[Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından hazırlanmış ve upload

Transkript

[Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından hazırlanmış ve upload
[Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından
hazırlanmış
ve
upload
edilmiştir]
Önsöz
Risale-i Nur’u sadece ilmî ve imanî meselelerin ve
problemlerin bir çözüm kaynağı olarak
değerlendirmek yanlış olur. Belki de onun bu yönü,
onda var olan bir çok yönden sadece biridir.
Onun belki de en önemli yönü Rahmet-i İlâhinin bir
davetçisi olmasıdır. (Bunu, herkes kendine göre
değerlendirebilir.) Önemli olan; farkında olsanız da
olmasanız da, anlasanız da anlamasanız da siz onu
okurken Rahmet-i İlahinin kapısını aralıksız çalıyor
oluşunuzdur.
Yani siz risale okurken aslında sabırla kutsi bir
kapının önünde bekleyip, sürekli kapıyı tıklayan bir
insan olarak kendinizi düşünebilirsiniz.
Ama bu hazineden anlam olarak da istifade etmek
için 'sözcük sorunu' nu aşmanız gerekli. Aşağıda
size sunduğumuz metinleri 2-3 saat dikkatle
incelerseniz büyük ölçüde anlama problemini de
aşabilirsiniz.
İhlasla bu sabır imtihanını aştığınızda o kapının
hem anlama hem de feyiz yönüyle size açıldığını
sevinçle göreceksiniz.
Aşağıdaki metinleri hazırlayan ilahiyatçı
arkadaşlara teşekkür eder, Say'lerinin meşkûr
olmasını Allah(cc)'ın engin Rahmetinden niyaz
ederiz.
Türkçe Metinlere Arapça Ve
Farsçadan Geçen Kelimeleri
Anlama
Bu çalışma, hiç Arapça veya Farsça bilmeyen bir
kişi düşünülerek ele alınmış, elden geldiğince
teferruata inilmeden, sadece en çok karşılaşılan
belli-başlı kalıplar, bunlar arasındaki anlam
irtibatı vs.. yollar göz önüne serilerek “imkana
göre en iyiyi yakalama” hedeflenmiştir. Bu şu
demektir: Normal şartlarda ancak sözlüğe
bakmak suretiyle anlamını bilebileceğiniz pek çok
kelimeyi, sözü edilen bazı pratik bilgiler
sayesinde, zaten belli oranda bildiğinizi ortaya
koyabilmektir.
Bu
sağlanabildiği
takdirde;
normalde sanki yabancı dilde bir metni okuyor
gibi sürekli sözlüğe bakma ihtiyacı hissettiğiniz
bir Risale-i Nur sayfası için, zamanla daha da az
kelimeye bakmakla yetinecek; gözünüzde dağ gibi
büyütüp “Anlayamıyoruz ki!” diyerek kendinize
işkence haline getirdiğiniz bir işten zevk alır
duruma geleceksiniz inşallah.
İlk Kurâ’n öğrenmeye başladığımız günleri
hatırlayalım. Arapçada harfler ve harekeler var.
Harekeler harf değil normalde.. Ama Arapça bir
kelimeyi Türkçe yazacak olsak o harekelerin
karşılığını da yazarız. Yani üstün, ötre ve esre için
A-e, u-ü, ı-i seslerini.. Bu şu demektir: Türkçe
olarak yazılmış Arapça kelimelerdeki bu harfler
%90 harekedir ve kelimenin asıl harflerinden biri
değildir. Yani asıl harfleri bulmak istiyorsak sesli
harfleri çıkartıp, kalanlar üzerinde düşünmeliyiz.
Peki asıl harfleri bulup ne yapacağız? Arapçada aynı
kökten gelen bütün kelimelerde bu asıl harfler
olmak zorunda.. yani bunlardan birinin anlamını
bilmek, büyük oranında diğerlerini de bilmeyi
sağlayacak. (Tabii ki kelime yapılarını bilmenin de
bunda payı var; yeri geldiğinde bahsedilecek.)
Şimdi bir misâlle konuya girebiliriz:
Meselâ: Arapça “ْ‫ ”أَذْﻛَﺎر‬kelimesini Türkçe harflerle
“ezkâr” şeklinde ifade ederiz. Bu kelimedeki ünlü
harfler olan “e” ile “a” harfleri, harekeleri ifade
ettiğinden, kök harflerini yani asıl harfleri bulmak
için bu harfleri kaldırıyoruz, geriye kalan “z-k-r”
harflerinin asıl kök harfleri olduğunu buluyoruz.
İşte buradan itibaren pratiğe başlıyor ve kendimize
soruyoruz:
“Ben bu kelimenin manasını biliyor muyum? Hayır..
Peki bilemez miyim?”
Bakalım: Kelimenin kök harfleri olan “z-k-r”
harfleri bana bir şeyler çağrıştırıyor mu?
Düşünüyorum ve anlamını bildiğim “zikir” kelimesi
aklıma geliyor. O halde zikirle ilgili bir manası
olabilir diye tahmin ediyorum. Peki doğru mu?
Evet, %100 doğru.. Tamam “ezkâr” zikirle ilgili bir
kelime.. iyi ama tam olarak ne? İşte bunu
bilebilmek için bazı pratik bilgilere ihtiyaç var.
Fakat, bilmediğim bir sürü kelime var ve ben her
kelimede bu kadar bilgiyle uğraşırsam bu işin astarı
yüzünü geçer; daha zor hale gelir. Böyle
yapacağıma yine babadan kalma usûlle her
kelimenin anlamını görmek için sözlüğe bakarım
daha kestirme...
Hayır! Tam aksine... düşündüğünüz şekilde olursa
her kelimeye sözlüğe bakmak lazım ve hem de
anlamını tam ezberleyene kadar sözlüğe her
defasında yeniden bakmak lazım. Fakat sözünü
ettiğimiz pratik bilgiler sayesinde; yeni
1
karşılaştığınız bir kelimede küçük bir dikkat, basit
bir fikir jimnastiğiyle, aynı kökten gelen bildiğiniz
bir başka kelimeyle yakınlıklar kuracak ve anlamı
büyük oranda doğru bir şekilde tahmin
edebileceksiniz. Bu metodu kullandıkça
bilmiyorum zannettiğiniz pek çok kelimeyi
bildiğinizi görecek; daha hızlı ve daha iyi
anlayacak, anladıkça kelime hazinenizi
zenginleştireceksiniz. Hatta daha da ötesi, belli
oranda Arapça biliyor olacak; Arapça öğrenmeye
karar verirseniz geniş bir kelime hazinesine sahip
olarak başlayacaksınız.
Bu misâli çoğaltmak mümkün. Meselâ aşağıdaki
tabloda bilinmeyen bazı kelimeler ve karşısında
onların çağrıştırdığı (aynı kökten gelen) başka
kelimeler verilmiştir. Böylelikle bilinmeyen
kelimenin, bildiğiniz bir kelimeyle en azından
yakın veya ilgili bir anlamı olduğu anlaşılabiliyor.
istintâc
netice
istihsâl
mahsul
Tabloda, yakın anlamdaki kelimenin tahmini her
zaman çok kolay olmayabilir tabii ki. Fakat en fazla
kullanılan kelime yapıları hakkında birazcık bilgi
sahibi oldukça bunun daha da kolaylaştığı
görülecektir.
