Mart 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Transkript

Mart 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Bilişim Uzmanları
Bülteni

Dünya
Radyokomünikas
yon Konferansı

Teknoloji ve Toplum

ġiir KöĢesi: Günaydın, Yine Seni
Sevmeyi Unuttum

Üfürüm Nedir?

Ayın Konuğu:
Ahmet DARICI
Bu sayıda:
Yeni Denetim
Mevzuatı
2
Steve Jobs
4
4. Dönem BiliĢim
Uzmanları
5
Üfürüm
7
Doyuyor (mu)
yuz?
8
Yalnızlık
9
Kan BağıĢı
10
Emre‘nin Rotası
14
Sigara Tüketimi
16
Bowling
17
Çektiklerimiz
20
Bakıp
Geçtiklerimiz
21
Cilt 1, Sayı 10
3 Mart 2012
SunuĢ
2012 yılının üçüncü sayısıyla
merhaba,
Ocak ayı gibi ġubat ayı da
genellikle kar yağıĢlı geçti.
Nihayet Mart ayına, bahara
ve onuncu sayımıza ulaĢmıĢ
bulunuyoruz.
Ocak sayımızda rahmetli
Recep Güçlü‘yü sağlığında
ziyaret edemediğimizden ve
ailesini görmek istediğimizden bahsetmiĢtim. ġubat
ayının baĢında, bu isteğimizi
gerçekleĢtirip, kendilerini
ziyaret ettik. EĢi ve iki çocuğu
karĢıladı bizi. YaklaĢık 40
gün olmuĢtu Recep bey rahmetli olalı. Biraz daha alıĢmıĢlardı evin direğinin yokluğuna. Derneğimiz adına tüm
üyelerimizin selamlarını götürdük, tüm aile de aynı Ģekilde sizlere selamlarını ilettiler.
Tek ihtiyaçları DıĢ Ticaret
Meslek Yüksek Okulu‘nu
bitirmiĢ olan ve halen
Açıköğretim Fakültesinde
Uluslararası ĠliĢkiler okumak-
Elif ÖZDEMĠR, BiliĢim Uzmanları Derneği BaĢkanı
ta olan oğullarına bir iĢ bulmak. Umarım bu köĢeyi takip
edenler vasıtasıyla bir Ģeyler
yapabiliriz.
Bu sayımızda konuğumuz,
EriĢim ve Tarifeler Dairesi
BaĢkanı Sayın Ahmet Darıcı
oldu. Editörümüz Sayın Yavuz Göktaylar‘ın geliĢtirdiği
sorulara, samimi cevaplar
aldık. Ayrıca kendi çektiği
fotoğrafları ―Çektiklerimiz‖
sayfasında bizimle paylaĢtı.
Kendisine Ģükranlarımızı
sunuyoruz. Bu sayıda
4.Dönem BiliĢim Uzmanlarımızın atamaları vesilesiyle
düzenlediğimiz etkinliğe de
yer verdik. Ayrıca Tüm Sektörler Bowling Turnuvasına
da 3 takımla katılım sağlamıĢtık, bu turnuva ile ilgili de
bir bilgilendirme hazırladık.
Hatırlarsınız daha önce masa tenisi turnuvası için talep
toplamıĢtık, önümüzdeki
günlerde baĢlayacak turnuva
için sevgili AyĢegül Bolat
masa tenisinin inceliklerini
yazdı bu ay. Sağlık köĢesinde ise, çocuklarda sıkça
karĢılaĢılan ―üfürüm‖ konusu
iĢleniyor. Konuğumuz ise Dr.
Osman Özdemir. Sevgili
eĢime buradan teĢekkür
etmek istiyorum. Ayrıca, bu
sayıya yazı, Ģiir, fotoğraf ve
yorumlarıyla katkı sağlayan
tüm dostlarımıza Ģükranlarımızı sunuyoruz.
Son söz; Ġyi ki geldin bahar...
Dünya Radyokomünikasyon Konferansı
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından
Dünya Radyokomünikasyon
Konferansı 23 Ocak - 17
ġubat tarihleri arasında Ġsviçre‘nin Cenevre kentinde
düzenlendi. Belirli periyotlarla yapılan toplantının amacı
radyo spektrumunu daha
etkin bir Ģekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla ülkeler arasında eĢ güdümü sağlamak olarak özetlenebilir.
Söz konusu toplantıya Bilgi
samlı bir Türk heyeti de katıldı. ITU genel sekreteri
Hamadoun Touré konferansın sonucundan memnun
olduğunu ―Konferans radyo
hizmetlerini ve uygulamalarını yeni ve daha iyi bir şekilde
tanımlanmasına yardım ederek dünyayı hepimiz için daha
iyi bir yer yapmamıza ciddi bir
katkıda bulundu.‖ sözleriyle
ifade etti.
Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu koordinasyonunda kap-
Sayfa 2
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu’nun Yeni Denetim
Mevzuatı
Nigar SAMSA
BiliĢim Uzmanı
Sektörel Denetim
Dairesi BaĢkanlığı,
BTK
“Bilgi
Bağımsız bir düzenleyici Kurum olarak Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‘nun (BTK) kanunlarla verilen görevleri yerine getirmesi ve yetkileri kullanmasının en önemli araçlarını Kurum‘un düzenleme ve denetleme faaliyetleri oluĢturmaktadır. 5809 sayılı Elektronik HaberleĢme Kanunu‘nun ―Denetim‖ baĢlıklı 59‘uncu maddesinin birinci fıkrasında: ―Kurum re’sen veya
kendisine intikal eden ihbar veya şikayet üzerine, bu Kanunda belirlenen görevleri ile ilgili
olarak elektronik haberleşme sektöründe yer alan gerçek ve tüzel kişileri denetleyebilir, …‖
hükmü ile aynı maddenin altıncı fıkrasında: ―Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Kurum tarafından yönetmelikle belirlenir.…‖ hükmü yer almaktadır. BTK tarafından
hazırlanan ―Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumunun Denetim ÇalıĢmalarına ĠliĢkin Yönetmelik‖ 14/12/2011 tarihli ve 28142 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe
girmiĢtir. Yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte 30/3/2007 tarihli ve 26478 sayılı Resmî
Gazete‘de yayımlanan Telekomünikasyon Kurumunun Denetim ÇalıĢmalarına ĠliĢkin Usul ve
Esaslar Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıĢtır. Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu
TeĢkilât Yönetmeliği‘nin ―Hizmet Birimleri‖ baĢlıklı 19‘uncu maddesinin birinci fıkrasında BTK
ana hizmet birimleri arasında Sektörel Denetim Dairesi BaĢkanlığı sayılarak, BTK denetim
faaliyetlerine iliĢkin usul ve esasların belirlenmesi ve bu faaliyetlerin yürütülmesi görevi anılan
Daire BaĢkanlığı‘na tevdi edilmiĢtir.
Teknolojileri ve
İletişim
Kurumunun
Denetim
Çalışmalarına
İlişkin Yönetmelik”
Mülga Yönetmelik gereğince, denetim süreci ‗Ġnceleme, Ön araĢtırma ve SoruĢturma‘ aĢamalarından oluĢurken, denetim faaliyetleri ilgili birimler tarafından yürütülmektedir. Yeni Yönetmelikte ise denetim sürecinin Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu TeĢkilât Yönetmeliği gereğince ‗Ġnceleme ve SoruĢturma‘ süreçlerinden oluĢması öngörülmüĢ olup, belirtilen süreçlere
iliĢkin tüm aĢamalar Sektörel Denetim Dairesi BaĢkanlığınca yürütülecektir. Bu sayede Kurum tarafından gerçekleĢtirilen denetim çalıĢmalarının tek bir merkezden yürütülmesi sağlanarak, denetimlerin daha hızlı, etkin, yeknesak ve çözüm odaklı olması temin edilecektir.
14/12/2011 tarihli
ve 28142 sayılı
Resmi Gazete’de
yayımlanarak aynı
tarihte yürürlüğe
girmiştir.
Ayrıca Yönetmelik ile getirilen yeni düzenlemeye göre denetim süreci sonunda, denetlenen
tarafın talebi üzerine ve Kurul tarafından uygun görülmesi halinde denetlenen tarafa sözlü
savunma imkânı verilecektir. Belirtilen imkân denetlenen tarafların denetim süreci neticesinde
son olarak aydınlatmak istedikleri hususları açıklamalarına imkân sağlayacak yenilikçi bir
yöntem olacaktır. Diğer taraftan söz konusu hüküm Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu TeĢkilat Yönetmeliği‘nin ―Kurulun çalışma usûl ve esasları‖ baĢlıklı 11‘inci maddesinin yedinci
fıkrası ile birlikte değerlendirilmesi gerekli olan bir hükümdür. TeĢkilat Yönetmeliği‘nin belirtilen hükmü Ģu Ģekildedir: ―Kurulca gerek görülmesi halinde, belirli bir konuda görüşlerini bildirmeleri istenen Kurum dışından uzman kişilerle, gündemdeki konularla ilgili taraflar, kişiler
veya işletmeci temsilcileri toplantıya çağrılarak dinlenebilir.‖
Yeni Denetim Yönetmeliği‘nin yanı sıra uygulamada ortaya çıkabilecek temel prosedürel detaylara bir Yönerge‘de yer verilmesinin uygun olduğu düĢüncesi ile ―Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Denetim Çalışmalarına İlişkin Yönerge‖, Yönetmelik ile eĢ zamanlı olarak
yürürlüğe girmiĢ ve Kurumun internet sitesinde yayımlanmıĢtır. Yeni Yönerge BTK bünyesinde Sektörel Denetim Dairesi BaĢkanlığı‘nın, ilgili Kurum hizmet birimlerinin ve denetçilerin
denetim faaliyetlerine iliĢkin iç çalıĢma usullerini belirleyen, Kurum‘un denetim faaliyetlerini
baĢlıklar altında toplayan bir kılavuz niteliğindedir. Yönerge, denetlenen taraflara iliĢkin olarak
Yönetmeliğe ilave yükümlülük veya hükümler içermemekte bu yönüyle üçüncü kiĢiler bakımından hukuki sonuç doğurmamaktadır. Ancak BTK‘da yürütülen denetim faaliyetlerinin hangi süreçlerden geçerek tamamlandığının, gerek denetlenen taraflar ve gerekse üçüncü kiĢiler
tarafından bilinmesinin Kurumun Ģeffaflığına hizmet ettiği düĢüncesi ile kamuoyuyla paylaĢılmasının son derece isabetli olduğu değerlendirilmiĢtir.
