ŞEYTAN`IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER

Transkript

ŞEYTAN`IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
"Bana bir ülkenin parasının kontrolünü verin, kanunlarını kimin yaptığı umurumda
değil".
"Yeni Dünya Düzeni" (tek merkezli dünya yönetimi) ve Birleşmiş Milletler'e daha
fazla yetki verilmesi konusuna Amerika'nın aşırı ilgisinden dolayı kafası karışanlara ve
meselelerin içyüzünü anlamaya çalışanlara aşağıdaki yazıyı sunuyoruz.
İlk biçimiyle "Savaş ve Barışın Açmazları" adıyla New Mexico State University'de
iftihar derecesi için sunulan bu çalışmayla dalga geçildi. Tanınmış, yerel düzeyde atıfta
bulunulan bir terörizm ve Orta Doğu "uzmanı" olan Dr. Yosef Lapid tarafından da
"paranoya... Belki de zihin hastalığının bir göstergesi" şeklinde tarif edildi. Gerisini
siz düşünün...
Kaynağa atıfta bulunmak, "bilimsel yöntemdir" ama bu kural "Komplo
Teorileri" için pek geçerli görünmüyor. Bin tane kaynak gösterilebilir, yine de
"şüphecileri" ("realistleri") ikna etmeyecektir. Bana öyle geliyor ki,
kanıtlara bakmayı reddederlerse, "zihin hastalığının göstergeleri" onlar için geçerli.
Belki de SİZİN bilmenizi istemeyen daha meşum bir şey (gerçeği bilmek gibi) sözkonusu
burada.
Paranoyak olmak demek, tehlike ve acı çektirme yanılsamalarına inanmak demektir.
Tehlike gerçek ve kanıt da inandırıcı ise, bu durumda yanılsama olamaz. Kanıtları
görmezden gelmek ve gerçek OLAMAYACAĞINI ümit etmek, zihin hastalığının daha bir
göstergesidir.
Mesele, felsefe veya siyasal görüş farklılığından çok daha öte birşey. "Soğuk
Savaş"ın ortasında büyüyen bizim kuşağa, ulusal egemenliğimizi yoketmeye ve anaya
sal hükümetimizi
devirmeye teşebbüs edenlerin vatana ihanet suçu işlediği öğretildi. Tartışılan grubun bu suçu
işleyip işlemediğine lütfen siz karar verin.
1 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
Eğer bir grup: ulusal hükümetleri ve çokuluslu şirketleri fiilen kontrol ediyorsa; medyanın
kontrolü, vakıf bursları ve eğitim yoluyla dünya yönetimi (hükümeti) propagandası yapıyorsa; ve
günün sorunlarını kontrol edip yönlendiriyorsa, bu durumda varolan seçeneklerin çoğunu kontrol
ediyorlar demektir. Council on Foreign Relations (CFR = Dış İlişkiler Konseyi) ve gerisindeki
finans gücü, yetmiş yıldır yaptığı gibi tüm bunları başarmış ve "Yeni Dünya
Düzeni"nin promosyonunu yapmıştır.
CFR, Amerika Birleşik Devletleri'nin Yönetici Eliti'nin promosyon koludur. En etkili politikacılar,
akademisyenler ve medya şahsiyetleri buraya üyedirler. CFR, etkisini kullanarak Yeni Dünya
Düzeni'ni Amerikan hayatına nüfuz ettirmekte kullanıyor. "Uzmanları" karar alma
sürecince kullanılmak üzere bilimsel yazılar yazıyor; akademisyenler birleşik bir dünyanın
hikmetini açıklıyor; medya da mesajı yayıyor.
Amerika'daki bu en etkili ekibin (Yahudi Lobilerinin) nasıl Anayasa'yı ve Amerikan
egemenliğini yıkmak için bilinçlice çalışan bir teşkilatın üyesi olduklarını anlamak için, en
azından 1900'lerin başına dönmemiz gerekir -her ne kadar, bakış açınıza ve inançlarınıza bağlı
olarak, hikâye daha eskilere giderse de.
