İlimiz ve bölgemiz tarımında ürün desenine
Transkript
İlimiz ve bölgemiz tarımında ürün desenine
TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 313 ______ ølimiz ve bölgemiz tarımında ürün desenine yönelik dinamik de÷iúimler olmaktadır. Yeni ürünlerin ürün deseni içindeki oranı hızla artmaktadır. Sanayi domatesi yanı sıra salçalık biber, korniúon salatalık, dıú mekan ve kesme çiçekçilik, meyvecilikte sulama ile birlikte artıú göstermektedir. ølimizde sebze ve meyve tarımı her geçen gün kuru tarım aleyhine geliúmektedir. Tarıma dayalı sanayi de sebze ve meyve tarımına ba÷lı olarak geliúmektedir. Ülkemizin ekonomik büyüme ve kalkınma sürecinin zorunlu kıldı÷ı de÷iúim ve geliúime ilimiz de sahip oldu÷u ekonomik, sosyal ve toplumsal altyapı nedeniyle katkıda bulunurken, kendi bünyesi içinde de bir de÷iúim ve geliúim süreci yaúamıútır. Bölgemiz, sanayi ve hizmetler sektörü yanı sıra tarımsal ürün a÷ırlıklı dıúsatım ve ticaretin belirleyici oldu÷u bir yapıya sahiptir. ølimiz özellikle kesme çiçekçilik üretiminde øzmir ilinin üretimindeki % 28 payı ile birinci sırada yer almaktadır. Kesme çiçek dıúsatımdan 13,5 milyon YTL/yıl dıúsatım geliri elde edildi÷i dikkate alındı÷ında kesme çiçekçilik üretiminin bölgemiz açısından önemi ortaya çıkmaktadır. Sulama olanaklarının arttırılması ile bölgemiz sınırlarında yer alan Karaburun, Seferihisar, Urla, Bayındır, Bergama ve Dikili yörelerinde kesme çiçekçilik üretim alanları artacaktır. KAYNAKLAR DSø II. Bölge Müdürlü÷ü, Küçük Menderes Beyda÷ Projesi Master Plan Raporu, 1996 DSø II. Bölge Planlama ùube Müd. Çalıúmaları DSø WEB Sayfası ve 2007 yılı Ajandası DSø II. Bölge 2003-2004-2005 Uzun vadeli Programları DPT 8.BYKP Toprak ve Su Kaynakları Alt Komisyonu Raporu www.meteor.gov.tr TOMAR Songül; Küçük Menderes Beyda÷ Projesi Ödemiú Sulamasının Havza Tarımına Olası Etkileri Üzerine Bir Araútırma, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,(Yüksek Lisans ezi),2002-øzmir TOMAR, Ahmet, "Su ve Toprak Kaynaklarının Geliútirilmesinde Tarımsal Ekonomi Çalıúmalarının Yeri ve Önemi, Tarımda Su Yönetimi ve Çiftçi Katılımı sempozyumu, ZMO, Ankara, 1995, s: 93 Cumhuriyet Strateji, Küresel iklim tehdidi, 2007 GÜRBÜZ Mahir Kuraklık Ve Su !..“Çözümü Belirsiz Sorunsal, Ankara,2001 øPEK, ø.ùükrü, I.Ulusal Sulama Kongresi, Antalya,2001 *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 315 ______ øZMøR’øN GELECEKTEKø SU KAYNAKLARI Dr. ølker ATIù [email protected] 1. GøRøù Batı Anadolu’nun ekonomik ve kültürel merkezi olarak hızla büyüyen øzmir kentinin ihtiyaçları da baúta temiz içme ve kullanma suyu olmak üzere büyümektedir. Su ihtiyaçlarını uzun yıllar kendi yakın çevresindeki kaynaklardan karúılayan øzmir kenti zaman içinde gittikçe daha uzak kaynakları úehre ba÷lamak zorunda kalmıútır. Bu e÷ilim bugün de devam etmektedir. Kent yönetimleri içme ve kullanma suyu açısından birim bedeli daha yüksek, korunması ve yönetimi daha güç uzak kaynaklar ile baúa çıkmaya çalıúmaktadır. Bu bildiri ile kentin içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarını karúılamak amacıyla ortaya konulmuú olan kaynakların durumu irdelenmiú, olası problemlere dikkat çekilerek önerilerde bulunulmuútur. 1. GEÇMøùTE øZMøR’E øÇME SUYU SAöLANMASI ø.Ö. 3000 yıllarında Bayraklı yakınlarında kurulan øzmir'e ait ilk kalıntıların bulundu÷u Tepekule’de içme suyu sa÷lanmasına yönelik tek kalıntı olarak bir çeúme bulunmuútur. Daha sonra ø.Ö. 4. yüzyılda Kadifekale eteklerinde yeniden kurulan ve geliúen úehrin artan su ihtiyaçları, önce yakın çevrede yer alan Halkapınar kaynaklarından Agora’ya su iletimi ve daha sonraki dönemlerde de Buca civarındaki pınar sularını øzmir’e taúıyan ve üzerinde ùirinyer ve Vezira÷a su kemerlerinin oldu÷u sistem ile karúılanmaya çalıúılmıútır. 1897 yılında modern bir sistemle su derlenmeye baúlanan Halkapınar kaynakları 1988 yılına kadar 91 yıl boyunca øzmir Kenti’nin en önemli su kayna÷ı olmaya devam etmiútir. Bu dönemde kentin içinde veya yakın çevresinde yer alan Yamanlar pınarı, Bornova pınarı ve bazı yeraltı suyu kuyularından alınan içme suları kentin su ihtiyacını karúılamaya yönelik küçük boyutlu alternatif kaynaklardır. Halkapınar kayna÷ının ve kentin yakın çevresinde yer alan pınar ve yeraltı suyu kuyularının øzmir kenti içme suyu ihtiyacını karúılayamaz duruma gelmesi üzerine, kent dıúında uzak mesafelerde içme suyu arayıúı baúlamıútır. 1973 yılında Menemen ovası yeraltı suyunun, 1988 yılında Manisa ilindeki Göksu pınarlarının ve 1990 yılında Manisa ilindeki Sarıkız pınarlarının øzmir kentine ba÷lanması sürecinde her yeni kaynakla birlikte kent merkezinden daha da uza÷a gidilmiútir. 1983 yılında tamamlanarak hizmete giren Balçova barajı ile øzmir kenti ilk defa bir yüzeysel su kayna÷ından su almaya baúlamıútır. øzmir’in ikinci ve en büyük yüzeysel su kayna÷ı olan Tahtalı barajı ise 1997 yılında kente su vermeye baúlamıútır. 1983 yılında kente verilen içme suyu içindeki payı %12 olan yüzeysel su, Tahtalı barajının devreye girmesiyle birlikte % 42’ye ulaúmıútır. *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 316 ______ 2. øZMøR 'E øÇMESUYU SAöLAYACAK BÜYÜK KAPASøTELø, UZAK PROJELER øzmir Büyükúehir Belediyesi sınırları içinde kalan nüfusun su ihtiyaçlarını karúılamak amacıyla 1970 yılında “øzmir øçme Suyu Projesi Master Planı”, 1986 yılında “øzmir Kenti øçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temin ve Da÷ıtımı Kati Proje Revizyonu”, 1997 yılında “øzmir Su Temini Master Plan Raporu” ve 2007 yılında da øzmir øçme Suyu II. Kademe Projesi Kati Proje Raporu” kapsamlı çalıúmalar olarak gerçekleútirilmiútir. Bütün bu çalıúmalarda o günkü verilerin ıúı÷ında çok sayıda alternatif tesis ele alınmıú ve gelece÷e yönelik projeler önerilmiú ve boyutlandırılmıútır. Belirtilen çalıúmalar kapsamında, uygun bulunan projeler Manisa øli Akhisar ølçesindeki Gördes barajı, Ça÷layan barajı ve Baúlamıú barajı ile Balıkesir sınırları içinde Susurluk havzasının bir parçası olan Simav çayı üzerindeki Düvertepe barajıdır. 2.1. Gördes Barajı Gördes barajı Manisa øli Akhisar ølçesi sınırları içinde Gördes çayı üzerindedir. Baraj hem øzmir’e içme suyu hem de Akhisar ilçesi Selendi ovasına ve Gölmarmara ilçesi Gölmarmara ovasına sulama suyu sa÷layacaktır. Gördes barajı inúaatına 1999 inúaatına baúlanmıú olup baraj inúaatı halen devam etmektedir. Baraj Türkiye için yeni bir tip olan ön yüzü betonarme kaplamalı kaya dolgu tipinde olup, nehir tabanından 88 m yüksekliktedir. Gördes barajı ile kente yılda ortalama 58 hm3 içme ve kullanma suyu sa÷lanacaktır. Gördes barajından alınan su 114 km uzunlu÷undaki bir iletim hattı ile øzmir kentine ba÷lanacaktır. øletim hattı önce Gördes çayı vadisi boyunca batıya ilerler, Selendi ovasını güneyden geçerek Akhisar ilçesi Nuriye kasabası yakınlarında güneye yönelir ve daha sonra Gediz nehrini geçerek Kemalpaúa ovasına ulaúır. Boru hattı batıya do÷ru ilerleyerek Belkahve’ den kente giriú yapar. Kemalpaúa Çambel köyünde bir pompaj tesisi ve Belkahve’ de bir arıtma tesisi ile sistem tamamlanır 2.2. Ça÷layan Barajı Ça÷layan barajı Manisa ili Akhisar ilçesinin do÷usunda Gördes çayına komúu Kayacık çayı üzerinde düúünülmüútür. Baraj nehir tabanından 92,5 m yükseklikte toprak dolgu tipindedir. Ça÷layan barajı ile øzmir kentine yılda 45 hm3 içme ve kullanma suyu verilecektir. Halen baraj yeri ile ilgili jeolojik etütlere devam edilmektedir. Ça÷layan barajından alınan su 1300 mm çapında, 5,3 km uzunlu÷unda bir iletim hattı ile Gördes barajı hattına ba÷lanacak ve buradan øzmir’e iletilecektir. øzmir'e kadar olan toplam boru hattı uzunlu÷u 114 km' dir. 2.3. Baúlamıú Barajı Baúlamıú barajı Manisa ili Akhisar ilçesinin kuzeydo÷usunda eski Akhisar-Sındırgı karayolunun üzerindeki Baúlamıú köyü yanındadır. Baúlamıú barajı nehir tabanından 77,5 m yükseklikte toprak dolgu tipinde bir barajdır. Baúlamıú barajına kendi do÷al ya÷ıú alanından gelen akımın dıúında 2 ayrı derivasyon ile de ilave su sa÷lanacaktır. ølk derivasyon Susurluk *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 317 ______ havzasındaki Cüneyt çayının bir regülatör, iletim kanalı ve bir tünel ile Gediz havzasındaki Gürdük çayına aktarılmasıdır. økinci derivasyon Germe çayı üzerindeki Germe regülatörü olup 9,4 km’ lik bir açık kanalla su Baúlamıú barajı gölüne verilecektir. Baraj master plan aúamasında incelenmiútir. Baúlamıú barajından øzmir kentine yılda 42 hm3 içme ve kullanma suyu sa÷lanacaktır. Barajdan alınan su baúlangıçta 1300 mm daha sonra 2200 m çapında 45,6 km uzunlu÷unda bir iletim hattı ile Saruhanlı ilçesi yakınlarına gelir. Daha sonra da Gördes barajı iletim hattına paralel bir hat olarak øzmir’e ulaúır. øzmir'e kadar olan toplam hat uzunlu÷u 110 km' dir. 2.4. Düvertepe Barajı Düvertepe barajı Balıkesir ili Sındırgı ilçesinde boúalımı Marmara denizine olan Simav çayı üzerinde yer alır. Baraj nehir tabanından 123 m yükseklikte, kaya dolgu tipindedir. øçme ve sulama suyu amaçlı olan barajla derlenen su önce mevcut Çaygören barajına verilir. Çaygören barajı dipsava÷ından alınan su 1800 mm çaplı 12,1 km uzunlu÷undaki bir boru hattı ile Sındırgı yakınlarındaki Düvertepe tüneline ulaúır. 3,5 m çapında 20 km uzunlu÷undaki bir tünel ile su Susurluk havzasından Gediz havzasına geçer. Tünel çıkıúından sonra 1800 mm çaplı 2,9 km uzunlu÷unda bir boru hattı ile su Baúlamıú barajı boru hattına ba÷lanır. Düvertepe barajından øzmir'e kadar olan toplam iletim hattı uzunlu÷u 144,5 km' dir. Baraj master plan aúamasında incelenmiútir. Düvertepe barajı ile øzmir kentine yılda ortalama 89 hm3 içme ve kullanma suyu verilecektir. 3. øZMøR' E øÇMESUYU SAöLAYACAK KÜÇÜK KAPASøTELø, YAKIN PROJELER Yalnızca içme suyu amaçlı De÷irmendere, hem içme suyu hem de taúkın koruma amaçlı Alionbaúı ve Bostanlı barajları øzmir kentinin yakın çevresinde olan ancak su potansiyelleri açısından küçük kapasiteli barajlardır. 3.1. De÷irmendere Barajı øzmir ili Menemen ilçesi Emiralem beldesi yakınlarındaki De÷irmendere barajı dere tabanından 46 m yükseklikte, kaya dolgu tipinde bir barajdır. De÷irmendere barajı ile øzmir kentine yılda ortalama 5,4 hm3 içme ve kullanma suyu sa÷lanacaktır. 3.2. Alionbaúı Barajı Narlıdere’nin içinden geçen Alionbaúı deresi üzerinde yapımı düúünülen baraj dere tabanından 61 m yükseklikte olup kaya dolgu tipindedir. Aynı zamanda taúkın koruma amacı da olan barajdan øzmir kentine yılda ortalama 4,6 hm3 içme ve kullanma suyu sa÷lanacaktır. 3.3. Bostanlı Barajı Karúıyaka ilçesinin içinden geçen Bostanlı deresinin üzerinde yer alan Bostanlı barajı dere tabanından 54 m yükseklikte olup ön yüzü betonarme kaplı kaya dolgu bir baraj olarak *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 318 ______ önerilmiútir. Taúkın koruma amacı da olan barajdan øzmir kentine yılda ortalama 3 hm3 içme ve kullanma suyu sa÷lanacaktır. 4. GENEL DEöERLENDøRME VE SONUÇ øzmir kentine bugüne kadar yapılan Tahtalı ve Balçova barajları ile Halkapınar, Pınarbaúı, Menemen, Göksu ve Sarıkız yeraltı suyu kuyularından sa÷lanan sularla birlikte yılda toplam 337 hm3 içmesuyu sa÷lanmıútır. Gelece÷e yönelik øzmir'in yakın çevresinde yer alan ve küçük potansiyele sahip yüzeysel su kaynakları olan, De÷irmendere, Bostanlı ve Alionbaúı barajları ile yılda toplam 13 hm3 içme ve kullanma suyu sa÷lanacaktır. Büyük su potansiyeline sahip, Manisa ilinde inúa edilecek 3 baraj ve Balıkesir ilinde inúa edilecek 1 baraj ile kente yılda toplam 234 hm3 içme ve kullanma suyu sa÷lanacaktır. Bu 7 barajın yapımının tamamlanmasıyla øzmir kentine gelecekte verilecek olan su potansiyeli 247 hm3 artarak toplam 584 hm3 ‘e ulaúacaktır. Bu su potansiyeli ile 2025 yılında øzmir’ de 4 800 000 kiúiye ulaúması öngörülen nüfusun içme ve kullanma suyu ihtiyaçları karúılanacaktır. Daha sonraki yıllar için kesinlik kazanmıú bir plan olmamakla birlikte, kentin yakın ve uzak çevresinde baúka amaçlarla planlanmıú olan barajların, bütünleúik bir plan içinde yeniden de÷erlendirilerek øzmir’e sa÷lanacak içme suyu potansiyelinin arttırılmasına çalıúılmalıdır. Mevcut durumdaki tesisler ile øzmir içmesuyunun % 68’i øzmir ili sınırları içinden, % 32 ‘si de Manisa ili sınırları içinden sa÷lanmaktadır. øzmir kentine içmesuyu sa÷lamaya yönelik olarak öngörülen 7 yeni barajın 3’ü øzmir’de, 3’ü Manisa’da ve 1’de Balıkesir il sınırları içindedir. Gelecekte bu barajların tümünün tamamlanmasından sonra øzmir kenti içme suyunun % 42’sini kendi il sınırları içinden, % 43’ünü Manisa il sınırları içinden ve % 15’ini de Balıkesir il sınırları içinden sa÷layacaktır. Bu durum su kaynaklarına olan talebin her geçen gün arttı÷ı bölgemizde hem suyun tahsisi ve hem de öngörülen barajların koruma havzalarındaki uygulamalarda sıkıntılara neden olabilecektir. Bu nedenle uzun vadede bütüncül bir planlama yaklaúımıyla øzmir ve Manisa’nın içme ve kullanma suyu amaçlı potansiyel kaynaklarının birlikte de÷erlendirilmesi daha uygun çözümlerin ortaya çıkmasını sa÷layabilecektir. Ayrıca su kaynaklarının de÷erlendirilmesinde alıúılagelmiú bir yöntem olarak bugüne kadar kullanılan kaynakların planlanması yönteminden, ihtiyaçların planlanması yöntemlerine geçiú yapılmalıdır. øçme ve kullanma suyu ihtiyacını do÷uran, kente olan göç hareketinin azaltılması, kentsel alan içinde sulama, yıkama ve endüstriyel proses gibi içme dıúı ikincil amaçlar için kullanılan suyun azaltılmasına yönelik önlemler alınması, kent içi su da÷ıtım sistemindeki kayıpların azaltılmasına yönelik devam eden çalıúmaların hızlandırılarak sonuçlandırılması büyük önem taúımaktadır. Bugüne kadar üzerinde çok konuúulan, ancak somut adımların atılamadı÷ı, øzmir kenti kullanılmıú atık sularının arıtıldıktan sonra yeniden, baúta sulama olmak üzere uygun alanlarda kullanılması için yeni projelerin ortaya konulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 319 ______ EGE BÖLGESø SU SORUNLARI A.Hami ÇETøN Jeofizik Mühendisi [email protected] 1. GøRøù Su canlı yaúamını dolaylı dolaysız etkileyen en önemli do÷al kaynaktır. Günümüzde, sadece Türkiye’nin içinde bulundu÷u bölgede de÷il, dünya ölçe÷inde bir su kıtlı÷ı söz konusudur. Nüfus artıúı ve küresel ısınmayla do÷rudan ba÷lantılı su kıtlı÷ının gelecek yıllarda çok daha büyük boyutlara ulaúaca÷ı bir gerçektir. Dünya sa÷lık örgütünün rakamlarına göre yılda 1.6 milyon insan temiz ve hijyenik su yoklu÷undan hayatını kaybetmektedir. Su do÷rudan insan yaúamını etkilemektedir. Bunun içindir ki su sorunu çarpık politik çıkarlara alet olmamalıdır. Tam tersine çözüm sı÷ politik kaygılardan uzak, olayın tüm taraflarınca ortak bulunmalıdır. Su kirlili÷i ve kuraklık ülkemizde, özellikle Ege bölgesinde varlı÷ını artan bir yo÷unlukla hissettirmektedir. Ege bölgesinde son 30 yıl gibi insan yaúamı için çok kısa sayılabilecek bir zaman aralı÷ında, su miktarı ve kalitesinde gelinen nokta ürkütücüdür. Son yıllarda ya÷ıúlardaki azalma gelecekteki olası bir felaketin habercisi olmuútur. Ancak asıl felaket merkezi ve yerel yönetimler ile kamuoyunun konuya karúı duyarsız olmasıdır. 2. MEVCUT DURUM Bölgemizde gerçekte yetersiz olan ve gelecekte küresel ısınmadan dolayı daha da azalaca÷ı varsayılan suyun büyük bir bölümü kirli durumdadır. Kirlilik büyük ölçüde evsel ve endüstriyel atıklardan kaynaklanmaktadır. Son 30 yılda hızla artan kirlilik, merkezi ve yerel yönetimler tarafından sadece izlenmiú, durum saptamaları yapılmıú ve seyredilmiútir. Su kirlili÷inin insan yaúamını tehdit etti÷i bugünlerde dahi hiçbir úey de÷iúmemiútir. Konu sözlerle geçiútirilmekte, kirleticilere karúı gerekli yaptırımlar uygulanmamaktadır. Küçük menderes, Gediz ve Bakırçay havzalarında kirlilik ile ilgili üniversiteler, DSø ve Çevre Bakanlı÷ı tarafından çok ciddi çalıúmalar yapılmıú ve birbirine benzer çözüm önerileri ileri sürülmüútür. TMMOB øzmir il koordinasyon kurulu tarafından 1999 ve 2008 yıllarında øzmir su kongrelerinde konu tartıúılmıútır. Ayrıca ilgili mühendis odalarının de÷iúik zamanlarda ciddi çalıúmaları ve çözüm önerileri vardır. Ancak 30 yıl önce, 20 kg a÷ırlı÷ında, yayın balıklarının yaúadı÷ı, insanların yüzebildi÷i nehirler, bugün açık kanalizasyon olarak kullanılmakta, evsel ve endüstriyel atıklar ne acıdır *Bu Bildiri Jeofizik Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 320 ______ ki do÷rudan denize boúalmaktadır. Belediyeler sa÷lıklı su elde etmekte zorlanmakta, su kirlili÷inden kaynaklanan ciddi sorunlar yaúanmaktadır. Küresel ısınmaya ba÷lı iklim de÷iúikli÷inden dolayı ya÷ıú ve akıú de÷erleri azalmakta, aúırı ya÷ıú olayları, örne÷in kuraklık ve taúkın riskleri artmaktadır. Ayrıca kuraklık neticesinde su kalite parametrelerinin önemli oranda olumsuz etkilenmesi söz konusu olmakta, bu sorunlar tüm ülkemizde ciddi boyutlarda yaúanmaktadır. Günümüzde ya÷ıúların azalması, artan nüfus artıúı nedeniyle su kullanımının artmasından kaynaklanan yerüstü ve yeraltı sularında azalma ciddi boyutlara ulaúmıútır. Özellikle Gediz, Küçükmenderes ve Bakırçay havzalarında Ekim 2008 tarihi itibariyle, önceden açılan sondaj kuyularından ço÷u kurumuútur. Örne÷in Küçükmenderes havzasında, Torbalı’da alüvyon formasyonunda yeraltı su tablası 60 metrelerin altına düúmüú geniú bir alanda yeraltısuyu kalmamıútır. Halbuki 30 yıl önce bu kuyularda yer altı su tablası 1-2 metre derinlikte olup kuyu verimleri 60-70 litre/saniye idi. Günümüzde Ege bölgesinde içme-kullanma ve endüstriyel su temininde zorluklar yaúanmasına ra÷men asıl sorun, suyun %72’sinin kullanıldı÷ı tarım sektöründe yaúanmıútır. Önümüzdeki yıllarda içme-kullanma ve endüstriyel sularda maliyeti yüksek olsa da su konusundaki problemler çözülebilir. Ancak günümüzde, siyasi iktidarlarca önemsenmeyen tarım sektöründe tehlike çanları çalmaktadır. Kuraklıktan dolayı tarımsal aktivitenin azalması veya durması açlık iúsizlik ve göç demektir. Bu durum sadece tarımda de÷il, tarıma dayalı ticaret ve sanayi için de söz konusudur. 3. ÇÖZÜM ÖNERøLERø ølgili kurumlarca yapılan çalıúmalarda benzer çözüm önerileri ortaya konulmuútur bunları özetleyecek olursak; I. Su yönetimi politikaları bir kurul oluúturularak saptanmalı, Ege bölgesindeki 3 havza ile ilgili kriz yönetimleri oluúturulmalıdır. Bu kurullara, havzalarda bulunan yerel yönetimler, merkezi yönetim, ilgili üniversiteler, TMMOB’nin ilgili odaları, Tabipler Birli÷i, ziraat odaları, sulama birlikleri, çevre kuruluúları ve benzeri kullanıcı grupların temsilcileri katılmalıdır. Bu kurullardan sorunların çözümüne yönelik alınan kararlar, eylem planları suyun kullanıcısı halkla paylaúılmalı, alınan kararların uygulanıp uygulanmadı÷ı yerinde takip edilmelidir. II. Tasarruf, su kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı çok önemlidir. Bu konularda halkın bilinçlendirilmesi ve e÷itimi için ilgili kurumlar ortak çalıúmalı, ilk ve orta ö÷retimde su ve çevre konulu dersler programlara girmelidir. III. Kirletici kaynaklara karúı etkin ve radikal tedbirler zaman geçirilmeden alınmalıdır. Gerek kirletici unsurlara karúı, gerekse gere÷ini yerine getirmeyen yetkili kurumlara karúı hukuksal süreçler baúlatılmalıdır. *Bu Bildiri Jeofizik Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 321 ______ IV. Denize boúalan sular büyük küçük demeden baraj gölet ve bentlerle tutulmalıdır. Yatırımlarda merkezi ve yerel yönetimler iúbirli÷i yapmalıdır. V. Tarımda salma sulama sistemleri yasaklanmalı, bitki çeúitlendirilmesine gidilmeli, damlama sulama sistemlerindeki teúviklerde bürokratik engeller ortadan kaldırılmalıdır. VI. Yerel yönetimlerce içme suyu úebekeleri rehabilite edilerek úebekelerdeki yüksek su kayıpları önlenmelidir. VII. Yerel yönetimlerce arıtılmıú suların yeniden kullanımının sa÷lanması için gerekli altyapı yatırımları yapılmalıdır. VIII. Kirlili÷e yol açan zirai mücadele için yapılan ilaçlamalarla, kimyasal gübrelerin kullanımı denetlenmelidir. 4. SONUÇ Do÷rudan insan eliyle yaratılan kuraklık ve su kirlili÷i dünyayı, ülkemizi ve Ege bölgesini bir felakete sürüklemektedir. Daha çok kar üzerine kurulmuú olan sistem, pırıl pırıl akan nehirleri, temiz bir körfezi, bol ve temiz yer altı sularını 40 yıl içerisinde yok etmiútir. Bugüne kadar olay sözlerle geçiútirilmiú hiçbir ciddi önlem alınmamıútır. Bugünden sonrada aynı eylemsizlik devam etti÷i takdirde 30-40 yıl sonra Ege bölgesini kötü günler beklemektedir. *Bu Bildiri Jeofizik Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 323 ______ KENTøMøZ VE ÇEVRESøNøN YERALTISUYU KAYNAKLARI, YERALTISUYUNU KøRLETøCø ETKENLER VE SU KITLIöI RøSKø Ertan KAZANASMAZ Jeoloji Mühendisi [email protected] 1. GøRøù Bu çalıúmada øzmir ve çevresinde yayılım gösteren jeolojik formasyonlar, bu formasyonların akifer olabilme yetenekleri, kapasiteleri, bugün ve gelecekte kullanılma durumları, akiferlerin sürdürülebilir rezervleri irdelenerek øzmir Kenti açısından incelenmiútir. (ùekil–1) Ayrıca kentimizin çevresindeki akiferlerden temin edilen yeraltı suyunun do÷al ve insani faaliyetlerle kirlenme, kirletilme potansiyellerine de bir yaklaúım yapılarak, alınması gereken önlemler sıralanmaya çalıúılmıútır. Ülkemizin de÷il dünyanın gelece÷i ile ilgili büyük bir sorun olan Küresel Isınma nedeni ile yerüstü ve yeraltı sularımızın azalması bugünün insanlı÷ı için, gelecek nesiller için, büyük bir kıtlık riski oluúturmaktadır. Su kıtlı÷ı riskine karúı bugünden alınması gereken önlemler, uygulamalar konusunda da bir kısım öneriler bu makale içerisinde yer alacaktır. ùekil 1. øzmir ve Çevresinin Genelleútirilmiú Jeoloji Haritası *Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 324 ______ 2. KENTøMøZ VE ÇEVRESøNDEKø YERALTISUYU KAYNAKLARI: 2.1. øzmir Kuzeyinde ve Kuzeydo÷usunda Yayılım Gösteren Yeraltısuyu Akiferleri: øzmir kent merkezinden kuzey yönüne do÷ru gidildi÷inde Karúıyaka-Menemen-Foça-Alia÷a ølçeleri civarında yayılım gösteren ve yeraltısuyu içeren formasyonlara genel olarak bakılacak olursa; Karúıyaka-Menemen-Foça ølçeleri arasında Gediz Nehrinin getirmiú oldu÷u, oldukça geniú alanlarda (yaklaúık 250 km2) yayılım gösteren, Kuvaterner yaúlı (0,8-5 milyon yıl), kil, silt, kum, çakıl ve blok boyutunda malzemelerden oluúan alüvyon akiferi yer alır. Alüvyon akifer bölgede önemli miktarda yeraltısuyu rezervine sahiptir. Alüvyon akifer özellikle Gediz Nehrinin akıúından ve ya÷ıú yoluyla beslenmektedir. øzmir øçme Suyunun bir bölümü (øZSU’dan alınan bilgilere göre yaklaúık 800 l/s) alüvyon akiferde açılmıú kuyulardan karúılanmaktadır. Alüvyon akifer aynı zamanda yöredeki tarımsal faaliyetlerin yürütülmesinde, sulama suyu ihtiyacının karúılanmasında da kullanılmaktadır.(ùekil–2, Q) Neojen Kireçtaĩı Akifer (Göksu Kaynakları) Neojen Volkanik Akifer Alüvyon Akifer ùekil 2. øzmir Kuzey ve Kuzeydo÷usunda Yayılım Gösteren Akiferler Kuzey bölümde yayılım gösteren ve yeraltısuyu depolanmasına uygun karakterde di÷er bir akifer formasyonda Neojen yaúlı volkaniklerdir (ùekil–2, ). Karúıyaka kuzeyi, Menemen kuzeyi ve batısı, Manisa-Muradiye batısı ile güney sınırı çizilebilecek volkanikler, DikiliBergama yönüne do÷ru oldukça geniú alanlarda yayılım gösterirler. Yaklaúık 20-25 Milyon yıl yaúında olan volkanikler bulundukları lokasyona göre, mineralojik bileúimine ve oluúum yaúına göre farklı isimler alabilmektedir. Örne÷in Yamanlar Volkanikleri, Çukurköy Andezitleri, Rahmanlar Bazaltı ve Yuntda÷ı Volkanikleri gibi. Neojen Volkaniklerinin yeraltısuyu beslenim mekanizmasının temeli ya÷ıúlardır. Yanı sıra komúu kayaçların yanal akıúlarıyla da bir miktar beslenebilirler. Neojen Volkanikleri özellikle jeolojik devirler boyunca geçirmiú oldukları tektonik kırılma, kıvrılma gibi yer hareketleri sonucunda *Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 325 ______ bünyelerinde kırık-çatlak sistemleri içerirler. Kırık çatlak sistemlerinin birbirleriyle ve/veya atmosferle ba÷lantılı olanları da akifer özelli÷i, yeraltısuyu taúıyabilme özelli÷i gösterirler. øzmir øçme Suyunun yaklaúık % 30’luk bölümünün karúılandı÷ı Göksu Kaynakları Neojen yaúlı kireçtaúlarından boúalmaktaydı. Ancak bugün için önemli miktarda çekim yapılması nedeniyle kaynak akımları gözlenmemektedir. Neojen kireçtaúları (ùekil–2, n) Manisa øli, Muradiye ølçesi kuzeyinden, Akhisar-Kırka÷aç-Soma ølçesi sınırlarına kadar yaklaúık 1.700 km2 yayılım gösterirler. Kuzeybatı bölümlerde Neojen Volkaniklerle, kuzey bölümlerde de Mesozoik yaúlı Kireçtaúları ile dokanak halindedirler. Bu nedenle dokanak halinde oldukları formasyonlardan gerek yeraltısuyu beslenimi açısından, gerekse yeraltısuyu kalitesi yönünden etkilenmektedir. Geniú alanlarda yayılım göstermeleri nedeniyle, olduk büyük rezerve sahiptirler. Sırf øzmir øçme Suyu için Göksu Kaynaklarının bulundu÷u bölümden 2.000 l/s yeraltısuyu çekimi yapılmaktadır. 2.2. øzmir Do÷usunda Yayılım Gösteren Yeraltısuyu Akiferleri: øzmir’in do÷usunda yer alan Bornova ovası yayılım alanı az ama önemli bir alüvyon akiferdir. Ancak son 15-20 yılda yerleúimin artması, dolayısıyla nüfus yo÷unlu÷u ve aúırı çekimler nedeni ile yeraltısuyu rezervinde yaúanan sıkıntı nedeniyle yeraltısuyu tahsisine kapatılmıútır. Neojen Kireçtaĩı Akifer (Sarıkız kaynakları) Kemalpaĩa Alüvyon Akiferi Mesozoik kireçtaĩla rı akiferi ùekil 3. Bornova-Kemalpaúa Arası Yeraltısuyu Akiferleri Do÷u bölümde Kemalpaúa ilçesi ve civarında yayılım gösteren alüvyon ve kireçtaúları Kemalpaúa alt havzasındaki özel iklim koúulları nedeniyle önemli akifer durumundadırlar. Batı ucu Belkahve mevkiinde, do÷u ucu Turgutlu ølçesi sınırlarında olan Kemalpaúa alt havzası, Nif Çayı ve Nif Çayını besleyen di÷er küçük çay ve derelerin oluúturdu÷u alüvyon oldukça önemli bir akiferdir (ùekil–3, Q). Havzadaki en önemli geçim kayna÷ı olan ve yöreye özel tarım ürünlerinin sulanmasında, alüvyonda açılmıú kuyulardan faydalanılmaktadır. Yaklaúık 100-150 m derinlikte olan alüvyon akiferin güney bölümlerinde, Nif Da÷ı eteklerinde 30-40 m civarında olan yeraltısuyu statik seviyeleri kuzeyde havza ortasına do÷ru, *Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 326 ______ yani Ankara Asfaltına do÷ru 5-10 m civarındadır. Yine havzanın yaklaúık baúlangıcı olan Belkahve ile Kemalpaúa ølçe merkezi arasında yer alan sanayi kuruluúları da özellikle alüvyon, bir miktarda Mesozoik Kireçtaúı akiferinden yeraltısuyu sa÷lamaktadırlar. Kemalpaúa-Bornova-Da÷kızılca-Buca arasında yayılım gösteren Mesozoik yaúlı kireçtaúları øzmir’in do÷u, kuzeydo÷u ve güneydo÷u bölümünde yer alan önemli bir akiferdir. Mesozoik kireçtaúlarından önemli kaynak boúalımları da olmaktadır. Bu kireçtaúlarından øzmir yönünde Pınarbaúı, Halkapınar kaynakları, Buca yönünde Kaynaklar Beldesinde Gürlek Kayna÷ı, Viúneli Köyünden de Baúpınar kaynakları boúalır. Ayrıca Kemalpaúa yönünde onlarca küçük kaynak çıkıúları mevcuttur. Mesozoik kireçtaúlarında açılmıú kuyulardan önemli miktarda yeraltısuyu çekilmektedir. øzmir øçmesuyunun yaklaúık 1.200 l/s’lik bölümü Halkapınar ve Pınarbaúı Kaynakları civarında, Mesozoik kireçtaúı akiferinde açılmıú olan kuyulardan karúılanmaktadır. (øZSU-2003) Aynı kireçtaúı akiferinin kuzeydeki devamı Manisa-Spil Da÷larını oluútururlar. Bu bölümde de kireçtaúları batıda Manisa-Muradiye ølçesi güneybatına kadar, do÷uda da Turgutlu ølçesi batısına kadar yayılım gösterir. Manisa øçmesuyunun da önemli bir bölümü Turgutlu, Keçiliköy, Gürle civarında açılmıú sondaj kuyularından ve Gürle Kayna÷ından karúılanmaktadır Kentimiz su ihtiyacının di÷er önemli bir bölümünün karúılandı÷ı Sarıkız Kaynak grubu da yine øzmir’in do÷usunda yer alan önemli yeraltısuyu akiferlerindendir. Sarıkız Kaynaklarının Manisa øli sınırlarında yer almasına karúın øzmir açısından önemi, øzmir øçmesuyunun yaklaúık 1.500 l/s’lik bölümünün bu akiferden sa÷lanmasıdır. 80’li yıllara kadar üç farklı ana noktadan yüzey akıúı halinde olan Sarıkız Kaynak grubu, øzmir’e su sa÷lamak amacıyla açılan sondaj kuyularından yapılan çekimler sonucu, bugün için akıú halinde de÷ildir. Gerek Sarıkız Kaynakları, gerekse Göksu Kaynakları yanal olarak volkaniklerle, düúey olarak da Mesozoik kireçtaúları ile dokanak halindedirler. Dolayısıyla dokanak halinde oldu÷u formasyonlardan yanal ve düúey olarak beslenmektedir. 2.3. øzmir Güneyinde Yayılım Gösteren Yeraltısuyu Akiferleri øzmir güney-güneydo÷usunda Buca-Menderes-Torbalı arasında Neojen yaúlı seri bulunmaktadır (ùekil–4, n). Buca-Menderes arasında daha çok killi kireçtaúı, marn, kireçtaúı úeklinde litolojik olarak ayırtlanan Neojen seri Menderes-Torbalı arasında kiltaúları, killi kireçtaúları, kumtaúları ve çakıltaúları úeklinde litolojik ayırtlanma yapılabilmektedir. BucaMenderes arasındaki killi kireçtaúı ve kireçtaúı seviyeleri zayıf akifer özelli÷i gösterirken, özellikle Torbalı-O÷lananası-Ayrancılar-Arslanlar bölümlerinde yayılım gösteren çakıltaúı seviyeleri iyi akifer olabilme yeteneklerine sahiptir. Litolojik ve topo÷rafik uygunluk nedeniyle O÷lananası, Ayrancılar, Arslanlar köyleri civarında kaynak boúalımları úeklinde yeraltısuyu çıkıúları vardır. Neojen serinin çakıltaúı seviyeleri kat edilerek açılan sondaj kuyularından bol miktarda yeraltısuyu alınabilmektedir. Ya÷ıúların azalması, dolayısıyla yeraltısuyu besleniminin azalması etkisini en çok Küçük Menderes Havzasında göstermiútir (ùekil–5). *Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 327 ______ Neojen Akifer Mermer Akifer Alüvyon Akifer ùekil 4. Buca-Torbalı-Selçuk Arası Yeraltısuyu Akiferleri Torbalı’dan do÷uya do÷ru uzanım gösteren Küçük Menderes Havzası alüvyonu çok önemli, fakat özellikle tarımsal sulama amaçlı olarak beslenim rakamlarının çok üzerinde yeraltısuyu çekimi nedeniyle seviyelerin çok düútü÷ü (ùekil–6) ve tahsise kapatılmıú bir akiferdir. Yıllara göre açılan sondaj kuyu sayıları ve kümülatif kuyu adedi grafi÷inden durum açıkça görülebilmektedir (ùekil–7). Havzada planlanan yüzey suyu depolama tesislerinin bir an önce hizmete sunulması, yeraltısuyuna olan talebi azaltaca÷ından rezervin korunması mümkün olabilecektir. ùekil 5. DMø Ödemiú Ya÷ıú østasyonu 58 Yıllık Ya÷ıú De÷erleri De÷iúimi *Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 328 ______ ùekil 6. Küçük Menderes Havzasında Yeraltısuyu Seviye De÷iúimleri Kentimiz güney bölümünde ise Torbalı-Selçuk arasında yüksek verimli akifer karakterinde mermerler yayılım göstermektedir (ùekil-4, pM). Bu akiferin kuzey yönünde kalan TorbalıPancar-Özbey-Ahmetli bölümü zengin yeraltısuyu rezervi göstermektedir. Mermer akiferde açılan sondaj kuyularından az düúümlerle bol miktarda yeraltısuyu alınabilmektedir. ùekil 7. Küçük Menderes Havzasında Açılan ùahıs Kuyularının Yıllara Göre Da÷ılımı Akiferin batı yönünde yer alan Ahmetbeyli-Çile Köyleri bölümünde de yine mermer akiferde açılan sondaj kuyuları verimlidir. Akiferin güney bölümünü oluúturan Selçuk-Yoncaköy ve Zeytinköy arasında ise akiferden kaynak úeklinde boúalımlar gözlenir. Yoncaköy-Zeytinköy arasındaki kaynaklardan toplamda 700 l/s baz akımlar hesaplanmıútır. *Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. __________________________________________________________ TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU 329 ______ 2.4. øzmir Batısında Yayılım Gösteren Yeraltısuyu Akiferleri øzmir kentinin batısında yayılım gösteren yeraltısuyu akiferleri incelenecek olursa; Urla civarında yayılım gösteren Neojen yaúlı seri zayıf akifer özelli÷i göstermekle beraber, Urla çevresinde, Kuúcular ovasında tarımsal sulama ve içme kullanma suyu ihtiyacının karúılayan önemli bir akiferdir. Ancak zayıf akifer özelli÷i göstermesi, ya÷ıúların azlı÷ı ve çekimlerin çoklu÷u nedeniyle akiferin rezerv limitleri son yıllarda zorlanmaktadır (ùekil–8, n). øzmir’in batısında di÷er önemli akifer daha önceki bölümlerde pek çok alanda yayılım gösterdi÷i ifade edilen Mesozoik yaúlı kireçtaúlarıdır (ùekil–8, pM, J). Karaburun yarımadasının kuzey, orta ve güney bölümlerinde geniú alanlarda yayılım gösteren Mesozoik kireçtaúları, önemli miktarda rezerve sahip olmalarına karúın yeraltısuyu kalite sorunu nedeniyle yeterince faydalanılamamaktadır. Bu akiferden kırık sistemleri boyunca geliúmiú karstik kanallardan kaynak akıúları úeklinde boúalımlar mevcuttur. En önemli boúalımlar Karaburun yönündeki Kaynarpınar kaynakları, Çeúme yönündeki Ildırı kaynaklarıdır. Muhtemelen gözlemlenemeyen çok sayıda deniz içi boúalımlarının da mevcut oldu÷u düúünülmektedir. J Mesozoik kireçtaĩı akifer ùekil 8. Urla-Çeúme Arası Yeraltısuyu Akiferleri *Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. Neojen kireçtaĩı akifer TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 330 ______ 3. YERALTISUYU KAYNAKLARININ SU KALøTESø VE SU KøRLøLøöø RøSKø 3.1. Kuzey ve Kuzeydo÷u Akiferlerinin Su Kalitesi Kuzeydeki en önemli akiferin Gediz Nehri alüvyonları oldu÷u yukarıda ifade edilmiúti. Gediz Deltası genç bir alüvyon, aynı zamanda eski bir bataklık, turba ortamıdır. Bu nedenle kimi bölümlerinde çürüme ortamı bileúikleri görülebilmektedir. Yine Gediz Nehri’nin kimyasal, bakteriyolojik ve a÷ır metal kirlili÷i bilinen bir gerçektir. Alüvyonun önemli miktarda Gediz Nehrinden beslendi÷i de göz önüne alındı÷ında, alüvyon akiferin kirlilik tehdidi altında oldu÷u muhakkaktır. Ayrıca alüvyondaki tatlı su kütlesinin batı yönündeki sınırını Ege Denizinin oluúturması nedeniyle, bu bölümde tuzlu su giriúimi úeklinde bir baskı mevcuttur. Alüvyondan sondaj kuyularıyla yapılan pompajlar bu baskının úiddetini artırmaktadır. Kuzey bölümde yayılım gösteren di÷er akifer volkanikler, kayaç bileúimlerinde zaten yo÷un a÷ır metal içeri÷ine sahiptirler. Ancak bu kayaçların bazı bölümlerindeki a÷ır metaller, çeúitli tuzlar yeraltısuyu etkisiyle çözünerek, suya geçerken bazı bölümleri a÷ır metallerce veya tuzlarca kirletilmemektedir. Örne÷in Yamanlar Da÷ından do÷an Yamanlar Kayna÷ı oldukça iyi içim kalitesine sahipken, Yuntda÷ı volkanikleri daha yüksek a÷ır metal içeri÷ine sahiptir. Göksu ve Sarıkız Kaynaklarının boúaldı÷ı Neojen kireçtaúlarının Yuntda÷ı volkanikleri ile yanal dokanak oluúturması, kimi a÷ır metallerin volkaniklerden kireçtaúlarına taúınmasına yol açmıútır. Bugün için yaúanan øzmir içme suyundaki Arsenik kirlili÷inin de bu yolla oluútu÷u düúünülmektedir. Ancak konunun jeokimyasal açıdan ve izotop deneyleriyle detaylı irdelenmesi gelecekteki su kaynaklarının korunumu açısından önemlidir. 3.2. Do÷u Akiferlerinin Su Kalitesi Do÷u bölümdeki akiferlerden Bornova Ovası alüvyonları özellikle kentsel yerleúim nedeniyle, insani atıklardan kaynaklanan kirleticilerin etkisi altındadır. Ayrıca çekimler nedeniyle tuzlu deniz suyu giriúimi de di÷er bir kirlilik tehdididir. Kemalpaúa civarındaki alüvyon, bu bölgede büyük miktarda su tüketen sanayi kuruluúlarının atıkları nedeniyle çeúitli kimyasalların tehdidi altındadır. Kesinlikle sanayi kuruluúlarının arıtma tesisleri ve atık kaliteleri titizlikle denetlenmelidir. Alüvyon çeúitli boydaki materyalden oluúması nedeniyle daha zor kirlenmektedir. Ancak bu bölgedeki Mesozoik kireçtaúları atıklardan kaynaklanan kirlilikten çok hızlı bir úekilde etkilenmektedir. Kireçtaúı akiferden alınan kimi su örneklerinde 1.000-1.500 Pmhos/cm de÷erinde Elektriksel Kondüktivite (tuzluluk) ölçülmüútür. Normal de÷erleri 500–1.000 Pmhos/cm civarında olması gereken yeraltısuyu EC de÷erleri, muhtemelen kontrolsüz sanayi atıklarının, bir úekilde çok geçirgen kireçtaúı akiferine karıúmasından dolayı bu tuzluluk de÷erine ulaúmıútır. 3.3. Güney Akiferlerinin Su Kalitesi Güney bölümdeki akiferlerden Torbalı-O÷lananası-Ayrancılar-Arslanlar bölümündeki Neojen çakıltaúı akiferi, beslenim havzasının bakir olması nedeniyle herhangi bir kirlilik tehdidi taúımamaktadır. Ancak Küçük Menderes Nehri alüvyonlarında, kentsel atıklar ve Fetrek Çayı havzasındaki tekstil sanayicilerinin fabrika atıkları alüvyon akiferi kirletmektedir. Fetrek Çayı alüvyon akiferinin bazı bölümlerinde açılan sondaj kuyularından, renkli yeraltısuyu alınmıútır. *Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 331 ______ Güney akiferlerden Selçuk-Yoncaköy-Zeytinköy Kaynakları önemli miktardaki boúalım kapasitelerine karúın tuzlu deniz suyu giriúimi nedeniyle kullanılamayacak derecede yeraltısuyu kalitesine sahiptirler. Bu bölümdeki en iyi su kalitesi Zeytinköy Kaynaklarına aittir ki, onunda EC de÷eri en iyi dönemde 1.500–2.000 Pmhos/cm civarındadır. Di÷er kaynak gruplarının EC de÷erleri 3.000–5.000 Pmhos/cm arasında de÷iúmektedir. 3.3. Batı Akiferlerinin Su Kalitesi Batıdaki akiferlerden Mesozoik kireçtaúları, karstik yapıları nedeniyle ve çevrelerinin denizle çevrili olması nedeniyle gerek Karaburun Yarımadası civarında, gerekse orta bölümde Ildırı çevresinde tuzlu su kalitesine sahiptir. Mordo÷an-Karaburun arasında bu formasyonda açılmıú sondaj kuyularından 1.500–2.000 Pmhos/cm EC de÷erine sahip sular elde edilirken, Ildırı civarındaki kaynak boúalımlarının EC de÷erleri 4.000–5.000Pmhos/cm civarındadır. 4. BÖLGEMøZøN KURAKLIK RøSKø VE ÖNERøLER Çeúitli bilim adamlarınca yapılan bilimsel araútırmalarında gösterdi÷i gibi, yaklaúan veya artık iyice hissetmeye baúladı÷ımız Küresel Isınma nedeniyle, bölgemiz kurak iklim kuúa÷ında yer alacaktır ve gelecekte çölleúme riski mevcuttur. Bugünden gerekli önlemlerin alınarak, gelecekteki su ihtiyacına göre planlama çalıúmaları yapılmalıdır. Planlama çalıúmalarının ilk aúaması da politikacısı, sanayicisi, çiftçisi, úehirlisi, köylüsü ile insanımızı su kullanımı, su tasarrufu, kısıtlı su ile modern tarım, su ve çevremizdeki do÷al de÷erlerin kirletilmeden korunması konusunda e÷itilmesi olmalıdır. Halkımızın büyük bölümü gerçekten ufukta görünmeye baúlayan kuraklı÷ın farkında de÷ildir. En çok suyun kullanıldı÷ı sektör olan tarımsal sulamada ileri tekniklerle sulama yapılması zorunlu hale getirilmelidir. DSø tarafından verilen yeraltısuyu Kullanma Belgeleri, son bir yıldır “Modern Sulama” yapıldı÷ının beyan edilmesi durumunda verilmektedir. Modern Sulama uygulamaları yönünde kredilendirme çalıúmaları zaten uygulanmaktadır. Ancak karmaúık bürokratik iúlemler nedeniyle kredi baúvuruları beklenen düzeyde geliúmemiútir. Kredilendirme koúulları daha uygulanabilir hale getirilerek, tasarruflu sulama yöntemlerinin cazibesi artırılmalıdır. Eldeki mevcut suyumuzu en iyi úekilde de÷erlendirebilmek amacıyla Entegre Havza Yönetimini (EHY) bir an önce uygulamaya konulmalıdır. EHY suyu kullanan tüm paydaúların, suyu yöneten tüm kurumların esnek planlara göre hareket edebilmesinin, eldeki mevcut tüm suyun etkin, verimli bir úekilde kullanımının sa÷lanmasıdır. Havzanın ya÷ıú miktarı, ya÷ıúa göre yüzey suyu miktarı, yeraltısuyu miktarı modellenmeli, bu modele göre tüm paydaúların su hakları, alt veya mikro havzalar bazında ve adil olarak bir modelle hesaplanmalı ve paydaúlara sunulmalıdır. Yapılan modellemeye göre içme suyu, sulama suyu, sulak alanlar suyu, sanayi suyu miktarları ve ücretleri planlanmalıdır. Sulamaya verilebilecek suya göre ürün deseni oluúturulmalı ve siyasi iktidarın tarımsal ürün desteklemeleri, yöredeki önerilen ürün desenine göre belirlenmelidir. Bazı Avrupa ülkelerinde suyun yönetimi havza veya bölge bazında tıpkı “øl Genel Meclisi” úeklinde teúkilatlanmalarla yürütülmektedir. EHY’nin de böyle bir teúkilatlanma ve alt kadrosunda teknokrat grubuyla havzanın tüm bileúenleriyle yönetimi yeni bir çözüm önerisi olarak de÷erlendirilmelidir. EHY’nin su, tarım, *Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 332 ______ sanayi ve çevre ile ilgili tüm kurumların çalıúmalarını ve paydaúların ihtiyaçları koordine ederek yönetmesi, kurak gelecek günler için önem kazanmaktadır. Di÷er bir öneride ülkemiz sularının tek bir kaynak olarak düúünülerek, havzalar arası koordineli su kullanım araútırmalarının, fizibilite çalıúmalarının baúlatılması da bu süreçte önem kazanmaktadır. Bazı bölgelerde ihtiyacın çok üzerinde olan kullanılabilir su miktarı, bazı bölgelerde ihtiyacı karúılayamayacak su miktarına sahip bir ülkeyiz. Bu nedenle tıpkı elektrik üretim ve iletiminde kullanılan “enterkonnekte” sistem gibi, ülkemiz suyunun ihtiyaç olan bölgeye aktarılabilme imkanları ortaya konulmalıdır. Yapılacak araútırma ve fizibiliteye çalıúmalarına harcanacak para ve emek, gelece÷imize, çocuklarımıza, torunlarımıza yapaca÷ımız yatırımdır. SONUÇ Kentimizin çevresinde gerek yüzey suyu olarak, gerekse yeraltısuyu olarak çok çeúitli kalitede, çeúitli miktarlarda ve çeúitli mesafelerde su kaynaklarımız mevcuttur. Ancak günümüz kısıtlı iklim koúulları gere÷i eldeki mevcut de÷erlerimizi çok dikkatli hesaplayarak, gelecek yılların da planlarını oluúturacak úekilde özenle harcamalıyız. Tarım sektöründe, sanayi sektöründe, evsel kullanımlarda tasarruflu su tüketimi konusunda geliútirilmiú birçok teknolojik uygulamalar vardır. Uygulamaların kararlılıkla takip edilerek uygulamaya konulması, yarının suyunun bugünden hazırlanması, korunması anlamına gelecektir. Sularımız sonsuz ve sorunsuz de÷ildir. De÷erlerimizi kaybetmeden korumanın henüz zamanı geçmemiútir. KAYNAKLAR DMø Ya÷ıú Verileri DSø Rasat ve Raporları (çeúitli) MTA 1/250.000 Ölçekli Jeoloji Haritası *Bu Bildiri Jeoloji Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 333 ______ TOPRAK VE SU KøRLøLøöø VE SU HAVZALARININ KORUNMASI Ahmet TOMAR Ziraat Yüksek Mühendisi [email protected] GøRøù Ülkemiz, toprak ve su kaynakları açısından yeterince zengin de÷ildir. 1982-84 yıllarında güncellenen toprak etütlerinin yorumlarına göre belirlenen arazi yetenek sınıflarının özellikleri ve da÷ılımını gösteren veriler incelendi÷inde; korunması gereken arazilerin ülkemizin yaklaúık dörtte birini oluúturdu÷u, her türlü tarıma elveriúli arazilerin ise sadece % 6,5 oranında kaldı÷ı görülmektedir Yirminci asrın baúından itibaren modern tarıma geçilmesi ve sanayileúmenin hızlanması ile birlikte, toprak kirlili÷i de bir çevre sorunu olarak ortaya çıkmaya baúlamıútır. Daha önceki asırlarda kullanılan güç ve enerji kaynaklarının yetersiz olması, nüfusun azlı÷ı, endüstrileúmenin henüz geliúmemesi sebebiyle di÷er çevre faktörlerinde oldu÷u gibi toprakta da herhangi bir kirlenme söz konusu de÷ildi. Özellikle yirminci yüzyılın ortalarına do÷ru hızlı nüfus artıúı ile birlikte, tarım ve di÷er alanlardaki sanayi ve teknolojinin hızla geliúmesine paralel olarak toprak kirlili÷i de artmaya baúlamıútır. Toprak kirlili÷i her geçen gün daha da ciddi boyutlara ulaúan önemli çevre problemlerinden birisini teúkil etmektedir. Kıtlı÷ın ve açlı÷ın dünyayı tehdit etti÷i 21. yüzyılda, en önemli stratejik kaynaklar; toprak ve su kaynaklarıdır. Ancak ne yazık ki tarımsal kirleticiler, sanayi atıkları ve evsel atıkların yanı sıra su kullanımındaki plansızlık ve aúırılık, mevcut olanı korumaya ve ekosistemin sürdürülebilirli÷ine dönük çözümleri zorlaútırıyor. Su kaynakları son yıllarda bütün dünyada sürekli olarak artan bir öneme sahip olmaktadır. Türkiye’nin de yer aldı÷ı Ortado÷u bölgesinde bu önem daha da artmaktadır. Söz konusu bölge yarı kurak bir iklime sahiptir ve dolayısıyla su kaynakları potansiyeli düúüktür. Di÷er taraftan, bölge ülkelerinin hızla artan nüfusu, teknolojik geliúme ve yaúam standardının yükselmesi suya olan ihtiyacı arttırmaktadır. Teknik ve ekonomik koúullar çerçevesinde ülkemizin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı suyu potansiyeli yılda ortalama 112 milyar m3 olmaktadır. Bu durumda ülkemizde kisi basına yılda yaklaúık ( 2007 yılı nüfusu 70 586 256 ) 1586 m3 su düúerken, bu miktar ABD, Kanada ve Batı Avrupa Ülkeleri gibi su zengini ülkelerde 10,000 m3’ün üzerindedir. 2030 yılında ise Türkiye’nin su kıtlı÷ı yasayan bir ülke durumuna gelmesi muhtemel görülmektedir. Bu nedenle ülkemizin su zengini bir ülke oldu÷unu söylemek zordur. Ülkemizde su potansiyelinin kullanımı, ekonomik olarak tüketilebilir su potansiyelinin % 40’ı oranına ulaúmıútır. Özellikle do÷al kaynaklarımızın korunarak kullanılması ve sürdürülebilir kalkınmanın sa÷lanması açısından, koruma-kullanma dengesinin ülkemizin sosyo-ekonomik úartlarına göre ayarlanması çok önemlidir ve önemli oldu÷u kadar da zor bir görevdir. Tüm bu unsurlar da ancak sürdürülebilir su yönetimi kapsamı içinde de÷erlendirilebilir. Günümüzde su kaynaklarının yönetimi giderek daha karmaúık hale gelmektedir. Bu olgunun temelinde, karúılaúılan sorunların kapsam ve boyut *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 334 ______ açısından çeúitlenmesi yatmaktadır. Yönetim kapsamı ele alınacak olursa, geçmiúte nerede, ne kadar su bulundu÷u sorusuna cevap aranırken, günümüzde suyun miktarı ve su kalitesinin de ele alınması, bu iki unsura etki eden tüm faktörlerin birlikte entegre de÷erlendirilmesi zorunlulu÷u ortaya çıkmıútır. Bu do÷rultuda bugüne kadar yapılan çalıúmalara AB süreci de önemli bir ivme getirmiú ve kazanımlar sa÷lamıútır. AB Çevre Müktesebatı uyumu çerçevesinde yürütülen projeler tüm paydaúlarımızın katkısıyla birlikte gerçekleútirilmektedir. Mevzuat uyumu yapılırken, bu uyumun gerçekleútirilmesi için ihtiyaç duyulan yatırımlar da tespit edilmekte ve uygulama planları ülkemiz úartlarına göre önümüzdeki yıllara yayılacak úekilde oluúturulmaya çalıúılmaktadır. Günümüzde önceki yıllara göre daha belirgin olarak iklimler de÷iúiyor, depremler, sel felaketleri, kuraklıklar gibi felaketler birbirini izliyor. Dünya ekolojik felaketler ve iklim dengesizlikleri ile sarsılıyor. Sel, kuraklık ve yangınlarla geçen 1998 yılındaki maddi kayıplar, økinci Dünya Savaúı'ndan bugüne kadar kaydedilen zararların en büyük miktarı olarak karúımıza çıkıyor. 1998 yılında tüm dünyada yaúanan do÷al afetlerin, Türkiye milli gelirinin yaklaúık yüzde 60'ı kadar zarara neden oldu÷u ifade edilmektedir. Bu felaketler, dünyanın do÷al eko-sistem dengesine uymadı÷ımız için ve bu uyumu sa÷layan do÷al kaynakların (toprak ve su) aúırı kullanılması, kirletilmesi ve denge bozulması nedeniyle meydana geliyor. Kirlili÷in durumu ekolojik sistemin bozulması, hava, su ve toprak kirlilikleri ile do÷rudan ba÷lantılıdır. Temiz su kaynaklarının tükenmesinin 21. yüzyılın en önemli sorunlarından birisi olaca÷ı belirtiliyor. Suların kirletilmesinin yanında deniz ve okyanusların ısınması iklimsel de÷iúikliklere yol açıyor. Toprak kaybı yetersiz beslenme sorununu gündeme getirirken, toprak kirlenmesi besledi÷imizi sandı÷ımız insanların yavaú yavaú zehirlenmesine yol açıyor ve toplum sa÷lı÷ını ciddi bir biçimde tehdit ediyor. Çevre kirleticileri, eko-sistemlerin karúılıklı ba÷ımlılı÷ı ve geçirgenli÷i nedeniyle son derece geniú alanlara yayılıyor ve çok de÷iúik biçimlerde etkisini gösteriyor. Çok de÷il, 20 yıl öncesine kadar Gediz, Küçükmenderes, Büyük menderes, Bakırçay havzaları Bölgemizin en gözde ve verimli havzaları iken, birinci sınıf tarım arazilerinin üstüne, dumanları havayı, atık suları nehirleri zehirleyen fabrikaların kurulması ve daha da acısı en ileri teknolojilerin getirildi÷i fabrikaların hemen hepsinin en ilkel metodlarla çalıútırılmıú olmasıyla bu havzalarımızın adıyla anılan nehirlerimizden artık temiz su de÷il, kirli su akıyor ve bu nehirlerden sulanan tarım alanları da kirleniyor.. Tarımsal alanların tahribi yalnız bölgemizde yer alan bu havzaların yaúadı÷ı bir sorun de÷il. Çukurova, Mersin, Tarsus, Trakya, Bursa, Karacabey, a, Çorum, Ankara, Konya, Sakarya, Susurluk, Porsuk, Kemalpaúa havzaları, sanayileúme, çarpık kentleúme ve bilinçsiz tarımsal uygulamalar sonucu kirlenmiú durumda. Marmara ve Karadeniz'de balık türlerinin azaldı÷ını görmekteyiz. Tarımsal üretimin sürdürülebilirli÷i her úeyden önce toprak ve su kaynaklarının kirlenmemesine ba÷lıdır. Toprak ve su kirlili÷i, hangi tarımsal politika uygulanırsa uygulansın tarımsal üretimin, bırakın ilerlemesini günümüzdeki düzeyini bile koruyamayarak, gerilemesine neden olacaktır. Toprak ve su kaynaklarının kirlili÷i bu úekilde devam ederse üreteme sorunu ile karúı karúıya kalınaca÷ı besin güvenli÷imiz tehdit altındadır. *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 335 ______ 2.TOPRAK VE SU KøRLøLøöøNøN NEDENLERø Toprak kirlili÷i, topra÷ın, insan etkinlikleri sonucu oluúan çeúitli bileúikler tarafından bulaútırılmasını takiben, toprakta yaúayan canlılar ile yetiúen ve yetiútirilen bitkilere veya bu bitkilerle beslenen canlılara toksik etkide bulunacak ve zarar verecek düzeyde anormal fonksiyonda bulunmasını, topra÷a eklenen kimyasal materyalin topra÷ın özümleme kapasitesinin üzerine çıkması, topra÷ın verim kapasitesinin düúmesi úeklinde tanımlanabilir. Toprak sistemi iliúkili oldu÷u su ve hava sistemlerinin içerdi÷i kirletici unsurlar için son depolanma noktasıdır. Di÷er taraftan toprak, karasal ekosistemin taúıyıcı unsurudur ve toprak kalitesindeki de÷iúim gerek do÷al ve gerekse tarım ekosisteminin verimlili÷ini etkilemektedir. Topraklar kirlenmiú suyun taúımıú oldu÷u unsurlar tarafından kirlendi÷i gibi, tarımsal uygulamalar ve endüstriyel aktivitelerle de yaygın veya yerel ölçeklerde nitelik de÷iútirmektedir. Ekolojik sistem bütününde önemli bir iúlev gören toprak, tarımsal üretimin temelidir. En önemli bitki besin deposu, hidrolojik çevrimde tampon iúlevi, bazı gazların biyokimyasal dönüúümünde ortam, kirlilik yaratan maddeler için bir filtre, geçmiúi aydınlatan bir arúiv olan Toprak; aynı zamanda, sanayi ve konut yerleúimi için bir mekan, orman ve meraların tutundu÷u yer, bazı sanayilerin hammaddesidir. Topra÷ın bu farklı iúlevleri arasında üretim faktörü olma özelli÷inin öne çıkması, di÷er iúlevlerinin önemini ortadan kaldırmamaktadır. Burada en çok toprak kullanıcı sektör tarım diyerek baúka kullanımlara arazi tahsisi yapılmasın úeklin bir yaklaúım içinde olmaktansa, kullanım ve koruma dengesi gözetilerek sektörler arası rekabet de÷il bütüncül bir yaklaúımla tarımsal üretimde kullanılamayan arazilerin çevre düzeni planı kapsamında di÷er kullanımlara tahsis edilmesidir. Ülkemiz toprak ve su kaynaklarının korunması, geliútirilmesi, bilim ve tekni÷in gerekleri do÷rultusunda kullanılmasıyla ilgili çalıúmalarda ortaya çıkan sorunların önemini ve önceli÷ini korudu÷u bilinmektedir. Çölleúme tehdidi altındaki topraklarımız; do÷al ve do÷al olmayan çeúitli oluúumlardan etkilenmekte olup, çoraklaúma, kirlenme, sıkıúma vb. úekillerde niteli÷inin de÷iúmesi sonucu bozulabildi÷i gibi; erozyon, tarım dıúı amaçlı kullanım, hammadde olarak kullanılma ve benzeri úekillerde kütlesel olarak da yok olmaktadır. Verimli tarım arazilerimiz plânsız kentleúme, sanayileúme ve turizm yatırımları ile her yıl elden çıkmaktadır. øçme ve kullanma, sanayi ve enerji amaçlı kullanım dıúında, tarımsal verim artıúındaki en önemli girdi sudur. Ülkemizde kullanılabilir su potansiyelinin önemli bir bölümü ( % 76’sı ) tarımsal amaçlı olarak tüketilmekte, su zengini olmayan ülkemizde; su kaynaklarımız, yanlıú ve bilinçsiz kullanımlarla kirlenmekte ve hızla azalmaktadır. O halde, Türkiye’nin su kaynaklarını korumayı ve geliútirmeyi, su kullanımını ekonomik kılmayı öngören bir “Ulusal Su Politikası”na ihtiyacı vardır. Toprak ve su kaynaklarının kullanımı, korunması ve yönetiminin içinde yer aldı÷ı tarım ise; bütün bu karmaúık iliúkilerle besin, dolayısıyla yaúam güvenli÷ini sa÷lama, sanayinin hammadde girdisini üretme, ticaretin önemli dinami÷ini oluúturma, çalıúan nüfusun önemli bir bölümüne istihdam yaratma ve dıúsatıma önemli katkıları gerçekleútirme özelliklerinden ötürü, tüm ülkelerde en yaúamsal sektörlerden birisidir. *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU x x x x x x x __________________________________________________________ 336 ______ Yerleúim alanlarından çıkan atıklar, egzoz gazları, endüstri atıkları, tarımsal mücadele ilaçları ve kimyasal gübreler toprak ve su kirlili÷ine sebep olan en önemli etkenlerdir. Yerleúim alanlarından çıkan çöplerin boúaltıldı÷ı alanlar ile kanalizasyon úebekelerinin arıtılmaksızın do÷rudan topra÷a verildi÷i alanlarda toprak ve su kirlili÷i meydana gelmektedir. Egzoz gazları, ozon, karbonmonoksit, kükürtdioksit, kurúun ve kadmiyum vs. gibi zehirli maddeler havaya yayılmakta ve solunum yolu ile büyük bir kısmı canlılar tarafından alınmaktadır. Geriye kalanı ise, rüzgârlar ile uzak mesafelere taúınmakta ve ya÷ıúlarla yere inerek, toprak ve suları kirletmektedir. Toprak kirlili÷ine sebep olan di÷er bir faktör de tarımsal mücadele ilaçları ve suni gübrelerdir. Tarımsal mücadele ilaçlarının bilinçsiz ve aúırı kullanımı sonucu, toksik maddelerin toprakta birikimi artmakta ve do÷al ortamın kirlenmesine sebep olmaktadır. Sodyum, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, çinko, bakır, mangan, bor gibi besin maddelerini içeren suni gübreler de aúırı ve bilinçsiz kullanım sonucu topra÷ın yapısını bozmakta ve toprak kirlili÷ine yol açmaktadır. Endüstri tesislerinden çıkan ve arıtılmaksızın havaya, suya ve topra÷a verilen atıklar da en önemli kirletici etmenler olarak karúımıza çıkmaktadır. Son yıllarda maden sahalarının neden oldu÷u kirliktir. 