telgraf 453 - Telgraf Gazetesi – Londra

Transkript

telgraf 453 - Telgraf Gazetesi – Londra
Boris
Belediyeyi
Bırakıp Daiş’in
Peşine Düştü
Sayfa 5
Londra’da
Yüzlerce Kişi
Hükümetin
Nükleer
Programını
Protesto etti
Sayfa 14
Çete Üyesinin
İşlediği
Suçtan Tüm
Çete Üyeleri
Sorumlu
Tutulacak
Sayfa 15
telgraf.co.uk
Carşamba,
28/01/2015
Sayı
HAFTALIK HABER GAZETESİ
453
Seçimlere 99 Gün Kala,
Toplumumuzun
Önünde Büyük
Bir Fırsat
18 yıldır Edmonton seçim bölgesini temsil eden İşçi Partili milletvekili Andy Love’ın genel
seçimlerde tekrar aday olmayacağını açıklaması İşçi Parti içerisinde beklenmedik bir aday
yarışı başlattı. Yaşanan bu gelişme ile birlikte toplumumuzun yoğun yaşadığı bölgelerden birisi
olan Edmonton’da Britanya parlamentosuna bir Kürt milletvekili gönderme şansı doğdu.
Birçok farklı etnik kimlikleri bir arada barındıran Kuzey
Londra’nın Edmonton bölgesinde son dakika çıkan
milletvekili adaylığı yarışında aday adayları netleşmiş
durumda. 2 Şubat Pazartesi günü İşçi Parti merkezinin
yapacağı ön elemeden sonra, belirlenen aday adayları
arasında Edmonton’daki delegeler son kararı verecek.
Türkiyeli ve Kıbrıslı toplumun en yoğun yaşadığı
bölgelerden birisi olan Edmonton’da yarışa katılan
aday adayları arasında İbrahim Doğuş ve Feryal
Demirci’nin yanı sıra, Kingsley Abrams, Kate Osamor,
Joseph Ejiofor, Joanne McCartney, Luke Akehurst,
Ivana Bartoletti ve Doug Taylor gibi isimler yer alıyor.
Edmonton, İşçi Parti’nin Kalesi
İşçi Parti’nin 18 yıldır aralıksız olarak büyük bir farkla
kazandığı 64 bin seçmenli Edmonton bölgesi için
belirlenecek milletvekili adayının 7 Mayıs’ta yapılacak
seçimlerde seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Geçtiğimiz yıl yapılan yerel seçimlerde Edmonton’da
bulunan 7 seçim bölgesindeki 21 sandalyeli meclis
üyeliğinden 19’unu İşçi Parti kazanmıştı. 19 meclis
üyesinden 8 tanesi Kürt ve Türklerden seçilmiş durumda.
18 yıl aradan sonra geçtiğimiz hafta sürpriz bir şekilde
tekrar aday olmayacağını açıklayan milletvekili Andy
Love, Kendisi için çok zor bir karar olduğunu ancak
bırakmak için en doğru zaman olduğunu belirtmişti.
Ekinci: Bizim ölçümüz toplumdur
Konuyla ilgili görüş aldığımız Britanya Kürt Halk
Meclisi eşbaşkanı Bülent Ekinci, Edmonton’daki
milletvekili seçimini çok önemsediklerini belirterek,
kendi ölçülerinin toplum olduğunu ifade etti.
Ekinci şunları belirtti; ‘‘Britanya’da ve özelde de
Edmonton bölgesinde yaşayan Kürt nüfusu çok yoğun.
O açıdan Edmonton seçimlerini çok önemsiyoruz ve bu
konuda istediğimiz ölçülere uygun bir adayın seçilmesi
için çalışmalarımız devam ediyor. Siyaset toplum
için olmalı, aksi bir durum düşkünlüktür. Bu kadar
sömürü, göç, acı, gözyaşı, vatansızlık... Milyonların
çaresizliğini toplumla bağı olmayan, dahası toplumu
kendine meze edinen , toplumla ve mücadelesiyle bağı
olmayanlara olur demeyiz. Kariyerizme izin vermeyiz.
Bizim ölçümüz toplumdur; toplumun yanında duruyor
mu, toplumuna hizmet etmiş midir, toplumun kurumlarını
esas alıyor mu, yarın toplumuna hizmet edecek
mi, Kariyerizm’den uzak duracak mı, Demokratik
topluma inanıyor mu, halka bağlı mı, nitelikli ve
başarılımı ; bizim aradığımız aday niteliği budur.’’
Haberin devamı sayfa 11’de
Kobanê’de
Tarihi Zafer
YPG/YPJ savaşçılarının 134 gün
aralıksız direnişi sonucu Kobane
kantonun ilanının yıldönümüne bir
gün kala özgürleşen Kobanê kent
merkezi, DAİŞ’in insanlığa sunduğu
karanlığa karşı aydınlığın zaferi
olarak tarih sayfalarında ki yerini
aldı. Kobanê’nin özgürleştirildiği
haberi yayıldıktan sonra dünyanın
dört bir ucunda yaşayan Kürtler
ve dostları alanlara çıkarak zaferi
kutladı. Kobanê kent merkezinin
Daiş çetelerinden tamamen
temizlendiği haberi geldikten
sonra başkent Londra’da yaşayan
Kürtler ve dostları Haringey’de
bulunan Kürt Toplum Merkezinde
bir araya gelerek halaylarla
Kobanê’nin zaferini kutladı.
Devamı sayfa 12’de
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
2
Londra’da Ciwanên Azad
Kongresi Yapıldı
Başkent Londra’da, Ciwanên Azad’ın kongresi gerçekleşti. Haringey’de
bulunan Kürt Toplum Merkezi’nde yapılan kongreye çok sayıda genç katıldı.
Saygı duruşu ardından Kürt Halk Önderi
Abdullah Öcalan’ın Kürt gençliğinin özgürlük mücadelesindeki rolünü değerlendirdiği
konuşmanın yer aldığı sinevizyon gösterimi
yapıldı. Sinevizyon gösteriminden sonra Kürdistan, Ortadoğu ve dünyadaki gelişmeler ve
Kürt gençliğinin Avrupa’da yaşadığı sorunlar
ele alındı.
‘KAPİTALİZMİ YAŞAMA VE YAŞATMA!
Kongre, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nde lük mücadelesi saflarına katılarak yaşamını ŞİARI ÖZGÜR YAŞAMDA ISRARDIR’
yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı
duruşu ile başladı. Kongre, İngiltere’den özgür-
yitiren Özgür Roni ve özgürlük mücadelesinde
yaşamını yitirenlere adandı.
Kongre’de Ciwanên Azad adına yapılan
konuşmalarda, “İngiltere kapitalist modernite
sisteminin ilk tarihsel zaferine ulaştığı adadır.
Bundan dolayı günümüze kadar kapitalist modernite burada kendisini güçlü bir biçimde
yaşatmıştır. İnsanlar üzerinde hegemonyasını
kurmuştur. Bu temelde gençlerimize içi
boşaltılmış bir yaşam sunulmaktadır. Bunun sonucu artan çetecilik, uyuşturucu bağımlılığı ve
genç yaşta intiharlar artış göstermiştir. Özellikle
genç kadınlarımız sistemin özel olarak üzerinde
oynadığı ve iradesizleştirmek istediği bir kesimdir. Ciwanên Azad bu noktada genç kadınların ve
bir bütün olarak gençliğin kendisi ile buluştuğu
ve öncülük misyonunu gerçekleştirdiği bir
örgüttür” denildi.
Ciwanên Azad’ın “Kapitalizmi yaşama ve
yaşatma” sloganı ile başlattığı kampanyanın
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesini ve ideolojisini esas alarak, özgür yaşama dört
elle sarılmayı ifade ettiğine de dikkat çekildi.
Pratikte daha fazla eğitim, örgütlenme ve eylemsellik ile kampanyanın bir hamle yaratacağı
da vurgulanan konuşmada, “Yine bizi kendi
kuralları içinde tutarak yönetmek isteyen jeronkratik zihniyetlere karış kampanyamız gençliğin
öz iradesini ortaya koyacaktır” denildi.
Kürdistan’da
meydana
gelen
tüm
kazanımların Kürt Halk Önderi Abdullah
Öcalan’ın büyük çabaları ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenlerin direnişi ile
sağlandığı da belirtilen kongreye Roj Women
da bir mesaj gönderdi. Kongre KNK İngiltere
Temsilciliği tarafından da selamlandı.
Kongrede son olarak, yeni dönem için Şehit
Özgür Roni Gençlik Komünü seçildi. Genç
kadın, örgütlenme, öğrenci ve basın, kültür
komisyonlarından oluşan komün gelecek dönem için planlamasını da sundu.
Kongre alkış ve “Biji Serok Apo”, “Be Serok
jiyan nabe” sloganları ile sona erdi.
HAFTALIK
HABER
GAZETESI
ROJNAMEYA
NÛÇEYAN A
HEFTANE
Editör
Alaettin Sinayiç
[email protected]
Muhabirler
Esra Türk
Erem Kansoy
[email protected]
Grafiker
Yüksel Adıgüzel
[email protected]
Yayın Sahibi
Tel News Ltd.
Adres
33 Dalston Lane
London, E8 3DF
Telefon
0207 9230 838
0742 9481 490
Web
www.telgraf.co.uk
Reklam
[email protected]
Soru ve görüşleriniz:
[email protected]
BÜYÜK
REKLAM
KAMPANYASI
Kürt ve Türk toplumuna
ulaşmanın en iyi yolu
Tüm reklamlarınızda
%30 indirim
Tüm seri ilanlarınız
ÜCRETSİZ
www.telgraf.co.uk
[email protected]
07429481490 | 02079230838
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
3
4
Kobanê’deki Tarihi Zafer
KCC’de Halaylar İle Kutlandı
Kobane’nin çetelerden tamamen
temizlendiği haberi geldikten
sonra Haringey’de bulunan Kürt
Toplum Merkezinde bir araya
gelen yüzlerce kişi Kobane’deki
zaferi halaylarla kutladı.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
YPG/YPJ savaşçılarının 134 gün
aralıksız direnişi sonucu Kobane kantonun ilanının yıldönümüne bir gün kala
özgürleşen Kobanê kent merkezi, DAİŞ’in
insanlığa sunduğu karanlığa karşı aydınlığın
zaferi olarak tarih sayfalarında ki yerini aldı.
Kobanê’nin özgürleştirildiği haberi
yayıldıktan sonra dünyanın dört bir ucunda
yaşayan Kürtler ve dostları alanlara çıkarak
zaferi kutladı. Kobanê kent merkezinin Daiş
çetelerinden tamamen temizlendiği haberi
geldikten sonra başkent Londra’da yaşayan
Kürtler ve dostları Haringey’de bulunan
Kürt Toplum Merkezinde bir araya gelerek
halaylarla Kobanê’nin zaferini kutladı.
Yapılan kutlamadan sonra YPG ve PKK
bayrakları ile süslenen arabalar ile Haringey
bölgesinde konvoy şeklinde bir tur atıldı.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
5
Boris Belediyeyi Bırakıp Daiş’in Peşine Düştü
Londra Büyükşehir Belediye Başkanı, Boris Johnson, Güney Kürdistan’daki
İngiliz eğitimci askeri birliği ziyaretinde eline silahı alıp kameralara poz verdi.
Başkan Johnson Kürdistan
Bölgesel Hükümeti’nin davetiyesi üzerine, Güney Kürdistan’a
ziyarette bulundu. Johnson,
başbakan Nechirvan Barzani’yi
Erbil’de ziyaret etti.
Daiş’e karşı savaşan peşmergeye, eğitim vermek için Kürdistan’da bulunan Britanyalı askerleri de ziyaret eden Johnson,
kaleşnikovla poz verdi.
Toprağa uzanarak kaleşnikov
ile verdiği poz sosyal medyada
büyük ilgi gördü.
The Telegraph gazetesi, Johnson’ın ziyaret haberini ‘Boris
Johnson savaşı Daiş’e götürdü’
başlığıyla verdi.
Belediye Başkanlığının yaptığı açıklamaya göre, ziyaret,
Londra ve Kürdistan arasında
ticaret ilişkilerini güçlendirmeyi
amaçlıyor.
Stratford on Avon milletvekili, Kürt kökenli, Nahdim Zahawi ve Britanya başkonsolosu
da Johnson’a gezide eşlik etti.
Irak merkezi hükümet ile
Britanya ve Londra’nın ticari
bağlarının güçlü olduğunu ve
Kürdistan’nın istikrarlı olmasından yararlanmak istedikleri
belirtiliyor açıklamada.
Johnson’ın açıklaması şöyle:
‘‘Son on yılda Kürdistan Bölgesi
önemli ekonomik büyüme ve sosyal gelişim gördü, ve ben de buna
aktif bir müttefik olarak burada
bulunuyorum. Sadece Kürdistan
Bölgesi değil, aynı zamanda Irak’ın
tümüyle güvenliği ve zenginliği
için ortak çıkarlarımız var. Kürdistan Bölgesi ve Britanya arasındaki
bağ inanılmaz bir hızda gelişiyor…
ben de çeşitli konularda ortak
çalışmalar konusunda görüşmeye
memnuniyetle bakıyorum.’
6
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
7
Ekonomi Büyüyor,
Millet Fakirleşiyor
Britanya ekonomisi geçen yılın son çeyreğinde yüzde 0,5 oranında büyüyerek 2014 yılı
toplamında yüzde 2,6 büyüme oranına ulaştı. Bu büyümeye rağmen yoksulluk derinleşerek
devam ediyor.
açıkladığı verilere göre
ülkede geçen yılın 3.
çeyreğinde
ekonomik
büyüme
yüzde
0,7 oldu. Son çeyrekle
(%0,5) birlikte 2014’te
büyüme oranı 2007’den bu
yana en yüksek seviye olan
yüzde 2,6 ‘ya yükseldi.
Başbakan David
Cameron,
“Bugün
açıklanan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla büyümesi uzun
vadeli ekonomik planımızın işlediğini gösteriyor” dedi.
İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi’nin (ONS)
Maliye
Bakanı
George
Osborne
da
“Veriler
ekonominin
yolunda olduğunu ve
Britanya’yı
planımızın ekonomik
fırtınadan
koruduğumuzu
gösteriyor. Yüzde 2,6 oranında
büyüme 2014 yılında
büyük ekonomiler içesinde en hızlı büyüme”
değerlendirmesini yaptı.
Osborne, genel seçimlere 100 gün kaldığını
hatırlatarak, “Uluslararası iklim giderek kötüleşiyor.
Şimdi zaman ekonomik planımızı terk etme ve kaosa dönme zamanı değil” uyarısını yaptı.
Haringey Esnafı Sorunlarını Tartışmak
İçin KCC’de Biraraya Geldi
Haringey’de esnaflık yapan 25 dolayında işletmeci kendi sorunlarını tartışmak ve
çözüm bulmak amacıyla Haringey’de bulunan Kürt Toplum Merkezinde bir araya
geldi. Haringey Esnaf Birliği derneği başkanı Mehmet Şefik’in de katıldığı esnaf
toplantısına Britanya Kürt Halk Meclisi temsilcileri de katıldı.
Toplantının ana gündemlerinden birisi
de 1984 yılında kurulan Harringey Green
Lanes Traders Association (Haringey Esnaf Birliği Derneği) aracılığıyla sorunlarına
daha çabuk çözüm bulmak amacıyla derneğin
aktifleştirilmesiydi.
Esnaflar bu temelde
derneğin aktifleştirilmesi için 11 Şubat tarihinde kongreye gitme kararı da aldı.
Esnaflar ayrıca Haringey’de yoğun olarak
yaşanan Park sorunu, Çöplerin zamanında
toplanması, Caddenin ışıklandırılması ve vergi
gibi sorunları tartıştı.
Toplantıya katılan Britanya Kürt Halk
Meclisi temsilcileri de yaşanan sorunların
çözülmesi için esnaf ile birlikte aktif olarak bir
çaba içinde olacaklarını belirttiler.
Eğitim Köşesi
OKTAY
ŞAHBAZ
Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı
[email protected]
Haringey Belediyesi
gençlerden ne istiyor?
Koalisyon hükümeti (Konservatif ve Liberal Parti) iktidara geldiği
2010 yılından bu yana kesintileri ve sıkıntıları günlük hayatımızın bir
parçası yaptı. Tasarruf politikaları altında kamu alanında bir çok kesinti
yapıp günlük kullandığımız servisleri neredeyse bitirme aşamasına getirdi. Bir çok belediye bütçelerinin kesilmesi sonucu tasaruf planlarını
hayata geçirdi. Londra’da tasarruf politikaları bir çok belediye tarafından
uygulanırken bir belediye yaptığı kesintiler ile deyim yerindeyse resmen
gençlere ve çocuklara savaş açtı. Bu belediye Türkçe konuşan toplumun
yoğunlukta yaşadığı Haringey belediyesi. Gelin bu belediye şimdiye
kadar gençlerden neleri almış ve neleri almaya devam edecek beraber
bakalım.
Haringey belediyesi 2010 yılından bu yana verdiği hizmetlerden
yaklaşık 110 milyon sterlinlik tasarruf yaparak belediyenin verdiği bir
çok servisinden kesinti yapmıştı. İlk yapılan bu kesintilerde en çok dikkat çeken gençlik bütçesine yapılan 75%’lik kesinti ve kapatılan 12
tane gençlik merkezi oldu. Bunun ile beraber özellikle tatilde çocuklar için verilen yaz kampı ve aktiviteler gibi projeler tamamen ortadan
kaldırılmıştı. Bunlar da yetmiyormuş gibi bölgedeki ilk okulları bir proje
kapsamında akademi yapılmasına göz yummuştu. Kısacası gençlerin ve
çocukların hem sosyal hem de eğitsel alanlarına olumsuz bir şekilde müdahale etti ve etmeye devam ediyor.
Gel gelim 2015’e! Aynen 4 yıl önce olduğu gibi Haringey Belediyesi kamu (belediye) servislerine yaptığı kesintilere devam ediyor. Yine
hükümetin belediye fonlarını kısmasını bahane gösteren Haringey’in
işçi Partili belediyesi önümüzdeki üç yıla yayılacak 70 Milyon sterlinlik
kesintinin kararını onaylamak için 10 Subat’da bir araya gelecek. Bir
yandan tasarruf için bu kesintilere yapması gerektiğini söyleyen belediye diğer yandan da Tottenham stadyumu gibi bir çok özel projeye
milyonlarca para dökmekten geri durmuyor. Başta belediye çalışanların
bir kısmını işten çıkarmaya hazırlanan belediye bu kesintiler ile beraber
toplam kesintileri yaklaşık 200 milyon sterline çıkaracak. Peki bu sefer
gençlerin canı nasıl yanacak, bir bakalım.
* Çocuk Merkezleri’nin bütçesinde büyük kesinti yapılacak ve bir
çok çocuk merkezi kapanmayla yüz yüze kalacak.
* Kalan tüm gençlik merkezleri (12 tanesi 2010 da kapatılmıştı) kapanacak ve kalan gençlik bütçesinden büyük kesintiler yapılacak.
*Yaklaşık 633 belediye çalışanı işten çıkartılacak.
* Tottenham’da bulunan ve 4 okulda tarafından kullanan Marcus Harvey kütüphanesi kapatılacak.
* Parklar özelleştirilecek – yönetimi özel şirketlere devredilecek.
Çocuklar artık parkta da oynayamayacak.
* Haringey’deki İlk ve Ortaokul öğrencilerin aktivite ve tatil için gittikleri Pendarren House of Outdoor Education’in bütçesinden 220 bin
sterlin kesinti yapılacak – bu kesintinin ardından kapanması bekleniliyor.
Öyle görünüyor ki Haringey belediyesi bu kesintileri yaparken bölge
özelliklerini gösteren ve Ulusal İstatislik Bürosu tarafından açıklanan
önemli bilgilere bakmamış. Mesela işsiz gençlik sayısının ülke genelindeki en yüksek olduğu bölgenin Haringey’in bir semti olan Tottenham
olduğu. Yada yapılan EMA kesintilerinden en çok zarar gören kesimin
Haringey’deki gençler olduğu. O da bir yana çeteleşmenin yoğun olduğu
Haringey’de bunu bile bile gençlik merkezlerini yada tatil aktiviteleri
gibi sosyal alanları tamamen bitirmek gibi. Ya da 2011 yılında gençlerin
bu sıkıntılara karşı ilk sokaklara döküldüğü yerin Haringey olması gibi.
Neyse belki böyle ufak detaylar Haringey’in 57 belediye encümen üyesi
tarafından gözden kaçmıştır.
Yani aslında öyle görünüyor ki huylu huyundan vazgeçmiyor. Bahane
çok ama tek icraat kesinti, kesinti daha çok kesinti. Madem bu bölgede
yaşayan Türkçe konuşan toplumun sayısı yüksek, o zaman kendi seçtikleri belediye encümen üyelerinin nelere imza attıklarını bilmeleri
önemli. Ha bunu yaparken de yok bu İşçi Partisi, yok bu Liberal yada
Konservatif diye aldanmasınlar, partiler farklı olsa da icraatlar aynı!
Bunu anlamak için dahi olmaya gerek yok.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
8
Anketler İşçi Parti’nin Oylarının
Yükseldiğini Gösteriyor
Britanya’da yapılacak genel
seçimlere 99 gün kalırken,
kamuoyu yoklamaları Muhafazakar Parti ile İşçi Partisi arasındaki yarışın başa baş
geçeceğine işaret ediyor. Partilerin seçim kampanyaları devam
ederken “Populus” adlı araştırma şirketinin
yaptığı son ankete göre, muhalefetteki İşçi
Partisi’ne destek yüzde 35, Başbakan David Cameron’ın lideri olduğu Muhafazakar Parti’ye destek yüzde 34, Irkçı
politikalarıyla
gündemden
düşmeyen
Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’ne
(UKIP) destek yüzde 13, koalisyon
hükümetinin küçük ortağı Liberal Demokrat
Parti’ye destek yüzde 9, Yeşil Parti’ye
destek ise yüzde 6 civarında seyrediyor. Bir başka araştırma şirketi “Ashcroft”, Muhafazakar Parti ile İşçi Partisi’ne
desteği aynı oranda, yüzde 32 olarak gösterirken, “Survation” adlı kamuoyu araştırma
şirketine göre ise Muhafazakar Parti bir
puan farkla İşçi Partisi’nin önünde yer
alıyor. Siyasi parti liderleri genel seçim
yaklaştıkça kampanyalarına hız veriyor.
