazı makineler, bazı alanlarda teknoloji üretmektedir ve Türkiye'de tektir. Çeşitli tarımsal makinelerin üretilmesi araç motorları, araçların iç dizaynı gibi
hususlarda çeşitli civar illerden ilimize ve sanayimize
müracaatlar olmaktadır ama sanayiyi ana motor, ana
lokomotif haline getirmek ve Çorum'u daha güzel günlere taşıyabilmek için de elbette ki Organize Sanayi
Bölgesi'nde yapılacak çalışmalar büyük önem taşıyor.
OSB'DE TAHSİS EDEBİLECEK PARSEL
KALMADI, GENİŞLETME
ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
OSB ile ilgili çok güzel çalışmalar yapılmış, iyi bir
OSB yönetimi, iyi bir sekreterya bulduk. Yönetimdeki
arkadaşlarımızın Çorum'un ortak sorunlarını bilen,
onları aşmak için gayret eden ve bunun için de fedakarlıktan kaçınmayan bir yapıda olduklarını gördük ve
bu bizi çok mutlu etti. Gerek belediye başkanımız,
gerekse OSB yönetim kurulu üyeleri sanayiyi daha ileriye götürme noktasında taktir edilecek bir azimle
enerji sahibi. OSB'yi çok daha ileriye götürme azim ve
kararlılığında, arzusundayız.
Çorum OSB, teşvik sıralamasında Türkiye'de dördündü grup iller arasında. Bu yatırım OSB'ye yapılırsa
beşinci grup illerin teşvikleri verilmektedir. Bunlar da
yatırımcıya çok ciddi avantajlar getirmektedir. Çorum
OSB'de tahsis edebilecek boş parsel artık kalmamıştır.
Tevsi alanındaki, genişleme alanındaki çalışmalarımız,
ihaleler, altyapı çalışmaları oldukça iyi bir şekilde
dizayn edilmiştir, başarılı bir şekilde sürmektedir. Çok
sayıda yatırımcının talebini karşılayabilmek için yeni
hizmete açtığımız alandaki altyapı çalışmalarını bitirmek ve buradaki tahsisleri de süratle yapmak durumundayız. Üretilen yeni parseller ve bu parsellerin
yatırımcıya tahsisi ile beraber Çorum'un milli gelirden
aldığı payın daha da artacağını ve şu an koruduğumuz
ihracat - ithalat dengesinde ihracat lehine olan farkın
daha da açılacağını, böylelikle ilimizin yarınlara daha
güçlü bir şekilde taşınacağını düşünmekteyiz."
‘Geri adım atmayacağız’
Çorum Valisi Necmeddin Kılıç, “Devletin hizmet kurumlarında son FETÖ’cüyü
ayıklayana kadar mücadelemiz devam edecek, geri adım atmayacağız” dedi.
AKINCI KIŞLASI KONUSUNDA HENÜZ
BİR NETLİK YOK
Bu konuları basından okuyarak öğrendim. Bu konuda
Valiliğimize iletilmiş resmi bir yazı yok. Resmi bir
yazı olmadığına göre resmi bir düşünce de olmadığı
kanaatindeyim. Bakanlıklar nezdinde bir çalışma
olsaydı mutlak suretle bizden görüş alırlardı. Tabi bu
da olmayacak anlamına gelmez. Basından öğrendiğimiz kadarıyla Akıncı üssü kullanılmaz haldedir. Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyacına cevap verebilecek
alternatif hava alanları bulunmak durumundadır. Bu
noktada merkezi hükümetin, Milli Savunma
Bakanlığı'nın, Ulaştırma Bakanlığı'nın tercihleri hangi
noktada gelişir, izleyip beklememiz lazım. Bu konuda
bir şey söylemek için henüz çok erken.
AKLIMIZI, GÖNLÜMÜZÜ, GÜCÜMÜZÜ
ORTAYA
KOYUYORUZ
Şu anda Çorum sanayisini çok ileri noktalara götürebilecek, sıçrama hamleleri yaptırabilecek çok güzel projelerimiz, hayallerimiz var. Bunlar olgunlaştıkça
kamuoyu ile paylaşacağız. Çorum'da çok güzel şeyler
olsun, Çorum zıplasın istiyoruz. Onlarca yılı bir yıla
sığdıralım istiyoruz. Aklımızı, gönlümüzü, gücümüzü
ortaya koyuyoruz. Bu ile ve bu ilin yarınlarına, çocuklarımıza, torunlarımıza daha iyi bir gelecek bırakmamak için, alanı boş bırakmadan, tüm alanı doldurarak
planlamaya, planladıklarımızı da icra etmeye gayret
ediyoruz. İlerde kamuoyu ile paylaşabileceğimiz çok
güzel projelerimiz olacak. Çorum'da çok güzel bir
kadro var. Bu kadro çok büyük işler başaracaktır."
(Haber Merkezi)
Organize Sanayi Bölge
Müdürlüğü’nde düzenlediği basın
toplantısında Çorum’daki FETÖ
soruşturmalarına dair gazetecilerin sorularını yanıtlayan Vali
Necmeddin Kılıç, devletin sağlığına kavuşması için bütün
kurumların senkronize olmuş bir
şekilde el birliği, güç birliği ve
işbirliği içerisinde ciddi adımlar
attığını ifade etti.
Devletin kılcal damarlarına sızan
bu hastalıklı yapıdan devleti kurtarma azminde olduklarını vurgulayan Vali Kılıç, “Bunu yaparken
de masumlar zarar görmesin diye
dikkatli ve titiz çalışmalar yürütmekteyiz. Bugüne kadar tutuklu
sayısı 26 civarındadır. Açılan
soruşturma sayısı bine yaklaştı.
Görevden uzaklaştırılanların sayısı ise 800’e yaklaştı. 30 kişi de
bağlı bulundukları kurumlar tarafından meslekten ihraç edildi. Bu
sayı her gün, her saat artmaktadır.
Çorum’daki kurumlarımız koordine içerisinde devletimizi ve
devletin bekasını temin etme
amacıyla, devleti çalışabilir
hukuk ve anayasal sistem içerisinde insan haklarına saygılı adil
bir yönetim kurma adına titiz,
dikkatli ve fedakar çalışmalar
yürütmektedir. Bu çalışma 7 gün
24 saat olarak yürütülmektedir.
Devletimiz bu beladan kurtulacaktır. Çorum’da en erken kurtulacak birkaç ilden birisi olacak”
dedi.
“SON FETÖ’CÜ
AYIKLANANA KADAR
MÜCADELEMİZ
SÜRECEK”
Devletin hizmet makamlarından
son FETÖ’cü ayıklanana kadar
mücadelenin süreceğini vurgulayan Vali Necmeddin Kılıç, “Son
bir kişi bile devletimizin kıymetli
hizmet makamlarını, görev
makamlarını terk edinceye kadar,
son kişiyi ayıklayana kadar
mücadelemiz devam edecek.
Masumlara zarar vermemek, haksızlık yapmamak, günahsızların
kılına zara getirmemek için titiz
bir şekilde çalışıyoruz.
Kimsesizlerin kimsesi devlet
olsun. Adalet devlette olsun.
Devletine bekasına kast etmiş bu
hain örgütü sempati ile bakan, bu
örgütün kullanma potansiyeli içerisinde bulunan veya onların
peşinden giden yani bu hainlere
kalben dahi kızmayan, buğz
etmeyen kişinin bu devlette görev
yapma hakkı bulunmamaktadır.
Son kişiyi ayıklayana kadar geri
adım atmayacağız. Devlet sağlığına kavuşacak. Bu hastalıklı
yapı devleti hastalandırdı. Bu
hastalıklı yapı devletin adalet sistemini zulme çevirdi. Adalet
dağıtması gereken adalet müesseselerinde zulum işledi. Masumları
tutukladılar. Hizmet dağıtması
gereken yerlerde hizmetten başka
şeyler yaptılar. Memur kitlesinde
emirle hareket eden, görevlerinin
dışında tasarruflarda memur
yetiştirdiler. Bunlar kabul edilemez. Devlet sağlığına kavuşacak.
Devlet her zaman 18 yaşındadır.