3.BÖLGEMøZ VE øLøMøZDE TOPRAK VE SU KøRLøLøöø Ülkemiz topraklarına yönelik mevcut toprak kirlili÷i ile ilgili tespit çalıúmaları ne yazık ki yapılamamıútır. Avrupa Birli÷i mevzuatının üstlenilmesi için uyum programı sürecinde toprak koruma politikasının geliútirilmesi yolunda, öncelikle topra÷a yönelik tehditlerin belirlenip, toprak özelliklerine ve sınıflarına ba÷lı kullanma ve iúletme potansiyelinin ortaya konması gerekmektedir. Avrupa Birli÷i, üye ve aday ülkelerin ulusal bazda toprak koruma stratejilerini geliútirmesinde ilk adım olarak ülkelerin mevcut yasa ve yönetmeliklerini birli÷in toprak koruma stratejilerine göre uyarlamalarını ve topra÷ı ilgilendiren tüm sektörleri entegre bir biçimde dikkate alan yeni toprak koruma politikası oluúturma çalıúmalarını baúlatmalarını öngörmektedir. Bölgemiz ve ilimizdeki toprak ve su kirlili÷ine havzalar bazında bakmak gerekmektedir. Gediz Havzası kirlilik kaynakları üç ana baúlık altında toplanabilir. Bunlar evsel kaynaklı kirlilik, endüstriyel kaynaklı kirlilik ve tarımsal kaynaklı kirliliktir. Havzada bulunan yerleúim yerlerinin ço÷unda kanalizasyon sistemi bile bulunmazken, kanalizasyonu olan yerlerde ise atıksu arıtma tesisi yer almamakta, atık sular arıtılmadan Gediz nehrine verilmektedir. Gediz nehrinin bu úekilde kirletilmesi ile suyunun sulamada kullanılması sonucu havzada toprak kirlili÷ine de neden olmaktadır. Yapılan bazı araútırmalarda kurúun, krom, fosfor, klorür ve nitrat kirlili÷i yönünden yüksek oranlarda kirlili÷e rastlanmıútır. Havzada gerçekleútirilen tarımsal faaliyetlere bakıldı÷ında; bilinçsizce ve aúırı miktarlarda pestisit, herbisit ve gübre kullanımının oldu görülmektedir.. Ayrıca, havza genelinde geleneksel sulama yapıldı÷ından aúırı su tüketimi yanı sıra topraklarda kirlili÷e neden olunmaktadır. Havza toprakları yer altı suyu kullanımı ile de kirletilmektedir. Gediz Havzası tarımsal üretin en yo÷un yapıldı÷ı havzalarımızdan biridir. Geleneksel dıúsatım *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 337 ______ ürünlerimizden birço÷u havzada yaygın olarak yetiútirilmektedir. Fakat havzadaki yer altı sularında bor problemi bulunmaktadır. Hemen hemen tüm havzadaki ama özellikle Salihli, Alaúehir ve Sarıgöl ovalarındaki yer alt suları yüksek B (>3.0 mg/l) deriúiminden etkilenmektedir. Havzada yaygın yer altı suyu çekiminin olmadı÷ı 1960-1970’li yıllarda yapılmıú olan çalıúma ve raporlar Salihli, Alaúehir ve Sarıgöl ovalarında bor problemi oldu÷undan bahisle, havzada gözlenen B kirlili÷inin aúırı yer altı suyu çekiminden de÷il de bir do÷al kirlilik sürecinden kaynaklandı÷ına iúaret edilmektedir. Fakat son yıllardaki aúırı yeraltı suyu çekimleri B deriúim artıúını arttırmıútır. Salihli, Alaúehir ve Sarıgöl ovalarında yer alan su kuyularının %75’inde sulama sezonu sonrası bor deriúimin de artıúı gözlenmiútir. Bu durum yer altı suyu ile termal su arasında bir etkileúiminin olabilece÷ini ça÷rıútırmaktadır. Fazla yer altı suyu çekimi ile hidrodinamik yapı (yer altı suyu ile termal su arasındaki hidrostatik basınç) bozulması da olasılıklar içindedir. Bu problemin giderilebilmesinin koúullarından biride hatta önceliklisi bor kirlili÷inin görüldü÷ü Salihli –Alaúehir-Sarıgöl aksında yüzeysel suların sulamada kullanılmasına olanak tanıtacak depolamaların yapılmasıdır. ølimizde bulunan önemli havzalarımızdan Bakırçay’ da da evsel kaynaklı kirlilik, endüstriyel kaynaklı kirlilik ve tarımsal kaynaklı kirlilik yanı sıra maden alanlarının neden oldu÷u yaygın kirlilik söz konusudur. Soma kömür / linyit iúletmelerinin kömür yıkama suyunu hiçbir arıtmaya tabi tutmadan Bakırçay nehrine vermesi ile oluúan kirlilik boyutu Bakırçay Kömürçay olmasın serzeniúlerinde görülmektedir. Son yıllarda kirlilik miktarı çok artmıú ve Zeytinda÷ hatta Candarlı köprüsünde Bakırçay’ ın sim siyah aktı÷ı görülmüútür. Ovacık altın madeninin hem görsel hem de toprak ve su kirlili÷ine olan etkisi de bilinmektedir. Bakırçay kirlili÷i ile ilgili yeterli çalıúmaların yapılmaması hatta baúta kamu kurumlarımızın, meslek odalarımızın ve STK‘ larının konuya duyarsız kalmalarına anlam verilememektedir. Bakırçay Nehri'nde kirlili÷in artması ile geçmiú yıllarda Gediz nehrinde görüldü÷ü gibi balık ölümlerine rastlanılmıútır. Çevre øl Müdürlü÷ünce yapılan çalıúmalarda Su Kirlili÷i Kontrol Yönetmeli÷i (S.K.K.Y) Çizelge 1’e göre 4. sınıf su kalitesinde oldu÷u görülmüútür. Kirlili÷in yo÷un olarak Soma Termik Santralı proses ve so÷utma sularından, evsel atık sulardan, zeytinya÷ı ve süt ürünleri vb. sanayi iúletmelerinden, madencilik faaliyetlerinden ve tarımsal faaliyetlerden (ilaçlama, gübrelemeden) kaynaklandı÷ı anlaúılmaktadır. Küçük Menderes havzası ve nehrinde de toprak ve su kirlili÷i açısından Gediz, Bakırçay kadar olmazsa da kirlilik her geçen gün artmaktadır. Kirlili÷in tehlikeli boyutlara ulaútı÷ı Küçük Menderes Nehri'nden artık hiçbir úekilde yararlanılamayaca÷ı úeklinde zaman zaman açıklamalar bile yapılmaktadır. øzmir Valili÷i Çevre Koruma Kurulu'nca Menderes'in çeúitli noktalarından alınan su örneklerinin analizinde, kirlili÷in üst düzeyde oldu÷unun belirlenmiútir. Oksijenin, canlıların ölümüne yol açacak derecede düúük oldu÷u, kurúun, nikel ve çinko gibi a÷ır metallerin en üst düzeyde oldu÷u, suyun asidik özellik gösterdi÷i ve sülfür oranının çok yüksek oldu÷u ifade edilmektedir. Evsel ve endüstriyel atıkların yo÷un olarak bulundu÷u havzada önlem alınıp kirlilik bu úekilde devam ederse suyun tarımsal amaç dahil hiçbir úekilde kullanılmasının mümkün olmayaca÷ı belirtilmektedir. Özellikle endüstriyel atıkların havzada arıtılması gerekmektedir. *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 338 ______ ùekil 1. a) Yer Altı Sularındaki Bor (B) Da÷ılımı ve b) Gediz Havzası Genel Tektonik Haritası 4.SU HAVZALARININ KORUNMASI Burada öncelikle havzanın tanımını yapmak gerekir. Havza deyince ne anlıyoruz. Kendi içerisinde biyofizik ve sosyoekonomik karakteristikleri itibariyle benzerlik ve bütünlük gösteren, dolayısıyla di÷er arazi parçalarından olan farklılıkları kendi içerisindeki benzerlikten daha büyük olan bir arazi parçasıdır. Ancak, su ayırım çizgisiyle ayrılma ve belli bir su akımını (nehir, dere, çay) besleme özelli÷i de, genellikle, aynı arazi parçalarını vermektedir. Ne var ki su ile ilgili ve sınırlı kalan bu kapsam mutlak de÷ildir. Havzadan beklenen temel çıktıya ba÷lı olarak bu betimlemelerden biri ön plana çıkabilecektir. Örne÷in özellikle su çıktısı amacı üzerinde duruluyorsa, çok sayıdaki çıktı üzerinde durulması haline göre bu havzanın sınırlaması ve yönetim biçimi farklılık gösterecektir. *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 339 ______ ønsanların olmadı÷ında yaúamayaca÷ı iki temel madde hava(oksijen) ve sudur. Kısıtlı miktardaki temiz su kaynaklarının verimli bir úekilde kullanılması ve korunması oldukça önemli olmaktadır. Suların korunması, yalnızca yüzeysel suların de÷il, yeraltındaki sularında korunması demektir. Yeryüzünde meydana gelen kirlilikler, ya sızma yoluyla yeraltı sularına kirletmekte, ya da do÷rudan yüzeysel suların kirlenmesine, suların kalitesinin bozulmasına neden olabilmektedir. Sularda meydana gelen kirlenmeler, yeraltı suyuna ya da yüzeysel suya karıúan, bakteri, virüs ve parazit yumurtaları gibi hastalık yapıcı etmenler, arsenik, kurúun, siyanür ve radyoaktif madde gibi zehirleyici etmenler ya da suyu bulanıklaútırıcı ve kalitesini bozan etmenlerle oluúmaktadır. 4.1.Su Havzalarında Koruma Alanları Su hidrolojik çevrim sırasında pek çok kirlilik kaynaklarının tehdidi altında bulunmaktadır. Havadan gelen tozlar, metaller, kimyasal maddeler vb kirlilik etmenleri suya do÷rudan karıúabilmekte, su yeryüzünde akarken ve topra÷a sızarken de pek çok kirletici ile temas etmektedir. Suyun kirlenmesini önlemek için kirlilik kaynaklarının belirlenmesi ve kirlili÷in ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu amaçla önlemek için koruma alanları oluúturulmaktadır. Koruma alanları belirlenirken, amaç kirlilik kaynaklarının gerek yüzeysel sulara ve gerekse yeraltı sularına olabildi÷ince uzakta tutulmasıdır. Do÷al arıtma olanakları ile arıtılamayacak kirliliklerin arıtma tesisleri ile arıtılması ya da su kayna÷ını besleyen havza dıúına çıkarılması gerekmektedir. Yüzeysel suların kirlenmesini önlemek için kirlilik kaynaklarının ortadan kaldırılması gerekmekte, yeraltı sularının kirlenmesinin önlenmesi için ise, kirliklerin do÷al arıtımına yardımcı olan üst örtü gerekmektedir. Üst örtü, ince taneli homojen zeminlerde en az 3m olmak üzere, yüzeydeki kirletici etmene ba÷lı olarak 50 m’ye varan yüksekliklerde olabilmektedir. Kirlik kayna÷ı, su toplama havzasının herhangi bir noktasında olabilir. Kirlik kayna÷ının derleme yapısına, yüzeysel sulara olan uzaklı÷ına ve ya altı suyuna uzaklı÷ına ba÷lı olarak yarattı÷ı kirlilik etkisi farklı olabilir. Çünkü kirlilik kayna÷ından sızan sular, yeraltı suyuna ulaúana dek yeraltı suyu üzerindeki tabakadan geçerek ve yeraltı suyunun hareketi sırasında filtrelenmekte ve do÷al olarak bazı bakterilerden, organik maddelerden, koku ve tatlardan arınmaktadır. Dolayısıyla filtrelenme iúleminin uzun olması yani kirlilik kayna÷ının derleme yapısına uzaklı÷ı, kirlilik etkisini azaltmaktadır. Dolayısıyla derleme alanı etrafında alınacak önlemler, uzaklı÷a ba÷lı olarak de÷iúebilmektedir. Su Kirlili÷i Kontrol Yönetmeli÷i içme ve kullanma suyu temin edilen baraj göllerini çeúitli kirleticilere karúı korumak amacı ile baraj gölünün etrafında çeúitli koruma alanları belirlemektedir. Buna göre içme ve kullanma suyu temin edilen baraj gölleri için 4 koruma alanı tanımlanmaktadır. Bunlar; 1.Bölge - Mutlak koruma alanı øçme ve kullanma suyu rezervuarının maksimum su seviyesinden itibaren 300 m geniúlikteki úerit, mutlak koruma alanıdır. Kirliliklerin do÷rudan yüzeysel suya karıúma tehlikesi olan *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 340 ______ bölgedir. Derleme yapısının ve yüzeysel suların etrafındaki ilk bölge olan mutlak koruma alanında, en a÷ır koruma önlemlerinin alınması gerekmektedir. Bu alanda alınacak önlemler - Arazinin satına alınması, Çimlendirme ve a÷açlandırma, Tel örgü ile çevirme, Taúkınlara karúı koruma önlemleridir. 2. Bölge - Kısa mesafeli koruma alanı øçme ve kullanma suyu rezervuarlarının mutlak koruma alanı sınırından itibaren 700 m geniúli÷indeki úerittir. Mutlak koruma alanının üst sınırından sonra baúlar ve arazinin topo÷rafik ve hidrolojik durumuna ba÷lı olarak gerekti÷inde havza üst sınırına kadar geniúletilebilir. Bu bölgenin zemininin kendi kendine gevenli olarak arıtamayaca÷ı maddelere karúı koruma önlemlerinin alınması gerekmektedir. Bu bölgede alınması gereken önlemler - Arazinin bir kısmını ya da tamamının satın alınması, Kum ve çakıl ocakları açılmaması, Çöplük olarak kullanılmaması, Kanalizasyon çukuru açılmaması, Atık su ile sulama yapılmaması, Aúırı gübreleme yapılmaması gibi önlemlerdir. 3. Bölge Orta Mesafeli Koruma Alanı øçme ve kullanma suyu rezervuarlarının kısa mesafeli koruma alanı sınırından itibaren 1 km. geniúli÷indeki úerittir. Bu bölgede alınması önlemler, - Zararlı atık maddeler ve atık sular oluúturan, fakat bunları havza dıúına çıkarmayan kuruluúların iúletilmemesi, Arıtma tesislerinin iúletilmemesi, Atık suların tarımsal amaçla kullanılmaması gibi önlemlerdir. Her ne kadar alınacak önlemler için koruma alanları yüzeysel su toplama alanına göre belirlense de, aslında bu önlemlerin yeraltı suyunun beslenme havzasına göre gere÷inde geniúletilmesi gerekmektedir. 4. Bölge-Uzun mesafeli Koruma Alanı øçme ve kullanma suyu rezervuarının yukarıda tanımlanan koruma alanlarının dıúında kalan su toplama havzasının tümü uzun mesafeli koruma alanıdır. Söz konusu alan sınırlarının su toplama havzası sınırını aúması halinde, orta mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur. Her bir koruma alanı için farklı koruma tedbirleri alınmaktadır. Baraj gölalanı içinde kalan kadastral parsellerin tamamı kamulaútırılır. Aynı zamanda mutlak koruma alanı içinde kalan bölge, su tutma yapısını hâlihazırda yapan veya yapacak idarece kamulaútırılır Koruma alanları ile kadatsral parseller iliúkilendirilerek, parseller üzerindeki her türlü kısıtlamalar ve kullanım özellikleri, parsellerde yapılacak hafriyat iúlemlerine kadar kolayca belirlenebilmekte, bunun da ötesinde havza planlamasına da önemli bir veri altlı÷ı sa÷lanmaktadır. *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 341 ______ ùekil 2. Atasu Barajı Örne÷inde Su havzaları Koruma Alanları 4.2- Tahtalı Havzası Tahtalı havzası su toplama alanı 515 km2 ‘dir. Havzaya düsen ya÷ıúlar 43 ana dere ve bu derelerin yan kolları ile Tahtalı baraj gölüne ulaúacaktır. øzmir úehrine yılda 127.7x106 m3 su sa÷laması planlanan baraj, gelecekteki ihtiyacın %27’sini sa÷layacak olan çok önemli bir su kayna÷ıdır. 4.2.1 Tahtalı havzası koruma alanları øzmir Büyükúehir Belediyesi, Su ve Kanalizasyon ødaresi tarafından hazırlanan Havza Koruma Yönetmeli÷ine göre: - Mutlak koruma alanı Mutlak koruma alanı, içme ve kullanma suyu temin edilecek olan yapay veya do÷al göllerde maksimum iúletme seviyesinin kara ile oluúturdu÷u çizgiden itibaren yatay 300 m geniúli÷indeki karasal alandır. - Kısa mesafeli koruma alanı Mutlak koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 700m geniúli÷indeki karasal alandır. - Orta mesafeli koruma alanı *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 342 ______ Kısa mesafeli koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 1 km geniúli÷indeki karasal alandır. - Uzun mesafeli koruma alanı Orta mesafeli koruma alanı üst sınırından baúlayarak havza sınırına kadar uzanan alandır. - Dere mutlak koruma alanı Tahtalı baraj gölüne su getiren dereler ve yan kollarının sa÷ ve sol taraflarında 200 m geniúli÷inde alandır. 4.2.2. Koruma önlemleri Mutlak koruma alanı içinde alınan koruma önlemleri, yüzeysel su kaynaklarının kirlenmesine neden olacak hiçbir faaliyette bulunulamaz, tüm köyler ve yapılar bir program dahilinde kamulaútırılır, tüm alan a÷açlandırılır, gerekli görülen yerler çitle çevrilebilir, kazı yapılmasına, taú, kum, kil ve maden oca÷ı açılmasına izin verilmez, çöp, moloz, çamur gibi atıkların dökülmesine izin verilmez, do÷al gübrelerin açıkta depolanmasına, sıvı ve katı yakıt depolama tesislerine ve mezarlıklara izin verilmez úeklinde özetlenebilir. Kısa mesafeli koruma alanı içinde alınacak önlemler, hayvancılık tesislerine, sulu tarıma ve seracılı÷a izin verilmemesi, kırsal yerleúim alanlarına kısıtlı olarak konut yapılması úeklinde özetlenebilmektedir. Orta mesafeli koruma alanında alınacak önlemler olarak, kırsal yerleúim alanlarında belirli koúullarda konut yapılmasına izin verilmesi, kırsal yerleúim alanları dıúında, meralar, tarımsal niteli÷i korunacak alanlar, makilik ve fundalık alanlar ve orman alanlarındaki özel mülkiyete ait alanlarda, belirli koúullarda olmak üzere, ba÷-bahçe evleri, gazino, lokanta, kır kahvesi ve kafeterya yapılabilir, özel tarım alanlarında en küçük parsel büyüklü÷ü 10000 m2 olmak üzere aynı koúullar geçerlidir denilmiútir. Uzun mesafeli koruma alanında ise, kentsel konut yerleúim ve geliúim alanları ile kırsal konut yerleúim ve geliúim alanlarında belirli koúullarda yapılaúmaya izin verilmesi, di÷er alanlarda ise belirli koúullarda ba÷ evi, gazino, lokanta, kır kahvesi, kafeterya yapılabilmesi, tarımsal niteli÷i korunacak alanlarda, makilik fundalık alanlarda ise ticari niteli÷i ve entegre tesisi niteli÷i olmayan kümes a÷ıl, ahır, su ve yem depoları, mamul malzeme depoları, arıhaneler, balık üretim tesisleri, seralar yapılabilir denilmektedir. Dere mutlak koruma alanlarında kirlili÷e neden olan tüm yapılaúmaların kaldırılması ve øzmir Su ve Kanalizasyon ødaresi (øZSU)’nden teknik uygunluk raporu alınarak imar planlarının yapılması istenmektedir. Tahtalı havzasında 5 adet ilçe, 1 belde, 20 köy, 6 mahalle yer almaktadır. Ancak øzmir kentinin geliúiminin son yıllarda havza yönüne do÷ru olması, havzadaki kaçak yapılaúmaların artmasına neden olmaktadır. Yerleúik nüfusun özellikle kaçak yapılaúma nedeniyle artıyor olması, evsel nitelikli atık sularında artmasına yol açmaktadır. Tahtalı havzasında en çok yer alan faaliyetler çeúitli imalat, ticaret, hayvan damları, tavukçuluk, lokanta ve depolardır. Bazı iúletmelerin atık sularını do÷rudan derelere bırakıyor olması, baraj gölünün gelece÷ini tehlikeye atmaktadır. Havza içindeki mevcut durum, Tahtalı barajından sa÷lanan suyun kalitesini önemli derecede etkilemektedir. Yalnızca bir takım koruma önlemlerini almak yerine bu koruma önlemleri ile *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 343 ______ birlikte yılların birikimi olan mevcut kirliliklerin de giderilmesi gerekmektedir. Çeúitli noktalarda ölçülen su kalite parametrelerine göre, yapımı düúünülen artıma tesisi ile kente sa÷lıklı su sa÷lamak mümkün görünmemektedir. Çünkü projelendirmede Tahtalı havzasından toplanan suyun, Su Kirlili÷i Kontrol Yönetmeli÷ine göre 1.sınıf suya uygun oldu÷u düúünülerek yalnızca katı maddelerin giderimi ve dezenfeksiyon yapılarak kente su verilebilece÷i düúünülmüútür. Hâlbuki yapılan ölçümlerde kirliliklerin 2. sınıf sularda istenen de÷erlerden bile yüksek oldu÷u görülmektedir. Alınan önlemlerin yetersizli÷i nedeniyle gün geçtikçe daha da artan kirlilikler nedeniyle suyun de÷il içme suyu, kullanma suyu olarak bile kullanılamaması sonucunu do÷urabilecektir. Mevcut arıtma tesisinin bu kirlilikleri gideremeyece÷i düúünüldü÷ünde ivedi olarak yeni önlemlerin alınması gerekti÷i görülmektedir. Bir ülkenin havzalarının, ki bunlar adeta ülkeyi tümüyle kapsamaktadır, çok kısıtlı süre içerisinde ve tümüyle bir havza otoritesine kavuúturulması eldeki kısıtlı kaynaklar dikkate alındı÷ında olanaksız görünmektedir. Üstelik bu yaklaúım gereksiz de olabilir. Dolayısıyla bir uygulama için belli koúulların geçerli oldu÷u havzaların seçilmesi ve önceliklendirilmesi en uygun çözümdür. Havzaların belirlenmesinde ve önceliklendirilmesin de etkili olabilecek koúullardan ilk akla gelenler úunlar olmaktadır: x Ülkenin gelir, iúlendirme, e÷itim, altyapı ve benzeri nitelikler itibariyle geri kalmıú, özel öneme sahip ve yoksulluk kısır döngüsünden çıkarılması gereken, x Bölgesel kalkınma planı yapılmıú ve uygulama aúamasına geçilmiú ya da geçilecek olan bölgelerde yer alma, x Ülkenin stratejik önemdeki çıktılarını üretebilme ve bu açıdan üstünlükleri olma, x Çevre krizi, can ve mal kaybı yönünden tehlike içerme ve do÷al kaynakların tahrip sürecine girdi÷i, x Do÷al, görsel, turistik ve kültürel yönden özel öneme sahip olma, x Ulusal bütçenin ve kamu kuruluúlarının gelir elde etmesi açısından önemi büyük olma, x Do÷al ve sosyolojik koúulları itibariyle geri kazanımı mümkün olma, x Belirlenen bir eúik de÷erden daha geniú alana sahip olma. Bu niteliklere sahip olan havzalar ilk aúamada konu olabilecek havzalardır. Yukarıdaki ölçütler her havza için sayısal de÷erlere kavuúturulmak suretiyle ülkenin kısıtlı koúullarıyla dengeli olan öncelikli havzaların ortaya çıkarılması ve bunların beú yıllık planlara ve yıllık programlara ba÷lanması bir çıkıú yolu olarak görülmektedir. AB’ye adaylık sürecinde bulunan ülkemizde toprak kaynaklarının korunmasına yönelik ulusal stratejik plan çalıúmalarının zaman geçirmeksizin baúlatılması gerekmektedir. Topra÷ın ve mevcut kirlili÷in karakterizasyonu için kriterlerin tanımlanması, metodolojilerin oluúturulması, örnekleme ve analiz standartlarının Avrupa Birli÷i’nin kriterlerine uygun saptanması ileriye yönelik olarak uyumun sa÷lanabilmesi açısından önemlidir. Toprak kirlili÷inin tespiti, giderimi ve önlenmesi kapsamlarının geniúletilmesi, uygulama ve yaptırımlarına iliúkin çalıúmaların artırılması gerekmektedir. Kirlenmiú alanların belirlenmesi, kayıt altına alınması, incelenmesi, sınıflandırılması ve kirlenmiú sahaların, Dokuzuncu *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 344 ______ toprakların yeniden iyileútirilmesinde uygulanan metodlar ve teknikler konusunda ülkemiz için ulusal bir program oluúturulmalıdır. 5.SONUÇ VE ÖNERøLER Su kaynaklarının korunması için zabıta, su polisi gibi önlemler ancak úekilsel bir koruma sa÷lar. Gerçek anlamda havzanın korunması ancak sürdürülebilir havza yönetim planları yapılması ve uygulanması ile gerçekleúir. Alıcı ortam olarak toprak kirlenmesinin önlenmesi, kirlili÷in giderilmesi, arıtma çamurlarının ve kompostun toprakta kullanımında gerekli tedbirlerin alınması esaslarını sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir úekilde ortaya koymayı amaçlayan Toprak Kirlili÷inin Kontrolü Yönetmeli÷i 31 Mayıs 2005 tarih ve 25831 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlü÷e girmiútir. Söz konusu Yönetmeli÷in kapsamı, toprak kirlili÷ine neden olan faaliyetler ile tehlikeli maddeler ve atıkların topra÷a deúarjına, atılmasına, sızmasına yönelik teknik, idari ve cezai yaptırımlar açısından yetersizdir. AB Çevre Genel Müdürlü÷ü’nün koordinasyonu ile yapılan Toprak Koruma Stratejisi çalıúmaları, Toprak Kirlili÷inin Kontrolü Yönetmeli÷i’nin tam anlamıyla kirlilik boyutuyla ele alınmasını ve yeniden düzenlenmesini gerektirmektedir. Kalkınma Plânları’nda ve konuyla ilgili di÷er çalıúmalarda; ulusal düzeyde toprakların ve suyun korunması, plânlı kullanılması ve geliútirilmesine iliúkin hukuksal ve kurumsal düzenlemelerin gereklili÷i vurgulanmıú, bu konuda gerekli kaynak plânlamalarına da yer verilmiútir. Bu önerilere karúın, gerekli tüm çözümlerin üretildi÷ini söylemek güçtür. Bu çerçevede; toprak ve su kaynakları konusunda kısıtlı olan ülkeler arasında yer alan Türkiye’de, mevcut durum analizi yapılması, gelecek öngörüsü olan somut strateji ve politikaların belirlenmesi, her kesimin katılımına açık úekilde kamu tarafından ciddî önlemlerin alınması, yetersiz ve karmaúık olan hukuksal ve kurumsal yapının düzeltilmesi, uygulama araçlarının ortaya konulması, gerekli insan gücü plânlamasının yapılması ile malî kaynakların zamanında ve yeterli bir úekilde karúılanması gerekmektedir. Ülkemizde toprak kaynaklarını korumayı ve geliútirmeyi, plânlı toprak kullanımını öngören bir “Ulusal Toprak Politikası”na ihtiyacı sürdürecek bir “tarımsal arazi stratejisi” ne ihtiyaç vardır.. Toprak koruma kanunu ve kanuna ba÷lı olarak çıkarılan yönetmelik ve toprak koruma kurulları bu anlayıútan uzak kaldı÷ı ifade edilmektedir. Bugünkü yasalarla yapılan rehabilitasyon çalıúmalarında kurumlar, havzada kendi yasal çalıúma konularında, birbirlerinden ayrı ve halktan uzak bir úekilde çeúitli çalıúmalar yapmaktadırlar. Bu durumda kaynak yönetimi havza bazında ve bütünlük arzeder úekilde yapılmamaktadır. Köylünün katılımı sa÷lanmadı÷ı için de yatırımlarda kaynak israfı ortaya çıkmakta ve sürdürülebilir bir havza yönetimine geçilememektedir. Havza yönetiminde katılımcılık mutlaka sa÷lanmalıdır. Bugünkü anlayıú ve yasalar çerçevesinde bir sürdürülebilir havza yönetimi ancak rastlantılarla ortaya çıkabilecektir. Sürdürülebilir havza yönetimine geçmeye ortam hazırlayan, ba÷layıcılı÷ı olan, koordinasyon, katılım, maliyetlerin paylaúımı... vb. konuları düzenleyen, *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 345 ______ kiúi ve kuruluúların görev ve sorumluluklarını, kurulların bileúimini, çalıúma usullerini kurala ba÷layan ve havza yönetim yapılarını çeúitlendiren bir yasaya ihtiyaç bulunmaktadır. KAYNAKLAR ANONøM; Gediz Havzası Yeraltı sularında Bor (B) Kirlili÷i, Havza Kirlili÷i konferansı, Dsi II. Bölge Müd. Yayını, shf.39, 2008,øzmir ANONøM; øçme Ve Kullanma Suyu Temini Ve Su Havzalarının Korunması, Çevre Raporu øzmir YG-21, shf.30, 1998,øzmir ANONøM; Su Havzalarına Yönelik Cbs Veri Tabanı Modellemesi: Trabzon Galyan Vadisi Örne÷i, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri OdasıUlusal Co÷rafi Bilgi Sistemleri Kongresi 30 Ekim –02 Kasım 2007, KTÜ, Trabzon ANONøM, **Türkiye’de AB’ye Uyumlu Su Havzası Yönetim Stratejisi Ve Su Çerçeve Direktifi, Çevre Bakanlı÷ı Web Sitesi CERAN, T. 1997: Toprak Yönetiminde sorunlar ve Çözüm Önerileri. Birlik Haberleri, TMMOB Yayını Yıl 24, Ocak 1997. s35-38. Ankara. GERAY, U ve AYANOöLU, S. 1997: Mera Kanunu Tasarısı Üzerine øncelemeler. Birlik Haberleri, TMMOB Yayını, Yıl 24, Mart 1997, s.48-54. Ankara. GERAY, U. 1999: KHGM’nce Hazırlanan Toprak Yasası Tasarı Tasla÷ı Hakkında Görüú (1. Yazım) 10 s. østanbul (Yayınlanmamıútır). GERAY, U. 2000 : Arazi Kullanımı ve Toprak Koruma Kanunu Tasarı Tasla÷ı Hakkında Görüú ) (1. Yazım). 11 s. (Yayınlanmamıútır). GÜNDOöDU, V., TURAN, D.,Bakırçay Havzası Kirlilik Etüdü Çalıúması, DEÜ Mühendislik Fakültesi en Ve Mühendislik Dergisi Cilt: 6 Sayı: 3 s. 65-83 Ekim 2004,øzmir KHGM, 1999: Toprak Koruma Kanunu Tasarı Tasla÷ı. 10 s Ankara (Yayınlanmamıútır). OECD, 1998: Formulation de la Politique rurale. OECD Yayını.177 s. Paris ONGAN; S.E.1997: Arazi Kullanımı ve Kıyı Alanlarının Yönetimi. DPT Ulusal Çevre Eylem Planı. 84 sayfa, Ankara. TEMA, 1999: Toprak Koruma ve Araz øyileútirme Kanunu Tasarısı Tasla÷ı. 18 sayfa. østanbul (Yayınlanmamıútır) ÜNVER, ø. ve BÜYÜKBURÇ, U. 1998: Tarım ve Mera Arazilerinin Yönetimi. DPT Ulusal Çevre Eylem Planı. 94 s. Ankara. *Bu Bildiri Ziraat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 347 ______ KENTøMøZDE SU TAùKINLARININ MEYDANA GELøù SEBEPLERø VE ÇÖZÜMLER Ayúe YARICI ønúaat Mühendisi Kentimizin Ya÷ıú Rejimi øzmir yeryüzünde farklı özelliklere sahip co÷rafi mekanlardan biri olarak atmosferik aktivitenin yüksek oldu÷u Akdeniz Havzası’nda yer alır. Çevresi bitki örtüsünden yoksun yüksek da÷larla kuúatılmıú su toplama alanı durumundaki øzmir Körfezi’nin kıyısında kuruludur. Kent meteorolojik olarak, sıcaklık ve nemlilik bakımından farklı hava kütlelerinin karúılaúma, kavuúma ve karıúma sahasında yer alır. Buna ba÷lı olarak da bir bakıma fırtınaya÷ıú-bulut fabrikası gibi iú gören gezici depresyonlara ba÷lı olarak geliúen cephe sistemlerinin güzergahı üzerinde bulunur. Kente bir senede ortalama 700 kg/ m² ya÷mur ya÷maktadır. Ortalama toplam ya÷ıúlı saat miktarı 150 saattir. Kentte, bir yılda 6 tam gün ya÷mur ya÷maktadır. Son yıllarda ya÷ıú miktarı 400-500 kg/m2’ye kadar düúmüútür. Görüldü÷ü gibi yıllık ortalama ya÷ıú miktarı az, çok kısa süreli ancak úiddetlidir. Yerleúimin azaldı÷ı noktalarda da÷ların bulunması; da÷ların dik ve çıplak olması suların toplanma sürelerini kısaltmakta, bu durumda yo÷un ya÷mur kısa sürede úehrin alçak bölgelerine inerek yaúamı etkilemektedir. Yapılan gözlemlerde úiddetli ya÷murların genellikle bir saatlik sürede úehri ciddi ölçüde etkiledi÷i görülmüútür. Ya÷an ya÷mur derelerden bir saat geç geldi÷i takdirde úehirdeki mevcut sistem sadece yüzeysel suları alacaktır Su Taúkınlarının Meydana Gelmesinde Temel Sebepler Genelde øzmir’de ya÷mursuyu problemi, üç ana baúlık altında toplanabilir. 1-Kapatılan dere ve göl yatakları, 2-Alansal çökmeler sebebiyle zemin kotlarının deniz seviyesine ve deniz seviyesi altına düúmesi sonucu ya÷mursuyu ve deniz suyu basmaları, 3-Atıksu ve ya÷mursuyu kanallarının denizin içerisine batık olması sebebiyle suların deúarj edilememesi sonucu yaúanan su baskınları. 1-Kapatılan Dere ve Göl Yatakları øzmir’in yaúama alanı olarak elveriúli konumu, yanlıú yer seçimi, yanlıú kent planlaması, çarpık kentleúme ve kaçak yapılaúma gibi nedenlerle elveriúsiz duruma getirilmiútir. Dere yataklarına bina yapılması, imar uygulamaları ile dere yataklarının daraltılması, üzerlerine, içlerine, ev-iú merkezi-akaryakıt istasyonu v.b. yapılar yapılması, yol yapılması, park yapılması ve hele üzerlerinin kapatılması derelerin taúmasına yol açmaktadır. Dere yatakların *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 348 ______ hafriyat deposu, çöp tenekesi olarak kullanılması, bütün bunlar yapıldıktan sonra da üzerlerine geliúigüzel köprülerin kurulması, kabloların geçirilmesi, yataklarına geliúigüzel kanal döúenmesi dereleri taúıran öteki nedenlerdir. Bu nedenle de ya÷ıúlı geçen kıú yıllarında, 3-4 Kasım 1995’de oldu÷u gibi sel felaketleri ya da taúkınları; 2001 yılında oldu÷u gibi bütün büyük kentlere özgü olarak, do÷rudan do÷ruya kent üzerine düúen ya÷ıúların yol açtı÷ı su baskınları yaúanabilmektedir. Sel baskınları, sadece øzmir’e özgü olaylar de÷ildir. Dünyada bu tür olayların yaúandı÷ı kentler içinde söz konusu oldu÷u gibi, øzmir kentinin de yıkılıp, betonları kaldırıp, bütün derelerin, vadilerin ya÷ıú sularına iade edilmesi suretiyle yeraltı sularının pencereleri açıldıktan sonra øzmir kenti yeniden inúa edilemeyece÷ine göre, yapılması gereken, yerel yönetim ile kentte yaúayanların iúbirli÷i yaparak, su baskınlarına ve muhtemel sel felaketlerine karúı kentin korunması hususunda her türlü çabanın oluúturulmasıdır. *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. 349 ______ TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 350 ______ 2-Alansal Zemin Çökmeleri Alüvyon zemin üzerine kurulan bazı bölgelerde zamanla oturmalar olmakta ve çökmektedir. Bu çökmelerin sonucu mevcut drenaj sistemleri çalıúmamakta, buna ba÷lı olarak da sel baskınları olmaktadır. Önemli iki örnek Bostanlı semtinin bir kısmı ile Çi÷li’ de kurulu bulunan øzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesidir. Çi÷li’de kurulan øzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde D.E.Ü. Mühendislik Fakültesi’ne yaptırılan araútırmada belirtildi÷i gibi Gediz Nehri yata÷ı doldurularak ve Balatçık, Küçük Çi÷li ile Büyük Çi÷li Dereleri’nin yatakları de÷iútirilerek 300 metre kalınlıktaki alüvyon zemin üzerine sanayi tesisleri inúa edilmiútir. Zemin genelde kum kil karıúımıdır. Alüvyon zemin inúaatlarla yüklenmiú, ayrıca sanayinin su ihtiyacı derin su kuyuları ile karúılanmıú, yeraltı suyunun ya÷mursuyu ile beslenmesinden çok daha fazla su zeminden çekilmiútir. Aradaki fark yılda bir milyon metreküptür. Bunun tabi sonucu olarak da zeminde alansal oturmalar olmuútur. Alansal oturmalar nedeniyle ø.A.O.S.B.’nin önemli bir bölümü deniz seviyesinden bir metre kadar aúa÷ıya inmiútir. 3- Atıksu ve Ya÷mursuyu Kanallarının Denizin øçerisine Batık Çalıúması øzmir’e ‘kısa sürede çok miktarda’ ya÷mur ya÷maktadır. Denizden kısa bir mesafeden itibaren yükselen topo÷rafik yapı nedeniyle ya÷mursuyu kısa sürede denizden çok az yüksekte olan sahil kesiminde toplanmaktadır. *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 351 ______ Denize ba÷lı ya÷mursuyu kanalları, boru çaplarının büyük olması ve üzerindeki toprak-asfalt kalınlı÷ı nedeniyle deniz içine batık çalıúmaktadır. Ya÷mur suyunu taúıyan geniú kanalların çıkıú a÷ızları denizin içinde oldu÷undan, hızı azalan ve sahil kesiminde toplanan suyun tahliyesi zorlaúmakta, hele ya÷murla beraber esen lodos deniz seviyesini 30 ila 60 santimetre daha yükseltti÷inden, deniz kanallardan içeriye do÷ru girerek ya÷mur suyunun denize ulaúmasını büsbütün engellemekte, yollar su ile dolmaktadır. Yine birçok yerde yollardaki orta refüjler, kaldırımlar ve benzeri engeller cadde ve sokaklardan akan ya÷mur suyunun denize veya derelere ulaúmasını engellemekte, sular saatlerce yolları iúgal etmekte, su baskınlarına, sellere neden olmaktadır. Taúkınları Önlemek Amacı øle Kentimizde Yapılan ve Yapılmakta Olan Çalıúmalar Bu sıkıntılar, birbirinden de÷iúik tekniklerle çözülmüútür. Kentin topo÷rafik yapısı ve yerleúim dokusu meselelerin bir tek yöntemle çözümüne manidir 1-øzmir Büyük Kanal Projesi ve Ya÷mursuları Yüzeysel Deúarj Projesi 2-Derelerin Islahı ve Sellerin Önlenmesi 3-Erozyonla Mücadele 4-Kanalizasyon Sistemi ve Dere Yataklarının Bakımı ve øúletme Planı 5-Geniúleyen Büyükúehir Belediyesi Sınırları øçerisindeki Dere Havzaları ve Yapılacak Çalıúmalar 1-Büyük Kanal Projesi ve ya÷mursuyu yüzeysel deúarj projesi øzmir Kanalizasyon Projesi kapsamında; Körfez’e akmakta olan atıksuları toplayarak Körfez’den uzaklaútırmak ve arıttıktan sonra orta Körfez’e akıtmak için planlanan sistemlerin tamamlanarak hizmete alınmıútır. øzmir Kanalizasyon Projesi kapsamında yaptırılan çok sayıda ve çapta toplayıcı hatlara, mevcut kanalizasyon úebekelerinin ba÷lantıları yapılarak atıksular toplanmaktadır. øzmir Kanalizasyon Projesi ayrık sisteme göre projelendirilmiúti. Ya÷mur sularının toplanması ve tahliyesi için projelendirme esaslarında temel kavram de÷iúikliklerinden biri de, ayrılmasını gerektiren bir zorunluluk olmadıkça, ya÷mursuyu ve atıksuyun aynı kanallarla taúınması gerekti÷i olmuútur. Çünkü øzmir’in sokaklarının yapısı ve boyutları, altyapının karmaúıklı÷ı, yapılaúmasının çok yo÷un olması, zemin úartları, eski yerleúim bölgelerinin iç içe geçmiú karmaúık dokusu, kentin ticari ve sosyal faaliyetlerinin geniúli÷i uzun yıllar sürecek olan ayrık sistem çalıúmalarının tamamlanmasını beklemek gereklili÷i ve kamulaútırma maliyetleri ile bütün bunların kente ve ulusa maliyeti de de÷erlendirilmiú ve bu karara varılmıútır. Bu durumda, daha önceki proje çalıúmalarında belirlenmiú olan ayrık sistem anlayıúına göre yapılacak olan uygulama ötelenmiú; kanal úebekesinin ya÷mur suyuna terk edilmesini ve yeni bir kanal úebekesi inúa edilmesini öngören proje, geçecek uzun süre ve yüksek maliyet gözönüne alınarak revize edilmiútir. Bu revizyonla kanal úebekesindeki atıksu, mevcut derelerin yataklarına ve dere taban kotunun altına inúa edilen kuúaklama kanallarına *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 352 ______ ba÷lanarak, bu kanalları toplayan ana kuúaklama kanalıyla Çi÷li Atıksu Arıtma Tesisi’ne taúınmaktadır. Bileúik olarak çalıúan kanal úebekesinin ana kuúaklama kanalı ile ba÷landı÷ı noktalarda gerçekleútirilen savaklama sistemi ile mevsimsel olarak gelebilecek aúırı miktardaki ya÷mur suyunun do÷rudan körfeze savaklamalar. Güneybatı kuúaklama kanalı (Mustafa Kemal Sahil Bulvarı), Alsancak kuúaklama kanalı, Melez kuúaklama kanalı, Bostanlı Deresi kuúaklama kanalı, Yalı kuúaklama kanalı üzerindeki taúkın bacalar vasıtasıyla yapılmaktadır. Ya÷mursuyu Drenaj ve Yüzeysel Ya÷mursuyu Drenaj Projesi øzmir’de önce ovalar ve sonra çıplak dik da÷lar ve yamaçlar yapılaúmaya açılmıútır. Yapılaúma çarpıktır, tabiata aykırı olarak dereler denize yaklaútıkça daralmaktadır. Denize yakın kesimlerde, ovadaki kot ortalama kot (+1,00) metre civarındadır. Rüzgarın ve medcezirin etkisi ile deniz gün içerisinde bile, zaman zaman (+0,50) kotu civarına yükselmektedir. Bu durumda kapalı olarak yapılan ya÷mursuyu úebekesi denizin içine deúarj edildi÷inde, sistem ters çalıúmakta, úebekenin içerisine giren deniz suyu sisteminin çalıúmasını engellemektedir. øZSU Genel Müdürlü÷ünce topo÷rafyada ve yapılaúmada kapalı olarak yapılacak ya÷mursuyu sistemi için hem çok büyük boru çaplar gereke÷i hem de denize deúarj mümkün olmayaca÷ı, pek çok yerde boru çaplarının büyüklü÷ü nedeni ile sokak geniúliklerinin yetmeyece÷i ve kamulaútırma yapılmak zorunda kalınaca÷ı, sistemin maliyetinin çok yüksek olaca÷ı gerekçeleri ile bu sorunları çözebilmek için ‘yüzeysel ya÷mursuyu drenaj projesi’ uygulanmıútır. Deniz seviyesinde öngörülen teknik gerekçelerin tüm úehirde uygulanmasının bir örne÷i olarak bu proje kapsamında øZSU Genel Müdürlü÷ünce 80 km ya÷mursuyu úebekesi yapılmıútır. *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 353 ______ Ya÷mur Suyu Toplanmasında Bazı Örnekler Yine ya÷mur suyu projesi kapsamında; Mehmetçik Bulvarı, Halil Rıfat Paúa –Murat Reis Deresi, Vasıf Çınar Bulvarı, Alsancak ùehitler Caddesi, Adem Yavuz Caddesi, Kanderesi Kokluca Mezarlı÷ı, Yeúillik Caddesi Tansaú önü, Karúıyaka 6345 Sokak ve çevresi, 1. Kordon Liman ile Cumhuriyet Meydanı arası, Yalı Caddesi’nde yıllardır süre gelen ya÷mur suyu taúkın meseleleri de noktasal olarak çözülmüútür. Birinci Kordon’da özel bir proje uygulanmıútır. Cadde üzerindeki ızgaralarla alınan ya÷mur suyu dolgu üzerine delikli drenaj borularıyla, deniz seviyesinden daha yüksekten, bırakılmaktadır. Böylece ya÷mur suyu kanallarının deniz suyu ile dolmadan rahatça çalıúması sa÷lanmakta, lodos úiddetlense bile, cadde üzerindeki ya÷mur suyu rahatça denize akmaktadır. Çünkü denizle ya÷mur suyu borusunun çıkıú ucu arasında hemen her zaman yeterli mesafe kalmaktadır. 2-Derelerin Islahı ve Sellerin Önlenmesi Türkiye’nin 3. büyük kenti olan 3 milyon nüfuslu øzmir’in 156 km uzunlu÷undaki 92 adet deresi kanalizasyon sularını øzmir körfezine akıtmaktaydı. Kentin bu ça÷dı÷ı görünümünden kurtulması gerekiyordu. Yıllardır büyük acıların kayna÷ı olan sel baskını felaketlerinin úehrin hayatından tamamen ve öncelikli olarak çıkarılması gerekiyordu. Bu nedenle Büyük Kanal Projesi kapsamında, tümü kentlerin yerleúim alanlarından, ev ve iúyerlerinin arasından geçen ve açık la÷ım kanalı olarak çalıúan derelerinde ıslahı ele alınmıútır. Felaketlerin meydana geldi÷i yerlerin ço÷una uygulanması gerekli fiziki müdahaleler, mühendislik önlemleri, yerleúim/imar durumları sebebi ile çözümü çok zor sorunlarla karúılaúmıútır. Hatalı imar uygulamaları nedeni ile kapanmıú dere/sel yataklarının kontrol altına alınması, di÷er yandan birçok yerde istimlakların yapılması sosyal, mali ve ekonomik meselelerdi. Baúlangıçta 250 milyon dolarlık bir yatırım ve 15 yıllık yapım süresi öngörülen bu projede revizyon yapılarak yatırım giderleri 30 milyon dolarlık bir bütçeye ve yapım süresi 1 yıla indirilmiútir. Neler Yapıldı? øZSU tarafından öncelikli olarak 92 adet derenin projeleri tamamlanmıú, projeler imar planları üzerine iúlenmiútir. Her bir derenin yata÷ı boyunca ve enine kesitler alınarak arazi çalıúmaları yapılmıútır. Bütün dere boyunca kadastral planlar hazırlanarak mülkiyetler tespit edilmiútir. Genelde derelerin her iki yanında ileride derede bakım yapabilmek için, en az 7’úer metre yol için yer bırakılmaya çalıúılmıútır. *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 354 ______ DSø 2. Bölge Müdürlü÷ü ve D.E.Ü. Mühendislik Fakültesi Hidrojeoloji bölümünden yardım ve destek alınarak dere yatakları üzerinde su ve rüsubat tutucu bent yerleri tespit edilmiútir. Dere ıslah projelerinin hidrolik kesitleri DSø 2. Bölge Müdürlü÷ü’ nce onaylanmıútır. Dere ıslah çalıúmaları yapılırken kablolar ve kanalizasyon úebekeleri dere güzergahından dıúarıya alınmıútır. Köprüler ve karayolu geçiúleri geniúletilmiútir. Yataklar düzenli hale getirilmiú, denize açılan a÷ızları temizlenmiú, denizle ya da ana dereyle kesilmiú ba÷lantıları yeniden kurulmuútur. *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 355 ______ KONAK-BUCA-GAZøEMøR-BALÇOVA-NARLIDERE-GÜZELBAHÇE øLÇELERø SINIRLARI øÇøNDEKø ISLAH EDøLEN BAZI DERELER Adet PROJE UZUNLUöU ISLAH UZUNLUöU DEBø 100 YILLIK 500 YILLIK KONAK øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø 1 2 3 4 5 6 7 Çitlenbik Deresi Melez Deresi Emrez Deresi Poligon Deresi (Mansap Kısmı) Arap ve Yaran Deresi (Poligon Menba) Uzundere Arap Deresi Mansap Kesimi 1 2 Koza÷acı Deresi Günerçam Deresi 1 2 3 4 Yobaz Deresi Aktepe (Ceviz) Deresi Irmak Deresi (Ana Kol) Irmak Deresi (Deve Kaúıntısı) 5300 7920 2106 2683 4495 4520 1594 1450 1950 2125 1700 33,30 228,00 14,00 24,50 46,20 293,00 19,80 31,00 78,70 70,10 1633 402 35,50 14,60 52,10 21,20 123,00 1,80 180,20 2,60 2306 4600 897 1250 2305 15,50 23,20 6204 1794 1100 1490 17,2+2,30 3,70 25,6+3,5 5,70 3732 2102 1011 981 3391 2485 2111 1011 100 3292 53,2+6,0 2,20 6,60 2,20 52,00 79,7+8,4 3,30 9,30 3,30 60,20 606 447 948 1693 1695 574 682 1121 1581 610 450 950 1700 1700 575 700 1125 1600 6,30 5,50 4,80 19,70 7,90 6,90 6,10 11,20 8,30 8,50 7,50 7,00 28,80 11,70 10,10 9,10 16,70 12,00 1171 2761 3898 1901 7834 704 1572 110 985 1030 530 1750 0** 970 13,80 36,40 9,40 41,80 160,00 3,70 8,40 20,40 55,10 14,40 61,20 216,00 5,10 12,40 80216 55295 2230 BUCA øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø 3566 1491 GAZøEMøR øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø 3334 877 BALÇOVA øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø 1 2 Hacı Ahmet ve Yahya Deresi Mollakuyu Deresi 1 2 3 4 5 Ali Onbaúı Deresi ve Atıf Bey Deresi Cin Deresi Yaban Yemiúi Deresi Çaykara Deresi Ilıca Deresi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 nolu Dere Liman Reis Deresi Yengeç Deresi øbrahima÷a Deresi Tahrip Deresi Karakaya Deresi Kebap Deresi Örenli Deresi Dimo Deresi 1 2 3 4 5 6 7 Kuduz (Acem) Deresi Alibey Deresi Kostallı (Karaman) Deresi Ya÷ Çayı Deresi Çamlıçay deresi Yarendede Deresi Fidan Deresi NARLIDERE øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø ASKERø ALANDAKø DERELER GÜZELBAHÇE øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 356 ______ BORNOVA-KARùIYAKA-ÇøöLø øLÇELERø SINIRLARI øÇøNDEKø ISLAH EDøLEN BAZI DERELER Adet PROJE UZUNLUöU ISLAH UZUNLUöU DEBø 100 YILLIK 500 YILLIK BORNOVA øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 Kırmızıtoprak Deresi Kazankulpu Deresi ùeytan Deresi Taúpınar Deresi Kocabo÷az Deresi ønce (Malama) Deresi Gökdere Deresi Piçi Deresi Kudurgan Deresi Arap Deresi Eski Yata÷ı Kavaklıdere Baliali Deresi Laka Deresi Sabi Deresi Bornova Deresi Bornova Deresi Menba Kesimi 1 2 3 4 Peynircio÷lu Deresi Bostanlı Deresi Ilıca (Yamanlar) Deresi Maltepe Deresi 1 2 3 4 5 Küçük Çi÷li Deresi Büyük Çi÷li (Köyiçi) Deresi Balatçık Deresi Harmandalı Deresi Atatürk Organize San. Deresi 2870 2508 2077 3194 1600 2214 2360 5001 1515 4542 10013 2800 1300 2000 1600 340 2200 2300 5000 1515 1000 6400 1150 2900 2000 3850 2500 22,30 39,70 23,30 45,00 14,00 22,90 64,00 11,90 15,32 36,00 91,90 35,20 62,50 36,70 72,26 19,80 31,60 82,00 16,90 24,40 50,00 126,70 22,60 31,20 1723 7350 6576 3704 2135 7000 2400 3560 7,10 91,30 55,20 15,30 9,80 134,90 81,20 21,60 1670 4131 1860 5127 6681 78737 1670 2986 1185 5023 6681 71495 8,00 41,60 8,60 19,60 60,60 10,30 55,00 11,10 27,20 79,20 2021 KARùIYAKA øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø ÇøöLø øLÇESø SINIRLARI øÇøNDEKø Dere Kaynaklarında Su Tutucu Bentler øzmir’de ya÷mur rejimi genelde kısa süreli ancak úiddetlidir. Yerleúimin azaldı÷ı noktalarda da÷ların bulunması; da÷ların dik ve çıplak olması suların toplanma sürelerini kısaltmakta, bu durumda yo÷un ya÷mur kısa sürede úehrin alçak noktalarına inerek yaúamı etkilemektedir. Suyun yayılaca÷ı ve emilece÷i toprak, do÷al yüzeyler betonla kaplanmıútır. Bu noktadan hareket ederek bütün derelerin kaynaklarında, havzalarında, ya÷mur suyunu bir saat geciktirecek yapılar, su ve rüsubat tutacak, suyu düzenli olarak dere yata÷ına akıtacak úekilde planlanarak yapılmıútır. Rüsubatın temizlenmesi için gerekli ulaúım ve boúaltım kolaylıkları düúünülmüútür. øzmir Körfezi’ne akan yaklaúık 92 adet dere ıslah edilmiú olup, ıslahı bitirilen derelerin, uzunlu÷u yaklaúık 156 km’dir. Bunun yaklaúık 30 km’si yo÷un yerleúim bölgelerindedir. 