Muhafazakar Parti lideri ve Başbakan Cameron, basına yaptığı açıklamada, partisinin
tek başına iktidar olacağına inandığını ancak “zorlu bir mücadelenin” kendilerini
beklediğini dile getirdi. Cameron, olası İşçi
Partisi iktidarının ekonominin yeniden
kırılgan olacağı anlamına geleceğini
kaydetti. Britanya’da genel seçim 7 Mayıs 2015
tarihinde yapılacak ve siyasi partiler 650
koltuklu Parlamentonun alt kanadı Avam
Kamarası’na girmek için yarışacak.
Tek Tip
Sigara
Paketleri
Yolda
Sigarayı çekici olmaktan
çıkarmaya dönük planın bir
parçası olarak tartışılan tek
tip sigara paketleri yakında
Britanya’da da kanunlaşabilir.
Hükümet ülkede tüm sigara markalarının
tek tip pakette satılmasına yönelik planlarını
erkene alacağını açıkladı. Yasa tasarısının
Parlamentodan geçmesi halinde, ülkede
faaliyet gösteren tütün şirketleri, ürünlerini
kendi markalarını gösteren paketlerde satamayacaklar. Hükümet böylece sigarayı,
özellikle çocuklar için daha az ilgi çekici
hale getirmeyi hedefliyor. İngiltere’de sigara alışkanlığını azaltmak için ne boyutlarda
önlem alınabileceği on yıllardır tartışılan bir
konu. Sigara paketlerinin üzerinde sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin uyarılar
uzun bir süredir var. Televizyonda epeydir
ve yazılı basında da daha yakınlarda sigara
reklamları yasaklandı ve sigara tiryakilerini
bu alışkanlıktan vazgeçirme amaçlı parasız
programlar, yaygın şekilde duyurulmakta.
Sigara karşıtı kampanya yürütenler ise daha
fazla önlem alınmasını istiyorlardı.
Avustralya’da, tütün şirketlerinin sert
muhalefetine rağmen, 2012’de çıkarılan
yasayla sigara paketleri tek tip olarak
satılmaya başlanmıştı. Söz konusu tütün
şirketlerinden Philip Morris, halen Canberra
yönetimiyle mahkemede mücadele ediyor
ve Britanya’nın da benzer bir yol izlemesi
halinde burada da mahkemeye gitme tehdidinde bulunuyor. Avustralya’da tep tip haline
getirilen sigara paketleme uygulamasının
sigara içme oranlarını azaltıp azaltmadığına
ilişkin veriler çelişkili. Sağlık çevreleri,
yeni politikanın genel anlamda sigara
içme oranında düşüş olduğunu gösteren
çalışmaya dikkat çekiyor. Bu araştırmada
tütün sektöründe egemen olan, markasız
paketlerin karaborsacılığını teşvik edeceği
kaygılarının yersiz olduğunu savunuluyor.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
9
Quimantu & Most Art
Müzik Aracılığıyla
Londra Toplumlarını
Bir Araya Getirecek
Haber & Foto: Esra Türk
Müziksel çalışmalarla Londra’nın
çeşitli toplumlarını bir araya getirmeyi
amaçlayan Quimantu ve Most Art
çalışmalarını anlatmak için, Pazartesi
günü, Stoke Newington’da bulunan
Most Art sanat merkezinde bir basın
toplantısı düzenlendi.
Latin Amerikan ve dünya müzikleri
yapan Şili’li grup Quimantu ve Most Art
ortaklaşa sanat çalışmalarıyla farklı etnik
gruplarını bir araya getirip, kültürlerinin
zenginliğini tanıtmayı ve toplumlar arası
bağlar kurmayı amaçlıyorlar. Toplantıda,
özellikle islamafobi gibi sorunların toplumlar arasında mesafe açmasının önüne geçilmesi gerektiğinin vurgusunu yaparak, bunun
farklı toplumların birbirlerini tanımalarıyla
önüne geçirilebileceği belirtildi.
Quimantu’nun
kurucusu
Mauricio
Venegas-Astorga, grubun kemancısı Rachel Pantin, Oliver Fox ve Most Art genel
koordintörü Erdoğan Güccük’ün katıldığı
toplantıda, amaçları yanı sıra yapacakları
etkinliklerle ilgili bilgi verildi. Ortak
çalışmaları dahilinde Mayıs ayında üç günlük müzik festivali planladıklarını belirttiler.
Mauricio Venegas-Astorga tarafından
1981 yılında kurulan Quimantu’nun, 13
albüm çalışması bulunmakta ve Southbank Centre ve Queen Elizabeth Hall gibi,
Londra’nın önemli konser salonlarında
sahne almışlar. Güney Kore, Şili, Tayland, Fransa ve İrlanda’da konserler veren
grup Britanya Sanat Konseyi (Arts Council) tarafından destekleniliyor. Quimantu,
geçtiğimiz hafta, Heyvasor yararına Kürt
Toplum Merkezinde (KCC) düzenlenen
gecede sahne alıp, dinleyicilerden büyük
beğeni almışlardı.
Pantin ve Astorga, 1998 yılında kurdukları
Muziko Muzika ile gençlik orkestraları
oluşturup etnik kökenli yetenekli gençlere klasik müzik çalışmalarında yer alma
fırsatı sunuyorlar. Pantin, bağlamacıları da
orkestralarına dahil etmek istediklerini belirtti.
Geçen sene, bir ay süren başarılı bir sanat
festivali organize eden Güccük, Quimantu
ile çalışmalarıyla, toplumlar arası artan nefret ve şiddet olaylarına karşılık olarak birlik ve beraberlik sağlayacak çalışmalar yapmak istediklerini belirtti.
Astorga konser ve şarkılarında barış
ve özgürlük mesajlarını dile getirmekten
asla çekinmediklerini ve sanatlarının bir
parçası olduğunu ifade etti. Astorga, toplum
olmadan insanların kültürlerini birbirine
tanıtamayacaklarını ve bundan dolayı,
ücretsiz olarak gerçekleştirdikleri performanslarla topluma hizmet edebildiklerini
belirterek, özgürlük, adalet ve farklı insan
ve toplumlarla bağ kurmanın kendisi için en
önemli şey olduğunu anlattı.
Kobane’de, Daiş’e karşı YPG’nin
direnişini önemli bulan Astorga, Latin
Amerika’daki gerillalar ve dünya gerillaların
arasında büyük yakınlık olduğunu Kürt halk
önderi Abdullah Öcalan’ın Che Guevara ile
ortak yanlarının olduğunu gördüğünü belirtti.
Quimantu iki haftada bir Most Art’ta
sahne alıyor: 31 Ocak, 14 Şubat, 28 Şubat,
14 Mart ve 28 Mart. Adres: 86 Stoke Newington High Street, N16 7PA.
10
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
11
Baş sayfadaki haberin devamı...
Bu yönlü çalışmalarının devam
ettiğini belirten Ekinci, bir hafta
içerisinde konuyla ilgili geniş bir
açıklama yapacaklarını da sözlerine ekledi.
Erbil: Toplumun sesi
olabilecek birisi olmalı
Britanya Alevi
Federasyonu başkanı İsrafil Erbil ise
kendi adaylığı ile ilgili yapılan
tartışmalara
cevaben,
aday
olmadığını belirterek, toplumu en iyi şekilde temsil edebilecek birisinin seçilmesi için
çalışmaların devam edeceğini
açıkladı.
Erbil açıklamasında şunları
belirtti; ‘‘Söz konusu olan
milletvekilliği için toplumumuzu
en iyi şekilde temsil edebilecek
arkadaşlarımızla
görüşüyoruz.
Yapılacak
olan
seçimlerde
Edmonton’da yaşayan ve toplumumuzun tamamının sesi olabilecek, gençlik sorunlarımızı parlementoya taşıyabilecek, eğitim
sorunlarımıza çareler arayacak ve
tüm mazlumların temsilcisi olabilecek bir canın seçilmesi için
çalışmalar yürüteceğiz.’’
Edmonton’da İbreler
Doğuş’u gösteriyor
Londra’da yaşayan Kürt, Türk
ve Kıbrıslı Türk toplumun yakından tanıdığı isimlerden birisi
olan Ceftus direktörü İbrahim Doğuş’un seçilme şansının yüksek
olduğu kaydediliyor. Uzun yıllardır İşçi Parti içerisinde çalışmalar
yürüten Doğuş, merkezi ön elemeden geçtiği takdirde Türkiyeli ve
Kıbrıslı toplumun yüksek oranda
üzerinde konsensüs sağlayacağı
bir isim gibi gözüküyor.
Doğuş: Toplumu iyi tanıyan
bir adaya ihtiyaç var
Resmi olarak aday adaylığı
başvurusunu yapan Doğuş, gazetemize yaptığı açıklamada, toplumumuzun önünde tarihi bir fırsat
olduğunu ve bu fırsatın mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini
ifade etti. Doğuş sözlerini şöyle
sürdürdü; Edmonton toplumumuzun yoğun yaşadığı bir bölge.
Bölgede yaşayan halkımızın
yaşadığı
sosyal,
ekonomik,
kültürel ve eğitim gibi çeşitli
sorunlar
var,
gençlerimizin
karşı karşıya olduğu yığınla
sorunlar mevcut. Bu nedenler
toplumumuzun yaşadığı sorunları
çok iyi bilen ve bu sorunlar için
çözüm üretebilen bir adaya ihtiyaç
var. Parlamentoda toplumumuzu
temsil edebilecek ve aynı zamanda
onların sesi olabilecek bir adayın
seçilmesi için önümüzde tarihi
bir fırsat var ve bu fırsatın iyi bir
şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Bu konuda hepimiz tarihi bir
sorumlulukla karşı karşıyayız.’’
Yoğun bir kampanya yürüten
Doğuş kurum ve delegelerle görüşüp destek istiyor.
İBRAHİM DOĞUŞ
FERYAL DEMIRCİ
DOUG TAYLOR
IVANA BARTOLETTI
JOSEPH EJIOFOR
KATE OSAMOR
KINGSLEY ABRAHAM
LUKE AKEHURST
orada yaşayan diğer tüm etnik toplumlara hizmet edebilecek güçlü
bir sese ihtiyaç olduğunu belirtti.
Resmi aday adaylığı başvurusunu
yapan Demirci, yürüttüğü kampanyada ‘’Edmonton’da yaşayan
toplumları bir araya getirip, orada yaşayan herkes için iddialı
çalışacak, güçlü bir İşçi Parti’li
sese ihtiyacı var’’ sloganıyla farklı
kesimlerin desteğini bekliyor.
Ön eleme sonuçları Pazartesi
günü açıklanacak
Demirci: Güçlü bir
sese ihtiyaç var
Edmonton milletvekillliği yarışında yer alan bir diğer aday da
Feryal Demirci. İşçi Partili Hackney belediye meclis üyesi Feryal
Demirci, Edmonton’da yaşayan
toplumumuz başta olmak üzere
İşçi Parti genel merkezi
tarafından başvuranlar içerisinde
seçilecek isimler 2 Şubat pazartesi günü açıklanacak. Yapılacak
açıklamadan sonra ön elemeden
geçen aday adayları için delegeler posta yoluyla oy kullanmaya
başlayabilecek. Şubat ayının son
haftasında ise yapılacak toplantı
ile delegeler istedikleri aday için
oy kullanacak. Edmonton bölgesinde kayıtlı olan 390 civarında
delegenin yarısına yakını Kürt ve
Türk üyelerden oluşuyor.
7 Mayıs’ta Britanya 55’inci
kez sandık başına gidecek
Britanya parlamentosuna seçilecek 650 milletvekili için seçmenler 55’inci kez sandık başına
gidecek. Muhafazakarlar ve Liberal Demokratlardan oluşan koalisyon hükümeti döneminde sağlık,
eğitim ve sosyal yardımlar başta
olmak üzere birçok alanda yapılan
kesintilerden kaynaklı hükümete ciddi düzeyde tepkiler mevcut.
Yapılan son anketlere göre parlamentoda 257 sandalyeye sahip
olan İşçi Parti’nin oylarında artış
gözüküyor.
İşçi Parti Edmonton bölgesi
milletvekilliği adaylığı için partiye
başvuran isimler şöyle: İbrahim
Doğuş, Feryal Demirci, Kingsley Abrams, Kate Osamor, Joseph Ejiofor, Joanne McCartney,
Luke Akehurst, Ivana Bartoletti
ve Doug Taylor gibi isimler yer
alıyor.
12
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
‘Zaferimiz DAİŞ’in Dünyada
Bitişinin Başlangıcı Oldu’
YPG/YPJ Komutanları ve Kanton yöneticileri Kobanê’nin özgürlüğe kavuşması nedeniyle basın açıklaması düzenledi. YPG Kobanê Komutanı Mahmut Berxwedan,
“DAİŞ çeteleri bilsin ki nasıl ki Kobanê evleri onlara mezar olduysa, köylerimizde
onlara mezar olacak. Bu zaferimiz DAİŞ’in dünyada bitişinin başlangıcı oldu» dedi.
KOBANÊ’NİN ÖZGÜRLÜĞÜ
TARİHİ BİR GÜNE DENK GELDİ
Kobanê zaferinin Kobanê Kantonu’nun
kuruluş yıldönümünden bir gün önceye denk geldiğini hatırlatan Berxwedan,
“4,5 aylık direnişten sonra Kobanê’yi
insanlığın ve Kürt halkının düşmanlarından
temizledik” diyerek başladı. Kantonun
kuruluşunda ve 4,5 aylık direnişte yaşamını
yitirenler başta olmak üzere, rol alan herkesi
minnetle andıklarını ifade eden Berxwedan,
“Çizdikleri yolda yürüyeceğiz. Tek bir karış
toprağımız işgal altında kalanmayana kadar direneceğiz. Bu sözümüzü yineliyoruz.
Bu doğrultuda bizim yanımızda yer alan
başta Kürt halkı olmak üzere, tüm duyarlı
insanlığa teşekkür ediyoruz. Özelikle ilk
günden beridir Suruç sınırında ara vermeden her zorluğa rağmen bizimle olan sınır
nöbetçilerine selam ve teşekkürlerimizi iletiyoruz” diye konuştu.
Öte taraftan Kobanê direnişine havadan
destek veren ABD’nin öncülük ettiği koalisyon güçlerine, YPG/YPJ ile birlikte
direnen ÖSO güçlerine, ağır silahlar ile
destek veren Peşmerge güçlerine de teşekkür
eden Berxwedan, “Kobanê özgürlüğü tarihi
bir güne denk geldi. Ama mücadelemiz bitmedi. Kobanê üzerindeki tehlike kalkmadı.
Köylerimiz işgal altında ve köylerde
kurtuluş hamlesine devam edeceğiz. Bizim
mücadelemiz Demokratik Suriye toprakları
tamamen özgürleşene kadar sürecek. Bu
doğrultuda tüm Rojava ve Kobanê gençlerine bizimle durma çağrısı yapıyoruz. Köylerde başlayan 2’inci hamleye katılsınlar.
Köyleri birlikte özgürleştirelim” çağrısında
bulundu.
‘KÖYLERİMİZ DE DAİŞ’E
MEZAR OLACAK’
DAİŞ çetelerine tarihi bir yenilgi
yaşatarak, Kobanê kentini özgürleştiren
YPG/YPJ Komutanları Mahmut Berxwedan, Savunma Konseyi Başkan
Yardımcısı Arjin Hozan, Kobanê Kanton
yönetiminden Başkan Enver Müslüm,
Halk Meclisi Eş Başkanı Ayşe Efendi, kurum yöneticileri ve savaşçılar ile birlikte
Kobanê’de basın açıklaması düzenledi.
Toplantı Enver Muslim’in Arapça yaptığı
açıklama ile başladı. Muslim Arapça bir
konuşma yaparak “bizi bugünlere ulaştıran
ve dünyada barışın yayılmasını sağlayan
tüm şehitlerimizin anıları önünde saygıyla
eğiliyorum” dedi.
Muslim, Kobanê zaferini YPG/YPJ
savaşçılarına,
uluslararası
Koalisyon
güçlerine, destek veren güç ve çevrelere,
her dört parçadaki Kürdistan halkına ve
tüm özgürlük yanlılarına kutladı.
Daha sonra söz alan YPG Kobanê
Komutanı Mahmut Berxwedan, tarihi bir
günden geçtiklerini belirtti.
“Topraklarımızı özgürleştirmezsek 100
yıllarca DAİŞ faşizminin altında yaşamak
zorunda kalırız” uyarısında bulunan Berxwedan, “DAİŞ çeteleri bilsinki nasıl ki
Kobanê evleri onlara mezar olduysa, köylerimizde onlara mezar olacak. Bu zaferimiz
DAİŞ’in dünyada bitişinin başlangıcı oldu»
dedi.
‘ŞEHİTLERİMİZ SAYESİNDE
BUGÜNE GELDİK
Berxwedan’dan sonra konuşan Savunma
Konseyi Başkan Yardımcısı Arjin Hozan,
direnişe destek olan herkese teşekkür etti.
Kadının Kobanê’de ki direnişini sahiplenen, destekleyen herkese teşekkür eden Hozan, “Şehitlerimizin çizdiği yolda bugünlere
geldik. Onlara minnet borcumuz var. Tüm
dünya kadınlarını yanımıza davet ediyoruz.
Bizim yürüttüğümüz insanlık ve kadının
özgürleşme mücadelesidir” dedi.
Açıklamadan sonra “Bijî berxwedana
YPG/YPJ’ê”, “Bijî berxwedana Kobanê”
sloganları atılırken, savaşçılar havaya ateş
ederek Kobanê zaferini kutladı.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
13
21 Ülke Temsilcisi Daiş
İle Mücadele Kapsamında
Londra’da Buluştu
Aralarında ABD, Irak ve Türkiye’nin
de olduğu 21 ülke Perşembe günü
Londra’da Daiş ile mücadeleyi tartıştı.
Güney Kürdistan bölgesel hükümeti
başkanı Mesud Barzani toplantıya
Kürtlerin çağrılmamasını eleştirdi.
21 ülke temsilcisinin katıldığı toplantının
ardından bir açıklama yapan ABD dışişleri
başkanı John Kery şimdiye kadar Daiş’in liderlerinin yarısının öldürüldüğünü açıkladı.
Toplantı başlamadan önce BBC’ye konuşan
İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond da,
IŞİD’e karşı yapılacak çok iş olduğunu, gruba
yeni katılımların önüne geçmek, finansmanına
engel olmak ve güçlenmesine sebep olan “hikayenin” önüne geçmek istediklerini söyledi.
Toplantıda Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu temsil etti. Koalisyonun diğer
ortaklarından Türkiye’ye yöneltilen eleştiriler
arasında Suriye ile olan 911 kilometrelik sınırın
yeterince iyi kontrol edilememesi ve yabancı
cihatçılara engel olamaması da yer aldı.
Londra’ya hareket etmeden önce konuşan
Irak Başbakanı Haydar el Abadi, uluslararası
toplumun IŞİD’le çatışan birlikleri eğitmek
ve teçhizatlandırmak için daha fazla çaba
harcaması gerektiğini söyledi.
Toplantıya katılan ülkeler şunlar: ABD,
İngiltere, Avustralya, Bahreyn, Belçika,
Kanada, Danimarka, Mısır, Fransa, Almanya,
Irak, İtalya, Ürdün, Kuveyt, Hollanda, Norveç,
Katar, Suudi Arabistan, İspanya, Türkiye ve
Birleşik Arap Emirlikleri.
Barzani’den Tepki
Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başkanı
Mesud Barzani, terör örgütü Daiş ile mücadele
için Londra’da gerçekleştirilen ‹Koalisyon
Zirvesi’ne Kürdistan Bölgesi’nden temsilci
davet edilmediği için tepki gösterdi.
Barzani açıklamasında şunları belirtti;
‘‘Daiş’e karşı savaşan ülkelerin katıldığı
Londra Konferansı, Kürdistan Bölgesi’nin
Daiş terörüne karşı ağır bir savaştan geçtiği
dönemde düzenleniyor. Peşmerge de IŞİD
teröristlerine, kanı pahasına ağır darbeler indiriyor. IŞİD teröristlerinin saldırılarından sonra,
peşmergeler kanıyla yüzbinlerce mülteciyi,
birçok etnik ve dini grubu korumuş, birçok
bölgeyi de halkı arasında ayrım yapmaksızın
kurtarmıştır. Biz de herkesin şehitlerimize ve
kahraman peşmergelere saygı duyarak Kürdistan bölgesi temsilcisinin de bu konferanslara
davet etmesini bekliyorduk. Şüphesiz ki şu an
dünyada bir tek peşmerge terörizmle doğrudan
savaşıyor.”
Amed’de Kobanê Coşkusu
Kobanê’nin DAİŞ çetelerinden temizlenmesi, Amed’de binlerce kişinin katıldığı bir
mitingle kutlandı. Mitingde konuşan BDP Eş
Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Kobane’ye
destek veren peşmerge güçlerine teşekkür
ederek, “Kobane Kürtler arasında birliği
güçlendirdi. Bunun temeli Şengal’de atıldı.
Bugün meyvelerini Kobane’de verdi” şeklinde
konuştu. Yüksek, Hükümet Sözcüsü Bülent
Arınç’ın ‘Türkiye’nin bu konuda olumlu bir
rolü olduğunu umarım unutmazlar’ sözlerini anımsatarak “Biz sizin katkılarınızı hiçbir
zaman unutmayacağız ve bunun hesabını
soracağız” şeklinde konuştu.
DBP İl Eşbaşkanı Ali Şimşek, Kürtçe yaptığı
konuşmasına “Ne güzel bir gün değil mi? diyerek başladı. Kitleye “Kobanê’nin sıcaklığıyla
sizleri selamlıyorum” diyen Şimşek, “Uzun bir
süredir Kürtler ve Kürdistan üzerinde ağır silahlarla vahşi saldırlar gerçekleştiriliyor. Kirli
güçler ağır silahlarla saldırıyordu ama Kürt
gençleri, Kürt kadınları kocaman yürekleriyle
bu ağır silahlarla yapılan saldırıları püskürttü.
Kobanê kurtarıldı” şeklinde konuştu.
Ardından kitleye seslenen DBP Eş Genel
Başkanı Kamuran Yüksek ise, “Kobanê
özgürleşti bundan daha güzel ne olabilir
ki?” diyerek konuşmasına başladı. Yüksek,
Kobane’ye destek veren peşmerge güçlerine
teşekkür ederek, “Kobane Kürtler arasında
birliği güçlendirdi. Bunun temeli Şengal’de
atıldı. Bugün meyvelerini Kobane’de verdi”
şeklinde konuştu.
