osmanlı öncesi balkanlar`da türk izlerine dair toponimiler

Transkript

osmanlı öncesi balkanlar`da türk izlerine dair toponimiler
OSMANLI ÖNCESÝ
BALKANLAR’DA TÜRK ÝZLERÝNE
DAÝR TOPONÝMÝLER
Galip ÇAÐ*
134 OSMANLI ÖNCESÝ BALKANLAR'DA TÜRK ÝZLERÝ
TÜRKLER tarihin belirli dönemlerinde anayurtlarý Orta Asya’dan bilhassa
batýya doðru çok önemli göç hareketlerinde bulunmuþlardýr. Bu göçler sadece
Türk tarihi için deðil dünya tarihi için de mühim neticeler doðurmuþtur. Çalýþmamýz bugün özellikle Balkanlarýn karmaþýk etnik kimliði içerisinde Türk
imgesinin zannedildiði gibi ilk kez Osmanlý Türkleri ile deðil bundan çok önce
Hun, Avar, Peçenek ve Kuman Türk göçleri vesilesi ile bölgeye yerleþtiðini
göstermeyi amaçlamaktadýr. Bu manada çalýþmamýz sýrasýnda vereceðimiz yer
isimlerinde bu yerleþime dair izleri yansýtmaya çalýþacaðýz1. Zira bu yerleþimin
izlerini ortaya koymak Balkanlarda çeþitli bölgelerde hâkim olup buralara ilk
gelen topluluk olduðunu iddia eden Slav ve Arnavut topluluklarýnýn2 iddialarýný
yanýtlamak açýsýndan çok mühimdir.
Hun ve Avar Türklerine Dair Ýzler
Makedonya bölgesi tarih boyunca birçok kavmin göç sahasý içerisinde yer
almýþtýr. Bu kavimler arasýnda Thraklar (Trak), Ýlirler, Brigidler, Edonlar, Payonlar,
Pelagonyalýlar, Dorlar, Vandallar, Vikingler, Gotlar, Romalýlar, Slavlar ve
nihayetinde IV. yüzyýldan itibaren Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlar’ýn tümüne
yayýlarak güneye kadar inen Türkler bulunmaktadýr. Bahsi geçen Türk gruplarýný
Hunlar, Avarlar, Bulgarlar3, Kumanlar (Kýpçak) ve Peçenekler oluþturmakta idi.
Bu gruplar içinden Atilla komutasýnda, 447 tarihinde Ýstanbul surlarý önlerine
kadar gelen Hun Türkleri özellikle Bizans tarihinde de yer almýþtýr4. Attila
beraberindeki Türklerle Bizans’ýn Balkan topraklarýna saldýrmýþ ve Makedonya
ve güneyde Mora yarýmadasýna ve Ýstanbul önlerine kadar tüm topraklarý ele
geçirmiþtir. Attila bu dönemde bugünkü Balkanlarýn birçok önemli kentini
hâkimiyeti altýna almýþtý. Bunlar arasýnda Sirmium (Srem Mitroviçasý),
Singidinum (Belgrat), Naissus (Niþ), Serdika (Sofya) ve Scupi (Üsküp) de yer
almakta idi5. Attila’nýn ilerleyiþi Roma’ya kadar devam etmiþ ancak elinde
burayý alma gücü olmasýna raðmen bir medeniyet merkezi olan Katolik baþkentini sadece haraca baðlayarak kuzeye doðru çekilmiþtir.
Attila’nýn ölümü sonrasýnda Hun Türklerinin bir kýsmý Asya’ya dönmek
istemiþlerse de bölgede bulunan Avarlarýn hâkimiyetine girerek Karadeniz’in
kuzeyinden Tuna boyuna kadar birçok bölgede yerleþik bir hayat sürdürmüþlerdir. Hatta bu sýralarda meydana gelen kargaþa ile Güney Doðu Avrupa’ya
doðru kayan Hýrvatlarýn atalarýnýn Külük (meþhur), Kösendzi, Mugel, Alpel
(kahraman), Tugay, Buga gibi Avar Türkçesine ait isimlerle anýldýklarý
kaydedilmiþtir6. Zamanla bu Türk gruplarý evlilikler ve göçlerle bölgesel yoðunluk nispetlerini kaybederek daha cüzi birlikler haline gelmiþlerdir. Ancak bahis
geçen Türklerin bölgede býraktýklarý derin izler bugün elimizdeki verilerle net bir
þekilde ortaya konulabilmektedir.