Çok etkili bir lobi elitinin sahne gerisinde; Amerikan yönetimini gerçekten kontrol ettiği görüşü,
makam mevki sahibi pek çok Amerikalı tarafından ileri sürülmüştür. 1939-1962 yılları arasında
Yüksek Mahkeme yargıcı olarak görev yapmış Felix Frankfurter, "Washington'daki gerçek
yöneticiler görünmezler, sahne gerisinden iktidar kullanırlar" demişti. Bir arkadaşına
gönderdiği 21 Kasım 1933 tarihli bir mektupta Başkan Franklin Roosevelt, "işin gerçeği şu
ki (bunu sen de ben de biliyoruz), büyük merkezlerdeki bir finans unsuru ta Andrew Jackson'ın
günlerinden bu yana yönetime sahip olmuştur". 23 Şubat 1954'te Senatör William Jenner
bir konuşmasında şu uyarıda bulunmuştu: "Görünüşte anayasal bir hükümetimiz var. Ama
hükümetimiz ve siyasi sistemimiz içinde, bir başka yönetici ekibi ve dünyaya hükmettiklerine
inanan bir bürokratik elit var".
Baron M. A. Rotschild'da şöyle yazmıştı: "Bana bir ülkenin parasının kontrolünü verin,
kanunlarını kimin yaptığı umurumda değil". Bir hükümeti kontrol etkin biçimde kontrol
etmek için tek gerekli olan, parası üzerindeki kontrole, yani para ve kredi arz ve talebi üzerinde
tekeli bulunan bir merkez bankasına sahip olmaktır. Bu, İngiltere Merkez Bankası gibi özel
mülkiyet altındaki merkez bankalarının kurulmasıyla Batı Avrupa'da yapılmıştı. Georgetown'lı
Profesör Carrol Quigley (Georgetown'dayken Bill Clinton'un akıl hocasıydı) merkez bankalarını
kontrol eden yatırım bankerlerinin hedeflerine dair şunları yazmıştı: "her ülkenin siyasi
2 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
sistemine ve bir bütün olarak dünya ekonomisine egemen olabilecek çapta ve özel ellerde bir
dünya finans kontrol sisteminin yaratılmasından başka birşey değil... Dünyanın uyum içinde
hareket eden merkez bankaları ve sıkça yapılan özel toplantı ve konferanslarda ulaşılan gizli
anlaşmalar tarafından feodalist bir tarzda kontrol edilen bir sistem.."
Federal Reserve (Amerikan Merkez Bankası) Kuruluyor:
Bir Amerikan merkez bankası kurma yönündeki ilk sinsi girişim sayılan The Bank of the United
States (1816-36), ulusu tehdit ettiğine inanan Başkan Andrew Jackson tarafından lağvedilmiştir.
Başkan şöyle diyordu: "Bu bankanın Amerikan yönetimini kontrol etmek için gösterdiği
şeytani çaba ve ortaya çıkardığı büyük rahatsızlık, bu kurumun kalıcılaştırılması ya da benzer
birinin kurulması hatasına düşmesi durumunda Amerikan halkını bekleyen kaderin
müjdecisidir".
Thomas Jefferson da şunları yazmıştı: "Merkez Bankası, Anayasamızın ilkelerinin ve
devletimizin mevcut kurumlar arasındaki en büyük düşmanıdır... Eğer Amerikan halkı, özel
bankaların önce enflasyon sonra da deflasyon yoluyla paralarının basımına izin verirlerse,
etraflarında çoğalacak bankalar ve şirketler, halkı tüm mülkünden mahrum bırakacaklardır.
Hatta babalarının fethettikleri kıtada çocuklarını evsiz barksız koyacaklardır."
Bu, Amerika'daki mevcut durumu tarif etmiyor mu?