18 yaşında kalmaya devam edecek. Devleti kurum ve kuruluşları
ile anayasal çerçevede çalışır hale
getirene kadar, ayağındaki prangaları sökene kadar, devletimizin
her kademesindeki çalışanlarıyla
bu yoğun mücadeleyi bitirmek
istiyoruz. Burada Çorum halkına
da teşekkür ediyoruz. Çorum
halkı inanılmaz şekilde yardımcı
oluyor. Şuana kadar gelen ihbar
sayısı birkaç bindir. Bunları titizlikle değerlendiriyoruz. Tek
masum insanın zarar görmemesini istiyoruz. Bu hastalıklı yapıya
gönül bağıyla bağlanmış, irtibat
içerisinde olan, ihmal edilmeden,
gecikmeden kamudan süratle
temizlenecek. Bu süreci bir an
önce tamamlamalıyız ki sağlığına
kavuşan devlet yapısıyla daha
güçlü olarak halkın hizmetinde
olalım, halkımızın emrinde olalım halkımızın önüne açık alınla
çıkalım” diye konuştu. (Haber
Merkezi)
Sayfa
6
Erdinç Kemal DURU
ŞAHSİYETİMİZLE
YAŞAMAK ZORUNDAYIZ
Yahudiler, 1050'lerden itibaren, kalemlerini gizli
ve hiyleli kullandılar.
1780'lerden sonra, serbest yazma imkânına
kavuştular. Serbestçe yazmak imkânını elde ettikten sonra, Yahudi olmayanların bütün fikir
yapıları yıkılmıştır.
Alman romantizmi, idealizmi yaratarak, Katolikliği ihya
etmişti. Heine adında
Düsseldorf'lu bir küçük Yahudi
çıktı, kurnaz ve neşeli cerbezesini romantikler, idealistler ve
Katoliklerle alay etmek yolunda
kullandı.
Görenekçi düşünce yani
skolastik düşünce hâkim iken,
Dante ve petrarca adlı iki
Yahudi, hümanizm (insan sevgisi) felsefesini yayarak, Yahudileri
dayaktan kurtardılar. 14.yüz
yılda Rönesans'ı doğurarak, bu
düşünceyi daha çok yerleştirdiler.
İnsanlar, politika, ahlâk,
din ve sanatın yüksek fikir tezahürleri olduğuna, kese ve mide
ile bir ilgisi olmadığına daima
inanmışlardı. Troves' li MARX
adında bir Yahudi çıktı, bütün
bu çok yüksek ideallerin, aşağı
ekonominin fışkı ve gübresi içinde yetiştiğini, ortaya attı ve yutturdu.
Herkes, dahi bir insanı
ilâhi mahlûk, caniyi de bir canavar sayar. Lambroso adında
Verona'lı bir Yahudi gelip, deha
sahibinin saralı bir yarı deli,
canilerin ise, ecdadımızdan intikal eden kalıntılar tesirinde
mahluklar olduğunu, mantık
dizileriyle ileri sürdü; onu da
yutturdu.
Skrevburg'lu bir Yahudi
Charles Robert Darwin de, insanın maymundan türemiş olduğunu ileri sürdü. Her yerde
günün konusu oldu, okullara
bile girdi.
19.asır sonunda, dört
Yahudi Tolstoy, Ibsen, Nietzshe
ve Verlaine, Avrupa'yı öyle aldattılar ki, beşeriyetin en büyük
devletleri olmakla övünüyorlardı. Budapeşteli başka bir
Yahudi, Maks Nordau ortaya
çıktı, meşhur şairlerin soysuz,
Avrupa medeniyetinin yalan
üzerine kurulmuş olduğunu,
çocuk oyuncağı neviinden gösteriverdi.
Hepimiz kendimizin ahlâk
sahibi, tabii bir insan olduğumuza inanmışızdır, Freiberg'de bir
Yahudi, Sigmund, Freud göründü. En ahlâklı, en kibar asilzadenin içinde,bir katil,bir cinsî
sapık gizlendiğini ortaya attı;
bizden olmayanları SEXE
yöneltti." diyor ve devam ediyor.
Kadın, bir mabude ye
mükemmelin örneği olarak bilinir ve saygı duyulurken,
Viyanalı bir Yahudi, Veining
çıktı, uydurma ilim ve mantık
dizileriyle, İcadının iğrenç ve
tiksindirici bir mahlûk, bir pislik, bir alçaklık çukuru olduğunu kabul ettirdi.
AİLE­VE­SAĞLIK
ÖNCE HAS YAPIMIZ
İnsan iç içe dört kısımdır. Dört kısmını iyi bilip
tanıyan, her istediğini başarabilir. Başarıları da
kendisini tatmin eder.
Dört kısmını bilip tanımayanlar muvaffak olmuyor mu?
Oluyor efendim, olanlar var.
Ancak olanlar, belki yüz binde bir kişi. O da kendine inanmış olanlardır.
- Kendine inanmamış insan var mıdır?
Dünyadaki insanların pek çoğu, kendine inanmayanlardır.
Öyleyse kendine inanmış deyince aklımıza ne gelecek?
Kendine inanmış insan: "Ben insanım. Her şey yapabilirim diye
güvenlidir.
Evet, bu güvende insan pek az.
Peki, "Ben insanım.
Her şeyi yapabilirim" diyen, tuttuğunu er geç başarırsa başarılarından tam tatmin olur mu?
- Ancak başarı ihtiyacını doyurmuş olur. Ruhsal İhtiyaçlarını karşılamıyorsa yine de tam tatmin olamaz.
- Peki, başarı ihtiyacı, hangi kısmını doyurur?
- Duyumsal kısmının yansını doyurur.
- Çok nazik meseleler! İnsan, edimselliğiyle hangi kısımlarını doyurur?
Efendim, insanın edimselliği, ruhsal lığı için ibadet hareketleri
yapar.
Duyumsallığı için, nezaket, terbiye, ziyaret yani insanlar arası bütün
münasebetleri noksansız yapar. Başarıları da duyumsallığına hizmet eder.
Bu sıralama ile insan, edimselliğiyle; ruhsallığına, duyumsallığına
hizmet ettiği gibi, fizikselliğine de hizmet eder. Hatta edimselliğiyle, edimselliğine dahi hizmet eder.
Çok enteresan. İnsan edimselliğiyle dört kısmına da hizmet ediyor.
Peki, edimselliğine ne hizmet ediyor?
İnsanın edimselliğine de ruhsallığı, duyumsallığı, fizikselliği ve yine
edimselliği hizmet ediyor.
- Şu durumda, insanın edimselliği, her varlığının toplandığı yer oluyor.
"İnsanın bütün ispatı, edimselliğinde."
- Evet, insanın "doğru" diye yanlışları yapması, ruhsal besin alamadığından.
Yaptığını yarım bırakması, ruhsal ve duyumsal besin alamadığından.
Ayrıca, fiziksel besin alınmazsa kaba kuvvet eksikliğine sebep olduğunu görüyoruz.
Ama şu var ki, insan fiziki besini ne kadar kuvvetli alırsa alsın, fizik
bakımından ne kadar kuvvetli olursa olsun, yine her şeyden etkilenir;
güçsüzlüğü ve acizliği gözden kaçmaz.
Şu anlattıklarınıza göre, insan her kısmının ihtiyaçlarını çok normal
karşılamalıdır ki, normal bir insan olabilsin. Bu da iyi insanın kendini
dört yönüyle bilmesine ve iyi tanımasına göre olur.
Evet, efendim evet, insan kullandığı bir âleti bile tanımazsa, kullanamaz.
Kullanırken de bozar. Bizim kendimizi kullanırken
etkilenip hasta ettiğimiz gibi.
Şimdiye kadar mevcut bilgiler arasında kendi insanlığımıza ait bir
eser yoktu ama şimdi var.
Bu asıl bilgiler her şeyden ön gelir, önce İnsan. Önce kendimiz.
Önce has yapımız. Ötesi kolay.
Faydalı Bilgiler: Kırkkilit Otu
Kırkkilit Otunun Faydaları
Nelerdir?
Yurtdışındaki birçok ülkede de ülkemizde olduğu gibi popüler bir bitkidir. Gerek
alternatif tıpta gerekse ilaç yapımında
kullanılır. Özellikle bitkinin çayı
Avrupa’da yaygın şekilde tüketilir. İşte
kırkkilit otunun faydalarından bazıları:

