PDF Versiyonu - Kahve Molası

Transkript

PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 372
23 Ekim 2003 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
ISSN: 1303-8923
■
■
Arkadaþlarýnýza önermek
ister misiniz?
■
Metresindim… ... Seda Esen
Baba'ma !!! ... Levent Orcan
Ýçinizdeki pozitif enerjiyi açýða çýkarýn ... Nilay Bozok
El Commandante ... Cüneyt Göksu
"Fok" balýðýndan "mor" menekþeye gönderilemeyen
mektup.....(1) ... Kubilay Hersek
KISAYOLLAR
■
SON BASKI
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Kütüphane
Kahverengi Sayfalar
Medya
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
Kim Bu Editor?
KAPI KOMÞULARIMIZ
■
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin,
Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler
Editör'den : Keþke...
Merhabalar,
Yaþam tekdüze, planlý, standartlara uygun, yarýný bugünden belli yaþansaydý ne kadar kolay
olurdu kimbilir yaþamak. Atacaðýmýz her adýmý bilerek, sonuçlarýný kestirerek atabilseydik.
Ýnsana dair hatalarý asgariye indirmeye, hatta yoketmeye muktedir olabilseydik. Piþmanlýk
duymak yerine geri dönüp hatalarýmýzý düzeltebilseydik. Keþkeyi lügattan atýp yerine iyikiyi
koyabilseydik. Ne kadar hoþ olurdu deðil mi? Hayýr tabiki olmazdý. Yaþamý güzel kýlan
günahýyla sevabýyla, doðrusuyla yanlýþýyla, kusurlarýyla dolu dolu yaþamak deðil mi?
Sürprizlere açýk yarýnlara umutla kulaç atmak deðil mi yaþamak. Piþman olup özür dilemek,
hatayý düzeltmek için doðruyu öðrenmek zorunda olmak güzel deðil mi? Amacým laf ebeliði
yapmak deðil elbette. Aslýnda günah çýkarýyorum. Sorunlarla boðuþurken ihmal ettiklerim,
sevdiklerimi üzmüþ, üzgünüm. Zamaný doðru kullanamama, sorunlarý çözmeyi, ertelemekle
bir tutma yanlýþý yüzünden bilmeden üzmüþüm onlarý, üzgünüm. Sorumlusu olduðum bir
yapýnýn temeline istemeden dinamit koymuþum. Güvendiklerimin sevdiklerimi yaralamasýna
seyirci kalmýþým, üzgünüm. Ama yaþam bu iþte. Sonuçlarýný kestirebilseydim ayný olurmuydu
bilemiyorum. Ama yaþanýrken bilmek kolay mý? Asýl üzücü olan, sizin bilmeden, sonuçlarýna
aldýrmadan, özel yaþamýn sorunlarýný sorumluluklarýnýza istemeden taþýyýp yaptýðýnýz
hatalarda kasýt aranmasý. Keþke...
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Misafir Kahveci : Seda Esen
Metresindim…
Ýþin karýndý, eþindi, hayat ortaðýndý. Seni ondan kýskanmak olmazdý. Kariyer tutkun;
çocuðundu. Kendi çocuðum gibi sevdim onu. Benim koynumdan çýkar baþka þehrin koynuna
girerdin. Ayný þehirde olduðumuzda zaman sayýlý, dar ve azdý…
…………………………………
Kýsýtlý zamanlarda acýyý su yüzüne çýkarmak istemedim. Dibe, derine ittim; boðdum.
Sevinçleri büyüttüm hep. Abarttým mutluluklarý. Zaman sayýlýydý çünkü, dardý, azdý... Ýki arada
bir günde seni üzmek olmazdý.
Zoru baþardým ben. Madem bana gelmiþtin, madem nefes aldýðýn, huzur biriktirdiðin
kadýnýndým. Elbet üzerime düþeni yapacaktým. Hiç açmadým sana acýnýn kapýlarýný. Hiç
açmamazlýk da yapmadým sana kapýmý. Hiç "ya o ya ben" demedim. Diyemedim. Oysa "hep
ben" olmak istedim. Sorunlarý küçükken dile dökmek gerekirdi. Açmazlarý içimde büyütmeden
vakitlice anlatmak/aldýrmak. Ýkilemlere gebe kalmadan. Ama sayýlýydý, dardý, azdý zaman…
Çözümü sendeydi herþeyin. Lakin ben metresindim…
Bazen telefon çalardý. "Sonra konuþalým", "müsait deðilim"… Ya da benden 5-10 adým ötede
fýsýldar gibi konuþman. Çünkü sayýlýydý, dardý, azdý zaman… Açýklamalarla, arkasýndan
gelecek savaþlarla kaybedemezdik birbirimizi. Sevgimiz temeldi. Üzerine iliþkimizi kurduk.