92 adet derede toplam 118 adet su tutucu bent yapılmıútır. Taúkın önleme ve rekreasyon amaçlı olarak Bostanlı deresinde 3 adet, Bornova deresinde 13 adet, Gökdere deresinde 6 adet bent yapılmıútır. *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 357 ______ Bornova Beúlisi Bornova Deresi kaynak ıslahı projesi kapsamında yürütülen çalıúmalarda dere üzerinde bulunan ve Bornova Beúlisi olarak adlandırılan rüsubat önleyici beú bent, buralarda su birikmesini sa÷layarak gölet haline getirildi. Yaklaúık 30 bin metrekarelik gölet alanı oluúturuldu. Bu göletler aúırı ya÷ıúlarda dahi suyu tutarak ve ya÷ıúı geciktirerek yerleúim yerlerinin su baskınına u÷ramasını önlemektedir. øZSU Genel Müdürlü÷ünce øzmir Büyük Kanal ve Derelerin Islah Projesine 80 milyon dolar harcama yapılmıú olup halen su ve rüsubat tutucu bent yapımına, temizlik çalıúmalarına devam edilmektedir. *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 358 ______ 3-Erozyonla Mücadele øZSU, øzmir’i tehdit eden taúkınlara karúı yalnız derelerin mansap kısımlarındaki ıslah çalıúmaları ile kalmamıú, yüksek su seviyelerinin düúürülmesi ve úehre rüsubat taúınmasının önlenmesi amacıyla yukarı havzalarda toprak ve su muhafazası ile a÷açlandırma çalıúmalarını da önem verilmiútir. Teraslama ve a÷açlandırma çalıúmaları sürdürülmeye devam edilmektedir. ølk etapta acilen tedbir alınması gereken ve øzmir’e en çok zarar veren iki sel havzasında çalıúmalar yapmıútır. Bostanlı Sel Havzası 3350 hektar geniúli÷inde olan havza çalıúmaları iki proje halinde ele alınmıútır. ølk önce havzanın ana deresi, 1420 hektar geniúli÷inde havzası olan, Kocadere’ de çalıúmalar yapılmıútır. Bu havzadaki en önemli yan kol Pamuk Bo÷azı Deresinde ve Kocadere’ nin yukarı kısımda yatak oyulmalarının önlenmesi amacı ile 2-5 metre yükseklikte 18 adet çimento harçlı ıslah barajı yapılmıútır. Bu barajlar arkalarında birikecek rüsubatla taban ve yan cidar oyulmalarını önledi÷i gibi, düúüler yapmak suretiyle selin hızını da kesmiú olaca÷ından böylece derenin e÷imi de düúürülmektedir. Ana derelere kavuúan 2. ve 3. derecedeki oyuntu olan dereciklerde de, erozyonun önlenmesi için, 128 adet kuru duvar eúik yapılmıútır. Poligon Havzası Büyük bölümü gecekondu iúgalinde olan ve bir kısmı da a÷açlandırılmıú olan Poligon Havzasının tamamı 1112 hektar geniúli÷indedir. Çıplak alanda, seli tamamen kontrol altında tutacak 5 m. düúey aralıklarla V formunda hendekler açılmıú, dozerin çalıúamayaca÷ı kadar dik yamaçlarda ve az çok bitki örtüsü olan yerlerde, bu örtüye zarar vermemek için, tesviye e÷rilerine paralel U úeklimde hendekler açılarak a÷açlandırılmıútır. Buraya 123 bin adet kızılçam, fıstık çamı, sedir, okaliptüs, i÷de, yalancı akasya, Kıbrıs akasyası gibi yapraklı türler dikilmiútir. *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 359 ______ 4-Kanalizasyon Sistemi ve Dere Yataklarının Bakımı ve øúletme Planı Birleúik sistemde çalıúarak úehrin atıksularını denize akıtan kanalizasyon sistemi, yapılan kuúaklama kanalları ile atıksu arıtma tesislerine kadar ulaútırılmıútır. Birleúik olarak çalıúmaya devam eden kanal úebekesinin kuúaklama kanallarına ba÷landı÷ı noktalarda savaklama sistemleri (taúkın bacaları) yapılarak, mevsimsel olarak gelebilecek aúırı miktarlardaki ya÷mur suyunun do÷rudan Körfez’e veya derelere akıtılması sa÷lanmıútır. Kentin belirli kritik yerlerinde meydana gelebilecek taúkın sorunlarını çözmek maksadı ile bu noktalarda yo÷unlaúan ya÷mur sularını en kısa yoldan Körfez’e yada derelere ulaútırılacak ya÷mur suyu kanallarının inúaatları da sürdürülmektedir. øzmir’de 92 adet dere ıslah edilmiú olup, dere ıslahları kapsamında, dere yataklarının ıslah edilmesinin yanı sıra, yukarı havzadan dere yataklarına gelecek rüsubatın yata÷a akmasını önleyecek ve yata÷a ya÷mur suyunun denetimli verilmesini sa÷layacak 118 adet su ve rüsubat tutucu yapı (bent) yapılmıútır. Atıksuların denize veya dereye akmasını sa÷lamak ve derelerde olabilecek taúkınları önlemek, tesislerin uzun ömürlü ve verimli çalıúmasını sa÷lamak amacıyla ‘Kanalizasyon sistemi ve Dere Yatakları Bakım ve Onarım øúletme Planı’ hazırlanmıútır. øúletme Planında øzmir metropol alanı, taúkın riski açısından, üç bölgeye ayrılmıútır; 0-10 m kotları arasında yer alan bölge 1. bölge, 10-20 m kotları arasındaki bölge 2. bölge, 20 m kotlarının üzeri ise taúkın riski olmayan 3. bölgedir. øúletme Planında, hem kanalizasyon sistemi hem de dere yataklarının bakım ve iúletilmesi için yapılması gerekenler, bölgelerin risk derecelerine ve üç farklı mevsim koúullarına göre, tariflenmiútir. I-Ya÷ıúlı Mevsim Öncesi (Haziran-Temmuz-A÷ustos-Eylül Aylarında) Rutin Olarak Yapılan Çalıúmalar Çi÷li, Karúıyaka, Bayraklı ve Gümrük Pompa østasyonlarının giriúinde bulunan atıksu kuyuları mutlaka temizlenecek, Pompa østasyonlarındaki mevcut kısa devre hatları temizlenecek ve çalıúmaya hazır halde tutulacak. Toplayıcı hatlar üzerinde bulunan ve aúırı ya÷ıúlarda hattın kapasitesini aúan ya÷mur sularının do÷rudan denize veya dereye akıtılmasını sa÷layan taúkın bacaları ‘Baca Temizleme Talimatnamesine’ uygun olarak temizlenecek, Toplayıcı hatlar üzerindeki standart bacalar temizlenecek, sokak úebekelerinin bacaları; 1. bölgede 6 ayda bir, 2. bölgede 12 ayda bir, 3.bölgede 2 yılda bir defa temizlenecek, Baca temizleme çalıúmaları esnasında mevcut úebeke ve toplayıcıların tıkalı oldukları tespit edilirse, tıkalı kısımlar ‘Kanal Açma Talimatnamesine’ uygun olarak temizlenecek, *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU x x x x x x __________________________________________________________ 360 ______ Birleúik sistemde çalıúan kanalizasyon sistemine ba÷lı ızgaralardan, 1. bölgedekiler 4 ayda bir, 2. bölgedekiler 6 ayda bir di÷erleri yılda bir kez olmak üzere tamamı temizlenecek, Baca temizlikleri yapılırken baca kapakları kontrol edilecek, arıza tespit edilirse tamiratı yapılacak, gerekmesi halinde baca yükseltilecek, taúkın bacalarında baca sisteminin çalıúıp çalıúmadı÷ı kontrol edilecek, arızası varsa giderilecek, Tüm su tutucu bentlerin arkası temizlenecek. Bentler temizlenirken bentlere 5 metreden fazla yaklaúılmayacak, bentlerdeki tahliye boruları ve savak yapıları kontrol edilecek, bakımı ve gerekliyse tamiratı yapılacak, Dere yatakları ve yatak üzerindeki mevcut köprülerin altları temizlenecek, taúkına sebebiyet verecek her türlü malzeme dere yata÷ından uzaklaútırılacak, bu temizlik iúleri 1. bölgede ayda bir, 2. bölgede iki ayda bir, 3. bölgede ise en az yılda bir kez yapılacak, Derelerin kapalı kesitten veya ızgaralı kanaldan akan kısımları iyice temizlenecek, Derelere ve denize ya÷mur suyunu taúıyan tüm ızgaralı kanallar temizlenecek, II-Ya÷ıú Anında Rutin Olarak Yapılan Çalıúmalar x x x x Dört büyük pompa istasyonundaki pompalar hiçbir úekilde durdurulmayacak, sürekli çalıútırılacak, Toplayıcı hatlar üzerinde taúkın bacaları kontrol edilecek ve sürekli temiz olmaları sa÷lanacak, 1. bölgede yer alan dere yatakları üzerindeki köprü altları, derelere a÷ızları ve dere yatakları donanımlı bir acil yardım ekibi tarafından gözlem altında tutulacak, gerekmesi halinde derhal müdahale edilecek, Tam donanımlı acil yardım ekibi ya÷ıú süresince görev baúında olacak. III-Her Ya÷ıú Sonrası Rutin Olarak Yapılan Çalıúmalar x x x x x x x x Taúkın bacaları temizlenecek, Toplayıcı hatlar ve úebekelerde tıkanma olup olmadı÷ı kontrol edilecek, varsa ‘Kanal Açma Talimatnamesi’ ne uygun olarak açılacak, Ya÷ıl anında tespit edilmiú çöküntü ve tamirat iúleri varsa yapılacak, Dört büyük pompa istasyonunun giriúindeki atıksu kuyuları temizlenecek, 1. bölgede yer alan dere yataklarındaki köprü altları ve dere a÷ızları temizlenecek, Dere yataklarında, suyun akıúını engelleyecek her türlü birikinti ve malzeme yataktan uzaklaútırılacak. Su tutucu bentlerin tahliye boruları çalıúır halde oldu÷u tespit edilecek, Kapalı kesitli dere yataklarında, suyun akıúına engel olacak malzemeler kalmıúsa temizlenecek *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 361 ______ 5-Geniúleyen Büyükúehir Belediyesi Sınırları øçerisindeki Dere Havzaları ve Yapılacak Çalıúmalar 5216 sayılı yasa ile ø.B.B. sınırları 100 km’lik çapa ulaúmıútır. øzmir Büyükúehir Belediyesinin yeni sınırları içinde, toplam uzunlu÷u en az 3000 km olan irili ufaklı yaklaúık 1000 adet dere mevcuttur. Baúta Gediz ve Küçük Menderes olmak üzere bu derelerden yaklaúık 10 tanesi nehir karakterindedir. øZSU Genel Müdürlü÷ünce ıslah edilen 92 adet derede yapıldı÷ı gibi bu derelerde atıksulardan arındırarak ya÷mursularını taúıyacak úekilde ıslah edilecektir. Bu kapsamda geniúleyen sınırlar içerisindeki dere havzaları, bitki örtüleri, yapılaúma ve nüfus tespitleri yapılmaktadır. Bunun sonucunda derelerin debileri tespit edilecek, ıslah kesitleri ve yerleri hesaplanacaktır. Bütün bu çalıúmalar devam ederken øZSU Genel Müdürlü÷ünce 5216 sayılı yasa ile geniúleyen yeni sınırlar içerisinde eski metropol alanda her yıl yapılan kanalizasyon ve dere yataklarının bakım onarım temizlik çalıúmaları devam etmektedir. KAYNAKLAR øzmir’de Su ve Kanalizasyon 1999-2001 øzsu Genel Müdürlü÷ü (Basım Ocak 2000) øzmir’de Su ve Kanalizasyon 2001-2003 øzsu Genel Müdürlü÷ü (Basım Mayıs 2003) øzmir’de Su ve Kanalizasyon 2004-2009 øzsu Genel Müdürlü÷ü (Basım 2007) *Bu Bildiri ønúaat Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 363 ______ SU YÖNETøMøNøN ETKøN BøLEùENø: YENøDEN KULLANIM Doç. Dr. Nurdan BÜYÜKKAMACI [email protected] GøRøù Suyun canlılar için önemi ve suyun dünya üzerindeki da÷ılımı üzerine literatürde pek çok yayın bulunmaktadır. Tüm yayınlarda temel konu yerkürenin yaklaúık %75’ini oluúturan suyun büyük bir kısmının tuzlu su olması ve geri kalan tatlı su kaynaklarının da ancak küçük bir bölümünün kullanılabilir su sınıflandırmasına girebilmesidir. Dünyadaki toplam su miktarı 1.4 milyar km3 olarak verilmektedir. Bunun %97.5’u okyanus ve denizlerde tuzlu su olarak bulunmaktadır. Geriye kalan ve 35.2 milyon km3 eden %2.5’luk kısmı ise tatlı su formunda bulunmaktadır (yeraltı suyu, göller, nehirler ve kutuplardaki buzullar); ancak küçük bir kısmı (%0.6) içme suyu kayna÷ı olarak kullanıma uygundur. Dünya içme sularının %25-40’lık bölümünü yer altı suları sa÷lamaktadır (Atalık, A.; http://www.karasaban.net). Birleúmiú Milletler E÷itim, Bilim ve Kültür Teúkilatı (UNESCO) tarafından Paris’te açıklanan Dünya Su Geliúme Raporu’na göre en kaliteli suyun Finlandiya’da oldu÷unu bildirilmiútir. Tatlı su kaynakları ve özellikle yeraltı sularının miktarı ve temizli÷i, atık suyun nasıl arıtıldı÷ı kriterleri de÷erlendirilerek oluúturulan listede 2.sırada Kanada, 3. sırada Yeni Zelanda yer alırken Türkiye, listenin 45. sırasında bulunmaktadır. Almanya ise 57. sırada Türkiye’nin yanı sıra Ekvator, Venezüella, Hırvatistan ve Bulgaristan gibi ülkelerin gerisindedir. Listenin son ülkesi 122. sırada Belçika’daki suyun niteli÷inin ve niceli÷inin yetersiz oldu÷u belirtilen raporda, ülkedeki yo÷un sanayi atıklarına ve atık suların arıtılmasının kötü oluúuna dikkat çekilmiútir (Akpınar, K.; http://www.aksaray.edu.tr). Genel kabullere göre, yılda kiúi baúına düúen kullanılabilir su miktarı 10.000 m3’ten fazla olan ülkeler su zengini sayılmaktadır. Bir ülkede yılda kiúi baúına düúen tatlı su miktarı 1700 m3’ten düúükse, o ülkenin “su baskısı” ile, anılan miktar 1000 metre küpün altına inmiú ise “su açı÷ı” ile karúı karúıya kabul edilmektedir. Ülkemizde kiúi baúına düúen kullanılabilir su miktarı 1.500 m3 civarında olup, ülkemiz su kısıdı bulunan ülkeler arasında yer almaktadır (Atalık, A.; http://www.karasaban.net; Akpınar, K.; http://www.aksaray.edu.tr). 2030 yılında nüfusu 80 milyona ulaúacak olan Türkiye, kiúi baúına düúen 1100 m3 kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelecektir (www.dsi.gov.tr). Temiz su sıkıntısının önüne geçebilmek için çeúitli yaklaúımlar önerilmektedir. Var olan su kaynaklarının kirletilmemesi ve su tasarrufu en çok dile getirilen çözüm önerilerindendir. Bu önerilere ek olarak deniz suyunun tuzsuzlaútırılması konusu da son günlerde son derece popüler konular arasındadır. Tüm bunların yanı sıra dünyada çok fazla kullanılan Türkiye’de ise pek fazla dikkate alınmayan baúka bir temiz su kayna÷ı da bulunmaktadır: “atık suların arıtıldıktan sonra yeniden kullanılması”. 1991 yılında, dünyanın birçok kurak bölgelerinde sulama suyu ihtiyacının %70 ile %90’ ı geri kazanılmıú sulardan sa÷landı÷ı belirtilmiútir (Asano, 1991). *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 364 ______ Atık suyun yeniden kullanımı teorik olarak, uygun koúullar sa÷lanması koúuluyla her zaman mümkündür. Bu da, úüphesiz ekonomik imkanlara ba÷lıdır. Arıtılmıú atık suyun kalitesi ile suyun geri kullanım amacına göre istenen su özellikleri birbiriyle uyumlu olmalıdır. Arıtılmıú atık suyun geri kullanımı için seçilecek teknoloji; arıtılmıú atık suyun özellikleri, geri kullanım amaçları için kalite kriterleri, güvenilirlik, iúletme kolaylı÷ı ve ekonomik imkan konuları göz önüne alınarak belirlenmelidir. ATIKSULARIN YENøDEN KULLANILABøLECEöø ALANLAR Geri kazanılmıú atık suların en çok kullanıldı÷ı alanlar, dört grupta toplanabilir. Bunlar: x x x x Kentsel kullanım, Endüstriyel kullanım, Tarımsal kullanım, Yeraltı suyu beslemesi. Evsel ve endüstriyel nitelikli arıtılmıú atık suyun yeniden kullanıldı÷ı alanlardaki, olası olumsuz etkileri Tablo 1’ de verilmektedir (EPA, 1992). Tablo 1 Geri Kazanılmıú Suyun Kullanıldı÷ı Alanlar ve Olası Etkileri Kullanılan Alan Tarımsal sulama Yüzeysel sulama -park-bahçe -yeúil alanlar Endüstriyel kullanım -so÷utma suyu -proses suyu -kazan suyu Yeraltı suyu besleme Çevresel kullanımlar -gölet ve havuzlar -balık üretim havuzlar Di÷er kullanımlar -yangın söndürme -tuvalet temizli÷i -araç yıkama Olası Etkiler Su kalitesi; özellikle tuzun toprak ve ürün kalitesine etkisi Patojenlerin halk sa÷lı÷ı üzerindeki etkisi, yüzeysel ve yeraltısularının kirlenme etkisi Korozyon, bakteriyolojik film oluúumu, proses ve so÷utma sularındaki patojenlerin insan sa÷lı÷ına etkisi Geri kazanılmıú sudaki iz organiklerin toksik etkileri, toplam çözünmüú katı maddeler ve patojenler Bakteri ve virüse ba÷lı sa÷lık etkileri, ötrofikasyon etkisi, koku, estetik etkiler, vb. Aerosoller tarafından taúınan patojenler dolayısıyla insan sa÷lı÷ına etkisi, korozyon, bakteriyolojik film geliúimi ve tortu oluúumu dolayısıyla su kalitesine etkisi, içme sularıyla temas etme riski *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 365 ______ Kentsel Geri Kullanım Bir kente verilen içme suyu kalitesindeki sular, içme suyu olarak kullanımı dıúında, aúa÷ıda özetlenen amaçlar için de kullanılmaktadır (EPA, 2004): x Park, rekreasyon alanı, atletizm alanı, okul bahçesi ve oyun alanı, anayolların ve halka ait binaların ve tesislerin çevresindeki peyzaj alanlarının sulanması, x øúyeri, dükkân, ofis ve endüstriyel kuruluúların çevresindeki peyzaj alanlarının sulanması, x Ticari kullanımlar (araç yıkama tesisleri, pencere temizleme, pestisid ve herbisid çözeltilerinin hazırlanması ve sıvı gübrelerin hazırlanması gibi), x Kent içindeki havuz, fıskiye, úelaleler gibi yapay kullanım alanlarına su verilmesi, x ønúaat projelerinde beton yapımı için ve toz kontrolünde su kullanımı, x Yangından korunmak üzere yangın söndürme suyu temini, x Binalarda tuvalet suyu olarak kullanımı, x Golf sahalarının sulanması. Yeniden kullanım için hazırlanmıú arıtılmıú atık sular; golf alanları, yüzme, balıkçılık ve benzeri amaçlarla kullanılacaksa ilave arıtıma gereksinim duyulmaktadır. ABD’de bazı eyaletlerde arıtılmıú atık suların rekreasyonel amaçlı kullanılaca÷ı durumlarda, atık su ikincil arıtma ve dezenfeksiyona tabi tutularak toplam koliform miktarı 2.2 adet/100 ml seviyesine indirilmektedir. Yüzme ve rekreasyonel amaçlarla kullanılacak atık sulara ise; ikincil arıtmadan sonra koagülasyon, filtrasyon ve dezenfeksiyon iúlemleri uygulanarak, en az 2.2 adet/100 ml ve en fazla 23 adet/100 ml koliform sınır de÷erleri uygulanmaktadır (EPA, 1992). Evlerde su tüketiminin da÷ılımı, yaúam standartlarına ve alıúkanlıklarına ba÷lı olarak de÷iúim göstermekle birlikte en çok su tüketimi tuvalet ve banyo için olmaktadır (ùekil 1). Grishan&Fleming (1989), evlerdeki su kullanımının % 45’inin tuvaletlerde tüketildi÷ini belirtmektedir. Kaliforniya- Irvine Ranch Su Bölgesinde, 1987’ de yapılan bir araútırmada ise, ticari alanlarda ve ofislerde kullanılan suyun %70-85 oranındaki kısmının tuvaletlerde tüketildi÷i saptanmıútır. Bu derece yüksek tüketim miktarının ortaya çıkması, binaların tuvalet ve rezervuar suları için arıtılmıú suyun verilece÷i ikinci bir su úebekesi yapılması konusunu gündeme getirmiútir. Yapılan çalıúmalar sonucunda; tuvaletlerde ve rezervuarlarda arıtılmıú atıksuyun kullanımının uygun oldu÷u belirlenerek, geri kazanılmıú suyun temin edilebilece÷i yerlerde bulunan 17 m’ den daha yüksek tüm yeni binalarda, ikili bir da÷ıtım sisteminin kurulması, 1990’da bu bölgede bir yönetmelikle yasal zorunluluk haline getirilmiútir (EPA, 2004). økili su da÷ıtım sistemlerinde, arıtılarak yeniden kullanıma hazır hale getirilmiú su, içme suyu úebekesine paralel bir arıtılmıú atık su da÷ıtım úebekesi ile kullanıcılara da÷ıtılır. Arıtılmıú su da÷ıtım sistemi, esasen toplumun yararlandı÷ı üçüncü bir (içme suyu, kanalizasyon, arıtılmıú atık su) úebeke olup, içme suyu da÷ıtım sistemine benzer bir úekilde iúletilir, bakım ve onarımı yapılır. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 366 ______ ùekil 1 Evlerde Su Tüketimi Da÷ılımı (www.ottawa.ca) ABD Florida Eyaleti, St. Petersburg’ ta en eski ikili da÷ıtım sistemi mevcuttur ve bu sistem 1977 yılından beri iúletilmektedir. Bu da÷ıtım sistemi; farklı yerleúim alanlarına, ticari geliúme alanlarına, endüstriyel bölgelere, beysbol stadyumlarına, güç üretimi yapılan santrallere ve okullara arıtılmıú atık suyun iletilerek bu alanlarda geri kullanımını sa÷lamaktadır (EPA, 2004). Kent için geri kullanım suyu sisteminin planlanmasında, toplum geri kullanım sisteminin kesintili olup olmayaca÷ına karar vermelidir. Genellikle, geri kullanıma hazır hale getirilmiú suyun kesintili kaynak olması kabul edilmektedir. Örne÷in Florida Eyaleti St Petersburg kentinde, arıtılmıú geri kullanım suyunun ek bir kaynak olarak kullanımına karar verilmiú ve sadece yangın söndürme ve yangından korunma amacı ile kullanıma sunulmuútur. Toplum, arıtılmıú atık suyun kesintisiz bir kaynak olarak kullanımına karar verirse, arıtılmıú suyun sistemde sürekli iletiminin ve sistem güvenilirli÷inin sa÷lanması gerekir (EPA, 1992). Geliúimini tamamlanmıú bir kent için, sonradan ilave bir su da÷ıtım sistemi yapılması pahalı bir yatırım olabilir. Bazı durumlarda ise, kalitesiz bir ham su kayna÷ından suyun temini ve arıtılması veya uzun mesafelerden ilave su temini durumunda, arıtılmıú atık suyun yeniden kullanımı, maliyet açısından daha ekonomik bir seçenek olabilmektedir. Geliúmekte olan kentsel alanlarda, ikili da÷ıtım sisteminin yapılması su kullanım sistemlerinin bir parçası olarak ele alınır. Alan geniúledikçe, toplumun arazi kullanımına ba÷lı olarak, sisteme ba÷lantı yapılması hızlanır. 1984’de, Altamonte Springs úehrinde, arıtılmıú atık su hattının yapılmasına, úehir geliúim planının bir parçası olarak karar verilmiútir. Ancak, arıtılmıú atık su hattı, kesinlikle içme suyu úebekesinin bir tekrarı de÷il; aksine, içme suyu úebekesinin eksi÷ini tamamlayan ve uzunlu÷unu azaltan yardımcı bir úebeke olmalıdır (EPA, 1992). ùekil 2’de ikili da÷ıtım sistemin kullanıldı÷ı bir yere ait úematik görünüm verilmektedir (UNEP, 2005). *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 367 ______ ùekil 2 Atık Suyun Yeniden Kullanıldı÷ı økili Da÷ıtım Sistemi, Shinjuku, Tokyo, Japonya Güney Carolina’ da ise, kentsel kullanım ile sulak alan uygulamasının birleútirildi÷i üç yıllık bir pilot çalıúmadan sonra proje geniúletilmiútir. Uygulama sonucunda, do÷al yaúamın canlandı÷ı gözlenmiútir (EPA, 1992). Endüstriyel Kullanım Geri kazanılmıú suyun endüstride kullanımı, geliúmiú ülkelerde oldukça yaygındır. øçme suyu niteli÷indeki suya ihtiyaç duymayan birçok endüstri için, geri kazanılmıú su idealdir. Atık suyun geri kazanılması, endüstriyel atık suyun tesis içinde geri çevrimi ile ve/veya evsel atık su arıtıma tesislerinde arıtılan suyun kullanılması olabilmektedir. Endüstrinin kendi içinde sularının geri çevrimi, ço÷unlukla prosesin bir parçası olarak uygulanmaktadır. Çelik, bira, elektronik sanayi gibi pek çok endüstri ya suları korumak ya da sıkı çıkıú suyu standartlarını sa÷lamak veya bunlardan kaçınmak için, atık sularını arıtıp sistemlerine geri çevirmektedirler. Geri kazanılmıú su; so÷utma suyu, kazan besleme suyu ve proses suyu olarak endüstrilerde kullanılmaktadır. Pek çok endüstride, so÷utma suyu ihtiyacı tesisteki en büyük su ihtiyacını oluúturmaktadır. Temiz su kaynaklarının kirlenmesi ve azalmasına ba÷lı olarak sanayiciler, açık çevrimli so÷utma sistemlerinde ikincil atık su arıtma üniteleri çıkıú sularını kullanmaya denemeye yöneltmektedir. Ancak, so÷utma suyu olarak arıtılmıú atık suların kullanılması durumunda korozyon, çökelek oluúması, mikrobiyal büyüme gibi konulara dikkat edilmesi gereklidir. Önerilen so÷utma suyu özellikleri Tablo 2’de verilmektedir (EPA, 1992). *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 368 ______ Tablo 2 Önerilen So÷utma Suyu Özellikleri Parametre Cl-1, mg/L Toplam Çözünmüú Katı Madde, mg/L Sertlik, mg/L Alkalinite, mg/L pH KOø, mg/L Toplam Askıda Katı Madde, mg/L BOø, mg/L NH4+-N, mg/L PO4-3, mg/L SiO2, mg/L Al+3, mg/L Demir, mg/L Mn+2, mg/L Ca+2, mg/L Mg+2, mg/L HCO3-, mg/L SO4-2, mg/L Önerilen Limit De÷er 500 500 650 350 6.9 – 9.0 75 100 25 1.0 4 50 0.1 0.5 0.5 50 0.5 24 200 Arıtılmıú atık suların kazan besleme suyu olarak kullanımı durumunda, kazanın çalıúma basıncı önem kazanmaktadır. Yüksek basınçla çalıúan kazanlar daha iyi kalitede suya ihtiyaç duyarlar. Çok yüksek basınçta ( 1500 psi = 10,340 kPa) çalıúan kazanlar çok iyi kalitede su ise çalıúırlar. Genel olarak, ister içme suyu ile ister arıtılmıú su ile çalıúsınlar, tüm kazanlarda sertli÷in sıfıra yakın olması istenir. Kazanlarda çökelek oluúumuna neden oldukları için kalsiyum, magnezyum, silisyum ve alüminyumun arıtılması istenir. Arıtılmıú suyun özelliklerine ba÷lı olarak filtrasyon, karbon adsorpsiyonu ve azot giderimi iúlemleri tarafından takip edilen flokülasyon, çökeltim ve rekarbonasyon iúlemlerini içeren kireçle arıtım uygulanır. Yüksek basınçla çalıúan kazanlar için istenen çok iyi kalitede suyu elde etmek için ters ozmos ve iyon de÷iútirme iúlemleri kullanılabilir. Arıtılmıú suların proses suyu olarak kullanımı durumunda her bir endüstri için ayrı inceleme yapmak gereklidir. Bazı endüstriler çok iyi kalitede suya ihtiyaç duyarken, bazı endüstriler daha az kaliteli suyla da üretim yapabilmektedir. Örne÷in elektronik sanayi neredeyse destile su kalitesinde suya ihtiyaç duyarken deri sanayi daha düúük kaliteli suyla da çalıúabilmektedir. Tablo 3’de bazı endüstriler için gerekli proses suyu özellikleri verilmektedir (EPA, 2004). Tarımsal Kullanım Tarımsal amaçlı sulama için tüketilen su miktarı EPA tarafından toplam tatlı su tüketiminin % 40’ı olarak verilse de pek çok kaynakta bu de÷er %70’lerde olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla, ziraatta, arıtılmıú atık suyun geri kullanımının sa÷lanması ile önemli miktarda su korunumu sa÷lanacaktır. Bunun yanı sıra, bitki besin maddesi kayna÷ı olabilecek elementler *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 369 ______ içermesi ve kalite açısından ürünlere ba÷lı olarak nispeten uygun özellikler taúıması, zirai amaçlı geri kullanımda artıú e÷ilimine neden olmaktadır. Tablo 3 Bazı Endüstriler øçin Gerekli Proses Suyu Özellikleri Tarımsal sulama için arıtılmıú su geri kullanım programlarında gerekli su miktarı, arıtılmıú suların kalitesi ve sistem tasarımı konuları önemli olan hususlardır. Ürünün su gereksinimi, iklimsel koúullara ba÷lı olarak farklılık göstermektedir. Mevsimsel sulama suyu ihtiyacının de÷iúimi; ya÷mura, sıcaklı÷a, ürün tipine, bitkinin büyüme kademesine ve di÷er faktörlere ba÷lıdır. Tarımda arıtılmıú suyun geri kullanım fizibilitesini de÷erlendirmek için, bu suyu veren idarenin arıtılmıú su miktarını ve sulama suyu ihtiyacını do÷ru bir úekilde tahmin etmesi gerekmektedir. Zirai alandaki su kullanımına iliúkin gerçek verilerin olmaması durumunda, buharlaúma, sızma ve yüzeysel akıú kayıpları ve net sulama miktarları, tahmin ba÷ıntıları yardımı ile belirlenebilir. Bir suyun sulama yönünden elveriúlili÷inin tayini için en önemli özellikler; x Çözünebilir tuzların toplam konsantrasyonu x Sodyum ve di÷er katyonların nisbi oranı (SAR) x Bor ve buna benzer toksik elementlerin konsantrasyonu x Kalsiyum ve Magnezyum x Anyonlar (klor, sülfat, nitrat) x Toplam katı madde, organik madde yükü, ya÷ ve gres gibi yüzen maddelerin miktarı x Patojen mikroorganizmaların miktarıdır (EPA, 1992; Rowe, 1995). Atık suları sulamaya elveriúli olan sektörlere örnek olarak konserve, süt ürünleri, úeker, meúrubat, bira, gübre ve kâ÷ıt endüstrisi verilebilir. Ya÷, petrol ürünleri, solvent, a÷ır metal ve toksik madde içeren atık su üreten endüstrilerin atık sularının ise tarımsal sulamada kullanılması önerilmemektedir (Arceivala, 2007). *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 370 ______ Tuzluluk sulama suyunda dikkat edilmesi gereken önemli parametrelerden birisidir. Sulamanın tuzluluk açısından anlamı, tuzları kök bölgesine taúımasıdır. Kök bölgesinde, verim azalmasına neden olmayacak tuzluluk düzeyinin oluúturulması ise; toprak özellikleri, bitki, iklim, su kalitesi, taban suyu düzeyi gibi faktörlerin etkisi altında iyi bir tuz dengesinin oluúturulması ile mümkün olacaktır. Bu amaçla, en önemli uygulamalardan birisi de yıkamadır. Ço÷u zaman kıú ya÷ıúları yeterli olsa da, bazı koúullarda yıkama ihtiyacı olarak belli hacimde suyun alana iletilmesi gerekmektedir. Yıkama ihtiyacı uygulamalarında; su kalitesi, toprak özellikleri, taban suyu düzeyi gibi faktörler göz önüne alınarak, iyi kalitede su düúük miktarlarda uygulanmalıdır. Ülkemizde yapılan arazi etütlerine göre sulanabilir özellikteki 12.5 milyon ha arazinin yaklaúık 1.5 milyon hektarında tuzlu ve sodyumlu topraklar, 2.8 milyon hektarında ise yaú topraklar oluúmuútur. Bu rakamlara göre sorunlu araziler sulanabilir özellikteki alanlarımızın üçte birini kaplamaktadır. Özellikle ilk sulamaya açılan Konya, Ni÷de ve Adana gibi illerimizde sorunlu toprakların daha yo÷un oldu÷u görülmektedir (Öztürk, 2004). Sulama suyu içerisinde bulunan tuzlar, seçilecek sulama yöntemine ba÷lı olarak bitki üzerine etki eder. Bu açıdan uygulanacak sulama yöntemi do÷rudan bitki verimini ve zaman boyutunda da toprak verimlili÷ini sınırlayan etmen olarak karúımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda, sulama yöntemi do÷rudan sulama verimlili÷ini ve toprakta tuzların birikimini etkileyen bir unsurdur. Sulama yöntemi hem toprak özellikleri hem de yöntemin özellikleri göz önüne alınarak seçilmelidir. Örne÷in, kaba (hafif) bünyeli topraklarda, sulama aralı÷ı kısalaca÷ından, tuzlulu÷u yüksek olan sular, yeterli drenaj koúulunda daha güvenilir olarak kullanılabilir. A÷ır bünyeli topraklarda ise, geçirgenlik düúük oldu÷undan, sulama aralı÷ı artacak ve sulama yönteminin seçiminde bazı kısıtlamalar ile karúılaúılabilecektir. Suyun topra÷a kontrollü olarak verildi÷i bir basınçlı sulama yöntemi olan damla sulama, oldukça pahalı ve sa÷lık açısından en düúük risk içeren bir sistemdir. Bu sistemde, tuz kök bölgesi dıúına yı÷ılmaktadır. Sulamalar sık aralıklara uygulandı÷ından, tuzların kök bölgesi dıúarısına taúınmaları süreklidir. Bu durum kök bölgesinde tuz birikimini önledi÷i için bitki kökleri tuz etkisinde kalmazlar. Ancak, sulama mevsimi sonunda kök bölgesinin hemen dıúarısında biriktirilmiú tuzların yıkanarak alandan uzaklaútırılmaları gerekecektir. Damla sulama sisteminin arıtılmıú atık su ile sulamada uygulanabilirli÷i, arıtılmıú suyun AKM ve biyolojik içeri÷inin minimum seviyelerde olmasına ba÷lıdır. Sonuç olarak, arıtılmıú atık suların sulamada kullanılması, temiz suların kullanılmasına kıyasla daha dikkatli “yönetim” uygulamaları ve daha sıkı “izleme” programları gerektirmektedir. Yeraltı Suyu Besleme Ülkemizde fazla kullanım alanı bulan bir uygulama olmamakla birlikte, arıtılmıú atık suların zemine sızdırılarak topra÷ın arıtma kapasitesinden yararlanılması geliúmiú bazı ülkelerde (ABD, Hollanda, Almanya gibi) uygulama alanı bulmaktadır. ABD’ de, 1962 yılından itibaren gerçekleútirilen arıtılmıú atık suların yer altı sularını beslemesi çalıúmaları, 1978’den itibaren daha da iyileútirilerek, atık suların içme suyu standartlarında arıtımdan geçirildikten sonra, yeraltına besleme yapılması úeklinde devam etmektedir. Özellikle ülkemizde yer altı *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 371 ______ suları içme ve kullanma suyu amacıyla sıklıkla kullanıldı÷ı için, arıtılmıú suların yer altı suyu besleme amaçlı kullanılmasında çok dikkatli olmak gereklidir ve beslenen suyun içme suyu kalitesinde bir su olmasına dikkat edilmelidir. Arıtılmıú atık sular yeraltı suyuna; yüzeysel püskürtme, nehire deúarj, kum filtrasyonu, toprak-su arıtma sistemleri ve do÷rudan enjeksiyon gibi yöntemlerle verilebilmektedir. Arıtılmıú atık suların yer altı suyuna deúarj edilmesinin amaçları aúa÷ıda verilmektedir: x x x x x Kıyı alanlarında akifere tuzlu su giriúimini önlemek, Atık suyun daha iyi arıtılmasını ve tekrar kullanımını sa÷lamak, øçme suyu ya da di÷er akiferlerin su kapasitesinin arttırılmasını sa÷lamak, Arıtılmıú suyun depolanmasını sa÷lamak, Yeraltı su seviyesindeki düúmeyi önlemek. GEREKLø ARITMA øùLEMLERø Atık suların yeniden kullanılabilmesi için gerekli arıtma iúlemleri kuúkusuz ki atık suyun özelliklerine ve arıtıldıktan sonra hangi amaçla yeniden kullanılaca÷ına ba÷lı olarak de÷iúmektedir. Evsel atık sular için genel atık su arıtma tesisi akım úeması ve uygulanan iúlemlerde hangi noktalarda atık suyun yeniden kullanılabilece÷i ùekil 3’de verilmektedir (UNEP, 2005). Endüstriyel atık suların yeniden kullanılabilmesi için gerekli arıtma iúlemleri için her bir sektör ve hatta her bir tesis için ayrı de÷erlendirme yapmak gereklidir, herhangi bir genelleme yapılması do÷ru de÷ildir. Tasarımının do÷ru yapılması ve iyi iúletilmesi halinde, Dünya Sa÷lık Örgütü tarafından herhangi bir ilave arıtma iúlemi yapılmaksızın kısıtsız sulama yapılabilir su sınıflandırmasında yer alacak úekilde, yeterli düzeyde organik madde arıtımının gerçekleúti÷i anaerobik ve fakültatif havuzlar ve patojen gideriminin gerçekleúti÷i olgunlaútırma havuzlarından oluúan stabilizasyon havuzları sistemlerinin büyük alanlar gerektirdi÷i bilinen bir olgudur. Bununla birlikte, aynı kalitede su elde edebilmek için klasik aktif çamur sistemi, damlatmalı filtre gibi yaygın kullanılan arıtma iúlemlerinden sonra dezenfeksiyon uygulamak gerekmektedir (UNEP, 2005). Gerek atık sulardan gerekse deniz suyundan yüksek kalitede su elde etmek için membran filtrelerin kullanımı artan bir hızla yaygınlaúmaktadır. Membran, iki farklı fazı veya ortamı birbirinden ayıran ve bir tarafından di÷er tarafa maddelerin seçici bir úekilde taúınmasını sa÷layan geçirgen bir tabakadır. Tüm membranla ayırma teknolojilerinde, membrandan geçme yönünde akıú sa÷lamak üzere itici bir kuvvet ve bazı maddelerin geçiúini engelleyen ayırma faktörü, temel iki prensiptir. Arıtma iúlemi, kütle transferi, konsantrasyon farkı, basınç farkı ve elektriksel potansiyel farkı gibi itici güçler yardımıyla gerçekleúmektedir. Membran proseslerinde en yaygın kullanılan itici kuvvet basınçtır. En çok kullanılan membran ayırma prosesleri mikrofiltrasyon (MF), ultrafiltrasyon (UF), nanofiltrasyon (NF) ve ters ozmos (RO)’dur. Bu yöntemlerde ayırma, moleküllerin boyutlarına ve molekül kütlelerine göre olmaktadır. Kullanılan membranlar geçirdikleri maksimum molekül a÷ırlı÷ına (molecular weight cut-off, MWCO) göre ayırt edilmektedirler (ùekil 4; UNEP, 2005). *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 372 ______ ùekil 3 Evsel Nitelikli Atık Su Arıtma Tesisleri Genel Akım ùeması Ve Geri Kazanım Noktaları Membran prosesleri arasındaki temel fark kullanılan gözenek boyutundaki farklılıklardır. Bakteriler 100 nm den büyük oldukları için 100nm’den düúük membranlarda tutulmaktadırlar. En küçük gözenek boyutuna sahip olan ve bu yüzden çok yüksek basınca ihtiyaç duyan Ters Ozmos (RO) Prosesinin en yaygın uygulama alanı, deniz suyu veya tuzlu sudan içme suyu elde edilmesidir. UF ve MF proseslerinde, membranların gözenek boyutları daha büyük oldu÷undan ayırma için daha düúük basınç gerekmektedir. UF prosesinde 0,1-0,01ȝm büyüklü÷ündeki partiküller tutulmaktadır. UF prosesi, RO prosesi öncesi ön arıtım kademesi olarak da kullanılmaktadır. Nanofiltrasyon ise ortalama 1 nanometre büyüklü÷ünde olan partiküllerin atılması için özel dizayn edilmiú membrandan oluúan bir prosestir. Membran geçiú basıncı genellikle 3,5 - 16 bardır (http://www.gamakimya.com.tr). *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 373 ______ ùekil 4 Membran Prosesler RO sistemi, deniz suyunun tuzsuzlaútırılması amacıyla, Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi su problemi olan ve ekonomik açıdan sorun yaúamayan ülkelerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Japonya, Amerika, vb. pek çok ülkede atık suyun yeniden kullanılması amacıyla membran sistemler kullanılmaktadır. MALøYET ANALøZø Atık suların yeniden kullanılması için kesin bir maliyet çıkarmak mümkün de÷ildir. Atık su debisine, kalitesine ve gerekli arıtma kademelerine göre maliyet çok de÷iúecektir. Atık su arıtma tesislerinin maliyeti hesaplarında dahi çok farklı rakamlar ortaya çıkmaktadır. ølk yatırım maliyeti hesaplarında inúaat maliyeti, alan maliyeti ve mekanik ekipman maliyetleri en önemli bileúenlerdir. Bununla beraber toplam maliyeti belirlerken taúıma, elektrik tesisat, tesisat, proje-kontrolörlük maliyetleri gibi pek çok husus dikkate alınmalıdır. Yeniden kullanım maliyetini azaltmak ve suyu en iyi úekilde kullanmak için, atık suyun kalitesi ve miktarını, yeniden kullanılabilece÷i potansiyel yerler ve istenen su kalitesi ile do÷ru bir úekilde de÷erlendirmek gereklidir. En uygun teknolojiler ve bunların uygulanabilirli÷i de göz önünde bulundurulmalıdır. Ömür döngüsü maliyet analizi (life cycle cost, LCC), farklı teknolojilerin maliyetlerini karúılaútırmak ve hangi geri kazanım teknolojilerinin daha ekonomik oldu÷unu de÷erlendirmek için faydalı olacaktır. Tokyo’da bir iúyeri binasında atık suyun yeniden kullanımı için LCC analizi yapılmıú ve ùekil 5’de grafiksel olarak görülen analiz sonuçlarına göre, geri kazanılmıú suyun hacmi 100 m3’den fazla ise, atık suyun yeniden kullanılması maliyeti klasik içme suyu ve kanalizasyon arıtma iúlemlerine göre daha az oldu÷u bulunmuútur (UNEP, 2005). Latin Amerika’da arıtılmıú atık suyun tarımsal amaçlı yeninde kullanılması durumunda, sulanan bitkinin çeúidine ve uygulanan arıtma iúlemlerine ba÷lı olarak fayda-maliyet oranı 1.2-2.2 olarak bulunmuútur (UNEP, 2005). *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 374 ______ ùekil 5 Atık Su Geri Kazanım øúlemleri øçin Ömür Döngüsü Maliyet (LCC) analizi Özellikle çok iyi kalitede su isteniyorsa membran filtre sistemlerinin kullanılması kaçınılmazdır. Bu sistemler oldukça pahalı sistemlerdir. øleri arıtma tekniklerinin maliyeti hakkında fikir vermesi açısından en iyi kalitede su elde edilebilecek sistem olan ters ozmos sistemi maliyeti araútırılmıútır. Ters ozmos sistemi ile 1 m3/gün deniz suyundan temiz su elde edilmesi için kullanılacak cihazın ilk yatırım maliyeti çeúitli firmalar tarafından çok geniú aralıklarda ve ortalama 250 - 1000 USD olarak verilmektedir. øúletme ve bakım maliyetlerinin de ayrıca göz önüne alınması gerekmektedir. øZMøR øÇøN DURUM DEöERLENDøRMESø øzmir Büyükúehir Belediyesinin internet sitesinde yer alan øzmir’de mevcut su kaynakları ve 2006 yılı için toplam su tüketimi de÷erleri Tablo 4’de verilmektedir (www.izmir.bel.tr). Tablo 4 øzmir'e Su Sa÷layan Kaynaklar Balçova Barajı % 1,76 Tahtalı Barajı % 35,92 Yüzey Kaynakları Toplamı % 37,68 Sarıkız ve Göksu Kuyuları % 38,64 Menemen ve Çavuúköy Kuyuları % 4,53 Halkapınar ve Çamdibi Kuyuları % 18,37 Pınarbaúı Kuyuları % 0,78 Yeraltı Kaynakları Toplamı 2006 yılı toplam su tüketimi % 62,32 215.228.378 m3/yıl 2007 nüfus sayımına göre 3.739.353 olarak verilen øzmir nüfusunun 2008 yılı için yaklaúık 4 milyon oldu÷unu ve kiúi baúına yaklaúık 200 L/gün suya ihtiyaç oldu÷unu kabul edersek, øzmir’in günlük su ihtiyacı 800.000 m3 (292 milyon m3/yıl = 292 hm3/yıl) olarak verilebilir. Bu de÷erin sadece insanların günlük yaúamını sürdürebilmesi için gerekli olan su miktarını gösterdi÷i unutulmamalıdır. Endüstrilerin su ihtiyacı da göz önüne alındı÷ında, gittikçe *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 375 ______ kötüleúen su kalitesi ve azalan su kaynakları ile bu kadar büyük hacimde temiz suyu elde etmek yakın zamanda mümkün olamayacaktır. øzmir Büyükúehir alanının evsel ve endüstriyel su ihtiyaçlarını karúılayacak projeleri ortaya koymak amacıyla øzmir øçme suyu Projesi master plan raporu DSø tarafından 1971 yılında yapılmıútır. Bu proje kapsamında Manisa øli’nde Göksu ve Sarıkız Kaynakları úehre ba÷lanmıútır. øzmir øli’nde ise Tahtalı Barajı ve arıtma tesisi tamamlanarak toplam 236 hm3/ yıl su kullanıma sunulmuútur. Bu proje öncesinde DSø' nce gerçekleútirilen Halkapınar Kaynakları Geliútirilmesi, Menemen Yeraltı suyu, Balçova Barajı ve bazı yeraltı suyu kuyularından elde edilen 116 hm3/ yıl su ile birlikte øzmir kentine 352 hm3/ yıl su sa÷lanmıútır. PETKøM ile DSø arasındaki protokol çerçevesinde 1981 yılında iúletmeye açılan Güzelhisar Barajı'ndan, 109 hm3/ yıl su sanayiye verilmektedir. 2001 yılında iúletmeye açılan Çeúme Alaçatı (Kutlu Aktaú) Barajı'ndan 2.7 hm3/ yıl su Çeúme ilçesi ve Alaçatı' ya tahsis edilmektedir. DSø ile øzmir Valili÷i arasında iúletme protokolü çalıúmaları devam etmektedir. Halen uygulama programında bulunan øzmir øçmesuyu II. Merhale Projesi kapsamında Manisa øli’nde inúaatı davam eden Gördes Barajı'ndan øzmir'e 58.6 hm3/ yıl içme ve kullanma suyu verilmesi öngörülmüútür. Proje kapsamında 114 km uzunlu÷unda boru hattı, 365 000 m3/gün kapasiteli arıtma tesisi ve pompa istasyonu bulunmaktadır. Bu tesislerin kati proje çalıúmaları tamamlanarak 1 Mayıs 2007 tarihinde DSø Genel Müdürlü÷ü’nce onaylanmıútır. Projenin Gördes Barajı'ndan sonraki kademesi olan Manisa øli’ndeki Ça÷layan Barajı'ndan 45 hm3/ yıl, Baúlamıú Barajı'ndan 42 hm3/ yıl suyun øzmir kentine verilmesi planlanmıútır. Proje tamamlandı÷ında øzmir ili'ne toplam olarak 145.6 hm3/yıl su sa÷lanmıú olacaktır (www.dsi.gov.tr). DSø’ nin øzmir’deki su kaynakları ile ilgili olarak verdi÷i bilgiler Tablo 5’de görülmektedir. Tablo 5’de görüldü÷ü gibi øzmir için toplam su potansiyeli DSø tarafından 5264 hm3/yıl olarak verilmektedir ve øzmir nüfusunun 4 milyon oldu÷u kabulüne göre kiúi baúına yıllık su miktarı: 5264 u 10 4 u 10 6 6 1316 m 3 olarak belirlenebilir. Bu de÷er de su kısıdı bulunan yerler için verilen 1.500 m3 de÷erinden düúüktür. Bu durumda øzmir için temiz su ihtiyacını karúılamak üzere akılcı yatırımlara ve yeni su kaynaklarına acilen ihtiyaç vardır. ølgili kurum ve kuruluúlar mevcut su kaynaklarını en iyi úekilde yönetirken, gelecek için alternatif su kaynaklarını elde etmek için gerekli yatırımları geç olmadan yapmalıdır. Sahil kenti olan øzmir için, dünyada kuraklık sıkıntısı çeken ülkelerde oldu÷u gibi deniz suyunun tuzsuzlaútırılarak kullanılması ilk olarak akla gelen çözümdür. Suyun, içerdi÷i tuzdan arıtılması iúlemi desalinasyon (tuzsuzlaútırma, desalination) olarak adlandırılmaktadır. Desalinasyon teknolojileri ile tuzlu su, insanlar tarafından kullanılabilecek nitelikte tatlı suya dönüútürülmektedir. Desalinasyon teknikleri, Termal Prosesler (Buharlaútırma) ve Membran Prosesler olarak iki gruba ayrılmaktadır. Membran yöntemler, termal yöntemlerden daha az enerji gerektirmektedir. Günümüzde, arıtılan toplam deniz suyunun hacimsel olarak %74’ü ısıl iúlemler vasıtasıyla elde edilmekte iken yaklaúık %22’si bir membran proses olan ters ozmos (RO) aracılı÷ıyla elde edilmektedir. Öte yandan, sayısal olarak RO tesisleri dünyadaki tuz arıtma tesislerinin açık farkla çok büyük bir yüzdesini oluúturmaktadır (Çuha, 2008). *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 376 ______ Tablo 5 øzmir øli Mevcut Su Durumu Yüzölçümü 3 058 200 ha Tarıma elveriúli arazi 1 141 696 ha Sulanabilir arazi 767 244 ha DSø Yerüstü Sulamaları 249 440 ha Planlama projelendirme aúaması 45 285 ha Yatırım programı aúaması 57 495 ha øúletme aúaması 146 660 ha DSø Yer altı Sulamaları 12 085 ha SU KAYNAKLARI Yıllık ortalama ya÷ıú 626 mm Toplam su potansiyeli 5 264 hm 3 / yıl Yerüstü suyu 4 230 hm 3 / yıl Yer altı suyu 1 034 hm 3 / yıl HøDROELEKTRøK ENERJø Toplam enerji potansiyeli Planlama projelendirme aúaması 74 MW % 100 - 207 GWh/yıl % 100 4 MW % 5 - 8 GWh/yıl % 4 Yatırım programı aúaması øúletme aúaması 70 MW % 94 - 199 GWh/yıl % 96 Deniz suyunun tuzsuzlaútırılarak kullanılması, øzmir için su sorununu çözecek en önemli yaklaúımlardan biri olmakla birlikte, oluúan atık suların arıtılması ve yeniden kullanılması ile ek bir kaynak oluúturulması mümkündür. Atık su arıtma tesisi çıkıú sularının alıcı ortama boúaltılması yerine Tablo 1’de verilen seçeneklerden birinde de÷erlendirilmesi ile içme suyu kalitesindeki suyun boúa harcanmasının önüne geçilecektir. Bazı ülkelerde yapıldı÷ı gibi içme suyu ve kanalizasyon sistemlerine ek olarak arıtılmıú su hattının da yapılması gerekmektedir. Bu hattın sadece tuvaletlere ba÷lanması ile büyük bir su tasarrufu yapılmıú olacaktır. Ayrıca evlerde, gri su ile tuvalet suyunun birbirinden ayrılması da atık su arıtımında büyük kolaylık sa÷layacak ve atık suyun yeniden kullanımını kolaylaútıracak bir iúlemdir. Atık suların arıtıldıktan sonra alıcı ortama deúarj edilmesi yerine yeniden kullanılması ilave arıtma teknolojilerinin ve ço÷u zaman da pahalı yatırımlar gerektiren ileri arıtma tekniklerinin kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu çözümler elbette ki büyük yatırımlar gerektirmektedir. Bu konuda çalıúan pek çok firma bulunmaktadır ve øzmir için böyle bir yatırım yapılmadan evvel konunun uzmanı olan kiúilere danıúılarak karar verilmesi, yanlıú yatırımların yapılmasının önüne geçilmesinde faydalı olacaktır. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. øZMøR KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 377 ______ SONUÇ Alternatifi olmayan tek madde olarak tanımlanan suyun tüm dünyada kısıtlı miktarda oldu÷u ve temiz su miktarının her geçen gün azaldı÷ı artık bilinen bir gerçektir. Bu nedenle mevcut su kaynaklarımızın en iyi úekilde yönetilmesi zorunludur. Her damla su çok önemli oldu÷u için, temiz suların evsel veya endüstriyel amaçlı kullanılmasından sonra oluúan atık suların arıtıldıktan yeniden kullanılması artık su yönetiminin olmazsa olmaz bir parçası olarak düúünülmelidir. Su için yapılan yatırımların hiç biri lüks bir yatırım olarak de÷erlendirilmemeli ve gerekli tüm ileri arıtma teknolojileri kullanılmalıdır. Ancak, bu tür yatırımlar yaparken konunun uzmanı olan kiúilerden destek alınarak en do÷ru kararın verilmesi gerekti÷i de unutulmamalıdır. KAYNAKLAR Akpınar, K., “ønsanlı÷ın Gelece÷i http://www.aksaray.edu.tr/konferanslar øçin Su Kaynakları Ve Kullanımı”, Arceivala S., “Wastewater Irrigation”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Çevre Mühendisli÷i Bölümü, Seminer Notları, 15 Mayıs 2007. Asano, T., “Planning and Implementation of Water Reuse Projects”, Wat. Sci. & Tech., Vol. 24/9, 1991, pp 1 – 10. Atalık Ahmet, “Su Sorunu Ve Tarımda Sulama Suyu http://www.karasaban.net/su-sorunu-ve-tarimda-sulama-suyu-kullanimi Kullanımı”, Çuha D., “Deniz Suyu ve Kuyu Suyunun Tuzdan Arıtılması”, Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi, Sayı 18, 2008, sayfa 48-56. EPA Manual. Guidelines for Water Reuse, EPA/62/R-92/004, 1992. EPA Manual. Guidelines for Water Reuse, USA. EPA/625/R-04/108, 2004. Grisham, A. ve Flemming, W., “Long Term Options for Municipal Water Conservation”, Journal of the American Water Works Association, USA, March 1989. http://www.gamakimya.com.tr/denizsuyu_aritimi.asp Öztürk, A. “Tuzluluk ve Sodyumlulu÷un Oluúumu, Bitki ve Topra÷a Etkileri”, Sulanan Alanlarda Tuzluluk Yönetimi Sempozyumu, 20-21 Mayıs 2004, s:1-15, DSø, Ankara. Rowe D. R., Handbook of Wastewater Reclamation and Reuse, ISBN: 087371671X, 1995, US Water News. UNEP, Water and Wastewater Reuse - An Environmentally Sound Approach for Sustainable Urban Water Management , Nov 2005. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 379 ______ øZMøR’DE TEHLøKELø ATIKLARIN YÖNETøMø, MEVCUT DURUM, SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERøLERø Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser KÜÇÜKGÜL [email protected] Tehlikeli ve Zararlı Atık Nedir? Dünyada 1960 yılına kadar “Tehlikeli ve Zararlı Madde” kavramı çok sıklıkla kullanılmamaktaydı. Birinci dünya savaúı sonrasında, özellikle ikinci dünya savaúı döneminde çok çeúitli amaçlara hizmet eden ve kapitalizmin ve sömürü sisteminin yaygınlaúması için ço÷u kez yüksek öldürücü ve yok edici kapasiteye sahip kimyasal madde üretimi hızlanmıútır. 1940-1950 yıllarında yaúanan bu olgu sentezlenen kimyasalların pek çok alana aynı ve/veya farklı amaçlarda sınırsız kullanımı sonucunda ilk etkiler 1960’larda görülmeye baúlanmıútır. Sınırsız ve sorumsuz kapital ve ona hizmet eden yönetimlerin eliyle bu kimyasalların hava, su, toprak ve canlılarda yol açtı÷ı geri dönüúümsüz etkiler dünyanın ilgisini çekmeye baúlamıútır. Yaúanan felaketler sonucunda bu etkiye yol açan ve/veya açabilecek olan maddelerin yeni bir gurup ad altında toplanması ve bunların etkilerinin azaltılması veya yok edilmesi için alınacak önlemler öncelikle geliúmiú ülkelerde yasal yaptırımların uygulanması için yönetmelikler kapsamına alınmıútır. Genel anlamıyla “Tehlikeli ve Zararlı Maddelerin Atıkları”, katı, sıvı, gaz veya karıúımları formunda olan; x x x x Düúük dozlarda bile insanlar ve hayvanlar için öldürücü, ønsan ve di÷er canlı formlar için toksik, kanserojen, mutajen ve teratojen etkiye sahip, Düúük sıcaklıklarda alevlenebilme özelli÷i olan, Patlayıcı, korozif ve reaktif maddelerdir. Tehlikeli ve zararlı maddelerin bu etkilerinin azaltılması veya ortadan kaldırılması için, onların; geri dönüútürülebilir, tehlikeli olmayan formlara dönüútürülebilir ve depolanabilme özelliklerine göre ele alınması gerekir. Tehlikeli ve zararlı atıklar korozif, reaktif, yanabilir (tutuúabilen/ patlayabilen), toksik kimyasal bileúenlerdir. Günümüzde 60 milyonu aúan do÷al ve sentetik kimyasal maddenin oldu÷u hatırlanacak olursa, hangi konu ile nasıl u÷raúaca÷ımızı bir kez daha dikkatle gözden geçirmemiz gerekir. Tehlikeli ve zararlı atıklar ço÷unlukla reaktiftir ve patlama potansiyeli olan ya da atık iúleme prosesi esnasında toksik gaz çıkıúına neden olan atıklardır. Tehlikeli ve zararlı atıklar hakkında kesin bilgi ve yasal olarak düzenlenmiú yorumlar ile tanımlanır. Normalde kararsız, hava ve su ile önlenemez úekilde tepkimeye giren, su ile patlayıcı karıúımlar meydana getiren, basınç altında veya ısıtıldıklarında patlayıcı olan atıklar yasal normlarda reaktif tehlikeli ve zararlı atıklar olarak tanımlanır. Tehlikeli ve zararlı atıklar toksiktirler ve tutuúabilme, patlayabilme olasılıkları yüksek yanıcı maddelerdir. Canlılara, malzemelere, çevreye zarar verebilecek her türden maddeye “tehlikeli ve zararlı” madde adı verilir. Genel anlamda tehlikesiz veya zararsız diye bir madde yoktur. Tehlikelilik ve zararlılık madde miktarına, temas edilen; zamana, türe, miktara ve di÷er maddelerin varlı÷ına göre yorumlanacak bir kavramdır. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 380 ______ Tehlikeli ve Zararlı Atıklar Konusunda Temel Tanımlamalar Ülkemizde yayınlanan (TAKY) “Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeli÷i’ndeki (2005)” tanımlamada; “Madde: Do÷al halde bulunan veya bir üretim sonucu elde edilen, kararlılı÷ını ve yapısını etkilemeden uzaklaútırılabilen çözücüler hariç, üretiminde kararlılı÷ını sa÷lamak üzere kullanılan katkı maddeleri ile üretim iúleminden kaynaklanan safsızlı÷ı ihtiva eden kimyasal element ve bunların bileúiklerini ifade etmektedir”, denilmektedir. Bu tanımın tümüne katılmak mümkün de÷ildir. Bu alanda izlemekte yarar gördü÷ümüz en iyi kaynakların baúında ABD-EPA yayınları gelmektedir. Ancak TAKY’deki temel tanımlamaları kısaca hatırlamakta yarar vardır. Bu yönetmelikte geçen baúlıca tanımlar; Müstahzar, Tehlikeli Özellik, Tehlikeli Kimyasal, Patlayıcı Madde, Oksitleyici Madde, Çok Kolay Alevlenir Madde, Kolay Alevlenir Madde, Alevlenir Madde, Çok Toksik Madde, Toksik Madde, Tehlikeli Madde, Aúındırıcı Madde, Tahriú Edici Madde, Alerjik Madde, Kanserojen Madde, Mutajen Madde, Üreme øçin Toksik Madde, Çevre øçin Tehlikeli Madde, Tehlikeli Eúya, vb. kapsam baúlıkları ile ifade edilmektedir. Kısaca bir hatırlatma yapacak olursak, ambalajında “DANGER” veya “POISON” yazısı olan maddeler çok toksik, korozif ve alev alabilenleri, “WARNING” veya “CAUTION” yazısı olan maddeler ise orta ve düúük toksisitede olan maddeleri göstermektedir. Yukarıda yazılan tanımlamalara iliúkin oluúacak atıkları kabaca dört grupta toplayacak olursak; a) Toksik Atıklar 9 Düúük dozlarda dahi insan için öldürücü, geri dönüúümü olmayan bir hastalı÷a sebep olan ya da belirgin bir katkısı olan, 9 øyileúebilecek hastalıkları olumsuz yöne dönüútüren kimyasalları içeren atıklardır. b) Korozif Atıklar 9 pH<2.0 olan asitler ve pH>12.5 olan bazlar 9 Çeli÷i yılda 6 mm’den fazla aúındıran kimyasal maddeler c) Yanıcı - Parlayıcı Atıklar 9 Oksitleyici olan maddeler, 9 Parlama noktası 50 C°'den az olan, 9 Sürtünme ile alev alabilen, 9 Nemi absorblayarak alev alabilen, 9 Kendili÷inden kimyasal de÷iúimlere u÷rayarak alev alabilen, maddelerdir. d) Reaktif Atıklar 9 Kararsız ve su ile hızla reaksiyona girerek parlayıcı karıúımlar oluúturan, 9 Isıtıldı÷ı zaman bozunan veya çarpmalara karúı hassas olan maddelerdir. Tehlikeli ve Zararlı Atıkların Üretimi Mitarları ve Bertarafı Tehlikeli ve Zaralı Atıklar (TZA) yakın tarihlere kadar di÷er atıklardan ayrı olarak toplanmamaktaydı. Dolayısıyla bu tür atıkların genel atıklar içerisinde da÷ılım payları üretim ve bertaraf alanlarına göre farklı oranlar sergilemektedir. Günümüz için üretilen atık miktarını tam olarak söylemek imkânsızdır. Do÷ru sayısal de÷erlere ulaúmada hali hazırda yasal yaptırımlar ve yönetmeliklerin yetersizli÷inden dolayı zorluklar vardır. Sanayici beyanlarına dayanılarak yapılan tahminler sa÷lıklı bir de÷erlendirmeye olanak tanımamaktadır. Tehlikeli atıkların miktarı çeúitli faktörler ba÷lıdır. Bunların baúında üretim sektöründe kullanılan kimyasal madde miktarına ve türlerine bakmakta yarar vardır. Aúa÷ıda Tablo 1’de dünyada bu *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 381 ______ güne kadar sentezlenen ve ticari olarak piyasaya sürülen kimyasal madde sayıları görülmektedir. Tablo 1. Sentezlenen ve Piyasaya Sürülen Kimyasal Madde Sayıları (Kaynak: http://www.acs.org) 2005 1 EKøM 2006 19 EKøM 2007 5 EKøM 2008 14 EKøM Organik ve ønorganik 26,756,916 30,102,825 31,638,787 38,851,400 Türevleri ile toplamı 56,801,099 58,078,643 58,908,458 60,384,586 Ticari olarak satılan 8,974,433 11,950,224 14,061,477 24,894,111 Son CAS kayıt no 864353-93-5 910777-14-9 956895-07-1 1060979-14-7 Tablodan da görülece÷i gibi bu gün için 60 milyonu aúan sayıda kimyasal madde olup bunun yarısına yakın sayıda bileúik üretim amacı için ticari olarak satıúa sunulmuútur. Ayrıca dikkati çeken bir di÷er husus ise son bir yılda bu sayı nerdeyse % 100 artmıútır. Bu maddelerden bazıları dünya genelinde milyon ton mertebesinde üretilmektedir. Baúlıca sülfirik asit, sodyum hidroksit, amonyak, kireç ve etilen ilk sırayı almaktadır. Ülkemizde üretilen tehlikeli atık miktarı için net bir rakam vermek olanaklı de÷ildir. Bu alanda yetkili makam olan Çevre ve Orman Bakanlı÷ımız úu sıralarda sürdürmekte oldu÷u “Life ‘Hawaman’ projesi kapsamında (Türkiye’de endüstriden kaynaklanan tehlikeli atıkların yönetiminin iyileútirilmesi projesi, 3 temmuz 2007 tarihli tanıtım toplantısında) resmi açıklama Türkiye’deki TZA miktarı olarak 1.120.000 ton/yıl olarak açıklamıútır. Bu alanda yetkin kuruluúlardan biri olan Kimya sanayicileri Derne÷i ise; ømalat Sanayinden gelen TZA miktarı: 1.2 - 2 milyon ton olarak belirtmektedir. Bu atı÷ın; % 47’si satılmakta, % 35’i atılmakta, % 13’ü tekrar kullanılmakta, % 5’i bilinmemektedir. Di÷er kaynaklara göre: 1.2 milyon ton/yıl olarak üretilen TZA : % 8 Geri kazanım, % 47 Bertaraf, % 45 satılmaktadır. Ülkemizde yıllık katı atık miktarı: 25-30 milyon ton (TUøK, 2006) oldu÷u dikkate alınırsa; katı, sıvı gaz ve di÷er formları ile TZA miktarı tahmini sayıların çok üzerinde olacaktır. Çevre Bakanlı÷ımızın danıúmanı, Dr. Gunnar Benter (AB Özel Atıklar Eúleútirme Projesi Yerleúik Eúleútirme Danıúmanı), ùubat-2008: Türkiyede 839 tür atık vardır. Bu türlerin 405’i tehlikelidir (bu sayının 173’ü muallâklı atık sınıfındadır) . Kısacası ülkemiz için net bir rakamı resmi olarak söylemek kolay de÷ildir. TZA miktarını ülkemiz için ABD’de belirlenen de÷erin; x x 1/4’ünü alırsak 0.25 ton/yıl/kiúi * 70 milyon =17,5 milyon ton 1/5’ini alırsak 0.2 ton/yıl/kiúi * 70 milyon = 14 milyon ton olarak ifade edebiliriz (Muallaklı ve özel atıklar hariçtir, dikkat maden ve petrol sanayi atıkları bu sayıya dahil de÷ildir). Ortalama bir maden iúletmesi yılda 3-5 milyon ton tehlikeli atık oluúturdu÷u da dikkate alınırsa bu sayının nereler varaca÷ını tahmin edebiliriz. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 382 ______ øzmir için bir de÷erlendirme yapacak olursak; úehrimiz yo÷un bir sanayi kentidir. Üretilen tehlikeli atık miktarı yılda en az 1-2 milyon ton mertebesindedir ve bu miktarın % 10’u dahi düzenli olarak iúleme konulmamaktadır. Ülke genelinde berteraf edilen miktar ve ilgili tesislerin kapasitesi dikkate alındı÷ında (Tablo 2) durumun ciddiyeti daha iyi anlaúılacaktır. Berteraf edilecek yıllık atık miktarı toplamı depolama dahil bir milyon ton civarındadır, geri kalan kısım TUøK verilerinde de gösterildi÷i gibi havaya suya ve topra÷a karıúmaktadır. Tablo 2. Ülkemizde Tehlikeli Atık Bertaraf Eden Tesisler ve Kapasiteleri. øZAYDAù øskenderun: Çimento Fabrikaları: PETKøM-øzmir: TÜPRAù: 35 000 t 115 000 m3 578 000 t 17 500 t 7 750 t yakma depolama yakma yakma yakma Tehlikeli atık miktarları konusundaki bu belirsizlik ve net rakam veremeyiúimizin asıl nedenleri ise durumu daha da vahim hale getirmektedir. Bu nedenler; x x x x x x Resmi bir envanter çalıúması yapılmamıú olup tahminlere dayanılmaktadır GSM ruhsatı olmayan kaçak çalıúan sanayi kuruluúlarının sayısı az de÷ildir Uluslararası standartlara sahip olan az sayıda sanayi kuruluúu vardır Gerek halkımız gerekse de sanayicimiz henüz tam olarak TZA kavramını bilmemektedir, Denetim ve izleme eksikli÷i vardır Bu atıklar için yeterli bertaraf tesisi ve etkili bertaraf yöntemleri uygulanmayıp kanun dıúı yollara heveslenen uygulayıcılar ço÷unluktadır. Tehlikeli ve Zararlı Atıklar ve Yasal Durum TZA kapsamında çıkarılan yasaları inceledi÷imizde, bu yasaların di÷er çevre yasalarından sonra ortaya çıktı÷ını görmekteyiz. Bu çevreye artan duyarlılı÷ın ve bilgi düzeyinin yanı sıra yaúanan olayların bir sonucudur. Teknolojik geliúmenin yanı sıra sanayinin çevre üzerindeki baskılarının azaltılabilmesi için her geçen gün daha çok sayıda yönetmelik yürürlü÷e konulmaktadır. Ülkemizde ilk yasal süreç 1982 anayasasında 56. maddede yer aldı÷ı görülmektedir. Bu yasalardan öncelikle çıkarılan yasanın hava kalitesinin korunmasına yönelik oldu÷u görülmektedir. Çevresel açıdan bir konuda çıkarılan yasa ve yönetmeliklerin de sürekli geliútirilmesi ve güncellenmesi gerekmektedir. Gerek ABD ve gerekse AB ülkeleri bu konuda önderlik etmektedir. Ancak bizim de için de bulundu÷umuz statüdeki ülkelerde ne yazık ki aynı oranda bir yeniden düzenleme çalıúması yapılamamaktadır. 