Böbrekler için oldukça faydalı
bir bitkidir.

İdrar yolu hastalıklarına fayda
sağlar. İdrar yolu enfeksiyonu yani sistit
rahatsızlığı için oldukça faydalıdır.

Romatizma gibi kemik hastalıklarına karşı iyi gelir ve kemikleri onarır.

Gut hastalığının tedavisinde
kullanılabilir.

İdrar söktürücü etkisi vardır.

Ülser gibi mide rahatsızlıklarına
iyi gelir.

Artrit rahatsızlığına karşı
faydalıdır.

Eski çağlarda Romalı hekimlerin
tüberküloz rahatsızlığı için bu bitkiyi kullanıldığı kayıtlarda belirtilmiştir.

Aynı şekilde eski çağlarda Çinli
doktorların yüksek ateşi düşürmek,
dizanteri, grip, vücudun çeşitli yerlerindeki şişlikler ve hemoroid yani basur
tedavisinde kullandığı bir bitkidir.

Osteoporoz yani kemik
erimesine iyi gelir.

Anemi yani kansızlığa fayda
sağlar.

Vücuttaki halsizlik ve kırgınlığa
iyi gelir.

Amfizem ve akciğer hastalıkları
tedavisinde de kullanıldığı belirtilir.

Yaraların iyileşmesine yardım
eder.

Kanamalara iyi gelir.

Menopoz dönemi için de fayda
sağlar.

Boğaz rahatsızlıkları, diş eti
kanamaları, ağızlardaki yaralar için kırkkilit otu çayı gargara olarak
kullanılabilir.

Zorlu geçen, ağrılı adet dönemlerinde de ağrıları gidermeye yardım
eder. Regl döneminde bayanlar bu
bitkinin çayını içebilir.

Bu şifalı ot; saç, cilt ve tırnak
sağlığını da korur. Saç dökülmesine, saçların seyrelmesine karşı iyi gelir.
Tırnakların çabuk kırılmasını engeller.

Prostat iltihabına fayda sağlar.

İdrar kaçırma, yatak ıslatma
durumunu da önler.

Burun kanamalarına iyi gelir.
Kırkkilit Otunun Zararları Nelerdir?

Hamilelik döneminde ya da
emzirme döneminde kullanılmamalıdır.

Herhangi bir ilaç kullanıyorsanız
doktorunuza başvurarak kullanmanızı
tavsiye ederiz.

