Örümcekler - AKVET VETERİNER,Onlar için burdayız

Transkript

Örümcekler - AKVET VETERİNER,Onlar için burdayız
Örümcekler - AKVET VETERİNER,Onlar için burdayız...
Bugün; dünyada bilinen hayvan türlerinin yaklaşık 2/3ni Arthropoda (eklembacaklılar) şubesi
oluşturmaktadır. Artropodlar, dünyada yaşayan hayvanlar içinde tür bakımından olduğu gibi,
birey sayısı bakımından da en zengin grubu oluşturur. Ayrıca, hayvanlar aleminde en fazla tür
çeşitliliğine sahip böcekler (Classis: Insecta) de bu grupta yer almaktadır.
Eklembacaklılar şubesinde yer alan Arachnida sınıfı, geniş bir spektruma sahip olup Örümcek
(Araneae), Akrep (Scorpionida), Kamçılı akrep (Uropygi), Silindir örümcek (Solifugae), Kamçılı
örümcek (Amblypygi), Ot biçen (Opilionida), Akar (Acarina), Yalancı akrep (Pseudoscorpionida),
Kırbaçlı örümcek (Palpigradi), Kamçılı akrep (Uropygi), Kırbaçlı akrep (Schzomida) ve Ricinulei
gibi çok sayıda farklı grupların birleşmesiyle oluşur ve Araknitler (Classis: Arachnida) olarak
adlandırılırlar.
Örümcekler her türlü habitat ve ekosistemde yaşayabilmektedir. Dünya üzerinde çok geniş bir
yayılış alanına sahip olan örümcekler, kutuplardan kıta içlerine, deniz yüzeyinden 5000 m’ye
ulaşan yükseltilere kadar yayılabilmektedir. Bunların çoğu karada, pek azı kıyılarda ya da tatlı
suların yüzeyinde ve içinde yaşarlar. Genellikle bahçelerde, duvar üzerinde, saçak altında ağ
gererek yaşayan hayvanlardır. Günümüzde örümcekler, karasal ekosistemlerde yaşayan başta
böcekler olmak üzere birçok artropodların etkili predatörü olarak tanımlanmaktadır. MORFOLOJİ
Prosoma ve opistosoma olarak iki kısma ayrılan vücut; pedisel denilen yapı ile birbirine
bağlanmıştır. Prosoma bölgesinde yer alan ilk çift ekstremite keliserler olup bunların bağlandığı
kısımda bir çift zehir bezi yer alır. Bezlere bağlı zehir kanalı keliserlerden, bunların ucunda
bulunan ve sokma iğnesi olarak kullanılan kıskaçlara açılır. Zehir avın felç edilerek daha kolay
yenmesini sağlar. İkinci ekstremiteler altı parçalı pedipalplerdir. Bunlardan sonra 7 parçalı dört
çift yürüme bacakları yer alır. Bu segmentler kaideden uca doğru koksa, trohanter, femur,
patella, tibia, metatarsus ve tarsus yer alır. Başın ön kısmında genellikle 8 (bazen 6) adet göz,
iki veya 3 sıraya dizilmiş olabilir. Opistosoma farklı büyüklüklerde olmasına rağmen sistematikte
önemli bir kriter sayılmaz. Dorsal kısımda kalp ya da yaprak şeklinde “folium” yer alır.
Opistosomanın arka ucunda anüs, hemen altında ise üç çift ağ memeleri yer alır. Memelerden
farklı yapılardan ağ çıkar ve bu değişiklik familyalara göre farklılık gösterir. Opistosomanın
ventralinde, ön orta kısımda genital delik yer alır. Bundan başka solunum açıklığı olan boru
trake stigmaları da örü memeciklerinin ön orta bölgesinde yer almıştır.
Fenoloji
Yumurtadan çıkan bir örümcek yavrusu, birkaç gün dişi örümcek tarafından bakıldıktan sonra
yuvadan ayrılır ve belirli bir yere ağını kurduktan sonra burada yaşar. Bu da örümceklerin ergin
hale geçmeden ağ örebilme kabiliyetinde olduğunu göstermektedir. Örümcekler ayrı eşeylidir.
Erkeklerde opistosomanın her iki tarafında uzanan tüp şeklinde bir çift testis bulunur. Bu
testisler epigastik çöküntünün arkasında tek bir eşeysel delikle dışarıya açılır. Erkeklerde
kavuşma organı pedipalpuslardır. Dişi üreme sisteminde ise ovaryumlar, opistosomanın karın
tarafından arkaya uzamış iki torba şeklindedir.