Cilt 1, Sayı 10
Sayfa 3
Teknoloji ve Toplum (2/4)
(Devam)
Prototipler, ar-ge çalıĢmalarında geliĢmenin kaynağı iĢlevini görürler. Bir prototip, oluĢmayan bir sosyal ihtiyaçtan dolayı ürüne dönüĢmeyebilir veya oluĢan bir sosyal ihtiyaçtan
dolayı kabul edilebilir. Örneğin, 1816‘daki Francis Ronalds'ın telgrafı Ġngiliz deniz kuvvetlerinin kullanım için bir ihtiyaca gerek görmemesi nedeniyle ürüne dönüĢmeyen bir prototip
iken, Herman Hollerith‘in hesap makinesi, özellikle ABD Nüfus Ġdaresinin talebi ve yüksek
verimliliği nedeniyle büyük kabul gören bir ürüne dönüĢmüĢtür.
Yeni iletiĢim teknolojilerinin piyasaya sunulması ve özellikle tüketilmesindeki önemli bir
diğer faktör patent almadır. Patentlerle korunan bazı icatların yeni endüstri alanları yarattığı ve yeni teknolojilerle Ģirketlerin ortaya çıkmasına sebep olduğu zamanlar vardır. Bunun
belki de en güzel örnekleri ‗xerography‘ (Bir kuru fotokopi tekniği) ve Xerox ġirketi ve anlık
fotoğraf ve Polaroid ġirketi olabilir.
Bunlara ilave olarak, sosyal değiĢimler de yeni iletiĢim teknolojilerini Ģekillendirmektedir.
Bu değiĢimler genel olarak üç alt kategoriye ayrılırlar: diğer teknolojik yeniliklerin sonuçları;
modern ticaret Ģirketleri ve yeni ürünlere olan ihtiyaçları ve pazarlama stratejileri. Örneğin,
telgrafın yaygınlaĢması ve kullanılmasını demiryolu endüstrisi mümkün kılmıĢtır. Demiryolu
güvenliğinin sağlanması ihtiyacıyla baĢlayan geliĢme, telgrafın ticaret ortamındaki temel
iletiĢim vasıtası olmasıyla devam etmiĢtir. Diğer taraftan, büyük Ģirketleri barındıran ticaret
merkezlerinin kurulmasıyla iletiĢime olan ihtiyaç artmıĢtır. Bu örneklerden de anlaĢılacağı
üzere, sosyal değiĢimler, yeni iletiĢim teknolojilerinin piyasaya çıkması üzerinde önemli
etkilere sahip olmakta ve bu teknolojilerin toplum tarafından kullanılma yüzdesini de yakından etkilemektedir.
Ürünlerin piyasada yayılımı ve kabul edilmesi hususları bir ürünün büyük ölçüde satıĢ grafiğini Ģekillendirdiği ve karlılığını belirlediği için pazarlama ve tüketici davranıĢları uzmanları
için önemli odak noktalarıdır. Hangi ürünün baĢarılı olacağını hangisinin olmayacağını tahmin etmek tam olarak bilim olmasa da, piyasaya çıkan her yeni on üründen biri baĢarılı
olduğundan, bir ürünün baĢarılı olmasına etki eden iĢlemleri anlamak pazarlamacılar için
daha da önemli hale gelmektedir. Bu noktada, genel olarak bir ürünün piyasada yayılımına
etki eden on temel faktör olduğu kabul edilmektedir. Bunların ilk beĢi ürün karakteristikleri
ve kalanı ise tüketici karakteristikleri olarak ele alınmaktadır ve aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir.
Yusuf Korhan SELEK
BiliĢim BaĢuzmanı,
SYD, BTK
Bunlara ilave
olarak, sosyal
değişimler de
yeni iletişim
Ürün karakteristikleri
1. Görece avantaj
2. Uyumluluk
Mevcut teknolojilerle daha uyumlu olmalıdır.
3. KarmaĢıklık durumu
Kullanımının anlaĢılması daha az karmaĢık olmalıdır.
4. Tecrübe edilebilirlik
Denemeler için düĢük maliyet ve düĢük risk yayılımı destekler.
5. Belirgin farklılıklar
Faydalarının açıkça görülebilir olması ürünün yayılımını hızlandırır.
Tüketici karakteristikleri
1
Açıklama
Alternatifleri ile karĢılaĢtırıldığında fiyat veya performans avantajları olmalıdır.
Açıklama
1. Tüketici grubu
Daha genç, daha varlıklı ve ilgili tüketicinin daha eğitimli olması,
değiĢim ve yenilikçiliği kabul etme isteğini artırmaktadır.
2. Karar türü
Karar alma süreçlerinde ne kadar az kiĢi olursa, ürünün yayılma
hızı artar.
3. Pazarlama aktiviteleri
Çokça reklam ve promosyonlar yayılımı hızlandırmaktadır.
4. Bir ihtiyacın karĢılandığı hissinin
oluĢması
Ġhtiyaç ne kadar belirgin olursa, yenilikçiliğin yayılımı o denli hızlı
olmaktadır.
5. Algılanan risk
Tüketiciler tarafından algılanılan risk ne kadar düĢük olursa,
yayılım hızı o kadar yüksek olur.
Tablo1 – Ürünün piyasadaki yayılımını etkileyen ürün ve tüketici karakteristikleri
Green‘den (2002) uyarlanmıĢtır.
(...Yazının devamını bültenin diğer sayılarında bulabilirsiniz...)
teknolojilerini
şekillendirmekte
dir.
Sayfa 4
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Steve Jobs (3/3)
Alexander Graham Bell telefonu icat etmeden önce pazar araĢtırması mı yapmıĢtı?
Ahmet Emin Turgut
BiliĢim BaĢuzmanı,
ETD, BTK
Kariyerinin
tamamında
Jobs’ın
savunduğu temel
fikrin, “tüketici
tarafından
müdahale
edilemeyecek,
yazılım ile sıkıca
entegre edilmiş
donanımlar
üretmek”
olduğunu
görüyoruz .
Jobs‘ın kiĢiliğine iliĢkin olarak tüm kitaba yayılan ve dikkat çekici olan tespit, onun, insanlara
yıkıcı, incitici gözlerle bakabilmesi, gerçekliği ustaca çarpıtabilmesi, düĢüncelerini herhangi bir
süzgeçten geçirmeden olduğu gibi yansıtması ve bu nedenle insan iliĢkilerinde baĢının sık sık
derde girmesi.
Hatta Jobs için insanların sadece iki kategoriye ayrıldığını öğreniyoruz: ―.ok kafalılar/dahi olanlar‖. Gates ise bazen göz teması kurmakta zorlanan ama temelde insancıl yapıya sahip bir kiĢi
olarak tanıtılıyor. Otuz yıldan sonra Gates, Jobs‘ı gönülsüzce takdir eder hale gelecekti diyor
Isaacson. Gates‘in Jobs için ―teknolojiden cidden pek anlamıyordu, ama neyin iĢe yarayacağını
sezme yeteneği muhteĢemdi‖ dediğini; ama Jobs‘ın Gates‘i överek karĢılık vermediğini görüyoruz: ―Bill temelde hayal gücü kıt biri, ayrıca hiçbir Ģey icat etmedi ve bence bu yüzden artık teknolojiden çok hayır iĢleriyle uğraĢmayı seviyor. BaĢkalarının fikirlerini utanmadan çalıyor‖.
―Çalma‖ konusunda Jobs ile Gates arasındaki tartıĢmanın ortaya çıkıĢının temelinde bugün kullanmakta olduğumuz iĢletim sistemlerinde üst üste açılabilen pencerelerin ilk olarak kimin fikri
olduğu/kullanılabilir kıldığı üzerine olduğunu biyografiden öğreniyoruz. 70‘lerin sonunda mantık
ve grafik arayüz temelleri Xerox‘un arge birimi tarafından atılan bu sistem, adeta yarıĢırcasına
Apple ve Microsoft tarafından kendi ürünlerine entegre edilir. Komut satırı ile iĢlem yapılan Microsoft DOS iĢletim sistemi üzerine Windows platformu oluĢturulurken Apple da Macintosh ile üst
üste açılan pencereleri kullanan iĢletim sistemini sunar ve bu sistem kiĢisel bilgisayarlarda devrim niteliğinde bir ilerleme olur. Çünkü bilgisayar ile çalıĢmak herkes için kolaylaĢmıĢtır. Apple‘ın
Xerox‘tan aldığı bu ilhamın bilgisayar endüstrisindeki en büyük hırsızlıklardan biri olduğu söylenerek Jobs‘ın bu bakıĢ açısını gururla onayladığını ifade ediyor Isaacson ve Jobs‘ın sözünü
ekliyor ―Yani, Picasso‘nun bir sözü vardır: ‗Ġyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar.‘ Biz de
parlak fikirleri çalmaktan utanmadık hiç.‖ Jobs, Xerox‘un tüm bilgisayar endüstrisinin hakimi olabilecekken en büyük zaferini beceriksizce yüzüne gözüne bulaĢtırdığını da ifade edecekti. Bu
meyanda Jobs‘ın hayatının son döneminde (Android iĢletim sistemi nedeniyle) Google‘a olan
düĢmanlığını anlamak kolay değil.
Biyografinin son bölümlerinde ise Jobs‘ın 90‘ların ortasında, NeXT ve Pixar tecrübeleri sonrası,
tekrar Apple‘a dönerek CEO olması ve iflasın eĢiğindeki ġirketi tekrar ayağa kaldırması ile iMac,
iPod, iTunes, iPhone ve iPad baĢarıları anlatılmakta.
Jobs‘ın ürün tasarım sürecine yaklaĢımına iliĢkin olarak yukarıda yer yer verdiğim detaylar yanında diğer bir tutkusu ise yazılım ve donanım açısından uçtan uca tüketici deneyiminin sorumluluğunu üstlenmeye olan saplantılı bağlılığı. Bu da biyografinin pek çok yerinde vurgulanan bir
detay. Kariyerinin tamamında Jobs‘ın savunduğu temel fikrin, ―tüketici tarafından müdahale edilemeyecek, yazılım ile sıkıca entegre edilmiĢ donanımlar üretmek‖ olduğunu görüyoruz (pili değiĢtirilemeyen ve SD kart takılamayan iPhone‘u düĢünün). Jobs‘ın bu anlamdaki titizliği ve saplantısı ürünlerin ambalajlanması ve Apple mağazalarında satıĢa sunulmasını da kapsamaktadır.
Öyle ki Jobs adına ambalajlamaya iliĢkin orijinallik patentleri de bulunmaktadır. Jobs‘ın ‗ürün
