Cumhuriyet - Borusan Mannesmann

Transkript

Cumhuriyet - Borusan Mannesmann
19
TEMMUZ 2010
52 yıldır
birlikte
Borusan Mannesmann Boru iletişim dergisidir. Para ile satılmaz. Üç ayda bir yayımlanır.
01 Sunuş
02 Bizden Haberler
08 Söyleşi: Ali Poyrazoğlu
12 Haber: Asım Kocabıyık
14 Proje: Batman Havalimanı
16 Bayi: Demtaş Demir
17 Bayi: Zengiler
08
18 Fuar: Almanya Tube 2010
12
18
24
26
22 Çevre: Prof. Dr. Barbaros Çetin
24 Hobi: Ferdi Göker
26 Sağlık: Prof. Bingür Sönmez
28 Spor: Dünya Kupası
30 Kültür Sanat
31 Borusan Kültür Sanat
32 VOC
33 Basında BMB
BORU HATTI
Temmuz 2010 Yıl: 5 Sayı: 19
İçerik ve Tasarım Uygulama
Borusan Mannesmann Boru
adına sahibi:
Bülent Demircioğlu
Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu):
Fırat Akkemik Sakaryalı
İndeks İçerik İletişim Danışmanlık
Ltd. Şti.
Kore Şehitleri Caddesi, Atılım İş Merkezi
No: 28 Kat: 4 D:4 Zincirlikuyu-İstanbul
Tel: 0212 347 70 70
Faks: 0212 347 70 77
Web: www.indeksiletisim.com
e-mail: [email protected]
Yayın Kurulu
Mustafa Vatansever, Harun Kilci,
Arif Öner, Daniş Ekim, Aylin Ganiç
Yayın Türü
Yerel, süreli, 3 aylık
Baskı
Ömür Matbaacılık
Beysan Sanayi Sitesi Birlik Caddesi
No: 20 / İstanbul Tel: 0212 422 76 00
Dergi Yönetim Yeri
Borusan Mannesmann Boru
Meclisi Mebusan Cad. No: 35 34427
Salıpazarı / İstanbul
Telefon: 0212 393 58 00
Faks: 0212 245 11 73
E-posta: [email protected]
http://www.borusanmannesmann.com
“Boru Hattı” Dergisi’nin içerik ve tasarımı İndeks İçerik İletişim Danışmanlık tarafından yaratılmış olup, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası
kapsamında eser olarak koruma altındadır. ”Boru Hattı” Dergisi’nde
yayınlanan yazı ve fotoğrafların yayma hakkı ve “Boru Hattı” markası ve logosu Borusan Mannesmann Boru’ya aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz. Dergide yayınlanan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum
ve tavsiyelerini içermektedir. İndeks İçerik İletişim Danışmanlık veya
Borusan Mannesmann Boru, yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler nedeniyle doğabilecek maddi veya manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir.
52 yıldır
birlikteyiz
Fırat Akkemik Sakaryalı
İnsan Kaynakları Müdürü
[email protected]
Hem iş ortaklarımız hem de çalışanlarımız, şirketimizin en önemli özelliklerinden
birinin “sıcak insan ilişkileri ve bir aile ortamı” olduğunu söylüyor. Zaman zaman
kendimizi eleştirsek de daha iyisini beklesek de şirketimizde bu değerin aslında ne
kadar güçlü olduğunu biliriz. Bu sebeple, bu sayıda yer alan sosyal paylaşımları kapağımıza taşımak ve büyük bir aile olduğumuzu göz önüne sermek istedim. Karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı ilişkilerin, hem ticari hem sosyal olarak yarattığı önemli
bir fark var. Bu farkı şirket kültürümüz ve bu kültürle uyumlu insanımız yaratıyor.
İnsanları birbirine bağlayan önemli konulardan biri yaşanmışlıklar, zor zamanlarda yan yana olmak, bunları birlikte aşmak. Geçen dönemin meşhur kül bulutu ne-
deniyle Almanya Tube 2010 Fuarı’ndan dönecekleri gün, İstanbul’a dönemeyen ve
Almanya’da birlikte kalıp sonra karayolu ile dönmek zorunda kalan bir grup çalı-
şanımız oldu. Bu yolculuk sonrasında, aramıza yeni katılan çalışanlarımızdan biri-
nin “Güzel bir oryantasyon oldu, insanları kaynaştırmak ve iletişimlerini artırmak
için iyi fikir. Ancak bu kadar uzak olmasın, Yunanistan’a kadar olsa yeter” dediği-
ni hala keyifle paylaşıyorum. Hali hazırda sonuçlandırılmak üzere olan oryantas-
yon projemizin çözüm önerilerinden biri olabilir mi diye düşünmedik değil. Olumsuzluğu olumluya çeviren, pozitif bakış açısına sahip kişiler nasıl da motive ediyor. Bu macerayı yaşayan her arkadaşımız için hep hatırlanacak güzel bir anı, gü-
zel bir paylaşım olmuş. Farklı bölümlerden, farklı pozisyonlardaki arkadaşlarımızın kül bulutu sayesinde nasıl kaynaştıklarını görmek için bu sayımızdaki haberi
okumanızı tavsiye ederim.
Bu sayımızda Atatürk için ayırdığımız sayfada, adına yapılan belgesel ile daha ge-
niş kitlelere ulaşmasını umduğumuz, her birimizin gönlünde ayrı bir yeri olan,
Borusanlılık temel değerlerini oluşturan kimliği ile, saygı ve hürmetle izlediğimiz
değerli kurucumuz Asım Kocabıyık’a yer vermek istedik. Yine büyük ailemizin
parçası olan değerli iş ortaklarımız ve müşterilerimiz de bugüne kadarki ticari
ilişkilerini ve yaklaşımlarını paylaştılar. Bazı güncel sosyal konulara da değindik.
Karşılıklı sevgi ve saygıya
dayalı ilişkilerin, hem ticari
hem sosyal olarak yarattığı
önemli bir fark var. Bu farkı
şirket kültürümüz ve bu
kültürle uyumlu insanımız
yaratıyor.
Umarız beğenirsiniz.
Yaz sıcaklarının yeniden geldiği bu dönemde çalışma şartları zorlaşan, özellikle iş-
letme içinde çalışan arkadaşlarımıza, tüm Borusanlılara kolaylıklar ve mutlu bir
yaz dönemi diliyorum.
Saygı ve sevgilerimle,
1
2
Bizden Haberler
Borusan krizde de yatırımlara ara vermedi
B
orusan’ın lojistik, çelik ve enerji sektörlerinde yaptığı topla-
devam etti: “Borusan, Türkiye’nin geleceğine güvenen ve en ağır
kan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile düzenlenen törenle yapıl-
resmi açılışını bugün gerçekleştirdiğimiz dört önemli yatırımımız
mı 450 milyon Dolar tutarında dört yatırımın açılışı Başba-
dı. Borusan Gemlik Yerleşkesi’nde 6 Haziran’da düzenlenen tö-
rene Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Borusan Holding Kurucu ve Onursal Başkanı Asım Kocabıyık, Borusan Holding Yönetim Ku-
rulu Başkanı Ahmet Kocabıyık, Borusan Holding CEO’su Agah
Uğur, EnBW AG CEO’su Hans-Peter Villis, ArcelorMittal Yassı
Çelik Başkanı Robrecht Himpe ve Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi de katıldı.
Törende yaklaşık 100 milyon Dolarlık yatırımla yenilenerek kapa-
kriz koşullarında bile yatırımlarını sürdüren bir gruptur. Üçünün
da bu güvenin en somut kanıtıdır. Toplam maliyeti 450 milyon
Dolar olan ve toplamda 850 kişilik istihdam yaratacağımız bu
yatırımlarla, Türkiye ekonomisi için daha fazla değer yaratma ve
ülkemizin kalkınmasına daha fazla katkıda bulunma olanağını elde ediyoruz. Kriz döneminde ortaklarımız EnBW, ArcelorMittal
ve Salzgitter Mannesmann ile birlikte yatırımlarımızı başarıyla
sürdürdüğümüz için mutlu ve gururluyuz. Bu yatırımlar, lojistik,
enerji ve çelik sektörlerinde sadece Borusan Grubu’nu daha güçlü
kılmakla kalmayacak; Türkiye için ciddi bir istihdam, endüstriyel
katma değer ve küresel rekabet gücü anlamına gelecektir.”
sitesi iki kat artırılan Borusan Limanı, 120 milyon Dolarlık Bo-
Dünyanın en iyisi olacak
milyon Dolarlık yatırımla kurulan ve Borçelik’in üretim kapasi-
da yer alan, Türkiye’de ise pazar lideri olan BMB, en büyük üre-
rusan EnBW Enerji Bandırma Rüzgar Enerjisi Santrali ve 140
tesini yüzde 50 artıran 3. Soğuk Haddeleme ve 3. Sıcak Daldır-
ma Galvaniz Hattı hizmete girdi. Aynı törenle, Borusan Mannesmann Boru’nun 90 milyon Dolar’a mal olması beklenen yeni üre-
tim tesislerinin de temeli atıldı. Toplam değerleri 450 milyon Dolar olan bu yatırımlar, Borusan Grubu’nda toplam 850 kişilik yeni
istihdam yaratıyor. Almanya’nın önde gelen enerji şirketlerinden
EnBW ile ortak olarak enerji sektörüne giren Borusan’ın gelecek
iki yılda ise, 1000 MW’lık yatırım hedefi doğrultusunda devam
eden ve yeni başlayan yatırımları için kurulacak şantiyelerde 3 bin
kişilik istihdam yaratacağı belirtildi.
Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık konuşmasında Borusan’ın krize rağmen ortaklarıyla birlikte hiçbir
zaman yatırım programlarını aksatmadığına dikkat çekerek şöyle
Çelik boru sektöründe Avrupa’nın önde gelen üreticileri arasıntim tesisi olan Gemlik kampüsüne, mevcut ve gelecekteki potan-
siyel enerji hat borusu taleplerine daha iyi yanıt verebilmek için
yıllık 250 bin ton üretim kapasitesine sahip bir tesis kuruyor. Toplam 90 milyon Dolar’a mal olması beklenen tesiste, petrol ve doğal gaz hatlarında kullanılacak büyük çaplı hat borularının üreti-
mi gerçekleştirilecek. Yatırım, kullanılan teknoloji, üretim kapasi-
tesi, yerleşim düzeni, üretim elastikiyeti ve deniz kenarındaki stratejik yeri açılarından bugün için dünyanın en iyisi olacak şekilde
tasarlandı. BMB’nin davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi ve heyeti, Bülent Demir-
cioğlu ve Özgür Fidanoğlu ile yaptığı toplantının ardından Gemlik fabrikamızı da ziyaret etti. Gemlik fabrikasında organizasyo-
nu eksiksiz yapan Mustafa Vatansever ve Volkan Tan’a da katkıları nedeniyle teşekkür ederiz.
Temel atma ve açılış tören-
lerine Türk Metal Sendi-
kası Genel Başkanı Pevrul
Kavlak ve Genel Teşkilatlandırma Sekreteri İsmail
Dursun da katıldı. Sendika
üyesi çalışanlarımız tarafından çiçeklerle karşılanan Kavlak, a-
çılış törenimize katılan MESS Başkanı Tuğrul Kutadgubilik ve
arkadaşlarımızla tören öncesi birlikte sohbet etme imkanı bul-
du. 7 Haziran’da TÜRK-İŞ Genel Sekreterliği görevine getirilen Pevrul Kavlak’ı kutluyor yeni görevinde başarılar diliyoruz.
BMB’den eğitime destek
B
MB olarak Sinop’un doğal güzellikleri içerisinde yer alan
Direkli ilçesindeki Türkali İlköğretim Okulu’nun kütüp-
hanesini oluşturduk. Türkali İlköğretim Okulu kütüphanesinin
BMB ailesi için ayrı bir önemi vardı. Çünkü oluşturulacak kütüphane sadece okulun değil, aynı zamanda ilçenin de tek kütüpha-
nesi, tek bilgi kaynağı olacaktı. Bu nedenle boyama kitabından hikaye kitabına, hobi kitaplarından yazım ve imla kılavuzlarına, ço-
cuk eğitiminden psikolojiye, sağlıktan eğitime, ders kitaplarından
test kitaplarına, Osmanlı tarihinden Cumhuriyet tarihi ve sonra-
sına kadar çeşitli konularda 200 adet kitap bağışında bulunarak
BMB ailesi olarak eğitime katkıda bulunmaya çalıştık.
Kütüphaneyi oluştururken hem edebiyatımızın önde gelen yazarlarının eserleri hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği yazarlarımızın eserlerinden seçtik. Kitapların seçiminde Türkali İlköğretim Okulu’nun vefakar öğretmenlerinden Emine Gültekin
ve Ömer Daştan’ın katkıları bizlere çok yardımcı oldu. 21 Ma-
yıs Cuma günü yapılan kütüphanenin açılış törenine, firmamızı temsilen Samsun Şube Müdürümüz Şemsettin Ateş ve Mehmet Çelik katılarak ilçe halkının ve minik öğrencilerin sevincine ortak olduk.
Uluslararası Çelik Boru Konferansı BMB sponsorluğunda yapıldı
M
etal Bulletin tarafından bu yıl beşincisi organize edilen
Uluslararası Çelik Boru Konferansı, BMB ana sponsor-
luğunda İstanbul Ceylan Otel’de düzenlendi.
Açılış konuşmasını BMB Yönetim Kurulu Başkanı Bülent
Demircioğlu’nun yaptığı konferans iki gün sürdü. Birçok ülkeden yaklaşık 100 katılımcının katıldığı konferansta, uluslarara-
sı boru üreticilerinin gelecek dönemdeki çelik boru pazarı tah-
minlerine ve yıl değerlendirmelerine yer verildi. Marcegaglia’da
Antonio Marcegaglia, Interpipe’dan Duncan Pell, Corinth
Pipeworks’den Athanasios Tazedakis gibi konuşmacıların bu-
lunduğu konferansta Standart ve Özel Boru Satış Genel Müdür Yardımcımız Zafer Atabey de Türk çelik boru pazarının genel durumu ile ilgili değerlendirmeler yaptı.
3
4
Bizden Haberler
Bayilerimizle Dubrovnik’teydik
G
eleneksel yurtdışı bayi toplantımızı bu yıl 29 Nisan-2 Mayıs
Organizasyonun ikinci gününde 2010 yılı bayi toplantımızı ger-
düzenledik. Toplantı kapsamında 170 kişiyi Rixos Libertas Dub-
def ve beklentilerinin paylaşıldığı toplantıya, Mehmet Bilgiç de
tarihleri arasında Hırvatistan’ın tarihi şehri Dubrovnik’te
rovnik Hotel’de ağırladık.
Gezimizin ilk gününde Dubrovnik’e üç saat uzaklıktaki antik şehir Mostar’a gittik, tarihimize ve yakın geçmişimize göz atma
şansı bulduk. Tarihi Mostar köprüsü, Osmanlı çarşısı ve Türk evi
ile bize kollarını açan şehrin girişinde savaşın izlerini bu kadar yakından görmek, orada yaşananları bir kez daha gözler önüne ser-
di. Mostar turunun ardından akşam ise Dubrovnik’in en ünlü res-
toranlarından Mimoza Restoran’da Hırvat müziği ve dansları eşliğinde yerel lezzetleri keşfettik.
