gosbsad

Transkript

gosbsad
OSB Genel Kurul Yönetimi ve
Bütçe Perspektifi
Adil Kanıöz
GOSB Yönetim Kurulu Başkanı
“Geçen yılda,
Geçen yılı yaşadınız mı?”
İsmail Sait Turfanda
GOSB Yönetim Kurulu Başkanı
GOSBSAD Eğitim
Faaliyetlerine Ağırlık Veriyor
GOSB Teknopark'ın başarısı
“Finans sektörünün
ihtiyaçlarını Ar-Ge ile
geliştiriyoruz”
Ömer Uyar
Intertech Genel Müdürü
“Ürün gamımızı ve
müşteri sayımızı artırarak
krizlerden çıktık”
Sinan Gider
Bant Boru CEO'su
Babalar ve Çocukları
"Kuşak çatışması değil,
Kuşak buluşması
B
S
O
TÜRKİYE
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERGİSİ
KASIM-ARALIK 2012 SAYI: 32
G SB
G SB
GLOBAL MARKALARIN
ÜRETİM MERKEZİ
ÜLKEMİZ OSB’LERİNİN
BAŞKENTİ
G SB
G SB
EN GELİŞMİŞ
TEKNOPARK
2012 EN TEMİZ
OSB ÜNVANI
®
®
®
®
G SB
®
İÇİNDEKİLER
14
28
38
32
44
GOSB Mesajı
Teknopark
6
28GOSB Teknopark'ın başarısı
Bütçe Perspektifi
Adil Kanıöz
Röportaj
Gebze Organize Sanayi Bölgesi
Yönetim Kurulu Başkanı
32“Ürün gamımızı ve müşteri
sayımızı artırarak krizlerden çıktık”
GOSBSAD Mesajı
8
“Geçen yılda,
Geçen yılı yaşadınız mı?”
Bant Boru Ceo’su Sinan Gider
Teknopark
38“Finans sektörünün ihtiyaçlarını
İsmail Sait Turfanda
Ar-Ge ile geliştiriyoruz”
Gebze Organize Sanayi Bölgesi
Sanayicileri Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
Intertech Genel Müdürü Ömer Uyar
GOSB Haberler
Babalar ve Çocukları
12GOSB ve GOSBSAD Yönetimleri
Kuşak Buluşması
Ortak Toplantılarına Devam Ediyor
12GOSBSAD Eğitim Faaliyetlerine
44Kuşak çatışması değil,
İş Hukuku
Ağırlık Veriyor
50Yeni değişikliklerle bir yıllık
14GOSBSAD Futbol Turnuvası'nda
Liderlik
süreyi aşan hizmetlerin tespiti
Şampiyon "Arçelik LG"
52Liderlik ve Yönetim Becerileri
OSB Haberler
“Koşan ata nal çakıyoruz”(I)
22VI. OSB Enerji Zirvesi
Nezih Ertuğrul Erdem
Ülke Araştırması
İş Sağlığı
24GOSB Ortak Sağlık Birimi
62Yatırımcılarını bekleyen ülke:
Bulgaristan
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
3
GOSB DERGİDEN
4
Gebze Organize Sanayi
Bölgesi Sanayicileri
Derneği Yayın Organı
Gebze Organize Sanayi
Bölgesi Sanayicileri Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
İdare Merkezi:
Gebze Organize Sanayi
Bölgesi Sanayicileri Derneği
GOSB Kemal Nehrozoğlu
Cad. Teknopark, High Tech
Bina 1. Kat A8
Gebze 41480 Kocaeli
Tel: 0 262 677 11 77
Faks: 0 262 677 11 78
[email protected]
Sorumlu
Yazı İşleri Müdürü:
Baskı:
GOSBSAD Adına
İmtiyaz Sahibi:
İsmail S. Turfanda
Özgün Ofset Tic. Ltd. Şti.
Tunçer Gömeçli
GOSBSAD Genel Sekreteri
Yayın Kurulu:
Feyyaz Yumurtacı,
Sinan Gider, Mehmet Sözer,
İhsan Aydoğan
Yeşilce Mah. Aytekin Sok.
No: 21 4. Levent - İstanbul
Tel: 0 212 280 00 09
Teknik Yönetmen:
Fırtına Arısoy
[email protected]
Editör:
Burçin Yeşiltepe
[email protected]
Reklam Koordinatörü:
Bike Ayça Ekim
Tel: 0262 677 11 79
[email protected]
Yazıların sorumluluğu
yazarlarına aittir.
Yayınlanan yazılardan
kaynak gösterilmeden alıntı
yapılamaz.
GOSBSAD
Yapım:
Mavi Tanıtım ve İletişim
Rasim Paşa Mah.
Ayrılıkçeşme Sok.
No: 122 Kadıköy-İstanbul
Tel: 0 216 418 59 31
GOSB Dergi,
Gebze Organize Sanayi
Bölgesi Sanayicileri Derneği
tarafından aylık yayınlanır.
Yerel-Türkçe-İlmi
GOSB DERGİ 2012 YILI REKLAM FİYATLARI
Frekans
1-3 Sayı
4 Sayı
6 Sayı
Arka Kapak
3.500.- TL
2.950.- TL
2.600.- TL
Ön
Kapak İçi
3.000.- TL
2.550.- TL
2.250.- TL
Ön Kapak
Karşısı
3.000.- TL
2.500.- TL
2.250.- TL
Arka
Kapak İçi
2.500.-TL
2.100.- TL
1.850.- TL
Arka
Kapak Karşısı
1.500.- TL
1.250.- TL
1.100.- TL
İç Sayfa
1.000.- TL
850.- TL
750.- TL
İç İki Sayfa
1.750.- TL
1.500.- TL
1.300.- TL
İç 1/2 Sayfa
650.- TL
550.- TL
450.- TL
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
BU SAYIDA
Tunçer Gömeçli
GOSBSAD Genel Sekreteri
2
012 yılının konu uzmanları tarafından detaylı bir şekilde yapılan değerlendirmeleri, yaşamakta olduğumuz yılın son haftasında en bol
rastlanan yazıları oluşturuyor. Bu konuları uzmanlarına bırakarak, kendi sınırlarımız içine göz attığımızda; GOSBSAD ve üyeleri açısından yılın
en önemli olayının, Temmuz ayında yapılan Genel Kurulda uzun yıllardan sonra seçimlere ilk defa ortak liste ile gidilmesi olduğunu görüyoruz. Yıl ortasında sağlanan bu uzlaşı, GOSB ve GOSBSAD yönetim kurulları arasında yaşanmakta olan yardımlaşma ve işbirliğine yansıdı. Biz
de bu sayı dahil birkaç sayıdır GOSB ve GOSBSAD yönetimlerinin işbirliği içinde yürütmekte oldukları çalışmalara sayfalarımızda yer veriyoruz.
Bunların başında da GOSB’un güney girişinde yer alan Hastane Binasının kullanıma açılması çalışmaları geliyor.
Temmuz ayında yapılan GOSBSAD Genel Kurulunda, seçilen yönetim
kuruluna önemli bir görev verilmişti: “Aile şirketlerinde ikinci ve hatta üçüncü nesillerle ilgili projeler geliştirmek”… Bunlardan biri olan
“Bir Sonraki Kuşak - Babalar ve Çocukları” yazı dizimizi bu sayıdan itibaren hayata geçiriyoruz. Bizce ilk röportaj çok önemliydi. Bu nedenle teklifimizi geri çevirmeyen değerli katılımcımız Hamza Aydın ve kızı
Özgü’ye çok teşekkür ediyoruz. Röportajın en çok okunan sayfalarımızdan biri olacağına ve daha sonra yapacağımız röportajlara yol göstereceğine inanıyoruz.
Dergi içinde GOSB ve GOSB şirketleri ile ilgili haberlere yer vermeye
özen gösteriyoruz. Bunun için de şirketlerin haberlerini bize iletmesi son
derece önemli. Son iki sayıdır bu konuda aldığımız destek ilerisi için
ümit verici.
Teknopark içinde yer alan Bilgi Teknolojileri şirketlerine bugüne kadar
dergimizde yer veremedik. Söz konusu şirketler tarafından yapılmakta
olan çalışmaların arge çalışması olarak algılanmadığı yönünde aldığımız duyumlar, bu eksikliğimizi görmemizi sağladı. Bu sayımızda yer alan
Intertech şirketi Genel Müdürü Ömer Uyar ile yapılan röportaj bu konuya yeterli açıklığı getiriyor. GOSB katılımcılarından “Bant Boru” röportajı ise otomotiv endüstrisinde dünyanın en önemli şirketlerine ürün ihraç eden bir GOSB firmasının başarı öyküsünü anlatıyor.
Futbol Turnuvamız dördüncü yılını tamamladı. Turnuvanın ilerleyen yaşı
ile birlikte “şampiyonluk” iddiası ile sahaya çıkan takımların sayısı da
artıyor. Bu yılın ilk dördü; Şampiyon Arçelik LG ve onu takip eden Unigum, Procter & Gamble ve Sandoz firmaları oldu. Turnuvamıza katılan
tüm takımlara ve katkılarına teşekkür ediyoruz.
GOSBSAD Yönetim Kurulu’nun eğitim çalışmalarına verdiği özel ağırlık,
düzenlenen eğitim programlarına yansıdı. Gerçekleştirilen “Yeni Borçlar Kanununun İş Kanunu Uygulamalarına Etkisi” ve “Yeni İş Sağlığı ve
Güvenliği” eğitimleri oldukça yoğun ilgi gördü. Eğitimler hız kesmeden
devam edecek gibi gözüküyor.
Yeni yılın hepimizin ve güzel yurdumuz Türkiye’nin yüzünü güldüren bir
yıl olmasını dilerim.
Saygılarımla
OSB GENEL KURUL YÖNETİMİ VE BÜTÇE PERSPEKTİFİ
GOSB MESAJI
Adil Kanıöz
Gebze Organize Sanayi Bölgesi
Yönetim Kurulu Başkanı
6
Değerli Sanayicilerimiz,
Ö
nceki yazılarımda, Genel Kurul yönetiminin bütçe disiplini ile yönetilmek anlamına geldiğini vurgulamıştım.
Genel Kurul Yönetiminin ve Kurumsallaşmanın en önemli enstrümanı olan Bütçe ve Bütçe Disiplini konusunu son derece önemsediğimizi ve bu disiplinin hazırlama ve uygulama aşaması olarak iki ayağını da dikkate almamız gerektiğini belirtmiştim.
Ülkemizde genel kurul yönetimine geçmiş bütün OSB’ler Türk Ticaret Kanunu ile
4562 sayılı OSB Kanun ve yönetmeliğinin birlikte uygulanması ile yönetilmektedir.
Organize Sanayi Bölgelerinin kurulmasına önayak olan OSB Kanun ve Yönetmenliği
de Türk Ticaret Kanuna vurguda bulunarak, OSB Kanun ve Yönetmeliğinin tarif etmediği
konularda TTK kanuna göre kıyasen uygulama yapılmasını işaret ediyor.
Bu yazımda bu yasal zemine göre Genel Kurul ile yönetilen OSB lerin bütçe hazırlama,
uygulama ve bütçe kontrol süreçlerinin nasıl olması gerektiğini ve uygulamanın ne şekilde olduğu konusunu anlatmaya çalışacağım.
OSB’mizi genel kurula hazırlarken ilk yaptığımız şey, her anonim şirketin kuruluşunda izlediği ve OSB kanununun da öngördüğü yolu izleyerek; önce Ana Sözleşmemizi hazırladık. Genel kurulumuza onaylattık ve bu şekilde özel kanunu olan (OSB Kanunu) ve bu kanunda belirtilmeyen diğer konularda da Türk Ticaret Kanunun emirlerine bağlı bir OSB olduk.
GOSB dahil, ülkemizin genel kurul ile yönetilen bütün OSB leri için mevcut, geçerli ve
yasal zemin; özel kanunu ile kamu yönetimi ile ilişkilendirilmiş ve TTK kanuna bağlı A.Ş
statüsünde bir şirket şeklindedir.
Bu yasal zeminin bütçe perspektifine bakarsak;
TTK ve OSB kanununa göre; Bütçenin hazırlanmasından ve uygulanmasından genel kurula karşı, yönetim kurulu sorumludur.
Burada önemli nokta yatırım bütçesinin mutlak olarak genel kurul onayını gerektirmesidir. Bu yapılmadığı durumda OSB kanunu ve TTK emri yerine getirilmemiş olur.
Sonuç olarak tek yetkili ve onay makamı olan Genel Kurulun onayı olmadan yatırım
bütçesi ile ilgili harcama yapılamaz.
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
• Genel Kurulun görev ve yetkilerini düzenleyen OSB yönetmenliği 35. Maddenin (i) fıkrası; “OSB’nin yatırım programlarını, yeni yatırımlarını ve bütçesini
onaylamak” olarak ifade etmiştir.
• Diğer taraftan Türk Ticaret Kanunu (TTK), genel kurulların yetkilerinin açıklandığı
ilgili maddesinde “Genel kurullar geçen yılın mali tabloları ve gelecek yılın yatırım programlarını ve fizibilitesini onaylar” denmektedir.
Sonuç olarak genel kurulların onayladığı şey geçmiş yılın mali tabloları ve gelecek yılın
yatırım programı ve onun bütçesidir.
Bu konunun yasal süreleri ise;
• TTK, mali tabloların kesinleştikten sonra genel kurula sunulabilmesini dikkate alarak, şirketlerin genel kurullarının Mali Yılbaşı sayılan 1 Mart sonrası ama yılın ilk 3 ayı
içinde yapılmasını emretmektedir.
• OSB kanunu ise yılın ilk altı ayı içinde yapılmasını emreder.
Bu tespitlerden sonra Genel Kurulların bütçe anlamındaki denetiminin iki bütçeyi kapsadığını görüyoruz.
a) Önceki yılın bütçe sonuçları ile ilgili mali tabloları. (Gelir Tablosu, Bilanço)
b) Gelecek yılın yatırım programlarını, yeni yatırımlarını ve bütçesini.
Yukarıda yapılan tespitler sonucunda genel kurul öncesi hazırlık aşamasında OSB yönetimlerine önemli görevler düşüyor. Gelecek yılın bütçe yatırım tablolarını, harcama rakamlarını ezberden yazmak yerine; ciddi yatırım projelerini alternatifli en az iki proje olarak fizibilitelere bağlı hazırlamak ve genel kurulun onayına sunmak.
Ancak bu konu artık kamu sektöründe bile Stratejik Plan çerçevesinde ele alınmakta.
Bu konuda GOSB yönetimi olarak bir çalışma başlattık. Ancak bunu üzülerek ifade ediyorum; OSB Kanun ve Yönetmeliği bu konuya hiçbir atıfta bulunmadığından, OSB çevreleri ve bürokrasi bu konuya yabancı.
Biz GOSB olarak bu konunun öncülüğünü yapıyoruz ve Türkiye de ilk defa Yatırım Programımızı önümüzdeki 5 Yılımızı kapsayan, Katılımcılarımız (Paydaşlarımız) onaylı Stratejik Planımıza dayalı ve kaynak göstererek yıllık bütçeler halinde gerçekleştireceğiz.
Çağdaş yönetimin gereği stratejik planlama anlayışının, kendiliğinden Genel Kurula geçmiş OSB yönetimleri tarafından özümsenmiş olması beklenir. Ancak ülkemiz koşullarında bu durum, OSB yönetmeliğine “genel kurul yönetimine geçmiş OSB yönetimleri stratejik plan yapar” diye bir fıkra eklenerek veya OSB ana sözleşmelerine “yatırım bütçeleri stratejik planın yıllık bölümleri olarak onaylanır” şeklindeki bir paragrafla çözülebilir.
Devlet Bütçe kanununun hazırlanması ve onaylanması aşamasında bile, kamu kurumlarının en az 3 yıllık stratejik plana dayalı yatırım programlarını Maliye Bakanlığına sunmadan ve onaylatmadan, bir yıllık kısmını o yılın bütçe kanuna (bütçesine) koymaları mümkün değildir.
Yeri gelmişken çok kısa olarak yatırım bütçesinin anlamı nedir bunun tarifini hatırlamakta yarar var.
Yatırım Bütçesi; Getirileri bir yıldan uzun dönemi kapsayan varlık veya yatırım projeleri
ile ilgili uzun vadeli planlama süreci bütçesi.
Bütçe perspektifimizi ortaya koyduktan sonra, ülkemizde genel kurula geçmiş OSB lerimizin bütçe uygulamalarına kısaca bakalım.
Genel Kurullar OSB yönetmenliğinin yazdığı şekilde ilk altı ay içinde yapılıyor. İlk altı ay
için geçici bütçe yapma yetkisi bir önceki genel kurulda alınıyor (Genel Kurulumuza bize
bu yetkiyi verdi). Geçici bütçe yapılırken yatırımlar ilk altı ay sonrasına yazılıyor ve böylece genel kurulun da onayı alınmış oluyor.
Bu uygulama ile yasa ve yönetmenliklere uygunluk sağlanıyor.
Değerli Sanayicilerimiz! Gebze Organize Sanayi Bölgesi olarak bundan böyle yatırım
bütçemizi stratejik planımıza göre, alternatif projeler içinden, katılımcılarımızın onayladığı gerçek fizibilitelere dayalı projeleri yatırım programına dönüştürerek bütçeleyeceğiz.
Bizim uygulamada farkımız bu olacak!
Genel kurul yönetiminin ilk yönetim kurulu olarak öncelikli görevimiz, önceki yıllarda
başlamış yatırımları en kısa zamanda ayağa kaldırıp, geri dönüşlerini sağlamak. Gelecek için ise yatırım disiplinini bilgisini oluşturmak.
GOSB’un temeline kurumsallık adına yapı taşlarımızı özenle yerleştiriyoruz.
Doğru işleri doğru şekilde yapmalıyız!
GOSBSAD MESAJI
8
“Geçen yılda,
Geçen yılı yaşadınız mı?”
Değerli Katılımcılarımız,
B
ugünler de en çok konuştuğumuz, şikayet aldığımız ve çözüm aradığımız konu bölgemizin TRAFİK sorunudur. Artık zamanımızın çok önemli bir kısmını GOSB’a gelir ve giderken harcıyoruz. Ayrıca bölgemize ve çevremizdeki organize bölgelere ve sanayi tesislerine gelen ve giden kamyon,
TIR ve nakliye araçlarının kaybettikleri zaman ve ekonomik kayıplar da konunun bir diğer boyutu. Artık hız çağını yaşadığımız bir dönemde, özellikle
otomotiv, beyaz eşya gibi montaj yapılan tesislerde günde iki üç defa programlı sevkiyatlar beklenirken, dönem dönem bölgemizdeki trafik sıkışıklığından dolayı üretim aksamalarının olduğunu bile duyuyoruz. İthalat ve ihracatta da zaman zaman tesislerimize malzeme temini ve sevkiyatı için harcadığımız zaman yurt dışı nakliye zamanlarının bile önüne geçiyor.
Yıllar öncesinden bu günleri gören bölge yönetimlerimiz ve kamu görevlilerimiz pek çok çalışmalar başlattıkları halde maalesef bugüne kadar hiç bir
gelişme kaydedilmemiş; bölgemizde ve kamuda yönetimler değiştikçe eski
yapılan çalışmalar göz ardı edilmiş ve bu konuyla ilgili projeler her seferinde yeniden başlatılmıştır. Artık bu konuyu ivedilikle çözmemiz gerekmektedir. Bunun için bölgemizde yeni ve eski yönetim kurulu ve müteşebbis heyet üyelerimizden ve konuya destek vermeğe hazır olan arkadaşlarımızdan
bir komite oluşturulmalı ve trafik problemimiz her ne pahasına olursa olsun çözülmelidir.
Dergimizi yolladığımız ve bu yazımızı okuyan tüm kamu görevli arkadaşlarımızdan, üst yönetimlerimizden ve Ankara’da ilgili bakanlıklarımızdan ricamız da ülke ekonomimize çok büyük kayıplar veren bu trafik sorunumuza ellerinden gelen tüm katkıyı sağlamalarıdır. Bu sorunun en sağlıklı çözümü de Kuzey Marmara Oto yolu projesi kapsamında planlanan GOSB civarı otoyol bağlantısının öncelikli olarak yapılmasıdır. Sanayi kuruluşlarımızın
çağdaş ulaşım ağına en kısa mesafeden ve en kısa sürede bağlantısının yapılması, bölgemizin mevcut en büyük sorununa köklü çözüm getirmiş olacaktır.Tüm ilgililerin katkı ve destekleriyle bu konunun 2013 yılında ivedilikle çözüleceğine inanıyorum.
Geleneksel olarak GOSBSAD organizasyonunda bu yıl dördüncüsünü yaptığımız Futbol turnavamız yüksek bir katılım ve coşku ile başarılı bir şekilde
sonuçlanmış ve ArçeliK LG takımı şampiyonluğu, Unigum takımı da ikinciliği elde etmiştir. Turnavamıza katılan ve katkı sağlıyan tüm kuruluşlara teşekkür ediyor, sportmence mücadele eden tüm sporcuları ve kupa almağa hak
kazanan tüm takım ve kişileri kutluyorum.
2013 yılına girerken, bölgemizde ki tüm katılımcılar ve paydaşlarına; üretimin ve yaratıcılığın arttığı, yeniliklerle zenginleşen, huzurlu, başarılı, sağlıklı, kaliteli ve mutluluk dolu bir yıl diliyorum.
Bu vesileyle; bizlere unuttuğumuz bir çok değeri hatırlatan Jacques Prevert’in
çok sevdiğim “Geçen yılda, Geçen yılı yaşadınız mı?” adlı güzel şiirini
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Saygılarımla...
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
İsmail Sait Turfanda
Gebze Organize Sanayi Bölgesi
Sanayicileri Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?
Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?
Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç?
Ve siz onu hiç kokladınız mı?
Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?
Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?
Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz?
Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?
Çimlere uzandığınız oldu mu?
Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?
Hiç taş kaydırdınız mı bu yıl?
Kaç kez kuşlara yem attınız?
Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?
Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?
Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
Kaç kez mektup aldınız bu yıl?
Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?
Kimseyle barıştınız mı bu yıl?
Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yıl?
İyi bir yılın, bunlar gibi birçok "küçük şeye" bağlı olduğunu hiç
düşündünüz mü bu yıl?
Yayılın çimenlerin üzerine...
Acele edin...
Er veya geç..
Çimenler yayılacak üzerinize..
Jacques Prevert
GOSB HABERLER
12
GOSB ve GOSBSAD Yönetimleri
Ortak Toplantılarına Devam Ediyor
G
ebze OSB Yönetim Kurulu üyeleri
ile GOSB Sanayicileri Derneği
Yönetim Kurulu üyelerinin bir araya geldiği
“Dayanışma Toplantıları”nın sonuncusu
27 Kasım tarihinde gerçekleşti. Dilek ve
taleplerin, yürütülmekte olan faaliyetlerin ve
geleceğe dönük düşüncelerin paylaşıldığı
toplantıya GOSB Yönetim Kurulu Başkanı
Adil Kanıöz, üyeler Osman Canberi, Ümit
Şişmanoğlu, GOSBSAD Yönetim Kurulu
Başkanı İsmail Turfanda, Sayman Metin
Avcı, üyeler Feyyaz Yumurtacı, Mehmet
Sözer, Cem Büyükcıngıl ve Denetim Kurulu
üyesi Faruk Şekeroğlu katıldı.
GOSB Yönetim Kurulu öncesinde
gerçekleşen toplantıda GOSB Yönetim
Kurulu Başkanı Adil Kanıöz devam
eden projeler hakkında bilgi aktardı.
Gündemlerindeki en önemli konunun
GOSB’un TEM bağlantısı olduğunu ifade
eden Kanıöz, GOSB’un, diğer OSB’lerin, ve
OSB’ler dışında yer alan birçok kuruluşun
kullandığı Şekerpınar - TEM bağlantısının
mevcut trafik yükünü kaldırmadığını, yeni
bağlantı yolu yapılması gerektiğini Kocaeli
Valisi Ercan Topaca’ya aktardıklarını
söyledi ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi
çerçevesinde planlanan GOSB Gişelerin
yapımının bir an önce gerçekleşmesi
konusunda destek beklentisini bildirdi.
Her iki yönetim arasındaki işbirliği ve
dayanışma GOSB Yönetim Kurulu Başkanı
Adil Kanıöz’ün 6 Aralık tarihinde yapılan
GOSBSAD yönetim Kurulu toplantısına
katılımı ile devam etti. n
GOSBSAD Eğitim Faaliyetlerine Ağırlık Veriyor
GOSBSAD Yönetim Kurulunca
oluşturulan Eğitim ve Sosyal
Faaliyetler Komitesi eğitim
faaliyetlerine Aralık ayında
düzenlenen iki eğitimle hızlı bir
başlangıç yaptı.
4
Aralık tarihinde yapılan ve İş Hukuku
Enstitüsü tarafından verilen “Yeni
Borçlar Kanunu Eğitimi” katılımcılardan ilgi
gördü.
1 Temmuz 2012'de yürürlüğe giren ve
getirilen birçok düzenleme ile İş Hukuku
uygulaması bakımından farklılıklar yaratan
Yeni Borçlar Kanunu hükümlerinin iş
hukuku uygulamalarına hangi kapsamda
etki edeceği ve ne tür etkiler doğuracağının
ele alındığı eğitimde, geçmiş uygulamalarla
yeni hükümler arasındaki farklılıklara yer
verildi. Eğitimde katılımcılar da soruları
ve görüşleri ile bilgi paylaşımına katkı
sağladılar.
GOSBSAD eğitimleri 27 Aralıkta
gerçekleşecek “Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
Yasası” eğitimi ile devam edecek. 1 Ocak
tarihinde yürürlüğe girecek bu yasa, yeni
haklar, sorumluluklar, uygulamalar ve
yaptırımlar içeriyor. GOSB içinde yer alan
tüm kuruluşları yakından ilgilendiren bu
eğitim GOSB Yönetim Merkezi Çok Amaçlı
Toplantı Salonunda yapılacak. n
GOSB HABERLER
14
GOSBSAD Futbol Turnuvası'nda
Şampiyon "Arçelik LG"
Final Maçında Unigum
takımını 3-1 mağlup eden
Arçelik LG, dördüncü yılını
dolduran turnuvada ikinci
şampiyonluğunu elde etti. İlk
dört takım; Arçelik LG, Unigum,
Procter & Gamble ve Sandoz
olarak sıralandı.
