İlimiz ve bölgemiz tarımında ürün desenine

Transkript

İlimiz ve bölgemiz tarımında ürün desenine
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
313
______
ølimiz ve bölgemiz tarımında ürün desenine yönelik dinamik de÷iúimler olmaktadır. Yeni
ürünlerin ürün deseni içindeki oranı hızla artmaktadır. Sanayi domatesi yanı sıra salçalık
biber, korniúon salatalık, dıú mekan ve kesme çiçekçilik, meyvecilikte sulama ile birlikte artıú
göstermektedir. ølimizde sebze ve meyve tarımı her geçen gün kuru tarım aleyhine
geliúmektedir. Tarıma dayalı sanayi de sebze ve meyve tarımına ba÷lı olarak geliúmektedir.
Ülkemizin ekonomik büyüme ve kalkınma sürecinin zorunlu kıldı÷ı de÷iúim ve geliúime
ilimiz de sahip oldu÷u ekonomik, sosyal ve toplumsal altyapı nedeniyle katkıda bulunurken,
kendi bünyesi içinde de bir de÷iúim ve geliúim süreci yaúamıútır. Bölgemiz, sanayi ve
hizmetler sektörü yanı sıra tarımsal ürün a÷ırlıklı dıúsatım ve ticaretin belirleyici oldu÷u bir
yapıya sahiptir.
ølimiz özellikle kesme çiçekçilik üretiminde øzmir ilinin üretimindeki % 28 payı ile birinci
sırada yer almaktadır. Kesme çiçek dıúsatımdan 13,5 milyon YTL/yıl dıúsatım geliri elde
edildi÷i dikkate alındı÷ında kesme çiçekçilik üretiminin bölgemiz açısından önemi ortaya
çıkmaktadır. Sulama olanaklarının arttırılması ile bölgemiz sınırlarında yer alan Karaburun,
Seferihisar, Urla, Bayındır, Bergama ve Dikili yörelerinde kesme çiçekçilik üretim alanları
artacaktır.
KAYNAKLAR
DSø II. Bölge Müdürlü÷ü, Küçük Menderes Beyda÷ Projesi Master Plan Raporu, 1996
DSø II. Bölge Planlama ùube Müd. Çalıúmaları
DSø WEB Sayfası ve 2007 yılı Ajandası
DSø II. Bölge 2003-2004-2005 Uzun vadeli Programları
DPT 8.BYKP Toprak ve Su Kaynakları Alt Komisyonu Raporu
www.meteor.gov.tr
TOMAR Songül; Küçük Menderes Beyda÷ Projesi Ödemiú Sulamasının Havza Tarımına
Olası Etkileri Üzerine Bir Araútırma, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,(Yüksek Lisans
ezi),2002-øzmir
TOMAR, Ahmet, "Su ve Toprak Kaynaklarının Geliútirilmesinde Tarımsal Ekonomi
Çalıúmalarının Yeri ve Önemi, Tarımda Su Yönetimi ve Çiftçi Katılımı sempozyumu, ZMO,
Ankara, 1995, s: 93
Cumhuriyet Strateji, Küresel iklim tehdidi, 2007
GÜRBÜZ Mahir Kuraklık Ve Su !..“Çözümü Belirsiz Sorunsal, Ankara,2001
øPEK, ø.ùükrü, I.Ulusal Sulama Kongresi, Antalya,2001
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
315
______
øZMøR’øN GELECEKTEKø SU KAYNAKLARI
Dr. ølker ATIù
[email protected]
1. GøRøù
Batı Anadolu’nun ekonomik ve kültürel merkezi olarak hızla büyüyen øzmir kentinin
ihtiyaçları da baúta temiz içme ve kullanma suyu olmak üzere büyümektedir. Su ihtiyaçlarını
uzun yıllar kendi yakın çevresindeki kaynaklardan karúılayan øzmir kenti zaman içinde
gittikçe daha uzak kaynakları úehre ba÷lamak zorunda kalmıútır. Bu e÷ilim bugün de devam
etmektedir. Kent yönetimleri içme ve kullanma suyu açısından birim bedeli daha yüksek,
korunması ve yönetimi daha güç uzak kaynaklar ile baúa çıkmaya çalıúmaktadır. Bu bildiri ile
kentin içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarını karúılamak amacıyla ortaya konulmuú olan
kaynakların durumu irdelenmiú, olası problemlere dikkat çekilerek önerilerde bulunulmuútur.
1. GEÇMøùTE øZMøR’E øÇME SUYU SAöLANMASI
ø.Ö. 3000 yıllarında Bayraklı yakınlarında kurulan øzmir'e ait ilk kalıntıların bulundu÷u
Tepekule’de içme suyu sa÷lanmasına yönelik tek kalıntı olarak bir çeúme bulunmuútur. Daha
sonra ø.Ö. 4. yüzyılda Kadifekale eteklerinde yeniden kurulan ve geliúen úehrin artan su
ihtiyaçları, önce yakın çevrede yer alan Halkapınar kaynaklarından Agora’ya su iletimi ve
daha sonraki dönemlerde de Buca civarındaki pınar sularını øzmir’e taúıyan ve üzerinde
ùirinyer ve Vezira÷a su kemerlerinin oldu÷u sistem ile karúılanmaya çalıúılmıútır.
1897 yılında modern bir sistemle su derlenmeye baúlanan Halkapınar kaynakları 1988 yılına
kadar 91 yıl boyunca øzmir Kenti’nin en önemli su kayna÷ı olmaya devam etmiútir. Bu
dönemde kentin içinde veya yakın çevresinde yer alan Yamanlar pınarı, Bornova pınarı ve
bazı yeraltı suyu kuyularından alınan içme suları kentin su ihtiyacını karúılamaya yönelik
küçük boyutlu alternatif kaynaklardır.
Halkapınar kayna÷ının ve kentin yakın çevresinde yer alan pınar ve yeraltı suyu kuyularının
øzmir kenti içme suyu ihtiyacını karúılayamaz duruma gelmesi üzerine, kent dıúında uzak
mesafelerde içme suyu arayıúı baúlamıútır. 1973 yılında Menemen ovası yeraltı suyunun,
1988 yılında Manisa ilindeki Göksu pınarlarının ve 1990 yılında Manisa ilindeki Sarıkız
pınarlarının øzmir kentine ba÷lanması sürecinde her yeni kaynakla birlikte kent merkezinden
daha da uza÷a gidilmiútir.
1983 yılında tamamlanarak hizmete giren Balçova barajı ile øzmir kenti ilk defa bir yüzeysel
su kayna÷ından su almaya baúlamıútır. øzmir’in ikinci ve en büyük yüzeysel su kayna÷ı olan
Tahtalı barajı ise 1997 yılında kente su vermeye baúlamıútır. 1983 yılında kente verilen içme
suyu içindeki payı %12 olan yüzeysel su, Tahtalı barajının devreye girmesiyle birlikte %
42’ye ulaúmıútır.
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
316
______
2. øZMøR 'E øÇMESUYU SAöLAYACAK BÜYÜK KAPASøTELø, UZAK PROJELER
øzmir Büyükúehir Belediyesi sınırları içinde kalan nüfusun su ihtiyaçlarını karúılamak
amacıyla 1970 yılında “øzmir øçme Suyu Projesi Master Planı”, 1986 yılında “øzmir Kenti
øçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temin ve Da÷ıtımı Kati Proje Revizyonu”, 1997 yılında
“øzmir Su Temini Master Plan Raporu” ve 2007 yılında da øzmir øçme Suyu II. Kademe
Projesi Kati Proje Raporu” kapsamlı çalıúmalar olarak gerçekleútirilmiútir.
Bütün bu çalıúmalarda o günkü verilerin ıúı÷ında çok sayıda alternatif tesis ele alınmıú ve
gelece÷e yönelik projeler önerilmiú ve boyutlandırılmıútır. Belirtilen çalıúmalar kapsamında,
uygun bulunan projeler Manisa øli Akhisar ølçesindeki Gördes barajı, Ça÷layan barajı ve
Baúlamıú barajı ile Balıkesir sınırları içinde Susurluk havzasının bir parçası olan Simav çayı
üzerindeki Düvertepe barajıdır.
2.1.
Gördes Barajı
Gördes barajı Manisa øli Akhisar ølçesi sınırları içinde Gördes çayı üzerindedir. Baraj hem
øzmir’e içme suyu hem de Akhisar ilçesi Selendi ovasına ve Gölmarmara ilçesi Gölmarmara
ovasına sulama suyu sa÷layacaktır.
Gördes barajı inúaatına 1999 inúaatına baúlanmıú olup baraj inúaatı halen devam etmektedir.
Baraj Türkiye için yeni bir tip olan ön yüzü betonarme kaplamalı kaya dolgu tipinde olup,
nehir tabanından 88 m yüksekliktedir. Gördes barajı ile kente yılda ortalama 58 hm3 içme ve
kullanma suyu sa÷lanacaktır. Gördes barajından alınan su 114 km uzunlu÷undaki bir iletim
hattı ile øzmir kentine ba÷lanacaktır. øletim hattı önce Gördes çayı vadisi boyunca batıya
ilerler, Selendi ovasını güneyden geçerek Akhisar ilçesi Nuriye kasabası yakınlarında güneye
yönelir ve daha sonra Gediz nehrini geçerek Kemalpaúa ovasına ulaúır. Boru hattı batıya
do÷ru ilerleyerek Belkahve’ den kente giriú yapar. Kemalpaúa Çambel köyünde bir pompaj
tesisi ve Belkahve’ de bir arıtma tesisi ile sistem tamamlanır
2.2.
Ça÷layan Barajı
Ça÷layan barajı Manisa ili Akhisar ilçesinin do÷usunda Gördes çayına komúu Kayacık çayı
üzerinde düúünülmüútür. Baraj nehir tabanından 92,5 m yükseklikte toprak dolgu tipindedir.
Ça÷layan barajı ile øzmir kentine yılda 45 hm3 içme ve kullanma suyu verilecektir. Halen
baraj yeri ile ilgili jeolojik etütlere devam edilmektedir.
Ça÷layan barajından alınan su 1300 mm çapında, 5,3 km uzunlu÷unda bir iletim hattı ile
Gördes barajı hattına ba÷lanacak ve buradan øzmir’e iletilecektir. øzmir'e kadar olan toplam
boru hattı uzunlu÷u 114 km' dir.
2.3.
Baúlamıú Barajı
Baúlamıú barajı Manisa ili Akhisar ilçesinin kuzeydo÷usunda eski Akhisar-Sındırgı
karayolunun üzerindeki Baúlamıú köyü yanındadır. Baúlamıú barajı nehir tabanından 77,5 m
yükseklikte toprak dolgu tipinde bir barajdır. Baúlamıú barajına kendi do÷al ya÷ıú alanından
gelen akımın dıúında 2 ayrı derivasyon ile de ilave su sa÷lanacaktır. ølk derivasyon Susurluk
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
317
______
havzasındaki Cüneyt çayının bir regülatör, iletim kanalı ve bir tünel ile Gediz havzasındaki
Gürdük çayına aktarılmasıdır. økinci derivasyon Germe çayı üzerindeki Germe regülatörü
olup 9,4 km’ lik bir açık kanalla su Baúlamıú barajı gölüne verilecektir. Baraj master plan
aúamasında incelenmiútir.
Baúlamıú barajından øzmir kentine yılda 42 hm3 içme ve kullanma suyu sa÷lanacaktır.
Barajdan alınan su baúlangıçta 1300 mm daha sonra 2200 m çapında 45,6 km uzunlu÷unda bir
iletim hattı ile Saruhanlı ilçesi yakınlarına gelir. Daha sonra da Gördes barajı iletim hattına
paralel bir hat olarak øzmir’e ulaúır. øzmir'e kadar olan toplam hat uzunlu÷u 110 km' dir.
2.4.
Düvertepe Barajı
Düvertepe barajı Balıkesir ili Sındırgı ilçesinde boúalımı Marmara denizine olan Simav çayı
üzerinde yer alır. Baraj nehir tabanından 123 m yükseklikte, kaya dolgu tipindedir. øçme ve
sulama suyu amaçlı olan barajla derlenen su önce mevcut Çaygören barajına verilir. Çaygören
barajı dipsava÷ından alınan su 1800 mm çaplı 12,1 km uzunlu÷undaki bir boru hattı ile
Sındırgı yakınlarındaki Düvertepe tüneline ulaúır. 3,5 m çapında 20 km uzunlu÷undaki bir
tünel ile su Susurluk havzasından Gediz havzasına geçer. Tünel çıkıúından sonra 1800 mm
çaplı 2,9 km uzunlu÷unda bir boru hattı ile su Baúlamıú barajı boru hattına ba÷lanır.
Düvertepe barajından øzmir'e kadar olan toplam iletim hattı uzunlu÷u 144,5 km' dir. Baraj
master plan aúamasında incelenmiútir. Düvertepe barajı ile øzmir kentine yılda ortalama 89
hm3 içme ve kullanma suyu verilecektir.
3. øZMøR' E øÇMESUYU SAöLAYACAK KÜÇÜK KAPASøTELø, YAKIN
PROJELER
Yalnızca içme suyu amaçlı De÷irmendere, hem içme suyu hem de taúkın koruma amaçlı
Alionbaúı ve Bostanlı barajları øzmir kentinin yakın çevresinde olan ancak su potansiyelleri
açısından küçük kapasiteli barajlardır.
3.1. De÷irmendere Barajı
øzmir ili Menemen ilçesi Emiralem beldesi yakınlarındaki De÷irmendere barajı dere
tabanından 46 m yükseklikte, kaya dolgu tipinde bir barajdır. De÷irmendere barajı ile øzmir
kentine yılda ortalama 5,4 hm3 içme ve kullanma suyu sa÷lanacaktır.
3.2. Alionbaúı Barajı
Narlıdere’nin içinden geçen Alionbaúı deresi üzerinde yapımı düúünülen baraj dere
tabanından 61 m yükseklikte olup kaya dolgu tipindedir. Aynı zamanda taúkın koruma amacı
da olan barajdan øzmir kentine yılda ortalama 4,6 hm3 içme ve kullanma suyu sa÷lanacaktır.
3.3. Bostanlı Barajı
Karúıyaka ilçesinin içinden geçen Bostanlı deresinin üzerinde yer alan Bostanlı barajı dere
tabanından 54 m yükseklikte olup ön yüzü betonarme kaplı kaya dolgu bir baraj olarak
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
318
______
önerilmiútir. Taúkın koruma amacı da olan barajdan øzmir kentine yılda ortalama 3 hm3 içme
ve kullanma suyu sa÷lanacaktır.
4. GENEL DEöERLENDøRME VE SONUÇ
øzmir kentine bugüne kadar yapılan Tahtalı ve Balçova barajları ile Halkapınar, Pınarbaúı,
Menemen, Göksu ve Sarıkız yeraltı suyu kuyularından sa÷lanan sularla birlikte yılda toplam
337 hm3 içmesuyu sa÷lanmıútır.
Gelece÷e yönelik øzmir'in yakın çevresinde yer alan ve küçük potansiyele sahip yüzeysel su
kaynakları olan, De÷irmendere, Bostanlı ve Alionbaúı barajları ile yılda toplam 13 hm3 içme
ve kullanma suyu sa÷lanacaktır. Büyük su potansiyeline sahip, Manisa ilinde inúa edilecek 3
baraj ve Balıkesir ilinde inúa edilecek 1 baraj ile kente yılda toplam 234 hm3 içme ve
kullanma suyu sa÷lanacaktır. Bu 7 barajın yapımının tamamlanmasıyla øzmir kentine
gelecekte verilecek olan su potansiyeli 247 hm3 artarak toplam 584 hm3 ‘e ulaúacaktır. Bu su
potansiyeli ile 2025 yılında øzmir’ de 4 800 000 kiúiye ulaúması öngörülen nüfusun içme ve
kullanma suyu ihtiyaçları karúılanacaktır.
Daha sonraki yıllar için kesinlik kazanmıú bir plan olmamakla birlikte, kentin yakın ve uzak
çevresinde baúka amaçlarla planlanmıú olan barajların, bütünleúik bir plan içinde yeniden
de÷erlendirilerek øzmir’e sa÷lanacak içme suyu potansiyelinin arttırılmasına çalıúılmalıdır.
Mevcut durumdaki tesisler ile øzmir içmesuyunun % 68’i øzmir ili sınırları içinden, % 32 ‘si
de Manisa ili sınırları içinden sa÷lanmaktadır. øzmir kentine içmesuyu sa÷lamaya yönelik
olarak öngörülen 7 yeni barajın 3’ü øzmir’de, 3’ü Manisa’da ve 1’de Balıkesir il sınırları
içindedir. Gelecekte bu barajların tümünün tamamlanmasından sonra øzmir kenti içme
suyunun % 42’sini kendi il sınırları içinden, % 43’ünü Manisa il sınırları içinden ve % 15’ini
de Balıkesir il sınırları içinden sa÷layacaktır. Bu durum su kaynaklarına olan talebin her
geçen gün arttı÷ı bölgemizde hem suyun tahsisi ve hem de öngörülen barajların koruma
havzalarındaki uygulamalarda sıkıntılara neden olabilecektir. Bu nedenle uzun vadede
bütüncül bir planlama yaklaúımıyla øzmir ve Manisa’nın içme ve kullanma suyu amaçlı
potansiyel kaynaklarının birlikte de÷erlendirilmesi daha uygun çözümlerin ortaya çıkmasını
sa÷layabilecektir.
Ayrıca su kaynaklarının de÷erlendirilmesinde alıúılagelmiú bir yöntem olarak bugüne kadar
kullanılan kaynakların planlanması yönteminden, ihtiyaçların planlanması yöntemlerine geçiú
yapılmalıdır. øçme ve kullanma suyu ihtiyacını do÷uran, kente olan göç hareketinin
azaltılması, kentsel alan içinde sulama, yıkama ve endüstriyel proses gibi içme dıúı ikincil
amaçlar için kullanılan suyun azaltılmasına yönelik önlemler alınması, kent içi su da÷ıtım
sistemindeki kayıpların azaltılmasına yönelik devam eden çalıúmaların hızlandırılarak
sonuçlandırılması büyük önem taúımaktadır. Bugüne kadar üzerinde çok konuúulan, ancak
somut adımların atılamadı÷ı, øzmir kenti kullanılmıú atık sularının arıtıldıktan sonra yeniden,
baúta sulama olmak üzere uygun alanlarda kullanılması için yeni projelerin ortaya
konulmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
319
______
EGE BÖLGESø SU SORUNLARI
A.Hami ÇETøN
Jeofizik Mühendisi
[email protected]
1. GøRøù
Su canlı yaúamını dolaylı dolaysız etkileyen en önemli do÷al kaynaktır.
Günümüzde, sadece Türkiye’nin içinde bulundu÷u bölgede de÷il, dünya ölçe÷inde bir su
kıtlı÷ı söz konusudur. Nüfus artıúı ve küresel ısınmayla do÷rudan ba÷lantılı su kıtlı÷ının
gelecek yıllarda çok daha büyük boyutlara ulaúaca÷ı bir gerçektir.
Dünya sa÷lık örgütünün rakamlarına göre yılda 1.6 milyon insan temiz ve hijyenik su
yoklu÷undan hayatını kaybetmektedir.
Su do÷rudan insan yaúamını etkilemektedir. Bunun içindir ki su sorunu çarpık politik
çıkarlara alet olmamalıdır. Tam tersine çözüm sı÷ politik kaygılardan uzak, olayın tüm
taraflarınca ortak bulunmalıdır.
Su kirlili÷i ve kuraklık ülkemizde, özellikle Ege bölgesinde varlı÷ını artan bir yo÷unlukla
hissettirmektedir. Ege bölgesinde son 30 yıl gibi insan yaúamı için çok kısa sayılabilecek bir
zaman aralı÷ında, su miktarı ve kalitesinde gelinen nokta ürkütücüdür. Son yıllarda
ya÷ıúlardaki azalma gelecekteki olası bir felaketin habercisi olmuútur. Ancak asıl felaket
merkezi ve yerel yönetimler ile kamuoyunun konuya karúı duyarsız olmasıdır.
2. MEVCUT DURUM
Bölgemizde gerçekte yetersiz olan ve gelecekte küresel ısınmadan dolayı daha da azalaca÷ı
varsayılan suyun büyük bir bölümü kirli durumdadır. Kirlilik büyük ölçüde evsel ve
endüstriyel atıklardan kaynaklanmaktadır. Son 30 yılda hızla artan kirlilik, merkezi ve yerel
yönetimler tarafından sadece izlenmiú, durum saptamaları yapılmıú ve seyredilmiútir. Su
kirlili÷inin insan yaúamını tehdit etti÷i bugünlerde dahi hiçbir úey de÷iúmemiútir. Konu
sözlerle geçiútirilmekte, kirleticilere karúı gerekli yaptırımlar uygulanmamaktadır.
Küçük menderes, Gediz ve Bakırçay havzalarında kirlilik ile ilgili üniversiteler, DSø ve Çevre
Bakanlı÷ı tarafından çok ciddi çalıúmalar yapılmıú ve birbirine benzer çözüm önerileri ileri
sürülmüútür. TMMOB øzmir il koordinasyon kurulu tarafından 1999 ve 2008 yıllarında øzmir
su kongrelerinde konu tartıúılmıútır. Ayrıca ilgili mühendis odalarının de÷iúik zamanlarda
ciddi çalıúmaları ve çözüm önerileri vardır.
Ancak 30 yıl önce, 20 kg a÷ırlı÷ında, yayın balıklarının yaúadı÷ı, insanların yüzebildi÷i
nehirler, bugün açık kanalizasyon olarak kullanılmakta, evsel ve endüstriyel atıklar ne acıdır
*Bu Bildiri Jeofizik Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
320
______
ki do÷rudan denize boúalmaktadır. Belediyeler sa÷lıklı su elde etmekte zorlanmakta, su
kirlili÷inden kaynaklanan ciddi sorunlar yaúanmaktadır.
Küresel ısınmaya ba÷lı iklim de÷iúikli÷inden dolayı ya÷ıú ve akıú de÷erleri azalmakta, aúırı
ya÷ıú olayları, örne÷in kuraklık ve taúkın riskleri artmaktadır. Ayrıca kuraklık neticesinde su
kalite parametrelerinin önemli oranda olumsuz etkilenmesi söz konusu olmakta, bu sorunlar
tüm ülkemizde ciddi boyutlarda yaúanmaktadır.
Günümüzde ya÷ıúların azalması, artan nüfus artıúı nedeniyle su kullanımının artmasından
kaynaklanan yerüstü ve yeraltı sularında azalma ciddi boyutlara ulaúmıútır. Özellikle Gediz,
Küçükmenderes ve Bakırçay havzalarında Ekim 2008 tarihi itibariyle, önceden açılan sondaj
kuyularından ço÷u kurumuútur. Örne÷in Küçükmenderes havzasında, Torbalı’da alüvyon
formasyonunda yeraltı su tablası 60 metrelerin altına düúmüú geniú bir alanda yeraltısuyu
kalmamıútır. Halbuki 30 yıl önce bu kuyularda yer altı su tablası 1-2 metre derinlikte olup
kuyu verimleri 60-70 litre/saniye idi.
Günümüzde Ege bölgesinde içme-kullanma ve endüstriyel su temininde zorluklar
yaúanmasına ra÷men asıl sorun, suyun %72’sinin kullanıldı÷ı tarım sektöründe yaúanmıútır.
Önümüzdeki yıllarda içme-kullanma ve endüstriyel sularda maliyeti yüksek olsa da su
konusundaki problemler çözülebilir.
Ancak günümüzde, siyasi iktidarlarca önemsenmeyen tarım sektöründe tehlike çanları
çalmaktadır. Kuraklıktan dolayı tarımsal aktivitenin azalması veya durması açlık iúsizlik ve
göç demektir. Bu durum sadece tarımda de÷il, tarıma dayalı ticaret ve sanayi için de söz
konusudur.
3. ÇÖZÜM ÖNERøLERø
ølgili kurumlarca yapılan çalıúmalarda benzer çözüm önerileri ortaya konulmuútur bunları
özetleyecek olursak;
I. Su yönetimi politikaları bir kurul oluúturularak saptanmalı, Ege bölgesindeki 3 havza
ile ilgili kriz yönetimleri oluúturulmalıdır. Bu kurullara, havzalarda bulunan yerel
yönetimler, merkezi yönetim, ilgili üniversiteler, TMMOB’nin ilgili odaları, Tabipler
Birli÷i, ziraat odaları, sulama birlikleri, çevre kuruluúları ve benzeri kullanıcı grupların
temsilcileri katılmalıdır. Bu kurullardan sorunların çözümüne yönelik alınan kararlar,
eylem planları suyun kullanıcısı halkla paylaúılmalı, alınan kararların uygulanıp
uygulanmadı÷ı yerinde takip edilmelidir.
II. Tasarruf, su kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı çok önemlidir. Bu konularda
halkın bilinçlendirilmesi ve e÷itimi için ilgili kurumlar ortak çalıúmalı, ilk ve orta
ö÷retimde su ve çevre konulu dersler programlara girmelidir.
III. Kirletici kaynaklara karúı etkin ve radikal tedbirler zaman geçirilmeden alınmalıdır.
Gerek kirletici unsurlara karúı, gerekse gere÷ini yerine getirmeyen yetkili kurumlara
karúı hukuksal süreçler baúlatılmalıdır.
*Bu Bildiri Jeofizik Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
321
______
IV. Denize boúalan sular büyük küçük demeden baraj gölet ve bentlerle tutulmalıdır.
Yatırımlarda merkezi ve yerel yönetimler iúbirli÷i yapmalıdır.
V. Tarımda salma sulama sistemleri yasaklanmalı, bitki çeúitlendirilmesine gidilmeli,
damlama sulama sistemlerindeki teúviklerde bürokratik engeller ortadan
kaldırılmalıdır.
VI. Yerel yönetimlerce içme suyu úebekeleri rehabilite edilerek úebekelerdeki yüksek su
kayıpları önlenmelidir.
VII. Yerel yönetimlerce arıtılmıú suların yeniden kullanımının sa÷lanması için gerekli
altyapı yatırımları yapılmalıdır.
VIII. Kirlili÷e yol açan zirai mücadele için yapılan ilaçlamalarla, kimyasal gübrelerin
kullanımı denetlenmelidir.
4. SONUÇ
Do÷rudan insan eliyle yaratılan kuraklık ve su kirlili÷i dünyayı, ülkemizi ve Ege bölgesini bir
felakete sürüklemektedir. Daha çok kar üzerine kurulmuú olan sistem, pırıl pırıl akan
nehirleri, temiz bir körfezi, bol ve temiz yer altı sularını 40 yıl içerisinde yok etmiútir. Bugüne
kadar olay sözlerle geçiútirilmiú hiçbir ciddi önlem alınmamıútır. Bugünden sonrada aynı
eylemsizlik devam etti÷i takdirde 30-40 yıl sonra Ege bölgesini kötü günler beklemektedir.
*Bu Bildiri Jeofizik Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
323
______
KENTøMøZ VE ÇEVRESøNøN YERALTISUYU KAYNAKLARI,
YERALTISUYUNU KøRLETøCø ETKENLER VE SU KITLIöI RøSKø
Ertan KAZANASMAZ
Jeoloji Mühendisi
[email protected]
1. GøRøù
Bu çalıúmada øzmir ve çevresinde yayılım gösteren jeolojik formasyonlar, bu formasyonların
akifer olabilme yetenekleri, kapasiteleri, bugün ve gelecekte kullanılma durumları, akiferlerin
sürdürülebilir rezervleri irdelenerek øzmir Kenti açısından incelenmiútir. (ùekil–1)
Ayrıca kentimizin çevresindeki akiferlerden temin edilen yeraltı suyunun do÷al ve insani
faaliyetlerle kirlenme, kirletilme potansiyellerine de bir yaklaúım yapılarak, alınması gereken
önlemler sıralanmaya çalıúılmıútır.
Ülkemizin de÷il dünyanın gelece÷i ile ilgili büyük bir sorun olan Küresel Isınma nedeni ile
yerüstü ve yeraltı sularımızın azalması bugünün insanlı÷ı için, gelecek nesiller için, büyük bir
kıtlık riski oluúturmaktadır. Su kıtlı÷ı riskine karúı bugünden alınması gereken önlemler,
uygulamalar konusunda da bir kısım öneriler bu makale içerisinde yer alacaktır.
ùekil 1. øzmir ve Çevresinin Genelleútirilmiú Jeoloji Haritası
*Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
324
______
2. KENTøMøZ VE ÇEVRESøNDEKø YERALTISUYU KAYNAKLARI:
2.1. øzmir Kuzeyinde ve Kuzeydo÷usunda Yayılım Gösteren Yeraltısuyu Akiferleri:
øzmir kent merkezinden kuzey yönüne do÷ru gidildi÷inde Karúıyaka-Menemen-Foça-Alia÷a
ølçeleri civarında yayılım gösteren ve yeraltısuyu içeren formasyonlara genel olarak bakılacak
olursa;
Karúıyaka-Menemen-Foça ølçeleri arasında Gediz Nehrinin getirmiú oldu÷u, oldukça geniú
alanlarda (yaklaúık 250 km2) yayılım gösteren, Kuvaterner yaúlı (0,8-5 milyon yıl), kil, silt,
kum, çakıl ve blok boyutunda malzemelerden oluúan alüvyon akiferi yer alır. Alüvyon akifer
bölgede önemli miktarda yeraltısuyu rezervine sahiptir. Alüvyon akifer özellikle Gediz
Nehrinin akıúından ve ya÷ıú yoluyla beslenmektedir. øzmir øçme Suyunun bir bölümü
(øZSU’dan alınan bilgilere göre yaklaúık 800 l/s) alüvyon akiferde açılmıú kuyulardan
karúılanmaktadır. Alüvyon akifer aynı zamanda yöredeki tarımsal faaliyetlerin
yürütülmesinde, sulama suyu ihtiyacının karúılanmasında da kullanılmaktadır.(ùekil–2, Q)
Neojen
Kireçtaĩı
Akifer
(Göksu
Kaynakları)
Neojen
Volkanik
Akifer
Alüvyon
Akifer
ùekil 2. øzmir Kuzey ve Kuzeydo÷usunda Yayılım Gösteren Akiferler
Kuzey bölümde yayılım gösteren ve yeraltısuyu depolanmasına uygun karakterde di÷er bir
akifer formasyonda Neojen yaúlı volkaniklerdir (ùekil–2, ). Karúıyaka kuzeyi, Menemen
kuzeyi ve batısı, Manisa-Muradiye batısı ile güney sınırı çizilebilecek volkanikler, DikiliBergama yönüne do÷ru oldukça geniú alanlarda yayılım gösterirler. Yaklaúık 20-25 Milyon
yıl yaúında olan volkanikler bulundukları lokasyona göre, mineralojik bileúimine ve oluúum
yaúına göre farklı isimler alabilmektedir. Örne÷in Yamanlar Volkanikleri, Çukurköy
Andezitleri, Rahmanlar Bazaltı ve Yuntda÷ı Volkanikleri gibi. Neojen Volkaniklerinin
yeraltısuyu beslenim mekanizmasının temeli ya÷ıúlardır. Yanı sıra komúu kayaçların yanal
akıúlarıyla da bir miktar beslenebilirler. Neojen Volkanikleri özellikle jeolojik devirler
boyunca geçirmiú oldukları tektonik kırılma, kıvrılma gibi yer hareketleri sonucunda
*Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
325
______
bünyelerinde kırık-çatlak sistemleri içerirler. Kırık çatlak sistemlerinin birbirleriyle ve/veya
atmosferle ba÷lantılı olanları da akifer özelli÷i, yeraltısuyu taúıyabilme özelli÷i gösterirler.
øzmir øçme Suyunun yaklaúık % 30’luk bölümünün karúılandı÷ı Göksu Kaynakları Neojen
yaúlı kireçtaúlarından boúalmaktaydı. Ancak bugün için önemli miktarda çekim yapılması
nedeniyle kaynak akımları gözlenmemektedir. Neojen kireçtaúları (ùekil–2, n) Manisa øli,
Muradiye ølçesi kuzeyinden, Akhisar-Kırka÷aç-Soma ølçesi sınırlarına kadar yaklaúık 1.700
km2 yayılım gösterirler. Kuzeybatı bölümlerde Neojen Volkaniklerle, kuzey bölümlerde de
Mesozoik yaúlı Kireçtaúları ile dokanak halindedirler. Bu nedenle dokanak halinde oldukları
formasyonlardan gerek yeraltısuyu beslenimi açısından, gerekse yeraltısuyu kalitesi yönünden
etkilenmektedir. Geniú alanlarda yayılım göstermeleri nedeniyle, olduk büyük rezerve
sahiptirler. Sırf øzmir øçme Suyu için Göksu Kaynaklarının bulundu÷u bölümden 2.000 l/s
yeraltısuyu çekimi yapılmaktadır.
2.2. øzmir Do÷usunda Yayılım Gösteren Yeraltısuyu Akiferleri:
øzmir’in do÷usunda yer alan Bornova ovası yayılım alanı az ama önemli bir alüvyon akiferdir.
Ancak son 15-20 yılda yerleúimin artması, dolayısıyla nüfus yo÷unlu÷u ve aúırı çekimler
nedeni ile yeraltısuyu rezervinde yaúanan sıkıntı nedeniyle yeraltısuyu tahsisine kapatılmıútır.
Neojen
Kireçtaĩı
Akifer
(Sarıkız
kaynakları)
Kemalpaĩa
Alüvyon
Akiferi
Mesozoik
kireçtaĩla
rı akiferi
ùekil 3. Bornova-Kemalpaúa Arası Yeraltısuyu Akiferleri
Do÷u bölümde Kemalpaúa ilçesi ve civarında yayılım gösteren alüvyon ve kireçtaúları
Kemalpaúa alt havzasındaki özel iklim koúulları nedeniyle önemli akifer durumundadırlar.
Batı ucu Belkahve mevkiinde, do÷u ucu Turgutlu ølçesi sınırlarında olan Kemalpaúa alt
havzası, Nif Çayı ve Nif Çayını besleyen di÷er küçük çay ve derelerin oluúturdu÷u alüvyon
oldukça önemli bir akiferdir (ùekil–3, Q). Havzadaki en önemli geçim kayna÷ı olan ve yöreye
özel tarım ürünlerinin sulanmasında, alüvyonda açılmıú kuyulardan faydalanılmaktadır.
Yaklaúık 100-150 m derinlikte olan alüvyon akiferin güney bölümlerinde, Nif Da÷ı
eteklerinde 30-40 m civarında olan yeraltısuyu statik seviyeleri kuzeyde havza ortasına do÷ru,
*Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
326
______
yani Ankara Asfaltına do÷ru 5-10 m civarındadır. Yine havzanın yaklaúık baúlangıcı olan
Belkahve ile Kemalpaúa ølçe merkezi arasında yer alan sanayi kuruluúları da özellikle
alüvyon, bir miktarda Mesozoik Kireçtaúı akiferinden yeraltısuyu sa÷lamaktadırlar.
Kemalpaúa-Bornova-Da÷kızılca-Buca arasında yayılım gösteren Mesozoik yaúlı kireçtaúları
øzmir’in do÷u, kuzeydo÷u ve güneydo÷u bölümünde yer alan önemli bir akiferdir. Mesozoik
kireçtaúlarından önemli kaynak boúalımları da olmaktadır. Bu kireçtaúlarından øzmir yönünde
Pınarbaúı, Halkapınar kaynakları, Buca yönünde Kaynaklar Beldesinde Gürlek Kayna÷ı,
Viúneli Köyünden de Baúpınar kaynakları boúalır. Ayrıca Kemalpaúa yönünde onlarca küçük
kaynak çıkıúları mevcuttur. Mesozoik kireçtaúlarında açılmıú kuyulardan önemli miktarda
yeraltısuyu çekilmektedir. øzmir øçmesuyunun yaklaúık 1.200 l/s’lik bölümü Halkapınar ve
Pınarbaúı Kaynakları civarında, Mesozoik kireçtaúı akiferinde açılmıú olan kuyulardan
karúılanmaktadır. (øZSU-2003)
Aynı kireçtaúı akiferinin kuzeydeki devamı Manisa-Spil Da÷larını oluútururlar. Bu bölümde
de kireçtaúları batıda Manisa-Muradiye ølçesi güneybatına kadar, do÷uda da Turgutlu ølçesi
batısına kadar yayılım gösterir. Manisa øçmesuyunun da önemli bir bölümü Turgutlu,
Keçiliköy, Gürle civarında açılmıú sondaj kuyularından ve Gürle Kayna÷ından
karúılanmaktadır
Kentimiz su ihtiyacının di÷er önemli bir bölümünün karúılandı÷ı Sarıkız Kaynak grubu da
yine øzmir’in do÷usunda yer alan önemli yeraltısuyu akiferlerindendir. Sarıkız Kaynaklarının
Manisa øli sınırlarında yer almasına karúın øzmir açısından önemi, øzmir øçmesuyunun
yaklaúık 1.500 l/s’lik bölümünün bu akiferden sa÷lanmasıdır. 80’li yıllara kadar üç farklı ana
noktadan yüzey akıúı halinde olan Sarıkız Kaynak grubu, øzmir’e su sa÷lamak amacıyla açılan
sondaj kuyularından yapılan çekimler sonucu, bugün için akıú halinde de÷ildir. Gerek Sarıkız
Kaynakları, gerekse Göksu Kaynakları yanal olarak volkaniklerle, düúey olarak da Mesozoik
kireçtaúları ile dokanak halindedirler. Dolayısıyla dokanak halinde oldu÷u formasyonlardan
yanal ve düúey olarak beslenmektedir.
2.3. øzmir Güneyinde Yayılım Gösteren Yeraltısuyu Akiferleri
øzmir güney-güneydo÷usunda Buca-Menderes-Torbalı arasında Neojen yaúlı seri
bulunmaktadır (ùekil–4, n). Buca-Menderes arasında daha çok killi kireçtaúı, marn, kireçtaúı
úeklinde litolojik olarak ayırtlanan Neojen seri Menderes-Torbalı arasında kiltaúları, killi
kireçtaúları, kumtaúları ve çakıltaúları úeklinde litolojik ayırtlanma yapılabilmektedir. BucaMenderes arasındaki killi kireçtaúı ve kireçtaúı seviyeleri zayıf akifer özelli÷i gösterirken,
özellikle Torbalı-O÷lananası-Ayrancılar-Arslanlar bölümlerinde yayılım gösteren çakıltaúı
seviyeleri iyi akifer olabilme yeteneklerine sahiptir. Litolojik ve topo÷rafik uygunluk
nedeniyle O÷lananası, Ayrancılar, Arslanlar köyleri civarında kaynak boúalımları úeklinde
yeraltısuyu çıkıúları vardır. Neojen serinin çakıltaúı seviyeleri kat edilerek açılan sondaj
kuyularından bol miktarda yeraltısuyu alınabilmektedir.
Ya÷ıúların azalması, dolayısıyla yeraltısuyu besleniminin azalması etkisini en çok Küçük
Menderes Havzasında göstermiútir (ùekil–5).
*Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
327
______
Neojen
Akifer
Mermer
Akifer
Alüvyon
Akifer
ùekil 4. Buca-Torbalı-Selçuk Arası Yeraltısuyu Akiferleri
Torbalı’dan do÷uya do÷ru uzanım gösteren Küçük Menderes Havzası alüvyonu çok önemli,
fakat özellikle tarımsal sulama amaçlı olarak beslenim rakamlarının çok üzerinde yeraltısuyu
çekimi nedeniyle seviyelerin çok düútü÷ü (ùekil–6) ve tahsise kapatılmıú bir akiferdir. Yıllara
göre açılan sondaj kuyu sayıları ve kümülatif kuyu adedi grafi÷inden durum açıkça
görülebilmektedir (ùekil–7). Havzada planlanan yüzey suyu depolama tesislerinin bir an önce
hizmete sunulması, yeraltısuyuna olan talebi azaltaca÷ından rezervin korunması mümkün
olabilecektir.
ùekil 5. DMø Ödemiú Ya÷ıú østasyonu 58 Yıllık Ya÷ıú De÷erleri De÷iúimi
*Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
328
______
ùekil 6. Küçük Menderes Havzasında Yeraltısuyu Seviye De÷iúimleri
Kentimiz güney bölümünde ise Torbalı-Selçuk arasında yüksek verimli akifer karakterinde
mermerler yayılım göstermektedir (ùekil-4, pM). Bu akiferin kuzey yönünde kalan TorbalıPancar-Özbey-Ahmetli bölümü zengin yeraltısuyu rezervi göstermektedir. Mermer akiferde
açılan sondaj kuyularından az düúümlerle bol miktarda yeraltısuyu alınabilmektedir.
ùekil 7. Küçük Menderes Havzasında Açılan ùahıs Kuyularının Yıllara Göre Da÷ılımı
Akiferin batı yönünde yer alan Ahmetbeyli-Çile Köyleri bölümünde de yine mermer akiferde
açılan sondaj kuyuları verimlidir. Akiferin güney bölümünü oluúturan Selçuk-Yoncaköy ve
Zeytinköy arasında ise akiferden kaynak úeklinde boúalımlar gözlenir. Yoncaköy-Zeytinköy
arasındaki kaynaklardan toplamda 700 l/s baz akımlar hesaplanmıútır.
*Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
__________________________________________________________
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
329
______
2.4. øzmir Batısında Yayılım Gösteren Yeraltısuyu Akiferleri
øzmir kentinin batısında yayılım gösteren yeraltısuyu akiferleri incelenecek olursa; Urla
civarında yayılım gösteren Neojen yaúlı seri zayıf akifer özelli÷i göstermekle beraber, Urla
çevresinde, Kuúcular ovasında tarımsal sulama ve içme kullanma suyu ihtiyacının karúılayan
önemli bir akiferdir. Ancak zayıf akifer özelli÷i göstermesi, ya÷ıúların azlı÷ı ve çekimlerin
çoklu÷u nedeniyle akiferin rezerv limitleri son yıllarda zorlanmaktadır (ùekil–8, n).
øzmir’in batısında di÷er önemli akifer daha önceki bölümlerde pek çok alanda yayılım
gösterdi÷i ifade edilen Mesozoik yaúlı kireçtaúlarıdır (ùekil–8, pM, J). Karaburun
yarımadasının kuzey, orta ve güney bölümlerinde geniú alanlarda yayılım gösteren Mesozoik
kireçtaúları, önemli miktarda rezerve sahip olmalarına karúın yeraltısuyu kalite sorunu
nedeniyle yeterince faydalanılamamaktadır. Bu akiferden kırık sistemleri boyunca geliúmiú
karstik kanallardan kaynak akıúları úeklinde boúalımlar mevcuttur. En önemli boúalımlar
Karaburun yönündeki Kaynarpınar kaynakları, Çeúme yönündeki Ildırı kaynaklarıdır.
Muhtemelen gözlemlenemeyen çok sayıda deniz içi boúalımlarının da mevcut oldu÷u
düúünülmektedir.
J
Mesozoik
kireçtaĩı
akifer
ùekil 8. Urla-Çeúme Arası Yeraltısuyu Akiferleri
*Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
Neojen
kireçtaĩı
akifer
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
330
______
3. YERALTISUYU KAYNAKLARININ SU KALøTESø VE SU KøRLøLøöø RøSKø
3.1. Kuzey ve Kuzeydo÷u Akiferlerinin Su Kalitesi
Kuzeydeki en önemli akiferin Gediz Nehri alüvyonları oldu÷u yukarıda ifade edilmiúti. Gediz
Deltası genç bir alüvyon, aynı zamanda eski bir bataklık, turba ortamıdır. Bu nedenle kimi
bölümlerinde çürüme ortamı bileúikleri görülebilmektedir. Yine Gediz Nehri’nin kimyasal,
bakteriyolojik ve a÷ır metal kirlili÷i bilinen bir gerçektir. Alüvyonun önemli miktarda Gediz
Nehrinden beslendi÷i de göz önüne alındı÷ında, alüvyon akiferin kirlilik tehdidi altında
oldu÷u muhakkaktır. Ayrıca alüvyondaki tatlı su kütlesinin batı yönündeki sınırını Ege
Denizinin oluúturması nedeniyle, bu bölümde tuzlu su giriúimi úeklinde bir baskı mevcuttur.
Alüvyondan sondaj kuyularıyla yapılan pompajlar bu baskının úiddetini artırmaktadır.
Kuzey bölümde yayılım gösteren di÷er akifer volkanikler, kayaç bileúimlerinde zaten yo÷un
a÷ır metal içeri÷ine sahiptirler. Ancak bu kayaçların bazı bölümlerindeki a÷ır metaller, çeúitli
tuzlar yeraltısuyu etkisiyle çözünerek, suya geçerken bazı bölümleri a÷ır metallerce veya
tuzlarca kirletilmemektedir. Örne÷in Yamanlar Da÷ından do÷an Yamanlar Kayna÷ı oldukça
iyi içim kalitesine sahipken, Yuntda÷ı volkanikleri daha yüksek a÷ır metal içeri÷ine sahiptir.
Göksu ve Sarıkız Kaynaklarının boúaldı÷ı Neojen kireçtaúlarının Yuntda÷ı volkanikleri ile
yanal dokanak oluúturması, kimi a÷ır metallerin volkaniklerden kireçtaúlarına taúınmasına yol
açmıútır. Bugün için yaúanan øzmir içme suyundaki Arsenik kirlili÷inin de bu yolla oluútu÷u
düúünülmektedir. Ancak konunun jeokimyasal açıdan ve izotop deneyleriyle detaylı
irdelenmesi gelecekteki su kaynaklarının korunumu açısından önemlidir.
3.2. Do÷u Akiferlerinin Su Kalitesi
Do÷u bölümdeki akiferlerden Bornova Ovası alüvyonları özellikle kentsel yerleúim nedeniyle,
insani atıklardan kaynaklanan kirleticilerin etkisi altındadır. Ayrıca çekimler nedeniyle tuzlu
deniz suyu giriúimi de di÷er bir kirlilik tehdididir.
Kemalpaúa civarındaki alüvyon, bu bölgede büyük miktarda su tüketen sanayi kuruluúlarının
atıkları nedeniyle çeúitli kimyasalların tehdidi altındadır. Kesinlikle sanayi kuruluúlarının
arıtma tesisleri ve atık kaliteleri titizlikle denetlenmelidir. Alüvyon çeúitli boydaki
materyalden oluúması nedeniyle daha zor kirlenmektedir. Ancak bu bölgedeki Mesozoik
kireçtaúları atıklardan kaynaklanan kirlilikten çok hızlı bir úekilde etkilenmektedir. Kireçtaúı
akiferden alınan kimi su örneklerinde 1.000-1.500 Pmhos/cm de÷erinde Elektriksel
Kondüktivite (tuzluluk) ölçülmüútür. Normal de÷erleri 500–1.000 Pmhos/cm civarında olması
gereken yeraltısuyu EC de÷erleri, muhtemelen kontrolsüz sanayi atıklarının, bir úekilde çok
geçirgen kireçtaúı akiferine karıúmasından dolayı bu tuzluluk de÷erine ulaúmıútır.
3.3. Güney Akiferlerinin Su Kalitesi
Güney bölümdeki akiferlerden Torbalı-O÷lananası-Ayrancılar-Arslanlar bölümündeki Neojen
çakıltaúı akiferi, beslenim havzasının bakir olması nedeniyle herhangi bir kirlilik tehdidi
taúımamaktadır. Ancak Küçük Menderes Nehri alüvyonlarında, kentsel atıklar ve Fetrek Çayı
havzasındaki tekstil sanayicilerinin fabrika atıkları alüvyon akiferi kirletmektedir. Fetrek Çayı
alüvyon akiferinin bazı bölümlerinde açılan sondaj kuyularından, renkli yeraltısuyu alınmıútır.
*Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
331
______
Güney akiferlerden Selçuk-Yoncaköy-Zeytinköy Kaynakları önemli miktardaki boúalım
kapasitelerine karúın tuzlu deniz suyu giriúimi nedeniyle kullanılamayacak derecede
yeraltısuyu kalitesine sahiptirler. Bu bölümdeki en iyi su kalitesi Zeytinköy Kaynaklarına
aittir ki, onunda EC de÷eri en iyi dönemde 1.500–2.000 Pmhos/cm civarındadır. Di÷er kaynak
gruplarının EC de÷erleri 3.000–5.000 Pmhos/cm arasında de÷iúmektedir.
3.3. Batı Akiferlerinin Su Kalitesi
Batıdaki akiferlerden Mesozoik kireçtaúları, karstik yapıları nedeniyle ve çevrelerinin denizle
çevrili olması nedeniyle gerek Karaburun Yarımadası civarında, gerekse orta bölümde Ildırı
çevresinde tuzlu su kalitesine sahiptir. Mordo÷an-Karaburun arasında bu formasyonda açılmıú
sondaj kuyularından 1.500–2.000 Pmhos/cm EC de÷erine sahip sular elde edilirken, Ildırı
civarındaki kaynak boúalımlarının EC de÷erleri 4.000–5.000Pmhos/cm civarındadır.
4. BÖLGEMøZøN KURAKLIK RøSKø VE ÖNERøLER
Çeúitli bilim adamlarınca yapılan bilimsel araútırmalarında gösterdi÷i gibi, yaklaúan veya
artık iyice hissetmeye baúladı÷ımız Küresel Isınma nedeniyle, bölgemiz kurak iklim
kuúa÷ında yer alacaktır ve gelecekte çölleúme riski mevcuttur. Bugünden gerekli önlemlerin
alınarak, gelecekteki su ihtiyacına göre planlama çalıúmaları yapılmalıdır. Planlama
çalıúmalarının ilk aúaması da politikacısı, sanayicisi, çiftçisi, úehirlisi, köylüsü ile insanımızı
su kullanımı, su tasarrufu, kısıtlı su ile modern tarım, su ve çevremizdeki do÷al de÷erlerin
kirletilmeden korunması konusunda e÷itilmesi olmalıdır. Halkımızın büyük bölümü gerçekten
ufukta görünmeye baúlayan kuraklı÷ın farkında de÷ildir.
En çok suyun kullanıldı÷ı sektör olan tarımsal sulamada ileri tekniklerle sulama yapılması
zorunlu hale getirilmelidir. DSø tarafından verilen yeraltısuyu Kullanma Belgeleri, son bir
yıldır “Modern Sulama” yapıldı÷ının beyan edilmesi durumunda verilmektedir. Modern
Sulama uygulamaları yönünde kredilendirme çalıúmaları zaten uygulanmaktadır. Ancak
karmaúık bürokratik iúlemler nedeniyle kredi baúvuruları beklenen düzeyde geliúmemiútir.
Kredilendirme koúulları daha uygulanabilir hale getirilerek, tasarruflu sulama yöntemlerinin
cazibesi artırılmalıdır.
Eldeki mevcut suyumuzu en iyi úekilde de÷erlendirebilmek amacıyla Entegre Havza
Yönetimini (EHY) bir an önce uygulamaya konulmalıdır. EHY suyu kullanan tüm
paydaúların, suyu yöneten tüm kurumların esnek planlara göre hareket edebilmesinin, eldeki
mevcut tüm suyun etkin, verimli bir úekilde kullanımının sa÷lanmasıdır. Havzanın ya÷ıú
miktarı, ya÷ıúa göre yüzey suyu miktarı, yeraltısuyu miktarı modellenmeli, bu modele göre
tüm paydaúların su hakları, alt veya mikro havzalar bazında ve adil olarak bir modelle
hesaplanmalı ve paydaúlara sunulmalıdır. Yapılan modellemeye göre içme suyu, sulama suyu,
sulak alanlar suyu, sanayi suyu miktarları ve ücretleri planlanmalıdır. Sulamaya verilebilecek
suya göre ürün deseni oluúturulmalı ve siyasi iktidarın tarımsal ürün desteklemeleri, yöredeki
önerilen ürün desenine göre belirlenmelidir. Bazı Avrupa ülkelerinde suyun yönetimi havza
veya bölge bazında tıpkı “øl Genel Meclisi” úeklinde teúkilatlanmalarla yürütülmektedir.
EHY’nin de böyle bir teúkilatlanma ve alt kadrosunda teknokrat grubuyla havzanın tüm
bileúenleriyle yönetimi yeni bir çözüm önerisi olarak de÷erlendirilmelidir. EHY’nin su, tarım,
*Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
332
______
sanayi ve çevre ile ilgili tüm kurumların çalıúmalarını ve paydaúların ihtiyaçları koordine
ederek yönetmesi, kurak gelecek günler için önem kazanmaktadır.
Di÷er bir öneride ülkemiz sularının tek bir kaynak olarak düúünülerek, havzalar arası
koordineli su kullanım araútırmalarının, fizibilite çalıúmalarının baúlatılması da bu süreçte
önem kazanmaktadır. Bazı bölgelerde ihtiyacın çok üzerinde olan kullanılabilir su miktarı,
bazı bölgelerde ihtiyacı karúılayamayacak su miktarına sahip bir ülkeyiz. Bu nedenle tıpkı
elektrik üretim ve iletiminde kullanılan “enterkonnekte” sistem gibi, ülkemiz suyunun ihtiyaç
olan bölgeye aktarılabilme imkanları ortaya konulmalıdır. Yapılacak araútırma ve fizibiliteye
çalıúmalarına harcanacak para ve emek, gelece÷imize, çocuklarımıza, torunlarımıza
yapaca÷ımız yatırımdır.
SONUÇ
Kentimizin çevresinde gerek yüzey suyu olarak, gerekse yeraltısuyu olarak çok çeúitli
kalitede, çeúitli miktarlarda ve çeúitli mesafelerde su kaynaklarımız mevcuttur. Ancak
günümüz kısıtlı iklim koúulları gere÷i eldeki mevcut de÷erlerimizi çok dikkatli hesaplayarak,
gelecek yılların da planlarını oluúturacak úekilde özenle harcamalıyız. Tarım sektöründe,
sanayi sektöründe, evsel kullanımlarda tasarruflu su tüketimi konusunda geliútirilmiú birçok
teknolojik uygulamalar vardır. Uygulamaların kararlılıkla takip edilerek uygulamaya
konulması, yarının suyunun bugünden hazırlanması, korunması anlamına gelecektir.
Sularımız sonsuz ve sorunsuz de÷ildir. De÷erlerimizi kaybetmeden korumanın henüz zamanı
geçmemiútir.
KAYNAKLAR
DMø Ya÷ıú Verileri
DSø Rasat ve Raporları (çeúitli)
MTA 1/250.000 Ölçekli Jeoloji Haritası
*Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
333
______
TOPRAK VE SU KøRLøLøöø VE SU HAVZALARININ KORUNMASI
Ahmet TOMAR
Ziraat Yüksek Mühendisi
[email protected]
GøRøù
Ülkemiz, toprak ve su kaynakları açısından yeterince zengin de÷ildir. 1982-84 yıllarında
güncellenen toprak etütlerinin yorumlarına göre belirlenen arazi yetenek sınıflarının
özellikleri ve da÷ılımını gösteren veriler incelendi÷inde; korunması gereken arazilerin
ülkemizin yaklaúık dörtte birini oluúturdu÷u, her türlü tarıma elveriúli arazilerin ise sadece %
6,5 oranında kaldı÷ı görülmektedir
Yirminci asrın baúından itibaren modern tarıma geçilmesi ve sanayileúmenin hızlanması ile
birlikte, toprak kirlili÷i de bir çevre sorunu olarak ortaya çıkmaya baúlamıútır. Daha önceki
asırlarda kullanılan güç ve enerji kaynaklarının yetersiz olması, nüfusun azlı÷ı,
endüstrileúmenin henüz geliúmemesi sebebiyle di÷er çevre faktörlerinde oldu÷u gibi toprakta
da herhangi bir kirlenme söz konusu de÷ildi. Özellikle yirminci yüzyılın ortalarına do÷ru hızlı
nüfus artıúı ile birlikte, tarım ve di÷er alanlardaki sanayi ve teknolojinin hızla geliúmesine
paralel olarak toprak kirlili÷i de artmaya baúlamıútır. Toprak kirlili÷i her geçen gün daha da
ciddi boyutlara ulaúan önemli çevre problemlerinden birisini teúkil etmektedir.
Kıtlı÷ın ve açlı÷ın dünyayı tehdit etti÷i 21. yüzyılda, en önemli stratejik kaynaklar; toprak ve
su kaynaklarıdır. Ancak ne yazık ki tarımsal kirleticiler, sanayi atıkları ve evsel atıkların yanı
sıra su kullanımındaki plansızlık ve aúırılık, mevcut olanı korumaya ve ekosistemin
sürdürülebilirli÷ine dönük çözümleri zorlaútırıyor.
Su kaynakları son yıllarda bütün dünyada sürekli olarak artan bir öneme sahip olmaktadır.
Türkiye’nin de yer aldı÷ı Ortado÷u bölgesinde bu önem daha da artmaktadır. Söz konusu
bölge yarı kurak bir iklime sahiptir ve dolayısıyla su kaynakları potansiyeli düúüktür. Di÷er
taraftan, bölge ülkelerinin hızla artan nüfusu, teknolojik geliúme ve yaúam standardının
yükselmesi suya olan ihtiyacı arttırmaktadır. Teknik ve ekonomik koúullar çerçevesinde
ülkemizin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı suyu potansiyeli yılda ortalama 112 milyar m3
olmaktadır. Bu durumda ülkemizde kisi basına yılda yaklaúık ( 2007 yılı nüfusu 70 586 256 )
1586 m3 su düúerken, bu miktar ABD, Kanada ve Batı Avrupa Ülkeleri gibi su zengini
ülkelerde 10,000 m3’ün üzerindedir. 2030 yılında ise Türkiye’nin su kıtlı÷ı yasayan bir ülke
durumuna gelmesi muhtemel görülmektedir. Bu nedenle ülkemizin su zengini bir ülke
oldu÷unu söylemek zordur. Ülkemizde su potansiyelinin kullanımı, ekonomik olarak
tüketilebilir su potansiyelinin % 40’ı oranına ulaúmıútır. Özellikle do÷al kaynaklarımızın
korunarak kullanılması ve sürdürülebilir kalkınmanın sa÷lanması açısından, koruma-kullanma
dengesinin ülkemizin sosyo-ekonomik úartlarına göre ayarlanması çok önemlidir ve önemli
oldu÷u kadar da zor bir görevdir. Tüm bu unsurlar da ancak sürdürülebilir su yönetimi
kapsamı içinde de÷erlendirilebilir. Günümüzde su kaynaklarının yönetimi giderek daha
karmaúık hale gelmektedir. Bu olgunun temelinde, karúılaúılan sorunların kapsam ve boyut
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
334
______
açısından çeúitlenmesi yatmaktadır. Yönetim kapsamı ele alınacak olursa, geçmiúte nerede, ne
kadar su bulundu÷u sorusuna cevap aranırken, günümüzde suyun miktarı ve su kalitesinin de
ele alınması, bu iki unsura etki eden tüm faktörlerin birlikte entegre de÷erlendirilmesi
zorunlulu÷u ortaya çıkmıútır. Bu do÷rultuda bugüne kadar yapılan çalıúmalara AB süreci de
önemli bir ivme getirmiú ve kazanımlar sa÷lamıútır. AB Çevre Müktesebatı uyumu
çerçevesinde yürütülen projeler tüm paydaúlarımızın katkısıyla birlikte gerçekleútirilmektedir.
Mevzuat uyumu yapılırken, bu uyumun gerçekleútirilmesi için ihtiyaç duyulan yatırımlar da
tespit edilmekte ve uygulama planları ülkemiz úartlarına göre önümüzdeki yıllara yayılacak
úekilde oluúturulmaya çalıúılmaktadır.
Günümüzde önceki yıllara göre daha belirgin olarak iklimler de÷iúiyor, depremler, sel
felaketleri, kuraklıklar gibi felaketler birbirini izliyor. Dünya ekolojik felaketler ve iklim
dengesizlikleri ile sarsılıyor. Sel, kuraklık ve yangınlarla geçen 1998 yılındaki maddi
kayıplar, økinci Dünya Savaúı'ndan bugüne kadar kaydedilen zararların en büyük miktarı
olarak karúımıza çıkıyor. 1998 yılında tüm dünyada yaúanan do÷al afetlerin, Türkiye milli
gelirinin yaklaúık yüzde 60'ı kadar zarara neden oldu÷u ifade edilmektedir. Bu felaketler,
dünyanın do÷al eko-sistem dengesine uymadı÷ımız için ve bu uyumu sa÷layan do÷al
kaynakların (toprak ve su) aúırı kullanılması, kirletilmesi ve denge bozulması nedeniyle
meydana geliyor. Kirlili÷in durumu ekolojik sistemin bozulması, hava, su ve toprak
kirlilikleri ile do÷rudan ba÷lantılıdır.
Temiz su kaynaklarının tükenmesinin 21. yüzyılın en önemli sorunlarından birisi olaca÷ı
belirtiliyor. Suların kirletilmesinin yanında deniz ve okyanusların ısınması iklimsel
de÷iúikliklere yol açıyor. Toprak kaybı yetersiz beslenme sorununu gündeme getirirken,
toprak kirlenmesi besledi÷imizi sandı÷ımız insanların yavaú yavaú zehirlenmesine yol açıyor
ve toplum sa÷lı÷ını ciddi bir biçimde tehdit ediyor. Çevre kirleticileri, eko-sistemlerin
karúılıklı ba÷ımlılı÷ı ve geçirgenli÷i nedeniyle son derece geniú alanlara yayılıyor ve çok
de÷iúik biçimlerde etkisini gösteriyor.
Çok de÷il, 20 yıl öncesine kadar Gediz, Küçükmenderes, Büyük menderes, Bakırçay
havzaları Bölgemizin en gözde ve verimli havzaları iken, birinci sınıf tarım arazilerinin
üstüne, dumanları havayı, atık suları nehirleri zehirleyen fabrikaların kurulması ve daha da
acısı en ileri teknolojilerin getirildi÷i fabrikaların hemen hepsinin en ilkel metodlarla
çalıútırılmıú olmasıyla bu havzalarımızın adıyla anılan nehirlerimizden artık temiz su de÷il,
kirli su akıyor ve bu nehirlerden sulanan tarım alanları da kirleniyor.. Tarımsal alanların
tahribi yalnız bölgemizde yer alan bu havzaların yaúadı÷ı bir sorun de÷il. Çukurova, Mersin,
Tarsus, Trakya, Bursa, Karacabey, a, Çorum, Ankara, Konya, Sakarya, Susurluk, Porsuk,
Kemalpaúa havzaları, sanayileúme, çarpık kentleúme ve bilinçsiz tarımsal uygulamalar sonucu
kirlenmiú durumda. Marmara ve Karadeniz'de balık türlerinin azaldı÷ını görmekteyiz.
Tarımsal üretimin sürdürülebilirli÷i her úeyden önce toprak ve su kaynaklarının
kirlenmemesine ba÷lıdır. Toprak ve su kirlili÷i, hangi tarımsal politika uygulanırsa uygulansın
tarımsal üretimin, bırakın ilerlemesini günümüzdeki düzeyini bile koruyamayarak,
gerilemesine neden olacaktır. Toprak ve su kaynaklarının kirlili÷i bu úekilde devam ederse
üreteme sorunu ile karúı karúıya kalınaca÷ı besin güvenli÷imiz tehdit altındadır.
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
335
______
2.TOPRAK VE SU KøRLøLøöøNøN NEDENLERø
Toprak kirlili÷i, topra÷ın, insan etkinlikleri sonucu oluúan çeúitli bileúikler tarafından
bulaútırılmasını takiben, toprakta yaúayan canlılar ile yetiúen ve yetiútirilen bitkilere veya bu
bitkilerle beslenen canlılara toksik etkide bulunacak ve zarar verecek düzeyde anormal
fonksiyonda bulunmasını, topra÷a eklenen kimyasal materyalin topra÷ın özümleme
kapasitesinin üzerine çıkması, topra÷ın verim kapasitesinin düúmesi úeklinde tanımlanabilir.
Toprak sistemi iliúkili oldu÷u su ve hava sistemlerinin içerdi÷i kirletici unsurlar için son
depolanma noktasıdır. Di÷er taraftan toprak, karasal ekosistemin taúıyıcı unsurudur ve toprak
kalitesindeki de÷iúim gerek do÷al ve gerekse tarım ekosisteminin verimlili÷ini etkilemektedir.
Topraklar kirlenmiú suyun taúımıú oldu÷u unsurlar tarafından kirlendi÷i gibi, tarımsal
uygulamalar ve endüstriyel aktivitelerle de yaygın veya yerel ölçeklerde nitelik
de÷iútirmektedir.
Ekolojik sistem bütününde önemli bir iúlev gören toprak, tarımsal üretimin temelidir. En
önemli bitki besin deposu, hidrolojik çevrimde tampon iúlevi, bazı gazların biyokimyasal
dönüúümünde ortam, kirlilik yaratan maddeler için bir filtre, geçmiúi aydınlatan bir arúiv olan
Toprak; aynı zamanda, sanayi ve konut yerleúimi için bir mekan, orman ve meraların
tutundu÷u yer, bazı sanayilerin hammaddesidir. Topra÷ın bu farklı iúlevleri arasında üretim
faktörü olma özelli÷inin öne çıkması, di÷er iúlevlerinin önemini ortadan kaldırmamaktadır.
Burada en çok toprak kullanıcı sektör tarım diyerek baúka kullanımlara arazi tahsisi
yapılmasın úeklin bir yaklaúım içinde olmaktansa, kullanım ve koruma dengesi gözetilerek
sektörler arası rekabet de÷il bütüncül bir yaklaúımla tarımsal üretimde kullanılamayan
arazilerin çevre düzeni planı kapsamında di÷er kullanımlara tahsis edilmesidir.
