2014 - Makina Magazin

Transkript

2014 - Makina Magazin
MM KAPAKLAR NISAN 2014.indd 2-3
4/1/14 2:11 PM
MM KAPAKLAR NISAN 2014.indd 4-5
4/1/14 2:11 PM
İÇİNDEKİLER
HABERLER
24
ARAŞTIRMA
40
Endüstriyel robotların önemi panelde anlatıldı
30
FUAR
WIN Automation,
77 binden fazla
ziyaretçiyi ağırladı
Kalıp sektörü
yurtdışı odaklı
büyüyecek
88
MAKALE
Ekonomik gelişme
sürecinde lisansla zaman
kazanmak
12 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
HABERLER ................................................................................................... 16
İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu
Çelik Teknoloji Semineri üçüncü kez düzenlendi
Hakan Özcan: Ar-Ge yapmak artık daha kârlı
Otomotiv endüstrisi ihracattaki liderliğini geri aldı
BTSO, firmaları yurtdışına çıkaracak
Cem Gönen: Çin ve Japonya’dan gelen ekonomik veriler tedirginlik yaratıyor
Erdal Bahçıvan: Siyasi istikrar çok önemli
Türkiye’nin Şubat ayı ihracatı yüzde 4,3 arttı
TAYSAD 36. Genel Kurulu gerçekleştirildi
FUAR ............................................................................................................... 38
Fastener Fair Hannover 2014 için geri sayım sürüyor
ÜRÜN .............................................................................................................. 44
Zaman kazandıran makina
Avena, batık gemilere hayat veriyor
Havacılık sanayiinde kesici kenarın korunması
İş parçası bağlama
Küçük takım çaplarında yüksek ekonomiklik
Gazaltı kaynak koruma spreyi Perfect
Üç eksenli ivme kutusu
TG400 yeşil lazer
Yeni Capto™ bağlantılı Xtra·tec® Insert Drill ile hızlanın
Tehlikeli bölgelerin emniyete alınmasında her açıdan etkin çözüm
Daha fazla seçenek için daha iyi motorlar
NZM3 devre kesici için yeni soket ünitesi
EEC One, artık 17 platform dili içeriyor
Rejeneratif DC sürücüler
Yüksek performanslı yeni PH geometrisi
Hidrostatik transmisyonlu yeni Tonero dizel forklift serisi
Parafudurlarla ilgili şehir efsaneleri
Dökme demir işlemede mükemmel verimlilik
SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatı
Yeni endüstriyel kablosuz LAN haberleşme ürünleri
Mobil ve kolay kaynak için MMA akülü kaynak cihazı
FİRMA HABERLERİ ......................................................................................78
3M, inovatif ürün ve çözümlerini tanıttı
Ermaksan’ın Ar-Ge merkezi olma başvurusu onaylandı
Sml Makina, İstanbul’da da showroom açacak
Metrans’ın yeni binası, Türkiye’nin öne çıkan yapılarından biri olarak seçildi
IAS, Türkiye’deki ofislerine bir yenisini daha ekledi
Gedik Kaynak, çalışanları sertifikalandırmaya devam ediyor
Hidropol Mühendislik, Bosch Rexroth’un Ankara bayisi oldu
Viko, İSO İnovasyon Büyük Ödülü’nü kazandı
Turck’ta bayrağı Bülent Giray devraldı
AES Makina, Avrupa’daki pazar payını artıracak
Yıl: 18 Sayı: 2014/04 Nisan 2014
© Copyright by MM Maschinenmarkt
Vogel Business Media GmbH & Co. KG
Würzburg - Almanya
Kurucusu
NEZİH DEMİRKENT
••
İmtiyaz Sahibi
DİDEM DEMİRKENT
••
Yayın Koordinatörü ve Yazı İşleri Müdürü
YALÇIN GÜR (Mak. Müh.)
••
Editör
ÖZKAN ÖZÇELİK
••
Reklam Sorumlusu
SİNEM BATURAY
••
Grafik Tasarım
HASAN ULUDAĞ
••
Danışma Kurulu
Prof. Dr. METİN AKKÖK
Prof. Dr. ATİLLA ATAMAN
Prof. Dr. OKTAY BODUR
Prof. Dr. LEVON ÇAPAN
Prof. Dr. MEHMET DURMAN
Prof. Dr. NİLÜFER EĞRİCAN
Prof. Dr. HAKKI ESKİCİOĞLU
Prof. Dr. NURULLAH GÜLTEKİN
Prof. Dr. TÜLAY HARZADIN
Prof. Dr. ERDİNÇ KALUÇ
Prof. Dr. ABDÜLKERİM KAR
Doç. Dr. ERTUĞRUL DURAK
METİN ÇAVUŞLAR
ASLAN B. SANIR
••
Bu Sayıda Katkıda Bulunanlar
CANSU ZILGIN (İzmir Büro)
SÜLEYMAN DEMİREL, KADER ÜNLÜ (Bursa Büro)
HATİCE BAŞPINAR CARI (Konya Büro)
HASAN TEKE (Kocaeli Büro)
HASAN İLİŞ (Pendik Büro)
ERKAN AKBALIK (Topkapı Büro)
SERDAR ASLANTÜRK,
FİKRET UYGUN (Ümraniye Büro)
ÇAĞLAR BAKIR (Maslak Büro)
••
Abone ve Dağıtım Müdürü
MECİT YILMAZ
••
Tanıtım ve Halkla İlişkiler Müdürü
NİLAY ŞAHİNOĞLU DOYURAN
••
Yayın Türü
YAYGIN SÜRELİ
Her ayın 1’inde yayımlanır
DÜNYA SÜPER VEB OFSET A.Ş.
MAKALE ........................................................................................................ 86
Satış örgütlerimizi değerlendirebilir miyiz?
AL 5005’in delinmesinde işleme parametrelerinin çapak boyutları üzerine
etkilerinin deneysel incelenmesi
SARI SAYFALAR........................................................................................ 95
“GLOBUS” DÜNYA BASINEVİ
100. Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar - İSTANBUL
Tel: 0.212 440 28 66 - 67
Santral Tel: 0.212 440 24 24 Fax: 0.212 355 35 52
web site: www.makinamagazin.com.tr
e-mail: [email protected]
Ücretsiz Danışma Hattı
0.800 219 20 24 ● 0.800 219 20 25
www.dunyastore.com
••
Ofset Hazırlık ve Baskı
DÜNYA YAYINCILIK A.Ş.
••
Dağıtım
DÜNYA SÜPER DAĞITIM A.Ş.
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
13
EDİTÖRDEN
WIN Automation Fuarı
21’inci kez düzenlendi
İ
Özkan ÖZÇELİK
İstanbul Tüyap
Fuar ve Kongre
Merkezi’nde 19-22
Mart tarihleri arasında
düzenlenen WIN
Automation Fuarı, bu
yıl 21’inci kez kapılarını
ziyaretçilerine açtı.
Toplam 23 farklı
ülkeden gelen
katılımcıların yer aldığı
etkinlikte, en son
teknolojik yenilikleri
barındıran ürünler
tanıtıldı.
14 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
stanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde 19-22 Mart tarihleri
arasında düzenlenen WIN Automation Fuarı, bu yıl 21’inci kez
kapılarını ziyaretçilerine açtı. Toplam 23 farklı ülkeden gelen
katılımcıların yer aldığı etkinlikte, en son teknolojik yenilikleri barındıran
ürünler tanıtıldı. Etkinlik kapsamında; otomasyon, elektrik-elektronik,
akışkan gücü teknolojileri, taşıma, depolama, istifleme ve lojistik
sektörleri tek çatı altında buluştu.
Türkiye’den ve dünyadan toplam 77 bin 204 ziyaretçinin ağırlandığı
WIN Automation Fuarı’nda, İtalya “Avrasya İş Ortağı” olarak yer aldı.
30 bin 684 metrekarelik bir alanda düzenlenen etkinlikte, Türkiye’den
ve dünyanın farklı bölgelerinden gelen toplam bin 950 katılımcı ürün ve
hizmetlerini sergiledi.
WIN Automation Fuarı, yurtiçi ve yurtdışından toplam 87 kuruluş
tarafından desteklendi. Etkinliği destekleyen kuruluşlar arasında;
KOSGEB, TOBB, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı
ve Orta Anadolu İhracatçıları Birliği de yer aldı.
Etkinliğin ikinci fazı olan WIN Metalworking Fuarı ise, 5-8
Haziran tarihleri arasında yine Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde
gerçekleştirilecek. Fuar; makina imalatı, metal işleme teknolojileri,
birleştirme, kaynak ve kesme teknolojileri ile yüzey işleme teknolojilerini
aynı çatı altında buluşturacak.
Kalıpçılar Vadisi sektörün rekabet gücünü artıracak
İhracatı 400 milyon dolar civarında olan Türk kalıp sektörü, 2020
yılında söz konusu miktarı 2 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.
Otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlere paralel gelişen kalıp sanayii,
geçen yıl yüzde 15 büyüdü.
2014’te iç piyasada daralma öngörülürken, sektörün yine de yılı
büyümeyle kapatılması bekleniyor. Söz konusu büyümedeki temel
etkenin yurtdışı kaynaklı projeler olacağı tahmin ediliyor. Şu anda yerli
üreticilerin elinde yılın ilk yarısını yoğun şekilde geride bırakacak projeler
bulunurken, iç pazardaki daralmadan dolayı yılın ikinci yarısıyla ilgili
endişeli bir hava hakim.
Döviz kurlarındaki artış, ihracat yapan firmalar için bir avantaj
oluştururken, söz konusu durum, yatırım hazırlığında olan ve yatırım
kararı almış firmaları ise olumsuz yönde etkiliyor. Çünkü, kalıp
sanayiinde kullanılan takım tezgahları ile yazılımlar daha çok yurtdışı
kaynaklı. Bu nedenle, döviz kurlarındaki artışın, gündemdeki yatırımların
ertelenmesine neden olabileceği ifade ediliyor.
Sektör için en önemli projelerin başında Kalıpçılar Vadisi geliyor.
Söz konusu proje ile Türkiye kalıp üreticileri ihracatta rekabet
avantajı yakalamayı hedefliyorlar. Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği’nin
(UKUB) geliştirdiği Kalıpçılar Vadisi projesi, 350 milyon dolarlık
yatırımla, 350 dönüm arazi üzerinde, 2016 yılında Yalova’da
faaliyete geçecek. ■
HABERLER
İMMİB Endüstriyel Tasarım
Yarışması’nda ödüller
sahiplerini buldu
İMMİB’in geleneksel hale getirdiği Endüstriyel Tasarım Yarışmaları 10. yılını
doldurdu. Bu yıl dört farklı kategoride 336 tasarımcının 246 proje ile katıldığı
yarışmada, 30 proje dereceye girerek ödül aldı.
İ
stanbul Maden ve Metaller İhracatçıları Birliği (İMMİB) tarafından
düzenlenen Endüstriyel Tasarım
Yarışması’nda ödüller sahiplerini
buldu. Ödül töreni, İMMİB’in sektöre
tasarımcı yetiştirmek amacıyla inşaa
ettiği İMMİB Erkan Avcı Endüstriyel
Tasarım Meslek Lisesi’nde gerçekleştirildi. Törene; Türkiye İhracatçılar
Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, İstanbul Demir ve Demirdışı
Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB)
Başkanı Tahsin Öztiryaki, Elektrik
Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu,
İstanbul Kimyevi Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Murat Akyüz,
Ekonomi Bakanlığı Daire Başkanı
Bünyamin Kutlu, birlik yönetim kurulu üyeleri, tasarımcılar ve çok sayıda
öğrenci katıldı.
Tahsin Öztiryaki, “2008
yılından bu yana 17
tasarımcıyı yurtdışında
prestijli akademilerde
eğitime gönderdik” dedi.
Öztiryaki: Ar-Ge
sürekli gündemimizde
Törende konuşan İMMİB Koordinatör Başkanı Tahsin Öztiryaki,
ödül törenini, birlik tarafından yaptırılan Endüstriyel Tasarım Meslek
Lisesi’nde yapmanın ayrı bir mutluluk
olduğunu söyledi. Ar-Ge, inovasyon,
tasarım, markalaşma ve katma de-
16 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
ğer kavramlarını sürekli gündemlerinde tuttuklarını kaydeden Öztiryaki, “Ekonomik büyümenin, istihdam
artışının ve yaşam kalitesinin temel
yolu bu kelimelerden geçiyor” dedi.
2005 yılında yarışmayı başlattıklarını kaydeden Öztiryaki, şöyle konuştu: “Yarışmanın amacı; öğrenci
veya profesyonel Türk tasarımcıları
sektöre kazandırarak, istihdam yaratmak, firmaların tasarım ile kazanabileceklerinin farkına varmalarını
ve katma değerli ürünlerin ortaya
çıkmasını sağlamak. 10 yıldır toprağa tohum atıyoruz ve meyvelerini de
toplamaya başladık. Geçtiğimiz 10
yıla; 10 yarışma, 3 bin 300’den fazla başvuru, 300’den fazla ödül, 17
yurtdışı eğitim bursu, bir okul inşaatı,
bir prototip merkezi, sayısız fuar ve
sergi katılımı, yine sayısız workshop
ve seminer sığdırdık. Yarışmalarımız
sayesinde, en az 15 kişinin bu şekilde istihdam edildiğini öğrendik.
2008 yılından bu yana 17 tasarımcıyı yurtdışında prestijli akademilerde
eğitime gönderdik. Şimdi bu tasarımcılar, yurtdışında ve Türkiye’de
büyük firmalarda istihdam ediliyor.
Belki de, yarın dünya trendlerine yön
verecekler.”
Büyükekşi: İnovalig projesi
bizi heyecanlandırıyor
Kısa vadeli dalgalanmalara prim
vermediklerini, orta ve uzun vadeli
düşündüklerini belirten TİM Başkanı
Mehmet Büyükekşi de, “2023 ihracat hedefimiz ortada. Bu hedefe ulaşmak için; Ar-Ge, inovasyon, tasarım
ve marka konusuna önem veriyoruz.
Şirketlerimizin kılcal damarlarına inovasyon kültürünü yerleştirmek için
Türkiye’nin ilk inovasyon geliştirme
programı olan İnovalig projesini hayata geçiriyoruz. Bu projemiz bizleri
oldukça heyecanlandırıyor. Çünkü,
bu projeyle Türkiye’deki firmaların ilk
defa inovasyon karnelerini çıkaracağız. Dereceye girenler bizi Avrupa’da
temsil edecekler” diye konuştu.
Yarışma dört
kategoride gerçekleştirildi
İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışması 2014; Metal, Plastik, Elektrikli
Küçük Aletler ve Konsept kategorisi
olmak üzere dört kategoride gerçekleştirildi. Profesyoneller ve öğrenci
dallarında ilk üçe girenler ile mansiyona hak kazananlar ödüllerini törenle aldılar.
Profesyonel dalında birincilere
15 bin TL, ikincilere 10 bin TL, üçüncülere 7 bin TL ve mansiyon alanlara
4 bin TL ödül verildi. Öğrenci kategorisinde ise, birinciler 7 bin TL, ikinciler
5 bin TL, üçüncüler 3 bin TL ve mansiyon 2 bin TL alırken, toplamda 212
bin TL’lik ödül dağıtıldı.
Konsept kategorisinde, Ezgi Yelekoğlu ve Altuğ Toprak “Orbits” adlı
tasarımlarıyla ilk sırayı alırken, öğrenci
dalında “Combo” isimli tasarımıyla
Duygu Güloğlu birinci oldu. ■
HABERLER
Çelik Teknoloji Semineri
üçüncü kez düzenlendi
ÇİB bünyesinde faaliyet gösteren Matil’in eğitim misyonu kapsamında
sürdürdüğü Çelik Teknoloji Seminerleri’nin üçüncüsünde, “Çelik Üretiminde
Maliyet Kontrolüne Yönelik Teknolojik Gelişmeler” konusu ele alındı.
Ç
elik İhracatçıları Birliği (ÇİB);
çelik üretiminde maliyetleri
azaltmak için dünyada kullanılan teknolojik yöntemleri mercek altına aldı. Bu yöntemlerden
biri de, cüruf atıklarının değerlendirilmesi. Dünyanın birçok ülkesinde
cüruf atıkları teknolojik gelişimle;
kimyasal bileşimine bağlı olarak ayrıştırılabiliyor ve demiryolundan çimentoya, asfalttan çatı sistemlerine
kadar birçok alanda tekrardan kullanılabiliyor. Üretim maliyetlerinde
tasarrufu sağlayan diğer metotlar
ise, metalurjik katkı malzemeleri ve
hurda sahası yönetimi.
ÇİB bünyesinde faaliyet gösteren Matil Malzeme Test ve İnovasyon Laboratuvarları A.Ş.’nin eğitim
misyonu kapsamında sürdürdüğü Çelik Teknoloji Seminerleri’nin
üçüncüsünde, “Çelik Üretiminde
Maliyet Kontrolüne Yönelik Teknolojik Gelişmeler” konusu ele
alındı. Açılışını ÇİB Başkanı Namık
Ekinci’nin yaptığı seminere, seminer
ortağı Harsco Metal ve Minareller
Firması Genel Müdürü Franco Bruno ve firma temsilcilerinin sunumları ile devam edildi. Dünyanın birçok
ülkesinde cüruf atıkları yönetimi,
sistemleri geliştiren ve uygulayan
Harsco Metal yöneticileri; bu konudaki uygulamaları, yöntemleri
ve üretilen ürünler ile ilgili bilgileri,
Türk çelik sektörü temsilcileri ile
paylaştılar.
Bugüne kadar atık olarak kabul
edilen çelik üretim cüruflarının, artık teknolojik gelişmeler ile birlikte
atık olmanın ötesine geçtiğini dile
getiren yetkilliler, “Düzenli depolama alanlarında tutulan çelikhane ve
pota ocağı cürufları, artık teknolojik
yöntemlerin uygulanması ile çeşitli
sektörlerde hammadde olarak de-
Namık Ekinci,
“Ürettiğimiz ürünleri
dünyanın dört bir yanına
ihraç ediyoruz” diye
konuştu.
18 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
ğerlendirilebiliyor. Başta karayolları
olmak üzere; depolar, park sahaları
ve asfalt, beton bloklar, parke taşları gibi ürünlerde, tren yolu balastı,
yol dolgusu gibi çok çeşitli uygulamalarda sentetik agrega olarak
kullanılabiliyor. Buna yönelik olarak,
Avrupa’da ve ABD’de standartlar
geliştirilerek uygulamaya geçirildi”
diye konuştular.
“Metalurjik katkı
malzemeleri
üzerinde de duruldu”
Seminerde, üretim maliyetlerini
düşüren ana konulardan biri olan
metalurjik katkı maddeleri üzerinde
de durulduğunu aktaran yetkililer,
şöyle konuştular: “Üretilen çeliğin
kalite normlarına uygun olması ve
nihai ürünün hedeflenen teknik
özelliklere sahip olması için metalurjik katkı malzemeleri kullanılıyor.
Bu malzemelerin geliştirilen yeni
teknolojilerle etkin kullanılması ise,
maliyetlerde düşüşü beraberinde
getiriyor.”
Maliyet kontrolü açısından en
önemli maliyet kaleminin hurda
olduğunu dile getiren yetkililer,
“Hurda ile ilgili olarak; üreticileri
tarafından entegre vinç sistemlerion line hurda taşıma ve boşaltma
ile bilgisayar takip ve kontrolünden oluşan teknolojik gelişmelerin
uygulanmasıyla, hurdayı doğru bir
şekilde hazırlayıp ergiterek, önemli
miktarlarda maliyet indirimi sağlanabilir” dediler.
Ekinci: En önemli
sektörlerden biri
Türkiye ekonomisine en fazla
katkı sağlayan sektörlerden biri olduklarını dile getiren ÇİB Yönetim
Kurulu Başkanı Namık Ekinci, Türk
çelik sektörünün üretimde dünyada sekizinci, Avrupa’da ikinci sırada
olduğunu hatırlattı. Ekinci, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Ürettiğimiz ürünleri dünyanın dört bir
yanına ihraç ediyoruz. Bu açıdan da,
toplam çelik ihracatında yedinciliği,
inşaat demiri ihracatında ise dünya
liderliğini koruyoruz. Bu rakamlar
bizi mutlu eden bir durum. Ancak,
ihracat birim değerlerimiz açısından
sıralamada istediğimiz seviyede değiliz. Özellikle, son iki yıldır uluslararası piyasalardaki rekabet koşullarının zorlaştığı hepimizin malumu.
Bu nedenle, üretim maliyetlerimizi
kontrol etmek, azaltma yoluna gitmek daha da önemli hale geldi.”
“Katma değerli
ürünler öne çıkıyor”
Çelik sektörü üzerindeki diğer
çevresel yükler nedeniyle, rekabet
güçlerinin daha da zorlaştığını kaydeden Ekinci, bundan dolayı katma
değeri yüksek ürünlerin üretilmesinin ve ihraç edilmesinin ön plana
çıkmaya başladığını belirtti. Ekinci, “Bütün bu detayları göz önüne
alarak, sektör temsilcilerimiz adına
dünyadaki teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Tüm
dünyada kullanılan, maliyetlerimizi
düşürecek metotlar ile katma değeri yüksek ürünlere ulaşarak, ihraç
değerlerimizi yükseltmeye açığız.
Gerek üretim, gerekse ihracat açısından dünyadaki yerimizi daha da
üst sıralara çıkarmaya odaklandık.
Bu doğrultuda, Matil şirketimiz ile
birlikte; sektör temsilcilerimizin gelişimine katkı sağlayacak, merak
edilen ve araştırılması istenen tüm
konularda seminerler düzenlemeye
devam edeceğiz” diyerek sözlerini
noktaladı. ■
HABERLER
Destek Patent Patent Bölüm Yöneticisi Hakan Özcan:
Ar-Ge yapmak artık daha kârlı
Yeni düzenlemeye göre, patentli üretim yapan şirketlerin yararlanacağı yüzde
50 vergi indiriminden, Ar-Ge çalışması yapmayan, ama patentini kiralayan
firmalar da yararlanabilecek.
P
atentli buluşların ticarileştirilmesi ve üretimi için önemli
vergi teşvikleri getiren düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle, Türkiye’deki Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin ülke ekonomisine katkı yapması
yolunda büyük bir adım atıldı. Yeni
düzenlemeye göre; patent hakkının
kiralanması (lisanslanması), devri
veya satışı sonucunda elde edilen kazançlar ile patentli buluşun üretime
konu olacak şekilde pazarlanması
sonucunda elde edilen kazançların yüzde 50’si için kurumlar vergisi
veya gelir vergisi alınmayacak.
Düzenlemenin getirdiği vergi
avantajının, sadece Ar-Ge yapan şirketler için geçerli olmadığını belirten
Destek Patent Patent Bölüm Yöneticisi Hakan Özcan, “Kendisine ait
patenti olmayan, ancak başkasından
patent kiralayarak üretim yapmak
isteyenler de vergi teşvikinden yararlanabilecek” diye konuştu.
Patent kiralaması hakkında da
açıklamalarda bulunan Özcan, şöyle
konuştu: “Lisans olarak adlandırılan
patent kiralamasında, patent sahibi
geliştirdiği teknolojiyi kullanmak isteyen herkese, koruma süresi boyunca kullanım izni verebilir. Bu da, teknoloji üretimi yapmayan bir şirketin,
üretilmiş bir teknolojiyi ticari olarak
değerlendirme imkânına sahip olmasını sağlar. Yani, yeni düzenlemeye
göre; kendisi Ar-Ge çalışması yürüt-
memiş olan bir firma, lisans alarak
yaptığı üretim sonucunda da yüzde
50 vergi indiriminden yararlanacak.”
Şimdiye kadar özellikle “patent
mülkiyeti elde edilmesi” ile ilgili bazı
kanunların kabul edildiğini söyleyen
Özcan, yürürlüğe giren düzenlemenin ilk kez “patent kiralaması” için
uygulamaya girecek olmasıyla büyük
önem taşıdığını vurguladı. Özcan,
“Uygulama ile patenti alınmış çok
sayıda yeni teknolojinin üretilme
imkânı da yakalanmış olmaktadır.
Ayrıca bu süreç, Ar-Ge çalışmaları
sonucunda firmaları patent almaya
özendirerek, yerli patent sayılarının
artmasına da destek olacaktır” diyerek sözlerini noktaladı. ■
Hakan Özcan, “Yeni
düzenleme ile patenti
alınmış çok sayıda yeni
teknolojinin üretilme
imkânı da yakalanmış
olmaktadır” dedi.
HABERLER
Otomotiv endüstrisi
ihracattaki liderliğini geri aldı
Otomotiv endüstrisinde 11 aydır kesintisiz devam eden ihracat artışı, büyüme
hızında Türkiye’nin genel ihracatını solladı. Şubat ayında 1 milyar 836 milyon
dolar ihracat yapan sektör, Ocak ayında devrettiği ihracat liderliğini de geri aldı.
O
tomotiv endüstrisinde iç
pazarda satışlarda sıkıntılar
yaşansa da, sektörün yüzü
ihracatla gülmeye devam ediyor. 11
aydır kesintisiz artış trendinde olan
sektörün dış satışları, Şubat ayında
da yüzde 3 büyümeyle 1 milyar 836
milyon dolar oldu.
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB) ihracat
verilerine göre, son 12 aylık dönemde 21 milyar 456 milyon dolarla
Türkiye’nin artış hızını katlayarak
yüzde 12,3 seviyesinde büyüyen
otomotiv endüstrisi, Ocak ayında
devrettiği ihracat liderliğini Şubat
ayında geri aldı.
Sabuncu: Gelecek
için umutlarımız artıyor
Otomotiv endüstrisinin ihracat
artışında sürdürülebilir bir ivme yakalamasıyla, ana ve yan sanayiinin
yüzünün gülmeye devam ettiğini
ifade eden OİB Başkanı Orhan Sabuncu, şöyle konuştu: “Özellikle,
en büyük ihracat pazarı AB ülkeleOrhan Sabuncu, “AB
ülkelerine gerçekleştirilen
ihracattaki yüzde 7
seviyesindeki artış,
konjonktüre göre hayli
olumlu” diye konuştu.
20 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
rine yönelik de son aylarda sürekli
bir artış trendi yakalanması gelecek
adına umutları artırıyor. AB ülkelerine gerçekleştirilen ihracattaki yüzde
7 seviyesindeki artış, konjonktüre
göre hayli olumlu. Ayrıca, yan sanayiimizin de istikrarlı olarak büyümesine devam etmesi de; altyapı
olarak, kaliteli üretim olarak geldiğimiz seviyenin gurur verici olduğunu
gösteriyor.”
Yan sanayiinin
payı yüzde 43
Şubat ayı verilerine göre, ürün
grupları incelendiğinde, yan sanayii yüzde 6 artış ile 798 milyon dolarlık dış satışa imza attı. Yan sanayiinin ihracat içindeki payının ise,
yüzde 43 seviyesinde olması sektör
dinamiklerinin göstergesi oldu.
Binek otomobiller ürün grubu da,
söz konusu dönemde, geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 1 büyüme ile 601 milyon dolarlık ihracat
gerçekleştirdi. Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar yüzde 2 azalış-
la 331 milyon dolar, otobüs-minibüs-midibüs ürün grubu da, yüzde
1 gerilemeyle 74 milyon dolarlık
ihracata imza attı. Diğer başlığı
altındaki ürünlerde de, yüzde 24
büyümeyle 32 milyon dolarlık dış
satış gerçekleştirildi.
Yılın ilk iki aylık döneminde ise,
yüzde 5 artışla 3 milyar 423 milyon
dolarlık ihracat gerçekleşirken, yan
sanayii yüzde 10 büyüme ile 1 milyar 601 milyon dolarlık ihracat yaptı. Binek otomobillerde ise, yüzde 8
yükselişle 1 milyar 94 milyon dolarlık
dış satış yapıldı. Yine aynı dönemde, eşya taşımaya mahsus motorlu
taşıtlarda yüzde 11 gerilemeyle 555
milyon,
otobüs-minibüs-midibüs
ürün grubunda yüzde 1 azalışla 122
milyon dolar ihracat gerçekleştirildi.
Diğer başlığı altındaki ürünlerde de,
yüzde 18 büyümeyle 50 milyon dolarlık ihracat yapıldı.
Almanya liderliğini
sürdürüyor
Ülke bazlı ihracatta ise, Şubat
ayında Almanya liderliğini sürdürdü. Bu ülkeye geçtiğimiz ay yüzde
14 artışla 290 milyon, Fransa’ya
yüzde 5 azalışla 201 milyon, Birleşik
Krallık’a da yüzde 7 büyümeyle 185
milyon dolarlık dış satış yapıldı. Ülke
bazlı ihracatta Slovenya’ya yüzde 80
artışla 55 milyon, İspanya’ya ise yüzde 28 yükselişle 78 milyon dolarlık
dış satış gerçekleştirildi.
Yılın ilk iki ayında; Almanya’ya
yüzde 19 yükselişle 569 milyon,
Birleşik Krallık’a yüzde 13 büyümeyle 366 milyon, Fransa’ya ise yüzde
4 gerilemeyle 337 milyon dolarlık
dış satış yapıldı. İki aylık dönemde,
İsrail’e yüzde 141 artışla 98 milyon
dolarlık ihracat yapılması ise, ülke
bazında önemli bir gelişme oldu. ■
HABERLER
BTSO, firmaları
yurtdışına
çıkaracak
Yurtdışına çıkacak firmalara destek
sağlayacak olan Bursa Ticaret ve Sanayi
Odası, öncelikli olarak 50 firmayı yurtdışına
götürecek.
Zehra ORUÇ / BURSA
B
ursa’daki 12 bin firmayı
dört yıl içinde yurtdışına
çıkarmayı hedeflediklerini belirten Bursa Ticaret ve
Sanayi Odası (BTSO) Başkanı
İbrahim Burkay, “Dünya hem
çok küçük, hem de fırssatlarla
dolu. Bursalı firmalara bunu
göstermeliyiz” diye konuştu.
BTSO olarak, geçen yılın
Eylül ayından itibaren 16 makro projeye start verdiklerini dile
getiren Burkay, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Şimdiye kadar
beş makro projeyi hayata geçirdik. Aynı zamanda, ‘Global
Acency’ projesi ile de, Bursa iş İbrahim Burkay, “Yılda 3 bin firmayı
yurtdışına götüreceğiz. Dört yıl içinde
dünyasının ufkunu açmak için 12 bin firmayı dünya ile buluşturmayı
yurtdışı turları düzenleyeceğiz. planlıyoruz” dedi.
Yurtdışına çıkacak firmalara
1.000 TL destek vereceğiz.” Firmalara sadece maddi destek vermeyeceklerini söyleyen Burkay, aynı zamanda firmaların bakış
açılarını genişletmeye yardımcı olmayı da hedeflediklerini vurguladı. Burkay, “Yılda 3 bin firmayı yurtdışına götüreceğiz. Dört yıl
içinde 12 bin firmayı dünya ile buluşturmayı planlıyoruz” dedi.
“Öncelikli olarak 50 firmayı yurtdışna götüreceğiz”
Proje ile çok sayıda işadamının ilk defa yurtdışına çıkacağını aktaran İbrahim Burkay, şunları söyledi: “Öncelikli olarak,
50 firmayı yurtdışına götüreceğiz. Bu firmalar arasında ilk defa
pasaport alan, daha önce yurtdışına çıkmamış işadamları var.
BTSO olarak, iş dünyasının ufkunu genişletmek ve onların dünyada olup bitenlerden haberdar olmasını sağlamayı istiyoruz.”
Yurtdışına çıkan firmaların en büyük sıkıntılarının karşılarında muhattap bulamamak olduğunu ifade eden İbrahim
Burkay, “BTSO, burada öncü görev üstlenecek. Firmalara, yatırımcıları bulmaları konusunda yardımcı olacağız. Bu sebeple,
sektör izleme şubesi oluşturduk” diye konuştu. ■
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
21
HABERLER
ALB Menkul Değerler Analisti Cem Gönen:
Çin ve Japonya’dan gelen
ekonomik veriler tedirginlik
yaratıyor
Çin ve Japonya’dan gelen verilerin piyasaları tatmin etmediğini söyleyen
Cem Gönen, söz konusu rakamların; Amerika ve Avrupa henüz tam
toparlanamamışken, Asya’da kriz mi çıkıyor? sorusuna neden olduğunu belirtti.
A
merika ve Avrupa henüz tam
toparlanamamışken Asya’da
kriz mi çıkıyor? ALB Menkul
Değerler Analisti Cem Gönen’e göre
dünyanın ikinci en büyük ekonomisi
Çin’den ve Japonya’dan gelen veriler, piyasaları tatmin etmiyor.
ABD’den sonra en büyük güç
olarak gösterilen Çin ve Japonya’da
açıklanan verilerin piyasaları tatmin
etmediğini söyleyen Gönen, “Özellikle Çin, şu anda küresel piyasaların
lokomotifi olarak adlandırılırken, son
dönemde açıklanan büyüme rakamları, sanayi üretimleri, ticaret dengeleri ve Yuan’ın değer kayıpları piyasalarda tedirginlikle izleniyor. Diğer
tarafta ise, Japonya 15 yıldır deflasyonla savaşmaya devam ediyor. Ancak, artık halkın fiyatların düşmesine
alışması merkez bankasının önündeki en büyük engeli oluşturuyor.
Japonya merkez bankası, deflasyon
ile savaşına asgari ücretleri artırarak
önlem almaya çalışsa da, halkın artık
düşen fiyatlara alıştığı söylenebilir”
diye konuştu.
Cem Gönen, “Çin’de
ve Japonya’da olası bir
krizin patlak vermesi
halinde, küresel piyasalar
bu durumdan olumsuz
etkilenecektir” dedi.
“En büyük fark merkez
bankaları rezervleri”
Asya harici gelişmiş ülkelerle
Asya ülkeleri arasında ortaya çıkan
en büyük farkın, merkez bankalarının rezervleri olduğunu savunan
Cem Gönen, konuyla ilgili şunları
söyledi: “ABD ve Avrupa ülke rezervlerinin ortalama yüzde 70’inin altın
olduğu ön plana çıkıyor. ABD’de bu
oranın yüzde 76,3, Almanya, Fransa
ve İtalya’da ise yüzde 72 civarında ol-
22 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
duğunu görüyoruz. Asya ülkelerinde
ise daha farklı bir senaryo var şu an
için. Çin ve Japonya’nın rezervlerine
baktığımız zaman, ABD tahvillerine
daha bağlı oldukları görülüyor.”
Japonya ve Çin’in, ABD ekonomisinin en büyük destekçisi
olduğunun, sahip oldukları ABD
tahvilleriyle ortaya çıktığını kaydeden Gönen, “Çin, 2013 sonunda
1,314 trilyon dolarlık ABD tahvil
rezervine sahip. Japonya’da ise,
bu rakamın 1,186 trilyon dolara
ulaştığı biliniyor. Piyasada şu an
için 5,65 trilyon dolarlık ABD tahvili olduğunu varsayarsak, bunların
yüzde 45’inin Japonya ve Çin’de
olduğu ortaya çıkıyor” dedi.
“Çin’in altın rezervi az”
Çin’deki altın rezervleri ile ilgili
de değerlendirmede bulunan Cem
Gönen, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Çin’in şu an için dünyadaki en büyük ikinci ekonomi olduğunu biliyoruz. Dünyadaki üretim ve tüketimin
en fazla olduğu Çin piyasasındaki
en büyük sorun, altın rezervlerinin
az olması. Çin, yıllık 413 ton üreterek dünya altın üretiminin yüzde
14,40’ını karşılarken, rezervlerinin
sadece yüzde 1,7’sinin altın olması, gelecek yıllarda altına olan talebin artması ihtimaline işaret ediyor.
Merkez bankasının altın rezervlerini
ABD rezervlerine denk tutma isteği
ve Japonya ile Çin’deki ekonomik
durgunluğun, altında fiziksel talebe
yönlendirmesi, uzun vadede altın fiyatlarını etkileyebilir.”
“Çin ile ilgili durgunluk
endişesi yaşanıyor”
Endüstriyel üretimin öncüsü olan
bakır fiyatlarının 2011 yılında yaşanan sert düşüş sonrasında toparlandığını ifade eden Gönen, “Ancak,
yaşanan bu durgunlukla beraber,
yeniden 2011 dip seviyelerini test
ettiğini ve bu seviyelerin altında işlemlerine devam ettiğini görüyoruz.