Her bitkinin fazlası zarardır,
hangi bitki olursa olsun ölçülü kullanmaya dikkat edin.
Kırkambar
Kuru Kahve - Baharat - Yemiş - Aktariye
Gazi Cad. No: 50 / A (Vergi Dairesi Yanı)
K.K. 73
16 Ağustos 2016 SALI
“Türk; aldatmaktan,
aldanmaktan hoşlanmaz.”
Abdulkadir DURU
ANINI YAŞA
KENDİNİ YAŞA
KENDİ GÖNLÜNDE YERİNİ
ALANA, TOPLUMDA YERİNİ
VERİRLER!..
Kendini anıyla yaşayanlar, toplum içinde kendi
yerini de alır. Öyleyse artık: "Herkes kendi yerine ile
kendini anınla yaşa!." parolasını birleşik anlatabiliriz.
Kendinde olan aldanır mı?
Elcevap; aldanmaz.
Aldanmayan kişi ise, toplumda kendi yerini
almış demektir.
"Toplumdaki yeri nere ki?" sorusu fazla ya da
yersiz olsa bile yine de cevaplandırmak görevimizdir.
Toplum bilindiği gibi kısım kısım zihniyetlerden oluşan bir çoğunluktur. Bize göre aldananlar, toplumda
tortu sayılır. Ancak sözümüze yine dar açıdan bakılmasın. Aldatanlar, aldananlardan ayrı mütalâa edilmez. Aldatanlarla aldananlar, aynı kategoridedir. Bu,
zümre de sayılabilir.
Demek ki: Aldatanlar aldanmış zavallılardır ki,
aldatma cehlinin çukurunda kişisel değerlerinden
yana can çekişirler. Aldatanlar da kendilerini kaybetmekle, aldananlarla aynı yerdedirler.
Demek ki: Bunların toplumdaki yerleri, kişiliklerinin can çekişme çukurudur. Aldanmazlık yeri toplumda sağlam yerdir. "Aldanmayanlar toplumda
kendi yerlerini bulmuşlardır.” dediğimizden açıkça
anlaşılıyor ki, insan yeri demek; emin yer demektir.
Yâni güvenle yaşayan ve ortamına güven veren çizgidedir.
Kimler?
Aldanmayanlar.
Aldanmayanlar, vaktini değerlendirir, israf
etmez. Bilmediklerini öğrenir, hiçbir vasıta bulamazsa, yöresindeki insanları tanır. Fayda veremezse bile
faydalanmaya bakar.
Yukarıdaki gibi yine bir soru çıktı herkesten faydalanmak olur mu? Diye.
Herkesten faydalanmak, bir hayat kültürüne
bağlıdır. Evet, ama hayat kültürü de uyanık ve kendinde olmakla mümkündür.
Demek ki: Biz kendimizi anımızla yaşarken,
uyanık, sade zihinli olursak, aldanmazlık kazanırız.
- Aldanmazlık ne demek?
İyiden örnekler, kötüden ibretler alan demek
olmaz mı? Şimdi büyük sahifelerden kolayca okumak
sanatına eriştik demektir. Aldanmazlığın açısı çok
geniş. Her gördüğümüzden aldanmasız, müspet dersler okumuş oluyoruz.
Böyle bir yaşantıya girdiğimizde, hayat kültürünü irfanla alıyoruz demektir. Bu uyanıklık, bu hassasiyet biraz daha ileri giderse: Kafaların içindekileri
bile görebilmek yerine gelebilir.
Yani kendimizi anımızla yaşamaktan sezgilerimiz o kadar gelişir ki: Olaylardan, davranışlardan
çok iyi anladığımız bir devreye ulaşırız ki; yüz hatlarından ve bakış tavırlarından da anlarız. Çok sonuçlar çıkarırız. Daha ileri gider de, kafaların içindeki
tasarıları bile sezecek inceliklere ulaşabiliriz.
Bunların hepsi, aldanmazlık kapısından geçer.
Toplum içinde, aldanmazlık yerimizi alınca; yaşantımız, takdirlerimiz ve gerekleri yerinde yapmalarımız,
herkesten çok değişik olur.
Böyle değişikliklerin verdiği güven, hem yöremizdekilere, hem de bizlere büyük bir ümit, geniş bir
güç getirir. Böylece toplumdaki yerimize biraz daha
yerleşmiş oluruz. Kendimize faydalı olduğumuz
kadar, ortamımıza da faydalı oluruz.
Dördüncü yıldır kendini anınla yaşa demenin
anlamı bugün daha açıkça ortaya çıktı. Tecrübe edenler, yukardan beri anlattıklarımızı yaşadılar.
Yaşıyorlar da. Şimdi sıra bize geldi. Biz de şurada
okuduğumuz gibi; sezgin, zinde zihinle, ferah yürek
ve kuşkusuz olumla yaşamak istiyorsak, kendimizi
anımızla yaşarız. Kendi gönlümüzde kendimizden
hoşnut olma yerimize geçeriz. Toplumdaki yerimizi
de bize verirler.
Kendini Anınla Yaşa!..
GÜNDEM
17 Ağustos’un Yıldönümünde
Sayfa
7
Depreme Dikkat Çektiler
İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Temsilciliği Başkanı Özgür Kılıç ve yönetim
kurulu 17 Ağustos depreminin yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yaptı.
İnşaat Mühendisleri Odası Çorum
Temsilciliği Başkanı Özgür Kılıç ve
yönetim kurulu 17 Ağustos depreminin
yıldönümü nedeniyle basın açıklaması
yaptı.
İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Şube
Başkanı Özgür Kılıç 17 Ağustos tarihinde
meydana gelen büyük depremde
Gölcük’te bir afet meydana geldiğini
belirterek depremin kaçınılmaz gerçek
olduğunu, ülke olarak her zaman depreme hazırlıklı olunması gerektiğini söyledi.
İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Şube
yöneticileri Serda Uysal, Hakan Duman
ve Gürkan Akoğlu’nun da katıldığı basın
toplantısında açıklama yapan Şube
Başkanı Özgür Kılıç depremin bir doğa
olayı olduğunu hatırlatarak “Doğa olayının afete dönüşmesi insan kaynaklı eksikler ve hatalar zincirinin bir sonucu olarak
ortaya çıkmaktadır” dedi.
17 Ağustos depreminin üzerinden 17 geçmesine rağmen İstanbul başta olmak
üzere diğer illerinde depreme hazır olmadığını dile getiren Özgür Kılıç “17
Ağustos 1999 tarihinde, son yüzyılın en
büyük felaketlerinden birini yaşadık.
Doğu Marmara’da büyüklüğü 7.4 olan ve
yaklaşık olarak 45-50 saniye devam eden
bir deprem oldu. Merkez üssü Gölcük
olan bu deprem büyük bir afet ortaya
çıkardı.
17 Ağustos 1999 Kocaeli ve 12 Kasım
Düzce depremleri binlerce insanımızın
ölümüne ve yaralanmasına, milyarlarca
