PDF Sürümü - Birlikte Daha Güzel

Transkript

PDF Sürümü - Birlikte Daha Güzel
Türkiye’nin Yeni Yazarları Projesi,
örnek bir projedir.
Birlikte Daha Güzel Dergisi
“Hayatı Birlikte Paylaşıyoruz”
Adı: Birlikte Daha Güzel Dergisi
Türü: 4 Aylık Süreli Dergi
Bağcılar Belediye Başkanlığı Adına Sahibi
Lokman ÇAĞIRICI
Belediye Başkanı
Genel Yayın Yönetmeni
Cengiz PACCI
Proje Koordinatörü
Hasan Feyzi GİRAY
Editör
Melike Nur ÇEP
Proje Danışmanı
Aliye YÜCEL
Yayın Kurulu
Mehmet ŞİRİN
Kenan GÜLTÜRK
Ekrem KIZILTAŞ
Görsel Tasarım
Tasarım AJANSI
Kapak ve İç Tasarım
Hüseyin ÖZKAN
Bilişim ve Sosyal Medya
İsmail Hakkı TAYFUR
Halim SARI
Prodüksiyon-Yapım
Mehmet Emin GİRAY
Kültür Bak. Sertifika No
27776
Baskı
Yeditepe Ofset
Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi 2BC2
Topkapı-Zeytinburnu / İstanbul
Tel: 0212 544 27 01 Faks: 0212 501 15 55
Yönetim Merkezi
Tanıtım Sokağı Proje Merkezi
www.tanitimsokagi.com
Tel 0212 659 44 71
e-mail iletisim@ birliktedahaguzel.org
Web www.birliktedahaguzel.org
facebook.com/ birlikteguzel
twitter.com/birlikteguzel
İletişim 0212 410 76-77
Başvuru Yönetim Merkezi 0212 410 06 00
Web www.bagcilar.bel.tr
twitter.com/bagcilar.bld
facebook.com/bagcilar.bld
Birlikte Daha Güzel Dergisi
Bu derginin hakları anlaşmalı olarak Bağcılar Belediyesine
aittir. Yazılı izin olmaksızın hangi dilde ve hangi ortamda
olursa olsun materyalin tamamının veya bir kısmının
çoğaltılması ve elektronik ortamlarda yayınlanması
yasaktır. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
AYIN KONUĞU - CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN / 2
Birlikte Daha Güzel - Lokman Çağırıcı / 4
TÜRKİYE’NİN YENİ YAZARLARINA ‘ALTIN ÖDÜL’ / 6
13 ÜLKE İLE BİRLİKTE YEMEK YAPTIK / 9
BİR KİTAP / KÖR TOPAL GİDEN BİLİM “ENGELOJİ” / 12
BUNLAR DA YAŞANMIŞ / 14
BİZİM MEKÂNLAR / ENGELLİLER SARAYINDA NELER OLUYOR / 16
DOĞAL VE SAĞLIKLI YAŞAM / MUCİZEVİ BİTKİ ÇÖREK OTU / 18
ENGELLİ DOSTU TEKNOLOJİLER / ENGELLİYE KİTAP OKUYAN MAKİNE / 20
OKU-YORUM / TÜRK ROMANININ ÜSTADI / 22
BİLGİ KUTUSU / PAHA BİÇİLMEZ YARDIM / 24
İFTİHAR TABLOSU / SPASTİK ENGELLİ BİR STAND UP USTASI / 26
Engelliler SAS Komandolarıyla Dalış Yaptı / 32
2
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
Ayın Konuğu
TÜRKİYE’NİN YENİ YAZARLARI PROJESİ
T
ürkiye, derin ve köklü bir entelektüel geleneğe, sağlam kültür ve medeniyet değerlerine
yaslanan kadim bir mirasın temsilcisidir. Kitap, yazı, kalem kültürümüzde basit işlevlerin
ötesinde hikmetin nesillere aktarılmasında kullanılan araçlardır.
Bizim kültürümüzün, değerler sistemimizin merkezinde insan vardır. Yaratılışı itibariyle müstesna
yeteneklere, haklara sahip olan her bir birey, toplumun içinde eşit muamele görmeyi hak etmektedir. Bunun için yetenekleri ve donanımı doğrultusunda kendini yetiştirmek isteyen herkese gerekli
fırsatlar verilmeli, imkânlar sağlanmalıdır.
Hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan engelli kardeşlerimiz de herkes gibi kendilerine fırsat ve imkân
verildiğinde pekâlâ iyi bir avukat, iyi bir sanatçı, iyi bir sporcu olabileceklerini göstermektedirler.
Engelli kardeşlerimizin toplumla bütünleşmelerine yönelik faaliyetlerin her alana yayılması bu bakımdan önemlidir.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız ile Bağcılar Belediyemizin işbirliğiyle hayata geçirilen “Türkiye’nin Yeni Yazarları Projesi’ni, bu bakımdan örnek bir çalışma olarak görüyorum. Engelli kardeşlerimizin yazma yeteneklerini ortaya koyabilmeleri ve geliştirebilmeleri için
kendilerine bu imkânın sağlanmış olmasını takdirle karşılıyorum.
Önümüzdeki dönemde ilim, fikir ve sanat hayatımızda engelli kardeşlerimizin yazdıkları, editörlüğünü yaptıkları kitaplarla daha sık karşılaşacağımıza inanıyorum. Engelli kardeşlerimizin bakış
açılarından süzülerek vücut bulacak tüm eserleri büyük bir keyifle bekleyeceğimizden
şüpheniz olmasın.
Hikmetle, bilgiyle, vicdanla yoğurulmuş nice engelli kardeşimizin, kaleme, kitaba, ilme hizmet ederek kültürümüze katkıda bulunmalarını sağlayacak bu projede emeği geçenleri tebrik ediyor; ülkemizin yeni kültür elçilerini can-ı gönülden kutluyorum.
Recep Tayyip ERDOĞAN
CUMHURBAŞKANI
Birlikte
Daha Güzel
B
ağcılar Belediyesi olarak, insanı
merkeze alan sosyal projelerde
her zaman Türkiye’de örnek projeleri hayata geçirdik ve bunun en iddialısı da dünyada sayılı projeler arasında
yer alan Engelliler Sarayımızdır.
Bizim engellilere bakış açımız, yardım
etmekten çok kendi ayakları üzerinde
durmalarına katkı sağlamaktır. Bunun
en kalıcı yolu da eğitimlerine yardımcı
olmaktır. Tesisimizle engelli kardeşlerimizi hayata tutundurmaya çalışmakla
kalmıyor, aynı zamanda birer meslek sahibi yaparak onların sosyal ve ekonomik
hayatta yerlerini almalarına yardımcı
oluyoruz.
Bizim engellilere bakış açımız,
yardım etmekten çok
kendi ayakları üzerinde durmalarına
katkı sağlamaktır.
Bunun en kalıcı yolu da eğitimlerine
yardımcı olmaktır.
Biz bu hedefimizi,
dünyada sayılı projeler arasında yer alan
Engelliler Sarayımızda
gerçekleştiriyoruz.
4
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından
desteklenen, Engelliler Akademisi ve
Engelsiz Eğitim projelerinin uygulandığı
merkezimizde, farklı engel gruplarında
yaklaşık 1.500 engelliye meslek eğitimleri veriyoruz. Engelliler Sarayı ile birlikte
Bağcılar’da evine kapalı engelli kalmadığı gibi aldıkları kurslar sayesinde de
hepsi birer vasıflı eleman konumuna
ulaştı. İş hayatında, sporda, sanatta ve
daha birçok alanda “biz de varız” diyorlar.
Bu azim ve gayretleri aileleri kadar bizleri de mutlu ediyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel
Müdürlüğü ile birlikte başlattığımız
“Birlikte Daha Güzel” kampanyası çerçevesinde “Türkiye’nin Yeni Yazarları” isimli
“Yazarlık Atölyesi” açtık.
Önemli yazar ve fikir adamlarımız, kursiyerlerimizle bilgi ve tecrübe paylaşımında bulundu.
Engelli-engelsiz 18 kursiyerin katıldığı Yazarlık
Atölyesi’nin sonunda, kursiyerlerimizin yazdıkları öyküler arasında “Altın Kalem Ödülleri”ne
layık eserler çıktı.
Engellilerle alakalı ve onları hayata bağlayacak
her türlü projede yer almaya gayret ediyoruz.
Geçtiğimiz yıl Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortaklaşa
düzenlediğimiz Uluslararası Yemek Yarışması
ve Altın Tencere Dünya Ödülleri programına 13
ülkeden 60 lezzet ustası katıldı.
Yarışmaya katılan ülke temsilcilerinin Engelliler Sarayımız hakkındaki görüşleri ve engelli
kardeşlerimize sunulan imkânlar hakkındaki
övgüleri bizleri mutlu ettiği kadar, ülkemizin
“engelsiz hayat” yolunda geldiği noktanın
göstergesidir.
Şimdi önemli bir projeye daha imza atarak,
“Birlikte Daha Güzel” isimli elinizdeki bu
dergiyi görsel, sesli ve kabartma olarak yayın hayatına sunuyoruz. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk sayımızda
duygularını kaleme alması ayrı bir mutluluk
duymamıza vesile olmuştur.
Bağcılar Belediyesi olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da engelli kardeşlerimiz
için elimizden gelen çalışmaları yapmaya devam edeceğiz.
Çünkü biz; BİRLİKTE DAHA MUTLUYUZ.