Bu çalışmada hareket noktamız, Türkçe harflerle
yazılmış metinler olacaktır. Bir miktar Farsçadan ve
ağırlıklı olarak da Arapçadan alınmış kelimelerin
yoğunca yer aldığı Türkçe metinler... Dolayısıyla bu
çalışma Türkçe metinler üzerinden yapılacak,
Arapça yazılışlara sadece ihtiyaç oldukça yer
verilecektir.
Türkçe bir metinde Arapça ve Farsçadan geçmiş
kelimelerin genel yapısına göz atmakla başlayalım:
Bilinmeyenler Bilinenler
icbâr
mecbur
idhâl
dahil
teşkîl
şekil
muhârebe
harp
mükâleme
kelâm
intikâl
nakil
iktidâr
kudret
tekebbür
kibir
teşekkül
şekil
tecâhül
cahil
tekâmül
mükemmel
temâyül
meyil
istihkâr
hakaret
Bilinmeyenler Bilinenler
istimdâd
medet
mürettib
tertip
münekkid
tenkit
müsekkin
teskin
muhârip
harp
muhâbir
haber
muhâtap
hitap
müftehirâne
iftihar
müttefik
ittifak
müstehzî
istihzâ
istimdât
medet
Bu kelimeler ya isim ya fiil ya da bunlardan
türetilmiş yeni kelimelerdir. Bunların anlamını
bilmek 2 yolla olabilir: Ya doğrudan sözlük
yardımıyla.. veyahut da aynı kökten gelmiş ve
anlamı bilinen bir başka kelimeyle karşılaştırmak
suretiyle... Yukarıda da bahsedildiği gibi “doğrudan
sözlük yardımıyla anlam öğrenme” metodu, bu
çalışmanın çerçevesine girmiyor. O halde 2. şık
üzerinde durmamız gerekiyor. Yani “aynı kökten
gelmiş ve anlamı bilinen bir başka kelimeyle
karşılaştırmak.”
Şu durumda, yeni karşılaştığımız bir kelimenin %90
ihtimalle Arapçadan, %10 ihtimalle de Farsçadan
geçmiş olduğu ihtimaliyle işe başlayabiliriz. Bundan
sonraki adım; “kelimenin kök harflerini tahmin
edebilmek” ki bu, çok önemli bir husus. Çünkü bu
kökten gelen hemen bütün kelimelerde aynı harfler
yer almakta. Yani sadece kök harflerini doğru tespit
etmekle, aynı kökten gelen pek çok kelimenin
anlamı hakkında en az %50 doğru tahminde
bulunabileceksiniz. Peki kalan kısmı? Yani daha
doğru bilgiye nasıl ulaşabiliriz? İşte bu da büyük
ölçüde şuna bağlı: “Kelimenin yapısını bilmek.”
Buraya kadarki işlemler uzmanlık istemiyor. Ve
bütün bu uzmanlık istemeyen kısımlar işin %8090’ını oluşturduğundan, uzmanlık isteyen kısmın
ise %20’yi geçmeyeceğinden emin olabilirsiniz.
İşte şimdi, uzmanlık gerektirmeyen ve bize en az
%80 çözüm getirecek olan pratik bilgilere
başlayabiliriz:
Çoğul ( Arapça’da Türkçeden farklı olarak; tekil ve
çoğul arasında “tesniye” vardır ki “iki” adet olan
şeyleri ifade eder. “Tarafeyn=İki taraf” gibi. Fakat
2
bunun Türkçe metinlerde kullanımı yok denecek
kadar azdır.)
Karşılaştığımız kelimenin
şekilde anlayabiliriz:
çoğul
olduğunu
2
1-Sonu –ât ile bitiyorsa: (Arapça’da –ûn, –în,
Farsça’da –ân ekleri de çoğul yapmakta
kullanılıyor. Ancak Türkçe’de bunların kullanımı
yok denecek kadar az. Siyasiyyûn, hâzırûn,
mukarrabîn, dâllîn, muallimîn, müslimân.) Bu
eki atıldığında geriye tekil bir kelime kalıyorsa,
%99 bu kelime onun çoğuludur: İhtiyâcât,
mevcudât, zulümât, temsilât, mucizât, vukûât...
Fualâ (‫)ﻓُﻌَﻼَء‬
Ef’ile (‫)أَﻓْﻌِﻠَﺔ‬
Sadece bu kadarcık bir bilgiyle, bilmiyorum
zannettiğiniz pek çok kelimenin, aslında bildiğiniz
bir kelimenin çoğulu olduğunu fark edeceksiniz.
2-Arapçada bir kurala göre yapılan çoğul
kalıplardan birine uyuyorsa.
Arapçada oldukça fazla çoğul kalıbı vardır.
Bunların belli başlıları, bazı misâlleriyle birlikte
aşağıda tablo halinde verilmiştir. Ancak bu
kalıpların doğru bir şekilde ezberlenmesi ve
pratikte kullanılması oldukça zordur. Bu zorluğa
girmek yerine, işin çok kolay tarafını kullanalım.
Tabloda da dikkatten kaçmayan bu önemli nokta
şudur: Kelimelerin tekil ve çoğul hallerindeki
sessiz harfler çok azı hariç aynıdır. Değişen
sadece sıralama ve araya giren sesli harflerdir.
Zaten çok kullanılan kalıplara biraz dikkat edildiği
takdirde, zamanla o kalıptaki bir kelimenin çoğul
olduğuna kesin bir şekilde hükmedilmeye
başlanacaktır.
Burada bizim yapacağımız; çoğul olduğunu
tahmin ettiğimiz bir kelimenin sessiz harflerinden
hareketle, aynı sessiz harflerin yer aldığı tekil
halini bulabilmek.