liralık mal kaybına neden oldu. En doğusundan en batısına, en kuzeyinden en
güneyine kadar ülkemizde yaşayan uzak
veya yakın her aileyi bir ölçüde etkiledi,
herkesi ayağa kaldırdı. Depremin yol
açtığı yıkımlar Kocaeli, Yalova, Bolu,
Düzce illeri başta olmak üzere İstanbul,
Bursa, Tekirdağ, Eskişehir, Zonguldak
illerinde de çok büyük ölçüde can kaybına ve yapı hasarlarına neden oldu. Ayrıca,
yapılarda meydana gelen yangın ve kimyasal madde sızıntıları nedeniyle insanlar
zehirlendi, bir çevre felaketi ortaya çıktı.
Sadece Adapazarı ve Yalova’da ortaya
çıkan yıkımın ulaştığı boyut son 35 yılda
ülkemizde yaşanan depremlerin her birinin birkaç katına çıkmıştır. Büyük yıkımın merkezi olan Gölcük’te ise 1939
Erzincan Depremi ile kıyaslayabileceğimiz bir yıkım yaşanmıştır.
Kentleşmenin ve sanayileşmenin çok
yoğun olduğu; ticaret, eğitim ve sağlık
yapıları ile birlikte altyapının gelişmiş
olduğu, sanayide yaratılan katma değerin
oldukça yüksek olduğu bu bölgenin birinci derece tehlikeli deprem kuşağında
olduğu biliniyordu.
Deprem, Türkiye nüfusunun 1/3’nün
yaşadığı bir bölgede etkisini göstermiş,
on beşten fazla il ve ilçe merkezinde
önemli ölçüde hasara neden olmuştur. Bu
depremler önemli ölçüde can ve mal
kayıpları ortaya çıkarmakla kalmamış
bizlere çok daha büyük bir tehlikenin
henüz yaşanmadığını da hatırlatmıştır. Bu
tehlike Marmara Denizinin içinde olacak
bir depremdir ve İstanbul’u ve çevre illeri
büyük ölçüde etkileyecektir. Bu nedenle
İstanbul Depremi üzerinde bilim insanları
çeşitli çalışmalar yaptılar, yapmaya da
devam ediyorlar. Yaşanacak olan İstanbul
Depremini ve ülkemizin diğer yerlerinde
yaşanacak olan depremleri afet yönetimi
açısından inceleyerek gerekli önlemlerin
alınması gerektiğini de ortaya koydular.
Biz de İnşaat Mühendisleri Odası olarak
genelde deprem zararlarını azaltmak, özel
olarak da İstanbul Depreminin ortaya
çıkaracağı kayıplara ilişkin birçok çalışma yaptık.
Daha önce de ülkemiz büyük depremlere
tanık olmasına rağmen 1999 depremleri,
ülke için önemli bir dönüm noktası olarak
düşünüldü. 17 Ağustos 1999 Gölcük
Merkezli deprem bir Milat olarak kabul
edildi.
DEPREMDEN DERS
ALMADIĞIMIZ VAN
DEPREMİNDE ORTAYA ÇIKTI
Yapı üretim sürecindeki eksiklikler, mevcut yapıların durumu ve ülkemizin kentleşme ile ilgili politikaları, afete hazırlık
konusu ve ilgili mevzuatlar olmak üzere
geniş bir yelpazede ortaya çıkan yetersizlikler ve hatalar gözler önüne serildi. Ne
yazık ki 1999 depremlerinin ortaya çıkardığı ağır bedellerden yeterli ölçüde ders
çıkarılmaması, 2011 Yılında yaşamış
olduğumuz Van depreminin acı yüzüyle
bir kez daha anlaşıldı.
Konunun tüm ilgili tarafları, Van
Depremi nedeniyle ülkemizin deprem
gerçeğini bir kez daha hatırladılar. Ülkemizin en yıkıcı fay hattı olan “Kuzey
Anadolu Fay Hattı” başta olmak üzere
farklı bölgelerimizin deprem tehlikesi
altında olduğu Van Depremi ile bir kez
daha gözler önüne serildi.
Ülke topraklarının yüzde 66’sı 1. ve 2.
derecede deprem bölgesinde yer almaktadır. Ülke nüfusunun yüzde 70’i ve büyük
sanayi tesislerinin yüzde 75’i deprem tehlikesi altındadır. Türkiye çok sık deprem
yaşayan ve bu depremlerde can ve mal
kayıpları olan bir deprem ülkesidir.
Elbette, deprem bir doğa olayıdır. Bir
doğa olayının afete dönüşmesi insan kaynaklı eksiklikler ve hatalar zincirinin bir
sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde 6 ve üzeri büyüklükteki her deprem önemli ölçüde can ve mal kayıplarına neden oluyor. Sorun bir doğa olayı
olan depremin kendisinde değil, depreme
dayanıklı yapı üretilmemiş olmasında
yatmaktadır. Gerekli önlemleri almamaktan ya da denetimsizlikten kaynaklanan
olumsuzlukları “kader” olarak değerlendirmemek gerekir. Bunun yerine mühendislik bilimine uygun hareket edilmeli,
deprem büyüklükleri dikkate alınarak
yapı üretim yerleri ve yapı üretim süreci
bilime ve bilgiye dayalı olarak yönetilmelidir.
Mühendislik bilimi, yöneticilerin ve siyasi sorumluların doğa olaylarını doğru bir
biçimde ele almalarıyla, deprem bir afet
olmaktan, masum insanların can ve mal
güvenliği tehlike altında olmaktan çıkarılır. Doğa olaylarının doğal afet halini
almasına neden olan ihmaller, hatalar ve
eksiklikler zincirinin kırılması, akla ve
bilime dayalı bir yol izlenmesiyle mümkün olabilir.
Afet, bir olayın kendisi değil insan veya
doğa kaynaklı olayların ortaya çıkarmış
olduğu bir sonuç olarak bilinmektedir.
Doğa olaylarını başta deprem olmak
üzere afete dönüştürenler yöneticilerdir,
yöneticilerin hatalarına göz yuman insanlardır.
Bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayan,
planlı bir üretim ekonomisi yerine ranta
ve spekülasyona dayalı bir ekonomiyi
egemen kılan bir anlayışın sonucu olarak
kentlerimiz; sağlıksız, deprem güvenliği
olmayan kaçak ve mühendislik hizmeti
almayan bir yapı stoku ile karşı karşıya
kalmıştır.
YAPI STOKUMUZUN
DURUMU
17 Ağustos 1999 Gölcük Merkezli
Deprem, yapı stokunun %6’sının yerle bir
olduğunu, %7’sinin ağır hasar aldığını,
%12’sinin de orta ölçekte hasar aldığını
ortaya koymuştur. Açıkçası depremden
önemli ölçüde etkilenen Yalova,
Adapazarı ve Kocaeli’nde bulunan yapı
stokunun %25’i oturulamaz hale gelmiştir. Okullar, işyerleri, endüstri tesisleri,