Baþkalarýný karýþtýrmadýk. Evet, yalan da söyledik. Hem birbirimize hem daha çok
baþkalarýna. Düzenbaz, hilekar, madrabaz, sahtekar… Hepsi/herþey bizdik. Biz gerçeðin
yalancýlarýydýk…
Kanamalý birer hasta için acil duygu aradýk. Yaralarýmýza birbirimizi bastýk. Gecenin bir yarýsý
nöbetçi tekel bayiinden aldýðýmýz alkole kalbimizi yatýrdýk. Tuhaf bir hüzüne umutlarýmýzý
bandýk. Birbirimizi iyileþtirdik, temizledik ve besledik. Sevdamýzý kestirip, söküp, azad edip
atmadýk/atamadýk. Zamanýmýz sayýlýydý, dardý ve azdý… Bir türlü býçak kemiðe dayanmadý.
Baþka seziþlerine karþýlýk gelmeye çalýþtým. Baþka hisler de bana yetmeye. Sevdamý
kýskanma hakkým yoktu. Sevdamý paylaþtým sadece… Acým temelli ve anca bana kaldý.
Herþeyi zevkle yaþadým. Aþkla geçen zaman sayýlýydý, dardý ve azdý… Mutluluk zamana hýz
katardý…
Seni özlemlerimle karþýladým hep. Güle oynaya yolculadým. Hiç yanýnda aðladým mý?. Her
geliþinde daha önce gitmemiþ gibi, her gidiþinde daha önce gelmemiþ gibi hissettim. Ama
susmasýný bildim. Aþk bir oyun. Mýzýkçýlýk ettim mi hiç söyle Hiç taþ çalmadým, zar tutmadým.
Yenilgiyi de kabul ettim. Senden gelen bozgun baþým üstüneydi. En fazla metresindim. Topu
topu, olsa olsa canan. Malesef sayýlý, dar ve azdý zaman…
Evet Metresindim… Ve sen herþeye deðerdin. Hiçbirþey için piþman olmadým asla. Birþey
söyliyeyim sevgilim; ben seni çok sevdim. Sayýlý, dar ve az zamanda…
Seda Esen
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Misafir Kahveci : Levent Orcan
Baba'ma !!!
Tüm sevgileri , seviþmeleri , yaþanmýþ ve yaþanacak olan tüm aþklarý , dünü , bugünü , yarýný
, geçmiþi ve geleceði kirleten , yýpratan , eskiten , elinde avucunda yüreðin kadar temiz , tüm
saflýðýyla , tüm masumiyetiyle ve sen tüm samimiyetinle korumaya , yaþatmaya çalýþtýðýn tüm
güzellikleri öldüren , kirleten bir bataklýk sanki , adýna ''Dünya'' denilen rüyalar kenti .
Gecenin gergefine bir ay , bilmem kaç yýldýz serpiþtirilmiþ ve bu karanlýðýn altýnda kentler ,
caddeler , sokaklar hepsi ama hepsi karanlýk ve derin . Yalnýzlýðýn aðýrlýðý sýrtýnda ve
ayaklarýnda , tek baþýna yürümeye cesaret edemediðin , korktuðun sýk sýk ve itildiðin caddeler
, sokaklar.
Birden açarsýn gözlerini , daha hiçbirþeyin farkýnda deðilken , daha yürümeyi beceremezken
birde bakarsýn binmiþler sýrtýna . Titrek ellerinle bir cebinden tek sigaraný , bir cebinden son
kibritini çýkarýr , o karanlýk içinde konuþmamýþlýðýndan yerini unuttuðun , birbirine sarýlmýþ
saçýn sakalýn arasýnda kaybolmuþ dudaklarýnla öpüþtürürsün o son kibritinin celladý olduðu
son sigaraný . Derin bir nefes çekersin ve býrakýrsýn dumanýný , sözlerine maphus olmuþ
dudaklarýnýn arasýndan göðün gergefindeki yýldýzlara ve aya , sýrf bir zamanki
sevgilinmiþcesine .
Ardýna bakarsýn bir sigaralýk düþlere sýðdýrdýðý geçmiþini düþünürsün . Oysa ne umutlarla , ne
tutkularla , ne aþklarla baþlamýþsýndýr hayata . Ýlk hatýrladýðýn günler gelir aklýna , kimbilir kaç
yaþýndaydýn . Dudaklarýndan çýkan ilk kelimeler vardýr yanýnda . Dünyanýn en deðerli
varlýðýsýndýr onlar için . Týpký bataklýkta açan bir çiçek gibisindir . Sana olan sevgileriyle , sana
olan tutkularýyla ve sevdalarýyla .
Hep gülmelerle baþlar , hep sevgilerle baþlar gözlerindeki pýrýltý hiç sönmeyecekmiþ gibi gelir .
Sana olan sevgileri o kadar inatçýdýr ki kýramazlar seni , üzemezler hiçbir zaman . Akþam
olduðunda getirilen ucuz bir gofrettir senin en büyük sevdan , mutluluðun . Hep yanýndadýr ,
hep güvendesindir , hep mutlusundur . Dünyanýn en büyük hediyesidir onlar farkýnda
olmadýðýn . Ýlk güldüðün günlerdir , daha aðlamayý bilmediðin günler . Ýlk bisiklete biniþin , ilk
uçurtma uçuruþun , ilk balonun rengarenk , avuçlarýnda özgürlüðün ilk belirtileri . Hayat
baþlamýþtýr iþte tüm güzelliðiyle . Yalnýz deðilsin , yalnýzlýðý tanýmamýþsýn , kendini bile
tanýmamýþsýndýr . Sonra ilk bisikletten düþüþün . Yanýndadýr , tam arkandadýr .