Örümceklerde eşeysel dimorfizim görülür. Genellikle erkek dişiden küçüktür. Çiftleşme meydana
gelmeden önce bir çok davranış gösteren türlerde kimyasal algılama ve dokunma organları iyi
gelişmiştir. Cezbetme amacıyla salgılanan bu maddelere feromon denir. Bir defada 300-3000
yumurta bırakabilirler. Yumurtalar kokon içerisinde bazılarında anneye bağlı olarak taşınır.
Yavrular ilk deri değiştirmeye kadar kokon içerisinde kalır. Yavrular kokondan çıktıktan sonra
erginlere benzerler ve dolayısıyla larva devresi görülmez.
1/6
Örümcekler - AKVET VETERİNER,Onlar için burdayız...
Bir yavru örümcek ergin oluncaya kadar 6-8 kez gömlek değiştirir. Örümcekler yılın belli
periyotlarında erginleşirler. Bu durum genellikle ilkbahar aylarında başlayıp sonbahara kadar
sürmektedir. Bazı türler ise tüm yıl boyunca erginleşebilmektedir. Genel olarak Mayıs ve
Haziran aylarında erginleşirler. Örümceklerde ömür uzunluğu 1-2 hatta 10 yıl sürebilmektedir.
Uzun yaşayan örümcekler daha çok tropikal alanlarda yayılış göstermektedir.
Genital yapı
Genital yapı
Örümcekler gelişme durumlarına göre Orthognatha ve Labidognatha olmak üzere iki alttakıma
ayrılırlar. Orthognatlar ilkel yapılı olup tropikal ve çöl ekosistemlerinde yaşarlar. Gelişmiş
örümceklerin içinde yer aldığı Labidognat örümcekler ise genital organlarının kompleks olup
olmamasına göre Haplojin ve Entelejin örümcekler olarak iki gruba ayrılır. Genellikle altı gözlü
olan Hoplojinlerde basit bir palp ve epijin bulunurken Entelejin örümceklerde ise palp ve epijin,
ekstra kitinsi yapılar ile daha kompleks bir durum oluşturup tam bir kilit-anahtar özelliği kazanır.
Erkek ve dişilerde opistosomanın ön orta kısmında akciğerlerin hemen gerisinde enine uzanan
genital bir delik vardır. Erkek örümceklerde pedipalpler ampül şeklinde çiftleşme organı olarak
görev yapar. Ayrıca femur, patella veya tibia ile pedipalpuslar uç kısmından öne doğru “apofiz”
adı verilen kalınlık ve uzunluğu değişen bir uzantı yaparlar.
FİZYOLOJİ
Beslenme ve Sindirim
Beslenme ve Sindirim
Çoğu polifag olan örümceklerin besinini, diğer hayvanların ve özellikle böceklerin vücudundan
emilen özsuları oluşturmaktadır. Sindirim sistemi ağızla başlar, bunu kısa bir farinks izler. Daha
sonra emici mide ve orta barsak (gerçek mide) gelir. Orta barsakta keseler halinde kör barsaklar
yer almaktadır. İnce barsak, opistosoma bölgesinde birkaç küçük kanalla karaciğere birleştiği
yerde genişler ve sonra ince, düz bir boru halinde devam eder. Arka uca yakın bir yerde
yeniden genişleyerek bir kese oluşturur ve anüsle dışarı açılır. Barsak opistosoma bölgesinde
büyük sindirim bezleri ve karaciğerle sarılır.
Solunum
Solunum trakelerle ve kitap akciğerlerle yapılır. Kitap akciğerler genellikle iki kese halinde olup
her birinde 15-20 tane yaprak şeklinde ve üzerinde ince damarlar bulunan lameller vardır.
Dışarıya açılan deliklerden hava girer ve bu yolla kan temizlenir. Ayrıca trakeler de
bulunabilmesine rağmen, böceklerde olduğu gibi vücudun bütün kısımlarında dallanma
göstermezler. Özellikle opistosomaya yayılmışlardır.