Bakırın en önemli özelliği, yüzde 100
kullanılır olması. Madenden çıkarılan
her bakırın sanayide kullanılması ve
taleplerin tekrardan azalması, acaba Çin’de bir durgunluk mu geliyor
sorusunu ön plana çıkartıyor. Bu ülkede yaşanacak bir durgunluğun,
küresel piyasalardaki risk algısını
fazlasıyla artırabileceğini unutmamalıyız” diye konuştu.
“Küresel piyasaları
olumsuz yönde etkiler”
Çin’de ve Japonya’da olası bir
krizin patlak vermesi halinde, küresel piyasaların bu durumdan
olumsuz etkileneceğini ifade eden
Cem Gönen, şunları aktardı: “ABD
tarafında ise, tahvil alımının kademeli azaltılarak devam ettiğini ve
sonbaharda bitirileceğini biliyoruz.
ABD endeksleri ise, tarihi zirveler
yapmaya şu an için devam ediyor.
Küresel piyasalardaki dolar bolluğu
şu an için ABD endekslerine olan ilgiyi artırmaya devam ediyor. Ancak,
Japonya ve Çin tarafında yaşanabilecek bir krizin küresel piyasaların
tamamını etkileyebileceğini varsayarsak dikkatli olunmalıdır.” ■
HABERLER
İSO Yönetim Kurulu Başkanı
Erdal Bahçıvan:
Siyasi istikrar
çok önemli
Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda
konuşan Erdal Bahçıvan, yükselen siyasi
tansiyonun ekonomik risk taşıdığını ifade etti.
İ
stanbul Sanayi Odası (İSO) Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı,
bu yılki ilk buluşmasını İSO Vakfı Mesleki Eğitim Kompleksi’nde
gerçekleştirdi. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay ve İSO
Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya çok sayıda üye katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, yılda iki kez yapılan meslek komiteleri
ortak toplantılarının, sanayinin sorunlarının konuşulduğu önemli
ve gelenekselleşmiş platformlardan biri olduğunu vurguladı.
Üyelere, her meslek komitesinin çok önemli üç temel sorununun söz konusu toplantılarda dile getirilmesi çağrısında bulunan
Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İSO olarak, üyelerimizin düşünce ve sorunlarına önem veren
bir yaklaşıma sahibiz. Meslek komitelerinin yakın ilişki içerisinde
olması, sorunların doğru bir şekilde aktarılmasında önemli rol oynamaktadır. Bu kapsamda, kısa
bir süre içinde açılacak yeni web
sitesi ile her bir meslek komitesine ait oluşturulacak mikro siteler,
meslek komitelerinin üyeleri ile
ilişkilerini canlı tutacak.”
İSO’nun yeni üyelerine daha
iyi hizmet vermek amacıyla Yenibosna ve Ümraniye’de birer
Erdal Bahçıvan, “Yabancı yatırımcılar
temsilcilik açtığını da kaydeden
yatırım kararı alırken, gözettikleri en
önemli değişkenlerden birisi de siyasi
Bahçıvan, böylece, oda üyelik
istikrardır” dedi.
müracaatından kapasite ve ekspertiz raporları talebine kadar
birçok konuda hizmet vereceklerini kaydetti.
“Türkiye’nin algısını olumsuz etkiliyor”
Türkiye’de son dönemlerde yükselen siyasi tansiyonun, ekonomi
açısından önemli riskler oluşturduğuna dikkat çeken Erdal Bahçıvan,
“Söz konusu riskler, Türkiye’nin yurtdışındaki algısını olumsuz etkilerken, ekonominin iç ve dış kırılganlıklarını da artırıyor. Zira, yabancı
yatırımcıların gelişmekte olan ekonomilere ilişkin yatırım kararı alırken gözettikleri en önemli değişkenlerden birisi de siyasi istikrardır.
Özel sektörün omuzlarındaki 270 milyar dolarlık borç dikkate alınarak, finansal istikrarı bozacak siyasal istikrarsızlıktan kaçınılması
gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum” dedi. ■
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
23
HABERLER
Endüstriyel robotların önemi
panelde anlatıldı
OSTİM’de düzenlenen panelde, endüstriyel robotların sanayideki önemi ve
yatırım aşamasında dikkat edilmesi gereken konular anlatıldı. Etkinlikte ayrıca,
TÜBİTAK, Kalkınma Ajansları ve KOSGEB’in endüstriyel robot yatırımları için
destek verdiğinin de altı çizildi.
E
ndüstriyel robotlar, Türk sanayiinde de yerini alıyor. Aktif
Sanayici ve İşadamları Derneği,
OSTİM’de düzenlediği panelde, endüstriyel robotların sanayideki önemini ve bu kapsamda verilen teşvikleri
sanayicilere anlattı.
Panelin katılımcılarından İntecro
firmasının kurucularından Ali Şen,
endüstriyel robot yatırımı için öncelikle karar verilmesi gerektiğine vurgu
yaptı. Yapılacak yatırımın, sanayici ve
çözüm ortaklarıyla değerlendirilmesi
gerektiğini belirten Şen, “Partnerlerinizle oturup, yatırımı nasıl realize
edeceğinizi adım adım görüşmeniz
gerekir” dedi.
İlk etapta verimlilik çok düşük
de olsa, kısa vadede diğer adımların devreye girmesiyle verimliliğin
artacağına işaret eden Şen, şöyle
konuştu: “Bir yerden başlamalısınız
ve bu kültürü kazanmalısınız. Eğer
robotu bünyenize almak istiyorsanız, bir operatöre ihtiyacınız var.
Tıpkı CNC operatörü gibi, robot
operatörünüz olmalı.”
“Robot yatırımları
için destek de veriliyor”
Robotların, maliyet anlamında
erişilemez olmadıklarını dile getiren
Şen, TÜBİTAK, Kalkınma Ajansları ve
KOSGEB’in endüstriyel robot yatırımları için destek verdiğini aktardı. Şen,
sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Önce-
24 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
likle yatırımı doğru planlamak, sonrasında finansman kısmına bakmak
gerekli. Sanayicilerin bu teşvikleri
incelemesinde yarar var. Endüstriyel
robotu; üç veya daha fazla eksenden
oluşan, programlanabilir, yenilenebilir, öğrenebilir, beraberinde güvenlik unsurları, çevre ile iletişimi olan
elektromekanik monipilatörler olarak
tanımlayabiliriz. Farklı ülkelerde farklı
tanımlar olsa da, robotun genel tanımı böyle ifade ediliyor.”
Genel olarak ISO8373 standardının robotu tanımladığını dile getiren
Şen, “Robotlar, bir işi yaparken insandan daha hassastır. Örneğin; yüzde 1
milimetre hassasiyetle iş yapabilirler.
Aynı pozisyona milyonlarca kez gitme
eylemini gösterebilirler. İnsanda böyle
bir kesinlik elde etmek mümkün değil. Daha yüksek hassasiyetleri size
sürekli verme garantisi sağlıyorlar.
Ayrıca robotlar; acıkmaz, susamaz ve
yorulmaz” diye konuştu.
“OSTİM gizli bir sandık gibi”
OSTİM OSB’nin, sanayi anlamında bir gizli sandık olduğunu anlatan
Ali Şen, şöyle devam etti: “Küçücük
bir yerde, devası bir pres yatırımı görüyorsunuz. Makina alınmış ve üretim
yapılıyor. Ama onu iyileştirme adına,
sürdürülebilirlik adına, rekabetçi olabilmek adına yapılan bir şey yok. Sanayici, makinayı kimse görmesin diye
adeta saklıyor. Bu durumu henüz an-
lamış değiliz. Ama bir sorun olduğu
kesin, amacımız bu sorunları ortadan
kaldırmak.”
Türkiye’de robot uygulamaları yapan çok önemli firmaların olduğunu
dile getiren Şen, sektörün çok genç
olduğunu söyledi. İsveç’e ilk kez bir
Türk firmasının, robot mühendisliği
yapabilmek için şirket açtığını vurgulayan Şen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yüzde 100 yerli bir firmanın
böyle bir girişime imza atması gurur
verici. Siz talepte bulunmadığınız sürece, endüstriyel robot üretimi yapan
firmalar sizleri görmeyecektir. KOBİ’lerin gelişmesinde bu teknolojiler
çok önemli. Dolayısıyla, bunları takip
etmenizde fayda var.”
“Çok farklı sektörlerde
yer almaya başladı”
Endüstriyel robotların çok farklı
sektörlerde yer almaya başladığını
kaydeden Ali Şen, “Robotlar artık
parça işleyebiliyor. Mermer, ahşap,
kalıpçılık, modelleme, dökümcülük
çözümlerinde efektif çözümler yapabiliyorlar. Araştırdığınızda, robotların çok ekonomik olduğunu da
göreceksiniz. Bir endüstriyel robotu,
altı eksenli CNC gibi kullanabiliyorsunuz. Esnek üretim yapıyorsanız
ve takım tezgahlarınız varsa, bir
robotla üç tezgahı kontrollü vaziyette yönetebilirsiniz. Türkiye’de
100 bin kişiye düşen robot sayısı
HABERLER
0,2’dir. Japonya’da bu rakam 100
binde 326, Almanya’da 100 binde
96 ve Kore’de yüz binde 112’dir.
Türkiye’nin 2023 vizyonunda, katma
değerli üretim, kalite, sürdürülebilirlilik ve tekrarlanabilirlik çok önemli bir
yer tutuyor” dedi.
“Geleceğin en önemli
konularından”
Robotların, geleceğin en önemli
konularından biri olduğuna dikkat
çeken Şen, şunları söyledi: “Bunu biz
kabul etmesek de, dünya bu şekilde
değerlendiriyor. Biz robot yapmaktan bahsederken, insanlar bunu bırakmış. İnsanlar robotları kullanarak
üretiyor. Biz bugün bir endüstriyel
robot üretebiliriz ama emin olun,
bunu 1960’ta yapan firmalar kadar
ucuz ve kaliteli yapamayız.”
İkinci el robotlar konusunda da
uyarıda bulunan Ali Şen, “Robotlar
da özelliklerini kaybediyor. Almaya
müsait bir taraf bulunursa satılıyor.
Bedava bile verilse, ikinci el endüstriyel robotları fabrikanıza sokmanızı
tavsiye etmiyoruz. İkinci el robotu işe
yarar hale getirmek için yapacağınız
harcama, sıfır robot maliyetini geçecektir” diye konuştu.
Türkiye’de endüstriyel robot pazarının hareketlendiğine dikkat çeken
Şen, bunun da iyi bir şey olduğunu
söyledi. Şen, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “2008’den bugüne yüzde
400’lük artış söz konusu. Türkiye,
2001’de yılda 50 endüstriyel robot
alırken, bugün 3 bin 200 civarında
yıllık ortalaması olan bir robot entegrasyonuna sahip. Bu sayının ne
kadarı verimli çalışıyor derseniz, o da
ayrı sorun. Çünkü, sanayici robottan korkuyor ve robotlar atıl kalıyor.
Her zaman risk vardır; fizibilite, proje
çalışması bu yüzden çok değerlidir.
Doğru partnerlerle çalıştığınız sürece,
başarılı olmama şansınız yok.”
“Robotlar insanları
işsiz bırakmaz”
Robotların niteliksiz, ağır işlerle
birlikte, gerçekten insan fizyolojisinden çok yüksek kalitede işleri yaptığını belirten Ali Şen, robotların asla
bir insanı işsiz bırakmadıklarını ifade
etti. Şen, “Bu yanlış bir algı, eğer aksi
olsaydı, bugün Japonya ve Almanya
olmazdı. Robotların devreye girmesi
demek, operatörlerin atılması demek
değildir. Robotların devreye girmesi,
operatörleri farklı birimlerde değerlendirmektir. Şu anda kim otomasyon
sistemlerinde robotları kullanmaya
başlarsa, üretkenlik anlamında öne
geçme şansını yakalayacaktır. 25-30
yıl önce CNC’ler devreye girdiği gibi,
bugünlerde de sanayide robotlar devreye giriyor” dedi.
Üretim süreçlerinde endüstriyel
robotların olması gerektiğinin farkına vardıklarını belirten Aktif Yönetim
Kurulu Başkanı Ufuk Bayraktar ise,
Türkiye’nin çok zaman kaybettiğini
ve teknoloji transfer merkezlerinin
bu anlamda önem taşıdığını kay-
detti. Bayraktar, konuşmasına şöyle
devam etti: “Sanayicilerimiz, Ar-Ge
ve inovasyonla üretimlerini belli bir
noktaya getirmiş ve kabuklarını kırmışlardır. Sanayicilerimiz artık; ürününü dünyaya nasıl satabileceklerini,
nasıl rekabet edebileceklerini, üretim
teknolojilerini kullanarak, üretim
maliyetlerini nasıl düşürebileceklerini
ve katma değeri nasıl yükseltebileceklerini araştırıyorlar.”
Türkiye’de ileri teknolojik ürün
yüzdesinin yüzde 3,5 olduğunu hatırlatan Bayraktar, bunun ihracattaki
payının ise yüzde 3,7 olduğunu bildirdi. 2012-2013 değişiminde, ihracattaki payda pozitif bir gelişmenin
olmadığına değinen Bayraktar, “Üniversite-sanayi işbirliğine inanmış bir
oluşumuz. İşletmelerimizde otomasyonu, robotu nerede kullanacağımızı
bilmiyoruz. Taşıma maliyetlerini nasıl
azaltacağımızı bilmiyoruz. Bazen bir
ustanın çıkarımıyla yönlendiriliyoruz.
10 yıl aynı yöntemi devam ettiriyoruz. Sonra hasbelkader yurtdışında
rakip firmanın işletmesini gördüğümüz zaman; ‘Biz iyi ayakta kalmışız,
iyi rekabet etmişiz’ diyoruz. Dolayısıyla, her şeyden önce, ürettiğimiz
ürün ile ilgili fizibiliteyi iyi yapmalıyız. Sizleri öncelikle işletmelerimizde görmemiz lazım. Süreçlerimizde
artık endüstriyel robotların olması
gerektiğinin farkına vardık. Ülke olarak çok zaman kaybettik. Teknoloji
transfer merkezleri de bu yüzden
Türkiye için önem taşıyor.” ■
HABERLER
Türkiye’nin Şubat ayı
ihracatı yüzde 4,3 arttı
Şubat ayında 12 milyar 93 milyon dolarlık dış satışa imza atan Türkiye, böylece
yılın ilk iki ayında toplam 24 milyar 565 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
Şubat’ta en çok ihracatı, 1 milyar 836 milyon dolar ile otomotiv sektörü yaptı.
T
ürkiye’nin Şubat ayında gerçekleştirdiği ihracat, bir önceki
yılın aynı ayına göre yüzde 4,3
artarak, 12 milyar 93 milyon dolar
oldu. İlk iki aylık ihracat ise, yüzde
6,5 artarak 24 milyar 565 milyon
dolar olarak gerçekleşti.
Şubat ayı ihracat rakamları Türkiye
İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından, Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekci’nin de katıldığı
toplantıyla Denizli’de açıkladı.
Şubat ayında en fazla ihracatı,
1 milyar 836 milyon dolar ile otomotiv sektörünün yaptığını aktaran
Büyükekşi, “Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörümüz 1 milyar 489 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada,
kimyevi maddeler sektörümüz ise, 1
milyar 449 milyon dolar ile üçüncü
sırada yer aldı” diye konuştu.
Söz konusu dönemde, en fazla ihracat yapılan üç ülkenin Almanya, Irak ve İngiltere olduğunu
ifade eden Büyükekşi, şöyle konuştu: “Almanya’ya ihracatımız
geçen yılın aynı ayına göre yüzde
7 artarken; Irak’a ihracatımız yüzde
19, İngiltere’ye ihracatımız da yüzde 7 artış gösterdi. Şubat ayında;
(Soldan sağa): TİM
Başkanvekili Mustafa
Çıkrıkçıoğlu, TİM Başkanı
Mehmet Büyükekşi,
Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekci, DENİB Başkanı
Süleyman Kocasert ve SSI
Başkanı Latif Aral Aliş.
26 Makina Magazin
Etiyopya’ya ihracatımız yüzde 235,
Hırvatistan’a yüzde 188, Fas’a yüzde 97, Birleşik Arap Emirlikleri’ne
yüzde 90, Şili’ye yüzde 86, Suriye’ye
yüzde 81 ve Nijerya’ya yüzde 70 artış gösterdi. AB’ye ihracatımız yüzde
8 artarak, 5,4 milyar dolara yükseldi. Ortadoğu’ya ihracatımız yüzde
19, Afrika’ya ve Kuzey Amerika’ya
da yüzde 5 artış gösterdi.”
“Sakarya ihracatını
yüzde 83 artırdı”
En fazla ihracat yapan ilk 10 il
arasında ihracatını en fazla artıran
şehrin yüzde 83 ile Sakarya olduğunu vurgulayan Büyükekşi, “Bu ili;
yüzde 14 ihracat artışıyla Gaziantep
ve yüzde 8 ihracat artışıyla İstanbul
takip etti. Ankara’nın ihracatı yüzde
7 artarken, Denizli’nin ihracatı yüzde 5, Manisa’nın ve Hatay’ın yüzde
1’er arttı. Bursa’nın ihracatında yüzde 2 gerileme yaşanırken, İzmir’in
ihracatı yüzde 3, Kocaeli’nin yüzde
13 düştü. Denizli, Şubat ayında yakaladığı yüzde 5 ve yılın ilk iki ayında yakaladığı yüzde 9 ihracat artışı
ile Türkiye ortalamasının üzerine
çıktı” dedi.
“Firmalarımız
çok dikkatli olmalı”
Dünya ekonomisinde yaşanan
gelişmelere de değinen TİM Başkanı Büyükekşi, şunları söyledi: “Bu
yılki gidişatı şekillendirecek önemli
unsurlardan biri, daha önceki açıklamalarımızda da vurguladığımız
gibi ABD Merkez Bankası FED’in
parasal genişlemeden çıkışı. FED,
küresel kriz sonrası başlattığı genişlemeci para politikasını terk ediyor.
Gelişen ülkelerde ortaya çıkan sıkıntılara rağmen, ABD’deki ekonomik
veriler iyi gelmeye devam ettikçe,
FED parasal genişlemeden çıkış
takvimini sürdürecek. Muhtemelen
Mart-Nisan-Haziran ve Eylül aylarındaki toplantılarda da genişlemeyi
kademeli olarak azaltacak. ABD’de,
Ocak ayı konut satışları oldukça düşük çıktı. Bu ve benzeri gelişmeler
neticesinde, FED’in politikalarında
bir değişiklik öngörülmüyor. Ancak, olası oynaklıklara karşı ihtiyatlı
olmak gerekiyor. Zira, Ukrayna’daki son günlerdeki kritik gelişmeler
de, yakın coğrafyadaki dinamikleri
olumsuz etkileyebilir. Firmalarımızın bütün bu riskleri gözeterek, kısa
vadeli nakit akışı yönetimlerine ve
kaynak kullanımlarına azami şekilde
dikkat etmesi önem taşıyor.”
“Önemli çalkantılar
yaşandı”
FED’in politikalarından dolayı finansal piyasalarda önemli çalkantılar yaşandığını ve yaşanmaya devam
ettiğini belirten Büyükekşi, “Bununla birlikte, reel ekonomi tarafında
ise çok önemli ve pozitif gelişmeler
yaşanıyor. Dünya ekonomisi ve küresel talep bir normalleşme süreci
içerisine girdi. Özellikle, gelişmiş ülkelerde büyüme beklentileri artıyor.
●
NİSAN 2014
HABERLER
çeyreğinde, yeni pazarlara girebildiklerini belirten firmaların oranı 16 çeyrek sonra tekrar yüzde
40’a ulaştı. İhracatçılarımız atılım yapmaya başladılar. İhracatçılarımızın 2014’e ilişkin büyüme
beklentisi yüzde 4,2 olarak şekillendi ve istikrar
ve öngörülebilirlik vurgusu da devam etti.”
“Üzerimize düşen görevi yapıyoruz”
Mehmet Büyükekşi, FED’in politikalarından dolayı finansal
piyasalarda önemli çalkantılar yaşandığını ve yaşanmaya
devam ettiğini söyledi.
Gelişmiş ülkelerdeki büyüme eğilimi dünya genelindeki talebi de destekliyor. Avrupa Birliği
ve Euro Bölgesi de, 2013 yılının son çeyreğinde büyümesini sürdürdü. Dünyanın en büyük
20 ekonomisi, beş yıl içinde 2 trilyon dolarlık
üretim artışı ve 10 milyonlarca yeni istihdam
oluşturma hedefini benimsediler. G-20 ülkeleri, 2014-2018 döneminde büyüme temposunu 2 puan artırmayı hedefliyor” diye konuştu.
Bu yıl hem gelişmiş ülkeleri, hem de gelişmekte olan ülkeleri bekleyen güzel bir büyüme ve ticaret ikliminin olduğunu söyleyen
Büyükekşi, Avrupa’da büyüme beklentilerinin
pozitif yönde olduğunu ifade etti. AB’nin, üç
çeyrektir bir önceki çeyrek döneme göre büyüdüğünü aktaran Büyükekşi, dünyadaki ekonomik gelişmelerden Türkiye’nin de maksimum
derecede istifade edebilmesinin büyük önem
taşıdığını vurguladı.
“2014 yılından umutluyuz”
Türkiye’nin 2014 yılı büyüme hedefinin yüzde 4 olduğunu hatırlatan Mehmet Büyükekşi,
ihracat hedefinin de 166,5 milyar dolar olduğunu anımsattı. Döviz kurlarındaki artış ve altın
ithalatının da azalması beklentisiyle cari açıkta
55 milyar dolar hedefine ulaşılabileceğini öne
süren Büyükekşi, “2014’ün ihracatçı açısından
2012 ve 2013’e göre çok daha olumlu bir yıl
olacağına inanıyoruz. 2014’te döviz kurlarının
ulaştığı seviye de, ihracatı destekleyecek bir seviyedir. Bu olumlu koşulları lehimize çevirmek
için; siyasi istikrar ve güven ortamını korumalı,
ihracata yönelik destekleri çeşitlendirmeli ve artırmalıyız” dedi.
2013 dördüncü çeyrek eğilim anketi sonuçlarının, firmaların yeni pazarlara yönelik ciddi bir
atılım içinde olduklarını ortaya koyduğunu söyleyen Büyükekşi, şunları söyledi: “Yılın dördüncü
2014 yılında, büyüme için tek kaynağın ihracat olarak görüldüğünü dile getiren Büyükekşi,
“Firmalarımıza da, bu gerçeğin farkında olarak
ihracata yönelmelerini tavsiye ediyoruz. İhracatçılar olarak, uzun vadeli hedeflere ve bu hedeflere yönelik çalışmalara devam ediyoruz. Bu
doğrultuda, 58 bin ihracatçı firmayı temsil eden
TİM olarak üzerimize düşen görevi aksatmadan
sürdürüyoruz. Türkiye ekonomisinin hedeflerine
ihracat ile varacağına inanıyoruz. Sürdürülebilir
ihracat artışı yakalamanın yolunun ise, ihracatın
katma değerini artırmaktan geçtiğini biliyoruz.
Bu amaçla, katma değer artışının tüm bileşenlerine özel önem veriyoruz. Markalaşmadan
tasarıma, inovasyondan Ar-Ge’ye Türkiye’yi
yeni çağa adapte edebilmek ve yeni çağın öncü
ülkelerinden yapabilmek için gece gündüz çalışıyoruz. Tüm birliklerimizle hayata geçirdiğimiz
tasarım yarışmaları bu sene de devam ediyor.
2014 yılında da, pek çok sektörümüzde tasarım
yarışmaları ve Ar-Ge proje pazarları düzenlemeye devam edeceğiz. Firmalarımızı markalaşmasını hızlandıran Turquality programımız, Ekonomi
Bakanlığı’nın desteğinde hız kesmeden yoluna
devam ediyor. Bunun yanı sıra, Türkiye Markası
çalışmalarımızı da sürdürüyoruz” diye konuştu.
“Çok önemli bir projeyi başlattık”
İnovasyon konusunun, en fazla önem verdikleri konuların başında geldiğini ifade eden
Büyükekşi, bu amaçla, Türkiye’nin geleceği
açısından çok kritik olduğuna inandıkları bir
projenin startını verdiklerini kaydetti. Büyükekşi, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz
günlerde, Türkiye’nin ilk inovasyon geliştirme
programı İnova-lig projesinin basın lansmanını AT Kearney firması ile birlikte yaptık. Üç
yılda tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını hedeflediğimiz İnovalig projemizle inovasyona değer
veren şirketlerimizi yarıştıracağız. Bu proje ile;
Türkiye’nin yüksek yaratıcılık potansiyelini, doğru inovasyon yönetimi yetkinlikleri ile katma değere dönüştürmek istiyoruz. Bu girişim, şirketlerimizin organizasyonlarına inovasyon kültürünü
aşılamaları için çok önemli bir fırsat. Dolayısıyla,
hem şirketlerimiz, hem de ülkemiz açısından
açığa çıkarılmayı bekleyen büyük bir fırsat var.
Yıllardan beri beklediğimiz an geldi. 2023 hedefleri açısından çok önemli bir imkânlar var. Bu
projenin Türkiye’de yeni bir inovasyon stratejisine de temel olacağına inanıyoruz.” ■
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
27
HABERLER
TAYSAD 36. Genel Kurulu
gerçekleştirildi
Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği’nin seçimli 36. Genel Kurul’unda, tek
aday olan TAYSAD Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu, üyelerin desteğiyle yeniden
başkanlığa seçildi. Toplantıda ayrıca, yeni Yönetim Kurulu da belirlendi.
M
arka ve katma değeri
ile rekabet gücü yüksek
öncü bir sektör hedefleyen Taşıt Araçları Yan Sanayicileri
Derneği’nin (TAYSAD) seçimli 36.
Genel Kurulu yapıldı. Seçimde tek
aday olan TAYSAD Başkanı Dr.
Mehmet Dudaroğlu, üyelerin desteğiyle yeniden başkanlığa seçildi.
Yeni dönemde, kritik teknolojilerin Türkiye ekonomisine kazandırılması yönünde yeni bir projeye
başladıklarını ifade eden Dudaroğlu, TAYSAD’ın geçmiş dönemdeki faaliyetleri hakkında da üyelere
açıklamalarda bulundu. Gelecekle
ilgili hedeflerinin de büyük olduğunu dile getiren Dudaroğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Türkiye ekonomisinde cari açığa da neden olan kritik
teknolojilerin sektöre kazandırılabilmesi için Ekonomi Bakanlığı’nın
desteğiyle önemli bir proje başlattık. Bu proje çerçevesinde, Türk
otomotiv tedarik sanayiinin yatırım
yapabileceği yeni teknoloji alanları
belirlenecek ve bu yönde girişimler
yapılacak.”
“Lider ülkelerden
biri olabiliriz”
Türk otomotiv endüstrisinin, lider ülkelerden biri
olma potansiyeli taşıdığını öne süren
Dudaroğlu, “Bu potansiyelimizi, yüksek
katma değerli teknolojik ürünler üretmeye yönlendirmemiz
gerekmektedir. Bu
yetkinliğimizi geliştirmemiz
gereken
ana ürün grupları
ise; motor ve motor
parçaları, güç ak-
28 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
tarma organları, elektrik-elektronik
parçalar ve aktif-pasif güvenlik parçalarıdır” diye konuştu.
Küresel bir TAYSAD vizyonu için,
“TAYSAD 2023” projesini başlattıklarını kaydeden Dudaroğlu, karar
vericiler nezdindeki etkinliklerini
artırmak istediklerini ve Türkiye’nin
küresel bir tedarik merkezi olabilmesi için çalışmalar yürüteceklerini
söyledi.
“Devletten
beklentilerimiz var”
Sektörün önünün açılabilmesi
için devletten beklentileri olduğunu aktaran Mehmet Dudaroğlu,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Üretimde
Avrupa’da birinci olduğumuz hafif
ticari araç segmentinde rekabetçi
konumun korunmasını, parça test
ihtiyaçlarının karşılanması için akredite test laboratuvarlarının oluşturulmasını, imalatçıların KKDF’den
muaf tutulmasını ve Ar-Ge merkezlerinin tabana yayılabilmesi için eşdeğer çalışan sayısının 30 kişi olarak
uygulanmasını talep ediyoruz.”
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Fikri Işık’ın da katıldığı toplantıda,
otomotiv endüstrisinin tüm sektör
paydaşları bir araya geldi. Genel
Kurul’da söz alan CLEPA Başkanı
Arnaud De David-Beauregard, otomotiv endüstrisinin küresel verilerini paylaşarak, sektörün dünyadaki
geleceği açısından umut verdiğinin
altını çizdi.
Yeni yönetim de belirlendi
TAYSAD’ın seçimli 36. Genel
Kurulu’nda, Dr. Mehmet Dudaroğlu
Başkanlığı’nda görev yapacak yeni
Yönetim Kurulu da belirlendi. Söz
konusu kurul şu isimlerden oluştu:
Başkan Vekili Alper Kanca,Yönetim
Kurulu üyeleri; Mustafa M. Alaca,
Gökhan Tunçdöken, Sinan Akın,
Aptullah Saner, Hayri Kaya, Şekib
Avdagiç, Albert Saydam, Perihan
İnci ve Ayşegül Orhan.
Genel Kurul’da ayrıca, “PatentFaydalı Model-Endüstriyel Tasarım”
alanında başarılı olan Aktaş Hava
Süspanyiyon, Yiğit Akü ve Olgun
Çelik’e, “İhracat” alanında başarılı olan Bosch Sanayi, CMS Jant ve
Federal Mogul Piston A.Ş.’ye, “Eğitim” alanında başarılı olan Farplas,
Ecoplas ve Hexagon Studio’ya ödülleri Bakan Işık, Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habip Asan
ve TAYSAD Başkanı Dr. Dudaroğlu
tarafından verildi. ■
FUAR
WIN Automation, 77 binden
fazla ziyaretçiyi ağırladı
19-22 Mart tarihleri arasında İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde
düzenlenen WIN Automation Fuarı’nda, 30 bin 684 metrekarelik bir alanda, bin
950 katılımcı ürünlerini sergiledi. Etkinlik, Türkiye’den ve dünyadan toplam 77
bin 204 ziyaretçiyi ağırladı.
B
u yıl 21’incisi düzenlenen
WIN Automation Fuarı, sektörün karar vericilerini 19-22
Mart 2014 tarihleri arasında yeni
iş bağlantıları kurmak için İstanbul
Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde
buluşturdu. Toplam 23 farklı ülkeden gelen katılımcılar, son trendlerini ziyaretçilere sergileme fırsatı
yakaladılar. Birden çok sektörü tek
çatı altında buluşturan etkinlik, bu
yıl İtalya’ya “Avrasya İş Ortağı” olarak ev sahipliği yaptı. Fuarda, 30
bin 684 metrekarelik bir alanda, bin
950 katılımcı ürünlerini sergilerken,
Türkiye’den ve dünyadan toplam 77
bin 204 ziyaretçi ağırlandı.
2023 ihracat hedefi içinde 100
milyar dolar paya sahip makina
imalat sektörü liderleri, Automation
Fuarı’nda bir araya geldi. Etkinlik;
Ekonomi Bakanlığı ile Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı tarafından da
desteklendi. Fuarın açılış konuşmalarında, özellikle WIN Automation’a
katılan firmaların üretim gücü olmazsa, 2023 ihracat hedefine ulaşılmasının mümkün olmayacağı
vurgulandı.
Fuarın açılışına; İtalya Büyükelçisi Gianpaolo Scarante, ENOSAD
(Endüstriyel Otomasyon Sanayiciler
Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı
Sedat Sami Ömeroğlu, MÜSİAD Bilgi Teknolojileri Sektör Kurulu Başkanı Bekir Sami Nalbantoğlu, Hannover Messe Bileşim Fuarcılık A.Ş.
Genel Müdürü Alexander Kühnel,
Elektrik Tesisat Mühendisleri Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alp Arslan Ok, İMDER (Türkiye İş
Makinaları ve Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği) ve İSDER (İstif Makinaları Distribütörleri İmalatçıları
30 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
Derneği) Genel Sekreteri Faruk Aksoy, ZVEI (Alman Elektrik ve Elektronik Sanayiciler Derneği) Danışmanı
Martin Uhlendorf, AKDER (Akışkan
Gücü Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Atılgan da katıldı.
Scarante: İtalya-Türkiye
ilişkisi çok güçlü
Avrasya’nın önde gelen endüstriyel
etkinliği
olan
WIN
Automation’da çok sayıda İtalyan
firmasının bulunduğuna dikkat çeken İtalyan Büyükelçisi Gianpaolo
Scarante, “İtalya, bu yılki fuarın
‘Avrasya İş Ortağı’ olarak seçildi. Bu
da, Türk ve Avrupa-Asya pazarlarının İtalya için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. İtalya ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişki son
derece güçlüdür. 2013’te karşılıklı
ticaretimiz yaklaşık 20 milyar dolardı. Bu durum, İtalya’yı Türkiye’nin
dördüncü en büyük ticari ortağı haline getirmiştir. Ayrıca, Türkiye’deki
İtalyan şirketlerinin sayısı rekor bir
seviye olarak bin 100’e ulaşmıştır”
diye konuştu.
FUAR
Nalbantoğlu: Görünmezi
görünür kılıyor
WIN
Fuarı’nın
görünmezi görünür kıldığını dile getiren
MÜSİAD Bilgi Teknolojileri Sektör Kurulu Başkanı Bekir Sami
Nalbantoğlu da, etkinliğin alt
yapı sektörüne üretim yapan ve
çalışan üreticileri tek platformda buluşturduğunu söyledi. Nalbantoğlu, konuşmasına şöyle
devam etti: “Bu tarz uzmanlaşma
Bekir Sami Nalbantoğlu,
“Türkiye’de bu tip fuar
ve kongre etkinliklerinin
düzenlenmesi, biz sektör
temsilcilerini mutlu
ediyor” diye konuştu.
fuarları, kalıcı büyüme için ihtiyaç duyulan alt yapı ve tesislerin
tanıtılması açısından büyük fırsat
sağlıyor. Türkiye, dört saat içerisinde dünya nüfusunun yüzde
75’inin havayolu ile ulaşabileceği
bir imkâna sahip. Ayrıca, ülkemiz
gelişen ve büyüyen ekonomisi ile
doğal bir pazara sahip. Türkiye’de
bu tip fuar ve kongre etkinliklerinin düzenlenmesi, biz sektör
temsilcilerini mutlu ediyor.”
➤
Faruk Aksoy, İSDER’in,
bünyesinde ana üretici
firmaları ve genel
distribütörleri tek çatı
altında toplayarak, güçlü
bir sinerji oluşturduğunu
söyledi.
32 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
Aksoy: İSDER
54 üyeye sahip
Sektörün ihtiyacı ve talebinin bir
sonucu olarak; İSDER’in 2006 yılında Türkiye’de kurulan ilk istif makinaları derneği olduğunu kaydeden
İMDER ve İSDER Genel Sekreteri
Faruk Aksoy ise, “Bünyesinde ana
üretici firmaları ve genel distribütörleri tek çatı altında toplayarak,
büyük ve güçlü bir sinerji oluşturan
derneğimiz, kısa bir süre içerisinde
sektörde önemli bir konuma geldi”
diye konuştu.
İSDER’in, şu an itibariyle 54 üyesi
ile sektörün yüzde 70’ini elinde tuttuğunu aktaran Aksoy, şöyle konuştu: “Ülke ekonomilerinin büyümesi
ile beraber; sanayileşme artmış, ihracat büyümüş, endüstri ve lojistik
sektörlerinde çok büyük gelişmeler
meydana gelmiştir. Bu çerçevede;
üretim, taşıma, kaldırma, yükleme,
boşaltma, depolama, istifleme faaliyeti yapan makina ve ekipmanlara
talep her geçen gün artıyor.”
“2013’te 11 bin
forklift satıldı”
Türkiye’de, 43 yılda yaklaşık
olarak 117 bin adet istif makina-
sı satışı gerçekleştiğini vurgulayan
Faruk Aksoy; yedi yaş sınırında 63
bin forkliftin bulunduğunu açıkladı.