Ülkemiz toprak ve su kaynaklarının korunması, geliútirilmesi, bilim ve tekni÷in gerekleri
do÷rultusunda kullanılmasıyla ilgili çalıúmalarda ortaya çıkan sorunların önemini ve
önceli÷ini korudu÷u bilinmektedir. Çölleúme tehdidi altındaki topraklarımız; do÷al ve do÷al
olmayan çeúitli oluúumlardan etkilenmekte olup, çoraklaúma, kirlenme, sıkıúma vb. úekillerde
niteli÷inin de÷iúmesi sonucu bozulabildi÷i gibi; erozyon, tarım dıúı amaçlı kullanım,
hammadde olarak kullanılma ve benzeri
úekillerde kütlesel olarak da yok olmaktadır.
Verimli tarım arazilerimiz plânsız kentleúme, sanayileúme ve turizm yatırımları ile her yıl
elden çıkmaktadır.
øçme ve kullanma, sanayi ve enerji amaçlı kullanım dıúında, tarımsal verim artıúındaki en
önemli girdi sudur. Ülkemizde kullanılabilir su potansiyelinin önemli bir bölümü ( % 76’sı )
tarımsal amaçlı olarak tüketilmekte, su zengini olmayan ülkemizde; su kaynaklarımız, yanlıú
ve bilinçsiz kullanımlarla kirlenmekte ve hızla azalmaktadır. O halde, Türkiye’nin su
kaynaklarını korumayı ve geliútirmeyi, su kullanımını ekonomik kılmayı öngören bir “Ulusal
Su Politikası”na ihtiyacı vardır.
Toprak ve su kaynaklarının kullanımı, korunması ve yönetiminin içinde yer aldı÷ı tarım ise;
bütün bu karmaúık iliúkilerle besin, dolayısıyla yaúam güvenli÷ini sa÷lama, sanayinin
hammadde girdisini üretme, ticaretin önemli dinami÷ini oluúturma, çalıúan nüfusun önemli bir
bölümüne istihdam yaratma ve dıúsatıma önemli katkıları gerçekleútirme özelliklerinden
ötürü, tüm ülkelerde en yaúamsal sektörlerden birisidir.
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
x
x
x
x
x
x
x
__________________________________________________________
336
______
Yerleúim alanlarından çıkan atıklar, egzoz gazları, endüstri atıkları, tarımsal mücadele
ilaçları ve kimyasal gübreler toprak ve su kirlili÷ine sebep olan en önemli etkenlerdir.
Yerleúim alanlarından çıkan çöplerin boúaltıldı÷ı alanlar ile kanalizasyon
úebekelerinin arıtılmaksızın do÷rudan topra÷a verildi÷i alanlarda toprak ve su kirlili÷i
meydana gelmektedir.
Egzoz gazları, ozon, karbonmonoksit, kükürtdioksit, kurúun ve kadmiyum vs. gibi
zehirli maddeler havaya yayılmakta ve solunum yolu ile büyük bir kısmı canlılar
tarafından alınmaktadır. Geriye kalanı ise, rüzgârlar ile uzak mesafelere taúınmakta ve
ya÷ıúlarla yere inerek, toprak ve suları kirletmektedir.
Toprak kirlili÷ine sebep olan di÷er bir faktör de tarımsal mücadele ilaçları ve suni
gübrelerdir. Tarımsal mücadele ilaçlarının bilinçsiz ve aúırı kullanımı sonucu, toksik
maddelerin toprakta birikimi artmakta ve do÷al ortamın kirlenmesine sebep
olmaktadır.
Sodyum, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, çinko, bakır, mangan, bor
gibi besin maddelerini içeren suni gübreler de aúırı ve bilinçsiz kullanım sonucu
topra÷ın yapısını bozmakta ve toprak kirlili÷ine yol açmaktadır.
Endüstri tesislerinden çıkan ve arıtılmaksızın havaya, suya ve topra÷a verilen atıklar
da en önemli kirletici etmenler olarak karúımıza çıkmaktadır.
Son yıllarda maden sahalarının neden oldu÷u kirliktir.
3.BÖLGEMøZ VE øLøMøZDE TOPRAK VE SU KøRLøLøöø
Ülkemiz topraklarına yönelik mevcut toprak kirlili÷i ile ilgili tespit çalıúmaları ne yazık ki
yapılamamıútır. Avrupa Birli÷i mevzuatının üstlenilmesi için uyum programı sürecinde toprak
koruma politikasının geliútirilmesi yolunda, öncelikle topra÷a yönelik tehditlerin belirlenip,
toprak özelliklerine ve sınıflarına ba÷lı kullanma ve iúletme potansiyelinin ortaya konması
gerekmektedir.
Avrupa Birli÷i, üye ve aday ülkelerin ulusal bazda toprak koruma stratejilerini geliútirmesinde
ilk adım olarak ülkelerin mevcut yasa ve yönetmeliklerini birli÷in toprak koruma stratejilerine
göre uyarlamalarını ve topra÷ı ilgilendiren tüm sektörleri entegre bir biçimde dikkate alan
yeni toprak koruma politikası oluúturma çalıúmalarını baúlatmalarını öngörmektedir.
Bölgemiz ve ilimizdeki toprak ve su kirlili÷ine havzalar bazında bakmak gerekmektedir.
Gediz Havzası kirlilik kaynakları üç ana baúlık altında toplanabilir. Bunlar evsel kaynaklı
kirlilik, endüstriyel kaynaklı kirlilik ve tarımsal kaynaklı kirliliktir. Havzada bulunan yerleúim
yerlerinin ço÷unda kanalizasyon sistemi bile bulunmazken, kanalizasyonu olan yerlerde ise
atıksu arıtma tesisi yer almamakta, atık sular arıtılmadan Gediz nehrine verilmektedir. Gediz
nehrinin bu úekilde kirletilmesi ile suyunun sulamada kullanılması sonucu havzada toprak
kirlili÷ine de neden olmaktadır. Yapılan bazı araútırmalarda kurúun, krom, fosfor, klorür ve
nitrat kirlili÷i yönünden yüksek oranlarda kirlili÷e rastlanmıútır.
Havzada gerçekleútirilen tarımsal faaliyetlere bakıldı÷ında; bilinçsizce ve aúırı miktarlarda
pestisit, herbisit ve gübre kullanımının oldu görülmektedir.. Ayrıca, havza genelinde
geleneksel sulama yapıldı÷ından aúırı su tüketimi yanı sıra topraklarda kirlili÷e neden
olunmaktadır. Havza toprakları yer altı suyu kullanımı ile de kirletilmektedir. Gediz Havzası
tarımsal üretin en yo÷un yapıldı÷ı havzalarımızdan biridir. Geleneksel dıúsatım
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
337
______
ürünlerimizden birço÷u havzada yaygın olarak yetiútirilmektedir. Fakat havzadaki yer altı
sularında bor problemi bulunmaktadır. Hemen hemen tüm havzadaki ama özellikle Salihli,
Alaúehir ve Sarıgöl ovalarındaki yer alt suları yüksek B (>3.0 mg/l) deriúiminden
etkilenmektedir.
Havzada yaygın yer altı suyu çekiminin olmadı÷ı 1960-1970’li yıllarda yapılmıú olan çalıúma
ve raporlar Salihli, Alaúehir ve Sarıgöl ovalarında bor problemi oldu÷undan bahisle, havzada
gözlenen B kirlili÷inin aúırı yer altı suyu çekiminden de÷il de bir do÷al kirlilik sürecinden
kaynaklandı÷ına iúaret edilmektedir. Fakat son yıllardaki aúırı yeraltı suyu çekimleri B
deriúim artıúını arttırmıútır. Salihli, Alaúehir ve Sarıgöl ovalarında yer alan su kuyularının
%75’inde sulama sezonu sonrası bor deriúimin de artıúı gözlenmiútir. Bu durum yer altı suyu
ile termal su arasında bir etkileúiminin olabilece÷ini ça÷rıútırmaktadır. Fazla yer altı suyu
çekimi ile hidrodinamik yapı (yer altı suyu ile termal su arasındaki hidrostatik basınç)
bozulması da olasılıklar içindedir.
Bu problemin giderilebilmesinin koúullarından biride hatta önceliklisi bor kirlili÷inin
görüldü÷ü Salihli –Alaúehir-Sarıgöl aksında yüzeysel suların sulamada kullanılmasına olanak
tanıtacak depolamaların yapılmasıdır.
ølimizde bulunan önemli havzalarımızdan Bakırçay’ da da evsel kaynaklı kirlilik, endüstriyel
kaynaklı kirlilik ve tarımsal kaynaklı kirlilik yanı sıra maden alanlarının neden oldu÷u yaygın
kirlilik söz konusudur. Soma kömür / linyit iúletmelerinin kömür yıkama suyunu hiçbir
arıtmaya tabi tutmadan Bakırçay nehrine vermesi ile oluúan kirlilik boyutu Bakırçay
Kömürçay olmasın serzeniúlerinde görülmektedir. Son yıllarda kirlilik miktarı çok artmıú ve
Zeytinda÷ hatta Candarlı köprüsünde Bakırçay’ ın sim siyah aktı÷ı görülmüútür. Ovacık altın
madeninin hem görsel hem de toprak ve su kirlili÷ine olan etkisi de bilinmektedir. Bakırçay
kirlili÷i ile ilgili yeterli çalıúmaların yapılmaması hatta baúta kamu kurumlarımızın, meslek
odalarımızın ve STK‘ larının konuya duyarsız kalmalarına anlam verilememektedir.
Bakırçay Nehri'nde kirlili÷in artması ile geçmiú yıllarda Gediz nehrinde görüldü÷ü gibi balık
ölümlerine rastlanılmıútır. Çevre øl Müdürlü÷ünce yapılan çalıúmalarda Su Kirlili÷i Kontrol
Yönetmeli÷i (S.K.K.Y) Çizelge 1’e göre 4. sınıf su kalitesinde oldu÷u görülmüútür. Kirlili÷in
yo÷un olarak Soma Termik Santralı proses ve so÷utma sularından, evsel atık sulardan,
zeytinya÷ı ve süt ürünleri vb. sanayi iúletmelerinden, madencilik faaliyetlerinden ve tarımsal
faaliyetlerden (ilaçlama, gübrelemeden) kaynaklandı÷ı anlaúılmaktadır.
Küçük Menderes havzası ve nehrinde de toprak ve su kirlili÷i açısından Gediz, Bakırçay
kadar olmazsa da kirlilik her geçen gün artmaktadır. Kirlili÷in tehlikeli boyutlara ulaútı÷ı
Küçük Menderes Nehri'nden artık hiçbir úekilde yararlanılamayaca÷ı úeklinde zaman zaman
açıklamalar bile yapılmaktadır. øzmir Valili÷i Çevre Koruma Kurulu'nca Menderes'in çeúitli
noktalarından alınan su örneklerinin analizinde, kirlili÷in üst düzeyde oldu÷unun
belirlenmiútir. Oksijenin, canlıların ölümüne yol açacak derecede düúük oldu÷u, kurúun, nikel
ve çinko gibi a÷ır metallerin en üst düzeyde oldu÷u, suyun asidik özellik gösterdi÷i ve sülfür
oranının çok yüksek oldu÷u ifade edilmektedir. Evsel ve endüstriyel atıkların yo÷un olarak
bulundu÷u havzada önlem alınıp kirlilik bu úekilde devam ederse suyun tarımsal amaç dahil
hiçbir úekilde kullanılmasının mümkün olmayaca÷ı belirtilmektedir. Özellikle endüstriyel
atıkların havzada arıtılması gerekmektedir.
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
338
______
ùekil 1. a) Yer Altı Sularındaki Bor (B) Da÷ılımı ve b) Gediz Havzası Genel Tektonik
Haritası
4.SU HAVZALARININ KORUNMASI
Burada öncelikle havzanın tanımını yapmak gerekir. Havza deyince ne anlıyoruz. Kendi
içerisinde biyofizik ve sosyoekonomik karakteristikleri itibariyle benzerlik ve bütünlük
gösteren, dolayısıyla di÷er arazi parçalarından olan farklılıkları kendi içerisindeki
benzerlikten daha büyük olan bir arazi parçasıdır. Ancak, su ayırım çizgisiyle ayrılma ve belli
bir su akımını (nehir, dere, çay) besleme özelli÷i de, genellikle, aynı arazi parçalarını
vermektedir. Ne var ki su ile ilgili ve sınırlı kalan bu kapsam mutlak de÷ildir. Havzadan
beklenen temel çıktıya ba÷lı olarak bu betimlemelerden biri ön plana çıkabilecektir. Örne÷in
özellikle su çıktısı amacı üzerinde duruluyorsa, çok sayıdaki çıktı üzerinde durulması haline
göre bu havzanın sınırlaması ve yönetim biçimi farklılık gösterecektir.
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
339
______
ønsanların olmadı÷ında yaúamayaca÷ı iki temel madde hava(oksijen) ve sudur. Kısıtlı
miktardaki temiz su kaynaklarının verimli bir úekilde kullanılması ve korunması oldukça
önemli olmaktadır. Suların korunması, yalnızca yüzeysel suların de÷il, yeraltındaki sularında
korunması demektir. Yeryüzünde meydana gelen kirlilikler, ya sızma yoluyla yeraltı sularına
kirletmekte, ya da do÷rudan yüzeysel suların kirlenmesine, suların kalitesinin bozulmasına
neden olabilmektedir. Sularda meydana gelen kirlenmeler, yeraltı suyuna ya da yüzeysel suya
karıúan, bakteri, virüs ve parazit yumurtaları gibi hastalık yapıcı etmenler, arsenik, kurúun,
siyanür ve radyoaktif madde gibi zehirleyici etmenler ya da suyu bulanıklaútırıcı ve kalitesini
bozan etmenlerle oluúmaktadır.
4.1.Su Havzalarında Koruma Alanları
Su hidrolojik çevrim sırasında pek çok kirlilik kaynaklarının tehdidi altında bulunmaktadır.
Havadan gelen tozlar, metaller, kimyasal maddeler vb kirlilik etmenleri suya do÷rudan
karıúabilmekte, su yeryüzünde akarken ve topra÷a sızarken de pek çok kirletici ile temas
etmektedir. Suyun kirlenmesini önlemek için kirlilik kaynaklarının belirlenmesi ve kirlili÷in
ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu amaçla önlemek için koruma alanları
oluúturulmaktadır.
Koruma alanları belirlenirken, amaç kirlilik kaynaklarının gerek yüzeysel sulara ve gerekse
yeraltı sularına olabildi÷ince uzakta tutulmasıdır. Do÷al arıtma olanakları ile arıtılamayacak
kirliliklerin arıtma tesisleri ile arıtılması ya da su kayna÷ını besleyen havza dıúına çıkarılması
gerekmektedir. Yüzeysel suların kirlenmesini önlemek için kirlilik kaynaklarının ortadan
kaldırılması gerekmekte, yeraltı sularının kirlenmesinin önlenmesi için ise, kirliklerin do÷al
arıtımına yardımcı olan üst örtü gerekmektedir. Üst örtü, ince taneli homojen zeminlerde en
az 3m olmak üzere, yüzeydeki kirletici etmene ba÷lı olarak 50 m’ye varan yüksekliklerde
olabilmektedir.
Kirlik kayna÷ı, su toplama havzasının herhangi bir noktasında olabilir. Kirlik kayna÷ının
derleme yapısına, yüzeysel sulara olan uzaklı÷ına ve ya altı suyuna uzaklı÷ına ba÷lı olarak
yarattı÷ı kirlilik etkisi farklı olabilir. Çünkü kirlilik kayna÷ından sızan sular, yeraltı suyuna
ulaúana dek yeraltı suyu üzerindeki tabakadan geçerek ve yeraltı suyunun hareketi sırasında
filtrelenmekte ve do÷al olarak bazı bakterilerden, organik maddelerden, koku ve tatlardan
arınmaktadır. Dolayısıyla filtrelenme iúleminin uzun olması yani kirlilik kayna÷ının derleme
yapısına uzaklı÷ı, kirlilik etkisini azaltmaktadır. Dolayısıyla derleme alanı etrafında alınacak
önlemler, uzaklı÷a ba÷lı olarak de÷iúebilmektedir.
Su Kirlili÷i Kontrol Yönetmeli÷i içme ve kullanma suyu temin edilen baraj göllerini çeúitli
kirleticilere karúı korumak amacı ile baraj gölünün etrafında çeúitli koruma alanları
belirlemektedir. Buna göre içme ve kullanma suyu temin edilen baraj gölleri için 4 koruma
alanı tanımlanmaktadır. Bunlar;
1.Bölge - Mutlak koruma alanı
øçme ve kullanma suyu rezervuarının maksimum su seviyesinden itibaren 300 m geniúlikteki
úerit, mutlak koruma alanıdır. Kirliliklerin do÷rudan yüzeysel suya karıúma tehlikesi olan
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
340
______
bölgedir. Derleme yapısının ve yüzeysel suların etrafındaki ilk bölge olan mutlak koruma
alanında, en a÷ır koruma önlemlerinin alınması gerekmektedir. Bu alanda alınacak önlemler
- Arazinin satına alınması, Çimlendirme ve a÷açlandırma, Tel örgü ile çevirme,
Taúkınlara karúı koruma önlemleridir.
2. Bölge - Kısa mesafeli koruma alanı
øçme ve kullanma suyu rezervuarlarının mutlak koruma alanı sınırından itibaren 700 m
geniúli÷indeki úerittir. Mutlak koruma alanının üst sınırından sonra baúlar ve arazinin
topo÷rafik ve hidrolojik durumuna ba÷lı olarak gerekti÷inde havza üst sınırına kadar
geniúletilebilir. Bu bölgenin zemininin kendi kendine gevenli olarak arıtamayaca÷ı maddelere
karúı koruma önlemlerinin alınması gerekmektedir. Bu bölgede alınması gereken önlemler
- Arazinin bir kısmını ya da tamamının satın alınması, Kum ve çakıl ocakları açılmaması,
Çöplük olarak kullanılmaması, Kanalizasyon çukuru açılmaması, Atık su ile sulama
yapılmaması, Aúırı gübreleme yapılmaması gibi önlemlerdir.
3. Bölge Orta Mesafeli Koruma Alanı
øçme ve kullanma suyu rezervuarlarının kısa mesafeli koruma alanı sınırından itibaren 1 km.
geniúli÷indeki úerittir. Bu bölgede alınması önlemler,
- Zararlı atık maddeler ve atık sular oluúturan, fakat bunları havza dıúına çıkarmayan
kuruluúların iúletilmemesi, Arıtma tesislerinin iúletilmemesi, Atık suların tarımsal amaçla
kullanılmaması gibi önlemlerdir. Her ne kadar alınacak önlemler için koruma alanları
yüzeysel su toplama alanına göre belirlense de, aslında bu önlemlerin yeraltı suyunun
beslenme havzasına göre gere÷inde geniúletilmesi gerekmektedir.
4. Bölge-Uzun mesafeli Koruma Alanı
øçme ve kullanma suyu rezervuarının yukarıda tanımlanan koruma alanlarının dıúında kalan
su toplama havzasının tümü uzun mesafeli koruma alanıdır. Söz konusu alan sınırlarının su
toplama havzası sınırını aúması halinde, orta mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur.
Her bir koruma alanı için farklı koruma tedbirleri alınmaktadır. Baraj gölalanı içinde kalan
kadastral parsellerin tamamı kamulaútırılır. Aynı zamanda mutlak koruma alanı içinde kalan
bölge, su tutma yapısını hâlihazırda yapan veya yapacak idarece kamulaútırılır
Koruma alanları ile kadatsral parseller iliúkilendirilerek, parseller üzerindeki her türlü
kısıtlamalar ve kullanım özellikleri, parsellerde yapılacak hafriyat iúlemlerine kadar kolayca
belirlenebilmekte, bunun da ötesinde havza planlamasına da önemli bir veri altlı÷ı
sa÷lanmaktadır.
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
341
______
ùekil 2. Atasu Barajı Örne÷inde Su havzaları Koruma Alanları
4.2- Tahtalı Havzası
Tahtalı havzası su toplama alanı 515 km2 ‘dir. Havzaya düsen ya÷ıúlar 43 ana dere ve bu
derelerin yan kolları ile Tahtalı baraj gölüne ulaúacaktır. øzmir úehrine yılda 127.7x106 m3 su
sa÷laması planlanan baraj, gelecekteki ihtiyacın %27’sini sa÷layacak olan çok önemli bir su
kayna÷ıdır.
4.2.1 Tahtalı havzası koruma alanları
øzmir Büyükúehir Belediyesi, Su ve Kanalizasyon ødaresi tarafından hazırlanan Havza
Koruma Yönetmeli÷ine göre:
- Mutlak koruma alanı
Mutlak koruma alanı, içme ve kullanma suyu temin edilecek olan yapay veya do÷al göllerde
maksimum iúletme seviyesinin kara ile oluúturdu÷u çizgiden itibaren yatay 300 m
geniúli÷indeki karasal alandır.
- Kısa mesafeli koruma alanı
Mutlak koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 700m geniúli÷indeki karasal alandır.
- Orta mesafeli koruma alanı
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
342
______
Kısa mesafeli koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 1 km geniúli÷indeki karasal alandır.
- Uzun mesafeli koruma alanı
Orta mesafeli koruma alanı üst sınırından baúlayarak havza sınırına kadar uzanan alandır.
- Dere mutlak koruma alanı
Tahtalı baraj gölüne su getiren dereler ve yan kollarının sa÷ ve sol taraflarında 200 m
geniúli÷inde alandır.
4.2.2. Koruma önlemleri
Mutlak koruma alanı içinde alınan koruma önlemleri, yüzeysel su kaynaklarının kirlenmesine
neden olacak hiçbir faaliyette bulunulamaz, tüm köyler ve yapılar bir program dahilinde
kamulaútırılır, tüm alan a÷açlandırılır, gerekli görülen yerler çitle çevrilebilir, kazı
yapılmasına, taú, kum, kil ve maden oca÷ı açılmasına izin verilmez, çöp, moloz, çamur gibi
atıkların dökülmesine izin verilmez, do÷al gübrelerin açıkta depolanmasına, sıvı ve katı yakıt
depolama tesislerine ve mezarlıklara izin verilmez úeklinde özetlenebilir.
Kısa mesafeli koruma alanı içinde alınacak önlemler, hayvancılık tesislerine, sulu tarıma ve
seracılı÷a izin verilmemesi, kırsal yerleúim alanlarına kısıtlı olarak konut yapılması úeklinde
özetlenebilmektedir.
Orta mesafeli koruma alanında alınacak önlemler olarak, kırsal yerleúim alanlarında belirli
koúullarda konut yapılmasına izin verilmesi, kırsal yerleúim alanları dıúında, meralar, tarımsal
niteli÷i korunacak alanlar, makilik ve fundalık alanlar ve orman alanlarındaki özel mülkiyete
ait alanlarda, belirli koúullarda olmak üzere, ba÷-bahçe evleri, gazino, lokanta, kır kahvesi ve
kafeterya yapılabilir, özel tarım alanlarında en küçük parsel büyüklü÷ü 10000 m2 olmak
üzere aynı koúullar geçerlidir denilmiútir.
Uzun mesafeli koruma alanında ise, kentsel konut yerleúim ve geliúim alanları ile kırsal konut
yerleúim ve geliúim alanlarında belirli koúullarda yapılaúmaya izin verilmesi, di÷er alanlarda
ise belirli koúullarda ba÷ evi, gazino, lokanta, kır kahvesi, kafeterya yapılabilmesi, tarımsal
niteli÷i korunacak alanlarda, makilik fundalık alanlarda ise ticari niteli÷i ve entegre tesisi
niteli÷i olmayan kümes a÷ıl, ahır, su ve yem depoları, mamul malzeme depoları, arıhaneler,
balık üretim tesisleri, seralar yapılabilir denilmektedir.
Dere mutlak koruma alanlarında kirlili÷e neden olan tüm yapılaúmaların kaldırılması ve øzmir
Su ve Kanalizasyon ødaresi (øZSU)’nden teknik uygunluk raporu alınarak imar planlarının
yapılması istenmektedir.
Tahtalı havzasında 5 adet ilçe, 1 belde, 20 köy, 6 mahalle yer almaktadır. Ancak øzmir
kentinin geliúiminin son yıllarda havza yönüne do÷ru olması, havzadaki kaçak yapılaúmaların
artmasına neden olmaktadır. Yerleúik nüfusun özellikle kaçak yapılaúma nedeniyle artıyor
olması, evsel nitelikli atık sularında artmasına yol açmaktadır. Tahtalı havzasında en çok yer
alan faaliyetler çeúitli imalat, ticaret, hayvan damları, tavukçuluk, lokanta ve depolardır. Bazı
iúletmelerin atık sularını do÷rudan derelere bırakıyor olması, baraj gölünün gelece÷ini
tehlikeye atmaktadır.
Havza içindeki mevcut durum, Tahtalı barajından sa÷lanan suyun kalitesini önemli derecede
etkilemektedir. Yalnızca bir takım koruma önlemlerini almak yerine bu koruma önlemleri ile
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
343
______
birlikte yılların birikimi olan mevcut kirliliklerin de giderilmesi gerekmektedir. Çeúitli
noktalarda ölçülen su kalite parametrelerine göre, yapımı düúünülen artıma tesisi ile kente
sa÷lıklı su sa÷lamak mümkün görünmemektedir. Çünkü projelendirmede Tahtalı havzasından
toplanan suyun, Su Kirlili÷i Kontrol Yönetmeli÷ine göre 1.sınıf suya uygun oldu÷u
düúünülerek yalnızca katı maddelerin giderimi ve dezenfeksiyon yapılarak kente su
verilebilece÷i düúünülmüútür. Hâlbuki yapılan ölçümlerde kirliliklerin 2. sınıf sularda istenen
de÷erlerden bile yüksek oldu÷u görülmektedir. Alınan önlemlerin yetersizli÷i nedeniyle gün
geçtikçe daha da artan kirlilikler nedeniyle suyun de÷il içme suyu, kullanma suyu olarak bile
kullanılamaması sonucunu do÷urabilecektir. Mevcut arıtma tesisinin bu kirlilikleri
gideremeyece÷i düúünüldü÷ünde ivedi olarak yeni önlemlerin alınması gerekti÷i
görülmektedir.
Bir ülkenin havzalarının, ki bunlar adeta ülkeyi tümüyle kapsamaktadır, çok kısıtlı süre
içerisinde ve tümüyle bir havza otoritesine kavuúturulması eldeki kısıtlı kaynaklar dikkate
alındı÷ında olanaksız görünmektedir. Üstelik bu yaklaúım gereksiz de olabilir. Dolayısıyla bir
uygulama için belli koúulların geçerli oldu÷u havzaların seçilmesi ve önceliklendirilmesi en
uygun çözümdür. Havzaların belirlenmesinde ve önceliklendirilmesin de etkili olabilecek
koúullardan ilk akla gelenler úunlar olmaktadır:
x Ülkenin gelir, iúlendirme, e÷itim, altyapı ve benzeri nitelikler itibariyle geri
kalmıú, özel öneme sahip ve yoksulluk kısır döngüsünden çıkarılması gereken,
x Bölgesel kalkınma planı yapılmıú ve uygulama aúamasına geçilmiú ya da
geçilecek olan bölgelerde yer alma,
x Ülkenin stratejik önemdeki çıktılarını üretebilme ve bu açıdan üstünlükleri olma,
x Çevre krizi, can ve mal kaybı yönünden tehlike içerme ve do÷al kaynakların tahrip
sürecine girdi÷i,
x Do÷al, görsel, turistik ve kültürel yönden özel öneme sahip olma,
x Ulusal bütçenin ve kamu kuruluúlarının gelir elde etmesi açısından önemi büyük
olma,
x Do÷al ve sosyolojik koúulları itibariyle geri kazanımı mümkün olma,
x Belirlenen bir eúik de÷erden daha geniú alana sahip olma.
Bu niteliklere sahip olan havzalar ilk aúamada konu olabilecek havzalardır. Yukarıdaki
ölçütler her havza için sayısal de÷erlere kavuúturulmak suretiyle ülkenin kısıtlı koúullarıyla
dengeli olan öncelikli havzaların ortaya çıkarılması ve bunların beú yıllık planlara ve yıllık
programlara ba÷lanması bir çıkıú yolu olarak görülmektedir.
AB’ye adaylık sürecinde bulunan ülkemizde toprak kaynaklarının korunmasına yönelik ulusal
stratejik plan çalıúmalarının zaman geçirmeksizin baúlatılması gerekmektedir.
Topra÷ın ve mevcut kirlili÷in karakterizasyonu için kriterlerin tanımlanması, metodolojilerin
oluúturulması, örnekleme ve analiz standartlarının Avrupa Birli÷i’nin kriterlerine uygun
saptanması ileriye yönelik olarak uyumun sa÷lanabilmesi açısından önemlidir.
Toprak kirlili÷inin tespiti, giderimi ve önlenmesi kapsamlarının geniúletilmesi, uygulama ve
yaptırımlarına iliúkin çalıúmaların artırılması gerekmektedir. Kirlenmiú alanların belirlenmesi,
kayıt altına alınması, incelenmesi, sınıflandırılması ve kirlenmiú sahaların, Dokuzuncu
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
344
______
toprakların yeniden iyileútirilmesinde uygulanan metodlar ve teknikler konusunda ülkemiz
için ulusal bir program oluúturulmalıdır.
5.SONUÇ VE ÖNERøLER
Su kaynaklarının korunması için zabıta, su polisi gibi önlemler ancak úekilsel bir koruma
sa÷lar. Gerçek anlamda havzanın korunması ancak sürdürülebilir havza yönetim planları
yapılması ve uygulanması ile gerçekleúir.
Alıcı ortam olarak toprak kirlenmesinin önlenmesi, kirlili÷in giderilmesi, arıtma çamurlarının
ve kompostun toprakta kullanımında gerekli tedbirlerin alınması esaslarını sürdürülebilir
kalkınma hedefleriyle uyumlu bir úekilde ortaya koymayı amaçlayan Toprak Kirlili÷inin
Kontrolü Yönetmeli÷i 31 Mayıs 2005 tarih ve 25831 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlü÷e girmiútir. Söz konusu Yönetmeli÷in kapsamı, toprak kirlili÷ine neden olan
faaliyetler ile tehlikeli maddeler ve atıkların topra÷a deúarjına, atılmasına, sızmasına yönelik
teknik, idari ve cezai yaptırımlar açısından yetersizdir. AB Çevre Genel Müdürlü÷ü’nün
koordinasyonu ile yapılan Toprak Koruma Stratejisi çalıúmaları, Toprak Kirlili÷inin Kontrolü
Yönetmeli÷i’nin tam anlamıyla kirlilik boyutuyla ele alınmasını ve yeniden düzenlenmesini
gerektirmektedir.
Kalkınma Plânları’nda ve konuyla ilgili di÷er çalıúmalarda; ulusal düzeyde toprakların ve
suyun korunması, plânlı kullanılması ve geliútirilmesine iliúkin hukuksal ve kurumsal
düzenlemelerin gereklili÷i vurgulanmıú, bu konuda gerekli kaynak plânlamalarına da yer
verilmiútir. Bu önerilere karúın, gerekli tüm çözümlerin üretildi÷ini söylemek güçtür.
Bu çerçevede; toprak ve su kaynakları konusunda kısıtlı olan ülkeler arasında yer alan
Türkiye’de, mevcut durum analizi yapılması, gelecek öngörüsü olan somut strateji ve
politikaların belirlenmesi, her kesimin katılımına açık úekilde kamu tarafından ciddî
önlemlerin alınması, yetersiz ve karmaúık olan hukuksal ve kurumsal yapının düzeltilmesi,
uygulama araçlarının ortaya konulması, gerekli insan gücü plânlamasının yapılması ile malî
kaynakların zamanında ve yeterli bir úekilde karúılanması gerekmektedir.
Ülkemizde toprak kaynaklarını korumayı ve geliútirmeyi, plânlı toprak kullanımını öngören
bir “Ulusal Toprak Politikası”na ihtiyacı sürdürecek bir “tarımsal arazi stratejisi” ne ihtiyaç
vardır.. Toprak koruma kanunu ve kanuna ba÷lı olarak çıkarılan yönetmelik ve toprak koruma
kurulları bu anlayıútan uzak kaldı÷ı ifade edilmektedir.
Bugünkü yasalarla yapılan rehabilitasyon çalıúmalarında kurumlar, havzada kendi yasal
çalıúma konularında, birbirlerinden ayrı ve halktan uzak bir úekilde çeúitli çalıúmalar
yapmaktadırlar. Bu durumda kaynak yönetimi havza bazında ve bütünlük arzeder úekilde
yapılmamaktadır. Köylünün katılımı sa÷lanmadı÷ı için de yatırımlarda kaynak israfı ortaya
çıkmakta ve sürdürülebilir bir havza yönetimine geçilememektedir. Havza yönetiminde
katılımcılık mutlaka sa÷lanmalıdır.
Bugünkü anlayıú ve yasalar çerçevesinde bir sürdürülebilir havza yönetimi ancak rastlantılarla
ortaya çıkabilecektir. Sürdürülebilir havza yönetimine geçmeye ortam hazırlayan,
ba÷layıcılı÷ı olan, koordinasyon, katılım, maliyetlerin paylaúımı... vb. konuları düzenleyen,
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
345
______
kiúi ve kuruluúların görev ve sorumluluklarını, kurulların bileúimini, çalıúma usullerini kurala
ba÷layan ve havza yönetim yapılarını çeúitlendiren bir yasaya ihtiyaç bulunmaktadır.
KAYNAKLAR
ANONøM; Gediz Havzası Yeraltı sularında Bor (B) Kirlili÷i, Havza Kirlili÷i konferansı, Dsi
II. Bölge Müd. Yayını, shf.39, 2008,øzmir
ANONøM; øçme Ve Kullanma Suyu Temini Ve Su Havzalarının Korunması, Çevre Raporu
øzmir YG-21, shf.30, 1998,øzmir
ANONøM; Su Havzalarına Yönelik Cbs Veri Tabanı Modellemesi: Trabzon Galyan Vadisi
Örne÷i, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri OdasıUlusal Co÷rafi Bilgi Sistemleri
Kongresi 30 Ekim –02 Kasım 2007, KTÜ, Trabzon
ANONøM, **Türkiye’de AB’ye Uyumlu Su Havzası Yönetim Stratejisi Ve Su Çerçeve
Direktifi, Çevre Bakanlı÷ı Web Sitesi
CERAN, T. 1997: Toprak Yönetiminde sorunlar ve Çözüm Önerileri. Birlik Haberleri,
TMMOB Yayını Yıl 24, Ocak 1997. s35-38. Ankara.
GERAY, U ve AYANOöLU, S. 1997: Mera Kanunu Tasarısı Üzerine øncelemeler. Birlik
Haberleri, TMMOB Yayını, Yıl 24, Mart 1997, s.48-54. Ankara.
GERAY, U. 1999: KHGM’nce Hazırlanan Toprak Yasası Tasarı Tasla÷ı Hakkında Görüú (1.
Yazım) 10 s. østanbul (Yayınlanmamıútır).
GERAY, U. 2000 : Arazi Kullanımı ve Toprak Koruma Kanunu Tasarı Tasla÷ı Hakkında
Görüú ) (1. Yazım). 11 s. (Yayınlanmamıútır).
GÜNDOöDU, V., TURAN, D.,Bakırçay Havzası Kirlilik Etüdü Çalıúması, DEÜ
Mühendislik Fakültesi en Ve Mühendislik Dergisi Cilt: 6 Sayı: 3 s. 65-83 Ekim 2004,øzmir
KHGM, 1999: Toprak Koruma Kanunu Tasarı Tasla÷ı. 10 s Ankara (Yayınlanmamıútır).
OECD, 1998: Formulation de la Politique rurale. OECD Yayını.177 s. Paris
ONGAN; S.E.1997: Arazi Kullanımı ve Kıyı Alanlarının Yönetimi. DPT Ulusal Çevre Eylem
Planı. 84 sayfa, Ankara.
TEMA, 1999: Toprak Koruma ve Araz øyileútirme Kanunu Tasarısı Tasla÷ı. 18 sayfa.
østanbul (Yayınlanmamıútır)
ÜNVER, ø. ve BÜYÜKBURÇ, U. 1998: Tarım ve Mera Arazilerinin Yönetimi. DPT Ulusal
Çevre Eylem Planı. 94 s. Ankara.
*Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
347
______
KENTøMøZDE SU TAùKINLARININ MEYDANA GELøù SEBEPLERø VE
ÇÖZÜMLER
Ayúe YARICI
ønúaat Mühendisi
Kentimizin Ya÷ıú Rejimi
øzmir yeryüzünde farklı özelliklere sahip co÷rafi mekanlardan biri olarak atmosferik
aktivitenin yüksek oldu÷u Akdeniz Havzası’nda yer alır. Çevresi bitki örtüsünden yoksun
yüksek da÷larla kuúatılmıú su toplama alanı durumundaki øzmir Körfezi’nin kıyısında
kuruludur. Kent meteorolojik olarak, sıcaklık ve nemlilik bakımından farklı hava kütlelerinin
karúılaúma, kavuúma ve karıúma sahasında yer alır. Buna ba÷lı olarak da bir bakıma fırtınaya÷ıú-bulut fabrikası gibi iú gören gezici depresyonlara ba÷lı olarak geliúen cephe
sistemlerinin güzergahı üzerinde bulunur.
Kente bir senede ortalama 700 kg/ m² ya÷mur ya÷maktadır. Ortalama toplam ya÷ıúlı saat
miktarı 150 saattir. Kentte, bir yılda 6 tam gün ya÷mur ya÷maktadır. Son yıllarda ya÷ıú
miktarı 400-500 kg/m2’ye kadar düúmüútür. Görüldü÷ü gibi yıllık ortalama ya÷ıú miktarı az,
çok kısa süreli ancak úiddetlidir. Yerleúimin azaldı÷ı noktalarda da÷ların bulunması; da÷ların
dik ve çıplak olması suların toplanma sürelerini kısaltmakta, bu durumda yo÷un ya÷mur kısa
sürede úehrin alçak bölgelerine inerek yaúamı etkilemektedir.
Yapılan gözlemlerde úiddetli ya÷murların genellikle bir saatlik sürede úehri ciddi ölçüde
etkiledi÷i görülmüútür. Ya÷an ya÷mur derelerden bir saat geç geldi÷i takdirde úehirdeki
mevcut sistem sadece yüzeysel suları alacaktır
Su Taúkınlarının Meydana Gelmesinde Temel Sebepler
Genelde øzmir’de ya÷mursuyu problemi, üç ana baúlık altında toplanabilir.
1-Kapatılan dere ve göl yatakları,
2-Alansal çökmeler sebebiyle zemin kotlarının deniz seviyesine ve deniz seviyesi altına
düúmesi sonucu ya÷mursuyu ve deniz suyu basmaları,
3-Atıksu ve ya÷mursuyu kanallarının denizin içerisine batık olması sebebiyle suların deúarj
edilememesi sonucu yaúanan su baskınları.
1-Kapatılan Dere ve Göl Yatakları
øzmir’in yaúama alanı olarak elveriúli konumu, yanlıú yer seçimi, yanlıú kent planlaması,
çarpık kentleúme ve kaçak yapılaúma gibi nedenlerle elveriúsiz duruma getirilmiútir. Dere
yataklarına bina yapılması, imar uygulamaları ile dere yataklarının daraltılması, üzerlerine,
içlerine, ev-iú merkezi-akaryakıt istasyonu v.b. yapılar yapılması, yol yapılması, park
yapılması ve hele üzerlerinin kapatılması derelerin taúmasına yol açmaktadır. Dere yatakların
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
348
______
hafriyat deposu, çöp tenekesi olarak kullanılması, bütün bunlar yapıldıktan sonra da
üzerlerine geliúigüzel köprülerin kurulması, kabloların geçirilmesi, yataklarına geliúigüzel
kanal döúenmesi dereleri taúıran öteki nedenlerdir. Bu nedenle de ya÷ıúlı geçen kıú yıllarında,
3-4 Kasım 1995’de oldu÷u gibi sel felaketleri ya da taúkınları; 2001 yılında oldu÷u gibi bütün
büyük kentlere özgü olarak, do÷rudan do÷ruya kent üzerine düúen ya÷ıúların yol açtı÷ı su
baskınları yaúanabilmektedir.
Sel baskınları, sadece øzmir’e özgü olaylar de÷ildir. Dünyada bu tür olayların yaúandı÷ı
kentler içinde söz konusu oldu÷u gibi, øzmir kentinin de yıkılıp, betonları kaldırıp, bütün
derelerin, vadilerin ya÷ıú sularına iade edilmesi suretiyle yeraltı sularının pencereleri
açıldıktan sonra øzmir kenti yeniden inúa edilemeyece÷ine göre, yapılması gereken, yerel
yönetim ile kentte yaúayanların iúbirli÷i yaparak, su baskınlarına ve muhtemel sel
felaketlerine karúı kentin korunması hususunda her türlü çabanın oluúturulmasıdır.
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
349
______
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
350
______
2-Alansal Zemin Çökmeleri
Alüvyon zemin üzerine kurulan bazı bölgelerde zamanla oturmalar olmakta ve çökmektedir.
Bu çökmelerin sonucu mevcut drenaj sistemleri çalıúmamakta, buna ba÷lı olarak da sel
baskınları olmaktadır.
Önemli iki örnek Bostanlı semtinin bir kısmı ile Çi÷li’ de kurulu bulunan øzmir Atatürk
Organize Sanayi Bölgesidir.
Çi÷li’de kurulan øzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde D.E.Ü. Mühendislik Fakültesi’ne
yaptırılan araútırmada belirtildi÷i gibi Gediz Nehri yata÷ı doldurularak ve Balatçık, Küçük
Çi÷li ile Büyük Çi÷li Dereleri’nin yatakları de÷iútirilerek 300 metre kalınlıktaki alüvyon
zemin üzerine sanayi tesisleri inúa edilmiútir.
Zemin genelde kum kil karıúımıdır. Alüvyon zemin inúaatlarla yüklenmiú, ayrıca sanayinin su
ihtiyacı derin su kuyuları ile karúılanmıú, yeraltı suyunun ya÷mursuyu ile beslenmesinden çok
daha fazla su zeminden çekilmiútir. Aradaki fark yılda bir milyon metreküptür.
Bunun tabi sonucu olarak da zeminde alansal oturmalar olmuútur. Alansal oturmalar
nedeniyle ø.A.O.S.B.’nin önemli bir bölümü deniz seviyesinden bir metre kadar aúa÷ıya
inmiútir.
3- Atıksu ve Ya÷mursuyu Kanallarının Denizin øçerisine Batık Çalıúması
øzmir’e ‘kısa sürede çok miktarda’ ya÷mur ya÷maktadır. Denizden kısa bir mesafeden itibaren
yükselen topo÷rafik yapı nedeniyle ya÷mursuyu kısa sürede denizden çok az yüksekte olan
sahil kesiminde toplanmaktadır.
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
351
______
Denize ba÷lı ya÷mursuyu kanalları, boru çaplarının büyük olması ve üzerindeki toprak-asfalt
kalınlı÷ı nedeniyle deniz içine batık çalıúmaktadır.
Ya÷mur suyunu taúıyan geniú kanalların çıkıú a÷ızları denizin içinde oldu÷undan, hızı azalan
ve sahil kesiminde toplanan suyun tahliyesi zorlaúmakta, hele ya÷murla beraber esen lodos
deniz seviyesini 30 ila 60 santimetre daha yükseltti÷inden, deniz kanallardan içeriye do÷ru
girerek ya÷mur suyunun denize ulaúmasını büsbütün engellemekte, yollar su ile dolmaktadır.
Yine birçok yerde yollardaki orta refüjler, kaldırımlar ve benzeri engeller cadde ve
sokaklardan akan ya÷mur suyunun denize veya derelere ulaúmasını engellemekte, sular
saatlerce yolları iúgal etmekte, su baskınlarına, sellere neden olmaktadır.
Taúkınları Önlemek Amacı øle Kentimizde Yapılan ve Yapılmakta Olan Çalıúmalar
Bu sıkıntılar, birbirinden de÷iúik tekniklerle çözülmüútür. Kentin topo÷rafik yapısı ve
yerleúim dokusu meselelerin bir tek yöntemle çözümüne manidir
1-øzmir Büyük Kanal Projesi ve Ya÷mursuları Yüzeysel Deúarj Projesi
2-Derelerin Islahı ve Sellerin Önlenmesi
3-Erozyonla Mücadele
4-Kanalizasyon Sistemi ve Dere Yataklarının Bakımı ve øúletme Planı
5-Geniúleyen Büyükúehir Belediyesi Sınırları øçerisindeki Dere Havzaları ve Yapılacak
Çalıúmalar
1-Büyük Kanal Projesi ve ya÷mursuyu yüzeysel deúarj projesi
øzmir Kanalizasyon Projesi kapsamında; Körfez’e akmakta olan atıksuları toplayarak
Körfez’den uzaklaútırmak ve arıttıktan sonra orta Körfez’e akıtmak için planlanan sistemlerin
tamamlanarak hizmete alınmıútır. øzmir Kanalizasyon Projesi kapsamında yaptırılan çok
sayıda ve çapta toplayıcı hatlara, mevcut kanalizasyon úebekelerinin ba÷lantıları yapılarak
atıksular toplanmaktadır.
øzmir Kanalizasyon Projesi ayrık sisteme göre projelendirilmiúti. Ya÷mur sularının
toplanması ve tahliyesi için projelendirme esaslarında temel kavram de÷iúikliklerinden biri
de, ayrılmasını gerektiren bir zorunluluk olmadıkça, ya÷mursuyu ve atıksuyun aynı kanallarla
taúınması gerekti÷i olmuútur. Çünkü øzmir’in sokaklarının yapısı ve boyutları, altyapının
karmaúıklı÷ı, yapılaúmasının çok yo÷un olması, zemin úartları, eski yerleúim bölgelerinin iç
içe geçmiú karmaúık dokusu, kentin ticari ve sosyal faaliyetlerinin geniúli÷i uzun yıllar
sürecek olan ayrık sistem çalıúmalarının tamamlanmasını beklemek gereklili÷i ve
kamulaútırma maliyetleri ile bütün bunların kente ve ulusa maliyeti de de÷erlendirilmiú ve bu
karara varılmıútır.
Bu durumda, daha önceki proje çalıúmalarında belirlenmiú olan ayrık sistem anlayıúına göre
yapılacak olan uygulama ötelenmiú; kanal úebekesinin ya÷mur suyuna terk edilmesini ve yeni
bir kanal úebekesi inúa edilmesini öngören proje, geçecek uzun süre ve yüksek maliyet
gözönüne alınarak revize edilmiútir. Bu revizyonla kanal úebekesindeki atıksu, mevcut
derelerin yataklarına ve dere taban kotunun altına inúa edilen kuúaklama kanallarına
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
352
______
ba÷lanarak, bu kanalları toplayan ana kuúaklama kanalıyla Çi÷li Atıksu Arıtma Tesisi’ne
taúınmaktadır.
Bileúik olarak çalıúan kanal úebekesinin ana kuúaklama kanalı ile ba÷landı÷ı noktalarda
gerçekleútirilen savaklama sistemi ile mevsimsel olarak gelebilecek aúırı miktardaki ya÷mur
suyunun do÷rudan körfeze savaklamalar. Güneybatı kuúaklama kanalı (Mustafa Kemal Sahil
Bulvarı), Alsancak kuúaklama kanalı, Melez kuúaklama kanalı, Bostanlı Deresi kuúaklama
kanalı, Yalı kuúaklama kanalı üzerindeki taúkın bacalar vasıtasıyla yapılmaktadır.
Ya÷mursuyu Drenaj ve Yüzeysel Ya÷mursuyu Drenaj Projesi
øzmir’de önce ovalar ve sonra çıplak dik da÷lar ve yamaçlar yapılaúmaya açılmıútır.
Yapılaúma çarpıktır, tabiata aykırı olarak dereler denize yaklaútıkça daralmaktadır. Denize
yakın kesimlerde, ovadaki kot ortalama kot (+1,00) metre civarındadır. Rüzgarın ve medcezirin etkisi ile deniz gün içerisinde bile, zaman zaman (+0,50) kotu civarına
yükselmektedir.
Bu durumda kapalı olarak yapılan ya÷mursuyu úebekesi denizin içine deúarj edildi÷inde,
sistem ters çalıúmakta, úebekenin içerisine giren deniz suyu sisteminin çalıúmasını
engellemektedir. øZSU Genel Müdürlü÷ünce topo÷rafyada ve yapılaúmada kapalı olarak
yapılacak ya÷mursuyu sistemi için hem çok büyük boru çaplar gereke÷i hem de denize deúarj
mümkün olmayaca÷ı, pek çok yerde boru çaplarının büyüklü÷ü nedeni ile sokak
geniúliklerinin yetmeyece÷i ve kamulaútırma yapılmak zorunda kalınaca÷ı, sistemin
maliyetinin çok yüksek olaca÷ı gerekçeleri ile bu sorunları çözebilmek için ‘yüzeysel
ya÷mursuyu drenaj projesi’ uygulanmıútır.
Deniz seviyesinde öngörülen teknik gerekçelerin tüm úehirde uygulanmasının bir örne÷i
olarak bu proje kapsamında øZSU Genel Müdürlü÷ünce 80 km ya÷mursuyu úebekesi
yapılmıútır.
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
353
______
Ya÷mur Suyu Toplanmasında Bazı Örnekler
Yine ya÷mur suyu projesi kapsamında; Mehmetçik Bulvarı, Halil Rıfat Paúa –Murat Reis
Deresi, Vasıf Çınar Bulvarı, Alsancak ùehitler Caddesi, Adem Yavuz Caddesi, Kanderesi
Kokluca Mezarlı÷ı, Yeúillik Caddesi Tansaú önü, Karúıyaka 6345 Sokak ve çevresi, 1.
Kordon Liman ile Cumhuriyet Meydanı arası, Yalı Caddesi’nde yıllardır süre gelen ya÷mur
suyu taúkın meseleleri de noktasal olarak çözülmüútür.
Birinci Kordon’da özel bir proje uygulanmıútır. Cadde üzerindeki ızgaralarla alınan ya÷mur
suyu dolgu üzerine delikli drenaj borularıyla, deniz seviyesinden daha yüksekten,
bırakılmaktadır.
Böylece ya÷mur suyu kanallarının deniz suyu ile dolmadan rahatça çalıúması sa÷lanmakta,
lodos úiddetlense bile, cadde üzerindeki ya÷mur suyu rahatça denize akmaktadır. Çünkü
denizle ya÷mur suyu borusunun çıkıú ucu arasında hemen her zaman yeterli mesafe
kalmaktadır.
2-Derelerin Islahı ve Sellerin Önlenmesi
Türkiye’nin 3. büyük kenti olan 3 milyon nüfuslu øzmir’in 156 km uzunlu÷undaki 92 adet
deresi kanalizasyon sularını øzmir körfezine akıtmaktaydı. Kentin bu ça÷dı÷ı görünümünden
kurtulması gerekiyordu. Yıllardır büyük acıların kayna÷ı olan sel baskını felaketlerinin úehrin
hayatından tamamen ve öncelikli olarak çıkarılması gerekiyordu. Bu nedenle Büyük Kanal
Projesi kapsamında, tümü kentlerin yerleúim alanlarından, ev ve iúyerlerinin arasından geçen
ve açık la÷ım kanalı olarak çalıúan derelerinde ıslahı ele alınmıútır.
Felaketlerin meydana geldi÷i yerlerin ço÷una uygulanması gerekli fiziki müdahaleler,
mühendislik önlemleri, yerleúim/imar durumları sebebi ile çözümü çok zor sorunlarla
karúılaúmıútır. Hatalı imar uygulamaları nedeni ile kapanmıú dere/sel yataklarının kontrol
altına alınması, di÷er yandan birçok yerde istimlakların yapılması sosyal, mali ve ekonomik
meselelerdi.
Baúlangıçta 250 milyon dolarlık bir yatırım ve 15 yıllık yapım süresi öngörülen bu projede
revizyon yapılarak yatırım giderleri 30 milyon dolarlık bir bütçeye ve yapım süresi 1 yıla
indirilmiútir.
Neler Yapıldı?
øZSU tarafından öncelikli olarak 92 adet derenin projeleri tamamlanmıú, projeler imar planları
üzerine iúlenmiútir. Her bir derenin yata÷ı boyunca ve enine kesitler alınarak arazi çalıúmaları
yapılmıútır. Bütün dere boyunca kadastral planlar hazırlanarak mülkiyetler tespit edilmiútir.
Genelde derelerin her iki yanında ileride derede bakım yapabilmek için, en az 7’úer metre yol
için yer bırakılmaya çalıúılmıútır.
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
354
______
DSø 2. Bölge Müdürlü÷ü ve D.E.Ü. Mühendislik Fakültesi Hidrojeoloji bölümünden yardım
ve destek alınarak dere yatakları üzerinde su ve rüsubat tutucu bent yerleri tespit edilmiútir.
Dere ıslah projelerinin hidrolik kesitleri DSø 2. Bölge Müdürlü÷ü’ nce onaylanmıútır.
Dere ıslah çalıúmaları yapılırken kablolar ve kanalizasyon úebekeleri dere güzergahından
dıúarıya alınmıútır. Köprüler ve karayolu geçiúleri geniúletilmiútir. Yataklar düzenli hale
getirilmiú, denize açılan a÷ızları temizlenmiú, denizle ya da ana dereyle kesilmiú ba÷lantıları
yeniden kurulmuútur.
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
355
______
KONAK-BUCA-GAZøEMøR-BALÇOVA-NARLIDERE-GÜZELBAHÇE
øLÇELERø SINIRLARI øÇøNDEKø ISLAH EDøLEN BAZI DERELER
Adet
PROJE UZUNLUöU
ISLAH UZUNLUöU
DEBø
100 YILLIK
500 YILLIK
KONAK øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø
1
2
3
4
5
6
7
Çitlenbik Deresi
Melez Deresi
Emrez Deresi
Poligon Deresi (Mansap Kısmı)
Arap ve Yaran Deresi (Poligon Menba)
Uzundere
Arap Deresi Mansap Kesimi
1
2
Koza÷acı Deresi
Günerçam Deresi
1
2
3
4
Yobaz Deresi
Aktepe (Ceviz) Deresi
Irmak Deresi (Ana Kol)
Irmak Deresi (Deve Kaúıntısı)
5300
7920
2106
2683
4495
4520
1594
1450
1950
2125
1700
33,30
228,00
14,00
24,50
46,20
293,00
19,80
31,00
78,70
70,10
1633
402
35,50
14,60
52,10
21,20
123,00
1,80
180,20
2,60
2306
4600
897
1250
2305
15,50
23,20
6204
1794
1100
1490
17,2+2,30
3,70
25,6+3,5
5,70
3732
2102
1011
981
3391
2485
2111
1011
100
3292
53,2+6,0
2,20
6,60
2,20
52,00
79,7+8,4
3,30
9,30
3,30
60,20
606
447
948
1693
1695
574
682
1121
1581
610
450
950
1700
1700
575
700
1125
1600
6,30
5,50
4,80
19,70
7,90
6,90
6,10
11,20
8,30
8,50
7,50
7,00
28,80
11,70
10,10
9,10
16,70
12,00
1171
2761
3898
1901
7834
704
1572
110
985
1030
530
1750
0**
970
13,80
36,40
9,40
41,80
160,00
3,70
8,40
20,40
55,10
14,40
61,20
216,00
5,10
12,40
80216
55295
2230
BUCA øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø
3566
1491
GAZøEMøR øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø
3334
877
BALÇOVA øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø
1
2
Hacı Ahmet ve Yahya Deresi
Mollakuyu Deresi
1
2
3
4
5
Ali Onbaúı Deresi ve Atıf Bey Deresi
Cin Deresi
Yaban Yemiúi Deresi
Çaykara Deresi
Ilıca Deresi
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1 nolu Dere
Liman Reis Deresi
Yengeç Deresi
øbrahima÷a Deresi
Tahrip Deresi
Karakaya Deresi
Kebap Deresi
Örenli Deresi
Dimo Deresi
1
2
3
4
5
6
7
Kuduz (Acem) Deresi
Alibey Deresi
Kostallı (Karaman) Deresi
Ya÷ Çayı Deresi
Çamlıçay deresi
Yarendede Deresi
Fidan Deresi
NARLIDERE øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø
ASKERø ALANDAKø DERELER
GÜZELBAHÇE øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
356
______
BORNOVA-KARùIYAKA-ÇøöLø
øLÇELERø SINIRLARI øÇøNDEKø ISLAH EDøLEN BAZI DERELER
Adet
PROJE UZUNLUöU
ISLAH UZUNLUöU
DEBø
100 YILLIK
500 YILLIK
BORNOVA øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
Kırmızıtoprak Deresi
Kazankulpu Deresi
ùeytan Deresi
Taúpınar Deresi
Kocabo÷az Deresi
ønce (Malama) Deresi
Gökdere Deresi
Piçi Deresi
Kudurgan Deresi
Arap Deresi Eski Yata÷ı
Kavaklıdere
Baliali Deresi
Laka Deresi
Sabi Deresi
Bornova Deresi
Bornova Deresi Menba Kesimi
1
2
3
4
Peynircio÷lu Deresi
Bostanlı Deresi
Ilıca (Yamanlar) Deresi
Maltepe Deresi
1
2
3
4
5
Küçük Çi÷li Deresi
Büyük Çi÷li (Köyiçi) Deresi
Balatçık Deresi
Harmandalı Deresi
Atatürk Organize San. Deresi
2870
2508
2077
3194
1600
2214
2360
5001
1515
4542
10013
2800
1300
2000
1600
340
2200
2300
5000
1515
1000
6400
1150
2900
2000
3850
2500
22,30
39,70
23,30
45,00
14,00
22,90
64,00
11,90
15,32
36,00
91,90
35,20
62,50
36,70
72,26
19,80
31,60
82,00
16,90
24,40
50,00
126,70
22,60
31,20
1723
7350
6576
3704
2135
7000
2400
3560
7,10
91,30
55,20
15,30
9,80
134,90
81,20
21,60
1670
4131
1860
5127
6681
78737
1670
2986
1185
5023
6681
71495
8,00
41,60
8,60
19,60
60,60
10,30
55,00
11,10
27,20
79,20
2021
KARùIYAKA øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø
ÇøöLø øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø
Dere Kaynaklarında Su Tutucu Bentler
øzmir’de ya÷mur rejimi genelde kısa süreli ancak úiddetlidir. Yerleúimin azaldı÷ı noktalarda
da÷ların bulunması; da÷ların dik ve çıplak olması suların toplanma sürelerini kısaltmakta, bu
durumda yo÷un ya÷mur kısa sürede úehrin alçak noktalarına inerek yaúamı etkilemektedir.
Suyun yayılaca÷ı ve emilece÷i toprak, do÷al yüzeyler betonla kaplanmıútır.
Bu noktadan hareket ederek bütün derelerin kaynaklarında, havzalarında, ya÷mur suyunu bir
saat geciktirecek yapılar, su ve rüsubat tutacak, suyu düzenli olarak dere yata÷ına akıtacak
úekilde planlanarak yapılmıútır. Rüsubatın temizlenmesi için gerekli ulaúım ve boúaltım
kolaylıkları düúünülmüútür.
øzmir Körfezi’ne akan yaklaúık 92 adet dere ıslah edilmiú olup, ıslahı bitirilen derelerin,
uzunlu÷u yaklaúık 156 km’dir. Bunun yaklaúık 30 km’si yo÷un yerleúim bölgelerindedir. 92
adet derede toplam 118 adet su tutucu bent yapılmıútır.
Taúkın önleme ve rekreasyon amaçlı olarak Bostanlı deresinde 3 adet, Bornova deresinde 13
adet, Gökdere deresinde 6 adet bent yapılmıútır.
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
357
______
Bornova Beúlisi
Bornova Deresi kaynak ıslahı projesi kapsamında yürütülen çalıúmalarda dere üzerinde
bulunan ve Bornova Beúlisi olarak adlandırılan rüsubat önleyici beú bent, buralarda su
birikmesini sa÷layarak gölet haline getirildi. Yaklaúık 30 bin metrekarelik gölet alanı
oluúturuldu. Bu göletler aúırı ya÷ıúlarda dahi suyu tutarak ve ya÷ıúı geciktirerek yerleúim
yerlerinin su baskınına u÷ramasını önlemektedir.
øZSU Genel Müdürlü÷ünce øzmir Büyük Kanal ve Derelerin Islah Projesine 80 milyon dolar
harcama yapılmıú olup halen su ve rüsubat tutucu bent yapımına, temizlik çalıúmalarına
devam edilmektedir.
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
358
______
3-Erozyonla Mücadele
øZSU, øzmir’i tehdit eden taúkınlara karúı yalnız derelerin mansap kısımlarındaki ıslah
çalıúmaları ile kalmamıú, yüksek su seviyelerinin düúürülmesi ve úehre rüsubat taúınmasının
önlenmesi amacıyla yukarı havzalarda toprak ve su muhafazası ile a÷açlandırma çalıúmalarını
da önem verilmiútir. Teraslama ve a÷açlandırma çalıúmaları sürdürülmeye devam
edilmektedir.
ølk etapta acilen tedbir alınması gereken ve øzmir’e en çok zarar veren iki sel havzasında
çalıúmalar yapmıútır.
Bostanlı Sel Havzası
3350 hektar geniúli÷inde olan havza çalıúmaları iki proje halinde ele alınmıútır. ølk önce
havzanın ana deresi, 1420 hektar geniúli÷inde havzası olan, Kocadere’ de çalıúmalar
yapılmıútır. Bu havzadaki en önemli yan kol Pamuk Bo÷azı Deresinde ve Kocadere’ nin
yukarı kısımda yatak oyulmalarının önlenmesi amacı ile 2-5 metre yükseklikte 18 adet
çimento harçlı ıslah barajı yapılmıútır. Bu barajlar arkalarında birikecek rüsubatla taban ve
yan cidar oyulmalarını önledi÷i gibi, düúüler yapmak suretiyle selin hızını da kesmiú
olaca÷ından böylece derenin e÷imi de düúürülmektedir. Ana derelere kavuúan 2. ve 3.
derecedeki oyuntu olan dereciklerde de, erozyonun önlenmesi için, 128 adet kuru duvar eúik
yapılmıútır.
Poligon Havzası
Büyük bölümü gecekondu iúgalinde olan ve bir kısmı da a÷açlandırılmıú olan Poligon
Havzasının tamamı 1112 hektar geniúli÷indedir. Çıplak alanda, seli tamamen kontrol altında
tutacak 5 m. düúey aralıklarla V formunda hendekler açılmıú, dozerin çalıúamayaca÷ı kadar
dik yamaçlarda ve az çok bitki örtüsü olan yerlerde, bu örtüye zarar vermemek için, tesviye
e÷rilerine paralel U úeklimde hendekler açılarak a÷açlandırılmıútır. Buraya 123 bin adet
kızılçam, fıstık çamı, sedir, okaliptüs, i÷de, yalancı akasya, Kıbrıs akasyası gibi yapraklı türler
dikilmiútir.
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
359
______
4-Kanalizasyon Sistemi ve Dere Yataklarının Bakımı ve øúletme Planı
Birleúik sistemde çalıúarak úehrin atıksularını denize akıtan kanalizasyon sistemi, yapılan
kuúaklama kanalları ile atıksu arıtma tesislerine kadar ulaútırılmıútır. Birleúik olarak
çalıúmaya devam eden kanal úebekesinin kuúaklama kanallarına ba÷landı÷ı noktalarda
savaklama sistemleri (taúkın bacaları) yapılarak, mevsimsel olarak gelebilecek aúırı
miktarlardaki ya÷mur suyunun do÷rudan Körfez’e veya derelere akıtılması sa÷lanmıútır.
Kentin belirli kritik yerlerinde meydana gelebilecek taúkın sorunlarını çözmek maksadı ile bu
noktalarda yo÷unlaúan ya÷mur sularını en kısa yoldan Körfez’e yada derelere ulaútırılacak
ya÷mur suyu kanallarının inúaatları da sürdürülmektedir.
øzmir’de 92 adet dere ıslah edilmiú olup, dere ıslahları kapsamında, dere yataklarının ıslah
edilmesinin yanı sıra, yukarı havzadan dere yataklarına gelecek rüsubatın yata÷a akmasını
önleyecek ve yata÷a ya÷mur suyunun denetimli verilmesini sa÷layacak 118 adet su ve rüsubat
tutucu yapı (bent) yapılmıútır.
Atıksuların denize veya dereye akmasını sa÷lamak ve derelerde olabilecek taúkınları önlemek,
tesislerin uzun ömürlü ve verimli çalıúmasını sa÷lamak amacıyla ‘Kanalizasyon sistemi ve
Dere Yatakları Bakım ve Onarım øúletme Planı’ hazırlanmıútır.
øúletme Planında øzmir metropol alanı, taúkın riski açısından, üç bölgeye ayrılmıútır; 0-10 m
kotları arasında yer alan bölge 1. bölge, 10-20 m kotları arasındaki bölge 2. bölge, 20 m
kotlarının üzeri ise taúkın riski olmayan 3. bölgedir. øúletme Planında, hem kanalizasyon
sistemi hem de dere yataklarının bakım ve iúletilmesi için yapılması gerekenler, bölgelerin
risk derecelerine ve üç farklı mevsim koúullarına göre, tariflenmiútir.
I-Ya÷ıúlı Mevsim Öncesi (Haziran-Temmuz-A÷ustos-Eylül Aylarında) Rutin Olarak
Yapılan Çalıúmalar
Çi÷li, Karúıyaka, Bayraklı ve Gümrük Pompa østasyonlarının giriúinde bulunan atıksu
kuyuları mutlaka temizlenecek,
Pompa østasyonlarındaki mevcut kısa devre hatları temizlenecek ve çalıúmaya hazır halde
tutulacak.