Sinir
Sinir sistemi baş bölgesinde bulunan bir beyin (iki loblu bir ganglion) ile göğüs bölgesinde
bulunan bir ganglion kümesi (subözefagial ganglion) ve bunlardan çıkan sinirlerden
oluşmaktadır. Pedipalpuslarda ve yürüme bacakları üzerinde duygu kılları bulunmasına rağmen
başlıca duyu organları gözler olarak kabul edilir. Genellikle büyüklükleri ve duruş biçimleri
türden türe göre değişen sekiz tane göz bulunur. Örümcekler, objeleri ancak 10-15 cm
uzaklıktan net olarak görebilirler.
Dolaşım
Dolaşım sistemi, opistosomanın dorsal bölgesinde üç veya dört ostiumlu kalp ile, atar ve toplar
damarlar, bir seri vücut boşluğu veya sinüslerden oluşmuştur. Kalp, kastan yapılmış kontraktil
bir tüp biçiminde olup perikardium denilen bir kılıf içinde bulunur. Kalpten perikardium
boşluğuna ostium adı verilen üç veya dört çift delik açılır. Kalpten arkaya doğru bir atardamar
uzanır, öne doğru bir aort açılır. Aorta kollara ayrılarak prosomadaki doku ve organlara gider.
2/6
Örümcekler - AKVET VETERİNER,Onlar için burdayız...
Renksiz olan örümcek kanında amoeboid hücreler bulunmaktadır. Vücut boşluklarını dolaşan
kan, kitapsı akciğerlere giderek temizlenir; buradan toplar damarlarla perikardiuma gelir ve en
sonunda ostiumlardan geçerek tekrar kalbe döner.
Boşaltım
Boşaltım organı olarak, ince barsağa açılan malpighi tüpleri ile dördüncü yürüme bacağının
kaidesinden dışarı açılan iki koksal bez bulunur. Koksal bezlerin bazen köreldikleri görülmüştür.
Bu nedenle bunların açıklıklarını bulmak oldukça güçtür. Koksal bezler, tatlı su istakozunda
bulunan anten bezleri ile homolog organlardır. Bunlar annelidlerin nefridyumlarına benzeseler
de nefrostomları ve kanalları içinde kirpik yoktur
GENEL ÖZELLİKLER
Kamuflaj, Taklit ve Mimikri
Örümceklerin değişen çevre koşullarına karşı yaptıkları adaptasyonlarından (uyma) daha etkili
olan ve onları düşmanlarına karşı koruyan başka adaptasyonları da vardır. Bu koruyucu
hareketler, basit kamuflaj renklerini kullanmaktan, taklit içeren kompleks davranışlara kadar
uzanmaktadır. Çoğu örümcekler ölü (donuk) renge sahip olup çevrelerinde fazla dikkat
çekmezler. Aksine çok belirgin yeşil renklerde olan Micrommata virescens veya Araniella
cucurbitina türleri, yaprak üzerinde yaşadıkları için, bunları doğal ortamlarında seçebilmek
oldukça zordur. Örümcekler yere düştüğünde çoğu kez bacaklarını vücuduna doğru çeker ve
Katalepsi denen “ölüyü oynama” davranışını sergiler. Aynı zamanda, düşmandan korunma
amaçlı olarak yapılan bu davranış; sadece örümceklerin taklit etmeleriyle değil böceklerin de
örümcekleri taklit etmeleri yönüyle oldukça ilginçtir. Örneğin; bazı meyve sinekleri (Rhagoletis,
Zonosemata) kanatlarında bazı zıplayan örümceklerin (Salticid, Phidippus) bacaklarını andıran
belirgin koyu çizgiler taşırlar. Dolayısıyla kanatlarını kaldırıp indirdiklerinde hareket eden bir
örümcek izlenimi verirler. Kışlama
Örümcek faunasının %85’i kışı toprakta özellikle de soğuğa karşı iyi bir yalıtkan olan yaprak
döküntüsünün içinde geçirir. Bu süre boyunca örümceklerin çoğunda, bacaklar vücuda sarılmış
ve görünen vücut yüzeyi minimuma düşmüş durumdadır. Yaprak döküntülerinin altındaki
mikrohabitat örümceği sadece aşırı sıcaklık değişimlerinden değil aynı zamanda kuraklıktan da
korur. Ilıman bölgelerdeki “kışın-aktif” örümcekler, özellikle soğuğa karşı dirençli olmasalar da,
diğer örümceklere nazaran çok düşük sıcaklıklarda daha aktiftirler. -4°C’nin altında diğer
örümcekler gibi sabit dururlar ve -7°C’nin altında ölürler. Kışı pasif şekilde atlatan örümcekler
soğuğa karşı daha dirençlidirler. Çoğu bahçe örümceği (Araneus sp.) korumasız yerlerde
bile-20°C’ye dayanabilir. Örümceklerin bu soğuğa, nasıl dayanabildikleri ise henüz net olarak
açıklanamamıştır. Fakat örümcek hemolenfinde antifiriz görevi gören gliserol varlığı ve oranının
kış aylarında, yaza göre çok daha yüksek olması bu konuyu aydınlatmada bir giriş noktası
oluşturmaktadır. Ancak bu konuda da bazı çıkmazlar dikkat çekmektedir.