Ç
alışanların şirketlerine karşı aidiyet
duygularını ve kurumlar arasında
dostluk, işbirliği ve dayanışmayı arttırmaya
katkıda bulunmak amaçlı “GOSBSAD Futbol
Turnuvası” 24 Aralık tarihinde oynanan final
maçları ile son buldu.
LG ve Unigum şampiyonluk için, Procter
& Gamble ve Sandoz da üçüncülük için
mücadele etme hakkını elde etti.
Turnuvada oynadığı maçları tek bir sarı kart
dahi görmeden tamamlayan Teknodrom
“En Centilmen Takım” ve oynadığı yedi
maçta toplam 14 gol atan Procter &
Gamble takımından Yüksel Güngör de “Gol
5 Kasım tarihinde başlayan ve on dört
takımın katıldığı turnuvanın grup maçlarını
ilk iki sırada tamamlayan altı takım ile en
iyi üçüncü iki takımın eleme usulü yaptığı
maçlar sonunda yarı finale yükselen
takımlar; Arçelik LG, Procter & Gamble,
Sandoz ve Unigum oldu. 17 Aralık pazartesi
günü oynanan maçlar sonunda da Arçelik
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
Kralı” oldu. Yapılan Kupa Törenine katılan
GOSBSAD Yönetim Kurulu başkanı İsmail
Turfanda, Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan ve çeşitli kuruluşların üst düzey
yöneticileri, başarı gösteren takımlara Kupa
ve ödüllerini verdiler. Şampiyon takımın
oyuncularına madalyalarını Arçelik LG Genel
Müdürü Ahmet Sakızlı, her birini tek tek
kutlayarak taktı. n
İŞ VE YAŞAM
16
Pendik'de bir lezzet durağı: TEMENYE BALIKÇISI
Bir lezzet kültürünün içinde yetişen
Cem Karabulut, Pendik’te aynı
kültür zincirine ekledikleri son
halka olan Temenye Balıkçısını
sizin için anlattı.
Bu işe nasıl başladınız?
en ve ailem uzun yıllardan beridir yeme içme
sektöründe işletmeci olarak çalışıyoruz. 90'lı
yıllarda ünlü bir bar işletmecisi olan kuzenimin
yanında sektöre adım attım. Bu sayede bir çok insan
tanımış olduk. Babam ise Bay Balıkçı Restoran'ı
işletiyordu. Burada komilikten başlayarak işi
öğrendim. Bay Balıkçı’nın devamı olarak Bebek
Balıkçı’yı açtık. Bay Balıkçı ile Tarabya bölgesine ilk
defa elit bir müşteri portföyü taşıdık. Bebek Balıkçı ise
daha farklı lüx bir konsept oluştu.
Balıkçılık sektöründe yurtdışında ne gibi
araştırmalarınız var?
Tarabya’da eskiden ilk açılan balıkçıların sahipleri
Rumlardı.Balık kültürü bize oralardan gelmiştir.
Rumlar balıkçılığı Türklere öğretmişlerdir. Ben de bu
işi vatanında öğrenmek için geçen yıl Yunanistan'a
giderek tüm adaları gezdim. Yaptığım iş konusunda
araştırmacıyım, farklı bir kültür ve lezzet var mı diye
araştırdım. oradan dönünce aslında bizlerin daha iyi
olduğunu gördüm. Servis, ortam, hijyen, lezzetle bizim
önde olduğumuzu gördüm.
Temenye Balıkçısı'nı Pendik’te açma fikri nasıl
oluştu?
Pendik’in çekim kuvveti çok yüksek. Burada beş tane
beş yıldızlı otel var. Sürekli yatırım yapılan bir bölge.
Sabiha Gökçen’in yakın oluşu ve marina buraya çok
güzel ve Avrupai hava kattı. Marinanın 1000 araçlık
kapalı otoparkı var. Tekneleriyle gelmek isteyenler
özel yapılmış iskeleye yanaşıp restaurantımıza
gelebiliyorlar.Üç tane alternatifli yol var. Sahil yolu,
E5, TEM ve hatta deniz yolu. Yerleşim olarak burayı
seçmemizin nedeni bu. Ulaşımı çok rahat. Geleceği
çok parlak. Biz bir buçuk yılda belirli bir portföye
ulaştık. Yatırım maliyetimizin karşılığını kısa sürede
geri aldık.
Mönünüzde yalnızca balık ve deniz ürünleri mi
var? Restorana özel farklı mönüleriniz var mı?
Daha önce bir et lokantamız vardı. Ayrıca ortağımızın
Eftal Çolak Bey'in şarküterisi var. Oradan özel
etlerimizi getirip burada sunuyoruz fakat kebap tarzı
değil, daha çok bonfile, antrikot, kasap et köfte
olarak sunumumuz var. Bunlar aslında mönümüzde
yok ancak müşterimizi kırmamak için iki-üç çeşit et
veriyoruz. Mönümüzü oluştururken mutfağımızı karma
mutfak yaptık. Amacımız Boğaz’ı buraya taşımaktı
çünkü müşterilerimiz trafikten dolayı Boğaza
gelemiyordu. Biz de ‘müşterilerimiz bize gelemiyorsa
biz onlara gidelim’ dedik,Boğazı buraya taşıdık.
Dolayısıyla mönümüzü karma yaptık. Boğaz daki
klasik mönümüzün üstüne Rum mutfağını ve Ermeni
mezelerini ekledik. Soğuk mezelerden Ermeni pilakisi
bize özel. Burada yapılışıyla lezzeti ile inanılmaz
farklı. Girit ezmesi var orijinal haliyle. Ara sıcaklarda
bize özel balık içli dolmamız var. Bebek Balıkçı'sının
B
müşterileri de buraya uğruyor ve çok beğeniyorlar.
Burada genellikle Yunan müzikleri çalıyoruz.
Siz Pendik’e geldikten sonra Bebek’teki müşteri
portföyünüzle buradaki müşteri portföyünüz
arasında ne gibi farklılıklar oldu?
Müşteri kitlesi çok farklı. Burada tersaneler var. Sanayi
bölgesi var. Buradaki şirketlerin ve CEO’ların Boğaz’a
gitme şansı yok? Bu nedenle o kitlelerden müşterimiz
çok. Marina da AVM.var, uğrayıp gezenler ALIŞVERİŞ
YAPANLAR bize geliyor. Tatile gitmek isteyenler
İdo'nun Yalova ya giden araçlı feribot iskelesi var,
yanıbaşımızda. Fenerbahçe’den tutun da Gebze’ye
kadar müşteri portföyümüz var. A+ müşteriye hizmet
veriyoruz.
Restoranınızın dekorasyonu da çok güzel.
Bunun için profesyonel birilerinden yardım
aldınız mı?
Biz ilk projede bir mimarla anlaşma yapmıştık fakat
başarılı olamadı işi yarım bıraktı geri kalan kısmını biz
tasarlayıp uygulattık, tecrübemiz sayesinde. Mekânın
yüzde yetmişini biz değiştirdik. Perdelerden duvarlara
kadar her şeyi bizzat ben ilgilendim, tasarladım.
Dekarasyon işlerinden anlıyorum ve seviyorum.Terasa
da kış bahçesi yaptırmayı düşünüyoruz. Terasımızı
doğal ahşap ağırlıklı peysajı şık hale getireceğiz.
Restoranınızda lezzete mi önem veriyorsunuz
yoksa sunuma mı?
Sunum, lezzet, temizlik, servis kalitesi… Mekânımızı
her ay gıda mühendisi denetler. Personelimize
eğitim de veriyor. Mutfağımızı gururla müşterimize
gezdirebilirim.Bunu az mekan sahibi yapabilir emin
olun! Garsonlarımız da özel olarak eğitimlidir. Burada
çalışanlar genellikle eski mekânlarımızda çalışanlardır,
tecrübelidir. Yirmi kişilik personelimiz var. Meslek
hayatımda ilk defa bayan bulaşıkçı çalıştırıyorum.
Bence bayanlar bu konuda daha titiz.
Temenye Balıkçısını diğer balık
restoranlarından ayıran en önemli özellik
nedir?
Ben bir noktada, belirgin olmak ön plana çıkmak
istemiyorum bu mekanımda. Biz bir noktada değil
her kulvarda her özelliklerimizle farklı ve iyiyiz.
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
Otuz yedi yaşındayım. On sekiz yaşından beri bu
meslekteyim. Bilmediğim çok şey var aslında ama
çok işletmeciden de deneyimliyim,bilgiliyim. Başarılı
da oluyorum çok şükür. Her konuda iyiyiz,iddialıyız.
Devamlı değişiklik yapıyoruz.Yenilikçiyiz, gelişime
açığız.
Mönünüzü değiştiriyor musunuz yoksa standart
bir mönünüz mü var?
Standart mönünün üzerine eklemeler yapıyoruz.
Mevsime göre mezelerde güncelleme yapıyoruz.
Genelde sık gelen müşterilerimiz mönümüze bakmaz.
Balık kültürü olan kişiler mönü istemezler. Yeni
bir şey oluşturursak mönüye ilave ederiz onu biz
tanıtırız,misafirlerimize.Mönüyü çoğunlukla yabancı
turistler kullanır,bakarlar.
Mekânınız kaç kişiye hizmet veriyor? Toplu
organizasyonlara açık mısınız?
Yüz yirmi kişilik bir kışlık alanımız salonumuz
mevcut. Bahçemiz ise üç yüz kişilik. Girişte bahçede
koltuklu relax alanımız var. Burada müşterilerimiz
misafirlerini masalarına geçmeden önce aperatiflerini
alıp bekleyebiliyorlar. Bankete girmek istemiyoruz.
Çok talep var aslında. A la carte müşterilerimize
rahatsızlık vermek istemiyoruz. Fiks mönülerimiz var.
Şirketlere bu hizmeti sunuyoruz. Yüz kişiye kadar olan
grupları ağırlayabiliyoruz iç salonumuzda. Bahçemizde
ise 250 kişiye kadar yemek verebiliyoruz gruplara.
Ramazanda da grup yemeği verebilecek kapasiteye
sahibiz. Ortalama seksen-yüz liralık harcamayla
çıkabiliyorsunuz mekanımızda. Lüx Konsepte uygun
fiyatlı yemek vermek şirket stratejimizdir.Boğazdaki
mekanlarımıza göre fiyatımız yüzde 50 ucuzdur.
Aynı kaliteyi daha ucuza burada sunuyoruz. Adisyon
sistemimizde bütün fiyatlar şeffaftır. Yediğiniz içtiğiniz
ne varsa herşeyi net görürsünüz.
Öğle ve akşam servisi saatleriniz nedir?
Öğle servisimiz saat 12:00 itibariyle başlar. Şirketlerde
çalışanlar hızlı yemek isterler. Bizde öğle yemeği
servisi hızlı olur. Akşam servisi için bir saatimiz yok.
Her saatte hizmet veriyoruz. Akşam 19:00’da servis
başlar. Ancak 22:30’dan sonra gelen müşteriye servis
veremiyoruz. Çünkü gelenlerin 24:00’dan önce servis
alması mümkün olmadığından dolayıdır. Burada
çalıştırdığımız personelde ertesi gün dinç işe gelmesi
gereklidir.P ersoneli aşırı yormanın anlamı yok. Son
servisimizi mutfağımızı misafirlerimize 22:30’da
veririz. Erken gelen müşterilerimizi doğal olarak tabiki
24:00-01:00’a kadar ağırlarız.
Halihazırda Bebek Balıkçı gibi bir markanız
varken neden Temenye Balıkçısı ismini
seçtiniz?
Bebek Balıkçı’sında ortaklarımız farklı, buradaki
ortağımız farklı. Temenye Balıkçısı'nda Eftal Çolak
ile burada sıfırdan bir marka oluşturduk. Geleceği
daha parlak ve şubeleşen bir marka olacak,kısmetse
mekanımız. Tuzla’da bir marina yapılacak, biz de
orada şube açmayı düşünüyoruz. İşin başında olmak
gerekiyor. Kontrolü sağlamak için. Tuzla’ya buradan
ulaşım kolay olduğu için o bölgeyi seçtik.n
GOSB HABERLER
18
Hastane Binasının Değerlendirilmesi
Çalışmalarında GOSB – GOSBSAD İşbirliği
G
OSB Yönetiminin GOSBSAD ile
işbirliği yaklaşımının güzel bir örneği
GOSB güney girişindeki binanın kullanıma
açılması çalışmalarında yaşanıyor. Hastane
olmak üzere inşa edilen, kaba inşaatı
tamamlandıktan sonra çeşitli nedenlerle
kullanıma açılamayan ve atıl durumda
olan binanın en kısa sürede kullanıma
açılmasını sağlamak üzere GOSBSAD, GOSB
Yönetimine destek veriyor.
Binanın hastane olarak değerlendirilmesine
öncelik veren GOSB yönetimi, uygun
kuruluşun belirlenmesi için GOSBSAD
tarafından yapılmakta olan ön
çalışmanın sonuçlarını değerlendirecek
ve nihai kararını, binayı kendi ihtiyaçları
doğrultusunda değerlendirmek üzere
kiralama başvurusunda bulunan kuruluşları
da dikkate alarak verecek.
GOSB yönetimi ile varılan anlaşma
doğrultusunda çalışma başlatan
GOSBSAD yönetimi, söz konusu binanın
hastane olarak getirimli bir şekilde
değerlendirilmesinin mümkün olup
olmadığını araştırıyor. Bu çalışmalar
doğrultusunda binayı hastane olarak
işletmeye talip kuruluşlarla görüşmeler
yapan GOSBSAD yönetimi, gelecek teklifleri
değerlendirecek ve Aralık ayı sonuna kadar,
GOSB Yönetimine kararına ışık tutacak bir
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
rapor sunacak. Çalışmalarını danışmanlık
desteği de alarak sürdüren GOSBSAD
yönetiminin çeşitli sağlık kuruluşları ile
yaptığı görüşmelere, GOSBSAD Yönetim
Kurulu Başkanı İsmail Turfanda ile Yönetim
Kurulu üyeleri Burak Büyükfırat, Ahmet
Yavuz Anlaş ve Sinan Gider katıldı.n
TEKNE 6600A (1000*1200*760h mm)
KAMASAN KALIP MAKİNE SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
0 212 548 34 18 (3 Hat)
[email protected] - www.kamasan.com
OSB HABERLER
22
VI. OSB ENERJİ ZİRVESİ
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Sayın Taner YILDIZ ’ın
onur konuğu olarak katıldığı
“ VI. OSB Enerji Zirvesi” 23
Kasım 2012 tarihinde Kayseri’de
gerçekleştirildi.
O
SBÜK tarafından bu yıl 6’ncı kez
düzenlenen OSB Enerji Zirvesi’nde
sanayinin ucuz enerji edinmesine yönelik
çözüm yolları arandı. Zirveye ilgi çok yoğun
oldu. OSB’lerden başkanlar, yöneticiler,
bölge müdürleri ve enerji ile ilgili idarecilerin
katıldığı zirvede önemli mesajlar verildi.
Kayseri OSB’nin ev sahipliğinde Kayseri
OSB Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi’nde
düzenlenen zirvede açılış konuşmalarının
ardından “Sanayide enerji verimliliği” ve
“Elektrik, doğalgaz piyasaları ve OSB’ler”
başlıkları altında iki ayrı oturum gerçekleşti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız, TBMM Sanayi Ticaret Enerji Tabii
Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Başkanı Mücahit Fındıklı, EPDK Başkanı
Hasan Köktaş ile milletvekilleri, sanayiciler
ve bürokratlar katıldı.
Zirve’nin açılış konuşmaları bölümünde,
OSB Üst Kuruluşu Yönetim Kurulu Üyesi ve
Kayseri OSB Başkanı Ahmet HASYÜNCÜ
katılımcılara teşekkür ederek, Kayseri
OSB’nin geldiği son durum hakkında bilgiler
verdi.
Programda konuşma yapan OSBÜK Yönetim
Kurulu Başkanı Nurettin ÖZDEBİR ise yaptığı
konuşmasında, enerji verimliliğinin önemine
değinerek OSB’lerin elektrik ve doğal gaz
piyasasındaki sorunlarına vurgu yaptı.
ÖZDEBİR konuşmasında “Artan enerji
tüketimi ve maliyetleri enerjide etkinlik ve
verimlilik konularının önemini de artırmıştır.
Bu nedenle Yönetim Kurulumuz; “EN UCUZ
ENERJİ, TASARRUF EDİLEN ENERJİDİR”
ilkesinden hareketle bu Zirve’nin ana
temasının ENERJİ VERİMLİLİĞİ olmasına
karar vermiştir. Enerji verimliliğinde amaç;
en düşük enerji girdisiyle en fazla üretimi
gerçekleştirmek ya da belirli bir üretimi en
düşük enerji kullanımıyla gerçekleştirmektir.
Enerji verimliliğinde artış sağlandığında;
enerji maliyetleri düşecek, iklim değişikliğine
sebep olacak olumsuzluklar azalacaktır.
Bu amaçla enerjinin üretimi, iletimi ve
nihai tüketimi aşamalarında verimliliğin
geliştirilmesi için üretimde ve tüketimde
bilinçsiz kullanım ve israfın önlenmesi
gerekmektedir. dedi.
OSBÜK Başkanı Nurettin ÖZDEBİR’ den
sonra sırasıyla EPDK Başkanı Hasan
KÖKTAŞ, Kayseri Valisi Şerif YILMAZ, TBMM
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mahmut
Mücahit FINDIKLI katılımcılara hitap ettiler.
OSB’ler ve katılımcıları yakından ilgilendiren
enerji verimliliği ve elektrik, doğal gaz
piyasalarındaki sorunların görüşüldüğü
“Zirve”, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın da katıldığı toplu akşam
yemeği ile sona erdi.n
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
İŞ SAĞLIĞI
GOSB ORTAK
SAĞLIK BİRİMİNİN
FAALİYETLERİ
24
DR. VAHAP TURFANDA
hastalara enjeksiyon, tansiyon ölçümü, kan
şekeri ölçümü ve diğer müdahaleler gibi
hizmetler de var.
Ortak Sağlık Birimi’nin anlaşmalı işletme
ve firmalara hizmet vermesi esas olmasına
rağmen zaman zaman antlaşması olmayan
firma çalışanlarının sorunları da giderilmeye
çalışılıyor.
ACİL TIP HİZMETLERİ
2
7/10/2010 tarihli Resmi gazetede
yayınlanarak yürürlüğe giren, İş Sağlığı
ve Güvenliği yönetmeliğine uygun olarak
4 Haziran 2011 de OVAM Sağlık Hiz. Ltd.
Şti. ile işbirliği yapılarak faaliyete geçirilen
GOSB Ortak Sağlık Birimi, yaklaşık 200
metrekarelik bir kapalı alanda; ilk müracaat,
acil müdahale, müşahede, doktor muayene
odası, iş güvenliği uzman odası, bekleme
odası, arşiv odası, gibi bölümlerinden
oluşuyor.
Sağlık yönünden büyük bir eksikliği
gideren GOSB Ortak Sağlık Biriminde,
açıldığından bu yana geçen yaklaşık 19
aylık sürede GOSB içi ve dışı işletmelere ile
işletme ziyaretleri sırasında rahatsızlanan
misafirlere; ilk müdahale, küçük tıbbi
müdahaleler ve gerektiğinde müşahede
hizmetleri veriliyor. Ortak Sağlık Birimince
verilmekte olan hizmetler; 7/24 mevcut
bulunan bir Ambulans ekibi, gündüz mesai
saatlerinde doktor hizmeti, mesai dışı gün
ve saatlerde de Acil tıp teknisyenleri ile
yürütülüyor.
Açıldığından bu yana geçen 19 aylık sürede
GOSB Ortak Sağlık Birimine çeşitli acil ve
tıbbi sorunlar nedeni ile 1100 civarında
müracaat yapıldı. Bu müracaatların yaklaşık
500 adedini çeşitli tıbbi rahatsızlıklar
nedeniyle başvuran hastalar, yaklaşık 350
adedini iş kazası müracaatları ve yaklaşık
200 adedini de tıbbi danışma ve küçük tıbbi
yardım hizmetleri oluşturuyor. Yine aynı
birim tarafından verilen; reçetesi mevcut
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
Acil tıp hizmetleri bünyesinde verilen
hizmette ilk sırayı “çeşitli tıbbi rahatsızlık
nedeni ile başvuran hastalar” yer alıyor.
Başvurular içinde yüzde 36 gibi bir
oranla, “üst solunum yolları, alt solunum
yolları hastalıkları (gripal infeksiyonlar,
akut sinüzitis, farengitis, bronşitis, astma
krizleri ve KOAH )” önde gelmekte. Bu tür
müracaatlarda bulunan hastaların yaklaşık
yüzde 50’sine muayene sonrası enjeksiyon
ve yaklaşık yüzde 30’una da serum ve
damar içi uygulama ile birlikte müşahade
hizmeti uygulanmış.
İkinci sırayı yüzde 23 oranı ile Extremite
ağrıları (baş, boyun, bel, omurga, diz,
eklem ve kas rahatsızlıkları) ve üçüncü
sırayı da yüzde 14 oranı ile iç organ
ağrı ve rahatsızlıkları (karın ağrısı, ülser
rahatsızlıkları, böbrek ağrısı, ishal ve
barsak bozukluğu ve hanımların menstrüel
ağrıları alıyor. Dördüncü sırada yüzde 10
İŞ SAĞLIĞI
26
civarında bir müracaat oranı ile anksyete,
depresyon, stress gibi psikiyatrik hastalıklar
var. Geri kalan bölümü de çeşitli kardiyolojik
hastalıklar (göğüs ağrısı, kalp krizi,
hipertansiyon, hipotansiyon) ve allerjik
reaksiyonlara bağlı rahatsızlıklar oluşturuyor.
İŞ KAZALARI
Açılışından bu yana geçen yaklaşık 19
ay içinde GOSB Ortak Sağlık Birimine
yaklaşık 350 iş kazası müracaatı yapıldı. Bu
müracaatlar incelendiğinde:
Başvuruların
Oranı
GOSB Ortak
Yüzde 36
Sağlık Birimine
çeşitli tıbbi
rahatsızlık nedeni Yüzde 23
ile başvuran
hastalar
Yüzde 14
Yüzde 10
Birinci sırada, yüzde 33 oranı ile el, parmak,
avuç içi, bilek, ön kol, dirsek yaralanmaları
ve kırıkları,
İkinci sırada, yüzde 24 oranı ile ayak
parmak, ayak kemik, ayak topuk, ayak
bilek ,kırık ve yaralanmaları, diz ve bacak
yaralanma ve kırıkları,
Üçüncü sırada, yüzde 16 oranı ile göz içi ve
etrafı yaralanmaları, gözde yabancı cisim,
çapak kaçması, gibi rahatsızlıklar,
Dördüncü sırada, yüzde 12 ile baş
bölgesi, yüz ve saçlı deri, kulak ve burun
yaralanmaları,
Beşinci sırada, yüzde 8 oranı ile çeşitli
yanıklar (sıcak cisim, su buharı, elektrik,
Başvuru Nedenleri
Üst solunum yolları, alt solunum yolları
hastalıkları (gripal infeksiyonlar, akut sinüzitis,
farengitis, bronşitis, astma krizleri ve KOAH )
Extremite ağrıları (baş, boyun, bel, omurga,
diz, eklem ve kas rahatsızlıkları)
İç organ ağrı ve rahatsızlıkları (karın ağrısı,
ülser rahatsızlıkları, böbrek ağrısı, ishal ve
barsak bozukluğu ve hanımların menstrüel
ağrıları
Anksyete, depresyon, stress gibi psikiyatrik
hastalıklar
Çeşitli kardiyolojik hastalıklar (göğüs ağrısı,
kalp krizi, hipertansiyon, hipotansiyon) ve
allerjik reaksiyonlara bağlı rahatsızlıklar
yüksek voltaj, kimyasal maddeler,
akaryakıtlar) ve diğer sebeplerin yer aldığı
saptandı.
MÜŞAHADE HİZMETLERİ
Acil tıp hizmetleri bünyesinde çeşitli
hastalıklarla müracaat eden yüzde 30
civarı hastaya muayene ve ilk müdahale
ile birlikte müşahade hizmeti de verildi.
Müşahade gerektiren hastalara, gözetim
altında serum, damar içi ilaç uygulaması
yapıldı. Yüksek ve düşük tansiyonlu
hastalara, astım krizleri, göğüs ağrısı ve
kalp krizi geçiren hastalara müşahade
hizmeti yanında gerekli durumlarda daha
donanımlı sağlık kuruluşlarına sevk hizmeti
de verildi.
AMBULANS HİZMETLERİ
GOSB içi işletmelerden OSB’ye yapılan
ambulans istemleri karşılanırken, müracaat
eden acil hastaların daha gelişmiş bir
tıp merkezine veya hastaneye nakilleri
de gerçekleştirildi. Gerek çeşitli tıbbi
rahatsızlıklar ve gerekse iş kazası nedeni ile
850 civarındaki müracaatın yaklaşık yüzde
8’ine hastaya ambulansla nakil hizmeti
verildi. Acil tıp teknisyenleri ve ihtiyaç
halinde doktor refakatinde Gebze civarı,
Kocaeli ve İstanbul içi hastanelere nakil
sağlandı.
TIBBİ DANIŞMA HİZMETLERİ
4/Haziran/2011 de açılışından itibaren
kişisel olarak veya telefonla yapılan 200
civarında hasta müracaatlarına mevcut
doktor veya acil tıp teknisyenleri ile
tıbbi danışma hizmetleri verildi. Bu tür
müracaatlarda, şikâyetlere göre, tıbbi
tavsiyeler, yapılabilecek küçük önlemler ve
uygulamalar anlatıldı, çeşitli bilgiler verildi.