tasarımı-tüketici‘ iliĢkisine dair düĢüncesi ise özetle ―tüketici, siz ona sununcaya kadar ne istediğini bilemez‖ Ģeklinde. Macintosh‘u çantadan çıkardığı gün, bir Popular Science muhabiri Jobs‘a
nasıl bir pazar araĢtırması yaptığını sormuĢ. Jobs onu tersleyerek ―Alexander Graham Bell telefonu icat etmeden önce pazar araĢtırması mı yapmıĢtı?‖ Ģeklinde cevaplamıĢ.
Dikkat edilirse buraya kadar anlattıklarım Jobs hakkında hem övgüleri hem de yergileri içeriyor.
Çünkü biyografi bu anlamda gerçekten objektif bir çizgiyi takip ediyor, etmeye çalıĢıyor. Öyle
anekdotlar ve davranıĢları var ki Jobs‘ın, bunu Türkiye‘de yapsa veya bana yapsa ne olurdu diye
düĢündüren. Kaderi açısından belki de en güzel olan taraf Jobs‘un A.B.D. gibi bir ülkede yaĢamıĢ olması. Talat (Güçlü) ile biyografiye dair konuĢurken onun ortaya attığı güzel tespiti sizinle
de paylaĢıp bitireyim. Jobs, Howard Hughes (The Aviator‘dan hatırladınız değil mi?) gibi bir
adam. Bu tür insanların fayda/maliyet analizleri veya diğer insanların kendileri hakkında ne düĢündükleri ile pek bir alakaları yok. Obsesif Ģekilde tek bir Ģeye odaklanıp ―ya olacak ya olacak‖
düsturuyla ilerlemeleri en karakteristik özellikleri. Ġnsan zekası ile vücuda gelen yeniliklerin biraz
daha koĢar adım gitmesini sağlayan insanlar da genelde böyle olanlar değil mi? Özetle, Jobs‘u
gerçekten objektif bir Ģekilde resmeden bu biyografiyi okuyunuz, okutunuz. ġiddetle tavsiye ediyoruz.
Cilt 1, Sayı 10
Sayfa 5
4. Dönem BiliĢim Uzmanları atandı.
Mehmet ÖZCAN
BiliĢim Uzmanı,
UĠD, BTK
4. Dönem
Bilişim
Bilgi Teknolojileri ve iletiĢim Kurumu‘nda görevli 4. Dönem BiliĢim Uzman Yardımcılarının BiliĢim Uzmanlığına atanmaları Derneğimizin 21 ġubat 2012 tarihinde
düzenlediği bir etkinlikle kutlandı. Dernek BaĢkanı Elif Özdemir‘in açılıĢ konuĢmasının ardından Kurul BaĢkanı Dr. Tayfun Acarer ve Kurul II. BaĢkanı Dr. T. Ayhan
Beydoğan birer tebrik konuĢması yaptı. Kurul BaĢkanı Sayın Acarer, elektronik
haberleĢme sektörünün dinamik yapısına iĢaret ederek böyle bir sektörde uzmanlığın ancak kendini sürekli geliĢtirmekle mümkün olabileceğini vurgularken Kurul
II. BaĢkanı Sayın Beydoğan ise, kendisinin de kariyer meslek personeli olduğunu
hatırlatarak kamuda kariyer meslek personeli sisteminin önemine dikkat çekti.
KonuĢmaların ardından topluca hatıra fotoğrafı çekildi.
Uzmanları’nın
atanmalarını bir
kez daha
kutluyor ve
onlara
önlerinde
uzanan çalışma
hayatları
boyunca
başarılar
diliyoruz.
Sayfa 6
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Eyvah! Çocuğumun kalbinde üfürüm duyuldu!
Doktorların kalp muayenesinde dinleme aleti ile normal kalp sesleri dıĢında duydukları, kalpten veya
büyük damarlardan kanın geçiĢi sırasında oluĢan titreĢim veya uğultu seslerine üfürüm denir. Üfürümler Ģiddetlerine göre altı dereceye ayrılır. Bi-rinci derece üfürümler en hafif olan üfürümler
olup, altıncı derece üfürümler ise en Ģiddetli duyulan üfürümlerdir.
Dr. Osman ÖZDEMĠR
T.C.S.B. Keçiören
Eğitim ve AraĢtırma
Hastanesi
Çocuk Kardiyolojisi
Uzmanı
Basit bir soğuk algınlığı
nedeniyle çocuğunu
hastaneye götüren anne
-babanın muayene
esnasında doktorun
“Çocuğunuzun
kalbinde üfürüm
duydum” veya
“Çocuğunuzda kalp
hastalığı olabilir”
cümleleri ile bir anda
dünyaları kararır. En
kötü senaryolar
akıllarını işgal eder.
Peki, tamamen sağlıklı
görünen çocukları için
gerçekten endişelenecek
bir durum var mıdır?
Bu soruya birlikte
cevap bulmaya
çalışalım.
Üfürümlerin birçok çeĢidi vardır. Çocuklarda duyulan üfürümlerin çoğu masum üfürümdür ve tehlikeli
değildir. Ancak bazı üfürümler kalpte veya büyük damar-larda bulunan bozukluklar nedeniyle olu-Ģur.
Bu üfürümlere de pato-lojik üfürüm ya da masum olmayan üfürüm de-nir. Patoloji üfürüm, kalp hastalıklarının bulgularından sadece bir tanesidir. Bazı kalp hastalıklarının da en erken ve tek bulgusu olabilir. Bu çocukların çocuk kardiyolojisi uzmanları tarafından değerlendirilmeleri ve araĢtırılmaları gerekir.
Masum üfürüm
Masum üfürüm kalpte herhangi bir bozukluk olmadan du-yulan üfürümdür ve ―fonksiyonel üfürüm‖
veya ―fizyolojik üfürüm‖ olarak da adlandırılır. Bu üfürümün duyulması tamamen normaldir ve bir kalp
hastalığına bağlı değildir.
Ma-sum üfürüm çocukların % 50–80‘inde duyulabilir. Çocukların göğüs duvarı eriĢkinlere göre daha
ince yapıda olduğu için (daha az kemik, kas, yağ ve kitlesi) kanın çıkardığı bu sesleri duymak daha
kolay-laĢır. Kalbin hızlı attığı durumlarda (örne-ğin ateĢli dönemlerde, hareketliyken veya çok heyecanlı olunduğunda) üfürümün Ģiddeti artar ve daha kolaylıkla duyulur. Bu nedenle hastaların çoğunda
üfürüm, ateĢli bir hastalıktan dolayı doktora gidildiğinde fark edilir. Ayrıca kansızlık ve hipertiroidi (tiroid
bezinin fazla çalıĢması) gi-bi durumlarda da üfürümün duyulması kolaylaĢır. Genellikle altta yatan bu
sebepler ortadan kalktığında üfürüm duyulmaz ya da duyulması güçleĢir.
Patolojik üfürüm
Patolojik üfürümler kalpteki veya büyük damarlardaki bozuklukların yol açtığı masum olmayan üfürümlerdir. Kalp kapaklarındaki darlıklar (kapakların tam olarak açılama-maları), kalp kapaklarındaki
yetersizlik-ler (kapakların tam olarak kapanamamaları sonucu geriye kan kaçırmaları), ana damarlardaki darlıklar, olmaması gereken damarsal bağlantıların varlığı veya kalp içindeki delikler patolojik
üfürümlere yol açan baĢlıca kalp hastalıklarıdır. Kalpte üfürümlere yol açan bu bozuklukların bir kısmı
doğuĢtan olabileceği gibi bir kısmı da kalp romatizması (romatizmal ateĢ), kalp zarında sıvı birikmesi
(perikardit) veya kalp kapak iltihaplanması (endokardit) gibi hastalıklara bağlı olarak sonradan oluĢur.
Bu tür üfürümlerin çok iyi incelenmesi ve altta yatan kalp hastalığının uygun tedavi-si gerekmektedir.
Yakınma-Öykü
Masum üfürümlü çocuklarda kalpte bir bozukluk olmadığından baĢka bir Ģikâyet bulunmaz.
Kalp hastalığına bağ-lı üfürümleri olanların çoğunda ise morar-ma, beslenirken çabuk yorulma, sık
nefes alıp verme, aĢırı terleme, kilo alamama, bü-yüme geriliği, sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonları
(zatürree), nefes darlığı, baĢ dönmesi, ba-yılma, çabuk yorulma, çarpıntı ve göğüs ağrısı gibi yakınmalar bulunabilir. Bu tür Ģikâyetleri olan çocuklar vakit geçirilme-den bir doktora götürülmelidir. Bazı ço
-cuklarda ise kalp hastalığı olmasına karĢın üfürüm dıĢında bir yakınma bulunmayabilir.
Tanı
Her üfürümün kendine has özellikle-ri vardır ve bu özelliklere göre üfürümün hangi tipte olduğu
(masum üfürüm olup olmadığı) genellikle anlaĢılır. Gerekli görüldüğü durumlarda ve özellikle de patolojik üfürümden Ģüphelenildiğinde muayeneye ek olarak elektrokardiyogram (EKG), göğüs filmi
ve ekokardiyogram (EKO, kalp ultrasonu) gibi tetkikler ile üfürümün nedeni kesin olarak saptanabilir.
Tedavi
Tedavi üfürüme yol açan nedene göre değiĢir.
Masum üfürümlerde kalpte bir bozukluk olmadığından herhangi bir te-davi uygulanmaz ve bu çocukların düzenli olarak izlenmeleri gereksizdir. Masum üfürümün çocuklara hiçbir etkisi yoktur. Bu çocuklara
kalplerinde herhangi bir bozukluk olmadığı anlatılmalıdır. Tüm sağlıklı çocuklar gibi masum üfürümlü
ço-cuklar da serbestçe koĢup oynayabilirler. Çocuklar büyüdükçe üfürümün Ģiddeti ge-nellikle azalır
veya tamamen kaybolabilir. Bazen ise üfürüm eriĢkin yaĢa kadar devam edebilir. Üfürümün kaybolup
kaybolmamasının hiçbir önemi yoktur.
Patolojik üfürümlerin ise çok iyi değerlendirilmesi ve altta yatan kalp hastalığının uygun tedavi-si gerekmektedir.
Cilt 1, Sayı 10
Sayfa 7
Masa Tenisi
Merhabalar,
Kurumda çoğu kiĢinin ilgi gösterdiği spor aktivitelerinden biri de masa tenisidir. Öyle ki zaman zaman
Kurumumuzda düzenlenen masa tenisi turnuvalarına katılım futbol ve bowling turnuvalarına göre çok
daha yüksek sayıda olmuĢ ve heyecanlı anlar yaĢanmıĢtır.
Baharın yaklaĢması hepimize yeni enerjiler getirecek olup, yeni sezonda birçok aktivitelerde yer almamızı sağlayacaktır. Bu aktivitelerden biri de önümüzdeki sezonda düzenlenecek olan Masa Tenisi
