Doğa Olayları

Transkript

Doğa Olayları
Cep Telefonları ve
İnsan Sağlığı
Cep Telefonları Kansere
veya Diğer Hastalıklara Yol
Açabilir mi?
Cep telefonunun mucidi Motorola’da mühendis
olarak çalışan Martin Cooper’dır. Motorola
şirketinde görevli Cooper, New York'un 6.
Caddesi'nde Motorola DynaTAC
model
telefonla 3 Nisan 1973'te ilk kez ''alo'' dedi.
Cooper'ın 22 santimetre büyüklüğündeki cep
telefonu 1 kilogramdan ağır olup 20 dakika
konuşma süresine sahipti. Telefon, 10 saatte
şarj edilebiliyordu.
Martin Copper
 Copper ekibiyle Ulusal Mühendislik Akademisi'nin
dağıttığı Draper Prize ödülüne layık görüldü.
Copper, teknoloji dergisi The Verge'e yaptığı
açıklamada, cep telefonuyla ilk olarak en büyük
rakibi Bell Laboratuvarları'ndan Joel Engel'ı
aradığını belirtmişti.
 Motorola bu gelişmeden sonra 10 yıl boyunca
yaklaşık 100 milyon dolardan fazla harcama
yaparak 1983 yılında Dynatac 8000x modelini
piyasaya sundu. 3995 dolardan satışa sunulan cep
telefonu 300 mm x 44 mm x 89 mm
boyutlarındaydı. Sadece LED göstergesi bulunan
telefonun ekranı yoktu. Telefonun boyutlarının
dışında en kötü özelliği 15 cm’ye varan anteni
bulunmasıydı.
 1989 yılına gelene kadar Motorola, bu cep telefonu
geliştirmek için yoğun çaba harcadı. Sonuç olarak anteni
küçülmese de boyutları ve ağırlığı neredeyse yarı yarıya
düşen MicroTAC 9800X modeli satışa sunuldu.
Telefonların artık ekranı vardı.
 1992
yılına
gelindiğinde
artık
normal
olarak
tanımlayabileceğimiz telefonlar üretilmeye başlandı. Artık
bu alanda sadece Motorola yoktu. 1992 yılının 10 Kasım da
Nokia 1011 isimli ilk cep telefonu modelini piyasaya sundu.
195 mm x 60 mm x 45 mm boyutlara ve 475 gram ağırlığa
sahip olan telefon Motorola’nın mevcut iki modelinden de
daha küçük ve hafifti. 2 satırlı renksiz bir ekranı vardı ve 99
kişiyi rehberine kayıt edebiliyordu. Nokia 1011’in en büyük
özelliği anteninin küçük olması idi. Telefon görüşmesi
yapılacağı zaman anten uzatılabiliyordu.
 1993 yılda IBM dünyanın ilk smartphone’u sayılan Simon
isimli cihazı tanıttı. Cihazın tasarımı Motorola’nın ilk cep
telefonuna benziyordu. Fakat o devre göre çok şaşırtıcı
özelliklere sahipti. Telefon özelliğinin yanında cep
bilgisayarı olarak adlandırılan Simon, faks ve çağrı cihazı
özelliklerine sahipti. Cihaz tanıtıldıktan 2 yıl sonra 899
dolara satılmaya başlandı. Dokunmatik ekranı ve özel
kalemi ile bugünkü akıllı telefonların temeli atılmıştı. Simon,
ilk defa takvim, elektronik posta, ajanda, dünya saatleri, not
defteri, oyunlar gibi uygulamaları barındıran bir telefon
oluyordu. Metin tahmin edebilen yazılımı onu devrin en
şaşırtıcı telefonu yapmıştı.
 1996 yılında tanıtılan ve NEC tarafından üretilen Mova 103
Hyper, özelleştirilebilir zil seçeneği olan ilk telefon oldu. Bu
mevcut telefonlar içerisinde bulunmayan bir özellikti. Bu
tarihten sonra üretilen tüm cihazlarda bu özellik standart
hale geldi.
 1997 yılında Siemens dünyanın ilk renkli ekranlı telefonunu
tanıttı: Siemens S10. Ekran kalitesi çok iyi olmasa da diğer
telefonlara göre değişik renklerde menüye sahip olması
telefonun farkını ortaya koyuyordu. Fakat tasarım
konusunda hâlâ beklenen seviyede değildi telefonlar. Ayrıca
pil konusunda da ciddi derecede sıkıntılar mevcuttu.
 1999 yılına gelindiğinde Nokia kendisini uzun süre dünya
lideri yapacak olan 8810 isimli cep telefonunu tanıttı. Bu
telefon daha önceki modellerle karşılaştırılamayacak kadar
küçük ve hafifti. Sürgülü bir kapağa sahip telefonun en
büyük özelliği antensiz olmasıydı. Sadece bu özellik ile
Nokia dünya çapında dikkat çekti. 8810 kullanıcılarını şimdi
bile görmek mümkün. Telefonun tasarımı hâlâ etkileyici.