SONUÇ
Yüzde 33
El, parmak, avuç içi, bilek, ön kol, dirsek yaralanmaları ve kırıkları
Yüzde 24
Ayak parmak, ayak kemik, ayak topuk, ayak bilek ,kırık ve
yaralanmaları, diz ve bacak yaralanma ve kırıkları
Yüzde 16
Göz içi ve etrafı yaralanmaları, gözde yabancı cisim, çapak
kaçması, gibi rahatsızlıklar
Yüzde 12
Baş bölgesi, yüz ve saçlı deri, kulak ve burun yaralanmaları
Ortak Sağlık Birimi sayesinde basit bir
nedenle GOSB dışında bulunan sağlık
kuruluşuna giden GOSB mensuplarının
sayısında önemli oranda azalmalar oldu.
Sağlık kuruluşlarına ulaşım ve oralardaki
zaman kayıpları giderildi. Daha önce 112
ACİL ve civardaki ambulans kuruluşlarından
temin edilen ambulans hizmetleri, mevcut
OSB ambulans hizmeti ile önemli ölçüde
rahatladı.n
Yüzde 18
Çeşitli yanıklar (sıcak cisim, su buharı, elektrik, yüksek voltaj,
kimyasal maddeler, akaryakıtlar)
Bu yazı Ovam Tıp Merkezi işyeri Hekimi Dr.
Vahap TURFANDA tarafından hazırlanmıştır.
İş Kazalarının Dağılımı
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
TEKNOPARK
28
GOSB Teknopark'ın başarısı
GOSB TEKNOPARK’ın
ortağı STEF
WERTHEIMER İsrail’de
2011 Yılının En Başarılı
İnsanı, Şirketi Endüstri
Parkları da Yılın
En Başarılı Şirketi
Seçildi…
2
8 Kasım -30 Kasım 2012 tarihleri
arasında GOSB Teknopark Yönetim
Kurulu Üyeleri, Teknopark girişimci
firmalarından birkaç yetkiliyle beraber
dokuz kişilik bir ekiple İsrail’e bir ziyaret
gerçekleştirdiler. Bu ziyaretin amacı;
İsrail-Türkiye İş Konseyi’nin Tefen Endüstri
Parkı’nda düzenlediği ödül törenine
katılmak ve aynı zamanda Tefen Endüstri
Parkı’ndaki firmaları ve Iscar’ın fabrikasını
gezmekti. GOSB Teknopark Yönetim Kurulu
Başkanı Turhan Önalan, İsmail Sait Turfanda,
Dr. Osman Canberi, Prof. Hasan Mandal, Dr.
Emre Aksan, Betsi Boeno, Teknopark Halkla
İlişkiler Müdürü Hande Kanbir, ve Teknopark
girişimci firmalarından CMOS Vision Firması
sahibi Hakan Sakman ve Visidoors Firması
Yetkilisi Merve Kaleağası’ndan oluşan ekip
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
28 Kasım Çarşamba günü Tel Aviv’e uçtular.
İlk akşamı Tel Aviv’de geçiren grup; akşam
yemeği için Stef Wertheimer’ın Tel Aviv’deki
evine gitti. Yemekte GOSB Teknopark’ın
mevcut durumu, girişimci firmalarının
durumundan bahsedilirken; misafirler Stef
Wertheimer ile ikili sohbet imkânı buldular.
Seyahatin ikinci günü Endüstri Parkları’nın
bulunduğu kuzey İsrail’e, Galil Bölgesi’ne
gidildi. İlk etapta Tefen Endüstri Parkı ziyaret
edildi; Endüstri Parkları’nın Genel Müdürü
Arie Dahan parklarla ilgili bilgilendirme
yaptı. Birkaç firma ziyareti yapıldıktan sonra;
Iscar Firması tanıtılıp, fabrikası gezildi.
Akşam saatlerindeki Ödül Töreni’nin açılışını
İsrail-Türkiye İş Konseyi Başkanı Menaşe
Karmon yaptı. Ardından İsrail Sanayi,
Ticaret ve İşçi Bakanı Shalom Simchom,
SAĞLIKLI VE GÜVENLİ BİR HAYAT İÇİN...
www.ovamissagligi.com.tr
Özel Ovam Cerrahi Tıp Merkezi
Ovam Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi
* 7*24 Acil Servisi ve 11 Branşı ile hizmet vermektedir.
* Güzeller OSB *Gebze OSB *İMES OSB
* İş Kazaları
* İşyeri Hekimliği Hizmeti
* İlk Yardım Eğitimleri
* İş Güvenliği Hizmeti Uzmanları
* İşe Giriş Raporları
* Mobil Tarama Hizmetleri
* Ambulans Hizmetleri
KOSGEB
Kocaeli Sanayi Odası ile Anlaşmalı Tek Kurum
Gebze Güzeller Organize Sanayi Bölgesi
İnönü Mahallesi Aşık Veysel Sokak
No: 1/A 4100 Gebze/KOCAELİ
Tel: 0 (262) 751 26 27 Faks: 0 (262) 751 26 47
Acil: 0 (542) 661 55 85
Ovam Tıp Merkezi
Cumhuriyet Mah. Bağdat Cad.
No: 84 Dilovası / KOCAELİ
Tel: 0 (262) 754 89 94 Faks: 0 (262) 754 89 93
Gebze Organize Sanayi Bölgesi
İhsandede Cad. 1600 Sok.
No: 1601/8 Gebze/KOCAELİ
Tel: 0 (262) 677 11 07 Faks: 0 (262) 677 11 09
Acil: 0 (542) 677 11 08
TEKNOPARK
RÖPORTAJ
30
GOSB Teknopark Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Dr. Emre Aysan
Galil Bölgesi Valisi ve İsrailli birkaç bürokrat
daha konuşma yaptı. Endüstri Parkları-Tefen
Modeli’nin İsrail’deki gelişimini; GOSB
Teknopark’ın mevcut durumunu gösteren
kısa bir film izlendi. GOSB Teknopark
Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Önalan’ın
yaptığı konuşma dinleyiciler arasında
büyük beğeni topladı. Hemen ardından
Teknopark Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel
Müdürü Dr. Emre Aksan GOSB Teknopark’ı
GOSB Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Önalan
ve girişimci firmalarını tanıtan bir sunum
yaptı. Konuşmaların ardından İsrailli Sanayi
Bakanı Stef Wertheimer’a “2011 Yılının
En başarılı İş Adamı ve Şirketi “ ödülünü
takdim etti. Endüstri Parkları’nın Yılın Şirketi
seçilmesinin sebebi Stef Wertheimer’ın
ortak olduğu GOSB Teknopark’ın başarılı
olmasıydı. Ardından Endüstri Parkları
Yönetimi, GOSB Teknopark Yönetim Kurulu
Başkanı Turhan Önalan, Genel Müdürü Dr.
Emre Aksan ve Betsi Boeno’yu sahneye
davet edip GOSB Teknopark’ın başarısı için
tebrik edip ödüllendirdi. Aynı zamanda da
Turhan Önalan GOSB Teknopark Yönetimi
adına, Teknopark’ın Onursal Yönetim Kurulu
Başkanı ve Kurucusu Stef Wertheimer’a bir
teşekkür plaketi sundu.
İlişkilerin çok da sıcak olmadığı bir
dönemde Türk Ekibi’nin İsrail ziyareti;
törende bulunan herkesi duygulandırdı.
Özellikle bu dönemde İsrail’e gelen GOSB
Teknopark Ekip’ine çevreden büyük ilgi
gösterildi. Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey
yetkililerin, belediye başkanının ve İsrail İş
Adamları ve Sanayiciler Derneği yetkililerinin
konuşma yaptığı törende İsrail ve Türkiye
arasındaki siyasal ilişkilerin bozulmasına
rağmen, ülkeler arasındaki ekonomik
ilişkilerin hızla geliştiği ifade edildi.
Özellikle, 2010 yılı ile karşılaştırıldığında,
2011 yılında, İsrail ürünlerinin Türkiye’ye
ihracatında yüzde 34, Türk mallarının İsrail’e
ihracatında yüzde 22 oranında bir artış
sağlanarak, iki ülke arasındaki ticaret cirosu
4 milyar dolara ulaştığı bilgisi verildi. 2012
yılı için henüz nihai bir verinin olmadığı,
ancak ekonomistler, bu yılın öncekilerden
daha iyi olduğunu teyid ettiler. Yaklaşık
200 kişinin katıldığı; İbranice, İngilizce ve
Türkçe konuşmaların yapıldığı ödül törenine
özellikle Türkiye’den uzun yıllar evvel
İsrail’e yerleşmiş birçok katılımcının olması
mutluluk vericiydi.
Son gün de grup Tel Aviv - Yafo şehrine
gidip kısa bir turistik gezi yaptı.n
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
RÖPORTAJ
32
Bant Boru Ceo’su Sinan Gider:
“Ürün gamımızı ve
müşteri sayımızı artırarak
krizlerden çıktık”
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
RÖPORTAJ
Bant Boru Sanayi ve Ticaret A.Ş.
hakkında okurlarımızı bilgilendirebilir
misiniz?
Sinan Gider: Bant Boru otomotiv
sektörüne yönelik fren ve yakıt sistemlerinin
borularını imal ediyor. Bunların yanı sıra
direksiyon, klima borularını da üretiyor.
Otomotiv tedarik sanayi firması olan Bant
Boru, Türkiye’de üretim yapan otomotiv
üreticilerinin hemen hemen hepsine parça
tedariği gerçekleştirmektedir. Türkiye’de
Ford Otosan ve Oyak Renault’un yanı sıra
yurt dışında Mercedes-Benz, BMW, Land
Rover, markalarının önemli tedarikçisi
durumundadır. Bunun dışında Renault’un
Fransa, Rusya ve Fas’taki fabrikalarını da
ürün tedarik etmektedir.
Bant Boru, 1972 yılında kuruldu. Bu yıl
kırkıncı yılımızı kutladık. Kuruluş amacımız
daha çok beyaz eşya sektörüne yönelik
olarak buzdolabı kondenser borusu
üretmekti. Zaman içerisinde faaliyetlerimiz
beyaz eşya sektöründen, otomotiv
sektörüne doğru artmaya başladı. Şu anda
ise işimizin yüzde 90’ını otomotiv sektörüne
parça tedarik etmek oluşturuyor. Fakat biz,
otomotivde büyümenin yanı sıra, beyaz eşya
sektöründe de büyümeyi hedefliyoruz.
Sizin Bant Boru’da çalışma süreciniz
nasıl oldu?
Biz aile olarak 2005 yılında Bant Boru San.
Ve Ticaret A.Ş.’yi satın aldık. O süreçte yurt
dışında eğitimimi tamamlıyordum. 2007
yılında Türkiye’ye dönündüğümde, Bant
Boru otomotiv ve beyaz eşya sektörü için
yeni bir yatırım sürecine girmişti. Dikişli
boru dediğimiz tek katlı boru imalatı
yatırımımızın koordinatörlüğünü yaparak
Bant Boru’ya dahil oldum. 2009 yılının
sonunda, Yönetim Kurulu kararıyla CEO
olarak görev yapmaya başladım. Aynı
zamanda Yönetim Kurulu Üyeliği’ni de
yürütmekteyim.
Bant Boru otomotiv sektörüne neden
yöneldi?
Utku Aksoy: Bant Boru, esas işi olan
fren borusu üretimi, yani çift cidarlı, bakır
kaynaklı hidrolik boru üretimi ile otomotiv
sektörüne yöneldi. Araçlarda fren boruları
33
Bant Boru San. Tic. A.Ş. otomotiv ve
beyaz eşya sektörü için boru tedarik eden
Türkiye’nin önde gelen firmalarından
biridir. Ürettiği borular otomotiv
sektöründe fren ve yakıt sistemlerinin
hidrolik iletiminde; buzdolabı ve soğutma
sektöründe ise kondenser borusu olarak
kullanılmaktadır.
Bant Boru 1972’den beri çift katlı bakır
kaynaklı çelik borular üretiyor. Çift katlı
boruların üretim sistemini Bant Boru
uzun yıllar süren Ar-Ge çalışmalarının
sonucunda geliştirdi. Özellikle fren
sistemlerinin vazgeçilmez elemanı olan
bakır kaynaklı çift katlı hidrolik boruların
üretimi için Bant Boru kendi geliştirdiği
teknoloji sayesinde bugün kendi alanında
Türkiye’de tek firma ve dünyadaki sayılı
firmalardan biridir.
Çift katlı boru üretiminin yanı sıra
BANTBORU 2008’de tek katlı boru
üretimine başlamıştır. Buzdolaplarında
özel bir üründür. Bant Boru 1972’de bu işe
girdiği zaman 1980 yılına kadar bir Ar-Ge
çalışması yürütmüş ve1980 yılında kendi
patenti ile bu ürünü pazara sunmuştu.
Bant Boru, uzmanlaştığı alandaki işini
kendi know-how’ıyla yapan dündayaki üç
veya dört şirkettenten biridir. Otomobillerin
icad edilmesinden bu yana yani 1920’li
kondenser borusu olarak kullanılan tek
katlı boruların üretimine başlamasıyla
otomotiv sektöründe olduğu gibi beyaz
eşya sektöründe de güçlü bir konuma
gelmeyi hedeflemektedir.
BANTBORU, kaplama operasyonları
için 1992’de Gebze Organize Sanayi
Bölgesinde İleri Elektrokimya A.Ş. yi
kurmuştur. İleri Elektrokimya bakır
kaplamanın yanında otomotiv sektörünün
hızla gelişen ihtiyaçlarına da karşılık
vermektedir. Bu tesislerde hem çift
katlı borular hem de tek katlı borular
kaplanmaktadır.
2005 senesinde Bant Boru ve İleri
Elektrokimya firmaları Harman Grup
ailesine katılmıştır. Bant Boru, bugün
Harman Grup’un çatısı altında hem
otomotiv hem de beyaz eşya sektöründe
global bir oyuncu olarak yerini daha da
güçlendirmeyi hedeflemektedir.
yıllardan bugüne kadar araç üzerinde
değişmeyen bir kaç parçadan biri üretimini
yapmış olduğumuz fren borularıdır. Bu ürün
yüksek basınca dayanması gereken özel bir
üründür.
2000’li yıllara kadar üretilen ürünler
buzdolaplarında kondenser borusu olarak
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
RÖPORTAJ
34
kullanılmıştır. Bant Boru 2000’li yıllara
kadar soğutma sanayine yoğun olarak
çalışırken, bu tarihten sonra otomotiv
sektörüne yönelik üretimi giderek artmaya
başladı. 2005 yılında şirketin Harman
Gruptarafından satın alınmasından
sonra pazardaki ihtiyaç farkedilerek tek
katlı boru üretimine ağırlık verildi. Bant
Boru’nun cirosunun yüzde 10’nu soğutma
sanayi, yüzde 90’ını ise otomotiv sektörü
oluşturuyor. Önümüzdeki yıllarda ise
soğutma sanayindeki ağırlığımızı yüzde 2025’lere çıkarmayı hedefliyoruz.
bazı değişiklikler yaparak bu patenti 20 yıl
boyunca koruma altına almış olduk.
1980 yılında alınan patentin süresi 2000
yılında bitti ve 2007 yılında fren boruları için
bir patent başvurusu yaptık. Patent hakkına
sahip olarak fren borusu imalat hattında
Almanya’ya teknoloji transferi yapılan
firma ile 2000 yılına kadar, Bant Boru’nun
Avrupa’da ürün satmaması konusunda
bir anlaşma yapıldı. Bu kararı 1986 yılının
‘Teknoloji transferi ile kendimize
rakipler yarattık’
Bant Boru’nun rakipleri küresel pazarlarda
üretim yapan çok büyük işletmelerdir. Bunlar
dünyanın her yerinde faaliyet gösteriyorlar.
Bant Boru 2000’li yılların başına kadar yurt
dışına çok açılmamış durumdaydı. 19861992 yılları arasında Çin’e, Hindistan’a,
İran’a ve Almanya’ya elinde bulundurduğu
khow-how’u transfer etmiştir
şartlarını göz önüne alarak değerlendirmek
gerekiyor. O yıllarda yurt dışına ihracat
yapmanın zoruluklarını tahmin edebiliriz.
Yurt dışından ülkemize yabancı para
transferinin bile zorluklar içinde yapıldığı bir
ortamda böylesine kararlar verilmiş olması
normaldir.
Sinan Gider: Bant Boru o dönem bu
lisansları vermemiş olsaydı, bugün belki
Türkiye’nin ilk 100 şirketi arasında
olabilirdik.
Utku Aksoy: Dünyada bizim yaptığımız işi
yapan üç-dört firma bulunuyor. Bu firmalar
fren borusu üretimlerinin yanına yakıt
borusu üretimini de ekliyorlar, böylece dikey
ve yatay büyüme ile şu andaki durumlarına
geliyorlar. Bu açıdan Bant Boru lokal kalıyor,
fakat elimizde güçlü bir üretim bilgimiz,
teknolojimiz ve lisansımız var.
2003 yılında Mercedes-Benz’in
Almanya’daki binek otomobil üretim
bölümüyle çalışmalarımız başladı. 2004
yılından itibaren ise yüksek adetlerde ürün
gönderimi ile Bant Boru yurt dışına açılmaya
başladı. 2013 Eylül ayında BMW’ye ürün
göndermeye başlayacağız. Bunun yanında
Land Rover ile çalışıyoruz. Üç yıl önce
Renault’un Bursa projeleri haricindeki
Rusya, Fas ve Fransa’daki projelerine dahil
olduk. 2012 yılında bu fabrikalara ürün
tedariği sağlayamaya başladık.2013 yılı
ile beraber bu pazarlarda satışlarımız ve
mevcudiyetimiz büyüyecektir.
Artık, yurt dışında müşterilerimizin
fabrikalarının yakınlarında uydu atölyeler
kurarak, ürün tedariği gerçekleştirmeye
başladık. Bu büyüme stratejimizin bir
bölümünü oluşturuyor. Boruları Türkiye’de
üretiyoruz, kaplamasını gerçekleştirerek, düz
bir halde yurt dışına gönderiyoruz. Bu uydu
atölyelere ise bükme yaparak fabrikalara
ürünü tedarik etmeyi amaçlıyoruz.
Sinan Gider: İhracatımızın yüzde 80’ini
Almanya oluşturuyor. Almanya’da bir
yerleşke kurmaya hazırlandığımızı da
söyleyebilirim. Bu ana üretimin Türkiye’de
gerçekleştirilerek, montajının bu
yerleşkeler sayesinde yapılması anlamına
geliyor. Aynı zamanda bunu Rusya’da
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
Küresel kriz satın almaları
etkiliyor mu? Yeni pazarlara nasıl
yöneliyorsunuz?
Sinan Gider: 2008 yılında başlayan
Avrupa’nın mali krizi bütün sektörleri
etkiledi. Avrupa yavaşlama ve duraklama
dönemine girdi. Türkiye’nin özellikle
otomotiv ihracatının yüzde 80’ine yakınını
AB ülkeleri oluşturuyor. Bunun yanı sıra
Türkiye’de üretilen araçların yüzde 60’ı
ise Avrupa’ya ihraç ediliyor. Bu olumsuz
koşullara rağmen 2010 yılında sektör
güzel bir yıl geçirdi. 2012 yılında otomotiv
sektörü yüzde 10 küçüldü, 2013 yılında
ise yüzde 10 daha küçülmesi bekleniyor.
Bant Boru 2005 yılından beri ciddi
yatırımlar yapıyor. 2008 yılında ciro kaybı
yaşamamamıza rağmen hedeflediğimiz
ciroları yakalayamadık. 2008-2009
yılları yatırımlarımızla geçti. Bu sürede
özellikle Avrupa’da yeni müşteriler
edinerek, kazanımlar elde ettik. Peugeot’la
çalışmamız bu süreçte gelişti. Almanya’da
üretim yapan, dünyanın büyükleri arasında
yer alan bir debriyaj fabrikası ile çalışmaya
başladık. Bunun yanında diğer debriyaj
firmaları ile temas ederek debriyaj borusu
olarak kendi ürünlerimizi pazarlama
çalışmalarına giriştik. Yaşadığımız zorluk
sadece yatırımlarımız devam ederken krizin
patlak vermesiydi. Yeni müşteriler edinerek
2008’de başlayan Türkiye ve Avrupa’daki
ekonomik krizi zorlanmamıza rağmen
rahatlıkla atlattık.
Türk otomotivin gelişimi için neler
söyleyebilirsiniz? Bu gelişimin içinde
Bant Boru’yu nasıl görüyorsunuz?
kanıtlıyor. Bütün bunlar ürün gamımızı ve
müşteri sayımızı artırarak oldu.
‘Krizi ürün gamımızı ve müşteri sayımızı
artırarak atlattık’
Avrupa pazarı giderek daralıyor. Avrupa’nın
alternatif pazarlarına yöneldik, keza Rusya
otomotiv için ciddi bir pazar. İran da yine
önemli bir pazar olarak kendini gösteriyor.
Bir milyon, bir buçuk milyon adet arası
araç üretiliyor. Fakat İran’daki konjüktürden
kaynaklı olarak bir ilerleme kaydedemedik.
Avrupa’daki üretimin Kuzey Afrika ülkelerine
yavaş yavaş kayması ile beraber, o bölgede
de kendimize yer edinmeye çalışıyoruz. Bu
çerçevede Renault’un Fas fabrikasına ürün
tedariği yapıyoruz.
Bu süreçte artık, yatırımlarımızın meyvelerini
yavaş yavaş yemeye başlıyoruz. 2010 ve
2011 yılında hızlı bir büyüme yaşadık.
2011’de yüzde 25, 2012’de ise yüzde
20’ye yakın bir büyümemiz oldu. 2013’te
de keza yüzde 40 gibi bir büyüme
bekliyoruz. Türkiye koşullarında böyle
büyüme rakamları doğru yolda olduğumuzu
Öte yandan ise büyümeyi sağlamak ve
2008’den beri yaşadığımız tecrübeden
yola çıkarak sadece otomotiv sektöründe
değil, soğutma sanayinde de kendimize yol
açmayı hedefliyoruz. Büyümenin sağlanması
için insan ilişkilerinin çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Otomotivde artık bütün
markaların satın alma merkezleri Avrupa’da
Utku Aksoy: Otomotiv sektöründe kalıcı
olmayı hedefliyoruz. Otomotiv tedarik
zincirinde, ürünlerimiz kuvvetli rakipler ile
rekabet ediyor. Bant Boru olarak otomotivde
ürettiğimiz ürünün değişken olmaması bize
büyük bir avantaj kazandırıyor. Araçlar için
değişmeyen, stratejik bir ürün üretiyoruz. Bu
bizim birinci avantajımız. İkinci avantajımız
ise Bant Boru 2005 yılından bu yana
yatırım yapmayı sürdürüyor. 2008’deki
küresel krizin bizi etkilemesine rağmen
avantajlarımız sayesinde bunu atlatabildik.
Ürünün iyi olması, mevcut müşterilerle olan
çalışmalarımızda pazar payımızı artırmak
ve yeni müşteriler kazanmamız sayesinde
2015-2016 yılları arasındaki durumumuzu
rahatlıkla görebiliyoruz.
Türkiye’nin otomotivdeki yerine
baktığımızda da büyük ilerlemeleri
görebiliyoruz. Türkiye’de üretim yapmayan
bir çok marka, İstanbul’da satın alma ofisleri
açıyor. Geçtiğimiz günlerde Daimler Yönetim
Kurulu Başkanı, Türk otomotiv tedarik
sanayicileri ile görüşmek için TAYSAD’a
geldi. Keza BMW, BMW Türkiye’de
tedarikçi günü düzenliyor. Bu gelişmelere
baktığımızda Türk tedarik sanayinin gücünü
görebiliyoruz.
Avrupa’ya yaptığımız sık ziyaretler
sonucunda, o bölgelerin üretim avantajının
olmadığını görüyoruz. Üretim yavaş
yavaş başka bölgelere yönelecekmiş gibi
görünüyor. Burada Türkiye’nin çok dikkatli
olması gerekiyor. Otomotiv sektöründe
Ar-Ge Merkezi kurmak ve ürün geliştirme
çalışmalarını yapmak artık önemli hale
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
RÖPORTAJ
yer alıyor. Lokal bir firma olarak çok sıkı
ilişkiler içerisine girdik. Geçtiğimiz günlerde
Fransa’da Renault’un satın alması ile bir
görüşme gerçekleştirdik. Genel Müdürümüz
Utku bey sürekli seyahat ediyor. Almanya’ya
gidiyor, BMW ve Mercedes-Benz’in satın
almalarıyla görüşüyor. Rakiplerimizle iyi
bir rekabet gerçekleştirmek için insan
ilişkilerine önem vererek, bunu sıkı tutmaya
çalışıyoruz.
da gerçekleştireceğiz. Rusya otomotiv
üretiminde büyük bir potansiyel taşıyor.
Rakiplerimizin bazıları bu bölgede üretim
yapıyorlar. Bizde büyümekte olan Rusya
pazarı için yatırımlar planlıyoruz.
35
RÖPORTAJ
36
geliyor. Hatırlarsınız, 2000’li yılların başında
İspanya otomotiv sektörü parlayan bir yıldız
olarak değerlendiriliyordu. Fakat on yıl sonra
işsizlik yüzde 20-25’ler seviyesine geldi,
otomotiv sektörü yatırımlarının artık kaçtığı
bir ülke haline geldi. Bu açıdan bu örnekleri
iyi incelemek gerekiyor. Fark yaratmak
artık, ürün geliştirme ve teknolojiyi transfer
etmeden kendi bünyenizde geliştirmekten
geçiyor. Şimdi ülkemizin önündeki fırsatı çok
iyi değerlendirmesi gerekiyor. 2020 yılında
belki Türkiye de aynı İspanya’nın yaşadığı
sorunlarla karşı karşıya gelebilir. Türkiye’de
enerji maliyetleri çok yüksek, sanayicinin
bu girdilerde devam etmesi zor görünüyor.