1982 sonrası anayasal zorunluluk olarak getirilen çevre korunması hak ve görevleri için yasal düzenlemelerimiz oldukça yavaú ilerlemektedir. De÷iútirilen yönetmeliklerin kapsamı incelendi÷inde, bazen yeni düzenlemenin bölgesel veya kurumsal olarak belirli kesimlerin lehine olan düzenlemeler görülmektedir. Bu da çevre duyarlılı÷ının gelece÷e umutla bakmamızı engelleyecek kadar karamsarlaútırmaktadır. Sadece yasa çıkarmanın yetersizli÷i kadar bu yasaların *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 383 ______ güncelleútirilmemesi de aynı ihmali ortaya çıkarır. Ülkemizde bu konuda ile ilgili olarak çıkarılan yönetmelikleri gözden geçirmekte yarar vardır. Konu ile direkt ve dolaylı olan birkaç yasayı úöyle sıralayabiliriz. Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeli÷i; bu yönetmelik, 27 A÷ustos 1995 tarih ve 22387 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlü÷e girmiútir. Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeli÷ine yıllardır de÷iúiklikler yapılarak geliútirilmeye çalıúılmaktadır. Yapılan de÷iúiklikler sırasıyla; x 25 Aralık 1996 tarih ve 22858 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan x 15 Haziran 1997 tarih ve 23020 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan x 25 Eylül 1999 tarih ve 23827 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan x 10 Temmuz 2001 tarih ve 24458 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan x En son de÷iúiklik 14 Mart 2005 de yayınlanmıútır úekilde de÷iúikli÷e u÷ramıútır. Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeli÷i; bu Yönetmelik, 11 Temmuz 1993 tarih ve 21634 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmıútır. Ayrıca Çalıúma Bakanlı÷ı bünyesinde øú yeri ve iúçi sa÷lı÷ı kapsamında “Tehlikeli Kimyasallar ile Çalıúma Yönetmeli÷i”’ni de bu guruba almakta yarar vardır. Konumuzu do÷rudan ilgilendirdi÷i için aúa÷ıda Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeli÷inin bazı hususlarını irdelemekte yarar vardır. Belediyelerin Görev ve Yetkileri Madde 8 - Belediyeler, Büyükúehirlerde ise Büyükúehir Belediyeleri; a) Atık yönetimine iliúkin plan ve programlarını hazırlamakla ve kurulacak sistemi öneri halinde Mahalli Çevre Kuruluna sunmakla, b) Atık üreticileri ve bertarafçıları ile beraber veya ayrı olarak atık bertaraf tesislerini kurmak veya kurdurmakla, c) Atıkların bertarafına iliúkin tesisler ile ilgili plan ve projeler hakkında valili÷in uygun görüúü ile birlikte Bakanlı÷ın onayını almakla, d) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde faaliyette bulunan atık bertaraf tesislerinin inúaası ve iúletilmesinde bu Yönetmelikte belirtilen yükümlülük çerçevesinde gerekli önlemleri almak veya aldırmakla, e) Atıkların taúınması ve bertarafı konusunda izin almıú kiúi ve kuruluúlar ile yapacakları sözleúmelerde bulundu÷u ilin valili÷inin uygun görüúünü almak, yapılan faaliyetin söz konusu sözleúmelere uygunlu÷unu denetlemek ve bu konuda Bakanlı÷a bilgi vermek üzere ba÷lı oldu÷u valili÷e rapor vermekle, görevli ve yetkilidir. Madde 9 - Atık üreticisi; a) Atık üretimini en az düzeye indirecek úekilde gerekli tedbirleri almakla, b) Atıkların insan sa÷lı÷ı ve çevreye yönelik zararlı etkisini, bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak en aza düúürecek úekilde atık yönetimini sa÷lamakla, c) Bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak, atıklarını tesislerinde geçici olarak depolaması durumunda izin almakla, *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 384 ______ d) Üretti÷i atıklarla ilgili kayıt tutmakla, uluslararası kabul görmüú sstandartlara uygun ambalajlama ve etiketleme yapmakla, e) EK-5 ve EK-6'da yer alıp EK-7'de belirtilen özellikleri içermedi÷i öne sürülen atıklar için bu atıkların tehlikeli olmadı÷ını Bakanlı÷a ispat etmekle, f) Atı÷ın niteli÷inin belirlenmesi için yapılan harcamaları karúılamakla, g) EK-8'de yer alan atık beyan formunu her yıl doldurmak, Bakanlı÷a göndermek ve Bakanlı÷ın verece÷i atık tanımlama kodunu kullanmakla, h) Atık yönetimi ile ilgili faaliyette bulunmak için bakanlıktan atık tanımlama kodu almakla, i) Atık depolanması veya bertarafının tesis dıúında yapılması durumunda; EK-9 A-B'deki bilgileri içeren taúıma formunu doldurmak ve öngörülen prosedüre uymakla, j) Atık taúımacılı÷ında mevcut uluslararası standartlara uymakla, k) Atı÷ı bertaraf tesisinin kabul etmemesi durumunda taúıyıcıyı baúka bir tesise göndermekle veya taúıyıcının atı÷ı geri getirmesini ve bertarafını sa÷lamakla, l) Atıklarını bu Yönetmelikteki esaslara uygun olarak kendi imkanları ile veya kurulmuú atık bertaraf tesisinde gerekli harcamaları karúılayarak veya belediyelerle ya da gerçek ve tüzel kiúilerle kurulacak ortak atık bertaraf tesislerinde bertaraf etmek veya ettirmekle, m) Atıkların fabrika sınırları içinde tesis ve binalardan uzakta beton saha üzerine yerleútirilmiú uluslararası kabul görmüú standartlara uygun konteynerler içerisinde geçici olarak muhafaza etmekle, konteynerlerin üzerinde "Tehlikeli Atık" ibaresine yer vermekle, depolanan maddenin miktarını ve depolama tarihini konteynerler üzerinde belirtmekle, konteynerlerin hasar görmesi durumunda atıkları, aynı özellikleri taúıyan baúka bir konteynere aktarmakla, konteynerlerin devamlı kapalı kalmasını sa÷lamakla, Ayda 1000 kg'a kadar atık üreten üretici biriktirilen atık miktarı 6000 Kg'ı geçmemek kaydı ile Valilikten izin almaksızın atıklarını arazisinde en fazla 180 gün geçici depolayabilir. Bu durumda herhangi bir tehlike halinde arazide önlem alabilmek için en az bir kiúiyi görevlendirmekle ve bu kiúinin, adını, telefonunu valili÷e bildirmekle yükümlüdür. Tehlikeli Atıkların Taúınması Madde 11 - Atıkların taúınması bu iú için lisans almıú kiúi ve kuruluúlarca taúınan atı÷ın özelli÷ine uygun araçlarla yapılır. Aynı araçta aynı kap içinde taúınacak atı÷ın katalog (kod) numarası aynı olmak zorundadır. Atık Taúıyıcılarının Lisans Alma Zorunlulu÷u Madde 13- Atık taúımak isteyen gerçek ve tüzel kiúiler taúımak istedikleri atı÷ın çeúidini, hangi özellikte ve ne miktarda oldu÷unu, ne çeúit bir araçla taúıyacaklarını belgelemek ve nakil iúleminde kullanılan aracın bu iúe uygunlu÷unu bilimsel kuruluúlar veya valili÷in uygun görece÷i di÷er kuruluúlardan aldı÷ı belge ve dokümanlarla birlikte, valili÷e baúvurmak zorundadır. Lisans, baúvuran firmaya ve araca verilir. Lisans alan firma EK-4’de yer alan tehlikeli atık iúaretlerini araçlarında kullanmak zorundadır. Bu hükümler her türlü taúıt (kara, deniz, hava ve demiryolu) için geçerlidir. Bu lisans devredilemez. 3 yıl için geçerlidir ve bu süre sonunda yenilenmesi gerekir. Lisans alan ancak taúımacılıkta öngörülen standartlara uymayan firmaların lisansları valilikçe iptal edilir. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 385 ______ Atıkların Tesis øçinde Taúınması Madde 21- Katı veya sıvı haldeki atıklar için atı÷ın ve iúletmenin özelli÷ine göre uygun konteynır ve taúıma úekilleri iúletmeler tarafından belirlenir. Kapların üzerine atı÷ın çeúidi, kayna÷ı, miktarı ve depolama tarihi ile ilgili bilgiler açık olarak yazılır. Tesis øçinde Alınacak Güvenlik Önlemleri Madde 22- øúleme tabi tutulacak veya geçici olarak depolanacak atıklar, özel yerlerde kap veya hazneler içinde; uygulanacak fiziksel, kimyasal, biyolojik iúlemler ve yakma iúlemlerine göre ayrı ayrı ve birbiri ile kimyasal reaksiyona girmeyecek úekilde atık kod numarasına göre depolanır. Ara depo veya iúleme tesislerinin bekletme haznelerinin çürümelere ve aúınmalara dayanıklı olması ve gerekli emniyet ve kontrol sistemlerini ihtiva etmesi zorunludur. Atık Kabulü Madde 34- Depo tesisinde uygun bir kayıt tutma, laboratuvar, veri toplama, iúletme ünitesi bulunur. Sahaya atık getiren bütün araçların taúıma formları ve atıklarının analiz sertifikaları, gerekti÷inde yeniden analiz yapılarak atık kod numaralarına göre kontrol edilir. Hangi atı÷ın hangi hücreye depolanaca÷ı atık taúıma formlarının üzerine yazılır. Kayıt belgelerine atık niteli÷i de iúlenir. øZMøR KENTø øÇøN DEöERLENDøRME øzmir’de bu konuda yeterli envanter çalıúması ülke genelinde oldu÷u gibi henüz yapılamamıútır. Yo÷un sanayi kenti olan øzmir baúta Alia÷a Demir Çelik tesisleri, Petrol rafinerisi ve Petkim gibi kimyasal atı÷ı yo÷un üreten ve yılda milyon tonun üzerinde atık üreten tesislerdir. Ayrıca bölgedeki Gemi söküm tesisleri halen baúlıca ilgi oda÷ıdır. Kent civarında Kemalpaúa ve Torbalı bölgesi Organize sanayi bölgesi niteli÷inde olmalarına ra÷men AOSB gibi yo÷un üretim sonucu çevresel olarak en büyük risk bölgeleridir. Bu düzenli sanayi tesislerinde bile net TZA miktarı resmi olarak belirlenmedi÷i gibi bertaraf edilen miktarlar yukarıda da belirtti÷imiz gibi çok azdır. Öte yandan kentsel katı atık yönetim modeli geliúmiú ülke standartlarından çok uzaktadır. Bu úekilde katı atı÷ı yeterli bertaraf edemeyen bir kentte TZA bertarafından bahsetmek anlamlı de÷ildir. Benzeri bir husus Kentsel Atıksu Arıtma Tesislerinden kaynaklanan milyonlarca tonluk arıtma çamurları baúlıca sorundur. ølimizde sadece katı formda olan TZA konuúulmasına ra÷men bu miktarlara henüz sıvı ve gaz formlar dahil edilmemiútir. SONUÇ VE ÖNERøLER Öncelikle yasaların etkinli÷i sa÷lanıp denetim ve düzenleme çalıúmaları yapılmalıdır. Çevre Mühendisli÷i Bilimi açısından TZA bertarafında depolama ve yakma kavramları ve uygulamaları en son olarak düúünülmelidir. Çünkü her iki yöntemde sorunu çözemez. Bu nedenle ilk olarak TEHLøKELø ATIK KøRLøLøöøNøN AZALTILMASI gerekir. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 386 ______ Atık Azaltımı: Ço÷u tehlikeli ve zararlı madde problemi erken dönemlerde atık indirgeme ve atık azaltımı ile önlenebilir. Atık azaltımı arıtma iúlemlerini de içerir. Kaynaklar atıkla mücadeleyi 4R ile tanımlar: • Reduction: Atıkların Azaltımı • Reuse: Atıkların Tekrar Kullanımı • Recovery: Atıkların Geri Kazanımı • Recycle: Atıkların Geri Dönüúümü Atıkların Azaltımında Öncelik Sırası; Atık azaltımında çeúitli yollar vardır. Bu; kaynak kullanımının azaltılması, atık ayırımı ve atık miktarının azaltılmasıdır. Bazı atıklar tekrar kullanılabilir ve geri dönüútürülebilir. En etkili çalıúma ise üretim iúlemlerinde dikkatli kontrolü sa÷lamak üzere atık azaltım merkezlerinin kurulması, atıkların incelenmesi ve üretimin her basama÷ında atık azaltımının sa÷lanmasıdır. Atık azaltımı üretim prosesi dizayn edilirken göz önünde tutulursa daha ekonomik olur. Çevre koruma konusunda 1970'lerde baúlayan çözüm arayıúları daha çok kirlili÷in önlenmesi temeline dayanıyordu. Bu ilkeye dayanılarak geliútirilen teknolojiler, kirleticilerin havaya, suya ya da topra÷a salınmadan önce azaltılmasını öngörüyordu. Ancak bunlar, üretim sonrasında ve ürünün ömrünü tamamlamasından sonra baúvurulan teknolojilerdi. Bu nedenle de yüksek enerji ve malzemeye gereksinim duyan, görece daha düúük verimli teknolojilerdir. Ayrıca, mevcut üretim sistemlerinin de÷iútirilmesinde ve iyileútirilmesinde pek etkili olamamıúlardır. 1980'lerin baúında "çevre yönetimi" yaklaúımı birçok firma tarafından benimsendi. Bu firmalar, etkinliklerini çevre ve enerji performanslarını artıracak biçimde yeniden tasarlamıúlardır. 1980'lerin ortalarına gelindi÷indeyse bir baúka yaklaúım gündeme geldi: Endüstriyel ekoloji. Bu yaklaúım, endüstriyel sistemlerdeki madde ve enerji akıúını, akıúın çevre üzerindeki etkilerini, teknoloji ve uygulamalarının bu akıú üzerindeki et kilerini anlama ya çalıúır. Bunun yanı sıra endüstriyel ekoloji üretim aúamalarını inceleyerek atıkların girdi olarak geri döndürülmesini, ürünün çevresel etkileri de düúünülerek yeniden tasarlanmasını kapsar. 1990'ların baúında bu yaklaúımlara toplam kalite yaklaúımı da eklendi. Çevre e÷itimi, ölçümleri ve yönetim stratejilerinin belirlenmesinde firmaların ve tüketicilerin ortak tavır takınmaları bu yaklaúımda temeldir. Toplam kalite yaklaúımı, atıkların azaltılması, enerji verimlili÷i ve malzemelerin yeniden kullanılması ve geri kazanımı alanlarında yeni olanaklar yaratmayı içerir. ùimdilerdeyse bu yaklaúımlara bir yenisi eklendi: Temiz üretim. Endüstriyel üretim sistemleri, ürünün hammaddesine, taúınma ve iúlenme için enerjiye, suya ve havaya gereksinim duyar. Günümüz üretim sistemlerinde, genellikle geri dönüúümsüz ya da "beúikten mezara" diye adlandırılan, zararlı maddeler ve kısıtlı kaynaklar çok büyük ölçüde kullanılır. Örne÷in; 40-50 yıl öncesine kadar ahúap bir masanın ömrü yüz yıl kadardı. Ahúap masa veya benzeri bir malzeme, kullanılma ömrünü tamamladı÷ında ya baúka bir amaçla kullanılır ya da parçalanıp yakılırdı. Bugünse, alüminyum kutular gibi tek kullanımlık ürünlerin ömürleri yalnızca birkaç haftadır. Bu, hem hammaddenin hem de enerjinin boúa harcanması anlamına gelir. Ayrıca bu teneke kutular ömürleri sona erdi÷inde de bazı sorunlar yaratır. Bu tür maddelerin geri dönüúüm iúlemlerinden geçirilip tekrar kullanılabilir hale getirilmeleri de gerçekte bir çözüm de÷ildir. Çünkü bu maddelerin merkezi geri dönüúüm ünitelerine taúınması enerji sarfiyatını gerektirdi÷i gibi, kutuların üstünün tekrar kaplanması için kullanılan maddeler de do÷aya zarar verebilir ve sonunda birçok toksik atık açı÷a çıkarabilir. Bu durumda, yeniden kullanım, tüketim sonrası açı÷a çıkan zehirli atıkların idaresi *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 387 ______ ya da aúırı tüketim konusunda bir çözüm sayılmaz. Bir üretim veya sürecin tüm boyutları ile ele alınması gerekir. Üretilen ürünün sürekli geliútirilmesi iúleminde, prosesi, ambalajlamayı, satıú-da÷ıtım hizmetlerini, tüketicinin kullanımını ve nihai bertarafını düúünerek hazırlık ve üretim yapmak gerekir. Bu kavrama yaúam döngüsü (Life cycle assessement) adını vermekteyiz. Önceleri bu kavramı kısmen karúılayan beúikten-mezara kavramı bu gün için yetersiz kalmaktadır. Daha az atık üretimi için aúa÷ıdaki hususları dikkate almakta yarar vardır; - Evde ve endüstride akıllı atık yönetim sürecini uygulamak - Daha az tehlikeli maddelerin kullanılması - Geri dönüúüm ve tekrar kullanım - øúlem modifikasyonları - Bertaraf 1992'de Rio de Janerio'da yapılan Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda benimsenen eylem programı Gündem 21 'de sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleúmesi için yapılması gerekenler arasında temiz üretim de yerini almıútır. Ayrıca Avrupa Toplulu÷u 5. Çevre Eylem Programı'nda, OECD'nin temiz üretim ve atıkların en aza indirilmesi için benimsedi÷i yaklaúımlarda, ABD'nin Ulusal Çevre Teknolojileri Stratejisi'nde sürdürülebilir çevre ve toplum için temiz üretim ilkelerinin benimsenmesinin ve bir an önce uygulanmaya geçilmesinin zorunlu oldu÷u konusunda görüú birlikleri vardır. Çevre yönetiminde 1970-1980 dönemlerinde üretim sürecinde yasalar, boru-sonu kontrolü (end-of-pipe control) ve çevre-sa÷lık-güvenlik kavramları 1990’lardan itibaren yerini kirlili÷in önlenmesi, yaúam-döngüsü (life-cycle approach) ve çok fonksiyonlu entegrasyon kavram ve yaptırımlarına terk etmektedir. Depolanan maddeler ve materyaller içeriklerindeki tehlikeli maddelerin incelenmesi ve bazı durumlarda tehlikeli maddelerin oluúumunun engellenmesine çalıúılmalıdır. Bu amaçla üretici tarafından Material Safety Data Sheeets (MSDS) çok kullanıúlıdır. Tehlikeli ve zararlı maddelerin indirgenmesine örnek olarak; mürekkepteki kadminyumun çıkartılması, boya banyolarında kromun kullanılmaması bunun yerine su bazlı kimyasalların boya ve yapıútırıcı sanayisinde kullanılması verilebilir. Atık azaltımında mümkünse geri dönüúüm ve tekrar kullanım atı÷ın oluútu÷u yerde sa÷lanmalıdır. Geri dönüútürülebilen maddelerin iúlenmesi onların tekrar kullanılmasını sa÷lar. Metaller atık iúleme çözeltilerinden ayrıútırılır ve iúletmelerde geri dönüútürülür, boyama proseslerinde kullanılmak üzere çözeltiler elde edilir ve çözeltiler distile edilerek veya çözelti buharları yo÷unlaútırılarak geri dönüútürülür. Atıkların Azaltımında Geri Dönüúüm Atıkları geri kazandırabilmek için úu 4 baúlık altıda çalıúmalar yapılabilir. Bunlar : • Atıkları aynı ürünü elde etmek için kullanmak • Atıkları farklı bir ürünün hammaddesi olarak kullanmak • Kirlilikle mücadele ve atıkların muhtemel tehlikelerini giderme • Enerji dönüúümü Geri dönüúüm, atık maddenin kimyasal yapısını bozmadıysa direk olarak hammadde gibi kullanılabilir. Atık madde farklı bir endüstri alanında kullanılmak üzere farklı bir maddenin *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 388 ______ üretiminde iúlenebilir. Bazı atık ürünler ise di÷er atıkların tehlikelerini gidermede veya kirlilikle mücadelede örne÷in atık haldeki kireç iúlenerek atık asitleri nötrleútirmede kullanılabilir. Atıkların iúlenebilirli÷i üzerinde çalıúırken enerji dönüúümü de göz önünde bulundurulmalı atık ürünlerin tek baúına enerji dönüúümü için yeterli olması gereklidir. Birçok çeúit atık genelde geri dönüútürülebilir ve bunların baúında metal ve metal bileúikleri vardır. Hidrolik ve ya÷lamada kullanılan ya÷lar gibi bazı organik maddelerin büyük bir miktarı geri dönüútürülerek elde edilir. Kimya ve petrol endüstrisinde katalizörler geri dönüútürülür. Bazı kimyasallar özelli÷ini kaybederse ve raf ömürlerini bitirirlerse geri dönüútürülebilirler. Metaller atık ya÷ların baúlıca içeri÷ini oluúturur. Alüminyum, krom ve metal parçaların ya÷la kaplanması sonucu ya÷a karıúır. Baryum ve çinkoda ya÷ın içinde yer alır. Kurúun motor ya÷ında kurúunlu benzin ile kontamine olur. Fakat bu durum kurúunlu benzinin yasaklanması ile azalmıútır. Arsenik ile kadmiyum kullanılmasına getirilen kısıtlamalarla bu materyallerde geri dönüútürülen ya÷da azalmıútır. KAYNAKLAR Manahan S. E., Hazardous Waste Chemistry, Lewis Publishers, Michigan, 2000 Haas C. N., Vamos R. J., Hazardous and Industrial Waste Treatment, Prentice-Hall Inc, New jersey, 1995 Buonicore A. J., Davis W. T., Air Pollution Enginnering Manual, 1990 Cooper C. D., Alley F. C., Air Pollution Control, Waveland Press Inc,Second Edition, 1994 Spinosa L., Vesilind P.A., Sludge into Biosolids, IWA Publishing, 2001 Toraman Ö. Y., Topal H., Katı Atık ve Arıtma Çamurlarının De÷erlendirilmesinde Alternatif Termal Teknolojiler ve uygulamaları, Gazi Üniversitesi Müh-Mim. Fak. Dergisi, Cilt 18, No1, 19-33, 2003 Blackman W. C., Basic Hazardous Waste Management, Lewis Publishers, Third Edition, 2001 Chang Ho Oh, Hazardous and Radioactive Waste Treatment Tecnologies Handbook, CRC Press, 2001 www.izaydas.gov.tr www.crwi.com.eu www.ces.ncsu.edu/depts/poulsci/techinfo/4fact25.html www.dnr.state.wi.us/org/caer/cea/publications/casestudy/co082.htm http://gem1.cive.4h.edu/content/cigmia98/poster03.html *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 389 ______ www.etc.com www.epa.gov/reports/452 B-02-001 Basic Hazardous Waste Management Electrodialysis and Reverse Osmosis Membrane Plants at Power Stations ( V.V. Slesarenko) (Desalination) Electrodialysis and Reverse Osmosis in Water Desalination ( H. Strathmann) Antimony Fact Sheet (U.S. Department of Interrior) SOLIDS NOTES 7, George G. Chase, The University of Akron Criteria for Sewage Works Design - Chemical/Physical Treatment APS Water Services Inc. (High Quality Water Purification Products Dangerous Substances in Wastes, Jürgen SCHMID, Andrea ELSER and Renate STROBEL, EPA, Ireland TREATMENT OF HAZARDOUS WASTE BY GENERATORS (Guidance Document), Hazardous Materials and Waste Management Division, Colorado Department of Public Health and Environment, Second Edition, April 2000 Disposal of Hazardous Household Wastes, Wilma Hammett Leachate management: leachate generation, collection, treatment and costs, U. Heyer and R. Stegmann Microbial and photolytic degradation of benzothiazoles in water and wastewater, orgelegte Dissertation von M.Sc. Hafida Kirouani-Harani Aus Algerien Environmental Biotech, Modified by Georgia Agricultural Education Curriculum June, 2002 Environmental Protection, Public Health and Human Rights, An Integrated Assessment A. Karim Ahmed, Ph.D. A Report Prepared for Science and Human Rights Program American Association for the Advancement of Science, April 2003 Treatment and Disposal Methods and Processes ROBERTS, P. V., ETAL. “ Evaluating Two Resistance Models For Air Stripping of Volatile Organic Contaminants in a Countercurrent, Packed Column. ” Environmental Science and Technology 19(2): 164-173 (1985). *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 390 ______ SHEINDORF, C., REBHUN, M., AND SHEINTUCH, M. “ A Freundlich Type Multicompenent Isotherm.” Journal of Colloid and Interface Science 79: 136 (1981). STAUDINGER, J., KNOCKE, W. R., AND RANDALL, C. W., “ Evaluatıng the Onda Mass Transfer Correlation for the design of Packed Column Air Stripping.” J. AWWA 82(1): 73-79 (1990). SUMMERS, R. S., AND ROBERTS, P. V. “ Rate of Humic Substance Uptake During Activated Carbon Adsorption” Journal of Environmental Engineering 113(6): 1333-49 (1987). TREYBAL, R. E. Liquid Extraction, 2nd ed. McGraw Hill, New York, (1963). U. S. EPA. Treability Manual: Volume III. Technologies for Control / Removal of Pollutants. U.S.EPA 600-8-80-042c (1980). YU, J., AND NERETNIEKS. I. “ Single Compenent and Multicomponent Adsorption Equilibria on Activated Carbon of Methylcyclohexane, Tolune and Isobutyl Methyl Ketone.” Industrial and Engineering Chemistry Research 29: 220-31 (1990). ZANDER, A. K., QIN, R., AND SEMMENS, M. J. “ Membrane / Oil Stripping of VOC’s from Water in Hollw Fiber Contactor.” Journal of Environmental Engineering 115(4): 768783 (1989). *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 391 ______ MERKEZø øÇME VE KULLANMA SUYU ARITMA SøSTEMLERøNDE UYGULANAN YÖNTEMLERøN DEöERLENDøRøLMESø: øZMøR ÖRNEöø Doç.Dr. Deniz DÖLGEN [email protected] Dr. Hasan SARPTAù [email protected] Prof.Dr. M.Necdet ALPASLAN [email protected] 1. GøRøù Son yıllarda, su ihtiyacının büyük kısmının karúılandı÷ı yeraltı su rezervlerinin giderek ihtiyacı karúılayamaz hale gelmesi, içme ve kullanma suyu temininde yüzeysel su (akarsular ve göller) kaynaklarından yararlanılmasını zorunlu hale getirmiútir. Ancak, uzun yıllar boyunca yüzeysel su kaynaklarının atıkları kabul eden birer alıcı ortam olarak kullanılması sonucunda birçok akarsu havzasında su kalitesi bozulmuútur (TÜSøAD, 2008). Bu nedenle, yüzeysel suların içme ve kullanma suyu ihtiyacı için kullanılması durumda hemen daima arıtma iúlemlerinden geçirilmesi gerekmektedir. Günümüz itibariyle özellikle büyük kentler baúta olmak üzere, birçok yerleúimde yüzeysel sular içme ve kullanma suyu amacıyla tüketime sunulmakta, ancak sunum öncesi mutlaka içme suyu arıtma tesislerinden geçirilerek suyun kalitesi istenilen niteli÷e getirilmektedir. Öte yandan, son zamanlarda bir taraftan ilgili yasa ve yönetmeliklerin sıkılaútırılması, di÷er taraftan yeraltı sularının kalitesinin bozulması sonucunda yüzeysel suların yanı sıra yeraltı sularının da arıtılarak úebekeye verilmesi ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Türkiye østatistik Kurumu (TÜøK)’nun verilerine göre (Belediye øçme ve Kullanma Suyu Temel Gösterge Sonuçları); ülkemizde içme ve kullanma suyu arıtma tesisi (øSAT) ile hizmet verilen belediye sayısı son yıllarda artıú göstermiútir. øSAT ile hizmet verilen belediye sayısı 2001 yılında 236 iken, 2006 yılında 413 olmuútur. Belediye øçme ve Kullanma Suyu Temel Gösterge Sonuçları özellikle 2002 yılından sonra, içme suyu arıtma tesisi ile hizmet verilen nüfusun toplam belediye nüfusuna oranında kayda de÷er bir artıú görüldü÷ünü ortaya koymakta; 2006 yılına gelindi÷inde toplam belediye nüfusunun yarısına øSAT ile hizmet verildi÷i belirtilmektedir (www.tuik.gov.tr). Türkiye’de içme ve kullanma suyu arıtımında kullanılan arıtma tesisleri “fiziksel”, “konvansiyonel” ve “ileri – geliúmiú” olarak sınıflandırmaktadır (Çevre Durum Raporu, 2007). TUøK Belediye øçme ve Kullanma Suyu Temel Gösterge Sonuçları da bu gruplandırmaya göre de÷erlendirmektedir. Yapılan gruplandırmada fiziksel arıtma ile sadece klorlama veya do÷rudan filtrasyon ve klorlama kastedilmektedir. Ancak, yapılan sınıflandırmadaki klorlama iúleminin “fiziksel” bir iúlem olup olmadı÷ı tartıúılabilecek bir husustur. Konvansiyonel arıtma kapsamında havalandırma (gerekti÷inde), kimyasal arıtma (pıhtılaútırma/yumaklaútırma/çökeltim), filtrasyon, dezenfeksiyon (klor ile) iúlemleri ele alınmaktadır. øleri arıtma iúlemleri konvansiyonel arıtmayı takiben oksidasyon (ozonlama veya kimyasal), adsorpsiyon (aktif karbon), iyon de÷iúimi (resin), membran sistemlerin bir veya daha fazlası olarak açıklanmaktadır (Çevre Durum Raporu, 2007). Mevcut verilere göre arıtma tesislerinde yılda toplam 2.426.639.000 m3 su arıtılmaktadır (http://www.tuik.gov.tr). Arıtılan suyun önemli bir kısmı (yaklaúık %97) konvansiyonel tesislerde (toplam 68 adet) iúlem görmekte, yaklaúık %2.6’lık kısmı sadece fiziksel iúlemlerden geçirilmektedir. Ülkemizde fiziksel arıtma tesisi sayısı 69 olup, bu tesislerde yılda toplam 63.528.000 m3 su arıtılmaktadır. øleri arıtma uygulanan tesis sayısı ise *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 392 ______ henüz çok az (2 adet) olup iúletmeye geçtiklerinde yılda 675.000 m3 su iúlem görecektir. Ancak, son zamanlarda ileri arıtma amacıyla kullanılan tesislerin sayısında artıú oldu÷u görülmektedir. Örne÷in, Kırıkkale’de sülfat, sertlik, klorür ve di÷er organik maddelerin giderimi amacıyla ters ozmos sisteminin bulundu÷u bir ileri arıtma tesisi kurulmuútur. øzmir ve Manisa (Soma) øllerinde yeraltı suyundaki arseni÷in arıtımına yönelik tesislerin ihaleleri yapılarak inúaatına baúlanmıútır. Giderek sıkılaútırılan standartların yanı sıra özellikle insan kaynaklı (antropojenik) etkiler ile su kalitesindeki bozunma sonucunda önümüzdeki yıllarda bu gibi tesislerin sayısında artıú olması beklenebilir. Sunulan bildiride genel olarak kentsel yerleúimlerde kullanılan konvansiyonel içme suyu arıtma tesislerinde uygulanan arıtma yöntemleri hakkında bilgi verilerek, geliúen ihtiyaçlar do÷rultusunda gündeme gelen teknolojiler irdelenmiútir. øzmir kenti içme suyu arıtma tesisleri tanıtılarak mevcut sistemleri dikkate alarak yapılabilecek iyileútirmeler tartıúılmıútır. 2. KONVANSøYONEL øÇME VE KULLANMA SUYU ARITMA TESøSLERøNDE UYGULANAN YÖNTEMLER Konvansiyonel su arıtma yöntemleri insan ve çevre sa÷lı÷ı bakımından risk oluúturan kimyasal ve mikrobiyolojik kirliliklerin giderilmesinde uzun zamandır kullanılmaktadır. Yukarıda de÷inildi÷i gibi konvansiyonel arıtma sistemlerinde havalandırma (oksijen içeri÷i düúükse), çökeltim (yüzeysel su kaynaklarından do÷rudan su alınıyorsa), kimyasal arıtma (pıhtılaútırma/yumaklaútırma/çökeltim), filtrasyon, dezenfeksiyon (genellikle klorlama) iúlemleri uygulanmaktadır. Ayrıca, sertli÷in çok yüksek oldu÷u yerlerde yumuúatma; demir ve mangan içeri÷inin yüksek oldu÷u durumlarda demir ve mangan giderimi iúlemleri yapılmaktadır. Türkiye’de uygulanan içme ve kullanma suyu arıtma teknolojileri genellikle benzerdir; havalandırma, pıhtılaútırma, yumaklaútırma, çökeltim, kum filtrasyonu ve dezenfeksiyon ünitelerini içermektedir. Son yıllarda, bunlara birincil (ön) dezenfeksiyon amacıyla ozon, ileri arıtma amacıyla aktif karbon adsorpsiyonu, ters ozmosun eklendi÷i görülmektedir. Konvansiyonel arıtma tesisleri genellikle yüzeysel su kaynaklarının kullanılması durumunda teúkil edilmekte olup, kaynak veya kuyu sularının kullanıldı÷ı bölgelerde ise su sadece klorlama iúlemini takiben úebekeye verilmektedir. Bu bölümde içme ve kullanma suyu amacıyla uygulamaları sıklıkla görülen bazı arıtma yöntemleri (kimyasal arıtma, filtrasyon ve dezenfeksiyon) tanıtılarak olumlu/olumsuz yönleri hakkında bilgi verilmektedir. Kimyasal Arıtma Kimyasal arıtma süreçleri genel olarak kimyasal madde ilavesi gerektiren tüm yöntemleri kapsamaktadır. Nötralizasyon (pH ayarlama), pıhtılaútırma/yumaklaútırma, kimyasal oksidasyon/redüksiyon ve dezenfeksiyon bu kapsamda ele alınabilir. Sunulan bildiride, kimyasal arıtma yöntemleri arasından pıhtılaútırma/yumaklaútırma üzerinde durulmuú; dezenfeksiyon yöntemi kimyasal maddelerin yanı sıra fiziksel iúlemler (UV) de dikkate *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 393 ______ alınarak açıklanmıú olması nedeniyle kimyasal arıtma baúlı÷ının dıúında tutularak tanıtılmıútır. Pıhtılaútırma/yumaklaútırma/çökeltim süreçleri; i) kolloidal ve kısmen askıda halde bulunan maddelerin uzaklaútırılması, ii) inorganik ve organik kirliliklerin giderimi, iii) renk giderimi, iv) tat ve koku oluúturan maddelerin uzaklaútırılması, v) patojen organizmaların kontrolü, vi) alg ve plankton giderimi, vii) sertlik giderimi gibi amaçlarla uygulanmaktadır. Pıhtılaútırma (koagülasyon) sürecinde taneciklerin (kolloid) bir araya gelmesini engelleyen elektriksel yüklerin ortadan kaldırılması amacıyla suya ters yüklü iyonlar eklenir ve bu úekilde taneciklerin itme etkisi azaltılarak birleúmesi sa÷lanır. Yumaklaútırma (flokülasyon) iúlemi ile bir araya gelen taneciklerin flok (yumak) oluúturarak daha iri ve çökelebilir forma sahip olması mümkün olur. Yumaklaútırmanın ardından çökeltim veya flotasyon iúlemleri ile katısıvı ayırımı gerçekleúir. Pıhtılaútırma ve yumaklaútırma iúlemlerinde çeúitli koagülantlar, koagülant yardımcıları ve polielektrolitler kullanılmaktadır. De÷erli÷i yüksek pozitif iyonlar (demir ve alüminyum tuzları gibi) koagülasyon iúleminde daha etkin bulunmakta, bu nedenle kullanımı tercih edilmektedir. Tablo 1’de içme suyu arıtımında kimyasal arıtma süreçlerinde kullanılan kimyasallar listelenmektedir. Gere÷inden fazla miktarda kimyasal kullanılması (örne÷in demir ve alüminyum) durumunda renk de÷iúimi ve borularda birikme gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Literatürde demir tuzlarının kullanılması halinde arıtılmıú sudaki demir konsantrasyonunun 0.3 mg/L’nin üzerinde olması; alüminyum konsantrasyonunun ise 0.2 mg/L’den büyük olması halinde belirtilen sorunların ortaya çıkabilece÷ine dikkat çekilmektedir (WHO, 2004). Ayrıca, kimyasal kullanımı iúletme maliyetlerini de etkileyebilmektedir. Bu nedenlerle kimyasal arıtma uygulamalarında ham suyun özelliklerine göre en uygun dozun ve iúletme özelliklerinin tespit edilmesi (jar testi) önemli olmaktadır. Tablo 1. øçme Suyu Arıtımında Kullanılan Kimyasallar Koagülant Alüminyum sülfat [Al2(SO4)3] Demirklorür (FeCl3) Demirsülfat [Fe2(SO4)3] Alüminyum klorhidrat [AlCl(OH)3] Poli alüminyum klorür [Aln(OH)mCl (3n-m) ] Poli alüminyum silikasülfat [Na12(AlO2)(SiO2)12xH2O] Sodyum aluminat (NaAlO2) Koagülasyon yardımcısı Kalsiyum oksit (CaO) Poliakrilamid (C3H5NO)n Sodyum silikat (Na2SiO3) pH ayarlama Hidroklorik asit (HCl) Sülfürik asit (H2SO4) Sodyum hidroksit (NaOH) Sodyum karbonat (Na2CO3) Sodyum bikarbonat (NaHCO3) Kireç [Ca(OH)2] Sodyum silikat (Na2SiO3) Koagülasyon ve flokülasyon iúleminin ardından oluúan yumakların uzaklaútırılması gereklidir. Bu amaçla ço÷unlukla çökeltim havuzları kullanılmaktadır. Çökelme türü ve arıtma tesisindeki kullanım amacına göre yatay veya düúey akıúlı, dikdörtgen, kare veya dairesel planlı çökeltim havuzları tasarlanabilir. Kimyasal (floklu) arıtma amacıyla ço÷u zaman derin havuzlarda düúey akıú uygulanmasıyla daha iyi sonuçlar elde edilebilmektedir. Derinli÷in yüksek oldu÷u havuzlarda, suyun yukarı çıkıú hızının kademeli olarak azalması *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 394 ______ sonucunda tabandan belli bir yükseklikte sabit bir çamur tabakası oluúur. Flok konsantrasyonunun çok yüksek oldu÷u bu tabaka küçük çaptaki katı maddeler için adeta bir filtre görevi görür. Çamur tabakasından geçen arıtılmıú su ise üst kısımdaki kanallar vasıtasıyla toplanıp ana toplama kanalına boúalır. Çamur tabakası belirli bir yo÷unlu÷a geldi÷inde çamur konilerinde biriken çamur tahliye edilir. Yukarı akıúlı çamur battaniyesi (upflow sludge blanket) olarak isimlendirilen bu sistemlerin son yıllarda uygulamalarının arttı÷ı görülmektedir. Ülkemizde østanbul Büyük Çekmece ve økitelli øSAT’ nin yanı sıra Urfa, Eskiúehir, Ankara, Konya, øzmit øSAT’ nde de bu úekil çökeltim iúlemi uygulanmaktadır. Çamur yataklı çökeltim havuzlarında (durultucu) yumak oluúumu iúleminin çamur yata÷ı içinde de devam etmesi, havuz hacimlerinin küçük olmasının getirdi÷i daha düúük maliyet (kompakt sistem), yatay akıúlı sistemlere göre daha yüksek yüzeysel hidrolik yüklemelerde verimle iúletilebilmesi gibi üstünlükleri oldu÷u ifade edilmektedir (www.degremont.com). 1954 yılında Degramont firması tarafından patenti alınan Pulsatör teknolojisi bu sistemlerin tipik bir örne÷idir ve çok sayıda yerleúimde uygulanmaktadır (Bakınız ùekil 1). Pulsatörde ham su kimyasal madde ilavesini takiben cazibeyle vakum bölmesine geçer. Vakum bölmesinde pompa ile hava emilerek su seviyesinin yükselmesi sa÷lanır. Daha sonra zaman ayarlayıcısıyla kontrol edilen vana açılarak bölme atmosfere açık hale getirilir. Böylece bölmedeki suyun çökeltim havuzu tabanında yer alan delikli boru vasıtasıyla havuza verilmesi mümkün olur. Bu iúlemin uygun otomasyon sistemiyle ayarlanması ile aralıklı olarak suyun verilmesi sa÷lanır. Ham suyun aralıklı olarak (kısa sürede ve yüksek hızla) verilip ardından daha uzun süreyle sakin koúulların teminiyle çamur tabakası askıda tutulur, her su veriliúinde de karıúım sa÷lanarak yumak oluúumu desteklenir. Çamur battaniyesinin üst seviyesi çamurun belli aralıklarla atılmasıyla kontrol edilirken, arıtılmıú su yukarıda yer alan deliklerden savaklanmak suretiyle alınır. øzmir Tahtalı, østanbul Emirli-Ömerli øSAT’ nde örnekleri görülen sistemlerin çamur sıyırma düzene÷inin bulunmaması, vakum pompası dıúında önemli bir mekanik ekipmana gerek duyulmaması, yo÷un çamur elde edilmesi sonucu çamur hacminin azalması, yüksek verimli olması, düúük alan ihtiyacı, ekonomik olması baúlıca üstün özellikleridir. Bunlara karúın kalifiye iúletmeci gereksinimi, iúletmeye alma aúamasında çamur battaniyesinin oluúması için zamana ihtiyaç olması gibi dezavantajları oldu÷u da belirtilmektedir. Hızlı karıútırma/yumaklaútırma ve çökeltim iúlemlerinin tek bir ünitede yapıldı÷ı di÷er kompakt sistemler dekantörlerdir. ùekil 2’de tipik görünüúü sunulan bu sistemlerde ham su ilk olarak koagülant eklemesinin yapıldı÷ı bölüme, ardından flokülasyon bölümüne geçer. Çamur geri devrinin gerçekleúti÷i bu tip durultucularda karıútırma, yumaklaútırma ve çöktürme havuzlarının bir arada olması nedeniyle yatırım maliyeti düúüktür. Ancak, askıda katı madde içeri÷inin düúük oldu÷u durumlarda sistem performansının yetersiz kalabilece÷i belirtilmektedir. Ülkemizde bu sistemlerin østanbul Ka÷ıthane, Elmalı ve Osmaniye-Ömerli øSAT’nde uygulamaları bulunmaktadır. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 395 ______ ùekil 1. Yukarı Akıúlı Çamur Battaniyesi Tipindeki Durultucular Ayrıca, içme ve kullanma suyu arıtımında ülkemizde uygulamaları görülmemekle birlikte, çözünmüú hava flotasyonu (DAF) yöntemi kimyasal arıtma sürecinde çökeltim iúlemine alternatif olarak kullanılabilmektedir. DAF ünitesinin filtrasyon öncesinde kullanımının filtrelerdeki iúletme sorunlarını azalttı÷ı, özellikle alg, renk ve hafif malzemelerin sudan uzaklaútırılmasında etkili olabilece÷i ifade edilmektedir. Suda bulanıklı÷a neden olan nispeten a÷ır partiküllerin bulunması halinde ise kullanımı uygun bulunmamaktadır. Prosesin baúında flok oluúunun sa÷lanması için demir veya alüminyum tuzları, polimer kullanılmaktadır. Flokülasyon sonrasında su (tamamı veya bir bölümü) önce basınçlandırılmakta (genellikle Rashing halkalarının bulundu÷u basınçlandırma kabı içerisinde) ve havanın yüksek oranda çözünür hale gelmesi sa÷lanmaktadır. Sonrasında flotasyon (yüzdürme) havuzunda basınç kaldırılmakta (atmosfer úartlarına dönülmekte) ve böylelikle açı÷a çıkan hava kabarcıklarına tutunan yumaklar yukarıya do÷ru taúınmaktadır. Yüzeye çıkan yumaklar ise yüzeyden sıyırmak suretiyle uzaklaútırılmaktadır. ùekil 2. Dekantör ùematik Gösterimi *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 396 ______ Filtrasyon øçme suyu arıtımındaki en eski ve en çok kullanılan yöntemlerden birisi filtrasyondur. Filtrasyon iúlemi konvansiyonel içme suyu arıtımının olmazsa olmaz ünitelerinden biri olup, arıtma mekanizması sudaki safsızlıkların filtre malzemesi arasındaki boúluklarda tutulmasıdır. Filtrasyon sırasında süzme, çökeltim, adsorpsiyon, yumaklaúma ve biyolojik süreçler etkili olmaktadır. Bu mekanizmaların sonucunda suda askıda halde bulunan katı maddelerin, bulanıklı÷ın, organik bileúiklerin, kil, silt, demir ve mangan gibi inorganik maddelerin ve patojen mikroorganizmaların uzaklaútırılması sa÷lanmaktadır. Filtreler genellikle suyun geçiú hızına ba÷lı olarak (yüzeysel hidrolik yük veya filtrasyon hızı) yavaú kum filtreleri (YKF), hızlı kum filtreleri (HKF), basınçlı filtreler (BF) úeklinde gruplandırılabilir. Ayrıca batık filtre, kuru filtre veya aúa÷ı akıúlı-yukarı akıúlı filtreler gibi uygulamalar da görülebilmektedir. Kentsel içme suyu arıtma tesislerinde, daha yaygın olarak YKF (düúük debiler – nüfuslar için) veya HKF kullanılmaktadır. Basınçlı filtreler ise alan tasarrufu avantajı nedeniyle genellikle sanayi tesislerindeki su hazırlama ünitelerinde tercih edilmektedir. Yavaú kum filtreleri (YKF) 1900’lerden bu zamana de÷in pek çok kentte kullanılmıútır. Denenmiúli÷i, güvenilirli÷i yüksek olan YKF, özellikle sudan kaynaklanan hastalıkların kontrolünde (Giardia ve Cryptosporidium, bakteri ve virüsler) etkin olarak kullanılır. Bu özelliklerine karúın, çok büyük alan gereksinimi oldu÷u için kullanım alanı kısıtlıdır. YKF’lerinde dane çapı oldukça küçük filtre malzemesi kullanılır (0.2-0.6 mm) ve dolayısıyla su filtre ortamından çok düúük hızlarda geçer (<1 m/saat). Filtrasyon iúlemi esas olarak üst tabakada gerçekleúir. Bu nedenle YKF tıkandı÷ında temizlenmesi için üstten ince bir kum tabakası sıyrılır ve atılır. Temizleme sıklı÷ı gelen suyun özelliklerine göre hafta veya ay(lar) mertebesindedir. Gerek baúlangıçta, gerek temizleme sonrası YKF’nin devreye alınmasında uzun olgunlaúma süreleri (günler, hatta haftalar) gerektirmesi baúlıca olumsuz özelliklerindendir. YKF’ne filtrasyon sürecinde mikroorganizmaların arıtma sürecine katkısı olmasından dolayı klorlu su verilmesi uygun olmaz. Bu nedenle filtrasyon iúleminden sonra klorlama yapılması gerekir. Ayrıca, bulanıklı÷ın düúük oldu÷u renk, alg gibi kirliliklerin suda bulunmadı÷ı koúullarda uygulanması tercih edilir. Aksi takdirde YKF’nin önüne HKF konmak suretiyle son ünite olarak kullanılması görülebilen uygulamalardandır. Hızlı kum filtreleri ise (HKF) en yaygın kullanılan filtrasyon üniteleridir. Nispeten iri granüler malzemenin (0.8-1.2 mm) kullanıldı÷ı HKF’nde filtrasyon hızı 5-20 m/saat arasında de÷iúmektedir. Bu nedenle alan ihtiyacı YKF’ne oranla daha az, dolayısıyla kullanımı yaygın ünitelerdir. Ancak, mekanik ekipman ihtiyacı fazla olup, iúletimi daha karmaúıktır. Ham su içindeki safsızlıklar filtre tabakasının derinliklerine kadar girerek tutulur (yaklaúık yatak kalınlı÷ının üçte biri). Dolayısıyla YKF’nde oldu÷u gibi sıyırma mekanizmasıyla temizlenmesi söz konusu olmadı÷ından temizleme iúlemi tabandan hava (bazen) ve su vermek suretiyle geri yıkama úeklinde yapılır. Temizleme zamanını genellikte tıkanma mertebesi, daha teknik bir ifadeyle fitre içindeki basınç durumu belirler. Temizleme sıklı÷ı ham suyun özelliklerine ba÷lı olmakla beraber, genellikle saatler veya gün mertebesindedir. Ayrıca, temizleme iúlemini takiben birkaç dakika içinde devreye alınabilmesi önemli bir avantajıdır. HKF uygulamalarında, geri yıkama suyu için bir rezerv hacim oluúturulması ve daha sonra geri yıkama suyunun uzaklaútırılmasına yönelik arıtma sistemlerinin teúkili gerekmektedir. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 397 ______ HKF genellikle pıhtılaútırma/yumaklaútırma ve çökeltim süreçlerini takiben kullanılmaktadırlar. Koagülant etkisiyle destabilize olmuú partiküller filtre malzemesinde daha kolay tutulur. Bazı durumlarda koagülasyon ve flokülasyon ünitelerini takiben çökeltim yerine do÷rudan filtrelerin kullanılması tercih edilmekte; bazen de kimyasal arıtma iúlemi yapılmaksızın filtrasyon (do÷rudan filtrasyon) uygulanabilmektedir. Uygulamada konvansiyonel filtrelerin (HKF) yanı sıra çok katmanlı filtrelere de rastlanabilmektedir. Çok katmanlı filtreler de÷iúik boyutlardaki farklı filtre malzemelerinin bir arada kullanıldı÷ı ünitelerdir. Aúa÷ı do÷ru filtre malzemesinin büyüklü÷ü yani çapı azalır, buna karúın yo÷unlu÷u artar. Ço÷unlukla kum malzeme antrasit ve garnet ile birlikte kullanılır. Kumun üstünde daha hafif ancak iri olan antrasit yerleútirilir. Kumun altına ise daha düúük çaplı ancak daha a÷ır olan garnet konur. øúletme sırasında daha büyük partiküler safsızlıklar filtrenin üst tabakalarında, küçükler ise alt tabakalarda tutulur. Bu úekilde, filtrenin iúletme süresi uzar, çıkıú suyu kalitesi daha iyileúir. Tıkanma ve geri yıkamayı takiben, yo÷unlu÷a ba÷lı olarak iri filtre malzeme üst tabakalarda, küçük olanlar ise alta tabakalarda kalarak filtre yata÷ında baúlangıçta teúkil edilen derecelendirme korunmuú olur. Filtrasyon iúlemleri partiküler veya bulanıklı÷a neden olan safsızlıklarının giderilmesi yanı sıra, ham su içindeki demir, mangan, arsenik, vb. maddelerin uzaklaútırılmasında da kullanılmaktadır. Örne÷in arsenik giderimi için oksidasyon süreçlerini takiben arsenatın (As V) tutulması amacıyla klasik tip filtrelerin yerine bazı adsorban maddelerin (örne÷in yeúilkum-greensand) filtre malzemesi olarak kullanıldı÷ı sistemler görülebilmektedir. Demir ve mangan gideriminde ise oksidasyon sürecinin devamının sa÷lanması ve tamamlanması için kuru filtreler kullanılır. Bu tür filtrelerde filtre yata÷ı su içinde de÷ildir. Filtreye üst kısımdan su verilirken, filtre tabakası içine do÷al veya mekanik olarak alt kısımdan hava giriúi sa÷lanarak hava-su arasında sürekli gaz transferi sa÷lanır. Dezenfeksiyon Dezenfeksiyon, su içinde insan sa÷lı÷ına zararlı olabilecek hastalık yapıcı (patojen) mikroorganizmaların yok edilmesi iúlemidir. Dezenfeksiyon iúlemi ile mikroorganizmaların hücre zarında tahribat yapılarak permeabilitesinde ve enzim aktivitesinde de÷iúim olması sa÷lanır. Hücre aktivitasyonundaki bozunma organizmaların ço÷almasını engelleyerek ortadan yok olmasına neden olur. Ayrıca, kullanılan dezenfektanlar organik maddenin parçalanmasına neden olup, besin maddesi eksikli÷i yaratarak yok olmayı destekler. Dezenfeksiyon amacıyla uygulanabilecek yöntemler arasında i) Fiziksel yöntemler (Isı, UV, güneú ıúı÷ı, elektromanyetik, ses), ii) Kimyasal yöntemler (Klor ve bileúikleri, halojenler, ozon, permanganat, fenolik bileúikler, hidrojen peroksit, alkali ve asitler, vb.), iii) Mekanik yöntemler (Eleme, çökeltim, vb.) sayılabilir. Tablo 2’de øçme suyu arıtımında kullanılan bazı dezenfeksiyon yöntemlerin olumlu/olumsuz yönleri özetlenmektedir. UV radyasyonu pratik olarak içme ve kullanma suyu amacıyla uygulanabilecek fiziksel bir yöntemdir. UV radyasyon görünür ıúından kısa, X ıúınından uzun dalga boyuna sahip (yaklaúık 10-400 nm) bir elektromanyetik radyasyondur. UV radyasyonda düúük basınçlı UV lambaları kullanılır, tipik dalga boyu 54 nm’dir. UV lambalarda, cam bir tüp içindeki düúük basınçlı cıva buharı içinden geçen elektrik akımı sayesinde UV ıúık üretilir. Orta basınçlı lambalar 180-1370 nm dalga boyu aralı÷ında radyasyon yayar, dezenfeksiyon amaçlı *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 398 ______ kullanılabilir, fakat yaygın de÷ildirler. Pulsed UV (PUV) lambaları, düzenli aralarla atım tarzında (pulsing), yüksek yo÷unlukta çeúitli dalga boylarında UV yayan cıvasız flaú lambalarıdır. Bu lambalar yüksek enerjili atımlar (pulse) yayarak, mikroorganizmanın ısınmasına, böylelikle hücrenin parçalanmasına neden olur. Bu yöntemin, uygun kullanıldı÷ında mikroorganizma sporlarını ve organik bileúikleri 6 log azalttı÷ı raporlanmaktadır (Özkütük, N., 2007). Ancak, UV performansı UV úiddeti, temas süresi, dezenfekte edilecek suyun özelliklerinden etkilenmektedir. UV úiddeti UV lambasının özelliklerinden, sudaki maddelerin lamba üzerinde tortu oluúturma özelli÷inden ve reaktör biçiminden etkilenir. Uygun olmayan reaktör biçimleri kısa döngülere neden olarak temas süresini etkiler. Bunlara ek olarak, UV sisteminin performansı suyun özelliklerinden çok etkilenir. Suda bulunan bazı kirlilikler UV ıúı÷ını absorplayarak reaktördeki UV yo÷unlu÷u azaltabilir. Benzer olarak, askıda katı maddelerin bulunması sadece UV ıúı÷ını absorplaması bakımından de÷il mikroorganizmaları UV ile temastan koruması nedeniyle de önemlidir. Bu olumsuz etkilerden korunabilmek için suda askıda katı maddenin 20 mg/l veya altı olmasını önerilmektedir (White, 1986). Tablo 2. øçme Suyu Arıtımında Kullanılan Dezenfeksiyon Yöntemlerinin Olumlu/Olumsuz Yönleri (http://www.dwaf.gov.za/iwqs/report.html) Dezenfeksiyon Yöntemi Klor Olumlu Yönler Olumsuz Yönler - Çok etkili olması - Kalıntı dezenfektan sa÷laması - Genelde uygun fiyatlarla temin edilebilmesi - Düúük elektrik ihtiyacı - Bakteri gideriminin yanı sıra demir gideriminde de etkili olması - Uzun temas süresi (30 dak) - Suda bulunabilen safsızlıklardan (bulanıklık vb.) etkilenmesi - Suya klor tadı verir - Düúük dozlarda Giardia cysts verimi düúük olması - Gaz klor kullanılması halinde güvenli biçimde depolanma ihtiyacı olması UV - Suyun tat ve kokusu de÷iúmez - Bakteri ve virüsleri kısa sürede öldürür - Yüksek kaliteli sular için iúletme ve bakımı basit - Nispeten yüksek maliyet - Yüksek elektrik ihtiyacı - Kalıntı dezenfektan kalmaması, son dezenfeksiyon için kimyasal gerekmesi - Yüzeysel sularda ön arıtma ihtiyacı - Sık temizlenmeli ve lamba her yıl de÷iútirilmelidir Ozon - Çok etkili ve güçlü dezenfektan - Nispeten yüksek maliyet - Giardia ve Cryptosporidium karúı - Yerinde üretim neticesinde daha kompleks iúletim ve bakım etkili - Son dezenfeksiyon için ilave kimyasal gereksinimi *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 399 ______ Kimyasal dezenfeksiyon içme ve kullanma suyu arıtımında yo÷un olarak kullanılan bir yöntemdir. En yaygın kullanılan dezenfektanlar klor bileúikleri ve ozondur. Tablo 2’de belirtildi÷i üzere ozon çok güçlü dezenfektandır. Ancak suda kalıntı dezenfektan bırakmaması nedeniyle genellikle klor ile birlikte uygulanmaktadır. Bu tür uygulamalarda tesis baúında ön dezenfeksiyon ünitesinde ozon dozlanarak dezenfeksiyon yapılmakta, arıtma sonrası úebekede olabilecek kirlenmelere karúın da kalıcı dezenfeksiyon amacıyla klor verilmektedir. Böylelikle, klorun organik bileúiklerle reaksiyona girerek kansorojen oldu÷u belirtilen çeúitli bileúikleri oluúturma olasılı÷ı en aza indirilmektedir. Her ne kadar dezenfeksiyon yan ürünlerinin ortaya koyaca÷ı sa÷lık riskleri yetersiz dezenfeksiyon iúleminden kaynaklanabilecek risklerle karúılaútırıldı÷ında düúük olsa da, dezenfeksiyon yan ürünlerinin kontrolüne yönelik önlemler alınması gündemdir. Çünkü son yıllarda klor kullanılması durumunda organik bileúiklerle reaksiyona girerek yan ürünler oluúturması (DBPs) riskine dikkat çekilmektedir. Bu nedenle, ilk aúamada ozon kullanılması tercih edilmektedir. østanbul Elmalı ve Kâ÷ıthane içme suyu arıtma tesislerinde yapılan yeni uygulamalarda birincil dezenfeksiyon amacıyla ozon, son aúamada ise klor ile dezenfeksiyon uygulanmaktadır. Öte yandan, son dönemlerde Giardia ve Cryptosporidium suyla geçen önemli paraziter patojenler haline gelmiútir. Düúük dozda dahi hastalık yapabilmeleri, kistlerinin ortamda kirlilik oluúturabilecek yo÷unlukta bulunabilmesi, klorlama iúlemine karúı dirençli olmaları gibi nedenlerle sudan uzaklaútırılması için ilave iúlemlere gerek duyulmaktadır. Cryptosporidium ookist ve Giardia kistleri gibi paraziter etkenlerin ortamdan uzaklaútırılmasında kimyasal koagülasyon/flokülasyon/çökeltim, filtrasyon gibi yöntemleri kullanılmaktadır. Fiziksel ve kimyasal iúlemlerin uygulanması Cryptosporidium ookist ve Giardia kistlerinde 4-logaritmalık bir inaktivasyon sa÷layabilmektedir ancak bu yeterli gelmeyebilmektedir (Nieminski, 1997). Son yıllarda, hem Giardia, hem de Cryptosporidium kistlerinin kimyasal inaktivasyonunda ozonun oldukça etkin bulundu÷una iliúkin çalıúmalar görülmektedir (Köksal, 2005). Ozonun klordioksit veya monokloraminlerle birlikte kullanılmasının verimli sonuçlar ortaya koydu÷u belirtilmektedir. Dridger ve arkadaúları yalnızca monokloraminle dezenfeksiyonda elde edilen inaktivasyon oranıyla kıyaslandı÷ında, ozon ile ön iúlem gören suların daha sonra monokloraminle muamelesi sonucu inaktivasyon oranının 20°C’de 5 kat ve 1°C’de 22 kat daha hızlı oldu÷unu rapor etmiúlerdir (Ardıç, 2005). Yukarıda belirtilen ihtiyaçlardan hareketle son yıllarda dezenfeksiyon iúlemi birincil ve son dezenfeksiyon olmak üzere iki úekilde yapılmaktadır. Birincil dezenfeksiyonda UV, O3, ClO2 kullanılır ve amacı Cryptosporidium ve Giardia inaktivasyonudur. Son dezenfeksiyon ise yan ürün oluúumunu minimize ederek úebekede olabilecek mikrobiyolojik kirlenmenin kontrolünü sa÷lamak amacıyla arıtma tesisinin sonunda uygulanmaktadır. Son dezenfeksiyon amacıyla ise gaz klor (Cl2), monokloramin bileúikleri (NH2Cl) ve klordioksit (ClO2) kullanılmaktadır. 3. øZMøR KENTø øÇME SUYU ARITMA SøSTEMLERøNøN øRDELENMESø øzmir kenti su ihtiyacı temelde kuzeydeki yeraltı ve güneydeki yüzeysel su kaynaklarından karúılanmaktadır. øzmir ili sınırları içinde su ihtiyacını karúılamak üzere kullanılan yeraltı suyu kaynakları Sarıkız, Göksu, Menemen, Çavuúköy, Halkapınar, Çamdibi ve Pınarbaúı kuyularıdır. Kuzey su kaynaklarından alınan sular iletim sistemi ile Halkapınar Deposuna (55.000m3) gelmekte ve klor ile dezenfeksiyon iúleminden sonra úehir úebekesine verilmektedir. Kentin güney kesiminin su ihtiyacı ise yüzeysel su kaynaklarından *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 400 ______ karúılanmaktadır. Tahtalı Barajı (Tahtalı deresi) ve Balçova Barajı’ndan (Ilıca deresi) alınan yüzeysel sular içme suyu standartlarına uygun hale getirilmek amacıyla arıtma tesislerinde iúlem görmektedir. Menderes ølçesi Görece Beldesinin hemen güneyinde bulunan Tahtalı (Görece) øSAT 520.000 m3/gün kapasiteli olup; havalandırma, hızlı karıútırma (koagülasyon), durultucu, hızlı kum filtreleri, klor ile dezenfeksiyon ve çamur bertaraf ünitelerinden (pres filtre) oluúmaktadır. 