Turnuvasıdır. Bu sporu daha bilinçli ve bilerek yapmanın veya oynamanın hem bize daha fazla zevk
vereceği hem de ileride sektörde ve sektörler arası yapacağımız turnuvalarda avantaj sağlayacağı
düĢüncesiyle, masa tenisi konusunda yaptığım araĢtırmalar sonucu edindiğim bilgileri ve Ġnternet
adreslerini sizlerle paylaĢmak istedim.
AyĢegül BOLAT
BiliĢim Uzmanı
SAD, BTK
Spor ve sağlık dolu günlerde buluĢmak dileğiyle….
Masa Tenisi Vuruşlarının Üç temel Prensibi
1. Zamanlama — Topla temas ne zaman olmalı?
• Üç farklı zamanlama imkanı vardır:
– Top yükselirken.
– Top zıplama noktasının en üst noktasındayken.
– Top düĢüĢe geçtiğinde.
2. Güç ve Falsonun Uygulanması — Topla temas nasıl olmalı?
• Güç vuruĢu ileriye doğru hareket eden bir raket topa vurduğu zaman olur. Bunun bir örneği topu
raket üzerinde zıplatmak için topa vurma Ģeklidir.
– Sıkça "tahta" sesine benzer bir ses duyarsınız (sert ses).
– Enerjinin çoğu topu ileriye doğru hareket ettirmek için kullanılır.
• Sürtme vuruĢu raketle topu fırçalayarak vurulması ile olur.
– Enerjinin çoğu spin üretmek için kullanılır (topun dönmesi için).
– Az ses duyulur (yumuĢak ses).
• Çoğu vuruĢ Güç ve Sürtme vuruĢlarının karıĢımıdır.
– YavaĢ spinler, servisler ve kesmeler maksimum sürtme ve minimum güç vuruĢlarıdır.
– Hızlı spinler orta güç ve orta sürtme vuruĢlarıdır.
– Sert karĢı vuruĢ ve öldürücü Ģutlar ise maksimum güç ve minimum sürtme vuruĢlarıdır.
3. Topla Temas — Topla temas nereden olmalı?
• Bu kısım üç prensibin en önemlisidir.
• Daima topa Ön yüzünden temas edilmelidir.
– Topun ön tarafı belirli bir noktayı değil bir alanı gösterir.
– Topun ön yüzeyi topun geliĢ açısına bağlı olarak devamlı değiĢen bir alandır.
– Topun gidiĢ yönüne bakan kısmıdır.
Topun Ön tarafının tanımı ve topun ön tarafı ile vuruĢ zamanlaması arasındaki iliĢki
Topun gittiği yöne bakan yüzeyi topun ön tarafıdır. Top dönerek gitse bile topun ön tarafı değiĢmez.
Topa vuruĢ yaparken vuruĢ zamanlamasını da dikkate almanız gerekir.
Topla temas noktasının vuruş zamanlamasını nasıl değiştireceğini gösteren bir örnek:
Farzedin ki rakibiniz topu forehand tarafınıza doğru kesti ve siz de spin yapmak istiyorsunuz. Yukarıdaki tabloya göre spin yapmak için topa Ön yüzünün ortasından temas etmeniz gerekir. ġimdi de top
zıpladıktan sonra en üst noktadayken vurmanız gereken yeri, ve top düĢerken vurmanız gereken yeri
düĢünün. Zamanlama değiĢtiği zaman raket açısının da değiĢmesi gerektiğini göreceksiniz.
Kaynaklar:
http://masa-tenisi-okulu.tr.gg/MASA-TEN%26%23304%3BS%26%23304%3B-OKULU.htm
http://www.youtube.com/watch?v=J3kQdyYi4w8&feature=related
http://www.uzmantv.com/masa-tenisinde-etkili-servis-atmanin-puf-noktalari-nelerdir
http://www.uzmantv.com/masa-tenisinde-kesme-vurus-nasil-yapilir
Topun gittiği
yöne bakan
yüzeyi topun ön
tarafıdır. Top
dönerek gitse
bile topun ön
tarafı değişmez.
Topa vuruş
yaparken vuruş
zamanlamasını
da dikkate
almanız gerekir.
Sayfa 8
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Doyuyor (muy) uz ?
Diyete baĢlayanların listelerinden ilk önce ekmek çıkar. Sabahları yenilen ince bir
dilim de kararır, tatsızlaĢır. Henüz çim halindeyken bile biçilerek gençlik iksiri olarak tüketilen bu özel bitkinin baĢak haline geldikten sonra sofralarımızda artık nimet olarak yer bulamaması sizin için de ilginç değil mi?
Mustafa GÜNEġ
Müdür
PGM, BTK
Buğday
tanesinin kepek,
rüşeym ve
endosperm
denen
bölümlerden
meydana
geldiğini, beyaz
un uğruna
kepeğin ve
kepeğe yakın
katmanların, raf
ömrünü
uzatmak için de
rüşeymin
kurban
edildiğini
biliyoruz.
Buğday tanesinin kepek, rüĢeym ve endosperm denen bölümlerden meydana
geldiğini, beyaz un uğruna kepeğin ve kepeğe yakın katmanların, raf ömrünü
uzatmak için de rüĢeymin kurban edildiğini biliyoruz. Oysa kepek; yüksek oranda
fiber ve vitamin kaynağıdır. Çimlenmeyi sağlayan rüĢeym ise yüksek oranda yağ,
protein ve B vitamini ihtiva etmektedir. Endosperm, niĢasta ve proteinden meydana gelmektedir.
Bu haliyle buğday baĢağını meydana getiren ortalama 40 taneciğin her biri; her
taneciğinde 20.000 un zerreciği, %70 oranında yüksek karbonhidrat (niĢasta ve
selüloz), %9-13 arasında protein, %11-13 arasında sıvı, belirli miktarlarda da lipid,
enzimler, fiber, mineral ve B kompleks ile E vitamini karıĢımlarından oluĢmaktadır.
Buğday tanesi içinde 30 civarında bulunan proteinden glütenin ve gliadin su ile
iĢlem gördüğünde glüten olarak bilinen yapıyı oluĢturabildiklerinden tahılların içinde yalnız buğday mayalanıp hamur haline gelebilmektedir.
Beyaz un, buğday tanesinin öğütülmesi esnasında %25‘ini oluĢturan kepek ve
rüĢeymin ayrılması ile meydana gelir.
Öğütülme sonrasında unun dinlendirilme masraflarından kurtulmak için askorbik
asit ve potasyum bromat ilavesi yapılır. Sarımsı rengi ortadan kaldırmak için de
klorin dioksit, ozon veya aseton peroksit katkı olarak kullanılır. Bu sayede unun
rengi beyazlamıĢ ve mayalanma süresi de kısaltılarak sanayi tipi kullanıma uygun
hale gelmiĢ olur.
Diğer taraftan unun besin değeri düĢtüğü için besin değerini artırmak amacıyla
mantar ya da kimyasal katkılar kullanılır. Mantar türü katkılar pahalı olduğundan
kimyasallar tercih edilmektedir. Diğer taraftan unun bir takım hastalıklara karĢı
dirençli olması ve kullanımda kolaylık olması açısından emülgatörler, topaklanmayı önleyici kimyasallar, enzimler ve oksidan, koruyucu gibi kimyasallar doğrudan
un fabrikalarında ilave edilmektedir.
Unun mayalanarak ekmek haline dönüştüğü ekmek fabrikaları ya da fırınlarda ise değişen
un, maya, ortam, sıcaklık, su, usta gibi faktörlere rağmen ürünü garanti almak amacıyla da
muhtelif katkılar kullanılmaktadır.
Peki, temel gıdamız olan ekmek konusunda biz ne yapmalıyız ?
Cilt 1, Sayı 10
Sayfa 9
Yalnızlık
Yalnızlıkla aram iyidir, herkesin de bir yere kadar arası iyi olmalıdır diye düĢünüyorum. Yalnız kalınca gün yüzü görmemiĢ problemlere el atıp onları kovuğundan
çıkartma gibi bir Ģansı yakalıyor insan. Yalnızlığın zaman zaman bir fırsat olabileceğini iĢten güçten uzak kaldığınızda daha iyi anlıyorsunuz. Yalnızken el değmemiĢ konular, belki de aklın taa arka taraflarında kalmıĢ yumak yumak sorunlar
veya güzel anılar bir bir dökülüverir ortaya.
Ġnsanın kendini hatırlaması, kendine koyduğu mesafeleri katederek kendiyle buluĢması, içindeki derinliklere inmesi, kafasını gönlünü teftiĢ ederek gereksiz yığınlarından kurtulması için bir fırsattır yalnızlık. YüzleĢmedir. Örtüler iner, peçeler
kalkar yalnızken. Kendini dinlemeli insan, öyle ya kendini dinleyemeyen baĢkasını
nasıl dinleyecek? Bazen sonu gelmeyen bir muhasebe baĢlar, ama olsun yinede
yüzleĢmeli, açabildiğince açmalı o yumak demetlerini. Ama bunu kendimizle kavga etmeden, bir baĢka ifadeyle derinlerdeki ben‘imiz ile kavga etmeden yapmalı.
Kendi ben‘iyle barıĢık olmak ama aynı zamanda onu dizginlemek, ona yoklukta
varlık olduğunu anlatmak belki hayati meselelerinden değil mi insanoğlunun.
Kendini duyuramayan vicdanın sesi olur yalnızlık. Çünkü biz unutsak da bizi, o
unutmaz bizi. Bir an olsun bizi rahat bırakmayan ama feryadını duyuramayan vicdanın sesini belki duyar da kalbiyle ve ruhuyla tanıĢma fırsatı verir insan kendine
ve böylece kazanır özgürlüğünü, kurtulur kavgalarından. Hayat anlam kazanmaya, karanlıklar aydınlanmaya baĢlar ve o ıĢıkla görür etrafındaki güzellikleri. Görür
kendisine küs zannettiği hayatın aslında gülümsediğini ve o zaman anlar kara
gözlüklerle baktığı için her Ģeyin karardığını, küstüğünü.
Einstein ―Hayal gücü bilgiden daha önemlidir‖ diye bir kayıt düĢmüĢ tarihe. Hayal
ile baĢlar her Ģey, fakat bence hayal baĢka yönüyle daha ilginçtir; siz buradasınız
ama mesela hayal atını Ģahlandırıp Karadeniz‘de bir yaylaya çıkıveriyorsunuz, ne
zaman ne mekân ne de bedeniniz engeldir size. Bir nevi ıĢınlanmak gibi veya bir