Vezin
Ef’âl (ْ‫)أَﻓْﻌَﺎل‬
Fuûl (ْ‫)ﻓُﻌُﻮل‬
Çoğul
Tekil
ahkâm
hükm
Ef’ilâ (‫)أَﻓْﻌِﻼَء‬
Mefâil
(ْ‫)ﻣَﻔَﺎﻋِﻞ‬
Feâil (ْ‫)ﻓَﻌَﺎﺋِﻞ‬
Fuul (ْ‫)ﻓُﻌُﻞ‬
Fual (ْ‫)ﻓُﻌَﻞ‬
ezvâk
esbâb
evhâm
aksâm
ecdâd
ağyâr
zevk
sebeb
vehim
kısım
cedd
gayr
Fu’’âl (ْ‫)ﻓُﻌﱠﺎل‬
ulûm
ilm
Fial (ْ‫)ﻓِﻌَﻞ‬
fünûn
kubûr
mülûk
nüfûs
usûl
fenn
kabir
melik
nefs
asl
Fiâl (ْ‫)ﻓِﻌَﺎل‬
Feale (‫)ﻓَﻌَﻠَﺔ‬
ukûl
umûr
akl
emr
fukarâ
fakir
cühelâ
hükemâ
vüzerâ
gurebâ
ulemâ
ukâlâ
ruesâ
ümerâ
cahil
hâkim
vezir
garib
âlim
âkıl
reîs
emîr
emsile
misâl
Es’ile
emkine
ezmine
esliha
elbise
suâl
mekan
zaman
silah
libas
enbiyâ
nebî
evliyâ
eşkiyâ
ağniyâ
velî
şakî
ğanî
mesâcid
mescid
makâsıd
memâlik
mesâkin
maksad
memleket
mesken
hakâik
hakikat
resâil
fezail
akâid
risale
fazilet
akîde
kütüb
kitab
rusül
turuk
sübül
resul
tarik
sebîl
ümem
ümmet
cümel
cümle
tüccâr
tacir
tullâb
füccâr
hukkâm
tâlib
fâcir
hâkim
ricâl
racül
cibâl
cebel
niam
nimet
fiten
ilel
fitne
illet
kefere
kâfir
aceze
amele
âciz
âmil
3
Ef’ul (ْ‫)أَﻓْﻌُﻞ‬
Efâ’il (ْ‫)أَﻓَﺎﻋِﻞ‬
Efâîl (ْ‫)أَﻓَﺎﻋِﯿﻞ‬
Fevâil(ْ‫)ﻓَﻮَاﻋِﻞ‬
Tefâîl(ْ‫)ﺗَﻔَﺎﻋِﯿﻞ‬
Fi’lân (ْ‫)ﻓِﻌْﻼَن‬
enfüs
nefs
encüm
necm
ekâbir
ekber
esâfil
esfel
esâtîr
üsture
kavâid
kâide
avâlim
cevânib
şevâhid
âlem
cânib
şâhid
tesâvîr
tasvir
temâsîl
tesâbîh
tevârîh
timsâl
tesbîh
tarih
sıbyân
sabî
ihvân
ahî
Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından
hazırlanmış ve upload edilmiştir
Masdar (fiil isimler)
Arapça fiiller Türkçede fiil olarak kullanılmazlar.
Onun yerine masdar halleri Türkçe’de genelde
isim olarak kullanılırlar. Bu yüzden Arapça fiil
çekimleri bu çalışmanın dışında kalmaktadır.
Burada sadece değişik fiil yapılarının mastar
kalıpları üzerinde durulacaktır.
En kolay anlaşılacak masdar, bir kelimenin
sonuna –iye/–iyet getirilerek yapılan “yapma
masdar”dır. Sonunda bu eklerin olduğu bir
kelime genelde mastardır: Cahil-cahiliye, Mesulmesuliyet, Bedevi-bedeviyet, Sâfi-sâfiyet.
Bunun dışındaki masdarlar, değişik fiil yapılarının
bir kurala bağlı mastarlarıdır. Bunlar hakkında
fikir edinmek için şu temel bilgilere ihtiyaç
bulunmaktadır:
Arapça kelimelerdeki kök harflerine aslî harf
denir. Arapça kelime kökleri üç, dört veya beş
aslî harf ihtiva ederler. Dörtlü ve beşli kökler çok
azdır. Köklerin tamamına yakını üçlüdür. Fiilin
herhangi bir harf ilave edilmemiş hâline
“mücerred (ilâvesiz) fiil” denir. Arapçada pek çok
kelime bu köklerden türetilerek elde edilir. Yeni
kelimeler türetilirken, kelimenin kalıbına ve
kurala göre bazı yeni harfler eklenir ki bunlara
zâit (ilâve) harfler denir. Bunlar eklenmek
suretiyle elde edilen yeni kalıptaki fiillere “mezîd
(ilâveli) fiil” adı verilir.
Mücerred (ilâvesiz) fiil masdarları
selâmet
nedâmet
nezâfet
letâfet
sadâkat
Feâlet (‫)ﻓَﻌَﺎﻟَﺔ‬
sarâhat
melâhet
şecâat
denâet
şikâyet
rivâyet
kırâat
zirâat
Fiâlet (‫)ﻓِﻌَﺎﻟَﺔ‬
hilâfet
ticâret
imâmet
riyâset
suhûlet
suûbet
Fuûlet (‫)ﻓُﻌُﻮﻟَﺔ‬
hükûmet
husûmet
huzûr
hücûm
hurûc
Fuûl (ْ‫)ﻓُﻌُﻮل‬
usûl
tulû’
vücûd
emr
kesb
katl
Fa’l (ْ‫)ﻓَﻌْﻞ‬
fehm
zann
cereyân
heyecân
cevelân
Fealân (ْ‫)ﻓَﻌَﻼَن‬
feyezân
halecân
ilm
fikr
Fi’l (ْ‫)ﻓِﻌْﻞ‬
hiss
hükm
şükr
Fu’l (ْ‫)ﻓُﻌْﻞ‬
zulm
talep
ferah
kerem
Faal (ْ‫)ﻓَﻌَﻞ‬
zarar
gazap
merhamet
Mef’alet (‫ )ﻣَﻔْﻌَﻠَﺔ‬maslahat
mes’ele
4
ma’rifet
mev’ize
sıgar
kiber
Fial (ْ‫)ﻓِﻌَﻞ‬
sikal
rahmet
nedret
Fa’let (‫)ﻓَﻌْﻠَﺔ‬
kesret
hidmet
(hizmet)
Fi’let (‫)ﻓِﻌْﻠَﺔ‬
ni’met
iffet
kudret
sür’at
Fu’let (‫)ﻓُﻌْﻠَﺔ‬
hürmet
kemâl
Faâl (ْ‫)ﻓَﻌَﺎل‬
karâr
firâr
visâl
Fiâl (ْ‫)ﻓِﻌَﺎل‬
ikâb
suâl
Fuâl (ْ‫)ﻓُﻌَﺎل‬
türâb
gaybûbet
Fa’lûlet (‫ )ﻓَﻌْﻠُﻮﻟَﺔ‬beytûtet
şeyhûhat
fıkdân
irfân
Fi’lân (ْ‫) ِﻓﻌْﻼَن‬
nisyân
şükrân
küfrân
Fu’lân (ْ‫)ﻓُﻌْﻼَن‬
hüsrân
enîn
Faîl (ْ‫)ﻓَﻌِﯿﻞ‬
yemîn
kabûl
Faûl (ْ‫)ﻓَﻌُﻮل‬
tekrâr
Tef’âl (ْ‫)ﺗَﻔْﻌَﺎل‬
ta’dâd
mantık
mevlid
Mef’il (ْ‫)ﻣَﻔْﻌِﻞ‬
mevhib
Mef’ilet (‫)ﻣَﻔْﻌِﻠَﺔ‬
Tabloda kelimenin aslî kök harfleri renkli ve kalın
yapılmıştır. Bilmiyor dahi olsak bu KÖK
HARFLERİNİ BULMAK bakın ne kadar kolay:
Kelimenin en sonundan sırayla 3 sessiz harfi
(aradaki çiftler tek sayılır) tespit ediyoruz; işte
bu kadar. Bunların baştan 1.’si kelimenin ilk kök
harfini, 2.’si 2., 3.’sü de 3. kök harfini gösterir.