1250 kW kurulu güce sahip arıtma tesisi her biri 260.000 m³/gün kapasiteli olan 2 ayrı hattan oluúmaktadır. Tesisin ilk ünitesi kaskat úeklindeki havalandırıcılardır. Kaskat havalandırıcı dört basamaktan (düúü yüksekli÷i 42.5 cm) oluúan, çift taraflı tasarlanmıú, 20 m uzunlu÷undadır. Havalandırma ünitesinin çıkıúında klor dozlaması (ön klorlama) yapılmaktadır. Ön klorlama iúleminden sonra pıhtılaútırma/yumaklaútırma ünitesine gelen suya, demir üç klorür ve polielektrolit dozlanmaktadır. Burada gerekti÷inde mangan giderimi için potasyum permanganat eklenebilmektedir. Çökeltim iúlemi yukarı akıúlı çamur tabakası olarak tanımlanan sisteme göre tasarlanmıútır. Çökeltimden çıkan su hızlı kum filtrelerinden geçmektedir. Filtrelerde geri yıkama iúlemi PLC kontrollü kumanda sistemi ile otomatik olarak yapılmaktadır. Geri yıkama suyu kum tutucudan geçerek toplama tankına gelir ve buradan seviye kontrollü dalgıç pompalar vasıtasıyla sistemin baúına döndürülür. Filtrelenen su, son dezenfeksiyon iúleminin ardından úebekeye verilmek üzere depoya iletilmektedir. Çıkıúta gerekli hallerde kostik soda ile pH ayarı gerçekleútirilmektedir. Durultuculardan alınan çamur, yo÷unlaútırma (polieletrolit ve kireç eklenir) ve susuzlaútırma (pres filtre) iúlemlerinden geçirildikten sonra %35 katı madde oranına sahip kek haline getirilerek Harmandalı Düzenli Depolama alanında bertaraf edilir. Ön ve son klorlama iúlemlerinde gaz klor kullanmakta olup klor binasında her biri 1 tonluk toplam 70 adet tank bulunmaktadır. Klor gazı, klorinatörlerde (her biri 40 kg/saat olan 8 adet) dozajı ayarlanarak ve enjektörler vasıtasıyla basınçlı suyun yarattı÷ı vakum etkisiyle ön ve son klorlama noktalarına ulaútırılır. Ancak, øZSU yetkililerinden ön dezenfeksiyon amacıyla klor yerine ozon kullanılmasına iliúkin çalıúmaların baúlatıldı÷ına iliúkin bilgiler alınmaktadır. Balçova Arıtma Tesisi’nin kapasitesi 70.000 m3/gün olup, havalandırma, ön klorlama, hızlı kum filtrasyonu ve son klorlama ünitelerinden oluúmaktadır. Havalandırma iúlemi 7 basamaklı (75 cm düúü yüksekli÷i) uzunlu÷u 50 m olan bir kaskat ile gerçekleútirilmektedir. Havalandırma ünitesinin hemen çıkıúında klor dozlaması (ön klorlama) yapılmaktadır. Havalandırılmıú ve ön klorlaması yapılmıú su hızlı kum filtrelerine gelmektedir. Filtrelerde geri yıkama iúlemi manuel (el ile) olarak yapılmakta olup geri yıkama suyu dereye tahliye edilmektedir. Filtrelerden sonra úehir úebekesine verilmeden son klorlamaya (gaz klor ile) tabi tutulur ve depoya iletilir. 4. SONUÇLAR VE DEöERLENDøRME Ülkemizde içme ve kullanma suyu amacıyla kaynak ve kuyu suları (~%54) ile yüzeysel su (akarsu, göl-gölet) kaynakları (~%46) kullanılmaktadır. Genellikle yüzeysel su kaynaklarının arıtımı amacıyla tesis edilmiú olan arıtma tesisleri havalandırma, pıhtılaútırma, yumaklaútırma, çökeltim, filtrasyon ve dezenfeksiyon gibi ünitelerden oluúmaktadır. Mevcut uygulamalara bakıldı÷ında havalandırma amacıyla iúletimi basit, enerji tüketimi olmayan kaskat tipindeki havalandırıcıların kullanıldı÷ı görülmektedir. Kimyasal arıtma amacıyla pıhtılaútırma-yumaklaútırma-çökeltim iúlemlerinin uygulanmaktadır. Bazı tesislerde üç *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 401 ______ iúlemin tek bir havuzda gerçekleútirildi÷i kompakt sistemler (dekantör) tercih edilmekte; bazılarında ise hızlı karıútırma iúleminin (boruda veya ayrı bir havuzda) ayrı, yavaú karıútırma ve çökeltim iúlemlerinin birlikte gerçekleútirildi÷i (yukarı akıúlı çamur tabakası) sistemler kullanılmaktadır. Arıtma tesislerinin ço÷unda filtrasyon amacıyla hızlı kum filtrelerinin kullanıldı÷ı söylenebilir. Dezenfeksiyon iúlemi ön ve son klorlama olmak üzere iki aúamada yapılmaktadır. Dezenfektan olarak yaygın biçimde gaz klor tercih edilmektedir. Ancak, son dönemlerde bazı tesislerde ön klorlamanın ozon ile yapılmasına iliúkin uygulamaların baúlatılmıú oldu÷u görülmektedir. Ancak, burada ham su özellikleri dikkate alınmalı, bromlu yan ürünler (bromat, bromlu organik bileúikler) veya halojenik olmayan yan ürünlerin (aldehit, keton vb.) oluúumu kontrol edilmelidir. Ön dezenfeksiyon amacıyla ozon kullanılması durumunda úebeke sisteminde suyun kirlenmesinin kontrolü amacıyla bakiye klor kalacak miktarda klor dozlaması (son dezenfeksiyon) yapılmalıdır. Son yıllarda, su kaynaklarının antropojenik kaynaklar tarafından olumsuz yönde etkilenmesi farklı parametrelerin gündeme gelmesine neden olmuútur (örne÷in pestisitler, organoklorlu insektisitler, herbisitler, fenolik maddeler, arsenik, kadmiyum, kurúun, siyanür, vb.). Daha önce de de÷inildi÷i üzere konvansiyonel sistemler ile çevre ve insan sa÷lı÷ı bakımlarından zararlı etkileri belirlenen kirleticilerin etkin biçimde giderimi sa÷lanamamaktadır. Bu durumda ileri arıtma teknolojilerinin uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Artan arıtma ihtiyacını karúılamak üzere membran filtrasyon, ileri oksidasyon, adsorpsiyon, UV veya ozon ile dezenfeksiyon gibi yöntemlerin ön plana çıktı÷ı; bu yöntemlerin do÷al organik maddeler, sentetik organik bileúikler, inorganik kirleticiler ve bazı dirençli mikroorganizma türleri gibi pek çok kirletici için etkili bulundu÷u belirtilmektedir (Dölgen, 2007). Ülkemizde arıtılan suyun önemli bir kısmı konvansiyonel tesislerde iúlem görmektedir. øleri arıtma uygulanan tesis sayısı ise henüz çok az olmakla birlikte önümüzdeki yıllarda bu gibi tesislerin sayısında artıú olması mümkündür. Örne÷in, kısa zaman önce Kırıkkale’de sülfat, sertlik, klorür ve di÷er organik maddelerin giderimi amacıyla ters ozmoz sisteminin bulundu÷u bir ileri arıtma tesisi kurulmuútur. øzmir, Manisa (Soma), Ni÷de-Aksaray øllerinde yeraltı suyundaki arseni÷in arıtımına yönelik tesislerin ihaleleri yapılarak inúaatına baúlanmıútır. Bu noktada; yeni bir yatırım kararı almadan önce tasarıma esas sa÷lıklı (güvenilir) verilerin oluúturulması, kirlili÷in kayna÷ına iliúkin bilgi sahibi olunması gibi hususlara dikkat çekmekte yarar vardır. Kaynak özelliklerinden baúlayan, su özellikleri, miktarı, yatırım ve iúletme maliyeti, çıkan atı÷ın bertarafı, mevcut alt yapı vb. birçok faktör göz önüne alınarak çok yönlü de÷erlendirme yapılmak suretiyle daha sa÷lıklı karar alınması mümkündür. Ayrıca, uygulamaya geçilmeden önce, seçilen yöntemlerin performansının mutlaka pilot ölçekli çalıúmalar ile desteklenmesi önerilmektedir. KAYNAKLAR Ardıç,N. (2005): øçme sularında parazit ve di÷er patojenlere karúı dezenfeksiyon uygulamaları ve ara konaklarla mücadelede kullanılan kimyasallar. 5. Ulusal Sterilizasyon Dezenfeksiyon Kongresi – Kongre Kitapçı÷ı, s. 353-365. Dölgen, D., (2007): “Su arıtımında geliúen teknolojiler”, Çevre ve Mühendis, 28, s.67-73. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 402 ______ Köksal, F. (2005): Kaynak sularının Giardia ve Cryptosporidium yönünden incelenmesi. Türk Mikrobiyol Cem Derg 32:275-277 Nieminski, E. C. (1997): Removal of Cryptosporidium and Giardia through conventional water treatment and direct filtration. OH 45268 EPA/600/SR-97/025 July 1997 Özkütük, N., (2007): Ultraviyole lambalarının kullanımı, 5. Ulusal Sterilizasyon Dezenfeksiyon Kongresi, Bildiriler Kitabı, s.490-496. TÜSøAD (2008): Türkiye’de su yönetiminin durumu: Sorunlar ve öneriler (M.Necdet Alpaslan, Ayúegül Tanık, Deniz Dölgen). TÜSøAD Yayın no: T/2008-09/469, ISBN: 9789944-405-42-3. Türkiye Çevre Durum Raporu – TÇDR, (2007): T.C.Çevre ve Orman Bakanlı÷ı, Çevresel Etki De÷erlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlü÷ü, Çevre Envanteri Dairesi Baúkanlı÷ı, Ankara, 2007. US EPA (2007): Water & Health Series: Filtration Facts. White, G.C. (1986): Handbook of chlorination. Van Nostrand Reinhold Company, Inc., NewYork. WHO (2004): Guidelines for drinking-water quality, 3rd ed., World Health Organization, Geneva. http://www.degremont.com http://www.alomaliye.com/ekonomi/2008/belediye_su_2006.htm http://www.tuik.gov.tr http://www.dwaf.gov.za/iwqs/report.htm *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 403 ______ øZMøR VE EGE BÖLGESøNDE KENTSEL KATI ATIKLARIN YÖNETøMø ÜZERøNE BøR DEöERLENDøRME Yrd. Doç. Dr. Görkem AKINCI [email protected] GøRøù øzmir, Ege Bölgesinin en yüksek nüfusa sahip ili olmasının yanı sıra endüstriyel aktivitelerin yaygınlı÷ı ve bir liman kenti olması gibi özellikleri ile de ülkemiz için büyük önem taúıyan bir úehirdir. Geliúen bir úehirde bulunmanın pek çok avantajları olmakla birlikte özellikle bu úehre hizmet eden kurum ve kuruluúlara düúen yükümlülüklerin aynı oranda artması sebebi ile yönetim kademelerinde yaúanan pek çok zorluklar da söz konusudur. Sadece çevresel hizmet ve denetimler ele alındı÷ında bile farkı rahatlıkla görmek mümkündür. Endüstrisi geliúmemiú bir úehirde sanayilerde oluúan tehlikeli atıkları denetlemek çok kolaydır. Üstelik hava kirlili÷i kalitesini kolaylıkla koruyabilirsiniz. E÷er úehrinizde ikisi büyük tıp fakültelerine sahip 6 üniversite yoksa ne kampus atıklarını ne de tıbbi atıkları toplayıp gere÷ince uzaklaútırmak gibi bir sorumlulu÷unuz olur. ùehir nüfusu fazla olmadı÷ı için trafi÷i iúgal eden fazlaca sayıda çöp toplama aracına ihtiyaç duymazsınız ve kimse bu araçlardan úikâyet etmez. Evsel atık suları toplamak ve arıtmak içi gerek duyaca÷ınız sistem devasal ölçülerde olmak zorunda de÷ildir ve iúletme masrafları da düúüktür. øzmir úehrinde gerek Büyükúehir Belediyesi gerek Çevre ve Orman øl Müdürlü÷ü verdikleri hizmetler ve gerçekleútirdikleri denetimler bakımından küçük veya orta ölçekli bir ilde bulunmanın kolaylıklarından faydalanma úansına sahip de÷illerdir. Ege Bölgesi’nde yer alan di÷er iller nüfus olarak orta ölçekli iller kapsamına girmekte ve bölgedeki yaygın tarımsal faaliyetlere dayalı endüstriler ve di÷er endüstri dallarına ait atıkları bertaraf hususunda sıkıntılar yaúanmaktadır. Burada tarafımızca saptanan Ege Bölgesi ve øzmir úehri katı atıklarının bertaraf yöntemleri sırasında karúılaúılan problemler tartıúılacak ve olası çözüm yollarına ıúık tutulacaktır. KATI ATIK DEPOLAMA ALANLARI Türkiye’de belediyelerin katı atıklar konusunda karúılaútı÷ı en büyük sıkıntılardan biri yeni bir katı atık depolama alanı içi uygun yer seçimini gerçekleútirmektir. Son zamanlarda yeni yürürlü÷e konan veya yenilenen yasa ve yönetmeliklerin kaynaklarına ve ortaya çıkıú amacına bakacak olursak Avrupa ülkelerini ve bu ülkelerin katı atıkları bertaraf etmek için gerekli alanlardan en etkin biçimde tasarruf etmek amacıyla hareket ettiklerini görürüz. Hızlı kentleúme ve metropolleúme sürecinde karúılaúılan sorunları Türkiye’den daha önce yaúayan bu ülkelerin yaklaúımları hakikaten do÷rudur. Zira hızlı kentleúen bölgelerde katı atık *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 404 ______ depolama alanı belirlemek oldukça zordur. Bu sebeplerden dolayı ambalaj atıklarının kontrolü ve geri kazanımı ile biyolojik parçalanabilir atıkların minimizasyonunu hedefleyen ve bizde de karúılık bulan yasa ve yönetmelikler gündeme gelmiútir. Ancak ülkemizdeki úehirlerde halen birincil olarak tercih edilen katı atık bertaraf tesisi depolama alanlarıdır ve yakın gelecekte bunların sayılarında hızlı bir azalma gerçekleúmesi olasılı÷ı oldukça zayıftır. Her ne kadar bazı Avrupa ülkeleri önümüzdeki 20 yıl içinde gerçekleúmek üzere“sıfır atık” veya “sıfır depolama” gibi bazı hedefler belirlemiúlerse de gene kendilerinin itiraf ettikleri üzere onların da bu hedefi tamamen gerçekleme olasılı÷ı oldukça düúüktür. Bu durumda çöp depolama alanları ile yaúamakta oldu÷umuz sıkıntıları irdelemek ve çözümler üretmek gerekmektedir. Yaúanan iki ana sıkıntıdan ilki mevcut katı atık depolama alanlarından kaynaklanan úikâyetler ikincisi de yeni ve sorunsuz bir depolama alanı seçimini bir türlü gerçekleútirememektir. Öncelikle ilk sorun üzerinde duracak olursak bir fasit daire ile karúı karúıya oldu÷umuzu görürüz. Çöp depolama alanları Katı Atıkları Kontrolü Yönetmeli÷i’nde öngörüldü÷ü üzere en yakın yerleúim yerinden koku, atıkların da÷ılması, muhtemel gaz ve sızıntı suyu kaçaklarının zararının önlenmesi gibi sebeplerle belli bir mesafede kurulabilir. Bu mesafe aynı zamanda belediyeler için ekonomik bir taúıma uzaklı÷ında olmalıdır. Zemin geçirimsizli÷i, arazi özellikleri, kullanım durumu, di÷er kurumsal veya hizmet yapılarının arazi üzerindeki varlı÷ı gibi incelemelerden sonra belirlenen alan depolama alanı olarak kullanılmaya baúlandıktan kısa süre sonra arazi etrafında yapılaúmaların belirdi÷ini görürüz. Bertaraf hizmetinin gerekti÷i úekilde gerçekleúebilmesi için o bölgeye ulaútırılan yol, elektrik, su, kanalizasyon gibi hizmetler söz konusu alan çevresini yeni bir yerleúim oluúturmak için cazibe merkezi haline getirmiútir. ølk aúamada imar planı dıúında ve muhtemelen hazine arazisi üzerinde kuruldu÷u için yasaya aykırı olarak beliren bu yerleúimler muayyen zamanlarda verilen tavizlerle yasal hale dönüúmeye baúlar. Depolama alanı etrafında git gide yayılan ve yasallaúan yerleúimler ile artan nüfusları artık bu tesisten rahatsız olmaya baúlamıútır. Ancak belediyenin bu tesisi hemen terk etmek gibi bir niyeti yoktur, çünkü úikâyetlere direnmek ve kısmen gidermeye çalıúmak yeni bir alan bulmaktan gerçekten daha kolaydır. Böylece etrafındaki nüfus ve úikâyetler artarken tesis olabilecek en uzun süre hizmete devam etmeye devam eder. Böyle bir durumun tekrar gerçekleúmesinin önüne geçmek için ilk alınması gereken karar katı atık depolama alanları çevresinde yapılaúmaya kesinlikle izin verilmeyecek olması ve bu kararın tüm belediyeler tarafından hassasiyetle uygulanmasıdır. Bu kararın hemen ardından úikâyetlerin gerçekleúme sebeplerinin dikkate alınması gerekmektedir. Katı atık depolama alanlarının taban izolasyonu, sızıntı suyu toplama ve arıtma sistemleri, gaz toplama ve uzaklaútırma sistemleri ile günlük ara örtüleme topra÷ı kullanılmaksızın iúletilmesinin önüne geçilmelidir. Ülkemizde AB destekli projeler dıúında inúa edilen ve uygun úekilde hazırlanarak iúletilen depolama alanı sayısı yok denecek kadar azdır. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 405 ______ Yeni bir katı atık depolama alanı seçimi konusu belediyelerin bu alanda karúılaútıkları ikinci ve belki de en önemli sıkıntıdır. Yasa ve yönetmeliklerce belirtilen yer seçim kriterleri aslında ilk bakıúta oldukça basit görünmektedir. Bu kriterler belediyelerce üç veya daha fazla alternatif alanın belirlenmesini takiben devreye girmektedir. Ama sorunun baúladı÷ı nokta aslında alternatif alanların belirlenmesidir. Belediyeler ekonomik kaygıları da göz önüne alarak uygun taúıma mesafesinde, ulaúım ve inúaat açısından kolaylık sa÷layacak alanları önerme temayülündedir. Bu alanlar aynı zamanda en yakın yerleúim yerine yönetmeliklerde öngörülen mesafededir. Belirlenen alanların katı atık depolama alanı olarak kullanıma uygunlu÷u sayıca oldukça fazla kurum ve kuruluúa sorulur. Bunlardan bazıları úunlardır: Çevre Orman øl Müdürlü÷ü, Tarım øl Müdürlü÷ü, Devlet Su øúleri, Elektrik Da÷ıtım Kurumu, Maden Tetkik ve Arama Kurumu, øl Arkeoloji Müdürlü÷ü, øl Meteoroloji Müdürlü÷ü, Karayolları øl Müdürlü÷ü vd. Bu kuruluúların raporları do÷rultusunda alanlardan kullanıma en uygun olanı belirlenir, kapasiteye ba÷lı olarak ÇED/ön ÇED yapılarak olumlu bir netice alınması durumunda katı atık depolama alanının projelendirilmesi yapılır. Halkın katılımı toplantısına ça÷rı yapıldı÷ı sırada ya da yakın bir zamanda belirlenen sahaya yakın mesafede yaúamakta olan halk artık katı atık depolama alanından haberdar olmuútur. Bu noktada artık sorunlar baúlamaktadır. E÷er depolama alanı olarak seçilen alan, çevresinde yaúayan insanların ekonomik ve sosyal hayatları için önemli ise halk bu alana itiraz eder. øtirazlarına aldıkları cevaplar kendilerini tatmin etmezse yasal yollara baúvurarak arazinin kullanımını süreç tamamlanana kadar ve lehlerine sonuçlanması durumunda ise tamamen durdurabilir. Bu durum Belediye için 2 yıl ila 4 yıl arasında bir zaman kaybı demektir ve katı atık depolama söz konusu oldu÷unda bu durumun telafisi söz konusu de÷ildir. Bu tecrübeyi yaúamak istemeyen belediyeler için izlenmesi önerilen yol aúa÷ıda ifade edilmektedir: x Alternatif alanların belirlenmesinde sadece belediyedeki yönetici/úef pozisyonlarında yer alan elemanların de÷il, bunların yanı sıra mühendislerin de görüúlerinin alınması. x Depolama alanları yer seçimi için özel bir çalıúma grubu kurularak bu kurulda çevre mühendislerinin yanı sıra jeoloji, jeofizik, ziraat ve inúaat mühendislerinin, sosyologların ve ekonomistlerin yer almasını sa÷lamak. x Alternatif alanlar ve yakın çevresinde çalıúma grubu ile etüt yaparak olası menfi durumları önceden belirlenmesi. x Arazi durumunun soruldu÷u kamu kurum ve kuruluúlarının raporlarında yer alan riskleri ve uyarıları dikkate almak. x Katı atık depolama alanı projelendirilmesinde sadece yasa ve yönetmeliklerdeki sınır de÷erlere uyuldu÷unun de÷il, aynı zamanda bu alanların taban e÷imi, úev e÷imi, depolama hacmi ve benzeri teknik detayların da uluslar arası normlara uygun olarak tasarlanmasının gereklili÷ini bilmek ve projeyi denetlemek. x øzmir úehri baz alındı÷ında hızlı bir úekilde úehrin do÷u ve kuzey akslarına hizmet verebilecek en az iki yeni katı atık depolama alanı yerinin belirlenmesi ve iúletime alınması. x Sistemin en iyi úekilde iúleyebilmesi için gerekli araútırmaların yapılarak geri kazanılabilirleri ayrı biriktirme ve toplama sisteminin iúletmelerde ve evlerde zorunlu hale getirilmesi. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 406 ______ Böylelikle zaman ve emek alan depolama alanları yer seçimi periyodunun baúarılı bir úekilde sonuçlanması ve bu süreçte kötü sürprizlerle karúılaúılmaması mümkün olabilir. KOMPOSTLAMA TESøSLERø Bilindi÷i üzere øzmir kentinde iki adet kompostlama tesisi yer almaktadır. Baúlangıçta her biri günlük 150- 200 ton çöp iúlemek üzere tasarlanmıú olan bu tesisler zaman içinde çeúitli sebeplerle kapasite artırımına giderek günlük 500 ton çöp iúleyebilme kapasitesine yükselmiúlerdir. Ancak kentin katı atıklarının bertarafına katkıları oldukça düúüktür. Bunun çeúitli sebepleri vardır. Gerek Uzundere gerekse Menemen kompost tesisleri yabancı firmalar tarafından Avrupa tipi ve ambalaj atıkları ayrı toplanan ev tipi katı atıkların kompostlanması amacı ile geliútirilmiú, tip projeler olarak tasarlanmıú ve úehrimize satılmıúlardır. Ancak øzmir çöpü karıúık olarak biriktirilerek toplanmakta ve Avrupa tipi evsel katı atıktan büyük farklılıklar arz etmektedir. Bu farklılıkların en önemli iki tanesi atı÷ın su içeri÷inin oldukça yüksek olması ve bilhassa kıú aylarında yüksek oranda kül içermesidir. Bahsedilen farklar (bor içeri÷i, pH, a÷ır metaller gibi parametreler sebebi ile) hem ürün kalitesini bozmakta hem de kül ve fazla su içermeyen atı÷a göre seçilmiú mekanik aksam malzemesine hızlı bir úekilde zarar vermektedir. Böylelikle iúletmelerde sık sık tamiri pahalı arızalar ortaya çıkmaktadır. Tesisleri iúletmekte olan mühendisler bu sorunları gidermek amacıyla bazı mekanik aksamı devreden çıkarma yoluna gitmiúlerse de tek sorun su içeri÷i ve kül olmadı÷ı için sıkıntılar devam etmiútir. Tesise gelen atı÷ın tanecik büyüklü÷ü de tesis ekipmanı ile uyumsuz oldu÷u için kompostlama iúlemi efektif olarak gerçekleúememektedir. Kompostlanabilecek atıkların büyük bir oranı depolama sahasına gönderilmekte, nihai ürünün önemli bir kısmı çok ince taneli oldu÷u için Organik Gübreler yönetmeli÷ini sa÷layamamakta ve gene depolama alanına gönderilmektedir. Kompostlamak üzere ayrılan atıkta karbon miktarı gere÷inden çok az oldu÷u için kompostlama iúleminin tamamlanamaması da di÷er bir sorundur. Bu durumu gidermek için önce atı÷a arıtma çamuru ilavesi denenmiú anca bunun tek baúına bir faydası görülmedi÷i için son zamanlarda tarımsal atıklardan faydalanma yoluna gidilmiútir. Ancak bütün bu olumsuzlukların bir sonucu olarak tesise giren atı÷ın yarısından fazlası katı atık depolama alanına gönderilmekte ve depolama hacminden tasarruf sa÷lamak mümkün olmamaktadır. Atık özellikleri ile ilgili bu sorunlardan sonra ekonomik sorunlara da dikkat çekmek gerekir. Her iki tesis de elektrik giderlerinin fazla oldu÷u bir teknoloji ile tasarlandı÷ı için belediyenin giderleri sübvanse etmesi mümkün olamamıútır. Bu durum tesislerin geri kazanıma ayrılan kısımlarının kapasitesini geniúleterek çözülmeye çalıúılmıútır. Ancak ambalaj atıklarını ayrı biriktirme ve evlerden almaya yönelik bir toplama sistemi kullanılmadı÷ı için geri kazanılabilirlerin çok önemli bir kısmı sokak toplayıcılarınca konteynırlardan belediyeden önce alınmakta ve bu tesislerde ekonomik katkı sa÷layacak düzeyde bir geri kazanım sa÷lanamamaktadır. Tüm bu sorunlara ra÷men hala daha üretimine devam edilen kompost ise hemen hiç tanıtım yapılmadı÷ı ve üreticiye deneme mamulü verilmedi÷i için istenen düzeyde satıú *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 407 ______ sa÷lanamamaktadır. Bu iki tesisle ilgili olumlu tek úey olan do÷ru yer seçimi tanıtım eksikli÷i sebebi ile de÷erlendirilememektedir. Kompostlama tesisleri ile ilgili sorunların çözümü aúa÷ıdaki úekilde mümkün olabilir: x Bu tesislere atık gönderilen mahallelerde ayrı biriktirme ve kapıdan atık toplama sisteminin baúlatılması (kül- ambalaj- biyo-parçalanabilir atık) x Tesislerin geri kazanılabilir atıklara ait ünitelerini geliútirerek karıúık biriktirilen ambalaj atıklarının ayrılması ve satıúa hazırlanmasına hizmet edecek hale getirilmesi. x Tesislerin kompostalama sistemlerinin bir ön çalıúmayı takiben uygun malzeme seçimi ile basit ve ekonomik hale getirilmesi, depolama alanına gönderilen atık miktarının azaltılması. x Tesislerde oluúan ve yüksek kalorifik de÷ere sahip artıklardan yararlanabilecek termik yöntemlere baúvurmak x Tesislerin havalandırma ve sızıntı suyu toplama sistemlerinin yenilenmesi. x Kompostlaúmaya uygun su içeri÷i, C/N oranı gibi parametrelerin sa÷lanması için uygun ve ucuz katkı maddelerinin temini. x Ürün kalitesinin süreklili÷inin sa÷lanması ve bunun düzenli analizlerle belgelenmesi. x Medya organlarından faydalanarak iyi bir tanıtım, pazarlama ve belki de promosyon faaliyetleri ile ürün satıú sahasının geniúletilmesi ve buna paralel olarak satıú miktarının artırılması. SANAYø ATIKLARININ BERTARAFI Endüstri kaynaklı atıkların uzaklaútırılması ve bertarafında yaúanan soruların ilki úehirde bulunan sanayi bölgelerinin (AOSB kısmen hariç) yer seçiminde atık bertaraf tesislerine olan uzaklı÷ın yanı sıra tesis sayı ve kapasitesinin de göz önüne alınmamıú olmasıdır. Öte yandan, Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin evsel nitelikli arıtma çamurlarının ve katı atıklarının bertaraf edilebilece÷i Harmandalı depolama alanı yakınında kurulması planlanmıú bir durum da olabilir, øzmir Atıksu Arıtma Tesisi yakınında yer almasından kaynaklanan bir tesadüf de olabilir. Iúıkkent, Pınarbaúı, Kemalpaúa, Torbalı, Tire gibi ya úehrin eteklerinde oluúan yada etrafındaki ulaúımı hızlı kasabalar çevresinde yo÷unlaúan sanayiler için atık bertarafının nasıl yapılaca÷ı, sanayilerin hızla artarak atık türü ve miktarının da ço÷altması ile düúünülmeye baúlanmıútır. Evsel nitelikli atıklar için iúletmelerin ve atıklar konusunda hizmet ve geri kazanım faaliyetleri yürüten firmalarının çalıúmaları ile geçici çözümler üretilmeye çalıúılmaktadır. Ancak bilhassa øZAYDAù’ın kapasitesinin son yıllarda hızla dolmasına ba÷lı øzmir’den atık kabul edememesi ile tehlikeli sanayi atıklarının bertarafı bir anda çok büyük bir sorun olarak ortaya çıkmıútır. Burada sorunu daha da büyüten bir faktörü belirtmeden de geçmemek gerekmektedir. Arıtma çamurlarının su içeri÷inin %70 ve altına düúürülmesi sonrasında evsel katı atık depolama alanlarına kabul edilmesi do÷ru bir direktif olmakla beraber, Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeli÷i’nde atık bertaraf úekline karar vermede etkin olan EK 11-A da belirtilen kuru maddedeki Çözünebilir Organik Karbon ve Toplam Organik Karbon de÷erlerinin hızla düzeltilmesi gerekmektedir. Zira arıtma çamurlarının önemli bir kısmının tehlikeli atık olarak *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 408 ______ sınıflanmasına sebep olan bu parametrelere ait sınır de÷erler ev çöpünde karúılaútı÷ımız de÷erlerin oldukça altındadır. Evsel katı atık depolama alanlarına giden atık miktarının azaltılmasının titizlikle öngörüldü÷ü bu dönemde belirtilen sınır de÷erler her ne kadar AB’ye uyum politikamıza uygun görünse de çevre yönetimi öncelikleri ile sanayi geliúimi önceliklerini makul bir dengede tutmamız gerekti÷i de bir gerçektir. Burada sanayi atıklarının bertarafında yarar getirece÷i düúünülerek önerilen eylemler úunlardır: x øúletmelerde ambalaj atıklarının geri kazanımının yaygınlaútırılması için e÷itimler düzenlenmesi x øúletmelerde tehlikeli atıkların uygun úekilde ayrılması ve minimizasyonu için e÷itimler düzenlenmesi x Tehlikeli atıkların bertarafı için yetersiz kalan PETKøM yakma tesisinin yükünü hafifletmek için alternatif bir tehlikeli atık depolama ya da yakma tesisi kurmak. x Yakma tesisi öngörülmesi durumunda bu tesisi tehlikeli atıkları geri kazanım artıkları ve kompostlama tesislerinden artan yüksek kalorifik de÷ere sahip atıklarla beraber bertaraf edebilecek úekilde tasarlamak. SONUÇ Burada tıbbi atıkların bertarafı, atık pazarı, ticaret alanlarından kaynaklanan atıklar gibi noktalar üzerinde durmak kısıtlı yer ve zaman sebebi ile mümkün olmamıútır. Ancak sadece ele alınan konu baúlıkları altında bile yapılması gerekenler oldukça uzun bir liste oluúturmaktadır. Bu listenin üstesinden gelmek her ne kadar zor görünse de sorunların ortaya çıktı÷ı yerlerde çözüme yönelik bazı do÷al süreçler de geliúmeye baúlamaktadır. Örne÷in, sanayiler artık ambalajlar dıúındaki atıklarını da iúe yarar mamullere dönüútürmek gerekti÷ini fark etmiúlerdir. Bu farkındalı÷ın birincil sebebi taúıma ve bertaraf maliyetinden kaçınmak olsa da takdire úayandır. Çünkü bu yaklaúım atık de÷erlendirme alanında çalıúacak firmalara øzmir’de ihtiyaç duyulmaya baúlanması demektir ve çevre konusunda yerel teknolojiler geliútirmek ve bir pazar oluúturmak için en önemli adımdır. Bu adımın øzmir’de atıldı÷ını görebilmek gurur vericidir. *Bu Bildiri Çevre Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 409 ______ TARøHSEL KøMLøöø øLE DENøZ KENTø øZMøR VE DENøZEL YAPILAùMA Burak ACAR Gemi ønú. Yük. Müh. [email protected] GøRøù øzmir kenti, tarihsel kimli÷i ile bir liman kenti olmanın yanında denizci bir kent olma özelli÷ini de taúımaktadır. Birkaç nesil öncesine kadar øzmir kayıkları, balıkçı takaları ve limana gelen yük ve yolcu gemileri ile büyük bir hareketlilik ve canlılık yaúayan øzmir Körfezi, son yıllarda, birkaç adet körfez vapuru, alargada bekleyen birkaç tane yük gemisinin dıúında hiçbir hareketlilik yaúamamaktadır. Tüm sahil úeridinin beton yapılaúmaya açılması ve balıkçı barınaklarının, çekek yerlerinin, rıhtım ve iskelelerin de kaldırılmasıyla úehrin denize açılaca÷ı noktalar bir bir kapatılmıú ve denizle bütünleúmek sadece sahilde yürüyüú yapmaya indirgenmiútir. Kentlinin denize sandalını, teknesini, yelkenlisini indirece÷i; indirse bile ba÷layaca÷ı yer kalmamıútır. Oysa dünya genelinde, benzer co÷rafyaya sahip denizci kentlerde yelkenlileri, yatları, mega yatları, marinaları, su sporları merkezleri ve deniz müzeleri gibi sosyal tesisleriyle denizle bütünleúen kent ve kentle de bütünleúen deniz kompozisyonları görülmektedir. Tarihsel süreç içerisinde denizciliklerini geliútiren ülkelerin, dünyada öncü ülkeler oldukları görülmektedir. Eski zamanlarda denizcilikte ileri gitmek, ticaretin yanı sıra savaúlarda hâkimiyet sa÷layan kuvvetli donanmalar sayesinde gerçekleúmekteydi. Günümüzde savaúların yerini artık küreselleúen dünya ticaretinde rekabet gücünü elinde bulundurabilmek almıú bulunmaktadır. Bununla birlikte bacasız sanayi olarak da adlandırılan turizm; ülkeler için çok önemli bir gelir kapısı haline gelmiútir. Dünya üzerinde ticarî yüklerin yaklaúık % 90’ı deniz yolu ile taúınmaktadır ve bu ticaret do÷al olarak, gemilerin yanaúma ve yük elleçleme iúlemlerini gerçekleútirdikleri yerler olan limanların önemini artırmaktadır. Dolayısıyla imanlar, ülkelerin dünyaya açılma kapıları olup stratejik öneme sahip tesisleridir. Turizmin do÷aya en saygılı, beton yapılaúmaya gerek duymaksızın, do÷al güzelliklerin korundu÷u türlerinin baúında gelen deniz turizminde ise, marinalar, kruvaziyer gemi limanları ve tekne ba÷lama iskeleleri önem kazanmaktadır. øzmir de, tarihsel kimli÷iyle, yaklaúık 5000 seneden beri bir liman kenti olarak dünya denizcilik tarihinde oldukça büyük bir önem taúımaktadır. Zamanında dünya üzerindeki en büyük metropollerden bir olan Efes liman kentinin tarih sayfalarından silindi÷i süreç hatırlanacak olursa, denizcili÷in, kent ve ülke ekonomisi için önemi bir kez daha anlaúılabilir. Gelirlerinin tamamına yakınını limancılık faaliyetleri ile elde eden Efes kentinde M.Ö. 4.y.y.'da limanın dolması nedeni ile ticaret geriler. ømparator Hadrian limanı birkaç kez temizletir. Liman kuzeyden gelen Marnas Çayı ve Küçük Menderes Nehri’nin getirdi÷i alüvyonlarla dolar. Efes, denizden uzaklaúır ve gemilerin yanaútı÷ı liman yok olur. Zamanla úehir sakinleri kenti terk ederler ve Efes, tarihten silinir. Tarihsel süreç içinde bir baúka örnek olarak da eski Yunan’daki Atina kenti hatırlanabilir. ølk úehir planlamacısı Miletos’lu Hippodamos tarafından inúa edilen Pire Limanı’nın tarih içinde büyük önem kazanmasından *Bu Bildiri Gemi Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 410 ______ sonra; M.Ö. 500’ den birkaç on yıl önce nüfusu 10.000’i geçmeyen Atina’ da yaúayanların sayısı, M.Ö. 5. yüzyılın sonlarına do÷ru 100.000’e çıkmıútır. Nüfus artıúı, úehrin ticaret dolayısıyla zenginleúmesine paralellik göstermiútir. Pire limanı, günümüzde halen varlı÷ını korumakta olup Ege Denizi’ndeki en büyük liman olma özelli÷ini taúımaktadır. Benzer úekilde øzmir kenti de bir liman kenti ve denizci bir kent olarak varlı÷ını sürdürebilmiútir ve Efes kentinin yaúadı÷ı do÷al felaketin bir benzerinin øzmir’de yaúanması, Gediz Nehri’nin denize döküldü÷ü yatakların yönünün de÷iútirilmesi suretiyle engellenmiútir. Dünya üzerinde her yıl elde edilen ortalama 300 milyar Amerikan Dolar’lık deniz ticareti gelirinden, Yunanistan tek baúına yaklaúık 60 milyar Amerikan Dolar’lık bir pay almaktadır ve ülkedeki kiúi baúına düúen ulusal gelirin yarıya yakını denizcilik geliri ile elde edilmektedir. Türkiye’nin denizcilikten elde etti÷i gelir, 2,5 milyar Amerikan Doları civarındadır ve yüzde olarak payı % 1’in de altında olup yaklaúık % 0,8’dir. Limancılık faaliyetlerinin artması ve ulusal ticarî gemi filosunun gençleúerek büyümesi sayesinde, ülkemizin denizcilik gelirleri artırılabilir ve bu durum da, ekonomiye de olumlu katkılar sa÷lar. Limanların úehir içinde olmaması gerekti÷ini savunan çeúitli görüúler de son zamanlarda kamuoyunda sıkça yer almaktadır. Oysa dünya üzerinde önemli liman kentleri incelendi÷inde (Kobe, Hamburg, Antwerp, Pire, v.s ki øzmir de tarihten gelen özelli÷i ile bir liman kentidir) limanların kentin içinde yer aldıkları görülür. Adı geçen úehirlerdeki limanların, kentin di÷er yapıları ile ne derece entegre oldukları ve úehrin görüntüsünü bozmaksızın, denizi kirletmeksizin, sosyal alanları, deniz parkları, tersaneleri, marinaları ve su sporları merkezleri ile birlikte úehrin ve ülkelerinin sosyal yaúantısı ile ekonomisindeki yerlerinin önemi dikkâte alınmalıdır. Geliúmiú ülke limanları, yapılanmıú olan ihtisas terminallerinin sahip oldu÷u pazarlar nedeniyle kendi ülke ekonomilerine çok önemli maddi girdiler sa÷lamanın yanı sıra ülkede yeni teknolojilerin geliúmesine, denizcilik sektörünün güçlenmesine ve modern sanayiinin daha fazla büyümesine neden olmaktadırlar. Yerel yönetimlerin de otonom yönetim yapısının içinde yer aldı÷ı geliúmiú ülke limanları, belediyeler için de önemli bir maddî gelir sa÷lamaktadır. Örne÷in Rotterdam Limanı’nın sadece Rotterdam Belediyesine 1999 yılında kazancından ödedi÷i para 45.000.000 Amerikan Doları’dır. Sadece bir limandan elde edilen böyle bir gelirin bölgesel kalkınma ve ulusal ekonomiye nasıl bir güç verece÷i son derece açıktır. Türkiye’de de limanların idaresi için otonom bir model uygulanabilir ve bu idarî yapıda yerel yönetimler de yer alarak, kazanılan gelirden pay elde edebilir. Bir liman kenti olan øzmir için ça÷daú bir kıyı plânlaması yapılırken, ülkenin denizcilik ve ekonomik menfaatleri de göz önünde bulundurulmalı ve limanın, marinaların ve denizcilik faaliyetleri ile ilgili yapılaúmaların úehirle bütünleúmesi amaçlanmalıdır. Kıyı plânlaması sadece limanla ilgili tartıúmalara odaklanılan bir süreç olmamalıdır. Ça÷daú bir kıyı plânı hazırlanırken; denizcilik faaliyetlerinin yapıldı÷ı alanlar, marinalar, çekek yerleri, tekne imalât tesisleri, su sporları merkezleri, su parkları, sahil boyu gezinti alanları v.b. gibi kentliyi denizle buluúturan unsurlar da dikkate alınmalıdır. Dünya genelinde úu an için mevcut seyreden her iki yattan ancak bir tanesine hizmet verebilecek donanımlı ve ça÷daú marinalar bulunmaktadır. Dolayısı ile marinalar açısından *Bu Bildiri Gemi Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 411 ______ oldukça büyük bir açık bulunmaktadır. Marinalar için bu söz konusu ihtiyaç, Akdeniz havzası için çok daha büyüktür. Marinalar, seçim kriterleri itibarı ile do÷al korunaklı÷a sahip koy ve körfez gibi yerlere kurulmaktadır. Bunun yanında çevresel, do÷al ve tarihsel zenginlik, hava yolu ile ulaúım olanakları, marinaların kurulumunda önemli bir role sahiptir. Tüm bunlar dikkate alındı÷ında, 5000 yıllık tarihi ve do÷al güzellikleri, do÷al bir liman olma özelli÷i ile øzmir, marinacılık faaliyetleri ve yat turizmi için oldukça önemli bir adrestir. Marinacılı÷ın ve deniz turizminin, karasal turizm ve otelcilik faaliyetlerinden en üstün tarafı, yüzlerce kiúinin barınması için dev beton tesisler inúa edilmesine, a÷açların kesilmesine, kıyıların yapılaúmasına gerek duymamasıdır. Kıyılarda yapılan birincil konutlar, o yerlerde sürekli oturanların ikincil konutlar ise senenin ancak belirli günlerinde oturanların ikamet ettikleri konutlardır ve bu konutların çevre vergileri dıúında, ekonomiye do÷rudan hiçbir katkıları yoktur. Oysa, marinalara gelen yatlar bir süreklilik arz eder ve sirkülasyon çok fazladır. Benzer úekilde kurvaziyer gemiler de süreklilik esasına dayanan seferler yaparak her seferinde farklı insanları limanlara getirirler. Gerek yat turizmi gerekse kurvaziyer turizminde seyahat eden yolcular ve yat sahipleri genellikle yüksek gelir grubuna dahil insanlar olduklarından, geldikleri liman úehirlerinde özellikle küçük esnaf, alıú-veriú merkezi ve restoranlar için büyük bir potansiyel oluútururlar. Bu nedenle, úehrin ekonomisine do÷rudan bir katkı sa÷larlar; bu katkı oldukça pozitif yöndedir. øzmir Körfezi’nde marinacılık faaliyetleri açısından en elveriúli noktalar, Konak Pier’in yan tarafında bulunan mendirek içi ve Maviúehir’ dir. Resim 1. Marinalarla Bütünleúmiú Sahil ùehirlerinden Örnek Görüntüler Denizcili÷in geliúmesi, öncelikle toplumda bir deniz kültürü oluúmasına ba÷lıdır. Denizcilik kültürü ile yetiúen nesiller, deniz turizminin, deniz taúımacılı÷ının ve hatta balıkçılık faaliyetlerinin ne oldu÷unu ö÷rendikçe, bu konularla ilgili daha cesur adımları atacak ve yeni yetiúen bu nesiller hem denizci bir ülke oluúturulmasında öncülük edecek hem de ülkenin denizcilik gelirlerinden daha fazla pay alabilmesini sa÷layacaklardır. Deniz kültürünü küçük yaúlarda aúılaması açısından, deniz sporları oldukça büyük bir öneme sahiptir. Bu amaçla kurulan denizcilik ve yelken kulüpleri desteklenmeli ve deniz kıyılarında modern tesislerle ülkenin denizcilik gelece÷ine yön verecek denizcilerin modern úartlarla e÷itilmeleri sa÷lanmalı ve teúvik edilmelidir. *Bu Bildiri Gemi Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 412 ______ Resim 2. Marinalarla Bütünleúmiú Sahil ùehirlerinden Örnek Görüntüler Dünya genelinde gemi üretiminde ilk 8, yat üretiminde ilk 3 ve mega yat üretiminde de ilk 10 içerisinde bulunan Türkiye’nin bu sektörde en geri kalmıú bölgesi ne yazık ki øzmir’dir. Deniz kıyısında modern üretim tesislerinde dünya standardında üretim yapamayan ve denizden uzak, merdiven altlarında tekne yapmaya çalıúarak geçimini sürdürmeye çalıúan tekne üretim esnafına deniz kıyısında modern bir tesis kazandırılmalı ve bu sayede úehrin ekonomisine pozitif yönde katkı yaratılmalıdır. Dericilerin, ayakkabıcıların ve hatta çiçekçilerin bile modern organize tesisleri varken, tekne üreticilerin bu tarz modern organize tesislere kavuúamaması düúündürücü ve bir o kadar da üzücüdür. Resim 3. Modern Bir Yat Üretim Organize Tesisi Örne÷i SONUÇ Sonuç olarak, uzun sahil úeridi ile øzmir’e baktı÷ımızda, liman, askerî tersane, vapur iskeleleri ve bir iki yelken kulübü hariç deniz kıyısında hiçbir denizcilik faaliyeti gerçekleútirilen tesis olmaması, körfezde ulaúım yapan birkaç vapur ve limanın dolulu÷u nedeniyle alargada bekleyen birkaç gemi dıúında denizde seyreden hiçbir deniz taúıtının bulunmaması tarihsel kimli÷i ile denizci bir kent olan øzmir’in tarihine yapılan çok büyük bir ayıptır. *Bu Bildiri Gemi Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 413 ______ KENTSEL OLANAKLARDAN EùøT OLARAK YARARLANMAK Prof. Dr. H.Neúe ÖZGEN [email protected] GøRøù “Bir kent, herkesin kendi sı÷ına÷ını daha rahat hale getirmesinden daha farklı bir úeydir” der Mumford (1961). Öyleyse bir kent nedir? Bir kent ne zaman tanımlanabilir? øçinde yaúayan nüfusu ve onun belirgin demografik ve sosyolojik özelliklerini, gelir da÷ılım dilimlerini, mahallelerin sosyo-ekonomik özelliklerini tanımladı÷ımız zaman mı; gelir da÷ılımları, ana yollar, ticaretin akıú aksları, ticari araçların ve yayaların sayılarını, göç hızlarını veya úehrin öne gelenlerini veya büyük binaların adlarını herkesin bilebilmesi vb. özelliklerini tanımlayabildi÷imiz zaman mı, kentten, ‘gerçek bir kentten’ söz edebiliriz; yoksa romantik kokulu rüzgarları, esintili tepelerinin adları, o kente ait bir çiçe÷in ya da hayvanın olması, úehrin fatihlerinin heykelleriyle bezeli meydanların görsel doyuruculu÷u mudur bir kenti ‘gerçek bir kent’ yapan? Hepsi mi? Bu yanıtı veriyorsanız, demek ki insano÷lunun aúırılı÷ının sonu da yok… Kenti tanımlayan, en çok tanımlayabilecek durum: Bir anonimlik, bir kayboluú halinin, herkesin her úey olabilmesi olasılı÷ının desteklenmesi halinin, ba÷ımsız, özgür ve bilinciyle yaúayabilecek bir varlık olarak, kendi olarak var olabilmesi halinin, bu hallerin örgütlü güvencesinin oldu÷u yerdir. En azından kentlerin kırsal alandan çıkan insanlar tarafından örgütlenirkenki amacı da buydu. Kırsalın bo÷ucu denetiminden kaçıp birey olabilmeye, ba÷ımsız ve özgür iradeyle yaratılmıú olarak yeniden do÷uúu; ve hatta birlikte yeniden do÷uúu da, benzemezlerimle birlikte yeniden do÷uúu da simgelemeye adaydı, kentler. Sennett bizi uyarmıútı: “Benzer insanlar, bir úehir oluúturmazlar, her beden farklı türlerden oluúur” diyordu (Sennett, R., 2008). Hatta bunu epeydir Felsefeden biliyorduk: Tek ve bir arasındaki farkı yani. Bir, ço÷ullulardan oluúuyordu, tek yalnızdı. Ama neyin ço÷ulu! En azından baúlangıçtaki tasamız buydu diyelim. Ço÷ul bir kent dili yaratmaktı, bir kent tekli÷i de÷il. Bir kent dili yaratmaktı, bir kent teknolojisi de÷il (bkz. Mumford, L., 1961) Ço÷ul bir dil; yani dileklerin, alıúkanlıkların, düúüncelerin ve amaçların yeni dilini yaratmayı ummuú (muy) (d)tuk. Bu yazı, kente dair hayal kırıklıklarımızın ayrıntılı bir dökümü ya da gerçekleútiremediklerimize uzun a÷ır bir a÷ıt de÷ildir. Ayrıca, genç kadınlı÷ımın ve olgun kadınlı÷ımın en güzel yıllarını (22 yıl) geçirdi÷im bu kenti, kendi kiúisel serüvenim açısından ele alıp, böylece bilimsel bir gayrete büründürerek anlatma çabası da de÷ildir. Bu sunum, øzmir’in bir kent olma hakkını yeniden yaratmanın örgütlü çabasına giriúen TMMOB øKK Kadın üyelerinin emeklerine adanmıú bir destek giriúimidir. Ve bunun üzerinden, øzmir’de kentli olmak için neyi kaybetti÷imizi hatırlayarak, çabamızı nereye yönlendirmemiz gerekti÷ine dair bir katkı sayılmalıdır. “Bir kadın kenti olan øzmir”den “Kadın øzmir” olmaya nasıl evrildik, neden Kadın øzmir olarak anılmaya baúladık? Bu sonunun yanıtını beraber arama giriúimi olarak de÷erlendirilmelidir. *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 414 ______ Sunumu, øzmir’in Büyükúehir Belediyesi tarafından tanıtımlarının eleútirel bir okumasıyla, øzmir’in, kapitalizmin neo-liberal döneminden sonra kendi tanımını nasıl ikincilleútirdi÷ini, “Kadınların Kenti, øzmir” olmaktan vazgeçip, “Kadın øzmir” olmaya nasıl razı geldi÷inin serüvenini tartıúaca÷ım. KENTLøNøN YENø-SAö POLøTøKALARIYLA DÖNÜùÜMÜ Neydi kentli olmak? Kentli olmak demek, umutlu olmak demektir- az ya da çok. Çocuklarına daha iyi bir gelecek umudu, kendisine daha iyi bir yaúam umudu, úimdiye kadar olmamıú olanın olabilmesi umudunu taúımak demektir. Daha do÷rusu demekti, yeni-sa÷’ın amansız saldırısına kadar. Neo-liberal politikalar küresel sistemin ekonomi-politik özünü oluúturunca; kentlerin umut odaklı yapıları da sonlandı. Kentler, artık Sennett’in dedi÷i gibi, medeniyetsizleúti ve bir tür kiúi dıúı-cemaat alanına girildi, kamusal alanların sessizleúti ve böylece mahrem alanlar evlerin içine çekilip, aileler “yaúamsal karar verici statüsüne girdi Kiúiler kiúi dıúı-cemaat örgüsünden çıkıp sosyalleúme úanslarını yitirdiler. Yeni-sa÷’ın yeni olan yanı, bireyleri atomize noktalara indirgemek ve böylece otoriteye ba÷lı kılabilmekti. Yeni-sa÷’ın yeni olan yanı, de÷iúik olana tahammülsüzlü÷ü, modern’in eskisa÷’ın, liberalin içindeki kısmi hoúgörüye dahi tahammülsüzlü÷üydü. Yeni-sa÷, sadece insanları birer kültür varlı÷ı, yerel bir tad düzeyine indirgemekle kalmadı, bunu yaparken de her birinin “özgün ve biricik” oldu÷u inancını yayarak, kentlinin tamamını birbirinden ayrı, ba÷ımsız, benzersiz ve dolayısıyla birbirleriyle eski dillerden anlaúamayacak olan yeni varlıklar düzeyine de indirgemiú oldu. Bir yandan birörnekleútirdi; zira her birimi, her kenti, her kiúiyi, her düúünceyi di÷erinden üstün olmayan eúit mesafelere koyarak tanımladı. Böylece bir “sanki demokrasisi”, bir “sanki eúitli÷i” de yaratılmıú oldu. Çok kültürlüydük ve her de÷er sistemi bir kültür olup, birbirine eúit olarak de÷erli kılınabildi. Bir yandan da benzemezleútirdi. Bu her durumu, her yapıyı di÷erinden uzakta kılabilmeyi de meúrulaútırıyordu. Böylece bir “sanki özerkli÷i”, bir “sanki özgürlü÷ü” sistemi yerleúebildi. Böylece sosyal yapısal alanda, yeni-sa÷’ın yeni olan üç yanından söz edebiliriz: Mesafelerin gerçekte uzaklaúması ama sanal olarak yakınlaúmıú gözükmesi, kiúi alanlarında daralma ve cemaat alanlarında geniúleme. øzleyen ve izlenenin ayrıldı÷ı, dolayısıyla insanların kendilerine kalan tek kamusal alan olarak aile ve cemaatin içine çekilerek iliúki ve haz yaúayabildi÷i alanlar olmuútur kentler artık. Özetle söylemek gerekirse, ‘belli bir dönemin ideolojisi ve hatta epistemolojisi, kentsel alanda yankı bulur’ (Sennett, R., 2008) Her dönemde kentin anlamı de÷iúir, her dönemde kentin örgütlenmesi, kentliyi biçimlemesi de÷iúir. Yeni-sa÷ dönemin yeni olan yanı, küresel sistem içinde, artık her kentin birbirini andırması, her kentlinin ortak bir tanım alanı içine sı÷dırılabilmesidir. “modern binalarına ço÷unu lanetlenmiú gibi görünene duygusal yoksunluk, kent ortamını sakatlayan sıkıcılık, monotonluk ve elle tutulur kısırlık” (Sennett, R., 2008) en çok bu dönemde kendisini hissettiriyor. Böylece, kentler “yo÷unluk”, “farklılık”, “yabancılar”, “insanların bir karmaúası”, “benzemezlik”, “karmaúıklık” gibi sözcüklerden uzaklaúıp, giderek daha çok “benzersizlikler”, “tahammülsüzlükler”, “kaçıú”, “kendine kapanma”, “alıúveriú cenneti” ve “teknoloji harikası” terimleriyle anılmaya baúlandı. Kentlerin görüntüsü, “en yüksek bina”, *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 415 ______ “en çok ses getiren gösteri”, “en büyük-geniú alıúveriú merkezleri” ni öne çıkaran reklamlara yapıútı. Liberal dönemin ideoloji taúıyıcısı olarak rol almıú olan kadınların hali de, bütün bu yapıyı taúıyan ve yeniden üreten esas ö÷e olarak yine rolünü koruyor: Bir farkla ama: Kadın artık ailenin bir unsuru ve ancak aile veya cemaat içindeki yeriyle taúıyıcılık ve ideolojik yeniden üretim rolünü sürdürebiliyor. Bir yandan kentli ailelerin kırsal alandaki ailelerden farkı azalıyor, benzer sosyal yapılar ortaya çıkıyor; di÷er yandan aile içine çekilerek yalnızlaúıyor ve böylece kadına biçilen rol de giderek a÷ırlaúıyor. Kentte olmanın yaratabilece÷i ço÷ulluklar azaldıkça, kadının kendisini öteki olarak bile konumlayabilece÷i bir yer umudu giderek azalıyor; eúitlik talebi ve umudu azalıyor, kendini ifade edebilme, sistemin içinde bile olsa bir yer bulabilme umudu azalıyor. Kadına yeni bir tek rol biçiliyor artık: Ya ailemizin veya herkesin kadını olmak. YENø KENTTE KADINLARIN YENø ROLLERø Sistemin Koruyucusu Olmaya Zorlanmıú Aile Kadını Kadının yeni rolü ve kentsel a÷ların bu yeni rolü beslemesinin daha geniú bir çerçevede nasıl yer aldı÷ını, bu besleme mekanizmalarının daha büyük bir resim içine nasıl oturabildi÷ini de görmeliyiz. Bütün dünyada bilinen iki sosyal güvenlik a÷ından birisi aile di÷eri de sosyal güvenlik sistemleridir. Küreselleúmenin yeni-sa÷ aúamasında bakım, barındırma, yetiútirme, e÷itim ve büyütme gibi tüm sosyal güvenlik a÷ları de÷iúimler geçiriyor ve bu görevlerin devlete verildi÷i moderniteden itibaren yeni neo-liberal sistemler, bakım ve sosyal güvenlik hizmetlerini aileye geri döndürmeye çalıúıyorlar. Sosyal politika üreten kesimlerin bu aúamada çözüm önerileri karúısında hızla kutuplaútı÷ı, böylece ya eski sosyal refah sistemlerinin–kimi zaman- tutucu kalmıú yapılarına geri dönmeyi önerdi÷ini ya da neo-liberalizmin yeni tutuculukla eúdeú kalıplarına sı÷ındı÷ını ya da gelene÷in ve dinsel kurumlaúmaların ahlaki kalıplarından medet umuldu÷unu görüyoruz. Yeni karúılaútı÷ımız yapılar nelerdir? Piyasanın esnek iúgücüyle çalıútı÷ı, e÷itimin ticari sistemler içine alındı÷ı, sorumlulukların ve yaptırımların tekilleúti÷i bir dünyayla karúı karúıyayız. Öyle bir dünya ki, sosyal refah sistemlerinin gerilemesi hemen her yerde aynı anda baúlayabilmiú ve yaúamsal güvenlik haklarını kollamak için devlete ya da kurumsal yapılara verilen ödevler – yani yaúamını sürdürme ve insan olarak var olabilme hakkını – neredeyse tamamen özel sistemlere devredilmiútir. Bir yanda bu liberalizmin yaratabildi÷i özgürlük dünyalarını kapsayabilme kapasitesi kuramsal olarak var olan; ama pratikte mevcut yapısal birikimler ve yeni kâr hırsları nedeniyle bu özgürlüklerin sadece serbestlik düzeyinde kalabilece÷i bir dünya. Öyleyse, sosyal refah sistemlerinin sorumluluklarının aileye iade edilmesi, sistemli bir geri dönüú müdür? Ailenin bu konudaki yapısı nedir ve yeni dönemin ailesinin yapısal özellikleri nelerdir? Ailenin ve sosyal refah sistemlerinin bugünkü durumu nedir? Bu yeni dönemde aile olma ile ana-baba olma birbirinden oldukça farklılaúmaktadır. Bunun yanı sıra, ana-baba olmak da artık bildi÷imiz kalıpların dıúında yeni özellikler gösteriyor. Bu *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 416 ______ dönemde gerek esnek üretimin zorlamaları gerek düzenli iú saatlerinde de÷iúiklikler ve kentsel yaúamın yaptırımlarıyla pek çok farklılıklar belirdi: Kadınların ailenin kurucu ö÷esi olması gelene÷i pekiúirken, bir yandan da çocuk yetiútirme sorumlulukları arttı. Artık evlilik içinde de, çocuklarını yalnız yetiútiren anneler ve dıúarıda çalıúan babalar var. Kadının bu yeni yükünü üstlenen refah sistemlerinin olmaması “communal” yetiútirme sistemlerini de meúrulaútırdı. Büyük anne ve babalara verilen çocuk yetiútirme sorumlulu÷u, ya da en azından apartmanda veya yakındaki bir bakıcıya bırakılan bebekler, bu bakıcının evin bir üyesi gibi anılması zorunlulu÷u, farklı memleketlerden gelen/getirilen ev köleleri, köylere nenelerin evlerine yollanan, kentte tutunamamıú kentli ergenler vb. örnekler son derece yaygın. Mahalle ba÷ları ve birincil dereceden dayanıúma a÷larının “inofficial” olarak kural koyucu bir baskınlı÷ı söz konusu. Üstelik bu resmi olmayan baskınlı÷ın kimi zaman moral kalıplarla kimi zaman da inanç ö÷retileriyle beslenmesi, kadının kendini geliútirmesine ve çocuklarıyla özgürce ilgilenebilmesine de engel olabiliyor. Kadın çocuklarını istedi÷i gibi yetiútirmekten geri kalıyor ve bir tür yarı-emek iúini burada da üretiyor. Örne÷in, çocu÷u kendisi e÷itemiyor ama bakım iúinin bütününü, bütün duygusal yükleriyle örgütlemek ve üstlenmek zorunda kalıyor. Dolayısıyla hem çocuklarına bakmadı÷ı için suçlu hem de yükün a÷ırlaútırılmıú müebbedini çekmekle yükümlü hale geliyor. Öte yandan çocu÷una yanlız bakan kadın-hem alt sınıfta hem orta sınıfta- sadece ‘bakıcı’ haline gelebiliyor; ama bu da kural koyucu ailelerin moral sistemlerinin ve kural koyucu ahlakili÷in etkinli÷ini artırıyor. Bir yarıú atı gibi çeúitli sınavlara hazırlanan çocuklarının hafta sonu ders programlarını üstlenen, son derece karmaúık a÷ırlıklı not sistemlerini en ince ayrıntısına kadar bilmek zorunda olan; ama bu iúin gerektirdi÷i mali yükü karúılayabilecek bir geliri olamadı÷ı için de, erke÷in deste÷ine gereksinimi katlanarak artan orta sınıf annelerin; sonuçlar açıklandı÷ında çocu÷uyla beraber bütün varoluúsal gerekçelerinin bitti÷ine tanık oluyoruz. Bu dönemde ailelerin çocu÷a bir ‘üretim kayna÷ı olarak’ bakmaya baúladı÷ını da görüyoruz. Gerek orta sınıf ailelerin, çocu÷u bir sınıf atlama aracısı olarak görmesine; gerek alt sınıf ailelerin yoksullukla baú etme stratejileri içinde çocu÷un kazancını da hesaplar hale gelmesi meselesine dikkat etmeliyiz. Bu iki durum, çocu÷un de÷erinde de bir de÷iúmeye yol açıyor. Çocu÷un ve kadının aile içindeki istismarına bu iki durumun da dahil edilmesi gerekiyor. Ya Benimsin Ya Topra÷ın: Bir økincilleútirme øfadesi Olarak “Kadın øzmir” Kadının øzmir içindeki dönüúümünü, bu genellemelerden ayrı düúünebilir miyiz? øzmir, Güzel øzmir, Gavur øzmir, nasıl oldu da “Kadın Kenti øzmir” olmaktan vazgeçip, “Kadın øzmir” haline dönüúebildi. Hepimizin izledi÷i son 30 yıllık yukarıda özetlenen süreç, øzmir kadınını da benzer yollardan etkiledi. Bir yandan yeni-sa÷ politikalara yeterince hızlı uyum sa÷layamayan øzmir’in kenti dönüútürmede gecikmesi, di÷er yandan taúıyıcı orta sınıfın çöküúü, kenti alabildi÷ine dönüútürdü. Hepimizin iyi bildi÷i bir yeni-sa÷ ata÷ıyla beraber øzmir, eski orta sınıf liberal muhafazakârlı÷ından, ahlakçı gericili÷e hızlı bir geçiú halindedir. Kadını iúçi olarak olsa da üretici bir varlık olarak kabul edebilen eski sistem, yerini hızla kadını ya ailenin ve sistemin taúıyıcısı veya soka÷ın ikincil varlı÷ı olmaya zorluyor. Kadın ya etnik ve veya dini referansa *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 417 ______ dayalı bir hareket içinde dura÷anlaúıp yerini almaya ya da kendini sesli kılmasındansa hareketsiz kalmaya zorlanıyor. Yoksulluk, iúsizlik ve zorlanmıú göçün artan baskısı da, kadını ev içine yeniden ve yeniden çekiyor. Bunlar olurken øzmir Büyükúehir Belediyesi, kenti sadece binaları, alıúveriú merkezleri, geliúkin altyapısal olanaklarıyla tanıtmaya devam ediyor. 