GORA ABÝDESÝ 135
Attila’nýn Bizans ile iliþkileri sadece savaþlar üzerine kurulu deðildi. Bu
dönemde Bizans elçisi olarak Attila’nýn sarayýnda bulunan Rhetor Priskhos
sarayda kullanýlan diller arasýnda Türkçe ve Latince’nin varlýðýna dikkat etmiþtir.
Özellikle Hun Türkçe’sinde geçen medos kelimesi ilginçtir7. Zira bugün Slavca
olarak bilinen ve bal manasýna gelen med kelimesi aslýnda yine bal manasýna
gelen ve aslý medos olan Hun Türkçesi’ne ait kelimedir8.
Bu tarz Osmanlý öncesi Türk izlerine dair örnekler rahatlýkla çoðaltýlabilir.
Örneðin bilhassa Makedonya’da sýklýkla rastlanýlan “Vardar” isminin menþeinin
Türkçe olduðu genel bir kabuldür. Buna göre Makedonya’nýn Ege’ye dökülen en
büyük akarsuyunun, Veles’in güneyinde ve Osyek’in kuzeydoðusunda bulunan bir
köyün ve Karadað’da bir tepenin de adý olan bu Türkçe kelime Hun ya da Avar
Türkçesi’nde kale, korunaklý bölge manasýna gelen var kelimesi ile bugün de kullanýlan ve geniþ olmayan manasýndaki dar kelimesinin bir araya gelmesi ile oluþmaktadýr9 (Var + dar). Bu isim ve benzerlerine Osmanlý tahrir kayýtlarýnda da rastlanýlmaktadýr. Var-din10, Var-dino11, Ako-vardar12 bunlardan sadece bir kaçýdýr.
Yukarýda ifade ettiðimiz göçler neticesinde Karadeniz’i kuzeyinden Balkanlara
doðru inen Avarlar’ýn zaman içerisinde Slav topluluklarý ile kurduklarý akrabalýklarla benliklerinden uzaklaþtýklarý bilinmektedir. Bu akrabalýk Avar Türkleri için
uzun vadede bir sýkýntý doðuracaksa da diðer taraftan Bizans için Slav Avar ittifaký manasýna gelmekteydi. Avarlar bu manada Slavlarla girdikler etkileþim
sayesinde onlarýn öncüsü, eðiticisi ve müttefiki oluyorlardý13.
Macar krallarý adýna Hýrvatistan bölgesini idare eden yüksek rütbe unvaný
olan ban Avar Türkçesi’nden olan baðan kelimesinden gelmektedir14. Yine ban
topraðý, banlýk veya ban bölgesi manasýna gelen Banat adý da Avarcadan
gelmektedir15. Bu isimden türemiþ olma ihtimali yüksek olan birçok yer ismine
bilhassa bugünkü Makedonya’nýn çeþitli bölgelerinde rastlanmaktadýr. Örneðin
Ban-iç yada Ban-liç16 1542 tarihli bir tahrir defterinde Kalkandelen (Tetovo)’ne
baðlý bir karye (köy) adý ile karþýmýza çýkmaktadýr. Yine Manastýr’a ait 1544 tarihli bir defterde Ban-uþa ismiyle kayýtlý köy de17 tezimize katký saðlar niteliktedir.
Bu benzeþmenin Avarca’dan bir miras olma ihtimali yüksektir.