çekleştirdik. 2009 yılı değerlendirilmesinin ardından 2010 yılı he-
bir sunumuyla renk kattı. Toplantıdan sonra bayilerimiz ve eşleriyle birlikte geçtiğimiz yılın yorgunluğunu panoramik şehir turu
ile üstümüzden atmaya çalıştık. Bu muhteşem gezinin ardından
Zeliha Sunal ve eğlenceli ekibinin katkılarıyla unutulmaz bir ga-
la yemeği yedik. Gezinin son günündeki serbest zamanda otelde
ve eski şehirde yorgunluğumuzu attık. Dönüş yolculuğundan önce limandaki East West restoranda akşam yemeği yiyip İstanbul’a
doğru yola çıktık. Tüm Türkiye bayilerimizle birlikte BMB ailesi
olarak gerçekleştirdiğimiz, yerini birçok güzel anıya bırakan gezinin daha nicelerini birlikte yaşamak dileğiyle…
Geleneksel brunchta bir araya geldik
B
u yıl dördüncüsünü düzenlediğimiz geleneksel brunch’ı, 20
Haziran’da İzmit fabrikamızın bahçesinde gerçekleştirdik.
Tüm lokasyonlarımızda ün yapmış Özcan Usta, her zaman ol-
duğu gibi çeşitlilik, görsellik ve lezzet bakımından hiçbir detayın
atlanmadığı muhteşem bir ziyafet sundu. Çocuklar oyunlarla eğ-
lenirken, büyükler de animatörlerin organize ettiği yarışmalarda
keyifli anlar yaşadı. Aynı günün “Babalar Günü” olduğu unutulmayıp babaların günü sürpriz pastalar eşliğinde kutlandı.
Serhan Babaoğlu, “Yönetici Siyah Kuşak” olarak atandı
H
alkalı Kalite Müdürü olarak görev yapan Serhan Baba-
oğlu, yarı zamanlı “Yönetici Siyah Kuşak” olarak atandı. 7
Temmuz’da yeni görevine başlayan Babaoğlu, siyah kuşaklık yaptığı süre boyunca mevcut görevini de sürdürecek.
Geleneksel pikniklerde moral depoladık
B
MB’nin her yıl düzenlediği pikniklerde, çalışanlar bu yıl
da moral depoladı. İzmit fabrikası pikniği bu yıl Adapaza-
rı Poyrazlar gölünde gerçekleştirildi. Yaklaşık 800 kişinin katıldığı
piknikte çalışanlar Canlı Langırt, Zor Basket ve Rodeo turnuva-
larında stres attı. Hep birlikte yenen öğle yemeğinden sonra Fabrika Müdürü Hakan Özbay ve diğer yöneticiler tarafından yapılan
çekilişte 15 BMB çalışanı çeşitli hediyeler kazandı.
Gemlik fabrikası pikniği ise 13 Haziran’da Gündoğdu Çağlayan
Çamlık alanında yapıldı. Yaklaşık 1800 kişinin katıldığı piknik-
te, çeşitli animasyonlar düzenlendi ve kazananlara değişik hedi-
Gemlik çalışanları
yeler verildi. Türk Metal Sendikası Bursa 3 No’lu Şube Başka-
İzmit çalışanları
nımız Mesut Gezer ve Genel Sekreterimiz Mustafa Bozkurt’un
da aileleriyle birlikte katıldığı piknikte, daha önce fabrikada dü-
zenlenen iş güvenliği yarışmasında dereceye giren çalışanlara ödülleri Fabrika Müdürümüz Koray Yaşar ve Mali-İdari İşler Mü-
dürümüz Mustafa Vatansever tarafından takdim edildi. Törende
bir önceki ay yapılan “Tehlikeli Durum ve Kıl Payı Atlatılan Olay Avı”nda en fazla öneri veren Hayati Güngörmez’e de ödülü yine Fabrika Müdürümüz Koray Yaşar tarafından verildi. Etkinliğimizin hazırlanmasında, başta sendika baş temsilcimiz İsmail Cirit
ve İdari İşler Amirimiz Volkan Tan olmak üzere emeği geçen tüm
arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Bahara merhaba dedik
İ
zmit fabrikası beyaz yaka çalışanları şehrin karmaşasından uzak
bahar şöleni havası içinde geçti. Doğa harikası bu mekanda orman
tanbuldere köyünde kahvaltı organizasyonu düzenlendi. Yemyeşil
zelliğine doyamadık. Doğanın eşsiz güzelliği, etraftaki şelale ve a-
bir ortamda hoşça vakit geçirmek amacıyla, Sapanca’ya bağlı İs-
bir vadi içerisinde konumlanan ve nehrin önce ikiye ayrılıp sonra
tekrar birleştiği, köprülerle üzerinden geçilen bir adanın tamamını
kaplayan bir alanda bulunan mekanda gerçekleştiren kahvaltı, bir
kokusunun, akan su ve kuş seslerinin, tabiatın eşsiz renklerinin gükarsuların mükemmelliği karşısında “zaman dursun” istediğimiz bu
güzel yere en kısa zamanda tekrar gitmek dileğiyle.
Arif Öner / İzmit Personel ve İdari İşler Yöneticisi
İzmit çalışanları
5
6
Bizden Haberler
Mesleki eğitimler devam ediyor
İ
zmit fabrikasında vinç operatörlüğü eğitimi düzenlendi. Eğiti-
Halk Eğitim Merkezi ile fabrikamız arasında yapılan protokol ile
çalışanımız katıldı. Mevzuat gereğince iş makinelerinin sürücüle-
eğitimler, üç gün sürdü. Halk Eğitim Merkezi bünyesinde görev
me İzmit fabrikamızda vinç operatörü olarak görev yapan 23
rinin ve operatörlerinin eğitimleri ve eğitimde başarılı olanların
sınav başarı belgeleri Milli Eğitim Bakanlığınca bakanlık tara-
fından yetkilendirilen kurumlarca veriliyor. Bu kapsamda İzmit
gerçekleştirilen teorik ve pratik olmak üzere iki bölümden oluşan
yapan makina mühendisi usta öğreticiler tarafından verilen eği-
timlerin ardından yapılan sınavda başarılı olan çalışanlarımıza,
Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifika verildi.
Olgunlar Futbol Turnuvası’nın şampiyonu Borusan Lojistik
G
emlik Sanayi ve Limanlar Bölgesi Olgunlar Futbol
çalışanların birbirini daha yakından tanımalarını ve kaynaşmala-
Başkanlığı’nı Mustafa Vatansever’in yaptığı turnuvaya bölge-
gerçekleştirildi. Turnuva sonunda Borusan Lojistik şirketimizin
Turnuvası Mayıs ayında yapıldı. Düzenleme Komitesi
de faaliyet gösteren şirketlerden 11 takım katıldı. Turnuvaya
Borusan’ın BMB, Borçelik, Borusan Lojistik ve Borusan Mühendislik şirketlerinden 30 yaş ve üzeri beyaz yakalı personelden oluşturulan takımlar katıldı. Birbirine yakın lokasyonlarda
çalışan yönetici, teknisyen ve operasyonel işlerde görev yapan
rını sağlamak amacıyla düzenlenen turnuva, orijinal çim sahada
takımı şampiyonluk ipini göğüsledi. Çimtaş takımının ikinci, Borçelik takımının üçüncü olduğu turnuvada kupa törenine
Gemlik Kaymakamı ve şirketlerin üst düzey yöneticileri katıldı.
Dereceye giren takımlara kupa ve ödülleri verildi.
Mustafa Vatansever/Gemlik Mali-İdari İşler Müdürü
Ustalar Kulübü, Safranbolu ve Bolu’daydı
U
stalar Kulübü seminerleri tüm hızıyla devam ediyor. Tüm
lere Pazarlama ve Kurumsal İletişim Yöneticimiz Daniş Ekim,
olan BMB Ustalar Kulübü Mayıs ayında Safranbolu ve Bolu’da
miz Altuğ Bal, Satış Planlama Uzmanımız Canan Aksu da ka-
seminere 75, 13 Mayıs’ta Bolu Termal Otel’deki seminere ise
kiliş yapılarak Ustalar Kulübü adına tesisatçılara çeşitli hedi-
tesisat ustalarını bir çatı altında toplayan ilk ve tek kulüp
iki seminer düzenledi. 12 Mayıs’ta Safranbolu Zalifre Otel’deki
85 tesisat ustası katıldı. Firmamız, ürünlerimiz, doğal gaz boruları ve üretim teknikleriyle ilgili bilgiler verdiğimiz seminer-
Ankara Bölge Müdürümüz Serdar Koçak, Müşteri Temsilci-
tıldı. Toplantılar sonrasında düzenlenen akşam yemeğinde çeyeler dağıtıldı. Destekleri nedeniyle tüm Ankara Bölge ekibine teşekkür ederiz.
İzmit fabrikasında şampiyon elektrik atölyesi
İ
zmit fabrikasının sosyal faaliyetleri kapsamında düzenlenen
Bölümler Arası Futbol Turnuvası 1-18 Haziran tarihleri a-
rasında Tutku Çim Halı Tesisleri’nde gerçekleştirildi.
Geçmiş yıllarda yapılanlara benzer şekilde dörder takımdan oluşan iki grupta oynanan Turnuva, 18 Haziran’da elektrik atölyesi
ve kalite kontrol bölümünün oynadığı final karşılaşmasıyla sona
erdi. Turnuvanın finalinde kalite kontrol bölümünü 8-2 yenen elektrik atölyesi şampiyon oldu. İki grupta sekiz takımın mücadele
ettiği ve zevkli mücadelelere sahne olan turnuva sonucunda ikinciliği kalite kontrol, üçüncülüğü ise müdüriyet iç hizmetler bölü-
mü elde etti. Turnuvanın gol kralı ise 19 golle elektrik atölyesi
stajyerimiz Yasin Işık oldu. Turnuva sonrasında ilk üçe giren takımlara ve gol kralına kupa verildi. Turnuvada kalite kontrol bölümü centilmenliği nedeniyle centilmenlik kupası ile ödüllendirildi. Centilmenlik içerisinde geçen turnuva yapılan kupa töreni
ve kokteylin ardından sona erdi. Turnuvaya gerek oyuncu olarak
gerek antrenör-koç olarak gerekse seyirci/taraftar olarak katılan
tüm çalışanlarımız turnuvanın önümüzdeki yıl da tekrarlanması
temennisinde bulunarak memnuniyetlerini dile getirdi.
SP4 spiral kaynak makinesinde yenileme
S
P4 spiral makinesi sisteminde zincirin en zayıf noktası o-
larak tanımlayabileceğimiz tahrik redüktörleri, yeni redük-
törler ile değiştirildi. Eski redüktörlerde zaman zaman ve farklı noktalarda kırılma sorunu yaşanıyordu. Bu nedenle daha güçlü redüktörler ile değiştirildi. Redüktörlerin imalatında tamamen
yerli imkanlar kullanıldı. Böylece zorlu şartlarda ve imalatlarda
sorun yaşama riski giderildi.
Atilla Atabay/İzmit Elektrik Bakım Yöneticisi
7
8
Söyleşi
Röportaj: Esra Melek Yiğitsözlü
“6 Sigma
bir ödül”
İnsanın her gününü yeni baştan
tanımlaması gerektiğine inanan ünlü
tiyatro sanatçısı Ali Poyrazoğlu, “Bilgiyi
yeniden tornadan geçireceksin, kendi
çıraklığından, kendi kalfalığını; kendi
kalfalığından kendi ustalığını yeni baştan
çıkaracaksın” diyor.
Ü
nlü tiyatro sanatçısı Ali Poyrazoğlu, yaklaşık 35 yıl-
keyifli bir maceraya dönüştürür. “Ben mutlu olacak mıyım, nasıl ve
bir performans ortaya koyuyor. Üstelik Poyrazoğlu’nun
cevapları, yaşamın size sunduğu ödüllerin altında gizlidir. Birlik-
dır hem oyuncu hem yönetici olarak tiyatroda başarılı
performansıyla dikkat çektiği tek alan tiyatro sahnesi değil. 15 yıl-
dır gazetelerde köşe yazıyor, sinema filmlerinde rol alıyor, televiz-
yonda programlar hazırlıyor, kitapları 14-15 baskı yapıyor, üniversitelerde dersler veriyor. Bugüne kadar yaklaşık 30 oyunun al-
tına yazar olarak imza attı, 45 oyunu ise çevirerek Türkçeye ka-
zandırdı. Bir diğer yönü ise eğitimciliği. 15 yıldır şirketlere 6 Sigma ve Medici Etkisi gibi yönetişimsel metotlar, marka derinliği, iyi takım yönetimi, fark yaratma, yaratıcılık, konusunda konferans
ve eğitimler veriyor. 2006 yılında Borusan’ın 6 Sigma gününde de
konuşma yapan Poyrazoğlu ile bir araya gelerek keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
6 Sigma’dan aklınızda neler kaldı?
6 Sigma dediğiniz şey; kendinizi ödüllendirin, çalıştığınız kurumu ödüllendirin ki, kurum da sizi ödüllendirsin. Kuruma si-
zi yükseltmesi, ödüllendirmesi için şans verin. 6 Sigma dediğiniz
şey size, dünyaya bakış şekli, düşünce şekli, yorumlama yöntemimetodolojisi öğretir. Bu dille kuracağınız ilişki, anadilinizle kurduğunuz kelimelerin size sunduğu felsefi bakış açısı kadar geniş
olabilirse o zaman çok sağlam bir şekilde ilerler. 6 Sigma dediğimiz dünyaya yaratıcı bakış biçimini; iş hayatında matematiksel o-
larak sağlama alarak, veriler ve istatistikler doğrultusunda yaratı-
cı enerji ortaya çıkarmanın dilini usta bir biçimde öğrenirseniz;
o dili kullanmanın keyfinden daha büyük bir keyif olamaz. Aynı
Türkçe’yi kullanırken duyduğumuz tat gibi. Hz. Muhammed di-
yor ki; “İnsan dilinin altında gizlidir.” Her şirket de yarattığı bakış
açısının, sunduğu birliktelik önerisinin altında gizlidir. 6 Sigma a-
dı altında bir bakış açısı, bir dil geliştirmeye çalışan ve onu başarılı
şekilde geliştiren Borusan’ın mensubu olmak bir ödüldür.
Ne tür bir ödül?
Yaşam bazı ödüller sunar insana. Evlenirsin, eşin sana sevgisini
sunar. Seni ödüllendirir. Bireysel ya da kurumsal ödüller insanın
omzuna yeni yükler, sorumluluklar olarak biner. Ama yaşamı da
ne zaman mutlu olacağım” diye kendinize sorduğunuz soruların
te yaşabilme ödülü… Birlikte aynı felsefi düşünce içinde var olup
yaratma, üretme, ürettiklerini başkalarıyla paylaşabilme ödülü…
Aslında yaşamın bizlere verdiği ödüller, bizim şahsımızda bizler-
le birlikte bu ülkede var olan, var olmaya çalışan, ayakta duran ya
da ayakta durmaya çalışan insanlara verilmiş ödüllerdir. Onların
adına bu ödülü alıyoruz demenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bana verilen ödülleri de hep öyle düşünmüşümdür. Her
gün yaptığımız işi kendimize tanımlamalıyız. Dünyadan geçiş biçimim nedir? Ben gittikten sonra benden geriye ne kalacak? Bunları her gün kendimize sormalıyız.
İş ve özel yaşamda nasıl bir tutum sergilemek gerekiyor?