Toplayıcı hatlar üzerinde bulunan ve aúırı ya÷ıúlarda hattın kapasitesini aúan ya÷mur sularının
do÷rudan denize veya dereye akıtılmasını sa÷layan taúkın bacaları ‘Baca Temizleme
Talimatnamesine’ uygun olarak temizlenecek,
Toplayıcı hatlar üzerindeki standart bacalar temizlenecek, sokak úebekelerinin bacaları; 1.
bölgede 6 ayda bir, 2. bölgede 12 ayda bir, 3.bölgede 2 yılda bir defa temizlenecek,
Baca temizleme çalıúmaları esnasında mevcut úebeke ve toplayıcıların tıkalı oldukları tespit
edilirse, tıkalı kısımlar ‘Kanal Açma Talimatnamesine’ uygun olarak temizlenecek,
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
x
x
x
x
x
x
__________________________________________________________
360
______
Birleúik sistemde çalıúan kanalizasyon sistemine ba÷lı ızgaralardan, 1. bölgedekiler 4
ayda bir, 2. bölgedekiler 6 ayda bir di÷erleri yılda bir kez olmak üzere tamamı
temizlenecek,
Baca temizlikleri yapılırken baca kapakları kontrol edilecek, arıza tespit edilirse
tamiratı yapılacak, gerekmesi halinde baca yükseltilecek, taúkın bacalarında baca
sisteminin çalıúıp çalıúmadı÷ı kontrol edilecek, arızası varsa giderilecek,
Tüm su tutucu bentlerin arkası temizlenecek. Bentler temizlenirken bentlere 5
metreden fazla yaklaúılmayacak, bentlerdeki tahliye boruları ve savak yapıları kontrol
edilecek, bakımı ve gerekliyse tamiratı yapılacak,
Dere yatakları ve yatak üzerindeki mevcut köprülerin altları temizlenecek, taúkına
sebebiyet verecek her türlü malzeme dere yata÷ından uzaklaútırılacak, bu temizlik
iúleri 1. bölgede ayda bir, 2. bölgede iki ayda bir, 3. bölgede ise en az yılda bir kez
yapılacak,
Derelerin kapalı kesitten veya ızgaralı kanaldan akan kısımları iyice temizlenecek,
Derelere ve denize ya÷mur suyunu taúıyan tüm ızgaralı kanallar temizlenecek,
II-Ya÷ıú Anında Rutin Olarak Yapılan Çalıúmalar
x
x
x
x
Dört büyük pompa istasyonundaki pompalar hiçbir úekilde durdurulmayacak, sürekli
çalıútırılacak,
Toplayıcı hatlar üzerinde taúkın bacaları kontrol edilecek ve sürekli temiz olmaları
sa÷lanacak,
1. bölgede yer alan dere yatakları üzerindeki köprü altları, derelere a÷ızları ve dere
yatakları donanımlı bir acil yardım ekibi tarafından gözlem altında tutulacak,
gerekmesi halinde derhal müdahale edilecek,
Tam donanımlı acil yardım ekibi ya÷ıú süresince görev baúında olacak.
III-Her Ya÷ıú Sonrası Rutin Olarak Yapılan Çalıúmalar
x
x
x
x
x
x
x
x
Taúkın bacaları temizlenecek,
Toplayıcı hatlar ve úebekelerde tıkanma olup olmadı÷ı kontrol edilecek, varsa ‘Kanal
Açma Talimatnamesi’ ne uygun olarak açılacak,
Ya÷ıl anında tespit edilmiú çöküntü ve tamirat iúleri varsa yapılacak,
Dört büyük pompa istasyonunun giriúindeki atıksu kuyuları temizlenecek,
1. bölgede yer alan dere yataklarındaki köprü altları ve dere a÷ızları temizlenecek,
Dere yataklarında, suyun akıúını engelleyecek her türlü birikinti ve malzeme yataktan
uzaklaútırılacak.
Su tutucu bentlerin tahliye boruları çalıúır halde oldu÷u tespit edilecek,
Kapalı kesitli dere yataklarında, suyun akıúına engel olacak malzemeler kalmıúsa
temizlenecek
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
361
______
5-Geniúleyen Büyükúehir Belediyesi Sınırları øçerisindeki Dere Havzaları ve Yapılacak
Çalıúmalar
5216 sayılı yasa ile ø.B.B. sınırları 100 km’lik çapa ulaúmıútır. øzmir Büyükúehir
Belediyesinin yeni sınırları içinde, toplam uzunlu÷u en az 3000 km olan irili ufaklı yaklaúık
1000 adet dere mevcuttur. Baúta Gediz ve Küçük Menderes olmak üzere bu derelerden
yaklaúık 10 tanesi nehir karakterindedir. øZSU Genel Müdürlü÷ünce ıslah edilen 92 adet
derede yapıldı÷ı gibi bu derelerde atıksulardan arındırarak ya÷mursularını taúıyacak úekilde
ıslah edilecektir.
Bu kapsamda geniúleyen sınırlar içerisindeki dere havzaları, bitki örtüleri, yapılaúma ve nüfus
tespitleri yapılmaktadır. Bunun sonucunda derelerin debileri tespit edilecek, ıslah kesitleri ve
yerleri hesaplanacaktır.
Bütün bu çalıúmalar devam ederken øZSU Genel Müdürlü÷ünce 5216 sayılı yasa ile
geniúleyen yeni sınırlar içerisinde eski metropol alanda her yıl yapılan kanalizasyon ve dere
yataklarının bakım onarım temizlik çalıúmaları devam etmektedir.
KAYNAKLAR
øzmir’de Su ve Kanalizasyon 1999-2001 øzsu Genel Müdürlü÷ü (Basım Ocak 2000)
øzmir’de Su ve Kanalizasyon 2001-2003 øzsu Genel Müdürlü÷ü (Basım Mayıs 2003)
øzmir’de Su ve Kanalizasyon 2004-2009 øzsu Genel Müdürlü÷ü (Basım 2007)
*Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
363
______
SU YÖNETøMøNøN ETKøN BøLEùENø: YENøDEN KULLANIM
Doç. Dr. Nurdan BÜYÜKKAMACI
[email protected]
GøRøù
Suyun canlılar için önemi ve suyun dünya üzerindeki da÷ılımı üzerine literatürde pek çok
yayın bulunmaktadır. Tüm yayınlarda temel konu yerkürenin yaklaúık %75’ini oluúturan
suyun büyük bir kısmının tuzlu su olması ve geri kalan tatlı su kaynaklarının da ancak küçük
bir bölümünün kullanılabilir su sınıflandırmasına girebilmesidir. Dünyadaki toplam su miktarı
1.4 milyar km3 olarak verilmektedir. Bunun %97.5’u okyanus ve denizlerde tuzlu su olarak
bulunmaktadır. Geriye kalan ve 35.2 milyon km3 eden %2.5’luk kısmı ise tatlı su formunda
bulunmaktadır (yeraltı suyu, göller, nehirler ve kutuplardaki buzullar); ancak küçük bir kısmı
(%0.6) içme suyu kayna÷ı olarak kullanıma uygundur. Dünya içme sularının %25-40’lık
bölümünü yer altı suları sa÷lamaktadır (Atalık, A.; http://www.karasaban.net). Birleúmiú
Milletler E÷itim, Bilim ve Kültür Teúkilatı (UNESCO) tarafından Paris’te açıklanan Dünya
Su Geliúme Raporu’na göre en kaliteli suyun Finlandiya’da oldu÷unu bildirilmiútir. Tatlı su
kaynakları ve özellikle yeraltı sularının miktarı ve temizli÷i, atık suyun nasıl arıtıldı÷ı
kriterleri de÷erlendirilerek oluúturulan listede 2.sırada Kanada, 3. sırada Yeni Zelanda yer
alırken Türkiye, listenin 45. sırasında bulunmaktadır. Almanya ise 57. sırada Türkiye’nin yanı
sıra Ekvator, Venezüella, Hırvatistan ve Bulgaristan gibi ülkelerin gerisindedir. Listenin son
ülkesi 122. sırada Belçika’daki suyun niteli÷inin ve niceli÷inin yetersiz oldu÷u belirtilen
raporda, ülkedeki yo÷un sanayi atıklarına ve atık suların arıtılmasının kötü oluúuna dikkat
çekilmiútir (Akpınar, K.; http://www.aksaray.edu.tr).
Genel kabullere göre, yılda kiúi baúına düúen kullanılabilir su miktarı 10.000 m3’ten fazla olan
ülkeler su zengini sayılmaktadır. Bir ülkede yılda kiúi baúına düúen tatlı su miktarı 1700
m3’ten düúükse, o ülkenin “su baskısı” ile, anılan miktar 1000 metre küpün altına inmiú ise
“su açı÷ı” ile karúı karúıya kabul edilmektedir. Ülkemizde kiúi baúına düúen kullanılabilir su
miktarı 1.500 m3 civarında olup, ülkemiz su kısıdı bulunan ülkeler arasında yer almaktadır
(Atalık, A.; http://www.karasaban.net; Akpınar, K.; http://www.aksaray.edu.tr). 2030 yılında
nüfusu 80 milyona ulaúacak olan Türkiye, kiúi baúına düúen 1100 m3 kullanılabilir su
miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelecektir (www.dsi.gov.tr).
Temiz su sıkıntısının önüne geçebilmek için çeúitli yaklaúımlar önerilmektedir. Var olan su
kaynaklarının kirletilmemesi ve su tasarrufu en çok dile getirilen çözüm önerilerindendir. Bu
önerilere ek olarak deniz suyunun tuzsuzlaútırılması konusu da son günlerde son derece
popüler konular arasındadır. Tüm bunların yanı sıra dünyada çok fazla kullanılan Türkiye’de
ise pek fazla dikkate alınmayan baúka bir temiz su kayna÷ı da bulunmaktadır: “atık suların
arıtıldıktan sonra yeniden kullanılması”. 1991 yılında, dünyanın birçok kurak bölgelerinde
sulama suyu ihtiyacının %70 ile %90’ ı geri kazanılmıú sulardan sa÷landı÷ı belirtilmiútir
(Asano, 1991).
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
364
______
Atık suyun yeniden kullanımı teorik olarak, uygun koúullar sa÷lanması koúuluyla her zaman
mümkündür. Bu da, úüphesiz ekonomik imkanlara ba÷lıdır. Arıtılmıú atık suyun kalitesi ile
suyun geri kullanım amacına göre istenen su özellikleri birbiriyle uyumlu olmalıdır. Arıtılmıú
atık suyun geri kullanımı için seçilecek teknoloji; arıtılmıú atık suyun özellikleri, geri
kullanım amaçları için kalite kriterleri, güvenilirlik, iúletme kolaylı÷ı ve ekonomik imkan
konuları göz önüne alınarak belirlenmelidir.
ATIKSULARIN YENøDEN KULLANILABøLECEöø ALANLAR
Geri kazanılmıú atık suların en çok kullanıldı÷ı alanlar, dört grupta toplanabilir. Bunlar:
x
x
x
x
Kentsel kullanım,
Endüstriyel kullanım,
Tarımsal kullanım,
Yeraltı suyu beslemesi.
Evsel ve endüstriyel nitelikli arıtılmıú atık suyun yeniden kullanıldı÷ı alanlardaki, olası
olumsuz etkileri Tablo 1’ de verilmektedir (EPA, 1992).
Tablo 1 Geri Kazanılmıú Suyun Kullanıldı÷ı Alanlar ve Olası Etkileri
Kullanılan Alan
Tarımsal sulama
Yüzeysel sulama
-park-bahçe
-yeúil alanlar
Endüstriyel kullanım
-so÷utma suyu
-proses suyu
-kazan suyu
Yeraltı suyu besleme
Çevresel kullanımlar
-gölet ve havuzlar
-balık üretim havuzlar
Di÷er kullanımlar
-yangın söndürme
-tuvalet temizli÷i
-araç yıkama
Olası Etkiler
Su kalitesi; özellikle tuzun toprak ve ürün
kalitesine etkisi
Patojenlerin halk sa÷lı÷ı üzerindeki etkisi,
yüzeysel ve yeraltısularının kirlenme etkisi
Korozyon, bakteriyolojik film oluúumu,
proses ve so÷utma sularındaki patojenlerin
insan sa÷lı÷ına etkisi
Geri kazanılmıú sudaki iz organiklerin toksik
etkileri, toplam çözünmüú katı maddeler ve
patojenler
Bakteri ve virüse ba÷lı sa÷lık etkileri,
ötrofikasyon etkisi, koku, estetik etkiler, vb.
Aerosoller tarafından taúınan patojenler
dolayısıyla insan sa÷lı÷ına etkisi, korozyon,
bakteriyolojik film geliúimi ve tortu oluúumu
dolayısıyla su kalitesine etkisi, içme sularıyla
temas etme riski
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
365
______
Kentsel Geri Kullanım
Bir kente verilen içme suyu kalitesindeki sular, içme suyu olarak kullanımı dıúında, aúa÷ıda
özetlenen amaçlar için de kullanılmaktadır (EPA, 2004):
x Park, rekreasyon alanı, atletizm alanı, okul bahçesi ve oyun alanı, anayolların ve halka ait
binaların ve tesislerin çevresindeki peyzaj alanlarının sulanması,
x øúyeri, dükkân, ofis ve endüstriyel kuruluúların çevresindeki peyzaj alanlarının sulanması,
x Ticari kullanımlar (araç yıkama tesisleri, pencere temizleme, pestisid ve herbisid
çözeltilerinin hazırlanması ve sıvı gübrelerin hazırlanması gibi),
x Kent içindeki havuz, fıskiye, úelaleler gibi yapay kullanım alanlarına su verilmesi,
x ønúaat projelerinde beton yapımı için ve toz kontrolünde su kullanımı,
x Yangından korunmak üzere yangın söndürme suyu temini,
x Binalarda tuvalet suyu olarak kullanımı,
x Golf sahalarının sulanması.
Yeniden kullanım için hazırlanmıú arıtılmıú atık sular; golf alanları, yüzme, balıkçılık ve
benzeri amaçlarla kullanılacaksa ilave arıtıma gereksinim duyulmaktadır. ABD’de bazı
eyaletlerde arıtılmıú atık suların rekreasyonel amaçlı kullanılaca÷ı durumlarda, atık su ikincil
arıtma ve dezenfeksiyona tabi tutularak toplam koliform miktarı 2.2 adet/100 ml seviyesine
indirilmektedir. Yüzme ve rekreasyonel amaçlarla kullanılacak atık sulara ise; ikincil
arıtmadan sonra koagülasyon, filtrasyon ve dezenfeksiyon iúlemleri uygulanarak, en az 2.2
adet/100 ml ve en fazla 23 adet/100 ml koliform sınır de÷erleri uygulanmaktadır (EPA, 1992).
Evlerde su tüketiminin da÷ılımı, yaúam standartlarına ve alıúkanlıklarına ba÷lı olarak de÷iúim
göstermekle birlikte en çok su tüketimi tuvalet ve banyo için olmaktadır (ùekil 1).
Grishan&Fleming (1989), evlerdeki su kullanımının % 45’inin tuvaletlerde tüketildi÷ini
belirtmektedir. Kaliforniya- Irvine Ranch Su Bölgesinde, 1987’ de yapılan bir araútırmada ise,
ticari alanlarda ve ofislerde kullanılan suyun %70-85 oranındaki kısmının tuvaletlerde
tüketildi÷i saptanmıútır. Bu derece yüksek tüketim miktarının ortaya çıkması, binaların tuvalet
ve rezervuar suları için arıtılmıú suyun verilece÷i ikinci bir su úebekesi yapılması konusunu
gündeme getirmiútir. Yapılan çalıúmalar sonucunda; tuvaletlerde ve rezervuarlarda arıtılmıú
atıksuyun kullanımının uygun oldu÷u belirlenerek, geri kazanılmıú suyun temin edilebilece÷i
yerlerde bulunan 17 m’ den daha yüksek tüm yeni binalarda, ikili bir da÷ıtım sisteminin
kurulması, 1990’da bu bölgede bir yönetmelikle yasal zorunluluk haline getirilmiútir (EPA,
2004).
økili su da÷ıtım sistemlerinde, arıtılarak yeniden kullanıma hazır hale getirilmiú su, içme suyu
úebekesine paralel bir arıtılmıú atık su da÷ıtım úebekesi ile kullanıcılara da÷ıtılır. Arıtılmıú su
da÷ıtım sistemi, esasen toplumun yararlandı÷ı üçüncü bir (içme suyu, kanalizasyon, arıtılmıú
atık su) úebeke olup, içme suyu da÷ıtım sistemine benzer bir úekilde iúletilir, bakım ve
onarımı yapılır.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
366
______
ùekil 1 Evlerde Su Tüketimi Da÷ılımı (www.ottawa.ca)
ABD Florida Eyaleti, St. Petersburg’ ta en eski ikili da÷ıtım sistemi mevcuttur ve bu sistem
1977 yılından beri iúletilmektedir. Bu da÷ıtım sistemi; farklı yerleúim alanlarına, ticari
geliúme alanlarına, endüstriyel bölgelere, beysbol stadyumlarına, güç üretimi yapılan
santrallere ve okullara arıtılmıú atık suyun iletilerek bu alanlarda geri kullanımını
sa÷lamaktadır (EPA, 2004).
Kent için geri kullanım suyu sisteminin planlanmasında, toplum geri kullanım sisteminin
kesintili olup olmayaca÷ına karar vermelidir. Genellikle, geri kullanıma hazır hale getirilmiú
suyun kesintili kaynak olması kabul edilmektedir. Örne÷in Florida Eyaleti St Petersburg
kentinde, arıtılmıú geri kullanım suyunun ek bir kaynak olarak kullanımına karar verilmiú ve
sadece yangın söndürme ve yangından korunma amacı ile kullanıma sunulmuútur. Toplum,
arıtılmıú atık suyun kesintisiz bir kaynak olarak kullanımına karar verirse, arıtılmıú suyun
sistemde sürekli iletiminin ve sistem güvenilirli÷inin sa÷lanması gerekir (EPA, 1992).
Geliúimini tamamlanmıú bir kent için, sonradan ilave bir su da÷ıtım sistemi yapılması pahalı
bir yatırım olabilir. Bazı durumlarda ise, kalitesiz bir ham su kayna÷ından suyun temini ve
arıtılması veya uzun mesafelerden ilave su temini durumunda, arıtılmıú atık suyun yeniden
kullanımı, maliyet açısından daha ekonomik bir seçenek olabilmektedir.
Geliúmekte olan kentsel alanlarda, ikili da÷ıtım sisteminin yapılması su kullanım
sistemlerinin bir parçası olarak ele alınır. Alan geniúledikçe, toplumun arazi kullanımına ba÷lı
olarak, sisteme ba÷lantı yapılması hızlanır. 1984’de, Altamonte Springs úehrinde, arıtılmıú
atık su hattının yapılmasına, úehir geliúim planının bir parçası olarak karar verilmiútir. Ancak,
arıtılmıú atık su hattı, kesinlikle içme suyu úebekesinin bir tekrarı de÷il; aksine, içme suyu
úebekesinin eksi÷ini tamamlayan ve uzunlu÷unu azaltan yardımcı bir úebeke olmalıdır (EPA,
1992). ùekil 2’de ikili da÷ıtım sistemin kullanıldı÷ı bir yere ait úematik görünüm
verilmektedir (UNEP, 2005).
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
367
______
ùekil 2 Atık Suyun Yeniden Kullanıldı÷ı økili Da÷ıtım Sistemi, Shinjuku, Tokyo, Japonya
Güney Carolina’ da ise, kentsel kullanım ile sulak alan uygulamasının birleútirildi÷i üç yıllık
bir pilot çalıúmadan sonra proje geniúletilmiútir. Uygulama sonucunda, do÷al yaúamın
canlandı÷ı gözlenmiútir (EPA, 1992).
Endüstriyel Kullanım
Geri kazanılmıú suyun endüstride kullanımı, geliúmiú ülkelerde oldukça yaygındır. øçme suyu
niteli÷indeki suya ihtiyaç duymayan birçok endüstri için, geri kazanılmıú su idealdir. Atık
suyun geri kazanılması, endüstriyel atık suyun tesis içinde geri çevrimi ile ve/veya evsel atık
su arıtıma tesislerinde arıtılan suyun kullanılması olabilmektedir.
Endüstrinin kendi içinde sularının geri çevrimi, ço÷unlukla prosesin bir parçası olarak
uygulanmaktadır. Çelik, bira, elektronik sanayi gibi pek çok endüstri ya suları korumak ya da
sıkı çıkıú suyu standartlarını sa÷lamak veya bunlardan kaçınmak için, atık sularını arıtıp
sistemlerine geri çevirmektedirler.
Geri kazanılmıú su; so÷utma suyu, kazan besleme suyu ve proses suyu olarak endüstrilerde
kullanılmaktadır.
Pek çok endüstride, so÷utma suyu ihtiyacı tesisteki en büyük su ihtiyacını oluúturmaktadır.
Temiz su kaynaklarının kirlenmesi ve azalmasına ba÷lı olarak sanayiciler, açık çevrimli
so÷utma sistemlerinde ikincil atık su arıtma üniteleri çıkıú sularını kullanmaya denemeye
yöneltmektedir. Ancak, so÷utma suyu olarak arıtılmıú atık suların kullanılması durumunda
korozyon, çökelek oluúması, mikrobiyal büyüme gibi konulara dikkat edilmesi gereklidir.
Önerilen so÷utma suyu özellikleri Tablo 2’de verilmektedir (EPA, 1992).
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
368
______
Tablo 2 Önerilen So÷utma Suyu Özellikleri
Parametre
Cl-1, mg/L
Toplam Çözünmüú Katı Madde, mg/L
Sertlik, mg/L
Alkalinite, mg/L
pH
KOø, mg/L
Toplam Askıda Katı Madde, mg/L
BOø, mg/L
NH4+-N, mg/L
PO4-3, mg/L
SiO2, mg/L
Al+3, mg/L
Demir, mg/L
Mn+2, mg/L
Ca+2, mg/L
Mg+2, mg/L
HCO3-, mg/L
SO4-2, mg/L
Önerilen Limit De÷er
500
500
650
350
6.9 – 9.0
75
100
25
1.0
4
50
0.1
0.5
0.5
50
0.5
24
200
Arıtılmıú atık suların kazan besleme suyu olarak kullanımı durumunda, kazanın çalıúma
basıncı önem kazanmaktadır. Yüksek basınçla çalıúan kazanlar daha iyi kalitede suya ihtiyaç
duyarlar. Çok yüksek basınçta (• 1500 psi = 10,340 kPa) çalıúan kazanlar çok iyi kalitede su
ise çalıúırlar. Genel olarak, ister içme suyu ile ister arıtılmıú su ile çalıúsınlar, tüm kazanlarda
sertli÷in sıfıra yakın olması istenir. Kazanlarda çökelek oluúumuna neden oldukları için
kalsiyum, magnezyum, silisyum ve alüminyumun arıtılması istenir. Arıtılmıú suyun
özelliklerine ba÷lı olarak filtrasyon, karbon adsorpsiyonu ve azot giderimi iúlemleri tarafından
takip edilen flokülasyon, çökeltim ve rekarbonasyon iúlemlerini içeren kireçle arıtım
uygulanır. Yüksek basınçla çalıúan kazanlar için istenen çok iyi kalitede suyu elde etmek için
ters ozmos ve iyon de÷iútirme iúlemleri kullanılabilir.
Arıtılmıú suların proses suyu olarak kullanımı durumunda her bir endüstri için ayrı inceleme
yapmak gereklidir. Bazı endüstriler çok iyi kalitede suya ihtiyaç duyarken, bazı endüstriler
daha az kaliteli suyla da üretim yapabilmektedir. Örne÷in elektronik sanayi neredeyse destile
su kalitesinde suya ihtiyaç duyarken deri sanayi daha düúük kaliteli suyla da
çalıúabilmektedir. Tablo 3’de bazı endüstriler için gerekli proses suyu özellikleri
verilmektedir (EPA, 2004).
Tarımsal Kullanım
Tarımsal amaçlı sulama için tüketilen su miktarı EPA tarafından toplam tatlı su tüketiminin %
40’ı olarak verilse de pek çok kaynakta bu de÷er %70’lerde olarak kabul edilmektedir.
Dolayısıyla, ziraatta, arıtılmıú atık suyun geri kullanımının sa÷lanması ile önemli miktarda su
korunumu sa÷lanacaktır. Bunun yanı sıra, bitki besin maddesi kayna÷ı olabilecek elementler
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
369
______
içermesi ve kalite açısından ürünlere ba÷lı olarak nispeten uygun özellikler taúıması, zirai
amaçlı geri kullanımda artıú e÷ilimine neden olmaktadır.
Tablo 3 Bazı Endüstriler øçin Gerekli Proses Suyu Özellikleri
Tarımsal sulama için arıtılmıú su geri kullanım programlarında gerekli su miktarı, arıtılmıú
suların kalitesi ve sistem tasarımı konuları önemli olan hususlardır. Ürünün su gereksinimi,
iklimsel koúullara ba÷lı olarak farklılık göstermektedir. Mevsimsel sulama suyu ihtiyacının
de÷iúimi; ya÷mura, sıcaklı÷a, ürün tipine, bitkinin büyüme kademesine ve di÷er faktörlere
ba÷lıdır. Tarımda arıtılmıú suyun geri kullanım fizibilitesini de÷erlendirmek için, bu suyu
veren idarenin arıtılmıú su miktarını ve sulama suyu ihtiyacını do÷ru bir úekilde tahmin etmesi
gerekmektedir. Zirai alandaki su kullanımına iliúkin gerçek verilerin olmaması durumunda,
buharlaúma, sızma ve yüzeysel akıú kayıpları ve net sulama miktarları, tahmin ba÷ıntıları
yardımı ile belirlenebilir.
Bir suyun sulama yönünden elveriúlili÷inin tayini için en önemli özellikler;
x Çözünebilir tuzların toplam konsantrasyonu
x Sodyum ve di÷er katyonların nisbi oranı (SAR)
x Bor ve buna benzer toksik elementlerin konsantrasyonu
x Kalsiyum ve Magnezyum
x Anyonlar (klor, sülfat, nitrat)
x Toplam katı madde, organik madde yükü, ya÷ ve gres gibi yüzen maddelerin miktarı
x Patojen mikroorganizmaların miktarıdır (EPA, 1992; Rowe, 1995).
Atık suları sulamaya elveriúli olan sektörlere örnek olarak konserve, süt ürünleri, úeker,
meúrubat, bira, gübre ve kâ÷ıt endüstrisi verilebilir. Ya÷, petrol ürünleri, solvent, a÷ır metal
ve toksik madde içeren atık su üreten endüstrilerin atık sularının ise tarımsal sulamada
kullanılması önerilmemektedir (Arceivala, 2007).
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
370
______
Tuzluluk sulama suyunda dikkat edilmesi gereken önemli parametrelerden birisidir.
Sulamanın tuzluluk açısından anlamı, tuzları kök bölgesine taúımasıdır. Kök bölgesinde,
verim azalmasına neden olmayacak tuzluluk düzeyinin oluúturulması ise; toprak özellikleri,
bitki, iklim, su kalitesi, taban suyu düzeyi gibi faktörlerin etkisi altında iyi bir tuz dengesinin
oluúturulması ile mümkün olacaktır. Bu amaçla, en önemli uygulamalardan birisi de
yıkamadır. Ço÷u zaman kıú ya÷ıúları yeterli olsa da, bazı koúullarda yıkama ihtiyacı olarak
belli hacimde suyun alana iletilmesi gerekmektedir. Yıkama ihtiyacı uygulamalarında; su
kalitesi, toprak özellikleri, taban suyu düzeyi gibi faktörler göz önüne alınarak, iyi kalitede su
düúük miktarlarda uygulanmalıdır.
Ülkemizde yapılan arazi etütlerine göre sulanabilir özellikteki 12.5 milyon ha arazinin
yaklaúık 1.5 milyon hektarında tuzlu ve sodyumlu topraklar, 2.8 milyon hektarında ise yaú
topraklar oluúmuútur. Bu rakamlara göre sorunlu araziler sulanabilir özellikteki alanlarımızın
üçte birini kaplamaktadır. Özellikle ilk sulamaya açılan Konya, Ni÷de ve Adana gibi
illerimizde sorunlu toprakların daha yo÷un oldu÷u görülmektedir (Öztürk, 2004).
Sulama suyu içerisinde bulunan tuzlar, seçilecek sulama yöntemine ba÷lı olarak bitki üzerine
etki eder. Bu açıdan uygulanacak sulama yöntemi do÷rudan bitki verimini ve zaman
boyutunda da toprak verimlili÷ini sınırlayan etmen olarak karúımıza çıkmaktadır. Aynı
zamanda, sulama yöntemi do÷rudan sulama verimlili÷ini ve toprakta tuzların birikimini
etkileyen bir unsurdur. Sulama yöntemi hem toprak özellikleri hem de yöntemin özellikleri
göz önüne alınarak seçilmelidir. Örne÷in, kaba (hafif) bünyeli topraklarda, sulama aralı÷ı
kısalaca÷ından, tuzlulu÷u yüksek olan sular, yeterli drenaj koúulunda daha güvenilir olarak
kullanılabilir. A÷ır bünyeli topraklarda ise, geçirgenlik düúük oldu÷undan, sulama aralı÷ı
artacak ve sulama yönteminin seçiminde bazı kısıtlamalar ile karúılaúılabilecektir.
Suyun topra÷a kontrollü olarak verildi÷i bir basınçlı sulama yöntemi olan damla sulama,
oldukça pahalı ve sa÷lık açısından en düúük risk içeren bir sistemdir. Bu sistemde, tuz kök
bölgesi dıúına yı÷ılmaktadır. Sulamalar sık aralıklara uygulandı÷ından, tuzların kök bölgesi
dıúarısına taúınmaları süreklidir. Bu durum kök bölgesinde tuz birikimini önledi÷i için bitki
kökleri tuz etkisinde kalmazlar. Ancak, sulama mevsimi sonunda kök bölgesinin hemen
dıúarısında biriktirilmiú tuzların yıkanarak alandan uzaklaútırılmaları gerekecektir. Damla
sulama sisteminin arıtılmıú atık su ile sulamada uygulanabilirli÷i, arıtılmıú suyun AKM ve
biyolojik içeri÷inin minimum seviyelerde olmasına ba÷lıdır.
Sonuç olarak, arıtılmıú atık suların sulamada kullanılması, temiz suların kullanılmasına
kıyasla daha dikkatli “yönetim” uygulamaları ve daha sıkı “izleme” programları
gerektirmektedir.
Yeraltı Suyu Besleme
Ülkemizde fazla kullanım alanı bulan bir uygulama olmamakla birlikte, arıtılmıú atık suların
zemine sızdırılarak topra÷ın arıtma kapasitesinden yararlanılması geliúmiú bazı ülkelerde
(ABD, Hollanda, Almanya gibi) uygulama alanı bulmaktadır. ABD’ de, 1962 yılından
itibaren gerçekleútirilen arıtılmıú atık suların yer altı sularını beslemesi çalıúmaları, 1978’den
itibaren daha da iyileútirilerek, atık suların içme suyu standartlarında arıtımdan geçirildikten
sonra, yeraltına besleme yapılması úeklinde devam etmektedir. Özellikle ülkemizde yer altı
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
371
______
suları içme ve kullanma suyu amacıyla sıklıkla kullanıldı÷ı için, arıtılmıú suların yer altı suyu
besleme amaçlı kullanılmasında çok dikkatli olmak gereklidir ve beslenen suyun içme suyu
kalitesinde bir su olmasına dikkat edilmelidir.
Arıtılmıú atık sular yeraltı suyuna; yüzeysel püskürtme, nehire deúarj, kum filtrasyonu,
toprak-su arıtma sistemleri ve do÷rudan enjeksiyon gibi yöntemlerle verilebilmektedir.
Arıtılmıú atık suların yer altı suyuna deúarj edilmesinin amaçları aúa÷ıda verilmektedir:
x
x
x
x
x
Kıyı alanlarında akifere tuzlu su giriúimini önlemek,
Atık suyun daha iyi arıtılmasını ve tekrar kullanımını sa÷lamak,
øçme suyu ya da di÷er akiferlerin su kapasitesinin arttırılmasını sa÷lamak,
Arıtılmıú suyun depolanmasını sa÷lamak,
Yeraltı su seviyesindeki düúmeyi önlemek.
GEREKLø ARITMA øùLEMLERø
Atık suların yeniden kullanılabilmesi için gerekli arıtma iúlemleri kuúkusuz ki atık suyun
özelliklerine ve arıtıldıktan sonra hangi amaçla yeniden kullanılaca÷ına ba÷lı olarak
de÷iúmektedir. Evsel atık sular için genel atık su arıtma tesisi akım úeması ve uygulanan
iúlemlerde hangi noktalarda atık suyun yeniden kullanılabilece÷i ùekil 3’de verilmektedir
(UNEP, 2005). Endüstriyel atık suların yeniden kullanılabilmesi için gerekli arıtma iúlemleri
için her bir sektör ve hatta her bir tesis için ayrı de÷erlendirme yapmak gereklidir, herhangi
bir genelleme yapılması do÷ru de÷ildir.
Tasarımının do÷ru yapılması ve iyi iúletilmesi halinde, Dünya Sa÷lık Örgütü tarafından
herhangi bir ilave arıtma iúlemi yapılmaksızın kısıtsız sulama yapılabilir su sınıflandırmasında
yer alacak úekilde, yeterli düzeyde organik madde arıtımının gerçekleúti÷i anaerobik ve
fakültatif havuzlar ve patojen gideriminin gerçekleúti÷i olgunlaútırma havuzlarından oluúan
stabilizasyon havuzları sistemlerinin büyük alanlar gerektirdi÷i bilinen bir olgudur. Bununla
birlikte, aynı kalitede su elde edebilmek için klasik aktif çamur sistemi, damlatmalı filtre gibi
yaygın kullanılan arıtma iúlemlerinden sonra dezenfeksiyon uygulamak gerekmektedir
(UNEP, 2005).
Gerek atık sulardan gerekse deniz suyundan yüksek kalitede su elde etmek için membran
filtrelerin kullanımı artan bir hızla yaygınlaúmaktadır. Membran, iki farklı fazı veya ortamı
birbirinden ayıran ve bir tarafından di÷er tarafa maddelerin seçici bir úekilde taúınmasını
sa÷layan geçirgen bir tabakadır. Tüm membranla ayırma teknolojilerinde, membrandan
geçme yönünde akıú sa÷lamak üzere itici bir kuvvet ve bazı maddelerin geçiúini engelleyen
ayırma faktörü, temel iki prensiptir. Arıtma iúlemi, kütle transferi, konsantrasyon farkı, basınç
farkı ve elektriksel potansiyel farkı gibi itici güçler yardımıyla gerçekleúmektedir. Membran
proseslerinde en yaygın kullanılan itici kuvvet basınçtır. En çok kullanılan membran ayırma
prosesleri mikrofiltrasyon (MF), ultrafiltrasyon (UF), nanofiltrasyon (NF) ve ters ozmos
(RO)’dur. Bu yöntemlerde ayırma, moleküllerin boyutlarına ve molekül kütlelerine göre
olmaktadır. Kullanılan membranlar geçirdikleri maksimum molekül a÷ırlı÷ına (molecular
weight cut-off, MWCO) göre ayırt edilmektedirler (ùekil 4; UNEP, 2005).
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
372
______
ùekil 3 Evsel Nitelikli Atık Su Arıtma Tesisleri Genel Akım ùeması Ve Geri Kazanım
Noktaları
Membran prosesleri arasındaki temel fark kullanılan gözenek boyutundaki farklılıklardır.
Bakteriler 100 nm den büyük oldukları için 100nm’den düúük membranlarda tutulmaktadırlar.
En küçük gözenek boyutuna sahip olan ve bu yüzden çok yüksek basınca ihtiyaç duyan Ters
Ozmos (RO) Prosesinin en yaygın uygulama alanı, deniz suyu veya tuzlu sudan içme suyu
elde edilmesidir. UF ve MF proseslerinde, membranların gözenek boyutları daha büyük
oldu÷undan ayırma için daha düúük basınç gerekmektedir. UF prosesinde 0,1-0,01ȝm
büyüklü÷ündeki partiküller tutulmaktadır. UF prosesi, RO prosesi öncesi ön arıtım kademesi
olarak da kullanılmaktadır. Nanofiltrasyon ise ortalama 1 nanometre büyüklü÷ünde olan
partiküllerin atılması için özel dizayn edilmiú membrandan oluúan bir prosestir. Membran
geçiú basıncı genellikle 3,5 - 16 bardır (http://www.gamakimya.com.tr).
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
373
______
ùekil 4 Membran Prosesler
RO sistemi, deniz suyunun tuzsuzlaútırılması amacıyla, Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi su
problemi olan ve ekonomik açıdan sorun yaúamayan ülkelerde yaygın olarak
kullanılmaktadır. Japonya, Amerika, vb. pek çok ülkede atık suyun yeniden kullanılması
amacıyla membran sistemler kullanılmaktadır.
MALøYET ANALøZø
Atık suların yeniden kullanılması için kesin bir maliyet çıkarmak mümkün de÷ildir. Atık su
debisine, kalitesine ve gerekli arıtma kademelerine göre maliyet çok de÷iúecektir. Atık su
arıtma tesislerinin maliyeti hesaplarında dahi çok farklı rakamlar ortaya çıkmaktadır. ølk
yatırım maliyeti hesaplarında inúaat maliyeti, alan maliyeti ve mekanik ekipman maliyetleri
en önemli bileúenlerdir. Bununla beraber toplam maliyeti belirlerken taúıma, elektrik tesisat,
tesisat, proje-kontrolörlük maliyetleri gibi pek çok husus dikkate alınmalıdır.
Yeniden kullanım maliyetini azaltmak ve suyu en iyi úekilde kullanmak için, atık suyun
kalitesi ve miktarını, yeniden kullanılabilece÷i potansiyel yerler ve istenen su kalitesi ile
do÷ru bir úekilde de÷erlendirmek gereklidir. En uygun teknolojiler ve bunların
uygulanabilirli÷i de göz önünde bulundurulmalıdır.
Ömür döngüsü maliyet analizi (life cycle cost, LCC), farklı teknolojilerin maliyetlerini
karúılaútırmak ve hangi geri kazanım teknolojilerinin daha ekonomik oldu÷unu
de÷erlendirmek için faydalı olacaktır. Tokyo’da bir iúyeri binasında atık suyun yeniden
kullanımı için LCC analizi yapılmıú ve ùekil 5’de grafiksel olarak görülen analiz sonuçlarına
göre, geri kazanılmıú suyun hacmi 100 m3’den fazla ise, atık suyun yeniden kullanılması
maliyeti klasik içme suyu ve kanalizasyon arıtma iúlemlerine göre daha az oldu÷u
bulunmuútur (UNEP, 2005). Latin Amerika’da arıtılmıú atık suyun tarımsal amaçlı yeninde
kullanılması durumunda, sulanan bitkinin çeúidine ve uygulanan arıtma iúlemlerine ba÷lı
olarak fayda-maliyet oranı 1.2-2.2 olarak bulunmuútur (UNEP, 2005).
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
374
______
ùekil 5 Atık Su Geri Kazanım øúlemleri øçin Ömür Döngüsü Maliyet (LCC) analizi
Özellikle çok iyi kalitede su isteniyorsa membran filtre sistemlerinin kullanılması
kaçınılmazdır. Bu sistemler oldukça pahalı sistemlerdir. øleri arıtma tekniklerinin maliyeti
hakkında fikir vermesi açısından en iyi kalitede su elde edilebilecek sistem olan ters ozmos
sistemi maliyeti araútırılmıútır. Ters ozmos sistemi ile 1 m3/gün deniz suyundan temiz su elde
edilmesi için kullanılacak cihazın ilk yatırım maliyeti çeúitli firmalar tarafından çok geniú
aralıklarda ve ortalama 250 - 1000 USD olarak verilmektedir. øúletme ve bakım maliyetlerinin
de ayrıca göz önüne alınması gerekmektedir.
øZMøR øÇøN DURUM DEöERLENDøRMESø
øzmir Büyükúehir Belediyesinin internet sitesinde yer alan øzmir’de mevcut su kaynakları ve
2006 yılı için toplam su tüketimi de÷erleri Tablo 4’de verilmektedir (www.izmir.bel.tr).
Tablo 4 øzmir'e Su Sa÷layan Kaynaklar
Balçova Barajı
% 1,76
Tahtalı Barajı
% 35,92
Yüzey Kaynakları Toplamı
% 37,68
Sarıkız ve Göksu Kuyuları
% 38,64
Menemen ve Çavuúköy Kuyuları
% 4,53
Halkapınar ve Çamdibi Kuyuları
% 18,37
Pınarbaúı Kuyuları
% 0,78
Yeraltı Kaynakları Toplamı
2006 yılı toplam su tüketimi
% 62,32
215.228.378 m3/yıl
2007 nüfus sayımına göre 3.739.353 olarak verilen øzmir nüfusunun 2008 yılı için yaklaúık 4
milyon oldu÷unu ve kiúi baúına yaklaúık 200 L/gün suya ihtiyaç oldu÷unu kabul edersek,
øzmir’in günlük su ihtiyacı 800.000 m3 (292 milyon m3/yıl = 292 hm3/yıl) olarak verilebilir.
Bu de÷erin sadece insanların günlük yaúamını sürdürebilmesi için gerekli olan su miktarını
gösterdi÷i unutulmamalıdır. Endüstrilerin su ihtiyacı da göz önüne alındı÷ında, gittikçe
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
375
______
kötüleúen su kalitesi ve azalan su kaynakları ile bu kadar büyük hacimde temiz suyu elde
etmek yakın zamanda mümkün olamayacaktır.
øzmir Büyükúehir alanının evsel ve endüstriyel su ihtiyaçlarını karúılayacak projeleri ortaya
koymak amacıyla øzmir øçme suyu Projesi master plan raporu DSø tarafından 1971 yılında
yapılmıútır. Bu proje kapsamında Manisa øli’nde Göksu ve Sarıkız Kaynakları úehre
ba÷lanmıútır. øzmir øli’nde ise Tahtalı Barajı ve arıtma tesisi tamamlanarak toplam 236 hm3/
yıl su kullanıma sunulmuútur. Bu proje öncesinde DSø' nce gerçekleútirilen Halkapınar
Kaynakları Geliútirilmesi, Menemen Yeraltı suyu, Balçova Barajı ve bazı yeraltı suyu
kuyularından elde edilen 116 hm3/ yıl su ile birlikte øzmir kentine 352 hm3/ yıl su
sa÷lanmıútır. PETKøM ile DSø arasındaki protokol çerçevesinde 1981 yılında iúletmeye açılan
Güzelhisar Barajı'ndan, 109 hm3/ yıl su sanayiye verilmektedir. 2001 yılında iúletmeye açılan
Çeúme Alaçatı (Kutlu Aktaú) Barajı'ndan 2.7 hm3/ yıl su Çeúme ilçesi ve Alaçatı' ya tahsis
edilmektedir. DSø ile øzmir Valili÷i arasında iúletme protokolü çalıúmaları devam etmektedir.
Halen uygulama programında bulunan øzmir øçmesuyu II. Merhale Projesi kapsamında
Manisa øli’nde inúaatı davam eden Gördes Barajı'ndan øzmir'e 58.6 hm3/ yıl içme ve kullanma
suyu verilmesi öngörülmüútür. Proje kapsamında 114 km uzunlu÷unda boru hattı, 365 000
m3/gün kapasiteli arıtma tesisi ve pompa istasyonu bulunmaktadır. Bu tesislerin kati proje
çalıúmaları tamamlanarak 1 Mayıs 2007 tarihinde DSø Genel Müdürlü÷ü’nce onaylanmıútır.
Projenin Gördes Barajı'ndan sonraki kademesi olan Manisa øli’ndeki Ça÷layan Barajı'ndan 45
hm3/ yıl, Baúlamıú Barajı'ndan 42 hm3/ yıl suyun øzmir kentine verilmesi planlanmıútır. Proje
tamamlandı÷ında øzmir ili'ne toplam olarak 145.6 hm3/yıl su sa÷lanmıú olacaktır
(www.dsi.gov.tr). DSø’ nin øzmir’deki su kaynakları ile ilgili olarak verdi÷i bilgiler Tablo
5’de görülmektedir.
Tablo 5’de görüldü÷ü gibi øzmir için toplam su potansiyeli DSø tarafından 5264 hm3/yıl
olarak verilmektedir ve øzmir nüfusunun 4 milyon oldu÷u kabulüne göre kiúi baúına yıllık su
miktarı:
5264 u 10
4 u 10 6
6
1316 m 3
olarak belirlenebilir. Bu de÷er de su kısıdı bulunan yerler için verilen 1.500 m3 de÷erinden
düúüktür. Bu durumda øzmir için temiz su ihtiyacını karúılamak üzere akılcı yatırımlara ve
yeni su kaynaklarına acilen ihtiyaç vardır. ølgili kurum ve kuruluúlar mevcut su kaynaklarını
en iyi úekilde yönetirken, gelecek için alternatif su kaynaklarını elde etmek için gerekli
yatırımları geç olmadan yapmalıdır.
Sahil kenti olan øzmir için, dünyada kuraklık sıkıntısı çeken ülkelerde oldu÷u gibi deniz
suyunun tuzsuzlaútırılarak kullanılması ilk olarak akla gelen çözümdür. Suyun, içerdi÷i
tuzdan arıtılması iúlemi desalinasyon (tuzsuzlaútırma, desalination) olarak adlandırılmaktadır.
Desalinasyon teknolojileri ile tuzlu su, insanlar tarafından kullanılabilecek nitelikte tatlı suya
dönüútürülmektedir. Desalinasyon teknikleri, Termal Prosesler (Buharlaútırma) ve Membran
Prosesler olarak iki gruba ayrılmaktadır. Membran yöntemler, termal yöntemlerden daha az
enerji gerektirmektedir. Günümüzde, arıtılan toplam deniz suyunun hacimsel olarak %74’ü
ısıl iúlemler vasıtasıyla elde edilmekte iken yaklaúık %22’si bir membran proses olan ters
ozmos (RO) aracılı÷ıyla elde edilmektedir. Öte yandan, sayısal olarak RO tesisleri dünyadaki
tuz arıtma tesislerinin açık farkla çok büyük bir yüzdesini oluúturmaktadır (Çuha, 2008).
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
376
______
Tablo 5 øzmir øli Mevcut Su Durumu
Yüzölçümü
3 058 200 ha
Tarıma elveriúli arazi
1 141 696 ha
Sulanabilir arazi
767 244 ha
DSø Yerüstü Sulamaları
249 440 ha
Planlama projelendirme aúaması
45 285 ha
Yatırım programı aúaması
57 495 ha
øúletme aúaması
146 660 ha
DSø Yer altı Sulamaları
12 085 ha
SU KAYNAKLARI
Yıllık ortalama ya÷ıú
626 mm
Toplam su potansiyeli
5 264 hm 3 / yıl
Yerüstü suyu
4 230 hm 3 / yıl
Yer altı suyu
1 034 hm 3 / yıl
HøDROELEKTRøK ENERJø
Toplam enerji potansiyeli
Planlama projelendirme aúaması
74 MW % 100 - 207 GWh/yıl % 100
4 MW % 5 - 8 GWh/yıl % 4
Yatırım programı aúaması
øúletme aúaması
70 MW % 94 - 199 GWh/yıl % 96
Deniz suyunun tuzsuzlaútırılarak kullanılması, øzmir için su sorununu çözecek en önemli
yaklaúımlardan biri olmakla birlikte, oluúan atık suların arıtılması ve yeniden kullanılması ile
ek bir kaynak oluúturulması mümkündür. Atık su arıtma tesisi çıkıú sularının alıcı ortama
boúaltılması yerine Tablo 1’de verilen seçeneklerden birinde de÷erlendirilmesi ile içme suyu
kalitesindeki suyun boúa harcanmasının önüne geçilecektir. Bazı ülkelerde yapıldı÷ı gibi içme
suyu ve kanalizasyon sistemlerine ek olarak arıtılmıú su hattının da yapılması gerekmektedir.
Bu hattın sadece tuvaletlere ba÷lanması ile büyük bir su tasarrufu yapılmıú olacaktır. Ayrıca
evlerde, gri su ile tuvalet suyunun birbirinden ayrılması da atık su arıtımında büyük kolaylık
sa÷layacak ve atık suyun yeniden kullanımını kolaylaútıracak bir iúlemdir.
Atık suların arıtıldıktan sonra alıcı ortama deúarj edilmesi yerine yeniden kullanılması ilave
arıtma teknolojilerinin ve ço÷u zaman da pahalı yatırımlar gerektiren ileri arıtma tekniklerinin
kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu çözümler elbette ki büyük yatırımlar gerektirmektedir.
Bu konuda çalıúan pek çok firma bulunmaktadır ve øzmir için böyle bir yatırım yapılmadan
evvel konunun uzmanı olan kiúilere danıúılarak karar verilmesi, yanlıú yatırımların
yapılmasının önüne geçilmesinde faydalı olacaktır.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
377
______
SONUÇ
Alternatifi olmayan tek madde olarak tanımlanan suyun tüm dünyada kısıtlı miktarda oldu÷u
ve temiz su miktarının her geçen gün azaldı÷ı artık bilinen bir gerçektir. Bu nedenle mevcut
su kaynaklarımızın en iyi úekilde yönetilmesi zorunludur. Her damla su çok önemli oldu÷u
için, temiz suların evsel veya endüstriyel amaçlı kullanılmasından sonra oluúan atık suların
arıtıldıktan yeniden kullanılması artık su yönetiminin olmazsa olmaz bir parçası olarak
düúünülmelidir. Su için yapılan yatırımların hiç biri lüks bir yatırım olarak
de÷erlendirilmemeli ve gerekli tüm ileri arıtma teknolojileri kullanılmalıdır. Ancak, bu tür
yatırımlar yaparken konunun uzmanı olan kiúilerden destek alınarak en do÷ru kararın
verilmesi gerekti÷i de unutulmamalıdır.
KAYNAKLAR
Akpınar,
K.,
“ønsanlı÷ın
Gelece÷i
http://www.aksaray.edu.tr/konferanslar
øçin
Su
Kaynakları
Ve
Kullanımı”,
Arceivala S., “Wastewater Irrigation”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Çevre Mühendisli÷i
Bölümü, Seminer Notları, 15 Mayıs 2007.
Asano, T., “Planning and Implementation of Water Reuse Projects”, Wat. Sci. & Tech., Vol.
24/9, 1991, pp 1 – 10.
Atalık
Ahmet,
“Su
Sorunu
Ve
Tarımda
Sulama
Suyu
http://www.karasaban.net/su-sorunu-ve-tarimda-sulama-suyu-kullanimi
Kullanımı”,
Çuha D., “Deniz Suyu ve Kuyu Suyunun Tuzdan Arıtılması”, Su ve Çevre Teknolojileri
Dergisi, Sayı 18, 2008, sayfa 48-56.
EPA Manual. Guidelines for Water Reuse, EPA/62/R-92/004, 1992.
EPA Manual. Guidelines for Water Reuse, USA. EPA/625/R-04/108, 2004.
Grisham, A. ve Flemming, W., “Long Term Options for Municipal Water Conservation”,
Journal of the American Water Works Association, USA, March 1989.
http://www.gamakimya.com.tr/denizsuyu_aritimi.asp
Öztürk, A. “Tuzluluk ve Sodyumlulu÷un Oluúumu, Bitki ve Topra÷a Etkileri”, Sulanan
Alanlarda Tuzluluk Yönetimi Sempozyumu, 20-21 Mayıs 2004, s:1-15, DSø, Ankara.
Rowe D. R., Handbook of Wastewater Reclamation and Reuse, ISBN: 087371671X, 1995,
US Water News.
UNEP, Water and Wastewater Reuse - An Environmentally Sound Approach for Sustainable
Urban Water Management , Nov 2005.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
379
______
øZMøR’DE TEHLøKELø ATIKLARIN YÖNETøMø, MEVCUT DURUM,
SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERøLERø
Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser KÜÇÜKGÜL
[email protected]
Tehlikeli ve Zararlı Atık Nedir?
Dünyada 1960 yılına kadar “Tehlikeli ve Zararlı Madde” kavramı çok sıklıkla
kullanılmamaktaydı. Birinci dünya savaúı sonrasında, özellikle ikinci dünya savaúı döneminde
çok çeúitli amaçlara hizmet eden ve kapitalizmin ve sömürü sisteminin yaygınlaúması için
ço÷u kez yüksek öldürücü ve yok edici kapasiteye sahip kimyasal madde üretimi hızlanmıútır.
1940-1950 yıllarında yaúanan bu olgu sentezlenen kimyasalların pek çok alana aynı ve/veya
farklı amaçlarda sınırsız kullanımı sonucunda ilk etkiler 1960’larda görülmeye baúlanmıútır.
Sınırsız ve sorumsuz kapital ve ona hizmet eden yönetimlerin eliyle bu kimyasalların hava,
su, toprak ve canlılarda yol açtı÷ı geri dönüúümsüz etkiler dünyanın ilgisini çekmeye
baúlamıútır. Yaúanan felaketler sonucunda bu etkiye yol açan ve/veya açabilecek olan
maddelerin yeni bir gurup ad altında toplanması ve bunların etkilerinin azaltılması veya yok
edilmesi için alınacak önlemler öncelikle geliúmiú ülkelerde yasal yaptırımların uygulanması
için yönetmelikler kapsamına alınmıútır. Genel anlamıyla “Tehlikeli ve Zararlı Maddelerin
Atıkları”, katı, sıvı, gaz veya karıúımları formunda olan;
x
x
x
x
Düúük dozlarda bile insanlar ve hayvanlar için öldürücü,
ønsan ve di÷er canlı formlar için toksik, kanserojen, mutajen ve teratojen etkiye sahip,
Düúük sıcaklıklarda alevlenebilme özelli÷i olan,
Patlayıcı, korozif ve reaktif maddelerdir.
Tehlikeli ve zararlı maddelerin bu etkilerinin azaltılması veya ortadan kaldırılması için,
onların; geri dönüútürülebilir, tehlikeli olmayan formlara dönüútürülebilir ve depolanabilme
özelliklerine göre ele alınması gerekir. Tehlikeli ve zararlı atıklar korozif, reaktif, yanabilir
(tutuúabilen/ patlayabilen), toksik kimyasal bileúenlerdir. Günümüzde 60 milyonu aúan do÷al
ve sentetik kimyasal maddenin oldu÷u hatırlanacak olursa, hangi konu ile nasıl
u÷raúaca÷ımızı bir kez daha dikkatle gözden geçirmemiz gerekir. Tehlikeli ve zararlı atıklar
ço÷unlukla reaktiftir ve patlama potansiyeli olan ya da atık iúleme prosesi esnasında toksik
gaz çıkıúına neden olan atıklardır. Tehlikeli ve zararlı atıklar hakkında kesin bilgi ve yasal
olarak düzenlenmiú yorumlar ile tanımlanır. Normalde kararsız, hava ve su ile önlenemez
úekilde tepkimeye giren, su ile patlayıcı karıúımlar meydana getiren, basınç altında veya
ısıtıldıklarında patlayıcı olan atıklar yasal normlarda reaktif tehlikeli ve zararlı atıklar olarak
tanımlanır. Tehlikeli ve zararlı atıklar toksiktirler ve tutuúabilme, patlayabilme olasılıkları
yüksek yanıcı maddelerdir. Canlılara, malzemelere, çevreye zarar verebilecek her türden
maddeye “tehlikeli ve zararlı” madde adı verilir. Genel anlamda tehlikesiz veya zararsız diye
bir madde yoktur. Tehlikelilik ve zararlılık madde miktarına, temas edilen; zamana, türe,
miktara ve di÷er maddelerin varlı÷ına göre yorumlanacak bir kavramdır.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
380
______
Tehlikeli ve Zararlı Atıklar Konusunda Temel Tanımlamalar
Ülkemizde yayınlanan (TAKY) “Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeli÷i’ndeki (2005)”
tanımlamada; “Madde: Do÷al halde bulunan veya bir üretim sonucu elde edilen, kararlılı÷ını
ve yapısını etkilemeden uzaklaútırılabilen çözücüler hariç, üretiminde kararlılı÷ını sa÷lamak
üzere kullanılan katkı maddeleri ile üretim iúleminden kaynaklanan safsızlı÷ı ihtiva eden
kimyasal element ve bunların bileúiklerini ifade etmektedir”, denilmektedir. Bu tanımın
tümüne katılmak mümkün de÷ildir. Bu alanda izlemekte yarar gördü÷ümüz en iyi kaynakların
baúında ABD-EPA yayınları gelmektedir. Ancak TAKY’deki temel tanımlamaları kısaca
hatırlamakta yarar vardır. Bu yönetmelikte geçen baúlıca tanımlar; Müstahzar, Tehlikeli
Özellik, Tehlikeli Kimyasal, Patlayıcı Madde, Oksitleyici Madde, Çok Kolay Alevlenir
Madde, Kolay Alevlenir Madde, Alevlenir Madde, Çok Toksik Madde, Toksik Madde,
Tehlikeli Madde, Aúındırıcı Madde, Tahriú Edici Madde, Alerjik Madde, Kanserojen Madde,
Mutajen Madde, Üreme øçin Toksik Madde, Çevre øçin Tehlikeli Madde, Tehlikeli Eúya, vb.
kapsam baúlıkları ile ifade edilmektedir. Kısaca bir hatırlatma yapacak olursak, ambalajında
“DANGER” veya “POISON” yazısı olan maddeler çok toksik, korozif ve alev alabilenleri,
“WARNING” veya “CAUTION” yazısı olan maddeler ise orta ve düúük toksisitede olan
maddeleri göstermektedir. Yukarıda yazılan tanımlamalara iliúkin oluúacak atıkları kabaca
dört grupta toplayacak olursak;
a) Toksik Atıklar
9 Düúük dozlarda dahi insan için öldürücü, geri dönüúümü olmayan bir hastalı÷a
sebep olan ya da belirgin bir katkısı olan,
9 øyileúebilecek hastalıkları olumsuz yöne dönüútüren kimyasalları içeren atıklardır.
b) Korozif Atıklar
9 pH<2.0 olan asitler ve pH>12.5 olan bazlar
9 Çeli÷i yılda 6 mm’den fazla aúındıran kimyasal maddeler
c) Yanıcı - Parlayıcı Atıklar
9 Oksitleyici olan maddeler,
9 Parlama noktası 50 C°'den az olan,
9 Sürtünme ile alev alabilen,
9 Nemi absorblayarak alev alabilen,
9 Kendili÷inden kimyasal de÷iúimlere u÷rayarak alev alabilen, maddelerdir.
d) Reaktif Atıklar
9 Kararsız ve su ile hızla reaksiyona girerek parlayıcı karıúımlar oluúturan,
9 Isıtıldı÷ı zaman bozunan veya çarpmalara karúı hassas olan maddelerdir.
Tehlikeli ve Zararlı Atıkların Üretimi Mitarları ve Bertarafı
Tehlikeli ve Zaralı Atıklar (TZA) yakın tarihlere kadar di÷er atıklardan ayrı olarak
toplanmamaktaydı. Dolayısıyla bu tür atıkların genel atıklar içerisinde da÷ılım payları üretim
ve bertaraf alanlarına göre farklı oranlar sergilemektedir. Günümüz için üretilen atık miktarını
tam olarak söylemek imkânsızdır. Do÷ru sayısal de÷erlere ulaúmada hali hazırda yasal
yaptırımlar ve yönetmeliklerin yetersizli÷inden dolayı zorluklar vardır. Sanayici beyanlarına
dayanılarak yapılan tahminler sa÷lıklı bir de÷erlendirmeye olanak tanımamaktadır. Tehlikeli
atıkların miktarı çeúitli faktörler ba÷lıdır. Bunların baúında üretim sektöründe kullanılan
kimyasal madde miktarına ve türlerine bakmakta yarar vardır. Aúa÷ıda Tablo 1’de dünyada bu
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
381
______
güne kadar sentezlenen ve ticari olarak piyasaya sürülen kimyasal madde sayıları
görülmektedir.
Tablo 1. Sentezlenen ve Piyasaya Sürülen Kimyasal Madde Sayıları (Kaynak:
http://www.acs.org)
2005
1 EKøM
2006
19 EKøM
2007
5 EKøM
2008
14 EKøM
Organik ve ønorganik
26,756,916
30,102,825
31,638,787
38,851,400
Türevleri ile toplamı
56,801,099
58,078,643
58,908,458
60,384,586
Ticari olarak satılan
8,974,433
11,950,224
14,061,477
24,894,111
Son CAS kayıt no
864353-93-5 910777-14-9 956895-07-1 1060979-14-7
Tablodan da görülece÷i gibi bu gün için 60 milyonu aúan sayıda kimyasal madde olup bunun
yarısına yakın sayıda bileúik üretim amacı için ticari olarak satıúa sunulmuútur. Ayrıca dikkati
çeken bir di÷er husus ise son bir yılda bu sayı nerdeyse % 100 artmıútır. Bu maddelerden
bazıları dünya genelinde milyon ton mertebesinde üretilmektedir. Baúlıca sülfirik asit,
sodyum hidroksit, amonyak, kireç ve etilen ilk sırayı almaktadır. Ülkemizde üretilen tehlikeli
atık miktarı için net bir rakam vermek olanaklı de÷ildir. Bu alanda yetkili makam olan Çevre
ve Orman Bakanlı÷ımız úu sıralarda sürdürmekte oldu÷u “Life ‘Hawaman’ projesi
kapsamında (Türkiye’de endüstriden kaynaklanan tehlikeli atıkların yönetiminin
iyileútirilmesi projesi, 3 temmuz 2007 tarihli tanıtım toplantısında) resmi açıklama
Türkiye’deki TZA miktarı olarak 1.120.000 ton/yıl olarak açıklamıútır. Bu alanda yetkin
kuruluúlardan biri olan Kimya sanayicileri Derne÷i ise; ømalat Sanayinden gelen TZA
miktarı: 1.2 - 2 milyon ton olarak belirtmektedir. Bu atı÷ın; % 47’si satılmakta, % 35’i
atılmakta, % 13’ü tekrar kullanılmakta, % 5’i bilinmemektedir. Di÷er kaynaklara göre: 1.2
milyon ton/yıl olarak üretilen TZA : % 8 Geri kazanım, % 47 Bertaraf, % 45 satılmaktadır.
Ülkemizde yıllık katı atık miktarı: 25-30 milyon ton (TUøK, 2006) oldu÷u dikkate alınırsa;
katı, sıvı gaz ve di÷er formları ile TZA miktarı tahmini sayıların çok üzerinde olacaktır. Çevre
Bakanlı÷ımızın danıúmanı, Dr. Gunnar Benter (AB Özel Atıklar Eúleútirme Projesi Yerleúik
Eúleútirme Danıúmanı), ùubat-2008: Türkiyede 839 tür atık vardır. Bu türlerin 405’i
tehlikelidir (bu sayının 173’ü muallâklı atık sınıfındadır) . Kısacası ülkemiz için net bir
rakamı resmi olarak söylemek kolay de÷ildir.
TZA miktarını ülkemiz için ABD’de belirlenen de÷erin;
x
x
1/4’ünü alırsak 0.25 ton/yıl/kiúi * 70 milyon =17,5 milyon ton
1/5’ini alırsak 0.2 ton/yıl/kiúi * 70 milyon = 14 milyon ton
olarak ifade edebiliriz (Muallaklı ve özel atıklar hariçtir, dikkat maden ve petrol sanayi
atıkları bu sayıya dahil de÷ildir). Ortalama bir maden iúletmesi yılda 3-5 milyon ton tehlikeli
atık oluúturdu÷u da dikkate alınırsa bu sayının nereler varaca÷ını tahmin edebiliriz.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
382
______
øzmir için bir de÷erlendirme yapacak olursak; úehrimiz yo÷un bir sanayi kentidir. Üretilen
tehlikeli atık miktarı yılda en az 1-2 milyon ton mertebesindedir ve bu miktarın % 10’u dahi
düzenli olarak iúleme konulmamaktadır. Ülke genelinde berteraf edilen miktar ve ilgili
tesislerin kapasitesi dikkate alındı÷ında (Tablo 2) durumun ciddiyeti daha iyi anlaúılacaktır.
Berteraf edilecek yıllık atık miktarı toplamı depolama dahil bir milyon ton civarındadır, geri
kalan kısım TUøK verilerinde de gösterildi÷i gibi havaya suya ve topra÷a karıúmaktadır.
Tablo 2. Ülkemizde Tehlikeli Atık Bertaraf Eden Tesisler ve Kapasiteleri.
øZAYDAù
øskenderun:
Çimento Fabrikaları:
PETKøM-øzmir:
TÜPRAù:
35 000 t
115 000 m3
578 000 t
17 500 t
7 750 t
yakma
depolama
yakma
yakma
yakma
Tehlikeli atık miktarları konusundaki bu belirsizlik ve net rakam veremeyiúimizin asıl
nedenleri ise durumu daha da vahim hale getirmektedir. Bu nedenler;
x
x
x
x
x
x
Resmi bir envanter çalıúması yapılmamıú olup tahminlere dayanılmaktadır
GSM ruhsatı olmayan kaçak çalıúan sanayi kuruluúlarının sayısı az de÷ildir
Uluslararası standartlara sahip olan az sayıda sanayi kuruluúu vardır
Gerek halkımız gerekse de sanayicimiz henüz tam olarak TZA kavramını
bilmemektedir,
Denetim ve izleme eksikli÷i vardır
Bu atıklar için yeterli bertaraf tesisi ve etkili bertaraf yöntemleri uygulanmayıp kanun
dıúı yollara heveslenen uygulayıcılar ço÷unluktadır.