Peçenek ve Kuman Türklerine Dair Ýzler
Peçenek Türkleri VIII.-XI. yüzyýllar arasýnda gerçekleþen göçler vesilesi ile
Balkanlara gelmiþler ve buralara yerleþmiþlerdir. Oðuz Türkleri’nin Üçok kolundandýr. VI. ve VII. Yüzyýllarý arasýnda Balkaþ Gölü civarýnda hayatlarýný devam
ettirirken Uygur Türkleri’nin baskýlarý ile batýya doðru göçmeye baþlamýþlardýr.
889 yýlýnda Ýdil ýrmaðýnýn batý yakasýna geçerek bu bölgeye yerleþen Peçenekler,
136 OSMANLI ÖNCESÝ BALKANLAR'DA TÜRK ÝZLERÝ
zamanla Karpat Daðlarý’ný aþarak Macarlarý Tuna boyuna doðru sürdüler.
Aslýnda Peçenek göçlerini Uz ve Kuman göçleri ile birlikte incelemek aralarýndaki organik bað dolayýsý doðru bir yaklaþým olacaktýr.
Peçeneklerin bu dönemde Avrupa’nýn siyasi çehresinde oynadýklarý rolü en
somut þekilde ifade eden kiþi þüphesiz ki Bizans hükümdarý VII. Constantin
Porphyrogennetus olmuþtur: “(Peçenekler) Macarlar’ýn yegane korktuklarý bir
millet oldular18”. Peçenekler Balkanlara iyice yaklaþýrken arkalarýndan gelen
diðer Türk gruplarý Kumanlarýn baskýsýyla birden bire Bizans ile birlikte hareket
etmeye baþlamýþlar ancak bu duruma uzun süre devam etmemiþlerdir. Hatta
1050 tarihinde Edirne’yi kuþatacak kadar güçlendiler. Bu dönem ile alakalý
olarak Georg Ostrogorsky, Bizans için en aðýr sonuçlarýn ortaya çýktýðý dönem
demektedir19. Tarihler 1064’ü gösterdiðinde Peçenek Türkleri Mora yarýmadasýna kadar tüm Bizans Balkan topraklarýný ele geçirmiþlerdir20. Peçenekler uzunca
bir süre Göktürk alfabesini kullanmýþlardýr21.
Peçenekler 1026–1091 yýllarý arasýnda Sýrbistan’dan geçerek Bizans Devleti
tarafýndan bölgeye yerleþtirilmiþler ve zaman içerisinde Ortodoksluðu benimseyerek Sýrplaþmýþlardýr. Rasonyi Yunan Makedonyasý’nda bulunan MeglenoVlaklarý ve Sofya civarýnda bulunan Sop Bulgar Türkleri Peçenek kalýntýlarýdýr22.
Ancak þu bir gerçektir ki bu süre zarfýnda bölgede çok önemli bir etki yaptýlar.
Bugün Sýrbistan’da bu topluluðun ismi ile anýlan köyler vardýr (Peçenetsi).
Bunlardan bir tanesi Kraguyevats’ta diðeri ise Kosova’da bulunan Gillan yakýnlarýndadýr. Yine bugün kullanýlmasa da Prizren ve Kalkandelen arasýnda olup Þar
Daðý’ndan geçen yolun eski adý Peçenek Yolu’dur23. Ayrýca Sýrpça’da bulunan
Bozdovan (Bozdoðan) ve Koliba (Kulübe) kelimeleri de yine Peçenek
Türklerinden miras kalmýþtýr24. Bu kelimelerin farklý benzeþmelerine baþta tahrir
ve siciller olmak üzere bir Osmanlý arþiv materyalinde rastlayabiliyoruz: Kolobociþte25, Kolobo-hsýna26.