2013 yılında 11 bin forklift satışının
gerçekleştiğini ifade eden Aksoy,
“Avrupa’nın en büyük altıncı istif
makinaları pazarı durumundayız.
2013 yılında sektör hacmi 1,8 milyar
dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye
ekonomisini de destekleyeceğimiz
bir proje kapsamında, bakanlıklarla
yapılan önemli görüşmelerin ardından leasingli satışlarda KDV oranını
yüzde 1’e kadar düşürmeyi başar-
FUAR
Sedat Sami Ömeroğlu, “WIN Automation
Fuarı’nda, ülkemiz adına kahramanların
olduğu stantlar var” diye konuştu.
Ömeroğlu: Fuar
sektöre destek sağlıyor
dık. Bundan sonraki amacımız ise,
tüm makina satışlarında KDV’yi yüzde 8’e düşürmek” dedi.
Kühnel: Önemli
bir buluşma noktası
21’incisi düzenlenen WIN Automation Fuarı’nda, Avrupa’nın
dördüncü büyük ekonomisine sahip olan İtalya’yı “Avrasya İş Ortağı” olarak ağırlamaktan mutluluk
duyduklarını vurgulayan Hannover
Alexander Kühnel,
“WIN Automation
Fuarı’nda, İtalya’yı
‘Avrasya İş Ortağı’ olarak
ağırlamaktan dolayı
mutluluk duyuyoruz”
dedi.
34 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
Messe Bileşim Fuarcılık A.Ş. Genel
Müdürü Alexander Kühnel, “Bu
önemli etkinlik, İtalya ve Türkiye
ilişkilerini daha da güçlendirecektir.
Toplam 87 destekçimize ve özellikle; İSDER, ENOSAD, AKDER ve
ETMD’ye teşekkürlerimizi sunmak
istiyorum. Katılımcılarımızı destekleyen; KOSGEB’e, TOBB’ye, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na,
Ekonomi Bakanlığı’na, Orta Anadolu İhracatçıları Birliği’ne teşekkürlerimizi sunarım” diye konuştu.
WIN Automation’ın, ulusal ve
uluslararası buluşma noktası olmaya devam ettiğini kaydeden Kühnel, konuşmasına şu şekilde devam
etti: “T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın
destekleriyle bu yıl; Arnavutluk,
Cezayir, Bosna Hersek, Bulgaristan,
Hırvatistan, Ürdün, Sırbistan, Tunus,
Özbekistan ve Yemen’den satın
alma delegasyonlarını ağırlıyoruz.
Anadolu satın almacı programlarımız da, her yıl olduğu gibi bu yıl da
devam ediyor, Türkiye’de endüstriyelleşen şehirlerin katılımı bu yıl toplam 38’e çıktı. Bu, bizler için büyük
mutluluk ve gurur kaynağı.”
Fuarın, daha önceki etkinlikler
gibi başarılı ve kazançlı geçmesi
dilekleriyle konuşmasına başlayan
ENOSAD Başkanı Sedat Sami Ömeroğlu da, “Özellikle ülkemiz adına
kahramanların olduğu stantlar var.
Bu dönemde, küresel şartlarda bunları başarabilmek ciddi önem taşıyor. Onlar, bu mücadelenin içindeki
kahramanlar. Bu teknolojiyi yaratmaktaki en büyük destekçilerden
biri de WIN fuarları. Etkinlik, onlara
hem ülkemiz adına, hem de dünya
adına destek oluyor. Önümüzdeki
dönem, 2023 hedeflerine bugün
burada yer alan firmalar olmadan
ulaşmak mümkün değil. Endüstri otomasyon tek başına bir sektör
ve gelecek dönem içinde çok net
olmamakla birlikte, 60 milyar dolar
civarında bir büyüklüğe ulaşacak.
Şirketlerin bu konuda katkısı çok
büyük” diye konuştu.
Ok: Katılımcıları birçok
konuda bilgilendiriyor
2000’li yılların başından itibaren
sürekli bir büyüme ve farklılaşma
içinde olan WIN fuarlarını desteklemeye devam ettiklerini aktaran
Elektrik Tesisat Mühendisleri Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alp Arslan Ok, şöyle konuştu:
“Bu büyümeye sizlerle birlikte tanık
oluyoruz. WIN, katılımcılarımızın
ürünlerini tanıtabilmesinin yanı sıra,
düzenlenen panel ve konferanslarla
FUAR
Alp Arslan Ok, WIN’in,
uluslararası platformdaki
yatırımcıları Türkiye’ye
getirerek, bilgi akışını
kolaylaştırdığını belirtti.
da katılımcıların birçok konuda bilgilenmesin sağlıyor. Enerji, elektrik
ve elektronik konularında hızlı bir
teknolojik değişim yaşanıyor. Her
türlü kaynağın en verimli değerlendirilmesi için yapılacak her çalışmaya
destek vermeye hazırız. WIN fuarları, bu konuda uluslararası platformdaki yatırımcıları ülkemize getirerek,
bilgi akışını da kolaylaştırıyor.”
Teli: Fuardan
çok memnun kaldık
Fuar hakkında açıklamalarda
bulunan Cosberg Automazioni E
Sistemi Per L’assemblaggio (Cosberg Otomasyon ve Montaj Sistemleri) Pazarlama Müdürü Monica
Teli, şunları söyledi: “Etkinlik ilk iki
gün biraz yavaş başladı. Ancak, son
iki gün ziyaretçi kalitesi konusunda
tamamıyla memnun kaldık. WIN
Otomasyon’a üçüncü kez katılmaktayız. Kurduğumuz bağlantıların
çoğu yeniydi ve bu durum, pazara
yönelik yeni fırsatların oluşmasını
sağlayabilir. WIN fuarlarına katılmayı önümüzdeki yıllarda da sürdüreceğiz. Bu derece başarılı bir etkinlikte emeği geçen organizatörlere
teşekkür ediyorum.”
Bochenska: Bize
iyi bir ortam sağladı
Chicago Ticaret ve Yatırım Ofisi,
Yüksek Uluslararası Ticaret Uzmanı
Iwona Bochenska ise, fuar ile ilgili
görüşlerini şöyle açıkladı: “IllinoisTicaret ve Yatırım Ofisi (Office of
Trade and Investment) adına, İstanbul’daki WIN Otomasyon Fuarı
2014’te harika iş çıkardıkları için
Hannover Fuarları Türkiye’ye teşek-
36 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
kür etmek istiyorum. USA Illinois
pavilyon alanından ve profesyonel
stant tasarımından çok memnunuz. Illinois şirketlerimizi tanıtmak
ve sağlam iş ilişkileri kurmak için iyi
bir ortam sağladı. Hannover Fuarları
Türkiye, kendimizi çok özel hissetmemizi sağladı ve takımınızdan gördüğümüz yüksek ilgiyi takdir ediyoruz. Bu imkân, WIN Otomasyon
2014’te katılımcılar olarak amaçlarımıza ulaşmamızda bize yardımcı
oldu. İşbirliğimizi sürdürmeyi ve gelecekte WIN’de başarılı olmayı dört
gözle bekliyoruz.”
Uhlendorf: Önemli iş
bağlantıları kurduk
Alman pavilyonunda yer alan 26
firmanın tamamının, fuarın sonuçlarından son derece memnun olduğunu aktaran ZVEI Services GmbH
Ticaret Fuarları Takım Lideri Dr. Martin Uhlendorf da, “Önceki yıla göre
ilk gün daha az sayıda ziyaretçi fuar
alanındaydı. Fakat, daha sonra ziyaretçilerin sayısı giderek arttı. Alman
katılımcılar, fuarın ardından iyi iş bağlantıları kuracaklarını düşünüyorlar.”
Tasseva: Memnuniyet
düzeyi çok yüksekti
BSME (Bulgaristan Küçük ve
Orta Ölçekli Girişimleri Destekleme Ajansı) Uluslararası İşbirliği
Departmanı’ndan Mirella Tasseva, “BSME’nin desteğiyle yedi
Bulgar firması etkinliğe katıldı.
Her bir stant 5 ile 40 arasında iş
bağlantısı oluşturmayı başardı.
Çoğu firma, katılımlarının sonucu
olarak kurdukları iş bağlantılarından daha fazlasını bekliyor. Bulgaristan pavilyonundaki bazı katılımcıların iş yaptığı distribütörler
var ve pazarda yeni distribütörlerle bağlantı kurmayı umuyorlar.
Bulgaristan ulusal pavilyonunda
memnuniyet düzeyi çok yüksektir” diye konuştu.
Bo: Seneye tekrar
katılacağız
CCPIT (Çin Konseyi Uluslararası
Ticaret Makina Tanıtımı Alt Konseyi)
Program Direktörü Liu Bo ise, fuarla
ilgili şunları söyledi: “Yaklaşık 200
şirket ile yeni iş bağlantıları kurduk.
Bizim için son derece başarılı bir etkinlikti. Gerek ziyaretçiler, gerekse
katılımcılar oldukça profesyoneldi.
Fuardan memnun kaldık ve seneye
tekrar katılmayı düşünüyoruz. Organizatörlere teşekkürlerimizi sunmak istiyoruz ve başarılarının devamını diliyoruz.” ■
FUAR
Fastener Fair Hannover 2014
için geri sayım sürüyor
Mack Brooks Exhibitions tarafından düzenlenen Fastener Fair Hannover 2014, 8-10
Nisan tarihleri arasında Hannover Fuar Alanı’nda gerçekleştirilecek. 2012 yılında ilk
kez düzenlenen etkinlik, 75 ülkeden toplam 4 bin 500 ziyaretçiyi ağırladı.
2
012 yılında ilk kez gerçekleştirilen Fastener Fair Hannover (Uluslararası Bağlantı
ve Sabitleme Elemanları Teknoloji
Fuarı), bu yıl 8-10 Nisan tarihleri
arasında Hannover Fuar Alanı’nda
ikinci defa düzenlenecek. Uzmanlar arasında fikir alışverişi için bir
platform sunan etkinlik, gelecekteki endüstri eğilimleri için de bir
kaynak niteliği taşıyor. Fuar; distribütörler, perakande satıcılar, tedarikçiler, mühendisler, parça alıcılarının yanı sıra, birçok endüstri
sektöründen nihai kullanıcılar için
de önemli fırsatlar sunuyor.
Etkinliğin, bir önceki fuar ile
karşılaştırıldığında, tekrar rekor
düzeyde bir uluslararası katılım
oranına ev sahipliği yapacağını
aktaran Fastener Fair Hannover
Fuar Müdürü Susanne Rauberger,
“Başta Almanya, İtalya ve Türkiye
olmak üzere, birçok Avrupalı katılımcı ülkenin yanı sıra, birçok Asyalı
şirket de etkinlikte temsil edilecek.
Bir önceki fuara, neredeyse yarısı
Almanya dışından gelmiş olan 75
ülkeden toplam 4 bin 500 ziyaretçi
katılmıştı” dedi.
Fuarın organizatörünün Mack
Brooks Exhibitions olduğunu kaydeden Rauberger, şunları söyledi:
“Fastener Fair Hannover, bağlantı
ve sabitleme elemanları endüstrisi
için uluslararası ağ oluşturan bir iş
platformudur. Fuar özellikle; 2013
yılının ortalarında bağlantı ve sabitleme elemanları endüstrisinin
Güney Avrupa’daki ekonomik durumun ve Avrupa’nın tamamındaki
güçlü fiyat baskısının halen etkisi
altında olduğu göz önüne alındığında, oldukça önemli bir etkinlik.
Ekonomik durum daha yeni yeni
dengeye kavuşmaya başladı.”
38 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
“Sektör 2014
yılından umutlu”
Bağlantı ve sabitleme elemanları endüstrisindeki şirketlerin
çoğunun, 2014 yılı için umutlu
olduğunu ifade eden Rauberger,
“Endüstrinin karşı karşıya olduğu
başlıca mücadeleler; dünyadaki
pazarların tümünde yer alan zorlayıcı rekabet, artan çevre bilinci ve
yükselen enerji giderleri. Endüstrideki teknoloji geliştirici etmenlerin
temelinde yenilikçilik yatıyor. Bunun da ötesinde, süreçler kaliteyi
artırmak ve giderleri azaltmak için
yeniden düzenlenmekte. Endüstri; yeni yatırımlar yapmaya, yeni
ürünler geliştirmeye ve müşterilerine sunulan hizmetleri iyileştirmeye yeniden başladı. Bunun yansımasını da, Nisan ayında Fastener
Fair Hannover’de göreceğiz” diye
konuştu.
Fastener Fair Hannover’de, ilk
defa distribütör ve perakende satıcılara, fuar alanında ücretsiz Wi-Fi
erişimine sahip bir distribütör ala-
nı sunulduğunu anlatan Susanne
Rauberger, şöyle konuştu: “Bu da,
diğer endüstri profesyonelleri ile
rahat bir ortamda ağ oluşturma ve
fikir alışverişinde bulunmak için iyi
bir fırsat olacak.”
Fuarın organizatörü olan Mack
Brooks Exhibitions’ın, Fastener Fair
Hannover 2014 için bir Çevrimiçi
Fuar Ön İzleme yayınladığını aktaran Rauberger, sözlerini şu şekilde
sürdürdü: “Fuar Ön İzleme, Hannover Fuar Alanı’nda sergilenecek
olan geniş bir yeni ürün ve teknik
yenilik yelpazesinin genel bir bakışını sunacak. Çok sayıda katılımcı
profili, sergi kategorilerine ayrılmış tam bir katılımcı listesinin yanı
sıra, bir salon planına da sahip olan
Fuar Ön İzleme, etkinliğe yapılacak
bir ziyareti planlamayı kolaylaştıracak. Fuar web sitesi; ayrıntılı yararlı
ipuçları, etkinlik hakkında önemli
bilgiler içeren çevrimiçi bir ziyaretçi
broşürü, fuar profili, mekan ve açılış saatleri hakkında genel bilgiler
sunmaktadır.” ■
ARAŞTIRMA
Kalıp sektörü
yurtdışı odaklı büyüyecek
İhracatı 400 milyon dolar civarında olan Türk kalıp sektörü, 2020 yılında bu
miktarı 2 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Otomotiv ve beyaz eşya gibi
sektörlere paralel gelişen kalıp sanayii, geçen yıl yüzde 15 büyüdü.
O
tomotiv ve beyaz eşya gibi
sektörlere paralel gelişen
kalıp sanayii, 2013 yılında
yüzde 15 büyüdü. Türkiye kalıp üreticileri, ağırlıklı olarak Almanya’ya
ihracat yaparken, son dönemde
Almaya otomotiv sanayiindeki gelişmeler Türkiye’ye doğrudan proje
olarak yansıyor.
Şu anda yerli üreticilerin birçoğunda, önümüzdeki beş ila altı
aylık süreci yoğun şekilde geçirecek projelerin bulunduğuna dikkat
çeken yetkililer, Türkiye kalıp sektörünün bu sene özellikle yurtdışı
kaynaklı projelerle büyüyeceğini
ifade ediyorlar.
Dünya genelinde pazar büyüklüğü 70 milyar dolar olan kalıpçılık
sektörü, Türkiye’de önemli gelişmelere imza atıyor. İhracatı 400 milyon dolar civarında olan Türk kalıp
sektörü, 2020 yılında bu miktarı 2
milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.
Otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlere paralel gelişen kalıp sanayii,
geçen yıl yüzde 15 büyüdü. Geçen
yıl; mevcut ekonomik durum, iç piyasada özellikle ticari araçlarla ilgili
yapılan ÖTV artışları gibi etkenler,
otomotiv sektörünü olumsuz etkiledi. Söz konusu gelişmelere bağlı
olarak, otomotiv sektörünün bu yıl
yaklaşık yüzde 25 oranında daralması ve bunun da kalıp sektörüne
olumsuz yansıması bekleniyor.
Sektör yurtdışı kaynaklı
projelerle büyüyecek
2014’te iç piyasada daralma
olacağını, ancak sektörün yine de
yılı büyümeyle geride bırakacağını
ifade eden yetkililer, söz konusu
büyümedeki temel etkenin yurtdışı
kaynaklı projeler olacağını dile getiriyorlar. Şu anda yerli üreticilerin
40 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
elinde yılın ilk yarısını yoğun şekilde
geride bırakacak projelerin olduğunu kaydeden yetkililer, ilk yarıyılın
hareketli geçeceğini vurguluyorlar.
Yetkililer, “Ancak, iç pazardaki daralmadan dolayı yılın ikinci yarısıyla
ilgili bir öngörüde bulunmak çok
zor. Ayrıca, dövizdeki artış ihracat yapan firmalar için bir avantaj
oluşturuyor. Bu durum, yatırım
hazırlığında olan ve yatırım kararı
almış firmaları ise olumsuz yönde
etkiliyor. Çünkü, kalıp sanayiinde
kullanılan takım tezgahları ile yazılımlar daha çok yurtdışı kaynaklı.
Bu nedenle, döviz kurlarındaki artış,
sektörün gündemindeki yatırımların
ertelenmesine neden olabilir” diye
konuşuyorlar.
Kalıpçılar Vadisi için
geri sayım sürüyor
Otomotiv ve beyaz eşya sanayilerinin sahip olduğu potansiyeli
iyi değerlendirerek, dünyanın önde
gelen kalıpçılarından biri olmayı
ARAŞTIRMA
kotalar artırılabilir. Kalıbı üreten
değil de, kalıbı yerli firmadan alan
üreticiye teşvikler verilebilir. Önemli
olan, firmaların yerli kalıp kullanmaya teşvik edilmesi. Bu destekler,
Türkiye’deki yerli kalıpçılığı ulusal ve
uluslararası alanda geliştirecektir.”
“Özellikle Almanya’dan
yoğun ilgi var”
planlayan Türkiye, bu hedef doğrultusunda projelerini bir bir hayata geçiriyor. Sektör için en önemli
projelerin başında Kalıpçılar Vadisi
geliyor. Söz konusu proje ile Türkiye kalıp üreticileri ihracatta rekabet
avantajı yakalamayı hedefliyorlar.
Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği’nin
(UKUB) geliştirdiği Kalıpçılar Vadisi
projesi, 350 milyon dolarlık yatırımla, 350 dönüm arazide 2016 yılında Yalova’da faaliyete geçecek. 71
adet büyük ölçekli kalıp fabrikasının
ve 40 ila 50 civarında da küçük ölçekli kalıp firmasının faaliyet göstereceği Kalıpçılar Vadisi’nde; Ar-Ge
merkezi, çıraklık eğitim merkezi,
tersine mühendislik merkezi, simülasyon ve optimizasyon merkezi ile
kalıpçıların işletme maliyetlerini de
düşürecek ortak kullanım merkezi
bulunacak.
Şamil Özoğul, “Kalıbı
üreten değil de, kalıbı
yerli firmadan alan
üreticiye teşvikler
verilebilir” diye konuştu.
Sektörün rekabet
gücü artacak
Kalıpçılar Vadisi’nin faaliyete
geçmesiyle, sektördeki firmaların
yatırım ve işletme maliyetlerini düşürmesi ve uluslararası rekabet gücünü de artırması bekleniyor. 10
bin civarında firmanın faaliyet gösterdiği Türkiye kalıpçılık sektöründe, yaklaşık 120 bin kişi de istihdam
ediliyor. Sektörün toplam büyüklüğünün ise, yaklaşık 3,1 milyar Euro
olduğu tahmin ediliyor. Toplam 400
milyon dolar civarında ihracat yapan
Türkiye kalıp üreticileri, 2020 yılında
söz konusu rakamı 2 milyar dolara
çıkarmayı hedefliyor. Üretiminin
42 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
yüzde 60’ını ihraç eden sektör,
en çok ihracatı da yüzde 80’lik bir
oranla Almanya’ya yapıyor. İhracatın yanı sıra Türkiye, kullandığı kalıpların yüzde 60 ila yüzde 70’ini ise
ithal ediyor. İthal edilen kalıpların
büyük çoğunluğu Çin’den gelirken,
son dönemde artan birim maliyetlerinden dolayı bu ülkeden alınan
kalıplarda azalma görülüyor.
Özoğul: Çin’i tehdit
olarak görmüyoruz
Birim maliyetlerini yükselmesiyle
Avrupalı kalıp üreticilerinin Çin’den
aldıkları kalıp sayısını azalttığını
söyleyen UKUB Yönetim Kurulu
Başkanı Şamil Özoğul, “Çin, ilk baştaki cazibesini yitirdi. Almanya’dan
son yıllarda Türkiye’ye daha fazla
proje gelmesinin sebebi de, aslında Almanya’nın Çin’den daha az
kalıp tedarik etmeye başlamasıdır.
Çin pazarını kalıp sektörümüz için
tehdit olarak görmüyoruz” diye
konuşuyor.
Belli ülkelerden ithal edilen,
düşük kaliteli ve düşük maliyetli
kalıpların ülkeye girişinde kota uygulamasının doğru bir yaklaşım olacağını savunan Özoğul, Türkiye’ye
kaliteli kalıp girişinin ise kesinlikle
engellenmemesi gerektiğini vurguladı. Özoğul, sözlerine şöyle devam
etti: “Çünkü, yerli üreticilerden birçoğu, kaliteli kalıplardan gördüklerini uygulayarak ve öğrenerek daha
iyi kalıplar yapıyor. Düşük maliyetli
ve düşük kaliteli kalıpların ülkeye
girişinde vergi uygulanabilir ya da
Dünya genelinde kalıpçılık sektörünün 70 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğunu söyleyen
Şamil Özoğul, Türk kalıp sektörünün ise, ihracatını 2020 yılında 2
milyar dolara çıkarmayı hedeflediğini aktarıyor. Yerli üreticilerin, kaliteli kalıp üretimi ve ihracatı bakımından dikkatleri üzerine çektiğini
belirten Özoğul, Türk kalıpçılarına
özellikle Almanya’dan büyük ilgi
olduğunu belirtiyor. Alman firmalarının Türkiye’ye uygun bir tedarikçi bulabilecekleri öngörüsüyle
geldiklerini ve büyük bir kısmının
da Türkiye’deki firmalarla ortaklık
kurduğunu söyleyen Özoğul, sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “İlerleyen yıllarda doğrudan satın almalar
da başlayabilir. Ayrıca, Türkiye’de
yatırım yapmış olan Alman firmaları, başka ülkelerde yapacakları
yatırımlarda Türk kalıpçılarını da
tedarikçi olarak aynı yerde yatırıma teşvik ediyor. Yabancı firmalar,
lojistik sıkıntıları yoksa Türkiye’yi
bir tedarik merkezi olarak kullanıyor. Lojistik zorluk yaşayacaklarını
düşünenler ise, yerinde üretimler
için de çalıştıkları yan sanayilerin o
ülkelere gidip yatırım yapmalarını
teşvik ediyorlar. Yabancı ülkelerle iletişimi olan, müşteri portföyü
olan büyük kalıp firmalarının, daha
küçük kalıp firmalarını yan sanayii
olarak kullanarak, daha fazla kalıp projesi alabilmesini sağlamayı
hedefliyoruz. Böylece, büyük kalıpçılar hem kendi cirolarını artıracaklar, hem de yan sanayiilerini
geliştirecekler. Önümüzdeki süreçte UKUB bünyesinde böyle bir network oluşturacağız.”
Türkiye’de son yıllarda sadece
kalıp üreten firma sayısının giderek
azaldığını kaydeden Özoğul, kalıp
yapan firmaların parça imalatı yapmaya başladıklarını da sözlerine ekliyor. ■
ÜRÜN
Mükemmel
konumlandırma:
EMMS tip servo motor
ekipmanları kamera
önünde hareket ettiriyor.
Otomatik kaynak dikişi kontrolü
Zaman kazandıran
makina
otomasyon kullanıyor. Aygıt üreticisi
uzmanları, metal parçadaki kaynak
dikişlerini hızlı ve güvenilir şekilde
kontrol eden yüksek performanslı
bir test cihazı geliştirmiş. Önceden,
parça dönmek durumunda kalıp
malzeme kaybına neden olurken,
tek parçaların kaynaklanması ve ardından kontrol mekanizması, aynı
güvenilirliği çok daha az malzeme
kaybıyla başarıyor.
Hareket halinde
kontrol
Festo San. ve Tic. A.Ş.
W
örgartner’in tam otomatik yüksek performanslı test cihazı gerçek bir
sprinterdir. Metal ekipmanın kaynak
dikişlerini sadece 1,5 saniyede kontrol ediyor. Festo’nun otomasyon
teknolojisi, hızlı ve güvenilir kullanım
sağlıyor.
Tyrolean şirketi Wörgartner,
yüksek hassasiyette metal damga
basan ve parçaları eğen, aynı zamanda da tecrübeli bir aygıt üreticisidir. 1985’ten bugüne CEO Peter
Wörgartner ve 80 kişilik güçlü ekibi,
dünya çapında endüstriyel firmalara
kompleks metal parçalar sağlıyor.
Wörgartner, “Çok yönlü otomasyon sayesinde, her yıl 3,000 ton
çeliği işliyor ve bunu 100-150 milyon
parça üretmek için kullanıyoruz”
diye konuşuyor.
En son projede şirket yine tam
44 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
Yeni geliştirilen handling
sistemi, lazer kaynaklı parçaları döner indeks tablasına besleyen bir titreşimli
besleyici kullanarak, doğru
test konumunda olmalarını
sağlıyor. Makina, tüm parçaları tabladan çıkardıktan
sonra, onları döner bir ünitede konumlandırıyor. Dönme esnasında, endüstriyel bir kamera görsel
kontrol yapıyor ve 300 milisaniye
içinde çok sayıda fotoğraf çekerek
bunları karşılaştırıyor. Görüntüleme
sistemi, kaynak dikişlerindeki çıplak
gözle görülmesi mümkün olmayan
hataları anında tespit ediyor. Kontrol sonrası parçalar, döner indeks
tablasına otomatik geri geliyor.
Makina, düzgün parçaları montaj
sistemine taşırken, kusurlu parçaları
ayırıyor.
Dakikada 40 parça
Peter Wörgartner’e göre, sistemi geliştirirken en zorlayıcı konu
hız idi. Test ünitesi, üretim prosesinin çevrim hızına ayak uydurmak durumundaydı. Döner indeks
tablasından alma ve montaj sistemine aktarım sadece 1,5 saniye
sürmektedir. Yeni makina, dakikada 40 parçayı kontrol edebiliyor.
Wörgartner, bu konuyla ilgili şunları söylüyor: “Çok sayıda sekansı
kısa sürede senkronize etmek için;
Gerçekleştirme: Tam otomatik test ünitesi,
metal parçaları doğru konumlara yerleştirir.
pnömatik, kontrol teknolojisi ve
servo teknolojisinin mükemmel
kombinasyonunu bulmak zorundaydık. Bunu yapmayı Festo sayesinde başardık.”
Materyal ve zaman kazancı
Festo’nun yüksek kaliteli ekipmanları, handling sistemini hızlı ve
güvenilir kılıyor. Buna, parçaları test
alanına besleyen DHTG döner indeks
tablası da dahildir. Görsel kontrol sırasında, CMMS motor kontrolörlü
EMMS servo motoru ekipmanları
kameranın önünde hareketli şekilde tutuyor. MPA-FB tip valf adası
pnömatik aktüatörleri besliyor. CPX
terminaline entegre CPX-CEC tüm
elektriksel ve pnömatik prosesi kontrol ediyor.
Wörgartner, şöyle konuşuyor:
“Festo’nun ekipmanları mükemmel
bir uyum içinde olduğundan, üretim
tesisindeki test cihazı ve sistem kontrolü için CPX’i baz alan dağıtılmış ve
bağımsız bir kontrol çözümünü tercih ettik.”
Müteakip kontrollü yeni üretim
yöntemi, materyal kazancı sağlıyor ve
üretim hızı önemli ölçüde artıyor. ■
ÜRÜN
Avena, batık gemilere
hayat veriyor
Faro Turkey
K
ültürel mirası koruma: Faro
Edge ScanArm, su altı enkazlarındaki parçalara ait şekillerin kayıt süresi içinde kaydedilmesine imkân sağlar. Avena, yüzyıllardır
su altında kalan gemilerin birebir
kopyalarını oluşturmak amacıyla çoğunlukla karmaşık şekilleri olan orijinal parçaları kaydetmek için Faro
Edge ScanArm cihazını kullanıyor.
Batık gemiler üzerinde yapılan
arkeolojik araştırmalar, sadece gemiler hakkında değil, aynı zamanda
tarihleri hakkında da önemli fikirler
veriyor. Aynı durum, 1985 yılında
Brittany kıyısındaki Finistère’de,
Aber Wrac’h 1 enkazında görüldü.
Enkazdaki eşyalar toplandı; mimari
detaylar geminin tarihi (14 yüzyıl
sonu ile 15. yüzyıl başı arasında) olduğunu gösterdi ve geminin muh-
46 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
temelen Fransa ile İspanya arasında
mal taşıdığı ortaya çıkarıldı. Bununla birlikte araştırmacılar daha fazla
bilgi edinmek istediler. Çünkü, geminin uzun hatları ve boyutu (uzunluğu 26 metre, genişliği 7 metre)
bakımından ortaçağa özgü olduğu
kanısına varılmıştı.
Grille: Yeniden inşasına
büyük önem veriyoruz
Université de Paris 1’te Lamop
laboratuvarında bu keşifle ilgili bir
tez yazan sualtı arkeoloğu Alexandra Grille, şöyle konuşuyor: “Araştırmamızda, geminin yeniden inşasına
büyük önem veriyoruz. Bu da, batık
parçaların ölçümünü gerektiriyor.”
Araştırma artık Avena bünyesinde daha kapsamlı olarak yürütülüyor. Üzerinde özellikle fotogrametri tekniklerinin kullanıldığı ve
çeşitli açılardan çekilen fotoğraflar,
oluşturulacak olan geminin ön sayısal gösterimine imkân sağlamıştır.
Grille, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Yeniden inşa konusunda daha da
ileri gitmek ve orijinal parçalar üzerinde doğrudan üç boyutlu ölçüm
yapmak istedik.”
Parçaları kısıtlı zamanda denizin
derinliklerden çıkartmaya yönelik
Avena’nın idari yetkisi vardı. Bu kısıtlı zaman, inceleme ve kontrollerin
yapılması açısından yeterliydi. FaroArm, batık gemilerin boyutlandırılan parçalarına özellikle uygundu.
Doğruluk oranı, önemli bir kriter
olmasa da, bu parçaların şekillerini
(genellikle karmaşık olanlar) yeniden yaratabilmek önem taşıyordu.
Bu işlem de, hemen orada ve kayıt
süresi içinde yapılmalıydı (parçalar,
parçalanma riskinden dolayı uzun
süre suyun dışında kalamıyordu).
Eski zamanlarda marangozlar
balta ile çalışıyor, gövde ve dalların şeklini takip ediyorlardı. Böylelikle, yapısal parçalar karmaşık
geometrilere sahip oluyordu. Avena, bu parçaları üç boyutlu olarak
yeterli doğrulukta ve kayıt süresi
içinde kaydetme konusunda Faro
ölçüm kolunun, sualtı arkeolojik
araştırmalarda standart aygıt haline geldiğini biliyordu. Faro ölçüm
kolu özellikle, Wales Trinity Saint
David Üniversitesi’nin araştırmacıları tarafından kullanılmıştı. Avena,
Aber Wrac’h 1 ile birçok benzerlik
taşıyan Newport gemisinin 2002
yılında keşfedilmesinden bu yana,
Wales Trinity Saint David Üniversitesi araştırmacıları ile yakın ilişkiler
kurmuştu.
Avena, yeni kazılarında Faro
Edge ScanArm ölçüm kolunu kullandı. Galli Toby Jones, Newport enkazında (2 bin parça incelenmiştir) kazandığı tecrübesinden faydalanarak,
sürecin başına geçti. İki hafta içinde,
taşıdığı öneme göre seçilen 30 parça, denizin derinliklerine dönmeden
önce inceleme için yüzeye çıkarıldı.
Bu parçalardan en küçüğünün boyutu 20-25 cm iken, en genişinin boyutu 2,3 m idi. Böyle bir durumda,
doğruluk seviyesi sorun değildir. Asıl
zorluk, parçayı ufalamadan (çünkü,
parçalar suya geri bırakılıyordu) oldukça kısa bir zamanda kusursuz
kayıtlar yapabilmektir.
“Zor süreçleri basitleştirdi”
Grille, “FaroArm sayesinde, bu
zor süreçler basitleşti. Parça inceleme sırasında hareket ettirilse bile
ölçümlerin doğruluğunu sağlamak
için, incelenecek olan parçalar
üzerine bir takım referans noktaları (paslanmaz çelik vidalar) yerleştirilmektedir. Ölçüm kayıtları ile
bunların yeniden inşada kullanılan
üç boyutlu yazılıma hızlı aktarımının inanılmaz faydaları vardır”
diye konuşuyor.
Söz konusu yazılım McNeel’in
Rhinoceros yazılımı idi ve Faro
ScanArm gibi sualtı teknolojisinin
standart unsuru haline geldi. Faro
ScanArm ile Rhinoceros yazılımı ayrılmaz bir ikilidir. ■
ÜRÜN
Havacılık sanayiinde kesici
kenarın korunması
Sandvik Coromant
H
avacılık sanayii üretiminde
yeni teknolojilerin ve malzemelerin ilerlemesi; yüksek ve ultra yüksek basınçlı kesme
sıvısı dahil olmak üzere, yeni talaşlı
imalat teknolojilerinin ileri gitmesi, geleceğin uçaklarının metalden
kalplere ve omurgaya sahip olmasını sağlamaktadır.
Bildiğimiz havacılık sanayii,
yüksek çeşitliliğe sahip bir pazardır. Ticari havacılık, savunma ve
uzay sanayilerini içerir ve tüm bunlar çok özel ihtiyaçlara sahiptir.
Örneğin; her zaman olduğu gibi,
daha çok yakıt tasarrufu sağlayan
uçaklara yönelim konusunda gayretler devam etmektedir. Ancak,
gerçekten yakıt tasarruflu ne anlama gelmektedir? Bence birçoğumuz; yakıt tasarrufunun daha
düşük ağırlık anlamına geldiğini
düşünüyoruz. Ve insanlar daha
50 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
hafif dendiğinde, otomatik olarak
kompozitleri düşünüyor. Ancak,
her zaman konu bu değil. Örneğin; bugünkü motor üreticilerine
ve malzemelerden bazılarına baktığımızda, yapmaya çalıştıkları; daha
sıcak, daha ekonomik yanmalı bir
motordur ve bu da, daha iyi bir yakıt ekonomisi sunmaktadır. Yani,
bunun amacı sadece ağırlığı azaltmak değil, aslında bu malzeme
özellikleri ile etkileri arasında bir
denge kurmaktır.
Motor, en karmaşık
olan kısımdır
Her uçağın en önemli özelliği
motordur. Motor, en karmaşık olanıdır ve en çok bağımsız parçaya
sahiptir. Yani, günümüz havacılık
sanayiinde yeni malzeme geliştirmelerin çoğu buradadır ve çoğunluğu metal alaşımlarıdır. Gerçekten
zorlu kısımlara sahiptir ve malzemelerin çoğu daha hafiftir. Ancak,
daha yüksek sıcaklıklara dayanma-
ları gereklidir. 3800 °F (2.100 °C)
sıcaklığa kadar ulaşan ekonomik
yanmalı motorlar konusu, yeni malzemelere olan ihtiyacı gerçekten
yönlendiren etkendir. Mevcut süper alaşımların erime sıcaklıklarının
3360 °F (1850 °C) civarında olduğu
düşünüldüğünde, bu yüksek sıcaklıklara dayanacak olan malzemelerin bulunması gerçek bir zorluk
olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu aynı zamanda, tüketilen
takım ömrüne olan talebi de artırmaktadır. Motorlar, yüzey bütünlüğünün çok önemli olduğu uçak
parçalarıdır. Özellikle, dönen parçalarda çok fazla talep ve çok fazla
gerilim bulunmaktadır. Tolerans
parametreleri, kesici uç geometrisi,
kaplamalar, sertifikasyon ve artık
gerilme olmadan kolay bir şekilde
değiştirilemez.