Bu kurala uymayan sadece şudur: Bazı
masdarların sonundaki –ât, –et, –ân ekleri kalıp
gereği zâit harf olduklarından, onlar sayılmadan
geçilmesi lazım. Bir de Arapça kelime kökünde aslî
harflerden olan “‫=ع‬Ayn” ve “‫=أ‬Elif” harflerinin
cezimli hâlleri Türkçede yazılırken genelde (’ =
apostrof) ile ifade edildiğinden onlar da aslî
harflerden sayılmalıdır.
Yanıltacak husus: Ayrıca “‫=ع‬Ayn” ve “‫= أ‬Elif”
harfleri “a, e, u, ü” harfleriyle ifade edilebildiğinden
aslî harf karşılığı kullanılan bu harfler hareke
zannedilip hesaptan ayrı tutulursa hesap yanlış
çıkar. Ama kelimenin aslını tam olarak bilmek
uzman işi olduğuna göre, yapacak bir şey yok tabii
ki.
Mezîd (ilâveli) fiil masdarları
Bu mastarlar üçlü köklerden bir kurala bağlı olarak
türetilmiş mastarlardır. En yaygın sekiz kalıbı
vardır.
Bunlar:
İf’âl
Tef’îl Müfâale İnfiâl
(ْ‫)ﻣُﻔَﺎﻋَﻠَﺔ( )ﺗَﻔْﻌِﯿﻞْ( )إِﻓْﻌَﺎل‬
(ْ‫)اِﻧْﻔِﻌَﺎل‬
İcbâr Teşkîl Muhârebe İnkılâb
Masdar İdrâk Tahsîn Mükâleme İnşirâh
İdhâl Te’dîb Münâkaşa İntihâr
İftiâl
Tefe’’ul
(ْ‫)ﺗَﻔَﻌﱡﻞْ( )اِﻓْﺘِﻌَﺎل‬
Tefâul İstif’âl
(ْ‫)اِﺳْﺘِﻔْﻌَﺎلْ( )ﺗَﻔَﺎﻋُﻞ‬
İntikâl Tekebbür Tecâhül İstihkâr
Masdar İktidâr Tahakkuk Tekâmül İstiklâl
İftihâr Teşekkül Temâyül İstimdâd
Tabloda ilk bakışta dahi gözden kaçmayan bir
husus şudur: Aynı kalıptaki bütün kelimelerin harf
sayıları eşittir. Aslî kök harflerinin sıralaması da
birbiriyle tamamen aynıdır.
Kök harflerini bulma konusunda yukarıda verilen
ölçü burada da aynen geçerlidir. Burada kurala
uymayan sadece şu vardır: İftiâl (ْ‫ )اِﻓْﺘِﻌَﺎل‬kalıbında
sondan 3. sessiz harf olan “t” harfi, kalıp gereği yer
alan bir zâit harf olduğundan, aslî harf o değil,
onun solundakidir.
İf’âl (ْ‫ )إِﻓْﻌَﺎل‬kalıbı
Masdar Anlamı
İcbâr
İdhâl
İhrâc
İhzâr
İfhâm
Mecbur etmek
Dahil etmek
Harice çıkarmak
Hazır etmek
Fehmettirmek
Yakın
kelimeler
Mecburiyet
Duhûl, dehâlet
Hurûc, istihrac
Huzur
Mefhum
5
İntâk
Nutuk attırmak
İdrâk
Derk etmek
Îmân
Îkâz
Îcâd
Îmân etmek
Îkâz etmek
Îcâd etmek (vücud
vermek)
İfnâ
Fânî yapmak
İcrâ
İrzâ
İrâde
İcâzet
İcrâ etmek
Râzı etmek
Murâd etmek
Cevâz vermek
İstintak
Müdrik,
istidrâk
Mü’min
Teyakkuz
Mûcit
Fenâ, fâni,
tefânî
Cârî, cereyân
Rıza, razı
Mürid, murad
Câiz, cevaz,
İftiâl (ْ‫ )اِﻓْﺘِﻌَﺎل‬kalıbı
Masdar Anlamı
İntişâr
İctimâ’
İctihâd
İktidâr
İftihâr
İttihâd
Tef’îl (ْ‫ )ﺗَﻔْﻌِﯿﻞ‬kalıbı
Masdar Anlamı
Teşkîl
Ta’lîm
Te’dîb
Tasnîf
Tahsîn
Tekbîr
Tasğîr
Tekmîl
Takrîb
Tecziye
Tesviye
Şekillendirmek
İlimlendirmek
(öğretmek)
Edeplendirmek
Sınıflandırmak
Hüsünlendirmek
(güzelleştirmek)
Büyük saymak,
büyültmek
Küçük saymak,
küçültmek
Kemâle erdirmek
(sonlandırmak)
Yaklaştırmak
Cezalandırmak
Seviyeyi düzeltmek
İttifâk
Yakın
kelimeler
Şekil
İlim, âlim,
malum,
Edep
Sınıf, musannif
Hüsün
Kebîr, ekber,
kübrâ
Sağîr, asğar,
suğrâ
Kemâl, kâmil,
mükemmel
Takrîben, karâbet
Ceza
Seviye
İbtidâ
İntihâ
İhtiyâc
Iztırâr
Neşr olmak
(yayılmak)
Cem’ olmak
(toplanmak)
Cehd etmek
(çabalamak)
Kudret sahibi olmak
Fahirlenmek
(övünmek)
Vahdet (birlik)
sağlamak
Vifâk (uyum)
sağlamak
Başlamak
Bitirmek
Muhtaç olmak
Muztarr (çaresiz)
kalmak
Yakın kelimeler
Neşir, nâşir
Câmi
Cihâd, müctehid
Kudret, kâdir,
muktedir
Fahir, müftehir,
tefahhur
Vâhid, vahdet,
tevhid
Vifak, muvafakat
Mübtedi
Müntehi
Muhtaç
Zarar, muztarr
Tefe’’ul (ْ‫ )ﺗَﻔَﻌﱡﻞ‬kalıbı
Yakın
kelimeler
Masdar
Anlamı
Tekebbür
Kibirlenmek
Tahakkuk
Gerçekleşmek
Teşekkül
Şekillenmek
Ta’allüm
İlme ulaşmak (öğrenmek)
Tahattur
Temennî
Hatırlatmak
Temenni etmek
Kibir,
mütekebbir
Hak, hakikat,
muhakkak
Şekil
İlim,
malum,
âlim
Hatır
Müfâale (‫ )ﻣُﻔَﺎﻋَﻠَﺔ‬kalıbı
Masdar
Anlamı
Yakın kelimeler
Muharebe
Harb etmek
(savaşmak)
Harp, muharip
Mükâleme
Kelâm etmek
Mükâtebe
Mukâtele
Müsâvât
Kitâbetleşmek
(yazışmak)
Kıtâle girişmek
(ölümüne
savaşmak)
Aynı seviyeye