 “Dünyada ilk” özelliğine sahip telefonlar çıkarken batarya
konusunda da büyük bir gelişme yaşandı. Nikel bataryaların
piyasaya çıkması ile önceki seride kullanılan zehirli
maddeler geride kaldı. Nikel bataryalar aynı zamanda daha
ince ve hafifti. Böylece telefonlarında daha küçük
yapılmasına imkan sağladı. Bataryanın küçülmesi her
zaman telefonların gelişimini olumlu yönde etkiledi. Şimdi
bile bir telefonun en çok yer kaplayan donanımı bataryası.
 Nokia
3210
tüm
dünyada
160
milyon
sattı.
1999 yılında cep telefonuna akla gelen her özellik
eklenmeye başlandı. Bu yıl “ilk”lerin yılı olarak mobil
teknoloji tarihine damgasını vurdu.
 2000 yılına gelindiğinde sektöre giren firmalar artık gövde
gösterisi yapıyorlardı. Bu dönemde telefonlara kamera
özelliği eklendi. Sharp J-SH04 modeli ile cep telefonunda
kamera dönemini açtı. Telefon 0,1 MP çözünürlüğünde
fotoğraflar çekebiliyordu. O dönemdeki ekranlarda fazla
gelişmemiş olduğu için çektiğiniz fotoğrafları telefon
ekranından seçmek çok da kolay değildi.
 2001 yılında Ericsson Bluetooth özelliğine sahip ilk telefon
T39 ile dikkatleri üzerine çekti. Bluetooth içerik paylaşımı
konusunda kullanıcıları kablo derdinden kurtarıyordu.
İnsanlar en sevdikleri zil seslerini ve duvar kağıtlarını artık
Bluetooth ile paylaşabileceklerdi. Bluetooth özelliği çıktıktan
sonra telefonlarda bir standart haline geldi.
 2004 yılında Motorola tasarım konusunda telefonları bir
adım daha öne taşıyan ince ve kapaklı modeli RAZR’yi
tanıttı. Bu telefon tüm dünyada 50 milyon adet sattı. Aynı yıl
Motorola A845 modeli ile görüntülü görüşme ve hızlı
internet telefonlara girmiş oldu. A845’in ön yüzünde
bulunan kamera artık insanların birbirlerini görerek
konuşmalarını sağlıyordu.
 2004 yılında batarya konusunda yine büyük bir ilerleme
kaydedildi. Lityum-ion bataryalar telefonlar için artık çok
uzun bekleme ve görüşme süreleri sunar hale geldi. Önceki
telefonlarda yapılan 8-9 saat şarj karşılığı 1 saat konuşma
süresi, 1-2 saat şarj karşılığı 7-8 saat konuşma süresine
dönüştü. Tabi 2004 yılında telefonlar genelde küçük ekranlı,
mobil internet ve GPS gibi çok fazla enerji harcayan
özelliklere sahip olmadığından bekleme ve konuşma
süreleri şimdiki akıllı telefonlara göre çok iyiydi.
 2005 yılında Palm Treo 700w modelini piyasaya sundu. Bu
telefon Palm’ın kendi işletim sistemine sahipti. Telefonun
ofis belgelerini açabilmesi o zaman için çok büyük bir
olaydı. Sonrasında Palm arka arkaya benzer modeller üretti
ve iş telefonu kategorisinde bir çok cihaz piyasaya sundu.
Telefonun QWERTY klavyeye sahip olması o zamanlar için
“sadece iş adamları kullanabilir” algısı oluştursa da
şimdilerde herkesin QWERTY klavye tercih ettiğini
görüyoruz.
 2007 artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının göstergesi
olarak Apple ilk modeli olan iPhone’u piyasaya sundu. İlk
model iPhone bir çok özellikten yoksun olsa da, tamamen
dokunmatik ekran oluşu, oyun, e-posta, internet gibi
ihtiyaçları
barındırması,
diğer
telefonlarla
karşılaştırılamayacak kadar hızlı çalışması ve o zamanlar
sadece Apple’ın kullanabildiği multi-touch özelliğine sahip
olması onu bir numara yapmaya yetti. 2007 yılı mobil
teknoloji için, telefonun icadı kadar önemli bir yıl oldu.
 2010 yılında ilk akıllı uydu telefonu TerreStar Genus
piyasaya sunuldu. 2010 yılına kadar bir çok uydu telefonu
yapılmıştı fakat telefonların antenleri ilk cep telefonun boyu
kadar vardı. Bu model ise antensiz ve bir çok iş
fonksiyonlarını barındırıyordu. 2007 yılında Apple’ın mobil
teknoloji dünyasında yaşattığı deprem diğer firmaların tüm
planlarını altüst etmiş ve herkes tüm gücü ile Apple ile
savaşır olmuştu. İşte o savaşın sonuçlarından LG Optimus
2X ortaya çıktı. Dünyanın en hızlı çift çekirdekli cep
telefonu.