ABD, 20. yüzyıl başına kadar merkez bankası olmadan yapabildi. Kongre üyesi Charles
Lindberg, Sr.'a göre yüzyıl başında, "Siyonist Para Tröstü 1907 paniğine sebep oldu.
Böylece Kongre'yi bir Ulusal Para Komisyonu kurmaya zorladı". John D. Rockefeller Jr.'in
kayınpederi Senatör Nelson Aldrich'in başkanlığındaki Komisyon, bir merkez bankası kurulması
yönünde kararı aldı.
Yasal olmamasına rağmen (zira yalnızca "Kongre para basma ve değerini düzenleme
yetkisine sahiptir", ABD Anayasası Madde 1, Fıkra 8), Federal Reserve Act (Merkez
Bankası Yasası) görünürde ekonomiyi istikrara kavuşturmak ve başka krizleri önlemek
amacıyla, 1913 Aralık'ında yasalaştı. Fakat Lindberg'in Kongre'yi uyardı, "bu yasa,
yeryüzündeki en büyük tröstü kurmaktadır .. Para Tröstü soruşturmasıyla da varlığı kanıtlanmış
olan sermaye gücünün sahip olduğu görünmez hükümet, böylece yasallaştırılacaktır".
3 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
Büyük Bunalım ve daha sonraki sayısız resesyonun gösterdiği gibi, Federal Reserve, canı
istediği zaman enflasyon ve federal borç yaratmakta, ama istikrar sağlamaktan uzaktır.
1920-1931 tarihleri arasında Temsilciler Meclisi Bankacılık ve Para Komitesi başkanı olan
Louis McFadden, şunları ifade ediyordu: "Federal Reserve Act yasalaştığında, Birleşik
Devletler halkı, burada bir dünya bankacılık sisteminin kurulmakta olduğunu bilmiyordu. Artık
Amerika Dünyayı köleleştirmek isteyen çoğu Yahudi uluslararası bankerler ve sanayicilerin
kontrolünde bir süper devlet olmuştu.
Siyonist sermayenin güdümündeki ABD Merkez Bankası (Federal Reserve) kendisini gizlemek
için her yolu denemiştir, ama gerçek şu ki Fed, yönetimin (hükümetin) yerini almıştır.
"Federal" olarak adlandırılmasına rağmen, Federal Reserve sistemi, üye
bankaların özel malıdır. Kendi politikalarını kendisi yapar; Kongre'nin veya Başkan'ın
denetimine de tabi değildir. Rezervlerin denetçisi ve tedarikçisi olarak Fed, bankalara kamu
mallarına erişim sunmuş, bu da onların kredi verme kapasitelerini artırmıştır.
"Ekonomik Çözümler" Kitabında Peter Kershaw, Federal Reserve Banka
Sistemi'nin en büyük on hissedarlarını şöyle sıralamıştır: Rothschild: Londra ve Berlin; Lazard
Bros: Paris; Israel Seiff: Italy; Kuhn-Loeb Company: Almanya; Warburg; Hamburg ve
Amsterdam; Lehman Bros: New York; Goldman and Sachs: New York; Rockefeller: New York
(Bu ailelerin tümünün ya Yahudi veya Yahudi asıllı Protestan olmasının anlamını siz düşünün.)
Hisse senetlerinin sahipleri, üye olan büyük ticari bankalardır.
Davvy Kidd'e göre, Federal Reserve, basılan her 1000 banknot için Gravür ve Basım
Bürosu'na yaklaşık 23 $ ödemektedir. Yani 10.000 adet 100 $'lık banknot (bir milyon
dolar) Federal Reserve'e 230 $'a mâlolmaktadır. Daha sonra da ABD hükümetinden
nominal değerine eşit bir teminat alınıyor. Teminat da taşeronları IRS tarafından toplanan
bizim toprağımız, emeğimiz ve mal varlığımızdır.