köprüler, hastaneler, diğer kamu yapıları
ve konut nitelikli yapılar önemli ölçüde
hasar alarak can ve mal kayıplarına neden
olmuştur.
Gerek 17 Ağustos Depreminin ortaya
çıkardığı gerçekler gerekse diğer depremlerde karşılaştığımız durumlar yapı stokumuzun büyük ölçüde risk taşıdığını, yani
deprem güvenliklerinin olmadığını, açıklıkla ortaya koymuştur.
Deprem, diğer doğa olaylarından farklı
olarak çok sayıda yerleşim yerlerini etkilemekte ve daha büyük hasarlara neden
olmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde topraklarımız büyük ölçüde depremlerden
etkilenmiştir. Çoğunlukla kırsal alanları
etkileyen depremlerin yaşandığı ülkemizde, ilk kez 1999 Doğu Marmara depremleri yoğun yerleşim alanlarının bulunduğu metropol alanları önemli ölçüde etkilemiştir.
Deprem sonrası ortaya çıkan zararları
azaltmak için sadece yara sarma anlayışı
ile hareket etmek sorunun ana kaynağını
ortadan kaldırmıyor. Sorunu sorun
olmaktan çıkaracak olan deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır.
Deprem öncesi alınacak önlemler deprem
riskinin azaltılacağını ortaya koyuyor.
1999 Marmara Depremi sonrası geçici ve
kalıcı konut uygulamalarına yönelik ola-
rak yapılan çalışmalar diğer yapılarla birlikte konutun insan için özel anlam taşıyan bir yapı olduğunu ortaya koymuştur.
Konutu; insanın fiziksel, psikolojik ve
sosyal olarak daha üst seviyede ihtiyaçlarını karşılayan özellikleriyle birlikte ele
almak gerekiyor. Konut yapmak sadece
bina yapmak değil, binadan da önemli
olan yaşamı biçimlendirmektir.
DEPREM GERÇEĞİ İLE
YÜZLEŞELLİM
Bugüne kadar ülkemizin deprem gerçeğinin bilinmesine yönelik birçok çalışma
yapılmıştır. İnşaat Mühendisleri Odası
olarak deprem gerçeği ile ilgili hazırlamış
olduğumuz raporu TBMM Deprem
İnceleme ve Araştırma Komisyonuna
kapsamlı bir sunumla anlattık. Bu raporla
yapı denetimi ve mühendislik eğitiminin
eksikliğine plan kavramı ve kentsel planlamanın nasıl olması gerektiğine dikkat
çekilmiştir. Ayrıca mesleki etik ve mesleki yeterlilik üzerinde durularak yetkin
mühendislik konusuna da dikkat çekilmiştir.
17 Ağustos 1999 Depreminden sonra
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İTÜ,
ODTÜ, YTÜ ve BOĞAZİÇİ Üniversitesine, ‘İstanbul Deprem Master Planı” adı
altında oldukça kapsamlı bir çalışma yaptırmıştır. 2004 yılında Bayındırlık ve
İskan Bakanlığı, “1.Deprem Şurası” adı
altında ülkemizin bilim ve bilgi insanlarını bir araya getirerek önemli bir çalışma
yaptırmıştır. Yine Bayındırlık ve İskan
Bakanlığı 2009 yılında çok sayıda bilim
insanı ve uzmanın katıldığı “Kentleşme
Şurasr”nı toplamış, çok değerli raporların
ortaya çıkmasını sağlamıştır. Odamız da
bu çalışmalara katılarak bilgi ve deneyimini tüm katılımcılarla paylaşmış, depreme ve deprem zararlarının azaltılmasına
ilişkin çok sayıda panel, sempozyum ve
konferans düzenlemiştir. Yapılan bu
çalışmaların ortaya çıkarmış olduğu gerçekleri sıralarsak:
-Mevcut yapı stokunun deprem güvenliği
yoktur. Bu yapıların güçlendirilmesi
gerekir.
-Onarım ve güçlendirme çalışmaları rasyonel değilse yıkılıp yeniden yapılmaları
gerekir.
-Yeni yapılan yapıların yeterli ölçüde
mühendislik hizmeti alması ve denetlenmesi gerekir.
-Mal sahibi adına kendisini denetleyecek
olan yapı denetim kuruluşunu müteahhitler belirlemektedir. Bu sistemin değişmesi gerekir.
-Yapı denetim ücreti son derece yetersizdir.
-Denetim sürecinde bulunan meslek
insanlarının mesleki yeterlilikleri, meslek
odası tarafından belgelenmemektedir.
-Meslek odaları yapı üretim sürecinin
dışına itilmiştir.
-Yetkin mühendislik yasası tüm uğraşılara rağmen çıkarılmamıştır.
-1938 yılında çıkarılan, sadece diploma
almaya bağlı olarak hizmet üretilmesini
sağlayan “Mühendislik Mimarlık
Hakkında Yasa” değiştirilmemiştir.
-Kentleşme süreci ile ilgili olarak ya sağlıklı planlar üretilmemiş ya da üretilmiş
olsalar bile uygulama dışı bırakılmıştır.
Ne yazık ki yapılmış olan bu çalışma ve
ortaya çıkarılan raporlarda bulunan
değerli bilgiler dikkate alınmamış ve bu
çalışmaların yapılmasına öncülük eden
kadrolar da ilgili bakanlıklardan ve yerel
yönetimlerden tasfiye edilmişlerdir.
Deprem ve Kentsel Dönüşüm
Kentsel dönüşümün sosyal boyutu, kentsel boyutu, finansal boyutu, yasal boyutu,
yıkım ve geri dönüşüm boyutu son derece
önemli konulardır. Kent yaşamına sadece
mekânsal ölçekte bakmamak gerekir.
2009 yılında gerçekleştirilen Kentleşme
Şurası’nda, kentsel dönüşüm konusu şu
şekilde açıklanmıştır: “fiziksel mekanın
dönüşümünün yanında sosyal adalet ve
sosyal gelişim, sosyal bütünleşme; tarihi
ve kültürel mirasın korunmasıyla birlikte
zarar azaltma, risk yönetimi çerçevesinde
kapsamlı ve bütünleşik bir planlama yaklaşımıyla, konu ele alınmalıdır.”
Oysa bugün kentsel dönüşüm YIK-YAP
anlayışıyla bir müteahhit anlayışı ile ele
alınmakta ve rantı yüksek olan yerlerde
yapılmaktadır. Kentsel dönüşüm bütünlüklü bir planlamanın sonucu olarak
değil, kent planlamasının kendisi olarak
ele alınmaktadır. Ayrıca konuyu daha ilgi
çekici kılabilmek için “deprem odaklı
kentsel dönüşüm” adıyla sunulmaktadır.
Türkiye ekonomisi inşaata dayalı olarak
yürütülmeye çalışıldığı için kamuya ait
arsa ve arazilerin yapılaşmış olması yeni