2011 yılında:
 Apple iPhone 4S ile yine şov yaptı. Telefonun çift çekirdekli
A5 işlemcisi, bir önceki modele göre 2 kat daha hız
kazandırdı. Çift antene sahip olması yine ilkler arasında.
 HTC EVO 4G ile dünyanın ilk 4G telefonunu tanıttı.
Android işletim sistemine sahip cihaz oldukça da hızlıdır.
 3D’nin önce sinemalara, ardından televizyonlara girmesi
ile birlikte çok geçmeden dünyanın ilk 3D cep telefonu LG
Optimus 3D piyasaya sunuldu. Telefon çift kameraya sahip
ve 3 boyutlu görüntü kaydedebiliyor. Ayrıca bu görüntüleri
telefonun ekranından herhangi bir gözlüğe gerek kalmadan
izleyebiliyorsunuz.
 Türkiye'de İlk Cep Telefonu Ne Zaman
Kullanılmaya Başladı?
Türkiye'de ilk cep telefonu görüşmesi 23 Şubat 1994 tarihinde
gerçekleşti. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve
Başbakanı Tansu Çiller cep telefonundan ilk görüşmeyi
yaptılar. Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu görüşmeyi
yapmadan önce teknisyenler tarafından binlerce kez denenmiş
olması muhtemeldir. Bu görüşme semboliktir.
 Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), 2013 yılı ilk
çeyreğine (ocak-şubat-mart) ilişkin Elektronik Haberleşme
Sektörü Pazar Verileri Raporunu açıkladı. Bu rapora göre;
• Mart ayı sonu itibarıyla mobil abone sayısı 67,9 milyona,
• 3G abone sayısı da 43,9 milyona ulaştı.
CEP TELEFONLARININ SAĞLIĞA ETKİSİ:
 Cep telefonlarının insan sağlığına etkileriyle ilgili
kuşkular ilk olarak 1992’de Florida’da açılan bir
davaya konu oldu. Davacı David Reynard cep
telefonu kullanımının, eşinin bir tür beyin tümörü
nedeniyle ölümüne yol açtığını iddia ediyordu.
Ancak, 1995’te Reynard’ın iddiası delil yetersizliği
nedeniyle
mahkeme
tarafından
reddedildi.
Reynard bir kapıyı aralamıştı; onun davasını
başka davalar izledi, ancak hepsinde sonuç aynı
oldu. Bu durum davaların hiçbir işe yaramadığı
anlamına gelmemeli, çünkü bütün bu davalar cep
telefonları ve baz istasyonlarınca yayılan
radyasyonun sağılığa etkileri konusunda bilimsel
araştırmaların başlatılmasına öncülük etti.
 Reynard’ın davasıyla birlikte alevlenen tartışmalar
sonucunda, üretici firmaların 27 milyon dolar vererek
desteklediği WTR (Wireless Technology Research)
Programı çerçevesinde mobil iletişim cihazları ile kanser
riski arasındaki ilişkilerin araştırıldığı çalışmalar başlatıldı.
1999 yılında bu çalışmaların ilk resmi sonuçları
kamuoyuna açıklandı. Ancak bu kapsamda, yalnızca bir
grup araştırma yayımlandı. Bununla birlikte ABD dışındaki
birçok ülkede de devlet ya da endüstri tarafından
desteklenen çok sayıda araştırma yürütülüyor. Ükemizde
de cep telefonu kullanımının artması ve özellikle de baz
istasyonlarının çoğalması, bu konuda birçok araştırma
yapılmasını ve rapor yayımlanmasını sağladı. Bunlardan
biri de TÜBİTAK tarafından hazırlanan “Elektromanyetik
Dalgalar ve insan Sağlığı” adlı rapordur.
 Elektromanyetik dalgalar, birçok doğal ve insan yapımı
kaynaklar tarafından yayılmakta ve hayatımızda önemli bir
rol oynamaktadır. Radyo Frekans (RF) bölgesinde yer alan
elektromanyetik dalgalar iletişimde, radyo ve televizyon
yayınlarında kullanılmaktadır. Teknolojideki gelişmelerin bir
sonucu olarak da elektromanyetik dalgaların kullanımı her
geçen gün artmakta ve bundan dolayı günlük yaşantıda
doğada
bulunanın
çok
üstündeki
seviyelerde
elektromanyetik dalgalara maruz kalınmaktadır. Son yıllarda
yaygın olarak kullanılmaya başlanan cep telefonları ve
uzantısında baz istasyonlarına ilişkin soru işaretleri
kamuoyu gündeminin ön sıralarına yerleşmiştir.