Yeni malzemeler veya
yeni kullanımlar
Gerçekten yeni malzemelerden
ÜRÜN
en öne çıkan, belki de alüminyum
lityumdur. Bu malzeme, 7075 ve
7050 gibi havacılık pazarında kullanılan geleneksel alüminyumlara
göre çok daha iyi özelliklere sahiptir. Temelde en yüksek mukavemetli ve düşük yoğunlukta bir
malzemedir. Ayrıca, yüksek sertliğe, korozyon direncine sahiptir ve
kaynaklanabilir.
Ancak, havacılık sanayiinde
alternatif metaller olarak bahsedilen yeni malzemelerin çoğu, örneğin; nikel 718, titanyum 6AL4V,
paslanmaz 15-5PH ve alüminyum
6061, onlarca yıl önce geliştirilmişti. Örnek olarak titanyum
alüminiti ele alalım. 1970 yılında
meydana çıktı ve havacılık sanayiinde 2000’li yıllarda daha sık kullanılmaya başlandı. Bugün, motor
1100 °F (600 °C) sıcaklığın altında
çalışmadığı sürece, motor genelinde birçok alanda kullanılmaktadır.
Bu nedenle, kompresör kademesi
için mükemmeldir. Gerçekten yeniden ortaya çıkmaya başladığı ve
türbin kısmında nikel bazlı alaşımların bir kısmının yerine geçebileceği düşünülüyor.
Titanyum 5553 daha
fazla kullanılmaya başladı
Titanyum 5553 aslında gerçekten yeni olmayan bir başka malzemedir. Ancak, özellikle iniş takımı
parçaları başta olmak üzere, bugün birçok yerde bu malzemeyi
daha fazla görmeye başladık. Eğer
Boeing Dreamliner 787’ye bakarsanız; titanyum 553 bu uçakta
yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.
Ancak, yine de bu malzemelerin
tamamında olduğu gibi, tasarım ve
verimlilik açısından yeni bir malzeme ortaya çıkardığımızda, kesme
takımlarından beklentileri de artırıyoruz. Eğer titanyum 5553’ün işlenebilirliğine bakarsanız, geleneksel
titanyum 6AL4V’nin fener mili hızının yüzde 50 ila 60’ı arasında bir
hızda çalıştığını görürsünüz. Bu da,
büyük bir fark anlamına gelmektedir ve kesici takım firmaları bu değerlerin üzerinde olmak için büyük
çaba sarf etmektedirler.
Yeni malzemelerde
takım tezgahları
Konu talaşlı imalat olduğunda,
takım tezgahı endüstrisi de yeni
malzemeler ve yeni kullanımlardaki
gelişmeler doğrultusunda hızlı bir
şekilde değişmektedir. Sektör, kompozitler gibi malzemelerde rekabetçi
olmak için bunu yapmak zorundadır. Çünkü, bu malzemelerle çalışabilmek için gerçekten özel tezgahlara sahip olmanız gereklidir.
52 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
Takım tezgahlarının iyileşme
sağladığı en önemli alan ise hassasiyet olmuştur. Modern bir takım
tezgahının hassasiyeti gerçekten
olağanüstüdür. Eğer eksen sayısındaki artışa ve Coromant Capto gibi
gelişmiş fener millerine bakarsanız;
beş adımda veya beş ayarda üretilebilen bir metal parçanın üretimi
artık tek kademede veya ayarda
mümkün olabilmektedir.
Takım tezgahlarında hızlı değişimleri gördüğümüz diğer alanlar da, tork ve güç olmuştur. Titanyum gibi bazı yeni alaşımlarda
metali, hızlı ve verimli bir şekilde
boşaltabilmek için genel olarak
çok düşük fener mili hızlarında çalışılmaktadır. Yani, modern takım
tezgahlarında yüksek güç ve tork
için güçlü bir ihtiyaç ve çaba söz
konusudur. Bu sayede ilerlemeler 3 boyutlu baskı, sanal işleme
ve kompozitler gibi yeni teknoloji
alanlarında takım tezgahı endüstrisinin ve talaşlı imalatın ön sıralarda
yer almasını sağlamıştır.
Yükselen dalgalar
tüm gemileri kaldırır
Uygulamalar ve malzemeler arasındaki rekabet gerçektir.
Ancak, bir kesici takım şirketinin
sadece kesici takıma odaklandığı
günler geçmişte kalmıştır. Şimdi
birçok yeni teknoloji ile işbirliği
halindeyiz. Neredeyse son şekline yakın parça üretimi yapan su
jeti teknolojisi gerçekten teşvik
edilmektedir. Bu, gerçekten CAM
ortamını da zorlamaktadır ve ilerletilmesi gereklidir. Ek katkı ve
ÜRÜN
lazer henüz büyük yapılarda kullanılmamaktadır. Ancak, bunlar kritik olmayan parçalarda kesinlikle
kullanılmaktadır. Soğutma tekniği
(crygenics) veya sıvı nitrojen ile
alternatif kesme sıvısı verme yöntemleri, bazı nikel bazlı alaşımlarda kullanılmaya başlanmaktadır.
Ve lazerin kesme kenarından önce
malzemeyi ısıttığı bir teknik olan
lazer destekli işleme, titanyumda
oldukça olumlu sonuçlar vermektedir. Yani, bu da havacılık sanayii
tarafından teşvik edilmektedir.
Rekabetçi bir ortamda dahi
farklı teknolojiler arasında yapılan
işbirliği gerçekten yeni tekniklerin
ve yöntemlerin bulunmasını sağlamaktadır. Bu yeni gelişmelerden bir tanesi de, yüksek basınçlı
kesme sıvısıdır (veya ultra yüksek
54 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
basınçlı kesme sıvısı). Talaşlı imalatın teknolojinin ön sıralarında yer
almasını sağlayan bir başka faktör
de budur ve özel takım tezgahı
ekipmanlarında bir türbin diski
gibi konularda gerçekten üstün
bir çözümdür.
Soğutma
Eğer bu karmaşık parçaların
çoğunun nikel alaşımlarından ve
mikro yapıya sahip malzemelerden
yapıldığı düşünülürse, yüksek basınçlı kesme sıvısı; yüksek seviyede üretkenlik sağlamak için doğru
takım ve doğru programlama ile
mükemmel bir uygulamadır. Yüksek basınçlı (HPC) ve ultra yüksek
basınçlı kesme sıvısındaki (UHPC)
ilerlemeler sayesinde, çok sayıda yeni tanımlamalar ve endüstri
standartları ortaya çıkmıştır. Bugünkü anlamı ile HPC’nin 1160 psi
(80 bar) basınca, UHPC ile 1400
psi’ye kadar daha yüksek basınçlar
sunmaktadır.
HPC uygulamalarında, kesme
sıvısı tipi süper alaşımlı tornalama
uygulamaları için önemlidir. Ancak, ne şekilde püskürtüldüğü çok
önemlidir. Sandvik Coromant’ın
yüksek hızlı kesme sıvısı yaklaşımını ele alalım. Bu tasarımda
kesme sıvısı, normal kanaldan
dümdüz kaplinin arka tarafına
gitmektedir. Bu sayede, ek bir
izolasyon yatırımının yapılmasına
gerek kalmamaktadır.
Yüksek hassaslıkta jet nozullarındaki sır, onların kesici kenara
yakın konumlanmalarıdır (ve paralel katmanlı akış olarak tanımladığımız bir şey oluşturmaya çalışıyorsunuz). Bu aslında, talaşın
kaldırılmasına, temas uzunluğunun azaltılmasına ve talaşı kırmak
için bir hidrolik kama oluşmasına
yardımcı olmaktadır. Nikel alaşımlar söz konusu olduğunda, bu talaşların kırılması çok zordur.
Geleneksel HPC ile UHPC arasındaki fark ve UHPC yatırımının
yapılması gerektiği zaman, çalışılan malzemeye bağlı olarak
değişmektedir. Çentik aşınması,
kesme bölgesinde aşırı ısı ve basınç nedeniyle oluşan problemli
bir konudur ve Inconel 718 gibi
gerçekten sert malzemelerde
rastlanmaktadır. UHPC ile kesme
kenarı aşınmasının azaltılmasının
ve takım ömrünün uzatılmasının
önemli avantajları bulunmaktadır. Bunun temeli, sıcaklığın azaltılması ve bir UHP hidrolik kama
etkisi ile kesmenin desteklenmesidir. Aynı zamanda, üstün talaş
kırma özellikleri sunar.
HPC ve UHPC ile titanyumun
tornalanmasındaki hedef minimum yüzde 30 daha yüksek fener mili hızıdır ve verimliliği, talaş kontrolünü ve takım ömrünü
önemli oranda iyileştirir. Aslında,
titanyumda yüzde 40’a kadar daha
hızlı çalışılabilir ve daha düşük fener mili hızlarındaki aynı takım
ömrüne sahip olabilir.
Sadece kesici takımlarla sınırlı
kalmayarak, talaşlı imalat teknolojisinin ön sıralarında kalarak ve
aynı zamanda da, takım tezgahlarını da kapsayan daha bütünsel bir
yaklaşımla bu malzemelerin üretilmesi ve bu malzemelerden parçaların yapılması alanındaki yeni
teknolojilerden bazıları, havacılık
sanayiindeki üretimin rotasını belirleyecektir. Eğer bu teknolojilerde
önde yer alırsak ve metalleri yönlendiremeye devam edersek, bunlar her zaman herhangi bir uçakta
kullanılabileceklerdir. ■
ÜRÜN
İş parçası bağlama
Ece TURLİN
Schunk
Pazarlama Uzmanı
Ü
rün kullanım ömürlerinin
giderek kısalması ve alternatif ürünlerin hızla çoğalmasını göz önünde bulunduran
birçok kullanıcı, mevcut iş bağlama
teknolojilerini sorgulamaktadır. Hızlı
palet değiştirme sistemiyle sağlanan
yüksek verim artışı, ayarlanabilir iş
bağlama teknolojisi ekipmanlarının
ortaya koyabileceği potansiyeli açıkça gösteriyor. Schunk’un geniş kapsamlı iş bağlama teknolojisi ürün
yelpazesine bakıldığında, üretimi
esnek kılacak metotlar ayrı ayrı görülmektedir. Kıyaslandığında; diğer
sistemlere göre basit, buna rağmen
çok etkili çabuk çene değiştirme sisteminden, gelişmiş palet değiştirme
sistemlerine kadar geniş bir çözüm
aralığı bulunmaktadır.
Üretim yapan işletmelerin rakiplerine karşı üstünlük sağlama yarışında, esnekliğin çok önemli bir faktör
olduğu konusunda bütün uzmanlar
hemfikirdir. Müşterilerinin talep ettiği gereken hassaslığa sahip ürünleri
imal eden firmalar, müşterilerin taleplerini pahalı bir stok oluşturmadan hızlıca tedarik edebilmelidirler.
Fakat, hangi iş bağlama teknolojisi
en uygunudur? Hangisi verilen maddi değere karşılık en iyi sonucu sağlar? Bunun cevabı sıklıkla; uygulamaya göre değişir olacaktır. İş bağlama
teknolojisi sistemi ve tutucu sistemlerde dünya lideri Schunk, bu yüzden
size değişik seçenekleri çok dikkatlice karşılaştırmanızı tavsiye ediyor.
Değişen iş parçalarına uygun sıkma
ekipmanlarını hızlıca adapte edebilmek için gerekli olan temelde üç
nokta vardır. Bunlar; sıkma çeneleri,
iş bağlama ekipmanı veya komple
sıkma sistemleridir.
Hızlı çene değiştirme
sistemleri
Hızlı çene değiştirme sistemleri,
daha yüksek bir esnekliğe ulaşılma-
56 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
sını sağlayan, ayna tornası teknolojisinde yıllardır kullanılan bir metot
olmuştur. Sıkma çenesi seti değişimini yaklaşık beş dakikadan (geleneksel aynalar için) rahat bir şekilde
bir dakikanın altına düşüren entegre
hızlı değiştirme sistemine sahip torna
aynaları özellikle kullanışlıdır. Bunun
yanı sıra, uygulanması da kolaydır.
Örnek olarak; Schunk Rota THW hidrolik ayna serisinde, sökme anahtarı
kullanarak alt çene hatvesini serbest
bırakmak için sadece çeyrek dönüş
yeterlidir. Anahtarın geriye döndürülmesiyle yeni çeneler, “wedge
bar” hatve ile birbirine geçmektedir.
Yaylı mekanizma son olarak anahtarı
dışarı vererek, anahtarın kazara ayna
gövdesinde unutulmasını önler.
Zaman tasarrufu sağlıyor
Schunk Rota S-plus manuel aynalarda ek olarak, takım kullanımına gerek yoktur. Bunun yerine,
değişim mekanizması tek bir düğme
dokunuşuyla aktive olur. Gösterge
pimi, çenelerin hızlı değişim süreci
sonrası çenelerin güvenli olarak yerleşip yerleşmediğini gösterir. Zaman
tasarrufuna ek olarak, Schunk hızlı
değiştir aynalarının sunduğu bir başka bir özellik daha vardır. Çene değiştirmede yüksek tekrarlanabilirlik
hassasiyeti 0.02 mm’den azdır. Son
kez işlenmiş üst çeneler tekrar tekrar
kullanılarak, geleneksel torna aynalarına kıyasla büyük maliyet kazancı
sağlar. Her yumuşak çene seti için
sadece 20 dakikalık yeniden işleme
süresine çene değişimi süre tasarrufu
yaklaşık olarak dört dakika alındığında, toplam geçen süre 24 dakikadır.
Her gün için sadece bir çene değişimi
ve saati 100 Euro’ya mal olan bir makina varsayıldığında, günlük 40 Euro
tasarruf olacaktır. Yıllık 220 iş günü
üzerinden, senelik birikim 8 bin 800
Euro gibi oldukça büyük bir miktara
denk gelecektir.
Schunk, yüksek kalitede hızlı
değişim aynasına yatırım yapmak
istemeyen veya var olan geleneksel
ÜRÜN
torna aynalarında ayna değişimi sürecini yalnızca hızlandırmak isteyen
kullanıcıları için, Pronto hızlı çene değiştirme sistemini kısa bir süre önce
piyasaya çıkardı. Çene başı sadece
beş saniyelik değişim süresiyle bu
yeni ürün, 1/16’’ x 90° ve 1.5 mm x
60° hatve seçeneklerine sahip, geleneksel 250 çapında torna aynalarının
kurulma süresini dikkate değer bir
oranda azaltmaktadır. Ham malzemelerin ve finiş yapılacak iş parçalarının sıkılması için kullanılan, destek
ve değişebilir çenelerden oluşan hızlı
değiştirme kiti kullanılır. Prensip gayet açıktır: Komple çenenin değişimi
yerine alyen anahtarı kullanılarak,
sadece çene eklentisini değiştirmek.
Bu da, ana çeneyi değiştirmeksizin,
16 mm’ye kadar sıkma aralığını genişleterek, geleneksel torna aynalarından yüzde 300 fazla bir verim
elde edilmesini sağlar. Ayrıca, yanlış
pozisyonlama imkânsızdır. Güvenli
pozisyondayken; altıgen form ölçüsü
süreçte maksimum işlem devamlılığı,
yüksek kuvvet ve tork transferine
izin verir. Birbirinden farklı uygulamalara uygun olarak; küçük, orta ve
büyük sıkma aralıkları için üç farklı
destek çenesi mevcuttur. Sert batan
çenelerle ilgili olarak yenilikçi aile
firmamız, farklı çaplar ve sıkma aralıklarına uygun olan dört sert batan
eklenti finiş işlemi yapılacak iş parça-
ları için dört yumuşak eklenti tedarik
eder. Bir kez çeneler finiş ölçüsüne
getirildikten sonra, tekrar tekrar sistemde kullanılabilir.
Sıkma kuvvet
bloklarında da kullanılabilir
Hızlı çene değiştirme sistemleri
ayrıca sıkma kuvvet bloklarında da
kullanılabilir. Aslına bakılacak olursa; Schunk’un Tandem sıkma kuvvet
bloklarına sahip ek takımsız hızlı çene
değiştirme sistemi, bir set çenenin
kurulum süresini 30 saniyeden kısa
bir süreye düşürür. Sıkma yüzeyinin
konumunun değişmesini engellemek için, sıkmanın üst çene ile ana
çene birbirlerine entegre ”wedge”
mekanizması ile bağlıdır. Sıkma süreci sırasında ortaya çıkan kuvvetler,
şekil bağlı hareketsiz yapısı sayesinde sönümlenir. 0,02 mm’den düşük
çabuk çene değiştirme tekrarlanabilirlik hassasiyeti beklentileri oldukça karşılar. Kilitleme mekanizması;
yukarıdan, arkadan veya iki taraftan
tahrik edilebildiği için, hızlı çene değiştirme sistemi sınırlama olmaksızın
kısıtlı alanlarda kullanılabilir.
Esnek iş bağlama ekipmanı
İş parçaları ve işleme şekilleri çeşitlendikçe, hassas iş bağlama ekipmanları da bir o kadar incelenmeye
değer hale gelir. Schunk da, bunu
dikkate alarak ürün çeşitliliğini artırdı. Schunk Kontex KSM2 çoklu sıkma mengenesi bu açıdan her işinizi
gören gerçek bir kurtarıcıdır. Aynı
anda, birçok parçayı yan yana 3, 4
veya 5 eksenli işleme merkezinde
sıkabilir. Çıkıntısı olmayan yaklaşma
yüzeye sahip ince çeneler, parçaların özellikle birbirine yakın olarak
konumlanmasına izin vererek mükemmel erişimi sağlar. Diğer KSM2
çoklu sıkma mengeneleriyle birlikte
geniş iş parçalarını sıkma performansı, en az bu kadar etkileyicidir.
Hassas hatveler; maksimum güç,
hassasiyet ve sürekliliği garanti eder.
“Wedge” sıkma sistemi, iş parçasının boyutu ne olursa olsun, onun
otomatik olarak tutulmasını sağlayarak, bu sayede yüksek hızlarda
bile güvenli ve hassas bir frezeleme
işleminin yürütülmesine imkân sağlar. Tutucunun ekipmanı özellikle
yüksek verime sahiptir. Sadece tek
bir tahrik anahtarıyla iş parçasını
sıkıştırmak, sıkma çenelerini hızlı
değiştirmek için yerinden çıkarmak
veya iş bağlama sistemini hızla ve
esnek bir biçimde iş parçaları için
ayarlamak mümkündür.
Maksimum işletme
güvenliği sağlar
Schunk, özellikle torna ve freze
tezgahları üzerinde geniş iş parçası
aralığında işleme yapan kullanıcı-
58 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
ÜRÜN
ları için, yüksek bir esnekliğe sahip
Rota-S manuel aynaları geliştirdi.
Kendini kanıtlamış Rota-S plus serisi
aynalar, uzatılmış desteklerle birleşerek, daha hafif torna aynaları olarak esnek kullanıma olanak sağlar.
Geniş çaptaki parçaları sıkmak için
kullanılan geleneksel torna aynalarına göre Rota-S flex’in ağırlığı yüzde
60 azaltılmıştır. Eşdeğer bir tabla yük
kapasitesinde çok daha ağır iş parçaları işlenebilir ve düşük yüksekliği
sayesinde, iş parçası ve takımlara
yeteri kadar boş alan geriye kalır.
Bunun yanı sıra, daha da küçük parçaların işlenebilmesiyle, uzatılmış yataklar rahatlıkla demonte edilebilir.
Böylelikle, iş parçasına ulaşılabilirlik,
geleneksel büyük aynalarla yapılan
sıkma uygulamasına kıyasla dikkate
değer derecede iyileşir. Özel yağlama sistemi, her iki seçenek için de
devamlı, sürekli yüksek sıkma kuvveti uygulanmasını garanti eder. Toz
contaları, iş parçasından çıkan talaş
ve tozların aynaya girmesini engeller.
Rota-S flex, makina tablasında kolayca monte edilir ve optimize edilmiş
çabuk çene değiştirme sistemiyle,
var olan sisteme yeni iş parçasının
bağlanması sadece saniyeler alır.
Ayna küçük parçaları da, en az büyükleri kadar güvenilir bir biçimde sıkar ve bu sayede, maksimum işletme
güvenliği garanti eder.
Uzun hizmet süresini
garanti eder
Schunk SPK çene kutuları da,
inanılmaz esnek bir kullanıma uygun
şekilde tasarlanmıştır. Frezeleme
ve tornalama merkezlerinde dikey
Bohrwerk’lerde ve torna tezgahlarınızda birçok fayda sağlar. Kanal
genişliği ayarlanabilir olduğu için, T
kanalları paralel olan tüm tablalarla
uyumludur. 100 mm’ye varan geniş
çene stroğu ve 75 Kn’ye kadar çıkan muazzam sıkma kuvveti sunar.
Ayrıca, güvenli ve düşük tork uygulayarak, dahili ve harici iş bağlama
imkânı sunar. Çelik gövde, tüm yüzeyi sertleştirilmiş hareketli parçaları
ve özel yağlama sistemi, devamlı
yüksek hassasiyeti ve uzun hizmet
süresini garanti eder. Önde bulunan
ek çene arayüzü esnekliği artırarak,
alçak ve sürekli kurulumlar ortaya
koyar. Alt çenelerde kanallı standart
çene bağlantısı bulunduğu için standart sıkma çeneleri kullanılabilir. Prizma çene kullanılarak, kübik parçalar
bile kolaylıkla sıkılabilir.
Hızlı palet değiştirme
sistemleri
Schunk Vero-S hızlı palet değiştirme sistemi, iş parçasının daha esnek bağlanabilmesinde kesinlikle en
60 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
işe yarar seçenektir. Bağlama pimleri, farklı iş bağlama ekipmanlarının
0.005 mm’den düşük tekrarlanabilir
hassasiyetinde radyal formdaki kayan pimler, sıkma pimlerini çekerek,
kendiliğinden kilitlenen ve şekil bağıyla tutularak güvence altına alır.
Patentlenmiş hızlı ve sıkma stroğuyla
çekme kuvveti 40000 N’a kadar çıkar ki; bu, yanal en yüksek güçleri
bile güvenilirce sönümleyen, özellikle
rijit sıkmaya ulaşılması için beklenen
ideal koşullardır. Gövde, bağlama
pimleri ve kayar pimler gibi bütün
fonksiyonel parçalar sertleştirilmiş
çelikten yapıldığı ve talaş, toz, kesme sıvısından korunması için bütün
modül contalandığı için, kullanım
açısından ekstra dayanıklı olduğu kanıtlanmıştır. Schunk, standart olarak
kayar pimlerin konumlarının takip
edilmesi için opsiyonlar sunmaktadır.
Bu da, her modülün otomatik olarak
yüklenebildiği anlamına gelir.
Doğrudan sıkma teknolojisine
olan eğilim; halen yeni olmasına rağmen, küçük parçalar ve ufak serilerin
üretiminde artık her zamankinden
daha fazla sayıda kullanılmaktadır. İş
parçaları Vero-S bağlama pimlerine direkt bağlanarak, ek bağlama ekipmanı
olmaksızın direkt olarak hızlı palet değiştirme modüllerine bağlanır. Fayda
ortadadır; çeneler, destekler ve pabuçların sebep olduğu ilave yaklaşma yüzeyleri oluşmaz. Hızlı palet değiştirme
modülleri, standart modül yükseltme
ünitelerinin üzerine konumlandırılırsa,
iş parçalarına beş taraftan kısıtlama olmaksızın erişim sağlanır.
Detaylı analiz
Hassas bağlama ekipmanınızın potansiyelinden faydalanmak
istiyorsanız, farklı metotları temel
uygulamanızda karşılaştırmanız tavsiye olunur. Bir yanda, ufak bir yatırımla büyük çapta avantaj sağlamak
mümkünken; diğer tarafta hızlı palet
değiştir sistemi veya direkt bağlama
sistemini içeren komple bir strateji
değişimi de düşünülmeye değerdir.
Efektif maliyetli veya uygun bir çözüm istiyorsanız; Schunk’un iş bağlama sistemleri uzmanları, her durumda size farklı sistemlerinin fizibilite
çalışmalarını yapar ve size doğru iş
bağlama sistemleri çözümünü tasarlamada yardımcı olur. ■
ÜRÜN
Küçük takım çaplarında
yüksek ekonomiklik
WNT
1
6 ile 25 mm arasındaki çaplarda freze işleminde azami
performanslar elde edilmek
isteniyorsa, bu aslında sadece pahalı olan sert metal freze takımları
ile mümkündür. WNT bu nedenle,
yeni 06 boyut ile yüksek ilerlemeli
freze operasyonlarında kullanılmak
üzere HFC sistemine ilaveler yapmıştır. HFC-06’da, takım çapları
16 mm’den başlamakta ve bu şekilde, VHM takımlara bir alternatif
sunmaktadır. Matkap ucu ebatları
küçük olmasına rağmen, azami 0,8
mm’lik bir kesme derinliğinde diş başına 1,5 mm’ye kadar ilerleme hızlarına erişilebilmektedir. Pozitif montaj
konumu nedeniyle, en yüksek talaşlı
işleme verimleri garanti edilmiştir.
Gerek içe vidalama frezeleri, gerekse
parmak frezeler mevcut olup, her iki
varyant da standart olarak dahili soğutma hattı ile donatılmıştır.
İki farklı kaplamalı
olarak mevcuttur
Matkap uçları iki farklı kaplamalı
olarak mevcuttur. Çelik kısmın tamamının üzerini örten HCN 1235’in
yanı sıra, paslanmaz takımlar için
olduğu kadar, yüksek sıcaklığa dayanıklı alaşımlar için de mükemmel
şekilde uyumlu olan HCN 5235 de
bulunmaktadır. Optimal hale getirilmiş olan talaşlı işleme kademeleri;
olağanüstü yumuşak, vibrasyondan
fakir ve az sesli bir kesme işlemini
azami şekilde rahat çalışma ve azami
ekonomiklikle birlikte sunmaktadır.
HFC06 ile matkap uçları ile ilgili
freze teknolojisinin gelişiminde büyük bir adım atılmışdır. Artık müşteriler, küçük parçaları işlerken, talaşlı
işleme performansını artıran ve takım maliyetlerini düşük tutabilen bu
etkin freze teknolojisinin avantajlarının keyfini sürmektedir.
HFC-06 matkap uçları ve freze kafaları, 45 binden fazla başka
ürün ile birlikte WNT kataloğunda bulunmaktadır. Ürünler, saat
19:00’a kadar sipariş verilmesi halinde üç iş günü içerisinde teslim
edilebilmektedir. WNT’nin lojistik
ve depo yatırımları sayesinde, takımlar en kısa sürede kullanılmaya hazır olduklarından, müşteriler
daha verimli çalışabilirler.
Total Tooling =
Kalite x Hizmet²
En yüksek seviyede müşteri
memnuniyetinin formülü budur.
HFC06 matkap
uçlu freze.
Verimlilik ve performans kalitesinde artış ve daha az zaman sarfiyatı.
Bu nedenle, Total Tooling talaşlı
işleme kuruluşları için ideal tedarik
opsiyonudur.
WNT’nin eşsiz pazarlama ve
servis konsepti 45 binden fazla
ürünü tek elden teslim ediyor: Bireysel danışmanlık, profesyonel
hizmetler ve hızlı bir lojistik. WNT,
merkezi Kempten/Almanya’da bulunan uluslararası faaliyet gösteren
bir kuruluştur. Bugün 12 WNT pazarlama şirketi, tüm dünyada 17
ülkede talaşlı işleme takımları için
çalışmaktadır. ■
Gazaltı kaynak koruma spreyi Perfect
Würth
W
ürth gazaltı kaynak koruma spreyi, kaynak
sıçramalarının metal yüzeylere, paslanmaz malzemelere ve
kaynak torçlarına yapışmasını önler. Ürün, kaynak işinin en iyi şekilde yapılabilmesini sağlar. Akmaya
karşı dayanıklı olan ürün, tiksotropik özelliği sayesinde, etki maddesi düşey yüzeylerde bile akma ve
damlama yapmadan tutunur.
62 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
Organik madde oranının çok
düşük olmasından dolayı rahatsız
edici ayrışmalar önlenir. Böylece,
kaynak kalıntıları zahmetsizce giderilir. Sonradan yapılacak galvanizleme ve boyama işlemleri sorunsuz
şekilde gerçekleştirilir. Soğutucu etkisi sayesinde, paslanmaz malzeme
kaynağında oluşan ısıl renklenmeler
en aza indirilir.
Würth gazaltı kaynak koruma
spreyi Perfect silikon içermez. Malzemenin sonradan boyanmasında
herhangi bir soruna yol açmaz. İnce
film tabakası, aynı zamanda geçici
korozyon koruması sağlar. Solvent
içermeyen ürünün içeriğinde CKW ve
benzeri çözücü maddeler yoktur. ■
ÜRÜN
EtherCAT I/O sistemi:
Üç eksenli ivme kutusu
Beckhoff
B
eckhoff’un yeni EP1816-3008
EtherCAT kutusunun iki adet
tümleşik üç eksenli ivme sensörü ve 16 dijital girişi bulunur. Zorlu ortamlar için kurulumu kolay I/O
modülü, doğrudan sahada, uygun
maliyetli titreşim ve şok/salınım izleme uygulamasında kullanılabilir.
Makinaya monte edilebilen cihaz,
aynı zamanda boyuna ve enine
eğim izlemeye de olanak sağlıyor.
IP 67 koruma sınıflı EP18163008 EtherCAT kutusu, iki adet
tümleşik üç eksenli, 16-bit ivme
sensörü barındırıyor. Bu sensörlerin
hassasiyetleri; ±2 g, ±4 g, ±8 g ve
±16 g değerlerindedir. Örnekleme
frekansı 1 Hz ile 5 kHz arasındadır.
MEMS (mikro elektronik mekanik
sistemler) adı verilen sistemlerin
temelindeki çatal biçimli silisyum
yapılar, hareket ettiklerinde veya titreştiklerinde, kapasitif değerlerinde
değişiklik olur ve buna karşılık gelen
bir sinyal elde edilir.
Yeni EP1816-3008 EtherCAT kutusu,
doğrudan makinalar üzerinde ve kontrol
sistemine entegre şekilde, uygun maliyetli
ivme ve açı ölçümüne olanak sağlar.
Kompakt ve sağlam
Kompakt ve sağlam EtherCAT
kutusu, doğrudan sahada ivme ve
açı ölçümünü destekliyor. Buna ek
olarak, sinyallere doğrudan kontrol
sisteminden erişilebiliyor. Geleneksel
sensör ve ayrı veri örnekleme bileşimine kıyasla bu çözüm daha uygun
maliyetlidir. Ayrıca, kurulumu ve
tümleşimi de daha kolaydır. Diğer bir
avantajı ise; 90° açıyla yerleştirilmiş
iki sensör, EP1816-3008’i yedeklemeli bir ölçüm sistemi haline getiriyor
ve ek olarak, sonuçlar kontrolör tarafından güvenilir biçimde doğrulanabiliyor. Üç eksenli ivme kutusunun
tipik bir uygulaması, makinalarda ve
binalarda titreşim ve şok/salınım izlemedir. Örneğin; robot kolların titreşimleri, az bir çabayla, ölçülen ivmeler
üzerinden tam olarak izlenebilir. Hızar
makinalarında, tezgaha monte edilen
bir EP1816-3008, testere lamasının
açı ayarının, hızlı sinyal toplama yoluyla güvenilir şekilde izlenebilmesine
olanak sağlar. ■
TG400 yeşil lazer
Technifor
T
echnifor, markalama ve izlenebilirliğin dünya markası olarak
lazer çeşitlerini yeni teknoloji
entegrasyonuyla genişletiyor: TG400
yeşil lazer.
532 nm dalga boyuyla bu yeni
markalama çözümü Yag, YVO4
Fibre veya CO2 gibi diğer klasik lazer ekipmanlarının (yakın infrared
1064 nm kullanılarak) etkileşime
girmediği materyallerin markalanmasına izin verir. Söz konusu
çözüm, Technifor’un özel pazar
ihtiyaçlarını karşılama arzusuyla
üretilmiştir. Bunlar arasında; me-
64 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
dikal, elektronik, elektrik
ve plastik sektörleri gösterilebilir. Bu çözüm ile;
silikon, yansıyan metaller
(bakır, gümüş, altın vb.),
baskılı devre, seramikler ve geniş yelpazedeki plastikler
gibi hassas materyaller de markalanabilir. Özel ince ışın (30 μm),
benzersiz markalama kalitesi meydana getirir, küçük karakterler ve
Data Matrix™ kodları için idealdir. TG400 lazer azaltılmış ısı etkili
alan ile yüzey markalaması yapar;
materyale zarar vermekten ve onu
zedelemekten kaçınır. Gravotech
Group tarafından özel olarak geliştirilen yazılım, TG400 yeşil lazeri
çalıştırarak, üretim sürecindeki her
tanımlama ve izlenebilirliğin hayata geçirilmesini sağlar. Sezgisel ve
etkilidir, operatör birkaç tıklama ile
veri tabanlarına ulaşır, kodları, görüntüleri ve logoları içe aktarır (barkod, Data Matrix™, QR kodu). Bu
yeni markalama çözümü ile Gravotech Grubu, Technifor markasını
nokta vuruşlu markalama devi ve
know-how konusunda uzman bir
dünya lideri haline getiriyor. ■
ÜRÜN
Yeni Capto™ bağlantılı Xtra·tec®
Insert Drill ile hızlanın
Walter
T
alaşlı imalatta verimlilik artışı
genelde doğrudan takım ile ilişkilendirilir. Ancak, takımın kullanımı da en az takım kadar önemlidir. Walter, iki yaklaşımı da dikkate
alarak, yeni Walter Capto™ bağlantılı takma uçlu maktapları geliştirdi.
Takma uçlu delik delme takımları, çok yönlü kullanımı ile mükemmel bir seçenektir. Çelik ve dökme
demir malzemeden, paslanmaz ve
zor işlenen malzemelere kadar geniş bir uygulama alanını kapsarlar.
Zincirleme delme, eğimli veya dışbükey yüzeyler sorun olmaktan çıkar.
Walter, başarılı Xtra·tec® Insert Drill
ailesini; yeni Walter Capto™ bağlantılı modüler şaftlar ve Tiger·tec
Silver® kesici uçlar ile genişletti.
Böylece, kullanıcılara sunulan avantajlara; daha hızlı takım değiştirme
ve poligon (çok köşeli) şekilli Walter
Capto™ arayüzü sayesinde, daha
yüksek güç aktarımı eklenmiş oldu.
Eşsiz Tiger·tec Silver® kesme
malzemesi ile delik delme takımı
daha yüksek performans sergiliyor.
Kesici uçların taşlanmış ve dört kesme kenarlı olması, yüksek kesme
parametrelerine imkân sağlar ve
takibindeki operasyon sayısını azaltır. Xtra-tec® Insert Drill ile işlenen
deliklerin yüzey kalitesi, delik çapındaki Wiper ağızı (silici ağız) sayesinde mükemmel düzeyde sonuç verir.
Kesici uçların TorxPlus cıvatalar ile
pozitif sıkılması ise, yüksek iş süreci
güvenilirliğini sağlar.
Walter Capto™ bağlantılı Walter Xtra-tec® Insert Drill özeti:
• Delme boyu: 3xDc,
• Çap aralığı: 16 mm-45 mm,
• Güvenilir talaş tahliyesi için en
uygun talaş boşluğu,
• Takım gövdesinin sert nikel
kaplamalı yüzeyi korozyon ve aşınmaya karşı korur,
• Üç farklı geometri ve dört kaliteden oluşan değiştirilebilir kesici uç
programı. ■
Yüksek performanslı
kesme malzemesi
Tiger·tec Silver® ile
yeni Xtra-tec® Insert
Drill, yüksek düzeyde
hassasiyete erişir ve
daha ekonomik işlemeyi
mümkün kılar.
Tehlikeli bölgelerin emniyete
alınmasında her açıdan etkin çözüm
Pilz
P
ilz yeni PSENopt Advance ışık
perdeleri, sahip oldukları yüksek kullanım esnekliğini gelişmiş multifonksiyonel tasarımından
alır. İşletmelerin uygulama ihtiyaçlarına göre; muting, körleme ve kaskadlama işlemleri tek bir cihaz üzerinde
uygulanabilir. PNOZmulti konfigüre
edilebilir kontrol cihazı ile tüm fonksiyonlarından yararlanılabilir. Yeni
PSENopt Configurator yazılımına
eklenen ışık demetlerinin ayrı ayrı
kontrol edilebilme özelliği sayesinde,
cihazın hizalaması ve izlenmesi çok
daha kolay hale getirilmiştir. Ayrıca,
ışık demetlerinin algılama yeteneklerinde yapılan geliştirmeler ile tepki
süresi en aza indirgenmiştir.