Orta Asya’dan gelerek Karadeniz’in kuzeyine oradan da Balkanlara geçen son
Türk boyu Kumanlardýr27. Bazý kaynaklar beyaz tenleri, çoðunlukla sarýþýn ve renkli gözleri ile Kumanlarý Türklerin en hoþ görünümlü boyu olarak görür. XI. yüzyýldan itibaren batýya doðru göç eden Kumanlar Karadeniz’in kuzeyine geldiklerinde
burada, daha önce buraya gelmiþ olan Hun ve Peçenek Türkleri ile ve sonrada
Rus topluluklarý ile mücadeleye girmiþlerdir. Her ikisi ile de baþarýlý þekilde
mücadele eden Kumanlar zamanla Tuna boyuna ve oradan da daha güneye
geçmiþlerdir. 1078 de bölgede hâkim olan Peçenek ve Kuman Türkleri Edirne’yi
kuþatacak kadar güçlenmiþ Bizans’a karþý bir federasyon kurmuþlardý28. Ancak
çok geçmeden Bizans harekete geçecek ve Kumanlarý kendi tarafýna çekerek bu
federasyonu daðýtacaktýr (1091)29. Kumanlarýn bundan sonraki mücadelesi daha
GORA ABÝDESÝ 137
çok Macarlar ve Ruslar ile olacak ve nihayetinde bölgede Cumania isimli bir
devlet kurulacaktýr30. Bu dönemden itibaren Kuman tarihi Macar tarihi ile birlikte
anýlýrken, 1223’te meydana gelen Moðol istilasý sonrasýnda yerleþik hayata
geçerek Hýristiyanlaþmýþlardýr. Ancak buna raðmen Kuman ismine bölgede sürekli olarak tesadüf edilmiþ ve günümüze kadar da korunmuþtur. Kuman Türkleri
Peçeneklerin aksine daha çok Uygur alfabesini kullanmýþlardýr.
Balkanlarda Osmanlý öncesi Türk izinin belki de en belirgini Kuman
Türklerine ait olanlardýr. Zira Macarca’da Kun31, Almanca’da Cuman,
Romenler’de Coman, Sýrp ve diðer Slav dillerinde Kuman ve bazý Avrupa dillerinde de Koeman olarak Kuman ismine somut bir þekilde rastlayabiliyoruz.
Ayrýca direkt olarak Kuman adý ile baþlayan çok sayýda þehir ve köy ismi halen
mevcuttur. Bunlardan en mühimi þüphesiz ki bugünkü Makedonya’da Üsküp
þehrinin kuzeybatýsýnda bulunan Kumanova32 þehridir33. Ancak bunlarýn
haricinde Kalkandelen’e baðlý Kumaniçe34, Üsküp’e baðlý Kumaniçe35,
Manastýr’a baðlý Kuman36 köyü, Voyvodina’nýn Banat bölgesinde ve Kosova’da
bulunan Kumani köyleri37 bu adla anýlan köylerden birkaçýdýr. Buna ek olarak
kurgan manasýna gelen Kolpa (Kulpa) kelimesin
Yine Makedonya’da bulunan ve Osmanlý idaresi ile Köprülü adýný alan Veles
bahsi geçen Türk izine somut bir örnektir. Veles Kuman Türkçesinde pamuklu
bez manasýna gelmektedir ki38, bu kadar net bir eþleþmeye sadece bir benzerlik
demek ilmi bir yaklaþým olmayacaktýr.
Yukarýda örneðini verdiðimiz merkezlerden baþka bugün halen var olmaya
devam etmiþ ve Osmanlý öncesi Türk yerleþimine dair önemli fikirler veren bir
çok yerleþim merkezi vardýr:
Kumaniç39, Kumaniçevo40, Kumantepe41, Basarebya (Basarabya)42, Pecine
aga (Peçenek Aða)43, Berende44, Çekan45, Grodamantsi (Gradomanlar)46,
Kraguavay47.