gelme
Kelime, kelâm,
tekellüm
Kitap, kitabet,
mektep, kütüphane
İncizâp
Cezbeye kapılmak
İnkısâm
İnfitâh
Kısımlara ayrılmak
Fetholmak, açılmak
Şakkolmak
(yarılmak)
İnşikâk
Temâyül
Tecâhül
Katl, kıtâl, kâtil,
maktûl
Tekâmül
Seviye, müsavi,
tesviye
Telâzum
İnfiâl (ْ‫ )اِﻧْﻔِﻌَﺎل‬kalıbı
Masdar Anlamı
Tefâul (ْ‫ )ﺗَﻔَﺎﻋُﻞ‬kalıbı
Masdar Anlamı
Yakın kelimeler
Cezbe,
câzibe,
meczup
Kısım, taksîm
Fetih, fâtih
Şakk-ı kamer
Tenâsüp
Tedâvî
Meyletmek
Câhil görünmek
Kemâl bulma,
olgunlaşma
Münasip olma
Biri diğerine lâzım
olmak
Devâ için çalışmak
Yakın kelimeler
Meyil
Cahil, cehalet
Kâmil, mükemmel
Nasip, münasip, tensip
Lazım, lüzûm, iltizam
Devâ
İstif’âl (ْ‫ )اِﺳْﺘِﻔْﻌَﺎل‬kalıbı
Masdar Anlamı
İstihkâr
İstihsâl
İstintâc
İstihrâc
İstimdâd
Hakir görme
Hâsıl etme
Netice çıkarma
Çıkarımda bulunma
Meded isteme
Yakın
kelimeler
Hakir, hakaret
Hâsıl, mahsul
Hâsıl, mahsul
Hâriç, hurûc
Medet, imdat
6
İstihfâf
İstintâk
Hafife alma
Nutka zorlama
(sorgulama)
İstimlâk
Birinin mülkünü
satın alma
İstifâde
İstibkâ
İstîfâ
Faydalanmak
Bekâsını istemek
Affını istemek
Hafif, tahfîf
cârî
râvî
kâri
âlim
Nutuk, nâtık
Mülk,
mülkiyet,
temlik,
müstemleke
Fayda, müstefîd
Bâki, bekâ
Aff, mustafî
Dörtlü mücerred fiil olan “fa’lele”nin ism-i fâili
“ْ‫=ﻣُﻔَﻌْﻠِﻞ‬müfa’lil” vezninde olur. Türkçedeki
yansıması şöyledir:
İsm-i fâil
Fiilin sahibini belirtmek için kullanılan kalıptır.
“Fetih” fiilinin ism-i fâili “Fâtih=fetheden”,
“Muharebe” fiilinin ism-i fâili
“muharib=harbeden” olur. Ancak unutmayın; her
fiilin ism-i fâili olacak diye bir kural yok.
a. Mücerred (ilâvesiz) fiillerde
Bütün üçlü mücerred fiillerin ism-i fâilleri
“ْ‫=ﻓَﺎﻋِﻞ‬fâil” vezninde olur. 1. kök harfinden sonra
bir elif eklenerek yapılır. Türkçedeki yansıması
şöyledir:
İsm-i fâil
Kök
fâtih
câhil
sâlim
nâdim
sâdık
tâcir
hâzır
hâric
kâtil
hâkim
şâkir
zâlim
tâlip
sâlih
nâdir
fetih
cehl
selâmet
nedâmet
sadâkat
ticâret
huzûr
hurûc
katl
hükm
şükr
zulm
talep
maslahat
nedret
hidmet
(hizmet)
kudret
kemâl
visâl
şükrân
küfrân
suâl
irfân
aşk
sevk
ma’rifet
mev’ize
hâdim
kâdir
kâmil
vâsıl
şâkir
kâfir
sâil
ârif
âşık
sâik
ârif
vâiz
cereyân
rivâyet
kırâat
ilm
İsm-i fâil
Kök
mütercim
müvesvis
terceme
vesvese
b. Mezîd (ilâveli) fiillerde
Aşağıdaki tabloda her kalıptan bir miktar ism-i fâil
gösterilmiştir. Ancak unutmayın; her fiilin her
kalıptan ism-i fâili olamaz, bazılarının olsa bile
kullanımda yok gibidir. Zaten bizim işimiz de her
fiilin her kalıbını bulmak değil, doğru kullanılmış bir
kalıptaki kelimenin anlamını bulmak. Dolayısıyla
mevdudun üzerinden gideceğimize göre problem
yok demektir.
İf’âl
Tef’îl
(ْ‫)ﺗَﻔْﻌِﯿﻞْ( )إِﻓْﻌَﺎل‬
Muhbir
Muhlis
Müflis
Müfsid
Müşebbih
Müşrik
Muhassin
Muhsin
Münakkış
İsmMücbir
Müderris
i
Müdrik
Müfettiş
fâil
Müdhil
Mübelliğ
Muzırr
Müeddib
Mu’cib
Mu’ciz
Mûcid
Mukîm
Müfâale İnfiâl
(‫)اِﻧْﻔِﻌَﺎلْ( )ﻣُﻔَﺎﻋَﻠَﺔ‬
Muhârib
Mutâbık Münkalib
Müdâhil Münşerih
Müdâfi’ Müntesib
İftiâl
Tefe’’ul
Tefâul
(ْ‫)اِﻓْﺘِﻌَﺎل‬
(ْ‫)ﺗَﻔَﻌﱡﻞ‬
(ْ‫)ﺗَﻔَﺎﻋُﻞ‬
İstif’âl
(ْ‫)اِﺳْﺘِﻔْﻌَﺎل‬
Müstahkir
Müntakil
Mütekebbir
Muktedir
Mütehakkık Mütecâhil Müstakill
İsmMüftehir
Mütehakkim Mütekâmil
i
Muktebis
Müteşekkil Mütemâyil Müstemidd
fâil
Mu’teriz
Müteşebbis
Mu’tedil
Müstefîd
7
Muhkem
Mühmel
Münker
Murâd
İsm-i mef’ûl
[Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından
hazırlanmış ve upload edilmiştir]
Fiilden etkileneni belirtmek için kullanılan kalıptır.
“Cehl” fiilinin ism-i mef’ûlü
“mechûl=bilinmeyen”, “tescil” fiilinin ism-i
mef’ûlü “müseccel=tescil edilmiş” gibi. Ancak
unutmayın; her fiilin ism-i mef’ûlü olacak diye bir
kural yok.
İftiâl
Tefe’’ul
Tefâul İstif’âl
(ْ‫)اِﻓْﺘِﻌَﺎل‬
(ْ‫)ﺗَﻔَﻌﱡﻞ‬
(ْ‫)اِﺳْﺘِﻔْﻌَﺎلْ( )ﺗَﻔَﺎﻋُﻞ‬
Müstahkar
Müstahdem
İsm-i
mef’ûl
Muktebes
Mütehayyer
Mükteseb
Mütehayyel
Mu’temed
?