Lokman ÇAĞIRICI
Belediye Başkanı
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
5
Haber Turu
Türkiye’nin
Yeni Yazarları’na
E
‘Altın Ödül’
ngellilerle birlikte yaşama kültürünü yaygınlaştırmak maksadı ile engelli ve engelsiz bireylerin birlikte katılımı ile “Türkiye’nin Yeni
Yazarları” isimli bir yazarlık atölyesi düzenlendi.
“Türkiye’nin Yeni Yazarları-Altın Kalem Ödül
Töreni” Bağcılar Belediyesinin Koordinatörlüğünde; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelliler
ve Yaşlılar Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Basın İlan
Kurumu, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği, Türkiye
Yazarlar Birliği, Divan Akademi ve İlmek Kitap gibi
kurumların katkılarıyla hayata geçirildi.
6
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Doç. Dr. Ayşenur İslam’ın katılımı ile başlayan yazarlık atölyesine
başta görme engelliler olmak üzere çeşitli engel
grupları, engelli yakınları ve üniversite öğrencilerinden oluşan 18 kişilik grup “yazarlık atölyesinde
gazeteci ve akademisyenler tarafından aldıkları eğitimi, “Altın Kalem Ödül Töreni” ödül töreni ile
taçlandırdılar.
‘Altın Kalem Ödülleri Programı’
Selahattin Kocaaslan’ın sunuculuğunu yaptığı
Altın Kalem Ödül Töreni, Bağcılar Belediye Başkanı
Lokman Çağırıcı’nın yaptığı bir konuşma ile başladı. Engelli ve engelsiz kursiyerlerin birlikte katıldığı
yarışmanın sonuçları ‘Altın Kalem Ödülleri’ programında açıklandı.
Cemil Meriç ve Aşık Veysel
Canlandırıldı.
Çok özel konukların yer aldığı programda, Cemil
Meriç ve Aşık Veysel temsilen canlandırıldı. Engelli
engelsiz oyuncuların skeçleri ile şenlendirdikleri programda, sürprizler ve çeşitli ödüller takdim edildi.
Diğer bir sürpriz de dereceye giren yazarların
özel bir yayınevi tarafından bireysel olarak kitaplarının çıkarılacak olması…
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
7
KİTAPLARINI ALTIN KALEMLERİYLE
İMZALADILAR
Programın ilerleyen saatlerinde ödüle layık görülen isimleri jüri başkanı İkbal
Gürpınar açıkladı. Yarışmada birinciliği
elde eden Serdar Kulak ile Yunus Emre
Gürcan’a tablet bilgisayar, altın kalem
ve İngilizce eğitim seti ile yayımlanan
kitapları İlçe Kaymakamı Erdal Çakır ile
Başkan Çağırıcı tarafından verildi.
Yarışmada birinci olan Serdar Kulak:
“Daha önce yapılan projelerde, engelli olmayanlar engelliler adına karar veriyordu. Ancak
bu proje engelliler ve engeli olmayan kursiyerlerce gerçekleştirildi. Katılımcı bir proje oldu.“ diyerek duygularını dile getirdi. Gürcan da çalışmanın
ve azmin önemine dikkat çekti.
8
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
İkinci seçilen spastik engelli Talha Yıldız ile Mehmet Sebih Oruç da gümüş kalem, tablet bilgisayar
ve kitaplardan oluşan hediyelerini Öztürk ile Büyükkayaer’in elinden aldılar. Yıldız, engelli olarak bir
kitabının yayımlanacak olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Üçüncü olan bedensel engelli Fatma Şahin ve
Yeliz Ünsal da bronz kalem, tablet bilgisayar ve kitaplarından oluşan hediyelerini İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Yılmaz, İlçe Müftüsü Hasan Hüsnü
Sula ile İlçe Emniyet Müdürü Erdem Bursalı’nın elinden aldılar. Fatma Şahin de başından geçen olayları
düşündüğünde toplumu engellilere yönelik bilinçlendirmek için yazılar kaleme alacağını belirtti. Dereceye giren kursiyerler, hazırlanacak ortak dergide
ve farklı ortamlarda makale yazacaklar.
Haber Aktüel
13 Ülke ile
Birlikte Yemek Yaptık
Engelli bireylerin yetenek ve üretim potansiyellerine dikkat çekerek istihdam imkânlarını artırmak amacıyla 13 ülkeden görme, işitme, bedensel ve hafif zihinsel engelli olmak
üzere engelli ve engelsiz bireylerin katılımı ile yemek yarışması düzenlendi.
E
ngelli bireylerin yetenek ve üretim potansiyellerine dikkat çekerek istihdam imkânlarını artırmak amacıyla 13 ülkeden görme, işitme, bedensel ve hafif zihinsel engelli olmak üzere engelli ve
engelsiz bireylerin katılımı ile uluslararası bir yemek
yarışması düzenlendi.
Nadir Güllü (Karaköy Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı) ve Meltem Açıkel (Yemek Kitabı Yazarı-TV Programcısı) yemekleri değerlendirdiler. Jüri yarışmacıların
yaptığı yemekleri seçerken bir hayli zorlandı.
Bağcılar Belediyesi’nin Koordinatörlüğünde; Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Beykent Üniversitesi, EUROTOG (Avrupa Aşçılar
Birliği), AŞPAFED (Aşçılar ve Pastacılar Federasyonu),
Karaköy Güllüoğlu, Hacı Abdullah ve Doğal Tarifler
Yayınevi ile ortaklaşa düzenlediği Uluslararası Yemek
Yarışması ve Altın Tencere Dünya Ödülleri programında, 13 ülkeden 60 yarışmacı ter döktü.
Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı’nda düzenlenen Uluslararası Yemek Yarışması’nda büyük heyecan yaşandı. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 13
ülkeden katılan yarışmacıların hazırladığı yemekler
jüri tarafından değerlendirildi. Dereceye giren yarışmacılar nano teknolojiyle üretilmiş “Altın Tencere”
sahibi oldu.
Sunuculuğunu İnci Ertuğrul ile Esat Özata’nın yaptığı
programa ayrıca Küçükçekmece Kaymakamı Harun
Kaya, gazeteci Ömür Gedik, sanatçı Jale Parıltı ile Sevim Emre’nin yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
JÜRİ SEÇİMDE ZORLANDI
Akademisyen-Aşçılık Milli Takım Kaptanı Esat Özata’nın başkanlığını yaptığı jüride yer alan Öğretim Üyesi
Ahmet Özbek, Axiotis Paraschos (Euro-Touges/ Avrupa
Aşçılar Birliği Başkanı), Ümit Yüksel (AŞPAFED- Aşçılar
ve Pastacılar Fed. Başkanı), Konuşma ve işitme engelli Hakan Alsaç (İstanbul Radisson Blue Otel-Ortaköy),
AYAKLARINA SAĞLIK
1. “İran pilavı” ile İran
2. “Üsküp Yahnisi” ile Makedonya,
3. Piliç Topkapı yemeğiyle Türkiye,
4. “Halelem” isimli yemekle Pakistan ekibi oldu.
Yarışma sonucunda nano teknolojiyle üretilen en
büyük altın tencere İranlı ekibin oldu.
Programa katılan Sevim Emre, Niran Ünsal ve Jale
Parıltı engellilerle birlikte şarkı söyleyip halay çektiler.
Birinci olan ekibe bilgisayar ile altın tencere, ikinciye
tablet bilgisayar ile altın tencere ve üçüncüye de fotoğraf makinesi ile altın tencere hediye edildi. Yarışma sonunda Başkan Lokman Çağırıcı tüm yarışmacılara madalya, jüri üyelerine de teşekkür plaketi verdi.
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
9
TALİMATI, ŞİMDİKİ
CUMHURBAŞKANIMIZ VE DÖNEMİN
BAŞBAKANI SAYIN RECEP TAYYİP
ERDOĞAN VERMİŞTİ
AK Parti İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol yaptığı
konuşmada yarışmacılara teşekkür ederek, “Değerli
başkanımıza böyle güzel bir organizasyonu yaptığı için
teşekkür ediyorum.” dedi. Engeliler Yasası’nın çıkarılmasında TBMM’de çalışan birisi olarak güzel bir iş yaptığını belirterek, “2005 yılında talimatı şimdiki Cumhurbaşkanımız ve dönemin Başbakanı Sayın Recep
Tayyip Erdoğan vermişti. Allah kendisinden razı olsun.
Ülkemize bu yasayı hediye ettik. Tek amacımız eğitim,
sağlık ve diğer alanlarda istihdamı ön plana çıkarmaktı.
Eğer yasada eksik kısım varsa dilek ve temennileri dinliyor açıkları kapatmaya çalışıyoruz.” dedi.
10
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
ENGELLİSİ MUTLU OLAN TOPLUMU
HEDEFLİYORUZ
Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da geçen yıl “Birlikte Yemek Yapıyoruz-Birlikte Daha Güzel” programını düzenlediklerini hatırlatarak ülkenin
yedi bölgesinden lezzetleri buluşturduklarını anlattı.
Bu yarışmada da 13 ülkeden 60 lezzet ustasının yer
aldığını anlatan Çağırıcı, şöyle konuştu: ”Türkiye’de
bir başka örneği olmayan Engelliler Sarayı’nda farklı
bir program düzenliyoruz. Engellilere imkân oluşturmak ve fırsat vermek durumundayız. Engelliler Sarayı’mızda yüzlerce engelli kursiyerimiz kurs görüyor.