Tehlikeli ve Zararlı Atıklar ve Yasal Durum
TZA kapsamında çıkarılan yasaları inceledi÷imizde, bu yasaların di÷er çevre yasalarından
sonra ortaya çıktı÷ını görmekteyiz. Bu çevreye artan duyarlılı÷ın ve bilgi düzeyinin yanı sıra
yaúanan olayların bir sonucudur. Teknolojik geliúmenin yanı sıra sanayinin çevre üzerindeki
baskılarının azaltılabilmesi için her geçen gün daha çok sayıda yönetmelik yürürlü÷e
konulmaktadır. Ülkemizde ilk yasal süreç 1982 anayasasında 56. maddede yer aldı÷ı
görülmektedir. Bu yasalardan öncelikle çıkarılan yasanın hava kalitesinin korunmasına
yönelik oldu÷u görülmektedir.
Çevresel açıdan bir konuda çıkarılan yasa ve yönetmeliklerin de sürekli geliútirilmesi ve
güncellenmesi gerekmektedir. Gerek ABD ve gerekse AB ülkeleri bu konuda önderlik
etmektedir. Ancak bizim de için de bulundu÷umuz statüdeki ülkelerde ne yazık ki aynı oranda
bir yeniden düzenleme çalıúması yapılamamaktadır. 1982 sonrası anayasal zorunluluk olarak
getirilen çevre korunması hak ve görevleri için yasal düzenlemelerimiz oldukça yavaú
ilerlemektedir. De÷iútirilen yönetmeliklerin kapsamı incelendi÷inde, bazen yeni
düzenlemenin bölgesel veya kurumsal olarak belirli kesimlerin lehine olan düzenlemeler
görülmektedir. Bu da çevre duyarlılı÷ının gelece÷e umutla bakmamızı engelleyecek kadar
karamsarlaútırmaktadır. Sadece yasa çıkarmanın yetersizli÷i kadar bu yasaların
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
383
______
güncelleútirilmemesi de aynı ihmali ortaya çıkarır. Ülkemizde bu konuda ile ilgili olarak
çıkarılan yönetmelikleri gözden geçirmekte yarar vardır. Konu ile direkt ve dolaylı olan
birkaç yasayı úöyle sıralayabiliriz.
Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeli÷i; bu yönetmelik, 27 A÷ustos 1995 tarih ve 22387
sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlü÷e girmiútir. Tehlikeli Atıkların Kontrolü
Yönetmeli÷ine yıllardır de÷iúiklikler yapılarak geliútirilmeye çalıúılmaktadır. Yapılan
de÷iúiklikler sırasıyla;
x 25 Aralık 1996 tarih ve 22858 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
x 15 Haziran 1997 tarih ve 23020 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
x 25 Eylül 1999 tarih ve 23827 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
x 10 Temmuz 2001 tarih ve 24458 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
x En son de÷iúiklik 14 Mart 2005 de yayınlanmıútır
úekilde de÷iúikli÷e u÷ramıútır.
Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeli÷i; bu Yönetmelik, 11 Temmuz 1993 tarih ve 21634 sayılı
Resmî Gazete’de yayınlanmıútır. Ayrıca Çalıúma Bakanlı÷ı bünyesinde øú yeri ve iúçi sa÷lı÷ı
kapsamında “Tehlikeli Kimyasallar ile Çalıúma Yönetmeli÷i”’ni de bu guruba almakta
yarar vardır. Konumuzu do÷rudan ilgilendirdi÷i için aúa÷ıda Tehlikeli Atıkların Kontrolü
Yönetmeli÷inin bazı hususlarını irdelemekte yarar vardır.
Belediyelerin Görev ve Yetkileri
Madde 8 - Belediyeler, Büyükúehirlerde ise Büyükúehir Belediyeleri;
a) Atık yönetimine iliúkin plan ve programlarını hazırlamakla ve kurulacak sistemi öneri
halinde Mahalli Çevre Kuruluna sunmakla,
b) Atık üreticileri ve bertarafçıları ile beraber veya ayrı olarak atık bertaraf tesislerini kurmak
veya kurdurmakla,
c) Atıkların bertarafına iliúkin tesisler ile ilgili plan ve projeler hakkında valili÷in uygun
görüúü ile birlikte Bakanlı÷ın onayını almakla,
d) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde faaliyette bulunan atık bertaraf tesislerinin
inúaası ve iúletilmesinde bu Yönetmelikte belirtilen yükümlülük çerçevesinde gerekli
önlemleri almak veya aldırmakla,
e) Atıkların taúınması ve bertarafı konusunda izin almıú kiúi ve kuruluúlar ile yapacakları
sözleúmelerde bulundu÷u ilin valili÷inin uygun görüúünü almak, yapılan faaliyetin söz
konusu sözleúmelere uygunlu÷unu denetlemek ve bu konuda Bakanlı÷a bilgi vermek
üzere ba÷lı oldu÷u valili÷e rapor vermekle, görevli ve yetkilidir.
Madde 9 - Atık üreticisi;
a) Atık üretimini en az düzeye indirecek úekilde gerekli tedbirleri almakla,
b) Atıkların insan sa÷lı÷ı ve çevreye yönelik zararlı etkisini, bu Yönetmelik hükümlerine
uygun olarak en aza düúürecek úekilde atık yönetimini sa÷lamakla,
c) Bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak, atıklarını tesislerinde geçici olarak depolaması
durumunda izin almakla,
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
384
______
d) Üretti÷i atıklarla ilgili kayıt tutmakla, uluslararası kabul görmüú sstandartlara uygun
ambalajlama ve etiketleme yapmakla,
e) EK-5 ve EK-6'da yer alıp EK-7'de belirtilen özellikleri içermedi÷i öne sürülen atıklar için
bu atıkların tehlikeli olmadı÷ını Bakanlı÷a ispat etmekle,
f) Atı÷ın niteli÷inin belirlenmesi için yapılan harcamaları karúılamakla,
g) EK-8'de yer alan atık beyan formunu her yıl doldurmak, Bakanlı÷a göndermek ve
Bakanlı÷ın verece÷i atık tanımlama kodunu kullanmakla,
h) Atık yönetimi ile ilgili faaliyette bulunmak için bakanlıktan atık tanımlama kodu almakla,
i) Atık depolanması veya bertarafının tesis dıúında yapılması durumunda; EK-9 A-B'deki
bilgileri içeren taúıma formunu doldurmak ve öngörülen prosedüre uymakla,
j) Atık taúımacılı÷ında mevcut uluslararası standartlara uymakla,
k) Atı÷ı bertaraf tesisinin kabul etmemesi durumunda taúıyıcıyı baúka bir tesise göndermekle
veya taúıyıcının atı÷ı geri getirmesini ve bertarafını sa÷lamakla,
l) Atıklarını bu Yönetmelikteki esaslara uygun olarak kendi imkanları ile veya kurulmuú atık
bertaraf tesisinde gerekli harcamaları karúılayarak veya belediyelerle ya da gerçek ve tüzel
kiúilerle kurulacak ortak atık bertaraf tesislerinde bertaraf etmek veya ettirmekle,
m) Atıkların fabrika sınırları içinde tesis ve binalardan uzakta beton saha üzerine
yerleútirilmiú uluslararası kabul görmüú standartlara uygun konteynerler içerisinde geçici
olarak muhafaza etmekle, konteynerlerin üzerinde "Tehlikeli Atık" ibaresine yer
vermekle, depolanan maddenin miktarını ve depolama tarihini konteynerler üzerinde
belirtmekle, konteynerlerin hasar görmesi durumunda atıkları, aynı özellikleri taúıyan
baúka bir konteynere aktarmakla, konteynerlerin devamlı kapalı kalmasını sa÷lamakla,
Ayda 1000 kg'a kadar atık üreten üretici biriktirilen atık miktarı 6000 Kg'ı geçmemek kaydı
ile Valilikten izin almaksızın atıklarını arazisinde en fazla 180 gün geçici depolayabilir. Bu
durumda herhangi bir tehlike halinde arazide önlem alabilmek için en az bir kiúiyi
görevlendirmekle ve bu kiúinin, adını, telefonunu valili÷e bildirmekle yükümlüdür.
Tehlikeli Atıkların Taúınması
Madde 11 - Atıkların taúınması bu iú için lisans almıú kiúi ve kuruluúlarca taúınan atı÷ın
özelli÷ine uygun araçlarla yapılır. Aynı araçta aynı kap içinde taúınacak atı÷ın katalog (kod)
numarası aynı olmak zorundadır.
Atık Taúıyıcılarının Lisans Alma Zorunlulu÷u
Madde 13- Atık taúımak isteyen gerçek ve tüzel kiúiler taúımak istedikleri atı÷ın çeúidini,
hangi özellikte ve ne miktarda oldu÷unu, ne çeúit bir araçla taúıyacaklarını belgelemek ve
nakil iúleminde kullanılan aracın bu iúe uygunlu÷unu bilimsel kuruluúlar veya valili÷in uygun
görece÷i di÷er kuruluúlardan aldı÷ı belge ve dokümanlarla birlikte, valili÷e baúvurmak
zorundadır. Lisans, baúvuran firmaya ve araca verilir. Lisans alan firma EK-4’de yer alan
tehlikeli atık iúaretlerini araçlarında kullanmak zorundadır. Bu hükümler her türlü taúıt (kara,
deniz, hava ve demiryolu) için geçerlidir. Bu lisans devredilemez. 3 yıl için geçerlidir ve bu
süre sonunda yenilenmesi gerekir. Lisans alan ancak taúımacılıkta öngörülen standartlara
uymayan firmaların lisansları valilikçe iptal edilir.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
385
______
Atıkların Tesis øçinde Taúınması
Madde 21- Katı veya sıvı haldeki atıklar için atı÷ın ve iúletmenin özelli÷ine göre uygun
konteynır ve taúıma úekilleri iúletmeler tarafından belirlenir. Kapların üzerine atı÷ın çeúidi,
kayna÷ı, miktarı ve depolama tarihi ile ilgili bilgiler açık olarak yazılır.
Tesis øçinde Alınacak Güvenlik Önlemleri
Madde 22- øúleme tabi tutulacak veya geçici olarak depolanacak atıklar, özel yerlerde kap
veya hazneler içinde; uygulanacak fiziksel, kimyasal, biyolojik iúlemler ve yakma iúlemlerine
göre ayrı ayrı ve birbiri ile kimyasal reaksiyona girmeyecek úekilde atık kod numarasına göre
depolanır. Ara depo veya iúleme tesislerinin bekletme haznelerinin çürümelere ve aúınmalara
dayanıklı olması ve gerekli emniyet ve kontrol sistemlerini ihtiva etmesi zorunludur.
Atık Kabulü
Madde 34- Depo tesisinde uygun bir kayıt tutma, laboratuvar, veri toplama, iúletme ünitesi
bulunur. Sahaya atık getiren bütün araçların taúıma formları ve atıklarının analiz sertifikaları,
gerekti÷inde yeniden analiz yapılarak atık kod numaralarına göre kontrol edilir. Hangi atı÷ın
hangi hücreye depolanaca÷ı atık taúıma formlarının üzerine yazılır. Kayıt belgelerine atık
niteli÷i de iúlenir.
øZMøR KENTø øÇøN DEöERLENDøRME
øzmir’de bu konuda yeterli envanter çalıúması ülke genelinde oldu÷u gibi henüz
yapılamamıútır. Yo÷un sanayi kenti olan øzmir baúta Alia÷a Demir Çelik tesisleri, Petrol
rafinerisi ve Petkim gibi kimyasal atı÷ı yo÷un üreten ve yılda milyon tonun üzerinde atık
üreten tesislerdir. Ayrıca bölgedeki Gemi söküm tesisleri halen baúlıca ilgi oda÷ıdır. Kent
civarında Kemalpaúa ve Torbalı bölgesi Organize sanayi bölgesi niteli÷inde olmalarına
ra÷men AOSB gibi yo÷un üretim sonucu çevresel olarak en büyük risk bölgeleridir. Bu
düzenli sanayi tesislerinde bile net TZA miktarı resmi olarak belirlenmedi÷i gibi bertaraf
edilen miktarlar yukarıda da belirtti÷imiz gibi çok azdır. Öte yandan kentsel katı atık yönetim
modeli geliúmiú ülke standartlarından çok uzaktadır. Bu úekilde katı atı÷ı yeterli bertaraf
edemeyen bir kentte TZA bertarafından bahsetmek anlamlı de÷ildir. Benzeri bir husus
Kentsel Atıksu Arıtma Tesislerinden kaynaklanan milyonlarca tonluk arıtma çamurları baúlıca
sorundur. ølimizde sadece katı formda olan TZA konuúulmasına ra÷men bu miktarlara henüz
sıvı ve gaz formlar dahil edilmemiútir.
SONUÇ VE ÖNERøLER
Öncelikle yasaların etkinli÷i sa÷lanıp denetim ve düzenleme çalıúmaları yapılmalıdır. Çevre
Mühendisli÷i Bilimi açısından TZA bertarafında depolama ve yakma kavramları ve
uygulamaları en son olarak düúünülmelidir. Çünkü her iki yöntemde sorunu çözemez. Bu
nedenle ilk olarak TEHLøKELø ATIK KøRLøLøöøNøN AZALTILMASI gerekir.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
386
______
Atık Azaltımı: Ço÷u tehlikeli ve zararlı madde problemi erken dönemlerde atık indirgeme ve
atık azaltımı ile önlenebilir. Atık azaltımı arıtma iúlemlerini de içerir.
Kaynaklar atıkla mücadeleyi 4R ile tanımlar:
• Reduction: Atıkların Azaltımı
• Reuse: Atıkların Tekrar Kullanımı
• Recovery: Atıkların Geri Kazanımı
• Recycle: Atıkların Geri Dönüúümü
Atıkların Azaltımında Öncelik Sırası;
Atık azaltımında çeúitli yollar vardır. Bu; kaynak kullanımının azaltılması, atık ayırımı ve atık
miktarının azaltılmasıdır. Bazı atıklar tekrar kullanılabilir ve geri dönüútürülebilir. En etkili
çalıúma ise üretim iúlemlerinde dikkatli kontrolü sa÷lamak üzere atık azaltım merkezlerinin
kurulması, atıkların incelenmesi ve üretimin her basama÷ında atık azaltımının sa÷lanmasıdır.
Atık azaltımı üretim prosesi dizayn edilirken göz önünde tutulursa daha ekonomik olur. Çevre
koruma konusunda 1970'lerde baúlayan çözüm arayıúları daha çok kirlili÷in önlenmesi
temeline dayanıyordu. Bu ilkeye dayanılarak geliútirilen teknolojiler, kirleticilerin havaya,
suya ya da topra÷a salınmadan önce azaltılmasını öngörüyordu. Ancak bunlar, üretim
sonrasında ve ürünün ömrünü tamamlamasından sonra baúvurulan teknolojilerdi. Bu nedenle
de yüksek enerji ve malzemeye gereksinim duyan, görece daha düúük verimli teknolojilerdir.
Ayrıca, mevcut üretim sistemlerinin de÷iútirilmesinde ve iyileútirilmesinde pek etkili
olamamıúlardır. 1980'lerin baúında "çevre yönetimi" yaklaúımı birçok firma tarafından
benimsendi. Bu firmalar, etkinliklerini çevre ve enerji performanslarını artıracak biçimde
yeniden tasarlamıúlardır. 1980'lerin ortalarına gelindi÷indeyse bir baúka yaklaúım gündeme
geldi: Endüstriyel ekoloji. Bu yaklaúım, endüstriyel sistemlerdeki madde ve enerji akıúını,
akıúın çevre üzerindeki etkilerini, teknoloji ve uygulamalarının bu akıú üzerindeki et kilerini
anlama ya çalıúır. Bunun yanı sıra endüstriyel ekoloji üretim aúamalarını inceleyerek atıkların
girdi olarak geri döndürülmesini, ürünün çevresel etkileri de düúünülerek yeniden
tasarlanmasını kapsar. 1990'ların baúında bu yaklaúımlara toplam kalite yaklaúımı da eklendi.
Çevre e÷itimi, ölçümleri ve yönetim stratejilerinin belirlenmesinde firmaların ve tüketicilerin
ortak tavır takınmaları bu yaklaúımda temeldir. Toplam kalite yaklaúımı, atıkların azaltılması,
enerji verimlili÷i ve malzemelerin yeniden kullanılması ve geri kazanımı alanlarında yeni
olanaklar yaratmayı içerir. ùimdilerdeyse bu yaklaúımlara bir yenisi eklendi: Temiz üretim.
Endüstriyel üretim sistemleri, ürünün hammaddesine, taúınma ve iúlenme için enerjiye, suya
ve havaya gereksinim duyar. Günümüz üretim sistemlerinde, genellikle geri dönüúümsüz ya
da "beúikten mezara" diye adlandırılan, zararlı maddeler ve kısıtlı kaynaklar çok büyük ölçüde
kullanılır. Örne÷in; 40-50 yıl öncesine kadar ahúap bir masanın ömrü yüz yıl kadardı. Ahúap
masa veya benzeri bir malzeme, kullanılma ömrünü tamamladı÷ında ya baúka bir amaçla
kullanılır ya da parçalanıp yakılırdı. Bugünse, alüminyum kutular gibi tek kullanımlık
ürünlerin ömürleri yalnızca birkaç haftadır. Bu, hem hammaddenin hem de enerjinin boúa
harcanması anlamına gelir. Ayrıca bu teneke kutular ömürleri sona erdi÷inde de bazı sorunlar
yaratır. Bu tür maddelerin geri dönüúüm iúlemlerinden geçirilip tekrar kullanılabilir hale
getirilmeleri de gerçekte bir çözüm de÷ildir. Çünkü bu maddelerin merkezi geri dönüúüm
ünitelerine taúınması enerji sarfiyatını gerektirdi÷i gibi, kutuların üstünün tekrar kaplanması
için kullanılan maddeler de do÷aya zarar verebilir ve sonunda birçok toksik atık açı÷a
çıkarabilir. Bu durumda, yeniden kullanım, tüketim sonrası açı÷a çıkan zehirli atıkların idaresi
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
387
______
ya da aúırı tüketim konusunda bir çözüm sayılmaz. Bir üretim veya sürecin tüm boyutları ile
ele alınması gerekir. Üretilen ürünün sürekli geliútirilmesi iúleminde, prosesi, ambalajlamayı,
satıú-da÷ıtım hizmetlerini, tüketicinin kullanımını ve nihai bertarafını düúünerek hazırlık ve
üretim yapmak gerekir. Bu kavrama yaúam döngüsü (Life cycle assessement) adını
vermekteyiz. Önceleri bu kavramı kısmen karúılayan beúikten-mezara kavramı bu gün için
yetersiz kalmaktadır. Daha az atık üretimi için aúa÷ıdaki hususları dikkate almakta yarar
vardır;
- Evde ve endüstride akıllı atık yönetim sürecini uygulamak
- Daha az tehlikeli maddelerin kullanılması
- Geri dönüúüm ve tekrar kullanım
- øúlem modifikasyonları
- Bertaraf
1992'de Rio de Janerio'da yapılan Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda benimsenen eylem
programı Gündem 21 'de sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleúmesi için yapılması gerekenler
arasında temiz üretim de yerini almıútır. Ayrıca Avrupa Toplulu÷u 5. Çevre Eylem
Programı'nda, OECD'nin temiz üretim ve atıkların en aza indirilmesi için benimsedi÷i
yaklaúımlarda, ABD'nin Ulusal Çevre Teknolojileri Stratejisi'nde sürdürülebilir çevre ve
toplum için temiz üretim ilkelerinin benimsenmesinin ve bir an önce uygulanmaya
geçilmesinin zorunlu oldu÷u konusunda görüú birlikleri vardır.
Çevre yönetiminde 1970-1980 dönemlerinde üretim sürecinde yasalar, boru-sonu kontrolü
(end-of-pipe control) ve çevre-sa÷lık-güvenlik kavramları 1990’lardan itibaren yerini
kirlili÷in önlenmesi, yaúam-döngüsü (life-cycle approach) ve çok fonksiyonlu entegrasyon
kavram ve yaptırımlarına terk etmektedir. Depolanan maddeler ve materyaller içeriklerindeki
tehlikeli maddelerin incelenmesi ve bazı durumlarda tehlikeli maddelerin oluúumunun
engellenmesine çalıúılmalıdır. Bu amaçla üretici tarafından Material Safety Data Sheeets
(MSDS) çok kullanıúlıdır. Tehlikeli ve zararlı maddelerin indirgenmesine örnek olarak;
mürekkepteki kadminyumun çıkartılması, boya banyolarında kromun kullanılmaması bunun
yerine su bazlı kimyasalların boya ve yapıútırıcı sanayisinde kullanılması verilebilir. Atık
azaltımında mümkünse geri dönüúüm ve tekrar kullanım atı÷ın oluútu÷u yerde sa÷lanmalıdır.
Geri dönüútürülebilen maddelerin iúlenmesi onların tekrar kullanılmasını sa÷lar. Metaller atık
iúleme çözeltilerinden ayrıútırılır ve iúletmelerde geri dönüútürülür, boyama proseslerinde
kullanılmak üzere çözeltiler elde edilir ve çözeltiler distile edilerek veya çözelti buharları
yo÷unlaútırılarak geri dönüútürülür.
Atıkların Azaltımında Geri Dönüúüm
Atıkları geri kazandırabilmek için úu 4 baúlık altıda çalıúmalar yapılabilir. Bunlar :
• Atıkları aynı ürünü elde etmek için kullanmak
• Atıkları farklı bir ürünün hammaddesi olarak kullanmak
• Kirlilikle mücadele ve atıkların muhtemel tehlikelerini giderme
• Enerji dönüúümü
Geri dönüúüm, atık maddenin kimyasal yapısını bozmadıysa direk olarak hammadde gibi
kullanılabilir. Atık madde farklı bir endüstri alanında kullanılmak üzere farklı bir maddenin
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
388
______
üretiminde iúlenebilir. Bazı atık ürünler ise di÷er atıkların tehlikelerini gidermede veya
kirlilikle mücadelede örne÷in atık haldeki kireç iúlenerek atık asitleri nötrleútirmede
kullanılabilir. Atıkların iúlenebilirli÷i üzerinde çalıúırken enerji dönüúümü de göz önünde
bulundurulmalı atık ürünlerin tek baúına enerji dönüúümü için yeterli olması gereklidir.
Birçok çeúit atık genelde geri dönüútürülebilir ve bunların baúında metal ve metal bileúikleri
vardır. Hidrolik ve ya÷lamada kullanılan ya÷lar gibi bazı organik maddelerin büyük bir
miktarı geri dönüútürülerek elde edilir. Kimya ve petrol endüstrisinde katalizörler geri
dönüútürülür. Bazı kimyasallar özelli÷ini kaybederse ve raf ömürlerini bitirirlerse geri
dönüútürülebilirler. Metaller atık ya÷ların baúlıca içeri÷ini oluúturur. Alüminyum, krom ve
metal parçaların ya÷la kaplanması sonucu ya÷a karıúır. Baryum ve çinkoda ya÷ın içinde yer
alır. Kurúun motor ya÷ında kurúunlu benzin ile kontamine olur. Fakat bu durum kurúunlu
benzinin yasaklanması ile azalmıútır. Arsenik ile kadmiyum kullanılmasına getirilen
kısıtlamalarla bu materyallerde geri dönüútürülen ya÷da azalmıútır.
KAYNAKLAR
Manahan S. E., Hazardous Waste Chemistry, Lewis Publishers, Michigan, 2000
Haas C. N., Vamos R. J., Hazardous and Industrial Waste Treatment, Prentice-Hall Inc, New
jersey, 1995
Buonicore A. J., Davis W. T., Air Pollution Enginnering Manual, 1990
Cooper C. D., Alley F. C., Air Pollution Control, Waveland Press Inc,Second Edition, 1994
Spinosa L., Vesilind P.A., Sludge into Biosolids, IWA Publishing, 2001
Toraman Ö. Y., Topal H., Katı Atık ve Arıtma Çamurlarının De÷erlendirilmesinde Alternatif
Termal Teknolojiler ve uygulamaları, Gazi Üniversitesi Müh-Mim. Fak. Dergisi, Cilt 18,
No1, 19-33, 2003
Blackman W. C., Basic Hazardous Waste Management, Lewis Publishers, Third Edition,
2001
Chang Ho Oh, Hazardous and Radioactive Waste Treatment Tecnologies Handbook, CRC
Press, 2001
www.izaydas.gov.tr
www.crwi.com.eu
www.ces.ncsu.edu/depts/poulsci/techinfo/4fact25.html
www.dnr.state.wi.us/org/caer/cea/publications/casestudy/co082.htm
http://gem1.cive.4h.edu/content/cigmia98/poster03.html
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
389
______
www.etc.com
www.epa.gov/reports/452 B-02-001
Basic Hazardous Waste Management
Electrodialysis and Reverse Osmosis Membrane Plants at Power Stations ( V.V. Slesarenko)
(Desalination)
Electrodialysis and Reverse Osmosis in Water Desalination ( H. Strathmann)
Antimony Fact Sheet (U.S. Department of Interrior)
SOLIDS NOTES 7, George G. Chase, The University of Akron
Criteria for Sewage Works Design - Chemical/Physical Treatment
APS Water Services Inc. (High Quality Water Purification Products
Dangerous Substances in Wastes, Jürgen SCHMID, Andrea ELSER and Renate STROBEL,
EPA, Ireland
TREATMENT OF HAZARDOUS WASTE BY GENERATORS (Guidance Document),
Hazardous Materials and Waste Management Division, Colorado Department of Public
Health and Environment, Second Edition, April 2000
Disposal of Hazardous Household Wastes, Wilma Hammett
Leachate management: leachate generation, collection, treatment and costs, U. Heyer and R.
Stegmann
Microbial and photolytic degradation of benzothiazoles in water and wastewater, orgelegte
Dissertation von M.Sc. Hafida Kirouani-Harani Aus Algerien
Environmental Biotech, Modified by Georgia Agricultural Education Curriculum June, 2002
Environmental Protection, Public Health and Human Rights, An Integrated Assessment A.
Karim Ahmed, Ph.D. A Report Prepared for Science and Human Rights Program American
Association for the Advancement of Science, April 2003
Treatment and Disposal Methods and Processes
ROBERTS, P. V., ETAL. “ Evaluating Two Resistance Models For Air Stripping of Volatile
Organic Contaminants in a Countercurrent, Packed Column. ” Environmental Science and
Technology 19(2): 164-173 (1985).
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
390
______
SHEINDORF, C., REBHUN, M., AND SHEINTUCH, M. “ A Freundlich Type
Multicompenent Isotherm.” Journal of Colloid and Interface Science 79: 136 (1981).
STAUDINGER, J., KNOCKE, W. R., AND RANDALL, C. W., “ Evaluatıng the Onda Mass
Transfer Correlation for the design of Packed Column Air Stripping.” J. AWWA 82(1): 73-79
(1990).
SUMMERS, R. S., AND ROBERTS, P. V. “ Rate of Humic Substance Uptake During
Activated Carbon Adsorption” Journal of Environmental Engineering 113(6): 1333-49
(1987).
TREYBAL, R. E. Liquid Extraction, 2nd ed. McGraw Hill, New York, (1963).
U. S. EPA. Treability Manual: Volume III. Technologies for Control / Removal of Pollutants.
U.S.EPA 600-8-80-042c (1980).
YU, J., AND NERETNIEKS. I. “ Single Compenent and Multicomponent Adsorption
Equilibria on Activated Carbon of Methylcyclohexane, Tolune and Isobutyl Methyl Ketone.”
Industrial and Engineering Chemistry Research 29: 220-31 (1990).
ZANDER, A. K., QIN, R., AND SEMMENS, M. J. “ Membrane / Oil Stripping of VOC’s
from Water in Hollw Fiber Contactor.” Journal of Environmental Engineering 115(4): 768783 (1989).
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
391
______
MERKEZø øÇME VE KULLANMA SUYU ARITMA SøSTEMLERøNDE
UYGULANAN YÖNTEMLERøN DEöERLENDøRøLMESø: øZMøR ÖRNEöø
Doç.Dr. Deniz DÖLGEN
[email protected]
Dr. Hasan SARPTAù
[email protected]
Prof.Dr. M.Necdet ALPASLAN
[email protected]
1. GøRøù
Son yıllarda, su ihtiyacının büyük kısmının karúılandı÷ı yeraltı su rezervlerinin giderek
ihtiyacı karúılayamaz hale gelmesi, içme ve kullanma suyu temininde yüzeysel su (akarsular
ve göller) kaynaklarından yararlanılmasını zorunlu hale getirmiútir. Ancak, uzun yıllar
boyunca yüzeysel su kaynaklarının atıkları kabul eden birer alıcı ortam olarak kullanılması
sonucunda birçok akarsu havzasında su kalitesi bozulmuútur (TÜSøAD, 2008). Bu nedenle,
yüzeysel suların içme ve kullanma suyu ihtiyacı için kullanılması durumda hemen daima
arıtma iúlemlerinden geçirilmesi gerekmektedir. Günümüz itibariyle özellikle büyük kentler
baúta olmak üzere, birçok yerleúimde yüzeysel sular içme ve kullanma suyu amacıyla
tüketime sunulmakta, ancak sunum öncesi mutlaka içme suyu arıtma tesislerinden geçirilerek
suyun kalitesi istenilen niteli÷e getirilmektedir. Öte yandan, son zamanlarda bir taraftan ilgili
yasa ve yönetmeliklerin sıkılaútırılması, di÷er taraftan yeraltı sularının kalitesinin bozulması
sonucunda yüzeysel suların yanı sıra yeraltı sularının da arıtılarak úebekeye verilmesi ihtiyacı
ortaya çıkmaktadır.
Türkiye østatistik Kurumu (TÜøK)’nun verilerine göre (Belediye øçme ve Kullanma Suyu
Temel Gösterge Sonuçları); ülkemizde içme ve kullanma suyu arıtma tesisi (øSAT) ile hizmet
verilen belediye sayısı son yıllarda artıú göstermiútir. øSAT ile hizmet verilen belediye sayısı
2001 yılında 236 iken, 2006 yılında 413 olmuútur. Belediye øçme ve Kullanma Suyu Temel
Gösterge Sonuçları özellikle 2002 yılından sonra, içme suyu arıtma tesisi ile hizmet verilen
nüfusun toplam belediye nüfusuna oranında kayda de÷er bir artıú görüldü÷ünü ortaya
koymakta; 2006 yılına gelindi÷inde toplam belediye nüfusunun yarısına øSAT ile hizmet
verildi÷i belirtilmektedir (www.tuik.gov.tr). Türkiye’de içme ve kullanma suyu arıtımında
kullanılan arıtma tesisleri “fiziksel”, “konvansiyonel” ve “ileri – geliúmiú” olarak
sınıflandırmaktadır (Çevre Durum Raporu, 2007). TUøK Belediye øçme ve Kullanma Suyu
Temel Gösterge Sonuçları da bu gruplandırmaya göre de÷erlendirmektedir. Yapılan
gruplandırmada fiziksel arıtma ile sadece klorlama veya do÷rudan filtrasyon ve klorlama
kastedilmektedir. Ancak, yapılan sınıflandırmadaki klorlama iúleminin “fiziksel” bir iúlem
olup olmadı÷ı tartıúılabilecek bir husustur. Konvansiyonel arıtma kapsamında havalandırma
(gerekti÷inde), kimyasal arıtma (pıhtılaútırma/yumaklaútırma/çökeltim), filtrasyon,
dezenfeksiyon (klor ile) iúlemleri ele alınmaktadır. øleri arıtma iúlemleri konvansiyonel
arıtmayı takiben oksidasyon (ozonlama veya kimyasal), adsorpsiyon (aktif karbon), iyon
de÷iúimi (resin), membran sistemlerin bir veya daha fazlası olarak açıklanmaktadır (Çevre
Durum Raporu, 2007). Mevcut verilere göre arıtma tesislerinde yılda toplam 2.426.639.000
m3 su arıtılmaktadır (http://www.tuik.gov.tr). Arıtılan suyun önemli bir kısmı (yaklaúık %97)
konvansiyonel tesislerde (toplam 68 adet) iúlem görmekte, yaklaúık %2.6’lık kısmı sadece
fiziksel iúlemlerden geçirilmektedir. Ülkemizde fiziksel arıtma tesisi sayısı 69 olup, bu
tesislerde yılda toplam 63.528.000 m3 su arıtılmaktadır. øleri arıtma uygulanan tesis sayısı ise
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
392
______
henüz çok az (2 adet) olup iúletmeye geçtiklerinde yılda 675.000 m3 su iúlem görecektir.
Ancak, son zamanlarda ileri arıtma amacıyla kullanılan tesislerin sayısında artıú oldu÷u
görülmektedir. Örne÷in, Kırıkkale’de sülfat, sertlik, klorür ve di÷er organik maddelerin
giderimi amacıyla ters ozmos sisteminin bulundu÷u bir ileri arıtma tesisi kurulmuútur. øzmir
ve Manisa (Soma) øllerinde yeraltı suyundaki arseni÷in arıtımına yönelik tesislerin ihaleleri
yapılarak inúaatına baúlanmıútır. Giderek sıkılaútırılan standartların yanı sıra özellikle insan
kaynaklı (antropojenik) etkiler ile su kalitesindeki bozunma sonucunda önümüzdeki yıllarda
bu gibi tesislerin sayısında artıú olması beklenebilir.
Sunulan bildiride genel olarak kentsel yerleúimlerde kullanılan konvansiyonel içme suyu
arıtma tesislerinde uygulanan arıtma yöntemleri hakkında bilgi verilerek, geliúen ihtiyaçlar
do÷rultusunda gündeme gelen teknolojiler irdelenmiútir. øzmir kenti içme suyu arıtma tesisleri
tanıtılarak mevcut sistemleri dikkate alarak yapılabilecek iyileútirmeler tartıúılmıútır.
2. KONVANSøYONEL øÇME VE KULLANMA SUYU ARITMA TESøSLERøNDE
UYGULANAN YÖNTEMLER
Konvansiyonel su arıtma yöntemleri insan ve çevre sa÷lı÷ı bakımından risk oluúturan
kimyasal ve mikrobiyolojik kirliliklerin giderilmesinde uzun zamandır kullanılmaktadır.
Yukarıda de÷inildi÷i gibi konvansiyonel arıtma sistemlerinde havalandırma (oksijen içeri÷i
düúükse), çökeltim (yüzeysel su kaynaklarından do÷rudan su alınıyorsa), kimyasal arıtma
(pıhtılaútırma/yumaklaútırma/çökeltim), filtrasyon, dezenfeksiyon (genellikle klorlama)
iúlemleri uygulanmaktadır. Ayrıca, sertli÷in çok yüksek oldu÷u yerlerde yumuúatma; demir ve
mangan içeri÷inin yüksek oldu÷u durumlarda demir ve mangan giderimi iúlemleri
yapılmaktadır.
Türkiye’de uygulanan içme ve kullanma suyu arıtma teknolojileri genellikle benzerdir;
havalandırma, pıhtılaútırma, yumaklaútırma, çökeltim, kum filtrasyonu ve dezenfeksiyon
ünitelerini içermektedir. Son yıllarda, bunlara birincil (ön) dezenfeksiyon amacıyla ozon, ileri
arıtma amacıyla aktif karbon adsorpsiyonu, ters ozmosun eklendi÷i görülmektedir.
Konvansiyonel arıtma tesisleri genellikle yüzeysel su kaynaklarının kullanılması durumunda
teúkil edilmekte olup, kaynak veya kuyu sularının kullanıldı÷ı bölgelerde ise su sadece
klorlama iúlemini takiben úebekeye verilmektedir.
Bu bölümde içme ve kullanma suyu amacıyla uygulamaları sıklıkla görülen bazı arıtma
yöntemleri (kimyasal arıtma, filtrasyon ve dezenfeksiyon) tanıtılarak olumlu/olumsuz yönleri
hakkında bilgi verilmektedir.
Kimyasal Arıtma
Kimyasal arıtma süreçleri genel olarak kimyasal madde ilavesi gerektiren tüm yöntemleri
kapsamaktadır. Nötralizasyon (pH ayarlama), pıhtılaútırma/yumaklaútırma, kimyasal
oksidasyon/redüksiyon ve dezenfeksiyon bu kapsamda ele alınabilir. Sunulan bildiride,
kimyasal arıtma yöntemleri arasından pıhtılaútırma/yumaklaútırma üzerinde durulmuú;
dezenfeksiyon yöntemi kimyasal maddelerin yanı sıra fiziksel iúlemler (UV) de dikkate
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
393
______
alınarak açıklanmıú olması nedeniyle kimyasal arıtma baúlı÷ının dıúında tutularak
tanıtılmıútır.
Pıhtılaútırma/yumaklaútırma/çökeltim süreçleri; i) kolloidal ve kısmen askıda halde bulunan
maddelerin uzaklaútırılması, ii) inorganik ve organik kirliliklerin giderimi, iii) renk giderimi,
iv) tat ve koku oluúturan maddelerin uzaklaútırılması, v) patojen organizmaların kontrolü, vi)
alg ve plankton giderimi, vii) sertlik giderimi gibi amaçlarla uygulanmaktadır. Pıhtılaútırma
(koagülasyon) sürecinde taneciklerin (kolloid) bir araya gelmesini engelleyen elektriksel
yüklerin ortadan kaldırılması amacıyla suya ters yüklü iyonlar eklenir ve bu úekilde
taneciklerin itme etkisi azaltılarak birleúmesi sa÷lanır. Yumaklaútırma (flokülasyon) iúlemi ile
bir araya gelen taneciklerin flok (yumak) oluúturarak daha iri ve çökelebilir forma sahip
olması mümkün olur. Yumaklaútırmanın ardından çökeltim veya flotasyon iúlemleri ile katısıvı ayırımı gerçekleúir.
Pıhtılaútırma ve yumaklaútırma iúlemlerinde çeúitli koagülantlar, koagülant yardımcıları ve
polielektrolitler kullanılmaktadır. De÷erli÷i yüksek pozitif iyonlar (demir ve alüminyum
tuzları gibi) koagülasyon iúleminde daha etkin bulunmakta, bu nedenle kullanımı tercih
edilmektedir. Tablo 1’de içme suyu arıtımında kimyasal arıtma süreçlerinde kullanılan
kimyasallar listelenmektedir. Gere÷inden fazla miktarda kimyasal kullanılması (örne÷in
demir ve alüminyum) durumunda renk de÷iúimi ve borularda birikme gibi sorunlar ortaya
çıkabilir. Literatürde demir tuzlarının kullanılması halinde arıtılmıú sudaki demir
konsantrasyonunun 0.3 mg/L’nin üzerinde olması; alüminyum konsantrasyonunun ise 0.2
mg/L’den büyük olması halinde belirtilen sorunların ortaya çıkabilece÷ine dikkat
çekilmektedir (WHO, 2004). Ayrıca, kimyasal kullanımı iúletme maliyetlerini de
etkileyebilmektedir. Bu nedenlerle kimyasal arıtma uygulamalarında ham suyun özelliklerine
göre en uygun dozun ve iúletme özelliklerinin tespit edilmesi (jar testi) önemli olmaktadır.
Tablo 1. øçme Suyu Arıtımında Kullanılan Kimyasallar
Koagülant
Alüminyum sülfat [Al2(SO4)3]
Demirklorür (FeCl3)
Demirsülfat [Fe2(SO4)3]
Alüminyum klorhidrat
[AlCl(OH)3]
Poli alüminyum klorür
[Aln(OH)mCl (3n-m) ]
Poli alüminyum silikasülfat
[Na12(AlO2)(SiO2)12xH2O]
Sodyum aluminat (NaAlO2)
Koagülasyon yardımcısı
Kalsiyum oksit (CaO)
Poliakrilamid (C3H5NO)n
Sodyum silikat (Na2SiO3)
pH ayarlama
Hidroklorik asit (HCl)
Sülfürik asit (H2SO4)
Sodyum hidroksit (NaOH)
Sodyum karbonat (Na2CO3)
Sodyum bikarbonat
(NaHCO3)
Kireç [Ca(OH)2]
Sodyum silikat (Na2SiO3)
Koagülasyon ve flokülasyon iúleminin ardından oluúan yumakların uzaklaútırılması
gereklidir. Bu amaçla ço÷unlukla çökeltim havuzları kullanılmaktadır. Çökelme türü ve
arıtma tesisindeki kullanım amacına göre yatay veya düúey akıúlı, dikdörtgen, kare veya
dairesel planlı çökeltim havuzları tasarlanabilir. Kimyasal (floklu) arıtma amacıyla ço÷u
zaman derin havuzlarda düúey akıú uygulanmasıyla daha iyi sonuçlar elde edilebilmektedir.
Derinli÷in yüksek oldu÷u havuzlarda, suyun yukarı çıkıú hızının kademeli olarak azalması
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
394
______
sonucunda tabandan belli bir yükseklikte sabit bir çamur tabakası oluúur. Flok
konsantrasyonunun çok yüksek oldu÷u bu tabaka küçük çaptaki katı maddeler için adeta bir
filtre görevi görür. Çamur tabakasından geçen arıtılmıú su ise üst kısımdaki kanallar
vasıtasıyla toplanıp ana toplama kanalına boúalır. Çamur tabakası belirli bir yo÷unlu÷a
geldi÷inde çamur konilerinde biriken çamur tahliye edilir. Yukarı akıúlı çamur battaniyesi
(upflow sludge blanket) olarak isimlendirilen bu sistemlerin son yıllarda uygulamalarının
arttı÷ı görülmektedir. Ülkemizde østanbul Büyük Çekmece ve økitelli øSAT’ nin yanı sıra
Urfa, Eskiúehir, Ankara, Konya, øzmit øSAT’ nde de bu úekil çökeltim iúlemi
uygulanmaktadır. Çamur yataklı çökeltim havuzlarında (durultucu) yumak oluúumu iúleminin
çamur yata÷ı içinde de devam etmesi, havuz hacimlerinin küçük olmasının getirdi÷i daha
düúük maliyet (kompakt sistem), yatay akıúlı sistemlere göre daha yüksek yüzeysel hidrolik
yüklemelerde verimle iúletilebilmesi gibi üstünlükleri oldu÷u ifade edilmektedir
(www.degremont.com).
1954 yılında Degramont firması tarafından patenti alınan Pulsatör teknolojisi bu sistemlerin
tipik bir örne÷idir ve çok sayıda yerleúimde uygulanmaktadır (Bakınız ùekil 1). Pulsatörde
ham su kimyasal madde ilavesini takiben cazibeyle vakum bölmesine geçer. Vakum
bölmesinde pompa ile hava emilerek su seviyesinin yükselmesi sa÷lanır. Daha sonra zaman
ayarlayıcısıyla kontrol edilen vana açılarak bölme atmosfere açık hale getirilir. Böylece
bölmedeki suyun çökeltim havuzu tabanında yer alan delikli boru vasıtasıyla havuza verilmesi
mümkün olur. Bu iúlemin uygun otomasyon sistemiyle ayarlanması ile aralıklı olarak suyun
verilmesi sa÷lanır. Ham suyun aralıklı olarak (kısa sürede ve yüksek hızla) verilip ardından
daha uzun süreyle sakin koúulların teminiyle çamur tabakası askıda tutulur, her su veriliúinde
de karıúım sa÷lanarak yumak oluúumu desteklenir. Çamur battaniyesinin üst seviyesi çamurun
belli aralıklarla atılmasıyla kontrol edilirken, arıtılmıú su yukarıda yer alan deliklerden
savaklanmak suretiyle alınır. øzmir Tahtalı, østanbul Emirli-Ömerli øSAT’ nde örnekleri
görülen sistemlerin çamur sıyırma düzene÷inin bulunmaması, vakum pompası dıúında önemli
bir mekanik ekipmana gerek duyulmaması, yo÷un çamur elde edilmesi sonucu çamur
hacminin azalması, yüksek verimli olması, düúük alan ihtiyacı, ekonomik olması baúlıca üstün
özellikleridir. Bunlara karúın kalifiye iúletmeci gereksinimi, iúletmeye alma aúamasında
çamur battaniyesinin oluúması için zamana ihtiyaç olması gibi dezavantajları oldu÷u da
belirtilmektedir.
Hızlı karıútırma/yumaklaútırma ve çökeltim iúlemlerinin tek bir ünitede yapıldı÷ı di÷er
kompakt sistemler dekantörlerdir. ùekil 2’de tipik görünüúü sunulan bu sistemlerde ham su ilk
olarak koagülant eklemesinin yapıldı÷ı bölüme, ardından flokülasyon bölümüne geçer. Çamur
geri devrinin gerçekleúti÷i bu tip durultucularda karıútırma, yumaklaútırma ve çöktürme
havuzlarının bir arada olması nedeniyle yatırım maliyeti düúüktür. Ancak, askıda katı madde
içeri÷inin düúük oldu÷u durumlarda sistem performansının yetersiz kalabilece÷i
belirtilmektedir. Ülkemizde bu sistemlerin østanbul Ka÷ıthane, Elmalı ve Osmaniye-Ömerli
øSAT’nde uygulamaları bulunmaktadır.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
395
______
ùekil 1. Yukarı Akıúlı Çamur Battaniyesi Tipindeki Durultucular
Ayrıca, içme ve kullanma suyu arıtımında ülkemizde uygulamaları görülmemekle birlikte,
çözünmüú hava flotasyonu (DAF) yöntemi kimyasal arıtma sürecinde çökeltim iúlemine
alternatif olarak kullanılabilmektedir. DAF ünitesinin filtrasyon öncesinde kullanımının
filtrelerdeki iúletme sorunlarını azalttı÷ı, özellikle alg, renk ve hafif malzemelerin sudan
uzaklaútırılmasında etkili olabilece÷i ifade edilmektedir. Suda bulanıklı÷a neden olan nispeten
a÷ır partiküllerin bulunması halinde ise kullanımı uygun bulunmamaktadır. Prosesin baúında
flok oluúunun sa÷lanması için demir veya alüminyum tuzları, polimer kullanılmaktadır.
Flokülasyon sonrasında su (tamamı veya bir bölümü) önce basınçlandırılmakta (genellikle
Rashing halkalarının bulundu÷u basınçlandırma kabı içerisinde) ve havanın yüksek oranda
çözünür hale gelmesi sa÷lanmaktadır. Sonrasında flotasyon (yüzdürme) havuzunda basınç
kaldırılmakta (atmosfer úartlarına dönülmekte) ve böylelikle açı÷a çıkan hava kabarcıklarına
tutunan yumaklar yukarıya do÷ru taúınmaktadır. Yüzeye çıkan yumaklar ise yüzeyden
sıyırmak suretiyle uzaklaútırılmaktadır.
ùekil 2. Dekantör ùematik Gösterimi
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
396
______
Filtrasyon
øçme suyu arıtımındaki en eski ve en çok kullanılan yöntemlerden birisi filtrasyondur.
Filtrasyon iúlemi konvansiyonel içme suyu arıtımının olmazsa olmaz ünitelerinden biri olup,
arıtma mekanizması sudaki safsızlıkların filtre malzemesi arasındaki boúluklarda tutulmasıdır.
Filtrasyon sırasında süzme, çökeltim, adsorpsiyon, yumaklaúma ve biyolojik süreçler etkili
olmaktadır. Bu mekanizmaların sonucunda suda askıda halde bulunan katı maddelerin,
bulanıklı÷ın, organik bileúiklerin, kil, silt, demir ve mangan gibi inorganik maddelerin ve
patojen mikroorganizmaların uzaklaútırılması sa÷lanmaktadır.
Filtreler genellikle suyun geçiú hızına ba÷lı olarak (yüzeysel hidrolik yük veya filtrasyon hızı)
yavaú kum filtreleri (YKF), hızlı kum filtreleri (HKF), basınçlı filtreler (BF) úeklinde
gruplandırılabilir. Ayrıca batık filtre, kuru filtre veya aúa÷ı akıúlı-yukarı akıúlı filtreler gibi
uygulamalar da görülebilmektedir. Kentsel içme suyu arıtma tesislerinde, daha yaygın olarak
YKF (düúük debiler – nüfuslar için) veya HKF kullanılmaktadır. Basınçlı filtreler ise alan
tasarrufu avantajı nedeniyle genellikle sanayi tesislerindeki su hazırlama ünitelerinde tercih
edilmektedir.
Yavaú kum filtreleri (YKF) 1900’lerden bu zamana de÷in pek çok kentte kullanılmıútır.
Denenmiúli÷i, güvenilirli÷i yüksek olan YKF, özellikle sudan kaynaklanan hastalıkların
kontrolünde (Giardia ve Cryptosporidium, bakteri ve virüsler) etkin olarak kullanılır. Bu
özelliklerine karúın, çok büyük alan gereksinimi oldu÷u için kullanım alanı kısıtlıdır.
YKF’lerinde dane çapı oldukça küçük filtre malzemesi kullanılır (0.2-0.6 mm) ve dolayısıyla
su filtre ortamından çok düúük hızlarda geçer (<1 m/saat). Filtrasyon iúlemi esas olarak üst
tabakada gerçekleúir. Bu nedenle YKF tıkandı÷ında temizlenmesi için üstten ince bir kum
tabakası sıyrılır ve atılır. Temizleme sıklı÷ı gelen suyun özelliklerine göre hafta veya ay(lar)
mertebesindedir. Gerek baúlangıçta, gerek temizleme sonrası YKF’nin devreye alınmasında
uzun olgunlaúma süreleri (günler, hatta haftalar) gerektirmesi baúlıca olumsuz
özelliklerindendir. YKF’ne filtrasyon sürecinde mikroorganizmaların arıtma sürecine katkısı
olmasından dolayı klorlu su verilmesi uygun olmaz. Bu nedenle filtrasyon iúleminden sonra
klorlama yapılması gerekir. Ayrıca, bulanıklı÷ın düúük oldu÷u renk, alg gibi kirliliklerin suda
bulunmadı÷ı koúullarda uygulanması tercih edilir. Aksi takdirde YKF’nin önüne HKF
konmak suretiyle son ünite olarak kullanılması görülebilen uygulamalardandır.
Hızlı kum filtreleri ise (HKF) en yaygın kullanılan filtrasyon üniteleridir. Nispeten iri
granüler malzemenin (0.8-1.2 mm) kullanıldı÷ı HKF’nde filtrasyon hızı 5-20 m/saat arasında
de÷iúmektedir. Bu nedenle alan ihtiyacı YKF’ne oranla daha az, dolayısıyla kullanımı yaygın
ünitelerdir. Ancak, mekanik ekipman ihtiyacı fazla olup, iúletimi daha karmaúıktır. Ham su
içindeki safsızlıklar filtre tabakasının derinliklerine kadar girerek tutulur (yaklaúık yatak
kalınlı÷ının üçte biri). Dolayısıyla YKF’nde oldu÷u gibi sıyırma mekanizmasıyla
temizlenmesi söz konusu olmadı÷ından temizleme iúlemi tabandan hava (bazen) ve su vermek
suretiyle geri yıkama úeklinde yapılır. Temizleme zamanını genellikte tıkanma mertebesi,
daha teknik bir ifadeyle fitre içindeki basınç durumu belirler. Temizleme sıklı÷ı ham suyun
özelliklerine ba÷lı olmakla beraber, genellikle saatler veya gün mertebesindedir. Ayrıca,
temizleme iúlemini takiben birkaç dakika içinde devreye alınabilmesi önemli bir avantajıdır.
HKF uygulamalarında, geri yıkama suyu için bir rezerv hacim oluúturulması ve daha sonra
geri yıkama suyunun uzaklaútırılmasına yönelik arıtma sistemlerinin teúkili gerekmektedir.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
397
______
HKF genellikle pıhtılaútırma/yumaklaútırma ve çökeltim süreçlerini takiben
kullanılmaktadırlar. Koagülant etkisiyle destabilize olmuú partiküller filtre malzemesinde
daha kolay tutulur. Bazı durumlarda koagülasyon ve flokülasyon ünitelerini takiben çökeltim
yerine do÷rudan filtrelerin kullanılması tercih edilmekte; bazen de kimyasal arıtma iúlemi
yapılmaksızın filtrasyon (do÷rudan filtrasyon) uygulanabilmektedir.
Uygulamada konvansiyonel filtrelerin (HKF) yanı sıra çok katmanlı filtrelere de
rastlanabilmektedir. Çok katmanlı filtreler de÷iúik boyutlardaki farklı filtre malzemelerinin bir
arada kullanıldı÷ı ünitelerdir. Aúa÷ı do÷ru filtre malzemesinin büyüklü÷ü yani çapı azalır,
buna karúın yo÷unlu÷u artar. Ço÷unlukla kum malzeme antrasit ve garnet ile birlikte
kullanılır. Kumun üstünde daha hafif ancak iri olan antrasit yerleútirilir. Kumun altına ise
daha düúük çaplı ancak daha a÷ır olan garnet konur. øúletme sırasında daha büyük partiküler
safsızlıklar filtrenin üst tabakalarında, küçükler ise alt tabakalarda tutulur. Bu úekilde, filtrenin
iúletme süresi uzar, çıkıú suyu kalitesi daha iyileúir. Tıkanma ve geri yıkamayı takiben,
yo÷unlu÷a ba÷lı olarak iri filtre malzeme üst tabakalarda, küçük olanlar ise alta tabakalarda
kalarak filtre yata÷ında baúlangıçta teúkil edilen derecelendirme korunmuú olur.
Filtrasyon iúlemleri partiküler veya bulanıklı÷a neden olan safsızlıklarının giderilmesi yanı
sıra, ham su içindeki demir, mangan, arsenik, vb. maddelerin uzaklaútırılmasında da
kullanılmaktadır. Örne÷in arsenik giderimi için oksidasyon süreçlerini takiben arsenatın (As
V) tutulması amacıyla klasik tip filtrelerin yerine bazı adsorban maddelerin (örne÷in
yeúilkum-greensand) filtre malzemesi olarak kullanıldı÷ı sistemler görülebilmektedir. Demir
ve mangan gideriminde ise oksidasyon sürecinin devamının sa÷lanması ve tamamlanması için
kuru filtreler kullanılır. Bu tür filtrelerde filtre yata÷ı su içinde de÷ildir. Filtreye üst kısımdan
su verilirken, filtre tabakası içine do÷al veya mekanik olarak alt kısımdan hava giriúi
sa÷lanarak hava-su arasında sürekli gaz transferi sa÷lanır.
Dezenfeksiyon
Dezenfeksiyon, su içinde insan sa÷lı÷ına zararlı olabilecek hastalık yapıcı (patojen)
mikroorganizmaların yok edilmesi iúlemidir. Dezenfeksiyon iúlemi ile mikroorganizmaların
hücre zarında tahribat yapılarak permeabilitesinde ve enzim aktivitesinde de÷iúim olması
sa÷lanır. Hücre aktivitasyonundaki bozunma organizmaların ço÷almasını engelleyerek
ortadan yok olmasına neden olur. Ayrıca, kullanılan dezenfektanlar organik maddenin
parçalanmasına neden olup, besin maddesi eksikli÷i yaratarak yok olmayı destekler.
Dezenfeksiyon amacıyla uygulanabilecek yöntemler arasında i) Fiziksel yöntemler (Isı, UV,
güneú ıúı÷ı, elektromanyetik, ses), ii) Kimyasal yöntemler (Klor ve bileúikleri, halojenler,
ozon, permanganat, fenolik bileúikler, hidrojen peroksit, alkali ve asitler, vb.), iii) Mekanik
yöntemler (Eleme, çökeltim, vb.) sayılabilir. Tablo 2’de øçme suyu arıtımında kullanılan bazı
dezenfeksiyon yöntemlerin olumlu/olumsuz yönleri özetlenmektedir.
UV radyasyonu pratik olarak içme ve kullanma suyu amacıyla uygulanabilecek fiziksel bir
yöntemdir. UV radyasyon görünür ıúından kısa, X ıúınından uzun dalga boyuna sahip
(yaklaúık 10-400 nm) bir elektromanyetik radyasyondur. UV radyasyonda düúük basınçlı UV
lambaları kullanılır, tipik dalga boyu 54 nm’dir. UV lambalarda, cam bir tüp içindeki düúük
basınçlı cıva buharı içinden geçen elektrik akımı sayesinde UV ıúık üretilir. Orta basınçlı
lambalar 180-1370 nm dalga boyu aralı÷ında radyasyon yayar, dezenfeksiyon amaçlı
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
398
______
kullanılabilir, fakat yaygın de÷ildirler. Pulsed UV (PUV) lambaları, düzenli aralarla atım
tarzında (pulsing), yüksek yo÷unlukta çeúitli dalga boylarında UV yayan cıvasız flaú
lambalarıdır. Bu lambalar yüksek enerjili atımlar (pulse) yayarak, mikroorganizmanın
ısınmasına, böylelikle hücrenin parçalanmasına neden olur. Bu yöntemin, uygun
kullanıldı÷ında mikroorganizma sporlarını ve organik bileúikleri 6 log azalttı÷ı
raporlanmaktadır (Özkütük, N., 2007). Ancak, UV performansı UV úiddeti, temas süresi,
dezenfekte edilecek suyun özelliklerinden etkilenmektedir. UV úiddeti UV lambasının
özelliklerinden, sudaki maddelerin lamba üzerinde tortu oluúturma özelli÷inden ve reaktör
biçiminden etkilenir. Uygun olmayan reaktör biçimleri kısa döngülere neden olarak temas
süresini etkiler. Bunlara ek olarak, UV sisteminin performansı suyun özelliklerinden çok
etkilenir. Suda bulunan bazı kirlilikler UV ıúı÷ını absorplayarak reaktördeki UV yo÷unlu÷u
azaltabilir. Benzer olarak, askıda katı maddelerin bulunması sadece UV ıúı÷ını absorplaması
bakımından de÷il mikroorganizmaları UV ile temastan koruması nedeniyle de önemlidir. Bu
olumsuz etkilerden korunabilmek için suda askıda katı maddenin 20 mg/l veya altı olmasını
önerilmektedir (White, 1986).
Tablo 2. øçme Suyu Arıtımında Kullanılan Dezenfeksiyon Yöntemlerinin Olumlu/Olumsuz
Yönleri (http://www.dwaf.gov.za/iwqs/report.html)
Dezenfeksiyon
Yöntemi
Klor
Olumlu Yönler
Olumsuz Yönler
- Çok etkili olması
- Kalıntı dezenfektan sa÷laması
- Genelde uygun fiyatlarla temin
edilebilmesi
- Düúük elektrik ihtiyacı
- Bakteri gideriminin yanı sıra
demir gideriminde de etkili olması
- Uzun temas süresi (30 dak)
- Suda bulunabilen safsızlıklardan
(bulanıklık vb.) etkilenmesi
- Suya klor tadı verir
- Düúük dozlarda Giardia cysts
verimi düúük olması
- Gaz klor kullanılması halinde
güvenli biçimde depolanma ihtiyacı
olması
UV
- Suyun tat ve kokusu de÷iúmez
- Bakteri ve virüsleri kısa sürede
öldürür
- Yüksek kaliteli sular için iúletme
ve bakımı basit
- Nispeten yüksek maliyet
- Yüksek elektrik ihtiyacı
- Kalıntı dezenfektan kalmaması, son
dezenfeksiyon için kimyasal
gerekmesi
- Yüzeysel sularda ön arıtma ihtiyacı
- Sık temizlenmeli ve lamba her yıl
de÷iútirilmelidir
Ozon
- Çok etkili ve güçlü dezenfektan
- Nispeten yüksek maliyet
- Giardia ve Cryptosporidium karúı - Yerinde üretim neticesinde daha
kompleks iúletim ve bakım
etkili
- Son dezenfeksiyon için ilave
kimyasal gereksinimi
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
399
______
Kimyasal dezenfeksiyon içme ve kullanma suyu arıtımında yo÷un olarak kullanılan bir
yöntemdir. En yaygın kullanılan dezenfektanlar klor bileúikleri ve ozondur. Tablo 2’de
belirtildi÷i üzere ozon çok güçlü dezenfektandır. Ancak suda kalıntı dezenfektan bırakmaması
nedeniyle genellikle klor ile birlikte uygulanmaktadır. Bu tür uygulamalarda tesis baúında ön
dezenfeksiyon ünitesinde ozon dozlanarak dezenfeksiyon yapılmakta, arıtma sonrası úebekede
olabilecek kirlenmelere karúın da kalıcı dezenfeksiyon amacıyla klor verilmektedir.
Böylelikle, klorun organik bileúiklerle reaksiyona girerek kansorojen oldu÷u belirtilen çeúitli
bileúikleri oluúturma olasılı÷ı en aza indirilmektedir. Her ne kadar dezenfeksiyon yan
ürünlerinin ortaya koyaca÷ı sa÷lık riskleri yetersiz dezenfeksiyon iúleminden
kaynaklanabilecek risklerle karúılaútırıldı÷ında düúük olsa da, dezenfeksiyon yan ürünlerinin
kontrolüne yönelik önlemler alınması gündemdir. Çünkü son yıllarda klor kullanılması
durumunda organik bileúiklerle reaksiyona girerek yan ürünler oluúturması (DBPs) riskine
dikkat çekilmektedir. Bu nedenle, ilk aúamada ozon kullanılması tercih edilmektedir. østanbul
Elmalı ve Kâ÷ıthane içme suyu arıtma tesislerinde yapılan yeni uygulamalarda birincil
dezenfeksiyon amacıyla ozon, son aúamada ise klor ile dezenfeksiyon uygulanmaktadır.
Öte yandan, son dönemlerde Giardia ve Cryptosporidium suyla geçen önemli paraziter
patojenler haline gelmiútir. Düúük dozda dahi hastalık yapabilmeleri, kistlerinin ortamda
kirlilik oluúturabilecek yo÷unlukta bulunabilmesi, klorlama iúlemine karúı dirençli olmaları
gibi nedenlerle sudan uzaklaútırılması için ilave iúlemlere gerek duyulmaktadır.
Cryptosporidium ookist ve Giardia kistleri gibi paraziter etkenlerin ortamdan
uzaklaútırılmasında kimyasal koagülasyon/flokülasyon/çökeltim, filtrasyon gibi yöntemleri
kullanılmaktadır. Fiziksel ve kimyasal iúlemlerin uygulanması Cryptosporidium ookist ve
Giardia kistlerinde 4-logaritmalık bir inaktivasyon sa÷layabilmektedir ancak bu yeterli
gelmeyebilmektedir (Nieminski, 1997). Son yıllarda, hem Giardia, hem de Cryptosporidium
kistlerinin kimyasal inaktivasyonunda ozonun oldukça etkin bulundu÷una iliúkin çalıúmalar
görülmektedir (Köksal, 2005). Ozonun klordioksit veya monokloraminlerle birlikte
kullanılmasının verimli sonuçlar ortaya koydu÷u belirtilmektedir. Dridger ve arkadaúları
yalnızca monokloraminle dezenfeksiyonda elde edilen inaktivasyon oranıyla kıyaslandı÷ında,
ozon ile ön iúlem gören suların daha sonra monokloraminle muamelesi sonucu inaktivasyon
oranının 20°C’de 5 kat ve 1°C’de 22 kat daha hızlı oldu÷unu rapor etmiúlerdir (Ardıç, 2005).
Yukarıda belirtilen ihtiyaçlardan hareketle son yıllarda dezenfeksiyon iúlemi birincil ve son
dezenfeksiyon olmak üzere iki úekilde yapılmaktadır. Birincil dezenfeksiyonda UV, O3, ClO2
kullanılır ve amacı Cryptosporidium ve Giardia inaktivasyonudur. Son dezenfeksiyon ise yan
ürün oluúumunu minimize ederek úebekede olabilecek mikrobiyolojik kirlenmenin kontrolünü
sa÷lamak amacıyla arıtma tesisinin sonunda uygulanmaktadır. Son dezenfeksiyon amacıyla
ise gaz klor (Cl2), monokloramin bileúikleri (NH2Cl) ve klordioksit (ClO2) kullanılmaktadır.
3. øZMøR KENTø øÇME SUYU ARITMA SøSTEMLERøNøN øRDELENMESø
øzmir kenti su ihtiyacı temelde kuzeydeki yeraltı ve güneydeki yüzeysel su kaynaklarından
karúılanmaktadır. øzmir ili sınırları içinde su ihtiyacını karúılamak üzere kullanılan yeraltı
suyu kaynakları Sarıkız, Göksu, Menemen, Çavuúköy, Halkapınar, Çamdibi ve Pınarbaúı
kuyularıdır. Kuzey su kaynaklarından alınan sular iletim sistemi ile Halkapınar Deposuna
(55.000m3) gelmekte ve klor ile dezenfeksiyon iúleminden sonra úehir úebekesine
verilmektedir. Kentin güney kesiminin su ihtiyacı ise yüzeysel su kaynaklarından
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
400
______
karúılanmaktadır. Tahtalı Barajı (Tahtalı deresi) ve Balçova Barajı’ndan (Ilıca deresi) alınan
yüzeysel sular içme suyu standartlarına uygun hale getirilmek amacıyla arıtma tesislerinde
iúlem görmektedir. Menderes ølçesi Görece Beldesinin hemen güneyinde bulunan Tahtalı
(Görece) øSAT 520.000 m3/gün kapasiteli olup; havalandırma, hızlı karıútırma (koagülasyon),
durultucu, hızlı kum filtreleri, klor ile dezenfeksiyon ve çamur bertaraf ünitelerinden (pres
filtre) oluúmaktadır. 1250 kW kurulu güce sahip arıtma tesisi her biri 260.000 m³/gün
kapasiteli olan 2 ayrı hattan oluúmaktadır. Tesisin ilk ünitesi kaskat úeklindeki
havalandırıcılardır. Kaskat havalandırıcı dört basamaktan (düúü yüksekli÷i 42.5 cm) oluúan,
çift taraflı tasarlanmıú, 20 m uzunlu÷undadır. Havalandırma ünitesinin çıkıúında klor
dozlaması
(ön
klorlama)
yapılmaktadır.