Otomotiv ana sanayisi kendi tedarik
sanayicilerinden verimlilik bekliyor. Bu
açıdan zorlu geçecebilecek yıllara şimdiden
hazırlanmak önemli hale geliyor.
Bunun yanı sıra Türk otomotiv tedarik
sanayinin küreselleşmesi gerekiyor.
Türkiye’nin bir buçuk milyon adet araç
üretim kapasitesi var. Avrupa, İran ve Rusya
ile kıyasladığımızda bu adetler yetersiz
kalıyor. Türkiye ihracatının en önemli
lokomotifi olan otomotiv sektörü için yeni
markaların yatırımlarının özendirilmesi
gerekiyor. Ya da tedarik sanayinin kendine
yeni yollar ve pazarlar bulması önem arz
ediyor. Bant Boru olarak bize düşen görev,
rakiplerimizi bu pazara sokmadan talepleri
karşılamak ve bunun yanında Avrupa’nın
ya da dünyanın büyüyen pazarlarında kendi
yerimizi giderek sağlamlaştırmaktır.
Rekabet için Ar-Ge ve Know-how
önem kazanıyor. Ar-Ge çalışmalarınız
hakkında bilgi verebilir misiniz?
patentlerini alıyoruz, bunun yanında bu
makinelerden yurt dışına da ihraç ediyoruz.
Ürün 1930’lardan beri değişmediği için
operasyonel olarak Ar-Ge’yi yürütüyoruz.
Sinan Gider: Ar-Ge ekibimizi 2008 yılında
kurduk. Ar-Ge çalışmalarına başladığımızda
TÜBİTAK ve TTGV üzerinden bir takım
destekler alarak yola çıktık. Bant Boru’nun
şu anda kendi Ar-Ge ekibi olduğu gibi
aynı zamanda İleri Elektrokimya şirketimiz
de kendi ekibine sahiptir. Bant Boru’nun
üretiminde, sözünü ettiğim gibi yıllar içinde
ürün üzerinde çok fazla değişiklikler olmadı.
Fakat ürünlerimizin üzerine uygulanan
kaplama teknolojisi için Ar-Ge çalışmaları
Bunun dışında müşterinin talepleri
doğrultusunda özel üretim ürünler üzerinde
çalışıyoruz. Ayrıca fren borusu ile ilgili
ürün geliştirme çalışmalarımız da var. Fren
hortumu ve borusunun birleşik üretimi
konusuna yoğunlaşıyoruz. Yakıt borularının
geliştirilmesi için TÜBİTAK’a başvurularımız
da bulunuyor.
GOSB’da üretim yapıyorsunuz. Gebze
Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yer
almanın size sağladığı avantajları da
aktarabilir misiniz?
Sinan Gider: GOSB’da üretim yapmak bize
önemli geliyor. Organize Sanayi Bölgesi
tam anlamıyla organize olması ve sunduğu
hizmetlerle öne çıkıyor. Bu bölgeye gelen
müşterilerimizin beğenilerini görebiliyoruz.
Ana sanayiden ya da tedarik sanayiden
gelen iş ortaklarımız, bölgedeki fabrikalara,
çevre düzenine ve yollarına hayran
kalıyorlar. Kısaca bu bölgede bir düzen ve
sistem var. Bundan yola çıkarak, bölgemizin
konumunu büyütmek gerekiyor.
vazgeçilmezdir. Üzerine yapılan kaplama
borunun maliyeti için önemli bir unsur
teşkil eder. İleri Elektro Kimyanın uzmanlık
alanı boru üzerine yapılan kaplamaların
işçiliğini ve teknolojisini geliştirmektir. İleri
Elektro Kimya Ar-Ge ekibi boru üzerine
değişik malzemelerden yapılmış kaplama
teknolojilerini geliştiriyor.
GOSB’ta olmak bize ayrı bir heyecan
veriyor. 2008 yılında GOSB’da faaliyete
geçmemiz firmamız için de çok faydalı oldu.
Bu bizim için bir avantaj oldu. Fakat son
zamanlarda bazı sorunlar yaşamaktayız.
Arsa değerleri çok pahalı hale geldi. Bir
başka nokta, bu bölgede işsizlik neredeyse
yok gibi. Bölgenin gelişmişliğinden eleman
bulmak giderek zorlaşıyor. Bant Boru
olarak büyüyoruz, yeni yatırım alanına ve
elemanlara ihtiyaç duyuyoruz. Bu açıdan
bir dezavantajımız oluştu. Kaliteli eleman
ihtiyacını İstanbul’dan karşılıyoruz.
Bant Boru olarak 6 kişilik bir ekibimiz
Ar-Ge çalışmasını yürütüyor. Ürün gamımızı
geliştiren çalışmalarımız olduğu gibi,
otomasyona yönelik çalışmalarımız da var.
Otomasyon ciddi bir maliyet gerektiren
yatırım. Bu açıdan bu otomasyona alternatif
olarak sistemler geliştirmek için uğraşıyoruz.
Bu geliştirdiğimiz sistemlerin ayrıca
Enerji girdilerimiz çok artıyor. Bu tabi biraz
GOSB’un biraz da ülkemizin gerçeği oldu.
Elektrik ihtiyacımız konusunda uygun
çözümler bekliyoruz. Bölge dışındaki
sanayici ile aynı enerji giderlerine sahip
olduk. Bu da bir başka dezavantajı
oluşturuyor. GOSB’lu olmanın avantajlarını
bana göre yeniden yükseltmek gerekiyor.n
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
TEKNOPARK
intertech
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ
38
Intertech, finans
sektörünün ihtiyaç
duyduğu Bilgi
Teknolojileri hizmetlerini
sunmak amacıyla
1987 yılında kuruldu.
Bugün 500 kişiye varan
kadrosuyla başta
uzmanlaştığı finans
sektörü olmak üzere pek
çok sektör için çağdaş ve
etkin çözümler üretmeye,
üstün servis kalitesiyle
hizmet vermeye devam
ediyor.
Intertech Genel Müdürü Ömer Uyar:
“Finans sektörünün
ihtiyaçlarını Ar-Ge ile
geliştiriyoruz”
Intertech Genel Müdürü Ömer Uyar, verimli bir bilgi teknolojisi altyapısının
ancak iş ihtiyaçlarının doğru analiz edilmesi ve ihtiyacı karşılayacak ürün
tasarımının doğru belirlenmesi ile kurulabileceğine değiniyor. Intertech,
müşteri ihtiyaçlarına odaklı yaklaşımıyla, gerekli bilgi ve beceriye sahip
uzman çalışanları, deneyimli, yenilikçi ve dinamik yönetim
kadrosu, modern organizasyon yapısı ve Ar-Ge
çalışmalarıyla finans sektörünün ihtiyaç duyduğu
profesyonel hizmetleri sunuyor.
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
“Ar-Ge’ye olan ihtiyaç vazgeçilmezdir”
rganize Sanayi Bölgeleri içerisindeki
veya üniversitelerinden içindeki
Teknoparklar’ın ana hedeflerinden biri her
alandaki araştırma-geliştirme ve yazılım
geliştirme çalışmalarını birbiri ile koordineli
bir şekilde yürütülmesini sağlayarak,
yeni ürün ve yeni üretim teknolojilerinin
geliştirilmesine destek olmak amacıyla
oluşturulmuştur. Buradaki ana düşüncenin,
ülkemizin ileri teknoloji ürünlerinin
ithalatını azaltıp, katma değeri yüksek
ürünler ve teknolojilerin ihracatını artırarak,
ekonomimize katkıda bulunmak olduğunu
düşünüyorum. Bunun yanı sıra birde zaman
zaman yararlandığımız TÜBİTAK’ın Ar-Ge
projeleri de var. Fakat TÜBİTAK, içerisinde
bilimsel içeriği olan projelere destek veriyor.
Bilimsel çalışmalara da ihtiyacımız var, ama
bu da bir yere kadar. Bizim ülke olarak
bilimsel ve Ar-Ge çalışmalarını tabana
yaymamız gerekiyor. Hayatımız formüllerle,
denklemlerle, buluşlarla geçemez. İnsanların
belli ihtiyaçları var ve bu ihtiyaçların
karşılanması gerekiyor.
‘GOSB Teknopark’ta geliştirdiğimiz
uygulamalar finans sektöründe
kullanılıyor’
Intertech öncelikle finans sektöründe
hizmet vermek 1987 yılında kuruldu. Bilgi
teknolojisi hizmetlerini geniş bir yelpazede
sunmaktadır. Intertech olarak işimizin doğal
bir parçasını olarak belli bir kısmını Ar-Ge
belli bir kısmını ise Ar-Ge çalışmalarımızın
ürünleştirilip yaygınlaştırılması oluşturuyor.
Çalıştığımız alanda yurtdışında faaliyet
gösteren bazı firmalar dışında rakibimiz
bulunmuyor. Türkiye’de şu anda 45
civarında banka faaliyet gösteriyor.
Bu bankalardan 10 tanesi bizim
uygulamalarımızı kullanıyorlar. Yani bizim
GOSB Teknopark’ında geliştirdiğimiz
uygulamayı kullanıyorlar.
Intertech olarak Türkiye’de bankacılık
sektöründe uygulamalarımızın pazar payı
yüzde 20-25’ler seviyesindedir. Bankaların
yüzde 50’si ile yüzde 60’ı kendi yazılımlarını
kullanıyorlar. Bizim yazılımlarımızı kullanan
bankaların neredeyse hepsinin ihtiyaçlarını
‘Ar-Ge ile ürün yelpazemiz günden
güne genişliyor’
Intertech olarak bankacılık uygulamaları
yazılımlarına başladan önce finans ve
bankacılık pazarını değerlendirmeye
çalıştık. Bankacılık sektörünün nereye
gittiği konusunda analizler yaparak, pazarın
ihtiyaçlarını ele aldık. Öncelikli olarak bir
strateji belirleyerek yola çıktık. Bankacılık
uygulama çözümlerimizi beş ana bölüme
ayırdık. Bunları, Bankacılık çözümleri, Portal
Teknolojileri, İş Akış Yönetim Sistemleri,
Dağıtım Kanalları Yönetim, CRM, Veri
Ambarı ve İş Zekası çözümleri olarak
beliledik ve uzmanlaşmayı hedefledik.
Yazılımlarımızı bu çerçeve üzerinden
geliştirmeye başladık. Bu süreç tam
anlamıyla bir Ar-Ge süreci oldu. İhtiyaçlar
üzerinden araştırma ve geliştirme faaliyeti
“GOSB Teknopark’ta, katma
değeri yüksek yazılımlar
üretirken aynı zamanda yüksek
kaliteli istihdama ciddi anlamda
bir kapı aralamış oluyoruz.
Dolayısıyla Teknoparklardaki
yazılımla ilgili konularda
ciddi anlamda döviz tasarrufu,
hatta ihracatla ülkemize gelir
kazandırılması söz konusudur.
Eğer Türkiye bilişim alanında
yazılım ihraç edecek konuma
geldiyse bunda Teknoparkların
çok büyük etkisi vardır. Bu
konu, daha da desteklenerek
geliştirilmeli"
yürütüp, müşterinin ne istediği konusu
üzerinde biz kendi çözümlerimizle buna ne
kadar karşılık verebiliriz konularında yoğun
formüller geliştirdik.
‘Rakiplerimiz olan küresel şirketler
karşısında avantaj elde ediyoruz’
Intertech olarak rekabeti küresel yazılım
şirketleri ile yaşıyoruz. Örneğin, geçtiğimiz
aylarda, Eurobank-Tekfen projesini küresel
iş yapan bir şirkete karşı kazandık. Keza
Odeo Bank ve A Bank projelerine aynı
şekilde rakiplerimizi geçerek kazanmış
olduk.
Intertech aslında katma değeri yüksek milli
bir iş yapıyor. Biz şirket olarak Türkiye’de
bankacılık ve finans uygulamalarını
yapmamış olsaydık, yurt dışından gelen
şirketler bu işleri yapıyor olacaktı. Örneğin
biz burada 10 milyon dolarlık bir çözüm
gerçekleştiriyorsak, küresel şirketler bunu
50 milyon dolara formülleyecekti. Yani,
biz yaptığımız işle, ithalatı önleyerek,
bir anlamda sektörümüzde cari açığın
kapanması için katkıda bulunuyoruz. Sadece
Türkiye’den değil, yurt dışındaki bankalara
da uygulamalarımız var. Bu bir anlamda
yazılım ihracatıdır da diyebiliriz.
Denizbank’ın iştiraki olan Sberbank bizim
en büyük hissedarımız oldu. Bu çerçevede,
Avusturya’da bir projeye başladık. Şimdi,
Sberbank’ın Avusturya’daki bir bankası
da bizim ürünlerimizi kullanıyor. Slovekya,
Slovenya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti,
Hırvatistan gibi ülkelere yazılım ürünlerimizi
ihraç edeceğiz. Bunun yanında da
Arap ülkelerindeki finans kuruluşları ve
bankalarla da çalışmalarımız olacak. Suudi
Arabistan Yatırım Bankası’na danışmanlık
yapıyorduk, şimdi bunun ardından ürün
satışımız da başlamış olacak. Yani Türkiye’yi
domine ederek, yurt dışına doğru da bir
sıçrama yapıyoruz.
İşimiz sadece bir ürünü satmaktan
oluşmuyor. Yurt dışına ürünlerimizi ihraç
ederken, oradaki ihtiyaçları da göz
önüne alıyoruz. Ar-Ge çalışması yaparak
ürünlerimizi geliştiriyoruz. Intertech
olarak TÜBİTAK, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı ile birlirte yürüttüğümüz
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
TEKNOPARK
O
karşılamış durumdayız. İşte bunun en
önemli nedenlerinden biri yaptığımız Ar-Ge
çalışmalarıdır.
39
TEKNOPARK
RÖPORTAJ
40
projeler var. TÜBİTAK-TEYDEB destekli üç
projeyi yürütüyoruz. Aynı şekilde Sanayi
Bakanlığı’nın SANTEZ uygulamasının da
içerisinde yer alıyoruz. Bunun dışında
TÜBİTAK’a başvurmadığımız ama kendi
bünyemizde geliştirmeye çalıştığımız
projelerimizde bulunmaktadır.
‘Milyonlarca müşteriyi tek tek arayarak
ihtiyaçlarına çözüm bulamayız’
İşimizin ayrılmaz bir parçası olan Ar-Ge
ile geliştirdiğimiz bir projemiz ‘Kampanya
Optimizasyonu’ uygulamamızdır. Bu
uygulama yazılımının ardında ciddi bir
akademik formül bulunuyor. Bu, banka ya
da bir telekom şirketi için geliştirdiğimiz
müşteriyle iletişim kanalları üzerine
ulaşma projesidir. Daha detaylı anlatmak
gerekirse, bankaların müşteriyle iletişim
kurduğu kanallar var. Bunlar; çağrı merkezi
üzerinden, mail ya da cep telefonlarına SMS
göndermek suretiyle olabilir. Bunun dışında
ise müşteri bankaya geldiğinde yüz yüze
iletişim kurularak bir kampanya önerilebilir.
Kredi kartları, bireysel krediler, vadeli
mevduatlar, altın hesapları gibi bankanın
müşterisine sunmak istediği ürünleri olabilir.
Ya da telekom şirketlerinin özel servis
hizmetleri ya da paket tarifeleriyle ilgili bir
kampanya olabilir.
Hemen hemen her banka bir kredi kartı
hizmetinden ortalama yıllık getirisinin ne
olduğunu bilir. Ve bu getiriler doğrultusunda
zaman zaman yeni kredi kartı müşterileri
edinmek için kampanyalar yapabilir. Ya da
bir telekom şirketi abone sayısını zaman
zaman daha da artırmak için kampanya
düzenleyebilir. Bu nedenle bankanın ya da
telekom şirketinin bu ürünlerini satın alacak
müşterilerini tespit etmesi gerekiyor. Bunun
için ‘Veri Madenciliğine’ ya da ‘Analitik
Modelleme’ ihtiyaç duyuluyor. Milyonlarca
müşterişi tek tek arayarak onların
ihtiyaçlarına çözüm bulamayız.
KOBİ’ler iş ağlarını iyi kullanmalı
E
konomik kriz ve belirsizlik ortamında
iş insanlarına yönelik sosyal ve iş
ağların önemi iyiden iyiye artıyor. Yeni
bağlantıların, yeni satış kanallarının,
yeni iş ortaklarının edinildiği bu ağlar,
yarattıkları fırsatlarla yepyeni kapılar
açacak anahtarlar sunuyor. Bu yüzden
artık KOBİ’ler bu ağların bir parçası olmak
durumunda olmalıyar. Müşterilerimiz
olan bankalar, KOBİ’leri belli portallerde
toplamaya çalışıyorlar. Bu KOBİ’leri
birbirleriyle bilgi ileşitiminde bulunmalarını
sağlıyorlar. Artık daha küresel düşünmek
gerekiyor. Artık, öyle bir ağın parçası
olmak gerekiyor ki, dünyanın herhangi
bir yerindeki ürünlere, üretim çözümlerine
ulaşmayı kolaşlaştırsın. Artık sanal
pazarlar oluşmuş durumda. Bu yüzden
küresel düşünerek ürün tasarlamak
gerekiyor. Bir yazılım geliştirirken, ‘bunu
Türkçe yaparım demek’ işletmenin
yapabileceği en büyük hata oluyor. Bu
bir yelpazede modelleme yapılarak bir
tahmin yürütüyoruz. Bunu biz, birinci
aşama olarak niteliyoruz. Bu modelleme
için üniversitelerden destek alıyoruz. Doğuş,
Özyeğin, Boğaziçi Üniversiteleri, destek
aldığımız kurumlardan bazılarını oluşturuyor.
Şimdilerde, ODTÜ Teknopark içerisinde ikinci
ofisimizi açtık. Bu lokasyonda da öğretim
görevlileri ile çalışıyoruz. Üniversitelerde çok
değerli bilgi birikiminin oluştuğuna şahit
oluyoruz.
Müşterinin davranışından ve profilinden,
bugüne kadar edinilen tecrübeden bir
ihtiyaç modellemesi yapılması gerekiyor.
Hangi müşterinin kredi kartı ya da bireysel
kredi alacağından tutun, hangi müşterinin
vadeli hesap açabileceğine kadar geniş
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
ürünler belki yakın bir gelecekte dünyanın
herhangi bir köşesine pazarlanabilir, ihraç
edilebilir. Ürünü düşünürken, tasarlarken,
üretirken yerel değil küresel bazda
geliştirmeyi hedeflemeli.
Bir ürün geliştirebilirsiniz, ama sesinizi
duyaramazsanız yapabileceğiniz fazla bir
şey yok. Sesi duyurabilmek için ağlara
dahil olmak gerekiyor. İnterneti çok iyi
takip ederek, insanların eğilim ve davranış
biçimlerine hakim olmak giderek önemli
hale geliyor. Bizim yaptığımız işte tam
buna denk düşüyor. Türkiye’nin dört bir
tarafında bankaların yüzlerce şubeleri var.
İletişim merkezleri var. İnternet ve mobil
şubeleri var. Buna rağmen facebookta
sanal banka şubeleri açılıyor. Çünkü
artık insanlar orada iletişim kuruyorlar.
İnsanların alışkanlıklarını takip ederek,
ihtiyaçlarını belirlemek ve ona uygun
çözümler geliştirmek artık daha da
mümkün.
Modellemeyi gerçekleştirdikten sonra,
hangi müşterinin hangi ürünü alacağı
ortaya çıkınca, bu ürünün nasıl satılırsa yani
minimum maliyetle, maksimum getirinin
elde edilmesi konusunda bir çalışma
yürütüyoruz. Yani ürünü, telefon yoluyla
mı yoksa SMS ile pazarlamak mı daha
ekonomiktir konusunda bir optimizasyon
yapıyoruz.
‘Kredi Kartı Sahtekarlığı’ projesi
Bir başka projemiz ise ‘Kredi Kartı
Sahtekarlık Projesi’ ya da “Suistimal
Tespit Sistemi” projesidir. Kredi kartı
sahteciliği artık hemen hemen hepimizin
başına gelmektedir. Kart çalınabiliyor,
kopyalanabiliyor ya da kart hırsızları
müşterinin yerine harcama yapmış olabiliyor.
Kredi kartı kullanan müşterinin aşağı yukarı
düzenli bir harcama davranışı oluşuyor.
Örneğin, restoranda haftada iki kez yemek
yiyor, en az üç dört kez marketten alışveriş
yapıyor. Hepimizin kredi kartı ile harcama
yaparken bir davranış biçimimiz var. Müşteri
Ayrıca banka şubesinde de bir sahtekarlık
gerçekleşebilir. Müşterinin kimlik bilgileri
çalınabiliyor. Sistemimizin bunu da
algılaması mümkün. İşlemin sahte olup
olmadığını ortaya çıkartabiliyor. Bunun
dışında da başka bir sürü ihtimaller de var.
Zaman zaman kötü niyetli banka çalışanları
da olabilir. Müşterinin bilgi ve banka
hesapları üzerinde de sahtecilik yapılabiliyor.
Bu örnekler çok olmasa bile, bir ihtimal
olarak değerlendiriliyor. Bu yüzden
sistemdeki hareketleri, kontrol edip anormal
hareketler var ise, bunları önceden uyarıp
suistimallerin önüne geçmeyi hedefliyoruz.
temelini oluşturdu. Operasyon maliyetlerini
ve atıl paraları rotalama ile ilgili projemiz
ile daha az kilometre daha fazla operasyon
yapılmasını sağlıyoruz.
bu projemizin temel taşı. Daha az
operasyonla, daha hızlı para tahsilatı nasıl
gerçekleştirilebilir konusunda bir uygulama
olacak.
Doğru müşteriye, doğru kanaldan
ulaşmak
Müşteri memnuniyeti yaratan
uygulamalar
‘Collection Optimizasyonu’ da bir başka
Ar-Ge projemiz. Bunun için TÜBİTAK’a
başvurumuzu yapmaya hazırlanıyoruz. Bu
proje, bankanın takipteki kredilerini, kredi
kartı ya da bireysel kredi kartı ödemelerinin
takip edilmesini sağlayacak. Örneğin
müşteri kredi kartı borcunu ödemiyor ya
da bireysel kredisinin taksitlerini aksatıyor.
Bunların tahsilatı gerekiyor, müşterini
aramak ve bilgilendirmek gerekiyor. Yani
telefon ile arasak mı daha çabuk parayı
alabiliriz. Yoksa avukata mı vermek
gerekiyor? Her müşterinin davranışlarına
ve yaklaşımlarına göre bunlarda ilgili
bir ödeme tahsilat sistemi geliştirmek
Müşteri davranış biçimlerini CRM
uygulaması olarak da ele alıyoruz. Hangi
müşterinin hangi ürünü satın alacağının
yanı sıra müşterinin bankayı terketmesi
konusunda da projeler geliştiriyoruz.
Uygulamamız müşterinin yine davranış
biçiminden yola çıkarak oluşan
memnuniyetsizliği farketmeye yarıyor.
Bizim yazılım ve uygulamamızı kullanan
bir banka, geçtiğimiz yıl 25 bin müşterini
kaybetmekten kurtuldu. Bir müşteriyi
tutmanın maliyeti bir liraysa, yeni müşteriyi
kazanmak için 10 lira harcamak gerekiyor.
Kısaca işte bu uygulamamız ile banka, 250
bin yeni müşteri kazanmış gibi oldu.
Devam eden bir projemiz ise ‘ATM Nakit
Optimizasyonu’ projesidir. Bankanın bir
yerde atıl bir parayı bırakması, o bankanın
kârdan zararıdır. ATM’deki atıl paranın
gece Merkez Bankası’na teslim edilmesi
sonucu bir faiz işler. Eğer banka bu parayı
ATM’de bırakırsa, onun atıl parası oarak
kalır ve bundan para kazanmamış olur.
Bunun dışında problemin bir başka tarafı
ise ATM’nin hizmet maliyetidir. Bir başka
operesyonel sorun ise sahadaki ATM’lere
sırasıyla para taşıma işidir. ATM’ler arası
para nakili esnasında bir maliyet ortaya
çıkar. Buna rotalama problemi de diyebiliriz.
ATM’den nakit para ihtiyacını karşılayan
müşteriyi hiç bir şekilde mağdur etmemenin
yanı sıra ATM’de ihtiyacın üzerindeki parayı
da atıl bırakmamak gerekiyor. Bu yüzden
farklı lokasyonlarda hizmet sunan ATM’ler
özelinde tahmin yürütmek bu projemizin
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
TEKNOPARK
RÖPORTAJ
bu davranış biçiminin dışına çıkarsa ya
beklenmeyen bir davranış gerçekleştirirse
bizim yazılımımız devreye girecek. Müşteri
bugüne kadar kuyumcudan çeyrek altını
bile kredi kartı ile satın almamış durumda.
Müşteri kredi kartından o kuyumcudan
ciddi bir miktarda satın alma yaptığını
algılıyorsunuz. İşte burada bir sahtekarlık
söz konusu oluyor. Bu uygulamamız müşteri
harcamasındaki sapmaları tespit etmeye
yarıyor. Müşteri düzenli olarak kredi kartı ile
takım elbise satın alıyor. Fakat ayda ikinci
kez alınca sistem devreye girerek, uyarıyor.
Bu sadece kredi kartı satın almaları için
değil, ATM’lerdeki nakit para çekimleri de
için geçerli.
41
Bizi diğer yazılım şirketlerinden ayıran
özelliklerimiz
TEKNOPARK
RÖPORTAJ
42
Bizim şirketimizin hedefi ve vizyonumuz
bankacılık çözümlerine odaklanmak
ve finans sektörüne çalışmaktır. Bizim
işimiz konsantrasyon, araştırma ve
geliştirme isteyen bir iştir. Bizi diğer
yazılım şirketlerinden ayıran en önemli
özelliklerden biri ise uygulamanın yazılımını
hazırladıktan sonra kurulumu ve işletimini
gerçekleştirmektir. Bu yüzden çalıştığımız
bankanın eski sistemden, yeni sistemine
verilerini yenilemek, ona uygun özel
personel istihdam etmek gerekebiliyor.