Biz bireylerin mutluluğu için çalışıyoruz. Çocuğu gülmeyen, kadını güvende olmayan, gencinin umutlu
olmadığı, engellisinin mutlu olmadığı yerde toplumun huzurundan bahsedilemez.” Dedi.
ENGELLİLER BİZİM BİR PARÇAMIZ
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İstanbul İl
Müdürü İnal Önal Tekin de konuşmasında programa emeği geçen herkese teşekkür etti. Darülaceze
Başkanı Aylin Çiftçi ise çok önemli bir gün yaşadıklarını belirterek, “Bu sarayda engellerin kalktığını
gördüm.” dedi. Ünlü sanatçı Orhan Gencebay’ın eşi
Sevim Emre de herkesin gönlündeki engeli kaldırarak engellilerin önünü açması gerektiğini belirterek,
“Gözlerim yaşardı. Çok duygulandım. Engelli kardeşlerimize destek vermeliyiz. Onlara acımayalım,
sevgi ile yaklaşalım.” diye konuştu.
ENGELLİLERLE HALAY ÇEKTİLER
Çekişmeli geçen yemek yarışmasında Türkiye,
Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna Hersek, Kazakistan,
İran, Pakistan, Ürdün, Katar, Tunus, Kosova, Makedonya ve Mısır’dan yarışmacılar hünerlerini sergiledi.
Yarışmada iki kolu olmadığı halde ayaklarıyla
yemek yapma becerisi olan İranlı yarışmacı Zohreh
Etezadolsaltaneh yoğun ilgi gördü. İranlı yarışmacı
ülkesine ait bir yemek yaptı. Yine Katar adına yarışan
görme engelli İbrahim El Bahlade de şehriye yemeği
pişirdi. Yarışmacılar mutfakta hünerlerini sergilerken,
ünlü sanatçı Niran Ünsal da mini bir konser verdi. Engelli kursiyerler de Jale Parıltı’nın söylediği şarkılar eşliğinde halay çekerken Sevim Emre de onlara katıldı.
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
11
Bir Kitap
Kör Topal Giden Bilim
“Engeloji”
Aliye Yücel ve yeni çıkan kitabı “Engeloji” üzerine konuştuk...
MELİKE NUR ÇEP
Merhaba, kendinizi bize tanıtır mısınız?
B
ursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde doğdum. 9 aylık iken çocuk felci geçirdim. Bu
nedenle bedensel engelliyim. İlk, orta ve lise
öğrenimimi Mustafakemalpaşa’da tamamladım.
Üniversite öğrenimi için İstanbul’a geldim. Marmara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Mezun
olduğum yıllarda engelliler öğretmenlik yapamıyordu. Bu nedenle öğretmen olduğum halde mesleğimi yapamadım. Sevdiğim bir alan olduğu için medya sektöründe çalışmaya başladım.
1989 – 1990 yıllarında Kadın ve Aile Dergisi’nde
editör olarak; 1991 – 1994 yılları arasında engellilere yönelik Yaşama Sevinci Dergisi’nde editör, yine
engellilere yönelik hazırlanan ve TRT’de yayınlanan
Her Şeye Rağmen programında yapım yardımcısı
olarak çalıştım.
Küçük yaşlarda arkadaşlarım koşup oynarken, ben mecburen evde oturduğum için mi kitap
okuyorum diye düşünsem de seviyordum okumayı... Öyle ya, bazı şeyler zorla olmuyor. Çocukken
kitapları büyük bir keyifle okurdum. Anılarımın en
önemli anları yeni bir kitabı elime aldığım zamanlara
aittir. Okuma sevgim Kemalettin Tuğcu ve Eflatun
Cem Güney’in kitaplarını, Doğan Kardeş Dergilerini ve çizgi romanları okumamla başladı. Sonra da
klasikleri, yerli ve yabancı edebiyatçıların eserlerini
okumaya devam ettim.
Yazmaya gelince “yazacağım, yazayım” demekle olmuyor. Söyleyeceği bir şeyleri varsa yazabiliyor
insan... Engelli olmam okumama sebep olduysa da,
1994-2010 yılları arasında TGRT’de; Metin Yazarlığı, Yapım - Yönetim Yardımcılığı (Kadın ve Sağlık
Programlarında), TGRT - Basın ve Halkla İlişkiler Basın Tanıtım Sorumlusu ve TGRT HABER Medya Sorumlusu olarak görev yaptım.
engelleri yazmam tesadüf olmamalı... Bu konuda
2010 yılından bu yana da Beyazay Derneği ve İŞKUR’un ortak projesi olan engelli istihdamına yönelik Engelli Kariyeri’nde Değerlendirme Uzmanı
olarak çalışmaktayım.
Engellilik hakkında; kişisel olarak ve çevremde
Bu arada engellilere yönelik çeşitli projelerde çalışmıştım. 2011 yılında yazmaya başladığım halen yazmaya devam ettiğim engelli ve engelliliğe yönelik
kişisel bir blogum var.
12
Okumak ve yazmak size ne ifade
ediyor?
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
anlatacağım çok şey varmış ki yazıyorum!
Kişisel bir blogunuz var. Blog yazarlığı
nasıl başladı?
gözlemlediklerimden edindiğim fikirlerim vardı.
Maalesef engellilik yanlış biliniyor, engelliler yanlış
tanınıyordu. Hep “Bunu doğru anlatmalıyım” diye
düşünürdüm. Bir gün deneme amacıyla açtığım
bloga bu konuda paylaşmak istediklerimi yazdım.
İlgi görünce de devam ettim. Blog yazarlığı serüvenim işte böyle başladı.
Her yazı yazan kişi yazılarının beğenilip, takdir
görmesini istese de; galiba esas istediğim engelliliği
doğru tanımlayıp, bir farkındalık ortaya koymaktı.
Blogumda engelli ve engelsiz herkese seslenmek
istedim. Bu nedenle konularımı; araştırarak, özenle
ve günceli yakalayarak seçmeye çalıştım. Bir kişi bile
blogumu okusa ve engelliyi yanlış tanıdığının farkına varsa benim için çok önemliydi. Yazdıklarımın bir
gün kitaplaşacağını hayal ettim. Engeloji ile gerçeğe
dönüştü.
Yazdıklarımı derleyip düzenledikten sonra yayınevimin koordinatörü Hasan Feyzi Giray ve editörüm Melike Nur Çep ile isim arayışına girdik. Ben
hep kitabın adının bir cümle olmasını düşünüyordum. Aklımda şöyle bir isim vardı. “Topal Demesinler Diye.” Bu isim bir yazımı konu alan Mehmet Ali
Birand ile ilgiliydi. Ama beni de anlatıyordu. Sonra
tek kelime ve farklı bir isim olması gerektiğine karar verdik. O andan itibaren yayınevinden bir süre
istedim. Sonunda Engeloji’yi buldum. Hiç kullanılmamıştı, farklıydı ve anlamlıydı. Engelliyi doğru anlamak bir bilimdi! Engeloji’de bunu anlatıyordu. Alt
başlık olarak da “Kör Topal Giden Bilim” dedim.
Çünkü engelliler yanlış biliniyor ve tanınıyordu.
Kitabınızın hangi bölümlerden
meydana geliyor? Hakkında bilgi
verebilir misiniz?
Engeloji bir bütün olarak engelliyi ele alsa da
kendi içinde farklı kategorilerden meydana geliyor. Engelliyi yanlış tanıma, bazı engelli gerçekleri, çocukta engelli algısı, sinemada engelli
olgusu, örnek engelliler, dinimizde engelliye
bakış ve sporda engelliler bölümleri yer alıyor.
alanda unutuluyor. Üstelik empati konusunda başarılı değiliz.
Engelliye yanlış baktığımız için onların hayatını
zorlaştırıyoruz. Engelliler yaşadığı her türlü zorluğun
üstesinden geliyor. Ama toplumun yanlış bakışı onların hayatını zora sokuyor. Bu sosyal dışlanmanın
artık ortadan kalkması gerekiyor. Bunu da engelli
engelsiz hep beraber başaracağız. Kitabımın da bu
konuya katkısı olacağına inanıyorum.
Genç yazarlara, yazmak isteyenlere
tavsiyeleriniz nelerdir?
Öncelikle okumak. Çok okumak... Ancak her
çok kitap okuyan bir şeyler yazabilir diyemeyiz. Ama
okumadan da yazmak pek mümkün değil. İçten
geldiği gibi ve samimi yazmalı. Bilinen bir konuda
yazılmalı. Yoksa okuyucuya, karşı tarafa geçmez.
Yazdıktan sonra bir süre bekleyip sonra okumalı.
Çünkü mutlaka değiştirilecek bir şeyler çıkar.
Araştırma yapmak da çok önemli. Bilinen bir konuda
bile yazarken araştırmadan yazmamak gerekir.
Teşekkür ederiz. Son olarak söylemek
istedikleriniz nelerdir?
İnsanları kategorize etmeden olduğu gibi kabul
etmek gerektiğini söyleyebilirim. Böylece her alanda
işler ve ilişkiler kolaylaşır. Bir de her şeyin bizler için
bir imtihan olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız.
Hayata böyle bakarsak daha huzurlu oluruz. Ben de
size çok teşekkür ediyorum.
Bölümler farklılık gösterse de varılmak istenen
nokta hep aynı: Engelli farkındalığı... Engeloji bedensel eksikliklere odaklanmak yerine yeni bir bakış
açısı getiriyor.
Engelli ve engellilik üzerine
yazıyorsunuz. Bu konuda kısaca neler
söyleyeceksiniz?