Ön
klorlama
iúleminden
sonra
pıhtılaútırma/yumaklaútırma ünitesine gelen suya, demir üç klorür ve polielektrolit
dozlanmaktadır. Burada gerekti÷inde mangan giderimi için potasyum permanganat
eklenebilmektedir. Çökeltim iúlemi yukarı akıúlı çamur tabakası olarak tanımlanan sisteme
göre tasarlanmıútır. Çökeltimden çıkan su hızlı kum filtrelerinden geçmektedir. Filtrelerde
geri yıkama iúlemi PLC kontrollü kumanda sistemi ile otomatik olarak yapılmaktadır. Geri
yıkama suyu kum tutucudan geçerek toplama tankına gelir ve buradan seviye kontrollü dalgıç
pompalar vasıtasıyla sistemin baúına döndürülür. Filtrelenen su, son dezenfeksiyon iúleminin
ardından úebekeye verilmek üzere depoya iletilmektedir. Çıkıúta gerekli hallerde kostik soda
ile pH ayarı gerçekleútirilmektedir. Durultuculardan alınan çamur, yo÷unlaútırma (polieletrolit
ve kireç eklenir) ve susuzlaútırma (pres filtre) iúlemlerinden geçirildikten sonra %35 katı
madde oranına sahip kek haline getirilerek Harmandalı Düzenli Depolama alanında bertaraf
edilir. Ön ve son klorlama iúlemlerinde gaz klor kullanmakta olup klor binasında her biri 1
tonluk toplam 70 adet tank bulunmaktadır. Klor gazı, klorinatörlerde (her biri 40 kg/saat olan
8 adet) dozajı ayarlanarak ve enjektörler vasıtasıyla basınçlı suyun yarattı÷ı vakum etkisiyle
ön ve son klorlama noktalarına ulaútırılır. Ancak, øZSU yetkililerinden ön dezenfeksiyon
amacıyla klor yerine ozon kullanılmasına iliúkin çalıúmaların baúlatıldı÷ına iliúkin bilgiler
alınmaktadır.
Balçova Arıtma Tesisi’nin kapasitesi 70.000 m3/gün olup, havalandırma, ön klorlama, hızlı
kum filtrasyonu ve son klorlama ünitelerinden oluúmaktadır. Havalandırma iúlemi 7
basamaklı (75 cm düúü yüksekli÷i) uzunlu÷u 50 m olan bir kaskat ile gerçekleútirilmektedir.
Havalandırma ünitesinin hemen çıkıúında klor dozlaması (ön klorlama) yapılmaktadır.
Havalandırılmıú ve ön klorlaması yapılmıú su hızlı kum filtrelerine gelmektedir. Filtrelerde
geri yıkama iúlemi manuel (el ile) olarak yapılmakta olup geri yıkama suyu dereye tahliye
edilmektedir. Filtrelerden sonra úehir úebekesine verilmeden son klorlamaya (gaz klor ile) tabi
tutulur ve depoya iletilir.
4. SONUÇLAR VE DEöERLENDøRME
Ülkemizde içme ve kullanma suyu amacıyla kaynak ve kuyu suları (~%54) ile yüzeysel su
(akarsu, göl-gölet) kaynakları (~%46) kullanılmaktadır. Genellikle yüzeysel su kaynaklarının
arıtımı amacıyla tesis edilmiú olan arıtma tesisleri havalandırma, pıhtılaútırma,
yumaklaútırma, çökeltim, filtrasyon ve dezenfeksiyon gibi ünitelerden oluúmaktadır. Mevcut
uygulamalara bakıldı÷ında havalandırma amacıyla iúletimi basit, enerji tüketimi olmayan
kaskat tipindeki havalandırıcıların kullanıldı÷ı görülmektedir. Kimyasal arıtma amacıyla
pıhtılaútırma-yumaklaútırma-çökeltim iúlemlerinin uygulanmaktadır. Bazı tesislerde üç
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
401
______
iúlemin tek bir havuzda gerçekleútirildi÷i kompakt sistemler (dekantör) tercih edilmekte;
bazılarında ise hızlı karıútırma iúleminin (boruda veya ayrı bir havuzda) ayrı, yavaú karıútırma
ve çökeltim iúlemlerinin birlikte gerçekleútirildi÷i (yukarı akıúlı çamur tabakası) sistemler
kullanılmaktadır. Arıtma tesislerinin ço÷unda filtrasyon amacıyla hızlı kum filtrelerinin
kullanıldı÷ı söylenebilir. Dezenfeksiyon iúlemi ön ve son klorlama olmak üzere iki aúamada
yapılmaktadır. Dezenfektan olarak yaygın biçimde gaz klor tercih edilmektedir. Ancak, son
dönemlerde bazı tesislerde ön klorlamanın ozon ile yapılmasına iliúkin uygulamaların
baúlatılmıú oldu÷u görülmektedir. Ancak, burada ham su özellikleri dikkate alınmalı, bromlu
yan ürünler (bromat, bromlu organik bileúikler) veya halojenik olmayan yan ürünlerin
(aldehit, keton vb.) oluúumu kontrol edilmelidir. Ön dezenfeksiyon amacıyla ozon
kullanılması durumunda úebeke sisteminde suyun kirlenmesinin kontrolü amacıyla bakiye
klor kalacak miktarda klor dozlaması (son dezenfeksiyon) yapılmalıdır.
Son yıllarda, su kaynaklarının antropojenik kaynaklar tarafından olumsuz yönde etkilenmesi
farklı parametrelerin gündeme gelmesine neden olmuútur (örne÷in pestisitler, organoklorlu
insektisitler, herbisitler, fenolik maddeler, arsenik, kadmiyum, kurúun, siyanür, vb.). Daha
önce de de÷inildi÷i üzere konvansiyonel sistemler ile çevre ve insan sa÷lı÷ı bakımlarından
zararlı etkileri belirlenen kirleticilerin etkin biçimde giderimi sa÷lanamamaktadır. Bu
durumda ileri arıtma teknolojilerinin uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Artan arıtma
ihtiyacını karúılamak üzere membran filtrasyon, ileri oksidasyon, adsorpsiyon, UV veya ozon
ile dezenfeksiyon gibi yöntemlerin ön plana çıktı÷ı; bu yöntemlerin do÷al organik maddeler,
sentetik organik bileúikler, inorganik kirleticiler ve bazı dirençli mikroorganizma türleri gibi
pek çok kirletici için etkili bulundu÷u belirtilmektedir (Dölgen, 2007).
Ülkemizde arıtılan suyun önemli bir kısmı konvansiyonel tesislerde iúlem görmektedir. øleri
arıtma uygulanan tesis sayısı ise henüz çok az olmakla birlikte önümüzdeki yıllarda bu gibi
tesislerin sayısında artıú olması mümkündür. Örne÷in, kısa zaman önce Kırıkkale’de sülfat,
sertlik, klorür ve di÷er organik maddelerin giderimi amacıyla ters ozmoz sisteminin
bulundu÷u bir ileri arıtma tesisi kurulmuútur. øzmir, Manisa (Soma), Ni÷de-Aksaray øllerinde
yeraltı suyundaki arseni÷in arıtımına yönelik tesislerin ihaleleri yapılarak inúaatına
baúlanmıútır. Bu noktada; yeni bir yatırım kararı almadan önce tasarıma esas sa÷lıklı
(güvenilir) verilerin oluúturulması, kirlili÷in kayna÷ına iliúkin bilgi sahibi olunması gibi
hususlara dikkat çekmekte yarar vardır. Kaynak özelliklerinden baúlayan, su özellikleri,
miktarı, yatırım ve iúletme maliyeti, çıkan atı÷ın bertarafı, mevcut alt yapı vb. birçok faktör
göz önüne alınarak çok yönlü de÷erlendirme yapılmak suretiyle daha sa÷lıklı karar alınması
mümkündür. Ayrıca, uygulamaya geçilmeden önce, seçilen yöntemlerin performansının
mutlaka pilot ölçekli çalıúmalar ile desteklenmesi önerilmektedir.
KAYNAKLAR
Ardıç,N. (2005): øçme sularında parazit ve di÷er patojenlere karúı dezenfeksiyon uygulamaları
ve ara konaklarla mücadelede kullanılan kimyasallar. 5. Ulusal Sterilizasyon Dezenfeksiyon
Kongresi – Kongre Kitapçı÷ı, s. 353-365.
Dölgen, D., (2007): “Su arıtımında geliúen teknolojiler”, Çevre ve Mühendis, 28, s.67-73.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
402
______
Köksal, F. (2005): Kaynak sularının Giardia ve Cryptosporidium yönünden incelenmesi. Türk
Mikrobiyol Cem Derg 32:275-277
Nieminski, E. C. (1997): Removal of Cryptosporidium and Giardia through conventional
water treatment and direct filtration. OH 45268 EPA/600/SR-97/025 July 1997
Özkütük, N., (2007): Ultraviyole lambalarının kullanımı, 5. Ulusal Sterilizasyon
Dezenfeksiyon Kongresi, Bildiriler Kitabı, s.490-496.
TÜSøAD (2008): Türkiye’de su yönetiminin durumu: Sorunlar ve öneriler (M.Necdet
Alpaslan, Ayúegül Tanık, Deniz Dölgen). TÜSøAD Yayın no: T/2008-09/469, ISBN: 9789944-405-42-3.
Türkiye Çevre Durum Raporu – TÇDR, (2007): T.C.Çevre ve Orman Bakanlı÷ı, Çevresel
Etki De÷erlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlü÷ü, Çevre Envanteri Dairesi Baúkanlı÷ı,
Ankara, 2007.
US EPA (2007): Water & Health Series: Filtration Facts.
White, G.C. (1986): Handbook of chlorination. Van Nostrand Reinhold Company, Inc.,
NewYork.
WHO (2004): Guidelines for drinking-water quality, 3rd ed., World Health Organization,
Geneva.
http://www.degremont.com
http://www.alomaliye.com/ekonomi/2008/belediye_su_2006.htm
http://www.tuik.gov.tr
http://www.dwaf.gov.za/iwqs/report.htm
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
403
______
øZMøR VE EGE BÖLGESøNDE
KENTSEL KATI ATIKLARIN YÖNETøMø ÜZERøNE BøR DEöERLENDøRME
Yrd. Doç. Dr. Görkem AKINCI
[email protected]
GøRøù
øzmir, Ege Bölgesinin en yüksek nüfusa sahip ili olmasının yanı sıra endüstriyel aktivitelerin
yaygınlı÷ı ve bir liman kenti olması gibi özellikleri ile de ülkemiz için büyük önem taúıyan bir
úehirdir. Geliúen bir úehirde bulunmanın pek çok avantajları olmakla birlikte özellikle bu
úehre hizmet eden kurum ve kuruluúlara düúen yükümlülüklerin aynı oranda artması sebebi ile
yönetim kademelerinde yaúanan pek çok zorluklar da söz konusudur.
Sadece çevresel hizmet ve denetimler ele alındı÷ında bile farkı rahatlıkla görmek
mümkündür. Endüstrisi geliúmemiú bir úehirde sanayilerde oluúan tehlikeli atıkları
denetlemek çok kolaydır. Üstelik hava kirlili÷i kalitesini kolaylıkla koruyabilirsiniz. E÷er
úehrinizde ikisi büyük tıp fakültelerine sahip 6 üniversite yoksa ne kampus atıklarını ne de
tıbbi atıkları toplayıp gere÷ince uzaklaútırmak gibi bir sorumlulu÷unuz olur. ùehir nüfusu
fazla olmadı÷ı için trafi÷i iúgal eden fazlaca sayıda çöp toplama aracına ihtiyaç duymazsınız
ve kimse bu araçlardan úikâyet etmez. Evsel atık suları toplamak ve arıtmak içi gerek
duyaca÷ınız sistem devasal ölçülerde olmak zorunda de÷ildir ve iúletme masrafları da
düúüktür.
øzmir úehrinde gerek Büyükúehir Belediyesi gerek Çevre ve Orman øl Müdürlü÷ü verdikleri
hizmetler ve gerçekleútirdikleri denetimler bakımından küçük veya orta ölçekli bir ilde
bulunmanın kolaylıklarından faydalanma úansına sahip de÷illerdir.
Ege Bölgesi’nde yer alan di÷er iller nüfus olarak orta ölçekli iller kapsamına girmekte ve
bölgedeki yaygın tarımsal faaliyetlere dayalı endüstriler ve di÷er endüstri dallarına ait atıkları
bertaraf hususunda sıkıntılar yaúanmaktadır.
Burada tarafımızca saptanan Ege Bölgesi ve øzmir úehri katı atıklarının bertaraf yöntemleri
sırasında karúılaúılan problemler tartıúılacak ve olası çözüm yollarına ıúık tutulacaktır.
KATI ATIK DEPOLAMA ALANLARI
Türkiye’de belediyelerin katı atıklar konusunda karúılaútı÷ı en büyük sıkıntılardan biri yeni
bir katı atık depolama alanı içi uygun yer seçimini gerçekleútirmektir. Son zamanlarda yeni
yürürlü÷e konan veya yenilenen yasa ve yönetmeliklerin kaynaklarına ve ortaya çıkıú amacına
bakacak olursak Avrupa ülkelerini ve bu ülkelerin katı atıkları bertaraf etmek için gerekli
alanlardan en etkin biçimde tasarruf etmek amacıyla hareket ettiklerini görürüz. Hızlı
kentleúme ve metropolleúme sürecinde karúılaúılan sorunları Türkiye’den daha önce yaúayan
bu ülkelerin yaklaúımları hakikaten do÷rudur. Zira hızlı kentleúen bölgelerde katı atık
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
404
______
depolama alanı belirlemek oldukça zordur. Bu sebeplerden dolayı ambalaj atıklarının kontrolü
ve geri kazanımı ile biyolojik parçalanabilir atıkların minimizasyonunu hedefleyen ve bizde
de karúılık bulan yasa ve yönetmelikler gündeme gelmiútir.
Ancak ülkemizdeki úehirlerde halen birincil olarak tercih edilen katı atık bertaraf tesisi
depolama alanlarıdır ve yakın gelecekte bunların sayılarında hızlı bir azalma gerçekleúmesi
olasılı÷ı oldukça zayıftır. Her ne kadar bazı Avrupa ülkeleri önümüzdeki 20 yıl içinde
gerçekleúmek üzere“sıfır atık” veya “sıfır depolama” gibi bazı hedefler belirlemiúlerse de
gene kendilerinin itiraf ettikleri üzere onların da bu hedefi tamamen gerçekleme olasılı÷ı
oldukça düúüktür.
Bu durumda çöp depolama alanları ile yaúamakta oldu÷umuz sıkıntıları irdelemek ve
çözümler üretmek gerekmektedir. Yaúanan iki ana sıkıntıdan ilki mevcut katı atık depolama
alanlarından kaynaklanan úikâyetler ikincisi de yeni ve sorunsuz bir depolama alanı seçimini
bir türlü gerçekleútirememektir.
Öncelikle ilk sorun üzerinde duracak olursak bir fasit daire ile karúı karúıya oldu÷umuzu
görürüz. Çöp depolama alanları Katı Atıkları Kontrolü Yönetmeli÷i’nde öngörüldü÷ü üzere
en yakın yerleúim yerinden koku, atıkların da÷ılması, muhtemel gaz ve sızıntı suyu
kaçaklarının zararının önlenmesi gibi sebeplerle belli bir mesafede kurulabilir. Bu mesafe
aynı zamanda belediyeler için ekonomik bir taúıma uzaklı÷ında olmalıdır. Zemin
geçirimsizli÷i, arazi özellikleri, kullanım durumu, di÷er kurumsal veya hizmet yapılarının
arazi üzerindeki varlı÷ı gibi incelemelerden sonra belirlenen alan depolama alanı olarak
kullanılmaya baúlandıktan kısa süre sonra arazi etrafında yapılaúmaların belirdi÷ini görürüz.
Bertaraf hizmetinin gerekti÷i úekilde gerçekleúebilmesi için o bölgeye ulaútırılan yol, elektrik,
su, kanalizasyon gibi hizmetler söz konusu alan çevresini yeni bir yerleúim oluúturmak için
cazibe merkezi haline getirmiútir. ølk aúamada imar planı dıúında ve muhtemelen hazine
arazisi üzerinde kuruldu÷u için yasaya aykırı olarak beliren bu yerleúimler muayyen
zamanlarda verilen tavizlerle yasal hale dönüúmeye baúlar. Depolama alanı etrafında git gide
yayılan ve yasallaúan yerleúimler ile artan nüfusları artık bu tesisten rahatsız olmaya
baúlamıútır. Ancak belediyenin bu tesisi hemen terk etmek gibi bir niyeti yoktur, çünkü
úikâyetlere direnmek ve kısmen gidermeye çalıúmak yeni bir alan bulmaktan gerçekten daha
kolaydır. Böylece etrafındaki nüfus ve úikâyetler artarken tesis olabilecek en uzun süre
hizmete devam etmeye devam eder.
Böyle bir durumun tekrar gerçekleúmesinin önüne geçmek için ilk alınması gereken karar katı
atık depolama alanları çevresinde yapılaúmaya kesinlikle izin verilmeyecek olması ve bu
kararın tüm belediyeler tarafından hassasiyetle uygulanmasıdır.
Bu kararın hemen ardından úikâyetlerin gerçekleúme sebeplerinin dikkate alınması
gerekmektedir. Katı atık depolama alanlarının taban izolasyonu, sızıntı suyu toplama ve
arıtma sistemleri, gaz toplama ve uzaklaútırma sistemleri ile günlük ara örtüleme topra÷ı
kullanılmaksızın iúletilmesinin önüne geçilmelidir. Ülkemizde AB destekli projeler dıúında
inúa edilen ve uygun úekilde hazırlanarak iúletilen depolama alanı sayısı yok denecek kadar
azdır.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
405
______
Yeni bir katı atık depolama alanı seçimi konusu belediyelerin bu alanda karúılaútıkları ikinci
ve belki de en önemli sıkıntıdır. Yasa ve yönetmeliklerce belirtilen yer seçim kriterleri aslında
ilk bakıúta oldukça basit görünmektedir. Bu kriterler belediyelerce üç veya daha fazla
alternatif alanın belirlenmesini takiben devreye girmektedir. Ama sorunun baúladı÷ı nokta
aslında alternatif alanların belirlenmesidir. Belediyeler ekonomik kaygıları da göz önüne
alarak uygun taúıma mesafesinde, ulaúım ve inúaat açısından kolaylık sa÷layacak alanları
önerme temayülündedir. Bu alanlar aynı zamanda en yakın yerleúim yerine yönetmeliklerde
öngörülen mesafededir. Belirlenen alanların katı atık depolama alanı olarak kullanıma
uygunlu÷u sayıca oldukça fazla kurum ve kuruluúa sorulur. Bunlardan bazıları úunlardır:
Çevre Orman øl Müdürlü÷ü, Tarım øl Müdürlü÷ü, Devlet Su øúleri, Elektrik Da÷ıtım Kurumu,
Maden Tetkik ve Arama Kurumu, øl Arkeoloji Müdürlü÷ü, øl Meteoroloji Müdürlü÷ü,
Karayolları øl Müdürlü÷ü vd. Bu kuruluúların raporları do÷rultusunda alanlardan kullanıma en
uygun olanı belirlenir, kapasiteye ba÷lı olarak ÇED/ön ÇED yapılarak olumlu bir netice
alınması durumunda katı atık depolama alanının projelendirilmesi yapılır. Halkın katılımı
toplantısına ça÷rı yapıldı÷ı sırada ya da yakın bir zamanda belirlenen sahaya yakın mesafede
yaúamakta olan halk artık katı atık depolama alanından haberdar olmuútur. Bu noktada artık
sorunlar baúlamaktadır. E÷er depolama alanı olarak seçilen alan, çevresinde yaúayan
insanların ekonomik ve sosyal hayatları için önemli ise halk bu alana itiraz eder. øtirazlarına
aldıkları cevaplar kendilerini tatmin etmezse yasal yollara baúvurarak arazinin kullanımını
süreç tamamlanana kadar ve lehlerine sonuçlanması durumunda ise tamamen durdurabilir. Bu
durum Belediye için 2 yıl ila 4 yıl arasında bir zaman kaybı demektir ve katı atık depolama
söz konusu oldu÷unda bu durumun telafisi söz konusu de÷ildir.
Bu tecrübeyi yaúamak istemeyen belediyeler için izlenmesi önerilen yol aúa÷ıda ifade
edilmektedir:
x Alternatif alanların belirlenmesinde sadece belediyedeki yönetici/úef pozisyonlarında
yer alan elemanların de÷il, bunların yanı sıra mühendislerin de görüúlerinin alınması.
x Depolama alanları yer seçimi için özel bir çalıúma grubu kurularak bu kurulda çevre
mühendislerinin yanı sıra jeoloji, jeofizik, ziraat ve inúaat mühendislerinin,
sosyologların ve ekonomistlerin yer almasını sa÷lamak.
x Alternatif alanlar ve yakın çevresinde çalıúma grubu ile etüt yaparak olası menfi
durumları önceden belirlenmesi.
x Arazi durumunun soruldu÷u kamu kurum ve kuruluúlarının raporlarında yer alan
riskleri ve uyarıları dikkate almak.
x Katı atık depolama alanı projelendirilmesinde sadece yasa ve yönetmeliklerdeki sınır
de÷erlere uyuldu÷unun de÷il, aynı zamanda bu alanların taban e÷imi, úev e÷imi,
depolama hacmi ve benzeri teknik detayların da uluslar arası normlara uygun olarak
tasarlanmasının gereklili÷ini bilmek ve projeyi denetlemek.
x øzmir úehri baz alındı÷ında hızlı bir úekilde úehrin do÷u ve kuzey akslarına hizmet
verebilecek en az iki yeni katı atık depolama alanı yerinin belirlenmesi ve iúletime
alınması.
x Sistemin en iyi úekilde iúleyebilmesi için gerekli araútırmaların yapılarak geri
kazanılabilirleri ayrı biriktirme ve toplama sisteminin iúletmelerde ve evlerde zorunlu
hale getirilmesi.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
406
______
Böylelikle zaman ve emek alan depolama alanları yer seçimi periyodunun baúarılı bir úekilde
sonuçlanması ve bu süreçte kötü sürprizlerle karúılaúılmaması mümkün olabilir.
KOMPOSTLAMA TESøSLERø
Bilindi÷i üzere øzmir kentinde iki adet kompostlama tesisi yer almaktadır. Baúlangıçta her biri
günlük 150- 200 ton çöp iúlemek üzere tasarlanmıú olan bu tesisler zaman içinde çeúitli
sebeplerle kapasite artırımına giderek günlük 500 ton çöp iúleyebilme kapasitesine
yükselmiúlerdir. Ancak kentin katı atıklarının bertarafına katkıları oldukça düúüktür. Bunun
çeúitli sebepleri vardır.
Gerek Uzundere gerekse Menemen kompost tesisleri yabancı firmalar tarafından Avrupa tipi
ve ambalaj atıkları ayrı toplanan ev tipi katı atıkların kompostlanması amacı ile geliútirilmiú,
tip projeler olarak tasarlanmıú ve úehrimize satılmıúlardır. Ancak øzmir çöpü karıúık olarak
biriktirilerek toplanmakta ve Avrupa tipi evsel katı atıktan büyük farklılıklar arz etmektedir.
Bu farklılıkların en önemli iki tanesi atı÷ın su içeri÷inin oldukça yüksek olması ve bilhassa
kıú aylarında yüksek oranda kül içermesidir. Bahsedilen farklar (bor içeri÷i, pH, a÷ır metaller
gibi parametreler sebebi ile) hem ürün kalitesini bozmakta hem de kül ve fazla su içermeyen
atı÷a göre seçilmiú mekanik aksam malzemesine hızlı bir úekilde zarar vermektedir.
Böylelikle iúletmelerde sık sık tamiri pahalı arızalar ortaya çıkmaktadır. Tesisleri iúletmekte
olan mühendisler bu sorunları gidermek amacıyla bazı mekanik aksamı devreden çıkarma
yoluna gitmiúlerse de tek sorun su içeri÷i ve kül olmadı÷ı için sıkıntılar devam etmiútir.
Tesise gelen atı÷ın tanecik büyüklü÷ü de tesis ekipmanı ile uyumsuz oldu÷u için
kompostlama iúlemi efektif olarak gerçekleúememektedir. Kompostlanabilecek atıkların
büyük bir oranı depolama sahasına gönderilmekte, nihai ürünün önemli bir kısmı çok ince
taneli oldu÷u için Organik Gübreler yönetmeli÷ini sa÷layamamakta ve gene depolama alanına
gönderilmektedir. Kompostlamak üzere ayrılan atıkta karbon miktarı gere÷inden çok az
oldu÷u için kompostlama iúleminin tamamlanamaması da di÷er bir sorundur. Bu durumu
gidermek için önce atı÷a arıtma çamuru ilavesi denenmiú anca bunun tek baúına bir faydası
görülmedi÷i için son zamanlarda tarımsal atıklardan faydalanma yoluna gidilmiútir. Ancak
bütün bu olumsuzlukların bir sonucu olarak tesise giren atı÷ın yarısından fazlası katı atık
depolama alanına gönderilmekte ve depolama hacminden tasarruf sa÷lamak mümkün
olmamaktadır. Atık özellikleri ile ilgili bu sorunlardan sonra ekonomik sorunlara da dikkat
çekmek gerekir.
Her iki tesis de elektrik giderlerinin fazla oldu÷u bir teknoloji ile tasarlandı÷ı için belediyenin
giderleri sübvanse etmesi mümkün olamamıútır. Bu durum tesislerin geri kazanıma ayrılan
kısımlarının kapasitesini geniúleterek çözülmeye çalıúılmıútır. Ancak ambalaj atıklarını ayrı
biriktirme ve evlerden almaya yönelik bir toplama sistemi kullanılmadı÷ı için geri
kazanılabilirlerin çok önemli bir kısmı sokak toplayıcılarınca konteynırlardan belediyeden
önce alınmakta ve bu tesislerde ekonomik katkı sa÷layacak düzeyde bir geri kazanım
sa÷lanamamaktadır.
Tüm bu sorunlara ra÷men hala daha üretimine devam edilen kompost ise hemen hiç tanıtım
yapılmadı÷ı ve üreticiye deneme mamulü verilmedi÷i için istenen düzeyde satıú
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
407
______
sa÷lanamamaktadır. Bu iki tesisle ilgili olumlu tek úey olan do÷ru yer seçimi tanıtım eksikli÷i
sebebi ile de÷erlendirilememektedir.
Kompostlama tesisleri ile ilgili sorunların çözümü aúa÷ıdaki úekilde mümkün olabilir:
x Bu tesislere atık gönderilen mahallelerde ayrı biriktirme ve kapıdan atık toplama
sisteminin baúlatılması (kül- ambalaj- biyo-parçalanabilir atık)
x Tesislerin geri kazanılabilir atıklara ait ünitelerini geliútirerek karıúık biriktirilen
ambalaj atıklarının ayrılması ve satıúa hazırlanmasına hizmet edecek hale getirilmesi.
x Tesislerin kompostalama sistemlerinin bir ön çalıúmayı takiben uygun malzeme
seçimi ile basit ve ekonomik hale getirilmesi, depolama alanına gönderilen atık
miktarının azaltılması.
x Tesislerde oluúan ve yüksek kalorifik de÷ere sahip artıklardan yararlanabilecek
termik yöntemlere baúvurmak
x Tesislerin havalandırma ve sızıntı suyu toplama sistemlerinin yenilenmesi.
x Kompostlaúmaya uygun su içeri÷i, C/N oranı gibi parametrelerin sa÷lanması için
uygun ve ucuz katkı maddelerinin temini.
x Ürün kalitesinin süreklili÷inin sa÷lanması ve bunun düzenli analizlerle belgelenmesi.
x Medya organlarından faydalanarak iyi bir tanıtım, pazarlama ve belki de promosyon
faaliyetleri ile ürün satıú sahasının geniúletilmesi ve buna paralel olarak satıú
miktarının artırılması.
SANAYø ATIKLARININ BERTARAFI
Endüstri kaynaklı atıkların uzaklaútırılması ve bertarafında yaúanan soruların ilki úehirde
bulunan sanayi bölgelerinin (AOSB kısmen hariç) yer seçiminde atık bertaraf tesislerine olan
uzaklı÷ın yanı sıra tesis sayı ve kapasitesinin de göz önüne alınmamıú olmasıdır. Öte yandan,
Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin evsel nitelikli arıtma çamurlarının ve katı atıklarının
bertaraf edilebilece÷i Harmandalı depolama alanı yakınında kurulması planlanmıú bir durum
da olabilir, øzmir Atıksu Arıtma Tesisi yakınında yer almasından kaynaklanan bir tesadüf de
olabilir. Iúıkkent, Pınarbaúı, Kemalpaúa, Torbalı, Tire gibi ya úehrin eteklerinde oluúan yada
etrafındaki ulaúımı hızlı kasabalar çevresinde yo÷unlaúan sanayiler için atık bertarafının nasıl
yapılaca÷ı, sanayilerin hızla artarak atık türü ve miktarının da ço÷altması ile düúünülmeye
baúlanmıútır. Evsel nitelikli atıklar için iúletmelerin ve atıklar konusunda hizmet ve geri
kazanım faaliyetleri yürüten firmalarının çalıúmaları ile geçici çözümler üretilmeye
çalıúılmaktadır. Ancak bilhassa øZAYDAù’ın kapasitesinin son yıllarda hızla dolmasına ba÷lı
øzmir’den atık kabul edememesi ile tehlikeli sanayi atıklarının bertarafı bir anda çok büyük
bir sorun olarak ortaya çıkmıútır.
Burada sorunu daha da büyüten bir faktörü belirtmeden de geçmemek gerekmektedir. Arıtma
çamurlarının su içeri÷inin %70 ve altına düúürülmesi sonrasında evsel katı atık depolama
alanlarına kabul edilmesi do÷ru bir direktif olmakla beraber, Tehlikeli Atıkların Kontrolü
Yönetmeli÷i’nde atık bertaraf úekline karar vermede etkin olan EK 11-A da belirtilen kuru
maddedeki Çözünebilir Organik Karbon ve Toplam Organik Karbon de÷erlerinin hızla
düzeltilmesi gerekmektedir. Zira arıtma çamurlarının önemli bir kısmının tehlikeli atık olarak
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
408
______
sınıflanmasına sebep olan bu parametrelere ait sınır de÷erler ev çöpünde karúılaútı÷ımız
de÷erlerin oldukça altındadır.
Evsel katı atık depolama alanlarına giden atık miktarının azaltılmasının titizlikle öngörüldü÷ü
bu dönemde belirtilen sınır de÷erler her ne kadar AB’ye uyum politikamıza uygun görünse de
çevre yönetimi öncelikleri ile sanayi geliúimi önceliklerini makul bir dengede tutmamız
gerekti÷i de bir gerçektir.
Burada sanayi atıklarının bertarafında yarar getirece÷i düúünülerek önerilen eylemler
úunlardır:
x øúletmelerde ambalaj atıklarının geri kazanımının yaygınlaútırılması için e÷itimler
düzenlenmesi
x øúletmelerde tehlikeli atıkların uygun úekilde ayrılması ve minimizasyonu için
e÷itimler düzenlenmesi
x Tehlikeli atıkların bertarafı için yetersiz kalan PETKøM yakma tesisinin yükünü
hafifletmek için alternatif bir tehlikeli atık depolama ya da yakma tesisi kurmak.
x Yakma tesisi öngörülmesi durumunda bu tesisi tehlikeli atıkları geri kazanım artıkları
ve kompostlama tesislerinden artan yüksek kalorifik de÷ere sahip atıklarla beraber
bertaraf edebilecek úekilde tasarlamak.
SONUÇ
Burada tıbbi atıkların bertarafı, atık pazarı, ticaret alanlarından kaynaklanan atıklar gibi
noktalar üzerinde durmak kısıtlı yer ve zaman sebebi ile mümkün olmamıútır. Ancak sadece
ele alınan konu baúlıkları altında bile yapılması gerekenler oldukça uzun bir liste
oluúturmaktadır. Bu listenin üstesinden gelmek her ne kadar zor görünse de sorunların ortaya
çıktı÷ı yerlerde çözüme yönelik bazı do÷al süreçler de geliúmeye baúlamaktadır.
Örne÷in, sanayiler artık ambalajlar dıúındaki atıklarını da iúe yarar mamullere dönüútürmek
gerekti÷ini fark etmiúlerdir. Bu farkındalı÷ın birincil sebebi taúıma ve bertaraf maliyetinden
kaçınmak olsa da takdire úayandır. Çünkü bu yaklaúım atık de÷erlendirme alanında çalıúacak
firmalara øzmir’de ihtiyaç duyulmaya baúlanması demektir ve çevre konusunda yerel
teknolojiler geliútirmek ve bir pazar oluúturmak için en önemli adımdır. Bu adımın øzmir’de
atıldı÷ını görebilmek gurur vericidir.
*Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
409
______
TARøHSEL KøMLøöø øLE DENøZ KENTø øZMøR VE DENøZEL YAPILAùMA
Burak ACAR
Gemi ønú. Yük. Müh.
[email protected]
GøRøù
øzmir kenti, tarihsel kimli÷i ile bir liman kenti olmanın yanında denizci bir kent olma
özelli÷ini de taúımaktadır. Birkaç nesil öncesine kadar øzmir kayıkları, balıkçı takaları ve
limana gelen yük ve yolcu gemileri ile büyük bir hareketlilik ve canlılık yaúayan øzmir
Körfezi, son yıllarda, birkaç adet körfez vapuru, alargada bekleyen birkaç tane yük gemisinin
dıúında hiçbir hareketlilik yaúamamaktadır. Tüm sahil úeridinin beton yapılaúmaya açılması
ve balıkçı barınaklarının, çekek yerlerinin, rıhtım ve iskelelerin de kaldırılmasıyla úehrin
denize açılaca÷ı noktalar bir bir kapatılmıú ve denizle bütünleúmek sadece sahilde yürüyüú
yapmaya indirgenmiútir. Kentlinin denize sandalını, teknesini, yelkenlisini indirece÷i; indirse
bile ba÷layaca÷ı yer kalmamıútır. Oysa dünya genelinde, benzer co÷rafyaya sahip denizci
kentlerde yelkenlileri, yatları, mega yatları, marinaları, su sporları merkezleri ve deniz
müzeleri gibi sosyal tesisleriyle denizle bütünleúen kent ve kentle de bütünleúen deniz
kompozisyonları görülmektedir.
Tarihsel süreç içerisinde denizciliklerini geliútiren ülkelerin, dünyada öncü ülkeler oldukları
görülmektedir. Eski zamanlarda denizcilikte ileri gitmek, ticaretin yanı sıra savaúlarda
hâkimiyet sa÷layan kuvvetli donanmalar sayesinde gerçekleúmekteydi. Günümüzde savaúların
yerini artık küreselleúen dünya ticaretinde rekabet gücünü elinde bulundurabilmek almıú
bulunmaktadır. Bununla birlikte bacasız sanayi olarak da adlandırılan turizm; ülkeler için çok
önemli bir gelir kapısı haline gelmiútir. Dünya üzerinde ticarî yüklerin yaklaúık % 90’ı deniz
yolu ile taúınmaktadır ve bu ticaret do÷al olarak, gemilerin yanaúma ve yük elleçleme
iúlemlerini gerçekleútirdikleri yerler olan limanların önemini artırmaktadır. Dolayısıyla
imanlar, ülkelerin dünyaya açılma kapıları olup stratejik öneme sahip tesisleridir. Turizmin
do÷aya en saygılı, beton yapılaúmaya gerek duymaksızın, do÷al güzelliklerin korundu÷u
türlerinin baúında gelen deniz turizminde ise, marinalar, kruvaziyer gemi limanları ve tekne
ba÷lama iskeleleri önem kazanmaktadır.
øzmir de, tarihsel kimli÷iyle, yaklaúık 5000 seneden beri bir liman kenti olarak dünya
denizcilik tarihinde oldukça büyük bir önem taúımaktadır. Zamanında dünya üzerindeki en
büyük metropollerden bir olan Efes liman kentinin tarih sayfalarından silindi÷i süreç
hatırlanacak olursa, denizcili÷in, kent ve ülke ekonomisi için önemi bir kez daha anlaúılabilir.
Gelirlerinin tamamına yakınını limancılık faaliyetleri ile elde eden Efes kentinde M.Ö.
4.y.y.'da limanın dolması nedeni ile ticaret geriler. ømparator Hadrian limanı birkaç kez
temizletir. Liman kuzeyden gelen Marnas Çayı ve Küçük Menderes Nehri’nin getirdi÷i
alüvyonlarla dolar. Efes, denizden uzaklaúır ve gemilerin yanaútı÷ı liman yok olur. Zamanla
úehir sakinleri kenti terk ederler ve Efes, tarihten silinir. Tarihsel süreç içinde bir baúka örnek
olarak da eski Yunan’daki Atina kenti hatırlanabilir. ølk úehir planlamacısı Miletos’lu
Hippodamos tarafından inúa edilen Pire Limanı’nın tarih içinde büyük önem kazanmasından
*Bu Bildiri Gemi Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
410
______
sonra; M.Ö. 500’ den birkaç on yıl önce nüfusu 10.000’i geçmeyen Atina’ da yaúayanların
sayısı, M.Ö. 5. yüzyılın sonlarına do÷ru 100.000’e çıkmıútır. Nüfus artıúı, úehrin ticaret
dolayısıyla zenginleúmesine paralellik göstermiútir. Pire limanı, günümüzde halen varlı÷ını
korumakta olup Ege Denizi’ndeki en büyük liman olma özelli÷ini taúımaktadır. Benzer
úekilde øzmir kenti de bir liman kenti ve denizci bir kent olarak varlı÷ını sürdürebilmiútir ve
Efes kentinin yaúadı÷ı do÷al felaketin bir benzerinin øzmir’de yaúanması, Gediz Nehri’nin
denize döküldü÷ü yatakların yönünün de÷iútirilmesi suretiyle engellenmiútir.
Dünya üzerinde her yıl elde edilen ortalama 300 milyar Amerikan Dolar’lık deniz ticareti
gelirinden, Yunanistan tek baúına yaklaúık 60 milyar Amerikan Dolar’lık bir pay almaktadır
ve ülkedeki kiúi baúına düúen ulusal gelirin yarıya yakını denizcilik geliri ile elde
edilmektedir. Türkiye’nin denizcilikten elde etti÷i gelir, 2,5 milyar Amerikan Doları
civarındadır ve yüzde olarak payı % 1’in de altında olup yaklaúık % 0,8’dir. Limancılık
faaliyetlerinin artması ve ulusal ticarî gemi filosunun gençleúerek büyümesi sayesinde,
ülkemizin denizcilik gelirleri artırılabilir ve bu durum da, ekonomiye de olumlu katkılar
sa÷lar.
Limanların úehir içinde olmaması gerekti÷ini savunan çeúitli görüúler de son zamanlarda
kamuoyunda sıkça yer almaktadır. Oysa dünya üzerinde önemli liman kentleri incelendi÷inde
(Kobe, Hamburg, Antwerp, Pire, v.s ki øzmir de tarihten gelen özelli÷i ile bir liman kentidir)
limanların kentin içinde yer aldıkları görülür. Adı geçen úehirlerdeki limanların, kentin di÷er
yapıları ile ne derece entegre oldukları ve úehrin görüntüsünü bozmaksızın, denizi
kirletmeksizin, sosyal alanları, deniz parkları, tersaneleri, marinaları ve su sporları merkezleri
ile birlikte úehrin ve ülkelerinin sosyal yaúantısı ile ekonomisindeki yerlerinin önemi dikkâte
alınmalıdır.
Geliúmiú ülke limanları, yapılanmıú olan ihtisas terminallerinin sahip oldu÷u pazarlar
nedeniyle kendi ülke ekonomilerine çok önemli maddi girdiler sa÷lamanın yanı sıra ülkede
yeni teknolojilerin geliúmesine, denizcilik sektörünün güçlenmesine ve modern sanayiinin
daha fazla büyümesine neden olmaktadırlar. Yerel yönetimlerin de otonom yönetim yapısının
içinde yer aldı÷ı geliúmiú ülke limanları, belediyeler için de önemli bir maddî gelir
sa÷lamaktadır. Örne÷in Rotterdam Limanı’nın sadece Rotterdam Belediyesine 1999 yılında
kazancından ödedi÷i para 45.000.000 Amerikan Doları’dır. Sadece bir limandan elde edilen
böyle bir gelirin bölgesel kalkınma ve ulusal ekonomiye nasıl bir güç verece÷i son derece
açıktır. Türkiye’de de limanların idaresi için otonom bir model uygulanabilir ve bu idarî
yapıda yerel yönetimler de yer alarak, kazanılan gelirden pay elde edebilir.
Bir liman kenti olan øzmir için ça÷daú bir kıyı plânlaması yapılırken, ülkenin denizcilik ve
ekonomik menfaatleri de göz önünde bulundurulmalı ve limanın, marinaların ve denizcilik
faaliyetleri ile ilgili yapılaúmaların úehirle bütünleúmesi amaçlanmalıdır. Kıyı plânlaması
sadece limanla ilgili tartıúmalara odaklanılan bir süreç olmamalıdır. Ça÷daú bir kıyı plânı
hazırlanırken; denizcilik faaliyetlerinin yapıldı÷ı alanlar, marinalar, çekek yerleri, tekne
imalât tesisleri, su sporları merkezleri, su parkları, sahil boyu gezinti alanları v.b. gibi kentliyi
denizle buluúturan unsurlar da dikkate alınmalıdır.
Dünya genelinde úu an için mevcut seyreden her iki yattan ancak bir tanesine hizmet
verebilecek donanımlı ve ça÷daú marinalar bulunmaktadır. Dolayısı ile marinalar açısından
*Bu Bildiri Gemi Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
411
______
oldukça büyük bir açık bulunmaktadır. Marinalar için bu söz konusu ihtiyaç, Akdeniz havzası
için çok daha büyüktür.
Marinalar, seçim kriterleri itibarı ile do÷al korunaklı÷a sahip koy ve körfez gibi yerlere
kurulmaktadır. Bunun yanında çevresel, do÷al ve tarihsel zenginlik, hava yolu ile ulaúım
olanakları, marinaların kurulumunda önemli bir role sahiptir. Tüm bunlar dikkate alındı÷ında,
5000 yıllık tarihi ve do÷al güzellikleri, do÷al bir liman olma özelli÷i ile øzmir, marinacılık
faaliyetleri ve yat turizmi için oldukça önemli bir adrestir.
Marinacılı÷ın ve deniz turizminin, karasal turizm ve otelcilik faaliyetlerinden en üstün tarafı,
yüzlerce kiúinin barınması için dev beton tesisler inúa edilmesine, a÷açların kesilmesine,
kıyıların yapılaúmasına gerek duymamasıdır. Kıyılarda yapılan birincil konutlar, o yerlerde
sürekli oturanların ikincil konutlar ise senenin ancak belirli günlerinde oturanların ikamet
ettikleri konutlardır ve bu konutların çevre vergileri dıúında, ekonomiye do÷rudan hiçbir
katkıları yoktur. Oysa, marinalara gelen yatlar bir süreklilik arz eder ve sirkülasyon çok
fazladır. Benzer úekilde kurvaziyer gemiler de süreklilik esasına dayanan seferler yaparak her
seferinde farklı insanları limanlara getirirler. Gerek yat turizmi gerekse kurvaziyer turizminde
seyahat eden yolcular ve yat sahipleri genellikle yüksek gelir grubuna dahil insanlar
olduklarından, geldikleri liman úehirlerinde özellikle küçük esnaf, alıú-veriú merkezi ve
restoranlar için büyük bir potansiyel oluútururlar. Bu nedenle, úehrin ekonomisine do÷rudan
bir katkı sa÷larlar; bu katkı oldukça pozitif yöndedir.
øzmir Körfezi’nde marinacılık faaliyetleri açısından en elveriúli noktalar, Konak Pier’in yan
tarafında bulunan mendirek içi ve Maviúehir’ dir.
Resim 1. Marinalarla Bütünleúmiú Sahil ùehirlerinden Örnek Görüntüler
Denizcili÷in geliúmesi, öncelikle toplumda bir deniz kültürü oluúmasına ba÷lıdır. Denizcilik
kültürü ile yetiúen nesiller, deniz turizminin, deniz taúımacılı÷ının ve hatta balıkçılık
faaliyetlerinin ne oldu÷unu ö÷rendikçe, bu konularla ilgili daha cesur adımları atacak ve yeni
yetiúen bu nesiller hem denizci bir ülke oluúturulmasında öncülük edecek hem de ülkenin
denizcilik gelirlerinden daha fazla pay alabilmesini sa÷layacaklardır. Deniz kültürünü küçük
yaúlarda aúılaması açısından, deniz sporları oldukça büyük bir öneme sahiptir. Bu amaçla
kurulan denizcilik ve yelken kulüpleri desteklenmeli ve deniz kıyılarında modern tesislerle
ülkenin denizcilik gelece÷ine yön verecek denizcilerin modern úartlarla e÷itilmeleri
sa÷lanmalı ve teúvik edilmelidir.
*Bu Bildiri Gemi Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
412
______
Resim 2. Marinalarla Bütünleúmiú Sahil ùehirlerinden Örnek Görüntüler
Dünya genelinde gemi üretiminde ilk 8, yat üretiminde ilk 3 ve mega yat üretiminde de ilk 10
içerisinde bulunan Türkiye’nin bu sektörde en geri kalmıú bölgesi ne yazık ki øzmir’dir. Deniz
kıyısında modern üretim tesislerinde dünya standardında üretim yapamayan ve denizden
uzak, merdiven altlarında tekne yapmaya çalıúarak geçimini sürdürmeye çalıúan tekne üretim
esnafına deniz kıyısında modern bir tesis kazandırılmalı ve bu sayede úehrin ekonomisine
pozitif yönde katkı yaratılmalıdır. Dericilerin, ayakkabıcıların ve hatta çiçekçilerin bile
modern organize tesisleri varken, tekne üreticilerin bu tarz modern organize tesislere
kavuúamaması düúündürücü ve bir o kadar da üzücüdür.
Resim 3. Modern Bir Yat Üretim Organize Tesisi Örne÷i
SONUÇ
Sonuç olarak, uzun sahil úeridi ile øzmir’e baktı÷ımızda, liman, askerî tersane, vapur iskeleleri
ve bir iki yelken kulübü hariç deniz kıyısında hiçbir denizcilik faaliyeti gerçekleútirilen tesis
olmaması, körfezde ulaúım yapan birkaç vapur ve limanın dolulu÷u nedeniyle alargada
bekleyen birkaç gemi dıúında denizde seyreden hiçbir deniz taúıtının bulunmaması tarihsel
kimli÷i ile denizci bir kent olan øzmir’in tarihine yapılan çok büyük bir ayıptır.
*Bu Bildiri Gemi Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
413
______
KENTSEL OLANAKLARDAN EùøT OLARAK YARARLANMAK
Prof. Dr. H.Neúe ÖZGEN
[email protected]
GøRøù
“Bir kent, herkesin kendi sı÷ına÷ını daha rahat hale getirmesinden daha farklı bir úeydir” der
Mumford (1961). Öyleyse bir kent nedir? Bir kent ne zaman tanımlanabilir? øçinde yaúayan
nüfusu ve onun belirgin demografik ve sosyolojik özelliklerini, gelir da÷ılım dilimlerini,
mahallelerin sosyo-ekonomik özelliklerini tanımladı÷ımız zaman mı; gelir da÷ılımları, ana
yollar, ticaretin akıú aksları, ticari araçların ve yayaların sayılarını, göç hızlarını veya úehrin
öne gelenlerini veya büyük binaların adlarını herkesin bilebilmesi vb. özelliklerini
tanımlayabildi÷imiz zaman mı, kentten, ‘gerçek bir kentten’ söz edebiliriz; yoksa romantik
kokulu rüzgarları, esintili tepelerinin adları, o kente ait bir çiçe÷in ya da hayvanın olması,
úehrin fatihlerinin heykelleriyle bezeli meydanların görsel doyuruculu÷u mudur bir kenti
‘gerçek bir kent’ yapan? Hepsi mi? Bu yanıtı veriyorsanız, demek ki insano÷lunun
aúırılı÷ının sonu da yok…
Kenti tanımlayan, en çok tanımlayabilecek durum: Bir anonimlik, bir kayboluú halinin,
herkesin her úey olabilmesi olasılı÷ının desteklenmesi halinin, ba÷ımsız, özgür ve bilinciyle
yaúayabilecek bir varlık olarak, kendi olarak var olabilmesi halinin, bu hallerin örgütlü
güvencesinin oldu÷u yerdir. En azından kentlerin kırsal alandan çıkan insanlar tarafından
örgütlenirkenki amacı da buydu. Kırsalın bo÷ucu denetiminden kaçıp birey olabilmeye,
ba÷ımsız ve özgür iradeyle yaratılmıú olarak yeniden do÷uúu; ve hatta birlikte yeniden do÷uúu
da, benzemezlerimle birlikte yeniden do÷uúu da simgelemeye adaydı, kentler. Sennett bizi
uyarmıútı: “Benzer insanlar, bir úehir oluúturmazlar, her beden farklı türlerden oluúur”
diyordu (Sennett, R., 2008). Hatta bunu epeydir Felsefeden biliyorduk: Tek ve bir arasındaki
farkı yani. Bir, ço÷ullulardan oluúuyordu, tek yalnızdı. Ama neyin ço÷ulu! En azından
baúlangıçtaki tasamız buydu diyelim. Ço÷ul bir kent dili yaratmaktı, bir kent tekli÷i de÷il. Bir
kent dili yaratmaktı, bir kent teknolojisi de÷il (bkz. Mumford, L., 1961) Ço÷ul bir dil; yani
dileklerin, alıúkanlıkların, düúüncelerin ve amaçların yeni dilini yaratmayı ummuú (muy) (d)tuk.
Bu yazı, kente dair hayal kırıklıklarımızın ayrıntılı bir dökümü ya da
gerçekleútiremediklerimize uzun a÷ır bir a÷ıt de÷ildir. Ayrıca, genç kadınlı÷ımın ve olgun
kadınlı÷ımın en güzel yıllarını (22 yıl) geçirdi÷im bu kenti, kendi kiúisel serüvenim açısından
ele alıp, böylece bilimsel bir gayrete büründürerek anlatma çabası da de÷ildir. Bu sunum,
øzmir’in bir kent olma hakkını yeniden yaratmanın örgütlü çabasına giriúen TMMOB øKK
Kadın üyelerinin emeklerine adanmıú bir destek giriúimidir. Ve bunun üzerinden, øzmir’de
kentli olmak için neyi kaybetti÷imizi hatırlayarak, çabamızı nereye yönlendirmemiz
gerekti÷ine dair bir katkı sayılmalıdır. “Bir kadın kenti olan øzmir”den “Kadın øzmir” olmaya
nasıl evrildik, neden Kadın øzmir olarak anılmaya baúladık? Bu sonunun yanıtını beraber
arama giriúimi olarak de÷erlendirilmelidir.
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
414
______
Sunumu, øzmir’in Büyükúehir Belediyesi tarafından tanıtımlarının eleútirel bir okumasıyla,
øzmir’in, kapitalizmin neo-liberal döneminden sonra kendi tanımını nasıl ikincilleútirdi÷ini,
“Kadınların Kenti, øzmir” olmaktan vazgeçip, “Kadın øzmir” olmaya nasıl razı geldi÷inin
serüvenini tartıúaca÷ım.
KENTLøNøN YENø-SAö POLøTøKALARIYLA DÖNÜùÜMÜ
Neydi kentli olmak? Kentli olmak demek, umutlu olmak demektir- az ya da çok. Çocuklarına
daha iyi bir gelecek umudu, kendisine daha iyi bir yaúam umudu, úimdiye kadar olmamıú
olanın olabilmesi umudunu taúımak demektir. Daha do÷rusu demekti, yeni-sa÷’ın amansız
saldırısına kadar. Neo-liberal politikalar küresel sistemin ekonomi-politik özünü oluúturunca;
kentlerin umut odaklı yapıları da sonlandı. Kentler, artık Sennett’in dedi÷i gibi,
medeniyetsizleúti ve bir tür kiúi dıúı-cemaat alanına girildi, kamusal alanların sessizleúti ve
böylece mahrem alanlar evlerin içine çekilip, aileler “yaúamsal karar verici statüsüne girdi
Kiúiler kiúi dıúı-cemaat örgüsünden çıkıp sosyalleúme úanslarını yitirdiler.
Yeni-sa÷’ın yeni olan yanı, bireyleri atomize noktalara indirgemek ve böylece otoriteye ba÷lı
kılabilmekti. Yeni-sa÷’ın yeni olan yanı, de÷iúik olana tahammülsüzlü÷ü, modern’in eskisa÷’ın, liberalin içindeki kısmi hoúgörüye dahi tahammülsüzlü÷üydü. Yeni-sa÷, sadece
insanları birer kültür varlı÷ı, yerel bir tad düzeyine indirgemekle kalmadı, bunu yaparken de
her birinin “özgün ve biricik” oldu÷u inancını yayarak, kentlinin tamamını birbirinden ayrı,
ba÷ımsız, benzersiz ve dolayısıyla birbirleriyle eski dillerden anlaúamayacak olan yeni
varlıklar düzeyine de indirgemiú oldu. Bir yandan birörnekleútirdi; zira her birimi, her kenti,
her kiúiyi, her düúünceyi di÷erinden üstün olmayan eúit mesafelere koyarak tanımladı.
Böylece bir “sanki demokrasisi”, bir “sanki eúitli÷i” de yaratılmıú oldu. Çok kültürlüydük ve
her de÷er sistemi bir kültür olup, birbirine eúit olarak de÷erli kılınabildi. Bir yandan da
benzemezleútirdi. Bu her durumu, her yapıyı di÷erinden uzakta kılabilmeyi de
meúrulaútırıyordu. Böylece bir “sanki özerkli÷i”, bir “sanki özgürlü÷ü” sistemi yerleúebildi.
Böylece sosyal yapısal alanda, yeni-sa÷’ın yeni olan üç yanından söz edebiliriz: Mesafelerin
gerçekte uzaklaúması ama sanal olarak yakınlaúmıú gözükmesi, kiúi alanlarında daralma ve
cemaat alanlarında geniúleme. øzleyen ve izlenenin ayrıldı÷ı, dolayısıyla insanların
kendilerine kalan tek kamusal alan olarak aile ve cemaatin içine çekilerek iliúki ve haz
yaúayabildi÷i alanlar olmuútur kentler artık.
Özetle söylemek gerekirse, ‘belli bir dönemin ideolojisi ve hatta epistemolojisi, kentsel alanda
yankı bulur’ (Sennett, R., 2008) Her dönemde kentin anlamı de÷iúir, her dönemde kentin
örgütlenmesi, kentliyi biçimlemesi de÷iúir. Yeni-sa÷ dönemin yeni olan yanı, küresel sistem
içinde, artık her kentin birbirini andırması, her kentlinin ortak bir tanım alanı içine
sı÷dırılabilmesidir. “modern binalarına ço÷unu lanetlenmiú gibi görünene duygusal
yoksunluk, kent ortamını sakatlayan sıkıcılık, monotonluk ve elle tutulur kısırlık” (Sennett,
R., 2008) en çok bu dönemde kendisini hissettiriyor.
Böylece, kentler “yo÷unluk”, “farklılık”, “yabancılar”, “insanların bir karmaúası”,
“benzemezlik”, “karmaúıklık” gibi sözcüklerden uzaklaúıp, giderek daha çok
“benzersizlikler”, “tahammülsüzlükler”, “kaçıú”, “kendine kapanma”, “alıúveriú cenneti” ve
“teknoloji harikası” terimleriyle anılmaya baúlandı. Kentlerin görüntüsü, “en yüksek bina”,
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
415
______
“en çok ses getiren gösteri”, “en büyük-geniú alıúveriú merkezleri” ni öne çıkaran reklamlara
yapıútı. Liberal dönemin ideoloji taúıyıcısı olarak rol almıú olan kadınların hali de, bütün bu
yapıyı taúıyan ve yeniden üreten esas ö÷e olarak yine rolünü koruyor: Bir farkla ama: Kadın
artık ailenin bir unsuru ve ancak aile veya cemaat içindeki yeriyle taúıyıcılık ve ideolojik
yeniden üretim rolünü sürdürebiliyor. Bir yandan kentli ailelerin kırsal alandaki ailelerden
farkı azalıyor, benzer sosyal yapılar ortaya çıkıyor; di÷er yandan aile içine çekilerek
yalnızlaúıyor ve böylece kadına biçilen rol de giderek a÷ırlaúıyor.
Kentte olmanın yaratabilece÷i ço÷ulluklar azaldıkça, kadının kendisini öteki olarak bile
konumlayabilece÷i bir yer umudu giderek azalıyor; eúitlik talebi ve umudu azalıyor, kendini
ifade edebilme, sistemin içinde bile olsa bir yer bulabilme umudu azalıyor. Kadına yeni bir
tek rol biçiliyor artık: Ya ailemizin veya herkesin kadını olmak.
YENø KENTTE KADINLARIN YENø ROLLERø
Sistemin Koruyucusu Olmaya Zorlanmıú Aile Kadını
Kadının yeni rolü ve kentsel a÷ların bu yeni rolü beslemesinin daha geniú bir çerçevede nasıl
yer aldı÷ını, bu besleme mekanizmalarının daha büyük bir resim içine nasıl oturabildi÷ini de
görmeliyiz. Bütün dünyada bilinen iki sosyal güvenlik a÷ından birisi aile di÷eri de sosyal
güvenlik sistemleridir. Küreselleúmenin yeni-sa÷ aúamasında bakım, barındırma, yetiútirme,
e÷itim ve büyütme gibi tüm sosyal güvenlik a÷ları de÷iúimler geçiriyor ve bu görevlerin
devlete verildi÷i moderniteden itibaren yeni neo-liberal sistemler, bakım ve sosyal güvenlik
hizmetlerini aileye geri döndürmeye çalıúıyorlar.
Sosyal politika üreten kesimlerin bu aúamada çözüm önerileri karúısında hızla kutuplaútı÷ı,
böylece ya eski sosyal refah sistemlerinin–kimi zaman- tutucu kalmıú yapılarına geri dönmeyi
önerdi÷ini ya da neo-liberalizmin yeni tutuculukla eúdeú kalıplarına sı÷ındı÷ını ya da
gelene÷in ve dinsel kurumlaúmaların ahlaki kalıplarından medet umuldu÷unu görüyoruz.
Yeni karúılaútı÷ımız yapılar nelerdir? Piyasanın esnek iúgücüyle çalıútı÷ı, e÷itimin ticari
sistemler içine alındı÷ı, sorumlulukların ve yaptırımların tekilleúti÷i bir dünyayla karúı
karúıyayız. Öyle bir dünya ki, sosyal refah sistemlerinin gerilemesi hemen her yerde aynı
anda baúlayabilmiú ve yaúamsal güvenlik haklarını kollamak için devlete ya da kurumsal
yapılara verilen ödevler – yani yaúamını sürdürme ve insan olarak var olabilme hakkını –
neredeyse tamamen özel sistemlere devredilmiútir. Bir yanda bu liberalizmin yaratabildi÷i
özgürlük dünyalarını kapsayabilme kapasitesi kuramsal olarak var olan; ama pratikte mevcut
yapısal birikimler ve yeni kâr hırsları nedeniyle bu özgürlüklerin sadece serbestlik düzeyinde
kalabilece÷i bir dünya.
Öyleyse, sosyal refah sistemlerinin sorumluluklarının aileye iade edilmesi, sistemli bir geri
dönüú müdür? Ailenin bu konudaki yapısı nedir ve yeni dönemin ailesinin yapısal özellikleri
nelerdir? Ailenin ve sosyal refah sistemlerinin bugünkü durumu nedir?
Bu yeni dönemde aile olma ile ana-baba olma birbirinden oldukça farklılaúmaktadır. Bunun
yanı sıra, ana-baba olmak da artık bildi÷imiz kalıpların dıúında yeni özellikler gösteriyor. Bu
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
416
______
dönemde gerek esnek üretimin zorlamaları gerek düzenli iú saatlerinde de÷iúiklikler ve kentsel
yaúamın yaptırımlarıyla pek çok farklılıklar belirdi: Kadınların ailenin kurucu ö÷esi olması
gelene÷i pekiúirken, bir yandan da çocuk yetiútirme sorumlulukları arttı. Artık evlilik içinde
de, çocuklarını yalnız yetiútiren anneler ve dıúarıda çalıúan babalar var. Kadının bu yeni
yükünü üstlenen refah sistemlerinin olmaması “communal” yetiútirme sistemlerini de
meúrulaútırdı. Büyük anne ve babalara verilen çocuk yetiútirme sorumlulu÷u, ya da en azından
apartmanda veya yakındaki bir bakıcıya bırakılan bebekler, bu bakıcının evin bir üyesi gibi
anılması zorunlulu÷u, farklı memleketlerden gelen/getirilen ev köleleri, köylere nenelerin
evlerine yollanan, kentte tutunamamıú kentli ergenler vb. örnekler son derece yaygın.
Mahalle ba÷ları ve birincil dereceden dayanıúma a÷larının “inofficial” olarak kural koyucu bir
baskınlı÷ı söz konusu. Üstelik bu resmi olmayan baskınlı÷ın kimi zaman moral kalıplarla
kimi zaman da inanç ö÷retileriyle beslenmesi, kadının kendini geliútirmesine ve çocuklarıyla
özgürce ilgilenebilmesine de engel olabiliyor. Kadın çocuklarını istedi÷i gibi yetiútirmekten
geri kalıyor ve bir tür yarı-emek iúini burada da üretiyor. Örne÷in, çocu÷u kendisi e÷itemiyor
ama bakım iúinin bütününü, bütün duygusal yükleriyle örgütlemek ve üstlenmek zorunda
kalıyor. Dolayısıyla hem çocuklarına bakmadı÷ı için suçlu hem de yükün a÷ırlaútırılmıú
müebbedini çekmekle yükümlü hale geliyor.
Öte yandan çocu÷una yanlız bakan kadın-hem alt sınıfta hem orta sınıfta- sadece ‘bakıcı’
haline gelebiliyor; ama bu da kural koyucu ailelerin moral sistemlerinin ve kural koyucu
ahlakili÷in etkinli÷ini artırıyor. Bir yarıú atı gibi çeúitli sınavlara hazırlanan çocuklarının hafta
sonu ders programlarını üstlenen, son derece karmaúık a÷ırlıklı not sistemlerini en ince
ayrıntısına kadar bilmek zorunda olan; ama bu iúin gerektirdi÷i mali yükü karúılayabilecek bir
geliri olamadı÷ı için de, erke÷in deste÷ine gereksinimi katlanarak artan orta sınıf annelerin;
sonuçlar açıklandı÷ında çocu÷uyla beraber bütün varoluúsal gerekçelerinin bitti÷ine tanık
oluyoruz.
Bu dönemde ailelerin çocu÷a bir ‘üretim kayna÷ı olarak’ bakmaya baúladı÷ını da görüyoruz.
Gerek orta sınıf ailelerin, çocu÷u bir sınıf atlama aracısı olarak görmesine; gerek alt sınıf
ailelerin yoksullukla baú etme stratejileri içinde çocu÷un kazancını da hesaplar hale gelmesi
meselesine dikkat etmeliyiz. Bu iki durum, çocu÷un de÷erinde de bir de÷iúmeye yol açıyor.
Çocu÷un ve kadının aile içindeki istismarına bu iki durumun da dahil edilmesi gerekiyor.
Ya Benimsin Ya Topra÷ın: Bir økincilleútirme øfadesi Olarak “Kadın øzmir”
Kadının øzmir içindeki dönüúümünü, bu genellemelerden ayrı düúünebilir miyiz? øzmir, Güzel
øzmir, Gavur øzmir, nasıl oldu da “Kadın Kenti øzmir” olmaktan vazgeçip, “Kadın øzmir”
haline dönüúebildi.
Hepimizin izledi÷i son 30 yıllık yukarıda özetlenen süreç, øzmir kadınını da benzer yollardan
etkiledi. Bir yandan yeni-sa÷ politikalara yeterince hızlı uyum sa÷layamayan øzmir’in kenti
dönüútürmede gecikmesi, di÷er yandan taúıyıcı orta sınıfın çöküúü, kenti alabildi÷ine
dönüútürdü. Hepimizin iyi bildi÷i bir yeni-sa÷ ata÷ıyla beraber øzmir, eski orta sınıf liberal
muhafazakârlı÷ından, ahlakçı gericili÷e hızlı bir geçiú halindedir. Kadını iúçi olarak olsa da
üretici bir varlık olarak kabul edebilen eski sistem, yerini hızla kadını ya ailenin ve sistemin
taúıyıcısı veya soka÷ın ikincil varlı÷ı olmaya zorluyor. Kadın ya etnik ve veya dini referansa
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
417
______
dayalı bir hareket içinde dura÷anlaúıp yerini almaya ya da kendini sesli kılmasındansa
hareketsiz kalmaya zorlanıyor. Yoksulluk, iúsizlik ve zorlanmıú göçün artan baskısı da, kadını
ev içine yeniden ve yeniden çekiyor.
