haber pano 1501-1750
Transkript
haber pano 1501-1750
HABER PANO 1501-1750 23.02.2013 -- No Kimden Konu Yer Tarih 1501 Mehmet Bildirici Antik Yerleşimler Hıncal Ant 23.02.2013 1502 MBildirici Samsung LED TV İstanbul “ 1503 MBildirici Abraham Lincoln 1504 MBildirici Aysel Kılınç ölümü Ankara “ 1505 MBildirici Enise Selçuker ölümü İstanbul “ 1506 Mustafa Bulut Konya Lisesi Konya “ 1507 Alex Cross International conference London “ 1508 NETLOG Doğum günü 1509 M.Bildirici Doğum Günü İstanbul 1510 MBildirici Yaşgünü İstanbul “ 1511 Kemal Oyman İTÜ Zeyyat Hatipoğlu İstanbul 25.02.2013 1512 MBildirici Hayati Erhan Kadıköy “ 1513 MBildirici Sevan Nişanyan 1514 Mevlüt Mermer Yaşgünü Konya 27.02.2013 1515 Dennis Murphy Colorado daveti USA 28.02.2013 - “ 24.02.2013 “ MART 2013 1516 Vicki Selam Israel 01.03.2013 1517 Uğur Yılmaz Su Konferansı Ankara “ 1518 MBildirici IMO Konferans Ankara “ 1519 “ Hükümet Kadın 1520 Muzaffer Tanrıkul H. Köroğlu 1521 MBildirici Doğum günü teşekkür 1522 Hıncal Ant Bodrum Tarihi Ankara “ 1523 Caner Can Hüseyin Köroğlu Konya “ 1524 Erkmen Böke Hüseyin Köroğlu Ankara “ 1525 MBildirici Arkadaşlara yazı İstanbul “ 15261527 “ Hüseyin Köroğlu “ 1528 “ Selman Erdem “ 1529 “ Selman Erdem “ 1530 MBildirici Şükran Gözen 08.03.2013 “ Konya “ 08.03.2013 1531 MBildirici Ziya Güngör Kaybı “ 1532 “ Grazyna Şentürk Konya “ 1533 “ Sille Aya Eleni “ 09.03.2013 1534 “ Sille Kafe Kozana “ “ 1535 “ Nalçacı Aysu Sitesi “ “ 1536 “ Özgen Küçükkoner “ “ 1537 Özgen Küçükkoner Muhlis Koner “ “ 1538 MBildirici Nakıboğlu Vakfı “ 10.03.2013 1539 “ Konya Kalesi “ “ 1540 “ S.Ü. İnşaat Bölümü ziyaret “ “ 1541 “ S:Ü: Mimarlık Bölümü “ “ 1542 “ Konya Mimarevi “ “ 1543 “ DSİ Lokali “ “ 1544 “ Konya Gezisi & Demir “ “ 1545 “ Yeni Kitaplar “ 1546 Durmuş Üstdağ Web ziyaret “ 1547 Bilgehan Köhler Web ziyaret “ 1548 Sümer Aygen Selam USA 12.03.2013 1549 Aydiz Mounfort Şiir London “ 1550 Denis Murphy Visiting Turkey USA “ 1551 Fehmi Ersoy Selman Erdem Mersin 14.03.2013 1552 Burhan Yılmaz Bozkır gezisi Konya “ 1553 Samir Bensaid Sempozyum Morocco 25.03.2013 1554 Özcan Yalıner Selman Erdem Ankara “ 1555 Dan Weber Visiting Web 1556 Mehmet Temiz Web ziyaret 1557 Mbiildirici Viyana Gezisi “ 1558 “ Cesky Krumlov (Çek) “ 1559 “ Prag (Çek) “ 1560 “ Carlovi Vary (Çek) “ 1561 “ Dresden (Almanya) 30.03.2013 1562 “ Slovak Cum. 1563 “ Budapeşte Gezisi 31.03.2013 1564 “ Macaristan’da ilk Devlet “ 1565 “ Macaristan Osmanlı toprağı “ 26.03.2013 İzmir 28.03.2013 NİSAN 2013 No Kimden Açıklama Yer Tarih 1566 Mbildirici Estergom Kalesi Estergom 01.04.2013 1567 “ Prontotur Değerlendirme 1568 MBildirici İTÜ62 Toplantı Maçka “ 1569 İMO İstanbul Davetiye Karaköy “ 1570 Kemal Görgünel Ziyaretçi (Orhan Ünsaç) 1571 Kadın Eserleri Teşekkür 1572 Trina Cheer for all visitors 1573 MBildirici İMO Açılışı Karaköy 07.04.2013 1574 Ferruh Tarman Anjelika Akbar İstanbul 09.04.2013 1575 Dilek Aytur Ziyaretçi (Beton) 11.04.2013 1576 Mbildirici Erhan Özmenek 12.04.2013 1577 “ Konya Lisesi Levent 12.04.2013 1578 Miriam Peleg Yehuda Peleg Israel 13.04.2013 1579 Mehmet Bildirici Yehuda Peleg “ “ 1580 “ Rakım Çumralı 1581 “ Asker Koç ölümü 1582 “ Promethius “ 1583 “ Web Sitem “ 1584 Tülay Aydın Selman Erdem Ankara 17.04.2013 1585 Tayyar Çimen Selam Ankara “ 1586 Mbildirici NESİBE 1587 Saim Sakaoğlu Kitap “ 03.04.2013 Fatih 05.04.2013 “ 14.04.2013 Sivas-Kangal 15.04.2013 18.04.2013 Konya 19.04.2013 Mayıs 2013 1588 Mbildirici Sevgili Dostlar İstanbul 06.05.2013 1589 “ DSİ Emekliler İstanbul “ 1590 “ İTÜ Arkadaşlar İstanbul 07.05.2013 1591 “ Demir Yaş günü Konya “ 1592 “ Dr. Vahe Kösem İstanbul “ 1593 “ Mariinski Konseri 1594 Şenol Kayalı Web Sitesi 1595 MBildirici Saint Petesburg gezi “ 1596 “ Ermitaj Müzesi “ 1597 “ Rusya’da kölelik “ 1598 “ Lenin Gemisi “ “ İstanbul 14.05.2013 1599 Mbildirici Petesburg bayram 14.05.2013 1600 “ Petesburg yazarlar “ 1601 “ Petesburg-Moskova 15.05.2013 1602 “ Moskova “ 1603 “ Rusya’da din “ 1604 “ Moğollar Rusya’da “ 1605 “ Kazan Hanlığı “ 1606 “ Gezi değerlendirmesi “ 1607 Aydiz Mounfort Alan Mounfort’un Kaybı Londra 24.05.2013 1608 Nursel Acar Davet Ankara 25.05.2013 1609 Nurettin Alakazlı Web site Almanya 26.05.2013 1610 Tsvika Tsuk Toplantı İsrail “ 1611 Nurdoğan Ural Toplantı İstanbul “ 1612 Mbildirici İTÜ günü İstanbul “ 1613 “ İTÜ günü İstanbul “ 1614 Mehmet Özlü Davet Ankara 28.05.2013 1615 Nasuhi Köklü Web ziyaret K.Çekmece “ 1616 Mbildirici Web ziyaret 30.05.2013 1617 “ Oğuz Tansel “ 1618 “ Jak İhmalyan İstanbul “ 2013 HAZİRAN 1619 MBildirici İTÜ toplantı Cemile Sultan İstanbul 04.06.2013 1620 “ Safir sitesi ziyaret “ “ 1621 Bensaid Kanat Toplantı Morocco “ 1622 Alper Önoğlu Sünnet İstanbul 20.06.2013 1623 Selçuk Güzeloğlu Web İstanbul “ 1624 Mbildirici ÖZLEM “ 1625 “ Anahid Der Minasyan 20.06.2013 1626 Saim Sakaoğlu Özlem Konya 22.06.2013 1627 MBildirici Deniz yaş günü Konya “ 1628 “ Konya Eski eserler 1629 M.Fırat Gül Site ziyaretçi Aksaray “ 1630 Hana Jael Özlem İstanbul “ 23.06.2013 TEMMUZ 2013 1631 Lora Baytar Gezi 07.07.2013 1633 Mbildirici Necati Köklü 16.07.2013 1634 “ Av. Göktürk Aksoy 20.07.2013 1635 Lora Baytar Haycar Gezi “ 1636 Mbildirici Amasya-Tokat-Sivas “ 1637 “ Amasya I “ 1638 Yelgin Mesçi Amasya şiir “ 1632 AĞUSTOS 2013 1639 MBildirici Amasya Tarihi II 04.08.2013 1640 “ Merzifon-Tokat-Sivas 1641 Asuman Dülek Bayram İstanbul 05.08.2013 1642 MBildirici Necati Özden Konya “ 1643 “ Akyaka Arap Fevzi Akyaka “ 1644 “ Kermetur Genel Kurul “ 10.08.2013 1646 Tülay Aydın Selman Erdem Ankara 11.08.2013 1647 Mbildirici M.Nazım Bildirici 1648 Miriam Weber Su yapısı Israel “ 1649 “ “ Israel “ 1650 Mbildirici Stratonice Gezis “ 1651 “ Milas gezisi “ 1652 H.Fahlbusch Web 1653 MBildirici Fahlbusch açıklama 1654 “ Karia’da Dennis ile gezi Akyaka “ 1655 “ Milas Beçin Kale “ “ 1656 “ Milas- Labranda “ “ 1657 “ Denizli Eski Kale “ “ 1658 “ AFRODISIAS “ “ 1659 “ İmparator Cladius “ “ 1660 “ Antiokhia “ “ 1661 “ Karia kenti Nysa “ “ 11.08.2013 Almanya 15.08.2013 “ 1662 “ Nysa tünelleri “ “ 1663 Dennis Murphy Teşekkür USA “ 2013 EYLÜL 1664 MB Cemal Gökçe’ye mail İstanbul 01.09.2013 1665 Guy Meyer İzmir sergi/Exhibition Paris “ 1666 MBildirici Hatçe Baltacıoğlu mail Ankara “ 1667 “ Bayram Akyaka “ 1668 “ Nail Çakırhan Portreleri “ “ 1669 “ (Devrim Gazetesi) Okkaraşı’ma Dokunmayın “ “ 1670 “ (Okkataş) Muğla Üniversitesi “ “ 1671 “ Özlem Evinde kalış “ “ 1672 “ Yılmaz Tankut sergi “ “ 1673 “ Orhan Baykan ziyaret “ “ 1674 “ Marmaris Fazıl Say Marmaris “ 1675 “ Aysel Can Ekşi İstanbul “ 1676 “ M.Kemal Nilüfer Ankara “ 1677 “ Muğla Belediye baş Akyaka 13.09.2013 1678 “ Değirmenci Makbule “ “ 1679 “ Muğla Valisi Recai Güreli “ “ 1680 “ Muğla eski su yolları “ “ 1681 “ İlyas Karaöz “ “ 1682 “ Milas Toplantı &gezi Milas “ 1683 “ Annelises Peschlow “ “ 1684 “ Latmos kaya resimleri “ “ 1685 “ Cedrea (Sedir Adası) Akyaka 16.09.2013 1686 “ (Devrim Gazetesi) Pers Yönetimi 1687 İbrahim Ergin Tebrik Muğla “ 1688 MBildirici Görüşme “ “ 1689 İbrahim Ergin Eylül şiiri “ “ 1690 MBildirici Kermetur Tatil sitesi Akyaka “ 1691 Mbildirici STFA Fevzi Akkaya İstanbul 16.09.2013 1692 “ İlhan Ünsal’a Ankara “ 1693 “ Mümin Erkunt Ankara “ 1695 Orhan Baykan Xanthus Denizli 18.09.2013 1696 MBildirici Kaunos gezisi Akyaka “ “ 1694 1697 “ Kaunos eski suyolları “ “ 1698 “ Kunos Biblis’in gözyaşları “ “ 1699 “ (Leto) Sultaniye Kaplıcaları “ “ 1700 “ Gülzade Apart “ 19.09.2013 1701 “ İbrahim Ergin şiir kitabı “ “ 1702 İbrahim Ergin Gökova şiiri “ “ 1703 MBildirici Faik Yavuz İstanbul “ 1704 Orhan Arda Yahudiler 1705 MBildirici Web sitesi Akyaka 28.09.2013 1706 “ Mail Adresi “ “ 1717 “ Mail adresi “ 05.10.2013 1708 Necati Ağıralioğlu İTÜ İstanbul 09.10.2013 1709 MBildirici Aziz Albek Akyaka “ 1710 “ İzmir’de sergi “ 1711 “ SMYRNA Agora “ 1712 “ Lise arkadaşlara mektup “ 1713 berrak….. Akyaka “ 1714 Muğla Haber Web sitesi 11.10.2013 1715 Sebahattin Özbek Web 1716 Samet Ekinci Gökovayı Gördünüz mü 1717 Mbildirici İstanbul’a dönüş İstanbul 19.11.2013 1718 “ Özlem 2. Yıl İstanbul 21.10.2013 1719 Azize Ethem Guy Meyer 1720 H.Fahlbusch 1721 MBildirici Dedem 65. Yıl İstanbul 02.11.2013 1722 Orhan Küçüker Fehime Birekul İstanbul 05.11.2013 1723 Mehmet Gündoğdu Konya 06.11.2013 1724 İlim&Fazilet Vakfı Su terazi 06.11.2013 1725 MB Ünal Türkeş’e saygı “ 1726 www.ermenekhaber İzvit “ 1727 Akyaka Kent Konseyi Web 12.11.2013 1728 Cemil Evirgen Web 14.11.2013 1729 MB İTÜ62 eşleri “ “ Muğla 19.11.2013 “ 02.11.2013 “ 1730 MB Sayhan Bayoğlu “ 1731 Reyhan Taşkale Selman Erdem 15.11.2013 1732 Meralekincioğlu Web “ 1733 Büsra Geyik Web “ 1734 500 Yıl Müzesi Mail adresi İstanbul “ 1736 Hatçe Baltacıoğlu Web Ankara “ 1737 Meral Ekincioğlu Web “ 1738 Şirin Sümer Web “ 1739 Najda Durasuyan Web “ 1740 Nezih Başgelen Akyaka “ 1741 M.Kemal Alperten Web Ankara “ 1742 Canan Oğuz Web İstanbul 25.11.2013 1743 MBildirici Lise arkadaşları İstanbul “ 1744 Gilbert Wiplinger Toplantı Wien “ 1745 Henning Fahlbusch 2015 Atina top Almanya “ 1746 Suat Atan Web “ 1747 MBildirici İTÜ İbrahim Güner 26.11.2013 1748 Serdar Bengi Web “ 1749 MBildirici Açık artırma ile kitap 1750 “ Fazıl Say konseri İstanbul “ “ METİNLER (TEXTS) MEHMET BİLDİRİCİ 1501 23.02.2013 Sevgili Arkadaşım Hıncal (ANT) Gönderdiğin antik yerleşimler iletin derli toplu, çok güzel, özellikle ilk bu işlere yeni başlayanlar (bulaşanlar!!!) için. Verilen bilgiler çok kısa ve özet. Kim yazdıysa objektif yazmış, çünkü tarihi çarpıtmaya çalışan bilim adamı profesörler de var. Çeşitli uygarlıklara beşik olmuş, Anadolu çok zengin bir açık hava Müzesi, çoğumuzun bunun farkında olduğunu sanmıyorum. Ancak tümü asla bunlardan ibaret değildir. Bu listeye girebilecek pek çok yer var. Örnek, Gökova Akyaka’da IDYMA kenti, CALLIPOLIS kenti, Bodrum civarında MYNDOS kenti…. Ve daha pek çokları Sevgili Hıncal bunlar ören yerlerinin bazıları… Bir de henüz ortaya çıkmamış ve üzerinde oturulan yerler var, bunlar da antik kent.. Ankara Ulus, Konya (Iconium), İzmit (Nicomedya), Bursa (Prussia), Casera (Kayseri), Tyana (Niğde Bor), Heraclea Cbistra (Konya Ereğli) daha onlarcasını sayabilirim. Karaman Ermenek Yukarı Çağlar Köyünde, o köyden değerli arkadaşlarla muhteşem su tesisleri olan bir antik kentte de biz ortaya çıkardık. SBEDE antik kenti. Gerekli yerlere duyurmaya çalışıyorum. Bir başka antik kentte Konya Ereğli Ayrancı’da inceledim gördüm, Anıtlar Kuruluna dilekçe ile başvurdum, koruma altına alındı. İsmi muhtemelen Kastabala… Sevgili Hıncal yukarıda sayılanların bazısı kent değil, Anıt eser (Monument), Örnek Konya’da Eflatun Pınar, örnek Muğla’da Lagina (Tanrıça Hecate için tapınma yeri) Yolu, korunması, tapınak ve resmi yapıları, su tesisatı olanları kent olarak nitelersek, Roma öncesi Anadolu’da 30-40 civarında antik kent var (Truva, Van=Tuşba) Hattusas, Efes, Milet ..vs Roma döneminde kent sayısı 400-500 civarında, biz bunları yaklaşık % 25 kadarını biliyoruz. Son sorunu da cevaplayacağım. BEN BUNLARIN %65 KADARINI BİZZAT GÖRMÜŞ BULUNUYORUM. Tek tek saydım gördüğüm 55, göremediği 33. Göremediklerim daha çok küçük ve uzak yerler. Örnek Zeugma görmedim, ama ona ait bir kitap var. Ama bizim arkadaşlar bu konuda duyarlı değil, Kütahya gezisinde 100 km ileride AIZONI kenti var. En büyük Roma kentlerinden, Amerika’dan Kanada’dan gelip geziyorlar, arkadaşlara söyledim ilgi uyandırmadı. Van listeye hiç alınmamış sürekli yaşamın olduğu Türkiye’de en eski kent. Van Kalesi muhteşem orada duruyor. Saygılarımla Sevgili Bildirici, Bana gelmiş bir iletiyi sizlere göndermiştim. Alakana ve tamamlayıcı b ilgilere teşekkür ederim. Selam ve sevgilerimle Hıncal Ant-Ankara MEHMET BİLDİRİCİ 1502, 23-02-2013 SAMSUNG LED TV Duvara asılan TV’yi yeni aldım. Gerçi ben pek TV seyretmiyorum. Tarihi filmleri çok seviyorum. Ama çevrilen TV dizilerini asla seyretmem. Tabii abartılı tarihi filmleride. Haberleri de pek izlemem. Genellikle müzik dinliyorum. MEZZO’DAN Klasik müzik yayınlarını dinliyorum. Her gün HÜRRİYET alıp gidişata bir bakarım tabi ki.. İlk renksiz TV mi Almanya gidişi 1973 de getirmiştim. O zaman henüz Konya’da yayın yoktu. 1974 de yayın çıkmaya başladı. Komşular ve bazı akrabalar akşamları TV seyretmek için gelirlerdi. Ankara’da İstiklal Marşı ile başlayıp, İstiklal Marşı ile biten renksiz bir yayın vardı. Işıl isimli bir yakınım çevreye hava atmak için “Ben bazen İstiklal Marşı’ndan önce de kapayıveririm” demişti.. Nerelerden geliyoruz, nerelere gideceğiz…..? MEHMET BİLDİRİCİ 1503, 23-02-2013 ABRAHAM LİNCOLN VE KÖLELİĞİN KALDIRILMASI Lincoln 1860’lı yıllarda 15. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, köleliğin kalkmasına karşı 10 güney eyaleti birleşik devletlerden ayrılmış, iç savaş var. Lincoln gençliğinde kölelere karşı yapılan acımasız hayvanlara layık olmayan davranışları görmüş ve bunu kaldırmayı kafaya almış… Bugün biz yasalar karşısında insanın renk, cins ve inanış farkı olmadan eşitliğini savunuruz. Bir insan bir diğerinin kölesi, alıp satılan malı olabilir mi? Ama kölelik (slavery) uygarlığının var olmasından bu yana var. Bir savaşta savaşı kazanan kaybedenleri pazarda hayvan gibi satıyor. Maalesef Hıristiyanlık ve Müslümanlık gibi tek tanrılı evrensel dinler buna karşı gelmez ve kabullenirler!!!!! Abraham Lincoln bu bilge adam anayasada bir değişiklik yaparak köleliğe son vermek için çok büyük bir çaba harcar, daha ilerisi buna kabul oyu vereceklere makam bile teklif eder, büyük bir çaba sonucu, köleliği (slavery) tarihe gömecek yasayı 2 oy fazlası ile 1865 yılında kabul ettirir. Ancak çok kısa bir sonra bir suikasta kurban gider ve bunu hayatı ile öder. Şubat ayı içinde aynı isimde oynayan filmi çok beğendim, herkese de görmesini öneririm. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1504, 23-02-2013 15:18:53, AİLE DOSTUMUZ AYSEL KILINÇ’I KAYBETTİK Aysel ve Hikmet Kılınç ile 1985 yılında Akyaka’da birlikte olduk. Kılınç Ailesi’nin KERMETUR’DA daireleri vardı. Zaman zaman bir araya gelip çay içiyorduk. Hikmet Bey o sıralarda Cezayir’de ateşeydi. Birkaç yıl sonra Akyaka’daki evlerini satıp Bodrum’a gittiler, ama zaman haberleşme ve tebriklerimiz devam etti. Kışları Ankara’da Emek’te oturuyorlardı. Merhumeye Tanrı’dan rahmet, ailesine baş sağlığı dilerim. MEHMET BİLDİRİCİ 1505, 23-02-2013 15:42:24, AV. ENİSE SELÇUKER (1921-2013) ARAMIZDAN AYRIDI. Enise Selçuker çok yakınım ağabeyim Konyalı Elektrik Yüksek Mühendisi KEMAL SELÇUKER’İN eşiydi. Kemal Abi ile İstanbul’da pek keşiflere birlikte katıldık. Hürriyet’te çıkan ilanında Enise Hanım’ın ailesinin Balkan Muhaciri Petriç eşrafından olduğu, 1945 yılı İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu olduğu görülmektedir. Cenazesi 17 Şubat 2013 Pazar günü Karaca Ahmet Şakirin Camiinden kaldırıldı ve orada toprağa verildi. Merhumeye Tanrıdan rahmet eşi Kemal Abiye ve oğulları Ahmet ve Amerika’da bulunan Mehmet Selçuker’e baş sağlığı dilerim. MUSTAFA BULUT 1506 23.02.2013 Mehmet (Bildirici) Bey Merhabalar Öncelikle kendimi tanıtayım. Ben Mustafa Bulut, Konya Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi 4. Sınıf öğrencisiyim. Konya Lisesi hakkında bir belgesel projesi için araştırmalar yapıyorum. Bu konuda yardımcı olabileceğinizi umuyorum. Yardım ederseniz çok müteşekkir olurum. Kabul ederseniz bu konuda sizinle görüşmek isterim. Bir telefon vermeniz yeterli olur. Şimdiden teşekkürler Mustafa Bir geç cevapladığım için özür dilerim. Gerçekten Konya Lisesi ile ilgilenenlerin başında geliyorum, Web sitemde bu konuda çok bilgi var, ancak bu bilgi ve fotoğraflar Lisenin benim öğrenci olduğum kısımlara kadar yani, 1960 yılına kadar, ondan sonrası ile hiç ilgilenmedim. Telefon numaram 0 542 241 0302 ye telefon edebilirsiniz. Kolay gelsin her türlü yardıma hazırım diyorum ALEX CROSS 1507, 23-02-2013 17:08:27, 5th International Climate Change Conference: London 26-30 April 2013. _________________________ _______________ Conference Focus The Climate Change Conference is for any one with an interest in, and concern for, scientific, policy and strategic perspectives in climate change. It will address a range of critically important themes relating to the vexing question of climate change. Plenary speakers will include some of the world’s leading thinkers in the fields of climatology and environmental science, as well as numerous paper, workshop and colloquium presentations by researchers and practitioners. We are inviting proposals for paper presentations, workshops/interactive sessions, posters/exhibits, or colloquia. Virtual participation is available for those who are unable to attend the conference in person. Proposal ideas that extend beyond these thematic areas below will also be considered: Theme 1: Scientific Evidence What is evidence is there of climate change? • Paleoclimatology: the earth’s climate in a long view • Climate change today: examining the data • Ice cap reduction and glacial melt • Sea level change • Floods, drought, forest fires, hurricanes and other sporadic events • Albedo or measuring the earth’s reflectiveness • Meteorology and climate informatics • Equilibria and disequilibria: change processes and countervailing tendencies • Climate measurement processes, methodologies and technologies • Reading complex, dynamic and unstable systems • Developing local and global climate models • Change scenarios: slow, rapid, abrupt or episodic _________________________ _______________ Theme 2: Assessing Impacts in Divergent Ecosystems What are the impacts of climate change on natural environments? • Ocean currents and el Niño • Riverine ecosystem impacts • Mountain ecosystem impacts • Coastal ecosystem impacts • Marine ecosystem impacts • Forest and grassland ecosystem impacts • Impacts on wilderness and protected areas • Impacts on specific biomes • Impacts on biodiversity, potential extinctions • Hardiness zone migration • Regional variations: temperature and rainfall _________________________ _______________ Theme 3: Human Impacts and Impacts on Humans What evidence is there that human activity has contributed to climate change, and what are the impacts of climate change on human life? • Anthropogenic factors in climate change: determining the relative contribution of natural and human causes • Impacts of carbon dioxide and other greenhouse gases • Land use patterns, agriculture and livestock husbandry and deforestation as factors in climate change • Impacts on humans: agriculture, fish stocks, food supply, health • Human settlements and sea level rise • Impacts on humans: water resources, desertification • Impacts on humans of intense weather events, natural disasters and ecological surprises • Impacts of climate change in the developing world _________________________ _______________ • Alternative and renewable energy sources: technologies, policies and strategies • Carbon taxes, offsets and trading • Emission standards • Climate ethics and the precautionary principle • Eco-development, eco-efficiency • Music, Climate Change, Environment and Art _________________________ _______________ Submissions are welcomed that cross more than one thematic area. Please suggest additions and changes and email: [email protected] Access Grant Scholar Award (Mehmet Bildirici) A limited number of Access Grant Scholar Award will be granted to Participating Paid Delegates attending the conference to cover per diem,flight ticket and travel insurance. For more information about the online registration, accommodation ,access grant scholar award and venue, please email Dr. Alex Cross on: [email protected]. Proposal Submission Deadlines for 2013 Conference Proposals for Virtual Presentation(s) may be submitted at any time, up to the start of the conference on 26 April, 2013. Accepted proposals must be accompanied by a paid registration in order to be scheduled. •Deadline for Abstract Submission: 15 March 2013 •Notification of Acceptance: 22 March 2013 •Deadline for Full Paper Submission & Early Registration: 29 March 2013 • Conference Dates: 26-30 April, 2013. NETLOG 1508, 24-02-2013 19:33:22, MERHABA MEHMET BİLDİRİCİ NETLOG DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLAR BUGÜN SENİN GÜNÜN TADINI ÇIKAR MEHMET BİLDİRİCİ 1509 24.02.2013 Bugün Benim Doğum günü, 74 yıl doldu… MEHMET BİLDİRİCİ 1510, 24-02-2013 21:12:45, SEVGİLİ DOSTLAR BUGÜN 24 ŞUBAT 2013 BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM 74. YAŞ GÜNÜMÜ MÜZİK DİNLEYEREK KUTLADIM. DAHA NİCE YAŞ GÜNLERİME DİYORUM SAYGILARIMLA MUSTAFA KEMAL OYMAN 1511, 25-02-2013 06:43:10, Sevgili Arkadaşım Bildirici İşletme İktisadı Hocamız Prof.Dr. Zeyyat HATİBOĞLU 87 yaşında Bağdat Cad. SUNOPTİK Mağazasında karşılaştım. Duygulaştık. Sağlığı iyi. Üniversite’de ders veren en yaşlı Prof. imiş. Aylık toplantımıza DAVET ETMELİYİZ. Anılarımızı bana ve çevrenize de bildiriniz. Mustafa Kemal OYMAN İTÜ 1962 İnşaat Tatbiki Mekanik Kolu Mezunu MEHMET BİLDİRİCİ 1512 25.02.2013 HAYATİ ERHAN İLE BULUŞMA SOHBET Hayati Erhan benim İTÜ İnşaat Fakültesi’nden sınıf arkadaşım, sınıfımızın en çalışkanı, fakülteden birinci olarak mezun olmuştur. Başarılı bir meslek hayatından sonra halen tam emekli olarak yaşamını Kadıköy’de sürdürüyor. Kendisi çok mütevazi bir kişi, pek konuşulmasını istemiyor ama ben söyleyeceğim, 1957 yılında İTÜ giriş sınavlarında da Türkiye çapında matematik ve fizik sorularından en yüksek puan alan birkaç kişiden biri…!!!! Karar verdik bir gün Kadıköy merkezde bir Cafe’de buluştuk. Sütlü kahvelerimizi yudumlarken koyu bir sohbete daldık. Benden nerelerde ne yaptığımı daha yakından öğrenmek istedi. Ben de anlattım Kendisi de kendi hakkında bir şeyler anlattı, tabii iki yaşı 70 üzerinde kişiler ne konuşursa, sağlık sorunları.. nostaljik anılar, öğrencilik yılları… vs 19.02.2013 günü yaptığımız bu buluşma ve sohbetten hafifleyerek, keyif alarak ayrıldık…. MEHMET BİLDİRİCİ 1513, 25-02-2013 09:45:22, ADINI UNUTAN ÜLKE SEVAN NİŞANYAN 2010, Everest Yayını 555 sayfa Anadolu’muz üzerinde pek uygarlığın doğduğu, geliştiği, yeşerdiği, sararıp solduğu bir ülke. Haliyle de kentlerimizin ve köylerimizin, coğrafi isimlerimizin bir kısmı Türkçeden pek çoğunun ise eski kültürlerin dillerinden geldiği açıktır. Bunları yıllarca kendi dilimize uyarlayarak, güzelleştirerek kullanmışız, 1950’li, 1960’lı yıllara kadar. Kentlere dokunamamışız, Ankara, Bursa, Konya, İzmir, Muğla, Van…. İyi de etmişiz. Ama köylerde devlet hepsini değiştirmeye kalkmış, tarihi zenginliği yok etmiş…. Tarihten gelen isimler yerine Türkçe uydurma kelimeler koymuşuz. Glisıra yerine Gökyurt, (Konya) İbrala yerine Yeşildere(Karaman), Pisiköy yerine Yeşilyurt (Muğla) …vs…. SEVAN NİŞANYAN çok titiz bir araştırmacı, uzun uzun araştırarak ismi değişen yerleri ve yeni isimlerini belgelere dayalı olarak toplamış ve yayınlamış… Ben şahsen bu çalışmayı Konya ve yakın çevresi için yapmış değişen isimleri, yenileri ile birlikte yayınlamış ve WEB siteme koymuş bulunuyorum. Sayın Nişanyan’ın kitabında bunların çoğuna rastladım.. İlginç ve titiz bir çalışma, tarihi aydınlatma çabası içinde… Konuya meraklı olanlara alıp incelemelerini öneririm…. Saygılarımla MEVLÜT MERMER 1514, 27-02-2013 15:35:32, Sevgili Hocam, Ağabeyim, Doğum günün kutlu olsun. Nice mutlu yıllara.. Selam ve sevgilerimle.. DENNIS MURPHY 1515, 28-02-2013 20:56:02, Dear Mehmet, How are you? I am good. My daughter Denise continues to recover and can now walk with the help of a walker.....progress is slow but consistent. Will you visit me here in Colorado this summer? Maybe after Ramadan? Best regards, Dennis Murhy USA Dennis Murphy’i ben zaman zaman İstanbul ve Akyaka’da misafir ettim. Bu yaz o da beni Colorado’ya davet ediyor. Gitmeyi çok istedim, ama uçak biletleri çok pahalı…!!!! Thanks Dennis MART 2013 Vicki 1516, 01-03-2013 06:24:39, Dear. Bildirici. I was more than pleased to hear from you and to know you are well. Moreover ,I was happy to know of your visit to Jafo. In Ako there are now more newly developed cites to visit, for your next time hopefully Thank you so much for your kind invitation in Istanbul, which I will seriously consider when I visit your beautiful city next time Best wishes for your health and happiness, Vicki Israel ORIENTOURS LTD. 2007 email: [email protected] Vicky İsrail’de tanıştığım tur operatörü bayan….. UĞUR YILMAZ 1517 01.03.2013 Merhaba Mehmet Bildirici Bey; 3. SU YAPILARI SEMPOZYUMU DANIŞMA Kurulu üyeliğiniz düzenleme kurulun da şu anda hatırlamadığım bir üyemiz tarafından önerildi. Sizinle görüşülmüş olduğunu düşünerek ben temasa geçemedim. Sempozyum için kuracağımız web sitemizin bir kaç tasarım işi kaldı o halledildikten sonra size o sitenin linkini göndereceğiz. Birde mail grubu üzerinden duyurularını gönderecektim şimdiye kadar haberiniz olduğunu düşündüğüm için göndermemiştim. İyi çalışmalar dileğiyle Sempozyum Sekreteri: Uğur YILMAZ (İMO ANKARA ŞUBESİ) [email protected] 312 294 3072 MEHMET BİLDİRİCİ 1518, 01-03-2013 07:24:32, Sevgili Dostlar 7-8 Aralık 2013 tarihlerinde İnşaat Mühendisleri Odası tarafından gerçekleştirilecek olan “III Su Yapıları Sempozyumu” için Danışma Kuruluna seçildiğimi memnuniyetle öğrenmiş bulunuyorum. Aşağıda 21 kişiden oluşan Danışma Kurulundan tanıdığım bazı isimleri yazıyorum Taner Yüzgeç İMO Yönetim Kurulu Başkanı …. Akif Özkaldı DSİ Genel Müdürü Güven Karaçuha DSİ Genel Müdür Yardımcısı Cüneyt Gerek DSİ Genel Müdür Yardımcısı Bülent Selek DSİ Etüt Planlama Daire Başkanı Ergün Özücek DSİ Barajlar ve HES Daire Başkanı Fatih Kocabeyler DSİ Teknik Araştırma ve Kal. Kon. D. Başkanı ….. Mehmet Bildirici Gerçekten böyle bir kurula seçilmiş olmam gurur verici, Danışma Kurulu üyesi olarak üzerime düşeni yapmaya çalışacağım. MEHMET BİLDİRİCİ 1519, 01-03-2013 08:35:20, HÜKÜMET KADIN Hükümet Kadın Güneydoğu Anadolu’da (Midyat) belediye Başkanlığı yapmış Xato’un filmidir. Xato’yu Demet Akbağ oynamakta, yönetmen ise başkanın torunu Sermiyan Midyat’tır. Güzel bir film, olay pek çok inanışın bulunduğu Mardin Midyat’ta geçiyor. Müslümanlar, Süryaniler, Yezidiler bir arada yaşıyorlar, biri diğerinin inançlarına saygılı. Filmde Belediye Başkanı Xato, okuma yazma bilmiyor, sonradan öğreniyor, kocası sevilen Belediye başkanını ölümü üzerine, oğulları arasında kavga çıkmaması için Belediye başkanı oluyor, kocasının getirmeyi ahdettiği suyu Midyat’a getirmeyi başarıyor, kendi rızası dışında evlendirilmek isteyen kızlara sahip çıkıyor. Ben filmi kurgu gibi izledim, ama araştırınca gerçekten Midyat’ta 1957-1960 yılları arasında ZEKİYE MİDYAT’IN (ölümü 1961) Belediye Başkanı olduğu görülmektedir. İnternet sitesinde gerçek resmi de bulunmaktadır. Genç yaşta evlendiği kocası NURİ MİDYAT sevilen bir kişidir. 1957 yılında Demokrat Parti yönetiminde Belediye Başkanı seçilir, ancak birkaç ay sonra bir kazada ölür yerine eşi Zekiye Midyat Belediye Başkanı olur. Filmin yönetmeni Sermiyan Midyat, onun torunudur. Babaannesini ne doğrulukta filme taşıdığı elbette bir inceleme konusudur. Ama Midyat’ta Zekiye Midyat’ın Belediye Başkanı olduğu kesindir. Olaya bu açıdan bakılınca ilginç sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de ilk kadın Belediye Başkanı ŞADİYE HANIM’DIR. 1930-1932 yılları arasında Artvin, Yusufeli Ercis (Kılıçkaya) beldesi Belediye Başkanıdır. Daha sonra ilk defa bir kent merkezinde, MERSİN de MÜFİDE İLHAN Belediye Başkanı seçilmiş, 1950 yılında kısa bir süre bu görevi yürütmüştür. İlçelerde ise ilk kadın Belediye Başkanı Zekiye Midyat’tır. Bu yönden fevkalade tarihi bir kişidir. İl ve ilçelerde 1968 yılına kadar da başka kadın Belediye Başkanı yoktur. Gittiğim bir filmden bilmediğim tarihi gerçekleri öğrendim. Saygılarımla MUZAFFER TANRIKUL, 01-03-2013 22:06:26, Konya Mehmet Ağabey Hüseyin KÖROĞLU hocamızı bugün kaybettik. Ayrıntılı bilgiye ulaşamadım.3 Mart pazar günü uğurlama varmış.Bilgilerinize, sayılarımla... MEHMET BİLDİRİCİ 1521, 08-03-2013 06:52:08, Değerli Dostlar İnternet ortamında farkına varıp doğum günümü kutlayan 1..DSİ IV. Bölge Müdürlüğü’nde mesai arkadaşım, Konya Mühendislik Mimarlık Akademisi’nden öğrencim İnşaat Mühendisi Mevlüt Mermer’e 2..Dost bir ailenin kızı İsviçre’den İTÜ mezunu, Garine Seropyan’a “Mehmet Bildirici Bey Doğum gününüz kutlu olsun” 3..Sınıf Arkadaşım Konya Lisesi 1957 mezunu Sadrettin Gülsaçan’a “Sevgili Mehmet, doğum günün kutlu olsun, mutlu ve sağlıklı bir ömür dilerim” Bankam “Türkiye İş Bankası”na 4.. İTÜ Mezunları Derneği yeni Başkanı Ali Rıza Efendioğlu’na “Yeni yaşınızı kutluyor, sevdiklerinizle geçireceğiniz sağlıklı bir ömür dileriz” 5.. Türkiye İş Bankası’na 6. Torunum Deniz Bildirici’ye teşekkürler ederim. Mehmet Bildirici HINCAL ANT 1522 08.03.2013 SEVGİLİ DOSTLAR Sevgili Arkadaşım Hıncal aşağıdaki dosyayı arkadaşlara göndermiş, inceledim ve aşağıdaki görüşlerimi ona ve İTÜ arkadaşlarıma gönderdim. Hıncal’da bana gönderdiği mailde şöyle yazıyordu. Ben konunun uzmanı değilim, çok beğendiğim için gönderdim. Açıklamaların için teşekkürler. BÜYÜK İSKENDER- KRALİÇE ADA AŞKI Sevgili Hıncal, Halicarnassos (Bodrum) tarihi ile ilgili gönderdiğin ileti resim yönünden şahane hazırlanmış. Ama gene ukalalık olacak ama tarihi yanlışlıklarla dolu… M.Ö 377-353 yıllarında yaşayan Mousolos bir Kral değil ve o tarihte bir Karya Krallığı yoktur. Anadolu Ege kıyılarına kadar PERS (İran) Krallığının yönetimi altındadır. Bu yönetim Büyük İskender’in Anadolu seferi ile son bulmuştur. Mousolos Pers Kralı ile çok iyi anlaşan bir SATRAP’tır. Yani Perslerin bir valisidir. Sanki bir kral gibi hareket etmiştir. Dünyanın ilk çağdaki 7 harikasından biri olan Bodrum’daki anıt mezar kardeşi ve eşi olan ARTEMISIA tarafından başlatılmış, daha sonra tamamlanmıştır. O da Kraliçe değildir. Ama Artemisia tarihin ilk deniz savaşını kazanmış kadın amiraldir. Halikarnassos’u kuşatan Rodos donanmasını Bodrum limanında mağlup etmiştir. O da Perslere bağlı olarak Karya’yı M.Ö. 353-351 yılları arasında yönetmiştir. Karı koca aslen Karyalı olmasına rağmen Helen kültürüne ülkelerini açan kişilerdir. Maalesef Muğla Otogar yakınında ARTEMISIA adına dikilmiş nefis heykelde de aynı hata yapılmıştır, kraliçe denilmiştir. Büyük İskender ile Ada arasında bir aşk yoktur. Daha ziyade anne oğul ilişkisi olduğundan ve kendisine oğlum diye hitap ettiğinden bahsedilir. Ada, kardeşlerinden intikam almak için Alinda kentinin kapılarını ona açmıştır. Bodrum düştükten sonra onun başına tekrar getirmiştir. İkincisi M.Ö 334 yılında Büyük İskender kuşattığı halde Halikarnassos’u alamamış, Tarsus’a doğru Ankara üzerinden yoluna devam etmiştir. Bıraktığı kuvvetler bir yıl sonra Halikarnassos’u almıştır. Saygılarımla sunuyorum. Mehmet Bildirici CANER CAN 1523, 08-03-2013 17:51:07, HÜSEYİN KÖROĞLU CANER CAN “Konya ili Karatay ilçesi, Kuzgun Kavak mahallesinde 15 Şubat 1922 tarihinde doğmuştur. Aslen Konya’nın Sarayönü ilçesinin LADİK kasabasındandır. Kör Veli oğullarından Hacı Mustafa Ağa’nın torunudur. İlköğrenimini İsmet Paşa İlkokulu’nda, orta öğrenimini ise Karma Orta Okulu’nda yapmıştır. Konya Lisesi’nin Fen Kolu’ndan 1940 yılında mezun olmuştur. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik ve Fizik Bölümü’nden 1945 yılında mezun olmuştur. 1945 yılında Balıkesir Lisesi’nde öğretmenliğe başlamıştır. 1950 yılında Konya Lisesi’ne atanmıştır. 1962 yılında ise Konya Eğitim Enstitüsü Fizik öğretmenliğine atanmış, 1964 yılında ise Eğitim Enstitüsü’nün Müdürü olmuştur. 1970 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne Fizik öğretim görevlisi olmuştur. 1975 yılında emekli olmuştur. Ankara’da kendi kitaplarının yayınladığı Fen Yayınevi’ni işletmiş, 1985 yılında ise Konya’ya taşınmıştır. Hocaların hocası Hüseyin Köroğlu 1946 yılında “Cebir Uygulama Kitabı”nı yayınlamıştır. 1962 yılında “MEKANİK KİTABI” takiben tarihlerde “ELEKTRİK VE MODERN FİZİK”, “ISI OPTİK”, “MEKANİK PROBLEMLERİ”, ISI IŞIK PROBLEMLERİ” izlemiştir. 1975 yılında “DENEL FİZİK” kitabını yayınlamış, 1989 yılında Konya Lisesi’nin 100. Kuruluş yılında “KONYA LİSESİ TARİHİ”ni yazmış önce mezunlara kalan kitapları Derneğimize armağan etmiştir. Konya’ya taşındıktan sonra 4 cilt “TÜRK EDEBİYATI” KİTAPLARINI YAYINLAMIŞTIR. Ayrıca Karatay ilçesinde eşi ve kendi adına İLKÖĞRETİM OKULU yaptırarak MİLLİ EĞİTİME bağışlamıştır. Konya’mızdan yetişen çok değerli bilim adamlığı yanında çok iyi bir insandı. ALLAH’tan rahmet diliyoruz. İ. CANER CAN Konya Lisesi Mezunlar Derneği Başkanı ERKMEN BÖKE 1524, 08-03-2013 17:56:27, SEVGİLİ MEHMET BİLDİRİCİ VE KONYA LİSESİ ARKADAŞLARIM Dün akşamüstü bilgisayarı açtığımda Taner Baykara kardeşimin mail'inden inanın içim titreyerek ve gözlerimden yaşlar süzülerek muhterem hocamız Hüseyin Köroğlu'nun vefat haberini okudum. Hemen saygıdeğer eşi Hanımefendi’yi arayarak başsağlığı diledim. Geçirdiğim ufak bir kaza nedeniyle çok arzu ettiğim halde hocama son görevimi yapamama ihtimalinden bahisle kendilerinden özür diledim. Değerli arkadaşlarım, bizler çok şanslıyız ki ellili yıllarda Konya Lisesinde hepsi birbirinden değerli, haza hanımefendi ve beyefendi öğretmenler tarafından, yüksek seviyede eğitildik. Onlardan örf, adet ve insanlık dersi aldık. Onların çok genç olmalarına rağmen üstün kişilikleri, vakar ve olgunlukları, ağırbaşlı ciddi davranışları, konuşma tarzları, sanırım hepimize örnek ve ders olmuştur. Bu karakterlerini bize sessizce, sindire sindire empoze etmişlerdir. İnanıyorum ki hepimizin içinde onların her birinden bir parça bulunmaktadır. Bundan daha birkaç ay önce müdürümüz ve sosyoloji hocamız muhterem Selman Erdem'i kaybettik. Sakin, ağırbaşlı ve tertemiz bakışları ve olgun kişiliği ile örnek bir insandı. İnce bir nasihat tarzı vardı. Nur içinde yatsın. Halen çok sayıp sevdiğim Muazzez Hocanım ve Mukbil hocam ile zaman zaman görüşüyorum. En son aramamda maalesef her ikisine ulaşamadım. Hacettepe'de görevli olduğum yıllarda birçok hocam çeşitli nedenlerle bana uğrarlardı. Onlara hizmet etmek, yardımcı olmak beni mutlu eder ve gururlandırırdı. Bir anı olarak Mukbil hocam ve sevgili eşinin Kadıköy'den otobüse binip Ankara'ya bana gelip ilaçlarını yazdırıp ayni gün geri döndüklerini söylemek isterim. Bana ''Erkme nciğim İstanbul'da karşıya geçip, bir hastaneye gidip, tetkik ve tedavi yaptırmaktansa, rahatça sana geliyor ve huzur içinde mutlu bir şekilde ayni gün eve dönüyoruz.' 'demişlerdi. Bunun bana verdiği onur ve mutluluğu tahmin edersiniz. Bu arada Turgut (Kargalık) Bey gibi bir beyefendiyi de hiç unutamam, nur içinde yatsın. Değerli hocamız Hüseyin Köroğlu'yu da kaybedince geriye kalan hocalarımıza Allah sağlık versin diyeceğim. Son yıllarda Hüseyin Köroğlu hocamla ve eşiyle daha çok görüşme imkanım oldu. Elimden geldiğince yardımcı oldum.Kendileri beni liseden önce laboratuarda pencereden dışarı baktığım için tanırdı.Kendisine hocam sözlü notumu öğrenebilir miyim diye sorduğumda: ''1504 Erkmen Böke ...pencere seyreder ..sıfır' 9; demişti. O yıl yaz tatilinde ben Karayollarında çalışıyor ve her akşamüstü stadyuma antrenmana gidiyordum. İlk aldığım maaşımla annemle çarşıya çıkıp bir ufak bavul alırken, hocamla, karşılaştık. Ne yapıyorsun diye sordu, söyledim. Annemle tanıştırdım. Kaç lira yevmiye alıyorsun diye sordu. Beş lira dedim. Aferin çok sevindim dedi. Son sınıfta hocamın iyi talebelerinden biri oldum. Tıbbiyede iken Ankara’da karşılaşırdık. Almanya dönüşü bir akşam Operada karşılaştık. Hocam döndüğümü duymamıştı. Hacettepe’de başladığımı duyunca çok mutlu oldu. Ziyaretime geldi. Ben de Bahçeli son duraktaki iş yerinde onu ziyaret ettim. Doçent olduğumda haber verip elini öptüm, kartımı verdim. O kartı hep yanında taşırdı, nasıl ağlamam, şu anda da ...Son zamanlarda biraz durgunlaşmıştı, ama o zaten hep az ve sessiz konuşan bir insandı, hiç yadırgamadım. Hastalığı nedeniyle Ankara'ya geldiklerinde Altan Saysel'le onu kaldığı evden alıp sevgili eşiyle hastaneye götürdük. Daha sonraki geliş gidişlerinde beni rahatsız etmemeğe özen gösteren ve sonradan, hatta Konya'ya döndüğünde haber verirlerdi. Hocam değerli bir fizikçi, ama büyük bir yazardı da. Emekliliğinde de boş durmayıp ciltlerle Türk Edebiyatı ile ilgili eserler verdi. Değerli hocam gençliğinden itibaren çok yönlü çalışmalar yapmış ve eserler vermiş büyük bir bilim adamıydı. DEĞERLİ EŞİNE SABIRLAR DİLİYORUM, NUR İÇİNDE HUZUR İÇİNDE YAT, SEVGİLİ HOCAM. 2.Mart.2013. Erkmen Böke MEHMET BİLDİRİCİ 1525, 08-03-2013 17:59:30, SEVGİLİ KONYA LİSELİ ARKADAŞLARIM YAKIN ZAMANDA KONYA LİSESİ’NDEN İKİ ÖĞRETMENİMİZİ KAYBETTİK. BUNLARLA İLGİLİ ERKMEN BÖKE, CANER CAN, MEHMET BİLDİRİCİ’NİN YAZILARI AŞAĞIDADIR. SİZLER DE ANI VE GÖRÜŞLERİNİZİ YAZABİLİRSİNİZ. SAYGILARIMLA MEHMET BİLDİRİCİ 08.03.2013 MEHMET BİLDİRİCİ 1526, 08-03-2013 18:02:21, FİZİK ÖĞRETMENİMİZ HÜSEYİN KÖROĞLU’YU KAYBETTİK. Son zamanlarda rahatsız olan Fizik Hocamız Köroğlu, Konya Meram Eğitim Hastanesi’nde (Eski SSK Hastanesi) yoğun bakım ünitesinde 01 Mart 2013 Cumartesi günü saat yaklaşık 19.00 civarında ruhunu teslim etmiştir. Eşi Sayın Sevim Köroğlu’nun telefonu üzerine İstanbul ve Konya’da bazı arkadaşları haberdar ettim ve 22.00 Ulusoy Otobüsü ile Konya’ya yola çıktım. Köroğlu, Nalçacı Büyük Parsana Camii’nde kılınan öğle namazını ardından Musalla Mezarlığı’nda daha önceden bizzat kendisi tarafından yaptırılan mezarda toprağa verildi. Tanıyabildiğim kadar Konya Lisesi Müdürü Mehmet Mutlu, Konya Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Caner Can katılmıştı. Konya Lisesi 1956-1957 yılı Fen kolundan katılan tek kişi bendim. Diğer 1957 yılı Konya Lisesi mezunu olarak Cengiz Özkara ve Mustafa Eşrefoğlu vardı. Önceki ve sonraki Konya Lisesi mezunlarından ise Orhan Arda, Adnan Ağırbaşlı, Cevdet Çavuşoğlu, Özgen Küçükkoner, Selçuk Acar, Saim Sakaoğlu, Neşet Ülger, Yaşar Süzer katılmıştı. Yakın tanışlarımdan oğlum Öztuğ, komşum Yaşar Sezer, İhsan Karacığan, Muzaffer Tanrıkul, Kadir Akdoğan, törene katılmışlardı. Hocam Köroğlu Konya için büyük bir çınardı. İki çok önemli öğretim kurumunda (Konya Lisesi, Konya Eğitim Enstitüsü) görev yapmış, çeşitli mesleki ve mesleki dışında çok değerli kitapların yazarı, 1959’dan bu yana Konya Gazetelerinin (Yeni Konya) köşe yazarıydı. Konya’nın çok önemli projeleri ve Konya’dan ayrılan çok değerli öğretmen ve kültür adamlarının ardından vefa yazıları yazan kişiydi. Hocam son yıllarda çok yakın aile dostumuz ve benim ağabeyimdi. Kendisi benim uzun uzun tarihi sohbetler yaptığım çok yakınımdı. Her ne kadar farklı görüşlerimiz olsa da uzun uzun sohbetlerimize mani değildi. Benim 1996 yılında İstanbul’a taşınmama en çok üzülen oydu. En yakınım asistanım Konya’dan uzaklaştı diye yazan mektuplarını özenle arşivimde saklıyorum. Dini yönden gerekli merasim, dualar yerine getirilmiştir. Ama bizlerin onun arkasından gerekli saygıyı gösteremediğimizi düşünüyorum. Böyle büyük bir çınarın devrilmesi karşısında insanlar afallar bazı şeyleri düşünemeyebilir. Ama… Cenaze merasiminde bir kokart (yaka resmi) yoktu. Konya Lisesi’nde kısa bir tören düzenlenebilirdi, yaptırdığı okul kendisine daha sahip çıkabilirdi. Örneğim benim birkaç arkadaşım İstanbul’dan Türk Eğitim Vakfına bağış yapmak istediler ama TÜRK EĞİTİM VAKFI elemanları yoktu veya haber verilmemişti. Tabii ki beni en çok üzen böyle değerli bir hocamızın kaybı, diğerleri lafı güzaf, ama onlara da üzülmediğimi söyleyemem….. Bu arada YENİ MERAM Gazetesinde yılların köşe yazarı, ağabeyim RIDVAN BÜLBÜL, 2 ve 4 Mart günleri hakkında çok güzel iki makale yazmıştır. Konya’ da yerel gazeteler ve TV”lerde onunla ilgili programlar yapılmıştır. Bunlar güzel haberlerdir. Tanrının rahmeti üzerine olsun diyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1527 08.03.2013 FİZİK ÖĞRETMENİMİZ HÜSEYİN KÖROĞLU’YU KAYBETTİK. Son zamanlarda rahatsız olan Fizik Hocamız Köroğlu, Konya Meram Eğitim Hastanesi’nde (Eski SSK Hastanesi) yoğun bakım ünitesinde 01 Mart 2013 Cumartesi günü saat yaklaşık 19.00 civarında ruhunu teslim etmiştir. Eşi Sayın Sevim Köroğlu’nun telefonu üzerine İstanbul ve Konya’da bazı arkadaşları haberdar ettim ve 22.00 Ulusoy Otobüsü ile Konya’ya yola çıktım. Köroğlu, Nalçacı Büyük Parsana Camii’nde kılınan öğle namazını ardından Musalla Mezarlığı’nda daha önceden bizzat kendisi tarafından yaptırılan mezarda toprağa verildi. Tanıyabildiğim kadar Konya Lisesi Müdürü Mehmet Mutlu, Konya Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Caner Can katılmıştı. Konya Lisesi 1956-1957 yılı Fen kolundan katılan tek kişi bendim. Diğer 1957 yılı Konya Lisesi mezunu olarak Cengiz Özkara ve Mustafa Eşrefoğlu vardı. Önceki ve sonraki Konya Lisesi mezunlarından ise Orhan Arda, Adnan Ağırbaşlı, Cevdet Çavuşoğlu, Özgen Küçükkoner, Selçuk Acar, Saim Sakaoğlu, Neşet Ülger, Yaşar Süzer katılmıştı. Yakın tanışlarımdan oğlum Öztuğ, komşum Yaşar Sezer, İhsan Karacığan, Muzaffer Tanrıkul, Kadir Akdoğan, törene katılmışlardı. Hocam Köroğlu Konya için büyük bir çınardı. İki çok önemli öğretim kurumunda (Konya Lisesi, Konya Eğitim Enstitüsü) görev yapmış, çeşitli mesleki ve mesleki dışında çok değerli kitapların yazarı, 1959’dan bu yana Konya Gazetelerinin (Yeni Konya) köşe yazarıydı. Konya’nın çok önemli projeleri ve Konya’dan ayrılan çok değerli öğretmen ve kültür adamlarının ardından vefa yazıları yazan kişiydi. Hocam son yıllarda çok yakın aile dostumuz ve benim ağabeyimdi. Kendisi benim uzun uzun tarihi sohbetler yaptığım çok yakınımdı. Her ne kadar farklı görüşlerimiz olsa da uzun uzun sohbetlerimize mani değildi. Benim 1996 yılında İstanbul’a taşınmama en çok üzülen oydu. En yakınım asistanım Konya’dan uzaklaştı diye yazan mektuplarını özenle arşivimde saklıyorum. Dini yönden gerekli merasim, dualar yerine getirilmiştir. Ama bizlerin onun arkasından gerekli saygıyı gösteremediğimizi düşünüyorum. Böyle büyük bir çınarın devrilmesi karşısında insanlar afallar bazı şeyleri düşünemeyebilir. Ama… Cenaze merasiminde bir kokart (yaka resmi) yoktu. Konya Lisesi’nde kısa bir tören düzenlenebilirdi, yaptırdığı okul kendisine daha sahip çıkabilirdi. Örneğim benim birkaç arkadaşım İstanbul’dan Türk Eğitim Vakfına bağış yapmak istediler ama TÜRK EĞİTİM VAKFI elemanları yoktu veya haber verilmemişti. Tabii ki beni en çok üzen böyle değerli bir hocamızın kaybı, diğerleri lafı güzaf, ama onlara da üzülmediğimi söyleyemem….. Bu arada YENİ MERAM Gazetesinde yılların köşe yazarı, ağabeyim RIDVAN BÜLBÜL, 2 ve 4 Mart günleri hakkında çok güzel iki makale yazmıştır. Konya’ da yerel gazeteler ve TV”lerde onunla ilgili programlar yapılmıştır. Bunlar güzel haberlerdir. Tanrının rahmeti üzerine olsun diyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1528, 08-03-2013 18:56:48, SELMAN ERDEM KONYA LİSESİ FRANSIZCA ÖĞRETMENİ MUAZZEZ KARGALIK ANISI O yıllarda Konya Lisesi Fransızca öğretmeni Muazzez Kargalık; eşim Turgut Kargalık onun Başyardımcısıydı, çok iyi anlaşıyorlardı. Selman Bey çok kibar ve nazik bir beydi. Öyle hatırlıyorum dedi. HÜSEYİN KÖROĞLU’NUN SELMAN ERDEM HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ Hocam Hüseyin Köroğlu eski disiplini almış, düşüncelerini mektup ile açıklayan bir kişiydi, Selman Bey ile görüşlerini sordum. Çok rahatsızdı, telefonla yeterli şekilde duyamadığı için konuşamıyordu. Nitekim kısa bir süre sonra da aramızdan ayrıldı. Eşi ile bana şu mesajları gönderdi. Yüksek Öğretmen Okulu’nda sınıf arkadaşları olduğunu, çok kibar ve narin bir kişi olduğunu, yönetici olarak öğrencilerin hak ve hukukuna yönetmenlikleri aynen uygulamaya çalıştığını ifade etti. İNGİLİZCE ÖĞRETMENİMİZ MUKBİL ERTUNÇ’UN ANLATTIKLARI Ankara’da yaşayan İngilizce öğretmenimiz Mukbil Ertunç’u da aradım. Duymamış, hocamın kaybını haber verdim. O da şunları söyledi, eşi halen Alzehimer hastası Semahat Hanım’ın hem meslektaşı ve Yüksek Öğretmen Okulu’ndan sınıf arkadaşı olduğunu söyledi. Her ikimiz de İstanbul Erenköy’de otururken belirli günler dışarıda belirli lokantalarda birlikte olurduk. Çok nazik ve kibar bir kişiydi dedi. MEHMET BİLDİRİCİ 1529, 08-03-2013 19:50:22, SELMAN ERDEM HADİMLİ MUSTAFA YAVUZ’UN (SELMAN ERDEM) İLE İLGİLİ ANISI Mustafa Yavuz 1938 Hadim doğumlu, Hadim Orta Okulu mezunu, sonra okuyarak Makine Teknikeri olmuş, halen Saray Çarşısı’ndan Hükümet binasına bakan bir dükkânda saatçilik yapıyor. Eski saatlere de meraklı adeta bir saat müzesi…. Selman Erdem hocamızın ve ailesinin yakınıdır. Bu yakınlık nereden geliyor? Selman Erdem’in Konya Lisesi Müdürlüğü sırasında okulda görevli (hademe) pek çok kişiye olduğu gibi Mustafa’ya yardımcı olmuş, onun öğrenimini tamamlamasını sağlamış, Selman Erdem’i hiç unutmuyor, sık sık gidip Ankara’da evinde ziyaret ediyormuş. Bizler hocamızın kaybını Mustafa’dan öğrendik. Mustafa ayrıca bana hocamın fotoğraflarını ve kız kardeşinin telefon numarasını da verdi…. Teşekkürler Mustafa SELMAN ERDEM’İN KIZ KARDEŞİ HATİCE BİLGE İLE GÖRÜŞME Mustafa Yavuz hocamızın kız kardeşinin telefon numarasını verdi. Hocamızın İstanbul’da kız kardeşi Hatice Bilge ile telefonda görüştüm. Ağabeyinin insanların haklarına ve hukukuna çok değer veren bir kişi olduğunu, kibar bir insan olduğunu, başından geçenleri anlattığını söyledi. Bir anısını tekrarladı MEHMET BİLDİRİCİ 1530, 08-03-2013 19:52:37, İZMİR’ DE ŞÜKRAN GÖZEN’İ ARADIM Şükran Gözen Konya Lise yıllarında Matematik öğretmenimiz. Orta 2-3, Lise 1 ve 2 yıllarında benim Matematik hocamdı. İzmir Karşıyaka’da yalnız yaşıyor. Ara ara telefon eder hatırını ve sağlığını sorarım, ancak son zamanlarda telefon çalıyor ama açılmıyordu. Bu durumu İzmir’de yaşayan arkadaşım Turgut Tür’den bir araştırmasını rica ettim. Evine gitti, yaşamını evinde devam ediyor. Arandığı için çok mutlu olmuş, kulaklarının ağır işittiğini söylemiş, telefonda bağırarak konuşulmasını söylemiş, ama telefon açılamıyor…..!!!!! Bu arada Orhan Arda Şükran Hanım ile ilgili bir anısını anlattı, tahtada problemleri yanlış yapanlara, şimdi bir alt sınıftan Mehmet’i çağırım çözer, mahcup olursunuz dermiş… Bu Mehmet kim? Ya Parlak Mehmet (Tuygan) ya da ben Mehmet Bildirici….. Bu vesile çok zeki ve çalışkan, 1986 yılında kaybettiğimiz sevgili sınıf arkadaşımız Mehmet Tuygan’ı da saygı ve rahmetle anıyorum…. Paylaşmak istedim. MEHMET BİLDİRİCİ 1531, 08-03-2013 20:04:42, KONYA LİSESİ 1956 MEZUNU ZİYA GÜNGÖR’ÜN KAYBI Ziya Güngör, (1937-2013) Konya Lisesi 1956 mezunu, Çumralı, Emekli Sandığı eski Genel Müdürüydü. Ankara’da vefat etti ve orada toprağa verildi. Vefatını sınıf arkadaşlarından öğrendim. Burada kendisi ile ilgili bir anıma yer vereceğim. DSİ IV. Bölge Müdürlüğü’nde çalışırken emeklilik günlerimi topluyorum. Hakkımda Emekli Sandığı’nda bana ait 2 dosya görünüyor. Primlerin bir kısmı birine bir kısmı diğerine geçmiş, emekli olmadan önce bunların birleştirilmesi gerekiyor, çeşitli taahhütlü yazılar yazıyorum ama bir türlü hallolmuyor. Bir arkadaş Ziya Güngör’e yöneltti, ben o zamana kadar tanımıyordum. Kendisine çıktım anlattım, sorun bir anda halloldu, DSİ ye yazılar gitti… Tanrı’dan rahmet diliyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1532 08.03.2013 KONYA ERMENİ MEZARLIĞINDA BİR POLONYALI GRAZYNA ŞENTÜRK MEZARI (1933-2006) Musalla Mezarlığı’nın batı tarafında Nalçacı Caddesine yakın bakımlı bir Ermeni mezarlığı var. İçinde 9 adet mezar bulunmaktadır. Genellikle Konya’da yaşamış Ermeni asıllı Konyalılar. Şair Panos Özararat, kardeşi futbolcu Kirkor Özararat (1921-2006), henüz mezarı yapılmamış, Panos’un eşi Silva Özararat…. vs… Mezarlık kapısı kilitli ve bakımlı….. duvardan mezar taşları okunabiliyor… Bir tanede çok değişik yerden gelen bir misafir.. GRAZYNA ŞENTÜRK (1933-2006) Çok dikkat çekici olduğundan araştırdım. Grazyna Polonyalı, Paris’te uzun yıllar yaşayan Konyalı Hakkı Şentürk’ün eşi, bir kızları var Melek gene Konyalı ile evli Ankara’da yaşıyor. Grazyna sonradan Konyalı eşinden ayrılmış, tek kızı da Konyalı ile evli olduğu için Konya’da gömülmek istiyor, tek Hıristiyan Mezarlığı Ermeni mezarlığı olduğu için oraya gömülüyor. İlginç bir gömü hikâyesi ortaya çıkıyor. MEHMET BİLDİRİCİ 1533, 09-03-2013 08:38:12, SİLLE’DE AYA ELENA KİLİSESİ Sille çok araştırdığım bir tarihi mekân, son günlerde Konya SELÇUKLU Belediyesi tarafından 1923 yılına kadar açık olan tarihi “AYA ELENA” ya da “Mihail Arhangelos” isimli kilise ve çevresinde kazı ve resterasyon çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalardan ötürü Konya Selçuklu Belediyesi’ni kutlamak gerekiyor. Büyük Kilise ve çevresi kazılmış, buluntular orada sergilenmiş, ne kadar güzel. Burada çok önemli bir konuya tekrar değineceğim. Kilisenin 1833 tarihli Karamanlıca yapım kitabesinde, temelinin 327 Miladi tarihinde Aya Eleni adına atıldığı ifade edilmektedir. Bu tarih esas alınırsa 1700 yıllık eski bir yapı karşımıza çıkmaktadır. Ancak bunu tarih ve arkeoloji doğrulamamaktadır. Kilise belki küçük bir kilise üzerine yapılmıştır. Yapım iznini veren Sultan II. Mahmut’tur. Aya Eleni ilk Hıristiyan Bizans İmparatoru Konstantin’in annesidir. Konstantin ise İstanbul’u başkent olarak (330 yılı) yeniden kuran imparatordur. Küçük bir kent olan Byzantion yeniden kurulunca, imparatorun ismini almış Konstantinopolis (İstanbul) olmuştur. Mihail Arhangelos ise Ortodoks inancında baş melektir. Karamanlıca ise Grek harflerle yazılmış Türkçe’dir. Bu bilgilerle gezildiğinde mezar ve buluntular daha bir anlam kazanmaktadır. Çevredeki buluntuların hepsi 19. yüzyıla ait olduğu görülmektedir. Kilise duvarına yerleştirilmiş sadece bir Roma dönemi mezar taşı vardır. Bütün bu çalışmalar kilisenin 19. yüzyılda yapıldığını doğrulamaktadır. Kilise Lozan anlaşması ile yapılan mübadeleye (nüfus değişimi) kadar ibadete açık Konya’daki en büyük kilise idi. Maalesef 1930’lu yıllarda kaderine terk edilmiş, metruk hale gelmişti. Sabahattin Ali’nin romanı “GRAMOFON AVRAT” filminde kanundan kaçan arabacı ve Gramofon Avrat (Türkan Şoray) kapısı bacası açık bu yapıya sığınmışlardı… İslami eserler yanında, gene bu toprağın kültürü ve inanışı olan Hıristiyan eserlerine sahip çıkan Konya Selçuklu Belediyesini candan kutlamak istiyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1534, 09-03-2013 08:39:53, SİLLE’DE KAFE KOZANA’DA YEMEK 03 Mart günü Konya’da hava soğuk ve açıktı, Sille’de eski bir mağaranın Kafe haline geldiğini duydum. Ailecek torunumla birlikte Restore edilen kilisenin hemen üstünde eski Rum mahallesinde ki Kafe Rozana’ya gittik. Burası bir yıl önce koyunların ağılı imiş, dıştan hiç fark edilmiyordu. Mağara (yarı elle kazılmış, yarı doğal) otantik bir Kafe haline getirilmiş, herkesin görmesini öneririm. Torunum Demir’de çok sevdi, tekrar tekrar dolaştı… Tabii Sille’deki bu güzelleştirmeler sadece bundan ibaret değil, yıkıntı halindeki pek çok eski ev yenilenince değeri ortaya çıkıyor. Yeni yollar açılmış, tek tek gezip fotoğraflamak istedim, ama hava çok soğuktu… Başka bir sefere bıraktım… Son olarak şunu söylemek isterim, Sille gerçekten çeşitli dini ve sivil yapıları ile bir kültür merkeziydi. Bunun ortaya çıkarılması ile Konya’ya kültür ve turizm açısından çok katkı yapacağına inanıyorum. Bu yazıları ileride başka yazılarım da takip edecektir. Zira yazacak o kadar şey ortaya dökülmüştür ki……. MEHMET BİLDİRİCİ 1535, 09-03-2013 08:42:16, NALÇACI CADDESİ AYSU SİTESİ’NDE ESKİ BİR ARKADAŞIMI ZİYARET Hocam Köroğlu’nun cenazesi için Nalçacı Caddesindeki Parsana Camii’ne erken gitmiştim. Hava da soğuktu. Aysu Sitesi’nde eski bir arkadaşımı Hüseyin Orduoğlu’nu ziyaret ettim. Orduoğlu emekli Matematik öğretmeni, Aysu Sitesi 7. katta oturuyor. Önce AYSU Sitesi’nden bahsetmek istiyorum. Bu sitenin yapımını, Orhan Arda ile 1970’li yıllarda gerçekleştirdik. Orhan Arda mimari projesini, ben 12 katlı olan binanın betonarme hesaplarını yapmıştım. Bu yönden de çok nostaljik bir ziyaret oldu…. Orduoğlu aslen Karaman Yollarbaşı (tarihi İlisıra) köyünden, birkaç yıl Yeşildere (İbrala) kasabasında öğretmen olarak çalışmıştı. İbrala’da benim babaannemin ata köyü. Çevreyi inceleyen birisi olan Orduoğlu bu iki tarihi belde arasında pek çok benzerliğin oluşu dikkatini çekmişti. Her ikisinin ortak özelliği ise her ikisinin de yaklaşık 2000 yıllık geçmişleri oluşuydu. Ayrıca Orduoğlu, benim Konya Tarihi su yolları çalışmalarımda Karaman ile ilgili pek çok yayını bana ulaştırarak yardımcı olmuştu…. Çay ve kahvaltı eşliğinde uzun uzun eski günleri konuştuk… Bu arada onunda eski eserlerle ilgilendiğini, kendisinin gerektiği yerlerde ilgilileri uyardığını öğrendim…. Çok mutlu olarak bu ziyareti sonlandırırken daha sık görüşelim dedik…. MEHMET BİLDİRİCİ 1536, 09-03-2013 19:43:21, ÖZGEN KÜÇÜKKONER İLE SOHBET Özgen Küçükkoner, Avukat Konya Lisesi mezunu aynı zamanda Konya’nın eski Belediye Başkanlarından Muhlis Koner’in torunudur. Konya tarihine merak bizleri hep buluşturmuş ve uzun sohbetlerimizin sebebidir. Özgen abi ile ilk defa 1965 yılında Glisıra’ya bir gezi yaptığımızı hatırlıyorum. İlk defa orayı görmüştüm. Bu defa Avukatlık yazıhanesinde ziyaret ettim. Uzun uzun sohbet ettik. Web sitem hakkında açıklamalar yaptım. İçinde bulunan Konya tarihi ile ilişkili “ŞEVKA ANNE” belgeselimden ve “KONYA LİSESİ ÖĞRETMENLERİ”inden bir çıktı aldık. Şevka Anne belgeselindeki kişiler akraba ve yakınlarıydı. Ertesi günü telefon etti, gece okuduğunu ve çok ilginç ve akıcı bulduğunu ifade etti. Ben de çok mutlu oldum. Kendisi de dedesi MUHLİS KONER hakkında ilave edilmek üzere bazı şeyler hazırladığını, göndereceğini ifade etti. Ayrıca kendi hayatı ile ilgili “BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ” isimli 2012 yılı Gençlik Yayınevi’nden yayınlanmış 336 sayfalık kitabını armağan etti. İçinde duygular, düşünceler, fikir incileri ve fotoğraflar yer alıyor. Tek tek inceledim. Kendisi hakkında yazılmış yazılar, kendi yazıları, özellikle dedesi Muhlis Koner’in “Mesnevi’nin Özü” adlı eseri ile açıklamalar vardı. Hepsini zevk ve ilgi ile okudum. Özgen abi Konya’yı seven bir aydın. Aydın olarak yaşamını, düşüncelerini anıtlaştırmış, ne kadar güzel…. Daha nice sağlıklı ve kültür dolu yıllar diliyorum Özgen abi… ÖZGEN KÜÇÜKKONER 1537 09.03.2013 MEHMET MUHLİS KONER KİMDİR AV. ÖZGEN KÜÇÜKKONER- TORUNU Mehmet Muhlis Koner, 17 Mayıs 1886 tarihinde Konya’da doğdu. Anne tarafından Hazreti Mevlana’nın soyundan olup “İnas”çelebidir. Babası Rüştü Efendi, annesi Şerife Emine hanımdır. Tahsilini Konya Rüştiye (ortaokul) ve Konya İdadisinde (lise) okumuş, daha sonra Konya Hukuk Mektebinde tamamladıktan sonra, bazı memuriyetlerde bulunmuş daha sonra çok sevdiği öğretmenlik mesleğine intisap etmiştir. Yıllarca Konya Lisesi ve Kız Öğretmen okulunda edebiyat, felsefe ve Fransızca öğretmenliği yapmış, 1927 yılında Adana Milli Eğitim Müdürü olmuştur. 1943- 1944 yıllarında Halkevi Başkanlığı yapmıştır. 1917- 1918 : 1919- 1921, 1921- 1923, 1946- 1950 yıllarında da dört dönem Konya Belediye Başkanlığı görevinde bulunmuştur. Konya’da yayınlanan Babalık, Öğüt, Ekekon, Yeni Konya, Yeni Meram gazetelerinde başyazarlık yapmış, “Selçuk” isimli bir gazete çıkarmış, sahibi ve baş yazarı olmuştur. Ankara’da çıkan “Din Yolu” ve İstanbul’da yayınlanan “Şehbal” isimli dergilerde makaleleri yayınlanmıştır. Yabancı dillerden Farsça, Arapça ve Fransızca dillerini çok iyi kullanırdı. Eserleri içinde en önemlisi Hz. Mevlana’nın ünlü eseri “Mesnevi”sinin tercüme ve şerhi olan “ Mesnevi’nin Özü” dür. Bundan başka “Anadolu Kadınları”, “Görüşlerim”, “Kurtlar”, “Maarif”, “Ayaşlı Şakir”, ( Faik Soyman’la beraber), isimli eserleri yayınlanmıştır. Ayrıca Konya ve civarındaki tarihi eserleri fotoğraflarıyla tanıtan ve konusunda ilk olan, eski harflerle yayınlanmış, “Konya Eski Eserler Klavuzu” ( Mümtaz Bahri Koru, Faik Soyman, Ferit Uğur ile birlikte) isimli bir eseri daha vardır. 