Bu konuda söylemek istediklerimi yazdım ve
yazmaya devam ediyorum. Engellisi, engelsizi herkes toplumun bir parçası... Ancak engelliler pek çok
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
13
Bunlar da Yaşanmış!
Görmeyenleri Böyleyse
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünde şube müdürlüğü yaptığım günlerdi. Yine bir şube müdürü olan Ayşe
Hanım’la odalarımız yan yana olduğu için sık sık görüşebiliyorduk. Ayşe Hanım benimle ilgili bir hatırasını
şöyle anlatıyor:
“O günlerden birindeydi. Yabancıların olduğu bir toplantıda Halis Bey İngilizce olarak bir şeyler anlatıyordu.
O kadar güzel anlatıyordu ki bir arkadaş kulağıma eğilip şöyle dedi; ‘Bu yabancı misafirler şimdi düşünecekler
ki, bu milletin gözü görmeyenleri bu kadar İngilizce biliyorsa görenleri ne kadar biliyordur kim bilir?’
Hâlbuki gözleri görmeyen Şube Müdürümüz Halis Bey’den başka salonda İngilizce bilen yoktu.”
Ben de Görmüyorum
İlkokuldan arkadaşım Cemil, bir gün trende çorap satan bir satıcıya rastlar. Satıcıyı yanına çağırıp bir çorap
almak ister. Elleriyle çorapları bir süre inceledikten sonra bir çiftini eline alıp:
“Bu ne renk?” diye sorar.
Satıcı şaşırır:
“Siz görmüyor musunuz?” der. Cemil cevap verir: “Evet görmüyorum.”
Bu defa satıcı ilave eder:
“Ben de görmüyorum da!..”
14
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
Adresi Sipariş mi Verdin?
5 yıl yaşadığım Üsküdar Türkân Sabancı Görme Engelliler Okulu lojmanından sürem bitince ayrılmak
durumunda kalmıştım. Kiraya çıktığım yeni evim, Ümraniye’de şimdilerde Tantavi Mahallesi olarak anılan
mahalledeydi. Fakat enteresan bir adresim vardı.
Telefon başvurusunda bulunmak üzere Telekom’a gitmiştim. Yıl 2002 idi. Ama hâlâ telefon bekleme sıraları sürmekteydi. Ben beklerken sırası gelen insanlar görüşüyorlar ve şöyle konuşmalar işitiyordum:
Vatandaş:
“Yahu beyefendi ben bir yıldır telefon bekliyorum.”
Görevli:
“Anladım siz yeni başvurmuşsunuz.”
Vatandaş:
“Bir yıl diyorum beyefendi koca bir yıldır bekliyorum.”
Görevli:
“Olabilir efendim yeni sayılır, üç yıldır bekleyen de var.”
Neyse, bu konuşmalardan sonra sıra bana geliyor.
İşlemlerimi yaparken görevli bana soruyor:
“Adres nedir?”
Ben adrese başlıyorum:
“Atatürk Mahallesi.”
“Evet.”
“Köroğlu Caddesi.”
“Evet.”
“Köroğlu Apartmanı.”
Bir sessizlik oluyor. Görevlinin nefes alışından, boğazından gelen kıkırtılardan gülmek istediği ama ayıp
olur diye gülemediği mesajını alıyordum. Görevliye yardımcı olmak adına:
“Beyefendi gülebilirsiniz, rahat olun!” dedim.
Adam gerçekten de gülmeye başlıyor ve diyor:
“Yahu güzel ağabeyim, bu adresi sipariş mi verdin?”
Öyle ya, Köroğlu’yla dolu bir adres ve karşısında bir görmeyen adam...
Ben ise Allah’tan adres veriyordum, ya bir de tarif veriyor olsaydım, “Köroğlu Gıda’yı geçince…” de
diyecektim.
Buradaki öyküler, Halis Kuralay’ın kaleme aldığı Kör Öyküler isimli İlmek Kitap’tan çıkan yaşanmış olayların anlatıldığı
eserden alınmıştır.
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
15
Bizim Mekânlar
Engelliler
Sarayı’nda
Neler Oluyor?
MUSTAFA GÜRSES
H
er zaman tartıştığımız ve ortak bir noktada
buluşamadığımız bir konu vardı. Aklınıza ilk
gelen şey siyaset mi acaba? Hayır, siyaset
değildi. Bizim aramızdaki bağ o kadar güçlüydü ki
ne siyaset ne de hiçbir şey bizi birbirimizden ayıramıyordu. Yine de fikir birliğine bir türlü varamıyorduk. Benim sunduğum fikre o, onun sunduğu fikre
de ben katılmazdım.
Her ikimizde engelimizle oldukça barışık
olup birimiz %100 görme engelli birimizde
%100 yürüme engelliydik. Her şeye rağmen
mutlu olmak için çabalıyorduk. Her ikimiz
birbirimize kendi engelinin daha hoş ve üstün olduğunu kabul ettirmeye çalışıyordu.
16
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
Kendi aramızda söylemekten rahatsızlık duymadığımız bir şekilde birimiz körlüğümüzle birimiz ise
sakatlığımızla övünüyordu. Kör ve sakat ibarelerini
kesinlikle hiçbir rahatsızlık duymadan kendi aramızda kullanmaktan kaçınmıyorduk. Durumu daha
içselleştirmek ve empati kurmak adına kör olan
Mustafa, bir gün tekerlekli sandalyeye oturdu sakat
olan Mikail de başka bir gün eline bastonu aldı ve
bir araya gelmemizi sağlayan Engelliler Sarayı’nın
ilk katında bir gezintiye başladı. Mustafa, tekerlekli
sandalyesinde oturan, eline bastonu alan ve gözlerini kapatan Mikail’i sandalyesinin arka kollarından
tutarak götürüyordu. Mikail, bastonu bir kör kadar
pratik kullanamadığından ve sandalyesini süren
şoför Mustafa’nın da ehliyeti kör bir kasaptan aldığından gezintinin sonu pek sağlıklı bitecek gibi görünmüyordu. Nitekim koridorda tak tuk seslerinin
eşliğinde ve saray ahalisinin tebessüm dolu imalı bakışlarına maruz kalarak ilerliyorduk. Karşılaştığımız
arkadaşlar ve hocalarımız bize “kör müsün? Önüne
bak! Ehliyeti nereden aldınız?” diye tatlı takılmalarda bulunuyorlardı.
Yolculuğumuza sarayın koridorlarında devam
ederken köşeyi dönüyorduk. Şoför, biraz gaza
basmış ilerlerken oflama puflama haykırışlar, sandalyenin ani durmasıyla koridorda yankılanıyordu.
Bastonumuz ve ani fren yapamayan sandalyemiz
koridorda bizi fark etmeyecek kadar çok koyu sohbete dalmış olan birkaç hocamızın ayaklarına darbeler indirmiş ve canlarını yakmıştı. Bunun neticesinde değerli hocalarımızdan birinin ayağı şişiyor ve
haklı bir azar işitiyorduk. Sakat arkadaşından sonra
görme engellimiz, sarayda bir hafta sonu tekerlekli sandalye bulup sakat arkadaşının direktifiyle boş
koridorda bir bastonu elinde diğer eliyle de sandalyeyi sürerek sakat arkadaşının neler yaşadığını hissetmeye çalışıyordu. Hem sandalyeyi sürmenin hem
de bastonla yönünü bulmanın zorluğunu yaşayan
Mustafa, daha fazla sandalye üzerinde oturmak istememişti. Hareketliliğe alışan ve yerinde durmayan
Mustafa’nın da günün büyük bir bölümünü sandalye üzerinde geçirme fikrini aklına getirmesi, karnında karıncalar uçuşmasına sebep oluyordu. Tamam!
Güzellikleri, ana babamızı, sevdiklerimizi, kuşları,
çiçekleri, böcekleri, güzel kızları, yıldızları, tehlikeleri vb. göremiyordum fakat bastonumla özgürce
yürümek, zıplamak, hareket etmek bana cazip geliyor Mikail arkadaşım gibi gideceği binalarda acaba
asansör ve rampa var mıdır? Endişesini duymamak
beni rahatlatıyordu.
Bir gün Engelliler Sarayı’nın kantinindeki bilardo masasında oynayan Mikail ve oyun arkadaşlarını
görünce içim cız etmedi değil. Nasıl olmasın bilardo
oynamayı hep heves etmişimdir ve her gün şahit
oluyorum ve önünden geçiyorum fakat oynayamıyorum. Sanırım Mikail, o oynayamamamın getirdiği
ızdırabın gözümdeki yansımasını görmüş olmalı ki
gel körüm! sana öğretmeye çalışayım dedi. Ben de
büyük bir sevinçle bilardo masasının yanına gidip
Mikail’i pür dikkat dinlemeye başladım. Elbette bilardoyu öğrenmem pek mümkün değildi ama hiç
değilse bilardo topuna vurma şerefine nail olmakta
beni son derece bahtiyar edecekti. Mikail ilk ola-
rak ıstakayı nasıl tutmam gerektiğini parmağımın
üzerinden ıstakanın ucuyla topa nasıl nişan almam
gerektiğini körlemesine elinden geldiği kadar anlatıyordu. Evet, o an gelmişti ilk nişanımı almıştım
içimden diyorum ki ya bu ıstaka bu kadar büyük
müydü? Kolumun ve parmaklarımın titremeye başladığını hissediyordum. Istakayı biraz geri çekip
masada duran topun arkasındaki parmaklarımın
üzerinden topa nişan almış ve hamlemi yapmıştım..