Her günü yeni baştan tanımlayacaksın. Çünkü dünkü tanımlama
dünde kalıyor. Bugün geçerli değil. Her şey değişiyor. Değişmeyen
tek gerçek, değişimin kendisi dediğimize göre her günü yeni baştan tanımlarsan, her güne daha büyük bir çalışma enerjisi ve pozi-
tif bir enerjiyle ve neşeyle başlarsın. Dünyayı, işini, aile hayatını a-
vuçlarının içinde tutup yönetebileceğine inanırsın. Onun için insan kendine sorular sormayı öğrenmeli. Cevaplar değil, sorular önemlidir. Böylece yaşama da işe de daha derinden daha sadık bir
biçimde sarılabilirsin. İnsan adını koymadığını yönetemez. Diyo-
ruz ki, ölçemediğimizi yönetemeyiz, ama adını koymadığımızı hiç
yönetemeyiz. Bir işi, operasyonel bir faaliyeti yönetebilmek için ya
da bir yönetişimsel metodu kullanmasını becerebilmek için adını
koymak zorundayız. Adını koyduğumuz yerde onun donup kalmadığını, hangi yönetişimsel metodu kullanıyorsak onu her gün
kendimize, iş yerimize, ülkede ve dünyada değişen koşullara göre
yeni baştan kurgulamamız gerektiği gerçeğini öğrenmeliyiz. Yeni
baştan çıraklığa geri dön, yeni baştan kalfa ol, yeniden usta ol. Bu
bizim hem özel hem iş yaşantımızdaki bir kültürle de ahilik gele-
neğiyle de çok ilgili. Bence bütün bu bakışın altında yatan temel
unsur, çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa geçebilmek. Tabii kendini sürekli değiştirmenin yolu, ustalıktan yeniden çıraklığa
dönmektir. Bilgiyi yeniden tornadan geçireceksin, kendi çıraklı-
9
10
Söyleşi
ğından, kendi kalfalığını; kendi kalfalığından kendi ustalığını yeni
baştan çıkaracaksın. Yani kendinden usta yaratacaksın. Bana göre
iyi bir lider kendini, işe yeni başlamış bir insan gibi görüp bilgisini
nayacağım takımı iyi tanırım. Onlarla birlikte gol atmaya doğru koşarım.
yeniden elden geçirmek ve incelemek zorundadır. Yaratıcılık an-
Birçok şapkanız var. Eğitim çalışmalarınız nasıl başladı?
re, geçmişte birey ya da kurum olarak biriktirdiklerimizi bir tünel-
yaptım. 12 yıl Sabah gazetesinde, iki yıl Yeni Yüzyıl gazetesin-
cak bu biçimde mümkün olabilir. Çünkü yaratıcılık dediğimiz evden geçirerek yaratıcı bir bakışla tünelin öbür ucundan çıkarma ve
yola devam etme işidir.
Siz bunları yaşamınızda uygulayabiliyor musunuz? Hayat performansınızı nasıl buluyorsunuz?
Evet, bütün bu söylediklerimi yaşamına uygulayan, sürekli kendini sorgulayan biriyim. Hayatta birkaç tane şapkam var. Bir Röne-
sans insanı gibi olmak istedim. Hem klasik müzikle hem edebiyat-
la hem tiyatroyla ilgiliyim. Onun dışında resimle, heykelle de ilgi-
liyim. Resim koleksiyonu yapıyorum. Büyük bir kütüphanem var.
Türkiye’de hiç kimsede olmayan büyük bir kukla koleksiyonum
var. 18. Yüzyıldan bugüne kadar Osmanlı ve Türk kuklalarını topladım. 150’ye yakın kuklam var. Onları bir müzeye hediye edeceğim. Bütün bunları yaşamını süsleyerek, farklı disiplinlerde düşünen, iki-üç beyni olan bir Rönesans adamı gibi birisini çıkarma-
ya çalıştım kendimden. Hala da çalışıyorum. Çünkü farklı disiplinlerde, farklı alanlarda düşünen, bilgi sahibi olan insanlar; o bilgileri birbirine karıştırarak yaratıcılığı ortaya çıkarabilirler, önlerini aydınlatabilirler. İyi sorular sormasını becerirler, iyi soru sorabilenler yaşamı iyi yönetirler. Önemli olan soru sormaktır, cevap ver-
mek değil. Herkes sorulara cevap verebilir ama akıllı, içinde bil-
gelik dokunuşu olan sorular sormak, cevap vermekten daha zordur. Kendimi sıradanın ötesine geçmeye çalışan bir fikir üreticisi
olarak görüyorum. Disiplinler arasında durarak farklı alanlarda ü-
Ben tiyatrocuyum ama birçok şapkam var. 14 yıl köşe yazarlığı
de yazdım. Daha önce Hürriyet’e mizah sayfası hazırladım. Ünlü
bir televizyon ve sinema oyuncusuyum. Devlet sanatçısıyım. Üni-
versitede hocayım. Yazı yazıyorum. Çıkmış kitaplarım var. Başka
dillerde oynayabiliyorum. Radyo programcısıyım. İyi bir aşçıyım.
Bir de işadamı yanım var. Bir tiyatro ve televizyon şirketi yönetiyorum. İlaç sanayisinde uzun yıllar geçirdim. Çünkü babamdan
bana ilaç laboratuarları ve eczaneler kalmıştı. Ticaret de yaptım.
İstanbul’un gece hayatının en büyük markası olan Yeşil Kabare’yi
kurdum. Bütün bunlardan edindiğim deneyimle sanat deneyimimi bir araya getirip 15 yıl önce şirketlere konuşmalar yapmaya ka-
rar verdim. Şirketlerin ürettikleri ürünlere ruh koyabilecek çalış-
malar yapmaya başladım. İlk olarak Nurol Holding ile çalıştım.
Ardından Türkiye’deki inşaat, ilaç, kozmetik, telekomünikasyon,
lojistik, beyaz eşya, tekstil, enerji, sigorta, turizm gibi sektörlerde
hizmet veren şirketlere, holdinglere, bankalara eğitimler vermeye
başladım. Marka derinliği, iyi takım yönetimi, fark yaratma, yaratıcılık, 6 Sigma ve Medici Etkisi gibi yönetişimsel metotlar konu-
sunda konferans ve eğitimler vermeye devam ediyorum. İş dünya-
sı, kurum kültürünü yukarıya taşıyabilecek, yenileyecek, çalışanların ve kurumun ürünlerinden ya da hizmetlerinden yararlanan-
ların yaşamlarını daha farklı kılabilecek öneriler peşinde koşuyor.
Ben de burada devreye giriyorum. Bütün bu koordinasyonu sağlıyorum.
retmek için çabalıyorum. Bu açıdan kendimi başarılı buluyorum.
Kendinizi nasıl geliştiriyorsunuz?
Hayatınızın dengesine baktığınızda eğlence, çalışma ve kişisel
gim var. Ticaretin ortasında duruyorum. Sürekli kendimi yenili-
gelişim ne kadar yer kaplıyor?
Üçünü yan yana yürütüyorum. İşlerimi yaparken kişisel olarak
Yayınlarla edindiğim teorik bilginin dışında pratikte de epey bilyorum.
kendimi sürekli geliştirmenin ve eğlenmenin peşinde olduğum i-
Televizyon ve sinema çalışmalarının sanata yakınlığı iş dünya-
meyi ve iş yaparken başkalarını da eğlendirmeyi seviyorum. En
mi?
çin çalışmanın tadını çıkarıyorum. İşlerimi eğlenceye dönüştürciddi konuları anlatırken bile çok eğlenceli bir biçimde anlattığım
için tiyatroda da iş dünyasındaki eğitimlerde de çok takipçim var.
Performansımı hiçbir şeyin olumsuz etkilemesine izin vermem.
Profesyonel futbolcu gibiyim. Devamlı kondisyonumu canlı, diri tutarım. İyi hazırlanırım. İyi antrenman yaparım. Birlikte oy-
sına yönelik eğitimlerin sanata yakınlığından daha fazla değil
İş yönetimi de artık sanat oldu. Ustalık becerisine sahip, çok hassas ve yaratıcı, iyi ölçüp biçebilen, iyi hayal kurabilen, iyi gelecek
vizyonu oluşturan insanlar başarılı olabiliyor. Firmalarını yukarıya
ve geleceğe taşıyan insanlar, sanatçılar gibi uzun uzun düşünüyorlar. İnsan yönetimi, insan ilişkileri konusunda epey yaratıcı fikir-
lerle şirketleri yönetiyorlar. Şirketlerin yönetimi sanatla iç içe yönetimlere dönüştü.
İş dünyası eğitimi için sahneye çıkmakla tiyatro sahnesine çıkmak açısından ne tür farklar bulunuyor?
Tiyatroda da iş dünyasına yönelik eğitimlerde de sahneye çıkarken
hala büyük heyecan duyuyorum. Çünkü işlerimi çok eğlenerek, se-
verek ve sevinerek yapıyorum. Bu nedenle beni çok heyecanlandırıyor. Tabii çok farklı hazırlanmak gerekiyor. İş hayatında bir şir-
ketin içine giriyorsunuz. Bayileriyle, çalışanlarıyla, profesyonellerle
karşı karşıya kalıyorsunuz. Her seferinde farklı bir değişim, farklı
bir heyecan yaratarak motivasyon sağlamak zorundasınız. Onun için kurumu, şirketi iyi tanımanız gerekiyor. Bazen işe 1500 özgeç-
miş okuyarak başlıyorum. Dolayısıyla her ikisi de son derece heyecan verici, ancak zor işler. Yaptığım çalışmalarda doğaçlamanın
büyük bir payı bulunuyor. Tabii şirketleri çok iyi inceliyorum ve o-
yunu, şirket yöneticilileriyle birlikte önceden, çok iyi bir biçimde
kuruyorum. Ne kadar doğaçlama yapıyor gibi görünsem de bütün
anlattıklarım bir stand up kalıbı içinde gerçekleşse de bazen çok
güldürsem de birden bire ciddi, ağırbaşlı bir çalışmaya dönüşüyor.
Çünkü öyle olması gerekiyor. Dengeyi koruyorum. Mutlaka önce-
den şirket sahipleri, genel müdürler, insan kaynakları yöneticileri,
satış pazarlama yöneticileri ve kurumsal kültür yöneticileriyle birlikte çalışarak hazırlanıyorum. Çünkü sonunda yeni bir bakış sunmak zorundayım. Benim önerilerimle şekillenen yeni bakışı onlarla birlikte oluşturmam gerekiyor.
11
12
Haber
Cumhuriyet’in
kanatlarında
bir girişimci
Borusan Grubu Kurucu ve Onursal
Başkanı Asım Kocabıyık, iş yaşamında 65
yılı geride bıraktı. Borusan’ın Türkiye’nin
önde gelen sanayi grupları arasında yer
almasını sağlayan Kocabıyık, kültür, sanat
ve eğitime verdiği kesintisiz destekle
örnek olmaya devam ediyor.
T
ürkiye’nin önde gelen sanayi gruplarından olan
Borusan’ın Kurucusu ve Onursal Başkanı Asım Koca-
bıyık, 65 yıllık iş yaşamında Türk ekonomisinin yanı sıra
kültür, sanat ve eğitime de kesintisiz destek verdi.
Aktif bir şekilde çalışma hayatını sürdüren Kocabıyık ve temelleri
1944’te atılan Borusan Grubu’nun Cumhuriyet tarihiyle özdeşleşen öyküsü, “Asım Bey” belgeseliyle ölümsüzleştirildi.
Asım Kocabıyık’ın iş yaşamının 65. yılı olması nedeniyle hazırlanan belgeselin yönetmenliğini Nebil Özgentürk üstlendi. 86 yıllık
bir çizgide ülkemizin yakın tarihinden de kareler içeren belgesel,
Türkiye’nin tarih ve kültür haritasını gözler önüne seriyor. Belge-
sel film, 21 Nisan Çarşamba akşamı, Haliç Kongre Merkezi’nde
düzenlenen gala ile kamuoyuna tanıtıldı. İş, sanat ve medya dün-
yasını buluşturan galaya, Asım Kocabıyık ve ailesi ile Borusan
arkasındaki isme olan meraktan doğdu. Böylece Borusan’ın kurucusu
Asım Kocabıyık’ın 86 yıllık yaşamına sızdık” diyor.
Grubu çalışanları katıldı.
Özgentürk, belgesel çalışmaları sırasındaki ilginç anılarını şöyle anla-
21 Nisan, Asım Kocabıyık’ın yaş günü ve aynı zamanda 56. evli-
100 hanenin neredeyse 90’ıyla eşit paylaştığı Afyon’un Tazlar Köyü’ne,
lik yıldönümü olması nedeniyle de ayrı bir anlam taşıyordu. Bel-
gesel için özel bir doğaçlama beste hazırlayan Borusan İstanbul
Filarmoni Orkestrası, bu özel gecede ayrıca Asım Kocabıyık ve
eşi Nurhan Kocabıyık’a atfen Tchaikovsky’nin Romeo ve Jüliet
eserini seslendirdi.
Sıfırdan başlayan bir sanayicinin öyküsü
Altı ay boyunca gerçekleştirilen çekim ve röportaj çalışmala-
rı ile tamamlanan belgesel, Asım Kocabıyık’ın Afyon’un Tazlar
Köyü’nde geçen çocukluğunu, sıfırdan var edip büyüttüğü şirket-
leriyle Türk ekonomisine katkılarını ve yıllar sonra köyüne yaptığı yatırımları anlatıyor.
Belgeselde, Asım Kocabıyık’ın İstanbul Erkek Lisesi ve İktisat Fakültesi’ndeki öğren-
cilik yıllarından ve ticaret deneyimlerinden kesitler sunuluyor.
tıyor: “Altı yaşına kadar yalın ayakla dolaştığı, yoksunluğu ve yokluğu
80 yıl sonra Borusan’ın özel uçağıyla gittik. Burada Türkiye’nin en ö-
nemli kırsal kalkınma projelerinden birinin gerçekleştirildiğini gördük. Dahası, köyde kiminle konuşulsa, ya kendisi Borusan’dan emekli
olmuştu ya da çocukları, torunları hala Borusan’da çalışıyordu. Anlatmaya çalıştığımız öyküyü özetleyen bir durum bu. Her adımda karşımıza kuruluşundan başlayarak Türkiye’nin tarih ve kültür haritası çık-
tı. Cumhuriyet’in ilanından sadece bir yıl sonra doğan, bebekliğinden
başlayarak yeni ülkenin attığı her adıma tanıklık eden hikayesi bizi ya-
kın tarihimizin üzen, sevindiren, umutlandıran, hala mı diye sordurtan gerçekleri arasında dolaştırdı.”
Genel koordinatörlüğünü Berat Günçıkan ve Melda Davran’ın üstlendiği belgeselin senaryosu, Nebil Özgentürk, Melda Davran ve Be-
rat Günçıkan tarafından yazıldı. Belgesel Cüneyt Türel’in sesinden
aktarılırken, müziklerine Murat Evgin imza attı.