yerleri hayalinize, akıl odanıza konuk etmek gibi bir Ģey. Bedavaya, zaman harcamaksızın, yorulmaksızın bir anda Karadeniz yaylalarına ıĢınlanıvermek Google‘ın
dünyayı ayaklarınıza getirmesinden daha ilginç değil midir? Hayal ile kendinize bir
özgürlük bahĢeder ve tutsaklıktan azad olursunuz, bütün bunlar yalnızken daha
rahat yapılmıyor mu?
Yalnızlık çok boyutlu bir kavram. Hayata kısa bir süre de olsa ara vererek kendini
dinlemek için bir fırsat olabilen yalnızlığın dıĢında bir yere, ortama, gruba hatta
kendine yabancı kalma veya eĢinden dostundan ayrı kalma Ģeklinde tezahür
eden yalnızlıklar da var; gidin bakın taĢraya, orada kimse böylesi bir yalnızlık yaĢamaz. Sorunları vardır elbet ama oralarda kimseyi kolay kolay depresyonda veya psikolojik sorunlar altında ezilirken göremezsiniz. Fakat Ģehirde yüzlerce yalnız
görürsünüz. Onca insan arasında nasıl yalnız kalınır ki. Nedendir bu yaman çeliĢki? Galiba kent hayatı, teknoloji insanın doğal yaĢamına sekte vurdu. Ġnsanın kendine olan gurbetini, yani gurbetlerin en acımasızını, en zorunu yaĢattı ona. Öyle
olmasaydı kentleĢmeyle, teknolojinin geliĢmesiyle birbirini unutur hale gelir miydi
insanlar, ortalama insan ömrü kısalır mıydı, Ģehirlerde yaĢanır mıydı depresyonlar? Ġsterseniz böylesi bir yalnızlığı yalnızlığa mahkûm edelim de karıĢsın o da
yokluk karanlıklarına.
Yalnız kalmak, kendini dinlemek bazen ihtiyaç olsa da, yalnız yaĢamak bambaĢka
bir zorluk. Ġnsan doğası yalnız yaĢamaya çok uygun olmasa da, belki özgürlük
tutkusundan -- yalnız yaĢamak ne kadar özgürlüktür orası da baĢka bir mesele ya
-- belki şansı, kısmeti açık olmadığından, belki de kendini bir davaya, sanata veya
zanaat‘a adadığı için yalnız yaĢayanlar olabiliyor. Ne diyelim… Varsın olsun ne
düĢer bizlere bireysel tercihlere saygı duymaktan baĢka.
Abdurrahman Er
BiliĢim Uzmanı,
SDD, BTK
İnsanın kendini
hatırlaması,
kendine koyduğu
mesafeleri
katederek kendiyle
buluşması, içindeki
derinliklere inmesi,
kafasını gönlünü
teftiş ederek
gereksiz
yığınlarından
kurtulması için bir
fırsattır yalnızlık .
Sayfa 10
BiliĢim Uzmanları Bülteni
KAN BAĞIġI-1
Muammer ġEYLAN,
BiliĢim Uzmanı,
PGM, BTK
ÇalıĢırken birden telefonum çaldı. Arayan çok telaĢlı ve umutsuz bir Ģekilde, eĢinin ilik kanseri olduğunu, bunun için acilen trombosit amaçlı AB RH(-) kana ihtiyacı olduğunu ve benim bu konuda kendilerine yardımcı olup olamayacağımı sordu.
Adresi aldım ve söyledikleri kan merkezine gittim. Gerekli testler yapıldıktan sonra
kan vermek için uygun olduğum söylendi ve kan vermeye baĢladım. Hasta yakını
ile konuĢtuğumda, eĢi için yurt dıĢından ilik bulunduğunu ve nakil iĢlemlerinin yapıldığını, ardından iliğin vücuduna uyum sağlayabilmesi için gözetim altında tutulması ve bu süreçte sürekli kan takviyesinde bulunulması gerektiğini anlattı. Bunları duyduktan sonra sağlıklı olduğum için Ģükrettim.
YaklaĢık 14 yıldır kan ve trombosit bağıĢında bulunuyorum. Ġnternet üzerindeki
www.kanbankasi.gen.tr web sitesinde iletiĢim bilgilerim kayıtlı. Ġhtiyaç sahipleri buradan bana ulaĢıyorlar. O kadar çok ihtiyaç sahibi arıyor ki; rahatsızlığı en hafif
olan hastalar, By-Pass operasyonu geçirecek olanlar. Kan arayan hasta yakınları
baĢlarına geldiği için kan bağıĢının ne kadar önemli olduğunun farkına varıyorlar
ve bundan sonra kan bağıĢında bulunacaklarını söylüyorlar.
Günlük hayatımızda sık sık; ―AB grubu RH (-) kan aranmaktadır. Kan grubuna
sahip olan ve kan vermek isteyenlerin acilen … hastanesi veya … kan merkezine
baĢvurmaları rica olunur. Kurumumuz Piyasa Gözetimi Müdürlüğü‘nde çalıĢan
……..nın kendisi/yakını için AB RH (-) kana ihtiyaç vardır. Kan vermek isteyenlerin
…… nolu telefondan ilgili kiĢiyi aramaları rica olunur…― Ģeklinde duyurular ile karĢılaĢmaktayız. Acaba içimizden kaçımız, ―hasta ya da yakınının yerinde olsaydım
ve kan bulunamasaydı ne yapardım?‖…diye düĢünüyor?
Her an kana veya
kan ürünlerine
ihtiyacımız
olabilir.
Doğal olarak kan grubu uyanlar ve verebilecek durumda olan gönüllüler hemen
geri dönüp yardımcı olmaya çalıĢıyor. Ancak, çoğu zaman insanlar, bunu göz ardı
ederek önemsemiyorlar. GeliĢmiĢ ülkelerde, nüfusun %5‘inin kan bağıĢında bulunduğu belirlenmiĢtir. Türkiye‘de gönüllü kan bağıĢında bulunma oranı, yıllık nüfusun yüzde%1,5-2‘si olarak tespit edilmiĢtir. Ülkemizde bu oranın düĢük olmasına rağmen toplumumuzda kan bağıĢının önemi giderek artmaktadır.
Ülkemizde kan bulunamaması nedeniyle her yıl yüzlerce insan hastalık veya kaza
nedeniyle çok zor duruma düĢmekte ve hatta ölmektedir. Bizler (eĢimiz, aile bireylerimiz, dostlarımız akrabalarımız v.b), her zaman bir sağlık sorunu ile karĢılaĢabilir veya günlük yaĢantımızda bir trafik kazası geçirebiliriz. Her an kana veya
kan ürünlerine ihtiyacımız olabilir.
YaĢayabilmek için muhakkak kana ihtiyacımız vardır. Peki bizim için hayati olan
bu sıvı hakkında neler biliyoruz? Kısaca bahsedelim…
Cilt 1, Sayı 10
Sayfa 11
KAN BAĞIġI-2
Kan, damarlarımızda sürekli dolaĢan, yaĢamın temelini oluĢturan canlı bir sıvıdır. Normal
bir yetiĢkinde 5-6 Litre kan bulunur. Bunun yaklaĢık %50-60ˊı plazma adını alan sıvıdan ve
%40-50ˊsi ise hücrelerden oluĢur. Plazmanın büyük kısmı sudur. Bu su içinde besin maddeleri, proteinler ve diğer yaĢamsal önemde kimyasal maddeler bulunur. Alyuvar (eritrosit),
akyuvar (lökosit) ve trombositler ise kandaki hücreleri oluĢtururlar. Kanın kırmızı rengini
alyuvarların içinde bulunan bir protein-demir bileĢiği, hemoglobin sağlar. Sağlıklı bir kiĢinin
bir desilitre kanında 12-16,5 gr hemoglobin bulunur. Hemoglobini 12 gr/dlˊnin altında bulunanlarda kan eksikliği (anemi) olduğu kabul edilir. Sağlıklı bir kiĢide kanın her
mikrolitresinde 4-6,5 milyon alyuvar; 4-10 bin akyuvar ve 100-400 bin trombosit bulunmaktadır.
Kan, alyuvarlar içinde bulunan hemoglobin sayesinde akciğerlerden aldığı oksijeni dokulara ve dokularda üretilen karbondioksiti de akciğerlere taĢır. Kan ayrıca besinleri ve hormonları gerekli dokulara iletirken bu dokularda oluĢan artık maddeleri de atılmak veya iĢlenmek üzere böbrekler, karaciğer, deri, akciğerler gibi organlara taĢır. Vücudun asit-baz
dengesini, ısı dengesini sağlar. Kan içinde bulunan akyuvarlar bağıĢıklık sistemi ve savunma sistemleriyle vücudumuzu zararlı etkenlerden, mikroplardan, kanser hücrelerinden,
yabancı maddelerden korur. Ayrıca trombositler pıhtılaĢmaya katkıda bulunarak kan kayıplarını önler. Bu ana iĢlevlerinden baĢka kanın daha birçok görevi bulunmaktadır.
Kanın tek kaynağı insandır ve marketlerde satılan ürünlerden biri değildir. Ne yazık ki resmi olmayan yollardan kan satın alınabilse de, sonuçta insana ihtiyaç duyulmaktadır. Kanın
yerine kullanabilecek madde ile ilgili yaklaĢık kırk yıldan beri çalıĢmalar yapılmaktadır. Çıkan sorunlar ve yan etkileri nedeniyle bu madde yaygınlaĢmamıĢtır. Yedeğinin olmaması
sebebiyle kan ve kan bağıĢlamak son derece önemli hale gelmiĢtir.
Kan bağıĢı; gönüllü ve kan bağıĢına uygun bir bağıĢçıdan (donör) çeĢitli kan ürünleri elde
etmek amacıyla kan merkezlerinde görevliler tarafından kan alınmasıdır. Ülkemizde Sağlık
Bakanlığı, Kızılay, SSK, Üniversite hastanelerine bağlı birçok kan merkezi ve kan istasyonu bulunmaktadır. 18-65 yaĢı arasında, vücut ağırlığı 50 kgˊın üzerinde olan sağlıklı kiĢiler
kan bağıĢı yapabilirler. Bir seferde yarım litreden az kan alınmaktadır. Bu miktar vücutta
bulunan kanın yaklaĢık olarak %8-9ˊu kadardır.
Ġnsanlara yardımcı olmak ve birilerinin hayatı kurtarmak istiyorsanız düzenli olarak yılda iki
kez (uzmanların tavsiyesi) kan bağıĢında bulunmanız yeterli olacaktır. Ayrıca, kan vermek
kiĢiyi manevi açıdan tarif edilemeyecek bir Ģekilde tatmin eder ve kiĢinin kendi vücut sağlığı açısından hayati önem taĢır.
Muammer ġEYLAN,
BiliĢim Uzmanı,
PGM, BTK
Kan,
damarlarımızda
sürekli dolaşan,
yaşamın
temelini
oluşturan canlı
bir sıvıdır.
Sayfa 12
BiliĢim Uzmanları Bülteni
KAN BAĞIġI-3
Kan bağıĢında bulunmanın faydaları aĢağıda listelenmiĢtir;