Bunlar olurken øzmir Büyükúehir Belediyesi, kenti sadece binaları, alıúveriú merkezleri,
geliúkin altyapısal olanaklarıyla tanıtmaya devam ediyor. 1980’lere kadar øzmir, “mütevazı,
sakin, yazlık, sayfiye, modern, kadın kenti, kadınların kenti, Amazon Smyrnia’nın kenti vb.”
terimlerle tanıtılırken; neo-liberal rüzgârlarla beraber, artık “yatırım”, “destek”, “sanatsal ve
kültürel faaliyet”, “performans”, “baúarı odaklılık”, “dev açılıúlar” gibi yeni-sa÷ ve mu÷lâk
sözcüklerle parlamaya çalıúıyor. Bu süreçte kadına biçilen rol de, kentin kendisine yakıútırdı÷ı
ikincilleútirmeyle eúde÷er oluyor. Bir tür “turistik fark olarak kent” ve “müzeleúme iddiası”
øzmir’in kendisine yeni bir ad bulmasını da beraberinde getirdi: Kadın øzmir.
Bu Kadın øzmir uçarı, romantik, yerel, do÷acı, do÷alcı, kendili÷inden, sıcak, anlaúılmaz,
kendine has, güzel, taze-pembe/beyaz, lezzetli, aykırı, hoú ve vazgeçilmez, özgür vb.
terimlerle anlatılırken; kentin tarifi de artık bunlar üzerinden yapılıyor. øzmir, ikincilli÷e,
farklarını öne çıkaran bir politikayla anılmaya, Türkiye’nin “yaramaz, aykırı ve ama sevimli
ve zararsız, delice úehri” olmaya baúlarken, kadınını da aynı kalıpla tanımlıyor. Kentin
semtleri kadınlara atfedilen edilginleútirme sıfatlarıyla anlatılıyor: “Güzel kızların mekanı,
e÷lence bollu÷u, serbestlik…”
Oysa çeúitli araútırmalar, øzmir’de yoksullu÷un adreslerinin, izole ve damgalı bölgeler
oldu÷unu ortaya koyuyor. Dokuz Eylül Üniversitesi ùehir Bölge Planlamanın çalıúmaları
(Ünverdi, H. 2002), øzmir gecekondularında hemúerilik iliúkilerinin yanı sıra cemaat
örüntülerinin de etkinleúmekte oldu÷unu gösteriyor. øYTE ùehir Bölge Planlama Bölümünün
çalıúmaları, örne÷in Dr. Semahat Özdemir’in çalıúmaları, øzmir’deki konut maliyetinin
østanbul’a çok benzer bir süreçten geçti÷ini, gecekondu mafyasının kentsel alan rantını kiúidıúı-cemaat a÷larıyla ele geçirdi÷ini anlatıyor. Ege Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde Dr.
Cevdet Yılmaz (2004), kentsel dokunun giderek yoksullaúırken insanların izole yerleúimlere
hapsoldu÷unu, dahası giderek aile içine ve kendi içine çekildi÷ini; dayanak sistemlerinin
kadın ve çocuk üzerine çevrildi÷ine dikkatimizi çekiyor. Yine Ege Üniversitesi Kadın
Çalıúmaları programında Müge Boztepe (2005), Asarlık (Menemen) beldesinde, kocaları
Marsilya’ya politik mülteci olarak gitmiú olan Kürt kadınlarının, yalnız bir anne olarak iki göç
arasına nasıl sıkıúıp kaldıklarına; kırsal alandaki güçlerini kaybetme ve kentte güçlenme
stratejilerinden uza÷a itilmeleriyle sonuçlanan kentleúme serüvenlerine iúaret ediyor.
Böyle pek çok çalıúma, bize gerek etnik gerek dini kimliklerini yükümlenmiú olan kadının,
kendi farklılıkları üzerinden bir hareket alanını da yaratamadı÷ını gösteriyor: Farklılıkların
ayrıcalıklı kılınması, farklılıklar arasındaki iletiúimi de engeller ve susturur. Kadının cinsiyet
eúitli÷i talebi, görünen odur ki, ancak vatandaúlık hakları ve sosyal devlet talebiyle birlikte
kurgulanmak zorundadır. Ancak, cinsiyet eúitli÷ine dayalı sosyal devlet anlayıúı, kamusal
görünürlük talebiyle kadın kimli÷ini dönüútürebilir ve özel alanı tartıúmaya açarak, kadını
kısıtlayıcı geleneksel ba÷layıcılıklardan kurtarma potansiyelini de taúıyabilir.
Öte yandan, gerek “Kadın Dostu Kentler Projesi”, gerek henüz imzalanmamıú olan “Avrupa
Kentli Hakları Deklarasyonu” içinde geliútirilmiú olan “Kent içinde kadın’ tasavvuru; cinsiyet
ayrımcılı÷ının önlenmesine yönelik köktenci ve sosyal bir çabayı gerçekleútirmekten uzak
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
418
______
kalmakta, kadınların taleplerini “sosyal yardım taleplerine” indirgemekte, bu süreçte asal roü
de neredeyse sadece yerel yönetimlere tevdi etmektedir.
Sosyal refah ve buna ba÷lanacak olan cinsiyet eúitli÷i talebi, ikincilleúmeyi çoktan
benimsemiú bir yere yönetime ne kadar bel ba÷layabilir? Belediyelerin, büyük müteahhitlik
ile küçük müteahhitlik arasında sıkıúıp kalmıú olan hizmet anlayıúı; kökten bir sosyal devlet
anlayıúını sürdürmekte etkili olabilir mi? Dahası, böylesi bir yerel yönetim anlayıúı ile
kadınların statüsü, bir tür ‘tokenism’ ile maskelenmekte; kadının tanınma talebi, Kadın
øzmir’de, kadınların örgütlü seslerinin yerini alabilmektedir. Dahası, yukarıda sayılan úartlar
altında bakım ve e÷itimin liberalizasyonunu aileye yönlendirmek, aileyi sosyal refah
sistemlerine karúı bir yeni-eski savunma silahı olarak ileri sürmek ne kadar baúarılı ve ayrıca
da ne kadar do÷ru olacaktır? Ailenin bakım ve sosyal sorumluluklarda ne kadar pay ve ne
kadar sorumluluk alması beklenilir?
SONUÇLAR / SORULAR
Yanıt aramamız gereken birçok soruyu úimdiden sormaya baúlamalıyız: Orta ve orta üstsınıflarda “axiologic” olarak kural koyucu olmaya baúlayan ailenin neo-liberalizm içinde bu
görevlerini nasıl devrimcileútirebiliriz? Yeni-sa÷’ın tutucu dünyasından kaçınarak devrimci ve
yeni bir kurumsal ba÷ı kurgulamamızın, dinsel ve geleneksel ketlemeleri var mıdır ve varsa
nelerdir? Kentin içinde, eski özgürlük alanlarını kurabilmemizin yolları nelerdir? Kentin
içinde kadını görünür kılmamızın yolları nelerdir? Bu úartlarda çocu÷un bakımı ve
e÷itiminde, aileyi ve giderek kadını, sorumlu tek kurumsal yapı olarak ele almanın
sorunsalları nelerdir?
Bu tartıúmaları yaparken, toplumsal cinsiyet mevzuuna dikkat etmeli ve aileden söz edildi÷i
her anda bütün sorumlulukların kadınlar üzerinden iúletilmesine yeniden dönmemeliyiz.
Moral e÷itim ve her türlü dini kurumsal e÷itime dikkat etmeliyiz. ønanç sistemleri ve anlamlı
bir dünya arayıúı, moralite üzerinde yükseltilmeye ne oranda uygundur ve úimdiye kadarki
sorunlar nelerdir ve nasıl aúılabilir?
Kadının ve erke÷in ana-baba olarak rollerinin dıúında, yetiúkin e÷itimi için gerekli
donanımlarının yoklu÷u nasıl telafi edilebilir? Bu yoksunlu÷u gidermek için ne türden
alternatif kurumsal yapılar geliútirilebilir?
Sennett, “Bir kent sadece yaúanan bir yer de÷ildir, sadece alıúveriú yapılan, sadece gezmeye
çıkılan, çocuklarımız için oynayacak alanları olan bir yer de÷ildir. Kent, insanı insan kılanın,
yani adalet duygusunun nasıl geliútirilece÷inin, eti÷in anlamlı kılınmasının, benzemez olanın
kendi gibi olma hakkını ö÷renmenin ve onunla konuúabilmenin ö÷renildi÷i yerdir” (Sennett,
R., 1998) demiúti. ùimdi zaman “gerçeklerin” böyle olmuú oldu÷una dair de÷iúmez yargıyı
tersine çevirerek baúlama zamanıdır. Gerçek: De÷iútirilemez baúka türlü olamaz bir varlık
de÷il, bizim ona sordu÷umuz úeyin adıdır. Soru gerçe÷in ne oldu÷uyla ilgili de÷il, gerçe÷in
kimler tarafından ve neden öyle kurgulandı÷ına iliúkin olmalıdır. Kurguyu tersinden
baúlatmanın zamanı gelmedi mi? ùimdi söylenilen ve tanınması istenen haklar de÷il, hak
sahibi olma hakkıdır.
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
419
______
KAYNAKLAR
Boztepe, M., øki Göç Arasında Yanlız Anne Olarak Kadın, Yayınlanmamıú YL. Tezi, E.Ü.
Kadın Çalıúmaları ABD., øzmir, 2005.
Mumford, L., The City in History, Hartcourt and World Inc. New York, 1961.
Sennett, R., http://hjem.get2net.dk/gronlund/Sennett_ny_tekst_97kort.html, 1998.
Sennett, R., Ten ve Taú, Metis Yay., østanbul, 2008.
Ünverdi, H., Sosyo-Ekonomik øliúkiler Ba÷lamında øzmir Gecekondularında Kimlik
Yapılanması, Yayınlanmamıú Doktora Tezi, 2002.
Yılmaz, C., Risk Kavramının Farklı Sosyolojik Yapılarda Araútırılması: øzmir Örne÷i,
Yayınlanmamıú Doktora Tezi, E.Ü. Sosyoloji ABD., øzmir, 2004.
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
421
______
KENTSEL YOKSULLUKLA MÜCADELEDE YEREL YÖNETøMLERøN ROLÜ VE
SOSYAL POLøTøKALARI ÜZERøNE BøR DEöERLENDøRME: øZMøR ÖRNEöø
Araú. Gör. Gökhan Hüseyin ERKAN
[email protected]
GøRøù
Yerel yönetimler oldukça kapsamlı ve karmaúık bir sorun olan kentsel yoksulluk karúısında
kilit konumda bulunan aktörlerdir. Buna karúın merkezi-yerel düzeyde bütünleúik politikaların
olmadı÷ı durumlarda, en iúlevsel oldukları koúullarda bile sorunun çözümüne yönelik önemli
engellerle karúılaúmaktadırlar. Bu bakımdan bir yerel yönetimin günümüz ekonomik ve
toplumsal koúullarında yoksulluk sorununu kendi baúına çözmesi mümkün görünmemektedir.
Kentsel yoksulluk konusu yoksullu÷un çözümü için geliútirilen uygulamalar kadar, bu
uygulamalara altlık teúkil edecek bilginin elde edilmesi, yoksulluk düzeyinin ölçümü, kente
özgü nitelikleri ve yerel yönetimin konuyu ele alıú biçimi ile de do÷rudan iliúkilidir. øzmir
Kenti’nde kentsel yoksulluk konusunda günümüze dek kapsamlı çalıúmalar yapılmamıú
olması, konunun tarihselli÷i göz önüne alındı÷ında, güncel ve yakın zamanlı pratiklerin
de÷erlendirilmesinde önemli bir engeldir. Bu nedenle, bu bildiri, øzmir Büyükúehir
Belediyesi’nin kentsel yoksulluk konusundaki müdahale biçimini, mevcut uygulamaların
baúarı düzeyi üzerinden de÷il, kente yönelik hazırlanmıú en kapsamlı eylem dokümanı olan
Stratejik Plan’da belirtilen hedeflere ve faaliyetlere referansla incelemektedir.
KENTSEL YOKSULLUKLA MÜCADELEDE YEREL YÖNETøMLERøN ROLÜ VE
SOSYAL POLøTøKALARI ÜZERøNE BøR DEöERLENDøRME: øZMøR ÖRNEöø
Bildirinin baúlı÷ı ve içeri÷inde, bir sosyal bilim çalıúmasının nesnelli÷i ve geçerlili÷ine
yönelik dikkat edilmesi gereken üç boyut bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, yerel seçimler
öncesinde, parlamentoda ana muhalefette bulunan bir partinin yerel yönetimler arasındaki en
geliúmiú kentlerden birinde, üstelik Büyükúehir Belediyesi’nde, iktidarda olmasından
kaynaklanmaktadır. Burada, bu konumda olan bir yerel yönetimin geçmiú pratiklerini, üstelik
ülkenin en önemli toplumsal ve ekonomik sorunu olan yoksulluk üzerinden de÷erlendirirken
dikkat edilmesi gereken konular vardır. Bu konuların baúında, bu pratiklerin baúka yerel
yönetimlerdeki tezahürlerinin ve örneklerinin de kıyaslama yoluyla de÷erlendirmeye
katılması zorunlulu÷u vardır. Tam da bu de÷erlendirme sayesinde konunun siyasi
yaklaúımdan sıyrılıp bilimsel, teknik, bürokratik ve yönetimsel düzeyde ele alınabilmesi
mümkündür. Ancak bu kıyaslamaya dayalı de÷erlendirmenin de kendi içinde kısıtları
bulunmaktadır. Zira yoksulluk olgusu, en genel çerçevede belirli özellikler gösterse de, belirli
co÷rafi ve toplumsal formasyonlarda farklı etkenler ve içsel dinamikler açısından farklılık
gösterebilmektedir. Örne÷in, Güneydo÷u Anadolu Bölgesi’nde yaúanan yoksullu÷un Zorunlu
Göç ve onun yarattı÷ı psikolojik travma boyutlarıyla olan iliúkileri ile Batı Kentlerimizde
yaúanan genellikle ekonomik temelli yoksullu÷un boyutlarının, hem ele alıú yöntemi hem de
çözüm stratejileri bakımından farklılaúaca÷ı beklenmelidir. Di÷er yandan, kıyaslamaya konu
olacak kentler ve bu kentlerin yerel yönetimlerinin pratik uygulamalarına konu olan yerel
halkın kültürel örüntüleri ve bu uygulamanın yöntem ve araçları eúlenik de÷ildir. Üçüncü
olarak, bu tür bir kıyaslamanın yapılabilmesi için ne yerel yönetimlerin ne de ulusal veri
tabanının yeterli alan araútırması ve arúiv depolaması yaptı÷ını söylemek mümkün de÷ildir.
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
422
______
Bir di÷er deyiúle, yoksulluk sorununun ülke düzeyindeki nitelikleri ve co÷rafi farklılaúması
kavranmadan, belirli bir kentte çalıúılması her koúulda indirgemecilik suçlamasıyla karúı
karúıya kalacaktır.
Kıyaslama üzerinden gitmeyecek bir de÷erlendirme ise, her koúulda, normatif yorumlar
do÷urmaktadır. Bir kentteki pratiklerin ve tikel uygulamaların eleútirisi üzerinden
kurgulanacak bir de÷erlendirme kolay bir iútir. Üstelik her eleútirinin önemli düzeyde
geçerlili÷i olacaktır. Ek olarak, bunu bir sözlü ve yazılı bildiri üzerinden gerçekleútirmenin,
iddiaların yanıtlanması açısından, iddia sahibine, yani bildirinin kendisine, önemli avantajlar
sa÷ladı÷ı da görülecektir. Bir di÷er deyiúle, bu iddialar yanıtlanmadıkça kayıtlara geçecek ve
iktidar siyasetinin eleútiri malzemelerinden birine dönüúebilecektir.
Bildiri baúlı÷ında bulunan ve dikkate alınması gereken ikinci boyut ise øzmir’de yoksulluk
konusunda yeterli düzeyde ve kapsamda çalıúma yapılmamıú olmasından dolayı bildiri
sahibinin yetersiz bilgi-veri üzerine kurguladı÷ı bir sunumun spekülasyon yaratma
olasılı÷ıdır. Bu bilgi-veri eksikli÷i sorunu konunun metodolojik olarak eksik ele alınması
sonucunu do÷urmaktadır. Bugün øzmir Kentinde yapılmıú olan yoksulluk1 konusundaki sınırlı
sayıdaki çalıúmalar konunun yeterli olarak ele alınmadı÷ını belirtmektedir. “Tüm bu
sorunlara karúın, son yıllarda en azından øzmir’de yerel yöneticilerin ve biz plancıların
gündeminde, gecekondu ve alt gelir grubu kentlilerin barınma sorunu, neredeyse yer
almamaktadır. Bunun bir nedeni, son yıllarda yo÷un bir biçimde yaúanmakta olan ekonomik,
toplumsal dönüúümler ve buna paralel olarak bilimsel zeminde yaúanan kavramsal
tartıúmalar olurken, bir di÷er nedeni de, bir önceki dönemin gecekondu ve kaçak yapılarına
uygulanan af yasaları ve bu bölgelerin yaúadıkları dönüúümlerdir. Giderek alt gelir grubu
kentlilerin barınma sorunu, “onlar kendi sorunlarını çözer” biçiminde görülmeye
baúlanmıútır.” (Özdemir, S. vd. 2002; 155). Benzer úekilde øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin
Stratejik Planı’na altlık teúkil eden ve kentteki ekonomik durum, istihdam gibi verileri içeren
tespit ve analizler, øl Geneli verilerine dayalıdır.2 Rapordaki veriler Büyükúehir Belediyesi’nin
yetki alanı dıúındaki nüfusu da kaplamakta, dolayısıyla il merkezinin ve kent merkezinin
sosyo-ekonomik profiline iliúkin bir perspektif sa÷lamamaktadır3. Bir yandan kentin mevcut
yapısına iliúkin veriler yetersiz ve il genelinde iken, di÷er yandan sorunların tarihsel
birikimini ortaya çıkaracak bir veri tabanı yetersizli÷i bulunmaktadır. Yeterli ve do÷ru bilgi
üzerine kurulmayan teoriler ve pratikler bu bakımdan spekülasyon yaratmaya açıktır. Bu
durum aynı zamanda, kentsel yoksullu÷un geçmiúine iliúkin bir bilginin elde olmamasından
dolayı bütüncül kavranmasına engel teúkil etmektedir. Yoksulluk konusu gibi tarihselli÷i ve
oluúum koúulları uzun döneme yayılmıú toplumsal sorunların, yalnızca belirli bir tarihsel
dönem içinde de÷erlendirilmesi, onun iliúkili oldu÷u birikimsel süreçleri dıúlamak anlamına
gelmektedir. Dolayısıyla, tehlike úu noktadadır: yerel yönetimin yoksullu÷u çözmek üzerine
geliútirdi÷i bir uygulama onu belki meúru belki de geçersiz kılacak ba÷lamından ve
1
Burada yoksulluk kavramı gecekondu ile iliúkili olarak ele alınmaktadır. Buna karúın yoksulluk gecekondudan
daha kapsamlı bir olgudur. Basitçe ifade edersek, gecekondu bir yoksulluk sorunudur ama yoksulluk sadece
gecekonduda yoktur. Gecekondu konusunda da, daha kapsamlı olan ve daha geniú kitleleri kapsayan yoksulluk
konusunda da øzmir Kenti’nde yeterli düzeyde çalıúma yapılmamıútır.
2
Özellikle konumuzla ilgili verilere iliúkin bilgilerin kent düzeyinde de÷il il genelinde oldu÷u úu sayfalardan
izlenebilir: 28, 29, 32, 64, 65, 66
3
“øúgücüne iliúkin veriler DøE’nin 2000 yılı raporlarıyla sınırlıdır. DøE Hane Halkı øúgücü Anketi’nden øzmir il
merkezi (Güzelbahçe, Narlıdere, Balçova, Buca, Gaziemir, Konak, Bornova, Karúıyaka, Çi÷li ilçelerini
kapsamaktadır) için elde edilen veriler, 2003 yılına kadar gelmektedir.” (øzmir BùB, Stratejik Plan, sayfa 29)
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
423
______
nedenselli÷inden soyutlanarak, bir kendinde-úey olarak de÷erlendirilecektir. Bu durumda,
de÷erlendirmenin kendisi eleútiriye ve çökmeye yatkındır.
Baúlıktaki üçüncü dikkate alınması gereken nokta, yoksulluk konusunun kendi niteliklerinden
ve onun yerel yönetimlerle iliúkisinden kaynaklanmaktadır. (Kentsel) yoksulluk sorunu hiçbir
koúulda yalnızca yerel yönetimlerin kendi baúlarına çözebilece÷i bir sorun de÷ildir. Yapısal
olarak, kapitalist üretim biçiminin toplumsal iliúkileri belirledi÷i toplumlarda, bir di÷er
deyiúle içinde yaúadı÷ımız günümüz toplumunda, yoksulluk sistematik olarak üretilmektedir.
Yoksullu÷un, bu türden bir üretim iliúkileri a÷ı içinde azaltılmasına yönelik söylemler ve
çalıúmalar úüphesiz olacaktır, ancak bu yapısal koúullar içinde yoksullu÷un ortadan
kaldırılaca÷ını ifade ve vaat etmek, bir ütopya de÷il kandırmacadır. Dolayısıyla, hane halkının
yoksullukla baú etme stratejilerinin baúarı düzeyi gibi, yerel yönetimlerin yoksullu÷a karúı
ürettikleri siyasalar da kısıtlı etkiye sahip olacaktır. Bu nedenle, yerel yönetimlerin yoksullu÷a
karúı ürettikleri herhangi bir siyasanın ve uygulamanın baúarı düzeyi daha en baútan kırılmaya
açıktır. Daha net ifade etmek gerekirse, yoksulluk sorunu, buradaki örnekte oldu÷u gibi,
yalnızca øzmir’e özgü, øzmir kentinde ortaya çıkmıú ve øzmir Yerel Yönetimi’nin kendi baúına
çözebilece÷i bir sorun de÷ildir. Buna karúın, yerel yönetimler, özellikle son yirmi küsur yıllık
toplumsal ve siyasal dönüúümlere ba÷lı olarak kentsel sorunlar karúısında kilit konumdadır.
Her ne kadar belirtildi÷i gibi yerel yönetimlerin en iúlevsel oldu÷u durumda bile yapabilirli÷i
kısıtlı olsa da, yerel yönetimlerin uygulamaları kentsel yoksullu÷un azaltılmasında merkezi
konumdadır. Söylem úu úekle de bürünebilir: “Yoksulluk sorunu øzmir’de çıkmamıútır ki
øzmir’de çözülsün”. Dolayısıyla, buna yönelik bütünleúik ve merkezi-yerel politikaların
birbirini destekledi÷i siyasalara ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç karúılanmadı÷ı sürece yerel
yönetimin uygulamaları iyi niyetle dahi olsa beklenen baúarı düzeyini elde etmede sınırlarla
karúılaúacaktır. Bu, aynı zamanda merkezi yönetimin de baúarısızlı÷ı anlamına gelecektir.
Burada kritik olan nokta, yerel yönetimin bu yapısal sınırlar içinde uygulamalarına rehberlik
edecek öncelikler, niyetler ve ilkeleri tanımlamasıdır. Kentsel yoksulluk konusunda
yönetimsel baúarının aranaca÷ı ilk aúama bu noktadır.
Peki, bir yerel yönetimin ça÷ımızın en önemli toplumsal sorunu olan yoksulluk karúısında
üretti÷i siyasalar ve uygulamalar, yetersiz bilgi kaynaklarının kısık ıúı÷ında, siyasi
manipülasyona olanak sa÷lamayacak úekilde nasıl de÷erlendirilebilir?
Bu soruya yanıt aramak için öncelikle olgunun tanımlanması, kavranması, onu ortaya çıkaran
nesnel koúulların belirlenmesi ve kapsamlı stratejiler üretilmesi en temel önkoúullardır.
Kentsel dönüúüm projelerinin günümüzdeki pratiklerinde oldu÷u gibi yoksullu÷u yoksullu÷un
en görünür oldu÷u gecekondu alanlarını yıkmak ve apartman daireleri oluúturmak yöntemiyle
çözmeye çalıúmak, bu önkoúulların tarif edilmemesinden kaynaklanmakta ve sonuçları çok
daha yıkıcı, yoksullu÷u azaltmak yerine baúka bir alana taúımak ve hatta arttırmak olarak
ortaya çıkmaktadır.
Bildiride bu metodolojik ve konjektürel sorunları aúmak amacıyla, öncelikle yoksulluk
kavramı ve çeúitli tanımları tartıúılmaktadır. Ardından, çok kapsamlı ve karmaúık bir konu
olan kentsel yoksullu÷un, bir yerel yönetim tarafından nasıl ele alınabilece÷ine yönelik
de÷erlendirmeler yapılacaktır. Takiben, øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin kentsel yoksulluk
konusunda geçmiúteki uygulamalarına de÷il, bu konuyu nasıl ele almıú oldu÷una ve gelecekte
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
424
______
ne tür uygulamalara niyetlendi÷ine yönelik bir de÷erlendirme, Büyükúehir Belediyesi
Stratejik Planı’na referansla incelenecektir.
Bir yerel yönetim, sorumlu oldu÷u kentte sorunlar arasında yoksulluk sorununu saymıyorsa,
bu iki nedenle olabilir: ya kentte yoksulluk sorunu ciddi düzeyde de÷ildir, ya da yerel yönetim
yoksulluk sorununa öncelik vermemektedir. ølk nedenin günümüzde hiçbir kentte geçerli
olmadı÷ını görmek zor de÷ildir. Dolayısıyla, ikinci neden üzerine yapılacak bir
de÷erlendirme, yerel yönetimin yoksulluk konusundaki baúarısını ölçmeye yönelik bir açılım
sa÷layacaktır. Burada önem verilen nokta yerel yönetimin geçmiú dönem uygulamalarında
yoksullu÷a karúı baúarılı olma düzeyinden çok, bu soruna e÷ilmek ve onu çözmek için nasıl
bir niyet sergilemiú oldu÷u ile ilgilidir. Yukarıda da vurgulandı÷ı gibi, yerel yönetimin tek
baúına uygulamalarıyla yoksulluk sorununu çözmesini beklemek gerçek dıúı bir beklenti
olacaktır. Bu de÷erlendirmede, Stratejik Plan’ın seçilme nedeni, Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu, ilgili yönetmelikler ve Devlet Planlama Teúkilatı tarafından sürülen iki adet
stratejik plan rehberinin tanımladı÷ı içeriklerle birlikte kente yönelik en güncel ve kapsamlı
tespit, analiz, amaç ve proje metni olmasıdır. øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin orta ve uzun
vadeli kentsel sorunları çözmeye yönelik stratejilerini listeleyen ve gerçekleútirmeyi taahhüt
etti÷i faaliyetlerin incelenebilece÷i daha kapsamlı ve bütüncül baúka bir metin
bulunmamaktadır4.
Kentsel Yoksulluk Konusunda Tanımlar ve Yaklaúımlar
Kentsel yoksulluk çok kapsamlı ve karmaúık bir olgudur. Kentsel yoksulluk konusundaki
çalıúmalar daha ilk aúamada, temel tanımlar ve kavramlar konusunda bile sorunlarla
karúılaúmaktadır. Bunlardan bir tanesi, kentsel yoksulluk konusunda bir ikircim
yaratmaktadır. Kentsel yoksulluk yoksullu÷un özgün bir boyutu mudur yoksa yalnızca kentsel
alanlarda yaúanan yoksullu÷a mı referans etmektedir? E÷er özgün bir yoksulluk biçimi ise
onu genel anlamdaki yoksulluktan veya kırsal yoksulluktan ayıran temel özellikler nelerdir?
E÷er yoksullu÷un yalnızca mekansal olarak kentlerde araútırılması ve bulgulanmasına
referans ediyorsa, buna kent içinde yoksulluk demek daha do÷ru de÷il midir? Bu ve benzer
sorular, oldukça büyük bir literatür yaratmıú olmasına karúın, kentsel yoksulluk
çalıúmalarında net olarak yanıtlanmamıú sorulardır. Örne÷in, UN-HABITAT (2003) kentsel
yoksullu÷u kentlerdeki yoksulluk olarak ele alırken, Binyıl Kalkınma Hedefleri’nde tanımı
genel yoksulluktan farklılaútırmamaktadır. Benzer úekilde, yoksulluk sınırı belirlemeleri kırsal
ve kentsel alanlardaki yoksulluk için de farklılaúmamaktadır (Lichter ve Johnson. 2007).
Bir di÷er sorun, yoksulluk kavramının içeri÷inin ve kapsamının geniúli÷i ile iliúkilidir.
Kavram ne kadar geniú alınırsa o denli karmaúık hale gelmekte ve operasyonel olarak ölçümü,
çözüm önerileri sunulması ve uygulaması sıkıntılar yaratmaktadır. Buna karúın, kavramın
genellikle yapıldı÷ı gibi gelir düzeyi ve önceden belirlenmiú yoksulluk sınırları ile
kurgulanması olgunun kendisinin farklı toplumsal oluúumlarda ve co÷rafyalarda
homojenleútirilmesine neden olmaktadır. Bu durum, yoksullu÷un çözülmesine yönelik
uygulamaların kısmi ve genellikle de etkisiz olması sonucunu do÷urmaktadır. Sackrey’e göre
(1973: 50), yoksullu÷un sorunsallaútırılma biçimi yoksullu÷un çözümüne yönelik en uygun
øzmir Büyükúehir Belediyesi Mali Yıl Performans Programı Raporları Stratejik Plan’a göre hazırlanmıú izleme
metinleridir. Dolayısıyla bu raporların hazırlanmasında temel doküman yine Stratejik Plan Raporu’dur.
4
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
425
______
siyasanın belirlenmesinin de ilk aúamasıdır. Buna karúın, literatürün bu tür bir
kavramsallaútırma baúarısı gerçekleútirdi÷ini söylemek mümkün de÷ildir.
Bir baúka sorun, özellikle pratik çalıúmalarda yoksulluk konusunda bir veri kıtlı÷ı
yaúanmasıdır. Genellikle ülke ölçe÷inde devlet eliyle toplanan kalkınma ve refah düzeyi
istatistikleri yoksullu÷un homojenleútirilmesine neden ve farklı alanlarda bu olgunun
oluúmasında etken olan içsel dinamiklerin yakalanmasına engel, olabilmektedir (Anglin ve
Holcomb, 2002). Veri kıtlı÷ı, do÷al olarak, olgunun kavranması, ölçülmesi ve çözümüne
yönelik olanakların ve stratejilerin de dar kapsamda tutulması anlamına gelmektedir.
Baúka pek çok sorun arasından ön plana çıkan bir di÷er sorun ise, yoksulluk konusunun
kapsamlılı÷ı nedeniyle, genellikle konunun niceliksel boyutlarının çalıúmalara dahil
edilmesidir. Bu eksikli÷e karúın antropoloji alanındaki çalıúmalar ba÷ımsızlık, güvenceli olma
durumu, öz saygı, kimlik, yakın toplumsal iliúkiler, karar alma özgürlü÷ü, hukuki ve politik
haklar gibi özellikleri de kapsam içine almaktadır (Masika vd, 1997).
Yoksulluk konusunda çok çeúitli tanımlamalar vardır. Genel olarak yoksulluk, insanların en
temel fiziksel gereksinimlerinin karúılanamamasına iliúkin bir sorun olarak görülmektedir
(UPL, 2002). Yoksulluk, fiyat artıúı, ekonomik úok, do÷al afet veya ciddi sa÷lık sorunlarını
karúılamaya yönelik kaynakların ve gelirin yetersiz olması (IIED, 2006); mali, davranıúsal,
zihinsel, ruhsal, fiziksel, destek sistemlerine yönelik iliúkisel, eriúimsel, bilgisel kaynakların
yetersizli÷i veya yoklu÷u durumu (Payne, 2005: 7); mutlak yoksulluk tanımında insanların
asgari geçim standartlarını karúılayacak gelir durumunun olmaması durumu5, göreli yoksulluk
tanımında içinde yaúanan toplumda asgari geçim standartlarını karúılayacak gelir durumunun
olmaması durumu, geçinme (subsistence) yoksullu÷u tanımında kaynakların uzun süre kıt
oldu÷u durumda insanların hayatlarını sürdürebilmek için gerekli kaynaklara ve kapasiteye
sahip olmaması durumu (UN-HABITAT, 2002); kronik yoksulluk tanımında yoksullu÷un
sürmesi ve devam etmesinde kilit konumda bulunan koúulların ve geçici dinamiklerin
bulunması durumu (Bebbington, A. 2007) gibi belirli olanakların ve kaynakların yetersiz
olması durumuna referansla tanımlanmakta ve çeúitlenmektedir.
Bunlar dıúında, yoksullu÷un iliúkisel tanımları bulunmaktadır. Burada, yukarıda da belirtildi÷i
gibi yoksullu÷un bir boyutu de÷erlendirilmekte veya belirli bir kavram çerçevesinde
açıklamalar getirilmektedir. Örne÷in Kalkınma Kuramlarında yoksulluk refah düzeyi
düúüklü÷ü ile eúanlamlı kullanılmaktadır (Kabas, 2007). Bir baúka kavram olan kırılganlık
(vulnerability), yoksullu÷un savunmasızlık, güvencesizlik, risk, úok ve baskıya maruz kalma
boyutlarına gönderme yapmakta; yetkililik kavramı bireylerin veya hane halkının kiúiler
arasında el de÷iútiren kaynakları yönetebilmesinin karmaúık iliúkilerine gönderme yapmakta;
sosyal dıúlanma kavramı bireylerin veya grupların otoritelerin olmaması veya
olanaksızlaútırılmalarıyla açıklanmakta (ILO, 1996, Masika vd. 1997 içinde); de÷er sahipli÷i
yaklaúımı yoksullu÷u yaúamsal araçların mülkiyetinin durumu ile tanımlamakta (Baharo÷lu
ve Kessides, 2000); kapasite kavramı yoksullu÷u düzenli gelir, iú ve üretici de÷erlerin
eksikli÷i, sosyal güvenlik a÷ına eriúim olanaklarının eksikli÷i, e÷itim, sa÷lık, bilgi, kredi, su
5
Dünya Bankası bu asgari geçim standartlarının günlük 1$ gelir ile karúılanabilece÷ini belirlemiútir.
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
426
______
ve sa÷lık önlemlerine eriúimin eksik olması ve son olarak politik güç, katılım, itibar ve
saygının eksik olması durumu ile iliúkilendirerek açıklamaktadır6 (UNESCAP, 2007).
Dolayısıyla, bu tür yaklaúımlar yoksul olarak belirlenen kesimlere dıúsal etkiler ve destek
vererek, kapasite arttırma yöntemleri kullanarak sorunun çözülmesini önermektedirler. Dıúsal
bir grup, yetersiz nesnenin kapasite eksikli÷ini ve yetersiz oldu÷u bileúenleri geliútirecek
katkılar sunmaktadır (Brown, LaFond, ve Macintyre, 2001). Bu tür uygulamalar özellikle
yerel yönetimler tarafından do÷rudan parasal yardım, yemek yardımı gibi maddi boyutlarla
veya kısmi e÷itim faaliyetleri gibi sürece yayılan desteklerle uygulanmaktadır. Oysa bu tür
uygulamaların süreklili÷i ve sorunu çözmeye yönelik kapsamı yeterli olmamakta,
uygulamaların baúarı düzeyi düúük çıkmaktadır.
Aslında, buradaki kapasite ve yetersizlik durumu sosyal politikanın hastalıklı retori÷ine iúaret
etmektedir. Yoksullu÷u bir hastalık olarak tanımlamakta, yoksulları belirli becerilere sahip
olmayan, sa÷lıksız, bilgisiz, yeterli düzeyde yaúamalarını sa÷layacak parasal kaynaklara
eriúme ve sahip olma yetileri olmayan iradeler olarak betimlemektedir7. Dolayısıyla çözüm
önerileri bu eksikli÷i gidermeye yönelik reçetelere benzetilebilir.
Buna karúın, gerçekte, yoksulluk pratikleri ve öznel görüntüleri, nesnel koúullarının ve
dinamiklerinin çözümlenmesini güçleútirebilmektedir. Bu noktada yoksullukla baú etme
stratejileri olarak bireylerin bir anlamda kendi stratejilerini geliútirmeleri söz konusu
olabilmektedir. Buna ba÷lı olarak öznel koúullar ve giriúimler yoksullu÷un
homojenleútirilerek incelenmesinin önünde bir engel haline gelmektedir. UPL’ye göre (2004),
Ankara, Zonguldak, Diyarbakır ve ùanlıurfa’da yapılan alan çalıúmalarının karúılaútırmalı
örne÷i yoksulluk konusundaki genellemelerin ciddi bir eleútirisini ortaya çıkarmıútır.
øzmir Büyükúehir Belediyesi ve Yoksulluk Algısı
øzmir Büyükúehir Belediyesi sorumluluk alanındaki kentte yoksullu÷u nasıl ele alıyor? Bir
yerel devlet örgütlenmesi olarak resmi bilgileri, øzmir’deki yoksullu÷u ne düzeyde ölçmüútür?
Bu ve benzer sorulara yanıt verdikten, yani uygulamalarının altyapısını ve bilgi kayna÷ını
hazırladıktan sonra, bir yerel yönetimin yoksulluk konusundaki uygulamalarını
de÷erlendirmek mümkündür.
Yukarıda da de÷inildi÷i gibi øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin Stratejik Planı8, kente iliúkin en
temel eylem rehberi ve bilgi kayna÷ıdır. Stratejik Plan’da bulunan ve kentteki yoksulluk
sorununa iliúkin uygulamalara temel teúkil eden bilgiler aúa÷ıda özetlenmektedir.
6
UNDP, UN-HABITAT ve UNESCAP’ın kullanmakta oldu÷u bu yaklaúım Amartya Sen’in çalıúmalarına
dayanmaktadır.
7
Charles Sackrey (1973) bu yaklaúımı Cehennemlik Yoksullar Teorisi (Theory of Unheavenly Poor) kapsamına
alarak eleútirir. Teori isminin Türkçe’ye çevrim kusuru úahsıma ait.
8
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyarınca kamu kurum ve kuruluúları tarafından hazırlanmıú olan
stratejik planların, ilk örnekler oldu÷u için, çeúitli sorunları bulunmaktadır. Bunun baúında, paydaú analizinin bir
analiz de÷il listeleme üzerine kurulmuú olması, GZFT analizinin yeterince önem verilmeden hazırlanmıú olması,
faaliyetler arasında bütünlü÷ün ve eklemlenmenin yeterince organize edilememiú olması, performans kriterleri
ve ölçütlerinin tanımlanmasında güçlükler olması gibi sorunlar gelmektedir. Ancak bu tür sorunlar kamu kurum
ve kuruluúlarının de÷il merkezi yönetimin stratejik planı yasalaútırırken düzenledi÷i özdenetim ve onay durumu
ile iliúkilidir. Stratejik planlar üzerinde DPT Müsteúarlı÷ı, yerel yönetimlerde kapasite geliútirme yöntemi olarak,
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
427
______
1- “øzmir ili; kiúi baúına gelir düzeyi, sanayileúme derecesi, ihracat ve ithalata katkısı, sanayi
istihdamının yüksekli÷i, ekonomik faaliyetin çeúitlili÷i ve zenginli÷i açısından Türkiye’nin en
geliúmiú illeri arasında olup, DPT’nin 2003 yılı sosyoekonomik geliúmiúlik sıralamasında 81
il arasında üçüncü sırada yer almaktadır… Bununla birlikte, son yıllarda øzmir ilinde
GSYøH’nın artıú hızı Türkiye ortalamasının altında seyretmektedir. Ekonomik krizin yaúandı÷ı
1994 yılını takip eden 6 yıl içinde GSYøH’nın sabit fiyatlarla yıllık bileúik büyüme hızı
Türkiye’de yüzde 4,5, Ege Bölgesi’nde yüzde 4 olarak gerçekleúirken, øzmir’de yüzde 3,2
olmuú ve øzmir’in Türkiye’nin GSYøH’sı içindeki payı yüzde 8,2’den yüzde 7,6’ya inmiútir.
Ülke gelirinde øzmir ilinin göreli payındaki bu durgunluk ve hatta gerileme e÷iliminin
ardında yatan temel etmenler arasında giriúimcilik yapısı, kamu yatırımlarının azalıúı,
teúviklerin ve özel sektör yatırımlarının gerilemesi, yabancı sermayeli yatırımların
çekilememesi ve hatta var olan yatırımların kaçıúı, yerel sermayenin østanbul’un çekimine
kapılması, ekonomik krizler vb. sayılabilir.” (sayfa 28).
2- “Hane baúına düúen kiúi sayısı bakımından øzmir’de 100 kiúiye 35 konut, hane baúına da
yaklaúık olarak 4 kiúi düúmektedir. Bu açıdan bakıldı÷ında øzmir Türkiye’de østanbul, Bursa,
Ankara ve Antalya gibi kentler arasında en uygun konut koúullarına sahip úehir
gözükmektedir.” (sayfa 64)
3- “øzmir’de 1000 kiúi baúına düúen kayıtlı suçlu oranı 4,18’dir. Bu açıdan øzmir Adana’dan
sonra en güvenli kent olarak karúımıza çıkmaktadır. Öte taraftan Türkiye’deki kentlerin
genelinin Avrupa kentlerinden daha düúük suç soranlarına sahip oldu÷u görülmektedir
(Eurostat, 2003, Emniyet Genel Müdürlü÷ü Asayiú Verileri 2004)”. (sayfa 65)
4- “úehir karúılaútırmasında øzmir, iúsizlik oranları açısından Türkiye’de østanbul’dan sonra
ikinci en yüksek iúsizlik oranına sahip úehirdir9… Di÷er kentlerle karúılaútırıldı÷ında
øzmir’deki kadın iúsiz nüfus oranı, Türkiye genelinde en yüksek orana sahiptir. øzmir’deki
kadın iúsiz nüfus oranı %28,2, erkek iúsiz nüfus oranı %14.5’tir… Türkiye’deki kentler içinde
øzmir, okur-yazarlık bakımından 4. en yüksek orana sahiptir. Ancak oranların yüzdesine
bakıldı÷ında øzmir ile østanbul, Ankara ve Antalya arasında oldukça küçük sayısal farklar
bulunmaktadır (DøE øl Göstergeleri 2003).” (sayfa 66)
Bu durum tespitinden sonra Büyükúehir Belediyesi çeúitli konularda kurumsal GZFT10 analizi
yapmıútır. Ancak GZFT analizinin dili ve detay düzeyi bir de÷erlendirme yapabilmek için
uygun de÷ildir. Buna karúın analiz sonucunda ortaya çıkan tespitlerde konu ile iliúki
kurulabilecek birkaç nokta bulunmaktadır.
“
Güçlü Yönler
• Kar kaygısı gütmeden hizmet sunabilen bir kurum olması
sadece rehber hazırlama (iki adet rehber hazırlanmıútır) ve tavsiye niteli÷inde (Ek-7, Genel Gerekçe) yetki
üstlenmiútir. Dolayısıyla, yerel yönetimlerin bu planları merkezi yönetimin gözetiminde ve deste÷inde
gerçekleútirilmemiú oldu÷u için yetersizlikler göstermektedir.
9
Bu bulgular, genellikle iúsizlik ve suç oranı arasında do÷rusal iliúki oldu÷unu savlayan yaklaúımların tersini
ortaya koymaktadır. Buradan hareketle, gecekondu alanlarının ve kentsel dönüúüme konu olan alanların
güvensizli÷ini gerekçe göstererek yıkılmasını öngörmek ve meúrulaútırmak øzmir için geçerli olmayacaktır.
ùüphesiz, bu geçerli olmama durumu Stratejik Plan’da belirtilmiú olan øl Geneli verilerinden ve yalnızca iki
de÷iúkenli ba÷ıntıdan çıkarılabilecek bir bulgudur.
10
øngilizcesi SWOT analizi olan yöntem (Güçlü Yönler, Zayıf Yönler, Tehditler, Fırsatlar)
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
428
______
• Yeterli mali kaynak ve imkanlara sahip olması
• Fiziki çalıúma koúullarının yeterli olması
• E÷itimli, nitelikli ve deneyimli personele sahip olması
• Teknolojik altyapının yeterli olması
• Sayıca yeterli personele sahip olması
• Hizmet araç, gereç ve ekipmanın yeterli olması
Zayıf Yönler
• Nitelikli ve teknik personel eksikli÷i
• Hizmet tesislerinin ve çalıúma mekanlarının yetersiz olması
Tehditler
• Gecekondulaúma
• Çarpık Kentleúme ve imar aúarı
• øúsizlik
• øzmir’in göç alması
• Yeúil alanların hızla azalması
• Özelleútirme politikaları
Fırsatlar
• øúgücü temin kolaylı÷ı
• Kentsel merkezleúme ve yo÷unluk” (sayfa 68-70)
Buradaki analiz sonuçlarındaki, örne÷in nitelikli ve deneyimli personel varlı÷ı, tesis yeterlili÷i
gibi hem güçlü hem zayıf yön olarak belirlenmiú çeliúik ifadeler bu çalıúmanın konusu
de÷ildir. Ancak, bu analizden çıkan sonuç bir yerel yönetim birimi olarak Büyükúehir
Belediyesi’nin kentsel sorunlar karúısında mali, örgütsel ve teknik açıdan kurumsal
kapasitesinin yeterli oldu÷u izlenimi vermektedir.
Bütün bu durum tespiti ve analizlerin ardından Büyükúehir Belediyesi’nin 2006–2017
döneminde gerçekleútirmeyi taahhüt etti÷i faaliyetler listelenmektedir. Di÷er bir deyiúle,
yukarıdaki bilgiler ve sorun tanımlamalarına dayanarak, yapılması gereken iúler bir programa
ba÷lanmaktadır. Büyükúehir Belediyesi’nin bu dönemde øzmir’deki yoksulluk konusunda
yapmayı planladı÷ı faaliyetler, bu konuyu hem nasıl ele aldı÷ını hem de ne tür uygulamalar
gerçekleútirece÷ini belirtmektedir.
-
Mevzuatın ön gördü÷ü Kent Konseyi Yönetmeli÷i tasla÷ında ön görülen özel ilgi
gruplarına ait Yerel Gündem 21 meclislerinin oluúturulması ve belediye birimlerinin
meclislere katılımının sa÷lanması
• Özürlüler Meclisi
• Yaúlılar / kıdemli hemúehriler
• Çocuk Meclisi
• Gençlik Meclisi
• Kadınlar Meclisi
• Mahalle Meclisleri (sayfa 80)
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
429
______
x “Hedef: Tüm kentin planlı ve sa÷lıklı geliúmesini sa÷lamak için kentin sa÷lıksız
x
-
-
yapılaúmıú çarpık kentleúmiú bölgelerinin yenilenmesi (sayfa 92)
“A Belediye taúınmazlarının kentsel yenilemeye ve dönüúüme yönelik olarak
de÷erlendirilmesi (sayfa 92)
“B Kentsel Yenilemeye yönelik Toplu Konut yapılması”(sayfa 92)
ilçe/ilk kademe belediyeleri ve ilgili kurumlar ile Kentsel Yenilemeye yönelik ortak
projeler yürütmek (sayfa 93)
Gecekondu bölgelerinde arsa tahsisi yapılması (sayfa 93)
Gecekondu yasasına istinaden gecekondu arsa ve konut tahsisi (sayfa 93)
Belediyemize ait sosyal konutların dar gelirli vatandaúlara tahsisinin sa÷lanması
(sayfa 94)
øzmir Büyükúehir Belediye sınırları içinde yaúayan herkese yataklı ya da ayaktan eúit
olarak kaliteli, ekonomik sa÷lık hizmeti sunmak, sa÷lık konusunda bilinçlenmiú bir
toplum oluúmasını sa÷lamak. (sayfa 101)
Hedef: Kentin deste÷e ihtiyaç duyan kesiminin ihtiyaç duydukları alanlarda
desteklenmesi11”
øhtiyaç sahibi ö÷rencilerin tespiti önceliklendirilmesi ve ihtiyaçlarının temini
Kadın, iúsiz genç ve çocuklara dönük mesleki e÷itim, beceri ve kültürel e÷itim ile
yaúam kalitesini arttırarak toplum bilincini yükseltmek amacıyla sosyal kültürel ve
sportif aktiviteler yapılabilecek, psikolojik ve hukuki danıúmanlık hizmetleri verilecek
semt merkezleri iúletmek
Risk altındaki çocukların sokak çocu÷u olmalarını engellemek amacı ile sosyal destek
merkezleri kapsamında e÷itim çalıúmaları yapılması
Fakir, muhtaç ve ihtiyaçlı kiúilere yardım amaçlı ayni ve nakdi yardımların yapılması
Baúarılı ve ihtiyaçlı üniversite ö÷rencilerine burs verilmesi
Maddi koúulları elvermedi÷i için engelli malzemesi alamayan kiúi ve kurumlara
malzeme temini
Engelli kiúilere (çocuklar ve zihinsel engelliler hariç) mesleki, hukuki, psikolojik,
kültürel ve sosyal faaliyetler ile destek sa÷lamak özgüvenlerini kazanmaları ve yaúam
kalitelerini arttırmaya yönelik Engelli Merkezinin faaliyeti
Engelli, kimsesiz, hasta yaúlı ve bakıma muhtaç insanlar ile ihtiyaçlı çocukların tespit
edilerek sa÷lık-bakım hizmetlerinin evlerinde verilmesi ve/veya ilgili merkezlere
yönlendirilmeleri.
øhtiyaçlı ö÷rencilere üniversite ö÷rencilerince etüt çalıúması”
Bu faaliyetlerle birlikte di÷er tüm faaliyetler aúa÷ıda belirtilen vizyonu gerçekleútirmeye
yöneliktir:
øzmir Kent Vizyonu
Kentlilik bilincine sahip, turizm, ticaret ve yüksek teknolojide öncü, Akdeniz’in kültür ve sanat
merkezi liman kenti olmak
øzmir Büyükúehir Belediye Vizyonu
Uygarlıkların mirasını yaúatan, do÷ayı koruyan, bilgiyi esas alan yönetim anlayıúıyla, kentli
ile gelece÷in øzmir’ini kuran ça÷daú, güvenilir belediye olmak.” (sayfa 21)
11
(bu hedefe iliúkin alıntılanmıú tüm faaliyetler sayfa 105’te)
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
430
______
Genel Tespitler Ve De÷erlendirme
Büyükúehir Belediyesi’nin Stratejik Plan’da kentsel yoksulluk konusuna nasıl yaklaútı÷ını
de÷erlendirebilmenin önünde bir takım sorunlar bulunmaktadır. Temel olarak, øzmir için
tanımlanmıú vizyonlarla uyumlu bir faaliyet listesi bulunmaktadır. Vizyonlar kapsamında
do÷rudan kentsel yoksulluk alanına iliúkin bir ifade bulunmasına gerek olmasa da, açıklama
metinlerinde ve analiz sonuçlarında konunun öncelikler arasında yer almadı÷ı görülmektedir.
Di÷er yandan, kentsel yoksulluk konusunda kapsamlı bir müdahale stratejisi üretilmesinden
çok, tikel uygulamalar ve belirli hedef grupların desteklenmesi úeklinde parçacı müdahaleler
önerildi÷i görülmektedir. Buradaki yaklaúım UNDP, UNESCAP ve Amartya Sen’in kapasite
yaklaúımı ile paralellik göstermektedir. Aúa÷ıda øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin kentsel
yoksulluk konusunu ele aldı÷ı kapsam kadar genellik içinde bir takım sorunlar
incelenmektedir.
øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin yetki alanı øzmir ili de÷il, 5216 sayılı yasa ile tanımlanmıú
øzmir Büyükúehir Belediye sınırıdır. Oysa Stratejik Plan’daki veriler genellikle il düzeyinde
ve yetersizdir. Büyükúehir sınırları içindeki nüfusla il genelindeki nüfusun profilinin çok
önemli farklılıkları bulunabilmektedir. Bu nedenle kentteki yoksulluk düzeyi ve nitelikleri
yeterli düzeyde de÷erlendirilememektedir.
Stratejik Plan’ın verileri en güncel, ama o da kısmi úekilde, 2003 yılına kadar gelmektedir.
Sa÷lıklı de÷erlendirme yapabilmek, uygulama aúamasına geçebilmek için, öncelikle “bilmek”
gereklidir. Büyükúehir Belediyesi deneyimli, nitelikli ve e÷itimli personelin güçlü bir yönü
oldu÷unu belirtmektedir. Bu yön “bilen kiúilerin” olması de÷il, “bilgiye sahip bir kurumun”
gerçekleútirilmesi ile anlam kazanacaktır. Bu bilginin kentte geçmiú pratiklerin sonuçlarının
da de÷erlendirilmesine olanak sa÷layacak bir birikim taúıması gereklidir.
Yoksulluk konusunda do÷rudan müdahalelerin baúarı düzeyi yukarıda vurgulandı÷ı gibi
kırılgandır, ancak bir yaklaúım geliútirilmesi müdahalelerin ilk aúaması için yeterli olabilir.
Buna karúın Stratejik Plan’da yoksulluk ve dezavantajlı kesimlere yönelik ciddi ve bütüncül
siyasalar üretilmemiútir.
Stratejik Plan’da kiúi baúına konut ve hane halkı büyüklü÷ü ile do÷rudan iliúki kurulmakta,
øzmir’in benzer nitelikteki kentler arasında en iyi konut koúullarına sahip kent oldu÷u sonucu
çıkarılmaktadır. Ancak konutların yeterlilik, dayanıklılık, sa÷lıklı çevre koúullarına sahiplilik
gibi boyutları de÷erlendirmeye katılmamaktadır. Nazım Plan’da toplam alanının yaklaúık üçte
biri “øyileútirme-Sa÷lıklaútırma Yapılacak Alan” kapsamına alınmıú bir kentin en iyi konut
koúuluna sahip kentlerin baúında gelmesi pek kabul edilebilir görünmemektedir.
Ayni ve nakdi yardım biçiminde sunulan destek mekanizmaları süreklilik arz eden kalıcı
çözümler olmaktan uzaktır. Üstelik bu uygulamalar baúka kentlerdeki benzer pratiklerin de
gösterdi÷i gibi genellikle popülizm eleútirisini meúru kılacak biçimlere bürünebilmektedir.
SONUÇ
Bu bildiride, bir yerel yönetim birimi olarak øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin kentsel
yoksulluk konusundaki yaklaúımı ve uygulama hedefleri incelenmiútir. Bu inceleme,
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
431
______
Büyükúehir Belediyesi’nin kentin belirli yoksulluk alanlarındaki geçmiú pratikleri üzerinden
de÷il, bu sorunu nasıl kavramsallaútırdı÷ı ve ne tür bir yaklaúımla sorunları ele almayı taahhüt
etti÷i üzerinden yapılmıútır. Önemli düzeyde bir sorun olarak tanımlamadı÷ı durumda,
pratiklerin de bu düzeyde de÷erlendirilmesi gerekecektir. Kente yönelik bütüncül siyasaların
ve faaliyetlerin izlenebilece÷i en temel doküman olan Stratejik Plan bu yönden inceleme
konusu olmuútur. Genel bir sonuç olarak úu ortaya çıkmaktadır: øzmir Büyükúehir Belediyesi
için kentsel yoksulluk sorunu yeterli önem verilmeyen bir alanda bulunmaktadır. Kentsel
yoksulluk sorunu genellikle konut sahiplili÷i ile iliúkilendirilmekte, yoksulluk sorunundan çok
gecekondu sorunu olarak ele alınmaktadır. Di÷er yandan, dezavantajlı kesimlere yönelik
iyileútirme ve destek faaliyetleri geliútirilece÷i belirtilmektedir. Özellikle, kadın, çocuk, yaúlı,
hasta ve engellilere yönelik faaliyetlerin geliútirilmesi ve çeúitli merkezler aracılı÷ıyla
kurumsallaútırılması hedeflenmektedir.
øúsizlik sorununa yönelik olarak Stratejik Plan’da kentin hem kamu hem de özel sektör
yatırımları bakımından geriledi÷i, ticarette dıú açık verir konuma geldi÷i belirtilmektedir. Bu
noktada özel sektörün kentte iúsizlik, özellikle de kadın iúsizli÷i konusunda yatırım yapmasını
beklemekten çok, kamu sektörünün müdahale araçları geliútirmesi ve kentte yine özellikle
kadınların çalıúma koúullarına ve istihdam olanaklarına yönelik e÷itim ve iú alanı çalıúmaları
yapması gerekmektedir. Kadın iúsizlik oranının en yüksek oranda bulundu÷u kentlerden birisi
olması, bu alanda yerel yönetime önemli görevler yüklemektedir.
Kentte yenileme ve dönüúüm projeleri kentsel yoksulluk ve gecekondu sorunlarını çözecek
yöntemler olarak tanımlanmaktadır. Ancak, günümüzdeki kentsel dönüúüm projeleri bu
sorunu çözmekten çok gayrimenkul sektörüne kar oluúturan ve orta-üst gelir grubuna konut
üretimi ile sonuçlanan bir uygulamaya dönüúmüútür. Bu uygulamanın farklı kentlerdeki
sonuçları dramatiktir. Dönüúüm projeleri ile yapılan yıkım sonucunda yoksulluk ya
gecekondudan apartman dairesine taúınmakta ve burada sürmekte, ya da gecekondu alanları
yıkım sonrasında baúka bir bölgeye kaymaktadır. Bu noktada, kapsamlı ve ulusal düzeyde
kurgulanmıú bir dönüúüm planlaması ve konut sunum stratejisi geliútirilmesi gerekmektedir.
Kentsel yoksulluk kapsamlı ve karmaúık bir sorundur. Bu sorunla tikel uygulamalar ve kısa
vadeli destek projeleri ile mücadele etmek yeterli de÷ildir. Ça÷ımızın bu en önemli toplumsal
ve ekonomik sorunu, aynı yapısal koúulların var olması durumunda, kapsamlı sosyal refah
devleti uygulamaları, orta ve uzun vadeli düzenlemeler, yerel yönetim ve merkezi yönetimin
birlikte bütünleúik projeler üretmesine ihtiyaç duymaktadır. Bu tür bir müdahale için ilk
aúama, yoksulluk konusuna iliúkin yeterli düzeyde bilgi elde edilmesi ve farklı co÷rafyaların
içsel dinamiklerinin kavranmasını içermektedir. Hizmet sundu÷u kentlilere en yakın ve en
yetkili idari birim olan øzmir Büyükúehir Belediyesi bu türden bir envanter çalıúmasını
geçmiúte gerçekleútirmemiú ve dolayısıyla kentindeki yoksulluk sorununa iliúkin kapsamlı bir
strateji geliútirememiútir. Benzer durum bütün kentlerimiz için geçerlidir. Dolayısıyla ilk
aúamada Büyükúehir Belediyesi’nin Stratejik Planı’nda da belirtti÷i gibi ilgili tüm kurum ve
kuruluúlarla iúbirli÷i içinde, bu tür bir çalıúmayı gerçekleútirmesi beklenecektir. øzmir
kentindeki yoksullu÷un düzeyi belirlendikten ve dinamikleri kavrandıktan sonra bütüncül
müdahaleler ile sorunu aúmaya yönelik stratejiler geliútirilebilir.
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
432
______
KAYNAKLAR
Anglin Roland ve Holcomb Briavel. 1992. “Poverty in Urban America: Policy Options.”
Journal of Urban Affairs. Volume 14. Number 3 / 4. pages: 447 – 468
Baharoglu,D. ve Kessides,C. Urban Poverty. Volume 2 – Macroeconomic and Sectoral
Approaches. Chapter 16. World Bank. 2000
Bebbington, Anthony. 2007. Social Movements and the Politicization of Chronic Poverty.
Development and Change 38(5): 793–818 (2007). C Institute of Social Studies 2007.
Published by Blackwell Publishing, 9600 Garsington Road, Oxford OX4 2DQ, UK and 350
Main St., Malden, MA 02148, USA
Brown,L., LaFond,A., and Macintyre,K. (2001). Measuring Capacity Building. Carolina
Population Center. University of North Carolina. NC. March 2001
IIED. 2006. “A pro-poor urban agenda for Africa: clarifying ecological and development
issues for poor and vulnerable populations.” Human Settlements Discussion Paper Series.
Theme: Urban Change 2. International Institute for Environment and Development. United
Kingdom
øzmir BùB. Stratejik Plan. 2006-2017
Kabas, Tolga. 2007. “Yoksullu÷un Çok Boyutlu Olarak Ölçülmesi ve Ülkeler Arasında
Yoksulluk Sıralamalarının Yapılması” Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 16, Sayı 1,
2007, s.375-394
Lichter Daniel ve Johnson Kenneth. 2007. “The Changing Spatial Concentration of America’s
Rural Poor Population”. Rural Sociology, 72-3. 2007. p: 331-358
Masika Rachel, vd. 1997. Urbanisation and Urban Poverty: A Gender Analysis Report
prepared for the Gender Equality Unit, Swedish International Development Cooperation
Agency (Sida) Institute of Development Studies. ISBN 1 85864 347 3
Özdemir, S., Arıcan, B., Avar, A., Güçer, E., ùenol, P., Kompil, M., Sevinç, N., Yankaya, U.,
Velibeyo÷lu, H., Bektaú, B., “ømar Afları Sonrasında øzmir’de Gecekondu Geliúimi Üzerine
Bir De÷erlendirme”. Yoksulluk, Kent Yoksullu÷u ve Planlama, TMMOB ùehir Plancıları
Odası, Ankara, 2002. sayfa: 127-155.
Payne, R.K. (2005) A Framework for Understanding Poverty. Fourth Revised Edition.
aha!Process.Inc. USA
UNESCAP. 2007. Urban Poverty and The Working Poor: Facing the Challenges of:
Urbanization and Urban Poverty in Asia and the Pacific. E/ESCAP/CPR (4)/4 24 September
2007
UN-HABITAT. 2003. The Challenge of Slums. Global Report on Human Settlements 2003.
Earthscan Publications Ltd. London and Sterling, VA.
UPL (2002). Kentsel Yoksulluk ve Geçinme Stratejileri, Ankara Örne÷i. Der: Doç.Dr.H.Tarık
ùengül, Prof.Dr.Melih Ersoy. ODTÜ. Ankara, Mayıs 2003, 3.baskı
UPL (2004) ùanlıurfa Kentinde Yoksulluk. Der: Doç.Dr. H. Tarık ùengül, Prof.Dr.Melih
Ersoy. ODTÜ, Ankara, Mart 2004
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
433
______
“KADIN DOSTU KENT” KAVRAMININ øZMøR ÖLÇEöøNDE TARTIùILMASI
L.Yıldız TOKMAN
Y. ùehir Plancısı
lytokman yahoo.com
GøRøù
Sempozyumun ana amacı: “kenti yaúanabilir kılmak” olarak belirlenmiútir. Bu amaca
ulaúmak için belirlenen hedefler ise:
-Farklı meslek gruplarınca kente iliúkin sorunların belirlenmesini ve bu sorunlara yönelik
çözüm önerileri geliútirmelerini sa÷lamak,
-Yerel yönetim seçimlerine yönelik olarak partilerin kent yönetimi ve kent sorunlarına iliúkin
misyon belirlemelerine yardımcı olmak,
-Kentlilik bilinci oluúmasını/oluúturulmasını sa÷lamak,
Olarak özetlenebilir.
Kent farklı çıkarlara sahip çeúitli aktörlerin bir arada var oldu÷u kompleks bir mekanizmadır.
Bu yapı içinde, yerel yönetimler, kentsel politikalar ve kent planlama yoluyla farklı grupların
çıkarlarını, toplumsal çıkarlar adına kollarken, cinsiyet farklılı÷ı göz ardı edilmektedir. Cinsler
arası eúitsizlik, sosyo-ekonomik yapıda oldu÷u kadar, mekansal olarak da vardır. Oysa kentte
cinsiyet farklılı÷ını gözeten bir yerel yönetim, planlama, hizmet ve uygulama anlayıúı,
kadınların kentte birer birey olarak var olmalarına olanak tanıyarak kentin, orada yaúayan
kadınlar için yaúanabilir olmasının ilk koúulunu sa÷layacaktır.
Bu bildirinin amacı; sempozyumun genel amaç ve hedeflerini kentte yaúayan kadınlar
için/kadınların gözüyle tartıúarak bu genel yaklaúımı “kenti, kentte yaúayan kadınlar
için yaúanabilir kılmanın” gereklili÷i ve olabilirli÷i ba÷lamında irdelemektir.
Bildiride; kentli hakları ve yaúama geçirilmesi sürecinde, yerel demokrasi ve kentsel
politikaların oluúturulması, yönetimler arası iúbirli÷i, kentli katılımı ba÷lamında kadınların
kentsel sorunlardan nasıl etkilendikleri, kentsel hizmetlerden yararlanabilmeleri için, kente
yönelik vizyon ve misyon belirlenirken “kenti, kentte yaúayan kadınlar için yaúanabilir kılma”
hedefini göz önünde bulundurmanın gereklili÷i, yerel yönetimler/ yerel hizmetlere eúitlikçi
yaklaúımlar çerçevesinde incelenecektir. “Kadın dostu kent” kavramının anlamı, içerdi÷i
olanaklar ve kent örnekleri kentli hakları ba÷lamında irdelenerek, øzmir Yerel Eúitlik Eylem
Planı çalıúmaları kapsamında; øzmir kentinin durumu özellikle, kadınların karar
mekanizmalarına katılımı ve kadınların kentsel hizmetlerden eúit yararlanması açısından
tartıúılacak ve yerel yöneticilere “eúitlikçi kent”- “kadın dostu kent” olabilirli÷ini sa÷lamak
için öneri geliútirilmeye çalıúılacaktır.