1980’lere kadar øzmir, “mütevazı, sakin, yazlık, sayfiye, modern, kadın kenti, kadınların kenti, Amazon Smyrnia’nın kenti vb.” terimlerle tanıtılırken; neo-liberal rüzgârlarla beraber, artık “yatırım”, “destek”, “sanatsal ve kültürel faaliyet”, “performans”, “baúarı odaklılık”, “dev açılıúlar” gibi yeni-sa÷ ve mu÷lâk sözcüklerle parlamaya çalıúıyor. Bu süreçte kadına biçilen rol de, kentin kendisine yakıútırdı÷ı ikincilleútirmeyle eúde÷er oluyor. Bir tür “turistik fark olarak kent” ve “müzeleúme iddiası” øzmir’in kendisine yeni bir ad bulmasını da beraberinde getirdi: Kadın øzmir. Bu Kadın øzmir uçarı, romantik, yerel, do÷acı, do÷alcı, kendili÷inden, sıcak, anlaúılmaz, kendine has, güzel, taze-pembe/beyaz, lezzetli, aykırı, hoú ve vazgeçilmez, özgür vb. terimlerle anlatılırken; kentin tarifi de artık bunlar üzerinden yapılıyor. øzmir, ikincilli÷e, farklarını öne çıkaran bir politikayla anılmaya, Türkiye’nin “yaramaz, aykırı ve ama sevimli ve zararsız, delice úehri” olmaya baúlarken, kadınını da aynı kalıpla tanımlıyor. Kentin semtleri kadınlara atfedilen edilginleútirme sıfatlarıyla anlatılıyor: “Güzel kızların mekanı, e÷lence bollu÷u, serbestlik…” Oysa çeúitli araútırmalar, øzmir’de yoksullu÷un adreslerinin, izole ve damgalı bölgeler oldu÷unu ortaya koyuyor. Dokuz Eylül Üniversitesi ùehir Bölge Planlamanın çalıúmaları (Ünverdi, H. 2002), øzmir gecekondularında hemúerilik iliúkilerinin yanı sıra cemaat örüntülerinin de etkinleúmekte oldu÷unu gösteriyor. øYTE ùehir Bölge Planlama Bölümünün çalıúmaları, örne÷in Dr. Semahat Özdemir’in çalıúmaları, øzmir’deki konut maliyetinin østanbul’a çok benzer bir süreçten geçti÷ini, gecekondu mafyasının kentsel alan rantını kiúidıúı-cemaat a÷larıyla ele geçirdi÷ini anlatıyor. Ege Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde Dr. Cevdet Yılmaz (2004), kentsel dokunun giderek yoksullaúırken insanların izole yerleúimlere hapsoldu÷unu, dahası giderek aile içine ve kendi içine çekildi÷ini; dayanak sistemlerinin kadın ve çocuk üzerine çevrildi÷ine dikkatimizi çekiyor. Yine Ege Üniversitesi Kadın Çalıúmaları programında Müge Boztepe (2005), Asarlık (Menemen) beldesinde, kocaları Marsilya’ya politik mülteci olarak gitmiú olan Kürt kadınlarının, yalnız bir anne olarak iki göç arasına nasıl sıkıúıp kaldıklarına; kırsal alandaki güçlerini kaybetme ve kentte güçlenme stratejilerinden uza÷a itilmeleriyle sonuçlanan kentleúme serüvenlerine iúaret ediyor. Böyle pek çok çalıúma, bize gerek etnik gerek dini kimliklerini yükümlenmiú olan kadının, kendi farklılıkları üzerinden bir hareket alanını da yaratamadı÷ını gösteriyor: Farklılıkların ayrıcalıklı kılınması, farklılıklar arasındaki iletiúimi de engeller ve susturur. Kadının cinsiyet eúitli÷i talebi, görünen odur ki, ancak vatandaúlık hakları ve sosyal devlet talebiyle birlikte kurgulanmak zorundadır. Ancak, cinsiyet eúitli÷ine dayalı sosyal devlet anlayıúı, kamusal görünürlük talebiyle kadın kimli÷ini dönüútürebilir ve özel alanı tartıúmaya açarak, kadını kısıtlayıcı geleneksel ba÷layıcılıklardan kurtarma potansiyelini de taúıyabilir. Öte yandan, gerek “Kadın Dostu Kentler Projesi”, gerek henüz imzalanmamıú olan “Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu” içinde geliútirilmiú olan “Kent içinde kadın’ tasavvuru; cinsiyet ayrımcılı÷ının önlenmesine yönelik köktenci ve sosyal bir çabayı gerçekleútirmekten uzak *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 418 ______ kalmakta, kadınların taleplerini “sosyal yardım taleplerine” indirgemekte, bu süreçte asal roü de neredeyse sadece yerel yönetimlere tevdi etmektedir. Sosyal refah ve buna ba÷lanacak olan cinsiyet eúitli÷i talebi, ikincilleúmeyi çoktan benimsemiú bir yere yönetime ne kadar bel ba÷layabilir? Belediyelerin, büyük müteahhitlik ile küçük müteahhitlik arasında sıkıúıp kalmıú olan hizmet anlayıúı; kökten bir sosyal devlet anlayıúını sürdürmekte etkili olabilir mi? Dahası, böylesi bir yerel yönetim anlayıúı ile kadınların statüsü, bir tür ‘tokenism’ ile maskelenmekte; kadının tanınma talebi, Kadın øzmir’de, kadınların örgütlü seslerinin yerini alabilmektedir. Dahası, yukarıda sayılan úartlar altında bakım ve e÷itimin liberalizasyonunu aileye yönlendirmek, aileyi sosyal refah sistemlerine karúı bir yeni-eski savunma silahı olarak ileri sürmek ne kadar baúarılı ve ayrıca da ne kadar do÷ru olacaktır? Ailenin bakım ve sosyal sorumluluklarda ne kadar pay ve ne kadar sorumluluk alması beklenilir? SONUÇLAR / SORULAR Yanıt aramamız gereken birçok soruyu úimdiden sormaya baúlamalıyız: Orta ve orta üstsınıflarda “axiologic” olarak kural koyucu olmaya baúlayan ailenin neo-liberalizm içinde bu görevlerini nasıl devrimcileútirebiliriz? Yeni-sa÷’ın tutucu dünyasından kaçınarak devrimci ve yeni bir kurumsal ba÷ı kurgulamamızın, dinsel ve geleneksel ketlemeleri var mıdır ve varsa nelerdir? Kentin içinde, eski özgürlük alanlarını kurabilmemizin yolları nelerdir? Kentin içinde kadını görünür kılmamızın yolları nelerdir? Bu úartlarda çocu÷un bakımı ve e÷itiminde, aileyi ve giderek kadını, sorumlu tek kurumsal yapı olarak ele almanın sorunsalları nelerdir? Bu tartıúmaları yaparken, toplumsal cinsiyet mevzuuna dikkat etmeli ve aileden söz edildi÷i her anda bütün sorumlulukların kadınlar üzerinden iúletilmesine yeniden dönmemeliyiz. Moral e÷itim ve her türlü dini kurumsal e÷itime dikkat etmeliyiz. ønanç sistemleri ve anlamlı bir dünya arayıúı, moralite üzerinde yükseltilmeye ne oranda uygundur ve úimdiye kadarki sorunlar nelerdir ve nasıl aúılabilir? Kadının ve erke÷in ana-baba olarak rollerinin dıúında, yetiúkin e÷itimi için gerekli donanımlarının yoklu÷u nasıl telafi edilebilir? Bu yoksunlu÷u gidermek için ne türden alternatif kurumsal yapılar geliútirilebilir? Sennett, “Bir kent sadece yaúanan bir yer de÷ildir, sadece alıúveriú yapılan, sadece gezmeye çıkılan, çocuklarımız için oynayacak alanları olan bir yer de÷ildir. Kent, insanı insan kılanın, yani adalet duygusunun nasıl geliútirilece÷inin, eti÷in anlamlı kılınmasının, benzemez olanın kendi gibi olma hakkını ö÷renmenin ve onunla konuúabilmenin ö÷renildi÷i yerdir” (Sennett, R., 1998) demiúti. ùimdi zaman “gerçeklerin” böyle olmuú oldu÷una dair de÷iúmez yargıyı tersine çevirerek baúlama zamanıdır. Gerçek: De÷iútirilemez baúka türlü olamaz bir varlık de÷il, bizim ona sordu÷umuz úeyin adıdır. Soru gerçe÷in ne oldu÷uyla ilgili de÷il, gerçe÷in kimler tarafından ve neden öyle kurgulandı÷ına iliúkin olmalıdır. Kurguyu tersinden baúlatmanın zamanı gelmedi mi? ùimdi söylenilen ve tanınması istenen haklar de÷il, hak sahibi olma hakkıdır. *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 419 ______ KAYNAKLAR Boztepe, M., øki Göç Arasında Yanlız Anne Olarak Kadın, Yayınlanmamıú YL. Tezi, E.Ü. Kadın Çalıúmaları ABD., øzmir, 2005. Mumford, L., The City in History, Hartcourt and World Inc. New York, 1961. Sennett, R., http://hjem.get2net.dk/gronlund/Sennett_ny_tekst_97kort.html, 1998. Sennett, R., Ten ve Taú, Metis Yay., østanbul, 2008. Ünverdi, H., Sosyo-Ekonomik øliúkiler Ba÷lamında øzmir Gecekondularında Kimlik Yapılanması, Yayınlanmamıú Doktora Tezi, 2002. Yılmaz, C., Risk Kavramının Farklı Sosyolojik Yapılarda Araútırılması: øzmir Örne÷i, Yayınlanmamıú Doktora Tezi, E.Ü. Sosyoloji ABD., øzmir, 2004. *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 421 ______ KENTSEL YOKSULLUKLA MÜCADELEDE YEREL YÖNETøMLERøN ROLÜ VE SOSYAL POLøTøKALARI ÜZERøNE BøR DEöERLENDøRME: øZMøR ÖRNEöø Araú. Gör. Gökhan Hüseyin ERKAN [email protected] GøRøù Yerel yönetimler oldukça kapsamlı ve karmaúık bir sorun olan kentsel yoksulluk karúısında kilit konumda bulunan aktörlerdir. Buna karúın merkezi-yerel düzeyde bütünleúik politikaların olmadı÷ı durumlarda, en iúlevsel oldukları koúullarda bile sorunun çözümüne yönelik önemli engellerle karúılaúmaktadırlar. Bu bakımdan bir yerel yönetimin günümüz ekonomik ve toplumsal koúullarında yoksulluk sorununu kendi baúına çözmesi mümkün görünmemektedir. Kentsel yoksulluk konusu yoksullu÷un çözümü için geliútirilen uygulamalar kadar, bu uygulamalara altlık teúkil edecek bilginin elde edilmesi, yoksulluk düzeyinin ölçümü, kente özgü nitelikleri ve yerel yönetimin konuyu ele alıú biçimi ile de do÷rudan iliúkilidir. øzmir Kenti’nde kentsel yoksulluk konusunda günümüze dek kapsamlı çalıúmalar yapılmamıú olması, konunun tarihselli÷i göz önüne alındı÷ında, güncel ve yakın zamanlı pratiklerin de÷erlendirilmesinde önemli bir engeldir. Bu nedenle, bu bildiri, øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin kentsel yoksulluk konusundaki müdahale biçimini, mevcut uygulamaların baúarı düzeyi üzerinden de÷il, kente yönelik hazırlanmıú en kapsamlı eylem dokümanı olan Stratejik Plan’da belirtilen hedeflere ve faaliyetlere referansla incelemektedir. KENTSEL YOKSULLUKLA MÜCADELEDE YEREL YÖNETøMLERøN ROLÜ VE SOSYAL POLøTøKALARI ÜZERøNE BøR DEöERLENDøRME: øZMøR ÖRNEöø Bildirinin baúlı÷ı ve içeri÷inde, bir sosyal bilim çalıúmasının nesnelli÷i ve geçerlili÷ine yönelik dikkat edilmesi gereken üç boyut bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, yerel seçimler öncesinde, parlamentoda ana muhalefette bulunan bir partinin yerel yönetimler arasındaki en geliúmiú kentlerden birinde, üstelik Büyükúehir Belediyesi’nde, iktidarda olmasından kaynaklanmaktadır. Burada, bu konumda olan bir yerel yönetimin geçmiú pratiklerini, üstelik ülkenin en önemli toplumsal ve ekonomik sorunu olan yoksulluk üzerinden de÷erlendirirken dikkat edilmesi gereken konular vardır. Bu konuların baúında, bu pratiklerin baúka yerel yönetimlerdeki tezahürlerinin ve örneklerinin de kıyaslama yoluyla de÷erlendirmeye katılması zorunlulu÷u vardır. Tam da bu de÷erlendirme sayesinde konunun siyasi yaklaúımdan sıyrılıp bilimsel, teknik, bürokratik ve yönetimsel düzeyde ele alınabilmesi mümkündür. Ancak bu kıyaslamaya dayalı de÷erlendirmenin de kendi içinde kısıtları bulunmaktadır. Zira yoksulluk olgusu, en genel çerçevede belirli özellikler gösterse de, belirli co÷rafi ve toplumsal formasyonlarda farklı etkenler ve içsel dinamikler açısından farklılık gösterebilmektedir. Örne÷in, Güneydo÷u Anadolu Bölgesi’nde yaúanan yoksullu÷un Zorunlu Göç ve onun yarattı÷ı psikolojik travma boyutlarıyla olan iliúkileri ile Batı Kentlerimizde yaúanan genellikle ekonomik temelli yoksullu÷un boyutlarının, hem ele alıú yöntemi hem de çözüm stratejileri bakımından farklılaúaca÷ı beklenmelidir. Di÷er yandan, kıyaslamaya konu olacak kentler ve bu kentlerin yerel yönetimlerinin pratik uygulamalarına konu olan yerel halkın kültürel örüntüleri ve bu uygulamanın yöntem ve araçları eúlenik de÷ildir. Üçüncü olarak, bu tür bir kıyaslamanın yapılabilmesi için ne yerel yönetimlerin ne de ulusal veri tabanının yeterli alan araútırması ve arúiv depolaması yaptı÷ını söylemek mümkün de÷ildir. *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 422 ______ Bir di÷er deyiúle, yoksulluk sorununun ülke düzeyindeki nitelikleri ve co÷rafi farklılaúması kavranmadan, belirli bir kentte çalıúılması her koúulda indirgemecilik suçlamasıyla karúı karúıya kalacaktır. Kıyaslama üzerinden gitmeyecek bir de÷erlendirme ise, her koúulda, normatif yorumlar do÷urmaktadır. Bir kentteki pratiklerin ve tikel uygulamaların eleútirisi üzerinden kurgulanacak bir de÷erlendirme kolay bir iútir. Üstelik her eleútirinin önemli düzeyde geçerlili÷i olacaktır. Ek olarak, bunu bir sözlü ve yazılı bildiri üzerinden gerçekleútirmenin, iddiaların yanıtlanması açısından, iddia sahibine, yani bildirinin kendisine, önemli avantajlar sa÷ladı÷ı da görülecektir. Bir di÷er deyiúle, bu iddialar yanıtlanmadıkça kayıtlara geçecek ve iktidar siyasetinin eleútiri malzemelerinden birine dönüúebilecektir. Bildiri baúlı÷ında bulunan ve dikkate alınması gereken ikinci boyut ise øzmir’de yoksulluk konusunda yeterli düzeyde ve kapsamda çalıúma yapılmamıú olmasından dolayı bildiri sahibinin yetersiz bilgi-veri üzerine kurguladı÷ı bir sunumun spekülasyon yaratma olasılı÷ıdır. Bu bilgi-veri eksikli÷i sorunu konunun metodolojik olarak eksik ele alınması sonucunu do÷urmaktadır. Bugün øzmir Kentinde yapılmıú olan yoksulluk1 konusundaki sınırlı sayıdaki çalıúmalar konunun yeterli olarak ele alınmadı÷ını belirtmektedir. “Tüm bu sorunlara karúın, son yıllarda en azından øzmir’de yerel yöneticilerin ve biz plancıların gündeminde, gecekondu ve alt gelir grubu kentlilerin barınma sorunu, neredeyse yer almamaktadır. Bunun bir nedeni, son yıllarda yo÷un bir biçimde yaúanmakta olan ekonomik, toplumsal dönüúümler ve buna paralel olarak bilimsel zeminde yaúanan kavramsal tartıúmalar olurken, bir di÷er nedeni de, bir önceki dönemin gecekondu ve kaçak yapılarına uygulanan af yasaları ve bu bölgelerin yaúadıkları dönüúümlerdir. Giderek alt gelir grubu kentlilerin barınma sorunu, “onlar kendi sorunlarını çözer” biçiminde görülmeye baúlanmıútır.” (Özdemir, S. vd. 2002; 155). Benzer úekilde øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin Stratejik Planı’na altlık teúkil eden ve kentteki ekonomik durum, istihdam gibi verileri içeren tespit ve analizler, øl Geneli verilerine dayalıdır.2 Rapordaki veriler Büyükúehir Belediyesi’nin yetki alanı dıúındaki nüfusu da kaplamakta, dolayısıyla il merkezinin ve kent merkezinin sosyo-ekonomik profiline iliúkin bir perspektif sa÷lamamaktadır3. Bir yandan kentin mevcut yapısına iliúkin veriler yetersiz ve il genelinde iken, di÷er yandan sorunların tarihsel birikimini ortaya çıkaracak bir veri tabanı yetersizli÷i bulunmaktadır. Yeterli ve do÷ru bilgi üzerine kurulmayan teoriler ve pratikler bu bakımdan spekülasyon yaratmaya açıktır. Bu durum aynı zamanda, kentsel yoksullu÷un geçmiúine iliúkin bir bilginin elde olmamasından dolayı bütüncül kavranmasına engel teúkil etmektedir. Yoksulluk konusu gibi tarihselli÷i ve oluúum koúulları uzun döneme yayılmıú toplumsal sorunların, yalnızca belirli bir tarihsel dönem içinde de÷erlendirilmesi, onun iliúkili oldu÷u birikimsel süreçleri dıúlamak anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, tehlike úu noktadadır: yerel yönetimin yoksullu÷u çözmek üzerine geliútirdi÷i bir uygulama onu belki meúru belki de geçersiz kılacak ba÷lamından ve 1 Burada yoksulluk kavramı gecekondu ile iliúkili olarak ele alınmaktadır. Buna karúın yoksulluk gecekondudan daha kapsamlı bir olgudur. Basitçe ifade edersek, gecekondu bir yoksulluk sorunudur ama yoksulluk sadece gecekonduda yoktur. Gecekondu konusunda da, daha kapsamlı olan ve daha geniú kitleleri kapsayan yoksulluk konusunda da øzmir Kenti’nde yeterli düzeyde çalıúma yapılmamıútır. 2 Özellikle konumuzla ilgili verilere iliúkin bilgilerin kent düzeyinde de÷il il genelinde oldu÷u úu sayfalardan izlenebilir: 28, 29, 32, 64, 65, 66 3 “øúgücüne iliúkin veriler DøE’nin 2000 yılı raporlarıyla sınırlıdır. DøE Hane Halkı øúgücü Anketi’nden øzmir il merkezi (Güzelbahçe, Narlıdere, Balçova, Buca, Gaziemir, Konak, Bornova, Karúıyaka, Çi÷li ilçelerini kapsamaktadır) için elde edilen veriler, 2003 yılına kadar gelmektedir.” (øzmir BùB, Stratejik Plan, sayfa 29) *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 423 ______ nedenselli÷inden soyutlanarak, bir kendinde-úey olarak de÷erlendirilecektir. Bu durumda, de÷erlendirmenin kendisi eleútiriye ve çökmeye yatkındır. Baúlıktaki üçüncü dikkate alınması gereken nokta, yoksulluk konusunun kendi niteliklerinden ve onun yerel yönetimlerle iliúkisinden kaynaklanmaktadır. (Kentsel) yoksulluk sorunu hiçbir koúulda yalnızca yerel yönetimlerin kendi baúlarına çözebilece÷i bir sorun de÷ildir. Yapısal olarak, kapitalist üretim biçiminin toplumsal iliúkileri belirledi÷i toplumlarda, bir di÷er deyiúle içinde yaúadı÷ımız günümüz toplumunda, yoksulluk sistematik olarak üretilmektedir. Yoksullu÷un, bu türden bir üretim iliúkileri a÷ı içinde azaltılmasına yönelik söylemler ve çalıúmalar úüphesiz olacaktır, ancak bu yapısal koúullar içinde yoksullu÷un ortadan kaldırılaca÷ını ifade ve vaat etmek, bir ütopya de÷il kandırmacadır. Dolayısıyla, hane halkının yoksullukla baú etme stratejilerinin baúarı düzeyi gibi, yerel yönetimlerin yoksullu÷a karúı ürettikleri siyasalar da kısıtlı etkiye sahip olacaktır. Bu nedenle, yerel yönetimlerin yoksullu÷a karúı ürettikleri herhangi bir siyasanın ve uygulamanın baúarı düzeyi daha en baútan kırılmaya açıktır. Daha net ifade etmek gerekirse, yoksulluk sorunu, buradaki örnekte oldu÷u gibi, yalnızca øzmir’e özgü, øzmir kentinde ortaya çıkmıú ve øzmir Yerel Yönetimi’nin kendi baúına çözebilece÷i bir sorun de÷ildir. Buna karúın, yerel yönetimler, özellikle son yirmi küsur yıllık toplumsal ve siyasal dönüúümlere ba÷lı olarak kentsel sorunlar karúısında kilit konumdadır. Her ne kadar belirtildi÷i gibi yerel yönetimlerin en iúlevsel oldu÷u durumda bile yapabilirli÷i kısıtlı olsa da, yerel yönetimlerin uygulamaları kentsel yoksullu÷un azaltılmasında merkezi konumdadır. Söylem úu úekle de bürünebilir: “Yoksulluk sorunu øzmir’de çıkmamıútır ki øzmir’de çözülsün”. Dolayısıyla, buna yönelik bütünleúik ve merkezi-yerel politikaların birbirini destekledi÷i siyasalara ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç karúılanmadı÷ı sürece yerel yönetimin uygulamaları iyi niyetle dahi olsa beklenen baúarı düzeyini elde etmede sınırlarla karúılaúacaktır. Bu, aynı zamanda merkezi yönetimin de baúarısızlı÷ı anlamına gelecektir. Burada kritik olan nokta, yerel yönetimin bu yapısal sınırlar içinde uygulamalarına rehberlik edecek öncelikler, niyetler ve ilkeleri tanımlamasıdır. Kentsel yoksulluk konusunda yönetimsel baúarının aranaca÷ı ilk aúama bu noktadır. Peki, bir yerel yönetimin ça÷ımızın en önemli toplumsal sorunu olan yoksulluk karúısında üretti÷i siyasalar ve uygulamalar, yetersiz bilgi kaynaklarının kısık ıúı÷ında, siyasi manipülasyona olanak sa÷lamayacak úekilde nasıl de÷erlendirilebilir? Bu soruya yanıt aramak için öncelikle olgunun tanımlanması, kavranması, onu ortaya çıkaran nesnel koúulların belirlenmesi ve kapsamlı stratejiler üretilmesi en temel önkoúullardır. Kentsel dönüúüm projelerinin günümüzdeki pratiklerinde oldu÷u gibi yoksullu÷u yoksullu÷un en görünür oldu÷u gecekondu alanlarını yıkmak ve apartman daireleri oluúturmak yöntemiyle çözmeye çalıúmak, bu önkoúulların tarif edilmemesinden kaynaklanmakta ve sonuçları çok daha yıkıcı, yoksullu÷u azaltmak yerine baúka bir alana taúımak ve hatta arttırmak olarak ortaya çıkmaktadır. Bildiride bu metodolojik ve konjektürel sorunları aúmak amacıyla, öncelikle yoksulluk kavramı ve çeúitli tanımları tartıúılmaktadır. Ardından, çok kapsamlı ve karmaúık bir konu olan kentsel yoksullu÷un, bir yerel yönetim tarafından nasıl ele alınabilece÷ine yönelik de÷erlendirmeler yapılacaktır. Takiben, øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin kentsel yoksulluk konusunda geçmiúteki uygulamalarına de÷il, bu konuyu nasıl ele almıú oldu÷una ve gelecekte *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 424 ______ ne tür uygulamalara niyetlendi÷ine yönelik bir de÷erlendirme, Büyükúehir Belediyesi Stratejik Planı’na referansla incelenecektir. Bir yerel yönetim, sorumlu oldu÷u kentte sorunlar arasında yoksulluk sorununu saymıyorsa, bu iki nedenle olabilir: ya kentte yoksulluk sorunu ciddi düzeyde de÷ildir, ya da yerel yönetim yoksulluk sorununa öncelik vermemektedir. ølk nedenin günümüzde hiçbir kentte geçerli olmadı÷ını görmek zor de÷ildir. Dolayısıyla, ikinci neden üzerine yapılacak bir de÷erlendirme, yerel yönetimin yoksulluk konusundaki baúarısını ölçmeye yönelik bir açılım sa÷layacaktır. Burada önem verilen nokta yerel yönetimin geçmiú dönem uygulamalarında yoksullu÷a karúı baúarılı olma düzeyinden çok, bu soruna e÷ilmek ve onu çözmek için nasıl bir niyet sergilemiú oldu÷u ile ilgilidir. Yukarıda da vurgulandı÷ı gibi, yerel yönetimin tek baúına uygulamalarıyla yoksulluk sorununu çözmesini beklemek gerçek dıúı bir beklenti olacaktır. Bu de÷erlendirmede, Stratejik Plan’ın seçilme nedeni, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, ilgili yönetmelikler ve Devlet Planlama Teúkilatı tarafından sürülen iki adet stratejik plan rehberinin tanımladı÷ı içeriklerle birlikte kente yönelik en güncel ve kapsamlı tespit, analiz, amaç ve proje metni olmasıdır. øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin orta ve uzun vadeli kentsel sorunları çözmeye yönelik stratejilerini listeleyen ve gerçekleútirmeyi taahhüt etti÷i faaliyetlerin incelenebilece÷i daha kapsamlı ve bütüncül baúka bir metin bulunmamaktadır4. Kentsel Yoksulluk Konusunda Tanımlar ve Yaklaúımlar Kentsel yoksulluk çok kapsamlı ve karmaúık bir olgudur. Kentsel yoksulluk konusundaki çalıúmalar daha ilk aúamada, temel tanımlar ve kavramlar konusunda bile sorunlarla karúılaúmaktadır. Bunlardan bir tanesi, kentsel yoksulluk konusunda bir ikircim yaratmaktadır. Kentsel yoksulluk yoksullu÷un özgün bir boyutu mudur yoksa yalnızca kentsel alanlarda yaúanan yoksullu÷a mı referans etmektedir? E÷er özgün bir yoksulluk biçimi ise onu genel anlamdaki yoksulluktan veya kırsal yoksulluktan ayıran temel özellikler nelerdir? E÷er yoksullu÷un yalnızca mekansal olarak kentlerde araútırılması ve bulgulanmasına referans ediyorsa, buna kent içinde yoksulluk demek daha do÷ru de÷il midir? Bu ve benzer sorular, oldukça büyük bir literatür yaratmıú olmasına karúın, kentsel yoksulluk çalıúmalarında net olarak yanıtlanmamıú sorulardır. Örne÷in, UN-HABITAT (2003) kentsel yoksullu÷u kentlerdeki yoksulluk olarak ele alırken, Binyıl Kalkınma Hedefleri’nde tanımı genel yoksulluktan farklılaútırmamaktadır. Benzer úekilde, yoksulluk sınırı belirlemeleri kırsal ve kentsel alanlardaki yoksulluk için de farklılaúmamaktadır (Lichter ve Johnson. 2007). Bir di÷er sorun, yoksulluk kavramının içeri÷inin ve kapsamının geniúli÷i ile iliúkilidir. Kavram ne kadar geniú alınırsa o denli karmaúık hale gelmekte ve operasyonel olarak ölçümü, çözüm önerileri sunulması ve uygulaması sıkıntılar yaratmaktadır. Buna karúın, kavramın genellikle yapıldı÷ı gibi gelir düzeyi ve önceden belirlenmiú yoksulluk sınırları ile kurgulanması olgunun kendisinin farklı toplumsal oluúumlarda ve co÷rafyalarda homojenleútirilmesine neden olmaktadır. Bu durum, yoksullu÷un çözülmesine yönelik uygulamaların kısmi ve genellikle de etkisiz olması sonucunu do÷urmaktadır. Sackrey’e göre (1973: 50), yoksullu÷un sorunsallaútırılma biçimi yoksullu÷un çözümüne yönelik en uygun øzmir Büyükúehir Belediyesi Mali Yıl Performans Programı Raporları Stratejik Plan’a göre hazırlanmıú izleme metinleridir. Dolayısıyla bu raporların hazırlanmasında temel doküman yine Stratejik Plan Raporu’dur. 4 *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 425 ______ siyasanın belirlenmesinin de ilk aúamasıdır. Buna karúın, literatürün bu tür bir kavramsallaútırma baúarısı gerçekleútirdi÷ini söylemek mümkün de÷ildir. Bir baúka sorun, özellikle pratik çalıúmalarda yoksulluk konusunda bir veri kıtlı÷ı yaúanmasıdır. Genellikle ülke ölçe÷inde devlet eliyle toplanan kalkınma ve refah düzeyi istatistikleri yoksullu÷un homojenleútirilmesine neden ve farklı alanlarda bu olgunun oluúmasında etken olan içsel dinamiklerin yakalanmasına engel, olabilmektedir (Anglin ve Holcomb, 2002). Veri kıtlı÷ı, do÷al olarak, olgunun kavranması, ölçülmesi ve çözümüne yönelik olanakların ve stratejilerin de dar kapsamda tutulması anlamına gelmektedir. Baúka pek çok sorun arasından ön plana çıkan bir di÷er sorun ise, yoksulluk konusunun kapsamlılı÷ı nedeniyle, genellikle konunun niceliksel boyutlarının çalıúmalara dahil edilmesidir. Bu eksikli÷e karúın antropoloji alanındaki çalıúmalar ba÷ımsızlık, güvenceli olma durumu, öz saygı, kimlik, yakın toplumsal iliúkiler, karar alma özgürlü÷ü, hukuki ve politik haklar gibi özellikleri de kapsam içine almaktadır (Masika vd, 1997). Yoksulluk konusunda çok çeúitli tanımlamalar vardır. Genel olarak yoksulluk, insanların en temel fiziksel gereksinimlerinin karúılanamamasına iliúkin bir sorun olarak görülmektedir (UPL, 2002). Yoksulluk, fiyat artıúı, ekonomik úok, do÷al afet veya ciddi sa÷lık sorunlarını karúılamaya yönelik kaynakların ve gelirin yetersiz olması (IIED, 2006); mali, davranıúsal, zihinsel, ruhsal, fiziksel, destek sistemlerine yönelik iliúkisel, eriúimsel, bilgisel kaynakların yetersizli÷i veya yoklu÷u durumu (Payne, 2005: 7); mutlak yoksulluk tanımında insanların asgari geçim standartlarını karúılayacak gelir durumunun olmaması durumu5, göreli yoksulluk tanımında içinde yaúanan toplumda asgari geçim standartlarını karúılayacak gelir durumunun olmaması durumu, geçinme (subsistence) yoksullu÷u tanımında kaynakların uzun süre kıt oldu÷u durumda insanların hayatlarını sürdürebilmek için gerekli kaynaklara ve kapasiteye sahip olmaması durumu (UN-HABITAT, 2002); kronik yoksulluk tanımında yoksullu÷un sürmesi ve devam etmesinde kilit konumda bulunan koúulların ve geçici dinamiklerin bulunması durumu (Bebbington, A. 2007) gibi belirli olanakların ve kaynakların yetersiz olması durumuna referansla tanımlanmakta ve çeúitlenmektedir. Bunlar dıúında, yoksullu÷un iliúkisel tanımları bulunmaktadır. Burada, yukarıda da belirtildi÷i gibi yoksullu÷un bir boyutu de÷erlendirilmekte veya belirli bir kavram çerçevesinde açıklamalar getirilmektedir. Örne÷in Kalkınma Kuramlarında yoksulluk refah düzeyi düúüklü÷ü ile eúanlamlı kullanılmaktadır (Kabas, 2007). Bir baúka kavram olan kırılganlık (vulnerability), yoksullu÷un savunmasızlık, güvencesizlik, risk, úok ve baskıya maruz kalma boyutlarına gönderme yapmakta; yetkililik kavramı bireylerin veya hane halkının kiúiler arasında el de÷iútiren kaynakları yönetebilmesinin karmaúık iliúkilerine gönderme yapmakta; sosyal dıúlanma kavramı bireylerin veya grupların otoritelerin olmaması veya olanaksızlaútırılmalarıyla açıklanmakta (ILO, 1996, Masika vd. 1997 içinde); de÷er sahipli÷i yaklaúımı yoksullu÷u yaúamsal araçların mülkiyetinin durumu ile tanımlamakta (Baharo÷lu ve Kessides, 2000); kapasite kavramı yoksullu÷u düzenli gelir, iú ve üretici de÷erlerin eksikli÷i, sosyal güvenlik a÷ına eriúim olanaklarının eksikli÷i, e÷itim, sa÷lık, bilgi, kredi, su 5 Dünya Bankası bu asgari geçim standartlarının günlük 1$ gelir ile karúılanabilece÷ini belirlemiútir. *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 426 ______ ve sa÷lık önlemlerine eriúimin eksik olması ve son olarak politik güç, katılım, itibar ve saygının eksik olması durumu ile iliúkilendirerek açıklamaktadır6 (UNESCAP, 2007). Dolayısıyla, bu tür yaklaúımlar yoksul olarak belirlenen kesimlere dıúsal etkiler ve destek vererek, kapasite arttırma yöntemleri kullanarak sorunun çözülmesini önermektedirler. Dıúsal bir grup, yetersiz nesnenin kapasite eksikli÷ini ve yetersiz oldu÷u bileúenleri geliútirecek katkılar sunmaktadır (Brown, LaFond, ve Macintyre, 2001). Bu tür uygulamalar özellikle yerel yönetimler tarafından do÷rudan parasal yardım, yemek yardımı gibi maddi boyutlarla veya kısmi e÷itim faaliyetleri gibi sürece yayılan desteklerle uygulanmaktadır. Oysa bu tür uygulamaların süreklili÷i ve sorunu çözmeye yönelik kapsamı yeterli olmamakta, uygulamaların baúarı düzeyi düúük çıkmaktadır. Aslında, buradaki kapasite ve yetersizlik durumu sosyal politikanın hastalıklı retori÷ine iúaret etmektedir. Yoksullu÷u bir hastalık olarak tanımlamakta, yoksulları belirli becerilere sahip olmayan, sa÷lıksız, bilgisiz, yeterli düzeyde yaúamalarını sa÷layacak parasal kaynaklara eriúme ve sahip olma yetileri olmayan iradeler olarak betimlemektedir7. Dolayısıyla çözüm önerileri bu eksikli÷i gidermeye yönelik reçetelere benzetilebilir. Buna karúın, gerçekte, yoksulluk pratikleri ve öznel görüntüleri, nesnel koúullarının ve dinamiklerinin çözümlenmesini güçleútirebilmektedir. Bu noktada yoksullukla baú etme stratejileri olarak bireylerin bir anlamda kendi stratejilerini geliútirmeleri söz konusu olabilmektedir. Buna ba÷lı olarak öznel koúullar ve giriúimler yoksullu÷un homojenleútirilerek incelenmesinin önünde bir engel haline gelmektedir. UPL’ye göre (2004), Ankara, Zonguldak, Diyarbakır ve ùanlıurfa’da yapılan alan çalıúmalarının karúılaútırmalı örne÷i yoksulluk konusundaki genellemelerin ciddi bir eleútirisini ortaya çıkarmıútır. øzmir Büyükúehir Belediyesi ve Yoksulluk Algısı øzmir Büyükúehir Belediyesi sorumluluk alanındaki kentte yoksullu÷u nasıl ele alıyor? Bir yerel devlet örgütlenmesi olarak resmi bilgileri, øzmir’deki yoksullu÷u ne düzeyde ölçmüútür? Bu ve benzer sorulara yanıt verdikten, yani uygulamalarının altyapısını ve bilgi kayna÷ını hazırladıktan sonra, bir yerel yönetimin yoksulluk konusundaki uygulamalarını de÷erlendirmek mümkündür. Yukarıda da de÷inildi÷i gibi øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin Stratejik Planı8, kente iliúkin en temel eylem rehberi ve bilgi kayna÷ıdır. Stratejik Plan’da bulunan ve kentteki yoksulluk sorununa iliúkin uygulamalara temel teúkil eden bilgiler aúa÷ıda özetlenmektedir. 6 UNDP, UN-HABITAT ve UNESCAP’ın kullanmakta oldu÷u bu yaklaúım Amartya Sen’in çalıúmalarına dayanmaktadır. 7 Charles Sackrey (1973) bu yaklaúımı Cehennemlik Yoksullar Teorisi (Theory of Unheavenly Poor) kapsamına alarak eleútirir. Teori isminin Türkçe’ye çevrim kusuru úahsıma ait. 8 Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyarınca kamu kurum ve kuruluúları tarafından hazırlanmıú olan stratejik planların, ilk örnekler oldu÷u için, çeúitli sorunları bulunmaktadır. Bunun baúında, paydaú analizinin bir analiz de÷il listeleme üzerine kurulmuú olması, GZFT analizinin yeterince önem verilmeden hazırlanmıú olması, faaliyetler arasında bütünlü÷ün ve eklemlenmenin yeterince organize edilememiú olması, performans kriterleri ve ölçütlerinin tanımlanmasında güçlükler olması gibi sorunlar gelmektedir. Ancak bu tür sorunlar kamu kurum ve kuruluúlarının de÷il merkezi yönetimin stratejik planı yasalaútırırken düzenledi÷i özdenetim ve onay durumu ile iliúkilidir. Stratejik planlar üzerinde DPT Müsteúarlı÷ı, yerel yönetimlerde kapasite geliútirme yöntemi olarak, *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 427 ______ 1- “øzmir ili; kiúi baúına gelir düzeyi, sanayileúme derecesi, ihracat ve ithalata katkısı, sanayi istihdamının yüksekli÷i, ekonomik faaliyetin çeúitlili÷i ve zenginli÷i açısından Türkiye’nin en geliúmiú illeri arasında olup, DPT’nin 2003 yılı sosyoekonomik geliúmiúlik sıralamasında 81 il arasında üçüncü sırada yer almaktadır… Bununla birlikte, son yıllarda øzmir ilinde GSYøH’nın artıú hızı Türkiye ortalamasının altında seyretmektedir. Ekonomik krizin yaúandı÷ı 1994 yılını takip eden 6 yıl içinde GSYøH’nın sabit fiyatlarla yıllık bileúik büyüme hızı Türkiye’de yüzde 4,5, Ege Bölgesi’nde yüzde 4 olarak gerçekleúirken, øzmir’de yüzde 3,2 olmuú ve øzmir’in Türkiye’nin GSYøH’sı içindeki payı yüzde 8,2’den yüzde 7,6’ya inmiútir. Ülke gelirinde øzmir ilinin göreli payındaki bu durgunluk ve hatta gerileme e÷iliminin ardında yatan temel etmenler arasında giriúimcilik yapısı, kamu yatırımlarının azalıúı, teúviklerin ve özel sektör yatırımlarının gerilemesi, yabancı sermayeli yatırımların çekilememesi ve hatta var olan yatırımların kaçıúı, yerel sermayenin østanbul’un çekimine kapılması, ekonomik krizler vb. sayılabilir.” (sayfa 28). 2- “Hane baúına düúen kiúi sayısı bakımından øzmir’de 100 kiúiye 35 konut, hane baúına da yaklaúık olarak 4 kiúi düúmektedir. Bu açıdan bakıldı÷ında øzmir Türkiye’de østanbul, Bursa, Ankara ve Antalya gibi kentler arasında en uygun konut koúullarına sahip úehir gözükmektedir.” (sayfa 64) 3- “øzmir’de 1000 kiúi baúına düúen kayıtlı suçlu oranı 4,18’dir. Bu açıdan øzmir Adana’dan sonra en güvenli kent olarak karúımıza çıkmaktadır. Öte taraftan Türkiye’deki kentlerin genelinin Avrupa kentlerinden daha düúük suç soranlarına sahip oldu÷u görülmektedir (Eurostat, 2003, Emniyet Genel Müdürlü÷ü Asayiú Verileri 2004)”. (sayfa 65) 4- “úehir karúılaútırmasında øzmir, iúsizlik oranları açısından Türkiye’de østanbul’dan sonra ikinci en yüksek iúsizlik oranına sahip úehirdir9… Di÷er kentlerle karúılaútırıldı÷ında øzmir’deki kadın iúsiz nüfus oranı, Türkiye genelinde en yüksek orana sahiptir. øzmir’deki kadın iúsiz nüfus oranı %28,2, erkek iúsiz nüfus oranı %14.5’tir… Türkiye’deki kentler içinde øzmir, okur-yazarlık bakımından 4. en yüksek orana sahiptir. Ancak oranların yüzdesine bakıldı÷ında øzmir ile østanbul, Ankara ve Antalya arasında oldukça küçük sayısal farklar bulunmaktadır (DøE øl Göstergeleri 2003).” (sayfa 66) Bu durum tespitinden sonra Büyükúehir Belediyesi çeúitli konularda kurumsal GZFT10 analizi yapmıútır. Ancak GZFT analizinin dili ve detay düzeyi bir de÷erlendirme yapabilmek için uygun de÷ildir. Buna karúın analiz sonucunda ortaya çıkan tespitlerde konu ile iliúki kurulabilecek birkaç nokta bulunmaktadır. “ Güçlü Yönler • Kar kaygısı gütmeden hizmet sunabilen bir kurum olması sadece rehber hazırlama (iki adet rehber hazırlanmıútır) ve tavsiye niteli÷inde (Ek-7, Genel Gerekçe) yetki üstlenmiútir. Dolayısıyla, yerel yönetimlerin bu planları merkezi yönetimin gözetiminde ve deste÷inde gerçekleútirilmemiú oldu÷u için yetersizlikler göstermektedir. 9 Bu bulgular, genellikle iúsizlik ve suç oranı arasında do÷rusal iliúki oldu÷unu savlayan yaklaúımların tersini ortaya koymaktadır. Buradan hareketle, gecekondu alanlarının ve kentsel dönüúüme konu olan alanların güvensizli÷ini gerekçe göstererek yıkılmasını öngörmek ve meúrulaútırmak øzmir için geçerli olmayacaktır. ùüphesiz, bu geçerli olmama durumu Stratejik Plan’da belirtilmiú olan øl Geneli verilerinden ve yalnızca iki de÷iúkenli ba÷ıntıdan çıkarılabilecek bir bulgudur. 10 øngilizcesi SWOT analizi olan yöntem (Güçlü Yönler, Zayıf Yönler, Tehditler, Fırsatlar) *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 428 ______ • Yeterli mali kaynak ve imkanlara sahip olması • Fiziki çalıúma koúullarının yeterli olması • E÷itimli, nitelikli ve deneyimli personele sahip olması • Teknolojik altyapının yeterli olması • Sayıca yeterli personele sahip olması • Hizmet araç, gereç ve ekipmanın yeterli olması Zayıf Yönler • Nitelikli ve teknik personel eksikli÷i • Hizmet tesislerinin ve çalıúma mekanlarının yetersiz olması Tehditler • Gecekondulaúma • Çarpık Kentleúme ve imar aúarı • øúsizlik • øzmir’in göç alması • Yeúil alanların hızla azalması • Özelleútirme politikaları Fırsatlar • øúgücü temin kolaylı÷ı • Kentsel merkezleúme ve yo÷unluk” (sayfa 68-70) Buradaki analiz sonuçlarındaki, örne÷in nitelikli ve deneyimli personel varlı÷ı, tesis yeterlili÷i gibi hem güçlü hem zayıf yön olarak belirlenmiú çeliúik ifadeler bu çalıúmanın konusu de÷ildir. Ancak, bu analizden çıkan sonuç bir yerel yönetim birimi olarak Büyükúehir Belediyesi’nin kentsel sorunlar karúısında mali, örgütsel ve teknik açıdan kurumsal kapasitesinin yeterli oldu÷u izlenimi vermektedir. Bütün bu durum tespiti ve analizlerin ardından Büyükúehir Belediyesi’nin 2006–2017 döneminde gerçekleútirmeyi taahhüt etti÷i faaliyetler listelenmektedir. Di÷er bir deyiúle, yukarıdaki bilgiler ve sorun tanımlamalarına dayanarak, yapılması gereken iúler bir programa ba÷lanmaktadır. Büyükúehir Belediyesi’nin bu dönemde øzmir’deki yoksulluk konusunda yapmayı planladı÷ı faaliyetler, bu konuyu hem nasıl ele aldı÷ını hem de ne tür uygulamalar gerçekleútirece÷ini belirtmektedir. - Mevzuatın ön gördü÷ü Kent Konseyi Yönetmeli÷i tasla÷ında ön görülen özel ilgi gruplarına ait Yerel Gündem 21 meclislerinin oluúturulması ve belediye birimlerinin meclislere katılımının sa÷lanması • Özürlüler Meclisi • Yaúlılar / kıdemli hemúehriler • Çocuk Meclisi • Gençlik Meclisi • Kadınlar Meclisi • Mahalle Meclisleri (sayfa 80) *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 429 ______ x “Hedef: Tüm kentin planlı ve sa÷lıklı geliúmesini sa÷lamak için kentin sa÷lıksız x - - yapılaúmıú çarpık kentleúmiú bölgelerinin yenilenmesi (sayfa 92) “A Belediye taúınmazlarının kentsel yenilemeye ve dönüúüme yönelik olarak de÷erlendirilmesi (sayfa 92) “B Kentsel Yenilemeye yönelik Toplu Konut yapılması”(sayfa 92) ilçe/ilk kademe belediyeleri ve ilgili kurumlar ile Kentsel Yenilemeye yönelik ortak projeler yürütmek (sayfa 93) Gecekondu bölgelerinde arsa tahsisi yapılması (sayfa 93) Gecekondu yasasına istinaden gecekondu arsa ve konut tahsisi (sayfa 93) Belediyemize ait sosyal konutların dar gelirli vatandaúlara tahsisinin sa÷lanması (sayfa 94) øzmir Büyükúehir Belediye sınırları içinde yaúayan herkese yataklı ya da ayaktan eúit olarak kaliteli, ekonomik sa÷lık hizmeti sunmak, sa÷lık konusunda bilinçlenmiú bir toplum oluúmasını sa÷lamak. (sayfa 101) Hedef: Kentin deste÷e ihtiyaç duyan kesiminin ihtiyaç duydukları alanlarda desteklenmesi11” øhtiyaç sahibi ö÷rencilerin tespiti önceliklendirilmesi ve ihtiyaçlarının temini Kadın, iúsiz genç ve çocuklara dönük mesleki e÷itim, beceri ve kültürel e÷itim ile yaúam kalitesini arttırarak toplum bilincini yükseltmek amacıyla sosyal kültürel ve sportif aktiviteler yapılabilecek, psikolojik ve hukuki danıúmanlık hizmetleri verilecek semt merkezleri iúletmek Risk altındaki çocukların sokak çocu÷u olmalarını engellemek amacı ile sosyal destek merkezleri kapsamında e÷itim çalıúmaları yapılması Fakir, muhtaç ve ihtiyaçlı kiúilere yardım amaçlı ayni ve nakdi yardımların yapılması Baúarılı ve ihtiyaçlı üniversite ö÷rencilerine burs verilmesi Maddi koúulları elvermedi÷i için engelli malzemesi alamayan kiúi ve kurumlara malzeme temini Engelli kiúilere (çocuklar ve zihinsel engelliler hariç) mesleki, hukuki, psikolojik, kültürel ve sosyal faaliyetler ile destek sa÷lamak özgüvenlerini kazanmaları ve yaúam kalitelerini arttırmaya yönelik Engelli Merkezinin faaliyeti Engelli, kimsesiz, hasta yaúlı ve bakıma muhtaç insanlar ile ihtiyaçlı çocukların tespit edilerek sa÷lık-bakım hizmetlerinin evlerinde verilmesi ve/veya ilgili merkezlere yönlendirilmeleri. øhtiyaçlı ö÷rencilere üniversite ö÷rencilerince etüt çalıúması” Bu faaliyetlerle birlikte di÷er tüm faaliyetler aúa÷ıda belirtilen vizyonu gerçekleútirmeye yöneliktir: øzmir Kent Vizyonu Kentlilik bilincine sahip, turizm, ticaret ve yüksek teknolojide öncü, Akdeniz’in kültür ve sanat merkezi liman kenti olmak øzmir Büyükúehir Belediye Vizyonu Uygarlıkların mirasını yaúatan, do÷ayı koruyan, bilgiyi esas alan yönetim anlayıúıyla, kentli ile gelece÷in øzmir’ini kuran ça÷daú, güvenilir belediye olmak.” (sayfa 21) 11 (bu hedefe iliúkin alıntılanmıú tüm faaliyetler sayfa 105’te) *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 430 ______ Genel Tespitler Ve De÷erlendirme Büyükúehir Belediyesi’nin Stratejik Plan’da kentsel yoksulluk konusuna nasıl yaklaútı÷ını de÷erlendirebilmenin önünde bir takım sorunlar bulunmaktadır. Temel olarak, øzmir için tanımlanmıú vizyonlarla uyumlu bir faaliyet listesi bulunmaktadır. Vizyonlar kapsamında do÷rudan kentsel yoksulluk alanına iliúkin bir ifade bulunmasına gerek olmasa da, açıklama metinlerinde ve analiz sonuçlarında konunun öncelikler arasında yer almadı÷ı görülmektedir. Di÷er yandan, kentsel yoksulluk konusunda kapsamlı bir müdahale stratejisi üretilmesinden çok, tikel uygulamalar ve belirli hedef grupların desteklenmesi úeklinde parçacı müdahaleler önerildi÷i görülmektedir. Buradaki yaklaúım UNDP, UNESCAP ve Amartya Sen’in kapasite yaklaúımı ile paralellik göstermektedir. Aúa÷ıda øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin kentsel yoksulluk konusunu ele aldı÷ı kapsam kadar genellik içinde bir takım sorunlar incelenmektedir. øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin yetki alanı øzmir ili de÷il, 5216 sayılı yasa ile tanımlanmıú øzmir Büyükúehir Belediye sınırıdır. Oysa Stratejik Plan’daki veriler genellikle il düzeyinde ve yetersizdir. Büyükúehir sınırları içindeki nüfusla il genelindeki nüfusun profilinin çok önemli farklılıkları bulunabilmektedir. Bu nedenle kentteki yoksulluk düzeyi ve nitelikleri yeterli düzeyde de÷erlendirilememektedir. Stratejik Plan’ın verileri en güncel, ama o da kısmi úekilde, 2003 yılına kadar gelmektedir. Sa÷lıklı de÷erlendirme yapabilmek, uygulama aúamasına geçebilmek için, öncelikle “bilmek” gereklidir. Büyükúehir Belediyesi deneyimli, nitelikli ve e÷itimli personelin güçlü bir yönü oldu÷unu belirtmektedir. Bu yön “bilen kiúilerin” olması de÷il, “bilgiye sahip bir kurumun” gerçekleútirilmesi ile anlam kazanacaktır. Bu bilginin kentte geçmiú pratiklerin sonuçlarının da de÷erlendirilmesine olanak sa÷layacak bir birikim taúıması gereklidir. Yoksulluk konusunda do÷rudan müdahalelerin baúarı düzeyi yukarıda vurgulandı÷ı gibi kırılgandır, ancak bir yaklaúım geliútirilmesi müdahalelerin ilk aúaması için yeterli olabilir. Buna karúın Stratejik Plan’da yoksulluk ve dezavantajlı kesimlere yönelik ciddi ve bütüncül siyasalar üretilmemiútir. Stratejik Plan’da kiúi baúına konut ve hane halkı büyüklü÷ü ile do÷rudan iliúki kurulmakta, øzmir’in benzer nitelikteki kentler arasında en iyi konut koúullarına sahip kent oldu÷u sonucu çıkarılmaktadır. Ancak konutların yeterlilik, dayanıklılık, sa÷lıklı çevre koúullarına sahiplilik gibi boyutları de÷erlendirmeye katılmamaktadır. Nazım Plan’da toplam alanının yaklaúık üçte biri “øyileútirme-Sa÷lıklaútırma Yapılacak Alan” kapsamına alınmıú bir kentin en iyi konut koúuluna sahip kentlerin baúında gelmesi pek kabul edilebilir görünmemektedir. Ayni ve nakdi yardım biçiminde sunulan destek mekanizmaları süreklilik arz eden kalıcı çözümler olmaktan uzaktır. Üstelik bu uygulamalar baúka kentlerdeki benzer pratiklerin de gösterdi÷i gibi genellikle popülizm eleútirisini meúru kılacak biçimlere bürünebilmektedir. SONUÇ Bu bildiride, bir yerel yönetim birimi olarak øzmir Büyükúehir Belediyesi’nin kentsel yoksulluk konusundaki yaklaúımı ve uygulama hedefleri incelenmiútir. Bu inceleme, *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 431 ______ Büyükúehir Belediyesi’nin kentin belirli yoksulluk alanlarındaki geçmiú pratikleri üzerinden de÷il, bu sorunu nasıl kavramsallaútırdı÷ı ve ne tür bir yaklaúımla sorunları ele almayı taahhüt etti÷i üzerinden yapılmıútır. Önemli düzeyde bir sorun olarak tanımlamadı÷ı durumda, pratiklerin de bu düzeyde de÷erlendirilmesi gerekecektir. Kente yönelik bütüncül siyasaların ve faaliyetlerin izlenebilece÷i en temel doküman olan Stratejik Plan bu yönden inceleme konusu olmuútur. Genel bir sonuç olarak úu ortaya çıkmaktadır: øzmir Büyükúehir Belediyesi için kentsel yoksulluk sorunu yeterli önem verilmeyen bir alanda bulunmaktadır. Kentsel yoksulluk sorunu genellikle konut sahiplili÷i ile iliúkilendirilmekte, yoksulluk sorunundan çok gecekondu sorunu olarak ele alınmaktadır. Di÷er yandan, dezavantajlı kesimlere yönelik iyileútirme ve destek faaliyetleri geliútirilece÷i belirtilmektedir. Özellikle, kadın, çocuk, yaúlı, hasta ve engellilere yönelik faaliyetlerin geliútirilmesi ve çeúitli merkezler aracılı÷ıyla kurumsallaútırılması hedeflenmektedir. øúsizlik sorununa yönelik olarak Stratejik Plan’da kentin hem kamu hem de özel sektör yatırımları bakımından geriledi÷i, ticarette dıú açık verir konuma geldi÷i belirtilmektedir. Bu noktada özel sektörün kentte iúsizlik, özellikle de kadın iúsizli÷i konusunda yatırım yapmasını beklemekten çok, kamu sektörünün müdahale araçları geliútirmesi ve kentte yine özellikle kadınların çalıúma koúullarına ve istihdam olanaklarına yönelik e÷itim ve iú alanı çalıúmaları yapması gerekmektedir. Kadın iúsizlik oranının en yüksek oranda bulundu÷u kentlerden birisi olması, bu alanda yerel yönetime önemli görevler yüklemektedir. Kentte yenileme ve dönüúüm projeleri kentsel yoksulluk ve gecekondu sorunlarını çözecek yöntemler olarak tanımlanmaktadır. Ancak, günümüzdeki kentsel dönüúüm projeleri bu sorunu çözmekten çok gayrimenkul sektörüne kar oluúturan ve orta-üst gelir grubuna konut üretimi ile sonuçlanan bir uygulamaya dönüúmüútür. Bu uygulamanın farklı kentlerdeki sonuçları dramatiktir. Dönüúüm projeleri ile yapılan yıkım sonucunda yoksulluk ya gecekondudan apartman dairesine taúınmakta ve burada sürmekte, ya da gecekondu alanları yıkım sonrasında baúka bir bölgeye kaymaktadır. Bu noktada, kapsamlı ve ulusal düzeyde kurgulanmıú bir dönüúüm planlaması ve konut sunum stratejisi geliútirilmesi gerekmektedir. Kentsel yoksulluk kapsamlı ve karmaúık bir sorundur. Bu sorunla tikel uygulamalar ve kısa vadeli destek projeleri ile mücadele etmek yeterli de÷ildir. Ça÷ımızın bu en önemli toplumsal ve ekonomik sorunu, aynı yapısal koúulların var olması durumunda, kapsamlı sosyal refah devleti uygulamaları, orta ve uzun vadeli düzenlemeler, yerel yönetim ve merkezi yönetimin birlikte bütünleúik projeler üretmesine ihtiyaç duymaktadır. Bu tür bir müdahale için ilk aúama, yoksulluk konusuna iliúkin yeterli düzeyde bilgi elde edilmesi ve farklı co÷rafyaların içsel dinamiklerinin kavranmasını içermektedir. Hizmet sundu÷u kentlilere en yakın ve en yetkili idari birim olan øzmir Büyükúehir Belediyesi bu türden bir envanter çalıúmasını geçmiúte gerçekleútirmemiú ve dolayısıyla kentindeki yoksulluk sorununa iliúkin kapsamlı bir strateji geliútirememiútir. Benzer durum bütün kentlerimiz için geçerlidir. Dolayısıyla ilk aúamada Büyükúehir Belediyesi’nin Stratejik Planı’nda da belirtti÷i gibi ilgili tüm kurum ve kuruluúlarla iúbirli÷i içinde, bu tür bir çalıúmayı gerçekleútirmesi beklenecektir. øzmir kentindeki yoksullu÷un düzeyi belirlendikten ve dinamikleri kavrandıktan sonra bütüncül müdahaleler ile sorunu aúmaya yönelik stratejiler geliútirilebilir. *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 432 ______ KAYNAKLAR Anglin Roland ve Holcomb Briavel. 1992. “Poverty in Urban America: Policy Options.” Journal of Urban Affairs. Volume 14. Number 3 / 4. pages: 447 – 468 Baharoglu,D. ve Kessides,C. Urban Poverty. Volume 2 – Macroeconomic and Sectoral Approaches. Chapter 16. World Bank. 2000 Bebbington, Anthony. 2007. Social Movements and the Politicization of Chronic Poverty. Development and Change 38(5): 793–818 (2007). C Institute of Social Studies 2007. Published by Blackwell Publishing, 9600 Garsington Road, Oxford OX4 2DQ, UK and 350 Main St., Malden, MA 02148, USA Brown,L., LaFond,A., and Macintyre,K. (2001). Measuring Capacity Building. Carolina Population Center. University of North Carolina. NC. March 2001 IIED. 2006. “A pro-poor urban agenda for Africa: clarifying ecological and development issues for poor and vulnerable populations.” Human Settlements Discussion Paper Series. Theme: Urban Change 2. International Institute for Environment and Development. United Kingdom øzmir BùB. Stratejik Plan. 2006-2017 Kabas, Tolga. 2007. “Yoksullu÷un Çok Boyutlu Olarak Ölçülmesi ve Ülkeler Arasında Yoksulluk Sıralamalarının Yapılması” Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 16, Sayı 1, 2007, s.375-394 Lichter Daniel ve Johnson Kenneth. 2007. “The Changing Spatial Concentration of America’s Rural Poor Population”. Rural Sociology, 72-3. 2007. p: 331-358 Masika Rachel, vd. 1997. Urbanisation and Urban Poverty: A Gender Analysis Report prepared for the Gender Equality Unit, Swedish International Development Cooperation Agency (Sida) Institute of Development Studies. ISBN 1 85864 347 3 Özdemir, S., Arıcan, B., Avar, A., Güçer, E., ùenol, P., Kompil, M., Sevinç, N., Yankaya, U., Velibeyo÷lu, H., Bektaú, B., “ømar Afları Sonrasında øzmir’de Gecekondu Geliúimi Üzerine Bir De÷erlendirme”. Yoksulluk, Kent Yoksullu÷u ve Planlama, TMMOB ùehir Plancıları Odası, Ankara, 2002. sayfa: 127-155. Payne, R.K. (2005) A Framework for Understanding Poverty. Fourth Revised Edition. aha!Process.Inc. USA UNESCAP. 2007. Urban Poverty and The Working Poor: Facing the Challenges of: Urbanization and Urban Poverty in Asia and the Pacific. E/ESCAP/CPR (4)/4 24 September 2007 UN-HABITAT. 