21- Ekim 1957 yılında vefat etmiş, Üçler Mezarlığına defnedilmiştir. Konya Gazeteciler Cemiyeti, nükte ve hazır cevaplılığı ile olduğu kadar, tevazuu ve engin bilgisiyle de hemşerilerinin sevgisine mazhar olan M. Muhlis Koner vefat ettikten kısa bir müddet sonra Koner’in Konya gazeteciliğine ve kültürüne yaptığı sayısız hizmetlerine bir şükran kabilinden mezar taşına yazılacak kitabe için bir yarışma düzenledi. Neticede değerli üyeleri Konya Belediyesince seçilen jüri, memleketin her tarafından gelen manzum ve mensur birçok yazı içinden merhumu bütün cepheleriyle tam bir şekilde anlatan yazı bulamadı. Bunun üzerine jüri, yarışmaya gönderilen yazıları değerlendirerek onun mezar taşına aşağıdaki şu kitabenin yazılmasına karar verdi “Burada Rüştü Efendi oğlu Mevlana soyundan, harsiyatçı, maarifçi, muharrir, öğretmen ve defalarca yaptığı Konya Belediye Reisliğinde memlekete ve halka hizmet eden Mesnevi Şarihi, bilgin Mehmet Muhlis Koner yatmakta, aziz ruhuna elFatiha”. Bu vesileyle kendisini bir kez daha hürmet ve minnetle anarken Allah’dan gani gani rahmet ve mağfiret niyaz ederim. Not: Rahmetlinin Konya İdadisinde ki öğretmenliği 1906 veya 1907- 1908 yıllarında olması kuvvetle muhtemeldir. MEHMET BİLDİRİCİ 1538, 10-03-2013 08:57:33, NAKIBOĞLU VAKFINI ZİYARET Nakiboğlu Vakfı’nın Konya’da Çarşı içinde pek çok binaları bulunmakta, merkezi ise Konya’nın kuzey doğusundadır. Burada camii, çeşmesi, binaları bulunmaktadır. Özellikle Cami arkasında bulunan mezarlar çok ilgi çekicidir. Eski kolonlar düzeltilerek yeniden mezar taşı yapılmıştır. Cami çevresinde çok güzel çok eski olduğu sanılan bir mermer havuz ve eski yapılardan gelen mimari taşlar yer almaktadır. Vakfın Mütevellisi ALİ ÖZGÜRÜZ arkadaşımız, 05 Mart 2013 Salı günü bizi götürdü, gezdirdi çay ve eski Konya armutlardan ikram etti. Ali Bey gerçekten Vakıf için elinden geleni yapmaktadır. Tarihi Camii de restore ettireceğini ifade etti. Sohbet ettik, Recai Kıcıkoğlu vardı. Keyifle ayrıldık. MEHMET BİLDİRİCİ 1539, 10-03-2013 08:59:47, KONYA KALESİ ORTAYA ÇIKMIŞ Gene 05 Mart 2013 Salı günü Nakıboğlu Vakfına giderken Konya kalesinin kuzeydoğu köşesine yakın bölümünde eski Hapishane caddesinde (İsmet Paşa İlköğretim Okuluna yakın) Konya Kalesi’ne ait bir bölüm temel kazımı sırasında ortaya çıkmış. Temel duvarları çok büyük düzgün taşlardan yapılmış, burada belki bir kapı veya burç var.. Tabii ileride uzmanlar belirleyecek… Buradan şehir merkezine İstanbul Caddesi ile dönülüyor. İstanbul Caddesi, kalenin hemen dışında kalıyor. İstanbul Caddesi üzerinde Fatih Çarşısı ve hemen kuzeyinde bulanan Konaltaş İşhanı temellerinde de kale temelleri çıkmıştı. Ben bu binaların fenni mesulü idim. Ama o zamanlar bu konulara bu kadar girmemiş ve fazla bilgim de yoktu. Ama ben buralarda çıkan kale temellerinin bu kadar düzgün ve güzel taşlardan olmadığını hatırlıyorum. Birkaç yıl önce arkadaşım belgeselci Recai Kıçıkoğlu ile Konya Kalesi ile ilgili bir belgesel yapmış, kale kalıntısı çıkan buranın önünden yürüyerek geçmiştik. Konya surlarının M.S 1. yüzyılda Roma yönetimi altında yapıldığı bilinmektedir. MEHMET BİLDİRİCİ 1540, 10-03-2013 09:01:33, SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İNŞAAT BÖLÜMÜ’NÜ ZİYARET Yakın zamanda İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanlığına Prof. Dr. Osman Nuri Çelik’in atandığını öğrendim. Tebrik için 06.03.2013 Çarşamba günü gittim. Babası Şükrü Çelik küçüklüğümden tanıdığım kişi, onun anne dedesi ise dedemin arkadaşı, bağ komşusu idi. Bağlarımız Karaman caddesi üzerinde Nuraniye Kursu’nun biraz ilerisindeydi. İnşaat Bölümü 1970 yılında açılmış, bu bölüme Akademi Başkanı Mimar Yılmaz Eskiil’den sonra ilk atama yapılan inşaat mühendisi kökenli öğretim görevlisi bendim. Ben ikinci sınıflara Yapı Malzemesi derslerine gitmiştim. Zaman dardı, görev yaptığım bölüme uygun zamanda tekrar gelmeyi ve daha detaylı araştırma yapmak düşüncesi ile ayrıldım. MEHMET BİLDİRİCİ 1541, 10-03-2013 09:04:25, SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ’Nİ ZİYARET 06.03 2013 Çarşamba günü bu defa Mimarlık Fakültesi Dekanı eski öğrencim Prof. Dr. Ahmet Alkan’ı ziyaret ettim. Beni ve oğlumu makamında ağırladı ve yemeğe götürdü. Ahmet Alkan Mimarlık Bölümü’nün en önde gelen öğrencilerinden idi. Ben Mimarlık Bölümü’nün ilk yılında Yapı Malzemesi ve ikinci sınıflarında Yapı Statiği derslerine girmiştim. Yemekte uzunca sohbet ettik, görev yaptığım kurumun bugünkü halini görerek gururla ayrıldım. MEHMET BİLDİRİCİ 1542 10.03.2013 KONYA MİMARLAR ODASINDA TOPLANTI 06 Mart 2013 Çarşamba günü öğleden sonra da Konya Mimarevi’nde arkadaşlar toplandık. Kimler vardı? İlki uzun zamandır görmediğim eski Mühendislik Mimarlık Akademisi Başkanı MUSTAFA ÖZ, yarı Konya, yarı Ankara’da yaşamını sürdürüyor. Bilgili ve dürüst bir kişiydi, iyi bir ağabeydi. Orhan Arda, Mustafa Gür, İhsan Öğ (komşum ve mesai arkadaşım). Tabii Göksu Hidroelektri Santralı günlerinden konuşuldu. Mevlüt Mermer, İbrahim Önoğlu, Necati Eldek… Konya’daki arkadaşlar Çarşambaları burada toplanıyor, sohbet ediyorlar.. Bu Çarşamba bana da kısmetmiş. MEHMET BİLDİRİCİ 1543, 10-03-2013 18:28:27, Sevgili Dostlar Konya gezisinde iki defa DSİ Lokaline uğradım, yemekhanede yemek yedim, temiz ve ucuz. Lokalde arkadaşların iddialı BRİÇ partileri vardı. Fahri Dinekli, Mustafa Gür, İbrahim Yiğitbaş.., Yılmaz Ermiş… vs. Onların çayını içtim oyunlarını seyrettim.. MEHMET BİLDİRİCİ 1544, 10-03-2013 18:30:06, KONYA GEZİSİ & DEMİR 01 Marttan 06 Marta kadar devam eden Konya gezim çok yoğun geçti, pek çok arkadaşımla bir araya geldim. Onlarla sohbet ettim, kucaklaştım. Oğlumun evinde torunum Demir’in odasında kaldım. Demir bana odasını verdi. Logolarla inşaat yapıyor, ev, kale, kule, resim yapıyor, resimlerini duvarına asıyor, fotoğrafını çektim. Bir resmini çok beğendim. Akyaka’daki evi ve arkadaki portakal ağacını çizmiş… Bol çocuk programlarını izliyor, bol yiyor, Sille’ye birlikte gittik. Mağaraları gezdi, çok beğendi. Dolu dolu geçen bu geziden Çarşamba akşamı Pegasus ile İstanbul’a döndüm…. MEHMET BİLDİRİCİ 1545, 10-03-2013 18:32:39, ALDIĞIM YENİ KİTAPLAR Konya’da Fahrettin Paşa Camii’nin yanında ÇİZGİ Kitapçısını ziyaret ettim. Konya hakkında yeni yeni kitaplar yayınlanıyor. Birkaç tane de bende aldım. -Konya’da modern eğitim kurumları (1869-1919), Dr. Kerim Sarıçelik, 2010, 342 sayfa Konya İdadisi ve yabancı okullar hakkında da bilgiler var. -Beyşehir ve Civarı Heykeltraşlık Eserleri, Asuman Baldıran, 2009, 96 sayfa Çevredeki Greko-romen yazılar yayınlanmış ve okunmuş, çok güzel -Ermenek ve Yakın Çevresinde ki Antik Yerleşim Birimleri, Osman Doğanay, 2005, 200 sayfa, bol resimler var.. Bunların hepsi ÇİZGİ Kitapevi ürünü, -Bir başka kitap da ben İngiltere’den internet ile getirdim. İngilizce “GREEK and LATIN INSCRIPTIONS in the KONYA ARCHAEOLOGICAL MUSEUM” “Konya Arkeoloji Müzesi’ndeki Grekçe ve Latince Yazıtlar” 2002 yılında Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü tarafından yayınlanmış. B.H. McLEAN, 134 sayfa, bol resimli…. Konu ile yakınen ilgilenen biri olarak, on yıl önce yayınlanmış bu kitaptan haberim olmamasından dolayı kendimi affetmiyorum. Bana Paris’ten dostum Guy Meyer haber verdi. Gerçekten kitap çok güzel, Konya’nın (Iconium) ilk çağdaki kuruluş yıllarına ait önemli bilgiler veriyor. İkinci ve üçüncü yüzyıllarda yaşamış önemli kişileri, yerel tanrıça ve tanrıları… vs bugüne kadar gelen belgelere (yazıtlara) dayanarak aydınlatıyor. Dikkatli inceliyorum, zaman zaman bu konuya tekrar değineceğim. DURMUŞ ÜSTDAĞ 1546, 10-03-2013 18:34:38, Merhaba Mehmet (Bildirici) Bey, Öncelikle, su dünyası ve tarihi su yapıları ile ilgili yaptığınız yayınları ilgi ile takip ettiğimi belirtip kıymetli çalışmalarınızdan dolayı sizi kutluyorum. Ben 2009 Konya Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Harita Mühendisliği Bölümü mezunuyum, şu an sizinde emekli olduğunuz DSİ Genel Müdürlüğü, 20.Bölge (Kahramanmaraş)' de Emlak ve Kamulaştırma Şube Müdürlüğü'nde Harita Mühendisi olarak görev yapmaktayım, aynı zamanda KSÜ (Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi)'de Biyosistem Mühendisliği (Ziraat Müh.) Ana Bilim Dalı’nda öğrenim görmekteyim. Sizi rahatsız etmemim nedeni, DSİ de çalışan bir personel olarak çeşitli Kongre, Seminer, Panel vb. gibi akademik çalışmaların sunulduğu ortamlarda; bildiri, poster bildiri gibi çalışmalar yaparken kurum ahlakını ve işleyişini iyi bilen biri olarak nasıl bir yol izlememi tavsiye edersiniz. Bununla ilgili DSİ'nin bir tamimi var mıdır? İlgi göstermeniz umuduyla, şimdiden teşekkürler. Durmuş ÜSTDAĞ Harita Mühendisi DSİ Kahramanmaraş DSİ XX. Bölge Müdürlüğü Sevgili Durmuş Mailine çok teşekkür ederim. Yeni mesleğinde başarılar dilerim, genç yaşta araştırmaya yönelmek ve yayın yapmak ne kadar güzel. Bana göre önce belirli konuda yoğunlaş, orada biraz uzmanlaş, daha sonra yayın işleri kendiliğinden gelir. Bana her zaman yazabilirsin. BİLGEHAN KOHLER 1547 10.03.2013 Sayın Mehmet (Bildirici) Bey, Mailiniz için çok teşekkür ederim. Beni Selçukluların su konuları ilgilendiriyor. Bu konulara nasıl girebilirim? Selamlar ve saygılar Bilgehan Köhler M.A Archaeologist- Art Historian SÜMER AYGEN 1548, 12-03-2013 07:56:30, Sevgili Arkadaşım Mehmet (Bildirici), Biraz önce Las Vegas gezisinden döndük. Maillere baktım, senin maili görünce çok sevindim. Yol yorgunluğundan sonra gene yazacağım. Sağlık, neşe dilekleri ile selam ve saygılar SÜMER AYGEN KONYA Lisesi 1957 Yılı Mezunu Marco Island, Florida USA AYDİZ MOUNFORT 1549, 12-03-2013 08:06:33, KADINLAR GÜNÜ DOLAYISIYLA Bir Anne, bir hatıradan daha fazla, yaşayan bir varlık, anneniz, daima sizinle beraber, siz sokaklarda yürürken yaprakların fısıltısı, hatırladığınız belli yiyeceklerin, derlediğiniz çiçekler ve süründüğü parfümün kokusu, kendinizi iyi hissetmediğinizde anlınızdaki serin el, soğuk kış günlerinde havadaki nefesinizdir. Sizi uykuya sürükleyen yağmurun sesi, gök kuşağının renkleri, doğum gününüzün sabahıdır. Anneniz kahkahanızın içindedir ve her gözyaşı damlasında kristalleşir. Bir Anne her türlü hisleri, heyecanları gösterir.Mutluluk, keder, korku, kıskançlık, sevgi, nefret, öfke, umutsuzluk, heyecan, coşkunluk, üzüntü......ve bunların yanısıra hayatta sizin sadece iyi duyguları yaşamanıza dua ederek ve umarak... O, sizin geldiğiniz yerdir. İlk yuvanız...ve her adımınızı attığınızda takip ettiğiniz haritanızdır. O, sizin ilk sevginiz, ilk arkadaşınız, hatta ilk düşmanınızdır. Fakat dünyada hiçbir şey sizi ondan ayıramaz. Ne zaman, ne boşluk ve hatta ne de ölüm.... Annelerimize yapabileceğimiz övgülerin sonsuzluğuna ulaşamamanın aczi içinde sizlere son bir dize ile sesleniyorum. "Ana başta taç imiş, Her derde ilaç imiş, Bir evlat pir olsada ANAYA muhtaç imiş... Hala bir ANNENIN varlığıyla şanslı olanlar ve ANNESIZ olanlar .... Bu günün kız evlatları, yarının anneleri ve geleceğin anne anneleri.... Hepinizin ANNELER Gününüz kutlu olsun. Sevgilerim ve iyi dileklerimle.... AYDİZ ERONAN MOUNFORT London- UK 10.3. 2013 ... DENNIS MURPHY 1550, 12-03-2013 08:28:14, Dear Mehmet (Bildirici) What is your schedule this summer? Will you be visiting your son again for Ramadan? I am flexible this year now that my daugther is recovering OK. I think I might take her to France for the IWA water history conference which is the last week of June.....are you going to attend? Would you like to look at the Diocaesarea aqueduct with me? I would still like to get a photograph of an aqueduct tunnel....maybe somewhere south of Kirobasi or closer to Uzuncaburc? I could come at the end of May or after Ramadan. Best regards, Dennis MURPHY Denver-Colorado - USA FEHMİ ERSOY 1551, 14-03-2013 09:18:04, ÜSTÜN BİR KİŞİLİK ÖRNEĞİ SELMAN ERDEM Üniversite yılları da dahil belki yüzden fazla öğretmen, üniversite hocasından ders aldım. Bu öğretmenler arasında üstün kişilik olarak ona yaklaşabilen bir öğretim görevlisi yoktu. Bir âkil insan örneği olan Selman Erdem’in kişilik özelliklerini anımsamaya çalıştığımızda ortaya nasıl bir insan portresi çıkıyor? Böylesine üstün bir kişiliğin alt yapısı nedir? diye sorguladığımızda şu tespitleri yapabiliriz. Bir defa Felsefe eğitimi almış ve felsefenin işlevsel faydalarını özümsemiş bir aydın insandı. Felsefe aydınlanmış bir dünya görüşü arayışı olarak da tanımlanabilir. Felsefe insanlara DÜŞÜNME SANATINI öğreten bir etkinliktir. İnsanı insan yapan en belirgin özellik DÜŞÜNME YETENEĞİDİR. Felsefe insana birçok konuda açık seçik düşünme becerisi kazandırır. İnsana karşılaştığı problemlere çok yönlü bakmasını ve ön yargısız olmasını sağlar. İnsana derinliğine düşünmeyi, sorgulayıcı bakış açısı kazanmasını sağlar. Birçok düşünürün vurguladığı gibi, BİLGELİK yalnız bilmeyi değiş; “ERDEMLİ VE MUTLU YAŞAM” sürmeyi de içermektedir. Felsefi sorular üzerinde düşünen insan, var oluşunu anlamlandırmak yolunda önemli yol alır. Evrenin yapı ve düzenini, yaşamın değer ve anlamını; iyi, güzel ve doğrunun nitelikleri üzerinde nesnel sonuçlara ulaşmaya çalışır. Düşünme sanatını bilen insanlar, her konuda ortaya çıkan doneyi “aklın eleştiri süzgecinden” geçirerek rasyonel olanı bulmaya çalışır. Felsefe “yaşam bilgeliğinin peşinde koşma etkinliğidir” Sevgili Hocamız Selman Erdem’im de felsefeci olmasının sağladığı bir beceri ile “yaşam bilgeliğine” erişmiş bir kişilik örneği olduğu söylenebilir. Selman Erdem eski tabirle “kemale ermiş” olgun bir insan… Kendini geliştirmiş bir insanın sırasıyla: 1.. Demokrat bir kafa yapısına sahip olması, 2.. Hümanist dünya görüşünü içselleştirmesi, 3.. Toplumcu bakış açısıyla, yaşadığı topluma olabildiğince katkı sağlaması gerekir. Lise Müdürlüğü sırasında gerek yöneticilik, gerek öğrencilerle kurduğu iletişim, gerekse bayrak törenlerinde işlediği konular dikkate alındığında yukarıdaki üç özelliğinde Selman Erdem’in kişilik yapısının belirgin unsurları olduğu görülür. Sosyoloji derslerinde konuları işlerken, o konu hakkında geçmişten günümüze bir çok düşünürün yorumlarını bir katkı yapmadan olduğu gibi anlatır. Farklı düşüncelerin etkileşiminden bir sonuç çıkarmayı bir senteze ulaşmayı öğrencilerine bırakırdı. Eğitimin sadece kafalara bir takım bilgileri yüklemek olmadığını, eğitimin amacının: 1.. İnsanın kişiliğini geliştirmek 2.. Zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimine katkı yapmak 3.. Hayata iyimser bir bakış açısıyla bakmasını sağlamak, 4.. Olaylara geniş açıdan bakabilme becerisini sağlamak 5.. Rasyonel düşünerek ve doğru düşünce sistematiğini kullanarak, doğru kararlar vermek 6.. Neyin önemli olduğuna “gerçekten önemli” olduğunun bilincinde olarak, doğru seçimler yapmak 7.. Gerek kendisi gerek çevresi için yarar sağlayan üretken bir insan olmak, Özelliklerini kazandırmak anlayışı ile öğrencilerinin kişisel gelişimine katkı yapmak istiyordu. Selman Erdem özü-sözü bir, iyi niyet sahibi, kendisi ile ve diğer insanlarla barışık, konuşma ve davranışlarıyla tevazu örnekleri veren, hoş görülü, insanları motive edici tutum ve davranışlar sergileyen, insancıl tabiatlı örnek bir insandı. Biz onun öğrencileri olarak kişisel gelişimde ondan paha biçilmez dersler aldık. Selman Erdem’in tavır ve davranışlarında bir estetik, bir incelik; insanlarla iletişimde ise kibarlık ve nezaket göze batan unsurlardı. Onun bir öğrencisi olarak, kendimi ona borçlu hissediyorum. Ardından hoş bir seda bırakarak ebediyete göçtü… RUHU ŞAD OLSUN…. FEHMİ ERSOY Şişli 13.03.2013 BURHAN YILMAZ 1552 14.03.2013 Sayın Mehmet Bildirici KONYA BOZKIR KÜLTÜR FOLKLOR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ BOZKIR – AYGIR GÜNÜBİRLİK GEZİSİ 07 NİSAN 2013 Aygır: Bozkır’a 11 km. uzaklıkta Bozkır’ın içinden geçen Çarşamba (Ulu Çay) Çayının ilk doğduğu yere verilen adıdır. Yerden fışkırarak çıkan bu suyun ana kaynağı 800 metre yükseklikte bulunan Sarıot Gölüdür. PROGRAM 29 NİSAN 2012 1. 8.00 Rektörlük önünden Bozkır’a hareket. Yol güzergâhımız Sarıoğlan üzeri. 2. 10.00 – 11.00 arası Bozkır’da Bozkır Peynirlisi ile kahvaltı. 3. 11.30 - 15.00 arası Çağlayan (Çat) Göleti - Sarıot Gölü – Dipsiz Göl 4. 15.30 – 17.00 arası mangalda köfte, ayran. 5. 17.30 - 18.00 Sorkun’dan Tahin alımları ve çay içimi. 6. 18.30 –Tınaztepe Mağaraları üzeri Konya’ya hareket 7. 20.30 - Konya’ya varış. İLETİŞİM: Dernek: 0 332 353 90 23 Dernek Başkanı Burhan YILMAZ: 0 535 572 90 10 NOT: Gezimiz Dürüst Turizmin 27 kişilik Midibasları ile yapılacaktır. Gezi ücreti her şey dâhil 55.00 TL dir. Burhan YILMAZ Bozkır Dernek Başkanı Anadolu’muz, Konya’mız, Bozkır’ımız pek çok uygarlığın yeşerdiği bir yer. Sizden çevrede yazılı taş, kaya mezar, aslan heykel kalıntılarından, çekilmiş fotoğraflar olursa çok çok sevinirim. Konya’dan gönderdiğiniz hocamın resimleri içinde teşekkür. İyi geziler, iyi bölgeyi tanıtımlar. Tüm hemşerilere saygılarımı sunuyorum. Mehmet Bildirici SAMİR BENSAID, 1553 25-03-2013 20:56:37, (Mehmet Bildirici) I would like to inform you that the International Water Association –IWA in partnership with the International Institute for Water and Sanitation (ONEE/IEA) organize the first Workshop on Traditional Qanats Technologies, which will be held in Marrakech, Morocco, 24- 26,October 2013. To participate to this event, we invite you to submit your abstract via the website: http://www.iwa-traditionaltechnologi es2013.ma/ not later than March 30th. We will be very happy to have you among us! Mr. Samir BENSAÏD CEO IEA MOROCCO ÖZCAN YALINER DOJİK 1554, 25-03-2013 20:59:57, Özcan ile Konya Lisesi Orta 2. Sınıfta birlikte idik. Bir de kardeşi vardı. Özkan Dojik. Her ikisinin ben ikiz sanırdım. Özcan daha sonra matematik okudu, yurt dışı eğitim aldı. Öğretim Görevlisi, yıllar sonra internet sayesinde birbirimize kavuştuk. Aşağıda Selman Erdem ve Hüseyin Köroğlu ile bir anısı yer almaktadır. SEVGİLİ DOSTLAR Ne mutlu ki bizlere Konya Lisesinin çok değerli öğretmenlerinden feyiz aldık ve onların ışıkları ile aydınlandık. O saygı değer öğretmenlerimizin vermiş olduğu ışıkları kullanarak hayat yolumuzu aydınlattık; vatanımıza yararlı bireyler olmaya gayret ettik. Allah hepsinden razı olsun.Hayatta olmayan öğretmenlerimize rahmet, hayatta olanlara sağlıklı yaşamlar nasip etsin. Sevgili dostlar, ne mutlu bizlere ki; bu irfan yuvasında edindiğimiz dayanışma ruhunu bu günlere taşıyabildik. Bu dayanışmanın devam etmesinde büyük emeği geçen Mehmet Bildirici arkadaşımıza müteşekkiriz. Allah razı olsun ve emeklerini boşa çıkarmasın. Şu birkaç ay içinde Centilmen ve nazik bir insan olan Sayın Selman Erdem beyefendiyi; vefakar ve örnek insan Hüseyin Köroğlu beyefendinin vefat haberlerini alarak sarsıldık. Allah gani, gani rahmet eylesin ve yattıkları yer nurla dolsun. Arkadaşlarım; bu vesile ile Hüseyin Köroğlu beyle ilgili bir anımı sizlerle paylaşmak istedim. Anıları daima bizlerle yaşayacaktır. ANIM Lise son sınıfta, liseden mezun olmak için ilk önce üç dersten (Kompozisyon, Matematik ve Edebiyat) yazılı sınavlara ve tüm derslerden sözlü sınavlara girerdik. Sözlü sınavlarda iki öğrenci sınava girer biri tahtada soruları cevaplandırırken, diğeri kendisine verilen soruların cevaplarını hazırlardı. Fizik dersimizin öğretmeni Hüseyin Köroğlu Beydi. Kendisi çok çalışkan, öğrencilerine kendini adamış, bir şeyler öğretmek için çırpınan bir kişiliğe sahipti. Bu nedenle başarısızlığa pek tahammülü yoktu. Sözlü sınava gireceğimiz günden bir gün önce Konya’da Kıbrıs mitingi düzenlenmişti. Biz de genç olmanın verdiği heyecanla o mitinge katıldık. Mitingde bağırmaktan sesimiz kısılmıştı. Ertesi gün sınava girdiğimde soruları cevaplandırırken hocamız mitinge katıldığımızı hemen anladı “Ooo bir mitingci daha geldi. Her halde dersine çok iyi hazırlanmış ki mitinge gitmiş.” diyerek sorularımı bana verdi. Üç sorudan birincisini çok iyi, ikincisini yarım yamalak, üçüncüsünü de hiç hatırlamıyordum. Hocamız sanki bunu anlamış gibi benim üçüncü sorudan başlamamı istedi. Tabii bende tıs yok. Hocamız “Evladım Eylüle gel ama mitinge gitmeden gel” diyerek beni sınıftan uğurladı. Bu benim için bir ders oldu. İlk önce görevini yapacaksın ondan sonra eğlence… (Not: Arkadaşımız Ziya Güngör’ü de kaybetmişiz. Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun.) ÖZCAN YALINER 20.03.2013 ANKARA DAN WEBER 1555, 26-03-2013 06:38:02, Mr. Meyer, & Mehmet Bildirici My name is Dan Weber, a distant relative of Georg Weber. My great-grandfather was a younger brother of George and I have been trying to get information regarding Georg. I came across this website and read your information. I'm not sure what the Mehmet Bildirici guestbook is all about, but would like to email you a letter to ask some questions. Please email me if that would be all right with you. My email address is [email protected]. Thank you. MEHMET TEMİZ 1556, 28-03-2013 07:26:09, Sayın Çok Değerli Mehmet BİLDİRİCİ Beyefendi Hocam, Efendim, öncelikle sizi rahatsız ettiğim için lütfen beni bağışlayın. Araştırmalarım açısından çok faydalı olacağına inandığım "TARİHİ SU YOLLARI" adlı bir kitabınızı temin edebilmem hususunda eğer lütfen yardımcı olabilirseniz beni ihya edersiniz. Teşekkür ederim. En Derin Saygılarımla Mehmet TEMİZ Karabağlar –İZMİR Web sitemden ulaşılabileceğini yazdım, çalışmalarında başarılar diledim MEHMET BİLDİRİCİ 1557 28.03.2013 PRONTOTOUR’UN Mart ayında Orta Avrupa turlarına katıldım. Uçakla 17. Mart Pazar günü Viyana’ya uçtuk. Tura Türkiye’den katılan yaklaşık 30 kişiydi. Rehberimiz de iyi ve bilgili bir kişiydi. BURAK OKDAR. Hava soğuktu, mevsim normallerinin altındaydı. Özellikle Viyana’yı korumak için yapılan ve halen RING Strasse (Cadde) olarak kalenin yerinde yer alan cadde ve çevresindeki çok güzel binaları gezdik. Viyana içinde IBIS Otele yerleştik. (Wallgasse 23). Otel Metro istasyonuna çok yakındı… Viyana’ya ilk geliyorum. Büyük bir şehir, Müziğin başkenti… İki günde ne görülür? Ama ben önceden “VIENNA” 288 sayfa “Eyewiness Travel” isimli kitaptan, Viyana’nın tarihini okuyorum. Bu kısa gezide bana göre bazı çarpıcı noktaları belirteceğim. Tek tek mimari yapıları, onların tarihleri.. vs girmek elbette mümkün değil. Bunun için aylarca kalmanın şart olduğu ortada… Ünlü TUNA (DANUBE) Nehri kentin kuzey doğusundan geçiyor. Buradan su alan kentin içinden geçen Tuna kanalı (DANUBE CANAL) açılmış, kente güzellik katıyor. Bu kanalın tam olarak ne zaman ve nasıl açıldığı konusunda fazla bilgiye ulaşamadım. Viyana, VINDOBONA ismi ile Roma tarafından kurulmuş, yaklaşık 40 km uzağında ayrı bir Roma kenti var CARNUNGTUN. Bir söz vardır, “ya imparatorlar filozof ya da filozoflar imparator olmalı” Roma İmparatoru MARCUS AURELIUS böyle biri hem büyük bir imparator ve hem de filozof. M.S 180 yılında Alman kabilelerinin saldırıları için geldiği Vindobona’da ölüyor. Viyana 17. yüzyılda sur içinde bir kent, örnek olarak Konya gibi, surları orta çağda inşa edilmiş. 1683 yılında Osmanlı Ordusu Kara Mustafa Paşa tarafından kent kuşatılmış, kuşatma 1683 Temmuz-Eylül ayları arasında devam etmiş… Yukarıda bahsettiğim kitap içinde kuşatma çeşitli gravürlerle gösterilmiş. Viyana ve Avusturya tarihinde bu kuşatma çok kritik bir noktadır. Ama daha sonra kale 19. Yüzyıl ortalarında 68 yıl başta kalan İmparator Franz Joseph tarafından yıktırılarak yerine geniş RING caddesi ve çevrelerine en güzel yapılar yerleştirilmiştir. Konya ve Galata’da benzer surlar yıktırılmıştır. Hep eleştirilir. İmparator Franz Joseph aynı şeyi yapmıştır. Yer yer kalsa çok güzel olurdu diyorum. Franz Joseph (imp. 1848-1916) Birinci Dünya savaşında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun başındadır. Bu defa Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte ALMANYA yanında savaşa girmiş, savaş sonrası her iki imparatorluğunun sonu olmuştur. Tabii Avusturya, Viyana denince ilk akla büyük müzik dahileri geliyor. WOLFGANG AMEDIUS MOZART (Salzburg 1756-Viyana 1791) LUDVIG VON BEETHOVEN (Bonn 1770 –Viyana 1827) JOSEPH HAYDN (1732- Viyana 1809) gelmektedir. Özellikle Salzburg’ta doğmuş olmasına karşı her yerde MOZART, çikolata, hatıra tabak, büstleri ile… Çok hayran olduğum dahi besteci Mozart’tan tabii birer hatıra aldım. İkinci gün arkadaşım Viyana’da yaşayan daha önce tarihi su toplantılarından tanışık olduğum GİLBERT WIPLINGER ile buluştuk, beni otelimden aldı, birlikte Viyana’da en büyük kilise olan STEPHANSDOM’a götürdü. Muhteşem bir yapı, Viyana’da çok geniş bir resim müzesini gezmek istedim. Maalesef günlerden pazartesi olduğu için gezme olanağım olmadı… Çok kısa da olsa Viyana’yı görmekten mutluluk ve keyif aldım. (17-18 Mart 2013) MEHMET BİLDİRİCİ 1558, 28-03-2013 07:40:17, CESKY KRUMLOV 19 Mart sabahı kahvaltıdan sonra Viyana’dan Prag’a gitmek üzere otobüs ile yola çıktık. Yol üzerinde Cesky Krumlov’a uğradık, Çesky, Çek anlamına gelmektedir. Bir Ortaçağ derebeyi kenti karşımıza çıktı. İlk kuruluşu 13. Yüzyıl. Kromlov’un içinden VITALA (MOLDAU) Nehri geçiyor, devam ediyor Prag içinden de geçtikten sonra kuzeye devam edip, Almanya içinden geçtikten sonra Kuzey denizine dökülüyor. Vıtava nehri burada kıvrımlar oluşturuyor (menderesler) ve güvenli bir konum oluşturuyor. İki saat kaldığımız bu ortaçağ kentini geziyoruz. Kalesini ve çok büyük St Vitus kilisesini geziyoruz. Tarihini “CESKY KRUMLOV” isimli 70 sayfalık kitaptan inceliyorum. Kalede yönetici derebeyi ve çevresinde ailelerin oturduğu mahalle var. Kitaptan gördüğüme göre çok güzel evler salonlar var…. Ama bir su tarihçisi olarak, sarnıç, hamam izleri hiç yok, gerçi aşağı nehirde su var… Bu görüşümü rehberimiz BURAK OKDAR da onaylıyor. Burayı ve çevreyi yöneten aileler de ROSEMBERG SCHWARZENBER Hiç ismi ve varlığından haberdar olmadığım bu güzel yerden de bu kadar…. MEHMET BİLDİRİCİ 1559, 28-03-2013 08:30:41, PRAG (PRAGUE) PRAHA 19 Mart günü Krumlov’dan gelince otelimize yerleştik. Viyana-Prag yolculuğu yaklaşık 5 saat. Prag Avrupa’nın güzel kentlerinden biri, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti. Vıtala nehri kıyısında yer alıyor. İlk defa burada hanedanlık PFEMYSLIDS’ler tarafından kurulmuş, Bunun kurucusu ise Slav ırkından bir kadın, bir kraliçe, LIBUSE. Evliği konusunda anlatılan da ilginç, halkı onun evlenmesini istiyor, o da ben bir kraliçeyim, nasıl eş seçerim diyor. Onlarda atını başı boy koy, kimin önünde durursa onunla evlen diyorlar, at da bir çiftçinin önünde duruyor. Evlendikten sonra Kraliçe LIBUSE, eşinden burada (Prag) kentinde çok güzel bir kent kurmasını istiyor. Burayı da “PRAGUE” Eyewitness isimli İngilizce 280 sayfalık bir kitabı okuyorum. Kent turunda Kalesini, Vitava nehri üzerindeki IV.Charles Köprüsü’nü, ve kent meydanını geziyoruz. Kalesi çok ilginç, bir kısmı Cumhurbaşkanlığı Konutu, orası gezilmiyor. Kentin en büyük kilisesi gene St. Vitus Katedrali… Saint Vitus ise Sicilyalı bir martir (inancı uğruna can vermiş din şehidi), epilepsi, sinir bozucu hastalıklarda insanlara yardımcı olan bir doktor aziz, 303 yılında öldürülmüş. Yürüyerek aşağı inerken bir heykel dikkatimi çekiyor. Saint George mızrağı ile dragonu öldürüyor. Bizim Kapadokyalı olarak (tam kesin değil) bildiğimiz Aya Yorgi…. Buna bir açıklık getirmek istiyorum. Prag’a (Moravia) Hıristiyanlık 863 yılında Selanik’ten iki Grek aziz vasıtasıyla gelmiş, St Cril ve St Methodius… Tabii Anadolu inançları da buraya taşınmış. Saint George buraya taşınmış, adına bir kilise yapılmış.. Konya’nın kuruluş efsanesine benzer bir de efsane var. Bir canavar kente inip her gün bir hayvan istiyor, hayvanlar bitince sıra güzel kızlara gelmiş, Canavar güzel bir kızı götürmek isterken Aziz George (Aya Yorgi) gelip mızrağı ile canavarı öldürüyor. Avrupa’nın ortasında Anadolu’dan gelen bir ışık…!!!!!! Dikkatimi çeken bir nokta, ateistlerin Çek Cumhuriyeti’nde %40 civarında oluşu, bana çok çok abartılı geliyor, rehbere soruyorum, daha da fazla diyor. Bir diğer önemli bir din adamı reformist JAN HUS. Bir Bohemia kasabasında doğuyor, fakir bir ailenin çocuğu, gününün en büyük dini düşünürü oluyor. Vaazlarına Katolikliğin daha yumuşatılmasına çalıyor. Bir reformist oluyor. Ama bunu 1415 yılında hayatı ile ödüyor…. Ama zamanla değeri anlaşılıyor.. Çek Cumhuriyeti’nin azizi ilan ediliyor. En önemli meydanda büstüne yer veriliyor. Prag denince ilk akla gelen kişi FRANZ KAFKA. Prag’da CharlesIV Köprüsü hemen yanında evi müze, ama grup olarak gezdiğimiz için gezme olanağını bulamadım. Bir diğer edebiyatçı aynı zamanda Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel….. Prag ve Çek Cumhuriyeti’nde çok önemli bir yönetici CHARLES IV (KAREL IV) (KARL IV) Kutsal Roma İmparatoru ve Bohemya Kralı (1436-1378). Pek çok yerde ismine rastlanıyor. MEHMET BİLDİRİCİ 1560, 28-03-2013 08:32:57, CARLOVI VARY (CARLBAD) Prag’ın kuzeyinde Carl’ın Banyosu anlamına geliyor, bir kaplıca kenti. 1358 yılında IV. Charles tarafından bulunmuş, Ünlü Kral Karel IV, (Charles IV) ava çok meraklı imiş, bu yörede avlanırken köpeği kaynağın içine düşmüş, yaralı bayağı iyileşmiş. Burada bir kaplıca kenti kurulmasına karar vermiş. Bir nehir ve iki yakasında oteller yer alıyor. Avrupa’nın en ünlü kaplıcalarından biri olarak biliniyor. 1918 yılında Mustafa Kemal Paşa tedavi amacı ile bir ay burada kalmıştır. Onun kaldığı zaman burada basit bir ev varmış, şimdi Mustafa Kemal ile ilgili plaket onun yerine yapılan yeni bir otelmiş. Mustafa Kemal bu binayı pek sevmemiş, akşam yemeklerini karşıdaki bugün de mevcut lüks otelde yemiş. MEHMET BİLDİRİCİ 1561, 30-03-2013 15:49:40, DRESDEN GEZİSİ 20 Mart günü Carlbad’dan sonra, onun hemen kuzeyinde Almanya sınırları içinde kalan DRESDEN’i gezdik. Saksonya Bölgesinden… Reformist Martin Luther King burada çalışmalar yapmış, kentte bir de heykeli var. İkinci dünya savaşında yanmış yıkılmış, bir örnek vermek gerekirse 13/14 Şubat 1945 günü yapılan bombardımanlarda yaklaşık 30.000 kişi hayatını kaybetmiş, Savaştan sonra Doğu Almanya sınırları içinde kalıyor. Ben 1991 Temmuz ayında oğlumun orada olmasından bir süre Berlin’de kaldım. Doğu ve Batı Berlin yeni birleştirilmişti. Sık sık Doğu Berlin’e geçiyordum. Arada büyük fark vardı. Doğu çok geriydi. Telefon etmek için 50-60 km batıya gidiliyordu. Tabii o zaman Dresden’i görmedim. Dresden’e daima o gözle baktım. Savaş öncesi yıkılan tarihi kiliseler ve binaların büyük bir kısmının yenilendiğini ve geliştiği kanısına vardım. Kısa bir Almanya turu da böyle tamamlandı. MEHMET BİLDİRİCİ 1562 SLOVAK CUMHURİYET BRATISLAVA 21 Mart günü Prag’tan ayrılıp kara yolu ile Budapeşte’ye doğru yola çıktık. Yaklaşık 8-9 saat yolumuz vardı. Slovak Cumhuriyeti ve başkenti Bratislava’ya uğradık. Daha yoksul ve sade bir başkent. Şüphesiz opera ve diğer kültürel binalar mevcut. Napolyon 1800’lü yıllarda kuşatmış, top yağmuruna tutmuş ama Bratislava’yı alamamış. O toplar bir kahramanlık örneği binaların cephelerine yerleştirilmiş…. Viyana’ya çok yakın (50-60 km), pek çok kişi buradan günü birlik Viyana’ya çalışmaya gidiyor. Slovaklar da bir Slav kavmi olarak biliniyor. Buradan kara yolu ile Budapeşte’ye devam ediyor ve otelimize yerleşiyoruz. MEHMET BİLDİRİCİ 1563, 31-03-2013 22:15:42, BUDAPEŞTE GEZİSİ 22. Mart sabahı Otobüs ile ve yaya olarak şehir turu yaptık Erzebet (Eizabeth) köprüsünden geçip Buda bölümünü ve daha sonra Peşte kısmını gezip yolumuza Erstergom Kalesi’ne devam ettik. Buda Peşte Tuna nehri kıyısında Buda ve Peşte kentlerinin birleşmesinden oluşmuş. Kalesini gezdik. Otelimiz Kahramanlar Meydanı’na çok yakındı. Ben Macaristan gezisini şöyle önemsiyorum. Macarlar’da Urallar’dan gelmiş bir ulus, tarihlerimiz arasında benzerlik ve benzemezlik neler onu anlamaya çalıştım. Macaristan’da en eski kent Buda kenti, M.S 100 yıllarında Roma tarafından Aquincum olarak kurulmuş ve bir süre Roma yönetiminde kalmıştır. 5. Yüzyılda Batı Roma İmparatorluğu’nun buralardan çekildiği, 300-400 yüzyıl buralarda başta Hunlar ve onların şefi Attila’nın, daha sonra Gotlar, Lombart’lar Avarlar’ın buralara hâkim olduğu görülmektedir. Bunlar arasında en önemlisi Attila (ölümü 453), bizim tarihlerimizde büyük Hun İmparatoru olarak görülmektedir. Ben ilkokulda iken devletin yayınladığı Elli Türk Büyüğü Attila ile başlamaktadır. Gerçekten Attila Batı Roma başkenti Roma’yı kuşatmış, Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu başkentine (Constantinopolis-İstanbul) yürümüş Büyükçekmece kadar gelmiş, yüklü ganimet verilerek geri çevrilmiştir. Bu korkudan başkent İstanbul’u korumak için daha sonra Karadeniz’den Marmara’ya (Silivri) Anastasius (denizden denize 90 km) duvarları yaptırılmıştır. Avrupa halklarında büyük korku uyandırmış, Tanrı’nın gazabı (Scourge of God) olarak efsaneleşmiştir. O tarihlerde iki İmparatorluk vardır. Bunlar Doğu Roma ve Batı Roma İmparatorluğu’dur. Attila bir imparatorluk kurmuş mudur? Gotlar Lombard’lardan farkı var mıdır? O zaman şu sorulara cevap aramalıyız. Attila Hun, Türk veya Macar mıdır?. Macaristan için Hungary (Hun ülkesi ne derece doğrudur?.) Kafamızda yarattığımız bu Hun İmparatorluğu’nun başkenti ve başlıca kentleri nerelerdir? dili nedir? bir alfabesi var mı? bir yazıt var mıdır? Dini nedir Şaman mıdır? Benim araştırmalarımda böyle bir imparatorluk görülmemektedir. Ama Avrupa’yı bir baştan dolaşan, cesur hareketleri ile efsaneleşen bir ATTİLA vardır. İlk Macar devleti yaklaşık 400-450 yıl sonra kurulduğu göz önüne alındığında Hunların Macarlar ile de ilişkisi yoktur. Talan ve yağma dışında vahşi Lombartlar Gotlar’dan farklı olarak insanlığa bilime ve sanata bir katkısı olmuş mudur? Buna da olumlu cevap vermek zordur. Ama bunun yanında Macaristan’da (Hungary) ve Cumhuriyetten sonra Türkiye’de pek çok kişinin ismi Attila’dır. Bir dil uzmanı değilim ama Türkçe, Macarca, Fince Moğolca aynı dil ailesinden olduğu ve gramer yönünden benzerlikler olduğu bilinmektedir. Ayrıca Macaristan 150 yıl Osmanlı toprağı olmasından da pek çok Türkçe kelimenin Macarca’ya girdiği tahmin edilebilir. MEHMET BİLDİRİCİ 1564, 31-03-2013 22:17:58, MACARİSTAN’DA İLK DEVLET’İN KURULUŞU Budapeşte’yi de 270 sayfalık görsel gezi rehberi “BUDAPEŞTE”yi (Türkçe) okuyarak anlamaya çalıştım. Burada ilk Macar birliğinin 896 yılında gerçekleştiği ve 1000 yıl sonra bunun anısına bir “KAHRAMANLAR MEYDANI” kurulmuştur. Kaldığımız Hotel Ibis Heroes Square” bu meydana çok yakındı. Bin yıl sonra kurulan ve canlı bir Macar tarihi olan bu anıtı çok yakından inceledim. Macar Birliği’ni oluşturan yedi grubun temsilcisi atlılar da şöyledir. Ortada: ARPAD Solunda; TAS, HUBA, ELÖD Sağında; KOND, OND, TETENY Meydanda en önemli 14 Kral heykelleri yer almakta SZENT ISVAN (997-1038) SZENT LASSIO (1077-1095) KUNYUES CALMAN (1095-1116) II. ANDRAS (1205-1235) IV. BELA (1235-1270) Başkenti Estergom Kalesi’nden Buda’ya taşımış KAROLY ROBERT (1307-1342) NAGY LAGOS (1342-1382) İlk devlet Estergom Kalesi’nde kurulmuş, 1240’lı yıllarda Moğol akınları buraya kadar gelmiş, IV. Bela başkenti Yuda’ya taşımıştır. Aynı tarihlerde başka bir Moğol saldırısı 1243 tarihinde Kösedağ’da Anadolu Selçuklu devletini yere sermiştir. DİĞER YEDİ KAHRAMAN HUNVAD JANOS (1446-1452) MATLAS (1458-1490) Osmanlı Yönetimi Kanuni Süleyman (1541-1566) BOCKAI ISTVAN (1604-1606) BETHLEN GABOR (1615-1625) KOLI IMRE (1678-1685) II. RAKOCZI FERENC (1703-1711) KOSSUT LAGOS (1848-1850) Kitapta toplu olarak bulunmayan bu isimleri çok soğuk bir havada yazarak çıkardım. Araya da bir Kanuni Süleyman’ı ben ekledim. Kanuni ve Türkler’in sevilmemelerine karşılık hizmetleri olduğu kanısındayım. Macarlar bunu yapmamıştır, peki biz yapabiliyor muyuz? İstanbul’u kuran bir imparatorun ismini bir meydana verebiliyor muyuz? !!!!!! MEHMET BİLDİRİCİ 1565, 31-03-2013 22:20:32, MACARİSTAN OSMANLI TOPRAĞI (1541-1686) Osmanlı ordusu 1526 Mohaç Meydan savaşında büyük bir zafer kazanır, kendisine bağımlı bir kralı Macaristan başına geçirir. Onun uzaklaştırılması üzerine ordusu ile 1541 yılında Buda kentine girer (Budin Kalesi) kaleyi alır. Buda Macaristan eyaleti başkenti olur. Osmanlı yönetiminde pek çok ünlü kilise- (Matyas kilisesi dahil) camiye çevrildi. Bu arada Osmanlılar tarafında hamamlar yapıldı. Bunların en önemlileri Aslan Paşa tarafından yapılan Kiraly Hamamı, Rudas hamamı sayılabilir. Tur rehberimiz Macar Erika sorum üzerine 40 civarında cami yapıldı, ama hiç biri yok dedi. Osmanlı yönetimi döneminde Buda’nın gelişmesi hızlandırılmıştır. Benim yorumum şöyle, 1453 yılında İstanbul’u alan Osmanlı yönetimi çok kısa bir süre de Avrupa içlerine yürümüş, 1526 yılında Mohaç’ta bir zafer kazanmış, 1529 yılında ilk Viyana kuşatmasını gerçekleştirmiş, 1541 yılında Macaristan’ı bir Osmanlı eyaleti yapabilmiştir. BU TÜRK VE İSLAM TARİHİ YÖNÜNDEN KAZANILMIŞ ÇOK BÜYÜK BAŞARILARDIR. Ama öte yandan farklı bir kültür ve dinin gelişi, oranın inanışlarına değer verilmemesi (En ünlü kiliselerin camiye çevrilmesi büyük tepki çektiğine inanıyorum. Bugün bile hala dolaşan sözler kızılan birine “OSMANLI GAZABINA UĞRA OLMAKTADIR. AMA OSMANLI MACARİSTAN’A HAMAM KÜLTÜRÜNÜ GÖTÜRDÜĞÜNE İNANIYORUM. Örnek olarak aynı yıllarda Prag ve diğer orta Avrupa kentlerinde hamama pek rastlanılmıyor. Dünya’da hamama en önem veren Romalılardır, orada Hamam yıkanılan, sabahtan akşama vakit geçirilen bir yerdir. Anadolu’da ilk devlet kuran Selçuklular da hamam çok önemlidir. Dinen boy abdesti alınan temizlenilen yerdir. Aynı zamanda kadınlar hamamı yıkanma ve eğlence yeridir. Özellikle gelin hamamlarına gelin kızın vücudu incelenir, kaynana gelinini yakınlarına gösterir… yemekler yenir, çıplak oyunlar oynanır. Ama Batı Roma’yı yıkan Hunlar, Gotlar,…vs Avrupa’yı karanlık bir çağ sürüklemiş hamam ve yıkanma kültürüne çok çok sonra ulaşabilmiştir. NİSAN 2013 MEHMET BİLDİRİCİ 1566, 01-04-2013 12:45:29, ESTERGOM KALESİ Son günümüz tarihi Estergom kalesini gezmek oldu. Türkçe de bile türküsü var… Tuna Kıyısında hâkim bit tepede, karşısı Slovakya bir köprü ile geçiliyor, Böylece bir gün sonra köprüden geçerek oraya da geçtik. Estergom Macar devletinin ilk kurulduğu yer, Osmanlı’da burada bulunmuş, her gün Tuna karşısına “Mehter Marşı” çalar, gövde gösterisi yaparmış…. Buradan gene Tuna kıyısında VISEGRAD kalesine çıktık. Manzara müthişti. Bol resim çekildi. Burada ilk defa taş güle atmak için mancınık gördüm…!!!! Buradan Visegrad Renaissance Restoran da nefis bir öğle yemeği yedik. Dekorasyon da tamamen otantikti. Herkese bir taç verdiler. Türkçe verilen Menü de şöyleydi. Geleneksel kremalı ceylan çorbası (Trofeas geleneksel Et Menüsü (Hindi budu) Dana biftek, salata Böğürtlenli kremalı, çikolata soslu kaymaklı Kestane tatlıs & Kırmızı şarap (Egri Bikaver) Beyaz Şarap (Egri Olaszrizlig) Meşrubat, su, sade Kahve / Sütlü Kahve Bu son gün şahane bir ziyafette, porsiyon değil ortaya getirilmişti, istenildiği gibi tabağınıza alıyorsunuz…. Konya düğün yemeklerinde olduğu gibi MEHMET BİLDİRİCİ 1567 PRONTOTUR GEZİSİ GENEL BİR DEĞERLENDİRME Bir haftalık gezi sırasında havalar normalin altında soğuktu. Ama tedbirli gitmiştik, kalın kazaklar, başıma kalın çift kat takke soğuğa çok iyi geldi. Rehberlerimiz çok iyiydi. Burak Bey çok sakin ve bilgili bir insan, son gün aramıza katılan Macar Erika çok esprili kişi…. Kendisine çeşitli sorular yönettim, hep samimiyetle cevapladı. Grubumuz genelde genç, hatta aramızda yeni evliler vardı. En yaşlı bendim, devamlı okumam bazı konuşmalara katılmam dolayısıyla sevildiğimi sanıyorum. Hatta genç kızlar benimle Mehmet Amca diye resim bile çektirdiler. Gençler bol bol alışveriş yaptılar…. Akşamları müzikli gecelere gittiler. Ben yorucu olur diye otelde kitap okudum yerel televizyonları seyrettim. Prag’da Ortaçağ gecesi ile bir tane CD aldım. Çok değişik bir müzik Bu gezi sayesinde 5 Avrupa ülkesine ayak bastık. Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Slovak Cumhuriyeti, Almanya ve Macaristan. Para birimi Çek Cumhuriyeti’nde Kron, Macaristan’da değişik, ama bizim gittiğimiz yerlerde Euro geçiyordu. 24 Mart sabahı erkenden kahvaltıdan sonra Viyana havaalanına gitmek üzere yola çıktık. Uçsuz bucaksız Macar ovalarından geçerek Viyana Havaalanı’na ulaştık. Saat 18.00 de Sabiha Gökçen Hava limanına indim. Gidiş gelişler Pegasus uçağı ile idi MEHMET BİLDİRİCİ 1568, 01-04-2013 20:20:13, Sevgili itü 1962'Lİ Sınıf Arkadaşlarım Geleneksel bu ay ki yemeğimiz, 28 Mart 2013 Perşembe günü Maçka Arı Kovanı Salonunda yapıldı. Ben şahsen 26 Mayıs’taki 50. Yıl törenlerinden sonra ilk katılıyorum. Konuşmamla ilgili kulağıma gelen bazı sözler buna sebep oldu. !!!!!!! Hayati Erhan iki defa aradı, Mehmet “niye gelmiyorsun?” Kadıköy’de birlikte oturup uzun bir sohbette yaptık. Bu defa ben geldim Hayati yoktu…. Bu defa oldukça kalabalıktı. Alfabe sırasına göre; Nejat Arpacı Erol Asena Keleş Mehmet Bildirici Özmen Büyüktaşkın CELALETTİN ÇİFTÇİ Ünal Demirörs Rana Vedat Ekici Güngör Ergin Suzi Ertem Ali Rıza Gençer Aytekin Güzel Cevdet Kaleli Murat Merzeci Mehmet Önaşçı Tuğsavul Özdamar Tanju Özkal Doğan Ramazanoğulları Habip Sandıkçı Doğan Serpen Şen Sülün Savcı Sülün Ergin Tansuğ İsmail Taşocak. Ergin Tunçok Nurdoğan Ural. Tam 23 kişi… En büyük supriz, Trabzon temsilcimiz, başarılı projeci, inatçı, bizi mail yağmuruna tutan CELELETTİN ÇİFTÇİ, 50 yıl sonra ilk görüşüyordum. İkincisi gene 50 yıldan bu yana görüşmediğim EROL ASENA (KELEŞ)… Arkadaşım MEHMET BİLDİRİCİ sayesinde sizlerin arasına katıldım, lafı karşısında hissettiklerimi anlatamam… Üçüncüsü çok az katılan Nurdoğan Ural’ın 09 Mayıs Perşembe günü 12.00 de KANDİLLİ (Cemile Sultan Korusu) bizler için Koru Restoran’da rezervasyon yaptırması. Onun sayesinde değişik bir yerde toplanacağız. LÜTFEN BU TARİHİ NOT EDİNİZ Sevgili Arkadaşlar ben biraz erken geldim ve İTÜ Vakıf yayınlarını inceledim. İTÜ VAKIF DERGİSİ Haziran 2012 sayı 59 da Ellinci yıl törenlerihakkında haber ve fotoğraflar var. Ben içinde resmim olduğu için aldım. Sizlerde bir uğradığınızda alabilirsiniz. İkincisi Hocamız Kazım Çeçen’in “İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİNİN KISA TARİHÇESİ” isimli yayını var, çok ilginç, 10 TL Üçüncüsü CELAL ŞENGÖR Hocanın “ 186 sayfalık “Darwin’e kadarEvrimin Kısa Tarihi. Çok ilginç ilk evrim düşüncesinin Anadolu toprağı Miletos’da M.Ö. 6 yüzyılda Miletoslu Doğa bilimcisi ALEKSİMANDROS ile başlaması, sadece 15 TL Sadece Temel fıkraları ile kafa yormanın yeterli olmadığını düşünüyorum. Bir başka toplantıda buluşma dileğiyle…. İMO İstanbul 1569 01-04-2013 20:31:40, Sayın...(Mehmet Bildirici) Ülkemize, kentimize ve inşaat mühendislerine daha iyi hizmet vermek amacıyla, Karaköy'de bulunan yeni binamızın açılışını onurlandırmanızdan büyük onur duyacağız. CEMEL GÖKÇE İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Tari : 06 Nisan 2013 14.00-19.00 Karaköy Mumhane caddesi 21 KEMAL GÖRGÜNEL 1570, 03-04-2013 16:21:57, Merhaba Mehmet Bey, Bugün internette ortak hocamız olmuş olan Prof. Orhan Ünsaç ile ilgili bir araştırma yaparken sizin İTÜ deki Hocalarım başlıklı bir yazınızı okuma şansına sahip oldum. Yazınızı büyük bir zevkle okudum; elinize sağlık. Size yazmamın nedeni hem bu yazınız için sizi kutlamak hem de çok değerli hocamız Orhan Bey’le ilgili olarak Wikipedia’da bir sayfa hazırlamak üzere olduğumu bildirmek içindir. Her ne kadar İnşaat Mühendisi olmasam da, Orhan Bey’den bir Makine Mühendisi adayıyken, Dinamik dersini almış biri olarak hayatımda tanıdığım ve beni en çok etkileyen hocalarımdan biri olması onunla ilgili bir araştırma yapmak ihtiyacını hissettim. Bir sömestrlik Dinamik dersi makineciler için en önemli derslerden biriydi. Kendisi haftanın belirli günleri Adapazarı’na gelir ve dersini verirdi. Benim dönemimde, SDMMA İTÜ tarafından desteklenen bir Akademi’ydi. Nitekim daha sonra İTÜ Sakarya Müh. Fakültesine dönüştürüldü; daha sonra da Üniversite oldu. Bir sömestr boyunca, dersini anlatırken bir kez bile notlarına bakmadan, renkli tebeşirleriyle, tahtayı mükemmel bir şekilde kullanarak bize Dinamik dersini verdi. Bir kez cebinden ufak bir kağıt çıkardı ve oradaki bir rakamı tahtaya yazdı; o da yerçekimi ivmesinin 9.80665 ten sonraki hanelerini yazmak içindi. Nur içinde yatsın mükemmel bir hocaydı. Ben bir makineci olarak bu kadar etkilendiğime göre, sizleri düşünemiyorum bile. Araştırmalarımın sonunda henüz Wikipedia’da yer almamış olması beni üzdü ve bu nedenle kendisi için bir sayfa hazırlamaya karar verdim. Hazırlayacağım sayfada sizin notlarınızı referans vererek kullanmamda bir sakınca yoktur umarım. Ayrıca, kendisi ile ilgili olarak elinizde başka herhangi bir bilgi ve/veya belge varsa benimle paylaşacağınızı ümit eder, saygılarımı sunarım. H. Kemal Görgünel Mak. Yük. Müh. 1980 Sakarya DMMA Lisans 1982 Yıldız Üniversitesi Lisansüstü 03.04.2013 Kemal Bey Mailini almaktan ne kadar mutlulandığımı anlatamam. Gerçekten hocamız çok değerli bir kişi ve iyi hoca idi. Onu Vikipedia taşıma düşünceniz, ne kadar güzel, tabii bendeki bilgileri kaynak göstererek yazabilirsiniz. Ancak hocam hakkında bütün bildiklerim orada, Vikipedia’ya taşıdıktan sonra bana da haber verirseniz sevinirim. Kendisini bizi de çok üzen olay hocamın 147 arasında yer almasıydı. Asla onu hak eden biri değildi. Bize 2 ve 3 sınıflarda gelmişti. Ayrıca kökzade bir aileden de geldiğini biliyorum. Hiç evlenmediği için çocuğu yoktu… Ben de bu çok onur verici yazınızı Haber panoma koyacağım. KADIN ESERLERİ KÜTÜPHANESİ 1571 05.04.2013 SAYIN MEHMET BİLDİRİCİ Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı olarak BİLDİRİCİ ailesinin acısını yürekten paylaşıyoruz. Böyle anlamlı bir belgeyi (Özlem) Vakfımıza ilettiğiniz içinde şahsınıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Saygılarımızla Vakıf Yönetim Kurulu Fener Mahallesi No 8 Fener HALİÇ TRINA 1572 Trina, 05-04-2013 15:51:50, cheers for all visitors!! pozycjonowanie stron gdynia MEHMET BİLDİRİCİ 1573 07-04-2013 00:09:41, KARAKÖY’DE İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI’NIN AÇILIŞI 06 Nisan 2013 günü Karaköy İstanbul İnşaat Mühendisleri Şubesi’nin 5 katlı binasına taşınılması onuruna toplantı ve kokteyl vardı. Bina çok katlı ve yeni donanımlı, davetli çok kişi vardı. Meslektaşlarla buluşma fırsatı oldu. Konuşmacılar Oda Başkanı Cemal Gökçe ve eski Oda Başkanlarından İzzettin Silier anılarla eski günleri andı. Bu bina 3. Bina oluyor. İlki Gümüşsuyu’nda kiralık bir yer, ikincisi Harbiye’deki kat, son olarak bugün açılan ve tümü İMO’ya ait bina… Meslektaşlara iyi hizmet etsin…… Pek çok meslektaşımla görüştüm, sohbet ettik. İTÜ 62 mezunu arkadaşlarım Güngör Ergin, Ergin Tansuğ, Doğan Ramazanoğulları…. Konya’dan birlikte çalıştığım Mehmet Emin Çakıcı, eski öğrencilerimden Mustafa Peker, Mahmut Adınır….. Behzat İşçimen… DSİ XIV Bölgeden arkadaşlarım Sinan Pulur, Bekir Sıtkı Esendir, Hasan Basri Karaduman FERRUH TARMAN, 09-04-2013 18:45:51, 1574 Sevgili Arkadaşlar, (Mehmet Bildirici) Aşağıda Basın Bülteni ve görseli bulunan "Üç Cemre, Üç Aşk" eserinin prömiyeri 30.03.2013 tarihinde İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından gerçekleştirilmiştir. Eserin bestekârı, piyanisti sevgili kızım (gelinim) Anjelika Akbar'dır. Candan sevgiler, Ferruh Tarman Üç Cemre, Üç Aşk" Bu beste, "cemre" kavramını sinematografik bakış açısı müzik yolu ile aktarmaktadır. "Doğa","Cemre" ve Evren'in sonsuz nefesi, konu ile ilgili yaptığım tefekkür sonucunda müziğe dönüşmüştür. "Cemre" kor ateş anlamına gelen bir kelimedir. Mana olarak ise "Cemre", yani Aşk anlamına geliyor. İnanışa göre, İlkbahar'ı müjdeleyen "cemreler güneş'in kor ateşini dünyaya yaklaştırıp, ilk önce hava'ya, sonra su'ya ve son olarak toprak'a dokunur, ısıtır ve buz suya dönüşür. Hava'yı ruh, Su'yu gönül ve Toprak'ı beden olarak ele alırsak, Aşk ilk önce ruhumuza, sonra gönlümüze, sonra da bedenimize tesir edip bizi dönüştürür; idrakimizi ve yaşamamızı bütünüyle değiştirir. Bölümlerin başlangıcında buz halinde olan cemrelere, doğa'nın ana teması dokunduğunda durağanlıktan uyanıp harekete geçen cemreler, sonunda dönüşüyor ve Bahar /Aşk halini alıyor. Her bölüm, bir önceki bölümlerin öğelerini taşıyor. Son bölüm Epilog ise bir kutlamadır, her bölümün temalarının coşkulu bir kucaklaşmadır. 1. PROLOG Bölümün başında sembolik bir özetleme olarak Hava, Su ve Toprak Cemre'lerin ana temaları iç içe geçmiş şeklinde tanıtılıyor. Ardından ise tüm eserin ana teması "Doğa/ Aşk" ilk kez karşımıza çıkıyor. Bu sade ve akılda kalacak Aşk Teması tüm bölümlere nüfuz ederek, uyku halinde olan cemre'leri "kor ateş" olarak uyandıracaktır. Bölümün solisti vokaldır. (Elif Tuğba Tekışık) 2. HAVA Bölümün ana temasını İmaddeddin Nesimi/Pir Sultan Abdal "Ben Melamet Hırkasını/Haydar, Haydar" ilahisi oluşturuyor. Bölümün en başında bu tema tanınmayacak kadar "donmuş&quo t;, hava cemresi "uyku" halindedir. "Doğa" temasının "dokunuşu ile harekete geçiyor ve "uyanıyor. Bölümün solisti klarnettir. (Ecesu Sertesen) 3. SU Ana teması özgün bir beste olsa dahi, bir sonraki bölümde Toprak Cemresi temasını oluşturacak olan "Tekbir" ; melodisinin polifonik bir invers'iyonudur. Su Cemresi'nin ileride Toprak Cemresi ile birleştireceğinin bir habercisidir. Su'yun "buz" haline nüfuz eden "Doğa" ve uyanmış olan bir önceki Cemre "Hava" etkisi ile Su elementi'nin de uyanmasını anlatıyor... Bölümün solisti piyanodur. (Anjelika Akbar) 4. TOPRAK Bölümün ana teması Tekbir / Itri; bu tema enstrümantal yorumu ile toprağın "kor ateşi" gelmeden önceki halini (insan'ın "Aşk" ı henüz tanımadığı halini); ve artık "uyanmış olan önceki Hava ve Su Cemrelerin, Doğa'nın dokunuşundan sonraki halini resmetmektedir. Tekbir teması zaman zaman gezegenin toprak katmanına seyahat edercesine, zaman zaman romantik bir temaya dönüşürcesine hal'den hal'e seyahat etmektedir... Bölümün solisti çellodur. (H. Şafak Erişkin) 5. EPİLOG Doğa'nın uyanışı, kutlamadır; her bölümün temalarının coşkulu bir kucaklaşmadır. Polifonik bir şekilde tüm Cemre ana temalarının birbirileri ile ilişkilendirilmiş hallerden oluşan bir bayram geçidi. Kırım Tatar melodilerine benzeterek bestelenen "dans" teması, "Haydar"Tekbir" ; ve Su bölümünün ana temasına ek olarak,bu bölümde aynı zamanda Moğolistan/Kazakistan steplerinde doğan "Chinggis Ayalguu -A" adlı antik bir halk müziği örneğini kullandı. Eserde enstrümanlardan biri olarak kullanılan bendir, 'sonsuz devinim ve ritim, varoluşun kesintisiz nefesini' temsil etmektedir. Dilek AYTUR 1575 11-04-2013 09:28:23, Selamlar Mehmet (Bildirici) Bey; Ben Selçuk Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Lisansüstü öğrencisiyim. Konya'nın betonarme tarihini (ilk kalıp nerede kullanılmış, betonarme teknolojisi hangi yapı ile başlamış, kimler tarafından kullanılmış, bu serüven-kültür arasındaki ilişki...) araştırıyorum. Bir takım araştırmalarım ile 1950 sonrası hakkında bilgi sahibi olabildim ama öncesi ve genel olarak bu konu hakkında sizin bilgilerinizden yararlanabilir miyim? Saygılarımla Dilek Hanım Mailini aldım. Böyle güzel bir araştırma başlattığın için kutluyorum. Konya’da ilk beton Almanlar tarafından yapılan Konya Ovası Sulama Projesinde kullanılmıştır. Bu konuda benim Web siteme girip www.mehmetbildirici.com içinde Türkçe, “Konya Tarihi Su Yapıları” içinde bulacaksınız. Binalara uygulanan betonarme şartnameleri henüz 1920 lerde son şeklini almamış, önceleri beton patent olarak kullanılmış ve 1940’lı yıllara doğru bugün kullandığımız betonarme şartnameler Almanya’da son şeklini almıştır. Bildiğim ilk betonarme yapı bugün Karma Ortaokul içinde yapılmıştır. Ancak sanıyorum bu bina bugün mevcut değil. Ev olarak da ilk betonarme apartmanın Alaaddin caddesindeki HAYAT APARTMANI olduğunu biliyorum. Bölüm Başkanı Prof Dr. Ahmet Alkan’a selam, kendisi dostum, başarılarından gurur duyduğum eski öğrencim. Başarı dileklerimle MEHMET BİLDİRİCİ 1576 12.04.2013 İNŞAAT MÜHENDİSİ ERHAN ÖZMENEK 12. Nisan günkü Hürriyet Gazetesinde Erhan Özmenek’in kaybını okudum. Kendisi ile 1967-1969 yılları arasında Konya Belediyesi Elektrik Su Otobüs (ESO) İşletme Müdürlüğü’nde birlikte çalıştık. İyi bir mühendis ve çok iyi anlaştığım bir arkadaştı. Müdürümüz Elektrik Yüksek Mühendisi Sırrı Sandıkçı idi. Makine Mühendisi Mehmet Özkoç, o zaman İnşaat Teknikeri olan İnş Müh İhsan Öğ idi. Erhan Bursa doğumlu, İTÜ Maçka mezunu idi. Düşündükçe kayıplar çoğalıyor. Benden önce çalışan akrabam İnş.Y. Ahmet Oturanç ve Elektrik Yüksek Mühendisi Hayrettin Özsaydam….. Burada bir anekdota yer vereceğim. Sırrı Bey iş yapmayı seven bundan heyecan duyan bir kişi idi. Göksu Santralında heyecanla anlatıyor. Ama Oturanç rahattı, bir sessizlik olunca Erhan Beye dönüyor “Erhan Bey sen hiç at eti yedin mi?” Ölüm ilanı Figen&Erol Çarmıklı tarafından verilmişti. Bunun ötesinde bilgiye ulaşamadım. MEHMET BİLDİRİCİ 1577 12.04.2013 KONYA LİSELİ ARKADAŞLARIMLA İstanbul büyük mega kent , trafik sorun, buna rağmen 10 Nisan Çarşamba günü Levent bir arkadaşımın lüks ofisinde 4 arkadaş bir araya geldik. Fehmi Ersoy ve ben İsmail Uğurlu’yu ziyarete gittik. Oraya da Ömer Alptekin çağrılmış… Olduk 4 Kaybettiğimiz hocamız Selman Erdem ile derlediğim yazı ve dokümanları bir cilt haline getirmiştim, onu verdim. Uzun uzun lise günlerinden, arkadaşlarımızdan, öğretmenlerimizden söz ettik…. Bu yıl içinde İstanbul’da olanlar bir araya gelelim, dedik…. MIRIAM PELEG 1578, 13-04-2013 16:40:53, To Mehmet Bildirici ההלוויה מועד על בהקדם נעדכן, 'א יום מחר הנראה ככל שתערך. ו 'ד בימים יתקיים אבלים ניחום- השעות בין 'ה15:00 – 20:00 במעין-צבי. לטלפון להתקשר ניתן050-7666812 ל או לנעמי054-7875161 לאסף. ומרים המשפחה With deep sorrow, we have to tell you that Yehuda Peleg passed away peacefully this morning. The funeral is expected to take place on Sunday afternoon, April14. Condolence visits on Wednesday and Thursday from 15:00 to 20:00 in Mayan Tzvi. For details - Naomi: 050 7666812 or Assaf: 054-7875161 The family and Miriam MEHMET BİLDİRİCİ 1579, 13-04-2013 17:34:31, İSRAİLLİ BÜYÜK TARİHÇİ VE BİLİM ADAMI YEHUDA PELEG’İN ARDINDAN (1924-2013) Yehuda Peleg İsrail’de yaşayan çok değerli tarihçi, özellikle su uygarlığı konusunda çok bilgili bir yazardı. İlk defa kendisini 2001 tarihinde İsrail’de yapılan “Cura Aquarum in Israel” isimli toplantıda tanıdım. Cura Aquarum, Latince Su Yönetimi anlamına geliyor. Kendisinin çok bilgili biri olduğunu fark ettim, benim tarihi pek çok konuda sorularımı cevapladı. İsrail ve Kudüs’ün tarihi ve su tarihi yönünden görülebilecek yerlerde birlikte olduk. Benim için çok öğretici bir gezi idi. İkinci defa 2004 yılında Türkiye’de Efes’te yapılan aynı “Cura Aquarum in Ephesos 2004” isimli toplantıda birlikte olduk. Efes ve Ege’nin tarihi yerlerini inceledik. Efes, Milet, Priene gibi kentlerin su yapılarını gördük. Üçüncü olarak 2007 yılında Ürdün “Petra kentinde gerçekleşen hemen hemen aynı kişilerin katıldığı Cura Aquarum 2007” toplantısında birlikte idik. Gene tarihi sohbetlerinde bulundum, bu defa yanında eşi de vardı… Petra çok muhteşem yer, görülmeye değer, Ürdün gerekli önemi veriyor. Tuvalet ve hela konusu hariç, tuvalet soruyorsunuz duvarı gösteriyorlar, arkasına geçiver…. !!!! Bir Cafe de oturuyoruz.. Ben Yehuda ve İsviçreli Martin…, arkamızda mağaralar var, hanımı oraya doğru yürüyor, benim de içimden geldi şu mağaraları ben de görüyüm diye… Yehuda gitme dedi.. niye diye yüzüne baktığımda ısrarla gitme dedi, hemen geri döndüm… Anladım ki Madam mağarayı görmek için gitmiyor.!!!!! 