Müstehakk
a. Mücerred (ilâvesiz) fiillerde
Müstemedd
Bütün üçlü mücerred fiillerin ism-i mef’ûlleri
“ْ‫=ﻣَﻔْﻌُﻮل‬mef’ûl” vezninde olur. 1. kök harfinin
başına “mim”, son harfinden evvel de “vav”
ilâvesiyle yapılır. Türkçedeki yansıması şöyledir:
Müstefâd
İsm-i fâil
Kök
mechûl
ma’lûm
mahdûd
masdûk
maktûl
mahkûm
meşkûr
mazlûm
matlûp
meşkûr
mes’ûl
me'mûr
me'zûn
ma’rûf
ma’dûd
ma’şûk
cehl
ilm
hadd
sadâkat
katl
hükm
şükr
zulm
talep
şükrân
suâl
emr
izn
irfân
add
aşk
Dörtlü mücerred fiil olan “fa’lele”nin ism-i
mef’ûlü “ْ‫=ﻣُﻔَﻌْﻠَﻞ‬müfa’lel” vezninde olur.
Türkçedeki yansıması şöyledir:
İsm-i mef’ûl
mücevher
müdebdeb
mutantan
cevhere
debdebe
tantana
Tef’îl
(ْ‫)ﺗَﻔْﻌِﯿﻞْ( )إِﻓْﻌَﺎل‬
İsm-i
mef’ûl
Mücber
Müsbet
Müsned
Müdhal
Bir fiilin işlendiği yeri gösteren isimlerdir.
“ْ‫=ﻣَﻔْﻌَﻞ‬mef’al” veya “ْ‫=ﻣَﻔْﻌِﻞ‬mef’il” vezninde olur.
Türkçedeki yansıması şöyledir:
Kök
İsm-i mekân
mekteb
meslek
medrese
mahkeme
menzil
mescid
meclis
kitâbet
sülûk
ders
hukm
nüzûl
secde
cülûs
İsm-i mensûb
İsm-i mensûb, bir şeye mensup olmayı veya ilgili
bulunmayı ifade eder. Arapça ismin sonuna şeddeli
bir “ّ‫=ي‬yâ” eklemek suretiyle elde edilir. Türkçede
metinde ise, kelimenin sonuna –î eklenmiştir
(sonda sesli bir harf var idiyse o kaldırılır).
Kök
b. Mezîd (ilâveli) fiillerde
İf’âl
İsm-i mekan
Müfâale İnfiâl
(‫)اِﻧْﻔِﻌَﺎلْ( )ﻣُﻔَﺎﻋَﻠَﺔ‬
Münakkaş
Mücessem
Muhâtab ?
Müşekkel
Müeddeb
İsm-i
mekân
Mekkî
Nursî
Şemsî
Kamerî
Rahmânî
Manevî
Mecazî
Mânâsı
Mekkeli
Nurs’lu
Şems’le ilgili
Kamer’le ilgili
Rahmân’a ait
Manaya ait olan
Mecaza ait olan
8
Kelimenin Sonuna Gelen Farsça
Ekler :
Mübalağa sigası
Bunlar mübalağa (yalan değil pekiştirme) ifade
ederler. Meselâ “Râzık” sadece “rızık veren” iken
“Rezzâk” kelimesi, “bol ve sınırsız verme” gibi
anlamları da katar. Başlıca vezinleri:
Rezzâk
Vehhâb
Cerrâh
Fa’âl (ْ‫)ﻓَﻌﱠﺎل‬
Hammâl
Sehhâr
Dessâs
Allâme
Fe’âle (‫)ﻓَﻌﱠﺎﻟَﺔ‬
Fehhâme
Alîm
Faîl (ْ‫)ﻓَﻌِﯿﻞ‬
Rahîm
Kerîm
Sabûr
Fa’ûl (ْ‫)ﻓَﻌُﻮل‬
Fi’’îl (ْ‫)ﻓِﻌﱢﯿﻞ‬
Fuâl (ْ‫)ﻓُﻌَﺎل‬
Mif’îl (ْ‫)ﻣِﻔْﻌِﯿﻞ‬
Sadûk
Şekûr
Sıddîk
Şücâ’
Miskîn
İsm-i tafdîl
“ْ‫=أﻓْﻌَﻞ‬ef’al” vezninde olur.
Echel (en/daha cahil=bilgisiz)
Eslem (en/daha
sâlim=selâmetli)
Elzem (en/daha lazım=lüzumlu)
Elyak (en/daha layık=liyâkatli)
Esfel (en/daha süflî=sefîl)
Ef’al (ْ‫ )أَﻓْﻌَﻞ‬Ekber (en/daha kebîr=büyük)
Ekser (en/daha kesîr=çok)
Asğar (en/daha sağîr=küçük)
Esahh (en/daha sahih=sıhhatli)
Ekall (en/daha kalîl=az)
Eşedd (en/daha şedîd=şiddetli)
–dân: âlet ismi yapar
şam-dân (mumluk)
çay-dân (çaydanlık)
nemek-dân (tuzluk)
–sitân, –istân: yer ismi yapar.
Gül-istân
bahar-istan
–zâr: yer ismi yapar.
Çemen-zâr (çimenlik)
gül-zâr (gül bahçesi)
–gede: yer ismi yapar.
Mey-gede (meyhane)
ateş-gede (ateş mabedi, ateşlik)
–sâr: yer ismi yapar.
Kuh-sâr (dağlık)
çeşme-sâr (çeşmelik)
–bân: meslek sahibi ve muhafaza edici isimler yapar.
Bağ-bân (bahçıvan)
nigeh-bân (bekçi)
saye-bân (gölgelik, şemsiye)
–mend: sıfat yapar.
Hıred-mend (akıllı)
hüner-mend (hünerli)
–vend: sıfat yapar.
Hudâ-vend (sahip, malik, efendi)
–vâr, –ver: sıfat yapar.
Ümid-vâr (ümitli)
nam-ver (namlı)
–yâr: sıfat yapar.
Baht-yâr (talihli)
huş-yâr (akıllı, uyanık)
–veş: benzerlik ekidir.
Meh-veş (ay gibi)
saye-veş (gölge gibi)
–âsâ, –sâ: benzerlik ekidir.
Dev-âsâ (dev gibi)
humayun-sâ (şâhâne)
–fâm: renk ekidir.
Siyeh-fâm (siyah renkli)
gül-fâm (gül renkli)
–kâr, –gâr, –ger: meslek sahibi ve meslek kılıcı isimleri yapar.
Günah-kâr (ziyan-kâr)
sitem-gâr (sitem edici)
–âne: sıfat ve zarf yapar.
Dost-âne
peder-âne
âciz-âne
Olumsuzluk ekleri :
-Osmanlıca’da olumsuzluk ekleri “lâ” “nâ” “bî” ekleridir. Bu
ekler kelimenin önüne gelir.
Lâ-yemût
Nâ-mütenâhî
Bî-çâre
9
-Bazen iki ek üst üste gelebilir. Bu durumda olumsuzluğun
derecesi artırılmış olur.
Bilâ-istisna = hiç istisnasız
Bilâ-tereddüd = hiç tereddüdsüz
-Olumsuzluk eki olan “bî” ile karıştırılmaması gereken ve ve
kısa telaffuz edilen “bi” ön eki ise, “birlikte” anlamındadır.
Bit-tabî
Biz-zat
Bil-fiilBiz-zarure
Kelme tamlamaları :
öncelikle ek harfleri çıkarmak bu konuda son derece yardımcı
olacaktır.