2003. The Challenge of Slums. Global Report on Human Settlements 2003. Earthscan Publications Ltd. London and Sterling, VA. UPL (2002). Kentsel Yoksulluk ve Geçinme Stratejileri, Ankara Örne÷i. Der: Doç.Dr.H.Tarık ùengül, Prof.Dr.Melih Ersoy. ODTÜ. Ankara, Mayıs 2003, 3.baskı UPL (2004) ùanlıurfa Kentinde Yoksulluk. Der: Doç.Dr. H. Tarık ùengül, Prof.Dr.Melih Ersoy. ODTÜ, Ankara, Mart 2004 *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 433 ______ “KADIN DOSTU KENT” KAVRAMININ øZMøR ÖLÇEöøNDE TARTIùILMASI L.Yıldız TOKMAN Y. ùehir Plancısı lytokman yahoo.com GøRøù Sempozyumun ana amacı: “kenti yaúanabilir kılmak” olarak belirlenmiútir. Bu amaca ulaúmak için belirlenen hedefler ise: -Farklı meslek gruplarınca kente iliúkin sorunların belirlenmesini ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri geliútirmelerini sa÷lamak, -Yerel yönetim seçimlerine yönelik olarak partilerin kent yönetimi ve kent sorunlarına iliúkin misyon belirlemelerine yardımcı olmak, -Kentlilik bilinci oluúmasını/oluúturulmasını sa÷lamak, Olarak özetlenebilir. Kent farklı çıkarlara sahip çeúitli aktörlerin bir arada var oldu÷u kompleks bir mekanizmadır. Bu yapı içinde, yerel yönetimler, kentsel politikalar ve kent planlama yoluyla farklı grupların çıkarlarını, toplumsal çıkarlar adına kollarken, cinsiyet farklılı÷ı göz ardı edilmektedir. Cinsler arası eúitsizlik, sosyo-ekonomik yapıda oldu÷u kadar, mekansal olarak da vardır. Oysa kentte cinsiyet farklılı÷ını gözeten bir yerel yönetim, planlama, hizmet ve uygulama anlayıúı, kadınların kentte birer birey olarak var olmalarına olanak tanıyarak kentin, orada yaúayan kadınlar için yaúanabilir olmasının ilk koúulunu sa÷layacaktır. Bu bildirinin amacı; sempozyumun genel amaç ve hedeflerini kentte yaúayan kadınlar için/kadınların gözüyle tartıúarak bu genel yaklaúımı “kenti, kentte yaúayan kadınlar için yaúanabilir kılmanın” gereklili÷i ve olabilirli÷i ba÷lamında irdelemektir. Bildiride; kentli hakları ve yaúama geçirilmesi sürecinde, yerel demokrasi ve kentsel politikaların oluúturulması, yönetimler arası iúbirli÷i, kentli katılımı ba÷lamında kadınların kentsel sorunlardan nasıl etkilendikleri, kentsel hizmetlerden yararlanabilmeleri için, kente yönelik vizyon ve misyon belirlenirken “kenti, kentte yaúayan kadınlar için yaúanabilir kılma” hedefini göz önünde bulundurmanın gereklili÷i, yerel yönetimler/ yerel hizmetlere eúitlikçi yaklaúımlar çerçevesinde incelenecektir. “Kadın dostu kent” kavramının anlamı, içerdi÷i olanaklar ve kent örnekleri kentli hakları ba÷lamında irdelenerek, øzmir Yerel Eúitlik Eylem Planı çalıúmaları kapsamında; øzmir kentinin durumu özellikle, kadınların karar mekanizmalarına katılımı ve kadınların kentsel hizmetlerden eúit yararlanması açısından tartıúılacak ve yerel yöneticilere “eúitlikçi kent”- “kadın dostu kent” olabilirli÷ini sa÷lamak için öneri geliútirilmeye çalıúılacaktır. *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 434 ______ KENTLø HAKLARI 1992 yılında Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Avrupa Kentsel ùartı kentli haklarını tanımlayan uluslararası bir belgedir. Kentsel geliúmenin niteliksel özellikleri ve yaúam kalitesiyle do÷rudan iliúkili olan Avrupa Kentsel ùartı, farklı yerleúimlerin sorunlarının farklı oldu÷unu ancak özde aynı yapıyı barındırdı÷ı düúüncesinden hareketle, hemen her ülkede uygulanabilecek bir dizi yol gösterici evrensel ilke tanımlamaktadır. Buna göre yerel yönetimler; Avrupa Kentsel ùartı’nda vurgulanan, güvenli, temiz ve sa÷lıklı bir kentsel çevrede yaúama, konut edinme ve çalıúma hakkı, sa÷lık, e÷itim ve sosyo kültürel etkinliklerden yararlanma hakkı, ulaúım ve dolaúım özgürlü÷ü, yaúadı÷ı yerleúime iliúkin kararlara katılma ve bunları denetleme hakkı gibi temel kentli haklarından bir yerleúmede yaúayan tüm insanların cinsiyet, yaú, inanç, toplumsal, ekonomik ya da siyasal konum fiziksel ya da psikolojik engellilik durumlarına bakılmaksızın eúit olarak yararlanmasını sa÷lamakla yükümlüdür. Avrupa Konseyi, Mayıs 2008 de Avrupa Kentsel ùartı-2 kabul etmiútir. Bu yeni belgede kentli haklarına yeniden vurgu yapılarak, 21. yy’ın kent ilkeleri 85 maddelik “Yeni Bir Kentlilik øçin Manifesto” belgesiyle açıklanmaktadır.* Manifesto’da: “Kentler kentlilerindir” ana ilkesinden ve “kentlerin gelecek nesillere aktarılması gereken sosyo-ekonomik ve kültürel de÷erler oldu÷u” belirlemesinden hareketle, yerel yönetimlerden “kamu politikalarında etik de÷erleri” ve “sürdürülebilir kalkınmayı” uygulamaları istenmektedir. Katılımcı bir demokrasi için bilgilenmenin önemi “insanlar, bulundukları yerleúimlerin sorumlu, aktif, bilgili kentlileri olmadan kent ve kasabalarına sahip çıkamaz, onları tam anlamıyla yaúayamazlar” saptamasıyla vurgulanmakta, “kentsel yayılmanın getirdi÷i kaynak israfının önlenmesi”, “sosyal ve mekansal dıúlanmanın önlenmesi”, “ticari kentsel planlamaya karúı çıkılması” gibi önemli kentsel politikalar belirlenmektedir. Kentli Haklarının Yaúama Geçirilmesindeki Temel Süreçler Yerel Demokrasi ve Kentsel Politikaların Oluúturulması Kentsel yaúamın tüm etkinlik alanlarını belirleyen kentsel politikalar, yerel yöneticiler, profesyonel uzmanlar ve kadın erkek kentte yaúayan tüm kentlilerin iúbirli÷i ile oluúturulmalı ve uygulanmalıdır. Yerel demokrasinin oluúumu ve yerel hizmetlerin kentli hakları çerçevesinde gerçekleútirilebilmesi, kadın erkek tüm kentlilerin isteklerinin ve gereksinmelerinin demokratik ve katılımcı süreçlerle belirlenmesi ve yerel yönetimlerin iúlevlerini buna uygun olarak yerine getirmesine ba÷lıdır. Türkiye’de o tarihte øçiúleri Bakanlı÷ı genelgesiyle belediyelere iletilerek rehber alınması istenmiútir. ùartın øngilizce eriúim adresi: http://www.coe.fr/cplr/eng/etxt/echarteurbaine.php * Metnin Türkçe çevirisi için bkz:www.mo.org.tr/UIKDocs, øngilizce eriúim adresi: www.coe.tnt *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 435 ______ Yönetimler arası øúbirli÷i Yerel yönetimlerdeki tüm hizmet birimlerinin ( belediyeler, il özel idareleri ve valilik) uyum ve iúbirli÷i içinde çalıúması ve bunu sa÷lamak için yerel süreçleri düzenleyen ve kontrol eden yasal çerçevenin uyumlu ve iúbirli÷ini sa÷layacak biçimde olması gerekir. Bu iúbirli÷i farklı yönetim birimleri arasında verimli çalıúma ortamını kurmakta yardımcı olur. Kentli Katılımı-Kentlilik Bilinci-Kenti Sahiplenme Kadın- erkek tüm kentliler yerel süreç ve hizmetlerin bilgi edinme karar verme, hizmetlerden yararlanma ve kontrol etme aúamalarına katılabilmelidir. Farklı kentli gruplar için farklı katılım yolları geliútirilmesi yerel yönetimlerin öncelikli kentsel politikalarından olmalıdır. Kentte yaúayanlarda kentlilik bilinci oluúması, bir baúka deyiúle kente sahip çıkmaları ancak uygun katılım yollarıyla olanaklıdır. Kadınların Kentsel Hizmetlerden Yararlanabilmesi Yerel yönetimler yaúam çevremizle ilgili olarak mekansal, toplumsal, sosyo kültürel ekonomik tüm ortak gereksinmelerimizi karúılamayı, ortak sorunlarımızı çözmeyi amaçlar. ølgili yasada*, yönetime katılım ve hizmetlerden yararlanmayla ilgili olarak hemúerilik (kenttaúlık) hukuku çerçevesinde getirilen hak tanımı o kentte yaúayan herkesi içerir. Ancak yasal düzenlemelerde bir ayrım olmasa da kadınları gerçek anlamda içerebilmesi, bir baúka deyiúle kentli nüfusun yarısını oluúturan kadınların kentli haklarını kullanabilmeleri, öncelikle kadınların gereksinmelerini ortaya çıkarabilmeyi ve onların yaúam koúullarına uygun katılım ve hizmet düzenlemeleri yapmayı gerektirir. Yapılan çalıúmalarda herkese eúit yerel kamu hizmeti anlayıúının sonuçta eúitlik sa÷lamadı÷ı, yerel hizmet sunumunda kadınların gereksinmelerinin özellikle dikkate alınması gerekti÷i açıkça görülmektedir. Bu gereklilik genellikle kadınların gündelik yaúam yükünü azaltmaya yönelik, kadınlara özel yerel hizmetlerin sunumuna iliúkin yerel uygulamalar olarak düúünülmektedir. Ancak, kadınların kentli haklarını tam olarak kullanabilmeleri, tüm yerel politikaların program, proje ve uygulama aúamasında özel olarak cinsiyet açısından de÷erlendirip gerçekleútirilmesiyle sa÷lanabilir Di÷er taraftan, kadın sorunlarının ve çözüm önerilerinin yerel karar mekanizmalarına yeterince yansımamasının en önemli nedeni, yerel meclislerde ve yerel karar alma mekanizmalarında kadınların temsilinin eksikli÷idir.** YEREL YÖNETøMLER / YEREL HøZMETLER DE EùøTLøKÇø YAKLAùIMLAR Avrupa’da Eúitlikçi Kent Yaklaúımı Kadın erkek eúitli÷i konusundaki çalıúmaların uzun bir geçmiúi olmasına karúın “kadının kentteki yeri”ne iliúkin çalıúmalar Avrupa’da 1980’li yıllarda baúlamıútır. Avrupa kentlerinin seçilmiú kadın temsilcilerinin baúlattı÷ı, kadınların yerel politika ve yerel meclislerde niçin azınlıkta olduklarını sorgulayan, bunun düzeltilmesini hedefleyen toplantılar yapılmıútır. ølk *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 436 ______ yerel ve bölgesel seçilmiú kadınlar konferansı, CEMR (Council of European Municipalities and Regions)*** tarafından 1983 yılında Pisa kentinde düzenlenmiútir. * 5393 sayılı Belediye Kanunu (13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı) ** Mart 2004, genel yerel seçimi sonuçlarına göre 3225 belediye baúkanından 18’i kadındır. Belediye meclisi ve il genel meclislerinde kadın üye oranı %2.3 ve %1.7 dir. *** daha ayrıntılı bilgi için eriúim adresi: www.ccre.org Bu toplantıların önemi, sonuçta Avrupa’da yerel yönetimlerde, kentli kadın, politika ve demokrasi konularında bir tartıúma ortamının yaratılmıú olmasıdır. Kentsel yaúamda kadın ve erkek arasında sadece biyolojik farklılıkların ortaya koydu÷u eúitsizliklerin varoldu÷u düúüncesinin aksine, toplumsal olarak kadın ve erke÷e yüklenmiú farklı rollerden kaynaklanan eúitsizliklerin varoldu÷u, ayrımcılık amaçlı olarak yapılmasa da kadının toplum içindeki yeri ve konumundan kaynaklanan bir eúitsizli÷in varlı÷ı, farklı dezavantajlı sosyal gruplar içindeki kadında (özürlü, yoksul, cinsel e÷ilim vb) bu durumun daha da arttı÷ı sonucuna ulaúılmıútır. Avrupa Birli÷i tarafından, “V.Eúit Fırsatlar Programı” çerçevesinde, 2004 yılında, CEMR’ nin “Cinsiyete Duyarlı Bakıúın Tüm Politikalara Yerleútirilmesi Projesi” seçilerek, uygulanmasına karar verilmiú ve ùubat 2005 de Avrupa Parlamentosu’nda "Avrupa Kentlerinde Eúitlik" konulu bir sonuç konferans yapılmıútır. Avrupa’da “Eúitlikçi Kenti” hedefleyen CEMR projesi çerçevesinde yürütülen projeler Avrupa kentlerinin birço÷unda hayata geçirilen uygulamalar haline dönüútürülmüútür.* (bazı örnekler: Frankfurt (Almanya), Rotterdam (Hollanda), Viyana (Avusturya), Roma (øtalya)) Tüm bu çalıúmalar sonucunda, CEMR tarafından Mayıs 2006 da ilkeleri Avrupa’da ki yerel ve bölgesel yönetimlerin, tüm faaliyet alanlarını cinsiyet eúitli÷i yaklaúımıyla úekillendirmeleri, kadın erkek eúitli÷ini sa÷lamak için parasal ve insan kayna÷ı belirli olan eylem planı ve programları geliútirerek uygulamaları esasına dayalı “Yerelde Kadın Erkek Eúitli÷i ùartı” yayınlanmıútır.** Kadın Dostu Kent Tanımı Kentsel politikalar ve yerel hizmet sunumu açısından kapsamı daha geniú olan “Eúitlikçi Kent” ba÷lamında “Kadın Dostu Kent”i genel olarak; kadınların kentli haklarının yaúama geçirildi÷i, yerel karar süreçlerine ve karar mekanizmalarına katılımlarının sa÷landı÷ı, kadınların yaúam koúullarını iyileútirici, hayatın her alanında kadın erkek eúitli÷ini sa÷layacak yerel eúitlik politikalarının oluúturuldu÷u ve bu politikaların yerel yönetim anlayıúına yerleútirilerek eúitli÷i sa÷layıcı yerel hizmet sunumlarının gerçekleútirildi÷i kent olarak tanımlayabiliriz.. *1 Frankfurt (Almanya): Frankfurt’ta Ocak 2002 den buyana cinsiyet duyarlı bakıú açısını uygulamaya koymuú ve Belediye örgütünün bünyesinde bir "Cinsiyet Takimi"-(Gender Team) kurmuútur. Bu takımın görevi cinsiyet duyarlı bakıú açısını bütün yerel yapılara *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 437 ______ aktarmaktır. Bunu gerekse karar verme organlarında, gerekse k karar verme süreçlerinde yapabilmeyi hedeflemektedir. Frankfurt Belediyesinin yürüttü÷ü "Kız kardeú kentler Cinslere Yöneliyor" projesi,: www.frankfurt.de, www.sister-cities-going-gender.org 1 Rotterdam (Hollanda) : Rotterdam kenti kadın vegengler( 12-18 yas grubu) a÷ırlıklı bütçeleme politikası ile yeni bir uygulama baúlatmıútır. Kaynak: City Hall of Rotterdam and Sister Cities Going Gender Project Roma (øtalya) : Roma kenti ise "katılımcı bütçe" kuralı ile bir bütçe cinsiyet duyarlı bütçeleme projesi sürdürmektedir. Kaynak: City of Rome and Sister Cities Going Gender Project Sites: www.comune.roma.it, www.sister-cities-going-gender.org 1 Viyana (Avusturya)-"Esitlige 7 adim" (7 Steps to Equality)bir el kitabi geliútirmiútir Bu el kitabi teorik bir temelin yan sıra "kendi isini kendin yap" sloganı altında pratik bilgiler veren bir yayındır. Temel faaliyet alanları úunlardır:- øsçiyle iletiúim ve destek (kadın-erkek), çocuk izinleri(sut ve bakim izni ve kadın erkek paylaúımı) yeniden is bulma .-Gündelik yasam ile basa çıkmanın yolları(alıúveriú servisleri, hasta çocuk veya yaslılara bakim hizmeti…)-øsçiye belli bir özgürlük sa÷layan Esnek çalıúma saatleri, fazla mesainin azaltılması. Kaynak:Women’s Department of the City of Vienna - Site: www.gleichstellung.info ** ” the charter for equality of women and man in local life” Avrupa’ nın de÷iúik ülkelerinden 789 yerel yönetim birimi bu úartı imzalamıútır. (øtalya 321, Portekiz 117, ispanya 90 yerel yönetim birimiyle ilk 3 sırayı almaktadır.) Birleúmiú Milletler Kadın ve Kız Çocuklarının ønsan Haklarının Korunması ve Geliútirilmesi Programı (BMOP) Yerel düzeyde kadınların yerel kararlara katılımını desteklemek için yerel yönetimler, kadın örgütleri, kamu kurumları arasında iúbirli÷i ve birlikte çalıúma stratejileri geliútirerek “Kadın Dostu” kentlerin oluúumunu desteklemeyi amaçlayan bu program, yerel kentsel politikalar ve kentsel hizmetlerde eúitlikçi bir yaklaúımın benimsenmesinin aracı olarak kentlere özgü Yerel Eúitlik Eylem Planları (YEEP) hazırlanmasını hedeflemiútir. Program 3 yıldır øzmir’in de içinde bulundu÷u 6 pilot ilde yürütülmektedir.* Valilik, il özel idaresi, belediye, kadın örgütleri, tarafından hazırlanan YEEP’ ları kadınlara yönelik temel sorun alanlarını kapsayacak úekilde, esas olarak yerel sorunlara yerel çözümler önermektedir. Bu alanlar: kadınların yerel kararlara katılımı, kentsel hizmetlerden eúit yaralanma, kadına ve kız çocuklarına yönelik úiddetin önlenmesi, kadınların ekonomik güçlenmesi ve çalıúma hayatı, e÷itim ve sa÷lık hizmetlerinden eúit yararlanma, göç ve yoksullu÷un önlenmesi, eúitlik için zihniyet de÷iúikli÷i ve farkındalık yaratmadır. Yerel Eúitlik Eylem Planları’ ında bu ana baúlıklar altında izlenecek stratejik politikalar ve alınacak önlemlere yönelik olarak yapılması gereken faaliyetler sıralanmıú, *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ faaliyetlerin yerel dayanakları, sorumlu ve sürdürülebilirli÷i ve eúgüdümü sa÷layacak belirlenmiútir.** 438 ______ ilgili kuruluúlar, kaynaklar ile kurumsal yapılanma önerileri Program illerinde YEEP’ larının gerçekleúmesi; yerel ortaklar tarafından benimsenmesi, yerel meclislerce onaylanması, baúlamıú olan yerel yöneticiler ve kadın örgütleri iliúkilerinin geliútirilmesi, planın uygulanmasının da úeffaflı÷ın, kalıcılı÷ın ve sürdürülebilirli÷in sa÷lanmasına ba÷lıdır. Bunun için; YEEP’ larının hayata geçirilmesinin genel yönetim ve sorumlulu÷unu üstlenecek, izleme, denetleme ve koordinasyonu yapacak ve YEEP’ nın sürdürülebilirli÷ini sa÷layacak yerel kadın örgütlerinin de içinde aktif aktörler olarak yer alaca÷ı yeni bir kurumsal yapının oluúturulması gerekmektedir. BMOP kapsamındaki tüm kentlerde YEEP’ ların yerel yönetimlerce benimsenip hayata geçirilmesinin ilk adımı olan yerel meclislerde (il genel meclisi ve belediye meclisi) onaylanması aúaması tamamlanmıútır. Bunun yanında YEEP’ larında önerilen yerel eúitlik birimleri; valilik ve belediye, eúitlik komisyonları; il genel meclisi ve belediye meclisleri bünyelerinde kurulmaya baúlanmıútır. *daha ayrıntılı bilgi için bkz. www.bm.kadinhaklari.org BMOP kapsamında Türkiye’deki BM kuruluúları, bazı büyükelçilikler ve sabancı Vakfının finansal katkılarıyla 6 ilde ( øzmir, Kars, Nevúehir, ùanlıurfa, Trabzon ve Van) yürütülmektedir. Program ortakları Türkiye de faaliyet gösteren BM birimleri, øçiúleri Bakanlı÷ı ve Sabancı Vakfıdır. Programın tasarımı ve ilk aúamasında KADER Ankara ùubesi ortaklar arasında yer almıútır. & ilin valilik, belediye ve yerel kadın kuruluúları da Programın ana ortaklarındandır.. **Tokman l.Yıldız, Altay Baykan Deniz, Yerel Eúitlik Eylem Planı ve Yerel Eúitlik Hizmet Sunum Modeli Çerçevesi, Ara Rapor, BMOP, Subat 2007, Ankara, øZMøR ÖRNEöø øzmir Yerel Eúitlik Eylem Planı Hazırlık Süreci* YEEP hazırlık sürecinde yerel yöneticiler ve kadın örgütlerinin katılımında süreklilik sa÷lanmada bazı zorluklar yaúanmakla birlikte, bu süreçte yapılan toplumsal cinsiyet eúitli÷i e÷itimi, yerel sorun ve çözüm belirleme toplantıları, atölye çalıúmaları sonunda geliútirilen YEEP tasla÷ını son haline getirmek ve kadın erkek eúitli÷i konusunda ilde yapılan ve yapılacak çalıúmaları koordine etmek için valilik, belediye ve kadın kuruluúları temsilcilerinin yer aldı÷ı bir øl Koordinasyon Kurulu oluúturulmuútur. øzmir YEEP, øl Genel Meclisi ve Büyükúehir Belediye Meclisi’nde görüúülerek onanmıútır. ( Nisan 2008) øzmir’de; øl Genel Meclisi’nde, Büyükúehir Belediye Meclisi’nde, 5 ilçe belediye meclisinde( Buca, Çi÷li, Güzelbahçe, Karúıyaka, Konak) 3 belde belediye meclisinde (Seyrek; Yenifoça, Yelki) Kadın Erkek Eúitli÷i Komisyonu kurulmuútur. *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 439 ______ ølçe kaymakamları ve belediye temsilcileri ve yerel kadın kuruluúlarıyla aylık düzenli toplantılar düzenlenerek bilgi alıú veriúi sa÷lanmıútır. Ancak, YEEP’ nın konusunda tüm kadın kuruluúları üyelerinin ve yerel yönetim çalıúanlarının bilgilendirilmesi yoluyla YEEP’ nın tanıtımının yapılması gerekmektedir. Burada, øzmir YEEP kapsamında; hazırlık sürecinde ve yerel meclislerde onaylanmasından bu güne de÷in kentin kadınlar için yaúanabilir kılınması ba÷lamında özellikle kadınların yerel karar mekanizmalarına katılımı ve kadınların kentsel hizmetlerden eúit yararlanması konularında yapılan çalıúmalar incelenecektir. øzmir’de kadına ve kız çocuklarına yönelik úiddetin önlenmesi, kadınların ekonomik güçlenmesi ve çalıúma hayatı, e÷itim ve sa÷lık hizmetlerinden eúit yararlanma, göç ve yoksullu÷un önlenmesi, eúitlik için zihniyet de÷iúikli÷i ve farkındalık yaratma konularında yapılan çalıúmalara örnek olarak, øl koordinasyon kuruluna ba÷lı “úiddet izleme birimi” ve “e÷itim birimi” oluúturulması, e÷itim biriminin tüm il müdür ve yardımcılarına toplumsal cinsiyet eúitli÷i e÷itimi düzenlemesi, SHÇEK sorumlulu÷unda “ilk müdahale birimi” kurulması, Büyükúehir Belediyesi’nce göç alan semtlerde yaúanan sorunları belirlemek için envanter çalıúması yapılması, verilebilir. ** Kadınların Yerel Karar Mekanizmalarına Katılımı øzmir’de bulunan yerel ve merkezi kadın kuruluúları, kadınların yaúamları, sorunları ve gereksinmeleriyle ilgili önemli bir bilgi ve deneyim sahibidirler. Yerel yönetimlerin, bu birikimden yararlanma ve hizmet sunumunda iúbirli÷i anlamında kadın kuruluúlarıyla olan iliúkileri sınırlıdır, sürekli de÷ildir. *ayrıntılı bilgi için bkz. øzmir YEEP, www.bmkadinhaklari.org **øzmir YEEP uygulamaları kapsamındaki öncelikler ve geliúmeler konusunda BMOP øzmir yerel koordinatörü Semra Ulusoy’ dan bilgi alınmıútır.. Di÷er taraftan, øzmir’de yerel yönetimlerde çalıúan kadın oranı yüksek olmakla birlikte kararalıcı mevkilerdeki kadın sayısı azdır. øzmir Büyükúehir Belediye Meclisinde toplam 180 üyenin 8’i , øl Genel Meclisinde ise 104 üyenin 4’ü, 328 muhtarın sadece 28’i kadındır. øzmir Büyükúehir Belediye Baúkanının 10 danıúmanından sadece 1’i, 4 genel sekreter yardımcısının 3’ü kadındır. øzmir’in 9 metropol ilçesinin belediye baúkanları ve øzmir Valili÷i’nin 18 vali yardımcısı arasında kadın yoktur. Türkiye genelinde, kadınların yerel yönetimlerdeki eksik temsilinin, temsil oranı biraz daha yüksek olmakla birlikte, øzmir’de de pek parlak olmadı÷ı açıkça görülmektedir. Söz konusu temsil yapısı daha eúitlikçi bir niteli÷e ulaúana de÷in, kadın sorunlarının ve gereksinmelerinin yerel meclislere taúınmasını sa÷lamak için çeúitli katılım yollarının kullanmak gerekmektedir. Bu konuda hem yerel yönetimlere hem de kadın kuruluúlarına görev düúmektedir. Kadın kuruluúları arasından “yerel meclisleri izleme birimi” oluúturulmuútur. Valilik ve belediye bünyesinde, kuruma baúvuran kadınların hizmete ulaúımını kolaylaútırmak için birer görevli atanmıútır. *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 440 ______ øzmir’de biri Büyükúehir Belediyesi’nde, di÷eri Karúıyaka Belediyesi’nde olmak üzere 2 Kent Konseyi, Konak’ da YG21 Kadın Meclisi bulunmaktadır. Di÷er ilçelerde de kurulması için çalıúmalar yapılmaktadır. øzmir’de stratejik planların hazırlanmasına, kadın örgütlerinin herhangi bir katılımı olmamıútır. Ancak bu konuda kadın kuruluúlarını bilgilendirmek için bazı geliúmeler olmakta ayrıca 2009’da yapılacak Stratejik plan de÷iúikli÷ine ön hazırlık olarak kadın kuruluúlarının da yer alaca÷ı bir çalıúma grubu oluúturulaca÷ı belirtilmektedir. Kadınların Kentsel Hizmetlerden Eúit Yararlanması Öncelikle kent bazındaki istatistiki verilerin cinsiyet ayrımlı olarak toplanması ve kadınların kentsel hizmetlere yönelik gereksinmelerini ve taleplerini ortaya çıkaracak çalıúmalar eksiktir. Bu çalıúmaların sürekli olarak yapılması gerekmektedir. Kadınların kentsel hizmetlerden eúit yararlanması için bazı geliúmeler olmuútur. Bunlara örnek olarak: semt merkezlerinin sayısının artırılması, kadınlar için yeni spor alanları düzenlenmesi, 2 çamaúırhanenin hizmete açılması, Buca’ da kadın aktivite merkezi, Büyükúehir belediyesi ve buca da Kadın Danıúma Merkezleri açılması, engelliler için yapılan kent içi düzenlemelerin artırılması, kent aydınlatmasında iyileútirme çalıúmalarına baúlanması sayılabilir. Ancak bu çalıúmalar aúa÷ıda sıralanan kentsel hizmet alanlarında da baúlanıp, sürdürülmelidir: x x Kent bazındaki istatistiki verilerin cinsiyet ayrımlı olarak toplanması ve kadınların kentsel hizmetlere yönelik gereksinmelerini ve taleplerini ortaya çıkaracak çalıúmaların sürekli olarak yapılması, Kadınların gereksinmelerine yönelik kentsel hizmetlerin tanımlanması, Ulaúım: Toplu taúın ve yaya ulaúımının kadınlar tarafından kullanımını kolaylaútırıcı düzenlemelerin yapılması, Kentsel çevre. Kamusal alanlarda ( sokak, park, spor alanı, durak, vb.) kadınların kullanımını kolaylaútıracak düzenlemelerin yapılması, Sosyo-kültürel mekanlar ve etkinlikler: kadınların katılımının sa÷lanmasına yönelik olarak sayılarının ve ulaúılabilirliklerinin artırılması, Tarihi ve Do÷al Çevre: Korumanın kadınlar tarafından sahiplenilmesinin sa÷lanması, x x x x Engelli ve yaúlı kadınlara yönelik kentsel hizmet düzenlemelerinin yapılması, Kentsel planlama, toplu konut alanı ve kentsel dönüúüm projelerinin yapımında cinsiyete duyarlı bir plan ve proje yaklaúımının benimsenmesi, Cinsiyete duyarlı bütçe yapılması, Kentsel hizmetlerin mahalle ölçe÷inde verilmesi, yaygınlaútırılması, *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 441 ______ SONUÇ VE ÖNERøLER Kentleri yaúanabilir kılmanın ilk koúulu buna iliúkin kararlı bir “yerel politik irade”nin varlı÷ıdır Kadınlar için yaúanabilir kent- kadın dostu kent- eúitlikçi kent bir hayal ürünü de÷il, cinsiyet eúitlikçi yerel politikaların bir sentezidir. Bu ba÷lamda, kadınların kentli haklarından gerçek anlamda yararlanmaları da, kentin ve kentlilerin yaúam kalitesini yükseltecektir. Kentsel mal ve hizmetlerin üreticileri ve kullanıcıları olan kadınların bunların üretim, sunum ve da÷ıtımına iliúkin karar alma süreçlerine katılmaları ile kadınların gereksinme ve sorunlarının yansıtılması için uygun kanallar, cinsiyet eúitsizliklerine ve farklılıklarına duyarlı “yeni bir kent yönetimi” yaklaúımı ile eúitli÷in sa÷lanması olanaklıdır. Bunun için özetle: • • • Kadınların yerel karar alma organlarına katılım ve temsili, Kadınlara özel yerel yönetim hizmetleri verilmesi, Tüm yerel yönetim hizmetlerinin kadın erkek eúitli÷i açısından de÷erlendirilerek uygulanması gerekir. øzmir özelinde yerel yöneticiler (mevcut ve yerel seçimlerden sonra); • • • • yerel yönetimler ve yerel kadın örgütleri temsilcilerinin yer aldı÷ı katılımcı bir süreçle hazırlanan, yerel yönetimlere, kadın erkek eúitli÷ini sa÷lamak için yapması gereken iúlerin genel çerçevesini çizen, kadın örgütlerine yerel yönetimlerle iúbirli÷i oluúturmak ve yapılanları/ yapılmayanları izlemek için yol gösterici bir araç olan, tüm tarafların kadın sorunları ve buna yönelik kamusal çözüm önerileri hakkında görüú, istek ve yükümlülüklerini netleútirmeye yardımcı olan, øzmir Yerel Eúitlik Eylem Planı’nı bir yol haritası olarak geliútirip, kullanabilirler. øzmir Büyükúehir kapsamındaki tüm belediyelerin øzmir YEEP’ nı kendi olanakları çerçevesinde geliútirip ayrıntılandırması, kendi belediye meclislerinde eúitlik komisyonları oluúturmaları yanında teúkilatlarında kadın erkek eúitli÷i birimleri kurmaları da önerilmektedir. øzmir YEEP hazırlanma sürecinde özel sektör ve meslek örgütlerinin yeterli katılımlarının sa÷lanamadı÷ı bilinmektedir. Halbuki yerel yönetimlerin özel sektör ve meslek örgütleriyle iúbirli÷i, kenti yaúanabilir kılmanın önemli koúullarındandır. Bu nedenle, TMMOB’nin øzmir YEEP hakkında görüú ve önerilerinin alınması, uygulamada katılımının sa÷lanması gerekmektedir. Bu ba÷lamda, TMMOB øl Koordinasyon Kurulu bünyesinde kadın üyelerin çabalarıyla kurulan øKK Kadın Üyeler Çalıúma Grubu’nun øzmir’in “kadınlar için her alanda yaúanabilir bir kent” –“kadın dostu kent” olmasında, özellikle kentlilik bilinci *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 442 ______ oluúturmaya çalıúmaları, kendi meslek alanlarında kadınların sorunlarını belirleme ve çözüm önerileri geliútirmeleri, yerel yönetimlerle iúbirli÷i yapmaları çok önemlidir. Ayrıca yeni göreve alacak yerel yöneticilere; • YEEP’ da önerilen yeni hizmet sunum birimlerinin kurması ve /veya aynı görevi üstlenecek mevcut birimlerin belirlenerek görevlendirilmesini sa÷laması, • Toplumsal cinsiyet eúitli÷i yaklaúımını benimseyen hizmet sunucu personel yetiútirmesi, • Yerel kararlara kadınların katılımını artırmak için, yerel yönetimlere iliúkin mevzuatın tanıdı÷ı olanaklardan yararlanmayı kolaylaútırması, ( yerel meclislere, ihtisas komisyonlarına katılım, gönüllü katılım, kadın meclisleri vb.) • Stratejik Planları eúitli÷i sa÷lamaya yönelik olarak gözden geçirmesi ve bütçe ayırımının bu çerçevede yapması, özellikle de sa÷lık, e÷itim, kültür vb alanların açılım ve uygulamasında kadın örgütlerinin görüúünü alması ve hedef kitle olarak kadınlara a÷ırlık vermesi, • Tüm bunları kadın örgütleriyle iúbirli÷i içinde ve onların kentsel sorunlar konusuna ilgilerini artıracak ortamı oluúturarak yapması önerilmektedir. Kadınların yeterince temsil edilmedi÷i ve kararlara katılmadı÷ı, kadın erkek eúitli÷ini sa÷lamaktan uzak, gerçekte kadınlara daha az hizmet veren yerel yönetim anlayıúını, farklı bir yerel yönetim anlayıúına dönüútürmenin zamanı gelmiútir. ùüphesiz, kadın erkek bu kentte yaúayan hepimizin; güvenli, sa÷lıklı bir çevrede, ihtiyacımıza yeterli bir konutta yaúama, uygun bir iúte çalıúma, rahatça dolaúma, sosyal faaliyetlerde bulunma, dinlenme, spor yapma, e÷lenme, tarihi ve do÷al çevremizi koruma, yerel de üretilen tüm mal ve hizmetlerden yararlanma ve yerele dair alınan kararlara katılma haklarımız vardır. KAYNAKLAR Sancar Üúür, Serpil, Siyasal Süreçlere Katılımda Kadın-Erkek Eúitli÷i, Kadın-Erkek Eúitli÷ine Do÷ru Yürüyüú: E÷itim, Çalıúma Yaúamı ve Siyaset,( 2000 østanbul) 197-258. Türkiye’ de Toplumsal Cinsiyet Eúitsizli÷i Sorunlar, Öncelikler ve Çözüm Önerileri (2008 østanbul TÜSøAD) bölüm3 Tokman, L.Yıldız- Altay Baykan, Deniz, Genel De÷erlendirme Sonuç ve Öneriler, Final Raporu, Birleúmiú Milletler “Kadın ve Kız Çocuklarının ønsan Haklarının Korunması ve Geliútirilmesi Ortak Programı”, Haziran 2007,Ankara. Tokman, L.Yıldız- Altay Baykan, Deniz, Yerel Eúitlik Eylem Planı ve Yerel Eúitlik Hizmet Sunum Modeli Çerçevesi, Ara Rapor, Birleúmiú Milletler “Kadın ve Kız Çocuklarının Haklarının Korunması ve Geliútirilmesi Ortak Programı” , ùubat 2007, Ankara Tokman, L.Yıldız- Alkan, Ayten (2005) Yerel Politika ve Planlamayla Cinslerarası Eúitlik Bakıú Açısının Bütünleútirilmesi: “Yarın øçin Bugünden Kampanyası” Deneyimi, 8 Kasım Dünya ùehircilik Günü 29. Kolokyumu - Planlamada Yeni Politika ve Stratejiler: Riskler ve Fırsatlar, østanbul: øTÜ Mimarlık Fakültesi ùehir ve Bölge Planlama Bölümü TMMOB ùehir Plancıları Odası s. 461-471 *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 443 ______ Tokman, Yıldız- Altay, Deniz (2006) Planlamanın Yerel Kadın Hareketi Yoluyla Açılımı 8 Kasım Dünya ùehircilik Günü 6.Türkiye ùehircilik Kongresi – Planlama, Siyaset, Siyasalar, øzmir: DEÜ Mimarlık Fakültesi ùehir ve Bölge Planlama Bölümü -TMMOB ùehir Plancıları Odası s.237-253 KADER,2004, Kadınların Yerel Seçimler Bildirgesi–2004,KADER-Ankara, www.kader.org.tr www.bmkadinhaklari.org www.onlinewomeninpolitics.org www.ccre.org www.coe.org www.sister-cities-going-gender.org *Bu Bildiri TMMOB øzmir øl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalıúma Grubu Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 445 ______ øZMøR’DE KENTSEL - MøMARø KAVRAYIùI DÖNÜùTÜRMEK VE YENø BAùLANGIÇLAR Yrd. Doç. Dr. Emel KAYIN [email protected] GøRøù 21. yüzyıla yeni geliúme niyetleri ile oldu÷u kadar, ivedilikle ele alınması gereken ve uzun yılların biriktirdi÷i karmaúık sorunlarla giren øzmir kenti, gelecek stratejilerini belirlemek açısından bir dönüm noktasında bulunmaktadır. Küresel ve yerel potansiyellerin bitimsiz gibi görünen olanaklarının zorlayıcı sınırları ile yüz yüze gelinen bir dönemde, øzmir’in kent ve mimarlık alanlarındaki yönelimlerini, mesafeli, objektif ve özeleútirel bir yaklaúımla yeniden de÷erlendirmesi önemli bir ihtiyaçtır. Bu bildiri, farklı tartıúmalara açık bir ortam sa÷layan sosyo-ekonomik yapısına ra÷men “örgütlenme”, “dönüúme” ve “sıçrama” süreçlerini sonuç almayı zorlaútırıcı bir karmaúa içinde yaúayan øzmir’deki kentsel-mimari kavrayıúı dönüútürme ve bu alanda yeni baúlangıçlar yapma olanaklarının neler oldu÷unu saptamayı deneyecektir. 1. øZMøR’DE KENTSEL MEKÂN-MøMARLIöIN EVRELENMELERø VE KøMLøK OLUùUMU Kentin yaúadı÷ı tüm dönemlerin birbirinin üzerine katmanlandı÷ı bir mekanizma olmasından hareketle, øzmir’in geçmiúine yönelik bir de÷erlendirme yapıldı÷ında, kentsel mekan ve mimarlı÷ın geliúiminin beú evrede okunabilmesi mümkün olmaktadır. Bu okuma, bilindik tarihsel aralıklar üzerinden de÷il, kentsel mekanın ve mimarlı÷ın önemli dönüúüm süreçleri üzerinden gerçekleútirilmektedir. Birinci evre, øzmir’in M.Ö. 3000’lerde, úimdiki Bayraklı bölgesinde, arkasına korunaklı Spylos (Yamanlar) Da÷ı’nı alan çift limanlı bir yarımada kenti olarak kuruluúundan, M.Ö. 4. yüzyılın ikinci yarısında Kadifekale (Pagos) Da÷ı eteklerine taúınmasına kadar uzanan dönemi kapsamaktadır. M.Ö. 1050’lerden itibaren Hellas’tan göç eden Aiol ve øonlar’ın yaúadı÷ı Smyrna, cadde ve sokakların kuzey-güney, do÷u-batı yönlerinde uzadı÷ı, evlerin ise genelde güneye baktı÷ı ızgara planın öncül bir örne÷ine sahiptir (Akurgal, 1989, s.375). Kentin kutsal yapısı Athena Tapına÷ı ve çok odalı ev tipinin en eski örneklerinden biri olan çifte megaron, önemli mimarlık yapıtları arasındadır. økinci evre, kentin Pagos (Kadifekale) eteklerine taúınmasından, önemli bir geliúme sürecine girdi÷i 17. yüzyıla uzanan dönemdir. Yerleúim bu evrede aúa÷ıda “körfez-deniz-liman”, yukarıda ise “Pagos Da÷ı” ile belirlenen çift kutuplu yapısıyla karakterize olmaktadır. Helenistik-Roma evresinde, Pagos’tan limana uzanan surların içinde geliúen kentin do÷u-batı yönündeki iki ana yol úemasıyla úekillendi÷i, yamaçta tiyatro, liman çevresinde ise ticari agora, silo gibi yapıların bulundu÷u ortaya konmuútur (Akurgal, 1989, s.375). 11. yüzyıldan sonra Türkler ile Bizanslılar ve Latinler arasında yaúanan savaúlar, çift kutuplu yapıyı belirginleútirmiútir. 14. yüzyılda Aydıno÷ulları Beyli÷i ve Latinler arasında geçen savaúlarda Kadifekale ile temsil edilen “Yukarı øzmir” Türkler’in, Liman Kalesi ile temsil edilen “Aúa÷ı øzmir” Latinler’in elinde kalmıútır (Arıkan, 1992, s.61). Kent 15. yüzyılda Osmanlı yönetimine geçmiú, ancak 16. yüzyılın ikinci yarısına kadar kasaba karakterini taúımıútır. *Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 446 ______ Üçüncü evre, uzun mesafe kervan ticaretinin øzmir’e yönlendi÷i 17. yüzyıldan 1922 yangınına kadar uzanan ve kentin güçlü bir geliúme gösterdi÷i dönemdir. Bu süreçte Batı Anadolu ürünlerinin da÷ıtım merkezi durumunda olan kent, 17. yüzyıldan sonra kasaba morfolojisinden çıkarak, dıú dünyaya entegre olmayı deneyen bir kozmopolit ticaret kenti haline gelmiútir. Yerleúim Kadifekale’den denize do÷ru yayılırken, çift kutuplu yapı bütünleúmiú, ancak farklı etnik gruplar doku içinde mahalleler oluúturarak ayrıúmıútır. 19. yüzyılda somutlaúan geliúme sürecinde ulaúım sistemleri, demiryolu ve rıhtımın inúasıyla yenilenirken; ticaret, geleneksel çarúı Kemeraltı ve Batı tarzı malların satıldı÷ı Frenk Çarúısı’nda ikili bir yapı sergilemiútir. Tanyeli, bu dönemde Batı ile etkileúime geçen tüm periferik ülkelerde, mimarlık kültürünün ne gelenekselin geleneksel, ne de Batılı’nın Batılı oldu÷u bir ikilem içinde geliúti÷ini, øzmir mimarlı÷ının da böyle de÷erlendirilmesi gerekti÷ini vurgular (Tanyeli, 1992, s.327). Gerçekten de farklı etnik grupların kendi kültürlerini yansıttıkları konutlar ve dinsel yapılar ile geleneksel hanlar, Batı tarzı tiyatro, otel, bar, posta bürosu vb. yapılar, kentte mimari bir çeúitlili÷i oluútururken, kültürlerarası etkileúimler binalara yansımıútır. Dördüncü evre, kentin 1922 yangını sonrasında, Cumhuriyet döneminde “modernist kent vizyonu” ile kurgulanmasından, radikal bir dönüúüm sürecine girece÷i yüzyıl ortasına uzanan süreci kapsamaktadır. Kıray, kentin bu dönemdeki ekonomik ve çevresel iliúkilerine bakarak “örgütleúememe problemi” ile birlikte “yarı geliúmiú bir merkez olma” karakterini taúıdı÷ını vurgular (Kıray, 1998, s.15-16). Kentsel mekan, yangın sonrasında Cumhuriyet’in modern kentler kurma ideolojisi paralelinde planlanmıú, Danger planı yangın alanlarında iúlevsel bölgeleme ve ıúınsal bulvarlar önerirken, Kültürpark gibi önemli bir kamusal alan dokuda yerini almıútır. Mimarlık ise, Selçuklu-Osmanlı tarzına referans veren ulusalcı arayıúlarla, uluslararası modern üsluba eklemlenmeye çalıúan modernist arayıúlar arasında ikili bir yapı göstermiútir. 1950’lerden sonra, uluslararası geliúmelere entegre olma, hızlı geliúmeyenilenme çabaları belirginleúmiú; 1960’lardan sonra ise yüksek yapılaúma, gecekondu, metropolitan kent yapısına geçiú gibi geliúmeler ortaya çıkmıútır. øzmir, hızlı kentleúmeden metropolitan kent yapısına evrilirken, saçaklı bir yapı içinde geliúmiú, fiziksel açıdan bütün, sosyo-ekonomik açıdan parçalı bir yapıya sahip olurken, önemli kentsel sorunlar da ortaya çıkmıútır. Yapılaúma sorunları ve sosyo-ekonomik sorunların yanı sıra, hava, su, deniz ve toprak üzerindeki kirlilik tehlikesinin, gereken önlemler alınmadı÷ı takdirde kent açısından ciddi sonuçlara yol açaca÷ı sorunu, çok önceden ortaya konmuútur (Karada÷, 2000, s.213227). 2000 sonrasında ise, fiziksel ve yaúamsal olarak yıpranan kentin iyileútirilmesi için arayıúlara girilmiútir. øzmir kentinin birbirinin üzerine katmanlanan geliúme süreçleri, farklı dönemlerin mekansal katmanlarını yer yer ortadan silmiú ya da tahrip etmiú olsa da, tüm bu süreçlerin fiziksel ve yaúamsal açıdan karakterize olmuú kimlikleri biçimlendirdi÷i açıktır. Bu süreçleri yargılamak ve úikâyet etmek yerine, olguları anlamaya çalıúarak iyi okunmuú bir veri tabanı üzerinde do÷ru bir gelecek oluúturmaya çalıúmak gereklidir. øzmir’in yukarıda açıklanan geliúme evreleri sonucunda ortaya çıkan kimlikleri, aúa÷ıdaki gibi sıralanabilir: - “Ege-Akdeniz kenti”, “liman-kıyı kenti”, “ticaret kenti” olma durumu - Sürekli çeúitli grupların gelip gitti÷i, gelenlerin bazılarının kısa, bazılarının uzun kaldı÷ı, farklı grupların kent içinde alt gruplar oluúturdu÷u, devingen, çok kültürlü bir sosyal yapıya sahip olma durumu *Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 447 ______ - “Büyük kent” ile “kıyı kasabası” olma, “ekonomik-kültürel potansiyeller” ile “örgütlenememe”, dıúa hem “açık” hem de “kapalı” olma gibi karakteristikler arasında ikilemler yaúama durumu. Liman ve ticaret ö÷esi, kentin tarihi boyunca dıú dünyadaki geliúmelere kolay eklemlenmesini sa÷larken, sosyo-ekonomik örüntüdeki hareketlilik çeúitli kültürleri bir araya çekmiú; farklı grupların gerçek bir metropol olmayı önleyen ayrıúıklı÷ı, geliúmelerin süreklili÷ini ve kentsel yaygınlı÷ı önlemiútir. Ege-Akdeniz iklimi ve kültürü ise büyük kent için oldukça rahat yaúamayı sa÷layan kalitelere karúılık gelirken, bir tür uçuculuk ve naiflik duygusu da yaratarak heyecanlı vizyonların iyi örgütlenmiú eylemlere dönüúmesini zorlaútırmaktadır. Benzer ikilemler, devinimler, etkileúimler ya da geliúme zorlukları, sözü edilen fiziksel ve sosyo-ekonomik kimliklerin yarattı÷ı arka planda úekillenen kentsel mekan ve mimarlı÷ı kaçınılmaz biçimde etkilemektedir. 2.øZMøR’DE KENTSEL MEKAN VE MøMARLIK øÇøN GELECEK STRATEJøLERø øzmir’in yukarıda açıklanan geliúme süreçleri ve kimlik tanımları, kentin gelece÷ine yönelik en temel irdelemenin, “kentsel mekanın-mimarlı÷ın øzmir’in fiziksel-yaúamsal kimlikleri ile örtüúüp örtüúmedi÷ini sorgulamak” üzerine kurgulanması gerekti÷ini ortaya koymaktadır. Böyle bir kapsamdaki en temel soru úudur: Kentin-mimarlı÷ın geçmiúten bugüne var oluú biçimi, øzmir’in fiziksel-yaúamsal kimlikleri ile özdeúleúerek mi, çeliúerek mi, birbirini yıpratarak mı, yoksa birbirini geliútirerek mi kurulmaktadır? 20. yüzyılın büyük bölümünde kentsel mekan ve mimarlık, øzmir’in fiziksel olanakları ve yaúam kültürü ile çeliúerek geliúmiútir. Bir kıyı-liman kentinin, deniz ve iklim gibi gündelik hayat kaliteleri ile do÷rudan iliúkilenen fiziksel olanakları tahrip edilirken, çok kültürlü, devingen bir yapıya sahip olma durumunun geliútirici potansiyellerinden de yararlanılamamıútır. Yüzyıl ortasından sonra hızlanan bir süreçte, kentsel mekan ve mimarlık için fiziksel ve sosyo-kültürel yapıya uygun modeller geliútirmeye çalıúmak yerine, baúka yerlerde denenmiú modellerin tekrarlanması yoluna gidilmiútir. Bitiúik nizam, rant temelli apartmanlardan toplu konut denemelerine, alıúveriú, kültür merkezlerinden günümüzde moda olan kapalı konut sitelerine, kentsel dönüúüm projelerinden simge yapı üretme tasarımlarına, kıyının sürekli doldurulmasından tüm boúlukları yapılarla kaplamaya do÷ru çeúitlenen tüm öneriler, hep bilindik modelleri tekrarlayan yönelimlerle geliúmektedir. Sonuç, deniz, yeúil, hava, insan ölçe÷i, mahremiyet, iletiúim olanakları gibi, gündelik hayata iliúkin önemli kalitelerin yitirilmesidir. Ülke ölçe÷inde makro yönelimlere karúı duramamanın bir sonucu olan gecekondu gerçekli÷i ve yıpranan tarihsel alanlar bir yana; 20. yüzyılın ilk çeyre÷inden sonra modern ve yeni merkezler olarak kıyı hattında geliúen bölgelerin úikayet konusu olması ve terk edilme e÷ilimine maruz kalması, asıl odaklanılması gereken konuyu oluúturmaktadır. Bu bölgeler için geliútirilen imar kuralları ve bu çerçevede biçimlenen tasarımlar, uzun vadede yaúamsal kaliteleri tüketen sorunlar yaratmıú; gürültü, kirlilik, kapalılık duygusu, yeúil yoksunlu÷u, mahremiyet ihlali, klimatizasyon eksikli÷i gibi gündelik hayatı gibi zorlayıcı olguların varlı÷ına neden olmuútur. Yukarıda sunulan çerçeve içinde bu bildirinin en temel öngörüsü úu olacaktır: øzmir’in kentsel mekan ve mimarlık konusundaki stratejilerini ve tasarım yaklaúımlarını de÷iútirmesinin zamanı gelmiútir. Kenti sürekli terk edemeyece÷imize göre, “yaúanabilir-sürdürülebilir yeni *Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 448 ______ mekan düúünceleri” ve “onların hayat bulabilece÷i yeni imar düzenlemeleri” üzerine düúünce üretmek zorundayız. Burada simgesel mimarlı÷a ve yıldız mimarlara odaklı yaklaúımlardan de÷il, gündelik hayatın geçti÷i mekanlara odaklı yönelimlerden, mikro ve makro tasarımlardan söz edilmektedir. Kentin ve mimarlı÷ın “yaúanabilir-sürdürülebilir” normlarda geliúmesi açısından tartıúma gündemine alınması gereken birkaç somut strateji aúa÷ıda sıralanmaktadır: 2.1. Kentsel Ölçekteki Stratejiler Do÷al potansiyellerin önemli oranda zedelendi÷i ve bir yapı yı÷ına÷ı olarak biçimlenen øzmir’de, kentsel ölçekte önerilen stratejiler aúa÷ıda sıralanmaktadır: 1. Kentsel Mekanda “Çeúitlilik” Olgusunun Korunması-Geliútirilmesi ve “YaúanabilirSürdürülebilir Dönüúüm Modelleri” øçin Arayıúlara Girilmesi: øzmir’in farklı bölgeleri arasındaki sosyal-mekansal iletiúimsizlik ve kentsel olanaklardan yararlanma kapsamındaki büyük uçurumlar, kent için üretilen stratejilerin uygulanmasını güç hale getirmektedir. Farklı bölgelerdeki sosyo-ekonomik kimlikler açısından çeúitlilik gösteren kentli grupların iletiúim zemininin ço÷altılması ve kentsel hizmetlerden yararlanma olanaklarının arttırılması gereklidir. Bu süreçte mekanların tek tipleúmesinden kaçınılmalı ve yeniden düzenlenecek olan bölgelerin kültürel-mekansal çeúitlilik sunma olasılıkları yok edilmemelidir. Kemeraltı, Basmane, Kadifekale gibi tarihsel bölgeler sa÷lıklaútırılırken, yüzyıllar süren gelenekler dahilinde evrilmiú mekan-yaúam formlarının zedelenmemesine; bu yerlerin turistik sahne dekorlarına dönüútürülmemesine; gerek bölgede yaúayan, gerekse bu alanları kullanan di÷er kentlilerle yabancılaútırılmamasına özen gösterilmelidir. Uzundere, Gürçeúme, Limontepe gibi gecekondu alanlarının sa÷lıklaútırılma süreçlerinde ise, standart apartmanlar gibi úikayet konusu olan yapılaúma modellerinin bu bölgelerde tekrarlanması yerine; iç mekan kurguları, kamusal kullanımlar, yeúil doku, enerji korunumu, insan ölçe÷i vb. açılardan alternatifler sunan yeni yaúam mekanları oluúturmak için arayıúlara girilmelidir. Dönüúüm uygulamaları sadece fiziksel mekanı iyileútirmeye odaklanmamalı; e÷itimsel-kültürel-sosyal bir program olarak da tasarlanmalıdır. Tarihsel bölgelerin ve gecekondu alanlarının sa÷lıklaútırılma süreçlerinde “soylulaútırılmıú-standartlaútırılmıú dönüúüm” modelleri yerine, kentlilere seçenekler sunan “yaúanabilir-sürdürülebilir” dönüúüm modellerini araútırmak; kentsel mekanda “çeúitlilik” olgusunun geliúmesini sa÷layarak zenginlik yaratacaktır. 2. Merkezin øyileútirilmesi ve Merkezde Kalma Duygusunun Güçlendirilmesi: Cumhuriyet döneminde modern merkezler olarak geliúen Alsancak, Karúıyaka, Güzelyalı gibi bölgelerin, yo÷un yapılaúma, ulaúım, otopark, gürültü, kirlilik, yeúil yoksunlu÷u gibi sorunlarla yıpranmıú olmaları, bu merkezlerden Narlıdere, Seferihisar, Urla, gibi çevre bölgelerde inúa edilen kapalı konut sitelerine göç edilmesine neden olmaktadır. Bu hareketlilik merkezin kıyı bölgelerinde nesilden nesile yaúama e÷ilimiyle karakterize olan mekan-aile iliúkilerini çözerken, sosyal profili ve aidiyet duygusunu dönüútürmekte; göç edilen kırsal alanları ise yapılaútırarak toprak-su-iklim dengelerini zedelemektedir. Bu koúullar altında, tarihi bölgeler ve gecekondu alanları ile birlikte modern bölgelerin de iyileútirilmesi ve merkezde kalma duygusunun güçlendirilmesi gereklidir. Sözü edilen alanların kemikleúmiú bina örüntülerini kısa vadede radikal biçimde dönüútürmek mümkün olamayaca÷ına göre, öncelikle “mikro müdahale” denilebilecek sa÷lıklaútırma önlemlerine baúvurmak gereklidir (Kayın, 2007, s.2). *Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 449 ______ ølk etapta gürültü, görüntü, hava kirlili÷ine karúı etkin önlemler almak, deniz ulaúımını geliútirmek, sokak-cadde ölçe÷indeki nokta tespitleri ile bitki türleri üzerinde çalıúarak toplam kentsel yeúili ço÷altmak, mikro tasarımlar-kent mobilyaları getirilmek suretiyle sokak içi iletiúim olanaklarını güçlendirmek ve aidiyet duygusunu arttırmak, sanat-kültür tüketimini açık alanlara yaymak, ticari canlılık ve çeúitlili÷i bir cazibe unsuru yaratacak biçimde geliútirmek gibi önlemler üzerinde çalıúılabilir. 3. Kentte Zaman Duygusunun Tesisi ve Belle÷in Korunması: Koruma düúüncesi kentte yalnızca sit alanlarını ve tescilli yapıları korumakla ilgili bir eylem olarak de÷il; “zaman duygusunun ve belle÷in korunmasına yönelik bir eylem” olarak ele alınmalıdır. Dolayısıyla kentin 19. yüzyıl öncesi katmanları ile birlikte, artık geride kalmıú olan 20. yüzyılın belle÷ini oluúturan hangi katmanların korunaca÷ı konusu, gündemde yer almak zorundadır. Farklı katmanların mekanda okunabilmesi için, kentte özel düzenlemeler yapılmalıdır. Yalnızca binalar de÷il, giriú kapıları, a÷açlar, heykeller, bölgesel iúlevler vb. farklı unsurlar kentsel belle÷in kurucuları olarak kabul edilmelidir. 4. Kent øçindeki ve Yakın Çevresinde Do÷al Alanların-Rekreasyon Olanaklarının Geliútirilmesi: Do÷anın hızla tüketildi÷i bir dünyada, rekreasyon olanaklarının tesisi, sa÷lıklı bir kentsel yaúamın sürdürülebilmesi açısından için önemli bir konuyu teúkil etmektedir. Kentteki dinlenme olanaklarının geliútirilmesi, kentlilerin yaúam kalitesini arttırmanın ötesinde, çevredeki kırsal alanlar üzerindeki baskıların da azalmasını sa÷layacaktır. Kent içi kullanımlar kapsamında, körfez çevresindeki yeúil kuúak geliútirilmeli ve Kültürpark’ın do÷al karakteri sa÷lıklaútırılmalıdır. Merkezin yakınındaki en son do÷a potansiyelli alan olan ønciraltı üzerindeki yapılaúma teklifleri sonlandırılmalı ve bu bölge kentlilere “do÷a temelli rekreasyon” olana÷ı sunabilecek biçimde modellenerek sa÷lıklaútırılmalıdır. “Hobi bahçeleri, yeúil kahvaltı servisleri, do÷al üretimi ve satıúı yeme-içme vb. hizmetlerle bütünleútirme, binek hayvanlarıyla dolaúma, kuú gözlemi, temiz enerjili deniz araçlarını kullanma” gibi basit do÷al eylemlerin estetize edilmiú kurgular içinde ønciraltı’nda sunulması sonucunda; kentliler gece-gündüz ve kolay eriúebilecekleri güçlü bir rekreasyon olana÷ını elde ederken; bölgede yaúayanlar do÷anın de÷er kazandı÷ı bir dönemde nesilden nesile aktarabilecekleri iú olanaklarına sahip olacaklar; kent ise do÷a ile kentli kullanımların bütünleúti÷i ve øzmir’de baúka alternatifi olmayan bir alana sahip olmak dolayısıyla zenginleúecektir (Kayın, 2007, s.30-31). Bu projenin vurgusu, karúısında yer alan ve yine yapılaúma baskısına maruz kalan Tuzla Yaban Hayatı Koruma Alanı’nın ya da Kuú Cenneti’nin etkin korunmasıyla arttırılmalıdır. Tuzla Yaban Hayatı Koruma Alanı, do÷al yaúamın iyi korundu÷u ve gözlembilgilenme olanaklarının da geliútirildi÷i bir kurgu içinde düzenlenirken, ønciraltı ile do÷al yapıya zarar vermeyecek bir deniz ulaúımı iliúkisinin sa÷lanması da düúünülebilir. 2.2. Mimarlık Ölçe÷indeki Stratejiler Mevcut yapılaúmanın büyük oranda úikâyet konusu oldu÷u øzmir’de, mimarlık ölçe÷inde önerilen stratejiler aúa÷ıda sıralanmaktadır: 1.øzmir Kenti øçin Alternatif Mimari Tasarımlar Oluúturulmasına Yönelik Çalıúmaların Baúlatılması: Ege-Akdeniz co÷rafyasında yer alan bir kıyı kenti olan ve açık alanlarda, kolay iletiúimli rahatlatıcı bir tempo içinde süregelen bir yaúam tarzının egemen oldu÷u øzmir’de, mimarlık ürünlerinin ço÷u, kentin rüzgar, güneú, kıyı kullanımı, co÷rafi yapısı gibi olanakları *Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 450 ______ ve yaúam kültürü ile iyi iliúkilenememiú; tasarımlar, rant temelli imar düzenlemeleri ile küresel ölçekte moda olan úablonların arasına sıkıúmıútır. Özel yaúamın önemli oranda zedelendi÷i, güneú, rüzgâr, yeúil olanaklarından yoksun, sosyalleúme olanakları sınırlı, sıkıúık apartman konutları gibi, yurtdıúı tipolojilerini tekrarlayan alıúveriú-kültür merkezleri örnekleri de bir “yer” ve “yaúam mekanı” olarak øzmir’in gerçekliklerini araútıran yaklaúımlarla geliúmemektedir. Yeni denemeler olarak karúımıza çıkan kapalı konut siteleri ise, kentsel akıúkanlı÷ı kestikleri için tartıúmalı uygulamalardır. Gündelik hayatı zorlaútıran rant temelli binalar, ilk etapta kazançlı gibi görünse de, uzun vadede terk edilmeleri, sürekli müdahaleye ihtiyaç duymaları, fiziksel-ruhsal sorunlara neden olmaları dolayısıyla aslında ekonomik de÷ildir. Rant fikrine uygun olmasa da, insanlar için kentsel mekanlarda-yapılarda sadece kapalı mekan ihtiyacı de÷il, boúluk ihtiyacının da oldu÷u kavranmalı; kapalı mekanların açık ve yarı açık alanlarla farklı biçimlerde bütünleútirildi÷i, dıúarıda yaúama kültürünü ve iletiúim olanaklarını yorumlayan yeni tasarım fikirleri geliútirilmelidir. Güneú, rüzgar vb. unsurlar ile mekan iliúkilerinin yeniden sorgulanması, do÷ayı yapıların bünyesine taúıma olanaklarının de÷erlendirilmesi, binaların birer kutu gibi düúünülmek yerine boúluklu örüntüler olarak tasarlanması, yapılarda esneklik sa÷layıcı çözümler üretilmesi, standart mekan organizasyonu dıúındaki çözümlerin geliútirilmesi, aynı bina içinde farklı yaúam modellerine olanak sunan tasarım çeúitlemelerinin getirilmesi gibi konular araútırılabilir. Kent yaúamını geliútirecek kamusal binaların yeniden yorumlanması ve sokak-bina arasındaki görsel-kullanımsal sınırların azaltılması düúünülmelidir. Kentlilerin yaúam kalitelerini arttıracak yeni apartman mimarlı÷ının, yeni alıúveriú merkezi mimarlı÷ının, yeni okul mimarlı÷ının nasıl olaca÷ı sorgulanmalıdır. 2. “Enerji Korunumlu Kent-Mimarlık” ve “Minimalist Mekan Tüketimi” Konularının Gündeme Taúınması: Dünyanın do÷al potansiyellerinin tükenmesine ba÷lı olarak tasarım ve malzemesi itibarıyla enerjiyi az tüketen ve kendi enerjisini üretebilen yapıların geliútirilmesi önemli bir konuyu teúkil ederken; øzmir’de bu gündemin yeterli yaygınlıkta olmadı÷ı görülmektedir. Kentin fiziksel koúullarının avantajıyla rüzgar, güneú gibi temiz enerji kaynaklarını kullanılması mümkün olmakla birlikte, bu kapsamdaki denemeler sınırlıdır. Kullanılan yapılardaki enerji tüketiminin azaltılması gibi, “enerji korunumlu mimarlık” formlarının yaygınlaútırılması konusunda da etkin stratejiler oluúturulmalıdır. Kullanıcıların “minimalist mekan” tüketimine yönlendirilmesi, konunun baúka bir önemli boyutunu teúkil etmektedir. Özellikle güncel konut piyasasının da ivmelendirmesiyle, kullanıcıların alan talebi giderek yükselir ve kullanıcılara gere÷inden büyük mekanlar sunulurken; bu üretimlerin toprak, hava, su, enerji kaynakları vb. ö÷elerle ilgili tüketim ö÷elerini oluúturdukları gerçe÷i gözardı edilmektedir. Her yapı türündeki mekan kullanımlarının boyutları sorgulanmalı ve bu kapsamda yaratılan beklentilerin durdurulması yönünde bilinç oluúturucu çalıúmalara giriúilmelidir. 3. SONUÇ øzmir kentinin günümüzdeki mekansal-yaúamsal sorunları de÷erlendirildi÷inde, 20. yüzyılın ortasından günümüze yansıyan yönelimlerle, gelece÷in kurgulanmasının ne denli güç oldu÷u görülecektir. Gelece÷i kurma yönünde kentin “hava, su, deniz, enerji, yeúil vb. do÷al potansiyellerinin titizlikle korunması ve geliútirilmesi” en önemli konulardan biridir. “Enerji korunumu”, “mekansal esneklik”, “özel-kamusal alan iliúkilerinin geliútirilmesi ”, “afet *Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 451 ______ güvenli÷i” ve “yeni estetik yaklaúımlar”, 21. yüzyılın önemli tasarım sorunlarını teúkil ederken, øzmir’in bu geliúmelere ne kadar yaklaúabildi÷i tartıúmalıdır. Kentsel mekan ve mimarlık ürünlerinin, “söylem boyutunda kurgulanan”, “talep boyutunda oluúturulan” ve “uygulama boyutunda gerçe÷e dönüútürülen” bir süreç içinde hayat buldu÷u düúünüldü÷ünde, bu süreci olanakları tükenmekte olan kentin gerçekli÷ine uygun biçimde úekillendirebilmenin mümkün oldu÷u söylenebilir. Dönemin mimarlık yaklaúımlarının toplumda fazla sorgulanmadan moda olması, rant sektörünün mekan ve insan gerçekliklerinin önüne çıkması, gere÷inden çok-hızlı tüketim davranıúının, mekana yansıyan bir çılgınlık olarak yayılması, söylemden talebe, talepten gerçekli÷e úekillenen mekansal var oluúu etkilemektedir. Bu durumda yaúanabilir-sürdürülebilir bir kent ya da mimarlık oluúturabilmenin baúlangıcı, “söylemi”, “talebi” ve “gerçekli÷i” yaratanların “kentsel-mimari kavrayıúı” dönüútürmeye niyet etmeleriyle gerçekleúecektir. Dolayısıyla bu bildirinin, úu an için, en temel önerisi, “øzmir’de Kentsel Mekan ve Mimarlık Konusundaki BeklentilerinYaklaúımların Dönüútürülmesi” konusunda çalıúacak ve mekanları tasarlayanlar, kullananlar, yasal zeminini oluúturanlar, finanse edenler vb. farklı aktörleri kapsayacak bir giriúim grubunun oluúturulmasıdır. Yaúanabilir bir gelecek isteniyorsa, verili dünyanın farklı aktörlerin zihinlerinde kodladı÷ı kentsel-mimari beklentilerin de÷iúebilece÷ine ve “yeni baúlangıçlar” yapmanın mümkün oldu÷una inanılması zorunludur. Bilindik modellerin tekrarlandı÷ı, mekanı ve do÷al potansiyelleri tüketmeye e÷ilimli geliúme stratejileri ivedilikle terk edilerek, beklentiler yaúanabilir-sürdürülebilir ölçütlere çekilmelidir. Kentsel mekan ve mimarlıktaki aúınmayı sa÷layan süreçler nasıl yıllar içinde üst üste birikerek oluútuysa; yerelmerkezi yönetimler, kent ve mimarlıkla ilgili örgütlenmeler, üniversiteler, tasarım, finansör, uygulamacı, malzeme-detay üreticileri ve halk temsilcilerinden oluúacak bir giriúim grubunun yeni baúlangıçlar konusunda úu an baúlataca÷ı çalıúmalar da, sonuçlarını ancak gelecekte ortaya koyabilecektir. KAYNAKLAR Arıkan, Z. “Akdeniz’de Bir Liman : 15. ve 16. Yüzyıllarda øzmir”, Üç øzmir, Yapı Kredi Yayınları Ltd.