"Kalk oðlum hadi bir daha dene..."
Verdiðin ilk savaþta aldýðýn en büyük galibiyet olur , bisiklete binmek , iki teker üstünde
dengede durmak . Kaçýrdýðýn ilk uçurtman ve rengarenk balonun , gökyüzünün , hayatýn o
küçüçük avuçlarýndan aldýðý ilk yitiriþinin ardýndan koþa koþa , gözlerindeki tomurcuklarla
belki de hatýrladýðýn ilk aðlayýþýnla onlarýn yanýna uçarsýn .
"Üzülme oðlum yenisini alýrýz . Aðlama oðlum yeniden yaparýz..." Ýlk yitiriþinin teskinidir bunlar
. Sonra ilk aþkýn , ilk yürek çarpýntýn , heyecanýn . Mektup yazarsýn konuþmaya cesaret
edemediðinden . Ellerini tutmak istersin , utanýrsýn . Arka bahçenizden balkondaki sevgiline
öpücük atamazsýn , çekinirsin . Parklara gidersiniz o bir salýncakta , sen bir diðerinde .
Sadece o çocuk utangaçlýðýnfan , dondurma ýsmarlamaya bile korkarsýn . Herþey ne kadar
baþlamýþ meðer . Sonra ilk ayrýlýðýn . Hayatýn o ana kadar attýðý ilk tokattýr , suratýnýn tam
ortasýnda birden bire patlayan . Kim unutmuþ ki ilk aþkýný ? Unutamazsýn , kendinden baþka
kimse yardým edemez sana . Çünkü þimdiye kadar yaþadýðýn en farklý , en büyük , en güçlü
sevgini kaybetmiþsindir . Ve sana verilen herbir sevgi yerini tutamaz olur . Belki yine aðlarsýn i
tek baþýna kaldýðýn zaman . Utanýrsýn annenden , babandan , kardeþinden onlardan daha
fazla sevdiðini düþünürler diye gösteremezsin gözyaþlarýný . Anlam kazandýrdýðýn ilk deyim
olur , "Zaman en iyi çare..."
Tekrar tekrar , yeniden gülmeye baþlarsýn . Alýþýrsýn sonra yitiriþlere , yaþanmýþlýklarýn bitiþine
, ayrýlýklara . Artýk herbir yitiþ sürpriz olmaz . Alýþmýþsýndýr . Sonra bu alýþmýþlýðýný etkileyecek
, yýpratacak en kötü þey gelir baþýna . ÖLÜM . Ölümün hiç bu kadar yakýnýndan geçeceðini
düþünmemiþsindir . Daha büyüdüðünü bile aklýnýn ucundan geçirmezken , o çocuk
güzelliðiyle tozpembe hayaller içinde hayatý yaþamaya çalýþýrken , gerçekten bu kadar erken
büyüyeceðini yada farkýnda olmadan yetiþkin bir insan olduðunu bu þekilde farketmek
istemezsin . Doðumunla beraber sana verilmiþ olan , aðzýndan çýkan ilk kelimeleri , yaþam
içindeki her baþlanðýçta yanýnda bulunan , sýrtýný yasladýðýn aileni kaybetmek hayatýn en acý
sürprizi olmuþtur . Ýþte o an yalnýzlýðý tam anlamýyla tanýmaya baþlarsýn . Hayat en kötü
oyununu oynamýþ , seni ebedi bir karanlýk içinde yapayalnýz , tek baþýna býrakmýþtýr . Bir sen
kalmýþtýr sende , baþka da hiçbirþey yoktur avuçlarýnda . Kapanmaz bir yara , dinmez bir yaþ
kalmýþtýr yüreðinin tam ortasýnda . Hiçbir yaðmurun ardýndan gökkuþaðý çýkmaz , hiçbir
gecenin sabahý olmaz artýk.
Gecenin gergefine bir ay , bilmem kaç yýldýz serpiþtirilmiþ ve bu karanlýðýn altýnda kentler ,
caddeler , sokaklar hepsi ama hepsi karanlýk ve derin . Yalnýzlýðýn aðýrlýðý sýrtýnda ve
ayaklarýnda , tek baþýna yürümeye cesaret edemediðin , korktuðun sýk sýk ve itildiðin
sokaklarýn ortasýndasýndýr iþte .
Dudaklarýnda son dumanýn , son sýcaklýðýn sebebi olan , son dostun sigaranla , ellerin
bomboþ ve soðuk , sýrtýnda kefenin olacaðýný bilmeden giydiðin kahverengi emektar ceketin ,
gözlerinde son bir ýþýkla bulmuþlar seni o dar sokaðýn , kör lambasý altýnda ...
Elveda babacýðým ... Elveda ...