Bu yüzden Inter Akademi adı altında bir
grup oluşturduk. Bu grup personel seçme
ve yerleştirme hizmeti veriyor. Adayların
başvurularını inceleyip, onları sınava tabi
tutuyor. Gerçekleştiriler sınavlarla beraber
yetkinliklerini ve kapasitelerini tespit ediyor.
Bunun sonucunda da uygun departmanlara
yerleştiriyor.
‘Cep telefonundan cep telefonuna
para transferini inovasyon ile
gerçekleştirdik’
Ar-Ge projelerimizin yanı sına inovasyon
uygulamalarımız da var. Denizbank için
‘CepParam’ uygulamasını gerçekleştirdik.
Bu inovasyon çalışmamız bize ait özgün bir
projedir. Cep telefonunu, müşterinin banka
cüzdanı haline getiriyoruz. Bu uygulama
ile DenizBank ATM’lerinden Kartlı/Kartsız,
AçıkDeniz Internet Bankacılığı’ndan,
Facebook Bankacılığı’ndan veya CepParam
uygulamasından dilediğiniz kişinin cep
telefonuna 7/24 para gönderebilirme
imkanı yaratıyoruz.
Cep telefonunuza gelen paraları
CepParam Uygulaması ile istediğiniz gibi
yönetebilirsiniz. CepParam uygulaması
ile, gelen parayı başkasına gönderebilir,
gönderene iade edebilir, DenizBank
ATM’lerinden çekebilir, DenizBank
müşterisiyseniz DenizBank hesabınıza
aktarabilirsiniz.
Yeni nesile uygun çözümler
Facebook Bankacılığı’nı dünyada ilk kez
bizim yaptığımız uygulama ile geliştirildi. Bu
uygulamamız ile Amerika’da ödül aldık. Bu
GOSB Teknopark
G
OSB Teknopark içerisinde
çalışmaktan ve faaliyet göstermekten
gayet memnunuz. Birlikte iş yaptığımız
bankaların teknoloji merkezleri de hep
bu bölgede yoğunlaşmış durumda bu
açıdan bize kolaylık sağlıyor. Bunun
dışında izole bir alan yaratıyor. Ar-Ge
yapan ve ürün geliştiren şirketlerin biraz
sakinliğe ve odaklanmaya ihtiyacı var.
GOSB Teknopark’ta rahatlıkla bunu
gerçekleştirebiliyoruz. İstanbul’un
merkezinde çalışmak ile GOSB içerisinde
çalışmak arasında ciddi farklılıklar var.
Orada da bir ofisim var, hem oraya hem de
şirket merkezine gidip geliyorum. GOSB
Teknopark içerisinde bir Ar-Ge’ci havasına
ve inovatif bir havaya bürünüyorum.
İstanbul’daki merkeze geldiğimde ise
pazarlama, satış ve operasyonel konulara
peşimi bırakmıyor.
Intertech olarak GOSB Teknopark’da
bir kaç ofise sahibiz. Tek sıkıntımız bu
yerleşimimizin parçalı halde dağınık
olması. Bu konuda adımlar atmak
istiyoruz. 2008 yılında GOSB Teknopark’a
uygulamada, şube aracılığıyla Facebook’ta
hesabı olan müşteriler her günün 24
saatinde para transferi yapabiliyor. Bunun
yanı sıra kredi kartı, mevduat ve kredi
hesaplarını da görüntüleyebiliyorlar.
Bu projeyi Marmara Üniversitesi için
özelleştirdik. Facebook hesabına giren
Marmara Üniversitesi öğrencileri, üniversite
kartına para yükleyebiliyor. Buradaki
hedefimizi genç müşteriye yönelik çözümleri
üretmek olarak belirlemiştik. Gençliğin
bankaya giderek, vadeli hesap açmak,
buradan para çekip yatırmak gibi davranışı
bulunmuyor. Gençler artık Facebook’ta
deneyim yaşamak istiyor. Artık yeni nesilin
davranışlarına göre çözümler üretmek
gerekiyor. Bunun yanı sıra Twitter için de
uygulamalarımız bulunuyor. Burada online
kredi başvurusu alabilmeyi mümkün hale
getirdik.
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
geldik, ve büyümeye devam ettik. Şimdi
ise yetersiz kalıyor. Yeni teknopark
ofislerine ihtiyacımız var.
Bir de bizim gibi Teknopark’larda iş yapan
şirketlerin vergi teşviği konusunda bazı
sıkıntıları var. Teşvik kapsamı, çalışanlar
yüzde yüz vaktini Teknoparkta geçirirse
uygulanıyor. Bölge dışında çalışılan
süreye ait hak ve kazanılan ücret ise gelir
vergisine tabi oluyor. Ayrıca, bölgede
geliştirilen projelerin pazarlanması amaçlı
olarak bölge dışında çalışılan süreler
de istisna kapsamına dahil edilmesi söz
konusu değil. Bölge içinde araştırmacı,
yazılımcı ve Ar-Ge personeli dışında kalan
diğer personele yapılan ücret ödemeleri
de istisnaya konu edilemiyor. Bu açıdan
şirketler Teknopark’dan beklediği ölçüde
destek alamamış oluyor. Artık günümüz
dünyasında bir çalışanın yüzde yüz
ofisinde vaktini geçirmesi mümkün
değil. Bu açıdan teşvik kapsamının
bir yönetmelikle inisiyatif alınarak
değiştirilmesini temenni ediyorum.
Kişiye özel ürün geliştirmek
Yeni bir Ar-Ge projesine de başladık.
Kişilerin, şirketlerin artık facebook sayfaları
var. Bu sayfaları beğendiğiniz zaman o
uygulamaya izin verilen ölçüde erişim
imkanı sağlanıyor. Bu projemiz tam buradan
yola çıktı. Bankanın sayfasını beğenen
müşterinin, sosyal medyaki bilgilerinin izin
verdiği ölçüde analiz edilmesini sağlıyor.
Artık kişisel bilgilerin güvenliği çok önemli
bir konu, burada tek hassasiyetimiz
müşterinin izin verdiği bilgiler üzerinden
bir analiz yürütmek oluyor. Bu analiz ve
filtreleme sayesinde ‘parasız kaldığından’
yakınan facebook kullanıcısına, kişiye
özel ürün teklif edebilir hale geliyoruz. Bu
başka deyişle bir CRM projesidir. İnsanların
davranışlarından yola çıkarak, aktiviteleri
takip edip onların ihtiyaç duyduğu ürünleri
sunabilmeyi hedefliyoruz. n
BABALAR VE ÇOCUKLARI
44
Kuşak çatışması değil;
Kuşak Buluşması
Aydınlar Refrakter’in hikayesi, 1950‘li yıllarda Giresun’dan İstanbul‘a
gelen inşaat, ateş tuğlası ve fırın tadilatları yapan USTA OSMAN
AYDIN ile başlıyor. Osman Usta evindeki telefona gelen istekleri
karşılamaya çalışıyor, yaptığı işlerle adını geniş bir alana yayıyordu.
Duvarcı ustası Osman Bey zaman zaman şehir dışına çıkıyor, yoğun
iş taleplerine yetişmeye çalışıyor, uzunca bir dönem böyle geçiyordu. Ta ki artık yetişen iki oğul işbaşına geçene dek. Baba, amca ve
2 kardeşin katılımıyla bir kollektif şirket kuruluyor, bir yazıhane açılıyor, bir araba ediniliyor. Küçük oğul Hürrem ile mühendislik eğitimini tamamlayan büyük oğul Hamza’nın babalarıyla birlikte çalışmaya başlamasıyla işin boyutları değişmeye başlıyor. Hamza Bey
aldığı eğitim ve bütün öğrendiklerini işe uygulamaya çalışıyor, telefonlara cevap veriliyor, anında gidiliyor, bir plan program dahilinde çalışılıyor, cirolar artıyor, bir muhasebe düzeni geliyordu. O günün koşullarında az sayıda ustanın çalıştığı bu alandaki yoğun iş talebini karşılama becerileri giderek yükseliyordu. Hmaza Bey o yaklaşık 15 yıl devam eden o süreci “Sürekli ararlardı, herkes bizi arardı. Tabiri caizse şımarık çalıştık” şeklinde anlatıyor. Bu dönemin ardından inşaat ve montaj işini bir anonim şirket yapısına dönüştüren
aile GOSB’ta tesadüf eseri buldukları arsa için müracaat ediyorlar.
Artık sadece uygulama değil üretim yapmak üzere de harekete geçiliyordu. Ancak baba Osman Bey tam o sıralarda vefat ediyordu.
Hamza Aydın “Bütün bunların gerçekleşeceğini biliyordu ama görmeye ömrü vefa etmedi” diyor.
Aydınlar Refrakter bugün iki kardeşin ortaklığı biçiminde devam
ediyor.
Aydınlar Refrakter, yıllardır süregelen aile şirketi yapısını giderek
genişleyen aileleriyle birlikte sürdürebilmeyi başarmakla kalmıyor,
işin boyutlarını sürekli büyüten bir performans sergilemeye devam
ediyor. Makina imalatı ve iç üretimi iki ayrı bölüm halinde precast
bir modele taşımak üzere GOSB’da aldıkları arsa üzerinde ikinci
fabrikalarının inşaatına başlıyorlar.
Aydınlar Refrakter’in ikinci kuşak temsilcisi Genel Müdür Hamza
Aydın ve üçüncü kuşak temsilcisi Genel Müdür Yardımcısı Özgü Aydın Şekeroğlu ile şirketlerini nasıl yönettiklerini, bakış açılarını, çatışmalarını, uzlaşmalarını ve hayallerini konuştuk.
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
AYDINLAR REFRAKTER PROFİLİ
Aydınlar Refrakter, 1950' li yıllarda inşaat, ateş
tuğla montajı ve fırın tadilatları ile başladığı
faaliyetlerine, bugün, Gebze Organize Sanayi
Bölgesinde kurulu, 8000m2 lik, 60 ton günlük
üretim kapasitesine sahip tesislerinde modern bir
şirket olarak devam etmektedir.
Demir-Çelik, Aluminyum, Çimento, Cam, Seramik,
Petro-Kimya gibi sektörlere hizmet veren
Aydınlar Refrakter, Türkiye'de kendi sektörlerinde
ilk 10'a giren şirketleri müşteri portföyünde
bulundurmaktan gurur duymaktadır.
BABALAR VE ÇOCUKLARI
45
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
BABALAR VE ÇOCUKLARI
46
Kuşak Çatışması Değil; Kuşak
Buluşması
Hamza Aydın: Çocuklarımla öyle fazla
bir çatışmamız olacağını sanmıyorum,
olmuyor da zaten. Profesyonel yönetici ile
uyumu yakalayamazsanız çok daha büyük
çatışmalar yaşarsınız. Oysa çocukların
sıfırdan yetişmeleri o müessesede gelecek
açısından çok daha iyi. Çocukların bir başka
işyerinde yetişip, yönetime tecrübeli olarak
gelmeleri kısa dönemde çok karlılık sağlar
ama teknik konularda, fabrikanızın kendine
özgü yapısı, sorunları hakkında hiç tecrübesi
olmuyor. Genel bir tecrübe oluyor. Biz bu
konuyu aile arasında tartıştık. Bilhassa da
ben ısrar ettim. Dışarıda bir süre mimarlık
mühendislik yaptım ama ben de ailede
böyle başladım. Çocuklarımın benim
yanımda erken başlamalarını yeğledim. Tabii
bu herkese göre, şartlarına göre değişebilir.
Özgü, 12 senedir yanımda. Diyelim ki başka
bir firmada 5 yıl çalışıp gelseydi, buradaki
idari pozisyonlar biraz daha farklı olabilirdi.
Benim yüküm biraz daha azabilirdi ama
teknik yönden problemlerimiz daha
artabilirdi. Onlar şimdi teknik konuların
neredeyse yarısını bizim omuzumuzdan
aldılar. İdari konuları herkes zaten gerek
alınan eğitimler ve gerekse kitaplar,
makaleler ile kendi kendini yetiştirerek
öğreniyor. Açıkcası o tür konularında pek
bir sıkıntımız olmuyor. Yeni jenerasyon
iletişimde, bilişimde bizden daha ileri.
Ben burayı babamdan devralırken benim
de eksiklerim vardı, babamın da eksiklikleri
vardı. Ben babamın eksiklikleri tamamladım,
o da benimkileri tamamladı. Biz buraya öyle
geldik.
Özgü Aydın Şekeroğlu: İkinci kuşağın
çatıştığı konular hep yönetimsel. Örneğin
babam çok detaycıdır. İş bitirici ve
takipçidir. Bu noktada detaylara takıldığı
için yetkilendirmeye sorumluluk vermeye
çok açık olamıyor. Ama bu bana göre bir
olumsuzluk değil. Çünkü bu onun bir tarzı,
farklılığı. Diğer yandan ben, elemanlarımın
yaptıkları işi bütün detaylarına ve sonuna
kadar kendilerinin takip etmesini isterim.
Bu süreçlere çok müdahele etmek istemem.
Benim babamla yaşadığım kuşak çatışması
herşeyden önce fikirsel düzeydeydi. Biz 68
kuşağız ve babalarımızla aramızdaki dünya
görüşü birbirine taban tabana zıttı. Ben
en azından yüzde 80 gibi bir oranda ne
yapmayacağımı biliyorum. Ama diğer yüzde
20'lik kısım bırakın benim yapıma, kişilik
özelliklerime kalsın.
Özgü Aydın Şekeroğlu: Tabii bizde öyle
çatışmalar olmadı gerçekten.
Hamza Aydın: Bizde olmadı. Neden
olmadı? Ben zamanında çileyi çektim,
ve şimdi ben onlardan yana çoğu şeyi
zaten kabul etmişim. İş hayatındaki bu
uzlaşmamız da bir fayda sağlıyor.
Babam ise sanırım işi kuran kişi olmanın
getirdiği bir özellik olarak, müdahale
etmeden o işin olabileceğine pek inanmaz.
Az önce söylediğim gibi bu yanlış birşey
değil belki ama ona yük getiriyor.
Hamza Aydın: İşi birisine devredeceksiniz
ve biraz eksik de devretmek istiyorsunuz.
Onun için biraz daha müdahaleci oluyorsun.
İşte "şunlar daha iyi yapılsın, bunlar daha
iyi yapılsın". Orada belki gelecekte bir övgü
bekliyor insan, densin istiyor ki "babam
hakikaten şu eksikleri tamamladı". Bazen
kendimi tartınca altında yatan sebeplerin
bunlar olabileceğini düşünüyorum. Dozu
kaçırdığın zaman da geri adım atıyorsun.
"Bu müdahale biraz daha esnek olmalıydı.
Canhıraş uğraşıyorlar, ufak tefek hatalar
elbette olur. Sen babanla çalışırken yanlış
yapmadın mı?" gibi sorguluyorum kendimi.
Yüzde 80 Uzlaşma, Yüzde 20 Çatışma
Hamza Aydın: Özgü aslında üçüncü
kuşak. Ben babamdan, onlar da benden.
Bizim böyle bir avantajımız var. Ben
babamla kuşak çatışması yaşadığım için
çocuklarımızın böyle bir şansı oldu. Babam
emek yoğun çalışan bir usta adam. Bu
işi ustalıktan öğrenen birisi. Tabii bizim
bugünkü imkanlarımız onlarda yoktu.
Birisi onu çağıracak bu işi bitir diyecek
ve bitirecek. Ama biz işe girdiğimiz anda,
öğrendiklerimizin de yardımıyla, bir şirket
yapısına dönüştürmeye çalıştık.
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
Özgü Aydın Şekeroğlu: Biz işin genel
gidişatıyla ilgili sorun yaşamıyoruz. Bir
tek ayrıntılarda, örneğin operasyonel bir
hata olduğunda problemler yaşamışızdır.
Ama kuşak çatışması denilen olay
bizde olmadı. Çünkü ben eskiden beri
babamı çok dinlerim ve babama çok
düşkünümdür de. Fikirlerine çok açığımdır.
O anlamda sorun çıkaran bir ikinci kuşak
olmadığımı düşünüyorum kendi adıma.
Ancak kardeşimin babamla bir çatışma
yaşayacaklarını seziyorum ama onu da ben
yumuşatırım.
Hamza Aydın: Şimdi tabii kız çocukla erkek
çocuk arasında bir fark var. Erkek çocuk
sahiplenmek isteyen, benim diye ortaya
çıkan bir yapıya sahip. Bu özellikler bende
de vardı. Aynı zamanda ailenin en büyük
çocuğuydum. Biz Karadenizli aile yapımızda
birisine bırakma vardır. O da ailenin büyüğü
oluyor. Ancak daha iyi iş bilen varsa bir alt
kardeşe geçer. Ama bizde öyle olmadı. Biz
köy kökenli bir aileyiz ve tabii bu tür şirket
hiyerarşisinde gelenek ve göreneklerimiz
de etkili oluyor. Benden sonraki ortak da
kardeşimdir. Yani biz o açıdan da bir aile
şirketiyiz. Özgü'nün kuzeni de bizimle
birlikte. Benim kardeşimle olan ilişkimde
de -yüzde 100 saf, pırıl pırıl demeyelim,
ufak tefek sorunlar olmuştur- hiç parasal
bir kavgamız olmamıştır. Ben mühendisim,
o alaylı. Biz bazen teknik yönden, o işin
yapılışı açısından problem yaşayabiliyoruz.
Kuzenler arası ufak tefek çatışmalarda biz
"Babamın Desteğini Her Zaman
İsterim"
Özgü Aydın Şekeroğlu: Babamın
desteğini her zaman isterim. Aile firması
olmanın getirdiği o sürekli fikir alış-verişi,
arkadaki o desteği sürekli hissetmek kolay
vazgeçilecek birşey değil.
Hamza Aydın: Hep soruyor, sürekli soruyor.
Mesela "baba toplantıya katılmak istiyor
musun?" yahut "sen de gelsen iyi olur"
veya "nasıl olmasını istersin?", "şunu böyle
yapsak olur mu?" gibi çok soru soruyor
ve bundan keyif aldığını hissediyorum.
Buna niçin gereksinim duyduğunu aslında
ona sormak lazım. Beni dışlamamak için
mi yahut yanlış karar almaktan çekindiği
için mi öğrenmek lazım. Ama bu durumun
hoşuma gittiğini de saklamayacağım.
Özgü Aydın Şekeroğlu: Ben tarz olarak
"bunu ben tek başına yapacağım"
iddiasında olan bir kişilik değilim. Çok
inatlaşan bir kişilik de değilim. Kuzenlerimiz
ve kardeşimle de öyleyim. Birşey yapılacaksa
hep beraberce yapılması taraftarıyım.
Böyle bir çalışma tarzından daha çok zevk
alıyorum. Bu ne kadar iyi, ne kadar kötü
bilmiyorum. Belki bazı noktalarda tek
başına karar vermek, "bunu ben yaptım"ın
altını çizmek belki daha iyidir. Ama ben
böyleyim ve böyle davranmaya alıştım.
Hamza Aydın: Ben bu arada bana hala
ihtiyaç var duygusuna kapılıyorum ve
bundan çok keyif alıyorum.
Özgü Aydın Şekeroğlu: Tabii o her
zaman. Tecrübe gerçekten başka birşey.
Bunu yaşayarak öğreniyorsunuz. 22 yaşında
başladım. Mezun olduğumda dünya çok
başka bir yerdi benim için.
Babamdan Çocuklarıma Aktardıklarım
Özgü Aydın Şekeroğlu: Tecrübe
Devralmak mı, Devretmek mi?
Hamza Aydın: Şirketi onlara bırakmanın
belli bir zamanı var. Ben bunu ne çok
hızlandırabilirim ne de yavaşlatabilirim.
Hızlandırmak açısından biraz ivme
katabilirim ama bütün iş onlara bağlı.
Eğer devralmakta direniyorlarsa bu süreç
gecikir.
Özgü Aydın Şekeroğlu: Çalışma
hayatına başlayalı 12 yıl oldu. Aile
şirketinde başladım, herhangi bir kurumsal
firmada çalışmadım. İlk yıllar hem işe
alışmak hem de bir aile şirketinde her
işe hakim olma anlamında bir gereklilik
olduğu için biraz zorlandım. Ama ben bu
çizgiyi aştığıma inanıyorum. Ve 12 yıllık
bu çalışma hayatım boyunca inandım ki
devralmak gerekiyor. Çünkü devralacak
tarafın hem teknik hem idari anlamda
kendine güvenini kazanması gerekiyor.
Hamza Aydın: Bu konuyu kendi aramızda
ilk defa konuşuyoruz. Ben şimdi onun bu
düşüncesinin aynısının bende de olduğunu
farkediyorum. Yani devralmak gerekiyor.
Benim devretmem değil.
Özgü Aydın Şekeroğlu: Devralmak
gerçekten başka birşey. Bunu yaşayarak
öğreniyorsunuz. 22 yaşında başladım.
Mezun olduğumda dünya çok başka bir
yerdi benim için.
Hamza Aydın: Babamı erken kaybettik,
bunların hiçbirini göremedi. Bütün bunlar
babamın hayalleriydi. Çalıştığı konuda
fabrikalaşmamız onun hayaliydi.
Biz Özgü ile bir konuda fikir ayrılığı yaşadık.
Sonuçta uzlaştık ama bayağı mücadele
verdik. Yetişmiş elemana bakış açımız
farklı. Onlar zannediyorlar ki dışarıdan
gelen herkes hazır, gelir bu işi yapar.
Biz öyle yetişmedik. Babamız yanındaki
elemanlara hep hoşgörülü davranmıştır.
Hata yaptıysa affetmiştir, düzeltme şansı
tanımıştır. İşe gelmeyen elemanına
"niye işe gelmedin?" diye sormazdı.
"Çocuklarının rızkını niye kesiyorsun. Daha
deyince de masaya vurup "ben bunu
devralıyorum" gibi anlaşılmasın elbette.
Devredecek tarafın da "bu artık tamam,
karşı taraf hazır" demesi gerek. Çünkü
bu bir anın gelmesi durumu değil, bir
süreç. Bir devir teslim anı olmuyor. Bir
devir teslim töreni, bir taç aldım taktım
gibi birşey değil. Başka firmalarda
devralacak tarafın olgunlaşması belki
daha kısadır ama bence herkes için bu
süre değişir. Ama kesinlikle ikinci kuşağın
bunu devralacak seviyeye gelmesi
gerekiyor. Karşı tarafın da bunu görmesi
gerekiyor. Aksi takdirde siz olduğunuzu,
karşı taraf da olmadığınızı düşünüyorsa
devralmak söz konusu değildir. Bu bana
göre, kendiliğinden oluşacak ve şüphesiz
mutabık kalınan bir süreçtir.
Hamza Aydın: Ben de aynı kanıdayım.
Şuna benzetiyorum; emekleyen bir
çocuğu ayağa kaldırırsınız, bir adım atar,
ikinci adımı korkar atmaz. Onu orada
bırakacaksınız artık. Yani yürümesine
bakmayacaksınız, bir ayağa kalkıp
denemeye başladığı zaman gerisini getirir.
fazla çalış, eve daha çok götür" derdi.
Yetişmiş elemanı kolay kolay harcamazdı.
Elemanlar kolay yetişmiyor. Şimdi küçük
bir hatada onları yok saymamak, gözden
çıkarmamak gibi konularda yavaş yavaş
uzlaşıyoruz. Özge artık olayı tamamıyle
çözdü ama şimdi oğlum Ali bu süreçten
geçiyor. Daha yumuşak geçişler yapmalarını,
onları harcamadan sabırla davranmaları
babamdan öğrenip aktarmaya çalıştığım
bir bakış. Bu işi birlikte büyüttüğümüz
çalışanların değerini bilmeliyiz.
4. Kuşak İşi Sürdürecek mi?
Hamza Aydın: Bu iş zor bir iş. Firmalara
parçalar üretip, belli terminlerde teslim
eden bir firma değiliz. Veya Türkiye pazarına
malzeme üretmiyoruz. Biz yan sanayi
firmasıyız ve genellikle demir-çelik, çimento,
petrokimya, demir ve demir dışı metallerin
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
BABALAR VE ÇOCUKLARI
onları ikna ediyoruz. Biz kardeşler olarak
problemlerimizi nasıl hallediyorsak onlar
da öğrenip problemlerini kendi aralarında
çözecekler. Veya parçalayacaklar, değişik
çözecekler. Tabii biz birleşmeden yanayız.
Çünkü şirketi ikiye bölemiyorsun. Şirketi
elma gibi ikiye bölsen kolay. Ama bu 8'e,
10'a bölünür. Öyle kolay bir bölünme olmaz.
47
BABALAR VE ÇOCUKLARI
48
işlenmesiyle ilgili sanayi kuruluşlarına
malzeme üretiyoruz. Ve işimizin çoğu proje
şeklinde. Mühendislik bizim işimizde daha
çok etkin. Bizden sonraki kuşak bu işi
sevmezse yürütmesi çok zor. Bunu zaman
zaman sohbetlerimizde konuşuyoruz. Bu
işi sevmezlerse devam ettirmek zorunda
olmadıklarını söylüyorum. Çünkü bu iş
özverili bir iş ve sevmezseniz yapamazsınız.
Bizim bayramımız seyranımız olmaz. Bir
telefon gelir "burada büyük bir revizyon
var" derler. Biz o işin üretiminden
aplikasyonuna kadar ilgilenmek zorundayız.
O işi ya kadronuz ya da siz yapacaksınız.
Eskiden sadece ben ilgileniyordum ama
şimdi çok kolay. Çocuklar var, elemanlar
yetişti, artık rahatım ben.
Özgü Aydın Şekeroğlu: İlla aynı işte
devam etmek de değil belki. Başka
konularda da üretim sözkonusu olabilir.
İşimizi ileride farklı alanlarda faaliyet
gösteren grup şirketlerine dönüştürmek de
mümkün. Bunlar işin stratejesi artık.