2012 yılında yapılan “Cura Aquarum in Israel 2012” toplantısına yaşlılığı sebebi ile katılamamış, ama ben kendisi ile telefonda görüşmüş iyi dileklerimi sunmuştum… Yeni yıl tebriklerime hep cevap verirdi.. Kızım Özlem’in kaybı dolayısıyla da baş sağlığı mesajı göndermişti. Tanrı’dan rahmet huzur içinde uyumasını diliyorum… Ben kendisini sevdim, yaşından dolayı hep hürmet ettim. Onun da beni sevdiğini anladım. BİR ÖNCEKİ MESAJ İBRANİCE VE İNGİLİZCE OLARAK 63 KİŞİ VE KURULUŞA AİLESİ TARAFINDAN GÖNDERİLMİŞ… BUNLAR ARASINDA TÜRKİYE’DEN TEK KİŞİ VAR MEHMET BİLDİRİCİ MEHMET BİLDİRİCİ 1580 14.04.2013 ÇUMRA’NIN İLK BELEDİYE BAŞKANI RAKIM ÇUMRALI (1898-1984) Sevgili Dostlar Rakım Çumralı benim yakın tanıdığım çok sohbet ettiğim bir kişiydi. Aşağıdaki yazı Çumra (Konya) sitesine bana haber verilerek konulmuştur. Anılar da bana aittir. Tamamı için www.istecumra.net sitesi için girilebilir. Orada resimlerde vardır Babası Çumralı Hüseyin Efendidir. Çumralı Hüseyin aslen İçeri Çumralı, Aziziye Camiinin imam ve Hatibidir. Hasan Tahsin’in iki kızından ayrı olarak 2 evlilik daha yapmıştır. İlk evliliğinden Fati Hoca, son olarak dördüncü evliliğinden Hakim Şair Celal Çumralı (1911-?) dünyaya gelmiştir.. Hasibe’den iki oğlu Rakım Çumralı (18981984) ve Sedat Çumralı Konya’nın önde gelen kişi ve politikacılarındandır. Aile Soyadı Kanunu ile ÇUMRALI soyadını almıştır. RAKIM ÇUMRALI (1898-1984) Çumralı Hüseyin ile Hasibe Hanım’ın oğludur. Yeni kurulan Çumra ilçesinin ilk Belediye Başkanlığı (1926-1940) görevinde bulunmuş, bir süre Konya Spor İl Müdürü (1945-1947) olarak görev yapmıştır. Daha sonra Konya CHP parti örgütünde görev almıştır. Son yıllarda ailesi İstanbul’a taşındığı halde Konya’da kalmış, çok yaşlanınca İstanbul’a gitmiş, orada vefat etmiştir. BİR ANI: Kendisi ile görüşür, anılarını dinlerdim. Kendisinin anlattığına göre bir Çumralı’ya sormuşlar; “Rakım Beyi nasıl bilirsin?” Cevap ilginç “İyi dersem Allah’tan korkarım, kötü dersem şerrinden korkarım. BİR ANI: Çumra’da Avukatlık yapan beş vakit namazında bir Avukat varmış. Sıkça Rakım Çumralı ile uğraşırmış. Rakım Bey bir ders vermek ister. Biri, Avukat hakkında şikayetçi olur, Rakım Bey Karakolu ayarlamış, aşırı alkollü diye rapor aldırmış ve bir gece nezarethanede kalmış. Avukat, Rakım Beyi her gördüğünde “Allah şerrinden korusun” diye yaka silkermiş… BİR ANI: Yıl 1935 seçimler var. Bir arkadaşı ile yeni elbise yaptırır, trenle Eskişehir üzerinden Ankara’ya mebus olmak için giderler. İsmet İnönü ile görüşürler. Vaziyet olumlu gibidir. Ama listeler hazırlanınca kendisi yerine bir kadın aday –Bahire Bediz Morova- listeye konur.. Rakım Çumralı’nın Yaşar, Aysel isminde iki kızı ve Peker isimli oğlu vardır. Kızı Aysel’in eşi Teoman Hamzaoğlu ile Konya Talebe Yurdu’nda birlikte kaldık. Kızı Aysel Çumralı (1932-2013) uzun yıllar Türkiye İş Bankası’nda çalışmış ve bu yıl atamızdan ayrılmıştır. MEHMET BİLDİRİCİ 1581 15-04-2013 SİVAS KANGAL’DA BİR DOSTUMUN (ASKER KOÇ) ÖLÜMÜ 2012 yılında sedef hastalığım için Sivas Kangal’a tedavi amaçlı gittim. Gökova’da bir yakınımın amcası ve yeğenleri Kangal’da yaşıyorlarmış, ben oraya gidince beni karşıladılar, Kangal’ın dışındaki Balıklı Kaplıca’ya götürdüler, beni orada ziyaret ettiler, oradan çıktıktan sonra’da beni evlerinde ve köylerinde ağırladılar.. Burada kazandığım dost, takma adlı Asker KOÇ, oğulları Ahmet, Mehmet, Hilmi. Ben bir gece köylerinde kalmayı istedim. Bozarmut köyü, Kangal’ın yaklaşık 12 km dışarısı, 1915 kadar Ermeni köyüymüş, eskiden de köyün ismi aynı imiş, burada dedesinin çapı 50 cm olan kalın yuvarlak ağaçlarla kapatılmış evinde kaldık. Dedesinin eski geniş salonu odalara bölünmüştü. Tarihi bu salonun en güzel odasında yemek yedik, gece sobanın ısıttığı odada kaldık, yer yatağında uyuduk. İstanbul’da yaşayan biri olarak benim için çok çok farklı ve unutulmaz bir ortamdı. Sabah köyde dolaştık Asker’in akraba ve komşuları ile tanıştık. Kadınlar erkekten kaçmıyordı. !!! Köy Meydanı’nda vatanı burası olan KANGAL köpekleri ile yan yana geldik. Çok güzel hayvan, zaten Kangalın girişine de bir heykeli konmuş, Köy içnde eski kilise ve mezarlık kaybolmuş!!!¦.. Ertesi günü Asker ve oğulları ile 100 km uzaklıktaki tarihi Divriği Cami ve Medresesine gittik. Selçuklu’nun en güzel ve harika yapıları idi. Dostum Asker KOÇ’un aramızdan ayrıldığını öğrendim. Tanrı’dan rahmet, Eşi, oğullarına baş sağlığı ve sabır diliyorum. Asker’a seni hiç unutmayacağım.. MEHMET BİLDİRİCİ 1582 15-04-2013 ZİNCİRE VURULMUŞ PROMETHIUS Aiskhylos (MÖ 525?-456): Eski Yunan’ın en önemli tragedya yazarlarındandır. Mitolojik konuların hemen hemen hepsini eserlerinde işlemiştir. Yazdığı 90 tragedyadan sadece 7 tanesi günümüze kalmıştır. Aiskhylos özellikle adaletin gerekliliği üzerinde durmuş, eserlerinin çoğunda hak meselesini konunun ağırlık merkezine yerleştirmiştir. Zincire Vurulmuş Prometheus’da da farklı kuşaklardan tanrılar arasındaki anlaşmazlığı ele almıştır. Tragedyanın kahramanı Olympos tanrılarına başkaldıran titan Prometheus ateşi tanrılardan çalmış ve insanlara vermiş, tanrıların kurmuş olduğu düzene karşı geldiği için zincire vurulmuştur. Aiskhylos bu tragedyasında akıl gücünün kaba kuvvete üstünlüğünü, akla ve özgür düşünceye verilmesi gereken önemi vurgulamıştır. Kitap Zincire Vurulmuş Promethius 2013, tiyatro tarzında 70 sayfa T.İş Bankası yayını Kısa tarihe ve düşünmeye düşkün olanların okuması gerekir. Kitap iÇinde de GEOTHE’nin PROMETHIUS isimli şiirden bazı bölümleri alıyorum Karart göklerini Zeus, Duman duman bulutlarla Diken başlarını yolan çocuk gibi de Oyna meşelerin, dağların doruklarıyla Ama benim dünyama dokunamazsın Ne senin yapmadığın kulübeme Ne de ateşini kıskandığım ocağıma Azgın devlere karşı Kim yardım etti bana? Kim kurtardı ölümden Kim kurtardı kölelikten Şu benim yüreğim değil mi? Kutsal bir ateşle yanan yüreğim Her işi başarmış olan? MEHMET BİLDİRİCİ 1583 17-04-2013 SEVGİLİ DOSTLAR Web Sitemi ziyaretçi trafiği hızla artıyor. Tabii bu beni çok mutlu ediyor ve doğru bir işe girdiğimi görüyorum Bugün itibariyle ziyareteçi sayım 7000 Bu rakam 09.01.2013 itibariyle 6000 idi.... ÇOK ÇOK TEŞEKKÜRLER Tülay Aydın 1584 17-04-2013 Mehmet (Bildirici) Bey merhabalar. Yine büyük bir vefa örneği ve sahip olduğunuz sosyal sorumluluk bilincinizin gereği olarak, Tanrının rahmetine kavuşan hocalarımız Selman ERDEM ve Hüseyin KÖROĞLU için gösterdiğiniz Çabalar her türlü takdirin üzerindedir. Sağ olunuz. İyi günler diler, saygılar sunarım. E. Tülay AYDIN -Ankara Tülay Hanım Nazik mailinizde belirttiğiniz görüşler için çok teşekkür ederim. Belki çalışkan bir öğrenci olduğumdan öğretmenlerimin hepsini çok sevdim. Ekte de yakın zamanda kaybettiğimiz (FEHİME BİREKUL) ile yazımı gönderiyorum. Eğer sizinde Selman Erdem ile ilgili bir anınız olursa yazar mısınız? Bu vesile ile size ve değerli eşiniz Güngör Beye saygılar sunarım. Mehmet Bildirici TAYYAR ÇİMEN 1586, 19-04-2013 07:20:29 Mehmetçiğim Sınıf arkadaşlığı ve vefakarlık alanında çalışma ve hizmetlerini biliyorum. Takdir ve tebrik ediyorum. Gözlerinden öperim Tayyar Çimen Ankara Tayyar Konya Lisesi 1957 yılı mezunu sınıf arkadaşım. Mimar, mesleki çalışmalarını Ankara'da sürdürüyor. Mehmet Bildirici MEHMET BİLDİRİCİ 1585, 18-04-2013 21:46:36, ANAM NESİBE BİLDİRİCİ'Yİ ÖLÜMÜNÜN ONUNCU YILINDA ÖZLEMLE ANIYORUM 18 Nisan 2003 günü Konya’da anam Nesibe Bildirici'yi kaybettim. Bir yıl ağır hastalıktan sonra 83 yaşında hayata veda etti. Ben biyolojik olarak onun bir parçasıyım. Ölümü bende etki yaptı. Diğerleri gibi fedâkar bir ana idi. Şair olsam şiir yazar, ressam olsam onu renk ve desenle anlatırdım. Müzikolog olsam notalarla bir şeyler söylerdim. Ben bunlardan hiç biri değilim, ama araştırmacıyım, bir kaç cümle ile onu size anlatacağım. Bu şekilde bir Anadolu, bir Konya kadınının bazı özelliklerini ortaya koyacağıma inanıyorum. 1920 yılında doğdu. Babası Semerci İbrahim Efendi’yi hiç tanımadı. Çünkü babası oturaktaki bir kadın yüzünden bir kaza kurşunu ile o doğmadan 7 ay önce ölmüştü. Annesi Emine kızını dedesi yanında bırakarak baba evine döndü. Dedesi Semerci Hacı Ali Efendi, bakkaldı, hali vakti yerindeydi. Nesibe'nin okul çağı gelmişti. "Dede mahallede birlikte oynağımız Ahmet okula başladı, beni de gönder" ikazına "Git oradan kızlar okula mı gider?" deyivermiş onu okula göndermemişti. Halbuki okul çok yakındı, Cumhuriyet hükümetince yeni yapılmış "Hakimiyeti Milliye" ilkokulu idi. Ama Nesibe daha sonra, yıllarca kurslara giderek yeni yazıyı ve kuran okumak için eski yazıyı biraz öğrendi. Nesibe genç kız iken burnunda et oluşur. O tarihlerde hastalıkların henüz hastane de tedavi edileceği pek bilinmez, koca karı ilaçlarına başvurulur. Annesi bu konuda komşuları Ayşe Abla’ya başvurur, o da cıva buğu solutur, ölmez ama ciğerlerini hastalar. Teyzesinin yol göstermesi ile Konya'da faaliyette olan Devlet Hastanesi'ne başvururlar, burundan eti ameliyatla aldırırlar. Nesibe Tıp dünyası ile tanışır, daha sonra çeşitli hastalıklarla karşılaşır, Konya, İstanbul ve Ankara'da pek çok tedavi görür, pek çok Türkiye'nin en tanınmış profesörlerine muayene olur. Kuvvetli bir yaşama azmi vardır. Verilen ilaçlarını tam zamanında alır, denilenleri yapar, uzun yaşamayı başarır. Evlenme çağına gelince annesinin üvey oğlu Kebapçı Nazım ile evlenir, yani annesi aynı zamanda kayınvalidesi olur. Tek kızdır. Annesi 1984 yılında yanında ölür, 2-3 yıl yatalak hasta iken ona bakar. Nesibe eşinin kazancı yetişmediği için, evin masraflarına katkı için, önceleri annesi ile tezgahta çul dokurdu, daha sonraları dantel örmeye başladı. Tabi bağ ve bahçe işleri de hep vardı. 1965 yılında ilk torunu olduğunda kolundaki kılcal damarlarda şişme oldu. Danteli bıraktı. Şiş kolunu yukarıya asarak yaşamını devam ettirdi. Nesibe çok disiplinli idi, mutfağının tavasını kimseye, gelinlere ve bize dahi bırakmadı. Her işi kendi disiplini ile isterdi. Henüz daha oğullarını evlendirmediği 1957 yılında Konya'da Devlet Tiyatroları’nca "IV. Murat" ile ilgili bir tiyatro oyunu sahnelendi. Lise öğrencisi olarak Tiyatro ile tanıştığımız bu oyunda padişahın annesi Kösem Sultan çok otoriter ve disiplinli bir kadındı. Oyunda Padişah ona hep "Valide" ; diye hitap ediyordu. Biz de bu oyunla bir paralellik kurarak kendisine "Valide" ; dedik. Ama bu hitabı o hiç kabul etmedi. Dayısı ile Hacca gitti, Hacı oldu. Yatağa bağımlı olduğu son günlerinde çok sevdiği torunu Öztuğ hep yanında oldu. Valide 83 yıllık bir yaşamının ardından, 5 torunu,ve iki, ikinci kuşak torununu gördükten sonra hayata veda etti. SAİM SAKAOĞLU 1587, 19-04-2013 07:26:35 Sevgili Kardeşim Mehmet (Bildirici) Bugün postadan, adıma hazırlanan armağan kitabı çıktı. Senin hatıra yazın da yer alıyor. Teşekkür ederim. Bu armağan kitapları hocaların yaşlılığına işaret etse de biz elimizden geldiği kadar genç kalıp çalışmaya devam edeceğiz. Kitaptan bir adedi yakında Enstitü tarafından adresinize gönderilecektir. Yazını eşim ve ben ilgi ve zevkle okuduk. Böylece benim gerçek doğum tarihimi senin şehadetinle 28 Şubat 1939 tarihine bağlamış olduk. Ama biz yine resmî işlerde 20 Mart 1939'u kullanmaya devam edeceğiz. Prof. Dr. Saim Sakaoğlu-Konya MAYIS 2013 MEHMET BİLDİRİCİ 1588 06-05-2013 SEVGİLİ DOSTLAR Web Sitemin siz değerli dostların sık ziyaret edilmesi ve bana maillerle sorular yöneltmesi beni çok mutlu etmektedir. Ben de buna layık olabilmek için 74 yaşında hızla araştırmaları sürdürmekteyim. Olayların doğru taraflarını görebilmek, ikincisi edindiğim bilgileri cam içine aktarmak ve camın arkasına geçmek. Bu ne kadar mümkündür? Tabii olabildiğince…. Benim tek istediğim de yazdığım süre yaşamak…. Bilindiği gibi ben Web sitemi 2009 yılında hayata geçirdim. O zaman da Web siteleri vardı, kısa ticari amaçlı, sanıyorum benim bu teşebbüs ettiğim kültürel Web sitesi Türkiye’de bayağı öncü sayılır. Bilgisayar programcısı bir dostum, daha iyi daha okunaklı, konuların kolay bulunabileceği bir program önerdi. Kabul ettim, Nisan ayı ortalarından itibaren uğraşıyoruz, hala da bazı eksiklikler var. Çok iyi oldu diye düşünüyorum, ama sisteme alışmak da zaman alıyor. Bana bilgisayar konularında yardımcı olan iyi bir arkadaşım var, Şenol Kayalı. Daha önce benim bilgisayar 2003 programı iken bana sormadan 2007 yapmış, bayağı zorlandım ama zamanla çok faydasını görüyorum. Daha doğrusu bilgisayar için biz biraz erken doğmuşuz, istediğimiz kadar ilerletelim sonuçta bizim bilgilerimiz tarzanca oluyor. Ama bizim yaşıtlardan çoğu tarzanca olarak ta bilmiyor. Bilgisayar içine doğan gençler ise her şeyi çok acele ve gözü kapalı yapıyor… Bu hizmetlerde bana yardımcı olan Web Master arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1589 06-05-2013 DSİ XIV. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ’NDE EMEKLİLER YEMEĞİ Kış aylarında her ayın son Çarşamba gecesi DSİ emeklileri Çamlıca’daki tesislerinde bir yemekte buluşur. Bu ay ki toplantı bu ay 24 Nisan 2013 günü yapıldı. Ben öğleden sonra daha önceden giderek Konya’da birlikte çalıştım, eski öğrencim, başarılı çalışmalarından gurur duyduğum Bölge Müdürü Sedat Özpınar’ı ve 1997-1998 yıllarında İstanbul Bölgesinde çalıştığım yıllarda tanış olduğu pek çok proje üretmiş Müdür Yardımcısı Erdinç Erbil’i ziyaret ettim, çaylarını içtim sohbet ettik. Akşam yemekte Konya Bölgesi’nden kimse yoktu. Eski Bölge Müdürü Talha Bey ve ailesi vardı. Eski Bölge Müdür Yardımcısı Sinan Pulur vardı. 1962’li sınıf arkadaşım Cevdet Kaleli ile yan yana idik. Eskiden yeniden sohbet ettik. Ama dönüş seri vasıtalarla nerede ise iki saat sürdü…. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1590 07-05-2013 İTÜ 1962’LİLER YEMEĞİ Nisan ayı yemeğimiz, bu Perşembe yapıldı. Hiç sormayın Arı Kovanı Salonumuzu daha kademli ağabeylerimize vermişler, bizi çatı katına attılar, ama çok sakin güzeldi. Katılan arkadaşlarımız hatırladığıma şöyleydi. Rana Vedat Ekici, Teoman Doltaş,/ Hayati Erhan, /Oktay Özenbaş, /Habip Sandıkçı,/ Mehmet Bildirici,/ Mehmet Önaşçı, /Ünal Demiörs,/ Faik Çakıllı,/ Ferruh Tarman/ Ali Riza Gençer, / Cevdet Kaleli, / Aytekin Güzel,/ Nurdoğan Ural, / Erol Asena,/ Nejat Arpacı, /Doğan Serpen, / Murat Merzeci,/ Tuğsavul Özdamar katıldılar Nurdoğan Ural bizi 09 Mayıs günü Ticaret Odası’nın Kandilli Cemile Sultan Korusuna davet etmişti. Bu defa Suzi’nin yokluğundan yararlanarak uzun tartışma ve oylamalardan sonra; -09 MAYISTAKİ TOPLANTININ İPTALİNE -30 MAYIS 2013 PERŞEMBE GÜNÜ NURDOĞAN’IN DAVETİ ÜZERİNE KANDİLLİ’DE YAPILMASINA -NURDOĞAN BONKÖR BİR ARKADIMIZDIR. RAMAZAN İFTARLARINA ÇAĞIRMIŞTIR., ANCAK BU TOPLANTIYI NURDOĞAN ORGANİZE EDECEKTİR. - LÜTFEN KATILACAK ARKADAŞLARIN EN GEÇ 3 GÜN ÖNCESİ GELECEKLERİNİ NURDOĞAN’A YAZDIRSINLAR -EYLÜL VEYA EKİMDE YAPILACAK TOPLANTI RANA TARAFINDAN GENE MAÇKA’DA YAPILACAKTIR. ARKADAŞLAR 24 ve 25 Mayıs günü İTÜ Günüdür. Ben katılacağım, sizlerinde katılmanızı öneririm. Zira yaklaşık 15-20 arkadaşımız 50. Yıl plaketlerini bu yıl alacaklar onların yanında olalım derim. Hem de ağabeylerimiz hakkında Üniversite hakkında son bilgileri alırız…. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1591 07-05-2013 TORUNUM MEHMET DEMİR 5. YAŞ GÜNÜNÜ KUTLADI Demir Konya’da Yuva öğrencisi, 5 yaşını 28 Nisan günü doldurdu. Maalesef ben bulunamadım. Yaş günü hediyemi gönderdim. Zaten şimdiki çocuklarda yaş gününü arkadaşları ile kutluyor. Demir ilginç daha şimdiden hobisi olan bir çocuk devamlı logolarla oynuyor, onlardan kaleler, kuleler yapıyordu, babası onu Mimarlık Fakültesi’nde Maket Atölyesi’ne götürmüş, çok hoşuna gitmiş maket yapmaya bu yaşlarda başlamış. Doğrusu onunla gurur duyuyorum. Ablası Deniz de beni telefonla aradı. Ne kadar sevindim anlatamam… babası ile sinemaya gidiyormuş…. Deniz mevsimi yaklaştı, onları Akyaka’da görmek çok sevdikleri denizle buluşturmak dileğiyle….. MEHMET BİLDİRİCİ 1592 07-05-2013 DERMATOLOJİ MÜTEHASSIZI DR VAHE KÖSEM’E TEŞEKKÜR Altı yedi yıldır Sedef hastalığı belirtileri var. Hep Yedikule Surp Pirgiç Ermeni Hastanesi Dermatoloji (Cilt Hastalıkları) Bölümünde tedavi oluyorum. Vahe Bey kremler veriyor ama geçmiyordu, bununla yaşamayı öğren diyordu. Sivas Kangal Balıklı Kaplıcayı pek tavsiye etmedi, ama ben denemek ve çevreyi görmek için oraya da gittim ama bir faydasını göremedim. Son olarak çeşitli kan testleri yaptırarak bir hap verdi, onu çok düzenli bir ay kullanınca tam geçmedi ama % 70 civarında bir azalma oldu, hapları ve bazı kremleri kullanmaya devam ediyorum. Kendisine buradan teşekkür ediyorum. Surp Pirgiç Hastanesi çok temiz ve bakımlı benim oturduğum Şişli’ye biraz uzak (Otobüsle 1,5 saat). Türkiye’nin en eski hastanesi, kuruluşu 1832 yüzsekbir yıllık, tüm İstanbullu’lara şifa dağıtıyor. İçinde Başbakan Erdoğan’ın açtığı bir Müzesi var. İnceledim ilk yıllarda doktor olanlar Paris’te tıp öğrenimini yapmış… aynı zamanda Osmanlı Sarayı’nın ve padişahların doktorları…. İçinde bir de Surp Pirgiç Kilisesi ve çevrede Hastane kuruluşunda emeği geçenlerin mezar taşları…. Tıp tarihine meraklı olanların Tıp Müzesini mutlaka görmeli… Saygılarımla 1593 MEHMET BİLDİRİCİ 07-05-2013 SAINT PETESBURG MARIINSKY TİYATROSU’NDA ŞAHANE GÖSTERİ Hürriyette bir haber; “Rusya’nın Saint Petesbbug kentinin 153 yıllık Mariinski Tiyatrosu’nun ikinci binası dün açıldı. (02 Mayıs 2013). “Uyuyan Güzel ve Kuğu Gölü Balesi’nin doğum yeri olan Mariinski tiyatrosu pek çok ünlü sanatçının katıldığı muhteşem bir programla açıldı. Kendisi de bu ketten olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir PUTIN de tiyatrodaydı.” Bir tesadüf eseri Fransız MEZZO Programında bu törenlerin farkına vardım. Üç saat boyunca Putin ile birlikte farklı coğrafyadan izledim….. 08 Mayıs günü de Prontotur ile Saint Petesburg’a uçacağım. Mariinski tiyatrosunun içinden görmeye zaman olmaz ama dışarıdan göreceğimi umuyorum. 1594 Şenol KAYALI Webmaster 13-05-2013 Sayın Mehmet Bildirici ile aynı kurumda çalıştığımız kızı Sibel Bildirici vasıtası ile tanışdık. Bilgisayar problemlerine çözüm buluyordum.Bu arada Mehmet Beyin çalışmaları dikkatimi çekti. Yıllar yılı çalışıp didinerek elde ettiği bilgileri gerek web sitesinden gerekse buradan verdiği adres ve telefonlardan gelen isteklere göre gözler önüne seriyordu. Bilginin stratejik önemli olduğu günümüz dünyasında hiç bir karşılık beklemeden mevcut bilgi hazinesini herkese açmakla kalmayıp şevkle yeni çalışmalarını yürütüyordu. Yeni bir web sitesi oluşumunda ve devamında beraber çalışır mıyız ? diye sorduğunda bir an dahi tereddüt etmeden kabul ettim.Yazılar o kadar güzel hazırlanmış ki bazen konuları siteye yerleştirirken hazırlamış olduğu yazıları okumaya başladığımda bırakamıyorum çalışmaya ara vermek zorunda kalıyorum. Sayın Mehmet Bey ile zevkli ve bir o kadarda bilgi dolu bir iş çıkaracağımız düşüncesi ile kendisine saygılarımı sunuyor sizlerinde aradığınız bilgileri bu sitede bulabilmenizi diliyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1595 14-05-2013 SAINT PETESBURG GEZİSİ 2013 yılında leyleği havada görmüşüm, ikinci defa yurt dışı turuna katıldım. Rusya Turu, Pronto Turizm ile. 08 Mayıs 2013 Çarşamba öğleyin Atatürk Hava Limanı’ndan Türk Hava Yolları ile Saint Petesburg’a uçtuk. Öğleden sonra orada önce kent içi tur yapıldı, önemli yerler görüldü. Rehberimiz uzun boylu, genç ve güzel bir Rus kızı, Türkçe öğrenmiş. Grubumuz 25 kişi civarında, içlerinde en yaşlı benim, benden sonra iki tanede 1941 doğumlu iki anne çocukları ile katılıyor. Otelimiz Vasili adası üzerinde Park Inn Pribaltiskaya.. güzel bir otel… Rehber bol bol anlatıyor, en çok soru benden geliyor. Elimde gene ST PATESBURG isimli kitap var, akşamları ve önceden okuyorum. Benim için çok güzel bir gezi oldu, tarih içinde yaşadım, dolaştım, grubun tercihi alışveriş merkezleriydi. Ben buna pek zaman bulamadım. Bir zaman Leningrad olan sonra eski ismine kavuşan Saint Petesburg çok genç bir kent ama çok önemli tarihi olaylar yaşanmış. Rus Çarlığı’nın Başkenti Moskova, 1700’lü yıllarda Çar Büyük Petro (biz onu hiç anlayamamışız ve Deli Petro demişiz), Rusya’yı batılılaştırmak istiyor. Rus halkı Ortodoks Hıristiyan, Hıristiyanlığı Bizans yoluyla kabul etmişler yaklaşık 988 yılında, ama Avrupa kültür ve geleneklerinin çok uzağında yaşıyorlar. Petro bunu kırmak istiyor ve bunun da Avrupa’ya daha yakın bir liman kenti ile olabileceğini görüyor. Daha önce olmayan Rus donanmasını kurmak istiyor. Avrupa ülkelerine inceleme gezileri yapıyor. Yurt dışına çıkan ilk çar oluyor. Özellikle gemi yapımı üzerinde duruyor. Saint Petesburg yeri batak bir alan, Neva nehrinin deltası üzerinde bulunuyor. Daha önce basit bir İsveç köyü varmış. Büyük bir inşaat işine giriyor ve 1712 yılında başkenti Moskova’dan Saint Petesburg’a taşıyor. Bu tarihten Komünist yönetimine kadar yani 1917 yılına kadar başkent oluyor. Eşi I. Katerina (Rusca Ekaterina) ilginç bir kadın. Hani bizim Baltacı Mehmet Paşa’yı çadırında ziyaret eden kadın…!!! Lithuania doğumlu, güzel ve hareketleri ile erkekleri çarpan ve kendine bağlayabilen bir kadın, bir iki evlilikten sonra Çar Petro’nun dikkatini çekiyor ve eşi oluyor. Balolara eğlenceye çok düşkün, birkaç defa aşırı hareketinden dolayı çarın onu herkesin içinde tokatladığı söyleniyor. YANİ ÇOK SEKSİ BİR KADIN, bu kadının bir Osmanlı Paşasını ziyareti onu şok edecek bir olay….. Tabii bu ziyaret nasıl oldu? Sadece bu konuda sadece anlatılanlar var. Kocası Petro’nun ölümünden sonra ilk defa Rus tarihinde Çariçe oluyor (Devlet Başkanı) 1725-1727 MEHMET BİLDİRİCİ 1596 14-05-2013 ERMİTAJ MÜZESİ VE II. KATERİNA Rus ve Dünya siyasetinde bu kadar etkili olan ve ülkesini büyüten bir kadın herhalde yoktur. Bir Alman Prensesi, Rus Sarayına gelin olarak geliyor, ama kocası sorunlu bir adam, aşığı bir subayla ile birlikte 1762 yılında kocasını öldürüyor ve yerine Çariçe (hükümdar) oluyor, ülkesini 1796 yılına yönetiyor. Rusya büyük çapta ikinci batıya yaklaşımını bu zamanda yapıyor. Aile yaşamı da çok farklı, bilinen 24 tane aşığı var… Ama tüm bunlara rağmen Büyük Katerina olarak anılıyor ve hürmet görüyor. Bugün Ermitaj Müzesi olarak bilinen kışlık sarayı o yaptırıyor. Fransız yazar ve filozofları ile mektuplaşıyor. Batı ülke başkentlerinde bir kültür elçileri var. Görevleri oradaki sanat hareketlerini takip etmek ve özellikle bol bol resim tablolarını satın alıp Rusya’ya göndermek Bugün dünyanın en önde gelen müzelerinden biri olan Ermitaj Müzesi böyle oluşuyor. Özellikle İtalya, Hollanda, Fransa .. vs den binlerce resim. Müze genelde tablo ağırlıklı. 09 Mayıs sabah rehberimiz bizi oraya götürdü, tıklım tıklım ziyaretçi dolu. Üç saat içinde çok önemli objeleri (Bunlar çok ünlü ressamların eserleri) görüyoruz. Grup müzeden ayrılıyor, ben daha fazla incelemek için kalıyorum, ama yoruluyorum da, aslında Müze birkaç günde gezilecek cinsten bir Müze… Bu benim Paris Louvre Müzesi, Roma’daki Papalık Müzesi’nden sonra yurt dışında gördüğüm üçüncü müze oluyor. Zaman yok ben de işin pratiğine kaçıyorum. Müzenin İngilizce bir tanıtım kitabını alıyorum, çok ünlü resimleri kitaptan izliyorum…. MEHMET BİLDİRİCİ 1597 14-05-2013 ÇAR II. ALEXANDER VE KÖLELİĞİN KALDIRILMASI Rus tarihinde bütün olanaklar soylular (aristoklar) için, tüm köylüler onların malı, parayla alıp sattıkları bir mal. Bir tablodaki resim bir aristokratın borcunu ödemek için üç esir kızı satılığa çıkardığını gösteriyor. Ne garip ki din kitapları durumu kabullenmiş !!!!!!!. Çar Aleksandır 1861 yılında bir ferman ile köleliğe son veriyor. Ama çarpık şekilde gelen düzenin bozulması başka sıkıntılar getiriyor. Mujik (köylü) hürriyetine kavuşuyor ama toprağı yok, kitleler kentlerde sanayiye kayıyor. Çar II Aleksandır kendisinden bir kaç yıl sonra köleliğe son veren büyük Amerikan Başkanı Abraham Lincoln gibi öldürülüyor.!!!!!! Tahta geçen oğlu III Aleksandır tarafından öldürüldüğü yere çok anıtsal bir kilise yaptırıyor. Öldürüldüğü nokta aynen korunuyor. Dini adı yanında halk bu kiliseyi kanlı kilise olarak biliyor. Komünist devrimden sonra anıtsal yapının başından geçenler de çok ilginç… Devletin tayin ettiği komisyon (halt ederek) buranın sanatsal bir değeri yok diyor. Anıtsal yapı PATATES DEPOSU oluyor, Ural dağlarından gelen çok kıymetli taşlarla bezenerek yapılmış yapı dökülmeye bırakılıyor. Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra pek çok yapıda olduğu gibi uzun emeklerle eski haline getiriliyor. Bugün Müze, Hermitaj Müzesi’nden önce burayı geziyoruz. Gerçekten görmeye değer….. MEHMET BİLDİRİCİ 1598 14-05-2013 LENİN’İN GEMİSİ VE KALDIĞI EV Komünist Devrimi başlatan VLADİMİR İLYİÇ LENİN önce Finlandiya’ya oradan bir gemi ile Petesburg limanına geliyor. Kurusıkı bir ateşle devrim başlıyor Çarlık Sarayı ve devlet dairelerine el konuyor. Gemi limanda bağlı ve ziyaretçilere açık, oldukça büyük bir gemi, onu da geziyoruz. Buna çok değer veriliyor, II. Dünya Savaşında Almanların eline geçmemesi için gemi suya gömülüyor ve zaferden sonra tekrar su altından çıkarılıyor….. Limana yakın bir yerde Lenin bir evde kalıyor ve evin balkonundan halka sesleniyor. Ev çarlık döneminde çok ünlü bir balerin tarafından yaptırılmış. Evin hemen yakınında Çarlıkta yaşayan Müslümanlar için çok güzel bir cami yaptırılmış, çinileri çok ünlü, ama restorasyon olduğu için kapalıydı, içine göremedik… Petesburg Lenin adına Leningrad olarak değiştirilmiş, ama son olarak gene eski ismine dönmüş…Rehber Katya %15 civarında Petesburg’da Komünist var, komünist İdare bir gün geri dönecek diyor….!!!!! Lenin’in yer yer heykelleri de duruyor . MEHMET BİLDİRİCİ 1599 14-05-2013 09 MAYIS ZAFER BAYRAMI 01 Mayıs İşçi bayramı hala çok önemli, 09 Mayıs ise Zafer Bayramı imiş,,, Petesburg ve Rusya’nın her yerinde kutlanıyor, büyük törenler yapılıyor. Petesburg’taki törenleri göremedik, ama BBC News’den çok gösterili törenleri izledim. Bayram II. Dünya savaşında 1945 yılında Nazi Almanyası’na karşı kazanılmış Zafer. Petesburg’un en merkezi ve canlı caddesi Newski Caddesi (İsveççe Neva nehrinin adından) bizim Beyoğlu İstiklal Caddesi gibi, mağazalar önemli binalar, kafe barlar her zaman canlı. Zafer Bayramı törenlerinin ardından burada gezdim. Ara ara bir yerlerde oturdum, böyle bir bankta benim yaşlarında Sovyet rejimini yaşamış, iki kadın vardı. Gençler ellerinde karanfillerle geldiler bizlere verdiler, On beş karanfilde bana verildi, onları büyük bir hatıra olarak sakladım ve İstanbul’a getirdim. Newski caddesini ve çevredeki Kazan Kilisesi, Isaac kiliselerini gezdikten sonra otobüsle rahatça otelimize döndüm…. MEHMET BİLDİRİCİ 1600 14-05-2013 PETESBURG DA YAŞAMIŞ ÇOK ÜNLÜ YAZAR VE SANATÇILAR Grubumuz ben ve 2-3 kişi hariç hep gençlerdi. Gönül isterdi ki burada yaşamış çok ünlülerin müze evlerini de görebilseydim. Ama onları kitaplardan inceledim. Ünlü yazar çok büyük romancı-mühendis Fyodor DOSTEYEVSKİ (1821-1881) Çok genç iken kitaplarını okuduğum ve çok etkilendiği ünlü yazar. Gençler bu yönden şanslı buraları gördükten sonra okumaları anlamlı olur, tabii eğer okurlarsa…. Karamazov Kardeşler Suç ve Ceza, Moskova doğumlu ama uzun yıllar burada yaşamış….. Ünlü Besteci PYOTR TCHAIKOVSKY Kuğu Gölü Balesi ve pek klasik müzik eserinin bestecisi…. Batıya sığınan çok ünlü Balerina ANNA PAVLOVA…. Ünlü yazar Aleksandır PUSKIN…. Ve diğerleri…. MEHMET BİLDİRİCİ 1601 15-05-2013 PETESBURG-MOSKOVA HIZLI TREN YOLCULUĞU Rehberimiz Katya program gereği bizi 11 Mayıs 2013 sabahı erkenden hızlı trene yerleştirdi ve Moskova’ya uğurladı. Normal tren bu uzaklığı 8 saatte alırmış, hızlı tren hiç durmadan 3,5 saatte ulaştı. Rusya içlerinde hızlı trenle seyahat, tabi ki çok ilgimi çekti, seyrederek ve zevk alarak devam ettim. Yollar bomboş bir iki yer hariç hep çok küçük köylerden geçtik. 100 yıl önceki basit köy evleri, bazı sanayi tesisleri önünden geçtik, dıştan görünüşü eskimiş yenilenmesi gereken tesisler…. Tesadüfen yanımdaki koltukta genç bir anne ve 1 yaşında bebeği vardı, İngilizce bilmediği için pek konuşamadık. Mavi gözlü, sapsarı bir oğlan, ismi Aleksandır imiş. Bu yolculukta uzun uzun düşündüm, tüm dünyayı komünist yapmak için uğraşan rejimin köyleri bu mu olmalıydı? Sonuçta Moskova Garına vardık. Bizleri buradaki rehberimiz Armen Kazaryan karşıladı. Armen Ermeni asıllı, 1965 yılından bu tarafa Moskova’da yaşıyormuş, az konuşan ama bilgili bir adam. Bize kent turu yaptırdı. Kent içi kısa bir süre Kızıl Meydan’a götürdü. Kızıl Meydan Kremlin’in önünde Kremlin içi devlet yönetiminin bulunduğu binalar. Tekrar döneceğim. Moskova kentinin içinden Moskova nehri geçiyor. Nehir oldukça geniş, üzerinde çokça köprüler yer almakta. Nehir üzerinde ulaşım yapılıyor. Turistik tekne turları, kent içi ve kentler arası ulaşım yapılabiliyor. Moskova nehri Volga nehri üzerinden Hazar denizine dökülüyormuş. Kentin özellikle kuzey tarafları yeni gelişme alanları blok apartmanlardan oluşuyor. Moskova Üniversitesi de burada, uzaktan çok büyük ve etkileyici bir bina…. Üniversiteye yakın bir bölgede yaptırılan Zafer Parkında, II. Dünya savaşında ölenler asker ve kahramanlar anısı için bir kilise, cami ve sinagog yapılmış, Moskova’da başka camiler de varmış. İlginç İran’ın da kendi camisi var. Diğer camiler Suni Müslümanlara ait camiler… Rusya’da Fethullah Gülen okulları kapatılmış. Şehir turundan sonra otelimize yerleştik. RADISSON Oteli. Çok lüks ve çok merkezi bir yerde, Kiev’e giden tren istasyonun hemen yanında semtin ismi Kievskaya MEHMET BİLDİRİCİ 1602 15-05-2013 MOSKOVA’DA 12 MAYIS 2013 de GEZİNTİ KİTAY-GOROD (KIZIL MEYDAN) Prontotur’un ek turuna katılmadım, Kendim Metro ile Kızıl Meydan’a tekrar gittim. Otelden Metro planını aldım. Burada istasyonların hem Kril harflerle ve hem Latin harflerle ismi yazılı ama istasyonlarda sadece Rusca yazılı, tabii bu yabancılar ve turistler için büyük zorluk çıkarıyor. Birkaç gün daha kalsam okumayı çözecekmişim gibi geliyor. Kievskaya metro istasyonundan 3 nolu hat ile 2. İstasyon Arbatskaya, Kızıl Meydan ismi ise Kitay-Gorod, sora sora olsa da tek başına metroya binmeyi başardım Arbatskaya caddesi lüks mağazaların olduğu bir cadde, ilginç Arpat isminin de Moğolca’dan geldiği sanılıyor. Kızılmeydan isminin devrim ile bir ilgisi yokmuş. Hemen Kremlin kalesinin önünde geniş bir meydan, eskiden evler Kremlin’e bitişik imiş, yangın çıkmış, III İvan evlerin yaklaşımını engellemiş bu meydan oluşmuş, Meydan içinde basit taş bir platform var. Çarlar ve Patrikler eskiden buradan halka hitap ederlermiş. Meydan Sovyet döneminde büyük törenlerin yapıldığı yer, hep televizyonlardan biliyoruz. Lenin’in canlı mumyasının bulunduğu anıtsal mezar binası da burada. Bilindiği gibi Lenin ilaçlanarak ve mumyalanıp buraya konulmuş ve halkın ziyaretine açıkmış, ama bina da restorasyon olduğu için kapalı ve girilmiyordu. Çeşitli söylentiler işitim. Buradan Lenin kalkacak, normal toprağa verilecek, kopya mumyası yapılmış, kalkacak, kalkmayacak? miş, miş……? Tabii göremedim ama burada tüm ünlü Sovyet politikacı ve ünlüleri de burada gömülü imiş, başta STALİN önce onun da mumyası konulmuş, sonra kaldırılıp gömülmüş… Brejnev ve diğerleri… Uzaya çıkan ilk astronot Yuri Gagarin, İlk kadın astronot …. vs Kremlin kale anlamına geliyor, ilk kale Moğol istilasından önce 1147 yıllarında yapılmış, Moğol istilası 1220’li yıllarda. Kremlin Kalesi AHŞAP !!!!. İlk defa ahşap bir kale duyuyorum. Anadolu’da Roma ve daha sonra yapılan kent duvarları (kaleler) hep taş, bugünlere geliyor.. Kremlin içinde geniş bir alanda kiliseler tarihi yapılar ve halen Putin’in kaldığı Devlet Başkanlığı (Cumhurbaşkanlığı değil) konutu yer alıyor. Rehber şu an Putin binada dedi, bu çekilen forstan anlaşılıyormuş. Meydanın doğu tarafında kırmızı çok süslü bir bina var. Rus Müzesi. Onu gezdim, Buz çağından bu güne Rus kültür ve tarihi sergileniyor. Arkeolojik buluntular, ikonalar…vs Tam 39 salon var, İngilizce bir kulaklık ile tek tek inceledim. Bu Moskova’da gezdiğim tek Müze. Meydanın batısında Aziz Vasili Kilisesi… çok süslü ilginç bir bina ama içi kapalı idi. Meydanın güneyinde 2-3 çok estetik yapılar var. Bunların girişi meydanın dışında çok lüks marka mağazaları hep Amerika’dan, batıdan….. Abraham Lincoln’un fotoğrafı olan bir mağaza da çok ilgimi çekti. MEHMET BİLDİRİCİ 1603 15-05-2013 RUS ÇARLIĞI VE SOVYETLER BİRLİĞİ’NDE DİN Rus Prensi Vladimir 988 yılında Bizans etkisinde kalarak HIRİSTİYAN oluyor. Peki daha önce inançları neydi? Bir çeşit paganizm, Pek fazla bilgi edinemedim. 9. yüzyılda Bizans buraya misyonerler gönderiyor. Bunlardan en ileri gelenleri Cyril (Kril, Krillos) ve Methodius. Bu kişiler Selanik doğumlu iki kardeş Slavlara Hıristiyanlığı yayıyor. Cril adına da bir alfabe yapılıyor, Kril alfabesi. Bu alfabe bugün Rusya, Sırbistan ve Bulgaristan tarafından da halen kullanılıyor. Rus yönetiminde kaldığında Azerbaycan’da da kullanılmış, ama Azeriler bugün Latin Alfa’ya geçmiş. Peki bu alfabeden önce yazıları var mı? Olumlu cevap verilemiyor. Bu yönden bakılırsa ilk Türkçe yazılı Göktürk anıtları yaklaşık yüz yıl kadar eski…. !!!!! Bu açıdan bakılırsa Ortodoks Rusya Bizans döneminde, hatta bugün de manevi olarak İstanbul’daki Rum Patrikhanesi’ne bağlı. Fatih’in İstanbul’u almasından sonra Ortodoksluk ve Bizans dini kültür aynen Sovyet yönetimine kadar devam etmiş. Tabii farklı dil kullanımından zamanla ufak değişiklikler de olmamış değil, örnek olarak Bizans’daki ikona geleneği burada var, ama resim olarak bana biraz farklı geldi. Kilise yapılan azizlerin pek çoğu Anadolu’dan Aya Yogi, Basil, Aya Nikola …vs gibi Sovyet devrimi ile kiliseler dini yapılar çok zarar görmüş, örnek olarak sadece Moskova’da bin civarında kilise varken, bu sayı 40’lara kadar düşmüş. Moskova bin kiliseli kent diye bilinirmiş… Bunların bir kısmı yıktırılmış, bir kısmı çürümeye yok olmaya terk edilmiş, bir kısmı ateizm müzeleri ve farklı bir örnek olarak patates deposu olmuş.. Yeni dönemde hızla tarihi kiliseler onarılmakta eski haline getirilmekte ve yenileri yapılmakta imiş, tekrar bin sayısına ulaşılacakmış… Anadolu da 4. yüzyılda Kayserili Basil, kardeşleri, Aksaraylı Grigorios Theodolos (İlahiyatçı) tarafından kuramlaştırılan (Nasıl ibadet edileceği,… vs) Hıristiyanlık azizleri ve gelenekleri ile burada devam etmekte, ibadet serbest olmasına rağmen dine kısmen mesafeli izlenimini edindim. Çarlık Rusya ve kültürünü korumak eğiliminin daha yoğun olduğunu hissettim…. MEHMET BİLDİRİCİ 1604 15-05-2013 RADİSSON OTELİ VE KİEVSKAYA SEMTİ Otelimiz çok lüks ve merkezi yerdeydi. Örneğin benim Odam Moskova nehrine cepheydi. Nehrin iki yakasında da 6 şeritli bulvar tarzında yollar vardı. Kent içinde çok fazla trafik görmedim. Sadece Hava Limanına giderken trafikle karşılaştık. Toplu taşım araçları başta Metro, troleybüs ve otobüs… 8-10 metro hattı var ama vagonlar 20-30 yıllık, aynı şeyler otobüs ve troleybüs içinde geçerli. Otobüs içinde hala biletçi çalışıyor. !!!!!!!! Bu Türkiye’de çok gerilerde kaldı… Ama bizim için çok rahat biletler 30 Ruble civarında… Bir TL= 20 Ruble, yani 1.5 TL civarında… Şişe suyu çok pahalı sokak büfelerinde 60 ruble (3 TL) Lokantada çok daha pahalı. Bir örnek vereceğim ünlü borç çorbası 300- 400 ruble civarında, bir cam şişe su 260 ruble… Moskova pahalı bir kent ben alışveriş etmedim, bunun için bütçede ayırmadım… Sadece torunum Deniz için bir Matruşa bebek aldım… Ama gençler devamlı alış verişte idiler…. Otelimiz yanındaki köprü beton ve çelik karışık üstü kapalı çok ilginçti. Bunun gibi Moskova nehri üzerinde pek çok köprü vatmış… Son gün bir alışveriş merkezine gittim. Dördüncü kat bizim Cevahir gibi lezzet katı, Özbek lokantası diye sora Kırgız büfesini buldum, burada ayran gözleme ve puf böreği yedim. Tanesi 3,5 TL idi. Çalışan genç ve esmer güzel kızlar Kırgızistanlı imiş, Türkçe konuştuk. Börekleri hoşuma gitti. Ruslar erkek ve kız sarışın ve uzun boylu, özellikle kızları dal gibi güzel, Türk erkeklerinin dikkat ve ilgisini çekmesi çok doğal…… MEHMET BİLDİRİCİ 1605 15-05-2013 MOĞOLLAR RUSYA’DA Cengiz Han’ın ardından Asya, Avrupa ve Anadolu’da esen Moğol rüzgarı 13. Yüzyıl ortalarında buralara da gelmiş, kasıp kavurmuş. Henüz Rusya Çarlığı ortada yok Moskova, Novgorod’da prenslikler (bir çeşit beylikler) Moğollar Moskova ve çevresini almışlar ama Anadolu’da olduğu gibi kendine bağlı yöneticiler atamışlar ve bol haraç almışlar. Anadolu’da 1243 tarihinde Moğollarla Selçuklu devleti savaşmış, Moğollar galip gelmiş, sultanları ortadan kaldırmamış ama kendine bağlı kukla haline getirmiş, aynı sistem Moskova prensliğine de uygulanmış, Anadolu nere Moskova nere? Bu arada Rus ve dünya tarihinde büyük bir despot IV. İvan (KORKUNÇ İVAN) Moskova Prensi uzun saltanat yıllarında halka kan kusturmuş…… Bence dünyanın en büyük despot kötü yöneticileri Korkunç İvan, Stalin ve Hitler…… Bazen insan düşünmeden edemiyor bu despotlar milyonlarca insanı yok ederken TANRIMIZ babamız niye müdahale etmedi !!!!!!! ???? Her ne ise 1550’li yıllarda Korkunç İvan Moğol Kazan Hanlığı’nı ortadan kaldırıyor ve tüm Rusya’nın çarı oluyor. Bu zaferin anısına Moskova ve başka yerlerde Kazan Kiliseleri yaptırılıyor. Bunu Rus tarihinde çok önemli bir yeri bulunuyor Peki bu kazan Hanlığı kimlerdir?. Kazan Hanlığı Altın Ordu’nun devamı olup 1438-1552 yılları arasında hüküm sürüyor. Bu Hanlar Cengiz Han’ın torunlarından, Hanlık içinde pek çok Müslüman gruplar var. Başta Moğollar (Tatarlar), Müslüman Bulgarlar ve Türkler ve başkaları. Alfabesi Krillik Tatar alfabesi…. Burada maalesef garip bir durum daha var. 1930’larda Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 Türk devletinden biri de ALTINORDU Devleti (1227?-1552) ????? Şu soruyu sormak var, bugün Bulgaristan’da az olarak Türkler yaşıyor bu Türk Devleti olabilir mi? Bugün Türkiye^de Kürtler yaşıyor. Burası bir Kürt Devleti olabilir mi? Bu konuların irdelenmesi pek hoşa gitmiyor onu da çok iyi biliyorum. AMA BURADAN ŞUNU SÖYLÜYORUM, TARİHİMİZLE YÜZLEŞMELİ, GERÇEKLERLE UYUŞMAYANLARI AYIKLAMALIYIZ, İÇLERİNDEKİ BİZE AİT GÜZELLİKLERİ ORTAYA ÇIKARMALIYIZ DİYORUM MEHMET BİLDİRİCİ 1606 15-05-2013 GENEL BİR DEĞERLENDİRME ELVEDA MOSKOVA (MOSKBA) Bir hafta süren ve iki kenti kapsayan gezi benim açımdan çok iyi geçti, Türkiye’den iki kitapla geldim, bir tanede Ermitaj Müzesi ile kitabı aldım okudum, Türkiye’de öğrendiklerimin oldukça çok olduğunu gördüm. Bunun yanında pek çok yeni şeyler öğrendim. Prontotur rehberlerimiz Katya Komokivkina ve Armen Kazaryan’a teşekkür ediyorum. Ancak Armen Bey ile pek fazla birlikte olamadık. Moskova’da tek tur vardı. Katılmadım. Stalin döneminde yapılmış bir sanat harikası olan Moskova Metrosu ve Nazım Hikmet Mezarlığı…. Milyonlarca insanın katili, eli kanlı, sanatçı ve ressamları yönlendiren Stalin’in estetik bir şeyler yaptırabileceğine inanmadım. Nitekim Kızıl Meydan istasyonunda bu metal heykelleri gördüm asla sevimli bulmadım. İkincisi Türkiye’de tapılan Nazım Hikmet’in mezarı… büyük Türk şairi, artı ve eksileri üst üste koyduğumda ziyaret etmek içimden gelmedi…. Bu yazı izlenimlerin genel bir değerlendirmedir. Rakamlardan çok olayların oluşu ve yönü ön plana alınmıştır. Bunlara ait detaylar ve rakamlar kitaplarda ve internette bulunabilir. İsterdim ki bu yerleri genç iken gezmiş olsaydım. Yaşım 74, görebildiğim için çok mutluluk duydum. 13 Mayıs gece Moskova hava alanından gece İstanbul’a döndük… Burada bir gün dinlendikten sonra doğru Akyaka’daki yazlık evime….. AYDİZ MOUNFORT 1607 24-05-2013 Değerli Dostlarımız, (MEHMET Bildirici) Senelerce seve seve hizmet verdiği Türklerin ve Türkiyenin candan dostu, Akyakanın gönülden Hayranı, Sevgili Eşim Alan Mountford huzur içinde Yüce ALLAHINA kavuştu. Yarın son makamına Sevenleriyle beraber uğurlayacağız. Akyaka kitabı CERAMIC GULF ta yazdığı ve her sabah hayranlıkla dinlediği " EZAN " şiirinde Zikrettiği dualarla.. "GOD IS GREAT, O PROPLE, COME AND PRAY " Siz dostlarından bütün beklediği, kutsal yolculuğuna başladığı bu mubarek AYLAR ve GECEDE Kendisini iyi hatıralar ve dualarla hatırlamanız...AYDIZ , DENIZ , NEVIL. 16.5.2013 ALAIN MOUNFORT Gökova’dan tanıştığım çok değerli bir İngiliz Kültür adamı ve şair. Kendisinin hasta olduğunu biliyordum, ölümüne gerçekten üzüldüm. Eşi Konyalı, hemşerim Aydiz Hanım ve çocuklarına başsağlığı ve huzur içinde uyumasını diliyorum. Kendisi ve Gökova konusunda şiirleri ile yazım için “Haber Pano 14.09.2012/1331 maddesine gidilmelidir. NURSEL & HASANALİ ACAR 1608 25-05-2013 Sevgili Kardeşim Mehmet Bildirici Sevgili arkadaşımız Yaşat Manav’ın başlatıp yıllardır sürdürdüğümüz toplantıları çeşitli defalar İstanbul dışında da yapa geldiğimiz malumunuzdur. Üç yıl önceki Bodrum gezisinde kararlaştırdığımız üzere bu yıl ki toplantımızı Ankara Oran şehrindeki evimizin bahçesinde yapacağız. 26 Mayıs 2013 Pazar günü yapacağımız be toplantıya katılacağınızı ve beraberliğimize güç katacağınızı umuyoruz. Sevgili eşim Nursel Acar ile Pazar günü saat 11.00 de sizleri bekliyoruz. Açıklama: Katılmayı istedim, ancak son andaki gelişmeler karşısında gidemedim. NURETTİN ALAKAZLI 1609 26-05-2013 Sayın hocam, (Mehmet Bildirici) İnternette bir şeyler ararken tesadüfen sizin sitenize girdim ve açtım. Biyografinizi, araştırmalarınızı ilgiyle gözden geçirdim. Hazırlamış olduğunuz pdf dosyalarının tümünü (Türkçe ve Almanca) daha sonra okumak için indirdim. Elinize sağlık çok emek harcamışınız, gelecek nesillere tarihi bir miras bırakmışınız. Kendim tarihe çok meraklı olduğum için İTÜ’lü yıllarınızı fotoğraflarla süslemeniz çok hoşuma gitti. Yurt dışı seyahatlerinizi ilgi ile okudum. Tabii bir de üzücü bir olay yaşamışınız, kızınız Özlem’i genç yaşta kaybetmeniz çok acı bir olay. Allah sizlere sabır, kalanlara uzun ömür versin. Ben 1974 yılından bu yana Almanya’da oturuyorum. Babam 1969 yılında işçi olarak gelmiş. Bizi de 1974 yılında ben çocukken getirdi. Bende İnşaat Mühendisiyim. Saygılarımla Nurettin Alakazlı ALMANYA Bu güzel duyguların için sonsuz teşekkürler TSVIKA TSUK 1610 26-05-2013 ISRAEL, NATURE AND PARKS AUTHORITY Division of Planning & Development - Department of Archaeology 3 Am Ve’Olamo St., 95463 Jerusalem, ISRAEL e-mail: [email protected] Dear Cura Aquarum 2012 participants! (Mehmet Bildirici) We have finally managed to up-load the lectures we have received to our web-site! We thank those of you who sent us the final version of the lectures modified for the net, and so we are proud to let you know how to watch the presentations. First, please find our web-site at: www.parks.org.il Then, at the top left corner of the home page press: ENGLISH. A link "box" will open, in which you press: "CONFERENCES" and there you are!! Hope you will enjoy viewing the presentations! There are 19 lectures and 3 other presentations: 'The last presentation', 'Conference booklet' and 'In the footsteps of CURA AQUARUM conferences'. Please forward this to friends and colleagues. We want to thank you all again for participating in the "2012 CURA AQUARUM IN ISRAEL" and hope to see you soon. Sincerely, Tsvika Tsuk, Hillel Glassman and the team NURDOĞAN URAL 1611 26-05-2013 Sevgili Arkadaşlar, (Mehmet Bildirici) Son toplantımızda arkadaşların isteği doğrultusunda 30 Mayıs 2013 Perşembe toplantısını Kandilli İstanbul Ticaret Odası (İ.T.O) Cemile Sultan Korusu’nda yapmayı planlamıştık. Menü ve fiyatları ektedir. Üye olmam sıfatıyla menü fiyatlarından %25 indirim alacağız.Alkollu içki bedelinde indirim yoktur.Menü fiyatlarındaki KDV benim tarafımdan karşılanacaktır. Topluca katılımınızı bekler, katılacak arkadaşların 0532/2538291 nolu telefonuma SMS atmaları veya telefon etmelerini rica ederim. Görüşmek üzere hoşça kalınız. Nurdoğan Ural İTO Eğitim ve Sosyal Hizmetler VakfıTel. +90 216 308 49 43Fax.+90 216 332 www.cemilesultan.com MEHMET BİLDİRİCİ 1612 26-05-2013 24 MAYIS GÜNÜ GERÇEKLEŞEN İTÜ GÜNÜ Her yıl Mayıs sonu İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) günü kutlanır, 40,50 ve 60 yıllık mezunlarına plaket verilir. Bu gün İTÜ 1953 yılı mezunlarına Meslekte 60 yıl plaketleri verildi. Ben de izledim. Mezunlar buna çok çok önem vermekte, oğlu kızı torunları ile birlikte gelmektedir. Geleneksel olarak toplantı kısa bir konserle başlıyor. Burada çok ilgi çekici olanı İTÜ Mimarlık Fakültesi 1953 mezunu Levent AKSÜT’ün kemanı ile “Sitem ve Coşku” isimli eseri ile katılmasıydı. Çok alkış aldı. Arkasından bağışçılara gümüş arı rozetleri dağıtıldı. Bu yıl bu yönden toplantının sönük geçeceği izlenimini edindim. Altın arı rozeti alan olmadığı gibi, gümüş arı rozeti alan kurumlar adına muhasebeci gibi daha alt yöneticiler tarafından alındı. Yeni Rektör Prof. Dr. Emin Karaca’nın kısa konuşmasının ardından 1953 mezunları adına Mimarlık Bölümü’nden Prof. Dr. Metin Hepgüler yaptı. İTÜ ile alakası olmayan dünya ve doğa gibi konuların işlendiği yazısı asistanı tarafından okundu….!!!!! Meslekte 70 yılını dolduran Mimarlık Prof Dr. Ruhi Kafesçioğlu sahneye plaketini almaya çıktığında büyük alkış aldı. Ardından 1953 yılında mezun olan ağabeylerimiz, yaşlı, yorgun, bazıları kendileri ve bazıları yardımla sahneye çıktılar.. Yakından takip ettiğim İnşaat Fakültesi mezunları yoktu. Ama sınıfın tek kadın mühendisi 1930 doğumlu BERİN CALAY (ESATLI) dikkat çekiciydi. Türkiye’de öncü kadın inşaat mühendislerinden….. MEHMET BİLDİRİCİ 1613 26-05-2013 25 MAYIS GERÇEKLEŞEN İTÜ GÜNÜ Bu ikinci günü sabahı meslekte 50 yılını dolduran meslektaşlara plaketleri verildi. Geleneksel konser ve Rektörün aynı konuşmasından sonra 1963 mezunları adına ÜLKÜ ARIOĞLU’nun konuşması vardı. BİR YIL ÖNCE 1962 LİLER ADINA KONUŞMAYI BEN YAPMIŞTIM. İlgi ile dinledim, kendi konuşmam ile kafamda karşılaştırdım. Arkasından plaketlerin verilmesine geçildi. İTÜ 1962’li arkadaşlarımızın bir kısmı 1963 mezunu olarak diploma almışlardır. Bu resmi bir formalitedir. Bu arkadaşlarımız şunlardır; 7249 Necati Ahmet 6572 Adil Akşamoğlu “6695 Rıdvan Abdurrahman “6029 Oktay Sungur 6685 Mehmet Öz 6085 Aytekin Güzel 7177 Abuzer Dalbaşı “6031 Gökalp Tang “7283 Attila Kabakçıoğlu 6692 Cevdet Kaleli 5493 Ahmed Nureddin Radjop (Suriye) “ işaretli arkadaşlarımız hayatta değildir. 1963 Mezunu görüştüğüm ve sohbet ettiğim arkadaşlarım şunlar Ülkü Arıoğlu, Geçen yılki konuşmacı olduğumu bildirdim, Vahram Biricikoğlu, Eralko’da birlikte çalışmıştık… Özden Bilen, yazdığı anılar kitabından söz ettik, siteme girdiğini belirtti Musa Kazım Çetinkaya, Konyalı Törende Konya Lisesi’nden sınıf arkadaşlarım şöyle Azzem Aydınöz, Mimarlık, görüştük Orhan Kuntay, Mimarlık Gürsel Karaca, Maden….. Bir İTÜ günü de böyle geçti….. PTT tarafından 240 yıl anısına bir de hatıra pulu çıkmış, onu ve İTÜ 240 yıl kitabını alarak metro ile evime döndüm….. MEHMET ÖZLÜ 1614 28-05-2013 Sevgili Arkadaşım Mehmet (Bildirici) Haymana’nın şifalı sularını Konfor ile buluşturan MİDAS HOTEL HAYMANA TERMAL & SPA’nın Tanıtım töreni ve kokteylimizde sizleri de aramızda görmekten onur duyacağız. Saygılarımla MEHMET ÖZLÜ Simtur. Ticaret Turizm Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Açılış: 28 Mayıs 2013 Hayman 14.00 de Tel: 0 312 658 0000 Mehmet Özlü benim İTÜ’den sınıf arkadaşım. NASUHİ KÖKLÜ 1615 28-05-2013 Sevgili Hocam (Mehmet Bildirici) Web sitenize girdim. bütün çalışmalarınız ve emekleriniz cidden takdire şayan. Elinize ve yüreğinize sağlık Sevdikleriniz ve sevenlerinizle sağlıklı bir yaşam diliyor, saygılar sunuyorum. NASUHİ KÖKLÜ Küçükçekmece Kadastro Müdürlüğü MEHMET BİLDİRİCİ 1616 30-05-2013 SİTEME ZİYARETÇİ GİRİŞİ ONBİNİ AŞTI SEVGİLİ DOSTLAR Bir iki gün önce ziyaretçi girişim 10.000’ni aştı. 2009 yılında sitemi açtığımda asla düşünemediğim bir tablo. Doğru bir yola girdiğimin kanıtı….. Siz dostlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Ben de şekil olarak daha iyileştirmek ve içerik olarak benzer konularda zenginleştirmek için elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Sitemin tamamen KÜLTÜR ağırlıklı olmasına gayret gösteriyorum. Tabii ki evrensel değerler, Anadolu’muzun henüz daha farkına varamadığımız kültür değerleri…. Taş üstüne taş koyan hangi ırk, hangi renk ve hangi dinden olursa saygılar… Taş üstünden taş alan kim olursa olsun asla iyi gözle bakmıyorum…. MEHMET BİLDİRİCİ 161730-05-2013 KONYALI BİR OZAN OĞUZ TANSEL (1915- 1994) Oğuz Tansel bir ozan, Konya Bozkırlı…. Önemli bir eski yerleşim yeri olan ve halen ismi değiştirilen Bozkır Meyre Köyü’nde doğdu. Bozkır’da ilkokul’da okuduktan sonra, kalan öğrenimini İstanbul’da Edebiyat Fakültesi’nde gördü ve Türkçe öğretmeni oldu… Uzun yıllar benim okumadığım Konya Karma Orta Okulu’nda öğretmenlik yaptı. Pek çok şiir ve masal kitapları yayınlandı. Yapı Kredi Bankası yayınları arasında Dağı Öpmeler (şiir) 1999 Üç Kızlar (masal) 2011 Altın kardeşler – Yedi Devler- Mavi Gelin hepsi 2011 de yayınlanmış masal kitapları bulunmaktadır. Galatasaray Meydanı’nda bulunan Yapı Kredi yayınları arasında “Dağı Öpmeler” isimli şiir kitabına rastladım ve aldım. Şiirler, 106 sayfa… Bozkır’dan çıkmış bir şair, hemşerim, hocam olabilirdi… gurur duydum. MEHMET BİLDİRİCİ 1618 30-05-2013 SÜRGÜNDE BİR RESSAM JAK IHMALYAN Jak ve ağabeyi Vartan Ihmalyan’nın anneleri Kayserili babaları Konyalı. Ermeni kökenli Baba GARBİS Ihmalyan’ın Konya’nın Dedemoğlu köyünde babadan kalma çiftliği varmış. Av meraklısı imiş. Ailenin evi Alaaddin civarında. Ağbey Vartan 1913 de Konya’da doğmuş, çocukluğu Konya’da geçmiş. Aile 1919 yılında İstanbul’a taşınmış. Jak 1922 yılında İstanbul’da doğmuş, hiç Konya’da bulunmamış. Öğrenimini Fransız Saint Joseph Lisesi ve resim öğrenimini Güzel Sanatlar Akademisi’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu yanında yapmış (1942). Ağabeyi ve kendisi Gizli Türkiye Komünist Partisi’ne girmiş, 1944 yılında tutuklanmış, salıverilince 1948 yılında yurt dışına çıkmıştır. Polonya, Sovyetler Birliği gibi Komünist devletlerde yaşamış, Buralarda pek çok kişisel sergi açmıştır. Dünya çapında tanınmış bir ressam olan Jak İhmalyan’ın resimleri bu defa Mayıs ayında İstanbul Beyoğlu Yunan Konsolosluğu’nda açıldı. Bu konuda sergi hakkında pek çok gazete de haber yayınlandı. Sergiyi 28 Mayıs Salı günü öğleden sonra gezdim. Güzel resimler, ilgi ile izledim.. Hakkında çok güzel büyük boy bir kitap hazırlanmış. Bir Zaman Yayıncılık 2013 basımı 262 sayfa. Kitap resim konusunda uzman MAYDA SARİS tarafından gerçekleştirilmiş. Resme meraklı olanların mutlaka edinmesi gereken bir kitap diye düşünüyorum. Birzamanlar Yayıncılık Telefon numarası 0 212 523 2506 info@birzamanlaryayincilik www.birzamanlaryayincilik.com Kitabı ben de aldım, beğeni ile okudum….. MEHMET BİLDİRİCİ 1619 30-05-2013 İTÜ 62 İNŞAAT MEZUNLARI BU DEFA BOĞAZ’DA KANDİLLİ CEMİLE SULTAN KORUSUN’DA TOPLANDI. 