Adaptasyon Örümcekler soğuk, nemlilik, su baskını ve yiyecek sıkıntısı gibi olumsuz durumlara karşı çeşitli
adaptasyonlar geliştirmişlerdir. Kışı aktif olarak geçiren örümcekler üzerine günümüzde kış
ekolojisi ve bu hayvanların soğuğa karşı dirençleri araştırılmaktadır. Örümcekler uygun
mikrohabitatlara sığınarak soğuğa karşı dirençlerini artırırlar. Metabolik oranlarını düşürür ve
hazırlanırlar.
Zehir ve Özellikleri
Bütün örümceklerde bulunan zehir bezleri keliser içlerinde yer alır ve uçtaki kanca ile ava
enjekte edilir. Zehirleri neurotoksik etkide olup solunum organlarında felçlere yol açar. Ölüm
3/6
Örümcekler - AKVET VETERİNER,Onlar için burdayız...
olayları genellikle çocuklarda ve solunum yetmezliğinde meydana gelir. Ilıman bölgede yayılış
gösteren örümcekler az zehirli olup, insan için öldürücü bir etkiye sahip değildir. Ancak tropikal
bölgelerde yaşayanlar çok zehirli olup insan için ciddi tehlikelere yol açabilir. İnsanlar için
öldürücü etkiye sahip olan örümcekler çoğunlukla Araneidae, Agelenidae, Argiopidae,
Clubionidae, Eresidae, Loxoscelidae, Lycosidae, Theridiidae familyalarına bağlı türlerdir.
Tarantulalar büyük örümcekler olmalarına rağmen genel olarak düşünüldüğünden daha az
tehlikelidirler.
ZEHİRLENMELER
Yeterli miktarda alındığında, vucudun kimyasal ve fizyolojik düzenine etki ederek, sonuçta
ölüme yol açan maddelere toksin yada zehir denilir. Yeteri miktarda verildiğinde, zehir gibi
davranabilecek bir kimyasal maddenin dokularda yol açtığı hasarın klinik belirtilerine de
zehirlenme denilir.Zehirin etkisi dozuna ve alınış şekline bağlı olarak değişebilir. Zehirlenmede,
zehirli maddenin molekül ağırlığı, proteinlere bağlanabilme gibi özellikleri ve de etkili olacakları
yapıların özellikleri önemlidir.Zehirler, öncelikle merkezi sinir sistemine etki ederler. Bu etkiye
bağlı olarak, zehirli maddenin özelliğine göre vucudun diğer sistemlerini bloke edebilirler.Akut
zehirlenmelerde, irritabilite artışı, titreme, hallusinasyon ve koma görülebilir. Kronik
zehirlenmede, organlarda duyu kayıpları gibi sinir sistemi üzerinde çeşitli bozukluklar ortaya
çıkabilir.
Zehirlenmeler üç yolla gerçekleşebilir:
1. Ağız yolu ile; Gıda zehirlenmeleri, ilaçlarla olan zehirlenmeler, kimyasa maddeler ile
zehirlenmeler, alkol zehirlenmeleri.
2. Solunum yolu ile; Karbonmonoksit ve diğer zehirli gazlar ile olan zehirlenmeler.
3. Deri yolu ile; Zehirli gazların teması ile olan zehirlenmeler, böcek öldürücü ilaçların neden
olduğu zehirlenmeler, yılan, akrep, örümcek ve diğer zehirli hayvanların sokmasıyla meydana
gelen zehirlenmeler.
Akut zehirlenmelerin ilk yardım ve tedavisinde, zehirlenen kişinin, zehiri ne zaman, ne miktarda
ve ne şekilde alındığının bilinmesi hayati öneme sahiptir.