Sonuç
Balkanlar bugün gerek siyasi bir takým ideolojik hesaplar ve gerekse karýþýk
etnik yapýsý dolayýsýyla akademik çevrelerce farklý boyutlarý ile deðerlendirilmekte ancak net bir çözümlemeye kavuþamamaktadýr. Bu karmaþýk yapýnýn belki de
somut örneklerle desteklenerek ortaya konabilecek en önemli noktasý geçmiþe
dair baðlantý ve özellikleridir. Bahsi geçen noktadan bakýldýðýnda Türklerin
Avrupa sahnesine çýkýþ dönemi ve bölgede býraktýklarýnýn ortaya konmasý önemli bir misyondur. Zira özellikle Balkan devletlerinin, Türklerin Osmanlý döneminde Balkanlara çýkýþýyla bölgedeki Slav halký Müslümanlaþtýrdýðý ve böylece
138 OSMANLI ÖNCESÝ BALKANLAR'DA TÜRK ÝZLERÝ
günümüze kadar gelen izler býraktýklarý tezine karþýlýk; bugün artýk tarihi bir
gerçek olan ve Türklerin Osmanlý Devleti’nden çok önce Karadeniz’in kuzeyinden gelerek bölgeye yerleþtiklerini tezini ortaya koymak ve doðrulamak için veriler elde etmek önemlidir48. Çalýþmamýz ortaya koyduðu delillerle bu misyonu
yerine getirme adýna fikir vermektedir. Bölge ile alakalý yapýlacak toponomik
deðerlendirmeleri derinleþtirmek bugün gözümüzden kaçmýþ olan birçok yeni
veriyi ilim âleminin tetkikine sunacaktýr fikrindeyiz.
* SAÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
DÝPNOTLAR
1- Aslýnda yer ismi olarak Balkan ifadesi dahi dað anlamýna gelen ve Türklerin daha Orta
Asya'da bulunduklarý sýrada kullandýklarý bir kelimedir. Bu ifade bugün halen hemen tüm
Balkan coðrafyasýnda kullanýlagelen bir kavramdýr. Bu deðerlendirme aslýnda daha çalýþmanýn
baþýnda Osmanlý öncesi Türk yerleþimini gösteriri bir ispattýr.
2- Tufan, Muzaffer, Göç Hareketleri ve Yugoslavya Türkleri, ERDEM, Atatürk Kült. Merkezi
Dergisi, V / 15, Eylül 1989, s. 926.
3- Burada belirtilmesi gereken noktalardan biri de þüphesiz ki Bulgar adýnýn Türkçe
menþeli olmasýdýr. Kelime Türkçe "bulamak, bulgamak= karýþmak" yada diðer bir görüþe göre
bittigur (Beþ Oður)'dan gelmektedir. Sofya'da yayýnlanan Bulgar Dilinin Etimolojisi Sözlüðü'de
Bulgar adýnýn Slav kökenli olmadýðýný doðrulamaktadýr, bkz., Tufan, Göç Hareketleri, s. 930.
4- Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 4.
5- Tufan, Göç Hareketleri, s. 929; Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 11.
6- Rasonyi, Laszlo, Tuna Köprüleri, Çev. Hicran Akýn, Türk Kültürünü Araþtýrma Enstitüsü,
Ankara 1984, s. 9-10.
7- Ahmetbeyoðlu, Ali, Grek Seyyah Priskos'a Göre (V. Asýr) Avrupa Hunlarý, TDAV Yay.,
Ýstanbul 1995, s.38.
8- Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 12.
9- Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 19.
10- BOA, TD 232, s. 34, 397.
11- Turkski Documenti Za Historiata Na Makedonskiot Narod, II, Üsküp, 1973, s. 240.
12- Kayýtta buranýn diðer adýnýn Mýzrakçý olduðu ifade edilmiþtir; BOA, TD 217, s. 80
13- Bu etki sadece Slav kaynaklarýnda deðil Rus yýllýklarýnda da görülmektedir; bkz.,
Tufan, Göç Hareketleri, s. 929.
14- Rasonyi, Tuna Köprüleri, s. 11-12.
15- Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 399.
16- BOA, TD 217, s. 6.
17- BOA, TD 232, s. 463
18- Runciman, hon S., "Orta Çaðlarýn Baþlarýnda Avrupa ve Türkler", BELLETEN, VIII25, Ankara 1943, s. 55
GORA ABÝDESÝ 139
19- Ostrogorsky, Georg, Bizans Devleti Tarihi, TTK, Ankara 1995, s. 309.