O da ne! Çat diye bir ses… Evet başardın Mustafa
galiba dedim içimden topa vurduğumdan emindim.
Mikail’den ve masanın etrafındaki kişilerden şaşırdığını belli eden nidalar yükseliyordu. Mikail, “Bravo
körüm kör talihin yanında! Deliğe topu gönderdin”
dedi.
Ben de o an inanamadım buna belki beni mutlu
görmek adına Mikail’in bunu söylemiş olabileceğini
düşündüm. İnanmaktan başka şansım yoktu. Artık
ilk denemede üstün bir başarı gösterince bu gazla beni kimse tutamaz dedim. Mikail’e seslenerek
“artık bu bilardoyu da körler oynayabildiğine göre
siz sakatların bir artısı kalmadı” dedim ve birkaç deneme daha yaptım ama ilk denememden sonraki
denemeler hüsranla sonuçlandı. Her denememde
ıstaka topu ıska geçiyordu. Her başarısız girişimden
sonra daha da hırslanıyordum. Istakayı elime aldım
top masanın üzerinde diğer toplar dizilmiş bir şekilde sol elimin parmakları topun arkasında uygun
duruşunu almış ve sağ kolumdaki ıstakayı sol elimin
parmaklarımın arasından topa nişan alacak şekilde
tutuyordum. Hırs küpüydüm bu sefer topu değil
masa deliğine öyle bir hızda vuracaktım ki fizana
gönderecektim. Topa ve ıstakaya odaklandım ve bir
hışımla ıstakayı hızlı vurmak için geriye doğru çektiğimde o da ne! Ah vah sesi… O an nişan aldığım
masadaki top hareket ettiği için topu eski yerine getirmek üzere topa doğru yönelen seyircilerden birinin göğüs kafesine ıstakanın arkası hızla çarpmıştı.
Acaba yapabilir miyim bu işi? Diye yola çıktığım bilardo maceramı sancılı bir sonla bitirme kararı almıştım. Tamam dedim Mikail! Istakayı bilardo masasına
hayal kırıklığının getirdiği bir duygusallık içerisinde
fırlatırken “eeeh canım her şeyi de körler yapamaz
ki bilardo da eksik kalsın” dedim.
Evet biz kendi aramızda tatlı iddialaşmamıza devam ederken size de soralım dedik. Kör
ya da sakat olmak şartıyla dünyaya tekrar
geleceksiniz denilirse bizim seçimimiz belli
peki ya sizin?
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
17
Doğal ve Sağlıklı Yaşam
Mucizevi Bitki
Çörek Otu
senem önal
Çörek Otu
T
ürkiye’nin hemen hemen tüm bölgelerinde
ve dünyanın birçok ülkesinde yetişen ince
yapraklı, yaklaşık 40 cm boylarında, otsu tarla bitkisidir. Çörekotu diye kullandığımız küçük siyah tanecikler; bu bitkinin dallarında yetişen kapsül
içindeki tohumudur.
İnsan vücudunda basit nezleden kansere kadar
oluşan bütün hastalıklarda vücut kendini korumak
ve hastalıklarla başa çıkmak için bağışıklık sistemini
çalıştırır.
Hz. Muhammed (sav): Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki çörek otunda onun için bir deva bulunmasın.”(Buhârî, tıb 7.- Tirmizi tıb 5.- Muslim selam 89) buyurmuştur. Pratikte hangi miktarda, ne
18
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
şekilde ve nasıl kullanılacağı konusunda çok değişik
bilgiler mevcuttur. Nasıl kullanılacağı konusunda yazılan bilgiler genellikle araştırma ve tecrübeye dayanmayan alıntılardır.
Tıbbi araştırmalarda ise çörekotu yağı, tozu veya
ekstre şeklinde değişik kompozisyonlarda kullanılmaktadır.
Çörek Otunun Faydaları
• Çörek otu kullanımı bağışıklık sistemini güçlendirir.
• Cancer ImmunoBiology araştırma merkezi tarafından yapılan çalışmada, Nigella sativa da kemik
iliği ve bağışıklık hücrelerini artırıcı bir madde tespit
edilmiştir.
• Antioksidan özelliği vardır.
• İltihap oluşumunu engelleyici etkisi vardır.
• Çörek otunun içindeki iltihap önleyici,
madde eklem iltihabı için yararlıdır.
• Prostat ve meme kanserini yavaşlatıcı etkisi bulunur.
• Karaciğeri koruyucu özelliği çörekotu
faydaları içindedir. Hayvanlar üzerinde yapılan
araştırma karaciğer kanserine karşı koruyabileceğini göstermiştir.
• Kandaki şeker miktarını düşürücü etkisi
vardır. İnsülin salgılamasını sağlayan pankreasta
beta hücrelerini harekete geçirdiği gözlemlenmiştir.
• Almanya’da yapılan bir araştırma çörek
otunun alerjik rahatsızlıklarda kullanılabileceğini göstermiştir.
• Almanya’daki araştırmada bronşitli astım,
allerjik astım, bahar nezlesi rahatsızlıklarına
yönelik yapılan çalışmada çörek otunun ciddi
oranda fayda sağladğı gözlemlenmiştir.
• Mide zarını tahriş eden etkenlere karşı
mide zarını korur.
• Çörek otunun kullanımı nefes borusu adalesini genişletme etkisinden dolayı nefes darlığında yararlıdır. Kalp sağlığını koruyucu etkisi
çörek otunun faydaları arasındadır.
• Çörekotu içinde bulunan timokinonun
kalp rahatsızlıklarına yol açan homosistein oranını düşürdüğü gözlenlenmiştir.
• Vücutdaki homosistein düzeyi, besinlerle
alınan folik asit, B6 ve B12 vitaminlerinin dışında genetik faktörlere ve hormonların etkisine
bağlı olarak düzenlenir. Homosistein seviyesi
yüksek olan kişilere, folik asit, B6 ve B12 vitaminlerinin kullanımı öneriliyor. Deneysel çalışmalar çörekotu tohumları ve uçucu yağın homosistein üzerindeki etkisinin folik asitten daha
fazla olduğunu göstermiştir.
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
19
Engelli Dostu Teknolojiler
Engelliye
Kitap Okuyan
Makine
BAHTİYAR DİLEK
Kendini ifade edebilme, eğitim, iş imkânı, hizmetler ve iletişimde
engelliler için büyük önem taşıyor. Bu noktada yeni teknoloji ve hizmetlerin
engellilerin kullanımına da uygun olması gerekliliği öne çıkıyor.
T
eknoloji, engelli insanların hayatlarında önemli
bir role sahip. Yeni teknoloji ve hizmetlerin engellilerin kullanımına uygun olması önem taşıyor. Hayatı her alanda kolaylaştıran teknolojik ürün-
20
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
ler, engellilerin sosyal yaşama daha aktif katılmasını,
eğitim ve iş hayatında önüne çıkan zorlukları aşmasını
sağlıyor.
Engelliye kitap okuyan makine
Görme engelliler için üretilen sensörlü kitap
okuma makinesi, renkli ya da siyah-beyaz
herhangi bir basılı dökümanı (kitap, dergi,
gazete ve fatura gibi) en fazla 5 saniye içerisinde sadece dokümanın sayfasını çevirerek
okuyabiliyor ve kaydedebiliyor.
Elektronik baston ve ultrasonik gözlük
ağaç dallarından da koruyor.
Geleneksel beyaz bastona 21. yüzyıl teknolojisinin entegre edilmesiyle oluşturulan, güvenlik ve
Okumak istediğiniz yazılı materyali tarayıcıya
yerleştirip, kapağı kapayıp ve “okuma” tuşuna basmanızla cihaz çalışmaya başlıyor. Cihazı okumayı
istediğiniz noktada durdurup, yeniden başlatabilirsiniz. Okuma hızını, “hızlandırma” ve “yavaşlatma”
tuşlarıyla istediğiniz düzeye getirmeniz de mümkün.
Kitap okuma makinelerinin bazı modelleri, metinleri
10 dilde ve 15 farklı sesle okuyabiliyor.
bağımsızlık kazandıran yeni nesil baston, ultrasonik
titreşimlerle çevredeki nesneler hakkında görme engelli kullanıcıyı bilgilendiriyor. Baş hizasındaki ağaç
dallarını veya kamyon aynalarını da bildirebilen titreşimli elektronik baston, nesnenin yönü ve yakınlığı hakkında bilgi vererek kullanıcıyı çevresindeki
tüm potansiyel tehlike ve onların yönünden haberdar ediyor.
Görme engellilerin baş ya da vücudunun
üst kısmı çarpmalara karşı korumak için geliştirilen ultrasonik nesne algılama teknolojisine sahip gözlükler, kişilerin daha verimli, özgüvenli ve bilgi sahibi olarak yolculuk
yapmasına imkân tanıyor.
Yol üzerindeki nesneler, cihazın ultrasonik sensörleri tarafından algılanarak hafif titremelerle kullanıcıya iletiliyor. Nesneler yaklaştıkça titreme frekansı
artıyor. Cihaz, baston veya rehber köpeklerle kullanabilecek ikinci bir yardımcı araç olarak tasarlanmış.