Fed'e parayı düzenleme ve basma (sonuçta enflasyon yaratma) yetkisi vermekle Kongre, özel
bankalara diledikleri gibi kar ve kazanç yollarını açmıştır. Lindberg'in dediği gibi, "Bu
yasaya göre, tröstler ne zaman enflasyon isterse o zaman enflasyon yaratacaktır... Heyecanlı
dönemlerde hisse senetlerini yüksek fiyatlardan halka kakalayıp, sonra da bir panik havası
4 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
yaratarak düşük fiyatlardan toplamaktadır... Hesap gününe yalnızca birkaç yıl kaldı".
Gerçekten bu uyarıların hemen ardından, 1929'da hisse senedi borsasının çöküşü ve Büyük
Bunalım yaşandı.
Fed'e verilen en önemli yetkilerden biri de "devlet tahvili alıp satma ve bunları
alabilmeleri için üye bankalara kredi verme" imkânıydı. Bu, devlet borçları artırıldığında
bankalar için bir başka kazanç mekanizması sağladı. Tüm gerekli olan da borcu kapatacak bir
yol bulunmasıydı. Bu da 1913'te gelir vergisinin yasalaşmasıyla sonuçlandı.
Zamanla, BM ve NATO eliyle, IMF ve Dünya Bankası marifetiyle bir şekilde ABD'ye ve
dolayısıyla Siyonist sömürüye bağlanan ülkelerin Merkez Bankaları da özerkleştirilip, Milli
hükümetlerin kontrolünden çıkarılmış ve Federal Reserve'nin bir şubesi gibi çalışmaya başladı.
İşte Türkiye'deki "Kemal Derviş Yasalarının" ve AKP'nin özelleştirme (peşkeş ve
tasfiye) operasyonlarının perde arkası:
TMSF'nin yaptığı alacak ihalesini kısaca irdeliyor ve soruyorduk: Devlet böyle bir şeyi nasıl
yapar? Yani neye dayanarak alacağını "pay" karşılığında başkasına tahsil
ettirir?".
Şimdi bunun yasal dayanağının nasıl oluşturulduğuna bir bakalım. Bunlar bankaların alacakları
olduğu için, "4389 nolu Bankacılık Kanununda bir dayanağının olması gerekir" diye
öncelikle bu kanunu taradık.
18.06.1999 tarihinde kabul edilen Bankacılık Kanunu'na baktığımızda, herhangi bir yasal
dayanak göremiyoruz. Yani Bankacılık Kanununun ilk haline göre bu işlemi yapamamaları
lazım. Sadece, borcun vadeleri uzatılabiliyor, o kadar.
Ancak, Kanunun 15. maddesinin 6.b paragrafında 12.05.2001 tarihinde bir ek değişiklik
yapılmış. Bu değişikliğe kadar, sadece "vadeleri uzatma" imkânı verilirken, bu
değişiklik ile "sahip olduğu aktifleri ve hisse senetlerini iskonto veya sair suretlerle üçüncü
5 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
kişilere satmaya" diye bir hüküm getiriliyor.
İşte bu hükme dayanılarak, o tarihten yaklaşık 4 yıl sonra, bu alacak satışı gerçekleştiriliyor.
Eveet. Şimdi buraya kadar birşey anlamayabilirsiniz. Ancak şimdi söyleyeceklerimle tiyatro
ortaya çıkar.
Bildiğiniz gibi Haziran 1999 tarihinde Ecevit-Bahçeli-Yılmaz Hükümeti icraatta idi. IMF'nin
talimatları yerine getiriliyor ve ortada ciddi bir sıkıntı görünmüyordu! O Hükümete yine IMF
talimatları ile yeni Bankacılık Yasası yaptırıldı. 1999 yılı sonu, 2000 ve 2001 yılı başlarında, yeni
bankacılık yasasına (yani yeni kurallara) göre birçok banka battı ya da batırıldı/hortumlandı diye
Fona aktarıldı.