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
434
______
KENTLø HAKLARI
1992 yılında Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Avrupa Kentsel ùartı kentli haklarını
tanımlayan uluslararası bir belgedir. Kentsel geliúmenin niteliksel özellikleri ve yaúam
kalitesiyle do÷rudan iliúkili olan Avrupa Kentsel ùartı, farklı yerleúimlerin sorunlarının
farklı oldu÷unu ancak özde aynı yapıyı barındırdı÷ı düúüncesinden hareketle, hemen her
ülkede uygulanabilecek bir dizi yol gösterici evrensel ilke tanımlamaktadır.
Buna göre yerel yönetimler; Avrupa Kentsel ùartı’nda vurgulanan, güvenli, temiz ve sa÷lıklı
bir kentsel çevrede yaúama, konut edinme ve çalıúma hakkı, sa÷lık, e÷itim ve sosyo kültürel
etkinliklerden yararlanma hakkı, ulaúım ve dolaúım özgürlü÷ü, yaúadı÷ı yerleúime iliúkin
kararlara katılma ve bunları denetleme hakkı gibi temel kentli haklarından bir yerleúmede
yaúayan tüm insanların cinsiyet, yaú, inanç, toplumsal, ekonomik ya da siyasal konum fiziksel
ya da psikolojik engellilik durumlarına bakılmaksızın eúit olarak yararlanmasını sa÷lamakla
yükümlüdür.
Avrupa Konseyi, Mayıs 2008 de Avrupa Kentsel ùartı-2 kabul etmiútir. Bu yeni belgede
kentli haklarına yeniden vurgu yapılarak, 21. yy’ın kent ilkeleri 85 maddelik “Yeni Bir
Kentlilik øçin Manifesto” belgesiyle açıklanmaktadır.*
Manifesto’da: “Kentler kentlilerindir” ana ilkesinden ve “kentlerin gelecek nesillere
aktarılması gereken sosyo-ekonomik ve kültürel de÷erler oldu÷u” belirlemesinden
hareketle, yerel yönetimlerden “kamu politikalarında etik de÷erleri” ve “sürdürülebilir
kalkınmayı” uygulamaları istenmektedir. Katılımcı bir demokrasi için bilgilenmenin önemi
“insanlar, bulundukları yerleúimlerin sorumlu, aktif, bilgili kentlileri olmadan kent ve
kasabalarına sahip çıkamaz, onları tam anlamıyla yaúayamazlar” saptamasıyla
vurgulanmakta, “kentsel yayılmanın getirdi÷i kaynak israfının önlenmesi”, “sosyal ve
mekansal dıúlanmanın önlenmesi”, “ticari kentsel planlamaya karúı çıkılması” gibi önemli
kentsel politikalar belirlenmektedir.
Kentli Haklarının Yaúama Geçirilmesindeki Temel Süreçler
Yerel Demokrasi ve Kentsel Politikaların Oluúturulması
Kentsel yaúamın tüm etkinlik alanlarını belirleyen kentsel politikalar, yerel yöneticiler,
profesyonel uzmanlar ve kadın erkek kentte yaúayan tüm kentlilerin iúbirli÷i ile oluúturulmalı
ve uygulanmalıdır. Yerel demokrasinin oluúumu ve yerel hizmetlerin kentli hakları
çerçevesinde gerçekleútirilebilmesi, kadın erkek tüm kentlilerin isteklerinin ve
gereksinmelerinin demokratik ve katılımcı süreçlerle belirlenmesi ve yerel yönetimlerin
iúlevlerini buna uygun olarak yerine getirmesine ba÷lıdır.
Türkiye’de o tarihte øçiúleri Bakanlı÷ı genelgesiyle belediyelere iletilerek rehber alınması istenmiútir. ùartın
øngilizce eriúim adresi: http://www.coe.fr/cplr/eng/etxt/echarteurbaine.php
* Metnin Türkçe çevirisi için bkz:www.mo.org.tr/UIKDocs, øngilizce eriúim adresi: www.coe.tnt
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
435
______
Yönetimler arası øúbirli÷i
Yerel yönetimlerdeki tüm hizmet birimlerinin ( belediyeler, il özel idareleri ve valilik) uyum
ve iúbirli÷i içinde çalıúması ve bunu sa÷lamak için yerel süreçleri düzenleyen ve kontrol eden
yasal çerçevenin uyumlu ve iúbirli÷ini sa÷layacak biçimde olması gerekir. Bu iúbirli÷i farklı
yönetim birimleri arasında verimli çalıúma ortamını kurmakta yardımcı olur.
Kentli Katılımı-Kentlilik Bilinci-Kenti Sahiplenme
Kadın- erkek tüm kentliler yerel süreç ve hizmetlerin bilgi edinme karar verme, hizmetlerden
yararlanma ve kontrol etme aúamalarına katılabilmelidir. Farklı kentli gruplar için farklı
katılım yolları geliútirilmesi yerel yönetimlerin öncelikli kentsel politikalarından olmalıdır.
Kentte yaúayanlarda kentlilik bilinci oluúması, bir baúka deyiúle kente sahip çıkmaları ancak
uygun katılım yollarıyla olanaklıdır.
Kadınların Kentsel Hizmetlerden Yararlanabilmesi
Yerel yönetimler yaúam çevremizle ilgili olarak mekansal, toplumsal, sosyo kültürel
ekonomik tüm ortak gereksinmelerimizi karúılamayı, ortak sorunlarımızı çözmeyi amaçlar.
ølgili yasada*, yönetime katılım ve hizmetlerden yararlanmayla ilgili olarak hemúerilik
(kenttaúlık) hukuku çerçevesinde getirilen hak tanımı o kentte yaúayan herkesi içerir.
Ancak yasal düzenlemelerde bir ayrım olmasa da kadınları gerçek anlamda içerebilmesi, bir
baúka deyiúle kentli nüfusun yarısını oluúturan kadınların kentli haklarını kullanabilmeleri,
öncelikle kadınların gereksinmelerini ortaya çıkarabilmeyi ve onların yaúam koúullarına
uygun katılım ve hizmet düzenlemeleri yapmayı gerektirir.
Yapılan çalıúmalarda herkese eúit yerel kamu hizmeti anlayıúının sonuçta eúitlik
sa÷lamadı÷ı, yerel hizmet sunumunda kadınların gereksinmelerinin özellikle dikkate
alınması gerekti÷i açıkça görülmektedir. Bu gereklilik genellikle kadınların gündelik yaúam
yükünü azaltmaya yönelik, kadınlara özel yerel hizmetlerin sunumuna iliúkin yerel
uygulamalar olarak düúünülmektedir. Ancak, kadınların kentli haklarını tam olarak
kullanabilmeleri, tüm yerel politikaların program, proje ve uygulama aúamasında özel
olarak cinsiyet açısından de÷erlendirip gerçekleútirilmesiyle sa÷lanabilir
Di÷er taraftan, kadın sorunlarının ve çözüm önerilerinin yerel karar mekanizmalarına
yeterince yansımamasının en önemli nedeni, yerel meclislerde ve yerel karar alma
mekanizmalarında kadınların temsilinin eksikli÷idir.**
YEREL YÖNETøMLER / YEREL HøZMETLER DE EùøTLøKÇø YAKLAùIMLAR
Avrupa’da Eúitlikçi Kent Yaklaúımı
Kadın erkek eúitli÷i konusundaki çalıúmaların uzun bir geçmiúi olmasına karúın “kadının
kentteki yeri”ne iliúkin çalıúmalar Avrupa’da 1980’li yıllarda baúlamıútır. Avrupa kentlerinin
seçilmiú kadın temsilcilerinin baúlattı÷ı, kadınların yerel politika ve yerel meclislerde niçin
azınlıkta olduklarını sorgulayan, bunun düzeltilmesini hedefleyen toplantılar yapılmıútır. ølk
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
436
______
yerel ve bölgesel seçilmiú kadınlar konferansı, CEMR (Council of European Municipalities
and Regions)*** tarafından 1983 yılında Pisa kentinde düzenlenmiútir.
* 5393 sayılı Belediye Kanunu (13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlandı)
** Mart 2004, genel yerel seçimi sonuçlarına göre 3225 belediye baúkanından 18’i kadındır.
Belediye meclisi ve il genel meclislerinde kadın üye oranı %2.3 ve %1.7 dir.
*** daha ayrıntılı bilgi için eriúim adresi: www.ccre.org
Bu toplantıların önemi, sonuçta Avrupa’da yerel yönetimlerde, kentli kadın, politika ve
demokrasi konularında bir tartıúma ortamının yaratılmıú olmasıdır.
Kentsel yaúamda kadın ve erkek arasında sadece biyolojik farklılıkların ortaya koydu÷u
eúitsizliklerin varoldu÷u düúüncesinin aksine, toplumsal olarak kadın ve erke÷e
yüklenmiú farklı rollerden kaynaklanan eúitsizliklerin varoldu÷u, ayrımcılık amaçlı
olarak yapılmasa da kadının toplum içindeki yeri ve konumundan kaynaklanan bir eúitsizli÷in
varlı÷ı, farklı dezavantajlı sosyal gruplar içindeki kadında (özürlü, yoksul, cinsel e÷ilim vb)
bu durumun daha da arttı÷ı sonucuna ulaúılmıútır.
Avrupa Birli÷i tarafından, “V.Eúit Fırsatlar Programı” çerçevesinde, 2004 yılında, CEMR’ nin
“Cinsiyete Duyarlı Bakıúın Tüm Politikalara Yerleútirilmesi Projesi” seçilerek,
uygulanmasına karar verilmiú ve ùubat 2005 de Avrupa Parlamentosu’nda
"Avrupa
Kentlerinde Eúitlik" konulu bir sonuç konferans yapılmıútır.
Avrupa’da “Eúitlikçi Kenti” hedefleyen CEMR projesi çerçevesinde yürütülen projeler
Avrupa kentlerinin birço÷unda hayata geçirilen uygulamalar haline dönüútürülmüútür.* (bazı
örnekler: Frankfurt (Almanya), Rotterdam (Hollanda), Viyana (Avusturya), Roma (øtalya))
Tüm bu çalıúmalar sonucunda, CEMR tarafından Mayıs 2006 da ilkeleri Avrupa’da ki yerel
ve bölgesel yönetimlerin, tüm faaliyet alanlarını cinsiyet eúitli÷i yaklaúımıyla
úekillendirmeleri, kadın erkek eúitli÷ini sa÷lamak için parasal ve insan kayna÷ı belirli
olan eylem planı ve programları geliútirerek uygulamaları esasına dayalı “Yerelde
Kadın Erkek Eúitli÷i ùartı” yayınlanmıútır.**
Kadın Dostu Kent Tanımı
Kentsel politikalar ve yerel hizmet sunumu açısından kapsamı daha geniú olan “Eúitlikçi
Kent” ba÷lamında “Kadın Dostu Kent”i genel olarak; kadınların kentli haklarının yaúama
geçirildi÷i, yerel karar süreçlerine ve karar mekanizmalarına katılımlarının sa÷landı÷ı,
kadınların yaúam koúullarını iyileútirici, hayatın her alanında kadın erkek eúitli÷ini sa÷layacak
yerel eúitlik politikalarının oluúturuldu÷u ve bu politikaların yerel yönetim anlayıúına
yerleútirilerek eúitli÷i sa÷layıcı yerel hizmet sunumlarının gerçekleútirildi÷i kent olarak
tanımlayabiliriz..
*1 Frankfurt (Almanya): Frankfurt’ta Ocak 2002 den buyana cinsiyet duyarlı bakıú açısını
uygulamaya koymuú ve Belediye örgütünün bünyesinde bir "Cinsiyet Takimi"-(Gender
Team) kurmuútur. Bu takımın görevi cinsiyet duyarlı bakıú açısını bütün yerel yapılara
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
437
______
aktarmaktır. Bunu gerekse karar verme organlarında, gerekse k karar verme süreçlerinde
yapabilmeyi hedeflemektedir. Frankfurt Belediyesinin yürüttü÷ü "Kız kardeú kentler Cinslere
Yöneliyor" projesi,: www.frankfurt.de, www.sister-cities-going-gender.org
1
Rotterdam (Hollanda) : Rotterdam kenti kadın vegengler( 12-18 yas grubu) a÷ırlıklı
bütçeleme politikası ile yeni bir uygulama baúlatmıútır. Kaynak: City Hall of Rotterdam and
Sister Cities Going Gender Project
Roma (øtalya) : Roma kenti ise "katılımcı bütçe" kuralı ile bir bütçe cinsiyet duyarlı bütçeleme
projesi sürdürmektedir.
Kaynak: City of Rome and Sister Cities Going Gender Project Sites: www.comune.roma.it,
www.sister-cities-going-gender.org
1 Viyana (Avusturya)-"Esitlige 7 adim" (7 Steps to Equality)bir el kitabi geliútirmiútir Bu el
kitabi teorik bir temelin yan sıra "kendi isini kendin yap" sloganı altında pratik bilgiler veren
bir yayındır.
Temel faaliyet alanları úunlardır:- øsçiyle iletiúim ve destek (kadın-erkek), çocuk izinleri(sut
ve bakim izni ve kadın erkek paylaúımı) yeniden is bulma .-Gündelik yasam ile basa çıkmanın
yolları(alıúveriú servisleri, hasta çocuk veya yaslılara bakim hizmeti…)-øsçiye belli bir
özgürlük sa÷layan Esnek çalıúma saatleri, fazla mesainin azaltılması.
Kaynak:Women’s Department of the City of Vienna - Site: www.gleichstellung.info
** ” the charter for equality of women and man in local life” Avrupa’ nın de÷iúik ülkelerinden
789 yerel yönetim birimi bu úartı imzalamıútır. (øtalya 321, Portekiz 117, ispanya 90 yerel
yönetim birimiyle ilk 3 sırayı almaktadır.)
Birleúmiú Milletler Kadın ve Kız Çocuklarının ønsan Haklarının Korunması ve
Geliútirilmesi Programı (BMOP)
Yerel düzeyde kadınların yerel kararlara katılımını desteklemek için yerel yönetimler, kadın
örgütleri, kamu kurumları arasında iúbirli÷i ve birlikte çalıúma stratejileri geliútirerek “Kadın
Dostu” kentlerin oluúumunu desteklemeyi amaçlayan bu program, yerel kentsel politikalar ve
kentsel hizmetlerde eúitlikçi bir yaklaúımın benimsenmesinin aracı olarak kentlere özgü Yerel
Eúitlik Eylem Planları (YEEP) hazırlanmasını hedeflemiútir. Program 3 yıldır øzmir’in de
içinde bulundu÷u 6 pilot ilde yürütülmektedir.*
Valilik, il özel idaresi, belediye, kadın örgütleri, tarafından hazırlanan YEEP’ ları kadınlara
yönelik temel sorun alanlarını kapsayacak úekilde, esas olarak yerel sorunlara yerel
çözümler önermektedir. Bu alanlar: kadınların yerel kararlara katılımı, kentsel
hizmetlerden eúit yaralanma, kadına ve kız çocuklarına yönelik úiddetin önlenmesi,
kadınların ekonomik güçlenmesi ve çalıúma hayatı, e÷itim ve sa÷lık hizmetlerinden eúit
yararlanma, göç ve yoksullu÷un önlenmesi, eúitlik için zihniyet de÷iúikli÷i ve farkındalık
yaratmadır.
Yerel Eúitlik Eylem Planları’ ında bu ana baúlıklar altında izlenecek stratejik politikalar
ve alınacak önlemlere yönelik olarak yapılması gereken faaliyetler sıralanmıú,
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
faaliyetlerin yerel dayanakları, sorumlu ve
sürdürülebilirli÷i ve eúgüdümü sa÷layacak
belirlenmiútir.**
438
______
ilgili kuruluúlar, kaynaklar ile
kurumsal yapılanma önerileri
Program illerinde YEEP’ larının gerçekleúmesi; yerel ortaklar tarafından benimsenmesi, yerel
meclislerce onaylanması, baúlamıú olan yerel yöneticiler ve kadın örgütleri iliúkilerinin
geliútirilmesi, planın uygulanmasının da úeffaflı÷ın, kalıcılı÷ın ve sürdürülebilirli÷in
sa÷lanmasına ba÷lıdır.
Bunun için; YEEP’ larının hayata geçirilmesinin genel yönetim ve sorumlulu÷unu üstlenecek,
izleme, denetleme ve koordinasyonu yapacak ve YEEP’ nın sürdürülebilirli÷ini sa÷layacak
yerel kadın örgütlerinin de içinde aktif aktörler olarak yer alaca÷ı yeni bir kurumsal yapının
oluúturulması gerekmektedir.
BMOP kapsamındaki tüm kentlerde YEEP’ ların yerel yönetimlerce benimsenip hayata
geçirilmesinin ilk adımı olan yerel meclislerde (il genel meclisi ve belediye meclisi)
onaylanması aúaması tamamlanmıútır. Bunun yanında YEEP’ larında önerilen yerel eúitlik
birimleri; valilik ve belediye, eúitlik komisyonları; il genel meclisi ve belediye meclisleri
bünyelerinde kurulmaya baúlanmıútır.
*daha ayrıntılı bilgi için bkz. www.bm.kadinhaklari.org
BMOP kapsamında Türkiye’deki BM kuruluúları, bazı büyükelçilikler ve sabancı Vakfının
finansal katkılarıyla 6 ilde ( øzmir, Kars, Nevúehir, ùanlıurfa, Trabzon ve Van)
yürütülmektedir. Program ortakları Türkiye de faaliyet gösteren BM birimleri, øçiúleri
Bakanlı÷ı ve Sabancı Vakfıdır. Programın tasarımı ve ilk aúamasında KADER Ankara ùubesi
ortaklar arasında yer almıútır. & ilin valilik, belediye ve yerel kadın kuruluúları da Programın
ana ortaklarındandır..
**Tokman l.Yıldız, Altay Baykan Deniz, Yerel Eúitlik Eylem Planı ve Yerel Eúitlik Hizmet
Sunum Modeli Çerçevesi, Ara Rapor, BMOP, Subat 2007, Ankara,
øZMøR ÖRNEöø
øzmir Yerel Eúitlik Eylem Planı Hazırlık Süreci*
YEEP hazırlık sürecinde yerel yöneticiler ve kadın örgütlerinin katılımında süreklilik
sa÷lanmada bazı zorluklar yaúanmakla birlikte, bu süreçte yapılan toplumsal cinsiyet eúitli÷i
e÷itimi, yerel sorun ve çözüm belirleme toplantıları, atölye çalıúmaları sonunda geliútirilen
YEEP tasla÷ını son haline getirmek ve kadın erkek eúitli÷i konusunda ilde yapılan ve
yapılacak çalıúmaları koordine etmek için valilik, belediye ve kadın kuruluúları temsilcilerinin
yer aldı÷ı bir øl Koordinasyon Kurulu oluúturulmuútur. øzmir YEEP, øl Genel Meclisi ve
Büyükúehir Belediye Meclisi’nde görüúülerek onanmıútır. ( Nisan 2008)
øzmir’de; øl Genel Meclisi’nde, Büyükúehir Belediye Meclisi’nde, 5 ilçe belediye meclisinde(
Buca, Çi÷li, Güzelbahçe, Karúıyaka, Konak) 3 belde belediye meclisinde (Seyrek; Yenifoça,
Yelki) Kadın Erkek Eúitli÷i Komisyonu kurulmuútur.
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
439
______
ølçe kaymakamları ve belediye temsilcileri ve yerel kadın kuruluúlarıyla aylık düzenli
toplantılar düzenlenerek bilgi alıú veriúi sa÷lanmıútır. Ancak, YEEP’ nın konusunda tüm
kadın kuruluúları üyelerinin ve yerel yönetim çalıúanlarının bilgilendirilmesi yoluyla YEEP’
nın tanıtımının yapılması gerekmektedir.
Burada, øzmir YEEP kapsamında; hazırlık sürecinde ve yerel meclislerde onaylanmasından
bu güne de÷in kentin kadınlar için yaúanabilir kılınması ba÷lamında özellikle kadınların yerel
karar mekanizmalarına katılımı ve kadınların kentsel hizmetlerden eúit yararlanması
konularında yapılan çalıúmalar incelenecektir.
øzmir’de kadına ve kız çocuklarına yönelik úiddetin önlenmesi, kadınların ekonomik
güçlenmesi ve çalıúma hayatı, e÷itim ve sa÷lık hizmetlerinden eúit yararlanma, göç ve
yoksullu÷un önlenmesi, eúitlik için zihniyet de÷iúikli÷i ve farkındalık yaratma konularında
yapılan çalıúmalara örnek olarak, øl koordinasyon kuruluna ba÷lı “úiddet izleme birimi” ve
“e÷itim birimi” oluúturulması, e÷itim biriminin tüm il müdür ve yardımcılarına toplumsal
cinsiyet eúitli÷i e÷itimi düzenlemesi, SHÇEK sorumlulu÷unda “ilk müdahale birimi”
kurulması, Büyükúehir Belediyesi’nce göç alan semtlerde yaúanan sorunları belirlemek için
envanter çalıúması yapılması, verilebilir. **
Kadınların Yerel Karar Mekanizmalarına Katılımı
øzmir’de bulunan yerel ve merkezi kadın kuruluúları, kadınların yaúamları, sorunları ve
gereksinmeleriyle ilgili önemli bir bilgi ve deneyim sahibidirler. Yerel yönetimlerin, bu
birikimden yararlanma ve hizmet sunumunda iúbirli÷i anlamında kadın kuruluúlarıyla olan
iliúkileri sınırlıdır, sürekli de÷ildir.
*ayrıntılı bilgi için bkz. øzmir YEEP, www.bmkadinhaklari.org
**øzmir YEEP uygulamaları kapsamındaki öncelikler ve geliúmeler konusunda BMOP øzmir
yerel koordinatörü
Semra Ulusoy’ dan bilgi alınmıútır..
Di÷er taraftan, øzmir’de yerel yönetimlerde çalıúan kadın oranı yüksek olmakla birlikte kararalıcı mevkilerdeki kadın sayısı azdır. øzmir Büyükúehir Belediye Meclisinde toplam 180
üyenin 8’i , øl Genel Meclisinde ise 104 üyenin 4’ü, 328 muhtarın sadece 28’i kadındır. øzmir
Büyükúehir Belediye Baúkanının 10 danıúmanından sadece 1’i, 4 genel sekreter yardımcısının
3’ü kadındır. øzmir’in 9 metropol ilçesinin belediye baúkanları ve øzmir Valili÷i’nin 18 vali
yardımcısı arasında kadın yoktur. Türkiye genelinde, kadınların yerel yönetimlerdeki
eksik temsilinin, temsil oranı biraz daha yüksek olmakla birlikte, øzmir’de de pek
parlak olmadı÷ı açıkça görülmektedir.
Söz konusu temsil yapısı daha eúitlikçi bir niteli÷e ulaúana de÷in, kadın sorunlarının ve
gereksinmelerinin yerel meclislere taúınmasını sa÷lamak için çeúitli katılım yollarının
kullanmak gerekmektedir. Bu konuda hem yerel yönetimlere hem de kadın kuruluúlarına
görev düúmektedir. Kadın kuruluúları arasından “yerel meclisleri izleme birimi”
oluúturulmuútur. Valilik ve belediye bünyesinde, kuruma baúvuran kadınların hizmete
ulaúımını kolaylaútırmak için birer görevli atanmıútır.
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
440
______
øzmir’de biri Büyükúehir Belediyesi’nde, di÷eri Karúıyaka Belediyesi’nde olmak üzere 2 Kent
Konseyi, Konak’ da YG21 Kadın Meclisi bulunmaktadır. Di÷er ilçelerde de kurulması için
çalıúmalar yapılmaktadır.
øzmir’de stratejik planların hazırlanmasına, kadın örgütlerinin herhangi bir katılımı
olmamıútır. Ancak bu konuda kadın kuruluúlarını bilgilendirmek için bazı geliúmeler olmakta
ayrıca 2009’da yapılacak Stratejik plan de÷iúikli÷ine ön hazırlık olarak kadın kuruluúlarının
da yer alaca÷ı bir çalıúma grubu oluúturulaca÷ı belirtilmektedir.
Kadınların Kentsel Hizmetlerden Eúit Yararlanması
Öncelikle kent bazındaki istatistiki verilerin cinsiyet ayrımlı olarak toplanması ve kadınların
kentsel hizmetlere yönelik gereksinmelerini ve taleplerini ortaya çıkaracak çalıúmalar eksiktir.
Bu çalıúmaların sürekli olarak yapılması gerekmektedir.
Kadınların kentsel hizmetlerden eúit yararlanması için bazı geliúmeler olmuútur. Bunlara
örnek olarak: semt merkezlerinin sayısının artırılması, kadınlar için yeni spor alanları
düzenlenmesi, 2 çamaúırhanenin hizmete açılması, Buca’ da kadın aktivite merkezi,
Büyükúehir belediyesi ve buca da Kadın Danıúma Merkezleri açılması, engelliler için yapılan
kent içi düzenlemelerin artırılması, kent aydınlatmasında iyileútirme çalıúmalarına baúlanması
sayılabilir.
Ancak bu çalıúmalar aúa÷ıda sıralanan kentsel hizmet alanlarında da baúlanıp,
sürdürülmelidir:
x
x
Kent bazındaki istatistiki verilerin cinsiyet ayrımlı olarak toplanması ve kadınların
kentsel hizmetlere yönelik gereksinmelerini ve taleplerini ortaya çıkaracak
çalıúmaların sürekli olarak yapılması,
Kadınların gereksinmelerine yönelik kentsel hizmetlerin tanımlanması,
Ulaúım: Toplu taúın ve yaya ulaúımının kadınlar tarafından kullanımını kolaylaútırıcı
düzenlemelerin yapılması,
Kentsel çevre. Kamusal alanlarda ( sokak, park, spor alanı, durak, vb.) kadınların kullanımını
kolaylaútıracak düzenlemelerin yapılması,
Sosyo-kültürel mekanlar ve etkinlikler: kadınların katılımının sa÷lanmasına yönelik olarak
sayılarının ve ulaúılabilirliklerinin artırılması,
Tarihi ve Do÷al Çevre: Korumanın kadınlar tarafından sahiplenilmesinin sa÷lanması,
x
x
x
x
Engelli ve yaúlı kadınlara yönelik kentsel hizmet düzenlemelerinin yapılması,
Kentsel planlama, toplu konut alanı ve kentsel dönüúüm projelerinin yapımında
cinsiyete duyarlı bir plan ve proje yaklaúımının benimsenmesi,
Cinsiyete duyarlı bütçe yapılması,
Kentsel hizmetlerin mahalle ölçe÷inde verilmesi, yaygınlaútırılması,
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
441
______
SONUÇ VE ÖNERøLER
Kentleri yaúanabilir kılmanın ilk koúulu buna iliúkin kararlı bir “yerel politik irade”nin
varlı÷ıdır
Kadınlar için yaúanabilir kent- kadın dostu kent- eúitlikçi kent bir hayal ürünü de÷il,
cinsiyet eúitlikçi yerel politikaların bir sentezidir. Bu ba÷lamda, kadınların kentli
haklarından gerçek anlamda yararlanmaları da, kentin ve kentlilerin yaúam kalitesini
yükseltecektir.
Kentsel mal ve hizmetlerin üreticileri ve kullanıcıları olan kadınların bunların üretim, sunum
ve da÷ıtımına iliúkin karar alma süreçlerine katılmaları ile kadınların gereksinme ve
sorunlarının yansıtılması için uygun kanallar, cinsiyet eúitsizliklerine ve farklılıklarına duyarlı
“yeni bir kent yönetimi” yaklaúımı ile eúitli÷in sa÷lanması olanaklıdır.
Bunun için özetle:
•
•
•
Kadınların yerel karar alma organlarına katılım ve temsili,
Kadınlara özel yerel yönetim hizmetleri verilmesi,
Tüm yerel yönetim hizmetlerinin kadın erkek eúitli÷i açısından de÷erlendirilerek
uygulanması gerekir.
øzmir özelinde yerel yöneticiler (mevcut ve yerel seçimlerden sonra);
•
•
•
•
yerel yönetimler ve yerel kadın örgütleri temsilcilerinin yer aldı÷ı katılımcı bir süreçle
hazırlanan,
yerel yönetimlere, kadın erkek eúitli÷ini sa÷lamak için yapması gereken iúlerin genel
çerçevesini çizen,
kadın örgütlerine yerel yönetimlerle iúbirli÷i oluúturmak ve yapılanları/ yapılmayanları
izlemek için yol gösterici bir araç olan,
tüm tarafların kadın sorunları ve buna yönelik kamusal çözüm önerileri hakkında
görüú, istek ve yükümlülüklerini netleútirmeye yardımcı olan,
øzmir Yerel Eúitlik Eylem Planı’nı bir yol haritası olarak geliútirip, kullanabilirler.
øzmir Büyükúehir kapsamındaki tüm belediyelerin øzmir YEEP’ nı kendi olanakları
çerçevesinde geliútirip ayrıntılandırması, kendi belediye meclislerinde eúitlik komisyonları
oluúturmaları yanında teúkilatlarında kadın erkek eúitli÷i birimleri kurmaları da
önerilmektedir.
øzmir YEEP hazırlanma sürecinde özel sektör ve meslek örgütlerinin yeterli katılımlarının
sa÷lanamadı÷ı bilinmektedir. Halbuki yerel yönetimlerin özel sektör ve meslek örgütleriyle
iúbirli÷i, kenti yaúanabilir kılmanın önemli koúullarındandır. Bu nedenle, TMMOB’nin øzmir
YEEP hakkında görüú ve önerilerinin alınması, uygulamada katılımının sa÷lanması
gerekmektedir. Bu ba÷lamda, TMMOB øl Koordinasyon Kurulu bünyesinde kadın üyelerin
çabalarıyla kurulan øKK Kadın Üyeler Çalıúma Grubu’nun øzmir’in “kadınlar için her
alanda yaúanabilir bir kent” –“kadın dostu kent” olmasında, özellikle kentlilik bilinci
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
442
______
oluúturmaya çalıúmaları, kendi meslek alanlarında kadınların sorunlarını belirleme ve
çözüm önerileri geliútirmeleri, yerel yönetimlerle iúbirli÷i yapmaları çok önemlidir.
Ayrıca yeni göreve alacak yerel yöneticilere;
• YEEP’ da önerilen yeni hizmet sunum birimlerinin kurması ve /veya aynı görevi
üstlenecek mevcut birimlerin belirlenerek görevlendirilmesini sa÷laması,
• Toplumsal cinsiyet eúitli÷i yaklaúımını benimseyen hizmet sunucu personel
yetiútirmesi,
• Yerel kararlara kadınların katılımını artırmak için, yerel yönetimlere iliúkin mevzuatın
tanıdı÷ı olanaklardan yararlanmayı kolaylaútırması, ( yerel meclislere, ihtisas
komisyonlarına katılım, gönüllü katılım, kadın meclisleri vb.)
• Stratejik Planları eúitli÷i sa÷lamaya yönelik olarak gözden geçirmesi ve bütçe
ayırımının bu çerçevede yapması, özellikle de sa÷lık, e÷itim, kültür vb alanların açılım
ve uygulamasında kadın örgütlerinin görüúünü alması ve hedef kitle olarak kadınlara
a÷ırlık vermesi,
• Tüm bunları kadın örgütleriyle iúbirli÷i içinde ve onların kentsel sorunlar konusuna
ilgilerini artıracak ortamı oluúturarak yapması önerilmektedir.
Kadınların yeterince temsil edilmedi÷i ve kararlara katılmadı÷ı, kadın erkek eúitli÷ini
sa÷lamaktan uzak, gerçekte kadınlara daha az hizmet veren yerel yönetim anlayıúını, farklı bir
yerel yönetim anlayıúına dönüútürmenin zamanı gelmiútir.
ùüphesiz, kadın erkek bu kentte yaúayan hepimizin; güvenli, sa÷lıklı bir çevrede, ihtiyacımıza
yeterli bir konutta yaúama, uygun bir iúte çalıúma, rahatça dolaúma, sosyal faaliyetlerde
bulunma, dinlenme, spor yapma, e÷lenme, tarihi ve do÷al çevremizi koruma, yerel de üretilen
tüm mal ve hizmetlerden yararlanma ve yerele dair alınan kararlara katılma haklarımız vardır.
KAYNAKLAR
Sancar Üúür, Serpil, Siyasal Süreçlere Katılımda Kadın-Erkek Eúitli÷i, Kadın-Erkek
Eúitli÷ine Do÷ru Yürüyüú: E÷itim, Çalıúma Yaúamı ve Siyaset,( 2000 østanbul) 197-258.
Türkiye’ de Toplumsal Cinsiyet Eúitsizli÷i Sorunlar, Öncelikler ve Çözüm Önerileri
(2008 østanbul TÜSøAD) bölüm3
Tokman, L.Yıldız- Altay Baykan, Deniz, Genel De÷erlendirme Sonuç ve Öneriler, Final
Raporu, Birleúmiú Milletler “Kadın ve Kız Çocuklarının ønsan Haklarının Korunması ve
Geliútirilmesi Ortak Programı”, Haziran 2007,Ankara.
Tokman, L.Yıldız- Altay Baykan, Deniz, Yerel Eúitlik Eylem Planı ve Yerel Eúitlik Hizmet
Sunum Modeli Çerçevesi, Ara Rapor, Birleúmiú Milletler “Kadın ve Kız Çocuklarının
Haklarının Korunması ve Geliútirilmesi Ortak Programı” , ùubat 2007, Ankara
Tokman, L.Yıldız- Alkan, Ayten (2005) Yerel Politika ve Planlamayla Cinslerarası Eúitlik
Bakıú Açısının Bütünleútirilmesi: “Yarın øçin Bugünden Kampanyası” Deneyimi,
8 Kasım Dünya ùehircilik Günü 29. Kolokyumu - Planlamada Yeni Politika ve Stratejiler:
Riskler ve Fırsatlar, østanbul: øTÜ Mimarlık Fakültesi ùehir ve Bölge Planlama Bölümü TMMOB ùehir Plancıları Odası s. 461-471
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
443
______
Tokman, Yıldız- Altay, Deniz (2006) Planlamanın Yerel Kadın Hareketi Yoluyla Açılımı 8
Kasım Dünya ùehircilik Günü 6.Türkiye ùehircilik Kongresi – Planlama, Siyaset, Siyasalar,
øzmir: DEÜ Mimarlık Fakültesi ùehir ve Bölge Planlama Bölümü -TMMOB ùehir Plancıları
Odası s.237-253
KADER,2004, Kadınların Yerel Seçimler Bildirgesi–2004,KADER-Ankara, www.kader.org.tr
www.bmkadinhaklari.org
www.onlinewomeninpolitics.org
www.ccre.org
www.coe.org
www.sister-cities-going-gender.org
*Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
445
______
øZMøR’DE KENTSEL - MøMARø KAVRAYIùI DÖNÜùTÜRMEK VE YENø
BAùLANGIÇLAR
Yrd. Doç. Dr. Emel KAYIN
[email protected]
GøRøù
21. yüzyıla yeni geliúme niyetleri ile oldu÷u kadar, ivedilikle ele alınması gereken ve uzun
yılların biriktirdi÷i karmaúık sorunlarla giren øzmir kenti, gelecek stratejilerini belirlemek
açısından bir dönüm noktasında bulunmaktadır. Küresel ve yerel potansiyellerin bitimsiz gibi
görünen olanaklarının zorlayıcı sınırları ile yüz yüze gelinen bir dönemde, øzmir’in kent ve
mimarlık alanlarındaki yönelimlerini, mesafeli, objektif ve özeleútirel bir yaklaúımla yeniden
de÷erlendirmesi önemli bir ihtiyaçtır. Bu bildiri, farklı tartıúmalara açık bir ortam sa÷layan
sosyo-ekonomik yapısına ra÷men “örgütlenme”, “dönüúme” ve “sıçrama” süreçlerini sonuç
almayı zorlaútırıcı bir karmaúa içinde yaúayan øzmir’deki kentsel-mimari kavrayıúı
dönüútürme ve bu alanda yeni baúlangıçlar yapma olanaklarının neler oldu÷unu saptamayı
deneyecektir.
1. øZMøR’DE KENTSEL MEKÂN-MøMARLIöIN EVRELENMELERø VE KøMLøK
OLUùUMU
Kentin yaúadı÷ı tüm dönemlerin birbirinin üzerine katmanlandı÷ı bir mekanizma olmasından
hareketle, øzmir’in geçmiúine yönelik bir de÷erlendirme yapıldı÷ında, kentsel mekan ve
mimarlı÷ın geliúiminin beú evrede okunabilmesi mümkün olmaktadır. Bu okuma, bilindik
tarihsel aralıklar üzerinden de÷il, kentsel mekanın ve mimarlı÷ın önemli dönüúüm süreçleri
üzerinden gerçekleútirilmektedir. Birinci evre, øzmir’in M.Ö. 3000’lerde, úimdiki Bayraklı
bölgesinde, arkasına korunaklı Spylos (Yamanlar) Da÷ı’nı alan çift limanlı bir yarımada kenti
olarak kuruluúundan, M.Ö. 4. yüzyılın ikinci yarısında Kadifekale (Pagos) Da÷ı eteklerine
taúınmasına kadar uzanan dönemi kapsamaktadır. M.Ö. 1050’lerden itibaren Hellas’tan göç
eden Aiol ve øonlar’ın yaúadı÷ı Smyrna, cadde ve sokakların kuzey-güney, do÷u-batı
yönlerinde uzadı÷ı, evlerin ise genelde güneye baktı÷ı ızgara planın öncül bir örne÷ine
sahiptir (Akurgal, 1989, s.375). Kentin kutsal yapısı Athena Tapına÷ı ve çok odalı ev tipinin
en eski örneklerinden biri olan çifte megaron, önemli mimarlık yapıtları arasındadır. økinci
evre, kentin Pagos (Kadifekale) eteklerine taúınmasından, önemli bir geliúme sürecine girdi÷i
17. yüzyıla uzanan dönemdir. Yerleúim bu evrede aúa÷ıda “körfez-deniz-liman”, yukarıda ise
“Pagos Da÷ı” ile belirlenen çift kutuplu yapısıyla karakterize olmaktadır. Helenistik-Roma
evresinde, Pagos’tan limana uzanan surların içinde geliúen kentin do÷u-batı yönündeki iki ana
yol úemasıyla úekillendi÷i, yamaçta tiyatro, liman çevresinde ise ticari agora, silo gibi
yapıların bulundu÷u ortaya konmuútur (Akurgal, 1989, s.375). 11. yüzyıldan sonra Türkler ile
Bizanslılar ve Latinler arasında yaúanan savaúlar, çift kutuplu yapıyı belirginleútirmiútir. 14.
yüzyılda Aydıno÷ulları Beyli÷i ve Latinler arasında geçen savaúlarda Kadifekale ile temsil
edilen “Yukarı øzmir” Türkler’in, Liman Kalesi ile temsil edilen “Aúa÷ı øzmir” Latinler’in
elinde kalmıútır (Arıkan, 1992, s.61). Kent 15. yüzyılda Osmanlı yönetimine geçmiú, ancak
16. yüzyılın ikinci yarısına kadar kasaba karakterini taúımıútır.
*Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
446
______
Üçüncü evre, uzun mesafe kervan ticaretinin øzmir’e yönlendi÷i 17. yüzyıldan 1922 yangınına
kadar uzanan ve kentin güçlü bir geliúme gösterdi÷i dönemdir. Bu süreçte Batı Anadolu
ürünlerinin da÷ıtım merkezi durumunda olan kent, 17. yüzyıldan sonra kasaba
morfolojisinden çıkarak, dıú dünyaya entegre olmayı deneyen bir kozmopolit ticaret kenti
haline gelmiútir. Yerleúim Kadifekale’den denize do÷ru yayılırken, çift kutuplu yapı
bütünleúmiú, ancak farklı etnik gruplar doku içinde mahalleler oluúturarak ayrıúmıútır. 19.
yüzyılda somutlaúan geliúme sürecinde ulaúım sistemleri, demiryolu ve rıhtımın inúasıyla
yenilenirken; ticaret, geleneksel çarúı Kemeraltı ve Batı tarzı malların satıldı÷ı Frenk
Çarúısı’nda ikili bir yapı sergilemiútir. Tanyeli, bu dönemde Batı ile etkileúime geçen tüm
periferik ülkelerde, mimarlık kültürünün ne gelenekselin geleneksel, ne de Batılı’nın Batılı
oldu÷u bir ikilem içinde geliúti÷ini, øzmir mimarlı÷ının da böyle de÷erlendirilmesi gerekti÷ini
vurgular (Tanyeli, 1992, s.327). Gerçekten de farklı etnik grupların kendi kültürlerini
yansıttıkları konutlar ve dinsel yapılar ile geleneksel hanlar, Batı tarzı tiyatro, otel, bar, posta
bürosu vb. yapılar, kentte mimari bir çeúitlili÷i oluútururken, kültürlerarası etkileúimler
binalara yansımıútır.
Dördüncü evre, kentin 1922 yangını sonrasında, Cumhuriyet döneminde “modernist kent
vizyonu” ile kurgulanmasından, radikal bir dönüúüm sürecine girece÷i yüzyıl ortasına uzanan
süreci kapsamaktadır. Kıray, kentin bu dönemdeki ekonomik ve çevresel iliúkilerine bakarak
“örgütleúememe problemi” ile birlikte “yarı geliúmiú bir merkez olma” karakterini taúıdı÷ını
vurgular (Kıray, 1998, s.15-16). Kentsel mekan, yangın sonrasında Cumhuriyet’in modern
kentler kurma ideolojisi paralelinde planlanmıú, Danger planı yangın alanlarında iúlevsel
bölgeleme ve ıúınsal bulvarlar önerirken, Kültürpark gibi önemli bir kamusal alan dokuda
yerini almıútır. Mimarlık ise, Selçuklu-Osmanlı tarzına referans veren ulusalcı arayıúlarla,
uluslararası modern üsluba eklemlenmeye çalıúan modernist arayıúlar arasında ikili bir yapı
göstermiútir. 1950’lerden sonra, uluslararası geliúmelere entegre olma, hızlı geliúmeyenilenme çabaları belirginleúmiú; 1960’lardan sonra ise yüksek yapılaúma, gecekondu,
metropolitan kent yapısına geçiú gibi geliúmeler ortaya çıkmıútır. øzmir, hızlı kentleúmeden
metropolitan kent yapısına evrilirken, saçaklı bir yapı içinde geliúmiú, fiziksel açıdan bütün,
sosyo-ekonomik açıdan parçalı bir yapıya sahip olurken, önemli kentsel sorunlar da ortaya
çıkmıútır. Yapılaúma sorunları ve sosyo-ekonomik sorunların yanı sıra, hava, su, deniz ve
toprak üzerindeki kirlilik tehlikesinin, gereken önlemler alınmadı÷ı takdirde kent açısından
ciddi sonuçlara yol açaca÷ı sorunu, çok önceden ortaya konmuútur (Karada÷, 2000, s.213227). 2000 sonrasında ise, fiziksel ve yaúamsal olarak yıpranan kentin iyileútirilmesi için
arayıúlara girilmiútir.
øzmir kentinin birbirinin üzerine katmanlanan geliúme süreçleri, farklı dönemlerin mekansal
katmanlarını yer yer ortadan silmiú ya da tahrip etmiú olsa da, tüm bu süreçlerin fiziksel ve
yaúamsal açıdan karakterize olmuú kimlikleri biçimlendirdi÷i açıktır. Bu süreçleri yargılamak
ve úikâyet etmek yerine, olguları anlamaya çalıúarak iyi okunmuú bir veri tabanı üzerinde
do÷ru bir gelecek oluúturmaya çalıúmak gereklidir. øzmir’in yukarıda açıklanan geliúme
evreleri sonucunda ortaya çıkan kimlikleri, aúa÷ıdaki gibi sıralanabilir:
- “Ege-Akdeniz kenti”, “liman-kıyı kenti”, “ticaret kenti” olma durumu
- Sürekli çeúitli grupların gelip gitti÷i, gelenlerin bazılarının kısa, bazılarının uzun kaldı÷ı,
farklı grupların kent içinde alt gruplar oluúturdu÷u, devingen, çok kültürlü bir sosyal yapıya
sahip olma durumu
*Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
447
______
- “Büyük kent” ile “kıyı kasabası” olma, “ekonomik-kültürel potansiyeller” ile
“örgütlenememe”, dıúa hem “açık” hem de “kapalı” olma gibi karakteristikler arasında
ikilemler yaúama durumu.
Liman ve ticaret ö÷esi, kentin tarihi boyunca dıú dünyadaki geliúmelere kolay eklemlenmesini
sa÷larken, sosyo-ekonomik örüntüdeki hareketlilik çeúitli kültürleri bir araya çekmiú; farklı
grupların gerçek bir metropol olmayı önleyen ayrıúıklı÷ı, geliúmelerin süreklili÷ini ve kentsel
yaygınlı÷ı önlemiútir. Ege-Akdeniz iklimi ve kültürü ise büyük kent için oldukça rahat
yaúamayı sa÷layan kalitelere karúılık gelirken, bir tür uçuculuk ve naiflik duygusu da
yaratarak heyecanlı vizyonların iyi örgütlenmiú eylemlere dönüúmesini zorlaútırmaktadır.
Benzer ikilemler, devinimler, etkileúimler ya da geliúme zorlukları, sözü edilen fiziksel ve
sosyo-ekonomik kimliklerin yarattı÷ı arka planda úekillenen kentsel mekan ve mimarlı÷ı
kaçınılmaz biçimde etkilemektedir.
2.øZMøR’DE KENTSEL MEKAN VE MøMARLIK øÇøN GELECEK STRATEJøLERø
øzmir’in yukarıda açıklanan geliúme süreçleri ve kimlik tanımları, kentin gelece÷ine yönelik
en temel irdelemenin, “kentsel mekanın-mimarlı÷ın øzmir’in fiziksel-yaúamsal kimlikleri ile
örtüúüp örtüúmedi÷ini sorgulamak” üzerine kurgulanması gerekti÷ini ortaya koymaktadır.
Böyle bir kapsamdaki en temel soru úudur: Kentin-mimarlı÷ın geçmiúten bugüne var oluú
biçimi, øzmir’in fiziksel-yaúamsal kimlikleri ile özdeúleúerek mi, çeliúerek mi, birbirini
yıpratarak mı, yoksa birbirini geliútirerek mi kurulmaktadır?
20. yüzyılın büyük bölümünde kentsel mekan ve mimarlık, øzmir’in fiziksel olanakları ve
yaúam kültürü ile çeliúerek geliúmiútir. Bir kıyı-liman kentinin, deniz ve iklim gibi gündelik
hayat kaliteleri ile do÷rudan iliúkilenen fiziksel olanakları tahrip edilirken, çok kültürlü,
devingen bir yapıya sahip olma durumunun geliútirici potansiyellerinden de
yararlanılamamıútır. Yüzyıl ortasından sonra hızlanan bir süreçte, kentsel mekan ve mimarlık
için fiziksel ve sosyo-kültürel yapıya uygun modeller geliútirmeye çalıúmak yerine, baúka
yerlerde denenmiú modellerin tekrarlanması yoluna gidilmiútir. Bitiúik nizam, rant temelli
apartmanlardan toplu konut denemelerine, alıúveriú, kültür merkezlerinden günümüzde moda
olan kapalı konut sitelerine, kentsel dönüúüm projelerinden simge yapı üretme tasarımlarına,
kıyının sürekli doldurulmasından tüm boúlukları yapılarla kaplamaya do÷ru çeúitlenen tüm
öneriler, hep bilindik modelleri tekrarlayan yönelimlerle geliúmektedir. Sonuç, deniz, yeúil,
hava, insan ölçe÷i, mahremiyet, iletiúim olanakları gibi, gündelik hayata iliúkin önemli
kalitelerin yitirilmesidir. Ülke ölçe÷inde makro yönelimlere karúı duramamanın bir sonucu
olan gecekondu gerçekli÷i ve yıpranan tarihsel alanlar bir yana; 20. yüzyılın ilk çeyre÷inden
sonra modern ve yeni merkezler olarak kıyı hattında geliúen bölgelerin úikayet konusu olması
ve terk edilme e÷ilimine maruz kalması, asıl odaklanılması gereken konuyu oluúturmaktadır.
Bu bölgeler için geliútirilen imar kuralları ve bu çerçevede biçimlenen tasarımlar, uzun
vadede yaúamsal kaliteleri tüketen sorunlar yaratmıú; gürültü, kirlilik, kapalılık duygusu, yeúil
yoksunlu÷u, mahremiyet ihlali, klimatizasyon eksikli÷i gibi gündelik hayatı gibi zorlayıcı
olguların varlı÷ına neden olmuútur.
Yukarıda sunulan çerçeve içinde bu bildirinin en temel öngörüsü úu olacaktır: øzmir’in kentsel
mekan ve mimarlık konusundaki stratejilerini ve tasarım yaklaúımlarını de÷iútirmesinin
zamanı gelmiútir. Kenti sürekli terk edemeyece÷imize göre, “yaúanabilir-sürdürülebilir yeni
*Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
448
______
mekan düúünceleri” ve “onların hayat bulabilece÷i yeni imar düzenlemeleri” üzerine düúünce
üretmek zorundayız. Burada simgesel mimarlı÷a ve yıldız mimarlara odaklı yaklaúımlardan
de÷il, gündelik hayatın geçti÷i mekanlara odaklı yönelimlerden, mikro ve makro
tasarımlardan söz edilmektedir.
Kentin ve mimarlı÷ın “yaúanabilir-sürdürülebilir” normlarda geliúmesi açısından tartıúma
gündemine alınması gereken birkaç somut strateji aúa÷ıda sıralanmaktadır:
2.1. Kentsel Ölçekteki Stratejiler
Do÷al potansiyellerin önemli oranda zedelendi÷i ve bir yapı yı÷ına÷ı olarak biçimlenen
øzmir’de, kentsel ölçekte önerilen stratejiler aúa÷ıda sıralanmaktadır:
1. Kentsel Mekanda “Çeúitlilik” Olgusunun Korunması-Geliútirilmesi ve “YaúanabilirSürdürülebilir Dönüúüm Modelleri” øçin Arayıúlara Girilmesi: øzmir’in farklı bölgeleri
arasındaki sosyal-mekansal iletiúimsizlik ve kentsel olanaklardan yararlanma kapsamındaki
büyük uçurumlar, kent için üretilen stratejilerin uygulanmasını güç hale getirmektedir. Farklı
bölgelerdeki sosyo-ekonomik kimlikler açısından çeúitlilik gösteren kentli grupların iletiúim
zemininin ço÷altılması ve kentsel hizmetlerden yararlanma olanaklarının arttırılması
gereklidir. Bu süreçte mekanların tek tipleúmesinden kaçınılmalı ve yeniden düzenlenecek
olan bölgelerin kültürel-mekansal çeúitlilik sunma olasılıkları yok edilmemelidir. Kemeraltı,
Basmane, Kadifekale gibi tarihsel bölgeler sa÷lıklaútırılırken, yüzyıllar süren gelenekler
dahilinde evrilmiú mekan-yaúam formlarının zedelenmemesine; bu yerlerin turistik sahne
dekorlarına dönüútürülmemesine; gerek bölgede yaúayan, gerekse bu alanları kullanan di÷er
kentlilerle yabancılaútırılmamasına özen gösterilmelidir. Uzundere, Gürçeúme, Limontepe
gibi gecekondu alanlarının sa÷lıklaútırılma süreçlerinde ise, standart apartmanlar gibi úikayet
konusu olan yapılaúma modellerinin bu bölgelerde tekrarlanması yerine; iç mekan kurguları,
kamusal kullanımlar, yeúil doku, enerji korunumu, insan ölçe÷i vb. açılardan alternatifler
sunan yeni yaúam mekanları oluúturmak için arayıúlara girilmelidir. Dönüúüm uygulamaları
sadece fiziksel mekanı iyileútirmeye odaklanmamalı; e÷itimsel-kültürel-sosyal bir program
olarak da tasarlanmalıdır. Tarihsel bölgelerin ve gecekondu alanlarının sa÷lıklaútırılma
süreçlerinde “soylulaútırılmıú-standartlaútırılmıú dönüúüm” modelleri yerine, kentlilere
seçenekler sunan “yaúanabilir-sürdürülebilir” dönüúüm modellerini araútırmak; kentsel
mekanda “çeúitlilik” olgusunun geliúmesini sa÷layarak zenginlik yaratacaktır.
2. Merkezin øyileútirilmesi ve Merkezde Kalma Duygusunun Güçlendirilmesi: Cumhuriyet
döneminde modern merkezler olarak geliúen Alsancak, Karúıyaka, Güzelyalı gibi bölgelerin,
yo÷un yapılaúma, ulaúım, otopark, gürültü, kirlilik, yeúil yoksunlu÷u gibi sorunlarla yıpranmıú
olmaları, bu merkezlerden Narlıdere, Seferihisar, Urla, gibi çevre bölgelerde inúa edilen
kapalı konut sitelerine göç edilmesine neden olmaktadır. Bu hareketlilik merkezin kıyı
bölgelerinde nesilden nesile yaúama e÷ilimiyle karakterize olan mekan-aile iliúkilerini
çözerken, sosyal profili ve aidiyet duygusunu dönüútürmekte; göç edilen kırsal alanları ise
yapılaútırarak toprak-su-iklim dengelerini zedelemektedir. Bu koúullar altında, tarihi bölgeler
ve gecekondu alanları ile birlikte modern bölgelerin de iyileútirilmesi ve merkezde kalma
duygusunun güçlendirilmesi gereklidir. Sözü edilen alanların kemikleúmiú bina örüntülerini
kısa vadede radikal biçimde dönüútürmek mümkün olamayaca÷ına göre, öncelikle “mikro
müdahale” denilebilecek sa÷lıklaútırma önlemlerine baúvurmak gereklidir (Kayın, 2007, s.2).
*Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
449
______
ølk etapta gürültü, görüntü, hava kirlili÷ine karúı etkin önlemler almak, deniz ulaúımını
geliútirmek, sokak-cadde ölçe÷indeki nokta tespitleri ile bitki türleri üzerinde çalıúarak toplam
kentsel yeúili ço÷altmak, mikro tasarımlar-kent mobilyaları getirilmek suretiyle sokak içi
iletiúim olanaklarını güçlendirmek ve aidiyet duygusunu arttırmak, sanat-kültür tüketimini
açık alanlara yaymak, ticari canlılık ve çeúitlili÷i bir cazibe unsuru yaratacak biçimde
geliútirmek gibi önlemler üzerinde çalıúılabilir.
3. Kentte Zaman Duygusunun Tesisi ve Belle÷in Korunması: Koruma düúüncesi kentte
yalnızca sit alanlarını ve tescilli yapıları korumakla ilgili bir eylem olarak de÷il; “zaman
duygusunun ve belle÷in korunmasına yönelik bir eylem” olarak ele alınmalıdır. Dolayısıyla
kentin 19. yüzyıl öncesi katmanları ile birlikte, artık geride kalmıú olan 20. yüzyılın belle÷ini
oluúturan hangi katmanların korunaca÷ı konusu, gündemde yer almak zorundadır. Farklı
katmanların mekanda okunabilmesi için, kentte özel düzenlemeler yapılmalıdır. Yalnızca
binalar de÷il, giriú kapıları, a÷açlar, heykeller, bölgesel iúlevler vb. farklı unsurlar kentsel
belle÷in kurucuları olarak kabul edilmelidir.
4. Kent øçindeki ve Yakın Çevresinde Do÷al Alanların-Rekreasyon Olanaklarının
Geliútirilmesi: Do÷anın hızla tüketildi÷i bir dünyada, rekreasyon olanaklarının tesisi, sa÷lıklı
bir kentsel yaúamın sürdürülebilmesi açısından için önemli bir konuyu teúkil etmektedir.
Kentteki dinlenme olanaklarının geliútirilmesi, kentlilerin yaúam kalitesini arttırmanın
ötesinde, çevredeki kırsal alanlar üzerindeki baskıların da azalmasını sa÷layacaktır. Kent içi
kullanımlar kapsamında, körfez çevresindeki yeúil kuúak geliútirilmeli ve Kültürpark’ın do÷al
karakteri sa÷lıklaútırılmalıdır. Merkezin yakınındaki en son do÷a potansiyelli alan olan
ønciraltı üzerindeki yapılaúma teklifleri sonlandırılmalı ve bu bölge kentlilere “do÷a temelli
rekreasyon” olana÷ı sunabilecek biçimde modellenerek sa÷lıklaútırılmalıdır. “Hobi bahçeleri,
yeúil kahvaltı servisleri, do÷al üretimi ve satıúı yeme-içme vb. hizmetlerle bütünleútirme,
binek hayvanlarıyla dolaúma, kuú gözlemi, temiz enerjili deniz araçlarını kullanma” gibi basit
do÷al eylemlerin estetize edilmiú kurgular içinde ønciraltı’nda sunulması sonucunda; kentliler
gece-gündüz ve kolay eriúebilecekleri güçlü bir rekreasyon olana÷ını elde ederken; bölgede
yaúayanlar do÷anın de÷er kazandı÷ı bir dönemde nesilden nesile aktarabilecekleri iú
olanaklarına sahip olacaklar; kent ise do÷a ile kentli kullanımların bütünleúti÷i ve øzmir’de
baúka alternatifi olmayan bir alana sahip olmak dolayısıyla zenginleúecektir (Kayın, 2007,
s.30-31). Bu projenin vurgusu, karúısında yer alan ve yine yapılaúma baskısına maruz kalan
Tuzla Yaban Hayatı Koruma Alanı’nın ya da Kuú Cenneti’nin etkin korunmasıyla
arttırılmalıdır. Tuzla Yaban Hayatı Koruma Alanı, do÷al yaúamın iyi korundu÷u ve gözlembilgilenme olanaklarının da geliútirildi÷i bir kurgu içinde düzenlenirken, ønciraltı ile do÷al
yapıya zarar vermeyecek bir deniz ulaúımı iliúkisinin sa÷lanması da düúünülebilir.
2.2. Mimarlık Ölçe÷indeki Stratejiler
Mevcut yapılaúmanın büyük oranda úikâyet konusu oldu÷u øzmir’de, mimarlık ölçe÷inde
önerilen stratejiler aúa÷ıda sıralanmaktadır:
1.øzmir Kenti øçin Alternatif Mimari Tasarımlar Oluúturulmasına Yönelik Çalıúmaların
Baúlatılması: Ege-Akdeniz co÷rafyasında yer alan bir kıyı kenti olan ve açık alanlarda, kolay
iletiúimli rahatlatıcı bir tempo içinde süregelen bir yaúam tarzının egemen oldu÷u øzmir’de,
mimarlık ürünlerinin ço÷u, kentin rüzgar, güneú, kıyı kullanımı, co÷rafi yapısı gibi olanakları
*Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
450
______
ve yaúam kültürü ile iyi iliúkilenememiú; tasarımlar, rant temelli imar düzenlemeleri ile
küresel ölçekte moda olan úablonların arasına sıkıúmıútır. Özel yaúamın önemli oranda
zedelendi÷i, güneú, rüzgâr, yeúil olanaklarından yoksun, sosyalleúme olanakları sınırlı, sıkıúık
apartman konutları gibi, yurtdıúı tipolojilerini tekrarlayan alıúveriú-kültür merkezleri örnekleri
de bir “yer” ve “yaúam mekanı” olarak øzmir’in gerçekliklerini araútıran yaklaúımlarla
geliúmemektedir. Yeni denemeler olarak karúımıza çıkan kapalı konut siteleri ise, kentsel
akıúkanlı÷ı kestikleri için tartıúmalı uygulamalardır.
Gündelik hayatı zorlaútıran rant temelli binalar, ilk etapta kazançlı gibi görünse de, uzun
vadede terk edilmeleri, sürekli müdahaleye ihtiyaç duymaları, fiziksel-ruhsal sorunlara neden
olmaları dolayısıyla aslında ekonomik de÷ildir. Rant fikrine uygun olmasa da, insanlar için
kentsel mekanlarda-yapılarda sadece kapalı mekan ihtiyacı de÷il, boúluk ihtiyacının da oldu÷u
kavranmalı; kapalı mekanların açık ve yarı açık alanlarla farklı biçimlerde bütünleútirildi÷i,
dıúarıda yaúama kültürünü ve iletiúim olanaklarını yorumlayan yeni tasarım fikirleri
geliútirilmelidir. Güneú, rüzgar vb. unsurlar ile mekan iliúkilerinin yeniden sorgulanması,
do÷ayı yapıların bünyesine taúıma olanaklarının de÷erlendirilmesi, binaların birer kutu gibi
düúünülmek yerine boúluklu örüntüler olarak tasarlanması, yapılarda esneklik sa÷layıcı
çözümler üretilmesi, standart mekan organizasyonu dıúındaki çözümlerin geliútirilmesi, aynı
bina içinde farklı yaúam modellerine olanak sunan tasarım çeúitlemelerinin getirilmesi gibi
konular araútırılabilir. Kent yaúamını geliútirecek kamusal binaların yeniden yorumlanması ve
sokak-bina arasındaki görsel-kullanımsal sınırların azaltılması düúünülmelidir. Kentlilerin
yaúam kalitelerini arttıracak yeni apartman mimarlı÷ının, yeni alıúveriú merkezi mimarlı÷ının,
yeni okul mimarlı÷ının nasıl olaca÷ı sorgulanmalıdır.
2. “Enerji Korunumlu Kent-Mimarlık” ve “Minimalist Mekan Tüketimi” Konularının
Gündeme Taúınması: Dünyanın do÷al potansiyellerinin tükenmesine ba÷lı olarak tasarım ve
malzemesi itibarıyla enerjiyi az tüketen ve kendi enerjisini üretebilen yapıların geliútirilmesi
önemli bir konuyu teúkil ederken; øzmir’de bu gündemin yeterli yaygınlıkta olmadı÷ı
görülmektedir. Kentin fiziksel koúullarının avantajıyla rüzgar, güneú gibi temiz enerji
kaynaklarını kullanılması mümkün olmakla birlikte, bu kapsamdaki denemeler sınırlıdır.
Kullanılan yapılardaki enerji tüketiminin azaltılması gibi, “enerji korunumlu mimarlık”
formlarının yaygınlaútırılması konusunda da etkin stratejiler oluúturulmalıdır. Kullanıcıların
“minimalist mekan” tüketimine yönlendirilmesi, konunun baúka bir önemli boyutunu teúkil
etmektedir. Özellikle güncel konut piyasasının da ivmelendirmesiyle, kullanıcıların alan
talebi giderek yükselir ve kullanıcılara gere÷inden büyük mekanlar sunulurken; bu üretimlerin
toprak, hava, su, enerji kaynakları vb. ö÷elerle ilgili tüketim ö÷elerini oluúturdukları gerçe÷i
gözardı edilmektedir. Her yapı türündeki mekan kullanımlarının boyutları sorgulanmalı ve bu
kapsamda yaratılan beklentilerin durdurulması yönünde bilinç oluúturucu çalıúmalara
giriúilmelidir.
3. SONUÇ
øzmir kentinin günümüzdeki mekansal-yaúamsal sorunları de÷erlendirildi÷inde, 20. yüzyılın
ortasından günümüze yansıyan yönelimlerle, gelece÷in kurgulanmasının ne denli güç oldu÷u
görülecektir. Gelece÷i kurma yönünde kentin “hava, su, deniz, enerji, yeúil vb. do÷al
potansiyellerinin titizlikle korunması ve geliútirilmesi” en önemli konulardan biridir. “Enerji
korunumu”, “mekansal esneklik”, “özel-kamusal alan iliúkilerinin geliútirilmesi ”, “afet
*Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
451
______
güvenli÷i” ve “yeni estetik yaklaúımlar”, 21. yüzyılın önemli tasarım sorunlarını teúkil
ederken, øzmir’in bu geliúmelere ne kadar yaklaúabildi÷i tartıúmalıdır.
Kentsel mekan ve mimarlık ürünlerinin, “söylem boyutunda kurgulanan”, “talep boyutunda
oluúturulan” ve “uygulama boyutunda gerçe÷e dönüútürülen” bir süreç içinde hayat buldu÷u
düúünüldü÷ünde, bu süreci olanakları tükenmekte olan kentin gerçekli÷ine uygun biçimde
úekillendirebilmenin mümkün oldu÷u söylenebilir. Dönemin mimarlık yaklaúımlarının
toplumda fazla sorgulanmadan moda olması, rant sektörünün mekan ve insan gerçekliklerinin
önüne çıkması, gere÷inden çok-hızlı tüketim davranıúının, mekana yansıyan bir çılgınlık
olarak yayılması, söylemden talebe, talepten gerçekli÷e úekillenen mekansal var oluúu
etkilemektedir. Bu durumda yaúanabilir-sürdürülebilir bir kent ya da mimarlık
oluúturabilmenin baúlangıcı, “söylemi”, “talebi” ve “gerçekli÷i” yaratanların “kentsel-mimari
kavrayıúı” dönüútürmeye niyet etmeleriyle gerçekleúecektir. Dolayısıyla bu bildirinin, úu an
için, en temel önerisi, “øzmir’de Kentsel Mekan ve Mimarlık Konusundaki BeklentilerinYaklaúımların Dönüútürülmesi” konusunda çalıúacak ve mekanları tasarlayanlar, kullananlar,
yasal zeminini oluúturanlar, finanse edenler vb. farklı aktörleri kapsayacak bir giriúim
grubunun oluúturulmasıdır. Yaúanabilir bir gelecek isteniyorsa, verili dünyanın farklı
aktörlerin zihinlerinde kodladı÷ı kentsel-mimari beklentilerin de÷iúebilece÷ine ve “yeni
baúlangıçlar” yapmanın mümkün oldu÷una inanılması zorunludur. Bilindik modellerin
tekrarlandı÷ı, mekanı ve do÷al potansiyelleri tüketmeye e÷ilimli geliúme stratejileri ivedilikle
terk edilerek, beklentiler yaúanabilir-sürdürülebilir ölçütlere çekilmelidir. Kentsel mekan ve
mimarlıktaki aúınmayı sa÷layan süreçler nasıl yıllar içinde üst üste birikerek oluútuysa; yerelmerkezi yönetimler, kent ve mimarlıkla ilgili örgütlenmeler, üniversiteler, tasarım, finansör,
uygulamacı, malzeme-detay üreticileri ve halk temsilcilerinden oluúacak bir giriúim grubunun
yeni baúlangıçlar konusunda úu an baúlataca÷ı çalıúmalar da, sonuçlarını ancak gelecekte
ortaya koyabilecektir.