20- Ostrogorsky, a.g.e., s. 317.
21- Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 406-407.
22- Rasonyi, Tuna Köprüleri, s. 65.
23- Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 407.
24- Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 408.
25- Manastýr 2. Þeriye Sicili (1622-23), Hüküm: 636, s. 55.
26- Manastýr 2. Þeriye Sicili (1622-23), Hüküm:1102, s. 133.
27- Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 409.
28- Rasonyi, Tuna Köprüleri, s. 87, .Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000,
s. 410.
29- Ostrogorsky, a.g.e., s. 333.
30- Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 411.
31- Bu kelimenin aslýnda Türkçe olduðunu ifade eden kaynaklar da mevcuttur; bkz.
Rasonyi, Tuna Köprüleri, s. 83.
32- Bugün Kumanova þekline dönüþmüþ olan bu isim 16. yüzyýl ortalarýnda Kumanava
þeklindedir; BOA, TD 217, s. 23.
33- Tufan, Göç Hareketleri, s. 931.
34- BOA, TD 217, s. 40.
35- BOA, TD 217, s. 5.
36- BOA, TD 232, s. 465.
37- Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 411.
38- Hamzaoðlu, Yusuf, Balkan Türklüðü, I, Ankara 2000, s. 414.
39- Drama'ya baðlý eski bir Türk köyü, bkz. Acaroðlu, Türker, Balkanlarda Türkçe Yer
Adlarý Klavuzu, IQ Yay., Ýstanbul 2006, s. 429.
40- Kostur'a baðlý eski bir Türk köyü, bkz., Acaroðlu, a.g.e., s. 429.
41- Serez'de bulunmaktadýr, bkz., Acaroðlu, a.g.e., s. 429.
42- Güneydoðu Avrupa'da Dnyester ve Prut arasýnda ve Karadeniz kýyýsýnda uzanan
bölge. Kurucusunun Kuman Türk'ü olduðu bilinmektedir. Basar Türkçede "yenmek" manasýna gelen bas- köküne dayanýrken aba yada apa Türkçe kiþi adlarýnda sýkça rastlanýr bir son
ektir (Aslan-apa gibi), ayný zamanda Basaraba ilk Romen hükümdar soyunun kurucusudur,
bkz., Acaroðlu, a.g.e., s. 66.
43- Kuzey Dobruca'da bulunmaktadýr. Eski bir Peçenek köyüdür. 1048-191 yýllarý arasýnda Peçenekler'e ev sahipliði yapmýþtýr, bkz., Acaroðlu, a.g.e., s. 90.
44- Eski Yugoslavya'da Tsaribrod'a baðlý köy. Sofya'da da bu isimde bir köy vardýr. Ýsim
Peçeneklerin Berende / Berendi boyunu anýmsattýðý iççin Peçenek kökenli olmasý yüksek bir
ihtimaldir, bkz., Acaroðlu, a.g.e., s. 129.
45- Eski Yugoslavya'da Tsaribrod'a baðlý Türk köyü. Rasonyi'ye göre Çekan, Kumanca'da
bir türaðaç kakan manasýna gelen Çakan ile ayný kelimedir, bkz., Acaroðlu, a.g.e., s. 134.
46- Üsküp'e baðlýdýr. Bu ismin Peçenek deðilse de ya Ýlk Bulgar, Peçenek yada Uz kökenli olduðunu Sýrp dil bilimciler öne sürmüþlerdir, bkz., Acaroðlu, a.g.e., s. 147.
47- Bugünkü Sýrbistan'da eski bir Türk köyüdür. Proto-Bulgarlar Türkçesi'nden gelmektedir. Kara-guy yada Kraguy da yine ayný manadadýr, bkz., Acaroðlu, a.g.e., s. 167.
48- Kurat, A. Nimet, Peçenekler mad., ÝA/ 9, s. 542.
140 OSMANLI ÖNCESÝ BALKANLAR'DA TÜRK ÝZLERÝ