30 MAYIS 2013 İstanbul Ticaret Odası’nın Kandilli Cemile Sultan Korusu’nda dinlenme tesisleri var. Bu defa aylık toplantımızı arkadaşımız NURDOĞAN URAL’ın yol araya girmesi ile burada yaptık. Nurdoğan İstanbul Ticaret Odası mensubu, bu yaşta Ümraniye’de ticaret hayatını sürdürüyor. Toplantıda 14 kişiydik. Sürpriz arkadaşımız MUAMMER ÖZKAVAS idi. Ankara’dan toplantıya katılmıştı. Şahsen ben yıllardır görüşmüyordum…. Sohbet ettik. Hatırlayacağım diğer arkadaşlar da şöyle Erol Asena, Doğan Ramazanoğulları, Rana Vedat Ekici, Hayati Erhan, Habip Sandıkçı, Oktay Özenbaş, Faik Çakıllı, Tuğsavul Özdamar, ben Mehmet Bildirici, Alirıza Gençer, Nejat Arpacı, Güngör Ergin…. Bize ayrılan masa çok güzel üzeri kapalı, boğaz manzaralıydı… Güzel sohbetler ve anılarla geçen birkaç saat…. Daha sonra Doğan’ın arabası ile eve dönüş… Tekrar teşekkürler NURDOĞAN unutulmayacak bir toplantı oldu…. Bir sonraki toplantı ise Eylül ayının son perşembesi (26 EYLÜL 2013) de her zamanki gibi İTÜ Maçka Tesisleri’nde… Tüm arkadaşlarıma iyi bir yaz tatili diliyorum. HAZİRAN 2013 MEHMET BİLDİRİCİ 1620 04-06-2013 Mayıs ayının son akşamı arkadaşım Doğan’ın 4. Levent Safir Sitesindeki evinde misafirdim. Önce birlikte 52. kattaki seyir terasına çıktık. Biz İTÜ de öğrenci iken kırsal kesim olan, bağ ve tarlaların bulunduğu 4. Levent civarı gökdelenlerle dolmuştu. Hızla da maalesef yapılaşma devam ediyor. Halbuki İstanbul’da yapı yoğunluğu mutlaka kontrol altına alınmalı diye düşünüyorum. Birlikte bir de sanal helikoptere bindik, sanal olarak İstanbul üzerinde 10 dakika uçtuk. Bildiğimiz tarihi yapıları ve manzarayı bir de değişik açıdan görmüş olduk. Çok çok güzeldi. Arkasından Safir Çarşı içindeki Balmumu Heykel Müzesini gezdik. Burası da görülmeye değerdi. Pek çok Türk büyükleri, Atatürk, Osmanlı Sultanları, tabii bunlar bir belgeye dayanmıyor, resim yaptıran tek Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet….. Bir de Timur’un Sovyet döneminde mezarı açılıp kafatası incelenmiş, onun gerçeğe yakın olduğu kabul edilebilir. Rus Çarları Petro the Great (Deli Petro), II. Katerina…. vs vs…. Ünlü yazarlar çok romanını okuduğum Dostoyevski …. Ve başkaları Arkadaşım Doğan yeni evi Safir sitesinin 11 katında, en büyük özelliği burada kapalı yaklaşık 120 m2lik bahçesi var. En az bulunan saksı içinde ağaçlar ve bitkiler var. Baş başa bir yemek yedik, rakılarımızı yudumladık.. Güzel bir gece geçirdim, gece 12.00 doğru… metro ile evime döndüm. Gezi olayları dolayısıyla tren Taksim’e gitmiyor, Osmanbey’e kadar işliyordu. MEHMET BİLDİRİCİ 1621 04-06-2013 Mr. Mehmet Bildirici INVITATION To the 1st IWA Workshop on Traditional Qanats Technologies From 24thto 26th of October 2013 At Marrakech, Morocco It is our pleasure to welcome you to the 1st IWA Workshop on Traditional Qanats Technologies to be held on 24-26 October 2013 at Atlas Asni Hotel, Marrakech, Morocco. This conference will gather about 200 specialists and experts from different Countries. Thank you for your interest in 1st IWA Workshop on Traditional Qanats Technologies IWAWSTQT. Hanane Benglilou Vice Chair Person of OC-IWA-WSTQT Açıklama: 2011 Haziran’da yapılan Su Toplantısı’ndan tanışıyoruz. Istanbul’da yapılan IWA toplantısında da adresim bulunmakta…. Ama çağırı sadece katılım konusunda, bir maddi destek olmadığı için gitmek mümkün değildi. ALPER ÖNOGLU 1622 20-06-2013 UYGAR ÖNOĞLU SÜNNET DÜĞÜNÜ Sayın Mehmet Bildirici UYGAR’ın Sünnet Düğününde Sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyacağız Nazan & Alper Önoğlu 15 Haziran 2013 Cumartesi Kokteyl 19.30 Yemek 20.00 İstanbul Ticaret Odası Cemile Sultan Korusu Havuzbaşı Sünnet düğünü çok gösterişliydi. İkramlar müzik çok güzeldi. Havuzbaşı ise Boğaz manzaralı idi. Arkadaşım İbrahim Önoğlu’nun oğlu çok başarılı Alper Önoğlu’nu kutluyorum. Düğünün de görür diyorum. SELÇUK GÜZELOĞLU 1623 20-06-2013 Çok değerli Mehmet (Bildirici) Bey, Bir haftalık çok verimli Van gezisinden dün döndüm. Size bahsettiğim Sultan Gölü ve Keşiş Gölü'nde harita çalışmalarını yaptım. Şimdi bu çalışmalarımı bir makale haline getirerek bilim dünyasıyla paylaşabilirim. Telefonda bahsetmiş olduğunuz Sempozyum ve buraya yazı sunma koşulları ile ilgili bilgi verirseniz çok sevinirim. Sevgi ve saygılarımla... Selçuk Güzeloğlu MEHMET BİLDİRİCİ 1624 20-06-2013 BUGÜN SEVGİLİ KIZIM ÖZLEM’İN SANAL YAŞ GÜNÜ 20 HAZİRAN 1973 Özlem yaşasaydı, bu gün 40. Yaş gününü kutlayacaktı. Ben onu bu günü acıyla tek başıma kutlamaya çalışacağım o varmış gibi, masanın üstü boş, içki bardağı boş, kafamda uçuşan anılarla… Kendinin bulunduğu son yaş gününü iki yıl önce 20. Haziran 2011 de kutlamıştık. Hastalığı ilerlemişti, bunun son olduğunun farkındaydı… Bizlerde zoraki gülücüklerle eşlik ettik. Çok zeki ve çalışkandı, okullarını en önde bitirdi. İyi bir iş kadını yolundaydı, önündeki merdivenleri hızla çıkarken, merdiven altından kaydı ve genç yaşta bizleri acılar içinde bırakarak sonsuzluğu yürüdü…. Söyleyecek söz kalmayınca kaderi böyleymiş diyoruz. Ama babası olarak hep sevdim ve seveceğim, onu unutmayacağım, bana bıraktığı okul başarı belgelerini, az da olsa yazdığı şiirleri, öyküleri gün ışığına çıkaracağım. Bu anlamda ani kaybı karşısında çıkan ilanları, başsağlığı mesajlarını bir dosyada topladım, Web siteme yerleştirdim. www.mehmetbildirici.com Türkçe II /5.8 Özlem’de görülebilir. BURADAN KENDİSİNİ SEVEN ARKADAŞLARINA SESLENİYORUM. İKİNCİ DOSYADA YER ALMAK ÜZERE ÖZLEM İLE ANILARINIZI VE FOTOĞRAFLARINIZI PAYLAŞIRSANIZ NE İYİ OLUR. Özlem baban olarak yaşayacağım sürece seni unutmayacağım. IŞIK İÇİNDE UYU….. MEHMET BİLDİRİCİ 1625 20-06-2013 ANAHID DER MINASYAN İLE ANI Anahid Der Minasyan aslen Muşlu bir ailenin kızı ve Paris’te doğmuş, orada büyümüş, Sourbonne Üniversitesi öğretim üyesi, halen emekli. Elimde AGOS Gazetesi’nin 03.05.2013 tarihli sayısında kendisi ile ilgili bir röportaj var ilgi ile okudum. Bazı ilgi çekici gözlemlerini aktarıyorum; “Babam Taksim’de Alman Konsolosluğu’nda doğmuş, çünkü Sivas Zaralı olan dedesi orada kapıcı olarak çalışıyormuş, babası bu sayede Alman Lisesi’nde okumuş ve Bağdat Demiryolları’nda çalışmış ve tehcirden kurtulmuş. Annesinin babası 1908 yılında Muş’tan Osmanlı milletvekili seçilmiş 1918 yılına kadar milletvekilliği yapmış, Kendisinin de Anadolulu olduğunu belirtiyor. Annesi’nin dilinden Muş ve Muş türküleri hiç dilinden düşmezmiş. Paris’te doğan Anahid kendisine Fransız diyemiyor. Neden Fransa’da doğduğunu anlamak için tarihçi olduğunu yazıyor. Sonunda 2009 yılında ilk defa Muş’a gidip bir Kürt köyünün ortasında olan SURP GARABET Manastırı’nın kalıntılarını ziyaret etmiş. Burada 80 yıldır yayınlanan bir Ermeni gazetesinde yazdığı yazıyı yanında getirmiş ve bunu yüksek sesle orada okumuş. Etrafım köy halkı İstanbul’dan gelen Ermenilerle doluydu diyor. Bu yazı annesinin 1913 yılında Surp Garabet Manastırı ziyareti ile ilgiliymiş….” ANAHID DER MINASYAN’IN MEMLEKETİNE YAPTIĞI BU İLK ZİYARETTE GEZİ GRUBUNDA BEN DE VARDIM. Bu açıklamayı ben de anlamadan dinlemiştim. Bu gezide tanışmış, İngilizce sohbetlerimiz olmuştu… Bu uluslar arası tarihçi değerli bilim ve tarih kadınını tanımaktan mutlu olmuştum. METİNLER MEHMET BİLDİRİCİ 1625 20-06-2013 ANAHID DER MINASYAN İLE ANI Anahid Der Minasyan aslen Muşlu bir ailenin kızı ve Paris’te doğmuş, orada büyümüş, Sourbonne Üniversitesi öğretim üyesi, halen emekli. Elimde AGOS Gazetesi’nin 03.05.2013 tarihli sayısında kendisi ile ilgili bir röportaj var ilgi ile okudum. Bazı ilgi çekici gözlemlerini aktarıyorum; “Babam Taksim’de Alman Konsolosluğu’nda doğmuş, çünkü Sivas Zaralı olan dedesi orada kapıcı olarak çalışıyormuş, babası bu sayede Alman Lisesi’nde okumuş ve Bağdat Demiryolları’nda çalışmış ve tehcirden kurtulmuş. Annesinin babası 1908 yılında Muş’tan Osmanlı milletvekili seçilmiş 1918 yılına kadar milletvekilliği yapmış, Kendisinin de Anadolulu olduğunu belirtiyor. Annesi’nin dilinden Muş ve Muş türküleri hiçdüşmezmiş. Paris’te doğan Anahid kendisine Fransız diyemiyor. Neden Fransa’da doğduğunu anlamak için tarihçi olduğunu yazıyor. Sonunda 2009 yılında ilk defa Muş’a gidip bir Kürt köyünün ortasında olan SURP GARABET Manastırı’nın kalıntılarını ziyaret etmiş. Burada annesinin 80 yıldır yayınlanan bir Ermeni gazetesinde yazdığı yazıyı yanında getirmiş ve bunu yüksek sesle orada okumuş. Etrafım köy halkı İstanbul’dan gelen Ermenilerle doluydu diyor. Bu yazı annesinin 1913 yılında Surp Garabet Manastırı ziyareti ile ilgiliymiş….” ANAHID DER MINASYAN’IN MEMLEKETİNE YAPTIĞI BU İLK ZİYARETTE GEZİ GRUBUNDA BEN DE VARDIM. Bu açıklamayı ben de anlamadan dinlemiştim. Bu gezide tanışmış, İngilizce sohbetlerimiz olmuştu… Bu uluslar arası tarihçi değerli bilim ve tarih kadınını tanımaktan mutlu olmuştum. SAİM SAKAOGLU 1626 22-06-2013 Sevgili Kardeşim Mehmet, Her iki iletini de açtım. Yazılarının listesini daha sonra tekrar inceleyeceğim. Sevgili yeğenim Özlem ile ilgili duygu yüklü satırlarını ben de duygularını paylaşarak okudm. Son yaş günü ile ilgili satırların beni daha da duygulandırdı. Bir şeyleri kabullenmek kolay olmamalı... Kim bilir 'Mehmet Babası'nı üzmemek için hangi acılarını, sıkıntılarını içine atmak istemiştir. Kardeşim Mehmet, elbette bir baba olarak evladını genç yaşta kaybetmek hiç de kolay değil. Bir şair, 'Hatıralarımdır beni yaşatan' diyordu. Sen de Özlem'in hatıralarıyla ayakta kalacaksın, daha doğruzsu kalmalısın. Hiç bir evlat babasının acı çekmesini istemez elbette. Onun için hatıraların sıcaklığına sarılıp onu kalbinde yaşatacak, yanında hissedeceksin. Kızımızın ruhu şad olsun, ışıklar içinde yatsın. Sevgiyle gözlerinden öperim canım kardeşim. Saim Sakaoğlu Konya MEHMET BİLDİRİCİ 1627 22-06-2013 TORUNUM DENİZ BİLDİRİCİ’NİN YAŞ GÜNÜNÜ KUTLUYORUM Deniz 2000 doğumlu halen Konya’da Meram yolunda Cemal Tural İlköğretim Okulu 7. Sınıf öğrencisi, karnesini aldı, teşekkür belgesi ile 8. Sınıfa geçti. Deniz halen başarılı bu ders yılından sonra Fethiye’de İzci kampında, orada izcilik öğreniyor, deniz kenarında yüzüyor. Yaş gününü kutluyor, iyi tatiller diliyorum…. MEHMET BİLDİRİCİ 1628 23-06-2013 KONYA ESKİ ESERLER KLAVUZU 1944 22 Haziran Cumartesi günü Beyoğlu’nda Sahaflar’da gezerken bir dükkânda açık artırma ile kitap satışına rastladım. İlgimi çekti, takip ettim. Kitaplar açık artırma ile çok ucuza satılıyordu. Bende katıldım, bir yeni kitap fiyatına 10 eski kitap aldım. Bunlardan biri de “Konya Eski Eserler Klavuzu”. Yazarları Faik Soyman ve Fotoğrafçı İbrahim Tongur. Kitap küçük boy 208 sayfa, 1944 yılında Konya Yeni Kitabevi’nde basılmış. Yazarı ise Faik Soyman, Konya İdadisi’nin ilk mezunu, Konya’da ve İdadi’de öğretmenlik yapmış çok değerli bir kişi. Burada şu anımı da ekleyeceğim. 1959 yılında Konya Lisesi’nin 70. Kuruluşu dolayısıyla yapılan toplantıya katılmıştım. Burada üç kişilik bir heyetin o zaman sağ olan Faik Soyman’ı Meram’da bağ evinde ziyarete gidilmesine karar verildi. Bir milletvekili Hamdi Ragıp Atademir, bir Lise öğretmeni Hüseyin Köroğlu ve bir genç Mehmet Bildirici seçildi. Faik Soyman’ı ziyaret ettik. Soyman yaşlı aksakallı bir ihtiyardı. Onur ile anımsarım. Daha sonra Konya İdadisi ve Konya Lisesi ile çalışmalarımda Faik Soyman karşıma çıktı. Çok çalışan ve tarihe çok meraklı idi. Eserlerinin tümü kızı tarafından Hüseyin Köroğlu’ya verilmiş ve ben bunları yayınlamıştım. Tarihin her bölümü ile ilgilenen Faik Soyman basılmak üzere bir dünya tarihi taslağı bile hazırlamıştı. Kitabın ikinci yazarı İbrahim Tongur ise Konya’da Müzede çalışmış ayrıca “AİLE FOTOĞRAFHANESİ”ni işletiyordu. Oğlu Veteriner Lütfi Tongur ile tanıştım. Kendisi ile eski Konya hakkında pek çok yazışmalarımız oldu, bir defada Yalova’da evinde ziyaret etmiştim. Kitabı bu gözle inceledim, İbrahim Tongur Konya’daki eski eserleri ve kitabeleri o zamanın tekniği ile siyah beyaz fotoğraflarla kitaba kazandırmıştır. Tarihi bilgiler ise Faik Soyman’a aitti. Ancak içinde verilen tarihi bilgileri tek tek inceledim. Kafamda çok büyüttüğüm, yıllarca Konya’da tarih öğretmenliği yapmış bir değerli kişinin bunların ötesinde daha gerçekçi ve daha doyurucu şeyler yazmasını umardım. Bunu da belirtmekten geçemeyeceğim. Ama Konya tarihi için çok ilgi çekici ve değerli kitabı edinmekten de çok mutlu oldum. MUSTAFA FIRAT GÜL 1629 23-06-2013 Merhabalar Mehmet (Bildirici) hocam Sitenizdeki bilgilere hayran olmamak mümkün değil. Maşallah demekten başka bir şey gelmiyor aklıma. Bir ömre zor sığacak çalışmaları, siz yaklaşık 20 yılda halletmişiniz. Sayın hocam Bir arkadaşımla "Aksaray'da Sel Felaketleri" isimli kitap hazırlıyoruz. Sona yaklaştık. Osmanlı döneminde kayıtlı 4 sel felaketi, cumhuriyet döneminde de epeyce sel olmuş..fotoğraf ve belgelerle bu kitabı yakında yayınlayacağız. Siz bize bu konuda nasıl bir tavsiyede bulunabilir misiniz? Şimdiden çok teşekkür eder ellerinizden öperim Saygılarımla Mustafa Fırat GÜL-Aksaray HANA JAEL 1630 24-06-2013 Mehmet amca merhaba, Mesajinizin bana geldiği size yazamadım. Evet, Özlem yaşasaydı 40 yaşında olacaktı, ve şimdi etrafımızda enerji dolu, motivasyonu yüksek, yüzünde hiç eksilmeyen gülümseme ile olacaktı.. Ancak maalesef ölüm onu bizden ve ona doyamadan aldı.. Onu çok özlüyorum ve çok anıyorum, hep onunla geçirdiğim zamanlar aklıma geliyor ve gitmesine isyan ediyorum.. Ancak elimden birşey gelmiyor... Umarım olduğu yerde mutlu, huzurlu ve bizi seyrediyordur... Hepinizi seviyorum ve çok öpüyorum, Hana Jael TEMMUZ 2013 LORA & CEM ÇAPAR 1631 07-07-2013 BAYTAR ve ÇAPAR AİLELERİ Lora & Cem'in Evlilik törenlerinde sizinle birlikte olmaktan onur duyarlar NİKAH 07.07.2013 Pazar saat 20.00 Boyacıköy Ermeni Kilişsesi bahçesi MEHMET BİLDİRİCİ 1632, 16.07.2013 SEVGİLİ DOSTLAR Akyaka’da yazlık evimdeyim. Dinleniyorum. Dostlarla telefon ve mail ile görüşüyorum. Dostlara selam MEHMET BİLDİRİCİ 1633 16-07-2013 İTÜ DEN SINIF ARKADAŞIM NECATİ KÖKLÜ İTÜ 62 İnşaat Mezunu sınıf arkadaşlarıma ulaşmak onlar hakkında bilgi toplamak için özen gösteriyorum. Bu defa İzmir'de arkadaşım Önder Dağıstan yardımı ile Necati KÖKLÜ arkadaşıma ulaştım. Kendisinden biz 1962 arkadaşların toplantılarına ve aramıza katılması konusunu gündeme getirdim. Necati Köklü Ankara'da İŞBİR Holding'in yönetici ve sahiplerinden....Sohbet ettik, diğer arkadaşlar hakkında benden bilgi alabileceğini belirttim. Bundan sonra kendisi ile görüşeceğimizi umuyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1634 16-07-2013 MUĞLADA KONYA LİSESİ MEZUNU GÖKTÜRK AKSOY'U ZİYARET Göktürk Aksoy Konya Lisesi 1956 mezunu, Hukukçu, Muğla'dan evlenmiş ve Muğla'ya yerleşmiş. Muğla'da uzun yıllar Hakim olarak götev yapmış, emeklilikten sonra Avukat olarak görev yapmakta, oğlu ve kızı da baba meslsğini seçmiş.... Daha önce'da Akyaka'da benim sergimi ziyarete gelmiş görüşmüştük. 15. Temmuz 2013 günü bürosunda ziyaret ettim. Uzun uzun Konya Lisesi'nden hocalarımız ve arkadaşlarımızı andık ben Konya liseli arkadaşlarla daha sıkm görüştüğümden onlardan ve WEB sitemdem bahsettim. Değerli bir arkadaşımı ziyaretten ve eski günleri anmaktan büyük keyif aldım LORA BAYTAR 1635 20-07-2013 Sevgili Misafirimiz Mehmet Bildirici HAYCAR Derneği'nin düzenlediği Amasya-Tokat-Sivas gezisine hoş geldiniz. Dernek olarak altıncı kez düzenlediğimiz Anadolu gezisinde sizlerle birlikle olmak bizim için en büyük bir mutluluk Gezimize 27 Haziran Perşembe sabahı saat 9.30 da Merzifon'dan başlayacağız. Gümüşhacıköy'lü dostumuz gezilerimizin sadık katılanı Dr. Artin Mezedur bizlere rehberlik yapacak. Ferhat ile Şirin efsanesinin coğrafyasında gezip ünlü Merzifon Koleji'ni ve eski Protestan Kilisesi'ni gezdikten sonra, gecemizi İRİS (Yeşilırmak) kıyısındaki Emin Efendi konaklarında geçireceğiz. Ertesi günü Amasya içi ve Amasya Müzesi'ni görüp rotamız TOKAT'a dönecek. Bir gece Tokat'ta Çavuşoğlu Otel'de kaldıktan sonra Tokat içini ve Müzesi'ni gördükten sonra, Yıldızeli üzerinden Sivas'a geçeceğiz. İki gece konaklalayacağımız Sivas'ta dolu dolu bir program bekliyor bizi. Sivas'ta ilk gece Nevv Otelde, ikinci gece Buruciye Otel'de kalacagız. Gezimizi 01 Temmuz Pazartesi sabahı Sivas Havaalanı'nda sonlandıracagız. Keyifli bir gezi geçirmenizi diliyor, oluşabilecek aksilikler konusunda hoşgörünüze sıgınıyoruz. LORA BAYTAR Haycar Dernegi MEHMET BİLDİRİCİ 1636 20-07-2013 AMASYA-TOKAT SİVAS GEZİSİ LORA BAYTAR'ın düzenlediği gezilerden benim katıldığım bu dördüncü gezi. Tarih ve kültür tutkusu geziye katılanları bir araya getiriyor. İstanbul, Paris, Hatay, Atina'dan gelen katılımcıların ilk hedefi Anadolu'nun tarihi derinlikleri içinde Ermeni izlerini de görmek. Katılanların büyük çoğunluğu ile önceden gezilerde tanışmıştık. Sarkis Seropyan rehber, Bu defa çok hizmeti olan Boğazlıyan'lı Dr. Kirkor Yanık ile yakınlaştık. Adeta doktorluğu yanında bir filozof..Gezide daha sayamayacağım kadar sanatçı mimar, tarihçi var. Tarih araştırmacı Mimar Zakarya Mildanoğlu... Dr. Elmon Hançer ... vs... vs Paris'ten gezinin neşesi, bizlere bon bon şekerleri dağıtan Arpi Katılımcılar arasında çok büyük ahenk ve yakınlık var... Lora'nın hareket düdüğü çalınca hemen hareket ediyoruz. Bu gezide Lora'nın Nişanlısı Cem Çakar'da ona eşlik etti.... Ben şahsen kısa sürede çok yerler gördüğüm için çok mutluyum... Ama AMASYA'ya doyamadım....Çok ilginç ve tarrihi bir yer. Umarım tekrar bir daha giderim diyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1637 21-07-2013 AMASYA I Amasya derin bir vadiden akan antik İRİS (Yeşilırmak) nehri kenarlarında bir kent. Antik çağdaki ismi bugüne gelmiş. Vadinin bir tarafında Hellenistik dönemden gelen Harsena dağı üzerinde kale ve antik kent, düğerinde ise Çakallar Dağı. Görmeyi arzu ettiğim kentlerin başında geliyordu. Akşama doğru Amasya içine geldik, doğruca yemek sipariş verdiğimiz çok yüksek Çakallar dağı eteklerinde bir lokantaya gittik, henüz bilmediğimiz ve Yeşikırmak ayaklarımızın altındaydı. Bu güzel manzaralı yerde samimi ortamda sipariş verdiğimiz Tokat kebabımızı yedik, buradan konaklayacağımız Emin Efendi Konakları'na gittik. Çok ilginç burası otel değil eski konaklardı. Konağın bir odasında kaldım. Önünde bahçesi tarihi kuyusu ve yöresel meyve ağaçları vardı. Cephe aldığı sokakta restore edilmiş tarihi evlerdi. Sonradan öğrendim konağımız nehir kenarına yapılmış, Helenistik kale duvarları üzerindeymiş. İzmir Gümüldür'de 2008 yılında gerçekleşen "Tarihi Su yapıları Sempozyumu'nda tanıştığım Yelgin Mesçi ve Mimar İşadamı Amasya sevdalısı İsmail Hakkı Göztaş ile tanışmıştım. Telefonda görüştük sabah 07.00 de İsmail Bey arabası ile konağa geldi. Süremiz öğleye kadardı, beni gezdirecekti, görüşmeler sonucu tüm ekibi gezdirdi. Bir Osmanlı konağını, Yeşilırmak üzerinde Helenistik dönemden kemerler üzerinde sonradan yapılmış, köprüleri gezdirdi. Müzeyi ziyaret ettik. Müzede antik kent maketini İsmail Hakkı Bey hazırlamıştı. Çok gururlandım. Buradan Tokat yolu üzerinde Ferhat kanalının kente giriş bölümü görüldü ve buradan Tokat'a doğru yola çıktık. Dostum İsmail Hakkı Bey'e sonsuz teşekkür, ancak Amasya bu kadar kısa sürede anlaşılacak bir yer değildi. Sadece ağzımıza bir bal çalındı. Umarım bu tarihi yeri görmek için yolum tekrar Amasya'ya düşer. Bundan sonra'da Yelgin Mesçi'nin çok beğendiğim Amasya şiirini yazıyorum. YELGİN MESÇİ 1638 21-07-2013 AMASYA KUBA MAHALLESİ Yamaçlarda bir yer, Çakallar'ın eteğinde, Cami avlusunda, yakartop oynuyor çocukluğumuz, Uzaktan horoz sesleri yankı buluyor dağlarda, Derelerdeki su sarp kayalardan dökülüyor, Şelalerin sesleri karışıyor, çocuksu çığlıklarımıza, Dut ağaçların gölgesinde, ipekböceği bahçelerinde, Laleler, zarzalaklar yani leylaklar içinde, Yaşam yolculuğumuz başlıyor, Etük teyze bağırıyor "Bahçeme hanginiz girdiniz, Çağla eriklerime zarar mı verdiniz?, Hepimiz de masumane korkulu bakışlar, Eyvah! yine çıngar kopacak Saniye teyze dikiş dikiyor, Huriye teyze oya yapıyor, Şaziye teyzem almış eline udu, Hayriye teyze, Fadime teyze, Hatice Annanne, Hepsi Kuba Dede avlusunda, havuz başında, Fasıl geçip hoş nameler sunuyor, İrfan amcanı "Bak yeşil yeşil" şarkısını söylüyor. Etük teyzenin bağırışları son buluyor. Sarışın esmer, bir sürü kız ve oğlan çocukları, Karne heyecanı içinde Yokuş yukarı mahalleye koşuyor, Ali Amcalar, Cemal Amcalar, Merak içinde karnelere bakıyor, Sarı Hoca toplamış çocukları, Cami avlusunda ebced öğretiyor, Zaman yolculuğuna çıkmış kadın erkek birlikte Kuba mahallesindeki eski günleri anıyor YELGİN MESÇİ AMASYA AĞUSTOS 2013 MEHMET BİLDİRİCİ 1639 04-08-2013 AMASYA TARİHİ II Amasya Helenistik dönemin izlerini bugüne taşıyan çok önemli bir kenttir. Özellikle Helenistik dönemden gelen su yapılarının ve köprülerin izlerini bugüne getirmektedir. Diğer önemli kentler ise Ege’dedir. Başta Bergama-İzmir (Pergamon), Priene (Aydın), ve BodrumMuğla (Halicarnassos) Hellenistik dönemi belgeleyen diğer en önemli kentlerdir. Kent Yeşilırmak’ın (Iris) kıyısına kurulmuştur. Helenistik dönemden kalesi, Karadeniz bölgesinde nadir görülen kaya mezarları, nehir kenarındaki surlar, kaleye su temini için kazılan CRİMBOLU isimli merdivenle inilen su kuyusu, kaleye su getiren suyolları bugün görülebilmektedir. Yeşilırmak üzerine yapılmış kemer köprüler bugün görev yapmaktadır. Daha sonraki dönemlerde bu temeller üzerine yeni köprüler yapılmıştır. Roma döneminde ise kayalara oyulmuş Ferhat su kanalları vardır. Türk halkı bu kanalların Ferhat’ın sevgilisi Şirin’i alabilmek için onun tarafından kazıldığına inanmaktadır. Bu vesile Şirin adına sembolik bir çeşme yapılmıştır. Amasya’nın tarihinde yer almış dünya ölçüsünde iki Amasyalı’dan da burada söz edeceğim. İlki Pontus Kralı VI. Mitridates’tir (M.Ö.120-63). Soyu Pers Krallarına kadar gittiğine inanılmaktadır. Ama yaşadığı kültür ve inanış Helen kültürüdür. Mitridates M.Ö 280’lerde kurulan Pontos Krallığının son kralıdır. Krallığını genişletmek istemiş karşısında Roma’yı bulmuştur. Onlarla savaşmış pek çok Romalı öldürmüş ve sınırlarını Ege’ye kadar taşımıştır. Roma yönetimine kafa tutan karşı karşıya gelen batıda Kartaca’lı Hannibal, doğuda ise Pontus Kralı Mitridates VI olmuştur. Pek çok savaşta karşı karşıya gelmişler ama M.Ö 63 yılında Mitridates hayatını ve krallığını kaybetmiştir. Aslında Grek ve Roma uygarlığı arasında bir devamlılık vardır. Ama Amasya halkının bu savaşlar ve Roma yönetimine girmesinden pek çok şey kaybettiği kabul edilebilir. Ama Roma döneminde kent genişlemiş, kayalara oyma Ferhat Su kanalı kazdırılmıştır. Kral Mitridates gençliğinde annesi ile taht kavgasına girmiş, ormanlar içinde yılanlarla yaşamış ama onlara karşı koruyucu panzehirler ürettiğine inanılır. Eczacılık tarihinde de önemli bir yeri vardır. Manisa’da dağıtılan Mesir macununun onun isminden geldiği kabul edilir. Diğer ünlü bir Amasyalı da STRABO (M.Ö. 65- M.S 23) dur. Amasya’da doğmuş, Nyssa (Sultanhisar-Aydın) öğrenim görmüş, antik dünyayı dolaşmış, kentler dahil coğrafi bilgiler toplamıştır. Bunları Coğrafya isimli kitapta yayınlamıştır. Coğrafya’nın babası olarak tanınmaktadır…. Ben burada Amasya’nın en parlak günlerinden bahsettim zaman içinde, Bizans, Osmanlı dönemlerinde önemini korumuş, Osmanlı şehzadelerinin vali olarak görev yaptığı bir güzide kenttir. Kısa süre olsa da Amasya’yı gördüm, aşık oldum, ama neye aşık olduğumun henüz farkında da değilim….. MEHMET BİLDİRİCİ 1640 04-08-2013 MERZİFON-TOKAT-SİVAS- DİVRİĞİ Bu gezide diğer gördüğüm yerler de şöyle. Merzifon’da Anadolu’daki bugün bir kültür merkezi olan Anadolu’daki en büyük Protestan Kilisesi ve Amerikan Kolejini geziyoruz (Bugün Fen Lisesi). Her yerde Merzifonlu Kara Mustafa Paşa heykel ve kurumları heykeli var. Tokat’ta da en ünlü Tokat’lı Gazi Osman Paşa, Tokat müzesini geziyoruz. Sivas hakkında önceki gezilerimde bahsettiğimden burada tekrar konuya girmeyeceğim. Son olarak da Divriği’de Mengücekoğulları’nın yaptırdığı muhteşem Ulu Camii. İkinci defa geziyoruz. Osmanlı öncesinin en muhteşem eseri, bu defa Sanat Tarihçisi (Özellikle Ermeni sanatı konusunda uzman) Dr. Elmon Hançer rehberlik yapıyor. Eserin Cami olarak yapıldığı taş işlemelerin Ermeni sanatını çok iyi bilen mimarlarca yapıldığı görüşünü örneklerle açıklıyor. Büyük eserler yapan, onu yaptıran kişilere soyu sopu ne olursa saygı duymalıyız diye düşünüyorum. Ardından 01 Temmuz sabahı Sivas Havalimanından Pegasus ile İstanbul’a dönüyoruz. Oradan da Akyaka’ya gidiyorum. ASUMAN DÜLEK 1641 05-08-2013 Merhaba Mehmet Bey Nasılsınız, yaz geldi belki memleketiniz Konya’dasınız. Birlikte rapor verdiğimiz bir dosya için ek rapor isteniyor. Bayram sonu görüşelim. Bu vesile ile iyi bayramlar diliyorum. Asuman Dülek-Yüksek Mimar Beyoğlu İstanbul MEHMET BİLDİRİCİ 1642 05-08-2013 BABAMDAN AKRABA NECATİ ÖZDEN’İ KAYBETTİK (1927-2013) Babam Mustafa Nazım Bildirici (1908-1970) çok küçük yaşta annesi Fatma’yı kaybetmişti. Fatma babaannemizin üç kız kardeşi vardı. Bir tanesi ilkokul öğretmeni Konya’da yetiştirdiği pek çok doktor, öğretmen olan Kambur Sare Hocanım (1904-1941) , bir tanesi terzi Emine, bir tanesi de İsmet teyzemiz idi. İsmet teyzemizin iki oğlu ve bir kızı vardı. Büyük oğlu Konya Lisesi’nin efsane Matematik öğretmeni MUSTAFA ÖZDEN –Karaoğlan- (1923-1974) küçüğü ise yeni kaybettiğimiz Necati Özden idi. Necati Özden Konya Sanat Okulu’nda okumuş, çeşitli kurumlarda (Konya Çimento Fabrikası) teknisyen olarak çalışmış son olarak oğulları ile Hükümet önünde halı ticareti yapıyordu. Sık görüşemediğimiz Necati Özden’i son zamanlarda birkaç defa iş yerinde ziyaret etmiştim. Çok dindar olan Necati Özen’in, iki oğlu bir kızı bulunuyor. Konya Musalla’da toprağa verilen Necati Özden’e tanrıdan rahmet dilerim. MEHMET BİLDİRİCİ 1643 05-08-2013 GÖKOVA’DA ARAP FEVZİ’Yİ KAYBETMİŞİZ. Fevzi Akyaka’nın renkli kişilerindendir. Zenci kökenliydi. Kılık kıyafeti farklıydı. Saçlarını tepede sele gibi toplar arasında çiçek koyardı. Balıkçılık ile geçinir bol bira içerdi. Akyaka ve Ula’yı tanıtan “Dondurmam Kaymak” isimli filmde Akyaka’da plajda mısır satan bir kişiyi canlandırmıştı. Ailesi Ulalı ağalar tarafından çalıştırılmak için Afrika’dan muhtemelen Sudan’dan getirilmiş zencilerdi. Fevzi bu soydan gelen son esmer vatandaşlardandı. MEHMET BİLDİRİCİ 1644 10-08-2013 KERMETUR TATİL SİTESİ GENEL KURULU Rahmetli kızım anısına onun parası ile 2013 yılında Akyaka Kermetur tatil sitesinde bir küçük daire aldım. 21 Temmuz günü de Yıllık Genel Kurul toplantısı vardı. Katıldım. Yeni komşularımı tanıdım, özellikle bunlar uzun zamandan beri tatil için Akyaka’yı seçen insanlar. Bu vesile ile eski Muğla Milletvekili İlyas Karagöz ile tanıştık. Bir süre sohbet ettik… GUY MEYER 1645 10-08-2013 Dear Sir, (Mehmet Bildirici) The exhibition on which I work for will not be on Weber. I doubt there will be anything about him. I must admit that I don't even know what the title of the exhibition will be. The Topic is about the travelers in XVIIth-XVIIIth centuries. The exhibition will open on Tuesday 24th of September till 29th of December, in the old French consulate, in front of the French Cultural Center. I was working on Weber about inscriptions and sculpture from Tralles in private collections, end of XIXth-beginning of XIXth centuries, when I looked Weber's work. Weber was well acquainted with Edward Purser, director of the Aydın Railway Co who possessed a collection of antiquities both in Smyrna, Buca and Çamlık. I know working on a spy mission of Louis the fourteenth in Turkey (1685-1687): there will be maps from this mission at the exhibition, and among them the oldest map of Izmir drawn in 1686 by a French ingenieur. I don't know yet if I will go to Izmir and I ignore what I will do for holidays this Summer. I will perhaps go to Samos with my wife and from there to Turkey, but nothing is certain for the moment. Sincerely yours Guy MEYER - Paris TÜLAY İLERİ AYDIN 1646 11-08-2013 Mehmet Bey (Bildirici) merhabalar. Uzunca bir süredir yazışamıyorduk. Malum, dünya telaşesi. İki aydır evimizin tadilat ve tamirat işleriyle cebelleşiyoruz. Hala da bitiremedik. Mayıs ayında Ankara'da yapılan Konya Liseliler buluşmasında görüşmeyi umuyorduk ama olmadı. Görüşebilseydik, hocamız ve okul müdürümüz merhum Selman ERDEM için hazırlamakta olduğunuz anı kitabı hakkında konuşacak, hazırlıkların ne aşamada olduğunu soracaktık. Anladığım kadarıyla Konya Liseli arkadaşlarımız konuya çok ilgi göstermiş, güzel ve anlamlı anılarını sizinle paylaşmışlar. İnsanın arkasında olumlu izler bırakarak bu dünyadan ayrılması ne güzel.. Mekanı cennet olsun. MEHMET BİLDİRİCİ 1647 11-08-2013 BABAM MUSTAFA NAZIM BİLDİRİCİ'Yİ 43. YILDA ANIYORUM. Babam Mustafa Nazım Bildirici'yi (1908-1970) ölümünün 43. yılında saygıyla anıyorum. 11 Ağustos 1970 günü Konya'da ölmüş, Uluırmak mezarlığında babasının yanında toprağa vermiştik. Babam maddeye önem veren bir kişi değildi. Türk müziğine âşıktı. En sevdiği şarkıcı Hamiyet Yüceses'ti. El işinde gece yarılarına kadar çalıştı, çabaladı beni okuttu. Kendisini saygı ile anıyorum. MİRİAM WEBER 1648 11-08-2013 Dear Mr Bildirici, Going through my dear Yehuda's papers, I found the attached photos and want to know more about them. Is this drawn on paper – or embroidered on material – aqueducts, suterazi (?) and pipes (?)… A very interesting piece of work! But I could not find detailed information in the Internet. I sent the photos to Tsvika Tsuk, who could not answer my query! Tsvika sent them to Henning Fahlbush, who gave the following reply: Dear Tsvika: Concerning the paper which Miriam found concerns most probably the water supply system of Constantinopel and I guess that it is from the book of Forchheimer, as it is written in German. But I don't have this and therefore I can't check it. But this Mehmed Bildirici should know. He will be pleased if you ask him. best regards Yours truly Henning Perhaps you have the answer? I would be very grateful if you can help, Thank you and my good wishes, Miriam Webber MIRIAM WEBER 1649 11-08-2013 Dear Mr Bildirici, Thank you so much for your answer – and your kind wishes. Yehuda was indeed an exceptional man, in many ways. I understand that the photographs are two halves of one picture, and I would like to know more about it. Is this part of a much larger map? What is written on it? Can you give me a "link" to find out more about it? With the help of your references I have found much material in the Internet about the amazingly long water supply system of Istanbul ( Constantinople), and recent research on it, but have not found information about this specific map. I appreciate your help very much, Good wishes, Miriam Webber Dear Miriam Webber Thank you very much for your mail. Now I am at my summer house in Akyaka and return to Istanbul in November. And I will write There are many books of Kazım Çeçen about Istanbul Ottoman water supply. I will write more about. You can enter to my web site to see more about water supply systems of Ancient Anatolian cities. On the other hand I want to learn about the works of Peleg. With my good wishes MEHMET BİLDİRİCİ 1650 11-08-2013 STRATONICEIA ANTİK GEZİSİ (YATAĞAN) 23 Temmuz Salı günü AKS (Akyaka Kültür Sanat Derneği) tarafından 2013 yılı çevre gezilerinden ikincisi gerçekleşmiş, Stratoniceia ve Milas’a ziyaret edilmiştir. Gezi oldukça kalabalık ve hanım katılımcılar ağırlıklı idi. Gezi dernek yönetim Kurulu üyesi NİLGÜN ALAYAT tarafından organize edilmiştir. Gezide Dernek Başkanı Aydın Turunç, eşi Sanat Tarihçisi Solmaz Hanım, misafirim olarak Aliye Teksal, en yaşlı olarak Cumhuriyetimizce yaşıt Arkeolog AZİZ ALBEK katılımcılardan bazılarıydı. Bu gezide çok şanslıydık. Eski Muğla Müzesi Müdürü Arkeolog Şevki Bardakçı bize rehberlik yaptı. Doyurucu bilgiler verdi. Önce Stratoniceia gezildi, Bouleterion (Halk Meclisi), kolonlu cadde, tiyatro gezildi. Şevki Bey gerekli açıklamalarda bulundu. Bu konuda bizzat kendisi de bu konuda bir yazı yazacağından konuya fazla girmeyeceğim. Ben kent hakkında bazı çarpıcı noktalara değineceğim. Pamukkale Üniversitesi tarafından kazılar yapıldığı kent gün gün ışığına çıkmaktadır. Kendilerine yorucu ve başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. Kentin yakınlarında tunç çağına kadar varan eski yerleşimler olduğu, ancak kentin Seleukos Krallığı döneminde bir Helen kenti olarak kurulduğu ve çok büyük yapılarla donatıldığı görülmektedir. Bu yönden diğer Karia kentlerinden tamamen farklıdır. Başkenti Antakya olan Suriye Krallığı döneminde Kral Seleukos (Silifke ismi buradan gelir) oğlunu çok sevmektedir. Ama oğlu Antiochius (Antakya ismi buradan gelir) günden güne sararıp solmaktadır. Genç Antiochius’un hastalığı sonunda belirlenir, babasının karısı üvey anneye âşıktır. Durum krala bildirilince M.Ö 294 yılında eşini oğluna bırakır. Kent Antiochius babasının yerine geçince eşi Staratoniceia adına kurulur. Kentin iki kutsal alanı vardır. Birincisi bölgedeki en büyük tapınağı olarak bilinen ve Anadolu’nun yerli tanrıçası olarak bilinen tanrıça HECATE adına yapılan bilinen muhteşem yapı. Türkiye’de Arkeolojinin babası Osman Hamdi Bey tarafından ilk kazılardan biri yapılmış, buluntular İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin salonlarını süslemektedir. Kentin ikinci Tapınağı “Panamara” da Zeus Panamaros tapınağıdır. Kente kuş uçuşu 10 km uzaklaklıkta Bağyaka köyü yakınlarındadır. Tapınaktan çok az kaldığı bilinmektedir. Umarım ileride bu tapınakta gün ışığına çıkar. Son olarak kentin tarihi su tesisleri için birkaç şey yazacağım. 1990’lı yıllarda Kömür işletmeleri tarafından kazı yapılırken aniden dozerin kepçesi bir su tüneline rastlar. Hemen Milas Müzesi’ne haber verilir. Müdür Haluk Yalçınkaya kente su taşıyan su tünelinin yaklaşık 70 metrelik kısmının rolövesini çıkarır, Milas’ı ziyaretimde bu tutanağın bir kopyasını bana vermişti. Ben de bu çok önemli tutanağı tarayıp Web siteme koymuştum. Merak edenler WEB siteme girip Anadolu antik kentleri tarihi su yapıları bölümüne girip bu rapora ulaşabilirler.. (Bu yazı AKS Derneği Bülteni için yazıldı) MEHMET BİLDİRİCİ 1651 11-08-2013 MİLAS GEZİSİ Akyaka Kültür Sanat Derneği üye ve misafirleri ile aynı gün gezimiz Milas’ta devam etti. Önce Milas Müzesi ziyaret edildi. Yetkili bir görevli bize Müzedeki eserler hakkında doyurucu açıklamalarda bulundu, sorduğumuz soruları cevapladı. Bahçesinde çeşitli dönemlere ait taşlar arasında son dönemlere ait olduğunu sandığım İbranice yazıtlar da dikkat çekiciydi. Ardından son yılların en büyük Arkeolojik buluşu olan HECATOMNOS mezarını ziyaret etmek istedik, henüz çalışmalar devam ettiği ve kalabalık olduğumuz için izin verilmedi, ancak dıştan çok yoğun çalışmalar olduğu ve restore edilen binalar görülüyordu. Buradan Milas pazarına gidildi. Alışverişten sonra öğle yemeği için Milas-Bodrum arasında Gökçeler Köyü sınırları içinde ki UYKU VADİSİ’ne gidildi. Burada Orhan Alarcin’in işlettiği bir kır lokantasına bulunuyor. Eski bir değirmen yeri olduğu anlaşılıyordu. Değirmenden kalanlar oradaydı. Değirmen döndüren su 3-4 m yükseklikten şar şar akıyordu. Pek çok arkadaşımız buz gibi bu suyun altına girdiler serinlediler. Çalışan bir su dolabı oluşu da dikkatimden kaçmadı. Milas eski, Karia Türklerin yöreye gelişi ile MENTEŞE olan bir bölge, bugün il merkezinin Muğla olmasına karşı tüm tarih boyunca Karia’nın en önemli kenti, zeytin kenti… Son zamanlarda Yahudilerin ve Levantenlerin de yaşadığı nadir bir Karia kenti olan Milas’tır. Çeşitli defalar Milas’a geldim ve şu kanıya vardım, gerçekten çok büyük bir kent olduğu anlaşılıyor. Nitekim her kazılan yerden tarih fışkırıyor. Son yıllarda bir kaçakçı sayesinde dünya ölçüsünde çok büyük kazanç HECATOMNOS mezarının bulunuşu oldu. Yakın zamanda bu arkeolojik parkın açılmasını diliyor, çalışan arkeologlara başarılar diliyorum. Herkesin ve dünyanın gözü onların üzeride…. Bu vesile ile Karia’yı Persler (İran) adına yönetmiş Hyessaldomes oğlu Hecatomtos ve çocuklarından da kısaca bahsedeceğim. Milas’ın (MYLASA) Karia kenti olarak kurulduğu bilinmektedir. Bugüne kadar gelen isminin Karia dilinden geldiği sanılmaktadır. Anlamı bilinememektedir. Tabii burada Lüvice’den geldiği uydurmaları altını çizerek dikkate almadığımı belirtiyorum. Karia bölgesi M.Ö 546 yılında Pers yönetimi altına girmiş ve Perslerin atadığı yerel beyler (Satrap-Vali) tarafından yönetilmiştir. Milas bu dönemde mezarına ulaşılan Hecotomnos ve oğlu Mausolos döneminde çok büyük gelişme göstermiş Karia, Helen kültürüne açılmıştır. Mausols ve Muğla Otogar da heykeli dikilen ARTEMISIA (ne kadar olumlu) Karya Kralı ve Karya Kraliçesi olarak belirtilmektedir. Maalesef bu yanlışlık pek çok yerde tekrarlanmaktadır. Mausolos bir kral değil bir Karia krallığı hiç olmamıştır. Mausolos Persler tarafından atanmış bir validir. Ama bu valilik babadan oğula geçebilmekte ve bir vali Perslerle çok iyi ilişkiler kurarak dünyanın yedi harikasından biri olan ANIT Mezarı yaptırabilmiştir. Zaman zaman bazı kişiler Musolos’u yerinden indirmek için Pers İmparatoruna şikayet etmişler ama başarılı olamamışlardır Şurası çok dikkat çekicidir. Karia Pers yönetimi altında Satrap olarak görev yapan Karia kökenli Hecatomnos ve oğlu Mausolos zamanında Helen kültürü ve uygarlığı çok daha önce girmiştir. Pers yönetimi dini ve kültürel alanda yayılmacı değildir. Yönetimi altıdaki kentlerde Helen uygarlığının yükselmesini olumlu karşılamış, mühendislik ve tıp alanlarda yetişen insanlardan yararlanmıştır. Pers yönetimi daha sonra oluşan Arap akınları gibi Anadolu uygarlığına zarar vermemişlerdir. Mausolos çok ileri görüşlü bir yetkisiz bir kral gibidir. M.Ö.377-353 yılları arasında yönetici olmuş, Karia’nın yönetim başkenti Milas’ı Halicarnassos (Bodrum) taşımıştır. Orayı geliştirmiş dünyanın göz bebeği yapmış bugün sadece temelleri bulunan ünlü anıtını yaptırmıştır. Dünya dillerinde Müze (Museum) kelimesi onun adından gelmektedir. Son olarak ölümünden sonra 2 yıl (M.Ö. 353-351) karısı ve KARDEŞİ ARTEMISIA yerine geçmiştir. Kaynaklarda ünlü anıtın karsı tarafından yaptırıldığı ifade edilir. Artemisia’nın 2 yıl hüküm sürdüğü göz önüne alınırsa anıtın kendi zamanda yapıldığını kabul etmek gerek… Ancak Artemisia zamanında Rodos donanması Bodrum’u almak istemiş ancak yenilgiye uğratılmıştır. ARTEMISIA dünyada deniz savaşı yürüten ve kazanan ilk kadındır. Milas’ın bu en parlak döneminden kısaca söz ettik. Milas’da tarih Roma, Bizans, Menteşe dönemlerinde de devam etmiş önemini korumuştur……….. (Bu yazı AKS Derneği Bülteni için yazıldı) HENNING FAHLBUSCH 1652 12-08-2013 Dear Mr Bildirici Thank you very much for your mail. I'm very much pleased that you'll send the revised paper about Sbede to Mr. Ohlig. Mr. Roland Haurillon reported about the su terazi in Monpellier. I didn't know that you were in contact with him. I didn't hear anything about Derme Canal before. It is wonderful in which way you try to investigate the ancient hydraulic projects in Turkey. And I can nothing but tell you that in case you think I can help you in this respect please don't hesitate in contacting me. With all good wishes and best regards Yours truly Henning Fahlbusch MEHMET BİLDİRİCİ 1653 15-08-2013 PROF. FAHLBUSCH MAİLİ AÇIKLAMASI Prof Fahlbusch Paris Montpeller’de bir su toplantısına katılmıştır. Burada bir başka katılımcı Fransız Arkeolog Rolan Hauriillon’dur. Kendisi ile internet ortamında su terazi konusunda tanışmışmış, bilgi alış verişinde bulunmuştuk. Burada da gene su terazi ile ilgili bildiri sunmuş ve beni kaynak göstermiştir. Fahlbusch bana bunu yazıyor, onunla tanıştığını bilmiyordum diyor, çalışmalarım konusunda olumlu görüş bildiriyor. Ne kadar mutluluk duyduğumu anlatamam…. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1654 15-08-2013 AMERİKALI SU TARİHÇİSİ DENNIS MURPHY İLE MUĞLA (KARIA) BÖLGESİNDE GEZİ Dennis Murphy Amerika Birleşik Devletleri Kolorado Denver’de yaşıyor. Bundan önce pek çok tarihi su toplantılarında birlikte olduk. Bu defa 6 Ağustos günü Gökova’ya geldi ve üçgün benim misafirim oldu. Altında kiralık arabası da vardı. Bir gün Akyaka’dan çıktık Gökova Körfezi’nde sahil yolundan Akbük’e gittik, doğal güzelliklerini gördükten sonra Ören-Gereme (Ceramus) geldik. Benim bildiri olarak sunduğum kentin su depoları ve su kemerlerini inceledik. Bir noktaya dikkatinizi çekeceğim çok geniş bir vadinin iki tarafında su yolu izleri var, arası yıkılmış, BİR KEMER, MUHTEŞEM BİR KEMERLE geçilmiş olmalı…. Buradan Beçin Kalesi, Labranda’ya gittik, dönüşte Staratonicea (Yatağan) üzerinden Akyaka’ya döndük. İkinci gün Muğla-Denizli yolu üzerin eski Kale (Tabae), üzerinde AFRODISIAS’a yöneldik. Bayramın birinci günüydü. Antik kent 13.00 açıldı, ilgi ile izledikten sonra Aydın-Kuyucak’a gittik. Kuyucak’ta antik ANTIOCHEA kalıntılarını gördük. Buradan Aydın-Sultanhisar’da NYSA antik kentini inceledikten sonra Aydın üzerinden Akyaka’ya döndük. Yol üzerinde de MEHMET ZENGİN’in köftesini yedik….. Kısa ama şahane bir tur oldu. MEHMET BİLDİRİCİ 1655 15-08-2013 MİLAS BEÇİN GEZİSİ Beçin ya da Peçin ya da İtalyan kaynaklarında geçen Pezona, Milas’ın yaklaşık 5 km güneyinde bir kale kent. Önemi bölgeyi fetheden Menteşe Oğulları’nın ilk başkenti oluşudur. Menteşe Beyi Ahmet Gazi bu bölgede ilk Türk eseri olan Ahmet gazi Medresesi’ni yaptırmıştır. Medrese kalenin hemen dışındadır. Ancak Medrese tamamen kapısı hariç yeni malzeme ile yeniden inşa edilmiştir. BU TARİHE KARŞI YAPILMIŞ EN BÜYÜK SAYGIZISLIK VE İŞLENMİŞ BİR CİNAYETTİR. Elimde MİLAS isimli Milas Kaymakamlığı tarafından yayınlanmış kitapta Medresenin eski hali görülmektedir. Hamam ve başka Türk dönemi yapıları vardır. Medresenin üzerinde bulunan kitabeye göre yapılış tarihi 1375 yılıdır. Ahmet Gazi’nin burada türbesi de bulunmaktadır. Ancak belki de ilk Milas’ın kurulduğu yerdir. Yazıt olmamasına karşı kale içinde Helenistik ve özellikle Bizans döneminden kalma duvar ve yapı kalıntıları vardır. Tabii Menteşe Beyliği döneminden ahşap hatıllı Türk yapıları da….. MEHMET BİLDİRİCİ 1656 15-08-2013 MİLAS LABRANDA KUTSAL ALANI Labranda Milas’ın 13 km kuzeyinde Helenistik dönemde yapılmış kutsal bir tapınak grubudur. Milas’a antik bir yol ile bağlı idi. Tapınağa bu yoldan yürünürdü. Yapılar Pers yönetimindeki Satrap (Vali) olan Hecatomnos oğulları Mausolos ve kardeşi HIDRIEUS (M.Ö.351-344) zamanında yaptırılmıştır. Ayrıca kutsal alanın hemen kuzeyin bugünde çok tutulan ve içilen LANRANDA su pınarı bulunmaktadır. Ben binaların planına girmeyeceğim. Bazı çarpıcı noktalara değineceğim. Bu yapılar Helenistik dönemi yansıtan dünyada çok az görülen anıtsal yapılardır. M.Ö. 4. yüzyıl ve öncesinde yapılmıştır. Bu dönemde yöre Persler’in (İran) yönetimi altındadır. Persler dinen yayılmacı değildir. Koydukları kurallara uymak koşuluyla isteyen istediği inancı uygular, dini bir özgürlük söz konusudur. Hecatomnos ve oğulları aslen Karia kökenli olduğu halde Pers yönetimi altında yönetici olmuşlar ve Helen Uygarlığı’na ülkenin kapılarını açmışlar ve onun yükselişine destek olmuşlardır. 24 yüzyıllık bu yapıları hayranlık içinde inceledik ve buradan Yatağan üzerinden Muğla’ya geçtik ve Akyaka’ya döndük. MEHMET BİLDİRİCİ 1657 15-08-2013 ESKİ KALE ANTİK TABAE KENTİ Bu defa 08 Ağustos Bayramın ilk günü AFRODISIAS’ı ziyaret için Akyaka’dan Muğla-Denizli Orman yoluna çıktık. Bu yoldan hep geçer Kale’ye girişte bazı antik yapı, köprü görürdüm. Bu defa ESKİ KALE (antik TABAE) tepesine çıktık. Yol üzerinde eski bir Roma köprüsü ve bazı antik taşlar vardı. Kale halkı törenlerini burada yapıyordu. Eski kalede Türk yönetiminde yaşanmış, iki cami var birinin binası yıkılmış sadece minaresi var. İşin en ilginç tarafı Tabae (b harfi v olarak okunur) isminin bugün TAVAS ilçesinde yaşamış olması, oraya buradan mı göçülmüş? Şimdilik bilgi yok…. Tavas halkı için anlatılanlar çevreden farklı? Kimbilir? Buradan Afrodisias antik kentine doğru yolumuza devam ettik. MEHMET BİLDİRİCİ 1658 16-08-2013 AFRODISIAS GEZİSİ Dennis Murphy ile birlikte 08 Ağustos 2013 günü (Bayramın ilk günü) Afrodisias görmek için yola çıktık. Daha önce sanıyorum 1988 yılında rahmetli kızım Özlem ile Konya’dan Akyaka’ya gelirken uğramış gezmiştik. Özlem de müzedeki heykellere ve kente adeta bayılmıştı. Kent ve Müzesi Bayram olduğu için saat 13.00 de açıldı. Önce Müzesini gezdik, heykel yönünden ne kadar zengin anlatılamaz, sebebi burada Heykel Okulu varmış… Anadolu da çok az görülebilen…. Hatta hiç görülmeyen Filozofların, imparatorların heykelleri ve kabartmaları, tanrıça Afrodit’in heykelleri… Bu arada Vehbi Koç’un kızı Sevgi Gönül’ün Müzeye eklediği salon harika…. Teşekkürler Sevgi Hanım.. Kentin ortaya çıkmasına bir ömür veren Arkeolog Kenan Erim…. Ne kadar övünülecek bir olay.. Mezarı da orada, saygı ile ziyaret ediyorum… Afrodisias Aşk Tanrıçası AFRODİT’e adanmış bir kent, yalnız buradaki Afrodit bir miktar farklı, Neolitik dönemlerden gelen ANATANRIÇA… Ta.. Çatalhöyük’ten gelen Afrodisias ve çevresinde yerleşim çok eski, Bizans Tarihçisi Stephanus’a göre Mezopotamya’da Nineveh kenti Medler ve Babilliler tarafından yerle bir edilince, Nineveh’den Aşk Tanrıçası ISTHAR ile birlikte buraya gelmişler, başka isimdeki kent Asur Kralı Ninus adını almış, Eşi efsanevi Kraliçe Semiramis ile birlikte.. Önceleri bir söylence sanılan bu husus kazılarda bulunan röliyefle kesinleşmiş… Kent de Roma döneminde çok gelişmiş ve çok güzel yapalar ve hamamlarla bezenmiş…. Kentin en görkemli yapıları Anıtsal Giriş Kapısı (Tetrapylon), Afrodit Tapınağı ki bu şahane yapı daha sonra kiliseye çevrilmiş… Tiyatro, Heykel Akademisi, vs. Bizans döneminde ismi Stauroupolis (Haç kenti) olmuş heykeller kırılmış, bugünkü gördüklerimiz arta kalanlar. Ben burada bana göre çarpıcı bulduğum birkaç noktadan söz ettim. Tarihe arkeolojiye ve güzel sanatlara meraklı ve değer verenler burayı mutlaka ziyaret etmeli diye düşünüyorum… Bir şeye dikkat etmelerini öneririm, hayretler içinde kalıp küçük dillerini yutmamaları… Tabii bu arada Orhan Atvur’un hazırladığı AFRODISIAS isimli kitabı almaları MEHMET BİLDİRİCİ 1659 16-08-2013 ROMA İMPARATORU CLADIUS (41-54) AFRODISIAS MÜZES’İNDE Konya tarihini araştırmış bir kişiyim. Birinci yüzyılda Konya’nın kuruluşunda önemli bir kişidir, İmparator Cladius. Iconium başta olmak üzere üç kentin isminin başına Cladius eklenmiştir. Cladiconium. Yani “Cladius’un Konya’sı” Bu kente verilmiş çok çok önemli bir ayrıcalıktır. Diğer ikisi Claudiderbe (Karaman Derbe) ve Cladudlaodicea (Konya Ladik). Ayrıca Mut ilçesinde Cladudipolis isimli bir kent kurulmuştur. Afrodisias Müzesi’nde bu imparator ile heykel ve röliyeflerle karşılaştım. Bahsettiğim Afrodisias kitabının 72-73 sayfasında bunlar yer almaktadır. İlkinde İmparator Cladius Britanyalı esir bir kızla görülmektedir. Britanya Cladius tarafından fethedilmiştir. Diğer iki röliyefta çıplak imparator karısı genç Agrippina ile diğerinde çıplak imparator halk ile görülmektedir. Burada bir karaların ve denizlerin efendisi bir tanrı olarak görülmektedir. MEHMET BİLDİRİCİ 1660 16-08-2013 ANTIOCHIA ON MEANDER (MENDERES ANTAKYASI) Geyre bucağına bağlı Afrodosias’ı gezdikten sonra, Aydın’a doğru devam ettik. Geyre isminin de Karia’dan gelişi çok ilginç, burası da Karia sayılıyor. Buradan Aydın Kuyucak ilçesi içinde bulunan Antiochia kentine saptık. Sadece 1 km yol bozuktu. Helenistik dönemde kurulan kentin bazı kalıntıları bir tepenin üzerinde ama görülebilecek bir şey yoktu, tabii bu çok kısa gezide… Anadolu kentleri tarihi su yapılarını yazan Weber’de su yollarına ait bazı bilgiler var.bazı bilgiler var.. Ama kentte hiç araştırma yok,… İnternette bilgi yok… Helenistik ve Roma kentlerinden Antiokhia sessizce uyuyor, bir gün gelip kendisinin keşfetmesi için…… MEHMET BİLDİRİCİ 1661 17-08-2013 AYDIN SULTANHİSAR NYSA GEZİSİ 08 Ağustos son antik kent gezisi Nysa kentine idi. Nysa kenti Seleucos Krallığı döneminde krallık ailesinden bir prenses adına kurulmuş olup kimliği bilinmemektedir. Gerçekten Helenistik dönemde Anadolu’da pek çok kent kurulmuştur. Anadolu’da Helenistik dönem öncesi sayıları çok az da olsa kentler vardı, Hitit Başkenti Hattusas, Urartu başkenti Tusba (Van), Lidya başkenti Sardes, Truva gibi, Efes, Milet gibi kentler de Büyük İskender öncesi kurulmuş Helen kentleriydi. Helenistik dönemde kent kuruluşları hızla artmıştır. Nysa’da başkenti Antakya olan Seleucos Krallığı döneminde kurulmuştur. Karia kenti sayılmaktadır. Roma döneminde çok gelişme göstermiştir. Türk döneminde yaşam yoktur. Kent hakkında en çok bilgiler Amasya doğumlu Coğrafya’nın babası olarak bilinen STRABO’dur (M.Ö. 63- M.S 21). Strabo Nysa kentinde öğrenim görmüştür. Nysa kenti bir sel çayının iki yamacına kurulmuştur. Kent hakkında bazı kısa bilgilere internette rastlamak mümkün, ancak yayınlanmış bir kitap yoktur. Kazılar Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nden Prof Aslı Saraçoğlu tarafından yapılmaktadır. Umarım aydınlatıcı yayınlar çıkacaktır. MEHMET BİLDİRİCİ 1662 17-08-2013 NYSA KENTİ ANTİK TAŞKIN KORUMA TÜNELLERİ Nysa kenti bir derenin iki yamacına kurulmuştur. İsmi bilinmeyen dere kenti sel tehdidi altında bırakmaktadır. Tiyatro binasının yanında tüneller kazılarak kent taşkından korunmuştur. Taşkın koruma maksatlı tüneller dünyada çok sayılı, Anadolu’da sadece Pergamon (İzmir Bergama) ve Aydın Sultan Hisar Nysa’da görülmektedir. Hayranlık uyandıracak bir tarihi su anıtıdır. Konu ile ilgili bir inceleme Almanca olarak “ Die antiken Flussüberbauungen von Pergamon und Nysa”. 8 sayfalık inceleme Klaus Grewe, Ünal Öziş, Orhan Baykan, Ayhan Atalay” tarafından yazılmıştır. Bu incelemeye www.mehmetbildirici.com Almanca 20.1.205 maddesinden ulaşılabilir. Birlikte gezdiğimiz Dennis Murphy zeminden yaklaşık 10 m alttaki tünele indi, bir uçtan bir uca yürüdü.. Dere üzerinde Roma köprüsünden söz ediliyor. Ama sadece ayakları görünmekte…. DENNIS MURPHY 1663 17-08-2013 Dear Mehmet Bey We sent very good 3 days at Akyak. together. I am thankful for your hospitality Your friend Dennis 2013 EYLÜL MEHMET BİLDİRİCİ 1664 01-09-2013 SAYIN CEMAL GÖKÇE İMO İSTANBUL ŞUBESİ BAŞKANI Ben geride 50 yılı bırakmış bir inşaat mühendisi olarak burada bazı görüşlerimi açıklamayı vicdani bir görev sayıyorum. Başkanlığını yıllardır yürüttüğünüz İstanbul Şubesi’nde mühendisleri bilgilendirmeyi, onların mesleki tecrübelerinin artırımı konusunda gerçekleştirdiğiniz etkinlikleri hayranlıkla izlemekteyim. Ancak özellikle son on yılda Türkiye’de çok yoğun bir yapılaşma olduğu gözden kaçmamalıdır. Ben bunu tarihi perspektifle Anadolu toprağında Roma İmparatoru HADRIANUS, Bizans İmparatoru JUSTINIEN, Osmanlı Sultanı KANUNİ SÜLEYMAN’dan bu yana en büyük yapılaşma hareketlerinin içinde olduğumuzu düşünüyorum. Artvin Deriner Barajı, Ermenek Barajı, Konya KOP Projesi, Melen Projesi, Kıbrıs’a su ötürme, Marmaray Projesi, Metro da hızlı gelişmeler ……. vs Şüphesiz son dönemde böyle oluşumlar yanında tasvip edilemez olanların olduğu da bir gerçektir. TOKİ’nin İstanbul’da mesken yaparak nüfusu artırmaya çalışması, üç çocuk önerisi, Milli Eğitim ve üniversitelerde çağ dışı uygulamalar … vs. Asla tasvip edilemez. Avrupa ülkelerinde dahi görülmeyen bu baş döndürücü yapı faaliyetleri karşısında, devamlı muhalif kalmanın, her şeye karşı olmanın, Odamıza, mühendise, bir getirisi olacağına inanmıyorum…. Saygılarımla (Bu yazı Mayıs ayında kendisine yollandı) Cevap gelmedi GUY MEYER 1665 01-09-2013 Dear Sir, (Mehmet Bildirici) It's a long time since we communicate about ancient Turkey. I am working now on inscriptions from Tralles (Aydın) and on a new exhibition in Izmir about travellers from XVIIth untill XIXth century which will open in September this year. Working on the inscriptions of Tralles, I met with Georg Weber, born in Riquewihr (AlsaceFrance) in 1840, died in Buca in 1910. He came in Turkey in the 1860's. He was French professor in the (Greek) Evangelical School in Izmir, which opened the first archaeological museum in town. A large part of this old collection is still in Izmir archaeological museum of which it composed at least a quarter of the actual collection. You will find thereafter a list of his principal works, but he published numerous articles in local papers in French or Greek: Xenophanès (Grec), L'Impartial (Français), Amaltheia (Grec). It is said that after 1921, the director of the Museum of Izmir inaugurated a column from Ephesus on his grave which remain till today in Buca foreign graveyard but I could'nt find any precise informations about this. Bibliographie Weber 1880, «Tumulus et hieron de Bélevi», Mouseion, période III, 1878-79 et 1879-80 (1880), pp. 89-104, 117, et trois planches. 1880, «Hiéron de Cybèle et trône de Pelops», Mouseion, période III, 1878-79 et 1879-80 (1880), pp. 105-116 1880, Le Sipylos et ses monuments, ancienne Smyrne, Naulochon, monographie historique et topographique, Paris, 1880. 1882, «Description of the so-called tomb of St. Luke at Ephesus with notes by W. Harry Rylands», Transactions of the Sty of Biblical archaeology, VII, 1882, pp. 226-240. 1884, «Étude sur la chorographie d'Éphèse», Mouseion, période IV, 1880-1884 (1884), pp. 1-44, et carte. 1885, «Akdsché-Kaja. Eine unbekannte Felsburg bei Smyrna», AM, 10, 1885, pp. 212-216, avec deux cartes. 1885, «Trois tombeaux archaïques de Phocée (et de Magnésie), Lettre de M. G. Weber à M. G. Perrot, RA, s 3, 5, 1885 (1), pp. 129-138. 1886, A. Fontrier, «To », Mouseion, periode V, 1885-1886 (1886), carte. 1891, «Un monument circulaire à Éphèse ou prétendu tombeau de Saint-Luc», RA, s. 3, 17, 1891 (1), pp. 36-48. 1891, Guide du voyageur à Éphèse, Smyrne, 1891. 1891, «Der unterirdische Lauf des Lycos bei Kolossai», AM, 16, 1891, pp. 194. 1891, Une église antique à Dinair (Célènes-Apamée-Cibotos), Besançon, 1891. 1892, Dinair (Gueïkler), Célènes, Apamée Cibotos, Besançon, 1892. 1892, « Bas-reliefs de Laodicée et de Tripolis», RA, s. 3, 20, 1892 (2), pp. 288-, pl. XXIII. 1899, «Hypaepa, le Kaleh d'Aïasourat, Birghi et Oedémich», REG, 5, 1899, pp. 7-21. 1904, «Wasserleitungen in kleinasiatischen Städten, I», JDI, 19, 1904, pp. 86-101. 1905, «Wasserleitungen in kleinasiatischen Städten, II», JDI, 20, 1905, pp. 202-210. He also made a map in BCH, 16, 1892, pl. XVIII, «Carte du monastère de Lembos et de ses dépendances auprès de Smyrne au XIIIe siècle» and send a letter to the French Archaeological School in Athens about a relief in Sondurlu (sic), cf BCH, 17, 1893, pp. 3951. You will find some these articles and books on web-sites: «Sypilos» and «Dinair » on Gallica; «Guide d'Éphèse», on Europeana; «AM» stand for Mitteilungen des deutschen archäologischen Institutes (Athens), «JDI» for «Jahrbuch des K. deutschen archäologischen Instituts», and Transactions of the Society of Biblical archaeology on Archive.org; «RA» for Revue archéologique on Gallica and Archive.org; «REG» for Revue des Études grecques, on Gallica; «BCH» for Bulletin de Correspondance Hellénique on Pérsée. Mouseion stand for Mouseion kai bibliothiki tis Evangelikhs scholis tis Smirnis (Greek, Museum and Library of the Evangelical School in Izmir) could be find on Openarchives.gr. The small essay on a Church in Dinar could be obtained in typing the title Une église antique à Dinair (Célènes-Apamée-Cibotos), in Google. I send you my last article on french Traveller in Turkey. I wish you a happy new year Best regards Guy MEYER-PARİS MEHMET BİLDİRİCİ 1666 01-09-2013 Hatce Hanım (Baltacıoğlu) Epey zamandır haberleşemiyoruz. Umarım iyisiniz ve Hitit Sanatı konusunda çalışmalarınıza devam ediyorsunuzdur. Katıldığım son İsrail toplantısında Wittenberg isimli bir Alman Hoca kışın artezyen suyu ile dolan Hattusa da göletlerden bahsetti. Arzu ederseniz bildiriler kitap olarak yayınlanınca gönderebilirim. Hatırlarsanız sizinle ilk Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsünde tanışmıştık. Sizden bir ricada bulunacağım. Burada Mc Lean’in “Greek and Latin Inscriptions in Konya Archaeological Museum (2002) isimli bir yayın var mı? Bunu nasıl temin edebilirim. Bana ödemeli gönderebilirler mi? İlgilenirseniz çok mutlu olacağım. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1667 01-09-2013 BAYRAM KUTLAMALARI Bayram 8-9-10 Ağustos günlerindeydi. Bayram öncesi torunlarım Deniz ve Demir vardı. Demir denizi çok sevdi, sudan çıkmadı, ama bayramdan önce gittiler. Bayramın ilk günü Dennis ile arkeolojik gezi yaptık… Yaşlı komşuları ziyaret ettim. Mevlüt Mermer, Mustafa Balaban, Mustafa Gür, Fehmi Ersoy, Mustafa Mertoğlu, Vahit Çavuşoğlu telefon ettiler… Akyaka’da dinleniyor, Kermetur’lu yeni tanıştığım komşularla öğleden sonraları OKEY oynuyoruz…. Akyaka bu bayram aşırı kalabalıktı… rahat geçiyor…. MEHMET BİLDİRİCİ 1668 01-09-2013 NAİL ÇAKIRHAN PORTLERİ AKS DERNEĞİ BAŞKANLIĞINA 2013 YILI Mayıs ayı sonunda İstanbul Beyoğlu Yunan Konsolosluğu’nda ilginç bir sergi açıldı. Sürgünde bir Ressam ve Jak İhmalyan isimli bir kitap yayınlandı. Önce sergiyi gezdim ve ressama ait kitabı aldım. Önce sanatçı hakkında birkaç şey söylemek isterim. Jak, Konyalı Ermeni bir alenin oğlu. Aile 1919 yılında İstanbul’a taşınınca, İstanbul’da 1922 yılında doğmuş. Gençliğinde Komünist Partisine giriyor, Ermeni asıllı olunca da yaşam çok zorlaşıyor ve Sovyetler Birliğine gidiyor, uzun yıllar Moskova’da yaşıyor. Jak İhmalyan’ın kitabında Sayın Halet Çambel koleksiyonundan alınmış Jak Ihmalyan tarafından yapılmış imzalı resimler bulunmaktadır. Bunlardan 3 adedi çıkardım ve yazıma ekliyorum. Bunun çıkacak ilk Bültende değerlendirilmek dileğiyle MEHMET BİLDİRİCİ 1669 01-09-2013 OKKATAŞI’MA DOKUNMAYIN Mehmet Bildirici Araştırmacı-Yazar [email protected] Akyaka’da yazları yaşıyorum. Akyaka’yı seviyorum, 20 yıldan bu yana Akyaka ve çevresindeki antik yerleşimleri ilgi ile izlerim. Son aylarda Muğla-Marmaris kara yolunun Ula kavşağı civarında bir levha konmuş antik THERA kenti diye, önce şaşırdım, bu nereden çıktı diye, sonra bir broşüre ulaştım. “THERA ANTİK KENTİ” Broşürün altında Kültür Bakanlığı ve Muğla Üniversitesi’nin amblemi yer almaktaydı. Broşürde Ula ilçesi ile Taşlıyenice arasında OKKATAŞ olarak adlandırılan yerde son dönemde yapılan çalışmalar sonucu buranın antik THERA kenti olduğu kesinlik kazandı, kentin tarihinin M.Ö. 4. yüzyıla kadar indiği yazılıyordu….. İstanbul Üniversitesi’nde görevli George Bean yörede çok ciddi araştırma yapan kişidir. Eski Çağda Menderes’in Ötesi (Arion Yayını 2009) sayfa 160 da Thera hakkında bilgiler vardır. “Rodos yönetimine girmeden önce Thera M.Ö. 333 yılında tarih sahnesine görülmektedir. Büyük İskender Asya seferinde Ege kıyılarındaki tüm kentleri almış, ancak Hecatomnos ailesi tarafından yönetilen ve Perslerin hâkimiyeti altında olan Halicarnassos (Bodrum) kentini alamamıştı. Onun tarafından bırakılan kuvvetler tarafından sur içindeki Halicarnassos, ve güçlü bir kale olan Thera bir yıl sonra alınabilmiştir. Bean eserinde yazıtlara dayalı olarak Thera’nın Yerkesik’te olduğu tespit edildiği belirtilmekte, ancak bugün itibariyle görülecek pek bir şey yoktur denilmektedir. Dikkat edilecek diğer konu THERA bir antik kent de değildir. Sadece donanımlı bir kaledir. Taşlıyenice’deki bugün Okkataş olarak bilinen kalıntılarda önünde iki iyonik kolon yer alan kaya Mezar bulunmaktadır. M.