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
21
Oku-yorum
Türk
Romanının
Üstadı
TALHA YILDIZ
Türk Edebiyatında
Roman ve Hikâye
R
oman ve hikâye Türk
Edebiyatına Tanzimat’la
beraber girmiştir. Ondan
önce mesnevi ve halk hikâyeleri, roman ve hikâyenin yerini
tutuyordu. Tanzimat’la beraber
Osmanlı’da büyük bir değişim
başladı. Bunun neticesinde Batılı
anlamda roman ve hikâye, edebiyatımıza girdi. İlk roman ve
hikâyeler bu dönemde verilmiştir. Roman ve hikâyelerdeki konular, dönemin şartlarına göre
genellikle aşk ya da Doğu-Batı
çatışması üzerine olmuştur. Bu
dönem roman ve hikâye konusunda ilk denemeleri Ahmet
Mithat Efendi yapmıştır. Ancak
bunlar teknik bakımdan kusur-
22
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
ludur. Türk Edebiyatında Batılı
anlamda kusursuz roman olarak Servet-i Fünun döneminde
yazılan Mai ve Siyah ve Aşk-ı
Memnu kabul edilse de, bunlar
Konusu
Bazı insanların hevesleri
uğruna manevi değerleri hiçe
saymasının neticesinde nasıl bir
hüsrana uğradıkları anlatılır.
Gustave Flaubert, Emile Zola,
Balzac gibi Fransız yazarların romanlarının birer kopyasıdır.
Türk Edebiyatında roman ve
hikâyeyi teknik bakımdan zirveye çıkaran isimlerden biri Ömer
Seyfettin, diğeri ise Peyami Safa’dır. Her yazarın çıraklık ve ustalık döneminden eserleri vardır.
Ancak Peyami Safa’nın çıraklık
döneminde yazmış olduğu eserler bile günümüz yazarları tarafından taklit edilememiştir. Bu
eserlerinden biri de Canan adlı
romanıdır.
Dil ve Üslup
Bence roman ve hikâyede dil
ve üslup oldukça önemlidir. Çünkü konu ne kadar güzel olursa
olsun dil, üslup ve tasvirler iyi yapılmazsa okuyucu romana kendini kaptıramaz. İşte bu konuda
Peyami Safa oldukça başarılıdır.
Ben onun romanlarını okurken
berrak bir denizde yüzüyormuş
gibi hissediyorum kendimi. Tasvirler o kadar berrak ve açık ki
bazen kendimi karakterlerin yerine koyuyorum. Bu da romanı
bir şaheser kılıyor.
Kurgu
Romanın başkahramanları Canan, Lami ve Bedia üzerinden kurulmuştur. Ama yazar hikâyeyi
öyle güzel bir şekilde dağıtmıştır ki romanın bütün
kahramanları önemli bir yer teşkil eder. Romanda
kahramanlardan birini bile çıkartırsanız roman alt
üst olur. Romanın kurgusu bu kadar sağlamdır.
Karakterler
Yazar burada Doğu – Batı çatışmasını üç ana
karakter üzerinden işlemiştir. Canan Türkiye’deki
Batılı insanları temsil eder. Batı’nın giyim tarzını,
konuşma şeklini ve ahlaki durumunu yansıtır. Şatafata düşkündür.
Bedia manevi değerleri koruyan, Türkiye’deki gelenekçi insanları temsil eder. Sade giyinir ve
süse düşkün değildir.
Lami, o zamanlarda Doğu – Batı çatışmasının arasına sıkışmış ve bocalayan insanları temsil
eder. Romanın sonunda da kendi değerlerinin
daha iyi olduğunu acı bir şekilde öğrenir.
Netice
Tanzimat Dönemi’nden beri yazılmış Doğu- Batı
çatışmasını işleyen çoğu romanı okumuşumdur.
Ama hem dil olarak, hem de kurgu ve üslup anlamında beni bu kadar etkileyen bir başka romanla
karşılaşmadım. Benim için Peyami Safa, Türk romanının üstadıdır.
Bilgi Kutusu
Paha Biçilmez
Yardım
ALİYE YÜCEL
B
azen bir filmde, bazen bir haberde engellilere
yardım eden hayvanları görmüşsünüzdür. Engellilere en çok yardım ve hizmet eden hayvanların köpekler olduğunu görüyoruz. Ancak kedi,
maymun, kuş, at gibi bazı hayvanlarda engellilere
yardım için eğitilebiliyor.
Köpekler; pek çok konuda eğitilebildiği gibi,
engellilere yardım konusunda da eğitilmiş. Bu uygulama 1915 yılında, 1. Dünya Savaşı’nda gözlerini
kaybeden askerlere yardımcı olmak amacıyla Almanya ve Fransa’da başlatılmış. Daha sonra köpeklerin eğitildiği bu merkezler çoğalmış.
24
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
Yardımcı köpekler; engellilerin yetersiz kaldığı
durumlarda bazı şeyleri yaparak ve engellilerin bazı
ihtiyaçlarının karşılayarak onların hayatını kolaylaştırıyorlar. Köpekler önceleri görme engellilere yardım
için eğitilse de; günümüzde bedensel, işitme ve zihinsel engellilere de yardım edebiliyorlar. Ayrıca bazı
süreğen hastalıklar için eğitilen köpekler de var. Bu
köpekler; hizmet köpekleri, rehber köpekler, asistan
köpekler, terapi köpekleri gibi çeşitli isimler alıyorlar.
Rehber köpekler; görme engellilere evde, dışarıda,
asansörde, merdivenlerde, sokakta, caddede ve her
yerde yardımcı oluyorlar. İşitme engelliler için eğitilmiş olan köpekler ise kapı, telefon, alarm çaldığında, bebek ağladığında, anormal bir ses duydukla-
rında, biri sahiplerine seslendiğinde onları uyararak
yardımcı oluyorlar.
Hizmet köpekleri ise bedensel engelli, tekerlekli sandalyede yaşayan veya hareketlerinde kısıtlama olan kişilere yardım ediyor. Bu köpekler; evdeki
kapı, dolap ve çekmeceleri açabiliyor. Işıkları açıp,
kapatabiliyor. Kirli çamaşırları makineye atıp, yıkandıktan sonra boşaltabiliyor. Bazı eşyaları taşıyabiliyor. Yerden bir şeyi alıp verebiliyor. Çöp atabiliyor.
Alışverişte yardım ediyor. Tekerlekli sandalyeleri çekebiliyor. Oturan birine, ayağa kalkması için yardım
edebiliyorlar.
Bu eğitimi alan köpekler engelli sahipleriyle 24
saat birlikte yaşıyor, her yerde birlikte dolaşıyor. Sinema, tiyatro, lokanta, otel gibi pek çok yere onlarla birlikte girebiliyorlar. Köpeklerin üzerinde “Hizmet köpeğidir. Lütfen sevmeyin!” yazan uyarıcı giysiler oluyor.
Böylece kimse onlara dokunamıyor. Köpeğin tüm
dikkati sadece sahibinde ve yapacağı işlerde oluyor.
Yardımcı köpekler, pek çok ülkede yaygın olarak
kullanılıyorlar. Bu köpeklerin eğitimine; önce onları
sosyalleştirerek başlanıyor, sonra ondan beklenilen
aktiviteler öğretiliyor. En sonunda da sahipleriyle beraber bir eğitime tabi tutuluyorlar.
Yurt dışında bu eğitimler Sivil Toplum Kuruluşları
tarafından yapılıyormuş. Türkiye’de bilinen bir uygulama değil. Bunu yapan bir Sivil Toplum Kuruluşu
da maalesef yok. Ülkemizde de bazı kişi ve kurumlar bu uygulamayı yapmak istese de proje bazında
kalmış, hayata geçememiş...
Gelelim engellilere yardım eden diğer bazı hayvanlara... Amerika’da Capuchin cinsi maymunlar
bedensel engellilere yardımcı olmak üzere eğitiliyor.
Bu maymunlar Boston’da Yardımcı Eller Derneği’nde eğitim alıyor. Dünyada bedensel engellilere yardım etmesi için maymunlara eğitim veren başka yer
de yok. Maymunlar gördüğünü yapan hayvanlar.
Bundan yola çıkarak insanları taklit etmesi sağlanıyor ve bu şekilde eğitiliyorlar. Maymunlar ışıkları,
televizyonu, müzik aletlerini açıp, kapatabiliyor. Engellinin gözlüğünü takıp, kitap sayfalarını çevirebiliyor. Telefon ve kumanda aletlerini getirebiliyorlar.
Meşrubat şişesini açabiliyor. Bu eğitimler için uzun
bir süreç gerektiğini tahmin edebiliriz. Ancak gelinen sonuç çok faydalı...
Yardım hayvanlarından biri de minyatür atlar.
Çok yaygın olmasa da bu atlar görme engellilere,
aynı köpekler gibi kılavuzluk yapabiliyorlar. Onlara
yol gösterici olarak kullanılıyorlar. Çoğu yerde köpek yerine bu atlar tercih edilebiliyor. Özellikle de
köpeklerin girmesinin uygun görülmediği bazı ortamlarda... Ayrıca atlar, engeli çocukların fiziksel ve
psikolojik gelişimleri için de kullanılıyor.
Biliyoruz ki, hayvanlar sahiplerini, sahipleri de
hayvanlarını çok severler. Aralarında daima güzel bir
bağ oluşur. Bunun pek çok örneğini görüyoruz. Ama
buradaki iletişim ve paylaşım bambaşka... Böyle bir
hayvana sahip olmak ne büyük bir şans... Örneğin;
normal bir kişi için düşen eşyayı yerden almak çok
basit bir harekettir. Oysa tekerlekli sandalyede yaşayan, hareket zorluğu çeken biri için (hele de yalnızsa) ne çaresiz bir durumdur. İşte o an köpeğin ya
da maymunun onu yerden alıp uzatması ne güzel
bir an, sahibi için de ne paha biçilmez bir yardımdır.