Sıfır kör nokta
oluşumu sağlanmaktadır
PSENopt Advance ile gelen bir
başka yeni özellik de, sürekli tek demet fonksiyonudur. Bu fonksiyon
sayesinde, saha uygulamalarında en
yüksek emniyet seviyesi için sıfır kör
nokta oluşumu sağlanmaktadır. PSENopt Advance ışık perdeleri, üzerindeki LED göstergeleri ile hata teşhis
süresini en aza indirerek, bakım süresinin minimum düzeyde olmasını sağlar. Böylece, işletmelerin duruş sürelerini en aza indirgemeyi amaçlar. Diğer
üreticilerin arayüzleri ile uyumlu çalışabilme özelliği sayesinde, işletmede
var olan kurulu kontrol sistemini korur ve ek maliyetleri minimize eder.
Üst düzey koruma sağlar
Geniş aksesuar yelpazesi ile PSE-
Nopt Advanced
ışık perdeleri,
IP6k9k koruma
sınıfı bağlantı
elemanları sayesinde, yüksek hijyen gerektiren nemli
ortamlar dahil
endüstrinin
tüm alanlarında emniyetten ödün
vermeksizin kullanılabilir. İlave ışık
perdesi kullanmaya gerek kalmaksızın, aynalar sayesinde daha geniş
emniyetli bölgelerin oluşturulmasına olanak verir. Işık perdeleri ve aynalar için geliştirilmiş özel koruyucu
kılıflar ile zorlu endüstriyel çalışma
koşullarında; şoka, çarpmaya ve titreşime karşı üst düzey koruma sağlanmış olur. ■
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
65
ÜRÜN
Kollmorgen, Universal Robots’un daha hafif ve
daha güçlü olmasını sağlıyor
Daha fazla seçenek için
daha iyi motorlar
Ian YOUNG
Kollmorgen
Anahtar Hesap Yöneticisi
U
R 5 ve UR 10, Universal
Robots’un endüstriyel üretimdeki eklem kollu robotların esnekliğini pekiştirmeyi
hedeflediği iki modelin adıdır. Konvansiyonel robotların bugüne kadar
çok büyük, çok pahalı ve çok gürültülü kabul edildiği çalışma alanlarına odaklanılmaktadır. Bu modeller,
düşük ağırlıkları sayesinde ihtiyaç
duyulan her yerde kullanılabilir. Altı
eksenli eklemli robotların güç yoğunluğunun büyük bir kısmı, özel
olarak adapte edilmiş Kollmorgen
ürünü KBM motorlardan elde edilmektedir. Universal Robots, bu motorları, ilave muhafazalar gerekmeden doğrudan eklem eksenlerinin
içine yerleştirmeyi başarmıştır.
Universal Robots, UR5 ve UR10
modellerini özellikle küçük ve orta
ölçekli işletmeler için geliştirmiştir.
KBM motorlar,
değişken ve modüler
tasarımları sayesinde,
servo eksenlerin yer
optimizasyonu sağlayan
biçimde yapılandırılmaları
için büyük bir serbestlik
sağlamaktadır.
Altı eksenli robotlar,
örneğin; işleme ve
üretim tesislerinde
kullanılmaktadır. Bu
robotlar, tekrarlanan
görevlerin yerine
getirilmesi için kolayca
programlanabilir.
Tutma birimleri, beş ve 10 kilogramlık yükleri kaldırabilirler. Ancak, kendileri sırasıyla; sadece 18
ve 25 kilogram ağırlığındadır. Bu
düşük ağırlık, birimlerin karmaşık
alt bileşenler olmadan kolayca taşınabilmesine olanak vermektedir.
Çok işlevli robotlar, kullanıcı dostu
yazılımları dikkate alındığında, işletimde de aynı esnekliğe sahiptir. Bu
çok işlevlilik özelliği, kullanıcı dostu
bir yazılım ile bu Danimarka şirketini
desteklemektedir. Bu yazılım kullanılarak, altı eksenli hafif robotlar
yeni görevler için hemen hazır hale
getirilebilir. Programlama için özel
robot bilim bilgisi gerekli değildir.
Modüler tasarım
Eşsiz boş ağırlık/yükleme kapasitesi oranı, ihtiyaç duyulmayan hiç
bir şeyi içermeyen sofistike hafif
konstrüksiyonun sonucudur. Bu
66 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
minimalist strateji, sürücü teknolojisi açısından, Kollmorgen’in gövdesiz motorlarının doğrudan eklem
eksenlerine entegre edilmesi anlamına gelir. Bu yapıldığında robot,
motor muhafazasının işlevini üstlenir. Dişli birimi ise, aynı zamanda
motorun primer yatağı görevini görür. Bir bütün olarak bakıldığında,
UR tarafından kullanılan bileşenler,
çoğu kez birden fazla işlev üstlenmektedir. Bu da sonuç olarak;
rulmanlar, kaplinler ya da şaftlar
gibi mekanik bileşenlerin sayısını,
dolayısıyla toplam sistem ağırlığını
ve şekil faktörünü önemli ölçüde
azaltmaktadır. Aynı zamanda KBM
motorlar, yüksek güç yoğunlukları
ile UR5 ve UR10’un kaldırma kapasitesini artırmaktadır.
KBM motor serisi, optimize
tork ve asgari adımlama (cogging)
ve harmonik bozulma için gelişmiş
ÜRÜN
elektromanyetik tasarımlar sunmaktadır. Bu avantajlar, geniş bir
çalışma hızı aralığında sağlanmaktadır. Statordaki yüksek sıkıştırma
yoğunluğuna sahip elektromanyetik teknoloji, torku artırmakta ve
termal kayıpları düşük düzeyde tutmaktadır. Rotorda, 4,91 ila 12.812
newton metre tepe torkun yanı sıra,
1,45 ila 3.445 newton metre sürekli
tork sağlayan yüksek mukavemetli
nadir element mıknatıslar kullanılmaktadır. Universal Robots’un Teknik İş Müdürü Esben H. Östergaard,
“Kollmorgen’i tercih etmemizin bir
nedeni, bu motorların yüksek kalitesiydi” diye konuşuyor.
Yüksek düzeyde hassasiyet
KBM motorların robot muhafazasına entegre edilmeleri ve
yüke doğrudan tahrik sağlamaları
dikkate alındığında; robotlar, hareket ve güç kontrolü açısından
yüksek düzeyde hassasiyet sağlamaktadır. Robotun farklı iş parçalarını yüksek değişkenlikle sürekli
olarak mükemmel bir şekilde taşıması gerektiğinden, hedeflenmiş
güç kontrolü bu açıdan çok büyük
önem taşımaktadır. Robotlar, pratikte nesnelerin boyutunu ve elastikliğini tanımakta ve uygulanacak
gücü bunlara göre ayarlamaktadır.
Bunun yapılabilmesi için, bu güç
25 newtondan biraz daha fazla
olmalıdır. Gerekli güç ve istenen
konum, altı eklemin her biri için ±
10 newton hassasiyet ve ± 5 milimetre doğrulukla programlanabilmekte ve yürütülebilmektedir.
Gürültüsüz ama yüksek
enerji verimliliği ile çalışma
Robotların diğer bir avantajı ise,
düşük gürültü ve enerji tasarruflu
çalışmadır. Toplam sahip olma maliyeti açısından bakıldığında; kaynakların ekonomik kullanımı, robotların
genel olarak verimliliğini doğrudan
artırmaktadır. Dolayısıyla, bu teknolojinin rekabet gücü de artmaktadır.
Yüksek enerji verimliliğinin ilave bir
avantajı, motorlardaki düşük kayıplar ile doğrudan bağlantılıdır. Verimlilik yüksek olduğundan, daha
az ısınır. Bu da; motorların daha
soğuk kalmaları, azami değerlerinin
altında çalışmaları ve sonuç olarak
UR 5 ve UR 10
tasarımlarında,
Kollmorgen ürünü
KBM motorlar
kullanılmaktadır. Bu
motorlar, bir muhafaza
olmadan doğrudan
eksen ekleminin içine
entegre edilmiştir.
daha uzun bir hizmet ömrüne sahip
olmaları anlamına gelmektedir. Ayrıca, gelişmiş sıcaklık davranışı da,
konstrüksiyonun tamamının ısınmasını önlemektedir.
Östergaard, şöyle konuşuyor:
“Geçmişte kullandığımız motorlar,
sürekli çalıştıklarında oldukça ısınıyorlardı. Kollmorgen ürünü KBM
motorlar ise, düşük kayıplar sayesinde daha soğuk kalıyor. Bu sayede,
robotlarımızı değerleri düşürmeden
sürekli işletimde kullanabiliyoruz.”
Östergaard ayrıca, uzun çalışma sürelerinin ve nispeten yüksek
yüklerin kullanıldığı test prosedürlerine de dikkat çekiyor.
Yenilikçi bir teknoloji
KBM serisi, Kollmorgen tarafından temin edilen yenilikçi bir
gövdesiz doğrudan sürücü motor
teknolojisidir. Gövdesiz motorlar,
makina ve fabrika mühendislerine;
azami esneklik, güç yoğunluğu,
dinamiklik ve dayanıklılık derecesine sahip uygulamalar oluşturabilmeleri için geniş kapsamlı çözümler sunmaktadır. Bu ürünün
sağladığı teknik avantajlara ek
olarak, KB platformu; rekabetçi
tedarik sürelerine sahip 14 gövde
tasarımını ve ön-mühendisliği yapılmış birçok standart opsiyonu da
kapsamaktadır.
Östergaard, “Esasen istediğimiz sayıda motoru, istediğimiz zamanda ve istediğimiz şekilde sipariş
edebiliyoruz. Universal Robots hızla
büyüdüğünden, bu husus özellikle önem taşımaktadır. Bu yüzden,
sürücü teknolojisi alanında bize uygun bir ortağa ihtiyaç duyuyoruz”
diye konuşuyor.
Kollmorgen, bu açıdan Danimarkalı robot uzmanlarını teslimat güvenilirliği ile etkilemiştir ve
Çek Cumhuriyeti’nin Brünn kentinde UR’ye özel bir üretim hattı
oluşturmuştur.
Tutma uygulamaları
dışında da kullanılabilir
Senkron servo motorların sessiz
çalışması ve yüksek kaliteli kontrolü,
robotların tutma uygulamaları dışında da kullanılabilmelerine olanak
vermektedir. Şu ana kadar Universal Robots’un odaklandığı nokta,
robotların basit görevlerin yerine
getirilmesine yönelik bir araç olarak
kullanılmalarıdır.
Östergaard, konuyu şöyle açıklıyor: “Bu nedenle, daha karmaşık
görevlerle uğraşan diğer robot üreticileri ile doğrudan rekabet etmiyoruz. Bunun yerine, insanları yorucu
ve monoton manuel işleri yapmaktan kurtarıyoruz.”
Odense kentindeki bu şirketin,
kontrol edilemeyen salınımları ve
titreşimleri olmayan hafif konstrüksiyonu geliştirmesiyle, kaynaklama
ve tutkallama gibi yeni uygulama
olanakları ortaya çıkmıştır.
Bu gelişmenin yanı sıra, sofistike güvenlik teknolojisi sayesinde,
her iki model de ilave koruyucu
olmadan kullanılabilecektir. Bu,
personel ve teknoloji arasında güvenli ve rahat bir işbirliğinin yolunu
açmaktadır. ■
İnsanlar ile yakın ortaklık:
Bu Danimarkalı robotlar,
üretimde işbirliğine
dayanan çalışma için
geliştirilmiştir.
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
67
ÜRÜN
NZM3 devre kesici için
yeni soket ünitesi
Eaton
Ç
eşitli endüstriyel ürünler üreticisi Eaton, NZM3 devre-kesici için yeni bir soket ünitesi
sunuyor. NZM3 soket ünitesi, kullanıcılara basit ve hızlı bir şekilde bir
panodaki devre kesiciyi değiştirme
imkânı sunuyor. Ayrıca, servis sırasında faydalar sunar. Çünkü, ilgili
sistem bölümünün basit ve güvenli
bir şekilde bağlantısı kesilebiliyor.
Temelin
muhafaza
tasarımı
NZM3’e uyarlanmıştır. Dolayısıyla,
ana cihaz tarafından sağlanan tüm
bağlantı seçenekleri temelde de uygulanabilir. Eaton için güvenlik en
önde gelmektedir ve devre kesici bölüm çıkarıldığı zaman, temeldeki gerilim altındaki parçalar otomatik olarak
direkt temastan korunur. Devre kesici
On konumundayken veya devre kesiciye basıldığı zaman, montaj cıvataları
gevşer gevşemez, devre kesici otomatik olarak bağlantıyı keser. Devre
kesiciye basıldığı son durumda, devre kesici sadece devre kesici ve soket
ünitesi arasındaki montaj cıvataları
sıkıldığı zaman çalıştırılabilir.
Ürünlerinde sunduğu bütün
geniş kapsamlı özelliklere ve kabiliyetlerine rağmen, basit uygulama
ve esneklik, Eaton için en yüksek
önceliğe sahiptir: Sadece modifiye
NZM3 soket ünitesi,
kullanıcılara devre
kesiciyi hızlı değiştirme
olanağı sağlar. Böylelikle,
sistemin daha fazla
devrede kalmasını sağlar.
68 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
edilmiş NZM3’ü arka terminal cıvatalarıyla beraber kılavuzda gösterildiği gibi bağlayın, cıvataları sıkın ve
sistem kullanıma hazır hale gelsin.
Panoya yerleştirmeden
test edilebilir
Yardımcı kontrol devresi soket
ünitesi de seçenek olarak sunulmaktadır. Bu, şönt açtırma veya
düşük gerilim salınımı sağlar. Ayrıca, açtırma bobini ve motor mekanizmasının devre kesiciyi panoya
yerleştirmek zorunda kalmadan test
edilmesine imkân sağlar. Böylelikle,
işletime almadan önce doğru operasyon test edilebilir. Ayrıca, kullanıcılar devre kesiciyi değiştirirken,
elektrik şebekesini değiştirmek zorunda kalmazlar. Destek iletken fişi,
temelinden basit bir şekilde çıkarılabilir, yeni terminal kablolar takılabilir ve işleme devam edilebilir.
Teknik özellikler, endüstri sektörünün geniş kapsamdaki ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yapılandırılmıştır ve her yönden etkileyicidir.
NZM3 üzerindeki yeni soket ünitesi,
40 °C’lik ortam sıcaklığına kadar,
gerilim oranında azalma olmaksızın 250-500A arasında kullanılabilir ve bu çok çeşitli aksesuarları da
içermektedir. Daha zor uygulamalar için NZM3’ün tam anahtarlama
kapasitesi (415VAC’de 150kA’e
Çeşitli endüstriyel
ürünler üreticisi
Eaton, NZM3
devre-kesici için
yeni bir soket
ünitesi sunuyor.
NZM3 soket ünitesi,
kullanıcılara basit
ve hızlı bir şekilde
bir panodaki devre
kesiciyi değiştirme
imkânı sunuyor.
kadar) kullanılabilir. Devre kesici ayrıca, çeşitli pozisyonlarda, dik veya
yatay olarak monte edilebilir.
Uzman ve küresel bir şirket
Eaton’ın elektrik sektörü; güç
dağıtımı ve devre koruması, yedek
güç koruması, kontrol ve otomasyon, aydınlatma ve güvenlik, yapısal
çözümler ve kablolama cihazları,
zorlu ve tehlikeli ortamlara yönelik
çözümler ve mühendislik hizmetleri
alanlarında uzman küresel bir liderdir. Firma, dünya çapındaki çözümleriyle günümüzün en kritik elektrik
güç yönetimi sorunlarına yanıt verecek konumdadır.
Eaton çeşitli sektörlerde faaliyet
gösteren ve müşterilerine elektriksel, hidrolik ve mekanik enerjiyi
etkin bir şekilde yönetmeleri için
yardımcı olan enerji verimliliği çözümleri sunan bir enerji yönetim
şirketidir. Küresel bir teknoloji lideri olan Eaton, Cooper Industries
plc’yi 2012’de devraldı. Birleşmiş
şirketlerin 2012 yılı geliri tahmini
olarak 21,8 milyar dolardı. Eaton’ın
yaklaşık olarak 102 bin çalışanı vardır ve ürünleri 175’ten fazla ülkede
satılmaktadır. ■
ÜRÜN
EEC One, artık 17 platform
dili içeriyor
EEC One’deki farklı
kullanıcı ortamları,
kullanıcıya makro
seçimi ve parametre
belirlenmesinde destek
olmaktadır.
Eplan
E
plan
Engineering
Center
One’ın (EEC One) yeni sürümü
hazır hale gelmiştir. Detay mühendisliği ve buna bağlı mühendislik
süreleri, kapsamlı sistemler ile büyük
ölçüde azaltılabilir. 17 dilde mevcut
olan yazılım, küresel pazarın önemli
uluslararası standart ve normlarını
desteklemektedir.
2013 yılındaki Hannover Ticaret Fuarı’nda; İngilizce, İspanyolca,
Rusça ve Çince dilleri ile başlayan
süreç genişlemeye devam ediyor.
Çözüm sunucusu Eplan’ın otomasyon yazılımı olan EEC One, artık 17
platform dili içermektedir. Aynı zamanda, yeni bütünleşen sözlük işlevi Eplan sözlüğüne doğrudan erişim
sağlamakta ve böylece, şematiklerin
tüm belgelerinin mevcut diğer dillere çevrilmesini sağlamaktadır. Yine,
genel koşulların, ifadelerin ve özel
karakterlerin kullanımı sayesinde,
tanımlarda da tutarlılık sağlamaktadır. Dil bariyerleri kaldırılmıştır ve
yazılım kullanımının etkinlik seviyesi
artırılmıştır. Özellikle, birden çok ülkede tesisi olan uluslararası şirketler
bu avantajın değerini bileceklerdir.
Kullanıcı dostu yazılım
Verimli mühendislik, geliştirilmiş
ve otomatik süreçlere yansıtılmasının yanı sıra, aynı zamanda yazılımın
kullanıcı dostu olması için de yansıtılmaktadır. Dahası, EEC One ile Eplan
sezgisel kullanıma olanak sağlayan
denenmiş ve test edilmiş Excel ortamları kullanmaya devam etmektedir. Yeni renklendirme seçeneği hata
arama işlevini desteklemektedir.
Bunlara ek olarak, mevcut sürümde
makroların konumu için önceki makroya ilişkin sabit bir değer belirtilebilmektedir. Bu da, hızlı ve açık konumlandırmayı desteklemektedir.
Aktarım hataları
önlenebilmektedir
Eplan Platformu’nun derin bağlantısı, aynı zamanda bütünleşik par-
ça seçimine de yansımıştır. EEC One,
doğrudan Eplan parçaları veri tabanına erişmekte, parçaları ve referans
verilerini aktarmaktadır. Otomatikleştirilmiş veri aktarımı sayesinde,
aktarım hataları önlenebilmekte ve
aynı zamanda etkinlik artırılmaktadır. Ayrıca, yeni EEC One sürümü
mevcut Eplan Platformu 2.3 ve önceki sürüm olan 2.2 ile de uyumludur.
Verimlilik bir zorunluluk
haline geldi
Günümüzde, çoğu şirket için
mühendislik alanında verimli olmak
tamamlayıcı bir fayda olmaktan
çıkmış, ulusal ve uluslararası açıdan
başarılı olabilmek için bir zorunluluk
haline gelmiştir. Kullanıcıya rutin görevleri gerçekleştirmek için yardımcı
olan yazılım araçları, verimli mühendislik sürecine giden yol için önemli
bir yapı taşıdır. Bu da, yenilikçi gelişmeler ve sorun çözümleri için daha
fazla zaman sağlamaktadır. Mevcut
Eplan Platformu içerisinde standardizasyon için seçenekler sunan makro
teknolojiye bağlı olarak, elektrik ve
sıvı güç mühendisliğindeki şematik
oluşumu EEC One aracılığıyla otomatikleştirilebilmektedir. ■
➤
Çok dilli işlevselliği
ile birlikte, EEC One
uluslararası ortamda
daha iyi bir otomasyon
etkileşimi sunmaktadır.
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
69
ÜRÜN
Rejeneratif DC sürücüler
➤
Sıcak haddehane
uygulamaları, Sprint
Electric DC motor kontrol
cihazlarının kullanıldığı
alanlardan biridir.
Sprint Electric
S
print Electric, genişlemiş güç
aralıklı PLX serisine, kısa süre
önce üç fazlı rejeneratif dijital DC sürücüleri ilave ederek, seriyi bir adım daha ileri götürmüştür. Bu sürücüler; artık ara enerji
depolama elemanları, sönümleme
dirençleri veya güç köprüleri kullanmak gibi masraflı ve külfetli
ekipmanlara ihtiyaç duymadan,
frenleme sırasında ortaya çıkan
enerjiyi elektrik şebekesine geri
basabilmektedir. PLX DC motor
sürücüleri; kompakt yapılı, performansı yüksek, esnek kullanımlı ve
programlaması kolay olan cihazlardır. Sürücüler, 690 VAC değerine ulaşan besleme gerilimi ve 12
ila 2250 amper arasında değişen
akım değerleriyle çok çeşitli uygulamalara cevap vermektedir.
Dört bölge DC sürücülerde
kullanılan iki tristör köprüsü her
iki yönde de, motor ve frenli çalışmayı mümkün kılmaktadır. Bu
şekilde, momentin yön değiştirmesi ile yükün yavaşca ya da çok
ani olarak frenlenmesi enerjinin
şebekeye geri basılması ile sağlanmaktadır. AC sürücülerden farklı
olarak, sıfır hızda maksimum momentin sağlanması mümkündür.
Böylelikle, herhangi mekanik fren
Sprint Electric,
genişlemiş güç
aralıklı PLX
serisine, kısa süre
önce üç fazlı
rejeneratif dijital
DC sürücüleri ilave
ederek, seriyi
bir adım daha ileri
götürmüştür.
70 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
düzeneği kullanmaya gerek kalmadan, güvenliğin özellikle önem
kazandığı bobin sarma ya da vinç
gibi uygulamalarda rahatlıkla kullanılabilir. Bu özellik, yüksek kalkış
momenti ve düşük devirlerde hassas hız kontrolü gerektiren ekstruder, karıştırıcı ve merdane tahrik
uygulamalarında DC sürücülerini
ideal kılar. Aynı şekilde, kâğıt makinaları, tel çekme ve talaşlı imalat
ta tipik uygulama alanlarıdır.
Geniş çaplı ürün yelpazesi
Sprint Electric, DC motor kontrol cihazlarında; hem tek fazlı,
hem de üç fazlı, rejeneratif ve rejeneratif olmayan uygulamara uy-
gun 150’den fazla modeli ile geniş
çaplı bir ürün yelpazesi sunmaktadır. DC sürücülerin yanı sıra, ürün
yelpazesinde; ikaz sargısı kontrol
sistemleri, dijital bilezikli motor
kontrol sistemleri, tristör sürücü
kontrol üniteleri de mevcuttur.
Sprint Electric’in ürün portföyü,
akım aralığı analog ve dijital sürücüler ile beraber 12-2250 amper
arasında değişmektedir. İster yenileme projeleri, ister OEM uygulamaları olsun, Sprint Electric DC
sürücüleri; metal işleme, selüloz
ve kağıt endüstrisi, lastik ve plastik
işleme, kaldırma makinaları, gıda,
eğlence sanayii gibi farklı birçok
uygulamada kullanılmaktadır. ■
Sprint Electric hakkında:
Merkezi İngiltere’de bulunan Sprint Electric Ltd. 1987 yılında
kurulmuştur. Şirket, geniş bir yelpazede birçok doğru akım motor
kontrol cihazı sunmaktadır. 150’den fazla model, hem tek fazlı,
hem de üç fazlı, rejeneratif ve iki bölge uygulamaları kapsamaktadır. Sprint Electric, geniş bir güç aralığında tam dijital modelleri
ile sayısız sanayi taleplerini karşılamaktadır. Örneğin; metal işleme,
makina imalatı, kâğıt ve basım, lastik ve plastik, gıda maddeleri
veya ecza ve kimya sanayiilerinde. Şirketin ürünleri dünya çapında
pazarlanmaktadır. Sprint Electric, uluslararası ticaretteki icraatlarından dolayı Nisan 2009’da İngiltere’nin en önemli ekonomik
ödüllerinden biri olan ‘’Queen’s Award for Enterprise“ nişanıyla
ödüllendirilmiştir.
ÜRÜN
Yüksek performanslı yeni
PH geometrisi
Widia
A
tölyelerin her bir şirkete özel
iş ve müşteri gereksinimleri
dünya çapında farklı olabilir.
Ancak, maliyetleri iyileştirme ve daha
fazla işi güvence altına alma ihtiyaçları her şirket için geçerlidir.
Widia Vida Açma, Oluk Açma ve
Kesme Birimleri Küresel Ürün Müdürü Mark Filosemi, konu hakkında
şunları söylüyor: “Mağazalar, daha
fazla performans seçeneği istiyorlar.
Ancak, aynı zamanda çoklu, işe veya
malzemeye özel işleme çözümlerinin
ürünlerini bağlamasını da istemiyorlar. Verimlilik söz konusu olduğunda,
özellikle oluk açma kesme alanına
ağırlık vermek için çok yönlü sistemlere sahip olmanız gerekmektedir.
Widia WMT platformunun bu alanda
başarılı olduğu kanıtlanmıştır. Çünkü,
bu platform ile mağazalar daha fazlasını elde edebilmektedirler.”
35 HRC’den daha sert malzemelerin veya çeşitli iş malzemelerindeki
aşırı ölçüde aralıklı kesiklerin daldırılması, tornalanması için tasarlanmış ve
geliştirilmiş olan yeni yüksek perfor-
manslı PH geometrisi ile birlikte platform genişlemeye başlamıştır.
Kanıtlanmış özelliklerle
uyum sağlamaktadır
Yeni PH geometrisi, Widia’nın
WMT platformunu oluk açma ve kesme işlemleri için temel bir program
haline getiren kanıtlanmış özelliklerle
uyum sağlamaktadır. Bir adet makina
sapı, hangi ek geometriye ihtiyaç duyuluyorsa onu güvenli bir şekilde yerine oturtmaktadır: Daldırma ve tornalama için PT daldırma ve hat belirleme
için PC, kesme için CM (veya silecekli
CM-W) ve sert malzeme daldırma ve
tornalama için yeni PH geometrisi.
WMT makina sapı, mükemmel
giriş dengesi için ekstra-uzun kelepçeleme alanı ile geliştirilmiştir. Tescilli
“çift V” sistemi; en iyi giriş yerleşimi
ve daha kuvvetli yan-yük direnci için
makina sapı hücresindeki girişlerin
güvenli bir şekilde oturtulmasını kolaylaştırmaktadır. Bu kadar hassas bir
giriş yerleşimi ve genel sistem sağlamlığı, yapılması gereken işin yüz oluğu
açma, ID oluğu açma, OD oluğu
açma, daldırma veya profil çıkarma
olmasına bakılmaksızın; hem oldukça
gelişmiş hassasiyet, hem
de alet ömrü sağlamaktadır.
İlk tercih olmayı başarmıştır
900 üst ve alt kelepçeleme tasarımı, katı kesme kenarları ve pozitif geometrisi ile birlikte yeni PH WMT girişi
sert malzeme daldırma ve tornalama
işlemleri veya çelik, paslanmaz çelik,
alüminyum, dökme demir veya yüksek
sıcaklıklı alaşımlardaki aralıklı kesikleri
düzeltme işlemleri için ilk tercihtir.
Aralıklı kesme özellikleri için önerilen
WU25PT sınıfı, daha uzun alet ömrü
sağlayan ve her bir köşe için daha fazla
parça eşitleyen gelişmiş bir PVD TiAlN
kaplaması içermektedir.
Mark Filosemi, “Şirketler tarafından WMT sistemi bilinse veya ilk defa
karşılaşılsa bile değer aynı kalmaktadır: Bir makina sapı, çoklu seçenekler.
Yeni PH geometrisinin sert malzeme
daldırma ve tornalamasına veya aralıklı kesiklerin düzeltilmesine yaptığı
katkı, mağazalara işlerini tamamlamak için daha fazla seçenek sunmaktadır” diye konuşuyor. ■
Widia’nın WMT
platformu için yeni PH
daldırma ve tornalama
geometrisi.
Ayrıntılı bilgi için:
www.widia.com
Hidrostatik transmisyonlu yeni
Tonero dizel forklift serisi
Toyota İstif Makinaları
T
oyota Material Handling Europe (TMHE) müşterilerine ekstra
seçim hakkı veriyor. Artık Toyota Tonero dizel forkliftler, ihtiyaca ve
isteğe göre, tork konvertör veya hidrostatik transmisyon sistemiyle tercih
edilebilecek
İlk etapta 2.0 ve 2.5 ton dizel
forkliftlerde kullanılacak olan yeni nesil hidrostatik sistem, kademeli olarak
tüm tonajlardaki Tonero serisi dizel
forkliftlerde kullanılmaya başlana-
cak. Yeni Toyota Tonero Hidrostatik,
Japonya’da üretilen endüstriyel tip dizel motorun Almanya’da üretilen hidrostatik transmisyon ile Avrupalı mühendisler tarafından buluşturulduğu
ve geliştirildiği bir forklifttir. Yeni
hidrostatik sistem, mevcut Toyota
Tonero serisi forkliftlerin sahip olduğu Toyota kalitesini ve dayanıklılığını
aynen sunmaktadır. Toyota Üretim
Sistemi (TPS) sayesinde, patentli Toyota SAS donanım paketi, alçaltılmış
ağırlık merkezi sayesinde, kusursuz
bir denge ve geniş görüş açıları ile
güvenli, yüksek güvenilirlikli istifleme
sunulmaktadır.
Konu hakkında açıklamalarda bulunan Toyota
Material Handling Ürün Direktörü Craig Walby, şunları söylüyor: “Hidrostatik
transmisyonu piyasaya sunma fikri, müşterilerimizin
istek ve beklentilerinden doğmuştur.
Her kullanıcı ve koşula uyan forklift
çözümleri üretmeyi amaçladık. Müşteri memnuniyetimizi üst seviyeye
çıkarmak için; ürün ve servis hizmet
kalitemizi, sürdürülebilir gelişmeler
(Kaizen) ile artırmaktayız.” ■
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
71
ÜRÜN
Parafudurlarla ilgili
şehir efsaneleri
Alper ÇELEBİ
ABB Alçak Gerilim Ürünleri
DIN Rayı Ürünleri
Ürün Müdürü
G
ünümüzde
parafudurları
her gün kullanmaktayız.
Ancak, yine de konu ile ilgili
pek çok şehir efsanesinin yol açtığı
endişe ve şüpheleri taşıyoruz. Şimdi,
bu şehir efsanelerinden birkaçına
bakarak, bunları daha iyi anlamaya
çalışalım.
“Bir parafudurun deşarj
akımı, bulunduğu panonun
kısa devre akımına göre
seçilmelidir”
Bu inanç, bir yanlış anlaşılmadan
kaynaklanmaktadır. Bir panonun
kısa devre akımı ile parafudurun deşarj akımının her ikisi de kiloamper
olarak ölçülmektedir. Ancak, kısa
devre akımı normalde 50 Hz frekanslı bir sinüs dalgasına sahipken,
parafudurun deşarj akımı ise sadece birkaç mikro saniyelik çok kısa
darbeler biçimindedir. Dolayısıyla,
bir kısa devrenin sahip olduğu enerji (l2t) ile deşarjın enerji içeriği bile
birbirinden çok farklıdır. Bu yanlış
anlaşılma giderildikten sonra, panonun Isc oranı ile bir parafudurun deşarj akımı arasında bir ilişki olmadığı
açıkça anlaşılmaktadır.
Peki, o zaman parafudurun deşarj ve darbe akımını nasıl seçmeliyiz? Göründüğünden çok daha
kolay: Tip 1 için seçilmesi gereken
hiçbir şey yoktur, değer IEC 62305
standardı tarafından belirlenmektedir. Neredeyse tüm parafudurlar
kutup başına 25 kA değere sahiptir.
Bu nedenle, yürürlükteki standartların öngördüğü en kötü durum için
donatılmışlardır.
Tip 2 için ise, anma deşarj akımı
(ln) için IEC 62305 standardında öngörülen değer 5 kA’dır. Bu nedenle,
bir Tip 2 aşırı akım koruma cihazı en
72 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
az 5 kA ln’ye sahip olmalıdır. Pratik
nedenlerden ötürü yeterince uzun
bir kullanım ömrünün temin edilmesi için mutlaka en az 20 kA’lik ln
değerindeki bir parafudurun seçilmesini öneririz.
“400 V AC gerilime sahip
bir üç fazlı sistemde,
anma gerilimi 400 V
AC olan bir parafudur
kullanılmalıdır”
Diğer bir yanlış. Tip 1 ve Tip 2
aşırı parafudurlar şebeke ve toprak
arasına bağlamak üzere yani koruyacağı ekipmana paralel olarak bağlanacak şekilde tasarlanmıştır, seri
olarak bağlanamaz. Bu nedenle, bir
parafudurun “anma gerilimi”, aktif
iletkenler (faz ve nötr) ile toprak iletkeni arasında ölçülen değerdir. Nötr
faza sahip olan veya olmayan 400
V üç fazlı bir şebekede bu gerilim
daima 230 V’a eşit olacaktır. Anma
gerilimi Un 400 V olan parafudurların kullanılmasını gerektirecek tek
istisnai durum IT şebekelerdir. Bu
sistemlerde, birinci toprak arızası
durumunda güç beslemesinin otomatik olarak kesilmesi öngörülmemektedir. 230 V gerilime sahip bir
parafudur anma geriliminden çok
daha yüksek bir faz/toprak gerilimine maruz kalacaktır ve bu nedenle,
bir arıza veya yangın tehlikesi ortaya
çıkacaktır.
“Bir ana dağıtım
panosunda daima en
iyi seçenek, Tip 1
parafudurun
kullanılmasıdır”
Duruma göre değişir. Çok büyük bir devlet binasında veya bir
sanayi tesisinde CEI 81-10 uyarınca
yapılacak risk analizinde, muhtemelen bir paratoner veya Faraday
ÜRÜN
kafesi gibi bir “yıldırım koruma
sistemi”nin montajı öngörülecektir.
Bu durumda, binaya çarpan yıldırımın vereceği hasardan koruma
için Tip 1 parafudurun kullanılması
gerekecektir. Yıldırım koruma sistemi kurulmamış ve direkt yıldırım
riski olmayan binalarda ana dağıtım
panosuna Tip 1 aşırı akım koruma
cihazının monte edilmesi hiçbir fayda sağlamaz ve önemli bir maliyet
artışına yol açar. Yani, hiçbir zaman
devreyi koruyamayacaktır.
“Bir parafudurun
korunması için kartuş
sigortalar kullanılmalıdır,
otomatik sigortalar
uygun değildir”
Bu da bir “şehir efsanesi”dir.
Bazılarına göre, bir devre kesicisine
seri bağlanan deşarj akımının taşıdığı endüktans, parafudurun verimini azaltmaktadır. Ancak doğrusu
şudur ki; parafudur standardı olan
IEC 61643-11’de anlatıldığı üzere,
her üretici parafudur önüne koordinasyon kurallarına uygun olarak seçilecek koruma kesicisini sunmalıdır.
Koruma kesicisinin akım kademesi
laboratuvarda, farklı parafudurlar
ve koruyucu cihaz kombinasyonları
denenerek gerçekleştirilmektedir.
ABB, ürünlerinin çoğunda otomatik
sigorta veya kartuş sigorta kullanım
imkânını sunmaktadır. Peki ya endüktans ne olacak? Hepimizin bildiği üzere, bir bobinin endüktansı
frekansa bağlıdır. Bir otomatik sigortanın endüktansının atmosferik
olaylar sırasındaki tipik frekanslarının (pek çok kHz değerinde) göz
ardı edilebilir seviyede olduğunu
göstermek için laboratuvarda yapılacak birkaç test yeterlidir.