Bu arada 2000 yılı sonunda ve 2001 yılı başında ardışık iki tane kriz yaşadık. Krizin sorumlusu
belli; anayasa kitapçığı! (Kimse, yeni bankacılık yasası ile 40 yıllık bankacılık sorunlarımızı 3
ayda nasıl/niçin hallettiğimizi sorgulamadı!) Yine, bu arada ABD'den büyük bir kurtarıcı transfer
ettik; Kemal Derviş. Kemal Derviş, bir ara (Nisan 2001) ABD'de uluslararası tefeciler ve tekeller (pardon, yabancı
yatırımcılar ve kreditörler diyecektim) ile bir toplantı yaptı. Toplantıdan sonra ABD'den
Türkiye'ye "15 günde 15 yasa" çıkarılması talimatını gönderdi.
O yasalar çıkarken, Bankacılık Kanununda da yukarıda anlattığım "küçücük" bir
tadilat yapıldı. Sanırım milletvekilleri, o "küçücük" tadilatın ne manaya geldiğini
anlamadan parmaklarını havaya kaldırıp indirmişlerdir.
2001 ikinci yarısı ve 2002'de Fon'a aktarılan onca bankaların ne olacağı, nasıl kurtarılacağı
falan görüşülürken (İstanbul Yaklaşımı vb. gibi), Kemal Derviş, Nisan 2002'de gittiği ABD'de bu
sefer "erken seçim"i telaffuz etti.
6 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
Apar topar yapılan seçim sonrasında yepyeni bir parlamento oluştu. Bu yeni yapı, ne olduğunu
anlamadan ve bilmeden, Derviş'in açtığı yolda tam gaz yürütüldü.
İşte, bankacılık yasasına 12.05.2001 tarihinde getirilen "ince ayar" Derviş
değişikliği ile bugün Fon'daki bankalara borçlu binlerce şirketin (sadece anaparası bir milyar
dolar tutan) borcunun tahsilâtı Lehman Brothers'a verilebildi.
Tabi bu işin daha da detayları vardır. Ancak, benim kısa araştırmam sonunda elde ettiklerimi
yanyana koyunca ortaya çıkan manzara bu. Örnek verirsek; "biri silahı getirip doldurmuş,
öteki tetiğe basmış" gibi bir şey görünüyor! [1]
Vakıflar Siyonist Sermayenin Vergi Kaçırma Kurumları:
Daha önce; ulusal düzeyde bir gelir vergisi, Yüksek Mahkeme tarafından 1895'te anayasaya
aykırı sayılmıştı. Bunun üzerine Kongre'ye bir anayasa değişikliği teklifi verildi. Teklifi veren de
Senatör Nelson Aldrich'ten başkası değildi. Amerikan halkına sunulduğu biçimiyle yeterince
makul görünüyordu: 20.000 $'ın altındaki gelirler için sadece yüzde 1'lik bir gelir vergisi
alınacaktı. Bu oranın artırılmayacağı da garanti ediliyordu. Kademeli bir vergi olduğu için vergi
"zenginleri kazıklayacaktı", fakat zenginlerin başka planları vardı, servetlerini
korumanın başka bir yöntemini bulmuşlardı.
1976'da yayınlanan "Rockefeller Dosyası" adlı kitabında Gary Allen'ın tarif
ettiği gibi, "16. anayasa değişikliği eyaletler tarafından onaylanıncaya kadar
Rockefeller Vakfı hizmete girmişti... Yaklaşık olarak Yargıç Kenesaw Landis'in Standart
Oil tekelinin parçalanmasına hükmettiği zamanlardı bu. John D. Rockefeller, vergiden
muaf dört büyük vakıf kurarak vergiden kaçmakla kalmadı, vakıfları "kurtarılmış
malları" için bir depo olarak kullandı; kuşaklar boyu gayrimenkul ve intikal vergisi
vermeden aktarılabilsin diye varlıklarını vergiden muaf yaptı. Rockefeller'lar her yıl
gelirlerinin yarısını bu kukla vakıflarına aktarıp böylece "bağışları gelir
vergilerinden düşebilirler".