Elektromanyetik
dalganın yayılması
Cep
Telefonu
TV
Elektrik
Hatları
AM
Radyo
Tıbbi
X-ışını
FM Mikrodalga Elektrikli UV
Radyatör Lamba
Fırın
Radyo
Frekans (Hz)
102 104
106
108
1010 1012
Radyo
Mikrodalga
1016 1018 1020 1024
Kızılötesi
İyonlaştırıcı Olmayan
İndüklenmiş zayıf
akım
Çevreye kanıtlanmış
bir etkisi yok
İndüklenmiş güçlü
akım
Isıl
Etki
Morötesi
X-ışını
İyonlaştırıcı
Yükseltgenmiş
elektrik
Fotokimyasal
Tepki
Moleküller arası
bağlarda kopma
DNA üzerine
etki
 Cep telefonları, 900 MHz ile 1800 MHz frekanslar arasında
mikrodalga radyasyon alan ve ileten düşük güçlü radyo
cihazlarıdır. Günlük yaşamda televizyon, mikrodalga fırın,
saç kurutma makinesi gibi radyasyon yayan daha pek çok
araç kullanıyoruz. Kablosuz iletişim ağları elektromanyetik
tayf içindeki birçok frekans bandında çalışır.
 Radyasyon ya da ışıma, iyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı
olmayan biçimleriyle iki türde olabilir. İyonlaştırıcı ışımaya
X-ışınlarını veya gama ışınlarını örnek gösterebiliriz. Dalga
boyları küçük ve yüksek frekanslardaki bu ışımalar, canlı
dokulara zarar verebilir ve DNA’yı tahrip ederek kansere
yol açabilir. Ancak cep telefonlarının çalıştığı frekans
düzeyindeki ışıma iyonlaştırıcı değildir. Cep telefonlarının
çalıştığı frekanslardaki ışımanın görünen biyolojik etkileri
daha çok termiktir (ısısaldır).
2. Dünya Savaşından bugüne radyofrekanslarının biyolojik
etkileri üzerinde hiç de azımsanmayacak sayıda bilimsel
araştırma yürütülmekte. Bu araştırmaların büyük bir kısmı, cep
telefonları tarafından kullanılmakta olan 915 MHz ile 2450
MHz arasındaki bant üzerinde yoğunlaşmış bulunuyor.
Genellikle iki tür araştırma yapılmaktadır:
• İlki, epidemiyolojik araştırma diye bilinen ve hastalıkların
insan topluluklarındaki dağılımını ve bu dağılımı belirleyen
etkenleri istatistik yöntemlerle inceleyen tıp dalıyla ilgili
araştırmalar.
Epidemiyololjik
çalışmalarda,
hasta
bireylerden çok insan gruplarıyla ilgilenilir ve geçmişe dönük
araştırmalar yapılır.
• İkinci tür araştırma yöntemiyse daha çok laboratuvar
hayvanlarının kullanıldığı deneysel çalışmaları kapsar.
Bu araştırmalar genellikle radyofrekanslarının toksikolojik
standart testlerinde kullanılan hayvan dokuları için zararlı
olduğunu kanıtlamayı amaçlar.


Bilim adamları kanser ile herhangi bir çevresel etmen
arasında bir bağlantı olduğunu kanıtlamanın oldukça güç
olduğunu söylüyorlar. Ayrıca, genellikle kanserin ortaya
çıkması yalnızca tek bir nedene bağlı olmamakta. Bu
durum da cep telefonu kullanımıyla kanser arasında
pozitif bir ilişkinin varlığını kanıtlamayı daha da
güçleştiriyor. Bu konuda yapılan araştırmaların genişliği,
hastalık nedenlerini saptamanın ne kadar güç olduğunun
bir göstergesi. İlk aşamada "neden" konusu göründüğü
kadar kolay anlaşılabilir değil. Genellikle kullanılan
"nedensel etmen" ya da epidemiyolojide kullanılan
biçimiyle "risk faktörü", incelenen olayla karşılama
olasılığını yükselten faktör olarak tanımlanabilir. Bununla
birlikte çoğu zaman bir olayın birçok nedene bağlı olduğu
kabul ediliyor.
Örneğin, kanserin tek bir nedene bağlı olarak ortaya
çıktığını söylemek zordur. İstatistiksel veriler baz
alındığında değişik sonuçlarla karşılaşılabilir.
 Elektromanyetik enerjinin vücut dokuları tarafından
soğurulma hızı SAR (Specific Absorption Rate (Özgül
Emilim Hızı)) olarak adlandırılır. Birimi W/kg'dır. Yine
TÜBİTAK raporunda, insan vücudunun 1 derecelik
sıcaklık artışını düzenleyemediği ve bu durumun da
kimi sorunlara yol açtığı söylenmekte. 10 sıcaklık artışı
için 1 kg doku başına 4 W güç soğurulması gerekiyor.
İnsanların genel yaşam alanlarında bu değerin ellide
biri olan 0,08 W/kg SAR sınır olarak kabul edilmiş
bulunuyor.
 SAR
değeri
elektronik
cihazların
yaydıkları
elektromanyetik gücü gösterir. Yüksek elektromanyetik
güç yayan cihazlar insan sağlığını tehdit ediyor.
ABD’de SAR değeri: 1,6
Avrupa ülkelerinde ve ülkemizdeki SAR değeri : 2,0 ‘ın
üzerinde olan cep telefonları sağlığa zararlı kabul
edilmektedir.
 Ancak asıl önemli olan soru; bu değer insan sağlığı için
maksimum kaç olmalı?