AKP’Nİ KATKILARINI HİÇBİR
ZAMAN UNUTMAYACAĞIZ
Suriye ve Rojava’ya yönelik sürdürülen
politikaları eleştirerek, hükümete yüklenen Yüksek, “Recep Tayyip Erdoğan, Kobanê düşsün diye her şeyi yaptı. Sınırları açtı,
yaralılarını tedavi etti, MİT’in TIR’larıyla
IŞİD’e silah taşıdı. Onlar Kobanê düşecek
diye İstanbul’da Kobanê’de kurulacak yeni
yönetimi bile belirledi ama bir şeyi hesaba
katmadılar; Kürt halkı 100 yıldır özgürlüğünü
arıyor. Bunu hesaba katmadılar” diye konuştu.
Özgürce
HATİCE GÜDEN
[email protected]
Hayal Gücü İktidarda!..
134 gün süren Kobanê direnişi/
direnişimiz, gerici faşist DAİŞ çetelerinin
yenilgisi ile zafere ulaştı. Umut kazandı!..
Örgütlülük kazandı!.. Siper yoldaşlığı
kazandı!..
Bizlere bu mutluluğu ve sevinci yaşatan,
yarınlara aydınlık bir gelecek umudunu
muştulayan başta Kobanê şehitleri olmak
üzere tüm kadın ve erkek savaşçıların asi
yüreklerinden öpüyor, önlerinde saygıyla
eğildiğimi belirtmek istiyorum...
Rojava devrimi; Kobanê zaferi ile sadece
Ortadoğu’da değil, aynı zamanda özgüveni
ellerinden alınmış, umutları karartılmış,
örgütlenme bilinci dumura uğratılmış ezilen
ve sömürülen dünya halkları üzerin de
büyük bir sarsıntı yaratacak.
Tüm dünyanın korkulu rüyası haline getirilen ve kendinden önce saldıkları korku ile
halkları emperyalist, kapitalist sistemlerin
himayesine sığınmaya zorlayan politika,
134 gün süren Kobanê direnişi ile çöktü.
134 gün... Birçoklarımız için belki de
çok önemi olmayan bir zaman dilimi.
Gelin hep birlikte empati yapalım...
On yıllardır birçoklarının kimlikleri bile
bulunmayan, yok sayılan, ötekileştirilmiş
bir toplum olduğunuzu hayal edin.
Eğitimden, sosyal gelişim olanaklarından,
sağlık hizmetlerinden, sosyal hizmetlerden
mahrum bırakılmış bir halk olarak; ilk kez
kendi kendini yöneten ve tüm olanakları ve
hakları her ulus ve mezhepten insanlarla eşit
paylaştığınız bir dünya inşa ediyorsunuz...
Güçleriniz, olanaklarız sınırlı ama mutlusunuz. Taaki, karanlık bir bulut üzerinize
yeniden çökünceye dek.
İhanete uğramışsınız... Hem de
kardeşleriniz
tarafından.
Üzerinde
yaşadığınız toprak, dört bir taraftan
kuşatılmış. Bırakın savunma silahlarını,
bebelerinize ilaç ve yiyecek bile içeri
geçiremiyorsunuz. Zebaniler kuşatmış
dört bir tarafınızı... Birisi, toprağınıza göz
koymuş “benim, vermem” diyor. Biri,
“başıma bela olacaksınız, komşu toprağını
böldürmem” diyor. Diğeri, “benim yeni
Ortadoğu planımı size bozdurmam” diyor. Bir başkaları eskiyen ve çatırdayan
otoritelerini ve köleci yaşam alışkanlıklarını
“değiştirtmem” diyor. Ve ardından açıyorlar
vahşet kapılarını hep birlikte... Salıyorlar
üzerinize vahşi hayvan sürülerini...
“Neden bu korku?.. Neden bu saldırı?..
3,5 Milyon nüfuslu küçücük bir toprak
parçasından neden, niçin korkuyorlar?..” diyenleriniz, şaşıranlarınız olmuştur.
Haklısınız!.. Ama siz, büyük bir suç
işliyordunuz. Allanıp pullanarak sunulan
karartılmış dünyada, egemenlerce çizilmiş
yaşam çizgisinin dışına çıkıyordunuz.
Yarının, yeni bir dünyanın aydınlık yüzleri olarak, kendi toprağınızda mütevazice attığınız o küçücük insanca yaşam
adımlarınızla yeni bir yaşam, yeni bir
Ortadoğu politikasının umut ışıkları oluyordunuz.
Bu nedenle; dünyanın ve Ortadoğu’nun
tüm karanlık güçleri birleşmiş, askeri,
ekonomik ve lojistik destekleri ile hayvan
sürülerini besleyerek üzerinize salıyorlar.
Ve siz, neredeyse el imalatı silahlarınızla
direniyorsunuz. Ve yeri geldiğinde (Arin
Mirxan gibi) bedeniniz silah oluyor ve
patlıyor zebanilerin başında. Silahsızlık gibi
uykusuzluk ve açlık, sırtınızdaki erzak oluyor. Taaki, yoldaşlarınız başta Kuzey Kürdistan olmak üzere Avrupa ve dünyada, yeri
yerinden oynatıncaya dek.
İşte siz 134 gün böyle direniyorsunuz!..
Her saniyesi bir tarih olan 134 gün!.. Dünyaya; “örgütlü güç yenilmez!” dedirten 134
gün!.. “Halkın örgütlenmiş gücünden daha
güçlü silah yoktur!” dedirten 134 gün!..
“Enternasyonalizm ve siper yoldaşlığı en
büyük cephanedir!” dedirten 134 gün!..
“Umutsuzluk öldürür. İddia ve umut
büyütür, kararlılık kazandırır!” dedirten 134
gün!..
İşte bundandır 134 günün önemi!..
Önemli bir tarihe tanıklık ettik hep birlikte.
Karınca kararınca emeğimizi kattık. Ve artık
doğan “çocuk” hepimizin!.. Şimdi sıra O’nu
büyütmekte ve geleceğini güvence altına
almakta.
DAİŞ karanlığı yenilgiye uğradı. Ama
onu besleyip büyütenler hala çevremizde ve
tetikte. Avını beleyen yırtıcı hayvan gibi...
Kobanê şehidi MLKP’li Suphi Nejat
Ağırnaslı’nın dediğini hatırlayalım; “Hayal
gücü iktidara!” Evet, bu başarıldı. Hayal
gücü artık iktidarda!..
Şimdi; ağır bedellerle kazandığımız
ve dünyanın gözbebeği haline gelen
Rojava’mızın özerkliğinin tanınması ve
siyasal statü edinimi için çalışmalarımızı
sürdürürken, diğer yandan yerle yeksan
olmuş Kobanê’nin yeniden inşası için
kolları sıvamalıyız.
Direniş ve inşa’nın bir arada yürüyeceği
bir süreç bizi bekliyor.
Rüzgar artık bizden yana!..
Kobanê’nin özgürleştiği saatlerde,
Yunanistan’da emekçiler; HDP’nin kardeş
parti olarak tanımladığı halkçı bir iktidar
için mücadele eden Radikal Sol Koalisyon
SYRIZA’yı iktidara getirdiler.
Başta Almanya olmak üzere AB ülkelerinin, IMF ve ECB’nin neredeyse seçimlere
rakip parti olarak katıldığı Yunanistan seçimlerinde SYRIZA’nın yakaladığı başarı, sadece Yunanistan’da değil Avrupa kıtasında da
yeni bir süreci başlatması bekleniyor.
Yunanistan’ı farklı ülkelerde uygulamak
istedikleri politikalar için bir ‘deney’ olarak
kullanan ve tek çözüm yolunun neoliberalizm ve kemer sıkma politikaları olduğunu
kabullendirtmek isteyen Avrupa Birliği
(AB), Uluslararası Para Fonu (IMF) ve
Avrupa Merkez Bankası (ECB)’den oluşan
troykanın yenilgisi, sosyal adalet talebinin
yeniden yükselişine hizmet edecek:
90’lar sonrasında Avrupa’da vahşi
neoliberal sistemin yükselişi ve solun
etkisizleştirilmesi politikaları, Yunanistan seçimleri ile yenilgi aldı. Rüzgar artık
sol’dan yana esiyor. Yunanistan’da iktidar
olan, İspanya’da PADEMOS’la iktidara
yürüyen sol, Türkiye’de de HDP ile bir çıkış
çizgisi yakalama yolunda...
Bu nedenle; Haziran ayında yapılacak
seçimler için şimdiden yapacağımız seçim
hazırlıklarını unutmadan, Kobanê’nin
yeniden inşası ve savunması için
seferberliğe!..
14
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
‘Wrap up Trident!’: £100 Trilyon’luk
nükleer yenileme planına karşı büyük protesto
Haber-Fotoğraf: Erem Kansoy
Geçtiğimiz hafta sonu Londra’nın
merkezinde binlerce duyarlı
vatandaş dev bütçeli nükleer
yenileme planına karşı protesto
gerçekleştirdi.
Nükleer yenileme planı karşıtı düzenlenen protestoda Stop The War Coalition,
Green Party, Anonymous London ve Occupy
Democracy gibi kurum ve kuruluşlar da yer
alırken bir çok işçi sendikası da protestoya
destek verdi.
Binlerce anti-nükleer aktivisti ve duyarlı
vatandaş Campaign for Nuclear Disarmament (CND)’nin çağırı ile bir araya gelerek,
Londra’nın merkezinde bulunan savunma
bakanlığı etrafında gerçekleştirilen protestoda devleti savunmaya yönelik kullanılacak
Trident (denizaltı nükleer füze başlığı)
yenileme planını iptal etmeye çağırdı.
Gerçekleştirilen eylemde protestocular, 2
mil uzunluğunda hazırladıkları pembe atkı ile
Savunma Bakanlığının etrafını sardı. Protestoda katılımcılar “Bombalara hayır kitaplara
evet”, “İklim sorunu daha önemli, Trident
değil” yazılı pankartlar taşıyarak, “Trident’i
sarmalayalım, bombalara hayır” sloganı attı.
Göstericiler gerçekleştirilen eylemde,
nükleer savunma sistemlerini destekleyen
siyasi ve politikacılar sınıfı üzerinde baskı
uygulamayı hedefledi. Göstericiler ayrıca
nükleere ayrılan dev bütçenin, evsizlik,
işsizlik, NHS’in sorunları gibi bir çok faydalı
alana harcanabileceğini de vurgulayıcı sloganlar attı, pankartlar taşıdı.
Campaign for Nuclear Disarmament (CND) genel sekreteri Kate Hudson konuşmasında “Trident’e mani olmak onlara oy kazandıracak onlara bunun
oy kaybettirmeyeceğini iyi anlamaları ve
görmeleri gerekiyor.” İfadelerine yer verdi.
Nükleer planlamalar ile ilgili Parlamentoda gerçekleştirilen toplantıda 37 Mp
plana karşı dururken, 364’ü onaylarken muhalefet lideri Ed Milliband’ınd a aralarında
bulunduğu 250 Milletvekili ise çekimser oy
kullandı.
CND kinci Başkanı Rebecca Johnson ise
konuşmasında böylesi büyük bir bütçenin ülkede o kadar çok sorun varken, nükleere ve
savunmaya yatırım yapılmasının yersiz ve
gereksiz olduğunu vurguladı. CND İkinci
Başkanı ayni zamanda İngiltere’de nükleere
karşı başlattıkları ayaklanmanın tüm ülkeler
için örnek olması gerektiğini ve daha büyük
tepkilerin ortaya konulmasını da arzuladığını
belirtti.
1980 li yıllarda Sovyetler’e karşı savunma adı altında tasarlanan ve 1990lı
yılardan beridir aktif bulunan Trident deniz
altı nükleer planı İngiltere’nin aktif olduğu
tek nükleer plan. Günümüzde eskiyen ve
kullanılmayan nükleer denizaltı planının
yenilenmesine yönelik halen somut bir proje
yok fakat bütçe görüşmesi büyük tepkilere
yol açtı.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
15
Çete Üyesinin İşlediği Suçtan
Tüm Çete Üyeleri Sorumlu Tutulacak
Önümüzdeki yıl olacak Londra belediye başkanlığı seçimleri için adaylığını
açıklayan, Lammy, Johnson’ın gençlerin
hizmetlerine ayırılan bütçenin %90 kesilmesi için planlarının içeren evrakların ortaya
çıktığını ve bunun çete suçlarını önlemekte büyük sorun yaratacağını yazdı. Lammy, gençleri suç işlemeye iten unsurlara
bakılması gerektiğini ifade ederek şöyle
yazdı: ‘‘Yanlış insanlarla zaman geçirmekten başka hataları olmayan gençleri toplayıp
hapsetmek felaketin tarifesi.
‘‘Sayısız genç adamların hapse girip,
girdiklerinden daha tehlikeli bireyler olarak
çıktıklarını gördüm; yanlış yola sapan
ve savunmasız gençler kendilerini ciddi
suçlara sürükleyen acımasız kriminallerle
tanışıyorlar.
‘‘Gerçek çözümler toplumlar içerisinde,
adalet sisteminde değil. Gençleri suça iten
unsurlara bakmamız gerekiyor. Bunun
cevapları sayısız; imkanların sınırlı olması,
toplumda çıkarları olmamaları, düşük arzu,
ebeveynlerin eksikliği, rol model eksikliği.’’
Lammy, gençlere hizmetlerin kesilmesinin ciddi sorunlara yol açmaya devam
edeceğini belirtti.
Haber: Esra Türk
Londra Büyükşehir Belediye
Başkanı, Boris Johnson, çetelerle
mücadele etmek için yeni bir
proje devreye sokacak. Proje için
belirlenen 3 pilot bölgeden birisi
de toplumumuzun yoğun yaşadığı
Haringey.
Londra’nın üç belediyesinde denenecek
plan,12 ay uygulanacak ve bir çete üyesi
suç işlediğinde, aynı çeteye mensup, bilinen
tüm üyeler aynı suçtan yargılanabilecekler.
Belediye Başkanı’nın Polis ve Suç Birimi (Mayor’s Office for Policing & CrimeMOPAC) tarafından verilen 200,000 sterlin
ile yürütülecek Shield projesi, Haringey,
Westminster ve Lambeth belediyelerinde
denenecek.
Bıçaklama gibi suç işleyen bir çete üyesiyle birlikte, aynı çeteye üye olan diğer bireyler de çeşitli sivil ve kriminal kanunlarla
yargılanabilecek, ya da belirli bölgelere
giriş yapmaları yasaklanacak, ve ya zorunlu
iş eğitimlerine tabi tutulacaklar.
Londra’da, 13 yaşındaki gençlerin
bıçaklama ve çete mensubu olmak gibi
suçlardan tutuklanmaları, çeteleşme sorunuyla baş edilmekte zorluk çekildiğini
gösteriyor. Gençlere yönelik hizmetlerin
hükümetin kemer sıkma politikasına dahil edilmesi de sorunun büyümesine yol
açtığını gösteriyor.
Pilot çalışmaya ilişkin, Johnson şöyle
konuştu: ‘‘Çete suçları Londra’da düşüşte,
ama azınlık sayıda olan gençler hala çetelere
katılmaya devam edip ciddi suçlar işliyorlar.
Bu çete üyelerine açık bir ültimatom verme
zamanı geldi-polis sizin kim olduğunuzu
biliyor ve çetenizde herhangi biriniz çizgiyi
aşarsa her üye sonuçlarına katlanır.
‘‘Şehrimizde şiddete kesinlikle yer
yok ve Shield aracılığıyla çete suçlarını
tamamıyla yok etmek için çabalarımızı iki
katına çıkartıyoruz.’’
Kürt ve Türk toplumunun yoğun olarak
yaşadığı ve çetelerle sıkça gündeme gelen
Haringey bölgesinde projenin uygulanmasını
olumlu karşılayan belediye meclis başkanı
Claire Kober, olumlu sonuçlar alınacağına
inanıyor. Kober şöyle konuştu: ‘‘Yerel bölge
halkının çetelere ilişkin endişelerine hitap
etmek için, Haringey belediyesinde var olan
olumlu çalışmalara destek verecek bu pilot
projede yer alma fırsatını memnuniyetle
karşılıyoruz.
‘‘Polis ve MOPAC ile yakından çalışmak
yanı sıra, sosyal yardım ve danışmanlık
projeleri aracılığıyla çete üyeleriyle birlikte çalışıyoruz ve çetelere katılma
riski olanlarla birlikte çalışıp doğru kararlar almalarına yardımcı oluyoruz. Bu
çalışmaların birleşmesi ve açıklanan
projeyle birlikte yaşanan ciddi şiddet
ÇETE SUÇLARI TOPLUMSAL
SORUNLARA BAĞLI
TUSC’dan (Sendika ve Sosyalist Koalisyonu), Tottenham milletvekili adayı,
Jenny Sutton, çete suçlarını diğer suçlar
gibi toplumdaki sorunlara bağlı olduğunu
ve lisede ödenen harçlar gibi gençlere
hizmetlerin kesilmesinin gençleri suç gibi
çıkmaz yollara ittiğini ifade etti. Öte yandan
da, tüketici kültürünün materyal eşya elde
etme hevesini yarattığını ve bunlara sahip
olma ihtiyacının gençleri çetelere katılmaya
ittiğini belirtti.
Pilot çalışmayla ilgili açıklamada, polis
ve önemli toplum temsilcilerinin çetelerle irtibata geçip ‘Shield’ çalışmalarını
anlatılıp, işledikleri suçların toplum içerisinde tahammül edilmeyeceğini açıkça
vurgulanacağının belirtiliyor. Projenin diğer
bir hedefi ise, çetelerden ayrılmak isteyen
gençlere destek sunulması.
POLİS KAYITLARINA GÖRE
LONDRA’DA 86 ÇETE BULUNUYOR
suçlarının ve çeteye bağlantılı suçların belediyemizde azalmasına yardımcı olacağına
inanıyorum.’’
Belediye
başkanlığının
yaptığı
açıklamada, Londra’da çetelerin silahlı
suçların %40’ından ve kayıt edilen şiddet
suçlarının %17’sinden sorumlu oldukları
belirtiliyor.
DAVİD LAMMY: JOHNSON HALEN
SORUNU ANLAMIŞ DEĞİL
Tottenham milletvekili, David Lammy,
Evening Standard gazetesinde yazdığı
yazıda, bu uygulamayı eleştirdi ve Johnson’ı
çete suçlarına ilişkin sorunları anlamamakla
suçladı.
Londra Polis biriminin (Metropolitan Police) son verilerine göre Londra’da 186 çete
bulunuyor, bunların da toplamda 3,600 üyesi olmakta. Bunların 58 tanesinin tam olarak
aktif oldukları ve birinci sınıf uyuşturucu
satışı, silah kullanımı, soygun ve şiddet
suçları gibi suçlar işledikleri bildirildi.
Grup Şiddeti Müdahalesi olarak bilinen
bu pilot çalışma daha önce New York dahil
olmak üzere, ABD’nin çeşitli şehirlerinde
uygulanmış ve başarılı sonuçlara yol açtığı
bildirildi. Fakat, başarılı olduğu bölgelerde,
gençlerin gidecekleri ve zaman geçirebilecekleri faydalı ortamlar yaratan, gençlik
merkezleri gibi, yerler de yoğun olarak bulunmakta.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
16
Day-Mer’de Ferguson’dan Tottenham’a
Konulu Toplantı Gerçekleşti
Black Lives Matter
(Siyah Hayatlar Önemli)
adında- ABD’nin Ferguson kentinde polisin
siyah genci Michael
Brown’ı öldürmesi
sonucunda- başlatılan
kampanya dahilinde,
Day-Mer’de dayanışma
toplantısı düzenlendi.
Tottenham’da, 2011
yılında siyahi Mark Duggan’ın polis tarafından
öldürülmesi sonucunda yaşanan ayaklanmalar, Ferguson ile ortak yönler paylaşmasından
dolayı, Ferguson’dan Tottenham’a- #FergusonToTottenham- başlığı kullanıldı.
Ferguson Dayanışma Turu dahilinde gerçekleşen
toplantıda, ‘anlamsız başka ölümler olmasın, başka cinayetlerin üstü kapatılmasın, adaletsizliğe son’, sloganı
kullanıldı.
Pazar günü, Tottenham’da bulunan Day-Mer, Kuzey
Londra Toplum Merkezinde, gerçekleşen toplantıya, Mark
Duggan’ın annesi Carole Duggan’da katıldı.
Polis şiddetine ve ırkçılığa karşı çalışma yürüten bir
çok aktivistin katıldığı toplantıda Day-Mer’den, öğretmen
ve sendikacı Oktay Şahbaz’da konuşmacı olarak yer aldı.
Şahbaz konuşmasına etkinliğin gerçekleşeceğinden
dolayı, bilgi almak için, polisin Day-Mer’i bir çok defa
ziyaret ettiklerini fakat ‘çay içip, börek yemekten başka’
bir şey elde edemediklerini anlatarak, konunun ciddiyetine
Parlamentoda “Kıbrıs
sorunu: Ekonomik
krizler ve hidrokarbon”
Paneli
Türkiye Araştırmalar Merkezi Ceftus, Ekim
ayından bu yana askıda olan Kıbrıs sorununu
İngiliz parlamentosuna taşıyor.
Geçen yıl Şubat ayında başlayan ve Ekim ayında Rum
tarafının, Türkiye’nin doğal gaz arama çalışmalarını gerekçe göstererek durdurduğu müzakere sürecinin akıbeti
belirsizliğini sürdürürken yapılacak toplantı 3 Şubat günü
İngiliz Parlamentosu’nda gerçekleştirilecek. Toplantıya
mizahi bir yaklaşımla başladı.
Polisin ‘öldürdüğü değil, katlettiğini’ belirten Şahbaz,
Gezi eylemleri sırasında Türk polisinin katlettiği, ve katilinin mahkemeden serbest ayrılan, Ali İsmail Korkmaz
ve Kürdistan’da, yine Türk polisi tarafından katledilen, 12
yaşındaki, Nihat Kazanhan ve, 14 yaşındaki, Ümit Kurt’un
örneklerini verdi.
Bu cinayetlerin Mark Duggan ailesiyle Day-Mer’i bir
araya getirdiğini anlatan Şahbaz, birlik ve dayanışmanın
adalet bulmak için önemli olduğunu belirtti.
Sahbaz, 2011 yılında Tottenham’da başlayan ve
Londra’nın farklı bölgelerine yayılan ayaklanmaların,
sosyal sorunlar, ve gençlik merkezlerinin kapatılması
gibi unsurlardan kaynaklandığını belirtti. Şahbaz,
Tottenham’ın siyahi milletvekili, İşçi Parti’li David
Lammy’in, o ayaklanmaların hükümetin kesintileriyle
bağlantısı olmadığını söylediğini, bunun da toplumu doğru
temsil edemediğinin anlamına geldiğini ifade etti.