Örümcek Sokması
Örümcek türlerinde, keliserlerinin kaide kısmında büyük zehir bezleri bulunur. Bu sebeble
bilinen 20.000 örümcek türünün hemen hemen hepsi zehirlidir. Bu bezler bir kanalla keliserlerin
son segmentinden dışarı açılır. Hayvan, avını ısırdığında uç segment ava batar ve zehrini ava
boşaltır. Zehrin ava akıtılmasında bezlerin çevresindeki kaslar etkilidirler.
Çok az örümcek türü insan için tehlike oluşturur. Çünkü, etkili zehirlere sahip olan türlerin
birçoğunun zehir dişleri insan derisine etki edemeyecek kadar kısa ve kırılgandır. Fakat
çocuklar için ölümcül olabilirler.
G.Amerika’da yaşayan Phoneutria cinsi örümcekler bilinen en güçlü nörotik zehire sahiptir ve
insanlar için büyük tehlike oluşturular. Kara dul olarak bilinen Lactrodectus cinsine ait
örümcekler de kas sinir iletimini bloke eden peptid yapıdaki zehirleriyle bir diğer zehirli grubu
oluştururlar. Kahverengi örümcekler olarak adlandırılan Loxoceles cinsi örümcekler ve
Argyronetidae familyasına ait su örümcekleride oldukca zehirli diğer türlerdir.
Örümcek zehirlerinin hemen hemen hepsi nörotoksiktir. Bu zehirler sinir sistemine etki eder ve
bağlantılı olarak kas kasılmaları ortaya çıkar ve sonuçta ölüm meydana gelebilir.
Genel kanının aksine, küçük örümcekler büyük örümceklere göre daha güçlü zehirlere
sahiptirler. Tarantulalar sanıldıkları kadar zehirli türler değildirler.
Belirtiler
Sokulan yerde şiddetli bir ağrı, yanma, şişme, kızarıklık ve karıncalanma meydana gelir.
4/6
Örümcekler - AKVET VETERİNER,Onlar için burdayız...
Sokulan bülgede iki adet diş izi görülebilir. Zehirlenen bireyin karın, göğüs, omuz ve sırt
kısmında şiddetli kramplar meydana gelir. Görülebilecek diğer semptomlar, baş ağrısı, baş
dönmesi, kaşıntı, titreme, göz kapağında şişme, bulantı ve kusma, özellikle ayaklarda
uyuşmalardır. Örümcek sokmalarında, özellikle çocuklarda solunum yetmezliği sebebiyle
ölümler meydana gelebilir. Ortaya çıkabilecek diğer bir önemli sorunda kangrendir.
İlk Yardım
Öncelikle ısrılan bölgenin hemen yukarısı, bir ip yada bezle, dolaşımı yavaşlatmak amacıyla
sıkılır. Isırılan bölge su ve sabunla iyice yıkanmalıdır. Daha sonra bölgeye beze sarılı buz
parçaları veya ıslatılmış bir bezle soğuk uygulanır. Özellikle çocuklarda enfeksiyonu önlemek
amacıyla ısırılan kısma antibiyotik krem sürülülür. Aynı amaçla amonyak veya permanganat,
karbonat eriği yada sirke kullanılabilir. Acıyı azalmak amcıyla asetominofen verilebilir. Daha
sonra hasta, zehrin etkisine bağlı olarak gerekebilecek daha ileri tadaviler için acilen bir sağlık
kuruluşuna götürülmelidir.
Ağ
Tüm örümcekler, türler arası farklılıkları yansıtacak şekillerde ipliğimsi ağ üretebilme yeteneğine
sahiptirler. Bu nedenle sınıflandırmada kullanılan önemli bir kriterdir. Örümcekler ağlarını iki dal
arasına, dal ile yapraklar arasına, çalı aralarına, yerdeki otsu bitki aralarına, toprak keseklerine,
taş altlarına, evlerde duvarlara, bodrum katlarına örerler. Çok çeşitli şekillere sahip olan ağlar
genellikle tekerlek gibi iç bükey çadır, dış bükey çadır, huni, düzensiz ve sık balıkçı ağlarını
andırırlar. Örümceklerde ağlar, bir yayılma aracı olarak da kullanılır. Örümceklerin ürettikleri
ipek, fibrion denilen yapısal bir proteindir. Opistosomanın son kısmında bulunan ağ
memelerinden sıvı halde çıkan ipek hava ile temas edince yapışkan iplikçiklere dönüşür. Bu
nedenle, havada uçan ufak bir böcek ağa dokunur dokunmaz yapışır.