Servetin kontrolünde sahipliği değiştiren vakıflar aynı zamanda zenginlerin çıkarlarının
promosyonunu yapan bir araçtır. Milyonlarca vakıf paraları, koruyucu tıbbı kötüleyip ilaç
kullanımını özendirmek gibi hedefler için "bağışlandı". Pek çok ilaç kömür katranı
7 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
türevlerinden yapıldığından, hem petrol şirketleri hem ilaç üreticileri (ki çoğunun sahibi
Rockefeller'dir veya onun kontrolündedir) bu işten en karlı çıkandır.
Hükümete (Federal Reserve'e) çok büyük miktarlarda kredi verme yoluyla (borcu -gelir
vergisini- geri ödememin bir yöntemi ve zenginleri (vakıfları) vergilendirmeden bir kaçış), geriye
kalan tek şey, para borçlanmak için bir bahane bulmaktı. Ne güzel bir "tesadüf" ki
1914'te I. Dünya Savaşı çıktı ve Amerika'nın savaşa katılımıyla ulusal borç 1 milyar $'dan 25
milyar $'a yükseldi.
Woodrow Wilson 1913'te William Howard Taft'ı yenerek Başkan seçildi. Taft, bir merkez
bankası kurulmasını öngören yasayı veto edeceğini açıkça söylemişti. Cumhuriyetçi oyları
bölmek ve görece tanınmayan Wilson'ı seçtirebilmek için J. P. Morgan and Co., Teddy
Roosevelt'in adaylığına ve onun İlerici Partisi'ne büyük paralar akıttı. Bir görgü tanığına göre
Wilson, Demokratik Parti merkezine 1912 yılında zengin bir banker olan Bernard Baruch
tarafından getirildi. Burada tanıştıklarından bir "beyin yıkama dersi" aldı; karşılığında
da seçilmesi durumunda Federal Reserve ve gelir vergisi tekliflerini destekleyeceği ve
Avrupa'da savaş olması durumuyla ve kabinesinin oluşumuyla ilgili tavsiyeleri
"dinleyeceği" sözünü verdi.
BM Niçin Kuruluyor?
İki dönemlik görev süresi içinde Wilson'ın başdanışmanı: Albay Edward M. House adında bir
adamdı. House'ın biyografi yazarı Charles Seymour, ABD'yi Yahudi Lobilerinin güdümüne
sokacak kanunların Kongre'den geçmesine rehberlik eden House'ı Federal Reserve Act'in
"görünmez koruyucu meleği" olarak tanımlıyor. Bir başka biyografi yazarı da,
House'ın "on sekizinci yüzyıl aklının ürünü olan Anayasa'nın hantallaştığına ve çöpe atılıp
yenisinin yazılmasının ülke için daha hayırlı olacağına" inandığını söylüyor. House
"Philip Dru: Yönetici" adlı bir kitap yazdı ve 1912 yılında isimsiz olarak yayınladı.
Kitabın kahramanı Philip Dru, Amerikan halkını yönlendirip kademeli bir gelir vergisine, bir
merkez bankasının gereğine ve bir "milletler cemiyeti" gibi radikal değişikliklere
inandırmaya çalışmaktadır.
1. Dünya; Savaşı hem büyük bir ulusal borç, hem de Wilson'ı destekleyen Siyonist sermaye
için muazzam kazançlar doğurdu. Baruch, Savaş Sanayileri Kurulu'nun başı olarak atandı.
Buradan da ulusal ekonomi üzerinde diktatoryal yetkiler kullandı. Baruch ve Rockefeller'ların
savaş sırasında 200 milyon doların üzerinde para kazandıkları bildirildi. Wilson destekçisi
8 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
Cleveland Dodge müttefiklere cephane sattı. ABD'nin savaşa girmesinin verdiği korumayla J. P.