ICNIRP (Uluslararası İyonize Olmayan Radyasyonlardan
Korunma Komisyonu) tarafından önerilen SAR değerleri şu
şekildedir:
Frekans aralığı
10 MHz'den 10
GHz'e kadar
Tüm vücut
ortalama SAR
(W/kg)
0,08
Lokalize
SAR (baş Lokalize SAR
ve göğüs) (uzuvlar) (W/kg)
(W/kg)
2
En popüler cep telefonlarındaki SAR değerleri:
Galaxy S4‘ün SAR değeri 0,399 W/kg,
iPhone 5‘in SAR değeri 1,25‘tir.
iPhone 5 sağlık açısından Galaxy S4′e göre daha
tehlikelidir.
4
Baz İstasyonları:
Baz istasyonlarında kullanılan antenler yönlüdür ve
elektromanyetik enerjiyi belirli bir yönde diğer yönlere göre
daha etkin olarak yayar ya da alırlar. Bu nedenle antenden
eşit uzaklıktaki farklı noktalarda enerji dağılımı farklılık
gösterir.
Baz istasyonlarından kaynaklanan toplam
elektromanyetik enerji sabit bir değerde değildir; kullanıcı
yoğunluğuna göre değişir. O hücredeki cep telefonu sayısı ve
aynı anda yapılan görüşme sayısı arttıkça baz istasyonu
anteninden yayılan elektromanyetik enerji de artar.
 Cep telefonu ile baz istasyonu arasındaki uzaklık arttıkça
da daha yüksek çıkış gücünde haberleşme yapılır. Cep
telefonu en yüksek çıkış gücüne, arama sırasında erişir ve
bağlantı kurulduktan sonra çıkış gücü en ekonomik düzeye
iner.
 Baz istasyonu antenlerinin genellikle güvenlik sınırına göre
birbirinden yeterince uzak olan ve en yüksek binanın
çatısına kurulması gerektiğinden binaların yakınlarında da
RF etkisine maruz kalma düzeyi düşüktür. Çatı antenleri
binadan uzak yatay doğrultuda enerji yayacak biçimde
yerleştirildikleri için, binanın içinde ışıma çok azdır. Ancak
karşı doğrultuda bulunan binalarla arada yeterince mesafe
bulundurulması gerekir.
 GSM (Global System for Mobile Communication)
sisteminde cep telefonunun baz istasyonuna gönderdiği
sinyalin frekansı ile baz istasyonunun cep telefonuna
gönderdiği sinyalin frekansı farklı olduğundan görüşme
esnasında hem konuşma hem de dinleme mümkün
olmaktadır. Tabloda gönderme (uplink) ve alma (downlink)
frekansları görülüyor.
Gönderme (uplink)
GSM 900
890-915 MHz
GSM 1800
1710-1785 MHz
Alma(downlink)
935-960 MHz
1805-1880 MHz
 Telefon bataryasının daha uzun süre kullanılması sağlamak
için telefonun baz istasyonuna olan uzaklığına göre RF
sinyal gücü otomatik olarak ayarlanıyor. Yani telefon baz
istasyonundan uzakta iken RF sinyal gücü daha yüksek
oluyor.
Sıkça Sorulan Sorular:
 Elektromanyetik radyasyonun canlılar üzerindeki
etkileri nelerdir?
RF elektromanyetik dalgalarının foton enerjileri, atomları ve
molekülleri iyonlaştıracak düzeyde değildir. Ortamdaki
iyonlaştırıcı olmayan elektromanyetik dalgaların etkisinde
kalma sonucunda canlılarda iki tür etki oluşabilir: Isıl etkiler
ve ısıl olmayan etkiler.
Isıl etkiler : Vücut tarafından yutulan elektromanyetik enerjinin
ısıya dönüşmesi ve vücut sıcaklığını arttırması olarak
tanımlanır. Bu sıcaklık artışı, ısının kan dolaşımı ile atılarak
dengelenmesine dek sürer. Cep telefonları gibi RF
kaynaklarının sebep olabileceği sıcaklık artışı gerçekte çok
düşüktür ve büyük olasılıkla vücudun normal mekanizmaları
ile kolayca etkisizleştirilebilir. Cep telefonu ile beyinde
oluşabilecek sıcaklık artışı ortalama 0,1 0C dolayındadır.
Isıl olmayan etkilere: Isıl olmayan etkilere bağlı
olarak RF dalgaların etkili olduğu iddia edilen
bozukluk
ve
hastalıklar
arasında
beyin
aktivitelerinde değişiklikler, uyku bozuklukları, dikkat
bozuklukları, baş ağrıları bulunmaktadır. Ancak bu
riskler çok yüksek deneysel dozlar ve sürelerde
geçerli olabilir ve cep telefonları gibi kullanımlar için
geçerli değildir.
Yüksek
enerjili
iyonlaştırıcı
elektromanyetik
dalgalar, DNA ve genetik malzemeyi kapsayan
biyolojik dokuda hasara yol açabilen moleküler
değişikliklere yol açabilirler. Bu etkinin olabilmesi için
dokunun x-ışınları ve gama ışınları gibi yüksek
enerjili fotonlarla etkileşmesi gerekir.