Sözlerine göçmen toplumların birlikte çalışmaları
gerektiğini söyleyerek bitiren Şahbaz, ana-akım partilerinin yabancı karşıtlığıyla toplumları bir birlerine karşı getirmeye çalıştıklarını söyledi.
konuşmacı olarak Toplumcu Demokrasi Partisi Genel
başkanı Cemal Özyiğit ile partinin Dış İlişkiler Sekreteri
ve genel sekreter yardımcısı Deniz Birinci konuşmacı
olarak katılacaklar.
“Kıbrıs sorunu: Ekonomik krizler ve hidrokarbon”
başlıklı toplantı, parlamentonun ek çalışma binası olan Portcullis House’un 10 numaralı komite odasında yapılacak.
Saat 19.00’da başlayacak toplantıda konuşmacılar, enerji
ve doğal gaz arama çalışmalarının Kıbrıs sorununa etkilerine yönelik görüşlerini paylaşacaklar.
Toplantıya ilişkin bilgi veren Ceftus Direktörü İbrahim
Doğuş, Kıbrıs sorununun, garantör ülkelerden birisi durumunda olan İngiltere’de de yakından takip edildiğine
dikkat çekerek, söz konusu toplantı ile Kıbrıs sorununa
yönelik toplantılarını da yoğunlaştırmayı hedeflediklerini
kaydetti.
Toplantıya katılmak isteyenler www.ceftus.org u
ziyaret edip kayıt yapabilecekleri gibi info@ceftus.
org adresine email yazarak ta kayıt yapabilirler. ‘Kadınlar erkeklerden daha inançlı’
Londra Eğitim Enstitüsü Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar
Konseyi tarafından yapılan
araştırmada, tanrıya ve ölümden
sonra yaşam olduğu inancına
kadınlar daha fazla eğilim gösteriyor.
Araştırmaya göre kadınların
yüzde 63’ü ölümden sonra yaşam
olduğuna inanırken, erkeklerde bu
oran yüzde 36 olarak dikkat çekiyor.
Bununla birlikte erkeklerin yüzde
54’ü ateist veya agnostik olduklarını
söylerken, kadınların sadece yüzde
34’ü bu eğilimi gösteriyor.
Bu araştırma, yaşları 40 dolayında
olan 9 bin İngiliz üzerinden yapıldı.
Çoğunluğu bir dine inanmadığını
belirtiyor. Ama Hıristiyan, Müslüman, Yahudi, Budist ve Hindu olanlar da var.
Araştırmayı
değerlendiren
Profesör David Voas, “İnananlar
arasında, kadınlar erkeklere göre çok
daha kesin duruyorlar. İnanmayanlar
arasında ise erkekler kadınlara göre
daha kesin bir pozisyondalar” dedi.
Örneğin ateistler bir bütün olarak
ele alındığında, hiçbir kuşkuya yer
vermeden tanrının ve ölümden sonra
yaşam olmadığını söyleyen erkeklerin sayısı daha fazla.
Bunun neden böyle olduğu konusunda hiçbir neden sunulmuyor. Profesör Voas, “Dine ilişkin diğer
birçok soru gibi, getirilecek belirgin
bir açıklama yok” dedi.
Araştırmada
cinsiyetler
arasındaki farkın dışında, dinler
arasındaki farklılıklar da ele alınıyor.
Buna göre Müslümanlar arasında
tanrıya ve ölümden sonra yaşam
olduğuna inananların sayısı daha fazla.
Araştırmaya
katılan
Müslümanların yüzde 92’si hiç
kuşkuya yer vermeden tanrı ve
ölümsen sonra yaşam olduğunu söylerken, evanjelistlerin yüzde 71’i
aynı güvenle konuşuyor.
Diğer dini topluluklar, bu duruma
daha kuşkulu yaklaşıyorlar. Katoliklerin sadece yüzde
33’ü tanrının varlığını zan altında
bırakmaktan uzak duruyorlar.
Anglikan, metodist ve Presbiteryenlik gibi diğer Hıristiyan azınlıklar
arasında bu oran, yüzde 16 ile daha
düşük bir seviyede.
Araştırma ayrıca tanrı inancı ile
ölümden sonra yaşam olduğu inancı
da birbirinden ayrıştırıldığını gözler
önüne seriyor.
Agnostiklerin dörtte biri ölümün
nihai bir son olmadığını söylerken,
inananların üçte biri ölümden sonra
başka bir şey yaşanmayacağına belirtiyor.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
17
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
18
Bozcader 7. Dönem
Yönetim Kurulunu
Belirledi
Sivas’ın Gürün ilçesine bağlı Bozhüyük ve Camiliyurt köylerine ait, 2008 yılında
kurulan yöre derneği, Bozca-der, yedinci yönetim kurulunu ve yeni başkanını seçti.
Pazar günü, Tottenham’daki
binalarında gerçekleşen genel
kurulu süresince satın aldıkları
binanın masrafları, genel giderler ve aidat ödemeleri üzerinde konuşuldu. Faaliyet ve mali
raporların okunmasının ardından
divan kurulu, delegelerden soru
ve görüşlerini aldılar. Altıncı dönem yönetimi, faaliyet ve mali
raporların
oy
çoğunluğuyla
aklanmasının sonucunda görevlerinden ayrıldılar.
Yedinci dönem yönetim kurulunda yer almak üzere seçilen
isimler oy çoğunluğuyla kabul
edilmeleri üzeri görevlendirildiler. Eski başkan Turabi Keskin,
son olarak söz alarak yeni yönetim
kuruluna çalışmalarında başarılar
dilediğini ve eski yönetim kurulu
üyeleri olarak deyimlerini kendilerine aktarmaya hazır olduklarını
belirterek,
desteğini
sundu.
Kongre böylece sona erdi.
Yeni yönetim kurulu ertesi gün
toplanarak görev dağılımı yaparak
İrfan Sağır’ı dernek başkanı olarak
seçtiler. Yeni dönem yönetim kurulu, görev dağılımıyla, şöyle:
başkan:
İrfan
Sağır;
başkan
yardımcısı: Ergül Kömür;
genel
sekreter: Mehmet Korkmaz; sayman: Hüseyin Kömür;
sayman
yardımcısı: Fatma Öz Yıldız;
gençlik kolları: Neriman Kalaycı, Pınar
Polat; kadın kolları: Leyla Küçük,
Fadime Arslan;
eğitim ve sağlık:
Meral Boztepe Kömür, Pınar Polat;
halkla ilişkiler: Seyit Kömür,
Ersan Güneş, Hullusi Korkut.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
19
‘‘Kızılbaşlık ve Ezidilik’’
Paneline Yoğun İlgi
Kırkısraklılar Dayanışma Merkezi,
Tarihsel süreçde ‘‘Kızılbaşlık ve
Ezidilik’’ konulu bir konferans
düzenledi.
Pazar günü Kırkısralılar dayanışma merkezinde yapılan panele çok sayıda dinleyici
katıldı. Konferansa eski Sovyet Ezidileri ve
Hakikatçılar üzerine araştırmalarıyla bilinen
araştırmacı yazar Ali Haydar Ülger ve Alevilik üzerine araştırmalarıyla bilinen araştırmacı
yazar Ahmet Güven konuşmacı olarak katıldı.
Bugün Ezidilere dayatılan soykırım, Kızılbaşlara karşı uygulanan baskıcı politikaların
tarihsel geçmişi ile birlikte irdelendi. Kızılbaşlık ve Ezidilik konusunda dinleyiciler bilgilendirildi. Yapılan sunumlardan sonra verilen
aranın ardından ikinci bölümde soru cevap
bölümüne geçildi. Dinleyicilerin ilgiyle dinlediği ve sorularıyla katıldıkları konferanstan sonra
Ali Haydar Ülger” Hakikatçı Alevilerde Mizah
Kültürü” adlı kitabını okuyucular için imzaladı.
20
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
21
Yunanistan’da Syriza İle Yeni Dönem
Yunanistan’da hafta sonu
yapılan erken genel seçimlerden zaferle çıkan Syriza
lideri Alexis Tsipras, yemin
etti. Tsipras, dini yemin
etmedi.
Tsipras,
sadece
Yunanistan
Cumhurbaşkanı
Karolos
Papulyas’ın önünde siyasi yemin etti ve Başpiskopos’un huzuruna çıkmadı. Başkent Atina’daki
Cumhurbaşkanlığı
Sarayı’nda
Papulyas huzurunda yemin eden
Tsipras, “Her zaman Yunan halkının
çıkarlarına hizmet edeceğine” dair
söz verdi. İncil’e el basmadan yemin
eden Tsipras; her zaman olduğu gibi,
törende de kravat takmadı. Böylece
40 yaşındaki Tsipras, Yunanistan’da
son 150 yılda başbakanlık görevine
gelen en genç isim oldu.
KABİNE ÜYELERİ
DE YEMİN ETTİ
Yunanistan’da
radikal
sol
Syriza’nın seçim zaferinin ardından
kabine üyeleri salı günü yemin etti.
Kendisini “dengesiz Marksist”
olarak tanımlayan ve AB ile kemer sıkma politikaları pazarlığını
yürütecek olan Maliye Bakanı Yanis
Varufakis’in yanı sıra kabinede öne
çıkan bir diğer isim ise Sağlık Bakanı
Panagiotis Korumblis. 63 yaşındaki
Korumblis ülkenin ilk görme engelli
Mısır’da 20 ölü 82 Yaralı
‘Mısır baharı’nın başladığı 25 Ocak 2011’in yıl
dönümünde, muhalif grupların başta Kahire olmak üzere birçok kentte yaptığı protesto gösterilerinde en az 20 kişi öldü, 82 kişi de yaralandı.
Mısır’da darbe ile devlet başkanı olan Sisi’ye ‘git’ çağrısının
yapıldığı gösterilerde kan akmaya devam ediyor. Gösterilerin
sürdüğü Başkent Kahire’nin Matariye bölgesinde polisin göstericilere müdahalesi devam ediyor.
İskenderiye, Kahire ve Bahira kentlerinde gerçekleşen darbe
karşıtı gösterilerde biri polis 8 kişi yaşamını yitirdi. Başta Kahire olmak üzere, Giza, Şarkıye, Garbiye, Dimyat, Bahira, Kalyubiye, Minya, Feyyum, Beni Süveyf, Süveyş kentlerinin çeşitli
noktalarında gösteriler düzenlendi.
İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Abdel Latif, gün boyunca düzenlenen
gösterilerde en az 150 kişinin gözaltına alındığını söyledi. bakanı olarak tarihe geçti.
Yunanistan
medyasına
göre
ailesi Osmanlı döneminde Karadeniz kıyılarından Yunanistan’a
göçen Pontuslardan olan bakan,
görme yeteneğini 10 yaşında İkinci
Dünya Savaşı döneminden kalan
bir bombanın patlaması sonucunda
kaybetmiş. Korumblis daha önce sosyalist parti PASOK’tan vekil olarak
görev yapmış.
Kabinede 6 kadın
Guardian gazetesi ise kabinede
toplam 39 kişinin görev yapacağını
bunlardan altısının ise kadın
olduğunu yazdı.
Ülkenin yeni başbakanı Aleksis
Tsipras kabinedeki bakan sayısını
19’dan 11’e indirirken, koalisyonun küçük ortağı olan sağ parti
Bağımsız Yunanlar’ın lideri Panos
Kammenos ise Savunma Bakanı
oldu. Kammenos’un partisi de kemer sıkma politikalarına karşı bir
siyaset yürütüyor. Ancak göçmenlik gibi konularda oldukça katı
bir çizgisi olan partinin ekonomi
politikları dışındaki duruşunun koalisyonun geleceği hakkında endişe
yaratabileceği düşünülüyor
Filpinler’de Müslüman
İsyancılarla Polis Çatıştı:
37’si Polis 43 Ölü
Filipinler’in Maguindanao eyaletindeki Mamasapano semtinde iki Cemaati İslamiye mensubu teröristi
tutuklamaya çalışan polisler hiç ummadıkları bir
çatışmanın içine düştüler. Olayda 6 isyancı ve 37
polis memuru hayatını kaybetti. Yetkili makamlar açıklamalarında bu iki kişinin Malezyalı Zulkifli
bin Hir ve Filipinli Basit Usman olduğunu açıkladı. Açıklamada ayrıca
Zulkifli’nin yakalanmasını sağlayana 5 milyon dolar ve Usman’ın
yakalanmasını sağlayana 1 milyon dolar ödül verileceği belirtildi.
22
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
23
Mevzubahis Kürtlerse
‘devrimcilik’ teferruattır!
Celal Başlangıç-T24
Küba’da Che, Vietnam’da Le Duan, Meksika’da
Marcos enternasyonalizmine varıp da... Kobanê’de
IŞİD çetelerine karşı Kürtlerin zaferini görüp
dumura uğramış, neredeyse «Türk-İslam
sentezcileri”yle benzeşenler için yazılmıştır bu
yazı. Başkalarının alınmasına gerek yoktur.
Şeyh Bedrettin müridi Börklüce Mustafa’ydın
Karaburun’da.
Mustafa Suphi oldun, Ethem Nejat oldun
Karadeniz’de.
Bursa Mapushanesinde yatan Nazım’dın.
Che’ydin, Fidel Castro’ydun Sierra Maestra
Dağlarına çıkan.
Le Duan’dın Vietnam’da.
Bayılırdın bağırmaya:
“Ho ho Ho Şi Min
Daha fazla Vietnam
Ernesto’ya bin selam!”
Lübnan’dan haber veren “radyo ajanslarında”
duydukça “Sağcı Hıristiyanlarla” çarpışan “Dürzi
Milisler”i....
Beyrut varyantlarında, bilimin aydınlığı için
savaşmanın hayaliyle yanıp tutuştun.
Ergenlik düşlerindi Ortadoğu’da bir El Fetih
gerillası olmak.
Nikaragua’da Sandinist Ortega’ydın.
Meksika’da Zapatista, Sri Lanka’da Tamil Kaplanı...
Şili›de «Venseramos”tun, “Kıralım
zincirlerimizi...”
Venezuela’da Chavez bile oldun.
Mahir’din, Deniz’din, Hüseyin’din, Yusuf’tun.
Ama bir türlü yüreğinde buluşamadı
onlar Kaypakkaya’yla.
Ahmet Taner Kışlalı için tuttuğun yasta yarım
santim yer açmadınMusa Anter için.
Sen de karşıydın din savaşlarına.
Gericiliğe karşı tek kutsalındı “aydınlanma”.
Çağ dışı bir anlayışın, yobaz bir gericiliğin
düşmanıydın hep.
Ama bir türlü yüreğin yetmedi, “Ya Kobanê ya
barbarlık!” demeye.
Gençlik düşlerini süslemişti Filistin gerillaları.
Hayallerinde kaç kez göğüs göğüse çarpışmıştın El
Karamek’de.
Şartlar denk gelmedi bir türlü... Hayat işte!
Pörsüdü inançların, devrimciğini evirdi
konformizm.
Boşluktaydın yıllarca.
Yine de yüreğini bir tel olsun kıpırdatmadı Suruç
kadar yakın Kobanê’nin özgürlük savaşçıları.
Hayatlarını koymuşlardı oysa düşlerinin önüne.
Ölümleri bile bir işe yarasın istiyorlardı.
Halkı özgür, insanları eşit bir ülkenin peşine
düşmüşlerdi.
17’den 77 yaşına kadar hepsi gencecik
savaşçıydılar.
İnançlıydılar hem de nasıl.
“Ağız dolusu gülmenin” de, yanık bir türkü
tutturmanın da, “gelecek güzel günleri” anlatan bir
devrim marşı söylemenin de ustasıydılar.
Kör inançlarla afyonlanmış, ortaçağdan bugüne
kan içe içe yürüyen düşmana karşı bir adanmışlıktı
ölüme karşı çektikleri kılıç.
Bilgiyle bilemişlerdi hayatlarını.
İlk gençliğinden beri kadın özgürlüğünün
de, cinsiyetsiz bir direnişçinin de simgesiydi
sende Leyla Halid.
Ama bir türlü göremedin, neredeyse Batı’nın
moda dergilerine kapak olacak güzellikteki
kadınların vücudunu bomba yapıp tankların üzerine
yürümesini.
Batista diktatörlüğüne karşı Küba dağlarına çıkan
Che ile Fidel’le yan yana, omuz omuzaydın da...
Yanlarına bile yaklaşmak istemedin Miştenur
tepesini ele geçiren Kobanê savaşçılarının.
Vietnam’daydın, Kamboçya’daydın,
Nikaragua’daydın da...
Bir türlü gidememiştin Şengal›e, Mahmur’a,
Kobane’ye.
Dinin siyasete alet edilmesine karşıydın hep.
Bırak siyaseti, dini savaşa alet edenlere karşı
dövüşenlerin bile yanında olmayı beceremedin
“Aman Kürtler kazanmasın” diye.
Mümkünse görmemeye çalıştın, kendisi gibi
olmayan herkesin kafasını kesen, kadınları köle
olarak pazara süren canileri.
Bayılırdın “Yaşasın Halkların Kardeşliği” diye
bağırmaya 1 Mayıs alanlarında.
Ama, Paramaz kadar Ermeni, Kızılbaş kadar Alevi
olmaya korktun.
Ne Mustafa’nın Suphi’siydin Kobanê’de, ne de Ethem’in Nejat’ı...
Che’nin kızıl yıldızlı beresine, Fidel’in Havana
purosuna, Subcomandante Marcos’un piposuna
yetti de yüreğin...
Arin’in yeşil, kırmızı, sarı fuları, Azad’ın poşusu
olamadın Kobanê’de.
Bağımsızlık, özgürlük senin karakterindi oysa.
İşte tam da onu yaptılar Kobanê’de.
Ülkelerini ve insanlarını savunmak için sarıldılar
silaha.
Ne başkalarının toprağına göz diktiler, ne de tek
mermi attılar hayat alanlarının dışına.
Yıllardır savunduğun “haklı savaş” teorine bile
“Elveda” dedin, hayallerindeki savaşı verenler Kürt
olduğu için.
Birden bire, hiç olmayı düşünmediğin bir gericiğe
savruldun.
“Tanrı Dağı kadar Türk” oluverdin, neredeyse
“Hira Dağı gibi Müslüman” kesilecektin.
İyi ki bu ülkenin devrimcileri senin gibilerden
ibaret değildi.
Şairin dediğince aynen:
“Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.”
Mahir’in, Deniz’in posterlerini bayrak yapıp aştılar
dikenli terleri, mayınlı tarlaları.
İspanya›daki Enternasyonal Tugaylar gibi daldılar
Kobanê’ye.
Barikatlarda can verdiler yoldaşlarıyla birlikte
Türkiyeli devrimciler.
Sınırda etten duvar ördüler Kürt kardeşleriyle omuz
omuza, el ele...
Halaya durdular Türkiye’deki kentlerin alanlarında
Kobanê’nin zaferi için.
Kürt olmadığı halde, Kürtlerin kentinde, Kürtleri
savunmak için gitmedi sadece Kobanê’ye Suphi
Nejat Ağırnaslı; bütün insanlar adına, bütün
hayatları savunmak için almıştı Peremez Kızılbaş
adını.
Tam da onun gibiler için söylemişti şair:
“Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?”
Kobanê’de bozguna uğratılan sadece IŞİD çeteleri
değildi.
Bir sınır kasabası, bu ülkede “içinde küçük bir Kürt
düşmanlığı taşıyan” herkesin gerçek yüzünü ortaya
çıkarmaya yetti.
Ne de olsa senin için mevzubahis Kürtler olunca,
“devrimcilik” teferruattı.
Aslında Kobanê, geçmişteki başkaldırıların
simgeleriyle maskelenmiş sahte devrimciliğin de
tabutuna son çiviyi çaktı!
24
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
25
Şeker hastalığı:
Tip 1 Diyabet
Özlem Boztepe
Şeker hastalığı, tıpta diyabet olarak
bilinir ve iki çeşitten oluşur; Tip 1 Diyabet
ve Tip 2 Diyabet.
Bu haftaki konumuz Tip 1 Diyabet, gelecek hafta sizlere toplumumuzda daha
yaygın olan Tip 2 Diyabeti anlatacağız.
Tip 1 Diyabet Nedir ve Neden Olur?
İnsanlar yemek yedikten sonra sindirim
sistemi yiyeceği ufak biyokimyasal (karbonhidrat) parçalarına ayırır ve kandaki
şeker seviyesi yükselir. Normal bir insanda,
pankreastan gelen, insülin hormonu kanda
dolaşan fazla şekerin, kemik veya yağ bezelerinde tutulmasına yol açar. İleride vücudun ekstra enerjiye ihtiyacı olursa veya
vücut aç kalırsa, bu bezeler tuttukları şekeri
kana tekrar salıp vücudun ihtiyacını görür.
Tip 1 diyabette pankreasın insülin hormonu yapan hücreleri çalışmaz ve vücuda
insülin salınmaz. Bu pankreas hücrelerinin
neden çalışmadığının sebebi tam olarak
tıpta belli değil, fakat bunun otoimmün bir
sebepten olduğu söyleniliyor, yani vücudun
kendisini tanımayıp yanlışlıkla kendisine
saldırması.
Tip 1 Diyabetin Semptomları Nedir?
Tipik semptomlar:
Susuzluk
Yorgunluk
Aşırı idrar bırakmak ve sık sık tuvalete gitme hissi, özellikle akşamları
Kilo ve kas kaybı
Tip 1 diyabet hastalarının vücudu insülin yapmasa da, vücut şaşkın bir hale
girer. Kanda fazla şeker olduğunu biliyor
ve vücut bunu hem atmaya çalışıyor (aşırı
idrar), hem fazla susuyor (kan şeker konsantresi yüksek) hem de kilo kaybediyor
çünkü kandaki şekeri tanımaz ve vücudun
kemik ve yağ bezelerinde saklanmış şeker
yok. Vücut aç olduğunu düşünür ve alternatif yollarda enerji elde etmeye çalışır,
yani kendisini eritmekle.
Tip 1 Diyabet Kimi Etkiler?
Bu her yaştaki insanları etkileyen bir
hastalık, fakat genellikle çocuk ve genç
insanlarda ortaya çıkar, yani 30 yaşının
altındaki insanlarda. Genel olarak şeker
hastaların 10% tip 1 diyabettir.
Teşhis Nasıl Yapılır?