Borusan’ın Türkiye’nin önde gelen sanayi grupları arasında yerini
BMB çalışanlarının sürprizi
teğin de öyküsü anlatılıyor.
günü için özel bir sürprizi vardı. Çalışanlar yaş günü hediyesi olarak
almasının yanı sıra kültür, sanat ve eğitime verilen kesintisiz des-
Yönetmen Özgentürk, belgesel hazırlıkları için geniş bir araştırma
Borusan Mannesmann Boru çalışanlarının Asım Kocabıyık’a yaş
Sinop’taki bir okulun kütüphanesini yaptı.
yapıldığını, sadece Kocabıyık ailesinin ve Borusan’ın değil, gazetelerin de arşivlerinden yararlanıldığını dile getiriyor. 150 dakikalık
belgesel için 10 bin resim tarandığını, bin dakikaya yakın görüntü
çekildiğini anlatan Özgentürk, “Borusan; sanayiden otomotive
pek çok sektörde faaliyet gösteren, bunun da ötesinde bazen bir
okulun, bazen bir sanat etkinliğinin, dahası bir orkestranın adı
olarak karşımıza çıkan bir isim. ‘Asım Bey’ belgeseli, Borusan’ın
13
14
Proje
“BMB ile çalışmaktan
mutluyuz”
Batman Havalimanı terminal projesinin çatı bölümünün yapımını üstlenen Yapı-Tek
Çelik Sanayi A.Ş., BMB’nin ürünlerini tercih etti. Firmanın genel müdürü Günay
Köse, “Kalitesine güvendiğimiz için BMB ile çalıştık” diyor.
Günay Köse
Y
apımına 2009’da başlanan Batman Havalimanı termi-
nal projesi, bu yılın sonunda tamamlanacak. Mimarisini Uludağ Mimarlık’ın üstlendiği projede iç hatlar, dış
hatlar ve VİP olmak üzere üç terminal ile itfaiye, garaj ve ısı mer-
kezleri yer alıyor. Binaların çatılarının yapımını ise Yapı-Tek Çe-
lik Sanayi A.Ş. gerçekleştirdi. Firmanın boru tercihi ise BMB’den
yana oldu. BMB ile uzun yıllardır çalıştıklarını söyleyen Yapı-Tek
Çelik Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Günay Köse, “Kalitesine güvendiğimiz, hizmetinden çok memnun olduğumuz bir firma. Bu projemizde de BMB’nin borularını tercih ettik. Bir de çatı işi zor bir iştir. Kaliteli ve emniyet gerektiriyor. Bu konuda da ancak BMB’nin
ürünlerine güvenebilirdik” diyor. Köse’den firma olarak çalışmalarını
ve Batman Havalimanı projesinin detaylarını dinledik.
Yapı-Tek Çelik Sanayi A.Ş.’nin kuruluş hikayesini anlatır mısınız?
Çelik Sanayi adıyla, Türkiye’nin ilk özel dövme tesis olarak 1959’da
kurulmuş. Dövme, parça üretiminde kullanılıyor. Genelde araç imalatında ve yüksek mukavemet gerektiren yerlerde kullanılıyor. 1970’li
yıllarda Almanya’daki bir dövme firmasıyla teknoloji anlaşması yapmışlar. Burası Türkiye’de dövme okulu olarak da biliniyor. 1990’lı
yıllara kadar sürekli büyüyerek gelmiş. Ancak 1998’de iflas edip ka-
panmış. Fabrikada çalışan işçiler buranın tekrar hayata geçmesi için
bir dernek kurmuşlar. Biz de burayı 2005’te aldık. Yapı-Tek Grubu
olarak inşaat, sanayi, enerji ve yazılım alanlarında faaliyet gösteri-
yoruz. Bir aile şirketiyiz. Yedi kardeş olarak işlerimizi yürütüyoruz.
Makine mühendisi olduğum için Yapı-Tek Çelik Sanayi A.Ş.’nin
başına ben geçtim. 2005 ve 2007 yılları arasında fabrikada revizyon
yaptık. Önce dövme kısmını faaliyete geçirdik. Ardından talaşlı ve
kaynaklı imalatlara başladık. 2008’in sonlarında çelik konstrüksiyon
kısmını başlattık. Dövme bölümü ağırlıklı olarak otomotiv ve araç
BMB ile nasıl bir işbirliği yaptınız?
ise inşaat şirketimizin projelerinin çelik işlerini yapıyor. Dövme ve
Borusan Pro ile daha ekonomik bir çözüm sunulması mümkün-
üretimi sektörlerine yönelik çalışıyor. Çelik konstrüksiyon bölümü
çelik konstrüksiyon bölümlerinde toplam 110 kişilik profesyonel
bir ekiple çalışıyoruz.
Batman Havalimanı projesinin mimari konsepti ve öne çıkan
özellikleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Batman Havalimanı sivil havacılığa açılınca uluslararası bir havalimanı projesi gündeme geldi. Projenin mimarisini Uludağ Mimarlık
üstlendi. Projede iç hatlar, dış hatlar ve VİP olmak üzere üç terminal
yer alıyor. Ayrıca itfaiye, garaj ve ısı merkezleri bulunuyor.
Yapı-Tek Çelik Sanayi hangi işlerin sorumluluğunu üstlendi?
İç ve dış hatlar ile VİP binalarının çatılarının yapımını üstlendik.
Yaklaşık 700 tonluk borudan yapılmış çelik konstrüksiyon işi. Diğer binaların da çatı işlerini yaptık. Çatıların hem fonksiyonel hem
Proje için öncelikle 800 ton ST 37 boru istenmişti. Ancak ST 52
dü. Bu konuda BMB ile görüşmelerimizi yaptık. Ve projenin işverenine ST 52 Borusan Pro boruyu önerdik. Avantajlarını anlattık
ve bu ürünün kullanılmasına ikna ettik. Çünkü bu ürün hem daha hafif hem de daha sağlam. Proje süresince BMB ile iyi bir işbirliği yaptık. İstediğimiz zaman, istediğimiz miktarda ürünü temin edebildik.
Proje ne zaman başladı? Ne zaman tamamlanacak?
Projeye 2009’da başlandı. Çelik kısmına Aralık 2009’da başlayıp
Nisan 2010’da tamamladık. Proje hızlı bir şekilde hayata geçirildi.
Bu yılın sonunda açılışının yapılması planlanıyor. Bu tür inşaatlar
diğer ülkelerde yıllar sürüyor. Ancak Türkiye bu konuda çok hızlı.
Bu da ülkemiz için gurur verici.
de görsel yönü var. Bu projede fonksiyonelliğinin yanı sıra görselliğe
Batman’da kaç kişilik bir ekip ile çalıştınız?
ken, bu projede dört metre yüksekliğinde. Makaslar iki kolon üze-
tının boyama işini de biz üstlenmiştik. Bu konuda taşeron bir fir-
de önem verildi. Çatıların makas yüksekliği genelde 2,5 metre olur-
rinde duruyor. Görkemli bir çatı oldu. Üzeri kenetli sac ile kaplandı.
BMB’nin ürünlerini kullanmaya nasıl karar verdiniz?
Sorumlu olduğumuz iş için yaklaşık 70 kişilik bir ekip çalıştı. Çama ile çalıştık. Uyumlu ve başarılı bir ekiptik. Başarılı bir çalışma
gerçekleştirdik.
Biz inşaat şirketimizde BMB ile uzun yıllardır çalışıyoruz. Kali-
BMB çalışanlarına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
firma. Bu nedenle Batman Havalimanı projesinde de tercihimiz
kalitesinden çok memnunuz. Bundan sonraki projelerimizde de
tesine güvendiğimiz, hizmetinden çok memnun olduğumuz bir
BMB’den yana oldu.
BMB çok iyi bir iş ortağı. Onlarla çalışmaktan ve ürünlerinin
BMB ile çalışmayı sürdürmek istiyoruz.
15
16
Bayi
BMB ile 24 yıllık serüven
Talat Erzincanlıoğlu, 36 yıldır boru sektöründe. 24 yıl önce Demtaş Demir’i kurarak
BMB bayiliğini alan Erzincanlıoğlu, “BMB bayisi olmadan önce birçok firmayla
çalıştım ama BMB’yi tercih ettim. Çünkü BMB fark yaratan bir firma” diyor.
D
emtaş Demir 24 yıldır BMB bayili-
Serdar ve Talat Erzincanlıoğlu lider markası. Ürün bir şekilde taklit edilebilir
Erzincanlıoğlu ise boru sektöründe
si olmadan önce birçok firmayla çalıştım ama
ği yapıyor. Firmanın kurucusu Talat
ama insanı asla taklit edemezsiniz. BMB bayi-
deneyimli biri. Üniversitede okurken boru sek-
BMB’yi tercih ettim. Çünkü BMB fark yaratan
töründe çalışmaya başlamış. Sektörde deneyim
bir firma. Mesleki iç eğitimi de çok önemsiyor.
edindikten sonra, 1986’da Demtaş Demir’i
Rakip firmalarda bu yok.
kurarak BMB bayiliğini alan Erzincanlıoğlu,
stoklarındaki ürün çeşitliliğine ve müşteri ilişki-
Sektörün geleceğini nasıl değerlendiriyorsu-
lerine önem verdiklerini vurguluyor ve ekliyor:
“Kapıdan içeri müşteri ya da misafir kimliğiyle
nuz?
Ben 36 yıldır bu işi yapıyorum. Sektöre nere-
giren herkes bizim için saygıdeğerdir, en az bizim kadar işi biliyor-
den baktığınız çok önemli. Olaya salt karlılık açısından bakarsa-
müşteriyi mutlu etmeyi hedefliyoruz.”
o günler yakalanamayacak. Dünya hızla değişiyor. Bu da bütün
dur ve en az bizim kadar ilgiye layıktır. Yıllardır bu prensiplerle
Şirketiniz ne zaman ve nasıl kuruldu?
Demtaş Demir 1986’da kuruldu. Boru ve Borusan’la tanışmam bir
bayi çalışanı olarak 1974’te oldu. O zamanlar üniversitede okurken
part-time çalışıyordum. Çalıştığım firmadan ayrıldığım yıl kendi
şirketimi kurdum. O günden beri BMB bayisi olarak hizmet veriyoruz. Kardeşim Serdar’la birlikte sekiz kişilik bir ekibimiz var.
Neden Borusan Mannesmann Boru’yu tercih ettiniz?
BMB gerek ürün kalitesi gerek insan kalitesi açısından piyasanın
nız, geçmiş yılların karlılığını yakalamak mümkün değil ve asla
sektörlerin alışkanlıklarını ve disiplinlerini değiştiriyor. Bunları al-
gılayıp özümseyip iş hayatına yansıtan firmaların şansı her zaman
olacaktır. Ben kötümser değilim. Türkiye’nin kendi dinamiklerini
düşündüğümüzde umutsuzluğu kabul etmiyorum.
Ürün gamınızda neler var?
BMB’nin Halkalı ve Gemlik fabrikasındaki bütün ürünler stoğumuzda bulunur. Örneğin bizdeki kazan borusu çeşidi çok az
firmada vardır. Ürün çeşitliliği ve satışında çok iyiyiz. Bu konuda
fark yaratıyoruz.
“BMB en iyisini yapar”
BMB bayisi olmanın bir ayrıcalık olduğunu söyleyen Zengiler Yapı Malzemeleri’nin
sahibi Cihan Zengi, “BMB kurumsal, ticareti düzgün bir firma. Marka bilinirliği ve
prestiji yüksek. Çalışanları seçkin insanlar. Herkes bu bayiliği taşıyamaz” diyor.
I
sparta BMB bayisi Zengiler Yapı Malzemeleri, altı kişilik bir
BMB sizin için nasıl
olarak inşaat, imalat sanayi ve sanayi tesislerine yönelik satış-
BMB bayisi olmak ay-
ekiple Isparta, Burdur ve kısmen Antalya bölgesinde, ağırlıklı
lar yapıyor. BMB ve bu camiada birbirinden seçkin ve kaliteli in-
sanlarla çalışmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren firma sahibi
Cihan Zengi, “Müşterilerimiz de biliyorlar ki, BMB yaparsa en iyisini yapar. Bu nedenle güvenerek ürünlerimizi kullanıyor” diyor.
Firmanızın kuruluş hikayesini ve faaliyetlerini anlatır mısınız?
1955’te rahmetli dedem Süleyman Zengi tarafından kuruldu.
bir iş ortağı?
rıcalık. Herkes bu bayiliği taşıyamaz. BMB
bayileri tıpkı Borusan
gibi istikrarlı olmak
durumunda. Hep daha
fazla kazanma hırsında olanlar bayiliklerini yürütemez.
1957’de henüz Borusan kurulmadan İstikbal Ticaret zamanında
BMB’yle ilgili yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
ekiple Isparta, Burdur ve Antalya bölgesinde hizmet veriyoruz.
benim bu sektörde devam etmemdeki en önemli isimler. Rahmetli
ticaretimiz başladı ve halen devam ediyor. Şu an altı kişilik bir
Geçmişten günümüze sektörde neler değişti?
Eskiden herkes her işi yapardı. Artık ihtisaslaşma olması gereki-
yor. Artık küresel ekonomi var. İç dinamiklerin etkisi azaldı. Pa-
İlk işe başladığımda önce Serdar Koçak, sonra Ahmet Kağanoğlu
babam beni başka işler yapmaya da teşvik etti ama o zamanlar
Borusan ile ilişkilerimde bağlantı noktam olan Ahmet Kağanoğlu
samimiyeti, pozitif yaklaşımları ve insanlığı ile beni bu işe bağladı.
ra kazanmak zorlaştı. Bu şartlarda piyasada ayakta kalabilmek çok
Dergi okurlarına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
ayakta zor duruyor. Yıkıldıkları zaman ilk zararları bize oluyor. Ti-
liteli insanlarla çalışmak güzel. Bölge müdürümüz Esat Bey çok
zor. Kar marjları düştü. Müşterilerimizin önemli bir kısmı esnaf ve
caret yapma düzenimizin değişmesi gerek ama küçük yerlerde eskiden beri alışılagelmiş düzeni değiştirmek çok zor. Örneğin hala
satışlarımızın önemli bir kısmını açık hesap çalışıyoruz.
Karlılığı bir yana bırakırsak, bu camiada birbirinden seçkin ve kasaygıdeğer biri. Bölge çalışanları Gökhan Bey ve Erkan Bey bölge
kurulduğundan beri bizlere yardımcı olabilmek için gayret gösteriyor. Onların bu özverili çalışmalarını herkese duyurmak isterim.
17
18
Fuar
Macera dolu
Tube 2010
BMB çalışanlarından 56 kişilik bir ekip,
Almanya’nın Düsseldorf kentinde 12-16
Nisan tarihleri arasında düzenlenen
Tube 2010 Fuarı’na katıldı. Bir
grup BMB çalışanı için fuar dönüşü
sürprizlerle doluydu…
B
MB, Almanya’nın Düsseldorf kentinde 12-16 Nisan ta-
rihleri arasında yapılan Tube 2010 Fuarı’na 56 kişilik bir
ekiple katıldı. Sektörün en önemli organizasyonlarından
biri olan bu fuar için, BMB Pazarlama ve Kurumsal İletişim ekibi
hazırlıklara bir yıl önceden başladı. Profesyonel bir şekilde hazırlanmış 250 metrekarelik standıyla göz dolduran BMB, fuarda herkesten tam not aldı. Hali hazırdaki müşterileri ve potansiyel müşterileri ile bir araya gelme fırsatı bulan BMB çalışanları, ürünleri ve hizmetleriyle ilgili yeni uygulamalar hakkında bilgi verdi.
Yararlı ve keyifli geçen fuarın dönüşü ise BMB çalışanları için
maceralı oldu. İzlanda’daki yanardağ patlaması sonucu ortaya çıkan kül bulutları nedeniyle uçak seferleri iptal edildi ve ekipten 25
kişi dönüş yolculuğunu otobüs ile gerçekleştirdi. Dönüş hikayelerini onlardan dinliyoruz.
Özgür Fidanoğlu/BMB Altyapı ve Proje Satış Genel Müdür Yrd.
Bu fuarın sizin için önemi ve katılma amaçlarınız neler?