Ö 4. yüzyıla tarihlenen bu mezar tipine çevremizde Idima, Okkataş ve Elmalı, Kaunos ve Fethiye’de rastlanılmıştır. Bu konuda eski Muğla Müze Müdürü Sayın Şevki Bardakçı’nın araştırma ve yayınları vardır. Yörede en kapsamlı araştırmaları yapan George Bean Carian Coast isimli Türkçe’ye çevrilmemiş eserinde de bugün Elmalı civarında yer alan Kallipolis isimli kent hakkında bilgiler vermekte bu ismin Roma dönemine ait olabileceği Taşlı Yenice Okkataş mevkiine yerleştirilen antik Killandos’un Kallipolis’in Helenistik dönemdeki ismi olabileceğinin göz önünde tutulması gerektiğini ifade etmektedir. Hal böyle olunca Okkataş’ın antik ismi tam olarak bilinememektedir. Bu da normaldir. Rodos yönetimi altında iken bölgede bulunan ve okunan yazı taşlarda görülen yer isimlerinin pek çoğunun bu günkü yerleri belirlenememektedir. Bu da çok çok önemli değildir. Önemli olan kalıntılara sahip çıkmaktır. Durum bu iken Muğla’nın ümidi ve göz bebeği Üniversitenin altında amblemi bulunan broşürdeki son araştırmalar doğrusu merak konusudur. Okkataş’ta yeni kazılar yapılıp yeni yazıtlar mı bulunmuştur? Böyle olsa dahi eski çalışmalar ve bilgiler niye rafa kaldırılmıştır. Bu konuda bilimsel toplantılar mı yapılmıştır? Ama yapılmalıydı. Özetle Thera’yı Yerkesik’te bırakalım, güneyinde kale tarihi bilgileri doğrular niteliktedir. OKKATAŞ’a (Killandos) dokunmayalım. Lütfen hatalı olarak konulan THERA antik kenti levhasının kaldırıp yerine “OKKATAŞKİLLANDOS ANTİK YERLEŞİM” levhasını koyalım. Bu vesile ile bu antik yerleşime giden yolu asfalt yapalım. OKKATAŞ’IMA DOKUNMAYIN…. (Muğla Devrim için yazılmış ve 06 Eylülü 2013 günü yayınlanmıştır) MEHMET BİLDİRİCİ 1670 01-09-2013 MUĞLA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE Konu: Thera antik kenti Akyaka’da yaşıyorum. Yirmi yıldan bu yana Akyaka ve çevresindeki antik yerleşimleri ilgi ile izliyorum. Topladığım bilgileri www.mehmetbildirici.com isimli Web Sitemde toplamış bulunuyorum. (Tümü 12.000 sayfa Akyaka bölümü 600 sayfanın üzerinde) Son günlerde Muğla-Marmaris yolu üzerinde Ula kavşağında bir levha konmuş “ANTİK THERA KENTİ”. Hayretle karşıladım, sonra elime bir broşür geçti “Antik Thera kenti”. Altında “MUĞLA ÜNİVERSİTESİ” amblemi yer alıyordu. İstanbul Üniversitesi’nde görevli GEORGE BEAN yöremizde en kapsamlı araştırmalar yapan kişidir. “Eski Çağda Menderes Ötesi” isimli yayınında (sayfa 160) şu bilgiler yer almaktadır. “Rodos yönetimine girmeden önce M.Ö. 333 yılında Thera tarih sahnesinde görülmektedir. Büyük İskender Anadolu’ya ayak bastıktan sonra Ege’deki tüm kentleri almış, ancak Halikarnassos’u (Bodrum) alamamıştı. Bırakılan kuvvetler bir yıl sonra Bodrum’u, Thera kalesini teslim almışlardır. Buradan Thera’ın korunaklı bir kale olduğu, yeri olarak Yerkesik olarak belirlenmiştir. Altında Muğla Üniversitesi amblemi olan broşürde Thera Kalesi, yeni araştırmalar sonucu Yenice-Ula arasında OKKATAŞ olarak bilinen yeri kaydırılmıştır. Son araştırmalar nedir? Okkataş’ta yeni kazılar mı? Yapılmıştır, yeni yazıtlar mı? Bulunmuştur. Üstelik kalesi de yoktur. Ayrıca George Bean Türkçe’ye çevrilmemiş “Carian Coast” isimli eserinde OKKATAŞ’ta olduğu bilinen yerin Killandos olarak bilindiği ifade edilerek Idyma’nın doğusunda olan Kallipolis’in (Ula Elmalı civarı) Roma dönemindeki ismi olabileceği, Killandos isminin bunun Helenistik dönemdeki ismi olabileceği ifade edilmektedir. Maalesef çok değerli bilim adamları yanında, tarihi kendi arzu ve görüşleri doğrultusunda yeniden yazmak arzusunda olanlar vardır. Bunlar kendi aykırı görüşlerini Sempozyumlarda açıklaması en doğaldır. Ancak uluslar arası platformlarda tartışılması gereken bu konularda bir öğretim üyesinin görüşünün üniversite görüşü olarak sunmanın doğru olmadığı kanısındayım. Gözümüz her şeyimiz Muğla Üniversitesinin bu duruma düşürülmemesi gerektiği inancındayım. Bu konuda başka örneklerde vardır. Onlara şimdilik girmeyeceğim. Yeni bir uluslar arası toplantı olmadıkça Taşlı Yenicede’ki bu Ören yeri OKKATAŞ olarak kalmalıdır. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ Nergis Sokak No 14 Akyaka- Muğla Fulya Mah. Belen Sokak 10/6 Şili-İstanbul [email protected] 0 542 241 0302 MEHMET BİLDİRİCİ 1671 01-09-2013 KERMETUR ÖZLEMEVİNDE KALIŞ İlk defa bu yıl Özlem’den kalan para ile aldığım Kermetur Sitesi C Blok 14 nolu evde kaldım. Batı Akdeniz de katıldığım MSC gemi turundaki odam gibi… balkondan manzara çok güzel… Deniz azmaktan geçen motorlar, Muğla ve Marmaris yolu gözüküyor… MEHMET BİLDİRİCİ 1672 01-09-2013 YILMAZ TANKUT RESİM SERGİSİ Tanış olduğum değerli ressam Yılmaz TANKUT yıllar sonra Nail Çakırhan & Halet Çambel Kültür ve Sanat evinde sergi açtı, Açılış çok kalabalıktı. İki defa ziyaret ettim, tablolarını inceledim, fotoğraf çektim, açtığı deftere şunları yazdım Yılmaz Bey Uzun zamandan beri Akyaka’da yaşamış ve Akyaka’nın güzellikleri önce beyninize sonradan tuvalinize dökülmüş. Sizi kutluyorum. Sergi açtığınız derneğin kurucu üyesi olmaktan da gurur duyduğunuza inanıyorum. Mutlu ve sağlıklı günler diliyorum Yılmaz Tankut 1933 yılında doğdu. Lise öğrenimimi Haydarpaşa Lisesi’nde gördü. Harbiye’ye girdi, 1954 yılında teğmen olarak mezun oldu. Havacı olarak görev yaptı,1986 yılında emekli oldu. 1976 yılından bu yana Akyaka havasını koklamaktadır. Mehmet Bildirici 24.Ağustos 2013 MEHMET BİLDİRİCİ 1673 01-09-2013 ORHAN BAYKAN AKYAKA’YA ZİYARETE GELDİ Pamukkale Üniversitesi İnşaat Bölümü öğretim üyesi Orhan Baykan 28.08.2013 akşamı Muğla Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve eşi ile Akyaka’ya geldiler, zamanları azdı. İki saat kadar beraber olabildik. Orhan Bey ile tarihi su yapıları konularında pek çok toplantıda birlikte olduk. Sohbetimizin ekseni de eski su yapıları antik kentlerdi. Şahsen ben bu görüşmeden çok büyük keyif aldığımı ifade ediyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1674 01-09-2013 MARMARİS AMFİTİYATRO’DA FAZIL SAY KONSERİ 29.Ağustos 2013 günü gerçekleşen konsere Akyaka’dan katıldık. Büyük sanatçı Fazıl Say’ı bu ikinci dinlemem. Önce Beethoven’den Ay Işığı sonatını ardından kendi besteleri Kumru (kızı), Kara Toprak (Veysel’den) ve Nazım isimli parçaları çaldı ardından büyük alkış…. İkinci bölümde gene Fazıl Say’ın besteleri şarkılar. Nazım Hikmet, Metin Altınok (Sivas Madımak’ta hayatını kaybetti), Cemal Süreyya, Ömer Hayyam, Orhan Veli, Pir Sultan Abdal.. Solist Serenad Bağcan, ilk dinledim, o da büyük sanatçı… Marmaris amfi tiyatro antik tiyatrolara benzetilmiş..oldukça büyük.. büyük çapta dolu idi… Güzel bir konserden sonra Akyaka’ya döndük…. MEHMET BİLDİRİCİ 1675 01-09-2013 AYSEL CAN EKŞİ ÜSKÜDAR BELEDİYE BAŞKANI ADAYI Bana bayram kutlamaları gönderen Yüksek Mimar Aysel Can Ekşi ile pek çok keşifte birlikte olduk. Çok faal ve hareketli bir mimar, zaman zaman Mimarlar Odası’nda da görevleri oldu. Bu genç arkadaşıma başarılar diliyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1676 12-09-2013 ARKADAŞIM MUSTAFA KEMAL NİLÜFER Kemal lise öğrenimi yıllarında Uluırmak Burhandede mahallesinde benim arkadaşımdı. Aynı zamanda uzaktan da akraba olduğumuzu sonra yaptığım araştırmalar sırasında öğrendim. Babası İbrahim Ağa terziydi. İki kız iki oğlan dört kardeştiler. Küçük kardeşi Ahmet Nilüfer İnşaat Mühendisiydi, genç yaşta kaybettik. Ahmet, Mimar Müteahhit Merhum Ali Rıza Aksu ile ortaklık yapmıştı. Kemal ile unutamayacağım bir hatırama yer vereceğim, Onunla Alaaddin Tepesi üzerinde bulunan Rumların yaptırdığı ilk Konya Tiyatrosu’na gitmiştik, bir film veya tiyatro oyunuydu. onu hatırlamıyorum. Maalesef bu değerli ve tarihi yapı fanatik sebeplerle yıktırıldı,,,, Tarihi tiyatro Orduevi’nin az batısındaydı. Kemal evlendi, görüşmemiz azaldı, daha sonra Almanya’ya gitti, Son duyduğumda da Ankara’da yapı malzeme ticareti yapıyordu… Arkadaşım Mustafa Kemal Nilüferi arıyorum… Yaşıyor ise görüşmek isterim… MEHMET BİLDİRİCİ 1677 12-09-2013 ESKİ MUĞLA BELEDİYE BAŞKANI VE BAYINDIRLIK BAKANI ERMAN ŞAHİN’İN ANILARI Elimde 560 sayfalık Muğla 2012 de yayınlanmış bir kitap var. “BELEDİYE BAŞKANI”. Yazarı Erman Şahin, 1960-1980 arası anılarını anlatıyor. Daha önce aynı yazarın “MUĞLA YAZILARI” isimli bir kitabını da okumuştum. Gayet akıcı, bir çırpıda okunuyor. Erman Şahin 1973-1980 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi’nden Muğla Belediye Başkanı oluyor. Muğla’yı daha yakından tanımak isteyenler ve Muğla civarında benim gibi Akyaka’da yaşayanlar mutlaka edinmeli…. İçinden iki konuyu alacağım. MEHMET BİLDİRİCİ 1678 12-09-2013 MUĞLA’DA DEĞİRMENCİ MAKBULE Anlatılanlar yukarıda sözü edilen kitabın 474-475. sayfasındadır. Gerçekten benim gözlemim Muğla’da hanımlar çok ağır erkek işlerine çok erken girmişlerdir. Değirmenci Makbule’de bunlardan biridir. Çok ağır bir erkek işi olan değirmenciliği yüklenmiştir. Sayfa 474-475 özetle şunlar yazılıdır. Eski Sanayi bölgesine çıkarken Cumhuriyet Okulunun yan kapısının karşısında sıra dükkânların en başında bir değirmen vardı. Motorlu bir Un Değirmeni, gerçi bu işi fabrikalar yüklenmişti, ihtiyaç ortadan kalkmıştı, ama kendi buğdayını gözünün önünde öğütmek isteyenler de vardı. Kocası Ali Artuç inşaat işleri ile uğraşıyor, Makbule Hanım da bu ağır işi tek başına yürütüyordu. Kocası güler yüzlü idi, ama Makbule Hanım çok sert bir kadındı, üstelik çok koyu Demokrat Partiliydi. ANI Makbule Hanım daha sonra sıhhi sebeplerle Akyaka’ya yerleşti, orada ben kendisini ile tanışmış sohbet etmiştim. Bugün sahilde bulunan restoranların en eskisi olan Gülşah ona aitti. Sahilde ilk yapılan yapıydı. Yaptığı evini deniz basıyordu, çok toprak döktürmüş, bugün inanılması çok zor Makbule Hanım’ın lokantasına sadece Orman’dan girilebiliyordu….. Sonuçta Makbule Hanım zor işlerin kadınıydı… Cumhuriyet öncesi değirmencilik nasıldı? Saburhane Deresi’nin üstlerinde Rumların işlettiği su ile çalışan değirmenler olduğu biliniyor,,, Ama elimizde bilgi de yok, maalesef bunlar tamamen ortadan kalkmış……. MEHMET BİLDİRİCİ 1679 12-09-2013 MUĞLA VALİSİ RECAİ GÜRELİ (1884-1960) Muğla Valileri arasında çok büyük hizmetleri olan Vali Recai hakkında yukarı yayında sayfa 67-77 arasında bilgiler bulunmaktadır. Recai Güreli asker kökenlidir. 1936-1939 yılları arasında çok kısa Muğla’da valilik yapmıştır. Çok kısa sürede Muğla içinde ve ilçeleri ile ulaşım kurulmada çok önemli işler yaptırmıştır. Bütçe imkânları çok kısıtlı idi, sert otoriter bir kişiydi, köylüyü imece usulü çalıştırmış, halk gücü ile önemli işler başarmıştır. Recai Güreli bugün Makedonya sınırları içinde Manastır’da doğmuştur. Harp Okulu’ndan mezun olmuştur. 1933-1936 yılları arasında Tokat, 1936-1939 yılları arasında MUĞLA Valisi olmuş buradan Balıkesir Valiliğine atanmıştır. ANI Ben 2004 yılında Gökova-Akyaka konusunda ki çalışmalarımı Nail Çakırhan-Halet Çambel Kültürevi’nde açmıştım. Gökova-Akçapınar’da bulunan Muğla-Marmaris yolundaki ağaçlı yol, ya da âşıklar yolundan da bahsetmiş, fotoğraf koymuştum. Son günlerini Akyaka’da yaşayan o zaman yaşı doksanın üzerinde olan rahmetli İnşaat Mühendisi SIRRI YARAŞ da gelmişti. Ben 1934 Mühendislik Mektebi mezunuyum, ilk mesleki çalışmamı Muğla Bayındırlık Müdürlüğü’nde yaptım, Vali Recai Güreli idi. O ağaçların istikametin nivo ile ben verdim demişti…. Gerçekten Manastır nere? Muğla nere? Yapılanlar unutulmuyor. MEHMET BİLDİRİCİ 1680 12-09-2013 MUĞLA ESKİ SUYOLLARI Yukarıda sözü elden kitabın 175-185 sayfalarında Muğla’nın eski suyollarına ait bilgiler bulunmaktadır. Kentin 1940’lara kadar eski bir su düzeni vardır. Cumhuriyet Meydanı’nda durup Muğla’ya bakılırsa en solda (kuzeyde) -Kozağaç Suyu (Hacı Kadı Süleyman Efendi) -Kızıldağ’dan Karaimam suyu -Asar Dağından inen Darlavan (Hacı Satır) suyu -Değirmendere( Şemsettin Suyu) Bu sular ilk kimler tarafından ve ne zaman getirildiği tam bilinmemektedir. Bu kişiler muhtemelen bu suyollarını onaran kişilerdir. Bu konuda Muğla’da 1999 yılında Muğla İl Kültür Müdürlüğü’nce bir kitap yayınlanmıştır. Bu kitap Menteşe Bölgesi’nin büyükleri ismi ile Muğla Müftüsü Ali Riza Hakses tarafından 1940’lı yıllarda hazırlanmıştır. Kitap 1999 yılında bugünün Türkçesi ile yeniden yayınlanmıştır. Muğla’da halk arasında ŞEMSİ ANA isimli bir Yörük kadının yaydığı keçileri sata sata Muğla’ya su getirdiğine inanılmaktadır. Yukarıda sözü edilen yayında Şemsi Ana ismine rastlanılmamaktadır. Burada Değirmendere suyunun Mevlevi Şeyhi Şemsettin tarafından getirildiği, Şemsi Ana’nın bu şeyhin kız kardeşi olduğu ifade edilmektedir. Şemsi Ana var veya yok, ama yaptığı sanılan, yani suya verilen önemi çok güzel anlatmaktadır. Bugün Şemsi Ana adına Çarşı içinde bir çeşme bulunmaktadır. MEHMET BİLDİRİCİ 1681 13-09-2013 MUĞLA SENATÖRÜ İLYAS KARAÖZ İLE SÖYLEŞİ Eski Muğla Senatörü İlyas Karaöz güç şartlarda okumuş, onun için senatörlüğü döneminde eğitim işlerine ağırlık vermiş, Muğla’da açılan ilk Yüksek öğretim Kurumu “Muğla İşletmecilik Okulu”nun (MİYO) kuruluşu ile ilgili yasanın çıkmasına büyük katkısı olmuştur. Bu konuda da Erman Şahin’in kitabının 402-412 sayfalarında bilgi yer almaktadır. Yaz tatillerini KERMETUR sitesinde evinde geçiren İlyas Karaöz ile tanıştım. Muhtelif konuşma ve sohbetlerimiz oldu. Kendi hayatını kendinden dinledim. 1919 yılında Muğla Yatağan Turgut beldesinde doğdu. Burası dünyaca ünlü Hecate Tapınağı’nın bulunduğu ve Osman Hamdi Bey’in kazı yaptığı Lagina (Bugüne Leyne olarak geliyor). İlkokulu burada bitiriyor. Diplomasını alıp 45 km yürüyerek okumak için Muğla’ya geliyor. Diplomasında bir isim hatası oluyor, bir yakınının yardımı ile çözüyor. Muğla Ortaokulu’nu bitiriyor. Muğla’da Lise olmadığı için Denizli Lisesi’ne gidiyor. Orada rahat edemiyor, bir arkadaşına uyup Kabataş Lisesi’ne gidiyor. Ailesi onu orada okutuyor. Yüksek öğrenimini İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu’nda görüyor ve 1949 yılında mezun oluyor. 1951 yılında Çalışma Bakanlığı’na girmiş, orada görev yapmıştır. İş Emniyeti konusunda bilgi ve görgüsünü artırmak için Amerika’ya gönderilmiştir. 1965 seçimlerinde Adalet Partisi’nden Muğla milletvekili olmak istemiş, kazanamamış, 1966 yılında bu defa aynı partiden Muğla Senatörü olmuştur. Adalet Partisi Grup Başkan vekilliğinde de bulunan Karaöz, 12 Mart Muhtırası’ndan sonra 2. Erim kabinesinde Devlet Bakanı, Ferit Melen kabinesinde Tarım Bakanı olmuştur. Halen Ankara ve Muğla’da yaşamını sürdürmektedir. MEHMET BİLDİRİCİ 1682 13-09-2013 MİLAS’TA ANNELIESE PESCHLOW ONURUNA YAPILAN KARIA, KARIALILAR MYLASA SEMPOZYUMU Milas’ta 5-7 Eylül tarihleri arasında yukarıda sözü edilen toplantı oldu, geç haberimiz olduğundan sadece 06 Eylül günü yapılan oturumlara bir arkadaşım Aliye Teksal birlikte katıldık. İkinci günü çok önemli işim olduğu için (balkonun camla kapatılması) katılamadım. Arkeoloji ve Sanat Yayınlarını gerçekleştiren ve daha önceden tanış olduğum Nezih Başgelen ile görüştük ve ömrünü Latmos dağları (Beşparmak) adamış, arkeolog bilim kadını Anneliese Peschlow’un iki saat süren konuşmasını dinledim. Milas Mimarlar Odası’nın davetlisi olarak Milashan Oteli’ndeki yemeğe katıldık. Anneliese Peschlow, Prof Fahlbusch’un da tanıdığı, Heraclea Latmos’daki su sistemlerini incelemek için onu Latmos’a davet etmişti. Fahlbusch bu sistemi görmem için beni de davet etmişti, ancak Peschlow o yıllarda rahatsızdı, bu buluşma gerçekleşemedi. Toplantıdan sonra tarihi suyollarının olup olmadığı ve borular bulunup bulunmadığını sordum ve Fahlbusch’un tanıdığı olduğundan söz ettim. O da Akyaka’da olan birinden söz etmişti dedi. İŞTE O BENİM dedim. Aynı gün döndüğümüzden daha fazla temasımız olmadı. Ama kendisi ile tanışmak görüşmek ve tanımaktan büyük mutluluk duydum. MEHMET BİLDİRİCİ 1683 13-09-2013 ANNELIESE PESCHLOW-BINDOKAT Anneliese Peschlow-Bindokat 1940 tarihinde Almanya Düsseldorf’da dünyaya geldi. İkinci Dünya savaşının bombalarının yerle bir ettiği Düsseldorf’da güç şarlarda büyüdü. Mainz Üniversitesi’nde Klasik Arkeoloji, Latince, Yunanca, İbranice ve eski çağ tarihi okudu. 1970 de ilk kez Türkiye’yi ve Herakleia on Latmos’u ziyaret etti. Uğradığı yerlerden en şaşırtıcı olanı Latmos dağı oldu. Vahşi doğası ve coğrafyasından etkilenen Anneliese tutkuyla buraya bağlandı. 1971 yılında Urs Peschlow ile evlendi ve Mainzden İstanbul’a taşındılar. 1974 yılında Latmos’da kazı çalışmaları başladı. Araştırmaları “Alman Araştırma Vakfı” 1984 yılından bu yana da Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından finanse edildi. 1998 yılında kaya resimleri araştırmalarını Düsseldorf’da “GERDA HENKEL Vakfı finanse etti. Bu maddi destekler 2011 yılında sona erdi. Bu tarihten sonra çalışmalarını kendisi finanse etmektedir. Anneliese 1975 yılında Seleukos Kralı Antiokhius ile Herakleia valisi Zeukis arasındaki yazışmayı ortaya çıkardı. Bu ise M.Ö. 2. yüzyıla ait olup Anadolu tarihi için çok önemli bir belgedir. Aynı yıl Helenistik Herakleia kentinin öncül yerleşimi olan Latmos dağlarıyla aynı adı taşıyan LATMOS kentini buldu. Bu ise bilinen en eski Karia kentidir. Yüzey araştırmalarıyla Latmos kentinin tüm kent planını çıkardı. Anneliese 1975 yılında Bafa Gölü yakınlarında Milet kentinin mermer ocakları ile bitmemiş Didyma Apollon tapınağının yapı malzemelerini buldu. 1978-1979 yıllarında bu ocaklar ile Herakleia ocakları ve tapınakları arasındaki ilişkiyi inceledi. Zorunlu bir aradan sonra 1984 den 1984 den itibaren yeniden Latmos’da çalışmalarına başlayan Anneliese iki yıl boyunca eski Latmos’un yerleşim düzenini inceledi. Daha sonra ilgisini Herakleia ve Latmos’un 3000 den fazla kaya mezarına ve 5 mezar odasına yöneltti. Herakleia’nın batı Nekropolü’nde (Mazar alanı) çalışırken tepenin eteklerinden başlayan ve dağlara doğru tırmanan taş döşeme yolu keşfetti. 1994 yılından itibaren MURAT GÜLYAZ ile beraber çoğu Tekerlekdağı zirvesinde 170’den fazla kaya resmi buldu. Güneydoğu Ege kültürünün bir parçası olan kaya resimleri M.Ö. 6000 yılından 4000 yılına kadar Geç Neolitik ve Kalkolitik çağlara aittir. Anneliese’nin bu kaya resimleri için 2002 de hazırladığı sergi 2003’den 2005’e kadar Almanya ve İtalya’yı dolaştı.Sergi 2006 ve 2007 de İstanbul, Ankara ve Muğla’da açıldı. Ayrıca 2000 yılında Suratkaya’da Hitit Kuponta Kurunta dönemine ait (M:Ö. 13.yüzyıl) bir yazıt buldu. Anneliese ilk kez 1989 yılında Ankara’da Latmos’un bir doğa harikası ve arkeolojik anıtlarıyla MİLLİ PARK haline gelmesi için başvurdu. 2002 de Latmos’un UNESCO’nun Dünya Mirası listesine girmesi için uğraştı. 2007 yılında Latmos’un Milli Park olması için başvurusunu yineledi. Aynı yıl Latmos’un Dünya Anıtlar Vakfı’nın (World Monuments Fund) listesine girebilmesi için girişimlerde bulundu. Peschlow Latmos’da 30 yıl çalışmıştır. Çalışmalarının çoğunluğu Latmos üzerinedir. Şimdiki hedefi ise bölgedeki tüm kaya resimlerini ayrıntılı bir biçimde tanıtmak ve yayınlamaktır. Fakat öncelikle Latmos bölgesini her türlü değerleri ile madencilik tahribatından korumak ve kaya resimlerin hasar görmesini önlemek için çalışmaktadır. Pwschlow’un en büyük özlemi Latmos’un bir Milli Park olması ve UNESCO’nun Dünya Mirası listesine girebilmesidir. Bu yolda mücadelesini büyük bir inançla sürdürmektedir. (Bu biyografi Sempozyum Broşüründen aynen alınmıştır.) MEHMET BİLDİRİCİ 1684 13-09-2013 ANNELIESE PESCLOW’UN ÇALIŞMALARI Peschlow’un Muğla’da açılan sergisini önceleri gezmiş resimleri tanıtan bir yayınını edinmiştim. Milas’da onuruna yapılan sempozyumda iki saat süren açıklamaları dikkatle takip ettim…. Sonucu şöyle bağlıyorum bir tarafta Anadolu kültürünün tanıtılması için kendini paralayacak şekilde çalışan bir arkeolog, bilim kadını, bir tarafta olanları umursamazlıkla gözleyen T:C: Kültür Bakanlığı, onun ötesinde bu eşsiz kültürü tehdit eden maden ve taş ocakları…… MEHMET BİLDİRİCİ 1685 16-09-2013 SEDİR ADASI (KEDRAI) Sempozyumda bulunan Nezih Başgelen tarafından “ARKEOLOJİ VE SANAT YAYINLARI” yayınlanmış Sedir Adası kitabı, 90 sayfa 2007 yılında yayılanmış. Kitabın yazarı ADNAN DİLER. Kitap Muğla Üniversitesi tarafından SMAP III kapsamında basılmış. Bu konuda kitap başında İngilizce aşağıdaki açıklama yer almaktadır. “SMAP is the environmental component of the Euro-Mediterranean Partnership that brings the European Commission countries together with 12 Mediterranean countries in social, economical and political subjects. SMAP was founded in 1999, following Barcelona Agreement (1995) and after the Helsinki Conference (1997) that establishes the necessity of solving the high priority environmental problems and promoting sustainable development in Mediterranean Region: The priority fields of action for SMAP are integrated Water Management, Waste Management Hot Spots (covering both polluted areas and threatened biodiversity elements) integrated Coastal Zone Management and Combating Desertification. In the present and the final stage of SMAP, the priority subjects are the Integrated Coastal Zone Management and the support given to the government for implementation of policies. Yıllardır ben de gider Sedir Adası’nda inceleme yaparım. Bu kitapta tüm daha sonraki buluntular yer alıyor. Akyaka’nın bir plajı sayılabilecek Sedir Adası’nı bu kadar güzel anlatan bu kitabı Gökava’yı sevenler mutlaka edinmeli… İçinde ilaveten Newyork Metropolitan Müzesi’nde bulunan bir Cleopatra heykelinin resmi ve Kaunos’ta 1996 yılında bulunmuş iki dilli Karia dilinde yazıt da bulunuyor. TEŞEKKÜRLER SMAP III VE ELİNİZE SAĞLIK ADNAN DİLER MEHMET BİLDİRİCİ 1686 16-09-2013 KARIA BÖLGESİNDE PERS YÖNETİMİ ALTINDA BÜYÜK GELİŞME MEHMET BİLDİRİCİ [email protected] Tüm Anadolu ve Karia Bölgesi M.Ö. 546-334 yılları arasında merkezi İran Persepolis kentinde bulunan Persler tarafından yönetilmiştir. Persler dini olarak yayılmacı değildir, kendi dinlerine geçiş için asla baskı uygulamamışlar, imparatorluk içindeki diğer ulusların yaşantısına saygı göstermişler, hatta saygı göstermişler ve yararlanmışlardır. M.Ö 6. yüzyılda Büyük Kral 1. Cyrus tarafından kurulan imparatorluk, tüm Ortadoğu’yu kapsıyor, Mısır ve Hindistan’a kadar uzuyordu. Ben burada Muğla ve Milas’ın içinde bulunduğu Karia Bölgesi’ni incelemeye çalışacağım. Çünkü M.Ö 4. yüzyılın başından itibaren burada çok önemli olaylar gelişmiştir. Bunların çok iyi ayırt edilmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde kavram kargaşası yaşanacak olaylar doğru yere konulamayacaktır. Bu yüzyılın başında İran’da Persepolis de Artaserhas bulunmaktadır (M.Ö. 404-358). Bu hükümdar tarafından Karia yöneticiliği için Milas’ın soylu ailelerinden Hecatomnos Karia Satrabı olarak aranmıştır. Karia’nın yönetim merkezi Milas’dır (Mylassa). Yönetici olan Hecatomnos ve oğulları HELEN olmadığı ve Karia köknli olduğu bilinmektedir. Pers hükümdarı tarafından atanan bu aile Persepolis’teki kral ile çok iyi ilişkiler kurmuş, bağımsız kralların gerçekleştiremediği büyük işler başarmışlardır. Kendileri Karia kökenli oldukları halde Helen kültürüne kapılarını açmışlardır. Bu Satrapların kim oldukları kısaca şöyledir. Hecatomnos M.Ö.395-377 yılları arasında Karia’yı Milas’tan yönetmiştir. Hecatomnos’un bir kaçak kazı dolayısıyla toprak altında bulunan lahdine ulaşılmıştır. Devlet tarafından el konulan bu buluş son yıllarda tüm dünyada gerçekleşmiş en önemli arkeolojik buluştur. Bu alanda Kültür Bakanlığı’nca kazılar devam etmekte ve çok yakın bir zamanda “Arkeolojik Park” olarak açılışı beklenmektedir. Hecatomnos’un satraplık döneminde Pers hükümdarları II. Artaserhas (M.Ö.404-358) dir. Onun tarafından atanmıştır. Daha sonra Pers Kralı III Artaerhas (M.Ö. 358-338) dir. Yerine oğlu Mousolos (M:Ö. 377-353) geçmiş Milas’ın deniz kenarında olmama-sından başkenti Halikarnassos’a (Bodrum) taşımış, çevreden pek çok insanı buraya getirerek görkemli bir kentin kuruluşunu sağlamıştır. Bugün dünyaca ünlü Bodrum’un kurucusu odur.. Mousolos kendisi ve eşi Artemisia için çok görkemli bir mezar anıtı yaptırmış, bu anıt ilkçağın yedi harikasından biri kabul edilmiştir. Yaklaşık 12. yüzyılda deprem sonucu yıkılan anıtsal mezarın bu gün sadece temelleri ortadadır. Yerine eşi ve aynı zamanda kardeşi !!!! ARTEMISIA geçmiş iki yıl Karia’yı yönetmiştir. Bu sırada Rodos’tan deniz saldırı olmuş, ARTEMİSIA Bodrum’da onları yenmiş, püskürtmüştür. ARTEMISIA Dünya’da ilk kez deniz savaşını yöneten kadındır. Arkasından Hecatomnos’un diğer oğulları ve kızları Karia’yı Büyük İskender’in gelişine kadar yönetmişlerdir. Bunları bazı yanlış anlamalar ve kavram kargaşalarını önlemek için yazıyorum. MUĞLA kenti çok çağdaş ve evrensel kültüre önem vererek ARTEMISIA, HEREDOT, HIPOKRATES’in heykelleri ile kenti süslemişlerdir. Ben şahsım adına alkışlıyorum. Ama Artemisia’nın heykelinin altındaki Karya Kraliçesi ifadesi yanlıştır. Çünkü o tarihlerde Karya Krallığı yoktur. Pers yönetiminde Anadolu Satrap denen valilerle yönetilmiştir. Karia satraplarından başka satraplar vardır. Ionia, Kilikya satrapları gibi….. Ancak Karia satrapı MOUSOLOS kadar kültüre ve uygarlığa hizmet eden kişi yoktur, atanmış satraptır, kral değildir, ama kralların başaramadığı işleri gerçekleştirmiştir. Son olarak şunu merak ediyorum, Mousolos atanma için hesap vermek için Persopolis’e gitmiş midir? Ya da büyük Kral olanları görmek için burayı ziyaret etmiş midir? Şunu biliyoruz Mousolos’un görevden azli için şikâyetler olmuştur. Ama büyük kral ciddiye almamıştır…. (Devrim Gazetesi’nde 11 Ekim 2013 tarihinde yayınlandı) İBRAHİM ERGİN 1687 16-09-2013 Sayın Bildirici Ben Muğla’da şair Devrim Gazetesi’nde köşe yazarı İbrahim Ergin, Muğla Devrim Gazetesi’nde 06 Eylül 2013 günü çıkan OKKATAŞ’ıma dokunmayın isimli yazınızı okudum. Çok beğendim, seni kutluyorum… Görüşelim. MEHMET BİLDİRİCİ 1688 16-09-2013 İBRAHİM ERGİN İLE MUĞLA’DA GÖRÜŞME Muğla Kültür Evi’nde İbrahim Ergin ile görüştük. Devrim Gazetesi köşe yazarı, Muğla Yerkesik doğumlu, şair, Şadan Gökovalı’nın yakını, gençliğinde Halikarnas Balıkçısı’nı tanımış, çalışmaları sırasında George Bean’i görmüş, çok uzun boylu biriydi diyor. Gökova konusunda şiirleri olduğunu söylüyor. Bir saate yaklaşan sohbetten çok büyük keyif aldığımı söyleyebilirim İBRAHİM ERGİN 1689 16-09-2013 EYLÜL Kimse bilmez eylülün bana ettiğini. Her gün biraz daha geç kalıyor sabahla r Boşluğun gölgesi baştanbaşa hüzün Zeytin Ağaçları olmasa ağlayacağım Kavgasını yaşıyorum geceyle gündüzün Çıplak bir ses daralması yüreğim Dört yanım adım başı duvar. Yaşamak suçlusuyum beni bulacaklar. Başka başka yüzlerde yorgunum Hangi kapıyı çalsam intihar Eylüle kilitli zamanlarda çaresizim. Hızlı bir karanfil yaklaşıyor duyuyorum. Düşlerime giriyor uçurum yüzlü kadınlar. Mahşer yerinde yalnızlığımı buluyorum. Kanıma işlemiş intihar MEHMET BİLDİRİCİ 1690 16-09-2013 KERMETUR TATİL SİTESİ 01.09.2013 YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINA AKYAKA Akyaka’yı seviyorum. İlk arsamı 1977 yılında halen Mevsim Market’in bulunduğu binamı 1985 yılında edindim, o günden bu yana yazları burada yaşıyorum. 2013 yılında ise Kermetur C Blok 14 nolu daireyi aldım, Kermeturlu oldum. 1970’li yıllarda faaliyete geçen Kermetur Tatil Sitesi’nin Akyaka’nın gelişmesinde çok önemli katkısı olmuş, Türkiye’nin pek çok önde gelen bürokratı yazları burada yaşamıştır. Burada yaşayan ve bir kısmı da aramızdan ayrılmış (kadın ve erkek) olanların bir albümünün yapılmasının Akyaka’nın tarihine çok büyük katkısı olacağı düşüncesindeyim. Adresi aşağıda bulunan Web Sitemdeki çalışmalarımı referans olarak sunuyorum. Bu konuda Sayın Yönetim Kurulu destek olursa bu işi yapmaya talibim. Bunun karşılığında hiçbir maddi talebim olmayacaktır. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ MEHMET BİLDİRİCİ 1691 18-09-2013 Sevgili İTÜ 1962 mezunu Arkadaşlarım Son günlerde STFA Şirketinin doğuşu ve yaptığı işleri gösteren 10 dakikalık bir video bilgisayarıma ulaştı. Konuşan FEVZİ AKKAYA idi. Gururla seyrettim. Ben Fevzi Akkaya’yı yakından görmüş değilim. Hep duyarım. Bunlardan edindiğim görüş belki onun Türkiye’den yetişen en yaratıcı inşaat Mühendisi olduğudur. Sanıyorum Mühendislik Mektebi 1932 mezunu… Sevgili arkadaşımız Mete Mutluoğlu bu konuda şanslı onun yakınında çalıştı. Herhalde bu konuda ekleyecekleri vardır. Bunlardan bazılarını yazsa ne iyi olur diyorum. İkincisi bazı arkadaşlarımız hep hocalarımızı suçlar, bizler seçme öğrencilerdik. Daha iyi yetiştirilebilirdik diye…. Buna rahmetli meslek büyüğümüz Fevzi Akkaya çok güzel bir örnek… İTÜ İnşaat Fakültesi’nin her halde 1960’lı yıllarda, donanımı, kitapları, hocaları, yayınları ile herhalde 1930’lı yıllara nazaran çok daha iyiydi. Fevzi Akkaya’nın bazı sınıf arkadaşları Lise mezunu bile değildi. Ama bu şartlarda Fevzi Akkaya, kendini yetiştirerek çok büyük bir mühendis olmayı başarabildi…. Bizim dönemden de bir Fevzi Akkaya çıkamasa bile çok değerli mühendisler ortaya çıkmıştır. Her şeyi hocalardan ve okuldan beklemeyelim. Biraz kusuru kendilerimizde arayalım. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1692 18-09-2013 Sayın İlhan ÜNSAL 0 533 5498458 Ankara Web sitemde Van Urartu Yapıları ile ilgili çeşitli yayınlar yer almaktadır. Bunların bir özeti aşağıdadır. www.mehmetbildirici.com Türkçe Bölümü -2.8 Urartular Dönemi Su yapıları Mehmet Bildirici Türkçe olarak 2008 yılında İzmir Gümüldür ve İngilizce olarak 2009 5. Dünya Su Forumunda sunulan bildiriler -8.4. Türkiye’de 8000 yıldan buyana su uygarlığı Mehmet Bildirici Akyaka’da sergi 2011 -10.4. Van Muş Elazığ Gezisi Mehmet Bildirici 20.2.11 Van ve Çevresinde Kehrizler Süleyman Kusman 20.2.12 Urartu Dönemi Su Yapıları Sıddık Kılınçer İNGİLİZCE 10.107 Trip to Van Muş Harput 20.1.104 WATER MANAGEMENT FOR IRRIGATION IN URARTU Gınter Garbrecht 20.1.108 URARTIAN IRRIGATION WORKS Charles Burney WATER SUPPLY SYSTEMS IN HITTITE ANAD URARTU TİMES ( 5th World Water Forum 5) Topic 6.5. Culture p. 46-47 Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1693 18-09-2013 SANAYİCİ MÜMİN ERKUNT’U KAYBETTİK. (1923-2013) Türkiye’de Döküm Sanayi’nin gelişmesinde büyük hizmetleri olan, Ankara Sanayi Odası Başkanlarından Mümin Erkunt Ankara’da vefat etti ve orada toprağa verildi. Mümin Erkunt 1923 yılında Konya’da doğdu. İlk ve Ortaokulu burada okudu, parasız yatılı sınavını kazanarak KABATAŞ Lisesi’nde okudu, Almanya’ya öğrenim için gönderildi ve oradan Elektrik Mühendisi olarak mezun oldu… Mümin Erkunt, merhum Mehmet Erkunt, merhum Ahmet Erkunt, Abdullah Erkunt ve Emine Nalbur’un kardeşleri idi. Nevin Erkunt ile evli olan Erkunt’un Ayşe ve Zeynep isimli iki kızı var. Zeynep de kadın Sanayi öncülerindendir. MEHMET BİLDİRİCİ 1694 ORHAN BAYKAN 1695 18-09-2013 Mehmet (Bildirici) Bey, Seninle Akyaka’da görüştükten sonra Ksantos kentina gittim pınar derleme yapısını gördüm. Ondan sonra 2 suyolu köprüsü daha gördüm. Tümü Galip Büyükyıldırım'ın kitabında var. Ben bir akarsu derleme yapısı ummuştum, bir pınar derleme yapısı çıktı karşıma. Ekte derleme yapısından birkaç foto var. Akyaka'daki konukseverliğiniz için çok teşekkür ederim. Orhan Baykan Resimler ve mailin için çok teşekkürler. Resimleri arşive yerleştirdim. MEHMET BİLDİRİCİ 1696 18-09-2013 KAUNOS GEZİSİ Bir yakın arkadaşım Aliye Teksal’ın arabası ile Kaunos’u görmeye gittik. Kara yolu ile Köyceğiz Gölü’nün üzerinden gidiliyor. Manzara çok güzeldi. Önce su kenarına kadar gittik, güzel bir yol yapılmış, bir kafede birer nar suyu içtik ve şahane kaya mezarları uzaktan seyrettik. İki İyonik kolonlu antik mezarlardan Idyma’da da var. Burada kazılar Baki Öğün (1922-2001) ve Cengiz Işık (1949) tarafından yapılıyor. Antik kent çok geniş bir alana yayılıyor. Kaunos’ta Müze yok, çıkan eserler Fethiye Müzesi’nde sergileniyorlarmış… Tiyatro hamam ve çeşmeyi gezdik. Hava çok sıcak her tarafı görmek mümkün değil. Geniş bilgi için kazı yapan ekip tarafından çıkarılmış Kaunos isimli 192 sayfalık kitabı aldım. Çok detaylı hazırlanmış bir kitap ilgi ile inceledim. Bazı aşırı ilgimi çeken konular hakkında görüş bildireceğim. Bunların başında kitabın başına konan Grekçe-Kaunosca ve Karia dilinde yazılmış bir yazıt geliyor. Bu yazıt 1996-1997 yıllarında ortaya çıkmış ve Arkeoloji dünyasında büyük heyecan yaratmış.!!!!! Maalesef ben yeni öğreniyorum !!!!! Buna dayanarak 41 harfli büyük çapta Grek alfabesine benzer KARIA dili alfabesi ortaya çıkıyor. A, B,C, D harfleri aynı, gördüğüm kadarı ile 5-10 arası farklı harfler var. Bir yazıt da Milas Müzesi’nde var. Karia bölgesinin geçmişinin ortaya çıkacağı bu yazıtlar çözülür. Bir diğer dikkat çekici olanı Kaunos’lular farklı bir toplum, dilleri gelenekleri her şeyleri ayrı, kökeni nedir pek bilinmiyor. İşin ilginç yönü Karia dilinde yazıtın ortaya çıktığı Kaunos da Karia bölgesinin dışında!!!!! MEHMET BİLDİRİCİ 1697 18-09-2013 KAUNOS DA ANTİK SUYOLLARI Bu konuda yayınlanmış bir kitap veya verilmiş bir bildiri bulunmamaktadır. Antik Çeşme ve hamama su veren suyolunun hamam yanında kanal ve boruları görülmektedir. Ölçme imkanı yoktu, gözle boru çaplarının 20 cm civarında ve et kalınlıklarını 3-4 cm olduğu görülüyordu. Kitabın 133 sayfasında suyolu hakkında bilgiler bulunmaktadır. İngilizce olan bu metinin Türkçesi şöyle: “The source of water, which feeds the fountain, is the Ekincik Yurdu/Deregözü area of the Ölemez Mountain., about 4 km from the city. The water still flows and bring life to some parts of the area. Until a short time ago, we used the water coming from the spring. The water supply system did not have any splendid aqueducts. The water stored in a basin in front of spring was brought to the city by means of an ever-changing channel systems and was distributed from reservoir with multiple interconnected chambers behind the bath building. Hamama ve Çeşmeye su veren sistemin kaynağı Ölemez dağı üzerinde ve kentten yaklaşık 4 km uzaklıktadır. Pınar bugün de faal olup çevreye hayat vermektedir. MEHMET BİLDİRİCİ 1698 18-09-2013 KÖYCEĞİZ DALYAN KANALLARINDA SU, BIBLIS’IN GÖZYAŞLARI Tanrı Apollo’nun oğlu Karia Kralının ikiz çocukları olur. Oğlana Kunos, kıza ise Biblis (Byblis) ismini koyarlar. Bir arada büyürler ve zamanla birbirlerine âşık olurlar. Bir bebekleri olunca gizli aşk ortaya çıkar. Kral oğlunu kovar, o da gider KAUNOS kentini kurar, kız ise babası yanında kalır. Çevresi ve babası tarafından aşağılanan Biblis devamlı ağlamaktadır. Gözyaşları zamanla sel haline gelir ve Dalyan’daki boş kanalları doldurur. Usul usul doğuyor gözyaşları içinde onun. Gözlerine tırmanıyorlar, akıyorlar, taşıyorlar, yanaklarından ılık bir çarşaf gibi kayarak. Küçük göğüslerini basıyor yaşlar ve titrek bacaklarından düşüyorlar. Artık hissetmiyor onları daha fazla, birer birer, uzun gözkapaklarının arasında tükenmeyen sihirli bir suya, hiç durmayan tatlı bir akıntıya dönüşüyor yaşlar. Tam bu sırada, ay ışığının uyandırdığı ebedi orman yaratıkları çıkıyor her yandan. Ağaçların kabukları saydamlaşıyor ve nymphe'lerin silüetleri görünüyor, ormanın dört bir yanından, yaşadıkları sulardan, dağlardan, taşlardan titrek naiadlar ortaya çıkıyor. Byblis'in etrafına toplanıyorlar, dehşet içinde sesleniyorlar ona, gözyaşlarının toprağın içinde yılankavi çizgilerle usul usul yol aldığı, gözlerinden sellerin taştığı bu çocuğa. … Biblis bir çeşmeye dönüşüyor. DİKKATİMİ ÇEKEN ŞU KARIA BÖLGESİ VE MİTOLOJİ İÇ İÇE… KARIA MİTOLOJİNİN İÇİNDE, MİTOLOJİ KARIA’NIN İÇİNDE !!!!!!!! MEHMET BİLDİRİCİ 1699 19-09-2013 KÖYCEĞİZ SULTANİYE KAPLICALARI TANRIÇA LETO’YA ADANMIŞ YER Köyceğiz Gölü kıyısında Sultaniye Kaplıcaları çamur banyosu ve kaplıca suyu ile şifa dağıtmaktadır. Bu konuda kaplıcanın hangi hastalıklara iyi geleceği konusunda internet sitelerinde geniş açıklamalar vardır. Ben buna girmeyeceğim. Şahsen kaplıcadan yararlanmadım. AKS Derneği ile Ekincik’e yaptığımız bir gezide antik yapılar dikkatimi çekmişti. Bu defa Kaunos kitabının 178-179 sayfalarında buranın tarihi ile ilginç bilgilere rastladım. Gene mitolojiden. Burada Leto için tapınak ve bu tapınağın rahiplerinden söz ediyordu. Tarihi değerleri ne kadar çok ülkede yaşıyoruz da derinden uyuyoruz….. “From the inscription on the monument of Quintus Vedius Capito erected on the west side of the stoa at Caunus, it is stated that this person was also the priest of the sacred precinct near the spring that belongs to goddess LETO. We always that “THE THERMAL SPRING SULTANIYE which is still in use and is at the foot of Mount ÖLEMEZ (Imbros) on the southern shore of Lake Köyceğiz……. … Sözü edilen kitapta Tanrıça Leto’ya adanmış bir yer olduğu ve burada görevli rahipler bulunduğu hakkında bilgiler bulunmaktadır. Eski duvarlar ve kalıntılar olmasına karşı bu konuda Sultaniye Kaplıcaları hakkında hiç araştırma yer almamaktadır. Tanrıça Leto ikiz tanrı ve tanrıça Apollon ve Artemis’’in anneleridir. Leto bu yörelerde tapınılan bir tanrıçaydı. Akyaka’da bulunan yazıtlarda da ismine rastlanılmakta ve rahiplerinden söz edilmekte… Muhtemelen burada da adına bir tapınak bulunmaktaydı. MEHMET BİLDİRİCİ 1700 19-09-2013 GÜLZADE APART HOTEL- AKYAKA Gülzade Apart, Akyaka içinde güzel bir konaklanacak yer, Akyaka’mıza gelenleri ağırlıyor. Yüzme havuzlu. İnternette Web sitesine rastladım. Otel ve odaları hakkında bilgiler içeriyor. Bir de tarihi bölüm açmışlar. Buraya benim Akyaka’nın tarihi isimli yazımı ismimle koymuşlar. Çok mutlu oldum. Paylaşmak istedim. İBRAHİM ERGİN 1701 19-09-2013 KARDA LEKE VAR İBRAHİM ERGİN ŞİİRLERİ İbrahim Ergin 1938 yılında Muğla Yerkesik’te doğdu. Şiiri hem sevdi, hem yaşadı ve hem de yazdı. Elimdeki 103 sayfalık şiir kitabı var. Bana armağan ediyor. “Önce yazılarını, sonra seni tanıdım. Tanımakla mutluyum. Mehmet Bildirici kardeşime sevgiyle… İbrahim Ergin 17. Eylül 2013. Tüm şiirleri bir çırpıda okudum. Çok değerli şair, Karia’nın şairi…..Teşekkürler… Ben de içinden bir tanesini buraya alıyorum. İBRAHİM ERGİN 1702 19-09-2013 GÖKOVA İBRAHİM ERGİN Bu deniz hiç görülmüş hiç görülmüş değil Bir yanı birden bire dağ Bir yanı bük, ada, koy Yeşil ve mavi ışıktan ipliği Böyle bir oya örülmüş değil Bir ulu fırçada bulunmuş Binlerce kuş, renk, koku Billahi bir Türkmen kızı dokumuş Bir kilim ki baştan başa destan Daha dürülmüş değil Kim bestelemiş bu sessizliği Bu ressam bildiğiniz değil Bu sensin, bu benim, bu doğa Bir mavi gül açmış Ege’de Eşi görülmüş değil. MEHMET BİLDİRİCİ 1703 19-09-2013 BİLİRKİŞİ FAİK YAVUZ Faik Yavuz İnşaat Mühendisi, İstanbul adliyelerinde bilirkişiydi. Sevdiğim bir arkadaşımdı. Özellikle Gaziosmanpaşa Asliye Hukuk mahkemelerinde pek çok dosyada birlikte olmuştuk. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin mailinden onu kaybettiğimizi öğrendim. Büyükçekmece’de toprağa verilmiş, kendisine Tanrı’dan rahmet diliyorum.. ORHAN ARDA 1704 19-09-2013 YAHUDİLER Arkadaşım Orhan Arda bana devamlı mail gönderir. İşte bunlardan biri Tüm insanlığa zenginlik ve sağlık katmış Yahudilere bakalım: *Benjamin Rubin insanlığa aşı iğnesini armağan etti. *Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını geliştirdi. *Gertrude Elion lösemiye karşı ilaç buldu. *Baruch Blumberg Hepatit-B aşısını geliştirdi. *Paul Ehrlich frengiye karşı tedaviyi buldu. *Elie Metchnikoff bulaşıcı hastalıklarla ilgili buluşuyla Nobel ödülü kazandı. *Gregory Pincus ilk doğum kontrol hapını geliştirdi. *Bernard Katz nöromasküler iletişim (kaslarla sinir sistemi arası iletişim) alanında Nobel ödülü kazandı. *Andrew Schally endokrinoloji (metabolik sistem rahatsızlıkları, diyabet, hipertiroid) tedavilerinde kullanılan yöntemi geliştirdi. *Aaaron Beck Cognitive Terapi’yi (akli bozuklukları, depresyon ve fobi tedavilerinde kullanılan psikoterapi yöntemini) geliştirdi. *Gerald Wald insan gözü hakkındaki bilgilerimizi geliştirerek Nobel ödülü kazandı. *Stanley Cohen embriyoloji (embriyon ve gelişimi çalışmaları) dalında Nobel aldı. *Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yaptı. *Peter Schultz optik lif kabloyu, Charles Adler trafik ışıklarını, *Benno Strauss paslanmaz çeliği, *Isador Kisse sesli filmleri, *Emile Berliner telefon mikrofonunu, *Charles Ginsburg ilk bantlı video kayıt makinesini geliştirdi. *Stanley Mezor ilk mikro-işlem çipini icat etti. *Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü geliştirdi. Peki, ama; son 100 yıl içinde Yahudiler sadece bilimsel alanda 104 Nobel ödülü kazanırken, 1.4 milyar Müslüman neden yalnızca 3 Nobel kazandı. Yahudiler niçin bu kadar yaratıcı ve neden bu kadar güçlüler? Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu yatırımcılara /işadamlarına ve markalarına bakalım. * Ralph Lauren (Polo), * Levi Strauss (Levi's Jeans), * Howard Schultz (Starbuck's), * Sergei Brin (Google), * Michael Dell (Dell Bilgisayarları), * Larry Ellison (Oracle), * Donna Karan (DKNY), * Irv Robbins (Baskins & Robbins), * Bill Rosenberg (Dunkin Dougnuts), * Richard Levin (Yale Üniversitesi'nin kurucu başkanı). Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu sanatçılara bakalım: * Michael Douglas, * Dustin Hoffman, * Harrison Ford, * Woody Allen, * Tony Curtis, * Charles Bronson, * Sandra Bullock, * Billy Crystal, * Paul Newman, * Peter Sellers, * George Burns, * Goldie Hawn, * Cary Grant, * William Shatner, * Jerry Lewis, *Peter Falk... Yönetmenler ve yapımcılar arasındaki Yahudiler ise: * Steven Spielberg, * Mel Brooks, * Oliver Stone, * Aaaron Spelling (Beverly Hills 90210), * Neil Simon (The Odd Couple), * Andrew Vaina (Rambo 1 /2 / 3), * Michael Mann (Starzky and Hutch), * Milos Forman (One Flew Over The Cuckoo's Nest, Amadeus), * Douglas Fairbanks (TheThief of Baghdat), * Ivan Reitman (Ghostbusters) , * Kohen Kardeşler, * William Wyler. MEHMET BİLDİRİCİ 1705 28-09-2013 SEVGİLİ DOSTLAR 2009 yılında faaliyete geçen Web Sitem bugün 28.09.2013 tarihi itibariyle 20.000 ziyaretçiye ulaştı. Beni çok mutlu kılan ve duygulandıran bu olay doğru bir iş yaptığımı ve doğruların peşinden gittiğimi göstermektedir. SİTEMİ ZİYARET EDEN HERKESE SONSUZ TEŞEKKÜRLER… SAĞ OLUN VAR OLUN…. MEHMET BİLDİRİCİ 1706 28-09-2013 SEVGİLİ DOSLAR On yılın üzerinde bana hizmet veren mail adresim, Eylül ayı başından beri, korsan girişlerden dolayı güvenlik gerekçesi ile YAHOO tarafından kilitlendi. Bu numarayı tekrar kullanma imkanı kalmadı. Bu adres: [email protected] idi Yeni mail adresi alınca sizlere bildireceğim. Bana gelen tüm maillere cevap veren bir kişiyim. Sizlerden ricam bu Eylül ayında bana mail göndermişseniz, yeni alacağım mail adresine tekrar yollayın. Saygılarımla EKİM 2013 MEHMET BİLDİRİCİ 1707 05-10-2013 SEVGİLİ DOSTLAR 10 YILDAN BU YANA KULLANDIĞIM MAİL ADRESİM KİLİTLENDİ. BU YÜZDEN EYLÜL 2013 AYI İÇİNDE SİZLERDEN GELEN MAİLLER BANA ULAŞMADI. GÖNDERDİĞİNİZ ÖNEMLİ MESAJLAR OLDU İSE, ONLARI BENİM AŞAĞIDAKİ MAİL ADRESİME LÜTFEN GÖNDERİN. AŞAĞIDAKİ MAİL ADRESİME YENİ MAİLLERİNİZİ BEKLİYORUM [email protected] SELAMLAR, SAYGILAR NECATİ AĞIRALİOĞLU 1708 09-10-2013 Sayın Mehmet (Bildirici) Bey, Atatürk Barajı ve Türkiye’ye Etkileri adlı bir kitap hazırlıyorum. Kitaba eklemek istediğiniz bir husus olursa memnun olurum. Necati Ağıralioğlu İTÜ İnşaat Fakültesi Saygılarımla Sayın Hocam Mailiniz beni çok mutlu etti. Ancak benim bütün araştırmalarım eski su yapıları üzerine, Atatürk barajı konusunda bir araştırmam yok, ayrıca o coğrafyada da yaşamadım. Çalışmalarınızda başarılar diliyor çıkacak değerli kitabınızı görmek ve okumak dileğiyle saygılar sunuyorum. Mehmet Bildirici MEHMET BİLDİRİCİ 1709 09-10-2013 AKYAKA’DA AZİZİ ALBEK’İ ZİYARET Aziz Albek, eşi Suzan Albek’i kaybetti, yalnız yaşıyor. Bir gün sabah evine davet etti. Gittim bana İstanbul Üniversitesi Film Merkezi Müdürü olarak çektiği eski fotoğrafları açıklamalı olarak gösterdi Çok keyif alarak seyrettim. Aziz Albek Cumhuriyetle yaşıt, ama hala dinç, bizimle AKS Dernek gezilerine katılıyor. Hayat hikâyesi de şöyle: 1923 yılında İstanbul’da doğdu, 1950 yılında İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden mezun oldu. Side, Perge, Karatepe kazılarına katıldı. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Film Merkezi Müdürü olarak çalıştı ve buradan emekli oldu. Yazları Akyaka’da kışları ise İstanbul Levent’te yaşamını sürdürmektedir. Albek Akyaka’da bulunan arkeolojik değerlerin ortaya çıkmasında hep öncülük etmiştir. Danıştığım bilgi aldığım bir büyüğüm, ağabeyimdir. Kendisine mutlu yaşam diliyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1710 09-10-2013 İZMİR FRANSIZ KONSOLOSLUĞU’NDA SERGİ 25 Eylül 2013 günü İzmir Fransız Konsolosluğu’nda ki sergi için İzmir’e gittim. Beni sergiye Paris’te tanıdığım Guy Meyer davet etmişti. Serginin konusu “SMYRNA IN THE 18th 19th CENTURIES. 18 ve 19. yüzyıllarda İZMİR” İzmir’in tarihi ve coğrafyasına ışık tutan çok güzel bir sergiydi. Sergi Alsancak semtinde ARKAS-Art Center de açılmıştı. Beni sergiye davet eden Guy Meyer yoktu. Çok önemli bir mazereti olmalıydı. Zira dokuz adet özel koleksiyonun biri ona aitti, aynı zamanda serginin bilim kurulundaydı. Guy Meyer ile görüşememiş ama çok güzel bir sergiyi ve İzmir’i tekrar gezmiş oldum. MEHMET BİLDİRİCİ 1711 09-10-2013 KAZI YAPILAN SMYRNA AGORA’SINI GEZDİM 25 Eylül 2013 günü İzmir’de Arkeoloji Müzesi’ni ve Agora’yı gezdim. Müzeyi çok doyurucu bulamadım. Agora Kadifekale’nin eteklerinde kaldığım otelin bulunduğu Basmane’nin üstlerindeydi. Tarihi İzmir antik kentin ortasında Namazgâh semtindeydi. Çok büyük bir yapı kompleksi, M.Ö. 4. yüzyılda yapılmış, 178 yılında meydana gelen sonrası Roma döneminde yeniden inşa edilmiş.. İçinde halen eski kanallardan gelen sular akıyor, üstelik bir de çeşme var… Şahane yapı grubu, yıllarca sürecek bir kazı…. Bir iki saat içinde gezdim…. MEHMET BİLDİRİCİ 1712 09-10-2013 Sevgili Sınıf Arkadaşlarım Önce yaklaşan Kurban Bayramınızı kutlarım. Mehmet Bildirici olarak mail adresim değişti. Yenisi şöyle. [email protected] İKİNCİSİ KONYA LİSESİ ARKADAŞLARIMIZ OLARAK 16 KASIM CUMARTESİ GÜNÜ SAAT 11.00 DE BEYOĞLU ÖĞRETMENEVİ’NDE BİR ARAYA GELİYORUZ. TOPLANTI EŞLİ VEYA EŞSİZ OLABİLİR. İSTANBUL’DA OLANLARI BEKLİYORUZ. Sevgili arkadaşlar, hocalarımız ve arkadaşlarımız ile olan aşağıdaki gelişmeleri sizlere sunacağım. TÜLAY AYDIN İLERİ’NİN MEKTUBU Tülay Aydın İleri Hanım, emekli Vali Güngör Aydın’ın eşidir. Eşi gibi kendisi de Konya Lisesi mezunudur. Değerli Hocamız Selman Erdem ile ilgili anısının yer aldığı aşağıdaki mailini sizinle paylaşmak istiyorum. Bunun için kendim ve arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. Mehmet Bey (Bildirici) merhabalar. Uzunca bir süredir yazışamıyorduk. Malum, dünya telaşesi. İki aydır evimizin tadilat ve tamirat işleriyle cebelleşiyoruz. Hala da bitiremedik. Mayıs ayında Ankara'da yapılan Konya Liseliler buluşmasında görüşmeyi umuyorduk ama olmadı. Görüşebilseydik, hocamız ve okul müdürümüz merhum Selman ERDEM için hazırlamakta olduğunuz anı kitabı hakkında konuşacak, hazırlıkların ne aşamada olduğunu soracaktık. Anladığım kadarıyla Konya Liseli arkadaşlarımız konuya çok ilgi göstermiş, güzel ve anlamlı anılarını sizinle paylaşmışlar. İnsanın arkasında olumlu izler bırakarak bu dünyadan ayrılması ne güzel.. Mekanı cennet olsun. Merhum hocamız benim okuduğum sınıflarda hiç ders vermedi ancak onunla ilgili kısa ama benim açımdan çok önemli bir anım var. "1956-1957 ders yılında lise ikinci sınıfta okurken, boş geçen bir ders esnasında sınıfın kapısı açıldı ve içeriye okul müdürümüz Selman ERDEM girdi. Mesleki incelemeler yapmak üzere gittiği Hollanda'dan kısa süre önce dönmüş olan müdürümüz, bize Avrupa izlenimlerini anlatmaya başladı. Hepimiz büyük ilgi ile dinliyorduk. O sırada sarf ettiği bir cümle beni çok etkiledi ve adeta hayatımın yönünü değiştirdi. Neydi o cümle? 'Ülkemizle Avrupa ülkelerini kıyasladığımızda; şehir yaşamında çok bariz bir fark yok ama kırsal alandaki fark, tek kelimeyle uçurum. Bu nedenle eğitim görmüş insan gücünün mutlaka bu yörelerde görev yapması gerekir, aksi halde bu uçurumu kapatamayız!' İşte o cümle, tıpkı Sayın Ahmet Habib SANDIKÇI gibi benim de hayatımı değiştirdi; üniversiteyi bitirince büyük bir idealle ve 15 yıl süreyle yurdumuzun geri kalmış yörelerinde çalıştım, devletin bize verdiklerini karınca kararınca oraların insanlarına aktarmaya çalıştım." Konu açılmışken, şu an hatırıma gelen bir hususu da belirtmek isterim. Konya Lisesi‘nden devre arkadaşımız merhum Önal Vasıf ÖZTAŞ da merhum Selman ERDEM hocamızı çok sever, ona büyük hayranlık duyardı. Sırf bu nedenle oğluna SELMAN adını koymuştu. Hayatta olan aile bireylerine ulaşabilirseniz, eminim çok değerli anılarına da ulaşmış olursunuz. Bu konuda size yardımcı olmak isterdim ama anne-baba ve kardeşlerimin vefatından sonra Konya ile pek irtibatım kalmadı. Eşim Güngör AYDIN'la birlikte sizin ve ailenizin Şeker Bayramını kutlar; sağlık, mutluluk ve huzur dolu nice bayramlar dilerim. Emetullah Tülay (İLERİ) AYDIN -Ankara MATEMATİK ÖĞRETMENİMİZ ŞÜKRAN GÖZEN’İ ZİYARET Fransız Konsolosluğu’nda açılan bir sergi dolayısıyla 24-25 Eylül 2013 günleri İzmir’deydim. Bu vesile ile İzmir Arkeoloji Müzesi ve Smyrna (İzmir)Agora’sını gezdim. Kazı yapılan Agora’yı görmemiştim. Muhteşem bir antik yapı grubu hayran kaldım. Aynı zamanda Konya Lisesi Orta 2-Orta 3- Lise 1ve Lise 2 de Matematik derslerimize gelen (Bana Matematiği öğreten ve sevdiren) değerli hocam ŞÜKRAN GÖZEN’i ziyaret ettim. Kendisi ile telefonda konuşuyorduk. Emekliliğinde yayınladığı “Matematik ve Öğretimi” isimli yayınını bana göndermişti. Ama 56 yıldan sonra ilk defa yüz yüze geldik. Bundan da çok büyük bir mutluluk duydum. Hocam gençliğinde (1927 doğumlu) orta boylu çok güzel bir kadındı. Bu kadar uzun zamandan sonra hocamı sokakta görsem tanımazdım. Çok değişmiş, fotoğraf makinem yanımda idi. Ama fotoğrafını çekmedim. Onun yerine bir gençlik resmini istedim verdi. Albüm ve fotoğraflarını gösterdi, Benim Konya Lisesi matematik hocalarımla (Mustafa Özden & Ömer Faruk Mesçi) nişan fotoğrafım çıktı. Bu da bana büyük bir sürpriz oldu. Sizi ziyaretimi arkadaşlarımla paylaşacağım dedim. Hepsine selam hepsinin gözlerinden öperim dedi. Yarım saat kadar evinde kaldım. Keyifle evinden ayrıldım. MEHMET BİLDİRİCİ 1713 09-10-2013 AKYAKA hakkında berrakyakablogspot.com Google motoru ile yukarıda ki siteyi gezdim. Akyaka’daki Tarihi Yollar isimli yazım karşıma çıktı. Yazılarımın bilmediğim böyle sitelerde benim ismim ile çıkması beni mutlu ediyor…. Paylaşmak istedim. MEHMET BİLDİRİCİ 1714 11-10-2013 Muğla Haberleri- Ege Haberleri net-Egeden Yükselen Ses www.egehaberleri.net/mugla-haberleri.html Devrim Gazetesi için yazdığım “KARIA BÖLGESİNDE PERS YÖNETİMİ ALTINDA BÜYÜK GELİŞME” isimli yazım yayınlandı. Mutlu oldum, paylaşmak istedim MEHMET BİLDİRİCİ 1715 19-10-2013 SABAHATTİN ÖZBEK Sabahattin Özbek ile Gökova Sanat ve Kültür Derneği’nde karşılaştık. Muğla’da kültür faaliyetleri içinde… Hemen kaynaştık. Benim Muğla Devrim Gazetesi’nde çıkan Bodrum Tarihi ile ilgili yazıyı görmüş, çok beğenmiş ve kesip arşivine koymuş…. Çok çok duygulandım…. MEHMET BİLDİRİCİ 1716 19-10-2013 GÖKOVA’YI GÖRDÜNÜZ MÜ? Samet Ekinci- Emekli Edebiyat Öğretmeni Siz hiç sıcak ve tuzlu deniz suyunun, tatlı ve soğuk azmak sularıyla durulandığı, yakamozların kumsalla seviştiği bir yer gördünüz mü? Dipleri uzun saç örgüleri gibi yosunlarla bezenmiş azmak sularında yüzen ördeklere yem verdiniz mi? Yazın kavurucu sıcaklarında azmağın serin sularına ayaklarınızı sokup biranızı yudumladınız mı? Balık tutmak için deniz kıyısına inip, balıkları görünce vazgeçtiğiniz oldu mu? Kışın azmak kıyısında teknesini onaran balıkçıyla tahta kanepelere oturup şarap içtiniz mi? Birçok kültürün barıştığı, birçok dilin konuşulduğu, ancak herkesin birbirine “günaydın” dediği yerde bulundunuz mu? Siz hiç betonun yüreğinizi daraltan tabutluk gibi odalardan çıkıp, ahşabın tüm incelikleriyle bezenmiş, bahçelerinde yeşilin her tonunu kokladığınız bir mekânda yaşadınız mı? Cırcır böceği ile uyanıp “Acaba rüyada mıyım?” diye bacağınızı çimdiklediniz mi? Siz mitolojinin tanrı ve tanrıçalarıyla karşılaştınız mı? Kleopatra’nın vücudunu okşayan kumu kokladınız mı? Tüm dünyayı dolaştığı söylenen Kaptan Cousteau’nun “Yeryüzü Cenneti” olarak nereyi söylediğini duydunuz mu? Siz hiç altın sarısı saçlarını fildişi taraklarla tarayan “deniz kızı” gördünüz mü? SİZ HİÇ GÖKOVA’YI GÖRDÜNÜZ MÜ? MEHMET BİLDİRİCİ 1717 19-10-2013 YAZ TATİLİNDEN AKYAKA’DAN İSTANBUL’A DÖNÜŞ Uzun bir yaz tatilinden sonra 13. Ekim 2013 günü VARAN Otobüsü ile İstanbul’a döndüm. Akyaka’da kaldığım süre kısa geziler yaptım. Bilgisayarla çalışmalarımı sürdürdüm. Bu sırada evin geniş ön balkonunu camla kapattım. Evin Elektrik abonesini kendi adıma yeniledim. Kermetur’da Özlem Evi’nde Su abonesi oldum. Elektrik abonesini üzerime aldım. İstanbul’da kurmak için aldığım ham zeytinle, bahçedeki Nar ağacından narlarla, biber ve erik kuruları ile İstanbul’a döndüm… 2013 yılı için Elveda AKYAKA…. MEHMET BİLDİRİCİ 1718 21-10-2013 SEVGİLİ DOSTLAR İki yıl önce bu saatte sevgili kızım ÖZLEM’i kaybetmiştim. İki yıl sonra mezarını ziyaret ettim, saygı ile anıyorum. Gerçekten bir baba için, ailemiz ve ülkemiz için çok acı bir kayıptı. Onun anılarını yaşatmak istiyorum. Çok duygulu, çok acı, çok içten, sevgi dolu mesajları, onun için yazılanları bir dosyada topladım, bu dosyaya Web Sitemin Türkçe II bölümünde (5.8) erişilebilir. Özlem tüm okuduğu sınıflarda önde ve hep takdir belgeleri alırdı. Onları arşivci olduğum için benim saklamamı isterdi. Aynı zamanda kompozisyonu iyiydi, yazdığı hikayeler vardı, şiirleri vardı…. İkinci olarak bunları da bir dosya haline getirip Web Siteme yerleştireceğim. Tabii bu arada sevenlerinin anılarına da memnuniyetle yer vereceğim. Acılı bir baba olarak aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. Tanrıdan rahmet diliyor, IŞIK İÇİNDE UYU diyorum. KASIM AZİZE ETHEM 1719 02-11-2013 Dear Mehmet (Bildirici) Bey, We lost contact with Guy long before we left Akyaka. Following your email I searched the internet and found no mention of him. He was an amateur archaeologist and historian. I believe his knowledge was far superior to the so called experts. I have no friends who could help with this mystery. Please let me know if you find anything out. Best wishes Guy Meyer whom is Selim and your friend from Paris invited to an exhibition in İzmir at 24th September 2013. The Exhibition was at French Consulate, I went there but he was absent, somebody said that may be he lost his life !!!!!! Mehmet Bildirici HENNING FAHLBUSCH 1720 02-11-2013 Dear Mr. Bildirici Thank you very much for your mail. I regret that you will not join us in Israel, but hope for a pleasant symposium at Athens in March 2015 All the warmest regards Yours truly Fahlbusch MEHMET BİLDİRİCİ 1721 02-11-2013 DEDEM MEHMET BİLDİRİCİ’Yİ 65 YIL ÖNCE BUGÜN KAYBETTİM Dedem öldüğünde ben Hakimiyeti Milliye İlkokulu’nda 3. Sınıf öğrencisi idim. Karaman Caddesi üzerinde bulunan bugün mevcut olmayan bağ evinde (halen Altıyol’da Nuraniye Kursu dahilinde) oturuyorduk. Konya Karaaslan köyünde ablasının oğlu Ahmet’e ziyarete gitmişti, biraz hasta geldi, 3 gün sonra aramızdan ayrıldı. Dedem benim ismim onun olduğu için beni çok severdi. Bir mesleği yoktu, bağın geliri ile kıt kanaat geçinirdi. Eski fikirlere, şeriata bağlıydı. Babası Müderris (Medrese hocası) Haşim Efendi’ydi. Ama şu da var ki bana yazı kitap resim hiçbir kültürel belge obje bırakmadı. Resim olan yere melaikeler girmez diye, resim ve fotoğraf sevmezdi. Soğuk bir gündü bağ evinden Uluırmak Mezarlığı’nda toprağa verildi. Vasisi gelini annem Nesibe idi, mezarımı komşu Eskilli Yahya kazsın, cenazemi Boynueğri Hoca yıkasın, babamın yanına gömün demiş demiş. Ama babasının mezarı bulunamadı ve Uluırımak Mezarlığında hali hazır aile mezarlığına gömüldü. Daha doğrusu onon gömüldüğü yere havuz çevrilerek aile mezarı oldu. İsmimi taşıdığım dedemi ölümünün 65. yılında anıyorum. İyi dürüst ve temiz bir insandı, hiç kimsenin kul hakkı olduğunu sanmıyorum. Herhalde ÖZLEM duyduğu Cennettedir. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Benim de bir torunum var, Mehmet Demir Bildirici, 2008 doğumlu, onunda ileride benim kültürel ürünlerime sahip çıkması ve beni unutmamasını diliyorum. ORHAN KÜÇÜKER 1722 05-11-2013 Ben İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Botanik Anabilim Dalı öğretim üyesiyim. Biyoloji Tarihi konusunda da ders vermekteyim. Fen Fakültesinden mezun olan eski biyoloji öğretmenleri (1920 doğumlular) arasında adını bildiğim Fehime Birekul'un babanız tarafından editörlüğü yapılan Konya Liseliler etkinliğinde adını gördüm. Kendisinin 2011 yılında vefat ettiğini de yine babanızın bir yazısı ile öğrendim. Şimdi dileğim babanıza ulaşarak bu hocamızdan geriye kalan bazı belgeleri incelemek. Bu nedenle bu durumu babanıza aktarıp bana ulaşmasını sağlar mısınız? Teşekkürlerimle cevabınızı bekliyorum MEHMET GÜNDOĞDU 1723 06-11-2013 Bendeniz yirmi yıl dağcılık yaptım, Türkiye’de gidip görmediğim pek az yer kaldı. Amacım spor yapmaktan çok kıyıda köşede kalmış tarihi eser ve kalıntılarını görüp, inceleyip ilgililere duyurmaktı. Dağcılık İl temsilcisi Recai Kıcıkoğlu ile birlikte pek çok tarihi eseri pek çok kez ilgililere yazılı ve sözlü olarak bildirdik. Ne yazık ki bunca yıl biz de havanda su dövmüş olduk! Bundan yıllarca önce Mehmet Bildirici ile şehir içi gezileri yaptık, onarım gereken pek çok eski eser bulup fotoğrafladık. Mahalle içlerinde antik taşlar bulduk, bunların içinde antik mezar taşları da vardı. Bendeniz gittim Müzeler Müdürü’ne bu taşların toplanıp korunmaya alınması gerektiğini bildirdim. İlgili bir arkeolog bana ne dese beğenirsiniz? “Konya müzeye de doydu, taşa da. Sen git belediye ile görüş, sana bir kamyon versinler o taşları toplayın Büyükşehir Belediyesi önündeki boş alana koysunlar” evet, müzecilerin asli görevi bu iken ben belediye ile görüşeceğim, kamyonla taş toplayacağım… Ben de “Sağ olun, var olun, bu hiç aklıma gelmemişti!” deyip ayrıldım. Ve bu taşların kimi kayboldu, kimi moloz yığınları arasında gitti, kimi tarihi yerler de bu ilgili ilgisizler tarafından “size ömürler” oldu. Bu yazıyı okuyan ilgili ve ilgili ilgisiz pek çok kişi bana mutlaka kızacaklardır. Kızsınlar bu önemli değil. Benim yalanla dolanla, karalamayla işim yok. Yazdıklarım gerçektir. Tanıklarım da vardır. İlgili ilgisizlerin bulundukları makamlar da bellidir. Sevgili okurlarım biliyorum ki “Ne yazık ki Türkiye’de sistem böyle” deyip geçeceksiniz. Evet, Türkiye’de sistem böyledir ve sonuçları da ortadadır. (Bu yazı internette ve Anadolu’da Bugün gazetesindedir.) Açıklama: Konya’dan arkadaşım gazeteci Mehmet Gündoğdu ile pek çok gezide birlikte olduk. Onun Konya gazetelerinde özel olarak hazırladığı “KIRAMBAR” sayfalarında yazılarım çıktı. Bunlar benim yazı hayatımın başlangıcı oldu ve benim tanınmamı sağladı İLİM FAZİLET VAKFI 1724 06-11-2013 SU TERAZİLERİ Su, tüm canlıların hayatsal aktivitelerini gerçekleştirebilmeleri ve sürdürebilmeleri önemli bir öğedir. İnsanoğlu, uygarlık düzeyini artırdıkça, suyun yerleşim yerlerine ulaştırılması için farklı su yapıları oluşturmuş, farklı iletim yöntemlerini kullanarak suyu yerleşim bölgelerine ve sulama alanlarına taşımışlardır. Su kemerleri, maksemler, kanallar, su toplama havuzları ve su terazileri bu yapılardan bazılarıdır. Memba yerinden temin edilen suların köy, kasaba ve şehirlerindeki insanların oturdukları evlere, sokak çeşmelerine dağıtmak için boru ağı ile inşa edilen yapılara “Su Şebeke” tesisi denmektedir. Su şebeke boruları bugün çelik, pik-font, düktil, asbest, galvaniz, plastik vs. gibi maddelerden yapılmaktadır. Osmanlı döneminde ise künk borular kullanılmıştır. Kaynağından toprak ve künklerle alınan su bir vadiye gelindiğinde karşı tarafa su kemerleriyle ( bir veya birkaç katlı) geçirilirdi. Kemerlerin nihayetinde künklerle semt ve mahalle içine giren su çeşmelere bağlanır idi. Yönünün ve debisinin ayarlanması ve fazla suyun kanallara girmeden tahliye edilebilmesi için “savak” denilen tesislerden geçerdi. Bu yapılarda bulunan su sandıkları suyun ölçülmesine ve fazlasının ikinci bir suyoluyla tahliyesine yarardı. Çeşmeyle su sandığı arasındaki kot farkını giderebilmek ve suyun oluşturulduğu basınç nedeniyle toprak künklerinin patlamasını önlemek için su terazisi kullanılırdı. Su terazileri harçla ve tuğla karışımı ile örüldüğü gibi kesme taşlarla örülmüş olanları da vardır. Su terazileri suyun hem basıncını hem de birden fazla çeşmeye su dağıtımını temin etmekteydi. Eski suyolu haritalarında isale hattı ve şebeke hattı üzerinde çok sayıda su terazisi tesis edilmiş olduğunu görmekteyiz. İstanbul’daki su terazilerinin çoğu yıkılmış ve ortadan kalkmıştır. Sağlam durumda olanların sayısının 30 adet civarında olduğu tespit edilmekle birlikte bu konuda farklı çalışmalar bulunmaktadır. Prof.Dr. Kazım Çeçen’in “İstanbul’da Osmanlı Dönemi Su Yolları” adlı eseri de başvurduğumuz ana kaynaklardan biri olmuştur. Bu konuyla ilgili Sayın Mehmet Bildirici’nin “Tarihi Su Yapıları Derlemesi” ve Mesut Göksu’nun “ Su Terazileri” adlı çalışması bulunmaktadır. Bu projemizde, yukarıda bahsedilen çalışmalar baş kaynak olarak kullanılmış, ayrıca birçok tarihi belge taranarak günümüzde harap olan su terazilerinin varlıkları teyit edilmiştir. Ayrıca konuyla ilgili uzman Mehmet Bildirici ve Alan Edmonds, Mr.Yehuda Peleg, Martin Scwartz ve Mesut Göksu arasındaki su terazileri ile ilgili yazışmaların dokümanları incelenmiş, Moltke’nin tarihli haritası esas alınarak oluşturulan buradaki bilgiler derlenmiş, su terazilerinin lokasyonu çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmamız, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün “İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri” nde yer alan su terazileri ile Alan Edmond, Mehmet Bildirici, Mesut Göksu ve Forcheimer’a göre tespit edilen fakat İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün “İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri” kayıtlarında bulunmayan su terazilerinin tespit edilerek karşılaştırılması ve derlenmesi ve toplu envanterinin oluşturulması açısından farklılık göstermektedir. Açıklama: Su Terazileri ile ilgili Web sitem içindeki dosyaların genç arkadaşlarla incelenmesi kaynak alınması beni çok mutlu etmiştir. Resimler için www.ilimfaziletvakfi.org.tr görülmesi gerekmektedir. MEHMET BİLDİRİCİ 1725 06-11-2013 ÜNAL TÜRKEŞ USTAYA SAYGI MEHMET BİLDİRİCİ Araştırmacı-Yazar [email protected] Ben Konya 1939 doğumlu ve İTÜ İnşaat Fakültesi’nden mezun (1962) İnşaat Yüksek Mühendisiyim. Halen İstanbul’da yaşıyorum, ama 1975 yılında ilk defa Gökova-Akyaka’ya geldiğimde buraya vuruldum. Yazları yaşamak için buradan bir ev almak kısmetmiş, dileğim gerçekleşti. Akyaka’yı sevdim, tarihe meraklı olduğum için Akyaka’yı 1994 yılından itibaren araştırmaya koyuldum. Hala da sürdürüyorum… Tarih sevgisi beni kulağımdan tuttuğu gibi DEVRİM Matbaası’na götürdü. Ünal Türkeş’in karşısına oturttu. Gerçi meraklarımız kısmen farklıydı. Ünal Usta yakın Muğla tarihi için kaynak kişiydi, tüm ömrü de Muğla’da geçmiş ve geçiyordu. Ben daha ziyade antik çağa meraklıydım ve çalışma hayatım Konya’da geçmekteydi. Buradan Konya-Muğla ilişkilerine daldık. Ünlü şair ve düşün adamı NAİL ÇAKIRHAN Lise öğrenimini Konya’da yapmıştı, bir lise öğrencisi olarak dergilerde şiirleri çıkmıştı, sol düşüncesini burada kapmıştı. Muğla-Konya köprüsünde ikinci bir önemli kişide Hikmet İlaydın idi. O da Konya Öğretmen Okulu’nda öğrenim görmüş, daha sonra Konya Lisesi’ne Edebiyat Öğretmeni olmuş ve bir sürede KONYA LİSESİ Müdürü olmuştur. Divan Edebiyatının önde gelen uzmanlarından olan İlaydın, gene Konya Lisesi öğretmenlerinden Fransızca öğretmeni NİHAL İLAYDIN ile evlenmişti. Pek çok dil bilen Nihal Hocam yazları Marmaris’te yaşamını sürdürüyordu, maalesef bir defa ziyaret edebildiğim Muğla-Konya arasında çok köklü bir kültür köprüsü olan Nihal hocamı 2003 yılında kaybettik. Konu Muğla’dan Konya’ya köprü olunca Ünal Türkeş’in Konya kökleri ortaya çıktı, ailesinden bazı atalar Konya Kızılören (Konya-Beyşehir arasında) ve Bozkır’ın bir köyünden Muğla ve Yerkesik’e gelmişler ve burada önemli mevkilere yükselmişlerdi. Ünal Usta benden bu konuda yardımcı olmamı istedi, Konya’dan ve yakın tarihe meraklı dostum ağabeyim merhum Sefa Odabaşı ile araştırdık, ama başarılı olduğumuzu söyleyemem…. Bu konuşmalar sırasında kendisi hep bunları bir kitap haline getireceğini söylemiştir. Ben şahsen bu kitabın çıkmasını ve heyecanla okumayı bekliyorum…. Muğla’da sayamayacağım kadar kültür hizmetlerinde bulunan, bir kültür anıtı olan ÜNAL TÜRKEŞ’e sahip çıkılmış ve çıkılmaya devam edecektir. BU TOPLANTIDA BÜYÜK USTA ÜNAL TÜRKEŞ’E SAYGILARIMI SUNUYOR, MUĞLA’NIN ONDAN ÖĞRENECEĞİ DAHA ÇOK ŞEYLER VARDIR DİYORUM. (Bu yazı Muğla Devrim 31.10.2013 tarihinde ve internette yayınlandı) www.ermenekguncel.com.tr 1726 06-11-2013 Ermenek Turizmi, Antik Su Tünelinin Dünyaya Tanıtılması İle canlanabilir Ermenek İlçesi, Yukarı Çağlar Köyünde bulunan Antik Su Tüneli’nin turizme açılması ile Ermenek’in kısa sürede turizminin canlanacağı, hem de Ermenek’in dünyaya tanıtılabileceği öngörülüyor. Yukarı Çağlar Köyünün kuzeyini kuşatan yer yer 300 metre yüksekliğe ulaşan "Keben Kayası\"nın bir uçtan bir uca delinerek geçilen "Antik Su Tüneli”nin Karaman Valiliği, İl Kültür Müdürlüğü, Karaman Müze Müdürlüğü, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi ve Ermenek Kaymakamlığınca incelenerek, AB Kültür ve Turizm Projesi hazırlanması ile, antik su tünelinin temizletilmesi ve turizme açılması ile hem Ermenek İlçemizin hem de Karaman İlimizin dünyaya tanıtılmasında büyük katkı sağlayacağı iddia edilmektedir. Yukarı Çağlar \"Antik Su Tüneli\" yaklaşık 5 km’sinin içerisinden insanın rahatlıkla gelip gidebildiği, bu tünelin dünyada bir eşi daha bulunmadığı iddia edilmektedir. Tünel uzunluğunun ise takriben 5 km uzunluğunda olduğu \"Antik Su Tüneli”nin Dünya Kültür mirası açısından çok büyük bir önem arz ettiğinin hâlihazırda farkına varılmadığı belirtilmektedir. ” Tarihi Su Yapıları\" adlı kitabın yazarı İnşaat Yüksek Mühendisi, Araştırmacı Yazar Mehmet Bildirici, antik su tüneli ile ilgili olarak şöyle konuştu: \"İzvit\'in en harika eseri Roma döneminden gelen suyollarında harika bir enerji kırıcı yapı var. Burayı yöneten kral ya da Romalı öyle bir tesis yapmış ki, halka kralın çok güçlü olduğunu düşündürmüş. Burayı tüm dünyaya tanıtmalıyız. Çok kısa kaldığım için ben bilgiler topladım. İzvit\'i sevdim. İzvit\'i sevenler ve İzvit kökenli olanlar, orada yaşayanlardan bir ricam var, size yalvarıyorum. Benim yaşım uygun değil, genç bir mühendis bunun tam bir rölevesini çıkarsın, ben geriden yardıma hazırım. Burada harika bir enerji kırıcı yapı var. Çok az rastlanan bir yapı. Orada kaldığım sürede uzun uzun oturdum şöyle düşündüm: ‘Burayı yöneten kişi (yerel kral ya da Romalı) öyle bir tesis yapmış ki, halk kral çok güçlü mesajını vermek için yaptırmış.’ Gelin dünya çapındaki bu su anıtının rölevesini yapalım, onu herkese tanıtalım. Bundan kazanacak Sbide (İzvit) olacaktır.\"demektedir. Teşekkürler www.ermenekguncel.com.tr AKYAKA KENT KONSEYİ 1727 06-11-2013 Mehmet Bildirici'nin elektronik kütüphanesi yayına girdi İDİMA’DAN GÖKOVA - AKYAKA’YA isimli çalışması ile tanıdığımız Mehmet Bildirici, tarih ve kültür alanında yıllardır yaptığı araştırmaları, oluşturduğu web sitesinde elektronik olarak paylaşıma açtı. Ayrıntılı bilgi >>> www.mehmetbildirici.com (Akyaka Kent Konseyi Aralık 2009 Bülteni) Geç farkına varmışım, teşekkürler Akyaka Kent Konseyi Dr Cemil EVİRGEN 1728 12-11-2013 Mehmet Hoca Mailinizi aldım. Mail adresinizi kaydettim. Sağlıklı, mutlu uzun ömürler dilerim. Bu araştırma azminiz ve üretkenliğinizin devamını dilerim. Selam ve sevgiler. MEHMET BİLDİRİCİ 1729 14-11-2013 SINIF ARKADAŞLARIMIZIN HANIMLARI BÜYÜKKULÜP’TE TOPLANTI Biz 1962 İnşaat Fakültesi mezunları birbirimize bağlı kenetlenmiş bir aile gibiyiz. Mezuniyetimizden 51 yıl sonra Ekim 2013 aylık toplantısında bir araya gelebildik. Türkiye’de pek çok fakülte mezunları bırakın bir araya gelmeyi birbirlerinden haberdar da değillerdir. 1962 mezunlarının eşleri Türkiye’de bir ilk imza attılar. Kendi aralarında 10 Kasım 2013 günü Kadıköy BÜYÜK KULÜP salonlarında bir araya geldiler.. Ne kadar güzel.. Toplantıyı arkadaşımız Koral’ın eşi NESRİN KORAL organize etti, mezun olarak DEMET ERDEM vardı. Bu bilgi ve fotoğraf Demet tarafından gönderildi. Toplantıya aşağıdaki hanımlar katıldılar. Tam 12 kişi Serap Tarman Ferruh eşi Sevim Tatlıdil Ülkü eşi Duygu Büyüktaşkın Özmen eşi Nurten Önaşçı Mehmet eşi Müberra Sandıkçı Habip eşi Ayten Demirörs Ünal eşi Ayten İndap Mehmet eşi Gözen Kaleli Cevdet eşi Ayzin Çakıllı Faik eşi Nesrin Korkut Koral eşi Eda Obtan Bahattin eşi VE DEMET ERDEM Bu güzel olayların devam etmesi dileğiyle …… MEHMET BİLDİRİCİ 1730 14-11-2013 SINIF ARKADAŞIM SAYHAN BAYOĞLU BENİ TELEFONLA ARADI Sınıfımızın en çalışkan ve başarılı öğrencisi Sayhan ile Tatbiki Mekanik Kolunda beraberdik. DSİ Genel Müdürlüğü ve bürokraside merdivenleri başarı ile çıktı, hep gurulanarak takip ettim, kendisinin hep yardım ve desteğini gördüm. Beni Ankara’dan telefonla aradı. Nasıl duygulandığımı anlatamam, uzun uzun konuştuk. Sitemize gelen yazıları beğendiğini, benim yazıları da takip ettiğini ifade etti. Tamamen kendisini emekliye ayırdığını söyledi. Kısa zamanda bir araya gelmek arzusu ile telefon konuşması sona erdi….. Paylaşmak istedim REYHAN TAŞKALE (ÖZTAŞ) 1731 15-11-2013 Efendim Bağışlayın meşgaleler beni sizin hatırınızı bile sormaktan alıkoydu. Selman Erdem Beyefendi için çok üzüldüm. Babam onu gerçekten çok severdi. Kendisi için örnek teşkil eden kimselerdendi. Hep onunla olan hatıralarını anlatırdı. Babam olsaydı arkasından mutlaka dua ederdi. Ben de onu yapacağım. Evet doğru. Ortanca kardeşimin adı Selman Cahit. Bu ismi sırf onu sevdiği için koydu. Saygılar Reyhan Taşkale (Öztaş) AÇIKLAMA: Mahalle komşum, Konya Lisesi 1958 yılı mezunu, ağabeyim, şair ÖNAL VASIF ÖZTAŞ'ın Selman Erdem'i bu kadar sevmesi beni hem çok duygulandırdı, hemde çok şaşırttı.... Kızı Reyhan Hanım'a teşekkürler MERAL EKİNCİOĞLU 1732 15-11-2013 Merhaba Mehmet (Bildirici) Bey, Öncelikle e-mailiniz için size çok teşekkür ederim. Ülkemizde mimari pratik ile ilgili doktora çalışmama ilgi gösterdiğiniz için. Doktora çalışmam Yüksek Öğretim Kurumu izniyle yayın aşamasında olduğundan 2015 yılına kadar erişime kapalıdır. Ülkemizin bilim yapmak insana duyarlı olduğunu ne yazık ki artık düşünemiyorum. Doktora tez çalışmam için Harvard ve Columbia üniversitelerinde geçirdiğim 17 ay süre boyunca her türlü kaynağa erişim çok kolay ve rahatken, kendi ülkemde kemdi ülkemin mimarlığı için bilimsel çalışma yapmak istediğimde o kadar çok bariyerle karşı karşıya kaldım. İlginize ve çalışmalarıma karşı gösterdiğiniz duyarlık için çok teşekkür ederim. Hakkımda ve çalışmalarım hakkında aşağıda ki linke girilebilir. meralekincioglu.blogspot.com Dr. Meral Ekinci BÜSRA GEYİK 1733 15-11-2013 Merhaba Mehmet Bey; Biz lojistik senaryosu çalıştığımız için kanalı açmamıza izin vermediler düşündüğümüz büyüklükte bir kanal projesinin sit alanını bozacağını düşündüler ama turizm senaryosu çalışan arkadaşlara eski kanalla aynı büyüklüğe sahip bir kanal projesi çizdirdiler. tabi bunlar öğrenci çalışmalarıydı resmiyette hiçbir geçerlilikleri yok, bizler sadce bu projelerden not alarak sınıflarımızı geçtik. Saygılarımla. 500. YIL MÜZESİ 1734 15-11-2013 Sayın Mehmet Bildirici Yeni mail adresiniz sistemimizde güncelleşmiştir. Niya Alovi Karaköy (Yahudi Tarihi Müzesi) İnşaat Müh. Odası MUĞLA 1735 15-11-2013 Mehmet Bildirici Bey e-posta adresiniz şubemizde güncelleşmiştir. İyi Çalışmalar dilerim Emrah Uygunol [email protected] HATÇE BAŞTACIOĞLU 1736 15-11-2013 Mehmet (Bildirici) Bey, Teşekkür ederim iyiyim. Siz de iyisinizdir umarım. Ben çalışmalarıma devam ediyorum. Dergilere verdiğim makaleler maalesef çok geç yayınlanıyor, basılınca size ileteceğim. Mail adresinizi not ettim. Web sitenizi zaman zaman takip ediyorum, çok güzel. Selam ve saygılarımla Hatçe Baltacıoğlu MERAL EKİNCİOĞLU 1737 15-11-2013 Hocam (Mehmet Bildirici) Ben de e-mailinizle çok mutlu oldum. Saygılarımı iletiyorum. Web sayfalarınızın çok değerli olduğunu düşünüyorum. Çünkü sizler belli bir döneme tanıklık etmiş bizlerin mesleki pratiğimizin geçmişini anlayabilmemiz için değerli insanlarsınız. Siz Web Siteniz ile çok önemli bir adım atmışsınız. Keşke jenerasyonunuzda yer alan meslekten büyüklerimiz sizin gibi iletişim ve bilgipaylaşımına açık olsalar ne güzel olurdu.. Çabalarınız ve birikimlerinizin önünde saygıyla eğiliyorum.. Meral Ekincioğlu ŞİRİN SÜMER 1738 15-11-2013 Selam hocam,(Mehmet Bildirici) Sizden haber almak ne güzel... Siteye bakarım, yeni çalışmanız heyecan verici... sonra gene konuşuruz... Vakıflı belgeseli üzerine çalışıyorum. Cem Capar & Lora Baytar düğününü çektik sonra ara ara gene gideceğiz inşallah köye... Sağlığınız ve sıhhatinizin yerinde olduğunu umuyorum. Şirin Sümer Açıklama: Vakıflı Antakya ilinde tek Ermeni köyü NAJDA DİRASUYAN 1739 15-11-2013 Mehmet (Bildirici) bey merhaba, Haberlerinize sevindim, web sitenizden de oldukça iyi sayıda kişinin faydalanması çok güzel. Şu an elimde bitmesi gereken bir iş var önümüzdeki hafta içinde Fransızca biyografinizi teslim edeceğim Kendinize iyi bakın, size de çalışmalarınızda başarılar dilerim NEZİH BAŞGELEN 1740 15-11-2013 Değerli Mehmet Bey, Ben de sizden haber aldığıma çok sevindim. Akyaka'da gözlerimiz sizi aradı. Web sayfanızı takip edeceğim. Candan selamlarmla, Nezih Başgelen Akyaka’da Nail Çakırhan etkinliklerine Nezih Başgelen katılmıştı. Ben yoktum ama bir bildirim vardı… MUSTAFA KEMAL ALPERTEN 1741 15-11-2013 Sevgili Mehmet Ağabey; iyi olduğunuz haberinizi aldım, sevindim. Bizler de iyiyiz.2hafta evvel ablamla beraber Konya'ya gittik. Hem bakımlarını yaptırdığımız kabirlerimizi ziyaret ettik, hem de Paydar ablaya uğradık. Onu da iyi gördük. Yeni yılınızı kutlar selamlarımızı göndeririz.. Selam ve saygılarımla Akrabam çok sevdiğim teyzezadem Nevzer Ablanın oğlu CANAN OĞUZ 1742 15-11-2013 Mehmet (Bildirici) Bey Bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Çalışmalarınız için sizi kutluyor, başarılarınızın devamını diliyorum. Deneyimleriniz bizlere yardımcı oluyor. Ellerinize ve beyninize sağlık İyi çalışmalar saygılar İnş. Müh. Canan Oğuz MEHMET BİLDİRİCİ 1743 25-11-2013 KONYA LİSESİ 1957 MEZUNLARI BULUŞMASI Sevgili Arkadaşlarım Konya Lisesi’nden 1957 yılında mezun olan ve İstanbul’da yaşamını sürdüren yaklaşık 10-12 kişi bulunmaktadır. Bu arkadaşlarımız Ben Mehmet Bildirici girişimi ile İstanbul Beyoğlu Öğretmenevinde 16 Kasım 2013 Cumartesi öğlen buluştuk. Toplantıya 11 kişi katıldı. Gene benim girişimimle ilk defa 06 Mart 2011 tarihinde aynı yerde toplanılmış ve 6 ay sonra gene toplanacağımıza karar vermiştik. Ancak sevgili kızım Özlem’in hastalığı ve kaybı sebebi ile ara vermiştik. Bu defa ki toplantıya aşağıdaki arkadaşlar katıldı. (Alfabe sırasıyla) Ömer Alptekin Mehmet Bildirici Azmi Dinçer Fehmi Ersoy eşi Yaşar Ersoy Çetin Kılcı Yalçın Kayaarası kardeşi Şenay Habip Sandıkçı Tuncay Toros İsmail Uğurlu Toplantı neşeli geçti, Terasta bir öğle yemeği yedik… sohbetler … sohbetler TOPLANTININ AYNI BEYOĞLU ÖĞRETMENEVİNDE 08 MART 2014 SABAH SAAT 11.00 DE TARİHİNDE TEKRAR YAPILMASI KARARLAŞTIRILDI. Sevgili Sınıf Arkadaşlarım Bu arada Değerli Felsefe öğretmenimiz Selman Erdem ve yakın zamanda aramızdan ayrılan öğretmenlerimizin anıları sizlerin gayretleri ile tamamlanmış ve 72 sayfa olmuştur. Bu konuda emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Dosya yılbaşı itibariyle Web sayfamın Türkçe II kısmına yerleştirilecektir. Arkadaşlarımızla ilgili bazı gelimeler de şöyle: Sınıf arkadaşımız Prof. Dr. M. Asil Yılmaz toplantı için telefon açmıştır. Konya’da olsa ne iyi olur demiştir. Karaman ve Adana’da yaşayan bu değerli arkadaşımızla internet kanalı ile tekrar bir araya geldik. Hakkı Kafalı çok önemli bir mazereti olduğunu ve toplantıya katılamayacağını telefonla bildirmiştir. Gene özel olarak davet ettiğim Yaşat Manav bizlerle görüşmeyi çok arzu ettiğini, ancak Ermenek ERÇEV Vakfının toplantısı ile çakıştığını söyledi, arkadaşlara selamlarını iletti. Fehmi Ersoy arkadaşımız daha rahat bisiklete binebilmek için Şişli Fulya mahallesindeki evlerini kiraya verip karşıda İdealtepe’ye taşındılar. Fehmi Şişli’den Kartal’a bisikletle gidebiliyor. Sınıfımızda tek kız arkadaşımız Günseli Aysun Temmuz 2013 tarihi itibariyle Beşiktaş’taki Eczanesini kapattı, tam emekliler arasına katıldı. Konya Lisesi 1956 mezunu, Konya Lisesi Türkçe öğretmeni Mustafa Çetiner’in kızı İngilizce öğretmeni, müzik öğrenimi görmüş Sezer Çetiner’i 2012 yılında kaybetmişiz. Bu yazıyı 24 Kasım 2013 öğretmenler günü itibariyle yazıyorum. Tabii bu arada sağlığı yerinde olan öğretmenlerimizi aradım. Kısaca bunlardan da bahsetmek isterim. Fransızca öğretmenimiz Muazzez Kargalık Ankara’da evinde, öğretmenler gününü kutladım. O da benim kanalımla tüm arkadaşların gözlerinden öptüğünü ifade etti. Selam ve sevgilerini iletti. İngilizce öğretmenimiz Mukbil Ertunç evde değildi. Çok rahatsız olan eşi Psikoloji öğretmenimiz Semahat Ertunç hastaneye kaldırılmış, kendisine acil şifalar dilerim. İzmir de yaşamını tek başına sürdüren Matematik öğretmenimiz Şükran Gözen ile konuştum, öğretmenler gününü kutladım. Benim kanalımla tüm arkadaşların gözlerinden öptüğünü ifade etti. Burada çok önemli bir anısından söz etti. Konya Lisesi’nde Matematik öğretmeni iken çalışmaları ile Konya Valisi’nin dikkatini çekmiştir. Bu sıralar Konya Lisesi ile ilgili Valiliğe bazı şikayetler gelmektedir. Matematik öğrenimi yanında Felsefe formasyonu da olan hocam lisedeki öğrenimi, öğrenci-öğretmen ilişkilerini Valiliğe bir raporla bildirir, dikkatimi çeken bir nokta değerli ve kitapları olan Fizik öğretmenimizi negatif konuşmalarla öğrencinin moralini bozduğunu ifade etti !!!!!!! Konya Lisesi Orta kısmında Tabiiye öğretmenimiz Felsefeci Prof. Selahattin Ertürk’ün eşi Nermin Ertürk’ün yeni telefon numarasını Muazzez Hanım’dan aldım ve telefon ettim, benim Konya Lisesi hakkındaki çalışma dosyalarımdan istedi, tabii kısa sürede göndereceğim. Hocamla telefon konuşmamdan keyif aldığımı ifade ediyorum. Son olarak da halen Fenerbahçe’de babasından kalan arsa üzerine yapılmış dairesinde oturan kızlığı da burada geçmiş Resim öğretmenimiz Nurhayat Evci’den bahsedeceğim. Telefonda sanat ve Konya Lisesi hakkında uzun uzun konuştuğum hocam maalesef son zamanlarda hatırlamakta güçlük çekiyor. Hocamın bakıcısı ile telefonda görüştüm. BİRAZ UZUN MU OLDU BİLMİYORUM. VAKTİ OLAN OKUR DİYORUM. İletişim konusunda her türlü yardımını gördüğüm sevgili İsmail Uğurlu ve bu hizmetleri usanmadan zevkle yerine getiren sekreteri Elif ÖZTÜRK’e teşekkür ederim. YAKLAŞAN YENİ YILINIZI KUTLUYOR, SAĞLIK VE MUTLULUK GETİRMESİNİ DİLİYORUM. MEHMET BİLDİRİCİ 24.11.2013 GILBERT WIPLINGER 1744 25-11-2013 Liebe Frau Langen ... (wenn Sie mir bitte einmal Ihren Namen aufschreiben möchten - am Telefon kann ich ihn nicht verstehen), hier die Namen der Teilnehmern am Antalya Symposium - es genügt, wenn Sie mir vor den Frontinus-Mitgliedern ein + setzen. Vielen herzlichen Dank für Ihre Mühe und liebe Grüße aus Wien Gilbert Wiplinger Alatepli Sarp Alkan Ahmet, Assoc. Prof., Dr. Baykan N. Orhan, Prof. Dr. Bildirici Mehmet, DI Bricker Brianna Bruun Christer, Prof. Dr. (utoronto.ca) more HENNING FAHLBUSCH 1745 25-11-2013 Dear Mr. Bildirici: Thank you very much for your mail and the picture with Mrs. Peschlow. I really enjoyed it. I'm sorry that I didn't answered your mail earlier, but I was on holiday together with my wife in Bavaria Your proposal (Malatya Derma canal) concerningf a paper for Cura Aquarum in 2015 in Athens I stored. It would be nice, if you could write a short summary of the contribution and send it to me. In March I'll go to Athens to arrange the details of the conference. Wishing you all the best I send you my warmest regards Yours truly Henning Fahlbusch SUAT ATAN 1746 25-11-2013 Mehmet( Bildirici)Bey; Merhabalar, çok teşekkür ederim. Ben iyiyim. Üretkenliğinize hayranım. Ben de bu yönünüzü kendime model almaktayım. Eposta adresinizi kaydettim. Bu arada benim de bir sayfam var onu da bilginize sunmak istedim: http://blog.suatatan.com Van Tarihi su konusunda gelişmeleri izleyemedim maalesef. Nitekim 1.5 yıldan beridir Ankara’da ikamet etmekteyim. İşletme üzerine Ankara Üniversitesinde doktora yapıyorum. Selam ve hürmetlerimi sunarım. Görüşmek dileği ile MEHMET BİLDİRİCİ 1747 26-11-2013 Sevgili Sınıf Arkadaşlarım, Dostlarım Bu defa sizlere 2 acı haber vereceğim. İTÜ İnşaat Fakültesi mezunu, yakın zamanda kaybettiğimiz iki arkadaşımızın kaybı. İBRAHİM GÜNER (1919-2013) Sevgili sınıf arkadaşımız, ağabeyimiz İbrahim Güner 94 yaşında Bursa’da 09.Mayıs tarihinde vefat etmiş. Kendisi sınıfımızdaki yaşlı 4 kişinin sonuncusu idi. İzmirli, askeri Yüzbaşı iken ordudan ayrılıp İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ne giriyor ve 5 yıl bizlerle öğrenim görüp İnşaat Yüksek Mühendisi oluyor. Daha sonra Bursa DSİ 1. Bölge Müdürlüğü’nde çalışmaya başlıyor. Bölge Müdür Yardımcısı olarak emekli oluyor ve çok sevdiği Bursa’ya yerleşiyor. Eşi Güner Hanım. Biri İTÜ mezunu oğlu ve Bursa’da doktor bir kızı var. Bu bilgileri eşi Güner Hanım’dan aldım. Baş sağlığı dilemek isteyenler için telefon numarasını yazıyorum 0 224 234 7852 Son gününe kadar sıhhatli imiş, o gün bir öksürük tutuyor, artıyor ve ölümüne sebep oluyor. Geçen yıl 50 yıl törenleri için gelmek istiyor, ama son gün kendini iyi hissetmiyor ve vazgeçiyor. Eşi bizleri çok görmek istiyordu diyor Öğrencilik yıllarına gittim. İbrahim Ağabey’in Fatih’te bir bekar evi vardı. Defalarca orada birlikte ders çalıştığımızı hatırlıyorum. Çok değerli bir kişiyi kaybetmişiz. Bir insanlık anıtıydı. Tanrıdan rahmet diliyorum. TURHAN YENİCESU (1940-2013) Balıkesirli olan arkadaşımız mezuniyetinden sonra Makine Kimya, Karayolları ve özel sektörde çalışmıştır. Emeklilik yaşamını Kadıköy’de sürdürüyordu. Turhan ile ara ara telefonda görüşüyorduk. Rahatsızdı, bizlere katılamıyordu. Ancak telefonu kapalı olduğu için ailesine ulaşamadım daha fazla bilgi veremeyeceğim. Bu arkadaşım için de Tanrıdan rahmet diliyorum. SERDAR BENGİ 1748 26-11-2013 SELAMLAR MEHMET BEY BEN SİZİ VE İYİLİKLERİNİZİ UNUTMADIM VE SİZİ SİTENİZİ TAKİP EDİYORUM SAYGILARIMLA SERDAR BENGİ- İZMİR MEHMET BİLDİRİCİ 1749 26-11-2013 BEYOĞLU GEZEGEN SAHAFTA ESKİ KİTAPLARIN AÇIK ARTIRMA İLE SATIMI Son zamanlarda Beyoğlu’nda bir sahafta eski kitap, kart postal.. vs gibi objelerin açık artırma suretiyle satıldığını tesadüfen öğrendim, katıldım. Sonra sonra katılmaya ve keyif almaya başladım. Çok çeşitli eski kitaplar ortaya çıkıyordu, çok ucuz fiyata alınabiliyordu. Bu sayede çok güzel kitaplar edindim, kitaplığım daha zenginleşmeye başladı, tabii ilgi duyduğum ve çalışma yaptığım alanlarda, normal olarak roman almıyorum, olursa da bunları Akyaka’da Akyaka Kültür ve Sanat Derneğine bağışlayacağım. Ortam ve gelen kişiler de kitap severler, onları da zaman içinde tanımak çok hoşuma gidiyor. Örnek olarak bir kişi ile tanıştım, babasının görevi dolayısıyla ilkokulu Fransa’da okumuş, New-York Devlet üniversitesinden emekli (Emeritus) öğretim üyesi. Aldığım kitaplara bir de örnek vereceğim. Paris 1845 baskısı bir Fransızca kitap, Tam 168 yaşında ciltli bir kitap, belki ileride içini de okuyan çıkabilir. Kendime çok yararlı bir eğlence buldum, siz dostlarla paylaşmak istedim. MEHMET BİLDİRİCİ 1750 26-11-2013 FAZIL SAY KONSERİ Çok kaliteli Klasik Müzik yayını yaptığı için Fransız MEZO TV yi sık sık dinliyorum. Dünyanın her yanından sanatçıların konserleri oluyor. Ama Türkiye’den kimseye rastlamadım diye de merak ederdim. 25 Kasım 2013 gecesi FAZIL SAY’ın konseri vardı. Yaklaşık 1,5 saat Fazıl Say piyanoda tek başına konser verdi. Şov yaptı…. Çaldı…çaldı… sonunda büyük alkış aldı. Program Fransız yayın organlarınca video haline gelmiş…. Çalan bir kişi, program yapımcıları bir sürü isim…. Gurur duydum, büyük kabiliyet ve dünyaya kendini kabul ettirmiş bir değer. Fazıl Say’ı benim üçüncü dinleyişim. İlki 2008 yılında İTÜ de Mustafa İnan Kütüphanesi’nin açılışında, 2013 yılında Marmaris Modern Amfi tiyatrosunda, ve üçüncüsü Paris MEZO TV ekranlarında… Büyük gurur duydum, dev sanatçının konuşmalarında bazı akort bozuklukları olabilir, bunları hoşgörü ile karşılamalıyız. Ülkemizden çıkan bu dev sanatçıyla gurur duymalıyız diye düşünüyorum. METİNLER MEHMET BİLDİRİCİ 1625 20-06-2013 ANAHID DER MINASYAN İLE ANI Anahid Der Minasyan aslen Muşlu bir ailenin kızı ve Paris’te doğmuş, orada büyümüş, Sourbonne Üniversitesi öğretim üyesi, halen emekli. Elimde AGOS Gazetesi’nin 03.05.2013 tarihli sayısında kendisi ile ilgili bir röportaj var ilgi ile okudum. Bazı ilgi çekici gözlemlerini aktarıyorum; “Babam Taksim’de Alman Konsolosluğu’nda doğmuş, çünkü Sivas Zaralı olan dedesi orada kapıcı olarak çalışıyormuş, babası bu sayede Alman Lisesi’nde okumuş ve Bağdat Demiryolları’nda çalışmış ve tehcirden kurtulmuş. Annesinin babası 1908 yılında Muş’tan Osmanlı milletvekili seçilmiş 1918 yılına kadar milletvekilliği yapmış, Kendisinin de Anadolulu olduğunu belirtiyor. Annesi’nin dilinden Muş ve Muş türküleri hiçdüşmezmiş. Paris’te doğan Anahid kendisine Fransız diyemiyor. Neden Fransa’da doğduğunu anlamak için tarihçi olduğunu yazıyor. Sonunda 2009 yılında ilk defa Muş’a gidip bir Kürt köyünün ortasında olan SURP GARABET Manastırı’nın kalıntılarını ziyaret etmiş. Burada annesinin 80 yıldır yayınlanan bir Ermeni gazetesinde yazdığı yazıyı yanında getirmiş ve bunu yüksek sesle orada okumuş. Etrafım köy halkı İstanbul’dan gelen Ermenilerle doluydu diyor. Bu yazı annesinin 1913 yılında Surp Garabet Manastırı ziyareti ile ilgiliymiş….” ANAHID DER MINASYAN’IN MEMLEKETİNE YAPTIĞI BU İLK ZİYARETTE GEZİ GRUBUNDA BEN DE VARDIM. Bu açıklamayı ben de anlamadan dinlemiştim. Bu gezide tanışmış, İngilizce sohbetlerimiz olmuştu… Bu uluslar arası tarihçi değerli bilim ve tarih kadınını tanımaktan mutlu olmuştum. SAİM SAKAOGLU 1626 22-06-2013 Sevgili Kardeşim Mehmet, Her iki iletini de açtım. Yazılarının listesini daha sonra tekrar inceleyeceğim. Sevgili yeğenim Özlem ile ilgili duygu yüklü satırlarını ben de duygularını paylaşarak okudm. Son yaş günü ile ilgili satırların beni daha da duygulandırdı. Bir şeyleri kabullenmek kolay olmamalı... Kim bilir 'Mehmet Babası'nı üzmemek için hangi acılarını, sıkıntılarını içine atmak istemiştir. Kardeşim Mehmet, elbette bir baba olarak evladını genç yaşta kaybetmek hiç de kolay değil. Bir şair, 'Hatıralarımdır beni yaşatan' diyordu. Sen de Özlem'in hatıralarıyla ayakta kalacaksın, daha doğruzsu kalmalısın. Hiç bir evlat babasının acı çekmesini istemez elbette. Onun için hatıraların sıcaklığına sarılıp onu kalbinde yaşatacak, yanında hissedeceksin. Kızımızın ruhu şad olsun, ışıklar içinde yatsın. Sevgiyle gözlerinden öperim canım kardeşim. Saim Sakaoğlu Konya MEHMET BİLDİRİCİ 1627 22-06-2013 TORUNUM DENİZ BİLDİRİCİ’NİN YAŞ GÜNÜNÜ KUTLUYORUM Deniz 2000 doğumlu halen Konya’da Meram yolunda Cemal Tural İlköğretim Okulu 7. Sınıf öğrencisi, karnesini aldı, teşekkür belgesi ile 8. Sınıfa geçti. Deniz halen başarılı bu ders yılından sonra Fethiye’de İzci kampında, orada izcilik öğreniyor, deniz kenarında yüzüyor. Yaş gününü kutluyor, iyi tatiller diliyorum…. MEHMET BİLDİRİCİ 1628 23-06-2013 KONYA ESKİ ESERLER KLAVUZU 1944 22 Haziran Cumartesi günü Beyoğlu’nda Sahaflar’da gezerken bir dükkânda açık artırma ile kitap satışına rastladım. İlgimi çekti, takip ettim. Kitaplar açık artırma ile çok ucuza satılıyordu. Bende katıldım, bir yeni kitap fiyatına 10 eski kitap aldım. Bunlardan biri de “Konya Eski Eserler Klavuzu”. Yazarları Faik Soyman ve Fotoğrafçı İbrahim Tongur. Kitap küçük boy 208 sayfa, 1944 yılında Konya Yeni Kitabevi’nde basılmış. Yazarı ise Faik Soyman, Konya İdadisi’nin ilk mezunu, Konya’da ve İdadi’de öğretmenlik yapmış çok değerli bir kişi. Burada şu anımı da ekleyeceğim. 1959 yılında Konya Lisesi’nin 70. Kuruluşu dolayısıyla yapılan toplantıya katılmıştım. Burada üç kişilik bir heyetin o zaman sağ olan Faik Soyman’ı Meram’da bağ evinde ziyarete gidilmesine karar verildi. Bir milletvekili Hamdi Ragıp Atademir, bir Lise öğretmeni Hüseyin Köroğlu ve bir genç Mehmet Bildirici seçildi. Faik Soyman’ı ziyaret ettik. Soyman yaşlı aksakallı bir ihtiyardı. Onur ile anımsarım. Daha sonra Konya İdadisi ve Konya Lisesi ile çalışmalarımda Faik Soyman karşıma çıktı. Çok çalışan ve tarihe çok meraklı idi. Eserlerinin tümü kızı tarafından Hüseyin Köroğlu’ya verilmiş ve ben bunları yayınlamıştım. Tarihin her bölümü ile ilgilenen Faik Soyman basılmak üzere bir dünya tarihi taslağı bile hazırlamıştı. Kitabın ikinci yazarı İbrahim Tongur ise Konya’da Müzede çalışmış ayrıca “AİLE FOTOĞRAFHANESİ”ni işletiyordu. Oğlu Veteriner Lütfi Tongur ile tanıştım. Kendisi ile eski Konya hakkında pek çok yazışmalarımız oldu, bir defada Yalova’da evinde ziyaret etmiştim. Kitabı bu gözle inceledim, İbrahim Tongur Konya’daki eski eserleri ve kitabeleri o zamanın tekniği ile siyah beyaz fotoğraflarla kitaba kazandırmıştır. Tarihi bilgiler ise Faik Soyman’a aitti. Ancak içinde verilen tarihi bilgileri tek tek inceledim. Kafamda çok büyüttüğüm, yıllarca Konya’da tarih öğretmenliği yapmış bir değerli kişinin bunların ötesinde daha gerçekçi ve daha doyurucu şeyler yazmasını umardım. Bunu da belirtmekten geçemeyeceğim. Ama Konya tarihi için çok ilgi çekici ve değerli kitabı edinmekten de çok mutlu oldum. MUSTAFA FIRAT GÜL 1629 23-06-2013 Merhabalar Mehmet (Bildirici) hocam Sitenizdeki bilgilere hayran olmamak mümkün değil. Maşallah demekten başka bir şey gelmiyor aklıma. Bir ömre zor sığacak çalışmaları, siz yaklaşık 20 yılda halletmişiniz. Sayın hocam Bir arkadaşımla "Aksaray'da Sel Felaketleri" isimli kitap hazırlıyoruz. Sona yaklaştık. Osmanlı döneminde kayıtlı 4 sel felaketi, cumhuriyet döneminde de epeyce sel olmuş..fotoğraf ve belgelerle bu kitabı yakında yayınlayacağız. Siz bize bu konuda nasıl bir tavsiyede bulunabilir misiniz? Şimdiden çok teşekkür eder ellerinizden öperim Saygılarımla Mustafa Fırat GÜL-Aksaray HANA JAEL 1630 24-06-2013 Mehmet amca merhaba, Mesajinizin bana geldiği size yazamadım. Evet, Özlem yaşasaydı 40 yaşında olacaktı, ve şimdi etrafımızda enerji dolu, motivasyonu yüksek, yüzünde hiç eksilmeyen gülümseme ile olacaktı.. Ancak maalesef ölüm onu bizden ve ona doyamadan aldı.. Onu çok özlüyorum ve çok anıyorum, hep onunla geçirdiğim zamanlar aklıma geliyor ve gitmesine isyan ediyorum.. Ancak elimden birşey gelmiyor... Umarım olduğu yerde mutlu, huzurlu ve bizi seyrediyordur... Hepinizi seviyorum ve çok öpüyorum, Hana Jael TEMMUZ 2013 LORA & CEM ÇAPAR 1631 07-07-2013 BAYTAR ve ÇAPAR AİLELERİ Lora & Cem'in Evlilik törenlerinde sizinle birlikte olmaktan onur duyarlar NİKAH 07.07.2013 Pazar saat 20.00 Boyacıköy Ermeni Kilişsesi bahçesi MEHMET BİLDİRİCİ 1632, 16.07.2013 SEVGİLİ DOSTLAR Akyaka’da yazlık evimdeyim. Dinleniyorum. Dostlarla telefon ve mail ile görüşüyorum. Dostlara selam MEHMET BİLDİRİCİ 1633 16-07-2013 İTÜ DEN SINIF ARKADAŞIM NECATİ KÖKLÜ İTÜ 62 İnşaat Mezunu sınıf arkadaşlarıma ulaşmak onlar hakkında bilgi toplamak için özen gösteriyorum. Bu defa İzmir'de arkadaşım Önder Dağıstan yardımı ile Necati KÖKLÜ arkadaşıma ulaştım. Kendisinden biz 1962 arkadaşların toplantılarına ve aramıza katılması konusunu gündeme getirdim. Necati Köklü Ankara'da İŞBİR Holding'in yönetici ve sahiplerinden....Sohbet ettik, diğer arkadaşlar hakkında benden bilgi alabileceğini belirttim. Bundan sonra kendisi ile görüşeceğimizi umuyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1634 16-07-2013 MUĞLADA KONYA LİSESİ MEZUNU GÖKTÜRK AKSOY'U ZİYARET Göktürk Aksoy Konya Lisesi 1956 mezunu, Hukukçu, Muğla'dan evlenmiş ve Muğla'ya yerleşmiş. Muğla'da uzun yıllar Hakim olarak götev yapmış, emeklilikten sonra Avukat olarak görev yapmakta, oğlu ve kızı da baba meslsğini seçmiş.... Daha önce'da Akyaka'da benim sergimi ziyarete gelmiş görüşmüştük. 15. Temmuz 2013 günü bürosunda ziyaret ettim. Uzun uzun Konya Lisesi'nden hocalarımız ve arkadaşlarımızı andık ben Konya liseli arkadaşlarla daha sıkm görüştüğümden onlardan ve WEB sitemdem bahsettim. Değerli bir arkadaşımı ziyaretten ve eski günleri anmaktan büyük keyif aldım LORA BAYTAR 1635 20-07-2013 Sevgili Misafirimiz Mehmet Bildirici HAYCAR Derneği'nin düzenlediği Amasya-Tokat-Sivas gezisine hoş geldiniz. Dernek olarak altıncı kez düzenlediğimiz Anadolu gezisinde sizlerle birlikle olmak bizim için en büyük bir mutluluk Gezimize 27 Haziran Perşembe sabahı saat 9.30 da Merzifon'dan başlayacağız. Gümüşhacıköy'lü dostumuz gezilerimizin sadık katılanı Dr. Artin Mezedur bizlere rehberlik yapacak. Ferhat ile Şirin efsanesinin coğrafyasında gezip ünlü Merzifon Koleji'ni ve eski Protestan Kilisesi'ni gezdikten sonra, gecemizi İRİS (Yeşilırmak) kıyısındaki Emin Efendi konaklarında geçireceğiz. Ertesi günü Amasya içi ve Amasya Müzesi'ni görüp rotamız TOKAT'a dönecek. Bir gece Tokat'ta Çavuşoğlu Otel'de kaldıktan sonra Tokat içini ve Müzesi'ni gördükten sonra, Yıldızeli üzerinden Sivas'a geçeceğiz. İki gece konaklalayacağımız Sivas'ta dolu dolu bir program bekliyor bizi. Sivas'ta ilk gece Nevv Otelde, ikinci gece Buruciye Otel'de kalacagız. Gezimizi 01 Temmuz Pazartesi sabahı Sivas Havaalanı'nda sonlandıracagız. Keyifli bir gezi geçirmenizi diliyor, oluşabilecek aksilikler konusunda hoşgörünüze sıgınıyoruz. LORA BAYTAR Haycar Dernegi MEHMET BİLDİRİCİ 1636 20-07-2013 AMASYA-TOKAT SİVAS GEZİSİ LORA BAYTAR'ın düzenlediği gezilerden benim katıldığım bu dördüncü gezi. Tarih ve kültür tutkusu geziye katılanları bir araya getiriyor. İstanbul, Paris, Hatay, Atina'dan gelen katılımcıların ilk hedefi Anadolu'nun tarihi derinlikleri içinde Ermeni izlerini de görmek. Katılanların büyük çoğunluğu ile önceden gezilerde tanışmıştık. Sarkis Seropyan rehber, Bu defa çok hizmeti olan Boğazlıyan'lı Dr. Kirkor Yanık ile yakınlaştık. Adeta doktorluğu yanında bir filozof..Gezide daha sayamayacağım kadar sanatçı mimar, tarihçi var. Tarih araştırmacı Mimar Zakarya Mildanoğlu... Dr. Elmon Hançer ... vs... vs Paris'ten gezinin neşesi, bizlere bon bon şekerleri dağıtan Arpi Katılımcılar arasında çok büyük ahenk ve yakınlık var... Lora'nın hareket düdüğü çalınca hemen hareket ediyoruz. Bu gezide Lora'nın Nişanlısı Cem Çakar'da ona eşlik etti.... Ben şahsen kısa sürede çok yerler gördüğüm için çok mutluyum... Ama AMASYA'ya doyamadım....Çok ilginç ve tarrihi bir yer. Umarım tekrar bir daha giderim diyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1637 21-07-2013 AMASYA I Amasya derin bir vadiden akan antik İRİS (Yeşilırmak) nehri kenarlarında bir kent. Antik çağdaki ismi bugüne gelmiş. Vadinin bir tarafında Hellenistik dönemden gelen Harsena dağı üzerinde kale ve antik kent, düğerinde ise Çakallar Dağı. Görmeyi arzu ettiğim kentlerin başında geliyordu. Akşama doğru Amasya içine geldik, doğruca yemek sipariş verdiğimiz çok yüksek Çakallar dağı eteklerinde bir lokantaya gittik, henüz bilmediğimiz ve Yeşikırmak ayaklarımızın altındaydı. Bu güzel manzaralı yerde samimi ortamda sipariş verdiğimiz Tokat kebabımızı yedik, buradan konaklayacağımız Emin Efendi Konakları'na gittik. Çok ilginç burası otel değil eski konaklardı. Konağın bir odasında kaldım. Önünde bahçesi tarihi kuyusu ve yöresel meyve ağaçları vardı. Cephe aldığı sokakta restore edilmiş tarihi evlerdi. Sonradan öğrendim konağımız nehir kenarına yapılmış, Helenistik kale duvarları üzerindeymiş. İzmir Gümüldür'de 2008 yılında gerçekleşen "Tarihi Su yapıları Sempozyumu'nda tanıştığım Yelgin Mesçi ve Mimar İşadamı Amasya sevdalısı İsmail Hakkı Göztaş ile tanışmıştım. Telefonda görüştük sabah 07.00 de İsmail Bey arabası ile konağa geldi. Süremiz öğleye kadardı, beni gezdirecekti, görüşmeler sonucu tüm ekibi gezdirdi. Bir Osmanlı konağını, Yeşilırmak üzerinde Helenistik dönemden kemerler üzerinde sonradan yapılmış, köprüleri gezdirdi. Müzeyi ziyaret ettik. Müzede antik kent maketini İsmail Hakkı Bey hazırlamıştı. Çok gururlandım. Buradan Tokat yolu üzerinde Ferhat kanalının kente giriş bölümü görüldü ve buradan Tokat'a doğru yola çıktık. Dostum İsmail Hakkı Bey'e sonsuz teşekkür, ancak Amasya bu kadar kısa sürede anlaşılacak bir yer değildi. Sadece ağzımıza bir bal çalındı. Umarım bu tarihi yeri görmek için yolum tekrar Amasya'ya düşer. Bundan sonra'da Yelgin Mesçi'nin çok beğendiğim Amasya şiirini yazıyorum. YELGİN MESÇİ 1638 21-07-2013 AMASYA KUBA MAHALLESİ Yamaçlarda bir yer, Çakallar'ın eteğinde, Cami avlusunda, yakartop oynuyor çocukluğumuz, Uzaktan horoz sesleri yankı buluyor dağlarda, Derelerdeki su sarp kayalardan dökülüyor, Şelalerin sesleri karışıyor, çocuksu çığlıklarımıza, Dut ağaçların gölgesinde, ipekböceği bahçelerinde, Laleler, zarzalaklar yani leylaklar içinde, Yaşam yolculuğumuz başlıyor, Etük teyze bağırıyor "Bahçeme hanginiz girdiniz, Çağla eriklerime zarar mı verdiniz?, Hepimiz de masumane korkulu bakışlar, Eyvah! yine çıngar kopacak Saniye teyze dikiş dikiyor, Huriye teyze oya yapıyor, Şaziye teyzem almış eline udu, Hayriye teyze, Fadime teyze, Hatice Annanne, Hepsi Kuba Dede avlusunda, havuz başında, Fasıl geçip hoş nameler sunuyor, İrfan amcanı "Bak yeşil yeşil" şarkısını söylüyor. Etük teyzenin bağırışları son buluyor. Sarışın esmer, bir sürü kız ve oğlan çocukları, Karne heyecanı içinde Yokuş yukarı mahalleye koşuyor, Ali Amcalar, Cemal Amcalar, Merak içinde karnelere bakıyor, Sarı Hoca toplamış çocukları, Cami avlusunda ebced öğretiyor, Zaman yolculuğuna çıkmış kadın erkek birlikte Kuba mahallesindeki eski günleri anıyor YELGİN MESÇİ AMASYA AĞUSTOS 2013 MEHMET BİLDİRİCİ 1639 04-08-2013 AMASYA TARİHİ II Amasya Helenistik dönemin izlerini bugüne taşıyan çok önemli bir kenttir. Özellikle Helenistik dönemden gelen su yapılarının ve köprülerin izlerini bugüne getirmektedir. Diğer önemli kentler ise Ege’dedir. Başta Bergama-İzmir (Pergamon), Priene (Aydın), ve Bodrum-Muğla (Halicarnassos) Hellenistik dönemi belgeleyen diğer en önemli kentlerdir. Kent Yeşilırmak’ın (Iris) kıyısına kurulmuştur. Helenistik dönemden kalesi, Karadeniz bölgesinde nadir görülen kaya mezarları, nehir kenarındaki surlar, kaleye su temini için kazılan CRİMBOLU isimli merdivenle inilen su kuyusu, kaleye su getiren suyolları bugün görülebilmektedir. Yeşilırmak üzerine yapılmış kemer köprüler bugün görev yapmaktadır. Daha sonraki dönemlerde bu temeller üzerine yeni köprüler yapılmıştır. Roma döneminde ise kayalara oyulmuş Ferhat su kanalları vardır. Türk halkı bu kanalların Ferhat’ın sevgilisi Şirin’i alabilmek için onun tarafından kazıldığına inanmaktadır. Bu vesile Şirin adına sembolik bir çeşme yapılmıştır. Amasya’nın tarihinde yer almış dünya ölçüsünde iki Amasyalı’dan da burada söz edeceğim. İlki Pontus Kralı VI. Mitridates’tir (M.Ö.120-63). Soyu Pers Krallarına kadar gittiğine inanılmaktadır. Ama yaşadığı kültür ve inanış Helen kültürüdür. Mitridates M.Ö 280’lerde kurulan Pontos Krallığının son kralıdır. Krallığını genişletmek istemiş karşısında Roma’yı bulmuştur. Onlarla savaşmış pek çok Romalı öldürmüş ve sınırlarını Ege’ye kadar taşımıştır. Roma yönetimine kafa tutan karşı karşıya gelen batıda Kartaca’lı Hannibal, doğuda ise Pontus Kralı Mitridates VI olmuştur. Pek çok savaşta karşı karşıya gelmişler ama M.Ö 63 yılında Mitridates hayatını ve krallığını kaybetmiştir. Aslında Grek ve Roma uygarlığı arasında bir devamlılık vardır. Ama Amasya halkının bu savaşlar ve Roma yönetimine girmesinden pek çok şey kaybettiği kabul edilebilir. Ama Roma döneminde kent genişlemiş, kayalara oyma Ferhat Su kanalı kazdırılmıştır. Kral Mitridates gençliğinde annesi ile taht kavgasına girmiş, ormanlar içinde yılanlarla yaşamış ama onlara karşı koruyucu panzehirler ürettiğine inanılır. Eczacılık tarihinde de önemli bir yeri vardır. Manisa’da dağıtılan Mesir macununun onun isminden geldiği kabul edilir. Diğer ünlü bir Amasyalı da STRABO (M.Ö. 65- M.S 23) dur. Amasya’da doğmuş, Nyssa (Sultanhisar-Aydın) öğrenim görmüş, antik dünyayı dolaşmış, kentler dahil coğrafi bilgiler toplamıştır. Bunları Coğrafya isimli kitapta yayınlamıştır. Coğrafya’nın babası olarak tanınmaktadır…. Ben burada Amasya’nın en parlak günlerinden bahsettim zaman içinde, Bizans, Osmanlı dönemlerinde önemini korumuş, Osmanlı şehzadelerinin vali olarak görev yaptığı bir güzide kenttir. Kısa süre olsa da Amasya’yı gördüm, aşık oldum, ama neye aşık olduğumun henüz farkında da değilim….. MEHMET BİLDİRİCİ 1640 04-08-2013 MERZİFON-TOKAT-SİVAS- DİVRİĞİ Bu gezide diğer gördüğüm yerler de şöyle. Merzifon’da Anadolu’daki bugün bir kültür merkezi olan Anadolu’daki en büyük Protestan Kilisesi ve Amerikan Kolejini geziyoruz (Bugün Fen Lisesi). Her yerde Merzifonlu Kara Mustafa Paşa heykel ve kurumları heykeli var. Tokat’ta da en ünlü Tokat’lı Gazi Osman Paşa, Tokat müzesini geziyoruz. Sivas hakkında önceki gezilerimde bahsettiğimden burada tekrar konuya girmeyeceğim. Son olarak da Divriği’de Mengücekoğulları’nın yaptırdığı muhteşem Ulu Camii. İkinci defa geziyoruz. Osmanlı öncesinin en muhteşem eseri, bu defa Sanat Tarihçisi (Özellikle Ermeni sanatı konusunda uzman) Dr. Elmon Hançer rehberlik yapıyor. Eserin Cami olarak yapıldığı taş işlemelerin Ermeni sanatını çok iyi bilen mimarlarca yapıldığı görüşünü örneklerle açıklıyor. Büyük eserler yapan, onu yaptıran kişilere soyu sopu ne olursa saygı duymalıyız diye düşünüyorum. Ardından 01 Temmuz sabahı Sivas Havalimanından Pegasus ile İstanbul’a dönüyoruz. Oradan da Akyaka’ya gidiyorum. ASUMAN DÜLEK 1641 05-08-2013 Merhaba Mehmet Bey Nasılsınız, yaz geldi belki memleketiniz Konya’dasınız. Birlikte rapor verdiğimiz bir dosya için ek rapor isteniyor. Bayram sonu görüşelim. Bu vesile ile iyi bayramlar diliyorum. Asuman Dülek-Yüksek Mimar Beyoğlu İstanbul MEHMET BİLDİRİCİ 1642 05-08-2013 BABAMDAN AKRABA NECATİ ÖZDEN’İ KAYBETTİK (1927-2013) Babam Mustafa Nazım Bildirici (1908-1970) çok küçük yaşta annesi Fatma’yı kaybetmişti. Fatma babaannemizin üç kız kardeşi vardı. Bir tanesi ilkokul öğretmeni Konya’da yetiştirdiği pek çok doktor, öğretmen olan Kambur Sare Hocanım (1904-1941) , bir tanesi terzi Emine, bir tanesi de İsmet teyzemiz idi. İsmet teyzemizin iki oğlu ve bir kızı vardı. Büyük oğlu Konya Lisesi’nin efsane Matematik öğretmeni MUSTAFA ÖZDEN –Karaoğlan- (1923-1974) küçüğü ise yeni kaybettiğimiz Necati Özden idi. Necati Özden Konya Sanat Okulu’nda okumuş, çeşitli kurumlarda (Konya Çimento Fabrikası) teknisyen olarak çalışmış son olarak oğulları ile Hükümet önünde halı ticareti yapıyordu. Sık görüşemediğimiz Necati Özden’i son zamanlarda birkaç defa iş yerinde ziyaret etmiştim. Çok dindar olan Necati Özen’in, iki oğlu bir kızı bulunuyor. Konya Musalla’da toprağa verilen Necati Özden’e tanrıdan rahmet dilerim. MEHMET BİLDİRİCİ 1643 05-08-2013 GÖKOVA’DA ARAP FEVZİ’Yİ KAYBETMİŞİZ. Fevzi Akyaka’nın renkli kişilerindendir. Zenci kökenliydi. Kılık kıyafeti farklıydı. Saçlarını tepede sele gibi toplar arasında çiçek koyardı. Balıkçılık ile geçinir bol bira içerdi. Akyaka ve Ula’yı tanıtan “Dondurmam Kaymak” isimli filmde Akyaka’da plajda mısır satan bir kişiyi canlandırmıştı. Ailesi Ulalı ağalar tarafından çalıştırılmak için Afrika’dan muhtemelen Sudan’dan getirilmiş zencilerdi. Fevzi bu soydan gelen son esmer vatandaşlardandı. MEHMET BİLDİRİCİ 1644 10-08-2013 KERMETUR TATİL SİTESİ GENEL KURULU Rahmetli kızım anısına onun parası ile 2013 yılında Akyaka Kermetur tatil sitesinde bir küçük daire aldım. 21 Temmuz günü de Yıllık Genel Kurul toplantısı vardı. Katıldım. Yeni komşularımı tanıdım, özellikle bunlar uzun zamandan beri tatil için Akyaka’yı seçen insanlar. Bu vesile ile eski Muğla Milletvekili İlyas Karagöz ile tanıştık. Bir süre sohbet ettik… GUY MEYER 1645 10-08-2013 Dear Sir, (Mehmet Bildirici) The exhibition on which I work for will not be on Weber. I doubt there will be anything about him. I must admit that I don't even know what the title of the exhibition will be. The Topic is about the travelers in XVIIth-XVIIIth centuries. The exhibition will open on Tuesday 24th of September till 29th of December, in the old French consulate, in front of the French Cultural Center. I was working on Weber about inscriptions and sculpture from Tralles in private collections, end of XIXth-beginning of XIXth centuries, when I looked Weber's work. Weber was well acquainted with Edward Purser, director of the Aydın Railway Co who possessed a collection of antiquities both in Smyrna, Buca and Çamlık. I know working on a spy mission of Louis the fourteenth in Turkey (1685-1687): there will be maps from this mission at the exhibition, and among them the oldest map of Izmir drawn in 1686 by a French ingenieur. I don't know yet if I will go to Izmir and I ignore what I will do for holidays this Summer. I will perhaps go to Samos with my wife and from there to Turkey, but nothing is certain for the moment. Sincerely yours Guy MEYER - Paris TÜLAY İLERİ AYDIN 1646 11-08-2013 Mehmet Bey (Bildirici) merhabalar. Uzunca bir süredir yazışamıyorduk. Malum, dünya telaşesi. İki aydır evimizin tadilat ve tamirat işleriyle cebelleşiyoruz. Hala da bitiremedik. Mayıs ayında Ankara'da yapılan Konya Liseliler buluşmasında görüşmeyi umuyorduk ama olmadı. Görüşebilseydik, hocamız ve okul müdürümüz merhum Selman ERDEM için hazırlamakta olduğunuz anı kitabı hakkında konuşacak, hazırlıkların ne aşamada olduğunu soracaktık. Anladığım kadarıyla Konya Liseli arkadaşlarımız konuya çok ilgi göstermiş, güzel ve anlamlı anılarını sizinle paylaşmışlar. İnsanın arkasında olumlu izler bırakarak bu dünyadan ayrılması ne güzel.. Mekanı cennet olsun. MEHMET BİLDİRİCİ 1647 11-08-2013 BABAM MUSTAFA NAZIM BİLDİRİCİ'Yİ 43. YILDA ANIYORUM. Babam Mustafa Nazım Bildirici'yi (1908-1970) ölümünün 43. yılında saygıyla anıyorum. 11 Ağustos 1970 günü Konya'da ölmüş, Uluırmak mezarlığında babasının yanında toprağa vermiştik. Babam maddeye önem veren bir kişi değildi. Türk müziğine âşıktı. En sevdiği şarkıcı Hamiyet Yüceses'ti. El işinde gece yarılarına kadar çalıştı, çabaladı beni okuttu. Kendisini saygı ile anıyorum. MİRİAM WEBER 1648 11-08-2013 Dear Mr Bildirici, Going through my dear Yehuda's papers, I found the attached photos and want to know more about them. Is this drawn on paper – or embroidered on material – aqueducts, suterazi (?) and pipes (?)… A very interesting piece of work! But I could not find detailed information in the Internet. I sent the photos to Tsvika Tsuk, who could not answer my query! Tsvika sent them to Henning Fahlbush, who gave the following reply: Dear Tsvika: Concerning the paper which Miriam found concerns most probably the water supply system of Constantinopel and I guess that it is from the book of Forchheimer, as it is written in German. But I don't have this and therefore I can't check it. But this Mehmed Bildirici should know. He will be pleased if you ask him. best regards Yours truly Henning Perhaps you have the answer? I would be very grateful if you can help, Thank you and my good wishes, Miriam Webber MIRIAM WEBER 1649 11-08-2013 Dear Mr Bildirici, Thank you so much for your answer – and your kind wishes. Yehuda was indeed an exceptional man, in many ways. I understand that the photographs are two halves of one picture, and I would like to know more about it. Is this part of a much larger map? What is written on it? Can you give me a "link" to find out more about it? With the help of your references I have found much material in the Internet about the amazingly long water supply system of Istanbul ( Constantinople), and recent research on it, but have not found information about this specific map. I appreciate your help very much, Good wishes, Miriam Webber Dear Miriam Webber Thank you very much for your mail. Now I am at my summer house in Akyaka and return to Istanbul in November. And I will write There are many books of Kazım Çeçen about Istanbul Ottoman water supply. I will write more about. You can enter to my web site to see more about water supply systems of Ancient Anatolian cities. On the other hand I want to learn about the works of Peleg. With my good wishes MEHMET BİLDİRİCİ 1650 11-08-2013 STRATONICEIA ANTİK GEZİSİ (YATAĞAN) 23 Temmuz Salı günü AKS (Akyaka Kültür Sanat Derneği) tarafından 2013 yılı çevre gezilerinden ikincisi gerçekleşmiş, Stratoniceia ve Milas’a ziyaret edilmiştir. Gezi oldukça kalabalık ve hanım katılımcılar ağırlıklı idi. Gezi dernek yönetim Kurulu üyesi NİLGÜN ALAYAT tarafından organize edilmiştir. Gezide Dernek Başkanı Aydın Turunç, eşi Sanat Tarihçisi Solmaz Hanım, misafirim olarak Aliye Teksal, en yaşlı olarak Cumhuriyetimizce yaşıt Arkeolog AZİZ ALBEK katılımcılardan bazılarıydı. Bu gezide çok şanslıydık. Eski Muğla Müzesi Müdürü Arkeolog Şevki Bardakçı bize rehberlik yaptı. Doyurucu bilgiler verdi. Önce Stratoniceia gezildi, Bouleterion (Halk Meclisi), kolonlu cadde, tiyatro gezildi. Şevki Bey gerekli açıklamalarda bulundu. Bu konuda bizzat kendisi de bu konuda bir yazı yazacağından konuya fazla girmeyeceğim. Ben kent hakkında bazı çarpıcı noktalara değineceğim. Pamukkale Üniversitesi tarafından kazılar yapıldığı kent gün gün ışığına çıkmaktadır. Kendilerine yorucu ve başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. Kentin yakınlarında tunç çağına kadar varan eski yerleşimler olduğu, ancak kentin Seleukos Krallığı döneminde bir Helen kenti olarak kurulduğu ve çok büyük yapılarla donatıldığı görülmektedir. Bu yönden diğer Karia kentlerinden tamamen farklıdır. Başkenti Antakya olan Suriye Krallığı döneminde Kral Seleukos (Silifke ismi buradan gelir) oğlunu çok sevmektedir. Ama oğlu Antiochius (Antakya ismi buradan gelir) günden güne sararıp solmaktadır. Genç Antiochius’un hastalığı sonunda belirlenir, babasının karısı üvey anneye âşıktır. Durum krala bildirilince M.Ö 294 yılında eşini oğluna bırakır. Kent Antiochius babasının yerine geçince eşi Staratoniceia adına kurulur. Kentin iki kutsal alanı vardır. Birincisi bölgedeki en büyük tapınağı olarak bilinen ve Anadolu’nun yerli tanrıçası olarak bilinen tanrıça HECATE adına yapılan bilinen muhteşem yapı. Türkiye’de Arkeolojinin babası Osman Hamdi Bey tarafından ilk kazılardan biri yapılmış, buluntular İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin salonlarını süslemektedir. Kentin ikinci Tapınağı “Panamara” da Zeus Panamaros tapınağıdır. Kente kuş uçuşu 10 km uzaklaklıkta Bağyaka köyü yakınlarındadır. Tapınaktan çok az kaldığı bilinmektedir. Umarım ileride bu tapınakta gün ışığına çıkar. Son olarak kentin tarihi su tesisleri için birkaç şey yazacağım. 