Muammer ġEYLAN,
BiliĢim Uzmanı,
PGM, BTK









Bir gün bizim de
kana ihtiyacımızın
olabileceğini hiçbir
zaman
Kan verince kan yapan organlar uyarılır ve kan yapmaya sevk edilir.
Kemik iliğinin yağlanmasını önleyip, kan yapımı canlı tutulur.
Kan hücreleri yenilenir. Daha sağlıklı ve daha güçlü bir vücuda sahip olunmasını sağlar. Verilen kanın yerine, anında vücuttan genç hücreler kan dolaĢımına katıldığı için, bağıĢçı daha dinç ve canlı olur.
Kan veren bir kiĢinin vücudunda taĢınan oksijen oranı %100‘dür. Kan vermeyen kiĢinin kanındaki oksijen oranı ise daha düĢüktür.
Kandaki yüksek yağ oranı düĢer.
Kan vermek tansiyonda, kolesterolde, kan yağında geçici düzelme sağlar.
Kan bağıĢı, kalp krizi ihtimalini %90 azaltır.
Kan bağıĢlayan kiĢide baĢ ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi
rahatsızlıkların giderilmesinde çok büyük katkısı olur.
Her kan bağıĢlayana kan grubu, kan sayımı ve kan yoluyla bulaĢan hastalıklarla ilgili tarama testleri uygulanır. Kan bağıĢçısı her kan verdiğinde:
AIDS, Hepatit B, Hepatit C, Sifiliz Kan grubu taramasından ücretsiz olarak
yararlanmıĢ olur.
Ġnsan psikolojik olarak rahatlar, kendini huzurlu hisseder.
Daha sonra kendisine kan verilmesi gerektiğinde bunu yapacak insanların
çıkacağını düĢünerek güven duyar.
Gönüllü bağıĢçılardan alınan kan, güvenli kan olduğundan kan yoluyla hastalık bulaĢması da daha az olmaktadır. Sonuç olarak gönüllü bağıĢçıların
sayısının artması, toplumun sağlık düzeyi üzerine olumlu etki yapmaktadır.
Kurumumuzda, personelimize ait kan grubu bilgileri Ġnsan Kaynakları ve Eğitim
Dairesi BaĢkanlığı‘nda bulunmaktadır. Yöneticilerimiz uygun görürlerse, kan grubu bilgileri Kurum iç ağımızda bir liste halinde yayınlanabilir. Bu sayede, ihtiyacı
olan personelimiz hızlı bir Ģekilde bu listeden aradığı kanı verebilecek arkadaĢımıza ulaĢabilir.
unutmayalım.
Kana ihtiyacı olanlar için zaman çok önemlidir. Hatta saniyelerin bile önemi vardır.
Bunun için hepimiz harekete geçerek (mümkünse) kan bağıĢında bulunalım. BaĢımıza gelmeden önce kan vermenin önemini benimseyelim. Bir insanın hayatta
kalmasına yardımcı olmak için düzenli olarak kan verelim. Bir gün bizim de kana
ihtiyacımızın olabileceğini hiçbir zaman unutmayalım.
HAYDĠ HERKES KAN BAĞIġINA
Kaynaklar:
1-http://www.kanbankasi.gen.tr
2- http://www.kizilay.org.tr
3-http://www.memorial.com.tr
Cilt 1, Sayı 10
Sayfa 13
Günaydın ve ġikayetin ġiiri
GÜNAYDIN
Galü beladan kalmadır sözüm.
Üryanlığım, Ademden, Nuh Nebiden.
Nerden bilirim iki gözüm,
AkĢam uyudum, sabah uyandım, asırlar geçmiĢ üstümden.
Yalan olmuĢ söz, geçmez akçe sevda dediğin.
Dilimden anlayan yok, doğumum ashab-ı kehf‘den önce
Issız diyarlardan farksız bana kalabalıklar.
Ne yüzümü tanıyan, ne halimden anlayan var.
Yine Seni Unutmayı Unuttum
Sabah, gözümü açtığımda geldin aklıma,
Sonra, aynada düĢledim yüzünü,
Yüzümün yanında.
Dolapta eĢyalarını,
Benimkilerin yanında ayakkabılarını aradım.
Arabada bir ara, yanımdaymıĢsın gibi geldi.
Bir türkü, radyoda, beni kendime getirdi.
Bugün de yine seni,
Unutmayı unuttum.
Hatırladım ne yazık.
Sen gittin ve gelmedin, hiç gelmeyecektin.
Bendim geride kalan.
Bir kez daha anladım.
Ayrılık,
Sadece azeri bir türkü değildi, radyoda çalan.
Ali Nazmi Uzun
Ali Nazmi UZUN
Ankara Bölge Müdür
Yardımcısı
BTK
Sayfa 14
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Emre’nin Rotası: Belem (5), Brezilya
Bu sayıdan itibaren klasik Brezilya turlarının rotasından çıkıyoruz. Brezilya‘nın kuzeyine, Amazon nehrinin
Atlas Okyanusu‘na döküldüğü noktaya gidiyoruz. Belem Ģehrindeyiz. Belem Brezilya‘nın önemli Ģehirlerinden ve Para eyaletinin baĢkenti.
Yahya Emre
GÜLERSOY,
BiliĢim Uzmanı,
PGM, BTK
Amazon Bölgesi‘nin giriĢ kapısı olan bu Ģehir, Avrupalılar tarafından Amazon bölgesinde kurulmuĢ olan ilk
Ģehir ünvanını taĢıyor. Bu Ģehre Rio de Janeiro‘dan 4 saatlik uçuĢ sonrası varılıyor. Rio‘daki tropik iklimden
Ekvator iklimine geliyoruz. Burada tüm yıl ortalama sıcaklık 27˚C ve Ekvator çizgisine çok yakın olmamız
nedeniyle (2˚ güney enlemi), sabah saat 6‘da güneĢ doğarken, akĢam 6‘da zifiri karanlık oluyor. Yani 12
saat gece, 12 saat gündüz. Biz alıĢmakta zorlandık. AkĢam 6‘dan sonra caddelerde kimse kalmıyor.
Belem‘in tarihine gelince; Brezilya‘da Portekizlilerin Fransızlara üstünlüğünü göstermek için 1616 yılında
kurdukları bir Portekiz kalesi etrafında geliĢen bu Ģehir, Amazonlardaki kauçuk ticaretinin baĢlamasıyla
oldukça büyümüĢtür. Ancak tarihi merkezinde diğer büyük Ģehirler gibi biraz güvenlik sıkıntısı hissediliyor.
Ayrıca, günümüzde Amazon nehrine giriĢ-çıkıĢ noktası olduğundan Brezilya‘nın en önemli limanlarından.
Belem, aynı zamanda Ģehirde çok fazla sayıda mango ağacı olduğundan Mango ġehri olarak da bilinmektedir (Cidade das Mangueiras). Bunun yanında, her gün ikindi vakti yağmur yağan bu Ģehirde, her an
papağanları özgürce kanat çırparken görebilirsiniz.
Belem‘e vardığımızda rehberimiz Sacha ile öncelikle Belem‘in tarihi merkezini gezmeye baĢladık. Tarihi
merkezde yine diğer Brezilya Ģehirlerinde alıĢkın olduğumuz koloniyel binalar ve Ģehrin 1771 yılında inĢa
edilmiĢ tarihi kilisesi (Cathedral de Se) ile karĢılaĢtık. Amazon‘daki önemli limanların kontrol merkezi olan
Companhia das Docas do Pará da dikkatimizi çeken diğer bir yapıydı.
Belem
Brezilya’nın
önemli
şehirlerinden ve
Para eyaletinin
başkenti
Tarihi merkezde koloniyel binalar
Companhia das Docas do Pará
Tarihi saat kulesi meydanı
Cathedral Se
Belem‘de tarihi merkezden sonraki durağımız eski liman (Estaçao das Docas). Burası, bir dinlenme ve
sayfiye yeri haline getirilmiĢ, güzel kafelerin ve restoranların bulunduğu bir yer. Amazon Nehri‘ni seyrederek, zamanın buharlı makineleri arasında kahvenizi yudumlamak ilginç bir deneyim.
Estaçao Das Docas
Amazon nehrinde kürek sporcuları
Cilt 1, Sayı 10
Sayfa 15
Emre’nin Rotası: Belem (5), Brezilya
Balıkçı Limanı
Amazonlarda yetiĢen Brezilya fıstığı
Buradan Balıkçı Limanı‘na doğru yürüyoruz. Balıkçı limanının en önemli özelliği Amazon‘dan günlük tutulup getirilen envai çeĢit balığı görebilmeniz. Balıkçılığa meraklıların mutlaka görmesi gereken bir yer.
Brezilya‘da meĢhur Brezilya fıstığının en çok yetiĢtiği bölgelerden birisi de Amazon nehrine kıyısı olan yerler. Tabi ki Belem de bu
yerlerden bir tanesi. Belem‘de seyyar arabalarda Brezilya fıstığı satıcılarına neredeyse her adım baĢı rastlıyorsunuz.
Tarihi Ver-O-Peso market binası
Bölgede yetiĢen Maniok bitkisi, Ver-o-Peso