Şirket İçi İş Bölümü
Hamza Aydın: Ben sadece çok kritik iki
konuda karar veriyorum. Piyasaya nereden
girip, nereden girmeyeceğimize ben karar
veriyorum. Hangi işi alıp almayacağımıza
veya ne kadarını üstleneceğimize ben karar
veriyorum. İkincisi de yatırım ve finans.
Özgü Aydın Şekeroğlu: Tabii babam son
sözü söylüyor ama yine tartışarak ilerliyor
bu süreç.
Hamza Aydın: Firmalarla toplantıları
birlikte yapıyoruz. Ondan sonrasını
Özgü yürütüyor. Diyelim ki hammadde
tedariki, işletme ile ilgili bütün sorunlar,
maliyetlendirme, idari takip ve organizasyon
Özgü'nün işleri arasında. Bir de ben şirketi
zora sokacak müşteriyi hissederim. Diyelim
ki Ahmet Bey geldi. Bakıyorum Ahmet
Bey'e, Özgü'ye diyorum ki: "Bu adamdan iş
alınmaz veya verilmez"
Özgü Aydın Şekeroğlu: Babamın o
hisleri çok iyidir ve ben de çok güvenirim
gerçekten.
Hamza Aydın: Bak bu firmayla
çalışmayalım yahut bu işe bu şekilde
girmeyelim gibi uyarılarım olur. Bu tür
sezgiler herhalde duygusal zeka ile ilgili.
Özgü Aydın Şekeroğlu:: Babam çok
çeşitli insanlarla çalışmış. Direk sahalarda,
şantiyelerde, fabrikalarda.
Hamza Aydın: Dört-beş senedir
oturuyorum bu masamda. Ben aslında
şantiye adamıyım. Az önce devralmak,
devretmek konusunu tartıştıyorduk. İşte ne
güzel devralmışlar ki dört-beş senedir böyle
oturabiliyorum. Çok da fazla yorulmuyorum
açıkcası. Çalışma sürem yedi-sekiz saati
geçmiyor artık. Onların yetişmiş olmasının
keyfini sürüyorum. Hadi itiraf edeyim, bir de
aklımdan yarım gün çalışmak geçiyor.
Özgü Aydın Şekeroğlu: Yarım gün olmaz,
az olur o süre.
İkinci Kuşaktan Üçüncü Kuşağa
Aktarılan
Özgü Aydın Şekeroğlu: Babam müthiş
takipçi ve iş bitirici. İşin her aşamasında
takip eder. Müdahale etmek değil belki
ama iş sonuçlanana kadar süreçleri takip
eder. Bir işin bütün aşamalarını bilmeden
elemanınızı yönlendirmeniz zor. Bunu
öğrendim gerçekten. Babamın bu tarzı
benim eleştirdiğim bir konuydu belki ama
bu tarzın sonradan benim işi öğrenmem
anlamında çok yardımcı olduğunu söylemek
isterim. Diğer yandan emek vermiş,
yetişmiş elemanlara değer verme ile ilgili
sözünü ettiğimiz o tavrı. Zor öğrendiğim,
kabul etmekte zorlandığım ama şu anda
aştığım bir konu oldu. Babam hakkındaki
bazı şeyleri çalışırken öğrendim mesela.
Hiç kaçamağının olmadığını, ne kadar
açık-net ve dobra olduğunu keşfetmem
iş hayatında gerçekteşti. Gençliğin verdiği
cengaverlikle herşeye itiraz edilebiliyor.
İnsan kendine güvenini kazandıkça bazı
şeyleri daha iyi kavrayabiliyor. Babamın
itiraz ettiğim özelliklerini de bu kavrayışla
birlikte yeni bir kazanım olarak kendi
haneme ekleyebiliyorum. Hep uzlaşmayla
ilerliyoruz. Birlikte karar vermeniz gereken
insanlar var. Aile şirketi de bir ekip çalışması
sonuçta ve bir kişiden oluşmuyor. Sürekli
eleştiren, kabul etmeyen değil de sonunda
uzlaşabilen bir yapının oluşması gerekiyor.
Bir işin sürekliliğini günün sonunda işten
gülerek ayrılmak sağlar bana göre.
Hamza Aydın: Özgü'nün bana çok düşkün
olması işimizi yarı yarıya kolaylaştırıyor.
Yani birbirinize inanmanız gerekiyor. Özgü
ilk çocuğumuz olduğu için biraz da bizim
onunla muhabbetimiz çok daha fazla oldu. .
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
Hamza Aydın: Hala da bitmedi. Ama çok
az şey kaldı, bir iki ders daha var. İşin şakası
bir yana Özgü'yle olan bu durumumuz
benim işimi kolaylaştırıyor. Bir de kız
çocuğunun aileye bağı çok daha fazla
bana göre. Ben buna inandım bir kere.
Tecrübelerim bana gösterdi ki kız çocuk hep
aileye yakın olmak istiyor. Bu düsturdan
hareket edersek Özgü'nün bu şirkete ve
bana olan bağlılığı oradan geliyor sanırım.
Eğitimimizin birbirine yakın olması, teknik
olması da ortak noktaları çoğaltıyor sanırım.
Babam birşey bilmiyor, herşeyi ben bilirim
havasının olmaması. Mesela ben Özgü'nün
birşeyi anlaması için çok zorlanmıyorum.
Çoğu kez bir kez söylemek yetiyor. Pozitif
bilim okudukları için mantık kurgulamaları
zor olmuyor. Mühendislerin pazarlamacılık
özelliği yoktur, iki kere iki dörttür. Bunu beş
olarak pazarlayan şekilde yetişmediğimiz
için doğrucu Davut'uzdur biz. Bu özelliği
Özgü'de de görüyorum ben, birbirimize
benziyoruz. Şikayet ettiğim bir konu iki
çocuğumun da spordan hoşlanmamaları.
İleriki yaşlarda bunun zorluklarını
çekecekler. En şikayet ettiğim konu bu,
başka bir konu da yok.
Ben kardeşimle olan ilişkilerimden dolayı bu
başarıyı yakaladığıma inanıyorum.Onların
da iki kardeş olarak iyi geçinmelerini
istiyorum. Onların kendi aralarında
anlaşmalarını ön planda tutuyorum. Çünkü
gelecek, onların geleceği.
Şirketin Bağlayıcı Harcı
Hamza Aydın: Özgü'nün ben kavramından
çok biz kavramını benimsiyor olması bu
şirketi ayakta tutacak bir özellik olarak
görünüyor. Ben Özgü'de o bağlayıcı harcı
görüyorum. Benim de sorunlar arasında
bir bağlayıcılığım vardır aile içinde. O
bağlayıcılıkla bu hale geldik zaten. Hep
uzlaşmayla, sevgiyle, sakinlikle idare edildi.
Şirket içinde de bölünmeler olabiliyor. Bütün
bunları ayakta tutabilmek için mutlaka biz
olabilmek gerekiyor.
Özgü Aydın Şekeroğlu: Ben kardeşim
ve kuzenlerimle hep beraber karar vermek
istiyorum. Herkesin ortak fikri olsun. Çünkü
ben bu işin, ancak böyle bir ortamda
devam edebileceğine inanıyorum. Fikir
çatışmalarıyla, benim dediğim olacak tavrı
ile yürümeyeceğine inanıyorum.
Hamza Aydın: Biz eskiden evde hiç iş
konuşmazdık. Ama son 10 senedir konuşur
olduk. Çünkü çocuklar işle ilgili herşeyi
bilsinler istiyorum. Zamanın ne getireceği
belli değil. Hiçbir şeyi evden de, yanınızda
çalışanlardan da saklamayacaksınız. Artık
o süreci aştık. Sürekli şirketin devamıyla
ilgili bağlayıcı değerleri, bilgi ve becerileri
aktarmak durumundasınız.
Gelecek Dair Hedeflerimiz
Hamza Aydın: Ben bu sektördeki
sürecimi 5-6 yıl içinde tamamlayacağımı
düşünüyorum. Hatta bazen şaka yapıyorum,
ben başka bir sektöre geçiyorum diye.
Makina kısmının başına Ali geçecek. Özgü
zaten burada. Birisi teknik olarak çizecek
buraya verecek, burası içini giydirip birbirini
tamamlayacak. Ondan sonra başka bir
sektörde gözümüz var. Kendi inşaatlarımızı
yapıyoruz. Kendi fabrikamızı kendimiz
yapıyoruz. Orada Ali'yle bir performans
çalışmamız olacak. Şirketi grup şirketleri
şeklinde kurayım ve öyle gideyim diyorum.
Yani henüz işim bitmedi benim. İki fabrika
organizasyonu bittikten sonra başka bir
sektörde çalışma yapmayı düşünüyoruz.
Bu da yine metal olacak. Metal üzerine
bir çalışma yapacağız. Hayalimizde
FARKLI SEKTÖRLERE YATIRIM YAPMA
DÜŞÜNCEMİZ var, fakat büyük yatırım
gerektiriyor. Onların kuşağına bırakıyorum
artık onu. Ama hayal mutlaka olmalı.
Özgü Aydın Şekeroğlu: Benim hayalimde
bir şirketin geleceği en tepe nokta grup
şirketleri, holdingleşme. Ve bunu tepeden
profesyonellerle birlikte yönetmek.
Kurumsallaşmak profesyonellerle birlikte
yönetmekse o benim hayalim açıkcası.
Kurumsallaşmaya Bakış
Özgü Aydın Şekeroğlu: Neyin, nasıl ve
kim tarafından yapılacağının netleşmesi,
kesin çizgilerle belirlenmesi ve bunun herkes
tarafından bilinmesi ise bu anlamda bizde
yarı kurumsallaşma var. Nihai kararlar
aile şirketi olduğumuz için bize ait ama
çalışanlarımızın, müdürlerimizin iş tanımı
nettir. Bir organizasyon şemamız var.
Ben de herşeyle ilgilenmiyorum. Delege
ettiğim, yetki bıraktığım konular var. Ama
her türlü idari ve operasyonel faaliyetleri
devredeceğimiz bir genel müdür çalıştırmak,
işi tamamen profesyonellere devretmek
anlamında bir kurumsallaşma ise o bence
şu anda bizim için geçerli değil.
Mahmut A.: Bizim işimiz emek yoğun
kendine münhasır bir iş olduğu için
üretimde kullandığımız bazı formüllerimiz
gizlidir. Aile şirketlerinde kurumsallaşmanız
için çok büyümeniz gerekiyor.
Kurumsallaşma şu anda bizi bitiren bir
olgu olur. Belki karşı çıkan olur ama
şirketimin yapısı itibariyle o konuya hiç sıcak
bakamıyorum, henüz çok erken.
Ana Düsturumuz: "Ne Olursa Olsun İşe
Gideceksin"
Mahmut A.: Bizim bir düsturumuz vardır:
"ne olursa olsun işe gideceksin". Biz iki
kardeş hep öncelikli işimize gittik. Bir
olay, bir tartışma da olsa öyle. Babam
zamanında da aynısıydı. Herkes işine gitti.
Neden karşıdaki firma, müşteriniz sizin
sorunlarınızı bilmez. Bilmesi de gerekmez,
bir sorumluluğunuz var çünkü. Halen
çalıştığımız 30-35 yıllık müşterilerimiz
var. Bu bizim için çok önemli ve değerli.
Teknolojinin süratle geliştiği, iletişimin
ele avuca sığmadığı bir çağda müşteriyi
elinde tutmak çok önemli bir özellik
şirketimiz için. Belli bir seviyenin üzerinde
de fiyatımız vardır. Müşterimiz de o hizmete
ve sorumluluğa karşı bunu üstlenir.
Bizi aşırı derecede kırıcı rekabetin içine
sokmaz. Bu anlayış da bizim kazancımız
oluyor. Zarar etsek bile işimizi yarım
bırakmayız. Bu da düsturlarımızdan biridir.
Ya işi almayacaksanız ya da aldınız mı
bitireceksiniz. n
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
BABALAR VE ÇOCUKLARI
Özgü Aydın Şekeroğlu: Okul hayatında
da babamla birlikte ders çalışırdık. Yani
babamla bir masa boşunda oturup çalışmak
benim hayatım boyunca hep oldu.
49
İŞ HUKUKU
50
Yeni değişikliklerle
bir yıllık süreyi aşan
hizmetlerin tespiti
S
osyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nde
17 Nisan 2012 tarihinde yapılan ve
28267 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak
yürürlüğe giren değişikliklerden biri,
yönetmeliğin “ hizmetleri tespiti” başlıklı
26. maddesinin 2. Fıkrasına eklenen,
“Bir yıllık süreyi aşan sigortalı çalışmalar
ise her zaman düzenlenebilir nitelikte
olmayan kanunen geçerli kayıt ve belgeler
ile kanıtlanmak şartıyla dikkate alınabilir”
cümlesidir. Yönetmeliğe yapılan bu
eklemenin önemi ancak 26. maddenin
tamamının değerlendirilmesi sonucunda
anlaşılabilmektedir.
Ancak, maddenin 2. fıkrasında, denetim ve
kontrol memurlarının işyerinde yaptıkları
durum tespiti sırasında, işyerinde çalışan
sigortalı, işyeri mahallinde bulunanlar ve
işverenin beyanına dayanılarak yapılan
tespitte sigortalının tespitten geriye doğru
bir yıllık süreye kadar olan hizmetleri kurum
tarafından dikkate alınmaktadır. Bu fıkrada,
sigortalı hizmet tespiti beyana bağlı olarak
yapılmakta ve tespit tarihinden bir yıllık süre
ile sınırlı tutulmaktadır. Bu düzenleme ile
beyana dayalı tespitlerde, süre sınırlaması
nedeni ile ancak bir yıla kadar olan hizmetler
sigortalılıkta dikkate alınabilmektedir.
26. maddenin 1. fıkrasında, kurumun
denetleme ve kontrol memurlarının
işyeri kayıtlarının incelemesi sonucunda,
işyerinde çalıştığı belirlenen ancak işveren
tarafından kuruma hizmetleri bildirilmeyen
veya eksik bildirilen sigortalıların geriye
yönelik hizmetleri, herhangi bir süreyle
sınırlı olmaksızın kurum tarafından dikkate
alınacaktır. Burada eksik bildirilen veya hiç
bildirilmeyen hizmetlerin, işyeri kayıtlarından
tespiti aranmakta ve tespit ile sigortalı
süre yönünden herhangi bir sıkıntıyla
karşılaşmamaktadır.
Yeni düzenleme ile 2. fıkrada yer alan
hakkaniyete aykırı hükmün etkisi kanunen
geçerli sayılan kayıt ve belgelerle ispat
aranarak kısmen azaltılmıştır. Ancak,
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
kanunen geçerli sayılacak kayıt ve belgelerin
bulunmasının zorluğu karşısında ispatın
zorluğu da ortadadır.
Yeni düzenleme ile tespit tarihinden önceki
bir yıllık süre sınırlaması, süreyi aşan kısım
için kanunen geçerli kayıt ve belgeyle ispat
etmek şartıyla kaldırılmış olmaktadır. n
Bu yazı İş Hukuku Enstitüsü tarafından
hazırlanmıştır.
Ç
alışma hayatında ve işçi tarafından
açılan davalarda, çoğu zaman sigorta
kayıtları ile çalışanın işe girdiği, işten
ayrıldığı ve çalışmalarının kesintisiz olduğu
yönündeki iddiaları farklılık arz etmektedir.
İşçi, sigorta kayıtlarında gözükenden
çok daha uzun bir süre çalıştığını, işe
girişin gözüktüğü tarihten daha önce işe
başladığını bazen de kayıtlarda gözüken
kesintili çalışmanın aksine işyerinde aralıksız
çalıştığını iddia edebilmektedir. Çalışma
süresinin belirtilen biçimlerde ihtilaflı olduğu
hallerde, işveren yönünden bu yöndeki
sigorta kayıtları başlı başına çalışmanın bu
yönde yapıldığı yönünde aksi kanıtlanabilir
karine teşkil eder.
Bir davanın tarafı olan herkes, kanunda
belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat
hakkına sahiptir. Medeni Kanun’da da,
kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça
taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı
olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu
kuralına yer verilmiştir. Bu genel bir kuraldır.
İddianın ispatına yönelik Medeni Kanun’ da
yer alan genel kurala paralel düzenlemeye
Hukuk Muhakemeleri Kanun’ unda da yer
verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda
ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme
bulunmadıkça iddia edilen vakıaya
bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak
çıkaran tarafa ait olduğu düzenlenmiştir.
Birinci paragrafta yer verdiğimiz iddialar
ve benzeri durumların ispatına yönelik
yasalar işverene her hangi bir yükümlülük
getirmemiştir. Bu hallerde, iddia edilen
vakıalara bağlanan neticeden yararlanacak
olan işçidir. İddiasının ispatı neticesinde
çalışan, ispatladığı fazla çalışma süresi
karşılığında tazminat veya ücret alacaklarına
kavuşacak, daha erken emekli olacak, toplu
ödeme alacak hatta işsizlik sigortasından
faydalanacaktır.
edilen dönemde aynı işyerinde çalışması
aranan tanık kuralı işçinin ispatını
güçleştirmektedir. Ancak, komşu işyerinde
çalışan kişinin tanıklığına başvurulabilmesi
ispatı kolaylaştırmaktadır. İşçinin iddialarını
ispatlayamaması halinde iddiaları soyut
kalacaktır.
Hizmet süresine bağlı talepler sadece
yukarıda belirtilenlerle sınırlı değildir. İşçinin
ispat zorunluluğuna genel düzenlemeden
ayrık olmamak üzere, hizmet süresinin
kamu düzenini ilgilendiren yönü nedeniyle
Yüksek Mahkeme tarafından özel bazı ispat
ilkeleri konulmuştur. Yargıtay’ ın hizmet
süresinin ispatına yönelik kararları, çalışanın
ispatını aradığı özel şartlar nedeniyle hem
güçleştirmekte hem de kolaylaştırmaktadır.
Hizmet süresinin ispatı için aranan, iddia
Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi
15.12.2004 tarihli 2004/11344 E. ve
2004/27967 K. sayılı kararında; işçinin, SSK
kayıtlarının aksini ispatlamış olmadığına
göre söz konusu kayıtların esas alınmasının
gerektiğini içtihat etmiştir. Yargıtay bu
kararı ile, genel ispat kuralları yönünde
bir karara imza atmış, hizmet süresinin
niteliğinden dolayı işverene herhangi bir
ispat yükümlülüğüne yer vermemiştir.
Yukarıda yer verilen açıklamalarımız ve
Yargıtay kararı ışığında; SGK kayıtlarının
aksinin işçi tarafından ispatının gerektiğini
ve bu konuda işverene herhangi bir
yükümlülük getirilmediğini ifade edebiliriz.n
(Yukarıdaki yazı İş Hukuku Enstitüsü, Av.
Ahmet GÖK tarafından hazırlanmıştır)
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
İŞ HUKUKU
SGK kayıtlarının aksinin işçi
tarafından ispatı gerekiyor
51
LİDERLİK ve YÖNETİM BECERİLERİ
LİDERLİK
52
“Koşan ata nal çakıyoruz”(II)
İMAJ:
epimizin var olan kişisel imajı,
hakkımızda nasıl düşünüleceğini ve
nasıl hissedileceğini belirliyor. İlk izlenimler
karşılaşılan ilk 30 saniye ile 3 dakika gibi
çok kısa bir sürede oluşuyor.
Etkileyici Görünüş Oluşturun:
nEnerjik bir insan gibi canlı ve heyecanlı
durun, bakışlarınız canlı olsun.
nGiydiklerinizin temiz olmasına ve
yakışmasına dikkat edin. Saç, sakal,
nTırnak, diş, ayakkabı temizliğini de
önemseyin.
nUçuk hareketlerden kaçının, genel
görünümünüz ve duruşunuz ağırbaşlı
olsun.
BEDEN DİLİ:
İletişimde beden dili yüzde 60, ses tonu
yüzde 30, kelimeler yüzde 10 önem taşır.
YÜZ: Canlı olun. Mümkün olduğunca gülün.
GÖZ: İnsanların yüzüne bakın. Konuşurken
gözlerinizi kaçırmayın.
JESTLER: Ellerin kenetlenmesi, kolların
kavuşturulması, ellerinizin çene hizasında
olması durumlarından kaçının. Aşırıya
kaçmadan jestlerinizi kullanın.
BAŞ HAREKETLERİ: Karşınızdaki
konuşurken başınızı ara sıra aşağı yukarı
hareket ettirerek onu dinlediğinizi ve
anladığınızı belli edin.
DURUŞ: Sizinle konuşan insanlara bakın.
Mümkün olduğu kadar çok kişiye ara sıra
da olsa bakmaya çalışın.
TEMAS: Bazı durumlarda yaşı küçüklerle,
aynı cins ve sizden daha alt statüde
olanlarla bedensel temas kurun.
KONUŞMA: Ses tonu çok önemlidir. Çok
fazla konuşmayın. Toplulukta eşit miktarda
konuşun.
ETKİLİ İLETİŞİM:
UYUMLU İLETİŞİM YETENEĞİ:
n
Duygularınızla sözleriniz arasındaki
uyumu sağlayın.
n
Jestlerinizin (el, kol vs. kullanımı)
sözlerinizle aynı mesajları vermesini
sağlamalısınız.
GERİ BİLDİRİMDE BULUNUN:
H
Geribildirim: İletişim içinde olan iki tarafın
düşündüklerini karşı tarafa aktarmasıdır.
n
Açıklamalı tekrarlardan yararlanılmalı
n
Yardım istenmeli (lütfen daha yavaş
konuşur musunuz?)
n
Uyarılmalı
ÇÖZÜME ODAKLANIN:
NEZİH ERTUĞRUL ERDEM
n
Kişiselleştirmekten kaçının ve çözümün
nerede yattığına bakmaya odaklanın.
n
Mimiklerinizle (yüz, göz vs.) mesajların
yapısı uyumlu olmalıdır.
n
Olaylara karşınızdakinin gözüyle
bakmaya çalışın.
DUYGULARI ÇOŞTURUN:
n
Israrcılar karşısında ne yapılabileceğini
ona sorun.
n
Doğru ve samimi iltifatları her fırsatta
kullanın.
n
Dinleyenlerin üstün olduğu yönleri
keşfetmelerini sağlayın.
n
Her sözünüz kalbinizden sevgiyle çıksın.
OLUMSUZ DUYGULARI ÖNLEYİN:
n
Konuştuğunuz insanları eleştirmeyin ve
tartışmayın.
n
Hatalarınızı kabul ederek onur kazanın.
n
Kendinizi başkalarının önünde fazla
büyütmeyin.
n
Karşınızdakinin yansıttığı kişiliği kabul
edin. Utandırmayın
n
Karşınızdakine seçme şansı tanıyın.
n
Karşınızdakine doğru bilgiler vererek,
gerçekçi ve doğal davranın.
n
Karşınızdakini iyi dinleyin.
n
Katılmadığınız fikre direk ‘Hayır‘ yerine
saygı duyup, bildiğiniz farklı fikirleri
açıklayın.
n
İlişkilerinizi bozmak istiyorsanız,
hatalarını yüzlerine söyleyin ve
değişmelerini isteyin.
n
Karşınızdaki kişiler övgü ve onay isterler.
n
Bazı durumlarda karşınızdakinin size
yardım etmesine izin verin.
n
Karşınızdakine ismi ile hitap edin.
nİlişkide olduğunuz insanlarla karşı karşıya
oturmak, bir rekabet ortamı yaratabilir.
Mümkünse kişinin yanına oturun.
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
n
Mantıksız insanlara fazla yaklaşmayın.
TOPLANTI YÖNETİMİ:
n
Toplantı öncesi konu, yer, saat ve
katılacak kişiler yazılı olarak ilgililere
bildirilir.
n
Toplantı öncesi, kulis yaparak kendi
fikirlerinize yandaş toplama girişiminde
bulunabilirsiniz.
n
Toplantıya bir kişi başkanlık eder.
n
Toplantı başında gündem hatırlatılıp,
konular önem sırasına konur.
n
Gereksiz kişiler toplantıya
çağrılmamalıdır.
n
Katılan herkes konular ile ilgili fikirlerini
belirtir.
n
Konu harici konuşmalara girilmeyip,
sürelere dikkat edilir.
n
Karşılıklı tartışmalara izin verilmez.
n
Görsel araçlar kullanılır.
n
Görüşler sayısal ve gerçek olarak
kanıtlara dayanmalıdır.
n
Sorun tamamen belirlenmeden
çözümlere geçilmemelidir.
n
Toplantı sonunda; tüm katılanlar neyi,
nasıl ve ne zaman yapacaklarını bilmeleri
gerekir
n
Toplantı sonuçları ilgililere yazılı olarak
verilir.
(Devam edecek…)
SOSYAL SORUMLULUK
53
Süreko A.Ş. okullara
destek olmaya devam ediyor
Manisa Valiliği tarafından başlatılan
"Kardeş Okul-Kardeş Kurum"
projesi kapsamında yıl içinde
gerçekleştirilen protokolle , Süreko
A.Ş., Sandal Cumhuriyet ilköğretim
okulu ve Esenyazı ilkokuluna yardım
çalışmalarına aralıksız devam ediyor.
M
anisa Valiliği tarafından örnek bir
dayanışma projesi olarak başlatılan
ve gelecek yıllarda da devam edilmesi
planlanan yardımlaşma projesinin hedefi;
kardeş kurumlar ve okullar arasında ilişki
ve işbirliğini geliştirmek, halkın ihtiyaçlarını
gidermek ve kentin tanıtımına faydalı
olmak.
Recydia A.Ş. iştirak şirketlerinden olan
ve Türkiye çapında endüstriyel tehlikeli
ve tehlikesiz atıkların bertaraf ve geri
kazanımı alanlarında hizmet veren
Süreko A.Ş. bu sosyo kültürel sorumluluk
projesi kapsamında okul binalarının
boya, badana, çatı, pencere onarım
ve ihtiyaçlarının karşılanması yönünde
desteklerde bulunuyor. Yapılan yardım ve
çalışmalarını yerinde görmek amacıyla
gerçekleştirilen ziyarette Sandal Cumhuriyet
İlköğretim Okulu Müdürü, Süreko A.Ş Kula
Tesis yöneticilerine kendilerine verilen
yardımlardan dolayı teşekkür plaketi verdi.