En yaygın ve kolay test, idrar testi. Normal insanın idrarında şeker olmaz fakat tedavi olmamış diyabet hastaların idrarında
şeker bulunur. Özellikle tip 1 diyabet
hastaların idrarında kimyasal ketonlar bulunur. Bunun yanı sıra doktorunuz kan testi
yapabilir ve bu normalinde sabah erkenden
aç karınla yapılır ve tekrar kanda şeker seviyelerine bakılır.
Yukarıdaki semptomlar yetişkin insanlarda birkaç aydan sonra tam olarak ortaya çıkabilir fakat çocuklarda çok çabuk,
yani bir kaç gün veya hafta içinde ortaya
çıkabilir. Buradaki en önemli noktalardan
birisi çocuklarınıza dikkat etmeniz; hemen
teşhis yapılmazsa semptomlar ilerleyip hasta komaya girebilir.
Tedavisi Nedir?
İnsülin hormonu iğneleri hastalığı kontrol altında tutar.
Anında uyumanızı
sağlayacak teknik
Yatağa yatıyor ancak uyumakta güçlük çekiyorsanız bu nefes tekniği
ile hızlıca uyuya kalabilirsiniz.
Dr. Andrew Weil’in sinir sitemini
sakinleştiren 4-7-8 tekniği diye adlandırdığı
bu teknik ile hızlıca uyuyakalmak mümkün.
Bu tekniği yoğun stres yaşadığınız dönemlerde de rahatlamak için uygulayabilirsiniz.
İşte izlemeniz gereken yol:
1. Dilinizin ucunuz üst ön dişlerinizin
arkasındaki damağa yerleştirin ve egzersiz
boyunca orada tutun.
2. Ağzınızdan nefesinizi verin.
3. Ağzınızı kapatın ve burnunuzdan sakince 4’e kadar sayarak nefes alın.
4. Nefesinizi tutun ve 7’ye kadar sayın.
5. Yine ağzınızdan 8’e kadar sayarak
bütün nefesi verin.
6. Bu bir tura eşittir. 4 tur olacak şekilde
bu egzersizi tekrarlayın.
Görme engelli anne,
bebeğini bu gözlükle gördü
Teknoloji dünyası 2015’i müthiş bir
olayla karşıladı. Görme engelli anne,
taktığı özel gözlük sayesinde dünyaya yeni
getirdiği bebeğini gördü.
Huffington Post’un haberine göre; Kathy
Beitz çocukluğundan bu yana görme engelli. En büyük isteği ise, oğlunun doğduğu ilk
gün onu görebilmekti. Görme engelli kişiler
için özel gözlükler üreten eSight şirketi,
Beitz’in isteğini öğrenip harekete geçti. Bu
özel gözlüklerden birini bir günlüğüne genç
anneye ödünç verdi.
Genç anne, yaşadığı anları “Hayatta
gördüğüm ilk bebeğin benim bebeğim
olması çok etkileyici Ayakları eşiminkilere
ne kadar da çok benziyor. Eşimin ona nasıl
baktığını görmek de inanılmaz güzel bir duygu. Bebeğime âşık oldum” diye ifade etti.
GÖZLÜKLERİN TANESİ
10 BİN STERLİN
Gözlükler, görme kaybı yaşayan insanlara, gelişmiş bir bilgisayarla gerçek
zamanlı bir video sunuyor. Kamera ve
görüntü teknolojisinin kullanıldığı gözlüklerin tanesi 10 bin sterlin.
Huffington Post’a konuşan abla Felix de görme engelli. Bu teknolojiyi kullanmaya tüm aileyi nasıl ikna ettiğini
bu sözlerle anlattı: “Ben, çocuklarım
doğduğunda onları göremedim. Kathy
benim yaşadığım zorlukları yaşamak
zorundaydı. Gözlükleri ilk denediğimde
bir çocuğum 6 diğeri 2 yaşındaydı. Kathy
bu gözlükleri denediğinde 5 aylık hamileydi ve biz onun bebeğini doğduğunda
görebileceğini anlamıştık. Bebeğinin nasıl
göründüğünü bilecekti.”
Ağrılara davetiye
çıkarmayın
Bel ve boyun ağrısı ofis
çalışanlarının peşini
bırakmıyor…
Bilgisayar karşısında geçirilen uzun
saatler ve masa başında yanlış oturuşlar
boyun, sırt ve bel ağrılarını kaçınılmaz
kılıyor. “Kimin ağrımıyor ki!” dedirten
bu şikayetler özellikle ofis çalışanlarının
peşini bırakmıyor. Zira ekran karşısında
farkında olmadan kamburlaşmamız ve
o pozisyonda saatlerce hiç kalkmadan
ekrana bakmamız teknolojik ağrılara
davetiye çıkarıyor.
Omurganız için dik oturun
Sırtınız dik, kalçanız geriye dayanmış
şekilde oturmanız çok önemli. Oturuş
şekli kadar oturulan koltuk da büyük
önem taşıyor. Özellikle ‘müdür
koltuğu’ denilen koltukta , koltuk bütün
gösterişine rağmen ortopedik özellikte olmadığı için, oturulduğunda ister istemez önde oturmak gerekiyor ve
bel desteksiz kalıyor ki bu son derece
sağlıksız bir oturuş şekli.
Sandalyeniz bacak boyunuza uygun
olsun
Oturduğunuz
ortopedik
sandalyeyi kullanmayı bilmeniz gerekiyor. Yüksekliğini bacak boyuna göre
ayarlamalısınız. Ayağınız yere değmeli.
Doğal oturuş şekli, ayağınız yere
değdiğinde dizinizin 90 derece kıvrıldığı
şekildir.
Masaya fazla eğilmeyin
Çalışanların farkında olmadan çok
sık yaptıkları hatalardan biri, işlerinin
yoğunluğuna kapılıp masaya doğru fazla eğilmeleri adeta klavyenin tuşlarına
kapanmaları.Siz siz olun masayla
aranızda mesafeyi koruyun. Öne
doğru eğilmekten kaçının ve bunu hep
aklınızda tutun.
Laptop’u dizinizin üstüne koymayın
Laptop kullananlar hep önlerine
doğru bakıyorlar. Çoğu kişi dizlerinin
üzerine koyup öyle çalışıyor. Oysa bu
doğru bir duruş değil ve son derece riskli. Ekran karşımızda, göz seviyemizde
durmalı. Bu,kafamızı dik tutup boynumuzun yorulmasını önlemek için gerekli. Sürekli önünüze bakarak çalışmayı
adet haline getirirseniz boyun ve sırt
ağrılarınız kaçınılmaz olur.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
26
Londra’da unutulmaz konser
Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu’nun
sahne aldığı gecede, konuklara unutulmaz bir müzik ziyafeti
sunuldu.
Türkiye’nin sevilen sanatçıları
Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur
ve İsmail Hakkı Demircioğlu,
Londra’da düzenlenen konserde
aynı sahneyi paylaşarak konuklara
unutulmaz bir gece yaşattı.
Highbury Islington bölgesinde
bulunan tarihi kilise Union Chapel
sahnesinde dinleyicilerin karşısına
çıkan üçlü, en çok beğenilen
parçalarını seslendirerek salonu dolduran kalabalığın büyük beğenisini
topladı.
Union Chapel’i dolduran coşkulu
kalabalık
konserin
bitiminde
dakikalarca ayakta alkışlayarak
sanatçıları sahneye yeniden çağırdı.
Tekrardan sahne alarak organizasyonu tamamlayan üç önemli sanatçı
büyük beğeni topladı.
Canan Sagar `13` adlı albümünü
müzik severlerle buluşturuyor
Haber: Erem Kansoy
Toplum içerisinde üretken, renkli ve sevilen simalardan Canan
Sagar, piyasaya sürmeye
hazırlandığı “13” albümünde
çocuk gelinler, toplumsal dayatmalar, acılar ve sürgünler ile
ilgili bir çok sosyal mesajı da
dinleyicilere aktarıyor.
Londra’da hayatına devam eden, iş hayatı
ile birlikte profesyonel müzik yaşantısını da
sürdüren Canan Sagar, bir çok sosyal mesaj
içeren ilk albümü “13” ile ilgili ayrıntıları Telgraf okuyucuları ile paylaştı.
İlk albümünüz “13”te söz ve müzik size ait.
“13” albümü bir çok önemli mesajı da içinde
barındırıyor. Böylesi anlamlı sözleri ne zaman
yazmaya başladınız ve sizin için ne anlam
taşıyor?
“Aslında benim için duygularımı,
gördüklerimi,
öğrendiklerimi
yazmak
çocukluğumda başladı, konuşmaktansa yazmak daha kolaydı. Sokakta yaşayan insanlardan gurbetin eski zamanlarda ki yaşattığı
zorluklara, ayrılıklardan koca evrende kendini
yapayalnız hisseden insanlara varana kadar
insana dair bir çok yaşanmışlık beni derinden
etkiledi ve taşıp kağıt ve kaleme yansıdı; bir
nevi terapi gibi bir şeydi.”
Albümde yer alan parçalar ve içerdiği
mesajlar ile ilgili kısaca bilgi verirmisiniz?
“ ‘Kanatsız Gökyüzünde (Anne)’ birey olarak büyümeye çalışırken toplumun
dayattığı ve sana ters gelen düşünce ve yaşama
biçimlerini red eden gençlerin yalnızlığını
vurguluyor ve bir çok insanda olduğu gibi
‘kişi’ en yakın gördüğü anneye sığınıyor.
Aynı zamanda, ‘Yalnız Büyür Çocuklar’ söz
ve müziği sevgili Engin Sagun’a ait ve bu eserde çocukların bir yerde yalnız büyüdüğünü
ve belki de annelerin yanılmış olabileceğini
sorguluyor. ‘Duman Tüter Efkar’ yaşadığımız
düzende insana yaşatılan düzenbazlığı vurguluyor ve sisteme ‘bal eylettin acıları bilmedik sanma’ diyor. Acılardan, sürgünlerden,
katliamlardan, yıkımlardan geçen toplumların
özellikle gurbette yaşadıkları duyguları biraz olsun anlatmaya çalışıyor; bu duyguları
yaşayan insanların hüzünü hiç bitmiyor.”
Albümün yapım aşamasında
kimlerle çalıştınız?
Müzik hayatınıza nasıl başlayıp,
devam ettirdiniz?
“Gitar derslerine sonradan hayatımda bir
abi yakınlığında olacak kadar seveceğim
Sedat Sarıcı ile başladım. Her ne kadar gitar öğrenme dersleri olsa da bestelerimi derslere katmaya başladıktan sonra derslerimiz
söz, müzik, beste, aranje gibi bir çok konuyu
ele aldı; sonrasında Birkbeck üniversitesinde bir sene bestecilik üzerine okudum ve
böylece alaylı biri olarak müzikle ilgili eğitim
hayatım da başlamış oldu. Sedat hoca bu yolda
hayatımdaki en önemli insanlardan biri ve ondan öğrendiklerimle bugün hala yürüdüğümü
söyleyebilirim. Bu albümdeki bana ait eserleri 10 sene önce o derslerde yaptım ve yıllar
içinde bir çok yeni beste yapsamda ilk göz
ağrım olan ‘13’te ilk şarkılarımın yer almasını
tercih ettim.”
İlk albümünüz “13” hakkında kısa
bir değerlendirme yaparmısınız?
“ ‘13’ün hikayesi gelmiş geçmiş yeryüzünün en büyük acılarından birini ele
alıyor; çocuk cinsel taciz, tecavüz, çocuk
gelinler gibi çocukluğunu yaşayamadan bu
dünyanın çirkinliklerine şahitlik etmek zorunda kalan o masum çocukları anlatıyor.
Aslında yakından takip ettiğim bir davayı
anlatmıştım fakat yaptığım araştırmalardan
sonra sözleri genelleştirmek durumunda
kaldım.”
“ ‘13’e gönlünü katan sözleriyle müzikleriyle eşlik eden çok değerli isimler oldu. Sevgili müzik yönetmenim, artık can arkadaşım
olan Murat Çorak kayıt aşamasında emeğin
çoğunu üstlendi. Söz ve müzik olarak ‘13’ü
paylaştığımız değerli isimler arasında Sedat Sarıcı, Engin Sagun, Murat Çorak,
Berna Eroğlu, Mustafa Seydim ve Atullah
Korkmaz’da yer aldı. Birlikte paylaşarak
yürümenin o müthiş tadını yaşatan herkese bir
kez daha yürek dolusu teşekkür ederim.”
Son olarak eklemek istediğiniz şey…
“ İnsan hiç bir şeyi tek başına yapmıyor;
aile, eş, dost, dinleyici, uzaktaki yakınlar ve
hayatta bir çok paylaşımda olduğumuz insanlar çoğu zaman farkında olmadan etken oluyor. Desteklerini bugüne kadar esirgemeyen o
güzel insanlar iyi ki varlar!”
Canan Sagar “13” adlı ilk albümünü 1 Şubat
Pazar günü, 77 Bounces Road Edmonton
London, N9 8HX adresinde Türkü Art
Cafe’de saat 18:00 ile 21:30 arasında tanıtım
etkinliğini gerçekleştirecek.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
27
Kobanê zafere
giderken... Amed Dicle
Kobanê savaşı 15 Eylül’de başladı ve yaklaşık beş ayın sonunda Kobanê şimdi zafere
doğru yol alıyor. Çatışmalar şu an ağırlıkla kentin doğu cephesinde devam ediyor. Batı
cephesi uzun zaman önce DAİŞ çetelerinden temizlenmişti. Güney cephesinde ise Kürt
güçleri hâkim. Bu iki cephede YPG/YPJ güçleri, kentin dışındaki köylerde de operasyon
yapıyor. Bu operasyonlarda DAİŞ çete grupları aşamalı olarak geri püskürtülüyor.
Doğu cephesinde Tel Abyad bölgesinden sevkiyat yapan ve Türkiye sınırını açık bir şekilde kullanan DAİŞ grupları, sadece kentin kenarındaki iki
sokakta bulunuyorlar. Bu cephenin en stratejik alanı
olan Kaniya Kurdan da, çetelerden temizlendi. Bu
yazıyı okuduğunuz saatlerde kalan çete grupları da
Kobanê’den çıkarılmış olabilir. Bu sonuç; Kobanê kent merkezinin tümüyle
özgürleştiği, siyasi ve askeri büyük bir zafer
anlamına geliyor. Bu zafer çok konuşulacak. Rojava, Suriye ve özgürlük mücadelesi veren Kürt
halkına önümüzdeki dönemde birçok kazanım getirecek. Keza DAİŞ gibi yapılar ile bunlara askerisiyasi destek sunan bütün güçler de bunun faturasını
ağır ödeyecek.
Tekrar geriye dönüp 5 aylık durumu
değerlendirecek olursak, mevcut durumun kime
neyi getireceği daha iyi anlaşılmış olacak.
Kobanê’ye yönelik son saldırı halkası, 15 Eylül
2014 günü gece saatlerinde başladı. Aynı günün
öğlen saatlerinde kantonun dış ilişkilerinden sorumlu Ömer Aluş’u Türkiye’den arayan bir BM yetkilisi, ‘Kobanê’den Türkiye’ye göç edecek olan 400
bin kişi için gerekli hazırlıkları yaptıklarını’ söyledi.
Bu konuşmadan birkaç saat sonra saldırılar üç
koldan başladı. YPG/YPJ güçleri, Kobanê bölgesindeki yüzlerce köyde yaşayan onbinlerce insanı,
korumak amacıyla tahliye etti. YPG güç dengesini
göz önünde bulundurarak savaş sahasını daraltmayı,
DAİŞ’i kente çekmeye karar verdi ve bunu hayata
geçirdi. Kobanê için kim ne diyorsa desin; bu kadar
kapsamlı bir saldırıya karşı 200 bin civarında sivil
insanı katliamdan korumak ve kurtarmak oradaki
savunma güçlerinin büyük bir başarasıdır.
Bu tahliyeden sonra Kürtlerin Serxet dedikleri
Kuzey Kürdistan’daki halk Kobanêlileri karşıladı.
Kobanê’den göç eden 116 bin kişiden sadece 10 bin
civarında insan AFAD kamplarında yaşıyor. AKP
Hükümeti‘nin sürekli “200 bin bin kişiyi besliyoruz” propagandası sözden ibarettir. Bu söz gerçeği
değil, BM yetkilisinin önceden bildirdiği bir planın
izahından başka bir şeye tekabül etmiyor.
Hesap basit; DAİŞ, Kobanê’yi düşürecek,
AKP Rojava’ya ölümcül bir darbe vurmuş olacak, Rojava’da kaybeden Kürt hareketi İmralı
görüşmelerinde eli zayıf bir şekilde oturmuş olacak, Kobanê’yi düşüren AKP, oradan gelen sivilleri korumuş gibi yapacaktı. Yani Kürt atasözünde
denildiği gibi, kurt ile yiyip çoban ile ağlayacaktı...
Bu hesaptan çok emin olacaklar ki;”Kobanê düştü
düşecek” denildi. Kürtler bu pervasızlığa ‘eyvallah’ demedi. 6-7-8 Ekim tarihlerinde, AKP’nin bu
katliam planlarına karşı yakın tarihin en görkemli ve
en onurlu eylemleri yapıldı. Hükümet bu durumu da
manipüle edip mağduru oynamaya devam etti. Ama
bugün Kobanê’de zafer kazanılıyorsa 6-8 Ekim
Serhildanı’nın rolü hayati önemdedir ve herkes bunun bilincindedir.
DAİŞ’e karşı insanlık mücadelesi veren
Kobanê’ye koridor açılması için Türk hükümetine
yapılan toplumsal basınç sonucu 200 peşmergenin
geçişine izin verildi. AKP bu hamleyle aslında
koridoru gündemden düşürdü. Ancak AKP’nin bu
hesabına rağmen, peşmergenin Kobanê özgürlük
hamlesine ağır silahlarla destek sunmasını da, Kürt
halkının hanesine yazılmış bir başarı olarak görmek
gerek. 1 Kasım’da dünya çapında Kobanê için
yapılan eylemler, koalisyon güçlerinin sınırlı hava
operasyonları, Fransa-ABD’nin Güney Kürdistan
hükümeti üzerinden yaptığı kısmi silah yardımı
Kobanê’deki direnişin kazanımlarıdır. Kobanê sadece kendisi için değil, insanlık değerleri için direndi
ve dünyaya DAİŞ’ın yenilebileceğini gösterdi. Özetle; Kobanê direnişi askeri zaferden önce insani, siyasi ve toplumsal bir zafer kazandı.
Ancak askeri olarak Kobanê bölgesinde ve genel
olarak Rojava’da henüz savaş bitmiş değildir. Bu
savaş devam edecektir. Kobanê kent merkezine
DAİŞ’in bir daha girebilmesi neredeyse imkansız.
Ancak kantonun her üç cephesinde yüzlerce köy
kurtarılmayı bekliyor. Bu köyler özgürleşecek ve
halk tekrar geri dönüp evini, barkını kuracak.
Unutmayalım ki; DAİŞ, Rakka, Cerablüs ve Tel
Abyad’ta oldukça Kobanê ve diğer kantonlar için
tehlike devam edecek. Bu potansiyel tehlike herkes
için geçerlidir. Ancak Kobanê’de yenilmiş olan
DAİŞ’i özellikle Tel Abyad ve akabinde Rakka’da
kötü günler beklemektedir. Onun için, bu mücadele
daha yeni başlamıştır, Kobanê zaferi başka zaferler
getirecektir.
İşgal edilmiş diğer alanlar için ‹özgürleştirme
operasyonu’ sürerken, Kobanê’nin yeniden inşa
edilmesi, bir zafer ve şehitler kenti olarak ilan
edilmesi gerekiyor...
28
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
Sudoku Zor
Sudoku Basit
KARİKATÜRLER
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
29
Eleman Arıyorum • İş Arıyorum • Ticari İlanlar • İnsan Kaynakları
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Stoke Newington’da
bulunan emlakçı için
AVA insurance
BERBER
ARANIYOR
GÜZELLİK
UZMANI
ARANIYOR
BERBER
ARANIYOR
BERBER
ARANIYOR
En az iki yıl emlak
piyasasında satış ya
da kiralama tecrübesi
olan eleman aranıyor.
020 7241 6563
07779 326720
Sigorta şirketimiz de çalışacak,
İngilizce ve Türkçe bilen deneyimli
eleman aranmaktadır.
Ödeme koşulları: deneyime
bağlı + komisyon.
Lütfen CV’lerinizi admin@
avainsure.co.uk gönderiniz.
Walthamstow bölgesinde
bulunan Prestige barbers’da
çalışacak, tecrübeli
erkek berber aranıyor.
Enfield Bölgesinde
Çalışacak kaş-bıyık
Ustası aranıyor
Seven Sisters’da Berber
salonunda çalışacak
tecrübeli eleman aranıyor
0772 773 1149
Finsbury Park bölgesinde
Berber dükkanında
çalışacak tecrübeli berber ve
yardımcı berber aranıyor.
Ramazan Bey
07875309280
Serhat bey
0208 127 0304
Mehmet bey
07985 756738
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
Walton-On-Thames
bölgesinde
Restorantta çalışacak
tecrübeli ızgara şefi aranıyor
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta part time ve full
time çalışacak şef aranıyor.
Londra dışında
Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli, çalışma izni olan şef
aranıyor. Kalacak yer verilir.
Londra dışında
Cafe’de çalışacak tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Boreham Wood Bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
deneyimli şef ve
yardımcı şef aranıyor.
07788 587 975
02084405111
Essex bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Ali 07584 030 635
07778 124 302
07984 702 902
07747 870 593
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Satilik
ŞEF
ARANIYOR
GARSON
ARANIYOR
BAYAN GARSON
ARANIYOR
BAYAN GARSON
ARANIYOR
İslington bölgesinde
Fried Chicken Kebap
shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
garson aranıyor.
Chingford bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
Bayan garson aranıyor.
Boreham Wood Bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
deneyimli bayan garson aranıyor.
07588 639 444
07747 870 593
07595 022 002
02072 887 222
Daha fazla bilgi için
0208 440 5111
0208 363 9905
SATILIK SUPERMARKET
Birmingham’da ana yol
uzerinde satilik supermarket
Rent: £15,000
Rates: £7,000
Taking: £16,000
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
BAYAN ELEMAN
BERBER
ARANIYOR
Deneyimli tercuman
ŞEF
ARANIYOR
Hammersmith bölgesinde
sandwich barda çalışacak
bayan eleman aranıyor.
Haftanın 5 günü, sabah
6’dan öğlen 3:30’a kadar.
Sevinç:
0797 2789 823
Bristol’da berber salonunda
çalışacak tecrübeli berber
aranıyor. Çalışma izni
olması ve İngilizce bilmesi
şarttır. kalacak yer verilir
07887 49 71 61
Deneyimli tercumandan her
türlü tercumanlık hizmeti
verilir. Telefon görüşmeleri
mektup çevirisi ve çeşitli
formlar doldurulur.