Belem‘in esas, en önemli ve Brezilya‘da ün yapmıĢ yeri ise muhteĢem çeĢitliliğe sahip marketi (Ver-o-Peso). Bu marketin en önemli
özelliği ise: Amazon bölgesinde ve Ekvator ikliminde yetiĢen tüm bitki ve meyvelere ve bunlarla yapılmıĢ meyve suları ve ilginç yemeklere, ağaç oymacılığı ve bitkilerle yapılan orijinal ürünlere rastlayabileceğiniz görülmesi gereken bir yer olması. Ver-o-Peso market, 1627 yılında kurulmuĢ olup, koloniyel dönemde Portekizlilerin Amazon‘a giren ve çıkan malları ağırlığına göre kontrol edip vergilendirmenin yapıldığı yer olarak karĢımıza çıkıyor. Özellikle Amazon‘da kauçuk ticaretinin yoğun olduğu dönemde oldukça iĢlek günlerini yaĢamıĢ. Bugün ise Amazon‘a ait her Ģeyin satıldığı bir pazar. Kısacası Ver-o-Peso market, Amazon bölgesinde insanoğlunun
ulaĢabildiği her Ģeyin özetini barındıran olağanüstü bir pazar diyebilirim.
Bölgeye has yemeklerin yapıldığı büfeler, Ver-o-Peso
Amazon Nehri‘nden görünüm
Bu sayıda Amazon bölgesinin giriĢ kapısı olan Brezilya‘nın önemli Ģehirlerinden Belem‘i gezmeye çalıĢtık. Aralık sayısındaki haritadan (5) no‘lu bölgeyi inceleyebilirsiniz. Bir sonraki sayıda Amazon bölgesindeki (6) no‘lu rotamıza devam edeceğiz.
Sayfa 16
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Dumansız Hava Sahası sigara tüketiminin azalmasını
sağladı mı?
Yavuz GÖKTAYLAR,
BiliĢim BaĢuzmanı,
SAD, BTK
20. Yüzyılda
tütün
kullanımından
kaynaklanan
hastalıklar
nedeniyle
ölenlerin sayısı
100 milyon.
Aynı kullanım
eğilimleri devam
ederse 21.
Yüzyılda tütün
kullanımından
ölecek olan
toplam insan
sayısı ise tam
tamına 1 milyar
olarak tahmin
ediliyor!
Hava soğuk. Öğle yemeği için yolda yürüyorum. Yol üzerindeki lisenin yanından geçerken
iki Ģey gözüme çarpıyor. Birincisi okuldan kaçmaya çalıĢan bir öğrenci arkadaĢının yardımıyla okulun demir parmaklıklı çitinden baĢarısız biçimde çıkmaya çalıĢıyor. Ġkincisi ise
okulun bahçesinin deyim yerindeyse en ‗kör‘ noktasında dört beĢ öğrenci gruplaĢmıĢ sigara içiyorlar. Bu sigara sahnesi beni düĢünmeye sevk etti. Türkiye‘de tütün kullanımı ne durumda? Dumansız Hava Sahası uygulaması tütün kullanımını azalmasını sağladı mı? Yoksa tütün kullanımı artma eğilimini sürdürüyor mu?
Bu soruların yanıtlarını aramak için araĢtırma sırasında tütün kullanımının sonuçlarıyla ilgili
bazı çarpıcı olgulara rastladım. Dünya Sağlık Örgütü‘ne göre tütün, Ģu an kullanıcılarının
yaklaĢık yarısını bu maddeyle ilgili bir hastalık aracılığıyla öldürüyor. Kısacası içimizde
sigara kullanan her iki kiĢiden birinin ölümü sigaradan olacak… Daha çarpıcı bir tahmin ise
Ģu: 20. Yüzyılda tütün nedeniyle ölenlerin sayısı 100 milyon. Aynı kullanım eğilimleri devam
ederse 21. Yüzyılda tütün kullanımından ölecek olan toplam insan sayısı ise tam tamına 1
milyar olarak tahmin ediliyor! Bu nedenle bu kurum tütün kullanımını insan eliyle yaratılmıĢ
en büyük salgın hastalık olarak niteliyor.
Dünya‘da tütün kullanımından ölen kiĢi sayısı yılda yaklaĢık 6 milyon. Bu sayının 600.000
kadarını doğrudan tütün kullanmayıp sürekli olarak sigara dumanına maruz kalanlar oluĢturuyor. Dünya Sağlık Örgütü tütün kullanımının artıĢ eğilimini dikkate alarak bu ölümlerin
sayısının 2030 yılında yıllık 8 milyonu bulmasını tahmin ediyor. Dünya‘da tütün kullanan
içicilerin %80‘i az ve orta gelir grubunda yer alan ülkelerde bulunuyor. Genel eğilim ise iç
karartıcı. Dünya‘da tütün kullanımı artırıyor. Ġstisnaları ise bazı yüksek ve orta gelir grubunda yer alan ülkeler oluĢturuyor. Ne mutlu ki, Türkiye‘de bu ülkeler arasında.
Türkiye 2011 Ġstatistik Yıllığı‘na göre 2008 yılı için Türkiye‘de 15 yaĢ üstü nüfusun %31,2‘si
tütün kullanıyor. Erkek nüfusta bu oran %47,9‘u bulurken kadın nüfusta ise %15,2. 2009
yılı hane halkı tüketim eğilimlerine göre en yüksek %20‘lik gelir grubu sigara ve alkole bütçesinin %12,2‘sini harcarken en düĢük gelir grubunda yer alan haneler gelirlerinin %29,1‘ini
bu ürünlere harcıyor. Sıra geldi iyi haberlere: Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
verilerine göre ülkemizde sigara tüketimi 2008 yılında 107,9 milyar adet iken 2010 yılında
93,4 milyar adede düĢtü.
Ayrıca Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2010 Sağlık Ġstatistikleri Yıllığı‘na göre 15
yaĢ üstü tütün kullananların oranı 2010 yılında %27,1‘e gerilemiĢ durumda. Benzer Ģekilde
kapalı ortamda sigara dumanına maruz kalma durumu 2008 yılında %38,5 iken 2010 yılında %14,9‘a gerilemiĢ. Yani Dumansız Hava Sahası uygulamasının yararlı olduğu söylenebilir. Evlerde sigara içilmesine izin verme oranı da 2008 yılında %59,7 iken 2010 yılında %
39,8 düĢmüĢ. Diğer bir deyiĢle, toplum olarak bu konuda bilincimiz artıyor yorumunu yapmak yanlıĢ olmaz.
Aslında bu olumlu gidiĢat büyük ölçüde son yıllardaki bilinçli bir çabanın sonucu. BirleĢmiĢ
Milletlere Bağlı Dünya Sağlık Örgütü dünya çapında tütün kullanımını azaltacak tedbirleri
içeren bir strateji geliĢtirdi. Bu tedbirler arasında vergilerin artırılması, dumansız hava sahalarının yaygınlaĢtırılması, tütün mamulleri satan firmaların reklam ve sponsorluklarının engellenmesi, bireylerin bilinçlendirilmesine yönelik çalıĢmalar var. Bu stratejinin Türkiye‘de ki
yansıması ise Ulusal Tütün Kontrol Programı ve Eylem Planı. Bu plan esasen tütün kullanımının caydırılmasını ve özellikle 13-15 yaĢ arası ergenlik dönemine adım atmıĢ gençler
arasında tütün kullanımının önlenmesini amaçlıyor. Tütün kullanımının daha da azalması
temennisiyle, bu çabaların devamını diliyorum.
Cilt 1, Sayı 10
Sayfa 17
Tüm Sektörler Bowling Turnuvası 16 ġubat 2012 tarihinde
Bilkent Roll-House’da yapıldı.
Turnuvaya
çoğunlukla
bilişim sektörü
ve savunma
sanayinden
olmak üzere
ondokuz takım
katıldı.
Prokon1, TAI ve
Turkcell
takımları ilk üç
sırayı
paylaşırken
Bilgi
Teknolojileri ve
İletişim Kurumu
ROLLHOUSE
tarafından, yaz ve kıĢ aylarında yılda 2 kez olmak üzere düzenlenen
adına üç takım
''Geleneksel Sektör Turnuvalarına‖ geçen yıl ilkbahar sektör turnuvaları kapsamında BTK
turnuvaya
olarak oldukça keyifli bir yarıĢmaya katılmıĢtık. Bu yılda aynı heyecanı yaĢamak üzere, 16
katıldı.
ġubat 2012 AkĢamı düzenlenen Tüm Sektörler Bowling Turnuvasına BTK olarak 3 takımla
katılmıĢ bulunuyoruz.
Gelecek turnuvalarda daha yüksek skorlar ve dereceler almak üzere katılımlarınızı bekliyoruz….
Sayfa 18
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ünlü Ressamların Eserlerinden Seçmeler - 1
Vincent van
Gogh
(1853—1890)
Cilt 1, Sayı 10
Sayfa 19
Ünlü Ressamların Eserlerinden Seçmeler - 2
Vincent van
Gogh
(1853—1890)
Sayfa 20