Ek harfler ise genellikle kelimelerin başlarında bulunan “mim”
“M” harfleridir. Bazen “elif” ve bazen de “t” harfi de olabilir. Bu
konudaki detay arapça gramer bilgisini bilmeye bağlıdır
şüphesiz. İmam Hatipte okuyanların böyle bir avantajı vardır. Ne
var ki herkes için belli kolaylık da sağlamaktadır bu yöntem.
Misal: Mütereddid. Buradaki “m” harfini, sesli harfle birlikte
tabi ki, kaldırdığınız zaman, çok aşina olduğunuz bir kelime ile
karşılaşıverirsiniz:
“Tereddüd”
Osmanlıca’da tamlamaların kelimeleri (Türkçe’ye
göre) ters gelirler.
“salih amel” tamlaması “amel-i salih”
alem-i kabir (kabir alemi)
nur-u iman(iman nuru)
kitab-ı mukaddes(mukaddes kitab)
daire-i imkan(imkan dairesi)
dava-i nübüvvet(nübüvvet davası)
“Te” harfini de kaldırırsanız hep bildiğimiz kullandığımız “Red”
kök harflerini elde ederiz. Reddetmek geri çevirmek kabul
etmemek onaylamamak çekimserlik anlamları ile yola çıkılarak
fikir sahibi olunabilir.
Kelimedeki Ek ve Kök’ü ayırma :
MİSAL:
Arapça’da bir şeyin sonuna şeddeli “‫(”ﻰ‬ye) gelirse, bu bir şeye
aitliği ve mensubiyeti ifade eder. Mesela, “Mekke’li” veya
“Mekke’ye ait olan” manalarına gelen “Mekkiyyün” kelimesi
gibi… “Mekkiyyün” kelimesi “Mekki” şeklinde de ifade
edilir. Bütün mensubiyet ifade eden isimlerde de bu geçerlidir.
Misaller: İmaniyye (imanla ilgili, imana ait), ebediyye,
akliyye…/ Buhari (Buhara’lı), İslami, Nebevi, cismani…
“Kemal” ve “mutlak” kelimeleri, Risale’de bolca kullanılan
terimlerdendir. “Kemal” tamlığı ve mükemmelliği ifade eder.
Misaller: Kemal-i emniyet (mükemmel, tam bir emniyet),
kemal-i ciddiyet, kemal-i intizam, kemal-i rahat, kemal-i
hüsün…
Anlarsınız ki mütereddid kavramı tereddüt etmekle ilgilidir,
mütereddid tereddüd eden şüpheye düşen çekimser kalan
demektir. Böylece en azından cümlenin genel anlamı hakkında
bir fikir sahibi olabilirsiniz.
Münevvir, Tenevvür, Mütenevvir
“Mü” “Te” “Mü-te” harflerini kaldırınız, seslileri yok sayınız.
karşınıza “NVR” kök harfleri gelir. Yani “NUR” olur.
Anlarsınız ki bu iki kelime nur ile ilgili, vermek veya almakla
alakalıdır. Cümlenin bütünlüğü içinde düşündüğünüzde anlam
kendiliğinden oluşuverir.
Tenevvür ettim, nurlandım aydınlandım
Münevvir, nur verici nurlandırıcı, aydınlatıcı
Mütenevvir, nurlanmış aydınlanmış gibi anlamlar yerine oturur.
“Mutlak” kelimesi ise; bütünüyle, tam tamına, her yönüyle,
son derece manalarına gelir. Misaller: Aciz-i mutlak (her
yönüyle aciz), fakr-ı mutlak, abesiyet-i mutlaka, kudret-i
mutlaka…
MİSAL: Tahmil, Mütehammil
Risale’de bazı İsm-i tafdil’ler de kullanılır. Mesela, “Kebir”
büyük demektir. “Ekber” ise daha büyük manasına gelir.
Misaller: Cemil-ecmel, karib-akreb, layık-elyak, lazım-elzem,
kamil-ekmel…
Köküne ininiz. “Ta” ve “Mü-te” harflerini atınız.
“Hmil” ve “Hammil” kelimeleri kalır. Bu ne demektir?
Tedai ile sık kullandığımız kelimelere ulaşınız burdan.
“Hammal” gibi… “Hamile” gibi… Yani ağır yük taşımakla ilgili
bir anlam ihtiva ettiği çok açık.
Diyeceksiniz ki hiç duymadığım iki kelime… Hayır!. Çok iyi
bildiğiniz iki kelime!
Not: Arkadaşlarımıza şöyle bir ipucu da verebiliriz: Size
yabancı gibi görülen bir kelime aslında üzerinde yoğunlaşarak
düşünüldüğünde ve o kelimenin kökü üzerinde bilinçaltı arşiv
araştırması yapıldığında kısa zamanda bazı aşina olduğunuz
kelimelerin hemen üşüştüğünü görebilirsiniz.
Mütehammil kelimesi demek ki ağır yüke karşı dayanmakla
ilgili bir anlam taşıyor. Burdan belki de anlamı bilinemeyen
“Hamele-i Arş” mefhumu da anlaşılmış olacaktır. Arş gibi ağır
bir yükü taşıyan melekleri anlayabileceğiz.
Bunun için öncelikle zor gibi görünen bir kelimenin kök
harfleri üzerinde durmaya çalışınız. Bunu tesbit için de
Bu arada “Hamule” kelimesini de duymadım bilemiyorum
diyemeyeceksiniz bakın artık!
10
Çok da ağır(!) kelimeler, hamuleler değilmiş risale-i nur’un
sözleri demek ki bakınız! Dilimize kondurulmuş nice ağır
kelimeler kavramlar yabancı sözcükler dolaşıp durmuyor mu
zaten!
“yek-” eki:
MİSAL: “Musahhar” ayetlerde ve eserlerde sıkça geçer
“-kâr” eki:
“Mu” ekini ve seslileri atalım. Çift harfleri tek kabul edelim,
kök “Shr” olur.
Ne çağrıştırıyor size bu üç harften kelimeler türetin.
Yarışmalarda hece kelime verilip yeni kelimeler türetilmesi
istenmesi gibi. Eminim ki “shr” kelimesi öncelikle size “Sihir”
kelimesini hatırlatacaktır. Büyülemek büyülenmek etkilemek
etkilenmek anlamları zihninizde uçuşacaktır. Büyülenmiş
insan adeta iradesini kaybetmiş bir emre uyup peşisıra
gitmektedir. “Yerleri gökleri de Rabbimiz adeta büyülenmiş
bir hizmetkar gibi bizim peşimizden koşturmaktadır” gibi
engin bir düşünce ile “Musahhar” kavramını daha bir lezzetli
anlamanız da mümkün olabilecektir. “Teshir” kelimesi de
geçtiği cümle bütünlüğü içinde benzer manayı ifade edecektir.
Hep köke asla temele ana ifadeye yöneliyoruz oradan çıkış
yapıyoruz demek ki!