 Baz istasyonları nükleer radyasyona neden
olur mu? Bu radyasyon canlılar üzerinde
nükleer radyasyona benzer etkiler yapar mı?
Nükleer radyasyon, yüksek enerjili fotonların yol
açtığı
iyonlaştırıcı
radyasyondur.
Baz
istasyonlarının neden oldukları ışınım iyonlaştırıcı
olmayan radyasyon sınıfında olup baz istasyonları
nükleer radyasyona neden olmazlar. İyonlaştırıcı
radyasyon bölgesindeki dalgaların frekansları baz
istasyonlarının çalışma frekanslarından yaklaşık
milyon kere daha yüksektir
 Mobil telefonlar ve baz istasyonlarından yayılan
elektromanyetik dalgaların kanser yaptığı yönünde
tekrarlanmış herhangi bir kanıt var mıdır?
İyonlaştırıcı radyasyonun hücrelerin genetik malzemesini
(DNA) etkileyerek mutasyon ve kansere yol açtığı bilinmekle
birlikte, RF dalgaların benzer etkiler yaptığı kanıtlanmamıştır.
Cep telefonlarının özellikle beyin tümörlerini arttırıp
arttırmadığı konusu gündeme gelmiş, ancak bugüne kadar
yapılan incelemelerde kansere yol açtığını gösterecek kesin
deliller bulunamamıştır. Son olarak A.B.D. ve Danimarka’da
yapılan ayrıntılı çalışmalar cep telefonu kullanımının beyin
tümörü riskini arttırmadığını açıkça ortaya koymuştur. Öte
yandan bugüne kadar yapılan çalışmalar, cep telefonuyla
kanser arasında kesinlikle bir ilişki yoktur demek için
yetersizdir. Bu nedenle, başta Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
olmak üzere çeşitli kuruluşlar bu konuda kapsamlı çalışmalar
yapmaktadırlar.
 Mobil telefon ve baz istasyonları baş ağrısı,
uykusuzluk, dikkat bozukluğu gibi durumlara neden
olabilir mi?
Günlük yaşamda maruz kalınan RF seviyelerinin baş ağrısı,
uykusuzluk gibi sorunlara yol açtığı kesin olarak
gösterilememiştir. Ancak çeşitli çalışmalarda, İyonlaştırıcı
Olmayan Radyasyondan Korunma Komitesinin (ICNIRP)
belirlediği sınır değerlerin altında mobil telefon sinyallerinin
beynin elektriksel aktivitelerinde ve algılama fonksiyonlarında
(dikkat, hatırlama, tepki verme gibi) kısa süreli değişimlere
neden olduğu gösterilmiştir. Fakat bu değişimlerin insan
sağlığı üzerindeki etkileri bilinmemektedir.
 Cep telefonlarının bilimsel olarak kesinlikle
kanatlanmış zararlı etkileri var mıdır?
Cep telefonu kullanımının sürücülerde kaza riskini
arttırdığı kanıtlanmıştır. Kaza riski sürücünün yaşı ile
orantılı olarak artmakta, cep telefonu yerine araç
telefonu da kullanılsa risk aynı kalmakta
(konuşmanın dikkati dağıtması nedeniyle) ve etki
kanda
%0,05
alkol
bulunması
düzeyine
ulaşmaktadır.
 Mobil telefonlar ve baz istasyonlarından yayılan
elektromanyetik dalgalar düşük doğum ya da
sakat doğuma neden olurlar mı?
Bütün vücudun ısınmasına yol açacak derecede RF
dalgaların etkisinde kalmak düşük doğum ve sakat
doğuma neden olabilir. Ancak mobil telefonlar ve baz
istasyonu antenlerinin yaydığı güç, bu tür bir ısınmaya
neden olmak için çok düşüktür. Mobil telefon ve baz
istasyonları antenlerinden yayılan RF dalgaların yol
açtığı ve halkın etkilendiği güç seviyelerinin düşük
doğuma ya da sakat doğuma yol açtığını gösterir hiçbir
laboratuvar ve epidemiyolojik kanıt yoktur.

Kalp pili kullananlar mobil telefon kullanabilir
mi?
ANSI (American National Standarts Institute –
Amerikan
Ulusal
Standartlar
Enstitüsü)
standartlarında kontrolsüz etkilenme için belirlenmiş
seviyeler korunduğu sürece vücut içine konulmuş
tıbbi elektronik cihazların mobil telefon ya da baz
istasyonlardaki
antenlerinden
yayılan
RF
dalgalardan etkilendiklerini gösteren bir kanıt
bulunmamaktadır. Ancak mobil telefon anteni
doğrudan kalp pili üzerine konulursa etkilişim
olasıdır. Bu nedenle mobil telefonların kalp pili
kullananlarca
göğüs
cebinde
taşınmaması
önerilmektedir.