Tube Fuarı, iki yılda bir yapılan dünyanın en önemli boru fuarla-
rından biri. Biz de BMB olarak fuara yüksek bir katılımla gidiyo-
ruz. Bu yıl 56 kişilik bir ekiple gittik. Bu fuarın en önemli özelliği,
bütün endüstrinin buluşması. Biz de satış yapmak için değil; endüstriyi yakından takip etmek, müşterilerimizle bir araya gelmek
ve yeni müşteriler kazanabilmek için katılıyoruz.
Bu yılki fuar nasıl geçti?
Yoğun bir katılım vardı. Çok verimli geçti. Hem müşterilerimizle
bir araya geldik hem rakiplerimizin neler yaptıklarını gördük hem
de sektördeki gelişmeleri gözlemledik. İlk üç gün her şey normal
seyrinde gitti. Perşembe günü volkan patlaması olduğunu ve tüm
uçuşların iptal edildiğini öğrendik.
Dönüş için nasıl bir yol izlediniz?
Panik olmamak için soğukkanlı davrandım. Toplu hareket etmemiz
gerektiğini düşündüğüm için herkesi bir araya getirip liderlik yap-
maya çalıştım. Toplantılar yapıp nasıl bir yol izleyeceğimize karar
vermeye çalıştık. Swiss Hotel’de kalıyorduk. Otelde çok rahattık ama
rezervasyonumuz pazartesi günü sona eriyordu. Daha fazla kalma
şansımız da yoktu. Her defasında demokratik olmaya çalışıp oylama
yaptık. Uçakla dönemeyeceğimiz için alternatifimiz otobüs yolculu-
ğuydu. İlk gün otobüsle gitmek isteyen beş kişi vardı. İkinci gün 10
kişiye, pazar günü 15 kişiye çıktı. Ancak bu kez de otobüs bulma sıkıntısı yaşadık. Şanslıydık ki, Alman ortağımız Salzgitter şirketinin
fabrika müdürü ve aynı zamanda yönetim kurulu üyemiz Kadri Aydınlı bize çok yardımcı oldu. Pazar günü bir otobüs bulduk.
Yolculuk nasıl geçti?
Pazar gecesi yola çıktık. 25 kişiydik. Aylin hamile olduğu için, en
çok ondan endişelendim. Şanslıydık ki otobüs çok konforluydu.
Arka bölümünde locası vardı. Aylin’e arada yatıp dinlenebileceği
bir ortam hazırladık. Avusturya, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan
ve Bulgaristan’dan geçtik. Vizemiz yoktu ama Türkiye bu ülkelerle transit vize anlaşması yaptığı için geçebildik. Şirket yöneticile-
rimiz de bu süreçte bizimle çok ilgilendi. Yolculuk iki gün, iki gece sürdü. Çok eğlenceli geçti. Yolda parti bile yaptık. Kriz olabilecek bir durumu fırsata çevirdik. Çalışanlarımız arasında çok güzel
bir kaynaşma oldu. Hepimiz birbirimizi daha iyi tanıdık. Bir kayıp olmadan 42 saat içinde Türkiye’ye geldik.
Daniş Ekim/ Pazarlama ve Kurumsal İletişim Yöneticisi
Aylin Ganiç/ Pazarlama ve Kurumsal İletişim Yetkili Uzman
Pazarlama ve Kurumsal İletişim bölümü açısından bu fuarın önemi nedir?
Aylin Ganiç (A.G.): Bu fuar bizim için çok önemli bir platform.
Çünkü hem dünya boru sektörünün bir araya geldiği hem de bu
alanda gerçekleştirilen en profesyonel fuar. Pazarlama ve Kurum-
sal İletişim bölümü olarak bizim açımızdan bu fuarın önemi satıştan ziyade, potansiyel müşterilerle iletişime geçmek ve sektördeki
prestijimizi artırmak. İlk yapıldığı yıldan itibaren bu fuara katı-
lıyoruz. Ekip olarak profesyonel ve Borusan Mannesmann Boru
adına yakışır bir şekilde orada yer almaya çalışıyoruz.
Fuar için nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?
A.G.: Bir yıl öncesinden hazırlıklara başlıyoruz. Yoğun ve sürek-
li devam eden bir süreç yaşıyoruz. Önce otel organizasyonunu yapı-
yoruz. Yaklaşık 60 kişilik bir ekiple gidiyoruz ve bu ekibin çoğu tüm
hafta orada sabah 09.00, aksam 19.00 çalışan satışçılardan oluşuyor.
Onların bu süreci rahat ve kolay geçirmesi bizim için çok önemli.
Bu yıl Swiss Hotel’i ayarladık. Eş zamanlı olarak iletişim aktivitelerine geçtik. Çalışanlarımıza, iş ortaklarımıza ve tüm müşterilerimize fuara katılacağımızı çeşitli yöntemlerle duyurduk. Basın bültenleri, e-mailingler gönderdik. Global bir şirket olduğumuz için, sek-
törün önde gelen dergilerine ilanlar verdik. Bu ilanların özellikle
dergilerin prestij sayfalarında yer almalarını sağladık.
Daniş Ekim (D.E.): Fuarda dağıtmak için kataloglarımızı yeni-
lettik. Üç adet yeni föy bastırdık. Fuara 70 koli malzeme gönder-
dik. Bir de bu fuar için tanıtım filmlerimizi yeniledik. Gemlik,
Halkalı ve İtalya’daki fabrikalarımızda çekimler yaptık. Dört segmentimiz için ayrı ayrı filmler hazırladık.
Stand yerini nasıl seçtiniz?
D.E.: En önemli konulardan biri stand yeri. Çünkü stand yerinin
stratejik bir önemi var. Büyük rakiplerin yer aldığı ve sektörün buluştuğu bir platform olduğu için iyi bir yer kiralamak istedik. Bu yıl
stand alanımızı iki katına çıkararak 250 metrekarelik bir alan kira-
ladık. İstediğimiz yeri alabildik. Sektörün önde gelen firmalarının
olduğu bölümde yer alabilmek için uzun bir pazarlık süreci geçirdik.
Stand tasarımı konusunda kimlerle çalıştınız?
A.G.: Stand tasarımı ve bu tasarımla vereceğimiz mesaj çok önem-
li bir konu. Standı ya Türkiye’de ya da yurtdışında yaptırıyorsunuz.
Çoğu Türk firması buradaki firmalarla daha kolay iletişim kurdukları için standlarını burada yaptırıp götürüyor. Bize buradan stand
götürmek mantıksız geldiği için Hollandalı bir firma ile çalıştık.
Bir önceki fuarda da onlarla çalışmıştık. Bizim tarzımızı çok iyi biliyorlar. Prestijli ve sade tasarımları seviyoruz. Beyaz tonların ağır-
19
20
Fuar
lıkta olduğu, kullanışlı, şeffaf ve ferah bir stand yaptırdık. Her şe-
yi en ince ayrıntısına kadar düşündük. Faaliyet gösterdiğimiz tüm
segmentlerimizi öne çıkaran bir tema belirledik. Ancak tabii ki bu
uzun bir süreç, irili ufaklı yaklaşık 25-30 revizyon sonucunda standımız son halini aldı. Mutfak, depo, toplantı odaları, tesisat, ışıklandırma, güvenlik, kablolama ve daha birçok detay üzerinde çalışıldı.
D.E.: Hollandalı firmadan 14 kişilik bir ekip çalıştı. Pazarlama ve
kurumsal iletişim bölümü çalışanları olarak ben ve Aylin fuardan
iki gün önce gidip son hazırlıkları yaptık.
Fuarda nasıl organize oldunuz?
A.G.: Herkesin sorumlu olduğu konular belliydi. 15 masamız
vardı. Masalarımız hiç boş kalmadı. Sürekli ziyaretçilerimiz vardı.
Hepsiyle tek tek ilgilendik. İkramlarımızı yaptık.
Ne tür geri dönüşler aldınız?
A.G.: Çok olumlu geri dönüşler aldık. Fuarı düzenleyen Messe ekibi ilk gün fuarı gezdi. Bizim standımızı çok beğendiklerini söyle-
yip bu kadar profesyonel ve güzel bir stand hazırladığımız için bize
teşekkür ettiler. Yorucu olmasına karşın keyifli ve yararlı bir fuardı.
D.E.: Rakip firmalardan gelip de standı hangi firmaya yaptırdığımızı soranlar bile oldu. Bu bizim için gurur vericiydi.
Dönüş yolculuğunuz nasıl geçti?
A.G.: Karar verme süreci zordu ancak yolculuğumuz gayet keyifli
geçti. Tabii ki hamileliğim nedeniyle biraz endişeliydim. Otobüs
yolculuğu için karar vermek kolay olmadı. Doktorumla görüştüm
ve onayını aldım, panik yapmamaya çalıştım. Yolculuk güzel geçti.
Zorlanmadım. Arkadaşlarım çok yardımcı oldu. Yeni baba olmuş,
Daniş, Bora ve Ali özellikle ilgilendiler. Her gün çalıştığınız in-
sanlarla, öyle bir ortamda bir arada olmak güzeldi. Bol bol sohbet
ettik, birbirimizi çok daha iyi tanıdık.
D.E.: Otobüs organizasyonunun sorumluluğunu ben üstlendim.
Yiyecekleri, içecekleri ve yolda gerekli olacak diğer malzemeleri
aldım. Şoförler Alman’dı. Almanca bildiğim için, şoförlerle iletişi-
mi yürüttüm, tercümanlık yaptım. Yemek molalarında siparişlerin
verilmesiyle ilgilendim. Her sınır geçişinde pasaport kontrolü için
şoförle birlikte ben de otobüsten indim. Yalnızca Bulgaristan’daki
pasaport kontrolünde inmedim. Çünkü gece yarısı oradaydık.
Şoför pasaportlarımızı bize getirdi. Benim pasaportumun resimli
olan sayfası yoktu. Başka bir arkadaşımın pasaportunun içinden
çıktı. Bulgaristan’ın çıkışına geldik. Pasaport kontrolünde polis
müdahale etmeden gidip durumu anlattım ve ikna ettim. Bu tip
bir yolculuk daha önce yapmıştım. 1989’da bir okul gezisi için
İstanbul’dan Almanya’ya otobüsle gidip gelmiştim. Yolculuk 58
saat sürmüştü. İkinci kez böyle bir macera yaşamak ilginçti. Ekip
arkadaşlarım da yolculuğu keyifli hale getirmek için çaba sarf ettiler ve ilginç anılarla İstanbul’a dönerken iki oğluma ve eşime
kavuşmanın heyecanı da tüm yorgunluğumu bir anda unutturdu.
Tarkan Aymen/İş Geliştirme Müdürü
Bu fuara ilk kez katıldım. Standımız profesyonelce hazırlanmış-
tı. Konuştuğum herkes, fuarın en iyi standı olduğunu söyledi. Bu
çok gurur vericiydi. Mahsur kalma durumumuz ortaya çıktığında,
eşim de iş seyahati nedeniyle Paris’teydi. Dört yaşındaki oğlumuz
da anneannesiyle birlikte İstanbul’da bizi bekliyordu. Otobüs kiralanması netleştiğinde eşimi de Almanya’ya çağırdım. Otobüs
yolculuğumuza katıldı. Hem iş arkadaşlarımla tanışma fırsatı ya-
kaladı hem de ilginç bir yolculuğu beraber yaşadık. Otobüs yolculuğu çok keyifliydi. Çok uzun bir yolculuk olmasına karşın bir
arada olmanın verdiği bir dinamizm oldu.
Selim Sanje/Siyah Kuşak
Almanya’ya fuarın son günü gittim. Halkalı fabrikamızdaki kısa
boy kesme hattında firelerin düşürülmesi projesinden sorumlu-
yum. Son teknolojiyi takip etmek ve yeni çıkan ekipmanları incelemek açısından yararlı bir fuar oldu. Orada kaldığımız sürede
keyifli zaman geçirdik. Üç arkadaş pazar günü maç yapmaya karar
verdik. Dışarıda güzel bir saha vardı. Ancak spor kıyafetimiz yok-
tu. Pazar olduğu için mağazalar kapalıydı. Tchibo açıktı ve orada
da yalnızca pijama satılıyordu. Oradan aldığımız pijamalarla maç
yaptık. Alman çocuklara karşı oynadığımız maçı kazandık.
Murat Ergin/Yalın Üretim Proje Yöneticisi
Fuara, verimlilik ve iyileştirme konularında yeni teknolojileri göz-
lemlemek için katıldım. Yararlı bir fuar oldu. Dönüşümü Köln’den
Bora Gümüşdal/İhracat Satış Yetkili Uzman
ni öğrenince Düsseldorf ’a arkadaşların yanına döndüm. Otobüs
çekleşmezse, pazar günü mutlaka gerçekleşir diye düşündük. Ve
gerçekleştirecektim. Havaalanında bütün uçuşların iptal edildiği-
yolculuğu gözümü korkutmadı. 18 yıl önce, öğrenciyken staj için
Almanya’ya otobüsle gitmiştim. Yolculuk 36 saat sürmüştü. Bu seferki yolculuk iş arkadaşlarımla olduğu için çok eğlenceliydi.
Ali Okyay/İhracat Satış Bölge Müdürü
Perşembe akşamı yanardağ olayını öğrendik. Herkes panik halin-
Uçuş iptallerini cuma günü öğrendik. Cumartesi de uçuşlar geryığılma olacağını öngörerek online check-in işlemlerini yaptır-
dım. Erken önlem almak adına bunu yaptım ama bizim uçuşumuz
da iptal edildi. Bu duruma epey güldük. Orada kaldığımız günler
de yolculuğumuz da çok keyifli geçti. Bunun nedeni de insanların
birbiriyle olan diyaloğu, arkadaşlığı ve dostluğuydu.
deydi. Biz panik yapmamaya çalıştık. Cumartesi günü şehri dolaş-
Yiğit Yücel/İhracat Satış Uzman Yardımcısı
büsümüz çok konforluydu. Böyle bir ekiple bu yolculuğu yapmak
rim. İlk yılımda bu fuara katılmak büyük bir şanstı. Diğer firmaları
tık. Pazar günü akşam 21.00’de otobüs yolculuğuna çıktık. Oto-
istesek yapamazdık. Aslında güzel bir fırsat oldu. Unutulmaz bir
yolculuktu. Yalnızca o zaman 2,5 aylık olan kızımı çok özledim.
Oğuzhan Kuşcuoğlu/İhracat Satış Bölge Müdürü
Fuara ihracat satış ekibinden beş kişi katıldık. İş yaptığımız ki-
şilerle görüşme, potansiyel müşterilerle tanışma fırsatı yakaladık.
Ekip olarak fuardan çok yararlandık. Görüşmelerimiz satışları-
BMB’de bu yıl Şubat ayında çalışmaya başladım. Burası ilk işyeyakından tanıma ve yazıştığım tüm müşterilerle tanışma fırsatım
oldu. Almanca ve İngilizce bildiğim için standımızı ziyaret eden
kişilerle bire bir ilgilendim. Firmamızı tanıttım. Uçuşumuzun
iptal edildiğini öğrenince, Kemal’le Bonn’a gitmeye karar verdik.
Orada bir arkadaşım vardı. Bonn’da keyifli bir gezi yaptık. Otobüs
yolculuğu da çalışma arkadaşlarımla daha da kaynaşmamı sağladı.
mıza olumlu bir şekilde yansıdı. Bir akşam müşterilerimizle ye-
Kemal Dağlıoğlu/İhracat Satış Yetkili Uzman
danoğlu koordinatör olarak hepimizi bir araya getirdi. Durumu
Yiğit’le Bonn gezisi yaptıktan sonra, Almanya’da bir müzeyi gez-
mekteyken yanardağın aktif hale geçtiğini öğrendik. Özgür Fi-
çok iyi yönetti. Aylin hamileydi, yeni çocuğu olmuş arkadaşlarımız
vardı. Özgür Bey, herkesi dinledi. Demokratik bir şekilde çözüm
bulmaya çalıştı. Çoğunluğun kararıyla otobüs yolculuğuna karar
verdik. Yolculukta çok eğlendik.