Kur yapma
Kur yapma
Örümcekler birbirleriyle iletişim kurmaları için çeşitli yollar geliştirmişlerdir. Kur yaparken,
mekanik, kimyasal veya görsel işaretler önemli rol oynamaktadır. Özellikle ağ kenarından geçen
titreşimler gibi çeşitli mekanik sinyalleri sezen, algılayan reseptörler de önemlidir. Ağ
örümcekleri tarafından titreşimle yayılan sinyallerin bu türe özgü oldukları ve çiftleşme için
yeterli oldukları kuvvetli bir ihtimaldir. Gezgin örümcekler de kur yapma döneminde titreşen
sinyaller yaymaktadır. Titreşimlerini toprak veya yaprak gibi katı bir nesne aracılığıyla veya
havada ses olarak aktarabilirler.
Ses çıkarma
Böceklerde olduğu gibi, örümceklerde ses çıkarırlarken esas olarak bacak veya karın gibi vücut
kısımlarını kullanarak trompet gümletme sesi, stridülasyon organları kullanılarak bir eğeye
sürtülen metal sesi, karın ve bacaklar titretilerek ses çıkarılır.
Kur döneminde erkek kurt örümceklerinin gösterdiği davranışlara dişiler de aynı şekilde karşılık
verdiklerinden bu vücut kısımlarının iletişimdeki fonksiyonları açıktır. Bu durum stridülasyon için
oldukça karışıktır. Stridulasyon’da kullanılan organlar yapısal olarak iyi tanımlanmıştır. Fakat
bunlara bağlı iletişim fonksiyonları net değildir. Ama ağ örümceği Steatoda bipunctata üzerinde
yapılan incelemeler stridülasyonun hem kur yapma döneminde hem de şiddetli karşılaşmalarda
kullanıldığını göstermiştir. S. bipunctata’larda sadece yetişkin erkek bireyler stridulasyon
organlarını kullanırlar. Bunlar prosoma üzerinde, opisthosomaya yerleştirilmiş sırt sırta gelen (1
mm2) güçlü keskin uçlardan oluşurlar.
Zirai Mücadele
5/6
Örümcekler - AKVET VETERİNER,Onlar için burdayız...
Tarımsal ekosistemlerdeki predatörlerin avlarının büyük bir kesimini Collembola, Diptera ve
Afidler gibi yumuşak vücut yapılı böcekler oluşturmaktadır. Tarımsal ekosistemlerde
örümceklerin bulunduğu iki katman vardır: Toprak yüzey zonu ve vejetasyon zonu. Her bir
zonda farklı örümcek grupları yer alır. Zirai alanlara uygulanan bazı pestisidlerin örümcek
populasyonlarında önemli kayıplara neden olmaktadır. Pestisitler, kültür bitkilerine zarar veren
böcekler kadar predatörü olan örümceklerin de yok olmasına sebep olmaktadır. Kültürel ve
kimyasal tekniklerin dikkatli seçimi ile örümceklerin tarımsal ortamlardaki etkinliğini korumak ve
daha da arttırmak gereklidir.
Düşmanları
Omurgalılar içinde balıklar, iki yaşamlılar, sürüngenler, kuşlar ve özellikle kemiriciler içinde bir
çok düşmanları vardır. Birçok balık, özellikle alabalık, su yüzeyine gelir ve örümcekleri
avlayabilir. İki yaşamlılar arasında kara kurbağaların en çok örümceklerle beslendikleri tahmin
edilmektedir. Sürüngenlerin de besin listesinde örümceklerin yer aldığı bilinir, fakat genel olarak
sürüngenlerin örümcek nüfusu üzerinde çok az bir etkiye sahip oldukları düşünülmektedir.
Örümceklerin düşmanlarından sadece bir kaçı memelidir. Örümcekler, örneğin köstebek, kirpi
gibi böcekçil memeli besinlerinin % 1-2sini oluşturur. Yarasalar da örümceklerle beslenir.
Örümceklerin asıl düşmanları kendileridir. Bazı türler diğer örümcek türleri üzerinden beslenirler.
Kannibalist canlılar olduklarından, tür içinde doğal bir dengeleme söz konusudur. Dr. M. İsmail VAROL
Joomla SEO powered by JoomSEF
6/6