 Elektromanyetik radyasyonun insan vücudunda
en fazla etkili olduğu bölgeler nerelerdir?
Elektromanyetik radyasyonun ısıtma yönünden insan
vücudunda en etkili olduğu bölgeler başka bölgelerden
farklı olarak fazla ısıyı dağıtacak kan akışı
olmamasından dolayı gözler ve testislerdir. Ancak mobil
telefon ve baz istasyonları antenleri tarafından yayılan
güç, bu tür bir ısınmaya neden olmayacak denli düşüktür.
Fakat cep telefonu kullanan erkeklerin sperm sayısı cep
telefonu kullanımı süresine bağlı olarak azaltmaktadır.
 Cep telefonu kullanan çocuk ve
beyin kanserine yakalanabilir mi?
yetişkinler
Çocukların beyni yetişkinlerden daha fazla radyasyon
emerler. 10 yıl boyunca günde 30 dakikadan fazla (ortalama)
cep telefonuyla konuşanların beyin kanserine yakalanma riski
iki misli ve hatta daha fazladır. Cep telefonu kullanmaya
başlayan gençlerde on yıldan daha kısa bir süre içerisinde 4
ila 5 kat daha fazla beyin kanseri oluşabilmektedir.
Bir apartmanın çatısında ya da duvarında baz
istasyonu anteni bulunması o apartmanda
bulunanları yüksek risk grubu haline getirir
mi?
Baz istasyonlarındaki antenler dar bir bölgeyi
etkileyen yönlü antenlerdir. Bu antenler arkalarında
ya da diplerinde ışımanın çok az olacağı biçimde
tasarlanmışlardır. Bu nedenle bulundukları binada
yaşayanları yüksek risk grubu haline getirmezler.
Ancak antenin konumu, antenin ışıma örüntüsünün
kurulduğu
binayı
içine
almayacak
şekilde
belirlenmelidir. Ayrıca, anten için yer seçimi ve
antenin kurumu sırasında yakın alandaki binaların
risk altına alınmamasına dikkat edilmelidir. Anten
yeri, çalışma frekansı ve çıkış gücüne göre
hesaplanacak güvenlik mesafesi içinde insanların
istem dışı ve sürekli maruz kalmayacağı şekilde
seçilmelidir.

 Radyo ve TV verici yayınları güvenli midir?
Radyo ve TV vericileri de RF elektromanyetik dalgalar yoluyla
yayın yaparlar. Yayın yapan antenlerden dolayı çevrede
yaşayanları etkileyebilecek RF enerjisi miktarı, istasyon tipi,
kullanılan antenin tasarım karakteristiği, antene iletilen güç,
antenin yüksekliği ve antenden uzaklığa göre değişir. Bazı
frekanslarda insan vücudu tarafından emilen elektromanyetik
enerji başka frekanslardaki emilime göre daha fazladır.
Dolayısıyla yayınlanan sinyalin frekansı da önemlidir. Kişinin
boyutlarına bağlı olarak ayakta duran bir yetişkinin RF
elektromanyetik dalgalardan en fazla etkilenebileceği frekans
bölgesi 80-100 MHz arasındadır. Ancak, radyo ve TV verici
antenleri yüksek kuleler üzerine kuruldukları ve kuruldukları
bölgelerin yaşam bölgelerine uzak seçildikleri sürece halkın
etkilenebileceği RF enerji seviyeleri önerilen seviyelerin
altında olmaktadır.
 Mobil araç telefonları güvenli midir?
Mobil araç telefon antenleri araba dışına monte edilirler.
Standartlarla belirlenen RF seviyelerine etkisinde kalmak için
çok uzun süre ve mobil araç telefonu antenine çok yakın
bulunmak gerekmektedir. Aracın iletken olan metal gövdesi
RF elektromanyetik dalgalara karşı kalkan görevi görmekte
ve böylece etki azalmaktadır. Arka pencereye monte edilmiş
mobil araç telefonu anteni dolayısıyla araçtaki kişilerin
etkileneceği RF enerji seviyelerinin standartlarla belirtilmiş
seviyelerin altında olması için tavsiye edilen uzaklık en az 3060 cm’dir. En fazla 3 W çıkış gücü olan ve düzgün monte
edilmiş bir mobil araç telefonu anteniyle aradaki uzaklık en az
15 cm olduğunda, aracın içindeki ya da yakınındaki kişilerin
etkilenebileceği RF enerji, sınır değerlerin çok altında
kalmaktadır.
 Cep telefonları ile görüşme yapılırken neden
televizyonlar etkilenir ve ses çıkarır?
3 kHZ - 300 GHz arasındaki frekans bölgesi, RF
bandı olarak tanımlanır. Mikrodalga frekans bandı da
RF bandı içinde yer alıp birkaç yüz MHz'ten birkaç
GHz'e kadar olan frekans bandını kapsar.
Mikrodalga enerjinin en bilinen uygulamaları
mikrodalga
fırınlar
ve
cep
telefonlarıdır. Radyo ve televizyon gibi cihazlar da bu
aralıkta bulanan vericilerden gelen dalgaları alırlar.