1990’lı yıllarda Kömür işletmeleri tarafından kazı yapılırken aniden dozerin kepçesi bir su tüneline rastlar. Hemen Milas Müzesi’ne haber verilir. Müdür Haluk Yalçınkaya kente su taşıyan su tünelinin yaklaşık 70 metrelik kısmının rolövesini çıkarır, Milas’ı ziyaretimde bu tutanağın bir kopyasını bana vermişti. Ben de bu çok önemli tutanağı tarayıp Web siteme koymuştum. Merak edenler WEB siteme girip Anadolu antik kentleri tarihi su yapıları bölümüne girip bu rapora ulaşabilirler.. (Bu yazı AKS Derneği Bülteni için yazıldı) MEHMET BİLDİRİCİ 1651 11-08-2013 MİLAS GEZİSİ Akyaka Kültür Sanat Derneği üye ve misafirleri ile aynı gün gezimiz Milas’ta devam etti. Önce Milas Müzesi ziyaret edildi. Yetkili bir görevli bize Müzedeki eserler hakkında doyurucu açıklamalarda bulundu, sorduğumuz soruları cevapladı. Bahçesinde çeşitli dönemlere ait taşlar arasında son dönemlere ait olduğunu sandığım İbranice yazıtlar da dikkat çekiciydi. Ardından son yılların en büyük Arkeolojik buluşu olan HECATOMNOS mezarını ziyaret etmek istedik, henüz çalışmalar devam ettiği ve kalabalık olduğumuz için izin verilmedi, ancak dıştan çok yoğun çalışmalar olduğu ve restore edilen binalar görülüyordu. Buradan Milas pazarına gidildi. Alışverişten sonra öğle yemeği için Milas-Bodrum arasında Gökçeler Köyü sınırları içinde ki UYKU VADİSİ’ne gidildi. Burada Orhan Alarcin’in işlettiği bir kır lokantasına bulunuyor. Eski bir değirmen yeri olduğu anlaşılıyordu. Değirmenden kalanlar oradaydı. Değirmen döndüren su 3-4 m yükseklikten şar şar akıyordu. Pek çok arkadaşımız buz gibi bu suyun altına girdiler serinlediler. Çalışan bir su dolabı oluşu da dikkatimden kaçmadı. Milas eski, Karia Türklerin yöreye gelişi ile MENTEŞE olan bir bölge, bugün il merkezinin Muğla olmasına karşı tüm tarih boyunca Karia’nın en önemli kenti, zeytin kenti… Son zamanlarda Yahudilerin ve Levantenlerin de yaşadığı nadir bir Karia kenti olan Milas’tır. Çeşitli defalar Milas’a geldim ve şu kanıya vardım, gerçekten çok büyük bir kent olduğu anlaşılıyor. Nitekim her kazılan yerden tarih fışkırıyor. Son yıllarda bir kaçakçı sayesinde dünya ölçüsünde çok büyük kazanç HECATOMNOS mezarının bulunuşu oldu. Yakın zamanda bu arkeolojik parkın açılmasını diliyor, çalışan arkeologlara başarılar diliyorum. Herkesin ve dünyanın gözü onların üzeride…. Bu vesile ile Karia’yı Persler (İran) adına yönetmiş Hyessaldomes oğlu Hecatomtos ve çocuklarından da kısaca bahsedeceğim. Milas’ın (MYLASA) Karia kenti olarak kurulduğu bilinmektedir. Bugüne kadar gelen isminin Karia dilinden geldiği sanılmaktadır. Anlamı bilinememektedir. Tabii burada Lüvice’den geldiği uydurmaları altını çizerek dikkate almadığımı belirtiyorum. Karia bölgesi M.Ö 546 yılında Pers yönetimi altına girmiş ve Perslerin atadığı yerel beyler (Satrap-Vali) tarafından yönetilmiştir. Milas bu dönemde mezarına ulaşılan Hecotomnos ve oğlu Mausolos döneminde çok büyük gelişme göstermiş Karia, Helen kültürüne açılmıştır. Mausols ve Muğla Otogar da heykeli dikilen ARTEMISIA (ne kadar olumlu) Karya Kralı ve Karya Kraliçesi olarak belirtilmektedir. Maalesef bu yanlışlık pek çok yerde tekrarlanmaktadır. Mausolos bir kral değil bir Karia krallığı hiç olmamıştır. Mausolos Persler tarafından atanmış bir validir. Ama bu valilik babadan oğula geçebilmekte ve bir vali Perslerle çok iyi ilişkiler kurarak dünyanın yedi harikasından biri olan ANIT Mezarı yaptırabilmiştir. Zaman zaman bazı kişiler Musolos’u yerinden indirmek için Pers İmparatoruna şikayet etmişler ama başarılı olamamışlardır Şurası çok dikkat çekicidir. Karia Pers yönetimi altında Satrap olarak görev yapan Karia kökenli Hecatomnos ve oğlu Mausolos zamanında Helen kültürü ve uygarlığı çok daha önce girmiştir. Pers yönetimi dini ve kültürel alanda yayılmacı değildir. Yönetimi altıdaki kentlerde Helen uygarlığının yükselmesini olumlu karşılamış, mühendislik ve tıp alanlarda yetişen insanlardan yararlanmıştır. Pers yönetimi daha sonra oluşan Arap akınları gibi Anadolu uygarlığına zarar vermemişlerdir. Mausolos çok ileri görüşlü bir yetkisiz bir kral gibidir. M.Ö.377-353 yılları arasında yönetici olmuş, Karia’nın yönetim başkenti Milas’ı Halicarnassos (Bodrum) taşımıştır. Orayı geliştirmiş dünyanın göz bebeği yapmış bugün sadece temelleri bulunan ünlü anıtını yaptırmıştır. Dünya dillerinde Müze (Museum) kelimesi onun adından gelmektedir. Son olarak ölümünden sonra 2 yıl (M.Ö. 353-351) karısı ve KARDEŞİ ARTEMISIA yerine geçmiştir. Kaynaklarda ünlü anıtın karsı tarafından yaptırıldığı ifade edilir. Artemisia’nın 2 yıl hüküm sürdüğü göz önüne alınırsa anıtın kendi zamanda yapıldığını kabul etmek gerek… Ancak Artemisia zamanında Rodos donanması Bodrum’u almak istemiş ancak yenilgiye uğratılmıştır. ARTEMISIA dünyada deniz savaşı yürüten ve kazanan ilk kadındır. Milas’ın bu en parlak döneminden kısaca söz ettik. Milas’da tarih Roma, Bizans, Menteşe dönemlerinde de devam etmiş önemini korumuştur……….. (Bu yazı AKS Derneği Bülteni için yazıldı) HENNING FAHLBUSCH 1652 12-08-2013 Dear Mr Bildirici Thank you very much for your mail. I'm very much pleased that you'll send the revised paper about Sbede to Mr. Ohlig. Mr. Roland Haurillon reported about the su terazi in Monpellier. I didn't know that you were in contact with him. I didn't hear anything about Derme Canal before. It is wonderful in which way you try to investigate the ancient hydraulic projects in Turkey. And I can nothing but tell you that in case you think I can help you in this respect please don't hesitate in contacting me. With all good wishes and best regards Yours truly Henning Fahlbusch MEHMET BİLDİRİCİ 1653 15-08-2013 PROF. FAHLBUSCH MAİLİ AÇIKLAMASI Prof Fahlbusch Paris Montpeller’de bir su toplantısına katılmıştır. Burada bir başka katılımcı Fransız Arkeolog Rolan Hauriillon’dur. Kendisi ile internet ortamında su terazi konusunda tanışmışmış, bilgi alış verişinde bulunmuştuk. Burada da gene su terazi ile ilgili bildiri sunmuş ve beni kaynak göstermiştir. Fahlbusch bana bunu yazıyor, onunla tanıştığını bilmiyordum diyor, çalışmalarım konusunda olumlu görüş bildiriyor. Ne kadar mutluluk duyduğumu anlatamam…. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1654 15-08-2013 AMERİKALI SU TARİHÇİSİ DENNIS MURPHY İLE MUĞLA (KARIA) BÖLGESİNDE GEZİ Dennis Murphy Amerika Birleşik Devletleri Kolorado Denver’de yaşıyor. Bundan önce pek çok tarihi su toplantılarında birlikte olduk. Bu defa 6 Ağustos günü Gökova’ya geldi ve üçgün benim misafirim oldu. Altında kiralık arabası da vardı. Bir gün Akyaka’dan çıktık Gökova Körfezi’nde sahil yolundan Akbük’e gittik, doğal güzelliklerini gördükten sonra Ören-Gereme (Ceramus) geldik. Benim bildiri olarak sunduğum kentin su depoları ve su kemerlerini inceledik. Bir noktaya dikkatinizi çekeceğim çok geniş bir vadinin iki tarafında su yolu izleri var, arası yıkılmış, BİR KEMER, MUHTEŞEM BİR KEMERLE geçilmiş olmalı…. Buradan Beçin Kalesi, Labranda’ya gittik, dönüşte Staratonicea (Yatağan) üzerinden Akyaka’ya döndük. İkinci gün Muğla-Denizli yolu üzerin eski Kale (Tabae), üzerinde AFRODISIAS’a yöneldik. Bayramın birinci günüydü. Antik kent 13.00 açıldı, ilgi ile izledikten sonra Aydın-Kuyucak’a gittik. Kuyucak’ta antik ANTIOCHEA kalıntılarını gördük. Buradan Aydın-Sultanhisar’da NYSA antik kentini inceledikten sonra Aydın üzerinden Akyaka’ya döndük. Yol üzerinde de MEHMET ZENGİN’in köftesini yedik….. Kısa ama şahane bir tur oldu. MEHMET BİLDİRİCİ 1655 15-08-2013 MİLAS BEÇİN GEZİSİ Beçin ya da Peçin ya da İtalyan kaynaklarında geçen Pezona, Milas’ın yaklaşık 5 km güneyinde bir kale kent. Önemi bölgeyi fetheden Menteşe Oğulları’nın ilk başkenti oluşudur. Menteşe Beyi Ahmet Gazi bu bölgede ilk Türk eseri olan Ahmet gazi Medresesi’ni yaptırmıştır. Medrese kalenin hemen dışındadır. Ancak Medrese tamamen kapısı hariç yeni malzeme ile yeniden inşa edilmiştir. BU TARİHE KARŞI YAPILMIŞ EN BÜYÜK SAYGIZISLIK VE İŞLENMİŞ BİR CİNAYETTİR. Elimde MİLAS isimli Milas Kaymakamlığı tarafından yayınlanmış kitapta Medresenin eski hali görülmektedir. Hamam ve başka Türk dönemi yapıları vardır. Medresenin üzerinde bulunan kitabeye göre yapılış tarihi 1375 yılıdır. Ahmet Gazi’nin burada türbesi de bulunmaktadır. Ancak belki de ilk Milas’ın kurulduğu yerdir. Yazıt olmamasına karşı kale içinde Helenistik ve özellikle Bizans döneminden kalma duvar ve yapı kalıntıları vardır. Tabii Menteşe Beyliği döneminden ahşap hatıllı Türk yapıları da….. MEHMET BİLDİRİCİ 1656 15-08-2013 MİLAS LABRANDA KUTSAL ALANI Labranda Milas’ın 13 km kuzeyinde Helenistik dönemde yapılmış kutsal bir tapınak grubudur. Milas’a antik bir yol ile bağlı idi. Tapınağa bu yoldan yürünürdü. Yapılar Pers yönetimindeki Satrap (Vali) olan Hecatomnos oğulları Mausolos ve kardeşi HIDRIEUS (M.Ö.351-344) zamanında yaptırılmıştır. Ayrıca kutsal alanın hemen kuzeyin bugünde çok tutulan ve içilen LANRANDA su pınarı bulunmaktadır. Ben binaların planına girmeyeceğim. Bazı çarpıcı noktalara değineceğim. Bu yapılar Helenistik dönemi yansıtan dünyada çok az görülen anıtsal yapılardır. M.Ö. 4. yüzyıl ve öncesinde yapılmıştır. Bu dönemde yöre Persler’in (İran) yönetimi altındadır. Persler dinen yayılmacı değildir. Koydukları kurallara uymak koşuluyla isteyen istediği inancı uygular, dini bir özgürlük söz konusudur. Hecatomnos ve oğulları aslen Karia kökenli olduğu halde Pers yönetimi altında yönetici olmuşlar ve Helen Uygarlığı’na ülkenin kapılarını açmışlar ve onun yükselişine destek olmuşlardır. 24 yüzyıllık bu yapıları hayranlık içinde inceledik ve buradan Yatağan üzerinden Muğla’ya geçtik ve Akyaka’ya döndük. MEHMET BİLDİRİCİ 1657 15-08-2013 ESKİ KALE ANTİK TABAE KENTİ Bu defa 08 Ağustos Bayramın ilk günü AFRODISIAS’ı ziyaret için Akyaka’dan Muğla-Denizli Orman yoluna çıktık. Bu yoldan hep geçer Kale’ye girişte bazı antik yapı, köprü görürdüm. Bu defa ESKİ KALE (antik TABAE) tepesine çıktık. Yol üzerinde eski bir Roma köprüsü ve bazı antik taşlar vardı. Kale halkı törenlerini burada yapıyordu. Eski kalede Türk yönetiminde yaşanmış, iki cami var birinin binası yıkılmış sadece minaresi var. İşin en ilginç tarafı Tabae (b harfi v olarak okunur) isminin bugün TAVAS ilçesinde yaşamış olması, oraya buradan mı göçülmüş? Şimdilik bilgi yok…. Tavas halkı için anlatılanlar çevreden farklı? Kimbilir? Buradan Afrodisias antik kentine doğru yolumuza devam ettik. MEHMET BİLDİRİCİ 1658 16-08-2013 AFRODISIAS GEZİSİ Dennis Murphy ile birlikte 08 Ağustos 2013 günü (Bayramın ilk günü) Afrodisias görmek için yola çıktık. Daha önce sanıyorum 1988 yılında rahmetli kızım Özlem ile Konya’dan Akyaka’ya gelirken uğramış gezmiştik. Özlem de müzedeki heykellere ve kente adeta bayılmıştı. Kent ve Müzesi Bayram olduğu için saat 13.00 de açıldı. Önce Müzesini gezdik, heykel yönünden ne kadar zengin anlatılamaz, sebebi burada Heykel Okulu varmış… Anadolu da çok az görülebilen…. Hatta hiç görülmeyen Filozofların, imparatorların heykelleri ve kabartmaları, tanrıça Afrodit’in heykelleri… Bu arada Vehbi Koç’un kızı Sevgi Gönül’ün Müzeye eklediği salon harika…. Teşekkürler Sevgi Hanım.. Kentin ortaya çıkmasına bir ömür veren Arkeolog Kenan Erim…. Ne kadar övünülecek bir olay.. Mezarı da orada, saygı ile ziyaret ediyorum… Afrodisias Aşk Tanrıçası AFRODİT’e adanmış bir kent, yalnız buradaki Afrodit bir miktar farklı, Neolitik dönemlerden gelen ANATANRIÇA… Ta.. Çatalhöyük’ten gelen Afrodisias ve çevresinde yerleşim çok eski, Bizans Tarihçisi Stephanus’a göre Mezopotamya’da Nineveh kenti Medler ve Babilliler tarafından yerle bir edilince, Nineveh’den Aşk Tanrıçası ISTHAR ile birlikte buraya gelmişler, başka isimdeki kent Asur Kralı Ninus adını almış, Eşi efsanevi Kraliçe Semiramis ile birlikte.. Önceleri bir söylence sanılan bu husus kazılarda bulunan röliyefle kesinleşmiş… Kent de Roma döneminde çok gelişmiş ve çok güzel yapalar ve hamamlarla bezenmiş…. Kentin en görkemli yapıları Anıtsal Giriş Kapısı (Tetrapylon), Afrodit Tapınağı ki bu şahane yapı daha sonra kiliseye çevrilmiş… Tiyatro, Heykel Akademisi, vs. Bizans döneminde ismi Stauroupolis (Haç kenti) olmuş heykeller kırılmış, bugünkü gördüklerimiz arta kalanlar. Ben burada bana göre çarpıcı bulduğum birkaç noktadan söz ettim. Tarihe arkeolojiye ve güzel sanatlara meraklı ve değer verenler burayı mutlaka ziyaret etmeli diye düşünüyorum… Bir şeye dikkat etmelerini öneririm, hayretler içinde kalıp küçük dillerini yutmamaları… Tabii bu arada Orhan Atvur’un hazırladığı AFRODISIAS isimli kitabı almaları MEHMET BİLDİRİCİ 1659 16-08-2013 ROMA İMPARATORU CLADIUS (41-54) AFRODISIAS MÜZES’İNDE Konya tarihini araştırmış bir kişiyim. Birinci yüzyılda Konya’nın kuruluşunda önemli bir kişidir, İmparator Cladius. Iconium başta olmak üzere üç kentin isminin başına Cladius eklenmiştir. Cladiconium. Yani “Cladius’un Konya’sı” Bu kente verilmiş çok çok önemli bir ayrıcalıktır. Diğer ikisi Claudiderbe (Karaman Derbe) ve Cladudlaodicea (Konya Ladik). Ayrıca Mut ilçesinde Cladudipolis isimli bir kent kurulmuştur. Afrodisias Müzesi’nde bu imparator ile heykel ve röliyeflerle karşılaştım. Bahsettiğim Afrodisias kitabının 72-73 sayfasında bunlar yer almaktadır. İlkinde İmparator Cladius Britanyalı esir bir kızla görülmektedir. Britanya Cladius tarafından fethedilmiştir. Diğer iki röliyefta çıplak imparator karısı genç Agrippina ile diğerinde çıplak imparator halk ile görülmektedir. Burada bir karaların ve denizlerin efendisi bir tanrı olarak görülmektedir. MEHMET BİLDİRİCİ 1660 16-08-2013 ANTIOCHIA ON MEANDER (MENDERES ANTAKYASI) Geyre bucağına bağlı Afrodosias’ı gezdikten sonra, Aydın’a doğru devam ettik. Geyre isminin de Karia’dan gelişi çok ilginç, burası da Karia sayılıyor. Buradan Aydın Kuyucak ilçesi içinde bulunan Antiochia kentine saptık. Sadece 1 km yol bozuktu. Helenistik dönemde kurulan kentin bazı kalıntıları bir tepenin üzerinde ama görülebilecek bir şey yoktu, tabii bu çok kısa gezide… Anadolu kentleri tarihi su yapılarını yazan Weber’de su yollarına ait bazı bilgiler var.bazı bilgiler var.. Ama kentte hiç araştırma yok,… İnternette bilgi yok… Helenistik ve Roma kentlerinden Antiokhia sessizce uyuyor, bir gün gelip kendisinin keşfetmesi için…… MEHMET BİLDİRİCİ 1661 17-08-2013 AYDIN SULTANHİSAR NYSA GEZİSİ 08 Ağustos son antik kent gezisi Nysa kentine idi. Nysa kenti Seleucos Krallığı döneminde krallık ailesinden bir prenses adına kurulmuş olup kimliği bilinmemektedir. Gerçekten Helenistik dönemde Anadolu’da pek çok kent kurulmuştur. Anadolu’da Helenistik dönem öncesi sayıları çok az da olsa kentler vardı, Hitit Başkenti Hattusas, Urartu başkenti Tusba (Van), Lidya başkenti Sardes, Truva gibi, Efes, Milet gibi kentler de Büyük İskender öncesi kurulmuş Helen kentleriydi. Helenistik dönemde kent kuruluşları hızla artmıştır. Nysa’da başkenti Antakya olan Seleucos Krallığı döneminde kurulmuştur. Karia kenti sayılmaktadır. Roma döneminde çok gelişme göstermiştir. Türk döneminde yaşam yoktur. Kent hakkında en çok bilgiler Amasya doğumlu Coğrafya’nın babası olarak bilinen STRABO’dur (M.Ö. 63- M.S 21). Strabo Nysa kentinde öğrenim görmüştür. Nysa kenti bir sel çayının iki yamacına kurulmuştur. Kent hakkında bazı kısa bilgilere internette rastlamak mümkün, ancak yayınlanmış bir kitap yoktur. Kazılar Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nden Prof Aslı Saraçoğlu tarafından yapılmaktadır. Umarım aydınlatıcı yayınlar çıkacaktır. MEHMET BİLDİRİCİ 1662 17-08-2013 NYSA KENTİ ANTİK TAŞKIN KORUMA TÜNELLERİ Nysa kenti bir derenin iki yamacına kurulmuştur. İsmi bilinmeyen dere kenti sel tehdidi altında bırakmaktadır. Tiyatro binasının yanında tüneller kazılarak kent taşkından korunmuştur. Taşkın koruma maksatlı tüneller dünyada çok sayılı, Anadolu’da sadece Pergamon (İzmir Bergama) ve Aydın Sultan Hisar Nysa’da görülmektedir. Hayranlık uyandıracak bir tarihi su anıtıdır. Konu ile ilgili bir inceleme Almanca olarak “ Die antiken Flussüberbauungen von Pergamon und Nysa”. 8 sayfalık inceleme Klaus Grewe, Ünal Öziş, Orhan Baykan, Ayhan Atalay” tarafından yazılmıştır. Bu incelemeye www.mehmetbildirici.com Almanca 20.1.205 maddesinden ulaşılabilir. Birlikte gezdiğimiz Dennis Murphy zeminden yaklaşık 10 m alttaki tünele indi, bir uçtan bir uca yürüdü.. Dere üzerinde Roma köprüsünden söz ediliyor. Ama sadece ayakları görünmekte…. DENNIS MURPHY 1663 17-08-2013 Dear Mehmet Bey We sent very good 3 days at Akyak. together. I am thankful for your hospitality Your friend Dennis 2013 EYLÜL MEHMET BİLDİRİCİ 1664 01-09-2013 SAYIN CEMAL GÖKÇE İMO İSTANBUL ŞUBESİ BAŞKANI Ben geride 50 yılı bırakmış bir inşaat mühendisi olarak burada bazı görüşlerimi açıklamayı vicdani bir görev sayıyorum. Başkanlığını yıllardır yürüttüğünüz İstanbul Şubesi’nde mühendisleri bilgilendirmeyi, onların mesleki tecrübelerinin artırımı konusunda gerçekleştirdiğiniz etkinlikleri hayranlıkla izlemekteyim. Ancak özellikle son on yılda Türkiye’de çok yoğun bir yapılaşma olduğu gözden kaçmamalıdır. Ben bunu tarihi perspektifle Anadolu toprağında Roma İmparatoru HADRIANUS, Bizans İmparatoru JUSTINIEN, Osmanlı Sultanı KANUNİ SÜLEYMAN’dan bu yana en büyük yapılaşma hareketlerinin içinde olduğumuzu düşünüyorum. Artvin Deriner Barajı, Ermenek Barajı, Konya KOP Projesi, Melen Projesi, Kıbrıs’a su ötürme, Marmaray Projesi, Metro da hızlı gelişmeler ……. vs Şüphesiz son dönemde böyle oluşumlar yanında tasvip edilemez olanların olduğu da bir gerçektir. TOKİ’nin İstanbul’da mesken yaparak nüfusu artırmaya çalışması, üç çocuk önerisi, Milli Eğitim ve üniversitelerde çağ dışı uygulamalar … vs. Asla tasvip edilemez. Avrupa ülkelerinde dahi görülmeyen bu baş döndürücü yapı faaliyetleri karşısında, devamlı muhalif kalmanın, her şeye karşı olmanın, Odamıza, mühendise, bir getirisi olacağına inanmıyorum…. Saygılarımla (Bu yazı Mayıs ayında kendisine yollandı) Cevap gelmedi GUY MEYER 1665 01-09-2013 Dear Sir, (Mehmet Bildirici) It's a long time since we communicate about ancient Turkey. I am working now on inscriptions from Tralles (Aydın) and on a new exhibition in Izmir about travellers from XVIIth untill XIXth century which will open in September this year. Working on the inscriptions of Tralles, I met with Georg Weber, born in Riquewihr (AlsaceFrance) in 1840, died in Buca in 1910. He came in Turkey in the 1860's. He was French professor in the (Greek) Evangelical School in Izmir, which opened the first archaeological museum in town. A large part of this old collection is still in Izmir archaeological museum of which it composed at least a quarter of the actual collection. You will find thereafter a list of his principal works, but he published numerous articles in local papers in French or Greek: Xenophanès (Grec), L'Impartial (Français), Amaltheia (Grec). It is said that after 1921, the director of the Museum of Izmir inaugurated a column from Ephesus on his grave which remain till today in Buca foreign graveyard but I could'nt find any precise informations about this. Bibliographie Weber 1880, «Tumulus et hieron de Bélevi», Mouseion, période III, 1878-79 et 1879-80 (1880), pp. 89-104, 117, et trois planches. 1880, «Hiéron de Cybèle et trône de Pelops», Mouseion, période III, 1878-79 et 1879-80 (1880), pp. 105-116 1880, Le Sipylos et ses monuments, ancienne Smyrne, Naulochon, monographie historique et topographique, Paris, 1880. 1882, «Description of the so-called tomb of St. Luke at Ephesus with notes by W. Harry Rylands», Transactions of the Sty of Biblical archaeology, VII, 1882, pp. 226-240. 1884, «Étude sur la chorographie d'Éphèse», Mouseion, période IV, 1880-1884 (1884), pp. 1-44, et carte. 1885, «Akdsché-Kaja. Eine unbekannte Felsburg bei Smyrna», AM, 10, 1885, pp. 212-216, avec deux cartes. 1885, «Trois tombeaux archaïques de Phocée (et de Magnésie), Lettre de M. G. Weber à M. G. Perrot, RA, s 3, 5, 1885 (1), pp. 129-138. -1886 (1886), carte. 1891, «Un monument circulaire à Éphèse ou prétendu tombeau de Saint-Luc», RA, s. 3, 17, 1891 (1), pp. 36-48. 1891, Guide du voyageur à Éphèse, Smyrne, 1891. 1891, «Der unterirdische Lauf des Lycos bei Kolossai», AM, 16, 1891, pp. 194. 1891, Une église antique à Dinair (Célènes-Apamée-Cibotos), Besançon, 1891. 1892, Dinair (Gueïkler), Célènes, Apamée Cibotos, Besançon, 1892. 1892, « Bas-reliefs de Laodicée et de Tripolis», RA, s. 3, 20, 1892 (2), pp. 288-, pl. XXIII. 1899, «Hypaepa, le Kaleh d'Aïasourat, Birghi et Oedémich», REG, 5, 1899, pp. 7-21. 1904, «Wasserleitungen in kleinasiatischen Städten, I», JDI, 19, 1904, pp. 86-101. 1905, «Wasserleitungen in kleinasiatischen Städten, II», JDI, 20, 1905, pp. 202-210. He also made a map in BCH, 16, 1892, pl. XVIII, «Carte du monastère de Lembos et de ses dépendances auprès de Smyrne au XIIIe siècle» and send a letter to the French Archaeological School in Athens about a relief in Sondurlu (sic), cf BCH, 17, 1893, pp. 39-51. You will find some these articles and books on web-sites: «Sypilos» and «Dinair » on Gallica; «Guide d'Éphèse», on Europeana; «AM» stand for Mitteilungen des deutschen archäologischen Institutes (Athens), «JDI» for «Jahrbuch des K. deutschen archäologischen Instituts», and Transactions of the Society of Biblical archaeology on Archive.org; «RA» for Revue archéologique on Gallica and Archive.org; «REG» for Revue des Études grecques, on Gallica; «BCH» for Bulletin de Correspondance Hellénique on Pérsée. Mouseion stand for Mouseion kai bibliothiki tis Evangelikhs scholis tis Smirnis (Greek, Museum and Library of the Evangelical School in Izmir) could be find on Openarchives.gr. The small essay on a Church in Dinar could be obtained in typing the title Une église antique à Dinair (CélènesApamée-Cibotos), in Google. I send you my last article on french Traveller in Turkey. I wish you a happy new year Best regards Guy MEYER-PARİS MEHMET BİLDİRİCİ 1666 01-09-2013 Hatce Hanım (Baltacıoğlu) Epey zamandır haberleşemiyoruz. Umarım iyisiniz ve Hitit Sanatı konusunda çalışmalarınıza devam ediyorsunuzdur. Katıldığım son İsrail toplantısında Wittenberg isimli bir Alman Hoca kışın artezyen suyu ile dolan Hattusa da göletlerden bahsetti. Arzu ederseniz bildiriler kitap olarak yayınlanınca gönderebilirim. Hatırlarsanız sizinle ilk Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsünde tanışmıştık. Sizden bir ricada bulunacağım. Burada Mc Lean’in “Greek and Latin Inscriptions in Konya Archaeological Museum (2002) isimli bir yayın var mı? Bunu nasıl temin edebilirim. Bana ödemeli gönderebilirler mi? İlgilenirseniz çok mutlu olacağım. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1667 01-09-2013 BAYRAM KUTLAMALARI Bayram 8-9-10 Ağustos günlerindeydi. Bayram öncesi torunlarım Deniz ve Demir vardı. Demir denizi çok sevdi, sudan çıkmadı, ama bayramdan önce gittiler. Bayramın ilk günü Dennis ile arkeolojik gezi yaptık… Yaşlı komşuları ziyaret ettim. Mevlüt Mermer, Mustafa Balaban, Mustafa Gür, Fehmi Ersoy, Mustafa Mertoğlu, Vahit Çavuşoğlu telefon ettiler… Akyaka’da dinleniyor, Kermetur’lu yeni tanıştığım komşularla öğleden sonraları OKEY oynuyoruz…. Akyaka bu bayram aşırı kalabalıktı… rahat geçiyor…. MEHMET BİLDİRİCİ 1668 01-09-2013 NAİL ÇAKIRHAN PORTLERİ AKS DERNEĞİ BAŞKANLIĞINA 2013 YILI Mayıs ayı sonunda İstanbul Beyoğlu Yunan Konsolosluğu’nda ilginç bir sergi açıldı. Sürgünde bir Ressam ve Jak İhmalyan isimli bir kitap yayınlandı. Önce sergiyi gezdim ve ressama ait kitabı aldım. Önce sanatçı hakkında birkaç şey söylemek isterim. Jak, Konyalı Ermeni bir alenin oğlu. Aile 1919 yılında İstanbul’a taşınınca, İstanbul’da 1922 yılında doğmuş. Gençliğinde Komünist Partisine giriyor, Ermeni asıllı olunca da yaşam çok zorlaşıyor ve Sovyetler Birliğine gidiyor, uzun yıllar Moskova’da yaşıyor. Jak İhmalyan’ın kitabında Sayın Halet Çambel koleksiyonundan alınmış Jak Ihmalyan tarafından yapılmış imzalı resimler bulunmaktadır. Bunlardan 3 adedi çıkardım ve yazıma ekliyorum. Bunun çıkacak ilk Bültende değerlendirilmek dileğiyle MEHMET BİLDİRİCİ 1669 01-09-2013 OKKATAŞI’MA DOKUNMAYIN Mehmet Bildirici Araştırmacı-Yazar [email protected] Akyaka’da yazları yaşıyorum. Akyaka’yı seviyorum, 20 yıldan bu yana Akyaka ve çevresindeki antik yerleşimleri ilgi ile izlerim. Son aylarda Muğla-Marmaris kara yolunun Ula kavşağı civarında bir levha konmuş antik THERA kenti diye, önce şaşırdım, bu nereden çıktı diye, sonra bir broşüre ulaştım. “THERA ANTİK KENTİ” Broşürün altında Kültür Bakanlığı ve Muğla Üniversitesi’nin amblemi yer almaktaydı. Broşürde Ula ilçesi ile Taşlıyenice arasında OKKATAŞ olarak adlandırılan yerde son dönemde yapılan çalışmalar sonucu buranın antik THERA kenti olduğu kesinlik kazandı, kentin tarihinin M.Ö. 4. yüzyıla kadar indiği yazılıyordu….. İstanbul Üniversitesi’nde görevli George Bean yörede çok ciddi araştırma yapan kişidir. Eski Çağda Menderes’in Ötesi (Arion Yayını 2009) sayfa 160 da Thera hakkında bilgiler vardır. “Rodos yönetimine girmeden önce Thera M.Ö. 333 yılında tarih sahnesine görülmektedir. Büyük İskender Asya seferinde Ege kıyılarındaki tüm kentleri almış, ancak Hecatomnos ailesi tarafından yönetilen ve Perslerin hâkimiyeti altında olan Halicarnassos (Bodrum) kentini alamamıştı. Onun tarafından bırakılan kuvvetler tarafından sur içindeki Halicarnassos, ve güçlü bir kale olan Thera bir yıl sonra alınabilmiştir. Bean eserinde yazıtlara dayalı olarak Thera’nın Yerkesik’te olduğu tespit edildiği belirtilmekte, ancak bugün itibariyle görülecek pek bir şey yoktur denilmektedir. Dikkat edilecek diğer konu THERA bir antik kent de değildir. Sadece donanımlı bir kaledir. Taşlıyenice’deki bugün Okkataş olarak bilinen kalıntılarda önünde iki iyonik kolon yer alan kaya Mezar bulunmaktadır. M.Ö 4. yüzyıla tarihlenen bu mezar tipine çevremizde Idima, Okkataş ve Elmalı, Kaunos ve Fethiye’de rastlanılmıştır. Bu konuda eski Muğla Müze Müdürü Sayın Şevki Bardakçı’nın araştırma ve yayınları vardır. Yörede en kapsamlı araştırmaları yapan George Bean Carian Coast isimli Türkçe’ye çevrilmemiş eserinde de bugün Elmalı civarında yer alan Kallipolis isimli kent hakkında bilgiler vermekte bu ismin Roma dönemine ait olabileceği Taşlı Yenice Okkataş mevkiine yerleştirilen antik Killandos’un Kallipolis’in Helenistik dönemdeki ismi olabileceğinin göz önünde tutulması gerektiğini ifade etmektedir. Hal böyle olunca Okkataş’ın antik ismi tam olarak bilinememektedir. Bu da normaldir. Rodos yönetimi altında iken bölgede bulunan ve okunan yazı taşlarda görülen yer isimlerinin pek çoğunun bu günkü yerleri belirlenememektedir. Bu da çok çok önemli değildir. Önemli olan kalıntılara sahip çıkmaktır. Durum bu iken Muğla’nın ümidi ve göz bebeği Üniversitenin altında amblemi bulunan broşürdeki son araştırmalar doğrusu merak konusudur. Okkataş’ta yeni kazılar yapılıp yeni yazıtlar mı bulunmuştur? Böyle olsa dahi eski çalışmalar ve bilgiler niye rafa kaldırılmıştır. Bu konuda bilimsel toplantılar mı yapılmıştır? Ama yapılmalıydı. Özetle Thera’yı Yerkesik’te bırakalım, güneyinde kale tarihi bilgileri doğrular niteliktedir. OKKATAŞ’a (Killandos) dokunmayalım. Lütfen hatalı olarak konulan THERA antik kenti levhasının kaldırıp yerine “OKKATAŞKİLLANDOS ANTİK YERLEŞİM” levhasını koyalım. Bu vesile ile bu antik yerleşime giden yolu asfalt yapalım. OKKATAŞ’IMA DOKUNMAYIN…. (Muğla Devrim için yazılmış ve 06 Eylülü 2013 günü yayınlanmıştır) MEHMET BİLDİRİCİ 1670 01-09-2013 MUĞLA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE Konu: Thera antik kenti Akyaka’da yaşıyorum. Yirmi yıldan bu yana Akyaka ve çevresindeki antik yerleşimleri ilgi ile izliyorum. Topladığım bilgileri www.mehmetbildirici.com isimli Web Sitemde toplamış bulunuyorum. (Tümü 12.000 sayfa Akyaka bölümü 600 sayfanın üzerinde) Son günlerde Muğla-Marmaris yolu üzerinde Ula kavşağında bir levha konmuş “ANTİK THERA KENTİ”. Hayretle karşıladım, sonra elime bir broşür geçti “Antik Thera kenti”. Altında “MUĞLA ÜNİVERSİTESİ” amblemi yer alıyordu. İstanbul Üniversitesi’nde görevli GEORGE BEAN yöremizde en kapsamlı araştırmalar yapan kişidir. “Eski Çağda Menderes Ötesi” isimli yayınında (sayfa 160) şu bilgiler yer almaktadır. “Rodos yönetimine girmeden önce M.Ö. 333 yılında Thera tarih sahnesinde görülmektedir. Büyük İskender Anadolu’ya ayak bastıktan sonra Ege’deki tüm kentleri almış, ancak Halikarnassos’u (Bodrum) alamamıştı. Bırakılan kuvvetler bir yıl sonra Bodrum’u, Thera kalesini teslim almışlardır. Buradan Thera’ın korunaklı bir kale olduğu, yeri olarak Yerkesik olarak belirlenmiştir. Altında Muğla Üniversitesi amblemi olan broşürde Thera Kalesi, yeni araştırmalar sonucu Yenice-Ula arasında OKKATAŞ olarak bilinen yeri kaydırılmıştır. Son araştırmalar nedir? Okkataş’ta yeni kazılar mı? Yapılmıştır, yeni yazıtlar mı? Bulunmuştur. Üstelik kalesi de yoktur. Ayrıca George Bean Türkçe’ye çevrilmemiş “Carian Coast” isimli eserinde OKKATAŞ’ta olduğu bilinen yerin Killandos olarak bilindiği ifade edilerek Idyma’nın doğusunda olan Kallipolis’in (Ula Elmalı civarı) Roma dönemindeki ismi olabileceği, Killandos isminin bunun Helenistik dönemdeki ismi olabileceği ifade edilmektedir. Maalesef çok değerli bilim adamları yanında, tarihi kendi arzu ve görüşleri doğrultusunda yeniden yazmak arzusunda olanlar vardır. Bunlar kendi aykırı görüşlerini Sempozyumlarda açıklaması en doğaldır. Ancak uluslar arası platformlarda tartışılması gereken bu konularda bir öğretim üyesinin görüşünün üniversite görüşü olarak sunmanın doğru olmadığı kanısındayım. Gözümüz her şeyimiz Muğla Üniversitesinin bu duruma düşürülmemesi gerektiği inancındayım. Bu konuda başka örneklerde vardır. Onlara şimdilik girmeyeceğim. Yeni bir uluslar arası toplantı olmadıkça Taşlı Yenicede’ki bu Ören yeri OKKATAŞ olarak kalmalıdır. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ Nergis Sokak No 14 Akyaka- Muğla Fulya Mah. Belen Sokak 10/6 Şili-İstanbul [email protected] 0 542 241 0302 MEHMET BİLDİRİCİ 1671 01-09-2013 KERMETUR ÖZLEMEVİNDE KALIŞ İlk defa bu yıl Özlem’den kalan para ile aldığım Kermetur Sitesi C Blok 14 nolu evde kaldım. Batı Akdeniz de katıldığım MSC gemi turundaki odam gibi… balkondan manzara çok güzel… Deniz azmaktan geçen motorlar, Muğla ve Marmaris yolu gözüküyor… MEHMET BİLDİRİCİ 1672 01-09-2013 YILMAZ TANKUT RESİM SERGİSİ Tanış olduğum değerli ressam Yılmaz TANKUT yıllar sonra Nail Çakırhan & Halet Çambel Kültür ve Sanat evinde sergi açtı, Açılış çok kalabalıktı. İki defa ziyaret ettim, tablolarını inceledim, fotoğraf çektim, açtığı deftere şunları yazdım Yılmaz Bey Uzun zamandan beri Akyaka’da yaşamış ve Akyaka’nın güzellikleri önce beyninize sonradan tuvalinize dökülmüş. Sizi kutluyorum. Sergi açtığınız derneğin kurucu üyesi olmaktan da gurur duyduğunuza inanıyorum. Mutlu ve sağlıklı günler diliyorum Yılmaz Tankut 1933 yılında doğdu. Lise öğrenimimi Haydarpaşa Lisesi’nde gördü. Harbiye’ye girdi, 1954 yılında teğmen olarak mezun oldu. Havacı olarak görev yaptı,1986 yılında emekli oldu. 1976 yılından bu yana Akyaka havasını koklamaktadır. Mehmet Bildirici 24.Ağustos 2013 MEHMET BİLDİRİCİ 1673 01-09-2013 ORHAN BAYKAN AKYAKA’YA ZİYARETE GELDİ Pamukkale Üniversitesi İnşaat Bölümü öğretim üyesi Orhan Baykan 28.08.2013 akşamı Muğla Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve eşi ile Akyaka’ya geldiler, zamanları azdı. İki saat kadar beraber olabildik. Orhan Bey ile tarihi su yapıları konularında pek çok toplantıda birlikte olduk. Sohbetimizin ekseni de eski su yapıları antik kentlerdi. Şahsen ben bu görüşmeden çok büyük keyif aldığımı ifade ediyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1674 01-09-2013 MARMARİS AMFİTİYATRO’DA FAZIL SAY KONSERİ 29.Ağustos 2013 günü gerçekleşen konsere Akyaka’dan katıldık. Büyük sanatçı Fazıl Say’ı bu ikinci dinlemem. Önce Beethoven’den Ay Işığı sonatını ardından kendi besteleri Kumru (kızı), Kara Toprak (Veysel’den) ve Nazım isimli parçaları çaldı ardından büyük alkış…. İkinci bölümde gene Fazıl Say’ın besteleri şarkılar. Nazım Hikmet, Metin Altınok (Sivas Madımak’ta hayatını kaybetti), Cemal Süreyya, Ömer Hayyam, Orhan Veli, Pir Sultan Abdal.. Solist Serenad Bağcan, ilk dinledim, o da büyük sanatçı… Marmaris amfi tiyatro antik tiyatrolara benzetilmiş..oldukça büyük.. büyük çapta dolu idi… Güzel bir konserden sonra Akyaka’ya döndük…. MEHMET BİLDİRİCİ 1675 01-09-2013 AYSEL CAN EKŞİ ÜSKÜDAR BELEDİYE BAŞKANI ADAYI Bana bayram kutlamaları gönderen Yüksek Mimar Aysel Can Ekşi ile pek çok keşifte birlikte olduk. Çok faal ve hareketli bir mimar, zaman zaman Mimarlar Odası’nda da görevleri oldu. Bu genç arkadaşıma başarılar diliyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1676 12-09-2013 ARKADAŞIM MUSTAFA KEMAL NİLÜFER Kemal lise öğrenimi yıllarında Uluırmak Burhandede mahallesinde benim arkadaşımdı. Aynı zamanda uzaktan da akraba olduğumuzu sonra yaptığım araştırmalar sırasında öğrendim. Babası İbrahim Ağa terziydi. İki kız iki oğlan dört kardeştiler. Küçük kardeşi Ahmet Nilüfer İnşaat Mühendisiydi, genç yaşta kaybettik. Ahmet, Mimar Müteahhit Merhum Ali Rıza Aksu ile ortaklık yapmıştı. Kemal ile unutamayacağım bir hatırama yer vereceğim, Onunla Alaaddin Tepesi üzerinde bulunan Rumların yaptırdığı ilk Konya Tiyatrosu’na gitmiştik, bir film veya tiyatro oyunuydu. onu hatırlamıyorum. Maalesef bu değerli ve tarihi yapı fanatik sebeplerle yıktırıldı,,,, Tarihi tiyatro Orduevi’nin az batısındaydı. Kemal evlendi, görüşmemiz azaldı, daha sonra Almanya’ya gitti, Son duyduğumda da Ankara’da yapı malzeme ticareti yapıyordu… Arkadaşım Mustafa Kemal Nilüferi arıyorum… Yaşıyor ise görüşmek isterim… MEHMET BİLDİRİCİ 1677 12-09-2013 ESKİ MUĞLA BELEDİYE BAŞKANI VE BAYINDIRLIK BAKANI ERMAN ŞAHİN’İN ANILARI Elimde 560 sayfalık Muğla 2012 de yayınlanmış bir kitap var. “BELEDİYE BAŞKANI”. Yazarı Erman Şahin, 1960-1980 arası anılarını anlatıyor. Daha önce aynı yazarın “MUĞLA YAZILARI” isimli bir kitabını da okumuştum. Gayet akıcı, bir çırpıda okunuyor. Erman Şahin 1973-1980 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi’nden Muğla Belediye Başkanı oluyor. Muğla’yı daha yakından tanımak isteyenler ve Muğla civarında benim gibi Akyaka’da yaşayanlar mutlaka edinmeli…. İçinden iki konuyu alacağım. MEHMET BİLDİRİCİ 1678 12-09-2013 MUĞLA’DA DEĞİRMENCİ MAKBULE Anlatılanlar yukarıda sözü edilen kitabın 474-475. sayfasındadır. Gerçekten benim gözlemim Muğla’da hanımlar çok ağır erkek işlerine çok erken girmişlerdir. Değirmenci Makbule’de bunlardan biridir. Çok ağır bir erkek işi olan değirmenciliği yüklenmiştir. Sayfa 474-475 özetle şunlar yazılıdır. Eski Sanayi bölgesine çıkarken Cumhuriyet Okulunun yan kapısının karşısında sıra dükkânların en başında bir değirmen vardı. Motorlu bir Un Değirmeni, gerçi bu işi fabrikalar yüklenmişti, ihtiyaç ortadan kalkmıştı, ama kendi buğdayını gözünün önünde öğütmek isteyenler de vardı. Kocası Ali Artuç inşaat işleri ile uğraşıyor, Makbule Hanım da bu ağır işi tek başına yürütüyordu. Kocası güler yüzlü idi, ama Makbule Hanım çok sert bir kadındı, üstelik çok koyu Demokrat Partiliydi. ANI Makbule Hanım daha sonra sıhhi sebeplerle Akyaka’ya yerleşti, orada ben kendisini ile tanışmış sohbet etmiştim. Bugün sahilde bulunan restoranların en eskisi olan Gülşah ona aitti. Sahilde ilk yapılan yapıydı. Yaptığı evini deniz basıyordu, çok toprak döktürmüş, bugün inanılması çok zor Makbule Hanım’ın lokantasına sadece Orman’dan girilebiliyordu….. Sonuçta Makbule Hanım zor işlerin kadınıydı… Cumhuriyet öncesi değirmencilik nasıldı? Saburhane Deresi’nin üstlerinde Rumların işlettiği su ile çalışan değirmenler olduğu biliniyor,,, Ama elimizde bilgi de yok, maalesef bunlar tamamen ortadan kalkmış……. MEHMET BİLDİRİCİ 1679 12-09-2013 MUĞLA VALİSİ RECAİ GÜRELİ (1884-1960) Muğla Valileri arasında çok büyük hizmetleri olan Vali Recai hakkında yukarı yayında sayfa 67-77 arasında bilgiler bulunmaktadır. Recai Güreli asker kökenlidir. 1936-1939 yılları arasında çok kısa Muğla’da valilik yapmıştır. Çok kısa sürede Muğla içinde ve ilçeleri ile ulaşım kurulmada çok önemli işler yaptırmıştır. Bütçe imkânları çok kısıtlı idi, sert otoriter bir kişiydi, köylüyü imece usulü çalıştırmış, halk gücü ile önemli işler başarmıştır. Recai Güreli bugün Makedonya sınırları içinde Manastır’da doğmuştur. Harp Okulu’ndan mezun olmuştur. 1933-1936 yılları arasında Tokat, 1936-1939 yılları arasında MUĞLA Valisi olmuş buradan Balıkesir Valiliğine atanmıştır. ANI Ben 2004 yılında Gökova-Akyaka konusunda ki çalışmalarımı Nail Çakırhan-Halet Çambel Kültürevi’nde açmıştım. Gökova-Akçapınar’da bulunan Muğla-Marmaris yolundaki ağaçlı yol, ya da âşıklar yolundan da bahsetmiş, fotoğraf koymuştum. Son günlerini Akyaka’da yaşayan o zaman yaşı doksanın üzerinde olan rahmetli İnşaat Mühendisi SIRRI YARAŞ da gelmişti. Ben 1934 Mühendislik Mektebi mezunuyum, ilk mesleki çalışmamı Muğla Bayındırlık Müdürlüğü’nde yaptım, Vali Recai Güreli idi. O ağaçların istikametin nivo ile ben verdim demişti…. Gerçekten Manastır nere? Muğla nere? Yapılanlar unutulmuyor. MEHMET BİLDİRİCİ 1680 12-09-2013 MUĞLA ESKİ SUYOLLARI Yukarıda sözü elden kitabın 175-185 sayfalarında Muğla’nın eski suyollarına ait bilgiler bulunmaktadır. Kentin 1940’lara kadar eski bir su düzeni vardır. Cumhuriyet Meydanı’nda durup Muğla’ya bakılırsa en solda (kuzeyde) -Kozağaç Suyu (Hacı Kadı Süleyman Efendi) -Kızıldağ’dan Karaimam suyu -Asar Dağından inen Darlavan (Hacı Satır) suyu -Değirmendere( Şemsettin Suyu) Bu sular ilk kimler tarafından ve ne zaman getirildiği tam bilinmemektedir. Bu kişiler muhtemelen bu suyollarını onaran kişilerdir. Bu konuda Muğla’da 1999 yılında Muğla İl Kültür Müdürlüğü’nce bir kitap yayınlanmıştır. Bu kitap Menteşe Bölgesi’nin büyükleri ismi ile Muğla Müftüsü Ali Riza Hakses tarafından 1940’lı yıllarda hazırlanmıştır. Kitap 1999 yılında bugünün Türkçesi ile yeniden yayınlanmıştır. Muğla’da halk arasında ŞEMSİ ANA isimli bir Yörük kadının yaydığı keçileri sata sata Muğla’ya su getirdiğine inanılmaktadır. Yukarıda sözü edilen yayında Şemsi Ana ismine rastlanılmamaktadır. Burada Değirmendere suyunun Mevlevi Şeyhi Şemsettin tarafından getirildiği, Şemsi Ana’nın bu şeyhin kız kardeşi olduğu ifade edilmektedir. Şemsi Ana var veya yok, ama yaptığı sanılan, yani suya verilen önemi çok güzel anlatmaktadır. Bugün Şemsi Ana adına Çarşı içinde bir çeşme bulunmaktadır. MEHMET BİLDİRİCİ 1681 13-09-2013 MUĞLA SENATÖRÜ İLYAS KARAÖZ İLE SÖYLEŞİ Eski Muğla Senatörü İlyas Karaöz güç şartlarda okumuş, onun için senatörlüğü döneminde eğitim işlerine ağırlık vermiş, Muğla’da açılan ilk Yüksek öğretim Kurumu “Muğla İşletmecilik Okulu”nun (MİYO) kuruluşu ile ilgili yasanın çıkmasına büyük katkısı olmuştur. Bu konuda da Erman Şahin’in kitabının 402-412 sayfalarında bilgi yer almaktadır. Yaz tatillerini KERMETUR sitesinde evinde geçiren İlyas Karaöz ile tanıştım. Muhtelif konuşma ve sohbetlerimiz oldu. Kendi hayatını kendinden dinledim. 1919 yılında Muğla Yatağan Turgut beldesinde doğdu. Burası dünyaca ünlü Hecate Tapınağı’nın bulunduğu ve Osman Hamdi Bey’in kazı yaptığı Lagina (Bugüne Leyne olarak geliyor). İlkokulu burada bitiriyor. Diplomasını alıp 45 km yürüyerek okumak için Muğla’ya geliyor. Diplomasında bir isim hatası oluyor, bir yakınının yardımı ile çözüyor. Muğla Ortaokulu’nu bitiriyor. Muğla’da Lise olmadığı için Denizli Lisesi’ne gidiyor. Orada rahat edemiyor, bir arkadaşına uyup Kabataş Lisesi’ne gidiyor. Ailesi onu orada okutuyor. Yüksek öğrenimini İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu’nda görüyor ve 1949 yılında mezun oluyor. 1951 yılında Çalışma Bakanlığı’na girmiş, orada görev yapmıştır. İş Emniyeti konusunda bilgi ve görgüsünü artırmak için Amerika’ya gönderilmiştir. 1965 seçimlerinde Adalet Partisi’nden Muğla milletvekili olmak istemiş, kazanamamış, 1966 yılında bu defa aynı partiden Muğla Senatörü olmuştur. Adalet Partisi Grup Başkan vekilliğinde de bulunan Karaöz, 12 Mart Muhtırası’ndan sonra 2. Erim kabinesinde Devlet Bakanı, Ferit Melen kabinesinde Tarım Bakanı olmuştur. Halen Ankara ve Muğla’da yaşamını sürdürmektedir. MEHMET BİLDİRİCİ 1682 13-09-2013 MİLAS’TA ANNELIESE PESCHLOW ONURUNA YAPILAN KARIA, KARIALILAR MYLASA SEMPOZYUMU Milas’ta 5-7 Eylül tarihleri arasında yukarıda sözü edilen toplantı oldu, geç haberimiz olduğundan sadece 06 Eylül günü yapılan oturumlara bir arkadaşım Aliye Teksal birlikte katıldık. İkinci günü çok önemli işim olduğu için (balkonun camla kapatılması) katılamadım. Arkeoloji ve Sanat Yayınlarını gerçekleştiren ve daha önceden tanış olduğum Nezih Başgelen ile görüştük ve ömrünü Latmos dağları (Beşparmak) adamış, arkeolog bilim kadını Anneliese Peschlow’un iki saat süren konuşmasını dinledim. Milas Mimarlar Odası’nın davetlisi olarak Milashan Oteli’ndeki yemeğe katıldık. Anneliese Peschlow, Prof Fahlbusch’un da tanıdığı, Heraclea Latmos’daki su sistemlerini incelemek için onu Latmos’a davet etmişti. Fahlbusch bu sistemi görmem için beni de davet etmişti, ancak Peschlow o yıllarda rahatsızdı, bu buluşma gerçekleşemedi. Toplantıdan sonra tarihi suyollarının olup olmadığı ve borular bulunup bulunmadığını sordum ve Fahlbusch’un tanıdığı olduğundan söz ettim. O da Akyaka’da olan birinden söz etmişti dedi. İŞTE O BENİM dedim. Aynı gün döndüğümüzden daha fazla temasımız olmadı. Ama kendisi ile tanışmak görüşmek ve tanımaktan büyük mutluluk duydum. MEHMET BİLDİRİCİ 1683 13-09-2013 ANNELIESE PESCHLOW-BINDOKAT Anneliese Peschlow-Bindokat 1940 tarihinde Almanya Düsseldorf’da dünyaya geldi. İkinci Dünya savaşının bombalarının yerle bir ettiği Düsseldorf’da güç şarlarda büyüdü. Mainz Üniversitesi’nde Klasik Arkeoloji, Latince, Yunanca, İbranice ve eski çağ tarihi okudu. 1970 de ilk kez Türkiye’yi ve Herakleia on Latmos’u ziyaret etti. Uğradığı yerlerden en şaşırtıcı olanı Latmos dağı oldu. Vahşi doğası ve coğrafyasından etkilenen Anneliese tutkuyla buraya bağlandı. 1971 yılında Urs Peschlow ile evlendi ve Mainzden İstanbul’a taşındılar. 1974 yılında Latmos’da kazı çalışmaları başladı. Araştırmaları “Alman Araştırma Vakfı” 1984 yılından bu yana da Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından finanse edildi. 1998 yılında kaya resimleri araştırmalarını Düsseldorf’da “GERDA HENKEL Vakfı finanse etti. Bu maddi destekler 2011 yılında sona erdi. Bu tarihten sonra çalışmalarını kendisi finanse etmektedir. Anneliese 1975 yılında Seleukos Kralı Antiokhius ile Herakleia valisi Zeukis arasındaki yazışmayı ortaya çıkardı. Bu ise M.Ö. 2. yüzyıla ait olup Anadolu tarihi için çok önemli bir belgedir. Aynı yıl Helenistik Herakleia kentinin öncül yerleşimi olan Latmos dağlarıyla aynı adı taşıyan LATMOS kentini buldu. Bu ise bilinen en eski Karia kentidir. Yüzey araştırmalarıyla Latmos kentinin tüm kent planını çıkardı. Anneliese 1975 yılında Bafa Gölü yakınlarında Milet kentinin mermer ocakları ile bitmemiş Didyma Apollon tapınağının yapı malzemelerini buldu. 1978-1979 yıllarında bu ocaklar ile Herakleia ocakları ve tapınakları arasındaki ilişkiyi inceledi. Zorunlu bir aradan sonra 1984 den 1984 den itibaren yeniden Latmos’da çalışmalarına başlayan Anneliese iki yıl boyunca eski Latmos’un yerleşim düzenini inceledi. Daha sonra ilgisini Herakleia ve Latmos’un 3000 den fazla kaya mezarına ve 5 mezar odasına yöneltti. Herakleia’nın batı Nekropolü’nde (Mazar alanı) çalışırken tepenin eteklerinden başlayan ve dağlara doğru tırmanan taş döşeme yolu keşfetti. 1994 yılından itibaren MURAT GÜLYAZ ile beraber çoğu Tekerlekdağı zirvesinde 170’den fazla kaya resmi buldu. Güneydoğu Ege kültürünün bir parçası olan kaya resimleri M.Ö. 6000 yılından 4000 yılına kadar Geç Neolitik ve Kalkolitik çağlara aittir. Anneliese’nin bu kaya resimleri için 2002 de hazırladığı sergi 2003’den 2005’e kadar Almanya ve İtalya’yı dolaştı.Sergi 2006 ve 2007 de İstanbul, Ankara ve Muğla’da açıldı. Ayrıca 2000 yılında Suratkaya’da Hitit Kuponta Kurunta dönemine ait (M:Ö. 13.yüzyıl) bir yazıt buldu. Anneliese ilk kez 1989 yılında Ankara’da Latmos’un bir doğa harikası ve arkeolojik anıtlarıyla MİLLİ PARK haline gelmesi için başvurdu. 2002 de Latmos’un UNESCO’nun Dünya Mirası listesine girmesi için uğraştı. 2007 yılında Latmos’un Milli Park olması için başvurusunu yineledi. Aynı yıl Latmos’un Dünya Anıtlar Vakfı’nın (World Monuments Fund) listesine girebilmesi için girişimlerde bulundu. Peschlow Latmos’da 30 yıl çalışmıştır. Çalışmalarının çoğunluğu Latmos üzerinedir. Şimdiki hedefi ise bölgedeki tüm kaya resimlerini ayrıntılı bir biçimde tanıtmak ve yayınlamaktır. Fakat öncelikle Latmos bölgesini her türlü değerleri ile madencilik tahribatından korumak ve kaya resimlerin hasar görmesini önlemek için çalışmaktadır. Pwschlow’un en büyük özlemi Latmos’un bir Milli Park olması ve UNESCO’nun Dünya Mirası listesine girebilmesidir. Bu yolda mücadelesini büyük bir inançla sürdürmektedir. (Bu biyografi Sempozyum Broşüründen aynen alınmıştır.) MEHMET BİLDİRİCİ 1684 13-09-2013 ANNELIESE PESCLOW’UN ÇALIŞMALARI Peschlow’un Muğla’da açılan sergisini önceleri gezmiş resimleri tanıtan bir yayınını edinmiştim. Milas’da onuruna yapılan sempozyumda iki saat süren açıklamaları dikkatle takip ettim…. Sonucu şöyle bağlıyorum bir tarafta Anadolu kültürünün tanıtılması için kendini paralayacak şekilde çalışan bir arkeolog, bilim kadını, bir tarafta olanları umursamazlıkla gözleyen T:C: Kültür Bakanlığı, onun ötesinde bu eşsiz kültürü tehdit eden maden ve taş ocakları…… MEHMET BİLDİRİCİ 1685 16-09-2013 SEDİR ADASI (KEDRAI) Sempozyumda bulunan Nezih Başgelen tarafından “ARKEOLOJİ VE SANAT YAYINLARI” yayınlanmış Sedir Adası kitabı, 90 sayfa 2007 yılında yayılanmış. Kitabın yazarı ADNAN DİLER. Kitap Muğla Üniversitesi tarafından SMAP III kapsamında basılmış. Bu konuda kitap başında İngilizce aşağıdaki açıklama yer almaktadır. “SMAP is the environmental component of the Euro-Mediterranean Partnership that brings the European Commission countries together with 12 Mediterranean countries in social, economical and political subjects. SMAP was founded in 1999, following Barcelona Agreement (1995) and after the Helsinki Conference (1997) that establishes the necessity of solving the high priority environmental problems and promoting sustainable development in Mediterranean Region: The priority fields of action for SMAP are integrated Water Management, Waste Management Hot Spots (covering both polluted areas and threatened biodiversity elements) integrated Coastal Zone Management and Combating Desertification. In the present and the final stage of SMAP, the priority subjects are the Integrated Coastal Zone Management and the support given to the government for implementation of policies. Yıllardır ben de gider Sedir Adası’nda inceleme yaparım. Bu kitapta tüm daha sonraki buluntular yer alıyor. Akyaka’nın bir plajı sayılabilecek Sedir Adası’nı bu kadar güzel anlatan bu kitabı Gökava’yı sevenler mutlaka edinmeli… İçinde ilaveten Newyork Metropolitan Müzesi’nde bulunan bir Cleopatra heykelinin resmi ve Kaunos’ta 1996 yılında bulunmuş iki dilli Karia dilinde yazıt da bulunuyor. TEŞEKKÜRLER SMAP III VE ELİNİZE SAĞLIK ADNAN DİLER MEHMET BİLDİRİCİ 1686 16-09-2013 KARIA BÖLGESİNDE PERS YÖNETİMİ ALTINDA BÜYÜK GELİŞME MEHMET BİLDİRİCİ [email protected] Tüm Anadolu ve Karia Bölgesi M.Ö. 546-334 yılları arasında merkezi İran Persepolis kentinde bulunan Persler tarafından yönetilmiştir. Persler dini olarak yayılmacı değildir, kendi dinlerine geçiş için asla baskı uygulamamışlar, imparatorluk içindeki diğer ulusların yaşantısına saygı göstermişler, hatta saygı göstermişler ve yararlanmışlardır. M.Ö 6. yüzyılda Büyük Kral 1. Cyrus tarafından kurulan imparatorluk, tüm Ortadoğu’yu kapsıyor, Mısır ve Hindistan’a kadar uzuyordu. Ben burada Muğla ve Milas’ın içinde bulunduğu Karia Bölgesi’ni incelemeye çalışacağım. Çünkü M.Ö 4. yüzyılın başından itibaren burada çok önemli olaylar gelişmiştir. Bunların çok iyi ayırt edilmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde kavram kargaşası yaşanacak olaylar doğru yere konulamayacaktır. Bu yüzyılın başında İran’da Persepolis de Artaserhas bulunmaktadır (M.Ö. 404-358). Bu hükümdar tarafından Karia yöneticiliği için Milas’ın soylu ailelerinden Hecatomnos Karia Satrabı olarak aranmıştır. Karia’nın yönetim merkezi Milas’dır (Mylassa). Yönetici olan Hecatomnos ve oğulları HELEN olmadığı ve Karia köknli olduğu bilinmektedir. Pers hükümdarı tarafından atanan bu aile Persepolis’teki kral ile çok iyi ilişkiler kurmuş, bağımsız kralların gerçekleştiremediği büyük işler başarmışlardır. Kendileri Karia kökenli oldukları halde Helen kültürüne kapılarını açmışlardır. Bu Satrapların kim oldukları kısaca şöyledir. Hecatomnos M.Ö.395-377 yılları arasında Karia’yı Milas’tan yönetmiştir. Hecatomnos’un bir kaçak kazı dolayısıyla toprak altında bulunan lahdine ulaşılmıştır. Devlet tarafından el konulan bu buluş son yıllarda tüm dünyada gerçekleşmiş en önemli arkeolojik buluştur. Bu alanda Kültür Bakanlığı’nca kazılar devam etmekte ve çok yakın bir zamanda “Arkeolojik Park” olarak açılışı beklenmektedir. Hecatomnos’un satraplık döneminde Pers hükümdarları II. Artaserhas (M.Ö.404-358) dir. Onun tarafından atanmıştır. Daha sonra Pers Kralı III Artaerhas (M.Ö. 358-338) dir. Yerine oğlu Mousolos (M:Ö. 377-353) geçmiş Milas’ın deniz kenarında olmama-sından başkenti Halikarnassos’a (Bodrum) taşımış, çevreden pek çok insanı buraya getirerek görkemli bir kentin kuruluşunu sağlamıştır. Bugün dünyaca ünlü Bodrum’un kurucusu odur.. Mousolos kendisi ve eşi Artemisia için çok görkemli bir mezar anıtı yaptırmış, bu anıt ilkçağın yedi harikasından biri kabul edilmiştir. Yaklaşık 12. yüzyılda deprem sonucu yıkılan anıtsal mezarın bu gün sadece temelleri ortadadır. Yerine eşi ve aynı zamanda kardeşi !!!! ARTEMISIA geçmiş iki yıl Karia’yı yönetmiştir. Bu sırada Rodos’tan deniz saldırı olmuş, ARTEMİSIA Bodrum’da onları yenmiş, püskürtmüştür. ARTEMISIA Dünya’da ilk kez deniz savaşını yöneten kadındır. Arkasından Hecatomnos’un diğer oğulları ve kızları Karia’yı Büyük İskender’in gelişine kadar yönetmişlerdir. Bunları bazı yanlış anlamalar ve kavram kargaşalarını önlemek için yazıyorum. MUĞLA kenti çok çağdaş ve evrensel kültüre önem vererek ARTEMISIA, HEREDOT, HIPOKRATES’in heykelleri ile kenti süslemişlerdir. Ben şahsım adına alkışlıyorum. Ama Artemisia’nın heykelinin altındaki Karya Kraliçesi ifadesi yanlıştır. Çünkü o tarihlerde Karya Krallığı yoktur. Pers yönetiminde Anadolu Satrap denen valilerle yönetilmiştir. Karia satraplarından başka satraplar vardır. Ionia, Kilikya satrapları gibi….. Ancak Karia satrapı MOUSOLOS kadar kültüre ve uygarlığa hizmet eden kişi yoktur, atanmış satraptır, kral değildir, ama kralların başaramadığı işleri gerçekleştirmiştir. Son olarak şunu merak ediyorum, Mousolos atanma için hesap vermek için Persopolis’e gitmiş midir? Ya da büyük Kral olanları görmek için burayı ziyaret etmiş midir? Şunu biliyoruz Mousolos’un görevden azli için şikâyetler olmuştur. Ama büyük kral ciddiye almamıştır…. (Devrim Gazetesi’nde 11 Ekim 2013 tarihinde yayınlandı) İBRAHİM ERGİN 1687 16-09-2013 Sayın Bildirici Ben Muğla’da şair Devrim Gazetesi’nde köşe yazarı İbrahim Ergin, Muğla Devrim Gazetesi’nde 06 Eylül 2013 günü çıkan OKKATAŞ’ıma dokunmayın isimli yazınızı okudum. Çok beğendim, seni kutluyorum… Görüşelim. MEHMET BİLDİRİCİ 1688 16-09-2013 İBRAHİM ERGİN İLE MUĞLA’DA GÖRÜŞME Muğla Kültür Evi’nde İbrahim Ergin ile görüştük. Devrim Gazetesi köşe yazarı, Muğla Yerkesik doğumlu, şair, Şadan Gökovalı’nın yakını, gençliğinde Halikarnas Balıkçısı’nı tanımış, çalışmaları sırasında George Bean’i görmüş, çok uzun boylu biriydi diyor. Gökova konusunda şiirleri olduğunu söylüyor. Bir saate yaklaşan sohbetten çok büyük keyif aldığımı söyleyebilirim İBRAHİM ERGİN 1689 16-09-2013 EYLÜL Kimse bilmez eylülün bana ettiğini. Her gün biraz daha geç kalıyor sabahla r Boşluğun gölgesi baştanbaşa hüzün Zeytin Ağaçları olmasa ağlayacağım Kavgasını yaşıyorum geceyle gündüzün Çıplak bir ses daralması yüreğim Dört yanım adım başı duvar. Yaşamak suçlusuyum beni bulacaklar. Başka başka yüzlerde yorgunum Hangi kapıyı çalsam intihar Eylüle kilitli zamanlarda çaresizim. Hızlı bir karanfil yaklaşıyor duyuyorum. Düşlerime giriyor uçurum yüzlü kadınlar. Mahşer yerinde yalnızlığımı buluyorum. Kanıma işlemiş intihar MEHMET BİLDİRİCİ 1690 16-09-2013 KERMETUR TATİL SİTESİ 01.09.2013 YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINA AKYAKA Akyaka’yı seviyorum. İlk arsamı 1977 yılında halen Mevsim Market’in bulunduğu binamı 1985 yılında edindim, o günden bu yana yazları burada yaşıyorum. 2013 yılında ise Kermetur C Blok 14 nolu daireyi aldım, Kermeturlu oldum. 1970’li yıllarda faaliyete geçen Kermetur Tatil Sitesi’nin Akyaka’nın gelişmesinde çok önemli katkısı olmuş, Türkiye’nin pek çok önde gelen bürokratı yazları burada yaşamıştır. Burada yaşayan ve bir kısmı da aramızdan ayrılmış (kadın ve erkek) olanların bir albümünün yapılmasının Akyaka’nın tarihine çok büyük katkısı olacağı düşüncesindeyim. Adresi aşağıda bulunan Web Sitemdeki çalışmalarımı referans olarak sunuyorum. Bu konuda Sayın Yönetim Kurulu destek olursa bu işi yapmaya talibim. Bunun karşılığında hiçbir maddi talebim olmayacaktır. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ MEHMET BİLDİRİCİ 1691 18-09-2013 Sevgili İTÜ 1962 mezunu Arkadaşlarım Son günlerde STFA Şirketinin doğuşu ve yaptığı işleri gösteren 10 dakikalık bir video bilgisayarıma ulaştı. Konuşan FEVZİ AKKAYA idi. Gururla seyrettim. Ben Fevzi Akkaya’yı yakından görmüş değilim. Hep duyarım. Bunlardan edindiğim görüş belki onun Türkiye’den yetişen en yaratıcı inşaat Mühendisi olduğudur. Sanıyorum Mühendislik Mektebi 1932 mezunu… Sevgili arkadaşımız Mete Mutluoğlu bu konuda şanslı onun yakınında çalıştı. Herhalde bu konuda ekleyecekleri vardır. Bunlardan bazılarını yazsa ne iyi olur diyorum. İkincisi bazı arkadaşlarımız hep hocalarımızı suçlar, bizler seçme öğrencilerdik. Daha iyi yetiştirilebilirdik diye…. Buna rahmetli meslek büyüğümüz Fevzi Akkaya çok güzel bir örnek… İTÜ İnşaat Fakültesi’nin her halde 1960’lı yıllarda, donanımı, kitapları, hocaları, yayınları ile herhalde 1930’lı yıllara nazaran çok daha iyiydi. Fevzi Akkaya’nın bazı sınıf arkadaşları Lise mezunu bile değildi. Ama bu şartlarda Fevzi Akkaya, kendini yetiştirerek çok büyük bir mühendis olmayı başarabildi…. Bizim dönemden de bir Fevzi Akkaya çıkamasa bile çok değerli mühendisler ortaya çıkmıştır. Her şeyi hocalardan ve okuldan beklemeyelim. Biraz kusuru kendilerimizde arayalım. Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1692 18-09-2013 Sayın İlhan ÜNSAL 0 533 5498458 Ankara Web sitemde Van Urartu Yapıları ile ilgili çeşitli yayınlar yer almaktadır. Bunların bir özeti aşağıdadır. www.mehmetbildirici.com Türkçe Bölümü -2.8 Urartular Dönemi Su yapıları Mehmet Bildirici Türkçe olarak 2008 yılında İzmir Gümüldür ve İngilizce olarak 2009 5. Dünya Su Forumunda sunulan bildiriler -8.4. Türkiye’de 8000 yıldan buyana su uygarlığı Mehmet Bildirici Akyaka’da sergi 2011 -10.4. Van Muş Elazığ Gezisi Mehmet Bildirici 20.2.11 Van ve Çevresinde Kehrizler Süleyman Kusman 20.2.12 Urartu Dönemi Su Yapıları Sıddık Kılınçer İNGİLİZCE 10.107 Trip to Van Muş Harput 20.1.104 WATER MANAGEMENT FOR IRRIGATION IN URARTU Gınter Garbrecht 20.1.108 URARTIAN IRRIGATION WORKS Charles Burney WATER SUPPLY SYSTEMS IN HITTITE ANAD URARTU TİMES ( 5th World Water Forum 5) Topic 6.5. Culture p. 46-47 Saygılarımla MEHMET BİLDİRİCİ 1693 18-09-2013 SANAYİCİ MÜMİN ERKUNT’U KAYBETTİK. (1923-2013) Türkiye’de Döküm Sanayi’nin gelişmesinde büyük hizmetleri olan, Ankara Sanayi Odası Başkanlarından Mümin Erkunt Ankara’da vefat etti ve orada toprağa verildi. Mümin Erkunt 1923 yılında Konya’da doğdu. İlk ve Ortaokulu burada okudu, parasız yatılı sınavını kazanarak KABATAŞ Lisesi’nde okudu, Almanya’ya öğrenim için gönderildi ve oradan Elektrik Mühendisi olarak mezun oldu… Mümin Erkunt, merhum Mehmet Erkunt, merhum Ahmet Erkunt, Abdullah Erkunt ve Emine Nalbur’un kardeşleri idi. Nevin Erkunt ile evli olan Erkunt’un Ayşe ve Zeynep isimli iki kızı var. Zeynep de kadın Sanayi öncülerindendir. MEHMET BİLDİRİCİ 1694 ORHAN BAYKAN 1695 18-09-2013 Mehmet (Bildirici) Bey, Seninle Akyaka’da görüştükten sonra Ksantos kentina gittim pınar derleme yapısını gördüm. Ondan sonra 2 suyolu köprüsü daha gördüm. Tümü Galip Büyükyıldırım'ın kitabında var. Ben bir akarsu derleme yapısı ummuştum, bir pınar derleme yapısı çıktı karşıma. Ekte derleme yapısından birkaç foto var. Akyaka'daki konukseverliğiniz için çok teşekkür ederim. Orhan Baykan Resimler ve mailin için çok teşekkürler. Resimleri arşive yerleştirdim. MEHMET BİLDİRİCİ 1696 18-09-2013 KAUNOS GEZİSİ Bir yakın arkadaşım Aliye Teksal’ın arabası ile Kaunos’u görmeye gittik. Kara yolu ile Köyceğiz Gölü’nün üzerinden gidiliyor. Manzara çok güzeldi. Önce su kenarına kadar gittik, güzel bir yol yapılmış, bir kafede birer nar suyu içtik ve şahane kaya mezarları uzaktan seyrettik. İki İyonik kolonlu antik mezarlardan Idyma’da da var. Burada kazılar Baki Öğün (1922-2001) ve Cengiz Işık (1949) tarafından yapılıyor. Antik kent çok geniş bir alana yayılıyor. Kaunos’ta Müze yok, çıkan eserler Fethiye Müzesi’nde sergileniyorlarmış… Tiyatro hamam ve çeşmeyi gezdik. Hava çok sıcak her tarafı görmek mümkün değil. Geniş bilgi için kazı yapan ekip tarafından çıkarılmış Kaunos isimli 192 sayfalık kitabı aldım. Çok detaylı hazırlanmış bir kitap ilgi ile inceledim. Bazı aşırı ilgimi çeken konular hakkında görüş bildireceğim. Bunların başında kitabın başına konan Grekçe-Kaunosca ve Karia dilinde yazılmış bir yazıt geliyor. Bu yazıt 1996-1997 yıllarında ortaya çıkmış ve Arkeoloji dünyasında büyük heyecan yaratmış.!!!!! Maalesef ben yeni öğreniyorum !!!!! Buna dayanarak 41 harfli büyük çapta Grek alfabesine benzer KARIA dili alfabesi ortaya çıkıyor. A, B,C, D harfleri aynı, gördüğüm kadarı ile 5-10 arası farklı harfler var. Bir yazıt da Milas Müzesi’nde var. Karia bölgesinin geçmişinin ortaya çıkacağı bu yazıtlar çözülür. Bir diğer dikkat çekici olanı Kaunos’lular farklı bir toplum, dilleri gelenekleri her şeyleri ayrı, kökeni nedir pek bilinmiyor. İşin ilginç yönü Karia dilinde yazıtın ortaya çıktığı Kaunos da Karia bölgesinin dışında!!!!! MEHMET BİLDİRİCİ 1697 18-09-2013 KAUNOS DA ANTİK SUYOLLARI Bu konuda yayınlanmış bir kitap veya verilmiş bir bildiri bulunmamaktadır. Antik Çeşme ve hamama su veren suyolunun hamam yanında kanal ve boruları görülmektedir. Ölçme imkanı yoktu, gözle boru çaplarının 20 cm civarında ve et kalınlıklarını 3-4 cm olduğu görülüyordu. Kitabın 133 sayfasında suyolu hakkında bilgiler bulunmaktadır. İngilizce olan bu metinin Türkçesi şöyle: “The source of water, which feeds the fountain, is the Ekincik Yurdu/Deregözü area of the Ölemez Mountain., about 4 km from the city. The water still flows and bring life to some parts of the area. Until a short time ago, we used the water coming from the spring. The water supply system did not have any splendid aqueducts. The water stored in a basin in front of spring was brought to the city by means of an ever-changing channel systems and was distributed from reservoir with multiple interconnected chambers behind the bath building. Hamama ve Çeşmeye su veren sistemin kaynağı Ölemez dağı üzerinde ve kentten yaklaşık 4 km uzaklıktadır. Pınar bugün de faal olup çevreye hayat vermektedir. MEHMET BİLDİRİCİ 1698 18-09-2013 KÖYCEĞİZ DALYAN KANALLARINDA SU, BIBLIS’IN GÖZYAŞLARI Tanrı Apollo’nun oğlu Karia Kralının ikiz çocukları olur. Oğlana Kunos, kıza ise Biblis (Byblis) ismini koyarlar. Bir arada büyürler ve zamanla birbirlerine âşık olurlar. Bir bebekleri olunca gizli aşk ortaya çıkar. Kral oğlunu kovar, o da gider KAUNOS kentini kurar, kız ise babası yanında kalır. Çevresi ve babası tarafından aşağılanan Biblis devamlı ağlamaktadır. Gözyaşları zamanla sel haline gelir ve Dalyan’daki boş kanalları doldurur. Usul usul doğuyor gözyaşları içinde onun. Gözlerine tırmanıyorlar, akıyorlar, taşıyorlar, yanaklarından ılık bir çarşaf gibi kayarak. Küçük göğüslerini basıyor yaşlar ve titrek bacaklarından düşüyorlar. Artık hissetmiyor onları daha fazla, birer birer, uzun gözkapaklarının arasında tükenmeyen sihirli bir suya, hiç durmayan tatlı bir akıntıya dönüşüyor yaşlar. Tam bu sırada, ay ışığının uyandırdığı ebedi orman yaratıkları çıkıyor her yandan. Ağaçların kabukları saydamlaşıyor ve nymphe'lerin silüetleri görünüyor, ormanın dört bir yanından, yaşadıkları sulardan, dağlardan, taşlardan titrek naiadlar ortaya çıkıyor. Byblis'in etrafına toplanıyorlar, dehşet içinde sesleniyorlar ona, gözyaşlarının toprağın içinde yılankavi çizgilerle usul usul yol aldığı, gözlerinden sellerin taştığı bu çocuğa. … Biblis bir çeşmeye dönüşüyor. DİKKATİMİ ÇEKEN ŞU KARIA BÖLGESİ VE MİTOLOJİ İÇ İÇE… KARIA MİTOLOJİNİN İÇİNDE, MİTOLOJİ KARIA’NIN İÇİNDE !!!!!!!! MEHMET BİLDİRİCİ 1699 19-09-2013 KÖYCEĞİZ SULTANİYE KAPLICALARI TANRIÇA LETO’YA ADANMIŞ YER Köyceğiz Gölü kıyısında Sultaniye Kaplıcaları çamur banyosu ve kaplıca suyu ile şifa dağıtmaktadır. Bu konuda kaplıcanın hangi hastalıklara iyi geleceği konusunda internet sitelerinde geniş açıklamalar vardır. Ben buna girmeyeceğim. Şahsen kaplıcadan yararlanmadım. AKS Derneği ile Ekincik’e yaptığımız bir gezide antik yapılar dikkatimi çekmişti. Bu defa Kaunos kitabının 178-179 sayfalarında buranın tarihi ile ilginç bilgilere rastladım. Gene mitolojiden. Burada Leto için tapınak ve bu tapınağın rahiplerinden söz ediyordu. Tarihi değerleri ne kadar çok ülkede yaşıyoruz da derinden uyuyoruz….. “From the inscription on the monument of Quintus Vedius Capito erected on the west side of the stoa at Caunus, it is stated that this person was also the priest of the sacred precinct near the spring that belongs to goddess LETO. We always that “THE THERMAL SPRING SULTANIYE which is still in use and is at the foot of Mount ÖLEMEZ (Imbros) on the southern shore of Lake Köyceğiz……. … Sözü edilen kitapta Tanrıça Leto’ya adanmış bir yer olduğu ve burada görevli rahipler bulunduğu hakkında bilgiler bulunmaktadır. Eski duvarlar ve kalıntılar olmasına karşı bu konuda Sultaniye Kaplıcaları hakkında hiç araştırma yer almamaktadır. Tanrıça Leto ikiz tanrı ve tanrıça Apollon ve Artemis’’in anneleridir. Leto bu yörelerde tapınılan bir tanrıçaydı. Akyaka’da bulunan yazıtlarda da ismine rastlanılmakta ve rahiplerinden söz edilmekte… Muhtemelen burada da adına bir tapınak bulunmaktaydı. MEHMET BİLDİRİCİ 1700 19-09-2013 GÜLZADE APART HOTEL- AKYAKA Gülzade Apart, Akyaka içinde güzel bir konaklanacak yer, Akyaka’mıza gelenleri ağırlıyor. Yüzme havuzlu. İnternette Web sitesine rastladım. Otel ve odaları hakkında bilgiler içeriyor. Bir de tarihi bölüm açmışlar. Buraya benim Akyaka’nın tarihi isimli yazımı ismimle koymuşlar. Çok mutlu oldum. Paylaşmak istedim. İBRAHİM ERGİN 1701 19-09-2013 KARDA LEKE VAR İBRAHİM ERGİN ŞİİRLERİ İbrahim Ergin 1938 yılında Muğla Yerkesik’te doğdu. Şiiri hem sevdi, hem yaşadı ve hem de yazdı. Elimdeki 103 sayfalık şiir kitabı var. Bana armağan ediyor. “Önce yazılarını, sonra seni tanıdım. Tanımakla mutluyum. Mehmet Bildirici kardeşime sevgiyle… İbrahim Ergin 17. Eylül 2013. Tüm şiirleri bir çırpıda okudum. Çok değerli şair, Karia’nın şairi…..Teşekkürler… Ben de içinden bir tanesini buraya alıyorum. İBRAHİM ERGİN 1702 19-09-2013 GÖKOVA İBRAHİM ERGİN Bu deniz hiç görülmüş hiç görülmüş değil Bir yanı birden bire dağ Bir yanı bük, ada, koy Yeşil ve mavi ışıktan ipliği Böyle bir oya örülmüş değil Bir ulu fırçada bulunmuş Binlerce kuş, renk, koku Billahi bir Türkmen kızı dokumuş Bir kilim ki baştan başa destan Daha dürülmüş değil Kim bestelemiş bu sessizliği Bu ressam bildiğiniz değil Bu sensin, bu benim, bu doğa Bir mavi gül açmış Ege’de Eşi görülmüş değil. MEHMET BİLDİRİCİ 1703 19-09-2013 BİLİRKİŞİ FAİK YAVUZ Faik Yavuz İnşaat Mühendisi, İstanbul adliyelerinde bilirkişiydi. Sevdiğim bir arkadaşımdı. Özellikle Gaziosmanpaşa Asliye Hukuk mahkemelerinde pek çok dosyada birlikte olmuştuk. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin mailinden onu kaybettiğimizi öğrendim. Büyükçekmece’de toprağa verilmiş, kendisine Tanrı’dan rahmet diliyorum.. ORHAN ARDA 1704 19-09-2013 YAHUDİLER Arkadaşım Orhan Arda bana devamlı mail gönderir. İşte bunlardan biri Tüm insanlığa zenginlik ve sağlık katmış Yahudilere bakalım: *Benjamin Rubin insanlığa aşı iğnesini armağan etti. *Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını geliştirdi. *Gertrude Elion lösemiye karşı ilaç buldu. *Baruch Blumberg Hepatit-B aşısını geliştirdi. *Paul Ehrlich frengiye karşı tedaviyi buldu. *Elie Metchnikoff bulaşıcı hastalıklarla ilgili buluşuyla Nobel ödülü kazandı. *Gregory Pincus ilk doğum kontrol hapını geliştirdi. *Bernard Katz nöromasküler iletişim (kaslarla sinir sistemi arası iletişim) alanında Nobel ödülü kazandı. *Andrew Schally endokrinoloji (metabolik sistem rahatsızlıkları, diyabet, hipertiroid) tedavilerinde kullanılan yöntemi geliştirdi. *Aaaron Beck Cognitive Terapi’yi (akli bozuklukları, depresyon ve fobi tedavilerinde kullanılan psikoterapi yöntemini) geliştirdi. *Gerald Wald insan gözü hakkındaki bilgilerimizi geliştirerek Nobel ödülü kazandı. *Stanley Cohen embriyoloji (embriyon ve gelişimi çalışmaları) dalında Nobel aldı. *Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yaptı. *Peter Schultz optik lif kabloyu, Charles Adler trafik ışıklarını, *Benno Strauss paslanmaz çeliği, *Isador Kisse sesli filmleri, *Emile Berliner telefon mikrofonunu, *Charles Ginsburg ilk bantlı video kayıt makinesini geliştirdi. *Stanley Mezor ilk mikro-işlem çipini icat etti. *Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü geliştirdi. Peki, ama; son 100 yıl içinde Yahudiler sadece bilimsel alanda 104 Nobel ödülü kazanırken, 1.4 milyar Müslüman neden yalnızca 3 Nobel kazandı. Yahudiler niçin bu kadar yaratıcı ve neden bu kadar güçlüler? Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu yatırımcılara /işadamlarına ve markalarına bakalım. * Ralph Lauren (Polo), * Levi Strauss (Levi's Jeans), * Howard Schultz (Starbuck's), * Sergei Brin (Google), * Michael Dell (Dell Bilgisayarları), * Larry Ellison (Oracle), * Donna Karan (DKNY), * Irv Robbins (Baskins & Robbins), * Bill Rosenberg (Dunkin Dougnuts), * Richard Levin (Yale Üniversitesi'nin kurucu başkanı). Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu sanatçılara bakalım: * Michael Douglas, * Dustin Hoffman, * Harrison Ford, * Woody Allen, * Tony Curtis, * Charles Bronson, * Sandra Bullock, * Billy Crystal, * Paul Newman, * Peter Sellers, * George Burns, * Goldie Hawn, * Cary Grant, * William Shatner, * Jerry Lewis, *Peter Falk... Yönetmenler ve yapımcılar arasındaki Yahudiler ise: * Steven Spielberg, * Mel Brooks, * Oliver Stone, * Aaaron Spelling (Beverly Hills 90210), * Neil Simon (The Odd Couple), * Andrew Vaina (Rambo 1 /2 / 3), * Michael Mann (Starzky and Hutch), * Milos Forman (One Flew Over The Cuckoo's Nest, Amadeus), * Douglas Fairbanks (TheThief of Baghdat), * Ivan Reitman (Ghostbusters) , * Kohen Kardeşler, * William Wyler. MEHMET BİLDİRİCİ 1705 28-09-2013 SEVGİLİ DOSTLAR 2009 yılında faaliyete geçen Web Sitem bugün 28.09.2013 tarihi itibariyle 20.000 ziyaretçiye ulaştı. Beni çok mutlu kılan ve duygulandıran bu olay doğru bir iş yaptığımı ve doğruların peşinden gittiğimi göstermektedir. SİTEMİ ZİYARET EDEN HERKESE SONSUZ TEŞEKKÜRLER… SAĞ OLUN VAR OLUN…. MEHMET BİLDİRİCİ 1706 28-09-2013 SEVGİLİ DOSLAR On yılın üzerinde bana hizmet veren mail adresim, Eylül ayı başından beri, korsan girişlerden dolayı güvenlik gerekçesi ile YAHOO tarafından kilitlendi. Bu numarayı tekrar kullanma imkanı kalmadı. Bu adres: [email protected] idi Yeni mail adresi alınca sizlere bildireceğim. Bana gelen tüm maillere cevap veren bir kişiyim. Sizlerden ricam bu Eylül ayında bana mail göndermişseniz, yeni alacağım mail adresine tekrar yollayın. Saygılarımla EKİM 2013 MEHMET BİLDİRİCİ 1707 05-10-2013 SEVGİLİ DOSTLAR 10 YILDAN BU YANA KULLANDIĞIM MAİL ADRESİM KİLİTLENDİ. BU YÜZDEN EYLÜL 2013 AYI İÇİNDE SİZLERDEN GELEN MAİLLER BANA ULAŞMADI. GÖNDERDİĞİNİZ ÖNEMLİ MESAJLAR OLDU İSE, ONLARI BENİM AŞAĞIDAKİ MAİL ADRESİME LÜTFEN GÖNDERİN. AŞAĞIDAKİ MAİL ADRESİME YENİ MAİLLERİNİZİ BEKLİYORUM [email protected] SELAMLAR, SAYGILAR NECATİ AĞIRALİOĞLU 1708 09-10-2013 Sayın Mehmet (Bildirici) Bey, Atatürk Barajı ve Türkiye’ye Etkileri adlı bir kitap hazırlıyorum. Kitaba eklemek istediğiniz bir husus olursa memnun olurum. Necati Ağıralioğlu İTÜ İnşaat Fakültesi Saygılarımla Sayın Hocam Mailiniz beni çok mutlu etti. Ancak benim bütün araştırmalarım eski su yapıları üzerine, Atatürk barajı konusunda bir araştırmam yok, ayrıca o coğrafyada da yaşamadım. Çalışmalarınızda başarılar diliyor çıkacak değerli kitabınızı görmek ve okumak dileğiyle saygılar sunuyorum. Mehmet Bildirici MEHMET BİLDİRİCİ 1709 09-10-2013 AKYAKA’DA AZİZİ ALBEK’İ ZİYARET Aziz Albek, eşi Suzan Albek’i kaybetti, yalnız yaşıyor. Bir gün sabah evine davet etti. Gittim bana İstanbul Üniversitesi Film Merkezi Müdürü olarak çektiği eski fotoğrafları açıklamalı olarak gösterdi Çok keyif alarak seyrettim. Aziz Albek Cumhuriyetle yaşıt, ama hala dinç, bizimle AKS Dernek gezilerine katılıyor. Hayat hikâyesi de şöyle: 1923 yılında İstanbul’da doğdu, 1950 yılında İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden mezun oldu. Side, Perge, Karatepe kazılarına katıldı. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Film Merkezi Müdürü olarak çalıştı ve buradan emekli oldu. Yazları Akyaka’da kışları ise İstanbul Levent’te yaşamını sürdürmektedir. Albek Akyaka’da bulunan arkeolojik değerlerin ortaya çıkmasında hep öncülük etmiştir. Danıştığım bilgi aldığım bir büyüğüm, ağabeyimdir. Kendisine mutlu yaşam diliyorum. MEHMET BİLDİRİCİ 1710 09-10-2013 İZMİR FRANSIZ KONSOLOSLUĞU’NDA SERGİ 25 Eylül 2013 günü İzmir Fransız Konsolosluğu’nda ki sergi için İzmir’e gittim. Beni sergiye Paris’te tanıdığım Guy Meyer davet etmişti. Serginin konusu “SMYRNA IN THE 18th 19th CENTURIES. 18 ve 19. yüzyıllarda İZMİR” İzmir’in tarihi ve coğrafyasına ışık tutan çok güzel bir sergiydi. Sergi Alsancak semtinde ARKAS-Art Center de açılmıştı. Beni sergiye davet eden Guy Meyer yoktu. Çok önemli bir mazereti olmalıydı. Zira dokuz adet özel koleksiyonun biri ona aitti, aynı zamanda serginin bilim kurulundaydı. Guy Meyer ile görüşememiş ama çok güzel bir sergiyi ve İzmir’i tekrar gezmiş oldum. MEHMET BİLDİRİCİ 1711 09-10-2013 KAZI YAPILAN SMYRNA AGORA’SINI GEZDİM 25 Eylül 2013 günü İzmir’de Arkeoloji Müzesi’ni ve Agora’yı gezdim. Müzeyi çok doyurucu bulamadım. Agora Kadifekale’nin eteklerinde kaldığım otelin bulunduğu Basmane’nin üstlerindeydi. Tarihi İzmir antik kentin ortasında Namazgâh semtindeydi. Çok büyük bir yapı kompleksi, M.Ö. 4. yüzyılda yapılmış, 178 yılında meydana gelen sonrası Roma döneminde yeniden inşa edilmiş.. İçinde halen eski kanallardan gelen sular akıyor, üstelik bir de çeşme var… Şahane yapı grubu, yıllarca sürecek bir kazı…. Bir iki saat içinde gezdim…. MEHMET BİLDİRİCİ 1712 09-10-2013 Sevgili Sınıf Arkadaşlarım Önce yaklaşan Kurban Bayramınızı kutlarım. Mehmet Bildirici olarak mail adresim değişti. Yenisi şöyle. [email protected] İKİNCİSİ KONYA LİSESİ ARKADAŞLARIMIZ OLARAK 16 KASIM CUMARTESİ GÜNÜ SAAT 11.00 DE BEYOĞLU ÖĞRETMENEVİ’NDE BİR ARAYA GELİYORUZ. TOPLANTI EŞLİ VEYA EŞSİZ OLABİLİR. İSTANBUL’DA OLANLARI BEKLİYORUZ. Sevgili arkadaşlar, hocalarımız ve arkadaşlarımız ile olan aşağıdaki gelişmeleri sizlere sunacağım. TÜLAY AYDIN İLERİ’NİN MEKTUBU Tülay Aydın İleri Hanım, emekli Vali Güngör Aydın’ın eşidir. Eşi gibi kendisi de Konya Lisesi mezunudur. Değerli Hocamız Selman Erdem ile ilgili anısının yer aldığı aşağıdaki mailini sizinle paylaşmak istiyorum. Bunun için kendim ve arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. Mehmet Bey (Bildirici) merhabalar. Uzunca bir süredir yazışamıyorduk. Malum, dünya telaşesi. İki aydır evimizin tadilat ve tamirat işleriyle cebelleşiyoruz. Hala da bitiremedik. Mayıs ayında Ankara'da yapılan Konya Liseliler buluşmasında görüşmeyi umuyorduk ama olmadı. Görüşebilseydik, hocamız ve okul müdürümüz merhum Selman ERDEM için hazırlamakta olduğunuz anı kitabı hakkında konuşacak, hazırlıkların ne aşamada olduğunu soracaktık. Anladığım kadarıyla Konya Liseli arkadaşlarımız konuya çok ilgi göstermiş, güzel ve anlamlı anılarını sizinle paylaşmışlar. İnsanın arkasında olumlu izler bırakarak bu dünyadan ayrılması ne güzel.. Mekanı cennet olsun. Merhum hocamız benim okuduğum sınıflarda hiç ders vermedi ancak onunla ilgili kısa ama benim açımdan çok önemli bir anım var. "1956-1957 ders yılında lise ikinci sınıfta okurken, boş geçen bir ders esnasında sınıfın kapısı açıldı ve içeriye okul müdürümüz Selman ERDEM girdi. Mesleki incelemeler yapmak üzere gittiği Hollanda'dan kısa süre önce dönmüş olan müdürümüz, bize Avrupa izlenimlerini anlatmaya başladı. Hepimiz büyük ilgi ile dinliyorduk. O sırada sarf ettiği bir cümle beni çok etkiledi ve adeta hayatımın yönünü değiştirdi. Neydi o cümle? 'Ülkemizle Avrupa ülkelerini kıyasladığımızda; şehir yaşamında çok bariz bir fark yok ama kırsal alandaki fark, tek kelimeyle uçurum. Bu nedenle eğitim görmüş insan gücünün mutlaka bu yörelerde görev yapması gerekir, aksi halde bu uçurumu kapatamayız!' İşte o cümle, tıpkı Sayın Ahmet Habib SANDIKÇI gibi benim de hayatımı değiştirdi; üniversiteyi bitirince büyük bir idealle ve 15 yıl süreyle yurdumuzun geri kalmış yörelerinde çalıştım, devletin bize verdiklerini karınca kararınca oraların insanlarına aktarmaya çalıştım." Konu açılmışken, şu an hatırıma gelen bir hususu da belirtmek isterim. Konya Lisesi‘nden devre arkadaşımız merhum Önal Vasıf ÖZTAŞ da merhum Selman ERDEM hocamızı çok sever, ona büyük hayranlık duyardı. Sırf bu nedenle oğluna SELMAN adını koymuştu. Hayatta olan aile bireylerine ulaşabilirseniz, eminim çok değerli anılarına da ulaşmış olursunuz. Bu konuda size yardımcı olmak isterdim ama anne-baba ve kardeşlerimin vefatından sonra Konya ile pek irtibatım kalmadı. Eşim Güngör AYDIN'la birlikte sizin ve ailenizin Şeker Bayramını kutlar; sağlık, mutluluk ve huzur dolu nice bayramlar dilerim. Emetullah Tülay (İLERİ) AYDIN -Ankara MATEMATİK ÖĞRETMENİMİZ ŞÜKRAN GÖZEN’İ ZİYARET Fransız Konsolosluğu’nda açılan bir sergi dolayısıyla 24-25 Eylül 2013 günleri İzmir’deydim. Bu vesile ile İzmir Arkeoloji Müzesi ve Smyrna (İzmir)Agora’sını gezdim. Kazı yapılan Agora’yı görmemiştim. Muhteşem bir antik yapı grubu hayran kaldım. Aynı zamanda Konya Lisesi Orta 2-Orta 3- Lise 1ve Lise 2 de Matematik derslerimize gelen (Bana Matematiği öğreten ve sevdiren) değerli hocam ŞÜKRAN GÖZEN’i ziyaret ettim. Kendisi ile telefonda konuşuyorduk. Emekliliğinde yayınladığı “Matematik ve Öğretimi” isimli yayınını bana göndermişti. Ama 56 yıldan sonra ilk defa yüz yüze geldik. Bundan da çok büyük bir mutluluk duydum. Hocam gençliğinde (1927 doğumlu) orta boylu çok güzel bir kadındı. Bu kadar uzun zamandan sonra hocamı sokakta görsem tanımazdım. Çok değişmiş, fotoğraf makinem yanımda idi. Ama fotoğrafını çekmedim. Onun yerine bir gençlik resmini istedim verdi. Albüm ve fotoğraflarını gösterdi, Benim Konya Lisesi matematik hocalarımla (Mustafa Özden & Ömer Faruk Mesçi) nişan fotoğrafım çıktı. Bu da bana büyük bir sürpriz oldu. Sizi ziyaretimi arkadaşlarımla paylaşacağım dedim. Hepsine selam hepsinin gözlerinden öperim dedi. Yarım saat kadar evinde kaldım. Keyifle evinden ayrıldım. MEHMET BİLDİRİCİ 1713 09-10-2013 AKYAKA hakkında berrakyakablogspot.com Google motoru ile yukarıda ki siteyi gezdim. Akyaka’daki Tarihi Yollar isimli yazım karşıma çıktı. Yazılarımın bilmediğim böyle sitelerde benim ismim ile çıkması beni mutlu ediyor…. Paylaşmak istedim. MEHMET BİLDİRİCİ 1714 11-10-2013 Muğla Haberleri- Ege Haberleri net-Egeden Yükselen Ses www.egehaberleri.net/mugla-haberleri.html Devrim Gazetesi için yazdığım “KARIA BÖLGESİNDE PERS YÖNETİMİ ALTINDA BÜYÜK GELİŞME” isimli yazım yayınlandı. Mutlu oldum, paylaşmak istedim MEHMET BİLDİRİCİ 1715 19-10-2013 SABAHATTİN ÖZBEK Sabahattin Özbek ile Gökova Sanat ve Kültür Derneği’nde karşılaştık. Muğla’da kültür faaliyetleri içinde… Hemen kaynaştık. Benim Muğla Devrim Gazetesi’nde çıkan Bodrum Tarihi ile ilgili yazıyı görmüş, çok beğenmiş ve kesip arşivine koymuş…. Çok çok duygulandım…. MEHMET BİLDİRİCİ 1716 19-10-2013 GÖKOVA’YI GÖRDÜNÜZ MÜ? Samet Ekinci- Emekli Edebiyat Öğretmeni Siz hiç sıcak ve tuzlu deniz suyunun, tatlı ve soğuk azmak sularıyla durulandığı, yakamozların kumsalla seviştiği bir yer gördünüz mü? Dipleri uzun saç örgüleri gibi yosunlarla bezenmiş azmak sularında yüzen ördeklere yem verdiniz mi? Yazın kavurucu sıcaklarında azmağın serin sularına ayaklarınızı sokup biranızı yudumladınız mı? Balık tutmak için deniz kıyısına inip, balıkları görünce vazgeçtiğiniz oldu mu? Kışın azmak kıyısında teknesini onaran balıkçıyla tahta kanepelere oturup şarap içtiniz mi? Birçok kültürün barıştığı, birçok dilin konuşulduğu, ancak herkesin birbirine “günaydın” dediği yerde bulundunuz mu? Siz hiç betonun yüreğinizi daraltan tabutluk gibi odalardan çıkıp, ahşabın tüm incelikleriyle bezenmiş, bahçelerinde yeşilin her tonunu kokladığınız bir mekânda yaşadınız mı? Cırcır böceği ile uyanıp “Acaba rüyada mıyım?” diye bacağınızı çimdiklediniz mi? Siz mitolojinin tanrı ve tanrıçalarıyla karşılaştınız mı? Kleopatra’nın vücudunu okşayan kumu kokladınız mı? Tüm dünyayı dolaştığı söylenen Kaptan Cousteau’nun “Yeryüzü Cenneti” olarak nereyi söylediğini duydunuz mu? Siz hiç altın sarısı saçlarını fildişi taraklarla tarayan “deniz kızı” gördünüz mü? SİZ HİÇ GÖKOVA’YI GÖRDÜNÜZ MÜ? MEHMET BİLDİRİCİ 1717 19-10-2013 YAZ TATİLİNDEN AKYAKA’DAN İSTANBUL’A DÖNÜŞ Uzun bir yaz tatilinden sonra 13. Ekim 2013 günü VARAN Otobüsü ile İstanbul’a döndüm. Akyaka’da kaldığım süre kısa geziler yaptım. Bilgisayarla çalışmalarımı sürdürdüm. Bu sırada evin geniş ön balkonunu camla kapattım. Evin Elektrik abonesini kendi adıma yeniledim. Kermetur’da Özlem Evi’nde Su abonesi oldum. Elektrik abonesini üzerime aldım. İstanbul’da kurmak için aldığım ham zeytinle, bahçedeki Nar ağacından narlarla, biber ve erik kuruları ile İstanbul’a döndüm… 2013 yılı için Elveda AKYAKA…. MEHMET BİLDİRİCİ 1718 21-10-2013 SEVGİLİ DOSTLAR İki yıl önce bu saatte sevgili kızım ÖZLEM’i kaybetmiştim. İki yıl sonra mezarını ziyaret ettim, saygı ile anıyorum. Gerçekten bir baba için, ailemiz ve ülkemiz için çok acı bir kayıptı. Onun anılarını yaşatmak istiyorum. Çok duygulu, çok acı, çok içten, sevgi dolu mesajları, onun için yazılanları bir dosyada topladım, bu dosyaya Web Sitemin Türkçe II bölümünde (5.8) erişilebilir. Özlem tüm okuduğu sınıflarda önde ve hep takdir belgeleri alırdı. Onları arşivci olduğum için benim saklamamı isterdi. Aynı zamanda kompozisyonu iyiydi, yazdığı hikayeler vardı, şiirleri vardı…. İkinci olarak bunları da bir dosya haline getirip Web Siteme yerleştireceğim. Tabii bu arada sevenlerinin anılarına da memnuniyetle yer vereceğim. Acılı bir baba olarak aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. Tanrıdan rahmet diliyor, IŞIK İÇİNDE UYU diyorum. KASIM AZİZE ETHEM 1719 02-11-2013 Dear Mehmet (Bildirici) Bey, We lost contact with Guy long before we left Akyaka. Following your email I searched the internet and found no mention of him. He was an amateur archaeologist and historian. I believe his knowledge was far superior to the so called experts. I have no friends who could help with this mystery. Please let me know if you find anything out. Best wishes Guy Meyer whom is Selim and your friend from Paris invited to an exhibition in İzmir at 24th September 2013. The Exhibition was at French Consulate, I went there but he was absent, somebody said that may be he lost his life !!!!!! Mehmet Bildirici HENNING FAHLBUSCH 1720 02-11-2013 Dear Mr. Bildirici Thank you very much for your mail. I regret that you will not join us in Israel, but hope for a pleasant symposium at Athens in March 2015 All the warmest regards Yours truly Fahlbusch MEHMET BİLDİRİCİ 1721 02-11-2013 DEDEM MEHMET BİLDİRİCİ’Yİ 65 YIL ÖNCE BUGÜN KAYBETTİM Dedem öldüğünde ben Hakimiyeti Milliye İlkokulu’nda 3. Sınıf öğrencisi idim. Karaman Caddesi üzerinde bulunan bugün mevcut olmayan bağ evinde (halen Altıyol’da Nuraniye Kursu dahilinde) oturuyorduk. Konya Karaaslan köyünde ablasının oğlu Ahmet’e ziyarete gitmişti, biraz hasta geldi, 3 gün sonra aramızdan ayrıldı. Dedem benim ismim onun olduğu için beni çok severdi. Bir mesleği yoktu, bağın geliri ile kıt kanaat geçinirdi. Eski fikirlere, şeriata bağlıydı. Babası Müderris (Medrese hocası) Haşim Efendi’ydi. Ama şu da var ki bana yazı kitap resim hiçbir kültürel belge obje bırakmadı. Resim olan yere melaikeler girmez diye, resim ve fotoğraf sevmezdi. Soğuk bir gündü bağ evinden Uluırmak Mezarlığı’nda toprağa verildi. Vasisi gelini annem Nesibe idi, mezarımı komşu Eskilli Yahya kazsın, cenazemi Boynueğri Hoca yıkasın, babamın yanına gömün demiş demiş. Ama babasının mezarı bulunamadı ve Uluırımak Mezarlığında hali hazır aile mezarlığına gömüldü. Daha doğrusu onon gömüldüğü yere havuz çevrilerek aile mezarı oldu. İsmimi taşıdığım dedemi ölümünün 65. yılında anıyorum. İyi dürüst ve temiz bir insandı, hiç kimsenin kul hakkı olduğunu sanmıyorum. Herhalde ÖZLEM duyduğu Cennettedir. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Benim de bir torunum var, Mehmet Demir Bildirici, 2008 doğumlu, onunda ileride benim kültürel ürünlerime sahip çıkması ve beni unutmamasını diliyorum. ORHAN KÜÇÜKER 1722 05-11-2013 Ben İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Botanik Anabilim Dalı öğretim üyesiyim. Biyoloji Tarihi konusunda da ders vermekteyim. Fen Fakültesinden mezun olan eski biyoloji öğretmenleri (1920 doğumlular) arasında adını bildiğim Fehime Birekul'un babanız tarafından editörlüğü yapılan Konya Liseliler etkinliğinde adını gördüm. Kendisinin 2011 yılında vefat ettiğini de yine babanızın bir yazısı ile öğrendim. Şimdi dileğim babanıza ulaşarak bu hocamızdan geriye kalan bazı belgeleri incelemek. Bu nedenle bu durumu babanıza aktarıp bana ulaşmasını sağlar mısınız? Teşekkürlerimle cevabınızı bekliyorum MEHMET GÜNDOĞDU 1723 06-11-2013 Bendeniz yirmi yıl dağcılık yaptım, Türkiye’de gidip görmediğim pek az yer kaldı. Amacım spor yapmaktan çok kıyıda köşede kalmış tarihi eser ve kalıntılarını görüp, inceleyip ilgililere duyurmaktı. Dağcılık İl temsilcisi Recai Kıcıkoğlu ile birlikte pek çok tarihi eseri pek çok kez ilgililere yazılı ve sözlü olarak bildirdik. Ne yazık ki bunca yıl biz de havanda su dövmüş olduk! Bundan yıllarca önce Mehmet Bildirici ile şehir içi gezileri yaptık, onarım gereken pek çok eski eser bulup fotoğrafladık. Mahalle içlerinde antik taşlar bulduk, bunların içinde antik mezar taşları da vardı. Bendeniz gittim Müzeler Müdürü’ne bu taşların toplanıp korunmaya alınması gerektiğini bildirdim. İlgili bir arkeolog bana ne dese beğenirsiniz? “Konya müzeye de doydu, taşa da. Sen git belediye ile görüş, sana bir kamyon versinler o taşları toplayın Büyükşehir Belediyesi önündeki boş alana koysunlar” evet, müzecilerin asli görevi bu iken ben belediye ile görüşeceğim, kamyonla taş toplayacağım… Ben de “Sağ olun, var olun, bu hiç aklıma gelmemişti!” deyip ayrıldım. Ve bu taşların kimi kayboldu, kimi moloz yığınları arasında gitti, kimi tarihi yerler de bu ilgili ilgisizler tarafından “size ömürler” oldu. Bu yazıyı okuyan ilgili ve ilgili ilgisiz pek çok kişi bana mutlaka kızacaklardır. Kızsınlar bu önemli değil. Benim yalanla dolanla, karalamayla işim yok. Yazdıklarım gerçektir. Tanıklarım da vardır. İlgili ilgisizlerin bulundukları makamlar da bellidir. Sevgili okurlarım biliyorum ki “Ne yazık ki Türkiye’de sistem böyle” deyip geçeceksiniz. Evet, Türkiye’de sistem böyledir ve sonuçları da ortadadır. (Bu yazı internette ve Anadolu’da Bugün gazetesindedir.) Açıklama: Konya’dan arkadaşım gazeteci Mehmet Gündoğdu ile pek çok gezide birlikte olduk. Onun Konya gazetelerinde özel olarak hazırladığı “KIRAMBAR” sayfalarında yazılarım çıktı. Bunlar benim yazı hayatımın başlangıcı oldu ve benim tanınmamı sağladı İLİM FAZİLET VAKFI 1724 06-11-2013 SU TERAZİLERİ Su, tüm canlıların hayatsal aktivitelerini gerçekleştirebilmeleri ve sürdürebilmeleri önemli bir öğedir. İnsanoğlu, uygarlık düzeyini artırdıkça, suyun yerleşim yerlerine ulaştırılması için farklı su yapıları oluşturmuş, farklı iletim yöntemlerini kullanarak suyu yerleşim bölgelerine ve sulama alanlarına taşımışlardır. Su kemerleri, maksemler, kanallar, su toplama havuzları ve su terazileri bu yapılardan bazılarıdır. Memba yerinden temin edilen suların köy, kasaba ve şehirlerindeki insanların oturdukları evlere, sokak çeşmelerine dağıtmak için boru ağı ile inşa edilen yapılara “Su Şebeke” tesisi denmektedir. Su şebeke boruları bugün çelik, pik-font, düktil, asbest, galvaniz, plastik vs. gibi maddelerden yapılmaktadır. Osmanlı döneminde ise künk borular kullanılmıştır. Kaynağından toprak ve künklerle alınan su bir vadiye gelindiğinde karşı tarafa su kemerleriyle ( bir veya birkaç katlı) geçirilirdi. Kemerlerin nihayetinde künklerle semt ve mahalle içine giren su çeşmelere bağlanır idi. Yönünün ve debisinin ayarlanması ve fazla suyun kanallara girmeden tahliye edilebilmesi için “savak” denilen tesislerden geçerdi. Bu yapılarda bulunan su sandıkları suyun ölçülmesine ve fazlasının ikinci bir suyoluyla tahliyesine yarardı. Çeşmeyle su sandığı arasındaki kot farkını giderebilmek ve suyun oluşturulduğu basınç nedeniyle toprak künklerinin patlamasını önlemek için su terazisi kullanılırdı. Su terazileri harçla ve tuğla karışımı ile örüldüğü gibi kesme taşlarla örülmüş olanları da vardır. Su terazileri suyun hem basıncını hem de birden fazla çeşmeye su dağıtımını temin etmekteydi. Eski suyolu haritalarında isale hattı ve şebeke hattı üzerinde çok sayıda su terazisi tesis edilmiş olduğunu görmekteyiz. İstanbul’daki su terazilerinin çoğu yıkılmış ve ortadan kalkmıştır. Sağlam durumda olanların sayısının 30 adet civarında olduğu tespit edilmekle birlikte bu konuda farklı çalışmalar bulunmaktadır. Prof.Dr. Kazım Çeçen’in “İstanbul’da Osmanlı Dönemi Su Yolları” adlı eseri de başvurduğumuz ana kaynaklardan biri olmuştur. Bu konuyla ilgili Sayın Mehmet Bildirici’nin “Tarihi Su Yapıları Derlemesi” ve Mesut Göksu’nun “ Su Terazileri” adlı çalışması bulunmaktadır. Bu projemizde, yukarıda bahsedilen çalışmalar baş kaynak olarak kullanılmış, ayrıca birçok tarihi belge taranarak günümüzde harap olan su terazilerinin varlıkları teyit edilmiştir. Ayrıca konuyla ilgili uzman Mehmet Bildirici ve Alan Edmonds, Mr.Yehuda Peleg, Martin Scwartz ve Mesut Göksu arasındaki su terazileri ile ilgili yazışmaların dokümanları incelenmiş, Moltke’nin tarihli haritası esas alınarak oluşturulan buradaki bilgiler derlenmiş, su terazilerinin lokasyonu çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmamız, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün “İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri” nde yer alan su terazileri ile Alan Edmond, Mehmet Bildirici, Mesut Göksu ve Forcheimer’a göre tespit edilen fakat İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün “İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri” kayıtlarında bulunmayan su terazilerinin tespit edilerek karşılaştırılması ve derlenmesi ve toplu envanterinin oluşturulması açısından farklılık göstermektedir. Açıklama: Su Terazileri ile ilgili Web sitem içindeki dosyaların genç arkadaşlarla incelenmesi kaynak alınması beni çok mutlu etmiştir. Resimler için www.ilimfaziletvakfi.org.tr görülmesi gerekmektedir. MEHMET BİLDİRİCİ 1725 06-11-2013 ÜNAL TÜRKEŞ USTAYA SAYGI MEHMET BİLDİRİCİ Araştırmacı-Yazar [email protected] Ben Konya 1939 doğumlu ve İTÜ İnşaat Fakültesi’nden mezun (1962) İnşaat Yüksek Mühendisiyim. Halen İstanbul’da yaşıyorum, ama 1975 yılında ilk defa Gökova-Akyaka’ya geldiğimde buraya vuruldum. Yazları yaşamak için buradan bir ev almak kısmetmiş, dileğim gerçekleşti. Akyaka’yı sevdim, tarihe meraklı olduğum için Akyaka’yı 1994 yılından itibaren araştırmaya koyuldum. Hala da sürdürüyorum… Tarih sevgisi beni kulağımdan tuttuğu gibi DEVRİM Matbaası’na götürdü. Ünal Türkeş’in karşısına oturttu. Gerçi meraklarımız kısmen farklıydı. Ünal Usta yakın Muğla tarihi için kaynak kişiydi, tüm ömrü de Muğla’da geçmiş ve geçiyordu. Ben daha ziyade antik çağa meraklıydım ve çalışma hayatım Konya’da geçmekteydi. Buradan Konya-Muğla ilişkilerine daldık. Ünlü şair ve düşün adamı NAİL ÇAKIRHAN Lise öğrenimini Konya’da yapmıştı, bir lise öğrencisi olarak dergilerde şiirleri çıkmıştı, sol düşüncesini burada kapmıştı. Muğla-Konya köprüsünde ikinci bir önemli kişide Hikmet İlaydın idi. O da Konya Öğretmen Okulu’nda öğrenim görmüş, daha sonra Konya Lisesi’ne Edebiyat Öğretmeni olmuş ve bir sürede KONYA LİSESİ Müdürü olmuştur. Divan Edebiyatının önde gelen uzmanlarından olan İlaydın, gene Konya Lisesi öğretmenlerinden Fransızca öğretmeni NİHAL İLAYDIN ile evlenmişti. Pek çok dil bilen Nihal Hocam yazları Marmaris’te yaşamını sürdürüyordu, maalesef bir defa ziyaret edebildiğim Muğla-Konya arasında çok köklü bir kültür köprüsü olan Nihal hocamı 2003 yılında kaybettik. Konu Muğla’dan Konya’ya köprü olunca Ünal Türkeş’in Konya kökleri ortaya çıktı, ailesinden bazı atalar Konya Kızılören (Konya-Beyşehir arasında) ve Bozkır’ın bir köyünden Muğla ve Yerkesik’e gelmişler ve burada önemli mevkilere yükselmişlerdi. Ünal Usta benden bu konuda yardımcı olmamı istedi, Konya’dan ve yakın tarihe meraklı dostum ağabeyim merhum Sefa Odabaşı ile araştırdık, ama başarılı olduğumuzu söyleyemem…. Bu konuşmalar sırasında kendisi hep bunları bir kitap haline getireceğini söylemiştir. Ben şahsen bu kitabın çıkmasını ve heyecanla okumayı bekliyorum…. Muğla’da sayamayacağım kadar kültür hizmetlerinde bulunan, bir kültür anıtı olan ÜNAL TÜRKEŞ’e sahip çıkılmış ve çıkılmaya devam edecektir. BU TOPLANTIDA BÜYÜK USTA ÜNAL TÜRKEŞ’E SAYGILARIMI SUNUYOR, MUĞLA’NIN ONDAN ÖĞRENECEĞİ DAHA ÇOK ŞEYLER VARDIR DİYORUM. (Bu yazı Muğla Devrim 31.10.2013 tarihinde ve internette yayınlandı) www.ermenekguncel.com.tr 1726 06-11-2013 Ermenek Turizmi, Antik Su Tünelinin Dünyaya Tanıtılması İle canlanabilir Ermenek İlçesi, Yukarı Çağlar Köyünde bulunan Antik Su Tüneli’nin turizme açılması ile Ermenek’in kısa sürede turizminin canlanacağı, hem de Ermenek’in dünyaya tanıtılabileceği öngörülüyor. Yukarı Çağlar Köyünün kuzeyini kuşatan yer yer 300 metre yüksekliğe ulaşan "Keben Kayası\"nın bir uçtan bir uca delinerek geçilen "Antik Su Tüneli”nin Karaman Valiliği, İl Kültür Müdürlüğü, Karaman Müze Müdürlüğü, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi ve Ermenek Kaymakamlığınca incelenerek, AB Kültür ve Turizm Projesi hazırlanması ile, antik su tünelinin temizletilmesi ve turizme açılması ile hem Ermenek İlçemizin hem de Karaman İlimizin dünyaya tanıtılmasında büyük katkı sağlayacağı iddia edilmektedir. Yukarı Çağlar \"Antik Su Tüneli\" yaklaşık 5 km’sinin içerisinden insanın rahatlıkla gelip gidebildiği, bu tünelin dünyada bir eşi daha bulunmadığı iddia edilmektedir. Tünel uzunluğunun ise takriben 5 km uzunluğunda olduğu \"Antik Su Tüneli”nin Dünya Kültür mirası açısından çok büyük bir önem arz ettiğinin hâlihazırda farkına varılmadığı belirtilmektedir. ” Tarihi Su Yapıları\" adlı kitabın yazarı İnşaat Yüksek Mühendisi, Araştırmacı Yazar Mehmet Bildirici, antik su tüneli ile ilgili olarak şöyle konuştu: \"İzvit\'in en harika eseri Roma döneminden gelen suyollarında harika bir enerji kırıcı yapı var. Burayı yöneten kral ya da Romalı öyle bir tesis yapmış ki, halka kralın çok güçlü olduğunu düşündürmüş. Burayı tüm dünyaya tanıtmalıyız. Çok kısa kaldığım için ben bilgiler topladım. İzvit\'i sevdim. İzvit\'i sevenler ve İzvit kökenli olanlar, orada yaşayanlardan bir ricam var, size yalvarıyorum. Benim yaşım uygun değil, genç bir mühendis bunun tam bir rölevesini çıkarsın, ben geriden yardıma hazırım. Burada harika bir enerji kırıcı yapı var. Çok az rastlanan bir yapı. Orada kaldığım sürede uzun uzun oturdum şöyle düşündüm: ‘Burayı yöneten kişi (yerel kral ya da Romalı) öyle bir tesis yapmış ki, halk kral çok güçlü mesajını vermek için yaptırmış.’ Gelin dünya çapındaki bu su anıtının rölevesini yapalım, onu herkese tanıtalım. Bundan kazanacak Sbide (İzvit) olacaktır.\"demektedir. Teşekkürler www.ermenekguncel.com.tr AKYAKA KENT KONSEYİ 1727 06-11-2013 Mehmet Bildirici'nin elektronik kütüphanesi yayına girdi İDİMA’DAN GÖKOVA - AKYAKA’YA isimli çalışması ile tanıdığımız Mehmet Bildirici, tarih ve kültür alanında yıllardır yaptığı araştırmaları, oluşturduğu web sitesinde elektronik olarak paylaşıma açtı. Ayrıntılı bilgi >>> www.mehmetbildirici.com (Akyaka Kent Konseyi Aralık 2009 Bülteni) Geç farkına varmışım, teşekkürler Akyaka Kent Konseyi Dr Cemil EVİRGEN 1728 12-11-2013 Mehmet Hoca Mailinizi aldım. Mail adresinizi kaydettim. Sağlıklı, mutlu uzun ömürler dilerim. Bu araştırma azminiz ve üretkenliğinizin devamını dilerim. Selam ve sevgiler. MEHMET BİLDİRİCİ 1729 14-11-2013 SINIF ARKADAŞLARIMIZIN HANIMLARI BÜYÜKKULÜP’TE TOPLANTI Biz 1962 İnşaat Fakültesi mezunları birbirimize bağlı kenetlenmiş bir aile gibiyiz. Mezuniyetimizden 51 yıl sonra Ekim 2013 aylık toplantısında bir araya gelebildik. Türkiye’de pek çok fakülte mezunları bırakın bir araya gelmeyi birbirlerinden haberdar da değillerdir. 1962 mezunlarının eşleri Türkiye’de bir ilk imza attılar. Kendi aralarında 10 Kasım 2013 günü Kadıköy BÜYÜK KULÜP salonlarında bir araya geldiler.. Ne kadar güzel.. Toplantıyı arkadaşımız Koral’ın eşi NESRİN KORAL organize etti, mezun olarak DEMET ERDEM vardı. Bu bilgi ve fotoğraf Demet tarafından gönderildi. Toplantıya aşağıdaki hanımlar katıldılar. Tam 12 kişi Serap Tarman Ferruh eşi Sevim Tatlıdil Ülkü eşi Duygu Büyüktaşkın Özmen eşi Nurten Önaşçı Mehmet eşi Müberra Sandıkçı Habip eşi Ayten Demirörs Ünal eşi Ayten İndap Mehmet eşi Gözen Kaleli Cevdet eşi Ayzin Çakıllı Faik eşi Nesrin Korkut Koral eşi Eda Obtan Bahattin eşi VE DEMET ERDEM Bu güzel olayların devam etmesi dileğiyle …… MEHMET BİLDİRİCİ 1730 14-11-2013 SINIF ARKADAŞIM SAYHAN BAYOĞLU BENİ TELEFONLA ARADI Sınıfımızın en çalışkan ve başarılı öğrencisi Sayhan ile Tatbiki Mekanik Kolunda beraberdik. DSİ Genel Müdürlüğü ve bürokraside merdivenleri başarı ile çıktı, hep gurulanarak takip ettim, kendisinin hep yardım ve desteğini gördüm. Beni Ankara’dan telefonla aradı. Nasıl duygulandığımı anlatamam, uzun uzun konuştuk. Sitemize gelen yazıları beğendiğini, benim yazıları da takip ettiğini ifade etti. Tamamen kendisini emekliye ayırdığını söyledi. Kısa zamanda bir araya gelmek arzusu ile telefon konuşması sona erdi….. Paylaşmak istedim REYHAN TAŞKALE (ÖZTAŞ) 1731 15-11-2013 Efendim Bağışlayın meşgaleler beni sizin hatırınızı bile sormaktan alıkoydu. Selman Erdem Beyefendi için çok üzüldüm. Babam onu gerçekten çok severdi. Kendisi için örnek teşkil eden kimselerdendi. Hep onunla olan hatıralarını anlatırdı. Babam olsaydı arkasından mutlaka dua ederdi. Ben de onu yapacağım. Evet doğru. Ortanca kardeşimin adı Selman Cahit. Bu ismi sırf onu sevdiği için koydu. Saygılar Reyhan Taşkale (Öztaş) AÇIKLAMA: Mahalle komşum, Konya Lisesi 1958 yılı mezunu, ağabeyim, şair ÖNAL VASIF ÖZTAŞ'ın Selman Erdem'i bu kadar sevmesi beni hem çok duygulandırdı, hemde çok şaşırttı.... Kızı Reyhan Hanım'a teşekkürler MERAL EKİNCİOĞLU 1732 15-11-2013 Merhaba Mehmet (Bildirici) Bey, Öncelikle e-mailiniz için size çok teşekkür ederim. Ülkemizde mimari pratik ile ilgili doktora çalışmama ilgi gösterdiğiniz için. Doktora çalışmam Yüksek Öğretim Kurumu izniyle yayın aşamasında olduğundan 2015 yılına kadar erişime kapalıdır. Ülkemizin bilim yapmak insana duyarlı olduğunu ne yazık ki artık düşünemiyorum. Doktora tez çalışmam için Harvard ve Columbia üniversitelerinde geçirdiğim 17 ay süre boyunca her türlü kaynağa erişim çok kolay ve rahatken, kendi ülkemde kemdi ülkemin mimarlığı için bilimsel çalışma yapmak istediğimde o kadar çok bariyerle karşı karşıya kaldım. İlginize ve çalışmalarıma karşı gösterdiğiniz duyarlık için çok teşekkür ederim. Hakkımda ve çalışmalarım hakkında aşağıda ki linke girilebilir. meralekincioglu.blogspot.com Dr. Meral Ekinci BÜSRA GEYİK 1733 15-11-2013 Merhaba Mehmet Bey; Biz lojistik senaryosu çalıştığımız için kanalı açmamıza izin vermediler düşündüğümüz büyüklükte bir kanal projesinin sit alanını bozacağını düşündüler ama turizm senaryosu çalışan arkadaşlara eski kanalla aynı büyüklüğe sahip bir kanal projesi çizdirdiler. tabi bunlar öğrenci çalışmalarıydı resmiyette hiçbir geçerlilikleri yok, bizler sadce bu projelerden not alarak sınıflarımızı geçtik. Saygılarımla. 500. YIL MÜZESİ 1734 15-11-2013 Sayın Mehmet Bildirici Yeni mail adresiniz sistemimizde güncelleşmiştir. Niya Alovi Karaköy (Yahudi Tarihi Müzesi) İnşaat Müh. Odası MUĞLA 1735 15-11-2013 Mehmet Bildirici Bey e-posta adresiniz şubemizde güncelleşmiştir. İyi Çalışmalar dilerim Emrah Uygunol [email protected] HATÇE BAŞTACIOĞLU 1736 15-11-2013 Mehmet (Bildirici) Bey, Teşekkür ederim iyiyim. Siz de iyisinizdir umarım. Ben çalışmalarıma devam ediyorum. Dergilere verdiğim makaleler maalesef çok geç yayınlanıyor, basılınca size ileteceğim. Mail adresinizi not ettim. Web sitenizi zaman zaman takip ediyorum, çok güzel. Selam ve saygılarımla Hatçe Baltacıoğlu MERAL EKİNCİOĞLU 1737 15-11-2013 Hocam (Mehmet Bildirici) Ben de e-mailinizle çok mutlu oldum. Saygılarımı iletiyorum. Web sayfalarınızın çok değerli olduğunu düşünüyorum. Çünkü sizler belli bir döneme tanıklık etmiş bizlerin mesleki pratiğimizin geçmişini anlayabilmemiz için değerli insanlarsınız. Siz Web Siteniz ile çok önemli bir adım atmışsınız. Keşke jenerasyonunuzda yer alan meslekten büyüklerimiz sizin gibi iletişim ve bilgipaylaşımına açık olsalar ne güzel olurdu.. Çabalarınız ve birikimlerinizin önünde saygıyla eğiliyorum.. Meral Ekincioğlu ŞİRİN SÜMER 1738 15-11-2013 Selam hocam,(Mehmet Bildirici) Sizden haber almak ne güzel... Siteye bakarım, yeni çalışmanız heyecan verici... sonra gene konuşuruz... Vakıflı belgeseli üzerine çalışıyorum. Cem Capar & Lora Baytar düğününü çektik sonra ara ara gene gideceğiz inşallah köye... Sağlığınız ve sıhhatinizin yerinde olduğunu umuyorum. Şirin Sümer Açıklama: Vakıflı Antakya ilinde tek Ermeni köyü NAJDA DİRASUYAN 1739 15-11-2013 Mehmet (Bildirici) bey merhaba, Haberlerinize sevindim, web sitenizden de oldukça iyi sayıda kişinin faydalanması çok güzel. Şu an elimde bitmesi gereken bir iş var önümüzdeki hafta içinde Fransızca biyografinizi teslim edeceğim Kendinize iyi bakın, size de çalışmalarınızda başarılar dilerim NEZİH BAŞGELEN 1740 15-11-2013 Değerli Mehmet Bey, Ben de sizden haber aldığıma çok sevindim. Akyaka'da gözlerimiz sizi aradı. Web sayfanızı takip edeceğim. Candan selamlarmla, Nezih Başgelen Akyaka’da Nail Çakırhan etkinliklerine Nezih Başgelen katılmıştı. Ben yoktum ama bir bildirim vardı… MUSTAFA KEMAL ALPERTEN 1741 15-11-2013 Sevgili Mehmet Ağabey; iyi olduğunuz haberinizi aldım, sevindim. Bizler de iyiyiz.2hafta evvel ablamla beraber Konya'ya gittik. Hem bakımlarını yaptırdığımız kabirlerimizi ziyaret ettik, hem de Paydar ablaya uğradık. Onu da iyi gördük. Yeni yılınızı kutlar selamlarımızı göndeririz.. Selam ve saygılarımla Akrabam çok sevdiğim teyzezadem Nevzer Ablanın oğlu CANAN OĞUZ 1742 15-11-2013 Mehmet (Bildirici) Bey Bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Çalışmalarınız için sizi kutluyor, başarılarınızın devamını diliyorum. Deneyimleriniz bizlere yardımcı oluyor. Ellerinize ve beyninize sağlık İyi çalışmalar saygılar İnş. Müh. Canan Oğuz MEHMET BİLDİRİCİ 1743 25-11-2013 KONYA LİSESİ 1957 MEZUNLARI BULUŞMASI Sevgili Arkadaşlarım Konya Lisesi’nden 1957 yılında mezun olan ve İstanbul’da yaşamını sürdüren yaklaşık 10-12 kişi bulunmaktadır. Bu arkadaşlarımız Ben Mehmet Bildirici girişimi ile İstanbul Beyoğlu Öğretmenevinde 16 Kasım 2013 Cumartesi öğlen buluştuk. Toplantıya 11 kişi katıldı. Gene benim girişimimle ilk defa 06 Mart 2011 tarihinde aynı yerde toplanılmış ve 6 ay sonra gene toplanacağımıza karar vermiştik. Ancak sevgili kızım Özlem’in hastalığı ve kaybı sebebi ile ara vermiştik. Bu defa ki toplantıya aşağıdaki arkadaşlar katıldı. (Alfabe sırasıyla) Ömer Alptekin Mehmet Bildirici Azmi Dinçer Fehmi Ersoy eşi Yaşar Ersoy Çetin Kılcı Yalçın Kayaarası kardeşi Şenay Habip Sandıkçı Tuncay Toros İsmail Uğurlu Toplantı neşeli geçti, Terasta bir öğle yemeği yedik… sohbetler … sohbetler TOPLANTININ AYNI BEYOĞLU ÖĞRETMENEVİNDE 08 MART 2014 SABAH SAAT 11.00 DE TARİHİNDE TEKRAR YAPILMASI KARARLAŞTIRILDI. Sevgili Sınıf Arkadaşlarım Bu arada Değerli Felsefe öğretmenimiz Selman Erdem ve yakın zamanda aramızdan ayrılan öğretmenlerimizin anıları sizlerin gayretleri ile tamamlanmış ve 72 sayfa olmuştur. Bu konuda emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Dosya yılbaşı itibariyle Web sayfamın Türkçe II kısmına yerleştirilecektir. Arkadaşlarımızla ilgili bazı gelimeler de şöyle: Sınıf arkadaşımız Prof. Dr. M. Asil Yılmaz toplantı için telefon açmıştır. Konya’da olsa ne iyi olur demiştir. Karaman ve Adana’da yaşayan bu değerli arkadaşımızla internet kanalı ile tekrar bir araya geldik. Hakkı Kafalı çok önemli bir mazereti olduğunu ve toplantıya katılamayacağını telefonla bildirmiştir. Gene özel olarak davet ettiğim Yaşat Manav bizlerle görüşmeyi çok arzu ettiğini, ancak Ermenek ERÇEV Vakfının toplantısı ile çakıştığını söyledi, arkadaşlara selamlarını iletti. Fehmi Ersoy arkadaşımız daha rahat bisiklete binebilmek için Şişli Fulya mahallesindeki evlerini kiraya verip karşıda İdealtepe’ye taşındılar. Fehmi Şişli’den Kartal’a bisikletle gidebiliyor. Sınıfımızda tek kız arkadaşımız Günseli Aysun Temmuz 2013 tarihi itibariyle Beşiktaş’taki Eczanesini kapattı, tam emekliler arasına katıldı. Konya Lisesi 1956 mezunu, Konya Lisesi Türkçe öğretmeni Mustafa Çetiner’in kızı İngilizce öğretmeni, müzik öğrenimi görmüş Sezer Çetiner’i 2012 yılında kaybetmişiz. Bu yazıyı 24 Kasım 2013 öğretmenler günü itibariyle yazıyorum. Tabii bu arada sağlığı yerinde olan öğretmenlerimizi aradım. Kısaca bunlardan da bahsetmek isterim. Fransızca öğretmenimiz Muazzez Kargalık Ankara’da evinde, öğretmenler gününü kutladım. O da benim kanalımla tüm arkadaşların gözlerinden öptüğünü ifade etti. Selam ve sevgilerini iletti. İngilizce öğretmenimiz Mukbil Ertunç evde değildi. Çok rahatsız olan eşi Psikoloji öğretmenimiz Semahat Ertunç hastaneye kaldırılmış, kendisine acil şifalar dilerim. İzmir de yaşamını tek başına sürdüren Matematik öğretmenimiz Şükran Gözen ile konuştum, öğretmenler gününü kutladım. Benim kanalımla tüm arkadaşların gözlerinden öptüğünü ifade etti. Burada çok önemli bir anısından söz etti. Konya Lisesi’nde Matematik öğretmeni iken çalışmaları ile Konya Valisi’nin dikkatini çekmiştir. Bu sıralar Konya Lisesi ile ilgili Valiliğe bazı şikayetler gelmektedir. Matematik öğrenimi yanında Felsefe formasyonu da olan hocam lisedeki öğrenimi, öğrenci-öğretmen ilişkilerini Valiliğe bir raporla bildirir, dikkatimi çeken bir nokta değerli ve kitapları olan Fizik öğretmenimizi negatif konuşmalarla öğrencinin moralini bozduğunu ifade etti !!!!!!! Konya Lisesi Orta kısmında Tabiiye öğretmenimiz Felsefeci Prof. Selahattin Ertürk’ün eşi Nermin Ertürk’ün yeni telefon numarasını Muazzez Hanım’dan aldım ve telefon ettim, benim Konya Lisesi hakkındaki çalışma dosyalarımdan istedi, tabii kısa sürede göndereceğim. Hocamla telefon konuşmamdan keyif aldığımı ifade ediyorum. Son olarak da halen Fenerbahçe’de babasından kalan arsa üzerine yapılmış dairesinde oturan kızlığı da burada geçmiş Resim öğretmenimiz Nurhayat Evci’den bahsedeceğim. Telefonda sanat ve Konya Lisesi hakkında uzun uzun konuştuğum hocam maalesef son zamanlarda hatırlamakta güçlük çekiyor. Hocamın bakıcısı ile telefonda görüştüm. BİRAZ UZUN MU OLDU BİLMİYORUM. VAKTİ OLAN OKUR DİYORUM. İletişim konusunda her türlü yardımını gördüğüm sevgili İsmail Uğurlu ve bu hizmetleri usanmadan zevkle yerine getiren sekreteri Elif ÖZTÜRK’e teşekkür ederim. YAKLAŞAN YENİ YILINIZI KUTLUYOR, SAĞLIK VE MUTLULUK GETİRMESİNİ DİLİYORUM. MEHMET BİLDİRİCİ 24.11.2013 GILBERT WIPLINGER 1744 25-11-2013 Liebe Frau Langen ... (wenn Sie mir bitte einmal Ihren Namen aufschreiben möchten - am Telefon kann ich ihn nicht verstehen), hier die Namen der Teilnehmern am Antalya Symposium - es genügt, wenn Sie mir vor den Frontinus-Mitgliedern ein + setzen. Vielen herzlichen Dank für Ihre Mühe und liebe Grüße aus Wien Gilbert Wiplinger Alatepli Sarp Alkan Ahmet, Assoc. Prof., Dr. Baykan N. Orhan, Prof. Dr. Bildirici Mehmet, DI Bricker Brianna Bruun Christer, Prof. Dr. (utoronto.ca) more HENNING FAHLBUSCH 1745 25-11-2013 Dear Mr. Bildirici: Thank you very much for your mail and the picture with Mrs. Peschlow. I really enjoyed it. I'm sorry that I didn't answered your mail earlier, but I was on holiday together with my wife in Bavaria Your proposal (Malatya Derma canal) concerningf a paper for Cura Aquarum in 2015 in Athens I stored. It would be nice, if you could write a short summary of the contribution and send it to me. In March I'll go to Athens to arrange the details of the conference. Wishing you all the best I send you my warmest regards Yours truly Henning Fahlbusch SUAT ATAN 1746 25-11-2013 Mehmet( Bildirici)Bey; Merhabalar, çok teşekkür ederim. Ben iyiyim. Üretkenliğinize hayranım. Ben de bu yönünüzü kendime model almaktayım. Eposta adresinizi kaydettim. Bu arada benim de bir sayfam var onu da bilginize sunmak istedim: http://blog.suatatan.com Van Tarihi su konusunda gelişmeleri izleyemedim maalesef. Nitekim 1.5 yıldan beridir Ankara’da ikamet etmekteyim. İşletme üzerine Ankara Üniversitesinde doktora yapıyorum. Selam ve hürmetlerimi sunarım. Görüşmek dileği ile MEHMET BİLDİRİCİ 1747 26-11-2013 Sevgili Sınıf Arkadaşlarım, Dostlarım Bu defa sizlere 2 acı haber vereceğim. İTÜ İnşaat Fakültesi mezunu, yakın zamanda kaybettiğimiz iki arkadaşımızın kaybı. İBRAHİM GÜNER (1919-2013) Sevgili sınıf arkadaşımız, ağabeyimiz İbrahim Güner 94 yaşında Bursa’da 09.Mayıs tarihinde vefat etmiş. Kendisi sınıfımızdaki yaşlı 4 kişinin sonuncusu idi. İzmirli, askeri Yüzbaşı iken ordudan ayrılıp İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ne giriyor ve 5 yıl bizlerle öğrenim görüp İnşaat Yüksek Mühendisi oluyor. Daha sonra Bursa DSİ 1. Bölge Müdürlüğü’nde çalışmaya başlıyor. Bölge Müdür Yardımcısı olarak emekli oluyor ve çok sevdiği Bursa’ya yerleşiyor. Eşi Güner Hanım. Biri İTÜ mezunu oğlu ve Bursa’da doktor bir kızı var. Bu bilgileri eşi Güner Hanım’dan aldım. Baş sağlığı dilemek isteyenler için telefon numarasını yazıyorum 0 224 234 7852 Son gününe kadar sıhhatli imiş, o gün bir öksürük tutuyor, artıyor ve ölümüne sebep oluyor. Geçen yıl 50 yıl törenleri için gelmek istiyor, ama son gün kendini iyi hissetmiyor ve vazgeçiyor. Eşi bizleri çok görmek istiyordu diyor Öğrencilik yıllarına gittim. İbrahim Ağabey’in Fatih’te bir bekar evi vardı. Defalarca orada birlikte ders çalıştığımızı hatırlıyorum. Çok değerli bir kişiyi kaybetmişiz. Bir insanlık anıtıydı. Tanrıdan rahmet diliyorum. TURHAN YENİCESU (1940-2013) Balıkesirli olan arkadaşımız mezuniyetinden sonra Makine Kimya, Karayolları ve özel sektörde çalışmıştır. Emeklilik yaşamını Kadıköy’de sürdürüyordu. Turhan ile ara ara telefonda görüşüyorduk. Rahatsızdı, bizlere katılamıyordu. Ancak telefonu kapalı olduğu için ailesine ulaşamadım daha fazla bilgi veremeyeceğim. Bu arkadaşım için de Tanrıdan rahmet diliyorum. SERDAR BENGİ 1748 26-11-2013 SELAMLAR MEHMET BEY BEN SİZİ VE İYİLİKLERİNİZİ UNUTMADIM VE SİZİ SİTENİZİ TAKİP EDİYORUM SAYGILARIMLA SERDAR BENGİ- İZMİR MEHMET BİLDİRİCİ 1749 26-11-2013 BEYOĞLU GEZEGEN SAHAFTA ESKİ KİTAPLARIN AÇIK ARTIRMA İLE SATIMI Son zamanlarda Beyoğlu’nda bir sahafta eski kitap, kart postal.. vs gibi objelerin açık artırma suretiyle satıldığını tesadüfen öğrendim, katıldım. Sonra sonra katılmaya ve keyif almaya başladım. Çok çeşitli eski kitaplar ortaya çıkıyordu, çok ucuz fiyata alınabiliyordu. Bu sayede çok güzel kitaplar edindim, kitaplığım daha zenginleşmeye başladı, tabii ilgi duyduğum ve çalışma yaptığım alanlarda, normal olarak roman almıyorum, olursa da bunları Akyaka’da Akyaka Kültür ve Sanat Derneğine bağışlayacağım. Ortam ve gelen kişiler de kitap severler, onları da zaman içinde tanımak çok hoşuma gidiyor. Örnek olarak bir kişi ile tanıştım, babasının görevi dolayısıyla ilkokulu Fransa’da okumuş, New-York Devlet üniversitesinden emekli (Emeritus) öğretim üyesi. Aldığım kitaplara bir de örnek vereceğim. Paris 1845 baskısı bir Fransızca kitap, Tam 168 yaşında ciltli bir kitap, belki ileride içini de okuyan çıkabilir. Kendime çok yararlı bir eğlence buldum, siz dostlarla paylaşmak istedim. MEHMET BİLDİRİCİ 1750 26-11-2013 FAZIL SAY KONSERİ Çok kaliteli Klasik Müzik yayını yaptığı için Fransız MEZO TV yi sık sık dinliyorum. Dünyanın her yanından sanatçıların konserleri oluyor. Ama Türkiye’den kimseye rastlamadım diye de merak ederdim. 25 Kasım 2013 gecesi FAZIL SAY’ın konseri vardı. Yaklaşık 1,5 saat Fazıl Say piyanoda tek başına konser verdi. Şov yaptı…. Çaldı…çaldı… sonunda büyük alkış aldı. Program Fransız yayın organlarınca video haline gelmiş…. Çalan bir kişi, program yapımcıları bir sürü isim…. Gurur duydum, büyük kabiliyet ve dünyaya kendini kabul ettirmiş bir değer. Fazıl Say’ı benim üçüncü dinleyişim. İlki 2008 yılında İTÜ de Mustafa İnan Kütüphanesi’nin açılışında, 2013 yılında Marmaris Modern Amfi tiyatrosunda, ve üçüncüsü Paris MEZO TV ekranlarında… Büyük gurur duydum, dev sanatçının konuşmalarında bazı akort bozuklukları olabilir, bunları hoşgörü ile karşılamalıyız. Ülkemizden çıkan bu dev sanatçıyla gurur duymalıyız diye düşünüyorum.