arsa ve arazilere duyulan ihtiyacı gündeme getirmiştir. Bu bağlamda “6306 sayılı
Afet Riski Altında Bulunan Alanların
Dönüştürülmesi Yasası” çıkarılmıştır.
Oysa bu uygulamalara ve yeni yapıların
üretilmiş olmasına rağmen, 17 Ağustos
1999 yılında var olan yapılar bugün de
varlıklarını sürdürüyorlar. Bu yapıların
güçlendirilmesi gerekir.
Bugün özellikle rantı yüksek olan yerlerde yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarıyla yıkılmaması gereken yapılar yıkılmaktadır. Daire alanları küçülmekte,
daire sayısı artmakta, bu bağlamda nüfus
oranı da %30 mertebesinde artmaktadır.
Kentin fiziksel eşiklerinin aşılmış olmasının yanında demografik yapı da bozulmaktadır. Aynı alt yapının, aynı yolların
olduğu yerlerde artan daire sayısı nüfusu
artırmakta, nüfus artışı da otomobil sayısında artışlara neden olmaktadır. Özellikle İstanbul gibi metropol kentlerde sürdürülemez bir durumla karşı karşıyayız.
KENTLERİMİZ DEPREME
HAZIR DEĞİL
17 Ağustos Depreminin üzerinden 17 yıl
geçmiş olmasına rağmen İstanbul başta
olmak üzere, kentlerimiz depreme hazır
değil.
Odamız, bugüne kadar mühendislik eğitiminden yapı üretim sürecine kadar geniş
bir yelpazede görüş ve önerilerini defalarca kamuoyuyla, ilgili idari ve siyasi
birimlerle paylaşmıştır. Odamız tarafından bu konuya ilişkin çeşitli raporlar
hazırlanmış, ilgili bakanlıkların düzenlediği bilimsel içerikli etkinliklere katılarak
değerlendirmelerde bulunulmuş, deprem
ve ilgili konularda çok sayıda bilimselmesleki etkinlikler, meslek içi eğitimler
düzenlenmiş, depremin unutulmaması ve
depreme yönelik duyarlılığın artırılması
amacıyla kitlesel eylemler, yürüyüşler
organize edilmiştir.
Ancak son yıllarda iktidarın mesleğimizi
ilgilendiren konularda yaptığı değişikliklerle; meslek odalarının üyelerini denetlemesi, sicillerini tutması, mesleki faaliyetlerini kayıt altına alması engellenmiş,
meslek odalarının üyeleriyle olan ilişkileri zayıflatılmıştır. “İmzacılık” ve sahte
mühendisler mesleğimizin güvenirliğini
aşağılara çekmiştir. Bu durum haksız bir
rekabeti gündeme getirdiği için mühendislik hizmetlerinde kalite düşmüştür.
Mevzuat ve uygulamaya ilişkin yapılan
değişiklikler, yapı üretim sürecini denetimsizliğe mahkum etmiştir.
İnşaat Mühendisleri Odası, yapı üretim
süreci tüm eksiklerinden arındırılıncaya
kadar, yapı stoku iyileştirilinceye, güvenli
ve sağlıklı yapı üretilinceye ve mühendislik hizmeti almadan üretilmiş tek bir yapı
kalmayıncaya kadar çalışmalarını sürdürecektir.
İnşaat Mühendisleri Odası depremi unutmama, unutturmama ısrarını sürdürmektedir. Güvenli ve sağlıklı yapı üretimi
sağlanana kadar da depremi unutmamaya
ve unutturmamaya çaba gösterecektir.
İfadelerine yer verdi.
16 Ağustos 2016 SALI
NAMAZ SAATLERİ
İmsak
04:07
Güneş
05:45
Öğle
12:51
İkindi
16:37
Akşam
19:45
Yatsı
21:13
VEFAT EDENLER
HALİL CEYHAN
Yusuf CEYHAN' ın ağabeyi, Karaalemdar Firması çalışanı
Ümit CEYHAN' ın babası, Samsun Polis Okulu Müdürü
Cihan ALAGÖZ' ün kayınpederi, Şoför ve Sigortacı
Esnafından; Halil CEYHAN vefat etmiştir. Allah Rahmet
eylesin.
ŞAZİYE DEMİRCİ
Çorum Belediyesi' nden emekli Hamit DEMİRCİ' nin
annesi; Şaziye DEMİRCİ vefat etmiştir. Allah Rahmet
eylesin.
RÜSTEM DEMİRCİ
Hazır Elbiseci Esnafından Terzi Ahmet ve Mehmet
DEMİRCİ' nin babası; Rüstem DEMİRCİ vefat etmiştir.
Allah Rahmet eylesin.
MEDİNE AÇIKGÖZ
Çatak Köyü' nden gelme ve Organize Sanayi Esnafından
Selahattin AÇIKGÖZ' ün eşi, Hacı Mustafa KARAKAŞ' ın
kızı, Öğretmen Sefer ve Osman KARAKAŞ' ın kardeşi;
Medine AÇIKGÖZ vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
MÜZEYYEN CERİT
Merhum Hüseyin CERİT' in eşi, İhsan CERİT' in annesi;
Müzeyyen CERİT vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
FATMA AŞICI
Türkler Köyü' nden gelme, Celal AŞICI' nın eşi; Fatma
AŞICI vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
ŞİRİN SUCU
Seydimçakallı Köyü Muhtarı Satılmış SUCU' nun eşi,
Hüseyin ve Aysel SUCU' nun annesi; Şirin SUCU vefat
etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
SATI DANIŞMAN
Dut Köyü eski Muhtarı İbrahim DANIŞMAN' ın eşi; Satı
DANIŞMAN vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
CELEBİ KURŞUN
Mecitözü, Beyözü Köyü' nden gelme, Hotel Kolağası çalışanı Şahin, Adil, Tekin, Nedim ve Çağlar KURŞUN' un
babası; Celebi KURŞUN vefat etmiştir. Allah Rahmet
eylesin.
ŞÜKRAN İÇER
Nurettin ELİKESİK' in kızı, Rıza İÇER' in eşi, Serkan ve
Ayşegül İÇER' in annesi, Öğretmen Nejdet ELİKESİK' in
yeğeni; Şükran İÇER vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
ŞAKİRE YILDIRIM
İsmail Köyü' nden gelme, Merhum Orhan DALYAN' ın
kayınvalidesi, Ayhan ve Erhan DALYAN' ın annannesi;
Şakire YILDIRIM vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
ZÖHRE DALKILIÇ
Laloğlu Köyü' nden gelme, Veyis DALKILIÇ' ın annesi,
Zöhre DALIKILIÇ vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
HASAN ÖZSARIÇOBAN
Emine AYKAÇ' ın ağabeyi, Hüseyin ÖZSARIÇOBAN' ın
babası, Emekli Zabıta Katibi; Hasan ÖZSARIÇOBAN
vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
FATMA GÖÇER
Aşağı Sanayi Esnafından Berber Murat ŞAHİN' in annesi, Kabortacı Esnafından Selahattin ŞAHİN' in yengesi;