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ayın Konuğu
Doğup büyüdüğünüz yer
Konya
Lisans derecesi aldığınız okul
Hacettepe Üniversitesi Elektronik Mühendisliği
Ahmet DARICI
EriĢim ve Tarifeler
Dairesi BaĢkanı, BTK
ġu anki mesleğinize sahip olmasaydınız tercih edeceğiniz meslek
Bilgisayar mühendisliği
Yaptığınız lisansüstü çalıĢma
Southern Methodist University- Telekomünikasyon alanında yüksek lisans
yaptım.
Burcunuz
Balık
En sevdiğiniz üç yemek
Konya‘nın yerel lezzeti Etli Bamya Çorbası, Bulgur Pilavı, Balık
Sevdiğiniz spor türü ve tuttuğunuz takım
Bu sayımızın
konuğu olduğu
Futbol, masa tenisi, Fenerbahçe
Televizyondan takip ettiğiniz diziler
Komedi ve bazı yabancı dizileri
için Bilgi
En çok izlediğiniz televizyon kanalları
Teknolojileri ve
Haber, sinema ve belgesel kanalları
İletişim Kurumu
Yaptığınız spor türleri
Bowling, merdiven çıkmak (spor sayılırsa)
Erişim ve
Hobileriniz
Tarifeler
Gezmek, yeni yerler görmek, araba kullanmak, balkonda sebze yetiĢtirmek. Ayrıca, saz çalabilmeyi isterdim.
Dairesi Başkanı
En çok sevdiğiniz üç tatil yöresi
Karadeniz gibi daha yeĢil, ırmak ve Ģelalelerin birlikte olduğu yerleri çok
severim, Ayder Yaylası, Uzungöl ve Yedi Göller favorilerimdir.
Sayın Ahmet
DARICI’ya
teşekkür ederiz.
Cilt 1, Sayı 10
Sayfa 21
Ayın Konuğu
Arabanızın markası ve en beğendiğiniz araba
Ford Fiesta. En beğendiğim araba ise dıĢ görünümünden dolayı Porche
911.
Sizin için Kurum‘un en önemli özelliği
Dinamik yapısı ile gündemi çok hareketli olan bir sektörü düzenliyor olması
Adınıza ve adresine düzenlenmiĢ toplam biliĢim aboneliği sayısı (sabit
telefon, cep telefonu, internet, televizyon... vb.)
1 sabit telefon, 2 cep telefonu, 1 kablo TV, 1 de kablo internet olmak üzere 5 adet.
Günde telefonla ortalama görüĢme süreniz (dakika)
Elif ÖZDEMĠR
BUD BaĢkanı,
YED Dai. BĢk.V.
BTK
5-10 dakika arası
Beslediğiniz ev hayvanı
Yok
En son okuduğunuz kitap
Mustafa Armağan‘ın ―Albülhamid’in Kurtlarla Dansı‖
Sevdiğiniz müzik türü (pop, musiki, halk müziği… vb.)
Halk müziği ve enstrümantal müzik
Yavuz GÖKTAYLAR
BiliĢim BaĢuzmanı,
SAD
BTK
Sevdiğiniz film türü ve en son izlediğiniz sinema filmi
Aksiyon, animasyon ve romantik komedi türlerini severim. En son
Inception (BaĢlangıç) ve Rio filmlerini izledim
En beğendiğiniz komedyen
Cem Yılmazı ve Radi Hoca‘yı beğenirim.
Sık kullanılanlar listenizden önerebileceğiniz web siteleri
www.telecompaper.com ve www.telegeography.com
Mavi Porsche 911 Carrera
Sayfa 22
BiliĢim Uzmanları Bülteni
ÇEKTĠKLERĠMĠZ
Ahmet DARICI
EriĢim ve Tarifeler
Dairesi BaĢkanı,
BTK
Yedigöller
Zilkale
Cilt 1, Sayı 10
BAKIP GEÇTĠKLERĠMĠZ
Sayfa 23
BİLİŞİM UZMANLARI DERNEĞİ
BĠZ KĠMĠZ?
Bizler, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‘nda çalıĢan biliĢim uzmanlarıyız ve bir
araya gelerek Derneğimizi kurduk.
YazıĢma Adresi
Anadolu Bulvarı Öz Ankara
Toptancılar Sitesi 1. Blok No:
41 Yenimahalle
Ankara
Telefon
0 (312) 294 72 99
0 (312) 294 70 85
Faks
0 (312) 294 71 52
0 (312) 294 71 53
E-posta
AMACIMIZ NEDĠR?
Amacımız, Derneğimiz üyeleri arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve mesleki
yardımlaĢmayı sağlamak; üyelerimizin meslekî geliĢmesini teĢvik edecek faaliyetlerde bulunmak ve ülkemizde bilgi teknolojileri ve iletiĢim alanlarında farkındalığın
artırılmasını sağlamaktır.
KĠMLER NASIL ÜYE OLABĠLĠR?
Derneğimize, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‘nda biliĢim baĢuzmanı, biliĢim
uzmanı ve biliĢim uzman yardımcısı unvanına sahip olan personel üye olabilir. Bu
unvana sahip olan ancak çeĢitli sebeplerle Kurum‘dan ayrılan veya emekli olan
kiĢiler de Derneğimize üye olabilirler.
BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ YÖNETĠM KURULU
[email protected]
bilisimuzmanlari.org
Elif
Özdemir
Salim
Ketevanlıoğlu
Cengiz
Eken
Ahmet E.
Turgut
Beytullah
KuĢcu
Ramazan
Yılmaz
Mehmet
Özcan
Editörün Notu
BUD Yayıncılık Grubu
Nur SAYGI
Birol BAKAY
Murat CANDAN
Gökhan EVREN
Yavuz GÖKTAYLAR
AyĢe Gül MĠRZAOĞLU
Ali Rıza ÖZDEMĠR
Osman ġAHĠN
Erdinç TEKBAġ
Ayhan TÖZER
BĠLĠġĠM
UZMANLARI
BÜLTENĠ
Nöbet DeğiĢimi
Bilişim Uzmanları Bülteni’nin onuncu sayısını
yayınlarken, öncelikle
bülten konusunda büyük
emeği geçen Dernek
üyemiz ve değerli arkadaşımız Sayın Dr. Nur
Saygı’nın çabalarının
altını çizmek istiyorum.
Bilişim Uzmanları Derneği kurulmasının ardından yayıncılık kapsamında ne yapabiliriz sorusu
ortaya çıktı. Bu aşamada
kendisi bir bülten yayımlama fikrini ortaya attı ve
bu fikri uygulamaya koymak için ciddi bir emek
harcadı. Dr. Nur Saygı’nın bu emeği ve azmiyle
bülten şekillendi ve dokuzuncu sayısına ulaştı.
Bültenin ilk dokuz sayı-
na baktığımda bana göre
Nur Bey çok iyi bir iş
çıkardı. Bu emeği ve başarısı için kendisini huzurlarınızda tebrik ediyor
ve yeni görevinde başarılar diliyorum. Editörlük
görevini yerine getirirken
ve bayrağı bir sonraki
arkadaşımıza devrederken aynı kalite ve özeni
korumayı umuyorum.
Sizlerden Bilişim Uzmanları Bülteni’ne katkıda bulunmaya devam
etmenizi diliyorum. Bilgi
ve deneyiminizi bülten
aracılığıyla geniş kitlelerle paylaşabilirsiniz.
Şiirlerinizi, kitap ve film
yorumlarınızı, gezilerinizi, hobilerinizi ve tabi
yakaladığınız güzel veya
ilginç anların fotoğrafla-
Yavuz GÖKTAYLAR
BiliĢim BaĢuzmanı, SAD
BTK
rını bültenimiz aracılığıyla yayımlayabilirsiniz.
Sayfalarımız daha önce
olduğu gibi Dernek üyemiz olun veya olmayın
herkese açık olmaya devam ediyor. Unutmayın
bilgi ve güzellikler paylaşıldıkça artar.
Yavuz Göktaylar
[email protected]

Benzer belgeler

Şubat 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Şubat 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği 4.Dönem BiliĢim Uzmanlarımızın atamaları vesilesiyle

Detaylı

Eylül 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği

Eylül 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği Apple ve Microsoft tarafından kendi ürünlerine entegre edilir. Komut satırı ile iĢlem yapılan Microsoft DOS iĢletim sistemi üzerine Windows platformu oluĢturulurken Apple da Macintosh ile üst üste ...

Detaylı

Mayıs 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Mayıs 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği iĢleniyor. Konuğumuz ise Dr. Osman Özdemir. Sevgili eĢime buradan teĢekkür etmek istiyorum. Ayrıca, bu sayıya yazı, Ģiir, fotoğraf ve yorumlarıyla katkı sağlayan tüm dostlarımıza Ģükranlarımızı sun...

Detaylı

Nisan 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Nisan 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği Son söz; Ġyi ki geldin bahar...

Detaylı