İrtibat Ayşe Hanım
0757 2963 341
Hazırlık ve servis yapabilicek eleman ve şef
aranıyor, dolgun ücretli.
337 Commercial road
London E1 2PS
07580 985442
Lease: Önü açık, 7 sene
Lottery: £1,000 - £1,500
Paypoint: £7,000 - £10,000
24 saat içki lisansı bulunmaktadır
Fiyat: £150,000 + stock
Potansiyeli yüksek olan, fakat özel nedenlerden dolayı satılıktır.
Lütfen ciddi olanlar arasın, istediğiniz bilgiler telefonda verilecektir.
Alican: 07857008876
İş ve İşçi ilanlarınızı ÜCRETSIZ yayımlamak için bizi arayın
0742 9481 490 / 0207 9230 838
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz | İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
30
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
Bu sayfada
£10
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
YETER
CLEANİNG
DRİVİNG LAND
ŞOFÖR OKULU
Kısa sürede fazla para harcamadan
ehliyet almak, güvenli sürücü
olmak için vitesli & otamatik
direksiyon dersleri verilir.
İşyerleri ve Evler itina
ile temizlenir.
07803506942
07909539577
Erken test günü alınır
Ali 07723921216
Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip
olmak için henüz gec değil, özel ve grup
dersleri ile kendinizi yeniden
kesfetme zamanı.
Deniz Dogrusoz
Personal Trainer
07455947693
www.deniz-personal-tranining.com
ALTUN
CLEANING
SERVICES
07427424619
Ufuk Kaya
07405891522
MEM Painting
and Decoration
El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel
el sanatları.
Her türlü boya ve dekorasyon
işi itina ile yapılır.
Hurdar Sinop Tel:07448 654 828
07984 513 968
TOPCU MOBILE CAR MECHANIC
Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır
REPAIRS
SERVICING
DIAGNOSTICS
PRE-MOT/FAILURES
AHMET TOPCU
07415106521
07405756462
Horizon Books
Kitap Satış Temsilcisi
Hurdar Hand
Crafts
Özel Türkçe
Dersi
Türkçe diksiyon ve gramer
dersleri verilir.
Diren Yalçın
07504 662756
Mahmut Söylemez
BALINZA LAUNDRY &
CLEANING SERVICES
Her türlü çamaşır yıkama işi
yapılır. Evden alıp eve teslim
servisimiz mevcuttur.
One 2 One
English
for children and adults
07428336181
OREL
BOOKKEEPING
& ADMIN
07768282295
[email protected]
Yıldız Adıgüzel
Qualified English Language Teacher
SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL,
IELTS & BUSINESS ENGLISH
For more information and Free consultation:
t 0753 4491 623
e [email protected]
ÇARŞAMBA 28 OCAK 2015
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
31
Bu sayfada
£30
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
Stoke
Newington’da
Satılık
Restoran
Süper Ocakbaşı
Senelik Kira: £17,000
Senelik Rates: £8,000
Haftalık Taking: £12,000-£12,500
Ciddi Alıcılar Arasın
İrtibat: Ali 07456 634 334
Sinema Atölyesi
Yazar-Yönetmen Mizgin Müjde Arslan yönetiminde temel
sinema, kısa film yapım atölyesi 5’er kişilik sınıflarda
Blue Arts’ın Stoke Newington’daki stüdyosunda devam
etmektedir. Haftaiçi akşam ve haftasonu sınıfları, Londra
dışında yaşayanlar için de Skype üzeri özel ders seçeneği
bulunmaktadır.
Daha fazla bilgi için: 07947 890 579
www.blueartscourses.com
O.B
PHOTOGRAPHY
Düğün, Sünnet, Nişan, Özel Parti
ve Organizasyonlarınızda Fotoğraf
Çekimi Yapılır.
0744 6894 480
SOUTHBURY LAUNDRETTE
Self Service Laundry
Service Wash
İroning Service
020 8804 3725
467 Southbury Road, Enfield EN3 4HX
Located between Tesco and Southbury station
ÇARŞEM, 28 RÊBENDAN 2015
Zimanê qedexe û
evîna xwendinê
9
zan lê lê zozan. Ref tê refên qazan
lê…” Lê mamoste veciniqî, çavên
wî bi nefretê hatin dagirtin, qîriya
ser wê û bi hêrs got;
“Kes, kes kes! Ne yapiyorsun! Bir daha duymayayım. Şarkı
soyle dedim sana ne zirvaliyorsun
böyle!” (Bes e bes e. Tu çi dikî?
Careke din nebihîsim. Min ji te re
got stranê bêje, tu çi dibêjî!’’ Hemû zarok dîsa pê keniyan û
Evîn careke din li ber xwe ket û
fam nekir çima her carê ew dibe
mijara henekan. Jixwe dema deng
û tevgera mamoste bi wê awayî
dît gelek tirsiya. Nizanibû çawa
bike. Hê hefteyeke berê ji ber ku
zarokekî hevalê wan nizanibû bi
tirkî xwe bide nasandin, mamoste
li ber çavên wan xwîn ji dev û
pozê wî anîbû. Evîn li bendê bû ku
mamoste were li wê bixe lê tiştek
ecêb bû ku mamoste zû hêrsa xwe
daxistibû. Lê ew bûyer bû sedem
ku di domahiya pênc salan de Evîn
qet stranan nestrê û careke din qala
çûndina dibistanê neke. Wê ji xwe
re digot;
“Ger dibistana li gundê me wisa
be, gelo dê li dibistana li bajar çi
bên pêşiya min. Baştir ew e ku ez
nexwînim.”
Sal û dem derbas bûn Evîn mezin bû, zewicî û keçeke wê çêbû.
Evînê ji hêla ziman ve keça xwe
Viyanê bi şans didît lewre êdî qedexeya li ser zimanê wan rabûbû.
Dema rêya serokwezîr û wezîrên
din ên Tirkiyeyê diket welatên
Ewropayê, rakirina qedexeya
ser zimanê Kurdî dianîn ziman û
pesnê demokratbûna xwe didan.
Evîn wekî hemû zarokan li bendê bû rojekê biçe dibistanê. Ew roja hatibû û piştî demên bêsebir Evîn gihîştibû dibistanê. Piştî bîst deqeyan mamosteyê ku bi tirkî diaxivî ew li ber nêrdewanên dibistanê rêz kirin.
NESRÎN NAVDAR
Dawiya sala 1986’an bû. Demsal payîz, ezman avisê baranê bû.
Evînê li odeya ku paceya wê vedibûn hêla rojhilat, di ronahiya
tîrêjên nû derketî de bi peroşeke
nezeftkirî û bi dengekî bilind xwe
ji çûndina dibistanê re amade
dikir. Ev roja wê ya yekemîn a dibistanê bû. Xeyala wê ew bû, heta
dibistana bilind bixwîne û bibe
mamoste. Dema mamostetî hatibû
bîra wê, heyecanê hundirê wê dagir kiribû. Ji ber wê di cihê xwe
de nesekinî ku dayika wê bişkoka
formaya wê ya reş biqefêle. Dayikê ew ber bi xwe ve kaş kir û bi
dengekî acizbûyî got;
“De ka deqekî di cihê xwe de
bisekine Evîna min. Tu wisa dikî
ez nikarim bişkoka te biqefêlim.”
Piştî demên bêsebir gihîşt dibistanê. Bîst deqe şûnve mamosteyê
tirk ew li ber nêrdewana dibistanê
rêz kirin. Evîn çiqas bêsebir bû
ku bikeve polê û hînê alfabeyê
bibe. Wê çiqas hez dikir ku hînê
xwendina pirtûkan bibe. Lê wisa
xuya bû niyeta mamoste tunebû ku
wan têxe polê. Piştî ku mamoste
ew rêz kirin ji zarokekî ji pola sêyemîn re got;
“Mehmet
merdîvene
çik,
andimizi oku.” (Mehmet derkeve
ser nêrdewanê û sondê bixwîne.)
Zarok bi awayekî bêmirûz çû
ser pêla herî jor a nêrdewanê û
dest bi xwendina sonda tirkî kir
bi gotinên; ‘’Turkum, dogruyum’’
(Tirkim, rast im) dest pê dikir û
heta dawî bi peyvên nijadperestî
hunandî bû. Zarokan tev gotina
‘’Turkum’’ dizanî tê çi wateyê
lê piranî ji wan fêm nedikirin ku
gotina dû wê ya ‘’dogruyum’’ tê
çi wateyê. Wan nedizanî ku gotina ‘’dogruyum’’ ji ber gotina
yekemîn ji bo wan pûç dibe. Mamoste li hemberî wan sekinîbû
û bi şanîdanê digot hûn jî dubare
bikin. Ji ber wê piştî qedandina her
hevokê wan jî li dû zarok dubare
dikir. Piştî qedandina sondê ketin
polê mamoste navê wan yek bi yek
bang kir;
“Firat E..,” “Halîme K,” “Esra
N…!” Ji bilî Esrayê her kesî got;
“Burdayım.” Mamoste navê Esrayê dubare
kir lê tu kesî bersiv neda. Evînê ji
xwe re got;
“Wele ev paşnav wekî yê me ye
lê nav cuda ye.”
Vê carê mamoste navê bav û
diya Esrayê lê zêde kir, wê gavê
Evînê fêm kir ku ew nav ê wê
ye û hema di cih de rabû ser xwe
got; “Burdayem.” Lê piştî ku wê
navê xwe tê dernexist hemû zarok
bi carek pê keniyan û bû wekî
benîştek di devê wan de. Evîn gelek şeqizî û di cihê xwe de bêdeng
rûnişt. Ji ber ku navê wê bi Kurdî
bû, nifûsê ew qebûl nekiribû û
bavê wê jî neçar mabû ku navê wê
Esra bide nivîsandin. Heta vê temenê jî kesî jê re negotibû ku navê
te di nasnameyê de cuda ye.
Hefte û meh derbas dibûn û her
roj sonda tirkî dubare dibûn. Evînê
hêdî hêdî wateya wê fam dikir,
loma êdî wê li şûna gotina tirk bi
dengekî nizm gotina Kurd bi lêv
dikir.
Rojeke ji rojên zivistanê berfê
kirasê xwe yê spî li hemû darên
ber dibistanê kiribû û zevî seranser xemilandibûn. Zarokên pola
yekemîn, duyemîn û sêyemîn
tev li dor sobeyeke tenekeyî kom
bûbûn û hinekan pişta xwe germ
dikir, hinekan jî lingê xwe danîbûn
nêzê sobeyê û goreyên xwe yên
şil zuha dikirin. Dema mamoste
ket hundir her kes çû li cihê xwe
rûnişt. Hemû xwendekar bi kêf
bûn. Ji ber ku waneya muzîkê dest
pê kiribû. Dersên din ji wan re pir
zor dihatin. Piraniya zarokan hê jî
tiştek ji tirkî fam nekiribûn. Tenê
hewl didan ku alfabeyê hîn bibin
lê muzîk ne wisa bû. Ji ber ku kasetên bi Kurdî qedexe bûn di mala
her kesî de kasetên stranên tirkî
hebûn û her tim ew guhdar dikirin
û bi hêsanî ji ber dikirin. Qet nizanibûna jî her zarokî stranek tirkî
dizanî. Loma waneya herî bi kêf
û hêsan waneya muzîkê bû. Her
çiqas dewletê zimanê wan qedexe
kiribû jî malbata Evînê jî tirkî di
nav malbata xwe de qedexe kiribû,
ango di malbata wê de guhdarkirina stranên tirkî qedexe bû. Piştî
ku Helîmaya hevala wê stranê got,
dor hat ser Evînê. Mamoste got;
“Haydî Esra, senî dînliyoruz.”
(Haydê Esra em li te guhdar dikin.)
Evîn li mamoste nihêrî, piştre li
derdora xwe nihêrî û pal da kursiya xwe û ji xwe bawer strana
xwe got;
“Zozan zozan zozan lê lê zo-
Rojeke ji rojên payîza 2014’an
Evînê bi destê keça xwe girt û ji
bo di dibistana Kurdî ya ku ji hêla
Tevgera Ziman ve hatibû avakirin qeyd bike derketin derve. Ew
rewş ji bo Evînê wekî cejneke
bû. Lê piştî hefteyekê dema perwerde hat destpêkirin dewleta ku
li Ewropayê pesnê demokratbûna
xwe dida, rastiya xwe nîşan da û
li hember dibistanên Kurdî zimanê
qedexeyan bi kar anî û xwest asteng bike. Lê tevî malbatên zarokan, gelê li bajar bi biryar xwedî
li dibistanê derket û piştî têkoşîna
li hemberî şer û gaza îsotê û binçavkirinan bi ser ketin û dibistana
xwe ji dagirkirina dewletê paqij
kirin. Evînê jî heta dawî di berxwedanê de cih girt û keça xwe di
dibistana azad de bi cih kir. Wê
soz dabû xwe ku êşa wê di dibistanên pergala dagirkeran de
dîtiye, bi keça xwe nede jiyandin.
Soz dabû xwe ku dê keça xwe bi
serbilindî bişîne perwerdeya bi zimanê xwe û îro derfet dîtibû ku wê
soza xwe pêk bîne. Wê fêm kiribû
ku kesek mafên mirov di tepsiya
zêrîn de nade ber mirov. Ger mafê
te hebe nexwaze bigire, yan jî tu bi
xwe ava bike. Erêniya wê awayê
Evînê îro bi çavên xwe dîtibû. Ew
ji bo wê têrî dikir ku bawer bike
azadiya wan nêz e. ÇARŞEM, 28 RÊBENDAN 2015
8
LORÎNA
ÇIYAYÊ
ŞENGALÊ
Ji çar parçeyên Kurdistanê û Ewropayê bi dehan mirovî xwestin Lorîn bi xwe re bibin û mezin bikin jî pîrika wê xwe gihandibû neviya xwe û ji me re gotibû;
“Lorîn keça Çiyayê Şengalê ye, êzidî ye, berxwedêr
e, wê li vî çiyayî bimîne û li vir mezin bibe.”
Botan GULAN / ANF
Pêngava Azadkirina Şengalê
mehek li dû xwe hişt. Çend roj
berê hewa gelekî sar, bi mij, dûman bû, her wiha berf û baran
dibariya. Vê hefteyê li wargehên
Çilmêra û ser serê Çiyayê Şengalê,
hin kon nekarî xwe li ber bahozê
rabigirin û bi hewa ketin. Lê gerîla
li vir in. Ev şervanên kurd ku ji bo
Çiyayê Şengalê, ji bo şêniyên vî
çiyayê bûne stranek, mîna Xizir bi
hawara mirovan tên.
Piştî hefteyeke dijwar, careke
din rojên rojên germ dest pê kirin.
Bi berbanga sibehê re em ji xewê
şiyar dibin û ji konê xwe derdikevin. Êzidî rûyê xwe didin rojê û
destê xwe li ber hilatina rojê vedikin, rojeke nû hiltê. Li nava konan, dengê zarokan bilind dibe.
Em jî berê xwe didin wargeha
ji konan a li herêma Serdeşt a li
Çiyayê Şengalê. Karê me yê îro
dîtina bebika Lorîn e ku di rojên
destpêkê yên herî dijwar ên Fermana 73’yan de em lê rast hatibûn.
Lewma em berê xwe didin wargehên li Serdeştê.
Endamê Meclisa Damezrîner
a Êzidiyên Şengalê Xidir Salih li
me digere û dibêje kesên beriya
çend rojan ji aliyê DAIŞ’ê ve serbest hatin berdan, gihîştine çiya.
Em xwe digihînin wargehên li
Serdeştê. Zarok li nava konan dilîzin, jinên ciwan bi satilan avê dibin konên xwe, jin li ser tenûrê bi
destên xwe yên pîroz nan dipêjin.
Li wargeha Serdeştê bêhna nanê
germ li derdorê belav dibe. Ber bi
konê Lorîn lê ye dimeşim. Lorîna
biçûk di hembêza pîrka xwe de
ye, gava pîrka wê me dibîne jê re
dibêje; ‘Binêre vaye hevalên te
hatin’. Em jê hez dikin, gelo mirov dikare ji zarokan hez nekin?
Pîrika Lorîn mizgîniyan li dû hev
tîne ziman. Dibêje; di nava kesên
çeteyên DAIŞ’ê li Kerkûkê ew
serbest berdan de dayika Lorîn
Sêvê jî heye û îro gihaştiye çiyê.
Dixwazim bi wê re jî biaxivim, lê
bala min li ser Lorînê ye.
Gepên wê yên qelew û spîboz, çavên wê yên dibiriqîne li
me dinêre û dikene. Lorîna biçûk
beriya 6 mehan bê dê û bav mabû
û dayikeke din a êzidî ya bi navê
Xezal ew dîtibû lê xwedî derketibû. Her çend ji çar parçeyên
Kurdistanê û Ewropayê bi dehan
mirovî xwestin û Lorîn bi xwe re
bibin û mezin bikin jî pîrika wê
xwe gihandibû neviya xwe û ji
me re gotibû; “Lorîn keça çiyayê
Şengalê ye, êzidî ye, berxwedêr e,
wê li vî çiyayî bimîne û li vir mezin bibe.” Lorîn êdî mezin dibe.
DAYIKA TE HAT LORÎN
Di 6’ê tebaxa 2014’an de rojên herî dilşewat ên fermanê hêj
di bîra me de ne. Di wan rojên ku
hînê Korîdora Jiyanê ya bi hezaran
mirov bi saxî rizgar kir ji aliyê
hêzên YPG’ê ve nehatibû vekirin,
tevî xeteriya mirinê, tîbûn û birçîbûn pirsgirêka herî mezin bû. Di
wan rojên ku bi sed hezaran êzidî
û tirkmenên şîa li Çiyayê Şengalê
li hemberî tîbûn û birçîbûnê li ber
xwe didan, bi hezaran mirov hatin
qetilkirin, bi hezaran jin û jinên
ciwan ji aliyê çeteyên DAIŞ’ê ve
hatin revandin de, hatibû gotin
ku dayika Lorîn hatiye qetilkirin,
bavê wê jî di nava yên hatine revandin de ye. Êzidiyên ku ji dema
hebûna xwe heta roja îro nîşan
dan ku sînorê berxwedanê nîne,
bi teseliyeke biçûk kêfxweş bûn.
Binêre Lorîn ev diya te ye. Lorîn,
2 meh beriya Fermana 73’yan li
gundê Şehabî çavên xwe li jiyanê
vekir. Agahî ji me re tê dayika
Lorîn Sêvê û bavê wê gihaştine
çiyê. Bavê wê jî beriya du mehan
gihaştibû. Keder ji çavên dayika
Sêvê diherike, ya bi serê wan de
Ev mirovên bê çek û bê parastin, dema bi lez û bez ji keriyekî
kujeran direviyan, traktora wan
wergeriya. Di wê qezayê de du
kes li wir jiyana xwe ji dest didin
û ji yên mayî re jî dema dîlgirtinê
dest pê dike. Çeteyên DAIŞ’ê xwe
digihînin wê derê û wan direvînin.
Bi vegotinên mirovên rizgar bûne
re tê fêmkirin, ku çeteyên DAIŞ’ê
gundê Koço yê 600 mêr lê qetil
kir û bi sedan jin jê revandin, hem
weke navendeke komkujiyê hem
jî navenda komkirina mirovên revandine, bi kar anîn.
dirêj li Kerkûkê ew serbest hatine
berdan. Nikare kêfa xwe bi tiştekî
bîne. Çeteyan hemû jinên ciwan,
mêr û zarok birine û agahî ji wan
nîne. Sêvê dibêje wê 6 mehan
Lorîn nedîtiye, gelekî bêriya wê
kiriye lê belê ji ber ku nizanîbû
ka çi bi serê Lorîn hatiye gelekî
bi tirs û fikar bûye. Piştî sohbeta
me bi dawî bû, Lorîna li hembêza
pîrika wê hildigire û em jî wêneyê
vê kêliyê dikşînin. Mixabin Lorîn
dayika xwe nas nake, dixwaze li
hembêza pîrka xwe bimîne. Pîrika
wê dibêje di dema zehmet a korîdora navbera çiyayê Şengalê û
Rojava girtîbû de, wan 6 mehên
dijwar derbas kirine.
Dayika Lorîn Sêvê dibêje, piştî
komkirina li gundê Koço ew birine
Tel Afer û Mûsilê û piştî demeke
Pîrka Lorîn zor û zehmetiyên ji ber sermayê anî ziman û
got; ‘Xwedê rêberî ji Lorîn re
hatî bi zor û zehmetiyê vedibêje.
Dema diaxive, li ser rûyê wê şopên
zilmê tên dîtin.
kir û heta niha hat’. Pîrika Lorîn
ji me re spas dike û dibêje, her
kesê navê Lorîn bihîst jê re şîrê
zarokan şandiye. Em hestewar
dibin; li aliyekî êrîşkarên har, li
aliyê din jî mirovên şîr dişînin.
Piştî ku korîdor vebû, pirsgirêk
nema. Gihîştina dayika wê jî
kêfxweşiyeke ku bi parvekirinê re
mezin dibe ye. Em jî wêneyê Lorîn
ê di hembêza pîrka wê de, ku rûyê
wê li ken e dikişînin. Em vê kêliyê
jî li dîrokê qeyd dikin. Mîna di 7’ê
tebaxê û 13’ê tebaxê de me not li
dîrokê nivîsandin. Keça Çiyayê
Şengalê Lorîn, haya wê ji trajediya
dijî nîne lê belê bi berxwedanê li
Çiyayê Şengalê mezin dibe. Em
Lorînê li binê konê ji naylonê spî,
di dergûşê de, di xew de dihêlin û
vedigerin.
ÇARŞEM, 28 RÊBENDAN 2015
7
Jinên Êzidî 2. konferansa xwe lidar xistin
Jinên Êzidî, bi dirûşma “Ji Kobanê heta Şengalê bijî berxwedana jinan” li bajarê Elmanya Bîelefeldê konferansa xwe
ya duyemîn lidar xistin. Di konferansê de navê Meclîsê
weke “Meclîsa Şehîd Bêrîvan” hat guhertin û ji bo dema pêş
biryarên girîng hatin girtin.
2. Konferansa Meclîsa Jinên
Êzidî ya Elmanya, roja 24’ê Çileyê bi dirûşma “Ji Kobanê heta
Şengalê bijî berxwedana jinan” li
Zanîngeha Bîelefeld bi tevlîbûna
150 delegeyan, hat lidarxistin.