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
25
İftihar Tablosu
Spastik Engelli Bir
Stand Up Ustası
FATMA ŞAHİN
A
yhan Yarıcı’yı ilk duyduğumda spastik engelliden stand-upçı mı olurmuş diye düşünüp iyice meraklanmıştım. Bir gösteri
sonrası tanışma fırsatı bulduğum ve iyi ki tanımışım
dediğim insanlardan biri oldu. Bana yepyeni ufuklar açtı. Bu arada gösterilerini mutlaka izlemenizi
tavsiye ediyorum. Gülmekten karın ağrısı garanti.
26
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
Ayhan Yarıcı kimdir?
Sakarya doğumluyum. Lise 1. sınıfa kadar okuyabildim. Çünkü okul arkadaşlarımla aramda 5 yaş
fark vardı. Yaşıtlarım ilkokuldan mezun olurken
ben ilkokula yeni başlıyordum. Bu yüzden uyumsuzluk yaşadım. Ayrıca kritik derslerdeki hocaların
engelli bir birey ile nasıl iletişim kurması gerektiği
mışı bir daha yapmak bana göre bir iş değil. Ya-
konusunda hiçbir fikirleri olmayınca ben okulu bı-
pılmayanı yapmak, denenmemişi denemek gibi bir
rakmak zorunda kaldım.
arzu içindeyim. Eğlendirmeyi seviyorum demiştim,
Kendime ait bir işyerim oldu sonra. Boş vaktim
çoktu. Bu yüzden derin derin düşünme fırsatım
oldu. İçimdeki bir şeyler üretme dürtüsü ağır bastı.
dram-komedi tarzını çok seviyorum. Şu an ürettiğim tüm projeler de bu kapsamda. Ülkemizde bir
ilki daha gerçekleştirip, gerçek engelli birinin oyna-
Sakarya’da açılan ilk özel radyo olan Genç Rad-
yacağı ve komedi-dram türünde sitcom projelerim
yo’ya bir sayfalık bir metinle işbaşı yaptım. Burada
var.
zaman içinde günlük yayınlanan 3 ayrı programın
yapımcılığını yapmaya başladım. Sonra birileri yerel
televizyondan bahsetmeye başladı. Ben de kendimi
bu televizyonun kurucu elemanları arasında buluverdim. Televizyonculuk konusunda hiçbir bilgimiz
Bu arada 1995 yılında bir ilk gerçekleşti ve bir
TV dizisinde gerçek engelli bir oyuncu 13 bölüm
ikinci başrol oynadı. Bilin bakalım o engelli kimdi?...
olmadan Kanal54’te yayın yapmaya başladık. Daha
Ben şu ana kadar hiç film çekmedim. Hep TV
sonra ulusal televizyon kalitesinde yayın yapan Sa-
programları, reklam filmleri ve klip çektim. Sinema
karya Kent TV açılınca oraya transfer olduk. İşte
filmi çekmek o kadar kolay olmuyor. Güven mese-
burada neyin ne olduğunu gördük. Çok kıymetli
lesi biraz. Engelliler için yapılan kısa film festivaline
hocalar ile çalışıp gerçek bir televizyoncu nasıl olur
15 dakikalık film için bütçe bulamayan adam, 120
onu öğrendim. Önceleri işin inceliklerinin öğrenil-
dakikalık sinema filmini nasıl çeksin. Dedim ya,
diği teknik departmanda çalıştım. İşin iç yüzünü
öğrendikten sonra ( montaj, dublaj, kamera, ışık
vs. ) Program bölümüne geçerek program yapımcısı ve yönetmen olarak çalışmaya devam ettim. İlk
programım kurduğum ekip ile birlikte yaptığımız
kabare programı olan Komikaze oldu. Hep eğlence
programları yapıp yönettim. Gece Nöbet, Heybe,
Haftanın Yıldızı, Burcu İle Bir Saat… Eğlenmeyi ve
eğlendirmeyi seviyorum sanırım.
Türkiye’nin ilk ve tek engelli
yönetmenisiniz yanılıyor muyum?
güven meselesi. Birilerinin size güvenmesi lazım.
Ancak o kavram şu an için bu ülkede maalesef bulunmuyor. Kent TV de çalışırken 4 bölümlük mini
bir dizi çekmiştim. O da sabotaja uğradı. Ham kasetleri birileri silivermiş…
Yönetmenlik yaparken bir köyde
yaşadığınız trajı komik bir olay var
onu okuyucularımızla da paylaşır
mısınız?
Evet, bu anımı gösterilerimde de anlatıyorum.
Bu soruyu şöyle düzeltelim. İlk Serabral Palsy’’li
Yine Kent TV’de çalıştığım yıllarda bir skeç çekimi
yönetmeni diyelim. Çünkü engelli yönetmenler ko-
için köy arıyorduk. Arkadaşlar sağ olsun bulmuşlar.
nusunda açıkçası detaylı bir araştırma yapmadım.
Doluştuk ekip minibüsüne doğru köye gittik. Ön-
Bu yüzden kimseye saygısızlık etmeyelim. Ayrıca
ceden haber verildiği için köyde karşılama heyeti
da engelli yönetmen varsa ne kadar güzel. Bu ko-
kurulmuş. Minibüsten bir indik. Köy muhtarı, köy
nuda bir gurur kaynağımız daha olmuş olur. Keşke
öğretmeni, köy imamı, köy tavuğu, köy ekmeği,
sistem buna izin verse de sayılarımız çoğalsa.
köy peyniri…
Yönetmen Ayhan Yarıcıyı anlatır
mısınız? Ne tür filmler çektiniz?
Öncelikle yenilikçi biri olduğumu düşünüyorum. Tekrar projeleri pek sevmiyorum. Yani yapıl-
Sıra ile tanışmaya başladık. Kameramanımız,
Işıkçımız, oyuncularımız. En son ben. Yönetmen.
Ben Yönetmen deyince; Muhtar şöyle bir baktı.
O bakışın alt metnini derhal okudum tabi.
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
27
-“ Ulan bu da yönetmense… Ben de Keven
Costner’ım.” dercesine baktı Muhtar.
Çekim yapacağımız eve gittik. Orası daha bir
faciaydı. Evde bir babaanne vardı ve kafayı bana
taktı. Kadın durup durup;
-“ Ah be yavrım, ah be kızanım. Bunu ne peşinizde getirdiniz? Ev de bıraksaydınız ya!”
taya çıktı? Ve neden bu ismi tercih ettiniz? Çünkü sakat kelimesi özellikle engelli olmayanları rahatsız eden bir sıfat.
Çok klasik olacak. Arkadaş ortamında muhabbet ederken çok eğleniyorduk. Ben başıma gelen
bu trajikomik olayları anlatırken aklıma geldi. Bunları sahnede anlatsam nasıl olur diye. O yıllarda da
Benim yönetmen olduğumu, ben olmadan bu
stand-up yeni yeni başlıyor öncüsü de Cem Yılmaz.
çekimin olamayacağını kendisine anlatamadık. Çe-
Ben arkadaşlarımı kobay gibi kullanmaya başladım.
kim bitti, artık evlere dağılıyoruz. Babaanne son
vuruşu yaptı;
28
“Yüzyılın En Sakat Gösterisi “ nasıl or-
Aklıma gelen komik olayları onlara anlatıyor, onlardan gelen tepkilere göre ya eliyordum ya da dağarcığıma atıyordum. Tek kişilik gösteri yapmaya
-“ Bir daha bunu yanınızda bir yere götürme-
karar vermem ile ilk sahneye çıkmam arasında tam
yin. Bir şey olursa sizden bilirler” Bir an düşündüm.
4 yıl geçti. Yapmaya karar verdim ama bu iş nasıl
“Bana daha başka ne olabilir ki” diye.
yapılıyordu? Daha önce hiç tek kişilik gösteri izle-
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
memiştim. Yıllar önce Ferhan Şensoy’un Ferhangi
İzleyicilerin ilk girişteki ve çıkıştaki
Şeyler oyununu teyip kasetinden dinlemiştim.
tepkileri arasında fark gözlemlediniz
Tüm cesaretimi toplayıp 2000 yılında, yani yeni
bir yüzyılın başlangıcında bu işi yapmaya karar verdim. Sloganını da Yüzyılın En Sakat Gösterisi-SPASTIC SHOW olarak belirledim. Bu slogan çok dikkat
çekici aslında. “Sakat” kelimesi rahatsız edici mi?
Bu algıya göre değişir. Günlük yaşamımızda tehlikeli, acayip, dikkat edilmesi gereken kişi ya da
mi? Evet ise nedir bu farklar?
Perde açılıp da ben kabak gibi ortada kalınca,
beni ilk kez izlemeye gelenlerin yüz ifadesi beni
çok eğlendiriyor. Birbirlerine bakıp “ Bu ne ya!..”
der gibi bakmaları, “Buna mı o kadar para verdik,
kendi paramızla sakata mı geldik” düşüncelerini yüzlerinden okumak hiç de zor olmuyor. Ama
ilerleyen dakikalarda bu yüzlerdeki endişe ifadeleri
olaylara “Çok Sakat“ diye başlarız konuşmaya. Bu
yerini memnuniyete çeviriyor olması, beni her sefe-
da onun gibi bir şey. Ayrıca “ sakat “ sıfatının kul-
rinde bir kez daha mutlu ediyor. Çünkü istiyorum ki
lanılmasını şiddetle kınayan bazı STK’ların tabelala-
benim gösterimden herkes memnun ayrılsın.
rında SAKATLAR DERNEĞİ yazması, bence benim
sloganımdan daha manidar.