Bu fuara ilk kez katıldım. Tüm müşterilerimizle görüşebildim.
dik. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki gelişimi anlatan bir tarih
müzesiydi. Bir sonraki gün de eğlenceli geçti. İyi bir Fenerbahçe
taraftarıyım. O gün Fenerbahçe’nin Beşiktaş’la maçı vardı. Bir
Türk cafesi bulduk ve maçı izledik. Güzel bir anımız daha oldu.
21
22
Çevre
Doğamızı kaybetmeden
sahip çıkalım
İklim değişiklikleri kendini giderek daha
çok gösteriyor. Yağışlar azalıyor, ani seller
olabiliyor, ağaçlar erken çiçek açıyor, her
yıl kene vakaları gündeme geliyor. Prof.
Dr. Barbaros Çetin’le doğadaki değişimi
ve gelecekte bizi nelerin beklediğini
konuştuk.
D
ünyadaki ekosistem giderek bozuluyor. Bu durum
hayatımızın hemen her alanında etkisini gösteriyor.
Mevsim dengeleri değişiyor, su kaynakları azalıyor, bit-
ki türleri ve doğal hayat olumsuz etkileniyor. Dünyanın ekolojik
ve biyolojik sisteminin artık dayanma gücünün kalmadığını söyle-
yen Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim
Üyesi Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, Türkiye’nin de doğasını
kaybetmeye başladığına dikkat çekiyor ve ekliyor: “İnsan-doğa i-
lişkilerinde hızlı ve gerçekçi bir bilinç dönüşümüne acilen ihtiyaç var.”
Yakın geleceği nasıl görüyorsunuz?
1960-2000 arasında elde edilen bilimsel veriler göstermiştir ki, in-
san faaliyetlerinin biyosfer kapasitesini 1980’lerden itibaren aş-
mış olduğu, gezegenin ekolojik gücünün, bir başka deyişle kendini yenileme ve üretme gücünün kalmadığıdır. Bitmek tükenmek
bilmez insan ekonomisinin küresel ekoloji üzerinde yaptığı değişiklik ve tahribatın boyutları çok çeşitli olup, her geçen gün hız-
la artıyor. Dünya ekosisteminin nasıl kötüye doğru gittiğini ve e-
Prof. Dr. Barbaros Çetin
konomik büyümenin tehdit edici boyutlarını kavrayabilmek için,
sürdürebilen yabani bitki ve hayvan türlerinin bu hızlı ekolojik
de çarpıcı olumsuz gerçekleri görebiliyoruz. Bu temel veriler çok
değişmesi beraberinde yabani bitki ve hayvan türlerinin de göç
küresel nüfus, enerji ve üretim-tüketim verilerini incelediğimizdaha tehdit edici bir boyutta hiper-üstel ve birleşik hiper-üstel
biçimlerde büyüyor. Üzülerek ifade ediyorum ki; 1929-30’lu yıl-
lardaki ilk dünya ekonomik krizinden sonraki, dünya tarihindeki en büyük ikinci kriz olan ABD’den başlayan 2008 Dünya E-
değişimden etkilenmemeleri mümkün değil. Dolayısıyla iklimin
etmelerine neden oluyor. Bitki ve hayvan türleri biz olmadan da
hayatlarını devam ettirebilir. Ancak insanoğlunun geleceği mutlak surette kendi dışındaki canlıların varlığına bağlı.
konomik Krizi, gezegenimizin geri dönüşü çok zor olan ekolojik,
Tüketicilerin nelere dikkat etmesi gerekiyor?
da vahşi kapitalizmin de iflas edişinin bir göstergesidir. 20. yüzyı-
kün olduğunca aşırı tüketimden uzak durun” gibi bireysel öne-
sosyo-ekonomik çöküşünün başlangıç noktasıdır. Bu aynı zaman-
lın ekonomik kalkınma modellerinin 21. yüzyılda sürdürülemeyeceği açık bir gerçektir. İnsanlık acilen ekolojik tabanlı yeni bir
sosyo-ekonomik sistemi tanımlamak ve uygulamak zorundadır.
İklim değişiklikleri hayatımıza nasıl etki ediyor?
İklimin ana unsurları, bulunduğumuz yüzyılda bilim adamlarının
tahminlerinin ötesindeki bir hızla değişim gösteriyor. Bu durum
birçok olumsuz endişeyi beraberinde getiriyor. Başta tarımsal üretim dolayısıyla açlık ve beslenme sorunu gezegendeki tüm canlı-
lar için önemli bir tehdit oluşturuyor. İnsanoğlu da gezegendeki
besin zincirinin en tepedeki unsuru olduğu için aşırı nüfusuyla
en hızlı etkilenecek canlı grubu. İklim değişikliğinin insan sağlığı
üzerine etkileri doğrudan ya da dolaylı olarak ortaya çıkmaktadır.
Doğrudan etkiler arasında, sıcak dalgalarına bağlı ani ölümler ve
“Suyu az ve dengeli tüketin, elektriği tasarruflu kullanın, müm-
riler günümüzde çok yaygın olmakla birlikte tek başına somut
bir yarar sağlayamaz. Geldiğimiz noktada bireysel tedbirlerden
öte artık kitlesel tedbirlerin alınması gerekiyor. Yerel yönetimler
ve hükümetler bazında halka örnek olacak ekolojik davranış bi-
çimlerinin süratle ön plana çıkarılması da şart. Bireyler, ekoloji
ile ilgili her konuda sivil toplum örgütlerine üye olup demokra-
tik haklarını kanunlar çerçevesinde ciddi bir şekilde savunmalı.
Kişiler bunu sadece bulundukları yaşam alanları için değil, ülke
bazında yapılacak olan zarar verici davranışlara karşı da gerekli
duyarlılığı göstermeli. Örneğin Kaz dağlarının ya da Doğu Kara-
deniz ormanlarının vahşi madencilik ve HES’ler vasıtasıyla hızla
yok edilmesine yöre halkının yanında tüm ülke insanlarının da
gerekli duyarlılığı hızla göstermesi gerekiyor.
hastane başvurularında büyük oranlarda artış görülüyor. Seller,
Türkiye’nin su kaynaklarında da sıkıntı yaşanıyor. Bu konuda
yaralanmalar, enfeksiyon hastalıklarında ve vektörlerle bulaşan
Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de doğal su
fırtınalar gibi aşırı hava olaylarındaki artış beraberinde, ölümler,
hastalıklarda artış görülmesi, göçler, açlık, savaş gibi olayların da
tetikleyicisi olacaktır.
Bitki türleri ve doğal hayat nasıl etkileniyor?
İnsan faaliyetlerinin bir sonucu olduğu artık bilim adamlarınca
kabul edilen küresel ısınma fenomeni, dünya ekosistemindeki
bütün taşları umulmadık bir hızla yerinden oynatıyor. Bu ne-
denle gezegenin ana unsuru olan ve milyonlarca yıldır varlığını
nereye gidiyoruz?
kaynakları hızla azalıyor. Kişi başına düşen su miktarı 10 bin
metreküpün üzerinde olan ülkeler su zengini olarak kabul edilir.
Ülkemizde kişi başına düşen su miktarı 1200 metreküp seviyesine
indi. Bu miktarı 1000 metreküpün altına indiğinde ise o ülke su
fakiri olarak kabul edilir. Birçok alanda suyun yanlış ve hoyratça
kullanılması ve küresel ısınma kaynaklı olarak yağışların dengesizleşmesi nedeniyle su fakiri ülkeler arasına çok kısa zaman içinde gireceğimiz net şekilde görülüyor.
23
24
Hobi
“Müzikle
keyif l eniyorum”
Yaklaşık iki yıldır BMB’de çalışan
Ferdi Göker, küçük yaşlardan
beri müzikle ilgileniyor. Klavye,
bağlama ve gitar çalabilen Göker,
“Enstrüman çalmakla birlikte
daha sosyal ve yaratıcı yönleri
güçlü biri haline geldim” diyor.
F
erdi Göker, BMB’nin İzmit’teki fabrikasında çalışıyor.
İTÜ Makine Mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra
iş hayatına atılan Göker’in iş dışında başka bir tutkusu
daha var. O da müzik...
Küçük yaşlarda başlayan müzik merakını çalgılı aletlerle geliştiren
ve bugün bile bu yeteneğini geliştirmek için çabalayan Göker; sı-
rasıyla klavye, bağlama ve gitar çalmayı öğrenmiş. Müzikle birlik-
te hayatının renklendiğini söyleyen Göker, “Müzik kulağı ve ritim
bilgisi olan herkes bu aletleri kolaylıkla çalabilir” dedi.
“Müzikle daha yaratıcı oluyorum”
Müzik hayatınızda nasıl bir etki yarattı?
Enstrüman çalmakla birlikte daha sosyal ve yaratıcı yönleri güçlü biri haline geldiğimi düşünüyorum.
Müziğe nasıl zaman ayırıyorsunuz?
Haftada 2-3 akşam müziğe zaman ayırırım. Eşim müzik öğretme-
ni olduğu için bu anlamda hiç sıkıntı çekmiyoruz. 2-3 haftada bir i-
se enstrüman çalan arkadaşlarımızla oluşturduğumuz grupla çalışmalar yapıyoruz.
İş yerinde ya da işyerinin düzenlediği organizasyonlarda çalma
fırsatınız oluyor mu?
İzmit fabrikasında düzenlenen veya bizim organize ettiğimiz etkin-
liklerde gitar ve bağlama çalma şansım oldu. Arada bir de lokalimizde cuma akşamları arkadaşlarla bir araya geliyoruz.
onlardan etkilenerek, ortaokulda müzikle ciddi anlamda ilgilenmeye başladım.
Müzik sizin için ne ifade ediyor?
Müzik benim için insanları bir araya getiren, keyiflendiren, günlük stresleri unutturan vazgeçilmez bir yaşam aracı.
Klavye, bağlama ve gitar çalıyorsunuz. Neden özellikle bunları
tercih ettiniz?
Müziğe ilk başladığım dönemde tuşlu çalgılara meraklıydım. Bu
nedenle ilk olarak klavye çalmayı öğrendim ve Lise 1. sınıftan
itibaren çeşitli müzik gruplarında, okul müsamerelerinde çaldım.
Türk halk müziğine olan ilgimin artması ile birlikte lise dönemin-
de bağlama çalmaya başladım. Üniversiteye başladığım ilk yılda
ise gitar çalmayı öğrendim.
Bu aletleri çalmayı nasıl öğrendiniz?
Klavyeyi ve bağlamayı kendi çabalarımla öğrendim. Üniversitede gitar öğrenmek için kursa gittim. Lise döneminde çeşitli mü-
zisyenlerden makam ve nota bilgileri edindim. Grup çalışmaları
yapmak müzikte ilerlemem için çok iyi fırsat oldu. Üniversitede
ve çalıştığım şirketlerde de klarnet, cümbüş, kaval, kemençe gibi
değişik enstrümanlar çalan arkadaşlarla birlikte farklı tarzlarda
Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
müzik yapma imkanı buldum.
1980, Gaziantep doğumluyum. 2004 yılında İTÜ Makine Mü-
Bu aletlerden hangisini çalmak daha zor?
ve Ford Otosan’da çalıştıktan sonra 2008 yılında Borusan Man-
Çünkü çalan kişi akortla uğraşmak zorunda kalmaz. Bağlama ve
hendisliği bölümünü bitirdim. Mezuniyet sonrası ENKA İnşaat
nesmann Boru’ya katıldım. İzmit Fabrikasında Spiral Boru Üre-
tim Mühendisi olarak çalışıyorum. Üç yıllık evliyim. Eşim müzik
öğretmeni. Kısmet olursa Kasım ayında bebek bekliyoruz.
Müzik sevginiz ve ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
Ailemde müzikle profesyonel olarak uğraşan kişiler vardı. Ben de
Bana göre tuşlu çalgılar müziğe başlangıç için en doğru seçim.
gitar birbirine yapı olarak benzeyen enstrümanlar. Birini öğrendikten sonra diğerine geçiş kolay olur.
İsteyen herkes bu aletleri çalmayı öğrenebilir mi?
Müzik kulağı ve ritim duygusu olan herkes bu enstrümanları çalmayı rahatlıkla öğrenebilir.
25
26
Sağlık
Kalbinize iyi bakın
Dünyada her yıl yüz binlerce insan ani kalp durmaları yüzünden hayata veda
ediyor. Milyonlarca dolarlık harcama yapılıyor ama sonuç pek değişmiyor. Çünkü
beslenmemize dikkat etmiyor, düzenli spor yapmıyor, stresten uzak duramıyoruz…
Prof. Dr. Bingür Sönmez
D
ünyada her yıl yüz binlerce insan ani kalp durmaları
Dünya ortalamasıyla karşılaştırdığımızda Türkiye, kalp sağlığı
400 bin, ABD’de ise 325 bin. Bu hastalıkla mücadele
Koroner kalp hastalıkları ölümlerinde dünyada birinciyiz. Dünya
yüzünden hayatını kaybediyor. Bu rakam Avrupa’da
için de sadece Avrupa’da yıllık 22 milyon Euro’luk harcama yapılıyor. Ani kalp durmaları vakalarının büyük çoğunluğu anında
olduğundan ve olay yerinde müdahale mümkün olmadığından,
hastaneye bile ulaştırılamadan ölümle sonuçlanıyor. Türkiye’deki
durum ise çok daha vahim. Koroner kalp hastalıkları ölümlerinde
dünyada birinciyiz. Dünya Sağlık Teşkilatı’nın yaptığı araştırmaya
göre Türkiye’de her yıl 35-75 yaş arası 100 bin insandan 250’si ani
kalp durmalarından ölüyor.
Türkiye’nin kalp sağlığını Memorial Hastanesi Kalp ve Damar
Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez’le konuştuk.
Annelerin beslenme konusunda çocuklarını küçük yaştan itibaren
doğru eğitmeleri gerektiğini vurgulayan Sönmez, sorunun ancak
bu şekilde aşılabileceğine dikkat çekiyor. Düzenli spor yapmanın
konusunda nasıl bir grafik çiziyor?
Sağlık Teşkilatı’nın yaptığı çalışmaya göre 35-75 yaş arası insan-
larda, 100 bin insandan 250’si koroner kalp hastalığından yaşamını yitiriyor. Kore’de ise bu ölüm 100 binde 50. Yine bizde 35-75
yaş arası kadınlardaki ölüm 100 binde 250 iken, Kore’de bu sayı
100 binde 10 gibi komik bir rakam. Dünyada koroner kalp hasta-
lığı ölümünde birinci olduğumuz gibi, Avrupa’da koroner kalpte
en genç yaşta koroner bypass ameliyatı olan toplumuz.
Kadın erkek oranında durum nedir?
Hastalarımın yüzde 70’i erkek, yüzde 30’u kadın. Ama kadınlar
hastalandıklarında gerçekten sonuçları daha kötü oluyor. Gerek
verdiği cevaplar, gerek ameliyattan sonraki sonuçlar çok yüksek.
Kadınlarda ameliyatta ölüm oranları erkeklere oranla daha fazla.
da kalp sağlığı açısından oldukça önemli olduğunu belirten Sön-
Peki, her yaştan insanın, her an başına gelebilecek olan ani kalp
yi geleceğini belirtiyor.