KAYNAKLAR
Arıkan, Z. “Akdeniz’de Bir Liman : 15. ve 16. Yüzyıllarda øzmir”, Üç øzmir, Yapı Kredi
Yayınları Ltd.ùti., østanbul, 1992.
Akurgal, E., Anadolu Uygarlıkları, NET Turistik Yayınlar Sanayi ve Ticaret A.ù., østanbul,
1989.
Karada÷, A., Kentsel Geliúim Süreci, Çevresel Etkileri ve Sorunları øle øzmir, Titizler Grafik
Baskı Hizmetleri, øzmir, 2000.
Kayın, E., “Balçova-Teleferik, ønciraltı-Bahçelerarası Bölgesi øçin Kentsel Fırsatlar, Ege
Mimarlık, 2007/60, s.28-31.
Kayın, E., “Kentsel Mekanın ‘Gündelik Hayat’ Merkezli øyileútirilmesi øçin Arayıúlar”,
Güzelyalı&Göztepe øyileútirme Platformu Bülteni, 2007/Kasım, s.2.
Kıray, B.M., Örgütleúemeyen Kent øzmir, Ba÷lam Yayıncılık, østanbul, 1998.
*Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
453
______
øZMøR KENT SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE KURUMSAL EöøTøMLERøN
ÖNEMø
Ali ÖZDERE
Makina Mühendisi
[email protected]
GøRøù
Yerel yönetimlerin kaliteli hizmet üretmesi ve denetim görevlerini etkin olarak yerine
getirebilmeleri, e÷itilmiú, bilgi ve beceri açısından yetiúmiú, nitelikli insan kayna÷ına sahip
olmasıyla mümkündür.
Bu çalıúmayla; yerel yönetimlerin yüksek olan e÷itim gereksinimlerinin karúılanmasına katkı
koymak, yerel yönetimlere yönelik kurumsal e÷itimi bir bütün içinde tanımlamak, yerel
yönetimlere yönelik e÷itim hizmeti veren mevcut kurum, sivil toplum ve meslek örgütlerinin
yapabilecekleri katkıları ortaya çıkarmak ve yerel yönetimlerin geniúleyen yetki ve
sorumlulukları çerçevesinde öncelikli e÷itim ihtiyacının tespit edilmesi amaçlanmıútır.
Bu kapsamda yerel yönetimlerde kurumsal e÷itimlerin amacı, e÷itim konuları, e÷itim
yöntemleri, kapsamı, e÷itim alınacak kurum, sivil toplum ve meslek örgütleri, e÷itimlerin
süreci, e÷itim verilecek grupların tespiti, kamu kurumsal e÷itimlerinde yasal durum
de÷erlendirilerek, yerel yönetimlerde kurumsal e÷itimle ilgili e÷itim anlayıúı, e÷itim biriminin
organizasyon yapısı, e÷itimin yeri, e÷itim araç ve gereçleri, e÷itimin finansal kaynakları,
e÷itimin planlanması, koordinasyonu, e÷itim programlarının hazırlanması, e÷itici personel
seçimi, e÷itim kaynak dokümanları, e÷itilen personelin yeterliliklerinin belirlenmesi ve
personelin belgelenmesiyle ilgili öneriler paylaúılacaktır.
1-YEREL YÖNETøMLERDE KURUMSAL EöøTøMLERøN AMACI
Ça÷ımızda hızla geliúen bilim ve teknoloji, toplum ve bireyi etkilemekte, sosyal kurumların
yapı ve fonksiyonlarını de÷iúime zorlamaktadır. øletiúim araçları, bilgisayar teknolojisi,
uluslar arası iliúkiler, yeni buluúlar, bilim ve teknolojik geliúimlerle karúı karúıya kalan
bireyler meslek yaúantıları veya sonrasında elde ettikleri bilgileri sürekli güncellemek ve
yeniden ö÷renmek durumunda kalmaktadırlar. De÷iúen ça÷a ayak uydurmanın, ça÷ı takip
etmenin en etkin ve en temel aracı “e÷itim”dir. Ülkeler, kurumlar ve bireylerin bu geliúmeleri
yakından takip etmeleri ve yeniliklerden haberdar olmaları için sistemli e÷itim çalıúmalarına
önem verilmelidir. E÷itimin “kurumsal” olabilmesi için öncelikli olarak mesle÷e yönelik
olması ve adaylıktan itibaren verilmesi gerekmektedir.
Bilgiye ulaúabilen, ulaútı÷ı bilgiyi kendi amaçlarına, iúine uyarlayabilen, bilgi üreten ve bu
bilgiyi yayan toplum veya kiúiler güçlü olarak kabul edilmektedir. Dünyada kurumsal e÷itim
amacıyla birçok kurumda kiúi baúına yaklaúık 600$/yıl civarında e÷itim harcaması
yapılmaktadır.
Kurumsal e÷itimlere “yatırım” olarak bakılmakta, geri dönüú süresi hesaplanmakta ve yapılan
fayda maliyet analizleri ile e÷itime yapılan harcamaların artırılması gerekti÷i
vurgulanmaktadır. Ülkemizde ise yerel yönetimlerde kurumsal e÷itime yeterince önem
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
454
______
verilmemekte ve e÷itime yönelik olarak ayrılan harcamaların miktarı da oldukça düúük
kalmaktadır.
Günümüzde yerel yönetimlerin insan kaynaklarının oluúumuna bakıldı÷ında iúe göre istihdam
uygulaması yerine siyasi kayırmalarla, adama göre iú politikası uygulanarak, ihtiyacın çok
üzerinde istihdam yaratılmıútır. Aúırı úiúirilmiú kadrolar personelin e÷itimsiz oluúu insan
kayna÷ını verimsiz hale getirmiútir.
Yerel yönetimlere yönelik olarak e÷itim hizmeti veren kamu, özel, üniversite, sivil toplum ve
meslek kuruluúları gibi örgütler arasında e÷itim konusunda koordinasyon ve iúbirli÷ine
rastlamak mümkün de÷ildir. Her bakanlık kendi hizmet alanını ilgilendiren konularda zaman
zaman mevzuat de÷iúikliklerinde, yeni uygulamalarda hizmet içi e÷itime gitmekte, ancak
düzenli, planlı bir e÷itim sistemi øçiúleri Bakanlı÷ı Mahalli ødareler Genel Müdürlü÷ü de
dâhil, yerel yönetimlere yönelik olarak yürütülememektedir
Yerel yönetimlerin bileúenleri olan “Belediyeler” ve “øl Özel ødareleri”nin kullandı÷ı
kaynakların verimlili÷inin sa÷lanması için bu kurumların en önemli kayna÷ı olan
seçilmiúinden, çalıúanına, hizmet üretenine yönelik kurumsal e÷itimi bir bütün içinde
tanımlamalıdır.
Kurumsal e÷itimin amacı, insanların bilgiye eriúebilece÷i ve bu bilgileri de÷iúik bir anlamda
kullanabilece÷i inancını yaratmaktır. E÷itim, yönetim kavramının geliúmesine destekte
bulunur. Bir yöneticinin iyi bir yönetim sergilemesi gerekli oldu÷u kadar çalıúanların da
nitelikli çalıúan olması o kadar önemlidir. Bu ba÷lamda her yönetici aynı zamanda bir
e÷itimci olmalıdır. Yöneticilerin iú baúında geçirdikleri zamanın en az 15% ini personelin
iúbaúı e÷itimi için harcamalıdır. Bu sayede personel de sorumluluk, ba÷lılık ve inisiyatif
sergileyerek yönetimin daha iyi bir hale gelmesine katkıda bulunur.
Kurumsal e÷itimin üç temel amacı bulunmaktadır. Bunlar:
• Personele yapmakta oldu÷u iúin daha iyi yapılmasını sa÷lamak için gerekli bilgi ve yetene÷i
kazandırmak ve geliútirmek,
• Personele daha üst görevlere geçebilmesi için gerekli olan yeterlili÷i kazandırmak,
• Personelin örgüt ve iúe karúı davranıúlarını olumlu yönde de÷iútirmektir.
• Örgüt açısından ise, örgütü meydana getiren bireylere görevlerini nasıl yapacaklarına,
birlikte nasıl çalıúacaklarına iliúkin bilgi sunmaktır. Bu durumda e÷itimin baúarıya ulaúıp
ulaúmadı÷ının ölçüsü “hizmetin niteli÷i” ile ölçülür.
Kurumsal e÷itimin amaçlarını daha ayrıntılı olarak úu úekilde sıralamak mümkündür:
• Yerel yönetim görevlilerinin verimlili÷ini yükseltmek,
• Performansı için çalıúanların güdülenmesini sa÷lamak,
• Eleman ihtiyacını örgüt içerisinden sa÷lamak amacıyla, personeli üst kadrolar için
hazırlamak,
• Görevsel aksaklıklarını gidermek ve eksikliklerini tamamlamak,
• øú kazalarını ve iúten kaynaklanan úikâyetleri ve hataları azaltmak,
• Örgüt yapısını, dıú çevreden gelen de÷iúmelere karúı esnek hale getirmek,
• Kiúiler ve bölümler arası iletiúime katkıda bulunmak,
• Bakım ve onarım giderlerini azaltmak,
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
455
______
• øúe geç kalma ve devamsızlıkları azaltmak,
• Yöneticilerin denetim ve görev yüklerini azaltmak.
• Yerel yönetimlere dinamizm ve saygınlık kazandırmak,
• Kiúiler ve bölümler arası iletiúime katkıda bulunmak,
• Kaynak kullanımında tasarruf yapmak,
Yerel yönetimlerde e÷itim gereksinimin tespitine yönelik olarak yönetici ve çalıúanlarla
yapılan anket çalıúmasında pilot belediye olarak büyükúehir belediyesi, il belediyesi ve nüfusu
50.000’i geçen ilçe belediyeleri seçilmiútir.
Ankette aúa÷ıdaki belediyeler yer almıútır.
Büyükúehir belediyeleri: Ankara, Samsun;
Merkez ilçe belediyeleri: Sivas, Uúak, Yalova;
ølçe belediyeleri: Yenimahalle, Karadeniz Ere÷li, Tarsus, Odunpazarı, Tepebaúı, Bafra.
Anket sonuçlarına göre yerel yönetimlerde yönetici ve çalıúanlar açısından kurumsal
e÷itimlerin gereklili÷i aúa÷ıdaki tablolarda açıkça görülmektedir.
2-YEREL YÖNETøMLERDE KURUMSAL EöøTøM KONULARI.
A-Seçilmiúlerin E÷itimi
Yerel yönetimlerde siyasal ve toplumsal sorumluklarının yerine getirilmesinde belediye
baúkanları belediye meclisleri ve il genel meclislerine önemli görevler düúmektedir. Belediye
baúkanları ve øl genel meclisi baúkanları baúta olmak üzere tüm meclis üyeleri çalıúma
dönemi baúında aúa÷ıda belirtilen konularda e÷itim almalıdır.
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
456
______
x 5216 sayılı Büyükúehir Belediye Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu, mahalli
idarelere yönelik temel kanunlar, çerçevesinde belediye baúkan ve meclis üyelerinin
görev, yetki ve sorumlulukları,
x Yerel yönetim ve ønsan Hakları,
x Yerel yönetim ve Demokrasi,
x Çok kültürlü kent yaúamı ve yerel yönetim,
x Kadınlar, gençler, çocuklar ve yerel yönetim,
x Katılımcı bütçe uygulamaları ve yerel yönetimlerde denetim
x ønsan Kaynakları yönetimi ve halkla iliúkilerin geliútirilmesi
x Yerel yönetimde stratejik planlama ve proje yönetimi
x Yerel yönetimde performans yönetimi
x Yerel yönetimde hemúeri iliúkileri
x Yerel yönetimlerde sa÷lık ve çevre yönetimi
x Yerel yönetim ve turizm
x Yerel yönetimlerde rüúvet ve yolsuzlukla mücadele
x Büyükúehir belediyesi yönetimi
x Yerel yönetimde etik
B- Yönetici E÷itimi
Yerel yönetimlerde siyasi erk tarafından alınacak kararlar e÷itimli yönetici personel
tarafından uygulanmasıyla kaynakların verimli kullanımında ve denetim hizmetlerinde baúarı
sa÷lanacaktır. Bu amaçla idari ve teknik kadrolarda istihdam edilen yönetici personelin,
mesleki yetkinli÷inin ve yönetim becerilerinin arttırılması için aúa÷ıdaki konularda
e÷itilmelidir.
x
x
x
x
x
x
x
x
x
x
x
x
x
x
Kentsel Planlama, Altyapı
Yerel Yönetimlerde Stratejik Planlama
Proje Hazırlama, Yönetimi ve øzleme De÷erlendirme
Liderlik, çatıúma çözümü
ønsan kaynakları yönetimi
Su kaynakları yönetimi, Çevre yönetimi
ømar ve kent yenileme
Büyükúehir belediyesi yönetimi
Yerel yönetimde e÷itim planlaması ve yönetimi
Bilgi teknolojisi ve yerel yönetim
Yerel yönetimde etik
Yerel yönetim ve demokrasi
Yerel yönetimlerde rüúvet ve yolsuzlukla mücadele
øú sa÷lı÷ı ve øú güvenli÷i
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
457
______
C-Çalıúanların E÷itimi
øzmir Büyükúehir belediyesi ve 5216 sayılı yasa kapsamında büyükúehir ve ba÷lı
belediyelerde 15 binin üstünde personel görev yapmaktadır. Belediyelerin dıúarıdan aldı÷ı
hizmetlerde çalıúanlarla birlikte øl Özel ødaresine ba÷lı kuruluúların çalıúanlarıyla yaklaúık
20.000 personel istihdam edilmektedir. Belediyelerde su, atık su, kanal, ulaúım, yol, atık
yönetimi altyapı gibi daha birçok konuda teknik personel istihdam edilmektedir. østihdam
edilen personelin önemli bir bölümü yapım iúlerinde, bir bölümü de kontrol ve denetim
iúlerinde görev yapmaktadır. Yapılan yatırımların maliyetleri nitelikli personel istihdamının
gerekli kılmaktadır.
Belediye çalıúanları denetim, kontrol, yapım gibi her türlü hizmetin yerine getirilmesinde her
aúamada kentlilerle birlikte olmaktadır. Çalıúanların, kurumunu temsilinde, belediyelerin
sundu÷u hizmetlerden kentlilerin memnuniyetinin sa÷lanmasında rolleri önemlidir. Belediye
çalıúanlarının her aúamada halkla iletiúimlerinde davranıúlarıyla, bilgileriyle kentlilere güven
vermelidir. Bu ba÷lamda çalıúanların yaptıkları iúin niteli÷ine uygun teknik bilgilerin
verilece÷i e÷itimlerle birlikte, kentlilik bilinci, iletiúim, sorumluluk bilinci gibi kiúisel
geliúimlerini sa÷layacak e÷itimler düzenlenmelidir.
Teknik hizmetlerde görev yapan personele verilecek e÷itimlerin sonunda mutlaka ölçme ve
de÷erlendirme yapılmalıdır. Ölçme de÷erlendirme sonunda baúarılı personel
belgelendirilmeli, dıúarıdan alınan hizmetlerde çalıúanlar dahil olmak üzere belgesiz ve
yetkisiz personel istihdam edilmemelidir. Daha açık ifadeyle kentsel teknik hizmetlerde görev
yapanlarda ehliyet ve yetkinlik aranmalıdır. Belediyeler bunu sa÷layacak e÷itim altyapısını
kurmalıdır.
Yerel yönetim çalıúmalarında görev alacak personel meslek alanıyla ilgili e÷itimlerle birlikte
aúa÷ıda belirtilen konularda e÷itimleri e÷itilmeleri sa÷lanmalıdır.
x øú sa÷lı÷ı ve øú güvenli÷i
x Kentlilik bilincinin geliútirilmesi
x øletiúim ve davranıú geliútirme
x Ekip çalıúması, kurumsal iletiúim
x Zaman yönetimi
x Çatıúma ve anlaúmazlıkların giderilmesi
x Hemúehrilerle øliúkiler
x øú ve Meslek Ahlakı
x Örgütlerde Kalite/Verimlilik ve ønsan
x Bireysel Sorumlulukların Geliútirilmesi
x Motivasyon yönetimi
3. YEREL YÖNETøMLERDE EöøTøM YÖNTEMLERø
Yerel yönetimlerde e÷itimin temel amacı, kentliye hizmetin daha iyi görülebilmesi için
gerekli olan bilgi, beceri ve davranıúları kazandırmaktır. Bu kazanımların hangi yöntemler
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
458
______
uygulanarak verilece÷i, e÷itim programının baúarılı ya da baúarısız olmasında çok önemli
olmaktadır. E÷itimde kullanılacak yöntemlerin seçiminde e÷itimin amacı, e÷itime
katılacakların oluúturdu÷u grubun özelli÷i, e÷itime katılanların sayısı, kullanılabilecek
tekniklerin karúılaútırmalı maliyetleri, örgütün olanakları, e÷itmenlerin yöntemler karúısındaki
durumu belirleyici hususlardandır.
Kurumsal e÷itim yöntemleri hedef kitleleri açısından aúa÷ıdaki gibi gruplandırılabilir:
• Büyük gruplar için yararlı teknikler: Düz anlatım, forum gibi,
• Küçük gruplar için yararlı teknikler: øú baúında sistemli gözetim, seminer, kurs, tartıúma
grubu, proje grubu, pratik çalıúma grubu,
• Seçilmiú gruplar için yararlı teknikler: Konferans, yuvarlak masa, sempozyum veya panel,
atölye
• Bireyler için yararlı teknikler: Ödevler, bireysel projeler, e÷itsel danıúmanlık, stajyerlik,
programlı ö÷renme, görev de÷iútirme, uzaktan e÷itim
• Di÷er teknikler: Bunlar uygunlu÷u e÷itilen personel sayısına ba÷lı olmayan tekniklerdir,
örnek olay, rol oynama, gösteri, gözlem gezileri, teknik geziler.
4. YEREL YÖNETøMLERDE KURUMSAL EöøTøM SÜRECø
Do÷uútan var olamayan bilgi ve beceri, e÷itim ve ö÷renimin bir sonucu olarak kazanılmakta
ancak baúarı için yetenek gerekmektedir. Yetenek ise, amaçlara uygun olarak
yönlendirilmelidir. Ö÷renme sürecindeki ö÷renme ise, de÷iúimi gerektirmektedir. Baúarılı bir
hizmet e÷itimi için bütün sorunların aúılmıú olması, yönetici, personel, e÷iticinin iúbirli÷i
içinde olması gerekmektedir. Bu ba÷lamda hazırlanacak ön raporların örne÷in, belediyenin
e÷itimle ilgili birimindeki yönetici tarafından oluúturulması, daha sonra tüm üst düzey
yöneticilerin bu süreç içine alınması ve onların arasındaki koordinasyonun da yine e÷itim
birimi yetkilileri tarafından sa÷lanması gerekmektedir. Çerçevenin son hali, tüm üst düzey
yöneticilerinin tartıúmaları sonucu onayladıkları bir belge olmak durumundadır.
4.1- Kurumsal E÷itimin Planlanması
Kurumlarda yapılan hizmet içi e÷itim etkinlikleri, önceden belirlenmiú hedeflere yönelik
olarak planlanır. Planlama sürecinde, ùekil 1.2’de görülece÷i üzere, e÷itim hizmetlerinin
belediyenin amacına yönelik olarak gerçekleútirilebilmesi için öncelikle konuyla ilgili
hedefler ve programlar bütününü oluúturan e÷itim politikasının oluúturulması gerekmektedir.
4.1.1. Kurumsal E÷itim Politikasının Saptanması
Yerel yönetimlerin kurumsal e÷itim politikaları kurumların genel plan ve politikalarıyla
uyumlu olmalı ve genel plan ve politikalardaki de÷iúikliklere göre güncellenebilir nitelikte
olmalıdır. Özellikle stratejik plan hazırlamakla yükümlü yerel yönetimlerde planda belirtilen
amaçlara ulaúılmasında gerekli e÷itim gereksinimi ile e÷itim politikası arasında do÷rudan ve
tutarlı ba÷lantılar geliútirilmesi gerekmektedir.
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
459
______
ùekil 1.2. Kurumsal E÷itimde Planlama Süreci
E÷itim hizmetlerinin hedeflerini ve programlarını belirleyen e÷itim politikasının saptanması,
çalıúanların ortak katkısı ile gerçekleútirilmelidir. E÷itim programlarının kurumun di÷er
giriúimleriyle uyum içinde yürütülebilmesi için, tüm birimlerin bu politika geliútirme
sürecinde yer alması gerekmektedir. Etkin bir kurumsal e÷itim politikası için, aúa÷ıdaki
soruların ayrıntılı bir úekilde cevaplandırılması gerekmektedir.
Niçin > Kurumunuzun e÷itim faaliyetlerinin amacı nedir?
Hangi Boyutta > Kurum kaynaklarından ne kadarlık bir kısmı bu faaliyetlere ayrılabilecektir?
Kime > Hangi birimler e÷itim faaliyetlerine katılmalıdır?
Ne Tür > Hangi e÷itim yöntemleri kullanılmak istenmektedir?
Bu sorular detaylı bir úekilde cevaplandırılmalı, bunların yanı sıra politika belirlenirken
aúa÷ıdaki ilkeler göz önünde tutulmalıdır;
•
•
•
•
•
E÷itimde fırsat eúitli÷i sa÷lanmalı,
E÷itim personelin kiúisel çıkarlarına de÷il, hizmetin gereklerine uygun olarak verilmeli,
E÷itimde kiúilere hizmetin gere÷i olan bilgiler verilip, beceriler kazandırılmalı,
E÷itim programlarında imla kuralları ve dil bilgisine özellikle önem verilmeli,
E÷itimin sa÷layaca÷ı fayda ile maliyeti uyumlu olmalıdır
4.1.2.Kurumsal E÷itim øhtiyacının Saptanması
E÷itim ihtiyacını saptama iúlemi, programlı bir kurumsal e÷itim çalıúmasının ilk aúamasını
oluúturur. Kurumsal e÷itim ihtiyacı personelin yapmakta oldu÷u görevinin gerektirdi÷i ve
gelecekte yapaca÷ı görevinin gerektirece÷i ihtiyaç olmak üzere iki úekilde
belirlenebilmektedir. Bunun yanı sıra, kuruma yeni personel alındı÷ında, personelin görevinin
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
460
______
de÷iútirilmesi durumunda, üst kademelere personel hazırlanması gerekti÷inde, yeni makine,
alet ve araç gibi yeni teknoloji alındı÷ında, mevzuat de÷iúikliklerinde, üretim ve hizmetin
nitelik, nicelik bakımından düúüú göstermesi durumlarında kurumsal e÷itim ihtiyacı ortaya
çıkar. Kurumsal e÷itim ihtiyacını belirleyecek elemanlar; ilk, orta ve üst kademe yöneticileri,
kurum içi ve kurum dıúı denetçiler, görevli personel ve iú görenlerdir.
4.1.3. Kurumsal E÷itim Önceliklerinin Saptanması
Kurumsal e÷itim programlarında hangi kesime öncelik tanınaca÷ı, personelin çalıúma alanı ve
kademesine göre farklılık göstermektedir. Üretim esas alındı÷ında; kurumsal e÷itime
tabandan baúlama e÷ilimi artar. Çünkü örgüt kademelerinde tabana inildikçe personel sayısı
artar ve dolayısıyla bu personelin, iúe ve üretime katkısı artar. Hizmet alanları esas
alındı÷ında, özellikle ekonomik ve teknolojik de÷iúme ve geliúmelerde, daha çok iú yapan
personelin üstündeki ilk yönetici, nezaretçi ve denetçi personele öncelikle kurumsal e÷itim
uygulanır. Kurumsal e÷itimde, personel konumlarına göre öncelik sırası, aúa÷ıdaki farklı
düzeylerde saptanır:
Alt düzeye öncelik: Hemen hemen her örgütte alt düzeyde çalıúan personel daha çok rutin ve
beceriye yönelik iúlerle u÷raúır ve tabanı oluúturur. Bu nedenle, kurumsal e÷itime öncelikle bu
gruptan baúlanarak basitten karmaúı÷a ve uygulamadan teori÷e do÷ru gidilir.
Orta kademeye öncelik: Örgütlerde orta kademe personeli, genellikle iúlerin yapımından
sorumlu olan gruptur. Alt taban gruba yol gösteren, yetiútiren, denetleyen personel
oldu÷undan öncelikle bu gruptakilerin e÷itilmesi baúarıyı artırır.
Üst düzeye öncelik: Örgütte karar verici mercii, yönetim ve denetim organları oldu÷u için,
öncelikle kurumsal e÷itime üst düzeyden baúlanarak alt düzeylere do÷ru gidilir.
Etken faktörlere göre çözümleme yaklaúımı: Örgütte çalıúmaları en çok aksatan, iúbirli÷i,
iliúki ve üretim eksikli÷i görülen birim ya da ünite personelinin kurumsal e÷itimine öncelik ve
önem verilir.
4.1.4. Kurumsal E÷itim Bütçesinin Hazırlanması
Bütçeleme, e÷itim planında gelece÷e yönelik olarak yapılması öngörülen e÷itim
faaliyetlerinin tahmini giderleri ile bunları karúılayıcı gelirlerin hazırlanması iúlemidir. Buna
göre, bütçe yılı içinde yürütülecek e÷itsel hizmetlere göre bir sınıflama yapmak ilk aúamayı
oluúturur. E÷itim türlerinin tespiti, e÷itim ekipmanlarının temini bu aúama içine girer. økinci
aúama planlanan e÷itimlerin gerekçelerinin belirtilmesidir. E÷itim etkinliklerinin kurumun
stratejik planıyla iliúkisi kurulur. Sınırlar ve hedefler belirlenir ve etkinliklerin tahmini
maliyetleri hesaplanır.
4.2. Kurumsal E÷itim Programlaması
Kurumsal e÷itim etkinliklerinin beklenen yararları sa÷layabilmesi için, planlı yapılması
gerekmektedir. Programlama planlamayı izler, planlamada gerçekleútirilecek amaçlar
programlamada ise ulaúılacak hedefler bulunmaktadır.
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
461
______
E÷itim etkinlikleri kurumsal e÷itimin gerçekleúmesine yönelik tüm iúleri kapsayacak úekilde
hazırlanmalıdır. Programda e÷itim etkinli÷inin amacının ve beklenen sonuçlarının açık bir
úekilde belirtilmesi, e÷itime katılacak kiúilerin profilinin çizilmiú olması, e÷itim konuları ve
içeriklerinin tespiti, zamanlandırılması, sıralanması, e÷itim için gerekli araçlar ve
uygulanacak yer ile uygulanma zamanının ortaya konmuú olması gereklidir.
4.3. Kurumsal E÷itim Uygulanması
Kurumsal e÷itimin uygulanması, e÷itim planı çerçevesinde ve yıllık program hedeflerine göre
çeúitli tür ve sayıda e÷itsel etkinliklerin yürürlü÷e konmasıdır. Bu etkinlikler, örgüt olanakları
kullanılarak örgüt içinde yapılanlar ile örgüt dıúında yapılan faaliyetleri kapsamaktadır.
Kurumsal e÷itimin uygulanmasında, e÷itimin personelin çalıúma hayatının bir parçası oldu÷u
vurgulanmalı ve personelin “sürekli geliúim” yönünde motivasyonu yüksek tutulmalıdır,
E÷itimlerin personelin ihtiyaç ve beklentilerine yönelik olarak geliútirilmesi için e÷itim alan
personelden e÷itimle ilgili geri besleme alınmalıdır.
E÷itimden yararlandırılacak personelin seçiminde farklı yöntemler uygulanmaktadır. Bunlar:
Baúvurma formlarının incelenmesi: Kurumsal e÷itimin amacını, ö÷retim programını,
yapılaca÷ı yer ve zamanını içeren baúvuru formları hazırlanır. Bu baúvuru formlarında ayrıca
personelin kiúilik ve nitelikleri ile ilgili bilgileri sa÷layıcı sorulara da yer verilir. Personelin
doldurarak geri gönderdi÷i formlardaki cevaplara ve belirlenen esaslara göre kurumsal
e÷itime katılacak personel seçilir ve gerekti÷inde gruplandırılır.
Yönetici görüúlerinin alınması: E÷itim programı zamanı, süresi, yeri ve birimdeki iú
durumuna göre yöneticilere seçim görev ve yetkisi verilebilmektedir.
4.4. Kurumsal E÷itimin De÷erlendirilmesi
Kurumsal e÷itim etkinli÷i de÷erlendirilirken bir takım de÷erlendirme göstergeleri
kullanılmaktadır. Bunlar, sınavlar ya da testler, devam ya da ilgi derecesi, ö÷retilenlerin
uygulama derecesi, e÷itimden sonra görevlendirme, e÷itilenlerin yükselme durumu, maliyet
giderlerinde düúme olarak sıralanmaktadır. Bu göstergeler, e÷itimin amacının baúarıya ulaúıp
ulaúmadı÷ını, yani e÷itimin baúarı derecesini saptamakta üzerinde durulan bir takım
belirleyicilerdir. Bir e÷itim programının etkinli÷ini, birbirini takip eden dört aúama ile
de÷erlendirmek mümkündür.
øzlenim saptama: E÷itime katılanların, e÷itim programından ne derece hoúnut oldukları
sorusuna yanıt aranır. Ancak unutulmamalıdır ki katılanların, e÷itim programını be÷enmeleri
o programların yararlı oldu÷unun bir göstergesi olarak kabul edilemez, programın di÷er
yönlerden de de÷erlendirilmesi gerekir.
Ö÷renme derecesinin ortaya konması: Yapılacak de÷erlendirme ile ö÷renme düzeyine iliúkin
sayısal verilerden yararlanarak bir yargıya varmak amaçlanır. Bu amaçla, deney ve kontrol
grupları kullanılır. Her iki grubun bilgi ve beceri durumu, programdan önce ve sonra ölçülür
ve karúılaútırılır.
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
462
______
Davranıú de÷iúikliklerinin belirlenmesi: E÷itime katılan bireyin iúindeki tutum ve
davranıúlarında bir de÷iúiklik olup olmadı÷ı saptanır ve personelin ö÷rendiklerini hangi
ölçüde uygulamaya yansıttıkları ortaya konur.
E÷itimin elde edilmek istenilen somut sonuçlara göre de÷erlendirilmesi: Kurumsal e÷itim
programlarının de÷eri, verimlilik ve kalite artıúı, moral yükselmesi, úikâyetleri azaltması gibi
birtakım somut amaçları gerçekleútirebilmesi ile ölçülür.
5. YEREL YÖNETøMLERE
KURULUùLAR
KURUMSAL
EöøTøM
VEREN
KURUM
VE
Ülkemizde yerel yönetimlerin kurumsal e÷itimlerini programlayan ve uygulayan merkezi bir
kuruluú bulunmamaktadır.
øçiúleri Bakanlı÷ı bünyesindeki Mahalli ødareler Genel
Müdürlü÷ü'nün çalıúmaları da, bu gereksinmeyi karúılayacak düzeyde de÷ildir. Bunun
yanında birçok kurum ve kuruluúun özel olarak yerel yönetimler için düzenledi÷i e÷itim
programları bulunmaktadır. Yerel yönetimlere kurumsal e÷itim hizmetleri veren kurum ve
kuruluúların e÷itim programlarını aúa÷ıdaki úekilde gruplandırmak mümkündür:
• øçiúleri Bakanlı÷ı'nın planladı÷ı ve yürüttü÷ü zorunlu programlar,
• Di÷er bakanlıkların, kamu kurum veya kuruluúlarının e÷itim programları: Baúbakanlık
Devlet Personel Dairesi Baúkanlı÷ı, Baúbakanlık ødareyi Geliútirme Baúkanlı÷ı, Bayındırlık
ve øskân Bakanlı÷ı, Kültür ve Turizm Bakanlı÷ı, Milli E÷itim Bakanlı÷ı, Sa÷lık Bakanlı÷ı,
Çevre ve Orman Bakanlı÷ı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlı÷ı, Sanayi ve Ticaret Bakanlı÷ı,
Tarım Bakanlı÷ı ve Ulaútırma Bakanlı÷ı, øller Bankası Genel Müdürlü÷ü, Türkiye øú Kurumu
Genel Müdürlü÷ü’nün programları,
• Belediyelerin kendi bünyelerinde düzenledi÷i programlar,
• Gönüllü kuruluúlar, sivil toplum örgütleri, dernekler, meslek odalarının yürütmüú oldu÷u
e÷itim programları,
• Özel úirketlerin belediyelere yönelik hizmet içi e÷itim programları yer almaktadır.
Dokuz Eylül Üniversitesi
x Bölgesel Kalkınma ve øúletme Bilimleri
x Araútırma ve Uygulama Merkezi (BIMER)
x Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü
Ege Üniversitesi
x Psiko-Teknik De÷erlendirme Merkezi
x
Ege Belediyeler Birli÷i
Merkezi Manisa olan, 1986 yılında kurulan Ege Belediyeler Birli÷i’nin amacı birli÷in üyesi
olan belediyelerin hizmet kapasitesini arttırmak; üye belediyeler arasındaki iúbirli÷i ve
dayanıúmayı geliútirerek, belediyelerin halka daha etkin ve verimli hizmet sunmasına katkıda
bulunmaktır. Birlik bu amaca yönelik olarak e÷itim hizmetleri de düzenlemektedir. 2005
yılında yapmıú oldu÷u e÷itimler Ege Belediyeler Birli÷i ve Kıyı Ege Belediyeler Birli÷i’nin
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
463
______
ortaklaúa çalıúma ürünüdür. Seminer, Türk belediyecili÷inin geliúim sürecinde devamlı
düzenlenen e÷itim programlarının yanı sıra “4734 Sayılı Kamu øhale Kanunu, Mahalli
ødareler Harcama Belgesi Yönetmeli÷i, 5393 Sayılı Belediye Kanunu ve Tahakkuk Esaslı
Muhasebe Uygulamaları” konularını da içermektedir
WALD Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi e÷itimleri
Yerel yönetimlerin insan hakları ve demokrasi duyarlılı÷ının yükseltilmesine katkı sa÷lamak
ve sivil toplumun demokrasi ve eúit söz hakkı taleplerini daha güçlü savunabilmesi yolunda
destekleyici olmayı amaç edinen WALD Türk yerel yönetimlerine yönelik olarak e÷itim ve
araútırma projeleri sürdürmektedir.
Yerel yönetimlere sunulan çeúitli e÷itimlerin yanı sıra, sivil toplum için; kent, yerel siyaset ve
demokrasi e÷itim dizisi gelen taleplere ba÷lı olarak uygulanmaya devam etmektedir. E÷itim
programları en fazla 15 kiúilik gruplarla, interaktif yöntemle ve örnek olay kullanımlarıyla
gerçekleútirilmektedir. E÷itim faaliyetlerine gösterilen ilgi WALD’ın bir “sivil e÷itim
merkezi” kurma çalıúmalarına hız kazandırmıútır.
Belediye øú Sendikası E÷itimleri
Demokratik toplumsal yapının ana unsurlarından olan sendikalar, eme÷in hak ve çıkarlarını
korumak ve geliútirmekle yükümlüdür. Üyelerini gerçek ve bilimsel bilgilerle donatmayı
amaç edinmiú olan Belediye øú Sendikası tarafından taban, temsilci ve yönetici olmak üzere
üç farklı alanda e÷itimler verilmektedir. Taban e÷itimlerinde temel sendikacılık bilgileri,
sendikal hareketin ve ülkemizin güncel sorunları ve çözüm yolları bütün boyutlarıyla
tartıúılmaktadır. Temsilci e÷itimlerinde temsilcilerin görevlerini daha iyi gerçekleútirmelerini
sa÷lamak için izleyecekleri yol ve yöntemi ortaya koymak, ülkemizin ve sendikal hareketin
sorunlarını tartıúmak ve yeni bakıú açıları kazandırmak konularıyla ilgilenilir. Seçilmiú
Yöneticileri kapsayan yönetici e÷itiminde ise amaç, yöneticilere sendikal politikalar üretmede
gerekli ve öncelikli bilgileri verebilmektir. Dünya ve Türkiye ekonomisi, sendikal hareketin
dünyada ve ülkemizdeki durumu ve çıkıú yolları bu e÷itimin en temel baúlıklarıdır.
6. YEREL YÖNEøMLERDE KURUMSAL EöøTøMLE øLGøLø ÖNERøLER
Yerel yönetimlerde kurumsal e÷itim anlayıúı ve gösterilen ilgi, e÷itimden sorumlu olan
birimin örgüt yapısı, yönetimi ve mevzuat, bina, araç ve gereçler, finansman ve kaynakların
sa÷lanması, belediye personeli, e÷itim alanında araútırma yapma, koordinasyon sa÷lama,
e÷itimin planlanması, e÷itim programı hazırlanması ve uygulanması, görevlendirilen uzman
personel ve ö÷reticiler, programlarının uygulama zamanı ve bu alandaki geliúmeler, e÷itim
programına katılan personelin kazandıkları yeterliklerin belirlenmesi ve Yerel Yönetimlerde
Kurumsal E÷itim belgelendirilmesi, kurumsal e÷itimin de÷erlendirilmesi ile ilgili olmak
üzere, aúa÷ıdaki öneriler geliútirilmiútir.
x Yerel yönetim personeline kurumsal e÷itimin hem bir hak, hem de bir görev oldu÷u
benimsetilmeli; yöneticilere kurumsal e÷itimin amacı, özellikleri ve yararları
açıklanmalı; sadece personel de÷il her düzeydeki yöneticiler için de kurumsal e÷itim
programları düzenlenmeli; kurumsal e÷itimle temel kavramlar açıklanmalı, kargaúa
önlenmelidir.
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
x
x
x
x
x
x
x
x
x
x
x
__________________________________________________________
464
______
Kurumsal e÷itim birimleri yardımcı birim niteli÷inden kurtarılıp ana birim haline
dönüútürülmeli; birimin karar verme yetkisi ve sorumlulu÷u olmalı; örgüt yapısı,
amaçlara ve ihtiyaca uygun biçimde kurulmalı; kurumsal e÷itimle ilgili yasa, tüzük ve
yönetmelikler geliútirilmeli; iúlerlik kazandırılmalı ve yaptırımlar uygulanmalıdır.
Kurumsal e÷itim biriminde personel kadrosu yeterli olmalı; amaçlar, politikalar
saptanmalı ve ilkeler belirlenmelidir. Kurumsal e÷itim birimleri üst düzey yönetimine
ba÷lı olarak örgütlenmeli; birimin çalıúmaları denetlenmeli, teftiú raporları
geliútirilmeli, esas alınmalıdır.
Hizmet içi e÷itim programına katılacak personelin ihtiyaçları karúılanmalı; e÷itimde
kullanılacak bina, derslik ve ders araçları zamanında sa÷lanmalıdır.
Kurumsal e÷itim tesis ve araçları için yatırımlar planlı olarak yapılmalı; e÷itim bütçesi
ihtiyacı karúılayacak úekilde olmalı; hizmet içi e÷itim için ayrı bir fon kurulmalıdır
Yerel yönetim personeli motive edilmeli; sa÷layaca÷ı yararlar açıklanmalı; girdi÷i
e÷itim, özlük dosyasına iúlenmeli; kurumsal e÷itim programlarına ilgi düzeylerine
göre tüm personelin katılması sa÷lanmalı; katılımcıların görüúleri alınmalı ve
de÷erlendirilmeli; personel ilgi alanlarına göre ihtiyaç duyulan programa
ça÷rılmalıdır.
Personelinin kurumsal e÷itim ihtiyacı bilimsel yöntemlerle saptanmalı; üniversite,
meslek odaları, kamu ve özel kuruluúlarla iúbirli÷i yapılmalı ve koordinasyon
sa÷lanmalıdır. Farklı kurumlardan bina, tesis, araç ve e÷itici personel açısından destek
sa÷lanmalıdır.
Yerel Yönetimlerin uzun süreli planı ile yıllık çalıúma programları içinde kurumsal
e÷itime yer verilmeli; e÷itim politika ve önceliklerinin önceden belirlenerek planlama
yapılmalı; mevcut imkanlar incelenmeli; yöneticiler, e÷itim planlamasının gerektirdi÷i
de÷iúiklikleri desteklemeli; etkinliklerin zamanı ve süresi belirlenmeli; e÷itim planı
esnek olmalı ve çok yönlü hazırlanmalıdır.
E÷itimin uygulanmasında, e÷itmen seçimi di÷er önemli bir husustur. E÷itmen kadrosu,
kurum içi veya dıúından amaç ve yönteme göre seçilmelidir. Uygulamaya yönelik
e÷itimlerde, hizmetin içinden gelen e÷iticilerden yararlanılmalıdır. E÷iticilerin gerekli
bilgi, beceri ve tutumu kazanmıú olmalarının yanı sıra, e÷itim yapılacak konuda teknik
ve formasyon yeterlili÷ine, olumlu iliúkiler kurmada sosyal yeterlili÷e, personele
kaynak olmada liderlik yeterlili÷ine ve ö÷retmeye arzulu olması gerekmektedir.
Kurumsal e÷itim, kurumdaki personelin katılabilece÷i zamanlarda yapılmalı, bu
zaman yönetici ve personelin görüúleri do÷rultusunda kesinleútirilmelidir. Kurumsal
e÷itim, alanda yapılan de÷iúimler ve teknolojik geliúmeler açısından güncelleútirilmiú
olmalıdır.
Programlara katılanlara, duruma göre katılma belgesi, baúarı belgesi veya sertifika
verilmelidir. E÷itime katılan ve baúarılı olanlar, ödüllendirilmelidir. Personelin
kademe ilerlemesi ve yükseltilmesinde, e÷itim belgesi dikkate alınmalıdır
Yerel yönetimler, gelece÷e yönelik yapmıú oldukları kurumsal e÷itimin faaliyetlerinin
amacına ulaúıp ulaúmadı÷ı konusunda, bir de÷erlendirme yapmak durumundadır.
De÷erlendirmenin amacı, düzenlenen e÷itim etkinliklerinin baúarısı ile ilgili olarak
varılacak yargıların objektif olmasını sa÷lamaktır. Bu yargılar övme ya da yerme
de÷il, gelecekte yapılacak uygulamaların eksiklik ve hatalarından giderilmesidir.
E÷itsel etkinliklerin baúlaması sırasında, e÷itileceklerin bilgi beceri ve davranıúlarına
iliúkin standart performans belirlenmelidir. Çünkü e÷itimle sa÷lanan geliúmenin
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
465
______
sayısal olarak ifade edilmesi gereklidir. E÷itim öncesi standartlar bulunmadan e÷itim
sonrasındaki durumu kıyaslamak mümkün olamayaca÷ı için de÷erlendirme yapılamaz.
Kurumsal e÷itimde, e÷itimle öngörülen performans düzeyleri önceden belirlenmeli,
önceden ulaúılması öngörülen hedef düzeyleri saptanmalıdır. E÷itim sonucunda,
hedeflenen amaçlar ile ortaya çıkan durumun karúılaútırılması yapılarak, belediyenin
kurumsal e÷itim hizmetinin etkinli÷i tam olarak belirlenmelidir.
7. SONUÇ
Yerel yönetimlerde da÷ınık olarak yürütülen kurumsal e÷itimler, bazı belediyelerde mali
sıkıntılardan bazı belediyelerde personel sıkıntısından ama genel olarak tüm belediyeler için
de e÷itimlerin sistematik olarak tek merkezli yürütülememesinden dolayı belediyeler
açısından istenilen ölçüde yarar sa÷layamamaktadır. Söz konusu kısıtlar belediyelerde e÷itim
konusunun ihmal edilmesine yol açmaktadır.
Bu ba÷lamda, büyükúehir belediyelerinin alt kademe belediyelerini de kapsayacak biçimde
sistemli ve etkin bir e÷itim sürecine iúlerlik kazandırılmasının gerekli oldu÷u anlaúılmaktadır.
Bu nedenle de, ülke genelinde belediyeler için kurumsal e÷itimlerin sistemli, sürekli ve etkin
düzenlenebilmesi adına, e÷itim birimleri yeniden tasarlanmalıdır.
Kurumsal e÷itimlerin yetiúkin e÷itimi oldu÷u, daha çok uzmanlık gerektirdi÷i göz önüne
alındı÷ında, yerel yönetimlerde e÷itim gereksinimlerinin saptanması, e÷itim birimlerinin
oluúturulması, e÷itim konularının tespiti, e÷itim materyallerinin hazırlanması, e÷itici
kadroların oluúturulması ve e÷iticilerin e÷itimi konularında üniversiteler, meslek odaları baúta
olmak üzere yerel e÷itim olanaklarını öncelikle de÷erlendirmelidir.
KAYNAKLAR
BøLGøN Kamil Ufuk Prof. Dr TODAøE Ö÷retim Üyesi
AKAY. Aslı Dr TODAøE Ö÷retim Üyesi
http://www.tepav.org.tr/
www.mahalli-idareler.gov.tr/Home/Dokumanlar/2008_yili_egitim_listesi
www.yerelnet.org.tr/yyaem/seminerler.php
http://www.izmir.bel.tr/
http://www.tmmob.org.tr/
*Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
467
______
NøTELøKLø YAPILAùMA
“GELECEöøN øZMøR'øNDE KENTSEL MEKÂNIN KÜLTÜREL NøTELøöø”
Yrd. Doç. Dr. ùebnem GÖKÇEN DÜNDAR
[email protected]
GøRøù
Günümüz kentlerinde yaúanan sorunlar kuúkusuz özellikle geçmiú yarım asırlık dönemin
ekonomik ve politik hedeflerinin kaçınılmaz yansımaları olarak karúımızdadır. 1970’li yıllar
sonrasında geliútirilen stratejiler kapsamında kentlerin gelece÷ini yönlendiren birçok süreç
yaúanmıútır. økinci Sanayi Devrimi olarak anılan dönemde üretim biçimleri, üretimin küresel
ölçekteki yerseçim e÷ilimleri ve sanayisizleúme çatısı altındaki birçok geliúme kentlerin
sadece ekonomik ve sosyo-kültürel sorunlarıyla karúı karúıya kalmasına neden olmamıú,
bunun yanısıra kentlerin mekânsal dokularında da ciddi açmazları beraberinde getirmiútir. Bu
kriz durumuna ise do÷al olarak birçok farklı kent farklı úekilde kendini adapte etmiú
durumdadır: kimisi bu süreçten bir anlamda galip çıkarak, küresel akıúlar kaynaklı giriúleri
kendisine önemli bir geliúme aracı olarak tarif edebilmiú, kimisi ise kaçınılmaz bir kentsel
gerileme sürecine girmek durumunda kalmıútır.
Kuúkusuz dünya ekonomisi gündemindeki temel e÷ilimlerin kentlerin mevcut altyapıları
üzerindeki etkileri kaçınılmaz olarak kentleri farklı geliúim olasılıklarına do÷ru
yönlendirmektedir. Merkezi yönetimlerin sahip oldu÷u yetkilerin bölgesel ve yerel ölçekte
desantralize edildi÷i ve kentlerin ekonomik destek anlamında bir nevi kendi baúlarına
kaldıkları koúullar altında, bu koúullara adapte olmak adına farklı geliúim stratejilerini
geliútirilmeleri kaçınılmaz olmuútur. Nitekim keskinleúen kapitalist koúullar altında “küresel”
ölçekte rekabet edebilmek üzere tercih edilen ana geliúim kanallarından birisini kültür-eksenli
geliúim politika ve stratejileri oluúturmaktadır. Özellikle 1970’li yılların sonu ve 1980’li
yılların baúına tarihlenen bir yeniden-yapılanma süreci sonrasında yeni kültürel taleplerin
oluúumunu sa÷layan sosyal hareketler paralelinde, kentlerdeki toplumsal bütünleúme düzeyini
artırmanın ve yerel ekonomik girdileri çeúitlendirmenin önemli bir aracı olarak “kentsel
kültür politikaları”ndan bahsedilmeye baúlanmıútır (Bianchini, 1993:2). Bunun yansımaları
bilimsel düzlemde de karúılı÷ını bulmakta, giderek kültür-eksenli dönüúüm (‘cultural
regeneration’) süreçlerinin (Bknz. Bianchini, 1993) kentler için önemi tartıúılırken, sosyokültürel ya da sosyo-ekonomik ele alıúlarının yerini ‘kültürel-ekonomik’ yaklaúımlara
bırakması gere÷inden söz edilmektedir (Shields, 1999).
Kentler üzerinde derin izler bırakan küreselleúme süreçleri, ‘kültür’ eksenli geliúim
stratejilerinin de ekonomik büyüme ve rekabet edebilirlik amacıyla kentler tarafından
benimsemelerini beraberinde getirmiú ve bu süreç özellikle kimi geliúmiú ülke kentleri
açısından oldukça hızlı bir süreç olarak yaúanmıútır (Miles & Paddison, 2005). Böylelikle
kültür-eksenli dönüúüm projeleri bu anlamda yeni kentsel giriúimcilik çatısı altında kayda
de÷er öneme sahip yeni bir rol yüklenmiúlerdir. Batılı kentlerin kimi zaman atıl konuma
düúen eski endüstriyel alanların dönüúümü ve kente yeni kültür mekanları kazandırılması için
(Gateshead / New Castle upon Tyne örne÷i, øngiltere), kimi zaman mega-ölçekli
*Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
468
______
organizasyonlar (hallmark events’) üstlenilerek kent içerisinde yeni çekim alanları oluúturmak
için (Barcelona ya da Glasgow örne÷i), kimi zamansa ikonik küresel ürün (Adam, 2008)
olarak tasarlanan dünyaca ünlü mimar yapılarının kente çekilerek kentin kültürel turizm
odaklarından biri haline gelmesini sa÷lamak için (Guggenheim / Bilbao örne÷i) tercih etti÷i
bir ana geliúim kanalını bugün kültürel-eksenli dönüúüm süreçleri oluúturmaktadır denebilir.
Yakın geçmiúte kültürel politikaların kentsel geliúim gündemine gelmesi ve bir “Kentsel
Rönesans”tan (Evans, 2001) sözedilmesi bu anlamda boúa de÷ildir. Kent içerisindeki geliúme
alanlarında veya ‘dönüútürülmüú’ tarihsel nitelikli konut veya konut-dıúı çalıúma alanlarında
(endüstriyel miras alanlarında) kültür endüstrisinin üretimi ve tüketimine yönelik olarak yeni
bölgeler yaratma e÷ilimi giderek artmaktadır.
Söz konusu e÷ilimlerin tümü Zukin’in (1996) deyimiyle sembolik ekonominin birer ifadesi
oldu÷u belirtilmelidir. Zukin’e göre temelinde kültür endüstrileri ve sanat yatan sembolik
ekonomi kültürel üretim ve giriúimci sermayenin birbirinin içine geçmiú olan iúleyiúlerini
ifade eder. Sembolik ekonomiyi ayakta tutan, kent seçkinlerinin ilgi ve yatırımıdır. Bunun
nedeni, kültürel üretimin bir yandan kenti temsil etme iddiasında olması, bir yandan da ciddi
bir malî kazanç yaratmasıdır. Söz konusu kazanç, yalnızca kültür endüstrilerinin bıraktı÷ı
kârla sınırlı de÷ildir. Belki bundan daha önemli olan kültürün kent içindeki bazı bölgelerin
de÷erlenmesini sa÷lamak ve arsa spekülasyonu üzerinden ciddi kârlar elde etmek için
kullanılmasıdır (Zukin, 1996)
Sözü edilen tüm süreçler, bugün tüm dünyada gündemde olan ve kentlerin geliúimine yönelik
olarak benimsenen yeni politika ve strateji kanallarına dikkat çekmektedir. Bu açıdan
bakıldı÷ında, kentlerin gelecek vizyonlarının belirlenmesi aúamasında kültürel altyapı
sorgulamalarının önemli bir yer taúıdı÷ı kabul edilmek durumundadır. Kentlerin sorunlarının
tespitine yönelik de÷erlendirmeler, hiç kuúkusuz sosyal ve ekonomik sorunların yanısıra
kentlerin kültürel anlamda yaúanan sorunlarına da eúde÷er önemi vermek zorundadır. Nitekim
Batı dünyasının yakın geçmiú deneyimleri kültürel alan kategorisi üzerinden bu anlamda
atılabilecek atılımların kentler için ne denli önemli olabilece÷ini gözler önüne sermektedir.
SOSYO-KÜLTÜREL ALTYAPI SORUNLARIYLA øZMøR
Batılı kentlerin son çeyrek asırdır geçirmekte oldukları süreçlerin ve temel geliúim
e÷ilimlerinin tarihsel süreç içerisinde yüzünü hep Batı’ya dönmüú bir kent olarak øzmir için
de bir anlamı olmalıdır. Nitekim øzmir kenti gelece÷ini kurgularken, bir taraftan sahip oldu÷u
de÷erlerin korunaca÷ı, di÷er taraftan kente kimlik veren ve ça÷daú bir vizyonunun çizilece÷i
bir geliúime götürecek olasılıklar arasından kültürel alan sorgulamalarına da yer verilmesi
gerekti÷i açıktır. Bu çerçevede øzmir kentinin sosyal ve kültürel altyapı sorunlarının tespiti,
kentin gelece÷i için benimsenebilecek vizyonun gerçekleúmesinde kritik öneme sahip bir
aúama olarak de÷erlendirilmelidir.
Çıkıú noktası kültürel dönüúüm olarak belirlendi÷inde, øzmir kentinde yakın geçmiúte yaúanan
deneyimler gerçekte kentin gelece÷ine taúınabilecek daha kapsamlı kültürel stratejilerin
benimsenme alternatifinin olasılık dıúı olmadı÷ını ve bu yönde atılabilecek adımlarınsa boúa
olmayaca÷ını gösterecektir. Örne÷in, kent yakın geçmiúte yeni kent merkezi planlama
çalıúmalarına asal veri teúkil eden ve uluslararası ölçekte gündeme gelen bir kentsel tasarım
*Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
469
______
yarıúmasına ev sahipli÷i yapmıútır. Bu süreç, tıpkı sanayisizleúme sürecine giren ve atıl
duruma düúen eski endüstriyel alanların kentlerin yeni kültürel geliúim bölgelerine dönüútü÷ü
birçok geliúmiú kent deneyiminde oldu÷u gibi, øzmir’de de liman arkası olarak anılan ve
‘kentsel merkez’ nitelikli bölgenin kentlilerin ihtiyacı olan merkez fonksiyonları arasında
sosyo-kültürel fonksiyonlara nasıl tahsis edilebilece÷inin sorgulanmasını sa÷lamıútır. øzleyen
süreçte benimsenen planlama yaklaúımları ise fikir projelerinin tartıúıldı÷ı yarıúma sürecinin
1/5000 ölçekli øzmir Yeni Kent Merkezi Nazım ømar Planı’na ilkesel düzeyde yansıtılmasını
ve “kültürel dönüúüm”e (‘cultural regeneration’) olanak tanıyacak alan kullanım deseninin
oluúturulmasını hedeflemiútir.
Yine benzer úekilde kent yakın geçmiúte mega-ölçekli bir etkinlik (‘hallmark event’) olarak
kabul edilen Universiad Yaz Oyunlarına (2005) baúarılı bir úekilde ev sahipli÷i yapmıú,
ardından sonucu baúarısızlıkla sonuçlansa da EXPO 2015 için resmi adaylık sürecini
tamamlamıútır. Bu deneyimler, kentin küresel düzlemdeki yarıúı bir anlamda kurallarına göre
oynamak istedi÷inin birer göstergesi olarak yorumlanabilecektir. Kent, dünya ölçe÷inde
kendisini tanıtmasını ve sembolik ekonomi çatısı altında tarif edilebilecek süreçlerin kentsel
geliúim üzerinde olumlu etkiler bırakmasını sa÷layacak adımlar atılması hedefini benimsemiú
durumdadır. Bu önemli bir hedeftir. Ancak bu hedefin hangi mevcut altyapı özelliklerine
temellendi÷inin bilinmesi de aynı derecede önemlidir.
øzmir kenti içerisindeki mevcut altyapının sosyo-kültürel hizmetler kapsamında
x
Kütüphaneler, gençlik merkezleri, kültür merkezleri, sanat kurumları, sanat galerileri,
müzeler, tiyatrolar ve kültür ve sanat e÷itimi konularında,
Spor eylem alanı ve hizmetleri kapsamında
x
Spor etkinlikleri, spor tesisleri, spor e÷itimi ve spor kulüpleri konularında,
Son olarak turizm eylem alanı kapsamında ise
x
Kent turizmi, kongre ve fuar turizmi, kültür turizmi, sa÷lık ve termal turizm, kıyı
turizmi, kırsal turizm konularında
yapılacak tespitler üzerinden irdelenmesi mümkündür.
Kültür ve sanat mekânlarının kapasiteleri özelinde yapılacak bir de÷erlendirme (Bkz. Tablo 1)
ilgili mekânların øzmir kenti nüfusu temelinde yetersiz kaldı÷ı yönündedir. Ayrıca ilgili
mekânların özellikle merkez ilçelerde konumlandı÷ı, çeper ilçelerin kültür ve sanat
yapılarından yoksun oldu÷u yorumu yapılabilecektir.
*Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
470
______
Tablo 1. øBB Sınırları øçerisinde Bulunan Kültür ve Sanat Mekânları ve Kapasitelerinin
ølçelere Göre Sayı ve Kapasite øtibariyle Da÷ılımı, 2006
150
226
376
1.100
900
3.500
3.300
8.800
-
1
1
300
300
1
200
2
2
1
4
8
1
1
1
21
1.148
534
359
2.651
4.581
400
460
1.250
11.583
4
4
2
4
9
23
2.968*
1.087*
550*
1.238*
3.545*
9.388
Toplam
-
-
-
-
1
1
400
400
2
6
7
2
3
11
21
2
1
2
1
58
Kapasite
Kapasite
Sayı
Kapasite
Sayı
-
Opera
ve bale
Sinema
Sayı
Kültür
merkezi
Kapasite
Sayı
Kapasite
Sayı
1
1
2
1
5
Amfi
Tiyatro
Kapasite
1
1
1
2
1
1
7
Açık-hava
Tiyatrosu
Sayı
Alia÷a
Balçova
Bayındır
Bornova
Buca
Çi÷li
Foça
Gaziemir
Güzelbahçe
Karúıyaka
Konak
Kemalpaúa
Menemen
Menderes
Karaburun
Narlıdere
Seferihisar
Torbalı
Urla
øBB-19 ilçe
Kapasite
ølçe
Sayı
Tiyatro
1.300
4.018
2.235
534
909
7.615
11.826
400
460
1.550
30.847
* Belirtilen mekanların tümünden kapasiteler alınamamıútır.
Kaynak: øzmir Kent Sa÷lı÷ı Profili Çalıúmaları, 2008.
Bunun yanısıra kentin gerek kentliler, gerekse de kenti ziyaret edenler tarafından
kullanılabilecek ve kültürel ve tarihi mirasın korunması ve yaúatılmasına yönelik önem
taúıyan müze mekânları anlamındaki potansiyelini tam olarak de÷erlendiremedi÷i
söylenebilecektir. Müze yapılarının sahip oldukları yetersizliklerin yanısıra, kent turizminin
geliútirilmesi anlamında çeúit itibariyle de kent gereksinimlerinin gerisinde kaldı÷ı
söylenebilecektir. (Tablo 2).
*Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
471
______
Tablo 2. øzmir ølinde Bulunan Müzelerde Yerli ve Yabancı Ziyaretçi Sayısı, Ocak–Ekim 2007
Yerli
Ücretli Ücretsiz
(sayı)
(sayı)
Müze adı
Arkeoloji Müzesi
Etnografya Müzesi
Atatürk Müzesi
Tarih ve Sanat Müz.
Agora
Teos
Akropol
Asklepieion
Bazilika
TOPLAM
923
983
2.942
673
1.564
73
9.143
3.075
1.907
21.283
9.316
7.943
21.875
8.823
6.167
318
19.817
13.633
5.552
93.444
Yabancı
Ücretli Ücretsiz
(sayı)
(sayı)
2.947
1.844
96
18.562
25.636
327
32.767
17.225
6.293
105.697
425
156
2.361
8
870
98
7.196
2.006
181
13.301
øndirimli grup
(seyahat acentası)
(sayı)
101.268
48.465
5.032
154.765
41.290
16.227
755
58.272
Toplam
(sayı)
13.611
10.926
27.274
28.066
34.237
816
211.481
100.631
19.720
446.762
Kaynak: øzmir Kültür ve Turizm øl Müdürlü÷ü.
Konuya kütüphane verileri açısından bakıldı÷ında, gerek halk kütüphanesi sayısında, gerekse
kütüphanelerin kullanım istatistikleri anlamındaki gerileme kayda de÷erdir (Tablo 3).
Tablo 3. Yıllara Göre øzmir øli ve øBB Sınırları øçerisinde Bulunan Kütüphane Verileri
øBB
2001
Kütüphane
Kitap
Okuyucu
Üye
Ödünç malz.
Personel
29
243.363
-
2003
2005
30
229.700
316.022
9.215
114.858
317
30
231.707
290.201
8.919
99.094
358
2007
(ølk 6 ay)
30
218.874
143.335
5.398
55.047
85
Kaynak: øzmir Kültür ve Turizm øl Müdürlü÷ü.
øzmir
2001
2003
41
44
348.097 339.034
- 456.165
- 12.494
- 145.918
442
2005
47
337.240
462.795
11.571
137.216
478
2007
(ølk 6 ay)
44
327.172
220.978
6.705
71.295
109
Sanat galerileri açısından ise øzmir ili içerisinde bulunan 75 adet sanat galerisinin bulundu÷u,
bu galerilerin ise a÷ırlıklı olarak özel oldu÷u gözlenmektedir (Tablo 4).
øzmir kenti içerisinde sosyal ve kültürel altyapı genel olarak de÷erlendirildi÷inde tespit
edilebilecek sorunlar ve çözüm önerileri ise øzmir Büyükúehir Belediyesi tarafından yürütülen
øzmir Kent Sa÷lı÷ı Profili çalıúmalarına da yansıdı÷ı úekliyle aúa÷ıdaki gibidir (Tablo 5) :
*Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir.
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU
__________________________________________________________
472
______
Tablo 4. øzmir’deki Sanat Galerilerinin Verileri, 2007
Ba÷lı oldu÷u kurum / kuruluú
Müze
Belediye
Kültür merkezi
Vakıf ve e÷itim kurumu
Oda
Özel
Banka
Alıúveriú merkezi
TOPLAM
Galeri sayısı
4
3
8
11
2
38
4
5
75
Kaynak: øzmir Milli E÷itim øl Müdürlü÷ü.
Tablo 5. Sosyo-Kültürel Altyapıya Özel Sorunlar ve Çözüm Önerileri – I
Altyapı
Kütüphaneler
Gençlik
Merkezleri
Kültür
Merkezleri
Sorunlar
x Güzelbahçe, Seferihisar,
Menderes ve Karaburun
ølçelerinde halk kütüphanesi
bulunmaması
x Personel yetersizli÷i: 5 halk
kütüphanesinde toplam 9
kütüphaneci
x Kütüphaneyi bilgi merkezi
yapacak donanım yetersizli÷i
(kitap, kitap dıúı materyaller vb.)
x ønternet’in yaygınlaúmasıyla
okuyucu sayısında azalma ortaya
çıkmıútır.
x Milli E÷itim øl Müdürlü÷ü’ne
ba÷lı mekansal donanımın
yetersizli÷i (bir derslik ve bir
salon)
x Her ilçe ve alt kademe
belediyesinde sosyo-kültürel
etkinliklerin gerçekleútirilece÷i bir
kültür merkezi bulunmaması ile
etkinliklerin yetersiz mekânlarda
gerçekleútirilmesi
*Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir.
Çözüm Önerileri
x Yeni açılacak halk kütüphanelerinin
bölgenin özelliklerine uygun, modüler
yapıda ve her tür kütüphane hizmetlerinin
kolaylıkla verilebilece÷i yapıda olması
x Kütüphanede nüfusa oranlı olarak
kütüphaneci ve teknik personelin yeterli
sayıda olması ve bu personelin periyodik
e÷itimlerinin verilmesi
x Kütüphanede derlemesi en son yayımı
yapılan görsel, iúitsel materyal, kitap v.b.
materyallerin kısa sürede satın alınarak
okuyucu hizmetine sunulması ve bunun
için Bakanlık, il Özel ødaresi Bütçesinden
nüfusa uygun ödene÷in mutlaka ayrılması
x Derslerde ve çalıúmalarda gerekli verimi
alabilmek için 3 derslik ile 50 kiúilik bir
salonun sa÷lanması
x
Özellikle alt kademe belediyeleri ve
beldelerin kendi bünyelerindeki sosyokültürel faaliyetlerinin desteklenmesi ve
teúviki için sivil toplum kuruluúları ve
özel sektörün deste÷inin do÷ru bir
prosedürle kanalize edilebilir olması

Benzer belgeler