Cep telefonlarıyla çok yakın dalgaboyunda
olduklarından, özellikle şebekeye ulaşma sırasında
cep telefonları en yüksek seviyede güç harcadıkları
için bu cihazlar etkilenirler.
 Otobüslerde bu kadar sorun olan cep telefonlarımız
neden otomobillerde hiç bir sorun olmuyor? 2000
yılından sonraki bütün otomobillerde ABS var.
Radyo dalgalarıyla çalışan aygıtlar, belli bir frekans aralığında
çalışmaları hedeflenerek tasarımlanmış olmalarına karşın,
doğrusal olmayan etkenler nedeniyle, civar frekanslarda
dalgalar da üretiyor. Her ne kadar, bu ‘yüksek modlar’daki
yayınlar görece güçsüz iseler de, bir başka aygıtın çalışma
frekansı aralığına isabet ettiklerinde, o aygıtın çalışmasını
etkileyebiliyorlar. Bu düşük olasılığın gerçekleşmesi ciddi
sonuçlar doğurabilmektedir.
Çağdaş ulaşım araçlarının
elektronik donanım olarak zengindir. Bu açıdan toplu taşıma
araçlarıyla özel otomobiller arasındaki fark; özel otomobilde
cep telefonu kullananın, kendisi ve araçtaki ‘yakın’ları adına
risk alıyor olması, toplu taşıtta ise, etrafındaki çok sayıda
yolcuyu risk altına sokuyor olmasıdır.
Kendinizi ve Ailenizi Korumanın Yolları
1) Cep telefonunuzu hiçbir zaman direkt olarak başınıza
veya vücudunuza tutmayın.
Cep telefonu ile konuşurken diafon, kulaklık, hands-free
cihazları veya tüplü kulaklık kullanın.
2) Cep telefonunuz açıkken vücudunuza yakın bir yerde
taşımayın.
Örnekler: Cep telefonunuzu cebinizde taşımayın. Cep
telefonlarının kalp, beyin, böbrek gibi organlardan uzak
tutun. Cep telefonunuz açıkken, kullanmıyor olsanız bile
radyasyon yaymaya devam eder.
Telefonun elektromanyetik dalga yayan antenleri arka
bölümündedir.
Telefonu
cebinizde
taşıyacaksanız
vücudunuza temas eden yön ekranın olduğu taraf olsun.
3) Zayıf sinyale dikkat edin.
Cep telefonunuzun sinyal seviyesi düşükken veya cep
telefonunuz çekmediğinde daha güçlü çalışır ve daha çok
radyasyon yayar. Sabit telefonları daha sık kullanın.
4) Cep telefonlarını çocuklardan uzak tutun.
Çocuklar yetişkinlerden en az 2 kat daha fazla mikrodalga
radyasyon emerler. Hamileler cep telefonlarını karınlarından
uzak tutmalıdırlar.
5) SAR değeri düşük telefonları tercih edin.
Cep telefonu alınırken SAR değeri düşük telefonların tercih
edilmelidir. (Değişik telefonlar için SAR değerlerini www.sarvalues.com
adresinden öğrenebilirsiniz).
6) Uyurken Siz uyursunuz ancak cep telefonunuz
uyumaz.
Cep telefonunuz açık olduğu müddetçe radyasyon yaymaya
devam eder. Cep telefonunuzu yastığınızın altına, yatağınızın
yanındaki komodine veya uyumakta olan birinin yakınına
koymayın. Eğer koyacaksanız
en az 1 metre uzağa
konulması öneriliyor.
7) Cep telefonu ile yapılan görüşmelerin mümkün olduğu
kadar kısa tutulması ve daha çok kısa mesajlardan
yararlanın.
Numara çevrildikten sonra hat bağlanıncaya kadar telefonun
vücuttan uzak tutulması fayda var. Cep telefonuna gelen
arama olduğunda ya da arama yapılması gerektiği
durumlarda, bağlantı kurulduktan sonra cep telefonunun
kulağa tutulması ile elektromanyetik radyasyona maruz
kalmanın önemli ölçüde azaltacaktır.
8) Asansör gibi kapalı alanlarda ve otomobil, metro, tren
gibi toplu taşıma araçlarında telefon kullanmamaya özen
gösterin.
Kapalı mekanlarda ve toplu taşıma araçlarında
metal
çeperlerinden yansıyan elektromanyetik alanın şiddeti, kişilere
açık havadakinden daha fazla elektromanyetik dalgaya maruz
kalmasına neden olur.

Benzer belgeler

P12-Cep Telefonu Ve Baz İstasyonlarının İnsan Sağlığı, Özellikle de

P12-Cep Telefonu Ve Baz İstasyonlarının İnsan Sağlığı, Özellikle de telefonları tarafından kullanılmakta olan 915 MHz ile 2450 MHz arasındaki bant üzerinde yoğunlaşmış bulunuyor. Genellikle iki tür araştırma yapılmaktadır: • İlki, epidemiyolojik araştırma diye bili...

Detaylı