Geçtiğimiz aylarda tamamlanan Tarihi
Kula evleri ve Sandal Belediyesi bağış
çalışmalarıyla da sosyal sorumluluk
projelerini sürdüren Süreko A.Ş., bölgeye
yaptığı yatırımlarla istihdam imkanı
sağlarken, yöre halkının ekonomik ve
sosyal yönden gelişmesine destek olmakta,
halkın yaşam kalitesini artırmak amacıyla
toplumsal fayda sağlayan çalışmaları
desteklemeye devam ediyor. n
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
ŞİRKET HABERLERİ
54
Türkiye'nin İlk A+ Raporu
Bilim İlaç'tan
2011 yılında yayınladıkları
Kurumsal Sorumluluk Raporu
ile dünya çapında kabul edilmiş
raporlama standardı kuruluşu
Global Reporting Initiative
(GRI)'dan "A" seviye rapor
onayı alan Bilim İlaç, bu yılın
Kurumsal Sorumluluk Raporuyla
(A+) seviyesine yükseldi
ve Türkiye'de bu derece ile
değerlendirilen ilk Türk şirketi
oldu.
B
ilim İlaç tarafından bu yıl üçüncüsü
yayınlanan ve dünya çapında
kabul edilmiş raporlama standardı
kuruluşu Global Reporting Initiative (GRI)
tarafından A+ seviyesi ile derecelendirilen
kurumsal sorumluluk raporu Türkiye’de
A+ seviyesinde onaylanan ilk ve tek rapor
oldu. Rapor GRI tarafından 2012 yılında
A+ seviyesinde derecelendirilen 158 rapor
arasında yer aldı.
Kurumsal sorumluluk ve sürdürülebilirlik
alanlarında önemli çalışmalara imza
atan Bilim İlaç tarafından 2011 yılı
sürdürülebilirlik çalışmalarını aktardığı
üçüncü kurumsal sorumluluk raporu,
ekonomik, sosyal ve çevresel sorumlulukları
kapsamında yapılan çalışmaları ve gelecek
hedeflerini kapsadı.
Raporda; şirketin kurumsal yönetim anlayışı,
sürdürülebilirlik yönetimi, sürdürülebilirlik
hedefleri ve kurumsal sorumlulukları
kapsamında yarattığı ekonomik katma
değer, çevresel ölçümler ve yatırımlar ile
insan odaklı sosyal etkiler yer aldı. Raporda;
insan mutluluğu, toplumsal kalkınma ve
çevre koruma, öncelikli konular olarak yer
alırken A+ olarak değerlendirilen başarı
Bilim İlaç Genel Müdürü Dr. Erhan Baş
kriterini Deloitte tarafından gerçekleştirilen
dış denetim süreci oluşturdu.
ÖRNEK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
STRATEJİSİ
Bilim İlaç’ın hazırladığı kurumsal sorumluluk
raporu; şirket kültürüne sürdürülebilirlik
yaklaşımının yerleştirilmesi, paydaş
diyaloğunu artırarak sürdürülebilirlik bilinci
aşılama, iyileştirme çalışmaları yürütme,
sürdürülebilirlikte liderlik ve izlemedeğerlendirme süreçlerini kapsadı.
Kurumsal sorumluluk raporunun hazırlanma
süreci ile ilgili bilgi veren Bilim İlaç Genel
Müdürü Dr. Erhan Baş; “Bu yıl üçüncüsünü
hazırladığımız kurumsal sorumluluk
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
raporumuzda her sene daha fazla veri ve
gösterge paylaşarak kendimizi geliştirmeye
çalışıyoruz, ancak sadece veri paylaşmak
yeterli değil. Hedef koymak ve hedeflere
ulaşma yolunda sürekli iyileştirme
çalışmaları yürütmenin bizi sürdürülebilirlik
misyonumuza daha çok yaklaştıracağına
inanıyoruz” dedi. Ölçülebilir olan
yönetilebilendir vizyonuyla sürdürülebilirlik
çalışmalarını yürüttüklerini belirten Dr.
Erhan Baş, sürdürülebilirlik çalışmaları
nezdinde insan kaynakları uygulamaları
ve çevresel zararların en aza indirilmesi
konusunda gerçekleştirdikleri çalışmaların
raporun A+ olarakderecelendirilmesinde de
büyük önemi olduğunu vurguladı.
Kurumsal yönetim anlayışı ve sürekli
artan performans göstergelerindeki
başarısı ile geçtiğimiz yıl, EFQM (European
Foundation For Quality Management)
tarafından son 3 yıldır Avrupa’da hiçbir
kuruluşun alamadığı “Avrupa Kalite Büyük
Ödülü”ne layık görüldü. Bu ödül ile birlikte
4 ayrı kategoride de başarı ödülüne
hak kazanarak EFQM tarihinde bir ilki
gerçekleştirdi.
Bilim İlaç IMS verilerine göre son beş
yıl içinde en hızlı büyüme kaydeden ilaç
şirketi. İstikrarlı ve dengeli büyümeyi sürekli
gelişmeye açık olmakla sağlayan Bilim İlaç,
2011 yılında 15.2 milyar TL’ye ulaşan Türk
ilaç pazarında yüzde 5.1 pay ile 3. sırayı
aldı. Doktorların reçete tercihlerinde de yılı
2. tamamlayan Bilim İlaç, yazılan her 100
reçetenin 7.1’inde yer aldı.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE LİDER BİLİM
İLACIN A+ BAŞARILARI
n Bilim İlaç’ın Sürdürülebilirlik alanında
yaptığı çalışmalar kapsamında 2011 yılında
1.950 Bilim İlaç çalışanına sürdürülebilirlik
eğitimleri verildi.
n
2014 yılı sonuna dek Türk ilaç pazarında
ilk 2 firma arasında yer almak ve en fazla
ihracat yapan yerli ilaç üreticisi olmayı
hedefleyen Bilim İlaç’ın 15 milyon dolar
yatırımla kurulan AR-GE merkezinde
110 bilim insanı çalışmaktadır.Bilim İlaç
bütçesinin yaklaşık yüzde 5’ini AR-GE
yatırımlarına ayırmaktadır.
n
Etik İlkeli Yönetim yaklaşımını
benimseyen Bilim İlaç tarafından 2011
yılında uygulanan toplam etik eğitimi saati
2.715,44 olarak gerçekleşti. Etik Eğitimi
2011 yıl sonu itibariyle etik eğitim alan
çalışan oranı: yüzde 82.2 oldu.
n
İnsan mutluluğunu ön planda
tutması dolayısıyla, kapsamlı insan
kaynakları uygulamaları yürütüyor.
Yetenek yönetiminden, eğitimlere,
koçluk desteklerinden çalışan haklarının
desteklenmesine kadar pek çok insan
kaynakları projesinin sürekli geliştirerek
çalışanlarının ve ailelerinin mutluluğunu
gözetiyor.
n
Çalışanlarının 1051’i gönüllülük
çalışmaları içinde aktif yer alan Bilim İlaç
Toplum Gönüllüleri 26.614 gönüllülük
saatiyle 37.911 kişinin hayatına dokunarak
fark yarattı.
n
Bilim İlaç “sürdürülebilir bir gelecek
için sorumluluk alma” bakış açısıyla
üretim tesislerini şekillendiriyor, yeşil şirket
uygulamalarıyla üretim yapıyor. Bilim İlaç
olarak, yalnızca kurumsal sorumluluk
çalışmalarıyla değil, iş alanında da çevresel
standartları sürekli olarak uyguluyor,
geliştiriyor. Bu kapsamda, altyapısı çevre
standartlarına uygun olan organize sanayi
“A+”a GİDEN YOLUN KİLOMETRE TAŞLARI
Sürdürülebilirlik
kavramının 2008
yılında gelecek nesillere
saygı başlığı ile kurum
değerleri arasına girmesi
2012 yılında
Türkiye'nin GRI'dan
A+ Seviye Onaylı ilk
Kurumsal Sorumluluk
Raporu'nun
yayınlanması
2009 yılında Sürdürülebilirlik
Kurulunun oluşturulması ve
Sürdürülebilirlik politikasının
belirlenerek yayınlanması
2011 yılında Türkiye'nin GRI'dan
A Seviye Onaylı ilk Kurumsal
Sorumluluk Raporu'nun
yayınlanması. Tüm çalışanlara
sürdürülebilirlik eğitimi verilmesi
Düzenli sürdürülebilirlik aktiviteleri
ve iyileşme çalışmaları
Çevreyi korumak ve doğal
kaynakların kullanımını
azaltmak stratejisiyle 2010
yılından itibaren Türk ilaç
sektöründe karbon ayak izinin
hesaplanması ve iyileştirme
planı hazırlanması
2010 yılında Türk ilaç
sanayinin ilk kurumsal
sorumluluk raporunun
yayını, Global Compact'in
imzalanması ve
sürdürülebilirlik stratejisinin
oluşturulması
bölgelerini üretim yeri olarak seçiyor. 1998
yılından itibaren Çerkezköy Organize Sanayi
Bölgesi’nde ve 2008 yılından itibaren de
Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde üretim
yapıyor olması da bu bakış açısının bir
göstergesi.
n
2010 yılında büyük işletmeler dalında
Kocaeli Sanayi Odası Çevre Ödülü’ne layık
bulunan Bilim Gebze üretim tesisi, ISO
14001 Çevre Yönetim Sistemi ve yeşil bina
kavramı göz önünde bulundurularak inşa
edilmiştir. Bilim Gebze tesisi çevre dostu
uygulamalarıyla Türk ilaç sektörünün en
çevreci ilaç üretim tesisi konumundadır.
n
Karbon offsetleme konusunda uzman bir
kuruluş olan myclimate ile işbirliği yaparak
2011 İş Ortakları Zirvesi’nden doğan
karbon salınımı offsetlendi. Offsetlemeyi
gerçekleştirmek için İzmir’de kurulan Kores
rüzgar enerjisi santraline sebep olunan
karbon salınım miktarına eşdeğer yatırımda
bulundu.
n
2011 yılında çeşitli yatırımlar
gerçekleştirilerek Kasım 2011’den itibaren
yenilenebilir enerji elde edilmeye başlandı.
n
İlaç sektöründe sıklıkla kullanılan
promosyon malzemelerinin bir bölümünü
geri dönüşümlü malzeme kullanılarak
üretildi. Bilim İlaç Tıbbi Tanıtım Sorumluları
çalışmalarında broşür yerine laptop
kullanarak, kağıt tüketimi azaltılmıştır.
n
Bilim İlaç bilgi teknolojileri yatırımını her
yıl artırıyor; daha az seyahat etmek üzere
videokonferans sistemi kullanılıyor.
n
2010 yılı üçüncü çeyreğinde Gebze
İşletmesinde doğalgaz besleme borusu
üzerine takılan kovalent bağ saptırıcı
manyetik bilezik sayesinde, 2011 yılında
Gebze işletmesinde doğalgaz kullanımında
yüzde 5’lik verimlilik artışı gerçekleştirildi.
n
2011 yılında 0,01319 m3/kutu olarak
gerçekleştirilen doğalgaz tüketimi 2012 yılı
için 0,01222 m3/kutu olarak hedeflendi.
n
2011’de kutu başına 0.99 litre olarak
hedeflenen su tüketimini kutu başı 0.87
litre olarak gerçekleştirildi. 2012 yılı su
tüketimi hedefi kutu başına 0.82 litre olarak
belirlendi. n
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
ŞİRKET HABERLERİ
EN HIZLI, EN İYİ, DOKTORLARIN
TERCİHİ!
55
ŞİRKET HABERLERİ
56
Işık Plastik’in Plaskolite’la
dev ortaklığı
24.000 ton yıllık levha üretim
kapasitesiyle Türkiye’nin en kapsamlı
plastik levha üreticisi Işık Plastik,
dünyanın en büyük akrilik levha
üreticisi Plaskolite Inc.’le güçlerini
birleştirdi.
1
9 Eylül 2012 tarihinde imzalanan
anlaşmayla, Malatya’da 12 milyon Euro
yatırımla kuracakları 1000 ton/ay kapasiteli
Işık Plastik
Türkiye’nin en büyük ekstrüde plastik
levha üreticisi olan Işık Plastik, 240
çalışanıyla Gebze Organize Sanayi
Bölgesi’nde toplam (levha, ambalaj,
masterbatch) 42.000 ton/yıl kurulu
kapasiteyle üretim yapmaktadır.
Akrilik, polikarbonat, Pet-G, polistren,
polipropilen ve ABS levhalarıyla
hizmet sunduğu sektörlerin başında
otomotiv, beyaz eşya, yapı, reklamtanıtım, aydınlatma ve savunma sanayi
bulunmaktadır.
dökme akrilik tesisi için ortaklığa giden
sektörünün öncüsü iki firma, 2012 Kasım
ayında temel atacaklar.
Bu dev yatırımla ürün gamlarında
en büyük eksik olan dökme akrilik
levhaları, Türkiye’de benzeri olmayan bir
teknolojiyle üreteceklerini belirten Genel
Müdür Abdullah Çeker, “Bu yatırımla
müşterilerimizin tüm levha ihtiyaçlarını
tek bir çatı altında karşılayacak konuma
geliyoruz. Bu bizi pazarda çok stratejik
bir yere taşıyacak. 120.000 ton üretim
kapasitesiyle plastik levha üretimi
konusunda büyük bilgi birikimine sahip
ortağımız, bünyemize önemli know-how
transferi sağlayacak.” diye ekledi.
Işık Plastik’in dinamizmine hayran kaldığını
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
Plaskolite Inc
1950 yılında kurulmuş olan Plaskolite
Inc. A.B.D.’nin en büyük akrilik
hammadde ve dünyanın en büyük
akrilik levha üreticisidir. Ohio, California,
Mississippi, Mexico ve Texas’taki
tesislerinde 120.000 ton kapasiteyle,
standart darbe ve dayanımlı akrilik
levhalar, krilik resin, polystyrene
levhalar, ayna akrilik levhalar ve yüksek
performanslı kaplamalar üretmektedir.
belirten Plaskolite Başkanı James R. Dunn,
“Türkiye’de ve bölgede sektörün öncü
ismi Işık Plastik’le yaptığımız ortaklık
şüphesiz ki iyi bir sinerji yaratacak. Işık’ın
gücü Avrupa’daki operasyonlarımızda bize
güç katacak.” diye konuştu.Yeni tesiste
şeffaf, renkli ve modifiye akrilik levhalar
üretilecek olup, ayrıca bugüne kadar ithal
edilmekte olan, banyo küveti ve duş teknesi
üretiminde kullanılan yüksek kalitede akrilik
levhalar da üretim gamında yer alacaktır.n
ŞİRKET HABERLERİ
57
Güngör Otomobil’e Tofaş'dan ödül
Güngör Otomobil’e “Teknik Öneri”
dalında Fiat- Tofaş’ın “En Başarılı
Tedarikçi” ödülü verildi.
K
uruluşundan bu yana, Tofaş ve Ford
Otosan tarafından üretimi yapılan
ticari, hafif ticari, binek ve ağır vasıta
araçların tamamına saç şekillendirme
konusunda destek veren Güngör Otomobil
Yan Sanayi, potansiyelini her yeni araç
projesinde arttırarak, geçen yıldan
itibaren Daimler-Mercedes binek otomobil
segmentine de üretim yapmaya başladı.
hizmetleri de vermeyi üretimin ayrılmaz bir
parçası olarak gören Güngör Otomobil Yan
Sanayi’nin bu yöndeki çalışmaları FiatTofaş tarafından Teknik Öneri” dalında “En
Başarılı Tedarikçi” ödülü ile ödüllendirildi.
Otomotiv sanayiinde çalışmakta oldukları
ana üreticilere üretim dışında sürekli
iyileştirmeye yönelik tasarım ve mühendislik
Fiat-Tofaş “Tedarikçi iş birliği” katılım
töreninde verilen ödülü Güngör Otomobil
Yan Sanayi Genel Müdürü Taner Özel aldı.n
Ford Cargo 1.Ulusal Fotoğraf Yarışması
F
ord Otosan’ın Cargo markası çatısı
altında oluşturduğu Ford Cargo Sanat
Atölyesi’nin düzenlediği “Kamyoncunun
Hayatı/Yollar Sizin Gözünüzle Daha
Çekilir Olsun” temalı 1. Ulusal Fotoğraf
Yarışması’nın kazananları, ödüllerini
törenle aldı. Dereceye giren eserler de 3-9
Aralık 2012 tarihleri arasında, VKV Ford
Otosan Gölcük Sosyal Yaşam ve Kültür
Merkezi’nde sergilendi.
Foto muhabiri-belgesel yapımcısı Coşkun
Aral danışmanlığında, profesyonel
fotoğrafçı ve akademisyenlerden oluşan
jüri üyelerinin yaratıcılık ve teknik açıdan
yaptığı 4 aşamadan oluşan değerlendirme
sonucunda Adapazarı’ndan İhsan Korkut
birinciliğe layık bulunurken, yarışmada
ikinci İstanbullu Emre Soytürk, üçüncü ise
Kayserili Ahmet Peşkersoy oldu. Vanlı Ruşen
Murat Takva mansiyon, İstanbullu Emirhan
Karamuk ise Ford Cargo Özel Ödülü’nü
almaya hak kazandılar.
Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün
törende yaptığı konuşmada, fotoğraf
sanatçılarının çok başarılı ve etkileyici
fotoğraflarla yarışmaya başvurduğunu,
büyük ilgi gören yarışmada 1231 eserin
değerlendirmeye alındığını ve Jürinin
ödülleri dağıtırken bir hayli zorlandığını
söyledi. Yenigün, üretmekte oldukları
Cargo’ları ve kullanıcılarını fotoğraf
sanatçılarının gözüyle görmenin kendileri
için de enteresan bir deneyim olduğunu
vurgulayarak, yarışmaya katılanları güzel
eserleri için tebrik etti. n
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
ŞİRKET HABERLERİ
Grundfos’tan Yenilikler
Grundfos, 4-7 Aralık tarihleri arasında
düzenlediği Su ve Atık Su Çözümleri
Seminer ve Fuarı’nda yeni ürün ve
teknolojilerini katılımcılarla paylaştı
58
Atık Su Uygulamalarında Daha Yüksek
Enerji Tasarrufu ve Verim
D
ualPointTM kontrol özelliğine sahip
SAC kompresör ile farklı koşullara
cevap verebilecek şekilde özelleştirilen disk
tipi difüzörü bir araya getiren Grundfos,
“SMARTMODULE” adını verdiği yeni
ürünü ile atık su havalandırmada yüksek
performans sağlıyor.
SAC kompresörün, basma yüksekliği
ve debiyi otomatik olarak kontrol etme
özelliği ile enerji tasarrufunda önemli
artışlar sağlanırken, DualPointTM kontrol
modu sayesinde debi, adım adım yüzde
40 oranına kadar azaltılarak verimlilik
kaybı çok düşük rakamlara düşürülebiliyor.
SMARTMODULE’de kullanılan ince
kabarcıklı disk difüzör sistemi ise
kullanılacağı uygulamanın ihtiyaçlarına göre
özelleştirilerek müşterilere ulaştırılmakta.
SMARTMODULE çözümünün sunduğu
bir diğer işlev ise “süreç kontrolü”. Bu
sayede CO2 salınımı ve işletim maliyetleri
azaltılmakta ve atık su kalitesiyle ilgili
koşulların tam olarak karşılanması
sağlanmakta.
SMARTMODULE’ün sunduğu kontrol
işlevleri ise şunlar:
1. MCP – Doğrudan SCADA sistemine
bağlanabilen ana kontrol panosu
2. SCADA sistemleri için kontrol özellikleri.
S-tube Çark Tasarımı
SE ve SL atık su pompa serilerinde, pompa
kovanı içerisinde eklenen “S-tube çark
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
tasarımı”, durağan ve dinamik ortamlarda
uzun çalışma ömrü sunarak maliyeti yüksek
ek parça ihtiyacını ortadan kaldırıyor.
S-tube çark tasarımında köşe ve ölü bölge
veya zamanla aşınma olmadığından,
diğer atık su çarklarına göre daha yüksek
verimlilik sağlamakta. S-tube çark yapısı,
pompanın uzun yıllar sorunsuz çalışmasını
sağlayan yenilikçi ve patentli bir labirent ve
sızdırmazlık sistemine de sahip.
Atık su, zaman içerisinde değişiklik
gösteren katı atık içeriğiyle zorlayıcı bir
yapıya sahiptir. Benzer şekilde, su kullanımı
da durağan değildir. S-tube, değişken
atık suyun ihtiyaç duyduğu katı parça
geçirgenliği ile hidrolik verim arasında seçim
yapmaya gerek bırakmadan, bu zorlukların
üstesinden gelebilmekte. n
ŞİRKET HABERLERİ
Kaya Grubu yelken ve dağcılık
sporlarına destek veriyor
59
İ
stanbul yelken Kulübü’nün (İYK)
Türkiye Açıkdeniz Yarış Kulübü (TAYK)
ile birlikte gerçekleştirdiği “2009 yılı One
Design Yarışları”na sponsor olan Kaya
Halat, aynı projede yer alan 11 teknelik
filonun da halat sponsoru olarak, halat
anlamında teknelerin yarış performansının
eşitlenmesini sağladı.
Kaya Halat aynı yıl Hırvat Yelkenciler Sime
Fantela ve Igor Marenic’e, 470 Dünya
Şampiyonası’nda halat sponsorluğu yaptı.
İlk defa Türkiye’de üretilen halatlarla yarışa
katılan ve yarıştan Dünya Şampiyonu olarak
ayrılan Fantela-Marenic ikilisine verilen
destek halen sürdürülmekte.
2010 yılında İstanbul Yelken Kulübü’nün
gerçekleştirdiği Platu 25 tekne yarışlarının
tekne ve halat donanımı anlamında
destekçisi olan Kaya Halat, aynı yıl
“Kaya Ropes Match Race” yarışını
düzenledi. Yarışlar İstanbul yelken
Kulübü tarafından, 12-16 Ağustos 2010
tarihlerinde, Cumhurbaşkanlığı Kupası
kapsamında gerçekleştirildi. Kaya Halat,
İstanbul Yelken Kulübü ile olan işbirliğini
geliştirerek yelken sporuna destek vermeyi
ve Kaya Ropes Match Race’yi Türkiye’de
düzenlenen uluslararası Ona Design Yarışları
içinde en yüksek katılıma ulaştırmayı ve
yelkencilerimizin dünya sıralamasında
üst sıralara yükselmesine katkı sağlamayı
kendine hedef edinmiş durumda.
Yelken sporuna verdiği destek yanında
Türkiye Dağcılık Federasyonu’nun sponsoru
da olan Kaya Grubu, bu spora teknik
malzeme ve giysi desteğinde bulunduğu
gibi kendi Eğitim Departmanı bünyesinde
çalışan TDF antrenörlerinin gelişimi ile ilgili
eğitim, kurs, seminer ve TDF Yüksek İrtifa
Milli Takımı faaliyetlerine katılımını da
sağlamakta. Kaya Grubu Eğitim Departmanı,
TDF’nin yıllık eğitim faaliyetlerine antrenör
olarak katkıda bulunurken, TDF’nin katıldığı
ulusal ve uluslararası konferans, sempozyum
ve fuarlara da destek vermekte.
Her sene çeşitli doğa sporlarının bir arada
yer aldığı Kemaliye Doğa Sporları Şenliği’ne
de teknik malzeme ve danışmanlık desteği
veren Kaya grubu, 2009 yılında 440
m uzunluğunda 400 m yüksekliğinde
kurulan Cable Jump sisteminin tüm teknik
malzemesi ile birlikte kurulumunu sağladı.
Ayrıca bu sistemden atlayan paraşütçülerin
güvenliğine yönelik donanım desteğini de
verdi. Türkiye’nin ilk Via Ferrata parkuru
da Kaya Grubu tarafından 2010 yılında
Kemaliye’de kuruldu.n
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
KÜRESEL EKONOMİ
60
Doların fendi Euro'yu yenecek mi?
Kısa zamanda en önemli rezerv
para birimleri arasına giren
Euro, kriz sırasında ortaya
çıkan zaafları nedeniyle Dolar’a
diş geçiremiyor. Euro’nun
inandırıcılığını sarsan en önemli
faktör çok seslilik.
A
vrupa ortak para birimi Euro Amerikan
Doları’nın dünya ekonomisindeki
hâkimiyetine verilmiş karşılıktı. Euro
tedavüle girişinin 13’üncü yılında, dünyanın
en önemli ikinci rezerv para birimi oldu.
Dünya döviz rezervinin dörtte biri Euro
ibaresini taşıyor. Avrupa ortak parasının son
zamanlarda gözden düşmesi geniş ölçüde
yapısındaki noksanlardan kaynaklanıyor.
ABD’de, Cumhuriyetçi ve Demokrat Partiler
bütçe yüzünden adeta kanlı bıçaklı oldu.
Yılsonuna kadar Kongre’den uzlaşma
çıkmazsa devlet harcamaları 600 milyar
Dolar kısılacak ve ek vergiler devreye
girecek. Bu durumda Amerikan ekonomisinin
durgunluğa sürüklenmesi önlenemeyecek.
Mali uçurum tehlikesi yüzünden Dolar,
Euro karşısında değer kaybediyor. Ancak
bütün zaaflarına rağmen Dolar bölgesinin
dağılması ve Dolar’ın dünya ekonomisinden
silinmesi gibi bir tehlike söz konusu değil.
Euro, Dolar’a gösterilen sarsılmaz güveni
ne kadar kıskansa azdır. Her ne kadar ortak
para bölgesindeki dağılma tehlikesi Avrupa
Merkez Bankası tarafından önlenmiş olsa
da, Euro’ya duyulan güven oldukça sarsıldı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı
(OECD), Euro üzerindeki kara bulutların
dağılmadığını söylüyor.