Morgan da onlara yüz milyonlarca dolar kredi verdi. Kar elde etmenin bir motif olduğu kesin ama
savaş, dünya yönetimi nosyonunu haklı göstermek için de yararlıydı. William Hoar,
"Komplo Mimarları"nda, 1950'lerde Carnegie Endowment for International Peace'in
(ezelden beri globalizmi savunuyordu) kayıtlarını inceleyen hükümet müfettişlerinin, "I.
Dünya Savaşı'nın çıkmasından birkaç yıl önce, Carnegie mütevelli heyetinin dünya"
yönetimi için sahneyi hazırlamak amacıyla ABD'yi büyük bir savaşa müdahil etmeyi
planladıklarını gördüklerini anlatmaktadır.
Recep Tayip Erdoğan 2005 BM Zirvesinde:
BM, o günlerdeki tanımıyla büyük bir savaşın enkazı altında ezilen insanlığın "barış
evi" olarak inşa edilmiştir. Aradan geçen süreçte ne yazık ki insanlık, büyük acılar
çekmeye, büyük yıkımlar görmeye devam etmiştir.
BM, yeryüzünde işte bu dengeyi barış ve refah lehine değiştirme temeli üzerinde
yükselmektedir. Yine bu sebeple BM'yi güçlendirmeye, bugün karşı karşıya bulunduğumuz
insani acıların çözümünü bu zeminde aramaya mecburuz.
Hak ve özgürlükleri küreselleştirmenin imkânlarını hep birlikte aramalıyız. BM başta olmak
üzere uluslar arası kurumlarımızı buna göre yeniden yapılandırmalıyız. Hiç şüphe etmeyelim ki,
insanlık olarak ortak geleceğimiz buna bağlı olacaktır.
Kendi içinde yaşayan, dışa açılmayan
- Küreselleşmenin nimetlerinden yeterince pay alamayan,
- Demokrasi ve özgürlüklerden yararlanamayan,
- Dünyamızdaki büyük değişime ayak uyduramayan
- Çatışmaya, yok etmeye kilitlenen insanlara nasıl yardım edebileceğimiz üzerinde
ciddiyetle durmalıyız.
Biz, İspanyol meslektaşım Sayın Zapatero ile birlikte "Medeniyetler İttifakı"
girişimini bu inançla başlattık. Aynı inancı paylaşan Sayın Genel Sekreter, Büyük bir duyarlılıkla
9 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
bu çabamıza katılarak himaye etmiştir.
Şeklinde, Yahudi ağzıyla Siyonizm'e ve BM'ye yağcılık yaparken, aynı toplantıda, Hugo
Chavez şöyle sesleniyordu: ( Ama Zaman Gazetesi şov yaptığını söylüyordu!...)
Latin Amerika ülkelerinden Venezuela'nın "asil" Devlet Başkanı Hugo Chavez,
Amerika'da bile Amerika'yı cesaretle eleştirdi. ABD tarafından devrilmesi için darbe
düzenlenmesine karşın iktidarını koruyan Chavez, ABD'ye veryansın etti.
Alkışlar Chavez'e
Chavez, Birleşmiş Milletler (BM) zirvesinde kürsüye çıkıp konuşunca, salondakiler neye
uğradığını şaşırdı. Çünkü Venezuela Devlet Başkanı ABD için "terörist devlet" diye
çıkıştı. Başkan Bush için ise "Sayın Bush, tüm dünyayı tehdit eden en büyük kabalığı ve
en vahşi kapitalizmi temsil ediyor" şeklinde tanımladı. Ardından da BM'ye seslenerek
"BM merkezi de, BM Genel Kurulu kararlarına saygı duymayan bu terörist devletin
topraklarından çıkarılmalıdır.
Konuşmasında Chavez, "Asla kitle imha silahları yoktu, ama Irak bombalandı ve BM'nin
itirazlarına rağmen işgal edildi ve hala işgal devam ediyor.