“Yıldırım düştüğünde ve
parafudur bir kez
koruma yaptığında
daima değiştirilmelidir”
Hayır, parafudurlar “kullanat” değildir. Ayrıca, öyle olsa bile,
fırtına sırasında çok sayıda atmosferik deşarj meydana geleceği için
parafudur tamamen etkisiz hale
gelebilecektir. Gerçekte parafudurlar nominal deşarj akımlarına
maruz kaldıkları takdirde en az
15 defa hiç kullanmamış gibi, eksi
haline dönecek şekilde tasarlanmıştır. İstatistiksel olarak atmosfer olaylarının başlattığı deşarj
akımının nominal akımdan daha
az olduğu dikkate alındığında, parafudur “kullanım ömrü sonuna”
ulaşıncaya kadar koruma yapabilir
(triplenebilir). Bu nedenle, parafudurlar her gün monte edilmekte,
ancak kullanım ömrünün sonuna
gelmiş bir kartuş değişikliği nadiren görülmektedir.
“Tip 2 parafudurlar,
varistörden başka
bir şey değildir...”
Varistör, tüm Tip 2 parafudurların temel bir bileşenidir. Ancak,
varistörlerin iyileştirmesi gereken
iki özelliği olduğunu unutmamalıyız: Kısa devrede kullanım ömürleri
sona erer ve küçük bir sürekli akım
geçirirler. Kısa devrenin varistör
ömrü üzerindeki etkilerini önlemek
için parafudurun içine küçük, temel bir eleman ilave edilmiştir. Bu
eleman, aşırı ısınma durumunda
varistörü şebekeden izole eden,
parafudurun güvenli bir kullanım
ömrü sonunu temin eden bir termal ayırıcıdır. Endirekt temas riskini
içerebilen daimi toprak akımını önlemek için bazı Tip 2 parafudurlara
deşarj akımı toprak iletkenine doğru
yönlendirmek için tasarlanan N-PE
modülü bir varistör ile değil, PE’ye
doğru akım akışını kalıcı bir şekilde
önleyebilen bir gerilim anahtarlama
tipi eleman (örneğin, spark gap teknolojili bir eleman) ile gerçekleştirilmektedir. Tüm ABB OVR T2 1N ve
3N aşırı akım koruma cihazları bu
teknolojiyle gerçekleştirilmektedir.
“Uzak gösterge
sinyalizasyon kontağı
parafudurun kesintiye
uğradığı bilgisini iletir”
Hayır, sinyalizasyon kontağı sadece parafudurun kullanım ömrünün sonuna ulaştığında kontak verir. Korumasız dağıtım panoları için
çok yararlıdır. Bu bilgi, örneğin; kullanım ömrü sonunda gecikmeden
kartuşu değiştirmek ve aşırı akımlara karşı yeniden koruma sağlamak
için kullanılabilir.
“Alternatif akım için
tasarlanan bir parafudur
doğru akım için de
kullanılabilir; sadece
anma geriliminin √2 ile
çarpılması yeterlidir”
400 V’de alternatif akıma yönelik
pek çok parafudurun hiçbir uyarı olmaksızın 600 V DC’de fotovoltaik için
parafudur olarak kullanılmasının altında bu düşünce yatmaktadır. ABB’nin
bu konudaki tutumu daima çok açık
ve kesin olmuştur: Varistörler, er ya da
geç kısa devre olurlar ve doğru akımda bir kısa devreye müdahale edilmesi
alternatif akıma oranla çok daha zordur. Bu nedenle, alternatif akım için
tasarlanan bir parafudurdaki termik
ayırıcının bu cihaz bir fotovoltaik sisteme monte edildiğinde de, ayırma
işlemini gerçekleştireceği garanti edilemez. UTE C 61 740-51 uyarınca
imalatçı, ürünleri doğru akım koşulu
altında test ederek, parafudurun özgül doğru akım özelliklerini beyan etmelidir. ABB’nin özellikle fotovoltaik
uygulamalar için ürettiği OVR PV serisi
parafudurlar, DC uygulamalarda tercih edilmelidir. ■
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
73
ÜRÜN
Dökme demir işlemede
mükemmel verimlilik
Kennametal
K
elepçeleme sistemi ve gelişmiş kesme malzemeleri, geliştirilmiş süreç güvenilirliği ve
çıkışı sunmaktadır. Bu sayede, daha
fazla parçanın daha düşük maliyetler ile işlenmesi sağlanmaktadır.
Dökme demir gibi sertleştirilmiş
demirli malzemelerin işlenmesine
yönelik gelişmiş sert tornalama veya
çok sert ve çok taneli küp bor nitrür
(PCBN) kesme aletlerine, birçok kilit imalat sanayii tarafından önemli
oranda talep vardır. Motorlu taşıtlarda, iş makinalarında ve diğer endüstrilerde, her yıl yüz milyonlarca
fren diski, fren kampanası, volan ve
tekerlek göbeğine yıl içerisinde ihtiyaç duyulmaktadır. Çok sert aletler,
işlemesi zor olan parçaların tornalanmasını sağlamasına rağmen,
mevcut zorlu koşullarda bu pahalı
aletler parçalanarak ve kırılarak yok
olmaktadır.
Gelişmiş malzeme bilimi ve alet
tasarımındaki yılların vermiş olduğu
tecrübeyle Kennametal, bu durumun
çözümü için (dökme demir işlemeye
dair yeni zorluklara karşılık) Beyond
Shield™ ürününü sunmaktadır.
Amor: Daha uzun
ürün ömrü sağlıyor
Üst Düzey Küresel Ürün Müdürü Dr. Müh. Raoug Ben Amor, konu
hakkında şunları söylüyor: “Gri dökme demirden fren diskleri ve fren
kampanalarını işleyen müşteriler
için, Kennametal´in Beyond Shield™
Kennametal’in Beyond
Shield™ ürünü, dökme
demirleri yüksek
performanslı olarak
işleme için sağlam ve
güvenilir bir kelepçeleme
sistemi sunmaktadır.
PcBN ürünü devreye girmektedir.
Ürün, kelepçeleme sistemindeki geleneksel yöntemlere kıyasla yüzde
20 oranında azaltılmış işleme masrafı
ve yüzde 30 daha uzun ürün ömrü
sağlamaktadır. Beyond Shield™
alan testleriyle kanıtlanmış olan sınıf
özelliklerimiz içerisindeki mükemmel
kullanım ve sertlik uyumu, aynı uygulamalarda daha küçük IC PcBN
girişlerinin, daha büyük IC girişleri
kadar iyi sonuç vermesini sağlayan
dayanıklı bir kelepçeleme sistemini
temin etmiştir.”
Kelepçeleme
zorluklarına çözüm
Yüksek performanslı dökme demir işleme, önemli oranda yüksek
mekanik ve termal yüklere neden
olmaktadır. Çukur tipteki kelepçeler, doğrudan noktasal temas ile
kesme girişini yerinde tutmaya çalışmaktadır. Bu da, yüksek basınç altında hem kelepçenin, hem de giriş
kısmının kırılmasına neden olabilir.
Beyond Shield, kelepçeleme
zorluğunun; girişin önüne doğru
ve kesme kenarına daha yakın bir
yerde kelepçeleme gücü uygulayan
ve çatlama veya bozulmaya neden
olan titreşimleri önemli ölçüde azaltan üç noktalı kelepçe tasarımı ile
üstesinden gelmiştir. Buna ek olarak, dökme demir işlemek sürekli
olarak devam eden yonga borbardımanının kelepçe ömrünü azalttığı,
oldukça agresif bir çevreye neden
olmaktadır. Beyond Shield, kelepçe
aşınma direncini yonga akışı üzerinden iyileştiren eşsiz Kennametal
teknolojisi ile karbür kaplı kelepçeler sunmaktadır. Beyond Shield aynı
zamanda, standart makina saplarına uyarlanabilmektedir ve maliyetlerin kontrol edilmesine yardımcı
olabilmektedir.
işleme zorlukları gösterirler. Dökme
kalitesi önceden tahmin edilemeyebilir. Düşük sülfür içeriği alet ömrünü yüzde 60 oranında azaltabilir ve
yüksek ferrit içeriği yüksek kimyasal
aşınmaya neden olabilir ve aynı zamanda, alet ömrünü büyük ölçüde
düşürür.
Eşsiz “çoklu-doruklu” PCBN
yapısı ile Kennametal´in KBK35™
sınıfı; hem haddeleme, hem de
apreleme işlemlerinde artırılmış
aşınma direncini ve daha uzun giriş
ömrünü garanti eden küpsel bor
nitrür içeriğini artırmıştır. Kimyasal
buhar biriktirme (CVD) kaplaması,
kimyasal aşınma direncine karşı
koruma sağlamaktadır ve kaplama
sonrası işlemler kesici kenar sertliğini iyileştirmektedir.
Alan testleri; KBK35™ için yaşlandırılmış ve yaşlandırılmamış dökme demirlerde alet ömrünün iki
katına çıktığını ve fren kampanaları
gibi özel durumlarda, her giriş için
tamamlanan parça sayısının 10 katına kadar (seramik bazlı çözümler
ile karşılaştırıldığında) yükseldiğini
göstermiştir.
Yaşlandırılmış dökme demir içeren parçalar için Kennametal, aynı
zamanda KB1340™ sınıfını da Beyond Shelf grubuna katmaktadır.
Standart PCBN girişlerine karşı yapılan fren disk alan testlerinde, PCBN
girişlerinin 1500 parçalık performansını KB1340™ 1700 parçaya kadar
yükseltmiştir. Aynı testte, seramik girişlere karşı alet ömrü 120 parçadan
4200 parçaya yükselmiştir.
Ben Amor, şöyle konuşuyor:
“Kesme parametrelerini yükseltme
ve süreç güvenilirliğini ve kontrol
maliyetlerini de iyileştirme ihtiyacı
ile karşı karşıya olan müşterilerin
yüksek performanslı dökme demir
işlemeleri için çözüm Beyond Shield™ ürünüdür.” ■
Yeni PCBN sınıfları
Sert yapısına ek olarak, dökme
demirler kesme aletleri için çeşitli
74 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
Ayrıntılı bilgi için:
www.kennametal.com
ÜRÜN
SLX elektrikli zincirli kaldırma
tertibatı
Konecranes
K
onecranes, yeni geliştirilen
SLX elektrikli zincirli kaldırma
tertibatlarıyla, iş istasyonu
kaldırma sistemleri yelpazesini genişletiyor. Entegre kaldırma invertörüne
sahip yeni modeller, değişken kaldırma hızı ve otomatik ağırlık tespiti sayesinde, işlemlerin daha kısa sürede
ve daha verimli yapılmasını destekliyor. Kullanıcı dostu kolay kullanımın
yanı sıra, artan verimlilik ve daha
uzun vinç hizmet ömrü, SLX’in özelliklerden bazıları olarak sıralanabilir.
SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatları, iş istasyonu vinçlerinin yanı
sıra, çeşitli endüstrilerde kullanılan
montaj hücreleri gibi bağımsız uygulamalara da hitap ediyor.
SLX ile, sistemlerinizin hizmet
ömrünü en üst düzeye taşımak için,
kaldırma ve indirme işlemleri akıcı
ve kesintisizdir. Taşıma süreçleri de,
daha yüksek kaldırma hızı sayesinde, kısmi yük altında daha verimlidir
ve böylelikle, enerji tasarrufu sağlanır. Kaldırma teknolojisi ve bu teknolojinin gerektirdiği geniş kapsamlı
servis hizmetleri konusunda dünya
çapında uzman olan Konecranes,
frekans dönüştürücü teknolojisini
gittikçe daha fazla kullanıyor. Yeni
geliştirilen SLX modelleri, 2500 kilograma kadar kaldırma kapasitesi
ile sunuluyor.
Daha geniş kaldırma
hızı yelpazesi
SLX elektrikli zincirli kaldırma
tertibatları genişletilmiş hız aralığı
(XESR) özelliği ile sunuluyor. XESR
teknolojisi, akıllı otomatik ağırlık
tespiti özelliği ile daha geniş bir kaldırma hızı yelpazesi sunuyor. Geleneksel elektrikli zincirli kaldırma
tertibatları ile karşılaştırıldığında,
örneğin; güvenli çalışma ağırlığı
(SWL) sayesinde, daha hızlı hareket
ettirilebiliyor. Zamandan tasarruf
sağlar ve verimliliğin artırılmasına
yardımcı olur. Ayrıca, büyük yüklerle çalışırken (şok ağırlık sönümlemesi sayesinde), kaldırma invertörünün yumuşak bir şekilde harekete
geçmesi, vinçteki yükten kaynaklanan sistem gerilimlerini azalttığı
için, vinç gerilimlerini de belirli bir
düzeyin altında tutuyor. Bu sayede,
daha uzun hizmet ömrünü, daha
düşük enerji tüketimini ve tüm kullanım ömrü boyunca daha düşük
bakım maliyetini desteklemiş oluyor. Ayrıca kaldırma hızı, serbest
şekilde değişken olmasının yanı
sıra, özel uygulamalara uyum sağlayacak şekilde ayarlanabiliyor.
Çalışma istasyonu
verimliliğine de
katkı sağlıyor
Son ama bir o kadar da önemli
olarak, SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatları çalışma istasyonu
verimliliğine de katkı sağlıyor. Fren,
emniyet kavraması ve motor, her-
hangi bir arıza durumunda, kaldırma işleminin durdurulabilmesi için
sürekli elektronik olarak izleniyor.
Ayrıca, elektronik yük koruyucusu (SWPL) çalışma ağırlığını sürekli
kontrol ederek, hem mekanik, hem
de elektronik aşırı yüklenmeye karşı
koruma sağlıyor.
SLX elektrikli zincirli kaldırma
tertibatı, tasarım ve değer alanında
red dot ödülünü kazanan çarpıcı
alüminyum muhafazasıyla birlikte
sunuluyor. Son derece güçlü olan
SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatı, bir bakım ve servis kapağını da
bünyesinde barındırıyor.
Çeşitli uygulamalarda
kullanılabilir
Konecranes’in SLX elektrikli
zincirli kaldırma tertibatları, hızlar
tamamen değişken olduğu için çok
çeşitli uygulamalarda kullanılabilir. Varsayılan hız programlanabilir
olup, kısmi yüklerde daha yüksek
kaldırma hızlarını seçmek mümkündür. Bu nedenle, SLX elektrikli zincirli kaldırma tertibatları, hız ve hassasiyet gerektiren işlerin yanı sıra,
işleme sanayiinde kullanılan montaj
hücreleri gibi bağımsız uygulamalar için de uygundur. SLX elektrikli
zincirli kaldırma tertibatları, özellikle
yüksek sıklıkta veya yüksek hızda
yük taşıma işlemleri için ideal çözümdür. Kompakt tasarımıyla, iş
istasyonu, döndürme ve gezer vinçler, XA ve XM sistemleri veya sabit
çekiciler gibi pek çok kullanım alanı
için uygundur. ■
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
75
ÜRÜN
Yeni endüstriyel kablosuz
LAN haberleşme ürünleri
Siemens
Y
eni Scalance W Access point ve client modülleri, kompakt Simatic dizaynında, IEEE
802.1n standardında 150 Mbit/s ve
300 Mbit/s hız seçenekleri, güvenilir
ve dayanıklı tasarımları ile, saha seviyesi endüstriyel kablosuz LAN ürün
portföyünü genişletiyor.
Siemens, kabinler ve sahadaki
ekipmanlarda kablosuz haberleşme
uygulamalarını, endüstriyel kablosuz LAN (IWLAN) teknolojisine
yönelik iki yeni ürün gamı ile zenginleştirdi. Yeni ürünlerden Scalance W761-1 RJ45 access point ve
Scalance W721-1 RJ45 client modülü sayesinde kullanıcılar, örneğin;
Simatic ET 200SP dağıtılmış giriş/
çıkışlar ile birlikte, kurulum maliyeti
ve montaj alanından tasarruf sağlayabilirler Ayrıca, kabin dışındaki
makinalarla kablosuz bir şekilde
kolaylıkla haberleşme ağı kurulabilmektedir. IP20 koruma sınıfında
tasarlanan tüm komponentler, 150
Mbit/s’ye varan veri iletim hızlarını
destekliyor.
Hızlı ve entegre
kuruluma olanak tanır
Yeni seri ikinci ürün grubu
Scalance W774-1 RJ45 access
point ve Scalance W734-1 RJ45
client modülleri, 300 Mbit/s’ye
varan veri iletim hızları için özel
olarak tasarlandı. Kompakt ve
sağlam bir alüminyum kasa içine
yerleştirilen bu cihazlar, Key-Plug
W700 iFeatures veri aktarımı aracı için bir slota da sahip. Powerover-Ethernet (PoE) teknolojisini
destekleyen bu ürün, iPCF gibi
iFeatures olarak bilinen ek fonksiyonların, kurulumun ileri bir
aşamasında key plug aracılığıyla
devreye alınabilmesini sağlıyor.
Simatic S7-1500 temelli cihaz
tasarımı, doğrudan yeni Siemens
kontrol aygıtları veya güçlü Simatic ET 200MP dağıtılmış giriş ve çıkışlarının yanında, hızlı ve entegre
kuruluma olanak tanıyor.
Geniş ürün portföyü
daha da genişletildi...
Siemens, bu iki yeni ürün gamıyla, özellikle üretim süreçlerinde emniyetli ve güvenilir kablosuz
Siemens, kabinler
ve sahadaki
ekipmanlarda
kablosuz
haberleşme
uygulamalarını,
endüstriyel kablosuz
LAN (IWLAN)
teknolojisine yönelik
iki yeni ürün gamı
ile zenginleştirdi.
haberleşme için tasarlanmış, endüstriyel kablosuz LAN (IWLAN)
teknolojisine yönelik geniş ürün
portföyünü daha da genişletiyor.
Access Point ve Client modüllerinin
yanı sıra, kontrolör bazlı maksimum 96 adet access point ile geniş
bir kablosuz ağ iletişimine imkân
veren WLAN kontrolörü sunan Siemens, tüm bu cihazları kapsamlı
bir anten portföyü ile tamamlıyor.
IEEE 802.11n standardına uygun,
kullanılan MIMO (çoklu giriş, çoklu
çıkış) anten teknolojisi, veri iletiminde yüksek düzeyde güvenlik ve
hız sağlıyor.
Zorlu ortamlarda
kullanılabiliyor
Siemens’in endüstriyel kablosuz
ağları, hem kapalı, hem de zorlu
ortamlarda kullanılabiliyor. Bu ağların tipik kullanım alanları arasında;
yerel lojistik sektöründe kullanılan
yüksek raflı depolar ve ulaştırma sistemleri, montaj hattı üretimi, vinçler
veya eğlence parklarında kullanılan
hareketli sistemler, vinçler gibi mobil ekipmanlar ve demiryolu uygulamaları bulunuyor. ■
Ayrıntılı bilgi için:
www.siemens.com.tr/simatic-net
76 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
ÜRÜN
Mobil ve kolay kaynak için
MMA akülü kaynak cihazı
Fronius İstanbul
F
ronius’un AccuPocket 150/400
cihazı, 11 kg olan toplam ağırlığı ve yüksek performanslı lityum-iyon aküsü sayesinde, manuel
kaynak ve TIG kaynağında şimdiye
kadar erişilmeyen hareket özgürlüğü
sağlıyor. Tam dolu bir aküyle (400
Wh) sekiz adede kadar 3,25 mm çapında elektrot veya 18 adede kadar
2,5 mm çapında elektrot kaynatılabilir. AccuPocket’le birlikte teslim edilen ve AccuPocket’in özel taleplerine
göre imal edilen ActiveCharger şarj
cihazı, Fronius’un denenmiş Active
Inverter Technology’sine dayanır.
AccuBoost Technology’ye sahip akıllı
bir kumanda, akü ve kaynak elektroniğinin mükemmel uyumunu sağlar.
Bu, pratikte, şebeke bağlantılı elektrot kaynak cihazlarına kıyasla sürekli
tekrarlanabilir mükemmel kaynak
sonuçları anlamına gelir.
AccuPocket 150/400 kaynak
sistemi, ateşleme özellikleri, ark kararlılığı ve ark dinamiğindeki önemli iyileşmeleri, ileri kaynak teknolojisi ve entegre yüksek performans
aküsü arasındaki optimal bağlantıya borçludur. Böylece entegre akü,
kaynak esnasında ihtiyaç halinde
kısa zamanlı olarak ortalamanın
üstünde kısa devre akımları oluşturur ve bu sayede, elektrotların yapışması önlenir. AccuBoost
elektroniği, aynı zamanda yüksek
performansta yüksek kaynak gerilimi sağlar ve arkın kopmasını engeller, bütün bunları akünün şarj
durumundan bağımsız olarak gerçekleştirir. Profesyonel kaynak için
önemli bütün parametreler, bir potansiyometre sayesinde kademesiz
olarak ayarlanabilir.
Yüksek iç güvenlik ve
çevre uyumluluğu
Kullanılan aküler (lityum-demir fosfat, LiFePO4), geleneksel
lityum-iyon aküleri ile karşılaştırıldıklarında, yüksek iç güvenlik ve
çevre uyumluluğu ile düşük deşarj
ve Memory efektinin bulunmaması
gibi özelliklerle öne çıkar. Entegre
akü yönetim fonksiyonlarına ve özel
olarak geliştirilmiş Active Inverter
Technology’ye sahip harici ActiveCharger (şarj aleti), akünün mevcut
durumunu algılar ve mükemmel şarj
karakteristiklerini uyarlar. Bundan
dolayı, güvenli bir işletimi ve hücrelerin uzun ömürlü olmasını garanti
eder.
Akü, sadece 5,25 kg ağırlığa
sahip olup, yaklaşık 400 Wh değerinde anma enerjisi sağlar. Cihazın
kompakt yapısı (435 x 160 x 320
mm) ve sağlam konstrüksiyonu sayesinde AccuPocket, sarp arazilerdeki tamir kaynakları veya montaj
işleri için, doğrudan şebeke bağlantısına gerek olmadan ideal çözüm
sunar.
Yüksek elektrik akım tehlikesi olan alanlar bile aküyle çalışan
AccuPocket için tehlike arz etmez.
Çünkü, iç yapısı sayesinde AccuPocket’teki azami gerilimin sürekli
izin verilen azami değer olan 113
VDC’nin altında kalması sağlanır.
Şarj esnasında bile
hibrit modda çalışma
AccuPocket, şarj esnasında
bile hibrit modda çalışmaya devam
eder. Bütün çalışma koşullarında
(örneğin; şebeke gerilimi dalgalanmalarında) ark kararlılığını garantilemek için, çalışma sırasında akü
enerjisi kullanılır. Kaynak molaları,
akünün şarj edilmesi için kullanılır.
Akünün tampon fonksiyonu sayesinde, şebekeye daha az yüklenilir
ve böylece, inşaatlardaki performans koruma şalterinin gereksiz
harekete geçmesi engellenir. Bunun
yanı sıra, TIG modunda şebekeden
110 V ile 150 A’lık kaynak akımının
veya MMA modunda 140 A’lık kaynak akımının tümü kullanılabilir.
Ayrıca AccuPocket, çok küçük
jeneratörlerle de kullanılabilir. Bununla birlikte, entegre akü gerekli
yüksek akımı düşürür ve böylece,
çok belirgin şekilde daha düşük
güçte bir güç kaynağı kullanılabilir,
8 kV jeneratör yerine 2 kV jeneratör yeterli olur. Bu, daha az sermaye
yatırımını ifade eder ve mobil kullanımı kolaylaştırır.
AccuPocket, akü modu sayesinde, zahmetli kaynak ön hazırlık
işlemlerini en aza indirir ve toplam
çalışma ömrü açısından bakıldığında, birçok uygulama alanında geleneksel elektrotlu kaynak sistemlerine göre daha ekonomiktir. ■
➤
Fronius’un aküyle çalışan
AccuPocket 150/400
MMA kaynak sistemi,
şebeke bağlantısız
elektrik ark ve TIG
kaynağı yapmaya olanak
verir.
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
77
FİRMA HABERLERİ
3M, inovatif ürün ve
çözümlerini tanıttı
İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen WIN AutomationElectrotech Fuarı’nda, inovatif ürün ve çözümlerini sergileyen 3M Türkiye,
soğuk büzüşme teknolojisini fuar ziyaretçilerine tanıttı.
3
M’in inovatif ve verimli çözümlerini, kaliteli hizmetlerle
birleştirerek sunduğu; kolay,
hızlı ve hatasız bir montaj çözümü
sağlayan soğuk büzüşmeli ürün
gamı, WIN Electrotech Fuarı’nda
tanıtıldı. Enerji kuruluşları, elektrik dağıtım operatörleri ve elektrik
taahhüt firmaları tarafından tercih
edilen soğuk büzüşme teknolojisi;
devamlı bir sızdırmazlık basıncı, kolay ve hatasız montaj sonrasında büzüşme ve genleşme imkânı sunarak
performansı artırırken, maliyetleri de
düşürüyor.
Firma olarak, inovatif çözümleriyle hayatı iyileştiren birçok ilke imza
attıklarını dile getiren 3M Türkiye
Elektrik Ürünleri Departmanı Satış
Müdürü Mahmut Oğuzcan, şöyle
konuştu: “Geliştirdiğimiz soğuk büzüşme teknolojisi ile sıcak büzüşme
yöntemine göre; çok daha kolay,
hızlı ve hatasız bir montaj çözümü
sağlıyoruz. 3M tarafından bulunan
soğuk büzüşme teknolojisinin temeli, 3M’in 40 yıldır araştırıp geliştirdiği
özel silikon elastomerlerinin özelliklerine dayanıyor. 3M soğuk büzüşmeli
ürünler, devamlı bir basınçlı sızdırmazlık ve montaj sonrasında büzüşme ve genleşme imkânı sunuyor. Bu
78 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
sayede, performans artıyor ve maliyet düşüyor. 3M’in soğuk büzüşmeli
ürün gamında; soğuk büzüşmeli
izolasyon tüpleri, soğuk büzüşmeli
alçak gerilim düz kablo ekleri, soğuk
büzüşmeli orta gerilim kablo ekleri,
soğuk büzüşmeli orta gerilim silikon
kablo başlıkları yer alıyor.”
“Özel formüllü silikon
kauçuk kullanılıyor”
3M soğuk büzüşmeli ürünlerin
gövdesinin, özel formüllü silikon
kauçuktan üretildiğini dile getiren
Oğuzcan, konuşmasına şöyle devam
etti: “Bu seçimin nedeni, silikonun
özellikle harici tipte kablo başlığı
uygulamaları için çok önemli olan
hidrofobik (suyu itme) özelliği. Su,
yüzey üzerinde dağılarak, atlamalara veya izolasyonun bozulmasına neden olabilecek iletken bir yol
oluşturmuyor; damla şeklini alarak
yüzden kayıp gidiyor. Aynı zamanda, ultraviyole ışınlarına dayanıklı
silikon, yüzeyde kaçak akım veya ark
oluşturabilecek iletken karbon yoluna yol açmıyor. Buna ek bir koruma
olarak 3M, yüzey akımlarına karşı
özel bir katkı maddesi de kullanıyor.
Silikonun pürüzsüz yüzeyi, kirletici
maddelerin en az düzeyde tutunma-
3M’in inovatif ve
verimli çözümlerini,
kaliteli hizmetlerle
birleştirerek
sunduğu; kolay,
hızlı ve hatasız bir
montaj çözümü
sağlayan soğuk
büzüşmeli ürün
gamı, WIN
Electrotech
Fuarı’nda tanıtıldı.
sına izin veriyor. Böylece, yüzey yağmurla birlikte temizleniyor, herhangi
bir engelleyiciye gerek kalmıyor.”
Söz konusu teknolojide kullanılan üstün materyaller sayesinde,
izolasyon kablonun ömrü süresince
esnekliğini sürdürdüğünü vurgulayan Mahmut Oğuzcan, “İzolasyon
maddesi homojen bir şekilde kabloyu kavradığı için, soğuk büzüşmeli
parça içinde korona boşalmasına yol
açabilecek boşluklar oluşmuyor. 3M
soğuk büzüşmeli ürünlerin montajı
da oldukça kolay; özel alet, ısı veya
alev gerektirmiyor. Dolayısıyla, montaj süresi ve işçilik maliyeti azalıyor.
İşin sırrı tüm 3M soğuk büzüşmeli
ürünlerde mevcut olan kolay sökülebilir spiral plastik göbekte yatıyor.
Ürün, kablo üzerinde pozisyonlandırıldıktan sonra içteki spiral çekiliyor.
İzolasyon tüpü önceden esnetilmiş
çapına göre büzüşüyor ve kabloya
tüm servis ömrü boyunca kalıcı dairesel basınç uyguluyor” diyerek sözlerini noktaladı. ■
FİRMA HABERLERİ
Ermaksan’ın Ar-Ge merkezi
olma başvurusu onaylandı
80 bin metrekarenin üzerinde bir üretim alanında, yıllık 3 bin adetlik sac
işleme makinası üretme kapasitesine sahip Ermaksan’ın, Ar-Ge merkezi olma
yolundaki başvurusu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylandı.
S
ektöründe yarım asırlık tecrübesini, yenilikçi teknolojilerle
buluşturan Ermaksan’ın, geçen yıl yaptığı Ar-Ge merkezi olma
yolundaki başvurusu, Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı tarafından
onaylandı.
Konu hakkında açıklamalarda
bulunan Ermaksan Genel Müdürü
Ahmet Özkayan, 49 yıllık köklü bir
firma olduklarının altını çizdi. 80 bin
metrekarenin üzerinde bir üretim
alanında, yıllık 3 bin adetlik sac işleme makinası üretme kapasitesine
sahip olduklarını aktaran Özkayan,
“Ermaksan, yenilikçi ileri teknolojiye
sahip, katma değeri yüksek makina
üretebilmeyi görev kabul etmiştir.
Bu konuda, Ar-Ge yatırımlarımızı da
artırdık” diye konuştu.
2013 yılında aldıkları karar sonrasında, Ar-Ge Merkezi başvurusu
yaptıklarını dile getiren Özkayan,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Ar-Ge
merkezleri, ‘5746 sayılı Araştırma ve
Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun’ uyarınca,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
kriterlerine uygun şekilde düzenleniyor. Bu yılın Ocak ayında Ar-Ge
Merkezi olarak onay aldık ve bunun
mutluluğunu yaşıyoruz.”
“Türkiye’de sadece
143 Ar-Ge merkezi var”
Türkiye’de, şu anda kendileriyle
birlikte sadece 143 Ar-Ge merkezinin bulunduğuna dikkat çeken Ahmet Özkayan, makina sektöründe
Türkiye’de Ar-Ge merkezine sahip
nadir firmalardan biri konumunda olduklarını söyledi. Özkayan,
“Bizim amacımız; bugünden sonra Ar-Ge merkezimizin büyüyerek
devam etmesidir. Ermaksan’ın sürdürülebilir büyümesinde büyük rol
oynayacak merkezimizde önemli
Ar-Ge çalışmaları gerçekleştireceğiz. Türkiye’nin ve sektörün ihtiyaçları doğrultusunda; yapılmayanı
yapmayı, buluş ve patent sayımızı
hızla artırmayı, yazılım, otomasyon,
mekatronik, makina tasarım, optoelektronik alanında gelişime ve büyümeye devam etmeyi, Ermaksan’ı
dünyada ve Türkiye’de teknoloji
üreten şirketler seviyesine taşımayı
hedefliyoruz. Bu bilinçle çalışmak,
inovasyon ve tasarımı geliştirecektir. Bu şekilde, katma değeri yüksek
ürünler ile firmamıza ve ülke ekonomisine ciddi katkıda
bulunacağız. Yine üniversitelerle yapacağımız
protokollerle; üniversite-sanayi işbirliklerimizi
pekiştirecek, personellerimize verilecek yüksek
lisans-doktora olanakları
ile Ar-Ge personellerimizin yetkinliklerini artıracağız” dedi.
tent çalışmaları ile 2023 yılına kadar
minimum 50 patent hedeflerinin
bulunduğunu açıklayan Ermaksan
Genel Müdürü Özkayan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Ar-Ge
Merkezimiz; Türkiye’nin ekonomisinde geleceği belirleyecek, yüksek
katma değerli ürünleri üretip geliştiren, nitelikli istihdama olanak veren, bilgi ve teknolojinin ön planda
olduğu çalışmalara öncelik verecektir. Gerçekleştirilecek çalışmaların
meyvesi, 2014 ve sonraki yıllarda
Ermaksan’ın adının sıkça duyulmasını sağlayacaktır.” ■
Ahmet Özkayan,
“Ermaksan’ın
sürdürülebilir
büyümesinde büyük rol
oynayacak merkezimizde
önemli Ar-Ge çalışmaları
gerçekleştireceğiz” dedi.
“Adımızın sıkça
duyulmasını
sağlayacak”
Gerçekleştirilen
pa-
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
79
FİRMA HABERLERİ
Sml Makina, İstanbul’da da
showroom açacak
Alanında kendini ispatlamış markaların Türkiye temsilciliğini yapan Sml
Makina, Bursa’dan sonra İstanbul’da da showroom açmaya hazırlanıyor. Satış
sonrası hizmete büyük önem veren firma, komşu ülkelere makina satmayı da
hedefliyor.
Arzu ALP / İZMİR
T
akım tezgahları konusunda satış ve satış sonrası hizmet veren,
sac işleme makinaları üretimi
yapan Ermaksan’ın da Ege Bölge
Bayisi olan Sml Makina, bu yıl hedeflerini büyüttü. Millstar, Tornos, Nakamura markalarının Türkiye temsilciliğini yapan firma, bu yıl bünyesine
yeni markalar katmaya ve Bursa’dan
sonra İstanbul’da showroom açmaya
hazırlanıyor.
Firma olarak, 2013 yılını çok başarılı bir şekilde geçirdiklerini söyleyen
Sml Makina Takım Tezgahları Sanayi
ve Ticaret Ltd. Şti. Şirket Müdürü Ercan Perker, “Geçtiğimiz yıl 10 milyon
TL ciro yaptık. Bu yıl ise, 15-20 milyon
TL ciro hedefliyoruz” diye konuştu.
“2013’te yeni bir
yapılanmaya gittik”
2013’te yeni bir yapılanmaya girdiklerini ve yurtdışında kendisini ispat
etmiş markalarla işbirliğine gittiklerini
ifade eden Perker, konuşmasını şu
şekilde sürdürdü: “Hem yatırım yapErcan Perker, “Bizi
rakiplerimizden
farklı kılan unsur;
müşterilerimize
verdiğimiz güven ve hızlı
servis hizmetidir” dedi.
80 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
tık, hem de; Japonya’dan Nakamura,
İsviçre’den Tornos, Tayvan’dan Millstar markalarının Türkiye temsilcisi
olduk. 2009 yılından beri de, Ermaksan Sac İşleme Makinaları Ege Bölge
Bayisi olarak, satış ve teknik servis konusunda hizmet veriyoruz.”
2013 yılında 60 Ermaksan ürünü
sattıklarını dile getiren Perker, diğer
ürünlerden de 100 olmak üzere, toplam 160 adet satış yaptıklarını aktardı. Sac işleme ve talaşlı imalat olmak
üzere iki alanda satış yaptıklarını belirten Perker; otomotiv, medikal, makina, havacılık sanayii ve endüstriyel
mutfak sektörlerine yönelik hizmet
verdiklerini kaydetti.
“Firmamız
2008 yılında kuruldu”
Sml Makina’nın, 2008 yılında
İzmir’de kurulduğunu ve 1. Sanayi
Sitesi’nde faaliyet gösterdiğini dile getiren Ercan Perker, “Şu anda Bursa’da
iki ve İzmir’de de iki yerimiz bulunmaktadır. Bu yıl İstanbul İMES’te,
200 metrekarelik yeni bir showroom
açacağız ve tüm Türkiye’ye hizmet
vereceğiz. Ayrıca, Konya, Ankara ve
Adana’da bayilik sistemi oluşturmayı
hedefliyoruz” dedi.