Levent Orcan
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Misafir Kahveci : Nilay Bozok
Ýçinizdeki pozitif enerjiyi açýða çýkarýn
Sorunlarýn üstesinden gelmenizi kolaylaþtýran pozitif enerjiyi nasýl kullanacaðýnýzý
öðrenirseniz hayatýn daha güzel göründüðünü fark edeceksiniz. Araþtýrmalar bir iþi yapmadan
önce hayal edebilen insanýn diðerlerine nazaran daha baþarýlý olduðunu gösteriyor.
Günlük hayatýmýzda daha baþarýlý olmak, saðlýðýmýzý kaybetmemek, insanlarla iyi iliþkiler
içinde olmak, hep içimizdeki pozitif enerjiyi açýða çýkarmayla iliþkilidir. "Enerjimizin pozitifi
olduðu gibi negatifi de var mý?" sorusu aklýmýza gelebilir. Ýþ hayatýnda yaþadýðýmýz stresler,
çevre þartlarý, hava kirliliði, iletiþim çatýþmalarý gibi nedenlerle bizde biriken ve spor, temiz
hava vb. yollarla atýlmasý gereken enerjiye "negatif enerji", hayatla baþa çýkmamýz, üretken
olabilmemiz için gereken enerjiye ise "pozitif enerji" diyelim. Þöyle bir düþünün, omuzlarýnýz
ve kollarýnýz düþük, neredeyse bir adým bile atmak istemiyorsunuz. O gün de o kadar çok
yapýlacak iþ var ki: Aynaya bakýyorsunuz, yavaþça arkaya geriliyorsunuz, derin bir nefes
alýyorsunuz. "Biraz canlanmam gerekiyor." diyorsunuz. Omuzlarýnýz þimdi daha dik.
Bakýþlarýnýz daha canlý. Ýþte bu durumda siz pozitif enerjinizi harekete geçirmiþ oluyorsunuz.
Ýnsanoðlu müthiþ bir enerji potansiyeline sahip Eðer kiþi bu potansiyeli ortaya çýkarabilse pek
çok sorununun üstesinden gelmiþ olacak. Ýnsan doðuþtan kendi enerjisini kendisi üreten
müthiþ bir sisteme sahip. Bununla beraber kiþinin bu enerjiyi nasýl ve nerede üreteceðini
bilmesi için zihinsel bir hazýrlýða, yani biliþsel donanýma sahip olmasý gerekiyor. Enerjinin
ortaya çýkarýlmasý kadar yerinde kullanýlmasý da önemli. Bazý kiþiler son derece enerjiktirler;
fakat bu enerjiyi uygun yere kanalize edemeyince verimsiz olurlar. Bu durum bir huzursuzluk
da meydana getirir.
Hepimiz normalde pek çok iþi düþünmeden otomatik olarak yaparýz. Bizi buna iten günlük
alýþkanlýklarýmýzdýr. Bununla beraber bazý anlar var ki orada kendi irademizi kullanmamýz ve
pozitif enerjimizi açýða çýkarmamýz gerekiyor. Bu demektir ki varlýðýmýzýn üretmeye alýþýk
olduðu miktar o durumun üstesinden gelmemiz için yetmiyor. Ýnsanoðlu bir yere kadar kendini
programlayabilen, deðiþtirebilen de bir varlýk. Ve biz bu sýnýrý bilmiyoruz. Bu sebep kiþinin
hayal etmeyen kiþiden daha enerjik ve baþarýlý olduðunu ortaya koyuyor.
Pozitif enerji huzur getirir;
Enerji alýþveriþinin çok revaçta olduðu þu günlerde, pozitif enerjinin insan hayatýnda ve
saðlýðýndaki etkisi de çok önemli. Özellikle de, stres altýnda çalýþanlar için.
GÜÇLÜ duygularýn insanlar üzerindeki fiziksel etkileri yadsýnamaz. Duygularýn vücudumuzda
yarattýðý fiziksel etkilere pek çok örnek verebiliriz. Bazý sorunlarýnýzýn duygulardan
kaynaklandýðýný hissedersiniz ama içinizden inanmak gelmez. Bilim adamlarý, býkmadan
usanmadan duygularýn insanlar üzerindeki etkilerini sýralayýp duruyorlar. Stres, depresyon ve
çeþitli sýkýntýlar, vücudun baðýþýklýk sisteminin gerektiði gibi çalýþmasýný engelliyor.
Duygularýmýzý deðerlendirirken fiziksel durumumuzu da dikkate almalýyýz. Her zaman
olumsuz, yani negatif düþüncelere kendimizi kaptýrmamýz, ruh saðlýðýmýzý olduðu kadar
bedensel saðlýðýmýzý da etkiliyor.
``Ýnsan bu dünyada olumsuz düþüncelere kapýlmayýp da ne yapsýn? Herþey öylesine üzücü
ve sýkýcý ki, bir oh diyemeden bu dünyadan çekip gideceðiz'' diyebilirsiniz. Bir bakýma
haklýsýnýz. Negatif düþünme tarzý, çocuk ya da büyük herkese çok kolay geliyor. Bir engel ile
karþýlaþtýðýnýz zaman hemen zihninizde kötü olasýlýklar sýralanýveriyor. Hayatta güzel þeylerin
de olabileceðine inancýmýz öylesine sarsýlmýþ ki, en basit sorunlarý bile hayalimizde büyütüp
büyük bir felakete dönüþtürmeye bayýlýyoruz. Bizim gibi düþünmeyenleri ise gözlerine pembe
gözlük takýp gerçekleri görmekten yoksun olmakla suçluyoruz.