Fatma GÖÇER vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
RAFET ORAL
Tatar Köyü' nden gelme, Murat ve Nuri ORAL' ın babası;
Rafet ORAL vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
HASAN TONBUL
Alaca' dan gelme, DSİ Mühendisi Ümit, Ömer ve Ayşegül
TONBUL' un babası, Uğur GÜNGÖR' ün kayınpederi,
Bayındırlık Müdürlüğü' nden emekli; Hasan TONBUL
vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
KADRİYE KARDAŞ
Yoğunpelit Köyü' nden gelme, Gülperi, Özgül, Merihgül
ve Baktaş KARDAŞ' ın annesi; Kadriye KARDAŞ vefat
etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
MÜNEVVER KAYA
Babaoğlu Köyü' nden gelme, Cemal KILÇAK, Aydın
ÇALIŞKAN ve Şeref SALMAN' ın kayınvalidesi;
Münevver KAYA vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
RAİFE BALCI
Sağlık İl Müdürlüğü' nden emekli Merhum Tevfik BALCI'
nın eşi, Necati ve Muzaffer BALCI' nın annesi; Raife
BALCI vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
AYŞE KORKMAZ
İskilip' tan gelme, İsmail, Ömer ve Mustafa
HÜYÜKOĞLU' nun ablası, Seyit ÜNAL' ın kayınvalidesi;
Ayşe KORKMAZ vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin.
16 Ağustos 2016 SALI
Yýl: 1 Sayý: 216
Ýmtiyaz Sahibi:
Ayhan AYKANAT
Yazý Ýþleri Müdürü:
Ömer Faruk
SÖYLEMEZ
Sayfa Editörü ve Web Tasarýmý:
Haluk
SÖYLEMEZ
Yayýn Türü
Yönetim Yeri
Tel&Fax
web
e-posta
Baský
Adres
Bayi Daðýtým
Adres
Tel
Özel Ýlan-Reklam (cmxsütun)
Vefat-Teþekkür-Baþsaðlýðý vb. mesajlar (4 st.x10cm)
Satýlýk-Kayýp-Eleman vb. Ýlanlarý
Kongre Ýlanlarý
Tüzük Ýlanlarý(maktu)
Birinci sayfa (maktu ilan 4sut.x6cm)
Tam sayfa Ýlan
Yitik
: Yerel süreli yayýndýr
: Yavruturna Mah.
Kulaksýz Sok. 3/41 Çorum
: 0364 224 29 65 - 225 36 50
: www.kesinkarar.com
: [email protected]
: Gümüþ Basýn Yayýn
Matbaacýlýk - Promosyon
: Çöplü Mh. Osmancýk Cd.
No:27/22 ÇORUM
: Ecem Daðýtým
: Yavruturna Mah. Cengiz
Topel Cad. No:16/E ÇORUM
: 0364 224 69 87
2.50 TL
80 TL
30 TL
50 TL
400 TL
200 TL
750 TL
15 TL
ABONE ÞARTLARI
6 Aylýk : 100 TL Yýllýk: 180 TL
Yurt Ýçi Yýllýk: 450 TL Yurt Ýçi 6 Aylýk: 235 TL
Yurt DýþýYýllýk: 200 EURO Yurt Dýþý 6 Aylýk: 100 EURO
Organize Sanayi Yýllýk : 240 TL Organize Sanayi 6 Aylýk : 140 TL
16 Ağustos Salı
17 Ağustos Çarşamba
18 Ağustos Perşembe
19 Ağustos Cuma
20 Ağustos Cumartesi
En Düşük
Tarih
En Yüksek
5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
12
13
13
14
15
25
26
28
30
32
Hadise
PARÇALI BULUTLU
SERKAN
224 13 51
NÖBaBET
ÇÝ EC ZA NE LER
habey Cd.No:120/C
PARÇALI BULUTLU
PARÇALI BULUTLU
PARÇALI BULUTLU
PARÇALI BULUTLU
BU GÜN
GÖKGÖZ
234 66 12
M.Sinan Mh.5.Cd.1/D
DUYGU
213 14 02
Gazi Cd.36/E
Kızılkaya ailesinin
mutlu günü
Çorum’un tanınmış simalarından, basın sektörünün emektar isimlerinden Naci
Kızılkaya’nın oğlu Bülent, hayatını Sinem ile
birleştirdi.
Raziye-Naci Kızılkaya çiftinin Kayseri
Erciyes Üniversitesi Kütüphanesi’nde görev
yapan oğulları Bülent ile Ulviye-Hüseyin
Sönmez çiftinin eğitimci kızları Sinem’in
düğün töreni hafta sonu yapıldı.
13 Ağustos Cumartesi günü Kale Mahallesi
Lozanevler C2 Blok’ta başlayan düğün töreni,
Pazar günü As Kültür Düğün Salonu’ndaki
Betül ve Altuğ
dünya evine girdi
Betül Erden, Altuğ Yardımcı dünya
evine girdi. Hafta sonu düzenlenen
düğünle dünya evine giren genç çifti
sevenleri yalnız bırakmadı.
TED Koleji Öğretmenlerinden Kadir
Erden ve Fatih Sultan Mehmet
İlkokulu öğretmeni Nebahat Erden’in
kızları Betül ile Yasemin Yardımcı ve
merhum işadamı Atilla Yardımcı’nın
oğlu Altuğ’un Anitta Otel Balo
Salonu’nda düzenlenen düğün töreninde, genç çiftin nikah şahitliklerini
Doktor Adnan Erden ve İşadamı Vedat
Türk yaptı.
Düğünün sürprizini ise damat Altuğ
Yardımcı’nın kuzeni Fırat Köksal yaparak, ünlü oryantal Asena’yı düğüne
getirdi. Asena dansıyla davetlilere görsel bir ziyafet sunarken, düğünün
konukları gece boyunca doyasıya
eğlenceyle genç çiftlerin mutluluğuna
eşlik etti.
Betül ve Altuğ Yardımcı çiftine Kesin
Karar Gazetesi olarak ömür boyu mutluluklar dileriz
tören ile birlikte sona erdi.
Oldukça görkemli ve coşkulu geçen düğüne
çok sayıda davetli katılırken, gelin ve damadın mutlulukları ise gözlerinden okunuyordu.
Davetliler, halay çekerek, dans ederek ve
çeşitli oyunlara katılarak genç çiftin mutluluğuna ortak oldu.
Kesin Karar Gazetesi, Raziye-Naci Kızılkaya
ile Ulviye-Hüseyin Sönmez ailelerini kutlar,
Bülent ve Sinem’e ise ömür boyu mutluluklar
diler.

Benzer belgeler

18 agustos 2016 - Kesin Karar Gazetesi

18 agustos 2016 - Kesin Karar Gazetesi Çorum’da yaşayan 17 yaşındaki lise öğrencisi Hakan Karıncalı tatil için geldiği Muğla’nın Marmaris ilçesinde boğularak can verdi. Olay, ilçeye 20 kilometre uzaklıktaki Orhaniye Mahallesi Kızkumu Pl...

Detaylı

22 agustos 2016_Kesin Karar Gazetesi

22 agustos 2016_Kesin Karar Gazetesi Her fırsatta hastane ziyaretinde bulunan Çorum Milletvekili Ahmet Sami Ceylan, hem hastalara moral kaynağı oluyor, hem de hastane çalışmalarını ve sorunları yakından takip ediyor. AK Parti Çorum Mi...

Detaylı

01 Mart 2016_23 \336ubat 2016.qxd

01 Mart 2016_23 \336ubat 2016.qxd Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ahmet Sami Ceylan, Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören hastaları ziyaret etti. Sayfa 3’te

Detaylı