ùti., østanbul, 1992. Akurgal, E., Anadolu Uygarlıkları, NET Turistik Yayınlar Sanayi ve Ticaret A.ù., østanbul, 1989. Karada÷, A., Kentsel Geliúim Süreci, Çevresel Etkileri ve Sorunları øle øzmir, Titizler Grafik Baskı Hizmetleri, øzmir, 2000. Kayın, E., “Balçova-Teleferik, ønciraltı-Bahçelerarası Bölgesi øçin Kentsel Fırsatlar, Ege Mimarlık, 2007/60, s.28-31. Kayın, E., “Kentsel Mekanın ‘Gündelik Hayat’ Merkezli øyileútirilmesi øçin Arayıúlar”, Güzelyalı&Göztepe øyileútirme Platformu Bülteni, 2007/Kasım, s.2. Kıray, B.M., Örgütleúemeyen Kent øzmir, Ba÷lam Yayıncılık, østanbul, 1998. *Bu Bildiri Mimarlar Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 453 ______ øZMøR KENT SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE KURUMSAL EöøTøMLERøN ÖNEMø Ali ÖZDERE Makina Mühendisi [email protected] GøRøù Yerel yönetimlerin kaliteli hizmet üretmesi ve denetim görevlerini etkin olarak yerine getirebilmeleri, e÷itilmiú, bilgi ve beceri açısından yetiúmiú, nitelikli insan kayna÷ına sahip olmasıyla mümkündür. Bu çalıúmayla; yerel yönetimlerin yüksek olan e÷itim gereksinimlerinin karúılanmasına katkı koymak, yerel yönetimlere yönelik kurumsal e÷itimi bir bütün içinde tanımlamak, yerel yönetimlere yönelik e÷itim hizmeti veren mevcut kurum, sivil toplum ve meslek örgütlerinin yapabilecekleri katkıları ortaya çıkarmak ve yerel yönetimlerin geniúleyen yetki ve sorumlulukları çerçevesinde öncelikli e÷itim ihtiyacının tespit edilmesi amaçlanmıútır. Bu kapsamda yerel yönetimlerde kurumsal e÷itimlerin amacı, e÷itim konuları, e÷itim yöntemleri, kapsamı, e÷itim alınacak kurum, sivil toplum ve meslek örgütleri, e÷itimlerin süreci, e÷itim verilecek grupların tespiti, kamu kurumsal e÷itimlerinde yasal durum de÷erlendirilerek, yerel yönetimlerde kurumsal e÷itimle ilgili e÷itim anlayıúı, e÷itim biriminin organizasyon yapısı, e÷itimin yeri, e÷itim araç ve gereçleri, e÷itimin finansal kaynakları, e÷itimin planlanması, koordinasyonu, e÷itim programlarının hazırlanması, e÷itici personel seçimi, e÷itim kaynak dokümanları, e÷itilen personelin yeterliliklerinin belirlenmesi ve personelin belgelenmesiyle ilgili öneriler paylaúılacaktır. 1-YEREL YÖNETøMLERDE KURUMSAL EöøTøMLERøN AMACI Ça÷ımızda hızla geliúen bilim ve teknoloji, toplum ve bireyi etkilemekte, sosyal kurumların yapı ve fonksiyonlarını de÷iúime zorlamaktadır. øletiúim araçları, bilgisayar teknolojisi, uluslar arası iliúkiler, yeni buluúlar, bilim ve teknolojik geliúimlerle karúı karúıya kalan bireyler meslek yaúantıları veya sonrasında elde ettikleri bilgileri sürekli güncellemek ve yeniden ö÷renmek durumunda kalmaktadırlar. De÷iúen ça÷a ayak uydurmanın, ça÷ı takip etmenin en etkin ve en temel aracı “e÷itim”dir. Ülkeler, kurumlar ve bireylerin bu geliúmeleri yakından takip etmeleri ve yeniliklerden haberdar olmaları için sistemli e÷itim çalıúmalarına önem verilmelidir. E÷itimin “kurumsal” olabilmesi için öncelikli olarak mesle÷e yönelik olması ve adaylıktan itibaren verilmesi gerekmektedir. Bilgiye ulaúabilen, ulaútı÷ı bilgiyi kendi amaçlarına, iúine uyarlayabilen, bilgi üreten ve bu bilgiyi yayan toplum veya kiúiler güçlü olarak kabul edilmektedir. Dünyada kurumsal e÷itim amacıyla birçok kurumda kiúi baúına yaklaúık 600$/yıl civarında e÷itim harcaması yapılmaktadır. Kurumsal e÷itimlere “yatırım” olarak bakılmakta, geri dönüú süresi hesaplanmakta ve yapılan fayda maliyet analizleri ile e÷itime yapılan harcamaların artırılması gerekti÷i vurgulanmaktadır. Ülkemizde ise yerel yönetimlerde kurumsal e÷itime yeterince önem *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 454 ______ verilmemekte ve e÷itime yönelik olarak ayrılan harcamaların miktarı da oldukça düúük kalmaktadır. Günümüzde yerel yönetimlerin insan kaynaklarının oluúumuna bakıldı÷ında iúe göre istihdam uygulaması yerine siyasi kayırmalarla, adama göre iú politikası uygulanarak, ihtiyacın çok üzerinde istihdam yaratılmıútır. Aúırı úiúirilmiú kadrolar personelin e÷itimsiz oluúu insan kayna÷ını verimsiz hale getirmiútir. Yerel yönetimlere yönelik olarak e÷itim hizmeti veren kamu, özel, üniversite, sivil toplum ve meslek kuruluúları gibi örgütler arasında e÷itim konusunda koordinasyon ve iúbirli÷ine rastlamak mümkün de÷ildir. Her bakanlık kendi hizmet alanını ilgilendiren konularda zaman zaman mevzuat de÷iúikliklerinde, yeni uygulamalarda hizmet içi e÷itime gitmekte, ancak düzenli, planlı bir e÷itim sistemi øçiúleri Bakanlı÷ı Mahalli ødareler Genel Müdürlü÷ü de dâhil, yerel yönetimlere yönelik olarak yürütülememektedir Yerel yönetimlerin bileúenleri olan “Belediyeler” ve “øl Özel ødareleri”nin kullandı÷ı kaynakların verimlili÷inin sa÷lanması için bu kurumların en önemli kayna÷ı olan seçilmiúinden, çalıúanına, hizmet üretenine yönelik kurumsal e÷itimi bir bütün içinde tanımlamalıdır. Kurumsal e÷itimin amacı, insanların bilgiye eriúebilece÷i ve bu bilgileri de÷iúik bir anlamda kullanabilece÷i inancını yaratmaktır. E÷itim, yönetim kavramının geliúmesine destekte bulunur. Bir yöneticinin iyi bir yönetim sergilemesi gerekli oldu÷u kadar çalıúanların da nitelikli çalıúan olması o kadar önemlidir. Bu ba÷lamda her yönetici aynı zamanda bir e÷itimci olmalıdır. Yöneticilerin iú baúında geçirdikleri zamanın en az 15% ini personelin iúbaúı e÷itimi için harcamalıdır. Bu sayede personel de sorumluluk, ba÷lılık ve inisiyatif sergileyerek yönetimin daha iyi bir hale gelmesine katkıda bulunur. Kurumsal e÷itimin üç temel amacı bulunmaktadır. Bunlar: • Personele yapmakta oldu÷u iúin daha iyi yapılmasını sa÷lamak için gerekli bilgi ve yetene÷i kazandırmak ve geliútirmek, • Personele daha üst görevlere geçebilmesi için gerekli olan yeterlili÷i kazandırmak, • Personelin örgüt ve iúe karúı davranıúlarını olumlu yönde de÷iútirmektir. • Örgüt açısından ise, örgütü meydana getiren bireylere görevlerini nasıl yapacaklarına, birlikte nasıl çalıúacaklarına iliúkin bilgi sunmaktır. Bu durumda e÷itimin baúarıya ulaúıp ulaúmadı÷ının ölçüsü “hizmetin niteli÷i” ile ölçülür. Kurumsal e÷itimin amaçlarını daha ayrıntılı olarak úu úekilde sıralamak mümkündür: • Yerel yönetim görevlilerinin verimlili÷ini yükseltmek, • Performansı için çalıúanların güdülenmesini sa÷lamak, • Eleman ihtiyacını örgüt içerisinden sa÷lamak amacıyla, personeli üst kadrolar için hazırlamak, • Görevsel aksaklıklarını gidermek ve eksikliklerini tamamlamak, • øú kazalarını ve iúten kaynaklanan úikâyetleri ve hataları azaltmak, • Örgüt yapısını, dıú çevreden gelen de÷iúmelere karúı esnek hale getirmek, • Kiúiler ve bölümler arası iletiúime katkıda bulunmak, • Bakım ve onarım giderlerini azaltmak, *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 455 ______ • øúe geç kalma ve devamsızlıkları azaltmak, • Yöneticilerin denetim ve görev yüklerini azaltmak. • Yerel yönetimlere dinamizm ve saygınlık kazandırmak, • Kiúiler ve bölümler arası iletiúime katkıda bulunmak, • Kaynak kullanımında tasarruf yapmak, Yerel yönetimlerde e÷itim gereksinimin tespitine yönelik olarak yönetici ve çalıúanlarla yapılan anket çalıúmasında pilot belediye olarak büyükúehir belediyesi, il belediyesi ve nüfusu 50.000’i geçen ilçe belediyeleri seçilmiútir. Ankette aúa÷ıdaki belediyeler yer almıútır. Büyükúehir belediyeleri: Ankara, Samsun; Merkez ilçe belediyeleri: Sivas, Uúak, Yalova; ølçe belediyeleri: Yenimahalle, Karadeniz Ere÷li, Tarsus, Odunpazarı, Tepebaúı, Bafra. Anket sonuçlarına göre yerel yönetimlerde yönetici ve çalıúanlar açısından kurumsal e÷itimlerin gereklili÷i aúa÷ıdaki tablolarda açıkça görülmektedir. 2-YEREL YÖNETøMLERDE KURUMSAL EöøTøM KONULARI. A-Seçilmiúlerin E÷itimi Yerel yönetimlerde siyasal ve toplumsal sorumluklarının yerine getirilmesinde belediye baúkanları belediye meclisleri ve il genel meclislerine önemli görevler düúmektedir. Belediye baúkanları ve øl genel meclisi baúkanları baúta olmak üzere tüm meclis üyeleri çalıúma dönemi baúında aúa÷ıda belirtilen konularda e÷itim almalıdır. *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 456 ______ x 5216 sayılı Büyükúehir Belediye Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu, mahalli idarelere yönelik temel kanunlar, çerçevesinde belediye baúkan ve meclis üyelerinin görev, yetki ve sorumlulukları, x Yerel yönetim ve ønsan Hakları, x Yerel yönetim ve Demokrasi, x Çok kültürlü kent yaúamı ve yerel yönetim, x Kadınlar, gençler, çocuklar ve yerel yönetim, x Katılımcı bütçe uygulamaları ve yerel yönetimlerde denetim x ønsan Kaynakları yönetimi ve halkla iliúkilerin geliútirilmesi x Yerel yönetimde stratejik planlama ve proje yönetimi x Yerel yönetimde performans yönetimi x Yerel yönetimde hemúeri iliúkileri x Yerel yönetimlerde sa÷lık ve çevre yönetimi x Yerel yönetim ve turizm x Yerel yönetimlerde rüúvet ve yolsuzlukla mücadele x Büyükúehir belediyesi yönetimi x Yerel yönetimde etik B- Yönetici E÷itimi Yerel yönetimlerde siyasi erk tarafından alınacak kararlar e÷itimli yönetici personel tarafından uygulanmasıyla kaynakların verimli kullanımında ve denetim hizmetlerinde baúarı sa÷lanacaktır. Bu amaçla idari ve teknik kadrolarda istihdam edilen yönetici personelin, mesleki yetkinli÷inin ve yönetim becerilerinin arttırılması için aúa÷ıdaki konularda e÷itilmelidir. x x x x x x x x x x x x x x Kentsel Planlama, Altyapı Yerel Yönetimlerde Stratejik Planlama Proje Hazırlama, Yönetimi ve øzleme De÷erlendirme Liderlik, çatıúma çözümü ønsan kaynakları yönetimi Su kaynakları yönetimi, Çevre yönetimi ømar ve kent yenileme Büyükúehir belediyesi yönetimi Yerel yönetimde e÷itim planlaması ve yönetimi Bilgi teknolojisi ve yerel yönetim Yerel yönetimde etik Yerel yönetim ve demokrasi Yerel yönetimlerde rüúvet ve yolsuzlukla mücadele øú sa÷lı÷ı ve øú güvenli÷i *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 457 ______ C-Çalıúanların E÷itimi øzmir Büyükúehir belediyesi ve 5216 sayılı yasa kapsamında büyükúehir ve ba÷lı belediyelerde 15 binin üstünde personel görev yapmaktadır. Belediyelerin dıúarıdan aldı÷ı hizmetlerde çalıúanlarla birlikte øl Özel ødaresine ba÷lı kuruluúların çalıúanlarıyla yaklaúık 20.000 personel istihdam edilmektedir. Belediyelerde su, atık su, kanal, ulaúım, yol, atık yönetimi altyapı gibi daha birçok konuda teknik personel istihdam edilmektedir. østihdam edilen personelin önemli bir bölümü yapım iúlerinde, bir bölümü de kontrol ve denetim iúlerinde görev yapmaktadır. Yapılan yatırımların maliyetleri nitelikli personel istihdamının gerekli kılmaktadır. Belediye çalıúanları denetim, kontrol, yapım gibi her türlü hizmetin yerine getirilmesinde her aúamada kentlilerle birlikte olmaktadır. Çalıúanların, kurumunu temsilinde, belediyelerin sundu÷u hizmetlerden kentlilerin memnuniyetinin sa÷lanmasında rolleri önemlidir. Belediye çalıúanlarının her aúamada halkla iletiúimlerinde davranıúlarıyla, bilgileriyle kentlilere güven vermelidir. Bu ba÷lamda çalıúanların yaptıkları iúin niteli÷ine uygun teknik bilgilerin verilece÷i e÷itimlerle birlikte, kentlilik bilinci, iletiúim, sorumluluk bilinci gibi kiúisel geliúimlerini sa÷layacak e÷itimler düzenlenmelidir. Teknik hizmetlerde görev yapan personele verilecek e÷itimlerin sonunda mutlaka ölçme ve de÷erlendirme yapılmalıdır. Ölçme de÷erlendirme sonunda baúarılı personel belgelendirilmeli, dıúarıdan alınan hizmetlerde çalıúanlar dahil olmak üzere belgesiz ve yetkisiz personel istihdam edilmemelidir. Daha açık ifadeyle kentsel teknik hizmetlerde görev yapanlarda ehliyet ve yetkinlik aranmalıdır. Belediyeler bunu sa÷layacak e÷itim altyapısını kurmalıdır. Yerel yönetim çalıúmalarında görev alacak personel meslek alanıyla ilgili e÷itimlerle birlikte aúa÷ıda belirtilen konularda e÷itimleri e÷itilmeleri sa÷lanmalıdır. x øú sa÷lı÷ı ve øú güvenli÷i x Kentlilik bilincinin geliútirilmesi x øletiúim ve davranıú geliútirme x Ekip çalıúması, kurumsal iletiúim x Zaman yönetimi x Çatıúma ve anlaúmazlıkların giderilmesi x Hemúehrilerle øliúkiler x øú ve Meslek Ahlakı x Örgütlerde Kalite/Verimlilik ve ønsan x Bireysel Sorumlulukların Geliútirilmesi x Motivasyon yönetimi 3. YEREL YÖNETøMLERDE EöøTøM YÖNTEMLERø Yerel yönetimlerde e÷itimin temel amacı, kentliye hizmetin daha iyi görülebilmesi için gerekli olan bilgi, beceri ve davranıúları kazandırmaktır. Bu kazanımların hangi yöntemler *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 458 ______ uygulanarak verilece÷i, e÷itim programının baúarılı ya da baúarısız olmasında çok önemli olmaktadır. E÷itimde kullanılacak yöntemlerin seçiminde e÷itimin amacı, e÷itime katılacakların oluúturdu÷u grubun özelli÷i, e÷itime katılanların sayısı, kullanılabilecek tekniklerin karúılaútırmalı maliyetleri, örgütün olanakları, e÷itmenlerin yöntemler karúısındaki durumu belirleyici hususlardandır. Kurumsal e÷itim yöntemleri hedef kitleleri açısından aúa÷ıdaki gibi gruplandırılabilir: • Büyük gruplar için yararlı teknikler: Düz anlatım, forum gibi, • Küçük gruplar için yararlı teknikler: øú baúında sistemli gözetim, seminer, kurs, tartıúma grubu, proje grubu, pratik çalıúma grubu, • Seçilmiú gruplar için yararlı teknikler: Konferans, yuvarlak masa, sempozyum veya panel, atölye • Bireyler için yararlı teknikler: Ödevler, bireysel projeler, e÷itsel danıúmanlık, stajyerlik, programlı ö÷renme, görev de÷iútirme, uzaktan e÷itim • Di÷er teknikler: Bunlar uygunlu÷u e÷itilen personel sayısına ba÷lı olmayan tekniklerdir, örnek olay, rol oynama, gösteri, gözlem gezileri, teknik geziler. 4. YEREL YÖNETøMLERDE KURUMSAL EöøTøM SÜRECø Do÷uútan var olamayan bilgi ve beceri, e÷itim ve ö÷renimin bir sonucu olarak kazanılmakta ancak baúarı için yetenek gerekmektedir. Yetenek ise, amaçlara uygun olarak yönlendirilmelidir. Ö÷renme sürecindeki ö÷renme ise, de÷iúimi gerektirmektedir. Baúarılı bir hizmet e÷itimi için bütün sorunların aúılmıú olması, yönetici, personel, e÷iticinin iúbirli÷i içinde olması gerekmektedir. Bu ba÷lamda hazırlanacak ön raporların örne÷in, belediyenin e÷itimle ilgili birimindeki yönetici tarafından oluúturulması, daha sonra tüm üst düzey yöneticilerin bu süreç içine alınması ve onların arasındaki koordinasyonun da yine e÷itim birimi yetkilileri tarafından sa÷lanması gerekmektedir. Çerçevenin son hali, tüm üst düzey yöneticilerinin tartıúmaları sonucu onayladıkları bir belge olmak durumundadır. 4.1- Kurumsal E÷itimin Planlanması Kurumlarda yapılan hizmet içi e÷itim etkinlikleri, önceden belirlenmiú hedeflere yönelik olarak planlanır. Planlama sürecinde, ùekil 1.2’de görülece÷i üzere, e÷itim hizmetlerinin belediyenin amacına yönelik olarak gerçekleútirilebilmesi için öncelikle konuyla ilgili hedefler ve programlar bütününü oluúturan e÷itim politikasının oluúturulması gerekmektedir. 4.1.1. Kurumsal E÷itim Politikasının Saptanması Yerel yönetimlerin kurumsal e÷itim politikaları kurumların genel plan ve politikalarıyla uyumlu olmalı ve genel plan ve politikalardaki de÷iúikliklere göre güncellenebilir nitelikte olmalıdır. Özellikle stratejik plan hazırlamakla yükümlü yerel yönetimlerde planda belirtilen amaçlara ulaúılmasında gerekli e÷itim gereksinimi ile e÷itim politikası arasında do÷rudan ve tutarlı ba÷lantılar geliútirilmesi gerekmektedir. *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 459 ______ ùekil 1.2. Kurumsal E÷itimde Planlama Süreci E÷itim hizmetlerinin hedeflerini ve programlarını belirleyen e÷itim politikasının saptanması, çalıúanların ortak katkısı ile gerçekleútirilmelidir. E÷itim programlarının kurumun di÷er giriúimleriyle uyum içinde yürütülebilmesi için, tüm birimlerin bu politika geliútirme sürecinde yer alması gerekmektedir. Etkin bir kurumsal e÷itim politikası için, aúa÷ıdaki soruların ayrıntılı bir úekilde cevaplandırılması gerekmektedir. Niçin > Kurumunuzun e÷itim faaliyetlerinin amacı nedir? Hangi Boyutta > Kurum kaynaklarından ne kadarlık bir kısmı bu faaliyetlere ayrılabilecektir? Kime > Hangi birimler e÷itim faaliyetlerine katılmalıdır? Ne Tür > Hangi e÷itim yöntemleri kullanılmak istenmektedir? Bu sorular detaylı bir úekilde cevaplandırılmalı, bunların yanı sıra politika belirlenirken aúa÷ıdaki ilkeler göz önünde tutulmalıdır; • • • • • E÷itimde fırsat eúitli÷i sa÷lanmalı, E÷itim personelin kiúisel çıkarlarına de÷il, hizmetin gereklerine uygun olarak verilmeli, E÷itimde kiúilere hizmetin gere÷i olan bilgiler verilip, beceriler kazandırılmalı, E÷itim programlarında imla kuralları ve dil bilgisine özellikle önem verilmeli, E÷itimin sa÷layaca÷ı fayda ile maliyeti uyumlu olmalıdır 4.1.2.Kurumsal E÷itim øhtiyacının Saptanması E÷itim ihtiyacını saptama iúlemi, programlı bir kurumsal e÷itim çalıúmasının ilk aúamasını oluúturur. Kurumsal e÷itim ihtiyacı personelin yapmakta oldu÷u görevinin gerektirdi÷i ve gelecekte yapaca÷ı görevinin gerektirece÷i ihtiyaç olmak üzere iki úekilde belirlenebilmektedir. Bunun yanı sıra, kuruma yeni personel alındı÷ında, personelin görevinin *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 460 ______ de÷iútirilmesi durumunda, üst kademelere personel hazırlanması gerekti÷inde, yeni makine, alet ve araç gibi yeni teknoloji alındı÷ında, mevzuat de÷iúikliklerinde, üretim ve hizmetin nitelik, nicelik bakımından düúüú göstermesi durumlarında kurumsal e÷itim ihtiyacı ortaya çıkar. Kurumsal e÷itim ihtiyacını belirleyecek elemanlar; ilk, orta ve üst kademe yöneticileri, kurum içi ve kurum dıúı denetçiler, görevli personel ve iú görenlerdir. 4.1.3. Kurumsal E÷itim Önceliklerinin Saptanması Kurumsal e÷itim programlarında hangi kesime öncelik tanınaca÷ı, personelin çalıúma alanı ve kademesine göre farklılık göstermektedir. Üretim esas alındı÷ında; kurumsal e÷itime tabandan baúlama e÷ilimi artar. Çünkü örgüt kademelerinde tabana inildikçe personel sayısı artar ve dolayısıyla bu personelin, iúe ve üretime katkısı artar. Hizmet alanları esas alındı÷ında, özellikle ekonomik ve teknolojik de÷iúme ve geliúmelerde, daha çok iú yapan personelin üstündeki ilk yönetici, nezaretçi ve denetçi personele öncelikle kurumsal e÷itim uygulanır. Kurumsal e÷itimde, personel konumlarına göre öncelik sırası, aúa÷ıdaki farklı düzeylerde saptanır: Alt düzeye öncelik: Hemen hemen her örgütte alt düzeyde çalıúan personel daha çok rutin ve beceriye yönelik iúlerle u÷raúır ve tabanı oluúturur. Bu nedenle, kurumsal e÷itime öncelikle bu gruptan baúlanarak basitten karmaúı÷a ve uygulamadan teori÷e do÷ru gidilir. Orta kademeye öncelik: Örgütlerde orta kademe personeli, genellikle iúlerin yapımından sorumlu olan gruptur. Alt taban gruba yol gösteren, yetiútiren, denetleyen personel oldu÷undan öncelikle bu gruptakilerin e÷itilmesi baúarıyı artırır. Üst düzeye öncelik: Örgütte karar verici mercii, yönetim ve denetim organları oldu÷u için, öncelikle kurumsal e÷itime üst düzeyden baúlanarak alt düzeylere do÷ru gidilir. Etken faktörlere göre çözümleme yaklaúımı: Örgütte çalıúmaları en çok aksatan, iúbirli÷i, iliúki ve üretim eksikli÷i görülen birim ya da ünite personelinin kurumsal e÷itimine öncelik ve önem verilir. 4.1.4. Kurumsal E÷itim Bütçesinin Hazırlanması Bütçeleme, e÷itim planında gelece÷e yönelik olarak yapılması öngörülen e÷itim faaliyetlerinin tahmini giderleri ile bunları karúılayıcı gelirlerin hazırlanması iúlemidir. Buna göre, bütçe yılı içinde yürütülecek e÷itsel hizmetlere göre bir sınıflama yapmak ilk aúamayı oluúturur. E÷itim türlerinin tespiti, e÷itim ekipmanlarının temini bu aúama içine girer. økinci aúama planlanan e÷itimlerin gerekçelerinin belirtilmesidir. E÷itim etkinliklerinin kurumun stratejik planıyla iliúkisi kurulur. Sınırlar ve hedefler belirlenir ve etkinliklerin tahmini maliyetleri hesaplanır. 4.2. Kurumsal E÷itim Programlaması Kurumsal e÷itim etkinliklerinin beklenen yararları sa÷layabilmesi için, planlı yapılması gerekmektedir. Programlama planlamayı izler, planlamada gerçekleútirilecek amaçlar programlamada ise ulaúılacak hedefler bulunmaktadır. *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 461 ______ E÷itim etkinlikleri kurumsal e÷itimin gerçekleúmesine yönelik tüm iúleri kapsayacak úekilde hazırlanmalıdır. Programda e÷itim etkinli÷inin amacının ve beklenen sonuçlarının açık bir úekilde belirtilmesi, e÷itime katılacak kiúilerin profilinin çizilmiú olması, e÷itim konuları ve içeriklerinin tespiti, zamanlandırılması, sıralanması, e÷itim için gerekli araçlar ve uygulanacak yer ile uygulanma zamanının ortaya konmuú olması gereklidir. 4.3. Kurumsal E÷itim Uygulanması Kurumsal e÷itimin uygulanması, e÷itim planı çerçevesinde ve yıllık program hedeflerine göre çeúitli tür ve sayıda e÷itsel etkinliklerin yürürlü÷e konmasıdır. Bu etkinlikler, örgüt olanakları kullanılarak örgüt içinde yapılanlar ile örgüt dıúında yapılan faaliyetleri kapsamaktadır. Kurumsal e÷itimin uygulanmasında, e÷itimin personelin çalıúma hayatının bir parçası oldu÷u vurgulanmalı ve personelin “sürekli geliúim” yönünde motivasyonu yüksek tutulmalıdır, E÷itimlerin personelin ihtiyaç ve beklentilerine yönelik olarak geliútirilmesi için e÷itim alan personelden e÷itimle ilgili geri besleme alınmalıdır. E÷itimden yararlandırılacak personelin seçiminde farklı yöntemler uygulanmaktadır. Bunlar: Baúvurma formlarının incelenmesi: Kurumsal e÷itimin amacını, ö÷retim programını, yapılaca÷ı yer ve zamanını içeren baúvuru formları hazırlanır. Bu baúvuru formlarında ayrıca personelin kiúilik ve nitelikleri ile ilgili bilgileri sa÷layıcı sorulara da yer verilir. Personelin doldurarak geri gönderdi÷i formlardaki cevaplara ve belirlenen esaslara göre kurumsal e÷itime katılacak personel seçilir ve gerekti÷inde gruplandırılır. Yönetici görüúlerinin alınması: E÷itim programı zamanı, süresi, yeri ve birimdeki iú durumuna göre yöneticilere seçim görev ve yetkisi verilebilmektedir. 4.4. Kurumsal E÷itimin De÷erlendirilmesi Kurumsal e÷itim etkinli÷i de÷erlendirilirken bir takım de÷erlendirme göstergeleri kullanılmaktadır. Bunlar, sınavlar ya da testler, devam ya da ilgi derecesi, ö÷retilenlerin uygulama derecesi, e÷itimden sonra görevlendirme, e÷itilenlerin yükselme durumu, maliyet giderlerinde düúme olarak sıralanmaktadır. Bu göstergeler, e÷itimin amacının baúarıya ulaúıp ulaúmadı÷ını, yani e÷itimin baúarı derecesini saptamakta üzerinde durulan bir takım belirleyicilerdir. Bir e÷itim programının etkinli÷ini, birbirini takip eden dört aúama ile de÷erlendirmek mümkündür. øzlenim saptama: E÷itime katılanların, e÷itim programından ne derece hoúnut oldukları sorusuna yanıt aranır. Ancak unutulmamalıdır ki katılanların, e÷itim programını be÷enmeleri o programların yararlı oldu÷unun bir göstergesi olarak kabul edilemez, programın di÷er yönlerden de de÷erlendirilmesi gerekir. Ö÷renme derecesinin ortaya konması: Yapılacak de÷erlendirme ile ö÷renme düzeyine iliúkin sayısal verilerden yararlanarak bir yargıya varmak amaçlanır. Bu amaçla, deney ve kontrol grupları kullanılır. Her iki grubun bilgi ve beceri durumu, programdan önce ve sonra ölçülür ve karúılaútırılır. *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 462 ______ Davranıú de÷iúikliklerinin belirlenmesi: E÷itime katılan bireyin iúindeki tutum ve davranıúlarında bir de÷iúiklik olup olmadı÷ı saptanır ve personelin ö÷rendiklerini hangi ölçüde uygulamaya yansıttıkları ortaya konur. E÷itimin elde edilmek istenilen somut sonuçlara göre de÷erlendirilmesi: Kurumsal e÷itim programlarının de÷eri, verimlilik ve kalite artıúı, moral yükselmesi, úikâyetleri azaltması gibi birtakım somut amaçları gerçekleútirebilmesi ile ölçülür. 5. YEREL YÖNETøMLERE KURULUùLAR KURUMSAL EöøTøM VEREN KURUM VE Ülkemizde yerel yönetimlerin kurumsal e÷itimlerini programlayan ve uygulayan merkezi bir kuruluú bulunmamaktadır. øçiúleri Bakanlı÷ı bünyesindeki Mahalli ødareler Genel Müdürlü÷ü'nün çalıúmaları da, bu gereksinmeyi karúılayacak düzeyde de÷ildir. Bunun yanında birçok kurum ve kuruluúun özel olarak yerel yönetimler için düzenledi÷i e÷itim programları bulunmaktadır. Yerel yönetimlere kurumsal e÷itim hizmetleri veren kurum ve kuruluúların e÷itim programlarını aúa÷ıdaki úekilde gruplandırmak mümkündür: • øçiúleri Bakanlı÷ı'nın planladı÷ı ve yürüttü÷ü zorunlu programlar, • Di÷er bakanlıkların, kamu kurum veya kuruluúlarının e÷itim programları: Baúbakanlık Devlet Personel Dairesi Baúkanlı÷ı, Baúbakanlık ødareyi Geliútirme Baúkanlı÷ı, Bayındırlık ve øskân Bakanlı÷ı, Kültür ve Turizm Bakanlı÷ı, Milli E÷itim Bakanlı÷ı, Sa÷lık Bakanlı÷ı, Çevre ve Orman Bakanlı÷ı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlı÷ı, Sanayi ve Ticaret Bakanlı÷ı, Tarım Bakanlı÷ı ve Ulaútırma Bakanlı÷ı, øller Bankası Genel Müdürlü÷ü, Türkiye øú Kurumu Genel Müdürlü÷ü’nün programları, • Belediyelerin kendi bünyelerinde düzenledi÷i programlar, • Gönüllü kuruluúlar, sivil toplum örgütleri, dernekler, meslek odalarının yürütmüú oldu÷u e÷itim programları, • Özel úirketlerin belediyelere yönelik hizmet içi e÷itim programları yer almaktadır. Dokuz Eylül Üniversitesi x Bölgesel Kalkınma ve øúletme Bilimleri x Araútırma ve Uygulama Merkezi (BIMER) x Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Ege Üniversitesi x Psiko-Teknik De÷erlendirme Merkezi x Ege Belediyeler Birli÷i Merkezi Manisa olan, 1986 yılında kurulan Ege Belediyeler Birli÷i’nin amacı birli÷in üyesi olan belediyelerin hizmet kapasitesini arttırmak; üye belediyeler arasındaki iúbirli÷i ve dayanıúmayı geliútirerek, belediyelerin halka daha etkin ve verimli hizmet sunmasına katkıda bulunmaktır. Birlik bu amaca yönelik olarak e÷itim hizmetleri de düzenlemektedir. 2005 yılında yapmıú oldu÷u e÷itimler Ege Belediyeler Birli÷i ve Kıyı Ege Belediyeler Birli÷i’nin *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 463 ______ ortaklaúa çalıúma ürünüdür. Seminer, Türk belediyecili÷inin geliúim sürecinde devamlı düzenlenen e÷itim programlarının yanı sıra “4734 Sayılı Kamu øhale Kanunu, Mahalli ødareler Harcama Belgesi Yönetmeli÷i, 5393 Sayılı Belediye Kanunu ve Tahakkuk Esaslı Muhasebe Uygulamaları” konularını da içermektedir WALD Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi e÷itimleri Yerel yönetimlerin insan hakları ve demokrasi duyarlılı÷ının yükseltilmesine katkı sa÷lamak ve sivil toplumun demokrasi ve eúit söz hakkı taleplerini daha güçlü savunabilmesi yolunda destekleyici olmayı amaç edinen WALD Türk yerel yönetimlerine yönelik olarak e÷itim ve araútırma projeleri sürdürmektedir. Yerel yönetimlere sunulan çeúitli e÷itimlerin yanı sıra, sivil toplum için; kent, yerel siyaset ve demokrasi e÷itim dizisi gelen taleplere ba÷lı olarak uygulanmaya devam etmektedir. E÷itim programları en fazla 15 kiúilik gruplarla, interaktif yöntemle ve örnek olay kullanımlarıyla gerçekleútirilmektedir. E÷itim faaliyetlerine gösterilen ilgi WALD’ın bir “sivil e÷itim merkezi” kurma çalıúmalarına hız kazandırmıútır. Belediye øú Sendikası E÷itimleri Demokratik toplumsal yapının ana unsurlarından olan sendikalar, eme÷in hak ve çıkarlarını korumak ve geliútirmekle yükümlüdür. Üyelerini gerçek ve bilimsel bilgilerle donatmayı amaç edinmiú olan Belediye øú Sendikası tarafından taban, temsilci ve yönetici olmak üzere üç farklı alanda e÷itimler verilmektedir. Taban e÷itimlerinde temel sendikacılık bilgileri, sendikal hareketin ve ülkemizin güncel sorunları ve çözüm yolları bütün boyutlarıyla tartıúılmaktadır. Temsilci e÷itimlerinde temsilcilerin görevlerini daha iyi gerçekleútirmelerini sa÷lamak için izleyecekleri yol ve yöntemi ortaya koymak, ülkemizin ve sendikal hareketin sorunlarını tartıúmak ve yeni bakıú açıları kazandırmak konularıyla ilgilenilir. Seçilmiú Yöneticileri kapsayan yönetici e÷itiminde ise amaç, yöneticilere sendikal politikalar üretmede gerekli ve öncelikli bilgileri verebilmektir. Dünya ve Türkiye ekonomisi, sendikal hareketin dünyada ve ülkemizdeki durumu ve çıkıú yolları bu e÷itimin en temel baúlıklarıdır. 6. YEREL YÖNEøMLERDE KURUMSAL EöøTøMLE øLGøLø ÖNERøLER Yerel yönetimlerde kurumsal e÷itim anlayıúı ve gösterilen ilgi, e÷itimden sorumlu olan birimin örgüt yapısı, yönetimi ve mevzuat, bina, araç ve gereçler, finansman ve kaynakların sa÷lanması, belediye personeli, e÷itim alanında araútırma yapma, koordinasyon sa÷lama, e÷itimin planlanması, e÷itim programı hazırlanması ve uygulanması, görevlendirilen uzman personel ve ö÷reticiler, programlarının uygulama zamanı ve bu alandaki geliúmeler, e÷itim programına katılan personelin kazandıkları yeterliklerin belirlenmesi ve Yerel Yönetimlerde Kurumsal E÷itim belgelendirilmesi, kurumsal e÷itimin de÷erlendirilmesi ile ilgili olmak üzere, aúa÷ıdaki öneriler geliútirilmiútir. x Yerel yönetim personeline kurumsal e÷itimin hem bir hak, hem de bir görev oldu÷u benimsetilmeli; yöneticilere kurumsal e÷itimin amacı, özellikleri ve yararları açıklanmalı; sadece personel de÷il her düzeydeki yöneticiler için de kurumsal e÷itim programları düzenlenmeli; kurumsal e÷itimle temel kavramlar açıklanmalı, kargaúa önlenmelidir. *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU x x x x x x x x x x x __________________________________________________________ 464 ______ Kurumsal e÷itim birimleri yardımcı birim niteli÷inden kurtarılıp ana birim haline dönüútürülmeli; birimin karar verme yetkisi ve sorumlulu÷u olmalı; örgüt yapısı, amaçlara ve ihtiyaca uygun biçimde kurulmalı; kurumsal e÷itimle ilgili yasa, tüzük ve yönetmelikler geliútirilmeli; iúlerlik kazandırılmalı ve yaptırımlar uygulanmalıdır. Kurumsal e÷itim biriminde personel kadrosu yeterli olmalı; amaçlar, politikalar saptanmalı ve ilkeler belirlenmelidir. Kurumsal e÷itim birimleri üst düzey yönetimine ba÷lı olarak örgütlenmeli; birimin çalıúmaları denetlenmeli, teftiú raporları geliútirilmeli, esas alınmalıdır. Hizmet içi e÷itim programına katılacak personelin ihtiyaçları karúılanmalı; e÷itimde kullanılacak bina, derslik ve ders araçları zamanında sa÷lanmalıdır. Kurumsal e÷itim tesis ve araçları için yatırımlar planlı olarak yapılmalı; e÷itim bütçesi ihtiyacı karúılayacak úekilde olmalı; hizmet içi e÷itim için ayrı bir fon kurulmalıdır Yerel yönetim personeli motive edilmeli; sa÷layaca÷ı yararlar açıklanmalı; girdi÷i e÷itim, özlük dosyasına iúlenmeli; kurumsal e÷itim programlarına ilgi düzeylerine göre tüm personelin katılması sa÷lanmalı; katılımcıların görüúleri alınmalı ve de÷erlendirilmeli; personel ilgi alanlarına göre ihtiyaç duyulan programa ça÷rılmalıdır. Personelinin kurumsal e÷itim ihtiyacı bilimsel yöntemlerle saptanmalı; üniversite, meslek odaları, kamu ve özel kuruluúlarla iúbirli÷i yapılmalı ve koordinasyon sa÷lanmalıdır. Farklı kurumlardan bina, tesis, araç ve e÷itici personel açısından destek sa÷lanmalıdır. Yerel Yönetimlerin uzun süreli planı ile yıllık çalıúma programları içinde kurumsal e÷itime yer verilmeli; e÷itim politika ve önceliklerinin önceden belirlenerek planlama yapılmalı; mevcut imkanlar incelenmeli; yöneticiler, e÷itim planlamasının gerektirdi÷i de÷iúiklikleri desteklemeli; etkinliklerin zamanı ve süresi belirlenmeli; e÷itim planı esnek olmalı ve çok yönlü hazırlanmalıdır. E÷itimin uygulanmasında, e÷itmen seçimi di÷er önemli bir husustur. E÷itmen kadrosu, kurum içi veya dıúından amaç ve yönteme göre seçilmelidir. Uygulamaya yönelik e÷itimlerde, hizmetin içinden gelen e÷iticilerden yararlanılmalıdır. E÷iticilerin gerekli bilgi, beceri ve tutumu kazanmıú olmalarının yanı sıra, e÷itim yapılacak konuda teknik ve formasyon yeterlili÷ine, olumlu iliúkiler kurmada sosyal yeterlili÷e, personele kaynak olmada liderlik yeterlili÷ine ve ö÷retmeye arzulu olması gerekmektedir. Kurumsal e÷itim, kurumdaki personelin katılabilece÷i zamanlarda yapılmalı, bu zaman yönetici ve personelin görüúleri do÷rultusunda kesinleútirilmelidir. Kurumsal e÷itim, alanda yapılan de÷iúimler ve teknolojik geliúmeler açısından güncelleútirilmiú olmalıdır. Programlara katılanlara, duruma göre katılma belgesi, baúarı belgesi veya sertifika verilmelidir. E÷itime katılan ve baúarılı olanlar, ödüllendirilmelidir. Personelin kademe ilerlemesi ve yükseltilmesinde, e÷itim belgesi dikkate alınmalıdır Yerel yönetimler, gelece÷e yönelik yapmıú oldukları kurumsal e÷itimin faaliyetlerinin amacına ulaúıp ulaúmadı÷ı konusunda, bir de÷erlendirme yapmak durumundadır. De÷erlendirmenin amacı, düzenlenen e÷itim etkinliklerinin baúarısı ile ilgili olarak varılacak yargıların objektif olmasını sa÷lamaktır. Bu yargılar övme ya da yerme de÷il, gelecekte yapılacak uygulamaların eksiklik ve hatalarından giderilmesidir. E÷itsel etkinliklerin baúlaması sırasında, e÷itileceklerin bilgi beceri ve davranıúlarına iliúkin standart performans belirlenmelidir. Çünkü e÷itimle sa÷lanan geliúmenin *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 465 ______ sayısal olarak ifade edilmesi gereklidir. E÷itim öncesi standartlar bulunmadan e÷itim sonrasındaki durumu kıyaslamak mümkün olamayaca÷ı için de÷erlendirme yapılamaz. Kurumsal e÷itimde, e÷itimle öngörülen performans düzeyleri önceden belirlenmeli, önceden ulaúılması öngörülen hedef düzeyleri saptanmalıdır. E÷itim sonucunda, hedeflenen amaçlar ile ortaya çıkan durumun karúılaútırılması yapılarak, belediyenin kurumsal e÷itim hizmetinin etkinli÷i tam olarak belirlenmelidir. 7. SONUÇ Yerel yönetimlerde da÷ınık olarak yürütülen kurumsal e÷itimler, bazı belediyelerde mali sıkıntılardan bazı belediyelerde personel sıkıntısından ama genel olarak tüm belediyeler için de e÷itimlerin sistematik olarak tek merkezli yürütülememesinden dolayı belediyeler açısından istenilen ölçüde yarar sa÷layamamaktadır. Söz konusu kısıtlar belediyelerde e÷itim konusunun ihmal edilmesine yol açmaktadır. Bu ba÷lamda, büyükúehir belediyelerinin alt kademe belediyelerini de kapsayacak biçimde sistemli ve etkin bir e÷itim sürecine iúlerlik kazandırılmasının gerekli oldu÷u anlaúılmaktadır. Bu nedenle de, ülke genelinde belediyeler için kurumsal e÷itimlerin sistemli, sürekli ve etkin düzenlenebilmesi adına, e÷itim birimleri yeniden tasarlanmalıdır. Kurumsal e÷itimlerin yetiúkin e÷itimi oldu÷u, daha çok uzmanlık gerektirdi÷i göz önüne alındı÷ında, yerel yönetimlerde e÷itim gereksinimlerinin saptanması, e÷itim birimlerinin oluúturulması, e÷itim konularının tespiti, e÷itim materyallerinin hazırlanması, e÷itici kadroların oluúturulması ve e÷iticilerin e÷itimi konularında üniversiteler, meslek odaları baúta olmak üzere yerel e÷itim olanaklarını öncelikle de÷erlendirmelidir. KAYNAKLAR BøLGøN Kamil Ufuk Prof. Dr TODAøE Ö÷retim Üyesi AKAY. Aslı Dr TODAøE Ö÷retim Üyesi http://www.tepav.org.tr/ www.mahalli-idareler.gov.tr/Home/Dokumanlar/2008_yili_egitim_listesi www.yerelnet.org.tr/yyaem/seminerler.php http://www.izmir.bel.tr/ http://www.tmmob.org.tr/ *Bu Bildiri Makina Mühendisleri Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 467 ______ NøTELøKLø YAPILAùMA “GELECEöøN øZMøR'øNDE KENTSEL MEKÂNIN KÜLTÜREL NøTELøöø” Yrd. Doç. Dr. ùebnem GÖKÇEN DÜNDAR [email protected] GøRøù Günümüz kentlerinde yaúanan sorunlar kuúkusuz özellikle geçmiú yarım asırlık dönemin ekonomik ve politik hedeflerinin kaçınılmaz yansımaları olarak karúımızdadır. 1970’li yıllar sonrasında geliútirilen stratejiler kapsamında kentlerin gelece÷ini yönlendiren birçok süreç yaúanmıútır. økinci Sanayi Devrimi olarak anılan dönemde üretim biçimleri, üretimin küresel ölçekteki yerseçim e÷ilimleri ve sanayisizleúme çatısı altındaki birçok geliúme kentlerin sadece ekonomik ve sosyo-kültürel sorunlarıyla karúı karúıya kalmasına neden olmamıú, bunun yanısıra kentlerin mekânsal dokularında da ciddi açmazları beraberinde getirmiútir. Bu kriz durumuna ise do÷al olarak birçok farklı kent farklı úekilde kendini adapte etmiú durumdadır: kimisi bu süreçten bir anlamda galip çıkarak, küresel akıúlar kaynaklı giriúleri kendisine önemli bir geliúme aracı olarak tarif edebilmiú, kimisi ise kaçınılmaz bir kentsel gerileme sürecine girmek durumunda kalmıútır. Kuúkusuz dünya ekonomisi gündemindeki temel e÷ilimlerin kentlerin mevcut altyapıları üzerindeki etkileri kaçınılmaz olarak kentleri farklı geliúim olasılıklarına do÷ru yönlendirmektedir. Merkezi yönetimlerin sahip oldu÷u yetkilerin bölgesel ve yerel ölçekte desantralize edildi÷i ve kentlerin ekonomik destek anlamında bir nevi kendi baúlarına kaldıkları koúullar altında, bu koúullara adapte olmak adına farklı geliúim stratejilerini geliútirilmeleri kaçınılmaz olmuútur. Nitekim keskinleúen kapitalist koúullar altında “küresel” ölçekte rekabet edebilmek üzere tercih edilen ana geliúim kanallarından birisini kültür-eksenli geliúim politika ve stratejileri oluúturmaktadır. Özellikle 1970’li yılların sonu ve 1980’li yılların baúına tarihlenen bir yeniden-yapılanma süreci sonrasında yeni kültürel taleplerin oluúumunu sa÷layan sosyal hareketler paralelinde, kentlerdeki toplumsal bütünleúme düzeyini artırmanın ve yerel ekonomik girdileri çeúitlendirmenin önemli bir aracı olarak “kentsel kültür politikaları”ndan bahsedilmeye baúlanmıútır (Bianchini, 1993:2). Bunun yansımaları bilimsel düzlemde de karúılı÷ını bulmakta, giderek kültür-eksenli dönüúüm (‘cultural regeneration’) süreçlerinin (Bknz. Bianchini, 1993) kentler için önemi tartıúılırken, sosyokültürel ya da sosyo-ekonomik ele alıúlarının yerini ‘kültürel-ekonomik’ yaklaúımlara bırakması gere÷inden söz edilmektedir (Shields, 1999). Kentler üzerinde derin izler bırakan küreselleúme süreçleri, ‘kültür’ eksenli geliúim stratejilerinin de ekonomik büyüme ve rekabet edebilirlik amacıyla kentler tarafından benimsemelerini beraberinde getirmiú ve bu süreç özellikle kimi geliúmiú ülke kentleri açısından oldukça hızlı bir süreç olarak yaúanmıútır (Miles & Paddison, 2005). Böylelikle kültür-eksenli dönüúüm projeleri bu anlamda yeni kentsel giriúimcilik çatısı altında kayda de÷er öneme sahip yeni bir rol yüklenmiúlerdir. Batılı kentlerin kimi zaman atıl konuma düúen eski endüstriyel alanların dönüúümü ve kente yeni kültür mekanları kazandırılması için (Gateshead / New Castle upon Tyne örne÷i, øngiltere), kimi zaman mega-ölçekli *Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 468 ______ organizasyonlar (hallmark events’) üstlenilerek kent içerisinde yeni çekim alanları oluúturmak için (Barcelona ya da Glasgow örne÷i), kimi zamansa ikonik küresel ürün (Adam, 2008) olarak tasarlanan dünyaca ünlü mimar yapılarının kente çekilerek kentin kültürel turizm odaklarından biri haline gelmesini sa÷lamak için (Guggenheim / Bilbao örne÷i) tercih etti÷i bir ana geliúim kanalını bugün kültürel-eksenli dönüúüm süreçleri oluúturmaktadır denebilir. Yakın geçmiúte kültürel politikaların kentsel geliúim gündemine gelmesi ve bir “Kentsel Rönesans”tan (Evans, 2001) sözedilmesi bu anlamda boúa de÷ildir. Kent içerisindeki geliúme alanlarında veya ‘dönüútürülmüú’ tarihsel nitelikli konut veya konut-dıúı çalıúma alanlarında (endüstriyel miras alanlarında) kültür endüstrisinin üretimi ve tüketimine yönelik olarak yeni bölgeler yaratma e÷ilimi giderek artmaktadır. Söz konusu e÷ilimlerin tümü Zukin’in (1996) deyimiyle sembolik ekonominin birer ifadesi oldu÷u belirtilmelidir. Zukin’e göre temelinde kültür endüstrileri ve sanat yatan sembolik ekonomi kültürel üretim ve giriúimci sermayenin birbirinin içine geçmiú olan iúleyiúlerini ifade eder. Sembolik ekonomiyi ayakta tutan, kent seçkinlerinin ilgi ve yatırımıdır. Bunun nedeni, kültürel üretimin bir yandan kenti temsil etme iddiasında olması, bir yandan da ciddi bir malî kazanç yaratmasıdır. Söz konusu kazanç, yalnızca kültür endüstrilerinin bıraktı÷ı kârla sınırlı de÷ildir. Belki bundan daha önemli olan kültürün kent içindeki bazı bölgelerin de÷erlenmesini sa÷lamak ve arsa spekülasyonu üzerinden ciddi kârlar elde etmek için kullanılmasıdır (Zukin, 1996) Sözü edilen tüm süreçler, bugün tüm dünyada gündemde olan ve kentlerin geliúimine yönelik olarak benimsenen yeni politika ve strateji kanallarına dikkat çekmektedir. Bu açıdan bakıldı÷ında, kentlerin gelecek vizyonlarının belirlenmesi aúamasında kültürel altyapı sorgulamalarının önemli bir yer taúıdı÷ı kabul edilmek durumundadır. Kentlerin sorunlarının tespitine yönelik de÷erlendirmeler, hiç kuúkusuz sosyal ve ekonomik sorunların yanısıra kentlerin kültürel anlamda yaúanan sorunlarına da eúde÷er önemi vermek zorundadır. Nitekim Batı dünyasının yakın geçmiú deneyimleri kültürel alan kategorisi üzerinden bu anlamda atılabilecek atılımların kentler için ne denli önemli olabilece÷ini gözler önüne sermektedir. SOSYO-KÜLTÜREL ALTYAPI SORUNLARIYLA øZMøR Batılı kentlerin son çeyrek asırdır geçirmekte oldukları süreçlerin ve temel geliúim e÷ilimlerinin tarihsel süreç içerisinde yüzünü hep Batı’ya dönmüú bir kent olarak øzmir için de bir anlamı olmalıdır. Nitekim øzmir kenti gelece÷ini kurgularken, bir taraftan sahip oldu÷u de÷erlerin korunaca÷ı, di÷er taraftan kente kimlik veren ve ça÷daú bir vizyonunun çizilece÷i bir geliúime götürecek olasılıklar arasından kültürel alan sorgulamalarına da yer verilmesi gerekti÷i açıktır. Bu çerçevede øzmir kentinin sosyal ve kültürel altyapı sorunlarının tespiti, kentin gelece÷i için benimsenebilecek vizyonun gerçekleúmesinde kritik öneme sahip bir aúama olarak de÷erlendirilmelidir. Çıkıú noktası kültürel dönüúüm olarak belirlendi÷inde, øzmir kentinde yakın geçmiúte yaúanan deneyimler gerçekte kentin gelece÷ine taúınabilecek daha kapsamlı kültürel stratejilerin benimsenme alternatifinin olasılık dıúı olmadı÷ını ve bu yönde atılabilecek adımlarınsa boúa olmayaca÷ını gösterecektir. Örne÷in, kent yakın geçmiúte yeni kent merkezi planlama çalıúmalarına asal veri teúkil eden ve uluslararası ölçekte gündeme gelen bir kentsel tasarım *Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 469 ______ yarıúmasına ev sahipli÷i yapmıútır. Bu süreç, tıpkı sanayisizleúme sürecine giren ve atıl duruma düúen eski endüstriyel alanların kentlerin yeni kültürel geliúim bölgelerine dönüútü÷ü birçok geliúmiú kent deneyiminde oldu÷u gibi, øzmir’de de liman arkası olarak anılan ve ‘kentsel merkez’ nitelikli bölgenin kentlilerin ihtiyacı olan merkez fonksiyonları arasında sosyo-kültürel fonksiyonlara nasıl tahsis edilebilece÷inin sorgulanmasını sa÷lamıútır. øzleyen süreçte benimsenen planlama yaklaúımları ise fikir projelerinin tartıúıldı÷ı yarıúma sürecinin 1/5000 ölçekli øzmir Yeni Kent Merkezi Nazım ømar Planı’na ilkesel düzeyde yansıtılmasını ve “kültürel dönüúüm”e (‘cultural regeneration’) olanak tanıyacak alan kullanım deseninin oluúturulmasını hedeflemiútir. Yine benzer úekilde kent yakın geçmiúte mega-ölçekli bir etkinlik (‘hallmark event’) olarak kabul edilen Universiad Yaz Oyunlarına (2005) baúarılı bir úekilde ev sahipli÷i yapmıú, ardından sonucu baúarısızlıkla sonuçlansa da EXPO 2015 için resmi adaylık sürecini tamamlamıútır. Bu deneyimler, kentin küresel düzlemdeki yarıúı bir anlamda kurallarına göre oynamak istedi÷inin birer göstergesi olarak yorumlanabilecektir. Kent, dünya ölçe÷inde kendisini tanıtmasını ve sembolik ekonomi çatısı altında tarif edilebilecek süreçlerin kentsel geliúim üzerinde olumlu etkiler bırakmasını sa÷layacak adımlar atılması hedefini benimsemiú durumdadır. Bu önemli bir hedeftir. Ancak bu hedefin hangi mevcut altyapı özelliklerine temellendi÷inin bilinmesi de aynı derecede önemlidir. øzmir kenti içerisindeki mevcut altyapının sosyo-kültürel hizmetler kapsamında x Kütüphaneler, gençlik merkezleri, kültür merkezleri, sanat kurumları, sanat galerileri, müzeler, tiyatrolar ve kültür ve sanat e÷itimi konularında, Spor eylem alanı ve hizmetleri kapsamında x Spor etkinlikleri, spor tesisleri, spor e÷itimi ve spor kulüpleri konularında, Son olarak turizm eylem alanı kapsamında ise x Kent turizmi, kongre ve fuar turizmi, kültür turizmi, sa÷lık ve termal turizm, kıyı turizmi, kırsal turizm konularında yapılacak tespitler üzerinden irdelenmesi mümkündür. Kültür ve sanat mekânlarının kapasiteleri özelinde yapılacak bir de÷erlendirme (Bkz. Tablo 1) ilgili mekânların øzmir kenti nüfusu temelinde yetersiz kaldı÷ı yönündedir. Ayrıca ilgili mekânların özellikle merkez ilçelerde konumlandı÷ı, çeper ilçelerin kültür ve sanat yapılarından yoksun oldu÷u yorumu yapılabilecektir. *Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 470 ______ Tablo 1. øBB Sınırları øçerisinde Bulunan Kültür ve Sanat Mekânları ve Kapasitelerinin ølçelere Göre Sayı ve Kapasite øtibariyle Da÷ılımı, 2006 150 226 376 1.100 900 3.500 3.300 8.800 - 1 1 300 300 1 200 2 2 1 4 8 1 1 1 21 1.148 534 359 2.651 4.581 400 460 1.250 11.583 4 4 2 4 9 23 2.968* 1.087* 550* 1.238* 3.545* 9.388 Toplam - - - - 1 1 400 400 2 6 7 2 3 11 21 2 1 2 1 58 Kapasite Kapasite Sayı Kapasite Sayı - Opera ve bale Sinema Sayı Kültür merkezi Kapasite Sayı Kapasite Sayı 1 1 2 1 5 Amfi Tiyatro Kapasite 1 1 1 2 1 1 7 Açık-hava Tiyatrosu Sayı Alia÷a Balçova Bayındır Bornova Buca Çi÷li Foça Gaziemir Güzelbahçe Karúıyaka Konak Kemalpaúa Menemen Menderes Karaburun Narlıdere Seferihisar Torbalı Urla øBB-19 ilçe Kapasite ølçe Sayı Tiyatro 1.300 4.018 2.235 534 909 7.615 11.826 400 460 1.550 30.847 * Belirtilen mekanların tümünden kapasiteler alınamamıútır. Kaynak: øzmir Kent Sa÷lı÷ı Profili Çalıúmaları, 2008. Bunun yanısıra kentin gerek kentliler, gerekse de kenti ziyaret edenler tarafından kullanılabilecek ve kültürel ve tarihi mirasın korunması ve yaúatılmasına yönelik önem taúıyan müze mekânları anlamındaki potansiyelini tam olarak de÷erlendiremedi÷i söylenebilecektir. Müze yapılarının sahip oldukları yetersizliklerin yanısıra, kent turizminin geliútirilmesi anlamında çeúit itibariyle de kent gereksinimlerinin gerisinde kaldı÷ı söylenebilecektir. (Tablo 2). *Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 471 ______ Tablo 2. øzmir ølinde Bulunan Müzelerde Yerli ve Yabancı Ziyaretçi Sayısı, Ocak–Ekim 2007 Yerli Ücretli Ücretsiz (sayı) (sayı) Müze adı Arkeoloji Müzesi Etnografya Müzesi Atatürk Müzesi Tarih ve Sanat Müz. Agora Teos Akropol Asklepieion Bazilika TOPLAM 923 983 2.942 673 1.564 73 9.143 3.075 1.907 21.283 9.316 7.943 21.875 8.823 6.167 318 19.817 13.633 5.552 93.444 Yabancı Ücretli Ücretsiz (sayı) (sayı) 2.947 1.844 96 18.562 25.636 327 32.767 17.225 6.293 105.697 425 156 2.361 8 870 98 7.196 2.006 181 13.301 øndirimli grup (seyahat acentası) (sayı) 101.268 48.465 5.032 154.765 41.290 16.227 755 58.272 Toplam (sayı) 13.611 10.926 27.274 28.066 34.237 816 211.481 100.631 19.720 446.762 Kaynak: øzmir Kültür ve Turizm øl Müdürlü÷ü. Konuya kütüphane verileri açısından bakıldı÷ında, gerek halk kütüphanesi sayısında, gerekse kütüphanelerin kullanım istatistikleri anlamındaki gerileme kayda de÷erdir (Tablo 3). Tablo 3. Yıllara Göre øzmir øli ve øBB Sınırları øçerisinde Bulunan Kütüphane Verileri øBB 2001 Kütüphane Kitap Okuyucu Üye Ödünç malz. Personel 29 243.363 - 2003 2005 30 229.700 316.022 9.215 114.858 317 30 231.707 290.201 8.919 99.094 358 2007 (ølk 6 ay) 30 218.874 143.335 5.398 55.047 85 Kaynak: øzmir Kültür ve Turizm øl Müdürlü÷ü. øzmir 2001 2003 41 44 348.097 339.034 - 456.165 - 12.494 - 145.918 442 2005 47 337.240 462.795 11.571 137.216 478 2007 (ølk 6 ay) 44 327.172 220.978 6.705 71.295 109 Sanat galerileri açısından ise øzmir ili içerisinde bulunan 75 adet sanat galerisinin bulundu÷u, bu galerilerin ise a÷ırlıklı olarak özel oldu÷u gözlenmektedir (Tablo 4). øzmir kenti içerisinde sosyal ve kültürel altyapı genel olarak de÷erlendirildi÷inde tespit edilebilecek sorunlar ve çözüm önerileri ise øzmir Büyükúehir Belediyesi tarafından yürütülen øzmir Kent Sa÷lı÷ı Profili çalıúmalarına da yansıdı÷ı úekliyle aúa÷ıdaki gibidir (Tablo 5) : *Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir. TMMOB øZMøR KENT SEMPOZYUMU __________________________________________________________ 472 ______ Tablo 4. øzmir’deki Sanat Galerilerinin Verileri, 2007 Ba÷lı oldu÷u kurum / kuruluú Müze Belediye Kültür merkezi Vakıf ve e÷itim kurumu Oda Özel Banka Alıúveriú merkezi TOPLAM Galeri sayısı 4 3 8 11 2 38 4 5 75 Kaynak: øzmir Milli E÷itim øl Müdürlü÷ü. Tablo 5. Sosyo-Kültürel Altyapıya Özel Sorunlar ve Çözüm Önerileri – I Altyapı Kütüphaneler Gençlik Merkezleri Kültür Merkezleri Sorunlar x Güzelbahçe, Seferihisar, Menderes ve Karaburun ølçelerinde halk kütüphanesi bulunmaması x Personel yetersizli÷i: 5 halk kütüphanesinde toplam 9 kütüphaneci x Kütüphaneyi bilgi merkezi yapacak donanım yetersizli÷i (kitap, kitap dıúı materyaller vb.) x ønternet’in yaygınlaúmasıyla okuyucu sayısında azalma ortaya çıkmıútır. x Milli E÷itim øl Müdürlü÷ü’ne ba÷lı mekansal donanımın yetersizli÷i (bir derslik ve bir salon) x Her ilçe ve alt kademe belediyesinde sosyo-kültürel etkinliklerin gerçekleútirilece÷i bir kültür merkezi bulunmaması ile etkinliklerin yetersiz mekânlarda gerçekleútirilmesi *Bu Bildiri ùehir Plancıları Odası Adına Düzenlenmiútir. Çözüm Önerileri x Yeni açılacak halk kütüphanelerinin bölgenin özelliklerine uygun, modüler yapıda ve her tür kütüphane hizmetlerinin kolaylıkla verilebilece÷i yapıda olması x Kütüphanede nüfusa oranlı olarak kütüphaneci ve teknik personelin yeterli sayıda olması ve bu personelin periyodik e÷itimlerinin verilmesi x Kütüphanede derlemesi en son yayımı yapılan görsel, iúitsel materyal, kitap v.b. materyallerin kısa sürede satın alınarak okuyucu hizmetine sunulması ve bunun için Bakanlık, il Özel ødaresi Bütçesinden nüfusa uygun ödene÷in mutlaka ayrılması x Derslerde ve çalıúmalarda gerekli verimi alabilmek için 3 derslik ile 50 kiúilik bir salonun sa÷lanması x Özellikle alt kademe belediyeleri ve beldelerin kendi bünyelerindeki sosyokültürel faaliyetlerinin desteklenmesi ve teúviki için sivil toplum kuruluúları ve özel sektörün deste÷inin do÷ru bir prosedürle kanalize edilebilir olması