Ýyi düþünenler küçümseniyor;
Ruhbilimciler, pozitif düþünmeyi baþaran kiþilerin küçümsenmelerine bir anlam veremiyorlar.
Ýyimser olmanýn aþaðýlatýcý bir özellik olmadýðýna herkesi inandýrmak için çaba harcýyorlar. En
büyük acýlarýn bile bir olumlu yanýný bulmanýn mümkün olacaðýný ileri sürenler de genellikle
duygusuz, ruhsuz kiþiler diye sýnýflandýrýlýyor. Oysa pozitif düþüncenin ruhsuzlukla,
duygusuzlukla hiç bir ilgisi yok. Tam tersine, güzel duygulara önem veren kiþilerin
kutlanmalarý gerekiyor. Pozitif düþüncenin en büyük düþmaný negatif düþünce. Ve ne yazýk ki
bizler, negatif düþünceye kendimizi daha yakýn hissediyoruz. Belirttiðimiz gibi olumlu
düþünmeyi ilke edinen kiþileri de onaylamýyoruz. Daha huzurlu, daha mutlu ve en önemlisi
daha saðlýklý yaþayabilmek için pozitif düþünceyi benimsemeliyiz. Bugün dünyayý kapkaranlýk
gören bir kiþi, yarýn tamamen deðiþip pespembe düþüncelere kendini kaptýrabilir mi? Elbette
ki hayýr. Pozitif düþünmeye kendimizi alýþtýrmamýz biraz zaman alacaktýr. Ve de tabii pozitif
düþünmeye kesin karar verip bu uðurda çaba harcamayý göze alacaksýnýz.
Nilay Bozok
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Gezgin Kahveci : Cüneyt Göksu
El Commandante
Amerikan televizyon kanalý HBO, Oliver Stone'dan Küba
lideri Fidel Castro ile ilgili bir belgesel hazýrlamasýný ister.
Stone, Fidel ile Havana'da 3 gün geçirir ve 30 saatlik çekim
sonucunda bir film hazýrlar.
Bu film, Küba dýþýnda doðmuþ ve Fidel'i tanýmayan
Küba'lýlar için, onu anlamalarýna iyi bir fýrsat olacaktýr.
Stone, bu yapýt ile, Fidel tarafýndan kullanýldýðý ve onun
hakkýnda taraflý bir hava yaydýðý düþünülerek, kendi toplumu
tarafýndan bir süre kýnanýr. Geçmiþte Stone, basit politik
olaylardan dolayý da suçlu bulunduðundan,
El Commandante için yapýlan eleþtiriler daha da acýmasýz
olur. Bir çok kiþi onu yeterince politik sorular
sormadýðýndan dolayý eleþtirir. Ama sorulacak sorularýn
'keskinliði', herzaman o belgeseli yapan kiþinin isteði
doðrultusundadýr.
Bir belgesel izlemenin en güzel yaný, onun gerçek veya
kurgulanarak yapýlýp yapýlmadýðýnýn yorumunun izleyiciye
býrakýlmasýdýr. Bana göre filmin en çekici yaný da bu. Yine bana göre; El Commandante
belgeseli, yüzyýlýn en önemli politik kiþiliklerinden birisinin hayatýna ve fikirlerine ýþýk tutmasý
nedeniyle eþi görülmemiþ bir yapýttýr.
Film ilk olarak 'Sundance Film Festival'inde yayýnlanmýþtýr. HBO tarafýndan Amerikan
televizyonlarýnda yayýnlanacaðý tarihte de bir türlü yayýnlanmaz çünkü Stone yeterince 'taraflý'
bir film çekmemiþtir, Amerikalýlar bekledikleri Fidel'i bulamamýþlardýr. Film yeniden düzenlenir,
bir baþka versiyonu hazýrlanýr, fakat bu da yeterince 'Amerikanlaþmamýþtýr'. Sonunda
yayýnlanmasýndan vazgeçilir.
Çekimlerde Fidel, istediði zaman 'cut' diyerek çekimi durdurabilirdi ama hiç yapmamýþ. Bunun
birçok sebebi olabilir, ancak açýk olan birþey var ki, o, çok ünlü, tecrübeli bir politikacý ve
konuþmacý. Geçtiðimiz 44 yýl boyunca yaptýðý, çok uzun saatlere yayýlan konuþmalarý ile
biliniyor. 30 yýllýk tercümaný bile onun kullandýðý cümle yapýlarýndan, bir sonra söyleyeceklerini
tahmin edebiliyor.
Fidel, El Commandante boyunca, politik
inançlarýnda, Küba'nýn þu andaki durumu
ve geleceði için çizilen yolda tamamen
kendinden emin bir kiþilik sergiliyor.