İşte bu nedenle biz BM'nin, Genel Kurul kararlarına saygı göstermeyen bu ülkeyi terk etmesini
öneriyoruz" dedi. Chavez elindeki belgeyi sallarken, konuşmasının ortasında olağan
olmayan bir şekilde alkış aldı. Chavez, konuşmasının sonunda BM zirvesindeki en büyük alkışı
alan kişi konumundaydı.
Dünya liderlerinden zirvede 5 dakika konuşması istendiği için, Chavez süresi dolmasına
rağmen konuşmaya devam edince, oturuma başkanlık yapan diplomat Chavez'e zamanın
dolduğunu belirten bir not uzattı. Ancak Venezuela Devlet Başkanı notu yere atarak, "Eğer
Bush açılışta 20 dakika konuşabildiyse ben de konuşurum" dedi ve 20 dakika süren
konuşmasını tamamladı.
10 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
BM Kimin Oyuncağı?
Hugo Chavez, konuşmasını "Birleşmiş Milletler'e üye ülkeler, yoksulluğu makul düzeyde
azaltma hedefine bile ulaşamadı. Birleşmiş Milletler hiçbir işe yaramıyor" diyerek
gerçekleri haykırdı.
REFERANSLAR:
Bo Adelmann, 1986. "The Federal Reserve System." The New American, October
17.
Gary Allen, 1976. "The Rockefeller File". Seal Beach, CA: '76 Press.
Gary Allen with Larry Abraham, 1972. "None Dare Call it Conspiracy." Rossmoor,
CA: Concord Press.
"Congressional Record," December 22, 1913, Vol. 51.
Curtis B. Dall, 1970. "FDR My Exploited Father-In-Law." Washington D.C.: Action
Associates.
A. Ralph Epperson, 1985. "The Unseen Hand." Tucson, AZ: Publius Press.
"F.D.R.: His Personal Letters," 1950. New York: Duell, Sloan and Pearce.
11 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
William P. Hoar, 1984. "Architects of Conspiracy." Belmont MA: Western Islands.
Herbert Hoover, 1952. "The Memoirs of Herbert Hoover, The Great Depression
1929-1941." New York: Macmillan.
Frederick C. Howe, 1906. "Confessions of a Monopolist." Chicago: Public
Publishing Co.
Robert C. Johansen, 1980. "Models of World Order," in "Dilemmas of War
and Peace."
Peter Kershaw, 1994. "Economic Solutions."
Devvy Kidd, 1995. "Why A Bankrupt America?" Colorado: Project Liberty.
Ferdinand Lundberg, 1938. "America's 60 Families." New York: Vanguard.
Louis T. McFadden, 1934. "The Federal Reserve Corporation, remarks in
Congress." Boston: Forum Publication Co.
James Perloff, 1988. "The Shadows of Power." Appleton, WI: Western Islands.
Carroll Quigley, 1966. "Tragedy and Hope." New York: Macmillan.
Pat Robertson, 1991. "The New World Order." Dallas: Word Publishing.
12 / 13
ŞEYTAN'IN KASASI: AMERİKAN MERKEZ BANKASI VE DİĞER MERKEZ BANKALARIYLA BAĞLANTISI - M
Yazar Selman YÜCEL
25 Kasım 2006
Charles Seymour, ed., 1926. "The Intimate Paper of Colonel House." Boston:
Houghton Mifflin.
Colin Simpson, 1972. "The Lusitania." Boston: Little, Brown.
Arthur D. Howde Smith, 1940. "Mr House ob5 Texas." New York: Funk and
Wagnalls.
Antony C. Sutton, 1975. "Wall Street and FDR." New Rochelle, New York:
Arlington House.
George Sylvester Viereck, 1932. "The Strangest Friendship in History." New York:
Liveright.
[1] Mete Gündoğan, 18 Eylül 2005, Milli Gazete
13 / 13

Benzer belgeler