Ani kalp durması yerine daha genel olarak yani, ani ölümler ola-
mez, hızlı yürümenin ve yüzmenin her yaştan insanın kalbine i-
durması tam olarak nedir?
rak tanımlamak daha doğru. Kalp krizleri de bu ani ölümlerin ne-
başladı. Şimdi ilkokul döneminde morbit obezite düzeyinde olan
da maç yaparken ölen herkes kalpten öldü zannediliyor. Aslında
gerçekten çok kötü olacak. Kalp sağlığı için beslenme ve eğitim
denlerinden sadece biri. Bugün folklor oynarken ya da halı sahaöyle değil. Beyinle ilgili bir takım problemler de, ciddi nörolojik
problemler de kalp ölümlerine neden olabiliyor. Bizi ilgilendiren
kısmı ise özellikle kardiyomiyopati durumlarında ortaya çıkan ço-
çocuklar var ve bunların 20 yıl sonraki geleceği sağlık açısından
çok önemli. Spor yapmıyoruz. Sigara içiyoruz. Çocuk yaşlarda
sağlıklı bir beslenme eğitimine başlamamız şart.
cuk ve genç ölümleridir. Yaşlılarda ise koroner hastalığına bağlı,
Bu konuda hangi tavsiyelerde bulunuyorsunuz?
ölümlerdir.
de “Ne yersen ye” diyorum. Çünkü doğal sınırları aşmış, yedikle-
aort darlığına bağlı, ritim bozukluğu nedeniyle meydana gelen ani
O an tam olarak ne oluyor?
Kalbin iyi beslenmemesinden kaynaklanan ritim bozukluğu o-
luşuyor. Özellikle futbol maçlarında gördüğümüz gibi insanların
çoğu bu ritim bozukluğu nedeniyle kalbin kasılıp, beyne kan gitmemesi yüzünden kukla gibi yere düşüyor. O anda işte ölümle ya-
şam arasındaki çok önemli birkaç dakika çok önemli oluyor. Önemli olan da işte bu altın dakikalarda hastayı hayatta tutmaktır.
Dünyada ve Türkiye’de sıklıkla yaşanan bu hastalıklar her zaman ölümle mi sonuçlanıyor?
Bu geçici bir olay. Ritim bozukluğu normale döndürülebilirse
hasta kurtarılabilir. Yapılması gereken en önemli şey, profesyonel
yardım gelene kadar beyne yeteri kadar kan gitmesini sağlamak.
60 yaşındaki insanlar bana soruyor: Hocam ben ne yiyeyim? Ben
riyle bu yaşa kadar gelmiş. Bundan sonra ne yapsa işe yaramaz.
Bana öncelikle anneler gelip yemek konusunda danışmalı. Anneler “Çocuğuma ne yedirmeliyim?” diye sorduğu gün bu ülkenin
kalp sağlığı kurtulacak. Yani 10 yaşından itibaren çocuklara sağlıklı beslenmeyi öğretmeliyiz. Fastfood’tan uzak durmasını, tuzu
azaltmasını, kilo almamasını, spor yapmasını öğretebilirsek, ancak
o zaman ülkenin sağlığı kurtulur.
Sporda neleri öneriyorsunuz?
Her yaşta yapılabilecek en sağlıklı spor hızlı yürüme ve yüzmedir.
Bu ikisiyle her zaman sağlıklı bir yaşam mümkün.
Sakın telaşlanmayın!
Bu hayati dört dakikada öncelikle neler yapılmalı?
Yaşlı olması, genç olması, çok az kanlanması gibi nedenlerde bu
değişebiliyor ama dört dakika klasik bir rakam. Bu süre içerisinde
iyi bir masaj yapıp beyne kan gitmesini sağlarsanız profesyonel
ekip hastayı sizden devraldığında ölü devralmamış olur.
En sık hangi hatalar yapılıyor?
En büyük hata şu: Eğitimi eksik, profesyonel davranmayan ekipler müdahale ediyor. Örneğin, yabancı bir futbol müsabakasında
şuurunu kaybeden birinin özel bir aletle dilini çekmeye kalkıyor-
lar. Bu 100 yıl önce yapılan bir şey. Bugün modern dünyada yeniden canlandırma yöntemleri arasında böyle bir şey yok.
Toplum olarak genelde kalp sağlığını çok fazla önemsemiyoruz. Bu sadece ekonomik sebeplerden mi kaynaklanıyor?
Ekonomik durumu çok iyi olan, entelektüel sorumluluğu yüksek insanlar bile sağlıklarını çok ihmal ediyor. Bu aslında eğitimin bir parçası, insanın kendisine saygısıdır. Arabasını yılda iki
İlk yardımda en sık hangi hatalar yapılıyor?
Herkes telaşla yardım etmeye çalışıyor. En büyük hata bu. Biz yeniden canlandırma kurslarında özellikle şunu öğretiyoruz: “Ben bu işin
eğitimini aldım, lütfen kenara çekilin ve hemen ambulans çağırın”
diyerek işe başlamalarını söylüyoruz.
Kalp masajını herkes yapabilir mi?
Biz Memorial Hastanesi olarak bu tür kursları veriyoruz. Özel-
kez kontrole gönderiyor ama kendisi kontrole gitmiyor. Örneğin
likle evinde kalp hastası olan insanlar buna ilgi gösteriyor. Zaten
Ancak kendi kontrollerini yaptırmak aklına bile gelmiyor.
tutabilmektir. Çünkü mutlaka profesyonel ekip gelip hastayı sizden
Bodrum’a tatile gidecek, öncesinde arabasını bakıma gönderiyor.
Beslenme de kalp sağlığını çok yakından ilgilendiriyor…
Kötü bir mutfağımız var. İç yağı, kırmızı et ihtiva eden bir mutfak
bu. Ayrıca ülkemizde üç kadından biri, dört erkekten biri obez.
Çocuklarda çok ciddi şekilde çocukluk obezitesi yaygınlaşmaya
sizden beklenen o insanın canına can katmak değil, onu hayatta
devralacaktır. Daha sonra yapılacak ilk iş ambulans çağırmaktır.
Önce ambulansı çağırın; sonra hastaya yardım etmek için öğrenmiş
olduğunuz hayat öpücüğü ve masaj yolunu deneyin. Bu şekilde bir
insanı kurtarabilirsiniz.
27
28
Spor
Kupanın
80 yıllık
serüveni
Milyarlarca dolarlık bir sektör haline gelen futbolun en önemli vitrini dünya
kupasında heyecan sona erdi. Güney Afrika’dan dünyaya yayılan vuvuzelayla karışık
gol sesleri, kupanın 80 yıllık tarihinde olduğu gibi bir taraf için hüzün diğer taraf için
mutluluğu getirdi.
E
v sahibi Güney Afrika ve Meksika arasında oynanan açı-
lunuyor. Ellerin sarı ve yeşil renkleri ise Brezilya’nın bayrağında-
dünya kupası heyecanı, 11 Temmuz 2010’da İspanya’nın
ri 2010 yılının sonunda ve 2011 yılının başlarında oynanacak kar-
lış karşılaşmasıyla birlikte 11 Haziran 2010’da başlayan
mutlu sona ulaşmasıyla tamamlandı. Tarihinde üçüncü kez final
oynayan ve sahadan yine mağlup ayrılan Hollanda tarafında hüzün; ilk defa finale çıkan ve dolayısıyla şampiyonluğu ilk defa kazanan İspanya tarafında ise sevinç vardı. Euro 2008
şampiyonu da olan İspanya, hem kendi adına ilk de-
fa kupa kazandı hem de Afrika’da düzenlenen ilk
kupayı alarak, Avrupa dışında düzenlenen bir dünya
kupasında şampiyon olan ilk Avrupalı takım oldu.
İspanyollar gece gündüz şampiyonluklarını kutlarken diğer taraftan bir sonraki kupanın çalışmaları
da şimdiden başladı. 2014’te düzenlenecek olan kupanın ev sahibi, istisnasız tüm kupalara katılan tek
ki ana renkleri temsil ediyor. 2014 Brezilya dünya kupası elemeleşılaşmalarla 5 kıtada başlayacak. 2011 Temmuz’unda Türkiye’nin
dünya kupası yolunda rakipleri de belli olacak. Güney Afrika’da
olmadı ama Brezilya’daki kupada, 2002’deki gibi yeni bir Türki-
ye mucizesi yaşanabilir. Kupanın geleceğine dair kesin
bir şeyler söylemek imkansız. Ancak geleceği hakkında konuşmak mümkün olamasa da kupanın 80 yıllık
geçmişi hakkında söylenecek çok şey var.
Heyecan fırtınası başlıyor
İlk olarak 1930 yılında FİFA Başkanı Jules Rimet’in
girişimleriyle düzenlenen dünya kupası organizasyonu, Rimet’in anısına onun ismiyle anıldı. Ev sahipli-
ğini Uruguay’ın yaptığı ilk Jules Rimet Kupası’nın sa-
tamı olan ve dünya kupası tarihinin en başarılı takımı Brezilya o-
hibi de yine Uruguay oldu. İlk dünya kupasına toplam 13 ülke ka-
len amblemi görücüye çıktı bile. Tasarımda, kupayı saran üç el bu-
davet edilenler arasından katılmayı kabul eden 13 takımdı. Av-
lacak. 2014 Brezilya dünya kupasının “İlham, Esinlenme” adı veri-
Gol kralı Brezilyalı yıldız Leonidas
tıldı. Bu ülkeler hiçbir eleme maçı oynamadan FIFA tarafından
Batı Almanya finalde Macaristan’ı Futbol devi Brezilya ilk şampiyonluk İngiltere ilk ve tek şampiyonluğunu
4-2 deviriyor
turunu atıyor
kazanıyor
rupalılar, haftalar süren Atlantik’i geçiş yolculuklarında, antren-
Kupası’nın ebedi sahibi oldu. Brezilya’nın müzesinde yerini alan
vincini silah atışlarıyla kutlamaları nedeniyle, girişte polisler tara-
sarım yarışması başlatıldı ve günümüzde kullanılan kupa 53 ta-
manlarını gemi güvertelerinde gerçekleştirdi. Latinler’in gol se-
fından seyircilerin üzerinin aranması ilk defa 1930’da Uruguay’da
gerçekleşti. Hakemler de ilk defa polisler tarafından korunmaya
başlandı. İlk organizasyonda, şampiyonun kupayı 4 yıl boyunca
koruması ve sonraki turnuvanın şampiyonuna devretmesine karar verilmişti.
Kupanın ebedi sahibi olabilmek için üç kez kazanma şartı konul-
muştu. 1970’te kupayı üçüncü kez kazanan Brezilya, Jules Rimet
Gol kralı Kempes
Almanya üçüncü kez en büyük
kupanın yenisini yapmak gerektiğinden FIFA tarafından bir tasarım arasından seçildi. Tasarımı değişen kupanın adı da “FIFA
Dünya Kupası” olarak değişmiş oldu. Silvio Gazazniga tarafından tasarlanan kupa, saf altından oluşuyor. Yaklaşık 5 kilogram
ağırlığındaki kupanın boyu ise 36 cm. Futbolcuların dünyayı o-
muzlarında taşıdıkları anı gösteren ve kupa sevincini yansıtan çalışma dünyanın en çok bilinen figürlerinden biri. Dünya kupasına dair pek çok ayrıntı hatırlansa da 80 yıllık süreçte az bilinen
ya da hatıralardan çıkan önemli anlar da yer alıyor.
Türk Milli Takımı dünya
üçüncüsü oluyor
Dünyanın en büyüğü 5. kez Brezilya
Bunları biliyor muydunuz?
• Tüm kıtaların temsil edildiği ilk dünya kupası 1982 İspanya.
• Güney Afrika 2010’a kadar Avrupa takımları, Avrupa kıtası dı-
• 1986’da Maradona, çeyrek finalde eliyle İngiltere’ye gol attı. Bu
şında düzenlenen kupaları hiçbirini alamamışlardı.
• Dünya kupasının ilk golünü takımı Fransa’nın Meksika’yla oynadığı maçta Lucien Laurent attı.
• İkinci kupa 1934’te İtalya’da düzenlendi. İtalya, kupa tarihinde eleme maçı oynayan ilk ve tek ev sahibi ülke oldu.
• Türkiye, katılmaya hak kazandığı ilk dünya kupası organizasyonuna maddi sıkıntılar nedeniyle katılamadı.
• Türkiye Milli Takımı ilk kez 1954’te İsviçre’de yerini aldı.
• Dünya kupasında gol atan ilk Türk futbolcu Suat Mamat oldu.
• Televizyondan yayınlanan ilk kupa 1958 İsveç oldu.
• Dünya kupası tarihinin golsüz biten ilk maçı İngiltere ve Brezilya arasında 1958’de İsveç’te oynandı.
• Brezilya, ilk kez 1958’de dünya şampiyonu oldu. Kupa ilk defa, düzenlendiği kıtanın dışından bir takım tarafından kazanıldı.
• 1966’da İngiltere’de düzenlenen turnuva öncesi kupa, turnuva
başlamadan birkaç gün önce sergilendiği vitrinden çalındı. Som
altın kupa, bir parkta gazetelere sarılmış olarak bulundu.
• İlk kez tüm maçlar 1970’te Meksika’da canlı yayınlandı.
• 1974 Almanya, “Fifa Dünya Kupası” adıyla düzenlenen ilk tur-
• Meksika ikinci kez ev sahipliği yapan ilk ülke oldu.
gol daha sonra “Tanrının Eli” olarak isimlendirildi.
• Halen tribünleri renklendiren Meksika Dalgası 1986’da doğdu.
• Kolombiyalı Andres Escobar, kendi kalesine gol atıp takımının
elenmesinde etkili olunca ülkesine döndüğünde mafya tarafından
vurularak öldürüldü.
• Türkiye, 1954’ten sonra ilk kez 2002’de dünya kupasına katılma
başarısı gösterdi ve dünya üçüncüsü oldu.
• 2002’de düzenlenen turnuvayla birlikte kupa ilk defa Amerika ve
Avrupa kıtalarının dışına çıktı. Asya’da düzenlenen ilk kupa oldu.
Ayrıca ilk defa kupayı iki ülke birlikte düzenledi.
• Hakan Şükür’ün Güney Kore karşısında 11. saniyede attığı gol,
dünya kupaları tarihinin en erken golü oldu.
• Altın gol ve gümüş gol uygulaması 2006’da kaldırıldı.
• Zinedine Zidane’ın dünya kupası finali olan jübilesinde İtalyan
Marco Materazzi’ye kafa atması ve kırmızı kart görmesi, kupanın
unutulmaz anlarından oldu.
• 2010 yılının şampiyonu İspanya, dünya kupasını ilk defa kazandı.
• 2014’teki kupaya Brezilya ev sahipliği yapacak.
nuva oldu. Türkiye’de de canlı yayınlanan ilk dünya kupası oldu.
Dünya şampiyonları
Babacan, Almanya-Şili maçını yönetti. Babacan, kırmızı kart gös-
manya, 1958 Brezilya, 1962 Brezilya, 1966 İngiltere, 1970 Bre-
• İlk defa bir Türk hakem 1974’te Almanya’da görev aldı. Doğan
teren ilk hakem olarak da tarihe geçti.
• Günümüze kadar Güney Amerika kıtasında düzenlenen son
dünya kupası 1978 Arjantin.