Canlý, neþeli, uyanýk ve gururlu, dimdik
bir yürüyüþ, kalabalýða el sallamasý ve
aralarýna karýþmasý, gösteriþten uzak ve
doðal. Küba halký için yaptýklarýna inanan
bir insan. Bunu en iyi açýkladýðý yer,
Stone'un 'Þan ve Þöhret' için sorduðu
soruya, Jose Marti'nin benzetmesi ile
cevap vermesidir: "Þan ve þöhret bir mýsýr tanesini dolduramayacak kadar geçicidir". Sadece
kiþisel yaþamýna dönük sorulardan hoþlanmamýþ gözüktü. Hayatýndaki kadýnlar ile ilgili
sorularda, kollarýný birbirine kavuþturup, genç bir delikanlýnýn utangaçlýðý ile, bu konuyu
yorumsuz geçiþirmek isteðini yansýtýyor.
Stone tatsýz sorular da sordu. Eþcinsellere çýkartýlan zorluklar, devrim öncesi çalýþan 100,000
hayat kadýný gibi... Fidel, bunlarý kýsa ve esprili yanýtlar ile geçiþtiriyor. Örneðin, devrim
sonrasýnda hayat kadýný sayýsýnýn önemli oranda düþtüðünü, kalanlarýn da, devrimle gelen
eðitim seferberliði sayesinde, üniversite eðitimli olduklarýný söylüyor.
Bu filmin Amerika'da birçok insaný rahatsýz etmesinin en temel sebebi, tamamen, "kötü adam"
olarak duyurulan birinin‚"insan" olarak gösterilmesi. Fidel'in bir ailesi var, gülüyor, eðleniyor,
çevresi ve kendisi ile ilgili rahat, þakalar yapýyor, kadýnlarý seviyor (ki kadýnlarda onu seviyor!).
Gerçek olan, Fidel, insanlarý, özellikle Küba'lýlarý çok seviyor ve daha da önemlisi, Küba'lýlarýn
önemli bir bölümü de onu seviyor. Fidel çok zeki, kafasý hala mükemmel çalýþan, olaylara
hakim ve bir çok söylemi ile "çaðdaþ filozof" profili çiziyor.
Ýyilik ve kötülük kavramlarýnýn, kimilerine göre, ayný kiþide toplanmasý, El Commandante'yi
daha da seyredilir, olaðanüstü çekici ve merak uyandýran bir belgesel haline getirmiþ.
Bu filmi, empati yaparak seyredin ve düþünün; günümüzde 'yaþayan ve iktidarda olan' hangi
lider böyle bir belgeselde rol alýp, doðaçlama olarak, önceden belirlenmemiþ sorular ile'gerçek
yüzünü' göstermeye böylesine cesaret edebilir.
Cüneyt Göksu
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahveci Þovalye : Kubilay Hersek
"Fok" balýðýndan "mor" menekþeye gönderilemeyen mektup.....(2)
Þuncacýk ömrüm boyunca kaderin beni soktuðu rolleri gözümün önüne getirdiðimde nasýlda
garip hissediyorum. Daha küçücük bir yaratýkken bile hep farklý bir rolu oynatýrlardý.
Çevremde bulunan "diðerleri"; daha tam bir fok olmadýðýmý, henüz sadece bir fok yavrusu
olduðumu söylerlerdi. Bunu söylemelerine çok aldýrýþ etmezdim ama yanlýþ yaptýðým her
konuda "sen nasý bir foksun?" diye çýkýþmalarý beni kýzdýrýrdý. Daha geliþme çaðýna yeni
girdiðimde beni hiç anlamadýðým bir anda, o ana dek yaþadýðým guruptan kopartýp benimle
akran bir sürü "fok yavrusunun" bulunduðu bir adaya götürdü "birileri", orada da o kadar
yapay ve metazori davranýþlar aþýladýlar ki, bir gýdýmcýk "bizlere" sirk oyunculuðunu
öðrettiler... bir sürü zaman geçti bunun ardýndan da. Artýk kuvvetlenmiþ ve serpilmiþtim ki
gene seyehat basladý... o seyahat sýrasýnda da "fok" oluvermiþim!...
Mormenekþem, seni tanýma fýrsatý bulduðum kafesime kavuþuncaya dek o kadar farklý konu
baþlýðý taþýyan geniþ içerikli senaryonun kahramaný oldum ki, bunlarý sana yazarak
anlatmanýn zorluðunu yaþýyorum zira biz foklarýn yazý yazabilecek elleride yoktur bilirsin!
"fok yavrusu", "fok","sirk canbazý", "hayvanat bahçesi malý" ve en nihayetinde de "penguen
yavrusu". artýk ait olduðum kýyýlardayým, özgür müyüm? Bunu bende bilmiyorum. Bu
özgürlüðü; kafesimde yaþarken seyredebileceðim mormenekþeme deðiþirdim.
...
Gözlerimi açtýðýmda üzerimde sanki bir sürü fok daha yatýyormuþ gibi bir aðarlýk vardý ve
tanýmsýz bir yorgunluk. Kumsal kýyýsýnda yatýyordum, etrafýmda yatan üç-beþ fok daha vardý,
kafamý onlara doðru çevirip dikkatlice incelemeye baþladým.Sanki onlarý tanýyordum. Ve evet,
o ilk alýnýp götürülüþümde yerleþtirildiðim adada onlarda vardý benimle ayný kaderi paylaþan.