Konferans ji bo bîranîna cangoriya têkoşîna azadiyê ya Kurdistanê Binevş Agal (Bêrîtan) a di
18’ê Çileya 1989’an de li Cizîra
Botan jiyana xwe ji dest da hat organîzekirin. Delegeyên
konferansê
destnîşan kirin, ku di sedsala
21’an de di kesayetiya jinên Kurd
ên Êzidî de li Şengalê destaneke
nû tê nivîsandin û jinên Êzidî di
şopa ‘Şehîd Bêrîvan’ de di jiyana
azad de israr dikin.
Di konferansê de biryar hat
dayîn ku navê Meclîsa Jinên Êzidî
weke Meclîsa Şehîd Bêrîvan bê
guhertin. Yewnanîstanê kembera Ewropayê qetand!
Li Yewnanîstanê, serketina dîrokî ya hilbijartinê ya Syrîza, polîtîkaya şidandina
kemberê ya hikûmetên Yekîtiya Ewropayê, xist rewşeke gumanbar.
EKONOMÎSTÊ FRANSÎ: YEWNANÎSTAN
ANCAX DI 50 SALÎ DE DEYNÊ XWE BIDE
Nivîskarê pirtûka “Sermayeya Sedsala 21’an”
ekonomîstê Fransî Thomas Pîketty encamên hilbijartinê nirxand.
Pîketty ji radyoya France Inter re axivî û
kêfxweşiya xwe ya ji ber serketina Syrîza anî
ziman. Pîketty got, “Ez difikirîm ku di sala
2012’an de pêwîstî bi şoqeke bi vî rengî hebû.
Polîtîkaya şidandina kemberê ya li ser Ewropayê
tê ferzkirin, karesateke.”
Hilbijartinên li Yewnanîstanê ji vî alî ve bû
referandûmek. Yên ku her tim hişyar kirin û anîn
ziman ku ev polîtîka wê bi ser nekeve, careke din
dengê xwe bilind kirin.
Beriya her tiştî li Ewropayê yekemcar hêzek li
hemberî wê li ber xwe dide, bi ser ket. Vê serketinê di navbera Yekîtiya Ewropa û Yewnanîstanê
de hevsengiya hêzan afirand.
Careke din hat dîtin ku pêkanînek bi zorê li
ser bê ferzkirin û ber bi karesatê ve bibe, dikare
li serhildana gel rast were.
Polîtîkayeke ku ji aliyê gel ve hat redkirin,
niha hîn bêhtir tê lêpirsîn.
Partiyên rastgirên tundraw ên mîna Le Pen a
Fransayê, ji bo ji serketina Syrîza kêfxweş bibin
ji xwe re hincet dîtin.
Lîdera partiya Eniya Neteweyî Marîne Le
Pen, serketina Syrîza weke “destpêka doza
şidandina kemberê” dibîne.
rokekî rasteqîn, ne delegeyekî Angela Merkel.”
Lê belê ev partî polîtîkaya şidandina kemberê
bi Euro ve girêdayî dibîne û li ser vê tespîtê dijberiya Euro dike.
Lîderê Podemos Pablo Îglesîas diyar kir ku
ew di nava mercên gefa Bankaya Navendî ya
Elmanya de nîne û got, “Sala 2015’an wê bibe
sala guhertinê.”
Pîketty got, “Pêwîste were qebûlkirin ku
peymana budçeya nû ya sala 2012’an hat qebûlkirin nameşe” û anî ziman ku ew ne bawer e
Yewnanîstan karibe deynê xwe bide.
Îglesîas anî ziman ku mîna Syrîza ew jî beriya
hilbijartinên nêz dibe li benda zêdebûna êrîşên li
hemberî xwe ne û got, “Saleke zehmet li benda
me ye ku em ê li gelek êrîşan rast bên.”
Pîketty got, “Divê pirsgirêkên Ewropayê bi
awayekî giştî werin nirxandin.”
Diyare encamên hilbijartinê yên li
Yewnanîstanê wê herî zêde bandorê li Spanyayê
bike.
Partiya antî-lîberal Podemos a li Spanyayê bi
pêş ve diçe got, “Yewnan wê êdî bibin xwedî se-
Li Misirê 20
mirî, 82 birîndar
Di xwepêşandanên
protestoyî yên komên
mûxalîf li Qahîre û
gelek bajarên Misirê
bi wesîleya salvegera
‘Bihara Ereb’ a 25’ê
Çileya 2011’an lidar
xistin de, herî kêm
20 kesan jiyana xwe
ji dest dan, 82 kes
birîndar bûn.
Li
Misirê,
di
xwepêşandanên
banga
‘biçe’ li serokdewlet Sîsî
hat kirin de, xwîn herikî.
Li
paytext
Qahîreyê
xwepêşandan dewam dikin.
Her wiha destwerdana
Ekonomîstê Fransî da xuyakirin, ku
hikûmetên Fransa, Îtalya û Spanyayê, ji bo peymanên heyî yên budçeyê bixin rewşeke gumanbar, divê vê firsendê bikar bînin.
polîsan a li xwepêşandêrên
li herêma Matariyeyê jî didome.
Di xwepêşandanên dijberiya derbeyê yên li Îskenderiye, Qahîre û Bahîra de,
yek jê polîs 8 kesan jiyana
xwe ji dest dan. Di serî
de Qahîre li bajarên Gîza,
Şarkiye, Garbiye, Dîmyat,
Bahîra, Kalyûbiye, Mînya,
Feyyûm, Benî Suveyf û
Suveyşê li gelek nuqteyên
cuda xwepêşandan hatin
lidarxistin.
Berdevkê
Wezareta Karên Hundir Abdel Latîf diyar kir ku di
xwepêşandanên tevahiya
rojê de herî kêm 150 kes
hatine binçavkirin.
Piştî Pegîda niha jî
Pegada daket kolanan
Piştî Pegîda ya dijberê penaber û Îslamê, ku ji meha Cotmehê ve di rojeva Elmanyayê
de ye, niha jî rêxistinbûyîneke
din a bi navê Pegada derket
holê. Pegada ku têkiliya xwe
ya bi Pegîda re zelal e, têkoşîna
li dijî ‘Amerîkanîkirina Ewropayê’ weke weke armanca
datîne pêşiya xwe. Li Elmanyayê di bin navê
‘Ewropiyên Welatparêz ên li
dijî Amerîkanîkirina Rojava’
hat avakirin. Tê texmînkirin ku
li dû Pegîda avakirina Pegada
taktîkeke.
Xwepêşandana
destpêkê
ya Pegada li bajarê Erfûrt ê li
Rojhilatê Elmanyayê hat lidarxistin û bi qasî hezar kes
beşdarî çalakiyê bûn. Pegada
ya ku zêdeyî meheke bi rêya
tora meyda civakî xwe birêxistin dike, di çalakiya xwe
de Dewletên Yekbûyî yên
Amerîka (DYA) weke ‘hêza
terorê’ bi nav kir û hişyarî da
ku divê têkiliya bi Rûsyayê re
neyê qutkirin. Di çalakiyê de
hat îdîakirin ku pêkane şerekî
sêyemîn ê cîhanê xwe bide der.
Bi armanca astengkirina
çalakiya Pegada, nêzî 600
ciwanên antîfaşîst daketin
kolanên Erfûrtê. Ciwanên
antîfaşîst, meşa endamên
Pegada ya heta Domplatzê
dihat plankirin asteng kirin û
meşa Pegada li Gara Trenê bi
dawî bû.
Her çend têkiliyeke xwe
ya fermî bi Pegîda re nebe
jî, tê texmînkirin ku Pegada
tevgereke ji aliyê derdorên
nîjadperest ve hatiye avakirin
e. Li gorî dêr, partiyên siyasî,
sendîka û komên antîfaşîst, li
pişt tevgera Pegada Neonazî,
holîganên meyla ji şîdetê re
hene û pisporên teoriya komplo hene.
Tê zanîn ku navê vê tevgerê
jî bi zanebûn navekî dişibe
Pegîda hatiye hilbijartin.
Ekonomîstê Fransayê got, “Ji bo dayîna vî
deynî pêwîstî bi 50-60 salên bê enflasyon heye.”
Kurkçu: Ji rojnamevanan
re heps, sansûr şidet heye!
Parlamenterê
HDP’ê
Kurkçu, diyar kir ku 22 rojnamevan, 10 belavkar di sala
2015’an de ketine girtîgehê,
şidet û sansûra li hember
çapemeniyê didome. Kurkçu
got, “Her wiha belavkarê
rojnameyê Kadrî Bagdû li
Edeneyê bi awayekî kiryar
nediyar hatiye qetilkirin.”
Parlamenterê HDP’ê yê
Mersînê Ertûgrûl Kurkçu, der
barê li hember rojnamevanan
cezayê hepsê, sansûr û şideta
didome pêşniyapirsek pêşkeşî
Wezîrê Edaletê Bekîr Bozdag
kir.
Kurkçu ev pirs li Wezîr
Bozdag kir:
“Hikûmeta we, têkildarî
dozên kêfî yên dozger li hember nûnerên medyayê vedikin
û bêcezatiya li hember şîdeta
medyayê wek pişrsgirêk
dibîne? Li gor polîtîkaya we
ya wezareta we ye?
Di pênc salên dawî de çend
rojnamevan an jî nûnerên
medyayê hatine binçav kirin? Çend rojnamevan an jî
nûnerên medyayê dema li ser
wezîfeyê rastî şîdeta hêzên
ewlekariyê hatine?
Di meha Hezîran û Tîrmehê de ya 2013’an ‘pêvajoya
Gezî’ de li hember şîdeta li dijî
rojnemavanan der barê hêzên
ewleariyê de çend serlêdanên
gilîkirinê hatine kirin? Ji
wan giliyan çend veguherîne
dozên gelemperiyê? Çend bi
neşopandinê encam bûne?
Çend li ber destane? Sedema
lêpirsînên dewam dikin ku bi
encam nrebûne çi ne?
Di pênc salên dawî de li
gor xala sêyemîn a madeya
216’an a Qanûna Ceza li gor
qanûna ‘biçûkkirina nirxên olî
yên beşek gel’ der barê çend
kesan de doza cezayê hatiye
vekirin? Ji van dozan çend
rojnamevanan tên darizandin?
ÇARŞEM, 28 RÊBENDAN 2015
6
Berxwedan: Her gundekî Kobanê
wê ji DAIŞ’ê re bibe goristan
Fermandarê YPG’ê Mehmûd Berxwedan di civîna çapemeniyê ya
ragihandina azadiya Kobanê de diyar kir, ku Kobanê nîşanî tevahiya cîhanê daye ku gelê bixwaze bi vîna xwe bi rûmetî bijî, ti hêz
nikare wê têk bibe û got, “Divê DAIŞ baş zanibe; çawa her xanî ji
wan re bû mezel, wê her gundê Kobanê jî ji wan re bibe mezel û
bibe destpêka tinebûna DAIŞ li tevahiya cîhanê.”
Fermandariya YPG’ê ya Herêma Kobanê û Rêveberiya Xweseriya Demokratîk a Kantona Kobanê,
der barê azadkirina navenda Kantonê de daxuyaniyek hevbaş dan
çapemeniyê.
Daxuyanî saet di 10.30’an de
bi amadebûna Fermandarê YPG’ê
yê Herêma Kobanê Mehmûd
Berxwedan, Serokwezîrê Kantona
Kobanê Enwer Mislim, Hevseroka
Meclîsa Gel Eyşe Efendî, Serokê
Desteya Parastinê Îsmet Şêx Hesen,
Wezîrên Kantonan hat lidarxistn.
Di daxuyaniya ku gelen sazî û
dezgehên çapemeniyê şopandin
de, destpêkê ji bo cangoriyên
azadiyê deqeyek rêz hate girtin.
Piştre Enwer Mislim bi erebî axivî û got, “Em bejna xwe li pêşberî
hemû şehîdên ku em bi saya wan
gihîştine van rojan û rê li ber belavbûna aştiyê di nava cîhanê de
vekirin, ditewînin.”
Mislim serketina Kobanê, li
YPG/YPJ’ê, hêzên koalîsyonê,
hêzên ku alîkarî kirine, gelê çar
perçeyên Kurdistanê û hemû alîgirên azadî û demokrasiyê pîroz kir.
Piştre Fermandarê YPG’ê yê
herêma Kobanê Mehmûd Berxwedan axivî. Berxwedan da xuyakirin, ku piştî berxwedaneke çar
meh û nîvan a li dijî çeteyên dijminê mirovahiyê DAIŞ’ê, Kobanê
duh ji çeteyên DAIŞ’ê hatiye paqijkirin û got, “Em şehîdên xwe yên
leheng ên hem di avakirina Kan-
tona Kobanê de rol lîstin hem jî di
berxwedana bi rûmet a çar meh û
nîvan de li dijî êrîşên hovane yên
DAIŞ’ê li ber xwe dan, mewziyên
xwe bernedan û gihîştin şehadetê
bibîr tînin. Em soz dinin ku emê
rêya wan heta dawiyê bişopînin û
ji bo bicihanîna xeyalên wan, heta
bihosteke xaka Kobanê dagirkirî
mabe jî, têkoşîna xwe dewam
bikin. Di hizûra wan de em vê sozê
li ser navê YPG/YPJ’ê û gelê Kobanê didin.”
Fermandarê YPG’ê Berxwedan,
di serî de gelê Kurdistanê bi taybetî
gelê li Bakurê Kurdistanê û Başûrê
Kurdistanê spasiyên xwe pêşkêşî
her kesên destek dane berxwedana
Kobanê kir û got, “Bi taybetî gelê
ku li ev çar meh û nîv e li ser sînor
sekinî û şev û roja xwe kir yek û
heta ala rengîn anî ser girê Kobanê
ew sekna xwe dewam kir, bi taybetî
em wan silav dikin, pîroz dikin.
Piştre hemû kesên ku destek dane
me, spasiyên xwe ji wan re bi rê
dikin. Û koalîsyona navneteweyî
ya bi pêşengiya DYA a ku destekek
rastî daye, em spas dikin. Û hêza
pêşmerge ya ku desteka bi çekên
giran da, em spas dikin. Hemû birayên me yên Ereb ên ku di artêşa
azade di roja destpêkê de tevlî me
bûye û heta niha em spasiya wan jî
dikin Û em tevahiya gelê me tevahiya cîhanê, yê ku roja 1”ê Cotmehê kir roja Kobanê û 24 saetan li
ser piyan ma em spasiyên xwe birê
dikin.”
Fermandar Berxwedan bibîr
xist ku azadkirina Kobanê li demeke dîrokî rast hatiye û piştî berxwedaneke dîrokî bi dest ketiye. Fermandar da xuyakirin ku têkoşîna
wan wê dewam bike û got, “Xeteriya li ser Kobanê hînê bi dawî nebûye. Hîn gelek gundên Kobanê di
bin destê mêtîngeriya DAIŞ dene.
Ji ber vê yekê ji îro û şûn de em ê
têkoşîna xwe bi şêwazeke herî mezin li gundên Kobanê dewam dikin.
Û heta em axa Sûriyeyê hemû rizgar bikin em ê dewam bikin.”
JI BO PÊNGAVA
DUYEMÎN BANGA LI
CIWANÊN KOBANÊ
kir, ku di vê meşê de cihê xwe bigirin.
Fermandar got, “Werin em yek
bi yek gundên xwe ji mêtîngeriya
DAIŞ’ê rizgar bikin. Werin em li
axa pîroz bi azadî bijîn. Werin em
jiyaneke azad li ser axa Kobanê
ava bikin. Ev roj ji bo me rojeke
dîrokî ye. Eger em îro axa xwe rizgar nekin, em ê bi sedsalan di destê
mêtîngeriya faşîzma DAIŞ de bin.
Ji ber vê yekê çawa me heta niha
berxwedanek mezin kir û qet serê
xwe ji kesî re netewand em ê ji niha
û pêv e jî netewîne.”
‘HER GUNDEKÎ KOBANÊ
WÊ JI DAIŞ’Ê RE
Fermandarê YPG’ê Berxwedan BIBE GORISTAN’
bal kişand ser meşa duyemîn a pêngava rizgarkirinê, ku bi vê yekê re
ew ê hemû gundan ji DAIŞ’ê paqij
bikin û bang li welatparêzên Kurd,
bi taybetî ciwanên Kobanê û tevahiya ciwanên Rojavayê Kurdistanê
Fermandarê YPG’ê bibîr xist ku
di dema destpêkirina êrîşên DAIŞ’ê
yên li hemberî Kobanê de dan diyar
kirine ku her kolan, her mal, her
xaniyên Kobanê wê ji DAIŞ’ê re
bibe goristan û ji bo têkoşîna ji niha
û pê ve wiha axivî:
“Divê DAIŞ vê baş zanibe: çawa
her mal her xanî ji wan re bû mezel,
wê her gundê Kobanê jî ji wan re
bibe mezel û bibe destpêka tinebûna DAIŞ li tevahiya cîhanê. Em
bang li tevahiya gelên cîhanê dikin
ku vê yekê baş zanibe, têkoşîna me
têkoşîna mirovahiyê ye. Kobanê
îro ji bo tevahiya mirovahiyê şer
kir, li ber xwe da û bi ser ket. Û
bû mînakek mezin ji her kesî re ku
gelê bixwaze bi vîna xwe bi rûmeta
xwe bijî, wê kes nikaribe wan têk
bibee. Lewma em her kesên keda
xwe heye spas dikin û silav dikin.
Li ser navê Desteya Parastinê jî
Cîgira Serok Arjîn Bozan axivî û
rizgarkirina Kobanê li YPG’ê pîroz
kir. Aljîn Bozan got ku YPG/YPJ’ê
hêza xwe îspat kiriye û got ku ev
hêza rasteqîn a ku li dijî terorê parastina mirovahiyê dike ye.
Daxuyanî bi silavkirina YPG’ê,
çepik û dirûşmeyan bidawî bû.
KCK: Serketina çar parçeyên Kurdistanê ye
Hevserokatiya Konseya Rêveber a KCK’ê destnîşan
kir ku serketina Kobanê bi tenê serketina gelê Kobanê
û Rojava nîne, serketina çar parçeyên Kurdistanê,
serketina tevahiya gelên Rojhilata Navîn û Cîhanê ye.
Hevserokatiya Konseya Rêveber
a KCK’ê rizgarbûna Kobanê
pîroz kir û got, “Bajarê Kobanê
ji faşîzma DAIŞ’ê hatiye paqijkirin. Rizgariya bajarê Kobanê li
tevahiya gelê Kurdisatnê, gelên
Rojhilata Navîn û mirovahiyê
pîroz be. Rizgarbûna Kobanê di
salvegera duyemîn a ragihandina
kantonê de, ji bo gelê me bûye
mizgîniyeke mezin. Bi vî rengî
ji tevahiya cîhanê re hatiye ragi-
handin ku xweseriya kantonal
a Rojava xwedî wê hêzê ye ku
dikare parastina xwe ya cewherî
bike û hilnaweşe.
Em şehîdên leheng ên Kobanê
rizgar kirine bi minetdarî bibîr
tînin, gaziyên berxwedanê
yên rûmeta vê serketinê ne bi
hezkirin û rêzdariyê silav dikin.
Em bawerin ku sekna bi rûmet
û berxwedêr a malbatên şehîd û
gaziyan, wê bi azadiya gelê Kurd
tacîdar bibe. Gerîlayên leheng ên
YPJ û YPG’ê yên bajarê Kobanê
rizgar kirin, bi berxwedana xwe
ya li Kobanê re nîşan dan ku
ne tenê şervanên gelê Kurd in,
şervanên demokrasî û azadiyê
yên tevahiya gelên Rojhilata
Navîn û cîhanê ne.”
‘ŞOREŞGERÊN
ENTERNASYONALÎST
JÎ LI BER XWE DAN’
KCK’ê diyar kir ku li Kobanê ne tenê Kurdan şer kirin
û got, “Şervanên Tirk, Ereb,
Fars, Ewropî û Amerîkî jî li ber
xwe dan. Di serî de Paramaz
3 MLKP’yî, Kader Ortakaya
ku jineke sosyalîst a Tirkiyeyî
bû, şervanê YPG’ê yê Farsî û
pêşmergeyekî ji Başûrê Kurdistanê şehîd ketin. Ji gelên cuda bi
dehan berxwedêr birîndar bûn.
Em van berxwedêrên enternasyonalîst ên di vê berxwedana
mezin de can û xwîna xwe dan,
bi mînet û rêzdarî bibîr tînin.»
‘BERXWEDANA
KOBANÊ BERXWEDANA
MIROVAHIYÊ YE’
KCK’ê got, “Bêguman serketina
Kobanê serketina bi tenê ya gelê
Kobanê û Rojava nîne; serketina
çar parçeyên Kurdistanê, gelên
Rojhilata Navîn û Cîhanê ye” û
ev xal destnîşan kir: “Ciwanên
ji çar parçeyên Kurdistanê hatin
û li nava refên YPG û YPJ’ê cih
girtin, di serketina vê berxwedanê de roleke mezin lîstine.
Di serî de gelê Bakurê Kurdistanê, gelê Rojhilat û Başûrê
Kurdistanê jî destekeke mezin
dane û di serketina vê têkoşînê
de roleke mezin lîstine. Bi
taybetî çalakiyên 6-9’ê Cotmehê yên li Bakurê Kurdistanê û
parçeyên din ên Kurdistanê yên
ji bo destekkirina Berxwedana
Kobanê, di serketina Kobanê de
roleke diyarker lîstine.
ÇARŞEM, 28 RÊBENDAN 2015
5
4
Pêşeng jinên Kurd in
Akademisyena ciwan ya Kurd Dilar Dîrîk li ser PKK mastir kiriye. Dilar bal kişand ser rêxistinbûna jinên Kurd li Bakûr û Rojava û destnîşan kir ku bi şerê li Kobanê û Şengalê re
cîhan rastiya Kurdan careke din û rola jinên Kurd zelaltir derket pêş.
Dilar Dîrîk akademîsyeneke
ciwan a Kurd e ku li zanîngeha
Cambridge´ê teza xwe ya doktorayê di beşa civaknasiyê de dinivîse. Dîrîk beriya wê li Elmanyayê
mastira xwe li ser mijara jin û dewra jinê di nava îdeolojî û tevgera
PKK´ê de nivîsandibû. Halê
hazir li ser tevgera jinê ya Kurd
lêkolîna xwe dike û nexasim jî
tevgera jinê li Başûr û Rojavayê
Kurdistanê li ber hev digire. Pirsa
sereke ku Dîrîk dike ev in: gelo
netewe dewlet çareseriya pirsgirêkan e, gelo çi alternatîf hene? Pîvana wê jî bi hevokekê weha ye:
Azadiya civakekê mirov dikare bi
azadiya jinê di wê civakê de bipîve. Dîrîk sala duyem a lîkolîna
xwe li Kurdistanê bi hevpeyvînan
dike. Akademîsyeneke ciwan
teswîra jinên Kurd di akademî û
çapemeniyê de çawa dinirxîne,
teswîreke dûrî pêşhukim û
propagandayê ya rewşa civakî ya
jinên Kurd mimkin e, ji wan pirsan
bûn ku Dilar Dîrîk pê dadikeve.