Avrupa Para Birliği ise siyasi birlik vasfından
yoksun. Avrupa Birliği (AB) bütçesi, üye
ülkelerin toplam milli gelirinin yüzde birini
ancak buluyor. Euro Bölgesi’nin kendi
bütçesi bile yok.
Euro Bölgesi bankalarıyla milli devletler
arasındaki karşılıklı bağımlılık da Euro’nun
bir başka yumuşak karnı sayılıyor. İrlanda
ve İspanya örnekleri devletlerle bankaların
birbirini uçuruma sürükleyebileceğini
gösterdi. Maliye uzmanı Clemes Fuest
Euro’nun en vahim yapım hatasının mali
sistemin para sistemine uydurulmamış
olmasından kaynaklandığı görüşünde:
“Para birliğinde münferit devletlerin iflas
Peki, Euro’nun Dolar’dan neyi eksik?
Cankurtaranlık dezavantajlı
Köln Üniversitesi Ekonomi Politikaları
Enstitüsü Direktörü Achim Wambach’a göre,
Doları farklı kılan başlıca faktör, güçlü bir
merkezi yönetimin para birimi olması.
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
edebileceğinin ve bunun da borç tıraşını
kaçınılmaz kılacağının bilinmesi gerekirdi.
Borçların makaslanabilmesi, alacaklarını
kısmen kaybetmeye dayanıklı bankaların
olmasını gerektirir. Özetle bankaların daha
fazla ödenmiş sermayesi olmalıdır.”
Sorumluluk bilinci
Achim Wambach da, ABD’de tek bir birleşik
devlete bağımlı banka bulunmadığını
Kaliforniya örneğiyle şöyle dile getiriyor:
“Kaliforniya’nın batması, tasarrufları
Kaliforniya değil Amerikan bankasında
yattığı için, Kaliforniyalıların endişelenmesini
gerektirmez.”
Amerikan eyaletleri arasındaki bulaşma
tehlikesinin düşük olması da bundan.
Minnesota iflas tehlikesi geçirdiğinde,
Michigan’ı da peşinden sürüklemez. Euro
bölgesinde ise her kriz odağı geniş kapsamlı
yangına yol açabiliyor. Örneğin, Yunanistan
ortak para bölgesini terk etse akla, ‘şimdi
sıra kimde?’ sorusu gelir.
AB antlaşmalarındaki yardımlaşma yasağının
finans piyasalarında ciddiye alınmamasına
bu yüzden şaşmamak gerek. Her bir Euro
ülkesi, ortakları tarafından nasıl olsa
kurtarılacağı düşüncesiyle, kendini mali
ABD’de ise her eyalet kendi borçlarının
sorumluluğunu taşır. Mali darboğaza
giren eyalet kemerleri sonuna kadar
sıkmak zorunda kalır. Köln Üniversitesi
profesörlerinden Wambach yine Kaliforniya
örneğini vererek, eyalet bütçesinin
tasarruf amacıyla dondurulduğunu ve kriz
sırasında Kaliforniya üniversitelerindeki
meslektaşlarının düşük maaşla mecburi izine
ayrıldıklarını hatırlatıyor.
Çok başlılık problemi
Amerikan eyaletlerinin bütçe disiplininden
ayrılmaması için, on iki merkez bankasındaki
eyalet hesapları üzerinden borçların
ödenmesini sağlayan farklı bir yöntem de
uygulanıyor. Böylece mali bölgelerin banknot
matbaasını devreye sokup diğer eyaletleri
sıkıntıya sokması önlenmiş oluyor.
Euro çatılırken benzer bir kliring
mekanizması kurulmamıştı. Bu nedenle
kriz sırasında 17 merkez bankasının target
bakiyeleri arasında muazzam dengesizlikler
ortaya çıktı. Almanya Merkez Bankası’nın
kriz ülkelerinin merkez bankalarından
aylık alacağı 30 milyar Euro’ya yükseldi.
Alacaklıların hesabın kapatılmasını talep
etmeleri, para birliğinin sonu anlamına gelir.
Avrupa Merkez Bankası (AMB) da Euro’yu
kurtarmak için her çareye başvurmaya
hazır olduğunu duyuruyor amma, Amerikan
ve İngiliz merkez bankalarının aksine, bir
hamlede karar alma yetkisi yok. Merkez
bankaları sistemini yakından tanıyan David
Marsh, Dolar ile Euro arasındaki en önemli
farkın bu olduğunu ve 17 milli merkez
bankasının söz sahibi olduğu federe bir
kuruluş olan AMB’nin kendi iradesiyle
karar alamamasının Euro’nun kırılganlığını
arttırdığını belirtiyor. n
Euro’nun geleceği ne olacak?
1
999 yılında ekonomi dünyasına
gözlerini açan Avrupa ortak para birimi
Euro kısa zamanda dünyanın en önemli
ikinci rezerv para birimi oldu. İyimser
tahminlere göre Euro’nun Amerikan
Doları’nı da geçip “rezerv para birimi”
tahtına oturması zaman meselesiydi.
Ama Yunanistan krizinden sonra Euro bu
iddiasını kaybetti. Hata, Euro’nun kısa
ömrünü artık doldurduğunu öne süren
kötümserler de var. Bu ortamda Euro
alacaklısı nasıl davranıyor? Ortak para
birimine sırt çeviriyor mu?
Euro’nun dünya rezerv para birimleri
içindeki payı bundan on bir yıl önce
tedavüle girdiğinde yüzde 18’di. Bu oran,
2009 yılının dördüncü çeyreğinde ise yüzde
28’e yükseldi.
Ama 2010 yılbaşından bu yana Euro,
Dolar karşısında yüzde 20 oranında değer
kaybetti. Değer kaybı Merkez Bankaları’na
300 milyar dolar kaybettirdi. Dünyanın en
fazla döviz ticareti yapan bankası Deutsche
Bank’ın kambiyo uzmanı Nicolaus Heinen,
dış değerinin aşınmış olmasına rağmen,
Euro’nun rezerv para birimi olma özelliğini
yitirmediğini söylüyor ve şu değerlendirmeyi
yapıyor: “Euro-Dolar paritesindeki kısa
vadeli oynamalar ile uzun vadeli yatırım
kararları arasında ayrım yapılması çok
önemli. Kur oynamaları, yatırımcının keyfini
kaçırıp uluslararası finans piyasasındaki
aktörlerin moralini bozabilir. Euro’yu rezerv
birimi olarak kullanan Merkez Bankaları ile
hazine fonlarının uzun vadeli yatırım planları
bu oynamalardan etkilenmez.”.
Avrupa ülkeleri için önemli
Euro’yu önemli rezerv para birimi olarak
tutanların başında ortak para bölgesinin
üyesi olmayan AB ülkeleri geliyor. Deutsche
Bank uzmanı Nicolaus Heinen, bunu şöyle
açıklıyor: “Bunlar, öncelikle doğu Avrupa
ülkeleri. Bu ülkelerin müdahale aracı olarak
Euro’ya ihtiyaçları var. Milli paralarının Euro
karşısındaki değerine istikrar kazandırmak
için sermaye piyasasına Euro ile müdahale
edebiliyorlar. Buna bir de yükselen piyasalar
şeklinde tarif edilen, büyüme hızı yüksek
kalkınma halindeki ülkeleri eklemek gerekir.
Bu ülkeler de rezerv portföylerindeki Dolar’ın
yanına artık Euro’yu da ilave ediyorlar.”
'Batırılamayacak kadar önemli'
Ortak para biriminin değer kaybetmesi
Euro stoklayan ülkelerin yatırımlarına da
değer kaybettirir. Yani anca beraber, kanca
beraber. Nicolaus Heinen bu nedenle Suudi
Arabistan ya da Birleşik Arap Emirlikleri’nin
yüksek miktarda Euro satabileceklerine
ihtimal vermiyor ve “Çünkü Euro artık, döviz
piyasası spekülasyonlarıyla batırılamayacak
kadar önemli bir para birimi. Bunu yapan,
kendine etmiş olur” diyor. n
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
KÜRESEL EKONOMİ
politikalarından tek başına sorumlu saymaz.
61
ÜLKE ARAŞTIRMASI
62
Yatırımcılarını bekleyen ülke:
Bulgaristan
Türkiye’deki her hangi bir şehre gidilebilecek kadar yakın
bir ülke olan komşumuz Bulgaristan, AB üyeliğiyle birlikte
hedeflerini büyüttü. Üyelik sonrası hızla gelişen ve yeni
yatırımları çekebilecek düzenlemelere giden Bulgaristan,
Türkiye için de önemli bir pazar. Ülke, adeta yeniden inşa
ediliyor. 2007’de AB’ye giren ve aldığı fonlarla kalkınma
atağına geçen komşumuzda, inşaattan enerjiye, altyapı
yatırımlarından turizme kadar hemen her sektörde büyük
yatırım fırsatı var.
1
989 yılından sonra Doğu Bloku
ülkelerinde başlayan değişim ve bu
değişim ile birlikte Komünist Ülkeler
Arasında Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma
Konseyi’nin (COMECON) işlevini yitirmesi,
Bulgaristan’ın üretim pazarlarını yitirmesine
ve ülkede atıl kapasitelerin ortaya çıkmasına
neden olmuştur.
Bulgaristan’ın pazar ekonomisine geçişinden
sonra, başarıyla uygulanamayan reformlar
sonucunda 1996 yılında ülkede ekonomik
kriz başlamıştır. Leva, Dolar karşısında
önemli ölçüde değer kaybetmiştir. IMF ile
imzalanan anlaşma çerçevesinde 1997 yılı
Temmuz ayında Para Kurulu kurulmuş ve
Leva’nın Alman Mark’ına endekslenmesi
ile birlikte ülkede makro ekonomik istikrar
Resmi Adı
Bulgaristan Halk Cumhuriyeti (Republic of Bulgaria
Nüfus
7,6 Milyon
Dil
Bulgarca
Yüz Ölçümü
111.002 km2
Başkent
Sofya (1,241 milyon)
Başlıca Kentler
Filibe (705 bin), Varna (460 bin), Burgas (420 bin)
Stara Zagora (356 bin), Blagoevgrad (329 bin)
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
sağlanmış olup, 1998 yılından sonra büyüme
yeniden başlamıştır. 1 Ocak 1999 tarihinden
itibaren ise Leva, 1,95583Lv: 1 Euro
kurundan Euro'ya endekslenmiştir.
2009 yılının Temmuz ayı itibarı ile tahmini
olarak 7,2 milyon olan Bulgaristan
nüfusunun yapısı, göç ve doğum oranlarının
düşmesi, ölüm oranlarının yükselmesi
nedenleri ile değişmektedir. 1988 yılı resmi
nüfus sayımında 9,9 milyon olan nüfus,
2001 yılı sayımında 7,9 milyona gerilemiştir.
Nüfustaki düşüşün en önemli sebebi göçtür.
1989-1996 yılları arasında 650 000 kişi
ülkeden göç etmiştir. 1992-2001 sayımları
arasında geçen zamanda yaklaşık 200 000
kişi ülkeyi terk etmiştir. Komünizm sonrası
ülkedeki koşullardan memnuniyetsizlik
ve 1980 sonlarında, 1990 başlarında
ülkede yaşayan Türklerin Türkiye’ye dönme
arzuları göçün başlıca nedenleridir. 1996
ve 1997 yıllarında ekonomik koşulların
Nüfus düşüşünün nüfusun yaş yapısı nedeni
ile hemen durması olanaksızdır. 1999 sonu
itibarı ile nüfusun yüzde 24,7’si çalışma
yaşının üstünde (çalışma yaşı sınırı: kadınlar
için 55, erkekler için 60), yüzde 58,1’i
çalışma yaşında, yüzde 17,2’si 15 yaş ya da
altındadır. 1992 yılı rakamları, sırası ile yüzde
23,7; yüzde 55,7 ve yüzde 20,5 dir. Ülke
nüfusunun 2020 yılı itibari ile 7 milyona ya
da daha aşağıya düşmesi beklenmektedir.
Doğal Kaynaklar ve Çevre
Bulgaristan’ın başlıca maden ve mineral
rezervleri boksit, bakır, kurşun ve kömürdür.
Petrol kaynakları açısından zengin olmayan
Bulgaristan’ın 15 milyon varil petrol
rezervinin bulunduğu tahmin edilmektedir.
Doğal gaz rezervi ise ortalama 1,5 yıllık
tüketimini karşılayacak düzeydedir.
Bulgaristan’ın sahip olduğu ormanlar 4,1
milyon hektarlık bir alanı kaplamaktadır.
Ormanlık arazinin yüzde 32’sini kozalaklı
bitkiler oluşturmaktadır. Bulgaristan üç
farklı iklim türünün kesiştiği bir alanda
Temel Ekonomik Göstergeler
Yıllar
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
GSYİH (Milyar USD)
33,2
42,1
52,0
48,8
51,5
51,1
52,1
Reel Büyüme Oranı
6,5
6,4
6,2
-4,9
0,1
2,5
3,5
Özel Tüketim Harcamaları (yüzde)
8,6
9,0
3,4
-3,5
-3,3
1,5
3,5
Cari İşlemler (Milyar USD)
-5,6
-8,7
-11,9
-4,7
-2,2
-1,3
-1,9
10,413
11,486
12,536
12,096
12,244
12,818
13,65
Kişi Başına GSYİH (USD)
İşsizlik Oranı
9,6
7,7
6,3
7,6
9,5
8,4
7,5
Enflasyon Oranı
6,5
12,5
7,8
0,6
4,5
3,4
3,3
Kredi Faiz Oranı
8,9
10,0
10,9
11,3
11,2
9,8
8,8
Euro/Leva (Yıl Sonu)
1,96
1,94
1,93
1,96
1,96
1,96
1,96
Euro/Leva (Yıl Sonu)
1,49
1,33
1,39
1,36
1,46
1,63
1,64
İhracat (Fob, Milyar Dolar)
15,1
18,5
22,6
16,4
20,9
23,1
24,6
İthalat (Fob, Milyar Dolar)
-22,1
-28,6
-35,2
-22,1
-23,8
-26,7
-28,9
Dış Ticaret Dengesi (Milyar USD)
-7,0
-10,8
-12,6
-5,7
-2,8
-3,6
-4,3
Bütçe Açığı
3,4
3,3
2,9
-0,9
-4,0
-3,0
-1,3
21,6
17,2
13,7
14,7
14,1
15,3
15,2
Kamu Borçları
bulunduğundan Orta-Avrupa karasalı, Asya
stepleri ve Akdeniz iklimine özgü bitki ve
ağaç türleri ormanlarında görülmektedir.
Bulgaristan, ormanlarda yaşayan bitki ve
hayvan türlerinin çeşitliliği bakımından diğer
Avrupa ülkeleri içerisinde birinci sırada yer
almaktadır. Ekilebilir arazinin yoğun olduğu
ülkenin başlıca tarım ürünleri ise sebzeler,
meyveler, tütün, buğday, arpa, ayçiçeği ve
şeker pancarıdır.
Tarım ve Hayvancılık
Toplam arazinin yaklaşık olarak yüzde
30’unu oluşturan 5,3 milyon hektarlık
ekilebilir araziye sahip olan Bulgaristan’ın
en önemli tarımsal ürünü ülkenin
kuzeydoğusundaki Dobruca bölgesinde
yetiştirilen buğdaydır. Ülkenin arpa ve mısır
üretimi de önemli miktardadır. Bulgaristan’ın
tarımsal üretiminde önemli yere sahip olan
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012
ÜLKE ARAŞTIRMASI
bozukluğu nedeniyle ülke dışına göçte artış
gözlenmiştir. Özellikle, eğitimli nüfus ülke
dışına çıkmaktadır. Son yıllardaki sosyal
ve ekonomik zorluklar gençlerin çocuk
sahibi olmaktan kaçınmalarına da neden
olmaktadır. Bu sebeple ülkeden göç sona
erse de nüfustaki düşüşün devam etmesi
beklenmektedir .
63
ÜLKE
ŞİRKET
ARAŞTIRMASI
HABERLERİ
64
ayçiçeği, tütün ve şekerpancarı ise diğer
sanayi bitkileridir. Tütün önemli bir ihracat
ürünüdür. Tütün üretimi Sovyet pazarının
çöküşünden sonra önemli ölçüde düşmüş
ancak son yıllarda yeniden artış göstermiştir.
Domates, salatalık ve biber ihraç edilen
önemli tarım ürünleridir. Elma ve üzüm
ülkede yetiştirilen başlıca meyvelerdir.
Ancak bu ürünlerin üretimi 1989 yılından
sonra bağların ve meyve bahçelerinin
ihmal edilmesi nedeni ile önemli düşüş
göstermiştir. Ülkede üretilen üzümün
büyük bir kısmı önemli bir ihracat ürünü
olan şarap üretimi için kullanılmaktadır.
Şarap ihracatının çoğunluğu Batı Avrupa
pazarlarına yapılmaktadır.
Bütün Orta Avrupa için önemli bir tarım
ürünleri tedarikçisi olma potansiyeline sahip
olan Bulgaristan’ın topraklarına yeterli
yatırım yapılmamakta, bunun yanı sıra
topraklardan yeterli verim alınamamaktadır.
Bulgaristan GSYİH’nin yüzde 1,7’sine denk
gelen AB sübvansiyonları önümüzdeki üç yıl
boyunca tarım sektörüne ayrılmıştır.
Sanayi
Komünizm dönemi ağır sanayi politikaları
neticesinde ülkede en fazla gelişen
sektörlerden biri de kimya sanayi olmuştur.
Ancak sektör doğal gaz gibi üretim
girdilerinin fiyat değişimlerinden kolaylıkla
etkilenmektedir. Devnya’daki büyük soda
karteli 1997 yılında Belçika firması Solvay
tarafından satın alınmıştır. Gübre sanayiine
de yabancı yatırım girişleri olmuştur.
Bulgaristan’da en büyük demir-çelik üreticisi
olup iflas eden Kremikovtsi şirketinin üretim
tesisi ve üretim sürecinde kullanılan bütün
varlıkları satışa çıkarılmıştır. Bu varlıkların
yanısıra şirektin 1,84 milyar leva borcu da
bulunmaktadır. Demir dışı metaller sektörü
de dünya talebindeki artış paralelinde son
yıllarda kazanç sağlayan bir sektör olmuştur.
Sektöre önemli doğrudan yabancı yatırım
Tarım sektörü özel sektörün egemenliği
altındadır. Özel çiftlikler, özel arazilerde
üretim yapan kooperatiflerden oluşmaktadır.
Ancak söz konusu kooperatifler komünizm
sonrasında 1990’lı yıllarda uygulanan
kooperatiflerden ziyade batı tarzı kooperatif
tanımına girmektedir. Sektörde aile
çiftliklerinin önemi devam etmektedir.
akışı gerçekleşmiştir. Bunlardan en önemlisi
Belçika firması Union Miniere’in Pirdop’taki
bakır eritme tesislerine yapmış olduğu
yatırımdır.
Ülkenin elektronik sanayii 1970 ve
1980’lerde oluşturulmaya başlanmıştır.
Sektör, COMECON ülkelerinin ihtiyaçları
çerçevesinde kişisel bilgisayar (PC) üretimine
yönelmiştir. COMECON pazarlarının batı
mallarına açılması beraberinde sektörün
üretimi durma noktasına gelmiştir.
Sektörün canlanmasını sağlamak amacı ile
üreticiler korsan kompakt disk üretimi gibi
stratejilere yönelmiştir. Ancak 1990’ların
sonunda uluslararası baskıların artması ile
korsan üretime ilişkin önlemler alınmıştır.
Sektör bu nedenle daha geçerli bir
toparlanma stratejisi belirleyerek fason
üretime yönelmiştir. Fason üretim Macar
Videoton’un girişimiyle gelişmektedir. Ayrıca
bazı Çin şirketlerinin de sektöre yatırımları
olmuştur. Sektörde komünizm döneminden
miras kalan iyi programlama becerileri de
bulunmaktadır.
Bulgaristan’ın otomotiv sanayii günümüzde
durma noktasına gelen küçük ölçekli
araba montajı, kamyon ve otobüs
üretiminden meydana gelmiştir. Son
zamanlarda büyük uluslararası şirketler
ülkede parça ve elektronik üretimine
yönelik yatırımlarda bulunmuştur. Alman
Daimler-Chrysler firması ile yapılan
Bulgar ordusunun motorlu taşımacılık
filosunun modernizasyonuna yönelik
çerçeve anlaşmasının Bulgar otomotiv
sektörünün gelişimine fayda sağlayacağı
düşünülmektedir. İş makinalarının üretimi
de bağımsızlık sonrasında yok denecek
kadar azdır.
Madencilik
Bulgaristan çok çeşitli metal ve metal
olmayan maden kaynaklarına sahiptir.
Hem demir hem de manganez cevherleri
çıkarılmaktadır. Bununla birlite çıkarılan
demir madeni sadece çelik imalat
sanayi gereksiniminin bir kısmını
karşılayabilmektedir. Kurşun ve bakır
madenleri ise demir haricinde yer alan
metalurjik işleri desteklemede yeterli
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
ÜLKE
ŞİRKET
ARAŞTIRMASI
HABERLERİ
durumdadır. Bulgaristan’da bazı önemli
altın yatakları bulunmaktadır ve bu yataklar
yabancı yatırımcıların ilgisini çekmektedir.
Bulgaristan’da bilinen elliden fazla mineral
rezervi bulunmaktadır. Bunlardan bazıları
kolay işlenemeyen beyaz mermer, mermer,
kuvarz, kaolin, kolay işlenemeyen kil
ve alçıdır. Ayrıca, Rodope bölgesinde
uranyum cevherleri bulunmaktadır. Bu
cevherlerin seksenli yıllarda 600 ton olduğu
bilinmektedir. 1989 yılından sonra uranyum
üretimi önce azaltılmış sonrasında ise
tamamen kaldırılmıştır. Son zamanlarda
sektörün tekrar eski haline kavuşturulması
konusunda tartışmalar sürmektedir.
65
Müteahhitlik Hizmetleri
2008 yılında ülkeye gelen yabancı sermaye
en çok gayrimenkul yatırımı yapmıştır. 2009
yılında ise yabancı yatırımlar nicelik ve
nitelik değiştirmiş, en fazla finansal aracılık
sektörüne yatırım yapılmıştır. Bununla
beraber nüfus giderek yaşlanmakta ve genç
nüfus AB üyesi ülkelere göç etmektedir. Mali
krizin etkisiyle alım gücü daralmış, işsizlik
artmış ve konut fiyatları düşmüştür. Nüfusun
yüzde 94’ü ev sahibidir. Karadeniz kıyısında
ve kış turizminin yoğun olduğu Bansko ve
Borovets bölgelerinde satılmayan yazlık
tipi konut sayısı 50-60 bin civarındadır.
Altyapı inşaat projeleri hariç, konut ve
alışveriş merkezi gayrimenkul piyasasında
şişkinlik mevcut olup, ilginin azalacağı
öngörülmektedir.
AB’nin çeşitli programlarından Bulgaristan’a
2013 yılına kadar yaklaşık 7-8 milyar
avro civarında fon sağlanacağı ve bu
tutarın önemli bir kısmının su şebekesi,
kanalizasyon, su arıtma, metro, karayolu,
limanlar, havalimanları ve demiryollarının
inşaatı ve rehabilitasyonuna tahsis edileceği
düşünülmektedir.
Türkiye ve Bulgaristan Dış Ticareti
Türkiye, Bulgaristan’ın 2011 yılı ihracatında
3. sırada olup, yüzde 8.5 paya sahiptir.
Yine aynı yıl Bulgaristan’ın toplam ithalatı
içerisinde Türkiye yüzde 5 pay ile 6.
sıradadır. AB üyeliğinin ardından Bulgaristan
Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı olma
pozisyonunu daha da güçlendirmiştir.
Türkiye’nin Avrupa ülkeleriyle yaptığı
ticaretin karayolu ile taşınan kısmının
büyük bir bölümü Bulgaristan güzergahını
kullanmaktadır. Ayrıca Bulgaristan,
Balkanların coğrafi olarak merkezi
konumundadır. İstanbul, Kocaeli ve Bursa
gibi Türkiye’nin üretim merkezlerine de çok
yakındır.
2007 yılından itibaren Bulgaristan’ın AB
üyeliği ve Türkiye ile AB arasındaki gümrük
birliğine dahil olması, bu nedenle ikili
ticarette gümrük vergilerinin sıfırlanması,
Bulgaristan’da kurumlar ve gelir vergisi
oranlarının yüzde 10’a düşmesi gibi
gelişmeler nedeniyle Bulgaristan’ı Türk
yatırımcıları gözünde cazip kılan özellikler
daha da artmıştır. Türkiye’nin Bulgaristan’a
ihracatında demir ve çelik, motorlu kara
taşıtları, elektrikli-elektriksiz makine ve
cihazlar, demir-çelikten eşyalar, plastik ve
plastikten mamul eşyalar önde gelmektedir.
Türkiye’nin Bulgaristan’dan ithalatında
önem arzeden başlıca ürünler ise sırasıyla
demir ve çelik, bakır ve bakırdan eşya,
mineral yakıtlar ve mineral yağlardır. n
GEBZEORGANİZE
ORGANİZESANAYİ
SANAYİBÖLGESİ
BÖLGESİSANAYİCİLERİ
SANAYİCİLERİDERNEĞİ
DERNEĞİI KASIM-ARALIK 2012
GEBZE
GOSB YERLEŞİM
G SB
®
YERLEŞİM PLANI
66
K
Sanayi Parselleri
İdari, Sosyal, Teknik Alanlar
Teknopark Alanı
Parklar
KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
GOSB YERLEŞİM
67
GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012

Benzer belgeler

Y - GOSB

Y - GOSB GOSB Haberler

Detaylı

gosbsad

gosbsad otomotiv, beyaz eşya gibi montaj yapılan tesislerde günde iki üç defa programlı sevkiyatlar beklenirken, dönem dönem bölgemizdeki trafik sıkışıklığından dolayı üretim aksamalarının olduğunu bile du...

Detaylı