1930 Uruguay, 1934 İtalya, 1938 İtalya, 1950 Uruguay, 1954 Alzilya, 1974 Almanya, 1978 Arjantin, 1982 İtalya, 1986 Arjantin,
1990 Almanya, 1994 Brezilya, 1998 Fransa, 2002 Brezilya, 2006
İtalya, 2010 İspanya
29
30
Kültür Sanat
KİTAP
İstanbul-Yedi Tepede On Yedi Gezi
İş Hayatında ve Günlük Yaşamda Bağlantılar
Yazar: Rüknü Özkök Yayınevi: Doğan Kitap Sayfa sayısı: 532
Yazar: Albert-Laszlo Barabasi Çevirmen: Nurettin Elhüseyni Yayınevi: Optimist
ISBN: 9786051116419
Yayınları Sayfa sayısı: 360 ISBN: 9786055655358
İstanbul-Yedi Tepede On Yedi Gezi, bir ge-
Bağlantılar, bizi şebekeler bilimiyle tanıştır-
nıdığımız Rüknü Özkök. İstanbul’un birinci
deki çağda dünya görüşümüzü biçimlendire-
zi kitabı. Rehberimiz; tarih çalışmalarıyla ta-
mayı amaçlıyor. Bu önemli, çünkü önümüz-
tepesi olan Sultanahmet’ten başlayarak Tari-
cek temel sorulara şebekeler yön verecek. Ki-
hi Yarımada’yı semt semt, durak durak gezen
tapta şebekelerin nasıl ortaya çıktığı, ne gibi
Özkök, gezdiği yerlerdeki tarihi yapıları; hikayeleri, efsaneleri, mimari ve tarihi özellikle-
özellikler taşıdığı ve nasıl bir evrim gösterdiği
anlatılıyor. Doğaya, topluma ve iş hayatına
riyle anlatıyor. Bütün bu tarihi yerlerin ve yapıların tanık olduğu
ağ temelli bir bakış açısı, World Wide Web’deki demokrasiden
alıntılarla ele alınıyor.
uzanan meseleleri anlamak için yeni bir çerçeve sunuluyor.
olaylar, tarihi kaynaklardan, klasik edebiyat ürünlerinden yapılan
internetin kırılganlığına ve ölümcül virüslerin yayılmasına kadar
Hız
Düşünce Düşlenir
Yazar: Dee Jacob, Jeff Cox, Suzan Bergland Çevirmen: Fezal Gülfidan
Yazar: Dücane Cündioğlu Yayınevi: Kaknüs Yayınları
Yayınevi: Optimist Yayınları Sayfa sayısı: 400 ISBN: 9786055655280
Sayfa sayısı: 160 ISBN: 9786054322213
Yalın Düşünce, Altı Sigma ve Kısıtlar Teori-
Oğlunun, kendisine aldığı şapkasıyla birlik-
üretim ortamında sık sık yaşanan kaosa nasıl
sarktığını gören baba, oğlunu ikaz etmiş. Ço-
si tam olarak ne anlama geliyor? Bu teoriler
te trenin penceresinden başını dışarı çıkarıp
düzen getiriyorlar? Bu ilkelerin gücü somut
cuk uyarıları dinlememiş. Baba, çocuğun fark
olarak izlenebilir mi? Gerçek işletmelerden
edemeyeceği bir şekilde başından şapkayı ka-
sağlanan sonuçlar ışığında yazılan Hız, üç ana
iyileştirme disiplinini yine bir roman aracılı-
pıp “Bak gördün mü, şapkanı düşürdün” demiş ve ardından elinde tuttuğu şapkayı göste-
ğıyla aktarıyor. Karmaşık üretim sorunlarını basit bir dille masaya
rip “Al şapkanı, ama bir daha trenin penceresinden sarkma” demiş.
yi süreci hakkında yaşamsal öngörüler kazanacaksınız.
ve “Babacığım! Demin yaptığının aynısını yapsana” demiş.
yatıran bu roman sayesinde, imalatın temel ilkeleri ve birçok sana-
Çocuk çok geçmeden pencereye koşup şapkasını dışarı fırlatmış
Cesaret Yalnızdır
İstanbul Hatırası
Yazar: Bakiye Duran Yayınevi: Optimist Yayınları
Yazar: Ahmet Ümit Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 214 ISBN: 9786055655136
Sayfa Sayısı: 590 ISBN: 9752897458
Çalışmak, disiplin, özen ve başarı azmi... Bu-
Ahmet Ümit’in bu romanı da yine peş peşe
ve üniversiteler, geleceğin yönetici adaylarına
Ancak bu kitabı bir polisiye romandan ayıran
gün üst düzey yönetici yetiştiren özel kurum
işlenen cinayetlerin çevresinde kurgulanmış.
bunları öğretmeye çalışıyor. Bugün yönetim
birçok özellik var. Zengin kadrosu ile İstanbul
bilimi pek çok farklı disiplinden beslenirken,
Hatırası, çeşitli kesimlerden İstanbulluyu bir
artık tecrübeler ve yaşanmış başarı hikayeleri
yönetim yaklaşımlarını geliştirmek ve aktar-
araya getirerek içinde barındırdığı alt öykülerle zengin bir yapı sunuyor. Birbirine bağlanan
mak için büyük rol oynuyor. Bu kitapta yalnızca Türkiye’nin ulus-
bu alt öyküler bir yandan gerilimin etkisini artırırken bir yandan
yaşam öyküsünü değil, sizi her alanda başarıya götürecek bir yol
başka önemli özelliği de İstanbul hakkında son derece detaylı bil-
lararası ilk kadın ultra maratoncusu Bakiye Duran’ın gizli kalmış
haritasını da bulacaksınız.
da romanı şenlikli ve çok yönlü bir yapıya ulaştırıyor. Kitabın bir
gi içermesi.
BKS’de
hareket hiç bitmiyor
B
orusan Kültür Sanat, 2010’a Ocak ayında yeni performans mekanı Müzik Evi’nin açılışıyla başlamıştı. Ardından Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın (BİFO)
ilk uluslararası CD’si İngiliz Onyx firması tarafından Ocak’ta Avrupa, Mart’ta da İngiltere ve ABD’de piyasaya çıktı. Yabancı basında beğeniyle karşılanan CD üçüncü baskısını tamamladı.
Ocak ayının önemli bir etkinliği de BİFO’nun dünyanın en önemli klasik müzik etkinliği olan Salzburg Festivali’nin açı-
lış etkinlikleri kapsamında vereceği konserin ve 2010 yılı Salzburg Festivali programının açıklandığı basın toplantısıydı. Fes-
tival Başkanı Helga Rabl-Stadler ve program direktörü Markus
Hinterhäuser’in sunumlarını gerçekleştirdiği toplantıya, yurtdı-
şından 20’ye yakın basın mensubu katıldı ve Borusan Holding ile
BİFO, yabancı basında kapsamlı bir şekilde yer aldı.
BİFO’nun seçkin solistlerle geçirdiği konser sezonu boyunca
Müzik Evi de klasik, caz, dünya müziği ve dans etkinlikleriyle iz-
leyicilerini ağırladı ve ArtCenter/Istanbul’un ilk sergisinin yanı
sıra Susanne Egeran’ın “Kozmik Latte” ve Richard Castelli’nin
hala açık olan “Madde-Işık / Matière-Lumière” sergilerine ev sahipliği yaptı.
BİFO, sezon konserlerini bitirdikten sonra hız kesmeden etkinliklerine devam etti. Sürekli orkestrası olduğu Uluslararası İstan-
bul Müzik Festivali’ne Açılış Konseri, yaşayan en önemli besteci-
İyi Orkestra”, Borusan Quartet de “En İyi Oda Müziği Topluluğu” ödüllerini aldı.
Yıl boyunca Süreyya Operası’nda klasik müzikseverler ile buluşan Borusan Quartet, Mayıs ayında Boston’daki New England
Oda Müziği Vakfı’nın düzenlediği Uluslararası Oda Müziği
Yarışması’nda dünyanın birçok ülkesinden katılan 87 topluluğu
geride bırakarak iki ayaklı yarışmada birinciliği kazandı.
lerden Arvo Pärt’in “Âdem’in Yakaraşı” adlı yapıtının dünya prö-
Festival sonrası kısa bir ara veren BİFO, şimdi de 25 Temmuz’da
Lang’a eşlik ettikleri konser ve Yunan besteci Iannis Xenakis’in
samında sanat yönetmeni ve sürekli şefi Sascha Goetzel yöne-
miyeri, günümüzün en büyük klasik müzik yıldızı piyanist Lang
“Oresteia”sını seslendirdikleri dört konserle katılan BİFO, bu yılki festivalin en parlak etkinliklerine imza attı.
BKS’nin başarılı yılı sonuçlarını da beraberinde getirdi. Andan-
te dergisinin 2010 yılı Klasik Müzik Ödülleri’nde BİFO “En
Salzburg Festivali’nin iki gün sürecek açılış etkinlikleri kaptiminde bir konser vermeye hazırlanıyor. Erkin’in “Köçekçe”si,
CD’lerinden iki parça ve piyanist Fazıl Say’ın yeni yapıtı “Nirva-
na Burning”in dünya prömiyerinin gerçekleşeceği konserin solist
Fazıl Say. BİFO böylelikle Salzburg Festivali’ne Türkiye’den katılan ilk orkestra olma ayrıcalığını da yaşayacak.
31
32
VOC Yazı: Daniş Ekim, BMB Pazarlama ve Kurumsal İletişim Yöneticisi
Müşteri kraldır,
kralı ürkütme!
BMB olarak odağımızda yer alan
müşterilerimizi, oluşturulan VOC
(Müşterinin Sesi) sistemi ile dinliyor,
dinlediğimiz sesleri müşteri ihtiyaçlarına
çeviriyor ve gelen geribildirimlere göre
aksiyonlar alarak memnun ve sadık
müşterilerimize hizmet ediyoruz.
Ü
retim ve pazarlamanın ayrılmaz parçalarından biri hali-
çözümleri satın alırlar. Çoğu müşterinin ihtiyacı, mantıksal ol-
rından biri. Yeni müşteri kazanma ve mevcut müşteriyi
nız, ihtiyaçlarını öngörme konusunda o kadar ustalaşırsınız. Dü-
ne gelen müşteri hizmetleri, son yılların önemli konula-
elde tutma konusunda şirketler büyük yatırımlar yapıyor. Bu sü-
reçte müşterinin ihtiyaçlarını anlamak ve ona uygun süreçle geliştirmek şirketlerin gündeminin ilk sırasında. Yapılan ürünü ya da
hizmeti satın alacak müşteri kitlesini bulmak özellikle de müşte-
ri sadakatini sağlamak, şirket yöneticilerinin sorumluluk listesinin
başında. Hizmet ya da üründen memnun kalan biri en fazla üç ki-
şi ile bu düşüncesini paylaşır. Şikayetçi olan biri ise en az 20 kişiye
söyler. Dolayısıyla bir şirketin en büyük reklam enstrümanı müş-
terisidir. Uzun yıllardır satış, pazarlama konularında danışmanlık
yapan Susan Friedman’ın müşteri hizmetleriyle ilgili önerileri var.
Müşterilerin bir şirketin en yaşamsal varlığı, müşteri hizmetleri-
ni de işin ayrılmaz bir parçası olarak nitelendiren Friedman’ın bir
makalesinde müşteri hizmetlerinin önemli maddeleri yer alıyor.
1. Gizli patron: Müşteri
Müşterinin ihtiyaçlarını karşılamak için iş yapıyorsunuz. Bu-
nu yapabilmenizin yolu, müşterilerinizin ne istediğini bilmektir.
Onları can kulağıyla dinlediğinizde, ne istediklerini ve sizin bunu
nasıl sağlayacağınızı anlayabilirsiniz.
2. İyi bir dinleyici olun
Sorular sorarak ve müşterinin gerçekten ne dediğine odaklanarak
ihtiyaçlarını belirlemeye zaman ayırın. Sözcüklerini, ses tonlarını,
vücut dillerini ve en önemlisi, hislerini dinleyin. Müşterinin ne
istediğini sezgisel olarak bildiğinizi düşünerek varsayımda bulunmaktan kaçının. Müşteriniz için en önemli üç şeyin ne olduğunu
biliyor musunuz? Etkin dinleme ve kesintisiz dikkat, müşteri ile
yüz yüze gelinen her yerde çok önemlidir.
3. Duygu mu mantık mı?
Müşteriler, ürün ya da hizmet satın almazlar. Güzel duyguları ve
maktan ziyade duygusaldır. Müşterilerinizi ne kadar çok tanırsa-
zenli iletişim kurun ki sorunlardan ve ihtiyaçlardan haberdar olun.
4. Sevginizi göstermesini bilin
Onlarla tek tek ilgilenin. İsimlerini kullanın. İnsanlar, samimiyete
değer verirler. Sizinle iş yapmanın güzel olduğunu düşündürecek
yöntemler bulun. Müşteriler çok hassastır ve onlarla gerçekten il-
gilenip ilgilenmediğinizi bilirler. Her fırsatta onlara teşekkür edin.
5. Kendinizi iyi anlatın
Şirketiniz işlerin yapılması için dünyanın en iyi sistemlerine sa-
hip olabilir ama müşteriler bunları anlamazsa, kafaları karışabilir,
sinirlenebilirler. Sistemlerinizin nasıl çalıştığını ve işlemleri nasıl
kolaylaştırdığını anlatmak için zaman ayırın. Sistemlerinizin, şirket içinde insan öğesini zayıflatmamasına dikkat edin.
6. “Evet”in gücünü takdir edin
Her zaman, müşterilerinize yardım etmenin yollarını arayın. Bir
istekte (makul olduğu müddetçe) bulunduklarında, yapabileceğinizi söyleyin. Her zaman, yapacağınızı söylediğiniz şeyi yapın.
7. Şikayet etmelerini kolaylaştırın
Bir şey ters gittiğinde, özür dileyin. Bu, müşterilerin hoşuna gider.
Müşteri, her zaman haklı olmayabilir ama müşteri, her zaman ka-
zanmalıdır. Sorunlarla anında ilgilenin. Müşterilerinizin şikayet
etmelerini kolaylaştırın. Hoşumuza gitmese de bu, bize kendimizi
geliştirme fırsatı verir.
8. Çalışanlara iyi davranın
Çalışanlarınız, sizin iç müşterilerinizdir ve düzenli olarak belli
oranda takdir edilmeye ihtiyaç duyarlar. Onlara teşekkür edin ve
ne kadar önemli olduklarını anlamalarını sağlayacak yollar bulun.
Çalışanlarınıza saygı duyun ki onlar da müşterilere karşı daha duyarlı davransınlar. Takdir, tepeden kök salar. Müşterilere ve çalışanlara iyi davranmak, eşit derecede önemlidir.
Basında
Borusan Mannesmann Boru
Prime
Prime
Prime
Demircelikstore
Özgür Kocaeli
Özgür Kocaeli
Hürses
HDN_nabucco
Ekonomik Çözüm
Demircelikstore
Metal Dünyası
Prime
Boru
33

Benzer belgeler

sanatın öncüsü - Borusan Mannesmann

sanatın öncüsü - Borusan Mannesmann örnek bir kuruluş olan Borusan Kültür ve Sanat’ı (BKS) yakından tanımak istedik. Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Zeynep Hamedi ve Borusan İstanbul Filarmo-

Detaylı

Açık denizlere doğru

Açık denizlere doğru 30 Kültür Sanat 31 Borusan Kültür Sanat 32 VOC 33 Basında BMB BORU HATTI Temmuz 2010 Yıl: 5 Sayı: 19

Detaylı