Bunun için de elimden gelen çabayı gösteriyorum. Eğer seyirci gülme sinirlerini zamanında aldırmışsa. Ona yapacak bir şeyim yok…
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
29
30
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
Siz aynı zamanda babasınız. Engelli
baba olmanın zorlukları nelerdir?
Ya da böyle bir zorluk yaşadınız mı?
Çocuk, özellikle erkek çocuk karşısında güçlü,
tuttuğunu koparan kahraman bir baba ister. Benim
En çok beğendiğiniz stand-up’çı ya da
komedyen kimdir?
Tolga Çevik’e bayılıyorum. Ata Demirer çok samimi geliyor bana. Cem Yılmaz’ı söylememe gerek
yok sanırım.
oğlum da böyle bir çocuktu. Ama zaman içinde
biz bu krizi karşılıklı konuşarak aştık. Ben onunla
Hayata hep böyle esprili yönünden mi
birlikte neler yapabileceğimi, neler yapamayaca-
bakarsınız. Bakış açınızı bize anlatır
ğımı ve bunun sebeplerini anlattım. Kuralları baş-
mısınız?
tan belirledik yani. Şimdi ikimizde mutluyuz. Tabi
Biz de sürekli laylaylom tadında yaşıyor değiliz.
onu kucağıma alıp parka, bakkala götürememenin
Bizim de derdimiz, kaygılarımız oluyor. Ama duru-
ezikliğini ömrümce unutmayacağım, belki o da
unutmayacak. Ama aramızdaki ilişki bunu örter
nitelikte. Pratik bilgiler ve yöntemler konusunda
onun kahramanıyım…
Engelli sanatçı olmak zor mu?
En büyük sıkıntınız ne oluyor bu
alandaki?
Hayata 1-0 yenik başlayan insanlarız biz. Biz yıllarca 1-1’lik skoru yakalamak için çalıyoruz. Ama
maalesef bu skoru yakalayan engelli sayısı çok az.
Ben hala 1-0 yenik mücadele ettiğimi düşünüyorum. Çünkü bu sektörde güven çok önemli. Bireysel mücadele ile belli bir seviyeye kadar gelip orada
mun ciddiyetini algılayıp çözüm formülleri ürettikten sonra, bu olumsuzlukların mizahını çıkarmak
daha kolay oluyor. Ama önce ciddiyet. Durumun
farkında olmak. Mizahi bakış sonradan gelir. Öyle
de olması lazım.
Standup’çı olmaya karar veriğinizde
çevrenizden aldığınız tepkiler nasıldı?
Önce bu kararıma güldüler. Daha ne yapacağımı bilmeden. Şimdi yine gülüyorlar, bu kez yaptığım işe saygı duyarak.. Anlattıklarımı algılayarak...
Engelli ya da engelsiz fark etmez özellikle gençlere neler tavsiye edersiniz?
kalıyorsunuz. Onun da üzerine çıkabilmeniz için
birilerinin sizi destekleyip bir üst basamağa itmesi,
taşıması lazım. Gerçi bu kural her alanda geçerli.
Bu sektörde geniş kitlelere hitap edecekseniz. Size
Tavsiye edecek olanın aslında tavsiyeye ihtiyacı
olması da ayrı bir komedi durumu da, neyse… Tavsiyem; Herkes akıllı olsun!... Yok, yok. Şaka.
inanan bir yapımcı, organizatör, bir menajer. Sizi
Engelli birey biraz daha relaks olmalı. Bu dün-
kolunuzdan tutup uçuracak destekleyici bir medya
yadaki her şey ve herkes ona karşıymış hissinden
olması lazım.
arınmalı. Daha girişken, daha sosyal olup yaşamın
Bizdeki medya ile engelli bireyin ilişkisi sadece
içindeki ona ayrılmış yeri bir an önce almalı. Eğer
3 Aralık ve 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’ndan
bu onu yapmazsa fizik kuralları devreye girer ve “
haftasına sürer. Onun dışında çok sıra dışı bir olay
bir şeyin boşalttığı yeri başka bir şey doldurur” ku-
olmalı ki engelliler medyada yer bulsun.
ralı ile olası konumunu kaybetmiş olur.
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
31
Engelliler SAS
Komandolarıyla
Dalış Yaptı
Cumhuriyetin 91. yılı münasebetiyle, Birlikte Daha Güzel Kampanyası Kapsamında Sualtı
Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda ilk kez gerçekleştirilen anlamlı bir etkinlik düzenlendi.
Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı’nın farklı engel grubundaki beş engelli kursiyer, SAS ve
1 sınıf dalgıç eğitmenleri eşliğinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Beykoz Kurtarma ve Sualtı
Komutanlığı Dalış Eğitim İskelesi’nde 8 metrelik derinliğe inerek dalış gerçekleştirdi.
B
irlikte Daha Güzel Kampanyası Kapsamında Bağcılar Belediyesi, Kastamonu Üniversitesi ve Sualtı
Eğitim Merkezi Komutanlığı ile Sualtı Sporları Federasyonu anlamlı bir etkinliğe imza attı. Etkinlik programı kapsamında Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı
kursiyeri olan görme, işitme, fiziksel, zihinsel ve süreğen engelli kursiyerler Beykoz’daki Kurtarma ve Sualtı
Komutanlığı Dalış Eğitim İskelesi’nde suya aletli dalış
gerçekleştirdi. Sualtı Aletli Dalış Etkinliği öncesinde bir
konuşma yapan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, anlamlı bir günde önemli bir programda buluştuklarını ifade etti.
Geçtiğimiz yıl da Kastamonu Üniversitesi ile ortaklaşa
düzenlediği “Birlikte Daha Güzel Maviye İlk Adım Projesi” etkinlik kapsamında Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın ve 5 engelli ile birlikte dalış
yaptıklarını ifade eden Çağırıcı, şunları söyledi:
“Eğer bir toplumda mutluluğu ve huzuru hedefliyorsanız, bireysel mutluluğa ulaşmanız gerekiyor. Engellisi, yaşlısı, kadını ve genci ile huzurlu bir toplum oluşturmanın yolu hiçbir ayırım ve farklılık gözetmeksizin
birlikte hareket etmekten geçmektedir. Böyle anlamlı
programlarda engellilerimize fırsat tanındığında neler
yapabileceklerine de şahit oluyoruz. Onlar, kendilerini
yük olarak görmekten ziyade faydalı insan olarak hissediyorlar. Bu programlar engelli kardeşlerimiz için aynı
zamanda rehabilitasyon da olmaktadır.” Engelliler için
her zaman en iyi projeleri hayata geçirdiklerini de kaydeden Çağırıcı, birlikte balık tuttuklarını, adalara gezi
düzenlediklerini sözlerine ekledi.
Kurtarma ve Sualtı Komutanı Deniz Kıdemli Albay İlhan Öcalan da 100 yılı aşkın geçmişi olan Komutanlıkta engellilerle birlikte dalış yapacak olmanın mutlulu-
32
birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015
ğunu yaşadıklarını söyledi. Engelli ve engelsiz bireylerin
birlikte yaşam kültürünü geliştirmek amacıyla düzenlenen etkinliğin önemine vurgu yapan Öcalan, “Böyle
anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan dolayı kıvanç duyuyoruz. Engelli kardeşlerimizin zoru başarma
gayretlerini takdir ediyoruz. Başta Bağcılar Belediye
Başkanı Lokman Çağırıcı olmak üzere emeği geçen
Kastamonu üniversitesi ile ailelere şükranlarımı sunuyorum.“ diye konuştu. Kastamonu Üniversitesi Merkez
Müdür Yardımcısı Osman Sabri Kesbiç ise, üniversite
olarak engelliler için çaba gösterdiklerini belirterek,
“Bir sesli kütüphane inşa ediyoruz. Cumhuriyetin 91.
Yılı kutlamaları kapsamında böyle bir etkinlik yapmaktan dolayı da mutluyum. Engellilere verilen değer refah
toplumu için en önemli parametredir.” diye konuştu.
SUYUN ALTINDAN TÜRK BAYRAĞI İLE ÇIKTILAR
Konuşmaların ardından beş engelli kursiyer, SAS ve
1. Sınıf dalgıç eğitmenleri eşliğinde suya aletli dalış
gerçekleştirdi. Engelli kursiyerlerin su altından aldıkları Türk Bayrağını tutmaları alkış topladı. Sekiz metre
suyun altına dalan engelli kursiyerlerin heyecanlarını
aileleri de coşkuyla yaşadılar.
Tören sonunda başarılı bir dalı gerçekleştiren beş engelli suya dalış kursiyerine Çağırıcı, Öcalan ve Keskiç
tarafından suya dalış sertifikası verildi.

Benzer belgeler

PDF Sürümü Sayı 2 - Birlikte Daha Güzel

PDF Sürümü Sayı 2 - Birlikte Daha Güzel Birlikte Daha Güzel Dergisi “Hayatı Birlikte Paylaşıyoruz...” Adı: Birlikte Daha Güzel Dergisi Türü: 4 Aylık Süreli Dergi Bağcılar Belediye Başkanlığı Adına Sahibi Lokman ÇAĞIRICI Belediye Başkan...

Detaylı