Personel konusunda da yatırım
yaptıklarını açıklayan Perker, 20 olan
çalışan sayılarını 26’ya çıkardıklarını
vurguladı. Hedeflerinin, söz konusu
sayıyı 2014’te 30’a çıkarmak olduğunu vurgulayan Perker, bu yıl tüm
Türkiye’ye makina satmayı amaçladıklarını ifade etti. Perker, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İlerleyen
zamanlarda da; Türk Cumhuriyetleri,
Bulgaristan, Yunanistan, Ortadoğu’ya
makina satmayı hedefliyoruz.”
“Satış sonrası hizmete
büyük önem veriyoruz”
Sml Makina olarak, sadece satış
odaklı bir firma olmadıklarını ve satış
sonrası hizmete de büyük önem verdiklerini vurgulayan Perker, “Müşterilerimize 7 gün 24 saat servis hizmeti
veriyoruz. Bizi rakiplerimizden farklı
kılan unsur; müşterilerimize verdiğimiz güven ve hızlı servis hizmetidir.
Hem ürün, hem hizmet, hem de
personel kalitemiz bizi farklı kılıyor.
Müşterilerimizle kuvvetli bir iletişimimiz var. Müşterimizin cebindeki
parayı alma odaklı bir firma değiliz,
müşterilerimizle bir aile gibiyiz” diye
konuştu.
Sektörde orantısız bir rekabet
yaşandığını ileri süren Ercan Perker,
hem kendilerinin, hem de imalatçıların istenilen kârlılığı yakalayamadığını ifade etti. Perker, sektörde kalifiye
eleman sıkıntısına da işaret ederek,
sözlerini şöyle noktaladı: “Kadromuzun yarısını biz yetiştirdik. Okullardan mezun olup veya alaylı olarak
bize gelenleri uzman tekniker olarak
yetiştirdik, yetiştirmeye de devam
ediyoruz.” ■
FİRMA HABERLERİ
Metrans’ın yeni binası,
Türkiye’nin öne çıkan
yapılarından biri olarak seçildi
2013 yılında Dilovası İMES OSB’deki yeni tesislerine taşınan Metrans’ın yeni
binası, Mimarlık Arşivi ARKİV Seçkileri kapsamında, Türkiye’nin 2013’te öne
çıkan 63 yapısından biri oldu.
E
ndüstriyel pompalar, tamamlayıcı ekipmanlar, paket sistemler
ve servis-bakımları konusunda
faaliyet gösteren sektörün öncü firmalarından Metrans, 2013 yılında
Dilovası İMES OSB içindeki yeni binasına taşındı. Bina, Türkiye’nin Mimarlık Arşivi ARKİV Seçkileri kapsamında,
Türkiye’nin 2013’te öne çıkan 63 yapısından biri seçildi.
ARKİV Seçkileri’nin, Arkitera
Mimarlık Merkezi tarafından Türkiye’deki mimarlık üretimini belgelemek amacıyla bu yıl yedinci kez
gerçekleştirildiğini aktaran yetkililer, “ARKİV Seçkileri’nin amacı;
Türkiye’de 2013 yılı içinde üretilen
mimarlığı kayıt altına alıp, bir kaynak oluşturmak. Değerlendirmeyi
Seçici Kurul üyeleri; İstanbul Teknik
Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Saitali Köknar, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nden
Yavuz Selim Sepin, İzmir Serbest
Mimarlar Derneği’nden Turgut Çıkış, TSMD’den Tülin Çetin ve Arkitera Mimarlık Merkezi’nden Ömer
Yılmaz yaptı. 2013 yılında uygula-
ması bitmiş olan 117 proje içerisinde üç turda yapılan değerlendirme
çalışması neticesinde, 63 proje seçkilerde yer almaya değer görüldü.
Bu projelerin çoğunluğunu konut
ve eğitim binalarının oluştururken,
ofis binalarının oranının sadece
yüzde 4 olduğu görülüyor” diye
konuştular.
Kirişçi: Proje iki
yılda tamamlandı
Müteahhitliğini Kosifler İnşaat’ın,
iç mimarlığını ise SFG Mimari’nin gerçekleştirdiği projenin, toplam iki yılda
tamamlandığını aktaran Metrans Genel Müdürü Vedat Kirişçi, yeni binanın sağladığı birçok avantaj ve yenilik
olduğuna dikkat çekti. Kirişçi, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yeni binamız
ile, süregelen katma değerli hizmetlere yenilerini eklemek için gereken
altyapıyı ve olanağı bulduk. Ayrıca,
kendi bünyemizde kokulandırma,
katkı maddesi enjeksiyonu gibi paket
sistem üreteceğiz. Bununla birlikte,
gelişen servis-bakım için daha büyük
alan ve teknik olanağa sahip olduk.
Metrans olarak; merkezde bakım, yerinde bakım, kestirimci bakım, lazerli
ileri teknoloji cihazlarla kaplin ayarı,
vibrasyon kontrolü, devreye alma,
kullanım ve bakım eğitimi gibi hizmetleri sunuyoruz.”
Kirişçi son olarak, yeni binaya
taşındıklarından beri, müşterilerine
lojistik açıdan daha yakın olduklarını
da sözlerine ekledi. ■
Vedat Kirişçi, “Yeni
binamız ile, süregelen
katma değerli hizmetlere
yenilerini eklemek için
gereken altyapıyı ve
olanağı bulduk” diye
konuştu.
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
81
FİRMA HABERLERİ
IAS, Türkiye’deki ofislerine
bir yenisini daha ekledi
IAS, yeni açılan Ankara Ofisi ile birlikte, Ankara ve yakın şehirlerdeki caniasERP
müşterilerine artık daha yakından hizmet verecek.
U
zun yıllardır Ankara ve civar
şehirlerinde müşterileri bulunan IAS, müşterilerine daha
etkin hizmet verebilmek için İç Anadolu Bölge Ofisi’ni Ankara’da açtı.
IAS’nin Ankara’daki ofisi ile büyümesine devam ettiğini dile getiren yetkililer, “Yeni açılan bu ofis
ve bölgedeki çözüm ortaklarımız
ile birlikte, Ankara ve yakın şehirlerdeki caniasERP müşterilerine artık
daha yakından hizmet veriyor olacağız. Makina, elektronik, savunma
sanayii, aydınlatma gibi birçok sektörden, aralarında; Bilkent Üniversitesi, Makro Market, Panelsan, Som
Cıvata ve Moonlight Aydınlatma
gibi firmaların da bulunduğu 35’in
Behiç Ferhatoğlu, “İşlerini
daha verimli yürütmeyi
planlayan tüm firmaları,
25 ülkede 12 farklı dilde
kullanılan caniasERP ile
tanıştıracağız” dedi.
üzerinde müşterimize de bu ofis ile
hizmet vermeye devam edeceğiz”
diye konuştular.
Ferhatoğlu: Avrupa
pazarında da büyüyeceğiz
Bölgedeki yeni projeler için görüşmelerin devam ettiğini belirten
IAS CEO’su Behiç Ferhatoğlu ise,
şunları söyledi: “25. yılımızı kutladığımız 2014 yılına; Karlsruhe, İstanbul, İzmir, Dubai ofislerimizin ardından, açılışlarını gerçekleştireceğimiz
Düsseldorf ve Ankara ofislerimizin
heyecanı ile girdik. Dünyanın en büyük bilişim fuarı CEBIT Hannover’de
yer alarak, Avrupa pazarında büyümeyi hedefliyoruz. Yine bu yıl içeri-
sinde, yeni versiyonumuzun da lansmanını gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
İşlerini daha verimli yürütmeyi planlayan tüm firmaları, 25 ülkede 12
farklı dilde kullanılan caniasERP ile
tanıştırmayı hedefliyoruz.”
IAS’nin alanında uzman, güçlü
ve deneyimli danışman kadrosu ile
hizmet verdiğini kaydeden Ferhatoğlu, “Sunduğumuz kaliteli proje yönetimi, hizmeti, satış ve satış
sonrasında müşteri memnuniyeti
ve proje başarıları ile sektörümüzün
öncü kuruluşlarından biriyiz” dedi.
Ferhatoğlu son olarak, yatırımlarını artırarak Türkiye ve dünyada en
yaygın kullanılan ERP yazılımı olmayı
hedeflediklerini de sözlerine ekledi. ■
Gedik Kaynak, çalışanları
sertifikalandırmaya devam ediyor
TÜDEMSAŞ Kaynak Eğitim ve Teknolojileri Merkezi’nde, 105‘i yeni işçi olmak
üzere toplam 173 işçi personele Gedik Test Merkezi tarafından eğitim verildi.
G
edik Kaynak, hem saha
içinde, hem de saha dışında
verdiği kaynak eğitimleriyle
sektöre iş gücü sağlayacak kaynak
personellerini sertifikalandırmaya
devam ediyor.
TÜDEMSAŞ Kaynak Eğitim ve
Teknolojileri Merkezi’nde, 105‘i
yeni işçi olmak üzere toplam 173
işçi personele Gedik Test Merkezi tarafından, elektrik ark kaynak
yöntemleri ile ilgili uygulamalı ve
teorik ders verildi. Eğitim sonunda,
katılımcılara TS EN 287-1 Kaynakçı
Sertifikası verildi.
Sertifika töreninde konuşan TÜDEMSAŞ Genel Müdürü ve Yönetim
Kurulu Başkanı Yıldıray Koçarslan,
82 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
“Almış olduğunuz eğitimlerde, kaynak konusunda uzman eğitimcilerimiz sizlere tecrübelerini aktardı.
Dünyanın her yerinde geçerli olan
kaynakçı sertifikası almaya hak kazandınız. Sizleri tebrik ediyorum.
Şirketimize, alacağınız bu belgeler
ışığında daha verimli bir katkı sunacağınıza inanıyorum. TÜDEMSAŞ’ı
hep birlikte yük vagonu ve onarımı
alanında en üst noktalara taşıyacağız” dedi.
Sivas için de çok büyük projelerinin olduğunu aktaran Koçarslan,
şöyle konuştu: “Sivas’ta, demiryolu
organize sanayi oluşturmak için çalışıyoruz ve bu sanayinin en büyük
güvencesi siz, sertifikalı işçilerimiz
olacaktır. Yönetim olarak, demiryolu sektöründeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Değişimlere
ayak uydurmayan şirketlerin ayakta
kalmasının zor olacağına inanıyoruz. Çalışanlarımıza aldırdığımız
farklı eğitimlerle insana yatırım yapıyoruz. Bu eğitimlerle kolunuza altın
bir bilezik taktığımızı düşünüyoruz.
Sertifikalarınız hayırlı olsun.”
Törene katılan Gedik Holding
CEO’su Dr. Mustafa Koçak ise, şunları söyledi: “TÜDEMSAŞ’ın, işçisine
yönelik başlattığı kaynak eğitimlerinin üretime kattığı değeri en kısa
sürede hissedeceğine ve yük vagonu
imalat sektöründe şirket olarak en iyi
noktalara geleceğine inanıyorum.” ■
FİRMA HABERLERİ
Hidropol Mühendislik, Bosch
Rexroth’un Ankara bayisi oldu
Tahrik ve kontrol teknolojileri alanında dünyanın önde gelen uzman şirketlerinden
Bosch Rexroth’un Ankara’daki yeni bayisi Hidropol Mühendislik oldu.
B
osch Rexroth, Türkiye’deki satış zincirine yeni bir
halka daha ekledi. Bosch
Rexroth’un Ankara’daki yeni, Türkiye’deki 14. bayisi olan Hidropol
Mühendislik, Ankara bölgesinde
Bosch Rexroth’un tüm iş kollarında; danışmanlık, satış ve servis hizmeti verecek.
Hidropol Mühendislik’in, 2006
yılında üç kişilik küçük bir kadro ile
kurulduğunu dile getiren yetkililer,
“Firma bugün Türkiye’nin yanı sıra,
yurtdışı ofislerinde 250’ye yakın
çalışanıyla sektöre hizmet veriyor.
Ar-Ge’ye verdiği önemle tanınan
Hidropol Mühendislik; hidrolik proje, elektrik-elektronik otomasyon,
hidrolik silindir ve mekanik imalat
dahil birçok alanda faaliyet gösteriyor“ diye konuştular.
Firmanın, Türkiye genelinde
tüm hidroelektrik santral bileşenlerinin millileştirilmesi amacıyla yürütülen Tübitak MİLHES projesinde
yer aldığını aktaran yetkililer, şöyle
konuştular: “Hidropol Mühendislik, ilgili proje kapsamında imalatı
yapılacak francis tipi türbin çarkının
üretimi görevini gerçekleştirecek
en kuvvetli aday olarak gözüküyor.
Firma ayrıca; Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan’da da stratejik
öneme sahip projeler yürütüyor.“
Firmalarının Bosch Rexroth bayisi olmasıyla ilgili bilgi veren Hidropol Mühendislik Genel Müdürü
İsmail Cem Polat ise, “Sektörün
en kaliteli ürünlerini üreten Bosch
Rexroth ile işbirliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu
işbirliğinden doğacak sinerjinin her
iki firmaya ve sektöre büyük faydası olacaktır” dedi. ■
Viko, İSO İnovasyon Büyük
Ödülü’nü kazandı
İSO İnovasyon Büyük Ödülü’ne layık görülen Viko’ya ödülü, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Fikri Işık tarafından verildi.
T
ürkiye’de yerleşik sanayi kuruluşlarına yönelik olarak
düzenlenen İSO İnovasyon
Ödülleri’nin üçüncüsü, Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın da
katıldığı ödül töreninde sahiplerini
buldu. Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarının yer aldığı ödül sürecinde
Viko, İSO İnovasyon Büyük Ödülü’ne
layık görüldü.
Apaydın: Ödül bizi
çok mutlu etti
Ödülü; Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı Fikri Işık’tan alan Viko Genel
Müdürü Nusret Kayhan Apaydın, şunları söyledi: “İçinde bulunduğumuz
çağ, rekabet koşullarını hızla değiştirmeye devam ediyor. İnovasyon ise, bu
rekabetçi ortamda avantaj sağlama,
fark yaratma ve yeni değerler üretme
adına her geçen gün önem kazanan
bir kavram. 2010 yılından bu yana,
faydaları ölçülebilen değerler üretmek
ve rekabet avantajı sağlamak amacıyla Innoviko projesini yürütmekteyiz.
Amacımız; çalışanlarımızca inovasyonun anlaşılması, inovatif fikirlerin
üretilmesi ve tartışılması ve böylelikle,
yenilikçiliğimizin sürdürülebilirliği için
inovasyonun bir kurum kültürü olarak Viko DNA’sına yerleşmesiydi. İSO
İnovasyon Büyük Ödülü, bizler için büyük gurur ve mutluluk kaynağı oldu.
Ancak asıl önemli olan, inovasyonu
kuruluş DNA’mıza yerleştirmek adına
ne kadar doğru bir yolda olduğumuzdur.” ■
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
83
FİRMA HABERLERİ
Turck’ta bayrağı
Bülent Giray devraldı
18 yıldır Turck bünyesinde farklı pozisyonlarda görev alan ve 2,5 yıldır Turck
Türkiye’nin Genel Müdürlük görevini yürüten Stephan Thelen, 1 Nisan tarihi
itibariyle Genel Müdürlük görevini Bülent Giray’a devretti.
T
urck Türkiye Satış ve Pazarlama Müdürü Bülent Giray,
1 Nisan 2014 tarihi itibariyle,
son 2,5 yıldır Stephan Thelen’in
yürüttüğü Genel Müdürlük görevini devraldı.
Turck’un, 2011 yazında Türkiye’de
faaliyete başladığını dile getiren yetkililer, “Thelen, Turck Türkiye’nin Nisan
2014 tarihine kadar Genel Müdürlük
görevini yerine getirdi. Thelen, Türkiye
endüstriyel otomasyon pazarında 2,5
yıllık başarılı bir başlangıcın ardından,
görevini firmanın Satış ve Pazarlama
Müdürü olan Bülent Giray’a devretti.
18 yıldır Turck bünyesinde farklı ülke
ve pozisyonlarda görev alan Thelen,
bundan sonra da, halen yürütmekte olduğu Turck Romanya’nın Genel
Müdürlük görevini devam ettirecek”
diye konuştular.
Evli ve iki çocuk babası olan
Giray’ın, 1998 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği bölümünden mezun olduğunu kaydeden
yetkililer, şunları söylediler: “Giray,
16 yıldır endüstriyel otomasyon
sektörü içerisinde aktif olarak yer
(Soldan sağa): Stephan
Thelen ve Bülent Giray.
84 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
almaktadır. Dört yıl çalıştığı Repkon Makina ile makina imalat sektöründe iş hayatına başlayan Giray,
bir yıl Ford Otosan firması ile otomotiv sektöründe görev almıştır.
Ardından, sekiz yıl boyunca Bosch
Rexroth firmasında, Elektrikli Tahrik ve Kontrol Bölüm Müdürlüğü
görevini yürütmüştür.”
Wolf: Türkiye önem
verdiğimiz bir pazar
Firmanın Genel Merkezi Hans
Turck’un Genel Müdürü ve Turck
Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi
Christian Wolf da, konu hakkında
şu açıklamalarda bulundu: “Türk
sanayii ve endüstriyel otomasyon
pazarı, Turck’un yüksek önem gösterdiği pazarlardan bir tanesidir.
Böyle bir pazarda, dümene; sektörü, sektördeki dinamikleri ve yerel
kültürü iyi tanıyan, güvendiğimiz
bir Türk vatandaşının geçmesinden
memnuniyet duymaktayız.”
“Standartları
belirleyen bir firma”
Turck’un, 28 ayrı ülkede 3 bin
350 çalışanı ve 60 farklı ülkede
temsilcileri ile bir aile şirketi olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü
dile getiren yetkililer, firmanın
2013 yılında yaklaşık 450 milyon
Euro’luk ciro gerçekleştirdiğini
söylediler. Yetkililer, konuşmalarını şu şekilde sürdürdüler: “15
binden fazla sensör çeşidinin,
endüstriyel haberleşme modüllerinin, arayüz ekipmanlarının,
bağlantı ve RFID sistemlerinin yer
aldığı geniş ve çok yönlü ürün yelpazesi ile Turck, fabrika ve proses
otomasyonu için yüksek verimli
sistem çözümleri sunmaktadır.
Firma; RFID sistem çözümü BLident, kayıp faktörü olmayan yenilikçi uprox®+ endüktif sensörler
ve patlama riski olan alanlarda
da kullanılabilen kompakt veya
modüler fieldbus ve uzak I/O modüller gibi üstün özellikli ürünleri
ile standartları belirlemeye devam
etmektedir.”
“Problemlere anında
çözüm sunabiliyor”
Turck’un, üretim teknolojileri
ve küreselleşme konularında standartları çok önceden belirlediğini
kaydeden yetkililer, “Problemlere
anında çözüm önerme ve servis verebilme fikri doğrultusunda uluslararası faaliyet, henüz 1975 yılında
Minneapolis, A.B.D.’de Turck Inc.
firmasının kuruluşu ile başlamıştır.
Almanya, İsviçre, A.B.D., Meksika
ve Çin’de bulunan üretim merkezleri ile Turck, bugün yerel marketlerin koşullarına uyumu başarmıştır. Uluslararası faaliyetine rağmen,
şirketin çekirdek yetenekleri ve son
teknoloji makinaları ile donatılmış
ana üretim üsleri gelecekte de
Almanya’da kalacaktır” dediler. ■
FİRMA HABERLERİ
AES Makina, Avrupa’daki
pazar payını artıracak
Bu yıl kuruluşunun 25. yılını kutlayan AES Makina, birkaç ay önce Belçika
merkezli kurduğu AES Europe şirketi ile ihracatını artırmaya odaklandı.
Avrupa’ya halihazırda distribütörlük aracılığıyla ürün gönderen firma, bu
sayede söz konusu bölgeye direkt ihracat başlatacak.
Zehra ORUÇ / BURSA
D
aha önce üretilmeyeni
üretmek hedefiyle yola
çıkan AES Makina, 12 kişilik Ar-Ge ekibi ile ürün gamında
sürekli yeniliğe gidiyor. Her yıl,
müşterilerine verimlilik ve tasarruf
sağlayan ürünler sunan şirket, bu
yıl ise üretimde ihracata odaklanacak. Geçtiğimiz yıl üretiminin yüzde 30’unu ihracata kanalize eden
AES Makina, bu yıl kurduğu AES
Europe şirketi ile Avrupa pazarındaki hakimiyetini artıracak.
Kibar: Avrupa’ya
satışlarımız artacak
Belçika merkezli kurulan şirket
ile ihracat hedeflerini yüzde 50’ye
çıkardıklarını belirten AES Makina
Satış Müdürü Volkan Kibar, Avrupa ülkelerine yaptıkları satışlarda
önemli bir artış beklediklerini söyledi. Kibar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mevcut durumda, Avrupa’da
distribütörlüklerimiz
aracılığıyla
zaten bir satış ağımız var. AES Europe ile pazarda mevcut olan payımızı daha da yukarılara çekmeyi
planlıyoruz.”
İhracatta yüzde 50 hedefini
2015-2016 yılları için belirlediklerini ve söz konusu şirket yatırımı ile hedeflerini revize ettiklerini
belirten Kibar, “Bu yıl, bu şirketle
Avrupa’da doğrudan yatırım yapma kararı aldık. Türkiye piyasası
içinde alanında lider olan markamızın AES Europe ile dünya çapında lider markalardan birisi haline
gelmesini hedefliyoruz. Bu hedef
doğrultusunda, burada ilk etapta
satış ve teknik destek sağlayaca-
ğız. Sonrasında ise, üretimin
bir kısmının Avrupa’ya kaydırılması hedefimiz var” diye
konuştu.
“Ürün gamımızı
genişlettik”
Mevcut
makinalarında yenilikler yaparak, ürün
gamlarını
genişlettiklerini
dile getiren Volkan Kibar,
şöyle konuştu: “Ürünlerimizi
Alman ve İtalyan teknolojisi
ile geliştirip çeşitlendiriyoruz. Üretim yaptığımız alanlarda pazardan büyük bir
pay edindik. İthal makinalarda önemli rakiplerimiz vardı.
Ancak, gelinen noktada onlara karşı önemli avantajlar
kazandık.”
Üç farklı üretim alanı ile toplam 12 bin metrekarede imalat
gerçekleştirdiklerinin bilgisini veren Kibar, özellikle mobilya sektöründe ihtiyaç olan ve daha önce
yapılmamış makina üretimlerini
gerçekleştirerek, sektördeki açığı
kapatmaya odaklandıklarını vurguladı. Mevcut Raptor modelinin
çalışma hızı ve hassasiyetini artırarak, geçtiğimiz yılın ikinci yarısı
itibariyle Raptor Super modelini
piyasaya sunduklarını anımsatan
Volkan Kibar, söz konusu makina
ile mevcut hızı yüzde 30 oranında
artırdıklarının bilgisini verdi.
“Matadoor, büyük
ilgi gördü”
Türkiye’de kapı sektörünün
makina ihtiyacının yüzde 40’ını firmalarının karşıladığını ifade eden
Volkan Kibar, “Kapı sektöründe
verimliliği artırmak üzerine 2,5
dakikada bir kapı imal edebilen
Matadoor satışımızı önceki yıllarda oldukça başarılı gerçekleştirdik.
Söz konusu ürün, üç makinayla
yapılan işlemi bir makinayla 2,5
dakikada yapabiliyor. Kapıda hem
seri üretime geçişin öncüsü olduk,
hem de firmaların üretim maliyetlerinde ciddi düşüş sağladık. Bu yıl
da, iki dakikada kapı imalatı gerçekleştirebilecek yeni hatlar üretiyoruz” dedi.
Mobilya sektörüne yönelik ise,
Raptor, Vega ve Cabinet Vision
makinalarının üretimini gerçekleştirdiklerini belirten Kibar, 2010
ve 2011’de yüzde 100, 2012 ve
2013’te de yüzde 40 büyüdüklerini ifade etti. Geçtiğimiz yıl üretimlerinin yüzde 30’unu ihracata ayırdıklarını kaydeden Kibar, bu yıl ise,
yüzde 50 ihracat hedeflediklerini
belirtti. Kibar son olarak, başlıca
ihracat pazarlarının ise; Ortadoğu,
Avrupa ve Güney Afrika olduğunu
da sözlerine ekledi. ■
Volkan Kibar,
“Ürünlerimizi
Alman ve İtalyan
teknolojisi ile geliştirip
çeşitlendiriyoruz” diye
konuştu.
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
85
MAKALE
Satış örgütlerimizi
değerlendirebilir miyiz?
Ahmet Levent ÖNER
SED (Stratejik Eğitim ve Danışmanlık)
Uzman Eğitmen & Kıdemli Danışman
İ
şletmelerin lokomotifi olan, fakat
çoğu zaman da şımarık çocuklar
gibi davranan satış örgütlerimizi
değerlendirebilir miyiz? Bir işletme;
mevcut kapasitesini tam kullanmak,
verimli bir şekilde çalışarak, kaliteli
ve satılabilir çıktılar üretmek için kurulur. Bugün artık kâr kuruluşu olmayan bir işletmeden bahsederken
bile; verimli, kaliteli sonuçlar üreterek, kuruluş amacına olabildiğince
az fire ile (ideali sıfır kayıp ve sıfır
firedir) ulaşan kuruluşları dikkate
almak zorundayız. Kötü yönetilen
ve gelir/gider dengesini ayarlayamayan her türlü kuruluş; (ister vakıf, ister devlet veya belediye olsun)
zarar edecek, amaçlarına ulaşmakta
sıkıntılar çekecek, kaybedecek ve
belki de yok olacaktır. Özetlersek;
kapasitesinin tamamını kullanarak,
tam verimle ve kaliteli sonuçlar
üretmek için çalışmak her tür işletme için esastır. Kıt kaynakların bilimi
olan ekonomi; işletmelerde de en az
86 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
kayıp ile en az girdiyi, en kaliteli ve
fazla çıktıya dönüştürmek olarak
özetlenebilir. Biz buna performans
göstermek de diyoruz. İşletmelerin
genel performansı takım çalışması
ile gelişir. Satın almadan üretime,
üretimden satışa işletmenin esas
fonksiyonları ve bunlara destek olacak her türlü bölüm ve birimin performansları, işletmenin nihai performansına katkı sağlar.
Bugünkü konumuza giriş yapacak olursak, işletmelerde performansı en kolay ve en şaibesiz
değerlendirilebilecek olan bölüm,
hiç şüphesiz satış bölümüdür. Satış
bölümleri, ölçülmesi en kolay unsur
olan para ile doğrudan ilgili bölümlerdir. Bir işletmede, satın alınarak
depolanan ve/veya üretilen ürünleri
satmak sureti ile değerlendirerek,
karşılığında para veya para ile ölçülebilen bir başka nesneyi işletmeye
geri getiren bölüm elbette satış bölümüdür.
Satıcılık, etkili iletişim
kurabilmeyi gerektirir
Satış işi veya satıcılık, iyi beşeri
ilişkiler kurmayı, bunun için de et-
kili iletişim kurabilmeyi gerektirir.
Satış, dışa dönük bir iştir. Dışa dönük bir kişilik profili gerektirir. Satış
profesyonelleri, ömürlerinin önemli
bir kısmını işletme dışında, piyasada, müşterilerin yanında geçirmek
durumunda kalan insanlardır. Bu
özgürlük hemen her işletmede,
satış dışındaki bölümlerce adeta
kıskanılır, satış işi, kolay ve derinliği olmayan bir işmiş gibi görünür.
Satıcıların neredeyse tamamı da,
parayı kendilerinin getirdiğini hatta
kazandığını düşünerek, diğer birimlerdeki çalışanları adeta işlevsizmişler ve kolay para kazanıyorlarmış
gibi görürler. Aslında, birçok satıcı
tam anlamı ile profesyonel çalışmamaktadır. Bu nedenle, aslında
kendileri kolay para kazanmakta ve
durumu idare etmektedirler. Zira,
satıcıların çoğunluğu, müşterileri
ile sadece iyi ilişkiler kurarak, sipariş
memurluğu yapmak sureti ile günlerini geçirebilmektedirler.
Sadece etkili iletişim
kurmak yeterli değildir
Gerçek satıcılar yani tam profesyonel diye adlandırılabilecek satıcılar, elbette önce etkili iletişimi ve
insan ilişkilerini öğrenmiş kişilerden
çıkar. Fakat bu özellik, kalıcı ve büyük satış başarıları için yetmez ve
100 satıcıdan sadece 20 kadarında
aşağıda sayacağım şu özellikler de
gelişmiştir:
■ Çok sık ve planlı müşteri ziyareti yaparlar. Zamanlarının yaklaşık yüzde 75’i, ofis dışında müşteri
yanında geçer. Yurtdışında satış
yapanlarda da bu oran yüzde 25’in
altına düşmez.
■ İşletmelerinde bir sistem olarak kurulmamışsa bile, ABC analizi
veya 80/20 kuralı olarak da bilinen
Pareto Mantığı ile yaptıkları kişisel
bir rut ya da ziyaret planları mutlaka
vardır.
■ Müşterilerindeki görüşmeleri kendileri yönetir ve görüşmenin
MAKALE
çok verimli olmasını, gereksiz “geyik muhabbeti”nin uzamamasını
sağlarlar.
■ Mutlaka yeni ve potansiyeli olan müşteriler bulur, işletmeye
kazandırırlar.
■ Büyük müşterileri veya bayilerini eğitir: Yönetim bilimi ve insan idaresi konusunda onların da
gelişip, daha da başarılı olmalarını
sağlarlar. Ürünü nasıl satacaklarını
bizzat yaparak, yani satışı yaparak
gösterirler/öğretirler.
■ Kendi fikirleri ile müşterilerine
gidip, müşterinin yönlendirilmesi ile
gereksiz şikâyet ve ağlamaları ile
dolup, fikirlerini satamadan, müşterilerinin fikirleri ile geri gelmezler.
■ Pazarlık tekniklerini çok iyi öğrenmiş ve içselleştirmişlerdir. İyi pazarlık eder, müşterilerini kırmadan
en kârlı satışları yaparlar.
■ Paranın değerini çok iyi bilirler. Gerek açık hesap takip ederek
kapatmakta, gerekse kısa vadeli
kıymetli evrak almakta ustalaşmışlardır. Parayı çok hızlı geri çevirirler.
Para istemekten çekinmezler. Tahsilat sihirbazı gibidirler.
■ Yeni ürünlerini çok iyi ve hızlıca öğrenirler. Müşterilerine sadece
alıştıkları eski ürünleri değil, yeni
lanse edilen ürünleri de satarlar.
İkna yetenekleri çok gelişmiştir.
■ Müşterilerini önce kendilerine
ve tabii sonra da işletmelerine bağlamışlardır. Aidiyet duygusu yaratırlar ve kendilerinde de bu duygu
gelişmiştir.
■ Kısa, öz ve hikâyeden arınmış
raporlar yazar ve piyasadan realist
haberler verirken, yapıcı ve kazandırıcı öneriler de getirirler.
Yukarıda saydığım bu nitelikleri
eksik olan satıcılar;
■ Mutsuz ve şevksiz satıcılardır.
■ Bu tip satıcılar, rakiplerden,
ürünlerden, trafikten, kısaca her
şeyden şikâyet ederler.
■ Kaçamak dövüşürler ve hayatları bahaneler bulmakla geçer.
■ Buna karşılık, “gece karanlığında sokaklarda korktukları için
şarkı söyleyen çocuklar” gibi sesleri
ve havaları yüksektir.
■ Boş bir özgüven hatta bazen
bir büyüklük kompleksi ve egoizm
sergilerler.
■ Kendi eksikliklerini görmezler
ve kimseleri beğenmezler…
Performansı artırmak
için neler yapılabilir?
Durum üç aşağı, beş yukarı böyle ise, satıcıları hem motive etmek,
hem de eksik yönlerini tamamlamalarını sağlamak ve performanslarını
daha iyi takip ederek, işletmenin de
nihai performansını artırmak için
neler yapabiliriz? Bu sorunun cevabını takip eden satırlarda sizlerle
paylaşmak istiyorum:
■ Satış örgütünün detaylı ve öğretici iş tariflerini mutlaka hazırlayınız. Mevcut iş tarifleri varsa, mutlaka geliştiriniz.
■ Satış profesyonellerinin performanslarını takip ederken bu iş
tariflerinden yararlanınız ve en az
yılda iki kez, madde madde iş tarifleri üzerinden geçerek, varsa eksik
yaptıkları görevleri hatırlatınız. İş
tariflerinin her bir maddesini; tam,
yarım, çeyrek veya hiç yapılıyor şeklinde puanlayarak, bir iş tarifi performans puanı elde ediniz.
■ Satış profesyonellerinin, liyakat değerlendirmesi kapsamında
mutlaka;
■ Zamanı verimli kullanmayı,
■ Empatik iletişim kurabilme becerisi ve ikna etmeyi,
■ Pazarlık kazanma becerilerine
sahip olmayı katarak, bu konularda
ağırlıklı puan vermek sureti ile değerlendirme yapınız.
■ En önemlisi de, her satış profesyonelinin aşağıda sayacağım
konularda net ve rakamsal olarak
değerlendirilmesini sağlayınız. Bu
konular sırası ile;
■ Yıllık ciro hedefini tutturmak
(Üçer aylık dönemlerde takip edilmelidir. Fakat, hedefler iyi tartışılarak, her yıl Aralık ayının son haftasında veya en geç ilgili yılın Ocak
ayının ilk 10 gününde verilmelidir).
■ Belirlenmiş miktarda ciro yapacak yeni müşteriler bulunması.
İşin, piyasanın ve dağıtım şeklinin
durumuna göre, hedef verilecek yıllık yeni müşteri sayısı belirlenmeli ve
bu hedefin de takibi sağlanmalıdır.
■ En önemli kriter olarak da,
paranın hızlı geri dönüşü dikkate
alınmalıdır. Fatura kesilmesinden
itibaren, açık hesabın kapatılması,
ortalama tahsilat süresi (alınan çek
ve senetlerin ağırlıklı ortalamaları)
bu kriteri oluşturur.
Böylece, verilecek bu hedeflere
göre, satıcıların performansı takip
edilerek değerlendirilir.
Bununla ilgili örnekler vermek
istiyorum:
■ Örnek 1: Yeni satış noktaları bulunması istenen bir işletmede
aynı zamanda tahsilat da önem arz
ediyorsa;
■ Yıllık ciro hedefini tutturmak
yüzde 30 ağırlık
■ X adet yeni müşteri bulmak
yüzde 30 ağırlık
■ Parayı hedef zamanda çevirmek yüzde 40 ağırlık
■ Örnek 2: Ciro artırılması ve
tahsilatın da iyileştirilmesi gereken
bir işletme için;
■ Yıllık ciro hedefini tutturmak
yüzde 50 ağırlık
■ Parayı zamanında çevirmek
yüzde 40 ağırlık
■ Y adet yeni müşteri bulmak
yüzde 10 ağırlık
Bunlara ilave olarak, satış profesyonellerinin
performanslarını
ölçerken, konulabilecek bir başka
kriter de, yeni ürünlerin satış cirosu
ve adedi gibi konulardan seçilebilir.
Ancak ben, az sayıda ve üzerinde iyi
tartışılmış kriterlerlerin konulmasından yanayımdır.
İşletmede var olan veya kurulacak bir ERP sistemi, tüm bu konuların hassas ve adeta hatasız takip
edilmesini sağlayabilmektedir. Satıcılar, hedefsiz ve tabirimi lütfen mazur görün, “başıboş” bırakılırlarsa
işletmeye en fazla zarar verebilecek
olan insan gücünü teşkil ederler.
Bu zararlar;
■ Verimsiz satışlar,
■ Küsen hatta kaçan müşteriler,
■ Geç gelen para ve uzayan tahsilat süreleri,
■ Boşuna harcanan vakit,
■ Sık sık değişen satıcılar şeklinde de kendisini göstermektedir.
Satıcılar, işletmelerini abad etmede de, berbat etmede de başrol
oyuncusudurlar. Bu gerçeği unutmaksızın; çalışan bir performans sistemi kurarak, bunu sürdürmeniz ve
tabii sadece satış bölümünüz için değil, tüm bölüm ve birimlerinizin çalışanları için de bu sistemi peyderpey
kurmanız çok yararlı olacaktır... ■
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
87
MAKALE
Ekonomik gelişme sürecinde
lisansla zaman kazanmak
Kemal YAMANKARADENİZ
Destek Patent A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı
İ
letişim teknolojisinin hızla gelişmesi sonucunda, her türlü
bilgiye kolayca ulaşılabilmekte
ve üreticiler neredeyse aynı bilgiyi,
teknolojiyi kullanmaktadır. Bu sebeple, ürünler arasında fark yaratmanın da giderek zorlaştığı günümüz ekonomisinde, tercih edilme
kaygısı da gittikçe büyümektedir.