MİSAL: “Mugayyebat” kelimesini ilk duyanlarndan
olabilirsiniz. Ama bu yöntemle bildiğiniz kelimeleri de içinde
sakladığını keşfedebilirsiniz. “Mu” ekini atar, bilinmezlik
madde ötesi veya gelecek gibi anlamları ifade eden “gayb”
kelimesini hemen farkedebilirsiniz ki türkçemize gayıb-kayıp
olarak yerleşmiş bir kelimedir. Yukarda açıklandığı gibi
kelime sonlarındaki “at” ekinin çoğul anlamını ifade ettiğini
de bilmeniz işi kolaylaştırır. Bir ayetten iktibas edilerek
sorulan “Mugayyebat-ı Hamse”ye yabancı değilsiniz artık.
Kelime türetme eklerine bazı
örnekler :
"alel-" eki:
"bila-" eki:
"bî-" eki:
"pür-" eki:
"bil-" eki:
"na-" eki:
“ser-” eki:
x ile, x yoluyla anlamlarına gelir.
alelacele (acele ile)
alelittifak (ittifak ile)
olumsuzluk anlamı verir. (-siz, suz)
bilaistisna (istisnasız)
bilabedel (bedelsiz)
"bila" ekiyle aynı anlamı verir.
bîçare (çaresiz)
bîhaber (habersiz)
kelimeye olumlu anlam katar,
güçlendirir.(-li, -lu)
pürdikkat (dikkatli)
pürkusur (kusurlu)
ile, olarak anlamlarını katar.
bilbedahe (bedahetle)
bilcümle (cümlesi ile, umumiyet
ile)
zit anlam ortaya cikarir.
namahdud (hudutsuz)
namadud (adedsiz)
baş anlamına gelen
serasker (baş asker, komutan)
“-ane” eki:
“-vari” eki:
“-gah” ve
“-istan”
ekleri:
"zî" eki:
"maal-"
eki:
"-perver"
eki:
"-ât" eki:
"-î" eki:
“hem-”
eki:
“-daş” eki:
“-a-” eki:
"-endiş"
eki:
seraser (baştan başa)
tek anlamına gelir
yekpare (tek parça, bütün)
yeksan (beraber, bir)
yeknesak (değişmez tek halde
olan)
'yapan, eden' anlamını verir
bestekâr (beste yapan)
güftekâr (güfte yapan)
sahtekâr (sahtecilik yapan)
sıfat ve zarf türetmede kullanılır
dostane (dostça)
cansiperane (canını feda
edercesine)
'tarzında, usülünde' anlamına gelir
türkvari (türklerin tarzında)
melekvari (melek tarzında)
Yer belirtmek için kullanılır.
İbadethag (ibadet yeri)
Mezaristan (mezar yeri)
x sahibi anlamına gelir.
zîhayat (hayat sahibi, canlı)
zîşuur (şuur sahibi, şuurlu)
ile, birlikte anlamlarına gelir.
maalesef (üzüntü ile)
maaliftihar (iftihar ile)
bir şeyin düşkünü, onun taraftarı
ve o şeyin koruyup gözeteni
olduğu anlamlarına gelir.
hürriyetperver (hürriyeti çok
seven)
intizamperver (intizamı çok seven)
çoğul olma anlamı katar.
mevcudât (mevcudlar, var olan
herşey)
ibadât (ibadetler)
o şeye ait olma, ona dair olma
anlamı verir.
maddî (madde cinsinden olan)
ebedî (ebed özelliği olan)
nereli ve nereye mensub olduğunu
ifade eder
mekkî (mekkeli)
konevî (konyalı)
aynı manasını katar.
hemzaman (aynı asırdan olan)
hemcins (aynı cinsden olan)
eşlik, refakat ve ortaklık bildirir.
arka-daş
nida edatı olup, kelimenin sonuna
gelir "ey" mânası verir. aynı veya
farklı iki kelime arasına gelirse,
sözün manasını kuvvetlendirir.
Rengârenk (çeşit çeşit renkleri
olan)
Lebaleb (ağızdan ağıza)
x için kaygılanan, x'i düşünen
anlamını katar.
hakendiş (Hakkı düşünen, Hakkı
11
"-efşan"
eki:
"-efzâ"
eki:
"-engiz"
eki:
“-meşrep”
eki
“-e” veya
“-a” eki
“ilâ-“ eki:
“ba’d-“
eki:
"beyn-“
eki:
“alâ-“ eki:
“an-“ eki:
“fî-“ eki:
“kabl-“
eki:
“li-“ eki:
“lâ-“ eki:
arayan)
gayrendiş (başkalarını düşünen)
"saçan" anlamı katar.
nurefşan (nur saçan)
zehrefşan (zehir saçan)
"artıran" manasını katar.
ferahefzâ (ferah arttıran)
şevkefza (şevk arttıran)
"koparan, veren" manalarını katar.
dehşetengiz (dehşet veren)
şevkengiz (şevk veren)
huylu, mizaçlı anlamlarını katar.
hoşmeşrep (sevimli, güzel huylu)
pakmeşrep (temiz huylu)
Dişileştirme ekidir.
şair -> şaire (nisa olan şair)
muallim -> muallime (nisa olan
alim)
müdür -> müdire (nisa olan
müdür)
-a kadar anlamını katar
ile’l ebed (ebediyete, sonsuza
kadar)
ilâ mâşâ’ allah (allah isteyene
kadar)
ile’n-nihâye (sonuna kadar)
sonra anlamını katar.
ba’de harâbi’l-basra (basra harap
olduktan sonra)
badehu (ondan sonra)
arası, ortası anlamını katar.
beynelmilel (milletler arasında)
beyne’l-ülema (alimler, ulema
arasında)
üzere, üzerine, üzerinde anlamını
katar
ale’d-devâm (devam etmek üzere,
devamlı)
alelade (alışıldığı üzere, olağan)
-den anlamını katar.
an-karîb (yakında, az sonra)
an-aslin (aslından, menşeinden)
içinde, -de anlamını katar
filhakika (gerçekte)
filvaki (gerçekten)
fi’l-asl (aslında)
önce anlamını katar
kable’l-vuku (vukuundan,
olmasından önce)
kable’t-tarih (tarih öncesi)
için, -den dolayı anlamını katar
ligarazin (garez sebebiyle, kasıtlı
olarak)
li-maslahatin (bir iş için)
yok, değil anlamını katar
lâ-şey (hiç, cüzi)
lâ-yemut (ölmez)
lâlettayin (belli olmayan,
“ma’a-“
eki:
“min-“ eki:
“ber-“ eki:
herhangi)
ile, beraber anlamını katar
maatteessüf ()
ma’el âile ()
-den, -den beri anlamını katar.
mine’l-kadim (eskiden beri)
mine’l-evvel (önceden beri)
üzerine, üzerinde anlamını katar
berkemâl (kemâl üzere,
mükemmel)
[Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından
hazırlanmış ve upload edilmiştir]
12

Benzer belgeler

Bicimbirimsel Analiz

Bicimbirimsel Analiz onların çağrıştırdığı (aynı kökten gelen) başka kelimeler verilmiştir. Böylelikle bilinmeyen kelimenin, bildiğiniz bir kelimeyle en azından yakın veya ilgili bir anlamı olduğu anlaşılabiliyor.

Detaylı