Jinên Kurd di gotarên
akademîk û çapemeniya
dinyayê de çawa
cihê xwe digirin?
Di nava van herdu salên bihurî de guhertineke ecêb çêbû,
di awayê cihdayîna jina Kurd û
nexasim jî şervanên jin ê Kurd de.
Dema min mastira xwe dinivîsî
beriya bi sê salan çavkanî kêm
bûn. Çavkaniyên ku nivîskarên
wan li derveyî tevger û çarçoveya
Kurd de bûn, peyda dibûn û ew
gelekî neerênî bûn. Wan digot,
şervanên jin ên PKK´ê tên xapandin, belangaz in û hwd dan ku ji
malbatên xwe yên paşverû birevin.
Hin gotar hene ku NATO sponzorê
wan e û di wan de tiştên ecêb yên
weke “ev jin dîn in û dilxirab in
û dixwazin malbatê tine bikin”; bi
rastî jî gelek tiştên cinsiyetparêz
li ser jinên Kurd ên berxwedêr
dihatin nivîsîn. Rengekî din ê
teswîrkirinê ew bû ku dihat gotin,
«Kurd texeyul dikin ku xurttir
in» û filan û bêvan. Helbet mirov
nikare bi Kurdbûnê xurtbûna vîna
berxwedêr a jinên Kurd rave bike.
Divê mirov li çarçoveya civakî,
dîrokî û siyasî jî binihêre. Li dijî
çar dewletan berxwedanek hebû,
heye. Û berxwedana jina Kurd jî
di nava vê çarçoveyê de pêk tê.
Ev guhertin çawa bû?
Piştî komkujiya li Parîsê, ev
yek hêdî hêdî guherî. Pêşî mirov
metelmayî man ku jinên Kurd ên
şer dikin hene. Piştre, dewra jinên
Kurd li dijî DAIŞ´ê, nûçe û gotarên erênîtir derketin. Gelek materyalên akademîk hîna nînin, lê
di wan gotarên kurt ên akademîk
de jî xuya ye ku nihêrîna li jinên
Kurd erênîtir bûye. Lê belê niha jî
motîvasyonên siyasî yên van jinên
ku li dijî DAIŞ´ê şer dikin jî nayên
dîtin, akademîsyen xwe li wan kerr
dikin. Rojnamevan û filmçêker jî
bi heman rengî tevdigerin. Ew hîç
li îdeolojiya ku dike ew têbikoşin
û şer bikin napirsin. Sedem jî bi
ya min ew e ku ev motîvasyonên
siyasî û îdeolojiya li pişt di aliyê
navneteweyî de weke terorîst tên
deqkirin, xwe hema kerr dikin.
Çima ev pirsgirêk e?
Rengê ku halê hazir jinên
têkoşer ên Kurd di medyayê de
cih digirin weke jinên sempatîk û
bi pirranî bedew li gorî pîvanên
wan gelekî bi pirsgirêk e. Lê dîsa
jî erênî ye ku niha qet nebe tên
dîtin û qebûlkirin û bi ser dejî bi
awayekî erênî. Ew jinên şer dikin
dibêjin, ev ne berxwedaneke ku
hema ji tine peyda bû, em berxwedana xwe li ser hîmê têkoşîneke
siyasî ya ji 40 salan û vir ve ava
dikin. Lê ev nayê dîtin.
Herçî lêkolîna akademîk
e, astengên sereke çi ne li
pêşiya lêkolîna vê mijarê?
Di warê lêkolîna akademîk de
pirsgirêkên destpêkê ew in ku gelek materyal û çavkaniyên ku mirov xwe bispêriyê nînin. Gelek kes
hene ku dixwazin bi mijarê dakevin, lê ew neçarin nûçeyên çapemeniyê bişopînin. Li aliyê din ji
ber ku tevgera Kurd demeke dirêj
bi qesd hat marjînalkirin û yan jî
piçûkkirin, ji ber wê jî gelek propaganda heye. Ew kesê elaqedar
divê pêşî rastiyê ji propagandayê
cihê bike, ji nav hev derêxe. Li aliyê din ji ber bicihkirina PKK´ê di
nava lîsteya rêxistinên terorîst de
dike ku gelek kes dev ji lêkolînên
xwe berdin yan jî pêşiyê li wan
digire ku dest bi lêkolînê bikin.
Ango ev yek zerarê dike li zanistê
jî. Li aliyî din gelek pêşhukm hene
ku divê werin tinekirin. Lê mirov
dixwazin fêr bibin…
Çavkanî nînin, lê ma hêvî…?
Nexasim li Kobanê mirovan
tiştek vedît, berxwedana Kobanê
hêviyek peyda kir bi wan re, ne
bi tenî di nava akademîsyenan de
belê bi giştî. Êdî mirov pê dihisin
ku ya li Kabanê girîng ne bi tenê
şerê li dijî DAIŞ´ê ye. Li sîstem û
îdeolojiya li pişt vê berxwedanê
jî dipirsin. Nexasim ji 2013´an ve
eleqeya ji bo şerê jinên Kurd zêde
bû. Di destpêkê de ev meraq bêhtir
li ser şer bû û niha her diçe bêhtir
li motîvasyona wan a siyasî jî tê
pirsîn.
Oryantalîzma di biwara
teswîrkirina jinên Kurd
de gelo bi dawî bû
ÇARŞEM, 28 RÊBENDAN 2015
Kurd ji xwe azadtir in. Ev jî dike
ku mirov gelek pirsan neke. Lê
divê mirov van pirsan bike: Çima
jina Kurd xuyatir e, azadttir e, di
siyasetê de bîhtir xwedî vîn e? Ya
rastî ew mirov naxwazin van pirsan bikin; dema dikin jî li şûna
bersivan hemaseteke neteweperest
dikin ku tu elaqeya xwe bi rastiya
civakî re nîne.
Tu di lêkolîna xwe de
tevgera jinan li Başûr û
li Rojavayê Kurdistanê li
ber hev digirî. Ew cihêtiya
herî beloq ku dibêje ez
va me li gora te çi ye?
Jinên ji Başûrê Kurdistanê bi
xwe dibêjin, tevgera jinan li başûr
nîne. Rêxistinên civaka sivîl hene,
kovar û komîteyên piçûk hene. Lê
belê ew yan bi ser herdu partiyên
sereke ve ne, yan jî dema serbixwe
ne derfetên wan nîne. Lê belê rêxistinkirina jinan di nava civakê de
nîne. Xebatên baş hene yên li dijî
şideta beramberî jinê. Lê belê ev
proje elaqedar in bi şideta li dijî
jinê lê ne bi sîstema baviksalar.
Pirs nayên kirin ka çima du malbat û rêxistinên ji serî heta binî
mêr tevahiya siyasetê kontrol
dikin, çima di nava komîteyan de
bi tenê di komîteya malbatê de jin
hene û di yîn din de jin nînin? Di
warên civakî, siyasî, huqûqî, aborî
de gelek pirsgirêk hene, mirov jinan nabîne. Azadiya jinê di nava
çarçoveya gelekî teng a feodal
neteweperest de sînordar e. Herçî
Rojava ye mirov dibîne ku jin timî
weke mixalefetekê ne. Şoreşa Rojava şoreşa jinê ye
Weke mînak meclîsên gel hene
û li kêleka wan meclîsên jinan
Di nivîsên gerhokên ewrûpî yên hene û mafê wan ê vetoyê heye.
sedsalên 18 û 19´an de jina Kurd Û ji destpêkê ve mirov li Rojava
weke azadtir tê teswîrkirin. Bêyî dibêjin Şoreşa Rojava ya jinê ye.
ku li sedemê civakî-aborî, avahiya Ji bo vê jî kevirên çarqozî datîne
civakî were pirsîn. Mesela bipir- da ku piêtî krîz û şerî jî şoreş a
ranî ew jin jixwe ji malmezinan in jinê bimîne. Li Rojava şerê li dijî
û ji ber malbat yan jî milkên xwe DAIŞ´ê di heman demê de şerekî
cihekî wan ê diyar û xuya heye di felsefî ye jî. Mirov ne li dijî komnava civakê de. Lê heke mirov bi kujî û jinkujiyên DAIŞ´ê şer dike,
van mînakan bigihêje wê encamê her weha li dijî mentalîteya di
ku Kurd ji ber KUrdbûna xwe di nava civaka wê jinê bi xwe de jî
warê jinê de lîberaltir û azadtir in têdikoşe. Weke mînak jineke ku
bi pirsgirîk e. Heke wisa ye, ma rastî destavêtinê tê weke qirêjbûyî
çima ewqas jin tên qetilkirin, çima tê dîtin, bêyî ku metalîteya
ewqas zarokan didin mêr? Bi ya destavêtinê were lêpirsîn. Ev
yek jî ne bi tenê bi hevserokatî û
min ev bi tenê rêyeke hêsan a reva ji
meclîsên jinan dibe, ev her weha bi
miameleya bi pirsgirêkên civakî re seferberkirina jinê di nava civakê
ye. Mane ya vê bi awayekî ne yek- de dibe ku armanca wê bicihkirina
ser ev e: Heke jinên Kurd ji Ereb, şandeke demokrasiyê ye. Ev cihêtî
Fars û Tirkan azadtir in, naxwe ne ne qeder e, ev girêdayî çanda silazim e em ji bo azadiyê têkoşin. yasî ye. Li Başûr û Rojavayê
Dema em iro dibînin ku pirraniya Kurdistanê di vî warî de divê hîna
parlemanterên jin Kurd in, sedema gelek kar were kirin. Li Başûr pirswê ne Kurdbûn e; sedema wê si- girêkeke din ew e ku Başûr xwe li
yaset e, tevgera azadiya Kurd ge- ber Iraqê digire û dibêje em ji wan
lekê qîmet bi azadiya jinê daye. Li çêtir in. Li Rojava mirov dixwazin
mekanîzma û şerxên desthilatdar
nava Kurdistanê bi xwe jî wisa ye.
ên tepisandina jin û civakê tekrar
Dema mirov li Başûrê Kurdistanê nekin û li rêyên alternatîf digerin;
dinihêre û li Rojavayê Kurdistanê avahî û çerxên siyasî ku pê mirov
dinihêre mirov dikare bippirse, bi xwe tevlî dayîna biryarên siyasî
çima jin li Rojava bêhtir di nava dibin tên avakirin. siyasetê de, li kolanê û hwd. hene?
Elaqeya vê bi çanda siyasî heye.
Di nava Kurdan de jî akademîsyen LUQMAN GULDIVE
hene ku tiştên ecêb dibêjin, weke Yeni Ozgur Politika
ÇARŞEM, 28 RÊBENDAN 2015
3
Rizgarbûna Kobanê Li KCC Hat Pîroz Kirin
Piştî ku Kobanê ji çeteyên Daîşê
har paqij kirin wekî tevahiya
cîhanê li paytext Londonê jî
pîrozbahî hatin li dar xistin. Piştî
agahiyên rizgarbûna Kobanê
belavbûn gelek Kurd û dostên
wan li Navenda Civaka Kurd ya
li Haringeyê kombûn û serkeftina
YPG û YPJ pîroz kirin.
Şervanên YPG û YPJ’ê di encama
berxwedana mezin a 134 rojan de navenda Kobanê ji çeteyan rizgar kir. Bajar
rojek beriya salvegera îlankirina Kantonan yanî rojek beriya 27’ê Çile ji çeteyan
hat paqijkirin. Çeteyên ku piştgiriya ku
hêzên dixwestin Şoreşa Rojava bixetimînin girtin bi her cureyên çekên giran
êrîşê Kobanê kirin, lê rastî berxwedana
mezin a YPG û YPJ’ê hatin û ev bi
serkeftinê encam kirin.
Piştî agahiyên di derbarê rizgariya
Kobanê li cîhanê belav bûn, di serî de li
her çar parçeyên Kurdistanê û her derê
cîhanê pîrozbahî hatin li dar xistin. Li
her derê ku Kurd jiyan dikin, derketin
qadan û rizgarbûna Kobanê pîroz kirin.
Li paytext Londonê jî bi sedan Kurd û
dostên wan piştî agahiyên rizgarbûna
Kobanê li Navenda Civaka Kurd ya Haringeyê kom bûn heta derengiya şevê bi
govend û tililiyan rizgarbûna Kobanê
pîroz kirin.
Li Londonê Kongreya Ciwanên
Azad hat lidarxistin
Li paytext Londonê, kongreya Ciwanên Azad pêk hat. Kongre bi
beşdariya 70 delegeyan, li Navenda Civaka Kurd a li Haringeyê hat
lidarxistin.
Kongreyê, ji bo bîranîna cangoriyên
têkoşîna azadiyê bi deqeyeke rêzgirtinê
destpê kir. Kongre diyarî Ozgur Ronî hat
kirin ku ji Îngilîstanê beşdarî nava refên
têkoşîna azadiyê bûbû û di têkoşîna
azadiyê de jiyana xwe ji dest da.
Li dû deqeyeke rêzgirtinê, sînevîzyonek ji axaftina Rêberê Gelê
Kurd Abdullah Ocalan a rola ciwanan
di têkoşîna azadiyê de dinirxîne, hat
nîşandan. Piştî nîşandana sînevîzyonê,
rewşa dawî ya li Kurdistan, Rojhilata
Navîn û tevahiya cîhanê hat nirxandin
û pirsgirêkên ciwanên Kurd ên li Ewropayê hatin nîqaşkirin.
ŞIYARA ‹KAPÎTALÎZMÊ NEJÎ Û NEDE
JIYÎN’ ISRARA DI JIYANA AZAD DE YE
Di axaftinên li ser navê Ciwanên
Azad li kongreyê hatin kirin de hat
gotin, “Îngilîstan, serketina destpêkê
ya dîrokî ya sîstema modernîteya kapîtalîst e. Ji ber vê yekê heta roja me
ya îro modernîteya kapîtalîst xwe li
vê derê bi şêweyê herî xurt daye jiyîn. Li ser mirovan hegemonya xwe
ava kiriye. Li ser vê bingehê jiyaneke
hundirê wê vala pêşkêşî ciwanên me
kiriye. Di encama vê de jî çetetîtî, bikaranîna narkotîkê û xwekuştina ciwanan zêde bûye. Bi taybetî jinên me yên
ciwan hedefa bê vîn hiştin ne. Ciwanên
Azad li ser vê bingehê rêxistineke ku
hemû jinên ciwan û tevahiya ciwanan
di nava xwe de vedihewîne û mîsyona
pêşengiyê ji wan re dike ye.”
Hat ragihandin ku kampanya “Kapîtalîzmê nejî û nede jiyîn” ya Ciwanên
Azad da destpêkirin, felsefe û îdeolojiya Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan
esas digire û xwe li jiyana azad digire.
Axaftvanan diyar kirin ku ev kampanya di pratîkê de bi perwerde, rêxistinbûyîn û çalakîbûyînê re hîn bêhtir
dikare rê li ber pêngavekê veke.
Tevgera Jinên Kurd li Londonê (Roj
Women) jî peyamek ji kongreyê re
şand û diyar kir ku hemû destketiyên
li Kurdistanê bi keda mezin a Rêberê
Gelê Kurd Abdullah Ocalan û berxwedana têkoşerên di têkoşîna azadiyê
de jiyana xwe ji dest dane, bi dest ketine. Nûnertiya KNK’ê ya Îngilîstanê jî
kongre silav kir.
Di kongreyê de herî dawî ji bo
dema nû Komuna Ciwanan a Şehîd
Ozgur Ronî hat hilbijartin. Komuna ji
komîsyonên jinênc iwan, rêxistinbûyîn,
xwendekar, çapemenî û çandê pêk tê,
plansaziya ji bo dema nû pêşkêş kir.
Kongre bi dirûşmên “Bijî Serok
Apo”, “Bê serok jiyan nabe” bi dawî bû.
‘Jin li gor
mêran zêdetir
bawermend in’
Li gorî lêkolîneke ku li Îngîlistanê
hatiye kirin jin li gorî mêran zêdetir bi
Xweda bawer in.
Di lêkolîna ji aliyê
Konseya
Lêkolîna
Aborî û Civakî ya Enstîtuya
Perwerdeya
Londonê de hatiye
kirin, herî zêde jin bi
Xweda û jiyana piştî
mirinê bawer dikin.
Li gorî lêkolînê ji
sedî 63’ê jinan difikirin ku piştî mirinê jiyan
heye, ev rêje bi mêran
re jî ji sedî 36 e. Li gel
vê ji sedî 54’ê mêran
ateîst an jî agnostîk in
û jin jî ji sedî 34 vê
nêzîkatiyêînîşan didin.
Ev lêkolîn li ser kesên temenê wan nêzî 40
li ser 9 hezar Îngîlîzî hat
kirin. Piranî diyar dikin
ku bi olekî bawer nakin.
Lê yên Xiristiyan, Misliman, Yahudî, Budîst û
Hîndu jî hene.
Prof David Voas
lêkolîn nirxand û got:
“Jin li gorî mêran zêdetir bawermend in. Mêr
li gorî jinan di pozîsyonek kêm bawer dike
de ne.”
Mînak
hejmara
mêrên ateîst ku bêguman dibêjin Xweda tine
û bi jiyana piştî mirinê
bawer nakin gelek zêde
ye.
Prof Voas jî got ku
wek gelek pirsên din ji
bo vê jî vegotinek tine.
ÇARŞEM, 28 RÊBENDAN 2015
2
Xaçepirs
Bersiva Hefteya Borî
PÊKENOK
pêşî bixwaze.”
Dûayên Kurd
û Tirkekî
-Ya Rebbî ez dixwazim tu 100 pezî
20 dewarî bidî min.
Dibêjin ku Kurd û Tirkek ku her
du jî pir feqîr in, diçin hizûra Xwedê.
Dibêjin
-Ya Rebbî em feqîr in û ji te hinek
tiştan dixwazin.
Xwedê dibêje “em daxwaza evdên
xwe qebûldikin lê çi kesên ji xwe re çi
bixwaze em du qetên wi didin cîranê
wî jî. Hûn çi ji xwe re bixwazin em ê
du qata bidin hevalê wî, de ka Kurdo tu
Kurd dibêje:
Xwedê dibê baş e min 100 pez û 20
dewar dan te û 200 pez û 40 dewarî jî
da cîranê te yê Tirk.
Kurd spasiya Xwedê dike û disekine. Xwedê ji yê Tirk dipirse ka tu çi
dixwazî, dibêje;
-Ey Allah’ım ez tu tiştek naxwazim,
tenê çavekî min kor bike…
(Ger ku xweda dûayê wî qebûl bike,
û çavekê wî kor bike tê wateya ku dê
du çavên cîranê wî kor bike.)
KOBANÊ
Îro azadî bûye mêvanê te
Û li deşta Miştenûrê
dîlanê digerîne....
Tu jî mîna bazê azadiyê
Baskên xwe veke
Û hembêza xwe bide ba
bila pêlên azadiyê
xwe li asîmanên te bidin.
Bila bablîsoka azadiyê
toz û kilxanê bi ser
dijminên te de bibarîne.
Ez baş dizanim tu yî
kelha berxwedanê
tu yî bîranina Şîlan û Viyanan.
De bilîlîne Kobana delal
bifire asîmanan û bi hêrs biqîr
û bêje ez im xwediyê vî welatî..!!
û azadî her hevalê min e..
HÊVÎN HISO
telgraf.co.uk
Çarşem,
28/01/2015
Kobanê Dê
Tim Azad Be
Sayı
ROJNAMEYA HEFTEYÎ
453
Li Londonê Kongreya Ciwanên
Azad hat lidarxistin
Rûpel 2
Rizgarbûna Kobanê Li KCC Hat
Pîroz Kirin Rûpel 2
Şervanên YPG û YPJ’ê di encama berxwedana
mezin a 134 rojan de navenda Kobanê ji çeteyan
rizgar kir. Bajar rojek beriya salvegera îlankirina
Kantonan yanî rojek beriya 27’ê Çile ji çeteyan
hat paqijkirin. Çeteyên ku piştgiriya ku hêzên
dixwestin Şoreşa Rojava bixetimînin girtin bi her
cureyên çekên giran êrîşê Kobanê kirin, lê rastî
berxwedana mezin a YPG û YPJ’ê hatin û ev bi
serkeftinê encam kirin.
Piştî agahiyên di derbarê rizgariya Kobanê li
cîhanê belav bûn, di serî de li her çar parçeyên
Kurdistanê û her derê cîhanê pîrozbahî hatin
li dar xistin. Li her derê ku Kurd jiyan dikin,
derketin qadan û rizgarbûna Kobanê pîroz
kirin. Li paytext Londonê jî bi sedan Kurd û
dostên wan piştî agahiyên rizgarbûna Kobanê
li Navenda Civaka Kurd ya Haringeyê kom
bûn heta derengiya şevê bi govend û tililiyan
rizgarbûna Kobanê pîroz kirin.
Fermandarê YPG’ê Mehmûd Berxwedan
di civîna çapemeniyê ya ragihandina azadiya
Kobanê de diyar kir, ku Kobanê nîşanî tevahiya
cîhanê daye ku gelê bixwaze bi vîna xwe bi
rûmetî bijî, ti hêz nikare wê têk bibe û got, “Divê
DAIŞ baş zanibe; çawa her xanî ji wan re bû
mezel, wê her gundê Kobanê jî ji wan re bibe
mezel û bibe destpêka tinebûna DAIŞ li tevahiya
cîhanê.”
Berxwedana Kobanê li tevahiya cîhanê
deng vedabû û piştevaniyek bê mînak hatibû
nîşandan. Berxwedana keç û xortên Kurd bal
kişandibû ser xwe û rihekî nu ava kiribû. Dema
êrîşên Daîşê dest pê kirîn li paytext Londonê
û hemû bajarên Brîtanya bi sedan çalakiyên
piştevaniyê hatibûn li dar xistin û bi hezaran Kurd
û dostên wan tevlî van çalakiyan bûbûn.
Pêşeng jinên Kurd in
Rûpel 4
Zimanê qedexe û evîna xwendin
Rûpel 9

Benzer belgeler