Çünkü, ürün ve hizmetlerin kalitesi
kadar, marka imajlarının etki gücü
de önem arz etmektedir ki; bu imaj
tüketicilerin tercihlerini belirlemektedir. Ancak, son yıllarda hayatımıza giren ve Türkiye’de de yaygınlaşmaya başlayan markalaşma
kavramı da, diğer her şeyde olduğu
gibi avantaj ve dezavantajları beraberinde getirmektedir.
Taklit edilme riski
her zaman vardır
Marka sahibi, ürününü her türlü
tehdit ve taklide karşı koruma altına
almak zorunda kalırken, tüketici de,
satın aldığı malın orijinal mi, yoksa
taklit mi olduğundan emin olamamanın kaygısını yaşamaktadır. Marka ne kadar tanınmış olursa olsun,
taklit edilme riski marka sahibini
her zaman tehdit etmektedir. Markamızı tescil ettirmek ve patentle
koruma altına almak biraz olsun bu
tehdidin önüne geçilmesine katkı
sağlayacaktır. Ancak; marka, patent
ve endüstriyel tasarımların tescili
uzun zaman aldığı için, yapılabilecek diğer işlemleri de göz ardı etmemek gerekir ki, bunların başında
lisans gelmektedir.
Lisansla taklit edilme
riskinin önüne
geçebilirsiniz
Lisansla ihtiyaç duyulan hakların hemen alınıp uygulanabilmesi
88 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
mümkün olmaktadır. Tescilli markanın, patentin veya endüstriyel tasarımın kullanım hakkını belli bir süreliğine almak anlamına gelen lisans
sayesinde, pazarı hazır olan ürünler
hemen piyasaya sürülebilmektedir.
Ülkemizde henüz tam anlamıyla
bilinmeyen bu uygulama, gelişmiş
ülkelerde çokça tercih edilmekte ve
bu da, ekonomiyi geliştirip, zenginliği artırmaktadır. Lisans ile zaman
kayıplarını en aza indiren firmalar,
üretime odaklanmakta ve taklit edilme riskinin önüne geçebilmektedir.
Ekonomimize büyük
yarar sağlayacaktır
Lisans veren açısından da, gelir
modeli olan sistemde karşılıklı kazanım söz konusu olmaktadır. Patentlerin Korunması Hakkındaki Kanun
Hükmündeki Kararname’nin 39.
maddesi de, üç yıl içerisinde üretimde kullanılmayan patentlerin zorunlu lisans verme esasını getirerek,
tekel hakkı tanınabilmesinin hiçbir
zaman sürekli kullanımdan uzak
tutulamayacağını hükme bağlamış
bulunmaktadır.
Marka, patent ve tasarım haklarının korunması, ekonominin dinamik
bir yapıda değişmesini sağlayacaktır.
Tescille sınırlı kalmayıp, bunları lisansla ekonomiye kazandırmanın ülkemiz ekonomisi adına büyük yarar
sağlayacağı kesin bir gerçekliktir. ■
MAKALE
AL 5005’in delinmesinde işleme
parametrelerinin çapak boyutları
üzerine etkilerinin deneysel
incelenmesi
Yrd. Doç. Dr. Erkan BAHÇE
İnönü Üniversitesi
Makina Mühendisliği Bölümü
Doç. Dr. Cihan ÖZEL
Fırat Üniversitesi
Konstrüksiyon ve İmalat Anabilimdalı
B
u çalışmada; Al 5005 malzemesi, kuru kesme şartlarında
farklı delme parametrelerine
göre delindi ve delik çıkış bölgesinde
oluşan çapak boyutları deneysel incelendi. Deneyler, HSS matkap uçları (5
ve 10 mm), devir sayıları (400, 800 ve
1200 dev/dak), ilerleme (0.1, 0.2 ve
0.3 mm/dev) ve uç açıları (90º, 118º,
130º ve 140º) kullanılarak yapıldı.
Deneylerde, matkap çapı, ilerleme
ve devir sayısı arttıkça çapak boyutlarının arttığı, uç açısının artmasına
paralel olarak da, çapak boyutlarının
azaldığı tespit edildi. Matkap uç açısının 90º ve 118º olması durumunda,
düşük devir sayısı ve ilerleme değerlerinde üniform, yarı sürekli ve taç
çapak oluşurken, yüksek devir sayısı
ve ilerleme değerlerinde de taç ve yarı
sürekli çapak oluştuğu görüldü. Matkap uç açısının 130º ve 140º olması
durumunda ise, üniform çapak oluştuğu tespit edildi.
Anahtar kelimeler: Delme
işlemi, alüminyum, çapak oluşumu,
çapak boyutları.
1. Giriş
Metal malzemelerin delinmesinde, çapak oluşumu ve deformasyon
sıkça görülen bir durumdur. Özellikle,
alüminyum malzemelerde çapak oluşumu ve oluşan çapakların minimum
seviyeye indirilmesi gün geçtikçe
önem kazanan bir problemdir. Çün-
kü, çapak oluşumu iş parçasının hassasiyetini ve kalitesini önemli derecede etkilemektedir. Örneğin; kenar
kısımlarda çarpılma payı oluşturması,
montajı zorlaştırması ve bir sonraki
talaş kaldırma işleminde, işlenmiş
yüzeyde deformasyonlar oluşturması
gibi birçok alanda etkisini göstermektedir [1].
Delme işleminde oluşan çapak,
delme şartlarından (tezgahın titreşimi, devir sayısı, ilerleme, kesme sıvısı
kullanılıp kullanılmadığı gibi), iş parçasından (sertliği, sünekliği, mekanik dayanımı, kalınlığı ve geometrisi
gibi) ve kesici takımdan (geometrisi,
takım aşınması, çapı ve malzemesi
gibi) önemli derecede etkilenmektedir [2-3].
Çapak şekli ve boyutu da oldukça önemlidir. Çünkü, bunlar deliğin
hassasiyeti ve parçanın karmaşıklığına bağlı olarak maliyeti artırmaktadır.
Çapak temizleme maliyeti, yüksek
hassasiyet gerektiren uçak motorları
gibi parçalarda, üretim maliyetinin
yüzde 30’unu, otomobil parçalarının
üretiminin ise yüzde 14’ünü oluşturur. Bu maliyeti azaltmak için en iyi
stratejilerden biri, çapak oluşumuna
neden olan temel olayları tespit ederek, bu olaylara karşı önlem almaktır
[4-6].
Çapak oluşumunun engellenmesi ile ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde, Kim ve Dornfeld [2], sünek
malzemelerin delinmesinde iş parçasının davranışlarını gözlemleyerek,
çapak oluşumunu önlemeye yardımcı
bir analitik model önermişlerdir.
Dornfeld ve Park [7], sonlu elemanlar yönteminden yararlanarak,
304 paslanmaz çelik malzemede çapak oluşumunu; kararlı durum, çapak
başlangıcı, gelişimi, ilk kırılma ve ça-
pak oluşumu olmak üzere beş kısma
ayırmıştır.
Nouari ve arkadaşları [8], 2024
T351 alüminyum alaşımını kuru delme işlemine tabi tutmuşlar ve işlenen
yüzeyin hem boyutsal doğruluğunun
iyi olması, hem de kesici takım ömrünün uzun olması için deneysel olarak
analiz ve optimizasyon yapmışlardır.
Lin ve Syhu [9], farklı kaplamalı
matkap uçları ile paslanmaz çeliklerin delinmesinde takım ömrünün ve
çapak oluşumunun iyileştirilmesi üzerinde çalışmışlardır.
Gillespie ve Blotter [10], talaşlı işleme sonucu oluşan çapakların
özellikleri ve şekli üzerine yapmış oldukları çalışmada; takım geometrisi,
delme parametreleri ve malzemeye
ait özelliklerin çapak üzerine olan etkilerini incelemiş ve oluşan çapakları
şekillerine göre sınıflandırmışlardır.
Kılıçkap [11-12], Al 7075 alaşımı
bir malzemenin delinmesi esnasında
delik çıkışında oluşan çapak yüksekliği ve delik yüzeyinin yüzey pürüzlülüğünü incelemiştir.
Sofranos ve Steve [6], çelik ve
benzeri malzemelerde matkap geometrisi ile kesme parametrelerine
bağlı olarak, çapak kalınlığı ve yüksekliğini minimum yapmak için bazı
varsayımlar yaparak bir analitik model
önermişlerdir.
Stein ve Dornfeld [13], paslanmaz
çeliklerin delinmesinde oluşan çapağın yüksekliği, kalınlığı ve geometrisi
üzerine bir çalışma sunmuşlardır.
Tosun [14], yaptığı çalışmada gri
ilişkili analiz (Grey relational analysis)
yöntemini kullanarak; AISI 4140 (DIN
42CrMo4) çelik malzemesinin yüzey
pürüzlülüğüne ve çapak yüksekliğine
etki eden delme parametrelerini farklı
matkap malzemelerini, kesme hızları-
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
89
MAKALE
Tablo 1. Deneylerde
kullanılan parametreler
ve değerleri.
nı, matkap uç açılarını ve devir başına
ilerlemelerini göz önüne alarak optimize etmiştir.
Lee ve Dornfeld [15], 304 paslanmaz çelik malzemeyi delmek
amacıyla tungsten karbür kaplamalı
parmak freze çakıları kullanmış ve
deliğin üst kısmında oluşan mikro
çapakların boyutunu ve tipini, kesme
hızı, devir başına ilerleme ve takım
uç yarıçapı gibi parametreler açısından incelemişlerdir.
Kim vd. [16], delme ve dış çapak
temizleme işleminin bir arada daha
rahat yapılabilmesi amacıyla, matkap
ucuna entegre edilmiş çıkarılabilir çapak temizleyiciden oluşan bir mekanizma önermişlerdir. Bu mekanizma,
Al 6061-T6 alüminyum alaşım malzemesi üzerinde farklı devir başına ilerleme hızları için uygulanarak analiz
edilmiştir.
Ko ve Chang [17], delme işleminde çapak oluşumunu azaltmak için;
SM45C, SS200, Al 6061 ve Al 2024
malzemelerde değişik geometrili
matkaplardan yararlanmışlardır. Delme deneylerinde tasarlamış oldukları
matkabın, klasik matkaplardan farklı
olarak; hem sertliği, uç açısı ve kesici
ağız sayısı artırılmış, hem de malzemenin kesilme direnci azaltılmıştır.
Min vd. [18], AISI 4118 paslanmaz çeliğin helisel matkap ucu kullanılarak delinmesinde oluşan çapak
boyutlarını minimum yapmak için ağ
tabanlı bir sistem geliştirmişlerdir.
Bu sistem, çapak kontrol tablosu
Tablo 2. Al-5005’in
kimyasal bileşimi ve
mekanik özellikleri.
90 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
ve çapak veri tabanından oluşturulmuştur. Çapak kontrol tablosu, kesme hızı ve devir başına ilerleme gibi
kesme parametrelerinin seçilmesini
sağlayarak, çapak boyutlarının tahmin edilmesine yardımcı olmuştur.
Çapak veri tabanına ise, takım geometrisi, iş parçası, kesme parametreleri ve oluşan çapaklar hakkındaki
bilgiler kaydedilmiştir.
Pande ve Relekar [19], malzemenin sertliğinin, matkap uzunluğunun
çapına oranının, devir başına ilerlemenin ve matkap çapının, çapak
yüksekliği ve kalınlığı üzerine etkisini
araştırmışlardır. Matkap çapının 8 ile
10 mm arasında olması durumunda,
çapak yüksekliğinde önemli derecede
bir azalma gözlemlenmiştir. Devir başına ilerleme ile talaş boyutunun doğru orantılı olduğu ve L/D oranın 0.45
ile 0.75 aralığında çapak boyutunun
nispeten daha düşük olduğu görülmüştür.
Kim vd. [20], metallerde mikro
delme işlemi sırasında ortaya çıkan
çıkış çapaklarını önlemek amacı ile
yapışkan malzeme kullanılmasını
önermişlerdir. Bu çalışmada, iş parçasının çıkış yüzeyi, cyanoacrylate
yapıştırıcı malzeme kullanılarak, bir
kopya kâğıdı ile homojen bir şekilde
kaplanmıştır. Çalışmada, destek olarak bu şekilde bir kaplama yapıldığında, deliğin etrafında oluşan gerilimin,
akma gerilmesinden daha büyük olduğu ifade edilmiştir. Alüminyum ve
bakır gibi sertliği düşük metallerde,
çıkış çapağının önlenmesinde cyanoacrylate yapıştırıcının etkili olduğu
gözlemlenmiştir. Ancak, 304 paslanmaz çelik gibi daha sert malzemelerde cyanoacrylate yapıştırıcının çapak
oluşumunu önlemediği görülmüştür.
Wang ve Zhang [21], pirinç bir
plakanın frezeleme işleminde kesme
yönünün çapak oluşumuna etkisini
araştırmışlar ve ilgili teorileri analiz
etmişlerdir. Kritik talaş derinliğinin,
çapakların oluşmasını sağlayan ana
faktörlerin belirlenmesi ve kesme yönünde oluşan çapakların azaltılması
için önerilerde bulunmuşlardır. Daha
önce yapılan çalışmalar göstermektedir ki; çapak boyutunun azaltılması
mümkündür, ancak tamamıyla yok
edilmesi mümkün değildir [22]. Bu
durumda, çapak oluşumu engellenerek veya minimum düzeyde tutulması sağlanarak maliyetleri düşürmek kaçınılmazdır.
Yukarıdaki çalışmalar incelendiğinde, genellikle 2000, 6000 ve 7000
serisi alüminyum alaşımları ile paslanmaz çelik malzemelerin işlenmesinde
kesme parametrelerin çapak oluşumları üzerine etkileri incelenmiştir. Ancak, havacılık, denizcilik ve otomotiv
gibi daha pek çok endüstriyel alanlarda yaygın olarak kullanılmakta olan
5000 serisinden alüminyum alaşımlar
ile ilgili olarak araştırmaların yeterince
yapılmadığı dikkati çekmektedir. Bu
çalışmada; Al 5005 malzemesi kuru
delme şartlarında, farklı devir sayıları,
ilerlemeler ve matkap uç açıları gibi
işleme parametrelerinin delik çıkış
bölgesinde meydana gelen çapağın
boyutları üzerindeki etkisini belirlemek için CNC freze tezgahında bir
dizi deneysel çalışma yapılmıştır.
2. Materyal ve metot
Bu çalışmada, Al 5005 alaşımına
iki farklı çap, dört farklı uç açısı, üç
farklı ilerleme ve devir sayılarında delme deneyleri uygulandı. Deneylerde,
dik işleme merkezli CNC freze tezgahı
(Taksan, TMC 700 V) kullanıldı. Tezgahın iş mili gücü 5.5 kW olup, devir
sayısı 50-8000 dev/dak, devir başına
ilerlemesi 0.1-0.6, iş tablasının X, Y ve
Z eksenlerindeki ilerleme değerleri ise
sırasıyla; 40-500, 20-600 ve 40-450
mm aralıklarındadır. Deney tasarımı,
faktöriyel (çarpımsal) tasarım dikkate
alınarak yapıldı. Faktöriyel tasarımda,
MAKALE
genelde değişik ve birbirleri ile ilişkili
olmayan faktörlerin belirli bir karaktere olan etkileri inceleme konusu yapılmaktadır. Faktöriyel tasarımda deney
tasarımı, değişken parametrelerin
(düzeylerinin) çaprazlama uygulaması sonucu ile ortaya çıkmaktadır [23].
Bu çalışmada, matkap çapı için 2, uç
açısı için 4, devir sayısı ve ilerleme
için ise 3 seviye kullanılarak, toplam
21.32.41= 72 farklı kombinasyon ile
deneyler yapıldı. Deneylerde değişken olarak kullanılan parametrelerin
değerleri ise, konu ile ilgili benzer çalışmalar dikkate alınarak tablo 1’deki
gibi seçildi.
Bu çalışmada, kesme sıvısı; gerek
delme parametrelerinin delik çıkış
bölgesinde oluşan çapakların boyutuna etkisini tam olarak gözlemlemek,
gerekse talaşlı imalata ekstra maliyet
katmasından [24] dolayı kullanılmadı.
Deneylerde kullanılan Al-5005 malzemesi 10 mm x 70 mm x 400 mm
boyutlarında olup, kimyasal ve mekanik özellikleri tablo 2’deki gibidir.
Malzemenin mekanik özellikleri ve
kimyasal bileşimleri alaşımın temin
edildiği firma tarafından belirtilmiştir.
Deney numuneleri üzerindeki delme
deneyleri, her bir deliğin eksenleri
arasındaki mesafe 20 mm olacak şekilde yapılmıştır (şekil 1).
Deneylerde, N tipi, 30º helis açısına sahip iki ağızlı DIN 338/RN HSS
matkap uçları kullanıldı. Bu kesici takımların sertlik değeri ise 65 HRc’dir.
Deneylerde, her bir kesici takım bir
kez kullanıldı ve her bir deney benzer çalışmalar dikkate alınarak [9-15]
üç kez tekrarlandı. Delme işlemleri
sonucunda, delik çıkış bölgesinde
meydana gelen çapak boyutlarının
ölçümleri, Leo Evo 40 marka Taramalı
Elektron Mikroskop (TEM) ve Leica
MZ 7.5 marka mikroskop kullanılarak
yapıldı. Bunun için deney numunesinden her iki mikroskoptan da anlık
görüntüler alındı ve bu görüntülerden ilk önce deliğin çevresi boyunca
meydana gelen çapak profilinin türü
(üniform, taç ve değişken çapak)
belirlendi. Daha sonra, bu çapak türlerine göre delik çevresinde oluşan
çapakların boyutları literatüre uygun
olarak [24-26], yükseklik ve kalınlıklarını hesaplamak için çapak profili
dört farklı bölgeye ayrıldı ve her bir
bölgeden ölçülen maksimum a ve mi-
nimum b değerlerinin ölçümleri yapıldı (şekil 2 ve 3).
Sonuç olarak, ölçülen bu değerlerin aritmetik ortalaması alınarak
bir deliğin çevresinde oluşan çapağın ortalama yüksekliği ve kalınlığı
belirlenmiştir.
3. Sonuçlar ve tartışma
Al 5005 malzemesinin soğutma
sıvısı kullanılmadan, farklı çaplarda,
uç açılarında, ilerleme oranlarında
ve devir sayılarında yapılan deneyler
sonucunda, delik çıkış bölgesinde
oluşan çapakların yükseklik ve kalınlık
değerleri sırasıyla şekil 4 ve şekil 5’teki
grafiklerde verilmiştir.
Grafikler incelendiğinde, devir
sayısının artmasına bağlı olarak, çapak yüksekliği ve kalınlığı artmaktadır (şekil 4 ve 5). Bunun sebebi, devir
sayısının artmasına bağlı olarak, ısı
miktarının artması ile açıklanabilir.
Çünkü matkap, delik çıkışına doğru ilerlerken, ısı miktarı arttığından
kesme bölgesindeki malzemenin sünekliliğini artırmaktadır [28]. Bu da,
fazla olduğu görülmektedir. Çapak
kalınlığı da, bu durum ile benzerlik
göstermektedir (şekil 6 d, e ve f).
Şekil 6’daki TEM görüntüleri, çapak
boyutlarının en belirgin elde edildiği
delme parametreleri dikkate alınarak
verilmiştir. Diğer parametreler için
verilmemiştir. Ayrıca, gerek çapak
yüksekliklerinin, gerekse çapak kalınlıklarının TEM görüntülerinde aynı
büyütme oranı uygulanmasına dikkat
edildi.
Şekil 4 ve 5’te; a, b ve c grafikleri incelenirse, ilerlemenin artmasına
bağlı olarak, çapak yüksekliklerinin ve
kalınlıkların da arttığı görülmektedir.
Şekil 1. Delme eksenleri
arası mesafe (kalınlık 10
mm).
Şekil 2. Çapak
yüksekliklerinin ölçümleri
(kesit görünüş).
Şekil 3. Çapak
kalınlıklarının ölçümleri
(perspektif görünüş).
plastik deformasyonun artmasına
neden olmaktadır. Bu durum, şekil
6’da verilen çapak yüksekliklerinin
ve kalınlıklarının TEM görüntülerinde
açık bir şekilde görülmektedir. Yine
matkap, delikten çıkmaya başladığı
anda malzemedeki kopmayan en son
ince tabakadaki kaymaların düzensiz
olduğu ve devir sayısının artmasına
bağlı olarak daha da arttığı görülmüştür. Şekil 6 a, b ve c’ deki çapak
yüksekliklerinin değişimleri incelendiğinde, devir sayısının artması ile
çapak yüksekliklerinin birbirine yakın
olduğu, ancak yüksek devir sayısında
(1200 dev/dak) delik çevresinde deformasyona uğramış miktarın daha
Bu durum, ilerlemenin artması ile kesilen malzeme miktarındaki artışın bir
sonucu olarak, yine kesme bölgesindeki deformasyon ve sıcaklıklardaki
artış ile açıklanabilir. İlerlemenin artmasına bağlı olarak ilerleme kuvvetlerindeki artış, deformasyona uğrayan
alanların artmasına neden olmaktadır
[29]. Bu durum, delik çıkış bölgesinde, kesme işlemine maruz kalmadan deformasyona uğrayan alanın
dışarıya çıkmasına neden olmaktadır
(şekil 7). Ayrıca, şekil 7 a, b ve c’de
çapak yüksekliklerinin değişimleri
incelendiğinde, ilerleme miktarının
artması ile çapak yüksekliğinin arttığı
ve çapak şeklinin ise giderek kararsız
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
91
MAKALE
Şekil 4. Delme
parametrelerine göre
çapak yüksekliklerinin
değişimleri.
Şekil 5. Delme
parametrelerine göre
çapak kalınlıklarının
değişimleri.
bir yapıya dönüştüğü görülmektedir.
Yine bu durum, şekil 7 d, e ve f’de
çapak kalınlıklarının değişimlerinde
de görülmektedir. Şekil 7’deki TEM
görüntüleri de, çapak boyutlarının
en belirgin elde edildiği delme parametreleri dikkate alınarak verilmiştir.
Diğer parametreler için verilmemiştir.
Benzer şekilde, matkap uç açı-
92 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
sı arttıkça, çapak yüksekliklerinin ve
kalınlıklarının azaldığı görülmektedir
(şekil 4 ve 5). Özellikle, uç açısı 90˚
olan matkap ile yapılan delme işleminde meydana gelen çapak yüksekliklerinin uç açısı 118˚, 130˚ ve
140˚’lik matkap ile elde edilen çapak
yüksekliklerinden daha büyük olduğu
görülmektedir. Bunun sebebi, uç açısı
azaldıkça, kesme ağzı uzunluğunun
artması ve deformasyona uğrayan
alanın artmasındandır. Ayrıca, matkap uç açısı azaldıkça kesme enerjisinin azalmasına [28,29] paralel olarak,
delik çıkış tabakasındaki ilk kırılma,
delik ekseninde gerçekleşmekte ve
deformasyona uğrayan alanın yine
kesme işlemine maruz kalmadan dışarıya çıkmasına neden olmaktadır
(şekil 8-a, b, e ve f). Uç açısının artmasına bağlı olarak, ilk kırılmanın ise
kesme kenarında oluştuğu ve çapak
yüksekliği ile kalınlığının azalmasına
neden olduğu görülmüştür (şekil 8-c,
d, g ve h). Şekil 8’deki TEM görüntüleri de, çapak boyutlarının en belirgin
elde edildiği delme parametreleri dikkate alınarak verilmiştir. Diğer parametreler için verilmemiştir.
Yine, Ø10 mm’lik matkap ile
yapılan delme işleminde meydana
gelen çapak yüksekliğinin ve kalınlığının Ø5 mm’lik matkaba göre daha
fazla olduğu görüldü (şekil 4 ve 5).
Bu durum, kesici ağzı uzunluğunun
artması ile ilişkili olarak, kuvvetlerin
artması [30] ve buna bağlı olarak da,
deformasyona uğrayan alanın artması şeklinde açıklanabilir (şekil 9 a
ve c). Ø5 mm’lik matkapta ise, deformasyona uğrayan alan daha azdır
(şekil 9 b ve d).
Çapak temizleme maliyetlerinin
yüksek olması nedeniyle, çapağın
boyutuna bağlı çapak şeklinin belirlenmesi önemlidir. Çapaklar daha
önceki araştırma sonuçlarına göre;
üniform çapak, yarı sürekli (yarı taç
çapak) ve taç çapak olmak üzere üç
şekle ayrılmıştır [7, 19].
Bu çalışmada, Al 5005 malzemesinin delinmesinde farklı çaplar, devir
sayıları, ilerleme oranları ve uç açılarında oluşan çapak şekillerinin TEM
görüntüleri şekil 10’da verilmiştir.
Matkap uç açısı 90º ve 118º olması
durumunda, düşük ilerleme ve devir
sayılarında yarı sürekli çapak ile taç
çapak oluşurken, yüksek devir sayısı
ve ilerlemede ise taç çapak oluştuğu
görülmüştür (şekil 10 a ve b). Bu;
matkabın deliğin çıkışında plastik
deformasyondan dolayı meydana getirdiği çıkıntı bütün yönlerde büyüyerek genişlemesinden ve çıkıntı maksimum noktasına kadar ulaştıktan
sonra ilk kırılmanın deliğin ekseninde
meydana gelmesin dolayı gerçekleş-
MAKALE
miştir [32]. Ayrıca, uç açısı 118º’de
düşük ilerleme ve devir sayılarında
yer yer üniform çapak oluştuğu görülmüştür (şekil 10’c). Matkap uç açısı
130º ve 140º olması durumunda ise,
üniform çapak oluştuğu görülmüştür
(şekil 8-c, d ve 10 c). Bunun sebebi
ise, ilk kırılmanın, kesme kenarında
meydana gelmesidir.
Şekil 6. 0.2 mm/dev,
90˚ ve Ø10 için çapak
boyutlarının TEM
görüntüleri.
Şekil 7. 800 dev/dak,
130˚ ve Ø5 için çapak
boyutlarının TEM
görüntüleri.
4. Sonuçlar
Bu çalışmada; Al 5005 alaşımının CNC freze tezgahında delinmesi
işleminde devir sayısı, ilerleme oranı
ve matkap uç açısının etkisine bağlı
olarak, iş parçasında oluşan çapak
boyutları hem deneysel, hem de
YSA model kullanılarak incelenmiştir.
Buna göre, çalışmadan aşağıdaki sonuçlar çıkarılmıştır:
■ Matkap uç açısı artarken, çapak
boyutlarının düştüğü görülmüştür.
■ Matkap uç açısının 90º ve 118º
olması durumunda, düşük devir sayısı
ve ilerleme değerlerinde üniform, yarı
sürekli ve taç çapak oluşurken, yüksek devir sayısı ve ilerleme değerlerinde de taç ve yarı sürekli çapak oluştuğu görülmüştür.
■ Matkap uç açısı 130º ve 140º
olması durumunda ise, genel olarak
tüm işleme parametrelerinde üniform
çapak oluştuğu görülmüştür.
■ En düşük çapak yüksekliği ve
kalınlığı 400 d/dak devir sayısında,
0.1 mm/dev ilerleme oranında ve
1400 uç açısına sahip kesici takımla
ulaşılmıştır.
■ Çapak boyutları üzerinde en
etkin parametrelerin önem derecesine göre sırasıyla; matkap çapı, uç
açısı, ilerleme ve devir sayısının olduğu görülmüştür.
4. Kaynaklar
[1] Dornfeld, D., 2005 “Micromachining and Burr Formation for
Precision Components”, Proc. MTTRF
2005 Meeting, San Francisco, July 7,
pp. 66-80.
[2] Kim, J. ve Dornfeld, D. A.,
Development of an Analytical Model
for Drilling Burr Formation in Ductile
Materials, Transactions of the ASME,
Vol. 124, 2002:192-198.
[3] Costa, E. S., Silva, M. B. ve
Macdhado, A. R., Burr Produced on
the Drilling Process as a Function of
Tool Wear and Lubricant- Coolant
Conditions, J. Of Braz. Soc. Of Mech.
Sci.&Eng., 2009: XXXI, 57-63.
[4] Dornfeld, D., 2004. “Strategies for Preventing and Minimizing
Burr Formation”, Codef: 1-18.
[5] Amanta, A., 1998, “Analyzing
Singnifiacance of Drill Bit Geomtry
using Artificial Neural Networks”,
Department of Industrial and Manufacturing Engineering, Wichita State
University.
[6] Sofronas, Steve A., 1975.
“The formation and Control of Drilling Burrs”, Ph. D. Thesis University
of Detroit.
[7] Min, S., 2001. “Modeling of
Burr Formation and Development of
Expert System”, Ph.D. Dissertation,
University of California, Berkeley.
[8] Nouari, M, List, G., Girot, F.
ve Coupard, D., Experimental analysis and optimisation of tool wear in
dry machining of aluminium alloys,
Wear, 255,2003:1359-1368.
[9] Lin, T. R. Ve Shyu, R.F., İmprovement of Tool Life and Exit Burr
using Variable Feeds when Drilling
Stainless Steel with Coated Drills, Int.
J. Adv. Manuf. Technol, 16, 2000:
308-313.
[10] Gillespie, L.K.ve Blotter, P.T.,
The Formation and Properties of
machining burs, J. Eng. Ind. Trans.
ASME. 98 (1976) 66-74.
[11] Kılıckap, E., Modeling and
optimization of burr height in drilling
of Al-7075 using Taguchi method
and response surface methodology, Int J Adv Manuf Technol, DOI
10.1007/s00170-009-2469-x.
[12] Kılıçkap, E., Al-7075’in Delinmesinde Oluşan Çapak Üzerine
Delme Parametrelerinin Etkisinin
İncelenmesi, I. Ulusal Talaşlı İmalat
Sempozyumu, İstanbul, 2-3 Ekim
2009, 142-150.
[13] Stein, J., David D., 1997.
Burr Formation in Drilling Miniature
Holes, Annals of the ClRP 46, 7, 7997. University of California, Berkeley,
[14] Tosun, N., 2006. Determination of optimum parameters for
multi-performance characteristics, in
drilling by using grey relational analysis, Int J Adv Manuf Technol 28, 450455.
[15] Lee, K., Dornfeld D., 2005.
Micro-burr formation and minimization through process control , Precis
Eng, 29, 246–252.
[16] Kim, K H., Cho C H., Jeon S
Y., Lee K.and Dornfeld D A., 2003.
Drilling and deburring in a single process, Proceedings of the Institution of
Mechanical Engineers, Part P I Mech
Eng B-J Eng , 217, 9, 1327-1331.
[17] Ko, S. L., Chang J.E. and
Kaipakjian S., 2003. Development of
Drill Geometry for Burr Minimization
In Drilling Cirp Ann-Manuf Techn ,
52,1, 45-48.
[18] Min, S, Dornfeld, D.A.,
Şekil 8. 1200 dev/dak,
0.1mm/dev ve Ø10 için
çapak boyutlarının TEM
görüntüleri.
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
93
MAKALE
Şekil 9. 1200 dev/dak,
0.3 mm/dev ve 1180 için
çapak boyutlarının TEM
görüntüleri.
Şekil 10. Al 5005’in
delinmesinde oluşan
çapak şekilleri.
1998. Consortium on Deburring and
Edge Finishing, University of California at Berkeley.
[19] Pande, S., Relekar, H., 1986,
“İnvestigations on Reducing Burr Formation and Prevention of it” Technical Paper, Society of Manufacturing
Engineers, page MR 75-480.
[20] Sudakaram, S., 1999. Effect
of Drill Geometry on Burr Height in
Drilling of Aluminum 20204-T3, Ph.
D. Thesis, Wichita State University.
[21] Wang, G.C., and Zhang
C.Y., 2004. Mechanism of Burr Formation in Milling Adv Eng Mater. 78281,259-260.
[22] Stringer, P., Byrne, G. ve
Ahearne, E., Tool design for burr re-
94 Makina Magazin
●
NİSAN 2014
moval in drilling operations, http://
www.ucd.ie/mecheng/ams/news_
items/Peter%20Stringer.pdf, erişim
tarihi:25.04.2010, 1-7.
[23] Tosun, N., Kuru C. Altıntaş E
. ve Erdin E. , 2010., J. Fac. Eng. Arch.
Gazi Univ. Vol 25, No 1, 141-146.
[24] Obikawa, T., Kamata, Y.,
Shinozuka, J., High-speed grooving
with applying MQL, International Journal of Machine Tools & Manufacture, 46, 1854–1861, 2006.
[25] Kim, J. S., 2000, “Optimization and Control of Drilling Burr
Formation in Metals”, Ph.D. Dissertation, University of California at
Berkeley.
[26] Leopold, J. SChmidt, G.,
2004, “Methods of Burr Measurement and Burr Detection”, VDIBericht. No:1860, pp.223-230.
[27] Lim, Ko. S., Kim, W., 2001
“Development of Effective Measurement Method for Burr Geometry”,
Department of Mechanical Design
and Production Engineering, Konkuk
University.
[28] Çengel, Y., 2001 Talaş Kaldırma prensipleri I-II, Nobel Yayın Dağıtım, İstanbul.
[29] Çakır, C., 1999, Modern Talaşlı İmalatın Esasları, Ceylan Matbaacılık, Bursa.
[30] Kurt, M., Kaynak Y., Bakır
B., Köklü U., Atakök G., Kutlu L.,
2009, “Al 2024-T4 Alüminyumun
Elmas Benzeri Karbon (DLC) Kaplanmış Matkaplarla Delinmesinde Kesme
Parametrelerinin Deneysel İncelenmesi ve Taguchi Optimizasyonu”, 5.
Uluslararası İleri Teknolojiler Sempozyumu (IATS’09), 13-15 Mayıs 2009,
Karabük, Türkiye.
[31] Min, S., Dorfeld D, 1998,
Research Report, Consortium on Deburring and Edge Finishing, University of California, Berkeley.
[32] Dornfeld, D.A., 2001, Research Reports “Three-Dimensional
Finite Element Modeling of Drilling
Burr Formation”, Consortium on Deburring and Edge Finishing, University of California at Berkeley. ■
Kaynak: VI. Makina Tasarım ve
İmalat Teknolojileri Kongresi.
SARI SAYFALAR
Börse
M
ASCHINEN
M
www.used-machines.com
ARKT
B O R S A
No: 213
Sarı Sayfalar
BORSA
BU SAYFADA YER ALMAK İÇİN:
■
Formu doldurun veya bu bilgileri içeren
bir metin gönderiniz (ilanlarınızda logo vb.
kullanılması durmunda logo
tarafımıza iletilmelidir.)
FİRMA ADI
:
ADRESİ
:
TELEFON
:
İLGİLİ KİŞİ
:
FİRMA V.D.
:
Garanti Bankası Kavacık Şubesi
Hesap No: (389) 1201 126 IBAN NO: TR25 0006 2000 3890 0001 2011 26
V. NO.
:
T. İş Bankası Altunizade Tic. Şb.
Hesap No: (1390) 14739 IBAN NO: TR57 0006 4000 0011 3900 0147 39
BOYUTLAR (st x cm) :
METİN
:
■
İlan bedelini banka hesabına yatırınız.
İlan formunu ve banka dekontunu bize iletiniz.
Dünya Süper Veb Ofset A.Ş. Hesap No:
Yapı Kredi Matbaacılar Sitesi Şb.
Hesap No: (692) 71960818 IBAN NO: TR48 0006 7010 0000 0071 9608 18
Adres: “Globus” Dünya Basınevi
100. Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar - İSTANBUL
Tel: 0212 440 28 66 - 67 Fax: 0212 355 35 52
E-mail: [email protected]
NİSAN 2014 ● Makina Magazin
95
MM KAPAKLAR NISAN 2014.indd 4-5
4/1/14 2:11 PM
MM KAPAKLAR NISAN 2014.indd 2-3
4/1/14 2:11 PM

Benzer belgeler