Etrafta baþka canlýlarda vardý ama garip bir þekilde hayatýmýn hep içinde olan o yaratýklardan insanlardan- bir tane bile yoktu. O zaman düþündüm "galiba artýk özgürüm"diye. uyandýðým
yerde çok yüksek kayalar bitiyor upuzun bir kumsal baþlýyordu. Tam kayalarýn bittiði,
kumsalýn baþladýðý yerde idim. Arka tarafýmda yemyeþil bir alan ve biraz mesafeden sonra
baþlayan sýk bir ormanlýk vardý.Yeþil alan üzerine daðýlmýþ, kafalarýnda tahta parçasý gibi
þeyler ve vücutlarýnda uzun kýllarý olan, çenelerinin altýndan tüyler sarkan canlýlar otluyordu.
Garip ve inatçý canlýlar...
Aradan geçen bir sürenin ardýndan, denizden çýkýp baðýra baðýra üzerimize gelen bir gurup
fok gördüm. Diðerleride onlarý gördü ve kumsalda olan bizler istemsiz bir þekilde birbirimize
yaklaþtýk. Denizden çýkanlar doðruca üzerimize doðru geliyorlardý. Tam önümüzde durdular.
On tane fok vardý. Ýçlerinden iki tanesi hariç diðerleri bizim emsalimizdi. Diðer ikisi ise, devasa
bir yapýya sahip, vücutlarýnda sayýlmayacak kadar çok yara izi olan ve her an kavgaya
tutuþmaya hazýr bir bakýþa sahiplerdi. Öylece bize bakýyorlardý. O iri olanlarýndan birisi biraz
daha yaklaþarak donuk bakýþlarýný üzerimize dikti. Ne olduðunu anlamaya çalýþýrken, gök
gürültüsü gibi bir sesle baðýrarak konuþmaya baþladý. "Özgür doðaya hoþ geldiniz
penguenler", "Buraya gelmekle özgür olduðunuzu sanmayýn! Çünkü burada gerçek fok olmayý
öðreneceksiniz. Gerçek fok olabilmek için hep çalýþacaksýnýz ama þunuda bilin ki ne kadar
çalýþýrsanýz çalýþýn fok olamayacaksýnýz pis penguen yavrularý. Ben bile hala çalýþýyorum ve
hala gerçek fok olamadým. Þunu da asla ama asla unutmayýn ki, fok olana kadar
buradasýnýz!"
Bu nasýl bir tezattý böyle!..
Bu ilk tanýþmanýn ardýndan epey bi zaman geçti menekþem. artýk ben ve diðer "penguen
yavrularý" "gerçek fok" olabilmek için her gün ayný þeyi yapýyoruz, sabah erkenden denize
koþuyoruz, derinlere dalýp, en büyük balýklarý yakalamaya çalýþýyoruz, en derinlerde korkuyu
yaþýyoruz, denizden çýkýp kumsalda vücudumuzdaki kalýn yað tabakasýný sanki
eritecekmiþcesine koþuyoruz. Sonra denize dönüp çok uzaklara yüzüp geri geliyoruz. Güneþ
açýyor, kar yaðýyor, yaðmur... Hava hep deðiþse de günümüz ve programýmýz hiç
deðiþmiyor."Penguen yavrusu" olarak kalmamýzda öyle tabi. Bazen çok farklý denizlere gidip
çok güzel balýklar avlýyoruz, o zamanlar bizler için özel, o zamanlar kendimizi "fok"gibi
hissediyoruz.Ýþte sadece o anlarda birazcýk yüzlerimiz gülüyor ve farklý bi þey yaptýðýmýza
inanýyoruz ama gene döndüðümüz yer ayný yer: "özgürlük köyü"
böyle iþte menekþe, artýk "özgürmüþüm". Özgürlük eðer böyle bir kavramsa, hep o kafes
ardýndakiler yanlýþ hayal kurmuþlar. Dedim ya, benim özgürlüðüm; "kafesin ardýnda da olsam
gözümün ucunda var olabilmendir."
"Þimdi..."
Yaðmur yaðýyor menekþem. Etraf karanlýk, dýþarýda soðuk bir hava var. Kayalýklardaki
barýnaðýmýzdan kafamý dýþarýya çýkartmýþ, gök yüzünde yýldýz aramaya çalýþýyorum. Aslýnda
o yýldýzlarda belki seni görebilmeyi umuyorum. Hava kapalý, gök yüzünde deðil yýldýz, bir pýrýltý
dahi yok. Denizden yeni çýkmýþ gibi ýslandým. Yaðmurdan nefret ediyorum. Ben onu sadece
senin mor rengini taþýrken seviyordum. Bu renksiz yaðmur bana gözlerimden artýk hiç
akýtamadýðým göz yaþlarýmýn eksikliðini hatýrlatýyor. Senli renkteki yaðmuru özledim, seni
özledim menekþem. Tüm morluðunla kafesimin önünden bana bakmaný, birlikte o küçük ada
üzerindeki sihirli yapýnýn resmine bakmayý özledim. O resme bakarken, bir geminin küpeþte
kenarýnda seninle durabilme hayalini kurmayý özledim. "Esareti özledim be mormenekþe. "
Ya sen nerelerdesin? Solmadýn umarým hayatýmýn rengi....
Not: "Bu mektup burada bitti."
Kubilay Hersek
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu
Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle
süslendiðinden, devamýný ve önceki sayýlarýný aþaðýdaki adresten tek týklamayla
okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn...
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_188.asp
Devamý var
[email protected]
Yukarý
Dost Meclisi
Fotoðraf: Þeref Bilgi
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen
yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr.
Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur.
Kahve Molasý bugün 3.601 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
Sensizliðe dair...
Yitirmiþ maviliðini Gökyüzü
Yitirmiþ serinliðini Okyanus
Yitirmiþ ýssýzlýðýný daðlar
Ve Baharlar gecikmiþ hasada
Kavgalar hýncýný yitirmiþ,
Çýðlýklar kehanetini...
Ve ben seni yitirdim
Hiç gelmeyecek baharýmýn sen kokulu gecelerinde
Ayrýlýklar yitirmiþ kavuþmalarý
Ve gözlerim yitirmiþ sancýlarýný
Yüreðimse yitirmenin acýsýyla
yeþertmiþ düþlerini
Ölüme dair...
Sensizliðe dair...
Bilal Bakýrhan
<#><#><#><#><#><#><#>
Sensizlik
Hep uzaklara gitmek isterdim ya,sensiz en uzaktayým þimdi
Her þeyin en uzaðýnda
Ýçimdeki en uzak köþede...
Issýzmýþ buralar,soðukmuþ
Hiç yalnýz kalmamýþým meðer,hiç býrakmamýþsýn
Þimdi yalnýzým,hem sensiz hem yalnýz
Þimdi yabancýyým tüm bilindiklere
Kocaman boþluðunda uçuruma düþer gibi düþtüm önce,
Çýðlýk çýðlýða,korku dolu
Uçsuzluk,sonsuzluk bu muymuþ
Sen gidince yabancýlaþtým kendime
Senden sonra tüm kavramlar da uzak bana.
Ne kadar büyükmüþ yaþadýðým yer,kayboluyorum ýssýzlýðýnda
Ne kadar büyükmüþsün yüreðimde
Bomboþ,sessiz,sensiz kaldý sen gidince....
Ayþe DÝKCÝ
Yukarý
Biraz Gülümseyin
Hay Maaþallah!..
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
http://www.flashtoons.org/vedimovie.php?id=74
Harika bir flash çizgi film. "END" yazana kadar seyretmeyi ihmal etmeyin sakýn.
http://www.perakendegunleri.com/
22/23 Ekim 2003 tarihlerinde düzenlenecek olan Perakende günleri ile ilgili tüm detaylarý
öðrenebileceðiniz faydalý bir kýsayol. Bu kýsayolu neden veriyorum? Çünkü ben de orada
olacaðým. Ne iþ yaptýðýmý veya beni merak edenleri bekliyorum. Tabiki sadece bir merhaba
demek isteyenleri de... (Stand no: 108B . BATU Ltd. Þti.)
http://www.liquidgeneration.com/sabotage/death_sabotage.asp
Eðer sevmediðiniz veya þaka yapmak istediðiniz birisi varsa, bu link'i mail yoluyla
gönderebilirsiniz. Niye? Niyesini öðrenmek için hemen link'i týklayabilirsiniz. Hepimiz bir gün
öleceðiz..!
http://www.scifi-movies.com/english/galerie/affiches_a.htm
Süper bir afiþ ve poster arþivi. Bilim kurgu aðýrlýklý bu arþiv içerisinden istediklerinizi sipariþ
verebilmeniz de mümkün. Sadece "A" harfinden bile yaklaþýk 149 adet afiþ olduðunu
söylemem sanýrým arþiv geniþliði hakkýnda sizlere bir bilgi verecektir.
[email protected]
Yukarý
Damak tadýnýza uygun kahveler
Net Transport v1.51 [1.3M] Win98/2K/XP FREE
http://lycos26486.l78.lycos.com.cn/
Download hýzýnýzý dosyayý parçalayarak artýran bir program daha. Meþhur "Download
accelerator" programý gibi reklama da boðulmuþ deðil. Hem de performansý daha yüksek.
Hattýnýzýn tamamýný en optimum þekilde kullanarak size hýzla yükleme yapma imkaný
saðlayan bu programý herkese tavsiye ederim.
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20031023.asp
ISSN: 1303-8923
23 Ekim 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com
istanbullife.com
Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir.
Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri

Benzer belgeler

Özcan Deniz - Besteciler.Com

Özcan Deniz - Besteciler.Com , ayrýlýklara . Artýk herbir yitiþ sürpriz olmaz . Alýþmýþsýndýr . Sonra bu alýþmýþlýðýný etkileyecek , yýpratacak en kötü þey gelir baþýna . ÖLÜM . Ölümün hiç bu kadar yakýnýndan geçeceðini düþünm...

Detaylı